Eşcinsellik ve biz

Transkript

Eşcinsellik ve biz
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinsellik ve biz
1
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu kitap Derin Düşünce Fikir
Platformu’nun okurlarına
armağanıdır.
www.derindusunce.org
2
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
İçindekiler
Önsöz ....................................................................................................................................................... 4
Batılılaşma eşcinsel düşmanlığını yaygınlaştırdı ...................................................................................... 6
Futbol mu daha kötüdür yoksa eşcinsellik mi? ................................................................................... 187
Eşcinsellik Gerçekten Turnusol Kağıdı mı? .......................................................................................... 203
Yeni Siyam İkizlerimiz; İslamofobi - Homofobi .................................................................................... 277
3
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Önsöz
Erkek milletiz biz. Öyle kolay kolay ağlamayız. Karımıza, kızımıza yan bakanın gözünü oyarız
ama “başkasının” kadınına da sarkıntılık ederiz. Maçlarda kaybeden takıma “bineriz”. Aşk
bizim ağzımızda şiddet ile birleşir, kirlenir. “At, avrat, silah” deriz. Kadın’ı yani insan’ı
şeyleştirerek, cisimleştirerek severiz. Kullanırız. At gibi. Silah gibi.
Küfürlerimiz, futbol sloganlarımız gibi gazete manşetlerimiz de böyledir. Yunan jetleri Türk
hava sahasına girerse biz de “Atina’ya gireriz, Katina’yı öperiz!” (Günaydın, 1980’li yıllar)
Türkiye insanının cinsellik ile iyi değil arası. Bekâreti kanlı çarşafla ispat etmesinden fahişeye
yapılan tecavüzü affeden kanunlarına kadar sapık bir ilişkimiz var bizim kendi cinselliğimizle.
“Turist güzelse soyunsun” diyen turizm bakanı gördük. 14 şubat 1983’te Danıştay, ameliyat
olarak cinsiyet değiştiren şarkıcı Bülent Ersoy'un hukuken erkek olduğuna ve dolayısıyla
gazinolarda ancak erkek kıyafetiyle sahneye çıkabileceğine karar verdi.
Yani devletimizin zirvesine kadar bulaşmış bir tuhaflık söz konusu cinsellik hakkında.
Böyle sapık bir mercekten bakarak eşcinsellerin sapık olduğunu söylemek ne derecede
inandırıcı? Son günlerde bazı islâmator köşe yazarları ağızlarından salyalar saçarak
eşcinsellere hücum ediyor. Kimi uyanık(!) liberaller ise başörtüsü yasağı ile eşcinsellik
arasında paralellik arıyor. Türkiye’nin fikir amigoları alışılagelmiş cehaletleri ile bir turnusol
kağıdı savaşı daha başlattılar. Tencere dibin sapık, senin dibin benden sapık!
ALLAH’a çok şükür Derin Düşünce sayfaları verimli bir tartışmaya sahne oldu. Düşe kalka da
olsa eşcinsel okurlarımızın yardımıyla konuyu biraz olsun “içeriden” anlama imkânı bulduk.
4 makale işaret fişeği görevi yaptı. 350’ye yakın yorum boyunca konuyu anlama ve anlaTma
gayreti gösteren okurlarımıza teşekkür ediyoruz. Zorunlu Askerlik kitabından sonra böylece
ikinci bir kitap daha okurlarımızın gayretiyle çıktı ortaya.
Site editörü olarak bu kitabı Türkiye’de yaşayan eşcinsellere adıyorum. İster değişmek
isteyin, ister eşcinsel kalın hayatınızın kolay olmadığını biliyorum. ALLAH’tan size sabır ve
kolaylık diliyorum.
Mehmet Yılmaz
Derin Düşünce Sitesi Editörü
4
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
5
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Batılılaşma eşcinsel düşmanlığını yaygınlaştırdı
Rasim Ozan Kütahyalı
Ali Bulaç-Bülent Ersoy-Cemil İpekçi arasındaki tartışma
üzerinden Türk medyası birkaç gündür eşcinsellik ve
homofobi meselelerini manşete taşıyor… Ali Bulaç’ı da, Cemil
İpekçi’yi de özel bir ısrarla programa davet eden bizzat
benim. Bülent Hanım da programa kendisi bağlanmak istedi
ve bence son derece verimli ve yararlı bir tartışma oldu
programda… Bir mayın tarlası hassaslığında olan bu konu
büyük bir nezaket ve zarafet içinde konuşuldu. Fakat kimse
de eyyam yapmadı ve kanaatlerini söyledi… Öncelikle şu
gözden kaçırılıyor… Ali Bulaç, 2004 yılında AB uyum yasaları
çerçevesinde yapılan hukuki düzenlemelerle birlikte,
eşcinsellerin özel hayatlarının güvenceye kavuşmasını
destekleyen konuşmalar yaptı. Programın bandını yeniden seyrettim. Bu yasal güvence
meselesini programda birkaç defa vurgulamış Bulaç… Programda çok daha homofobik laflar
başkaları tarafından söylendi. Bunlar da gözden kaçırılıyor. Bulaç “İslami kimlik” sahibi olduğu
için özellikle Bulaç’a yükleniliyor. Bu ülkede çok ciddi bir homofobi sorunumuz var. Bu kesin…
Fakat aynı zamanda bu ülkede kimi çevrelerde çok ciddi bir İslamofobi sorunu da var. Arslan
Bulut’un sözlerini es geçip hususi olarak Bulaç’a yüklenme tavrı buradan kaynaklanıyor…
Sahici anlamda vicdanlı tavır İslamofobi ve homofobi illetlerine aynı anda karşı çıkmayı
gerektiriyor. Bir insanın eşcinsel kimliği sebebiyle ne olursa olsun “doğru düzgün” biri
olamayacağına yönelik bağnaz inançla, bir insanın İslami kimliği sebebiyle ne olursa olsun
“uygar” olamayacağına yönelik bağnaz inanç arasında fark yok… Üstelik Türkiye’nin bir
6
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
başka gerçeği de “hem İslamofobik hem de homofobik” bir başka kitlenin de bu ülkede kilit
yerlerde var olduğudur. Ali Bulaç’a sözleri sebebiyle kızan Cemil İpekçi geçen sene bir
geceyarısı beni arayıp Sabih Kanadoğlu’nun homofobik sözleri sebebiyle AİHM’e gidilmesi
gerektiğini yazmamı rica etmişti… Türkiye’nin ironisi Cumhuriyet mitinglerine katılan
kitlelerin çoğunluğunun da eşcinsellik konusunda Ali Bulaç’tan farklı düşünmemesidir…
Cemil İpekçi bunu bilen bir insan, o sebeple de kendine “laik” diyen bu kesimi çok eleştiren,
laik kesimin çifte standartlı yapısını açık eden ve dindarlara yapılan haksızlıklara sonuna
kadar karşı çıkan bir insan, sırf bu sebeple aynı “laik medya” İpekçi’ye de az saldırmadı…
Bunu da unutmayalım…
Öte yandan bence hem Müslüman entelektüellerin hem de “Ortaçağ karanlığı”ndan korkan
kesimlerin eşcinsellik ve modernlik meselesine daha bir ciddiyetle odaklanması gerekiyor…
Çünkü bu alanda her iki kesimin de önyargılarını tuz buz edecek bir tablo var karşımızda… Bu
İslam toplumlarının tarihi için de genel bir insanlık tarihi için de aynı şekilde geçerli… Batı
üniversitelerinde eşcinsellik çalışmaları ile ilgili kürsüler var. Bu alanda çalışan çok ciddi
sosyal bilimciler ve tarihçiler var. Bu akademisyenlerin de üzerinde ittifak ettiği temel
noktalar var…
O noktaların en temel olanı da modernleşme denilen sürecin homofobi olgusunu arttırdığı ve
yaygınlaştırdığı gerçeğidir… Aydınlanma Çağı diye anılan dönemde eşcinsellere yönelik
tolerans artmamış, bilakis azalmıştır. Hatta eşcinsellere yönelik inkâr ve imha
politikalarının sistemleştiği dönem Aydınlanma sürecini takip eden asırlardır… Batı dünyası
ancak 1960′larla birlikte kendi yarattığı disiplinli modernliği tamamen terk edebilmiştir. Bu
geç-modern dönemin ya da postmodernitenin yeni realitesidir… Modernliğin asırları
modernleşmekte olan tüm toplumları daha katı görgü kurallarına, utanmak kavramının
merkeze alındığı daha disiplinli bir toplumsal yapıya, duyguların “uygarlık” gereği daha
fazla bastırılması gerektiği düşüncesine sevketmiştir… Modernite çok daha disiplinli, çok
daha denetleyici ve gözetleyici bir toplumsal yapı üretmiştir… Ayıp ve utanç kavramının
egemenliğini ilan ettiği asırlar Ortaçağ zamanları değildir. Bu konuda çalışan tüm tarihçilerin
ittifak etiği üzere Batı’da modernliği önceleyen dönem esrimenin, öz-denetimsiz bir şekilde
yaşamanın çok daha “doğal” olduğu zamanlardı. Aydınlanma sürecinde “uygarlaşan” Batı
toplumlarında “doğal” olanı bastırmak bir “burjuva erdemi” olarak kabul edildi… Bugünün
Batı akademyasında Ortaçağ Avrupası’nı “karanlık çağlar” olarak niteleyen tek bir ciddi
bilim adamı bulamazsınız… “Çağdaş” bir gazetemiz olan Milliyet önce bu “çağdaş” bilgiyi
öğrenip, ona göre manşet atsın…
Aynı süreç eşcinsellik bağlamında Osmanlı tarihi için de geçerli… Bizler de “Avrupalılaşma”ya
yönelip, o yönde idari ve sosyal reformlar yapmaya başlayınca daha “homofobik” bir toplum
olduk… İslamcı aydınlar da bu yönde önyargılarını sorgulamak zorunda. Laik aydınlar da…
Bizim tarihimizde de Batılılaşma (yani modernleşme) ile birlikte eşcinsel ilişkiler çok daha
“ayıp” sayılır olmuş ve daha fazla kınanır hale gelmiştir… 1840′lardan itibaren Batı
devletlerinin büyükelçilerinin eşcinselliğin Osmanlı hayatında görünür olmasından rahatsız
olduğu ve eşcinselliğin “doğal” olarak algılanmasının “uygarlık karşıtı ilkel bir durum”
olduğuna yönelik şikâyetlerini sık sık bizim devlet adamlarımıza ilettiği bilinen bir olgudur…
7
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Mükemmel yazılarını zevkle okuduğumuz Ayşe Hür’e tavsiyemdir, bir haftayı da bu meseleye
ayırsın…
1. 205 Yorum
2. Yazan:m.akif mentesoglu Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
*Batılılaşma eşcinsel düşmanlığını artırdı*
dogru bir başlıkmıdır acaba?
Bunun anlamı Batılışma hareketleri başlamadan önce eşcinseller daha mi özgürdü?
demek oluyor.
Bence Batılışma hareketleri başlamadan önce eşcinseller dinsel nedenlerle kendilerini
ya afişe etmiyorlar, ya da duygularını bir şekilde bastiriyorlardi. Bu yuzden gerçekte
kendilerine olabilecek herhangi bir düşmanlığı bu dönemlerde çok fazla ölçmenin
mümkün olmadığını düşünüyorum.
Batilişma çabaları neticesinde ve Avrupa ile iletişim yaygınlaştıkça bizim
aydınlarımızın bu insanlar ile de bir şekilde tanıştığı ve soylediğiniz gibi, düşmanlık
besledikleri düşüncelerine katılıyorum. Bu zihniyetin adına Ittihatçi, Ergenekoncu, ne
dersek diyelim memleketimizin son 150 senesine ipotek koymuş durumdadırlar.
Eşcinselliğe bakiş, Misyoner düşmanlığı, etnik düşmanlıklar tamamen bu baglamda
değerlendirilmelidir kanaatimce. Bu zihniyet ne tamami ile Batılı olabilmiş, Batının
felsefi düşünce sistematiğini benimseyip özgürlüklere bu açıdan yaklaşabilmiş, ne de
İslam felsefesinin ‘yaratılanı yaradan da ötürü sevmek’ şeklindeki evrensel düsturunu
benimseyebilmiştir.
3. Yazan:eg Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
“profesyonel düşünür” olup her konuda bir yerlerde görünmek ve fikir beyan etmek
ihtiyacında olursa insanlar, komikleşmeleri de çok kısa sürer.bakıyorum türkiye’deki
bütün kanallarda topla çıkar 20-30 kişi var. belirli bir noktadan sonra kusacağı geliyor
insanın aynı insanları görmekten. kendi şahsıma, çoğu saygı duyduğum insana
saygımı, televizyonlardaki tartışma programlarındaki “performansları” yüzünden
yitirdim. insan her yerde “görünmek” hevesine kapıldığında belirli bir süre sonra
düşünür mü pop yıldızı mı olduğunun ayrımını yapamaz oluyor. benim için çoğu yazar,
çizer artık birer pop yıldızı haline döndü zaten…yazık…
4. Yazan:Tarik Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
Programda çok daha homofobik laflar başkaları tarafından söylendi. Bunlar da gözden
kaçırılıyor. Bulaç “İslami kimlik” sahibi olduğu için özellikle Bulaç’a yükleniliyor.
Eşcinsel örgütleri, Ali Bulaç’ı “Eşcinsellikle sivillerin savaşta katledilmesi arasında bir
orantı var. Şu anda Irak ve Afganistan’da kitleler halinde sivil halkı öldürenlerin çok
önemli bir kısmının eşcinsel olduğunu söylüyorlar. Bundan da özel bir zevk alıyorlar”
gibi saçma sapan, sahte bilimsel tezler ileri sürdüğü için eleştiriyorlar. Alalade bir
8
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
homofobik olduğu için değil, Irak ve Afganistandaki olaylar üzerinden eşcinsellere
yönelik tehlikeli provokatif iftiralarda bulunduğu için…
Yukarıdaki tip ifadeler, herhangi bir batı ülkesinde edilse “hate speech” olarak
değerlendirilir ve dava konusu olur.
http://www.timeturk.com/ali-bulac,-escinselleri-cildirtti-71410-haberi.html “Çok daha homofobik laflar” neymiş acaba, ben izledim ama kaçırdım herhalde??
Türkiye’nin ironisi Cumhuriyet mitinglerine katılan kitlelerin çoğunluğunun da
eşcinsellik konusunda Ali Bulaç’tan farklı düşünmemesidir…
Ali Bulaç’ın programda sarfettiği “düşünceleri” yukarıda.
5. Yazan:snowqueen Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
Bence Kütahyalıya sunu sormak gerekiyor, kardeşim modernizmi bu denli
reddediyorsun da yerine ne koyuyorsun?
Homofobinin, modernizmle birlikte arttığını yazmış misal. “inkar ve imha” derken 3040′lara gönderme yaptığını biliyoruz. Bu kapının, dönüp dolaşıp “cumhuriyet
ideolojisine giydirme”ye çıktığını da biliyoruz.
öyle ki Kütahyalı için en tehlikeli olanlar “hem islamofobik hem homofobik”olanlar,
bence Kütahyalı gibi insanların sorunu, o hep eleştirdikleri “1930′lu yıllarda kalmış
insanları” değerlendirirken, “30′lu yıllardan çıkamamak”. Homofobi deyince aklınıza
sadece 30-40′ların modernizmi geliyorsa, o sizin algınızla ilgilidir.
Yükselen muhafzakarlık ve dinci-sağ politikalar bu durumda görünmez olur. Bkz.
“eşcinsellere istiyorlar diye hak verecek değliz”, Burhan Kuzu.
60′lı yıllarda Batının disiplinli modernliği terk etmesi derken, cinsel devrimden
bahsediyor olmalı, “müslüman entellektüel”lerin cinsel devrime bakışındaki kaçak
muhafazarlık Kütahyalıyı tatmin edecek mi merak ediyorum.
6. Yazan:snowqueen Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
Bugünün Batı akademyasında Ortaçağ Avrupası’nı “karanlık çağlar” olarak
niteleyen tek bir ciddi bilim adamı bulamazsınız…
Tabi, cadı avları, engizisyon mahkemeleri o “modern öncesi”, inançlı toplumların
şakacıktan oyunlarıydı. Bence Kütahyalı, ilkçağın göreceli “öz-denetimsiz”
yaşantısıyla, Ortaçağların baskıcılığını karıştırıyor.
7. Yazan:Tarik Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
9
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Aydınlanma Çağı diye anılan dönemde eşcinsellere yönelik tolerans artmamış, bilakis
azalmıştır. Hatta eşcinsellere yönelik inkâr ve imha politikalarının sistemleştiği dönem
Aydınlanma sürecini takip eden asırlardır… Batı dünyası ancak 1960′larla birlikte
kendi yarattığı disiplinli modernliği tamamen terk edebilmiştir
Meselenin hukuki boyutuna bakalım:
As the middle ages progressed, homosexuality and sodomy began to be considered
as more of a secular and judicial problem than a religious one. Accordingly, there
were laws against homosexual acts and sodomy, with associated punishments. These
varied depending on where in Europe the offences occurred and whether it was
habitual or not.
For example, from about 1250, death was the punishment for male homosexuality in
much of Spain, France and many of the Italian cities. It usually followed torture or
castration. After 1300, male homosexuality was a capital crime in more places than
not.
The first documented execution in Western Europe for sodomy or homosexuality was
in 1277. In Bologna in the late 14th Century the punishment for sodomy or
homosexuality was being burned to death; this also happened to a man in Ghent in
1292. However, in England such matters did not generally lead to prosecution but
tended to be dealt with in the confessional by the imposition of penances.
Kısaca, geç ortaçağda eşcinselliğin cezası idammış.. İnfaz şekli, işkenceyle ya da iğdiş
edilmek süretiyle gerçekleştiriliyormuş. Belli ki kan kaybından, acı çektirilerek
öldürülüyorlardı..
Kaynak BBC; “Ortaçağ Avrupası’nda Eşcinsellik”
http://www.bbc.co.uk/dna/h2g2/A7715315
Herhalde, bu ülkeler, ortaçağ kaynaklı idam cezasının kaldırılması için “1960 sonrası
disiplinli modernliğin terki”ne kadar beklenmemişlerdir diye düşünüyorum.
Ancak daha acısı, eşcinselliğe bugün de hala ölüm cezası uygulayan ülkeler mevcut:
Iran, Mauritania, Saudi Arabia, Sudan, United Arab Emirates, Yemen, some parts of
Nigeria and Somalia
http://en.wikipedia.org/wiki/Sodomy_law
Acaba bu ülkelerdeki korkunç durumun sorumlusu da “aydınlanmacı disiplinci
modernlik” olabilir mi? İddia eden çıkarsa artık şaşırmam.
10
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
8. Yazan:Onur Çobanoğlu Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
Homofobi deyince aklınıza sadece 30-40′ların modernizmi geliyorsa, o sizin algınızla
ilgilidir.
2000lerde de benzer olaylara şahit olduk. Lambda İstanbul’un mahkeme kararıyla
kapatılmasını bir tarafa bıraktım. ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, “ODTÜ’de kurulan
toplulukların topluma hizmet amacı taşıdığını eşcinsel bir topluluğun topluma hizmet
edemeyeceğini ve bu nedenle böyle bir topluluğun üniversite kriterlerine uymadığını”
açıklamıştı (sene 2006). Ha, diyebilirsiniz ki bu adamların kafası 1930′larda kalmıştır;
ben de size sonuna kadar katılırım. Ne yazık ki bu insanlar fiziki olarak 2000′li yıllarda
boy gösteriyorlar ve görüldüğü gibi gayet nüfuzlu pozisyonlarda olabiliyorlar.
60′lı yıllarda Batının disiplinli modernliği terk etmesi derken, cinsel devrimden
bahsediyor olmalı, “müslüman entellektüel”lerin cinsel devrime bakışındaki kaçak
muhafazarlık Kütahyalıyı tatmin edecek mi merak ediyorum.
Bence Kütahyalı bu konuda bizi şaşırtabilir. Kütahyalı fanları bozulacak ama, bu yazıyı
okuyunca nedense aklıma Kütahyalı’nın “Cemil İpekçi bile Polat Alemdar’dan daha
delikanlıdır” dediği geldi.
Bugünün Batı akademyasında Ortaçağ Avrupası’nı “karanlık çağlar” olarak niteleyen
tek bir ciddi bilim adamı bulamazsınız
Bu önermenin ne kadar saçma olduğunu şimdi bir daha okuyunca farkettim. ‘Karanlık’
kelimesi ahlaki bir hükmü ima ediyor. Ciddi bir bilim adamının çalışmalarında ahlaki
bir hükümden kaçınması kadar doğal bir şey olamaz. Bu cümleyle neyi ispat etmiş
oluyor Kütahyalı anlamadım.
9. Yazan:snowqueen Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
Ben daha çok neden Türkiye’de eşcinselliğin, iran ve Sudi Arabistan’a oranla “kötünün
iyisi” durumda olduğunu merak ediyorum. Sebebi, Türkiye’nin yaşadığı modernizm
dönemi olabilir mi yoksa? Hollanda’da eşcinsel evlilikleri “ortaçağ”dan
“postmodernizme” zıplanınca olabilecekti sanki. Yanlışım varsa düzeltin, kişisel hak ve
özgürlükleri kanunla güvence altına almak modernizm süreci olamadan
gelişebilecekmiydi acaba? 60′ların cinsel devrimi, işe gelince “postmodernizm”, işe
gelmeyince “modernizm” kapsamında mı değerlendirilecek? Çünkü yeni-dinci-sağ
söylemlerine bakarsanız cinsel devrim “batının ahlaksızlığı”olarak modernizmin ta
kendisi. Ne anladım o zaman bu işten?
Az kaldı, Roma döneminin orgy festivallerinin ve çılgın Dionysos tapımlarının “ayıp ve
utanç tapımlarının egemenliğini ilan etmediği(!)” ortaçağda yapıldığını öğreneceğiz.
Ne ortaçağ imiş.
11
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
10. Yazan:yalçın yamaç Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
“”"Türkiye’nin ironisi Cumhuriyet mitinglerine katılan kitlelerin çoğunluğunun da
eşcinsellik konusunda Ali Bulaç’tan farklı düşünmemesidir…”"”
cumhuriyet mitingine katılanlara anket mi yaptı acaba? Nereden biliyor bunu?
Kafasına göre keyfi yorumlar; konu ne olursa olsun her kötülüğü Kemalizme
bağlamak; modernizmi eleştireceğim diye ipe sapa gelmez yorumlar…
“Ortaçağ karanlık bir çağ değilmiş, eşcinsellik daha özgürmüş.”
O kadar insan cadı diye ısınmak için mi yakıldı? Engizisyonlarda piknik mi yapıldı?
Fantezinin de bir sınırı vardır ama Kütahyalının yok. Nasıl işine gelirse öyle yaz,
mutlaka taraftarı çıkacaktır.
Kusura bakmasın ama ağzına kadar bilgisizlik dolu bir yazı…
Kütahyalı cephesinde yeni bir şey yok.
11. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 18, 2009 | Reply | Edit
Oldum olası tartışmanın Osmanlı-Cumhuriyet,1930,40 lı yıllar-2000 li yıllar,DoğuBat,Modernizm-Postmedernizm vs.eksenine kaymasına olumlu bakmamışımdır.Bu
kadar siyah beyaz çizgilerle ayırmak mümkün mü?Acaba “zaman”lara,”yön”lere
havale ederek doğru olduğuna inandıklarımızı(ya da istediğimiz gibi olmasını talep
ettiklerimizi) bu karşıtlıklar üzerinden sağlıklı bir çözüm noktasına taşımak mümkün
mü?Ben bu yolla bir arpa boyu yol alabileceğimizi düşünmüyorum.
En başta yazarın görüşlerini bu anlamda sağlıklı bulmuyorum.İçine düşüldüğü
düşünülen keşmekeşi kestirmeden tarihin bir kesitine mal etmek,arızalı bulduğumuz
hemen hemen her şeyi modernizme,pozitivizme,aydınlanmacılığa vs.yıkmak gibi bir
yaklaşım hem kolaycılık hem de tartışmayı baştan çıkmaza sokmakla eşanlamlıdır.
Tabii bu tür argümanların zıdını savunmak gibi bir duruş da bana o denli sağlıksız
geliyor.Sorunun düğüm noktası,zannedersem sözü edilen karşıtlıklar arasında bir
analoji kurmakla bulunamaz.Pekala 2000 lerde yaşayıp 30 ların kafasına sahip
olmamız mümkündür…Ayrıca 2000 yıllar tek başına kendinden menkul bir ayrıcalıkla
30 lara alternatif olamaz.Nitekim 2000 yıllarda nerede olduğumuz da ortadadır.Yani
öyle her şey toz pembe değildir.Tek fark belki de iktidarın el değiştirdiğidir.Gerisi ise
birer teferruattır.Partizanlık,adam kayırma,yolsuzluk,brokratik tıkanma vs.olduğu gibi
duruyor.Zihniyet deseniz aynı zihniyet.Temeli bu değişmezlerin üzerine kurulan bir
sistemin tüm bu sistemli yapıdan azade tutulması hayalcilikten başka bir şey
değildir.Kısacası,hangi çağda olduğumuz değil,neresinden baktığımız önemlidir.
Dolayısıyla AKP’yi bu manada yeni bir umut kapısı gibi görmek ne kadar yanıltıcı
ise,her koşulda 1930ları savunmakla malul bir yaklaşım da o kadar
12
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
yanlıştır,yanıltıcıdır.AKP sonuçta bir düzen partisidir.Kendi siyasi çıkar ve hesaplarına
uygun kartlarını oynamaktadır.Olan biten budur.Sorun zihniyet sorunudur ve bunun
aşılması kesinlikle mevcut siyasi anlayışla mümkün değildir.
Eşcinsellerin sorunlarına gelince.Bu da muhatabı olduğumuz diğer yasaklardan,hak
ihlallerinden farklı değildir.Türkiyenin bütün kesimlerini kucaklayabilecek
demokratik,çoğulcu bir kitle partisi kurulmadan ne sorunlar çözülebilir ne de zihniyet
değişebilir.
Sonuç olarak,toplumun her kesiminden destek alacak ve ortak müştereklerde
buluşturacak bir siyasal yapı kurulmadan biz 2000 ler ile 1930 lar arasında tartışmaya
devam ederiz gibi görünüyor.
12. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Irk, Din, Dinsizlik tanımadan herkesin homoları toplumun dışına itmesi mi bir hastalık
yoksa homo olmak homo olmaya karar vermek mi? Elbetteki seçimleri kendilerini
bağlar lakin toplumun temel direkleri çürümeye başlarsa ki homolar fazla görünür
olmaya ve merkez olmaya başlarsa bu toplum için sağlıklı olmaz. İnsalcıl gelmiyebilir
ama homolara zulüm uygulanmasın ama teşvikte edilmesin. Ayrıca Türkiyede
liberallere en yakın zümre muhafazakar dindarlardır Bugün Cemil İpekçi neden
muhafazakar dindarlardan daha fazla ilgi ve sempati topluyor çünkü insancıl olduğu
sevgi kelebeği gibi konuştuğu için. Homolar neden cemil ipekçi olamıyorlar. Cemil
ipekçi içselleştiriliyorda neden onlar içselleştirilemiyor. Birazda kendileri düşünsün.
Ayrıca görünür olmaları ve teşvik edilmeleri Ergenlik çağında kendini bulmaya çalışan
körpe gençlere büyük bir tehdittir-tehdit olacaktır. Açıkçası çocuğumun homo
olmasını istemem dünyanın istemediği gibi ki dünya kolay kolay uzlaşmaz. Son olarak
homo olmak isteyen herkes homo olabilir bu bir seçim ve hastalıklı bir seçim. İnsani
hakları korunmalı ama fazla görünür olmamalı teşvik edilmemeli.
13. Yazan:yalçın yamaç Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
“Homo olmak hastalıklı bir seçim”
EE ne anladık şimdi? Siz neye dayanarak bunu söylüyorsunuz, Dünyada psikiyatrik
hastalıklarının kılavuzu olan DSM kriterlerine göre homoseksüellik bir hastalık
değildir. Sarı saçlılık gibi, 175 boyunun olması gibi, sarışın kadınlardan hoşlanmak gibi
bir özellik ya da tercihtir.
Eğer hastalık derseniz birisi de tedavi edelim der, zaten de öyle. Birisinin tedavisi
“hortum süleyman”dır diğerinin Auschwitz… Sonra da demokratım mı diyeceksiniz.
Kim teşvik ediyor homoseksüelliği acaba? Heryerde aşağılanmıyor mu, kaç
homoseksüel açıkça bunu açıklayabiliyor? Biz aynı ülkede mi yaşıyoruz?
Homofobinin kökeni zaten “hastalıklı seçim” tesbitiyle başlar.
Cemil İpekçi! Ne güzel eşcinsellere bir rol model de sundunuz; olacaksanız böyle olun
13
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
diye! C. İpekçi sevgi kelebeği olduğundan değil AKP yalakası olduğu için gündemdedir,
bu başlıkta da fazlasıyla sırıtmaktadır.
Homofobi deyince aklınıza aşağılanan işkence gören tecavüze uğrayan
kişiliksizleştirilen binlerce isimsiz insan değil de Cemil İpekçi gibileri geliyorsa zaten bu
iş bitmiştir.
EE, böyle demokrat olanın homofobi karşıtlığı da AKP soslu olacaktır, şaşmamak
lazım…
14. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Homoseksüelliği hastalık olarak görmemin nedeni farzedelim ki ben homeseksüel
olmak istedim olabilir miyim elbette olabilirim isteyen herkes olabilir. O zaman bu bir
seçimdir. Bu seçime(hastalığa) neden olan etkenler araştırılabilir. Küçükken kız
muamelesi yapılması, cinsel taciz,(özellikle ergenlik çağında) Tecavüz, kendini kızlara
ifade edememe, erkeklerle daha iyi anlaşma, kızların kaprislerinden bıkma vesaire. Bir
insan hastalıklı diye onu dışlayacak dalga geçecek zulüm edecek değilim. Lakin körpe
çocuklara gençlere bunun bulaşmasının önleminin de alınması gerektiğini
düşünüyorum. “Homofobi deyince aklınıza aşağılanan işkence gören tecavüze
uğrayan kişiliksizleştirilen…” bunları yapanları şiddetle kınıyorum. İnsani haklarını
savunuyorum. Ama Homeseksüellerde toplumun değer yargılarını gözetmeleri
gerektiğini ve yaşantılarının da normal olmadığını bilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Demokratım ama liberal değilim. Sınırsız özgürlük diye bir şey yoktur. Sınırsız özgürlük
için toplum dışında bir yer seçmeniz gerekir ki orda da hayvan alemini dikkate almak
zorundasınız. “Dünyada psikiyatrik hastalıklarının kılavuzu…” Bunun kanıtlanmış bir
bilimsel çalışması yok sadece kendi tesbitlerini söylüyor menfaatlerini
gözetiyorlar(müşteri sayılarında ne kadar homeseksüel var bir araştırılmalı) Ayrıca bir
bütünlük yok. Bunu hastalık olarak görenlerde çokmuş. Bilimsel olarak kanıtlana
kadar fikrimde bir değişiklik yapmayı düşünmüyorum.
15. Yazan:Levent Cetin Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey,
Hate speech konusunda haklisiniz. Kime karsi yapiliyor sizce bu speech?
16. Yazan:yalçın yamaç Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Hala homoseksüelliği modası geçmiş psikanalitik “çocukluğa inme” “taciz” vs
klişeleriyle açıklıyorsunuz.
Homoseksüel olmanın en kaba tanımı “kendi cinsine cinsel arzu duymak” tır. O halde
“isteyen herkes homoseksüel olabilir” diyorsunuz, öyle mi gerçekten? Kadınlardan
hoşlanan heteroseksüel bir erkek bir gün “homoseksüel olacağım ben” diye eşcinsel
olmaz.
14
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Siz eşcinsellik “”tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır”" diyorsunuz. Yanılgı budur.
Cinsellik gibi bireysel bir konuda birilerini normal sayıp diğerlerini hastalık kabul
ederseniz homofobinin temelini atmış olursunuz. “Şefkat göstermek, tedavi etmek”
“sevgiyle yaklaşmak” vs kılıfları bunu hafifletmez. En fazla sizi hoşgörülü, şefkatli,
duyarlı yapar. Ama bu homofobinin kendisidir. Bir kere farklılık değil hastalık
gördüğünüz anda ortada eşitlik falan kalmaz.
Seksüellik bireysel bir tercihtir, sizin heteroseksüelliğiniz ne kadar saygıdeğerse bir
başkasının homoseksüelliği de o kadar saygıdeğerdir.
Kışkırtılmasına gelince: sokak ortasında bir kadınla bir erkeğin seks yapması ne kadar
absürdse aynı şey eşcinsellik için de geçerlidir. Cinselliğin her çeşidi bireysel
mahremiyet içinde kalmalıdır.
17. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Sorunu nesnelleştirelim homofobi nedir. Yani ne yapınca veya yapmayınca homofobi
oluyor. Homoseksüellerin istekleri talepleri nelerdir. Mesela bir homoseksüel benim
düşüncelerim ne kadarına katılıyor ne kadarına katılmıyor. Yalnış anlam sanki
homoseksüellerin sözcüsü gibi sordum. Yalnız o taraftan empati yaptığın için
soruyorum. Ayrıca bu genetik ve doğuştan ise bir kişi 40-50 yaşında homoseksüel
oluyorsa ve daha önce evli ve çocuk sahibi ise bunu nasıl izah edeceksiniz. Benim için
hava hoş lakin körpe ve ergenlik çağındaki çocukların vebalini alacak kararlara imza
atmak beni aşar açıkçası. Çünkü kendi adımıza değil onlar adına karar vermiş
oluyoruz. Tabi daha ne istediklerini tam çözemedim. Buraya kadar da genel bir
düşüncemi ifade ettim. Sorunlarını konuşsak homoseksüeller için daha iyi olur
kanımca. Belki bir iki sorununa çözüm fikri çıkar.
18. Yazan:Levent Cetin Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Bazi mantiklarda problem var. Bir arkadasimiz diyor ki:
Ben istersem homoseksuel olabilirim. Demek ki secime baglidir. Her isteyen olabilir.
Istege bagli olabilirsiniz bu dogru. Istege bagli olmadan olunabilecegini hangi bilgiyle
reddebiliyorsunuz? Insanlar dogustan homoseksuel olabiliyorlar ise o zaman secime
baglidir veya degildir diye bir fonksiyon tanimlayamayiz. Eger bir cok homoseksuelin
dogustan cinselligini bu tarz sekillendirdiginin tersini ispat edebilirseniz
mantiginizdaki faul kalkabilir.
Escinselligi tedavi edecegim diye onlara sok veren, ilaclara hapseden zihniyet bu
insanlarin uzerinden baskiyi kaldirmalidir. Hic kimse baskalarinin inanclarina gore
yasamak zorunda degil artik.
19. Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Sayin Yurekli,
15
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Iddialarinizi neresinden tutsam karar veremedim, her yonden elimde kaliyor.
“Homo olmak hastaliktir” tezinizi psikiyatri yalanliyor. Tabii her zamanki gibi dunya
gorusunden dolayi hoslasilmayan yaygin bilimsel konsensusu gormezden gelme
mekanizmasi devreye sokulmus. Diyelim ki dediginiz gibi politik nedenlerden oturu
psikiyatristler saglikli diyor. Peki, homoseksuelligin hastalik olduguna dair bilimsel
kanit var mi? “Bilimsel olarak kanıtlana kadar fikrimde bir değişiklik yapmayı
düşünmüyorum.” buyurmussunuz. Bunun cevirisi: Benim mesnetten yoksun
onyargilarimin bilimsel olarak kanitlanmasi gerekmez, ama karsi gorusun
kanitlanmasi gerekir.
“Homo olsunlar ama ayak altinda dolasmasinlar, bir de tesvik edilmesinler” tezine
gelince. Bir kere kim kimi homoluga tesvik etmis? Bulent Ersoy, Cemil Ipekci
ekranlarda “butun heteroseksueller! Birakin bu isleri bizim gibi homo olun, vallahi cok
eglenceli” diye propaganda mi yapiyorlar? Ayrica gorunur olmamalarina da
“toplumun diregini curutur, korpelerin aklini celer” diye karsi cikmissiniz.
Homoseksueller gorunur olursa topluma tam olarak ne olmasini beklediginizi daha
acik secik yazarsaniz, bu beklentilerinizin dogrulugunu yanlisligini tartisabiliriz.
Bir de “demokratim ama liberal degilim” buyurmussunuz. “Ya Cemil Ipekci gibi
muhafazakarlara empati yapsinlar ya da gozumuzun onunden kaybolsunlar” mantigi
da bu demokratligin bir tezahuru mu?
20. Yazan:snowqueen Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
homoseksüellik değil ama homofobi bir hastaliktir ve TEDAVİ EDİLEBİLİR.
21. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
escinsellik kelimesi 50 tane seyi ayni anda temsil ettigi için bu konuda konusmak zor,
bir kere hastalik ise nasil seçim olabilir ve bu seçimden dolayi nasil suçlu olabilir
insan?
Ayrica dinlerin yasakladigi sey escinsellik midir yoksa escinsel iliski mi? escinsel
olmadan da bu tür iliskiye giren bir sürü insan olduguna göre mesele baktigimiz yerde
olmayabilir.
Escinsellerin toplum içinde iliskiye girmesi veya özendirmesi eger sorun ise hetero
sekliyle de cinsel iliskinin teshir edilmesi sorunlu demektir ki daha saglam bir durusa
benziyor. Reklam vb amaciyla insanin ET mertebesine indirilmesine karsi çikilirsa
yasal bir yaptirim daha tutarli hale gelir.
22. Yazan:Levent Cetin Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
16
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Escinsel olup da escinsel iliski yasamamak epey zor olsa gerek. Yani bu insanlara
escinsel dogmussun tamam ama escinsel iliskini yasakliyorum diyemeyiz ki. Eger dine
inanip ayni zamanda iliskisini yasiyor veya yasamiyorsa bunun hesabi zaten kisi ve
Allah arasinda olacaktir.
Transseksuel ve escinseli de ayni kefede degerlendirmek yanlis.
23. Yazan:Levent Cetin Tarih: May 19, 2009 | Reply | Edit
Bir de toplumda hala cinsellige Homo-hetero duzleminde bakiliyor. Cinselligini farkli
boyutta surduren insanlar var ve kendi iclerinde oldukca tutarlilar. Sado-mazohist
iliskiler, biseksuellik, grup seks ve daha farkinda bile olmadigimiz bir cok cinsel yasam
var dunyada. Ne yazik ki bir cok insanin ilgisini cekse de, gizli gizli satin alinan cep
pornolarindan, internette kacamak girilen sitelerden oteye gidilemiyor. Oysa
yurtdisinda bir cok psikiyatrist denemek amacli dahi olsa escinsel iliskinin cok normal
oldugunu soyluyor.
Escinsel iliskiyi her denemis insanin aslinda escinsel olmadigini da rahatlikla soylemek
mumkun.
Uzucu olan cinselligin hala fikra-saka boyutunda, dalga gecilir gibi yasanmasi.
Insanlarin cinsel esprilere guluyor olmalari dahi aslinda buyuk bir tabunun habercisi.
Aynen Laz, Iskoc, Yahudi fikralarinda oldugu gibi ciddi bir ayrimciligi isaret ediyor.
24. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 20, 2009 | Reply | Edit
“Homo olmak hastaliktir” tezinizi psikiyatri yalanliyor. Tabii her zamanki gibi dunya
gorusunden dolayi hoslasilmayan yaygin bilimsel konsensusu gormezden gelme
mekanizmasi devreye sokulmus. Diyelim ki dediginiz gibi politik nedenlerden oturu
psikiyatristler saglikli diyor.” Ben politik olduğu kanısına ezberden varmadım. Bir
pisikiyatristin sorulara verdiği bocalamalarından işadamı gevelemelerinden dilinden
çıkardım. Müşterilerini kaybetme korkusu olan memnun etme bilinçaltısı olan bir kişi
hakim konumunda olamaz olsada güvenilir olmaz. Homoseksüel müşterisi olmayan
dürüst bir Pisikiyatrist heyeti karar verirse daha sağlıklı bir tartışma alanı açılır bence.
“Peki, homoseksuelligin hastalik olduguna dair bilimsel kanit var mi? “Bilimsel olarak
kanıtlana kadar fikrimde bir değişiklik yapmayı düşünmüyorum.” buyurmussunuz.
Bunun cevirisi: Benim mesnetten yoksun onyargilarimin bilimsel olarak kanitlanmasi
gerekmez, ama karsi gorusun kanitlanmasi gerekir.” Homoseksüelliğin pisikolojik
hastalık olduğuna dair bilimsel kanıt olmadığı gibi hastalık olmadığına dair bir bilimsel
kanıtta yoktur. Fikrimi değiştirmememin nedeni de önyargı değil sebep sonuç
ilişkisinin vahim sonuçları olabileceği korkusu ki bu da boş değildir. Birgün iki erkek
çoçuğun birinin dudaklarından öptüğünü, birbirlerini okşadığını ve sarmaş dolaş
olduğunu görme olasılığıdır ki bu anormal bir durum değildir. Çocuklar her şeyi taklit
eder herşeye özenirler. Levent Çetin kardeşin örneğini de bu bağlamda inceleyebiliriz
“Oysa yurtdisinda bir cok psikiyatrist denemek amacli dahi olsa escinsel iliskinin cok
normal oldugunu soyluyor.
Escinsel iliskiyi her denemis insanin aslinda escinsel olmadigini da rahatlikla soylemek
17
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
mumkun.” Eroin esrar deneyen herkeste bağımlı olmaz lakin bağımlı olmanın ilk
adımı denemektir. Böyle bir şey yok ki diyeceksiniz şimdi yok homoseksüeller tam
özgürlük edince o rahatlıkla bunları yapacaklar. Konuştuğumuzda bu özgürlüğün
önündeki engellerin kaldırılıp kaldırılmaması.
Ayrıca bir önceki yorumumda pisikoloji bir hastalık olduğunu işaret eden bir örnek
verdim “Ayrıca bu genetik ve doğuştan ise bir kişi 40-50 yaşında homoseksüel
oluyorsa ve daha önce evli ve çocuk sahibi ise bunu nasıl izah edeceksiniz.” Bu birinci
elden bilimsel veri olmasada 2.3. elden bilimsel veri olarak kabul edilebileceğini
düşünüyorum. İnsanların bazen kendini boşlukta hissettiği anlar vardır. Bu durumda
kendini mutlu hissettiği yere tutunur. Ben tutundukların yerin yılan olduğunu
düşünüyorum. Sağlıklı bir karar değil. “Bulent Ersoy, Cemil Ipekci ekranlarda “butun
heteroseksueller! Birakin bu isleri bizim gibi homo olun, vallahi cok eglenceli” diye
propaganda mi yapiyorlar?” Şuan baskı ve temkinli bir tavır var. Lakin özgürlük
alanları açılınca bu baskı ve temkin kalkacak o zamanı hayal ederek analiz yapmak
lazım. Şuandaki durumu gözönüne alarak değil. Yukardada belirttim.(sorularınıza
sırayla cevap vermeye çalışıyorum) “Homoseksueller gorunur olursa topluma tam
olarak ne olmasini beklediginizi daha acik secik yazarsaniz, bu beklentilerinizin
dogrulugunu yanlisligini tartisabiliriz.” Yukarda erkek çocuklarla ilgibi örnek verdim.
Ve boşlukta olanların eşciselliği denemek isteme arzusunu oraya tutunacaklarını ve
bunun normal olması algılanması tehlikesi. Sağlıksız bir toplumun temellerinin altına
imza atmam ama yaşam alanları kolaylaştırılmalı aşağılanmamalı. “Bir de
“demokratim ama liberal degilim” buyurmussunuz. “Ya Cemil Ipekci gibi
muhafazakarlara empati yapsinlar ya da gozumuzun onunden kaybolsunlar” mantigi
da bu demokratligin bir tezahuru mu?” Ben demokrat değilim liberalde değilim burda
bir gaf yaptım. Bu da kendimi demokratlara yakın hissettiğim ve sevdiğim için olabilir.
Gerçi ben liberallerede demokratlara olduğu gibi yakınım ve severim. Ayrıca ben
empati yapıyorum, sen yapıyorsun herkes yapıyor elbette onlarda yapacak. Bir
toplumda yaşamanın getirdiği kanılmaz sonuçtur bu faşit bir tavır değil ki. Empati
insanlığa ve huzura giden kapının anahtarıdır. Gayet demokrat bir tutum diye
düşünüyorum.
25. Yazan:Tarik Tarih: May 20, 2009 | Reply | Edit
escinsellik kelimesi 50 tane seyi ayni anda temsil ettigi için bu konuda konusmak zor,
bir kere hastalik ise nasil seçim olabilir ve bu seçimden dolayi nasil suçlu olabilir
insan?
Hakikaten, eğer hastalıksa aynı anda, suç olması kendi içinde çelişik bir önerme. Ki
hastalık da değil sonuçta… Çünkü bu şekilde yaşayan insan için herhangi bir problem
yaratmıyor. Problem yaratan, toplumsal baskılar, önyargılar ve bundan kaynaklanan,
utanç, suçluluk duygusu ve bastırma çabası. Kısacası, problemi yaratan homofobinin
bizzat kendisi. Günümüz, psikiyatristlerini ilgilendiren meseleler de bunların yarattığı
travmalar oluyor.
18
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ayrica dinlerin yasakladigi sey escinsellik midir yoksa escinsel iliski mi? escinsel
olmadan da bu tür iliskiye giren bir sürü insan olduguna göre mesele baktigimiz yerde
olmayabilir.
Baktığımız yer neresi olmalı? Eşcinsel ilişkiye giren insanlar eşcinseldir, her iki cinsle
de ilişki kuruyorlarsa, daha dar bir tanımla, biseksüel..
“Dinlerin yasakladigi sey escinsel’lik midir yoksa escinsel iliski mi”, döngüsel bir soru
gibi geldi bana. Hırsız’lık yapmayana hırsız demediğimiz gibi, eşcinsel ilişki kurmayana
da eşcinsel demiyoruz. “Dinlerin yasakladığı şey hırsızlık mı yoksa birşeyler çalmak
mı?” gibi. İkisi de aynı kapıya çıkıyor.
26. Yazan:MY Tarih: May 20, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey,
Hirsizlik örnegini vermeniz çok iyi olmus, escinsellik ve homofobi konusu gerçekten de
toplumlarin DÜSÜNMEYi BiLMEDiKLERiNi gösteren yüzlerce örnekten biri. Düsünmeyi
bilmediklerinden ya da üsendiklerinden? insanlar din/gelenek soslu önyargilarin
arkasina siper aliyorlar ve hücum edilmesi en kolay olana saldiriyorlar. Bugünlerde
moda hedefler arasinda escinseller var.
hirsizlik yaparak hirsiz olunur ama gerçekte suç olan çalmak degil mi? Yoksa
internetten izinsiz oyun/müzik kopyalayan herkes hayatinin sonuna kadar hirsiz
muamelesi görmeli :D
suç-ceza söz konusu oldugu zaman dini yasaklar ile devletin kanunlari birbirine
karisiyor.
Ateist sitelerin “laik” T.C. tarafindan kapatilmasi, Ankara Ticaret Odasi’nin
Hristiyanlari fislemesi vb olaylar ilk akla gelen “laikçi-islamator komiklikler”. Tabi
zorunlu din dersini de unutmamak gerek. Yani laik devletler dinsel kavramlari
sömürebildikleri müddetçe Islam’in istediginden çok daha fazla islamci bir durus
sergileyebiliyorlar, gerçek bir paradoks!
Mesela ALLAH yerine baska bir varliga tapmak Islâm’a göre suç. Ama Günese
tapan bir insanin size, bana ne zarari var? Hangi hakkimizi ihlal etmis ki günese taptigi
için onu hapse atalim? ALLAH’in ahirette verecegi yargiyi ve cezayi bu dünyada
vermeye kalkan YOBAZ tipler yüzünden de ortalik biraz karisiyor galiba? Kaldi ki
Günese tapani “kurtarmak” ve “dogru yola” çekmek için Islâm’in gösterdigi yol hiç de
fanatiklerin (ya da laikçi-islamatorlarin) seçtigi gibi degil: Müslümanin örnek bir
yasam sürmesi ve “ötekileri” kendine özendirmesi gerekiyor.
19
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Escinsellere gelecek olursak, escinsel OLMAK degil escinsellik YAPMAK suç olabilir
ancak. AMMAN DiKKAT! Neye göre? Islam’a göre? yani bir kimse escinsel iliskiye
girerse ALLAH ona ceza verecek. Peki. Devlet buna karisabilir mi? Ya da toplum
devletin müdahalesini talep edebilir mi? Tartismaya açik. Süper liberal degilim bu
konuda.
Ama ALLAH’in SUç OLARAK iLAN ETTiGi her seyi devlet cezalandiracak olursa ortalik
fena halde karisabilir, örnek?
bir escinsel çikip sunu diyebilir, “kardesim yatak odamda isledigimi günahtan dolayi
siz bana ceza vermek istiyorsunuz. Peki siz her gün PARAYA TAPIYORSUNUZ.
Parayla yatip parayla kalkiyorsunuz. Borsa haberleri, döviz kurlari SMS ile cep
telefonunuza geliyor. KOMSUNUZ AçiKEN TOK UYUYORSUNUZ. Dügünlerde göstere
göstere taktiginiz altinlar ve paralar ile kaç fakir doyardi. Bu gösteris meraklisi
adamlar sirk içinde degil mi? Paraya taptigi için kaç kisiyi hapse attiniz bu güne
kadar?”
Dogrusu böyle bir çikisa söylenecek sözüm yok. sayet escinsel iliskinin göz önünde
olmasi TOPLUMUN AHLAKINI BOZUYORSA insanlarin 4×4 jiplerle gezmesi de ayni
derecede ahlaksiz degil mi? Hem gösteris hem de çevreye zarar vermek, üstelik de
sahibi içine kurulmus, gerine gerine geziyor. Yani “ben yaptim, siz de yapin” der gibi.
Eger 4×4 kullanan komsularimiza ses çikaramiyorsak escinsel komsularimiza (varsa)
nasil ses çikarabiliriz?
Sahsen bu noktada kimsenin saglam bir argüman bulabilecegini sanmiyorum :)
27. Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 20, 2009 | Reply | Edit
Birgün iki erkek çoçuğun birinin dudaklarından öptüğünü, birbirlerini okşadığını ve
sarmaş dolaş olduğunu görme olasılığıdır ki bu anormal bir durum değildir. Çocuklar
her şeyi taklit eder herşeye özenirler.
Evet cok haklisiniz. Lakin bu sekilde taklitle escinsel iliskiye giren cocuklar/genclerin
sonradan sadece kucuk bir bolumunun hayatini escinsel olarak surdurdugu
bilinmektedir. Ote yandan kucukken taklitle boyle islere girmemis olanlarin da
sonradan escinsel oldugu bilinmektedir.
Eroin esrar deneyen herkeste bağımlı olmaz lakin bağımlı olmanın ilk adımı
denemektir. Böyle bir şey yok ki diyeceksiniz şimdi yok homoseksüeller tam özgürlük
edince o rahatlıkla bunları yapacaklar.
Neyi yapacaklar? Bir de hakikaten benzetme cok zayif olmus. Esrar ve eroin, sinir
sisteminde kimyasal etkide bulunarak cok hizli ve guclu bagimsizlik yaparlar. Escinsel
iliskinin bu kadar hizli ve guclu bagimlilik yapmadigi biliniyor.
20
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“Homoseksueller gorunur olursa topluma tam olarak ne olmasini beklediginizi daha
acik secik yazarsaniz, bu beklentilerinizin dogrulugunu yanlisligini tartisabiliriz.”
Yukarda erkek çocuklarla ilgibi örnek verdim. Ve boşlukta olanların eşciselliği
denemek isteme arzusunu oraya tutunacaklarını ve bunun normal olması algılanması
tehlikesi. Sağlıksız bir toplumun temellerinin altına imza atmam ama yaşam alanları
kolaylaştırılmalı aşağılanmamalı.
Su ana kadarki cevaplarinizdan korkularinizin tamamen irrasyonel oldugunu
cikariyorum. Topluma ne olacak diye sordum, erkek cocuklar birilerinden ozenip
opusecekler diyorsunuz. Bunun normal olarak algilanmasi tehlikeli diyorsunuz, niye
tehlikeli? Ortadaki tehlikenin ne oldugunu somut ve net bir sekilde soyleyebilir
misiniz? Bunun sagliksiz bir toplum yaratacagini ima ediyorsunuz. Bir kere ortaya
cikacak toplumun bugunkunden tam olarak farkinin ne olacagini ortaya koymadan,
saglikli ya da sagliksiz oldugu yonunde nasil bir hukum verebiliriz ki? Bugunku
toplumla kiyaslandiginda, erkek cocuklarin opusmesinin normal algilandigi (dikkat!
normal algilandigi diyorum, tesvik edildigi demiyorum) bir toplumun ciddi farki ne
olacaktir ve bu fark niye sagliksizlik yaratacaktir?
Ayrıca ben empati yapıyorum, sen yapıyorsun herkes yapıyor elbette onlarda
yapacak. Bir toplumda yaşamanın getirdiği kanılmaz sonuçtur bu faşit bir tavır değil
ki. Empati insanlığa ve huzura giden kapının anahtarıdır. Gayet demokrat bir tutum
diye düşünüyorum.
Fasist tavir empati yapmak degil, sadece bana empati yaparsa bazi haklari olabilir
demek.
28. Yazan:snowqueen Tarih: May 20, 2009 | Reply | Edit
@MY
“eşcinsel olmak değil, yapmak suç olabilir”demişsiniz ve devletin cezalandırmasına
karşı çıkmışsınız. Görürüşte masum ve kısmen özgürlükçü gözüküyor bu söylem. Ama
değil.
öncelikle, eşcinselliğin “eyleme”geçince suç olmasına gelelim. Yeni insanlar eşcinsel
olduklarının bilincine varacak ama cinsel ilişkiye girmeyecek. O halde akla bir soru
geliyor, Allah neden eşcinsel insanlar yaratıyor, üstelik yaratmakla kalmıyor, bir de
cinselliklerini yaşamalarını CEZALANDIRIYOR? Bu kadar sadist bir tanrı, ancak insan
yaratımı olabilir.
Devlet cezalandırmasın peki, tabi ki, iyi de devletten üst bir makamın, tanrının
cezalandırmasını onaylıyorsunuz. Devletten daha totaliter bir tanrı!
21
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Devleti sorgulayabilirsiniz, o kolay, peki bu “totaliterlik”ne zaman sorgulanmaya
başlanacak?
29. Yazan:MY Tarih: May 20, 2009 | Reply | Edit
“tanrının cezalandırmasını onaylıyorsunuz”(SQ)
hayir, böyle inanmak veya tersine inanmak neticede herkesin hakki. Fikir dgistirmek
de herkesin hakki. 70-80 sene yasiyor artik insanlar.
ölelim de görelim diyorum. ALLAH’in isine devlet karismasin, kullar da kendi
haklarina tecavüz ediledikçe escinselleri rahat biraksinlar diyorum.
Meselenin özü bence escinsellik degil, günah ile suç arasindaki eklemin iyi
anlasilmamis olmasi.
Zina konusu da böyle oldu, saglikli tartisilamadi. Gelenekler sebebiyle bazi günahlar
konusunda toplum hassasiyet gösteriyor ve devletin müdahale etmesini (günah=suç
olmasini) istiyor. Oysa baska bazi günahlar var ki herkes susturucu takiyor:
1) Berdel,
2) Baslik parasi,
3) Kan davasi,
4) 13-14 yasindaki kizlarin evlendirilmesi,
5) Kizlarin okutulMAmasi.
Dikkat çekici olan ise bunlarin hep kadinlari ilgilendiren günahlar olmasi.
“Günah” diyorum zira bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda dogru dürüst tarif
edildiginden emin degilim. Kadinlarin korundugundan hiç emin degilim.
Laik bir devlette yasadigimiza göre ALLAH’in insanlara öldükten sonra verecegi cezayi
herkes kendi düsünsün, ama kadinlara çektirdigimiz çilelerin bu dünyada bir bedeli
olmali, Türk adaleti bu konuyu çözmeli.
Kadinlar asagi yukari %50 olduklarina göre 35 milyon TC vatandasi potansiyel olarak
ayrimcilik kurbani (ya oldu ya da olacak)
Neticede berdel gibi olaylar adam kaçirma, zorla ali koyma, kölelik hatta zorla fuhus
diyebilecegimiz suçlara çok benziyor.
Kadini madde, esya mertebesine indirgeyen modernist durusu çok elestirdik ama bu
suçlari islemek için Bati’nin icadini beklemedi kimse Orient’da. Üzerinde düsünmek
lazim…
22
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
30. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
Tanrı, sadece eşcinsellerden değil; tüm insanlardan, süfli arzularından sıyrılıp aradaki
perdeleri kaldırmaya gayret etmesini istiyor. Bedenine hapsolan ruhun kurtuluşu
nefsine muhalefet etmektir. Homoseksüelle, heteroseksüelin imtihanlarının sadece
niteliği farklı. Çok sevdiğim dindar homoseksüel bir abim vardı. Ve onunla birlikte
Allah’ı konuşmak bana büyük haz verirdi, yanında kendimi rahat hissederdim. Ama
nefsinin esiri olmuş bir eşcinsel beni tedirgin eder, bakışlarından rahatsız olurum.
31. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
Evet cok haklisiniz. Lakin bu sekilde taklitle escinsel iliskiye giren cocuklar/genclerin
sonradan sadece kucuk bir bolumunun hayatini escinsel olarak surdurdugu
bilinmektedir. Ote yandan kucukken taklitle boyle islere girmemis olanlarin da
sonradan escinsel oldugu bilinmektedir.
Küçük bir bölümü değil bir tane olacak olsa bu çok büyük bir yüktür ve mesuliyettir.
En azından benim hissiyatım bu yöndedir. O bir kişi adına bile bu kararı vermek
açıkçası bana ağır geliyor. o çocuğu aklı başına gelene kadar homo yaşantısını
farkettirmeden(yetişkin olunca kendi kararını versin) fakat homolarında normal
yaşantılarında baskı ve zulüm görmeyecekleri bir sistemi iç kuralı(karşılıklı empatiyi)
devreye sokmak lazım.
Neyi yapacaklar? Bir de hakikaten benzetme cok zayif olmus. Esrar ve eroin, sinir
sisteminde kimyasal etkide bulunarak cok hizli ve guclu bagimsizlik yaparlar. Escinsel
iliskinin bu kadar hizli ve guclu bagimlilik yapmadigi biliniyor.
Hem çok zayıf olmuş diyorsunuz hem de “bu kadar” hızlı ve güçlü bağımlılık
yapmadığı biliniyor diyorsunuz bu bir çelişki zayıf olan bence bu cümleniz. Ayrıca
benim orda kastettiğim herşeyin denemeyle başladığı iyi veya kötü.
Bunun normal olarak algilanmasi tehlikeli diyorsunuz, niye tehlikeli? Ortadaki
tehlikenin ne oldugunu somut ve net bir sekilde soyleyebilir misiniz?
Bir çocuğun göz göre göre homo olmaya itildiğini görmek veya homo olması sizin için
normal sıradan olabilir. Ben bunu normal olarak görmüyorum. Yetişkin olsa seçim
onun ama çocuksa sorumluluk ebeveynine aittir. Sağlıksız toplum nasıl olacak. Bir
insanın homo olmak istemesi kendini ilgilendirsede sadece kendini etkilemez.
Ailesinde, yakınlarında ve sevdiklerinde yaratacağı tıravmanın topluma getirisi
tahribatı ne olacak. Erkeklerden yüz bulamıyan homolar nereye sarkacak. Bir gün
sinema salonunda oturuyorum yanıma biri geldi hoh diye nefes alarak yanıma oturdu
ortaokul yılları idi. Ki salonda çok az kişi ve o kadar boş koltuk olmasına rağmen.
Korktum ve kalkmak istedim arkamdan tutmak istedi uçtum.:) Erkek çocuklara
bulaşma riski yok mu? Siz sanki baskı ve temkinli olmanın kalktığında ki serbestliği
23
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
hayal ederek öngörerek analiz yapmıyorsunuz şuana bakarak değerlendiriyorsunuz
yanılgınızda bu bence.
Fasist tavir empati yapmak degil, sadece bana empati yaparsa bazi haklari olabilir
demek.
Ben burda karşılıklı empatiden bahsediyorum. İki tarafında hissiyatına uygun bir
çözüm bulmak için bu şart.
32. Yazan:Levent Cetin Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
Nefsinin esiri olmus escinseli neden nefsinin esiri olmus butun insanlardan ayirt
ediyorsunuz peki?
33. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
Nefsinin esiri olmus escinseli neden nefsinin esiri olmus butun insanlardan ayirt
ediyorsunuz peki?
Öyle demedim. Ama haklısınız. Bir kadının şuh bakışlarından bir eşcinselin talepkar
bakışlarından olduğu kadar rahatsız olmam. Herhalde bu da nefsine esaret
noktasında beni o eşcinselle aynı hizaya getirir. İlk taşı günahsız olan atsın, ne
diyeyim?
34. Yazan:snowqueen Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
Daha önemlisi “nefsinin esiri olmak” ne demektir? Mesela, bir eşcinsel “tekeşli”bir
yaşam sürse, hatta eşcinsel evliliği yasallaşsa, bu süfli arzulardan sıyrılmak olur mu?
Yok, baştan eşcinsel ilişki “nefsin esareti” ise, tanrı neden eşcinsellere başka türlü bir
haz potansiyeli vermiş, bu bir çeşit sadist sınama metodu mu? Böyle de basit bir soru
var.
35. Yazan:Levent Cetin Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
“Bir kadının şuh bakışlarından bir eşcinselin talepkar bakışlarından olduğu kadar
rahatsız olmam”
Sizce bu cumle “homofobi” tanimiyla celisir mi peki?
36. Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 21, 2009 | Reply | Edit
Küçük bir bölümü değil bir tane olacak olsa bu çok büyük bir yüktür ve mesuliyettir.
En azından benim hissiyatım bu yöndedir. O bir kişi adına bile bu kararı vermek
açıkçası bana ağır geliyor.
24
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Verdigim ornekte anlatmaya calistigim, escinselligin ozenmeyle olusabildigi
efsanesine karsi orneklerdi. Yani birisinin kucukken ozenmeyle boyle hareketler yapip
yapmamasi ve o kisinin sonradan escinsel olup olmamasi arasinda bir korrelasyon
yok.
Hem çok zayıf olmuş diyorsunuz hem de “bu kadar” hızlı ve güçlü bağımlılık
yapmadığı biliniyor diyorsunuz bu bir çelişki zayıf olan bence bu cümleniz.
Okudugumuzu anlayalim. Ne demisim:
Bir de hakikaten benzetme cok zayif olmus. Esrar ve eroin, sinir sisteminde kimyasal
etkide bulunarak cok hizli ve guclu bagimsizlik yaparlar. Escinsel iliskinin bu kadar hizli
ve guclu bagimlilik yapmadigi biliniyor.
Cok zayif olan ne? Benzetmeniz.
“Bu kadar” hızlı ve güçlü bağımlılık yapmadığı bilinen ne? Escinsel iliski.
Benzetmeniz ile escinsel iliski ayni sey mi? Degil.
Bir çocuğun göz göre göre homo olmaya itildiğini görmek veya homo olması sizin için
normal sıradan olabilir.
Bir cocugun herhangi bir sey olmaya itilmesi benim icin ne normaldir ne siradan.
Yazilarima dikkat ederseniz, tesvik etmeden sadece dogal karsilamaya vurgu
yapiyorum.
Sağlıksız toplum nasıl olacak. Bir insanın homo olmak istemesi kendini ilgilendirsede
sadece kendini etkilemez. Ailesinde, yakınlarında ve sevdiklerinde yaratacağı
tıravmanın topluma getirisi tahribatı ne olacak.
Sevdiklerinin travmaya girmesi icin koklesmis sacma sapan onyargilardan baska ne
sebep var? Sevdiginiz birisi esmer diye, uzun boylu diye travmaya giriyor musunuz?
Escinsel olunca ne oluyor?
Farzedelim ki kadinin biri oglu uzun boylu olunca travmaya giriyor. Simdi bu kadin
travmaya girmesin diye cocugu bu yonde baskilamaya calismak, ne bileyim mesela
sutu kesmek, basket oynamasini yasaklamak normal bir hareket mi olurdu sizce?
Erkeklerden yüz bulamıyan homolar nereye sarkacak. Bir gün sinema salonunda
oturuyorum yanıma biri geldi hoh diye nefes alarak yanıma oturdu ortaokul yılları idi.
Ki salonda çok az kişi ve o kadar boş koltuk olmasına rağmen. Korktum ve kalkmak
istedim arkamdan tutmak istedi uçtum.:) Erkek çocuklara bulaşma riski yok mu? Siz
sanki baskı ve temkinli olmanın kalktığında ki serbestliği hayal ederek öngörerek
analiz yapmıyorsunuz şuana bakarak değerlendiriyorsunuz yanılgınızda bu bence.
25
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Serbestlikten kastim erkek cocuklara sarkma serbestligi degil ve hicbir zaman olmadi.
Her turlu ozgurlugun kistasi baskasina zarar vermeme ve ozgurlugunu kisitlamamadir.
Bu arada erkeklerden yuz bulamayan homolar nereye sarkacak sorusu sizin ‘dogal’
gordugunuz iliskilere de uygulanabilir: Kadinlardan yuz bulamayan heteroseksuel
erkekler nereye sarkacak? Boylelerinin kiz cocuklarina sarkma riski yok mu? Bundan
dolayi heteroseksuellik yasaklansin demeyeceksiniz herhalde?
37. Yazan:Tarik Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Zina konusu da böyle oldu, saglikli tartisilamadi. Gelenekler sebebiyle bazi günahlar
konusunda toplum hassasiyet gösteriyor ve devletin müdahale etmesini (günah=suç
olmasini) istiyor. Oysa baska bazi günahlar var ki herkes susturucu takiyor:
1) Berdel,
2) Baslik parasi,
3) Kan davasi,
4) 13-14 yasindaki kizlarin evlendirilmesi,
5) Kizlarin okutulMAmasi.
Dikkat çekici olan ise bunlarin hep kadinlari ilgilendiren günahlar olmasi.
“Günah” diyorum zira bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda dogru dürüst tarif
edildiginden emin degilim. Kadinlarin korundugundan hiç emin degilim.
Laik bir devlette yasadigimiza göre ALLAH’in insanlara öldükten sonra verecegi cezayi
herkes kendi düsünsün, ama kadinlara çektirdigimiz çilelerin bu dünyada bir bedeli
olmali, Türk adaleti bu konuyu çözmeli.
Kadinlar asagi yukari %50 olduklarina göre 35 milyon TC vatandasi potansiyel olarak
ayrimcilik kurbani (ya oldu ya da olacak)
Neticede berdel gibi olaylar adam kaçirma, zorla ali koyma, kölelik hatta zorla fuhus
diyebilecegimiz suçlara çok benziyor.
Kadini madde, esya mertebesine indirgeyen modernist durusu çok elestirdik ama bu
suçlari islemek için Bati’nin icadini beklemedi kimse Orient’da. Üzerinde düsünmek
lazim…
MY bey,
Sizi doğru anladığımdan emin değilim.
26
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Kölelik kurumu sizce günah mı? Ya da savaşlar sonrası kadınları “zorla alı koyma” ve
cariye haline getirmek birer günah mıdır? 13-14 yaşında kızları evlendirmenin nesi
günah?
Suç görece, toplumsal ve tarihsel bir kavram; zina dün bu ülke kamu hukuğu nezdinde
suç-kabahatti bugün değil örneğin..
Ama siz günahlardan yola çıkıyorsunuz..
Yukarıda maddelediğiniz durumları hangi kriterle, neye referansla “günah” ilan
edebiliyorsunuz?
38. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey,
Kul hakkina tecavüz edilen her durum günahtir.
“sirk dahi kosmus olsaniz affedebilirim ama karsima kul hakkiyla gelmeyin”
(yanilmiyorsam bir hadis-i kutsi)
39. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Daha önemlisi “nefsinin esiri olmak” ne demektir? Mesela, bir eşcinsel “tekeşli”bir
yaşam sürse, hatta eşcinsel evliliği yasallaşsa, bu süfli arzulardan sıyrılmak olur mu?
Nefsinin esiri olmak; Tanrı’nın çizdiği sınırların dışında olmaktır. As simple as that !
Yok, baştan eşcinsel ilişki “nefsin esareti” ise, tanrı neden eşcinsellere başka türlü bir
haz potansiyeli vermiş, bu bir çeşit sadist sınama metodu mu?
Tanrı herkese binbir haz potansiyeli vermiş. Bundan, demek ki bu hazları sonuna
kadar yaşamalıyım sonucu çıkartıyorsanız, zaten size karışan yok. Ben eşcinsellere
şahsi bakışımı söylüyorum. Sadece bir kısmından rahatsızlık duyuyorum. Homofobik
olsam hepsinden rahatsız olmam gerekir değil mi?
40. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
“Bir kadının şuh bakışlarından bir eşcinselin talepkar bakışlarından olduğu kadar
rahatsız olmam”
Sizce bu cumle “homofobi” tanimiyla celisir mi peki?
Homofobik olmamak için homoaddict olmam gerekmiyorsa hayır.
41. Yazan:Ali Yürekli Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
27
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Verdigim ornekte anlatmaya calistigim, escinselligin ozenmeyle olusabildigi
efsanesine karsi orneklerdi. Yani birisinin kucukken ozenmeyle boyle hareketler yapip
yapmamasi ve o kisinin sonradan escinsel olup olmamasi arasinda bir korrelasyon
yok.
Biz sizinle baştan ters düşüyoruz anladığım kadarı ile sizi homoluğun kalıtsal olduğunu
doğuştan olduğunu düşünüyorsunuz. O zaman örneklerle güçlendirmeniz lazım
bunun kalıtsal olduğunu DNA’dan kaynaklandığını kalıtsal olan değişmez. Esmer olan
biri sarışın olmaz ilerde uzun boylu olan kısa boylu olmaz. İlk önce heteroseksul
doğacak evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacaksınız 40-50 yaşına gelince homo
doğuştan homo olduğunuzu anlıyacaksınız. Yok eğer genetik değilse. Genetik
olmayan şey özenti ve ilgiyle olur. Bir gün kalkıp ben homo olmaya karar verdim
denmez.
Lakin bu sekilde taklitle escinsel iliskiye giren cocuklar/genclerin sonradan sadece
kucuk bir bolumunun hayatini escinsel olarak surdurdugu bilinmektedir.
Ayrıca bir önceki yorumunuzda taklitle eşcinsel olanların olduğunu yalnız bunun
küçük bir bölüm olduğunu kabul etmişsiniz. Bence fikirlerinizde bir bütünlük
kuramıyorsunuz. Bu da tezlerinizi belli bir temele henüz oturtmadığınızı gösteriyor.
Çok savruluyorsunuz.
Neyi yapacaklar? Bir de hakikaten benzetme cok zayif olmus. Esrar ve eroin, sinir
sisteminde kimyasal etkide bulunarak cok hizli ve guclu bagimsizlik yaparlar. Escinsel
iliskinin bu kadar hizli ve guclu bagimlilik yapmadigi biliniyor.
“bu kadar” hızlı… “bu kadar” ifadesi yakınlık ifade eder yakın ama bu kadar yakın değil
peki yakın olan bir şey nasıl bir birinden zayıf olabilir ki. Zayıflık uzaklığı, bu kadar
yakınlığı ifade eder. Yakın olan zayıf olmaz-olamaz.
Bir cocugun herhangi bir sey olmaya itilmesi benim icin ne normaldir ne siradan.
Yazilarima dikkat ederseniz, tesvik etmeden sadece dogal karsilamaya vurgu
yapiyorum.
doğal karşılamak çocuğunuza bu normal bir şeydir yapabilisin demektir ki bu da teşvik
anlamına gelir. Mesela iki erkeğin bir kafede öpüşmesini doğal görmek gibi.
Farzedelim ki kadinin biri oglu uzun boylu olunca travmaya giriyor. Simdi bu kadin
travmaya girmesin diye cocugu bu yonde baskilamaya calismak, ne bileyim mesela
sutu kesmek, basket oynamasini yasaklamak normal bir hareket mi olurdu sizce?
Siz olması gerekenden bahsediyorsunuz ben ise olacak olandan. Olması gereken bu
değil diye düşünebilirsiniz. Ama biz olacak olanı görmezden gelemeyğiz, dikkate
almadan geçemeyiz.
28
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Kadinlardan yuz bulamayan heteroseksuel erkekler nereye sarkacak? Boylelerinin kiz
cocuklarina sarkma riski yok mu? Bundan dolayi heteroseksuellik yasaklansin
demeyeceksiniz herhalde
homolar sayı olarak az kız sayısı ise çok. Yani bir homo kendine uygun arkadaşı
sececeği albüm kısıtlı. Erkeklerde ise böyle bir sorun yok. Ayrıca genelevleri de
şehirde yaşayan hayat kadınları var.(bu doğrumudur değilmidir tartışmasına
girmiyorum) Ama homolarda bu seçenekte yok. Olması gerekenle durum analizi
soruna çözüm üretme farklı şeylerdir. Ben hayata doğrudan etki etmiyecek ama
hayatlarını da baskıya uğramadan, kınanmadan yaşayabilecekleri ortamı ayarlanması
gerektiğini düşünüyorum. Bu da iki tarafında karşılıklı empati yapması hassasiyetlerini
maksimum derecede gözetmesi ile olacağını öngörüyorum.
42. Yazan:snowqueen Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Nefsinin esiri olmak; Tanrı’nın çizdiği sınırların dışında olmaktır. As simple as that !
hangi tanrının? “kim olursan ol gene gel”anlaşıyla yaklaşılan bir tanrının mı yoksa, ”
erkek/heteroseksüellerin” sınırlarını diğerlerinden daha geniş çizen tanrının mı?
Eşcinsel ilişkiyi(böyle bir haz potansiyeli verdiği halde) cezalandıran, cehennemde
yakan(üstelik AŞK’la yapılan bir eylem olsa dahi!) ama heteroseksüel erkeğe (süfli
arzularının mükafatı olarak) bir çok eşi uygun gören bir tanrı kimin tanrısı? Görüldüğü
gibi, not as simple as that.
43. Yazan:snowqueen Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Çizilmiş sınırlar, sadece “erkek/heteroseksüel” doğasını kayırıyorsa ve bu kümenin
dışında kalan ve çizilen sınırların dışına çıkan itaatsizlik “günahkarlık” oluveriyorsa, bu
tanrının sınırı değil olsa olsa ortadoğulu ataerkilliğin kendini meşrulaştırma çabasıdır.
44. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
hangi tanrının? “kim olursan ol gene gel”anlaşıyla yaklaşılan bir tanrının mı yoksa, ”
erkek/heteroseksüellerin” sınırlarını diğerlerinden daha geniş çizen tanrının mı?
Mevlana söylememiştir ama o da söyleyebilirdi; ne olursan ol gel derken; Tanrı’ya
kavuşmak amacıyla benliğinden sıyrılmaya niyet ederek gelenlerden bahsediyor.
Yoksa bir çeşit fan club’e filan çağırmıyor insanları. Mevlana’nın hiçbir sözü Kur’an’a
aykırı değildir.
Heteroseksüeller de erkeklerden ibaret değil, ama erkekliğe indirgemekte ısrarcısınız.
Evet Tanrı herkesi farklı yaratmış. Kimisi zengin, kimisi fakir; kimisi sağlam, kimisi
hasta, sakat. Kimisi uzun, kimisi kısa. Kimisi zeki, kimisi aptal. Problemi olan bir tek
homoseksüeller değil yani. Şöyle sıranın sonuna alalım…
29
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinsel ilişkiyi(böyle bir haz potansiyeli verdiği halde) cezalandıran,
Tanrı’nın hedonizmi irade ettiğini mi düşünüyorsunuz? Bedenini tanrılaştıranlar
cezadan başka bir şey beklemesinler.
cehennemde yakan(üstelik AŞK’la yapılan bir eylem olsa dahi!)
Kabil de Habil’i aşk için öldürmüştü. Züleyha da aşk için Hz.Yusuf’a iftirada
bulunmuştu. İnsan aşkla yanlış şeyler de yapabilir, ki bir çeşit hastalık halidir, yapar
zaten.
ama heteroseksüel erkeğe (süfli arzularının mükafatı olarak) bir çok eşi uygun gören
bir tanrı kimin tanrısı?
Sizin tanrınız galiba. Herkes tanrıyı kendi kalp aynasında görür. Çok eşlilik uzun bir
tartışma konusudur, süfli arzularla ilgisi yoktur. Hayatı sevişmekten ibaret
zannedenlerin o şekilde anlaması da doğaldır, yadırgamıyorum.
Görüldüğü gibi, not as simple as that
Bende her şey berrak.
45. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Çizilmiş sınırlar, sadece “erkek/heteroseksüel” doğasını kayırıyorsa ve bu kümenin
dışında kalan ve çizilen sınırların dışına çıkan itaatsizlik “günahkarlık” oluveriyorsa, bu
tanrının sınırı değil olsa olsa ortadoğulu ataerkilliğin kendini meşrulaştırma çabasıdır.
Sadece erkek/heteroseksüel doğasını kayırmak ne kelime; bütün insanları, sınırsız bir
özgürlük alanı içinde; tüm hazları bütün hücrelerine kadar yaşayacak serbestlikte ve
mutluluğu bulamasa da cinsel tatminini sağlama noktasında serbest bırakıp; irade
terbiyesi ve nefsine gem vurmakla ömür tüketen dindar insanlara uzaktan bakıp
gülen ve “koy gitsin, ben seni ye, iç, sıç, eğlen diye yarattım; sen tutup bedenin
esaretinden kurtulup Tanrıya ulaşmanın yollarına arıyorsun avanak” diyen bir tanrı
algısı ile aydın, modern adamın kendi hazcılığını meşrulaştırma çabasıdır. Kendi
çöplüğünde, kendi pisliğiyle boğulan adamın hazin hikayesidir.
46. Yazan:Tarik Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Kendi çöplüğünde, kendi pisliğiyle boğulan adamın hazin hikayesidir.
Böyle ağır değer yargılarıyla süslü, yargılayıcı laflar etmekten imtina etmek lazım.
İnsanlar en nihayet çağlarını yaşarlar. Yaşadıkları zamanın normlarıyla, paradigması
içerisinde yaşar, düşünür ve eylerler.
30
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Örneğin, 600′lü yıllardan 19′ncu yüzyıl sonuna kadar islam coğrafyasında yaşamış
herhangi bir müslüman zengin erkeğin hanesinde 4 eş ve maddi gücü el verdiğince
sayısız cariye, türkçesiyle odalık görebilirsiniz. Savaşlar sonucu (akıncıların talanları da
haliyle buna dahil) balkanlardan, kırıma, son dönem afrikasına uzanan bir
coğrafyadan kaçırılan genç kadınlarla kurulan bu haremler yasaldır.
İstanbul’da kapalıçarşının kuzeyinde kurulurmuş köle pazarı… 19ncu yüzyıl itibariyle
köle ticaretinin hacmi üzerine rakamlar:
Imparatorluk’ta köle ticaretinin doruk noktasina ulastigi dönem 19. yüzyilin ücüncü
ceyregi idi. 1840 ile 1890 aradindaki dönemde ortalama yillik köle satislari su
miktarlarda idi.
Trablus vilayetinden girisler: 2000 köle
Hicaz ve Yemen’den girisler: 4000-5000 köle
Basra’dan girisler: 2000-3000 köle
Misir’dan girisler: 1000-2000 köle
Cerkes köle girisleri: 1000-2000 köle (1860 sonrasindaki dönemsel kitlesel köle girisi
haric)
Toplam olarak yillik ortalama 11.000 ile 13.000 kölenin imparatorluga getirilip
satildigi görülmekedir. Bu ticarette dönem dönem yükselisler yasanabiliyordu. Bir
karsilastirma yapmak icin 1811 ile 1870 arasinda Kuzey, Orta ve Güney Afrika’ya
yapilan köle ithalati yilda ortalama 31.000 köle idi.
Demek ki, Amerika kitasina yapilan ithalatin yaklasik ucte biri kadar bir köle
Osmanli imparatorluguna gelmekte idi.
İstanbul esir pazarı 1846 yılında kapatıldıktan sonra derece derece batılı devletlerin
baskısıyla köle alım satımı olanaksız hale getirilmiş.
Kadın köle, cariye edinmek, islam hukuğunda helaldir. Asrı saadette de vardır,
emeviler döneminde de, sonrası osmanlı idaresi altında batı baskısıyla zorlaştırılana
kadar da pratik edilmiştir.
Edinilebilecek cariye sayısı sınırsızdır, değil sınırlandırılmak, “makul” bir rakam
konusunda bir öneri dahi yoktur. Köle kadınları fahişeliğe zorlamak (üçüncü sahıslarla
fuhuş yaptırmak) kınanır (ceza öngörülmez), ancak bir köle kadının bedeni üzerinde
sahibi her tür kişisel tasarrufa sahiptir.
http://www.fordham.edu/halsall/med/lewis1.html
Müslüman erkeğin elinden bu “ruhsatları” batı dünyasının zoruyla, batı hukuğunu
örnek alarak almış Osmanlı.
31
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Sadece erkek/heteroseksüel doğasını kayırmak ne kelime; bütün insanları, sınırsız bir
özgürlük alanı içinde;
Sanırım bu kısım doğru değil. Bernard Lewis de erkek köle sahipleri kadınların,
köleleriyle cinsel ilişki kurmalarının yasaklandığını yazmış.
Ancak devamı ayniyle vakidir.. : “tüm hazları bütün hücrelerine kadar yaşayacak
serbestlikte ve mutluluğu bulamasa da cinsel tatminini sağlama noktasında serbest
bırakıp..
47. Yazan:Tarik Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey,
Kul hakkina tecavüz edilen her durum günahtir.
“sirk dahi kosmus olsaniz affedebilirim ama karsima kul hakkiyla gelmeyin”
(yanilmiyorsam bir hadis-i kutsi)
MY bey,
Hadis aktardığınıza göre, referansınız islam.. Ben, islam şeriatında yukarıda
örneklediğiniz konularda tasarrufun “kul hakkına tecavüze” girdiğini ilk sizden
duyuyorum. Laik bir hukuk düzeninde “suç” olanla, “günah” olan örtüşmek zorunda
değil. Zina günahtır, ama bugün TC’de suç değil. Bunda zaten bir problem yoktu. Ama
yukarıda maddelediğiniz, Asr-ı Saadet’ten beri varolan kimi kurum ve uygulamaları
“günah” ilan etmek için, bir hadisten çok daha fazlasına ihtiyacınız var sanırım.
Kaynak yazarsanız okumaya çalışırım.
48. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 22, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey, dikkatinizi çekerim, Hadis demedim,
Hadis-i Kutsi dedim, bildiginiz gibi bunlar manâsı ALLAHa, ifadesi Hazreti Peygambere
ait olan hadislerdir.
Kul hakki konusunda ALLAH’in bizlere emrettigi hassasiyetin, yaratilmislarin birer hak
sahibi olusunun ispatina gerek var midir? Kul hakkinin Islâm’daki yerini ispat için
referans istemeyin benden lütfen, evinizdeki Kur’an’in herhangi bir sayfasini açin :)
49. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Kütahyalı ile Muhtar’nın ortak noktasının ne olabileceğini düşünürken sanırım sonuca
yaklaştım ikisi de ‘reitingin nereden geleceğini çok iyi biliyor’ Kütahyalı bu duyarlı
görüntünün altından Nihat Genç’in liberal-demokrat ayağını oluşturup tirübünlere
32
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
oynuyor.Umarım yakında kendisine ‘acı var mı acı?’ şeklinde sorular sormamız
gerekmez.
Ben Kütahyalı’nın modernite,orta çağ yaklaşımlarıyla olaya yeni yaklaşımlar
getiriyorum,söylenmeyenleri söyleyeceğim yaklaşımını tabansız ve kanıtsız
buldum.Oraya girmeyi hiç düşünmüyorum.Adamın çizgisi az buçuk belli.
Gaylik,travestilik,eşcinsellik,homoseksüellik,lezbiyenlik gibi kendi içinde bir çok
başlığa bölünmüş bir konu.Kısaca hepsi için eşcinsellik tanımı kullanmak daha
toparlayıcı.
Şimdi ne yapıyoruz?Eşcinsellik suç mudur?Eşcinsellik günah mıdır?Eşcinsellik ayıp
mıdır?Eşcinsellik hastalık mıdır?Bu soruların ilk muhatabı bence eşcinseller.Tüm
eşcinseller bunun bir tercih olduğunu söylüyor,hastalık yakıştırmasını kabul eden
yok.Öyle ise konuya psikolojik yaklaşıp Freud çözümlemsi getirip,eşcinsllerin premier
döneme saplanıp kalınmış bir haz sorunu olabilir,(buradaki haz tam olarak cinsel
hazza tekabül etmiyor ama cinsellğinden tam dışında olduğu bir haz değil)regresyon
yaşıyor olabilirler gibi yaklaşımlar baştan kaybediyor.
Ayıplığı noktasında ‘ayıp’ olarak neleri otorite kabul ediyoruz ki,eşcinsellik ayıplar
gurubuna girsin?Hem ayıplamanın koordinatlarını ayıplayanlar belirliyor gibi görünse
de bence bu koordinatları ayıplananlarda belirliyor.Ortak bir belirleme.Zaten
eşcinseller bunun bir ayıp olmadığı üzerinde duruyor.Ayıplananlar dik durup ayıp
olmadığı noktasında direttikçe zaman içinde bu kendine güvenli duruş ister istemez
cevabını bulacak ve artık ayıplama eşcinseller için engelleyici bir unsur olmayacak.Bu
görüşte iflas etti.
Suç mudur?Kafalarımızdaki geniş suç tanımlamalrına yenik düşmezsek kısaca suç için
kendimiz dışındakine zarar verme olarak alırsak eşcinseller bunu ‘özel hayat’ olarak
tanımlıyorsa,yine bu görüşte iflas eder ve suç kapsamıda ortadan kalkar.
Günah mıdır?Genel olarak tüm dinler için ‘uygun olmayan davranış’ kapsamına
giriyor.İslam noktasından bakarsak uzun yıllar öncesinden Lut kavmi ile konuya aşina
olduğumuzu görüyoruz.Burada durum aşikar Allah Hz.Lut’a onlara savaş aç
demiyor,orayı terket diyor.Yani bize de kimse savaş açın demiyor.Buradaki incelik
bence ‘terket’ başlığında gizli.Bir şeye onay vermemek ile o şeye savaş açmak farklı
şeyler.Din noktasından da arkanı dönmekten başka bir aydınlatma
bulamıyorsun.Demek ki Allah’ın kendi alanı.Allah onları helak ettiyse bunları niye
etmiyor mantığı güdenlere,Allah’ın helak ettikleri içinde nimete karşı isyan,nimete
karşı zulüm işleyenlerde var yani günümüzde Hz.Salih’in mucize devesinin ayaklarını
kesen kavimden daha fena işler dönmüyor mu?Din merkezli homofobi yaşayanlar
acaba binlerce şükürsüzlük,isyan karşısında eşcinsellere verdikleri tepkileri neden
vermiyor?Tek suçlu olarak eşcinsellerin gösterilmesi de demek ki çok adaletli ve çok
ahlaklı değil.
33
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
50. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Olaya ‘haz’ menşeili yaklaşmak ise oldukça sapkın.Allah bu şekil bir hazzı neden
yarattı?Aynı Allah haz,id de diyebiliriz,nefs-i hayvani de diyebileceğimiz kısmı yarattığı
gibi ego gibi bir kontrol mekanizmasıda yarattı.Bu ‘haz’ yaklaşımından yola çıkarsak
tüm çocukları sapkın ilan etmemiz gerekir zira tüm çocuklar için oto-erotiğin mevcut
olduğu da söylenebilir.
Dolaysı ile tespiti,tercihi,yaşam içinde düştüğü nokta konusunda eleştiri ve soru
yönelttikçe cevapların patır patır sayılıp döküldüğü bir dialog ortaya çıkıyor.Bir netliğe
ya da çözüme dayandırmak zor gibi.Belki sadece şu söylenebilir ‘özel hayat2 olarak bir
yere kadar anlaşılabiliyor ama aşırı şekilde ‘ifşa’ edilip,insanların gözüne sokulması da
o denli itici.
Homofobi-İslmofobi demişken.Bu konular ilgili sağlam çözümler şimdiden
olşturulmalı.Sanırım bu nedenle gündeme geliyor.Sanmıyorum ama Tr’nin özgürlük
sorunu çözülürse liberal demokrat kanat ağar basarsa bu özgürlükler noktasında
muhafazakar sağ kesimin bu ‘aşırı’ bulduğu özgürlüklere tepkisi eskisinden daha gür
olacak.Bu noktada eşcinseller başı çekecek gibi.İş oraya gelmeden,tek başına
sırıtmadan şimdiden mevcut kalabalık arasında konuşulması ve çözüm bulunması
daha akıllıca gibi görünüyor,alıştıra alıştıra.Zaten moda bunu yapıyor.Geçenlerde bir
başlık görmüştüm; ‘Moda cinsiyet değiştiriyor’ diye.Altında erkek kıyafetlerinin
kadınlaştığı,kadın kıyafetlerinin erkekleştiği konu ediliyordu.İşte bu tarz üzerinden
ilerleyen moda 3. türe karşı en baştan bir göz aşinalığı yaratmaya çalışıyor.
Üstüne cümle kurmaya korktuğum bir konu…
51. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Aslında yazı ve yorumları beraber değerlendirdğimizde yazının temel tespitinin ne
kadar yanlış olduğu ortaya çıkar. Sitede kütahyalının batılılaşma yanlısı derken
çekinmeden içine kattığı ve kastettiği güruhun homoseksüelliğe bakış açısı yazıya
mükemmel bi cevap olmuş. Sanırım kütahyalı gene muhafazakar kesim dışındaki
bütün kümeleri tek bir küme haline getirip yapmış yapacağnı. Diğer yandan sitede
muhafazakar olarak tabir edebileceğniz güruhsa bazı konularda “aşırı liberal”
olamamış ya da yapma demiyorum hobi olarak gene yap noktasına kadar gelebilmiş.
Ali yürekli konusuna hiç girmicem yanlızca bana göre onca saçmalığın arasında dikkat
çekmeyen liberallerin en yakın olduğu sınıf muhafazakarlardır kısmı var evet bi
yakınlık vardır bu yakınlıkta tamamen serbest piyasa ekonomisi zemini üzerinedir
bunun dışında muhafazakarlar ve liberaller bir çok ahlaki, hukuki ve siyasi konuda
diğer gruplarla olmadığı kadar ters düşer. Buna dikkat etmek liberal ve muhafazakar
ayrımını çok çok iyi yapmak gerekir. Bi de dünya tarihindeki oğlancılık konusu var
oldukça tartışmalı. Bu konu osmanlı tarhinide yer yer kapsıyor o da bambaşka bir şey.
34
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
52. Yazan:snowqueen Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Heteroseksüeller de erkeklerden ibaret değil, ama erkekliğe indirgemekte
ısrarcısınız
Israrcı olan ben değilim, terminoloji böyle, eşcinselliğin eleştirildiği yerde güçlü bir
“hegemonik”erkeklik paterni var. Militarizm gibi. Burada “kadın/heteroseksüellik”,
başka bir sorunlu yerdir. Bu yüzden eşcinsel hareketi ile feminizmin ortak noktalarda
buluşması şaşırtıcı olmadı.
Tanrı’nın hedonizmi irade ettiğini mi düşünüyorsunuz? Bedenini tanrılaştıranlar
cezadan başka bir şey beklemesinler.
Eşcinsellik=hedonizm değildir, böyle bir “irade” şekli olsa olsa iğdiş edilmek gibi
kişinin varoluşuna aykırı birşey olur.
“bedeni tanrılaştırmak” ne demek anlamadım. Beden de kozmik bir tanrı, enerji(ne
derseniz artık) onun parçası olduğuna göre, bedeni tanrılaştırmak veya tanrı-sallaştırmak neden kötü olsun ki?
Ne demiş Hermes, “insanlar ölümlü tanrılar,. tanrılar ölümlü insanlardır”.
“hayatı sevişmekten ibaret görenler”i küçümsemişsiniz, aslında bu kadim inançların
“sevişmek ibadettir” kavramını da küçümsemek oluyor ki bu tip inançların temeli
bereket kültlerine, doğaya dayanır ve amaç tanrı/tanrıçayla bir olmaktır. Burada
ucuzlaştırılmış ve içi boşaltılmış eylemlerden bahsetmediğimi belirtmeme gerek yok
heralde. O eylemlere gelirsek başta onlarca “cariye”nin nasıl meşrulaşıp hoş
görüldüğünden başlamak lazim. Hedonizm bu olsa gerek.
53. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Tarık bey,
Cariye kadın köle demektir. Kadın savaş esirleri evlerde hizmetçi olarak kullanılmıştır.
Yoksa sahibinin cinsi duygularını tatmin için kullandıkları zevk aletleri değildir. Tabi
her iki taraf da isterse cinsel ilişkiye girebilirler. Ama sahibi onu fuhşa zorlayamaz.
Günümüzde kadın ticareti uyuşturucudan sonra ikinci büyük ticaret. Bundan dinlerin
köleliğe cevaz vermesini sorumlu tutmayacağız değil mi?
Dolayısıyla İslam’ın savaş dışında insanları zorla köleleştirip satılmasını yasakladığı ve
Osmanlı’nın da bunu idam cezasıyla cezalandırdığı ortadayken; bu rakamlardan da
dini sorumlu tutmayacağız değil mi? Ayrıca alıntılarınızın kaynaklarını belirtirseniz
sevinirim.
İslam dünyasında kölelik hiçbir zaman Avrupa veya ABD’deki gibi olmamıştır. Nitekim
köleliği kaldıran ikinci ülke Osmanlı’dır; ABD’den 120 yıl önce.
Kadınların, erkeklerden daha sınırlı bir cinsel özgürlük sahası olduğu doğru. Bunu, siz
erkeğin kayırılması olarak değerlendirebilirsiniz. Ben böyle değerlendirmiyorum. Din,
nesebe önem veriyor. Sağlıklı bir toplum için anne-babanın kim olduğunun bilinmesi
35
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
önemli.
Ayrıca erkeğin poligamik yapısı ortada. En azından google’da en fazla aranan
kelimelere ve dünya kadın ticareti hacmine bakarak veya en yakın genelevi ziyaret
edip kuyruktakileri sayarak bunu tespit edebilirsiniz. Din, sana cinsel ilişkiden uzak dur
demiyor. Bunu sınırlıyor, meşru bir zemine taşıyor. Ayrıca tarih boyunca nüfus, güçle
eş anlamlıydı. Günümüzde bile Çin ve Hindistan’a bakarsan nüfusun çokluğunun nasıl
güce tekabül ettiğini görebilirsin. Çok evlilik, çok çocuk demektir. Doğu’da aşiretlere
gidip prezervatif dağıtıyorlar, yok nüfus planlaması filan diye ahkam kesiyorlar. Aşiret
için nüfusun ne demek olduğunu anlamıyorlar. Çok evlilik tu kaka değildir, binlerce
sene işe yaramıştır. Bugün şehirleşme tavan yaptı, insanlar bilgisayar başında 8 saat
oturup çalışmaya başladı; şimdi tutup çokevliliği kötülüyorlar. Çok evliliğin şehvetle
çok sınırlı bir ilgisi var. Buna focus yapıp büyük resmi kaçırdığınız zaman kafanız
karışmaya başlıyor tabi.
Erkeklere gözlerini haramlarından sakınmalarını söyleyen; bakmaın gözün zinası
olduğunu telkin eden; iki dudağı ve iki bacağı arasındakine sahip çıkmaya çağıran
din’i; tutup erkeklerin daha dünyada hurilerle sarmaş dolaş yaşadığı bir şeymiş gibine tesadüf tam da oryantalistlerin söylediği gibi-algılıyorsunuz. Öyle olsa cennetteki
hurilerin bir cazibesi kalmazdı değil mi? Think about it !
54. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Bu yüzden eşcinsel hareketi ile feminizmin ortak noktalarda buluşması şaşırtıcı
olmadı.
Ortak nokta dediğin, düşmanın düşmanı dostumdur mantığı, başka bir şey değil.
Eşcinsellik=hedonizm değildir, böyle bir “irade” şekli olsa olsa iğdiş edilmek gibi
kişinin varoluşuna aykırı birşey olur.
Hayatı zevk almaktan ibaret bilmenin adı hedonizmdir. Tanrının hangi organı ne
amaçla yarattığını iki yaşındaki bir çocuktan öğrenebilirsiniz. Zevkini tatmin etmek için
kullanıyorsa bunun adı hedonizmdir.
Ne demiş Hermes, “insanlar ölümlü tanrılar,. tanrılar ölümlü insanlardır”.
Bence siz o sözü bir gözden geçirin. Ayrıca, modern insanın kendi tanrılığını ilan
etmek için Hermes’ten medet umması da ibretliktir. Hermes Tanrıya ulaşmanın
maddeden kurtulmakla, ruhunu serbest bırakmakla olduğunu söyler. İdris’ten size
mama çıkmaz.
“hayatı sevişmekten ibaret görenler”i küçümsemişsiniz, aslında bu kadim inançların
“sevişmek ibadettir” kavramını da küçümsemek oluyor ki bu tip inançların temeli
bereket kültlerine, doğaya dayanır ve amaç tanrı/tanrıçayla bir olmaktır.
36
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
O kadim kültürlerin yücelttiği analıktır, çocuk doğurmaktır, hayatın en büyük mucizesi
olan doğumdur. Bereket tanrıçasının o memeleri, erkeğin libidosunu doyurmak için o
kadar çok değil herhalde.
55. Yazan:snowqueen Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Sayın Ekrem Senai, yazmazsam içimde kalacak,
“Sağlıklı bir toplum için anne-babanın kim olduğunun bilinmesi önemli.” bu
bahsettiğiniz tam da Bernard Rustell’in “Evlilik ve Ahlak” adlı kitabındaki ataerkillik
tanımını akla getiriyor. Bu sağlıklı(!)toplum tipinde aslında önemli olan “babanın”kim
olduğudur ve kadın, mirasın kime aktarılması sorunu gereği erkeğin mülkiyetidir ve ne
gariptir ortaya çıkan toplum nedense hiç bir zaman sağlıklı olmamıştır.
Bahsettiğiniz oryantalist bakış açısıyla cariye ve harem kavramlarına bakmak değil
niyetim, ama eğri oturup düzgün konuşalım. Oryantalistlerin yapamadığı, harem
kavramını objektif olarak ele almak. Ama bu evin bir beyi ve onlarca cariyesi olmasını
çok da masum yapmıyor, özellikle hareme seçilecek kadınların Çerkes, Gürcü gibi
“beyaz ve güzel” kadınlardan olmasının prestij attırmasıyla. Amaç soyu devam
ettirmek ise, Çukçilerde kadınlar birden çok evlilik yapabiliyorlar, demek ki durum
kültürel ve ataerkillikle ilgili. Hele aşiret düzeni ve feodalite işin içine girerse, kaçarı
yok.
Erkeklerin gözlerini haramdan sakınması için, erkeğin gözünü değil kadının bedenini
“göstermeme” yoluyla terbiye etmesi ve “haram” kavramı da zaten ayrı bir konu.
Erkekler için böyle bir “sakınma” nedense çok sınırlı, erkekler burada da kayırılmış.
Bunun üzerine birileri çıkıp “biyolojik”olarak erkeklerin kadına orana harama daha
meyilli olduğunu söylerse gülerim. Şu an bile, bunları bir erkek yazsaydı,”ahlaksızlık”
sınırı daha hoşgörülü olacaktı ve ne yazık ki daha rahat tartışacaktınız.
56. Yazan:Tarik Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Cariye kadın köle demektir. Kadın savaş esirleri evlerde hizmetçi olarak kullanılmıştır.
Yoksa sahibinin cinsi duygularını tatmin için kullandıkları zevk aletleri değildir. Tabi
her iki taraf da isterse cinsel ilişkiye girebilirler. Ama sahibi onu fuhşa zorlayamaz.
Evet savaş esirleri. Ancak bugün ki modern ulus devletler düzeninde olduğu gibi
savaşın istisna, barışın norm olduğu bir dünyada değiliz. Örneğin sınır boylarında
akıncı milislerin kaçırdıkları kadınlar da bu kapsamda değerlendirilmiştir. Ayrıca
sadece savaş esirleri değil, onların çocukları da köle olacaktır, kişinin islama geçmesi
durumu değiştirmez.
Köle kadınların sahipleriyle cinsel ilişkiyi reddetmesi gibi bir hukuki hak söz konusu
değildir. Yasaklanan, sahip olunan kadınları “fuhuş yapmaya zorlamaktır”.
37
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
http://www.bbc.co.uk/religion/religions/islam/history/slavery_2.shtml
http://www.bbc.co.uk/religion/religions/islam/history/slavery_7.shtml
Günümüzde kadın ticareti uyuşturucudan sonra ikinci büyük ticaret. Bundan dinlerin
köleliğe cevaz vermesini sorumlu tutmayacağız değil mi?
Dolayısıyla İslam’ın savaş dışında insanları zorla köleleştirip satılmasını yasakladığı ve
Osmanlı’nın da bunu idam cezasıyla cezalandırdığı ortadayken; bu rakamlardan da
dini sorumlu tutmayacağız değil mi?
Günümüz kadın ticaretiyle köleliğin bir alakası yok. İşkence ülkemizde suçtur, ama
hala yapıldığına şahit oluyoruz ve soruşturmalara konu oluyor. Kişinin kendi rızası
dışında alıkonulup çalıştırılması da bugün suç oysa hala yasadışı olarak icra edenler
olması durumu değiştirmiyor.
Ben kölelikle ilgili “dini” sorumlu tutmadım. Kölelik İslam’dan önce de vardı,
Hristiyanlıkta da yahudilikte de meşrudur. Gerçi cinsel istismar meselesi, özellikle
hristiyanlıkta epey farklıdır. Katolisizmde tek eşlilik vaazedilir ve kölelerle cinsel ilişki
yasaklanmıştır.
Sizin savunduğunuz, her iki tarafın rızası da durumu değiştirmez. Sahip olunan
cariyelerle cinsel ilişki kurmak zinadır.
İslam dünyasında kölelik hiçbir zaman Avrupa veya ABD’deki gibi olmamıştır. Nitekim
köleliği kaldıran ikinci ülke Osmanlı’dır; ABD’den 120 yıl önce
Osmanlılarda kölelik bir kurum olarak hiçbir zaman ilga edilmemiştir. Osmanlı da
dahil olmak üzere, bütün islam dünyasında köleliğin yasaklanması doğrultusunda
yapılan dış baskılara “şeri” engellerle karşı çıkılmıştır. Osmanlı’nın yasakladığı köle
ticaretidir, bu da kademe kademe ilerlemiştir, köleliğin yasaklanması doğrultusunda
zorunlu bir adım olduğu doğrudur ama Osmanlı o aşamaya hiçbir zaman
gelememiştir.
http://books.google.com.tr/books?id=W79KvYuHIAsC&printsec=frontcover&dq=hak
an+erdem#PPP1,M1
Aşağıda, ülke ülke köleliğin ilga edilme kronolojisi var. Bütün ABD’de köleliğin
kaldırılması bir iç savaş sonucu 1865 tarihinde gerçekleşebilmiştir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Abolition_of_slavery_timeline
Birçok Amerikan eyaletindeyse 1780′lerden itibarem yasaktır.
http://en.wikipedia.org/wiki/Slave_state
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde 1960′lara kadar kölelik yasaldır.
38
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Somut olgular düzeyinden, kişisel yorumlarınıza gelirsek:
Kadınların, erkeklerden daha sınırlı bir cinsel özgürlük sahası olduğu doğru. Bunu, siz
erkeğin kayırılması olarak değerlendirebilirsiniz. Ben böyle değerlendirmiyorum. Din,
nesebe önem veriyor. Sağlıklı bir toplum için anne-babanın kim olduğunun bilinmesi
önemli
Bu “nesep” meselesinin belirleyici olduğuna katılırım. Engels de “Aile’nin ve Özel
Mülkiyetin Kökeni”nde aile kurumunun despotik formunu buna paralel analiz eder.
Ancak biliyoruz ki, günümüzde nesep tespiti kolaylıkla yapılabilmekte. Kadınların
erkeklerden sizin deyiminizle “daha sınırlı bir cinsel özgürlük sahasına sahip
olmasının” nedeni buysa, bugün geçerli değil…
Ayrıca erkeğin poligamik yapısı ortada. En azından google’da en fazla aranan
kelimelere ve dünya kadın ticareti hacmine bakarak veya en yakın genelevi ziyaret
edip kuyruktakileri sayarak bunu tespit edebilirsiniz
İtalyanlar’la ilgili bir fıkra anlatılır. “İsa italyan olmalı.. Çünkü sadece bir İtalyan kadını
oğlunun tanrı olduğuna ve sadece bir italyan erkeği annesinin bakire olduğuna inanır”
derler. Şaka bir yana, günümüz tarihçileri geç ortaçağ Avrupasında katolik kilisesince
Bakire Meryem teolojisinin öne çıkarılmasıyla, dönemin “saray aşkı” uygulamaları
arasında paralellik kurarlar.
http://en.wikipedia.org/wiki/Courtly_love
Konuyla ilgili detaylı okumalar yaparsanız, dönemin soylu, zengin kadınların eşlerini
aratmayan “poligamik yapıları” ile ilgili ezber bozan istatistiklere rastlayabilirsiniz.
Günümüzden bir örnek için, fazla uzağa da gitmeden, ülkemizin uluslararası
istatistiklerde “seks turizmi” listesinde ilk sıralarda ne aradığını düşünmekle işe
başlayabilirsiniz.
http://www.escapeartist.com/Travel_Mag/Issues/07/Womens_Sex_Tourism.html
http://www.canada.com/ottawacitizen/story.html?id=2bdb148d-66df-4f8a-918fffe59d617b90
http://en.wikipedia.org/wiki/Female_sex_tourism
Din, sana cinsel ilişkiden uzak dur demiyor. Bunu sınırlıyor, meşru bir zemine taşıyor.
Yukarıda, islamda cariyelerin rızası durumunda efendileriyle cinsel ilişki
kurabildiklerini siz yazmışsınız.
Satın alınabilecek cariye sayısı maddi güç ölçüsünde sınırsız olduğu ve bu kadınlarla
ilişkiye girmek müslüman erkeğe helal kılındığına göre, meşru zeminimiz “kendi
39
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
hazcılığını meşrulaştırma çabasındaki” bir “modern erkek” için dahi hiç de fena
sayılmaz.
Günümüzdeki tek fark, bugün artık kimseye birilerini esir edip, bedenine zorla sahip
olma hakkının tanınmaması.. “Özgür cinsellik” deniyor, “özgür” ve eşitler arasında
olması mıdır sizi bu denli öfkelendiren?
57. Yazan:Tarik Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey, dikkatinizi çekerim, Hadis demedim,
Hadis-i Kutsi dedim, bildiginiz gibi bunlar manâsı ALLAHa, ifadesi Hazreti Peygambere
ait olan hadislerdir.
Kul hakki konusunda ALLAH’in bizlere emrettigi hassasiyetin, yaratilmislarin birer hak
sahibi olusunun ispatina gerek var midir? Kul hakkinin Islâm’daki yerini ispat için
referans istemeyin benden lütfen, evinizdeki Kur’an’in herhangi bir sayfasini açin :)
My bey,
Ben size “islamda yaratılmışların kul hakkı yoktur” anlamına gelebilecek herhangi bir
cümle yazdığımı hatırlamıyorum. :) Yukarıda ileri sürdüğünüz, Asr-ı Saadet’ten beri
varolan ve islam şeriatınca koşulsuz olarak yasaklanmamış kimi uygulamaları “günah”
kategorisine sokarken ki referansınızı sormuştum. Kuran’dan rastgele bir sayfa açarak
bunun sağlıklı bir yanıtının bulunabileceğini hiç zannetmiyorum.
58. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Elbette babanın kim olduğu önemli. Annenin kim olduğu malum zira. Babasını
bilmeyen insanlarla dolu bir toplumun mutlu ve sağlıklı olmayacağı bir tezdir. Hangi
argümanla karşı çıktığınızı anlamadım. Ama açıp suçlu profillerine bakarsanız haklı
olduğumu anlarsınız.
Ataerkillik elbette İslam toplumlarını da etkilemiştir. Adam azmış, onu kitap mı
durduracak. Kur’an’ın 2-3-4 kadın alabilirsiniz sınırlamasını 1+2+3+4=10 şeklinde
yorumlayan da olmuş, istedikten sonra istediğini yaparsın; sana kitap bile engel
olmaz. İslam’da cariye alınıp satılamaz. Sadece savaşta esir olarak alınabilir. Birileri
çıkıp alıp satmışsa bunu canı öyle istediği için ve İslam’ın rağmına yapmıştır. İslam
ülkelerinde yaşayanlar da hiçbir zaman dört dörtlük müslüman olmamıştır. Safahat’ta
bile Mehmet Akif’in Köse İmam adında bir şiiri vardır. İkinci evliliğini yapmak için razı
olmayan eşini döven adamı çok güzel hicveder. Nefsinin isteklerini dine yamayanlara
güzel bir cevaptır. Nefsinin isteklerini dine yamayanları dindar zannedenlere ve bu
yüzden dini eleştirenlere de iyi bir cevap olabilir. Bir özetini şuradan okuyunuz.
http://www.uludagsozluk.com/k/kose-imam/
59. Yazan:snowqueen Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
40
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Hayatı zevk almaktan ibaret bilmenin adı hedonizmdir. Tanrının hangi organı ne
amaçla yarattığını iki yaşındaki bir çocuktan öğrenebilirsiniz. Zevkini tatmin etmek
için kullanıyorsa bunun adı hedonizmdir.
Sanırım iki yaşındaki çocuktan öğreneceğimiz, erkekse amcalara erkeklik organını
göstermesinin “gurur kaynağı”, kızsa bacaklarını birleştirip oturmanın adabından
öteye gitmeyecektir.
Hazcılık olarak küçümsediğiniz burjuvazinin, kapitalzmin, tüketim toplumunun
normları olsaydı katılırdım ama eşcinsellik bütün bunların üstünde, bir varoluş biçimi.
Hedonist eşcinseller olabilir ama bütün eşcinseller hedonisttir denilemez.
Bu tarz “burjuva hazcılığı” dışında hazcılığı tümden tü kaka ilan etmek de pek mantıklı
gelmiyor. Haz, kişiye özeldir. Bilgiye ulaşma tutkusu da hazcı olabilir pekala. İlla
“çilecilik” oyanamaya gerek yok.
Ayrıca, modern insanın kendi tanrılığını ilan etmek için Hermes’ten medet umması
da ibretliktir. Hermes Tanrıya ulaşmanın maddeden kurtulmakla, ruhunu serbest
bırakmakla olduğunu söyler. İdris’ten size mama çıkmaz
Öncelikle “modern insan” olduğumu söylemedim. Mama olayını sizinle özel olarak
konuşmak isterim.
O kadim kültürlerin yücelttiği analıktır, çocuk doğurmaktır, hayatın en büyük
mucizesi olan doğumdur. Bereket tanrıçasının o memeleri, erkeğin libidosunu
doyurmak için o kadar çok değil herhalde.
Bereket kültlerinin en büyük özelliği cinselliğin kendisinin kutsal bir eylem olması bu
nedenle ritüellerinin ve algılama biçiminin Semavi dinlerce sapkın, içi boş bir hazcılık
gibi değerlendirilmesi. Elbette Romanın son dönemlerindeki çürümeye başlayan
toplumun da etkisi büyük.Tabi bugün kadim kültürlerin savunucuları arasında
eşcinselleri ve hatta kadınları dışlayanları da var.
60. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Bunun üzerine birileri çıkıp “biyolojik”olarak erkeklerin kadına orana harama daha
meyilli olduğunu söylerse gülerim.
Etrafınızda hiç erkek yok galiba. Erkekleri hiç tanımıyorsunuz zira. Bir erkek 7×24
günah işleyebilir.
61. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 23, 2009 | Reply | Edit
Geleneği ve yaşam şeklini İslam belirliyormuş gibi algılamak olsa olsa algılamak
isteme(me)kten kaynaklanıyordur.
41
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
İslamın genel ahlakını anlamaktan yoksunsanız ve dönemi tanımıyor,modern
zihinlerle yorumluyorsanız elbet hatalara düşeceksiniz.İlk adım tiranlaşma,ikinci adım
Tanrılaşma olarak kendini gösterecek.Promete ruhun şad ol(ma)yacak.Hümanizmin
köklerinden senden daha fazla beslenmeye niyetliler var üstelik senin kadar masum
da değiller.En azından senin gibi ‘neden’e sahip değiller.
Spinoza ve Arabi’yi ayıran tek fark birinin İslam,diğerinin Yahudi(?)-Ateist(?)
olmasından ziyade yani din farkından ziyade yaklaşımdaki ‘zihin’ farkıydı.Panteistçilik
oynamak isteyenlere biri oyunun kurallarını anlatsa iyi olacak.(Spinoza’yı hidayete
erdirmeyi düşünmedim değil :) )
O nedenle…
Modern zihin bir de üstüne bilgi eksiği(dönemi tanıma(ma)k) ayrıca tanımak
istememek soruna çözüm ararken tanrılaşmaya istekli olanlara kendilerini tanrı ilan
etmeleri fırsatını veriyor.
Tr insanı ne kadar inkar etse de ‘devrim’ci,,jakoben gelişmelere aşina olduğu için
anlık,temeli olmayan değişimlere müsait bu tarz yorucu olmayan gelişmelere yatkın
kendini zaten bir adım geride görmekten kaynaklanan bir komleks(kolbastı felsefesini
buna örnek verebiliriz,müziği yükleyen kendini veriyor oyuna,Harlem’in arka
sokaklarına bile fitiz,o denli yani)zaman kaybetmeyi zarar gördüğü için zemini
hazırlamadan sonraki adıma atlıyor.İslam Tr insanı gibi değildi çok şükür.Önce zemin
sonra adım.Örnekleyecek olursak Mekke’nin ileri gelenleri Allah Rasulü’ne dininden
dönmesi karşılığında Mekke’nin yönetimini vermeyi teklif ettiler,bu din zeminsiz bir
devrimcilikten yana olsa Peygamber yönetimi eline alır tepeden bir devrim
yapardı.Nitekim yapmadı.(İslam’ın zeminli devrimciliği vardır)
O dönemi tanımak adına…O toplumda İslamdan önce,kadın haklarından bahsetmek
imkansızdır.Kız çocuklarının diri diri gömülmesi;kadınların keyfe göre bir yeminle
boşanması(sen benim annem oldun);kadının kendini geçindirmesinin tek yolunun
evlilik olması(koca=sigorta);asalete verilen önem nedeniyle,asil kandan bir çocuk
edinmek için eşlerini hamile kalıncaya kadar asil bir erkeğin yanına gönderme;eşi ölen
kadının bir yıl boyunca yıkanmaması,kimseyle konuşmaması,köle ve cariyelere canice
davranışların olması,köle ve hür ayrımının keskin bir sınıf ayrımı olarak topluma
yerleşmesi gibi insanlık dışı uygulamalar ile karşılaşıyoruz.Böyle bir yerleşimin olduğu
toplumun çirkin sistemini jakobence değiştiremezsiniz ancak ve ancak dönem içinde
yaparsınız.İslam da en insanca uygulamayı yine insanın fıtratından anlayan bir dil ile
yapmıştır.
İslam,geldiği dönemi,geleneği ani bir değişimle değiştirmenin faydaya değil zarara
hizmet edeceğini bildiği için düzeni sarsacak geleneğe fazla müdahale etmez.Bu
geleneğin din tarafından desteklendiğinden değil dinin toplum psikolojisine olan
empatisinden kaynaklanır.Kölelik sisteminin aynı zamanda cariye sisteminin çok
42
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
yaygın olduğu bir topluma yeni bir din getiriyorsunuz,ata dinlerini ortadan
kaldırıyorsunuz ve bir de üstüne yerleşik geleneklerine dokunuyorsunuz.Bu din adına
ne kadar yaygınlaştırıcı olabilir ki?Köleliğin toplumdan birden kaldırılmasının vereceği
iticilikten korunmak aynı zamanda insanların haklarını da korumak amaçlı köleliliğe
yönelik yenilikler getirmiştir.Allah Rasulü’nün kölesini azad etmesi,işlenen günahların
affı için köle azad etme hükmünün olması,kölesine zarar veren,eziyet eden insanların
cezalandırılması gibi insancıl yenilikler.Bu noktada Kuran evrenseldir,geneline
bakarsanız insan haklarını önemser,kadına haklarını iade eder,kadının cariyeliği ya da
köleliğini desteklemez.Sünnet ise vahye göre sünnet ve geleneğe göre sünnet olarak
ikiye ayrılır;vahye göre sünnet,yine evrenseldir,geleneğe göre sünnet ise dönemin
toplumunu kapsadığı için evrensel değildir.Dinin evrensel olmayan yaklaşımlarını sırf
o dine tükürmek için bugünlere uyarlayanlara verilecek cevap ancak budur.Tabii
anlamak isteyenlere.Anlamak istmeyenler için ek bir mesai harcamaya niyetli değilim.
O irdeleyici,sorgulayıcı modern zihinler 1500 yıl önceki geleneği dinmiş gibi irdeleyip
geçmişe ışık tutmayı planlayacaklarına dünyanın ‘köleleştirme’ sistemine karşı
dursunlar,zira o zihinler 570′lerde değil bugünlerde yaşıyorlar.Neden maddeye karşı
olan ‘köleliğe’ karşı aynı tutumları göstermiyorlar?Neden kapitalizmin kölesi olurken
sorun yok da bir adamın kölesi olurken sorun var?Niyet üzüm yemek değil de ondan.
Kadın hakları savunucuları geçmişe takılmak yerine gündeme dönsünler,geçmiş bir
anlamda geçmiştir.Şimdilerde kimsenin köle alıp satacağı yok.Cariyeliğin
eleştirdiğimiz ‘haz’ı ilgilendiren kısmı için yine İslam ile vuruşmaya gerek
yok.Kadınların hakları,sömürülmesi,haz adına heba edilmesi İslam ile değil mevcut
sistem ile sağlanıyor.Bugün genelev dediğimiz bir yapılanma varsa ve bu devlet eli
meşrulaştırılmışsa bundan kimse rahatsız değilse, o kimslerin tutup cariyelikten dem
vurması bana çok ahlaksızca geliyor.
Kadın-erkek-haz demişken.Sık sık kadının erkeği tahrik etmesinden kaynaklı ‘tesettür’
kaynağı aranıyor,erkeklerin neredeyse saldırgan ilan edildikleri bu görüşe kesinlikle
katılmıyorum.Erkekler eğer bu denli kendine sahip olmaktan aciz varlıklarsa ne
örtü,ne tesettür kadını korumaya yetmez,dikenli tel sarıp,mayın döşemek
gerekebilir.Tesettür elbet engelleyici bir faktördür aynı zamanda settizeraidir.Kadına
erkek canavardır,kendini ört deyip tek taraflı kısıtlama getiren bir din yok ki.Aynı din
erkeğe de ‘haram olana yaklaşma,bakma,kendini koru’ diyor.Buradan yaklaşan hiç
yok sanki İslam erkeği azgın bir varlık olarak yaratmış,ortaya salmış;kadına da kendini
ört,eve kapat,bu erkekler kendine sahip olmaktan aciz öyle ise tek yorulan sen
olacaksın gibi bir yaklaşımda bulunuyor.Yok böyle bir şey.Hem kadına hem erkeğe
eşit oranda kendilerini kollamaları tenbihlenmiş.Ama İslam eleştirelecek ya olaya
kadın haklarından girip ‘ben daha merhametliyim’i vurgulayacaklar.Allah ve dinden
çok daha merhametli ve yapıcısınız(!).İşte ‘kendini tanrı ilan etmek’ budur.Bu nedenle
de insanın kendini tanrı* ilan etmesi ‘acziyettir’!
*tanrı=Herşeyin fevkinde kendini görme.
43
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
p.s.
Anlamak istmeyenler için ek bir mesai harcamaya niyetli değilim.
62. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
Beni uyutmayacaksınız anlaşıldı :)
Bütün eşcinseller hedonisttir demiyorum. Hedonist olanları hedonisttir.
Hazları yaşamak güzeldir elbette. Ama adamın dediği gibi “yemek için yaşamamalı,
yaşamak için yemeli”.
İnsanın merkeze alınması ve tanrılaştırılması modernizme ait bir özellik. Hermes
konusunda güzel bir yazı için değerli hocamın şu yazısını dikkatinize sunuyorum:
http://www.hermetics.org/hermetik.html
63. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
Tarık bey,
Yorumunuzu ve verdiğiniz linkleri inceleyeceğim.
Şimdilik sadece:
Günümüzdeki tek fark, bugün artık kimseye birilerini esir edip, bedenine zorla sahip
olma hakkının tanınmaması.. “Özgür cinsellik” deniyor, “özgür” ve eşitler arasında
olması mıdır sizi bu denli öfkelendiren?
Birçok ülkenin temel gelir kaynağı fuhuş olan bir dünyadan bahsediyoruz. Birçok kızın
seçme şansı bile olmuyor. Beni öfkelendiren hiçbir konu yok. Ama nedense benim
hazcı eşcinsel bir insanın bakışlarından rahatsız olduğumu söylemem sizi
öfkelendirmiş olmalı. Ben, kimsenin ne yapılacağına karışılmamasını; devletin,
mümkünse zaten hiç olmamasını, en azından çok dar bir alanda olmasını
savunuyorum. Ama belli ki homofobik olmamak için homoaddict olmak gerekiyor.
Şehvet dolu bakışlardan rahatsız olmam bile sorun teşkil ediyor. Size göre hiçbir
şeyden rahatsız olmamalıyım. Bunu dile getirmemeliyim. Fikirlerimi gizli tutmalıyım.
Susmalıyım. Yoksa bana benim dinimi öğretir, aslında dinime göre benim de hazcı ve
şehvet dolu biri olmam gerektiğini ispat edersiniz. Çok ilginç adamsınız vesselam :)
64. Yazan:snowqueen Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
Sayın Ekrem Senai,
alıntıladığınız siteye aşinayım merak etmeyin.
44
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bir erkek 7×24 günah işleyebilir.
:))) wishful thinking
65. Yazan:snowqueen Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemeli
Yaşamak için yemek mi??
olmaz öyle şey:)
66. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
“Ben size “islamda yaratılmışların kul hakkı yoktur” anlamına gelebilecek herhangi
bir cümle yazdığımı hatırlamıyorum. :) Yukarıda ileri sürdüğünüz, Asr-ı Saadet’ten
beri varolan ve islam şeriatınca koşulsuz olarak yasaklanmamış kimi uygulamaları
“günah” kategorisine sokarken ki referansınızı sormuştum. “(TARIK)
Islam’a bakis ve inanis biçimlerimiz arasinda temel ayriliklar var. ALLAH bize Islam’i
verip aklimizi ve vicdanimizi geri alsaydi KOSULSUZ bir biçimde ANLASAK DA
ANLAMASAK DA 1400 yil öncesi gibi yasardik. Ama kazin ayagi öyle degil. Kaldi ki
Müslüman vicdanini IMAN/TESLiMiYET çengeline asamaz. Sizin bu fikirleri kabul
etmeniz zor görünüyor, saygi duyarim.
Ama unutmayin ki Asr-i saadet denen dönemin arkasi kan gölü olmustur,
Müslümanlar Müslüman kani akitmistir. Bu devrin de fetisizminin ümmete bir faydasi
yoktur kanimca.
Dua ile
67. Yazan:y.ö. Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
Müslüman eşcinselliği hakkında mutlaka okunması gereken bir blog var.
Bu blogla tanışmadan önce, ben de Ekrem Senai gibi hedonizm=eşcinsellik olduğunu
düşünürdüm ve dindar bir insanın asla eşcinsel olamayacağını sanırdım.
Halbuki konunun kişisel bir tercih olmaktan ziyade, biyolojik/anatomik/yaratılıştan
gelen/fıtri bir özellik olduğunu, bilhassa dindar bir insanın böylesine ağır bir imtihanı
kendi isteğiyle seçemeyeceğini bu blog yazarı sayesinde kabullendim.
Lütfen önyargısız sizler de okuyun.
http://gayislam.blogspot.com/
68. Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
Hayrettin Karaman Hocamın bu konuyla alakalı yazı dizisini öneririm.
45
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
1. Dindara düşman eşcinsele dost
2. Eşcinsellik Problemi
3. Muhsin Hendrix’in İddiaları
4. Bilim ne diyor
Yazı, imamlık ve öğretmenlik yapmış Muhsin Hendrix adlı eşcinsel kişinin iddialarına
cevap veriyor.
Öncelikle, bilim eşcinselliğe ne diyor sorusuna cevap arıyor daha sonra dinin bakış
açısını ele alıyor yazı dizisi.
Not : Yazı dizisi hala devam ediyor. İlgi duyanlar takip edebilir.
saygılar
69. Yazan:ç-z Tarih: May 24, 2009 | Reply | Edit
Her erkek çocuğun doğumu, kendisinden sonra doğacak erkek cocugun eşcinsel olma
ihtimalini yaklasik olarak % 3 - 4 oranında artırmaktadır.
Daha önce erkek çocuğa hamile kalmış, bir anne, doğuracağı yeni bir erkek çocuğun
eşcinsel olma ihtimalinin kuramsal olarak ilk erkek çocuğa göre daha fazla olduğunu
bilmelidir…
Erkek embriyo Y kromozonundaki üç adet Gen Anti-müller hormonu şifreler…
Anne de buna karşı Histocombatibliyt antikoru olusturur…
Annenin her erkek çocuğa hamileliğinde vücudundaki Histocombatibilyt Antikorunun
konsantrasyonu artar…
Annenin oluşturduğu Antikor erkek çocuk embrosunun beyninin erkekleşmesini
engeller.
Genital olarak erkektir ama beyinsel olarak erkekleşemez…
Bu onların diğer erkeklerden hoşlanmasını, kadınlara karsı ilgisiz kalmasını sağlar…”
http://www.haber1.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=98852&Categoryid=30
Kısaca bu yazıda da eşcinselliğin genetik olduğuna vurgu yapılmakta.Aynen Y.Ö nün
dediği gibi.Bu iddianın ispatı dünyadaki erkek nüfusunun kadın nüfusuna oranına
bakılarak aranabilir.Dünyadaki erkek nüfusunun kadın nüfusundan 3-4 misli fazla
olması gerekir ki artan eşcinsel sayısı bu bilimsel açıklamayı doğrulamış olsun.Ama
46
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bilebildiğimiz kadarı ile kız çocuk doğum oranı erkek çocuk doğum oranından
fazla.Kadın sayısının fazlalığı bu bilimsel açıklamayı şüpheli kılıyor.
Eşcinselliğin genetik olduğu iddiasına ilişkin kafa kurcalayan ikinci soruya gelelim;
Eşcinselliğin insanlık tarihinin her döneminde var olduğu söylenmekte.Pekii eşcinsellik
genetikse, bu “eşcinsellere özel gen” nasıl olup da nesiller boyunca
aktarılabilmiştir?Günümüzde bile hala üremek için tek başına erkek ya da kadın olmak
yeterli değilken üstelik!
Eşcinsellik bir tercih değil de biyolojik/anatomik/yaratılıştan gelen/fıtri bir özellik ise o
zaman eşcinseller bir sonraki nesle genlerini nasıl aktarıp, sayılarını arttırabiliyorlar?
Bilebildiğim kadarıyla da herkes kendi nefsi ile sınanır.Dinen yanlış,günah olduğunu
bildiğimiz halde nefsimizin peşinden gidip onun araladığı kapıdan geçip geçmemek
tamamen bize kalmış.İmtihan denilen nefs terbiyesi değil mi zaten?
70. Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Amerikan Psikologlar Birligi’nin (ki cok saygin bir bilimsel kurulustur) web sayfasinda
soyle bir aciklama var:
There is no consensus among scientists about the exact reasons that an individual
develops a heterosexual, bisexual, gay, or lesbian orientation. Although much
research has examined the possible genetic, hormonal, developmental, social, and
cultural influences on sexual orientation, no findings have emerged that permit
scientists to conclude that sexual orientation is determined by any particular factor or
factors. Many think that nature and nurture both play complex roles; most people
experience little or no sense of choice about their sexual orientation.
http://www.apa.org/topics/sorientation.html
Ozetle, escinselligin genetik veya ceversel faktorlerden olusup olusmadigi yonunde
bilimsel bir konsensus yok diyorlar. Onemli bir nokta da su kalinla belirttigim cumle,
Turkce meali: Pek cok insan cinsel yonelimlerine dair hic veya cok az tercih hissi
tecrube ederler. Yani escinsellik cogunlukla tercihle olan bir sey degildir diyorlar.
Eşcinsellik bir tercih değil de biyolojik/anatomik/yaratılıştan gelen/fıtri bir özellik ise o
zaman eşcinseller bir sonraki nesle genlerini nasıl aktarıp, sayılarını arttırabiliyorlar?
Bir gen veya gen grubu eger bir toplulukta (ufak bir akraba cevresi, populasyon veya
tur olabilir) ortak olarak bulunuyorsa, o topluluk var oldugu surece o gen/gen grubu
da var olur. Misal bazi sosyal boceklerde isci bocekler olur, kralice olur, bir de
dolleyiciler olur. Isci bocekler kisir olur ve kisirliklari tamamen genetiktir. Ama sahip
olduklari genler asagi yukari kralice ve ureyicilerde de oldugu icin, o bocek kolonisi
47
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
sag kaldikca genler de aktarilmaya devam eder. Kisirlik isci bocege fayda getirmez
ama kolonisine getirir, kisirlik demek dol uretmeye harcanacak enerjinin baska
seylere harcanabilmesi demektir, misal savunma, misal yiyecek toplama.
Insanlardaki escinsellik icin de bu tarz hipotezler ortaya atildi, ama cok tutmadi
bildigim kadariyla. Ama escinsellerin kadin akrabalarinda, heteroseksuellerin kadin
akrabalarina gore daha yuksek dogurganlik tespit edilmis
(http://en.wikipedia.org/wiki/Biology_and_sexual_orientation). Escinsellerin
genlerinin akrabalarinda da olmasi yuksek ihtimal, dolayisiyla akrabalari daha cok
doguruyorsa neticede gen kaybolmuyordur.
Bir de son bir sey daha var. 1500 hayvanda escinsellik tespit edilmis, bunlarin 500′u
detayli bir sekilde belgelenmis
(http://en.wikipedia.org/wiki/Homosexual_behavior_in_animals). Mesela erkek
zurafalarda cok cok yuksek escinsellik oranlari var. Buna ragmen bu hayvanlarin soyu
tukenmis degil, bir sekilde varliklarini surduruyorlar hala.
71. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
sayın y.ö.
Ben hiçbir zaman eşcinsellik=hedonizm olarak düşünmedim. Bu, Allah’ın bana da,
aileme de verebileceği bir imtihandır. Böyle bir durumda bana düşen her müslümana
düşen gibi cinsel, tensel zevklerimden feragat edip ruhumu arındırmaktır. Zaten
dindar eşcinsel arkadaşım olduğunu ve kendisiyle çok güzel anlaştığımı ifade ettim.
Herhalde ifade güçlüğü çekiyorum. Link için teşekkür ederim.
72. Yazan:Tarik Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Burada sadece heteroseksüel ilişkiye giremeyen (karşı cinse hiç ilgi duymayan)
eşcinseller mi söz konusu ediliyor, yoksa biseksüelite de buna dahil mi?
Eşcinselliği, ideal heteroseksüelitenin tam zıddı olarak alırsanız yukarıdaki bilimsel
tartışmalar anlamlı olabilir. Çünkü toplumca kabul edilmeyen birçeşit fiksasyon (salt
kendi cinsine yönelik arzu) söz konusu..
Oysa heteroseksüel ilişkinin norm, eşcinsel ilişkinin tabu olmadığı topluluklarda, bu
tip ilişkiler daha sık rastlanır. Hatta kimi amerikan yerlilerinde, kabileler arasında kız
alışverişinin bir ritüeli olarak düğün gecesi kayınbiraderlerin de ilişki kurduklarını
okumuştum. Bu tür “sapkın” adetlerle ilgili kolonizatör katolik rahiplerin raporları
vardır.
48
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bence bir erkeğin sadece kadından, bir kadının da sadece erkekten hoşlanması
kaçınılmaz bir normmuş, diğer tür arzular doğa dışı, toplum karşıtı sapkınlıklarmış gibi
salt biyolojik ya da psikolojik perspektiften bakmamak lazım bu konuya.
Adam hapur hupur pizzayı götürüyor, bitirmeye yakın içinde domuz eti olduğunu
öğrenince midesini tutarak tuvalete koşuyor. Mide bulantısı biyolojik bir ihtiyaçtan
kaynaklanmıyor herhalde.. Ya da böcek yiyen birisini görmek bile birçoğumuzun
midesinin bulanmasına neden olabilir, çok da lezzetsizdir belki ama adam onun da
yenebildiği bir kültürden geldiği için bizim aşırı tepkimize anlam veremez..
Eşcinsel ilişki de küçük yaştan gelen bilinçatı koşullanmaların olmadığı toplumlarda
(bazı amerikan yerlileri gibi) illa ki sırf heteroseksüel, ya da sırf eşcinsel bir cinsel
disipline sahip olmadan yaşanabilir. Daha evrensel boyutta bakmak lazım.
73. Yazan:Tarik Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Ben, kimsenin ne yapılacağına karışılmamasını; devletin, mümkünse zaten hiç
olmamasını, en azından çok dar bir alanda olmasını savunuyorum. Ama belli ki
homofobik olmamak için homoaddict olmak gerekiyor.
Şehvet dolu bakışlardan rahatsız olmam bile sorun teşkil ediyor. Size göre hiçbir
şeyden rahatsız olmamalıyım. Bunu dile getirmemeliyim
Aslında bu rahatsız olmak konusunda ben yazmamıştım, sanırım karıştırdınız. Tabi
sizin “beğenilerinizi” yargılamak da çok anlamlı değil. Ama burada asgari bir nezaket
ve birlikte yaşama kültürüne sahip olabilmek önemli.
Çünü bu “rahatsız olmak” meselesinin, hele bizde o kadar faşizan sonuçları var ki,
kolay kolay savunulabilecek bir konum değil. Adam ramazanda sokakta yemek
yiyenden rahatsız oluyor, içki içenden rahatsız oluyor, ele ele dolaşan, ya da parkta
öpüşen (heteroseksüel) çiftlerden rahatsız oluyor, tutup, elinde odunla
kovalayabiliyor. Örnekler çoğaltılabilir..
Gerçi siz “şehvet dolu bakışlar” demişsiniz. Bir eşcinsel tarafından arzulanmaktan
rahatsız olmanız bence yukarıdaki kapsama tam olarak girmiyor. Ama sizin de kendi
tercih ve değer yargılarınızın, kültürel olarak göreli tercih ve yargılar olduklarını kabul
etmeniz ve karşınızdakileri yargılamamakta azami özen göstermeniz gerekir.
“Eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahtır, fıtrata aykırıdır ama hoşgörüyoruz, devlet
karışmamalı” demek bence yeterli değil. Fiili baskı ve şiddet çağrısı olmasa da,
potansiyel olarak buna açık kapı bırakan, en hafif tabirle “kültür merkezci” bir
yaklaşımı meşrulaştırıyorsunuz.
“Senin “kültürün” (değer yargıların, ahlak normların, vs) sana, benim ki bana”
diyebilmek, “senin dinin sana benim ki bana” diyebilmekten daha mı zor?
49
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Umarım açıklayabildim..
74. Yazan:ç-z Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Onur bey,
Bu araştırmaların hepsi hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalardan.
Janet Mann ‘a göre bu tür içi agresyonu azaltmaya yönelik evrimsel/fitri bir avantaj.
Hayvanların insanlar gibi akıl sahibi olmadıklarını türlerini sürdürebilmek için
uçmak,yüzmek,kemirmek vs.gibi pek çok yaşamsal eylemi irade dışı
genetik/hormonal yaptıklarını biliyoruz.Bu eylemlerinde akla dayalı iradi bir
kontrolleri yok.
Düşünün ki;hayvanlarda kendi türlerinin yavrularını yemek,kendi türünü öldürmek
bile var.Dişi için çiftleşme kuru,iki erkek cinsin pek de hoş olmayan kavgalarına bile
dönüşebiliyor.
Evrimsel avantaj olarak tanımlanması anlaşılabilir zira “çiftleşmek” de bu teori
kapsamında doğal seleksiyon işlevi görüyor.Çiftleşmeyi talep eden iki rakipten güçlü
olanın kazandığı ve neslin devamı sağladığı vs…
Peki akıl ve irade sahibi olmayan hayvanlarda tür içi agresyonu önleyen bu gen
olmasaydı vahşilikleri kendi nesillerinin sonunu getirebilir miydi?Bu nedenle Mann da
bunu evrimsel(!) bir avantaj olarak tanımlamış olamaz mı?
İnsanlardaki eşcinselliğin de,bu hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalardan yola
çıkılarak genetik olduğu iddia ediliyor.(bilebildiğim kadarıyla insanlarda bunun genetik
olduğuna dair henüz bilimsel bir veri sunulmuş değil)
Bu tezin doğru olduğunu kabul ederek akıl yürütmeye devam edersek;rekabetin de
olduğu tür içi ilişkilerin tamamını hormonlar/genlerin kontrolü altında geliştiğini de
doğru kabul etmiş oluruz.Bir detayı görmezden gelerek “akıl”!Öğrenebilir insan aklını
bu bilimsel tezin nesrine yerleştireceğiz ve fonksiyonu ne olacak?Sadece sonucu ve
nedeni teşhis edebilmek mi?
Var olduğunu kabul ederek bu eşcinsellik genine bir de o akıl süzgecinden bakalım;
Hayvanlarda tür içi agresyonu önleyen verimsel avantaj.İnsan türündeki evrimsel
avantajı ne.Ve üstelik bu türün hayvanlarda olmadığı kadar maharetli bir de aklı var.
Hayvanlara benzer bir çiftleşme güdüsü olduğu kesin.Tür içi rekabetinde.Rekabet
kadar tür için de sıkı bir birliktelik,dostluk,kankalık söz konusu.Diyelim ki bu tür içi
dostluğun kaynağında bu genin etkisi var.Bu durumda “eşcinsellik geni” gibi sadece
toplumun bir kısmında olan “özel” bir genden bahsetmiyoruz demektir. Herkes
eşcinsellik geni taşıyor olabilir!
50
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Herkeste olan bu gen neden bazılarının eşcinsel olmasına neden olabilir? Bu noktada
Ferud devreye giriyor; “”psikoseksüel gelişimdeki çatışmaların bir sonucu”.
Bu noktadan sonra açıklamaya devam etmeye gerek yok sanırım.
Not:Şiddete,saldırganlığa meyilli olmanın bu agresyonu azaltan genin eksikliğinden
kaynaklandığı da elbette iddia edilebilir.Ve bu iddia yaratılış/fıtrat fikri ile
desteklendiğinde kolaylıkla “insan kötü ya da iyi olarak” doğar sonucuna ulaşabiliriz.
75. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Tarik bey,
Siz açıkladınız da anlaşılan ben açıklayamadım. “Rahatsız olmak” faşizan sonuçlara
götürüyorsa, faşizan olmamak için “rahatsız olmamak” gerekir sonucuna ulaşmışsınız.
Şimdi bunu nasıl yapabileceğimi düşünüyorum. Aklıma çeşitli alternatifler geliyor.
1- Ne sen gözüne görün, ne o gözüne görünsün. Herhalde bunu sağlamak pek
mümkün değil.
2- Sopayı alıp kovala. Milletin ahlakına, namusuna bekçilik yap.
3- İlişkini minimumda tut. Yapay bir sırıtmayla “iyi günler” de ve “senin kültürün sana,
benimkisi bana” de, araya mesafe koy ve bırak ne halleri varsa görsünler.
4- Onu anlamaya çalış. İlişki kur. Rahatsızlıklarını, endişelerini aktar. Onunla konuş. O
da sana rahatsızlıklarından bahsetsin. Ruhun cinsiyetinin olmadığını ve herkesin aynı
Tanrı’nın çocukları olduğunu ve sadece O’na karşı sorumlu olduğunu bilerek konuş.
Samimiyetsiz bir katlanmaktan, ve iki yüzlü bir tahammülden daha doğru geliyor
bana.
Eşcinsellerle bir sorunum yok benim. Ama bana zarf atıp tenhaya çağıran eşcinsel
değildir zaten, hayvandır; içindeki hayvani dürtülerle hareket ediyordur.
Heteroseksüeli de öyledir, transseksüeli de. Bu adamın yaptığı kültür müdür ki ona
“senin kültürün sana, benimkisi bana” diyeceğim. Bu teklifi yapan adam olsa, kadın
tokat atar; ya da çantayla tekmeyle dalıp polis çağırır. Bunu yapan eşcinsel olunca adı
kültür oluyor, bize de saygı göstermek mi düşüyor? Ne hoş !
Benim rahatsızlığımın homoseksüellikle bir ilgisi yok. Tensellikle, şehvetperestlikle
ilgisi var. Umarım anlatabilmişsimdir.
76. Yazan:MY Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Tarik Bey,
“senin kültürün sana, benimkisi bana” ilke olarak güzel ama iki bakimdan yetersiz:
1) Bireysel özgürlükleri toplumsal özgürlürlüklerin ALEYHiNE yüceltmis oluruz.
2) Özgürlük-Sorumluluk çiftini kirarak birincisinin YOZLASMASINA, YOBAZLASMASINA
kapi açmis oluruz.
51
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Açayim, önce MADDE 1:
Arthur Schopenhauer‘in yazdigi bir eserde okumustum sanirim, insanlari kirpilere
benzeten bir deneme vardi. Isinmak için birbirine yaklasmak zorunda olan ama bir
mesafeden sonra dikenleriyle ötekileri rahatsiz eden kirpiler…
Ideal uzaklik nedir? Birbirimizin sigara dumanindan, sarabindan, ezanindan,
öpüsmesinden… rahatsiz olmadan “ötekilerden” istifade etmenin yolu nedir?
Biz insanlar hem yeme-içme gibi temel ihtiyaçlar bakimindan hem de sevgi-saygi
ihtiyacimizdan dolayi yanliz yasayamayiz. Toplum = Birey + Birey + … + Birey diyen
Liberalizmi bu yüzden elestiriyoruz.
Bunun için “Liberallerin İç hastalıklarını” uzun uzun anlattık ve tartıstık okurlarla.
Simdi de MADDE 2
Özgürlüğün kimyası‘ndan bahsettigimiz kisacik bir yazida bu kavramin tek ayakli bir
tabureye benzedigini, tek basina bir ilke teskil edemeyecegini anlatmis ve söyle
demistik:
Özgürlük kimyası gereği başka bir kavramla eşleşerek dengelenmesi gereken bir
olgudur. Bu denge sağlanmadığı müddetçe, insan nefsine hoş gelen şeyleri gözünde
yüceltecek ve kendini en özgür sandığı anda nefsinin kölesi olacaktır. Ne faşist, baskıcı
bir siyasî düzen ne de liberal bir demokrasi “hayvan gibi” yaşamayı kendine reva
gören bir insana mutluluk veremez. Baskıcı rejim iyiyi, kötüyü ideolojik bir şekilde
belirleyip halkını çocuklaştıracaktır, bu kesin.
Fakat diğe yandan, özgürlüklerin ancak başka bireylerin özgürlüğüyle sınırlandırıldığı
toplumlarda birey rejimin değil ama kendi nefsinin kölesi olacaktır. Tüketim
toplumlarının yol açtığı çevre kirliliği, silah ticareti, kadını ürünleşiren porno endüstrisi
ve daha nice sorun bu köleliğin birer işaretidir.
77. Yazan:cemile bayraktar(bazılarından biri) Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
”Senin “kültürün” (değer yargıların, ahlak normların, vs) sana, benim ki bana”
diyebilmek, “senin dinin sana benim ki bana” diyebilmekten daha mı zor?”
Tarık bey,
dindar insanların değer yargılarını zaten dinleri belirler.Bu nokta da ikisi arasında ben
bir fark göremiyorum.
Zaten ‘gelenek ve din’i birbirinden ayırma çabamız bundan kaynaklanıyor.
52
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Senin dinin sana benim dinim bana ile senin değer yargın sana benim değer yargım
bana demek hemen hemen aynı şeyler.Yani birinciyi söyleyebilen,ikinciyi hayli hayli
söyler.
Dindar birey için ahlaki olanı zaten ‘din’ belirliyor.İşte o birey gelenek içinde
çürümesin için ‘din’i yalın kılmaya çalışıyoruz ya.
Mehmet bey,kirpi ile örnekleyerek uzaklık yaklaşımında bulunmuş.Ben olayın daha
öncesine bakmak gerektiğini düşünüyorum.Birbirine yaklaşanlar tavşanlar olsalardı
sorun kalmayacaktı.Kirpiyi tavşandan ayıran özelliği dikenleri,işte yaklaşmayı
imkansızlaştıran da bu.Buradan yola çıkarsak ‘her insan kirpidir’,yanlış yaklaşım olur
doğrusu ‘kirpiler de vardır’ yaklaşımıdır.Yaklaşmayı sınırlı kılan varlıklar ile
yakınlaşmak zorunda mıyız?Zorunda olmamak demek onu eleştirmek,sopa ile
kovalamak demek değildir ki.Bunun yanı sıra elbet rahatsızlıklar olacaktır.Rahatsız
olmayı fiiliyata dökmeden yaşamak nasıl olur da eleştiri konusu olabilir.İnsanların
olması gereken kimlikleri adına o rahatsızlıklar fiiliyata dökülmediği sürece kim
oldukları sorusunun yanıtıdır.Bir insan düşünün ki her duruma ‘nötr’ kalsın,bu
mümkün müdür?
”“Eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahtır, fıtrata aykırıdır ama hoşgörüyoruz, devlet
karışmamalı” demek bence yeterli değil. Fiili baskı ve şiddet çağrısı olmasa da,
potansiyel olarak buna açık kapı bırakan, en hafif tabirle “kültür merkezci” bir
yaklaşımı meşrulaştırıyorsunuz. ”(Tarık)
İslamofobi-Homofobi başlığı altında yazışıyoruz.Elbet konu içinde köşeye sıkıştırılan
dindar müslümanlar kendi kutsallarından referans alarak yazışacaklar.Sizin anlatmaya
çalıştığınız durum ne kadar mümkün kendi dinleri ile cevap üretmeye çalışan insanları
kendi dinlerinin yaklaşımıyla yaklaşmalarından dolayı eleştirebiliyorsunuz.Ki dinin
‘yobazlaştırılmış’ kısmından hiç nemalanmdan yaklaşırken.Lütfen taleplerinizi bir kez
daha gözden geçirin.Söylemek istediklerinizi gayet iyi anlıyorum.Hiç bir insan
tercihlerinden dolayı ‘ötelenmeyi’ hak etmiyor,en azından insanlar tarafından
ötelenmeyi ama bir olaya karşı kıyıya geçip baksanız mevcut durum karşısında talep
edilenler biraz fazla değil mi?Ne yapsınlar?Allah’ın haram kıldığı bir noktada helal
demek mümkün değilse ve bunun yanı sıra ’sana dokunmuyorum,dokunulmasını da
onaylamıyorum’ demek dahi bir erdemken siz tutup çok daha fazlasını
bekliyorsunuz.Bu şiddete karşı açık kapı bırakmak değildir.Bilakis din merkez alarak
insan eliyle yapılacak kötülüğü önlemektir.E bırakın da bir zahmet dindar müslümanın
kutsal kitabının nasıl yorumladığını da paylaşalım.
Hem bu ne kadar adaletli?Bir tarafa her türlü özgürlüğü helal
kılarken(düşünme,yaşama,teşhir etme),diğer tarafa konuşmayı dahi
haramlaştırıyorsunuz.Ben de o empatik yaklaşımdan payımı istiyorum,mümkünse.
78. Yazan:Tarik Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
53
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Tarik Bey,
“senin kültürün sana, benimkisi bana” ilke olarak güzel ama iki bakimdan yetersiz:
1) Bireysel özgürlükleri toplumsal özgürlürlüklerin ALEYHiNE yüceltmis oluruz.
2) Özgürlük-Sorumluluk çiftini kirarak birincisinin YOZLASMASINA, YOBAZLASMASINA
kapi açmis oluruz.
MY bey,
Tartıştığımız konu, homofobi ve eşcinsel kimlik. Bence bu konu için biricik zorunlu
tavır bu.
1) Bireysel özgürlükleri toplumsal özgürlürlüklerin ALEYHiNE yüceltmis oluruz
.
Evet, eşcinsel varoluş bir bireysel özgürlük ve eşcinsellerin bireysel ve kollektif
varoluşları da onların her yurttaş gibi hak ve özgürlükleri içerisindedir. Buna engel
“toplumsal özgürlük” ne olabilir, hiçbir fikrim yok.
2) Özgürlük-Sorumluluk çiftini kirarak birincisinin YOZLASMASINA, YOBAZLASMASINA
kapi açmis oluruz
Yobazlık nedir?
Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskıyapmaya yönelen (kimse).
Bir düşünceye, bir inanca aşırıölçüde bağlıolan (kimse).
Kaba saba, inceliksiz (kimse).
http://www.tdksozluk.com/s/yobaz
İngilizce sözlükten ilave bir tanım daha:
especially : one who regards or treats the members of a group (as a racial or ethnic
group) with hatred and intolerance
http://www.merriam-webster.com/dictionary/bigot
Başkalarına baskı yapmaya yönelen, bir topluluk üyelerine nefret ve hoşgörüsüzlük
gösteren kişiler; tam da konumuz itibariyle homofobinin özneleri. Eşcinseller mi
heteroseksüelleri kendileri gibi olmaları adına “tedavi etmek” için çalışıyorlar? Onlara
karşı hoşgörüsüzler, heteroseksüellere nefret besliyorlar, vs?
54
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Toplumdaki homofobik yobazların tahammülsüzlüğü yüzünden eşcinsellerin özgürlük
istenci, “özgürlük yobazlığı” mı olacak şimdi :) Örneğimiz itibariyle, bu deyiminiz tam
bir demogoji duruyor, kusura bakmayın..
Arthur Schopenhauer‘in yazdigi bir eserde okumustum sanirim, insanlari kirpilere
benzeten bir deneme vardi. Isinmak için birbirine yaklasmak zorunda olan ama bir
mesafeden sonra dikenleriyle ötekileri rahatsiz eden kirpiler…
Ideal uzaklik nedir? Birbirimizin sigara dumanindan, sarabindan, ezanindan,
öpüsmesinden… rahatsiz olmadan “ötekilerden” istifade etmenin yolu nedir?
Evet, insanların birbirlerinin “farklılıklarından” rahatsızlık duymadan yaşamayı
öğrenmesi lazım. Birisinin ezanından, diğerinin şarabından, ötekinin türbanından,
başka birinin cinsel kimliğinden “rahatsız olan” insanlar için “ideal mesafe” tespit
etmek bana sağlıklı, demokrat bir tutum gibi gelmiyor. Öte türlüsü segregasyona
götürür bizi.
Sorun kafalarda, yukarıda asıl “yobazlık” tanımına giren de aynen bu zaten:
“Farklılıklara karşı tahammülsüzlük”
79. Yazan:eg Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
bu konuya girme niyetim yoktu aslında ama kısaca bir bakıp çıkacağım:))
bir yaşam biçiminin, bir dünya görüşünün hayat hakkını savunmak için o yaşam
biçimini doğru bulmak gerekmez. bir ara murat belge “ben bir kadının türban
takmasını kadın özgürlüğü için engel görüyorum. ama bu görüşüm türban takanların
özgürlüğünü savunmama engel değildir” gibilerinden birşeyler yazmıştı.
şimdi bir insan eşcinselliği bir “anomali” olarak görebilir, ya da eşcinsel yaşam tarzını
doğru bir yaşam tarzı olarak görmeyebilir (kendi fikrimi saklı tutarak söylüyorum)
ancak buna rağmen eşcinsellerin de hakkını savunabilir. ama birisi kalkıp da liberal bir
dünya görüşünün “nihil”lerinin hepsini mutlak biat etmem gereken şeyler olarak
(bunlara da birçok örnek verilebilir ama hiç detaya gerek yok) sunar ve bunların
“doğru yaşam biçimi” olarak “kabulünü” isterse benim onlara vereceğim cevap “hadi
canım siz de” olur. buradan hareketle şunu söylemek istiyorum: şimdi hollanda’da
eşcinsel evlilikler bir tür toplumsal “ileri” olarak sunuluyor. o zaman ben aynı
insanlara (suat hocamın kulakları çınlasın, ondan alıntıyla) peki hollanda yine
tamamen tarafların isteği ile bir erkeğin birden fazla kadınla evlenebileceği yasasını
çıkarırsa burada eşcinsel evlilikleri savunanlar bu tür evlilikleri de savunacaklar mıdır?
ya da aynı evlilik tipi yine “toplumsal ileri”ye örnek olarak gösterilecek midir?
bakın eşcinsellik değil ama eşcinsel evlilik konusunda şunu söyleyeyim: ben eşcinsel
evliliği bir tür sapkınlık olarak görüyorum(kendi inancım gereği evliliğin amacıyla ilgisi
55
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olmadığı için). ama, bu tür evlilik yapacak olanların evliliğine, bir devletin ya da
birilerinin cevaz verip vermemesi, ya da birilerinin bu evliliği yapıp yapmaması beni
hiç ilgilendirmiyor, onların evlenip evlenmemesi beni hiç ilgilendirmez. cevaz veren
ülkeye ileri demeyeceğim gibi cevaz vermeyene de hemen “geri” yaftasını
konduramam yani… ancak kişisel bir seçim olarak; eşcinsel evlilik yapan birisiyle aynı
apartmanda oturmak istememek gibi bir hakkım da vardır diye düşünüyorum(mesela
kiralık dairem olsaydı eşcinsel bir “çifte” vermezdim ve bu da benim hakkımdır!).
buna homofobik diyecekler olabilir; ama varsın olsun. sonuçta liberal nihilizmin
varacağı noktada çocuk pornosu dahi normalleştirilebilir rahatlıkla. dolayısıyla benim
en azından ilişki içerisinde olacağım kişileri seçme hakkım vardır diye düşünüyorum.
80. Yazan:şathiyyat Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
Evet, insanların birbirlerinin “farklılıklarından” rahatsızlık duymadan yaşamayı
öğrenmesi lazım. ”(Tarık)
Nerden,nasıl bir çağrışım yaptıysa (belki burada ne zaman başötüsü ve özgürlük
konuları ele alınsa eşcinsel hakları ne olacak pekii denerek bende duygusal bir
travmaya neden olunduğu için olabilir!?) Tarık beyin bu cümlesi bana Latife Tekin’le
yapılan iki röportajı hatırlattı.
1)Uçağa binince “Normal kadın” oluyordu, İtalya’da örtüsü yoktu, siyah upuzun
saçlarını durmadan sevinç içinde savurup gülüyordu.
Ve diğeri.Bu bir “cover”.Bold olanları esas metindeki kelimelerin yerine koyarak
okuyunuz lütfen.
- Ben herhangi bir soruya cevap ararken doğaya bakarım. Doğa bize yalan söylemez….
- - Erkeğin içine de giriyor ama erkeğin şeytanı serbest. Güç ve iktidar sahibi olduğu
için, erkeğin şeytanıyla başı hoş.
- Kadınlar(eşcinseller) olarak kendimize dair şu soruların cevabını vermiyoruz:
Dünyada biz niye varız? Var olma sebebimiz nedir?
- Hele Anadolu’daki kadınların(şehirlerdeki eşcinsellerin) hali çok hüzün verici.
Bezlerden, kumaşlardan görünmüyor. Pardösülerin içinde iki büklüm olmuş haldeler.
Dişilikten(erkeklikten) tamamen budanmış bir görüntü, estetik de görünmüyor…
- - Türban(eşcinsellik) artık bir sektör, varlıklı insanlar şehirlerde göze hoş gelebilecek
bir biçimde örtünebiliyor, gençler renklendiriyorlar da ama yine de benim gözümü
rahatsız ediyorlar.
56
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
- - Çünkü ben liberal aydın değilim! Zaten anlayış göstermenin bile, bir yukardan
bakmak olduğunu düşünüyorum. Ben kendimi, türban takan kadınlara(eşcinsellere)
anlayış gösterecek bir konumda tanımlamıyorum. Ben size duygularımı söylüyorum.
Türban(eşcinsellik) beni irkiltiyor, göz sinirlerimi geriyor, ruhum kaldırmıyor, boğulma
hissi geliyor. Emine Hanım’la Hayrünnisa Hanım’ın(cemil ipekçi ile kuşum Aydın’ın)
yan yana fotoğraflarını basıyorlar, bakamıyorum, gözlerimi kaçırıyorum, rahatsız
oluyorum, bende ruhsal bir sıkışma yaratıyor.
(Tarık bey farklılıklardan rahatsızlık duymadan yaşamayı öğrenmekten bahsetmiş
ve ”“Eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahtır, fıtrata aykırıdır ama hoşgörüyoruz,
devlet karışmamalı” denmesini bile yeterli bulmamıştı)
-Soru: Neden bu kadar tepkilisiniz?
- E çünkü ben kendileri örtünmediği(eşcinsel olmadığı) halde, türbana(eşcinselliğe)
destek veren insanları anlayamıyorum. Merak ediyorum nasıl bir ortamda yetiştiler?
-Soru:Bir de tabii şöyle diyebilirler: “Bunun erkeklerle(eşcinsellerle) uzlaşmakla alakası
yok, bu benim inancım, kutsal kitabımın gereklerini yerine getiriyorum!”
- Kitapta böyle bir şey yazmıyor.(yazıyorrr) O kadarını biliyoruz. İlla örtünün(eşcinsel
ilişki yasak/günah) diye bir şey yok(var). Allah sevgisi için örtünmek(eşcinsel ilişkinin)
gerektiğini de zannetmiyorum, erkeğin sevgisi için olabilir ama…
Eşcinseller mi heteroseksüelleri kendileri gibi olmaları adına “tedavi etmek” için
çalışıyorlar? Onlara karşı hoşgörüsüzler, heteroseksüellere nefret besliyorlar, vs?
”(Tarık)
Böyle bir çıkarım/yorum, tedavi/kendine benzetme(normal kadın) maksatlı değilse
ne için peki?
- TÜRBAN İLE TÜLBENT (Eşcinsel ile Heteroseksüel ) ARASINDAKİ FARK
- Başörtüsü yani tülbent(heteroseksüellik) büyükanne (ve
büyükbabalarımızın)lerimizin geleneksel örtüsü(ilişkisi). Yumuşacık bir dokusu var,
doğal ve pamuklu.(.-)) Kadınlar onu kendilerince bağlıyorlar…… Peki biz ne yapmışız?
Onu bir kenara atıp, kafamıza sentetik ağır bir cendere takmışız: Türban.(Eşcinsellik)
Türbanla(eşcinselle) yoğurt mayalayabilir(sex/çocuk yapabilir) misin söyle
bakalım…:-)Gülmeyin,ben demedim o dedi!
- http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=8016512&yazarid=12
SnowQueen,sevgi ve selamlar :-)
81. Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
57
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
(mesela kiralık dairem olsaydı eşcinsel bir “çifte” vermezdim ve bu da benim
hakkımdır!). buna homofobik diyecekler olabilir
Homofobikten de ote, ayrimci. Bir de bu cumleyi okuyunca aklima, birkac yil once
baska bir tartisma ortaminda Ahmet Necdet Sezer’in turbanli bir hanimla kocasina
evini kiralamamasina “hakkidir, ev onun, kim ne karisir” diyen bir arkadasla
tutustugum tartisma geldi. Daha gidecek yolumuz var gibi gorunuyor.
sonuçta liberal nihilizmin varacağı noktada çocuk pornosu dahi normalleştirilebilir
rahatlıkla.
Butun liberaller potansiyel PNVD uyesidir diyorsunuz yani?
dolayısıyla benim en azından ilişki içerisinde olacağım kişileri seçme hakkım vardır
diye düşünüyorum.
Ben de dusunuyorum ki eger sizinle iliskide olan kisilerin iliskisi cok temel bir
yasamsal ihtiyaclarini (ki barinma boyle bir ihtiyactir) karsilamak seklindeyse (sadece),
o zaman isler bir miktar degisir.
82. Yazan:eg Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
bakın onur kardeşim,
siz istiyorsunuz ki insanlar kayıtsız şartsız değerlerinize biat etsin. ve değer olarak da
değersizliği dayatıyorsunuz. şimdi en son örneği neden verdiğimi biraz açayım.
evet kiralık bir dairem olsa (ki paraya sıfır önem veren bir insan olarak mümkün değil
ama neyse)”eşcinsel bir çifte” dairemi kiralamam. sebebi de onların hayat biçimi ile
benimkinin arabiriminin fazlaca çatışmaya yakın olmasıdır. çatışmaya yakın bir hayat
biçimi seçmektense çatışmamayı ve uzak durmayı tercih ederim de ondan.
ha liberallerin hepsi potansiyel çocuk pornocusu mudur diye
sormuşsunuz…değersizliğin sonu çocuk pornosuna da cevaz vermektir evet. mesela
ben size bir çocuk pornocusuna dairenizi verir misiniz diye soru sorabilirim…ve bu
sorunun yaşam alanı çatışması açısından bana sorulan eşcinsel bir çifte verir misiniz
sorusuyla bir farkı yoktur.
bir de ahmet necdet sezer’le ilgili düşüncelerimi söyleyeyim. ahmet necdet sezer’in
dairesini sevmediği birilerine vermemek gibi bir hakkı vardır elbette. ben ahmet
necdet sezer’in başörtülüleri sevmesini değil, yasaklara militarizm zoruyla yandaş
olmamasını beklerim. daha fazlasını hiç beklemedim, kimseden de beklemem zaten.
liberalizmin bu “diyalojik yansız” görünen ama açıkça nihili dayatan saflığı ile
demokratlık farklı şeylerdir elbette.
58
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
83. Yazan:snowqueen Tarih: May 25, 2009 | Reply | Edit
@eg
öyle bakıp çıkmayla olmaaaaz:))
“eşcinsel evililk yapan biriyle aynı apartmanda oturmak istemeyen” biri olarak,
“türbanlılarla aynı apartmanda oturmak” istemeyen birine “beyaz-elit-türk”diyerek
karşı çıkarmıydınız?
İkincisi eşcinsel ilişkinin çocuk pornosu ile ne alakası var, çocuk pornosu bir
“istismar”dır. Eşcinsel insanlar ise sizin, benim gibi , “normal”olarak yaşamlarını
sürdürürler. Çapkın olan “hedonist(!!)” günü birlik ilişki yaşar, olmayanı tekeşlidir,
bazısı da başka ülkelerde evlenir. İlişki yaşama biçimlerinin “heteroseksüel” çiftten
pek bir farkı yoktur. Hatırlatırım, onlar da “insan”oldukları için aşık olurlar, ayrılırlar,
aldatırlar. Çalştığım işyerleriden birinde başamıza gelmiş bir olay vardı. Çok sevdiğim
bir eşcinsel arkadaşım oldukça cesurca davranarak durumunu normalleştirmeye
çabalamıştı. Ama meselenin zamanla netlik kazanmasıyla eskiden pek iyi anlaştıkları
heteroseksüel diğer çalışanlar, bahsedilen kişinin yanlarında durmasından bile “taciz”
paranoyasına kapılmaya ve tavırlarını değiştirmeye başladılar.
Saldırganca birşey söylemek değil niyetim ama erkekliği ile barışık birinin böyle
paranoyaları olmayacağını düşünüyorum.
Benim anlayamadığım, “kimlik” dayatmalarından çok rahatsız olanların (kürte, türk
kimliği dayatmak) gibi, homoseksüele, “heteroseksüel” kimliği dayatmaya gelince pek
bir mahsur görürmesi. En iyi eşcinsel, aseksüel eşcinseldir demeye varıyor üstelik. Bu
mantıkla eşcinsel doğan, “toplumun sağlığı için”(!), kendi varoluşundan feragat edip,
“nefs terbiyesi”ile bir çeşit hadım gibi davranmalı.Bu nasıl bir haksızlıktır akıl mantık
almıyor.
Evlilğin tek amacı da “en az üç doğurmak”vari bir üreme programıysa, bütün kısır
erkek ve kadınların da “toplum sağlığı” için aseksüel olması daha faydalı olacaktır.
Eşcinsele ev verilmez de, üç vakit karısını döven, sonra da sevene kimse yatak
odasının hesabını sormaz. Kira kontratı yapılırken şıklar halinde pozisyon anketi
yapılsa daha müdahil oluruz konuya. iktidarsız adama değil ev, iş dahi verilmese kaç
ocak sönerdi acaba şu ülkede.
84. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
snowqueen,
bakın değer dayatmıyorum, sadece size ayna tutuyorum(mesela çok eşlilikle ilgili
hollanda örneğime bir cevap yok). eşcinselliğin kendisiyle ilgili görüşlerimi
söylemedim bile(hatta yayımladığım film listesinde jarman, pasolini gibi eşcinsellerin
birçok filmi de var, yani homofobik değilim…jarman ve pasolini’nin hedonizmin cılkını
çıkardığı filmleri harici çoğu filmini de ağzım açık bir hayranlıkla izlerim)benim
söylediğim şey siz değer dayatmamak adına bir başka değeri dayatıyorsunuz diyorum.
59
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bir insan eşcinsellik konusunda sizin gibi düşünmek zorunda değil. bir insan
eşcinselliği bir anomali olarak da görebilir. bu kötü birşey de dğeildir. ben kendimi de
anormal olarak görürüm mesela:)) fark şurada ortaya çıkar; bir insan kendi fikrini bir
tür şiddet ile başkasına dayatıyor mu dayamıyor mu? bence asıl şiddetle dayatılan
modern nihilizmdir ve çok üzgünüm ama sizin yaptığınızdır…
kira olayına gelince; doğrusu sadece bir eşcinsel çifte değil, hedonist bir çifte de,
karısını döven bir adama da dairemi kiralamam. ama sizin kiralamanıza da birşey
diyemem. varın tüm apartmanınızı eşcinsel çiftelere kiralayın bana ne? ama bizahmet benim evimi kime kiralayacağımın değer analizini yapmayın isterseniz..
85. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
aslında şöyle bir ekleme yapayım:
liberalizm ile demokratlık arasındaki fark ikincisinin ikna üzerine durmasıdır.
liberalizm ise diyalojik tarafsızlık ile herşeyi birbirine ilgisiz şekilde eşitler. o yüzden
çocuk pornosuna kadar gidebilecek bir yolu vardır liberalizmin gerçekten de…
ancak snowquuen’in söyledikleri üzerine şunu ekleyeyim: kendi çevremdeki çocuklara
kötü örnek oluşturacağını ve benim yaşam alanımla sıkı bir çatışma içinde olduğunu
düşündüğüm için ilk anda eşcinsel bir çifte dairemi kiralamam demiştim. ancak kişisel
olarak birbirimizi ikna edebildiğimiz durumda bu tavrım değişebilir. yani baştan bir
tarafsızlık ile liberaller gibi bakmadığım gibi, kesinlikle kapalı diye birşey de
söyleyemem. gerçekten de birbirimizi ikna edebilecğeimiz ve benim yaşam alanımla
onlarınkinin çatışmayacağını düşündüğüm bir durumda olabilir belki…
ama örnek daha çok şunun içindi: bir insan eşcinselliği, eşcinsel bir yaşam tarzını
kabul etmek zorunda değildir. bunu ise kendi yaşam alanında kendisine ait olan
tasarruflarda kullanma hakkına da sahiptir. ama bu şiddet olamaz asla. olsa olsa ilişk
kurmamak olabilir, buna da hakkı vardır herkesin…bunun iknası için konuşmakta da
serbesttir. bir eşcinsel ya da eşcinsel evlilik yanlısı da kendi fikrini ikna yoluyla
anlatabilir, diğeri de…sonuçta demokrasi ikna üzerine yürür, peşin kabuller üzerine
değil. dolayısıyla bir kişi eşcinsel bir hayatı peşinen kabul edecek ve (dairesini onlara
kiraya vermekte sakınca görmeyecek) diye birşey yok. ama iknaya açık olabilir insan.
ben de açığım. ama şimdiye kadar geldiğim nokta pek de kiraya verebilirmişim gibi
gelmiyor. ama devlet ve toplum tarafından şiddete uğrarlarsa da onların yanındayım
bu da ayrı birşey…bunları birbirinden ayırmak gerekli…
86. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
snowqueen,
sayenizde Eg’nin de tüm inkarlarına rağmen homofobik olduğunu öğrendik(!)
:))Ekrem Senai bey ise homoseksüel birini arkadaş edindiği ve bunu dayattırılma
60
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
sonucu ‘itiraf’ ettiği için durumdan kendini kurtardı :))Biz ayrımcı ev sahipleri
fobilerimizi,lobileştirdiğimiz için pozitif ayrımcılık yapmakla itham edilir olduk:)
”Bu mantıkla eşcinsel doğan, “toplumun sağlığı için”(!), kendi varoluşundan feragat
edip, “nefs terbiyesi”ile bir çeşit hadım gibi davranmalı.Bu nasıl bir haksızlıktır akıl
mantık almıyor”
Bu mantıkla düşünürsek evcil hayvanıyla ilişkiye girmek isteyen,ensest ilişkiyi tercih
eden,cinsel tercihlerini çocuklara yönelten bireyleri de ‘fıtri yapıları,nefis terbiyesine
mecbur olma(ma)ları,kendi varoluşlarından feragat etme(me)leri adına özgür
bırakmak zorundayız.Çünkü onlarda haksızlık noktasında kendi haklarını arama
hakkına sahipler.Öyle ya bu bir tercih.
Liberallik bu noktada ya ‘ortak ahlaki değerlere’ yenik düşecek ya da bol özgürlük
vaadiyle insanlığı ahlaki değerlerin çürtüldüğü bir kuyuya hapsedecek.
Modern ve postmodern insan için özgürlük kısaca her terchine,her isteğine sahip
olmak bir nevi nefsin peşinde nefsin kılavuzu olduğu yolda önüne ardına bakmadan
yürümektir.Durmayı bilmeden gidilen yolun sonu doyum değil doyumsuzluktur.’Daha
da yok mu’ felsefesi.Zira istek isteği doğurur.Buna karşın hangi din olursa olsun ilahi
dinler için yol dur ve ikaz işaretleri ile doludur.İslam dindarlığının özgürlük tanımı ise
bireyin kendi isteklerine ‘evet’ demesinden değil tam tersine ‘isteyen tarafına en
baştan dur’ demesine bağlıdır bir nevi kendini istemek noktasında esir eden her
arzudan kurtulmaktır,özgürlük.
Özgürlüğün tanımının çarpıtıldığı yer de kokuşma başlar.Taraflı bir özgürlük varsa o
kokuşmayı köklendirir.
Dünyanın var oluşundan bu yana tüm insanlık için (istisnai toplumlar hariç) normal
kabul edilmeyen bir duruma anlayış ve özgürlük bekliyorsunuz ki ”haksız
sayılmazsınız” ama bir bireyin evini kime vereceği noktasında ki o kişinin evi mülk
olarak,her ay başı kira alımı nedeniyle muhatab olarak,komşulara ev sahibi olarak
sorumlu olarak tamamen kendinin belirleyici olduğu bir noktada kısıtlama,kınama
getiriyorsunuz?Ev sahiplerinin homoseksüeller gibi tercih hakkı yok mudur?
Bence biz burada homofobik ve homosempatik olarak değil olaylara bakarken ki
kavram tanımı farklılığı nedeniyle ‘uzlaşamıyoruz’.Özgürlük tanımlarımız farklı ise
ortak nokta yakalamak mümkün değil.
Onur Ç.,snowqueen gibi düşünen arkadaşları kendi özgürlük tanımları içinde
anlıyorum ve haklı buluyorum ama benim özgürlük tanımım bu değil bu nedenle
homofobik olarak etiketlenmek istemiyorum ve anlaşılmayı bekliyorum.Açıkcası evimi
kiraya vermem,arkadaş edinmem ama katledilmeleri vaciptir,hadi şunlara baskı ve
şiddet uygularak sindirelim tanımını da hiç hoş bulmuyorum,karşısındayım.
61
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
87. Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Enver bey,
öyle ben bir bakıp çıkacaktım,fazla kalmaya niyetli değilim olmuyor,burası
BayramPaşa :))Önce bir yazı yazacaksınız altına iki ya da talebe bağlı olarak üç şerh
yazacaksınız :)Ben de hiç bulaşmayayım dedim ama lanet olsun içimdeki ’saf,dialog
heveslisi dindar müslüman’ tarafa,hatta bir ukalalık yapıp ilk bulaşma postuma p.s.
alengiri ile geri dönüş yapmayacağımı bildirdim ama olmadı :)
88. Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
siz istiyorsunuz ki insanlar kayıtsız şartsız değerlerinize biat etsin.
Oyle bir sey istemiyorum. Nereden bu kaniya kapildiniz?
ve değer olarak da değersizliği dayatıyorsunuz.
Ayrimcilik yapmamak bir degerdir ve hatirlatirim, EN COK demokratik olabilmis
toplumlarin degeridir.
Sanirim bu konudaki dusuncelerinizin dugumu su cumlelerde gizli:
bir insan eşcinselliği, eşcinsel bir yaşam tarzını kabul etmek zorunda değildir. bunu ise
kendi yaşam alanında kendisine ait olan tasarruflarda kullanma hakkına da sahiptir.
Benim katilmadigim sadece ikincisi. Ilkine laf etmiyorum. Galiba siz ilkini de
dayattigimi dusundugunuz icin bana deger dayatiyorsun dediniz. Escinselligi ahlaksiz
da bulabilirsiniz, escinsellerden korka da bilirsiniz. Bunlarin hepsine karsi cikarim ama
boyle olmamanizi size dayatmam. Cemile hanim da farkli dusundugum icin
homofobik olarak etiketlenmek istemiyorum demis. Bakin burada sayin Ali Yurekli
cikti escinsellik tehlikeli, toplumun direklerini curutuyor falan dedi. Herhangi bir
suclama yoneltmeden oturup makul bir sekilde onu yanlis dusundugune ikna etmeye
calistim.
ha liberallerin hepsi potansiyel çocuk pornocusu mudur diye
sormuşsunuz…değersizliğin sonu çocuk pornosuna da cevaz vermektir evet.
Liberallik = Degersizlik? Bu ne teoride boyledir ne de gercekte. Ayrica liberaller
hakkinda bir genellemeye varacaksak, en azindan liberallerin hatiri sayilir bir oraninin
cocuk pornosuna cevaz verdigini gostermemiz gerekir. Gosterebilir misiniz?
Liberaller icin insanlarin kisisel ozgurlugu, haklari ve butunlugu degerdir.
O kadar degerdir ki Locke gibileri bu degere fazla hassasiyet gosterip baskasinin
62
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ozgurlugunu gaspedenin ozgur olma hakki yoktur gibi tepkisel yaklasmistir bu degerin
olasi ihlaline. Zaten bir eylemi yasak olarak kabul edebilmelerinin yegane kistasi,
baskalarinin ozgurlugunu/haklarini/kisisel butunlugunu gaspetmemesidir. Cocuk
pornosu da bu kistasa gore liberal bir zihniyetle suc olarak etiketlenebilir. Pornografi,
oyunculara psikolojik ve fiziksel olarak cok buyuk zararlar verebilecek bir sektordur
(Sibel Kekilli onuncu filmden sonra midesinden rahatsizlanmis), ayrica cocuklara
yetiskinlerden cok daha buyuk ve kalici zararlar verebilir. Liberallerin ciddi bir kismi
yetiskin/cocuk ayrimi yapmaktan aciz degildir. Eylemlerinin olasi sonuclarinin
bilincinde olabilecek seviyeye gelmis yetiskinlerin pornoda oynamasi kendi aldiklari
risklerdir, ama daha karakter gelisimini tamamlamamis (ya da birey olmak icin
gereken makul seviyeye gelmemis de diyebiliriz) bir cocugu boyle bir tercihte serbest
birakmak acikca istismardir. Eger ileride bunun sonucu olarak bir hasar (bu arada
utanc ve onur kirikligini da hasar baglaminda degerlendiriyorum) olusursa, bu hasar
saglikli tercih yapabilme yetisi gelismis bir bireyin tercihi sonucu olusmus
olmayacaktir. Ortada boyle bir risk varken o cocugu pornoda oynatanlar da
sorumsuzluktan oturu baskalarinin zarar gormesine neden olma sucu islemislerdir.
Anladigim kadariyla PNVD’nin bu mantik zincirini izlememis olma sebebi, pornoda
oynamayi potansiyel olarak tehlikeli bir eylem olarak gormemeleri (cocuklar icin bile);
cunku demisler ki sadece zorlanan ve tehlikeli olan cinsel iliski yasaklanmalidir.
mesela ben size bir çocuk pornocusuna dairenizi verir misiniz diye soru sorabilirim…
Boyle bir sorunum olmaz ki. Cocuk pornoculugu suctur. Eger kiracimin boyle bir sey
yaptigini ogrenecek olursam polise haber veririm, gelip cezaevine naklederler. Bu
durumda bir tercihte bulunmam zaten gerekmez.
ahmet necdet sezer’in dairesini sevmediği birilerine vermemek gibi bir hakkı vardır
elbette.
Cok liberal konustunuz :) Peki bu haklarin siniri nedir? Misal bir bakkal, market,
lokanta olarak turbanlilari sevmiyorsam, kapima ac gelen bir turbanliya yiyecek
vermeme hakkim var midir? Turbanlilari sevmeyen bir patronun isletmesine, diger
butun ise alma kistaslarini saglamasina ragmen turbanli almama hakki var midir? Eger
bunlarin hepsinin cevabi evetse, pek cok insanin turbanlilardan nefret ettigi bir
ortamda bir turbanlinin yasami neye benzer? Misal Nisantasi’nda bir turbanli
barinabilir mi?
Ha diyebilirsiniz ki o da Nisantasi’ndan ayrilsin, hoslasilacagi bir yere gitsin. Cok da
liberal bir onerme olur (ciddiyim). Benim fikrime gelince: Sosyalist veya her turlu
temel yasamsal ihtiyacin devlet tarafindan karsilandigi bir toplumda insanlarin boyle
davranmasini cok umursamayabilirim belki, nasil olursa ev bulmak icin bir ozel mulk
sahibinin iznine ihtiyaci yok diye. Ama en temel yasamsal ihtiyaclarini karsilamak icin
ozel mulk sahibinin eline bakiyorsa eger (ki gunumuz kapitalist toplumlari boyle,
Turkiye dahil) o zaman ozel mulk sahibinin tasarrufunun keyfiligi sinirlanmalidir
63
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bence. Cunku cok temel bir yasamsal ihtiyac soz konusudur. Ama diger ihtiyaclarda
ne olur? Mesela escinsel birisi benden kabak cekirdegi istiyorsa satmama hakkim
olmali mi? Bence olabilir. Tabii bu buna karsi olmadigim anlamina gelmez, ama o
insana karsi yasal yaptirim uygulatmaktan ziyade ikna etmeye calisirim.
89. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
onur kardeşim,
liberalizm değersizliği herşeyin üstünde tuttuğu için (locke’yi hiç ele almayalım yoksa
locke’nin özgürlüğünün de kimlerin özgürlüğü olduğunu tartışmak zorunda kalırız ki
buna hiç vaktim yok)çocuk pornosuna da cevaz verecek noktaya gelebilir. aslında
oldukça saygı duysam da gülay göktürk’ünbir ara bu konuda yazdıklarını
değerlendirebilirsiniz. evet liberallik bir ara seyla benhabib’in yazdığı gibi henry
miller’in yazdıları ile pornografi (ve çocuk pornosu…e.g.) arasında bir ayrım
gözetemeyecek kadar değersiz olduğu için toplumdan hiç ama hiç anlamaz…bu
yüzden demokrasiden de çok uzak bir ideolojidir. ama bunların tartışması çok uzun ve
yine ben bunları yazmıştım demekle yetinip geçeyim.
bir dükkan işleten birisinin birisine birşey satmamak gibi bir hakkı yoktur. ya da bir
loknatanın birisini içeri almamak gibi bir hakkı…ama bu aynı yaşam alanını
paylaşacağım dairemi kiralamakla aynı şey değildir…ayrıca başörtülülerin üniversiteye
alınmaması için imza atan binlerce öğretim üyesi (bu imzalara cafcaflı etiketler(ya
herkesin ya hiç)takmaları çok önemli değil) dururken işe alınma konusunu bu ülkede
tartışamıyoruz bile. üstelik sizin gibiler tartıştırmıyor üzgünüm…
bir ters soru sorarak noktalayayım:
evinizi 4 tane karısı olan birisine kiraya verir misiniz?
90. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
evet cemile hanım. bazı konular var ki girince çıkamıyorsunuz (evrim konusu da
bunlardandır. dikkat ederseniz filanca gazetenin web sayfasında evrimle ilgili bir
haberin altında diğer haberlerin altında olmadığı kadar çok yorum vardır. çünkü
yakinen bildiğim gibi evrim tartışmalarını “nöbetçi evrimci” gibi tartışmanın olduğu
her yerde takip eden insanlar var bu ülkede…adeta br misyon gibi…mesela burada
bile başka hiçbir konuya yorum yazmayan insanların konu evrim olunca bir yerden
“bitip” ortaya çıkmasına çok şahit olmuşumdur.) bu konu da benzer bir konu olduğu
için, bu konuya uzunca bir süre girmemek için kendimle mücadele bile ettim
valla:))ama artık konu “siz eşcinselliği benim anladığım gibi anlamalısınız, başka
türlüsü mümkün değildir” noktasına gelince dayanamadım:))ama cidden içeri
bakmam uzun sürdü ama çıkmalıyım:))
91. Yazan:mer'A-kıl Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
64
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
mesela ben size bir çocuk pornocusuna dairenizi verir misiniz diye soru sorabilirim…
Boyle bir sorunum olmaz ki. Cocuk pornoculugu suctur. Eger kiracimin boyle bir sey
yaptigini ogrenecek olursam polise haber veririm, gelip cezaevine naklederler. Bu
durumda bir tercihte bulunmam zaten gerekmez.
Eger ileride bunun sonucu olarak bir hasar (bu arada utanc ve onur kirikligini da hasar
baglaminda degerlendiriyorum) olusursa, bu hasar saglikli tercih yapabilme yetisi
gelismis bir bireyin tercihi sonucu olusmus olmayacaktir.
Anladigim kadariyla PNVD’nin bu mantik zincirini izlememis olma sebebi, pornoda
oynamayi potansiyel olarak tehlikeli bir eylem olarak gormemeleri (cocuklar icin bile);
cunku demisler ki sadece zorlanan ve tehlikeli olan cinsel iliski yasaklanmalidir.
Onur bey,
RNVD’nin bu mantık zincirini izlememiş olma sebebi nedir?
Onları çocuklar için bile pornoda oynamanın potansiyel olarak tehlikeli bir eylem
olarak görmemeleri ellerinde oldukça ikna edici delillerinin olmasından dolayı mıdır?
Ellerinde sizin iddia ettiğiniz gibi bunun çocuklar için hasar yaratabilecek olduğuna
dair veriler olmasına rağmen farklı bir mantık zinciri izlemelerinin sebebi nedir?
“sadece zorlanan ve tehlikeli olan cinsel ilişki (çocuk dahil) yasaklanmalıdır” iddiasını
ortaya sürenler için aynen dediğiniz gibi hasar (utanç ve onur kavramında kırılma)
almışlar denilebilir mi?
Denilemezse neden?
Bu kişilerin izlemiş olduğu mantık zinciri sonucunda telaffuz ettikleri aynı cümle için
”aldıkları hasar sağlıklı tercih yapabilme yetisi gelişmiş bir bireyin tercihi sonucu
oluşmuş olamaz”denilebilir.
Peki,bu iddiayı ortaya süren kişilerin hepsinin birden ortak /benzer hasar bırakacak
bir tecrübe yaşamış olduklarını söylemek mümkün mü?
Hepsinin birden hasar bırakacak bir tecrübe yaşamadıklarını kabul edersek böyle
hasarlı sonuçlar doğurabilecek bir düşünce yapısına nasıl sahip olabilmişlerdir?
Yok bu hasarlı bir düşünce yapısının onay vermesi değildir derseniz de o halde bu
hasarsızlar nasıl ikna olmuş olabilirler?
(çocuk pornoculuğu suç olmaktan çıkarsa hasarsızlığı konusunda sizi ikna etmiş olur
mu?
65
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“sadece zorlanan ve tehlikeli olan cinsel ilişki yasaklanmalıdır” şeklinde bir düşünce
toplumun geneline yayılarak,hakim olmuş ise çocuk pornoculuğunu “suç” olmaktan
çıkmaz mı?
Anne ve baba çocuk pornoculuğunu suç olarak kabul etmediği taktirde çocuğu sex ya
da pornoya zorlamaya gerek kalır mı?
Böyle bir toplumda “tehlike ve hasar” tanımları anlamını değiştirir ya da yitirir mi?
Çocuk pornoculuğunun artık “suç” olarak tanımlanmadığı toplumda evinizi kiraya
verdiğiniz kişilerin çocuk pornosu işinde olduğunu öğrendiğinizde “bunun ileride
sağlıklı tercih yapabilecek birey yetişmesine engel olacağını” düşünseniz dahi “polise
haber” vermek gibi bir tercihiniz olamayacaktır.
Ve üstüne üstlük ortadaki bunca veriye rağmen bu düşünceniz nedeniyle (ki doğru
olduğunu delillendirip (!)dillendirerek arkasında durursanız) birileri sizi “aldığı bir
hasar(utanç ve onur) nedeniyleye sağlıklı tercih yapamayan birey olarak tanımlayacak
ve sizi ikna etmek için dört koldan uğraş vereceklerdir.
PNVD’nin Zorlanan ve tehlikeli olan cinsel ilişki yasaklanmamalıdır derken çocukları
da dahil etmesi,kurdukları mantık zinciri sizin çocuk pornosunu onaylamanız için
yeterli olabiliyor mu?
Toplumu suçun artık suç olmadığına ikna edecek hasarlılar elbette olabilir.Bir eylem
artık “suç” olarak tanımlanmıyorsa “daha güzel bir dünya”ya doğru yol alıyoruz mu
demektir?
mesela ben size bir çocuk pornocusuna dairenizi verir misiniz diye soru sorabilirim…
Boyle bir sorunum olmaz ki. Cocuk pornoculugu suctur.
Suçların tanımı toplumsal mutabakatla yapılır.Çocuk pornoculuğunu “suç” olmanın
dışında ahlaken/vicdanen red edemediğimizde nasıl olup da “suç” tanımı altında
tutacağız?
92. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Eşcinsellik, pedofiliyle kıyaslayıp haksızlık ediliyor. Bu, başörtüsüyle üniversiteye
giriyorsa bikinisiyle de girsin o zaman diyen; ya da mescid yapılacaksa sunak da
yapılsın diye salakça kıyaslar yapan zihniyetle aynı paralele düşmek demektir. İnsanlar
genetik veya çevresel faktörlerle eşcinsel oluyorlar. Bu eğilimler henüz günahsız
denecek kadar küçük yaşta ortaya çıkıyor. Genetik olmasa bile bu çocukların, büyüme
şartlarını değiştirmek gibi bir şansları yok. Bir gün eski fotoğrafları karıştırırken küçük
bir kız çocuğu fotoğrafı gördüm. Saçları uzun, iki yandan kurdelalı, kısa etek giydirilmiş
66
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ve beyaz çorap üzerine kırmızı rugan pabuçlar. Çok sevimli dolgun yanaklı bir kız
çocuğu. Anneme de ne kadar benziyor. Annaneme sordum bu şirin kız sen misin diye?
“Hayır, deden !” dedi. Dedem mi? !!!Nasıl yani? Dedemin hiç homoseksüel bir
eğilimine denk gelmedim ama bu resimden sonra nasıl olmadığına şaşırmak lazım.
Dedemin ailesi kız çocukları olmadığı için dedemi kız gibi yetiştirmişler. Kendi kız
hasretlerini tatmin edebilmek için büyüyene kadar kız muamelesi yapmışlar… Sen
bunun binbir versiyonunu düşün artık. İnsan daha 2-3 yaşlarında cinselliğe ilgi
duymaya başlıyor. Gördükleri, duydukları, yaşadıkları etkiliyor insanları. İnsanları,
değiştiremediği özellikler yüzünden yargılayamayız. O zaman “onu çamurdan
yarattın, beni ateşten, ben üstünüm” diyen şeytanın yolunu tutmuş oluruz çünkü.
Hadım meselesine gelince… Bir sonraki yorumda…
93. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
ekrem bey,
bence sorun eşcinsellik ile pedofilinin karşılaştırılması sorunu değil. sorun bir görüşün
diğeri üzerine dayatılması sorunudur(bunu liberal batı bir değer olarak dayatıyor
maalesef). şimdi eşcinsellik üzerine bir yorum yazmışsınız. eşcinselliğin doğuştan olan
versiyonları olduğu gibi sonradan çeşitli sebeplerle olan verisyonları olduğunu da
düşünüyorum ama bunu hiç bahis konusu bile etmedim. esas bahis konusu olan şey
bir eşcinsellik fikrinin tek mümkün görüş olarak dayatılması sorunudur bence. yani
şimdi eşcinselliğe sizin (benim de büyük oranda katıldığım) görüşünüzde olduğu gibi
bakmayanlar da olabilir. bu onların fikrini yanlış yapmaz. hatta islam açısından
eşcinselliğin bir tür sapkınlık olduğu yorumunu yapmak daha da mümkün bir
yorumdur bence. o zaman sorun bu yorumlar ya da sizin yorumunuzu mutlak doğru
yorum olarak kutsamak olmamalı. pedofili örneğini de o yüzden verdim zaten. çünkü
ahlaki bir nihilizmin geleceği noktada çocuk pornosunu haklı gösterebilecek
argümanlar da sunulabilir rahatlıkla(bakın mesela çocuk pornosu değil ama pornoyu
haklandırdılar bile…çocuk pornosuna buradan çok az yok kalır bence). üstelik mantıklı
argümanlar bile olabilir bunlar.
94. Yazan:Tarik Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Çocuk istismarı, hayvan istismarı, çocuk pornoculuğu gibi meselelerle iki yetişkin
arasındaki, karşılıklı rızaya dayalı ilişkiler arasında nasıl alaka kuruluyor da
karşılaştılıyor anlayamıyorum?
Bir insanın bir çocuğa ya da hayvana tecavüz etmesiyle, iki yetişkin insanın sevişmesi
aynı şey mi?
Bu meselelerin kilit cümlesi “RIZA”dır. (CONSENT) İster, bir çocukla, ister bir hayvanla,
isterse akli dengesini yitirmiş, ne yaptığının farkında olmayan birisiyle olsun
farketmez; rıza yoksa, tecavüze girer.
67
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
O yüzden gavur lisanında yetişkin olmayan kişilerle cinsel ilişkiye, “Statutory RAPE”
denir.
Bu tartışma kişilerin hukuk önünde hangi yaştan sonra yetişkin (age of
CONSENT)sayılmaları gerektiği tartışmasıdır.
Biz de 18 yaşın altındakiler, oy kullanamaz, alkol-sigara alamaz, cinsel içerikli film
izleyemez, ve cinsel ilişkiye girmeleri de suçtur. 18 yaşdan sonra bütün bu alanlarda
yetişkin-özgür hale gelirsiniz.
Bazı Avrupa ülkelerinde bu sınır 15-18 arasında değişir.
Aşağıdaki linkte var. Örneğin fransada 15, Avusturya’da 14, Amerika’da 16. Kanada’da
daha geçtiğimiz günlerde 16′ya çıkarılmış, öncesi 14′müş..
Avrupa’da en düşük yaş 12: Vatikan
http://www.cbc.ca/canada/story/2008/05/01/crime-bill.html
Bu meseleyle ilgili “çocuk”luğun hangi yaşta bitip yetişkinliğin başladığı tartışılıyor bu
ülkelerde. Hangi yaştan sonra insanların cinsellikleriyle ilgili kendi kararlarını
alabilecekleri, yani yetişkin ve özgür oldukları..
Eşşek kadar iki eşcinselin hayatlarını nasıl yaşayacaklarına müdahale etmeyi tartışan
tek bir ülke bile yok aralarında.
Kız çocuklarının 14′ünden sonra ailelerinin onayıyla evlenebildiği (ve her yıl
binlercesinin evlendirildiği) bir toplumda şu meseleyi “pedofili” noktasına çekmeyi de
hiç samimi bulmuyorum, onu da söyleyeyim.
Sanki bu ülkede yapılmıyor bunlar..
95. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Müslüman olduğum için dünyaya bu perspektiften bakmamın çok da tuhaf
algılanmaması lazım. Benim perspektifime göre insanoğlu, yeni doğanından,
ihtiyarına kadar Hazret-i İnsandır. Çünkü Allah’ın ruhundan üfürdüğü kutsal emanete
sahiptir. Ve ruhun yaşı, cinsiyeti, rengi, ırkı, şekli yoktur. Bu ruha, bir beden elbisesi
giydirilmiş ve ölene kadar beden kafesine hapsedilmiştir. Ruhu, dünyevi, bedeni
hazlardan, ihtiraslardan, şehvetten, gadaptan, kibirden, mal, para, şan, şeref
hısrından temizleyen bu kafesten, ölmeden önce kurtulur. Hadisin ifadesiyle ölmeden
önce ölür. Yani ruhunu özgür kılar. Nefsine uyan, onu tatmin için uğraşan yaratılış
amacına aykırı davrandığı gibi, bu dünyada da sıkıntı çeker, ruhu bunalır, tatmin
bulamaz, sürekli çıkış arar. Bulamadıkça bu sıkıntıyı gidermek için daha çok zevkini
68
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
tatmine çalışır. Bu kısır döngü içinde bedenini tatmine çalıştıkça bunalır, bunaldıkça
bedenini tatmine çalışır. Ruhu, kalbi katılaşır; Allah’ın mesajına kapanır. Bu yüzden
“Onlar Allah’ı unuttu, Allah da onlara nefislerini unutturdu”, “Allah onlara
zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı” ayetlerinin konusu olur.
Nefsinin esiri olmuş insanlara da son nefesine kadar Allah hidayet nasip edebilir.
Çünkü hidayet sadece O’ndandır. Bana düşen tebliğden ibarettir.
İslam büyükleri de ne bundan başka bir şey söylemiş, ne de yapmışlardır. Mevlana’nın
ne olursan ol gel diye çağırdığı aşk dergahının amentüsü de bedenden geçmektir.
Erkek için de böyledir, kadın için de böyledir, homoseksüel için de.
96. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
mesela konunun açıklığa kavuşması için sorduğum sorulara hala cevap alamadım.
mesela eşcinsel evliliği serbest bırakan hollanda, çok eşli evlilikleri de serbest
bıraksaydı o toplumsal yapıya “ileri toplumsal yapı” diyecek miydik?bu birinci
sorumdu
ikincisi benim dairemi kime vereceğime bile karışmaya niyetli liberal arkadaşlara,
dairelerini 4 eşli bir erkeğe verirler miydi diye sormak istiyorum. bu sorular basit
sorular ve cevapları da dürüstlüğü olan insanlar için son derece basittri (mesela ben
kendi cevabımı ilk soru için verdim. ikincisi içinse vermezdim demek istiyorum)
97. Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
İlginç bir şey söyleyip kapatayım. İslam hukukunda eşcinsel evliliği yapılabilir. Eğer
hünsalardan birinde erkeklik, diğerinde kadınlık baskınsa evlenebilirler.
İslam hukuku, eşcinselleri yok saymamıştır. Fıkıh onlara uygun ibadet pratiklerini, ne
yapıp, ne yapmamaları gerektiğini kararlaştırılmıştır.
Hilal Duman’ın bir araştırmasının sonuç kısmı bunu özetliyor:
Hünsâ konusunda yaptığımız araştırmadan ulaştığımız sonuçlar şöyledir:
Hünsânın İslâm hukukundaki yeri diğer insanlardan yani kadın ve erkeklerden çok
farklı değildir. Çünkü İslâm’da önemli olan insan olmaktır. Hak ve sorumluluklara ehil
olabilmek için insan olmak yeterlidir. Ancak bu hak ve sorumlulukların keyfiyetinde
cinsiyet faktörü önem kazanır. Cinsiyete göre bunları yerine getirme şekilleri değişir.
Yapılan bu değişikler de ihtiyaten yapılmıştır. Hünsâ ihtiyaten bazen kadın gibi,
bazen erkek gibi kabul edilmiştir. Bazen de onun hakkında iki cinsten de farklı yeni
bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre farklı yaklaşımlar bulunmakla birlikte genel
olarak hünsâ, miras, diyet, kazf, irtidat, nikâh, gusül, namaz, cenaze, isim koyma,
sünnet konularında kadın ve erkekten farklı; emzirme konusunda erkek gibi; âkıle,
kasâme, ganimet, savaş, cizye, hakim olma, hilâfet, ezan, imamlık, hac, tesettür,
halvet, şehâdet konusunda kadın gibi; ehliyet ve kısas konusunda kadın ve erkekle
69
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
aynı hüküm verilmiştir. Böylece varolan bir problem, getirilen çözümlerle mümkün
olduğu kadar bertaraf edilmeye ve bu problemin çıkmazları aşılmaya çalışılmıştır
Kaynak: http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/348.pdf
98. Yazan:Tarik Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
İlginç bir şey söyleyip kapatayım. İslam hukukunda eşcinsel evliliği yapılabilir
Evet, gittikçe ilginç bir hal almaya başladı. Öyleyse, Hollanda’yı yeniden keşfetmeye
gerek yok belki de.. Bu konu islam dini özelinde cidden çok enteresan.
Kaynak için teşekkürler Ekrem bey, çıktı alıp okuyacağım.
99. Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
yazıdaki araştırma ilginç olmakla birlikte çıkarılan sonuçta aşağıda alıntıladığım
bölümün dikkatli bir şekilde belirtilmesi önemlidir diye düşünüyorum.
Müşkil Hünsâ: Her iki cinsiyet organına birlikte sahip olan61 fakat
organların birinin diğerine baskınlık arz etmemesi nedeniyle kadın veya erkek
olduğuna kolayca hükmedilemeyen62, veya hiçbir cinsel organa sahip olmayıp63
sadece idrar yapabileceği bir deliği olan64 kişidir.
Fıkhî anlamda hünsâ denilince, daha çok ikinci kategoriye giren şahıslar
yani hünsâ-i müşkil kasdedilir. Bunlara müşkil denmesinin sebebi, cinsiyetlerinin
tespitindeki zorluk veya imkansızlık nedeniyle kendilerine uygulanacak hükümleri
belirlemenin de zor olmasından dolayıdır.
100.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
”Çocuk istismarı, hayvan istismarı, çocuk pornoculuğu gibi meselelerle iki yetişkin
arasındaki, karşılıklı rızaya dayalı ilişkiler arasında nasıl alaka kuruluyor da
karşılaştılıyor anlayamıyorum?
Bir insanın bir çocuğa ya da hayvana tecavüz etmesiyle, iki yetişkin insanın sevişmesi
aynı şey mi?”(Tarık)
Konu buraya geliyor çünkü eşcinsel yaşam tercih özgürlüğü savunulurken ‘bireyin
nefsi isteklerinin o yönde olması’ noktasından savunma yapılıyor.Eğer o noktadan
savunma yapar ve adalet problemi olduğunu ortaya atılırsa bir sonraki tercih olarak
birey,benim nefsim bunu istiyor ben de bunu yapacağım diye bir savunma yapar.Ama
sizin söylediğiniz rıza konusundan savunma yapılırsa özel hayat ve karşılıklı rıza
konusu denilerek gayet normal(?)bir şekilde kabul görebilir.Savunma yaparken
70
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
kullandığımız argümanlar çok önemli eğer burada özgürlükler noktasından yola
çıkarsanız çözümsüzlüğe düşersiniz.
Asla savunmuyorum ama olaya rıza noktasından yaklaşırsanız bir erkek ve evli olduğu
dört kadın karşılıklı olarak rıza gösterdiyse o zaman onlarıda sosyal yaşam içinde
gayet normal karşılayalım,bunu sindirebilecek kimse var mı?
Sorularıma halen cevap alamadım.
Ev sahiplerinin evini kime kiraya vereceği noktasında her adımına müdahale eden
baskıcı bir otorite neden aynı özgürlük ve tercihler noktasında homoseksüellere rahat
davranıyor?Ev sahibi-kiracı ilişkisi de karşılıklı rızaya bağlı değil midir?Ev sahibi
homofobik oluyor,homoseksüeller baskı altında kalmış oluyor,anlayamıyorum!
Ayrıca erkek olarak doğup ya da kadın olarak doğup hormonel problemden kaynaklı
olarak kendi cinsiyeti noktasında hormanel durumuna göre cinsiyet değiştirmek dinen
caizdir.Bu tarz bir problem çözümsüz değil.Ama homoseksüellik ve bu durum bir
birinden oldukça farklı şeyler.
Hollanda’nın örneği aslında ilerici toplum,özgürlükçü toplum gibi açıklamalarla
açıklanamaz.Hollanda bugün özgürlükler noktasında bu dereceye yükseldiyse sebebi
Hristiyan batının,Orta Çağ dönemi din-mezhep çatışmaları,Nant
Fermanı,Protestanlığın oluşumu gibi reformlardan kaynaklı insan sürgünlerine ‘ilk
kapitalist sistemin temelini atarak,tefeciliğin başlangıç noktası,para nereden gelirse
gelsin mantığı’ ile insanlara kapılarını açmasıdır.
Yani Kütahyalı’nın başlığı kısmen iflas da.Batılı sistemler eşcinselliğin meşruluğunun
zeminin oluşturmuştur.
101.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
ama bu aynı yaşam alanını paylaşacağım dairemi kiralamakla aynı şey değildir
Ayni seyden bahsettigimize emin degilim. Sizin de oturdugunuz evin bir dairesini
kiralamaktan bahsetmiyorum. Siz Istanbul’da yasiyorsunuzdur, escinsel bir cift
Ankara’daki evinizi kiralamak ister. Boyle bir durumda ortak yasam alani falan
olmayacagi aciktir.
ayrıca başörtülülerin üniversiteye alınmaması için imza atan binlerce öğretim üyesi
(bu imzalara cafcaflı etiketler(ya herkesin ya hiç)takmaları çok önemli değil) dururken
işe alınma konusunu bu ülkede tartışamıyoruz bile. üstelik sizin gibiler tartıştırmıyor
üzgünüm…
Suclamalarimizin altini dolduralim. Kime neyi tartistirmamisim bugune kadar?
71
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ayrica turban konusunda ucuncu gorusculerden bahsediyorsaniz eger, ben onlarin
metninden “ya hepsi ya hic” diye bir anlam cikarmadim. “Ya hepsi ya hepsi” gibi
algiladim. Bilmiyorum, demek ki insanlarla farkli Turkceyi kullaniyoruz.
102.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
bir ters soru sorarak noktalayayım:
evinizi 4 tane karısı olan birisine kiraya verir misiniz?
Pardon bu soruyu atlamisim. Evet veririm, niye vermeyeyim ki?
103.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Onur bey,
RNVD’nin bu mantık zincirini izlememiş olma sebebi nedir?
Bu sebebe iliskin tahminimi yazdim.
Onları çocuklar için bile pornoda oynamanın potansiyel olarak tehlikeli bir eylem
olarak görmemeleri ellerinde oldukça ikna edici delillerinin olmasından dolayı mıdır?
Oyle bir delilleri varsa da ben bilmiyorum. Ama bu konuda delillerden hareket
etmedikleri yonunde ciddi suphelerim var. Mesela ilk basta cinsel iliskiye serbesti yasi
12′ye dusurulsun, uzun vadede toptan kaldirilsin da diyor bu adamlar. Halbuki (su an
nerede okudugumu hatirlamiyorum ama) doktorlar bayanlarin 16 yasindan once
cinsel iliskiye girmesinin fiziksel saglik sorunlari doguracagini soyluyorlar.
Ellerinde sizin iddia ettiğiniz gibi bunun çocuklar için hasar yaratabilecek olduğuna
dair veriler olmasına rağmen farklı bir mantık zinciri izlemelerinin sebebi nedir?
Dedigim gibi, ellerinde veri olduguna dair suphelerim var. Tabii deklarasyonlari Dacca
oldugu icin okuyamiyorum ne yazik ki. Sizin bildiginiz bir verileri varsa duymaktan
memnun olurum.
“sadece zorlanan ve tehlikeli olan cinsel ilişki (çocuk dahil) yasaklanmalıdır” iddiasını
ortaya sürenler için aynen dediğiniz gibi hasar (utanç ve onur kavramında kırılma)
almışlar denilebilir mi?
Denilemezse neden?
Hasarda utanc ve onur kirikligindan kastim, utanc ve onur kirikligi hissetmek idi. Eger
bu kisiler utanc ve onur kirikligi hissetmiyorlarsa bunlari soylerken, buradan hasarli
72
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olduklari sonucunu cikaramayiz (bu hasarli olmadiklari sonucunu cikarabiliriz
anlamina gelmez).
Bu kişilerin izlemiş olduğu mantık zinciri sonucunda telaffuz ettikleri aynı cümle için
”aldıkları hasar sağlıklı tercih yapabilme yetisi gelişmiş bir bireyin tercihi sonucu
oluşmuş olamaz”denilebilir.
Sizin dunya gorusunuze gore, belki. Ben demiyorum.
Peki,bu iddiayı ortaya süren kişilerin hepsinin birden ortak /benzer hasar bırakacak
bir tecrübe yaşamış olduklarını söylemek mümkün mü?
Soylediklerine bakarak, hayir. Gecmislerinde boyle bir tecrube yasadiklari biliniyorsa,
mumkun. Biliniyor mu?
Hepsinin birden hasar bırakacak bir tecrübe yaşamadıklarını kabul edersek böyle
hasarlı sonuçlar doğurabilecek bir düşünce yapısına nasıl sahip olabilmişlerdir?
Dedigim gibi, yanlis onkabuller oldugunu dusunuyorum. Yanlis onkabullerden yola
cikarsaniz yanlis sonuclara varirsiniz. Bu mantik yurutme sisteminizin arizali oldugu
anlamina gelmez.
Yok bu hasarlı bir düşünce yapısının onay vermesi değildir derseniz de o halde bu
hasarsızlar nasıl ikna olmuş olabilirler?
(çocuk pornoculuğu suç olmaktan çıkarsa hasarsızlığı konusunda sizi ikna etmiş olur
mu?
Kalinla yazilmis yere cevap vereyim once: Olmaz. Onlarin nasil ikna olduguna gelince,
onlara sormamiz lazim. Burada ancak spekulasyon yapabiliriz.
“sadece zorlanan ve tehlikeli olan cinsel ilişki yasaklanmalıdır” şeklinde bir düşünce
toplumun geneline yayılarak,hakim olmuş ise çocuk pornoculuğunu “suç” olmaktan
çıkmaz mı?
Niye cikmayacagina dair epey uzun bir paragraf yazdim. Oradaki argumanlarimin
yanlis oldugunu dusunuyorsaniz, onun uzerinden tartisalim.
Anne ve baba çocuk pornoculuğunu suç olarak kabul etmediği taktirde çocuğu sex ya
da pornoya zorlamaya gerek kalır mı?
Kalmayabilir. Kalabilir de. Sorunun amacini anlasam, daha detayli bir cevap
verebilirim?
Böyle bir toplumda “tehlike ve hasar” tanımları anlamını değiştirir ya da yitirir mi?
73
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Tehlike ve hasar tanimlarini iki kaynaga dayandiriyorum: Bir, insanin hasar gordugunu
hissetmesi; iki, bilimsel bulgular (misal davranis bozuklugu diye bir tanim vardir
psikolojide ve hasar olarak kabul edilir). Tabii bunlar benim subjektif tanimlarim.
Çocuk pornoculuğunun artık “suç” olarak tanımlanmadığı toplumda evinizi kiraya
verdiğiniz kişilerin çocuk pornosu işinde olduğunu öğrendiğinizde “bunun ileride
sağlıklı tercih yapabilecek birey yetişmesine engel olacağını” düşünseniz dahi “polise
haber” vermek gibi bir tercihiniz olamayacaktır.
Boyle bir iddia gelecegini tahmin etmistim. O zaman ben de size soyle bir ornek
vereyim: Cinayetin artik suc olarak tanimlanmadigi bir toplumda, kiracilarimin katil
olduguu ogrendigimde bunun birisinin eninde sonunda olmesine neden olacagini
dusunsem dahi polise haber vermek gibi bir secenegim olmayacak. Degil mi?
Buradaki (bence) vurucu soru: Cinayet bir toplumda suc olmaktan cikar mi? Bence
cikmaz. Bu konuda insan toplumlarinin sagduyusuna guveniyorum. Tabii bu yine
subjektif bir guven, ama az cok insan tarihiyle bunu destekleyebilirim. Belli delilik
donemleri haric insan toplumlari belli normlari yasatiyor. O delilik donemlerinin nasil
engellenebilecegi sorusu ise zaten benim entelektuel mesaimin ciddi bir kismidir.
Cocuk pornosu falan gibi mevzularda insan toplumlari normlarini ne kadar korur
gercekte derseniz: Uyusturucu ve escinsel evliligin nicedir serbest oldugu ozgurlukler
ulkesi Hollanda’da 2006′da yapilan bir ankete gore halkin %82’si Hollanda
hukumetinden bu partinin secimlere katilmasini yasaklamasini istiyor. Iste
escinsellere karsi hosgorulu Hollanda halkinin PNVD’ye bakisi.
PNVD’nin Zorlanan ve tehlikeli olan cinsel ilişki yasaklanmamalıdır derken çocukları
da dahil etmesi,kurdukları mantık zinciri sizin çocuk pornosunu onaylamanız için
yeterli olabiliyor mu?
Olamiyor ve soyledigim gibi, niye olamayacagina dair uzun bir paragraf yazdim.
Toplumu suçun artık suç olmadığına ikna edecek hasarlılar elbette olabilir.Bir eylem
artık “suç” olarak tanımlanmıyorsa “daha güzel bir dünya”ya doğru yol alıyoruz mu
demektir?
Dedigim gibi, insanligin sagduyusunda guveniyorum. Ayrica bazi eylemlerin artik suc
olarak tanimlanmamasi hakikaten daha guzel bir dunya da getirmistir. Bir zamanlar
kolelerin sahiplerinden kacmasi suctu, hatirlatirim.
mesela ben size bir çocuk pornocusuna dairenizi verir misiniz diye soru sorabilirim…
Boyle bir sorunum olmaz ki. Cocuk pornoculugu suctur.
74
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Suçların tanımı toplumsal mutabakatla yapılır.Çocuk pornoculuğunu “suç” olmanın
dışında ahlaken/vicdanen red edemediğimizde nasıl olup da “suç” tanımı altında
tutacağız?
Tutamayiz da, niye ahlaken ve vicdanen ret etmeyelim ben de bunu anlamiyorum?
104.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
mesela konunun açıklığa kavuşması için sorduğum sorulara hala cevap alamadım.
mesela eşcinsel evliliği serbest bırakan hollanda, çok eşli evlilikleri de serbest
bıraksaydı o toplumsal yapıya “ileri toplumsal yapı” diyecek miydik?bu birinci
sorumdu
Ben derdim.
ikincisi benim dairemi kime vereceğime bile karışmaya niyetli liberal arkadaşlara,
dairelerini 4 eşli bir erkeğe verirler miydi diye sormak istiyorum.
Buna cevabimi daha once verdim, evet verirdim.
105.
Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
onur kardeşim,
o zaman size diyeceğim birşey yok. benimkine yakın olmasa da en azından tutarlılığa
saygı duyarım. sevgiyle
106.
Yazan:eg Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
bu arada onur kardeşim, ben daire örneğini direkt yan dairem diye düşünüp
vermiştim, yaşam alanı konusunu örneklendirmek için… yoksa bir yatırım aracı olarak
ben şurada iken oranın bilmem ne kadar uzağındaki bir daireden değil. zaten böyle bir
“yatırımcılık ruhu” benim yaşam biçimime eşcinsel evlilikten daha zıt birşeydir.
107.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Asla savunmuyorum ama olaya rıza noktasından yaklaşırsanız bir erkek ve evli olduğu
dört kadın karşılıklı olarak rıza gösterdiyse o zaman onlarıda sosyal yaşam içinde
gayet normal karşılayalım,bunu sindirebilecek kimse var mı?
Sadece bunu degil, bir kadina dort kocayi da sindiririm.
Konu buraya geliyor çünkü eşcinsel yaşam tercih özgürlüğü savunulurken ‘bireyin
nefsi isteklerinin o yönde olması’ noktasından savunma yapılıyor….
75
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
…Ev sahiplerinin evini kime kiraya vereceği noktasında her adımına müdahale eden
baskıcı bir otorite neden aynı özgürlük ve tercihler noktasında homoseksüellere rahat
davranıyor?Ev sahibi-kiracı ilişkisi de karşılıklı rızaya bağlı değil midir?Ev sahibi
homofobik oluyor,homoseksüeller baskı altında kalmış oluyor,anlayamıyorum!
Cemile hanim, liberaller herhangi bir ozgurlugu savunmak icin sebebe (yani sizin
deyiminizle noktaya) ihtiyac duymazlar. Ozgurluge sebep saglamak gibi bir anlayis
liberalizmde yoktur. Ancak ozgurluklerin kisitlanmasina (yasak yani) sebep
saglanmalidir. Bunun icin ev sahibinin kirada keyfiyetine yasak icin birtakim sebepler
ortaya koymaliyim, ama escinsellerin istedigi gibi yasama ozgurlugu icin herhangi bir
sebep gostermeme gerek yoktur. Peki ev sahibi-kiraci arasindaki iliskiye niye
sinirlama istiyorum, bunun sebebini epey ayrintili anlattim. Eger o aciklamamda
anlamadiginiz veya karsi ciktiginiz bir taraf varsa, onun uzerinden tartisabiliriz.
108.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Onur bey,
sanırım anlatamıyorum.Size liberalizm tanımı sorduğumu hatırlamıyorum.Bakarsanız
görürsünüz ki sorularım liberaller üzerinden değil homoseksüel tercihlere ‘nefis ve
rıza’ örnekleri ile alan açmaya çalışanların verdiği örnekler ile ilgilidir.Yani soruların
muhatabı liberaller değil,soruna ‘nefs ve rıza’ gibi çözümler(nedenler) getirenler ile
ilgilidir.Üstünüze alınıp,liberal dilden cevaplama ihtiyacınızı anlamış
değilim.Liberalizm kabullerim ve eleştirilerim için ki yukarıda bir cümle ile bir eleştiri
getirdim,ile ilgili olarak daha sonra liberalizm başlığı altında konuşabiliriz.Zaten konu
bir hayli yorucu buraya sığabileceğini sanmıyorum.
Ayrıca o ‘noktaya’(özgürlüğe neden arama) ihtiyaç duyulmuş ki ‘rıza ve nefis’
örnekleri ile nedenleştirilmiş.Şimdi bu cevaplar liberaller tarafından geliyorsa bu siz
ve o liberallerin özgürlüğe nedensellik arama(ma) durmuna karşın yasakçılığa
nedensellik arama paradoxu arasındaki konudur.Yok eğer bu cevaplar liberal
olmayanlar arasından geliyorsa bu konuya sizin verdiğiniz cevap yine
yetersizdir,kısmen gereksizdir.
Anlatabiliyor muyum?
Sonuç olarak…İnsanların kendi cinsleri ile ilişkiye girme hakları ve tercihleri olabilir,ki
saygı duyulmalıdır bu tercihleri nedeniyle baskı,şiddet ve ötelemeye maruz kalmaları
evet homofobidir ve ben karşısındayım, karşısında olduğum için de homofobik etiketi
kabul etmiyorum ama lütfen bu tercihi yapan insanlar ile ilişkilerimi düzenlememe
yani benim tercihim olan,nedene ihtiyaç duymayan özgürlüklerime homofobiksin
yaklaşımında bulunulmasın.Bu ince noktayı yakalayabiliyor musunuz?
76
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yakaladıysanız konu kapanmıştır.Yok yakalayamadıysanız yorucu olması nedeniyle
yine benim açımdan konu kapanmıştır.Dinlenip,zihnimi temizlediğim bir zamanda
başka bir başlık altında saygı çerçevesi dahilinde yine konuşuruz :))slmlar
109.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Anlatabiliyor muyum?
Evet.
Bu ince noktayı yakalayabiliyor musunuz?
Ona da evet. Ama su soruyu da sordugunuzu hatirlatirim:
Ev sahiplerinin evini kime kiraya vereceği noktasında her adımına müdahale eden
baskıcı bir otorite neden aynı özgürlük ve tercihler noktasında homoseksüellere rahat
davranıyor?Ev sahibi-kiracı ilişkisi de karşılıklı rızaya bağlı değil midir?
Yazdiklarimin bir kismi buna cevapti.
110.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 26, 2009 | Reply | Edit
Onur bey,
yazmamaya kararlıydım ama nezaket göstermişniz,nezaket gösteriyorum :)
Evet,evetler kısmı anlaşılması hususunda sevindirici.
Özgürlüğün nedensilliğine dokunulmayıp,yasakçılığın nedensenellğine dokunmak
benim liberalizm eleştirimdir.Bunu paradox olarak kabul ediyorum.Geniş bir zaman
da üzerine konuşmak üzere…
111.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: May 27, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Suçların tanımı toplumsal mutabakatla yapılır.Çocuk pornoculuğunu “suç” olmanın
dışında ahlaken/vicdanen red edemediğimizde nasıl olup da “suç” tanımı altında
tutacağız?
Tutamayiz da, niye ahlaken ve vicdanen ret etmeyelim ben de bunu anlamiyorum?
Detaylı bir şekilde yanıtlamış olduğunuz yorumumda bunun cevabı vardı:
Ve üstüne üstlük ortadaki bunca veriye rağmen bu düşünceniz nedeniyle (ki doğru
olduğunu delillendirip (!)dillendirerek arkasında durursanız) birileri sizi “aldığı bir
77
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
hasar(utanç ve onur) nedeniyleye sağlıklı tercih yapamayan birey olarak tanımlayacak
ve sizi ikna etmek için dört koldan uğraş vereceklerdir.
Endişem,ahlaken ve vicdanen böyle bir durumu red edememe ortamının
gelişebileceği.(siz delilik seviyesini uygun görmüşsünüz)
Elimden geldiğince anlayamadığınız söylediğiniz kısmı açıklamaya çalışayım.
Cocuk pornosu falan gibi mevzularda insan toplumlari normlarini ne kadar korur
gercekte derseniz: Uyusturucu ve escinsel evliligin nicedir serbest oldugu ozgurlukler
ulkesi Hollanda’da 2006′da yapilan bir ankete gore halkin %82’si Hollanda
hukumetinden bu partinin secimlere katilmasini yasaklamasini istiyor. Iste
escinsellere karsi hosgorulu Hollanda halkinin PNVD’ye bakisi.
% 18 ! azimsanacak bir sayı değil.
Hollanda Nufusu:16,715,999 (July 2009 est.)
0-14 yaş:%17,4=2.875.872
14 yaş üzeri nüfus:13.840.127
14 yaş üzeri nüfusun % 18 ‘i evet diyor:2.491.222
Roman Catholic 30%,=5.014.799
Dutch Reformed 11%, =1.838.760
Calvinist 6%, =1.002.960
other Protestant 3%, =501.480
Muslim 5.8%, =969.528
other 2.2%,=367.752
none 42% (2006)=7.029.720
Sizce bu % 18 lik evet diyen kesim bu inanç dağılımının neresinde yer alıyordur?Sizin
için bu bir tür veri olarak kabul edilir mi bilemiyorum?Yine bu veri ile onların nasıl
ikna olduğunu onlara sormadan, spekulasyon yapmadan da tahmin edebilir miyiz
dersiniz?
Dutch 80.7%,
EU 5%,
Indonesian 2.4%,
Turkish 2.2%,
Surinamese 2%,
Moroccan 2%,
Netherlands Antilles & Aruba 0.8%,
other 4.8% (2008 est.)
Çocuk pornoculuğunun artık “suç” olarak tanımlanmadığı toplumda…….
78
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Buradaki (bence) vurucu soru: Cinayet bir toplumda suc olmaktan cikar mi? Bence
cikmaz. Bu konuda insan toplumlarinin sagduyusuna guveniyorum. Tabii bu yine
subjektif bir guven, ama az cok insan tarihiyle bunu destekleyebilirim. Belli delilik
donemleri haric insan toplumlari belli normlari yasatiyor. O delilik donemlerinin nasil
engellenebilecegi sorusu ise zaten benim entelektuel mesaimin ciddi bir kismidir.
Zaten bir eylemi yasak olarak kabul edebilmelerinin yegane kistasi, baskalarinin
ozgurlugunu/haklarini/kisisel butunlugunu gaspetmemesidir. Cocuk pornosu da bu
kistasa gore liberal bir zihniyetle suc olarak etiketlenebilir.
Birileri çıkıp “çocuk pornoculuğu, çocuklara yetişkinlerden daha büyük psikolojik ve
fiziksel zararlar verebilir.Bu nedenle yasaklanıp, suç kapsamında
tutulmalı”dediğinde PNVD li biri de “There is no consensus among scientists about
the age of sexual consent ….”diye başlayıp “Çocuklar için pornoda oynamak
potansiyel olarak tehlikeli bir eylem değildir. Bu yasaklanamaz/gasp edilemez
çünkü bir eylemin yasak olarak kabul edebilmesinin yegane kistasi, baskalarinin
ozgurlugunu/haklarini/kisisel butunlugunu gaspetmemesidir. Sadece zorlanan ve
tehlikeli olan cinsel iliski yasaklanmalıdır,bunun için de legal age of sexual consent
12 olmalı”şeklinde “Herhangi bir suclama yoneltmeden oturup makul bir sekilde
onu yanlis dusundugune,çocuk pornoculuğunun, cinayet gibi öldürerek bir
başkasının yaşam hakkının gasp edilmesi olmadığına ikna etmeye calisabilir.”
Among scientists ile başlayan bir cümle,özgürlüğünün kısıtlandığını ve bu alanın
genişletilmesi gerektiğini söyleyen her talep sahibinin çıkış noktası olarak başvuracağı
makul bir yöntem olarak kabul edilir. Legal bir talep için bilimsel dayanak aranması
elbette kabul edilebilir bir yöntemdir.Legal düzenlemeler(suç) için bilimsel veriler tek
kaynak mıdır?(laik!?)
Hak ve özgürlükler için kıstas “başkasına zarar vermek” noktasında gelip
düğümlendiği için öncelikli olarak yasaklamaya neden olan zararın “zarar” olmadığı
bilimsel verilere dayandırılarak ispat edilmek zorundadır.(laik meşruiyet!)
Among scientists denilerek zarar tanımı yapan bir toplumda “toplumun direklerini
çürüttüğü için tehlikelidir” cümlesinin anlamı olmayacaktır.Anlamlı olabilmesi için o
çürümüşlüğün de “Among scientists“ denilerek açıklamasının yapılması
zorunludur.Aksi taktirde bu cümle homofobik olarak tanımlanır.
Anksiyete bozuklukları.Bilim dalı psikiyatride bir grup hastalığın genel adı olarak
tanımlanıyor.Homofobia da bu başlık altında yer alıyor.”Hate speech” olarak
legalleşip ayrımcılık suçunun temeli olarak kabul görmekte.
Hak ve özgürlükleri için yola çıkmış PNVD’lilerden bir kısmı ile hasar araştırmasına
kalkışan/konuşan/delil sunan vs. bir “bilim adamı”ın homofobik olmakla itham edilme
ihtimali varmıdır?
79
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Akademik kimlik!
Buraya kadarki açıklamadan da anlaşılacağı üzere çocuk pornoculuğunun önünde
duran legal engel (suç tanımı), başkasına zarar verme olmadığı bilimsel verilerle ispat
edildiğinde rahatlıkla kaldırılabilir.
Tehlike ve hasar tanimlarini iki kaynaga dayandiriyorum: Bir, insanin hasar gordugunu
hissetmesi; iki, bilimsel bulgular (misal davranis bozuklugu diye bir tanim vardir
psikolojide ve hasar olarak kabul edilir). Tabii bunlar benim subjektif tanimlarim.
Hissetmek;bilimsel bulgu olarak psikoloji içinde yer alır.Sonuçta sizin de tehlike ve
hasar tanımlarının tek kaynağa dayanıyor,bilime.
ama bilimsel calismanin ciktisi daha guzel bir dunya (veya tahayyulu) degildir.
Hak ve özgürlüklere laik meşruiyet temin etmek,düzen oluşturup,korumak “daha
güzel bir dünya” oluşturmak amacıyla girişilen bir faaliyet değil midir?O halde nasıl
oluyor da çıktısı daha güzel bir dünya oluşturmak olmayan bilim tek araçmış gibi !
kullanılıyor ve onun dışındaki tüm dinamikler yok sayılabiliyor?
Toplumsal sağduyu!
Buradaki (bence) vurucu soru: Cinayet gibi bir suç olma niteliği olmayan çpcuk
pornoculuğu bir toplumda suc olmaktan cikar mi?
Bu soruya da vicdanve ahlak gibi sağduyunun da modifiye edilebilirliğini göz önünde
bulundurarak “Bence cikmaz.” diyebilir misiniz?Hollanda da % 18 evet çıkabilir
demiş!Bu oranın delilik dönemine(sanırım niceliksel) sebep olmaması için ne
yapılabilir?Entelektüel mesainiz içinde olduğu ve az çok insan tarihiyle
destekleyebileceğiniz için sordum.
Bu konuda insan toplumlarinin sagduyusuna guveniyorum.
Toplumların sağduyusu nasıl gelişir/oluşur/biçimlenir?
Sağduyu/önkabullerin doğruluk sınaması için başvurulan tek kaynak olarak bilim ve
bilimsel veriler yeterli olabilir mi?
Bu çıktıları yeterli bulmayanlar sadece homofobikler midir?
Anksiyete/endişe;Canlıların dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir.
Bireyin kendisi ve varsa çocuğu için bu endişe/koruyucu tepki(kaynak sadece dini bir
inanç da olabilir) ortadan kalktığında ısrarla üzerinde durulan, altı çizilen zorlama
80
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
denilen mesele de kendiliğinden hallolacktır..Herşey akli bir nedene dayandığı için
rıza’nın önünde hiçbir engel yoktur artık.
Although much research has examined the possible genetic, hormonal,
developmental, social, and cultural influences on sexual orientation, no findings
have emerged that permit scientists to conclude that sexual orientation is
determined by any particular factor or factors.
Müslümanin örnek bir yasam sürmesi ve “ötekileri” kendine özendirmesi
gerekiyor.(Mehmet Yılmaz)
Müslümanların böyle bir düstur ile sosyal ve kültürel etkilerin bir parçası olmayı red
etmesi ve bunu deklare etmesi elbette ki homofobi olarak adlandırılamaz.Bu
düsturda zaten başkasına zarar vermek yer almıyor.
Ben iki grubun davranislarinin gercekte farkli oldugunu ispatlayin diyorum, siz
diyorsunuz ki modernite caginda ahlak yeterince gelismedi, bilim de yardimci olamadi
ve bu tehlike arzediyor. Birbirinden bu kadar farkli konularda soz soyluyorken siz
bana soyleyin soyledikleriniz yeterli mi?Bu soylediklerinize karsi degildim ki zaten?
Belki şimdi birbirinden farklı konulardan söz söylemediğimi daha anlaşılabilir
yeterlilikte açıklayabilmişimdir.
Voley ile kafalarımızın uyuşmadığı nokta da açıklığa kavuşmuştur sanırım.(Bu arada
okumadım,bilmiyorum yazdıklarınıza göre cevap verdim)
112.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 27, 2009 | Reply | Edit
Sayin Merakil,
Yazinizi biraz daginik buldum, onemli gordugum noktalari elimden geldigince
toparlayayim:
% 18 ! azimsanacak bir sayı değil…
Buradaki (bence) vurucu soru: Cinayet gibi bir suç olma niteliği olmayan çpcuk
pornoculuğu bir toplumda suc olmaktan cikar mi?
Bu soruya da vicdanve ahlak gibi sağduyunun da modifiye edilebilirliğini göz önünde
bulundurarak “Bence cikmaz.” diyebilir misiniz?Hollanda da % 18 evet çıkabilir
demiş!
Hayir dememis. Ne demisim:
81
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
halkin %82’si Hollanda hukumetinden bu partinin secimlere katilmasini yasaklamasini
istiyor.
Yani %18′in dedigi tek sey bu adamlarin secime girmesini engellemeyin. Bu, o
adamlarin taleplerinin hakli oldugunu kabul ettikleri anlamina gelmez. AKP’nin
secimlere ozgurce girme hakkini savunuyorum diye, AKP’nin politikalarinin
dogrulugunu kabul etmis mi olurum? %18 demokratligin icabini yerine getirmis,
halkin sagduyusuna guvenmis.
PNVD’nin politikalarina verilen destegi olcmenin yolu, aldigi oyu saymaktir, secimlere
girme hakkini savunanlari saymak degil. Peki PNVD ne kadar oy almistir?
Wikipedia’dan aliyorum:
In October 2006, it became clear that the party did not receive enough signatures to
partake in the 2006 elections.[5] The party would have had to raise 570 public
declarations of support from Dutch citizens in order to field candidates in
parliamentary elections.
Son cumleden anladigim kadariyla, PNVD secimlere bile katilamamis zira yasa geregi
gereken 570 imzayi bulamamis. Yani koca Hollanda’da PNVD’ye destek veren 570
kisi yok! E 570 de az bir sayi afedersiniz de. Hollanda’nin katilini hirsizini toplasaniz
570′i bulur da gecer.
PNVD li biri de “There is no consensus among scientists about the age of sexual
consent ….”diye başlayip
Bu “among scientist” meselesi yeni bir tartisma degildir. Kuresel isinma konusunda
da, nukleer kis konusunda da ciddi tartisma konusu olmustur. Siz iddia ediyorsunuz ki,
eger kesin bilimsel konsensus yoksa her sey serbest birakilabilir. Halbuki risk diye de
bir faktor var ortada. Bu risk ile kisitlanmasi gundemde olan ozgurluk tartilir, ona gore
karar verilir. Bilim adamlarinin bir kismi “12 yasinda cinsel iliski sorun olmaz” dedi
diyelim. Bir kismi da hayir olur diyor. Ortada kisitlanmasi gundemde olan sey ne? Bir
cocugun cinsel ozgurlugu. Risk ne? O cocugun o an veya ileride ciddi hasar gormesi.
Bu iki faktor gozetilerek bir secim yapilir. Gordugunuz gibi bilim yasak secimlerinde
tek dayanak degil. Ortada konsensus yoksa benim secimim yasaklama yonunde
olurdu.
Among scientists denilerek zarar tanımı yapan bir toplumda “toplumun direklerini
çürüttüğü için tehlikelidir” cümlesinin anlamı olmayacaktır.Anlamlı olabilmesi için o
çürümüşlüğün de “Among scientists“ denilerek açıklamasının yapılması
zorunludur.Aksi taktirde bu cümle homofobik olarak tanımlanır.
Bilmiyorum psikolojide nasil tanimlaniyor, ama benim fobi tanimim asilsiz korkudur.
Akilci, asli olan korkuya fobi demem. Birisi toplumun direkleri curuyecek dediginde
82
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“nasil?” sorusuyla karsilastiginda tatmin edici bir izah veremiyorsa korkusunun asilsiz
olduguna hukmederim.
Insanlarin hayatta musibet olarak gordugu seyler cesitlilik gosterir. Benim icin
escinsellik toplumlar icin bir musibet degildir, ama kitlesel fobi bir musibettir. Misal
Islamofobi diye bir sey var diyor buradaki dindar arkadaslar, ki katiliyorum. Bir
kitlenin Islamofobik oldugunu iddia eden kisiler, bu kisilerin korkularinin aslinda akilli
mantikli oldugunu mu dusunuyorlar? Hayir. Peki bu korkunun neticesi ne oluyor?
Neticenin ne oldugunu goruyoruz. Sizce, Islamofobinin sonuclari hafif mi olmustur?
Insanlari kitlesel olarak korkutarak akillarini igdis etme fasizmin en buyuk
numarasidir. Siz de muhtemelen bunun magdurlarindan biri olmaniza ragmen,
tehlikenin ciddiyetinin farkinda olmadiginizi dusunuyorum. Kitlesel fobiyle saka
olmaz, Alman ruhunu curutecek diye ne akilla ne de bilimle zerre alakasi olmayan bir
korku yuzunden 6 milyon kisi olduruldu hatirlatirim. Yine kimyasal silah var, nukleer
silah var, Amerika’yi patlatacak diye hicbir zaman delillerle ispatlanamamis bir korku
yuzunden Irak’ta olenleri, yasayanlarin surunmesini hep beraber izliyoruz. Kitlesel
akilsiz korkunun yol acabilecegi sonuclar icin daha kac ornek vermeliyim size?
“Escinseller toplumun direklerini curutecek” korkusu, onlarin topluca
katledilmelerine kadar gidebilir. Abarttigimi dusunenler yukarida verdigim orneklere
ve daha fazlasina baksin. Yahudinin Alman ruhunu curuttugu, escinsellerin toplumun
direklerini curuttugunden cok daha sacma bir korkuydu.
Hissetmek;bilimsel bulgu olarak psikoloji içinde yer alır.Sonuçta sizin de tehlike ve
hasar tanımlarının tek kaynağa dayanıyor,bilime.
Her zaman degil. Davranisci psikoloji diye de bir sey var mesela. Onlar hissetmeyi
bilimsel bulgu falan olarak almazlar.
Hak ve özgürlüklere laik meşruiyet temin etmek,düzen oluşturup,korumak “daha
güzel bir dünya” oluşturmak amacıyla girişilen bir faaliyet değil midir?O halde nasıl
oluyor da çıktısı daha güzel bir dünya oluşturmak olmayan bilim tek araçmış gibi !
kullanılıyor ve onun dışındaki tüm dinamikler yok sayılabiliyor?
Hangi dinamik yok sayilmis?
Ortada bir uzlasmazlik varsa, bilim sadece somut dunyanin gerceklerini verebilir size.
Gercegi kullanarak dogruyu bulmak baska dinamiklerin isidir, bilim boyle bir misyon
ustlenemez. Demek ki baska dinamikler de varmis.
Bilim tek arac olarak aliniyor olsaydi, butun laik toplumlarin Skinner’in hayalindeki
gibi bilim adamlarinin oligarsik diktatorlukleri olmus olmasi gerekirdi. Oyle olmadigi
acik.
83
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Toplumların sağduyusu nasıl gelişir/oluşur/biçimlenir?
Neye dair sagduyu? Ahlaka, vicdana mi? Gercege mi? Bunlar farkli seylerdir.
Sağduyu/önkabullerin doğruluk sınaması için başvurulan tek kaynak olarak bilim ve
bilimsel veriler yeterli olabilir mi?
Somut dunyanin somut gercekligi icin, evet. Diger alanlar icin, hayir.
Bireyin kendisi ve varsa çocuğu için bu endişe/koruyucu tepki(kaynak sadece dini bir
inanç da olabilir) ortadan kalktığında ısrarla üzerinde durulan, altı çizilen zorlama
denilen mesele de kendiliğinden hallolacktır..Herşey akli bir nedene dayandığı için
rıza’nın önünde hiçbir engel yoktur artık.
Hakikaten asli astari olmayan bir tepkinin ortadan kalkma ihtimali sizi niye bu kadar
dehsete dusuruyor?
Belki şimdi birbirinden farklı konulardan söz söylemediğimi daha anlaşılabilir
yeterlilikte açıklayabilmişimdir.
Ne yazik ki hayir.
Son bir sey soyleyecegim. Yazilarinizdan cikardigim kadariyla pozitivizmle akilciligi
birbirine karistiriyorsunuz. Ayn Rand’in Skinner elestirisini okursaniz, soylemeye
calistigim seyin gozunuzde daha cok netlik kazanacagini dusunuyorum.
113.
Yazan:snowqueen Tarih: May 27, 2009 | Reply | Edit
“toplumun sağlığı”, “ailenin korunması”falan bunlar çok iki yüzlü yaklaşımlar. Bugün
Taksim’de eşcinsel, travesti ve transeksüellerin (LGBT)yürüyüşü vardı. İşlenen “şiddet
cinayetleri” ve “cinsel ayrımcılık”yüzünden.
“TRAVESTİYE İŞ VERMEM” söylemleri, cinsel yönelimleri farklı insanları fuhuşa itiyor
ve sonra kalkıp “hedonizm”, “tolumun ahlakına mugayyir davranışmar” tanımı
yapmak, toplumun ikiyüzlülüğünü gösteriyor. Buna “eşcinsele ev vermem”,
“apartmanımda istemem”,”çocuğumun öğretmenin eşcinsel olmasını istemem”gibi
söylemler de dahil.
Amargi’den Esmeray’ın dediği gibi, toplum bu cinayetlerin neresinde önce vicdanını
sorgulasın. Müslüman ahlakı da değil bu “ataerkillik” ve hatta tipik “orta sınıf ahlakı”.
Böyle toplumlarda nedense “alaksızlar” genelde daha dürüsttür.
114.
Yazan:çuvaldız Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
84
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Merhaba SnowQueen,
“toplumun sağlığı”, “ailenin korunması”falan bunlar çok iki yüzlü yaklaşımlar. Bugün
Taksim’de eşcinsel, travesti ve transeksüellerin (LGBT)yürüyüşü vardı.
Snowqueen,lütfen bana bu yürüyüşünün “şiddet cinayetleri” VE “cinsel ayrımcılığa”
karşı olduğunu ispat edebilir misin? İspat edebilmen için bu yürüyüşün bir eşcinselin
cinsel ayrımcılık nedeniyle şiddet görmeden(içimizden biri!) yapıldığını söyleyebilmen
gerek.
Bu yürüyüşle ilgili kendi sitelerinde yapmış oldukları açıklama;
Bu sadece cinsel ayrımcılığa dayalı şiddet cinayetlerine karşı bir yürüyüş.
22 Mayıs’ta, Ankara’da evinde bıçaklanarak öldürülen trans arkadaşımız Çağla’nın
ardından anma ve protesto eylemleri 4 şehirde devam ediyor.
Ankara’da evinin önünde yapılan anma ve protesto eyleminin ardından dün de
İstanbul’da LGBT Hakları Platformu öncülüğünde bir araya gelen grup, Galatasaray’a
yürümek için Taksim’de toplandı. Üzerinde “NEFRET” yazan bir bıçak maketiyle
yürümek isteyen grubu polis engelledi.
“Nefret söylemini durdurun! Travesti ve Transseksüeller vardır, alışın!”
İstanbul’da yapılan eylemin ardından yapılan açıklamada, son üç yılda cinsel
yönelimleri, cinsiyet kimliği nedeniyle 29 eşcinsel ve transseksüelin öldürüldüğü
belirtildi ve “Nefret söylemini durdurun! Travesti ve Transseksüeller vardır, alışın!”
denildi.
Nefretten bahsederken nefrete kapılmamak ve iki yüzlülükten bahsederken de biraz
daha dikkatli olmak gerek!
İstemediğini söylemek iki yüzlülük değildir.
Toplumun tepki duyduğu onaylamadığı bir eğilimi onaylanmayan başka bir eğilime
kaynaklayarak aradan yırtmaya çalışmak ise iki yüzlülük olarak tanımlanabilir.
Toplumun tepki duyduğu olaylarda çeşitli sebeplerle ahlaksız ama dürüst
olunamazken orta sınıf ahlakını muhakeme etmeye kalmak çok da tutarlı olmuyor!
Özlem hanımın Taş atan çocuklar başlıklı yazısında çocuklara karşı şiddete hayır diyen
yorumunu aradığımı da itiraf edeyim.
Lambdaistanbul Lezbiyen Gey Biseksüel Travesti Transseksüel (LGBTT) Dayanışma
Derneği tüzük amaçları:
• LGBTT bireylerin özgürlükçü değerleri benimsemeleri, varoluşlarını
gerçekleştirmeleri ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın
85
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
gelişmesine bireysel toplumsal, kültürel davranışlarla katkıda bulunabilmelerine
destek olmaktır.
115.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Pes…
Tamam kabul ben homofobik bir müslümanım(!).Komşu edinmemek,arkadaş
edinmemek,ötelemek sureti ile tüm homoseksüllerin katledilmesinin tetikçiliğini
yapıyorum(!).Konforuma düşkün ve duyarsızım(!).Alakadar ve iki yüzlüyüm(!).Mikro
liberallğimden,makro liberalliğe adım atamıyorum(!) :)))
Homoseksüllere ’sapık’ diyen (haşa)zalim Allah’ın yarattığı zalim olmayan,duyarlı ve
Allah’tan daha merhametli olduğunu ilan eden tanrı
ikonası,ahlaklı,dürüst,özgürlükçü,duyarlı,vicdan sahibi,toplum ve birey kurtarıcı
insanlar kadar duyarlı değilim,bundan utanç ve haya duyuyorum(!).Oturduğum
yerden konforumu bozmamak adına yaptığım tüm rahat tavırlarımın yol açtığı
sonuçları bana dayatan duyarlı arkadaşlara ‘madem bu kadar duyarlı ve vicdanlısınız
yarından tezi yok o Abd afyonu liberal jargondan edindikleri insan üstü duyarlılıklarını
sırt çantalarına alıp dünyanın her köşesinde getirdiği sistemlere aşık
oldukları,merhametli ve duyarlı batılı kafalarını başlarının üstüne alarak beslendikleri
kaynak batının yaptığı zulümlere tepki vermek amaçlı
Nijer,Çad,Sudan,Pakistan,Afganistan,Filistin,Doğu Türkistan,Irak gibi ülkelerde
katledilen milyonlarca ‘genel kabullerin dışında tercih yapmamış’ insanın haklarını
aramaya gitmelerini tenbihliyorum’.Ben o kadar yürekli ve merhametli
değilim.Sizlerin bu yürekli tavırları sizleri gözümde o kadar yüceltti ki dünyanın tüm
zulmüne karşı gelecekmişsiniz gibi düşünüyorum,lütfen o insan yanlarınızla bunu
yapın’ diyorum.Kurtarın insanlığı…plzzz
Gidecekler olursa uçak biletleri benden…Şimdi onlarca evimi ayrımcı ve faşist bir
kafayla kiraya vermediğim homoseksüllerden edinemediğim kira gelirinin yol masrafı
olarak kabul etmeyecek onurlu arkadaşları bir kez daha alkışlamak istiyorum.(!)
Eğer yarından tezi yok yola çıkarsanız ben iki yüzlülüğü kabul ediyorum.Yok eğer
saydığım zümreye zerre empati beslemeyip sırf homoseksüel tercihler üzerinden
duyarlılık gösteriyorsanız sizden iki yüzlüsü yok.
Homoseksüel tercihlere değil,kraldan kralcı olup,homoseksüel tercihler üzerinden
hedef kitleye saldırmanıza bozuğum :)
Seviyorum bu parçayı…
little things give you away
little things give you away
86
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
little things give you away
little things give you away
116.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
sn.Onur Çobaoğlu,
halkin %82’si Hollanda hukumetinden bu partinin secimlere katilmasini yasaklamasini
istiyor.
Yani %18′in dedigi tek sey bu adamlarin secime girmesini engellemeyin. Bu, o
adamlarin taleplerinin hakli oldugunu kabul ettikleri anlamina gelmez.
Peki bu durumda kalan % 82 nin engelleyin demesi ne anlama gelir?
Özgürlükler ülkesi,ayrımcılık yapmamak gibi bir değeri var edebilmiş demokratik bir
ülke olan Hollanda’da “bu adamları seçime sokmayın” demek neye işaret eder?
Toplumsal sağduyuya itimat etmediklerine mi?
Engellemeyin de seçime girsin adamlar diyen % 18 ise demokratligin icabini yerine
getirmis ve halkin sagduyusuna guven(ebil)mis.
Toplumsal sağduyuya güvendikleri için(%82 nin hayır diyeceğini bilmek!?) demokrat
davranabilmişler demek ki!
Uyusturucu ve escinsel evliligin nicedir serbest oldugu ozgurlukler ulkesi
Hollanda’da 13 milyon aklı başında yetikin ve eğitimli Holandalı’dan sadece 2,5
milyonu sağduyuluymuş o halde!
W.P dan yaptığınız ing. alıntıdan anlayabildiğim; bu partinin parlementer seçime
katılabilmesi için gereken sayıyı bile alamamış olması.Seçime katılsınlar, engellemeyin
diyen sağduyulu demokratlar 570 kişi bile değilmiş!!!
Siz iddia ediyorsunuz ki, eger kesin bilimsel konsensus yoksa her sey serbest
birakilabilir.
Hayır,nerden çıkardınız, ben öyle bir şey iddia etmiyorum.Ve bunu uzun uzun
açıkladım.Ama yine de tekrar olsa da ne demiş olduğumu kısacık(!) yazayım;
“bilimsel konsensus yok ama bu tarz bilimsel veriler de var” denilerek her şey serbest
olsun diyenler var diyorum.(eşcinsellik için yaptığınız alıntıyı hatırlayın ve bu verilerle
eşcinsel evliliklerin serbest olmasına vs..)
87
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Toplumsal sağduyuyu/konsensusu dikkate değer bulmayanlar var diyorum.Bunu
çoğunluğun azınlığa “değer” dayatması gibi takdim edenler var diyorum.Hatta bu
itirazı homofobik bulanlar var diyorum.
Halbuki risk diye de bir faktor var ortada. Bu risk ile kisitlanmasi gundemde olan
ozgurluk tartilir, ona gore karar verilir.
Ve aynen bunu diyorum.
Bilim adamlarinin bir kismi “12 yasinda cinsel iliski sorun olmaz” dedi diyelim. Bir
kismi da hayir olur diyor. Ortada kisitlanmasi gundemde olan sey ne? Bir cocugun
cinsel ozgurlugu. Risk ne? O cocugun o an veya ileride ciddi hasar gormesi. Bu iki
faktor gozetilerek bir secim yapilir. Gordugunuz gibi bilim yasak secimlerinde tek
dayanak degil. Ortada konsensus yoksa benim secimim yasaklama yonunde olurdu.
Hayır “bir çocuğun cinsel özgürlüğü değil” bu çabayı veren
yetişkinler.Neden?Çocuklar,kendi cinsel özgürlüklerinin bir parçası olduğu için!
Eşcinsellik için bilimsel bir konsensus yok.Bilim kaynaklı ya da değil toplumsal bir
konsensus da sağlanabilmiş değil.O halde eşcinselliği herkesin aynı şekilde algılaması
nasıl beklenebilir.Ve ”“Eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahtır, fıtrata aykırıdır ama
hoşgörüyoruz, devlet karışmamalı”(Tarık) demek neden yeterli bulunmuyor.
Risk ihtimalini göz önünde bulunduranlar “Fiili baskı ve şiddet çağrısı olmasa da,
potansiyel olarak buna açık kapı bırakan, en hafif tabirle “kültür merkezci” bir
yaklaşımı meşrulaştırıyorsunuz. ”(Tarık) şeklinde itham ediliyorlar ve homofobik
olarak etiketleniyorlar.
Bilmiyorum psikolojide nasil tanimlaniyor, ama benim fobi tanimim asilsiz korkudur.
Akilci, asli olan korkuya fobi demem. Birisi toplumun direkleri curuyecek dediginde
“nasil?” sorusuyla karsilastiginda tatmin edici bir izah veremiyorsa korkusunun asilsiz
olduguna hukmederim.
Akılcı ve asli korkunun denetlenemeyenidir, fobi.Kişinin yaşamını zorlaştıran bir etken
..vs.
Bu başlık altında eşcinselliğe olumlu yaklaşmayanların vermiş olduğu pek çok tatmin
edici cevap var.Ama bu cevapları verenlerin hemen hemen hepsi homofobik olarak
tanımlandılar.Buna,akılları iğdiş edilmiş muamelesi yaparak kitlesel
sindirme/susturma gayreti de denilebilir mi ?
….ama kitlesel fobi bir musibettir.
88
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Evet bence de.Durduk yerde mesnetsiz bir şekilde insanları konuşmaktan men etmek
homofobik olmakla itham etmek de bir fobidir.Bu fobi için bir araştırma yapıldığında
altından islamafobi çıkar mı dersiniz?
Siz de muhtemelen bunun magdurlarindan biri olmaniza ragmen,
Bilinç altıma sondaj mı yaptınız yoksa benim bilmediğim ama sizin bildiğiniz ortak bir
yaşanmışlık anınız mı var?
tehlikenin ciddiyetinin farkinda olmadiginizi dusunuyorum.
Böyle bir reklam sloganı vardı.Cumhuriyet gazetesi ve biz kaç kişiyiz diyen Tuncay
Özkan kullanmıştı.
bu kisilerin korkularinin aslinda akilli mantikli oldugunu mu dusunuyorlar? Hayir.
Peki bu korkunun neticesi ne oluyor? Neticenin ne oldugunu goruyoruz.
Evet,görüyoruz.
Alman ruhunu curutecek diye ne akilla ne de bilimle zerre alakasi olmayan bir korku
yuzunden 6 milyon kisi olduruldu ……..
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bunların hepsi çıkar uğruna korku
yaratmaydı.Homoseksüeller üzerinden yaratılan bir korku ve ardından temin edilecek
bir menfaat de yok üstelik.
Kimse homoseksüellerin mal varlığına yada petrol sahalarına göz dikmiş değil!Ya da
temsil ettiği iktidar gücüne!
Abarttigimi dusunenler yukarida verdigim orneklere ve daha fazlasina baksin.
Evet,sizin çocuk pornoculuğu ve PNVD nin varlığından demokratlık ve değer çıkarımı
yapmanızdan yola çıkarak abarttığınızı düşünüyorum.!
İnsanlık tarihine bakıp, tarihte de eşcinsellerin başına gelen kitlesel imhaların
olmadığını biliyor olmak,tehlike sinyalı veren delilik seviyesinde olunmadığını bilmek
entellektüel mesaisini bunun için harcayan sizin için yeterli bir veri olmalıydı diye
düşünüyorum.Bu nedenle de şimdi neden bu şekilde yazdığınızı anlamıyorum?
sizin farkında olup da benim olmadığım tehlike emareleri hakkında ikna edici kanıtlar
gösterebilir misiniz?
Aksi taktirde korkunuz, akıllı ve mantıklı olarak tanımlamaz maalesef!
Toplumların sağduyusu nasıl gelişir/oluşur/biçimlenir?
89
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Sorum açık.Çocuk pornoculuğunu suç olmaktan çıkarmayacağına güvendiğiniz
toplumsal sağduyu dan bahsediyoruz?
Neye dair sagduyu? Ahlaka, vicdana mi? Gercege mi? Bunlar farkli seylerdir.
Hepsi gerçek öyle değil mi?Gerçeklik için aynılık şartı arandığını bilmiyordum.
farklı olmaları ilişkisiz oldukları anlamına gelmiyor değil mi?
Hakikaten asli astari olmayan bir tepkinin ortadan kalkma ihtimali sizi niye bu kadar
dehsete dusuruyor?.
Dehşet mi?daha yazımın en başında “endişem” olduğunu yazmıştım üstelik.Delilik
dönemindeyiz diyorsanız buna dair delilleriniz varsa dehşete kapılma ihtimalim
olabilir.Ama elbette delillerinizin doğruluk sınamasını yaparım.
Ben de sizin de denk olmayan örnekler vererek değer tartışması yaptığınızı
düşünüyorum. Siz ve ben burada birbirimize“Herhangi bir suclama yoneltmeden
oturup makul bir sekilde “yanlis”olan için birbirimizi ikna etme kaygısı gütmeden
yeniden düşünmeye sevk etmeye çalışıyoruz.Bunun için kendi adıma size teşekkür
ederim.
Yazilarinizdan cikardigim kadariyla pozitivizmle akilciligi birbirine karistiriyorsunuz.
sadece akıl yoluyla doğrulanan insalık tarihine bakıp insan davranışları ile ilgili
niteliksel ve niceliksel bir bilgiyi geçerli sayan sizsiniz.Bunu dışında kalan tüm bilgileri
soyut dünyanın gerçek olmayan bilgileri için de gören de sizsiniz.Şimdi sadece akılla
kaynak aramak, kör bilimcilik tehlikeli olabilir dediğim için karıştıran benim,öyle mi?
117.
Yazan:snowqueen Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
@çuvaldız
Yorumunu pek anlayamadım. özellikle yürüyüşün “şiddet cinayetleri” ve “cinsel
ayrımcılığa” karşı olduğunu ispat(?) etme kısmını.
“istemediğini söylemek ikiyüzlülük değildir” demişsiniz. istemediğiniz şey basit bir
tercih değil, bir insanın varoluşu, böyle bir “istemeyiz” düşünce probleminden öte
heteroseksüel faşizmine gidiyor maalesef.
Eşcinsel olduğu için işten çıkarılanlar, travesti olduğu için iş verilmeyenler, ev
verilmeyenler…
@cemile bayraktar
Homoseksüeller katlediliyorsa toplumdaki ayrımcı, dışlayıcı tavırlara ve nefret
söylemlerine, hatta dildeki seksizme bile bakmak lazım. Esmeray’ın da bahsettiği
90
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
buydu ve LGBT’lere işyerlerinde kota konulması istekleri olduğunu söyledi. Bence
mantıklı.
118.
Yazan:eg Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
snowqueen,
siz benim iki soruma hala cevap vermediniz. bakın onur bey cevap verdi ve onun en
azından dürüst davrandığını (liberal düşünceyi bir tür körlük olarak görsem de en
azından tutarlılık iyidir)teslim ettim. sizden ise daha cevap alamadım…bir cevabını
alalım…dedim ya hollanda bir erkeğin 4 kadınla evlenmesine izin verseydi yine “ileri”
diyecek miydiniz hollanda’ya (ki bu soru zaten sadece size sorulmuştu) . ikinci sorum
ise yan dairenizi (onur bey uzak bir daire olarak algılamış, ben ona soruyu tekrar yan
daire olarak anlayıp öyle cevap vermesini de rica ediyorum) 4 eşi olan bir adama
kiraya verir miydiniz? cevapları önce alalım, sonra konuşalım bi-zahmet..
119.
Yazan:Mustafa Öner Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
İyilikler diliyorum tüm insanlara, Muhammed aleyhisselamın “ey Rabbim! bana
eşyanın hakikatini öğret…” duasına, bize de, bizlere de ya Rabb! diyerek selamlıyorum
hakikate ulaşmak gayretinde olanlarımızı, …
Nasıl dillendirip döksem yazın diline diye düşünürken has bir köylü olduğum gözüktü
ekranda, susmam gerek dedim, beni aşar dedim, ama “derin düşünce” sitesini tavsiye
eden bir yakınımın hatırına yazarak susmayı denemek istedim.
Zamanım elvermediği için tartışmaların ve yorumların büyük bir kısmını okuyamadım,
bundan dolayı mazur görülmek bekliyorum sizlerden…
Allah’a rağmen ilgili konular üzerinde haddini aşacak kadar cesur olmak, saçmalama
hakkını kullanmak beni endişelendirmedi değil. İnsanların davranışlarına dair en
temel ölçünün işaretini fıtrat verir diye düşünüyorum. Düşünce ve inançlarımıza bağlı
kabullerimiz ise hukuki tanımlar ve sonuçları doğurmuştur taa ilk ayak bastığımızdan
buyana alemi dünyaya. Bu çerçevede insanın cinsel tercihlerine dair tartışmanın
insanoğlunun zor bir gerçeği olması karşısında ki ilgili konularda Allah elçileri aracılığı
ile uyarmıştır bizleri! Evet bu insani bir sorundur ama Kitab-ı Kerim’de sorun ve
sonuçları tanımlanmıştır.
“Allah bilir siz bilmezsiniz” ile de Allah’a rağmen aciz bir yaratık olarak kendinizi
yeterli görmeye kalkışıp tanrılaşmayın diye de uyarmıştır bizleri!
Az bir tadımlık dünyada fıtratımızın kendi içsel diliyle “hamdolsun” diyerek verili
olandan sonsuz olana gideceği gerçeğini dikkate alırsak, adı konmuş davranış
bozuklukları karşısında kafaları ağırtırcasına uyarmak, olmadı bulaşıcı bir hastalık
boyutunda görüp nasıl tecrit edilebileceklerse üzerinde kafa yormak, olmadı
91
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
tercihlerine terketederek yalnızlaştırmak daha tutarlı gibi geliyor bana… Umarım
haddimi aşmamışımdır, Rabbim affetsin bizleri…
Farkında iseniz konuşmak istemiyor havasındayım, yani diyorumki çok fazla
dillendirmeye gerek var mı? Şiddetle uyarıp, varsa tedavi yolları(!) üzerinde yollar
aramak, çok yüksek çıkan seslerini ki bunu ilgili cürümleri bir hak olarak gördükleri
için bunu yapıyor ve sesleri ne kadar yüksek çıkıyorsa da fıtratı hırpalanmamış
insanlar tarafından tiksintiyle karşılanmakta ve de reddedilmektedir. Bütün bunları
geçerek diyorum ki Allah ve Resulü bir işte vermişse bir hüküm, sahi ey insanlar bizler
neyin peşindeyiz?
Dar bir zamana sıkıştırlmış bir değini olarak kabul ederseniz sevineceğim…
Eşyanın hakikatini öğretsin bizlere Rahman…
Not: Tartışmalarda ifade edilen görüşlerin bir çoğuna katımıyorsam da oldukça
istifade ettiğimi itiraf etmeliyim. teşekkürler
120.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
snowqueen,
siz sanırım anlamıyorsunuz?Ya da ben anlatamıyorum.Benim takıldığım nokta ‘dil ve
pratik’ ile homoseksüel tercihlere birlikte yaşadıkları insanların verdiği
tepkiler,ötelemeler değil.Yineleyeyim toplumda sadece baskı gören homoseksüel
tercihler yapanlarmış yaklaşımı,o nedenle ‘duyarlılık’ noktasında asıl ayrımcılık
yapanlar ‘homoseksüel başlıklar altına üşüşenler,sadece ve sadece onların
özgürlüğünü savunanlar,onun dışında bir başlığa tek yorum düşmeyenlerdir’.Sevgili
Çuvaldız’ın örneklediği gibi…
”Özlem hanımın Taş atan çocuklar başlıklı yazısında çocuklara karşı şiddete hayır
diyen yorumunu aradığımı da itiraf edeyim.”(Çuvaldız)
Bir yerde şiddet varsa ‘ne amaçla öldürüldüğünü bilmediğimiz’ insanların haklarının
aranması noktasında bu kadar hassassanız ben de size diyorum ki neden başka
konularda,şiddetin daha yoğun olduğu ortamlarda ‘tepkisizsiniz?’Her türlü şiddete
değil de tek türlü şiddete tepki verirseniz,samimiyetinize inanmam!Anlatabiliyor
muyum?
Bu arada bilgim yok,gerçekten merak ediyorum.Eşcinsel cinayetleri oranları,bu
cinayetlerin kaçının homofobik nedenler ile işlendiği konusunda dökümü olan
arkadaşlar varsa lütfen paylaşsın.
92
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ben de tercih hakkı olmadığı halde tercih yapmadığı halde sırf ırkı nedeniyle şiddet
görmüş insanların oranını sağlam dökümler ile paylaşacağım.
Şiddetin azı çoğu olmaz mantığıyla hareket ediyor da olsak,her türlü şiddete değil de
sırf tek türlü şiddete tepki verenler,neden şiddete tepki noktasında ‘ayrımcılık’
yaptıklarını itiraf etmiyor da kendileri dışındaki insanlara ‘yaptığınız ayrımcılık şiddete
davetiye çıkartıyor’ suçlamalarında bulunuyor?Ben ayrımcı isem, sen de ayrımcısın…
İşte Esmeray’ın sözüne katılıyorum,anlıyorum,hak veriyorum ve burada devreye
sokuyorum,aynı soruyu sizlere soruyorum…”toplum bu cinayetlerin neresinde önce
vicdanını sorgulasın” sizin vicdanlarınız şiddetin neresinde bence önce bunu
sorgulayın??????
121.
Yazan:çuvaldız Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
SnowQueen,
Şimdilerde elimde bir kitap var.Avusturya’ya kolonileştirme projesi kapsamında bir
kısım insan gönderiliyor.Bu insanlar daha önce bulundukları yerde homoseksüeller
gibi yadırganıp dışlandıkları,tepki aldıkları için ahlak dışı işlere
yönelmişler.Kolonileştirme projesi ile Avusturya’ya gönderilmelerindeki amaçlardan
biri de orada kendilerine tahsis edilen topraklarda maddi gelir temin edebilecekleri
işlerle uğraşmaları.Bu iş ile meşguliyet ve maddi kazanç bu projenin ikincil
amacı.Projenin asıl amacı ahlaklı bulunan bir iş aracılığı ile kendilerini soyutla(n)mış
oldukları toplum ile ilişki kurmaları.Ve dolayısı ile saygınlık kazanmalarını temin
edebilmek.Böylelikle bu lokomotif proje üzerinden diğer ülkelerde bu insanlara
yaptıkları işlerden dolayı haklı sebeplerle hoşgörüsüz olan insanlara imkan tanındığı
taktirde bu insanların da ahlaklı,saygın işlerle uğraşan kendilerinden farklı insanlar
olmadıkları iddiası ispatlanmış olacak.İşin kötü tarafı çiftçilik yapmaları için
Avusturya’ya gönderilen ilk kafile hemen bir genelev açıyor! …
Toplumun ahlaksız bulduğu insanlar gerçekten de dürüst olabilirler.Ve zaten siz de
“şiddet cinayetleri” VE… diyerek bunu söylemeye çalışmışsınız.Ben de size bunun
“şiddet cinayetleri” başlığı altında gerçekleştirilen “dürüst”lüğe atıf
yapılabilecek,toplumun bir kesiminin iki yüzlülüğünü ifşa edecek bir yürüyüş
olmadığını söylemeye çalıştım.Yangını gören birinin itfaiyeye haber vermek için önce
yanmakta olanın kendi evi olduğundan emin olması mı gerekir?
“istemediğini söylemek ikiyüzlülük değildir” demişsiniz. istemediğiniz şey basit bir
tercih değil, bir insanın varoluşu, böyle bir “istemeyiz” düşünce probleminden öte
heteroseksüel faşizmine gidiyor maalesef.
İSTEMİYORUZ demek aynen İSTİYORUZ basitliğinde ele alınması gereken bir
cevaptır.Biz toplum tarafından dışlanmak,toplum tarafından ahlaklı addedilen işlerde
çalışmak İSTİYORUZ derkenki samimiyetle ele alınmalı.Nefrete hayır derken nefret
93
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
üretmekten kaçınmak derken söylemeye çalıştığım bu.”İstiyoruz” derken bize inanın
diyenin “istemiyoruz” diyeni faşizm yolcusu olmakla itham etmesi ne kadar mantıklı?
Bu yürüyüşün amacı toplumla “şiddet cinayetleri” üzerinden bir ilişki kurmak ve
toplumdan çok da ayrı düşünülmediği söylenmek değil ki!”İtfaiye benim ev yanıyor,
gel” deniyor!(kendi sitelerinde yaptıkları açıklamayı daha önce yazmıştım;Bu sadece
cinsel ayrımcılığa dayalı şiddet cinayetlerine karşı bir yürüyüş.)
Şimdi yorumum daha anlaşılır oldu mu?
122.
Yazan:snowqueen Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
@eg
“bir erkeğin 4 kadınla evlenmesi” durumuna Hollanda yasaları izin verirse, ilk tepkim
“bir kadının da 4 erkekle evlenebilmesi”şartı olurdu sanırım.
Böyle bir eşitlik sağlansa, artık durum “kümes”hayatı yaşamak isteyen kadın ve
erkeklerin kendi bileceği işe dönüşüyor olmalı.
Kaldı ki her ne kadar aynı imiş gibi göstermeye çalışsanız da, “eşcinsel bir çift”ile “4
eşli adam” aynı kulvarda değiller, “4 eşli adam”, “4 eşli eşcinsel”ile aynı kulvarda
olabilir ancak, bilmem anlatabiliyor muyum?
Hala eşcinselliği “4 eş almak” gibi “hedonist” bir eylem olarak görüyorsunuz. Birine
“bir tane neyine yetmiyor be adam” diyebilirsiniz ama bir gay’e “kadınlar neyine
yetmiyor” diyemezsiniz. Burada cinsel ayrımcılıktan bahsediyoruz.
123.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
ikinci sorum ise yan dairenizi (onur bey uzak bir daire olarak algılamış, ben ona soruyu
tekrar yan daire olarak anlayıp öyle cevap vermesini de rica ediyorum) 4 eşi olan bir
adama kiraya verir miydiniz?
Evet.
124.
Yazan:eg Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
yapmayın snowqueen…burada sorun değerler üzerine bir tartışma sorunudur.
eşcinsellik bir tür dünya görüşü için yanlış ve günah ise onlara siz böyle
düşünemezsiniz diyemezsiniz. yani yapmaya çalıştığım şey size ayna tutmaktı. ama
her zaman olduğu gibi amalar başladı. maşallah…
125.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Peki bu durumda kalan % 82 nin engelleyin demesi ne anlama gelir?
94
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Özgürlükler ülkesi,ayrımcılık yapmamak gibi bir değeri var edebilmiş demokratik bir
ülke olan Hollanda’da “bu adamları seçime sokmayın” demek neye işaret eder?
Toplumsal sağduyuya itimat etmediklerine mi?
Bence fazla tepkisel davrandiklari. Tabii bu bir spekulasyon, esas nedenin ne
olduguna dair somut bir bilgim yok.
W.P dan yaptığınız ing. alıntıdan anlayabildiğim; bu partinin parlementer seçime
katılabilmesi için gereken sayıyı bile alamamış olması.Seçime katılsınlar, engellemeyin
diyen sağduyulu demokratlar 570 kişi bile değilmiş!!!
Secime katilsinlar diyen %18 (bu acik). 570 kisi bile olmayan, “public declaration of
support” vermeyenler ki support sozcugunden ben dogrudan destek anliyorum.
Neyse, zaten bunlarin tartismaya dogrudan katkisi oldugunu dusunmuyorum.
Neticede PNVD’ye destek verenlerin sayisi 570 bile degil.
“bilimsel konsensus yok ama bu tarz bilimsel veriler de var” denilerek her şey serbest
olsun diyenler var diyorum.(eşcinsellik için yaptığınız alıntıyı hatırlayın ve bu verilerle
eşcinsel evliliklerin serbest olmasına vs..)
Bir saniye, neye dair bilimsel konsensus yok? Escinselligin kaynaginin dogustan mi
cevresel mi yoksa bunun karisimi mi olduguna dair. Ama escinsellerin gorunur
olmalarina karsi cikanlarin iddialari, bunun normalde heteroseksuel olarak
yetisebilecek cocuklari etkileyebilecegi (en azindan sayin Yurekli’nin iddiasi buydu).
Yani escinsellerin varligi escinsellikte cevresel faktordur diyorlar. Buna dair bilimin
gorusu nedir bilmiyorum ama, lezbiyen ciftlerin yetistirdigi cocuklarin gelisimlerinin
her bakimdan (hem cinsel, hem genel karakter olarak) heteroseksuel ciftlerin
yetistirdigi cocuklardan farkli olmadigina dair bilimsel konsensus var:
http://www.apa.org/pi/lgbc/policy/parents.html
Gay ciftlerin cocuklari icin elde saglikli sonuca ulasacak kadar veri bulunmadigi ifade
edilmis. Yani diyebiliriz ki en azindan lezbiyenler cocuklarin cinsel gelisimini
etkilemiyor (kendi cocuklarini etkilemiyorsa baska cocuklari da etkilemeyecegini
varsayiyorum).
Hayır “bir çocuğun cinsel özgürlüğü değil” bu çabayı veren
yetişkinler.Neden?Çocuklar,kendi cinsel özgürlüklerinin bir parçası olduğu için!
Anlamadim.
Eşcinsellik için bilimsel bir konsensus yok.Bilim kaynaklı ya da değil toplumsal bir
konsensus da sağlanabilmiş değil.O halde eşcinselliği herkesin aynı şekilde algılaması
95
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
nasıl beklenebilir.Ve ”“Eşcinsellik sapıklıktır, büyük günahtır, fıtrata aykırıdır ama
hoşgörüyoruz, devlet karışmamalı”(Tarık) demek neden yeterli bulunmuyor.
Escinsellik bir olgudur, hipotez degil. Bilimsel konsensus hipotezler uzerine olur veya
olmaz, olgular degil. Ayrica escinsellik sapkinliktir demek ahlaki bir hukumdur, daha
once de soyledigim gibi bilim ahlaki hukumler vermez, o hukumleri verecek olan
baska disiplinler.
Risk ihtimalini göz önünde bulunduranlar “Fiili baskı ve şiddet çağrısı olmasa da,
potansiyel olarak buna açık kapı bırakan, en hafif tabirle “kültür merkezci” bir
yaklaşımı meşrulaştırıyorsunuz. ”(Tarık) şeklinde itham ediliyorlar ve homofobik
olarak etiketleniyorlar.
Bu başlık altında eşcinselliğe olumlu yaklaşmayanların vermiş olduğu pek çok tatmin
edici cevap var.Ama bu cevapları verenlerin hemen hemen hepsi homofobik olarak
tanımlandılar.Buna,akılları iğdiş edilmiş muamelesi yaparak kitlesel
sindirme/susturma gayreti de denilebilir mi ?
Kisisel olarak, burada homofobik olmaya en uygun aday olarak gordugum sayin
Yurekli’ye bile bu kelimeyi kullanmadim.
Durduk yerde mesnetsiz bir şekilde insanları konuşmaktan men etmek homofobik
olmakla itham etmek de bir fobidir.
Degildir. Sapla samani karistirmayalim.
Siz de muhtemelen bunun magdurlarindan biri olmaniza ragmen,
Bilinç altıma sondaj mı yaptınız yoksa benim bilmediğim ama sizin bildiğiniz ortak bir
yaşanmışlık anınız mı var?
Muhtemelen demistim, ama yine de bu da bana kapak olsun :)
tehlikenin ciddiyetinin farkinda olmadiginizi dusunuyorum.
Böyle bir reklam sloganı vardı.Cumhuriyet gazetesi ve biz kaç kişiyiz diyen Tuncay
Özkan kullanmıştı.
Tartismanin ciddiyetini dusuruyorsunuz. Hatirlatirim, burada escinselleri ciddi tehlike
olarak gorenler var. Sulandirmadan iddialarina cevap vermeye calistim.
Alman ruhunu curutecek diye ne akilla ne de bilimle zerre alakasi olmayan bir korku
yuzunden 6 milyon kisi olduruldu ……..
96
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bunların hepsi çıkar uğruna korku
yaratmaydı.Homoseksüeller üzerinden yaratılan bir korku ve ardından temin edilecek
bir menfaat de yok üstelik.
Kimse homoseksüellerin mal varlığına yada petrol sahalarına göz dikmiş değil!Ya da
temsil ettiği iktidar gücüne!
Akil yurutmenizi yanlis buluyorum. Bazi insanlarin ev kundakladigi gercegi, yanginin
yakmayacagini gostermez.
Evet,sizin çocuk pornoculuğu ve PNVD nin varlığından demokratlık ve değer çıkarımı
yapmanızdan yola çıkarak abarttığınızı düşünüyorum.!
İnsanlık tarihine bakıp, tarihte de eşcinsellerin başına gelen kitlesel imhaların
olmadığını biliyor olmak,tehlike sinyalı veren delilik seviyesinde olunmadığını bilmek
entellektüel mesaisini bunun için harcayan sizin için yeterli bir veri olmalıydı diye
düşünüyorum.Bu nedenle de şimdi neden bu şekilde yazdığınızı anlamıyorum?
Hem Nazi Almanyasinda hem de Stalin donemi Sovyetler Birligi’nde escinseller toplu
imhaya ugramistir.
sizin farkında olup da benim olmadığım tehlike emareleri hakkında ikna edici kanıtlar
gösterebilir misiniz?
Genel olarak escinsellerin oldurulmesi ve kollukla adaletin kovusturmada yavas
kalmasi.
Toplumların sağduyusu nasıl gelişir/oluşur/biçimlenir?
Sorum açık.Çocuk pornoculuğunu suç olmaktan çıkarmayacağına güvendiğiniz
toplumsal sağduyu dan bahsediyoruz?
Sorunuz acik degil.
Neye dair sagduyu? Ahlaka, vicdana mi? Gercege mi? Bunlar farkli seylerdir.
Hepsi gerçek öyle değil mi?Gerçeklik için aynılık şartı arandığını bilmiyordum.
farklı olmaları ilişkisiz oldukları anlamına gelmiyor değil mi?
Gelmez ama, farkli olmalari cevabin da farkli olabilecegini gosterir. Kalinla yazdigim
sorunun cevabini verebilirseniz ben de size net bir cevap verebilirim.
97
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Dehşet mi?daha yazımın en başında “endişem” olduğunu yazmıştım üstelik.Delilik
dönemindeyiz diyorsanız buna dair delilleriniz varsa dehşete kapılma ihtimalim
olabilir.Ama elbette delillerinizin doğruluk sınamasını yaparım.
Bir delilik doneminde oldugumuzu dusunmuyorum. Kitlesel fobiye dair genel bir
hukum vardir. Kitlesel fobi, tarihin her doneminde toplumlar icin tehlikedir ve bu
tehlikeye karsi tetikte olunmalidir. Bunun icin, toplumun bir kesimine (ki escinseller
bir kesimdir) dair yaygin bir korku varsa bu son derece duyarli bir sekilde ele alinmali,
temelleri cok siki sorgulanmalidir.
Ben de sizin de denk olmayan örnekler vererek değer tartışması yaptığınızı
düşünüyorum. Siz ve ben burada birbirimize“Herhangi bir suclama yoneltmeden
oturup makul bir sekilde “yanlis”olan için birbirimizi ikna etme kaygısı gütmeden
yeniden düşünmeye sevk etmeye çalışıyoruz.Bunun için kendi adıma size teşekkür
ederim.
Yazilarinizdan cikardigim kadariyla pozitivizmle akilciligi birbirine karistiriyorsunuz.
sadece akıl yoluyla doğrulanan insalık tarihine bakıp insan davranışları ile ilgili
niteliksel ve niceliksel bir bilgiyi geçerli sayan sizsiniz.
Hangi alanda sadece bu bilgiyi gecerli saymisim? Tarih alaninda mi, ahlak alaninda
mi, hangi alanda?
Bunu dışında kalan tüm bilgileri soyut dünyanın gerçek olmayan bilgileri için de
gören de sizsiniz.Şimdi sadece akılla kaynak aramak, kör bilimcilik tehlikeli olabilir
dediğim için karıştıran benim,öyle mi?
Yine soylemedigim sozler agzima. Somut dunyanin somut bilgisi disinda kalan bilginin
gercek olmadigina dair tek bir ifadem oldu mu bugune kadar?
126.
Yazan:snowqueen Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
“değerler”, “genel ahlak mevzusu”, bunlar çok kaygan zeminler. Şurda başlayıp burda
bitiremezsiniz. Bitirenden de kaçın zaten.
127.
Yazan:eg Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
bakın bir insan kendi değerlerlerine uygun bir yaşam tarzı ve buna uygun olarak
komşularını belirleyemez mi diyorsunuz yani? ben genel ahlaktan bahsetmedim. tam
da kişinin kendi ahlak tanımından bahsettim.
bir X kişisi, eşcinselliği kendi çocukları için yanlış örnek görüyor olsun. ve bu X kişisi
hiçbir kimseye şiddet yanlısı değil. ama karşı dairesini kiraya verecek ve bir eşcinsel
çiftin kendi çocukları için kötü örnek olacağını düşünüyor diyelim…bunu düşünme ve
98
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bu düşüncesine göre dairesini onlara verip vermeme hakkıdır konuştuğum. çok basit
birşey söylediğim, nedir bu kadar anlaşılamayan anlamakta zorlanıyorum. kimse
eşcniselleri vuralım, kıralım, ezelim vesaire demiyor. sadece bir insanın eşcinselliğin
yanlış olduğunu düşünme ve bu düşüncesine göre kendi ilişkilerini düzenleme hakkı
var diyorum. mesela o kişi bir yazarsa eşcinselliğin yanlışlığı üzerine yazma hakkına da
sahiptir. demokrasi tam da budur zaten. yoksa batının dürttüğünü kayıtsız şartsız
kabul eden liberallik değil!
128.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Hayrettin Karaman gayet acik yazmis. Escinsellik Islam’a gore suctur. Cezalandirilmasi
gerekir. Butun din bilginleri de cezada hemfikirdir, ama ceza tarzinda fikir ayriliklari
vardir.
Bazi din bilginleri recm veya diger idam bicimlerini uygun gorurken Ebu Hanife gibi
ilimli olanlar da olum disindaki cezalari uygun gormusler.
Recmi ceza olarak goren birinin “Islam alimi” sayilmasi da ayri bir garabet.
Simdi soralim. Islam alimleri escinselligi bu dunyada cezalandirilmasi gerekli bir sey
olarak gordugune gore, neden Batililasmayi bu konuda sebep gostermeyi tercih
ediyor yazar?
129.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Link burada:
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=28.05.2009&y=HayrettinKaraman
130.
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Karaman’in yazilarinin bir kismini okudum, akla uygun olan ve olmayan seyler
söylemiz, her dedigini TARTISILMAZ kabul edemeyiz, Hayrettin Bey’in fikirleri
Hayrettin Bey’i temsil eder, Islam’i etmez.
Dogustan olmus bir seyin suç olmasi hele hele ceza gerektirmesi akla uygun degil.
131.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Sayin Merakil,
Toplumların sağduyusu nasıl gelişir/oluşur/biçimlenir?
Sorum açık.Çocuk pornoculuğunu suç olmaktan çıkarmayacağına güvendiğiniz
toplumsal sağduyu dan bahsediyoruz?
99
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Pardon burayi atlamisim. Vurucu bir soru. Simdilik ilk tahminim (tahmin diyorum,
uzerinde cok dusunmedim), Hollanda gibi bireyci bir memlekette bireylerin
digerlerinden zarar gormesinin toplum tarafindan engellenmesi gerektigi yonundeki
ahlaki ilkedir. O ilkeden zaten cocuk pornosunun niye suc olmasi gerektigi mantiksel
olarak nasil cikar aciklamistim. O ahlaki ilke nasil olustu derseniz, bu konuda yine
tahminlerim var ama arkasinda saglam durabilecegim cinsten degil (en azindan
simdilik).
132.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Mehmet Bey,
Ben de sizin dediginize katiliyorum aslinda. Ama Hayrettin Bey’i referans olarak
gosteren o kadar cok kisi var ki.
Hem bu mantikla Ebu Hanife veya diger Islam Bilginlerini de referans almamak daha
dogru olur saniyorum.
133.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Levent Çetin,
Ebu Hanife,ılımlı değildi,fıkıhta kelamiye(akılcı),akaidde de selefi görüşe
sahipti.Oradan bilmediğiniz kunular hakkında yorum yapıp birilerini ılımlı-ılımsız ilan
etmeyin.
Zinaya recm dini bir hüküm değildir,gelenekten kaynaklanan bir hükümdür.Selefi
ekolün savunucuları geleneğide dinden saymışladır bu ılımsız oldukları anlamına
gelmez,zinaya recm uygulamışlardır.Gelenekten sıyrılmış islamcılar kelamcıları örnek
verebiliriz onlar akılcıdır,nakilden ziyade akla önem verirler onlara göre hüküm
sopadır.Ki olması gerektiği gibi hüküm sopadır.
134.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Homoempatik arkadaşlar,halen soruma cevap alamadım???
”İşte Esmeray’ın sözüne katılıyorum,anlıyorum,hak veriyorum ve burada devreye
sokuyorum,aynı soruyu sizlere soruyorum…”toplum bu cinayetlerin neresinde önce
vicdanını sorgulasın” sizin vicdanlarınız şiddetin neresinde bence önce bunu
sorgulayın??????”
”Kaldı ki her ne kadar aynı imiş gibi göstermeye çalışsanız da, “eşcinsel bir çift”ile “4
eşli adam” aynı kulvarda değiller, “4 eşli adam”, “4 eşli eşcinsel”ile aynı kulvarda
olabilir ancak, bilmem anlatabiliyor muyum?
Hala eşcinselliği “4 eş almak” gibi “hedonist” bir eylem olarak görüyorsunuz. Birine
100
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“bir tane neyine yetmiyor be adam” diyebilirsiniz ama bir gay’e “kadınlar neyine
yetmiyor” diyemezsiniz. Burada cinsel ayrımcılıktan bahsediyoruz.”
Hayır anlatamıyorsunuz,zira ortada haz menşeili tercihler varsa bir bireyin hemcinsini
seçmesi nasıl hazza yönelik bir eylem ise,başka bir bireyin 4,5,6 partner seçmesi aynı
şekide haz menşeili tercihlerdir.Çoğul ve tekil tercihler ayrımcılık açısından yeterli
değil.Siz değimiydiniz olaya ‘nefis ve rıza’ açıklamaları ile yaklaşan,homoseksüellik için
açıklama getirdiğiniz nefis ve rıza açıklamaları diğer tercihler içinde geçerlidir.Burada
pozitif ayrımcılık yapdığınızın farkıdamısınız?
Ayrıca toplumu ayakta tutan ailedir,aile çözülürse toplum çözülür.Kadın ile erkek
farklı varlıklardır.Tutup bir kadına 4 erkek mantığını yüksek ses ile çatırdayan bir
liberallikle ortaya atan insanlar ile ‘ahlak’ tanımlamalarımız asla ve asla uymayacağı
için bundan sonrasına gözlerimi yummak istiyorum.İnsan liberal,özgürlükçü olacağım
diye bu kadar edebe muğayyir davranmaz ki?Kadının doğurganlık özelliğini bilen bir
bir insan o kadına 4 erkek ile tercihler yapması noktasında özgürlük temin eden bir
zihin o 4+1 tercihinin sonuçlarını nasıl düşünemez?Nasıl böyle bir cümle kurabilir?
Her mazluma aynı oranda sahip çıkamayan birilerinin samimi olduklarına
inanmıyorum,neden homofobi başlığı altına üşüşüyorsunuz da başka konular da
sesiniz çıkmıyor?Duyamıyorum?
135.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
”Dogustan olmus bir seyin suç olmasi hele hele ceza gerektirmesi akla uygun
degil.”(Mehmet Yılmaz)
Doğuştan olmuş olduğunu nereden biliyoruz?Kendi içinde 5 farklı tercihe
bölünmüş,insanların hepsinin bu duruma getirdiği açıklama farklı.Doğuştan geldiğini
kabul eden kim?Sorduğunuzda çoğu bu bir tercihtir diyor.Eğer hormonel bir sorun
varsa bunun tedavi yollarıda var,dinen cevaz da var.Neden tedavi olma,cinsiyet
değiştirmek tercihleri seçilmiyor?
Ya doğuştan değilse???Bir çoğunun çok üzücü ki çocuk iken uğradığı tacizlerin sonucu
böyle tercihler geliştirdiğini biliyoruz.Sonradan gelişebilen bir durum ise???
136.
Yazan:MY Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Cemile Hanim, ben de ayni seyi söylüyorum, homoseksüellik kelimesi 50 tane seyi
anlatiyor onun için de hiç bir seyi anlatmiyor.
137.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Mehmet bey,
101
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
çok şükür,ben de kafamdan dumanlar çıkartmaya başlamıştım :))
138.
Yazan:MY Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
daha önce de söylemeye çalistim, bir seyi YAPMAK ile o seyi OLMAK arasinda:
1) Hukuken,
2) Mantiken,
3) Dinen
fark var.
Insan Karaman Hoca kadar bilip de nasil bu yanlisa düsebilir? Hayret. Demek ki
herkesin nefsi varmis, herkes nefsinin oyununa gelip hata yapabiliyormus.
139.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Ebu Hanife’nin ilimli olmasi guzel bir sey. Takdir ediyorum.
140.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
”İşte Esmeray’ın sözüne katılıyorum,anlıyorum,hak veriyorum ve burada devreye
sokuyorum,aynı soruyu sizlere soruyorum…”toplum bu cinayetlerin neresinde önce
vicdanını sorgulasın” sizin vicdanlarınız şiddetin neresinde bence önce bunu
sorgulayın??????”
Karsisinda.
141.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Hayır anlatamıyorsunuz,zira ortada haz menşeili tercihler varsa bir bireyin hemcinsini
seçmesi nasıl hazza yönelik bir eylem ise,başka bir bireyin 4,5,6 partner seçmesi aynı
şekide haz menşeili tercihlerdir.
Amerikan Psikologlar Birligi’nin sayfasindan:
Many think that nature and nurture both play complex roles; most people experience
little or no sense of choice about their sexual orientation.
http://www.apa.org/topics/sorientation.html#whatcauses
Yani ozetle, cogu zaman bu is tercihe bagli olarak gelismez diyor.
142.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Tutup bir kadına 4 erkek mantığını yüksek ses ile çatırdayan bir liberallikle ortaya atan
insanlar
102
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yukses ses? Cumlelerin sonuna 5-6 tane soru isareti koymak gibi mi? Sanal alemde
nasil oluyor yukses ses bir tarif etseniz de, ona gore bundan sonra tarzima ceki duzen
versem?
ile ‘ahlak’ tanımlamalarımız asla ve asla uymayacağı için bundan sonrasına gözlerimi
yummak istiyorum.İnsan liberal,özgürlükçü olacağım diye bu kadar edebe muğayyir
davranmaz ki?
Dunya sizin etrafinizda donmuyor. Buna alismaya calisin.
Kadının doğurganlık özelliğini bilen bir bir insan o kadına 4 erkek ile tercihler yapması
noktasında özgürlük temin eden bir zihin o 4+1 tercihinin sonuçlarını nasıl
düşünemez?Nasıl böyle bir cümle kurabilir?
Sonuclarini dusunmeye gerek yok, yasanmisi varken. Poliandri denilen sey bugune
kadar bir suru yerde uygulanmistir:
http://en.wikipedia.org/wiki/Polyandry
Yapilmis mi? Yapilmis. Olmus mu? Olmus. Bunu uygulayan toplumlarin dagildigina
dair de bir isaret yok.
143.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
”İşte Esmeray’ın sözüne katılıyorum,anlıyorum,hak veriyorum ve burada devreye
sokuyorum,aynı soruyu sizlere soruyorum…”toplum bu cinayetlerin neresinde önce
vicdanını sorgulasın” sizin vicdanlarınız şiddetin neresinde bence önce bunu
sorgulayın??????”
Karsisinda.(Onur Çobanoğlu)
Neden göremiyoruz?Görmek istemiyorsunuz cevabı yeterli değil ciddi ciddi somut
olarak göremiyorum.Diğer konu başlıklarına getirdiğiniz yorumlardan çıkarttığım
sonuç olarak,göremiyorum zira şiddete değil şiddete maruz kalanların kimliğine karşı
”karşısında” yaklaşımı var.Mazlumda seçicilik yapmak ile zalim arasında çok ince bir
fark vardır.
”Amerikan Psikologlar Birligi’nin sayfasi” gerçekten düşündürücü :)
144.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Levent Çetin,
103
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ılımlı olmaya olumlu bir anlam yüklemişsiniz,ılımlı olmak olumlu bir anlam taşıyor olsa
da aslında tam tersi tüküren bir tanımdır(islam için).Siz yine de rivayetlere göre 13
hadis kabul etmiş İmam-ı Azam’a ‘ılımlı’ diyerek yazık etmeyin.
145.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Levent bey,
size haksızlık etmek istemem,üst konu başlığındaki tartışmalar aklımı
karıştırıyor.Kafamı toparlar toparlamaz şu ‘ılımlılık’ ile ilgili bahsettiğim konuyu açmak
istiyorum.Sizi de aydınlatmak boynumun borcu olsun.Buralarda olursanız daha detay
bilgi edinebilirsiniz,selamlar
146.
Yazan:MY Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Cemile Hanim’in hassasiyeti yerinde,
su ILIMLI lafina gicik oluyorum biraz, sanki çok sicak bir seymis de iliklastirilmasi
gerekiyormus gibi.
normal müslümanlara ilimli demektense herkesi cehennemlik ilan eden çatlaklara
“çatlak” desek daha kolay olabilir hayat.
ya da KENDI KUSURLARINI GÖRMEYiP baskalarininkiyle ugrasanlara FANATiK
diyebiliriz, kelime çok. Maksat ayrimi iyi yapalim :)
147.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Neden göremiyoruz?
DD’ye ugramaya baslayali uzun bir sure olmadi. Bu sure zarfinda pek cok basligin
altina yorum yazdim, ki bunlar hicbir zaman tek tip olmadi. Ozellikle hangi tur
basliklar altinda goremediniz, birkac ornek verirseniz?
148.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Sadece sicak ilimlilastirlmaz ki Mehmet Bey :)
149.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
Çünkü ’sıcak’ değil,Levent bey :)
150.
Yazan:eg Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
burada daha neyin baskısı kurulmaya çalışılıyor ben anlamıyorum. birisi diyor ki
“kardeşim ben bir müslümanım ve islam’a göre eşcinsellik hoş karşılanmaz diye
104
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
düşünüyorum. bu yüzden de eşcinsellerin insan olarak ezilmelerine, şiddet
görmelerine karşı olsam da kişisel olarak kendi hayatımda onlarla bir ilişki içerisinde
olmak istemem” . şimdi burada bir şiddet yok. burada bir baskı yok. adam(ya da
kadın) sadece kendi hayatındaki ilişkilerle ilgili tasarrufta bulunuyor. bu insanın,
eşcinselliği illa liberaller (laik ya da müslüman pek farketmiyor anladığım
kadarıyla)gibi anlaması ve öyle tartışması şart mıdır? yapmayın Allah aşkına! öyle sinir
bozucu hale geldi ki tartışma, resmen liberallerin müslümanlara lincine döndü olay.
üstüne üstlük bunların bir kısmı üniversitelerdeki başörtüsü yasaklarını binbir
dereden “liberal sular” getirerek devam ettirmeye onay verdikleri halde!
tekrar edeyim…
doğuştan gelen eşcinselliğin tespiti fizyolojik olmadığı sürece çok zordur. fizyolojik
olanla ilgili hükümleri vardır zaten dinin. ancak fizyolojik değil psikolojik olan için ben
kendi açımdan (dini inancım gereği) bir şerh koyarım. onların ne yaptıkları beni pek
ilgilendirmez. ama doğrusu kişisel olarak da ilişki kurmak istemem böyle insanlarla.
eşcinselliğini ilşki olarak aktif hale getirenle en azından…eşcinsellik ile ilgili kur’an’daki
hükümleri de inancım gereği aktarırım ve her ortamda dile getiririm. bu hükümlerin
liberal doğrulardan daha doğru hükümler olduğuna inandığım için de liberal değerler
uğruna takla atma gereği duymam…ama birisine merhamet duymak, ezilmesine karşı
olmak farklı şeydir, hayatımı onlarla içiçe kılmam farklı birşeydir(ben ikincisini
yapmam diyorum birincisini değil). onların hayatını onaylamam farklı birşeydir. yani
illa ki “tamam kardeşim eşcinsellik doğru bir yaşam tarzıdır iman ettim ” mi dememiz
gerekiyor…konu islam ise benim fikrime göre islam tüm diğer büyük dinler gibi
eşcinsel ilişkiyi yasaklar…
bakın burada bir müslüman için anlaşılmayan birşey yok. liberaller herkesin hayatının
cinsellik etrafında döndüğünü sanıyorlar besbelli. hayır kardeşim iyi bir
“heteroseksüel” müslüman da eğer evli değilse cinselliğini yaşamaktan çekinir.
bundan da sıkıntı ya da rahatsızlık duymaz, tam tersi bu tür bir cinselliği aşmanın
insanın hayvani yönünü de aşmak olduğunu düşünür. çünkü Allah’ın emridir bu(ayrıca
iyi bir müslüman eğer inancını derinleştirebildiyse aşksız bir cinselliğe bile razı
olmaz…).yani doğuştan bir eşcinsel eğer müslümansa bu eğilimini cinselliğe
taşımamakta zorlanmaz. eğer değilse de bunun islamı ilgilendiren bir tarafı zaten
yoktur, ne yaparsa yapsın…her iki durumda da davranışının beni ilgilendiren bir tarafı
yoktur aslında. ama ısrarla söyleyip ısrarla anlaşılamadığım şeyi tekrar söyleyeyim:
çevremde ve hayatımdaki ilişkilerimi kendim belirlediğim gibi, liberal nihilizmin ve
artık kabak tadı veren kör tarafsızlığın büyük değer yoksulluğunu kendime değer
edinecek ve ona bakıp hiza alacak halim de yok kimse kusura bakmasın. kendimi
müslüman ve demokrat olarak tanımlarım. ama bu demokratlığım değersizlik
anlamına da gelmez. değersiz olan şey liberalizmdir ve bu tartışmadan da liberalliğin
bir tür despotluğa ne kadar çabuk dönebildiği belli oluyor…
151.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
105
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Onur bey,
beynimin içi milyon kalabalık,başlıkları tarayıp size somut bilgi vermek isterdim lakin
vaktim yok ve olayı kişiselleştirmenin basitleştireceğini düşündüğüm için oraya
inmeye de hiç niyetim yok.Nezaketinize nezaketen cevap vermem gerekirse şöyle
ifade edeyim daha doğrusu sözlerimi ‘filanca konu başlığı altında yorumunuz yok’
söyleminden,genel yaptığınız yorumlardan çıkardığım sonuç ile ‘göremiyoruz’
dedim.Örnekleyeyim….
”Tutup bir kadına 4 erkek mantığını yüksek ses ile çatırdayan bir liberallikle ortaya
atan insanlar
Yukses ses? Cumlelerin sonuna 5-6 tane soru isareti koymak gibi mi? Sanal alemde
nasil oluyor yukses ses bir tarif etseniz de, ona gore bundan sonra tarzima ceki duzen
versem?
ile ‘ahlak’ tanımlamalarımız asla ve asla uymayacağı için bundan sonrasına gözlerimi
yummak istiyorum.İnsan liberal,özgürlükçü olacağım diye bu kadar edebe muğayyir
davranmaz ki?
Dunya sizin etrafinizda donmuyor. Buna alismaya calisin.
Kadının doğurganlık özelliğini bilen bir bir insan o kadına 4 erkek ile tercihler yapması
noktasında özgürlük temin eden bir zihin o 4+1 tercihinin sonuçlarını nasıl
düşünemez?Nasıl böyle bir cümle kurabilir?
Sonuclarini dusunmeye gerek yok, yasanmisi varken. Poliandri denilen sey bugune
kadar bir suru yerde uygulanmistir:
http://en.wikipedia.org/wiki/Polyandry
Yapilmis mi? Yapilmis. Olmus mu? Olmus. Bunu uygulayan toplumlarin dagildigina
dair de bir isaret yok.”
(Onur Çobanoğlu)
İşte bu yazdıklarınız nedeniyle göremiyorum :)
Onur bey,lafzi manalara takılıp kalmasanız biraz zorlasanız diyordum beni
yoruyorsunuz.Biraz geniş düşünürseniz orada kullanılan ‘yüksek ses’ tanımının
anladığınız gibi net ortamından yakalayamacağınız duyulabilir bir ses olarak
kullanılmadığını anlarsınız.Kendinize çeki düzen vermeniz saygı anlamındaysa saygılı
bir uslubunuz var,gerek görmüyorum.Yok ahlaki olarak söylediyseniz,poliandri
yaklaşmınız benim saygı anlayışımın çok dışında o nedenle yapabileceğiniz pek bir şey
yok gibi.
106
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
”Dunya sizin etrafinizda donmuyor. Buna alismaya calisin.”(Onur Çobanoğlu)
Haklısınız dönmüyor iyi ki de dönmüyor ama size ayna olayım sizin etrafınız da da
dönmüyor.Benim sahip olamadığım dünyanın sahip olup kendi etrafınızda dönmesine
talipli gibi bir haliniz var gibi gibi bunu ‘buna alışsanız iyi olur’ cümlelerinizden
çıkartıyorum.Benim dünyayı kendi etrafımda döndürmeye niyetim yok ama o dünyayı
kendileri etrafında döndürmeye çalışanlara da teslim etmeye hiç niyetim yok :))Sahip
olmak başka sisteme oturtmak başka şeyler,aramızda fark var siz sahip olmaya,ben
sisteme oturtmaya talibim.
Neye alışsam iyi olur?Bana neyi alıştıracaksınız?Tahmin ettiğim şey ise
yineliyorum,alışmaya hiç niyetim yok,kendime alıştırma niyetinde de
değilim.Alışkanlıklar insanı kör eder ve kendine hapseder.Siz iyisi mi ne beni dayatma
suretiyle kendinize alıştırın,ne de benim heveslisi olmadığım alıştırmaları bana
yükleyin.O dünya sizin etrafınızda da dönmediği için bana yapmaya çalıştığınız
‘dayatmacılığın’ sonunun hedefi bulamayacağı sonucuna alışsanız iyi olur:)
İşte sizin yapılmış mı?Yapılmış.Olmuş mu?Olmuş…Tanımlarınız benim için gerçekten
edebe muğayyir o nedenle ben yapılmasın,olmasın diyorum.Ahlaki değerlerimiz farklı
olduğu için yaklaşımlarımızda farklı olacak,söylenecek başka söz bulamıyorum…
selametle
152.
Yazan:snowqueen Tarih: May 28, 2009 | Reply | Edit
@eg
bir X kişisi, eşcinselliği kendi çocukları için yanlış örnek görüyor olsun. ve bu X kişisi
hiçbir kimseye şiddet yanlısı değil. ama karşı dairesini kiraya verecek ve bir eşcinsel
çiftin kendi çocukları için kötü örnek olacağını düşünüyor diyelim…
Karşı komsunuz aparman aralığında eşcinsel ilişkiye mi giricek yahu, bakın bu
homofıbidir.
Siz çocuğunuza istiğiniz kadar “eşcinsel göstenmeyin”, varoluşu böyleyse olur,
ruhunuz da duymaz.
Anlaşamadığımız noka, eşcinsellik bir “yanlış” ve “doğru” sorunu değil,
heteroseksüelliğin de olmadığı gibi.
Bir işveren de “kişisel insiyatifi” gereği eşcinseleri işten çıkarınca veya iş verince de
normal mi karşılayacağız şu halde. Ayrıca ben liberal falan da değilim.
@cemile bayraktar
zira ortada haz menşeili tercihler varsa bir bireyin hemcinsini seçmesi nasıl hazza
yönelik bir eylem ise,başka bir bireyin 4,5,6 partner seçmesi aynı şekide haz
menşeili tercihlerdir
107
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ne alakası var “4,5,6 partner”li olmakla eşcinsel olmanın?
Eşcinsellik bir varoluş, kimlik sorunudur, “4,5,6 partner”li olmak ise sadakat veya ilişki
yaşama (veya yaşayamama) sorunudur,
Ayrıca nedir bu genel “haz korkusu/nefreti”, Sanki “haz menşeli eylem”dünyanın en
ayıp, en olmaması gereken şeyi. Haz duymak hakaretmiş gibi kullanılıyor, hayatından
hazzı silenler “erdemlilik” madalyası mı bekliyor, vah ki ne vah.
153.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Enver bey,
”kendimi müslüman ve demokrat olarak tanımlarım. ama bu demokratlığım
değersizlik anlamına da gelmez. değersiz olan şey liberalizmdir ve bu tartışmadan da
liberalliğin bir tür despotluğa ne kadar çabuk dönebildiği belli oluyor…”
Altına imzamı atabilir miyim?
154.
Yazan:eg Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
“Karşı komsunuz aparman aralığında eşcinsel ilişkiye mi giricek yahu, bakın bu
homofıbidir.”
tamam kardeşim ben homofobiğim…rahatladınız mı? Allah ıslah etsin ne diyeyim.
NOKTA
155.
Yazan:eg Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
snowqueen,
bilirsiniz bir fıkra anlatılır.
Yağmurlu, soğuk bir günde Amerika’da dünya polis teşkilatlarının yarışması vardır.
Yarışmada Amerikan polisleri, Alman polisleri, Rus polisleri, İtalyan polisleri ve Türk
polisleri yarışmaktadır. Yarışmanın amacı ormanda bir fili hangi ülkenin polis teşkilatı
daha az sürede yakalayacaktır. Yarışma başlar ve Alman polisleri ormana girerler
aradan 30 dakika geçer ve Alman polisleri gelir. Sıra Rus polislerine gelir ve aynı
şekilde ormana girerler aradan 15 dakika geçer ve Rus polisleri gelir. Amerikan
polislerine sıra gelince üstün elektronik aletleriyle fili 10 dakikada ormandan
çıkarırlar. Sıra gelir Türk polisine ormana girerler ve aradan 3 dakika geçer ve
beraberinde’de bir ayı getirirler, bütün polis teşkilatları şaşkınlık içerisinde Türklere
sorarlar biz sana fil dedik siz bize ayı getirmişsiniz diyince Türkler daha cevap
vermeden ayı atılır söze abi anam avradım olsun ki ben filim der.
108
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
sizin “itiraf ettirme yeteneğiniz” de hiç aşağı kalmıyor doğrusu….
156.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
”Ayrıca nedir bu genel “haz korkusu/nefreti”, Sanki “haz menşeli eylem”dünyanın en
ayıp, en olmaması gereken şeyi. Haz duymak hakaretmiş gibi kullanılıyor, hayatından
hazzı silenler “erdemlilik” madalyası mı bekliyor, vah ki ne vah.”(snowqueen)
Haz nefreti gibi bir cümle ya da ima paylaşılmadı.Şöyle açıklayayım siz olaya ‘nefsi’
dayanağı getirdiniz sizin teziniz üzerinden nefsi bir haz ele alındı,kendi cümlelerinizin
arkasında durun :)Hazzı kimse kimsenin hayatından silmiyor,bunu sadece salınmış bir
halden yaşanabilir bir hale kendi bakış açısıyla sokuyor.Nefsinizin sizi sürüklediği her
yere gitme lüksünüzü var,engelleyen yok tek derdim giderken bizi de sürükleme
hevesiniz.
Müslümanların yumuşak karınlarını gayet iyi bilen,her fırsatta o konulara üşüşen
arkadaşlara kendilerini Yaradan Allah’dan daha merhametli ilan edip savundukları
tezlerinde kolaylıklar diliyorum.
Kimseleri ötelemden,Kuran sizin ile bizim aramızda ölçüdür,diyorum…
selametle
157.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
bakın burada bir müslüman için anlaşılmayan birşey yok. liberaller herkesin hayatının
cinsellik etrafında döndüğünü sanıyorlar besbelli. hayır kardeşim iyi bir
“heteroseksüel” müslüman da eğer evli değilse cinselliğini yaşamaktan çekinir.
bundan da sıkıntı ya da rahatsızlık duymaz, tam tersi bu tür bir cinselliği aşmanın
insanın hayvani yönünü de aşmak olduğunu düşünür. çünkü Allah’ın emridir bu(ayrıca
iyi bir müslüman eğer inancını derinleştirebildiyse aşksız bir cinselliğe bile razı
olmaz…).yani doğuştan bir eşcinsel eğer müslümansa bu eğilimini cinselliğe
taşımamakta zorlanmaz. eğer değilse de bunun islamı ilgilendiren bir tarafı zaten
yoktur, ne yaparsa yapsın…her iki durumda da davranışının beni ilgilendiren bir tarafı
yoktur aslında. ama ısrarla söyleyip ısrarla anlaşılamadığım şeyi tekrar söyleyeyim:
çevremde ve hayatımdaki ilişkilerimi kendim belirlediğim gibi, liberal nihilizmin ve
artık kabak tadı veren kör tarafsızlığın büyük değer yoksulluğunu kendime değer
edinecek ve ona bakıp hiza alacak halim de yok kimse kusura bakmasın. kendimi
müslüman ve demokrat olarak tanımlarım. ama bu demokratlığım değersizlik
anlamına da gelmez. değersiz olan şey liberalizmdir ve bu tartışmadan da liberalliğin
bir tür despotluğa ne kadar çabuk dönebildiği belli oluyor…
Benim anladigim liberalizm insanlarin baskalarina zarar vermedikce istedigini yapma
ozgurlugunu savunmaktir. Istedigini yapmasini savunmak degildir. Escinsellerin hak
109
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ve ozgurluklerini savundugunuz surece, escinselligi istediginiz kadar sapkinlik, gunah
ve yanlis olarak gorup, insanlari da buna ikna etmeye calisin, liberalizmden bir adim
uzaklasmis olmazsiniz. Ayni sekilde, iyi bir musluman olarak nefsini cinsellik
konusunda terbiye edebilir, baskalarinin da etmesi gerektigini, dogrunun bu
oldugunu soyleyebilirsiniz. Baskalarinin nefsini terbiye etmeme gibi bir seceneginin
her zaman olmasi gerektigini kabul ettiginiz ve bunun birileri tarafindan zorla
dayatilmasina karsi oldugunuz surece liberalsinizdir. Benim anladigim liberalizm
budur. Sizin tasvir ettiginiz tipte musluman olup liberal olamamak icin bir sebep
goremiyorum.
158.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
İşte bu yazdıklarınız nedeniyle göremiyorum :)
Sorunun orijinalini alalim:
sizin vicdanlarınız şiddetin neresinde bence önce bunu sorgulayın??????”
Karsisinda.(Onur Çobanoğlu)
Neden göremiyoruz?
Yazdiklarimda siddetle uzaktan yakindan alakali hicbir sey yok? Bosverin diyorsaniz siz
bilirsiniz, ama hakikaten anlamadim bana yonelttiginiz elestirinin icerigini.
”Dunya sizin etrafinizda donmuyor. Buna alismaya calisin.”(Onur Çobanoğlu)
Haklısınız dönmüyor iyi ki de dönmüyor ama size ayna olayım sizin etrafınız da da
dönmüyor.
Muhakkak.
Benim sahip olamadığım dünyanın sahip olup kendi etrafınızda dönmesine talipli gibi
bir haliniz var gibi gibi bunu ‘buna alışsanız iyi olur’ cümlelerinizden çıkartıyorum.
Boyle bir halim yok. “Bu insan nasil boyle edebe mugayir konusabiliyor” gibisinden bir
hukum verdiniz hakkimda, ben de bu hukmunuzun mutlak olmadigini hatirlatmak
istedim sadece. Bundan baskaca hicbir cikarim yapmaniza gerek yoktur.
Neye alışsam iyi olur?Bana neyi alıştıracaksınız?
Sizinkinden baska degerler sistemi olanlarin varligina. Sizi buna alistirmaya ne niyetim
ne de gucum var; ayrica gerek de yok. Sizden ve benden bagimsiz olarak, poliandrik
toplumlar diye bir gercek var. Edebe mugayir diye nitelendirdiginiz duzen Tibet’te,
110
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Guney Cin’de ve baska yerlerde uygulaniyor. O insanlar da boyle yasiyor. Siz ve ben
ne dersek diyelim. Ayrica buna alisin lafindan hemen benim dayatacagim sonucuna
nasil atladiginizi da merak etmiyor degilim.
159.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
snowqueen,
Şu cümle ile:
Ayrıca nedir bu genel “haz korkusu/nefreti”, Sanki “haz menşeli eylem”dünyanın en
ayıp, en olmaması gereken şeyi. Haz duymak hakaretmiş gibi kullanılıyor
şu cümle:
Hala eşcinselliği “4 eş almak” gibi “hedonist” bir eylem olarak görüyorsunuz.
bana pek bir double standard geldi.
Konu homoseksüellik olunca haz almak caiz, başka konuda çirkin… Hmmm mesela 4
kadınla evlenmesem de bir playboy olsam, Don Juan veya Casanova… James Bond
olsam, 4 karım olmasa da , Charlie olsam, 4 meleğim olsa? Caiz midir hocam?
160.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Yukarıda bir link vermiştim. Orada eşcinselliğin Islam hukukunda nasıl
değerlendirildiği gayet güzel anlatılmış. İslam’da cezalandırılan eşcinsellik eylemidir
(=livata, lezbiyen ilişki). Yoksa hünsa’lar toplumda hep var olmuştur ve ne
aşağılanmış, ne de ikinci sınıf görülmüştür.
Hayreddin Hoca’nın değerlendirmesini de bu perspektiften değerlendirmek lazım.
Linki tekrar vereyim:
http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/348.pdf
161.
Yazan:eg Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
onur kardeşim siz liberalizm=demokratlık oalrak algılıyor ve benim demokratlık
çerçevesinde yazdıklarımı liberallik olarak algılıyorsunuz. böyle değildir. bunu
liberalizm demokrasi ile uyuşur mu adlı yazıda detaylandırdım. yani liberallerin her
tür demokrat davranışı liberalizme yamamaları benim için pek anlamlı değil…zira
liberalizmden demokrasiye yollar çıkmaz yoldur!
162.
Yazan:Tarik Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Yukarıda bir link vermiştim. Orada eşcinselliğin Islam hukukunda nasıl
değerlendirildiği gayet güzel anlatılmış. İslam’da cezalandırılan eşcinsellik eylemidir
111
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
(=livata, lezbiyen ilişki). Yoksa hünsa’lar toplumda hep var olmuştur ve ne
aşağılanmış, ne de ikinci sınıf görülmüştür.
Ekrem bey,
Yazıda eşcinsellik (homoseksüellik diyor yazar) hünsa kategorisinden net bir biçimde
ayrılmış. Hünsa kategorisi esasen anatomik bir bozukluk olarak çift cinsiyet (çift cinsel
organ ya da hiç olmayanlar) tespit edilenler için tanımlanmış. Bu da oldukça ender
görülen bir anatomik patoloji…
Eşcinselliğe islamın bakışıyazının giriş bölümünde şöyle özetlenmiş:
bu cümleden olarak Hz. Peygamber (s.a.v.), kadına
benzemeye çalışan erkekleri ve erkeğe benzemeye çalışan kadınları lânetle
anmış7, bir defasında huzuruna getirilen ve kendini kadınlara benzeten
(muhannes) bir şahsı Nâkinâm mevkine sürgüne göndermiştir8.
Yine livata olarak tabir edilen homoseksüellik (eşcinsellik) hem Kur’an-ı
Kerim’de hem de hadislerde çirkin bir fiil olarak nitelendirilerek şiddetle
yasaklanmıştır. Ayrıca Lût kavminin akibeti, ibret alınması için örnek gösterilmiştir.
“Alemlerin içinde erkeklere mi gidiyorsunuz? Ve Rabbinizin, sizin için yarattığı
eşlerinizi bırakıyorsunuz? Siz sınırı aşan kavimsiniz”9 ayetinde bu husus
anlatılmaktadır. Livata konusunda Hz. Peygamber de “Her kimi Lut kavminin
amelini işler bulursanız, hem faili, hem mefûlü öldürün”10 buyurarak bu fiilin ne
denli çirkin bir suç olduğunu ifade etmiştir.
Yukarıdaki ayet ve hadislerde de görüldüğü üzere gerek livata suçunu
işleyen, gerekse kendisini karşı cinse benzetmeye çalışan kimselerde fizyolojik ve
biyolojik bir kusur bulunmamaktadır.
Bu itibarla bu kimselerin kendi cinsleri için tertip
edilen hükümlerden başka hükümlere tabi olmaları düşünülemez.
Şu kadar var ki bu kimseler bir takım nedenlerle ahlakî ve psikolojik sapkınlık içerisine
bilinçli olarak
girmişler, dolayısıyla kendi fıtrî ve aslî hüviyetlerini inkar anlamı taşıyan fiiller
sergilemişlerdir. Hal böyle olunca bu kişiler için bazı caydırıcı önlemler alınması
doğal ve kaçınılmazdır.
Bu itibarla İslam hukukçuları, homoseksüellik (livâta) fiilini
büyük günahlar arasında saymışlar ve şu cezaları öngörmüşlerdir:
Ebu Hanife’ye göre; homoseksüellik (livâta) fiilini işleyenlere, hadd cezası
verilmez. Ancak bu kimselere ta’zir cezası uygulanır. Ölünceye veya tevbe edinceye
kadar da hapsedilir.11
Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve Şafiî homoseksüelliği (livâtayı) zinadan
112
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ayrı görmeyerek zina için öngörülen cezaların lûtîye de aynen tatbik edilmesini
gerekli görmüşlerdir. Buna göre muhsan olan homoseksüel kişi recmedilir, muhsan
olmayana yüz sopa vurulur. Hanbeli mezhebinde de hakim olan görüş böyledir.12
Maliki mezhebine göre; homoseksüellik (livâta) filini işleyenlere (mefule
buluğa erme şartıyla), ister muhsan olsun ister olmasın, recm cezası verilir.13 Ahmet
b. Hanbel’in bir görüşü de fail veya mefûl durumundaki bütün lûtîlerin muhsan olup
olmamalarına bakılmaksızın recmedileceği şeklindedir.14
Cumhuriyet üniversitesi öğretim üyesi şahsın eşcinseller için “kendi fıtrî ve aslî
hüviyetlerini inkar anlamı taşıyan fiiller
sergilemişlerdir. Hal böyle olunca bu kişiler için bazı caydırıcı önlemler alınması
doğal ve kaçınılmazdır” şeklindeki yorumu tam bir garabet, önemsemiyorum ama
kendi şu yazdıkları bence önemli:
Livata konusunda Hz. Peygamber de “Her kimi Lut kavminin
amelini işler bulursanız, hem faili, hem mefûlü öldürün”10 buyurarak bu fiilin ne
denli çirkin bir suç olduğunu ifade etmiştir.
Burada aktarılan hadis sahih midir? Böyle bir emir var mı?
163.
Yazan:snowqueen Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Nefsinizin sizi sürüklediği her yere gitme lüksünüzü var,engelleyen yok tek derdim
giderken bizi de sürükleme hevesiniz.
Yok siz “güvenli” alandan kolay kolay çıkamazsınız merak etmeyin.
……….
@ 4 kadınla evlenmesem de bir playboy olsam, Don Juan veya Casanova… James
Bond olsam, 4 karım olmasa da , Charlie olsam, 4 meleğim olsa? Caiz midir hocam?
Bu isteği eşinize dile getirmeniz daha mantıklı olur:)
İslam’da cezalandırılan eşcinsellik eylemidir (=livata, lezbiyen ilişki). Yoksa hünsa’lar
toplumda hep var olmuştur ve ne aşağılanmış, ne de ikinci sınıf görülmüştür.
Şimdi daha rahat anlaşılıyor bu “hedonizm” takıntısı.
“iyi eşcinsel”= aseksüel eşcinsel.
Aseksüel olursa ne aşağılanır, ne ikinci sınıf vatandaş olur.
heteroseksüel/erkek iktidarını kabul eden eşcinsel, kendi cinselleğinden feragat
suretiyle “iyi Kürt” benzeri, “iyi eşcinsel”olabilir.
113
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yok eğer cinsel ilişkiye girerse, “haz çukuruna” düşmüş demektir.
Ne kadar dengeleyici sahiden.
164.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Tarık bey,
”Livata konusunda Hz. Peygamber de “Her kimi Lut kavminin
amelini işler bulursanız, hem faili, hem mefûlü öldürün”10 buyurarak bu fiilin ne
denli çirkin bir suç olduğunu ifade etmiştir.”
Burada aktarılan hadis sahih midir? Böyle bir emir var mı?(Tarık)
Böyle bir hadis yok,Allah Rasulu döneminde sahih rivayetler arasında böyle bir hadise
rastlamadım.
165.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Konu ile ilgili ayetler…
KUR’AN DA LUT KAVMİ
Lut, kavmine dedi ki:
” Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı ‘fahşayı’ (hayasızlığı) mı
yapıyorsunuz? Gerçekten siz, kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi
yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz, ‘müsrif’(haddi aşan) bir kavimsiniz.”
Lut Kavmi’nin cevabı:
“Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, çokça temizlenen
insanlardır.” demekten başkası olmadı.
Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut’u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake
uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak!
Mücrimlerin(suçluların) akıbeti nasılmış?
[ARAF(7)/80-84]
İbrahim’den korku gidip, ona müjde gelince; Lut Kavmi konusunda, Bizimle mücadele
etti (tartıştı). Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, çok duygulu ve (Allah’a) yönelen
biriydi. “Ey İbrahim, bundan vazgeç. Muhakkak, Rabbinin emri ve geri çevrilmeyecek
bir azap, onlara gelmiştir.”
Elçilerimiz Lut’a geldiği zaman, bundan hoşlanmadı, göğsü daraldı ve dedi ki:
“Bu, zor bir gün”.
114
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
(Lut’un) Kavmi, (Lut’a) doğru koşarak geldi. Onlar, daha önceden kötülükler
yapıyorlardı.
(Lut)Dedi ki:
“Ey kavmim, bunlar benim kızlarım, sizler için daha temizdir. Allah’tan korkun ve beni
misafirlerim önünde küçük düşürmeyin. Sizin içinizde reşit(doğru düşünen) bir adam
yok mudur?”
Dediler ki:
“Şüphesiz sende biliyorsun ki, kızlarında bizim bir hakkımız yoktur. Gerçekte sen,
bizim ne istediğimizi biliyorsun.”
(Lut) dedi ki:
“Keşke size yetecek bir gücüm olsaydı veya sağlam bir yere dayanabilseydim.”
(Elçiler) dediler ki:
“Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar, elbette sana ulaşamazlar. Gecenin bir
kısmında, ailenle birlikte yürü. Sizden bir kimse, dönüp geriye bakmasın. Ancak senin
karın başka (o bakacak). Muhakkak, onlara isabet edecek olan, ona da isabet
edecektir Onlara vaad olunan (azap), sabah vaktidir. Sabah vakti yakın değil midir?”
(Böylece) emrimiz geldiği zaman, oranın üstünü altına çevirdik ve üzerlerine arka
arkaya (Ana Kitap’ta) yazılı taşlar yağdırdık. Bu helak taşları, Rabbinin Katı’nda
işaretlenmiştir ve bunlar zalimlerden uzak değildir.
[HUD(11)/ 74-83]
(İbrahim) dedi ki:
“Ey elçiler, konuşmanız(işiniz) nedir?”
(Elçiler) dediler ki:
“Muhakkak biz, suçlu-günahkar bir kavme gönderildik. Ancak Lut Ailesi müstesna. Biz
şüphesiz, (Lut Ailesi’nin) hepsini kurtaracağız. Ancak onun karısı müstesna, o helak
olanlardan olacaktır.”
Ne zaman ki elçiler, Lut Ailesi’ne geldiler, (Lut) dedi ki:
“Muhakkak sizler, tanınmamış bir topluluksunuz.”
(Elçiler) dedi ki:
“Bilakis biz sana, onların, (seninle) tartıştıkları şeyle(tehditle) geldik. Sana
Hakkı(vaadedileni) getirdik. Şüphesiz biz, doğru söyleyenleriz. Aileni, gecenin bir
kısmında yürüt, sen de onların arkasından git ve sizden bir kimse, arkasına bakmasın.
Emrolunduğunuz yere gidin.”
115
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ve onlara şu emri verdik:
“Sabaha çıkarlarken, muhakkak onların arkası kesilecektir.”
Şehir halkı, birbirlerine müjdeleyerek geldi.(Lut onlara) dedi ki:
“Bunlar benim misafirlerim, (lütfen) beni utandırmayın! Allah’tan korkup (sakının) ve
beni küçük düşürmeyin.”
Dediler ki:
“Biz seni, herkese (karışmaktan) men etmedik mi?”
(Lut) dedi ki:
“Eğer yapmak istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım.”
Ömrüne andolsun ki, muhakkak onlar, sarhoşlukları içinde şaşkındılar. Arkasından,
tan yeri ağarırken, onları o ’sayha’(ses) yakaladı. Anında, (yurtlarının) üstünü altına
çevirdik ve üzerlerine (Ana Kitap’ta) yazılı taşlar yağdırdık. Muhakkak bunda,
‘araştırıp, düşünenler için’ ayetler (deliller) vardır. Muhakkak (o kavmin yurdu), bir yol
üstünde kalıcıdır. Şüphesiz bunda, iman edenler için ayetler(deliller) vardır.
*HİCR (15)/ 57-77]
Lut ki, ona, hüküm ve ilim verdik. Ve onu, amelleri habis(kötü) olan kavimden
kurtardık. Şüphesiz onlar, kötü ve fasık bir kavimdi.
Onu(Lut’u), rahmetimize soktuk. Muhakkak o salihlerdendi.
*ENBİYA(21)/74-75]
Lut Kavmi, elçilerini yalanladı.
Kardeşleri Lut, onlara dedi ki:
“Sakınmıyor musunuz? Muhakkak, ben sizin için emin(güvenilir) bir elçiyim. Artık
Allah’tan korkup(sakının) ve bana itaat edin. Buna karşılık, ben sizden bir ücret
istemiyorum. Şüphesiz ücretim, ancak Alemlerin Rabbi’ne aittir. Siz, insanlar
(arasında), erkeklere mi gidiyorsunuz? Rabbinizin, sizler için yaratmış bulunduğu,
eşlerinizi bırakıyorsunuz. Bilakis, sizler haddi aşan bir kavimsiniz.”
Dediler ki:
“Ey Lut, şayet vazgeçmezsen, (elbette) sen (sürülüp) çıkarılanlardan olacaksın.”
(Lut) dedi ki:
“Muhakkak ben, sizin bu yaptığınıza buğz edenlerdenim. Rabbim, beni ve ailemi,
bunların yaptıklarından kurtar.”
116
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
(Bunun üzerine) onu ve ailesini toptan kurtardık. Ancak yaşlı bir kadın müstesna.
Sonra, geride kalanları yerle bir ettik.Ve üzerlerine, bir yağmur yağdırdık.
Uyarılanların yağmuru ne kötüdür. Şüphesiz, bunda bir ayet(delil) vardır. Ancak
onların çoğu iman etmiş değillerdir. Ve muhakkak, senin Rabbin, Aziz(şerefli) ve
Rahim(acıyan) dır.
*ŞUARA (26)/160-175]
Lut da, kavmine demişti ki:
“Sizler ‘göz göre göre’ ‘fahşa’(sapkınlık) mı yapıyorsunuz? Siz gerçekten, kadınları
bırakıp da, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Bilakis, cahil bir kavimsiniz.”
(Lut) Kavmi’nin:
“Lut Ailesi’ni, yurdunuzdan çıkarın, muhakkak onlar temiz kalmak isteyen insanlardır”
demekten başka cevabı olmadı.
Biz de, onu ve ailesini kurtardık, karısı müstesna. Onu, helak olanlardan takdir ettik.
Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılanların yağmuru ne kötüdür.
[NEML (27)/ 54-58]
Lut, kavmine dedi ki:
“Siz gerçekten, sizden önce alemler içinde, hiç kimsenin yapmadığı ‘fahşayı’
(sapkınlığı) mı yapıyorsunuz? Siz, erkeklere yaklaşarak, yol keserek ve meclislerinizde
çirkinlikler mi yapıyorsunuz?”
(Bunun üzerine) kavminin cevabı:
“Şayet doğru sözlü isen, bize Allah’ın azabını getir” demekten başkası olmadı.
(Lut) dedi ki:
“Rabbim, müfsit(bozucu) bu kavme karşı, bana yardım et!”
Elçilerimiz, İbrahim’e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki:
“Muhakkak, biz bu yurdun halkını helaka uğratacağız. Şüphesiz onun halkı zalimdir.”
(İbrahim) dedi ki:
“Orada Lut da vardır.”
Dediler ki:
“Orada kimin olduğunu, Biz daha iyi biliriz. Elbette onun karısı dışında, onu ve ailesini
kurtaracağız. O(kadın), helak olanlardan olacaktır.”
Elçilerimiz, Lut’a geldikleri zaman, o onlara karşı kötüleşti ve içi daraldı.
117
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Dediler ki:
“Korkma ve hüzne kapılma! Karın dışında, seni ve aileni muhakkak kurtaracağız. O ise,
helak olacaktır.”
Şüphesiz Biz, ‘fasık’(suçlu-günahkar) olmaları sebebiyle, bu yurt üzerine, ‘gökten kötü
bir azap’ indireceğiz. Muhakkak, Biz akledebilecek bir kavim için, orada apaçık bir ayet
(delil) bıraktık.
[ANKEBUT (29)/28-35]
Muhakkak Lut da, elçilerdendir. O zaman Biz, onu ve ailesini toptan kurtarmıştık.
Ancak ‘yaşlı bir kadın’ ise helak oldu. Sonra, geride kalanları yerle bir ettik. Muhakkak
siz, onlara, gündüzleyin ve geceleyin uğruyorsunuz. Akletmiyor musunuz?
[SAFFAT( 37)/133-138]
(İbrahim) dedi ki:
“İşiniz nedir ey Elçiler(Melekler)?”
Dediler ki:
“Muhakkak biz, mücrim(suçlu) bir kavme gönderildik. Onların üzerine çamurdan
taşlar yağdıracağız. (Bu taşlar), müsrifler için Rabbinin indinde işaretlenmiştir.
Mü’minlerden orada bulunanları da çıkaracağız. (Ancak) biz orada, bir evden başka
müslüman bulamıyoruz.
Ve Biz orada, elim azaptan korkanlar için de bir ayet(delil) bıraktık.
[KAF(51)/31-37]
Şüphesiz, Şi’ra (kuyruklu yıldızı)nın Rabbi O’dur. Muhakkak, önce gelen Ad (Kavmi’ni),
o yıkıma uğrattı.Ve Semud’u da bırakmadı. Daha önce Nuh Kavmi’ni de. Çünkü onlar,
daha zalim ve daha azgındılar. Altı üstüne gelen (Lut Kavmi’ni) de, o(Şi’ra) yerin dibine
geçirdi. Örten, (Lut kavmini) örttü-kapladı.
[NECM (53)/ 49-54]
Lut Kavmi, uyarıları (korkutmaları), yalanladı. Biz de, onların üzerine ‘taş-dolu
kasırgası’ gönderdik, Lut Ailesi müstesna. Onları seher (tan) vakti
kurtardık.Tarafımızdan bir nimet (lütuf) olmak üzere. İşte Biz, şükredenleri böyle
ödüllendiririz. Muhakkak (Lut), ‘şiddetli yakalayışımızla’ onları uyarmıştı. Ancak onlar,
bu uyarıları, kuşkuyla karşılayıp-yalanladılar.(Gerçekten) onlar, (Lut’un) misafirlerinin
peşine düştüler. Biz de onların gözlerini söndürüp, kör ettik. “Azabımı ve uyarımı
tadın!” Muhakkak onları, sabah erkenden, ‘kararlı bir azap’ yakaladı. Azabımı ve
uyarımı tadın!
118
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
[KAMER (54)/ 33-39]
Allah, Hakkı örtenlere, Nuh’un eşini ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de,
kölelerimizden salih olan bu iki kölemizin, nikahları altındaydı; (ancak) o ikisine ihanet
ettiler. Bu iki kadına, (eşleri), Allah’tan (hiçbir) şeyle, yarar sağlayamadılar. Ve bu
ikisine de, “ateşe girenlerle beraber ateşe girin” denildi.
166.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Snowqueen :))Kendiniz olaya ‘haz,nefs’ açıklaması getirip sonra yine kendiniz ordan
savunma yapıyorsunuz,komik.Benim tanımım tercih idi sizin tanımınız ‘nefs’ idi.Önce
ortaya sorun atıp,sonra o sorun üzerinden sorular üretmek,sistemi kapmışsınız
tebrikler:)
Bu arada olaya ‘kürt’ arkadaşlarımızı sokuşturup ilk paragrafta yaptığım,açıklamanın
ikinici adımını uygulamaya koyulmayın.Siz sistemi kapmışsınız ama biz de
kaptık.Homoseksüelleri kullandığınızı gibi Kürtleri de kullanmayın,bize saldırmak için.
”Yok siz “güvenli” alandan kolay kolay çıkamazsınız merak etmeyin.”
(snowqueen)Yanılıyorsunuz ‘çıkamazsınız’ demişsiniz,oradaki fazla ‘a’yı size iade
ederim.Güvenli alan tehdit altında ise çıkarız telaşe mahal yok,misal burda günlerdir
olduğu gibi.
İnsan homofobik olmasa dahi sizin gibi homosempatikler(!) yüzünden homofobik
olabilir,çünkü homoseksüel tercihleri savunmak değil karşınızdaki insanı ‘dayatma’
suretiyle homofobik ilan etmeye çalışıyorsunuz.Allah sizi ıslah etsin.Yineliyorum
Kuran sizinle bizim aramızda ölçüdür.Aynen Lut gibiyim şuan ve Lut’un şu sözlerini
söylüyorum…
(Lut) dedi ki:
“Keşke size yetecek bir gücüm olsaydı veya sağlam bir yere dayanabilseydim.”
’sağlam ‘ O sağlam yer varya ‘güvenli’ yer hani ‘çık(a)madığımız’ işte orası
Kurandır.Elhamdülillah…
(Lut) dedi ki:
“Rabbim, müfsit(bozucu) bu kavme karşı, bana yardım et!”
Homoseksüel tercihleri yapan arkadaşlar,siz gibi savunucuları varken başka fobiklere
ihtiyaç duymazlar,bu tanımlamalarınızla insanda gerçekten fobi uyandırıyorsunuz.O
insanları kullanmaktan,üzerlerinden rant elde etmekten vazgeçin.Son ayeti o kendini
homosempatik zanneden arkadaşlar için kullanıyorum zira sizlerin genel üslubu
‘müfsit’.
119
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
167.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Ayrıca…
Homofobikler adına savunma yapanlar,İslamafobik oluyorlar.Homofobinin karşısında
duran ‘duyarlılığınız’ neden islamofobinin karşısında durmuyor.Onur bey işte size
söylediğim ve anlamadığınız ‘eleştiri’ var ya işte o budur.Vicdanlarınız homofobi
karşısında tam tekmil ayakta iken,islamofobi karşısında aynı duyarlılığı
göstermiyor.Burada günlerdir islamafobi yapıyorsunuz.Müslüman linci.O vicdanlarınız
bu fobinin neresinde diye sorarlar adama???
168.
Yazan:snowqueen Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Sayın Cemile Bayraktar,
ne derler bilirsiniz,
dünya gene de dönüyor.
169.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
snowqueen :))
biz de de şöyle derler,”dünya dönüyor ama gün gelip duracak”.İşte o duracağı günü
hesaplayarak vicdanlarınız islamofobinin neresinde onu sorgulasanız iyi olur.ok
170.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Eşcinsellik ve İslam konusunda merak edilenleri konu hakkında son derece donanımlı,
gayislam.blogspot.com sitesinin hazırlayıcısı saygıdeğer eflatoongay’le konuşacağız.
Verimli bir söyleşi olacağını umuyorum. Şimdiden duyurayım.
171.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Cemile hanım,
Dindar kesimin eşcinsellerle ilişkisi, ancak “temas etmemek” boyutunda. Çevremde
eşcinselleri aşağılayan, alay eden tiplere bakıyorum. İçlerinde kemalisti, ülkücüsü,
ayyaşı, haydutu, her rezilliği işleyeni bollukla var ama hiç dindar yok. Ama mesela
rejimin sillesini yemiş dindar kızların henüz özgür olamadık diyerek eşcinsellere
yapılan baskılarla ilgili empati kurmayı başarabilmiş olduklarını görüyoruz. Ama
nedense hep, eşcinsellerle ilgili sorun dindar insanlardan kaynaklanıyor gibi bir intiba
oluşturuluyor. Çünkü asıl amaç eşcinseller üzerinden birilerine vurmak. Çok liberal
olduklarından filan değil, aman haa. Tam tersi. Liberal açılımları, zayıf karından vurup
engellemek amaç. Yani birisi “neden üniversitede başörtüsü serbest olmasın?” dediği
120
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
zaman ortada bunu frenleyecek bir enstrüman olsun maksat. “Tamam, olsun ama siz
de önce eşcinsellere haklarını verin”.
Valla onlara özgürlüklerini verecek birileri varsa, bu kemalist yobaz yasakçı devletçi
kafa hiç değil. O sokakta başörtülüleri çevirip yüzüne tüküren hasta ruhlular,
zannediyor musunuz ki eşcinsellerle ilgili bir rahatsızlık duymuyorlar, eline düşse
şefkat mi gösterecek, hak mı verecek… Ne olacağını merak ediyorsan rejimin diğer
tarif ettiği ideal vatandaş profilinden sapmış unsurlara bir bakıver. İpucu sağlar.
Türkiye’de birçok mutsuz insan var, içindeki çelişkileri çözemeyen, çıkış yolu
bulamayan birçok eşcinsel dayanamayıp intihar ediyor. Bazıları ise, onların hayatını
enstrüman olarak kullanıp siyasi salvolar peşinde. Yazık.
172.
Yazan:y.ö. Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
cemile hanım,
lut kavmiyle ilgili dindar bir eşcinselin cevaplarını Eflatun’un bloğundan okumanızı
tavsiye ederim.
http://gayislam.blogspot.com/
173.
Yazan:MY Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
“…Çünkü asıl amaç eşcinseller üzerinden birilerine vurmak…Türkiye’de birçok
mutsuz insan var, içindeki çelişkileri çözemeyen, çıkış yolu bulamayan birçok
eşcinsel dayanamayıp intihar ediyor. Bazıları ise, onların hayatını enstrüman olarak
kullanıp siyasi salvolar peşinde. Yazık.”(ES)
aynen, evrim tartismalari sirasinda Rasim Ozan Kütahyali benzeri bir uyari yapmisti,
bütün bu konulari gerçekte tartismak isteyen bir kemalist ve/veya solcu grup yok
karsimizda.
Baska bir enstrüman dahageliyor aklima, AKP’ye karsi “çogunluk diktasi” demek.
Raslantiya bakin ki Rahmetli Adnan Menderes yükselirken de “ekseriyetin
diktatörlügü” filan diye sallamis CHP tayfasi.
Keske gerçek tabanli, ülkeye faydali bir tartisma yapabilseler, meselâ Avrupa’da da
demokrasiye elestiri getiren bir çok düsünür var, “temsil mekanizmalari sebebiyle
küçük azinliklarin haklari iyi korunmuyor” diyorlar.
Ama bizdeki düdük makarnasindan bozma aydinlar gibi darbe saksakçiligi yapmak için
degil, “demokrasiyi daha da demokratiklestirmek” için.
Deliberative democracy, participative democracy… Brezilya’dan iskandinavya’ya
kadar bir çok ülkede çok ilginç çalismalar yapiliyor.
121
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
174.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Ekrem Senai bey,
güzel özetlemişsiniz…
175.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Demokrasiden bahsediyorsak herkes istedigi gibi bakmakta ozgur zaten. Sorunlar
ancak eylemlerde cikabiliyor.
Escinsel birini suclamaya, toplum disina itmeye, onu yok farzetmeye hele hele
cezalandirmaya ve tedavi ettirmeye kimsenin hakki yok.
Insanlari anlayabilme cabasi gostermek en onemlisi bence.
176.
Yazan:Tarik Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
“…Çünkü asıl amaç eşcinseller üzerinden birilerine vurmak…Türkiye’de birçok mutsuz
insan var, içindeki çelişkileri çözemeyen, çıkış yolu bulamayan birçok eşcinsel
dayanamayıp intihar ediyor. Bazıları ise, onların hayatını enstrüman olarak kullanıp
siyasi salvolar peşinde. Yazık.”(ES)
aynen, evrim tartismalari sirasinda Rasim Ozan Kütahyali benzeri bir uyari yapmisti,
bütün bu konulari gerçekte tartismak isteyen bir kemalist ve/veya solcu grup yok
karsimizda.
Haksizlik ediyorsunuz.
Şurada konuyla ilgili ben 6-7 tane yazı yazdım. Bu tartışmanın kuru kemalist-islamcı
tartışması haline geldiğini düşünmüyorum. Gelebilecek yönleri itibariyle de meseleyi
somut gözlemler, konunun tarihi ve özgürlükler açısından değil sürekli bir “biz” “siz”
meselesine hapsetmek için “ama siz de çokeşli adamlarla aynı mekanda yaşamak
istemezsiniz”, gibi doğrudan ayrımcılığı doğallaştıran ve düşünceye değil “kollektif
kimliklere” yoğunlaşan bir tartışma üslubunu üretenler maalesef adına konuştuğunuz
arkadaşlarımız..
Kölelik-cariyelik meselesiyle ilgili, osmanlıyla ilgili, cinsel kimliklerin tarihte nasıl
muamele gördükleriyle, farklı kültürlerde nasıl yaşandıklarıyla ilgili, bir sürü şey
yazdım, mümkün olduğunca akademik kaynakları refere etmeye çalışarak (bazıları
komik derecede malumun ilanı olsa da) ama birileri “eşcinsel düşmanlığı batılılaşma
ile yaygınlaştı, eşcinsellere yönelik imha politikaları aydınlanma döneminde ortaya
çıktı, ortaçağda durum daha iyiydi” gibi “tahliller” ortaya koyuyorsa, net birşekilde
bunun tersini gösteren akademik kaynaklara da iki satır elle tutulur yanıt beklemek
hakkım, ama yok. Gelenler ağırlıkla “biz”le kurulan cümleler, sürekli bir apoloji, “ama
siz de..” tartışmaları. Kimin adına?
122
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yukarıda ekrem beye hitaben toplasanız, 3-4 paragraf bişi yazdım. Homofobi
demedim hatta kendi durumunun o kategoride değerlendirilmesinin de yanlış
olacağını birden fazla yerde yazdım ama dönmüş dolaşmış benim yazımdan cümle
alıntılanarak “bu şekilde homofobik deniliyor” denmiş.. El İnsaf!
Sürekli bir “biz-siz” söylemi üretiliyor. Duygusal, reaksiyoner tepkiler veriliyor.
Ünlemli cümleler kuruluyor..
“Siz de bir cevap verin, çokeşli adamla aynı apartmanda otururmusunuz?” Nereye
varır bu mesela.. “Herkes ayrımcıdır, bizlerin de ayrımcı olmamız doğal haliyle,
ayrımcılık tartışmayalım” mı?
İlginç bir şey söyleyip kapatayım. İslam hukukunda eşcinsel evliliği yapılabilir. Eğer
hünsalardan birinde erkeklik, diğerinde kadınlık baskınsa evlenebilirler.
İslam hukuku, eşcinselleri yok saymamıştır. Fıkıh onlara uygun ibadet pratiklerini, ne
yapıp, ne yapmamaları gerektiğini kararlaştırılmıştır.
Ekrem bey, böyle iddialı bir sunumla bir makale vermiş. Makaleyi heyecanla çıktı
aldım okuyup-öğrenmek için. Daha makalelenin ilk sayfalarından eşcinsellere yönelik
nefret fışkırıyor. Hünsa denen insanlar eşcinsellerin milyonda birlik bir kısmı.
Anatomik bir bozukluk.. Yazar da zaten bunu belirtmiş.. Bu da grup hariç, genel olarak
eşcinsellerle ilgili makalede yazılan nefret söylemini önceki mesajımda alıntıladım.
Özetle: “Vur, kır, öldür” seviyesinde yaklaşımlar.. Ne anlama geliyor bu makaledeki
islami yorum? Makale yazarı da destek çıkmış gerekli demiş, bu da mı homofobi
değil? Nereye oturması bekleniyor bu makalenin tartışmamız içerisinde?
İslam tartışılmasından rahatsız olunuyorsa, islam adına konuşulmaz.
Liberal demokrat ilkeler üzerinden konuşuruz, insan hakları açısından konuşuruz,
muhafazakarlık üzerinden konuşuruz vs. Kimse de sıkıntı duymaz..
Sürekli bir kimlik savunusu. İmaj kaygılı tartışmalar.. “biz böyleyiz, siz de zaten
şöylesiniz ve bu meseleyi ondan soruyorsunuz” diye diye somut gerçeklere 8 takla
attırarak nereye varabiliriz?
Samimiyetle soruyorum. Buradaki arkadaşlar kendilerini türkiyedeki mütedeyyin
kesimlerin seçilmiş temsilcileri falan mı sanıyorlar? Eleştirilen fikirler, fikirleri yazan da
sizsiniz. Ben kendi adıma bahsi geçen geniş kesimin ne düşündüğünü değil, “birer
dindar olarak a, b, c” arkadaşların fikirlerini okuyorum buradan.
Kendimize büyük dava misyonları vehmetmeden olayları soğukkanlılıkla
tartışabilmemiz hiç mümkün olmayacak mı?
123
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Homofobi de dünyanın en büyük kötülüğü, absolute evil falan değil. Yüzyıllardır son
derece doğal yaşanmış. Çağımızda gittikçe problematik haline gelen bir sorun.
“Yaşanan islam”da da buna tekabül eden birçok uygulama var. Bir grup insan bu
tavra, dini bir zorunlukluk atfedip babadan oğula yaşatmışsa da bize ne? Önce olayın
ne olduğunu doğru tespit edip, sonra üzerinde tartışamız lazım. En somut, bilinen
tarihi gerçekleri dahi çarpıtarak hiçbirşey tartışamayız olsa olsa, laf atışması falan
olur.
Hakikaten can sıkıcı..
not:Cemile hanım, hadis için teşekkürler.
Hiçbir eşcinselin trajik sorunlarını enstürman olarak kullanıp siyasi salvolar peşinde
koşmayan Tarık..
177.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Tarık bey,
Yorumu yazarken aklımın ucundan bile geçmediniz. Sizinle gayet seviyeli bir tartışma
yapıyoruz ve uyarılarınız yerinde. Doğruların anlaşılması çabanız var, ve yorumlarınız
bunu temin ediyor. Lütfen kendinize alınmayın. Ben genel bir çerçeve çizdim.
178.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Ayrıca…
Homofobikler adına savunma yapanlar,İslamafobik oluyorlar.Homofobinin karşısında
duran ‘duyarlılığınız’ neden islamofobinin karşısında durmuyor.Onur bey işte size
söylediğim ve anlamadığınız ‘eleştiri’ var ya işte o budur.Vicdanlarınız homofobi
karşısında tam tekmil ayakta iken,islamofobi karşısında aynı duyarlılığı
göstermiyor.Burada günlerdir islamafobi yapıyorsunuz.Müslüman linci.O
vicdanlarınız bu fobinin neresinde diye sorarlar adama???
BAZI dindarlarin sikisinca “bizi ocu gibi gostermeye calisiyorsunuz, donusturmeye
calisiyorsunuz, dayatiyorsunuz, linc ediyorsunuz” stratejisine basvurdugunu
gormustum, dolayisiyla ben de ’sistemi kaptim’. Burada gunlerdir gordugum tek sey
Islama elestiridir. Elestiriyle korku ayni sey degildir. Homofobik elestirisi (ki
hatirlatirim, hic kimseye bu kelimeyi sarfetmedim) en fazla suclama olabilir, hatta
haksiz bir suclama da olabilir, hatta bu suclama buradaki belli kisilere (ve Hayrettin
Karaman’a) degil de butun Islam’a yapilmis da olabilir, ama bunlarin hicbirisi Islam’a
dair bir korku yaratildigi anlamina gelmez. Fobinin bana gore taniminin ne oldugunu
sayin Merakil’la tartismamda belirtmistim. Bu manada Islamofobi yayan birine
124
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
rastlamis degilim bu baslik altinda. Gerci suruyle yorum yapildi, arada atladigim
olduysa onu bilmem. Genelde Islamofobi falan yok.
Bu arada olaya ‘kürt’ arkadaşlarımızı sokuşturup ilk paragrafta yaptığım,açıklamanın
ikinici adımını uygulamaya koyulmayın.Siz sistemi kapmışsınız ama biz de
kaptık.Homoseksüelleri kullandığınızı gibi Kürtleri de kullanmayın,bize saldırmak
için…O insanları kullanmaktan,üzerlerinden rant elde etmekten vazgeçin.
Snowqueen’in benzetmesinin dogru ve yerinde oldugunu dusunuyorum. Kurtler gibi
azinliklarin durumu kullanilarak Kemalist sisteme vurmanin norm oldugu bir sitede bu
rantcilik suclamasi da sik durdu hani. Bizlerin yaptigi rantciliksa sizlerinki de oyle.
179.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Onur bey,
aslında size cevap yazacaktım ama sağolsunlar,Ekrem Senai ve Tarık beylerin
yakaladığı nokta beni yazmaktan alıkoydu.
Olayı eşcinsel tercihlerin sorunlarından biz-siz ötekeleştirmesine çektiniz,ben de o
kuyuya düşmek istemiyorum.
Size ve sizin yaptığınızı yapan arkadaşlara subjektif bakıç açıları nedeniyle vakit
harcamak yerine ‘eşcinsel’ biriyle oturup konuşmayı düşünüyorum.Aracılığınızın
vahim sonuçlarından nasiplenmemek adına…
Muhatabım eşcinseller ve ötekileştirilmiş insanlardır,hakkı yenen azınlıklar,sizler
değilsiniz.Samimi ve içten bir cümle ile bitireyim;’Lütfen bu üslup ile eşcinsellerin
hakkını savunmayın zira zarar verici oluyorsunuz.
Tarık bey teşekkür ederim,ayrıca Ekrem Senai beyin de sizi kast ettiğini
düşünmüyorum,onun size yazdığı posta katılıyorum,sevgiler
180.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 29, 2009 | Reply | Edit
Olayı eşcinsel tercihlerin sorunlarından biz-siz ötekeleştirmesine çektiniz,ben de o
kuyuya düşmek istemiyorum.
Vicdanlarınız homofobi karşısında tam tekmil ayakta iken,islamofobi karşısında aynı
duyarlılığı göstermiyor.Burada günlerdir islamafobi yapıyorsunuz.Müslüman linci.
Dogru ben cektim, dusmediginiz iyi olmus (!)
125
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Size ve sizin yaptığınızı yapan arkadaşlara subjektif bakıç açıları nedeniyle vakit
harcamak yerine ‘eşcinsel’ biriyle oturup konuşmayı düşünüyorum.Aracılığınızın
vahim sonuçlarından nasiplenmemek adına…
Muhatapla konusmak her zaman daha faydalidir.
Muhatabım eşcinseller ve ötekileştirilmiş insanlardır,hakkı yenen azınlıklar,sizler
değilsiniz.
Iyi o zaman, edebe aykirilik ve islamofobi suclamalarinizi da onlara yaparsiniz. Bana
uyar.
Samimi ve içten bir cümle ile bitireyim;Lütfen bu üslup ile eşcinsellerin hakkını
savunmayın zira zarar verici oluyorsunuz.
Ben de: Bu uslup ile sizinle hicbir sey konusulmaz. Ben sizinle tartismazken bana
sorular yonelttiniz, cevap verdim. Simdi de muhatabim degilsiniz diyorsunuz.
Dunyanin lafini ederken pekala da muhatabinizdim. Tartisacaksaniz tartisin,
tartismayacaksaniz tartismayin.
181.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
Onur bey,
sizin son postunuzdaki üslubunuza aynı perdeden yanıt vermeden tahrikleriniz
karşısında sabrımı koruyamadığım bir kaç post dışında genel olarak o bahsettiğim
düzeye inmemeye gayret gösterdim ama görüyorum ki siz hala olayı oraya çekmekte
ısrarlısınız.Net ortamından kaynaklı dialog eksikliğinin her türlüsünden olmusuz
yönde etkileniyoruz bu da tartışmalarımızı yapıcı olmaktan yıkıcı olmaya
götürüyor.Dialog niyetiyle girip cedelleşme ile çıkıyoruz.Bir kez daha samimiyetimden
söylüyorum homofobiksin dayatmasına tepki olarak islamofobiksin,tetikliyorsun
dayatmasına tetikliyorsun karşılığı vermek adına yazılmış cümlelerdir.Bir çok sorum
retorik sorudur.Size ayna olmaya çalıştım,yaptığınızın yıkıcılığını vurgulamak adına
sağolun siz de bana ayna oldunuz ve konuyu gittiği karanlıktan çıkartmak adına
susmayı,yapıcı dialogları denemeyi seçtim.El insaf Onur bey,el insaf tutup halen ”iyi o
zaman, edebe aykirilik ve islamofobi suclamalarinizi da onlara yaparsiniz. Bana uyar.”
gibi benim tercih alanım olan şeylere müdahale edip,tahrik ediyorsunuz.Sizinle
çözemeyiz ana kaynak ile çözülebilir diyorum,ona dahi engel koyuyorsunuz.Şimdi ben
mi homofobiğim,siz mi homofobik ilan edicisiniz?
Üslup sorunlarımız nedeniyle sizinle girdiğimiz konularda nazikçe ileriye ertelemeyi
tavsiye ettim ama sürekli sözlerimi copy-paste yapıp çarpıttınız.Olmuyor ama…Ben
çekildikçe siz geri çekiyorsunuz.Karşınızdakinin de bir sabrı olduğunu unutmasanız ne
güzel olacak.
126
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Şimdi dahi son yorumunuza cevap yazmayabilirdim,dikkate almayabilirdim,bu
kabalığı yapmak istemedim,iyi niyetle olmasa dahi bana seslenmişsiniz.Nezaketen
verdiğim cevap karşısında daha hangi türlü suçlamalara maruz kalacağımı dahi
bilmiyorum.Ama yine de diyorum,koparmayalım.Lütfen olayı
kişiseleştirmeyin,basitleştirmeyin,nezaketimden olumlu bir anlam çıkartın.Kendime
rağmen uğraşımı görürseniz sevinirim.
Benim benden çok farklı düşünen resmen faşist kafalı diyebileceğiniz bir arkadaşım
var.Tartışırken birbirimize gireriz ama olay orada kalır,sonra kol kola girer yürüyüşe
çıkarız.Sizinle de böyle olmasını temenni ederim.Yapıcı olmak adına kurduğum
samimi cümleleri de olumsuz anlamazsınız umarım.
Siz haklısınız deyince tartışma bitermiş,tamam Onur bey siz haklısınız :))
Şimdi müsaadenizle gideyim mi :))
182.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
Sayın Onur Çobanoğlu,
Aseksüel olursa ne aşağılanır, ne ikinci sınıf vatandaş olur.
heteroseksüel/erkek iktidarını kabul eden eşcinsel, kendi cinselleğinden feragat
suretiyle “iyi Kürt” benzeri, “iyi eşcinsel”olabilir(SQ)
Snowqueen’in benzetmesinin dogru ve yerinde oldugunu dusunuyorum. Kurtler gibi
azinliklarin durumu kullanilarak Kemalist sisteme vurmanin norm oldugu bir sitede bu
rantcilik suclamasi da sik durdu hani. Bizlerin yaptigi rantciliksa sizlerinki de
oyle.(Onur Çobanoğlu)
Burada önemli detay var.Snowqueen’in benzetmesine katıldığınızı belirtimişsiniz,ki
bende katılıyorum.Zira azınlıklar,kürtler,aleviler,kadınlar ve eşcinseller,haklarıdan
feragat ettikleri sürece ancak”hakiki vatandaş”,”iyi kürt”,”iyi alevi”,”hanım hanımcık
kadın”vs.ye değer görüldükleri/görülebilecekleri bir kollektif algı var
ülkede.Dolayısıyla tesbit son derece yerinde ve gayet anlaşılır.Lakin sizin onay şekliniz
verilmek istenen mesajla pek örtüşmüyor.Ne demek
kullanmak/kullanılmak?Birileri,açıkça hakları ihlal edilen bir kesimin haklarını
savununca onları kullanmış mı oluyor?Hele bunun “Kemalizmi vurmak” gibi bir araç
şeklinde tasavvur edilmesi doğrusu hiç şık değil.Zira kürtler,sizin sandığınız gibi
polemiklerde kullanılacak bir araç değiller hatırlatırım.Ayrıca Kürt sorunun gündeme
taşınması ve tartışılması,bunun üzerinden “Kemalizmin vurulması”anlamına
gelmiyor.Demokrat ve aydın kişiliğinize yakışmayan talihsiz bir değerlendirme olarak
görüyor ve sizden bunu düzeltmenizi bekliyorum.
183.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
127
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Cemile hanim,
Bir çok sorum retorik sorudur.
O halde soru formunda hukum vermissiniz. Ben de bunlari cevaplamisim. Bu
elestirimin ozunu degistirmez.
Onur bey,el insaf tutup halen ”iyi o zaman, edebe aykirilik ve islamofobi
suclamalarinizi da onlara yaparsiniz. Bana uyar.” gibi benim tercih alanım olan şeylere
müdahale edip,tahrik ediyorsunuz.
Benimle ‘muhatabiyetiniz’ bana suclamalar (madem sorulariniz retorikti onlari da
suclama kapsamina aliyorum) seklinde oldugu icin, “seninle muhatap olmayacagim
escinsellerle olacagim” deyince kinaye yaptim. Escinsellerle istediginiz gibi
konusabilirsiniz, hakikaten beni ilgilendirmez.
Şimdi ben mi homofobiğim,siz mi homofobik ilan edicisiniz?
Bu baslik altinda hic kimseyi homofobiyle suclamadigimi bir kere daha hatirlatirim.
Sadece Enver beyi ayrimcilikla sucladim, homofobiyle degil. Dolayisiyla bu retorik
oldugunu tahmin ettigim sorunuz anlamsizdir.
Üslup sorunlarımız nedeniyle sizinle girdiğimiz konularda nazikçe ileriye ertelemeyi
tavsiye ettim
Belki de amaciniz buydu, ama bunu kesinlikle nazikce yapmadiniz. Bir sekilde
tartismaya soktugu insana tartismanin ortasinda “sen benim muhatabim degilsin”
demek benim nezaket anlayisimin otesindedir. Hatta ayiptir. Bana yazdiginiz her seye
nezaketle ve ciddiyetle cevap vermeye calistim. Karsiligini gordugumu
dusunmuyorum. Biraz da bunun verdigi kirginlikla yazdim son mesajimi.
Siz haklısınız deyince tartışma bitermiş,tamam Onur bey siz haklısınız :))
Enver bey bana haklisiniz demedi. Kendi hakliliginda diretti ama gordugunuz gibi
onunla tartismami bitirdim. Demek ki mesele baskaymis.
Şimdi dahi son yorumunuza cevap yazmayabilirdim,dikkate almayabilirdim,bu
kabalığı yapmak istemedim,iyi niyetle olmasa dahi bana seslenmişsiniz.Nezaketen
verdiğim cevap karşısında daha hangi türlü suçlamalara maruz kalacağımı dahi
bilmiyorum.
Asla karsimdakine, bana gosterdigi nezaketten azini gostermedim. Ya da en azindan
boyle yaptigimi dusunuyorum. Ben bana gosterilen nezakete karsi boyle odesirim.
Eger size karsi nezaketimi bozdugumu, kabalik ettigimi dusunuyorsaniz lutfen belirtin,
128
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ona gore bundan sonra dikkat edeyim. Bu son cumlemde cok ama cok ciddi ve
samimiyim.
Son olarak: Bu mesajima cevap yazmazsaniz asla kabalik olarak algilamam. Maksadim
meramimin daha iyi anlasilmasiydi. Saygilarimla.
184.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
Lakin sizin onay şekliniz verilmek istenen mesajla pek örtüşmüyor.Ne demek
kullanmak/kullanılmak?Birileri,açıkça hakları ihlal edilen bir kesimin haklarını
savununca onları kullanmış mı oluyor?Hele bunun “Kemalizmi vurmak” gibi bir araç
şeklinde tasavvur edilmesi doğrusu hiç şık değil.Zira kürtler,sizin sandığınız gibi
polemiklerde kullanılacak bir araç değiller hatırlatırım.Ayrıca Kürt sorunun gündeme
taşınması ve tartışılması,bunun üzerinden “Kemalizmin vurulması”anlamına
gelmiyor.Demokrat ve aydın kişiliğinize yakışmayan talihsiz bir değerlendirme olarak
görüyor ve sizden bunu düzeltmenizi bekliyorum.
Soylediklerinize katiliyor ve duzeltiyorum. Her ne kadar bazilarinin azinlik haklarini
rant malzemesi haline getirdigi kanaatini koruyorsam da, bugun itibariyle Derin
Dusunce’deki kimseyi bununla suclamiyorum. Kurdugum bu cumleler gercek
dusuncemi yansitmamaktadir. Haksizlik ettigim herkesten de ozur dilerim.
Saygilarimla.
185.
Yazan:osman toparlak Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
cemile hanım haklı, Oray Eğin gibi hazcı ve edepsiz eşcinsel sayısı, düzgün eşcinsel
sayısından fazla. Ben de komşu istemem bunları.
Adamın yazdıklarını okusanız siz de homofobik olursunuz.
http://madiclara.blogspot.com/?zx=a503414c6f101794
Rasim Ozan bu yazının başlığıyla saçmalamış, yazısını okuma gereği duymadım,
içeriksiz olduğunu tahmin edebiliyorum. Yorumcuların yazdıkları daha değerli benim
için.
186.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
Ben de bu yapıcı açıklamalarınızdan ötürü size teşekkür ediyorum Onur bey.Size
yakışan da bu olurdu.
Sağlıcakla kalın.
187.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: May 30, 2009 | Reply | Edit
129
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Onur bey,açık cümle ya da retorik kurduğum tüm cümlelerin arkasındayım…Sadece
olay fazlaca dağıldı kapansın için ’siz haklsınız’ deyip geçmeye çalıştım ama o da sizi
kesmedi.
”Siz haklısınız deyince tartışma bitermiş,tamam Onur bey siz haklısınız :))
Enver bey bana haklisiniz demedi. Kendi hakliliginda diretti ama gordugunuz gibi
onunla tartismami bitirdim. Demek ki mesele
baskaymis.”
”Demek ki mesele baskaymis.”
Ben bu sözlerinizin sebep olduğu kırgınlığımla sizin gibi son mesajı yazmayı
değil,susmayı seçeyim.
188.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: May 31, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğu,
Gene de, konuşmamın başında altını çizmek istediğim bir nokta, eşcinsellerle yapılan
araştırmalarda temsili örneklem kullanılamadığı ve çalışmaların çoğunlukla küçük
ölçekli olduğudur.
Bu araştırmalar, cinsel yönelimin tek başına ruh sağlığı ile bir ilişkisinin kurulamadığını
göstermektedir (Strickland, 1995).
Cinsel yönelimin ruh sağlığı ile birebir ilişkisinin olmadığını gösteren bilimsel
araştırmalar ve gey aktivistlerin çabaları sonucunda, bundan otuz yıl önce, 1973’te,
Amerikan Psikoloji Derneği (APA) eşcinselliği bir ‘hastalık’ olarak görmekten
çıkarıyor, ve daha da ileri giderek, 1975’te aldığı bir kararla, psikologları,
eşcinsellerin yaftalanmasına son verilmesi yönünde önderlik etmeye çağırıyor
(Conger, 1975, aktaran Garnets & Peplau, 2000).
1975 de APA’nın aldığı karar;lezbien ve geylere uygulanan ayrımcılığın sebep olduğu
acıyı nihayetlendirecek bir uzun soluklu plan uygulamak. İlginç olan ise 1973 de
eşcinsellik hastalık olarak görülmekten çıkarıldıktan 20 sene sonra 1995 de
araştırmalar ruh sağlığı ile ilişkisi olmadığını gösteriyor.
APA 1976 da çocukları koruma ve barındırmaya yönelik evlatlık edinme uygulaması ile
paralel kabul edilecek bir diğer açıklaması;lezbien ve gay ebeveynlere yapılan
ayrımcılık onların çocuklarının heteroseksüel çiftlerin çocuklarının sahip olduğu
ayrıcalıklardan mahrum eder.
130
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu noktada insan sormak istiyor bu eşcinsellerin “kendi çocukları” nasıl vardı?O
çocukları evlat mı edinmişlerdi yoksa eşcinsel olmayan bir ilişki ile mi onları dünyaya
getirmişlerdi?
APA 1991-1993-1995 plan ve kanunlaştırmaları destekliyor.Ne hakkında olanları?
Tüm çocukların beslenme,güvenlik vs gibi ihtiyaçlarını daha iyi seviyeye getirmeye
yönelik girişimlerini.
APA,Falk, P.J. (1994).Lezbien Anneler:Kanuni aile de psikososyal tahminler.Ve TÜM
çocukların durumlarına ilişkin 1991,1993 de alınan kararlar 1995 de aynen korunuyor.
Bu çalışmalardan çıkan bazı sonuçlar şöyle: Lezbiyen annelerle yetişen çocukların
durumu, annenin psikolojik açıdan sağlıklı olduğu, ve çocuk bakımını beraber
yaşadıkları bir lezbiyen partnerle paylaştığı zaman daha iyi oluyor. Ebeveynin cinsel
yönelimini ergenlikte değil de çocukluk çağında öğrenmek, çocukların gey ve
lezbiyen ebeveyne sahip olmaya ilişkin konularla başa çıkmalarını kolaylaştırıyor.
Ebeveynin cinsel yöneliminin çocuğun hayatındaki diğer önemli yetişkinler tarafından
da kabul edildiği destekleyici bir ortam ve çocukların aynı konumda olan akranlarını
tanımalarının da önemli olduğu görülüyor (Patterson, 1995).
Gey babalarla büyüyen çocuklarla yapılan araştırmalar, lezbiyen annelerle
yetişenlerle yapılanlara göre daha az. Gey ve lezbiyen ebeveynlerin ergen ve erişkin
çocukları ile yapılan çalışmalar daha da sınırlı. Özellikle boylamsal araştırmaların
eksikliği göze çarpmakta. Araştırma sayısının azlığı çıkarılacak sonuçlara da temkinli
yaklaşmayı gerektiriyor.
Özellikle 90’lı yıllarda, ABD’de yapılan bilimsel araştırmalar, cinsel yönelim
konusundaki yanlış inançları doğru bilgilerle düzeltme, ayırımcı uygulamaları
değiştirme yönünde çok etkili olmuştur (Patterson & Redding, 1996).
Örneğin, APA’in gey ve lezbiyen ebeveynlerle ilgili araştırma verilerinin incelenmesi
sonucunda çıkarttığı eksper raporu, ‘çocuk velayeti’ davalarında önemli rol
oynamıştır. Ve, böylelikle, zaman içinde, ‘bir sorunsal olarak eşcinsellik’ yerini başka
araştırma sorularına bırakıyor.
Çocuk velayeti!
Gerçek: Amerika’daki ailelerin yüzde ellisi çekirdek aile. Sayısız yasal ve sosyal engele
rağmen birçok lezbiyen ve gey aile bağlarını koparmamak için savaş veriyor ve kendi
çocuklarını almaya çalışıyor.
Amerika’daki ailelerin sadece %26’sı geleneksel aile tanımına uyuyor- en az bir
çocukları olan evli bir çift. Bu rakam 1970′e göre %14 azalmış. Son yıllarda yapılan
evliliklerin yarısının boşanmayla sonuçlanması bekleniyor ve 1970′den beri babanın
131
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olmadığı ailelerin sayısı %139 artmış.
Birleşik Devletler Nüfus Bürosu Araştırması
Amerika’daki en az altı milyon çocuğun gey ve lezbiyen ebeveynleri olduğu tahmin
ediliyor. Bu çocukları bekleyen en büyük zorluk okulda ve çevrede arkadaşları
tarafından alaya alınmak.
Schulenberg, Gay Parenting
Eşcinsel ebeveynler konusunda yapılan otuz çalışma eşcinsel ebeveynlerin
heteroseksüel ebeveynlerden daha farklı davranışlar göstermediğini ortaya koydu.
Patterson CJ, Children of Lesbian and Gay Parents
Lezbiyen ve heteroseksüel annelerin kızları üzerinde yapılan bir araştırma, kızların
arasında liderlik, kişisel esneklik ve özgüven açısından hiçbir fark olmadığını kanıtladı.
Gottman JS. Children of Lesbian and Gay Parents
Çocuk velayeti yada evlat edinme APA nın yaklaşımı;
Bu noktada akla APA 1991-1993-1995 plan ve kanunlaştırmaları destekliyor olduğu
geliyor.Ne hakkında olanları? Tüm çocukların beslenme,güvenlik vs gibi ihtiyaçlarını
daha iyi seviyeye getirmeye yönelik girişimleri!
Babasız çocukların arttığı,eşcinsel ebeveynlerin çoğaldığı bir ülkede ebeveynleri
eşcinsel olan çocukların velayeti kime verilebilir?Çocukların yetişmesi için en iyi ortam
aile derken devlet korumasına mı?Yoksa kendileri bile 1 çocuktan fazlasını talep
etmeyen geleneksel aile tanımına uyan % 26 ya mı?
Onur bey,Ali Yürekli’nin toplumun direklerinin çürüme ihtimalini ispatlamasını
istemiştiniz.Araştırmaların yapıldığı ülke ABD.Sizin de çürümenin olmadığını eşcinsel
ebeveynlerin çocuklarının gayet normal(heteroseksüel !) gelişim sergilediklerini
göstermek üzere başvurduğunuz APAnın ortaya koymuş olduğu araştırma sonuçları
daha çok önleyemediği sonucun ortaya çıkarmış olduğu şartları onarmak üzere
olduğu anlaşılıyor.Düşmekte olan nüfus artışını engelleyebilmek ,ebeveynsiz
çocukların maddi yükünü haififletmek için “ahlaki” kaygıları bir tarafa
bıraktığı,bireyden ziyade ABD toplumunun geleceği korkusu ile hareket edip” There is
no consensus among scientists about the exact reasons that an individual develops a
heterosexual, bisexual, gay, or lesbian orientation.” demekten başka çaresi yokmuş
gibi görünüyor.
Ve bu sizi kısmen de olsa haklı çıkarıyor;
Escinsellik bir olgudur, hipotez degil. Bilimsel konsensus hipotezler uzerine olur veya
olmaz, olgular degil. Ayrica escinsellik sapkinliktir demek ahlaki bir hukumdur, daha
132
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
once de soyledigim gibi bilim ahlaki hukumler vermez, o hukumleri verecek olan
baska disiplinler.(O.Çobanoğlu)
Toplumsal sağduyu ve tek çözüm olmayan reçeteler!
Bu yaklaşım;“bilimsel konsensus yok ama bu tarz bilimsel veriler de var” denilerek her
şey serbest olsun demek değil midir?. diye sormuştum size hatırlarsanız.
Bir cocugun herhangi bir sey olmaya itilmesi benim icin ne normaldir ne siradan.
Yazilarima dikkat ederseniz, tesvik etmeden sadece dogal karsilamaya vurgu
yapiyorum.(O.Çobanoğlu)
Neden?Eşcinsellik bir olgu olduğu için mi?Yoksa hipotezlerle “eşcinsel bir hastalık
değildir”çıkarımı yapıldığı için mi?
Heteroseksizmin toplumsal ve kültürel alandaki yansımaları dışında bir de bireysel
boyutu var. Önyargılar ve ayrımcı tutumlar psikolojinin önemli bir çalışma alanını
oluşturuyor. ‘Psikolojik heteroseksizm’ ise,heteroseksüelliğin dışında kalan cinsel
yönelimlere karşı sergilenen ayrımcı tutumlardan sözetmek için kullanılıyor. Bu
konuda çalışan psikologlar ‘homofobi’ yerine ‘heteroseksizm’ deyimini tercih
ediyorlar. Bunun iki nedeni var. Bir kere, ‘fobi’ kelimesi, geylere yönelik ayrımcı
tutumların irrasyonel korku ve bir tür psikopatoloji olduğu izlenimini veriyor ki, bu,
ayrımcı tutumların yaygınlığını açıklayamıyor. Ayrıca, ‘homofobi’, bu tutumların
içinde geliştiği toplumsal ortamdan ziyade homofobik bireyin kişisel geçmişine
odaklanıyor (Herek, 1997).
Eşcinselliğin hastalık olmadığı ilan edildiğine göre psikolojik hereroseksizm nasıl
bertaraf edilir?
1)
Heteroseksüelliğin doğal ve kural olduğu varsayımını sorgulatmak isteyen eşcinsel
aktivistler, kendilerine yöneltilen soruları ters yüz edip tekrar soruyorlar. Örneğin:
• Heteroseksüel olmanıza ne gibi nedenler yol açtı sizce?
• Heteroseksüel olduğunuza ilk ne zaman karar verdiniz?
• Heteroseksüelliğinizin geçici bir tutku olması mümkün mü?
• Eğer heteroseksüellik normal ise, neden ruh sağlığı bozuk olan kişilerin çoğunluğu
heteroseksüel?
• Eğer hiç eşcinsel ilişkiniz olmadı ise, bu tür bir ilişkiyi tercih etmeyeceğinize nasıl
emin olabiliyorsunuz?
2)
ABD’de psikolojik heteroseksizm konusunda çalışan Gregory Herek, aşırı ayrımcı
tutumlar taşıyan heteroseksüellerle, eşcinselliği olumlayan tutumlar taşıyan
133
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
heteroseksüelleri karşılaştırdıklarında, ayrımcı tutumlar sergileyen heteroseksüellerin,
diğerlerine göre:
• Erkek olmalarının
• Geleneksel cinsiyet rollerini desteklemelerinin
• Dini inançlarının güçlü olmasının ve muhafazakar dini derneklere üye olmalarının
• Arkadaşlarının da kendileri gibi benzer olumsuz tutumlar taşımalarının
• Irkçı ön yargılara ve otoriter kişilik özelliklere sahip olmalarının
• Gey ve lezbiyenlerle kişisel temaslarının az olmasının
daha olası olduğunu gösteriyor (Herek, 1995).
Neden?
Araştırmalar, cinsel ayrımcı tutumların gey, lezbiyen ve biseksüelleri de etkilediğini
gösteriyor:
• Cinsel yönelimlerini keşfetme veya sorgulama sürecinde olanlar, cinsel azınlık
kimliği oluşturmakta zorlanabiliyor, caydırılabiliyorlar.
• Özellikle cinsel yönelimlerinin ilk farkındalık aşamasında eşcinseller homofobiyi
içselleştirilebiliyor, kendilerine olumsuz tutumlar yöneltebiliyorlar.
• Eşcinselliklerini gizleyenler kendilerini ‘sahte’ bir kimlikle, adeta bir yalan yaşıyor
olarak hissedebiliyorlar.
• Kime, ne kadar ‘açık’ olacakları konusunda kaygı duyabiliyorlar.
• Açık olanlar, başkaları tarafından reddedilme, ayrımcılık ve bireyin üzerindeki
psikolojik sonuçları çok vahim olabilen şiddet eylemlerine maruz kalabiliyorlar.
• Cinsel yönelimleri ne olursa olsun, görünümleri, kıyafetleri veya hobilerinde daha
‘erkeksi’ seçim yapan, daha ‘asertif’ tavırlar sergileyen, erkeklerle ilişki içinde
olmayan, daha çok erkeklerle özdeşleştirilen mesleklerde çalışan genç kız ve kadınlar
lezbiyen olarak damgalanma riski taşıyabiliyorlar
Cinsel azınlık kimliği oluşturmakta zorlanabiliyor, caydırılabiliyorlar!
Peki bunun yapılmaması ve toplum tarafından “doğal” karşılanarak eşcinsel kimliğin
oluşumu nasıl temin edilebilir?
Değişik cinsel yönelimlerin yapılanması/inşası nasıl oluyor?
Yakın zamana kadar, cinsel yönelimin nasıl yapılandığı ile ilgili araştırma ve
kuramlar eşcinselliğin üzerinde odaklanmış, eşcinsellik, prenatal hormonların etkisi,
genetik faktörler, beyin anatomisi, aile ortamı, ve çocukluk deneyimleri gibi hiçbirisi
çok tatmin edici sonuç vermemiş olan ‘orijin’ hikayeleri ile açıklanmaya çalışılmıştır.
Heteroseksüelliğin ise, ‘kural’ olan, ve dolayısı ile açıklanmayı gerektirmediği
varsayımı yapılmıştır.
134
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Şimdilerde ise, cinsel yönelimin iyi anlaşılabilmesi için duygusal ve erotik örüntüleri
tüm çeşitlilikleri ile çalışmanın önemi kabul edilmekte, örneğin yavaş yavaş
heteroseksüellik de mercek altına alınmaktadır ( Kitzinger, Wilkinson & Perkins, 1992).
Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, biyolojik unsurların veya çocukluk
deneyimlerinin cinsel yönelim üzerinde önemli bir yordayıcılığı saptanmamıştır.
Biyolojik tezler hem eşcinsel tarftarlarının hem de karşıtlarının çok ilgisini
çekmesine karşın, yapılan araştırmalarda, özellikle kadınların heteroseksüel,
biseksüel veya eşcinsel olmaları üzerinde biyolojik faktörlerin önemli bir rolü
olduğuna yönelik kesin kanıt bulunamamıştır (Veniegas & Conley, 2000).
İkiz çalışmalarında eşcinsel eğilimin kısmen aile içi geçişi olabileceği görülmüşse de,
genetik açıklamalar için en bilimsel yöntem olan ayrı yetişmiş tek yumurta ikiz
çalışması, yine lezbiyenler için bir tane bulunmaktadır ve biyolojik iddiaları
desteklememektedir.
Rahimdeyken belirli hormonlarına aşırı derecede maruz kalmanın eşcinselliğe yol
açtığı savı ise lezbiyenlerin çoğunluğunun böyle bir geçmişi olmadığı ve bu geçmişe
sahip olanların çoğunluğunun ise heteroseksüel olduğu gözönüne alınırsa pek
aydınlatıcı olmamaktadır (Meyer ve ark., 1995).
Doğruluğu veya yanlışlığı bir yana, biyolojik argümanların değişik yönlere
çekilebileceğinin de altını çizmekte fayda var: Eşcinseller açısından, ‘doğuştan’
eşcinsel olunabileceğinin kabulü belki de heteroseksüellerin anlayışını
arttırabilecek, eşcinsellere yapılan ayrımcılığı azaltabilecek, ‘heteroseksüellere
eşcinsellik geçirme’ korkusunu bertaraf ettirecek bir kazanım olabilir.
Kazanım!Ne için?Cinsel azılık kimliği oluşturmakta!
Eşcinsel karşıtları ise, bu bulgulara, eşcinselliğin normalden bir ‘sapma’ olduğu
perspektifinden bakıp belki ayrımcılığı ‘eşcinsel’ gene sahip bebeklerin doğmadan
ayıklanabileceği sonucuna kadar götürebilirler.
Kürtaj!hangi bilimsel veriler ortaya konduğu için kürtaj yasallaşmıştı hatırlamak
gerek! Şimdi “eşcinsel gene sahip bebeklerin” ayıklanmaması ve hazır
heretoseksüellerin de anlayışını kazanmak söz konusuyken neden eşcinselliğin
“doğuştan” olabileceği bilgisi doğrulanarak kesinleştirilsin ki?
Yine araştırmalar göstermektedir ki, ebeveynlerin cinsel yöneliminin çocuklarının
ilerde geliştirdikleri cinsel yönelimle birebir bir ilişkisi yoktur; bu ilişki bazen
görünmekte, bazen görünmemektedir.
Evet,doğuştan olabileceği hususunu “ayıklamaya” sebebiyet vermemek için muallakta
bırakmakta fayda var!
135
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Gey babalar ve yetişkin erkek çocukları ile yapılan bir çalışmada, çocukların %90’ının
heteroseksüel eğilimi olduğu görülmüştür. Yine, heteroseksüel anneler ve lezbiyen
annelerin yetişkin çocuklarının karşılaştırıldığı boylamsal bir araştırmada, annenin
cinsel yöneliminin çocuklarının aynı cinse yönelmesi, kendilerini
gay/lezbiyen/biseksüel olarak tanımlamaları üzerinde önemli bir fark yaratmadığı
bulumuştur (Golombok & Tasker, 1996).
Araştırmalar ve elde edilen bulgular yetersiz olmasına rağmen farkın “önemsiz”
olduğu tespit edilebiliyor.
Tüm bunlardan(eşcinselliğin olgu olduğu) sonra rahatlıkla heteroseksüel bir ilişki
sonucunda ebeveyn olabilmiş eşcinsellerin evlenebilmelerinde,önceki ilişkilerinden
edinmiş oldukları çocuklarını yetiştirmekte hiçbir sorun olmayacağı(çocukların cinsel
yönelimi) nasıl iddia edilebilir?Ve hatta çocuk evlat edinmelerinin yasal yolları
açılabilir?
Bilimsel veriler konsensus için yetersiz ama toplum algısı tüm bu serbestilerin
sağlanabilmesi(doğal karşılanması)için yeterli seviyeye çekilebilir?
Dediğiniz gibi Onur bey,
Insanlari kitlesel olarak korkutarak akillarini igdis etme fasizmin en buyuk
numarasidir. Siz de muhtemelen bunun magdurlarindan biri olmaniza ragmen,
tehlikenin ciddiyetinin farkinda olmadiginizi dusunuyorum.
İnsanları,ayrımcı/homofobik/heteroseksist olarak etiketlemekle korkutarak akılları
iğdiş etmeye çalışmak “sorgulama temanna et” faşizminin en büyük numarası /değer
dayatması olduğu kesin.
Niçin?
189.
Yazan:Levent Cetin Tarih: May 31, 2009 | Reply | Edit
Ilimli bir insansiniz :)
190.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 3, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Bir saniye, neye dair bilimsel konsensus yok? Escinselligin kaynaginin dogustan mi
cevresel mi yoksa bunun karisimi mi olduguna dair.
Kesinlikle.Eldeki patolojik bulguların yetersizliğinden ICD kategorilendiremiyor.APA da
aynı sebepten dolayı ruh hastalığı değildir diye açıklama yapıyor.Kişilerin
136
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
belirtilerinden rahatsızlık hissettiği anormalliklerin tüm yönden araştırılması ile elde
edilen, tasnif edilebilir bulgular neticesinde “hastalık” tanımlaması
yapılabiliyor;Nozolojilerle ilgili temel sorunlardan biri hastalıkların sıklıkla
tanımlanamaması ve özellikle patogenez ve nedenselliğin bilinmediği durumlarda
açıkca sınıflandırılamamasıdır.
*Biyolojik tezler hem eşcinsel tarftarlarının hem de karşıtlarının çok ilgisini
çekmesine karşın, yapılan araştırmalarda, özellikle kadınların heteroseksüel,
biseksüel veya eşcinsel olmaları üzerinde biyolojik faktörlerin önemli bir rolü
olduğuna yönelik kesin kanıt bulunamamıştır (Veniegas & Conley, 2000). İkiz
çalışmalarında eşcinsel eğilimin kısmen aile içi geçişi olabileceği görülmüşse de,
genetik açıklamalar için en bilimsel yöntem olan ayrı yetişmiş tek yumurta ikiz
çalışması, yine lezbiyenler için bir tane bulunmaktadır ve biyolojik iddiaları
desteklememektedir.
Rahimdeyken belirli hormonlarına aşırı derecede maruz kalmanın eşcinselliğe yol
açtığı savı ise lezbiyenlerin çoğunluğunun böyle bir geçmişi olmadığı ve bu geçmişe
sahip olanların çoğunluğunun ise heteroseksüel olduğu gözönüne alınırsa pek
aydınlatıcı olmamaktadır (Meyer ve ark., 1995).
*Eşcinsel kimlik oluşumu ile ilgili yeni çalışmalarda bu sürece daha yakından bakılıyor.
Bir zamanlar heteroseksüel olup şimdi lezbiyen kimliğe sahip kadınlarla yapılan bir
araştırma (Kitzinger & Wilkinson, 1995), bu kadınların, cinsel yönelimle ilgili
söylemlerinin süreç içinde oluştuğunu ve evrildiğini gösteriyor. Örneğin, bu kadınlar,
yaşam hikayelerini, yeni gelişmekte olan eğilimlerinin ışığında yeni baştan inşa
ediyorlar
Bu durumda eşcinsellik bilimsel verilere dayandırılarak kanıtlanabilir özellikte bir bilgi
değildir,özneldir!Taraflıdır,yoruma açıktır,bir süreç belirtemez ve maalesef içerdiği
pek çok soru işaretinden dolayı da herkes tarafından kabul edil edildiği söylenemez..
*Doğruluğu veya yanlışlığı bir yana, biyolojik argümanların değişik yönlere
çekilebileceğinin de altını çizmekte fayda var: Eşcinseller açısından, ‘doğuştan’
eşcinsel olunabileceğinin kabulü belki de heteroseksüellerin anlayışını arttırabilecek,
eşcinsellere yapılan ayrımcılığı azaltabilecek, ‘heteroseksüellere eşcinsellik geçirme’
korkusunu bertaraf ettirecek bir kazanım olabilir.
Kazanım!”Ensest ve pedofili heteroseksüel eğilimi olanlar tarafından
gerçekleştirilir.Eşcinsellerin böyle bir eğilimi yoktur! Heteroseksüellerin sapkın
eğilimleri vardır! Bu cümleler nasıl bir ayrımcılığın tezahürü neticesinde kazanım
gayreti ile dile getirilebilmiştir?
137
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
*Eşcinsel karşıtları ise, bu bulgulara, eşcinselliğin normalden bir ‘sapma’ olduğu
perspektifinden bakıp belki ayrımcılığı ‘eşcinsel’ gene sahip bebeklerin doğmadan
ayıklanabileceği sonucuna kadar götürebilirler.
Bu iğdiş edilmiş aklın ürettiği bir korku mudur bu yoksa eşcinselliğin “doğal” kabulü
için hayvanlar üzerinde yapılan deneyleri örnekleyip “genetik” sonucunun
çıkarılmasıyla sıkışılan köşeden kurtulma gayreti mi? Bu arada kürtajın da hangi
bilimsel veriler ortaya konarak bir “hak” olarak yasallaştırılmış olduğunu da
hatırlamak gerek!
Bir delilik doneminde oldugumuzu dusunmuyorum. Kitlesel fobiye dair genel bir
hukum vardir. Kitlesel fobi, tarihin her doneminde toplumlar icin tehlikedir ve bu
tehlikeye karsi tetikte olunmalidir. Bunun icin, toplumun bir kesimine (ki escinseller
bir kesimdir) dair yaygin bir korku varsa bu son derece duyarli bir sekilde ele alinmali,
temelleri cok siki sorgulanmalidir.(O.Çobanoğlu)
Eşcinsel,heteroseksüelden evladır çünkü ensest/pedofil değildirler!Bu mudur
sorgulama neticesinde varılan bilimsel sonuç?
Escinsellik bir olgudur, hipotez degil.(O.Çobanoğlu)
Hipotezler genellikle geçmiş gözlemlere veya bilimsel teorilerden yapılan
çıkarsamalara dayanır. Eşcinsellik ise hipotezler üzerine inşa edilerek
nesnelleştirilmeye çalışılmakta..
Sonuç itibariyle eşcinsellik,bilimsel yöntemlerle sınanabilir bir gerçekliğe
dönüş(türüle)mediği(!) sürece de hipotez olarak kalacaktır.Bazıları da deneyimleyerek
ispat yoluna gidebilir elbette.
Bilimsel konsensus hipotezler uzerine olur veya olmaz, olgular degil.(O.Çobanoğlu)
Evet,haklısınız.Eşcinselliğin tüm eksik bulgulara rağmen “hastalık/anormallik”
olmadığı hipotezi üzerinde “bilimsel konsensus” sağlanmış görünüyor.Bunun
sebepleri ne olabilir; sadece ayrımcılığı önlemek mi?
* Cinsel yönelimin ruh sağlığı ile birebir ilişkisinin olmadığını gösteren bilimsel
araştırmalar ve gey aktivistlerin çabaları sonucunda, bundan otuz yıl önce, 1973’te,
Amerikan Psikoloji Derneği (APA) eşcinselliği bir ‘hastalık’ olarak görmekten çıkarıyor,
ve daha da ileri giderek, 1975’te aldığı bir kararla, psikologları, eşcinsellerin
yaftalanmasına son verilmesi yönünde önderlik etmeye çağırıyor (Conger, 1975,
aktaran Garnets & Peplau, 2000).
WHEREAS APA has a long-established policy to deplore “all public and private
discrimination against gay men and lesbians” and urges “the repeal of all
discriminatory legislation against lesbians and gay men” (Conger, 1975);
138
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
*Araştırmalar, cinsel ayrımcı tutumların gey, lezbiyen ve biseksüelleri de etkilediğini
gösteriyor:
• Cinsel yönelimlerini keşfetme veya sorgulama sürecinde olanlar, cinsel azınlık kimliği
oluşturmakta zorlanabiliyor, caydırılabiliyorlar.
Eşcinselliğin bilimsel bulguların yetersizliğine rağmen “hastalık” olmadığını ilan etmek
, cinsel “azınlık” tanımı yapmak ve “çoğunluğu” heteroseksüel olan toplum tarafından
doğal kabul edilebilmeleri yönünde “hüküm” vermeye sadece kendini(WHO/IER/ETH)
yetkin görmek başka disiplinleri yok sayıp onların alanında faaliyet göstermek değil
midir?
****
Ama escinsellerin gorunur olmalarina karsi cikanlarin iddialari, bunun normalde
heteroseksuel olarak yetisebilecek cocuklari etkileyebilecegi (en azindan sayin
Yurekli’nin iddiasi buydu). Yani escinsellerin varligi escinsellikte cevresel faktordur
diyorlar. Buna dair bilimin gorusu nedir bilmiyorum ama, lezbiyen ciftlerin yetistirdigi
cocuklarin gelisimlerinin her bakimdan (hem cinsel, hem genel karakter olarak)
heteroseksuel ciftlerin yetistirdigi cocuklardan farkli olmadigina dair bilimsel
konsensus var:
http://www.apa.org/pi/lgbc/policy/parents.html
APA Tasker, F., & Golombok, S. (1997).
(O.Çobanoğlu)
Lezbiyen ailede çocuk gelişimi!
*Fakat, lezbiyen annelerle büyüyen çocukların, lezbiyen veya gey bir ilişkileri
olabileceği düşüncesini daha çok taşıdıkları veya özellikle de ailede gey/lezbiyen
ilişkilere karşı açıklık sergilendiyse, geçmişte böyle bir ilişki yaşama olasılıklarının
daha yüksek olduğu görülmüştür. Birçok gey ve lezbiyen bireyin heteroseksüel
ailelerde yetiştiğini göz önüne alırsak, çocukların cinsel yönelimini ebeveynlerinki ile
açıklamanın zorluğu anlaşılmaktadır.
Bir başka tez ise, çocukluk döneminde cinsel rol beklentilerine uymayan, aykırı
davranış örüntüleri, örneğin ‘erkeksi’ davranışlar gösteren kızların ilerde lezbiyen
olma olasılıklarının yüksek olmasıdır. Gerçi retrospektif araştırmalar bu tezi
destekler bir tablo çizmektedir, ama………
Gay ciftlerin cocuklari icin elde saglikli sonuca ulasacak kadar veri bulunmadigi ifade
edilmis.
• Gey babalarla büyüyen çocuklarla yapılan araştırmalar, lezbiyen annelerle
yetişenlerle yapılanlara göre daha az. Gey ve lezbiyen ebeveynlerin ergen ve erişkin
çocukları ile yapılan çalışmalar daha da sınırlı. Özellikle boylamsal araştırmaların
139
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
eksikliği göze çarpmakta. Araştırma sayısının azlığı çıkarılacak sonuçlara da temkinli
yaklaşmayı gerektiriyor.
Risk ne? O cocugun o an veya ileride ciddi hasar gormesi. Bu iki faktor gozetilerek bir
secim yapilir. Gordugunuz gibi bilim yasak secimlerinde tek dayanak degil.Ortada
konsensus yoksa benim secimim yasaklama yonunde olurdu.(O.Çobanoğlu)
Kendi çocuklarının cinsel gelişimini etkilemediklerine göre başkalarının çocuklarını da
sadece görünürlükleri ile etkilemeyeceklerdir varsayımından hareketle eşcinsel
çiftlerin heteroseksüel çiftler gibi kendilerine ait olmayan bakıma ve şefkate muhtaç
çocukları evlat edinmelerinde hiçbir sakınca yoktur da denilebilir mi?
Sonuçta sizin de tehlike ve hasar tanımlarının tek kaynağa dayanıyor,bilime.(mer’akıl)
Her zaman degil. Davranisci psikoloji diye de bir sey var mesela. Onlar hissetmeyi
bilimsel bulgu falan olarak almazlar.
Yani diyebiliriz ki en azindan lezbiyenler cocuklarin cinsel gelisimini etkilemiyor (kendi
cocuklarini etkilemiyorsa baska cocuklari da etkilemeyecegini
varsayiyorum).(O.Çobanoğlu)
Varsayım!Bir varsayımdan yola çıkıp diyebilir miyiz?Eşcinselliğin kaynağı hakkında
bilimsel konsensus da yokken üstelik!
*Yine, eğitimciler olarak, müfredatı nasıl belirlediğimizden dersi nasıl anlatacağımıza
kadar her aşamada yanlı olmamaya özen göstermemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Örneğin, ben sosyal psikolojide ikili ilişkileri anlatıyorsam, en azından, sadece
heteroseksüel ilişkileri kastetmediğimi vurgulamam, daha da iyisi, gey-lezbiyen
ilişkilerle ilgili araştırmalardan da bahsedebilmem gerekir diye düşünüyorum.
Bir cocugun herhangi bir sey olmaya itilmesi benim icin ne normaldir ne siradan.
Yazilarima dikkat ederseniz, teşvik etmeden sadece dogal karsilamaya vurgu
yapiyorum.(O.Çobanoğlu)
Rüşvetin yada şiddetin doğal karşılanmasının teşvik anlamına gelmediği gibi mi?
Doğal karşılamaya vurgu da “teşvik” sayılmaz mı?
*Yine, heteroseksüel anneler ve lezbiyen annelerin yetişkin çocuklarının
karşılaştırıldığı boylamsal bir araştırmada, annenin cinsel yöneliminin çocuklarının
aynı cinse yönelmesi, kendilerini gay/lezbiyen/biseksüel olarak tanımlamaları
üzerinde önemli bir fark yaratmadığı bulunmuştur (Golombok & Tasker, 1996).
Fark varmış ama sözünü etmeye değmeyecek kadar önemsizmiş anlaşılan.Bu fark
“önemli” kabul edilseydi eşcinsellerin “ebeveyn” olmaları “çocukların cinsel
kimliklerinin” oluşumu açısından sakıncalı bulunduğundan velayet davalarını
140
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
kaybedebilirlerdi.Tek ebeveynli çocuk sayısı artar yada çocuklar başka ailelere/devlet
kurumlarının himayesine alınırdı! çocukları ebeveynlerinden ayırmamak adına Cinsel
azınlık kimliğinin doğal karşılanmasına yönelik girişilen bir çabanın çok daha anlamlı
ve değerli olduğunu söylemek elbette mümkün.
*Özellikle 90’lı yıllarda, ABD’de yapılan bilimsel araştırmalar, cinsel yönelim
konusundaki yanlış inançları doğru bilgilerle düzeltme, ayırımcı uygulamaları
değiştirme yönünde çok etkili olmuştur (Patterson & Redding, 1996). Örneğin, APA’in
gey ve lezbiyen ebeveynlerle ilgili araştırma verilerinin incelenmesi sonucunda
çıkarttığı eksper raporu, ‘çocuk velayeti’ davalarında önemli rol oynamıştır.
Gerçek: Amerika’daki ailelerin yüzde ellisi çekirdek aile. Sayısız yasal ve sosyal engele
rağmen birçok lezbiyen ve gey aile bağlarını koparmamak için savaş veriyor ve kendi
çocuklarını almaya çalışıyor.
Amerika’daki ailelerin sadece %26’sı geleneksel aile tanımına uyuyor- en az bir
çocukları olan evli bir çift. Bu rakam 1970′e göre %14 azalmış. Son yıllarda yapılan
evliliklerin yarısının boşanmayla sonuçlanması bekleniyor ve 1970′den beri babanın
olmadığı ailelerin sayısı %139 artmış.
Birleşik Devletler Nüfus Bürosu Araştırması
Amerika’daki en az altı milyon çocuğun gey ve lezbiyen ebeveynleri olduğu tahmin
ediliyor. Bu çocukları bekleyen en büyük zorluk okulda ve çevrede arkadaşları
tarafından alaya alınmak.
Schulenberg, Gay Parenting
Bu noktada akla APA 1991-1993-1995 plan ve kanunlaştırmaları destekliyor olduğu
geliyor.Ne hakkında olanları? Tüm çocukların beslenme,güvenlik vs gibi ihtiyaçlarını
daha iyi seviyeye getirmeye yönelik girişimlerini.Babasız çocukların arttığı,eşcinsel
ebeveynlerin çoğaldığı bir ülkede ebeveynleri eşcinsel olan çocukların velayeti kime
verilebilir?Anne ve babasız devlet korumasına mı?Kendileri bile 1 çocuktan fazlasını
talep etmeyen geleneksel aile tanımına uyan % 26 ya mı?
Hakikaten asli astari olmayan bir tepkinin ortadan kalkma ihtimali sizi niye bu kadar
dehsete dusuruyor?(O.Çobanoğlu)
Aslı astarı kısmını açıklayabildiğimi sanyorum.Dehşet kelimesi abartılı bir tanım.Fakat
dehşet sınırına gelmeden endişe ile izlediğim postmodern bir yaklaşım olarak
benimsenen “sosyal inşaacılık”**Bunun için başvurulan araçlar ve onların
“yorumu”.Bu yorumu “tek doğru” reçete olarak kabul etmeyenlerin yaftalanması.Bu
yaftalama ayrımcılık değil mi?Hani APA psikologları eşcinsellerin yaftalanmasına son
verilmesi yönünde önderlik etmeye çağırmıştı!
141
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Onur bey,Ali Yürekli’nin toplumun direklerinin çürüme ihtimalini ispatlamasını
istemiştiniz.Araştırmaların yapıldığı ülke ABD.Sizin de eşcinsel ebeveynlerin
çocuklarının gayet normal(heteroseksüel !) gelişim sergilediklerini göstermek üzere
başvurduğunuz APA daha çok şartlara kendini uydurmak yani yapabildiği kadar
önleyemediği sonucun ortaya çıkarmış olduğu şartları onarmak üzere performans
harcıyor olduğu anlaşılıyor.
Bu arada eşcinselliğin bir tercih olmadığı tezini savunanların şu soruya nasıl bir cevap
vereceklerini merak ediyorum;kendi çocukları ile aile bağlarını koparmamak için yasal
mücadele veren eşcinsel ebeveynlerin “heteroseksüel” bir geçmişe sahip olmalarını
nasıl açıklayacaklar?
Ayrica escinsellik sapkinliktir demek ahlaki bir hukumdur, daha once de soyledigim
gibi bilim ahlaki hukumler vermez, o hukumleri verecek olan baska
disiplinler.(O.Çobanoğlu)
Cinsel doyum ve cinsel sağlık sınırlarından ayrılmayan, önyargıları yıkmak gibi bir
önyargıya sahip olan bir bilim adam için “onurlu cinsel yaşam “ ne anlama gelir?
*Cinsel doyumun ve cinsel sağlığın her bireyin hakkı olduğu ve onurlu bir cinsel
yaşamın herkes için olanaklı olabileceği bilinci ile önyargısız hareket etmeye,
önyargıları kırmaya çalışmak.
Onur kavramı “hastalık/anormallik” tanımları ile ilişkilendirildiği taktirde “sapkınlık”
tanımı için ahlaki hüküm çıkarabilme imkanı kalır mı?”Onur” ve “sapkınlık” tanımı için
bilimden başka disiplinlere ihtiyaç yok anlaşılan!
*Psikolojide egemen bakış açısı ‘özcü’ tezlere karşın, ‘sosyal inşacılık’** gibi
postmodern yaklaşımların kullanımı artıyor. Sosyal inşacılık, doğruluk algılarımızın,
bize sunulan kısıtlı ‘bilme biçimleri’ ile sınırlı olduğu varsayımından hareketle, bunların
bireysel yaratımlardan ziyade, toplumsal kurgulamalar olduğunun, yani toplumsal
uzlaşmalardan, egemen söylemden, yaygın kabul gören inanç ve yorumlardan
kaynaklandığını öngörüyor ve başka konularda olduğu gibi cinsel yönelim konusunda
da değişik açılımlar öneriyor (Bohan & Russell, 1999).
Eşcinselliğin kaynağı /gelişimi konusunda görünürde bilimsel bir konsensüs yok fakat
“doğal bir hak” olduğunu topluma kabul ettirmek konusunda var.
Yıkılmaya çalışılan önyargıların yerine gerçeklikle çelişen bilgiler ortaya sürerek
önkabuller inşa edilmeye çalışılırken nasıl “cinsel yönelim sapkınlığı veya cinsel
yönelimde sapkınlık” tanımı yapılıp “ahlaki hüküm” verilebilir?Tüm bunlardan sonra
varılan noktada “bilim ahlaki hükümler vermez” iddianız maalesef tartışmasız doğru
bir çıkarım gibi durmuyor.
142
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Hollanda PNVD ve çocuk pornoculuğu üzerinden tartışırken seçime girmelerine engel
olunsun diyen toplumun sağduyusuna atıfta bulunmuştunuz.(sonradan buna
nedenlerini bilemediğiniz için aşırı tepkisel dediniz ama olsun!)Siz de çocuğun o an ve
sonraki zarar/hasar risklerini göz önünde bulundurarak yasaklamacı olacağınızı ifade
etmiştiniz.
APA ve açıklamalarından benim çıkardığım sonuç;eşcinsel haklarının topluma rağmen
ve ona karşı korunan birey hakkı olarak değerlendirilmiyor,çocuklar üzerinden
geleceğin toplumu korunmaya çalışılıyor.
WHEREAS APA supports policy and legislation that promote safe, secure, and
nurturing environments for all children (DeLeon, 1993, 1995; Fox, 1991; Levant,
2000);
WHEREAS Discrimination against lesbian and gay parents deprives their children of
benefits, rights, and privileges enjoyed by children of heterosexual married couples;
Bu gerekçeler neden heteroseksüel çiftler ve onların çocukları için de makul olarak
kabul edilmiyor ve mesnetsiz korku olarak tanımlanıyor?
Gerçekten çok merak ettiğim bir başka husus da şu;cinsel eğilimlerinden rahatsızlık
duyan ve bunun için tıp doktorlarına(APA?) başvuran birine yapılacak yardım sadece
“bu hastalık değildir,doğal karşıla” demek mi olacak.
*
http://www.lambdaistanbul.org/php/main.php?menuID=7&altMenuID=49&icerikID=
304
site yöneticisine not:bir önceki yorum anlaşılmaz nitelikte onu iptal ederseniz
sevinirim.Teşekkürler.
191.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 4, 2009 | Reply | Edit
Sayin Merakil,
Yazarken konuyu cok dagitiyor, onemli alintilarin yanisira onemini kavrayamadigim
alintilarla yazinizi uzatiyorsunuz. Yazilarinizi okuyup anlamakta gercekten cok ama
cok zorlaniyorum. Lutfen bana bir iyilik yapin ve gelecek cevabinizda (eger oyle bir
cevap gelecek olursa) en azindan argumanlarinizin onemli noktalarini bir ozet halinde
yazin. Bunu bir rica olarak alin, baska hicbir anlam yuklemeyin lutfen.
Size madde madde cevap verecek zamanim olmadigi gibi boyle yapmam durumunda
tartismanin savrulacagini dusunuyorum. Asagida yazinizda onemli oldugunu
143
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
dusundugum argumanlarinizi listeleyerek bunlara cevap verecegim. Eger atladigimi
dusundugunuz bir nokta varsa lutfen belirtin:
Kazanım!”Ensest ve pedofili heteroseksüel eğilimi olanlar tarafından
gerçekleştirilir.Eşcinsellerin böyle bir eğilimi yoktur! Heteroseksüellerin sapkın
eğilimleri vardır! Bu cümleler nasıl bir ayrımcılığın tezahürü neticesinde kazanım
gayreti ile dile getirilebilmiştir?
Bu cumleleri nereden aldiginizi, bu cumleleri sarfedenlerin dayanaklarini (eger varsa
tabii) bilmedigim icin yorum yapmam imkansiz.
Eşcinsel,heteroseksüelden evladır çünkü ensest/pedofil değildirler!Bu mudur
sorgulama neticesinde varılan bilimsel sonuç?
Boyle bir bilimsel sonuc var mi, yok mu bilmiyorum. Dolayisiyla buna da cevap
veremem.
Hipotezler genellikle geçmiş gözlemlere veya bilimsel teorilerden yapılan
çıkarsamalara dayanır. Eşcinsellik ise hipotezler üzerine inşa edilerek
nesnelleştirilmeye çalışılmakta..
Sonuç itibariyle eşcinsellik,bilimsel yöntemlerle sınanabilir bir gerçekliğe
dönüş(türüle)mediği(!) sürece de hipotez olarak kalacaktır.Bazıları da
deneyimleyerek ispat yoluna gidebilir elbette.
Yani escinsellik diye bir sey yok, kadinlardan hoslana kadinlar yok, erkeklerden
hoslanan erkekler yok, bunlarin hepsi birtakim insanlarin kafasindaki hipotezlerden
mutesekkil, daha escinsellik diye bir seyin olup olmadigi bile belli degil mi diyorsunuz?
E o zaman olup olmadigi belli olmayan bir sey icin tartisarak bosa nefes tuketiyoruz
bence.
Cinsel yönelimin ruh sağlığı ile birebir ilişkisinin olmadığını gösteren bilimsel
araştırmalar ve gey aktivistlerin çabaları sonucunda, bundan otuz yıl önce, 1973’te,
Amerikan Psikoloji Derneği (APA) eşcinselliği bir ‘hastalık’ olarak görmekten çıkarıyor.
Bu noktada soyleyecegim bir sey var: Gunduz Vassaf da (ki kendisi Psikoloji
profesorudur) vaktinde APA’nin bu kararinin politikligine deginmisti. Yalniz bunu
alintiliyorsak, o zaman sunu da hatirlatalim: APA, escinselligin bir hastalik olduguna
dair 1973′ten onceki gorusunu de hicbir bilimsel temele dayandirmamistir! Yani bilim
bunun hastalik olduguna hukmetti ama sonradan aktivistlerin lobisiyle vazgecildi diye
bir sey yok.
Lezbiyen ailede çocuk gelişimi!
144
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
*Fakat, lezbiyen annelerle büyüyen çocukların, lezbiyen veya gey bir ilişkileri
olabileceği düşüncesini daha çok taşıdıkları veya özellikle de ailede gey/lezbiyen
ilişkilere karşı açıklık sergilendiyse, geçmişte böyle bir ilişki yaşama olasılıklarının daha
yüksek olduğu görülmüştür.
Muhtemelen ricaniz uzerine moderatorun italikledigi yazinizdan aliyorum:
Yine araştırmalar göstermektedir ki, ebeveynlerin cinsel yöneliminin çocuklarının
ilerde geliştirdikleri cinsel yönelimle birebir bir ilişkisi yoktur; bu ilişki bazen
görünmekte, bazen görünmemektedir.
….
Gey babalar ve yetişkin erkek çocukları ile yapılan bir çalışmada, çocukların %90’ının
heteroseksüel eğilimi olduğu görülmüştür. Yine, heteroseksüel anneler ve lezbiyen
annelerin yetişkin çocuklarının karşılaştırıldığı boylamsal bir araştırmada, annenin
cinsel yöneliminin çocuklarının aynı cinse yönelmesi, kendilerini
gay/lezbiyen/biseksüel olarak tanımlamaları üzerinde önemli bir fark yaratmadığı
bulumuştur (Golombok & Tasker, 1996).
Zaten APA’nin hukmunu belirtmistim.
Bu arada yeri gelmisken su onemli bir fark meselesine de aciklik getirelim:
Fark varmış ama sözünü etmeye değmeyecek kadar önemsizmiş anlaşılan.
“Onemli bir fark yoktur”, istatistiksel bir deyimdir, politik degil. Istatistikte istatistiksel
onem diye bir sey vardir. Bildigimiz gibi istatistikciler bir orneklem uzerinden calisma
yuruturler. Burada orneklemler arasindaki fark hakikaten altta yatan bir fark mi yoksa
rastgelelik faktorunden mi kaynaklaniyor, buna dair bir hukumdur. Misal belli bir ilaci
kullanan 1000 kisinin 578′inde falanca belirti goruldu, ote yandan kullanmayan baska
1000 kisinin 577’sinde bu belirti goruldu. Simdi buradaki fark istatistiksel olarak
onemli degildir demek, belirtinin ortaya cikmasindaki 1 kisilik fark ilac kaynakli degil,
orneklemin rastgeleliginden kaynakli demektir. Peki bu farkin onemli olup olmadigi
nasil belirleniyor? 100 yildir gelistirilmis ayrintili matematiksel yontemlerle. Oyle
kafadan belirlenmiyor yani bu farkin onemi dedigimiz sey, yolu yordami var.
Varsayım!Bir varsayımdan yola çıkıp diyebilir miyiz?Eşcinselliğin kaynağı hakkında
bilimsel konsensus da yokken üstelik!
Burada subjektif fikrimi belirttim. O fikir de su: Ayni evde yasadigi escinsel
ebeveynlerinin, birbirlerine olan muhabbetlerine en acik ve birinci elden tanik olan
cocugun escinsel olma egilimi etkilenmez ama atiyorum yan dairedeki, onlari sabah
gidip aksam cikarken bir de belki arada misafirlikte goren cocugun egilimi etkilenir
dusuncesi bana olaganustu sacma geliyor. Havsalama sigdiramiyorum. Dedigim gibi
bu subjektif fikrimdir.
145
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu arada “daha escinselligin kaynagi bile belli degilken” argumaniyla nereye varmaya
calistiginizi cozebilmis degilim. Escinselligin kaynaginin ne olduguna dair bilimsel bir
konsensusun olmayisi, escinselligin kaynaginin ne olmadigina dair bilimsel bir
konsensusun olmadigi anlamina gelmez. Escinselligin kaynaginin lezbiyen ebeveynler
olmadigina dair bilimsel konsensusun oldugu APA’nin aciklamasindan belli oluyor.
Diyorsaniz ki gayler icin belli degil, derhal gayler icin kapsamli arastirmalar yapilsin.
Eger gay ebeveynlerinin cocuklarinin gelisimlerinin zarar gordugu belirlenirse gay
ebeveynlere cocuk verilmesin. Ne diyeyim?
Rüşvetin yada şiddetin doğal karşılanmasının teşvik anlamına gelmediği gibi mi?
Doğal karşılamaya vurgu da “teşvik” sayılmaz mı?
Rusvet ve siddet suctur. Sapla saman karismasin. Ben desem ki oglumun elektronik
muhendisi olmasini normal karsilarim, oglumu elektronik muhendisi olmaya tesvik
etmis mi olurum? Evet diyorsaniz tesvik sozcugunden ayni seyi anlamiyoruz.
Onur bey,Ali Yürekli’nin toplumun direklerinin çürüme ihtimalini ispatlamasını
istemiştiniz.Araştırmaların yapıldığı ülke ABD.Sizin de eşcinsel ebeveynlerin
çocuklarının gayet normal(heteroseksüel !) gelişim sergilediklerini göstermek üzere
başvurduğunuz APA daha çok şartlara kendini uydurmak yani yapabildiği kadar
önleyemediği sonucun ortaya çıkarmış olduğu şartları onarmak üzere performans
harcıyor olduğu anlaşılıyor.
Yani APA cocuklar iyi bakilabilsin diye bilimsel bulgulari carpitiyor, yalan soyluyor mu
demeye getiriyorsunuz? Su haliyle bu bir spekulasyondur. Kanitiniz var mi?
Bu arada ben Ali Yurekli’den, escinselligin serbest olmasinin toplumun direklerini
curutecegini ispatlamasini istedim. Yazdiklarinizda buna karsi bir sey olmadigi gibi,
escinsellerin aile kurumuna (en azindan ABD’de) oldukca sadik oldugu goruluyor.
Bu arada eşcinselliğin bir tercih olmadığı tezini savunanların şu soruya nasıl bir cevap
vereceklerini merak ediyorum;kendi çocukları ile aile bağlarını koparmamak için yasal
mücadele veren eşcinsel ebeveynlerin “heteroseksüel” bir geçmişe sahip olmalarını
nasıl açıklayacaklar?
Insanin cinsel kimliginin zaman icinde degisebilecegi, bu degisimin sadece tercih
sonucu olabilecegini gostermez. Insanin kendisinde olan her degisimi
denetleyebilecegi gibi bir fikre nasil vardiniz bilmiyorum.
Eşcinselliğin kaynağı /gelişimi konusunda görünürde bilimsel bir konsensüs yok fakat
“doğal bir hak” olduğunu topluma kabul ettirmek konusunda var.
Nasil var? Kim demis? Psikologlar herhangi bir seyin “hak” olduguna dair bir hukum
mu vermisler? Var mi bildiginiz bir ornegi?
146
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yıkılmaya çalışılan önyargıların yerine gerçeklikle çelişen bilgiler ortaya sürerek
önkabuller inşa edilmeye çalışılırken
Nedir o gerceklikle celisen onkabuller ve boyle bir onkabul gosterebiliyorsaniz, bilim
adamlari mi bu onkabulleri insa etmeye calismaktadir?
192.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 4, 2009 | Reply | Edit
Bu arada sayin Merakil,
Ali Yurekli’ye Benim mesnetten yoksun onyargilarimin bilimsel olarak kanitlanmasi
gerekmez, ama karsi gorusun kanitlanmasi gerekir elestirisini yoneltmistim. Son
postunuzda benzer bir duruma dustugunuzu goruyorum. Biraz da biz sizi dinleyelim:
Escinselligin hastalik olduguna dair bilimsel bulgu var midir? APA, 1973′te aktivist
lobisiyle degistirdigi escinselligin hastalik oldugu gorusunu bilimsel bir temele
dayandirmis midir vaktinde? Escinsellerin gorunur olmalarinin, cocuklari kalici
escinsellige (oyle ozenip cocuk yasta iki opusmelerinden degil, yasamlarinin geri
kalanini escinsel olarak surdurmelerinden soz ediyorum) tesvik ettigine dair bilimsel
bulgu var midir? Niye habire escinsellerden temize cikmalari isteniyor? Onlari
sakincali bulup aksinin ispatini isteyen gorus, kendisi ne ispat getirmis bugune kadar?
193.
Yazan:Levent Cetin Tarih: Haz 4, 2009 | Reply | Edit
Buradaki yorumlar bile bu yazinin basligiyla ters dusuyor. Daha escinselligin ne oldugu
konusunda bile hemfikir olamamis insanlarla escinsel dusmanligi tartismak cok ilginc.
Escinselligi bilmeyen bir grubun “batililasma escinsel dusmanligini artirdi” duzleminde
tartisma yapmasi olanaksiz.
“Escinselligi kafasinda oturtamamislar, sucu batiya atmaya calisiyor” desek daha
yerinde olabilir.
194.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 4, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Yazarken konuyu cok dagitiyor, onemli alintilarin yanisira onemini kavrayamadigim
alintilarla yazinizi uzatiyorsunuz. Yazilarinizi okuyup anlamakta gercekten cok ama
cok zorlaniyorum. Lutfen bana bir iyilik yapin ve gelecek cevabinizda (eger oyle bir
cevap gelecek olursa) en azindan argumanlarinizin onemli noktalarini bir ozet halinde
yazin. Bunu bir rica olarak alin, baska hicbir anlam yuklemeyin lutfen.
Anlamakta zorlanmakta,haklısınız.Fakat özet halinde yazılabilecek bir konu olduğunu
düşünmüyorum.En azından ben bunu yapabilecek maharette değilim.Dediğiniz gibi
toplumun bir kesimine (ki escinseller* bir kesimdir) dair yaygin bir korku varsa bu
son derece duyarli bir sekilde ele alinmali, temelleri cok siki sorgulanmalidir.(O.Ç)
147
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
*Korku yada endişe kaynağı olarak eşcinsellerin işaret edilmesi yanlış bir
yönlendirme.Bu da cinsel azınlık kimliği oluşturularak hak aranıyor olmasından
kaynaklanıyor.Korku ve endişe kaynağı olarak işaret edilip üzerinde tartışılır olması
gereken konu “cinsel eğilim” olmalı.Konu,birey hak ve özgürlüklerinden çıkıp,bir
kimliğin sahiplenilmesi noktasına dayandığında ayrımcılık yapılmasın denilen bir
“azınlık” oluşturulur.Eh bu durumda da toplum tarafından tanınması istenen bu
azınlık kimliğinin fayda ve zararları konusunda tartışmaktan,yaftala(n)maktan
kaçınmak imkansız hale gelir.
Eşcinselliğin hastalık olmadığına dair kesin bir hüküm(APA) olduğu gibi kitlesel fobiye
dair de genel bir hüküm var(O.Ç).Bu hükmü göz önünde bulundurarak,eşcinsellikle
ilişkisiz gibi görünen konuları duyarlı bir şekilde ele alıp temellerini çok sıkı
sorgularken yazıyı elimde olmadan uzattıkça uzatmış oluyorum maalesef.
Yani escinsellik diye bir sey yok, kadinlardan hoslana kadinlar yok, erkeklerden
hoslanan erkekler yok, bunlarin hepsi birtakim insanlarin kafasindaki hipotezlerden
mutesekkil, daha escinsellik diye bir seyin olup olmadigi bile belli degil mi diyorsunuz?
E o zaman olup olmadigi belli olmayan bir sey icin tartisarak bosa nefes tuketiyoruz
bence.
Tekrar edeyim;Eşcinsellik ise hipotezler üzerine inşa edilerek nesnelleştirilmeye
çalışılmakta. Aradım ama eşcinselliğin hastalık olmadığına dair kaleme alınmış
makalelerin kaynakça kısmında 1973 öncesine ait olan bir bilimsel araştırmaya
yapılan atıfa rastlamadım! 1973′de hastalık olmadığı açıklandıktan sonra eşcinsellik
üzerine araştırmalar yapılıyor.Eşcinselliğin kaynağı,gelişimi,etken faktör araştırma
verilerinin tarihleri hep bu ilandan sonrasına ait!Önce hüküm verilmiş sonra
ispatlayacak bilimsel bulguların peşine düşülmüş gibi görünüyor.
Neden?
Bu noktada soyleyecegim bir sey var: Gunduz Vassaf da (ki kendisi Psikoloji
profesorudur) vaktinde APA’nin bu kararinin politikligine deginmisti. Yalniz bunu
alintiliyorsak, o zaman sunu da hatirlatalim: APA, escinselligin bir hastalik olduguna
dair 1973′ten onceki gorusunu de hicbir bilimsel temele dayandirmamistir! Yani bilim
bunun hastalik olduguna hukmetti ama sonradan aktivistlerin lobisiyle vazgecildi diye
bir sey yok.
“Neden konusunu” sizin yapmış olduğunuz gibi “1973 den önce APA eşcinselliğin
hastalık olduğunu deklare etmemişti” diyerek kestirip atamıyorum.Eşcinsel
aktivistlerin lobisi bu kararda bütünüyle etkendir de denilemez elbette.Eşcinsel
ebeveynler “çare”nin bir parçası!Bunun açıklamasını önerinizi
dinleyip,(tşk)anlaşılmasını kolaylaştırabilmek için bundan sonraki yorumda
yaptım.Kısaca değinerek dikkat çekmek istediğim 1975 ve 1976 kararları;çocuklar.
148
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
WHEREAS APA has a long-established policy to deplore “all public and private
discrimination against gay men and lesbians” and urges “the repeal of all
discriminatory legislation against lesbians and gay men” (Conger, 1975);
WHEREAS the APA adopted the Resolution on Child Custody and Placement in 1976
(Conger, 1977, p. 432)
WHEREAS Discrimination against lesbian and gay parents deprives their children of
benefits, rights, and privileges enjoyed by children of heterosexual married couples;
ABD’nin Nufus büyüme oranı(0,975)),doğum oranı(13,82),nufüs yaş dağılımı(0-14
years: 20.2%,15-64 years: 67%,65 years and over: 12.8%) ve ortalama ömür
oranlarını(total population: 78.11 male: 75.65 years, female: 80.69 years) henüz işine
katıp geniş bir skalayı göz önünde bulundurarak “eşcinsellik bir hastalık” değildir
hükmüne eleştirel yaklaşmak gerekir diye düşünmekteyim.Bunun politik bir karar
olmadığı ancak bu unsurlar da analiz edildiğinde doğru bir sonuç olarak kabul
edilebilir.(HIV virusü taşıyan yetişkin ve HIV nedeniyle gerçeklemiş ölüm oranları da
göz önünde bulundurulmalı elbette)
“Onemli bir fark yoktur”, istatistiksel bir deyimdir, politik degil. Istatistikte istatistiksel
onem diye bir sey vardir. Bildigimiz gibi istatistikciler bir orneklem uzerinden calisma
yuruturler. Burada orneklemler arasindaki fark hakikaten altta yatan bir fark mi yoksa
rastgelelik faktorunden mi kaynaklaniyor, buna dair bir hukumdur.
İstatiksel verilerin politik kararlarda “önemli” olduğunun farkındayım.
Peki bu farkin onemli olup olmadigi nasil belirleniyor? 100 yildir gelistirilmis ayrintili
matematiksel yontemlerle. Oyle kafadan belirlenmiyor yani bu farkin onemi
dedigimiz sey, yolu yordami var.
Yol,yordam konusunda hiçbir itirazım yok,aksine son yorumlarımda açıklamaya
çalıştığım da “hastalık değildir” hükmünün bu yol ve yordam bilenler tarafından
verilmiş nihai bir karar gibi görünüyor olduğu.Bu karar,Ayrimcilik yapmamak bir
degerdir ve hatirlatirim, EN COK demokratik olabilmis toplumlarin degeridir.”(O.Ç)
gibi “birey” odaklı ahlaki bir ilkeden hareketle vuku bulmuştur diyebilmeyi
güçleştiriyor.
Görünenleri değerlendirince eşcinsel evliliklerin ve onların ebeveyn olabilmelerinin
önündeki yasal engellemelerin kaldırılıyor olmasının en doğru açıklamasının
“kapalı (implicit) yani dolaylı aile politikası olup, doğrudan ve öncelikle aileyi hedef
almayan, ancak aile üzerinde dolaylı sonuçları görülen hükümet icraatları ve
politikaları”
olduğunu söyleyebilmeyi mümkün kılıyor.
149
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yani APA cocuklar iyi bakilabilsin diye bilimsel bulgulari carpitiyor, yalan soyluyor mu
demeye getiriyorsunuz? Su haliyle bu bir spekulasyondur. Kanitiniz var mi?
APA 1976 ! Birleşik Devletler Nüfus Bürosu Araştırması verilerinden yapılmış
yukarıdaki alıntı.! Schulenberg, Gay Parenting!
Bu arada ben Ali Yurekli’den, escinselligin serbest olmasinin toplumun direklerini
curutecegini ispatlamasini istedim. Yazdiklarinizda buna karsi bir sey olmadigi gibi,
escinsellerin aile kurumuna (en azindan ABD’de) oldukca sadik oldugu goruluyor.
Bunun cevabı için lütfen bundan sonraki yorumu okuyun.Aile,birey,çocuk,toplum
geleceği!Bu arada eşcinsellerin aile kuruma olan sadakatlerinin de nedenleri üzerinde
düşünmek gerek!
195.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 4, 2009 | Reply | Edit
2
Sn.Onur Çobanoğlu,
1. TOPLUMUN TEMEL BİR KURUMU OLARAK AİLE
Ailenin üreme, çocukların bakımı ve beslenmesi, aile üyelerinin duygusal ihtiyaçlarının
karşılanması gibi fonksiyonlarından başka sosyalleştirme ve kültürleme fonksiyonları
ile sosyal ve kültürel yönden, üretim sürecine katılması ile de ekonomik yönü
olmuştur. Çeşitli değişim ve dönüşümlerin içine girse de aile kavramı 21. yüzyılda da
konumunu sürdürmektedir.
Aileye ilişkin olarak ifade edilen tanımlarda üyelerin niceliği, niteliği ve aileyi
oluşturan birliğin sosyo-kültürel yapısı gibi faktörler belirleyici olmuştur. ………
Türkiye’de ailenin nasıl tanımlandırıldığını gözden geçirirsek; İnsanlık tarihi kadar eski
bir toplumsal birim olan aileyi Sayın (1990), “insan türünün sürekliliğini sağlayan, ilk
toplumsallaşma sürecini oluşturan, karşılıklı ilişkileri belirli kurallara bağlayan,
biyolojik, psikolojik, ekonomik, hukuksal vb. yönleri bulunan toplumsal bir kurum”
olarak tanımlamıştır.
Köknel (1991) aileyi, “aralarında evlilik, kan ve çocuk bağları olan, aynı çatı altında
yaşayan, ortak geliri paylaşan, kendine benzer görgü, inanç ve değerleri bulunan,
toplumsal rolleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan insanlardan oluşan en küçük
toplumsal kurumdur” şeklinde tanılamıştır.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Aile Özel İhtisas Komisyonu Raporunda (DPT 2001)
aile, ana-baba-çocuklar ve tarafların kan akrabalıklarından oluşan ekonomik ve
toplumsal bir birlik olarak tanımlanmaktadır. Tanımda öne çıkan unsurlar, aileyi
150
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
oluşturan ve kutsiyet atfedilen birliğin evlilik ve bunun biyolojik ürünü olan çocuklarla
şekillenmesi olup tanım geleneksel çekirdek aile modeline işaret etmektedir.
Güncel bir tanımla ise aile, doğum, evlilik veya evlat edinme yolu ile birbirine bağlı
ve bir arada yaşayan iki veya daha fazla üyeden oluşan gruptur (Bagavos ve
Martin2002:21).
Aileyi daha çok genel nitelikleri bakımından inceleyen Maclever ve Page (Gökçe 1991)
de her ailenin kendine özgü özellikleri olmakla beraber tüm ailelerde bulunan genel
nitelikleri şu şekilde sıralamışlardır: Aile evrensel bir kurumdur, aile duygusal bir
temele dayanmaktadır, aile, şekillendirme özelliğine sahiptir, ailenin kapsamı
sınırlıdır, aile toplumsal yapı içerisinde çekirdek özelliği taşımaktadır, aile üyelerinin
sorumlulukları vardır, aile, toplumsal kurallarla çevrilidir (Dönmezer, 1999:4-5).
1.2. Ailenin İşlevlerindeki Değişmeler
Avrupa’da sanayileşme ve kentleşme ile birlikte refah devletinin ortaya çıkışı sonrası,
ailenin başlıca işlevleri arasında yer alan ekonomik, çocuğun bakımı, yetiştirilmesi
ve sosyalleştirilmesi gibi temel görevler büyük ölçüde aile dışındaki toplumsal
kurumlara devrolmuştur (Giddens 1990:76). Sanayi toplumunda aile ekonomik bir
üretim birimi olma niteliğini kaybederek, bir tüketim birimi biçimine dönüşmüştür.
Bireysel ferdiyetçiliğin gelişimine paralel olarak , aile bütçesi ortak bütçe olma
niteliğini büyük ölçüde kaybetmiş, aile üyelerinin bireysel gelirlerinin aile bütçesine
katkısı ailenin yaşam düzeyini belirler olmuştur. Aile bütçesinin kullanımında babanın
aile reisi olarak genelde daha büyük katkısı nedeniyle egemenliği devam ediyor olsa
da, aile üyelerinin aile bütçesine katkıları dışındaki kazançlarını kendi isteklerine
göre kullanma eğilimi artmıştır
(Kontaş, 1992:14).
Ailenin işlevlerindeki önemli dönüşümler, aileyi toplumsal hayatta çeşitli meydan
okumalarla karşı karşıya getirmiş ve bu durum sosyal politika bağlamında aile
politikası kavramının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
2. TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL DEĞİŞME , KALKINMA VE AİLE POLİTİKALARI
18. yüzyıIın ikinci yarısında Batı Avrupa’da başlayan ve giderek tüm dünyaya yayılan
sanayi devrimiyle, teknolojik ve ekonomik alanda baş döndürücü bir hızda gelişim ve
değişim sürecine girilmiştir. Bu büyük değişim, toplumsal ve kültürel hayatı da ciddi
bir biçimde etkilemiştir. Bu değişimin gücü, hızlı değişime ayak uyduramayan kurum
ve yapılar büyük meydan okumalarla yüz yüze gelmiş, bazıları ise tarihe karışmak
zorunda kalmışlardır. Türkiye’de, dünyadaki bu rüzgarlardan belli oranda etkilenmiş
toplumsal, sosyal ve ekonomik kurumlar değişime kayıtsız kalamamış biraz da
hazırlıksız yakalanmışlardır.
151
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu değişime hazırlıksız yakalanan sosyal kurumlardan biri de ailedir. Başta hızlı
kentleşme, göç ve sanayi devriminin dayattığı yeni yaşam biçimleri ve değerleri aile
kurumunu parçalanma ve dağılma sürecine itmiş ve temel fonksiyonlarını yerine
getiremeyecek derecede zayıflamasına yol açmıştır. Bunun sonucu olarak ailenin
bölünmesi, parçalanması, tek ebeveynli ailelerin giderek artması, boşanma
oranlarının yükselmesi, evlilik dışı beraberliklerin çoğalması, bu birlikteliklerin
ürünü olan çocukların artması, kültürel ve ahlaki değerlerde keskin dönüşümler,
yabancılaşma, suç oranlarının artması, uyuşturucu kullanımı, bireysel ve toplumsal
şiddetin yaygınlaşması, kimlik bunalımı, ruhsal rahatsızlıklar, tatminsizlik vb. gibi
insanı ve dolayısıyla toplumu tehdit eden sorunlar baş göstermiştir.
Toplumsal yapıdaki en ufak bir değişiklik toplumun herhangi bir katmanındaki aileyi
derinden etkilemektedir. Eğitim, kültür, sağlık ve sosyal güvenlik gibi çeşitli
alanlardaki değişikliklerin ailenin işlevlerinden bazılarını yitirmesine neden
olabilmektedir. Toplumdaki bazı kurumlar çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı,
çocukların eğitimi gibi bazı işlevleri üstlenmişlerdir. Bununla birlikte aile yine de
neslin devamı, aile üyelerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılama, dayanışma gibi temel
işlevlerini yerine getirmektedir.
2.1. Sosyal Politika ve Refah Devleti
Ülkelerin, hızla büyüyen sosyal sorunlarına karşın liberalizmin tetiklediği demokrasi,
insan hakları ve sendikal haklar anlayışlarının etkisiyle sosyal politika kavramı ortaya
çıkmıştır. Bilindiği gibi, bir ülkede yaşayan nüfusa sunulan sağlık, eğitim, istihdam,
sosyal ve konut hizmetlerinin adaletli dağılmasını sağlayan planlar, programlar,
projeler ve hizmetlerin bütünü sosyal politikayı oluşturmaktadır.
Sosyal politikanın temel belirleyicisi ise refah devleti anlayışıdır. Diğer deyişle, bir
ülkede sosyal politika büyük ölçüde refah devletinin varlığı ile ifadesini bulmaktadır.
Tarihsel süreçte değişen devlet modelleri açısından bakıldığında refah devletinin
yaşamı ve mülkiyeti korumanın ötesine geçerek, gelirin adil biçimde yeniden dağıtımı,
toplumsal ilişkilerin düzenlenmesi gibi olumlu edinimler üstlenerek koruyucu
devletten bu yönelimlerle farklılaştığı görülür-4 (Rosanvallon 2004:22). Bununla
birlikte refah devletinin anlamı dar ve geniş açıdan bakıldığında farklı yönleriyle
dikkati çekmektedir. Dar anlamda refah devleti, gelir transferi ve sosyal hizmetler
aracılığıyla sosyal iyileştirme anlamını taşır. Geniş anlamda ise, ekonominin
yönetiminde devletin etkin rolünün uzantısı olarak anlam kazanır (Esping-Andersen
1990:2 Akt. Koray 2002:175).
Günümüz dünyasında sosyal refah anlayışının gelişmiş olması bizi, işsizlik ve yoksulluk
gibi toplumu derinden etkileyen sosyal sorunların çözüldüğü sonucuna
götürmemektedir. Tam aksine dünyanın görece en gelişmiş bölgelerinde, ülkelerinde
örneğin Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, ABD.de bu sorunlar halen azımsanmayacak
orandadır.
Sosyal refah devleti anlayışı ve politikalarını bir başka açıdan da sorgulamak gerekir.
Bu noktada iki temel soru karşımıza çıkar (Koray 2002:100): toplumsal refahı
amaçlayan politikalar, toplum halinde yaşamanın ahlaki bir uzantısı mıdır? Yoksa
152
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bu tür iyileştirme politikaları insan olma hakkına mı bağlıdır ? Birincisi kabul
edildiğinde, geçmişte de bugün de belki de her toplumda var olan “hayırseverlik” gibi
ahlaki bir yaklaşım dayanak noktasıdır. İkincisi kabul edildiğinde ise, insanın
ekonomik-sosyal bir varlık olmasından kaynaklanan bazı hakları olduğu gibi bir
görüş savunulur.
2.2. Aile Politikası Kavramı
Aile politikası genel olarak devletin, doğrudan veya dolaylı olarak, aileyle ilgili olarak
saptadığı tüm politika, karar ve icraatları kapsayan geniş kapsamlı faaliyetler bütünü
şeklinde tanımlanabilir ( Kontaş 1992:39 ).
Kaynağı refah devletinin sosyal politikaları olan aile politikalarına ilişkin çok çeşitli
tanımlar üretilmiştir. Bunlardan birisinde aile politikası, yönetimin aileye ilişkin her
türlü icraatı olarak tanımlanmaktadır (Lin ve Rantalaiho 2003:3).
Geniş bir tanımla da aile politikaları, çocuk yardımından, aile planlamasına; sosyal
yardımlardan gelir aktarımına; vergi muafiyetlerinden, konut siyasetine kadar pek
çok kararı içeren ve ailenin bütünlüğünü ve tam iyilik halini amaçlayan plan,
program, proje ve hizmetler paketidir (Flaquer 2000).
Aile politikası iki grupta ele alınmaktadır: birincisi açık (explicit) bir başka değişle
doğrudan aile politikasıdır ve aile ile ilgili belirlenmiş açık amaçlara ulaşmak için
tasarlanmış belli program ve politikaları içerir. İkincisi ise kapalı (implicit) yani
dolaylı aile politikası olup, doğrudan ve öncelikle aileyi hedef almayan, ancak aile
üzerinde dolaylı sonuçları görülen hükümet icraatları ve politikalarıdır-6
(Kamerman ve Kahn 2001:69).
Günümüzde tüm gelişmiş Avrupa ülkelerinin aile politikaları vardır. Farklılık aile
politikasının organizasyonunda ve uygulamalardadır. Örneğin, Fransa, Almanya,
Belçika, Lüksemburg gibi bazı ülkelerde aile politikası belirli bakanların yada hükümet
mekanizmasının sorumlu olduğu bir görev alanı olarak kabul edilmektedir. Bu
ülkelerde aile işlerinden sorumlu bakanlar vardır ve bakanların görevleri arasında aile
sözü açıkça belirtilmiştir. Açık aile politikası da bu yapıyı tanımlamada
kullanılmaktadır. Hollanda ve Portekiz gibi bazı ülkelerde ise aile adının yer aldığı
bürokratik bir mekanizma vardır. İngiltere ve Danimarka gibi bazı ülkelerde ise üstü
kapalı olarak tanımlanan aile politikaları vardır. Bu ülkelerde aile ile ilgili bir bakanlık
ya da bürokratik mekanizma yoktur. Ancak bu ülkeler üstü örtülü olmasına rağmen
ciddi aile politikalarına ve uygulamalarına sahiptirler (EC 2002). Danimarka* ve
İngiltere’de (Avrupa dışında da ABD’de) aile politikalarıyla hedef alınan grup, aile
değil çocuklardır. Aile üyeleri çocukların ebeveynleri olarak ele alınmaktadır
(Kamerman ve Kahn 2001:70). Bu da çocuğun bakımını üstlenen ebeveynin yükünü
hafifletmeyi amaçlayan geleneksel aile politikasından büyük ölçüde farklılaşma
anlamına gelmektedir.
153
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
2.3. Aileyi Koruyan Politika Uygulamaları
Aile politikası ile ilgili önlemleri üç grupta toplamak mümkündür (EC 2002; Bagavos ve
Martin 2002; Dumon 1991): Birinci grupta güçlendirme politikaları olarak
tanımlanabilecek ve aileyi sürekli gelir sahibi yapmayı amaçlayan ekonomik önlemler
yer alır. Bu politika uygulamalarında istihdam konusu üzerine ağırlık verilmektedir.
İkinci grupta, eğitim ve danışma hizmetleri gibi, aile hayatını geliştirmeye yönelik
hizmetler yer almaktadır. Üçüncü grupta ise, ailenin yerini tutacak veya onun yerini
alabilecek önlemler niteliğindeki, aile dışı kurumları geliştirmeye yönelik hizmetler
bulunmaktadır.
Ailenin Yerini Alan Hizmet ve Kurumları olarak, gelişmiş ülkelerin tamamında en
yaygın olanı çocuklara yönelik kreş ve gündüz bakımevleridir. Bu kurumlar, çocuğun
sosyalleşmesinin sağlanmasının yanı sıra, çalışan anne ve babaların 0-6 yaş grubunda
bulunan çocuklarının bakımlarını gerçekleştirmek, bedensel ve ruhsal sağlıklarını
korumak, geliştirmek ve çocuklara temel değer ve alışkanlıkları kazandırmak amacıyla
oluşturulan kurumlardır .
!!!
Avrupa ülkelerinin genelinde çocuklara yönelik kurumsal bakım ve koruma
hizmetlerinin yeterli düzeyde gelişmemiş oluşunun temel nedeni arasında çocuğun
önemli ekonomik desteklerle aile içinde bakımı ve yetiştirilmesinin öncelikli bir aile
politikası olarak ele alınıyor olmasıdır.
Avrupa ülkelerinin tümünde ailelere yönelik vergi indirim ve muafiyetleri yer
almaktadır. Bu destek türünde, ailedeki çocuk sayısı ya da eşin çalışma durumu
kriterleri göz önünde tutularak aileler vergi indiriminden yararlandırılmaktadır.
Örneğin Fransa.da çocuksuz ailelerin gelirlerinin % 5’i vergilendirilirken, iki çocuklu
ailelerde bu oran %1.e düşmektedir (Gornick ve Meyers 2000)
.
Bu açıklamaları da göz önünde bulundurarak eşcinsel evlilikler ve ebeveyn olmaları ile
ilgili söylemlerin “kapalı (implicit) yani dolaylı aile politikası olup, doğrudan ve
öncelikle aileyi hedef almayan, ancak aile üzerinde dolaylı sonuçları görülen
hükümet icraatları ve politikaları” olmadığını söyleyebilir misiniz?APA?
”Aile politikalarıyla hedef alınan grup, aile değil çocuklardır. Aile üyeleri çocukların
ebeveynleri olarak ele alınmaktadır” şeklindeki bir yaklaşımla yürütülen politikalara
bakıp bunun bireyci bir yaklaşım olduğunu söyleyebilmek mümkün mü?
Hollanda gibi bireyci bir memlekette bireylerin digerlerinden zarar gormesinin toplum
tarafindan engellenmesi gerektigi yonundeki ahlaki ilkedir.(O.Ç)
154
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bir birey olarak “toplumun direkleri çürüyecek” demek ahlaki bir çıkarım olarak
değerlendirilip doğruluğunun ispatı talep edilebildiğine göre toplumun geleceği
önemsenerek birey üzerinden yürütülen politik karar ve icraatlerin de doğruluğunun
incelenmesi/tartışılması normal karşılanmalıdır.Bu kararlara muhalif olmak
“ayrımcılık” değildir.Fobi ise hiç!(siz demediniz biliyorum.Siz daha çok “doğal”
karşılanmasına vurgu yaptınız)
Ve özetle evet,hastalık olup olmadığı meçhul bırakılan bir konu üzerinde boşuna
nefes tüketiyoruz.Bu politik bir karar diyenleri dinlemiyor aksini söyleyenlere
ayrımcılık isnadından temize çıkabilmek için kulak kesiliyoruz.Benim bu konuda
ekleyeceğim başka bir husus kalmadı.Kısaca daha fazla anlamama zorluğu ile karşı
karşıya kalma olasılığı çok düşük.
*Danimarka 1989 da eçşinsel evliliğe izin veren ilk ülke.
196.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 5, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Biraz da biz sizi dinleyelim: Escinselligin hastalik olduguna dair bilimsel bulgu var
midir?
Niye habire escinsellerden temize cikmalari isteniyor? Onlari sakincali bulup aksinin
ispatini isteyen gorus, kendisi ne ispat getirmis bugune kadar?
Bu yazdıklarınızı görünce aşağıdaki satırlarınızı hatırladım.
Eger bir grubun davranislarinin diger grubunkinden sistemli olarak farkli oldugunu
iddia edeceksek, hem farkin ne oldugunu hem de bu farkin istatistiksel olarak anlamli
olup olmadigini (yani istisna mi kaide mi oldugunu) gostermemiz gerekir.
—–
Diyelim yetmeyecek (ki yetmeyecek). Buradan varacaginiz sonuc nedir? Benim hicbir
zaman ikna olmayacagim ise, ikna olma sartlarimi yukarida belirttim. Bu arada bu
sartlar ortada olan soruya ozgu degildir, karsilastigim her iddiaya bu kistasi uygularim.
Ortaya ne kadar kuvvetli delil konulursa, ikna olma ihtimalim o olcude artar.
Ilk soru cumlenizle aslinda ortuk bir iddiada bulunuyorsunuz. Sonra benden bu
iddianin aksini ispatlamami bekliyorsunuz. Adettendir, iddianin karsitindan once
kendisinin ispati aranir, zira iddianin karsitinin ispatinin olmamasi iddiaya ispat
degildir.
Bu “önem” duruma göre önem arzediyor olmalı.Buna da yorum farkı deniyor olsa
gerek.
155
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“Onemli bir fark yoktur”, istatistiksel bir deyimdir, politik degil. Istatistikte istatistiksel
onem diye bir sey vardir. Bildigimiz gibi istatistikciler bir orneklem uzerinden calisma
yuruturler. Burada orneklemler arasindaki fark hakikaten altta yatan bir fark mi yoksa
rastgelelik faktorunden mi kaynaklaniyor, buna dair bir hukumdur. Misal belli bir ilaci
kullanan 1000 kisinin 578′inde falanca belirti goruldu, ote yandan kullanmayan baska
1000 kisinin 577’sinde bu belirti goruldu. Simdi buradaki fark istatistiksel olarak
onemli degildir demek, belirtinin ortaya cikmasindaki 1 kisilik fark ilac kaynakli degil,
orneklemin rastgeleliginden kaynakli demektir. Peki bu farkin onemli olup olmadigi
nasil belirleniyor? 100 yildir gelistirilmis ayrintili matematiksel yontemlerle. Oyle
kafadan belirlenmiyor yani bu farkin onemi dedigimiz sey, yolu yordami var.
…!
Ali Yurekli’ye Benim mesnetten yoksun onyargilarimin bilimsel olarak kanitlanmasi
gerekmez, ama karsi gorusun kanitlanmasi gerekir elestirisini yoneltmistim. Son
postunuzda benzer bir duruma dustugunuzu goruyorum.
Tüm yukarıda yapmış oldum açıklamalardan sonra “mesnetten yoksun önyargılara”
sahip olduğumu söyleyebileceğinizi sanmıyorum.Elbette siz bu açıklamaları kanıt
niteliğinde değerlendirmeyebilirsiniz.Mamafih ben de sizin bu açıklamalara itimat
etmemi doğal karşılamanızı beklerim.
APA, 1973′te aktivist lobisiyle degistirdigi escinselligin hastalik oldugu gorusunu
bilimsel bir temele dayandirmis midir vaktinde?
Bugün yasal düzenlemelerin bilimsel veriler neticesinde şekillendirildiği(politik
değil!?) gerçeğinden hareketle eşcinsellerin evlilik ve evlat edinmeleri konusunda var
olan engelleyici nitelikteki yasaların da vaktiyle politik olmayıp bilimsel bir temele
dayandırılmış olduğunu söyleyebilirim. (yazıdan alıntı;Aydınlanma Çağı diye anılan
dönemde eşcinsellere yönelik tolerans artmamış, bilakis azalmıştır. Hatta
eşcinsellere yönelik inkâr ve imha politikalarının sistemleştiği dönem Aydınlanma
sürecini takip eden asırlardır…)(bu Sn.Levent Çetin’in de son yorumuna da cevap
olsun)
Bunlar da teknik bilgi sayılsın.
Tıp bilimlerinde cinsiyet iki tanedir.
1) Dişi (cinsiyet)
2) Erkek (cinsiyet)
Gonozomal kromozomal yapıda Y kromozomunun bulunup bulunmamasına göre
adlandırılan cinsiyettir.
46 XX kromozomlarına sahip bir birey kalıtımsal olarak dişi cinsiyettedir.
46 XY kromozomlarına sahip bir birey kalıtımsal olarak erkek cinsiyettedir.
Gonadal (Cinsiyet Bezlerine Dayalı)/İç Üreme Organlarına Göre Cinsiyet
156
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Fenotipik (Dış Görünüşe Dayalı)/Dış Üreme Organlarına Göre Cinsiyet
Ruhsal-Toplumsal (psikososyal) yönden cinsiyet;
Kişinin kendisini ya da yaşadığı toplumun dişi mi erkek mi olarak gördüğüdür. Bu da
insanın ruhsal gelişim evrelerinde belirlenir.
Bilimsel temel;Bu bilimsel bulgular doğrultusunda Heteroseksüelliğin doğal ve kural
olduğu (şimdilerde bu bir varsayım olarak kabul ediliyor) sonucunun çıkarılmış olması
halehazırda eşcinselliğin anormal olduğu anlamına gelmiyor mu?
Rusvet ve siddet suctur. Sapla saman karismasin. Ben desem ki oglumun elektronik
muhendisi olmasini normal karsilarim, oglumu elektronik muhendisi olmaya tesvik
etmis mi olurum? Evet diyorsaniz tesvik sozcugunden ayni seyi anlamiyoruz.
Bir zamanlar kadınların sahne sanatlarında yer alması normal/doğal
karşılanmıyordu.Ne zaman ki doğal/normal karşılanmaya başlandı zenne yerine
kadınlar sahnede var olmaya başladılar.
Araştırmalara göre;Özellikle cinsel yönelimlerinin ilk farkındalık aşamasında olan
(henüz gey,lezbien veya biseksüel olduğunun bilincinde olmayan) çocuklar
çevrelerinin heteroseksüel tutumları nedeniyle eşcinsel kimlik oluşturmakta
zorlanabiliyor böyle bir eğilimleri varsa da caydırılabiliyorlarmış..
Escinsellerin gorunur olmalarinin, cocuklari kalici escinsellige (oyle ozenip cocuk yasta
iki opusmelerinden degil, yasamlarinin geri kalanini escinsel olarak surdurmelerinden
soz ediyorum) tesvik ettigine dair bilimsel bulgu var midir?
“Kalıcı eşcinsellik” ne demek?
Burada subjektif fikrimi belirttim. O fikir de su: Ayni evde yasadigi escinsel
ebeveynlerinin, birbirlerine olan muhabbetlerine en acik ve birinci elden tanik olan
cocugun escinsel olma egilimi etkilenmez ama atiyorum yan dairedeki, onlari sabah
gidip aksam cikarken bir de belki arada misafirlikte goren cocugun egilimi etkilenir
dusuncesi bana olaganustu sacma geliyor. Havsalama sigdiramiyorum. Dedigim gibi
bu subjektif fikrimdir.
Şiddette,annelik ve babalık görevlerinde ebeveynlerin rol model olduğu kabul
edilirken cinsel yönelimde neden rol model olunma ihtimalinin dile getirilmesine karşı
çıkıyorsunuz anlamıyorum?Anne ve babasının öpüştüğünü gören çocuk,babasının
erkek arkadaşı ile öpüşmesini de aynı şekilde karşılayıp yorumlayıp,taklit etmeyecek
midir?Bu ihtimal hiç mi yoktur?
Havsalanızın almamasının sebebi belki bir çocuğu yakınen gözlememiş olmanızdandır.
157
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bunun icin, toplumun bir kesimine (ki escinseller bir kesimdir) dair yaygin bir korku
varsa bu son derece duyarli bir sekilde ele alinmali, temelleri cok sıkı sorgulanmalidir.
Eşcinsel,heteroseksüelden evladır çünkü ensest/pedofil değildirler!Bu mudur
sorgulama neticesinde varılan bilimsel sonuç?
Boyle bir bilimsel sonuc var mi, yok mu bilmiyorum. Dolayisiyla buna da cevap
veremem. Bu cumleleri nereden aldiginizi, bu cumleleri sarfedenlerin dayanaklarini
(eger varsa tabii) bilmedigim icin yorum yapmam imkansiz.
Heteroseksüelliğin doğal ve kural olduğu varsayımını sorgulatmak isteyen eşcinsel
aktivistler, kendilerine yöneltilen soruları ters yüz edip tekrar soruyorlar. Örneğin:
• Heteroseksüel olmanıza ne gibi nedenler yol açtı sizce?
• Heteroseksüel olduğunuza ilk ne zaman karar verdiniz?
• Heteroseksüelliğinizin geçici bir tutku olması mümkün mü?
• Eğer heteroseksüellik normal ise, neden ruh sağlığı bozuk olan kişilerin çoğunluğu
heteroseksüel?
• Eğer hiç eşcinsel ilişkiniz olmadı ise, bu tür bir ilişkiyi tercih etmeyeceğinize nasıl
emin olabiliyorsunuz?
Heteroseksüel geçmişlerinde sahip çocuk sahibi olabilmiş insanların bu suçlarla hiçbir
ilişiği olmadığı/olamayacağı ispat edilmiş mi ki böyle bir çıkarım bir bilim insanı
tarafından dillendirilebiliyor.(kaynağı daha önce belirttim diğer kelimelerle idfade
eden kaynağı kayıt etmemişim)
Burada subjektif fikrimi belirttim. O fikir de su: Ayni evde yasadigi escinsel
ebeveynlerinin, birbirlerine olan muhabbetlerine en acik ve birinci elden tanik olan
cocugun escinsel olma egilimi etkilenmez ama atiyorum yan dairedeki, onlari sabah
gidip aksam cikarken bir de belki arada misafirlikte goren cocugun egilimi etkilenir
dusuncesi bana olaganustu sacma geliyor. Havsalama sigdiramiyorum. Dedigim gibi
bu subjektif fikrimdir.
Eşcinselliğin kaynağı /gelişimi konusunda görünürde bilimsel bir konsensüs yok fakat
“doğal bir hak” olduğunu topluma kabul ettirmek konusunda var.
Nasil var? Kim demis? Psikologlar herhangi bir seyin “hak” olduguna dair bir hukum
mu vermisler? Var mi bildiginiz bir ornegi?
*Cinsel doyumun ve cinsel sağlığın her bireyin hakkı olduğu ve onurlu bir cinsel
yaşamın herkes için olanaklı olabileceği bilinci ile önyargısız hareket etmeye,
önyargıları kırmaya çalışmak.
158
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Insanin cinsel kimliginin zaman icinde degisebilecegi, bu degisimin sadece tercih
sonucu olabilecegini gostermez. Insanin kendisinde olan her degisimi
denetleyebilecegi gibi bir fikre nasil vardiniz bilmiyorum.
Bu denetleme hususu suç-hapis,hastalık-hastane noktasında tartışılır ama biz
heteroseksüellikten eşcinselliğe doğru denetlenemez bir değişim olduğunu kabul
edelim.Bu değişimin denetlenmesinde kendisine yardımcı olunması için tıp
bilmine,doktorlarına başvuran birine verilebilecek tek cevap “bu hastalık değildir,
kendinizde olan her degisimi denetleyebileceğin(m)iz gibi bir fikre nasil vardiniz
bilmiyorum.” şeklinde mi olacaktır?
Sn.Levet Çetin aynı soruyu cevaplamanız ricası ile size de yöneltmek istiyorum;,kimse
zorlamadan kendi “rızası” ile cinsel eğilimi konusunda yardım almak isteyen birine
APA nın “eşcinsellik bir hastalık değildir” kararını benimsemiş bir tıp doktoru nasıl
yardımcı olabilir?
Bu soruya verilecek cevabı gerçekten çok merak ediyorum.
197.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 5, 2009 | Reply | Edit
Sayin Merakil,
“Neden konusunu” sizin yapmış olduğunuz gibi “1973 den önce APA eşcinselliğin
hastalık olduğunu deklare etmemişti” diyerek kestirip atamıyorum.
Sozlerimi carpitiyorsunuz. Ne demisim:
APA, escinselligin bir hastalik olduguna dair 1973′ten onceki gorusunu de hicbir
bilimsel temele dayandirmamistir!
Deklare etmemisti demedim. Tam tersine, APA 1973′ten once escinselligi hastalik
kapsamina sokuyordu (bildigim kadariyla). Ama bu gorusunu hicbir zaman bilimsel bir
temele dayandirmadi. Escinselligin hastalik olduguna dair hukmun bilimsel bir
dayanagi yoktur diyorum.
“eşcinsellik bir hastalık” değildir hükmüne eleştirel yaklaşmak gerekir diye
düşünmekteyim.
Ama “escinsellik bir hastaliktir” gorusune elestirel yaklasmak gerektigini
dusunmuyorsunuz, ya da dusunuyorsaniz bile pek sesli dusunmuyorsunuz zira boyle
bir elestirel durus gormedim daha sizden.
(HIV virusü taşıyan yetişkin ve HIV nedeniyle gerçeklemiş ölüm oranları da göz
önünde bulundurulmalı elbette)
159
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
HIV ile alaka?
İstatiksel verilerin politik kararlarda “önemli” olduğunun farkındayım.
Dogal olarak. Insanlar karar verirken gercek olduguna hukmettikleri bilgiyi kullanirlar.
Yururken gozlerimin bana bildirdigi bilgiyi kullanarak yolumu belirlerim.
Yani APA cocuklar iyi bakilabilsin diye bilimsel bulgulari carpitiyor, yalan soyluyor mu
demeye getiriyorsunuz? Su haliyle bu bir spekulasyondur. Kanitiniz var mi?
APA 1976 ! Birleşik Devletler Nüfus Bürosu Araştırması verilerinden yapılmış
yukarıdaki alıntı.! Schulenberg, Gay Parenting!
Tekrarliyorum bunlar suphedir, kanit degil. Alintilarinizin gosterdigi tek sey, ortada
bilim adamlarinin nesnelligini etkileme potansiyeli olan faktorler oldugu. Potansiyelin
varligi, potansiyelin gercege donustugunun ispati degildir. Babami oldurdugumu
dusundurecek cok iyi sebepler olabilir (yukluce bir miras kalacaktir, cocukken beni
cok dovmustur vs.) ama babam bir cinayete kurban gittiginde, hicbir cagdas hukuk
sistemi sadece bunlara bakarak beni suclu ilan edemez.
”Aile politikalarıyla hedef alınan grup, aile değil çocuklardır. Aile üyeleri çocukların
ebeveynleri olarak ele alınmaktadır” şeklindeki bir yaklaşımla yürütülen politikalara
bakıp bunun bireyci bir yaklaşım olduğunu söyleyebilmek mümkün mü?
Hollanda gibi bireyci bir memlekette bireylerin digerlerinden zarar gormesinin toplum
tarafindan engellenmesi gerektigi yonundeki ahlaki ilkedir.(O.Ç)
Ben bu lafi “Cocuk pornoculugunu suc olmaktan cikarmayacak toplumsal sagduyu
nasil bicimlenir” sorunuza cevaben etmistim. Baglamindan cikarip alakasiz bir
baglama koymussunuz.
Bu arada ben Ali Yurekli’den, escinselligin serbest olmasinin toplumun direklerini
curutecegini ispatlamasini istedim. Yazdiklarinizda buna karsi bir sey olmadigi gibi,
escinsellerin aile kurumuna (en azindan ABD’de) oldukca sadik oldugu goruluyor.
Bunun cevabı için lütfen bundan sonraki yorumu okuyun.Aile,birey,çocuk,toplum
geleceği!Bu arada eşcinsellerin aile kuruma olan sadakatlerinin de nedenleri üzerinde
düşünmek gerek!
Ikinci yazinizda yeni bir sey varsa da ben goremedim. Escinselligin Bati’da hos
tutulmasinin, aile yapisinin dagilmasini muteakip ortaya cikan cocuklarin bakimi
sorununa care icin uretilmis bir politika oldugu tezinizi upuzun bir alintiyla
tekrarlamissiniz. Konuyu uzatiyor, onemsiz alinti veriyorsunuz dedigim zaman
kastettigim buydu. Insanlarin nasil yazmasi gerektigini soylemek haddime degil, ama
160
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
okuyup cevap verme durumunda olan benim ve benim icin cidden yorucu oluyor. Su
garibe aciyin.
Bir birey olarak “toplumun direkleri çürüyecek” demek ahlaki bir çıkarım olarak
değerlendirilip doğruluğunun ispatı talep edilebildiğine göre
Ahlaki bir cikarim olarak degerlendirmedim. Daha dogrusu, herhangi bir sey olarak
degerlendiremedim ilk basta. “Toplumun direklerinin curumesi” olaganustu muglak
bir ifade oldugu icin Ali beyden ne kastettigini acmasini istedim. O da iste escinseller
gorunur olunca cocuklar ozenecek falan deyince bunun ispatini istedim. Cocuklarin
cinsel tercihlerinde escinsellere ozenecegi ahlaki degil olgusal bir cikarimdir.
toplumun geleceği önemsenerek birey üzerinden yürütülen politik karar ve icraatlerin
de doğruluğunun incelenmesi/tartışılması normal karşılanmalıdır.
Hicbir zaman anormal karsilamadim.
Bu kararlara muhalif olmak “ayrımcılık” değildir…Bu politik bir karar diyenleri
dinlemiyor aksini söyleyenlere ayrımcılık isnadından temize çıkabilmek için kulak
kesiliyoruz.
Ayrimcilik lafini neye karsi kullandigima dikkat edin. Escinsellere ev verilmemesine
ayrimcilik dedim, escinsellige dair hukumleri sorgulamaya degil.
Escinsellige dair hukumlerin sorgulanmasi ayrimcilik midir? Bana gore bu
sorgulamanin nasil yapildigina bakar. Misal Gunduz Vassaf APA’nin hem 1973
donusunu, hem de 1973′ten onceki durusunu sorgulamistir. Yani elestirellikte nesnel
davranmistir. Escinsellige negatif ozellikler atfeden tezleri hic sorgulamayip, bu
tezlerin yanlisligini iddia eden tezleri kirk kaynaktan gelen alintilarla sorgulamak bana
gore nesnel bir tavir degildir. Ha, bunun icin sizi sucluyor muyum? Isa demis ya ilk tasi
gunahi olmayan atsin diye. Hepimiz bunu zaman zaman yapabiliyoruz, ben de
yapmisimdir. Size bu konuda ahlaki ustunluk taslayabilecek konumda gormuyorum
kendimi, ama bu birbirimize ayna tutmamiza engel olmamali.
198.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 5, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Rica etsem benin ısırarla sorduğum sizin her seferinde atladığınız bu soruya da cevap
verseniz.
Bu değişimin denetlenmesinde kendisine yardımcı olunması için tıp
bilmine,doktorlarına başvuran birine verilebilecek tek cevap “bu hastalık değildir,
kendinizde olan her degisimi denetleyebileceğin(m)iz gibi bir fikre nasil vardiniz
bilmiyorum.” şeklinde mi olacaktır?
161
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
199.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 5, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Escinsellige negatif ozellikler atfeden tezleri hic sorgulamayip, bu tezlerin yanlisligini
iddia eden tezleri kirk kaynaktan gelen alintilarla sorgulamak bana gore nesnel bir
tavir degildir. Ha, bunun icin sizi sucluyor muyum? Isa demis ya ilk tasi gunahi
olmayan atsin diye. Hepimiz bunu zaman zaman yapabiliyoruz, ben de yapmisimdir.
Size bu konuda ahlaki ustunluk taslayabilecek konumda gormuyorum kendimi, ama
bu birbirimize ayna tutmamiza engel olmamali.
Eşcinselliği bu tartışma boyunca bilimsel veriler çerçevesinde tartışmaya
çalıştım.Bunun dışına çıkmamaya özen gösterdim.Doğruluk algılarımızın, bize
sunulan kısıtlı ‘bilme biçimleri’ ile sınırlı olduğu varsayımından hareketle, bu
bilimsel bulguların süreç içindeki gelişimini ve neticelerini tartıştım.Eşcinsellik
hastalıktır/değildir gibi çıkarımların bireysel yaratımlardan ziyade, toplumsal
kurgulamalar olduğunun, yani toplumsal uzlaşmalardan, egemen söylemden,
yaygın kabul gören inanç ve yorumlardan kaynaklandığı öngörüsüyle hareket
ederek psikolojide olduğu gibi postmodern sosyal inşacılık yaklaşımını elimden
gelebildiğince kullandım.
Nesnel olabilmeye gayret ederek, bilimsel bulgular ,istatiksel veriler ile ahlaki
üstünlük (!) taslanmaya /ölçülmeye çalışılırsa gereğinden fazla tepki ile
karşılaşılabileceğini söylemeye çalıştım.
Ortalıkta yeterince taş ve o taşları da kafa göz yarmak üzere birbirine fırlatan var
zaten.Bu tip ispat arayışları fırlatılabilecek taş miktarını çoğaltmaktan başka bir işe
yaramıyor.Eğer bir kişi herhangi bir gerekçe ile suç kapsamında değerlendirilen bir fiil
işlemişse hukuk kanunları ile yargılanır.Suç olarak tanımlanan fiilin adil neticeler
vermediği iddia ediliyorsa da değiştirilmesi yönünde faaliyet gösterilir.Ama bu
girişimler tencere dibin kara* yöntemine başvurulduğunda hiçbir çözüm üretemez.
Escinsellige negatif ozellikler atfeden tezleri* hic sorgulamayip, bu tezlerin yanlisligini
iddia eden tezleri kirk kaynaktan gelen alintilarla sorgulamak bana gore nesnel bir
tavir degildir.
Bu cümlenizin ahlaki üstünlük taslama niyetiyle yazılmadığının, Ayrimcilik yapmamak
bir değerdir gibi bir hatırlatma olduğunun elbette farkındayım.Tezlerin doğruluğunu
ispat için kaynağa başvuran sizdiniz.
Bunun normal olarak algilanmasi tehlikeli diyorsunuz, niye tehlikeli? Ortadaki
tehlikenin ne oldugunu somut ve net bir sekilde soyleyebilir misiniz?Bir kere ortaya
cikacak toplumun bugunkunden tam olarak farkinin ne olacagini ortaya koymadan,
saglikli ya da sagliksiz oldugu yonunde nasil bir hukum verebiliriz ki?
162
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu satırları bir başka yorumcuya hitaben yazmıştınız.Bugünkü ABD verilerine
dayandırarak gelecekte toplumumuzun bugünkünden tam olarak olmasa da farkının
ne/nasıl olabileceğinin somut ve net bir şekilde ortaya koyabildiğimi düşünüyorum.
Ufak bir düzeltme ile;Aile yapısının (hetero anne/hetero baba/çocuk) dağılmasının
nedenleri ve bu nedenlere bağlı olarak artan çocuk bakımı sorunları.
Esas sorun bu farkın sağlıklı yada sağlıksız olduğu yönünde hüküm
çıkartmakta.Eşcinselliğin çocukların cinsel yönelimlerine olan önemsiz etkisi ve aileye
gösterilen ilgi nedeniyle bu sonuç sağlıklı olarak değerlendirilebilir.Bu esnada
gerçekte birey hak ve özgürlükleri kapsamında eşcinsel insanların varlığının çoktan
ıskalanmış olduğu bilgisinin göz ardı edilmesinde de sakınca görülmüyor olabilir.Birey
hak ve özgürlüğü diyenlerden devlet politikası gereği toplumun geleceğini koruyup
kollamak üzere faydalanıyor olmak alan veren memnun bir alış veriş olduğu için nasıl
değerlendirilir bilemiyorum?
Ikinci yazinizda yeni bir sey varsa da ben goremedim. Escinselligin Bati’da hos
tutulmasinin, aile yapisinin dagilmasini muteakip ortaya cikan cocuklarin bakimi
sorununa care icin uretilmis bir politika oldugu tezinizi upuzun bir alintiyla
tekrarlamissiniz
Yeni ve önemli mi bilemem ama eşcinselliğin batıda hoş tutuluyor olmasının gerekçesi
“birey hak ve özgürlükleri” yada ayrımcılık yapmamaya atfedilen değer değil.Çocuklar
üzerinden toplumun geleceği gözetilerek verilmiş politik bir karar.Kısaca Ali beyin
“toplum direkleri ve çürüme” söyleminden çok da farklı değil.Ama görünen ve kabul
edilmesi beklenen o ki bunun sağlıklı yada sağlıksız olduğuna karar veren tek bir merci
var.
Bilim tek arac olarak aliniyor olsaydi, butun laik toplumlarin Skinner’in hayalindeki
gibi bilim adamlarinin oligarsik diktatorlukleri olmus olmasi gerekirdi. Oyle olmadigi
acik.
Öyle olmadığının çok da açık olduğu kanaatinde değilim.”Bilimsel verilerle doğruluğu
yada yanlışlığı ispatlanmadıkça her türlü bilgi dogmatiktir,gerçek dünyanın somut
verilerinin sağlıklı yada sağlıksız olduğu değerlendirmesinde bir dinamik olarak yer
alamaz,hükümleri değerlendirilemez” denildiğinde(diyorsunuz demiyorum!)
toplumsal sağduyunun beslendiği kaynaklardan biri imha edilmiş olur.Sonra da
toplumsal uzlaşma için olmazsa olmaz olan,aynı kaynaktan beslenen hoşgörüye ne
oldu diye araştırmalar başlatılır.
Kişiler dini inançları gereği eşcinselliği günah olarak görüyor diye eşcinselliği suç
kapsamına sokulması için devlet müdahalesi talep edemez ve etmemelidir de.Bu
eşcinsel ilişkiye girenin bireysel günahıdır.Bu günahın cezalandırma ruhsatını
kimsenin talep ettiğini düşünmüyorum.Suç olmadığını söylemek bunun günah
163
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olmadığını dikte edip benimsetmek anlamına gelmez.Hastalık olduğunu söylemenin
günah olduğunu söylemek anlamına gelmeyeceği gibi.
Farzedelim ki kadinin biri oglu uzun boylu olunca travmaya giriyor. Simdi bu kadin
travmaya girmesin diye cocugu bu yonde baskilamaya calismak, ne bileyim mesela
sutu kesmek, basket oynamasini yasaklamak normal bir hareket mi olurdu sizce?
Aynen verdiğiniz bu örnekteki tespit gibi sütü kesmeye kalkışmak gereğinden fazla
tepkisel bir davranış.Eşcinselliğin günah olduğuna inanan birine bilimsel verilere
dayandırılarak “eşcinsellik yaratılıştan” öyleyse “eşcinsel ilişki günah değildir”
çıkarımında bulunması dikte edilip,kabul etmesi beklenemez.
Ortada bir uzlasmazlik varsa, bilim sadece somut dunyanin gerceklerini verebilir size.
Gercegi kullanarak dogruyu bulmak baska dinamiklerin isidir, bilim boyle bir misyon
ustlenemez. Demek ki baska dinamikler de varmis.
Fobik yada “farklılıklara karşı tahammülsüzlük=yobazlık yaftalanması(Tarık)
yapılmadan bir kişinin hetoroseksist olmasının diğer bireye hasar /zarar vermediği
sürece ne gibi mahsurlarının olduğunun “sağlıklı verilerle” açıklanabilmesi gerekir.Bir
kişi rahatsızlık duyarak kendisi için ideal olan özel mesafeyi belirleyebilir ve bu mesafe
de sürtüşme,kargaşa,vs. gibi toplum huzurunu bozucu fiillerde özdenetimini
koruyabilmesine katkı sağlıyor olabilir.O kişiye illa da sen yan daireni kiraya ver yada
işe al diyen biri kendi müdahil konumunu muhattabına göre nerede değerlendiriyor
olabilir?
Ayna konusunda sizinle hemfikirim ve dilerim gaflete düşüp yazdıklarımla taş atan
günahsız intiba uyandırmamışımdır.Garip olduğunuzu yazdıktan sonra size eziyet
veren yorumlar nasıl yazarım :-)
200.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 5, 2009 | Reply | Edit
Ayşe Arman’ın Eşcinsel Hakem İle Ropötajı,biraz da eşcinseller konuşsun…
”Gündeme bomba gibi düştü… Eşcinsel hakem Halil İbrahim… Günlerce medyayı
meşgul etti… Haberleri fırtına gibi esti…
Ne var ki mesele, futbol ve hakemlik çerçevesinde ele alındı… Testosteron bulutları
içinde kaldı ve spor basınında yer aldı… Gerçekten sadece o kadar mıydı? Okuyun
karar verin…
“Allah’ım beni bununla imtihan ediyor ”
Hikayeniz nerede başladı?
164
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
- Trabzon’da. Of’un Bölümlü kasabasında…
Anne- baba?
- Babam, çay fabrikasında bekçiydi. Annem ise ev hanımı. Dünyanın en sevgi dolu
kadınıdır. 4 kardeşiz. Ablamı 99 depreminde kaybettik. Ailem, benim hayat
kaynağımdır, onlara çok bağlıyım. Televizyona çıktığım ve herkesin cinsel kimliğimi
öğrendiği akşam, en büyük korkum, ailemin beni reddetmesiydi. Bu, benim için
ölümle eşdeğer. Söyledim de bunu. Annem en çok buna ağladı, “Olur mu? Sen bizim
evladımızsın. Sana olan sevgimizi hiçbir şey değiştiremez!” dedi. Nasıl mutlu oldum
anlatamam.
İmam olan abim de destek çıktı, ondan biraz çekiniyordum, “Maddi manevi
kardeşimin yanındayım” dedi.
Karadenizlileri maço biliriz…
- Bizimkiler öyle değil. Hoşgörülüler. Yine de 33 yaşına kadar cinsel kimliğimi kendime
saklamayı tercih ettim.
Eğitim?
- İlk ve ortaokulu beldemde okudum, liseyi Trabzon’da bitirdim. Sonra devam
etmedim, radyoculuk ve televizyonculuk yaptım. 14 yıldır da hakemlik yapıyordum.
Nasıl hayalleriniz vardı çocukken?
- Futbola aşırı bir ilgim vardı. İyi de oynardım. Ama hayallerimi, futbolcu olmak değil,
maç spikerliği süslerdi. Sonra bir gün hakemliği keşfettim. “Tamam” dedim, “Budur,
gelecekte yapmak istediğim şey budur.” Hakemlikte para yok, maç başına 3O küsur
lira gibi bir para alıyorsunuz, ama parayı kim takar? Ben aşığım mesleğime.
Hakemlikte, tarifi olmayan bir heyecan var. Kim ne derse desin, tekrar mesleğime
döneceğim. Bazıları diyor ki, “Hakemlik yapmasın. Radyocu zaten, radyoculuk
yapsın!” Bana bunu kim dikte edebilir? Hangi hakla söyleyebilir? Ben, “Siz de eski
futbolcusunuz, çıkıp televizyonda konuşmayın!” diyor muyum? Allah’ıma şükürler
olsun, en azından bedenen erkeğim, aslanlar gibi çıkar görevimi yaparım. Benim
cinsel kimliğime değil, hakemliğime baksınlar…
RUH HALİM ERKEKTEN ÇOK KADINA YAKIN
Eşcinsel olduğunuzu ilk ne zaman fark ettiniz?
- Kendimi bildim bileli farkındaydım. Yine de önce kondurmak istemiyorsun. “Herkes
benim gibi” diyorsun ama değil. Sen kızları değil, erkekleri beğeniyorsun. Onlar
165
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
çekiyor seni. Ama tabii bunu kimseyle paylaşmıyorsun. Kime söyleyebilirsin ki? Seni
kim anlayabilir ki?
Kardeşleriniz…
- Yok hayır, onları da bu sırra ortak edip, huzursuz etmenin manası yoktu. Kimseye
anlatma gereği duymadım. Kendi kendimi şöyle telkin ediyordum: “Bu benim elimde
olan bir şey değil. Ben seçmedim. Sapıklık yapmıyorum, hırsızlık yapmıyorum, her şeyi
kendi iç dünyamda yaşıyorum. İç dünyam da kimseyi ilgilendirmez.” Yıllarca sessiz
kalmayı tercih ettim. Bu olay patlak vermeseydi, açıklamaya da niyetim yoktu.
Arkanızdan dedikodu yapmıyorlar mıydı insanlar?
- Mutlaka olmuştur. Ama yüzüme karşı değil. Güler yüzlü, şen şakrak biri olduğum
için, aile ortamında da, arkadaş ortamında da severler beni.
E belki de bu olay, sizin kurtuluşunuz oldu?
- Ne gibi?
Artık gizlemenize gerek kalmadı…
- Ben eski halimden gayet memnundum.
Ama sürekli saklanmak zor değil mi? Mesela sevgilinizle eleele yürüyemiyordunuz…
Öyle bir düşüncem yoktu ki. Muhafazakarım ben. Kendimde öyle bir hak
görmüyordum. Yetişme tarzı belki. Dini inançlarım da güçlü. Kendimi çoğu kez
frenledim. Farklı yollara sapmadım. Ben hiçbir şeyi sınırsız yaşamadım. Yapım bu. Gay
kulüplere filan gitmedim. Ben zaten bir eşcinsele de aşık olmadım, olamıyorum…
Neden?
Nasıl anlatabilirim ki? Beni kendi yerinize koyun, bir kadın olarak düşünün, ruh halimi,
iç dünyamı… Benim ruh halim, bir erkekten çok, kadına yakın… Daha duygusalım,
şefkatliyim, korurum, kollarım. Gaylere değil, erkeklere aşık olabiliyorum… Beni Allah
böyle yarattı. Bana bu duyguyu, bu ruh halini de Allah verdi. Benim yapabileceğim bir
şey yok. Ben şimdi kalkıp Allah’a isyan mı edeyim? Yıllar içinde tabii ki, “Allah’ım
neden böyleyim?” dedim, bitmez tükenmez sorular sordum. Ama sonra şu noktaya
166
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
geldim: “Herkes, bir şeyle imtihan ediliyor bu dünyada, Allah’ım beni de bununla
imtihan ediyor.” Çok mutlu ve huzurluydum, ta ki bu olaylar patlak verene kadar…
Her şey nasıl başladı?
- Ya 15 ay askere gidecektim ya da “askerlik yapamaz raporu” alacaktım. Çok
düşündüm. Yapabilir miyim, yapamaz mıyım? Yapamayacağıma karar verdim, revirde,
“Benim böyle böyle bir durumum var” dedim, GATA’ya sevk ettiler. Orada
davranışlarınızı, hareketlerinizi, ruh halinizi inceliyorlar. Kurula giriyorsunuz,
kontroller- montroller. Bir hafta kaldım ve raporu aldım.
Aileden kimse, “Evladım nasıl aldın bu raporu?” demedi mi? Gerekçeyi öğrenmek
istemedi mi?
- “Aldım bir şekilde” dedim. Onlar da üzerinde çok durmadı. Kuş gibi hafiflemiştim.
Çünkü 500-600 erkekle bir arada olmak benim için kabustu. Öğrenirlerse hakaret
edip, aşağılayabilirlerdi. Ya da bana bir şekilde zarar verebilirlerdi. 15 ay bu
psikolojiyle nasıl geçerdi?
Eşcinselliğe bakışımız böyle ilkel olmasaydı, daha modern, daha medeni bir toplum
olsaydık, 600 tane adamla askerlik yapar mıydınız?
- Bana zarar vermeyeceklerine inansam tabii ki yapardım.
“Aldığım rapor, eşcinselliğimin tescillenmiş hali, ya hayat boyu karşıma çıkarsa?” diye
hiç düşünmediniz mi?
- Düşünmez miyim? Ama ne yapabilirdim? Hem askerlik raporunun gerekçesini kim
ne yapacaktı? Kendimi böyle avuttum.
Peki sonra ne oldu?
- Raporumu aldıktan sonra Trabzon’daki hayatıma devam ettim. İl Hakem Kurulu
bana, “Askerlikle ilişkin olmadığına dair kağıt getir. Sana görev vereceğiz” dedi. Ben
de getirdim. Altında da “askerliğe elverişli değildir” şeklinde bir not vardı. 2 ay
boyunca da görev aldım. Hatta, beni İstanbul’a salon futbolunda hakemlik seminerine
bile gönderdiler. Ayrıca futsal hakemi de oldum.
Sorun yok yani…
- Hayır hiçbir sorun yok. Görevime devam ediyorum ki, İl Hakem Kurulu’ndan bir
yetkili aradı ve “Merkez Hakem Kurulu’nun 25. maddesine göre artık sana görev
veremeyeceğiz. Hakemliğin bitti!” dedi. “Neden?” dedim. “E çünkü bu raporda
askerliğe elverişli olmadığın belirtiliyor.” Ekledi: “Sen çık hakemliği bıraktığını söyle.”
167
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Siz ne yaptınız?
- Merkez Hakem Kurul üyemi aradım, “Bu rapor, sağlık problemiyle alınmış bir rapor
değildir” dedim.
Bunu demekle “Eşcinselim” diyorsunuz aslında. Bu insanlar bunu etrafa yayar diye
korkmadınız mı?
- Bakın, bu konuştuğum insan, emekli bir öğretmen, çoluk çocuk sahibi bir adam. Ve
idareci. Sorunumu gidermek için ona müracaat ediyorum. Kime gideceğim? Dedikodu
yapabileceği aklıma bile gelmedi. “Tamam, ben bu olayı Merkez Hakem Kurulu’yla
görüşeyim, seni arayayım” dedi.
Aradı mı?
- Aradı. “Sorun yok, görevine devam ediyorsun” dedi. Dedi ama… İdmanlara çıkmaya
başladım, görev yok. Bir başka İl Hakem Kurulu görevlisi, demesin mi ki “Muhammed
Öncü Hoca’mız sana görev vermiyor, Merkez Hakem Kurulu üyesi Turgay Güdü ile
konuş…”
İşgüzarlığı kim yapıyor?
- Hepsi. İl Hakem Kurulu, Merkez Hakem Kurulu ve Futbol Federasyonu…
Peki olay basına nasıl yansıdı?
- “Merkez Hakem Kurulu, askerlikten muaf olanlar hakemlik yapamaz” yanıtı verince,
“Psikoseksüelliği rahatsızlık statüsüne sokuyorsunuz, itiraz ediyorum” diye dilekçe
yazdım. Ve Futbol Federasyonu’na da başvurdum. İşte ne olduysa ondan sonra oldu…
Olay, “Eşcinsel hakemin düdük kavgası” diye basına yansıdı. Kimliğim gizliydi.
Sonra Fatih Altaylı, baş harflerimi yazdı. Ve benim için korkunç günler başladı…
Bu işi uzatmayabilirdiniz, hakemlikten vazgeçebilirdiniz?
Niye!? Eşcinselim diye mi? Ben yaptığım işi seviyorum, işimi de iyi yapıyorum. Bu
kadar aşık olduğum bir işi, kimse elimden alamaz. Ben bunun mücadelesini
veriyorum, sonuna kadar da vereceğim. Bu sene profesyonel lige çıkabilmem için son
seneydi. Öyle bir katakulliye getirdiler ki, mazeret sınavını da kaçırmış oldum. Bir yıl
boyunca hakemlik de yapamayacağım. Beni diri diri gömdükten sonra ne yaptılar
dersiniz? Futbol Federasyonu bir karar aldı: “Sağlık sorunları dışında askerlikten muaf
168
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
tutulanlar, hakemlik yapabilirler.” Ben bütün haklarımı kaybettikten sonra bu karar
söyler misiniz ne işime yarar?
OĞUZ SARVAN’DAN YANIT BEKLİYORUZ
Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan’a, daha benim
olaylar hiç gündemde yokken, “Eşcinsel birisi hakemlik için başvursa ne yaparsınız?”
diye soruldu, “Şartları uyuyorsa neden olmasın. Biz ayrımcılık yapmayız” dedi. 4 ay
geçmeden benim olayım patladı. Hani ayrımcılık yapmıyorlardı?
ANNELER, BABALAR, GENÇLER, YAŞLILAR, GAY’LER, HETEROSEKSÜELLER KISACASI BU
SATIRLARI OKUYAN HERKES
Biz, Halil İbrahim’e yapılanların haksızlık olduğuna inanıyoruz. Ve ona destek olmak
istiyoruz. Onun yaşadıklarını telafi etmek mümkün değil ama en azından elinden
alınan hakemliği geri verilmeli. Bu sayfalarda yazılanları okuyup, bizimle aynı
fikirdeyseniz, siz de ona haksızlık yapıldığını düşünüyorsanız, bir zahmet
http://www.hurriyetim.com.tr’ye…
Gazetelerde boy boy “eşcinsel hakem” haberleri çıkmaya başlayınca ne hissettiniz
peki?
- Yok olmak istedim. Ama ailemin bana sahip çıkması, “Senden ayrılmayı aklımızdan
bile geçirmedik” demesi bana çok güç verdi.
Bu kadar rahatsız olduysanız, televizyona niye çıktınız?
- Adım soyadım basının elinde, raporum ellerinde, telefon numaralarımı, ev ve iş
adreslerimi biliyorlar. Siz basının içinden birisiniz, beni rahat bırakırlar mı? Yarın öbür
gün çıkıp deseler ki, Halil İbrahim’in bilmem kimle ilişkisi var… Konuşturmak için
üzerime gelecekler, belki iftira atacaklar… Sus, sus nereye kadar… Ben de dedim ki
çıkayım o zaman. Kolay olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Benim için ölüm
kararıydı. Ben o akşam öldüm. Yeni yeni dirilmeye başladım.
Yine de çok cesursunuz. Tebrik ediyorum. Ama bu cesareti nereden aldığınızı merak
ediyorum…
Çünkü başka şansım yoktu! “İnceldiği yerden kopsun” dedim. Benim kontrolümden
çıktı. Adım deşifre olunca, telefonlar gelmeye başladı. Kafamı kuma gömecek halim
de yoktu. Çıktım, “Evet, o benim!” dedim. Neticede hırsızlık yapmadım, çalıp
169
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
çırpmadım, kimseye zarar vermedim, işimi suiistimal etmedim, sadece ve sadece
eşcinselim.
Televizyonda, “Bana yaşatılanların bedelini kim ödeyecek?” dediniz, çok da haklı bir
soruydu bence…
- Evet çünkü hayatım kaydı. Benim psikolojimle oynadılar, hakemlik hakkımı elimden
aldılar. Şimdi üzerine soğuk su içmemi bekliyorlar.
Siz ne olmasını istiyorsunuz peki?
- Bütün haklarımın bana iade edilmesini istiyorum. Tekrar hakemlik yapabilmek
istiyorum. Hem de en üst kademede. Ben hakem gibi hakemim. Adam gibi adamım.
Yok efendim tribünlerden tepki gelirmiş. Kötü söz sahibinindir. Ben çıkıp görevim neyi
gerektiriyorsa onu yapacağım. Bu işin peşini bırakmaya niyetim yok, gerekirse İnsan
Hakları Mahkemesi’ne başvuracağım. Zaten dış basından arayıp duruyorlar.
Amerika’dan, İngiltere’den ve Hollanda’dan görüşme talepleri var. Röportaj yapmak
istiyorlar. Avrupa Birliği’ne girme sürecinde olan ülkemizde bütün bunlar yaşanması
çok acı tabii…
Türkiye’deki eşcinsellerin bayrağı olmak ister misiniz?
- Hayır. Eşcinsellerin bu ülkede yaşadığı pek çok sorun var, manevi olarak
yanlarındayım ama şu anda ben daha çok kendi uğradığım haksızlıkla ilgiliyim. Futbol
camiasındaki ayrımcılık sadece eşcinsellikle de sınırlı değil. Hatay’da hakem
arkadaşlarımızın görevine Alevi oldukları için son verilmeye çalışıldı. İzmit’te ise bir
bayan hakemin, bir erkek hakemle ilişkisi var diye hakemliği bitirildi. Bir bayrak
taşıyacaksam, onların bayrağını taşımayı tercih ederim.
Psikolog Sezer Sert
TARTIŞILAN HAKEMLİK DEĞİL EŞCİNSELLİK
Halil İbrahim vakasında biz neyi tartışıyoruz?
- Tabii ki eşcinsellik tartışıyoruz! Halil İbrahim 14 yıl hakemlik yaptı. Nasıl bir hakemdi?
İyi mi kötü mü? Hiçbirimiz bu konuyla ilgili değiliz. Varsa yoksa cinsel yönelimi,
sevgilileri, camiadaki futbolculara yan bakıp bakmadığı…
Neden böyle yapıyoruz?
- Çünkü bu ülkede, cinsellik hálá en büyük tabu. Normal kabul ettiğimiz heteroseksüel
ilişkilerde bile. Hele eşcinsel ilişkilerde? Aman Allah’ım! Eşcinselliğe bakışımız, bizim
toplumsal yaramız. Oysa eşcinsellik, suç değil, ayıp değil. Eşcinsellik bir gerçek. Ne var
170
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ki Halil İbrahim, eşcinsel olduğu için mağdur ediliyor, hakemlikten el çektiriliyor.
İnsanlık onuru zedeleniyor, olmadık şekillerde afişe ediliyor…
EZBER BOZUYOR
Hakemlik değil de başka bir meslek seçmiş olsaydı…
- Tabii burada bir örtüşme de var. Biz “İb.e hakem” diye bağıran bir toplumuz.
Eşcinsellik, küfür amacıyla kullanılıyor. Ve günün birinde, şaka gibi, gerçekten de
eşcinsel bir hakemimiz oluyor. E hazmetmemiz zaman alacak.
Peki işin ayrımcılık kısmı…
- Olmaz mı? “Bana benzemiyorsan bizim dışımızdasın!” ayrımcılık tam da budur.
Sadece eşcinsellere değil, bütün azınlıklara yaptığımız bu. Bizim toplumumuzda
dezavantajlı üç kesim var: Psikiyatrik hastalar, özürlüler ve cinsel yönelimini
beklenilen şekilde yapmayanlar. Halil İbrahim de eşcinsel olduğu için, bu ayrımcılıktan
fazlasıyla nasibini alıyor.
Farkında olmadan ezber mi bozuyor?
- Şu anda evet. Ama buna niyetlenmemiş. Kendisini birdenbire bu ezber bozmanın
içinde buluvermiş.
Nasıl yani?
- Bana ilk seansta, “Bu olaylar basına sızınca, komaya girdim” dedi. “Ahmet Çakar ve
Serhat Ulueren’le televizyona çıkınca da öldüm!” Tam da bu kelimelerle. Ezber
bozmaya niyetlenen insan, birtakım donamlara ya sahiptir ya da sahip olur. Halil
İbrahim, “Öyle bir noktaya geldim ki, inceldiği yerden kopsun dedim, o yüzden çıktım
televizyona” diyor. Yani cinsel kimliğini açıklama gibi bir niyeti yok, basına sızınca,
zorunda kalıyor. Haliyle, şu anda çok ciddi bir travma yaşıyor. Ama güçlü bir kişilik,
aşacaktır.
RAPORDA YAZAN GEREKÇE: PSİKOSEKSÜEL BOZUKLUK
Halil İbrahim 15 ay askerlik yapamayacağına karar veriyor ve “Askerlik yapmaya
elverişli değildir raporu” alıyor.
- Aynen öyle.
Teşhis: “Psikoseksüel bozukluk.” Siz bir ruh sağlığı hekimi olarak, bu teşhisi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
171
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
- Son derece iyi niyetli davranmışlar. Eşcinselliği, “cinsel kimlik sapması” olarak da
tanımlayabilirlerdi. Yapmamışlar. Durumu Halil İbrahim adına hafifleştirmeye
çalışmışlar. “Psikoseküsel bozukluk” daha light bir terim.
Bir eşcinsel, neden askerlik yapamasın? Muaf tutulmasının sebebi nedir?
Yapar yapmasına da, tamamen koruma devreye giriyor. Ne yazık ki ülkemiz “sapına
kadar erkek”lerin yaşadığı bir toplum. Ve “sapına kadar erkekler” Tacizde kadın- erkek
ayırt etmiyorlar.
Ben de en çok “bu sapına kadar erkek”lerden şüpheleniyorum.
Çok haklısınız. En homofobikler aslında her şeye en açık olanlar. Şüphelenmeye
devam edin!
Eğer toplumun, “normal” dediği kriterlerin dışına çıktıysanız, bir sosyal yargının
altındasınız. Eşcinsellik, “sosyal bir yargı”dır. Bu yüzden de bir etikettir. O etiket, sizi
her türlü şeyden uzakta tutar, her türlü hakkınızı kullanmanızı da men eder. Orada
denetleyici ve hakları kullanmayı engelleyen de kendinizsinizdir. İşte bu sosyal yargı,
daha çok küçükken gelmiş yapışmış Halil İbrahim’in boynuna. “Eşcinselim” diye
karşınıza gelen pek çok insan bu açılardan neredeyse aynı hikayeyi anlatır. Değişen
sadece ayrıntılardır.”
Halil İbrahim hakeme bakıpta insanın homofobi duyması mümkün
mü?Sanmam.Okuyunca bir çok insanın mücadelesine destek verereceği bir eşcinsel
öyle ise bence sorun sapına kadar erkek olanlar,homofobik ilan etmeye hevesliler ve
eşcinsel olupta sorunlarını Halil İbrahim hakem gibi değil de karşısındakine homofobi
duyurcak kadar yüksek ölçekli savunma yapan eşcinseller arasında geçiyor ortaya
yem olarak da dindarların ölçüleri alınıyor.Demek ki fuhuş gerekçelerininde önlemi
yine eşcinseller tarafından çürütülüyor belki de bu denli tepki özel hayatı insanların
gözlerine sokmaktan kaynaklanıyor…
201.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 6, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Rica etsem benin ısırarla sorduğum sizin her seferinde atladığınız bu soruya da cevap
verseniz.
Bu değişimin denetlenmesinde kendisine yardımcı olunması için tıp
bilmine,doktorlarına başvuran birine verilebilecek tek cevap “bu hastalık değildir,
172
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
kendinizde olan her degisimi denetleyebileceğin(m)iz gibi bir fikre nasil vardiniz
bilmiyorum.” şeklinde mi olacaktır?
Degisimin denetlenmesi derken? Denetleme ile tam olarak ne kastedildigini
anlayamadim. Genel olarak sorunuzun cevabina gelince: Ben psikolog veya tip
doktoru degilim. Tipta her hastaya semptomlarina gore teshis konulur. Rahatsizligin
buysa hastaligin su, sunu yapacaksin diye hazir receteler yoktur. Bu tur bilgilerin
derlendigi tavsiye dokumanlarinda bunlarin tibbi tavsiye degeri tasimadigi, saglikli bir
degerlendirme icin mutlaka doktora gorunulmesi gerektigi soylenir. Uzun lafin kisasi,
herhangi biri doktorlardan yardim istiyorsa ona ne denilecegi o kisinin durumuna ozel
olacaktir ve ben ne olacagini soylemeye yetkin degilim.
202.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 6, 2009 | Reply | Edit
Ama bu girişimler tencere dibin kara* yöntemine başvurulduğunda hiçbir çözüm
üretemez.
Bu “tencere dibin kara”dan ote bir durum. Burada basit bir fikir munazarasi yok,
toplumun bir kesiminin yasamlarini ve ozgurluklerini ciddi sekilde etkileyecek
hukumler verilmekte. Toplumun belli bir kesiminin “toplum icin tehlikeli”, dolayisiyla
“topluma zararli” oldugu iddia ediliyor. Bu iddialara dayanak gostermeden, devamli o
“potansiyel tehlikeli” birilerinin aslinda tehlikesiz oldugunun ispati isteniyor. Acikcasi
vicdanim bundan rahatsiz.
Bunun normal olarak algilanmasi tehlikeli diyorsunuz, niye tehlikeli? Ortadaki
tehlikenin ne oldugunu somut ve net bir sekilde soyleyebilir misiniz?Bir kere ortaya
cikacak toplumun bugunkunden tam olarak farkinin ne olacagini ortaya koymadan,
saglikli ya da sagliksiz oldugu yonunde nasil bir hukum verebiliriz ki?
Bu satırları bir başka yorumcuya hitaben yazmıştınız.Bugünkü ABD verilerine
dayandırarak gelecekte toplumumuzun bugünkünden tam olarak olmasa da farkının
ne/nasıl olabileceğinin somut ve net bir şekilde ortaya koyabildiğimi düşünüyorum.
Ufak bir düzeltme ile;Aile yapısının (hetero anne/hetero baba/çocuk) dağılmasının
nedenleri ve bu nedenlere bağlı olarak artan çocuk bakımı sorunları.
Benim sorum daha buyuk bir sorunun parcasiydi. “Tehlike ne ve escinsellerin gorunur
olmasi bu tehlikeye nasil yol aciyor” idi soru. Verdiginiz alintilarin hicbirinde,
escinselligin aile yapisinin dagilmasinda bir rolu olduguna dair bilgi yok. Yani toplum
icin aile yapisinin cozulmesi tehlike ise, escinsellerin gorunur olmalari bu tehlikeye
nasil katki yapiyor belli degil. Hatta bizzat sundugunuz alintilarda escinsellerin
ailelerini korumak icin yeri geldiginde mucadeleci olduklari sonucunu cikardim. Yani
escinseller tehlikeyi aslinda azaltici bir etki yapiyor gibi gorunuyorlar.
173
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Esas sorun bu farkın sağlıklı yada sağlıksız olduğu yönünde hüküm
çıkartmakta.Eşcinselliğin çocukların cinsel yönelimlerine olan önemsiz etkisi ve
aileye gösterilen ilgi nedeniyle bu sonuç sağlıklı olarak değerlendirilebilir.
Ben degerlendiremedim, hatta alaka da kuramadim? Escinseller cocuklari etkilemiyor,
aileyi onemsiyorlar diye ailenin cozulmesi neden saglikli bir durum olsun? Hicbir
mantiksal baglanti kuramadim?
Ama görünen ve kabul edilmesi beklenen o ki bunun sağlıklı yada sağlıksız olduğuna
karar veren tek bir merci var.
Nedir/kimdir o merci?
Bilim tek arac olarak aliniyor olsaydi, butun laik toplumlarin Skinner’in hayalindeki
gibi bilim adamlarinin oligarsik diktatorlukleri olmus olmasi gerekirdi. Oyle olmadigi
acik.
Öyle olmadığının çok da açık olduğu kanaatinde değilim.
Dunyada bilim adamlarinin oligarsisiyle yonetilen tek bir ulke var midir? Dogrudan
diktator yonetimden bahsediyorum, oyle bilimsel konsensusun politikayi dolayli
olarak yonlendirmesinden degil. Skinner’in hayali buydu. Benim bildigim dunyada
yonetim sekli boyle olan bir ulke yok.
Eşcinselliğin günah olduğuna inanan birine bilimsel verilere dayandırılarak “eşcinsellik
yaratılıştan” öyleyse “eşcinsel ilişki günah değildir” çıkarımında bulunması dikte
edilip,kabul etmesi beklenemez.
Boyle bir sey yaptigim intibasini vermedim umarim? Bir dindara neyi gunah olarak
algilayip neyi algilamamasi gerektigini dikte etmek hayatta yapacagim en son
seylerden biridir herhalde.
Fobik yada “farklılıklara karşı tahammülsüzlük=yobazlık yaftalanması(Tarık)
yapılmadan bir kişinin hetoroseksist olmasının diğer bireye hasar /zarar vermediği
sürece ne gibi mahsurlarının olduğunun “sağlıklı verilerle” açıklanabilmesi gerekir.
Tarik beyin mesajlarindan birinde yobazligin tanimi vardi. Benim anladigim kadariyla
bu tanim tahammulsuzlugu fiiliyata dokmeyi (yani baski) iceriyor. Dolayisiyla bir kisi
zaten yobazsa, diger bireye zarar vermeyen heteroseksistten tanim geregi daha fazla
bir seydir. Fobinin bana gore taniminin ne oldugunu daha once belirtmistim zaten,
onu tekrarlamayacagim.
O kişiye illa da sen yan daireni kiraya ver yada işe al diyen biri kendi müdahil
konumunu muhattabına göre nerede değerlendiriyor olabilir?
174
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“Yan daireyi kiraya ver” lafimin oldugundan baska sekilde anlasildigindan (sadece siz
tarafindan degil) cok kuvvetle supheleniyorum. Bunu temel yasamsal ihtiyaclarin
karsilanmasi noktasindan savunmustum, ki hala savunuyorum. Bir seyi net belirteyim:
Hic kimse escinsellerden/escinsellikten hoslanmak, escinsellerle iyi iliskiler kurmak
zorunda degil. Escinsel kisinin yaptiklari/yasami sana acik acik tersse, illa onu
benimse diye kimse kimseyi zorlayamaz, zaten zorla da olmaz bu isler. Ama sunu da
koyalim ortaya: Bugun toplumda en adi suclunun bile basini sokacak bir dami
(cezaevinde kogusu), hayatini surdurmek icin gerekli ekmegi vardir. Bir escinselin
yaptigi size gore ne kadar gunah olursa olsun, temel yasamsal ihtiyaclarini
karsilamada en adi suclu kadar toplumsal destegi olmalidir bence, Bakin ne demisim:
Sosyalist veya her turlu temel yasamsal ihtiyacin devlet tarafindan karsilandigi bir
toplumda insanlarin boyle davranmasini cok umursamayabilirim belki, nasil olursa ev
bulmak icin bir ozel mulk sahibinin iznine ihtiyaci yok diye. Ama en temel yasamsal
ihtiyaclarini karsilamak icin ozel mulk sahibinin eline bakiyorsa eger (ki gunumuz
kapitalist toplumlari boyle, Turkiye dahil) o zaman ozel mulk sahibinin tasarrufunun
keyfiligi sinirlanmalidir bence. Cunku cok temel bir yasamsal ihtiyac soz konusudur.
Ama diger ihtiyaclarda ne olur? Mesela escinsel birisi benden kabak cekirdegi
istiyorsa satmama hakkim olmali mi? Bence olabilir.
203.
Yazan:mer'A-kıl Tarih: Haz 6, 2009 | Reply | Edit
Sn.Onur Çobanoğlu,
Bu “tencere dibin kara”dan ote bir durum. Burada basit bir fikir munazarasi yok,
toplumun bir kesiminin yasamlarini ve ozgurluklerini ciddi sekilde etkileyecek
hukumler verilmekte. Toplumun belli bir kesiminin “toplum icin tehlikeli”, dolayisiyla
“topluma zararli” oldugu iddia ediliyor. Bu iddialara dayanak gostermeden, devamli o
“potansiyel tehlikeli” birilerinin aslinda tehlikesiz oldugunun ispati isteniyor. Acikcasi
vicdanim bundan rahatsiz.
Benim de vicdanım çok ama çok rahatsız.Bir çocuğun en sağlıklı,mutlu ve huzurlu
olabileceği ortamın aile yani anne ve babasının yanı olduğuna inanıyorum.(yukarıdaki
röportajda da bu dile getirilmiş.33 yaşında bir genç için ailesinin sevgisi her şeyden
önemli!O ailenin de evladına duyduğu gerçek yani bencil olmayan sevgi!)
Henüz heteroseksüel bir ilişkisi ve çocuğu olanlar varsa ki mutlaka vardır hayatlarını
denetleyemedikleri değişimler nedeniyle heteroseksüel rolu yaparak geçirmek
“zorunda” olmamalılar elbette.Duyguları ile mücadele etmekten,heteroseksüel rolü
yapmaktan yorulmuş ve hepsinden önemlisi bu yükler onların mutsuz birer insan
olmalarına sebep olmuş olabilir.Onların da hayatlarını eşcinsel ilişkisi olan bir eşcinsel
olarak sürdürmek hak ve özgürlükleri elbette olmalıdır.Artık duyguları ile mücadele
etmekten yorulmuşlara, hiç kimse hayatlarını nasıl tanzim edip yaşamaları gerektiğini
söyleyecek kadar “vicdansız” olamaz.
175
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Heteroseksüel evliliklerinden sahip oldukları çocuklarına kimsenin boşanmış aile
sendromu yaşatmasına,üstüne üstlük bir de ebeveynlerinin cinsel eğilimlerinin sebep
olduğu toplumsal algı ile yüz yüze getirmeye“hakkı” olmadığını düşünüyorum.O
çocukların anne/babalarına duydukları sevgiden bu şekilde istifade edilerek tüm
bunlarla başa çıkmak zorunda bırakılmasına karşıyım. Çocuk sahibi olmak oyuncak
sahibi olmaya benzemez. Kişilerin cinsel eğilimleri nedeniyle o küçücük çocuklara
bencilce sorun yaratmalarını anlayamıyorum.Bu noktada ben de “vicdan” arıyorum ve
neresinden bakarsam bu arayışı nihayetlendirebilirim inanın bilmiyorum.
Eşcinsel ebeveyni olan çocuklara hiçbir toplumda hiç kimsenin(heteroseksüel(!?) ruh
hastaları dışında!)vicdansızca muamele edeceğini ise düşünmüyorum.Velayet davaları
ve alınan kararlar,değiştirilen yasalar da bunu gösteriyor zaten.Eşcinsel ebeveyni olan
toplumun “bir kesimi” olan çocukların yaşamak zorunda oldukları bir sürecin
çocuklara zarar vermediği dolayısı ile tehlike arz etmediğine inanmakta
zorlanıyorum.Araştırmalar küçük yaştaki çocukların bu adaptasyon sürecini daha
kolay geçirebildiğini söylüyor.
Ebeveynin cinsel yönelimini ergenlikte değil de çocukluk çağında öğrenmek,
çocukların gey ve lezbiyen ebeveyne sahip olmaya ilişkin konularla başa çıkmalarını
kolaylaştırıyor.
Evet her anne ve baba olabilmiş ve çocuk sevgisini tatmış kişi bu sevginin eşsizliğini
dile getirir ve bu sevginin, yapmış oldukları fedakarlıklara değdiğinden onları nasıl
mutlu ettiğinden bahseder.Sorumluluk gerektirdiğini eklemeyi de asla
unutmadan,gocunmadan.Bu anne ve babalar çocuklarının da kendileri gibi evlat
sahibi olarak bu sevgi ve mutluluğu tatmalarını isterler.Evlatlarının eşcinsel olduğunu
öğrenen ebeveynlerin sanırım en büyük üzüntüsü çocuklarının kendileri gibi bu
duyguları tadamayacaklarını düşünmeleridir.Evet çocuk sahibi olmamak dünyanın
sonu değil mutlu olabilmek için aile yada çocuk sahibi olmak da elzem değil.
Benim sorum daha buyuk bir sorunun parcasiydi. “Tehlike ne ve escinsellerin gorunur
olmasi bu tehlikeye nasil yol aciyor” idi soru.
Bu cümlenin düşündürtebileceği bir hususa cevap verip cümlenin devamındaki kısma
aşağıda cevap vereyim.
Snowqueen yazdığı bir yorum üzerine Cemile Bayraktar;Bu arada bilgim
yok,gerçekten merak ediyorum.Eşcinsel cinayetleri oranları,bu cinayetlerin kaçının
homofobik nedenler ile işlendiği konusunda dökümü olan arkadaşlar varsa lütfen
paylaşsın. demişti.
Eşcinsellerin görünür olması ile şiddet eğilimleri arasında doğru orantı kurulabilir mi?
Bu soruya cevap olacak bir araştırma sonucu var mı bilmiyorum.Tehlike derken
kastedilen bu paralel yükselen ivme mi bilemiyorum.Eğer öyle ise her açıdan
176
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
incelenmesi gerekli.
Cemile Bayraktarın alıntıladığı ropötajdan;
Halil İbrahim hakeme bakıpta insanın homofobi duyması mümkün
mü?Sanmam.Okuyunca bir çok insanın mücadelesine destek verereceği bir eşcinsel
öyle ise bence sorun sapına kadar erkek olanlar,homofobik ilan etmeye hevesliler ve
eşcinsel olupta sorunlarını Halil İbrahim hakem gibi değil de karşısındakine homofobi
duyurcak kadar yüksek ölçekli savunma yapan eşcinseller arasında geçiyor ortaya
yem olarak da dindarların ölçüleri alınıyor.Demek ki fuhuş gerekçelerininde önlemi
yine eşcinseller tarafından çürütülüyor belki de bu denli tepki özel hayatı insanların
gözlerine sokmaktan kaynaklanıyor…
****
Verdiginiz alintilarin hicbirinde, escinselligin aile yapisinin dagilmasinda bir rolu
olduguna dair bilgi yok.
Evet eğer aile tanımını; Güncel bir tanımla ise aile, doğum, evlilik veya evlat edinme
yolu ile birbirine bağlı ve bir arada yaşayan iki veya daha fazla üyeden oluşan
gruptur (Bagavos ve Martin2002:21) şeklinde kabul ediyorsanız elbette yok.
Ama aile tanımını;Sayın (1990), “insan türünün sürekliliğini sağlayan, ilk
toplumsallaşma sürecini oluşturan, karşılıklı ilişkileri belirli kurallara bağlayan,
biyolojik, psikolojik, ekonomik, hukuksal vb. yönleri bulunan toplumsal bir kurum”
olarak yapıyorsanız ilk cümleye atıfla “ rolü” olduğu söylenebilir.
Köknel (1991) aileyi, “aralarında evlilik, kan ve çocuk bağları olan, aynı çatı altında
yaşayan, ortak geliri paylaşan, kendine benzer görgü, inanç ve değerleri bulunan,
toplumsal rolleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan insanlardan oluşan en küçük
toplumsal kurumdur” şeklinde tanılamıştır.
Aile yapısı son tanımdan yola çıkarak açıklanacaksa eğer muafiyet talep edilen
“toplumsal roller” sorunuyla karşılaşmayacak mıyız?Anne kim baba kim? Biyolojik
anne,kiralık anne,manevi anne,süt anne,….….biyolojik baba,kiralık baba,manevi
baba…. Bu en küçük toplumsal kurumun rolleri icabı iletişim ve etkileşim içinde olan
fertleri kimler? Heteroseksüel, tek anne ve babalı bir çocuğun da kafası karışmasın
diye aynen eşcinsel anne /babaya sahip bir çocuk gibi erken yaşlarda “eşcinsel
eğilimler konusunda bilgilendirmeliyiz”. Nasıl?Cevap:”insanların eşcinsel olmaları
doğaldır”.
-”Baba/anne ben nasıl dünyaya geldim?Arkadaşımın iki babası var annesi yok/iki
annesi var babası yok o nasıl dünyaya geldi peki?Heteroseksüelken ya da kiralık anne
vs ile…
177
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Abartıyor muyum?Çocuğu olan kapı komşunuz eşcinsel aileyi çocuğunuzla
tanıştırmanın muhtemel senaryosu bu.
Elbette şimdi toplumun bir kesiminin yasam ve ozgurluklerine focuslanalım,önce şu
temel ihtiyaçlardan biri olan barınma ve iş edinme sorununu halledelim sonrasını
sonra hallederiz de denilebilir.Kimseye ne zaman neye focuslanması gerektiği
söylenemez elbette ki.
Yani toplum icin aile yapisinin cozulmesi tehlike ise, escinsellerin gorunur olmalari bu
tehlikeye nasil katki yapiyor belli degil.
Ben size eşcinsellerin görünür olmaları aile yapısının çözülmesine katkı yapıyor
demedim ki.Eşcinselliğin doğal karşılanır olmasının bu çözülmenin nedenlerinden biri
olduğunu söyledim.
Hatta bizzat sundugunuz alintilarda escinsellerin ailelerini korumak icin yeri
geldiginde mucadeleci olduklari sonucunu cikardim. Yani escinseller tehlikeyi aslinda
azaltici bir etki yapiyor gibi gorunuyorlar.
Bu detaya “aile” tanımı ile ilgili olan yukarıdaki kısımda cevap verdim.Aile tanımını
nasıl yapıyor olduğunuzla oldukça alakalı bu ” azaltıcı” etki tanımı.Aile kavramından
kurtulursak bu sorundan da kurtuluruz!Çok daha kestirme ve kökten bir çözüm,siz ne
dersiniz?
Snowqueen buna kesin evet der :-)
Bu ‘yeri geldiğinde “mücadeleci” olmak’la ilgili birkaç başlık altında söylenecek çok
şey var; aile,çocuk sahibi olmak,meslek seçimi,”kalıcı eşcinsellik”(sizin
tanımınız),protest/anarşist! fark edilir görünürlük,….vs.
Ben degerlendiremedim, hatta alaka da kuramadim? Escinseller cocuklari etkilemiyor,
aileyi onemsiyorlar diye ailenin cozulmesi neden saglikli bir durum olsun? Hicbir
mantiksal baglanti kuramadim?
Siz bu cümlenin başında,“azaltıcı etkiyi” sağlıksız bir sonuç olduğunu düşündüğünüz
için mi yazdınız?
Ve mantıksal bağlantı kurabilmeniz için karşılıklı yazdıklarımızı toparlayayım;
Bir kere ortaya cikacak toplumun bugunkunden tam olarak farkinin ne olacagini
ortaya koymadan, saglikli ya da sagliksiz oldugu yonunde nasil bir hukum verebiliriz
ki?(O.Ç)
178
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Escinselligin Bati’da hos tutulmasinin, aile yapisinin dagilmasini muteakip ortaya cikan
cocuklarin bakimi sorununa care icin uretilmis bir politika oldugu teziniz…(O.Ç)
ABD verilerine dayandırarak gelecekte toplumumuzun bugünkünden tam olarak
olmasa da farkının ne/nasıl olabileceğinin somut ve net bir şekilde ortaya
koyabildiğimi düşünüyorum. Ufak bir düzeltme ile;Aile yapısının (hetero anne/hetero
baba/çocuk) dağılmasının nedenleri ve bu nedenlere bağlı olarak artan çocuk bakımı
sorunları.
Esas sorun bu farkın sağlıklı yada sağlıksız olduğu yönünde hüküm
çıkartmakta.Eşcinselliğin çocukların cinsel yönelimlerine olan önemsiz etkisi ve
aileye gösterilen ilgi nedeniyle bu sonuç sağlıklı olarak değerlendirilebilir.
Bugünden geleceğe bilmek istediğiniz fark;
Amerika’daki ailelerin sadece %26’sı geleneksel aile tanımına uyuyor- en az bir
çocukları olan evli bir çift. Bu rakam 1970′e göre %14 azalmış. Son yıllarda yapılan
evliliklerin yarısının boşanmayla sonuçlanması bekleniyor ve 1970′den beri babanın
olmadığı ailelerin sayısı %139 artmış.
Birleşik Devletler Nüfus Bürosu Araştırması
*****
Bu arada ben Ali Yurekli’den, escinselligin serbest olmasinin toplumun direklerini
curutecegini ispatlamasini istedim. Yazdiklarinizda buna karsi bir sey olmadigi gibi,
escinsellerin aile kurumuna (en azindan ABD’de) oldukca sadik oldugu goruluyor.
İlk cümleniz için yukarıda yeterince açık cevaplar verdiğimi düşünüyorum.(Çürüme
yerine sağlıklı/sağlıksız tanımlarını kullanmak daha bilimsel,doğru ve uzlaşabilmeye
daha açık bir yaklaşım olur sanırım.)Ali Yüreklinin yorumları dolayısı ile iddialarının
hepsi aklımda değil ! Serbest olma,görünür olma,doğal karşılama,tehlike..!
Eşcinselliği yada eşcinsel ilişkiyi, görünür olma özgürlüğünü/serbestini engelleyen
yasaklayan benim bilmediğim kanunlar mı var?
Görünürlükle aile kurumu arasında siz nasıl bir ilişki kurdunuz da aile kurumuna sadık
oldukları sonucuna vardınız pekii?
Dunyada bilim adamlarinin oligarsisiyle yonetilen tek bir ulke var midir? Dogrudan
diktator yonetimden bahsediyorum, oyle bilimsel konsensusun politikayi dolayli
olarak yonlendirmesinden degil. Skinner’in hayali buydu. Benim bildigim dunyada
yonetim sekli boyle olan bir ulke yok.
Ben de böyle bir iddiada bulunmadım zaten.Demek istediğim bilimsel konsesun
polikayı,politikanın da bilimsel konsensüsu dolaylı şekilde yönlendirmesi. Bu esnada
179
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
gerçekte birey hak ve özgürlükleri kapsamında eşcinsel insanların varlığının çoktan
ıskalanmış olduğu bilgisinin göz ardı edilmesinde de sakınca görülmüyor olabilir.Birey
hak ve özgürlüğü diyenlerden devlet politikası gereği toplumun geleceğini koruyup
kollamak üzere faydalanıyor olmak alan veren memnun bir alış veriş olduğu için nasıl
değerlendirilir bilemiyorum?
Boyle bir sey yaptigim intibasini vermedim umarim? Bir dindara neyi gunah olarak
algilayip neyi algilamamasi gerektigini dikte etmek hayatta yapacagim en son
seylerden biridir herhalde.
Evet,yorumlarınızdan böyle yapmayacağınızın farkındayım.Aşağıda yer alan
bilgiden,doğal karşılamaya yapmış olduğunuz vurgudan,eşcinselliğe negatif özellikler
atfeteten tezleri hiç sorgulamadığıma dair yazdıklarınızdan dolayı ben o cümleyi
yazmayı gerekli gördüm.
ABD’de psikolojik heteroseksizm konusunda çalışan Gregory Herek, aşırı ayrımcı
tutumlar taşıyan heteroseksüellerle, eşcinselliği olumlayan tutumlar taşıyan
heteroseksüelleri karşılaştırdıklarında, ayrımcı tutumlar sergileyen
heteroseksüellerin, diğerlerine göre:
• Erkek olmalarının
• Geleneksel cinsiyet rollerini desteklemelerinin
• Dini inançlarının güçlü olmasının ve muhafazakar dini derneklere üye olmalarının
• Arkadaşlarının da kendileri gibi benzer olumsuz tutumlar taşımalarının
• Irkçı ön yargılara ve otoriter kişilik özelliklere sahip olmalarının
• Gey ve lezbiyenlerle kişisel temaslarının az olmasının
daha olası olduğunu gösteriyor (Herek, 1995).
********
Tarik beyin mesajlarindan birinde yobazligin tanimi vardi. Benim anladigim kadariyla
bu tanim tahammulsuzlugu fiiliyata dokmeyi (yani baski) iceriyor. Dolayisiyla bir kisi
zaten yobazsa, diger bireye zarar vermeyen heteroseksistten tanim geregi daha fazla
bir seydir. Fobinin bana gore taniminin ne oldugunu daha once belirtmistim zaten,
onu tekrarlamayacagim.
Tarık bey’in yorumu;
Evet, insanların birbirlerinin “farklılıklarından” rahatsızlık duymadan yaşamayı
öğrenmesi lazım. Birisinin ezanından, diğerinin şarabından, ötekinin türbanından,
başka birinin cinsel kimliğinden “rahatsız olan” insanlar için “ideal mesafe” tespit
etmek bana sağlıklı, demokrat bir tutum gibi gelmiyor. Öte türlüsü segregasyona
götürür bizi.
Sorun kafalarda, yukarıda asıl “yobazlık” tanımına giren de aynen bu zaten:
“Farklılıklara karşı tahammülsüzlük”
180
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu cümlede fiiliyat yok!Aksine rahatsızlık duymaya “yobazlık” deniliyor.Kısaca herkes
herkesi bağrını açıp kucaklamıyorsa (fiil bu!) eğer bu yobazlıktır deniyor!Ben de Tarık
beyin aksine insanların ,rahatsızlık duyarak da olsa birlikte yaşamayı öğrenmeleri
lazım diyorum.Tahammülün gelişebileceği kişiye özel,ideal mesafeye bile “tahammül”
yok!Psikoloji,1 metrelik iletişim mesafesinde kişilerin kendilerini güvenlikte
hissettiğini söyler.Bu mesafeyi aşanlar sevgililer!Kişi ezandan rahatsızlık
duyabilir,neden duyuyorsun yobaz denemez.Bu kişi ezan okunurken kulağına
walkmen takar yada pamuk tıkar yada kendi gibi rahatsızlık duyanlarla bir imza
kampanyası düzenler ve caminin ses düzenini rahatsız olmayacağı seviyeye
indirtmeye çalışır.Benim anladığım sağlıklı demokrat tepkileri bunlar.
“Yan daireyi kiraya ver” lafimin oldugundan baska sekilde anlasildigindan (sadece siz
tarafindan degil) cok kuvvetle supheleniyorum. Bunu temel yasamsal ihtiyaclarin
karsilanmasi noktasindan savunmustum, ki hala savunuyorum. Bir seyi net belirteyim:
Hic kimse escinsellerden/escinsellikten hoslanmak, escinsellerle iyi iliskiler kurmak
zorunda degil. Escinsel kisinin yaptiklari/yasami sana acik acik tersse, illa onu benimse
diye kimse kimseyi zorlayamaz, zaten zorla da olmaz bu isler.
Evet kesinlikle hemfikirim.
Ama sunu da koyalim ortaya: Bugun toplumda en adi suclunun bile basini sokacak
bir dami (cezaevinde kogusu), hayatini surdurmek icin gerekli ekmegi vardir. Bir
escinselin yaptigi size gore ne kadar gunah olursa olsun, temel yasamsal ihtiyaclarini
karsilamada en adi suclu kadar toplumsal destegi olmalidir bence,
Bakin ne demisim:
Sosyalist veya her turlu temel yasamsal ihtiyacin devlet tarafindan karsilandigi bir
toplumda insanlarin boyle davranmasini cok umursamayabilirim belki, nasil olursa ev
bulmak icin bir ozel mulk sahibinin iznine ihtiyaci yok diye. Ama en temel yasamsal
ihtiyaclarini karsilamak icin ozel mulk sahibinin eline bakiyorsa eger (ki gunumuz
kapitalist toplumlari boyle, Turkiye dahil) o zaman ozel mulk sahibinin tasarrufunun
keyfiligi sinirlanmalidir bence. Cunku cok temel bir yasamsal ihtiyac soz konusudur.
Ama diger ihtiyaclarda ne olur? Mesela escinsel birisi benden kabak cekirdegi
istiyorsa satmama hakkim olmali mi? Bence olabilir.
Yazmıştım ama tekrar yazayım; Kişiler dini inançları gereği eşcinselliği günah olarak
görüyor diye eşcinselliği suç kapsamına sokulması için devlet müdahalesi talep
edemez ve etmemelidir de.Bu eşcinsel ilişkiye girenin bireysel günahıdır.Bu günahın
cezalandırma ruhsatını kimsenin talep ettiğini düşünmüyorum.
Kişinin bir günahı cezalandırdığı düşüncesi ile evni kiraya vermediğini
düşünmüyorsunuz değil mi?
Çözüm olarak da şunu talep ediyorsunuz sanırım;
181
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bildiğim kadarıyla Hollanda’da bir Türk istediği yerden ev satın alıp
kiralayamıyor.Devlet o sokakta/binada oturan Türk sayısının o sokağın Türk
mahallesine dönüşmesine izin vermeyecek şekilde kontrol ediyor.Kiralık ve özel tüm
mülk bilgilerine sahip.Siz kiralama yapmak yada satın almak üzere oturmak istediğiniz
semt bilgisini ve aile bilgilerinizi vererek emlakçıya başvurur gibi devlete
başvuruyorsunuz.Maaş bilginiz dahil olmak üzere size ait tüm bilgiye sahip olan
devletin göstermiş olduğu dairelerden birini seçmek zorunda kalıyorsunuz!
Ama orada cinsel eğilimin ne olduğu bilgisi de talep ediliyor mu bilmiyorum.Fakat
cinsel eğilimler kimlik ve azınlık statüsünde değerlendirmişse eğer bu bilgi talep
ediliyordur diye düşünüyorum.
Ayrımcılığın olmaması için anayasal güvence talep eden eşcinseller böyle bir statü ve
kimlik tanımı talep ediyorlar mı?Cinsel azınlık kimliği!
Dediğiniz gibi Türkiye’de kapitalizme teslim olmuş kişiler kiracının kim olduğu ile değil
istedikleri kirayı verip veremeyeceği ile daha çok ilgili.
Daha önce verdiğim uzun detay alıntılardan birinde yer alan paragraf;
Sosyal refah devleti anlayışı ve politikalarını bir başka açıdan da sorgulamak gerekir.
Bu noktada iki temel soru karşımıza çıkar (Koray 2002:100): toplumsal refahı
amaçlayan politikalar, toplum halinde yaşamanın ahlaki bir uzantısı mıdır? Yoksa
bu tür iyileştirme politikaları insan olma hakkına mı bağlıdır ? Birincisi kabul
edildiğinde, geçmişte de bugün de belki de her toplumda var olan “hayırseverlik” gibi
ahlaki bir yaklaşım dayanak noktasıdır. İkincisi kabul edildiğinde ise, insanın
ekonomik-sosyal bir varlık olmasından kaynaklanan bazı hakları olduğu gibi bir
görüş savunulur.
Son cümle dikkate alındığı taktirde şu cümlenize istinaden; Sosyalist veya her turlu
temel yasamsal ihtiyacin devlet tarafindan karsilandigi bir toplumda insanlarin boyle
davranmasini cok umursamayabilirim belki, nasil olursa ev bulmak icin bir ozel mulk
sahibinin iznine ihtiyaci yok diye böyle bir anlayış gelişmeye başlar.Birey hak ve
özgürlükleri noktasında da devlet erki araç olarak kullanılıp birey sorumlulukları
devlete ihale edildiğinde hoşgörü de devlete plase edilmiş olur.
Yaşamsal ihtiyaçlar noktasında bu ülke insanının henüz devlete yada kapitalizme
teslim olup hayırseverlik ve hoşgörüden vazgeçmiş olduklarını düşünmüyorum.
Kusura bakmayın yine kısa yazmayı beceremedim.
204.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 6, 2009 | Reply | Edit
182
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Heteroseksüel evliliklerinden sahip oldukları çocuklarına kimsenin boşanmış aile
sendromu yaşatmasına,üstüne üstlük bir de ebeveynlerinin cinsel eğilimlerinin sebep
olduğu toplumsal algı ile yüz yüze getirmeye“hakkı” olmadığını düşünüyorum.O
çocukların anne/babalarına duydukları sevgiden bu şekilde istifade edilerek tüm
bunlarla başa çıkmak zorunda bırakılmasına karşıyım. Çocuk sahibi olmak oyuncak
sahibi olmaya benzemez. Kişilerin cinsel eğilimleri nedeniyle o küçücük çocuklara
bencilce sorun yaratmalarını anlayamıyorum.Bu noktada ben de “vicdan” arıyorum ve
neresinden bakarsam bu arayışı nihayetlendirebilirim inanın bilmiyorum.
Toplumda escinsellige uygulanan baski kalkarsa, heteroseksuel kimlik dayatilmazsa,
toplumun dayatmasiyla heteroseksuel bir kimlik edinip, aile edinip, cocuk sahibi olup
sonra cinsel kimligi acisindan isyan noktasina gelmez insanlar diye duunuyorum.
Boyleleri evlilik cagina gelmeden cinsel yoneliminin ne oldugunu bilir, bu sayede
bosanma ve aile dagitma durumlarina girmez ileride (yani, en azindan cogunlukla
durum boyle olur diyorum).
Aile yapısı son tanımdan yola çıkarak açıklanacaksa eğer muafiyet talep edilen
“toplumsal roller” sorunuyla karşılaşmayacak mıyız?Anne kim baba kim? Biyolojik
anne,kiralık anne,manevi anne,süt anne,….….biyolojik baba,kiralık baba,manevi
baba…. Bu en küçük toplumsal kurumun rolleri icabı iletişim ve etkileşim içinde olan
fertleri kimler? Heteroseksüel, tek anne ve babalı bir çocuğun da kafası karışmasın
diye aynen eşcinsel anne /babaya sahip bir çocuk gibi erken yaşlarda “eşcinsel
eğilimler konusunda bilgilendirmeliyiz”. Nasıl?Cevap:”insanların eşcinsel olmaları
doğaldır”.
-”Baba/anne ben nasıl dünyaya geldim?Arkadaşımın iki babası var annesi yok/iki
annesi var babası yok o nasıl dünyaya geldi peki?Heteroseksüelken ya da kiralık anne
vs ile…
Abartıyor muyum?Çocuğu olan kapı komşunuz eşcinsel aileyi çocuğunuzla
tanıştırmanın muhtemel senaryosu bu.
Eee? Diyelim evet cocugumuz sordu bu sorulari ve biz de artik yasini goz onune alarak
ya soruyu usturuplu bicimde yanitladik (cocugunuz 4 yasinda anne/baba ben nasil
dunyaya geldim dese nasil yanitlayacaksak benzer sekilde) ya da artik akli eriyorsa
tamamen durust bir sekilde yanitladik. Sonra ne olmasini bekliyorsunuz?
Elbette şimdi toplumun bir kesiminin yasam ve ozgurluklerine focuslanalım,önce şu
temel ihtiyaçlardan biri olan barınma ve iş edinme sorununu halledelim sonrasını
sonra hallederiz de denilebilir.Kimseye ne zaman neye focuslanması gerektiği
söylenemez elbette ki.
Hakikaten degil mi. Nasil olsa birilerinin sokakta kalmasi ve(ya) acliktan olmesi, bizim
cocugumuzun kafasinin karismasinin yaninda tali meselelerdir, lafi bile edilmez.
183
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu detaya “aile” tanımı ile ilgili olan yukarıdaki kısımda cevap verdim.Aile tanımını
nasıl yapıyor olduğunuzla oldukça alakalı bu ” azaltıcı” etki tanımı.Aile kavramından
kurtulursak bu sorundan da kurtuluruz!Çok daha kestirme ve kökten bir çözüm,siz ne
dersiniz?
Aile kavraminin degismesi baskadir, kalkmasi baska. Eger bizim kabul ettigimiz aile
kavraminin degismesi tehlikeyse, evet o zaman bu degisim niye tehlikeli sorusu
gundeme gelir?
Ben degerlendiremedim, hatta alaka da kuramadim? Escinseller cocuklari etkilemiyor,
aileyi onemsiyorlar diye ailenin cozulmesi neden saglikli bir durum olsun? Hicbir
mantiksal baglanti kuramadim?
Siz bu cümlenin başında,“azaltıcı etkiyi” sağlıksız bir sonuç olduğunu düşündüğünüz
için mi yazdınız?
Sonucun niteligi hakkinda hukum vermeden yazdim ama, sagliksiz bir sonuc bile olsa
bu sagliksizligin etkisini azaltan bir durum olarak gormustum escinsellerin aileyi
benimsemesini. Tabii siz aile taniminin degismesi dediniz, bu da tartismayi baska bir
boyuta goturuyor.
Eşcinselliği yada eşcinsel ilişkiyi, görünür olma özgürlüğünü/serbestini engelleyen
yasaklayan benim bilmediğim kanunlar mı var?
Hakem Halil Ibrahim’e soralim, hakemlikten hangi yasa geregi atilmis?
Veya escinsel olmadiklari icin ev ve is verilmeyenlere de sorabiliriz. Bu isler illa
Hitler’in yaptigi gibi firinlara doldurmakla olmuyor. Adam yasamini surduremiyorsa
zaten ya gizlenecek, ya degisecek (becerebilirse) ya da olecek. Bu kadar basit.
Görünürlükle aile kurumu arasında siz nasıl bir ilişki kurdunuz da aile kurumuna sadık
oldukları sonucuna vardınız pekii?
Tehlikeyi tanimlayin dedim (Ali Yurekli’ye). Siz de ailenin dagilmasi olarak tanimladiniz
tehlikeyi. Dolayisiyla iliskiyi de siz kurmus oldunuz. Aile kurumuna sadik olduklari
sonucuna da yine sizin alintilarinizdan vardim. O alintilarda escinsel ebeveynlerin
cocuklarina ve aileye sahip ciktiklari yaziyordu.
Tarık bey’in yorumu;
Evet, insanların birbirlerinin “farklılıklarından” rahatsızlık duymadan yaşamayı
öğrenmesi lazım. Birisinin ezanından, diğerinin şarabından, ötekinin türbanından,
başka birinin cinsel kimliğinden “rahatsız olan” insanlar için “ideal mesafe” tespit
etmek bana sağlıklı, demokrat bir tutum gibi gelmiyor. Öte türlüsü segregasyona
184
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
götürür bizi.
Sorun kafalarda, yukarıda asıl “yobazlık” tanımına giren de aynen bu zaten:
“Farklılıklara karşı tahammülsüzlük”
Bu cümlede fiiliyat yok!
Dogru soyluyorsunuz. Ben Tarik beyin asagidaki iletisinde bulmustum yobaz tanimini.
Bunu da Ctrl+F ile buldum, zira artik bu baslik altina kac yorum yazildi
sayamayacagim:
Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskıyapmaya yönelen (kimse).
Bir düşünceye, bir inanca aşırıölçüde bağlıolan (kimse).
Kaba saba, inceliksiz (kimse).
http://www.tdksozluk.com/s/yobaz
İngilizce sözlükten ilave bir tanım daha:
especially : one who regards or treats the members of a group (as a racial or ethnic
group) with hatred and intolerance
http://www.merriam-webster.com/dictionary/bigot
Başkalarına baskı yapmaya yönelen, bir topluluk üyelerine nefret ve hoşgörüsüzlük
gösteren kişiler; tam da konumuz itibariyle homofobinin özneleri.
Kişinin bir günahı cezalandırdığı düşüncesi ile evni kiraya vermediğini
düşünmüyorsunuz değil mi?
Sebebin ne oldugu konusunda herhangi bir sey dusunecek kadar cok sey bilmiyorum.
Çözüm olarak da şunu talep ediyorsunuz sanırım
Cozum olarak tek bir sey dusunmuyorum, zira cozumun ne olacagini biraz da o
toplumun sosyo-ekonomik duzeni belirler. Sosyalizm ornegini vermemin sebebi
buydu. Ozel mulkiyete dayali toplumlarda (Turkiye’yi de katiyorum), ABD’deki “Fair
Housing Act” tarzi bir yasa cozum olabilir.
Yaşamsal ihtiyaçlar noktasında bu ülke insanının henüz devlete yada kapitalizme
teslim olup hayırseverlik ve hoşgörüden vazgeçmiş olduklarını düşünmüyorum.
Escinseller konusunda da mi? Evi kiraya verme tartismasinda gordugum tepkilerden
sonra, escinsellerin bu hayirseverlik ve hosgoruden nasibinin yasamlarini ikame
ettirmede yeterli olacagi konusunda suphelerim var.
185
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
205.
Yazan:Haluk Tarih: Haz 10, 2009 | Reply | Edit
Cinsel tercihler toptan mı özgür olmalı? Yani mesela ensest ilişkiler de mi özgür
olmalı? Kız ve erkek kardeşlerin evlenmesine izin verilmeli mi? Anne-oğul ve baba-kız
evliliklerinin önündeki yasal engelleri de kaldırmalı mıyız? Bu tür ensest ilişkileri
ahlaka aykırı buluyorsak, bu tutumumuz tamamen bir dar kafalılıktan mı ibaret? Ve
son olarak ensest tabusunu da mı Batı’dan aldık? (Sonuncusu şaka:-))
206.
Yazan:Tarik Tarih: Haz 11, 2009 | Reply | Edit
Cinsel tercihler toptan mı özgür olmalı? Yani mesela ensest ilişkiler de mi özgür
olmalı?
Bildiğim kadarıyla hukuki bir yaptırımı yok. Yetişkin iki insan arasında olduğu
müddetçe ki bunun sınırı bizde 18, başka ülkelerde 14′e kadar iniyor…
Kız ve erkek kardeşlerin evlenmesine izin verilmeli mi? Anne-oğul ve baba-kız
evliliklerinin önündeki yasal engelleri de kaldırmalı mıyız? Bu tür ensest ilişkileri
ahlaka aykırı buluyorsak, bu tutumumuz tamamen bir dar kafalılıktan mı ibaret? Ve
son olarak ensest tabusunu da mı Batı’dan aldık? (Sonuncusu şaka:-))
Şaka olduğunun farkındayım ama aklıma geldi.:)
Bu oldukça tartışmalı ama bu konu üzerine çalışanların büyük ölçüde uzlaştığı ensest
tabusunun ağırlıkla kültürel bir olgu olduğu. Birinci derece aile bireyleri arasındaki
ilişkilerden doğacak çocuklarda sakatlık “riski”nin, daha geniş aileden yapılacak
evliliklere göre önemli bir fark içermediği söyleniyor. Örneğin, (bizde de hala sık
görüldüğü gibi) amca-dayı çocuklarıyla yapılan evlilikten doğan çocukla, iki kardeşin
çocuğu arasında sakat doğum oranları birbirine oldukça yakın.
Hani Adem ve Havva kıssası için “Ne yani bütün insanlık Ademle Havva’nın
çocuklarının evliliklerinden mi türedi? Bu mümkün müdür?” gibi laflar edilir bazen.
Aslında biyolojik olarak olanaksız değil. Ama ensest tabusu gerçekten evrensel..
Yine biraz, eşcinsellik gibi aslında. Bazı bilimadamları mevcut toplumsal tabuları,
normları biyolojik çıkarımlarla doğallaştırırlar ama yine çoğu büyük ölçüde kültürel
tabulardır.
Galiba, ensest bile :)
186
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Futbol mu daha kötüdür yoksa eşcinsellik mi?
Mehmet Yılmaz
Eğer eşcinsellik bir hastalık ise suç olamaz. Suç ise hastalık
olmaz. Kanser olma suçundan(!) insanları hapse atmıyorsak
eşcinseller hakkında da dikkatli konuşmalıyız.
Şayet eşcinsellik denen hastalığın(?) yayılması, bulaşması vb
söz konusu ise cimrilik de bulaşır, şirk de bulaşır, zina da hoş
görülür hale gelir, vs. Eşcinsellere hücum edenlerin kendi
kendilerine sorması gerek: Kalplerin içini okuyacak sırlı bir
kudret sahibi miyiz yoksa bize benzeMEyeni lanetlemek kolay
mı geliyor?
Günde 4 saat futbol
konuşmak da bir
hastalıktır ve bu da
bulaşır. 90 dakikalık bir
maç hakkında daha
başlamadan “ne olabilir bu maçta?” ve bittikten sonra “o
gol kaçar miydi?” diye 4-5 saatini gevezelikle geçirebilen
insanların çok olduğu bir ülkede herkes gibi yapmazsanız
dışlanırsınız. Okulda, iş hayatında sosyalleşme sorunu
yasarsınız. Türkiye’de en çok satan günlük gazetelerin
içinde önemli bir kısmının futbol odaklı olması da bu
ihtiyacın(?) hangi noktaya geldiğini göstermiyor mu?
Demek ki futbol merakı da bulaşıcı bir hastalıkmış.
Çocuğunuz futbol hastası mı olsun yoksa eşcinsel mi?
Bazı Müslümanlar eşcinselliği bir kötülük, günah kaynağı,
din için bir tehdit olarak görüyorlar. İslâm için en büyük
tehdit eşcinsellik midir yoksa futbol mu? Sorgulayalım:
İslâm’ı doğru dürüst tanımayan gençlerin Avrupa
takımlarının yedek kulübesini ezbere sayabilmesi dine
uygun bir hayatın emaresi midir? Bilime, vicdana,
Türkiye’deki haksızlıklara, merhamete ayrılan TV
programlarına bakalım. Bunları yayın saati ve süresi
itibariyle futbol programlarıyla karşılaştıralım. Türkiye
insanı uykuya ve işe ayrılan saatlerin dışında ne yapıyor? Ne okuyor ve ne seyrediyor?
Eşcinsellere yönelik yayınları futbol ile karşılaştırın. Günlük konuşmalarda, evde, okulda,
187
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
kahvede erkekler birbirleriyle cinsel ilişkiye girme planı mı
yapıyor yoksa teknik direktörlerin, futbolcu transferlerinin
dedikodusunu mu?
Futbol maçına giderek takımı uğruna cihad(!) eden, gazi(!)
ve şehit(!) olmayı göze alan bu insanlar zulüm gören
Müslümanlara ne kadar zaman ayırıyor? Filistin’e, Doğu
Türkistan’a Çeçenistan’a yollanan yardımlarla maç
hasılatlarını, TV’lerin yayın haklarından kazandıkları parayı
karşılaştıralım.
Demek ki Türkiye insanı hazcı/hedonist arayışlarını belden
aşağı cepheden çok futbolla tatmin ediyor. Ve mutluluk
yerine tatmini seçen her insan gibi yedikçe yiyesi, içtikçe
içesi geliyor. “Daha fazla futbol, daha fazla futbol” diyor.
(Bkz. İnsan maymunlaşabilir mi ?) İçindeki boşluğu
doldurmak, ölüm korkusunu yenmek için futbolsever
dostlarına tutunuyor. Ahiret düşüncesini ertelemek için
stadyumlara, olmazsa ekran başına koşuyor. (Bkz. Ahiret
Kitabı - Gazâlî Hazretleri ). Ritüelleşmiş, dinleşmiş bizim
futbolumuz Güney Amerika gibi. Haftanın belli gün ve
saatlerinde bir noktada toplanmak, aynı yere bakarak aynı
sloganları haykırmak, aynı çerez ve birayla, 50 kelimeyi
geçmeyen, sonu baştan belli tartışmalar(!) yapmak güven
veriyor insanlara. Korku matkabıyla nefsinin duvarını
delmek şöyle dursun, futbolsever sıva üstüne sıva sürüyor,
kalınlaştırıyor o duvarı:
“…Korktuğu şeye bakamadığı için elleriyle yüzünü kapatan
bir insan canlandırın gözünüzün önünde. Tehlikeyi
azaltmadı ama artık sadece parmaklarını, ellerinin içini
görüyor. Kendi gücü ve iradesiyle kendini aldatmayı seçti, “ihtiyaç duyduğu” güvenli bir
binanın(!) içinde şimdi. Ellerinden oluşan bir bina.
*...+ Yemek, içmek, her gün işe gitmek, TV seyretmek, gevezelik etmek… Her sabah aynı
bakkaldan aynı gazeteyi almak, aynı şakalara gülmek, aynı şeylere kızmak bize güven hissi
veriyor. İyi ama neye karşı hangi tehlikeye karşı? *...+ Neden işsizlik insanı yıkar? Neden
emekli olup köşesine çekilen insanlar yavaşça silinirler hayatımızdan ve aniden çökerler?
Neden hücre hapsinde “sadece” bir kaç hafta içinde akıllarını kaybeder tutuklular?
Yoksa bu kadar ÖZEL, bu kadar TEK olmak mı bizi korkutan? Sürüden ayrılmak? Bireyden öte
bir tekilliği idrak etmek, en otantik, en orjinal, en tekil ve eşsiz biçimde kendimiz olmak?
188
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Köpek balığı bir hamsi sürüsüne yaklaştığında balıklar tek bir hamsi gibi davranırlar.
İçlerinden bazıları köpek balığının midesini boylayacaktır ama sürü bir aradadır. Hamsiler hiç
ölmeyecekmiş gibi davranırlar. bütün gayretleriyle HERKES gibi yaparlar…” (Bkz. Korku
matkabı zekâ duvarını deler mi?)
Eşcinselliği, eşcinsel-devlet ve eşcinsel-toplum ilişkisini hukuk-ahlâk-erdem çerçevesi
dışında bir istisna gibi görmeyi REDDEDİYORUM. Bu çerçeve dışındaki çabalar verimsiz
topraklara tohum atmaya benziyor. Derine inilmesi gerek, insan nedir? Günah nedir? Suç
nedir? Özgürlük nedir?
Eşcinsellik ile ilgili sorunlara ne “dindar” Müslümanlar ne de liberaller çare bulabilmiş
değiller. TARAF gazetesi veya Liberal Düşünce Topluluğu gibi ortamlarda karşımıza çıkan
liberaller elbette en iyi niyetlerle bu noktaya gelmişler. Yani nasıl vicdan sahibi bir Müslüman
herkesin iyiliğini istiyorsa Müslüman olsun ya da olmasın liberaller de fizikî çatışmayı
önleyecek çözümler, yasal düzenlemeler ve bireysel ilkeler arıyorlar.
Sitemize uzun zamandır emek veren ve kendisini “liberal” olarak tarif eden dostlarla da
detaylı biçimde konuştuğum gibi liberallerin ahlâk, etik, erdem, iyilik üzerine düşünmekte
tembellik ettiğini düşünüyorum. Müslüman/dindar/muhafazakâr kesim ile ciddi bir fark
göremiyorum, istisnaî insanlar hariç. Her grup kendi mirasının üzerine yatmış, başka asırların
ve başka coğrafyaların çarelerini OLDUĞU GİBİ uygulamak peşinde.
Yani “Kur’an bize yeter” gibi sloganlarla bir yere varılmadığı gibi “tek çıkış yolu herkese
özgürlük” demekle de olmuyor. Yeni bir dünya için daha sağlam bir akıl ve daha sağlam bir
vicdan lâzım. Herkes gibi eşcinsel nefretine sığınmakla olmuyor bu işler :)
189
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
1. 20 Yorum
2. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 13, 2010 | Reply | Edit
Hastalık kavramına sanırım farklı düşüncedeki insanlar, farklı gerekçelerle tepkililer.
Eşcinselliği meşru bir özgürlük olarak gören liberaller için, eşcinsellik ne bir hastalık,
ne bir kusur, ne de bir sapkınlık. Eşcinselliği meşru görmeyen fakat “hastalık” tanımını
eleştiren müslümanlar için, eşcinsellik bir sapkınlık ama hastalık değil.
Ben “hastalık” kelimesinin psikolojik bir hastalık anlamında kullanıldığını
düşünüyorum. 1970′li yıllara kadar, genel kabul gören psikoloji literatüründe de,
eşcinsellik ruhsal bir hastalık olarak alınıyormuş. Daha sonra eşcinselliği meşru gören
düşüncenin hakim hale gelmesiyle, bu tanımlama kaldırılmış. Kuhn’un paradigma
anlayışına göre, bilimsel kabuller, sosyal birer olgudur. Tüm sosyal olgular gibi
değişkendir. Bugün psikologların genelinin eşcinselliği bir “hastalık” olarak kabul
etmeyişi, bu kabulu objektif bir gerçeklik haline getirmez.
Anladığım kadarıyla, “hastalık” kelimesine olan tepkinin altında, bunun şiddet içeren
nefret suçlarını körükleyebileceği endişesi var. Olabilir, bunu tartışabiliriz. Gerçekten
“hastalık” kelimesinin kullanılmasının tam olarak neden zararlı olduğunu
düşünüyorsunuz? “Hastalık” yerine “zararlı eylem”, “yanlışlık”, “günah”, “fıtrattan
sapma” veya “sapkınlık” gibi nitelemeleri kullanmak konusunda ne düşünüyorsunuz?
Hastalık kelimesine takılmamız şart değil. Buna isterseniz sadece “günah” da
diyebiliriz. Ben eşcinselliği meşrulaştırmayı, toplumsal ahlakı temelden tehdit eden
zararlı bir olgu olarak görüyorum. “Hastalık” kelimesinin nefreti körüklediğini
düşünüyorsanız, bu kelimeyi kullanmamayı kabul ederim. Eşcinselliği sadece “günah”
olarak kabul etsek de bunun meşrulaştırılmasını eleştirmeye yine devam edebiliriz.
Ne var ki, Mehmet Yılmaz’ın şurada kullandığı argümantasyonda da bir hata
bulunduğunu düşünüyorum:
Eğer eşcinsellik bir hastalık ise suç olamaz. Suç ise hastalık olmaz. Kanser olma
suçundan(!) insanları hapse atmıyorsak eşcinseller hakkında da dikkatli konuşmalıyız.
Şayet eşcinsellik denen hastalığın(?) yayılması, bulaşması vb söz konusu ise cimrilik de
bulaşır, şirk de bulaşır, zina da hoş görülür hale gelir, vs. Eşcinsellere hücum edenlerin
kendi kendilerine sorması gerek: Kalplerin içini okuyacak sırlı bir kudret sahibi miyiz
yoksa bize benzeMEyeni lanetlemek kolay mı geliyor?
Burada eşcinsellik yerine “narsizm”, “pedofili”, “sadomazoşizm” gibi, başka bir
psikolojik hastalığı koyalım:
190
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eğer pedofili bir hastalık ise suç olamaz. Suç ise hastalık olmaz. Kanser olma
suçundan(!) insanları hapse atmıyorsak pedofililer hakkında da dikkatli konuşmalıyız.
Şayet pedofililik denen hastalığın(?) yayılması, bulaşması vb söz konusu ise cimrilik de
bulaşır, şirk de bulaşır, zina da hoş görülür hale gelir, vs. Pedofililere hücum edenlerin
kendi kendilerine sorması gerek: Kalplerin içini okuyacak sırlı bir kudret sahibi miyiz
yoksa bize benzeMEyeni lanetlemek kolay mı geliyor?
Gördüğünüz gibi bu argümantasyon, tüm psikolojik hastalıklar için uygulanabilir. Bu
argümantasyondaki temel hata, sanıyorum, kanser gibi fizyolojik bir hastalıkla,
eşcinsellik gibi sosyal yönleri de olan psikolojik bir olguyu, sadece “hastalık”
isimlendirmesindeki ortak özelliğinden dolayı, eşitlemekten kaynaklanıyor.
3. Yazan:MY Tarih: Nis 13, 2010 | Reply | Edit
Ümit Bey Selam,
“sapiklik” demissiniz ama ben sapiklarin(!) saptigindan o kadar da emin degilim.
Paradoksal bir sekilde onlar da (pedofil, vb) bizim normlarimiza göre hareket
ediyorlar. Neden?
Öncelikle Çocukların cinsel istismarı , Kötü insan nasil üretilir? ve O Gün Bebek
NasilKatil Oldu? isimli yazilarimi okumanizi isterim. Bu yazilarda suç ve psikolojik
bozuklugun iç içe girdigini ve toplumun bazen bireyden daha fazla sorumlu oldugunu
savundum.
Bence iyi bir yerden yakalamissiniz :)
Ama “hatali” buldugunuz argüman kanimca hâlâ geçerli. Hatta pedofili yerine
hirsizlik, cinayet de konabilir. Meselâ kan davasinin yaygin oldugu bir bölgede yasamis
olsak biz katil olmasak bile bunu kabul ederiz. Aksi takdirde dislaniriz. Zira bakkalimiz,
otobüs söförümüz, çocugumuzun gittigi okulun müdürü vb kan davasini onaylayan
(en azindan susan) insanlar olur.
Bu kosullarda yetistirecegimiz çocuklarin cinayet isleme egilimi ve genel olarak
sorunlari siddet ile çözme(!) egilimi fazla olacaktir.
Özetle su sorular yanitlanmadan, konunun parçalari tahlil edilmeden pozisyon almayi
sakincali buluyorum:
1) “Suç” dedigimiz eylem midir? Olmak midir?
2) Escinsel olmak suç ise kurban, magdur kimdir?
Hastalik konusu zaten basli basina bir tartisma konusu. Foucault’nun çalismalari var
bu konuda meselâ.
191
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bir kere hastalik nedir? Siz de tip literatüründen ve “resmen” hastalik kabul edilen
seylerden bahsetmissiniz. Evet, ABD ve Avrupa birliginde normlar var. Ancak ne yazik
ki bu normlar vicdan veya pozitif bilim dogrultusunda hazirlanmiyor. Ilaç firmalari
kendi ihtiyaçlarina göre politikacilara dayatiyorlar bazi seyleri.
Mesela son yillarin moda hastaligi(!) depresyon böyledir. “Mutsuzluk” resmen bir
hastalik oldu ve Fransa gibi ülkelerde doktor ilaç yaziyor, sosyal sigorta ödüyor.
Eduard Zarifian bu konuda çok güzel kitaplar yazdi. Zayiflayan aile yapisi ve toplum
baglari insanlari yalnizliga itiyor. çektigimiz psikolojik acilari dillendiremiyoruz,
kelimelere dökemiyoruz. çocugu ölen veya bosanan bir kadinin ilaca degil
konusmaya, dosta ihtiyaci var. Ama bir çok durumda ne yazik ki doktorlar sadece ilaç
veriyor. Bu basli basina bir tartisma konusu tabi.
Endüstriyel toplumlarda üretime, ticarete zarar veren seyler hastalik ya da suç kabul
edilir ama hakikaten neyin ne oldugu ile ilgilenen çok azdir.
Hasta oldugu halde tedaviyi reddeden insanlar ZORLANMALI MI? Gözlük takmayan
bir hipermetrop özgürdür mesela. kendi bilir. Ama trafige çikip araba kullanmak
isterse elbette yasalara göre gerekeni yapmali, bizim güvenligimizi düsünmeli.
Özetle escinsellik konusunda bilmedigimiz çok sey var:
1) Tibbi hakikatler (Gay lobileri ve ilaç firmalarinca maskeleniyor)
2) Psikolojik ve sosyolojik hakikatler (ki diger sorunlardan ve “suçlardan” ayrilmaz)
3) Vicdana dayali hukuki durus nasil olmali?
4) Toplum sorumlulugundan daha ne kadar kaçabilir? ister hirsiz ister pedofil, kendi
ellerimizle ürettigimiz sapiklari(?) bozuk bir makine gibi hapislere tikmaya daha ne
kadar devam edecegiz?
4. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 13, 2010 | Reply | Edit
Toplumsal kültürün, suçluyu ürettiği konusunda sizinle aynı fikirdeyim. İnsanın özgür
iradesini reddetmiyorum; ancak kültürün ve yapısal normların kişilik üzerinde çok
büyük etkisi olduğu fikrine katılıyorum.
Bu bakımdan, birçok yerde gerçek suçlu toplumdur veya biziz diyebiliriz. Ama bu
durum, suç eylemini meşru kılmaz. Belki suçu işleyene verilecek cezayı, suçluya
yaklaşımımızı ve elbette suçu üreten sosyal yapımızı düzeltmemizi gerektirir.
Mesela, bugün suç olarak gördüğümüz bir eylemi yapan bir gruba nefret yaymak,
menfi etki üreteceğinden, gelecekteki suçlarda bugün yaptığımız eylemlerin elbette
bir sorumluluk payı vardır. Bu bakımdan, politika üretmeye yönelik fikirleri
geliştirirken, yargılayıcı değil tedavi edici bir yaklaşım geliştirmemizin daha doğru
olacağı inancındayım. Eğer eşcinselliğe “hastalık”, “sapkınlık” gibi kelimelerle
yaklaşmanın menfi etki ürettiği düşüncesindeyseniz, bunları kullanmadan da
192
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
tartışmaya devam edebiliriz. Ancak bunları kullanmasak da, eşcinselliğin toplum
üzerindeki zararlı etkilerini dile getirmeliyiz.
Benim temel ahlaki endişem şu: eşcinselliğin meşru bir özgürlük olarak kabul edilmesi
durumunda, eşcinselliğin birçok yoldan topluma pompalanacağını, insanlara bunun
farklı ve eğlenceli bir deneyim olarak sunulacağına inanıyorum. İzlediğim Hollywood
filmlerinden gördüğüm kadarıyla, eşcinsellik giderek daha fazla normal ve çekici bir
şeymiş gibi geniş kitlelere gösteriliyor.
Foucault’un hastalıkla ilgili fikirlerini bilmiyorum. Eğer tam olarak kaynak belirtirseniz,
okumayı isterim. Gördüğüm kadarıyla, eşcinsellikle ilgili konularda çok insan
Foucault’ya referans veriyor. Tam olarak ne dediğine dair kolay anlaşılır bir eser
biliyor musunuz?
Sorduğunuz sorularla ilgili kendi yaklaşımımı ifade edeyim:
1) “Suç” dedigimiz eylem midir? Olmak midir?
Olmaktan kastınız sanırım, eşcinsel doğmak. Bunun bir suç olmadığı
düşüncesindeyim. Bu belki genetik kökenli bir hastalık olarak değerlendirilebilir.
Eşcinsel ilişki eyleminin suç olduğunu düşünüyorum. Fakat burada da şöyle bir ayrım
yapayım: Bildiğim kadarıyla, İslam ahlakına göre, bir kusuru ifşa etmek, kusuru
işlemekten çok daha büyük bir kusurdur. Çünkü kusuru işleyen kişinin zararı kendiyle
sınırlı kalır. Belki kendisi de iyileşmek için gayret ediyordur. Gizli olması sayesinde,
iyileşmesi de daha kolay olur.
Fakat kusuru ifşa etmek, bunun meşru görüldüğü anlamına gelir. Kusuru kusur
değilmiş gibi insanlara göstermek olur. Hele Hollywood filmlerinin yaptığı gibi, bu
kusuru tüm topluma özendirecek şekilde, eğlenceli, farklı, çekici bir şey sunmaksa,
çok daha zararlı. Bu insanları, manipüle etmek, yani kandırmak anlamına gelir. Çünkü
insanlara bir şeyi satmak için, o kusurdaki, birçok zarar verici özelliği göstermeyip,
ondaki vehmi bir zevki, kalıcı bir mutluluk gibi gösterirler.
Dolayısıyla, esas sorun, bazı insanların eşcinsel ilişki içinde olması değil. Esas sorun,
eşcinselliğin meşru bir olaymış gibi gösterilmesi ve özendirilmesi.
2) Escinsel olmak suç ise kurban, magdur kimdir?
Bence, eşcinsel olmanın kendisi değil, eşcinsel ilişki eylemi suç. Burada mağdur,
öncelikle kişinin kendisi. Gizli yapılması durumunda, eşcinsellik kişinin kendisine zarar
veren bir şey. Fakat ifşa edilmesi, meşrulaştırılması ve topluma özendirilmesi
durumunda, toplumun birçok ferdi de bundan zarar göreceğinden, eşcinselliği
meşrulaştırmanın mağduru, tüm toplum olur.
193
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
5. Yazan:MY Tarih: Nis 13, 2010 | Reply | Edit
Foucault’nun eserleri ne yazik ki çok kolay okunan türden degil, ancak felsefe
terimlerine ve tarihine bir parça asina iseniz ugrasmaya deger. Konuyla ilgili eserleri
vereyim:
1. Cinselliğin Tarihi
2. Psikoloji ve Ruhsal Hastalık
3. Kliniğin Doğuşu
4. Deliliğin Tarihi
Özellikle birinci kitapta çok dogal bir olgu olan cinselligin toplum ve sonra devlet eliyle
“gasp edilmesi” kurumsallasmasi üzerine çok ilginç saptamalar var. ALLAH nasib
ederse bir gün güzel bir makale yazmak isterim bu konuda.
Yorumunzda yazdiklarinizdan anlasilan o ki filan kisinin falan kisiyle escinsel iliskiye
girmesini size karsi islenmis bir suç olarak görmüyorsunuz. Daha çok günah olabilir
ama bu gizli sakli yapiliyorsa zaten onlar ile ALLAH arasinda bir mesele olur
diyorsunuz. Yani ulu orta yapilmasin ve TV vb yoluyla özendirilmesin.
Elbette özendirilmesin ama sahsen escinselligin izole bir ada gibi görülmesini
istemem. “Normal” iliskinin de ürünlesmesi, araba, sapmuan, sakiz vb satmak için
cinselligin kullanilmasi sakincali degil mi?
Benzeri biçimde siddetin, alkolün, paraya taparcasina yasamanin da TV yoluyla
özendirilmesi sakincali. Peki ya insanlarin Futbol’a tapmasi?
Bu yazida özellikle Futbol’u hedef(!) almaktaki amacim da bu, iyiligin olMAdigi yeri bir
kötülük gelip dolduruyor. Kötülükle mücadele etmeyelim mi? Edelim. Kul hakkini
savunalim. Ama önleyici biçimde bosluklari iyilikle doldurmak daha akillica olur diye
düsünüyorum. Yani kul hakkinin ihlal edilmesine engel olalim ceza vermek yerine.
Bunun için farkli biçimde organize olmus ve farkli düsünen bir toplum kurulmasi
gerekiyor tabi.
24 saat içinde ne yapalim dersek… evet, haklisiniz. Ama içinde yasadigimiz çag her
türlü iyiligi ve kötülügü hizla yayan bir çag. Bu sebeple daha “derin” düsünmekten
yanayim :)
6. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 13, 2010 | Reply | Edit
Anladığım kadarıyla, eşcinselliğe ahlaki yaklaşım tarzıyla, futbola tapınırcasına bağımlı
olma veya normal cinselliğin bir meta haline gelmesine yönelik yaklaşım tarzını
kıyaslayarak, bu yaklaşımların arasındaki bazı tezatları göstermek istiyorsunuz.
194
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Suç ve ceza yaklaşımı, dikkatimizi belirli bir kötülük alanına -burada eşcinsellikodaklıyor. Fakat bu yaklaşım, çok daha yaygın ve zarar verici olan kötülük alanlarının
toplumsal ilişkileri ve kültürü belirlemesine engel olamıyor. Bu yüzden, suçun ve
özgürlüğün ne olduğunu daha derinlemesine araştırmamız gerektiğini
düşünüyorsunuz.
Yaklaşım tarzınız çok ilginç ve mantıklı geldi bana. Esas yazınızı şimdi daha iyi anladım
sanıyorum :)
7. Yazan:Kerem Tarih: Nis 13, 2010 | Reply | Edit
Mehmet bey,
Pek çok yazınızı okudum ve çok görüşünüze katılıp sağduyuya sahip biri olduğunuzu
düşünüyorum. Muhtemelen siteyi ve sizin yazılarınızı takip etmeye devam edeceğim.
Ama bu yazınızda katılamayacağım çok yer var. Ben eşcinselliğin tıbbi bir sorun
olabildiği gibi bir tercih de olabileceğini (ahlaka ne kadar uygun olduğu tartışılır)
düşünüyorum. Eşcinselliğin neden kaynaklandığı hakkında bir araştırma yapmadım
fakat eşcinsel ilişkinin bütün ilahi dinlerde sert bir dille yasaklandığını biliyorum.
Eşcinselliği futbol tutkunluğuyla karşılaştırmanızı oldukça alakasız buldum. Kendim
değilim fakat futbola aşırı derece ilgi duyan (fanatiklik ya da hastalık deyin isterseniz)
pek çok insan tanıyorum. Gayet iyi bir aile yaşantıları olan diniyle ilgili insanlar var.
Evet maçlarda olay çıkartan takımını çok yücelten ’sorunlu’ taraftarlar da vardır. Ama
bunun sebebi futbol kültürünün toplumumuzda özellikle eğitimsiz kesimde yaygın
olması. Türkiye’de futbol, Amerika’da farklı sporlar için söz konusudur bu durum.
Bunun çözümü ise insanları eğitmekten ve futbol tutkunluğu empoze edenleri,
bundan çıkar sağlayanları engellemekten geçer. Eğer birine kendisinin ya da
çocuğunun futbol tutkunu ya da eşcinsel olması arasında bir tercih yaptırırsanız kimse
ikinci şıkkı seçmeyecektir. Futbol ya da diğer sporlar sonuçta insanların bir ilgi
alanıdır. Sadece spor değil çok farklı alanlar için de benzer ‘tutkunluk’lar söz konusu.
Yorumunuzda depresyona son yılların moda hastalığı demişsiniz. Hiç depresyon
tanıdığınız var mı? Depresyonun sadece mutsuzluk ya da bozuk moral gibi olduğunu
mu sanıyorsunuz? Depresyon bundan çok daha derindir. Her depresyon da aynı
değildir üstelik. Depresyon psikiyatrik bir hastalıktır ve derecesine göre ilaçlı tedavi
gerektirir. Antidepresanlar tam tedavi etmeyebilir ve yan etkileri olabilir. Fakat yine
de bu insanlarda depresyonun etkilerini azlatmakta ve intihara kadar gidebilecek
sorunları önlemektedir. Bir psikiyatrist doktora ve bu hastalıktan muzdarip birine
sorabilirsiniz.
Selam ve saygılar
8. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
195
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Aslında günün birinde karşımıza çıkacaktı bu.Zira yaşamakta olduğumuz nice
olgudan/gerçeklikten biri de eşcinsellik.Her ne kadar “derin mevzu” ya da yeterince
tartışılması durumunda “yakıcı” olacağını düşünsek de bir gün yüzleşmek durumunda
olacağamız kırmızı çizgilerimizden birisi.Zira bir yanı kendi olma hakkını yani bireysel
hak ve tercihler konusuna endeksliyken,diğer bir yanıyla islam ahlakıyla bağdaşmayan
bir “kimlik”söz konusu.Ha,tanımlarken tercih deriz,yönelim deriz,doğuştan ya da
sonradan olma deriz…Bu,her halukarda varolan gerçeği değiştirmiyor.Kısacası nasıl
tanımlarsak tanımlayalım,nasıl adlandırırsak adlandıralım yok sayamayacağımız bir
gerçeğimiz.Dolayısıyla,ister gelenek ve törelerden kaynaklı,ister dini referanslı ahlaki
değerler bütünüyle “bağdaşmazlığı”başlı başına bir soruna ve bu sorunun
beraberinde getirdiği hak ihlalleri ve baskılara neden olacaktır,nitekim de olmaktadır.
Kısacası tartıştıkça,derinlere indikçe kıvılcımlar saçan,bu konuda görüş belirtmek
isteyen hemen hemen her görüş ve inançta insanları hem soğuk terler döktürerek
köşeye sıkıştıran,hem de alabildiğine karşı karşıya getiren bir hassasiyeti var
konunun.Öyle ki insanı,nerede duracağı noktasında ikilemlere sürüklüyor.Hadi nasıl
anlaşılırım kaygısını bir yana bırakıp inandığım doğruların arkasında durayım dersiniz
fakat nihayetinde yine de tartışmanın bir tarafı oluverirsiniz.İster istemez polemikler
başlar,ortalığı turnusol kağıtlarının,niyet okumaların,test ve sınavların uçuştuğu bir
düşünsel kaos kaplar.
Ancak yeni bir kamplaşmaya zemin oluşturma pahasına dahi olsa bu hassas konunun
bir yerinden başlanarak tartışılmaya başlanmasını olumlu buluyorum.Zira ne kadar
çetrefil görünürse görünsün,yorumumum başında da belirttiğim gibi eninde sonunda
yüzleşmemiz gereken bir hadisedir bu.
Sanırım bizler şu an bu başlangıca cesaretle adım atmaya başlamış olduk.Belki
çatışarak,belki kavgayla yapıyoruz bunu ama sonuçlarını kestirip susmak ve ertelemek
yerine konuşmanın daha yaralı olacağını düşünüyorum.
Tabii bunca uzun bir girişten sonra riski üstlenip fikrimi belirtmem gerekiyor.
Öncelikle her kesin fikrini özgürce belirtmesinden yanayım.Elbette müslümanlar
kendi dini inançlarıyla çeliştiğini düşündükleri bir eylem veya tercih konusunda
fikirlerini belirtme hakkına sahip olmalılar.Zira bu en başta demokrat olmanın bir
gereğidir.Fakat bununla beraber müslümanların fikirlerine karşı farklı görüş ve
argüman belirten kesimlere de aynı tahammül gösterilmelidir.Düşünce
haklarını/tasarruflarını kullandılar diye Müslümanları demokraside,temel hak ve
özgürlüklerde “sınıfta kaldığını”iddia etmek,onları samimiyetsizlikle suçlamak ne
kadar düşünce özgürlüğüyle bağdaşmıyorsa;farklı görüş belirttiler diye “siz
liberaller,siz solcular”diye başlayan toptancı genellemer de bir o kadar düşünce
özgürlüğüne aykırı bir tutumdur.Zira müslüman,dindar,ateist;solcu,liberal veya
muhafzakar…bir inanç veya felsefi disiplinle kendi tanımlayan her bir birey,kendisiyle
inanç birliği içinde olduğu gruptan farklı düşüncelere sahip olabilir ve farklı
196
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
argümanlar geliştirebilir.Nitekim başörtüsü konusunda müslümanlardan bir adım
daha ilerde olan solcu ve ateist bilirim.Ve aynı şekilde eşcinsellerin uğradığı
ayrımcılığı,Erminelerin dramını yüreğinde hisseden,vicdan ve adaletten zerre kadar
şaşmayan ve ilkelerinden taviz vermeyen demokrat müslümanları da bilirim.
Naçizane önerim,kendi düşünce tasarrufumuzu kullanırken toptancı
genellemelereden kaçınarak hadiseyi fikirlerle sınırlı bırakmamız.Bu
sorun,müslümanlarla solcuların,liberallerle muhafazakarların kavgası,dahası ideolojik
hesaplaşmalarına dönüşmemeli-bence.Bir kere şunu düşünmeliyiz:amaç varolan bir
sorunu çözüme mi kavuşturmak,yoksa taraf mantığıyla davranarak karşılıklı
suçlamalarda mı bulunmak?Şayet amacımız birincisiyse bence birbirimizi dinlemekte
ve karşı görüşte olduklarını düşündüklerimize tahammül etmekte fayda var.
Neyse,fikrimi belirteceğim dedim ama gene tıkanıp kaldım.Şimdilik sözü bir
müslümana bırakıyorum.Bu tartışmalar içinde bana en mantıklı ve en akliselim olarak
Ayhan Bilgen’in şu sözleri geldi.
“Ön kabul’ konusu, insanın yetkilerini aşar. Ben kim oluyorum ki, başkalarının
kimliğini kabullenmeyeyim? İnsan dindarlaştıkça tevazusu da artmalı. Eşcinsel karşıtı
açıklamalarda Kur’an’da sözü edilen Lut Kavmi referans alınıyor. Oysa orada bir cinsel
yönelim değil tecavüz vakası var. Kur’an’da sözü edilen livata olayını getirip
Türkiye’deki eşcinsellik meselesiyle ilişkilendirmek ciddi bir kıyas sakatlığıdır.”
“İnsanların cinsel yönelimlerinin hangisinin kamuda görünür olup olmayacağına dair
görüş bildirmenin kendisi yanlıştır . Eşcinsellik bağlamında görünürlük tartışılıyorsa,
bu da ayrımcılıktır. Neden heteroseksüellerin görünürlüğü tartışılmıyor da
eşcinsellerinki tartışılıyor? Hastalık veya günah da haddi aşan tanımlamalardır.
Eşcinseller kendilerini nasıl tanımlıyorsa, esas tanım odur. Eşcinsel imam da pekâlâ
olabilir. Yeter ki o, bunu kendisi açısından tutarlı görsün. Ben, ‘madem eşcinselsin,
nasıl olur da din adamı olabilirsin’ diyemem.”
“Darbecileri tartışacaksak, o zaman erkek egemenliğini tartışmalıyız, eşcinselliği değil.
Dolayısıyla militarizmin yanına konacak son kimliktir eşcinsellik. Dindarlık da bir
tercih, eşcinsellik de. İkisinin de mükafatını ve cefasını kişinin kendisi alır. Kimse ona
ne mük afat ne de ceza kesebilir. Neyi, kimin adına cezalandırıyorsunuz?”
9. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
“Düşünce haklarını/tasarruflarını kullandılar diye Müslümanları demokraside,temel
hak ve özgürlüklerde “sınıfta kaldığını”iddia etmek,onları samimiyetsizlikle suçlamak
ne kadar düşünce özgürlüğüyle bağdaşmıyorsa;farklı görüş belirttiler diye “siz
liberaller,siz solcular”diye başlayan toptancı genellemer de bir o kadar düşünce
özgürlüğüne aykırı bir tutumdur”
aziz bey konu bu kadar steril değil maalesef. her ne kadar benim adımı vermemiş
olsanız da ben bu konuda neden bahsettiğimi biraz açayım. birincisi demokratlık
denen bir şeyin üzerine “oturmuş” ve o döşeğe başka kimseyi oturmamaya
197
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
niyetlenmiş birileri var. sorun demokratlığın paylaşılması sorunu değil. sorun
birilerinin (ki bunlarım kim olduğunu yazdım zaten) en ufak bir fırsatta (kendileri
böyle bin tane fırsat yarattıkları halde) başkalarına karşı girdikleri maske düşürme
operasyonudur. ve şunu söyleyeym: onlarım müslümanları etiketlemede kullandıkları
üslüba düşünce özgürlüğü değildir demedim hiçbir zaman. zaten ben desem de
demesem de bunu kullanıylar. benim esas tahammük edemediğim şey kendilerine
bol keseden verdikleri hakkı başkalarından büyük bir cimrilikle sakınmalarıdır. ve evet
bunu da liberal ve solcular yapmaktadır. müslümanlar onların gözünde “onlara
benzerlerse” şimdilik tahammül edilecek, yolda kendilerine hizmet edebilme şerefine
erdirilecek; ama biraz “yoldan çıakrlarsa” da hemen vapurdan denize atılacaklar
kategorisine giriyorlar. yani kusura bakmayın ama konu sizin anlattığınız kadar da
steril değil…
10. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
ayrıca ayhan bilgen’in alıntı yaptığınız (yıldırım türker de aynı alıntıyı yapmış) sözleri
müslüman eğilimler içinde bir eğilimdir ve genel eğilimi de ifade ettiğini hiç
düşünmüyorum ne tefsir, ne de müslümanların anlayışı açısından…hatta “hastalık ya
da günah da haddi aşan ttanımlamalardır” sözleri, sanırım kur’an’ın da tefsir sınırlarını
aşan sözler olarak değerlendirilebilir. eğer ayhan bilgen’in referansı kur’an ise
tabii….ayrıca ayhan bilgen’in son sözlerinin (darbecilikle ilgili olanlar)konuyla hiç ilgisi
yok. darbecilik tartışması ayrı, müslümanların hayatında eşcinselliğie nasıl bakacakları
konusu apayrı bir konu.
11. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
ve ayhan bilgen’in yıldırım türker tarafından referans verilmesi de bana şöyle birşey
düşündürüyor. mesela bir “müslüman” yazar çıksın ortaya ve adı sanının bilniip
bilinmemesi önemli değil bu müslüman yazarın. ve eşcinsellik konusunda “tanrısız”
liberallerin(özellikle tanrısız dedim, zira bir de müslüman liberaller var, onları ayırayım
ki bir de onlarla ‘papaz olmayalım’) “hoşuna giden” söylemleri bir çırpıda islam adına
söyleyiversin. ve bu söylediklerini -mesela” radikal gibi bir gazete yayımlasın.
yayımlanması bir yana, aynı gün “ünlü müslüman düşünürün eşcinsellik hakkındaki
özgürlükçü fikirleri” diye sunulacaktır tüm türkiye’ye…maalesef türkiye’nin fikir
dünyası bundan ibaret. bir kafes belirlenmiş ve o kafesin içinde kaldığınız sürece,
makbul yazar, makbul düşünür, makbul “demokrasi partneri” olarak görülür ve
baştacı edilirsiniz. ama mesela bu “makbul düşünür” bir gün gelir de mesela o makbul
olma kriterlerini belirleyenlerin düşüncelerinin tersi şeyler söylesin herhangi bir
konuda. hemen bir tekme ile denize fırlatılıverir. bu iki yüzlülük, bu kirli havayı
içeriden az çok teneffüs etmiş olanlar için inanın bana tahammül edilemez noktada.
ve inanın bana aziz bey, solculara (burada bir genellemeden ziyade türkiye’nin bilinen
sol entelijensiyasından bahsediyorum. her solcuyu tek tek biliyor değilim elbette. aynı
şey liberaller için de geçerli…liberal entelijensiyadan bahsediyorum aslında)ya da
liberallere eğer bugün öfke duyuyorsak bunun sebepleri hiç de az değil…selamlar…
198
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
12. Yazan:Gökçenstanbul Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Kur’an tefsirlerinde “livata” eşcinsellik için kullanılır. Çağdaş mütefessirlerimizin
kelam anlayışları değişik olabilir. Bunun heteroseksüel gibi yan kollara ayrıştırılmasına
gerek duyulmamış olması bence normal de; sadece tecavüzün kastedildiği yanlış bilgi.
tecavüz kelimesi de arapçadır ve eğer Allah istese idi o kelimeyi kullanırdı. Bunu
ılımlaştırmaya çalışmanın ne manası ya da ne faydası var bilmiyorum. Hz. Lut’un
kavminde sadece kendisine misafir olan meleklere musallat olunduğu anlatılır; ki
kavmin yok ediliş sebebi bu değil, genelde yaptıkları livatadır.
“Eşcinsel imam da pekâlâ olabilir. Yeter ki o, bunu kendisi açısından tutarlı görsün.
Ben, ‘madem eşcinselsin, nasıl olur da din adamı olabilirsin’ diyemem” . Ben o zaman
bir cemaat olarak derim. Cehennemlik kabul edilen bir fiili alenen işleyen bir insan
imamım olamaz. Çünkü ben bir müslümanım. Şimdi denilirse; mühim olan kalp
temizliği, sen kalbin içine bak. Ben de demek zorunda kalırım içinde tut o zaman
başarabiliyorsan kötülüklerini. İslam avamı düşündükleri için yargılamaz, fiilleri için
yargılar. Adam öldürmeyi düşünmek kötüdür, İslam derki “keşke hiç düşünmesen
böyle bir şeyi, kendini eğitsen”; ancak böyle düşündü diye tutup o insanı cehennemlik
ilan etmez. Fiile dönüşünce düşünceler işin içine hukukta girer. İslam hukuku diye bir
ilim boşuna var olmadı.
Bakara suresinde (Amenerresulü’de) “İşittik ve isyan ettik mi diyorsunuz, sizden
öncekiler gibi” diye bir ayet var. Ben, ; bu ayete rağmen “eşcinsellik normaldir,
normal görülmelidir” dersem bana göre küfre girmiş olurum.
Saygı duymak, özgürlüğüne karışmamak ayrı bir şey, bunu olumlamak ayrı bir şey. Ki
ben bir müslüman olarak ; bunların hepsini birbirine katmaya karşıyım. Çünkü
hayatımı Kur’an belirlemek zorunda, çünkü benim için hesap vermem gereken bir
mercii olan Allah var. Bir erkek ya da kadın eşcinsel olsun. Bana ne o onun sorunu.
Ama bu özendirilecek ya da amaaaan top oynayacağına kızım kız arkadaşları ile evcilik
(?!) oynasın diyebileceğim bir mevzuu da değil.
Ve neden bilmiyorum , Mehmet Bey’in üslubu ve anlatış tarzı bana devlet’i yeniden
okuyormuşum hissi uyandırdı.
13. Yazan:Gökçenstanbul Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Ve bence anketi değiştirebiliriz. Diyelim ki: “Ey Müslümanlar; israf haramdır. Futbol
vakit israfıdır, doğal olarak haramdır. Eşcinsellikte büyük günahlardandır; ki bazı
(hadis var mıdır bilmem) islam alimlerine göre idam gerektirecek bir suçtur
(yayılmaması için). Gelin ikisini de ysaklayalım. Evet ; Hayır” .
Bence müslümanım diyen biri isterse deli gibi futbol tutkunu olsun “evet” der.
199
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
14. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Çocuğunuz futbol hastası mı olsun yoksa eşcinsel mi? (MY)
Bir futbol hastasının hayatının merkezine yerleştirdiği futboldur. Herhangi bir x
takımın taraftarı olmak bu merkezileştirmenin neresine düşer,hastalığı hangi açıdan
ve nasıl besler?
Kendini eşcinsel olarak tanımlayan biri ise hayatının merkezine neyi yerleştiriyordur?
15. Yazan:zerer Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Benim bildiğim:
Eşcinsellik günah değildir.
Zina ve çeşitleri günahtır. Eşcinsel de olsanız heteroseksüel de olsanız günahtır. Zina
etmiyorsanız günah işlemiyorsunuz demektir. Ama eşcinsel kişiler karışan görüşen
olmadan zina etme özgürlüğünü savunuyorlarsa bu konuda dinimizce,
heteroseksüellerin de bir serbestiyeti olmadığına göre, ayrımcılıktan şikayet
etmemeleri gerekir. Eşcinsel vatandaşlar müslümanlardan “zina bize göre günahtır
ama size serbest” dememizi beklemiyorlar herhalde.
16. Yazan:MY Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Baskasinin günahlarini lanetlemek kolaydir. Hayatimda hiç sigara içmedim. Nasil
yakilir onu bile bilmem. Ne konan yasaklar dokunur bana ne de vergiler, fahis fiatlar.
Fransa’da da TR gibi bir durum var su an.
Elimizde günah terazisi yok. Neyin ne kadar günah oldugunu bilmiyoruz. Acaba ayni
günah herkes için ayni puan mi meselâ? Yani her kul hayati boyunca, her kosul altinda
ÖZGÜR iRADE sahibi mi kabul edilir?
Bence bütün günahlar kökü tek bir agaç olan dallar gibidir. Bu agacin gövdesi ise
Madde ile Ruh’u bir tutmaktir. Ya da Yaratan ile Yaratilanlari. (Bkz. Zina da böyle bir
şey işte)
Herkesin akibetini göremedigime ve ALLAH’in terazisini elimde tutmadigima göre su
günahkârlardan(?) hangisinin Cehennem’de daha dipte olacagini bilmiyorum ama
nicelik olarak farkli, nitelik olarak AYNI görünüyor bana. Nasil 1 insan öldürmek veya
1000 insan öldürmek bir cinayet ise:
- Filistin’e haftada 15 dakika, futbola günde 2 saat ayiran insanlar
- Yetimlerin elleriyle yaptigi yetimhaneyi gasp eden zalimler,
200
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
- Pirlanta tutkunu kadin,
- 17 yasindaki Erdal Eren’i asmak için yasini büyüten Kenan Evren,
- Bu idam için rapor veren doktor,
- 12 Eylül darbecileri karsisinda tirsan 50-60 milyon insan,
- Baslik parasi az geldigi için kizinin sevdigi gençle evlenmesine engel olan baba,
- Berdel, Kan davasi gibi geleneklere(!) sessiz kalan insan,
- Camisine “Ne Mutlu Türk’üm diyene” yazildigi halde istifa etmeyen imam,
- Elini köpek biçiminde getirip Kürtlere küfür eden Türk Milliyetçisi,
- Ermenilerin mezarlarindaki agaçlari söken o çocuklar
- Binlerce çocuk hapislerde ne mahkeme ne avukat görmeden yatarken rahat uyuyan
siyasetçiler ve gaSSSteciler
- Haz pesinde kosan, escinsel iliskiye girip buna “Aşk” diyen homo-, hetero-, bi-…
17. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 16, 2010 | Reply | Edit
Enver bey selamlar,
Size biraz geç döndüğüm için bağışlayın.İşim gereği bir süreliğine site ortamından
uzak kaldığımdan henüz yeni farkedebildim yorumlarınızı.Bu özrü,aynı
şekilde,”Hamdım,piştim,yandım”başlığı altında yorumlaşmamız hasebiyle
Mehmet(Yılmaz)beye,Ekrem beye ve 789 rumuzuyla yazan değerli katılımcıya da
borçluyum.İnşallah en kısa zamanda kendilereine de dönme imkanım olur.
Konumuza dönecek olursak;
Ortalık pek steril değil demişsiniz.Sanırım ilkelere işaret etmişsiniz.Ülkemizde varolan
farklılıkların zenginliğinden kaynaklı olsa gerek işaret ettiğiniz gibi “tutarsız”görünen
bazı tartışmalar yaşanabiliyor.Steril olamama durumundan kastınız
buysa,katılıyorum;birinin söylediklerinin diğerine tutarsız/ilkesiz geldiği bir toplumsal
düşünce ikliminde yaşıyoruz.Dolayısyla bir konuyu tartışırken konunun özüne
odaklanma yerine bazen demokratlıkla,bazen inançla,bazen de vicdanla birbirimizi
sınamaya kalkışıyoruz.Yani doğru bulmadığımız bir fikir veya görüşü,temel teşkil
edebilecek argümanlarla “düzeltme” yerine kimlikler üzerinden suçlamaya geçiyoruz
zaman zaman.Fakat eleştirim doğrudan size değildi.Açın bakın sn.bakanın sözlerinden
bu yana gündemdeki tartışmaları bir izleyin-yazılı olanlarını özellikle-ağırlıklı olarak;
solcular,liberaller,dindarlar,muhafazakarlar…diye başlayan ve öylece de biten sayısız
tartışma bulursunuz.
Dolayısıyla asıl bu noktaya dikkat çekmeye çalışmıştım.”Ortalıkta turnusol
kağıtlarından,testlerden,sınavlardan geçilmiyor”derken bunu kasdetmiştim ve bu
cümleyle Yıdırım Türker’in bana antidemokratik gelen duruşuna gönderme
yapmıştım.Zira bana göre Yıdırım Türker sisteme muhalif duyarlı bir aydın.Fakat
görülüyor ki ideolojik hastalıklar en güvenilir kalemleri bile bir noktadan sonra
tutarsızlığa sürükleyebiliyor.Türker,isim vererek Hilal Kaplan’ın şahsında
müslümanları küçümseyen bir dil kullanmıştır.Zira müslüman kimliğiyle öne çıkmış bir
201
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
görüşü eleştirebilirsiniz,ama ne müslümanları ne de başka bir topluluğu
nesneleştiremezsiniz.Buna benzer farklı beyanatlar da var,hepsine değinmek zaman
alır.Fakat bu ve benzer her çam devrildiğinde “siz solcular”diye başlayarak,yapılan
hatanın solculara mal edilmesini de doğru bulmuyorum.
Diğer yorumlarınıza da zaman buldukça dönmeye çalışırım.
Sevgi ve dostlukla.
18. Yazan:Mert Tarih: Nis 18, 2010 | Reply | Edit
Yazı kötü niyetli değil aslında.
Ama o nasıl bir anket öyle? Eşcinsel olmak mı daha kötü futbol tutkunu mu?
Eşcinsellik “bir kimliktir”. Doğuştan gelen veya insanın elinde olmayan bir şeydir.
Futbol tutkunluğu ise bir hobidir veya anlattığın gibi beyinsizliğin sınırları zorlamak.
Nasıl olur da insanların kimliğini böyle kullanıyorsunuz? Ne hakla? Ne hakla anketlere
koyup kötü mü diyorsunuz?
Bunun Kürt düşmanlığından zerre kadar farkı yok. Kimsenin eşcinsel olmaya kötü mü
deme hakkı olmadığı gibi Kürt olmaya da kötü deme hakkı yok. Birine göre Kürt olmak
kötü diye böyle bir anket yapma hakkı var mı? İnsanlara hakaret bu anket.
Birisi çıkar “vatanın iyiliği için Kürtleri sevmiyorum” der, diğeri de çıkar “dini referans”
gösterir.
Eşcinsellik için çare bulundu. Eşcinsellik doğuştan gelen ve normal bir yönelim.
Sonuçta insanların kalbi ve beyni önemlidir. Özel hayatı değil.
Eşcinsel düşmanlığı > ırkçılık. Irkçılıktan kötüdür diyorum çünkü ırkçılığı tanımadığın
insanlara yaparsın. Eşcinsel düşmanlığını kendi çocuklarına, dostlarına, akrabana karşı
yaparsın.
100 yıl önce zenci düşmanlığı normal karşılanıyordu. Bugün? Utanılıyor. Eşcinsellik de
aynısı olacak.
19. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Oylamada bir şık daha gerekliymiş!
Bu nasıl sevinç
20. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Bence ankete bir seçenek daha eklensin:
202
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“Eşcinsel olmayı kötü bir şey sanmak”.
Haksız mıyım? Saygısızca ve insanlarla dalga geçercesine tutup sanki eşcinsel olmak
kötüymüş gibi bir de “hem eşcinsel, hem futbol tutkunu” olmanın da şıklara
eklenmesini isteyenlere diyecek tek sözüm bu.
21. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Hakan bey sagolun, iyi fikir, degistirdim anketi.
Eşcinsellik Gerçekten Turnusol Kağıdı mı?
Bu makale değerli yazarımız Enver Gülşen tarafından kaleme
alındı. Kendisi şu an değişik konularda kitap hazırlığında
olduğundan makaleyi PDF formatındaki bu kitaba koymadık.
Arzu eden okurlar başlığa tıklayarak siteden okuyabilir.
1. 78 Yorum
2. Yazan:Umit Erdal Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Genellikle somut örnekler vererek tartışmanın, örneksiz
düşünemeyen zekâ özürlülere göre olduğunu düşündüğüm için,
yazılarımda örnekler vermeyi gereksiz görürüm.
Fikirlerinize çok değer veriyorum, ancak bu cümlede
kullandığınız üslubun, eleştirdiğiniz insanların üslubuna çok benzediğini
düşünüyorum.
Ben sizin tanımınıza göre bir “zeka özürlüyüm”.
3. Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
ümit bey, haklısınız. ancak bu yazı yıldırım türker’in sözünü ettiğim yazısı üzerine çıktı.
ve doğrusu yazarken çok da sinirliydim. bu cümlenin kastı aşan bir cümle olduğunu
kabul ediyorum.
4. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Dindarlara turnusol kağıdı uzatmanın bir anlamı yok. Asit veya baziklikleri ortada
zaten. Eşcinselliğin normalden bir sapma olduğunu, bir hastalık olduğunu
düşünüyorlar. Böyle düşünüyorlar diye eşcinselleri düşman görüyor, insan ve
vatandaşlık haklarından uzak kalmalarını istiyor filan da değiller. Ne sokak ortasında
travesti kovalıyor, ne de muayeneye gelen hastaya hayvan muamelesi yapıyorlar. Bu
ülkede dindarların eşcinsellerle bir alıp veremediği yok. Oldukça yoğun bir seksist,
203
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
erkekliğiyle övünen, yumuşak, bne gibi tabirler kullanmakla erkeklik çıtasını
yükselttiğini zanneden, her kadını fahişe, her farklı olanı düşman bilen bir erkek
toplum var. Sorun bu çoğunluktan kaynaklanıyor.
Eşcinsellerin insan gibi yaşamaları konusunda toplumda kendisinden medet
umulabilecek tek kesim dindarlardır. Zaten bunu bildikleri için turnusol kağıtları
fırlatıp duruyorlar.
İlle “neutral” olalım, sulandıralım, asitlik derecesi 7 olsun diyorlar. Yok böyle bir
demokratlık!
Eşcinselliğe saygı göstermek zorunda değilim, duygulara saygı göstermek
durumundayım ve gösteriyorum. Dinliyorum, şefkat gösteriyorum, dua ediyorum,
insanca muamele ediyorum.
Yani sizin gibi iki yüzlülük etmiyorum. “Hastalık olmadığını kabul et!”,”eşcinselliği
kabullen, saygı göster” demek dayatmaktır. Sen benim Allah inancımı yerin dibine
sokuyorsun yazılarında. Tanrı insanın beyninin yarattığı illüzyondur filan gibi beylik
cümleler kur. Sonra kadıncağız “eşcinsellik hastalıktır” dedi diye demediğini bırakma.
Bu ne perhiz, bu ne fish n chips?
5. Yazan:Gökçenstanbul Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Çok güzel bir yazı olmuş. Meramımızı dile getirmişsiniz. Her kafası esenin
muhafazakar kabul edilen kesime çemkirmesinden de gına geldi artık.
Cemil İPEKÇİ Beyefendi örneğinde olduğu gibi, fikirlerine, sanatlarına çok saygı
duyacağım insanlar vardır. Ancak bu onların cinsel tercihlerini normal daha doğrusu
doğal karşılamamı gerektirmez. İnandığım Kur’an’da Lut kavmini bu nedenden ötürü
gazaba uğrattığını söylüyor inandığım Allah; hal böyle iken bir müslümandan bunun
tersini beklemek ahmaklığa yakın bir durumdur.
Ancak bu eşcinsellere tu kaka yapmayı gerektirmez, (inancıma göre) suçu işleyen
cezasını da (elbette ahirette) kendisi çekecektir. Yargı mercii bu konuda Allah’tır.
6. Yazan:konuk Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
İlgili yazıyı ben de okumustum radikal2′de, benim eleştirim doğrudan yazarın
yaklaşımına olacak…
Birilerinin hak ve özgürlüğü olarak bahsettiği bir şeyi “eşcinselliği”, başka birilerinin
riyakarlığını isbatlamak için kullanmak, bir de bunu övünürcesine yazmak, bir de buna
turnusol kağıdı adını takmak, bir de hakkın, özgürlüğün simyacılığına soyunmak…
Bir kişi ya da topluluk başka bir kişi ya da topluluğun yaşam tarzını beğenemez mi,
istememe hakkına sahip olamaz mı?
Onu da geçtim adamlar “mazlumder” çıkmış bunu açıkca söylemişler demişler ki
arkadaşlar biz karşıyız sebebi her ne olursa olsun karşıyız buna, dinimiz öyle
emrediyor, içimize sinmiyor, şu ya da bu.
Riyakarlık mı bu, sahtekarlık mı, inanmadıkları şeyi savunur gibi mi görünselerdi peki,
204
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
turnusol kağıdına renk vermeyelim arkadaşalar mı deselerdi peki, kendilerince taraf
olmalarını mı suçlanıyor?
Dindar olmalarımı suçlanıyor?
Dindar oldukları halde onların da bir şekilde kendilerini ifade edişlerine mi canlar
sıkılıyor?
Açıklarının yakalanmış olunduğuna mı seviniliyor?
Eşcinsellerin haklarını, bunları turnusol kağıdı yaparak savunmak da apayrı bir aydınlık
olsa gerek!
Yoksa yapılan eşcinsellerin madur durumlarını, kendi düşüncelerini desteklemek,
başka düşüncelere saldırmak için araclastirmak mi?
Bunu yaparken de bahsi gecen “kotu insanların(?)” eşcinsellere yaptıklarından çok
daha fazla zararı bu simyaci vermiş olmuyor mu onlara?
Onların hak arama mücadelesini ya da kendi yaşama tarzlarını dincilerle
özgürlükçüleri ayırt etmek için kullanılacak turnusol kağıdına benzeterek, ne ölçüde
bir aydın olunuyor acaba?
Vicdan sahibi olmadan, fikir sahibi olmak da zor olsa gerek!
7. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Bu konudaki yorumları inceledim. Diyeceğim özetle şudur. Yorumların çoğu İslam’ ı
referans alan kişilerin bakış açılarını yansıtıyor, kendi içinde tutarlıdır. Ancak çoğulcu
bir toplumda yaşıyoruz- ya da öyle olduğunu umuyoruz- o halde İslam’ ı referans
almayan kişilerin de (örneğin ben) bu toplumda yaşadığını unutmadan, onlarla hangi
asgari müşterekte birleşeceğiniz sorusuna da yanıt aramanız gerektiğini
düşünüyorum. Muhataplarınıza İslam’ ı referans almasını dayatırsanız, çıkmaz sokağa
girersiniz, tabi ki muhataplarınız da size kendi referansını dayatmamalıdır. Ortak bir
diliniz olmalıdır. Benim önereceğim ortak dil bilimin dilidir. Tabi ki her konuya bilimsel
verilere göre cevap verin demiyorum. Bilimin cevap verebileceği konular var, cevap
veremeyeceği konular var. Ancak bilimin yanıt verebildiği konularda da, israrla aksini
savunmaya kalkışılmamalıdır. Peki eşcinsellik konuusnda bilim ne diyor? Tartışmalı
noktalar olabilir, ancak günümüzde ağırlıklı olan görüş eşcinselliğin hastalık
olmadığıdır.O halde referansı din olsun olmasın herkesin bu saptamaya saygı
göstermesini beklemek doğaldır. Eşcinselliğin ahlaki boyutu bunun dışında bir
tartışma konusudur.
8. Yazan:özlem Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Hilal Kaplan bugün Yıldırım Türker’e hitaben güzel bir yazı yazmış. Tespitlerine aynen
katılıyorum.
http://www.taraf.com.tr/makale/10879.htm
205
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
9. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Mükemmel bir ‘her kapıya kilit olma’ çabasının, her dereden su götürme merakının
yansımasıydı yazdıkları.
Öncelikle eşcinsellerin uğradığı saldırıları tel’in ediyor; eşcinselliği hastalık ilan eden
Müslümanlara sitem ediyor; sonra da eşcinselliği günah ilan ediyordu. E ne yapsın,
Müslüman bir kadın olarak Allah’ın fıtrata aykırı ilan ettiğini kuldan mı saklayacaktı?
“Allah’ın emrine karşı gelmektense ‘homofobik’ olarak adlandırılmayı tercih”
ediyormuş.
Kaplan’ın da Foucault ve benzeri düşünürlerden alıntılar yapan bir entelektüel olarak
diğer fıtrat bekçisi Müslümanlardan farkı yok. (Yıldırım Türker)
Tamam madem “tercih” edilen durum, kimliklere göre sorgulanıyor biz de bu
yönteme uyup durum analizi yapalım.
Homofobik teşhisi koyulmuş topluma uygulanan terapi tedavisinin temel direği olan
eşcinselleri ve eşcinselliğin ne olduğu konusuyla yüzleştirilmeyi bir süre için kenara
bırakıp, “homofobi”ye yani hastalığa odaklanalım ve hastalık kabul edilenle
yüzleşelim!
Kendisi hastalık olmayan ama korkusu hastalık olan üzerine konuşup fobi
ithamcılarını memnun edelim.
İtham;‘her kapıya kilit olma’ çabası !
İnsanın korku deresinden, laboratuardaki mikroskop altına su taşıyan meraklı bilim
adamları o suyu da farklılık ve benzerlik kıstası üzerinden elde etmiş oldukları
bilgilerle tafsilatlı biçimde analiz edip bir yelpaze oluşturacak şekilde gruplandırarak
etiketlemişler; sağlıklı korku - patolojik korku ! Bu etiketleme, “tıp bilimi hastalıkları
teşhis ve tedavi etmek için vardır” ön kabulüyle, “korku kapısına kilit olma çabası”
olarak yorumlanabilir mi?
Homofobik toplum teşhisi, bir kilit midir yoksa bir anahtar mıdır?
Fobi, bilim insanları tarafından gerçek ya da hayali korkunun “over doz”u olarak kabul
ediliyor. “Homofobi” de Amerikalı psikiyatrlar tarafından saptanmış, tedavi gerektiren
65.000 değişik tür “fobi”nin tanımlandığı listeye alınmış bir hastalık(kilit!) olarak
kabul ediliyor.
Ve ön kabul gereği hastalığı tanımlayanlar iyileşmiş, “sağlıklı korku sahibi insan”
olabilmenin tedavisini de işaret edebiliyorlar.
206
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Fobiler tedavi edilmediği taktirde çok uzun zaman devam edebilir, aslında tedavi
olmaksızın düzelen hasta sayısı azdır. Fobi tedavisinde amaç kişinin kaçınma
davranışını önlemek ve belli durumlarda ortaya çıkan anksiyeteyi azaltmaktır.
Anksiyete, çok hafif bir tedirginlik ve gerginlik duygusundan panik derecesine kadar
varan değişik yoğunluklarda yaşanabilir.
Tek başına ilaç tedavisi genelde yeterli değildir. Bunun için antidepresan ilaçlarla
birlikte değişik psikoterapi yöntemleri uygulanabilir. Fobilerde en sık kullanılan
terapi yöntemi yüzleştirme (exposure) tedavisidir. Bu yöntemde hastanın korku
yaratan durum veya nesnenin üzerine giderek ortaya çıkan anksiyete ile başa çıkması
öğretilir!
Kısaca söylemek gerekirse, bu durumda yaşadığı korkunun şiddeti nedeniyle hissettiği
fiziksel sıkıntılardan rahatsız olan biri bir psikiyatra başvurduğu, terapi ve ilaç tedavisi
aldığı taktirde, “fobi hastalığı” tedavi edilebiliyormuş. Hastalık adı verilen “kilit”
kendisine başvurulan uzmanın tedavi anahtarı ile açılmış ve “homofobi hastası”
iyileşmiş, sağlıklı / normal bir insan olarak hayatına devam edebilirmiş.
“homofobi hastası” için iyileşmiş olmak demek artık kontrol edilemez bir tedirginlik
ve gerginlik duysuna sahip olmamak ve panik duygusu yaşamamak anlamına geliyor.
Oysa ki ve ne yazık ki eşcinsel ilişki bir hastalık olarak kabul edilmediği için elbette
“teadvisi” de yok denilmekte! Biri bunu tedavi ettirmek için uzamana başvurduğunda
alacağı cevap fix;bu hastalık değil kabullen.Çocuğunu elinden tutup götürdükleri
doktorun çouğu dışarı çıkarıp ebeveynleri “homofobi” tedavisine tabi tutması
gibi.Zulum! “Ben psikolojik kör değilim bu fiziksel körlük, tedavi olmak istiyorum” diye
feryad eden Murat Kefeli’ye ısrarla psikoterapi uygulamaktan çok da farklı değil. Bu
bir zulum değilse nedir peki!
Eşcinsel olmaktan korkan biri dr.başvurduğunda alacağı cevaplardan biri; “cinsel
yöneliminden denemeden emin olamazsın.Tecrübe etmeden insan eşcinsel mi
heteroseksüel mi bilemez!!!…..”
Homofobik olarak adlandırılmak!
“Homofobi” tanımlarına bakıldığında farklı anlamlara gelebilecek ifadeler
kullanılmakta;
-eşcinsellerden korkmak …………..
-eşcinsellikten korkmak……….
Örneğin “kendisinin eşcinsel olduğundan şüphelenen ve bu durumdan endişelenen
birey, bu korkusunu homofobi olarak dışa vurabilir”miş! Fobi hastası olarak kabul
edilen biri fobisini bilinçli tercihlerde bulunarak dışa vurabilir mi?
207
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinsel olmaktan korkmak homofobi ise eşcinsellerden korkmak “homofobi” olarak
tanımlanabilir mi? Mesela bir eşcinselle ekonomik, akademik, komşuluk, vb. gibi
nedenlerle ilişkisi bulunan biri kendisinin “eşcinsel ilişki” kuruyor olduğunu vehm
edebilir mi?
Toplum bunu vehm edecek kadar mı cahil ya da korkudan akıl sağlığını yitirmiş mi
kabul ediliyor? Zulmeden homofobik topluma tepeden bakan hangi bekçi bu acaba!
Dindar ya da başörtülü insanlarla ekonomik akademik vs vs gibi nedenlerle ilişki
kurmak istemeyen ve hatta onların bu alanlarda ilişki kurmadan bile var olmalarına
tahammül edemeyenler tedavi gerektiren bir “dindar olmak” fobisinden muzdarip
olabileceklerini hiç mi akıllarından geçirme ihtiyacı duymazlar; Bu insanlarla kurulan
“ilişki” dindar mı yapar?
Fobilerde en sık kullanılan terapi yöntemi yüzleştirme (exposure) tedavisidir.
Bilebildiğim kadarıyla insan denilen canlı türü bilim alemi tarafından da dişi ve erkek
cinsiyetli olarak tanımlanıyor. İnsan cinselliğinde bu iki cinsin farklılıklarını (fıtrat !)
karşılaştırlması neticesinde elde edilen bilgilerden de cinsel yönelim ve şiddeti(doz)
“anormal cinsellik” tanımlayabiliyor;
Hiperseksüalite,
sex bağımlılığı,aseksüel
Psikanalizde hayat enerjisi olarak kabul edilen cinsel istek temel bir içgüdü olarak
tanımlansa da güçlü bir kültürel değer belirleyicisidir de.Bireyin algılanma şekli bu
içgüdüyü nasıl giderdiğine bağlıdır çoğu zaman.
Bu da korku gibi başka bir temel içgüdü olan cinsel isteğin ölçülüp biçilmesi(doz-tür)
ile oluşturulan yelpaze.
Doz tanımı yapılarak hastalık olarak gruplanmış “korku” ile hiçbir ilişkisinin olmadığı
iddia edilebilir mi? Sağlıklı cinsel istek - patolojik cinsel istek!
Cinsel bozukluklar ve cinsel kimlik bozuklukları
Tüm bunları göz ardı etmek, eşcinsel ilişkiyi “anormal” olarak tanımlayan insanları
“homofobi” kafesine tıkmak ve üzerine asma kilit asma gayretinin bir sonucudur.
Eşcinseller aracılığı ile kafese tıkılmak için seçilenler çoğunlukla kendilerini dindar
Müslüman olarak tanımlayan insanlar!
Eşcinsellik değil belki ama tartışma şekli ve ithamlar tam anlamıyla Turnusol olarak
tanımlanabilir!
208
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
http://www.derindusunce.org/2009/05/18/batililasma-escinsel-dusmanliginiyayginlastirdi/
10. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Sn.Amir Töre,
Muhataplarınıza İslam’ ı referans almasını dayatırsanız, çıkmaz sokağa girersiniz, tabi
ki muhataplarınız da size kendi referansını dayatmamalıdır. Ortak bir diliniz olmalıdır.
Benim önereceğim ortak dil bilimin dilidir. Tabi ki her konuya bilimsel verilere göre
cevap verin demiyorum. Bilimin cevap verebileceği konular var, cevap veremeyeceği
konular var.
Amir bey, özellikle bu paragrafı yazmış olan sizin yorumumu okuduktan sonra neler
düşünmüş olduğunuzu merak ettim.Burada paylaşırsanız sevinirim.
Bilimin verdiği cevaplar ayrı boyut dediğiniz ahlaka müdahale etmek için
kullanılıyorsa(!) eğer!
11. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
bu başlıktaki diğer yorumum sanırım spam olarak yakalandı :)
12. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 15, 2010 | Reply | Edit
Modern psikoloji zaten hepten “hap” işine döndü. Hap veremediği şeyi de hastalık
saymıyor. “Seninki hastalık değil koçum, bunu kabullen, hayatını yaşa, mutlu ol!”, bu
tip hapla tedavi edemedikleri şeylerin süper formülü. Zaten modern insan “arzu ve
şehvetini sonuna kadar yaşamakta özgür, her istediğini yapmakta serbest” insan
olarak tanımlandığı için ortada sorun görünmüyor ki çözüm aransın.
Google’da en çok aranan kelime “seks”. Demek ki insanların çoğu bunu istiyor, o
halde ona aradığını verelim öyle mi? Bu mudur hayatın anlamı? “Ye, iç, hazzet!”
Kendisine sürekli “herşey normal” telkini yapılan ve yanlış yolda olduğunu
düşünmeyen bir insan kendini nasıl düzeltebilir? “Bu benim tabiatım” dediğin şey
senin nefsin. Eşcinseller de, heteroseksüeller gibi kendini gerçekleştirebilmek için
nefsine hakim olmak durumunda. Herkesin imtihanı farklı.
13. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 15, 2010 | Reply | Edit
Sn. Çuvaldız,
Yukarıda yazdıklarımı biraz daha açayım. Demek istediğim şudur. Eşcinselliğin hastalık
olup olmaması bilimsel olarak cevap verilebilecek bir konudur. Bilim “hastalık
değildir” derken,”Hayır, eşcinsellik hastalıktır, çünkü benim dinim öyle söylüyor ”
denilirse ortada uzlaşılabilecek bir nokta kalmaz. Bu yolun sonu çıkmaz sokaktır. Buna
209
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
karşılık “eşcinsellik günahtır” ya da “eşcinsellik ahlaka aykırıdır” argümanları bilimsel
olarak cevaplanabilecek argümanlar değildir. Dolayısıyla bunları söylerken dinsel ya
da etik kanıtlar getirilebilir. İsteyen dindarların demokratik zeminde kalmak ve
bilimsel verilere aykırı olmamak şartıyla eşcinsellik aleyhinde propaganda
yapabilmesini de gayet normal bulurum. Ancak burada ince bir nokta var, yapılacak
propaganda ve örgütlenmeler, kişilerin haklarını kısıtlama, kişilere hakaret etme
yoluna sapmamalıdır. Eşcinsellik genel olarak eleştirilebilir, zararlı olduğu düşünülen
yönleri gösterilebilir, belki gerçekten eçcinsel olmadığı halde, içinde bulunduğu
koşullar nedeniyle eşcinsel eğilimler sergileyen kişilere, şayet isterlerse, destek de
olunabilir. Ancak hiç bir kişiye eşcinsel olduğu için hakaret edilmemeli,
cezalandırılmamalı, diğer insanlara tanınan haklar ellerinden alınmamalıdır (örneğin
örgütlenme hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı). Bir örnek vermek gerekirse,
türbanlı kızlar için hangi insan hakları geçerli olmalıysa, eşcinseller ya da diğer
marginal kesimler için de aynı insan hakları geçerli olmalıdır. Ne eksik ne fazla.
14. Yazan:beytullah emrah Tarih: Nis 15, 2010 | Reply | Edit
bu konuyla ilgili dünya bülteni’nde cihan aktaş’ın yazısına bakmakta da fayda var.
http://www.dunyabulteni.net/author_article_detail.php?id=13138
15. Yazan:eg Tarih: Nis 15, 2010 | Reply | Edit
bakınız arkadaşlar bazı liberal ve solcu arkadaşlar için basit bir örnek vereyim. bir
zamanlar (herhalde 6-7 yıl olmuştur net tarihi hatırlamıyorum) murat belge başörtüsü
meselesi yine çok yoğun tartışılıyorken rdikal’de bir yazı yazmıştı. ve aklıma kaldığı
kadarıyla ve mealen şyle demişti:
“ben türbanın kadınları aşağıladığına inanıyorum. bütün politik ve demokratik
kanallardan türbanın yaygınlaşmaması için mücadelemi yaparım. ama bir taraftan da
türbanlı kızların üniversiteye alınması gerektiğini savunabilirm”
şimdi bu tavır türkiye’de sol ve liberal demokratlar tarafından genellikle alkışlanan bir
tavır olarak görüldü o zamanlar. üstelik türbanlı kızların sadece üniversiteye alınması
gerektiğinden bahsedip çalışma hayatı vs ile ilgili hiçbir şeyden bahsetmediği halde,
bu tavır bir demokrat tavrı olarak kutsandı. şimdi ben de diyorum ki eşcinsellerin
hizmet alma, verme her türlü hakkını kullanmasından yanayım. ama eşcinsel ilişkinin
bir siyaset biçimi olarak dayatılmasına ve kendi yaşadığım ve beni de etkileyebilecek
bir toplumsal mekanizmada bu ilişki biçiminin meşruiyetiyle ilgili fikirlerimi ve
muhalefetimi söyleme hakkımın engellenmesine karşıyım. ve evet alın bu tavırla
benim gibi müslümanların tavrını birebir karşılaştırın. bizim haklar açısından belge’nin
tavrından fazlamız var eksiğimiz yok. ama nedense - zaten tüm itirazım bu ikiyüzlülük
ve dmeokrasinin tek sahibi olma görüntüsü veren tavırlara- murat belge’ye verilen
hak, çok daha özgürlükçü bir noktada dursak da bize verilmiyor. murat belge’ninki
210
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
demokrat tavır olarak kutsanırken bizim tavrımız demokrasi dışı tavır olarak turnusol
kağıtlarına malzeme yapılıyor. efendim eğer demokrasi tartışacaksak dürüst olmak
gerekiyor. ben bu ülkenin eli kalem tutan ve az çok düşünebilen çoğu kişisinde bu
samimiyet ve dürüstlüğü göremiyorum üzgünüm…
16. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 16, 2010 | Reply | Edit
Enver bey,az önce başka bir yazı başlığı altındaki yorumlarınızı yanıtlamaktaydım.Yeni
yorumunuzu görünce kayıtsız kalamadım,sanırım tam da istişare ettiğimiz konuyu
tamamlayıcı bulduğumdandır.
Murat Belge,başörtüsünün-kendi tanımıyla türbanın-kadını aşağıladığını
düşünür,düşünebilir.Bu bir görüştür.Katılırız katılmayız.Ben şahsen katılmıyorum.İki
yönden katılmıyorum:birincisi başörtüsünü ister inancı gereği dinin emrettiği şekilde
taksın,ister kendisine öyle yakıştırdığı için bir giysi olarak benimsesin,bunun kararını
verecek olan kadınlardır Murat Belge değil.İkincisi,Murat Belgeye aşağılatıcı gelen bir
görüntü,bu tercihte bulunan kişi için hem estetik güzelliği olan,hem de inancıyla
bütünlük sağlayan bir yücelik vasfı taşıyabilir.Ayrıca bunun öznesi olmayan erkekler
için de aynı durum geçerlidir;örneğin başörtüsünü kadına yakışan,üzerinde iyi duran
bir aksesuar olarak bulurum görsel açıdan.Ama daha da önemlisi başörtüsünü zülme
karşı bir başkaldırı sembolü olarak görür ve saygı duyarım.Lakin beğeni ve tercih
konusunda farklı kanaatleri demokratlığın kriteri görmem.Peki,bu mevzuda
demokratlığın kriteri nedir,ne olmalıdır?Bence,”hayır,aşağılatıcı bulduğumdan ne
okullara ne de başka yerlerde giyilmesin”dendiği anda bırakınız demokratlığı bu tavır
faşizan bir eğilime dönüşür…Okullarda serbest olmasını savunup,”hizmet alan hizmet
veren”,”kamusal olan/olmayan ” şeklinde alan sınırlamalarına bölündüğü anda da bu
eğilim iş başındadır demektir(bkn.Baskın Oran).Zira bir tercih, ancak olası toplumsal
zararları düşünülerek karşı olunabilir.Hiç bir gerekçeye dayandırılmaksızın sadece
keyfiyetten kaynaklı,hayali itirazlar öne sürerek olamaz,olmamalı.Bu bağlamda Baskın
Oran ve onun gibi düşünenlere sorarlar,kamusal alanda sınırlama
getirilmesine,hizmet alan-veren şeklinde kategorize edilerek yasaklanmasına gerekçe
nedir?Budur olay.
Dolayısıyla Murat Belge’nin bir kaç yıl öncesine ait görüşü tartışmaya ve eleştiriye
açıktır,fakat demokratlığın konusu değildir bana göre.Fakat Baskın Oran’ın görüşü
antidemokratiktir(en azından bu konuda henüz açmazları vardır ve bundan dolayı
arızalı bir görüş öne sürmektedir).Fakat bir yandan da pek çok görüş ve düşüncesinin
altına imza atabileceğim bir akademisyendir Baskın Oran.Ben meseleye böyle
bakıyorum,elbette yanılmış da olabilirim.
17. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 16, 2010 | Reply | Edit
Sn.Amir Töre,
Yukarıda yazdıklarımı biraz daha açayım. Demek istediğim şudur. Eşcinselliğin
hastalık olup olmaması bilimsel olarak cevap verilebilecek bir konudur.
211
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yukarıda yazdıklarımda açık ya da satırlara sindirilmiş bir “Hastalıktır.Dinim öyle
diyor.” ifadesi ile karşılaştınız mı?
Bilimin bugünkü imkanları ile ortaya koydukları ile yarın yanlışlanabilir bir hükmünü
kendi içindeki tutarsızlıkları göstererek anlatmaya çalışmıştım. Zira bu hükmü,
mahkeme hakiminin “eşcinsellik” sanığını, sadece şahitlerin ifadesine bakıp “elde
yeterli delil yoktur” diyerek salıvermek yönünde karar vermesine benzetiyorum.
Most same-sex behaviour is conducted out of natural preference.(*) There are also,
however, instances of institutions where men are obliged to spend long periods in
all-male company, such as in the military, prisons, and male-only educational
establishments, and in which male-to-male sex can be common. While such
institutional male homosexual behaviour represents only a small part of all male-tomale sex, it can nonetheless be important from
the point of view of the AIDS epidemic.(sf.3)
http://whqlibdoc.who.int/unaids/2000/a62375_eng.pdf
Siz ise, bilimin ortaya koyduklarından hareketle yazılmış olanların temelinde “din”
gördünüz. Neden?
Karşımıza dinin dogmalarını reddeden bilimi öğrenmek için geldiğini iddia ederken, o
dogmalara bağlı olma sembolünden inatla vaz geçmeyenlerin bilimsel dürüstlük ve
samimiyetine nasıl inanacağız ?(Prof.Celal Şengör)
Bu yaklaşım, çıkmaz sokağa itekleyen bir tavır gibi durmuyor mu sizce de? Futboldan
çok anlamam ama buna topu kasten taca atmak ya da gole giden oyuncuya kasti faul
yapmak deniyor bildiğim kadarıyla; Bilimsel verilerle “Hastalıktır” diyen bilim insanları
da aynı şekilde “itham” edilerek ileri sürdükleri argumanların güvenilirliği “dindar” ya
da “homofobik olmak” suçlamasıyla” sorgulamaya tabii tutmak.Neden?
İsteyen dindarların demokratik zeminde kalmak ve bilimsel verilere aykırı olmamak
şartıyla eşcinsellik aleyhinde propaganda yapabilmesini de gayet normal bulurum.
:)
Bilimsel açıdan eşcinsellikle ilgili verilen “hüküm” açık öyle değil mi? Elinde herhangi
bir veri ile (kısıtlı bilimsel araştırmalar neticesinde ortaya konan eksik verilerin
yetersizliğinden daha kuvvetli bir veri olabilir mi?) itiraz eden herkes bilimsel olarak
“homofobik”! Sizin normal dediğiniz duruma bilim “fobi” diyor.Homofobi hastalığının
temeline de tespit ettiği sebepler içine iki madde sıkıştırıyor;) heteroseksüel
olmak…dindar olmak..İkisi birden ya da sadece biri olarak ilan edilmiş, ilan edilen
hüküm dışında eşcinsellik aleyhinde bir görüş bildirirseniz “hasta” ilan ediyorsunuz.Bu
durumda bilimsel verilere aykırı olamamak şartı ne anlama gelir siz izah edin lütfen!
212
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Tabelalarda ne olduğuna dikkat edip ve ne anlama geldiğini de bilmeye gayret
edersek eğer çıkmaz sokağa girmeyebiliriz belki! Bu nedenle şu “hastalık” tanımı
açmak faydalı olabilir.
Bilim “hastalık değildir” derken,”Hayır, eşcinsellik hastalıktır, çünkü benim dinim
öyle söylüyor ” denilirse ortada uzlaşılabilecek bir nokta kalmaz. Bu yolun sonu
çıkmaz sokaktır.
Bakara 106-194, Al-i İmran 165, Enam 160, Yunus 27, Nahl 126, Bu ayetleri Türkçe
meallerden okurken “misli” kelimesine mutlaka denk gelmişsinizdir.Türkçe konuşan
bizle bu kelimeyi “tek başına” kullanılsa bile tdk sözlüğünde izah edildiği gibi
anlıyoruz;
Misl.(tdk) vakit ve kat denmiş.Kat kelimesi için tekrar sözlüğe başvurduğunuzda ise;
- kat İng. multiple
Verilen bir tümsayı için, bununla bir diğer tümsay çarpımına eşit olan tümsay
- Kez, defa, misil: Bu, ondan iki kat pahalı.
Oysa ki henüz öğrenmiş olduğuma göre “misl” kelimesi Arapçada “gibi(aynısı)”
anlamına geliyormuş!
Bu örneği “hasta” tanımı üzerinde anlaşabilmek için verdim.
Müddesir 31, Muhammed 20-29, Tevbe 125, Maide 52, Enfal 49 ,Bakara 10
ve
Tevbe 91, Nur 61, Fetih 17, Muzzemmil 20
Tüm bu ayetlerde hasta/lık kelimesi geçmekte.
İlk yazdıklarımda “ kalpteki hastalık” ile 2.yazmış olduklarımda geçen “hastalık”
kelimesinin aynı anlama gelip gelmediğini okuduğunuzda mutlaka fark
edebileceksinizdir. İlk grupta ifade edilen “kalpteki hastalık” bir damar, kalp kapakcığı
ya da benzeri bir hastalığı ifade etmek için kullanılmış olabilir mi sizce?
Ve bilebildiğim kadarıyla “eşcinsel ilişki ”Hud 78”de helaka götüren yapılan “kötü”lük
olarak ifade ediliyor. Ve “temiz” olana işaret ediliyor.
Mutlaka siz de bu sureyi okumuşsunuzdur;
1)Hûd 77. Ve resûllerimiz Lut (A.S)’a geldiği zaman onlardan dolayı üzüldü ve içi
daralıp, telâşlandı. Ve: “Bu, çok kötü (zorlu) bir gün.” dedi.
Kimler için üzüldü?
213
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
2)Hûd 78…. “Ya kavmim, işte bunlar kızlarım! Onlar sizin için daha temizdir(*). Artık
(Allah’tan sakının)….
Kızlarını işaret ederek ne yapmaya çalıştı?
3)Hûd 78….İçinizde hiç aklı başında(*) olan (reşid-) bir adam yok mu?”
4)Hûd 80’de talep edilen güç ve 81 deki şehri arkaya bakmadan terk ediş..
Bilimsel verileri merak edip incelediğimiz kadar Kuran’da ne deniyor diye merak edip
okusak, önyargıları bir kenara koyup anlamı üzerinde düşünebilsek…..
Buraya kadar olan kısımda sizin “demokratik” şart olarak ileri sürdüğünüz şeyin zaten
var olduğunu doğru bir şekilde ifade edebilmişimdir umarım.
Diğer hak olarak işaret etmiş olduklarınız “eşcinsel” olmak durumunu özel kılacak,
eşitlik ilkesine aykırı istisnai hak talepleridir.
Eşcinsellik genel olarak eleştirilebilir, zararlı olduğu düşünülen yönleri gösterilebilir,
belki gerçekten eçcinsel olmadığı halde, içinde bulunduğu koşullar nedeniyle
eşcinsel eğilimler sergileyen kişilere, şayet isterlerse, destek de olunabilir.
Sorun olan kısım bu zaten. Eşcinsellik bu kadar korunup kollanıp, eleştirilemez
olduğunda çözüm üretebilecek tüm yolara bariyer konmuş ve muhtemel tüm yardım
kapıları da kilitlenmiş oluyor. El uzatmaya çalışan “hasta” olmakla itham ediliyor. Eğer
gerçek bir demokrasi ve eşitlikten söz etmek istiyorsak önşart olarak ileri sürdüğümüz
bilmin körleştirici tavrını da görmek zorundayız.
Aşağıya bir kısmını alıntıladığım ropörtajın son cümlesi oldukça etkileyici;
Ben, transseksüel bir kadın olarak, bir feminist olmalıyım. Neden? Çünkü ben eteği
giydi. Keşke bütün biyolojik ve transseksüel kadınlar feminist olsa ama “travestilerin
hepsi feminist olsun mutlaka” diye bir dayatma yapamam ben… Hayatın her alanında
herkesin her şey olabilmesi gerektiği gibi… Pantolonu bırakıp, eteği seçtiğim için
bütün bu zulüm bana reva görülüyor. Kadınlığı seçtiğim için bütün bunlar geliyor
başıma… Tabii keşke herkes feminist olsa ya da buna yönelik çalışsak… Bir de ben hâlâ
şu sorunu çok yaşıyorum ve bunu yaşadığı halde bunun farkında olmayan çok
transseksüel arkadaşım var. Diyelim ki bir toplantıda ciddi anlamda eleştirilecek bir
şey söyledim ama “O bir travesti. Burada olması gerekir. Eleştirmeyelim.”
fikirlerinden dolayı ses çıkarılmaz. Beni eleştirin çünkü yanlış bir şey söylemişim. Bu,
ötekileştirmenin feci bir hali… Ya da, küçük bir şey gördüğümüzde, herkese
“Transfobik!” deyiveriyoruz.
“Transfobik” kelimesinden artık ben nefret ediyorum. Öyle bir muamele yapılmış ki
bize… Hiç kırılmamışız, hiç dokunmamışlar bize, hiç eleştirilmemişiz… Sonra bir
travesti yanlış bir şey yapıyor ve sen ona “yanlışsın” dediğinde, sana
214
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“Transfobiksin!” deniyor. Şimdiye kadar idare etmiştin, onun yanlışlarını çok bariz bir
şekilde görüyorum… Sol ve feminist hareketin içinde olan transseksüel arkadaşlarımı
eleştirmekten ben bile korkuyorum. Bana bile “transfobik” denebilir… “Transfobi
nedir?”i tartışalım önce. Sorsam onu da bilmeyecek belki… “Yeter ki burada olsun…”
demek ve idare etmek kadar kötü bir şey yok. İdare ediyorsun, bir sürü şey birikiyor
ve inanılmaz bir şekilde patlak veriyor.
…..
Bir de, seks işçiliğini ayrı bir yere koymamız lazım; transseksüelliği de çok ayır bir
yere… Ben bunu transseksüel birey olan arkadaşlarıma anlatamıyorum bir türlü çünkü
bu iki konu çok karıştırılıyor. Az önce belirttiğim gibi, “Seks işçiliği, eleştirmemiz
gereken bir alandır.” dediğimde, travestiler hemen “transfobiksin” derler. Sanki
travestiler sadece seks işçiliği yapıyor… İki kavramı birbirinden ayırmak lazım bir
şekilde ve bunu yapabilmemiz için, birbirimizi asla idare etmememiz lazım. İdare
ederek, karşımızdaki kişiyi dikkate almamış oluyoruz. Dikkate alsaydınız, beni
eleştirirdiniz, yanlışlarımı benimle birlikte teker teker ortaya dökerdiniz…
http://kaosgl.org/content/korkarim-bana-bile-transfobik-denebilir%E2%80%A6
18. Yazan:eg Tarih: Nis 16, 2010 | Reply | Edit
aziz bey selamlar,
murat belge’yi örnek verme sebebim aslında demokrasi denen şeyin nasıl bir zemin
üzerine kurulması gerektiği üzerine yaptığımız zihin cimnastiğidir. bir insanın bir başka
insanın yaşantısını, değerlerini vs. beğenmeme, onlarla dmeokratik yollardan
mücadele etme, siyaset içinde bu argümanları kullanma hakkı vardır. ne kadar
söylersek söyleyelim dinleri “tarihsel ilerlemede geriye ait birşey olarak gören
birisine” başörtüsü ile ilgili olumlu şeyler söyletemeyiz. böyle bir şeyin gerekli
olduğunu da düşünmüyorum zaten. demokratik zemin bu insana bunları söyleme,
toplumsal alanda bu fikrinin temsili yürütme hakkını verir, vermelidir de zaten. arada
şöyle bir fark vardır ancak. laiklik denen şey, demokratik zeminde nasıl bir tartışma ya
da konsensus olursa olsun dinle ilgili ve dinin ve dindarın toplumdaki temsiliyle ilgili
kendi düşüncesini yürürlüğe sokmaktadır. bu yüzden liberalizm demokratik olamaz
diyorum. hatta laikliği demokratlığın şartı oalrak gören hiçbir ideoloji demokratlık
çkaramaz içinden iddiasındayım.
kacakkova’nın bence oldukça ilham verici (bu yorumu üzerine kocaman bir demokrasi
yazısı çıkacak sanıyorum yakında, düşünmeye başladım) yorumu bu yüzden önemli.
insanların ontolojik olarak ayrıcalık tanıdıkları kimi şeylerin olması kadar doğal birşey
yoktur. eğer kimse ontolojik olarak hiçbirşeye ayrıcalık sağlayamaz diyorsak bunun
yolu da liberal görelilikte biter. ama demokrasi böyle birşey değildir pratikte. pratikte
bin çeşit insan var, binçeşit inanç ve bin çeşit “ontolojik ayrıcalık”. bu ise bu bin çeşit
ayrıcalığın toplmsal düzlemde nasıl ilişki kuracağı üzerine düşünmeyi gerektirir. yoksa
liberalizmin yaptığı gibi “biz herşeyi çözdük, siz buna uyun yeter” argümanlarıyla iş
215
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
yürümez. sonuçta ne bir hindunun, ne bir müslümanın, ne bir katolik’in ontolojik
atyrıcalık verdikleri metinlerden vazgeçmeleri mümkün olmadığına göre, toplumsal
düzlemi, demokratik ikna mekanizmalarını, siyaseti bu minvalde düzenlemek gerekir.
eşcinsellik de benim için bundan farklı birşey değildir. tek tek her eşcinselin hizmet
alma-verme açısında haklarını kullanmasından yanayım kesinlikle. onlara zulmedenin
karşısında yer alırım he rşekilde. ama bu demek dğeildir ki siyaset ortamında ve
toplumsal düzlemdeki diyalog (ve çatışma) mekanizmalarında eşcinsel ilişkiyle ilgili
kendi argümanlarımı kullanmayacağım. tam tersi demokratik düzlem ancak böyle
kurulabilir. yoksa liberal ya da sol demokrasinin yaptığı gibi(bu bir teorik tartışma
olduğu için böyle ‘genelleme’ yapmadan ne dendiği pek anlaşılamadığı için genelleme
yapıyorum) laiklik aracılığıyla tüm dinlerin ve dindarların söylediklerinin kamu dışına
atılması; ama ahlaki röletivite aracılığıyla ne kadar “kıyıda kalmış” fikir ve yaşantı
biçimi varsa toplumsal düzlemi tümüyle işgal etmesi imkanı vermesiyle demokrasi
zemini kurulamaz. liberal demokrasi liberal fikirlerin diğer tüm dünya görüşlerine
hegemonyası demektir. demokrasi ie böyle birşey deildir. bu tartışmaya izin verir. bir
müslümanla bir liberalin toplumsal düzlemde karar mekanizmalarında kıyasıya
tartışmasına ve ya ortak bir uzlaşı yolu bulmasına, ya da bulamamsına imkan
verebilen birşeydir demokrasi. yoksa herkesin ağzının bağlandığı ama sadece
liberallerin konuştuğu bir zemine demokrasi denemeyeceği çok açıktır.
şimdi konunun bir diğer boyutuna gelelim: bugün simpsonlarda hz. muhammed’e
yapılan bir saygısızlık haberi yer aldı gazetelerde. daha önceki karikatür krizini falan
hatırlayalım. liberal batı toplumu dinle ilgili her türlü aşağılamaları fikir özgürlüğü
kapsamında değerlendiriyorken, mesela eşcinsellikle ilgili aynı minvalde bir eleştiriyi
fikir özgürlüğü değil faşizm kategorisine indirgiyor. bunun adı iki yüzlülük deilse şayet
namussuzluktur. ben gerek simpsonların, gerekse de karikatürler konusunda nasıl
bakıyorum peki? bir müslüman olarak bu tip aşağılamaları lanetlediğim muhakkak.
ancak benim lanetlememle bu düşünceleri gitmeyecğeine göre adamların, varsın
yapsınlar diyorum. ama bir şartla; ben de aynı düzlemde dine ait görüşleri liberalizmin
“bunu söyleyebilirsin, bunu söyleyemezsin” tarzı buyruklarına kulak asmadan temsil
edebileceğim bir ortamı istiyorum. yoksa hiçbir şey tek taraflı yürümez. ancak bir
müslüman olarak mesela fikren ne kadar uzak dursam da kimseyi kişisel larak incitme
yoluna gitmem, gidemem. mesela hz. muhammed için simpsonların yazarlarının
yaptığı aşağılamayı, tek bir eşcinsel (ya da yerine ne yazarsanız yazın) ‘şahıs’ için
yapmam, yapamam. o fikri, o dünya görüşünü eleştiririm. mesela eşcinsel ilişkiyi
fıtrattan sapma olarak değerlendirebilirim, o ilişkinin toplumsal düzlemi işgal
etmesine seyirci kalmamak yönünde fikirlerimi ve demokratik mücadelemi ortaya
koyarım. ama tek tek hiçbir eşcinselin yüreğini kanatmamak için çaba
sarfederim.liberal dünyanın benim yaptığım bu ayrımı milyarlarca din mensubuna
değil, ama sadece çok marjinal kimi gruplara uygulayabildiğini ve bu yüzden de çok
ciddi bir samimiyetsizlikten malul olduğunu düşünüyorum. son tahlilde demokrasi
öyle bitmiş birşey değildir. liberallerin her türlü kararını ve çerçevesini belirledikleri
birşey hiç değildir. bunu artık anlamaları gerekiyor.
216
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
19. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 16, 2010 | Reply | Edit
Sn. Çuvaldız,
“Yukarıda yazdıklarımda açık ya da satırlara sindirilmiş bir “Hastalıktır.Dinim öyle
diyor.” ifadesi ile karşılaştınız mı?”
Hayır. Ben sizin yazdıklarınızda buna yönelik bir ifade gmrmedim. Peki siz benim
yazdıklarımda ” Sn. çuvaldız, siz dinim eşcinselliği hastalık kabul ediyor dediniz”
anlamına gelen bir ifade gördünüz mü?
Benim yazdıklarım aslında genele yönelik yorumlar, siz sorduğunuz için sizi muhatap
alarak yanıtladım. Eşcinsellik örneği üzerinden bilimle dinin karşı karşıya
getirilmesinin sakıncalarını göstermeye çalışıyorum. Tabi ki eşcisellik konusu bilimsel
alanda da tartışma konusu olabilir. Eşcinselliğin hastalık olup olmadığına ilişkin
bilimsel kanıtlar yeterli olmayabilir (bu konudaki bilimsel yayınları incelemiş değilim).
Ancak bilimsel argümanlara gene bilimsel argümanlarla karşı çıkılmalıdır. Eşcinselliğin
hastalık olduğunu düşünen ve kanıt gösteren bilim adamlarının “homofobik” olarak
yaftalanabileceğini sanmıyorum.
“Diğer hak olarak işaret etmiş olduklarınız “eşcinsel” olmak durumunu özel kılacak,
eşitlik ilkesine aykırı istisnai hak talepleridir”
Nedir onlar? Benim bu konuda yazdıklarım aynen şöyle:
“hiç bir kişiye eşcinsel olduğu için hakaret edilmemeli, cezalandırılmamalı, diğer
insanlara tanınan haklar ellerinden alınmamalıdır (örneğin örgütlenme hakkı, toplantı
ve gösteri yürüyüşü hakkı)”
Bunlar mıdır “eşitlik ilkesine aykırı istisnai hak talepleri” ???
20. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 16, 2010 | Reply | Edit
Sn.A.Töre,
“Yukarıda yazdıklarımda açık ya da satırlara sindirilmiş bir “Hastalıktır. Dinim öyle
diyor.” ifadesi ile karşılaştınız mı?”(ç-z)
Bu bir itham değildi sadece bir soruydu.
Benim yazdıklarım aslında genele yönelik yorumlar,……..bilimle dinin karşı karşıya
getirilmesinin sakıncalarını göstermeye çalışıyorum.
Farklı sakıncalara focuslanarak aynı şeyi yapmaya çalışıyoruz o halde.
Ancak bilimsel argümanlara gene bilimsel argümanlarla karşı çıkılmalıdır.
Önce herkes eşcinsellik konusunda akademik seviyede birer uzaman mı olmalılar?
İsteyen dindarların demokratik zeminde kalmak ve bilimsel verilere aykırı olmamak
şartıyla eşcinsellik aleyhinde propaganda yapabilmesini de gayet NORMAL
217
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bulurum.
Ya sadece dinsel ve etik kanıtlar getirilirse onu da normal bir “propaganda” olarak
kabul edebilir misiniz?
Buna karşılık “eşcinsellik günahtır” ya da “eşcinsellik ahlaka aykırıdır” argümanları
bilimsel olarak cevaplanabilecek argümanlar değildir. Dolayısıyla bunları söylerken
dinsel ya da etik kanıtlar getirilebilir.
HOMOFOBİ ?
Eşcinselliğin hastalık olduğunu düşünen ve kanıt gösteren bilim adamlarının
“homofobik” olarak yaftalanabileceğini sanmıyorum.
Neden?
Ve sizce kimler “homofobik” olarak yaftalanabilirler?
“Diğer hak olarak işaret etmiş olduklarınız “eşcinsel” olmak durumunu özel kılacak,
eşitlik ilkesine aykırı istisnai hak talepleridir”(ç-Z)
Nedir onlar? Benim bu konuda yazdıklarım aynen şöyle:
“hiç bir kişiye eşcinsel olduğu için hakaret edilmemeli, cezalandırılmamalı, diğer
insanlara tanınan haklar ellerinden alınmamalıdır (örneğin örgütlenme hakkı,
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı)”
Hakaret? Eşcinsele “özel” bir hakaret bilmiyorum! Ben eşcinselim diyene eşcinsel
demek hakaret mi kabul ediliyor?
Bir eşcinselin “eşcinsellikten” hüküm giyip hapse atılarak cezalandırıldığını
duymadım-okumadım.Siz?
Önceden sahip oldukları eşcinsel olduktan sonra ellerinden “geri alınan” haklar neler?
Eşcinseller eşitlik ilkesinin dışında tutulurlar diye herhangi bir kanun maddesi mi var?
Örgütlenebiliyorlar, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabiliyorlar?
Özellikle “Eşcinseller” vurgulaması yapılmış tüm bu hakları onlara yasaklayan bir
kanun maddesi mi var?
Sanırım siz eşcinsellerin talepleriyle ilgili pek fazla araştırma yapmamışsınız.
Bir tarafta eşitlik gereği Anayasada cinsiyet vurgusu kaldırılsın deniyorken diğer
tarafta 3.cins olarak eşcinseller de vurgulanmalı deniliyor!
Tabi eşitlik ilkesi gereği evlilik, çocuk edinme, kiralık anne/baba, aile, ebeveyn tanımı
ve sorumlulukları vb gibi daha pek çok şey konuşulmadı bile… bilimsel eşcinsel
tartışmalarının ardından yavaş yavaş onlara da geliriz gelmesine de muhalif
görüştekilere yönelik Homofobi ithamı neye evrilir düşünemiyorum.
Eşcinsel hakları olarak gördükleriniz sadece saydıklarınız değildir herhalde?
Bunlar mıdır “eşitlik ilkesine aykırı istisnai hak talepleri” ???
Talep edilen hakları sizin yazdıklarınızla kısıtlı tutmadığımdan o “istisna” vurgusu!
türbanlı kızlar için hangi insan hakları geçerli olmalıysa..!!!
Seneler önce üniversitedeki ilk senemde samimi olduğum insanlardan biri
eşcinseldi…maalesef üniversitede başörtülü bir genç kızla samimi olma imkanım
olmadı.
21. Yazan:anti akp Tarih: Nis 17, 2010 | Reply | Edit
218
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ekrem senai
ben bir eşcinselim…..bunu 15 yasımdan beri yasamak istiyorum ama erkek sevgilimle
bir kızın erkekle el tutustuğu gibi el tutusamıyorum erkekle kızın yakınlaştığı gibi
sokakda yakınlaşamıyorum…..şimdi sana soruyorum ben cıkıp allaha inanmak
hastalıktır muhammede inanmak sapkınlıkdır gibi laflar sölesem sen allaha inanan
birisi olarak bunu olumsuz olarak karsılamazmısın??????????burda söz konusu olan
sizin eşcinselelri olduğu gibi kapullenmeyip onları değiştirmeye calısmanızdır onun
içindirki bir başörtüsü yasağını savunanlar ile başörtüsünü savunanlar aynı zihniyete
sahiptir…….
22. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 18, 2010 | Reply | Edit
sayın anti-AKP,
Bir erkeğin diğer bir erkekle cinsel ilişkisi bana ters, anormal geliyor (adı üstünde ters
ilişki). Allah o organını sana dışkı için vermiş, zevk alman için değil. AIDS’in bu yolla
bulaşması da çok manidar ibret alana. İster el ele tutuşun, ister güreş tutun beni
ilgilendirmez; hadiste denildiği gibi “utanmıyorsan dilediğini yap”. O kadar aşıksan
sokakta sopa yemek de sizi o kadar korkutmamalı değil mi? Eğer bir “seçim”den
bahsedebiliyorsanız, ortada gayr-i meşru bir seçim var demektir, bunu kabullenmem
mümkün olamaz. Eğer bir seçim değil de ortada bir seçim dışı durum varsa zaten
Allah’ın yarattığı şekli beğenmemek gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu bir
imtihandır. Adamın libidosu yüksek diye her gördüğü kadına sarkması gerekmediği
gibi.
Ama sizin organınızın zevki için her şeyi güzel görecek kadar mezhebim geniş değil
kusura bakmayın. Çirkin bir şey yapıyorsunuz.
Müslüman değilseniz zaten sizinle işim olmaz, sonuna kadar serbestsiniz.
Allaha inanmak hastalıktır diye buyurmuşsunuz bu hastalıktan kurtulmuşsunuz ne
mutlu size. Demek ki azmedince oluyor.
23. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 18, 2010 | Reply | Edit
Ben eşcinselim ama hiç cinsel ilişkiye girmedim. Nasıl olacak bu iş şimdi?
Sana hemcinsinle ilişkiye girmek nasıl kötü geliyorsa bana da karşı cinsle girmek öyle
kötü geliyor. Düşüncesi bile midemi kaldırıyor. Seni hoşuna gitmeyen bir şeye
zorlasalar ne dersin? Beni niye hoşuma gitmeyen bir şeye zorluyorsun? Bana da karşı
cinslerin ilişkisi çirkin geliyor.
Eşcinselliğe birileri “ters ilişki” dedi diye o “ters ilişki” olmaz. Sadece bunu diyenlerin
mantıksızlığını, dar-kafalılığını gözler önüne serer. Kurbağalar öttü diye bahar gelir
mi? Kurbağalar öyle sanabilir ama bahar gelmez.
219
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ayrıca karşı cinsler de bazen arkadan ilişkiye girebilir. Ona da karşısındır herhalde sen
bu zihniyetle?
Sen Müslümansan, eşcinselliğin günah olduğunu düşünüyorsan ve eşcinselsen
(eşcinsel hislerin varsa) bunu bir imtihan olarak görebilirsin.
Ama tutup da libidosu yüksek adamlarla kıyaslamak nasıl bir mantık? Her gördüğüne
sarkmak ve birbirini seven iki insanın ilişkisini kıyaslamak nasıl bir mantık?
Senin dünya görüşüne ters diye başka insanların seçimine gayr-i meşru deme hakkını
sana kim veriyor? Bana göre başörtüsü ters diye ona gayr-i meşru diyebilir miyim?
Mesela benim dinim eşcinsel olmamı emrediyorsa veya yasaklamıyor diyelim? Kendi
kafandan normal uydurup geriye kalanlara anormal deme hakkın var mı?
Ayrıca eşcinsellik de seçim filan değil. Onu da bilin.
İkide bir eşcinsellere çirkin diyorsun ama söylemek isterim ki asıl çirkin olan sensin.
İnsan utanmıyorsa gelir böyle başka insanlar hakkında gevezelik etme hakkını
kendisinde görür.
24. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 18, 2010 | Reply | Edit
Eşcinselliğe karşı olanları (doğuştan gelen şeye nasıl karşı oluyorsun anlamak zor),
yanlış görenleri kötü anne, babalar yetiştiriyor.
Kötü anne babaların eseri bunlar. Başka bir şey değil. Zaten insanlığın başındaki en
büyük bela herkesin çocuk yapabilmesi.
Çocuklarını cahil yetiştiriyorlar, sorgulamayı öğretmiyorlar, anormal çocuklar
yetiştiriyorlar. Bütün işi gücü cinsel saplantılarıyla milletin özel hayatıyla uğraşmak
olan, aklı fikri cinsellik olan tipler çıkıyor ortaya. O yüzden önemsiyorlar milletin özel
hayatını.
25. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Eşcinsellik anormal ve çirkin geliyormuş. Eşcinsellik diyince aklına direk iki kişinin
cinsel ilişkiye girmesi geliyorsa, yani böyle bir zihniyete sahipsen sana diyecek bir
lafım yok.
Resmen aklınız fikriniz cinsellikte. Aşk, sevgi nedir bilmiyorsunuz. O yüzden bütün
insanları da kendiniz gibi sanıyorsunuz. Eşcinsellik diyince aşk aklına gelmiyor da
cinsel ilişki geliyor. Cinsel ilişkiyi de zevk için yapılan bir şey sanıyor.
220
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Arkadaşım bu insanların elinde olan bir şey değil? İnsanlar senelerce değişmek için
tedavi görüyor ama başaramıyor. Sen çirkin görüyorsun diye mi değişecekler? Hala
neyin muhabbetini yapıyorsun?
Sana çirkin gelen bir şey başkasına güzel gelebilir. Ne diye ikide bir çirkin, çirkin diyip
duruyorsun?
Seni birisini hemcinsinle ilişkiye sokmaya kalksa hoşuna gider mi? Gitmez o zaman
sen niye başkalarını kendin gib yapmaya çalışıyorsun. Sana eşcinsel ilişki nasıl
geliyorsa eşcinsel birine de karşı cinsle ilişkiye girmek iğrenç, çirkin ve tiksinti verici
geliyor. Onlar üstüne basa basa söylüyor mu bunu ikide bir?
Dünyaya bu kadar iki bacak arasından, bu kadar ben merkezli bakmayın. Yaptığınız
ırkçılıktan farksız. Doğuştan gelen, insanların elinde olmayan bir şey yüzünden tutup
ikide bir eleştirip duruyorsunuz. Aynısını Kürtlere yapılınca yaygara koparıyorsunuz.
Gözümde bir ırkçıdan zerre kadar farkınız yok. Üstelik en azından onlar “ilkel cinsel
içgüdüleriyle” yaşayıp insanları cinsel obje olarak görmüyor, dünyaya iki bacak
arasından bakmıyor.
21. yüzyılda bu nasıl zihniyettir?
26. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Eşcinsellik diyince aklına direk iki kişinin cinsel ilişkiye girmesi geliyorsa, yani böyle bir
zihniyete sahipsen sana diyecek bir lafım yok.
Eş-cinsellik deyince insanın aklına cinsellik gelmesi çok mu acayip bir şey?
Resmen aklınız fikriniz cinsellikte. Aşk, sevgi nedir bilmiyorsunuz. O yüzden bütün
insanları da kendiniz gibi sanıyorsunuz. Eşcinsellik diyince aşk aklına gelmiyor da
cinsel ilişki geliyor. Cinsel ilişkiyi de zevk için yapılan bir şey sanıyor.
Ferhat’la Şirin’in hikayesini biliyorum; Leyla ile Mecnun’un da… Hiç Zekai ile Murat
hikayesi okumadım. Birbirine aşık iki eşcinsele de hiç tesadüf etmedim. Bunun
örneklerini görmüş olsaydım belki farklı düşünebilirdim.
Arkadaşım bu insanların elinde olan bir şey değil? İnsanlar senelerce değişmek için
tedavi görüyor ama başaramıyor. Sen çirkin görüyorsun diye mi değişecekler? Hala
neyin muhabbetini yapıyorsun?
Benim sözüm böyle bir çaba içine girmeyenlere ve tekrar belirteyim müslüman
olanlara. Ve yine tekrar belirteyim, eşcinsel bir müslümanın bu durumu bir imtihan
221
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olarak bilmesini ve kendini livata işlemekten muhafaza etmesi gerektiğini
söylüyorum. Müslüman değilsen zaten ne istiyorsan yapabilirsin.
Sana çirkin gelen bir şey başkasına güzel gelebilir. Ne diye ikide bir çirkin, çirkin diyip
duruyorsun?
Yaratan çirkin diyor. Bir erkeğin kadına arkadan yanaşmasına da çirkin diyor. Kuralları
ben koymuyorum.
Seni birisini hemcinsinle ilişkiye sokmaya kalksa hoşuna gider mi? Gitmez o zaman
sen niye başkalarını kendin gib yapmaya çalışıyorsun. Sana eşcinsel ilişki nasıl
geliyorsa eşcinsel birine de karşı cinsle ilişkiye girmek iğrenç, çirkin ve tiksinti verici
geliyor. Onlar üstüne basa basa söylüyor mu bunu ikide bir?
Böyle bir çabam yok. Bu konuda görecelilik söz konusu değil. Bu bir zevkler ve renkler
meselesi de değil. İnsanın bütün hayatını etkileyen hayati bir konu.
Dünyaya bu kadar iki bacak arasından, bu kadar ben merkezli bakmayın. Yaptığınız
ırkçılıktan farksız. Doğuştan gelen, insanların elinde olmayan bir şey yüzünden tutup
ikide bir eleştirip duruyorsunuz. Aynısını Kürtlere yapılınca yaygara koparıyorsunuz.
Ben de böyle diyorum. Dünyaya iki bacak arasından bakmayın. Cinsel istekleriniz
pranganızdır. İradenizle bu kayıtlardan kurtulun. Ruhunuzu serbest bırakın.
Vücudunuz size emanettir. Onu nasıl kullandınız diye hesap sorulacak. Benim
vücudumdur, istediğim gibi kullanırım dediğin zaman baştan kaybediyorsun.
Eşcinsellerle hiçbir sorunum olmaz. Hepimiz insanız, Ademoğluyuz ve ruhumuzun
cinsiyeti yok. Hepimizin imtihanları var. Kimisini yoklukla imtihan eder, kimisini
varlıkla. Eşcinseli de farklı bir şekilde imtihan ediyor. Müslüman bir eşcinsel benim
kardeşimdir. O livata işlemeyecek, ben de zina etmeyeceğim. Tevbe edeceğiz, bir
daha işlememeye azm edeceğiz. Bin kere tevbeni bozsan da yine aynı kapıyı
çalacaksın başka çaren yok.
Çok mu ırkçı oldu? Buna ümmetçi diyelim istersen. Zımmilere özgürlük veren bir
ümmetçilik. Nasıl bir ırkçılıksa?
27. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Eşcinselliğe karşı olanları (doğuştan gelen şeye nasıl karşı oluyorsun anlamak zor),
yanlış görenleri kötü anne, babalar yetiştiriyor.
Eşcinselliği doğuştan olanlara söyleyecek hiçbir şeyim olamaz. “Benim seçimim canım
istersem kadınla yatarım istersem erkekle kime ne” diyorsa ortada bir seçim söz
konusu demektir. Öyle değil mi?
222
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Çocuklarını cahil yetiştiriyorlar, sorgulamayı öğretmiyorlar, anormal çocuklar
yetiştiriyorlar. Bütün işi gücü cinsel saplantılarıyla milletin özel hayatıyla uğraşmak
olan, aklı fikri cinsellik olan tipler çıkıyor ortaya. O yüzden önemsiyorlar milletin özel
hayatını.
Bu tip bir savunma yapmanızı tavsiye etmem. İtham ettiğiniz şeylere dair elinizde
hiçbir veri yok. Eşcinsel ilişkiyi anormal bulmayı doğrudan “aklı fikri cinsellikte
olmak”la ve “milletin özel hayatıyla uğraşmakla” ilişkilendirirseniz kimseyle ortak bir
nokta yakalayamazsınız. Bu sitede her konuda samimi fikrimi açıklamayı seviyorum ve
hep uzlaşma arıyorum. Her şey açıkça konuşulsun ki herkes birbirini daha iyi anlasın.
Yoksa sahte saygı ve hürmet cümleleriyle, “biz her görüşe, cinsel kimliğe saygılıyız”
siyasetleriyle gül gibi geçiniriz. Bu sahteliklerle yaşamak istiyorsanız buyrun devam
edin. Yaftalamalarla aramıza bariyerler koyalım ve hiçbir zaman birbirimizi
anlamayalım. Bu mudur istediğiniz?
28. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Ben eşcinselim ama hiç cinsel ilişkiye girmedim. Nasıl olacak bu iş şimdi?
Şükela olacak.
Sana hemcinsinle ilişkiye girmek nasıl kötü geliyorsa bana da karşı cinsle girmek öyle
kötü geliyor. Düşüncesi bile midemi kaldırıyor. Seni hoşuna gitmeyen bir şeye
zorlasalar ne dersin? Beni niye hoşuma gitmeyen bir şeye zorluyorsun? Bana da karşı
cinslerin ilişkisi çirkin geliyor.
İnsanın canının her istediğini yapmasının özgür olduğu fikriyle yetişmiş bir nesle,
bunun tersinin özgürlük olduğunu anlatmak çok zor bir iş.
Kurbağalar öttü diye bahar gelir mi? Kurbağalar öyle sanabilir ama bahar gelmez.
Kurbağa “öttü”yse zaten ortada acayip bir durum var demektir. Genelde vıraklıyorlar.
:)
Ayrıca karşı cinsler de bazen arkadan ilişkiye girebilir. Ona da karşısındır herhalde sen
bu zihniyetle?
Evet o zihniyete mensubum…
Mesela benim dinim eşcinsel olmamı emrediyorsa veya yasaklamıyor diyelim? Kendi
kafandan normal uydurup geriye kalanlara anormal deme hakkın var mı?
Hindistan’da böyle bir din var hakikaten. Tüm dinlere saygılıyız.
223
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ayrıca eşcinsellik de seçim filan değil. Onu da bilin.
Bunu siz söylüyorsunuz. Birçok eşcinsel bunun kendi kararları olduğunu söylüyor.
İkide bir eşcinsellere çirkin diyorsun ama söylemek isterim ki asıl çirkin olan sensin.
Eşcinsellere çirkin demiyorum, eşcinsel ilişkiye çirkin diyorum. Çok farklı şeyler. Ben
zaten çirkinim. Yani Brad Pitt’le karşılaştırıldığında :P
İnsan utanmıyorsa gelir böyle başka insanlar hakkında gevezelik etme hakkını
kendisinde görür.
Gelin birlikte gevezelik edelim. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır.
29. Yazan:eg Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
dikkatimi birşey çekti. benim emailimi (artık nereden buluyorlarsa) bulup da bana
“saydıran” eşcinseller de, bu yazının altında birisinin fikirlerine karşıt yorum yazan
eşcinseller de mesajlarına “sen” diye başlayıp, oldukça kaba bir jargonla “kemalist
tonajlarda” bitiriyorlar mesajlarını. aklıma hemen birşey geliyor: ya bu yorumları,
mesajları yazan hep aynı kişi;ya da “başkasının zihniyetini eleştiren bu arkadaşların
zihniyetinde” henüz “siz” diye bir kelime bulunmuyor…
30. Yazan:Amir Töre Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Sn. Çuvaldız,
Yazdığınız notların bazıları için cevap verme gerği duydum:
“Bir eşcinselin “eşcinsellikten” hüküm giyip hapse atılarak cezalandırıldığını
duymadım-okumadım.Siz?”
Yazdığım yorumlar sadece Türkiye’ deki durum ile sınırlı değil. Bildiğiniz gibi İran’ da
eşcinsellere ölüm cezası verilebiliyor. Türkiye’ de ne iyi ki böyle cezalar yok, ancak
kanunların uygulanmasında eşcinsellere heteroseksüellerle eşit muamele yapılıp
yapılmadığı da tartışılabilir. Genel haklar dışında eşcinsellere yönelik haklar diye
tanımlanabilecek evlenme ve evlat edinme durumlarına gelince, benim fikrimce insan
haklarının sınırı başka insanların haklarının zarar gördüğü noktadır. Bu açıdan
bakarsak eşcinsellerin evlenebilmesini doğal bir hak olarak görürürm. Evlat edinme
konusu ise,evlat edinilen çocuğun heteroseksüel bir ailede yetişme seçeneğini
elinden alacağı için, en azından eşcinsellik toplumda doğal bir durum olarak yaygın
şekilde kabul edilene kadar çocuğun insan haklarını çiğnemek anlamına gelecektir.
“sizce kimler “homofobik” olarak yaftalanabilirler?”
224
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yaftalamak değil de kimlere homofobik denebilir? diye sorarsak, bence en tipik örneği
yukarda Ekrem Senai beyin yorumunda kendini gösteriyor:
“utanmıyorsan dilediğini yap”. O kadar aşıksan sokakta sopa yemek de sizi o kadar
korkutmamalı değil mi?”
Yani eşcinsellik kötü bir şey olduğu için dayakla ( ya da başka yollarla) cezalandırılması
doğaldır anlayışı.
31. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
O kadar aşıksan sokakta sopa yemek de sizi o kadar korkutmamalı değil mi?”
Yani eşcinsellik kötü bir şey olduğu için dayakla ( ya da başka yollarla) cezalandırılması
doğaldır anlayışı.
Aşıksan, aşkın için sokakta sopa yemekten korkmazsın demeyi “cezalandırılması
doğaldır” olarak algılamak için epey bir uğraşmak lazım muhteremim.
Amaç birilerini fobik ilan etmekse ve ilmiği boğazına geçirmekse buyrun boynumu
uzatıyorum. İstediğiniz kategoriye örnek olarak gösterebilirsiniz.
32. Yazan:Mustafa Aslan Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Sitemde bu konuya değinmiştim ve ilginç bir yorum aldım. Okumak isterseniz:
“Ben 17 yaşındayım, lise öğrencisiyim. Neyse, ve aynı zamanda eşcinselim. Erkeklere
ilgi duyuyorum. Kızlara karşı hiçbir şey hissetmiyorum. 13 yaşından beri böyle. Üstüne
basa basa söylüyorum ki hiç kimseyle cinsel ilişkim filan olmadı. Annem ve babam
hariç kimse de bilmiyor bunu. Onlar bana çok destek oluyor.
Kendi hayatıma bakıyorum, kendi sıkıntılarıma ve yaşadıklarıma bakıyorum ve
insanların eşcinsellere karşı olan bu inanılmaz düşmanlığınızı aklım almıyor. Ben 13
yaşında bu hislerimi anladığım an kimseye söyleyemedim, yıllarca içimde taşıdım
sırrımı. Arkadaşlarım rahatça kızlara çıkma teklif ediyordu, çıktıkları kızlarla el ele
dolaşıyordu, birbirlerine çıktıklarını anlatıyorlardı. Ben hiçbirini yapamıyordum.
Birinden hoşlansam söyleyemiyordum. Herkes kız arkadaşlarından bahsederken ben
yalan uyduruyordum. Hep, sarmaş dolaş gezen çiftlere imrenerek bakıyorum”
http://mustafaslan.net/2010/04/escinsellik-birey-ve-insan/comment-page1/#comment-56
33. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Ekrem Senai, ben hayatımda eşcinsel olmayı “ben tercih ettim” diyen eşcinsel
duymadım. Senelerdir insanlar eşcinselliğin tercih olmadığını millete anlatmaya
çalışıyor.
225
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Aşağıdaki yazılar bir eşcinsel forumundan alıntı. Dikkatini çekerim bunları yazanlar
eşcinsel olduğunu yeni anlamış, hiç cinsel ilişkiye girmemiş, kızlara hiçbir ilgi
duymayan ve erkeklere ilgi duyan gençler ve çocuklar.
Sence bu durumu “kendileri tercih” edip sonra bunları yazıyorlar? Yani kendi tercih
ettikleri hisleri yüzünden mi kendilerinden nefret ediyorlar?
Eşcinsellere bakışın güzel. Ama ikide bir sapklınlımış, hastalımış, çirkinmiş, şuymuş,
buymuş gibi hakaretlerde bulunma.
Gönderen:
çağlar
Yorumu:
merhaba yine ben kararımı deiştirdim bugun arkadasıma herşeyi anlatıcam ve bu
tedavi için bana yardım edicek inşallah….size daha dün olan bir hikayemi anlatmak
istiyorum ben daha 16 yaşındayım ve lisede okuyorum bizim ust mahalleden bikaç
arkadasım var onlarla birlikte parkta oturup sigara filan içiyoduk ama ben erkek
arkadaşımdan çok hoşlanıyodum ve halada hoşlanıyorum onun yakınında olabilmek
için neler yapıorum bi bilseniz :S ama bu iğrenç durumdan kurtulmak istiyorum onun
için bu duayı uygulayacağım inşallah allahın izniyle şifa buluruz hepimiz kmse bu
durumda olmak istemez …
#
Gönderen:
berke
Yorumu:
ben daha 13 yaşındayım ve çok fazla kafaya taktım allah senden razı olsun
Gönderen:
çağlar
Yorumu:
berke sana katılıorum kardeşim bende 16 yaşında 10. sınıf orencisiyim kızlarla çkmak
yerine boş boş erkeklere bakıosun :S
Gönderen:
Mustafa
Yorumu:
Allahım sen hepimize yardım et. Gayliğin çok büyük bir günah olduğunu
biliyorum.ama bu düşüncelerden kendimi kurtaramıyorum.çok kötü ve iğrenç bir şey
olduğunu bile bile arkadaşlarımı hayal ediyorum.kimse bilmiyor.bazen aynaya
bakamıyorum.ama bu siteyi gördüğümden beri kendime olan güvenim arttı.daha
önce psikoloğa gittim ilk seansta bırakmıştım.çok çaresizim ne kadar ağladığımı kimse
bilmez.
226
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Gönderen:
TAYFUN
Yorumu:
SELAMLAR bennde kendimi bildim bileli gay ım ama bu duyguların yanlış olduğunu
günah olduğunu bildiğim için uzak durmaya çalıştım ama içimden bir türlü atamadım
bazı şeylede yaşadım bundan da çok rahatsız oluyorum ama kendimi kontrol edemiyo
insan bazan çok intahar etmeyi düşündüm ama bununda bir çıkış yolu olmadığını ve
çok günah olduğunu bildiğim için yapamadım çok çareler aradım düzeleceğimi bilsem
herşeyimi veririm bu dertten kurtulmak için bu siteyide tesadüf buldum inşallah
uygulamaya çalışacağım Allah benim gibi olanların hepsine yardım etsin inşallah
bunun faydasını görürüm sebeb olanlardan Allah razı olsun
Gönderen:
offff
Yorumu:
yeter artık dayanamıyorum haytımın baharında bu dert çok kötü bu ne zor bişeydir
Allah kimselere wermesin bu ne biçim çiledir hergün ölümdür dayanamıyorum artık
dayanamıyorum bizler aslında kendimize hiç yakışttıramdımız bu illetten nasıl
kurtulcaz böle bişey olamaz dalga geçmeler en büyük acı budur
Gönderen:
melikk
Yorumu:
ya ben de gayım ve bu yorumu buraya yazarken bile korkuyorum birileri öğrenecek
diye çok büyük birgünah ama arkadaslarımızın da dediği gibi kendime engel
olamıyorum
Gönderen:
saltanat
Yorumu:
merhabalar ben 17 yaşında bir eşcinselim kendimden çevremden hatta yaşamaktan
bile utanıyorum ben en yakın sınıfve erkek arkadaşıma deliler gibi aşık oldum her gün
hatta her an onu düşünmeden edemiyorum bu durumdan çok utanıyorum her gece
ağlıyorum ve allaha dua ediyorum bir an önce bu durumu içimden alsın diye işallah
gerçekleşir bu duaları aynen söylediğiniz gibi yapacağım durumumu bir allah birde
ben biliyorum
Gönderen:
biri
Yorumu:
merhaba ben 13 yaşındayım ve ben de böyle olduğumu yeni öğrendim :( Bu
gerçekten de çok kötü bişi. Kıyametin bi alameti sanırım. Yüce Allah’ım kimseye
göstermesin… Yani biz müslüman insanlarız , Allaha inanıyor ve onu seviyoruz Bizler
gay olamayız, en azından bikaç kez kuranı mealiyle okuduysak bunu yapamayız.
227
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Umarım bu okuduğumuz dua işe yarar:(, yoksa ben hayatımın sonuna kadar böyle
yaşayamam :( :( . Allah hakkımızda hayırlısını eylesin, O’ndan ümit kesilmez…
Gönderen:
erkay
Yorumu:
ben doğuştan gayım bu iletten kurtulmak istiyorum çünkü herkes benle dalğa geçiyor
Gönderen:
anıl
Yorumu:
hocam bende 14 yaşında bi gayım bn bnu 1 yıl önce farkettim ama çok üzgünüm :( bu
verdğinz duaları okuyacağm bakalm etkisi olacak mı? inş. olur.sizden allh razı olsn
iyiki böle bi site var iyiki böle bi site bulmuşum ki yalnız olmadığmı anladm çok
dertliyim ama ben sadece erkeklere deil kızlarada ilgi duyuyorum ama tabi erkekler
daha fazla :( nedeni nedir acaba hocam.lütfn yardm edn.lüftfn bitsn artıık bu illet
34. Yazan:MY Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Firat Bey,
Yolladiginiz yorumlar bence aydinlatici. Tesekkür ediyorum. Bu dertli arkadaslara da
ALLAH’tan sabir ve sifa dilerim.
Önemli bir kismi da kendisini “hasta” kabul etmis gördügüm kadariyla. Hasta demek
illâ “kafadan” hasta demek degil, asagilmak demek degil. Kaldi ki deli olmak da insana
mahsus. Zaten baska yazi ve yorumlarimda belirttim, Escinsel bir insani sirf öyle
OLMAK’tan suçlayamayiz. Bu ne mantik’a sigar ne de vicdan’a.
Kimlik ile, Ben-lik ile ilgili her konu hassastir. Bu tür tartismalardan bir kazancimiz
olacaksa önce birbirimizi anlamak olacak.
Basörtüsünü escinsellikle, Kürtlügü Hristiyanlikla vb karistirmadan, neyin ne oldugunu
anlamaya çalisalim. Elinizden geldigince nazik bir dille, simdi yaptiginiz gibi
kelimelerinizi özenle seçerek yorum yazmaya devam edin lütfen. Kisileri hedef
almaktan kaçinarak biligi verirseniz daha da seviniriz.
Saygilar
35. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
Haklısınız. Zor bir yaşam. Çok üzücü. Bu konuyu tartışırsak belki daha kolay bir
anlaşma noktasına kavuşuruz diye düşünmüştüm ama şimdi anlıyorum ki insanlar
228
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
rencide oluyor. Duygular daha önemli. Hiçbir insanın hayata küsmesini ve ölmeyi
düşünmesini isteyemem. Allah muhafaza etsin.
36. Yazan:cb Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
enver bey’e
dikkatimi birşey çekti. benim emailimi (artık nereden buluyorlarsa) bulup da bana
“saydıran” eşcinseller de, bu yazının altında birisinin fikirlerine karşıt yorum yazan
eşcinseller de mesajlarına “sen” diye başlayıp, oldukça kaba bir jargonla “kemalist
tonajlarda” bitiriyorlar mesajlarını. aklıma hemen birşey geliyor: ya bu yorumları,
mesajları yazan hep aynı kişi;ya da “başkasının zihniyetini eleştiren bu arkadaşların
zihniyetinde” henüz “siz” diye bir kelime bulunmuyor…
enver bey,insan yazanın bir önemi olmasa dahi böyle bir dil ile eleştirilmekten
gerçekten insanlığı adına utanç duyuyor.geçmiş olsun.
ben buraya eşcinsellik başlığında düşülen yorumları ve özellikle eşcinsellerin
yorumlarını gerekli buluyorum ancak yazara ve yazıya haksızlık edildiğini
düşünüyorum,bazı yorumlardan sonra sanki bu yazı ‘eşcinselliğe tüküren’ bir yazıymış
gibi görünüyor,bu doğru değil.
bir adaletsizlik de eşcinseller dışında bu konuyla ilgili kimsenin sanki yorum yapma
hakkı yokmuş gibi davranılması,eşcinsel olmayıp eşcinsellik üzerine konuşmak
neredeyse kabahat olacak…eşcinsellerin kendini tanımlama hakkı olduğu kadar
eşcinsel olmayanlarında bu yönelime bakışını açıklaması oldukça normal.insanı
anlamak evet ama şiddet içermeyen bir dil konuşmaya kalktığınızda konuşmayı
susturmak mı işte buna hayır.
37. Yazan:çağdaş Tarih: Nis 19, 2010 | Reply | Edit
merhaba
yazınızı okudum. bir eşcinsel olarak yazınıza ilişkin tenkitlerim olacak. en başta ne
yazık ki eşcinselleri tanımadığınızı ve bizim hangi alanlarda ayrımcılıkla karşılaştığımızı
bilmediğinizi söylemem gerek. türkiye’de ki lgbt(lezbiyen,gey,biseksüel,transgender)
bireylerin en sık karşılaştığı ayrımcılıkları yazmam gerekirse:
1.yaşam hakkı ihlali: 2008 yılından bugüne kadar,iki yıl içerisinde toplam 48 lgbt birey
nefret cinayeti sebebi ile yaşamını yitirdi. yani öldürülmelerinin tek sebebi cinsel
yönelimleri ya da cinsiyet kimlikleri idi. fakat t.c mahkemeleri katilleri haksız tahrik
indirimleri ile defalarca korudu, katillere komik cezalar veridi. işte tam yüzden lgbt
örgütler nefret suçuna maruz kalan bütün azınlıkları/grupları da kapsayacak şekilde
229
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
nefret suçlarının önlenmesine yönelik yasal zeminin oluşturulmasını talep
etmektedirler.
2.örgütlenme hakkı ihlali: şu ana kadar lgbt bireylere dönük hak ihlallerinin karşısında
durmak ve lgbt bireylerin kendi aralarında dayanışmasını sağlamak amaçlı kurulan
bütün dernekler, valilikler tarafından kapatma davası açıldı. yasalarda yer alan “genel
ahlak” gibi ifadeler örgütlenme özgürlüğümüze karşı kullanılmaya devam ediliyor.
burada lgbt örgütler örgütlenme özgürlümüzü engellemeye dönük bütün ayrımcı
ifadelerin yasalardan çıkarılmasını ya da genel ahlak gibi muğlak ifadelerin açıkça
tanımlanmasını istemektedirler.
3.çalışma hakkı ihlali: özellikle gey ve lezbiyen bireylerin çalışma hayatlarında cinsel
yönelimlerini ifade ettiklerinde(coming out) ya da kendi inisiyatifleri dışında cinsel
yönelimleri ortaya çıktığında en sık karşılaştıkları işten atılmaktır.bununla birlikte
devlet memuru olarak çalışan(öğretmen,doktor,öğretim görevlisi,polis vb.) binlerce
eşcinsel ve biseksüel birey cinsel yönelimleri öğrenildiği takdirde kapının önüne
konulma korkusuyla yaşamaktadır.t.c’nin devlet kadrolarında bir tane bile deklare
eşcinsel ya da biseksüel yoktur. lgbt örgütler bu sebeple anayasanın 10. maddesine
cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibaresinin eklenmesini istemektedirler.
4.barınma hakkı: gey ve lezbiyen bireyler ile gey/lezbiyen çiftlere hiç kimse tarafından
ev verilmemekte cinsel yönelimleri öğrenildiği takdirde evlerinden atılmaktadır. bize
bu hak gaspı anayasa’nın 10. maddesinde ki değişikliğin ne kadar elzem olduğunu
göstermektedir.
bu şartlar altında türkiye’de ki lgbt bireylerin yaşam,örgütlenme,barınma ve çalışma
hakları önünde hangi saiklerle olursa olsun duranların, demokrasinin gereklerine karşı
olduklarını belirtmekten çekinmiyoruz.
son bir not da başörtüsü ile ilgili, hizmet alan-hizmet veren ayrımı yapmaksızın lgbt
örgütler hali hazırda süregiden ayrımcılığa karşı olduklarını defalarca dile
getirmişlerdir. kişisel olarak da söylemekten çekinmiyorum günlük hayatımda
başörtüsü sorunana karşı otoriter yaklaşan herkese karşı mücadele ettim, ederim.
bunu “siz de bizi destekleyin” diye değil, demokrasinin gereği olduğunu
düşündüğümden yapıyorum.
38. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Fırat bey,
Alıntıladığınız sitenin linkini verebilir misiniz?
Sayın çağdaş,
230
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yazıyı yanlış anladığınızı düşünüyorum. Bahsettiğiniz hak ihlallerine karşı sonuna
kadar yanınızdayım. Enver bey’in söylediği de farklı bir şey değil.
39. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
enver bey,insan yazanın bir önemi olmasa dahi böyle bir dil ile eleştirilmekten
gerçekten insanlığı adına utanç duyuyor.geçmiş olsun.
ben buraya eşcinsellik başlığında düşülen yorumları ve özellikle eşcinsellerin
yorumlarını gerekli buluyorum ancak yazara ve yazıya haksızlık edildiğini
düşünüyorum,bazı yorumlardan sonra sanki bu yazı ‘eşcinselliğe tüküren’ bir yazıymış
gibi görünüyor,bu doğru değil.
bir adaletsizlik de eşcinseller dışında bu konuyla ilgili kimsenin sanki yorum yapma
hakkı yokmuş gibi davranılması,eşcinsel olmayıp eşcinsellik üzerine konuşmak
neredeyse kabahat olacak…eşcinsellerin kendini tanımlama hakkı olduğu kadar
eşcinsel olmayanlarında bu yönelime bakışını açıklaması oldukça normal.insanı
anlamak evet ama şiddet içermeyen bir dil konuşmaya kalktığınızda konuşmayı
susturmak mı işte buna hayır.(çuvaldız)
Katılıyorum-çağla müstearıyla yazan yorumcu dışında-maalesef görüş belirtmek
isteyen herkes homofobik ilan edilmiş.
İkinci bir husus,Enver beyin işaret ettiği gibi,”saydırma”dan öteye geçemeyen
yorumlar sanki tek kalemden çıkmış gibi duruyor.
Bu tarz ezberci yaklaşımlar gördüğüm kadarıyla iki ana eksen üzerine kurulu.İki
argüman var sadece:
1-Karşısındakini “eşcinsel düşmanı”olarak görmek ve bu yönde suçlamak,
2-Eşcinsellerin uğradığı baskı ve ayrımcılığı bir diğeri ile kıyaslayıp yarıştırmak…Bu
yolla muhatabını adelet ve eşitlik konusunda samimiyetsizlikle itham etmek.
Bakınız,”Kürtlere gelince yaygarayı koparıyorsunuz”demiş bir katılımcı.Yani külrtlerin
ayrımcılığa uğradığını iddia etmek “yaygara koparmak”la eş anlama geliyor sayın
katılımcı tarafından.
Oysa,
Basörtüsünü escinsellikle, Kürtlügü Hristiyanlikla vb karistirmadan da(Mehmet
Yılmaz) neyin ne oldugu pekâlâ anlaşılabilir ya da buna özen gösterilebilir.
Maalesef bu anlayışı göremiyorum.
40. Yazan:özlem Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
231
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Fırat beyin alıntıladığı mesajlar beni çok üzdü. Allah yardımcısı olsun bu çocukların.
Eğer Fırat beye ulaşma imkanı varsa daha önce başka bir forumda bu konu ile
ilgilenen psikolog bir arkadaşımın mailini size kopyalamak istiyorum. bu çocuklara
ulaşmaya çalışmak onlar için riskli olabilir ama bu çocuklar belki bir şekilde terapi
almak isteyebilirler. kendilerine bu durumun normal böyle yaşa demeyecek yardımcı
olmaya çalışacak terapistler de var. Bu da bir alternatiftir. belki imkanları olursa
ulaşmak isteyebilirler. mesaji aynen kopyalıyorum.
Arkadaşlar, eşcinsellik trajik bir konu. Çoğu insan da “nedir, neden olur, doğuştan
mıdır, çift cinsiyetlilik nasıldır, biyolojik mi, öğrenme ile mi oluşur, neden insanlar
“ben kendimi bildim bileli böyleyim” derken kendimizde onları suçlama hakkı
buluyoruz” gibi konularda maalesef bilgisiz ve kararsız.
Eşcinsellik S. Aliye Kavaf’ın dediği gibi biyolojik bir rahatsızlık değildir. Hormon
bozukluğu ya da çift cinsiyet organına sahip denen insanlar, eşcinsel denen kitlenin
çook çok küçük bir oranını teşkil eder, istisna denebilir. Konuyla ve etiyolojisiyle ilgili
bilgilenmek isterseniz Kaknüs Yayınları, Joseph Nicolosi’nin “Erkek Eşcinseller İçin
Onarım Terapisi” adlı kitabını öneririm.
Benötesi Psikolojisi ve Psikiyatrisi Merkezinde çalışıyorum. Lezbiyen danışanlarım var,
merkezdeki erkek terapist arkadaşlarımın da erkek eşcinsel danışanları var ve terapi
alıyorlar.
Bu konuda terapi yapan başka merkez yok gibi, bu insanlar varoluşsal bir acı
çekiyorlar ve “ben eşcinsel hisler taşıyorum ama gay yaşam tarzını benimsemek
istemiyorum, bana yardım edin” dediklerinde gidebilecekleri bir psikolojik tedavi
adresi yok maalesef. Herhangi bir uzmana gittikleri zaman “sen busun, bunu yaşa,
toplumun homofobisini içselleştirdiğin için bu acıyı çekiyorsun, kendine hoşgörü
göstermeyi öğrendiğin zaman kendinle barışacaksın” denilip gönderiliyorlar. Aklınızda
olsun derim, bu tarz sıkıntısı ya da eğilimi olan tanıdıklarınız olabilir, ya da sizden
yardım isteyen olabilir. Bizim arkadaşlara yönlendirebilirsiniz. Ben yoğunluğumdan
dolayı yeni danışan almıyorum istisna olmadıkça. Ama özellikle erkek eşcinsellere
arkadaşlarımız yardımcı olurlar.
Muhabbetle…
Rukiye Karaköse
Psikolojik Danışman
http://www.rukiyekarakose.com
http://www.rukiyekarakose.blogspot.com
41. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Şu dernek de bu konuda faaliyet gösteriyor:
Ayrıca Jospeh Nicolosi’nin kitabını da bu sayfadaki linkten indirebilirsiniz:
http://benotesi.com/hakkinda/
42. Yazan:çağdaş Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
232
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
aslında yukarıda yazacağımı yazdım.ama bir kaç şeyi ilave ediyim. zira eşcinsel ile
transeksüeli dahi ayırt edemeyecek insanlar var ne yazık ki yorum yapanların içinde.
eşcinsel: duygusal,erotik ve cinsel olarak kendi cinsinden olana dönük olan kişidir.
erkek eşcinsellere gey, kadın eşcisellere lezbiyen denir.
biseksüel:duygusal,erotik ve cinsel olarak hem kendine cinsine hem de karşı cinse
dönük olan kadın ya da erkektir.
heteroseksüellik de eşcinsellik ve biseksüellik gibi bir cinsel yönelimdir. bunların hiç
birinin cinsiyetle uzaktan yakından alakası yoktur.
transeksüellik: kişinin kendisini içine doğduğu cinsiyete(biyolojik cinsiyet) ait
hissetmeme halidir. transeksüellik bir cinsel yönelim değil cinsiyet kimliğidir.
ne eşcinseller ne biseksüeller ne de transeksüller hasta değildir. hasta olduklarını ve
tedavi edilmeleri gerektiğini söylemek açıkça nefret söylemidir.
eşcinsellik “seçilemez” ve hiç bir surette “değiştirilemez” insani bir özelliktir, bir
varoluş biçimidir. tedavi diye eşcinsellere yüzyıllarca reva görülen iğrenç
uygulamalar(lobotomi,hormon tedavisi vb.)kabul edilemez insan hakkı ihlalleridir.
bugün “onarım terapisi” gibi yarı mistik paçavraları bilim diye önümüze sunanlar,
18,19 ve hatta 20. yy’ın başlarında eşcinselleri iğrenç metodlarla “tedavi” ile meşgul
olanların ardıllarıdır. hepsinden önemlisi bu sözde uygulamaların hiç birisinin kişinin
kendi cinsiyetinden olana dönük olma halini yok etmemiştir. sadece cinselliklerini
baskılamak, onları olmadıkları biriymiş gibi yapmaya zorlamıştır. insanları çeşitli sözde
yöntemlerle heteroseksüel olmaya zorlamak, zalimce ve gaddarcadır.
yukarıda birisi genç gey arkadaşların bir siteye ekledikleri yorumları yazmış. buradan
hareketle yorum yapanların bazıları “vah vah hasta işte bunlar” diye dertlenmiş. ben
neyin hastalık olduğunu değil ama neyin tedavi edilmesi gerektiğini söyleyeyim.
toplumda kendi egemen kimliği dışındaki cinsel kimlikleri(lgbt) dışlayan, zorbalık
yapan, hakaret eden, dalga geçen, taciz eden, evinden atan,işinden atan,toplumdan
izole yaşamaya zorlayan, insanın olmanın gerektirdiği asgari saygıyı hiçbir zaman
göstermeyen patoloji tedavi edilmelidir. zaten bu ayrımcılık pratikleri olmazsa
gencecik gey ve lezbiyen çocuklar bizi “tedavi” edin diye hipokrat yeminini çiğneyen
doktorlara gitmeyecekler. kendilerini kolayca kabul edebilecekler.
bir de sitenin yönetimine yayınladıkları aşağılayıcı anketle ilgili sorum olacak:
hangisi daha kötüdür?
233
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
a)demokrat donunda otoriter olmak
b)liberal görünümlü homofobik olmak
c)hepsi
(ifade özgürlüğünün gereği olarak sorumun aynen yayınlanmasın rica ediyorum.)
43. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
ne eşcinseller ne biseksüeller ne de transeksüller hasta değildir. hasta olduklarını ve
tedavi edilmeleri gerektiğini söylemek açıkça nefret söylemidir.
Sana “hasta mısın be kardeşim?” demiyorum ki nefret söylemi olsun… Fizyolojik bir
durum söz konusu değilse, kişi de kendi durumundan memnun değilse siz neden bu
insanların tedavi olmak istemelerine karşı çıkıyorsunuz?
Bende de kronik baş ağrısı var. Hangi doktora gittiysem tedavisi yok bunun
çekeceksin diyor. Ben hala zorluyorum. Tomografiden akapunkture her şeyi denedim.
Kocakarı ilacı da bulsam deniyorum, bir umut. Bu kadar tepkili olmayın…
44. Yazan:çağdaş Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
ekrem bey,
iyi niyetli olduğunuzu anlıyorum fakat anlaşamadığımız noktalar mevcut.eşcinsellik
kesinlikle fizyolojik bozukluk değildir.fizyolojik olarak bir heteroseksüel erkekten
herhangi bir farkım yok. farkım sadece cinsel yönelimim bu kadar.cinsel yönelim
hastalık olmadığı için tedavi edilemez. eşcinseller hastadır demek sosyal bir
damgalamadır.(stigma) bu sebeple nefret söylemine girer. dahası şu ana kadar ben
“tedavi oldum” ve artık karşı cinsten hoşlanıyorum diyen insanlar yok. söyledikleri
ben hemcinsime olan ilgimi baskılıyorum. “tedavi” kavramını dolaşıma sokmak
herşeyden önce kendisini kabul etmekten zorlanan insana ümit verir. ama gerçekte
asla hemcinsine olan duygularını yok edemezsiniz. bu yüzden “tedavi” adı altında
uygulanan yöntemler psikolojisinde onarılamaz yaralara sebep olur. ve tabi ki tedavi
kavramının varolduğu söylerek de şunu söylemiş olursunuz topluma:”bakın
eşcinselliği tedavisi var ama bu sapıklar tedavi olmayı kabul etmiyorlar”.bu dolaylı
olarak bir topluluğu hedef göstermektir.
45. Yazan:eg Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
bundan böyle neyin nefret söylemi olduğunu, neyin olmadığını demek ki
“çağdaş”lardan öğreneceğiz. onlar başkalarına “baskı yapıyorsunuz” derken ne kadar
baskıcı oldukları ortaya çıkmıyor sanıyorlar herhalde. ama biraz kazıdıkça otoriterliğin
de, faşizmin de kimde gizli olduğu daha bir ortaya çıkıyor sanki!
234
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bir de sorunu olduğunu düşünen insanlara iyi niyetle yaklaşan kimi psikiyatristlere
“yarı mistik paçavraları bilim diye yutturanlar” diyerek hakaret etmek nefrete
girmiyor herhalde! demek ki bu insanların yaptığı yarı-mistik paçavra değil de “bilim”
olsa sorun ortadan kalkacak! bir ara eşcinsellik hakkında yazı yazan bir müslüman
yazar, kendisine baskı yapan, emailler veya değişik forumlarda küfür eden kimi
insanlara “eşcinsel magandalar” demişti. sanırım heteroseksüel magandalar kadar
eşcinsel magandalar da oldukça yoğun şekilde varlar. ve bunların en temel özelliği
önüne gelene otoriter, faşist derken, kendi otoriterliklerini, faşizan eğilimlerini fark
edememek olsa gerek!
46. Yazan:çağdaş Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
“bundan böyle neyin nefret söylemi olduğunu, neyin olmadığını demek ki
“çağdaş”lardan öğreneceğiz.”
işte kibirin bir insanı nelere götürebileceğinin klasik bir örneği. benim adım ile dalga
geçerek “kemalist” olduğumu vurgulamaya kalkışacak kadar “ad hominem”e
başvurmak. daha sonra bana “eşcisel maganda” diyecek kadar şirazeden çıkmak.
evet nefret söylemine maruz kalan bütün gruplar egemen kimlik sahiplerine nefret
söyleminin ne olduğunu tekrar tekrar hatırlatacak. ama bir eşcinselin siz “yüce
heteroseksüellere” nefret söyleminin ne olduğunu anlatamayacağını söylüyorsanız bu
üstten bakışınız ve kibriniz ile ancak totaliter olabilirsin.
47. Yazan:denis Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
öfkeniz okurken gözü yoruyor canlar..
eg özellikle sizin ki..
48. Yazan:eg Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
“çağdaş”lara kibirlerini gösteriyoruz aynada; rahatsız olduğunuz benim değil kendi
kibriniz olmalı efendim…
nefret söylemine gelince, şükür ki bunun ne olduğunu ister heteroseksüel ister
homoseksüel olsun liberallerden öğrenmeyecek kadar birikime ve demokrasi üzerine
düşünceye sahibiz.
49. Yazan:özlem Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Ben hiç öfkelenmeden yazıyorum. niye öfkeleneyim ki. Az önce bu konuda terapi
almış bir eşcinselin paylaşımlarını okudum. Sizinle paylaşamam. Ama terapiden
öncesinde son derece agresif ve mutsuz huzursuz olduğunu yazarken terapi ile adım
adım ümidini, huzur halini ve sonuçta evet cinsel yöneliminde de değişme olduğunu
235
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
yazmış. Artık eşcinselliği eskisi kadar düşünmediğini kafasında erotize etmediğini bu
hislerinden büyük oranda kurtulduğunu vs. anlatıyor. İnsanların bir ümidi bu tür bir
imkanı varken bunun konuşulmasını niye engelliyor nefret söylemi adı altında
yasaklıyorsunuz ki?
Bugün 16 yaşında bir çocuk ben bu dünyaya layık değilim diyerek intihar etmiş.
Yukarıdaki mailler geldi aklıma. Bu çocuklardan biri da allah muhafaza dediğini
yapsa… Belki terapi alsalar umutları olacak. benim okuduğum kişi 15 yıl bunu içinde
saklamış. Hiçbir zaman eşcinsellik düşüncesiyle barışyamamış, hiçbir zaman mutlu
olamamış, bir şekilde çoğunluğun heteroseksüel olduğu bir toplumda tüm toplum bir
beyin yıkama mekanizmasından geçemeyeceğine göre bu çatışma hali her zaman
varolacak. Ve insanlar sizin sanınızın aksine bunu normal kabul edip mutlu mesut
yaşayamayacaklar. bu hiçbir zaman olmamış ve olmayacak. Burada insanlar ya manen
bir bedel ödeyip böyle yaşamaya devam edecek bunu kabul edecek ya da bir umut
çıkış yolu arayacaklar. ve bazı insanlar bu umut var, terapiler sonuç veriyor diyor. bu
sese kulak kapatmak en azından bu umudu arayanların bu sese ulaşmasını nefret
söylemi adı altında engellemeye çalışmak büyük bir sorumluluk. Siz buna
inanmayabilirsiniz, istemeyebilirsiniz ama bir başkasının duyma hakkı var. buradaki
hastalık terimi ayrıca bir akıl hastalığı ya da bedensel rahatsızlığa işaret etmez.
Aşağılama manasında değildir. Hastalık demeyelim rehabilitasyonun kişinin isteğine
göre sonuç verebileceği bir durum diyelim.
Bence o yukarıda içini döken çocukların sizin sesinizi duymaya hakkı olduğu kadar bu
sesi duymaya da hakları var Çağdaş.
50. Yazan:yağmur deniz Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
@yorumcular,
tahrikler kalbi yoruyor, X özellikle sizinkisi!
Geçen gün ben de emanet olan notlardan fotokopi çektirmeye gittim,notlar benim
değil,dedim ya emanet,fotokopiyi çekecek adamın ellerine bir
baktım,simsiyah,yıkamasını rica ettim,bakın gelişmeye:
yağmur:rica etsem ellerinizi temizler misiniz?Metinler benim değil
emanet.Kirlenmesin.
fotokopici:uff,puff…
derken,
fotokopici:kağıtlar makineye sıkıştı(pis pis güler)
yağmur:eyvah,emanetti,eyvah…
236
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
fotokopici:ay hanımefendi ne oluyorsunuz,bunlar notsa mutlaka bir orjinali
vardır,aaa.
yağmur:beyefendi yok,orjinali yok ve bana emanetler.
fotokopici:hanımefendi ne kadar asabisiniz,agresifsiniz,derdiniz ne?
yağmur:beyefendi,agresif değil,şeker gibi biriyim,derdim sizin gibi bir ‘geniş’e
rastlamış olmak!
İşte durum budur.Biri okur,düşünür,yazar.Çünkü içinde orjinali olmayan bir emanet
saklar.Bunu yaparken yukarıda okuduğum ‘zor bir yaşamı olan eşcinsellere anlayışla
bakar’.Aynı zamanda emnaetine zarar gelsin istemez.Kimseyi asmaz,kesmez,zarar
vermez.Hem kendini hem de bu zor durumu yaşayan insanları korumaya çalışır.Sonra
biri çıkar onun bu durumunu anlamaz,söylemedikleriyle itham eder,oysa yazı
yukarıda duruyordur ama yine anlamaz.En son bomba patlar;öfkelisiniz efendim.
Öfkeliye bakarken,öfkelendireni görmek gerek derim.
not:@denis’i de anlarım elbet.
51. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Şimdi uzun bir mesaj yazacağım :) İçten ve candan bir mesaj olacak. Kemerlerinizi
bağlayın :) Sonuna kadar okursanız da sevinirim.
Sizler eşcinsel değilsiniz ve eşcinsellerin yaşadıklarını, hislerini, neden böyle olduğunu
benim kadar iyi bilemezsiniz.
Türkiye’deki bir sürü insanın sandığı “Bir adam çıkar kızlardan sıkılır, canı cinsel bir
değişiklik ister, gider erkeklerle yatmaya başlar. İşte gay budur”
İnsanlar neden eşcinsel olur? Bu sorununun cevabı tabi ki tartışmaya açık. Bilim
adamları da kesin cevap veremiyor. Dünyadaki bilimsel organizasyonlarının büyük bir
bölümüne göre cinsel yönelim “biyolojik (genetik+hormonal) nedenlerle beraber
küçükken yaşanan (ve ne olduğu bilinmeyen) olayların etkileşimi sonucu” oluşuyor.
Dindar olan psikologlara göre ise “küçükken yaşanan ailevi sorunlardan ya da başka
nedenlerden kaynaklanıyor”.
Sebep ne olursa olsun uzlaşılan tek bir konu şu: Kişiler cinsel yönelimlerini ergenliğin
hemen başında daha önce cinsel tecrübe yaşamamışken anlıyor.
237
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Kendinize bir bakın. Kızlara ilgi duyduğunuzu ne zaman anladınız? Belki 12, belki 13,
belki 14 yaşında filan değil mi? Yavaş yavaş ortaya çıktı. Siz kendiniz tercih etmediniz
kimlere ilgi duyduğunuzu.
Şu an mesela canınız istese bir erkekten hoşlanamazsınız. Hatta hoşlanmadığınız bir
kızdan canınız istese yine hoşlanamazsınız. Güzel bir kızdan hoşlanırsanız
hoşlanmanıza engel olamazsınız.
Eşcinseller için de tamamen aynısı geçerli. Eşcinseller de aynı yaşta, ergenliğin hemen
başında cinsel hislerini anlıyor. Onlar da hemcinslerinden hoşlanmayı kendileri tercih
etmiyor.
Hepimiz aynı kültürden geliyoruz, hepimiz aynı eğitimi aldık, aynı dini değerleri aldık.
Sizlere eşcinsel olmanın nasıl günah, ayıp, ahlaksızlık olduğu öğretildiyse, bize de
tamamen aynısı öğretildi. Yani hepimiz aynıyız.
Ayrım şurada başlıyor: Sizler ergenliğin başında karşı cinse ilgi duyduğunuzu
anlıyorsunuz. Bunda bir mantıksızlık, anormallik görmüyorsunuz, zaten olması
gereken o, öyle değil mi?
Diğer yandan eşcinsel olanlar ise aynı yaşta hemcinslerine ilgi duyduklarını anlıyorlar.
İpler burada kopuyor.
Türkiye için konuşuyorum, en eğitimli %10′lik kesimin çocukları hariç, eşcinsel
olduğunu anlayan bir çocuğun yaşadıkları benim size gösterdiğim itiraflarla tamamen
aynı. Bir eşcinsel gencin hikayesini öğrenmek için Mustafa Aslan’ın üssteki
yorumunda çocuğun yazdığını okuyun ve anlarsınız.
Sorunlar iki türlü: 1) İç kaynaklı 2) Dış kaynaklı
İç kaynaklı sorunlar derken şunu anlatmak istiyorum: Sizlere öğretilen ve sizleri
eşcinsellere düşman eden (sizin şahsınız adına konuşmuyorum, genel olarak),
eşcinselliği ayıp, çirkin, günah, ahlaksız bulmanızı sağlayan değerleri aynen eşcinsel
çocuk da aldığı için bu sefer çocuk kendi duygularından utanıyor, kendisinden nefret
ediyor, kendi hislerini inkar ediyor, kendi hislerinden nefret ediyor. Kendi hisleriyle
savaşa giriyor. O yüzden kendilerini hasta olarak kabul ediyorlar.
Bu savaş senelerce süren bir savaş. Sonunda 20′li yaşlarda kişinin hislerini
kabullenmesiyle son buluyor.
Diyelim size bir müfreze koruma verseler ve kimsenin size zarar veremeyeceğinden
emin olsanız İstanbul sokaklarında çırılçıplak dolaşabilir misin? Hayır dolaşamazsınız
çünkü “utanırsınız”. Bunun size utanılacak bir şey olduğu öğretildi.
238
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinseller de aynı eğitimi aldıkları için bu durumdan utanırlar. Kimseye
söylemeyezler. Kendi halleriyle barışsalar bile yine de söyleyemezler. Tabi herkes için
farklı, ailesine, arkadaşlarına söyleyenler vardır.
İşte sizler eşcinselliğin normalleşmesine karşı çıktıkca, eşcinselliği ahlaksızlık, günah,
ayıp gördükçe bu insanlar bunları yaşamaya devam edecek! O yüzden diyorlar sizlere
homofob diye!
2. ise “dış kaynaklı” sorunlar. Bunlar ise okulda arkadaşlarının sürekli eşcinsellerle
dalga geçmesi, eşcinselleri aşağılayan argo kelimeleri kullanmaları, eşcinsellerin genel
olarak toplumda dalga geçme ve aşağılama aracı olması, üstüne üstlük eşcinsellerden
nefret edilmesi. Kişinin sürekli bunları duyması.
Hakaret? Eşcinsele “özel” bir hakaret bilmiyorum! Ben eşcinselim diyene eşcinsel
demek hakaret mi kabul ediliyor?
Bir eşcinselin “eşcinsellikten” hüküm giyip hapse atılarak cezalandırıldığını
duymadım-okumadım.Siz?
Önceden sahip oldukları eşcinsel olduktan sonra ellerinden “geri alınan” haklar neler?
Eşcinseller eşitlik ilkesinin dışında tutulurlar diye herhangi bir kanun maddesi mi var?
Örgütlenebiliyorlar, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabiliyorlar?
Özellikle “Eşcinseller” vurgulaması yapılmış tüm bu hakları onlara yasaklayan bir
kanun maddesi mi var?
Burada çuvaldız’ın birkaç sözüne değineceğim. Açıkçası yazdıklarını tamamen kötü
niyetli buluyorum. Eşcinsellere yönelik bir sürü özel hakaret sayabilirim. Bunu nasıl
söylersiniz?
Eşcinsel olduğu için ailesi tarafından baskı, şiddet gören bir sürü insan var. Eşcinsel
olduğu için okullarda veya çevresinde dalga geçilen, aşağılanan, dışlanan bir sürü
insan var.
Eşcinsel olduğu için işinden atılan, hatta okuldan atılan (lise) bir sürü insan var. Neden
5 arkadaş sevgililerinden bahsederken (ben onla çıktım, benim eski sevgilim şu, ben
şu kızdan hışlanıyorum) derken içlerinde eşcşnsel olan susmak veya yalan uydurmak
zorunda kalıyor? Neden karşıcinsel gençler okulda, mahallede bile sevgili bulabilirken
eşcinseller internet sitelerine mahküm? Neden benim arkadaşım
Facebook’da sevgilisini ilişki kısmına yazarken ben yazamıyorum (bulsam diyorum)?
Arkadaşlarımla otururken birbirlerini eşcinselliği kullanarak aşağılamadıkları tek bir
sohbet yok.
Bir karşıcinselin rahatça hislerini ifade edebilmesi, rahatça sevgilisiyle el ele
dolaşabilmesi, arkadaşlarına ve ailesine bahsedebilmesi ama bir eşcinselin tüm cinsel
ve duygusal hislerini bastırmak, saklamak zorunda kalması sizce bir haksızlık değil mi?
239
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bütün bunların üstüne bir de “nefret edilmek”. Bütün bu acıları yaşarken sizin
yaşadıklarınızdan habersiz insanların gelip sizden “nefret etmesi”.
Bu kadar samimiyetsiz olmayın. Bütün bunları görmezden gelip nasıl
yazabiliyorsunuz? Bu kadar mı kin dolusunuz? Ayrıca kimse “sonradan eşcinsel
olmaz”.
Demek istediğim eşcinsel dediğimiz insanlar sizden daha ahlaksız, daha az dindar veya
daha umursamaz oldukları için eşcinsel olmuyorlar. Eşcinsel oluyorlar çünkü genleri,
hormonları ve ergenliğe kadar yaşadıkları onları eşcinsel yapıyor.
Aklınız kesiyor mu bir insan gitsin de eşcinsel olsun kendi isteğiyle?
Olaya bir de sadece dini ve ahlaki açıdan bakmayın. Dindar bir insan için eşcinsel
hislere sahip olmak kötüdür. Ama hepsinden kötüsü “erkeklik” olayı.
Yeni ergen erkek çocuklara bakın? Hepsinin işi gücü nasıl erkek olduğunu ispatlamaya
çalışmak, her laflarında “erkekliği öven bir küfür”, bütün dünyaları erkeklik ve cinsellik
üstüne kurulu.
Dışarıdaki 1000 Türk erkeğine sorsanız en kötü şey nedir diye herhalde 999′u
“eşcinsel olmak” der. Yanılıyor muyum?
Böyle bir kültürde, böyle bir toplumda, böyle bir eğitimi alıyorsunuz ve 14 yaşında
geldiğinizde bir bakıyorsunuz ki “eşcinselsiniz”. Yani o herkesin aşağıladığı, dalga
geçtiği kişi sizsiniz. Ne annenize, ne babanıza söyleyemiyorsunuz ve hislerinizle tek
başına savaşıyorsunuz.
Bu toplumda hiç kimse, ama hiç kimse eşcinseller kadar aşağılanmıyor, dışlanmıyor
veya hakları gasp edilmiyor. Her gün 30 kez birilerinin sizi aşağıladığını düşünün?
Maçlarda bile.
Ekram Senai’nin dediği gibi aslında eşcinsel düşmanlığını ana nedeni dini sebepler
değil maço bir topluma sahip olmamız. Ama “dindar kesim” de eşcinsellik konusunda
toplumun eğitilmesine engel oluyor. şimdi geleceğim o konuya.
İsteyen dindarların demokratik zeminde kalmak ve bilimsel verilere aykırı olmamak
şartıyla eşcinsellik aleyhinde propaganda yapabilmesini de gayet normal bulurum.
mesela eşcinsellikle ilgili aynı minvalde bir eleştiriyi fikir özgürlüğü değil faşizm
kategorisine indirgiyor.
Bakın kimsenin eşcinselliği eleştirme veya aleyhine propaganda yapma hakkı yok! Bu
demokratik bir hak değil. Bu ancak faşistliktir.
240
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Neden Avrupa’da eşcinsellik eleştirilince faşizm kategorisine indirgeniyor?
Düşündünüz mü? Çünkü eşcinsellik bir ideoloji değil, bir görüş değil, bir tercih değil.
İnsanın olduğu şey. İnsanların kendilerinin tercih etmediği ve sonradan
değiştirelemeyen bir şey. Ateizmi eleştirebilirsin, sosyalizmi eleştirebilirsin,
kapitalizmi eleştirebilirsin. Ama zenciliği eleştiremezsin, eşcinselliği eleştiremezsin.
Kimsenin böyle bir “hakkı” yok. Hele demokratik hakkı hiç yok.
Siz bunu anlamıyorsunuz. Siz eşcinselliği tercih edilen bir şey sanıyorsunuz. Oysa
böyle değil. o yüzden eşcinselleri eleştirince faşist deniyor size ki bu faşistlik.
Ben eşcinsel olduğumu anladıktan sonra kaç yıl “değişmek” için sahtekar doktorlara
gittim. Değişebildim mi? Hayır. Hala eşcinselim. Sen şimdi gelip bana ne hakla eşcinsel
olma, bu yanlıştır, bu günahtır, bu ahlaksızlıktır diyebilirsin ki? Sen istediğin kadar.
Ben yine aynı kalacağım. Olan bana olacak. Bana göre sen bu durumda direk faşistsin.
Zenci birine gelip zenciliğe son ver demek gibi bir şey bu. Ve benim gibi bir sürü için
de bu geçerli.
Ancak “Ekrem Senai’nin” dediği gibi Müslüman eşcinsellere “cinsel ilişkiye girmeyin,
Allah sizi imtihan ediyor, cinsel ilişkiye girmeniz günahtır” diyebilirsiniz tabi ki. Ama
bir insana “sen neden eşcinsel oldun?” demeniz direk faşizmdir. Eşcinsel olmak
derken o hislere sahip olmaktan bahsediyorum; cinsel ilişkiye girmiş olmasından
değil.
İnsanların eşcinsel olmasına karşı olamazsınız (yağmura karşı olmak veya zenciliğe
karşı olmak gibi), belki “cinsel ilişkiye” girmelerine karşı olabilirsiniz ama o zaman da
sorarlar bu insanlar ömür boyu ilişkiye girmesin mi? Ya da sana ne milletin yatak
odasından?
Eşcinsellik yayılacak filan diyorsunuz. Bu da tamamen gerçek dışı bir şey. İnsanlar
cinsel yönelimlerini ergenliğin başında anlar. Yani kime ilgi duyuyorsan ömrün
boyunca öyle devam eder. Sonra canın istedi diye eşcinsel veya karşıcinsel olamazsın.
Sizinkisi tamamen yersiz bir korku. Eskiden zenci ve beyazların evlenmesi yasaktı ve
bu evlilikler yasallaşmak üzereyken bütün ABD’li ırkçılar bunun beyaz ırkı yok
edeceğini söylüyordu. TRT Şeş kurulurken, ülke bölünecek deniyordu.
Siz ideolojiniz doğrultusunda eşcinsellik yayılacak olayını bahane ediyorsunuz ve
bizlerin haklarına saldırıyorsunuz. Bilimsel gerçekleri inkar ediyor, kendi ideolojiniz
doğrultusunda bilim uyduruyorsunuz.
Eşcinselliğin tercih olduğunu veya eşcinsellerin değişebileceğini, hastalık olduğunu
iddia ediyorsunuz. Ama diyorsunuz ben eşcinsellere düşman değilim, eşcinsellerin
ayrıma uğramasına karşıyım. şiddete uğramasına karşıyım. Fakat eşcinselliği yayacak
şeylere de karşıyım?
241
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Sizler toplumun eğitilmesine engel oluyorsunuz ve bunun için de eşcinselliğin
yayılacağını bahane ediyorsunuz. Okulumda herkes eşcinsellerle dalga geçerken beni
ayrımdan koruyan yasalar olsa kaç yazar?
Arkadaşlarım benimle konuşmak istemiyorsa, dışlıyorsa yasalar olsa kaç yazar? Ben
işyerinde yasalar zoruyla dururken insanların nefret dolu bakışlarını görünce yasalar
olsa kaç yazar?
Yapılması gereken toplumun eşcinsellik konusunda eğitilmesidir. Topluma
eşcinselliğin “tercih” olmadığını, eşcinselliğin bilimsel sebepleri, eşcinsellerin
yaşadıkları sıkıntılar, onların kötü insanlar olmadığı,insanlara kötü davranmanın,
ayrımcılık yapmanın yanlış olduğu anlatılmalıdır.
Var mısınız okullarda öğrencilere böyle bir eğitim verilsin ki eşcinsellere düşman
olmalısınlar?
Var mısınız medyada gerekirse dizilerde veya filmlerde eşcinsellerin yaşadıkları
anlatılsın?
Eğer bunlara hayır diyorsunuz eşcinsellere karşı ayrımcılığa karşıyım demeniz hiçbir
değer ifade etmiyor ve sadece formalite icabı söylenmiş sözler olarak kalıyor.
Demokrasiden, özgürlükten ve insan haklarından bahseden birinin tutup eşcinselliğe
karşıyım demesi onun ancak samimiyetisizliğini ve faşistliğini gözler önüne serer.
Mesela köşesinde sürekli olarak Kürtlerin
ve başörtülü kızların özgürlüğü için yazılar yazan, yani demokratcılık oynayan, ama
söz konusu eşcinseller olunca sırf ideolojisi gereği tutup bu meşru değildir diyen, o
insanların özgürlüklerine karşı çıkan
ve üstelik bir de psikiyatrist kimliğine güvenerek TV’lerde eşcinsellik hakkında saçma
sapan çarpıtılmış bilgiler veren şahıs ikiyüzlü değilse namussuzdur.
Söylediğim gibi insanların elinde olmayan bir şeye karşı çıkmanız demokratik hakkınız
filan değil. Bunu yapınca da neden insanların size faşist dediğine şaşırmayın. Kürtçe
konuşulmasına karşı çıkanlara veya başörtüsüne karşı çıkanlara faşist diyorsunuz ama
siz de ideolojiniz doğrultusunda eşcinselliğe karşı çıkıyorsunuz. Bu işte normal
olmayan. Kaldı ki tekrar ve tekrar dediğim gibi siz insanların elinde olmayan bir şeye
karşı çıkıyorsunuz.
Neden ayrımcılıkları ayıralım ki? Bir Kürt’e veya zenciye yapılan ayrımcılıkla eşcinsele
yapılan ayrımcılığın ne farkı var? Bir insan zencilere ayrımcılığa karşıysa ama eşcinsele
ayrımcılık yapıyorsa, ya da tersiyse ikiyüzlü değildir de nedir? Başörtüsüne asla karşı
değilim. İsteyen herkesin başörtüsü takmak doğal hakkıdır ve bu insanların
başörtüsüne karşı çıkmak kimsenin haddine değildir. Ama başörtüsü takmak bir
tercihtir. Bugün başörtüsü düşmanı olan biri yarın başörtüsü takabilir. Veya bugün
242
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
başörtüsü takan biri yarın çıkarabilir. Oysa eşcinsellik veya kişinin ırkı tamamen kişinin
insiyatifi dışındadır.
Dediğim gibi başkaları kendi ideolojisine ters bir şey yapınca faşist diyorsunuz ama siz
eşcinsellere yapınca düşünceye saygı istiyorsunuz.Böyle bir şey olamaz. Kibarca da
olsa kimsenin böyle şeyler yüzünden insanlar aleyhine söz söyleme hakkı yoktur. Bir
lafın şiddet içermemesi önemli değil. Zamanında zencilere düşmanlık edenler de
şiddet içermeyen cümleler kuruyordu. Mesela siz eşcinselliği oldukça kibarca
eleştirebilirsiniz. Ama bu toplumu yanlış yönlendirip toplum içindeki eşcinsel
düşmanlığını ve onlara karşı düşmanlığı yaygınlaştırır.
Dediğim gibi bir insanı ırkı yüzünden eleştirmek ve cinsel yönelimi yüzünden
eleştirmek tamamen aynı şeylerdir. Aynı kapıya çıkar. Eşcinsellere karşıtlık yapanların,
ırkçıları eleştirme hakkı olamaz. Sonuçta zamanında ırkçılar da İncil’den referanslar
gösteriyorlardı.
konuk adlı yorumcuya söyleyeceğim şu: Ben insan haklarını savunuyorum diyen bir
örgüt eşcinsellere düşmanlık edemez. Bu samimiyetsizliktir. İnsan haklarını sen kendi
kafandan veya ideolojine göre uyarlayamazsın. Eşcinsellikle ilgili bilimsel bulguları
çarpıtman da sana bu hakkı vermez. Eşcinsellerin hakkını savunmak yerine tutup da
onların haklarını savunanlara karşı çıkmak faşizmdir. Nasıl bir insan hakları derneği
Kürtlere düşmanlık yapamazsa, Kürtçe konuşmaya düşmanlık yapamazsa eşcinsellere
de yapamaz. Yapan ancak ikiyüzlü ve samimiyetsizdir. Kimsenin eşcinselliğe karşı
olma hakkı yok.
Hormon bozukluğu ya da çift cinsiyet organına sahip denen insanlar, eşcinsel denen
kitlenin çook çok küçük bir oranını teşkil eder, istisna denebilir.
Bir şeyin doğuştan gelmesi için illa gözle görülür olması gerekmez. Yani illa çift
cinsiyetli olması gerekmez. Hormonlar da, genler de insanların cinsel yönelimini
belirleyebilir. yani doğuştan sebepler de insanların hislerini belirleyebilir. Kavram
kargaşası yapmayalım.
bu çocuklara ulaşmaya çalışmak onlar için riskli olabilir ama bu çocuklar belki bir
şekilde terapi almak isteyebilirler. kendilerine bu durumun normal böyle yaşa
demeyecek yardımcı olmaya çalışacak
terapistler de var. Bu da bir alternatiftir. belki imkanları olursa ulaşmak isteyebilirler.
mesaji aynen kopyalıyorum.
Şu dernek de bu konuda faaliyet gösteriyor:
Ayrıca Jospeh Nicolosi’nin kitabını da bu sayfadaki linkten indirebilirsiniz:
http://benotesi.com/hakkinda/
243
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinselleri tedavi edebildiğini iddia eden bütün psikolog ve psikiyatristler
sahtekardır. Hepsinin amacı para tuzağı ve başka bir şey değil. Ben eşcinselleri
değiştiririm diyince bir sürü eşcinsel insan onlara akın ediyor. Ve bir sürü para
kazanıyorlar.
Joseph Nicolosi dediğiniz adam sahtekarın tekidir. ABD’de defalarca rezil edilmiş ve
tüm psikolojik kurumlardan atılmıştır. Eşcinselleri değiştirdiğine dair hiçbir delil
sunamıyor. Değiştirebildim dediği tek bir eşcinsel bile yok. Oysa tam tersine forumlar
bu adama gidip de başarısız olan insanların hikayeleriyle dolu. Oysa dünyadaki bütün
belli başlı psikolojik kurumlar bu değişme terapilerinin işe yaramadığını ve kişiye çok
zararlı olduğunu söylüyor.
İnsanları hasta ilan ediyor, sonra çaresiz ve umutsuz insanları değiştireceğim diye
umutlandırıyor. Senelerce o insanları saçma sapan tedavi seanslarına sokuyor.
Değişen hiçbir şey yok.
Nicolosi’nin kurduğu kurumda son yıllarda büyük bölünmeler oldu. Sebebi de
kurumdaki yöneticilerin yaptığı açıklamalar:
- Bir tanesi “Transseksüel erkek bir öğrenincinin okula karşı cinsin kıyafetleriyle
gelemsinde sakınca yok. Ama diğer öğrencilere ona kötü davranmamaları veya dalga
geçmemeleri için eğitilmesine kesinlikle karşıyım. Kötü davranılsın ki yaptığının yanlış
olduğunu anlasın.” dedi.
- Bir diğeri “Eşcinsellerin değişmesini istiyoruz. Zenciler 250 sene önce zorla
Amerika’ya getirildiler. Bugün Amerika’daki zenciler mi daha iyi yaşıyor yoksa
Afrika’dakiler mi?” dedi.
İşte böyle bir adam, böyle bir dernek. Her şeyin sonunda eşcinselleri değişterebiliriz
diyen hemen hemen herkes, bütün psikologların hepsi dinci çevrelerden çıkıyor.
Benötesi ve onun sahibi Mustafa Merter de aynı şekilde. Mustafa Merter’in
eşcinsellere karşı düşmanlığı röportajlarındaki üslubundan bile belli.
Söylediğim gibi ben 3 sene değişmek için savaştım. Ama değişemedim. Eşcinselleri
değiştirebildiğini iddia eden bir sürü doktorlar var. Söylenenin aksine Türkiye’deki
doktorların çoğunluğu eşcinselleri değiştirebileceğini iddia ediyor. Bu tür doktorlara
giden ve başarsız olan bir sürü tanıdığım var.
Çoğunun da psikolojisi bozuluyor, çoğu da kendisini suçlu hissediyor, yapılan seanslar
da insanlık dışı.
Bir kesim sırf kendi ideolojisine ve dinine ters diye tutup insanlara değiştirebileceğini
iddia ediyor ve bir sürü insanın hayatını mahvediyor. Bilim ideolojik olarak çarpıtılıyor.
244
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Oysa ki ve ne yazık ki eşcinsel ilişki bir hastalık olarak kabul edilmediği için elbette
“teadvisi” de yok denilmekte! Biri bunu tedavi ettirmek için uzamana başvurduğunda
alacağı cevap fix;bu hastalık değil kabullen.Çocuğunu elinden tutup götürdükleri
doktorun çouğu dışarı çıkarıp ebeveynleri “homofobi” tedavisine tabi tutması
gibi.Zulum! “Ben psikolojik kör değilim bu fiziksel körlük, tedavi olmak istiyorum” diye
feryad eden Murat Kefeli’ye ısrarla psikoterapi uygulamaktan çok da farklı değil. Bu
bir zulum değilse nedir peki!”
Neden eşcinsel ilişki? Eşcinsel olmak hastalık kabul edilmiyor. Zulüm diyorsun?
Türkiye’de bir sürü psikolog eşcinselleri tedavi edebileceğini söylüyor. Söylediğim gibi
senelerce o insanlara saçma sapan tedaviler uyguluyorlar. İnsanların hayatlarını
mahvediyorlar. Değişen oluyor mu? Hayır olmuyor. Aileler çocuklarını şiddet veya
baskı yoluyla tedaviye zorluyor (çünkü olacağına sanıyorlar). Bu zulüm değil mi? Çok
sinsice savunuyorsun görüşlerini. Hep tek taraflı bakıyorsun olaya. Kaldı ki bir
şeyindeğişmesi için hastalık olması da gerekmez. Kellik de hastalık değil ama
değiştiriliyor. Burnunun biraz düzgünsüz olması da hastalık değil ama düzeliyor.
Eşcinsellik hastalık olmadığı için değil, şu anki tıbbi teknolojiyle eşcinsel bir bireyi karşı
cinsel yapılamadığı için “değişim talepleri” reddediliyor. Ayrıca o verdiğin dpsikiyatri
sitesi de 100 sene öncenin Freud fikirlerini anlatan komik bir site.
Şimdi diğer arkadaşlara teker teker cevap vermek istiyorum:
Eş-cinsellik deyince insanın aklına cinsellik gelmesi çok mu acayip bir şey?
Evet ilginç bir şey. Biri size karşıcinselim dediği zaman aklınıza direk cinsel ilişki geliyor
mu? Neden iki insanın birbirini sevmesi gelmiyor da direk cinsel ilişki geliyor? Oysa
eşcinsellik sadece cinsel ilişki değil. İnsanın tüm hisleri ve duyguları.
Ferhat’la Şirin’in hikayesini biliyorum; Leyla ile Mecnun’un da… Hiç Zekai ile Murat
hikayesi okumadım. Birbirine aşık iki eşcinsele de hiç tesadüf etmedim. Bunun
örneklerini görmüş olsaydım belki farklı düşünebilirdim. ”
Ekrem Bey, bu söylediğiniz eşcinselleri tanımadığınızı gösteriyor. Bir kadının erkeklere
aşık olmasını ve cinsel/duygusal ilgi duymasını sağlayan “cinsel yönelimidir”. Bir
erkeğin de aynı şekilde. Bir eşcinselin cinsel yönelimi ise onun hemcinslerine ilgi
duymasını sağlar. Karşıcinsel bir insan neler hissediyorsa eşcinsel için de aynısı
geçerlidir. Nasıl karşıcinsel bir insan aşık oluyorsa, eşcinsel de olur. Cinsellik sadece
kişinin bedeni değildir. Yani tek parça değildir.Aslında 4 parçadan oluşur. Biyolojik
cinsiyet, cinsel kimlik (kişinin kendisini hangi cinsiyete ait hissettiği) ve cinsel yönelim
(kişinin kimlere ilgi duyduğu). Bir insanın erkek bedenine sahip olması illa ki
karşıcinsel yönelime sahip olacağı anlamına gelmez.
245
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Internetteki eşcinsel forumlarına baksanız insanların nasıl çaresiz aşklar yaşadığını
görürsünüz. Avrupa ve Amerika’da 80-90 yaşında eşcinsel çiftler var. Antinous ve
Hadrian’ı, İskender ve Hephaistion’u, Apollo ve Hyacinthus’u bilirsiniz herhalde.
Nasıl karşıcinseller aşık oluyorsa, eşcinseller de aynı şekilde aşık olur.
Benim sözüm böyle bir çaba içine girmeyenlere ve tekrar belirteyim müslüman
olanlara. Ve yine tekrar belirteyim, eşcinsel bir müslümanın bu durumu bir imtihan
olarak bilmesini ve kendini livata işlemekten muhafaza etmesi gerektiğini
söylüyorum. Müslüman değilsen zaten ne istiyorsan yapabilirsin.
Ekrem Bey, bu yaklaşmızın oldukça makul bir yaklaşım. Ve dindar eşcinseller için de
iyi bir çözüm. Durumlarını anormal, şeytani, ahlaksız vs görüp çaresizlik içinde
yaşayacaklarına birileri gelip bunun imtihan olduğunu onlara söylerse hem moralmen
destek bulurlar, hem de bu toplumun da düşmanlığını yok edebilir.
Müslüman kesimi görüyorum, eşcinsellere nefretle yaklaşıyorlar, hakaretler ediyorlar,
cehennemde yanacaksınız diyorlar. Bu sadece eşcinsel insanları dinden soğutmaya
yarıyor. Zaten yeterince dertli olan ve dine sığınan eşcinsel insanların son
güvencelerini de ellerinden alıyorlar. Kimsenin bunu yapma hakkı yok.
Her ne kadar karşıcinsellere evlenip cinsel hayatlarını yaşama hakkı verip, eşcinsellere
bunu tanımaması bence adaletsizlik olsa da.
Yaratan çirkin diyor. Bir erkeğin kadına arkadan yanaşmasına da çirkin diyor. Kuralları
ben koymuyorum.
O zaman neden bana karşıcinsle ilişkiye girme fikri çirkin geliyor?
Böyle bir çabam yok. Bu konuda görecelilik söz konusu değil. Bu bir zevkler ve renkler
meselesi de değil. İnsanın bütün hayatını etkileyen hayati bir konu.
Görecelilik olduğu gibi söz konusu. O cümlemi tekrar okumanızı istiyorum. İnsanın
bütün hayatını değil ama eşcinsel olup da hisleri inkara zorlanan insanların bütün
hayatını etkileyen bir konu.
Ben de böyle diyorum. Dünyaya iki bacak arasından bakmayın. Cinsel istekleriniz
pranganızdır. İradenizle bu kayıtlardan kurtulun.
Dünyaya iki bacak arasından bakmıyoruz. Dediğim gibi bir insan kafayı cinsellikle
bozmuş ve önüne gelenle ilişkiye giriyorsa tabi ki bu farklı bir durum. Ama cinsellik
ihtiyaçtır. Her insanın sevdiği bir kişiyle hayatı paylaşma hakkı vardır. Bu dünyaya iki
bacak arasından bakmak değildir. Dünyaya iki bacak arasından bakmak insanları
246
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
kalpleri ve beyinleriyle yargılamak yerine tutup özel hayatlarıyla veya ne kadar erkek
olduklarıyla yargılamaktır.
Eşcinsellerle hiçbir sorunum olmaz. Hepimiz insanız, Ademoğluyuz ve ruhumuzun
cinsiyeti yok. Hepimizin imtihanları var. Kimisini yoklukla imtihan eder, kimisini
varlıkla. Eşcinseli de farklı bir şekilde imtihan ediyor. Müslüman bir eşcinsel benim
kardeşimdir. O livata işlemeyecek, ben de zina etmeyeceğim. Tevbe edeceğiz, bir
daha işlememeye azm edeceğiz. Bin kere tevbeni bozsan da yine aynı kapıyı
çalacaksın başka çaren yok.
Çok mu ırkçı oldu? Buna ümmetçi diyelim istersen. Zımmilere özgürlük veren bir
ümmetçilik. Nasıl bir ırkçılıksa?”
Bu yaklaşımızın takdire değer Ekrem Bey. Teşekkür ediyorum bu güzel cümleler için.
Gerçekten bu sözleri duymak ayrıma uğrayan biri için çok büyük bir moral kaynağı.
Ama eşcinsellere karşı yapılabilecek en büyük iyilik toplumu bu konuda eğitmek ve bu
eğitimlere karşı çıkmamak.
Kurbağa “öttü”yse zaten ortada acayip bir durum var demektir. Genelde vıraklıyorlar.
:)”
Ciddi olamazsınız :D ?
Eşcinsellere çirkin demiyorum, eşcinsel ilişkiye çirkin diyorum. Çok farklı şeyler. Ben
zaten çirkinim. Yani Brad Pitt’le karşılaştırıldığında :P
Size göre çirkin olabilir. Bana göre karşıcinsel ilişki çirkin. İnsanlara göre bir sürü şey
çirkin gelebilir. Ama birbirimizi kırmamak adına bunları söylemesek? Mesela benim
çirkin arkadaşlarım var. Hiçbirine çirkin demiyorum.
Alıntıladığınız sitenin linkini verebilir misiniz?
Ekrem bey, bu alıntıları bir başka tartışma sitesindeki yorumlarda gördüm. Kaynağına
baktığımda ise http://www.gayoloji.com sitesinden çıktığını görüyorum.Bu site
“eşcinsellik cin çarpması ve kötü ruhlar yüzünden olur” diyor ve kurtulmak için de bir
sürü dualar yazılmış. Bilmiyorum ciddi mi yoksa dindar eşcinsellerle dalga geçmek için
mi yapılmış ama bir sürü eşcinsel insan o sitenin yorum bölümünde hikayelerini
anlatıyor. Arada site sahibinin yaptığı yorumlar da var ama çok göze çarpıyor onlar.
Fırat beyin alıntıladığı mesajlar beni çok üzdü. Allah yardımcısı olsun bu çocukların.
Eğer bu çocuklar için üzüldüyseniz onları alıp da paragöz psikologlara yönlendirmeyin.
Eğer eşcinsellik normal karşılansa, kimse eşcinsellere düşman olmasa, günah olduğu
iddia edilmese, bu çocuklar da bu acıları çekmezler. Çekerler mi? Neden bunu
247
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
yapmak işinize gelmiyor de o çocukları psikologlara yönlendiriyorsunuz? Yani eşcinsel
düşmanlığını yok etmek için çalışmıyorsnuz?
Tamam, eşcinsel olan, bu durumundan memnun olmayan ve değişmek isteyen herkes
psikologlara gidebilir. Umarım da değişirler. Ama bu olacaksa PARA VERMESİNLER o
psikologlara. Eğer başarabilirlerse DEĞİŞTİKTEN sonra ödeme yapılsın! Kabul ederler
mi acaba? Madem bu psikologlar o kadar iyi niyetli, ederler herhalde.
Eşcinselliğin dinen günah olduğuna inanmıyorum. Lut Kavmiyle ilgili ayette tecavüz
olayı var ve kızları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz derken karşıcinsel erkeklerin
karılarını bırakmasından bahsediyor. Bence eşcinselleri bağlayan bir durum yok.
İleride bir gün bu görüş de yerleşecek ülkemizde.
Son olarak Ekrem Bey,
Şöyle bir durum var. Şişmanlığı ele alalım.
Şişmanlık normal midir? Hayır.
Doğada şişman hayvan var mı? Hayır.
Şişmanlık TIP tarafından ne kabul ediliyor? Hastalık.
Şişmanlık sağlıklı bir şey mi? Hayır?
Şişmanlık sapkınlık mı? “Sapma” kelimesi normallikten çıkma anlamındaysa evet.
Peki bütün bunları söylersem şişman bir insan alınır mı? Hayır alınmaz. Büyük ihtimal
kendisi bile bunları kabul edecektir.
O zaman bütün bunları bir eşcinsele söyleyince niye alınıyorlar? Neden eşcinselliğe
“sapkınlık, hastalık, anormal vs” diyince insanlar alınıyor?
Bu ülkede kimse şişman olduğu için dışlanıyor mu? Kimse şişman olduğu için “nefret
ediliyor mu? Kimse çocuğunu şişman diye evlatlıktan reddediyor mu? Zayıf insanlara
verilmiş herhangi bir hak şişmanlardan esirgeniyor mu?
Bütün bu soruların cevabı hayır. En fazla ortaokul ve lisede şişman insanlarla dalga
geçiyorlar. O da genelde sevdiklerinden. Nefret dolu bir dalga geçme değil.
Eşcinsellik bir kimlik olmuş. Yani ezilen, dışlanan, nefret edilen insanların kimliği.
İşte bu yüzden bu laflar kırıcı. Bakın siz eşcinsel değilsiniz ve bunu anlamanız imkansız.
Ama “hastalık, sapkınlık, çirkin gerçekten, gerçekten kırıcı laflar. Hem de çok kırıcı.
Ekrem Bey, ben neden ilk ikimesajımda bu kadar sert yazdım size? Çünkü sözlerinize
alındım. Yoksa yazmazdım.
248
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Benim bir arkadaşım vardı. Tam bir İslam düşmanıydı. Nefret ederdi İslamdan. Sürekl
İslamiyeti eleştirir dururdu hem de ağır bir şekilde. Müslüman şahıslar ona tepki
gösterdiğinde ise “Ben Müslümanlara değil, islama düşmanım. İslamı eleştiriyorum.
Benim en sevdiğim insan, annem Müslüman. Size düşman olmam mümkün değil”
derdi.
Oysa anlamıyordu ki İslam insanların kimliği ve İslam’ı eleştirmek aslında o insanların
direk şahsına saldırmak demektir.
Şimdi soruyorum biri gelip dese ki “Ben Müslümanların her türlü ayrıma uğramasına
karşıyım AMMMMA islamın yayılmasına engel olacak politikaları destekliyorum,
İslamı eleştiriyorum, bu da benim hakkım?”
Hoşunuza gider mi? Kızmaz mısınız? Anlayabilir misin? Belki demokratik olarak hak
verenler çıkabilir, ama hepiniz kızarsınız bu adama.
Eşcinsellik de aynısı.
Neyse kısaca bağlamak istersem:
1) Eşcinselliğe karşı olma, alyehine propaganda yapmak bir hak değildir. Demokratik
bir hak hiç değildir. Eşcinsellik insanların elinde olmayan bir şeydir. O yüzden bir
ideoloji gibi eleştirilemez. Eleştiren bizim gözümüzde, AB’nin gözünde ve aynı fikirde
olanların gözünde faşisttir.
2) Eşcinsellik yayılacak diyerek o insanların haklarına karşı çıkmak veya toplumun
eğitimine engel olmak ayrı bir ikiyüzlülük.
3) Eşcinsel karşıtlığı = Irkçılık. ırkçılara karşı çıkıp, kendin eşcinsel düşmanlığı yapmak
ne insan haklarıyla, ne demokrasiyle bağdaşıyor.
4) “Eşcinsellik Allah’ın insanları imtihanıdır” yaklaşımı güzel bir yaklaşım. Ve birçok
dindar Müslüman için, eşcinsel olsun, olmasın, kabul edilebilir.
5) Oraya yazdığım itiraflar içinde yazan çocuklardan bir tanesi sizin çocuğunuz veya
sevdiğiniz olabilir.
6) “Eşcinsel ilişkiye girmek günah” diyebilir bir Müslüman. Bunu eşcinsel Müslümanlar
da söylüyor. Ama o insanların haklarına karşı çıkma hakkınız yok. Hele ki yayılacak gibi
komik bir sebeple.
Ben bu tür sitelere fazla girmek istemiyorum. Eşcinsellikle ilgili tartışmalar beni çok
kasıyor. Birilerinin anlayışsız ve veya kötü kelimeler kullandığını görmek moralimi çok
bozuyor. Tartışamalar uzadıkça uzuyor. Zaten ÖSS’ye çalışıyorum ve fazla zaman
ayıramıyorum bu tartışmalara. Mehmet Yılmaz ve Ekrem Senai Beyler, sizleri
gerçekten sevdim. İkiniz de temiz kalpli insanlarsınız. Güzel insanlarsınız. Teşekkür
ediyorum bu güzel tartışma için. Özellikle Ekrem Bey “Müslüman eşcinseller
kardeşimdir” demeniz beni çok mutlu etti. Tekrar teşekkür ediyorum bu güzel laf için.
249
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ayrıca sizden ricam kötü niyetli olmasa da eşcinselliği kötüymüş gibi gösteren o
ankete bir göz atmanız.
52. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 20, 2010 | Reply | Edit
Aziz Bey, ben ömrüm boyunca her türlü ayrımcılığa karşı savaştım. Gerek başörtüsü
olsun, gerek Kürt düşmanlığı olsun, gerek eşcinsel düşmanlığı olsun. Yaygara
koparmak kelimesi biraz ağır olmuş olabilir, ama doğuştan gelen bir şey yüzünden
Kürtlerin ayrıma uğramasına karşı çıkıp, kendileri eşcinsellerin haklarına karşı çıkan
insanları kasttettim onu söylerken. Her türlü ayrımcılıkta yaygara koparılmalıdır.
Çünkü ayrımcılık insanoğlunun nasıl iğrençleşebileceğinin en güzel örneği. Başörtülü
bir kızın okula alınmaması, eşcinsel bir gencin arkadaşları tarafından dışlanması veya
Kürt bir gencin dilini konuşamaması. Bunlar mide bulandırıcı şeyler.
Enver Güven’e bir çift lafım var:
Size küfür edenleri veya “sen” demeyenleri şikayet mi ediyorsunuz? Biraz cocukça
oldu.
“Siz” hiç başörtüsüne karşı bir yazı yazmayı denediniz mi? Hiç İslam’ı eleştiren bir yazı
yazmayı denediniz mi? Muhafazakar kesimi eleştiren bir yazı yazmayı denediniz mi?
Deneyin bakalım nasıl küfürler gelecek, nasıl hakaretler gelecek posta kutunuza. Ya
da eşcinsellere, ateistlere, laiklere, solculara nasıl hakaretler eden dindar insanları
görmüyorsunuz? Eşcinsel ve heteroseksüel magandaların yanına dinci magandaları da
eklesek mi? Herhalde ait olduğunuz kesimi çok özel sanıyorsunuz.
Neden eşcinseller saydırmış size? Neden size küfür etmişler, hakaret etmişler? Bunları
anlamak istemeden direk o insanlara karşı düşmanlığını kusuyorsunuz. Bak eşcinseller
nasıl küfürbaz demeye getiriyorsunuz ama kandıramıyorsunuz.
O insanlar size küfür ediyor. Çünkü küfür etmek çaresiz insanların yaptığıdır Enver
Bey. Okulunda, sokağında, evinde her gün eşcinselleri aşağılayan küfürleri,
hakaretleri, dalga geçmeleri duyan ve bunlara sesini çıkaramayan ve sizin yazınızı
görünce içindeki tüm birikimi dışa vuran çocuklardır hepsi. Kasap et derdinde tabi,
koyun can derdinde. Hiç ayrıma uğradınız mı Enver Bey? Hiç aşağılandınız mı? Hem de
defalarca?
O insanlara “anormal” de, “saptırılmış” de, “yayılmasına” karşı çıkmak bahanesiyle
insanların haklarına karşı dur, bilimsel gerçekleri çarpıt fakat ben ayrımcılığa karşıyım
de ve sonra bana küfür ediyorlar diye şikayet et! Doğuştan gelen insanların elinde
olmayan bir şeye karşı çıkma hakkını kendinde gör. Her şey hazır, her bahane hazır.
250
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Tutup tek ama tek nedeni “din yasaklıyor” diye bütün bilimi çarpıtan, değişmesi
mümkün olmayan insanları saçma sapan tedavilerle, ruhuna işkence yaparak
değiştirmeye kalkışan şahıslar yüzünden bir sürü insanın acı çektiğini, bir sürü insanın
hayatının karardığını gören, bilimi ayaklar altına alıp insanları kandıran şahıslara kızan
bir kişiye bu sözde bilim adamlarına “paçavra bilim” dedi diye ona sinirleniyorsun. Git
bakalım o tedavilere eşcinsellere sana neler yaşadıklarını anlatsınlar. Mesela elektroşok gören eşcinsel çocuklar anlatsınlar sana yaşadıklarını.
O insanlara yardım etmek istiyorlarmış! Çaresiz insanları kandırıp “değişebilirsin” diye
sonu belirsiz terapilere sokup halkı da “bakın değişebiliyorlar” diye onları değişime
zorlamak onlara yardım etmek oluyor. Aileler çocuklarını şiddet yoluyla bu değişim
terapilerine yollayuyor ya bu iyilik etmek oluyor. Değişemeyince daha da çok şiddet
geliyor.
Öylesine iğreti duruyor ki yazdıklarınız kendi içinizdeki faşizmi, kendi içindeki
baskıcılığı saklamak için başka insanları faşistlikle ve baskıcılıkla suçluyorsunuz. Acı
çeken, dışlanan, ezilen insanların size karşı haykırışlarını faşistlik olarak görüyorsunuz.
Oysa onların yaptığı ve seninki çok farklı.
Kibar olmak, güzel cümleler kurmak faşizmi azaltmıyor. Niyetinizi gizlemiyor. Birini
öldürmek istiyorsanız kibar olmak bir şey kaybettirmez demiş Winston Churchill.
53. Yazan:MY Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Özellikle Firat Bey’e tesekkür ediyorum. Uzuuuun yorumunuzu sonuna kadar okudum
:)
Kafa göz yararak da olsa eşcinselligi ANLAMA çabasi ilerleme kaydediyor. Eşcinsel
olsun olmasin emegi geçen bütün yorumculara tesekkürü borç bilirim.
Müslüman-Eşcinsel ayriminin da saglam bir bakis oldugundan emin degilim. Fakirlere
yardim eden, komsularina saygili bir eşcinsel ile yoldaki kadinlara sarkintilik eden
saglikli(!) bir erkek arasinda ben birincisiyle arkadas olmayi tercih ederim. Deniz
Baykal veya Nezdet Sezer gibi insanlarla tatile gitmektense eşcinsellerle tatile gitmek
de bana daha iyi bir karar gibi görünüyor :)
Fransa’da bu konular nispeten daha açik konusuluyor ve zaman zaman eşcinsel iş
arkadaşlarim oluyor. Hiç bir kötülüklerini görmedim. Eger mesele hedonizm ise evet,
Islam buna karsidir. Ama hedonizme karsi olacak isek pirlanta düşkünü kadinlari da
SAPIK ilân etmeliyiz. Bir arkadaş şişmanlar demiş. Normalden sapmaysa evet, neden
olmasin? Sigara içenler, asiri alkol tüketenler de “normal” çizgisinden sapmis degil
mi?
251
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ben benim gibi “normal” arkadaslari biraz düsünmeye davet ediyorum: Eşcinselleri
tam olarak anlayamayiz ama bir an için kendimizi onlarin yerine koymaya çalisalim
yine de. Meselâ bir bedeniniz var, bu bedenin sekli dogrultusunda toplum size bir
kimlik veriyor: Erkek! ama siz kendinizi FARKLI hissediyorsunuz. Belki Kadin, belki de
ne kadin, ne de erkek. Ama sonuçta siz aynaya baktiginizda gördügünüz bir insan var
ki TOPLUM ayni insani görmûyor size bakinca. Anne ve babaniz, kardesleriniz de dahil
buna. BU NE BÜYÜK BiR YALNIZLIKTIR? BU NE BÜYÜK BiR iSKENCEDiR hiç düsündünüz
mü?
Yani birakin, sapik, hasta, hedonist her ne ise… Önce karsi karsiya oldugunuz seyin
farkinda misiniz?
Türk, Erkek ya da Müslüman olmadan önce insan olmamiz gerek miyor mu?
54. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
özlem, konu hakkında canı yanan sen olmadığın için öfkelenmemen normal :)
Ama terapiden öncesinde son derece agresif ve mutsuz huzursuz olduğunu yazarken
terapi ile adım adım ümidini, huzur halini ve sonuçta evet cinsel yöneliminde de
değişme olduğunu yazmış. Artık eşcinselliği eskisi kadar düşünmediğini kafasında
erotize etmediğini bu hislerinden büyük oranda kurtulduğunu vs. anlatıyor. İnsanların
bir ümidi bu tür bir imkanı varken bunun konuşulmasını niye engelliyor nefret söylemi
adı altında yasaklıyorsunuz ki?
Terapi dediğiniz şeyle bir şekilde olumlu sonuçlar alanlar olabilir. Tabi bu kişilerin
uzun dönemde gerçekten eşcinsel hislerinin değişip değişmedikleri de şüpheli. Bu tür
şeyler kişiyi heteroseksüel yapmıyor. Eşcinsel hislerini kontrol etmesinde yardımcı
olmaya çalışıyor daha çok.
Ama ondan çok çok çok daha fazla olumsuz sonuçlar alanlar ve değişemeyenler var.
Onlar ne olacak? Fırat Arda’nın söylediği gibi bu tür terapiler kişilere çok zararlı
olabiliyor, ayrıca aileler çocuklarını şiddet uygulayarak terapilere gönderebiliyor ve
diğer insanlar da “madem tedavisi var, gitsin tedavi olsunlar” diye eşcinsellere
düşmanlık edebiliyor.
Değişmek isteyen herkes bunu yaptığını söyleyen doktorlara gidebilir. Bizim karşı
çıktığımız bu terapilerin herkesi değiştirebilmiyormuş gibi lanse edilmesi, sanki bu
terapilere giden tüm eşcinseller büyülü bir şekilde değişebilecekmiş gibi lanse
edilmesi.
Bugün 16 yaşında bir çocuk ben bu dünyaya layık değilim diyerek intihar etmiş.
Meraktan soruyorum: Çocuk ölmüş mü :( ? Bu haberi nereden aldınız?
252
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eğer eşcinsellik normal karşılansa, toplumda alay konusu olmasa, aşağılanma ve
nefret konusu olmasa, dinciler ikide bir eşcinsellik günahtır, cehennemliktir demese,
nefret edilmese o insanlardan, anormal karşılanmasa, eşcinseller ötekileştirilmese
herhalde o çocuk da intihar etmezdi. O çocuğu intihar ettiren herkesin de Allah bin
kez belasını versin.
Neden toplumun bu yapısını eleştirmiyorsunuz da tutup illa onları değiştirmek için
uğraşıyorsunuz? Birazcık kendinize bakın. Hala eşcinselliğin günah ve ahlaksız
olduğunu savunuyorsunuz ve sonra çıkıp o çocuklar için üzülüyoruz diyorsunuz. Oysa
İslam’ı geleneksel yorum yerine daha farklı yorumlayabilirsiniz. Aşağıdaki gibi:
bir şekilde çoğunluğun heteroseksüel olduğu bir toplumda tüm toplum bir beyin
yıkama mekanizmasından geçemeyeceğine göre bu çatışma hali her zaman varolacak.
Ve insanlar sizin sanınızın aksine bunu normal kabul edip mutlu mesut
yaşayamayacaklar. bu hiçbir zaman olmamış ve olmayacak.
Tamamen önyargılı bir yaklaşım. Eşcinsel düşmanlığı cehaletten kaynaklanır. Cehaleti
yok edersen eşcinsel düşmanlığı da yok olur. Eşcinsellerle hiçbir problemi olmayan
karşıcinsel insanlar var. Çünkü eğitimliler. Toplum da zamanla değişir. 50 sene önce
eşcinselliğin yasak olduğu Avrupa’ya gidip bak. Orada kimsenin eşcinsellerle bir
problemi yok. Eşcinseller mutlu ve sorunsuzca yaşıyorlar. Yani olmuş. Bu lafınız şimdi
bana 150 sene önce “icat edilebilecek her şey icat edildi” diyen adamı hatırlattı.
Sorun insanların cinsel ve duygusal hayatlarının çok önemliymiş gibi mesele edilmesi,
bunun üstünden ayrım yapılması. Milletin özel hayatına kafayı takanlar olmazsa,
kimse de kimsenin özel hayatıyla uğraşmaz. Ayrım ve ötekileştirme de olmaz.
Sizin böyle sözleri söylemeniz insanları umutsuzluğa itiyor asıl.
İşte durum budur.Biri okur,düşünür,yazar.Çünkü içinde orjinali olmayan bir emanet
saklar.Bunu yaparken yukarıda okuduğum ‘zor bir yaşamı olan eşcinsellere anlayışla
bakar’.Aynı zamanda emnaetine zarar gelsin istemez.Kimseyi asmaz,kesmez,zarar
vermez.Hem kendini hem de bu zor durumu yaşayan insanları korumaya çalışır.Sonra
biri çıkar onun bu durumunu anlamaz,söylemedikleriyle itham eder,oysa yazı
yukarıda duruyordur ama yine anlamaz.En son bomba patlar;öfkelisiniz efendim.
Bir de Fırat Arda’nın yorumuna bakın, neden eşcinselliği böyle barıştırmıyor İslam’la?
Ayrıca Fırat Arda’nın yazısını daha iyi okuyun orada neden Enver Gülşen’in
hatalarından bahsediyor.
Eşcinselliğin dinen günah olduğuna inanmıyorum. Lut Kavmiyle ilgili ayette tecavüz
olayı var ve kızları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz derken karşıcinsel erkeklerin
karılarını bırakmasından bahsediyor. Bence eşcinselleri bağlayan bir durum yok.
İleride bir gün bu görüş de yerleşecek ülkemizde.
253
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
nefret söylemine gelince, şükür ki bunun ne olduğunu ister heteroseksüel ister
homoseksüel olsun liberallerden öğrenmeyecek kadar birikime ve demokrasi üzerine
düşünceye sahibiz.
Tabi. Bence o eşcinselleri faşist, kibirli veya tahammülsüz ilan etmeden önce neden
buyazınıza tepki gösterdiklerini dürüstçe anlamaya çalışın.
Not: Bir üstteki yorumumda yanlışlıkla yazdığım “Enver Güven”, “Enver Gülşen”
olacak.
55. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Mehmet Bey olaya çok güzel yaklaşıyorsunuz :)
Mehmet Beyin dediği gibi kimileri eşcinselliği hedonizmle özdeşleştiriyor da, Mustafa
Aslan’ın web sitesine yazan şahsın yorumundan bir kesit:
Neler çektiğimi anlatamam. Açıkçası 14 yaşından beri her gün ölmek istiyorum. Birinin
eşcinsellere düşmanca bir şeyler söylediğini duyduğum an midem yanmaya başlıyor,
ve 3 senedir kesintisiz yanıyor. Eğer Allah’tan korkmasam kendimi çoktan
öldürmüştüm. Anneme ve babam söyledim ve neyse ki o çok destek oluyor bana.
Akşamları internette yine benim yaşımda, benimle aynı sıkıntıları çeken, aynı
koşullarda yaşayan yaşıtlarım ve diğer gay arkadaşların takıldığı forumlarda
dertleşiyoruz. Onların yaşadıklarını da bilmiyorsunuz.
Bütün bunları yaşamak için ben ne yaptım? Her gün defalarca aşağılanmak için, cinsel
ve duygusal hayatımı yaşayamamak, ve ikinci sınıf muamelesi görmek için ne yaptım?
Suçum nedir söyler misiniz? Dünyaya bir kere geldim ve Allah beni günah keçisi olarak
mı yarattı? Birileri aşağılasın ve nefretini kussun diye mi yarattı?
Bugün 16 yaşında bir çocuk ben bu dünyaya layık değilim diyerek intihar etmiş.
Hedonizm ne demek: yaşam amacının zevk almak ve mutluluktan ibaret olduğunu
savunan dünya görüşü.
Yorumlara bakın. Ne “hedonizm” ama de mi?
Bence İslamiyet’in yasakladığı kadınlardan hoşlanan karşıcinsel erkeklerin sırf zevk
için genç eşcinsellere gitmesi. Kendi isteği dışında eşcinsel hisleri olan insanları
bağlamıyor. Bu konuda görüş birliğine varılsa, ne güzel olacak. Eşcinseller de normal.
56. Yazan:eg Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
254
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
“Bir de Fırat Arda’nın yorumuna bakın, neden eşcinselliği böyle barıştırmıyor İslam’la?
“
az yeyin de kendinize islam ile eşcinsel ilişkiyi barıştıracak tetikçi bulun kardeşim. ben
o tetikçilerden değilim kusuruma bakmayın! ayrıca islam dini sizin babanızın çiftliği mi
ki her istediğiniz şeye “kitabının” uydurulması gerekecek?
57. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Bu arada ben de Müslümanım. Dindar kesim derken siyasi olarak muhafazakar
kesimden bahsediyorum :) Yoksa ben de dindar sayılırım, tam aksine.
58. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Özlem Hanım,
Benötesi Psikoloji Merkezi’nde çalışan Yusuf Karabulut’un bir iki ay önce yaptığı,
konuyla ilgili bir röportajından örnek vermek istiyorum:
Benötesi Psikolojisi Merkezi psikologlarından Yusuf Karabulut, “Tedavi iddialı bir söz.
Acısını paylaşma, güçlendirme diyebiliriz” diyerek bugüne
kadar 15 kişinin hizmetlerinden ‘fayda’ gördüğünü iddia etti.
Dernekte görev yapan psikologlardan Yusuf Karabulut, “Tedavi edilen eşcinsellik değil
kişinin varoluş acısıdır. Şayet bize gelen kişi acı çekiyorum diyorsa, biz bu acının
giderilmesi için yardımcı olmaya çalışıyoruz. Acı çeken insana yardım eli uzatılır. Git
işine sen normalsin denilmez” dedi.
Karabulut, bugüne kadar kaç eşcinseli tedavi ettiklerine dair sorumuzu ise şöyle
yanıtladı: “Tedavi demek iddialı bir söz. Acısının paylaşma, refakat etme, farkındalık
uyarma ve güçlendirme diyebiliriz. Eşcinsellik tedavisi var ise de sonucu kişinin artık
heteroseksüel olması demek değil. Dengeli bir duygu yapısına sahip olmaktır. Bu
manada sorunuzun cevabı bu hizmetten 15 kadar kişinin fayda gördüğüdür
diyebilirim.”
Yusuf Karabulut, toplumda ‘homofobik’ olarak nitelenme korkusunun insanları
tedirgin ettiğini ve pek çok kişinin sustuğunu belirterek şöyle konuştu: “Eşcinselliğin
kendisini bir hastalık olarak görmüyorum. Eşcinsel olmak sadece bir sonuç.
Eşcinsellerin çektiği acılara odaklansanız ve bunu tedavi etseniz ben birçoğunun
eşcinsel kaygılarından kurtulacağına inanıyorum. Gerçi tek tip bir eşcinsel yoktur.
Kendisini eşcinsel tanımlayan her bireyin hem eğilimleri farklıdır hem de acısının
sebepleri. Dolayısı ile genelleştirmek yanlış olacaktır.”
255
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Gördüğünüz gibi onlar bile eşcinselleri tedavi ediyoruz demenin iddialı bir laf
olduğunu söylüyor. Yani tutup da bir eşcinselin büyülü bir şekilde karşıcinsel
olmadığını söylüyorlar. Olan varsa da sayıları çok çok azdır.
Herkes için “tedavi olabilir, değişebilir” demek hem toplum içinde düşmanlığ ı arttırır,
hem de değişmeyi deneyip de başarısız olmuş insanların psikolojisini bozup, ailelerini
de onlara şiddet kullanmaya itebilir.
59. Yazan:proudhon Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Herkese merhaba. Hayat görüşünü islam ile ilişkilendiren insanların eşcinselliğe karşı
en azından insan olmak bazında empati kurabiliyor olması sevindirici. Ancak ben
konunun özünün kavranmadığı kanaatindeyim. Eşcinsellerin bu ülkedeki sorunu
tamamen yaşamsal. Onlar hergün sokağa çıktıklarında öldürülme ve darp edilme
korkusu yaşıyorlar. Demokrasinin liberallerin tekelinde olmadığını düşünen sizlere - ki
katılıyorum - düşen görev, sadece eşcinsel olduğu için öldürülen ya da hırpalanan
insanların yaşam hakkını yüksek perdeden savunmaktır. Önce şiddet ortadan kalkmalı
ki bu hepimiz için bir önkabul gerektirir. İnsan olmak. Birer muhafazakar olarak
sizlerin nasıl olup ta her muhafazakar bireyin sizin düzeyinizde empati sahibi olmasını
beklediğinizi anlayamıyorum. Evet, sizler akil insanlarsınız ancak yaşamsal önem
arzeden bu mevzunun tacizkar tarafı maalesef muhafazakar kültürün ürünü.
Sorumluluğunuz olmadığını mı düşünüyorsunuz?
60. Yazan:özlem Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Merhaba Fırat ve Hakan arkadaşlar,
haklısınız sorunu yaşayan ben olmadığım için öfkeli değilim. Ama öfkenin de olduğu
yerde sağlıklı bir diyalog mümkün olmuyor maalesef. Benim bu konuda yaklaşımım
şu. Ben de başörtülü bir insanım toplumda konuşurken şu ya da bu şekilde benim
yanlış yolda olduğumu savunan insanlar ile karşılaşıyorum. Burada öfkemi kontrol
edebildiğim iki kıstasım var. Eğer bu iki davranış şekline sahip değilse karşımdaki ister
kelebek kanatlarıyla ister çata çat pata pat tartışarak diyaloğu kesmem ve
öfkelenmem.
birincisi aşağılama ve hakaret türü davranışlara girişmeyecek. Ne insan olarak beni ne
de inancımı. Sonuna kadar eleştirebilir tartışabilir ama hakaret ve aşağılama başka bir
şeydir. Orada herkesin onuru var . Böyle bir muhabbeti sürdürürsem kendime saygım
kalmaz en bayta.
2. Apaçık bir şekilde benim varolma hakkımı kısıtlayacak yasakları savunmayacak.
Diyelim ki okuma hakkı çalışma hakkı vs. Yine beni tasvip etmek, kabul etmek,
beğenmek zorunda değil. Zaten benim gibi düşünseydi benim gibi yaşardı.
Düşünmüyor ki öyle yaşamıyor. Bunu ifade etmesine engel olamam. Ama varolma
hakkıma yönelmesi başka bir şeydir. Diyelim ki ben eşcinsellerle ilgili temel bazı
haklara el uzatıyorsam mesela okula gitmesinler, işten atılsınlar vs. gibi öfkelenmekte
haklısınız. Ama sizin gibi düşünmüyorum diye öfkelenmek yanlış.
256
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
16 yaşındaki genci sormuşsunuz. Ben onu eşcinsel olduğu için örnek vermedim.
Sadece bıraktığı not bana o konuşan ergenlerin psikolojisini hatırlattı. Evet maalesef
vefat etmiş.. Eşim bu konu ile dolaylı ilgili bir birimde ondan öğrendim.
Benim görüştüğüm arkadaş bu konuda mesafe aldıkları danışanlarından bahsetti.
(dikkatinizi çekerim hasta kelimesini kullanmıyor ve alenen bu şekilde ifade
edilmesine de karşı) ve evet eğer bu konuda kendi birimlerine başvuran gençler
olursa yardım edebileceklerini söyledi. Ben açıkça sormadım ama burada ücretsiz
yardımdan bahsettiğini anlıyorum. Çünkü kimseye söylemeden yardım
edebileceklerini söylediklerine göre 13 -15 yaşlarındaki bu gençlerin paralarının
olmayacağı açık. Mutlaka herkeste sonuç alırız iddiasında bulunmuyorlar ama sonuç
aldıklarını söyledikleri kişiler var ve birinin mektuplarını benimle paylaştı. (kendisinin
izni ile) 15 yıllık bir cehennemden adım adım
ışığa yürüyen bir insanın mektupları gibiydi. Bir anda değil, kolayca değil ama adım
adım gelen bir “iyileşme” hali. Bu konuda pembe vaatler büyülü kelimeler vs.
gösterseydi ona inanmazdım. mesela mezkur sitede adam bir haftada kesin çözüm
zart zurt bir şeyler söylemiş. Palavra.
Bu insanlar kimseye zorla terapi uygulamaktan bahsetmiyor, istemeyene zaten
yapmayacaklarını yapamayacaklarını beyan ediyorlar. Ama bu umuda ihtiyacı olan
istiyen ve mesafe kaydeden insanların umutlarını da ben herşeyi bilirim diye yok
etmek doğru değil. benim bir yakınım bir sağlık problemi yaşıyor. yaklaşık 25 yıldır
denemediği yöntem kalmadı. Yine de onu yıkacak olan şey her yöntemde yaşadığı
hayal kırıklığı değil bu işten vazgeç hiçbir zaman düzelmez kabul et sözüdür onu çok
iyi biliyorum. Siz maalesef 3 yıl denemişsiniz olmamış. Belki duygusal olarak böyle bir
değişimin gereğine inanmıyordunuz ve isteksizce de gitmiş olabilirsiniz. Ya da
gerçekten çok istediniz inandınız ama olmadı. Ama olduğunu söyleyen ve bu
terapiden mutlu olan insanlar var. Bu da bir gerçek. Olmayıp hayal kırıklığına
uğrayanlar mı daha büyük bir yıkım geçiriyordur yoksa asla bu değişmez böyle kabul
et denilenler mi bence tartışılır. Bence umutsuzluk hayalkırıklığından daha büyük bir
travmadır insan için.
din konusunda öfkeli olmanızı anlıyorum. çünkü dinler marjinal uçlar hariç hiçbir
zaman eşcinselliği normalize etmezler. Bu günah değildir demezler. Zulüm ve dışlama
değildir sözkonusu olan ama bunu zevk araçlarından bir araç olarak normalize etmek
de yoktur dinin mantığında. Batı bunu normalleştirdi diyorsunuz. Doğru ancak batının
normalize ettiği pekçok şeye bugün islam dünyası sıcak bakmıyor ve direniyor. Bence
son derece de sağlıklı bir direniş bu. Bu konunun detaylarına girmeyeyim zaten çokça
tartışılmış. sadece ben yukarıdaki ergenin sözlerine dikkatinizi çekerim hatta bir kaçı
söylemiş. İntiharın çok günah olduğunu bilmesem kendimi öldürürdüm. Din çok güçlü
bir tutamak. Evet yürü ya kulum dünya senin bildiğini yap demiyor. Gönül uçarı bir
kuştur. Bir heteroseksüel alrak sadece sizi değil beni pekçok insanı kısıtlıyor.
Üzerimde kuralları var. Ama dinin olmadığı yerde bu dünyanın anlamı ve yaşamak için
bir sebebi yok bence. en azından benim gibi milyonların kalbinde böyle. Din bir zevk
aracına dönüştürülmüş eşcinselliğe karşı çıkar. Pek çok şeye karşı çıkar. Ama ister
beğenelim ister beğenmeyelim kalpsiz bir dünyanın kalbi, ıstırap çeken insanın ruhu
257
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
sığınacağı en güçlü limandır. hep varoalgelmiştir ve olacaktır da. demek ki hiçbir
zaman bu toplumsal çatışma yok olur eğitimle hallolur denilyebilecek bir olay değil
bu. Ancak zulüm ve baskı aracı olmaktan çıkarılabilir. Ki bunu da en azından bu
topraklarda din yapmıyor.
Çok uzattım ama eteğimizdeki taşları tam olarak dökelim o zaman. bugün eşcinsellik
sadece doğuştan gelen bir eğilim değil. pekçok insan için bir zevk ve merak aracı.
Mesela insanlar doğuştan daha norm dışı başka cinsel zevklere de sahip olarak
dünyaya gelmezler. İnsan nesli kendisini korumak için neye karşı direnmesi gerektiğini
de bilir bir yandan. Bundan iki ay kadar önce bir arkadaşıma telefon ettim. Ankara da
çeşitli stkların olduğu bir toplantıdan çıkmıştı. Bana şunu söyledi burada herkes
burnundan soluyor. çünkü eşcinsel bazı arkatılımcılar ensest ve pedofiliyi savundular.
Hatta islamdaki küçük yaştaki evlilik anlayışını örenk göstererek k(ben buna
inanmıyorum) kendilerini temellendirmeye çalıştılar. Eşim dahil pekçok kişi bunun bir
sonu olmayacak mı bir daha biz bu ortak toplantılara katıylmayız diyor. Sözünü
söyledi. Bilemiyorum daha sonra kavaf ın olayı ile insanların bir anda yaptıkları çıkışta
bu olayın rolu var mı. demek istediğim batılı kültürel ve yaşamsal anlayış bir paket
program bir yandan. Rıza ilişkisi varsa her türlü şeye açılabilecek bir kapı
aralıyorsunuz.o kapıdan pekçok şey giriyor. Bugün batıda pedofilinin normalliği
tartışılıyor. İngiltere de 11-12 yaşındaki çocuklar için prezervatif ürteminie geçildi.
ençok küçük yaşta hamilelik bu ülkede. Yaşadığım bir konu değil ama yaşayanların
anlatımları var. mesela meşhur eroin kitabında almanya da genç erkeklerin
fuhuşunun nasıl bir piyasası olduğu ve onlara giden yaşlı başlı kelli felli domuzlardan
çok acıtıcı bir şekilde bahsedilir. Bu adamlar da doğuşytan masum eşcinseller mi sizce.
Hiç de değil zevk düşkünü azgın köpekler. Sadece farklı bir zevki deneyebilmek
yaşayabilmek için o gencecik kız ve erkek çocuklarının eroinle düştükleri yolda
kullanıyorlar. belki bu ülkede de vardır bu piyasa bilemiyorum. Din çok ciddi bir
direniştir tüm bu kötülük kapılarına. Herşey doğuştan gelen bir yönelim değildir.
bugün oturup üst üste bir süre sadomazoşist bir kaseti seyretsem bu duyğgular
benliğimde gelişebilir. Bilemiyorum oturup eşcinsel bir kaseti seyretsem bu da
olabilir. Ama denemem yapmam. Bir şey bana bu günahtır zulümdür der ve ben zınk
diye dururum.
işte böyle dostlar. tüm bu varlık yokluk savaşında belki de olan sizin gibi gerçekten bu
durumu başındna beri ruhunda taşımış ve ızdırap çeken insanlara oluyor. ama din
vetoplumsal ahlak buna da bir set çekmek zorunda. bence buna öfkelenmeyin.
Öfkeniz zulme ve hakaret görmeye olsun.Toplumsal özdenetim çok da kötü birşey
değildir her zaman. eğer bu olmasa belki bugün adım başı homoseksüel ya da
heteroseksüel sokakta at gibi çiftleşen tiplerle karşılaşırdık,. Bakın en azından bu tür
bir baskı da eşitlik var değil mi?:)
Sonuçta insan zihnine deli gömleği giydiremezsiniz. toplum da eşcinselliğin günah
olduğunu da sapkınlık olduunu da hastalık olduğunu da savunan insanlar daima
olacaktır. Bundan hoşlanmayabilirsiniz. ama buna engel olmaya kalktığınız da zarar
görürsünüz. Bir kere etik olarak doğru değil. benimle aynı düşünmeyen herkes fikrini
değiştirsin onlar cahil cüheyla, eşcinsel düşmanı demek. ikincisi azınlığın çoğunluğa
baskı yapması çok tehlikeli bir şey. bu sadece eşcinseller için değil her kes için geçerli
258
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bir kuraldır. bir de bu baskı da haksız unsurmlarda varsa çift kaşarlı tost gibi olur.
Mesela bazi dernekler Nevzat tarhan da bu rehabilitasyon fikrini savundu diye
meslektn atılmasını veya cezalandırılmasını istemiş detayını bilmiyorum. Olacak şey
değil. kendi ayağına sıkmak gibi bir şey. Neyse çok uzattım okuynların sabrın
hayranım ve teşekkürler.selamlar.
61. Yazan:özlem Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Hakan bey yusuf beyin açıklamsını şimdi gördüm. Son derece dürüst ve mantıklı.
dediğim gibi ben eşcinselliğin farklı şekilleri olduğuna inanan bir insanım. O yüzden
tavrım ne kızgın, ne hemen buyur geç haklısın tarzında. Ama dinlemek konuşmak en
aykırı gözüken fikirleri dahi susturmamak taraftarıyım. Karşı çıktığım da daha çok bu
susturma tarzında olan tepkiler. Mesela Nevzat tarhan a yanlış diyebilirsiniz,
saçmalıyor diyebilirsiniz ya da daha bilimsel tarzda çürütmeye çalışabilirsiniz. daha
güzeli samimiyetine inanıyorsanız bir de sen ne diyorsun kardeşim nasıl bir tedaviden
bahsediyorsun bana somut örneklerini göster de diyebilirsiniz. ama Nevzat Tarhan’ın
cezalandırılmasını istemek eşcinsel düşmanı homofobitk diye damgalamak bana çok
aykırı.
62. Yazan:Hakan Ors Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
eg, Islam sizin babanizin ciftligi mi ki siz onu kendi kafaniza, kendi ideolojinize gore
uyarliyorsunuz?
Sizin Kuran’dan anladiginiz buysa, benim de anladigim bu.
Tetikciymis, sizlerin islami kati ve geleneksel yorumlamaniz yuzunden hayati
mahvolan, kendisini gunahkar zanneden, yukarida anlatilanlari yasayan ve bazi
kesimlerin onlardan nefret etmesine engel olmaya calismak mi tetikcilik?
Bastan asagi ofke yuklusun bence sen biraz az ye de o iyi niyetli(!) psikiyatristlere
gosterdigin anlayisi goster boyle dusunenlere.
63. Yazan:Hakan Ors Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Asil tetikciligi yapan sizsiniz ki geleneksel bakis acisindan kurtulamadiginiz icin
insanlarin en dogal ve ellerinde olmayan hislerini gunah ilan edip onlara en buyuk
kotulugu yapiyorsunuz
64. Yazan:Hakan Ors Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
islamin dogustan cift cinsiyetlilere karsi bakisi ortada. neden bunu escinsellere de
uygulayamiyoruz? modern bilim bize cinsel yonelimi belirlemede dogustan gelen
faktorlerin cok onemli bir payi oldugunu soyluyor. yapilan ikiz calismalari var, beyin
259
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
yapisi arastirmalari var. ayni cinsel yonelime sahip olma ihtimali tek yumurta
ikizlerinde %53, cift yumurta ikizlerinde %28, kardeslerde %3. hic olmadi istek disi
olan bir sey
illa dogdugu an gozle gorulur bir sey mi olmasi gerekiyor?
65. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Çok verimli bir tartışma oldu. Kendi adıma çok şey öğrendim. Önyargılarımı
törpüledim. Eşcinselliğin bir hastalık olarak görülmesinin eşcinselleri ne denli rencide
ettiğini öğrendim. Aynı gemideyiz. Birbirimizin hayatını kolaylaştırmamız lazım.
Eşcinselleri bu tartışmadan sonra daha iyi anlıyorum. Umarım birçok okurun da daha
iyi anlamasına vesile olmuştur.
66. Yazan:saim Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Eldeki verileri arttırıcı bir tartışma olmasına rağmen, ’senior eşcinsel’ arkadaşlarımızın
tartışmayı ve konuyu tekeline almasından duyduğum hoşnutsuzluğu belirtmek
isterim. Bir konuda ’senior’ olmak insanın bütün biriktirdiği deneyimin kalıplaşmasına,
katılaşmasına ve tektipleşmesine neden olma riskini de taşır. Sadece ‘kanıksamış’
eşcinseller yaşamıyor çevremizde. Sorgulayan ve anlamaya çalışanlara, kanıksanmış
yaşantıların saadet timsali olacağının garantisi yok.
67. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
@Fırat Arda,
Her iki yorumunuzu da okudum.İlkinde-bir siteden okuyucu yorumları alıntılanan
yorumunuz-beni şaşırtan bir durum var,sizinle bu konuda görüş alış verişinde
bulunmak istiyorum.
Önce,neden “şaşırtıcı”bulduğumu açayım.Şayet yorumları aktaran/alıntılayan bir
muhfazakar olsaydı,vermek istediği mesajı kendi içinde tutarlı bulur anlardım.Zira
alıntı yapılan bütün yorumlarda,eşcinsel hislere sahip bireylerin eşcinselliği “irade dışı
bir oluş”olarak değerlendirdikleri,fakat daha da önemlisi bu oluş halinden kurtulmak
istedikleri gibi anlaşılıyor.Kısacası “psikolojik bir bozukluk”a yakalanmış ve bunun
ezikliğini yaşayan bireylerin sessiz çığlığı gibi yansımış yorumlar.
Tabii bu temayı bir muhafazakar kadar bir eşcinselin de işlemesi gayet doğal.Yani
şaşırtıcı olması bir eşcinsel olarak mevzubahis konunun -alıntı yapılan yorumlardaki
çaresizlik hali-kaleminizden çıkması,bunun tarafınızdan deklere edilmesi değil.İkinci
yorumunuzda uzunca değindiğiniz gibi eşcinseller de kuşkusuz farklı inanç ve
ideolojilere ve tabiatıyla eşcinsellik konusunda farklı bakış açılarına sahip
260
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olabilirler.Tanıdığım,sohbet ettiğim eşcinsel arkadaşlarımdan da bütün eşcinsellerin
hadiseye tek düzlemden bakmadıklarını da biliyorum.
Sadede geleyim.Şaşırtıcı bulduğum,sizin tercümanı olduğunuz “his”leri buraya
aktarmanız değil.(Genç arkadaşlarımız elbette toplumdan saklı tututtukları hislerini
dile getirmişlerdir.Hatta toplumun baskıcı ve dışlayıcı psikolojisinin yarattığı bir
gerçeğe işaret etmişlerdir.Bunu da gayet anlayışla karşılıyor,elimden geldiğince
empati kurarak anlamaya çalışıyorum-tabii ne kadar anlayabilirim o da ayrı bir
konu)Ancak benzer telkinler,eşcinsel olduğunu düşündüğünüz kesimlerin dışında
geldiğinde -özellikle de dindar olarak tanımladıklarınız veya öyle olduğunu
düşündükleriniz-kıyametler kopuyor…Direkt hastalık ya da sapkınlık gibi ithamlara
yormanız sizce bir parodoks değil midir?
Yani benzer şeyleri eşcinseller söyleyince normal,eşcinsel olmayanlardan geldiğinde
ırkçılık düzeyinde saldırı!
Bakın,bir yorumcunun psikolojik destek önerisini adeta hakaret olarak
addetmişsiniz.Olabilir.Elbette hadisenin “özürlü muamelesi”ne dönüşmesini,bir acıma
hissi gibi algılanmasına itiraz edebilirsiniz.Misal tanıdığım eşcinsellerin bir kısmı bu
konularda oldukça hassas ve daha radikaldirler.Aman aman kurtulalım,her yolu
denedik vb yakalışımlar yerine,doğrudan kimliklerini sahiplenir ve bunun kabul
görmesini isterler.Sizin yaklaşımınız ise oldukça farklı,ki olabilir.İtirazım da yok.
Fakat aynı şeyleri başkaları söyleyince tepki göstermeniz,her görüşünü belirteni “karşı
yaka”dan sayarak ayrımcılığa yormanızı mantıklı bulmuyorum.Zira daha radikal
dediğim kesimlerin en ılımlı,en nezaketli ve masum belirlemelerde
bile”ayrımcı”motifler bulması anlaşılır bir şeydir.Ancak sizinle aynı şeyleri söyleyen
insanlara yapay bir ihtilafa düşmenizi anlaşılır bulamıyorum.Zira makalenin yazarı
Enver bey de dahil,eşcinsellerin uğradığı baskı,şiddet ve dışlamaya onay veren,bu
anlamda bir imada bulunan bir yorumcuya rastlamadım.
Dolayısıyla baskı ve zülmün karşısında olmakla eşcinselliği meşru bir yaşam biçimi
olarak kabul etmek/etmemek birbirinden farklı şeylerdir.Kişi veya birey ayrım
gözetmeksizin her türlü ayrımcılığa,adaletsizliğe karşı olabilir…Ama ayrımcılığın öznesi
olan durum/kimlik vs yi benimsemek zorunda değil,olmamalıdır.
Bakınız,bir çok konuda kıyasıya tartıştığımız Enver bey,eşcinsellere hizmet alan izmet
veren alanlarda bile en ufak bir sınırlama olmaması gerektiğini söylüyor.Budur
demokratlığın da insan olmanın da gereği.Ve söyleminde samimidir.Bugüne kadar
pek çok konuda muhalif olmamıza rağmen okuduğum yazılarından bu
samimiyetinden de kuşku duymuyorum.
Ha,şu var.Enver bey bu demokrat duruşuna karşın eşcinselliği açıkça tasvip etmediğini
de yazmıştır;ama inancı gereği,ama kendince başka nedenlerle.Günah olarak
değerlendiren arkadaşlar da var.Bütün bunlar oturulup konuşulur,tartışılır.
261
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Henüz bu noktada fikir beyan etmedim.Şimdilik fikir ve düşünceler özgürce
konuşulsun,herkes diğerinin fikrine,ifade özgürlüğüne tahammül edebilsin babında
görüş belirttim,söylenenler üzerinden bir karşılaştırma cimnastğiyle yetindim.
Son olarak şunu söyleyeyim.Enver beyin vicdan ve samimiyeti konusunda en ufak bir
şüphe duymuyorum.Görüşlerinin faşizanca karşılanmasını da haksız buluyorum.Buna
karşın eşcinselliğin toplumsal bir tehdit ya da bulaşıcı bir kötülük gibi algılanmasını da
isabetli bulmuyorum.Zaten bu görüşe atıf olarak örneğin bireyi kendine
yabancılaştıran çok daha tahripkar alışkanlıklara-futbol fanatizmi,kitleleri uyuşturan
yönleri vs.-bir gönderme var.Karşılaştırma ne kadar doğru elbette bu da tartışılır.Ama
“kötülükler”esas alınarak bir tartışma yapılacaksa bence ırkçılık,milliyetçilik,futbol
fanatizmi,tüketim çılgınlığ vb tehlikeler dururken eşcinselliği öncelikli felaket sırasına
yerleştirmek doğru değil.Eğer suç,günah ve haram vb temalardan yola çıkarak bir
mantık yürütmesi yapılacaksa alkolizmi,madde bağımlılığını,kumar alışkanlığını
nereye koyacağız?Bütün bunlar günah veya haramdı ya da topluma zararlı olduğu
düşünülüyor idiyse peki yasalar da dahil men edici bir yaptırım var mı bunlar
için?Yok.O halde neden eşcinsellik hepsinden azade hassas bir noktaya yerleştiriliyor
bunu da derinlemesine düşünmek gerekiyor.
68. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Batı bunu normalleştirdi diyorsunuz. Doğru ancak batının normalize ettiği pekçok
şeye bugün islam dünyası sıcak bakmıyor ve direniyor.
İslam dünyasının eğitim seviyesine bakın. Batının eğitim seviyesine bakın. İslam
dünyasında idam, recm, 4 kadınla evlilik da gayet normal şeyler.
Bence son derece de sağlıklı bir direniş bu.
Evet geri kalmışlığı, baskıyı, ilkelliği, doğuştan gelen bir şey yüzünden insanlara baskı
yapılmasını savunmak gayet sağlıklı.
İntiharın çok günah olduğunu bilmesem kendimi öldürürdüm. Din çok güçlü bir
tutamak
Aynı şekilde, eğer eşcinsellik günah olmasa, bu insanlara böyle muamele edilmese,
din eşcinselleri korusa, herhalde çocuk intihar etmek istemezdi?
Dinin sebep olduğu eşcinsel düşmanlığı yüzünden intihar etmek isteyen kişiye tutup
da din yüzünden intihar etmiyor diye söylenip de dini savunmak komik olsa gerek.
bugün eşcinsellik sadece doğuştan gelen bir eğilim değil. pekçok insan için bir zevk ve
merak aracı.
262
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Özlem, kibarca insanlar hakkında iftira ve yalanlar uyduruyorsun. Kendi kafandan
konuşuyorsun. Kimin için eşcinsellik zevk ve merak aracıymış? Kim demiş bunu?
Nerden çıkarıyorsun? Kim sana söyledi bunu?
Sırf zevk için heteroseksüel ilişkiye girenler olduğu gibi sırf zevk için eşcinsel ilişkiye
girenler de olabilir. Bu eşcinselliği bağlamaz. İnsanlar doğuştan eşcinsel olduğu için
zevk için eşcinsel ilişkiye girer. Ve doğuştan heteroseksüel oldukları için zevk için
heteroseksüel ilişkiye girer.
İnsan nesli kendisini korumak için neye karşı direnmesi gerektiğini de bilir bir yandan
Nedense bu insan neslini koruma muhabbetini yapanlar hep muhafazakarlar, aşırı
dinciler. Siz çok akıllsınız ki insan neslini nasıl korumanız gerektiğini gayet iyi
biliyorsunuz ve diğer insanlar bilmiyor.
Bana şunu söyledi burada herkes burnundan soluyor. çünkü eşcinsel bazı
arkatılımcılar ensest ve pedofiliyi savundular.
Atma şimdi. Uydurma, insanlara iftira atma! Hangi eşcinsel savunurmuş bunları?
Bundan 1 ay önce Yemen’de çocuk evlilikleri yasaklanınca sokaklara dökülen
onbinlerce kara çarşaflı kadın ve yasağı protesto eden binlerce imam neydi?
Böylesine iftira atılmaz insanlara!
Bugün batıda pedofilinin normalliği tartışılıyor. İngiltere de 11-12 yaşındaki çocuklar
için prezervatif ürteminie geçildi. ençok küçük yaşta hamilelik bu ülkede.
Al şimdi de eşcinselliği pedofiliyle mi kıyaslıyorsun? Ayrıca nerede tartışılmıyormuş
pedofili? Pedofili arıyorsan İslam ülkelerine bak özlem. İngiltere’de çocuk yaşta
hamileler var çünkü eğitim verilmiyor. Cinsel eğitim verilen Hollanda’da böyle bir
sorun yok.
genç erkeklerin fuhuşunun nasıl bir piyasası olduğu ve onlara giden yaşlı başlı kelli
felli domuzlardan çok acıtıcı bir şekilde bahsedilir. Bu adamlar da doğuşytan masum
eşcinseller mi sizce. Hiç de değil zevk düşkünü azgın köpekler. Sadece farklı bir zevki
deneyebilmek yaşayabilmek için o gencecik kız ve erkek çocuklarının eroinle
düştükleri yolda kullanıyorlar.
O insanlar “farklı bir zevk” denemek için bunu yapmıyor. Eşcinsel oldukları ve eşcinsel
hislere sahip oldukları için gidip genç erkeklerle ilişkiye giriyorlar. Heteroseksüel
olanları da gidip genç kızlarla ilişkiye giriyor. Yani hisler doğrultusunda yapılıyor bu
işler. Nasıl her karşıcinsel tutup fuhuş yapmıyorsa, her eşcinsel de fuhuş yapmaz!
Aynen dediğin gibi zevk düşkünü azgın köpek karşıcinseller de vardır!
Din çok ciddi bir direniştir tüm bu kötülük kapılarına.
263
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Din kötü insanların elinde kötülüğün ta kendisi olur. Mesela “doğuştan eşcinsel olan
bir” insanın bütün haklarına din kisvesi altında karşı çıkmak. Bilimi çarpıtıp kendi
ideolojine kaynak aramak.
bugün oturup üst üste bir süre sadomazoşist bir kaseti seyretsem bu duyğgular
benliğimde gelişebilir. Bilemiyorum oturup eşcinsel bir kaseti seyretsem bu da
olabilir.
Öyle bilgisizce konuşuyorsun ki “üst üste sadomazoşist kaset izlersem” bende de
böyle şeyler gelişebilir diyorsun. Yok gelişmez korkma. Sen söyledin diye olmuyor
böyle şeyler. Bırak bilim adamları karar versin cinsel yönelimin nasıl geliştiğine.
Eşcinsel kasetleri izlemiyorsun çünkü bu hislerin yok!
Neden genç bir hetero erkek karşıcinsel video kasetlerini izlemek için yanıp tutuşuyor
da eşcinsel kasetlere hiçbir istek duymuyor. Neden eşcinsel olan da karşıcinsel
kasetlere karşı bir his duymuyor?
toplum da eşcinselliğin günah olduğunu da sapkınlık olduunu da hastalık olduğunu da
savunan insanlar daima olacaktır.
Özlem, toplumda sürekli ırkçılar, faşistler, Kürt düşmanları, pislikler ve başörtüsü
düşmanları da var olacak. Onlara da müsamaha gösterecek misiniz?
Sen dinim yasaklıyor diye eşcinselliği kötü görüyorsun, bir başkası da ideolojisi
yasakladı diye başörtüsünü veya Kürtleri kötü görüyor oldu mu?
eğer bu olmasa belki bugün adım başı homoseksüel ya da heteroseksüel sokakta at
gibi çiftleşen tiplerle karşılaşırdık,. Bakın en azından bu tür bir baskı da eşitlik var değil
mi?:)
hahaha Bakırköy sahilinden çık Zeytinburnu’na doğru onlarca karşıcinsel insan
birbirlerinin üstünde çimlerde neredeyse sevişiyor. Görmek insanı rahatsız ediyor.
işte böyle dostlar. tüm bu varlık yokluk savaşında belki de olan sizin gibi gerçekten bu
durumu başındna beri ruhunda taşımış ve ızdırap çeken insanlara oluyor. ama din
vetoplumsal ahlak buna da bir set çekmek zorunda.
Zorunda filan değil. Burada ellerinde olmayan bir şey yüzünde onca şeyler yaşayan
insanlara gelmiş onlara yapılan baskıyı haklı çıkarmaya çalışıyorsun. Özlem cidden
yazdıkların insanların sinirlerini tam olarak bozacak, hakaret seviyesinde şeyler.
Özlem ayrıca sen eşcinsellerin taleplerini anlamamışsın. Nasıl bir karşıcinsel önüne
gelen kızla yatabilir, her gün bir başka hayat kadınıyla yatabilir, sokakta dudak dudağa
öpüşebilir ve tamamen zevke dayalı bir hayat yaşayabilir ve nasıl bir başka karşıcinsel
264
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
evli eşiyle başka kimseyle ilişkiye girmeden tek eşli bir hayat yaşayabilirse…
Eşcinseller için de aynısı geçerli.
Sen önüne gelenle yatan bir karşıcinseli eleştirebileceğin gibi önüne gelenle yatan bir
eşcinseli de eleştirebilirsin. Gidip fuhuş yapan, genç seks işçileriyle ilişkiye giren, sokak
ortasında öpüşen ve cinselliği sırf zevke dayandıran eşcinsel olsun, karşıcinsel olsun
herkesi eleştirebilirsin. Böyle tipler eşcinsel/karşıcinsel mutlaka olacaktır.
Yani seks düşkünü karşıcinseller “hisleri” karşıcinsel olduğu için gidip sadece karşı
cinsle yaşar ilişkisini. Eşcinseller ise hemcinsleriyle yaşar. Ama bunları hisleri
doğrultusunda yaşarlar. Hiçbir karşıcinsel tutup ben hemcinsimle yatacağım veya
hiçbir eşcinsel de tutup ben karşı cinsle yatacağım zevk için demez.
AMA eşcinsel bir insanı, namusuyla yaşayan, cinselliğini kendisine saklayan, tek eşli
yaşayan, işini gücünü yapan bir insanı ELEŞTİRME HAKKIN YOK! Onu eleştirmek
faşizmdir, ırkçılıktır. Ona sen neden eşcinselsin demek faşizmdir. Kabul edilebilir bir
yanı yoktur. Ve bu iğrençliği tutup dinle veya başka bir şeyle haklı çıkarmanın da kabul
edilebilir bir yanı yoktur! Çünkü cinsellik de yemek gibi, içmek gibi, nefes almak gibi
bir ihtiyaçtır. Sadece zevk değildir.
Eşcinsellerin istediği zaten senin sandığın gibi cinselliklerini yaşama özgürlüğü filan
değil. İstedikleri eşcinsel olduklarını ailelerine, dostlarına, arkadaşlarına ve
sevdiklerine dışlanmadan, nefret edilmeden, uzaylı muamelesi görmeden! Olay bu.
Sonuçta insan zihnine deli gömleği giydiremezsiniz.
Yaşadığımzı toplumda insanların çoğu deli gömleğini giymiş zaten özlem hanım. Bu
delilik ayrımcılık, ırkçılık, yobazlık, bağnazlık, farklılıklara karşı hoşgörüsüzlük ve
eşcinsel “karşıtlığı” olarak geri dönüyor.
Mesela bazi dernekler Nevzat tarhan da bu rehabilitasyon fikrini savundu diye
meslektn atılmasını veya cezalandırılmasını istemiş detayını bilmiyorum. Olacak şey
değil. kendi ayağına sıkmak gibi bir şey. Neyse
Nevzat Tarhan denen şahısa gelelim. O adam derneklerden atılmayı değil hapise
atılmayı hak ediyor. Çünkü bu adam sırf siyasi görüşü yüzünden, hiçbir bilimsel delile
dayanmadan, bugün modern bilimin bütün bulgularını alt üst ederek, tutup hala 100
sene öncesinin eşcinsellikle ilgili saçmalıklarını savunarak utanmadan insanları yanlış
bilgilendiriyor, toplumsal eşcinsel düşmanlığını yayıyor. Bütün bunları da bilim adamı
kisvesi altında yapıyor. Eşcinselleri elektro-şokla tedavi edebileceğini iddia edebilecek
kadar insanlıktan çıkmış.
- ayni cinsel yonelime sahip olma ihtimali tek yumurta ikizlerinde %53, cift yumurta
ikizlerinde %28, kardeslerde %3. hic olmadi istek disi olan bir sey. Eşcinselliğin çok
265
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
güçlü genetik delili olmasına ve bunun gibi bir sürü araştırma olmasına rağmen tutup
eşcinsellik geni yoktur diyor.
- Ali Bulaç “Irak’taki katliamları eşcinseller yapıyor” dedikten sonra yazı yazıyor ona
destek veriyor. Bu insanları hedef haline getirmek değil de nedir?
- Eşcinselliğin meşru olamayacağını savunuyor ve “ben demokratım” diyor. Neden
meşru olamaz? Bilimsel sebeplerden mi? Toplumsal sebeplerden mi? Yok yok, sadece
dini yasakladığı için. Ama benim ideolojim başörtüsünü meşru görmüyorsa bana
demokrat değilsin diyor.
- Modern dünyanın bütün bulgularını sırf ideolojisine çarpıtmak için yerle bir ediyor,
sonra da utanmadan bilimden filan bahsediyor. Hiç hayatımda böylesine bir insan
görmemiştim açıkçası. Nazi ruhlu olmak budur herhalde.
- Amacı da açık. İnsanlar cahil. İnsanları eşcinsellik hakkında kandıracak böylece
eşcinsellerin siyasi haklarına karşı çıkmalarını sağlayacak. Bir yandan da eşcinsellik
tedavi edilebilir diyerek ona gelenlerle parasına para katacak.
- Daha önce söylediğim gibi değişmeyen eşcinsel insanlar onun gibi konuşan doktorlar
yüzünden ailelerinden ve çevrelerinden şiddet görüyor. Toplum zannediyor ki
eşcinsellik değişebilir. Bundan büyük kötülük yapılamaz o insanlara.
Nevzat Tarhan denen şahsı bana insanoğlunun hangi noktalara gelebildiğini
gösteriyor.
TIP’ta etik diye bir şey vardır. Bir TIP adamı çıkıp da tıbbi bir konuda insanları yanlış
bilgilendirirse ceza alır. Modern bilimin eşcinsellik hakkındaki bulguları çok açıktır.
Nevzat Tarhan sırf kendi ideolojisini haklı çıkarmak için bütün bu bulguların tersini
söylüyor, dahası insanlara boş umutlar veriyor. Bir doktor çıkıp ben şişman adamı 1
günde zayıflatırım dese ona ceza verilmeyecek mi?
Kaldı ki dediğim gibi isteyen eşcinsel insan gidip bu seanslara katılabilir. AMA tutup da
eşcinsellikle ilgili bulguları tamamen tersine çevirmek, bu terapileri sanki bütün
eşcinselleri değiştirebilirmiş gibi lanse etmek ve sonra utanmadan akıldan, bilimden
bahsetmek ne TIP ahlakına, ne de insan ahlakına sığıyor. Ahlakı varsa tabi.
Dese ki ben eşcinsellerin bütün haklarını destekliyorum ama bazı eşcinsellerin
hislerinden kurtulmasına yardımcı olabilirim. O zaman sorun yok.
Eski zamanlarda bazı bilim adamları çıkıp da zencilerin nasıl aşağı ırklar olduğunu
söyler, onlara gerekli haklar verilmemesini iddia ederdi. Onların ki de düşünceydi de
mi sana göre özlem? Onların düşüncesine de saygı mı duymalıydık? Bugüb TV’ye çıkıp
266
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Kürt ırkı yoktur diye ahkam kesen profesörlere de saygı mı duymalıyız? Üzgünüm, ben
faşist saygı duymaya yıllar önce son verdim.
Açık görüşlü olmalıyız ama beynimiz aşağı düşecek kadar açık değil.
Belki duygusal olarak böyle bir değişimin gereğine inanmıyordunuz ve isteksizce de
gitmiş olabilirsiniz.
Fırat arkadaşımızın söylediği onca şeyden sonra tutup de onu isteksizlikle itham
etmek bence yanlış bir düşünce.
Ancak benzer telkinler,eşcinsel olduğunu düşündüğünüz kesimlerin dışında geldiğinde
-özellikle de dindar olarak tanımladıklarınız veya öyle olduğunu düşündüklerinizkıyametler kopuyor…Direkt hastalık ya da sapkınlık gibi ithamlara yormanız sizce bir
parodoks değil midir?
Aziz Bey, bu insan psikolojisiyle ilgili bir durumdur. Tüm gruplar için geçerlidir. Mesela
Amerika’da zenciler birbirlerine “nigger” derler. Whats up nigger?” derler. Ama eğer
ki bir beyaz onlara “nigger” derse kıyamet kopar.
Aynı şekilde eşcinseller bazen birbirlerine argo hitaplarda bulunurlar, şakasına. Ama
bir karşıcinsel çıkıp derse bunu kıyamet kopar.
Bir Türk “ya bu Türk milleti ne berbat bir millet” derse kimse bir şey demez. Ama
bunu bir yabancı derse Türkler ayaklanır.
Tamamen insan psikolojisiyle ilgili bir şey ve aynı şekilde bunları söyleyen eşcinseller
de tepki alıyorlar.
Fırat’ın dediği gibi bir insanın eşcinsellik hakkındaki görüşlerini eşcinsel veya
karşıcinsel olması değil “aldığı eğitim” belirliyor. Eşcinsel olmanın tek avantajı bu
hislerin elinde olmadığını, doğuştan geldiğini bilmek.
Karşıcinsel olup da eşcinsellere, bir eşcinselden çok daha olumlu yaklaşan insanlar
var. Eğitim nedeniyle.
ırkçılık,milliyetçilik,futbol fanatizmi,tüketim çılgınlığ vb tehlikeler dururken eşcinselliği
öncelikli felaket sırasına yerleştirmek doğru değil.
Sizin için söylemiyorum da aziz bey, ırkçılığı kötü gören bir insanın eşcinselliği de kötü
görmesini nefretle karşılıyorum.
267
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinsel düşmanlığı ırkçılık gibidir. Hayatları mahveder. Aileleri böler. Bir sürü insanın
ölümüne neden olur. Gencecik çocukları intihar ettirir. Hayatları karartırır. Adaleti yok
eder. Toplumun belli bir kesimi alır 2. sınıf yapar.
Eğer kötülük diyeceksek oraya eşcinsel düşmanlığını eklememiz gerekir.
Tersini söyleyen varsa cehaletinden söylüyordur.
69. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
@Hakan Örs,
Bir hak ihlaline karşı insanca direnmek,duruş belirlemek “yaygara
koparmak”değildir.Siz bu belirlemeyi benim yüklediğim anlamdan farklı
kullanabilirsiniz.Son tahlilde yorum farkıyla kullandığınızı belirttiğinizi
hisettirmişsiniz.Sorun yok,yanlış anlaşılma düzeltilmiş oldu.
Fakat Kürt kimliğinin inkar edilmesine yüksek sesle her itiraz edeninin,konu
eşcinseller olunca “çark ettiğini”iddia etmek biraz zorlama bir yargı.
Bu yorumu belki meseleye sadece aidiyet pencerinden bakan bir kürt milliyetçisi için
yapabilirsiniz.Ve ayrıca böyle yaklaşanların olması da muhtemeldir.Ki,bir kürt olarak
kendi yakın çevremde kendi kimlik hakkını savunurken eşcinselliği ahlak ve namus
çerçevesinde değerlendirerek savuşturan hatta konuşulmasını bile doğru bulmayan
anlayışlara tanığım.Aynı şekilde dindar kimliğinden ötürü de benzer bocalamayı
yaşayanlar olabilir.Bunun yanı sıra katı milliyetçi eşcinseller de tanıyorum.Dolayısıyla
bu tür ikircikli,bazen de kararsız ama aynı zamanda tutarsız refleks her farklı kimlik ve
aidiyette karşımıza çıkabiliyor.Doğal olarak bunu tartışır eleştirirz yerine ve zamanına
göre.
Fakat muahtabının fikrini çürütmek adına bu anlayışı genelleyip birilerini toptan çifte
standarlıkla suçlamak eleştiri maksadını aşan bir tutumdur.
Dolayısıyla başörtülü kadınların ve “siz”diye hitap ettiğiniz dindar kesimlerin özgürlük
ve adalet konusundaki bildirilerini okumanızı tavsiye ederim.Ya da sadece bu
tartışmayla yetinmeyip sitenin eşcinsellerle ilgili yaklaşımını daha bir yakından gözden
geçirmeniz gerekir diye düşünüyorum.Aksi takdirde ezbere haksız ithamlarda
bulunmuş olursunuz ki bu da adil bir eleştiri olmaz.
70. Yazan:özlem Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Hakan bey,
diliniz, üslubunuz, yazışma tarzınız çok itici ve hiçbir diyaloga girmeye müsaade
etmeyecek kadar rencide edici. Doğrusu son derece kibar saygılı ve entelektüel
268
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
seviyesi yüksek eşcinseller de tanımamış olsam bu yazdıklarınızı okuduktan sonra
homofobik olabilirdim. Uuuupuzun mailinizi yarıya kadar okudum. Ama gerisi eza.
Bana yalancı diyen atma üslubu ile konuşan bir insanla herhangi bir diyaloğa girecek
değilim. Ancak emin olun bu anlattığım olayı yaşayan arkadaşı arayacak bu siteye
olayın detayları hakkında not girmesini isteyeceğim. tabi eğer ktabul eder açıklarsa siz
ona da yalancı demekte serbestsiniz. Edebin olmadığı yerde herşey boş.
Aziz beye katılıyorum. bu bir hak mücadelesi ve kendi durumunu doğrularını anlatma
çabası değil yaygara. İsterseniz on sayfa yazın isterseniz 100 sayfa. Bir şey değişmez
adı gene yaygara olur. Kimse ile sidik yarıştırmaya niyetim yok kusura bakmayın. Eğer
saygılı olmayı öğrenirseniz bir gün saygı da görmeyi hak edersiniz.
71. Yazan:özlem Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Az evvel arkadaşımı aradım. Şu anda evden uzakmış ama akşam girip kişi ismi
vermeden olayın detaylarını bir miktar anlatıcak. Özetle şunu söylüyor bu tartışmalar
da pedofili konusu da sık sık gündeme geliyor ve bu insanlar bunu normal olabilir bir
şey olarak
savunuyor. Sonuçta hem dile getirilen konu sebebi hem de eşcinsellik konusundaki bu
dayatmacı yaklaşımdan dolayı mazlum der daha önce bulunduğu pek çok ortak
platformdan çekilmeye başladı.
Dahasını nasılını akşam arkadaşım kendisi yazar inşallah.
Bu notu da Hakan bey için değil yalan ve iftira ettiğimi söylediğinden dolayı insanların
aklında kuşku oluşmasın diye yazıyorum. bir daha da bu konudra herhangi bir
tartışmaya girmemeye bu başlık altında niyetliyim. Zaten söyleyeceğimi söyledim. Ne
kadar hezeyan dolu bir şekilde suçlansam da bu konuda çalışma yapan dürüst
kurumlar olduğunu başka yaklaşımlar ve başka türlü yollar olduğunu,
insanların(durumundan rahatsızlık duyan) gözü kör bir çaresizlik ve olmazcılığa
mahkum olmadıklarını belirttim. Bu konuya girmeme o ergen çocukların son derece
samimi , incinmiş, duygulu halleri hakkında bir çıkış olabilir mi diye idi. Umarım
maksat hasıl olur.
72. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Özlem Hanım,
Siz eşcinsellik ve edepsizliği birbirine karıştırıyorsunuz. Tekrar anlatmak istiyorum
size.
Eşcinsel veya karşıcinsel olmak hislerle ilgilidir. Cinsel eylemle bir alakası yoktur.
Karşıcinsel bir kadının erkeklere karşı duyduğu hisleri cinsel yönelimi sayesinde duyar.
Bir erkeğin vücudundan, sesinden, davranışlarından her şeyinden hoşlanır. Ve en
nihayetinde bu cinsel ilgiyle sonuçlar.
269
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinsellik de tamamen aynıdır. Karşıcinsel bir kadını erkeklerden hoşlandıran aynı
şey eşcinsel bir erkeği diğer erkeklerden hoşlandırır. Veya karşıcinsel bir erkeği
kızlardan hoşlandıran aynı şeydir. Ve bunu da insanlar ergenliğin hemen başında
anlar. Gidip istediğiniz insana sorun, yönelimi ne olursa olsun, hepsi aşağı yukarı aynı
şeyi söyleyecektir.
Bir karşıcinsel erkek sizin dediğiniz gibi “zevk” için tutup fuhuş yapabilir, sokak
ortasında sevişebilir. Mesela Türkiye’de lise yaşındaki seks işçileriyle ilişkiye giren bir
sürü 45-50 yaşındaki erkekler var. Karısını aldatanlar var. Türkiye’deki erkeklerin
%80′i ilk cinsel deneyimlerini nerede yaşıyor biliyorsunuz.
Bütün bunları yapıyorlar diye karşıcinselliği ahlaksızlık veya zevk aracı olarak görüyor
musunuz?
Aynı şekilde bir eşcinsel de bütün bu zevkle ilgili olayları yapabilir. Ama hiçbir eşcinsel
tutup da zevk için karşı cinsle yatmaz veya hiçbir karşıcinsel tutup zevk için eşcinsel
ilişkiye girmez.
Yani bir karşıcinsel kendi hisleri doğrultusunda her türlü ahlaksızlığı yapabilir. Ve
aynen bir eşcinsel de yapabilir bunları.
Bir eşcinselin zevk için ilişkiye girmesi “eşcinselliğin” zevk için yapılan bir şey olduğu
anlamına gelmez. Aynen karşıcinselin zevk için bunu yapmasının aynı anlama
gelmeyeceği gibi.
Mesela benim arkadaşlarımın %80′i ilişkiye girmemiştir. Aynı şekilde günah olduğuna
inandığı için cinsel ilişkiye girmeyen veya elinden geldiğince kaçınan bir sürü eşcinsel
insan var.
Aynı şekilde 80 küsür yaşına gelmiş ve 60 senedir beraber olan eşcinsel çiftler var.
Hayatında o sevgilisinden başka kimseyle beraber olmamış kişiler bunlar.
Tabi bu şekilde karşıcinseller de var.
Daha önce söylediğim gibi cinsel yönelim kişinin “ilgi duyma” halidir. Eylemi değil.
Mesela toplum bakısı yüzünden karşı cinsle evlenen eşcinsel erkekler var. Hiç eşcinsel
ilişkiye girmiyorlar ama yine de eşcinseller çünkü hisleri o yönde. Bu tür evliliklerin
her iki tarafı da çok mutsuz ettiğini söylemeye gerek yok.
Bazı karşıcinsel erkekler “kız” bulamadıkları zaman tutup travestilerle veya
eşcinsellerle beraber olabilirler. Hatta onu bulamadıklarında “hayvanlarla” beraber
olabilirler.
270
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bu da eşcinsel oldukları anlamına gelmez. Çünkü burada ilgi yok, sadece zevk için
veya başka bir nedenle yapılan bir eylem var.
Belki de Lut Kavminde “kadınları bırakıp da erkeklere gidenler” derken bu kişilerden
bahsediliyor Özlem Hanım?
Özlem Hanım, lütfen ne yaparsanız yapın, eşcinselliği “anormal, sapkınlık” vs gibi
şeylerle adlandırmayın. Çünkü o bahsettiğiniz ergen gençlere yapabileceğiniz en
büyük kötülük budur. O insanlar hislerini anladıkları an anormal olduklarını
düşündükleri için, bu hislerini kimseye anlatamadıkları için acı çekiyorlar.
Mesela bunun bir “imtihan” olduğu söylense, Allah’ın onları “imtihan” etmek için bu
şekilde yaratıldığı söylense ve cinsel ilişkiden olabildiğince kaçınmaları gerektiği
söylense hem onlar bu duruma hazırlıklı olur, hem de “neden böyleyim” diye
kendilerini yiyip, bitirmezler.
Kısacası dini kurallar “insanların” davranışlarını engellemeye çalışıyorsa (mesela sokak
ortasında sevişmelerine engel olmak) tamam. Ama dini kurallar bazı insanları
ellerinde olmayan hisleri yüzünden (belki de doğuştan gelen hisleri yüzünden) tutup
anormal, cehennemlik, günahkar ilan ediyorsa o zaman onlar dini kurallar değil baskı
ve zulüm kuralları olur. İkisini karıştırmayın lütfen.
Açıkçası karşıcinsel veya eşcinsel her insanın edebiyle, kimseye zarar vermeden,
cinselliğini 4 duvar arasında yaşayarak tek eşli bir şekilde yaşama hakkı olduğuna ve
kimsenin de buna karşı olma hakkı olmadığına, tasvip etmiyorum deme hakkı
olmadığına veya meşru görmeme hakkı olmadığına inanıyorum.
Sevmek ve sevilmek herkesin hakkı.
Şunu söylemek istiyorum: Hiçbir eşcinsel ensest veya pedofiliyi savunmaz! Ben
savunmam! Savunanla muhattab olmam! Siz diyorsunuz bunu eşcinseller yaptı diye.
Bu söyleminizi hayretle karşılıyorum.
Ama diğer yandan Sivas’ta Aleviler yakıldı diye, veya Yemen’de pedofiliyi destekleyen
eylem yapıldı diye, İslam dünyasında her yerde 13 yaşında kızlar 70 yaşında adamlarla
evleniyor diye, veya 11 Eylül saldırıları yüzünden veya kimi dini sitelerde eşcinsellere
ağıza alınmayacak hakaretler ediliyor diye tüm Müslümanları suçlayamayacağımız gibi
bu durum yüzünden de tüm eşcinselleri suçlayamayız.
tüm bu varlık yokluk savaşında belki de olan sizin gibi gerçekten bu durumu başındna
beri ruhunda taşımış ve ızdırap çeken insanlara oluyor. ama din vetoplumsal ahlak
buna da bir set çekmek zorunda. bence buna öfkelenmeyin.
271
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Son olarak bu cümlenize katılmıyorum. Din kötü insanlara engel olmak adına iyi
insanlara baskı yapamaz. Bir yerlerde birileri kötü işler yapmasın diye ben bunun
suçunu çekemem.
Bu hırsızlık yapmasın diye herkese pranga bağlamaya benziyor. Ya da “Kimi kızlar
kendi istekleriyle başörtüsü takabilir. Ama kimileri zorla takıyor, kimileri de siyasi
simge diye takıyor. O yüzden yasak olması lazım, samimi olanlar da bu yasaktan
muzdarip ama ne yapalım?”
Aynı mentalite.
Aziz Yılmaz Bey, söylediğinizde haklısınız.
Geçen gün bir arkadaşımın morali çok bozuktu. Neden diye sordum. Bir çocukla
tanışmış (ikisi de eşcinsel tabi), konuşmuşlar ve derken çocuk bunun Alevi olduğunu
öğrenince direk MSN’den engellemiş.
Kötü bir dünya.
73. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Ben sizi kıracak bir şey söylemedim özlem hanım. Üslubumun da itici olduğuna
inanmıyorum. Bir insanın edepsizlik yapması için illa sert kelimeler kullanması
gerekemez. Oldukça kibar bir şekilde ve insanlara düşmanlık ederek de edepsizlik
yapabilir insan.
Şunu bilin ki eşcinsel filan da değilim.
“Önemli olan ezilenleri savunmak değil, onların yerinde olabilmektir. - Che”
Bu üslubum yüzünden karşıcinsellere düşman olacak mısınız şimdi?
Eşcinsellerin hak mücadelesi yaygara mı oluyor? Amacımız yaygara değil. Sizin
amacınız yaygara koparmak. İnsanların hak arayışına karşı çıkmak sırf ideolojinize
aykırı diye.
Pedofili, ensesti savundular diyorsunuz. Bir grubun yaptığını tüm eşcinsellere mal
ediyorsunuz. Biz de Müslümanları savunurken onların yaptığı kötülükleri mi sayalım?
Aziz Yılmaz siz de haklısınız. Ne yazık ki bu ülkede ırkçı eşcinseller, faşist eşcinseller,
aşırı dinci eşcinseller, Yahudi düşmanı eşcinseller de var. Var oğlu var.
272
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Irkçı Aleviler var, eşcinsel düşmanı dindarlar var, Yahudi düşmanı dindarlar var, Kürt
düşmanı Türkler ve Türk düşmanı Kürtler var. Başörtülü kızlara düşman Aleviler de
var, Alevilere düşman başörtülü kızlar da.
Bunlar beni ilgilendirmez. Ben ezilen herkesi savunurum. Ben ezilen herkesin
yanındayım. Başörtülü bir kızın hakları olsun, Kürtlerin hakları olsun, eşcinsellerin
hakları olsun. Bunların bir tanesine karşı çıkmakla hepsine karşı çıkmanın bir farkı yok
gözümde.
Yok ben ona karşıyım, yok bunu tasvip etmiyorum, yok o üniversiteye girmesin, yok
bu bunu yapmasın kabul etmiyorum.
Benim gözümde “başörtülü bir kızın üniversiteye girmesine karşı olan eşcinsel” veya
“bir eşcinselin haklarına karşı çıkan başörtülü kız” aynıdır. Her ikisi de faşisttir. İkisine
de değer vermem.
Mazlum-Der gibi STK’lar benim gözümde İnsan Hakları’nın “i”sini savunamazlar. Faşist
organizasyonlardır. Nevzat Tarhan gibi adamlar benim gözümde ırkçıdan farksızdır.
Ne yapacaklarsa yapsınlar ama tutup biz insan haklarını savunuyoruz, demokratız
filan demesinler. Ya hepsini savunursun, ya hiçbirini.
Bu lafım ezilen HERHANGİ bir grubun haklarına karşı çıkan herkes için.
Yani demek istediğim benim gözümde ezilen bir grup insana karşı çıkan veya ezilen
herkese karşı çıkan faşistlerin zerre kadar farkı yok.
74. Yazan:Fırat Arda Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Nevzat Tarhan’a gelirsek gerçekten nefret uyandırıcı bir adam. Zaten siyasi görüşü
köşe yazılarıyla belli. O siyasi görüş üstüne eşcinseller hakkında böyle konuşması çok
iğreti duruyor.
Adam resmen düşman eşcinsellere, iyi niyeti filan yok. Bütün bilimsel bilgileri
çarpıtıyor. Tutmuş eşcinselliği hayvan sevicilikle, sübyancılıkla bir tutuyor. Bu resmen
terbiyesizlik.
Dediğiniz gibi video izlemekle insanın cinsel hisleri değişse ben sabah akşam
karşıcinsel videosu izlerdim de kurtulurdum bu durumdan.
Çocuk 13-14 yaşına gelince cinsel tercihini yapar diyor Nevzat Tarhan. Kim tercih
yapmış? Neyi tercih etmiş? Tek amaç insanları yanlış bilgilendirip eşcinsellere düşman
etmek.
273
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ayrıca benim değişim konusunda isteksiz olduğumu söylemenizi çok yadırgıyorum.
Ben oldukça istekliydim ama olmayacak şeyi yapmaya kalktık herhalde.
Zaten bu değişimci doktorların işi hep aynı. Biri başarısız olunca “sen isteksizdin,
motivasyonun yetersizdi” diyip duruyorlar.
75. Yazan:Hakan Örs Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Kaç yaşındayım ömrüm boyunca kaç eşcinsel tanıdım, kaç eşcinsel dernekle beraber
çalıştık. Hiç pedofiliyi, ensesti savunan bir tek eşcinsel veya dernek görmedim.
Bunu kim söyledi (eğer gerçekten söylediyse ki hiç sanmıyorum) bilmiyorum ama belli
ki amaç eşcinselleri kötülemek.
Böyle bir şeyi eşcinsellerin yapması zaten asla düşünülemez. Çünkü hak
mücadelelerine yapabilecekleri en büyük kötülük olur bu.
Bence arkadaşınıza da pek inanmayın. Bu konuda kulağımla duymadan inanmam.
76. Yazan:özlem Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Fırat bey,
bir daha yazmayacağım demiştim ama o kadar iyi niyetli, mantıklı ve güzel yazmışsınız
ki duramadım. hayır ben eşcinsellik ile edepsizliği karıştırmıyorum. bu konuyu
yakından bilme yaşama imkanım yok. ben bir politik ve kültürel tavırdan
bahsediyorum. bunun içerisinde alabildiğine karşı cinse karşı cinselliği kışkırtmak da
var, eşcinselliği kışkırtmak da var, farklı cinsel yönelimlere merakı ve dürtüyü
uyandırmak da. Cinsellik ile ilgili en akla gelmedik en denenmedik en inanılması güç
bir fanteziler dünyası oluşturmak da. Ben şuna inanıyorum kim ne derse desin oturup
durmadan porno film seyretsek bu bizim hayatımızda cinsel dürtüleri aşırı derecede
kışkırtır. Cinselliği çok daha merkezi bir yere koyar. Birileri ballandıra ballandıra
olmadık cinsel davraniş şekillerini yazsa özellikle kişiliğin oluşmadığı bir dönemde
maruz kalınca merak uyanır.Gazetelere bakınız. zavallı bir çocuğa karşı tecavüz
haberini verirken bile ne kadar pornografik bir dil kullanıyorlar sizce niye. Denenice
muhtemeldir ki pek çok olmaz olmaz dediğimiz şeyden hoşlanılır. İnsanlar doğuştan
hayvanlarla ilişki eğilimi de taşımazlar ruhlarında.(gene yanlış anlamayalım eşcinselliği
ayrı tutuyorum farklı eşcinsellik hallerini gözetiyorum.) insanın fıtratı insana
yönelmek üzerinedir. ama bu da bir şekilde yaşanıyorsa alışılada bilir. ben evli karısı
olan insanların de böyle şeylern yapabildiklerini duydum. Neyse. Bu çocuklar mutlaka
bunun dışında sizin bahsettiğiniz şekilde çocuklardır. Ama bunun geniş bir endustrisi
ve haz merkezli olarak özendirilmesi de söz konusu. Bunu ben söylemiyorum. tavsiye
ederim batının hedonizm ve cinsellik anlayışı üzerine Baudrillardın güzel bir kitabı
vardır. baştan çıkarma diye. Orada ciddi bir batı cinsellik eleştirisi bulabilirsiniz. Bu
özellikle eşcinsellikle ilgili bir kitap değil. çok az buna değiniyor. genel bir politika
274
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
olarak didikliyor konuyu. din kötü insanlar için iyilere baskı yapmaz demişsiniz. hem
doğru hem yanlış. Din kötü insanlar için değil kendi ahlaki sınırları çerçevesinde kalsın
diye iyilere baskı yapar. bana da yapıyor mesela. kocandan başkasına bakma diyor.
Eşcinselliği merak edip deneme diyor. cinsellik haricinde de bir sürü şey söylüyor.
Dediğiniz gibi Lut kavmine de kadınlarınızı bırakıp erkeklere yönelmeyin diyor. Onlar
üstüne bir de tecavüze yeltenmişler.
Onun haricinde yazdığınz herşeye katılıyorum. dört duvar arasındaki ilişkileri
kurcalamamak dahil. Ayrıca benim ilişkim de dört duvar arasında.
Ben yaftalamak noktasında size katılıyorum. Ayrıca iki yanlış bir doğru etmez. Kötülük
yapan müslümanları gördüğümüzde onlara da kızarız. Benim söylediğim olaylar da
yaşanmış olaylar. elbetteki tüm eşcinsellere mal edilyemez. Ama özellikle stk ların
toplu olarak bulunduğu bir yerde birden fazla kez söylenmesi ciddi bir tepki yaratmış.
Herkese mal edilemez . ama bir bakış açısının irdelenmesi açısından önemli bir
ipucudur. Neden uzun zamandır ortak ortamlarda bulunan mazlum der gibi bir
kurumun birden kendini geri çektiğine ve bu tür bir çıkışa yöneldiğine dair bir his
benim için.Yoksa gülay göktürk de çizgi film düzeyinde çocuk pornosunun yasal
olması gerektiğini savundu. eşcinsel de değil bildiğim kadarı ile.
77. Yazan:Murat Ersu Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Nevzat Tarhan ne diyor?
Ergenlik çağında eşcinsel hisse sahip olduğunu anlayanları bir kısmı değişmek ister.
Bir kısmı ise eşcinsel olarak yaşamak ister.
Bu kişilere (2. gruptakilere) saygı duyulmalı ama gerekirse tasvip edilmediği
anlatılmalıdır.
Şuna bak, insanlar “eşcinsel olarak yaşamak mı istiyor?” yoksa modern bilim
eşcinsellerin değişemeyeceğini söylediği için değiştirme terapilerinden uzak mı
duruyorlar?
Yani sen onları tasvip edesin diye bu insanlar kimseye karışmadan kendi yaşamlarını
sürmek varken senelerce doktora gidecek.
Mesela bir eşcinsel gitti senelerce uğraştı ama değişemedi. Hala tasvip etmeyecek
misin onu.
Ne yapsın bunlar? Nevzat Tarhan’a göre herhalde ömürleri boyunca cinsel hislerini
bastırarak yani ilişkiye girmeden yaşasınlar.
275
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bütün bilimi kendi ideolojisi doğrultusunda zerre kadar çekinmeden çarpıtmasını
geçtim bu adam “akıl, bilim, özgürlük, demokrasi” kelimelerini ağzına alınca o güzel
kelimeler de çirkinleşiyor.
Bir de insanları “doğuştan gelmez, tedavi edilebilir” diye kandırıyor. Eşcinsel
olmayanları eşcinsellere düşman ediyor. Eşcinsel olanları ise boş umutlarla kandırıyor.
Millet eşcinseller değişebilir işte gitsinler değişsinler diyor. Ne de olsa senelerce
sürecek tedavinin yükünü onlar çekmeyecek. Doğuştan gelmiyor bu sizin tercihiniz
diyorlar, düşman oluyorlar eşcinsellere.
İşte Naziler, faşistler, yobazlar demokratcılık oynayınca bu kadar oluyor. Bu kadar mı
vicdansız bu adamlar, bu kadar mı insanlık yok. Anlamak mümkün değil.
Yesinler senin özgürlüğünü.
78. Yazan:Murat Ersu Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Bir de bütün dünyanın bilimsel organizasyonlarına, tüm bilim adamlarının bulgularıyla
varılmış sonuçlara “siyasi” diyor. Eşcinselliğin hastalık olmadığı ve değişmesinin
mümkün olmadığı sonuçlarına.
Bu organizasyonlar: Amerikan Psikoloji Derneği, Amerikan Psikiyatri Derneği, Türk
Psikologlar Derneği, Türk Psikiyatri Derneği, Dünya Sağlık Örgütü, Avustralya Psikiyatri
Derneği, Avrupa Psikiyatri Derneği, Çin Psikiyatri Derneği ve daha bir sürü dernek.
Asıl kendisininki siyasi, ama gelmiş onlarınkine siyasi diyor. Her gün haber sitelerinde
siyasi yazılar yazan bir kişi. İnsan şaşırıyor, biri gerçekleri bu kadar mı değiştirir kendi
siyasi görüşü için. Bu kadar mı rahat yalan söyler?
79. Yazan:Murat Ersu Tarih: Nis 21, 2010 | Reply | Edit
Nevzat Tarhan herhalde kadınların başı açık gezmesini, içki içilmesini, kumsalda bikini
giyilmesini, evlilik dışı ilişkileri, ateistleri, Hristiyanları, evde köpek beslenmesini,
gençlerin flört etmesini ve daha birçok şeyi de tasvip etmiyordur yanılmıyorsam.
276
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Yeni Siyam İkizlerimiz; İslamofobi - Homofobi
Cemile Bayraktar
Bir süredir özgürlüğün kelime olarak masumiyeti, anlam olarak tehlikesi konusu üzerinde
tefekkür ediyorum. Yazacaklarımı zihnimden, söze aktaracak olgunluğa ulaştıramadığım için
kendi içimde bekletiyorum. Bu düşüncemle eş zamanlı olarak ‘ eşcinsellik ve din ‘ konuları
geliyor gündemime. Söz söylemiyorum. Kararlıyım, dokunmayacağım bir alan. Aylar önce bir
eşcinsellik tartışmasında, tartışma içerisinde hiç eşcinsel bulunmamasına ve islamofobilerini
gizlemek için, homofobik yaftalarına maruz kaldığım insanların kışkırtmasından kaynaklı
yaşadığım rahatsızlık nedeniyle, yani sonuç alamayacağımı bildiğim için, fırsatçılığa kurban
gideceğini bildiğim için uzak durmakta kararlıyım. Kararlıydım. Çekinerekte olsa kararımdan
vazgeçiyorum. Çekincemdeki nedenler; alacağım tepkiler değil, uzun zamandır insanların
tepkilerini umursamayan biriyim, derdim Allah’ın tepkisiyle. Zaten ötekinin takdirini kazanma
arzusunda; bu nedenle yazdıklarına gölge düşüren, popülerite için yazmak arzusuyla
hakkaniyet ve sorumluluk gibi kavramları rafa kaldıran biri de değilim. Çekincem Allah’ın
hüküm koyduğu bir alanda, olur da Allah adına bir hükme kayarım ya da Allah’ın alanına ait
bir cümle kurarım endişesi.
Roni Margulies’in ‘ Cinsel Öteki, Dinsel Öteki ‘ (
http://www.taraf.com.tr/makale/10536.htm ) yazısını okudum. Margulies takip ettiğim bir
yazar. Dahası ben kendisiyle kendi evinde tanıştığımda davetlisi olan ve sohbetlerinden
anladığım kadarıyla sık sık görüş alışverişinde bulunduğunu tahmin ettiğim Müslümandindar-solcu(?) gençler vardı evinde. Yani Margulies kendi yazısında kendisine biraz haksızlık
etmiş zira kendi içinde dine uzak olsa dahi dindarlar ile bu denli samimi bir ilişki geliştirebilen
biri dinden o kadar uzak değildir. Sanırım dürüst ve nezaket sahibi oluşunu onuyor, eyvAllah.
Kendisine haksızlık ettikten sonra yorumu daha çok bir okuyucu mektubuna bırakmış.
Başörtülü dindar, doktor bir hanımın eşcinseller üzerine düşüncelerini paylaşmış. Ben yazıyı
bu anlamda sorunlu bulmadım, ki Margulies’in de ‘ bak kendi konuşamıyor, bir dindarı
dillendirmiş ‘ fırsatçılığı içerisinde olacağını da zannetmiyorum. Sadece başlığı problemli
buluyorum.
Konuyla ilgili olarak başka nedenlerle de olsa dindar kesimden Hidayet Tuksal ve Süheyb
Öğüt birer yazı yazdı. Benim bildiğim kadarı ile hem Hidayet hanım hem de Süheyb bey
dindar insanlar. Yani dindar insanlar konuya içerden bir bakış olarak yorum getirdi. İki yazar
da meseleye bence oldukça demokrat yaklaşmışlardı. Ve yazılar daha çok eşcinsel
özgürlüklere karşı duran dindar Müslüman kesimin bu tutumuna bir cevap olarak, eşcinselleri
merkezleyerek ilerlemişti. Haklı oldukları noktalar vardı. İslam sonuçta bir yorumdur aynı
zamanda kendi yorumlarınca, konuya bakış açısı geliştirmişlerdi. Genel olarak yoğun baskı
gören eşcinsellere, baskı gösterenlerin nedenlerinin din olması nedeniyle belki böyle bir
açılımı gerekli görmüşlerdir. Oldukça anlaşılabilir bir durum. İçerden bir isim, bir dindar
olarak bahsettiğim iki yazara katıldığım noktalar olduğu gibi ben de sorumluluk takıntılı biri
olarak konuya başka bir noktadan bakmak istiyorum.
277
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Eşcinseller konusunda çok tekrarlanan bir cümleyi ben de tekrarlamak istiyorum; hiç
eşcinsel tanımadım. Zaten bana göre öteki olan birini anlamam için bir tanışıklık yaşamaya
gerek olduğunu düşünmüyorum. Lakin yazılı olarak ya da görsel olarak eşcinsellerin kendi
ağızlarından; içsel durumlarını, toplum içindeki durumlarını, taleplerini tepeden bir bakışla
değil, anlamaya çalışarak takip ediyorum. Yakaladıklarımdan elde ettiğim sonuç zor bir yaşam
seçen insanların durumu, belki seçimleri dışında da eşcinsellik yaşan insanların bu zor
durumu. Zor bir yaşamı siz seçtiniz öyle ise katlanın, değil elbet. Bu zorluktan kaynaklı olarak
onların kendi seçtikleri tercihe karşı her hangi bir düşmanlık, yasaklama, engelleme ya da
şiddet arzusu beslemiyorum. Ki eşcinsellere karşı kin, düşmanlık, fobi besleyenleri ve şiddet
arzusu taşıyanları sorunlu buluyorum ve bu tarz şiddet ve nefret içeren eylemlerini
kınıyorum, muhatabı olsam kesinlikle engelleyeceğim bir durum. Özetle beni ilgilendirmeyen
bir alan olduğunu, kişilerin kendi tercihi olduğunu düşünüyorum. Herkesinde bu şekilde
yaklaşmasının doğru olacağını düşünüyorum. Buraya kadar zaten bir sorun yok. Sorun aslında
bu değil, sorun bu tutumumun yeterli olmaması.
Başörtülü olarak yaşamayı tercih edenlere karşı geliştirilen yasağın karşısında duranlardan
bir kısmının gerekçesi, daha doğrusu nedeni; bu tercihin, dahili oldukları dinden kaynaklı bir
tercih olduğudur. Şimdilerde ‘ başörtüsüne özgürlük isteyenlerin aynı talebi eşcinseller içinde
dile getirmesi ‘ gerekliliği üzerinde duruluyor. Zaten Margulies yazısında yorum getiren
hanım ‘ kendisi ile eşcinselleri ‘ bu anlamda aynı kefeye koymuş. Şimdi düşünüyorum da,
gerekçeler-nedenler acaba talepler için önemli midir?Biraz da Müslüman ve dindar bir bireyi
ele alalım;
Müslüman ve dindar birey, hayatını kutsallarının, yasaklarının, emirlerinin içinde bulunduğu
kitaba göre bir yaşam şekillendirir. Buradan hareketle başörtüsü dini bir emirdir. Yine bir
insanın - cinsel ve dini tercihi ne olursa olsun - yaşam hakkını korumak, gaspı ve zulmü
önlemek bu Müslüman dindar birey için bir gerekliliktir. Ancak aynı Müslüman bireyden
haram ve yasaklara karşı bir onay getirmesi, durumu desteklemesi beklenemez. Bu
Müslüman kişiye yapılan zulümdür. Yani Müslüman birey, haram işleyen kişiye tutumunda
dini temel alarak keyfiyetine ceza kesici olamaz, olamaz ancak aynı kişi bu haram için alan
açamaz. Açması demek kendisi ile çelişmesi demektir. Açmasını talep etmek demek, yine
Müslüman bireye baskı yapılması demektir. Bu baskı Müslümana zulümdür, Müslüman için
vebaldir. Peki bu beklenti haksızlık değil midir? Şimdi eşcinsellere yapılan haksızlığı, hak
arama talebinde bulunanlar nasıl olur da Müslümanlara haksızlık ederek çözmeye çalışırlar?
Bir tarafı yapmak için, bir tarafın yıkılması gerekliliği nasıl meşru olur, nasıl kabul görür?
Başörtüsüne özgürlük istiyorsan, eşcinsellere özgürlük talep etmelisin gibi bir fırsatçılık hangi
taraflı bakışın ürünüdür ve hangi taraflı bakışlardan kabul görür?
Ayrıca mesele sadece eşcinsel tercihlere neden sıkıştırılıyor ki? Nikah-evlilik gibi bir düzene
oturtulmamış her türlü cinsel yaşam İslam’ın haram kategorisine girer. Yani bu anlamda bir
nevi ‘ başörtüsüne özgürlük istiyorsanız, zinaya özgürlük talebinde bulunmalısınız ‘
denmektedir? Hangi aklı başında görüş, böyle bir talep ile çözüm arar. Bu çözüm değildir ki,
bu meseleyi daha da çıkmaza sokmaktır. Biz hepimiz çözüm için uğraşmıyor muyuz? Ya da
çözüm için uğraşmamız gerekmez mi? İnsanların içsel ve cinsel tercihi sorunları, bir başka
insanın içsel ve dinsel tercihini sakatlamaktan mı geçiyor?
Müslüman ve dindar insanları, bir robot gibi; başını ört, namaz kıl, oruç tut, hacca git … vs.
şeklinde kullanım kılavuzu olan Kuran’a göre hiç içine, kalbine, vicdanına dönmeden yaşıyor
278
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
zanneden insanlar var ise - ki var çünkü bu denli tepeden bakan yorumlar ve üstten
konuşmalar, fırsatçı talepler bunun ispatı - büyük yanılgı içerisinde olduklarını hatırlatırım.
Müslüman birey sadece emir-komuta zinciri içerisinde; emrettin-yaptım gibi yüzeysel
görevlerden değil, çok daha içsel, kalbin mutmainliğine dayanan eylemler içerisinde kendi
varlığını ispatlar. Ve bu içsel sorgulamaları yaşayan Müslüman bireylere, bir vebal yükleyerek
baskıda bulunmak, onlara zulmetmek kimsenin ödevi olmamalıdır.
Bir başka sorun da, dindar olmayan yorumlar içerisinde İslamofobi üzerine çok fazla yoruma
rastlamıyor oluşumuz. Maalesef İslamofobi dile getirilirken yanından homofobi eksik
edilmeden sunuluyor gündeme. Bunu fırsatçılık olarak değerlendiriyorum. Bu tarz fırsatçı
yorumlar hem yukarıda izah ettiğim gibi Müslümanlara zulmetmesi, Müslümanlara baskı
yapması gibi handikaplara mahal verdiği gibi aynı zamanda köşeye sıkıştırılmak istenilen
Müslümanların, asli muhatapları olan İslamofobik fırsatçıları hedefte göremeyip, tepkiyi
eşcinsellere yönlendirmek gibi yanlışlara mahal veriyor. İslamofobi yaşayan fırsatçıların, hem
Müslümanlara hem de eşcinsellere böyle bir haksızlık yapma hakkı var mıdır?
Sonuç olarak…
Dindar ve başörtülü biri olarak, yaşadığı toplumdan ve ortamdan sorumlu olması
gerektiğinin farz olduğunu düşünen biri olarak; Zulmün yöneldiği herkes için savunması hazır
yaşamam gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle eşcinsellerin kendi tercihlerini yaşamasını
engellemek gibi bir durumum olamaz ancak bir özgürlük bayrağı kapmış, fırsatçı,
İslamofobilerini gizlemeye çalışan, haklı taleplerimde şart koşan, beni inancım ve taleplerim
arasında bir köşeye sıkıştırmaya çalışan, bu sıkışıklıktan bir samimiyet testi sorgusunda
bulunan, bana zulmeden insanlara verecek bir cevabım olmadığı gibi. Bana bu soruyu ve
sorguyu yöneltmekten kendilerini men ederim. Çözüm sağlamayacak eylemler ile dindarları
bitmeyen bir imtihanlar silsilesine katmak isteyenler, yaşadıkları İslamofobi nedeniyle
içlerindeki boşluğu bizler ile doldurmasınlar. Dahası bu eylem için eşcinselleri kullanmasınlar.
Dahası din, eğer laikleş(me)miş bir dindarsanız okuyarak değil yaşanarak olur. Laik ve dini
olan ya da tümden din ilişkisi olmayan biri de çizmeyi aşarak, bilmediği bir alandan cevap
talep etmesin. Eşcinsellere zulüm yok, eyvallah.Ama Müslümanlara da yok.
Eşcinseller ve Başörtülüler, birlikteliğinde hem eşcinseller hem de Müslümanlar zulüm
görür. O nedenle bırakalım bu fırsatçı toptancılığı. Eşcinseller başka bir başlıkta, başörtülüler
başka bir başlıkta taleplerini dillendirsinler. Zira eşcinsel özgürlüğü ve Müslüman özgürlüğü
içerikleri, temelleri ve nedenleri itibariyle farklı özgürlük * alanlarına dahildir. Farklı özgürlük
nasıl mı, olur? O da bir sonraki yazıya…
* Özgürlük kavramı ile insanların sorunları ve Müslümanların sorunları inşallah bir sonraki
yazıda ‘ Yeni İnsanı Kendinden Kovduran Meyve; Özgürlük ‘
2 [?]
Share This
Trackback URL
Print This Post
279
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
1. 21 Yorum
2. Yazan:nida Tarih: Mar 22, 2010 | Reply | Edit
cok guzel bir yazi olmus. benim de uzerinde dusundugum bir konuydu. kafamda daha
da cozuldugunu hissettim bu yazidan sonra. kaleminize saglik.
3. Yazan:saldıray Tarih: Mar 22, 2010 | Reply | Edit
eşcinselliği bir tercih olarak görmeniz yanlış bence. bu durum, bir seçimden çok, bir
kaçınılmaz. bu bağlamda düşünürsek, bazı insanların doğuştan gelen özelliklerine
sorgusuz sualsiz sonsuz saygı duymamız gerekir.
ayrıca islam’da eşcinsellik yasaklandığına göre, bir müslüman’ın eşcinsel haklarını
koruması ne kadar mantıklı bir beklentidir? hatta daha ileri bir senaryoda, bir
müslümanın eşcinsellere tahammül etmesi beklenebilir mi?
4. Yazan:cb Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
nida,
teşekkür ederim.
5. Yazan:MY Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
“islam’da eşcinsellik yasaklandığına göre”
ben bundan o kadar emin degilim, bir sey OLMAK yasaklanamaz, yapmak yasaklanir.
Yasaklanan bir iliski türü saniyorum, bunu hetero olan biri de yaparsa günah. Ama
dogustan su ya da bu farki olan bir insan nasil günahkâr olsun? Özgür olarak seçme
sansi olmadi ki.
Bütün müslümanlar diye genellemek zor zaten, herkesin farkli fikri var. Yanliz gelenek
ile din çok kolay karisiyor. Mesela biz kizlarin kendini agirdan satmasini isteriz. Oysa
bir sürü Müslüman toplumda kadinlar erkeklere evlenme teklif edebiliyor. Kan davasi
gibi bir sürü sey var din ile karisik yasaniyor.
Islam’da zina da yasak ama bunun ispati o kadar zor ki. Tahmin ederim escinsel iliski
için de benzeri bir ispat gerekir. Yani imkansiz.
Ama Cemile’nin yazisi bir baska seye dikkat çekiyor, devlet-escinsel ve toplumescinsel iliskisi.
280
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Bir escinsel sirket kurup para kazanirsa vergisini tam ödemek zorunda. Ama askere
giderse? hapse girerse? bir sebepten karakolluk, mahkemelik olsa? esit davraniliyor
mu onlara?
Birakin escinsel olmayi, “efemine” tabir edilen erkekler var. Evli çocuklu, adamin bazi
jestleri kadinlari andiriyor. Görmedigi hakaret, haksizlik kalmiyor.
Yani insanlarin ALLAH ile olan iliskileri, hukuklari onlarin bilecegi is. Bir seyin suç
olmasi için bir magdur olmali. Bir kayip olmali. Ayrica bir eylem olmali. Özgürce
seçilmis, baska türlü yapma imkani varken bu türlü yapilmis.
Yüksekten düsüp bacagini kiran bir adama nasil ceza kesemezseniz cinsel olarak
FARKLI DOGMUS bir insana da ceza yazamassiniz. Islam’da bunun tersi bir sey
olacagini sanmiyorum.
Gay-lik adina yapilan her saçmaligi kendi insanlarimizin omzuna yüklemesek iyi olacak
galiba.
6. Yazan:MY Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
unutmadan, konuyu açtigi için Cemile’ye özel olarak tesekkür ediyorum. Bir ara
konusmaya çalistik ama beceremedik. Sürekli erteledigimiz bir dosya bu. Oysa Türkiye
herseyi açikça tartisabilmeli.
7. Yazan:cb Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
saldıray,
yorumunuzdan sonra yazıyı bir daha okuyun yazacaktım ama yazıyı yazarken gelecek
yorumları kestirip,kendimi hazırladığım için ve sinirlerimi uyuşturduğum için kadife
gibi bir yazı faili oldum,o da size nasip oldu.yanlış yorumlarınıza cevap olarak yazıdan
pasajlar kopyalıyorum.
eşcinselliği bir tercih olarak görmeniz yanlış bence. bu durum, bir seçimden çok, bir
kaçınılmaz. bu bağlamda düşünürsek, bazı insanların doğuştan gelen özelliklerine
sorgusuz sualsiz sonsuz saygı duymamız gerekir. (saldıray)
ben ne demişim;
Yakaladıklarımdan elde ettiğim sonuç zor bir yaşam seçen insanların durumu, belki
seçimleri dışında da eşcinsellik yaşayan insanların bu zor durumu.
281
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ayrıca islam’da eşcinsellik yasaklandığına göre, bir müslüman’ın eşcinsel haklarını
koruması ne kadar mantıklı bir beklentidir? hatta daha ileri bir senaryoda, bir
müslümanın eşcinsellere tahammül etmesi beklenebilir mi?(saldıray)
İslam’da kim ve ne olursa olsun hakkı gasp edilen her insanın hakkının korunması
Müslüman bireyin boynunun borcudur çünkü Müslüman kendinden olduğu kadar
yaşadığı toplumdan da sorumludur.Yani çok mantıklı bir beklentidir.Tabi haktan
kastın ne olduğu da irdelenebilir.Ben de daha ileri bir senaryo yazayım,bırakın
Müslümanın tahammüllü olmasını beklemeyi,bu tahammül bir zorunluluktur.Ancak
burada önemli bir nokta var o da Müslüman,dininden kaynaklı,tahammül
edemeyeceği bir bozukluk gördüğünde tahammülsüzlük yaşayıp sorunlara sorunlar
ekleyemez,ortamın tahamülsüzlük durumundan sıyrılması için durmaksızın olumlu
yönde çalışmalıdır.
8. Yazan:cb Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
my,
o teşekkür bana ait.
9. Yazan:eg Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
kaç gündür bu yazıyı düşünüyorum. bu konu henüz net bir tavır geliştiremediğim
konulardan birisi maalesef:(( yazıya ayrıntılı bir yorum yazmak istiyorum. ama
toparlayınca :)
10. Yazan:Elvan Yılmaz Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
Cemile Hanım,
Ellerinize sağlık. Çok güzel anlatmışsınız. Bahsettiğiniz gibi sorun aslında “fırsatçı
toptancılık”. Dediğiniz gibi eşcinsellerin özgürlüğünü savunmak başka bir şey, zulüm
görmelerini engellemek başka birşey. Ben bir proje sayesinde tam da bu konuyla ilgili
eşcinsel arkadaşlarla sohbet ettim. Ve vicdanen şu sonuca vardım; benim iki yönüm
var. Birincisi dini, ikincisi toplumsal. Dini olarak Kutsal Kitap’a göre eşcinselliği
onaylamam mümkün değil. Toplumsal olarak ise eşcinsellere uygulanan şiddeti ve
zulmü kabul etmem mümkün değil. Çünkü eşcinseller toplumda Kitap yüzünden değil,
homofobi yüzünden şiddet görüyor. Bu yüzden eşcinsel arkadaşlarla görüşürken ilk
önce eşcinselliği onaylamadığımı söyledim, ki dini olarak da bunun böyle olduğunu
biliyorlar. Sonra ise devletin, toplumun bedenlerimiz üzerinden bize baskı kurduğunu,
ve aynı acıları çektiğimizi gözlemledik. Bir arkadaşım, yıllarca ona baskı yapanın din
olduğunu zannettiği için dinle hesaplaştığını, fakat çektiği acının toplumdan geldiğini
ve Kitap’tan bağımsız olduğunu söyledi.
İnsanın kafasını karıştıran nokta şu oluyor aslında. Biz bu arkadaşlarla konuşurken
282
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
devlet eliyle çektiğimiz acılar aynı olduğu için çok fazla duygusal paylaşım içine girdik.
Sonuçta acılarınızdan bahsediyorsunuz. Fakat onaylamadığınız bir durum içinde
karşınızdaki. Yani onun acısını benim de hissetmem ne kadar doğru diye düşündüğüm
oluyor bazen. Fakat dediğim gibi eşcinsel arkadaşlar için en fazla Allah indinde doğru
bir yolda olmadıkları için üzülebilirim. Onları uyarabilirim. Ki eşcinsellik bir günahsa ve
bu günah yüzünden eşcinsellerle asla bir bağlantım olmaması gerek diye bir
düşünceye gireceksem, o zaman aynı şekilde bütün günahlar üzerinden aynı tepkiyi
göstermem gerekir. Mesela faiz alan yada veren bir insanla da ilişki kurmamam
gerekir.
Sonuç olarak devletin, toplumun bize bedenlerimiz üzerinden baskı yaptığı
konusunda, toplumsal bir konuda eşcinsellerle aynı şeyleri söyleyebilirim. Ortak bir
sözde buluşmamız mümkün olabilir diye düşünüyorum. Fakat sizin de bahsettiğiniz
gibi bu iki mağduriyetin ayrı ayrı ele alınmasının gerektiğini de düşünüyorum. Ve
dindarların eşcinsellerin mağduriyeti hakkında ne kadar duyarlı oldukları konusunda
teste tabi tutulmaları da çok yanlış, hatta belki de dediğiniz gibi bir fırsatçılık.
Dindarlar(ın br kısmı) ellerinden geldiğince kendilerini sorguluyorlar, kimseye
zulmetmek istemiyorlar. Fakat eşcinselliği toplumdaki gibi nefretten değil, dinleri
yüzünden onaylamıyorlar. Sonuçta zulmetmedikten sonra kimse onlardan daha
fazlasını beklemeyez.
11. Yazan:cb Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
enver bey,
yazıya ayrıntılı bir yorum yazmak istiyorum. ama toparlayınca :)
merakla bekliyorum :)
12. Yazan:cb Tarih: Mar 23, 2010 | Reply | Edit
elvan hanım,
çok teşekkür ederim.sizin yorumunuz ek bir açıklama olmuş,birebir iletişime geçtiğiniz
için daha detaylı gözlem yapabilmişsiniz.aslını isterseniz konu olarak bir yazıya
sığdırılmayacak kadar geniş.bu durumu doğuştan ruhsal ve hormonlar nedenlerle
yaşayanlar olduğu gibi,hayır benim cinsel eğilimim budur,diyenlerde var.kimisi bunu
içinde yaşayabiliyor,bir başkası mahremini,mahremi teşhir ederek aşikar yaşamak
istediğini belirtiyor.maalesef içine fuhuş karışmış bir durumda var ortada.fuhuş
yapanların gerekçesi ise iş bulamamış olmaları.fazla çetrefilli,çok şeytani-şehvani
bulduğum gibi aynı zamanda çok insani buluyorum,anlatan ağzın durumuna göre
elbet.
benim itirazım,birbirinden ayrı konuları,birbirleri ile dillendirenlere,bu iki ayrı kitleye
de zulümdür.
283
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
13. Yazan:tuncay köse Tarih: Mar 24, 2010 | Reply | Edit
cok güzel bir yazı olmus yazana teşekkürler
14. Yazan:cb Tarih: Mar 25, 2010 | Reply | Edit
tuncay bey teşekkürler,
aslında yazıda fazlaca ek başlığa değinmek istedim ancak yazı uzar,okuyucuya zulüm
olur düşüncesiyle vazgeçtim,sonra nasıl olsa yazıyla ilgili gelen yorumlar açılmamış
başlıklara değinir,yorum olarak girerim o kısımlara dedim ama genellikle kısa teşükkür
cümleleri geldiği için giremiyoruz o kısımlara :)
15. Yazan:mustafa Tarih: Mar 26, 2010 | Reply | Edit
allahın lut kavmine yaptığını hangi merhametle açıklayacaksınız? düşmanlık
beslemeyeceğinizi söylüyorsunuz, zulüm gördüklerini söylüyorsunuz ,allah bir kavmi
taşlayıp helak ederken hiçmi düşmanlık beslememiş acaba?doğuştan var olan eğilim
değil sorun olan,kuvveden fiile çıkartılmış bir tercih…bireyin ve zgürlüklerin
sorgulanamaz hakikatler gibi dayatıldığı bir dünyada müslüman duruşumuzu korumak
elbet zor ve bir takım kafa karışıklıkları ,duygusal açmazlar içine girmemizde
olası.yinede müslümanın zemini bellidir o da vahiydir ve vahiy hakikati içimize fısıldar.
selam ile…
16. Yazan:cb Tarih: Mar 26, 2010 | Reply | Edit
mustafa bey,
Allah’ın lut kavmine laneti ayet ile sabittir,lakin bu Allah’ın kendi
tasarrufudur,bununla birlikte Hz.Lut’a orayı terk et,telkininde bulunur.Yani eşcinsel
helakında bulunmak biraz bana haşa Allah’tan rol kapmak gibi geliyor.bir tercih
olduğunu iddia eden ve cinsel tercihinin teşhirini yapan eşcinselliği bu minvalde ifşa
edenlere sempati beslemiyorum ancak zulme uğradıklarında yaşamsal haklarının
gaspedilmesinde engelleyici olmak zorundayız diye düşünüyorum.bu tercihte
bulunanlar ile Allah arasındaki,tercih-sonuç ikilemi benim fatura kesebileceğim bir
alan değil.
ayrıca bir tuhaflıkta,fuhuş yapan kadınlar ya da erkekler ya da hırsızlık yapanlar ya da
cana kıyanlar bu şekilde değerlendirilmezken eşcinsellere yapılan ayrımcı muamele
pek adaletli gelmiyor bana,bu da bir iki yüzlülük değil midir?haram ise hepsi
haram…elbet durumun bireysel kokuşmaya ya da toplumsal kokuşmaya neden olması
gibi farklılıkları var.
17. Yazan:eg Tarih: Mar 27, 2010 | Reply | Edit
284
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bu konu çok çetrefilli bir konu. genelde ne zaman bu konuda yazmaya başlasam,
toparlayamayıp vazgeçiyorum…kısaca şöyle anlatabilirim derdimi:
1. eşcinselliğin, fıtrattan bir sapma olduğunu düşünüyorum doğrusu. dolayısıyla
fıtrattan bu sapmaya ister hastalık densin, ister tercih densin islam dininin(aslında bu
konuda hüküm bildiren tüm dinlerin) bakış açısından bunun bir sapma olduğunu
düşünmemden dolayı, konuya birinci aşamada bu sapma noktasına nasıl
yaklaşılacağından başlamam gerekiyor.
2. fıtraten bu sapmanın, fiili ilişkiye yansımasının islam dininin kutsal kitabında(kitab-ı
mukaddes’te de) çok sert bir dille yasaklandığını biliyoruz.
3. öyleyse günümüz dünyasının, özellikle ahlaki relativite üzerinden bariz bir ahlak
çöküntüsü yaşatan liberalizmin zehrinin bütün bünyelerde yaptığı tahribat üzerine
konuşmaya başlamak gerekiyor ilk etapta. nedir bu tahribat? insan bir bireydir ve bu
birey ahlakını herhangi bir üst ilkeye başvurma gereği duymadan kendisi “imal
eder”…bu da çoğunlukla kendisini bedeni ve cinselliği üzerinden tanımlamakta
“özgür” birey demek aynı zamanda… işte özgürlük sapkınlığı burada başlıyor. zira
insanlığın değerler hiyerarşisi ters-yüz edilip en yüksek değer olarak cinselliğin
yaşanmasının getirdiği haz en üst aşamaya konuluyor. eğer hazzı en üst değer olarak
kutsarsanız da, eşcinsel bir “sapmanın” “mağduru” bir insanın kendisini haz ve beden
üzerinden tanımlaması gereğini ve bu gereklilikten hareketle eşcinsel ilişkinin
meşruiyetini onaylatma ihtiyacı duyuyorsunuz.
4. buradan eşcinsel evliliklerin meşruiyeti noktasına gelmek istiyorum. eşcinsel
evliliklerin batı’da meşruiyet kazanması, bu evlilik hakkını bir değer ve özgürlük
noktasında kabul görmesi gereken ve tüm dünyanın kabul etmesi gereken bir hak
olarak sunulması sonucunu doğuruyor. mesela geçenlerde bir bakanın eşcinselliği
hastalık olarak gördüğünü söylemesinin bile önüne engeller konuyor ve bunun faşizan
bir eğilim olduğu ifade ediliyor AB tarafından. halbuki AB kendi değersizliğinin
getirdiği relativite üzerinden bir ahlak inşa ediyor ve bunu dayatıyorken, mesela kimi
dinlerin bazı koşullarda onay verdiği çok evliliğe aynı muameleyi yapmıyor. bu apaçık
bir şekilde değer dayatmasıdır ve ben eşcinsel evlilikle ilgili dayatmalara entelektüel
düzlemde karşı çıkılması gerektiğini düşünüyorum.zira bu değer dayatma fiilen kimi
avrupa ülkelerinde olduğu gibi sonu çocuk pornografisine varacak noktaya gelecek
kadar değersizlik demektir. zira ilkesizlik ve haz ve beden üzerinden politika
kurgulanması eninde sonunda kendisini çukurun en dibinde bulacak bir eğilimdir. bu
da ancak hayvanlardan aşağı varlıkların özgürlüğüne denk gelebilir;ötesine değil…
5. eşcinsel bir insanın, bir kadının ya da bir erkeğin olduğu gibi cinsel hazzı merkezi
çıkış noktası yapmadan herhangi bir yerde çalışması, yaşamasını asla sorun
görmüyorum, hatta bunun, o insanların fuhuşa sürüklenmemesi için gerekli bir
uygulama olması gerektiğini düşünüyorum. bunu özellikle söylemem gerekli. ancak
nasıl ki hayatını türlü hazların akıntısında yaşayan(bunu etrafına gösteren) bir kadını
285
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
ya da erkeği komşum olarak istemeyeceksem, bir eşcinsel çifti de komşum olarak
istememe hakkımın olduğunu düşünüyorum. zira benim inandığım değerler sistemi,
eşcinsel ilişkinin bir sapkınlık olduğunu söylüyorsa bana, bu tür bir ilişkinin benim
çevremde görünür olması benim aile yapım ve çocuklar için yanlış örneklik olması
açısından zararlı olduğunu düşünmem ve bu yönde bir uygulama ve düzenlemenin
yanında olmam kadar da doğal birşey yoktur. dolayısıyla sorunun eşcinselliğin
kendisinden ziyade(bence de eşcinsellik bir hastalıktır. eğer genlerden geliyorsa - ki
çok kuşkuluyum- genetik bir hastalıktır; değilse de sonradan gelişen psikiyatrik bir
hastalıktır. o dindar psikiyatrist hanım gibi benim de bu insanların çektiklerini,
acılarını anlamamız yönünde bir çabam var. ancak bu demek dğeil ki, böyle bir
eğilimin getirebilecğei herşeye onay vereceğim. aynı bakışla çocuklara ilgi duyan bir
adamın psikolojisini de ‘anlayıp’ gereğini yerine getirmesinin meşruiyetini tanımak
zorunda kalırdım ki bu yanlış birşeydir.)eşcinsel ilişkilerin ve evliliklerin benim
bulunduğum bir toplumda benim tarafımdan meşru görünüp görünmediği sorunudur.
yoksa nasıl ki kadın arkadaşlarıma “cinssiz” bakabiliyorsam, onları da arkadaş olarak
görüp “cinssiz” dostluk arkadaşlık kurabilir, kendi iş yerimde iş verebilirim, kiralık
dairem olursa oturmaları için verebilirim elbette. değerler hiyerarşimi ihlal etme
onayını benden istemedikleri sürece elbette!
6. son olarak benim eşcinsel ilişkinin (eşcinselliğin değil) meşruiyeti üzerine her
zaman örneğini verdiğim bir ilk nokta düşüncem var. mesela dünyada bütün erkek ve
kadınların yanında, sadece bir tek eşcinsel eğilimli kişi olduğunu farzedelim bir an.
kadınlık ve erkeklik fıtrattan gelen birşey olduğu ve benim inancıma göre birbirleri için
ilk andan itibaren varolduklarına göre, insanlığın en başından beri beraberce oldular
zaten. ama ilk eşcinsel, bu eğiliminin bir ilişkiye imkan vermesi için mutlaka bir ikinci
eşcinsele ihtiyaç duyacaktır. bu ise birisi “normal”(eğer öyle ise) diğeri ise sonradan
“saptırılan” bir kişi ile karşı karşıyayız demektir. dolayısıyla fıtraten sapmanın sonucu
önü açılamaz bir düşme halidir diye düşünüyorum. bu sadece eşcinsel ilişki için değil,
aynı zamanda hazzın değerler hiyararşisinde yerini bilmediği bütün ilişkiler için
geçerlidir bence.
not: bu yorumumun çok tepki alacağını biliyorum. ama Kur’an’da; kimi yahudilerin,
tevrat’ı “ağızlarını eğip bükerek, kelimelerin yerlerini dğeiştirerek saptırdıklarından”
söz eder Allah(c.c.)
dolayısıyla hiçbir ideoloji ya da eğilim için, meşru görülmeyen bir ilişki biçimine onay
veremem. (kaldı ki bırakın vahye, benim aklıma ve vicdanıma göre de meşru bir ilişki
biçimi değil bu. en azındna benden meşruiyet sorulursa, buna sonuna kadar ahlaki
dğeildir derim hiç çekinmeden ve ne söylenecğeine bakmadan… üstelik bu ilişki
biçiminin doğru olmadığını söyleyebilme hakkının bir hak olarak her şekilde
demokratik olarak tanınması gerektiğini düşünüyorum. dolayısıyla demokrasi,
eşcinsel ilişki ve evlilikleri veya çocuk pornografisini savunanların tekelinde değildir.
demokrasi aynı zamanda kimilerinin dini değerlerini toplum nezdinde sunduğu ve
buradan katkı yapabildiği bir yapı olmalıdır aynı zamanda…her ne kadar liberaller
286
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
bundan pek hazzetmeseler de! yoksa birincisine evet diyenlerin ikincisine laik
dogmalar yüzünden söyledikleri kocaman hayırların tutarsızlığını görmüyor değiliz!) ) )
18. Yazan:cb Tarih: Mar 27, 2010 | Reply | Edit
enver bey,
not: bu yorumumun çok tepki alacağını biliyorum. ama Kur’an’da; kimi yahudilerin,
tevrat’ı “ağızlarını eğip bükerek, kelimelerin yerlerini dğeiştirerek saptırdıklarından”
söz eder Allah(c.c.)
ben sizin yorumunuzu tepki alacak gibi bulmadım çok anlamlı bir şekilde
yazmışsınız,hatta yorum demek haksızlık olur,benim yazımın giremediği derinliğe
girmişsiniz,ek bir yazı olarak baktım yorumunuza.
zaten sorunda burada,insanların eşcinsellik gibi bir durumu ideolojik yatkınlıktan
dolayı meşru kılabilme haklarını kendilerinde görmelerine mukabil bazı insanların
inançlarına,ahlaki değerlerine göre bu eylemin gayr-i meşru bulmasına hemen
homofobi yaftası yapıştırılması bana çok taraflı ve sakat geliyor.dolayısı ile kendinizi
ya da kendimizi ifade ederken tepkiler nedeniyle köşeye sıkıştırılıyor oluşumuz bize
zulümdür.ama maalesef son dönem adalet kelimesi tarafların haklarını ifade
etmekten çok bir tarafın hakkını ifade ediyor.
19. Yazan:beytullah emrah Tarih: Mar 27, 2010 | Reply | Edit
enver bey, her ne kadar demokrat olmasam da, yorumunuzun benim hissiyatımı da
güzelce yansıttığını söyleyerek, teşekkür etmek istiyorum.
20. Yazan:mehmet atabey Tarih: Mar 28, 2010 | Reply | Edit
yorumcu > ismim tuhaf gelmesin bir bayanım.
Cemile hanımın bu son yazısının giriş kısmına katılmıyorum.Eşcinsellerin bu
kadar rahat kabul görmesini doğru bulmuyorum.Bu sapıklıktır.Yüce Yaratan’ın
Kuran’ı Kerimde sapıklık dediği bir yönelime tahammül göstermem beklenemez.
21. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 10, 2010 | Reply | Edit
Elvan Hanım Merhaba,
Bu gecikmiş bir yorum gibi görülebilir fakat daha önce de bunları yazmak istemiş ama
yeterince net ifade edemem, kırıcı,incitici olabilirim endişesi üzerinde tartışmaktan
kaçınmıştım.Maalesef artık bir takım sebeplerden ötürü bu konudaki suskunluğu
bozmak istedim.Dilerim bu yorumun kişisel bir eleştiri olmadığını anlaşılabilir
kılabilmişimdir.
287
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Ve dindarların eşcinsellerin mağduriyeti hakkında ne kadar duyarlı oldukları
konusunda teste tabi tutulmaları da çok yanlış, hatta belki de dediğiniz gibi bir
fırsatçılık. (E.Y)
“Test” kelimesi olup biteni tanımlamakta biraz eksik kalıyor kanımca. “Tuzak”
aklımdan geçenler için daha yerinde olabilecek bir tanım gibi görünüyor. Zira
gözlemleyebildiğim tepkilerden, yazılıp çizilenlerden edinebildiğim bilgi neticesinde
vardığım sonuç; dindarların inandıkları din aracılığı ile “vicdan tuzağına”
düşürülmekte oldukları. Niçin? Eşcinsel hakları için mi? Bu kadar basit olduğunu ise
düşünmüyorum.
Din, kamusal alandan, birebir insan ilişkilerinden el ayak çektirilerek birey vicdanına
hapsedilmeye çalışılan bir olgu. Selamlaşmadan bayramlaşmaya bunu her yer ve her
durumda gözlemleyebilmek mümkün. İnanmış, dindar insanlar mütemadiyen bir
bölünmüşlük duygusu ile seçim yapmak zorunda bırakılıyorlar. Bu seçim(!) maalesef
özgür değil. Takasa tabi. Her seçimde takas edilen o dini var eden
emirlerden/öğütlenen biri oluyor.
Kendilerini otorite ilan etmişler tarafından “Yanlışlanabilir Alternatif Kaynak” kabul
edilen dini devrimle tek gecede “yok” etmek mümkün olmadığına göre inanılan dinin
yapı taşlarını kendi inananlarının eli ile tek tek çıkarttırdığınızda(ikna!) bir daha asla
aynı şekilde var olamayacak şekilde yer ile yeksan edebilmeniz mümkündür.
Dini parçalayabilmek için önce bireyi parçalamak gerekir öyle değil mi? Kafa karışıklığı
bireyi parçalayabilir mi peki? Önce kafası karıştırılan birey ileri sürülen kanıtlarla(!)
daha sonra kendi kendini o taşlardan birini çıkarmaya ikna edebilir mi?
Özür dilerim. Sizi kesinlikle kırmak ya da incitmek istemem fakat yukarıdaki
yorumunuzda bu düşüncemi teyit eden örnek niteliğinde şöyle bir cümle
kurmuşsunuz ;
Ve vicdanen şu sonuca vardım; benim iki yönüm var. Birincisi dini, ikincisi
toplumsal. Dini olarak Kutsal Kitap’a göre eşcinselliği onaylamam mümkün değil.
Toplumsal olarak ise eşcinsellere uygulanan şiddeti ve zulmü kabul etmem mümkün
değil. Çünkü eşcinseller toplumda Kitap yüzünden değil, homofobi yüzünden şiddet
görüyor.
Dinen baktığınızda insanın iki yönü, iki farklı istikameti işaret eder; iyi-kötü, günahsevap, haram-helal… Seçimlerimizi bu istikametten birine doğru yaparız.
Birey olarak seçimlerimiz dinen onaylanmışlar içindeyse eğer beşer olarak içinde
yaşadığımız toplumu da biçimlendiriyoruz demektir. Anne babaya, evlada, eşe,
komşuya,din kardeşine karşı mükellef olarak kabul edilen, “sana” hitap edilerek
emredilenleri hatırlayacak olursak eğer zaten birey olabildiğimiz taktirde toplumsal
olduğunuzu fark edebiliyorsunuz. Toplumsal olabilmenin yolu birey olmaktan geçiyor.
288
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
Kısaca iki yönlülük söz konusu değil! Her şey tek yönlü tek yol üzerinde zaten mevcut.
Ve bu kendini toplumun sahibi gibi gören ve onu sil baştan inşa edebileceğini
düşünen, otoriteyi gökyüzünden yeryüzüne indirip ellerine aldıklarını iddia edenler
için kabullenilemez bir başkaldırı gibidir aslında. Ve cezalandırılamayan (!) bu
isyankarları mümkün olan tüm imkanlarla ıslah edebilirsiniz. Islaha katılanların illa tek
bir meslek grubundan olması ise gerekmiyor.Her alanda ikna yoluyla ıslah fikrinin
onaylayıcısı olarak var olmaları yeterli.
Eşcinselliğe dönecek olursak eğer;
Samimi olarak yazdıklarınızdan anlayabildiğim kadarıyla, dinen onaylamadığınız
eşcinselliği yine dinen zulme karşı olduğunuzu ispat etmek için çeşitli mazeretler ileri
sürerek aklınıza, vicdanınıza kabullendirmeye çalışıyorsunuz. İfade ettiğiniz gibi bu
noktada kafa karıştıran ve ikna olmaya teşne kılan şey “birey” olarak çekilen acılar
üzerinden zulmedilen olarak takdim edilenle empati yaparak kurulan (sizin
tanımınızla)“çok fazla duygusal ilişki”..
İnsanın kafasını karıştıran nokta şu oluyor aslında. Biz bu arkadaşlarla konuşurken
devlet eliyle çektiğimiz acılar aynı olduğu için çok fazla duygusal paylaşım içine
girdik.
Yol üzerinde bu duygusal ilişki zaten var.
Kafa karışıklığı oluşuyor çünkü inanılan kitap savunulurken onun içinde yazan
ayetlerin işaret ettiği yoldan farklı bir istikamete doğru yol alındığı fark ediliyor..
Oysaki yazdığınız gibi dindarlar din nedeniyle eşcinselliği onaylamıyorlar ve yine “din”
nedeniyle eşcinsellere zulüm de etmiyorlar. Onaylanmayana yönelenler, kendi elleri
ile yapıp ettikleri neticesinde kendi kendilerine zulmedenlerden olmazlar mı?
Buna rağmen bazı dindarlar homofobik toplumun bir bireyi, baskıcı devletin yandaşı
ya da dinen insana zulmedenlerden olmadıklarını ispat etmek için dinen
onaylanmayan eşcinselliği, devlete ve homofobik olmakla itham edilen topluma karşı
müdafaa eder pozisyona savruluyorlar; Dinen onaylanmayan eşcinsellik. Buna
mukabil zulmü ortadan kaldıracağına inanılan istisnai hak talepleri “eşcinsellik” için!
Sormak istiyorum; bu durumda sorgulayan bir kısım dindarlar “dinen onaylanmayan
eşcinselliği” ne olarak kabul etmiş oluyorlar? Ya da sorgulamaları sonucunda dinin
eşcinselliği neden onaylamadığına dair nasıl bir çıkarımda bulunuyorlar?
Bilimsel veriler Kuran ayetlerinin ispatı olarak mı kabul edilecek? İman etmenin ön
şartı bilim mi olacak?
Evlilik şahit gerektirir? Neden şahit aranır? Meşruiyet! Eşcinsellerin hak teslimi için
şahitlik etmek ne anlama gelir peki? Onaylamak olabilir mi?
289
www.derindusunce.org
Fikir Platformu
Eşcinsellik ve Biz
22. Yazan:çuvaldız Tarih: Nis 14, 2010 | Reply | Edit
Enver bey izninizle,
III- Yeni bir insan hakları etiğine duyulan ihtiyaçtan her zaman söz ediliyor. Bu yeni
etik ise sanki, “Sonuna kadar kendinde olanı değiştir ki samimiyetine inanayım”
şeklinde bir dayatmanın gölgesinde, pazarlıkçı bir tutumla yapılanıyor.
http://www.birikimhaber.com/Haber/Gundem/13042010/Islam-ve-escinselliktartismalarina-Cihan-Aktas-da-katildi.php
290
www.derindusunce.org
Fikir Platformu

Benzer belgeler