Untitled - Diş Dostu Derneği

Transkript

Untitled - Diş Dostu Derneği
4
6
İÇİNDEKİLER
MART 2014
11
Çene eklemi
rahatsızlıkları
ve okluzal
splint
uygulamaları
Dt. Melih YILDIZ
16
Sağlıklı dişler için ağız
çalkalama suyu da önemli!
Dr. Oktay Dülger
21
ÇİĞDEM BATUR:
“İşimi aşkla
yapıyorum.”
Keyifli
bahar
rehberi
DİŞ DOSTU
Diş Dostu Derneği Adına
İmtiyaz Sahibi
Selda Alemdar Dinçer
Diş Dostu Derneği Adına
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Şila Koen
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Betül Kargül
Dr. Engin Aksoy
Dr. Ilgaz Özer
Prof. Dr. İlknur Tanboğa
Dt. Mıgır Gülezyan
Dr. Oktay Dülger
Dr. Remzi Ülgen
Dr. Seyhan Gücüm
Yayına Hazırlayan
KORORA
Kuzguncuk Mah.
Yapraklı Çınar Sok. No:9
Kuzguncuk / Üsküdar
www.korotanitim.com
Baskı
Ömür Matbaacılık A.Ş.
Beysan Sanayi Sitesi Birlik Cad. No:20
Haramidere / Beylikdüzü / İstanbul
Tel: 0212 422 76 00
DİŞ DOSTU, 3 ayda bir yayınlanır. Derginin hiçbir bölümü izinsiz çoğaltılamaz, başka bir dergide ve web sitesinde yayınlanamaz.
DİŞ DOSTU’nda yer alan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir ve yayıncı yazının içeriğinden sorumlu tutulamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
DİŞ DOSTU DERNEĞİ
Levent Mah. Nispetiye Cad.
Dost Apt. Kat:1 Daire:2
Levent/İstanbul
Tel: 0212 240 7353
Faks: 0212 240 7301
[email protected]
www.disdostu.org
Yayın Türü:
Diş Sağlığı Projesi
4
MART 2014
DİŞ
DOSTU’NDAN
Gelişen Bir Dünya
Sevgili Diş Dostu Okurları,
Tuzla, doğasıyla, insanlarıyla İstanbul’un en sakin, güzel ve gelişmekte
olan ilçesi. İlk geldiğimiz yıllarda ulaşımın dahi çok sınırlı olduğu Tuzla;
üniversiteleri, marinası ve hızlı treni ile eğitim, turizm, ulaşım açısından
inanılmaz hızlı şekilde değişip cazibe merkezi olmaya başladı. İstanbul’un
bu güzel ilçesinde 20 yıldır yaşıyor ve çalışıyorum.
Dt. Köksal Seller
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
Geri dönüp baktığımızda mesleğe ilk atıldığım yıllarda sınırlı malzeme ve
teknikler ile estetikten çok fonksiyon, kullanım süresini öne alarak dolgular ve protezler yapmaktaydık. Ağızdan aldığımız ölçüler ile alçılar döküp elde ettiğimiz modeller üzerinde teknisyenlerimizin yaptıkları işleri
hastalarımızın beğenisine sunup kullanmalarını sağlıyorduk. Arka bölge
dişlerinde ağırlıklı olarak metal (amalgam) dolgular tercih ediyorduk. Diş
hekimleri için öncelik, fonksiyon ve uzun kullanımdı. Estetik ise ikinci
planda kalıyordu.
Ancak teknolojideki baş döndürücü gelişmelerden mesleğimiz de kendine
düşen payı aldı, almaya da devam ediyor. CAD-CAM dediğimiz bilgisayar destekli sistemler ile ağız içinde dijital görüntüler ile bilgisayar üzerinde yaptığımız 3 boyutlu tasarımlar kliniklerde bulunan freze makinaları
ile dakikalar içinde ağız içine uygulanabilecek şekilde üretilebilmekte.
Dolguları (inlay-onlay), laminaları (yaprak porselen), tek veya çok üyeli
kuronları, köprüleri, implant üstü yapıları daha sağlam, daha estetik, doğal
diş ve yumuşak dokuya mükemmel uyumlu restorasyonları dakikalar içinde üretebiliyoruz. CAD-CAM sistemlerinin tomografik cihazları ile implantları diş etini açmadan en doğru şekilde ağız içine konumlandırabilecek
cerrahi şablonları hazır hale getirebilmekteyiz. Daha komplike işlerde ölçü
yerine aldığımız görüntüleri saniyeler içinde laboratuvara iletebilmekteyiz.
Dijital diş hekimliğindeki bu gelişmeyi paralel olarak hijyen ve koruyucu
diş hekimliğinde de sağlayabilmeliyiz.
Mutlu gülüşler…
Dt. Köksal Seller
5
MART 2014
HOŞ
SOHBET
“İşimi aşkla yapıyorum.”
Onu ilk olarak Papatyam dizinde tanıdık, şimdilerde ise Savcı
Leyla rolü ile herkesin beğenisini topluyor. Çiğdem Batur ile
oyunculuğu üzerine konuştuk…
Çiğdem Batur hem her projeden ve
birlikte çalıştığı oyunculardan çok şey
öğrendiğini söyleyecek kadar mütevazı, hem de keyif almadığı işlerde
olmayı tercih etmeyecek kadar özgüvenli. İşini aşkla yaptığını söyleyen
oyuncu, aslında mesleğe ilk olarak kamera arkasında başlamış…
Çiğdem Batur kimdir, bize biraz
kendinizden bahseder misiniz?
Düzce’de doğdum lise sona kadar
Düzce’de okudum, Düzce serüveni
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni
kazanana kadar devam etti. Üniversiteyi kazanmamla mesleki kariyerim de
başladı diyebilirim. Okulu kazandığımın 3. haftasından itibaren sırtıma kamerayı alıp çekime çıktım. Sabahlara
kadar montaj yapardım. Aynı zamanda
tiyatroya da üniversitede başladım. Bir
yandan da TRT’de kamera arkasında
çalışıyordum; program ve yönetmen
asistanlığı yaptım. Ardından TRT’de
3 sezon boyunca program sunuculuğu
yaptım. Üniversite bittikten sonra da
6
Bahçeşehir Üniversitesi İleri Oyunculuk bölümünde yüksek lisansımı
tamamladım.
Oyunculuk çocukluk hayaliniz miydi?
Değildi, çocukluğumda oyunculuk
mesleği diye bir meslek olduğunu bile
bilmiyordum. Asıl hayalim şarkıcı olmaktı. Işıl ışıl elbiseler giyip sahneye
çıkan insanlara özeniyordum. Elime
bir fırça alıp kasete basıp şarkılar söylerdim. Nerede bir yükseklik görsem
“Aslolan oyunculuk. Tiyatro ya da televizyon fark etmez;
ben işimi aşkla yapıyorum.”
tiri o anda yapılıyor. Seyirciyle aynı
havayı solumak, onların ne hissettiğini
anlamak ve alkışlanmak çok başka bir
haz. Dizide ise yaptığınız işin tepkisini almak için 1 hafta beklemeniz gerekiyor. Ama daha büyük bir kitleye
ulaştığınız için daha fazla eleştiri alıyorsunuz. Burada aslolan oyunculuk.
Tiyatro ya da televizyon fark etmez;
ben işimi aşkla yapıyorum.
üstüne çıkar konuşmalar yapardım.
Hatta bu sebepten bir keresinde düşüp
kafamı yarmışlığım var.
Oyunculuğa ilk tiyatro ile başladınız. Hala tiyatro oyunlarında yer
alıyor musunuz?
Göksel Kortay hocamın yönetmeliğini yaptığı, Eray Yasin Işık’ın yazdığı
Baş Belası oyununu 111 oyun olarak 3
sezon oynadık. Sedat Bilenler ve Arda
Esen’le aynı sahneyi paylaştım. Şu an
için ara verdik. Ama tiyatro her zaman
var, olacak da. Tiyatro oyuncunun en
mutlu olduğu, kendini özgürce ifade
edebildiği yer. Ben de orada çok mutluyum.
Size göre tiyatro ile dizi arasındaki
en keskin sınır nedir?
Tiyatroda yaptığınız işin tepkisini o
anda alıyorsunuz. Bu paha biçilemez
bir şey. İyi ya da kötü her türlü eleş-
Kurtlar Vadisi’nde ‘Polat-Leyla
aşkı’ ile dizi geniş bir kadın izleyici
kitlesi kazandı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu ilişkiyi?
Polat Alemdar güçlü ve gücünü sevdiğine de hissettiren bir karakter. Sevdiğine sahip çıkan, koruyan, o farkında
olmasa da kollayan biri. Ancak Polat
Alemdar gibi bir karakterle ilişki yaşamak kolay değil. Her an kaybedeceğinizi bile bile birine bağlanmak büyük
cesaret ister. O yüzden savcı Leyla ve
Polat Alemdar aşkı çok saygı duyulası
bir noktada ki; Leyla, Polat’ın ölümüyle defalarca yıkıldı biliyorsunuz. Kaybettiğine tam alışacakken yine kavuştu. Ancak artık güveni sarsıldı. Çünkü
yine ne zaman gideceği ya da öleceği
belli olmayan bir adam var karşısında.
Savcı Leyla dizide güçlü bir karakter. Normal hayatınızda bu karakterin ağırlığını hissediyor musunuz?
Seyirci hissettiriyor, Savcı Hanım
diye seslendiklerinde yadırgamıyorum artık. Benimle çok bütünleşti bu
7
tanımlama. Bundan rahatsız da değilim. Savcı Leyla güçlü bir karakter
yapısına sahip ve senaryo gereği sahip
olduğu özellikler, seyirci tarafından da
sahiplenilmesini sağladı. İster istemez
bu rolün bir ağırlığı oluyor tabii... Bu
da gün içindeki davranışlarınızı kontrol altında tutmanıza sebep oluyor ama
bu bahsettiğim rolle yaşamak değil.
Seyircinin sizden beklediği bir ağırbaşlılık söz konusu oluyor. O da işin
başarısını ve rolün sizinle ne kadar bütünleştiğinin kanıtı.
Kurtlar Vadisi sizin için hayatınızın
dönüm noktası oldu diyebilir miyiz?
Elbette... Popülarite anlamında bir dönüm noktası diyebilirim. Kurtlar Vadisi Türkiye’de yapılan işler arasında
farklı olduğunu defalarca ispat eden ve
önemli bir misyonu olduğunu düşündüğüm bir proje. 11 sezon en yüksek
ratingle haftayı tamamlayan bir işte
tanınmamak mümkün değil. Gazete
okumayan, haber izlemeyen biri bile
o hafta Kurtlar Vadisi’ni izlediğinde
Türkiye gündemi ile ilgili bir takım fikirlere sahip olabilir. Benim de içinde
olmaktan çok keyif aldığım bir proje.
Kamera arkasında çok keyifli bir ekip
var. Çok çalışan ve yaptığı işi çok iyi
yapan bir ekiple çalışıyorum. Aynı zamanda da çok eğlenceli ve komik bir
ekibiz biz. Kamera önüne ne kadar
gerginlik yansıyorsa da; kamera arkasında o kadar gülüyoruz. Bu da güzel
bir tezatlık.
Papatyam dizisinden sonra Kurtlar
Vadisi’ne geçtiniz. Bir komedi dizisinde eğlenceli bir karakterden bol
aksiyonlu bir dizide sert, güçlü bir
kadın karakterine geçmek sizi nasıl
etkiledi?
Farklı rolleri oynamayı seviyorum.
Bu anlamda da şanslı olduğumu düşünüyorum. Ne yazık ki Türkiye’de
oynadığınız bir rol olumlu tepki aldığı zaman, devamında hep aynı tarz
rol teklifleri geliyor. Ben bu anlamda
şanslıyım. Papatyam’dan önce oynadığım Vazgeç Gönlüm’de de iki farklı
karakteri oynamıştım. Papatyam’da
komedi, Kurtlar Vadisi’nden aksiyon.
Ben bu değişiklikten çok mutluyum.
Komediden aksiyona geçiş başta adapte olması zor gibi görünse de, tezatlığı
uygulamak her zaman daha kolaydır
hayatta. Tamamen zıt bir karakter canlandıracaksanız zaten önceki rolün etkisinde kalmanız pek mümkün olmaz.
“Asıl hayalim
şarkıcı olmaktı.
Işıl ışıl elbiseler
giyip sahneye
çıkan insanlara
özeniyordum.”
Rollerinizin arasında “İşte bu benim!” dediğiniz ya da kendi karakterinizle çok uyumlu bir karakter
oldu mu hiç?
Birbirinden ayırmam zor. Çünkü o işte
olduğu için keyif alan ya da almak
zorunda kalan bir oyuncu değil, keyif
aldığı işlerde olmayı tercih eden bir
oyuncuyum. Her projenin bana kattığı şey başkadır. Benim de kendimden
kattığım şeyler vardır. Hepsinden ayrı
ayrı beslendim. Birlikte oynadığım
oyunculardan çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Hayattan
ve karşıma çıkardıklarından beslenmeyi çok seviyorum. Şu anda da çok
sevdiğim bir projede çok sevdiğim bir
ekiple çalışıyorum. Daha ne olsun…
Set dışındaki zamanlarınızı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Vaktimin çoğunu sevdiğim insanlarla
geçiriyorum, onların enerjilerinden
beslenmeyi seviyorum. Ama bunun
dışında kendime vakit ayırmayı da seviyorum. Her gün 2 film izlemek hobiden çok bir rutine dönüştü hayatımda.
Fotoğraf çekiyorum, vakit buldukça
spor yapıyorum. Öğrenmeyi çok seviyorum. O yüzden fırsat bulduğum
zamanlarda farklı eğitimler almaya
çalışıyorum. Bu yaz şan derslerine
başladım. Sezon başlayınca biraz ara
verdik. Evde hobilerime vakit ayırmaya çalışıyorum; mask boyuyorum,
8
eskimiş bir şeyi tekrar canlandırmayı
seviyorum. Boya yapıp süslüyorum.
Yaklaşık 1 senedir resim dersleri almaya başladım. Hem çok başarılı ve
yetenekli bir ressam, aynı zamanda da
çok sevdiğim bir arkadaşım olan Zeynep Çilek’le beraber çalışıyoruz. Önümüzdeki sene bir sergi açmayı bile düşünüyorum. Kendime hobi yaratmak
konusunda üstüme yok diyebilirim.
Oyunculuğunuz dışında güzelliğiniz
de sürekli konuşuluyor. Kişisel bakımınız için neler yapıyorsunuz?
Cildimi temiz tutmaya özen gösteriyorum. Haftada bir nem maskesi yapıyorum. Asla makyajla yatmıyorum.
Bunun dışında kimyasal ürünler yerine
doğal ve mineralli ürünler kullanıyorum.
Diş sağlınız için neler yapıyorsunuz?
6 ayda bir kontrole gidiyorum mutlaka. Diş temizliğini önemsiyorum.
Sürekli kamera karşısında olmak ve
insanlarla karşı karşıya olmak her zaman bakımlı olmanızı gerektiriyor.
10
MART 2014
DİŞİMİZE
TAKILANLAR
Çene eklemi rahatsızlıkları ve okluzal
Çiğneme, yutkunma, konuşma
splint uygulamaları
gibi günlük hayatın bir parçası
Çene eklemi
rahatsızlıkları
neden oluşur?
11
olan fonksiyonlar sırasında
sürekli hareket halindeki çene
eklemleri ile ilgili herhangi
bir rahatsızlığın varlığı kişinin
yaşam kalitesini oldukça kötü
etkilemektedir.
Yazan: Dt. Melih YILDIZ
Ç
iğneme sisteminin temel yapılarından biri olan çene eklemleri, başın sağ ve sol tarafında kulak deliğinin hemen önünde yer alır. Çene eklemini oluşturan
temel yapılar; kafatasında bulunan
eklem yuvası, alt çene de bulunan
eklem başı, ikisinin arasında bulunan
kıkırdak yapıdaki eklem diski ve bunlara tutunan çiğneme kasları ile eklem
bağlarıdır. Alt çenenin hareketi çiğneme kaslarının kasılarak her iki çene
eklemini koordine bir şekilde hareket
ettirmesi sonucu oluşur, ancak eklemin bu hareketi vücuttaki diğer eklemlerden farklı olarak sadece eklem
bağları değil ayrıca diş temasları ile
sınırlanır. Çiğneme, yutkunma, konuşma gibi günlük hayatın bir parçası olan fonksiyonlar sırasında sürekli
hareket halindeki çene eklemleri ile
ilgili herhangi bir rahatsızlığın varlığı
kişinin yaşam kalitesini oldukça kötü
etkilemektedir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar toplumda çene eklemi
rahatsızlığı belirtilerinden en az birinin görülme sıklığını %41 olduğunu
göstermiştir.
Çene eklemi rahatsızlığına sahip hastalarda sıklıkla görülen belirtiler şunlardır;
• Alt çenede meydana gelen ağrı
• Alt çenede yorgunluk hissi
• Boyunda başlayan şakaklarda ve gözün arkasında yoğunlaşan ağrı
• Dişlerde ağrı
• Yüzde şişlik
• Ağzın açılması ve kapanması
sırasında çene eklemlerinden
tıklama veya takırdama şek linde ses duyulması
• Ağız açma ve kapama sırasında bir
kaç saniye süren takılmalar
• Ağzın tamamen açık kalması
• Ağzın bir tarafa doğru kayarak açıl
ması
• Ağzın tam açılamaması
Çene eklemi rahatsızlıklarının meydana gelişinde bir veya birden çok
faktörün birleşmesinin etkili olduğu
düşünülmektedir. Bu faktörler oklüzyon (dişlerin kapanış ilişkileri)
düzensizlikleri, yoğun stres varlığı,
çene eklemine gelen ani darbeler, parafonksiyonel alışkanlıklardır.
Parafonksiyonel alışkanlıkların başında bruksizm gelmektedir. Bruksizm
diş sıkma veya diş gıcırdatma eylemlerinden herhangi birinin veya her
ikisinin birden görüldüğü bir rahatsızlıktır. Yetişkin toplumun % 10’luk
kesiminde görülen bruksizm uykuda
veya gün içinde meydana gelebilir.
Bruksizmin kaynağı tam olarak bilinmemektedir. Geçmişte oklüzyondaki
düzensizlikler ana etken kabul edilirken günümüzde bunun her zaman
etkili olmadığı bilinmektedir. Son çalışmalar bruksizmin stres ve kişisel
özellikler ile ilişkisi olduğunu göstermektedir. Bunun yanında tütün kullanımı, travma, bazı hastalıklar, ailede
bruksim varlığı, alkol, kafein, yasa
dışı uyuşturucu madde veya çeşitli
ilaçların kullanımı bruksizm etkenleri
arasında kabul edilebilir. Bruksizmin
teşhisi için hasta yakınının uyku esnasındaki gözlemleri, ağız-içi ve ağızdışı klinik gözlemler, uyku sırasında
çiğneme kaslarına yerleştirilebilen
taşınabilir aygıtlar ile kas etkinliği ölçümleri (EMG) ve uyku laboratuvarı
raporları (polysomniyografi) kullanılabilir. Bruksizm sonucunda çiğneme
sistemine aşırı ve süreli yüklenme
olmaktadır. Sistemin bu şekilde yüke maruz kalması kişinin tolerans
sırının aşılmasına
ve sonuçta çene eklemi rahatsızlığına
sebep olmaktadır.
Toplumda sıklıkla
görülen çene eklemi rahatsızlığı-
12
nın tedavi edilebilmesi için öncelikle
tanısının doğru konulması ve buna
uygun bir tedavi uygulanması gerekmektedir. Çene eklemi rahatsızlığı tek
bir rahatsızlığı tanımlamaz. Kassal
rahatsızlıklar, eklem içi rahatsızlıklar
ve dejeneratif eklem rahatsızlıkları
olarak üç ana grubu kapsayan bir terimdir.
Kas kaynaklı rahatsızlıkların meydana gelişi, kasın aşırı çalışması sonucu (bruksizm gibi) metabolik atıkların atılamamasıyla ilişkilendirilir.
Bu durumda çiğneme kaslarında elle
dokunulduğunda hissedilebilen ağrılı kas demetleri oluşur. Tetik noktası
olarak isimlendirilen bu bölgeler sadece bulundukları kasta değil, ilgili
tarafın farklı dokularında da ağrıya
sebep olmaktadırlar. Buna yansıyan
ağrı adı verilmektedir. Örneğin alt
çenenin köşesinden başlayıp kulak
önünde biten massater kasındaki bir
tetik noktası alt çenede bulunan birinci büyük azı dişinde ağrı varmış hissi
uyandırabilir.
Çiğneme sistemindeki aşırı yüklenme
aynı zamanda çene ekleminin hareketinde kemik yüzeylerin bir birine
sürtünmesini engelleyen bir yastık
görevi yapan kıkırdak eklem diskinin
normal pozisyonunun dışına çıkmasına sebep olabilir. Normalde alt çenede bulunan eklem başını bir kapüşon
gibi saran eklem diski travma sonucunda daha önde bir pozisyon alabilir.
Bu durumda ağzı açma ve kapama
sırasında tıklama, takırdama
benzeri sesler meydana
gelebilir.
Hasta şikayetlerinin
değerlendirilmesi,
klinik muayene ve
gerektiğinde manyetik rezonans gibi radyografik görüntüleme
ile hastalığın nereden
kaynaklandığı teşhis
edilebilmektedir.
Hastalığın kaynağına göre çeşitli disiplinlerin tedavi seçeneklerinden herhangi biri uygulanabilmektedir. Çene
eklemi rahatsızlıklarının tedavisinde
dişler üzerine takılan plaklar (okluzal splint uygulamaları), fizik tedavi,
cerrahi uygulamalar veya psikiyatrik
tedavi uygulanabilmektedir. Hastanın
durumuna göre bu tedavi seçeneklerinden biri veya birden fazlası gerekebilir. Çene ekleminin hareketlerinin
dişler tarafından sınırlandırılması nedeniyle ortopedik stabilite sağlanması
gereken durumlarda diş temaslarının
düzenlenmesi gerekmektedir. Ağız
ortamına hakim olan grubun diş hekimleri olması nedeniyle günümüzde
sıklıkla görülen çene eklemi rahatsızlıkları diş hekimi tarafından yapılan
okluzal splint uygulamaları ile tedavi
edilebilmektedir. Aynı zamanda çene
eklemi rahatsızlıklarının ağız ortamına yakın dokularda belirti vermeleri
nedeniyle tanı konulması sırasında da
diş hekimlerine büyük rol düşmektedir. Eğer çene eklemi rahatsızlığının
tedavisinde farklı bir disiplinin yardımı gerekiyorsa veya sadece o disiplini
ilgilendiren bir durumsa diş hekimi
hastayı ilgili bölüme yönlendirebilir
veya tedaviyi beraber sürdürebilirler.
Diş hekimliğinde bilinen ilk okluzal
splint uygulaması 1881 yılında yapılmıştır. Günümüze dek çeşitli materyaller kullanılarak farklı tiplerde
okluzal splintler yapılmıştır. Okluzal
splint uygulamaları çiğneme sisteminde daimi bir değişikliğine sebep
olmazlar ve doğru yapıldıkları takdirde herhangi bir yan etki göstermezler.
Bu sebeple ilk tercih edilen tedavi seçeneklerinden biridir.
şak splintlerle karşılaştırıldığında diş
temaslarının rahat ayarlanabilmesi,
diş sıkmanın oluşturduğu yükler karşısında daha zor yıpranmaları, kolay
tamir edilebilmeleri, iyi cilalanabilmeleri gibi avantajlara sahiptir.
Okluzal splinlerde dişlere temas eden
kısımlar farklı rahatsızlıkları tedavi
etmek üzere geliştirilmiştir. Günümüzde eklem rahatsızlığı şikayetiyle
kliniğe başvuran hastaların büyük
çoğunluğu ‘stabilizasyon splinti’ adı
verilen okluzal splint ile tedavi edilebilmektedirler. Stabilizasyon splinti
diş temaslarını dengeli hale getirerek,
çiğneme sisteminde stabilite sağlamayı amaçlar. Stabilizasyon splinti her
iki çeneye de yapılabilmektedir. Ancak bazı teknik avantajları nedeniyle
çoğunlukla üst çeneye takılmaktadırlar. Stabilizasyon splintinin tek bir çeneye takılması yeterlidir.
Stabilizasyon Splintinin Yapımı
Stabilizasyon splintinin yapımına öncelikle hastanın alt veya üst çenesinin
kalıbı alınarak başlanır. Kalıp alma
işlemi sırasında hamur kıvamındaki
bir ölçü maddesi özel bir kaşık yardımıyla ağza yerleştirilir. Kullanılan
ölçü maddesinin sertleşme süresine
göre işlem 1 ila 5 dakika arasında sürebilmektedir. Ardından elde edilen
kalıba alçı dökülür ve hastanın çenesinin bir kopyası olan model elde edilir. Bu model üzerine laboratuvarda
vakum ile çalışan aletler yardımıyla
sert plastik malzemeden şeffaf bir
plak adapte edilir. İkinci seansta hasta
ağzında plağın oturuşu kontrol edilir
ve asıl tedavi edici kısım olarak nitelendirilebilecek akrilik ilavesi yapılır.
Akrilik ilavesi, plağın çiğneyici yüze-
Okluzal splintler yapıldıkları malzemeye, dişlerle temas eden kısımlarının düzenlenme şekillerine göre
çeşitli sınıflara ayrılırlar. Yapıldıkları
malzemelere göre yumuşak ve sert olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Yumuşak splintler yapımlarının daha kolay
olması, hastalar tarafından daha kolay
kabul edilmeleri nedeniyle tercih edilmektedirler; ancak yapılan çalışmalar
yumuşak yapıdaki splintlerin çene eklemi tedavisinde etkinliklerinin düşük
olduklarını göstermiştir. Bu sebeple
çene eklemi rahatsızlığı tedavisinde
sert yapıdaki okluzal splintler kullanılmalıdır. Ayrıca sert splintler yumu-
14
yine, alt çeneyi belli bir yükseklikte
ve çiğneme kasları ile çene ekleminin
rahat edebileceği stabil bir konumda
olacak şekilde yapılır. Üçünü seansta stabilizasyon splinti diş temasları
düzenlenmiş ve cilalanmış şekilde
hastaya teslim edilir. 1 hafta sonra bir
kontrol seansı gerekmektedir. Kontrol seansları hastalığın çeşidine göre
15 günde bir veya ayda bir olarak
ayarlanabilir. Kontrol seanslarında
stabilizasyon splinti üzerindeki diş
temasları kontrol edilir ve gerekirse
düzenlenir. Çünkü dengesiz temaslar
hastaya zarar verebilirler. Tüm tedavi
6 ila 8 ay kadar sürebilmektedir. Bu
süre içerisinde hastalar stabilizasyon
splintlerini uyurken kullanmalıdırlar.
Çünkü bruksizm daha şiddetli olarak
uyku sırasında görülür. Gün içerisinde de dişlerini sıktığı düşünülen hastalar, gündüz de stabilizasyon splinti
kullanabilirler. Ancak stabilizasyon
splintleri ile yemek yenmemesi gerekmektedir. Tedaviyi yapan hekim
gerekli gördüğünde yardımcı tedavi
olarak hastaya ilaç yazabilir. Yapılan
işlemlerin hiçbirisi hastada ağrıya sebep olmamaktadır.
MART 2014
TREND
SAĞLIK
Sağlıklı dişler için ağız
çalkalama suyu da önemli!
Ağzımızda çeşitli mikroorganizmalar yaşar. Bunlar dişin
sert dokuları üzerinde koloniler oluşturur. Bu mikrop
tabakalarına ‘diş plağı biyofilmi’, ‘bakteri plağı’ veya
‘diş plağı’ gibi isimler verilir. Ağızdaki enfeksiyon
hastalıklarından bu mikroplar sorumlu tutulur. Ağız
hastalıklarından korunmak için bu biyofilm tabakasının
olabildiğince ağızdan uzaklaştırılması gerekir.
A
ğızdaki mikroorganizmalar en
sık rastlanan iki hastalıktan
sorumludur: Diş çürüğü ve diş
eti hastalıkları. Her ikisi de önlenebilir
hastalıklar olup, basit hijyen girişimleri
ile bu iki hastalığa hiç yakalanmadan
mutlu mesut bir hayat sürmek mümkündür.
Ağız hijyen uygulamaları kişinin diş
hekimi önerileri doğrultusunda her gün
yapacağı bakım uygulamalarıdır. Bunun ilk aşaması diş fırçalamadır. Burada
amaç, geniş diş yüzeylerini, olabildiğince de dişlerle dişetlerinin birleştiği kuytu alanları fırça yardımıyla kazıyarak
çok sıkı bir şekilde yapıştığını bildiğimiz bakteri plağını uzaklaştırmaktır. Diş
fırçasını dişetine doğru eğimli konumlandırıp, olabildiğince dişlerin aralarına
fırçayı ulaştırmaya çalışmak gerekir.
Bu aralar son derece önemlidir. Çünkü
dişeti hastalıkları bu iki dişin birleştiği
aralık alanlardan başlar. Aynı şekilde
ara yüz çürükleri de iki dişin birleştiği
ve esasen diş fırçasının ulaşamadığı ara
yüzden başlar.
Merak edilen sorular…
Madem ki fırça bu aralara ulaşamıyor, o zaman buraları nasıl temizlemeliyiz?
İşte burada diş ipi devreye girer. Her iki
dişin birbiriyle temas noktasından dikkatlice dişetine doğru ilerletilip, dişetinin ulaşılabilen en derin yerine kadar
sokulup diş yüzeyleri iple kazınmalıdır.
Peki, bu şekilde ağızın her yerinde
yeterli mikrobiyolojik temizliği sağlamış oluyor muyuz?
Hayır. Çünkü, aslında dişlerin her yüzeyini iyi temizlemiş olsak bile, yüzey
olarak ağızın sadece dörtte birlik bir yüzeyini temizlemiş oluyoruz. Ağzımızda
daha yemek artığı ve mikroorganizmaların kalabileceği ve üreyebilecekleri
birçok yer vardır. Bunların başında dil
gelmektedir. Dilin temizlenmesi oldukça önemlidir. Diş fırçasıyla fırçalanmasının yetersiz kalacağı düşünülüyorsa,
bu iş için özel üretilmiş dil kazıyıcılar,
dil fırçaları oldukça yararlı olacaktır.
Dili de iyi temizlediğimizi varsayalım. Tam bir hijyen için bu kadarı
yeterli midir?
Hayır. İlave olarak kullanacağımız bir
ağız çalkalama suyu ağızın her bölgesine, hatta boğaza kadar kolaylıkla ulaşacaktır. Günlük kullanıma uygun bir
antiseptik ağız çalkalama suyu özellikle
sabah-akşam sürekli kullanımla ağızdaki potansiyel patojen mikroorganizmalara etki ederek ağız sağlığının kalıcı
olarak korunmasında faydalı olacaktır.
Ağız çalkalama suyu florür içermeli
Diş çürüklerine karşı korunmadaki bilinen en önemli yardımcımız florürdür.
Uzun süreli ve sürekli yerel uygulanmasıyla dişin yapısına geçerek dişin çürüğe karşı dirençli hale gelmesini sağlar.
Yerel uygulama diş macunu ile olduğu
kadar ağız çalkalama sularına florürün
16
Dr. Oktay Dülger
Diş Dostu Onaylı Klinik Üyesi
ilavesiyle de olur. Antiseptik etkili aynı
zamanda florür içeren tipte bir ağız çalkalama suyu hem dişeti hastalıklarından
korunmada etkindir hem de çürükten
korumada faydalıdır.
Ağız çalkalama sularını dişlerin arasından geçirecek şekilde dille diş aralarına
doğru bastırarak, diş ipinin bile değmediği yerlere ulaştırmak mümkündür.
Özellikle dişeti hastalığına yatkın bireylerde ve ağzında geniş alanlı protez,
kuron-köprü, implant bulunan kişilerde
bu tür bir kullanım diş ipi ve ara yüz
fırçaları kadar etkili olmasa da bakteri
plağına etki ederek fayda sağlayacaktır.
Klinik olarak gözlemlediğimde, kendi hastalarımdan gördüğüm, günde iki
kez sabah- akşam dişlerini fırçalayan,
haftada en az iki diş ipi yapan ve günde
iki kez ağız çalkalama suyu ile 30 saniye ağzını çalkalayan hastalarda uzun
dönemde hem diş çürüğü oluşmuyor,
hem de dişeti hastalığı görülme oranı
sıfıra yaklaşıyor. Yani mükemmel bir
korunma sağlanmış oluyor. Hastalar
ağız kokularının olmadığını, ağızlarını
hep ferah hissettiklerini, dişlerini dilleriyle hep kaygan hissetmelerinin yanı
sıra dişetlerini de kanamasız ve sağlam
hissettiklerini söylüyorlar. Artık boğaz
enfeksiyonlarına bile daha az yakalandıklarını belirtiyorlar. Yaptığım kontrollerde sağlık açısından yapacak fazla bir
şey kalmadığı için diş beyazlatma gibi
kozmetik girişimlere geçme şansımız
oluyor.
facebook.com/DisDostuDernegi
twitter.com/DisDostuDernegi
facebook.com/DislerYolunda
Diş Dostu’nu
Sosyal Medyada Takip Edin!
Türkiye’de her meslekten gönüllüleri ve kuruluşları örgütleyerek toplumun ağız ve diş
sağlığının korunmasına hizmet eden Diş Dostu Derneği’ni facebook ve twitter adreslerinden
takip ederek en güncel haberlere, en son yeniliklere ve detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
T
Hekimlere en güncel bilgiler bu adreste
Ağız ve diş sağlığı konusunda en son yenilikler, bilgiler,
eğitim, kongre ve sempozyum duyuları,
Diş Dostu Derneği’nden haberler
facebook.com/DisDostuDernegi
adresinden takip edilebilir.
oplumda, koruyucu diş hekimliği,
beslenme alışkanlıkları ve diş bakımının Toothfriendly International’ın
Türkiye’deki yerel kuruluşu olan Diş Dostu
Derneği, federasyonun uluslararası misyonu doğrultusunda, Türkiye’de uzun vadede daha sağlıklı kuşaklar yetiştirilmesine
katkıda bulunmak amacıyla çeşitli proje ve
etkinlikler düzenliyor. Ağız ve beden sağlığındaki önemini kavramış bilinçli bireylerin sayısını arttırmak amacıyla yola çıkan
Diş Dostu Derneği, hem hekimler için hem
de diş sağlığına önem verenler için sosyal
medyada da farkındalık yaratmaya devam
ediyor.
Ayrıca bu bilgilere
twitter.com/
DisDostuDernegi
adresini takip ederek de
ulaşabilirsiniz.
Diş sağlığına özen gösterenler için
facebook.com/DislerYolunda adresinde ise günlük
hayatınızda ağız ve diş sağlığınız için uygulayabileceğiniz
bilgiler, ipuçları, doğru bilinen yanlışlar, çocukların diş
sağlığı için neler yapılması gerektiği ve daha birçok yaşam
kolaylaştırıcı bilgiye ulaşmak mümkün.
18
MART 2014
YAŞAMA
AÇILAN
PENCERE
Keyifli bahar rehberi
Kıştan kalma yorgunluğu
üzerinizden atın
Baharın getirdiği yeniliklerin tadını çıkarmak için şahane bir karşılamaya hazırız. Böylesine
güzel bir mevsimi daha verimli yaşamaksa bizim elimizde. O halde vakit kaybetmeyelim ve
bahar nimetlerini en güzel şekilde yaşamamın yollarını gözden geçirelim.
H
ava her ne kadar güneşiyle yüzünüze gülse de, zorlu bir kıştan sonra buna alışmak sandığınız kadar kolay olmayabilir. Bu da
haliyle biraz alışma sürecini beraberinde getiriyor. Mevsim geçişlerindeki
yorgunluk ve bitkinlik hissi normal.
Bunu minimum seviyeye indirmek
için uygulayacağınız yöntemler, size
kendinizi iyi hissettirecek. Bu sayede
kolayca bir bahar insanına dönüşebilirsiniz. Peki, neler yapmalı?
Yumurta, peynir, süt, balık, kiraz gibi
gıdaları sofralarınızdan eksik etmeyin.
Baharda yetişen meyveler de enerjinizi yerine getirmek için artık hizmetinizde!
Beslenmeye dikkat!
Vücudunuz kışın doğal olarak bulamadığınız besinleri özledi. Özellikle
kıştan bahara geçişte B ve C vitaminleri ve potasyuma ihtiyacınız var.
Her gün bol su için!
Sadece ilkbaharda değil, dört mevsim
her gün bol su içmeyi ihmal etmeyin. Özellikle baharda cildinizin nem
kaybını önlemek için su içmek çok
Güneşlenin!
Güneşi özlediniz, itiraf edin. Bahar
da yavaştan bu özleminizi gidermeye
başladı. Kendinizi yorgun veya hissediyorsanız, güneşli havaları mutlaka
değerlendirin.
21
önemli. Ayrıca kendinizi bitkin hissediyorsanız, su da diğer yöntemler gibi
enerjinizi ve neşenizi yerine getirecek.
Bu bahara özel kıyafetler
Her bahar olduğu gibi kışlıklar gardıroplara kaldırılıyor ve yerini daha
hafif kıyafetlere bırakıyor. Kazakla
tişört arası gidip gelirken bu bahara
özel olarak modaya da uyabilirsiniz.
Geçtiğimiz senelerde hafiften kendini gösteren baskılı kıyafet modası, bu
bahar ve yaz sokakları renklendiriyor.
Ünlü markalarla birlikte, sokak esnafları da bu modaya uygun sayısız baskılı seçenek sunuyor. Tişörtlerinizle,
tuniklerinizle, hatta bu yaz bikini ve
mayolarınızla bile bu sanat galerisine
zarif bir eşlikçi olabilirsiniz.
Alkol ve sigaradan uzak durun!
Baharın tazeliğini yaşamak dururken,
sigara ve alkolle buna engel olmayın.
Özellikle hala yorgunluktan kurtulamadıysanız, sigara ve alkol sizi depresyona yaklaştırabilir. Kullanıcıysanız, azaltmayı deneyin.
Egzersiz yapmayı ihmal etmeyin!
Dışarıda spor yapmak için havalar da
artık yeterince elverişli. Ayrıca spor,
ihtiyacınız olan enerjiyi size kazandıracak en verimli yöntem. Fırsat buldukça oksijeni bol yeşillik yerlerde
30-45’er dakikalık yürüyüşler yapın.
Hareket etmekten kaçınmayın. Özellikle doğa sporları hem keyfinizi hem
de enerjinizi yerine getirecek.
Bunun yanı sıra İç Anadolu ve Doğu
Anadolu da baharın ılık havasında
gidip gezmeye hazır. Yaz gelmeden,
yani kalabalık arasında kaybolmadan
sakin bir tatil ya da günübirlik bir turla
baharın tadını gezerek çıkarabilirsiniz.
Kapadokya, Halfeti gibi ören yerleri
ziyaret etmek için mevsim çok uygun.
Kaş, Bodrum, Assos, Cunda Adası gibi yazın çok kalabalık olan tatil
cennetlerini daha sessiz bir anda keşfetmek içinse yine bahar kaçırılmayacak bir fırsat. Genel olarak yazın çok
tercih edilen bu yerleri baharda ziyaret
ederek, size aitmişçesine gezip huzurlu ve keyifli vakitler geçirebilirsiniz.
Pozitif düşünün!
Bahar, güneşli günler birçok yeniliğe
sürprize gebe. Gelecek kaygısını kafanızdan atarak biraz anın keyfini çıkarın. Sevdiklerinizi arayın, dışarı çıkın.
Düzenli uykuyu önemseyin!
Erken kalkmak, kıştan kalma yorgunluğu üzerinizden atmak için çok
önemli. Tabii bu da düzenli uyku ile
mümkün. Düzenli uyuyarak uzayan
günleri daha verimli yaşayacaksınız.
Uyumadan önce size sıkıntı veren
konular yerine daha olumlu şeyler düşünün. Sıkıntıları yatağınızdan uzak
tutun.
Baharda nasıl yerlere gitmeli?
Baharı değerlendirmek adına şahane
bir ülkede yaşıyoruz. İstanbul’a yakın
ilçeler, Akdeniz, Ege ve Karadeniz bu
konuda bize bolca seçenek sunuyor.
22
Baskılı kıyafet modası sadece tablo
ve çizimlerden ibaret değil. Hayvanların fotoğraf veya çizimleri, çizgi
film karakterleri, pasta fotoğrafları
gibi görseller de bu bahar kıyafetler
üzerinde yerini alıyor. Ayrıca meşhur
sloganlardan da kendi karakterinize en
uygun olanını seçip, bir yazı eşliğinde
bunu kıyafetlerinize yazdırabilirsiniz.
Erkekler için de yine üzerinde yazı
yazan ya da karakterlerini yansıtan
çeşitli görsellerle baskılanmış tişörtler
raflarda çoktan yerini aldı.

Benzer belgeler

eylül - Ortonorm

eylül - Ortonorm kıkırdak yapıdaki eklem diski ve bunlara tutunan çiğneme kasları ile eklem bağlarıdır. Alt çenenin hareketi çiğneme kaslarının kasılarak her iki çene eklemini koordine bir şekilde hareket ettirmesi...

Detaylı

Çene eklemi - Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon

Çene eklemi - Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon temel yapılar; kafatasında bulunan eklem yuvası, alt çene de bulunan eklem başı, ikisinin arasında bulunan kıkırdak yapıdaki eklem diski ve bunlara tutunan çiğneme kasları ile eklem bağlarıdır. Alt...

Detaylı