Tarım Sektörü Mevcut Durum Değerlendirmesi

Transkript

Tarım Sektörü Mevcut Durum Değerlendirmesi
 Tarım Sektörü Mevcut Durum Değerlendirmesi Raporu (2. Taslak – Web, Eylül 2010) Hazırlayan: Dr. Gürsel Küsek TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ.......................................................................................................................................... 1 2. SEKTÖRÜN KISA TANITIMI ........................................................................................................ 3 2.1. Önemli karbon dioksit (CO2) kaynakları ............................................................................ 4 2.2. Metan (CH4) kaynakları...................................................................................................... 7 2.3. Azotdioksit (N2O) .............................................................................................................. 8 2.4. Aerosoller .......................................................................................................................... 8 2.5. LULUCF Kapsamında Değerlendirilen Sektörler için Karbon Tutma Alanları ve Şu Anki Kapasiteleri............................................................................................................................... 8 2.6. Tarım Arazileri Standartları (STATİP) ...............................................................................17 3. MEVCUT DURUM ....................................................................................................................18 3.1. Politikalar.........................................................................................................................18 3.2. Yasal Düzenlemeler .........................................................................................................21 3.3. Kurumsal Yapılanma........................................................................................................26 3.4. Finansman .......................................................................................................................31 3.5. Ekonomik Araçlar ............................................................................................................34 3.6. Eylemler/Projeler ............................................................................................................38 3.7. Bilgi Sistemleri, İzleme/Raporlama.................................................................................52 3.8. Bilimsel ve Teknolojik Ar‐Ge............................................................................................56 3.9. Eğitim/Kapasite Geliştirme..............................................................................................57 4. SONUÇ VE ÖNERİLER ..............................................................................................................58 KAYNAKLAR.................................................................................................................................64 EKLER ..........................................................................................................................................66 EK 1: TARIM SEKTÖRÜ PAYDAŞ ANALİZİ.................................................................................67 EK 2:TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ ÇALIŞTAYLARI KATILIMCI LİSTESİ
................................................................................................................................................79 EK 3:TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ KATILIMCI SÜREÇ VE ÇIKTILARI
................................................................................................................................................83 EK 4: TARIM SEKTÖRÜ KAYNAK LİSTESİ..................................................................................89 Eylül 2010 ii TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ TABLOLAR Tablo 1. Yapay Alanlarda Arazi Kullanim Türleri ve Yapay Alanlarin Türkiye Genelindeki Toplamı ve Yüzde Dağılımı........................................................................................................................10 Tablo 2. Tarım Alanları ve Arazi Kullanım Türleri ile Türkiye Genelindeki Toplamı ve Yüzde Dağılımı .......................................................................................................................................12 Tablo 3. Orman Alanları ve Doğal Alanlar, Arazi Kullanım Türleri, Türkiye Genelindeki Toplamı ve Yüzde Dağılımı........................................................................................................................15 Tablo 4. Sulak Alanlar ve Su Kütleleri, Arazi Kullanım Türleri, Türkiye Genelindeki Toplamı ve Yüzde Dağılımı ............................................................................................................................16 Tablo 5. Arazi Kullanım Sınıfları (STATİP 2009 LEJANTI) .............................................................17 Tablo 6. Gönüllü Karbon Piyasasında Pazarlanabilecek Türkiye’deki Başlıca Alanlar................32 Tablo 7. Toplulaştırma ile Sağlanan Enerji Kazanımları ..............................................................40
ŞEKİLLER Şekil 1. Arazinin Kullanım Amaçlarının Geçmiş ve Günümüz Arasındaki Karşılaştırması ............. 5 Şekil 2. Arazi Toplulaştırmasına Uygun Alanların Türkiye Üzerindeki Dağılımı ..........................39 Şekil 3. Toplulaştırma Yapılacak Alanlar .....................................................................................40 Şekil 4. Tarımsal Üretim Alanları (Tarım Havzası) .......................................................................43 Eylül 2010 iii TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ KISALTMALAR AB Avrupa Birliği AGM Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü AK Arazi Kullanımı AKAKDO Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık AÖ Arazi Örtüsü AR‐GE Araştırma‐Geliştirme ARIP Agricultural Reform Implementation Project Tarım Reformu Uygulama Projesi AT Arazi Toplulaştırması BM Birleşmiş Milletler CCX Chicago Climate Exchange Chicago İklim Borsası CH4 Methane Metan CIF Cost Insurance Freight Maliyet Sigorta Navlun CO2 Carbon Dioxide Karbondioksit CORINE Coordination of Information on the Environment Çevre Bilgileri Koordinasyonu ÇATAK Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması ÇAYKUR Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ÇED Çevresel Etki Değerlendirme DPT Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı DSİ Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü DTÖ Dünya Ticaret Örgütü EEA European Environmental Agency Avrupa Çevre Ajansı Eylül 2010 iv TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ EEC European Economic Community Avrupa Ekonomik Topluluğu ETC/LC European Topic Centre on Land Cover EUREP Euro Retailer Producer Group Avrupa Gıda Perakendecileri Grubu EUROSTAT Statistical Office of the European Commission Avrupa Komisyonu İstatistik Ofisi FAO Food and Agriculture Organization Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım of the United Nations Örgütü GAP Güneydoğu Anadolu Projesi GSMH Gayri Safi Milli Hasıla GSYİH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla HA Hectare Hektar IACS Integrated Administration and Control System Entegre İdare ve Kontrol Sistemi ICCAP Research Project on the Impact of Climate Change on Agricultural Production System in Arid Areas International Electrotechnical Commission Kurak Alanlarda Tarımsal Üretim Sistemlerine İklim Değişikliğinin Etkisi IEC Uluslararası Elektroteknik Komisyonu IPCC Intergovernmental Panel on Climate Change Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli ISO International Organization for Standardization Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı İLEMOD İl Envanterleri Modernizasyonu İTU İyi Tarım Uygulamaları KHGM Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü LPIS Land Parcel Identification System Arazi Parsel Tanımlama Sistemi LULUCF Land Use, Land Use‐Change and Forestry Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık N2O Nitrous Oxide Azotdioksit NAMA Nationally Appropriate Mitigation Actions Ulusal Açıdan Uygun Azaltım Eylemleri OECD Organization for Economic Cooperation and Development İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı ORKÖY Orman‐Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü Eylül 2010 v TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ OTC Over the Counter Tezgah Üstü Piyasa OTP Ortak Tarım Politikası ÖAT Özel Arazi Toplulaştırılması STATIP Sorunlu Tarım Alanlarının Tespiti ve İyileştirilmesi Projesi Tarım Arazileri Standartları TAKEP Tarımsal Kuraklık Eylem Planı TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TEIEN Technical Assistance for the Establishment of a Turkish Environmental Information Exchange Network Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Anonim Şirketi Türkiye Çevresel Bilgi Değişim Ağı TEKEL TMO Toprak Mahsulleri Ofisi TRGM Tarım Reformu Genel Müdürlüğü TRT Türkiye Radyo Televizyon Kurumu TRUP Tarım Reformu Uygulama Projesi TUCBS Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜRKAK Türk Akreditasyon Kurumu Eylül 2010 vi TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 1. GİRİŞ Bu rapor, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ortaklığında yürütülen “Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’nın Geliştirilmesi Projesi”ne yönelik önceliklerin belirlenmesi için, 2010 yılı ilk yarısı itibariyle iklim değişikliği ile mücadele bağlamında sera gazlarının azaltılmasına ilişkin tarım sektöründeki mevcut politikalar, bunların uygulama araçları ve tamamlanmış ya da devam eden uygulamalar çerçevesinde olumlu gelişmeleri, varsa iyileştirilmesi, geliştirilmesi gereken yönleri, devam eden faaliyetleri bir stok sayımı yaklaşımıyla saptayarak mevcut durumu değerlendirmektedir. Projenin yürütücü kuruluşu Çevre ve Orman Bakanlığı, uygulayıcı kuruluşu ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’dır. Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda “ülkemiz şartları çerçevesinde ilgili tarafların katılımıyla sera gazı azaltımı politika ve tedbirlerini ortaya koyan bir Ulusal Eylem Planı hazırlanarak, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne ilişkin yükümlülüklerin yerine getirileceği” belirtilmiştir. Bu mevcut durum değerlendirmesi, hazırlanacak İklim Değişikliği Eylem Planı’nın zeminini oluşturacak ve önceliklerini belirleyecektir. Bu anlamda, değerlendirme kapsamına, sera gazı azaltımına ilişkin mevcut politikalar ve bunların uygulamaları ile konu hakkında halen devam eden çalışmalar alınmıştır. Sera gazı emisyonlarının miktarının hesaplanması “İkinci Ulusal Bildirim” çalışmaları, iklim değişikliğine uyumla ilgili konular da Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı’nın “Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi” bileşeni kapsamında Türk Hükümeti ve UNDP ortaklığında yürütülen paralel süreçlerde ele alındığından, bu rapor çerçevesinde incelenmemiştir. Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi, 3 Mayıs 2010 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Eylem Planı’nın oluşturulması aşamasında Strateji Belgesi, göz önünde bulundurulacak en önemli çerçeve belgedir. İklim Değişikliği Eylem Planı’na yönelik mevcut durum değerlendirmesi çalışmaları sırasında henüz taslak aşamasında olduğundan Strateji’den genel çerçeve anlamında yararlanılabilmiştir. Bununla birlikte, Strateji’nin aşağıda belirtilen temel ilkeleri değerlendirmelere temel teşkil etmiştir: “Türkiye’nin iklim değişikliğiyle küresel mücadele kapsamında temel amacı, insanlığın ortak kaygısı olan iklim değişikliğini önlemeye yönelik yürütülen ve uluslararası taraflarla işbirliği içerisinde, tarafsız ve bilimsel bulgular ışığında ortak akılla belirlenmiş küresel çabalara, sürdürülebilir kalkınma politikalarına uygun olarak, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar prensibi ve Türkiye’nin özel şartları çerçevesinde katılmaktır.” Mevcut Durum Değerlendirilmesi raporu, sektör uzmanının literatür çalışmalarına, ilgili paydaşlarla yüz yüze görüşmelere ve paydaşlarla yürütülen katılımcı sürece dayanılarak hazırlanmıştır. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında sera gazı azaltımı konusunda alınacak politika ve tedbirleri etkileyebilecek ve bunlardan etkilenebilecek taraflar (paydaşlar), Ek 1’de yer alan paydaş analizi ile belirlenmiş; belirlenen paydaşların sürece aktif katılımları sağlanmaya çalışılmıştır. Çalıştaya davet edilen kurum/kuruluşlar ile katılımcıların listesi Ek 2’dedir. Eylül 2010 1 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 10 Mart 2010 ve 13 Nisan 2010 tarihlerinde yapılan çalıştaylara katılan katılımcılar tarafından tarım sektörüne ilişkin olumlu gelişmeler belirlenmiş; var olan politikalar ve uygulamalardaki eksiklikler ve aksaklıklar tespit edilmiş; sürmekte olan projeler ve faaliyetler kayda geçirilmiştir. Katılımcılarca belirlenen eksiklikler ve aksaklıklar ile boşluklar, sektör uzmanı tarafından sektöre özgü bir “sorunlar” listesi haline getirilmiştir. Daha sonra bu sorunlar, katılımcılar tarafından sorunların iklim değişikliği ile ilgili Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası yükümlülükleri ile ilişkisi; AB’ye uyum süreciyle ilişkisi; Türkiye’nin Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda benimsenen gelişme eksenleriyle ilişkisi; ulusal mevzuattaki yükümlülüklerle ilişkisi; çevresel etkileri ve dışsal maliyetleri1 ve son olarak ülke ekonomisine etkisi olarak belirlenen altı kriter çerçevesinde değerlendirilmiş ve bir öncelik sırasına konmuştur. Katılımcı sürecin detayları, katılımcılar tarafından önceliklendirme kriterlerine verilen ağırlıklar ve çalıştay sonuçlarına göre sorunların öncelik sıralaması, Ek 3’te yer almaktadır. Tarım sektörü sera gazı etkisi yapan gazların emisyonuna neden olan faaliyetler içermesi ve diğer taraftan da önemli ölçüde yutak kapasiteleri oluşturması nedeni ile iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır. Raporda ilk olarak tarım sektörü kısaca tanıtılmakta ve sektörün iklim değişikliği üzerindeki etkileri (sektörde sera gazı emisyonlarına neden olan önemli kaynaklar ve yutak kapasiteleri) ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ardından, raporun asıl amacı olan mevcut durum değerlendirmesi yer almaktadır. Bu kapsamda tarım sektörüne ilişkin olarak sırasıyla temel politikalar, yasal düzenlemeler, kurumsal yapı, finansman kaynakları, ekonomik araçlar, fiziki yatırım projeleri, bilgi sistemleri ile izleme/raporlama sistemleri, bilimsel ve teknolojik Ar‐Ge ve son olarak eğitim ve kapasite geliştirme konuları ele alınmaktadır. Anılan her alt‐başlık altında Türkiye’de tarım sektöründe mevcut durumun sera gazı emisyonu kontrolü ve azaltım politikalarını uygulamak için yeterli olup olmadığı, bu çerçevede sektördeki olumlu gelişmeler, eksiklikler, geliştirilmesi, iyileştirilmesi veya değiştirilmesi gereken konular ortaya konmaktadır. Tarım sektörü IPPC Kılavuzunda “Arazi Kullanım Değişiklikleri”, “Tarım” ve “Diğer” olmak üzere üç alt kategoriye ayrılmıştır. Bu raporda arazi kullanım değişiklikleri ve bu değişiklikler sonucu ortaya çıkabilecek farklı durumlar ele alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca tarım başlığı altında bitkisel üretim ve hayvansal üretimden oluşan tüm tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkabilecek sera gazı salım ve depolama kapasiteleri ele alınmaya çalışılmıştır. 1 Bir malın üretiminin ve tüketiminin o malın satıcıları ve alıcıları dışındaki üçüncü kişilere bir maliyet yüklemesine dışsal maliyet denir. Örneğin bir çimento üreticisinin çevrede yarattığı kirlilik sonucu, o çevrede yaşayan insanların sağlık sorunları yaşamaları ve bunlar için ödedikleri maliyetler, dışsal maliyetlerdir.
Eylül 2010 2 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 2. SEKTÖRÜN KISA TANITIMI Türkiye, elverişli coğrafi koşulları ve iklimi sayesinde, tarım ve tarımla ilişkili sanayi dallarında dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Türkiye’nin tarımsal üretim değeri 2008 yılı itibarı ile 51 milyar USD seviyelerine ulaşarak tarımsal ekonomi ve tarımsal gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) açısından dünyanın sekizinci büyük ekonomisi konumuna gelmiştir (www.tarim.gov.tr). Cumhuriyetin kurulduğu yıl olan 1923 yılında tarım sektörünün GSYH içindeki payı %42,8 iken, 1980 yılında %25, 1990 yılında %16, 2000 yılında %13.5 ve bu düşüş sürekli devam ederek 2008 yılında %7,8 olmuştur (Miran, 2005, TUIK, 2010). Türkiye’de tarım sektörünün GSYH’daki payının sürekli olarak azalmasının temel nedeni, diğer tüm gelişmekte olan ülkelerde de görülen, sanayi ve hizmetler sektörlerinde yaşanan büyümenin daha hızlı olmasıdır. Tarımın Türkiye ekonomisindeki önemi göreceli olarak azalmış olmakla birlikte, yurtiçi gıda ihtiyacının karşılanması, sanayi sektörüne girdi temini, ihracat ve yarattığı istihdam olanakları açısından halâ büyük önem taşımaktadır. Tarım sektöründe çalışanların toplam istihdam içindeki payı 1980’de %50,6 iken, 2000 yılında %36 ve 2008 yılında %24 seviyelerine gerilemiştir (TUİK, 2010). Genellikle emek‐yoğun bir sektör olarak görülen tarımın istihdamdaki payı Türkiye’de her ne kadar sürekli olarak azalma gösterse de, AB ve OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında halen oldukça yüksek seviyelerde seyretmektedir. Tarımda sermaye birikiminin ve teknoloji kullanımının artışıyla, bu oranın daha da aşağılara geleceği beklenmektedir. Türkiye’nin 79,6 milyon hektar olan toprak varlığının %41 oranına karşılık gelen 33 milyon hektarını tarım arazileri oluşturmaktadır (CORINE 2006). Toplam ekili ve dikili alanların yaklaşık %17’sinde sulu tarım, %83’ünde ise kuru tarım yapılmaktadır. Türkiye tarım sektöründe hububat, baklagiller, yağlı tohumlar, meyve ve sebze, kümes hayvanları, süt ve süt ürünleri, balık ürünleri, bal ve tütün gibi çok çeşitli ürünlerin üretilmesine olanak sağlamaktadır. Tahıl üretiminin toplam tarım üretimindeki payı %67 iken, bu oran çiftlik hayvanları için %26, balıkçılık‐ormancılık için ise % 7’dir. Şüphesiz iklim değişikliklerinden en fazla etkilenen, doğaya bağlı olarak sürdürülen tarımdır. Tarımda, farklı koşullara göre adapte edilen ürün çeşitleri, sulama sistemleri gibi konularda çok büyük gelişmeler katedilmesine rağmen, hava ve iklim tarımsal üretimde hâla en önemli rolü oynamaktadır (İ.Dellal, 2006.) TARIMSAL FAALİYETLER VE SERA GAZI EMİSYONLARI Tarımsal üretim özellikle 20. Yüzyılın 2. yarısından itibaren, tüm dünyada özellikle teknolojik gelişme, verimlilik artışı ve kısmen de ekilebilir arazinin genişletilmesi sayesinde oldukça hızlı bir büyüme göstermiştir. 1961‐2005 dönemi arasında dünya nüfusu %111 artarken, tarımsal üretim aynı dönemde %162 oranında artışla nüfus artışından daha fazla büyüme göstermiştir (Burney vd, 2010). Tarımsal üretim, diğer bir çok ekonomik sektörlerde olduğu gibi, büyük oranda doğal kaynakların kullanımına dayanmakta ve haliyle önemli çevresel baskılara yol açmaktadır. Eylül 2010 3 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Ayrıca yapısı gereği, sanayinin diğer kolları gibi çevre üzerinde noktasal değil yayılı kirlilik yaratıcı bir etkiye sahiptir. Tarımsal su kullanımı, gübre kullanımı, zirai mücadele ilaçları su kaynaklarını olumsuz etkileyebilmekte, ormanların tarım arazisine dönüştürülmesi, bitki ve hayvan yetiştiriciliği ve fosil yakıt kullanımı sera gazı emisyonlarına sebep olmaktadır (Dişbudak, 2008). Tarım sektörü diğer sektörlerden (örn. ulaştırma, enerji) farklı olarak hem yutak hem de salma kapasitelerine sahiptir. IPCC 4. Değerlendirme Raporu bilgilerine göre, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonları, dünya genelinde toplam sera gazı emisyonlarının %10 ila 12’sini oluşturmaktadır (IPCC, 2007). FAO tahminlerine göre; ormancılık faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları ise % 17,4 olarak verilmiştir (FAO, 2007). Ormancılık sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyonları ormancılık faaliyetlerinden çok ormansızlaşmanın ortaya çıkardığı bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarımsal faaliyetler sonucu salınan sera gazları, özellikle CO2 harici olan metan (CH4) ve azot dioksit (N2O) emisyonlarıdır. Atmosfere salınan azot dioksitin yaklaşık %60’ı ve Metanın yaklaşık %50’sine tarımsal faaliyetler kaynaklık etmektedir. CO2 emisyonunun ise tarım sektörünün yutak ve salma özelliği nedeniyle önemli bir değişim göstermediği ve neredeyse dengelendiği belirtilmektedir. 1990‐2005 dönemi arasında, tarım sektörü kaynaklı CH4 ve N2O emisyonları yaklaşık %17 artış göstermiş ve bu artış özellikle gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanmıştır (IPCC, 2007). Türkiye’nin 2008 yılına ait sera gazı envanter verilerine göre tarımsal faaliyetler, insan kaynaklı sera gazı toplam emisyonunun yaklaşık olarak % 7’sini oluşturmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de sektörlere göre sera gazı emisyonlarının gelişimi incelendiğinde, 1990‐2008 döneminde, diğer tüm sektörlerin yol açtığı sera gazı emisyonlarında önemli oranlarda artışlar gözlenirken sadece tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarında bir azalma kaydedilmiştir. Tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonları 1990 yılında 29,78 Mt‐CO2 eşdeğeri iken 2008 yılına gelindiğinde emisyonlar yaklaşık %16 azalış göstererek 25,04 Mt‐CO2 eşdeğeri seviyesine gerilemiştir (TUİK, 2010). Tarımsal faaliyetler 1990 yılı Metan (CH4) emisyonuna %61,78 oranında kaynaklık eden en büyük sektör iken 2008 yılında %30,85 oran ile atık sektörünün ardından ikinci sırada yer almıştır. Azotoksit (N2O) emisyonlarına ise %70 üzerinde payı ile en büyük kaynaklık eden sektör olmuştur (TUİK, 2010). 2.1. Önemli karbon dioksit (CO2) kaynakları İnsan nüfusunun artması ile birlikte tarım ve özellikle orman alanlarında önemli ölçüde bitkisel varlık kaybı yaşanmıştır. Kaybolan bitkisel varlıklar tarafından tutulan karbon atmosfere karbondioksit olarak dönmektedir. Diğer taraftan ortaya çıkan enerji açığının kapatılmasında fosil yakıtlar ucuz olmaları nedeni ile yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Eylül 2010 4 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Diğer faktörler de eklendiğinde atmosferdeki karbondioksit miktarı dünya tarihinde bilinen en yüksek düzeye ulaştırmıştır. Yapılan ölçmeler, bu artışın devam ettiğini göstermektedir (IPCC, 2007). Bu sonuç, karbondioksitin küresel ısınmadaki etki derecesinin ne kadar yüksek olduğu konusunda bir fikir vermektedir. Sera gazları içinde karbondioksit, küresel ısınmada yaklaşık %75‐80 paya sahiptir diyebiliriz. Bunun nedeni, hem miktarının çok hem de karbondioksit moleküllerinin atmosferdeki ömrünün 50 – 100 yıl gibi çok uzun olmasıdır. O nedenle küresel ısınmaya karşı alınacak önlemlerin başında karbondioksit emisyonunun azaltılması gelmektedir (Houghton et al. 1994’e göre Kadıoğlu 2001). Klorofilli bitkiler havadaki karbondioksiti (CO₂) su ile birleştirerek atmosferik CO₂’yi organik hale dönüştüren karbonhidratları üretirler. Bu halleri ile bitkiler yutak kapasiteleri oluştururlar. Diğer taraftan bitkiler ölünce çürütücü mikroorganizmalar organik materyali CO₂’ye dönüştürür ve atmosfere geri salınmasına neden olurlar. Aynı şekilde bitkilerin yanmaları da atmosfere aynı miktar CO₂ salınmasına neden olur. Toprak profilinde bulunan bitkilerin çürümüş ancak kimyasal olarak ayrışmamış parçalarına organik madde denilmektedir. Toprak önemli miktarlarda organik madde depolamaktadır; bu haliyle toprak, atmosfer ve canlı bitkilerin toplamından daha fazla karbon içermektedir. Toprak bünyesinde tuttuğu organik maddenin değişmesine bağlı olarak dinamik bir yutak ya da emisyon kaynağı olmaktadır. Başka bir deyişle topraktaki organik madde yüzdesinin değişimine bağlı olarak atmosfere ya CO₂ salmakta ya da atmosferdeki CO₂’yi dolaylı olarak depolamaktadır. 2.1.1. Tarım ve diğer arazi kullanım türleri arasında meydana gelen değişikliklerinden kaynaklanan CO2emisyonları veya depolamalar Şekil 1. Arazinin kullanım amaçlarının geçmiş ve günümüz arasındaki karşılaştırması Eylül 2010 5 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi hızla gelişen dünyada farklı arazi kullanım türleri arasında sürekli değişiklikler olmaktadır. Örneğin, tarımsal üretim için kullanılmakta olan bir arazi, şehir alanı içerisine alınarak tarım yerine yapılaşmanın olduğu bir alan haline gelmektedir. Böylesi durumlarda toprak altında ve üstünde yer alan bitkiler (biyokütle) yok olarak atmosfere CO2 olarak dönmektedir; diğer taraftan da topraktaki organik maddeler parçalanarak yine atmosfere CO2 olarak dönmektedirler. Öte yandan, başka tür kullanım nedeni ile işgal altında olan bir alanın tarıma kazandırılması ile havada bulunan CO2’nin depolanması da mümkündür. Kısaca arazi kullanım değişiklikleri CO2 emisyonuna veya depolanmasına neden olmaktadır. Türkiye’de hızlı şehirleşme, otoyol inşaatı, havaalanı inşaatı gibi amaçlar için kullanımları nedeni ile, arazi kullanım değişiklikleri tarım ve mera alanları aleyhine meydana gelmektedir. Türkiye’deki arazilerin mevcut kullanımları ile ilgili bilgiler aşağıda verilmiştir. 2.1.2. Tarımsal ürün emisyonlar veya depolamalar deseninin değişmesinden kaynaklanan Toprakta bulunan canlı veya ölü bitkilerin ve organik madde miktarının değişimine neden olacak her türlü tarımsal uygulama, tarım alanlarında CO₂ tutulmasına veya salınmasına neden olmaktadır. Örneğin buğday nadas tarımı yapılmakta olan bir parsele çok yıllık bir ağaç (elma ağacı) dikilmesi durumunda, o parselde toprak altı ve toprak üstü canlı kütlesi, örneğin ağacın kurumuş dal ve döküntüleri nedeniyle artacaktır. Ayrıca dal ve yaprak çürümeleri nedeni ile topraktaki organik madde miktarı da artacaktır. Böylece o parselde önemli miktarda yutak kapasitesi oluşturulmuş olacaktır. Buğday nadas münavebesi yapılan diğer bir parselde sürüm tekniklerinin değişmesi ile, örneğin daha az sürüm yapılarak tarım yapılması durumunda topraktaki organik madde artacak ve yutak kapasitesi ortaya çıkacaktır. Aksi takdirde aşırı sürülen toprak daha fazla hava ile karışmakta ve toprakta bulunan organik maddeler hızla yanmaktadır. Görüldüğü gibi tarım alanları tarım alanı olarak kalmaya devam etmeleri durumunda bile yutak veya emisyon kaynakları olabilmektedir. Tarım alanlarının yutak kapasitelerinin arttırılmasında iyi tarım uygulamaları ön plana çıkmaktadır. Tarım alanlarında iyi tarım uygulamalarının geliştirilmesi ile tarım alanlarının yutak kapasiteleri önemli düzeylerde arttırılabilir. 2.1.3. Tarımsal ürün atıklarının yakılması Tarımsal ürün atıklarının (Anız) bertarafında yakma en bilinen uygulamadır. Türkiye’de buğday, mısır, soya, pamuk gibi bitkilerin hasattan sonra toprakta kalan kök ve sapları yakılmaktadır. Yanma CO₂ emisyonu anlamına gelmektedir. 2.1.4. Doğal sebepler Erozyon, sel baskını, taşkın, taban suyunun aşırı yükselmesi gibi doğal sebepler de toprakta bulunan hem canlı – ölü kütlenin, hem de organik maddenin azalmasına yol açmaktadır. Eylül 2010 6 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 2.1.5. Tarımsal faaliyetler için kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonlar Tarım sektöründe petrole dayalı birçok faaliyet sürdürülmektedir. Bu faaliyetler için Türkiye’de tarım sektöründe kullanılan yıllık fosil yakıt (genellikle motorin) miktarı yaklaşık 1,5 milyon tondur (TKB, 2010). Yukarıda beş farklı başlıkta verilen kaynaklardan kaynaklanan emisyonlar tarımdan kaynaklanan emisyonların dünyada yaklaşık %21‐25’ini oluşturmaktadır (FAO, 2010). Ülkemizde ise bu oran %7 civarındadır (TUİK, 2008). 2.2. Metan (CH4) kaynakları Metan moleküllerinin sera gazı etkisi karbondioksit moleküllerinden farklıdır. Metan, karbondioksite göre 21 kat daha fazla sera gazı etkisi yaratmaktadır (IPPC, 2007). Ancak metan moleküllerinin atmosfer bileşimindeki yüzdeleri ve atmosferdeki ömürleri çok azdır. Metan gazı emisyonunun toplam sera gazı emisyonundaki oranı %13‐14 civarındadır (IPCC, 2007). Aşağıda verilen tarım kaynaklarından kaynaklanan miktarın, atmosferdeki toplam metan miktarının yaklaşık %50’si olduğu tahmin edilmektedir (IPCC,2007). 2.2.1. Toprak kökenli metan kaynakları a. Yüksek taban suyu nedeni ile artıkların oksijensiz ortamda ayrışması (anaerobik ayrışma) sonucunda meydana gelen emisyonlar: Geçici veya sürekli drenaj problemi olan alanlardan (bataklıklardan) kaynaklanan emisyonlar; Çeltik üretimi yapılan alanlardan kaynaklanan emisyonlar. b. Diğer tarımsal alanlarda biyokütle fermantasyonu veya biyokütlenin oksijensiz ortamda yanmasından kaynaklanan emisyonlar. 2.2.2. Hayvancılık kökenli metan kaynakları a. Hayvansal üretimde kullanılan hayvanların mide fermantasyonlarından kaynaklanan emisyonlar, b. Hayvansal atıklardan kaynaklanan emisyonlar Türkiye sera gazı verilerini incelediğimizde, Metan gazı oluşumuna en büyük katkı, tarımsal faaliyetler içinde enterik fermantasyon (hayvanların geviş getirmesi) tarafından yapılmaktadır (TUİK, 2010). Eylül 2010 7 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 2.3. Azotdioksit (N2O) Azotdioksit emisyonlarına tarımsal faaliyetler başlıca iki yolla kaynaklık etmektedir (IPCC, 2006); a. Tarım alanlarında azotlu gübre kullanılan kaynaklanan emisyonlar, b. Hayvansal atıklardan kaynaklanan emisyonlar. Yukarıda verilen tarımsal faaliyetler sonucunda meydana gelen azotdioksit emisyonları toplam azotdioksit emisyonlarının küresel ölçekte yaklaşık %60’ını Türkiye’de ise %72’sini oluşturmaktadır. Azotdioksit gazlarının toplam seragazı emisyonları içindeki payı yaklaşık %7’dir (IPPC, 2006). 2.4. Aerosoller Tarımda kullanılan kimyasal uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Miktarı çok düşüktür. Su Buharı Su buharı sera etkisi bakımından bilinen tüm gazlara göre en yüksek etkiye sahiptir. Ancak doğal yağış döngüsünün bir parçası olması nedeni ile diğer gazlardan tümü ile ayrılmaktadır. Su buharı atmosferin yeryüzüne yakın bölgelerinde bulunur ve miktarı çoğu zaman yüksek değildir. Atmosferde bulut olarak bulunur. Güneşten gelen kısa dalga boylu ışınları tutmada ve uzaya geri yansımada etkilidir. Yaşamsal işlevleri son derece önemlidir. Atmosferik ısınmaya neden olmaktadır, ancak yaşam için gerekli işlevleri daha yüksektir. Bu nedenle diğer gazlardan farklı bir şekilde ele alınmalıdır. 2.5. LULUCF Kapsamında Değerlendirilen Sektörler için Karbon Tutma Alanları ve Şu Anki Kapasiteleri Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi sitesinde LULUCF aşağıdaki gibi tanımlanmıştır. “Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık –AKAKDO (LULUCF‐Land Use, Land Use‐
Change and Forestry) kavramı, arazi kullanımı ve arazi kullanımında zaman içerisinde insan müdahalesiyle yapılan değişikliklerin, sera gazı emisyonları ve azaltımları üzerindeki etkisini belirlemeyi hedefleyen bir bütündür.” (http://www.ogm.gov.tr/iklim/akakdo.htm) Tanımda da verildiği gibi arazi kullanım değişiklikleri sera gazı emisyonları veya azaltımları üzerine önemli etkilere sahiptir. Bu etkilerin hesaplanabilmesi için öncelikle arazi kullanım türleri tanımlanmalı ve bu kullanımlar arası değişiklikler belirlenmelidir. Bu çalışmada Avrupa Birliği ülkelerinde kabul edilmiş olan CORINE arazi kullanım sınıflamasında verilen kullanım türleri dikkate alınacaktır. Avrupa Birliği (AB) tüm Avrupa çapında bir çevre değerlendirmesi yapabilmek ve doğru kararlar ve politikalar üretebilmek için çaba göstermektedir. Bu alandaki en önemli uygulamalardan biri Çevre Bilgileri Koordinasyonu (Coordination of Information on the Environment, CORINE) programıdır. Bu program uyarınca, tüm AB üyesi ülkelerin aynı Eylül 2010 8 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ standartlarda arazi örtüsü/arazi kullanımı (AÖ/AK) sınıflandırması uydu verileriyle yapılmakta ve bu sınıflandırma her 10 yılda bir yeni verilerle güncellenerek değişimlerin belirlenmesi hedeflenmektedir. Böylece farklı dönemlerde elde edilen veriler karşılaştırılarak AÖ/AK değişimleri ve eğilimler ortaya çıkarılmakta, bu bilgiler ışığında, üye ülkelerde arazi kullanımına ilişkin çeşitli politika uygulama ve yaptırımlar şekillenmektedir (EEA‐ETC/LC, 1994). Türkiye’de 2000 yılı arazi kullanımlarını belirlemek amacı ile CORINE 2000 çalışması Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından tamamlandı. Avrupa Çevre Ajansı’nın 5 yıllık dönemlerde arazi kullanım değişikliklerini belirlemek amaçlı kararından sonra, 2006 görüntüleri kullanılarak CORINE 2006 çalışması Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından tamamlandı. CORINE’e göre kullanım türleri ikiye ayrılmaktadır. Bunlar; Arazi Örtüsü : Arazinin biyolojik veya fiziksel elementlerle kaplanmış halini ifade etmektedir. Örneğin, doğal makilik alanlar, doğal kayalıklar, doğal çayırlıklar gibi. Arazi Kullanım : İnsan etkisi ile ortaya çıkan arazi kullanımlarını ifade etmektedir. Örneğin, tarım alanları, biçilerek kullanılan çayır alanları, golf sahaları gibi. CORINE’e göre belirlenen arazi kullanım türleri aşağıda verilmiştir. 2.5.1. Yapay alanlar (yüzeyler) Bu alanın çoğu binalar ve ulaşım ağı ile kaplanmıştır (örtülmüştür). Bu tanıma göre bina, yollar ve yapay olarak kaplanmış alanlar toplam yüzeyin %80’ini kapsar. Eylül 2010 9 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Tablo 1. Yapay alanlarda arazi kullanım türleri ve yapay alanların Türkiye genelindeki toplamı ve yüzde dağılımı 1.1 Yerleşim alanları 1‐ Yapay alanlar (yüzeyler) 1.2 Endüstriyel, ticari ve taşımacılık bölümleri Türkiye Toplam Alan(ha) Türkiye Alanı İçerisindeki Payı (%) 1.1.1 Sürekli şehir yapısı (Yoğun yerleşim) 76.212 0,096 1.1.2 Kesikli şehir yapısı (Dağınık yerleşim) 837.100 1,052 1.2.1 Endüstriyel ve ticari alanlar 129.578 0,163 1.2.2 Karayolları, raylı sistem ve bağlantı kavşakları 20.584 0,026 1.2.3 Limanlar 4.053 0,005 1.2.4 Havalimanları 28.048 0,035 1.3.1 Maden ocakları 74.890 0,094 2.316 0,003 1.3.3 İnşaat alanları 35.311 0,044 1.4.1 Yeşil yerleşim alanları (park ve bahçeler) 10.213 0,013 1.4.2 Spor ve dinlenme alanları 39.859 0,05 Toplam
1.258.164 1,581 Türkiye Genel Alanı
79.574.632 CORINE 2006 Adlandırması 1.3 Maden, boşaltım ve inşaat 1.3.2 Boşaltım yapılar alanları 1.4 Tarımda kullanılmayan bitkisel alanlar Yapay alanların Türkiye yüzölçümü içerisindeki payı % 1,58 civarındadır. Bu grup LULUCF’e göre tarım başlığı altında ele alınmaktadır. Bu bölümde 11 farklı kullanım biçimi tanımlanmıştır. Bunlardan; 2.5.2. Yerleşim alanları Türkiye genel alanı içerisindeki yüzdesi %1,148’dir. Yerleşim alanındaki artış emisyon anlamına gelmektedir. Burada önemli olan hangi kullanım türünden yerleşim alanına geçişin olduğudur. Yerleşime açılan yerin açılmadan önceki kullanım durumuna, hangi iklim kuşağında olmasına ve hangi toprak grubunda olmasına göre emisyonlar ortaya çıkmaktadır. Eylül 2010 10 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Örneğin, Akdeniz Bölgesinde çok yıllık ürünlerin yetiştirildiği alanlardan (Örneğin turunçgil yetiştiriciliği yapılan alanların yerleşime açılması) yerleşime geçilmesi durumunda o alanda toprak üstü ve toprak altı biokütle ile birlikte toprakta bulunan organik maddeler kaybolmakta, dolayısı ile de olabilecek en yüksek düzeyde emisyon gerçekleşmektedir. Bunun yerine toprağın daha sığ olduğu veya kayalık, çıplak veya seyrek bitki örtüsünün olduğu zeminlerin yerleşime açılması halinde emisyon çok daha küçük olacaktır. Diğer taraftan yerleşime açılmış olan yerlerin yutak kapasitelerinin arttırılması, yapay olarak örtülmüş olan bu alanlar içinde, arasında ve üzerinde bitkilendirmeye uygun olan alanların yeşillendirilmesi ile olanaklıdır. a. Sürekli şehir yapısı: Yapay olarak örtülmüş alanlar arsında %20 civarında boşluk olduğu düşünülmektedir. Bu boşluk alanın değerlendirilmesi ile bir miktar yutak kapasitesi ortaya konulabilir. Bu kapasitenin hesaplanması ile ilgili elimizde yeterli veri bulunmamaktadır. Ülkede gelir seviyesi ve çevre bilinç düzeyi arttıkça kendiliğinden ortaya çıkacak bir kapasite olarak tanımlana bilir. Bu alanlar küçük mülkiyetler şeklinde çok sayıda kişinin kullanımında olduğundan kapasite artırımı için her hangi bir proje uygulamak son derce zordur. b. Kesikli şehir yapısı: Sürekli şehir yapısına göre daha yüksek bir kapasitesi mevcuttur. Yazlık kullanım amaçlı yerleşimler bu tanıma girmektedir. 2.5.3. Endüstriyel, ticari ve taşımacılık bölümleri Türkiye genel alanı içerisindeki yüzdesi %0,229’dur. Bu alandaki artış da emisyon anlamına gelmektedir. Burada önemli olan hangi kullanım türünden bu alanlara geçişin olduğudur. Kaçınılmaz bir kullanım türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaç için kullanılacak alanların azaltılması pek olanaklı değildir. Ancak, bu alanların önemli tarım alanları üzerine kurulmaları yerine daha çok kayalık alanlar gibi mevcut potansiyelleri düşük alanlar seçilmesi önemlidir. Bu bölümde en önemli yutak kapasitesi karayolu ve demiryolu şeritlerinin kenarında kalan boş alanların ağaçlandırılmasıdır. 2.5.4. Maden, boşaltım sahaları ve inşaat alanları Türkiye alanı içerisindeki yüzdesi %0,141'dir. Bu alanlarda yukarıda verilen alanlar gibi emisyon alanlarıdır. a. Maden çıkarım sahaları: Türkiye alanı içerisindeki yüzdesi %0,091'dir. Özellikle maden çıkartıldıktan sonra bu alanların yeniden bitkilendirilmesi ve doğaya kazandırılması önemlidir. Bu durumda emisyon potansiyeli yutak kapasitesine dönüştürülebilir. Maden çıkarma sahaları ile ilgili yapılan çevresel etki değerlendirme raporlarında (ÇED) emisyon ve yutak kapasiteleri dengelenmelidir. Eylül 2010 11 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ b. Boşaltım (Atık) sahaları: Türkiye alanı içerisindeki yüzdesi %0,003 civarındadır. Genellikle çıplak kaya veya seyrek bitki örtüsü ile kaplı alanlar seçilmektedir. Bu nedenle kaybedilen yerlerden dolayı çok büyük emisyonlara neden olmamaktadır. Bu alanlar atık yönetimi altında değerlendirilmektedir. c. İnşaat alanları: Türkiye alanı içerisinde çok düşük bir alan kaplıyor olmasına rağmen (%0,044) etkisi yüksektir. Ortaya koyduğu etki, nerede ve hangi kullanımlar üzerine inşaat yapılıyor olmasına göre değişmektedir. İnşaat ruhsatları alınırken, ÇED raporları istenmeli ve ortaya çıkacak emisyonlar ve inşaat sonrası geliştirilebilecek yutak kapasiteleri ortaya konulmalıdır. 2.5.5. Tarımda kullanılmayan bitkisel alanlar Şehirlerde var olan park, bahçe gibi alanlar bu sınıfa girmektedir. Şehirlerde bulunan ağaçlandırılabilecek tüm alanların ağaçlandırılması ile ortaya çıkacak kapasiteler şehirlere göre değişmektedir. Çok öneli bir kapasite olarak karşımıza çıkmaktadır. 2.5.6. Tarım Alanları Bu başlık altında hem işlemeli tarım yapılan alanlar hem de mera alanları alınmaktadır. Bu başlık altındaki arazi kullanım türleri aşağıda verilmiştir. Tablo 2. Tarım alanları ve arazi kullanım türleri ile Türkiye genelindeki toplamı ve yüzde dağılımı Türkiye Toplam Alan(ha) Türkiye Alanı İçerisindeki Payı (%) 2.1.1: Sulanmayan ekilebilir alan 12.211.092 15,35 2.1.2 Sulu tarım alanları 5.670.435 7,13 2.1.3 Çeltik tarlaları 248.849 0,31 2.2.1 Bağ, üzüm bağı 270.193 0,34 407.460 0,51 371.789 0,47 1.480.614 1,86 CORINE 2006 Adlandırması 2. Tarım alanları 2.1 Sürülüp ekilebilen arazi 2.2 Çok yıllık 2.2.2 Meyve ağaçları ve meyveli ürünler (Kalıcı bitkiler ürünler) 2.2.3 Zeytinlik 2.3 Meralar Eylül 2010 2.3.1 Mera 12 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Türkiye Toplam Alan(ha) Türkiye Alanı İçerisindeki Payı (%) 0,00 4.771.237 6,00 7.597.400 9,55 0,00 Toplam
33.029.069 41,51 Türkiye Genel Alanı
79.574.632 CORINE 2006 Adlandırması 2.4.1 Sürekli ürünlerle birlikte senelik ürünlerin aynı parsellerde bulunması (Aynı parsel üzerindeki sürekli ürünlerle birlikte bulunan sürekli olmayan ürünler (ekilebilir alan veya mera) 2.4.2 Karışık tarım alanları (Çeşitli yıllık 2.4 Heterojen mahsul, mera ve/veya sürekli ürün parsellerinin yan yana gelmesi) tarım alanları* 2.4.3 Doğal bitki örtüsü ile birlikte bulunan tarım alanları (Genellikle önemli doğal bitki alanlarının, tarım tarafından işgal edilmiş olduğu alanlar) 2.4.4 Ormanla karışık tarım alanları (Çeşitli orman ağaçları ile yıllık mahsullerin bir arada olduğu alanlar) * Tabloda sadece biçilerek ot elde edilen meralar dikkate alınmaktadır. Türkiye'de işlemeli tarım yapılan tarım alanı yaklaşık 26 milyon hektardır. Yukarıdaki 33 milyon hektarlık toplamın içerisinde güçlü ve biçilerek faydalanılan meralar ve tarım alanları içerisinde yer alan küçük doğal alanlar da dahil edilmiştir. Bu nedenle toplam alan daha büyüktür. a. Sulanmayan ekilebilir alanlar ve sürekli sulanan alanlar: Türkiye’de 12 milyon hektar kuru tarım yapılan alan bulunmaktadır. Bu alanlarda yoğun olarak buğdaygiller, tahıllar, ayçiçeği gibi bazı yağ bitkileri, sebze, yağışın yeterli olduğu yerlerde meyve ağaçları gibi ürünler yetiştirilmektedir. Anadolu’nun tarihine bakıldığında bu alanların zaman içerisinde kötü kullanımlar nedeni ile bozulmalara maruz kaldığı ve toprak içerisindeki karbon miktarının sürekli azaldığı bilinmektedir. Ayrıca bu alanlar üzerinde yer alan dere kenarı ağaçları ve tarım alanları arasında yer alan doğal ağaçların zaman içerisinde yok olduğu bilinmektedir. Bu alanlarda uygulanacak olan iyi tarım uygulamaları ile hem toprakta tutulan karbon miktarı hem de ekolojik denge için zorunlu olan ağaç tarım alanlarının verimsiz bölümlerinde yeniden tesis edilebilecek ağaçlandırmalarla çok yüksek kapasitelere ulaşmak olanaklı görülmektedir. CORINE 2006 ya göre Türkiye’de sulanan alanların toplamı 5,67 milyon hektar civarında belirlenmiştir. Bu alanlarda kuru tarım alanlarına benzemektedir. Ancak daha yüksek potansiyellere sahiptirler. Eylül 2010 13 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ b. Çeltik üretimi yapılan alanlar: Türkiye’de çeltik üretilen alanların toplamı 248.849 ha’dır. Bu rakam Türkiye genelinin binde üçü, tarım alanlarının da binde 7,5 anlamına gelmektedir ki hem yüzde hem de toplam alan olarak çok büyük bir alan değildir. Mevcut yetiştirme alanları genellikle Edirne ili civarında yoğunlaşmıştır. Bilindiği gibi Edirne ilimiz yaz ayları ortalama sıcaklığı son derece yüksek ve nemli bir iklime sahiptir. Bu iklimde metan üretimi soğuk yerlere göre daha fazla olmaktadır. Ancak Türkiye’de çeltik yetiştirilebilecek çok geniş alanlar bulunmaktadır. Bu nedenle çeltik yetiştiriciliğinin daha soğuk ve kuru bölgeler kaydırılması metan üretimin azaltılması açısından önemlidir. Ancak TKB’nin diğer politikaları ile uyum gözden kaçırılmamalıdır. c. Dikili tarım: Dikili tarım alanlarının toplamı yaklaşık 1 milyon hektar civarındadır. Bu alanlar işlemeli tarım yapılan alanlara göre daha iyi durumdadır. Ancak iyi tarım uygulamaları ile kapasite artırımı yaratılabilir. d. Diğer tarım alanları: Bu alanlar genellikle meyilli ve erozyona açık alanlardır. Bu nedenle iyi tarım uygulamalarına gereksinimleri fazladır. Eylül 2010 14 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 2.5.7. Orman ve doğal alanlar Tablo 3. Orman Alanları ve Doğal Alanlar, Arazi Kullanım Türleri, Türkiye Genelindeki Toplamı ve Yüzde Dağılımı CORİNE 2006 Adlandırması 3.1 Ormanlar Türkiye Toplam Alan (ha) Türkiye Alanı İçerisindeki Payı (%) 3.1.1 Geniş yapraklı ormanlar 3.922.254 4,93 3.1.2 Kozalaklı ve iğne yapraklı Ormanlar 4.673.162 5,87 3.1.3 Karışık ormanlar
3.569.792 4,49 3.2.1 Doğal çayırlar 8.965.838 11,27 0,00 918.600 1,15 3.2.4 Bitki değişim alanları 7.504.232 9,43 3.3.1 Plaj, kum tepeciği, kumullar 134.452 0,17 3.3.2 Verimsiz toprak ve kayalar 2.205.883 2,77 3.3.3 Seyrek bitkili alanlar* 10.256.497 12,89 3.3.4 Yanmış alanlar 3.693 0,01 3.3.5 Buzul ve kalıcı kar 590 0,00 42.154.993 52,98 79.574.632 3.2.2 Bozkır ve fundalık 3. Ormanlık ve doğal alanlar 3.2 Maki ve otsu bitkiler 3.2.3 Sklerofil bitki örtüsü* 3.3 Bitki olmayan veya az bitkili açık alanlar Toplam
Türkiye Genel Alanı
Orman alanları bu raporda verilmemiştir. Ancak tabloda verilen Doğal Çayırlıklar genellikle tarımın konusu olan zayıf meralardır. Görüldüğü gibi yaklaşık 9 milyon hektar doğal çayırlık ya da mera bulunmaktadır. Bu meralar genellikle iyi yönetilemeyen ve aşırı otlatma baskısı altında olan zayıf meralardır. İklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli bir avantaj olabilir. Halen zayıf durumda olan bu alanlar iyi yönetilmeleri durumunda çok önemli yutak kapasiteleri oluşturabilirler. Bu alanların halen bir emisyon kapasiteleri kalmamıştır. Çünkü yeterince zayıf durumdadırlar ve zaman içerisinde zayıflamaları durmuştur. Bu alanlar iyi mera yönetimi yanında otlatmaya engel olmayacak dikenli akasya türü ağaçlar kullanılarak ağaçlandırılabilirler. Böylece hem yem kapasiteleri hem de yutak kapasiteleri artmış olacaktır. Eylül 2010 15 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Özellikle karbon piyasasında önemli bir kapasite oluşturmaktadırlar. Çünkü sanayi sektörü ürettiği karbondioksiti depolayabilmek için bu tür alanlara ihtiyaç duymaktadır. Diğer taraftan seyrek bitki alanı diye adlandırılan ve yaklaşık 10 milyon hektar alana sahip olan alanlar orman mülkiyetinde veya orman mülkiyeti dışında alanlardır. Bu alanlarda boş olmaları nedeni ile doğal çayırlıklar gibi değerlendirilebilir. 2.5.8. Sulak alanlar ve su kütleleri Tablo 4. Sulak Alanlar ve Su Kütleleri, Arazi Kullanım Türleri, Türkiye Genelindeki Toplamı ve Yüzde Dağılımı Arazi Kullanım CORINE 2006 Dağılımı Türü TOPLAM ALAN(ha) Türkiye Alanı İçerisindeki Payı (%) 4.1 Anakarada 4.1.1 Karasal bataklıklar sulak alanlar 4.1.2 Turbalık 247.517 0,31 0,00 4.2.1 Tuz bataklığı 26.102 0,03 4.2.2 Tuzlalar 8.349 0,01 4.2.3 Gel‐git düzlükleri 0,00 5.1.1 Akarsu yüzeyleri 108.964 0,14 5.1.2 Su kütlesi 1.155.854 1,45 5.2.1 Lagünler 17.724 0,02 249 0,00 1.567.646 1,97 Toplam
3.132.405 3,94 Türkiye Genel Alanı
79.574.632 4. Sulak alanlar 4.2 Deniz kaynaklı sulak alanlar 5.1 Karasal sular 5. Su kütlesi 5.2 Deniz suları 5.2.2 Haliçler 5.2.3 Deniz ve okyanus Bu bölümde bataklıklar sera gazı emisyonları açısından önem arz etmektedir. Türki’ye genelinde binde üç lük bir alanı işgal etmektedir. Bataklıkların iyileştirilmesi ve korunması konusunda çalışmalar yetersizdir. Her ne kadar konu DSİ’nin sorumluluğunda olsa da sulak alanların iyileştirilmesine yönelik faaliyetler yetersizdir. Ayrıca COB bünyesinde daha çok sulak alanlarla ilgili envanter çıkarılması çalışmaları devam etmektedir. Türkiye’deki arazi kullanımları CORINE sınıflama sistemine göre yukarıdaki gibi verilmiştir. Türkiye’de kullanılan bir başka arazi kullanım sınıflaması da STATİP’tir. Eylül 2010 16 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 2.6. Tarım Arazileri Standartları (STATİP) Dünyada kullanılan benzer çalışmalara uygun olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tarım arazileri standartlarını Sorunlu Tarım Alanlarının Tespiti ve İyileştirilmesi Projesi (STATİP) kapsamında oluşturmuştur. Tarım arazileri doğal özellikleri veya yapılan iyileştirmeler sonucu geliştirilen tarımsal üretim değeri ve ülke ihtiyaçları göz önünde bulundurularak sınıflara ayrılmıştır. Arazi kullanım değişikliklerinin izlenebilmesi için arazi kullanımlarının sınıflandırılması gerekmektedir. Arazi kullanım sınıflamalarına bir örnek olabileceğinden bu bölüme raporda yer verilmiştir. Tablo 5. Arazi Kullanım Sınıfları (STATİP 2009 LEJANTI) 1. Tarım Arazileri Kuru Araziler 11 ‐ Kuru Mutlak Tarım 12 ‐ Kuru Marjinal Tarım 13 ‐ Kuru Özel Ürün Sulu Araziler 14 ‐ Sulu Mutlak Tarım 15 ‐ Sulu Marjinal Tarım 16 ‐ Sulu Özel Ürün Dikili Alanlar 171 ‐ Dikili Bağ 172 ‐ Dikili Zeytin 173 ‐ Dikili Narenciye 174 ‐ Dikili Meyve 175 ‐ Dikili Antep Fıstığı 176 ‐ Dikili Çay 177 ‐ Dikili Fındık 178 ‐ Dikili Diğer 4. Yerleşim 41 ‐ Şehir Merkezi 411 ‐ İlçe Merkezi 412 ‐ Köy 413 ‐Yayla vb. 42 ‐ Liman 43 ‐ Hava Alanı 44 ‐ Maden Sahası 45 ‐ İnşaat Sahası 46 ‐ Yollar 47‐ Çöp Alanları 2. Çayır – Mera 21 ‐ Çayır 212 ‐ Taban Suyu Yüksek Çayır
213 ‐ Yüksek Dağ Çayırları Plato 22 ‐ Mera 222 ‐ Doğal Mera 223 ‐ Yapay Mera 5. Su Alanları 51 ‐ Göller 52 ‐ Akarsular 53 ‐ Baraj 54 ‐ Bataklıklar 55‐ Tuzlarlar 3. Orman 31 ‐ Doğal Orman 32 ‐ Tarıma Dayalı Orman 33 ‐ Ürün Elde Edilen Tarım 34 ‐ Fundalık 35 ‐ Yapay Orman 6. Diğer Alanlar 61 ‐ Kayalıklar 62 ‐ Karla Kaplı Alanlar 63 ‐ Kumsallar 64 ‐ Sahiller Bu sisteme göre de yukarıda verilen alanlar sınıflandırılabilir. Ancak Avrupa ülkeleri ile karşılaştırabilmek amacı ile CORINE standardı seçilmiştir. Eylül 2010 17 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3. MEVCUT DURUM 3.1. Politikalar Ülkedeki kalkınma odaklı olarak makro, sektörel ve mekansal politikaların genel çerçevesini çizen Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007‐2013)’nda belirtilen alanlardaki sektörel ve tematik politikalar ve öncelikler beş gelişme ekseni altında yer alan ve aynı stratejik amaca hizmet edecek şekilde ilişkilendirilmiş önceliklerden oluşmaktadır. Bu çerçevede, tarımsal gelişimin iklim değişikliğiyle ilişkisi, söz konusu gelişme eksenlerinden “Rekabet Gücünün Artırılması” ekseni altında yer alan “Çevrenin Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi” ile “Tarımsal Yapının Etkinleştirilmesi” alanlarındaki öncelikler ile “Bölgesel Gelişmenin Sağlanması” ekseni altında yer alan “Kırsal Kesimde Kalkınmanın Sağlanması” alanındaki belirli önceliklerden oluşmaktadır. Bu kapsamda, gerek ekolojik potansiyelin değerlendirilerek koruma‐kullanım dengesinin gözetilmesi, gerekse biyogüvenlik ve genetiği değiştirilmiş organizmalar kaynaklı risklerin en aza indirilmesini teminen tarım politikalarının çevre ve teknoloji politikalarıyla bütünleşik şekilde yürütülmesi “Rekabet Gücünün Artırılması” ekseni altında yer alan “Çevrenin Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi” alanında öncelik şeklinde belirtilmişken (bkz. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007‐2013) para. 460 ve 462), “Tarımsal Yapının Etkinleştirilmesi” alanlarında ise tarımsal yapının dönüşümünde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının gözetilmesi temel amaçlardan biri olarak belirtilirken (bkz. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007‐
2013) para 494) toprak kaynaklarının etkin kullanımı, sulama amaçlı su kaynaklarının havza temelinde bütüncül bir yaklaşımla ele alınması (bkz. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007‐2013) para 496), balıkçılıkta kaynak kullanım dengesinin sağlanması ve çevresel sürdürülebilirliğin geliştirilmesi ile ormancılıkta doğal ekosistem temelli sürdürülebilirliğin sağlanması (bkz. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007‐2013) para. 507 ve 508) öncelikli politika alanları olarak belirlenmiştir. Bunların yanı sıra, Planın “Bölgesel Gelişmenin Sağlanması” eksenindeki “Kırsal Kesimde Kalkınmanın Sağlanması” alanında da kırsal alanda yaşam kalitesinin artırılması temel amacına yönelik olarak özellikle yerel örgütlülük kapasitesinin artırılması ve AB Kırsal Kalkınma Politikalarına uyum amacıyla idari ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ve ilgili Müktesebata uyumlu şekilde tarım çevre etkileşiminin geliştirilmesi öngörülmektedir (bkz. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007‐2013) para. 675, 678, 685). Bu kapsamda, her ne kadar bir önceki Plan döneminde 2004 yılında başlatılmış olsa da kapsam ve bütçe açısından Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminde yaygınlaştırılan “Çevre Amaçlı Tarım Alanlarının Korunması” (ÇATAK), verimlilik ve etkinlik artışının yanı sıra ekolojik dengenin korunarak sürdürülebilir bir yapıda tarım politikalarının havza bazlı uygulanması amacına yönelik olarak tarım havzalarını belirlenmesi ile Kalkınma Planının Plan Dönemi Hedefleri arasında yer alan ve ekolojik dengenin korunması, tarımın çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması yoluyla doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını gözetmek amacıyla organik tarımın geliştirilmesi, bu Plan dönemindeki doğrudan iklim değişikliğine uyum amacına yönelik politikaların başlıca örneklerini oluşturmaktadır. Kalkınma planları ilgili kurum Eylül 2010 18 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ temsilcilerinin katılımı ile, temsilcilerin görüşleri doğrultusunda oluşturulmaktadır. Kalkınma planında ikim değişikliği ile mücadele konusunda hedeflerin olmaması, ikim değişikliği ile mücadele konusunda doğrudan görevli bir kuruluş olmadığını da göstermektedir. Diğer taraftan Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı ise doğrudan iklim değişikline uyum amacına yönelik politika programlaması çabalarına da örnek teşkil etmektedir. 5488 Sayılı Tarım Kanunu’nda, tarım politikalarının amaçları; “tarımsal üretimin iç ve dış talebe uygun bir şekilde geliştirilmesi, doğal ve biyolojik kaynakların korunması ve geliştirilmesi, verimliliğin artırılması, gıda güvencesi ve güvenliğinin güçlendirilmesi, üretici örgütlerinin geliştirilmesi, tarımsal piyasaların güçlendirilmesi, kırsal kalkınmanın sağlanması suretiyle tarım sektöründeki refah düzeyini yükseltmek” şeklinde tanımlanmıştır. Bu politikalar aşağıdaki gibi özetlenebilir: Destek Politikaları: Türkiye’de tarımsal destekler tapu kayıtları dikkate alınarak mülk sahiplerine alan bazlı ödemeler şeklinde başlamıştır. Ancak, zamanla alan bazlı destekler yerine üretim ve genel anlamda iyi tarım uygulamalarını dikkate alan destek politikaları ön plana çıkmaktadır. Bu güne kadar doğrudan sera gazı azaltımına veya yutak kapasitesi oluşturma faaliyetlerine yönelik bir destek politikası geliştirilmemiştir. Ancak iklim değişikliği ile mücadele kullanılması zorunlu olan bazı uygulama politikaları geliştirilmiştir.Doğal kaynakların korunmasına yönelik uygulama geliştirme politikaları: Türkiye de hem bitkisel üretim hem de hayvansal üretim konularında sera gazlarının azaltılmasına yönelik doğrudan bir politika üretilmemiştir. Bu alanda da dolaylı politikalar mevcuttur (örn., meraların korunması ve geliştirilmesi politikaları, organik tarımın yaygınlaştırılması politikaları gibi). Bu alanda geliştirilen politikalar sonucunda uygulamaya konulan faaliyetler raporun eylemler / projeler bölümünde verilmiştir. Türkiye’de tarım sektörü ile ilgili olarak geliştirilen strateji ve politikalar, büyük çoğunlukla iklim değişikliği ile ilgili alınması gereken tedbirlerle ilgili büyük benzerlikler göstermektedir. Türkiye’de tarımla ilgili olarak geliştirilen, toprak ve su kaynaklarının yönetimi, sulamanın modernizasyonu, geliştirilmekte olan havza bazlı üretim ve destekleme politikaları, hayvan yetiştirme ve hayvan yemi üretimini destekleyen politikalar, tarımsal altyapının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi ile ilgili politikalardan hiç birisi iklim değişikliği ile mücadelede alınması gereken önlemlerle çelişki oluşturmamaktadır. Hayvancılık projeleri ile ilgili olarak metan gazı üretiminin artmasına neden olabilir gibi bir soru akla gelebilir. Ancak Türkiye’de geliştirilen politikalarla hayvancılık sektöründe genetik performansı arttırmak ve çevre koşullarını iyileştirmek sureti ile et ve süt üretimi arttırılırken, toplam hayvan sayısı azaltılmıştır. Türkiye’de kimyasal gübre kullanımının teşvik edilmesi, tarımsal mücadelede kimyasal çözümlerin geliştirilmesi, çeltik üretiminin desteklenmesi, gibi politikalar iklim değişikliği ile mücadele çalışmaları ile çelişkiler oluşturmaktadır. Artan genç nüfus ve diğer nedenlerle üretim artışının zorunluluğu ile beraber, bu uygulamalar tarımsal üretim için vazgeçilmez unsurlar olduğundan bu politikalardan tümü ile vazgeçmek yerine kullanımı ve etkileri azaltacak tedbirlerin ve uygun üretim tekniklerinin geliştirilmesi doğru bir yaklaşım olacaktır. Eylül 2010 19 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ İklim değişikliği ile mücadele de en önemli konulardan birisi ise tarımda kullanılabilecek yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesidir. Bu konuda belirgin bir politikanın varlığından söz edilemez. Geçmiş yıllarda kırsal alanda hayvan atıklarından biyogaz üretimi ile ilgili politikalar izlenmiştir. Ancak bu gün tarımsal kaynaklı yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili politikaların geliştirilmesi zorunludur. Özellikle biyoyakıt üretimi, biYokütleden enerji üretimi gibi konularda bir takım politikalar olsa da yeterli değildir, bu konularında Avrupa Birliği ile uyumlu politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Desteklerin iklim değişikliği ile mücadelede etkin olarak kullanılabilmesi için ele alınması gereken en önemli politikalardan birisi Entegre İdare Kontrol Sisteminin Türkiye’de kurulmasıdır. Avrupa Birliği, Ortak Tarım Politikası (OTP) kapsamında çiftçilere yapılan doğrudan ödemelerde etkinliğini artırmak amacıyla 1992 yılında “Entegre İdare ve Kontrol Sistemi (IACS)”nin oluşturulmasını kabul etmiştir (H. Erden, B. Gergerli, 2008). IACS tarımsal desteklerin iklim değişikliği ile mücadele ve sera gazı emisyonlarının azaltılması konularına destek verecek şekilde planlanması için önemlidir. Mevcut durumda tarımsal desteklerin yönetilmesinde önemli eksiklikler ve aksamalar bulunmaktadır. Aksamaların ve eksikliklerin en temel sebebi tarımsal verilerin eksikliğidir. Türkiye’de işlenen parsellerle ilgili kadastro ve mülkiyet bilgileri güncel değildir. Ayrıca hangi parsele hangi bitki yada bitkilerin ekili yada dikili olduğu izlenememektedir. Ayrıca bitki ve hayvan yetiştiriciliğinde kullanılan yöntemler izlenememektedir. Bu verilerin sağlıklı bir şekilde elde edilemiyor olması çiftçi desteklerinin planlanmasını ve izlenmesini zorlaştırmaktadır. Desteklerin iklim değişikliği ile mücadele de kullanılabilmesi için öncelikle Tapu ve Kadastro çalışmalarının tamamlanması ve güncellenmesi, ve IACS’nin kurulması son derece önemlidir. 29 Eylül 2003 tarihli ve 1782/2003 sayılı “Ortak Tarım Politikası Altında Doğrudan Destek Planları ve Çiftçiler için Belirli Destek Planlarına İlişkin Ortak Kuralları Belirleyen Konsey Tüzüğü (AT)” ile her üye ülkeye IACS Sistemi kurma zorunluluğu getirilmekte ve sistemi oluşturan ana unsurlar aşağıdaki gibi sıralanmaktadır: a. Entegre Sistem Bilgisayar destekli veri tabanı (Tarım yapılan parseller ve bu parselleri kullanan kişilerle ilgili) Arazi Parsel Tanımlama Sistemi (LPIS, Land Parcel Identification System) Ödeme haklarının tanımlanması ve kaydına yönelik sistem Destek başvuruları Entegre kontrol sistemi Destek başvurusunda bulunan her bir çiftçinin kimliğinin kaydedilmesi için tek bir sistem Eylül 2010 20 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ b. Hayvan Kimlik ve Kayıt Sistemi Türkiye’de yetiştiriciliği yapılamakta olan küçük ve büyük baş hayvanlar kayıt altına alınmaktadır. Böylelikle hayvanların yaşadıkları bölgeler, hayvan hareketleri izlenebilmektedir. c. Arazi Parsel Tanımlama Sistemi Arazi Parsel Tanımlama sistemi, yüksek bir doğruluk derecesine sahip olan sayısal harita ve harita birimlerine (nokta, çizgi, alan) bağlı öznitelik verilerini içeren bir coğrafi bilgi sistemi uygulamasıdır. Arazi Parsel Tanımlama Sistemi haritalar, arazi kaydı belgeleri, ya da kartografik referanslara dayalı olarak oluşturulmaktadır. Yükseklik bilgilerini de içeren (ortho) hava fotoğrafları (orthophoto) veya yükseklik bilgisi içeren uydu görüntüleri (ortho rectificated satellite images) kullanılarak en az 1:10.000 ölçekli haritalar üretilmektedir. Homojen bir standardı sağlayan coğrafi bilgi sistemi teknikleri kullanılarak arazi parsel yapısında meydana gelebilecek değişiklikler göz önüne alınıp her beş yılda bir veriler yenilenmektedir. Genel olarak LPIS amaçlı kullanılan yükseklik bilgilerini de içeren görüntüler 5 yıldan eski olmamalı ve bütün görüntü alanını güncelleme, LPIS gereksinimlerine uygun olarak 3‐5 yıl arasında gerçekleştirilmelidir. LPIS, IACS’nin temel unsurlarından biri olup tüm üye ülkelerde kullanılmakta ve aday ülkeler tarafından hazırlanması zorunlu bir sistemdir. 2005 yılına kadar Üye Devletler tarafından kullanımı zorunlu hale getirilmiştir. LPIS, alan bazlı desteklemelerin kontrolü ve yönetimi için kullanılan tarımsal arazilerin kaydedildiği coğrafi bir veritabanıdır. Sistem, Tarım Bakanlığı, Ödeme Ajansı ve çiftçiler tarafından kullanılmaktadır. Arazi kullanımı ve doğadaki farklılıklar göz önüne alınarak, ortho görüntü ve yardımcı verilerle birlikte tekil, homojen, güvenilir ve eksiksiz bir LPIS veritabanı oluşturulması öngörülmekte olup oluşturulan bu veritabanı destek başvuruları yönetimindeki referans sistem olarak kullanılabilmektedir. LPIS oluşturulması sırasında uygun arazi coğrafi veritabanının oluşturulması ve temel sayısallaştırma için referans parsel seçimi yapılmakta ve oluşturulacak veri modeli yersel çözünürlük ve ortho görüntünün hassasiyetine yönelik temel gereksinimleri karşılayacak nitelikte seçilmektedir. IACS sistemi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kırsal Kalkınma ile birlikte iki önceliğinden biridir. Bu husus 31.12.2008 tarihli Resmi Gazetede yer alan AB Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programında yer almakta olup, Sistemin kurulmasına yönelik adımlara da Ulusal Programda yer verilmiştir. 3.2. Yasal Düzenlemeler Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 45. maddesinde “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Eylül 2010 21 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” denilmektedir. 5488 sayılı Tarım Kanunu’na göre tarım sektörü ile ilgili politikaların tespit edilmesi, plânlanması ve koordinasyonu ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak uygulanması hususlarında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Bu istikamette, 2006–2010 dönemini kapsayan Tarım Strateji Belgesi hazırlanarak sektöre stratejik bir bakış açısı getirilmiştir (www.tarim.gov.tr). Hazırlanmış olan Strateji Belgesinde sera gazı emisyonlarının azaltılması veya iklim değişikliği ile mücadele konularına doğrudan yer verilmemiştir. Ancak doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımın sağlanması, dolaylı mücadele amaçlı bir çok strateji mevcuttur. 5488 sayılı kanunda, tarım politikalarının amaçları; “tarımsal üretimin iç ve dış talebe uygun bir şekilde geliştirilmesi, doğal ve biyolojik kaynakların korunması ve geliştirilmesi, verimliliğin artırılması, gıda güvencesi ve güvenliğinin güçlendirilmesi, üretici örgütlerinin geliştirilmesi, tarımsal piyasaların güçlendirilmesi, kırsal kalkınmanın sağlanması suretiyle tarım sektöründeki refah düzeyini yükseltmek” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunda tarım politikalarının ilkeleri ve öncelikleri aşağıdaki gibi tespit edilmiştir: Tarım politikalarının ilkeleri MADDE 5 – Tarım politikalarının ilkeleri şunlardır: a) Tarımsal üretim ve kalkınmada bütüncül yaklaşım. b) Uluslararası taahhütlere uyum. c) Piyasa mekanizmalarını bozmayacak destekleme araçlarının kullanımı. ç) Örgütlülük ve kurumsallaşma. d) Özel sektörün rolünün artırılması. e) Sürdürülebilirlik, insan sağlığı ve çevreye duyarlılık. f) Yerinden yönetim. g) Katılımcılık. ğ) Şeffaflık ve bilgilendirmek. Eylül 2010 22 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Tarım politikalarının öncelikleri MADDE 6 – Tarım politikalarının öncelikleri şunlardır: a) Tarımsal üretimde verimlilik, ürün çeşitliliği, kalite ve rekabet gücünün yükseltilmesi. b) Yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması. c) Tarımsal işletmelerin altyapılarının geliştirilmesi. ç) Tarımsal faaliyetlerde bilgi ve uygun teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması. d) Tarımsal girdi ve ürün piyasalarının geliştirilmesi ve üretim‐pazar entegrasyonunun sağlanması. e) Tarımsal üretimin tarım‐sanayi entegrasyonunu sağlayacak şekilde yönlendirilmesi. f) Tarım sektörünün kredi ve finansman ihtiyacının karşılanmasına ilişkin düzenlemeler yapılması. g) Destekleme ve yönlendirme tedbirlerinin alınması. ğ) Doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi. h) Kırsal hayatın sosyo‐ekonomik açıdan geliştirilmesi. ı) Üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi. i) Tarım bilgi sistemlerinin kurulması ve kullanılması. j) Toplulaştırma, arazi kullanım plânının yapılması ve ekonomik büyüklükteki tarım işletmelerinin oluşturulması. k) Toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi ve rasyonel kullanımı. l) Avrupa Birliğine uyum sürecindeki gelişmelerden doğacak ihtiyaçları karşılayabilecek şekilde ortak piyasa düzenlerinin öngördüğü, idarî ve hukukî düzenlemelerin yapılması. 5488 sayılı kanunun 18. maddesinde “Tarımsal desteklemelerin amacı; tarım sektörünün öncelikli problemlerinin çözümüne katkıda bulunmak, uygulanan politikaların etkinliğini artırmak, sektörün bu politikalara uyumunu kolaylaştırmaktır. Tarımsal destekleme politikaları, ekonomik ve sosyal etkinlik ve verimlilik koşullarını sağlayacak programlarla uygulanır.” denilmektedir. Görüldüğü gibi mevcut tarım yasası, destek politikası da dikkate alındığında doğal kaynakların korunması, geliştirilmesi, Avrupa Birliği ve diğer uyum politikalarının uygulanması konusunda yeterli sayılabilecek yasal altyapıyı oluşturmaktadır. Yasada biyoyakıt ve yenilenebilir enerji konuları ele alınmamıştır. Bu eksikliğin giderilmesi gerekmektedir. Eylül 2010 23 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Diğer taraftan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu da Türkiye için son derece önemli bir kanundur. 5403 sayılı Toprak Kullanımı ve Arazi Kullanımı Kanunu, “arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usul ve esasları kapsar”. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, toprakların korunması ve sürdürülebilir kullanımı için önemli yasal altlıkları oluşturmaktadır. Her ne kadar yasada iklim değişikliği ile mücadele veya sera gazı emisyonlarının azaltılması veya yutak kapasitelerinin oluşturulması ile ilgili doğrudan bir hüküm bulunmasa da, yasada yer verilen görevler doğrudan iklim değişikliği ile ilgili faaliyetlerdir. Arazilerle ilgili envanterlerin tamamlanması öngörülmüştür, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlar için kullanımı engellenmiştir, tarım arazilerinin korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili her türlü tedbirin alınması yasada yer almaktadır. Ancak 5403 sayılı yasanın uygulanması ile ilgili çok önemli eksiklikler görülmektedir. Tarım alanlarının tarım dışına çıkarılmasında önemli aksaklıklar mevcuttur. Ayrıca erozyon gibi önemli sorunlar belirlenip gerekli tedbirlerin alınması konusu son derece yetersizdir. Tarım alanları ile ilgili envanterler tam olarak hazırlanamamıştır. 4342 sayılı Mera Kanunu (28.2.1998 tarih ve 23272 sayılı RG) meralar, otlak ve çayırların tespitine, tahsisine, sürdürülebilir olarak kullanımına, verimliliklerinin artırılmasına ve iyileştirilmesine, kullanımlarının denetlenmesine, bu araziler üzerindeki işlerin kontrol ve denetimine yönelik kuralları içermektedir. İklim değişikliği ile mücadele konuları ile ilgili büyük parelik göstermektedir, hiçbir tezat içermemektedir. Ancak eksikleri vardır. Kanun, kadastro kayıtlarında tescil edilmiş meraların sınırlarının yeniden belirlenerek yasal olmayan kullanımların engellenmesini ve meraların mera olarak kullanımını öngörmektedir. Ülke genelinde bu çalışma tam olarak tamamlanamamıştır. Tamamlanan yerlerde ise meraların kullanımı tümü ile meranın bulunduğu köy halkının kullanımına bırakılmıştır. Meraların köy orta malı olarak kullanılıyor olması zayıf bir mera yönetiminin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Köylerin ortak kullanımında olan çok az aysıda mera orta düzeyde iyi yönetilmektedir, bu meralara da gerekli yatırımlar yapılamadığından bu tür meralar dahi yeni düzenlemelere gereksinim duymaktadırlar. Mevcut yasa meranın mülkiyetini garanti altına almaktadır ancak iyi bir mera yönetimi yapılabilmesi konusunda yetersizdir. Yörelerin alışkanlıklarına ve geleneklerine göre mera yönetimi konusunda kanuna yaptırımlar eklenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan mera olarak tescil edilmemiş, ancak mera olarak kullanılan veya kullanılabilecek tapu ve kadastro deyimi ile tespit harici veya taşlık olarak tanımlanan ve tescil edilmiş olan alanların durumu belirsizdir. 4324 sayılı mera kanunu bu tür alanların mera olarak tescil edilmesine izin vermektedir. Kanun çerçevesinde bu çalışmalar sürmektedir. Mülkiyeti dahi tam olarak tanımlanmamış olan, bu alanları aslında potansiyelleri çok yüksektir. Bu nedenle kamu malı olan mera ve diğer arazilerin kayıt altına alınması ve kullanımını düzenleyen yeni yasa ve direktiflere ihtiyaç duyulmaktadır. Eylül 2010 24 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ İlgili diğer yasalar; Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kanunu, 167 sayılı Yeraltı Suları hakkında Kanun, 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu, 2090 Sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar hakkındaki Kanun, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu, 2872 Sayılı Çevre Kanunu, 4856 Sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Kanunu, 5442 Sayılı İller İdaresi Kanunu, 5286 Sayılı Köy Hizmetlerinin Kaldırılması bazı kanunlarda değişiklik yapılması, 5363 Sayılı Tarım Sigortası Kanunu, 5197 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeler Kanunu, 5215 Sayılı Belediyeler Kanunu. Ayrıca bu yasaların uygulanmasına yönelik çok sayıda tüzük ve yönetmenlikler de çıkarılmıştır. Yukarıda verilen yasalar iklim değişikliği ile mücadelede kullanılabilecek mevcut yasalardır. Bu kanunlardan hiç birisi sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadelede tezat teşkil etmeyen, birçok konuda destekleyici maddeleri içermektedirler. Özellikle “Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kanunu” iklim değişikliği ile mücadelede etkili bir kanundur. Bunların dışında, özellikle tarımda yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, desteklenmesi ve kullanımı ile yeni düzenlemelere gereksinim duyulmaktadır. Ayrıca tarım sektöründe karbon ticaretinin koşullarını belirleyen yasal düzenlemelere gereksinim duyulmaktadır. Tarım sektörü için karbon ticaretinin düzenlenmesi son derece zor bir konudur. Bu nedenle “Kyoto Protokolü”nde bile bu konu tanımlı değildir. Ancak diğer sektörlerin yutak kapasitesi oluşturmada zaman zaman tarım ve ormancılık sektörünü sık sık kullanmaktadır. Eylül 2010 25 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3.3. Kurumsal Yapılanma İklim değişikliği ile mücadelede etkin bir kurumsal yapının oluşturulması ve bu yapıya devlet kuruluşları yanında üniversitelerin, birlik, kooperatif gibi su ile ilgili örgütlerin, sivil toplum kuruluşları ve en önemlisi de halkın katılımını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bu kurumsal yapı uluslar arası kuruluşlarla da ilişki içerisinde olmalıdır. Türkiye’de genel anlamda iklim değişikliği ile ilgili birinci derece sorumlu kurum Çevre ve Orman Baklanlığıdır. Ancak tarım sektörü ile ilgili çalışmalar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Türkiye’de tarımsal ve kırsal kalkınma politikalarının geliştirilip uygulanması ve üretim yönetimiyle ilgili çalışmaların düzenlenmesi 441 sayılı kanunla Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verilmiştir. Türkiye’de, birçok kamu kurum ve kuruluşu kendi görev alanları dahilinde tarım sektörüne hizmet sunmaktadırlar. Bunlar sırasıyla; 3.3.1. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı aşağıda detaylı olarak verilmiştir. 3.3.2. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı: Türkiye tarım sektörü üzerine önemli etkileri olan; •
Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, •
Şeker Kurulu, •
Tütün Kurulu, •
Haller ve Borsalar. Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı olarak hizmet vermektedir. Bu birimler ürünlerin ve girdilerin piyasa fiyatlarının oluşmasında, ekim alanlarının belirlenmesinde, ihracata ve ithalata karar vermede son derece etkili birimlerdir. Bu nedenle, bu birimlerin iklim değişikliği ile mücadele konusunda bilinçlendirilmeleri ve kurum politikalarını belirlerken iklim değişikliği ile mücadelenin de hesaba katmaları gerekmektedir. Örneğin, ülkemizdeki şeker pancarı üretiminin önemli bir kısmı Konya’da derin kuyulardan çekilen yer altı suları ile yapılmaktadır. Bu durum taban suyunun derinlere doğru azalması, doğal göllerin kuruması gibi ekolojik sorunlar yanında, yüksek enerji kullanımına da neden olmaktadır. Bunun yerine, su tüketimi fazla olan bu tür ürünlerin su potansiyeli fazla olana bölgelere kaydırılması tarımda enerji kullanımın azaltılmasına neden olurken diğer kurak bölgeler de korunmuş olacaktır. 3.3.3. Devlet Bakanlığı: Dış Ticaret Müsteşarlığı: İhracatta kalite kontrolü yapmakta ve işletmelere İhracat kredisi desteği sağlamaktadır. Türkiye’de tarım sektöründe olabilecek karbon ticaretinin şartlarının oluşturulmasında, sera gazı emisyonlarına neden olmayan ürün yetiştiriciliği ve bu ürünlerin tescil edilmesinde çok önemli görevler üstlenebilecek durumdadır. Eylül 2010 26 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Hazine Müsteşarlığı: Türkiye’de Tarımsal Desteklemeler Müsteşarlığın onayı ile yapılmaktadır. Her ne kadar Müsteşarlık desteklerin mali kaynakları bakımından görev almakta olsa da çevresel desteklerin hayata geçirilmesi konularında önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı: Türkiye’nin makro ve mikro düzeyde hazırlanan tüm politikaları burada onaylanmaktadır. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadele de en önemli kuruluşlardan birisidir. Çevre ve kırsal kalkınma ile ilgili her türlü devlet ve özel sektör yatırımlarında Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporları bünyesinde yatırımın neden olacağı emisyonlar ve yutak kapasitelerinin de detaylı olarak yer almasının sağlanmasında önemli bir rolü bulunmaktadır. Böylelikle hem yatırımların sera gazı emisyonları üzerine etkileri raporlanış olacak hem de karbon ticaretinin altyapısı sağlanacaktır. GAP İdaresi Başkanlığı: GAP bölgesinde tüm yatırımları koordine etmektedir. Bu nedenle sürece dahil edilmesi gerekir. 3.3.4. Dışişleri Bakanlığı: İklim değişikliği ile mücadele birçok Uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışmayı gerektirmektedir. Bu nedenle önemli bir kuruluştur. 3.3.5. Çevre ve Orman Bakanlığı: DSİ Genel Müdürlüğü ve ORKÖY Genel Müdürlüğü tarımla son derece ilişkili iki kurumdur. DSİ ile özellikle su yönetiminde iş birliği yapılması zorunludur. 3.3.6. Turizm Bakanlığı: Türkiye’de önemli ölçüde Eko tarım turizmi kapasitesi vardır. Eğer bu konuda yatırımlar yapılacaksa Turizm Bakanlığının da bu sürece dahil edilmesi ve ÇED raporlarında sera gazı emisyonlarını da dikkate alacak uygulamalara izin verilmesinin sağlanması gerekmektedir. 3.3.7. İçişleri Bakanlığı: İl Özel idare Genel Sekreterlikleri sorumluluk alanında bulunan, küçük ölçekli Sulamalar ve diğer tarla içi geliştirme hizmetlerine yatırım yapmaktadırlar. Ayrıca Köylere Hizmet Götürme Birlikleri, illerde bulunan tarımla ilgili derneklerin (Sulama birlikleri gibi) ve sivil toplum örgütlerinin kontrolü gibi önemli konularda sorumlulukları bulunmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı aşağıda detaylı olarak verilmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, merkez birimleri tarafından ülke genelinde tarım politikalarını belirler ve uygulamaya koyarken diğer taraftan da yerel birimleri aracılığıyla kırsal bölgeye hizmet vermektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım Strateji belgesinin uygulanmasında birinci derecede yetkili ve görevlidir. Yine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Tarım Kanunu çerçevesinde, kırsal kalkınma alanında da sorumlulukları vardır. Ayrıca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın çalışmaları arasında kırsal alanların kalkınması, tarım, hayvancılık ve su ürünlerini geliştirmeye yönelik politika geliştirme, tarım sektörünün ve kırsal alanların kalkınmasına yönelik altyapı tesislerinin sağlanması ve çiftçiler için eğitim ve yayım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gibi faaliyetler de yer almaktadır. Eylül 2010 27 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimleri şunlardır: Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Bakanlığın ana hizmet birimlerinin her biri iklim değişikliği ile mücadele konularında son derece önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır. Burada anılan beş farklı ana hizmet biriminin tarım ve kırsal kalkınma ile ilgili tüm kanunları yürütmekle görevli kuruluşlardır. Bu görevleri yürütürken İl ve İlçe Teşkilatları, köylerdeki tarım görevlileri ile beraber tüm yurtta etkin bir örgüt yapısına sahiptir. Diğer taraftan bina, araç gereç, haberleşme ve internet ağı gibi lojistik yapılanma düzeyi de son derce yüksektir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM) altında önemli hizmetler yürütülmektedir. TÜGEM içerisinde yer alan Tarım havzaları ve Arazi Değerlendirme Daire Başkanlığı tarafından sürdürülmektedir. Başkanlık içerisinde Tarım ve Çevre İlişkileri Şubesi Müdürlüğü ve Tarım Havzaları Şube Müdürlüğü iklim değişikliği ile ilgili olup, halen İklim Değişikliği çalışmaları, sera gazı azatlım hesapları ve müzakerelere katılım TARIM HAVZALARI şubesi tarafından sürdürülmektedir. LULUCF kurallarına göre tarım alanlarından kaynaklanan sera gazı emisyonları bu birim tarafından hesaplanmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne bağlı Çevre ve Afet Hizmetleri Daire Başkanlığı kurulmuştur. Bakanlık içerisinde doğrudan çevre amaçlı oluşturulmuş bir daire başkanlığıdır. Ancak daha çok doğal afetlerle ilgili çalışmaktadır. Çevre ve Afet Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın görevleri “Tarımsal kirliliğin azaltılmasına yönelik, çevre dostu tarımsal faaliyetleri desteklemek, İyi tarımsal uygulamalara yönelik plan ve projeler yapmak, uygulamak ve uygulatmak ve bu konuda ilgili birimlerle işbirliği yapmak, su ürünleri ve tarımsal çevredeki ekolojik dengelerin bozulmasını önleyecek çalışmaları yapmak, bitki, hayvan ve su canlılarını korumak amacıyla plan program ve projeler geliştirmek, hazırlamak, hazırlatmak, uygulamak ve uygulatmak, diğer birimlerle işbirliği yapmak, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile bu kanunun bazı maddelerini tadil eden 3288 Sayılı Kanun ve Su Ürünleri Yönetmeliğinde yer alan su kirliliği hükümleri ile ilgili görevleri yapmak, yaptırmak ve su kirliliği hükümlerini AB mevzuatına uyumlu hale getirmek, su ürünleri istihsal sahalarının kirlenmesine neden olan faktörlerin zararlı etkilerini tespit etmek, gerekli önleyici tedbirleri almak, plan programa ve projeler geliştirmek, uygulamaya koymak, denetimleri yapmak ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak, çevresel etki değerlendirilmesi, çevre düzeni planları, organize sanayi bölgeleri yer seçimi vb çalışmalara katılmak, koordinasyonu sağlamak ve görüş oluşturmak, tarımsal kirliliğin azaltılmasına yönelik, çevre dostu tarımsal faaliyetleri desteklemek, iyi tarımsal uygulamalara yönelik plan ve projeler yapmak, uygulamak ve uygulatmak ve bu konuda ilgili birimlerle işbirliği yapmak, su ürünleri ve tarımsal çevredeki Eylül 2010 28 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ ekolojik dengelerin bozulmasını önleyecek çalışmaları yapmak, bitki, hayvan ve su canlılarını korumak amacıyla plan program ve projeler geliştirmek, hazırlamak, hazırlatmak, uygulamak ve uygulatmak, diğer birimlerle işbirliği yapmak, ,illerden gelen afet ihbarlarını incelemek ve ilgili makamlara bildirmek. 2090 Sayılı Kanuna göre doğal afet nedeni ile tüm tarımsal varlığı zarar gören çiftçilerimize Kanun gereği illerden gelen komisyon kararlarına göre talepleri incelemek ve değerlendirmek, Kanunla ilgili mevzuat çalışmalarını yürütmek, doğal afetlerle ilgili olarak istatistiki bilgileri hazırlamak ve değerlendirmek, tarım sigortası ile ilgili çalışmalara ve uygulamalara katılmak. 2090 Sayılı Kanun çerçevesinde tüm tarımsal varlığı zarar gören çiftçilere Kanunda belirtilen yardımların yapılması amacı ile afet tertiplerine aktarılan ödeneğin tahsisinin sağlanması. Afete uğrayan ve durumları 2090 Sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirilecek kredi verilen çiftçilerin kredi dönüşlerini takip etmek. 2090 sayılı Kanun çerçevesinde kredi kullanan ve tekrar afete uğrayan çiftçilerin kredi borçlarının bir yıl süre ile ertelenmesini sağlamak. Tarım arazilerinin ekili ve dikili alanlarının, bunların ürünlerinin, meyveli ağaçlarını ve çiftçi mallarının korunmasını sağlamak için ilgili kuruluşlarla iş birliği yapmak. Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki 4081 Sayılı Kanunun uygulanmasını sağlamak. Genel Müdürlükçe verilecek benzeri görevleri yapmak” olarak verilmektedir. Çevre ve Afet Hizmetleri Daire Başkanlığı’na bağlı Şube Müdürlükleri; Tarımsal Çevre ve Su Kirliliği Kontrol Şube Müdürlüğü Doğal Afetler ve Çiftçi Malları Koruma Şube Müdürlüğü Tarım ve Çevre İlişkileri Şube Müdürlüğü Tarımsal Çevre ve Su Kirliliği Kontrol Şube Müdürlüğü’nün görevleri, “Tarımsal kirliliğin azaltılmasına yönelik, çevre dostu tarımsal faaliyetleri desteklemek , İyi tarımsal uygulamalara yönelik plan ve projeler yapmak, uygulamak ve uygulatmak ve bu konuda ilgili birimlerle işbirliği yapmak, su ürünleri ve tarımsal çevredeki ekolojik dengelerin bozulmasını önleyecek çalışmaları yapmak, bitki, hayvan ve su canlılarını korumak amacıyla plan program ve projeler geliştirmek, hazırlamak, hazırlatmak, uygulamak ve uygulatmak, diğer birimlerle işbirliği yapmak, 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile bu kanunun bazı maddelerini tadil eden 3288 Sayılı Kanun ve Su Ürünleri Yönetmeliğinde yer alan su kirliliği hükümleri ile ilgili görevleri yapmak, yaptırmak ve su kirliliği hükümlerini AB mevzuatına uyumlu hale getirmek, su ürünleri istihsal sahalarının kirlenmesine neden olan faktörlerin zararlı etkilerini tespit etmek, gerekli önleyici tedbirleri almak, plan programa ve projeler geliştirmek, uygulamaya koymak, denetimleri yapmak ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak, çevresel etki değerlendirilmesi, çevre düzeni planları, organize sanayi bölgeleri yer seçimi vb çalışmalara katılmak, koordinasyonu sağlamak ve görüş oluşturmak, Daire Başkanlığınca verilecek benzeri görevleri yapmak” olarak belirlenmiştir. Eylül 2010 29 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Doğal Afetler ve Çiftçi Malları Koruma Şube Müdürlüğü daha çok sel, taşkın, kuraklık gibi doğal afet yaşanması durumunda meydana gelecek çiftçi zararlarının karşılanması ile ilgili görev yapan bir şubedir. Tarım ve Çevre İlişkileri Şube Müdürlüğünün görevleri, ”Doğal kaynaklar ve çevrenin korunması ve tarımsal amaçlı sürdürülebilir kullanımı sağlamak, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak ve uygulama sonuçlarını takip etmek, doğal kaynakların korunması ve çevre ile ilgili uluslar arası mevzuatın takibi ile ulusal mevzuatın uluslar arası mevzuat ile uyumlaştırılması, uygulanması aşamalarında kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak görüş oluşturmak, önerilerde bulunmak, uygulamaları takip etmek, koruma altına alınan türlerle ilgili oluşturulacak komite toplantılarına katılmak, görüş vermek, koruma tedbirleri almak ve ilgili kurumlarla işbirliği yapmak, ulusal ve uluslararası anlaşmalarda koruma altına alınmış nesli tehlikede olan (Yabani Hayvanlar) türlerle ilgili olarak diğer kurumlarla işbirliği yapmak,yabani Hayvanların ve Yaşam Yerlerinin korunması için koruma ‐ kontrol hizmetlerini yürütmek ve gerekli tedbirleri almak.” olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar Bakanlık içerisinde var olan kurumsal yapı yeterli gibi görülse de bazı yeni düzenlemelere gereksinim vardır. Özellikle, tarım sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyon kaynaklarının ve emisyon miktarlarının belirlenmesi, yutak kapasitelerinin belirlenmesi, emisyon kaynakları ile mücadele ve emisyonların azaltılması ile ilgili çalışmaların sürdürülmesi, yutak kapasitelerinin arttırtması ve yönetilmesi gibi konularda çalışan ve profesyonel bir ekibi barındıran bir enstitü düzeyinde çalışabilecek güçlü bir birime gereksinim bulunmaktadır. Böylesi güçlü bir birimin koordinatörlüğünde, her Genel Müdürlük altında bu amaçla çalışan birimler kurulmalıdır. Böylelikle, yasa gereği yürütülmekte olan hizmetlerin iklim değişikliği ile ilgili bağlantıları, avantajları ve dezavantajları ortaya konulabilecektir. Çünkü Bakanlığın hizmet konuları çok geniştir. Böylesi geniş bir alanda çalışan hizmet birimlerinin hepsinin bir birimden kontrolü olanaksızdır. Bunun yerine etkin olarak koordinatörlük ve gerekli hesaplamaları yapan, konu ile ilgili veritabanı oluşturan, verileri derleyen bir birimle birlikte sektörün her bir hizmet alanında çalışan uç birimler birlikte daha başarılı çalışmalar yapabilecektir. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri, kapalı drenaj çalışmaları, tuzlu toprakların ıslahı ve diğer tarımsal altyapıların tamamlanmasından sorumlu bir kuruluştur. Bu nedenle tarımsal altyapının iklim değişikliği ile mücadeleye uygun hale getirilmesinde çok önemli görevleri bulunmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın kurumsal yapısı tarım sektörünün iklim değişikliği ile mücadelesinde birkaç konu dışında yeterli bir altyapıya sahiptir. Ancak iklim değişikliği ile ilgili olarak Bakanlığın bir eylem planı mevcut değildir. Bir an önce Bakanlığın konu ile ilgili alması gerek tedbirler ortaya konulmalı ve bu tedbirler sorumlu birimlere uygulanmak üzere verilmelidir. Böylelikle, iklim değişikliği ile mücadele konularında Bakanlığın elindeki bu geniş olanaklar uygulamaya geçirilmiş olacaktır. Eylül 2010 30 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3.4. Finansman Son yıllarda sabit sermaye yatırımlarının GSMH‘ye oranı, 1997‘de %26,3, 1998‘de %24,5, 1999‘da %22,1, 2004 yılında ise yaklaşık %27,0 olarak gerçekleşmiştir. 2005 yılı için programlanan oran ise, %27,4’tür. 2005 yılı programı sabit sermaye yatırımları sektörel dağılım açısından incelendiğinde, en büyük payı, imalat sanayi, ulaştırma ve konut sektörlerinin aldığı gözlenmektedir. 2003 yılında toplam sabit sermaye yatırımlarının çoğu imalat sektörüne yapılmış, konut ve ulaştırma %19,8 ve %10,3 pay almış bulunmaktadır. Tarım sektörü bu dönemde toplam sabit sermaye yatırımlarından %4,2'lik bir pay alabilmiştir. Kamu yatırımları esas alındığında ise, tarımın payı %7,7‘ye çıkmaktadır (DPT, 2001‐2005) Tarım sektörünün kamu yatırımlarından aldığı payın yıllara göre dağılımı incelendiğinde 2004 yılında %9,2; 2005 yılında %8,0; 2006 yılında %6,8; 2007 yılında %8,5; ve 2008 yılında %7,6 düzeyine yükseldiği görülmektedir. Ancak, bu durum özel sektör yatırımları içinde tarımın payı incelendiğinde bu kadar parlak değildir. Tarımın özel sektör yatırımlarından aldığı payın yıllara göre dağılımı incelendiğinde 2003 yılında %2,7; 2004 yılında %4,0; 2005 yılında %3,1; 2006 yılında %3,4; 2007 yılında %3,5; ve 2008 yılında %3,4'ler düzeyinde seyrettiği görülmektedir (Stratejik Plan, TKB). Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olmasından sonra iklim değişikliği ile mücadele konularını ciddiyetle ele alması gerekmektedir. Bunun için mücadele konuları belirlenecek ve belirlenen konularla ilgili bütçe kaynaklarından doğrudan ya da dolaylı kaynaklar ayrılması gerekmektedir. Konu ile ilgili Finans Kaynakları elde etmek kadar bu kaynakların nasıl kullanılması gerektiği de son derece önemlidir. Elde olan finans kaynaklarının etkin kullanımı için önceliklerin belirlenmiş olması gerekmektedir. Bu raporda sektörün öncelikleri verilmiştir. Sera gazı emisyonlarının azaltımında iki tür yatırımdan söz edebiliriz. Birincisi, doğrudan sera gazı emisyonlarını azaltıcı veya yutak kapasitelerini arttırıcı faaliyetler için yapılan yatırım veya harcamalardır. Bu tür yatırımlara “Doğrudan Yatırımlar” denilebilir. Örneğin, devlet fosil yakıt yerine biyodizel kullanımını zorunlu hale getirebilir ve fosile göre daha pahalı olan biyodizelin farkını çiftçiye ödeyerek doğrudan sera gazı emisyonlarını azaltma yoluna gidebilir. Bu azaltım konusunda yapılacak dorudan bir yatırımdır. Başka bir yatırım türü, ekonomik yetiştiricilik yapılamayacak kadar zayıf olan alanlarda karbon biriktirmek amaçlı ağaçlandırma yapmak şeklinde olabilir. Bu yöntemler sera gazı azaltım faaliyetleri içerisinde daha etkin yöntemler gibi görülse de genellikle pahalı yöntemlerdir. Bu tür yatırımlar Türkiye’de çok yaygın değildir. Dünyada da özellikle karbon piyasaları altında bu tür yatırımlar yapılmaktadır. Diğer taraftan kalkınma ve sürdürülebilirlik adına çeşitli devlet kuruluşları tarafından yapılmakta olan ve doğrudan sera gazı emisyonları ile ilgili yatırımlar yapılmaktadır. Bu tür yatırımlara da “Dolaylı Yatırımlar” denilebilir. Kalkınma ve sürdürülebilirlik amaçlı yatırımlara Arazi toplulaştırması, sulama sistemlerinin modernizasyonu, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları gibi örnekler verilebilir. Diğer taraftan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü (AGM) tarafından yapılan veya organize edilen erozyon kontrolü amaçlı ağaçlandırma çalışmaları sürdürülebilirlik amaçlı yatırımlardır. Çünkü AGM tarafından yapılmakta olan ağaçlandırma çalışmalarının büyük bir çoğunluğu orman ürünü elde etmek Eylül 2010 31 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ amaçlı değil de çevre koruma ve yeşil kuşak oluşturma amaçlı ağaçlandırmalardır. Bu tür yatırımlar iklim değişikliği ile çok yakından ilgili yatırımlardır. Diğer taraftan dünyada karbon piyasası giderek güçlenmektedir. Uluslararası Karbon Piyasası temel olarak iki başlık altında sürdürülmektedir. Bunlardan birincisi uluslararası platformda “Compliance Markets” adı ile bilinen ve Türkçe’de Kontrollü (Zorunlu) Karbon Piyasası diyebileceğimiz ve resmi uluslararası sözleşmelerle tanımlanmış (örneğin Kyoto Protokolü) karbon piyasalarıdır. Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi, Temiz Kalkınma mekanizması, Ortak Yürütme gibi esneklik mekanizmaları bu grubun içine dahildir (Karakaya, 2008). Bu piyasanın hacmi 2009 yılı için yaklaşık 126 milyar dolara kadar yükselmiştir (Kalaycı, 2010). Türkiye Kyoto Protokolü’ne geç ve farklı statüde girdiği için henüz bu pazarın içerisinde değildir. İkinci tür karbon piyasası ise uluslararası platformda “Gönüllü Piyasalar” (Voluntary Markets) adı ile bilinen piyasalardır.. Bu tür ticaretin uluslararası pazardaki payı ise 2009 yılı için yaklaşık 706 milyon dolar civarındadır (Kalaycı, 2010). Gönüllü piyasalar da iki farklı türde işleyebilmektedir. Bunlardan birincisi, uluslararası platformda karbonun fiyatının borsa sisteminde alınıp satıldığı ve ilk uygulamasını Şikago İklim Borsası’nda gördüğümüz(Chicago Climate Exchanges‐ CCX) ve “CCX Market” diye bilinen tür, ikincisi ise tezgah üstü piyasa (Over the Counter‐OTC) “OTC Market” diye bilinen ve hiçbir yasal bağlayıcılığı olmayan türdür (Karakaya, 2008). OTC Market’in dünyadaki hacmi 397 milyon dolar civarındadır. Türkiye bu karbon pazarından yararlanabilir. Bu pazar daha çok gönüllülük ve taraflar arasındaki tercihlere bağlı olarak sürdürülmektedir. Örneğin otomotiv sektöründeki uluslar arası bir firma ürettiği karbondioksiti dengelemek amacı ile dünyanın herhangi bir yerinde yutak kapasitesi oluşturmak amacı ile ağaçlandırma gibi herhangi bir faaliyette bulunabilir. Bu firma bedelini ödeyerek yaptığı faaliyet sonucu meydana gelecek azatlımı kendi hanesine yazdırabilmektedir. Türkiye bu piyasadan hemen pay almaya başlayabilir. Türkiye’de gönüllü piyasada projelendirilerek satılabilecek karbon kredilerinin ancak yutak niteliğinde olan projelerden oluşabileceğini söyleyebiliriz. Şimdiye kadar bu alanda herhangi bir proje geliştirilememiştir. Türkiye’de bu alanda geliştirilebilecek projeler için kullanılabilecek alanlar aşağıda verilmiştir. Tablo 6. Gönüllü Karbon Piyasasında Pazarlanabilecek Türkiye’deki başlıca alanlar Türkiye Toplam Alan (ha) Türkiye Alanı İçerisindeki Payı (%) 231: Meralar 1.480.614 1,86 321: Doğal Çayırlıklar 8.965.838 11,27 324: Bitki değişim alanları 7.504.232 9,43 Toplam 17.950.684 22,56 Türkiye Genel Alanı 79.574.632 CORİNE 2006 Adlandırması Eylül 2010 32 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 231 kodu ile verilen meralar genellikle Ağrı, Erzurum illerinde bulunan ve biçilerek yararlanılan mera alanlarını göstermektedir. Bu alanlarda zayıf mera yönetimi uygulanmaktadır. Bu alanların iyi yönetilmesi durumunda önemli yutak kapasiteleri ortaya çıkartılabilir. 321 kodu ile verilen doğal çayırlık alanlar, Türkiye’nin her yerine dağılmış, mevcut durumda kötü yönetilen, aşırı otlatılan, ancak önemli yutak kapasiteleridir. Alanı Türkiye alanının %11’ini kaplayan önemli büyüklükte alanlardır. Hem topraktaki organik madde hem de biyokütle biriktirme kapasiteleri çok yüksektir. 324 kodu ile verilen bitki değişim alanları, hali hazırda çok zayıf orman örtüsüne sahip, ancak iyileştirilebilir alanlardan oluşmaktadır. Örneğin yanmış orman alanları, zayıf makilikler bu gruba girmektedir. Bu alanlarında önemli yutak kapasiteleri vardır. Türkiye’de yukarıda verilen halen zayıf olarak yönetilen ancak iyileştirilme kapasiteleri yüksek olan böylesi geniş alanların olması karbon ticareti için son derece öneli bir kapasitedir. Bu gün zayıf bitki örtüsüne ve zayıf organik madde içeriği olan bu alanlar, iyileştirilmesi durumunda önemli miktarlarda karbon tutma kapasiteleri ortaya çıkacaktır. Bu alanların gelişmiş ülkelere karbon ticareti kapsamında pazarlanmaları ile yeni finans olanakları ortaya çıkarmak mümkündür. Türkiye’de sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik Doğrudan ve Dolaylı her türlü yatırım ve desteklerin birinci derce de finans kaynağı Genel Bütçedir. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından sektörlerin taleplerine göre Genel Bütçeden paylar ayrılmaktadır. Genel Bütçeden doğru işler için uygun miktarlarda kaynak ayrılması sektör temsilcisi kuruluşun konu ile ilgili ekonomik olan yatırımları açıklanılabilir şekilde talep etmesine bağlıdır. Bu nedenle her bakanlığın ve kuruluşun iklim değişikliği eylem planın olması gerekmektedir. Bu plan sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik tedbirleri, yutak kapasitelerinin geliştirilmesi çalışmalarını ve diğer uyum süreçlerini içermelidir. Bu bağlamda Başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olmak üzere tarımla ilgili diğer kuruluşlarında eylem planlarının hazırlanmış olması gerekmektedir. Böylelikle Genel Bütçe Kaynaklarından doğrudan yada dolaylı faaliyetler için alınan kaynaklar hem artacak hem de yatırımların etkinlikleri ölçülebilecektir. Özellikle toprak ve su kaynakları olmak üzere, doğal kaynakların geliştirilmesine yönelik uzun vadeli Dünya Bankası Kredileri sektörde kullanılabilecek önemli bir finans kaynağıdır. Bu tür yatırımlar geri dönüşü de olan yatırımlardır. Türkiye’de bu kaynak uzun yıllardan bu yana kullanılmaktadır. Bu kaynak için Tarım Reformu Uygulama Projesi (ARIP), Doğu Anadolu Su Havzaları Havza Geliştirme Projesi gibi projeler örnek verilebilir. Avrupa Birliği Tarafından üyelik sürecinde bulunan ülkeler için tarımsal altyapının ve bölgeler arası gelişmişlik farkının kaldırılmasına yönelik “Katılım Öncesi Mali Yardım” programları diğer bir finans kaynağı olacaktır. Avrupa Birliğinin doğanın korunması ve sürdürülebilir doğal kaynak kullanımına yönelik birçok fon kaynakları bulunmaktadır. Katılım öncesi uyum sürecinde bu tür kaynaklardan etkin bir biçimde yararlanabilmek için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde profesyonel olarak bu konu ile ilgilenecek olan bir birim kurulması bir gereksinim olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu birim Avrupa Birliği dışında olabilecek uluslar arası fonlarla da ilgilenmelidir. Avrupa Birliği dışında da özel fonlar bulunmaktadır. Eylül 2010 33 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Türkiye’nin tarım, doğal kaynak planlaması ve sürdürülebilirlik konularında özellikle gelişmekte olan ülkelerde yapılmakta olan çalışmalara katılması ve bu konuda teknoloji geliştiren bir ülke olarak katılması da gelecekte bu konuda kaynak yaratılmasına yardımcı olacaktır. Özellikle Türkî cumhuriyetlerde sürdürülmekte olan veya sürdürülecek iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili projelerde yer almak, gerektiğinde bu projelere kaynaklar ayırmak yolu ile bu konuda uluslar arası platformda var olunmalıdır. Böylelikle Türkiye iklim değişikliği ile ilgili konularda söz sahibi bir ülke olarak, uluslar arsı kaynaklardan ülkeye kaynak sağlanmasına zemin oluşturulmuş olacaktır. Gelecekte bu sektör inşaat sektörü gibi önemli bir sektör olarak karşımıza çıkacaktır. Bir başka önemli kaynak, Türkiye’de karbon piyasalarının bir an önce oluşturulması ile ortaya çıkabilecek kaynaktır. Önceki paragraflarda bu konu ile ilgili bilgi verilmiştir. Organik tarım gibi iyi tarım uygulamalarının arttırılması sonucunda oluşacak organik ürünler veya iyi tarım uygulamaları sonucu üretilen ürünlere olacak talebin artması ile oluşacak özel sektör yatırım sektörü kaynakları da önemli bir yatırım kaynağı olabilecektir. TKB Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları diye iki farklı başlık altında çalışmaları sürdürmektedir. Burada bahsedilen iyi tarım uygulamaları organik tarımı da içeren bir şekilde genel anlamda kullanılmaktadır. Bu tür ürünlere olan talep bu alanda yatırımlar yapılmasını sağlayacak ve böylelikle sektöre finans olanakları doğmuş olacaktır. Türkiye’de İkim değişikliği ile ilgili yapılmakta olan yatırımlar; 1. Arazi Toplulaştırması yatırımları, 2. Sulama sistemlerinin iyileştirilmesine dönük yatırımlar, 3. Tarla içi geliştirme çalışmaları, 4. Organik tarımı destekleme çalışmaları, 5. Mera yönetimi ve geliştirilmesi çalışmaları, 6. Az işlemeli veya işlemesiz tarım uygulamaları Bu yatırımlarla ilgili detaylar ileriki bölümlerde verilmiştir. 3.5. Ekonomik Araçlar Genel bütçe kaynaklarından yapılmakta olan ilgili harcamalar aşağıda verilmiştir; 3.5.1. Tarımsal destekleme bütçesi: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından geniş tarımsal destekler uygulanmaktadır. Bu desteklerin detayları aşağıda verilmiştir. Verilen tarımsal destekleme uygulamalarına ilişkin usul ve esaslar her yıl Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmektedir. Eylül 2010 34 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ a. Alan Bazlı Destekler: Mazot Desteği, Alternatif Ürün Desteği, Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları ile Toprak Analizi Yaptırılmasına ve Bambus Arısı Kullanımına ilişkin Destekleri kapsar. Alan bazlı destekler genel anlamda iyi tarım uygulamaları esasına dayanmadığı için, çok etkili değildir. Çiftçilere nasıl bir tarım yaptıklarına bakılmaksızın sahip oldukları alan kadar destek verilmektedir. Bu tür desteklerin azaltılarak, yerine ürün çeşidi ve uygulanan tarım yöntemlerine göre destekler verilmesi çiftçilerin genel anlamda iyi tarım uygulamalarını daha çok benimsemelerine neden olacaktır. b. Fark Ödemeleri: Üretim maliyetleri ile iç ve dış fiyatlar dikkate alınarak yapılan destekleme ödemeleridir. Öncelikle arz açığı olan ürünleri kapsar. Her yıl, fark ödemesi kapsamına alınacak ürünler ile ödeme miktarları Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulunu tarafından belirlenir. Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Zeytinyağı ve Aspir gibi ürünlere verilen destekleri kapsar. Bu destek zaman zaman ürünlerin uygun olmayan yetiştirme bölgelerine kaymalarına neden olabilmektedir. Örneğini mısır bitkisine verilecek olan destekler ekolojik ve toprak olarak uygun olmayan alanlarda da mısır ekilmesine neden olabilmektedir. Destekler nedeni ile 300‐400 m derinde bulunan yer altı suyu ile yapılan sulamalar tarımda kullanılan enerjiyi gereksiz yere arttırmaktadır. Bunun yerine ekolojik olarak koşulların uygun olduğu yerlerde yapılacak üretime destek verilmesi son derece önemlidir. Kısaca fark ödemeleri desteğinin sera gazı emisyonları da dikkate alınarak planlanması durumunda, bu kaynak iklim değişikliği için de kullanılan bir kaynak olacaktır. c. Hayvancılık Desteklemeleri: Hayvancılığının geliştirilmesi ve hayvansal üretimin artırılması amacıyla, kaliteli kaba yem açığının kapatılması için yem bitkileri ekilişlerinin, kültür ırkı ve kültür ırkı melezi sığır, hastalıktan arî anaç sığırların desteklenmesi, damızlık koyun ve keçi, arı, su ürünleri yetiştiriciliği yapan üreticilerin, ipekböceği yetiştiriciliğinin ve tiftik keçisi yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi, hayvan gen kaynaklarının yerinde korunması ve geliştirilmesi, hayvan hastalıkları tazminat desteği, süt desteği gibi hususlardan oluşmaktadır. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasında kullanılabilecek önemli bir kaynaktır. Özellikle genetik performansı yüksek hayvan yetiştiriciliğinin desteklenmesi ile verim kaybı olmaksızın hayvan sayısı azaltılabilir. d. Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Desteği (ÇATAK): Toprak ve su kalitesinin korunması, yenilenebilir doğal kaynakların sürdürülebilirliği, erozyonun önlenmesi ve tarımın olumsuz etkilerinin azaltılması amacı ile verilen desteklerdir. Toprakta tutulan karbon miktarı yukarıda sayılan tedbirlerle çok yakından ilgilidir. Bu nedenle, bu destekler doğrudan topraktaki yutak kapasitelerinin korunması amacı ile kullanılmaktadır. e. Kırsal Kalkınma Destekleri: Kırsal alanda belirlenen bazı tarımsal makine ve ekipman alımlarına yönelik yapılacak harcamalarının belirli oranlarda hibe olarak finansmanı sağlanmaktadır. Böylelikle, tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu tarım alet ve makine altyapısı yönünden güçlendirilmesi ve gelir ve sosyal standartların geliştirilmesi, ayrıca, tarımsal faaliyetler için geliştirilen yeni teknolojilerin üreticiler tarafından kullanımını yaygınlaştırarak; daha kaliteli ve pazar isteklerine uygun üretim yapılmasını sağlamak, bedenen çalışan üreticilerin işlerini kolaylaştırmak ve üretim maliyetlerini düşürerek Eylül 2010 35 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir düzeye getirmek amacıyla bu destekler uygulanmaktadır. Başka bir deyişle, tarla içi sistem sulama sistemlerinin modernizasyonu, az işlemeli tarımda kullanılacak makine alımlarının desteklenmesi gibi destekler bu bölüm altında gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle önemli bir kaynaktır. f.
Tarım Sigortası Destekleri: Üreticilerin, üretim materyallerini ve ürünlerini sigorta ettirmelerini teşvik etmek üzere, sigorta prim bedellerinin %50’si Devlet tarafından karşılanmaktadır. Tarım sigortasından yararlanacak ürünler ile teminat altına alınacak riskler Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmektedir. Bitkisel Ürün Sigortası Desteği, Süt Sığırı Sigortası Desteği, Sera Sigortası Desteği, Kümes Hayvanları Sigortası Desteği, Su Ürünleri Desteği, Hasar Fazlası Desteği, Diğer Tarım Sigortası Desteği gibi destek uygulamalarını kapsar. İklim değişikliği ile mücadelede üreticilerin korunması açısından önemlidir. Ancak sera gazı emisyonlarının azaltılmasında doğrudan kullanılabilecek bir araç değildir. g. Telafi Edici Ödemeler Kapsamındaki Tarımsal Destekler: Bitkisel üretimi tehdit eden zararlı organizmalara karşı önlem olarak tavsiye edilen alternatif uygulamalar desteklenmekte veya Üreticilerin arz fazlası olan ürünlerin üretiminden vazgeçerek alternatif ürünlere yönelmeleri teşvik edilmektedir. Üreticilere, arazilerinde alternatif ürünleri yetiştirmelerinden dolayı karşılaşabilecekleri gelir kayıplarını önlemek üzere telafi edici ödeme yapılmaktadır. Patates Siğili Desteği ve Çay Budama Tazminatı Desteği gibi destek uygulamalarını kapsar. Üretim fazlası ürünlerin üretilmesi sera gazı emisyonlarının artması anlamına gelmektedir. Ürün fazlası üretimin azaltılması ve yerine ikame olacak ürünlerin belirlenmesi politikalarının uygulanmasında sera gazı azaltımları da dikkate alınmalıdır. 3.5.2. Diğer Tarımsal Amaçlı Destekler: Araştırma, geliştirme ve tarımsal yayım desteği, pazarlama teşvikleri, özel depolama yardımı, kalite desteği, piyasa düzenlemeleri desteği, organik üretim desteği, imha desteği, ürün işleme desteği, gerektiğinde bazı girdi destekleri ile tarım havzaları destekleri ve benzer konularda destekleme araçları kullanılmaktadır. Ar‐Ge Destekleri, Sertifikalı Tohum ve Fidan Kullanım Desteği, Yurtiçi Sertifikalı Tohumluk Üretiminin Desteklenmesi gibi uygulamalar bu kapsamdadır. Burada organik üretim desteği sera gazı azaltımlarında kullanılabilecek önemli bir destektir. Organik yetiştiricilikte kimyasal gübre ve kimyasal ilaç kullanılmaması önemlidir. Ayrıca tarım havzaları desteği, sera gazı azaltımlarında kullanılabilecek en önemli desteklerden birisidir. Çünkü bu politika ile doğru ürün doğru miktarda doğru havzalarda üretilecektir. Böylelikle hem daha az kimyasal kullanılmış olacak hem de doğal kaynaklar korunacaktır. 3.5.3. Faiz İndirimli Tarımsal Krediler: Tarımsal üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması, tarımsal üretimin geliştirilmesi, verimliliğin ve kalitenin artırılması amacıyla gerçek ve tüzel kişilere (kamu kurum ve kuruluşları hariç) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince düşük faizli kredi kullandırılması uygulamasıdır. Verimliliğin ve kalitenin arttırılması kapsamında sera gazı emisyonları da dikkate alındığında önemli bir finans kaynağı olabilir. Eylül 2010 36 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3.5.4. İthalat Politikası Araçları: Gümrük vergileri, ithalatta gözetim ve korunma önlemleri, tarife kontenjanları, tercihli ticaret uygulamaları, askıya alma uygulamaları bu kapsamdadır. Uygulamalar Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülmektedir. Tarım alanlarında biyodizel üretimi konusu ile ilgili olarak Dış ticaret Müsteşarlığı da konu ile ilgili olarak sürece dahil edilebilir. 3.5.5. İhracat Politikası Araçları: Uluslararası nitelikteki yurtiçi ihtisas fuarları yardımı, yurt dışı fuar ve sergilere katılım yardımı, pazar araştırması yardımı, eğitim yardımı, istihdam yardımı, patent, faydalı model belgesi ve endüstriyel tasarım tescil yardımı, ar‐ge yardımı, yurtdışında ofis, mağaza açma, işletme ve marka tanıtım yardımı, çevre maliyetlerinin desteklenmesi gibi yardımlar bu gruba girmektedir. Türk ürünlerinin yurtdışında markalaşması, tanıtımı ve tutundurulması ile Türk malı imajının yerleştirilmesine yönelik faaliyetlerin desteklenmesine yönelik faaliyetler dolayısıyla yapılan giderlerin bir bölümünün devletçe karşılanması şeklinde uygulamaları kapsamaktadır. Bu uygulamalar da Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülmektedir. Genel anlamda iyi tarım uygulamalarının desteklenmesi ve doğa dostu üretimin desteklenmesi ve bu ürünlerin markalaştırılması yolu ile bir kaynak yaratılabilir. Türkiye’de henüz kirlenmemiş önemli miktarda toprak ve su kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynakların hem organik tarım hem de genel anlamda diğer iyi tarım uygulamaları ile yapılması ekonomik ve doğa dostu üretim açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. 3.5.6. Destekleme alımları: Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), TEKEL, TÜRKİYE ŞEKER FABRİKALARI A.Ş., ÇAYKUR ve Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri tarafından yapılmakta olan destekleme alımlarını kapsamaktadır. Ürünlerin ekolojik olarak uygun bölgelerde üretilmesinin teşvik edilmesinde, Pazar fazlası üretimin engellenmesinde ve üretimi doğru yönlendirmede kullanılabilecek önemli bir kaynaktır. 3.5.7. Tarımsal alt yapı yatırımları: Tarım ve Köy işleri Bakanlığı’na bağlı ve 3083 sayılı yasaya göre görev yapmakta olan Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri (DSİ) ve İl Özel İdare Genel Sekreterlikleri Türkiye’de arazi toplulaştırması, sulama, açık ve kapalı drenaj projelerini yürütmektedirler. Bu hizmetler toprak ve su kaynaklarının korunması, sera gazı üretimlerinin azalması ve yutak kapasitelerinin arttırılmasında son derece önemli araçlardır. Bu yatırımların toplam miktarları da önemsenecek düzeyde yüksek rakamlardan oluşmaktadır. Bu yatırımlarla ilgili detaylı bilgi Projeler bölümünde verilmiştir. Eylül 2010 37 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3.6. Eylemler/Projeler Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadeleyi destekleyici uygulanmakta olan yatırımlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. 3.6.1. Arazi Toplulaştırması Arazi toplulaştırması tarımda kullanılan enerjinin azalmasına neden olduğundan iklim değişikliği ile mücadelede kullanılması gereken önemli araçlardan birisidir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2008). Arazi toplulaştırması (AT) kapsamına göre çeşitli şekillerde tanımlanabilmektedir. Dar anlamda arazi toplulaştırması, parçalanmış mülklerin hiçbir alt yapı çalışmasına yer verilmeden birleştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Geniş anlamda toplulaştırma ise, parçalanmış mülklerin birleştirilmesi yanında, sulama, drenaj, ulaşım, toprak‐su koruma önlemleri ve kırsal yerleşimin gerektirdiği çeşitli hizmetleri de kapsamaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı gibi arazi toplulaştırması çalışması, kapsamı oldukça geniş, bir çok faktörün göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu ve birçok bilim dalının ortak çalışmasının gerektiği, teknik çalışmaların egemen olduğu bir uygulama alanıdır. Özellikle Avrupa ülkelerinde arazi toplulaştırması bir kırsal düzenleme ve kırsal kalkınma aracı olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Dağınık parselleri birleştirmek amacı ile başlanan ve esas öğesi her zaman olduğu gibi yine toprak düzenlemesi olan arazi toplulaştırması, günümüzde bütünleşik bir kırsal alan planlamasına yönelik çok yönlü kırsal gelişim aracı olmuştur. Tüm toplumun gereksinimleri doğrultusunda kırsal alanda bir fiziksel planlama, doğanın bakımı ve korunması, çevre sağlığı, dinlenme yerleri, su ekonomisi, zararlı atıkların yok edilmesi, balıkçılık, avcılık, enerji sağlanması, devlet yollarının planlanması, bölge planlanması, madencilik, hammadde kaynaklarının korunması ve güvence altına alınması önlemlerini de kapsayarak içeriğini genişletmiştir. Böylesine bir içerik, birçok disiplinlerle ilişkide olmanın yanı sıra, arazileri düzenlenen kişilerin yanında kent toplumunun da arazi toplulaştırmasına katılımını sağlayan bir konum ortaya koymuştur. Ülkemizde halen toplulaştırma dar anlamı ile algılanmakta ve uygulanmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda Tarım reformu Genel Müdürlüğü toplulaştırmanın diğer kırsal problemlerin de çözümünde kullanılan bir araç olması için çalışmalar başlatılmıştır. 1991 Genel Tarım Sayımına göre Türkiye’de 27,7 milyon hektar toplam tarım arazisinin, işlenen 21.587.827 Hektarı üzerinde 4.068.432 adet işletme sayısı vardır. Bu işletmelerdeki ortalama arazi miktarı 6,1 Ha. dır ki bu rakam AB ülkelerinin (17 Ha.) oldukça altındadır. İşletmelerin sahip oldukları parsel sayısı ortalama 6‐7, ortalama parsel büyüklüğü yaklaşık 1,1 hektardır. Görüldüğü gibi, işletme ve parsel yapısı genel anlamda iyi tarım uygulamalarının sürdürüle bilmesi için yeterli değildir. Türkiye’de toplulaştırma projeleri, mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yerine ikame olan Köye Hizmet Götürme Müdürlükleri ile 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesi Kanununa göre hareket eden Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Ayrıca 2006 yılı içerisinde çıkarılan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile arazi toplulaştırma uygulamaları Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verilmiştir. Eylül 2010 38 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Ancak Bu kanuna göre Bakanlığın bir uygulaması henüz yoktur. 5403 sayılı kanun Tarım ve Köyişleri Bakanlığı dışındaki devlet ve özel kuruluşlara da arazi toplulaştırması yapma yetkisi vermektedir. Bu yetki Kanunda “Özel Arazi Toplulaştırılması” (ÖAT) olarak tanımlanmaktadır. Özel arazi toplulaştırması uygulamaları altında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü sulama alanlarında AT projeleri uygulamaya başlamıştır. Türkiye’de AT çalışmalarına 1961 yılında başlanılmış ve 2008 yılı sonuna kadar yaklaşık 1 milyon hektar arazide tamamlanabilmiştir. GAP Eylem Planı Çerçevesinde 2009 ve 2010 yıllarında olmak üzere yaklaşık 2 milyon hektarlık bir alanda çalışmalar başlatılmış ve uygulamaya devam edilmektedir. Diğer taraftan GAP dışında kalan alanlarda aynı dönemde yaklaşık 450.000 hektar alanda da çalışmalara başlanılmıştır. Böylelikle bu gün itibarı ile 1 milyon hektar tamamlanmış ve 1,4 milyon hektar alanda da çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye’de öncelikli olarak arazi toplulaştırması uygulanacak alan yaklaşık 14 milyon hektar civarındadır. Bu alanların Türkiye üzerindeki dağılımı aşağıdaki haritada verilmiştir. Şekil 2. Arazi Toplulaştırmasına Uygun Alanların Türkiye Üzerindeki Dağılımı Türkiye’de devam etmekte olan projelerle birlikte yaklaşık 3,5 milyon hektar sulanabilir alan bulunmaktadır ki bu alanlar birici derecede önceliklidir. Çünkü sulamadan önce bu hizmetlerin tamamlanması projenin başarısı ve yatırımların etkin kullanımı açısından bir gerekliliktir. Bunun dışında sulamaya açılmış olan yaklaşık 5 milyon hektarlık alanın 1 milyon hektarında AT hizmetleri tamamlanmış olup geriye kalan 4 milyon hektarda bu hizmetlere gereksinim duyulmaktadır. Sulamaya açılacak alanlar sulamadan önce AT çalışmalarının tamamlanma zorunluluğundan dolayı birinci öncelikli, sulamaya açılmış alanlar ise ikinci öncelikli alanlar olarak alınmış olsalar da en az birinci öncelikli alanlar kadar öncelikli alanlardır. Eylül 2010 39 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Bunun dışında kalan ve kuru tarım yapılamakta olan yaklaşık 5,5 milyon hektarlık alan ise üçüncü öncelikli alanlarıdır. Bunların dışında kalan alanlar, Karadeniz bölgesindeki dağlık ve çay gibi dikili tarım alanları, Akdeniz ve Eğe Bölgesindeki dikili alanlardır. Bu alanlarda da AT ihtiyacı vardır ancak uygulama zorluğu nedeni ile ileriki yıllara bırakılmıştır. Şekil 3. Toplulaştırma yapılacak alanlar Arazi Toplulaştırmasının Sera Gazı Emisyonları üzerine etkileri kısaca şöyle tanımlanabilir: a. Arazi toplulaştırması ile küçük parçalı ve dağınık parseller birleştirilecek, parsel sayısı azalacak, ortalama parsel büyüklüğü artacak, işletme avlusu ile parseller arasındaki mesafeler kısalacak, parsel içi makine ve insan iş gücü kullanımı azalacak, verim artışları ile girdi tasarrufu sağlanarak verimlilik artırılacaktır. Böylelikle tarımda kullanılan enerji azalacaktır. Yapılan hesaplamalara göre kazanılan enerji miktarı aşağıda verilmiştir. Tablo 7. Toplulaştırma ile Sağlanan Enerji Kazanımları Ulaşımdan dolayı yakıt tasarrufu 25 litre/hektar Makine iş veriminden dolayı yakıt tasarrufu 25 litre/hektar Toplam yakıt tasarrufu 50 litre/hektar 7,5 milyon hektar tamamlandığında toplam yakıt tasarrufu 375 Bin Ton Tarımda halen kullanılan yakıt 1,5 Milyon Ton Sağlanan yakıt tasarrufu oranı 25 % Yakıt tasarrufunun ürün eşdeğeri (buğday) 2,2 Milyon Ton Yakıt tasarrufunun parasal karşılığı 1,1 Milyar YTL Eylül 2010 40 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Mevcut yapıdan dolayı Sulama yatırımları %40 daha pahalıdır. Eğer sulama yatırımları, kanal inşaatları sırasında kullanılan yakıt hesaplanabilirse bu miktar %40 azalmaktadır. Ülkemizde sulamaya açılacak 3,5 milyon hektar alan bulunmaktadır. b. Parçalı yapının azaltılmasından elde edilecek kazanç: Türkiye’de yaklaşık 2 milyon hektar civarında aşırı parçalanmış, ekonomik tarım yapılmasını engelleyecek kadar küçük tarım arazisi bulunmaktadır. Bu araziler tarımsal faaliyetler sırasında küçük, çok parçalı ve şekillerinin bozuk olmasından dolayı enerji kayıplarına neden olmaktadırlar. 3.6.2. Türkiye Tarım Havzaları Projesi: 5488 Sayılı Tarım Kanunla, biyolojik çeşitlilik, genetik kaynakların korunması ve biyogüvenliğin sağlanması, ürün konseyleri, sözleşmeli üretim, tarım havzaları ve kırsal kalkınma hizmetleri gibi, modern ve verimli bir sektör oluşturmak için gerekli kavramlar ve bunlara ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Günümüzde ulaşım, taşımacılık, haberleşme ve bilişim teknolojilerinin gelişmesi ile dünya pazarları arasındaki işbirliği ve rekabet artmıştır. 1970’li yılların sonlarına kadar hangi maldan ne kadar üretebilirsen üret kavramı, yerini rekabet edebilir ürünlere bırakmak zorunda kalmıştır. Bununla birlikte artan nüfus ve ihtiyaçlar, doğal kaynaklara olan baskı ve doğal kaynak aşınımı, kısaca çevresel nedenlerden dolayı tarım sektöründe de hem makro hem de mikro düzeyde planlamaların önemini arttırmaktadır. Yine 1970’li yılların sonuna kadar tarımda tek yönlü planlamalar sonuç vermekte idi. Örneğin bir arazinin sulamaya açılması, daha iyi tohumluk kullanımı, tarımsal mücadele gibi uygulamalar ses getirirken, günümüzde bu tür projelerle tarım nüfusuna veya ülke tarımına kayda değer katma değer sağlamak neredeyse imkansız bir durumdadır. Böylesi tek yönlü uygulamalar yerine, üretimden pazara kadar çevreye zarar vermeyen ve sürdürülebilir tarımsal uygulamaların yöre halkının da katılımı ile geliştirilmesi ve bu tür entegre projelerin yapılması ve uygulanması gerekmektedir. Hatta geliştirilecek çok yönlü tarımsal uygulamaların diğer sektörlerle de entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir. Bu süreçler tarımda bilgi kullanımı ve planlamanın önemini bir kere daha ortaya koymaktadır. Böylesi karmaşık problemlerin çözümü çok yönlü verilerin, çoklu disiplinler altında ileri teknolojiler kullanarak mümkün olabilmektedir. Bu nedenlerle, ülkemiz tarım paydaşlarının rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için; toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde, ulusal önceliklerimiz doğrultusunda bilim ve teknoloji kullanılarak havza bazlı planlamalara olanak sağlayacak bir model uygulama başlatılmıştır. Projenin hedefleri; Tarım havzalarını belirlemek Sağlıklı tarım envanteri hazırlamak Eylül 2010 41 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Üretim planlamasına imkan sağlamak Hangi ürünün nerede ne kadar üretilebileceğini belirlemek Çiftçinin gelirini artırmak Geleceğe ait talep projeksiyonları yapmak Destekleri rasyonel, yönlendirici ve etkin bir şekilde kullanmak Arz açığı olan ürünlerde üretim artışı sağlamak Doğal kaynakları korumak ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak Havza bazlı planlama ve yönetimle ilgili sektör talebini karşılamak Muhtelif senaryolara göre üretimi planlamak Ülke bazında, pazar koşulları, ihtiyaçlar, stratejik ürünler, ulusal ve uluslar arası yasa ve direktifler, çevre ve sürdürülebilirlik dikkate alınarak bir üretim planlaması yapılabilmesi zorunluluğu hissedilmektedir. Diğer taraftan üretim planlaması adı altında devletin doğrudan yaptırımlar uygulaması, müdahaleci tutum içerisinde olması yanlış sonuçlar doğurduğundan müdahalelerin destekler, teşvikler ve yönlendirmeler yolu ile yapılmasının daha uygun olduğu görüşü bu gün için daha gerçekçi görülmektedir. Bu nedenle desteklerin, teşviklerin ve yönlendirmelerin doğru bir şekilde yapılabilmesi için gerekli yaklaşımın ve kurumsal yapının tasarlanması hedeflenmiştir.Mevcut durumda desteklenen ürünler ülke genelinde yayılmacılık göstermektedir. Örneğin şekerpancarına verilen destekler ülke genelinde eşit uygulanmaktadır. Konya ovası gibi suyun kıt olduğu ve derinlerden enerji kullanılarak çekildiği ovalarda da, tarımda enerji kullanmadan kullanılabilir su imkanlarının olduğu bölgelerde de aynı destek uygulanmaktadır. Bu nedenle su kaynakları kıt olan bölgelerde de su tüketimi yüksek olan ürünler destekler dolayısı ile artış gösterebilmektedir. Projenin dört temel bileşeni bulunmaktadır; a. Tarımsal Üretim Havzaların belirlenmesi: Türkiye’de yetişebilen tarım ürünlerinin uygun yetiştirme ortamlarının tespiti, ekolojik olarak türdeş olan ve Türkiye’nin idari yapılanmasına uygun yönetilebilir büyüklükte tarım havzalarının belirlenebilmesi sağlanmıştır. Öncelikle bu amaç için gerekli olabilecek parametreler ortaya konmuştur. Örneğin toprak ve su kaynakları, iklim, topografya gibi veriler listelenecek ve daha sonra bu verilerin elde edilmesi ve havza seçimlerinde kullanımları sağlanmıştır. Türkiye geniş yüzölçümü, oldukça zengin iklim, topografya ve toprak yapısı gereği makroklima alanları içinde birçok mikroklima alanlarını içermektedir. Bu nedenle çalışmalar Bakanlık Personeli ile birlikte Bakanlık elinde var olan bilgi ve belgeler de kullanılarak sürdürülmüştür. Belirlenen her bir havza için belirlemede kullanılan ölçütler ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Eylül 2010 42 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Yapılan çalışmalar sonucu 30 tarımsal üretim alanı (Tarım Havzası) belirlenmiştir. Şekil 4. Tarımsal üretim alanları (Tarım Havzası) b. Havza Veritabanının Oluşturulması: Belirlenen tarım havzaları için veri temini ve verilerin düzenlenmesi. Bütünleşmiş havza yönetiminde kullanılacak temel verilerin tanımlanması ve kullanım yerlerinin ve yöntemlerinin belirlenmesi. Bu veritabanı iklim, toprak, topoğrafya ve diğer verilerden oluşmaktadır. Veri temini ve Tarım Havzalarının oluşturulması 23.07.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararında yer almaktadır. Bu verilere örnek; Coğrafi veriler: Toprak – su kaynakları, topografik veriler, iklimsel veriler gibi. Temel veriler: Havzanın insan kaynakları kültürel, ekonomik, eğitim, tarım geleneği gibi sosyal ve ekonomik veriler değerlendirilmektedir. Havza potansiyelleri: Ekolojik tarım, özel ürünler, hayvancılık, mera, yem bitkileri, su ürünleri, tarımsal endüstri gibi tarımsal değerlerin yanında turizm, madencilik, endüstri, ormancılık gibi diğer sektörler de değerlendirilecektir. Çevresel etkiler ve hassasiyetler. Üretim ve pazar açısından havzaların hinterlandı. Havzaların ulusal ve uluslar arası yasalar ve direktifler açısından değerlendirilmesi. Bunların dışında önemli olduğu düşünülen diğer veriler ve etmenler. Eylül 2010 43 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Bu verilerin belirlenmesi, üretilmesi, mevcutların kullanımı, ulusal ve uluslar arası yasa ve direktiflere göre irdelenmesi ve uyumlaştırılması, veri tabanı tasarımı gibi hizmetler ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir. Kullanılan veriler aşağıda verilmiştir. İklim; 265 İstasyondan 30 Yıllık Veri ‐ 21 milyon kayıt •
Sıcaklık : 3 katman x 365 gün x 30 yıl x 265 istasyon = 8.705.250 kayıt •
Nem : 365 x 30 x 265 = 2.901.750 kayıt •
Toplam Yağış :365 x 30 x 265 = 2.901.750 kayıt •
Toprak Sıcaklığı : 365 x 30 x 265 = 2.901.750 kayıt •
Güneşlenme Şiddeti : 365 x 10 x 265 = 967.250 kayıt •
Güneşlenme Süresi : 365 x 30 x 265 = 2.901.750 kayıt Toprak; 11 değişik veri katmanı 50x50 metrelik gridlere işlendi ve 2,2 milyon kayıt veri tabanına alındı. Topografya; Eğim ve yükseklik olarak 500 milyon nokta verisi alındı. Diğer Veriler; Nüfus, Hayvancılık vb. bilgiler olarak 10 bin kayıt alındı. Sisteme son olarak 160 ülkeyle gerçekleştirilen Dış Ticaret verileri ilave edilmiştir. TOPLAM 527.782.613 kayıt veri tabanına aktarılmıştır. c. Tarımsal Ürün Talep Tahmin Sistemi: Yetiştirilecek ürün miktarlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Sistem üretim, tüketim, dış ticaret, ürün fiyatları, nüfus, GSMH, GSYİH dikkate alınarak çalışmaktadır. Bu bilgilerin girdi olarak kullanılan zaman serileri ile sistem çalışmaktadır. Karar Destek Sistemi: Havza Bazında Ürün Ekim Alanlarının belirlenmesi, Havza Bazında Ürün Destek Miktarının belirlenmesi, tarımsal ürün İthalat ve İhracat Miktarlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Optimizasyon teknikleri kullanılarak çözüme ulaşılmaktadır. Toplam refahın, üretici ve tüketici refahının maksimizasyonu hedeflenmektedir. Kısıtlar ise aşağıda verilmiştir. Eylül 2010 •
Destek Bütçesi •
Talep Tahmini •
İhracat Tahmini 44 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ •
Azami Dış Ticaret Açığı •
CIF Fiyatı •
İthalat Vergisi •
İthalat Kotası •
Minimum İhracat Oranı •
İç Fiyat •
Mevcut Destekler (Gübre, Mazot, Sertifikalı Üretim, Prim) •
Havza Bazında Toplam Tarım Alanı (Toprağın uygun olduğu) •
Ürün Su Kullanımı •
Havza‐Ürün Bazında •
Bölgedeki tarımda kullanılabilir Su Miktarı •
Ürün Maliyeti •
Ürün Verimi •
Ürün Azami Ekim Alanı •
Ürün Azami Destek Oranı •
Ürün Öncelik Katsayısı Bu proje ile doğru ürün, doğru yerde ve doğru miktarlarda yetiştirilecektir. Böylelikle doğal kaynakların korunması, tarımda kullanılan enerjinin minimizasyonu sağlanarak sera gazı emisyonları azaltılmış olacaktır. 3.6.3. İyi Tarım Uygulamaları İyi tarım, tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemler olarak tanımlanmaktadır. İyi tarım uygulamalarında amaç; 1. Çevrenin korunması, 2. İnsan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, 3. Doğal kaynakların korunması, 4. Tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Eylül 2010 45 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ İyi tarım uygulamaları (İTU), tarımın kendisi olup, alternatif bir tarımsal üretim modeli değildir. Kimyasal ilaç, suni gübre gibi uygulamalar söz konusu olmakla birlikte bu uygulamalar entegre ürün yönetimi prensiplerinde insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek şekilde uygulamaktır. Bununla birlikte tarımsal üretimin İTU prensiplerinde yapılması, geçmişte sanayi sektörü ile başlayıp hizmetler sektörü ile devam eden kalite yönetim sistemi prensiplerinin, tarımsal üretimin içerisinde uygulanmasını gündeme getirmiştir. Bu uygulamaların sonucunda, işletmeden sofraya izlenebilirlik tesis edilmektedir. İTU uluslararası alanda yaşanan gelişim ve değişimler sonucunda tüketicilerin çevreye dost, insan sağlığına duyarlı güvenli gıda talepleri, tarımsal arzı yönlendiren en önemli etken halini almaktadır. Tüketicilerin bu talepleri, uluslar arası tarımsal ticareti etkilemekte ve satın alınacak ürünlere karşı güveni artıracak teknik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki yaş meyve, sebze pazarının %70‐80’lik kısmına hakim büyük perakendeci kuruluşlar tüketicilerin güvenli gıda taleplerini karşılamak üzere 1997 yılında EUREP adı altında (Euro Retailer Producer Group‐EUREP) bir araya gelmişlerdir. 1999 yılında ise öncelikle yaş meyve sebzede iyi tarım uygulamalarının esasları belirlenerek EUREPGAP adı altında yayınlanmışlardır. Avrupa ülkelerinde başlatılan bu uygulama dünya genelinde genişleyerek, ChileGAP, ChinaGAP, KenyaGAP, MexicoGAP, JGAP (Japon) ve en son ThaiGAP‘ın oluşması ile dünya geneline yayılmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda 7 Eylül 2007 tarihinden itibaren EUREPGAP artık GLOBALGAP olarak tanımlanmaktadır. 2007 yılı itibariye, bu organizasyon içerisinde yaklaşık 80 ülkede 80.000 sertifikalı üretici iyi tarım uygulamaları yapmaktadır. Özellikle ihracatta bulunduğumuz Avrupa ülkelerindeki perakendeciler, yaş meyve ve sebze ürünlerinin iyi tarım uygulamaları prensiplerinde üretildiğini gösteren sertifikaları talep etmeye başlamıştır. Bu talep sadece AB ülkeleri ile sınırlı kalmamakta, her hangi bir sertifika adı ile anılmasa da özellikle Rusya gibi ülkelere yaptığımız yaş meyve ve sebze ihracatında da benzer taleplerle karşılaşılmaktadır. Ayrıca DTÖ kurallarının dünya ülkelerinin tarım politikalarında yaptığı önemli değişimlerin sonucunda, desteklemelere kısıtlamalar getirilmektedir. Ancak aynı DTÖ kararları içerisinde tüketiciden yapılan transferleri içermeyen, kamu destekli programlar çerçevesinde yapılan çevre koruyucu tedbirler‐desteklemeler olarak tanımlanabilecek ve incelendiğinde iyi tarım uygulamaları olarak adlandırılabilecek faaliyetlerin desteklenmesi önemli avantajlar sağlayacaktır. Türkiye’de ilk olarak 08.09.2004 Tarihinde İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik 25577 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca 05.05.2005 ve 15.05.2006 tarihlerinde ise İyi Tarım Uygulamalarına ilişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikler Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye‘de iyi tarım uygulamalarına ait sertifikalandırmalar, EUREPGAP Protokolü ile başlamıştır. 2003 yılından itibaren, Avrupa ülkelerine yönelik ihracat yapan yaş meyve sebze sektöründe, EUREPGAP kriterlerine göre iyi tarım uygulamaları yapılmaktadır. 2006 yılı itibariyle EUREPGAP sertifikasına sahip üretici sayısı 3.222’ye, 2007 yılı sonu itibariyle 6.905 üreticiye ulaşmıştır. Bu gelişmeler ile 2004 yılına kadar EUREPGAP (Globalgap) kapsamında belgelendirme yapılan 41 ülke arasında 31. sırada yer alan Türkiye, 2007 yılı sonu itibariyle 85 ülke arasında 4. sıraya yükselmiştir. İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliği gereği, kontrol ve sertifikasyon faaliyetleri Eylül 2010 46 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yetkilendirilen özel kuruluşlarca yürütülmektedir. Bu kapsamda 12 özel kuruluş kontrol‐sertifikasyon faaliyetinde bulunmak üzere Bakanlıkça yetkilendirilmiştir. Ayrıca yetkilendirilen bu kuruluşların EN 45011 veya ISO/IEC Guide 65’e göre Türk veya yabancı akreditasyon kurumlarından akredite olmaları istenmektedir. İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliğinin 15. maddesinin (a) bendi hükümlerince, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Türk Standartları Enstitüsü arasında düzenlenen protokol hükümleri çerçevesinde, kamu dışından ziraat ve gıda mühendislerine yönelik ISO 17024 Personel Belgelendirme Standartlarında TÜRKAK‘dan akredite İyi Tarım Uygulamaları Kontrolör Eğitimi düzenlenmektedir. Dokuzuncu Kalkınma Planı ve 60. Hükümet Eylem Planı doğrultusunda hazırlanan Bakanlık 2008–2011 Eylem Planı içerisinde İTU'nun ülke genelinde yaygınlaşması hedeflenmektedir. Bu amaçla, üretim ve ihracat potansiyeli yüksek meyve sebze ürünlerinin yoğun olarak yetiştiriciliğinin yapıldığı bölgelerde 9 ilde pilot uygulamalar başlatılmıştır. 2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu’nca ―Özel Çevre Koruma Bölgeleri olarak belirlenen alanlarda iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü ile Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Arasında “Özel Çevre Koruma Alanlarında İyi Tarım Uygulamaları” konusunda 19.09.2008 tarihinde işbirliği protokolü imzalandı. Şubat 2007‘de Avrupa Birliği Genel Sekreterliği aracılığıyla Hollanda Hükümeti Katılım Öncesi Projeler Programı kapsamında, G2G.NL 2007 programına teklif edilen Türkiye Tarımsal Üretiminde Çapraz Uyumun Geliştirilmesi Projesi Hollanda Hükümetince desteklenerek 2008 yılı Ocak ayında başlatılmıştır. Türkiye meyve‐sebze sektöründe iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik kapasite oluşturmak amacıyla FAO tarafından desteklenen “Meyve Sebze Üretiminde İyi Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi” başlatılmıştır. Dünya‘da yaşanan gelişmeler, geleceğin en önemli sektörünün tarım, stratejik ürünün ise gıda olacağını göstermektedir. Gıda arzını sağlayan tarımsal üretimi yönlendiren en önemli unsur da tüketici talebi olmaktadır. Tüketiciler ise kendilerine sunulan ürünün güvenli olduğuna dair kanıtları aramaktadır. Bu durumda Türkiye, Dünya‘da yaşan değişim ve gelişmelerin ışığı altında hem ulusal beslenmesini sürdürülebilir bir şekilde güvence altına alabilmek, hem de uluslar arası piyasaların talep ettiği koşullarda tarımsal ürün ihracatında bulunabilmek için iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırarak devam ettirmelidir. Bununla birlikte, gelecek tarımının kendisi olan iyi tarım uygulamalarının, sadece ihracata yönelik üretimde yaygınlaşmasından ziyade, üretiminin büyük çoğunluğunu iç piyasada tüketen ülkemiz tarım sektöründe her alanda yaygınlaştırması büyük önem arz etmektedir. İyi Tarım Uygulamaları ile iklim değişikliği ile mücadele konuları paralellik göstermektedir. İyi tarım uygulamalarının geliştirilmesi sera gazı azaltım çalışmalarına önemli oranlarda destekler sağlayacaktır. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadele açısından da iyi tarım uygulamalarının desteklenmesi gerekmektedir. Eylül 2010 47 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3.6.4. Organik Tarım: Ülkemizde organik tarım 1985‐1986 yıllarında dünyada organik tarımın gelişimine ve yurtdışından gelen organik ürün talebine bağlı olarak sistemsiz bir şekilde ihracata yönelik olarak başlamıştır. Sağlıklı gıdaların tüketimine yönelik dünyadaki değişmelere paralel olarak da gelişmiştir. Başlangıç yıllarında herhangi bir mevzuata dayalı olmadan yapılmaya başlamış olan organik tarım, ihracatımızın neredeyse tamamını oluşturan Avrupa Birliğinin 1991 tarihinde yayımlamış olduğu ―EEC Regulation No:2092/91 sayılı yönetmeliği ile uyum zorunluluğu getirmiştir. Bu nedenle Avrupa Birliğindeki gelişmelere uyum sağlamak üzere; TKB tarafından 18.12.1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete‘de "Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Organik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik" yayımlanmıştır. Daha sonra bu yönetmelik 11.07.2002 tarih ve 24812 Sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren ―Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik adı altında revize edilmiştir. Ulusal Programda ve Acil Eylem Planında yer alan ―Organik Tarım Kanun Taslağı 01.12.2004 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek 5262 sayılı Kanun olarak 03.12.2004 tarihinde 25659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun ile organik tarım sektöründeki faaliyetler tam bir yasal dayanağa kavuşturulmuştur. Bu Kanuna uygun yeni yönetmelik çalışmaları tamamlanarak ―Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik adı ile 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. AB'nin organik tarım mevzuatındaki son değişikliklerin izlenerek, mevzuat uyumu konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Bu amaçla 2004 yılında AB Katılım Öncesi Mali Yardımları programından finanse edilmek üzere hazırlanan ―Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Mevzuatın AB Mevzuatı ile Uyumlu Hale Getirilmesi Projesi AB komisyonu tarafından kabul görmüş ve proje uygulanarak 2007 yılında tamamlanmıştır. Başlangıçta sadece 1985 yılında 8 ürüne yönelik yapılan organik üretim günümüzde 247 ham ürün ve toplamda 385 ham ve ilenmiş ürün çeşidine ulaşmıştır. Fındık, ceviz, antepfıstığı, kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, baklagiller, tıbbi aromatik bitkiler, pamuk, üzümsü meyveler ile yaş meyve ve sebzenin organik tarım metotlarına uygun olarak üretimi yapılmaktadır. İşlenmiş ürünlerden de çeşitli meyve suları ve konsantreleri, dondurulmuş meyve ve sebzeler ile zeytinyağı başı çekmektedir. Ayrıca son yıllarda organik hayvansal üretimde gelişme göstermeye başlamış olup, et, süt, yoğurt, peynir ve yumurta hayvansal ürün olarak piyasalarda yerini almaya başlamıştır. Ülkemizde organik tarım 2008 yılı verileri ile 14.926 üretici tarafından 166.883 ha alanda yapılmaktadır. Bu alanın 57.496 ha'lık bölümü doğadan toplama yapılan alan olup, 109.387 ha alanında yetiştiricilik yapılmaktadır. Yine ülkemizde 4.334 adeti tamamen organik süreçte olmak üzere toplam 4.578 adet büyük baş, tamamen organik süreçte toplam 12.180 adet küçük baş ve organik süreçte toplam 22.428 adet kanatlı varlığı ile 11.207 adedi organik süreçte olmak üzere toplam 27.380 kovan varlığına ulaşılmıştır. Türkiye'de organik tarım yapılan alan toplam tarımsal alan içerisinde henüz %0,43 seviyelerinde bir paya sahip bulunmaktadır. Ancak, dünyada ve özellikle Avrupa'da yaygınlaşan organik ürün tüketimindeki artıştan ülkemizin iyi bir pazar payı elde edebilme fırsatı bulunmaktadır. Organik tarım yapılan alanlar bölgeler bazında incelendiğinde; Ege bölgesi organik tarım yapılan alanlar içerisinde %29,4 ile başta gelmektedir. Bu bölgeyi sırasıyla %18,9 ile Doğu Anadolu Bölgesi, %17,5 ile Akdeniz ve %17,1 ile Güney Doğu Anadolu Bölgesi Eylül 2010 48 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ izlemektedir. Bu değerlendirmeler doğadan toplama alanları hesaba katılmadan yetiştiricilik yapılan sebze, meyve ve tahıl üretim alanları üzerinden yapıldığında sırasıyla Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi olarak sıralandığı görülmektedir. Ekonomik gelişmede dezavantajlı bölgelerden olan İç Karadeniz Şeridi, İç Anadolu, Doğu Anadolu Bölgesi gibi bölgeler organik tarımda avantajlı bölgeler olarak değerlendirilmektedir. Organik tarımsal üretimde ülkemiz, kültüre alınan bitkilerin yanı sıra doğada kendiliğinden yetişen kuşburnu, böğürtlen, ahududu, kekik gibi ürünlerin toplanması ve organik olarak değerlendirilmesi açısından büyük potansiyele sahiptir. Organik tarım uygulamaları da iyi tarım uygulamalarında olduğu gibi iklim değişikliği ile mücadele konuları paralellik göstermektedir. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadele açısından desteklenmesi gerekmektedir. 3.6.5. Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Projesi (ÇATAK): Ülkemizde tarımsal alanlarda, kullanılan girdilerin ve atıkların yol açtığı kirlilik, erozyon, tuzluluk çevre açısından önemli sorunların başında gelmektedir. Her yıl ortalama kaybolan 500 milyon tona yakın verimli topraklarla birlikte yaklaşık 9 milyon ton bitki besin maddeleri de yitirilmektedir. Topraklarımızın %99’u su, %1’i de aşırı rüzgar erozyonundan aşırı etkilenmekte, %1 dışında kalan diğer bölgelerde de rüzgar erozyonu mevcuttur. Ülkemizdeki erozyon Avrupa’dan 12 kat, Afrika’dan 17 kat daha fazladır (TKB). ÇATAK’ın temel amacı, tarımsal uygulamaların çevreye verdiği olumsuz etkilerin azaltılması, erozyonun önlenmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, hassas bölgelerdeki doğal örtünün ve toprak ve su kalitesinin korunmasıdır. 2005 yılı itibariyle Dünya Bankası destekli Tarım Reformu Uygulama Projesi’nin (TRUP) (ARIP) bir bileşeni olarak yürürlüğe konan ÇATAK’ın yasal dayanağı, Tarım Kanunu’dur. Genel amaçlar aşağıda verilmiştir. Yenilenebilir doğal kaynaklarımızın sürdürülebilirliği, Uygun toprak işleme, sulama ve benzeri kültürel tedbirlerin yaygınlaştırılması, Tarımın olumsuz etkilerinin azaltılması için gerekli tedbirlerin alınması, Erozyonun önlenmesi, Üreticilerin tarım‐çevre yönünden bilinçlendirilmesi. 2006‐2008 yıllarında tarımsal faaliyetler nedeni ile çevre sorunları bulunan yerlerde 9 Milyon Dolar bütçeli hibe programı 5.000 ha alanda pilot proje olarak başlatılmıştır. Pilot projeler Türkiye’deki “Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar” olan, Seyfe Gölü–Kırşehir, Kovada Gölü, Eğirdir – Isparta, Ereğli Sazlığı‐ Konya, Sultan Sazlığı‐ Kayseri illerinde uygulanmıştır. Eylül 2010 49 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Yukarıdaki uygulamalarla kontrollü ilaç‐gübre kullanımı ve ahır gübresi kullanımı sağlanmıştır. 130 çiftçimize 3.634 da alanda çok su tüketen şekerpancarı ekmemek kaydı ile ekeceği ürüne göre toprak analizi yaptırılmış, buna bağlı olarak gübre alınıp, faturalandırılarak kontrollü gübre kullanımı sağlanmıştır. Ayrıca çiftçilerimizin taşınmazlarına çiftlik gübresi uygulaması sağlanmıştır. “Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programını Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine ve Bu Üreticilere Teknik Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik” 2005 yılında yayımlanmıştır. Yönetmelik kapsamında yapılacak ödemeler üç kategori halinde sınıflandırılmaktadır: Kategori 1: i) Erozyonla mücadele (setleme, canlı veya cansız perdeleme, ideal sürüm tekniğinin uygulanması ve/veya koruma amaçlı boş bırakma); ii) Arazinin ıslah edilmesi; iii) Drenaj; iv) Taş Toplama. Mevcut üretimden vazgeçerek yukarıda belirtilen uygulamalardan iki veya daha fazlasını tekniğine uygun bir şekilde tatbik eden üreticilere, hektar başına yılda bir defa olmak üzere üç yıl süreyle ödeme yapılmaktadır. Kategori 2: i) Uygun sulama tekniklerinin kullanımı; ii) Kontrollü ilaç, gübre ve hormon kullanımı; iii) Organik, yeşil, ahır gübresi, kompost vb. kullanımı; iv) Organik üretimin ve İyi Tarım Uygulamaları’nın uygulanması. Mevcut üretime devam eden veya değiştiren ve aynı zamanda yukarıda belirtilen uygulamalardan iki veya daha fazlasını tekniğine uygun bir şekilde tatbik eden üreticilere, hektar başına yılda bir defa olmak üzere üç yıl süre ile ödeme yapılmaktadır. Kategori 3: i) Daimi bitki örtüsü oluşturulması; ii) Mevcut çayır, otlak ve meraların iyileştirilmesi veya yenilerinin oluşturulması; iii) Aşırı otlatmanın engellenmesi; iv) Yem bitkileri yetiştirilmesi. Eylül 2010 50 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Mevcut üretime devam eden veya değiştiren ve aynı zamanda yukarıda belirtilen uygulamalardan iki veya daha fazlasını tekniğine uygun bir şekilde tatbik eden üreticilere, hektar başına yılda bir defa olmak üzere üç yıl süre ile ödeme yapılmaktadır. Söz konusu kategoriler itibariyle yapılan uygulamalara ÇATAK ödemeleri 2006 yılında başlamış olup, halen sürdürülmektedir. ÇATAK iklim değişikliği ile mücadelede kullanılabilecek en önemli projelerden birisidir. Ancak etkin uygulana bilmesi için parsellerin yükseklik, toprak, arazi kullanım bilgileri ile birlikte sayısal ortamlarda bulunmaları, coğrafi bilgi sistemleri tabanlı programlarla desteklenmeleri gerekmektedir. Böylelikle projenin etkinliği ve izlenmesi daha etkin olacaktır. 3.6.6. İşlemesiz veya az işlemeli tarım: İşlemesiz tarım, toprağın sürülmeden veya ön bir işlem yapılmadan, özel mibzerlerle (tohum ekme makinesi) doğrudan ekilmesi anlamına gelmektedir. Toprak işlemesiz tarım; Gübre, mazot, toprak işleme gibi faaliyetlerden kaynaklanan üretim maliyetlerini düşürmek; İşletmelerin rekabet gücünü artırmak; Çevre dostu üretim modeli geliştirmek; Toprağın yapısını iyileştirmek ve organik içeriğini arttırmak; Anız yangınlarını önlemek. amacı ile yapılmaktadır. Bu yöntemle tarım yapılması durumunda, sürüm işlemleri azalacağından tarımda kullanılacak enerji de azalacaktır. Diğer taraftan organik madde içeriği önemli miktarda artacağından toprakların yutak kapasiteleri de önemli ölçüde artacaktır. 3.6.7. Kapalı drenaj ve arazi ıslahı Türkiye’de yaklaşık 3 milyon hektara yakın alanda drenaj sorunu bulunmaktadır. Drenaj sorunu daha çok, yanlış sulamadan ve doğal sebeplerden kaynaklanmaktadır. Drenaj sorunu, beraberinde, yüksek taban suyu, tuzluluk‐sodyumluluk gibi çevresel sorunları da getirmektir. Türkiye’de, yaklaşık 1.5 milyon hektarda tuzluluk ve sodyumluluk sorunu bulunmaktadır. Bu, sulanan arazilerin yaklaşık %31’ine denktir. Toprakların tuzlulaşma ve sodyumlulaşmasını sulama, drenaj, toprak özellikleri, fizyografya ve iklim gibi etmenler önemli ölçüde etkilemektedir. Bu etmenlerin uygun olduğu Harran, Amik, Konya ve Aşağı Seyhan Ovalarında ciddi tuzluk sorunu bulunmaktadır. Yüksek taban suyu toprak profilinde bulunan organik maddelerin oksijensiz ortamlarda parçalanarak metan gazı üretimine neden olmaktadır. Bu nedenle yüksek taban suyu ile mücadele önemlidir. Eylül 2010 51 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ve Özel İdare Genel Sekreterliklerince Türkiye’de kapalı drenaj çalışmaları yapılmaktadır. TRGM tarafında sürdürülen proje Harran ovasında yaklaşık 60.000 Ha lık bir alanı kapsamaktadır. Bunun yanında başta Konya, Aksaray Ovaları olmak üzere Türkiye’nin değişik yerlerinde etüt çalışmaları sürmektedir. 3.6.8. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlemesine Dair Tarım Reformu Kanunu Uygulamaları Söz konusu kanunlar kapsamında; Tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılmasının önlenmesi, Erozyona duyarlı alanların belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, Toprak kirliliğinin izlenmesi ve önlenmesi, Arazi kullanım planlarının hazırlanması. gibi hizmetler sürdürülmektedir. 3.6.9. Sulama sistemlerinin modernizasyonu Özellikle tarla içi sulama sistemlerin kapalı ve basınçlı sistemlere dönüştürülmesi için önemli destekler sağlanmaktadır. 3.6.10. 4342 Sayılı Mera Kanunu Kanun kapsamında meraların tespit, tahdit ve ihya işlemleri yapılmaktadır. Başka bir deyişle tescil edilmiş meraların sınırlarının belirlenmesi, mera vasfında olan tescil harici ve hazine mülkiyetinde olan arazilerin mera olarak tescil edilmesi ve meraların yönetimi konularında çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye’de bulunan mera alanları ile ilgili detaylı bilgi önceki bölümlerde verilmiştir. 3.7. Bilgi Sistemleri, İzleme/Raporlama Stratejinin uygulanmasında gereken düzenli, kaliteli, güvenilir veri ve bilgi toplama sistemleri, veri tabanları, izleme ve raporlama sistemleri olup olmadığı incelendiğinde aşağıda belirtilen hâlihazırda var olan sistemlerin kullanılabileceği belirlenmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde hizmet konuları ile ilgili coğrafi bilgi sistemleri ve veri tabanları oluşturma gayreti devam etmektedir. Bu çalışmalardan bazıları aşağıda verilmiştir. Eylül 2010 52 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ a. Çiftçi Kayıt Sistemi: Bakanlık tarafından ödenmekte olan çiftçi desteklerini yönetebilmek amacı ile kurulmuştur. Sistem kabaca iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi, İl, İlçe, Köy bazında tarım arazilerinin parsel bazında tutulduğu bölümdür. Bu bölümde parsel sahipleri, hisse oranları, parseli o yıl kullanan kişi ile ilgili bilgiler, parselde o yıl hangi ürünün yetiştirildiği, ne kadar destek ödendiği gibi bilgiler yer almaktadır. Veriler yıllık olarak girilmektedir. İkinci bölüm, coğrafi bilgi sistemlerine uygun olarak, parsellerin yeryüzündeki gerçek konumlarının da tutulacağı bölümdür. Ancak kadastro kayıtları tümü ile sayısal olmadığından bu bölüm henüz tam olarak işletmeye alınmamıştır. b. Türkiye Tarım Havzaları Veritabanı: Projeler bölümünde detaylı bilgi verilmiştir. c. Toprak veritabanı: Türkiye topraklarının sayısal ortamda haritalanması ve kullanıcılara sunulması amacı ile 1998 yılında çalışmalara başlanılmıştır. Çalışma kapsamında, 1970’li yıllarda mülga Toprak Su Genel Müdürlüğü tarafından, 1/25.000 ölçekli topografik paftalara işlenmek sureti ile hazırlatılmış olan Türkiye Toprak Haritaları sayısallaştırılmış ve her toprak gurubu bilgisayar ortamında farklı bir poligon olarak tanımlanmıştır. Her bir toprak poligonu ile ilgili öz nitelik verileri de (Arazinin eğimi, toprak gurubu, erozyon durumu gibi bilgiler) tabular olarak veritabanına kaydedilmiştir. Böylelikle Ülkemizin geneline ait sorgulana bilir bir toprak veri tabanı oluşturulmuştur. Ancak, mevcut veriler güncel ve yeterli değildir. Bu nedenle verilerin güncelleştirilmesi için bir proje hazırlanmış ve proje eğitim ve pilot uygulamalar olarak sürdürülmektedir. Toprak veri tabanı erozyon çalışmalarını da içermektedir. d. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü (TRGM), arazi toplulaştırması yapılmakta olan alanlarda Avrupa Birliği ile uyumlu temel toprak haritalarını hazırlamaktadır. Hazırlanan haritalar sayısal ortamlarda tutulmakta ve tüm kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. e. Tarımsal Altyapı Veri Tabanı: Bilindiği gibi tarımsal konularda planlamaların doğru olarak yapılabilmesi eldeki sağlıklı veri ile orantılıdır. Bu nedenle, kırsal alanda üretilen her türlü altyapı hizmetlerinin haritalanması son derece önemlidir. Bu altyapı hizmetleri, sulama üniteler, drenaj üniteleri, tesviye yapılan alanlar, taşlılık ıslahı yapılan alanlar, arazi toplulaştırması yapılan alanlar, yollar, sanat yapıları gibi sayılabilir. Kısaca tarımsal altyapı envanteri de diyebiliriz. f. Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM) tarafından hazırlanmış olan alt yapı bilgileri tablosal veriler olarak sayılsa ortamda yer almaktadır. Ancak kurum kapatıldıktan sonra İl Özel İdare Genel Sekreterliklerince üretilmekte olan tarımsal altyapı verilerinin tutulduğu bir veri tabanı mevcut değildir. Bu verilerin bir an önce uygun veritabanlarında tutulması önemlidir. g. Tarım Reform Genel Müdürlüğü üretmekte olduğu tüm hizmetlerle ilgili veritabanları oluşturmaktadır. h. Köy Envanterleri ve Kırsal Ulaşım Veritabanı: Köy merkezlerinin ve köy ulaşım yollarının sayısal olarak tutulduğu kırsal ulaşım veri tabanı KHGM’ce tamamlanmıştır. Ancak güncelleştirme ve düzeltmeler yapılmamaktadır. Eylül 2010 53 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ i. Arazi Örtüsü ve Arazi Kullanımı: Konu ile ilgili CORINE ve STATİP adı altında iki farklı veritabanı bulunmaktadır. Bu konularla ilgili bilgiler önceki bölümlerde verilmiştir. j. MERA Bilgi Sistemi: Mera kayıtlarının gerçek coğrafi verilerle tutulduğu bir sistemdir. Henüz tamamlanmamıştır, tamamlama çalışmaları devam etmektedir. k. Hayvan Kayıt Sistemi: Büyük ve küçükbaş hayvanların kaydedildiği sistemdir. l. Tarımda nitrat kirliliğinin izlenmesi ile ilgili veritabanı: Kirliliğin izlenmesi amacı ile belirlenen noktalardan su örnekleri alınmakta, analiz edilmekte ve sonuçlar koordinatlı olarak kaydedilmektedir. m. Su Veritabanı: DSİ Genel Müdürlüğü önemli akarsu ve barajların debilerini veya su yüksekliklerini akım gözlem istasyonlarında sürekli olarak ölçmekte ve kaydetmektedir. n. İklim veritabanı: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, istasyonlarda ölçülen tüm sonuçları uygun veritabanlarında tutmaktadır. o. İyi tarım uygulamaları veritabanı: Coğrafi olmayan, tablosal ortamlarda uygulamalar ve ödenen destekler tutulmaktadır. p. İLEMOD Projesi: İl Envanterleri Modernizasyonu adı altında başlatılmış olan bir projedir. Henüz tamamlanmamıştır. q. Türkiye Çevresel Bilgi Değişim Ağı (TEIEN‐Technical Assistance for the Establishment of a Turkish Environmental Information Exchange Network): Avrupa'da çevre korumanın güçlendirilmesinin desteklenmesinde; Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin çevresel durum ile ilgili bilgilerinin artırılması çok önemlidir. Bu amaçla, üye ülkeler geniş bir alanda çevre verilerini toplayarak Avrupa Komisyonu, Avrupa Çevre Ajansı ve EUROSTAT’a bu verileri raporlamaktadırlar. Türkiye, halihazırda Avrupa Çevre Ajansı ve OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) üyesidir. Bugün, Türkiye’de yetkili makamlar, çevresel verileri toplamakta ve bu verilerin bir çoğunu uluslararası kuruluşlar ile paylaşmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı, Türkiye’deki çevresel konular ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar arasında tek bir elektronik ağ üzerinden çevresel veri paylaşımını sağlayacak ve kolay erişime izin verecek olan Türkiye Çevresel Veri Değişim Ağının Kurulması Projesi tamamlanmıştır. AB Uyum Ulusal Strateji Belgesinin bir parçası olan ağ kurulumu, çevre sektöründeki kurumsal işbirliğini artıracak ve böylece çevresel sorunların ulusal politika ve planlama sürecine entegre olmasını sağlayacaktır. TEIEN, hem ulusal ihtiyaçlara hizmet edecek bir ulusal ağ olacak, hem de Avrupa Çevre Ajansı’nın bir üyesi ve bir aday ülke olarak Türkiye’nin Çevresel raporlama alanındaki kapasitesini artıracaktır. Ayrıca, TEIEN, nesnel, güvenilir ve ilgili çevresel bilgiye genel erişimi destekleyecek ve böylece Türkiye’nin e‐devlet kurulumu girişimine katkıda bulunacaktır. Yukarıda verilen veritabanlarında çok önemli veriler yer almaktadır. Bu verilerin etkin koordinasyonu gerekmektedir. Bu koordinasyonda önemli yer tutacak olan “Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri (TUCBS)” projesi devam etmektedir. Eylül 2010 54 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Avrupa Birliği giriş sürecinde e‐Dönüşüm Türkiye projesi başlatılmıştır. Proje DPT Bilgi Toplumu Dairesi tarafından koordine edilmektedir. “Kamu Yönetiminde Modernizasyon” başlığında yer alan “kamu kurumları arasında işbirliği ve birlikte çalışabilirlik yeteneklerinin geliştirilmesi, kaynak israfının azaltılması, iş süreçlerinde verimliliğin artırılması ve bilgiye dayalı politika ve karar oluşturma süreçlerinin geliştirilmesinde bilgi ve iletişim teknolojileri en önemli araç olacaktır” amacına paralel olarak, coğrafi bilgi sunum platformu gibi ortak altyapıların kurulması hedeflenmiş ve AB Uyum eylem planında 75 nolu “Coğrafi Bilgi Altyapısı Kurulumu” eylemi tasarlanmıştır. Eylem kapsamında coğrafi veri içerik ve değişim standartlarının belirlenmesi ve coğrafi bilginin paylaşımını sağlayan bir portalın oluşturulması hedeflenmektedir. Sorumlu kuruluş Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, ilgili kuruluşlar ise İçişleri Bakanlığı (Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü), Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu, Harita Genel Komutanlığı, Belediyeler ve ilgili Kurum ve Kuruluşlar olarak tanımlanmıştır. Proje kapsamında; ulusal düzeyde teknolojik gelişmelere de uygun coğrafi bilgi sistemi altyapısı kurulacaktır, kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlusu oldukları coğrafi bilgileri ortak altyapı üzerinden kullanıcılara sunmaları amacıyla bir portal oluşturulacaktır, coğrafi verilerin, tüm kullanıcı kurumların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde içerik ve standartları oluşturulacaktır, coğrafi veri değişim standartları belirlenecektir. Kurulacak portal sayesinde mevcut coğrafi verilerin özellikleri tespit edilebilecek ve kullanıcıların ihtiyaç duydukları coğrafi verilere kolaylıkla erişebilmeleri sağlanacaktır, kurumlarda farklı standartlara sahip veri üretiminin önüne geçilerek kaynak tasarrufu sağlanması hedeflenmektedir. Coğrafi veri değişimi için ortak standartların oluşturulması coğrafi bilgiye ihtiyaç duyan kurumlar veya işletmelerle veri paylaşımını kolaylaştıracak, mükerrer veri üretimini de engelleyecektir. Proje ile; “Birlikte Çalışabilirlik Standartları ve Veri Paylaşımı Altyapısı” eylemine paralel çalışmalar yürütülecektir. Kurulacak portalın e‐Devlet Kapısı ile entegrasyonu sağlanacaktır. Coğrafi verilerin üretiminde ve kullanımında büyük rolü olan yerel yönetimlere ilişkin çalışmalarla koordinasyonun sağlanması için Yerel Hizmetlerde e‐
Dönüşüm eylemi de proje kapsamında izlenecektir. Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi, Tarım Bilgi Sistemi, Adres Bilgi Sistemi ve Ulusal Ulaştırma Portalı bu eylemde kurulacak portala veri sağlayacaktır. Bu projelerdeki üretim ve veri standartlarının bu eylem kapsamında belirlenecek standartlarda olması da sağlanacaktır. Proje, analiz ve tasarım raporunun hazırlanması için Türksat AŞ ye ihale edilmiş 2010 yılı sonunda tamamlanacaktır. Detayları verilen proje verilerin koordinasyonu için son derece önemlidir. Ancak iklim değişikliği ile mücadelede kullanılabilecek etkin bir sistemin kurulmasına e ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, Tarımsal Kuraklık İzleme ve Erken Uyarı Merkezinin kurulması gerekmektedir. Bu merkez, genişletilerek İklim Değişikliği İle Mücadele Merkezi ve merkez veritabanı – izleme sisteminin kurulması da önemlidir. Eylül 2010 55 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 3.8. Bilimsel ve Teknolojik Ar­Ge İklim değişikliği ile mücadele ve sera gazı emisyonlarının azaltılması konuları Dünya’da ve Türkiye’de son yıllarda gelişme gösteren alanlardır. Bu alanda yapılacak bilimsel ve teknolojik AR‐GE konuları aşağıdaki gibi özetlenebilir; 1. Emisyon ve yutak alanlarının ve kapasitelerinin belirlenmesine yönelik çalışmalar: Tarım ve Ormancılık sektörü bu alanda araştırılması gereken bir sektördür. Türkiye Ormancılık Sektörü, fosil yakıtlar yerine, sürdürülebilir olarak işletilen ormanlardan sağlanan yakacak odunun kullanılması konusuna önem vermektedir. Türkiye’nin enerji ormanı potansiyeli oldukça büyüktür. Yapılan çalışmalar, yalnızca meşe türü için 4 milyon hektar bir alanın enerji ormanı için uygun olduğunu göstermektedir (M. Turkeş, 2002). Burada olası ve önemli bir potansiyelden söz edilmektedir. Bu ve benzer olabilecek potansiyellerin bir an önce ortaya konulması amacı ile mevcut arazi kullanımları ve iklim değişikliği ile mücadelede kullanılabilecek olası potansiyellerin belirlenmesine yönelik AR‐GE çalışmaları yetersizdir. Ayrıca emisyon kaynaklarının ve potansiyellerinin de araştırılması gerekmektedir. 2. Azaltım konularında kullanılabilecek teknolojik AR‐GE çalışmaları: Bitkisel ve hayvansal üretimin her kademesinde kullanılmakta olan veya kullanılabilecek teknolojik yenilikler araştırılmalıdır. Örneğin, az işlemeli veya işlemesiz tarımın yaygınlaştırılabilmesi için tarımsal mekanizasyon konularında gerekli AR‐GE çalışmaları yetersizdir. Bu örnek çoğaltılabilir. 3. Tarımda kullanılabilecek alternatif enerji üretimi konuları: Tarımsal atık yönetimi ve değerlendirilmesi, biyokütleden enerji üretimi, biyoyakıt üretimi, rüzgar, güneş, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerjilerin tarımda daha fazla kullanım olanaklarının araştırılması gibi konularda AR‐GE çalışmaları yetersizdir. 4. İklim değişikliğinin izlenmesi ve konu ile ilgili veri toplama çalışmaları: İzleme ve değerlendirme konularında yapılmakta olan çalışmalar yetersizdir. Özellikte gelecekte gerekli olacak verilerin toplanması ve uygun veritabanlarında sunulması önemlidir. Türkiye’de konu ile ilgili yeterli araştırmaların olduğunu söylemek olanaklı değildir. TUBİTAK kaynakları kullanılarak yapılmakta olan araştırmalar mevcuttur. Ayrıca Üniversiteler ve FAO tarafından sürdürülmekte olan önemli projeler mevcuttur. Ancak konu ile ilgili AR‐GE çalışmaları ve teknoloji geliştirme çalışmaları yeterli değildir. TKB, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bu konu ile ilgili önemli görevler üstlenmektedir. TAGEM hem Bakanlık bütçesinden hem de TUBİTAK, DPT Projeleri, AB Çerçeve Programları, FAO gibi uluslar arası kuruluş kaynaklarından yaralanarak araştırmalar yapmaktadır. Aşağıda TAGEM tarafından sürdürülmekte olan araştırmalar kategorilerine göre aşağıda verilmiştir. Eylül 2010 56 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Daire Başkanlığı Yeni Teklif ve Devam Eden Proje Sayısı Genetik Kaynaklar Hayvan Sağlığı Araştırmaları Dairesi Başkanlığı 55 ‐ Gıda ve Yem Araştırmaları Dairesi Başkanlığı 51 ‐ Hayvancılık ve Su Ürünleri Araştırmaları Dairesi Başkanlığı 68 5 Bahçe Bitkileri Araştırmaları Dairesi Başkanlığı 195 ‐ Tarla Bitkileri Araştırmaları Dairesi Başkanlığı 214 52 Bitki Sağlığı Araştırmaları Dairesi Başkanlığı 105 ‐ Görüldüğü gibi önemli sayıda proje sürdürülmektedir. Aşağıda ise sürdürülmekte olan projelerden bazı örnekler verilmiştir. Sıra no Proje Adı Proje Yürütücüsü Kuruluş 1 Türkiye’de Tarımsal Ekolojik Bölgelerin ve Ürünlerin Potansiyel Uygunluk Alanlarının Tarla Bitkileri Merkez Arş. Ens./ANKARA Belirlenmesi 2 Ulusal Mera Kullanım ve Yönetim Projesi 3 İklim Değişikliğinin Bitki Gelişimine Olası Etkilerinin Bitki Gelişme Modelleri İle İncelenmesi Tarla Bitkileri Merkez Arş. Ens./ANKARA Atatürk Toprak Su kaynakları Arş. Enst. Mudurlugu / İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü 3.9. Eğitim/Kapasite Geliştirme Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinde “İklim değişikliğini anlamak ve ele almak için gerekli adımların, eğer bunlar bilimsel, teknik ve ekonomik endişelere dayanıyor ve bu alanlardaki yeni bulguların ışığı altında tekrar değerlendiriliyorsa çevresel, sosyal ve ekonomik açıdan son derece etkili olacağını kabul ederek” denilmektedir (Y. Arıkan, 2006 Ankara), Protokolün bu hükmü iklim değişikliği konusunda halkın tüm kesimleri üzerinde farkındalık yaratılmasını öngörmektedir. Bilinmeyen bir konuda insanların katkılarını almak olanaksızdır. Bu nedenle iklim değişikliği ile mücadelede eğitim en önemli araçlardan birisi olacaktır. Türkiye’de tarımsal eğitim üniversiteler, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, TRT Genel Müdürlüğü ve diğer birimlerce sürdürülmektedir. Mevcut tarımsal eğitim konularını iklim değişikliği ve sera gazı emisyonları ile ilgili konular eklenmelidir. Mevcut durumda var olan eğitimler yeterli değildir. Diğer taraftan Ortadoğu Teknik Üniversitesi gibi bazı üniversiteler ve sivil toplum örgütleri tarafından yürütülmekte olan bazı çabalar mevcuttur. Ancak yeterli değildir. Eylül 2010 57 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 4. SONUÇ VE ÖNERİLER Yukarıdaki bölümlerde yapılan mevcut durum değerlendirmesi, sera gazı emisyonlarının azaltılması stratejisinin hayata geçirilmesi açısından tarım sektöründeki olumlu gelişmeleri ve temel eksiklikler ile sorunları ortaya koymuştur. Türkiye’de sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadele konusunda mevcut durumda nelerin var olduğu önceki bölümlerde değerlendirilmiştir. Doğal kaynakların korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevrenin korunması gibi değişik amaçlarla ortaya konulmuş olan politikalar, yasal durum, kurumsal yapı, uygulanmakta olan projeler, ayrılan kaynak incelendiğinde hiç de küçümsenmeyecek bir altlığın olduğu görülmektedir. İklim değişikliği ile ilgili mevcut yapının yeniden gözden geçirilmesi ve yeni düzenlemelerin yapılması ile önemli adımlar atılabilir. Ek 1’de yer alan sektör paydaşlarının katılımıyla yapılan değerlendirmelere göre tarım sektöründe sera gazı azaltımı stratejisi doğrultusunda çözümüne öncelik verilmesi, bir başka deyişle İklim Değişikliği Eylem Planı kapsamında iklim değişikliği ile mücadele için çözüm geliştirilmesi gereken sorunlar, kısa, orta ve uzun vade için öncelik sırasına konmuştur. Bunlar aşağıda verilmektedir. KISA DÖNEMDE çözüm geliştirilmesi gerekli sorunlar şu şekilde belirlenmiştir: Bakanlık bünyesinde ikim değişikliği ve sera gazı emisyonlarının izlenmesi, değerlendirilmesi konusunda faaliyet gösteren bir birim yok. Bu birim konu ile ilgili verilerin belirlenmesi ve toplanması, veri tabanları oluşturması, hesaplamaların yapılması ve yayınlanması, Bakanlık birimlerinin koordine edilmesi gibi önemli görevleri üstlenmelidir. Bu görevler; a. Türkiye genelinde fenolijik (Bitkilerin çimlenme, kardeşlenme, çiçek açma gibi yaşamsal evrelerinin zamansal olarak izlenmesi) gözlemlerin yapılması ve kaydedilmesi, b. Arazi kullanım değişikliklerinin izlenmesi, özellikle tarım ve mera arazilerinin aleyhine olacak değişikliklerin izlenmesi (Bu konu LULUCF bölümünde geniş olarak verilmiştir), c. Toprakların karbon içeriklerinin izlenmesi, d. Kuraklık Eylem Planında verilen Kuraklık İzleme Sisteminin, Kuraklık Erken Uyarı ve Yönetimi Sisteminin kurulmasının sağlanması ve iklim değişikliği politikaları ile birlikte sistemin işletilmesi, e. Bitki ve hayvan yetiştiriciliği faaliyetlerinden kaynaklan sera gazı emisyon kaynaklarının belirlenmesi ve toplumda farkındalık yaratma faaliyetlerinin sürdürülmesi, Eylül 2010 58 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ f. Konu ile ilgili AR‐GE faaliyetlerinin ilgili birimlere ve halka duyurulmasının sağlanması, g. Uluslar arası yükümlülüklerin yerine getirilmesi konularında çalışmaların sürdürülmesi, h. Tüm verilerin derlendiği coğrafi bilgi sistemlerinin ‐ veritabanlarının kurulması, bilgilerin işlenmesi ve değerlendirilmesi, i.
Sektörle ilgili çevresel verilerin izlenmesi ve değerlendirilmesi çalışmalarının yürütülmesi, j.
Tarımsal altyapı projeleri ile ilgili envanterlerin tutulması ve iklim değişikliği ile mücadelede ki etkilerinin belirlenmesi, k. Politikaların oluşturulması ve yasal düzenlemelerin (Yasa gereksinimi, yönetmelik, talimat) oluşturulması, gibi sorumlulukları olan profesyonel bir birim oluşturulmalıdır. İyileştirilmesi gereken politikalar / yasalar •
Doğal kaynakların korunmasına yönelik bölge (Tarım havzası) bazlı üretim planların yapılması ve yürütülmesi faaliyetleri yetersizdir. Havza bazlı uygulamalar konusunda detaylı bilgi uygulanmakta olan projeler bölümünde verilmiştir. Halen yürütülmekte olan Türkiye Tarım Havzaları projesi, yeniden düzenlenerek ikim değişiklikleri ile mücadele ve sera gazı emisyonlarının azaltılması ile ilgili duyarlılıklar da sisteme dahil edilmelidir. •
GAP eylem planı gibi büyük ölçekli projelerde iklim değişikliği ile mücadele konularında veya sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda hiçbir başlık yer almaktadır. •
İyi Tarım Uygulamaları politikaları yetersizdir. Bu başlık altında, kimyasal gübre kullanımın azaltılması, hayvansal ve organik gübre kullanımın yaygınlaştırılması, erozyon koruma tedbirlerinin alınması, az işlemeli veya işlemesiz tarımın yaygınlaştırılması, organik yetiştiriciliğin arttırılması gibi faaliyetler yer almaktadır. Bu faaliyetlerle ilgili veriler tam olarak kayıt altına alınmalı ve faaliyetlerin sera gazı emisyonu üzerine etkileri hesaplanmalıdır. •
Avrupa Birliği uyum sürecinde konu ile ilgili gerekli olan düzenlemelerin hayata geçirilmesi çabaları yetersizdir. •
İklim değişikliği olgusu ve iklim değişikliği ile mücadele ve konu ile ilgili uluslararası yaptırımlar (Kyoto Protokolü) konusunda halkın bilgilendirilmesi, farkındalık yaratma konularında yeterli çalışmaların bulunmaması. •
Tarımsal atıkların yakılmasının yasaklanması ve yasağın uygulanmasına yönelik etkin bir kontrol sisteminin oluşturulmamış olması. Eylül 2010 59 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ •
Az işlemeli – işlemesiz tarımın yaygınlaştırılması ve alan bazlı izleme yapılması konusu yetersizdir. •
Güncel Avrupa Birliği ile uyumlu bir Su Yasası yoktur. •
Su havzaları ve tarım havzaları ile ilgili iklim değişikliği ile mücadele konularını da içeren havza yönetim planları hazırlık çalışmaları yeterli değildir. •
Tarla içi geliştirme hizmetlerinin sürdürülmesi ile ilgili yasal bir düzenleme yok. •
Meralar, tapulama harici doğal çayırlıklar, tapulama harici taşlık alanlar, tuzluluk problemi olan alanlar, doğal sulak alanlar, dere kenarları gibi alanların yutak kapasitelerinin arttırılmasına yönelik politikalar yok. •
Çeltik üretiminin sıcak bölgeler yerine daha az metan üretilmesine neden olan serin yerlerde yapılmasına yönelik politikalar yok. •
Zaman zaman üretim fazlalarının oluşmasına neden olan arazi kullanım ve ürün planlamalarının yetersiz oluşu. İyileştirilmesi gereken faaliyetler •
Ekonomik olarak sulanabilir olan ovaların biran önce sulamaya açılması konusunda eksiklikler bulunmaktadır. Öncelikle cazibeli olarak (Yerçekimi ile) sulanabilecek alanlara öncelik verilmelidir. Sulama projelerinde yapılmakta olan çevre etki değerlendirme raporlarında oluşabilecek sera gazı emisyonları ve yutak kapasiteleri projenin başında hesaplanmalıdır. Projelerin önceliklendirilmesinde bu değerler de dikkate alınmalıdır. •
Tarım sektöründe kullanılabilecek güneş, rüzgar, termal enerjiler gibi yenilenebilir veya alternatif enerji kaynaklarının potansiyellerinin çıkartılması ve uygulamaya konulması konusunda yapılan faaliyetler yetersizdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımlarının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Bu konuda AR‐GE çalışmaları arttırılmalıdır. •
Tarımda enerji kullanımını azaltmakta olan ve toprak ve su kaynaklarının daha verimli kullanımı sağlayan arazi toplulaştırması çalışmaları yetersizdir. •
Kurumsal yapının yetersiz oluşu ve iklim değişikliği ile paralellik arz eden faaliyetlerde iklim değişikliğinin dikkate alınmıyor olması eksikliği var. •
Kurumların iklim değişikliği ile mücadele eylem planları yok. •
Mevcut sulama sistemlerinin arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri ile birlikte modernizasyonu konusunda çalışmalar yetersizdir. •
Büyük ölçekli sulama yapılmakta olan ovalarda yer altı ve yer üstü drenaj sistemlerin tamamlanması faaliyetleri yetersizdir. Eylül 2010 60 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ •
Su havzalarının korunmasına yönelik çalışmalar yeterli değildir. •
Hayvansal atıkların (Hayvansal gübre) yönetimi ve enerji kaynağı olarak kullanıla bilmesine yönelik altyapı eksikleri vardır. •
Hayvancılıktan kaynaklanan metan gazı üretimini azaltmaya yönelik, beyaz et yetiştiriciliğini ve kullanımını özendirici projeler yok. •
Meraların geliştirilmesi ve daha çok metan gazı üretilmesine yol açan kapalı ahırlarda yapılan yetiştiriciliğin azaltılması ve merada hayvan yetiştiriciliğinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yetersiz. •
Tarım ve hayvancılık konusunda üretim yapan özel sektör faaliyetleri ile ilgili bir veritabanı yok. •
Biyokütleden enerji üretimi konusunda yeterli AR‐GE çalışmaları ve uygulama projeleri yok. •
Çiftçilere yönelik iklim değişikliği ve sera gazı azaltımlarına ilişkin eğitim çalışmaları ve eğitim materyalleri yok. •
Tarım alanlarından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik doğrudan bir tarımsal destek programı yok. •
Tarımsal planlamalara temel olacak ülke ölçeğinde coğrafi bilgi sistemleri ve veritabanları (Toprak ve su kaynakları veri tabanı) yok. •
İklim değişikliği ile ilgili gözlemlerin yapıldığı ve iklim değişikliğine karşı alınacak tedbirler üzerinde çalışan ulusal bazda araştırma istasyonları yok. ORTA DÖNEMDE çözüm geliştirilmesi gerekli sorunlar şu şekilde belirlenmiştir: Kyoto Protokolü ve BM Çerçeve Sözleşmesine uygun bilgi toplama, kayıt, raporlama ve izleme sistemlerinin, tarım sektöründen kaynaklı emisyon bilgisinin bulunmaması: •
En fazla sera gazı emisyonuna neden olan sektörlerden biri olan bitkisel üretim ve havacılık sektöründe emisyon hesaplarının bulunmaması. •
Yakıt kullanım tercihleri, bitkisel ve hayvansal üretim için kullanılmakta olan yakıt tercihleri hakkında kayıt ve istatistik bulunmaması. Alternatif yakıtların ve çevreci araçların kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik teşvik politikaları ve uygulamaların yetersizliği •
Tarımsal araçlar için Biyo‐dizele sağlanan vergi muafiyetinin yetersizliği. •
Biyo‐yakıt kullanımının arttırılması politikasına yönelik olarak kayıt ve izleme sisteminin yetersizliği. Eylül 2010 61 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Finansman kaynağı olarak NAMA, Karbon piyasası ve emisyon ticaretine ilişkin etkinliklerin azlığı, uygulama pratiğinin bulunmaması. Bütçe kaynakları, dış krediler veya kamu‐özel işbirlikleri olsun, kaynak sağlanan her türlü yatırımın iklim değişikliğinin önlenmesi ve sera gazı azaltımı stratejisine katkısını irdeleyecek/denetleyecek mekanizmanın eksikliği. Sürdürülebilir ve çevreci ulaşım konularında, karar vericilerin, uzman ve plancıların, ayrıca tüm kullanıcılar ve kamuoyunun bilgi, bilinç ve farkındalık eksikliği. Tarım sektöründe kullanılan her türlü motorlu araçlarda CO2 emisyonunun sınırlanmasına ilişkin yasal düzenleme eksikliği. Karbon piyasalarının oluşturulması ve bu pazardan pay alma konusunda çalışmalar yetersizdir. UZUN DÖNEMDE çözüm geliştirilmesi gerekli sorunlar şunlardır: Biyoyakıtın desteklenmesi açısından, tarım amacı dışında kalan boş arazilerde birincil biyoyakıta uygun ürün yetiştirilmesine yönelik politikaların bulunmaması. Tarım alanlarında da biyoyakıt üretilmesi konusunda politikaların bulunmaması. Tarım sektöründe sektörün de emisyon azaltım hedeflerini kesin biçimde ortaya koyan ve tedbirleri kapsamlı biçimde belirleyen bir yasal düzenlemenin eksikliği . Bakanlığa bağlı mevcut Tarımsal Araştırma İstasyonlarının iklim değişikliği ve sera gazı emisyonları konularında yöresel sorunlarla ilgili araştırma, geliştirme ve sorunların çiftçilere ulaştırılması. • Çiftçi desteklerinden belirli oranlarda araştırma çalışmaları için pay ayrılmalıdır. • Kullanım dışı olan, doğal çayırlıklar gibi alanların Jajoba gibi yağlık bitkilerin yetiştiricilinde kullanımlarının sağlanması konusu ele alınmamıştır. • Tarım alanlarında var olan dere kenarları gibi kullanılmayan alanların yeniden ağaçlandırılması konusunda çalışmalar yoktur. Tarımsal amaçla kullanılmakta olan ancak ekonomik değer eşiğinin altında olan arazilerin mera veya zeytin gibi yağlık bitkilerle bitkilendirilmesi çalışmaları yoktur. • Geniş makilik alanların ıslah edilerek yutak kapasitelerini arttırması, uygun alanların biyolojik çeşitliliği de dikkate alarak zeytin, jajoba gibi yağlık bitkilerin yetiştiriciliğinde kullanımın sağlanması konusunda bir çalışma yok. • Karbon piyasalarının ve ticaretinin tamamlanması konusunda çalışmalar eksiktir. Eylül 2010 62 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Sonuç olarak Türkiye’de iklim değişikliği ile ilgili önemsenecek düzeyde yapılanmanın var olduğu görülmektedir. İklim değişikliği ile ilgili kullanılabilecek önlemlerin bir çoğu kalkınma ve sürdürülebilirlik adına yapılmakta olan mevcut yatırımlarla paralellik göstermektedir. İklim değişikliği ile mücadele konusunda bir çok aracın var olmasına karşın, uygulamada karşılaşılan eksiklikler, kurumların bu konuda bir eylem planlarının olmayışı, konu hakkında paydaşların yeterince bilgi sahibi olmamaları gibi nedenlerle eksiklikler yaşanmaktadır. Özellikle tarım sektörünün enerji döngüsünde yeterli olması için yapılması gereken çalışmalarda eksiklikler bulunmaktadır. Yapılan araştırmalara göre tarım alanlarının %8’inin biyoyakıt üretimine dönük kullanılması ile elde edilecek yakıt tarım sektörüne yeterli olmaktadır. Bu miktara diğer yenilenebilir enerji kaynakları dahil değildir. Diğer kaynakların da kullanımı ile bu oran daha da aşağılara çekilebilir. Her şeye rağmen Türkiye’nin diğer gelişmiş ülkelere göre avantajları bulunmaktadır. En önemeli avantaj LULUCF bölümünde verilen ve şu an etkin kullanım altında bulunmayan alanların değerlendirilebilme kapasiteleridir. Diğer taraftan yerleşim birimlerinde, meralarda, tarım arazileri arasındaki kullanılmayan, topografyası bozuk arazilerde var olan ağaçlandırma kapasiteleri önemli avantajlardır. Gelecekte dünya gündemini daha çok meşgul edecek olan bu konu ile ilgili yeterli AR‐GE çalışmaları, teknoloji geliştirme çalışmaları, özel sektörün de bu çalışmaların içerisine çekilmesi konusu önem arz etmektedir. Eylül 2010 63 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ KAYNAKLAR •
Adaptation to climate change in agriculture, forestry and fisheries: Perspective,framework and priorities, Interdepartmental Working Group on CLİMATE CHANGE (www.fao.org) , FAO 2007 •
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü, Yunus Arıkan, Bölgesel Çevre Merkezi, REC, Türkiye, 2006 Ankara •
Burney, A.J, Davis, S.J. ve Lobell, D.B. (2010) “Greenhouse Gas Mitigation by Agricultural Intensification”, PNAS, Vol.107, No.26, June 2010. www.pnas.org/cgi/doi/10.1073/pnas.0914216107 •
Carbon Finance Possibilities for Agriculture, Forestry and Other Land Use Projects in a Smallholder Context, by Christina Seeberg – Elverfeldt , Naturel Resources Management and Environment Department Food and Agriculture Organization of United Nations (FAO) 2010 •
Climate Change, Water and Food Security, Technical Background Expert Consultation Held on , FAO 2008 •
Dişbudak, Kutay (2008) “Avrupa Birliği’nde Tarım Çevre İlişkisi ve Türkiye’nin Uyumu”, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB Uzmanlık Tezi, Ankara, 2008 •
EEA‐ETC/LC (European Environmental Agency ‐ European Topic Centre on Land Cover), 1994 •
CORINE Land Cover Technical Guide published 31 Dec 1994 Copenhagen Retrieved, 12‐
05‐2007 from http://www.eea. europa.eu/publications / COR0‐landcover •
FAO (2007) “Adaptation to climate change in agriculture, forestry and fisheries: Perspective,framework and priorities”, Interdepartmental Working Group on Climate Change (www.fao.org) , FAO 2007 •
FAO (2008) “Climate Change, Water and Food Security”, Technical Background Expert Consultation Report , FAO 2008 •
FAO (2009)Profile for Climate Change, FAO, 2009 (www.fao.org/climatechange) •
FAO (2010) “Carbon Finance Possibilities for Agriculture, Forestry and Other Land Use Projects in a Smallholder Context”,, Christina Seeberg – Elverfeldt , Naturel Resources Management and Environment Department, Food and Agriculture Organization of United Nations (FAO) 2010 •
IPCC (2007) “Climate Change 2007: Mitigation of Climate Change”, Chapter 8: Agriculture, IPCC Working Group III Fourth Assessment Report, pp 498‐540. Cambridge University Press Eylül 2010 64 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ •
İklim Değişikliği ve Yapılan Çalışmalar, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 2008 •
İklim Değişikliği: İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi İlişkileri ve İklim Değişikliği Politikaları, Doç. Dr. Murat TÜRKEŞ, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, PK 402, Ankara •
İklim Değişiklikleri ve Tarım, Doç. Dr. İlkay Dellal, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü / ANKARA •
Karakaya, Etem (2008) Editör. “Küresel Isınma ve Kyoto Protokolü; İklim Değişikliğinin Bilimsel, Ekonomik ve Politik Analizi”, Bağlam Yayınları. •
Miran, Bülent (2005) “Tarımsal Yapı ve Üretim”, içinde Fahri Yavuz (edit) Türkiye’de Tarım, 2. Bölüm, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yayını, ss. 9‐41, Aralık 2005, Ankara •
Profile for Climate Change, FAO (www.fao.org.climatechange) •
TUİK (2010) “Tarım İstatistikleri Özeti, Türkiye İstatistik Kurumu, Yıllık Yayını, Ankara •
Türkiye’de Tarım Kitabı‐2. bölüm Tarımsal Yapı ve Üretim •
http://www.ipcc.ch/publications_and_data/ar4/wg1/en/ch2s2‐10‐2.html •
http://www.ipcc.ch/pdf/assessment‐report/ar4/syr/ar4_syr_spm.pdf •
http://www.tagem.gov.tr/pdf/projeler_daire/bsad.pdf Eylül 2010 65 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ EKLER Eylül 2010 66 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ EK 1: TARIM SEKTÖRÜ PAYDAŞ ANALİZİ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri KAMU KURUMLARI Başbakanlık Devlet Makro ve mikro Planlama Teşkilatı düzeyde hazırlanan Müsteşarlığı tüm politikaların onaylanması Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatta kalite kontrolünün yapılması ve işletmelere ihracat kredisi desteği sağlanması Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Tarımsal Desteklemelerin onaylanması Eylül 2010 İklim değişikliği ile mücadelede en önemli kuruluşlardan birisidir. Çevre ve kırsal kalkınma ile ilgili her türlü devlet ve özel sektör yatırımlarında Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporları bünyesinde yatırımın neden olacağı emisyonlar ve yutak kapasitelerinin de detaylı olarak yer almasının sağlanmasında önemli bir rolü bulunmaktadır. Böylelikle hem yatırımların sera gazı emisyonları üzerine etkileri raporlanmış olacak hem de karbon ticaretinin altyapısı sağlanacaktır. Türkiye’de tarım sektöründe olabilecek karbon ticaretinin şartlarının oluşturulmasında, sera gazı emisyonlarına neden olmayan ürün yetiştiriciliği ve bu ürünlerin tescil edilmesinde çok önemli görevler üstlenebilecek durumdadır.
Her ne kadar Müsteşarlık desteklerin mali kaynakları bakımından görev almakta olsa da çevresel desteklerin hayata geçirilmesi konularında önemli sorumlulukları bulunmaktadır. 67 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İçişleri Bakanlığı İllerdeki tarımsal yatırımlar Özel İdare Genel Sekreterliklerinin illerdeki tarımsal yatırımlardan sorumlu olmaları Dışişleri Bakanlığı İklim değişikliği ile mücadele birçok Uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışmayı gerektirmektedir. Bu nedenle önemli bir kuruluştur. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Türkiye’de tarımsal ve kırsal kalkınma politikalarının geliştirilip uygulanması ve üretim yönetimiyle ilgili çalışmaların düzenlenmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimlerinin her biri iklim değişikliği ile mücadele konularında son derece önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır. Ülke genelinde tarım politikalarının belirlenmesi ve uygulamaya konulması sırasında yerel birimler aracılığıyla kırsal bölgelere hizmet verilmesi İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri Tarım Strateji belgesinin uygulanması Kırsal alanların kalkınması, tarım, hayvancılık ve su ürünlerini geliştirmeye yönelik politikaların geliştirilmesi Tarım sektörünün ve kırsal alanların kalkınmasına yönelik altyapı tesislerinin sağlanması Eylül 2010 68 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri Çiftçiler için eğitim ve yayım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı – Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Tarım ve kırsal kalkınma ile ilgili tüm kanunların yürütülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimlerinin her biri iklim değişikliği ile mücadele konularında son derece önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır.
Tarım ve Köyişleri Tarım ve Köyişleri Tarım ve kırsal kalkınma ile ilgili tüm Bakanlığı’nın ana hizmet Bakanlığı –
kanunların yürütülmesi birimlerinin her biri iklim Teşkilatlanma ve değişikliği ile mücadele Destekleme Genel konularında son derece Müdürlüğü önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır. Tarım ve Köyişleri Tarım ve Köyişleri Tarım ve kırsal kalkınma ile ilgili tüm Bakanlığı’nın ana hizmet Bakanlığı –
kanunların yürütülmesi birimlerinin her biri iklim Tarımsal değişikliği ile mücadele Araştırmalar Genel konularında son derece Müdürlüğü önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır.
Tarım ve Köyişleri Arazi toplulaştırması ve Tarımsal altyapının iklim tarla içi geliştirme Bakanlığı – Tarım değişikliği ile mücadeleye hizmetleri, kapalı Reformu Genel uygun hale getirilmesinde drenaj çalışmaları, tuzlu çok önemli görevleri Müdürlüğü toprakların ıslahı ve bulunmaktadır.
diğer tarımsal altyapıların tamamlanması Tarım ve Köyişleri Tarım ve kırsal Bakanlığı –Koruma kalkınma ile ilgili tüm kanunların yürütülmesi ve Kontrol Genel Müdürlüğü Eylül 2010 Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimlerinin her biri iklim değişikliği ile mücadele konularında son derece önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır.
69 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Tarım ve Köyişleri Bakanlığı –Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü ‐ Çevre ve Afet Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Amaçları Tarımsal kirliliğin azaltılmasına yönelik, çevre dostu tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü Tarım ve Köyişleri Bakanlığı içerisinde doğrudan çevre amaçlı oluşturulmuş bir daire başkanlığıdır. İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri İyi tarımsal uygulamalara yönelik plan ve projelerin yapılması, uygulanması ve uygulatılması ve bu konuda ilgili birimlerle işbirliği yapılması Su ürünleri ve tarımsal çevredeki ekolojik dengelerin bozulmasını önleyecek çalışmaların yapılması Bitki, hayvan ve su canlılarını korumak amacıyla plan program ve projelerin geliştirilmesi, hazırlanması, hazırlatılması, uygulanması ve uygulatılması 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile bu kanunun bazı maddelerini tadil eden 3288 Sayılı Kanun ve Su Ürünleri Yönetmeliğinde yer alan su kirliliği hükümleri ile ilgili görevlerin yapılması, yaptırılması Su kirliliği hükümlerinin AB mevzuatına uyumlu hale getirilmesi Eylül 2010 70 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri Su ürünleri istihsal sahalarının kirlenmesine neden olan faktörlerin zararlı etkilerinin tespit edilmesi, gerekli önleyici tedbirlerin alınması, plan program ve projelerin geliştirilmesi, uygulamaya konulması, denetimlerinin yapılması ve ilgili kuruluşlarla işbirliğinin yapılması Çevresel etki değerlendirilmesi, çevre düzeni planları, organize sanayi bölgeleri yer seçimi vb çalışmalara katılım sağlanması, koordinasyonun sağlanması ve görüş oluşturulması İllerden gelen afet ihbarlarının incelenmesi ve ilgili makamlara bildirilmesi 2090 Sayılı Kanuna göre doğal afet nedeni ile tüm tarımsal varlığı zarar gören çiftçilerimize ilişkin Kanun gereği illerden gelen komisyon kararlarına göre taleplerin incelenmesi ve değerlendirilmesi, Kanunla ilgili mevzuat çalışmalarının yürütülmesi Eylül 2010 71 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri Doğal afetlerle ilgili olarak istatistiki bilgilerin hazırlanması ve değerlendirilmesi Tarım sigortası ile ilgili çalışmalara ve uygulamalara katılım sağlanması 2090 Sayılı Kanun çerçevesinde tüm tarımsal varlığı zarar gören çiftçilere Kanunda belirtilen yardımların yapılması amacı ile Afet tertiplerine aktarılan ödeneğin tahsisinin sağlanması Afete uğrayan ve durumları 2090 Sayılı Kanun çerçevesinde değerlendirilecek kredi verilen çiftçilerin kredi dönüşlerinin takip edilmesi 2090 sayılı Kanun çerçevesinde kredi kullanan ve tekrar afete uğrayan çiftçilerin kredi borçlarının bir yıl süre ile ertelenmesinin sağlanması Tarım arazilerinin ekili ve dikili alanlarının, bunların ürünlerinin, meyveli ağaçlarını ve çiftçi mallarının korunmasını sağlamak için ilgili kuruluşlarla iş birliğinin yapılması Eylül 2010 72 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki 4081 Sayılı Kanunun uygulanmasının sağlanması Tarım ve Köyişleri Bakanlığı –Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü ‐ Çevre ve Afet Hizmetleri Dairesi Başkanlığı – Tarımsal Çevre ve Su Kirliliği Kontrol Şube Müdürlüğü Tarımsal kirliliğin azaltılmasına yönelik, çevre dostu tarımsal faaliyetlerin desteklenmesi İyi tarımsal uygulamalara yönelik plan ve projelerin yapılması, uygulanması ve uygulatılması ve bu konuda ilgili birimlerle işbirliğinin yapılması Su ürünleri ve tarımsal çevredeki ekolojik dengelerin bozulmasını önleyecek çalışmaların yapılması Bitki, hayvan ve su canlılarını korumak amacıyla plan program ve projelerin geliştirilmesi, hazırlanması, hazırlatılması, uygulanması ve uygulatılması, diğer birimlerle işbirliğinin yapılması 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ile bu kanunun bazı maddelerini tadil eden 3288 Sayılı Kanun ve Su Ürünleri Yönetmeliğinde yer alan su kirliliği Eylül 2010 73 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri hükümleri ile ilgili görevlerin yapılması, yaptırılması Su kirliliği hükümlerinin AB mevzuatına uyumlu hale getirilmesi Su ürünleri istihsal sahalarının kirlenmesine neden olan faktörlerin zararlı etkilerinin tespit edilmesi, gerekli önleyici tedbirlerin alınması, plan program ve projelerin geliştirilmesi, uygulamaya konulması, denetimlerinin yapılması ve ilgili kuruluşlarla işbirliğinin yapılması Çevresel etki değerlendirilmesi, çevre düzeni planları, organize sanayi bölgeleri yer seçimi vb çalışmalara katılım sağlanması, koordinasyonun sağlanması ve görüş oluşturulması Tarım ve Köyişleri Bakanlığı –Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü – Çevre ve Afet Hizmetleri Dairesi Başkanlığı – Doğal Afetler ve Çitçi Malları Koruma Şube Müdürlüğü Eylül 2010 Sel, taşkın, kuraklık gibi doğal afet yaşanması durumunda meydana gelecek çiftçi zararlarının karşılanması 74 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı –Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü – Çevre ve Afet Hizmetleri Dairesi Başkanlığı – Tarım ve Çevre İlişkileri Şube Müdürlüğü Doğal kaynaklar ve çevrenin korunması ve tarımsal amaçlı sürdürülebilir kullanımın sağlanması, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliğinin yapılması ve uygulama sonuçlarının takip edilmesi Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri Doğal kaynakların korunması Çevre ile ilgili uluslar arası mevzuatın takibi ile ulusal mevzuatın uluslar arası mevzuat ile uyumlaştırılması, uygulanması aşamalarında kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak görüş oluşturulması, önerilerde bulunulması, uygulamaların takip edilmesi Koruma altına alınan türlerle ilgili oluşturulacak komite toplantılarına katılım sağlanması, görüş verilmesi Koruma tedbirlerinin alınması ve ilgili kurumlarla işbirliğinin yapılması Ulusal ve uluslararası anlaşmalarda koruma altına alınmış nesli tehlikede olan (Yabani Hayvanlar) türlerle ilgili Eylül 2010 75 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri olarak diğer kurumlarla işbirliğinin yapılması Yabani Hayvanların ve Yaşam Yerlerinin korunması için koruma ‐ kontrol hizmetlerinin yürütülmesi ve gerekli tedbirlerin alınması Tarım ve Köyişleri Bakanlığı –Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Tarım ve kırsal kalkınma ile ilgili tüm kanunların yürütülmesi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı – Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Ürünlerin ve girdilerin piyasa fiyatlarının oluşması, ekim alanlarının belirlenmesi, ihracata ve ithalata karar verilmesi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı – Şeker Kurulu Eylül 2010 Ürünlerin ve girdilerin piyasa fiyatlarının oluşması, ekim alanlarının belirlenmesi, ihracata ve ithalata karar verilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ana hizmet birimlerinin her biri iklim değişikliği ile mücadele konularında son derece önemli görevleri ve sorumlulukları olan kuruluşlardır. İklim değişikliği ile mücadele konusunda kurumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kurum politikalarını belirlerken iklim değişikliği ile mücadelenin de hesaba katılması gerekmektedir.
İklim değişikliği ile mücadele konusunda kurumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kurum politikalarını belirlerken iklim değişikliği ile mücadelenin de hesaba katılması gerekmektedir. 76 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Sanayi ve Ticaret Bakanlığı – Tütün Kurulu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı – Haller ve Borsalar Kültür ve Turizm Bakanlığı Eylül 2010 Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü Ürünlerin ve girdilerin piyasa fiyatlarının oluşması, ekim alanlarının belirlenmesi, ihracata ve ithalata karar verilmesi Ürünlerin ve girdilerin piyasa fiyatlarının oluşması, ekim alanlarının belirlenmesi, ihracata ve ithalata karar verilmesi Türkiye’de önemli ölçüde Eko tarım turizmi kapasitesi vardır. Eğer bu konuda yatırımlar yapılacaksa Turizm Bakanlığının da bu sürece dahil edilmesi ve ÇED raporlarında sera gazı emisyonlarını da dikkate alacak uygulamalara izin verilmesinin sağlanması gerekmektedir. İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri İklim değişikliği ile mücadele konusunda kurumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kurum politikalarını belirlerken iklim değişikliği ile mücadelenin de hesaba katılması gerekmektedir. İklim değişikliği ile mücadele konusunda kurumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kurum politikalarını belirlerken iklim değişikliği ile mücadelenin de hesaba katılması gerekmektedir. 77 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Paydaş Çevre ve Orman Bakanlığı Amaçları Paydaşın İklim Değişikliği Politikasındaki Rolü İklim Değişikliği Politikasının Paydaş Açısından Etkileri DSİ Genel Müdürlüğü ve ORKÖY Genel Müdürlüğü tarımla son derece ilişkili iki kurumdur. DSİ ile özellikle su yönetiminde iş birliği yapılması zorunludur. İçişleri Bakanlığı – İl Özel İdare Genel Sekreterlikleri Küçük ölçekli Sulamalar ve diğer tarla içi geliştirme hizmetlerine yatırım yapmaktadırlar. İçişleri Bakanlığı – Köylere Hizmet Götürme Birlikleri İllerde bulunan tarımla ilgili derneklerin (sulama birlikleri gibi) ve sivil toplum örgütlerinin kontrolü gibi önemli konularda sorumlulukları bulunmaktadır. YEREL YÖNETİMLER Eylül 2010 78 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ EK 2: TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ ÇALIŞTAYLARI KATILIMCI LİSTESİ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ ÇALIŞTAYLARI TARIM ÇALIŞMA GRUBU DAVETLİ KURUM LİSTESİ Kamu Kurumları TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞBAKANLIK DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI BAŞBAKANLIK TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ BAŞBAKANLIK GAP İDARESİ BAŞKANLIĞI İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MALİYE BAKANLIĞI TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI Yerel Yönetimler ÇUKUROVA KALKINMA AJANSI İZMİR KALKINMA AJANSI Finans Kuruluşları TÜRKİYE KALKINMA BANKASI İş Dünyası Örgütleri ve Mesleki Kuruluşlar PANKOBİRLİK S.S. PANCAR EKİCİLERİ KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ TÜRKİYE TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ MERKEZ BİRLİĞİ TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI Sivil Toplum Kuruluşları EGE ÇEVRE PLATFORMU TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU SU VAKFI TÜRKİYE EROZYONLA MÜCADELE AĞAÇLANDIRMA VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI BUĞDAY DERNEĞİ DOĞA DERNEĞİ KIRSAL ÇEVRE DERNEĞİ KIRSAL ÇEVRE VE ORMANCILIK SORUNLARI ARAŞTIRMA DERNEĞİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KIRSAL VE KENTSEL KALKINMA DERNEĞİ TÜRKİYE TOHUMCULUK ENDÜSTRİSİ DERNEĞİ TÜRKİYE TOPRAK BİLİMİ DERNEĞİ Araştırma Kurumları ve Akademik Kuruluşlar ANKARA ÜNİVERSİTESİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ HARRAN ÜNİVERSİTESİ Uluslararası Kuruluşlar AVRUPA BİRLİĞİ TÜRKİYE DELEGASYONU DOĞAL HAYATI KORUMA VAKFI Eylül 2010 79 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ ÇALIŞTAYLARI ‐ TARIM ÇALIŞMA GRUBU KATILIMCI LİSTESİ 1. 2. KURUM KATILIMCI ÇALIŞTAY ÇALIŞTAY KURUM KATILIMCI GÖREVİ (10 Mart (13 Nisan NO NO 2010) 2010) KAMU KURUMLARI 1 2 3 BAŞBAKANLIK DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI BAŞBAKANLIK TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI BAŞBAKANLIK GAP İDARESİ BAŞKANLIĞI 1 FUNDA YILDIRIM 2 FÜSUN ATİK BOYAR 3 HAKAN GÜNLÜ 4 BETÜL BAYGÜVEN 5 6 7 8 9 4 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI 10 11 12 13 14 15 5 ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 16 17 18 Eylül 2010 PLANLAMA UZMAN YARDIMCISI PLANLAMA UZMANI PLANLAMA UZMAN YARDIMCISI ‐ ‐ ‐ ZİRAAT NESRİN BAYSAN YÜKSEK MÜHENDİSİ DR. YÜKSEL ŞUBE ŞAHİN MÜDÜRÜ GONCA KARACA BİLGEN HAKAN TAŞHAN MÜHENDİS ZİRAAT MURAT TÜYSÜZ YÜKSEK MÜHENDİSİ MUSTAFA ÇİL BAŞ UZMAN MÜNİR B. MANAV ZİRAAT NAZMİ CEYLAN MÜHENDİSİ ZİRAAT SEMA POLAT MÜHENDİSİ SİBEL UZMAN KARADENİZ ZİRAAT ŞULE YÜKSEK KÜÇÜKCOŞKUN MÜHENDİSİ AYŞEGÜL ZİRAAT YILMAZ MÜHENDİSİ ŞUBE DR. AŞKIN MÜDÜR KIRAÇ VEKİLİ HALİME UZMAN BEDİRHANOĞLU
‐ ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ 80 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 19 20 21 6 ÇUKUROVA KALKINMA AJANSI HATİCE DEMİRBAŞ İRFAN ASLANKURT MURAT MERT TOKLU MÜHENDİS ÇEVRE MÜHENDİSİ JEOLOJİ MÜHENDİSİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSİ UZMAN YARDIMCISI PROJE UYGULAMA BİRİMİ BAŞKANI ‐ 22 SAMİ BAYÇELEBİ 23 SEMRA GÜNEN 24 SERDAR HASAN AYDOĞAN 25 ESİN EREN KIDEMLİ UZMAN ‐ 26 ZEHRA SATAR ÜYE ‐ RAHMİ DEMİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ FİNANS KURULUŞLARI 7 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI 8 KIRSAL ÇEVRE VE ORMANCILIK SORUNLARI ARAŞTIRMA DERNEĞİ 9 SÜRDÜRÜLEBİLİR KIRSAL VE KENTSEL KALKINMA DERNEĞİ 27 İŞ DÜNYASI ÖRGÜTLERİ VE MESLEKİ KURULUŞLAR 10 PANKOBİRLİK 28 GENCAY GÜNDOĞDU APK MEMURU 11 TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ 29 İLKE TANLAY 12 TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ 30 EBRU KUZU TEKNİK MÜŞAVİR YARDIMCI ‐ ‐ ARAŞTIRMA KURUMLARI VE AKADEMİK KURULUŞLAR 31 13 ANKARA ÜNİVERSİTESİ 32 33 Eylül 2010 PROF.DR. AYTEN KARACA DOÇ. DR. HAKAN ULUKAN ENGİN YURTSEVEN ÖĞRETİM ÜYESİ ÖĞRETİM ÜYESİ ÖĞRETİM ÜYESİ ‐ ‐ ‐ 81 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ 14 GAZİ ÜNİVERSİTESİ 34 İBRAHİM UÇAR ARAŞTIRMA ‐ GÖREVLİSİ 35 PROF.DR. İBRAHİM GÜRER ÖĞRETİM ÜYESİ ‐ 36 BAŞAK AVCIOĞLU ÇOKÇALIŞKAN DOĞA KORUMA UZMANI ‐ ULUSLARARASI KURULUŞLAR
15 DOĞAL HAYATI KORUMA VAKFI Eylül 2010 82 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ EK 3: TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ KATILIMCI SÜREÇ VE ÇIKTILARI Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nın hazırlanması için şeffaf katılımcı bir süreç öngörülmüştür. Söz konusu katılım, paydaşlardan bilgi almaktan, çıktıları etkileme fırsatı vermeye ve sonuçları paylaşmaya kadar uzanmaktadır. Bu amaçla sera gazı emisyonunun kaynaklarından biri olan tarım sektörü ile ilgili bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Tarım Sektörü Çalışma Grubu’nun üyeleri, kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve yerel yönetimlerin temsilcileri ile akademisyenlerden oluşmaktadır. Tarım Sektörü Çalışma Grubu’nun Sektörel Odak Noktası kuruluş olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı belirlenmiştir. Mevcut durum değerlendirmesi için tasarlanan katılımcı süreçte Ankara’da iki çalıştay düzenlenmiştir. Bu çalıştayların tarihleri aşağıda yer almaktadır: Birinci Çalıştay: 10 Mart 2010 İkinci Çalıştay: 13 Nisan 2010 Birinci Çalıştaylar İlk çalıştaylarda, katılımcılara tarım sektöründe iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik Tablo 1’in ilk sütununda belirtilen dokuz başlığın her biri altında tablonun ikinci sütununda belirtilen dört soru yöneltilmiştir: Tablo 1: Sektöre Yönelik İncelenen Alanlar ve Katılımcılara Yöneltilen Sorular Sektöre Yönelik İncelenen Alanlar Katılımcılara Yöneltilen Sorular 1) Politikalar •
Bu alanla ilgili ülkemizde neler var? 2) Yasal Düzenlemeler •
Olması gerektiği halde neler yok? (Boşluklar neler?) •
Neler var olduğu halde eksik veya aksak? (Geliştirilmesi, iyileştirilmesi gereken noktalar neler?) •
Bu alanda halen devam eden çalışmalar neler?(Yapılması/düzeltilmesi/geliştirilmes
i için faaliyetlerin sürdüğü konular neler?) 3) Kurumsal Yapılanma 4) Finansman 5) Ekonomik Araçlar 6) Fiziki Yatırım Projeleri 7) Bilgi Sistemleri, İzleme‐Raporlama 8) Bilimsel ve Teknolojik Ar‐Ge 9) Eğitim ve Kapasite Geliştirme Eylül 2010 83 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Böylece çalıştay çıktılarından, sektöre ilişkin iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik halen var olan araçlar belirlenmiş; var olan bu araçların eksiklikleri ve aksaklıkları varsa tespit edilmiş; sürmekte olan projeler ve faaliyetler kayda geçirilmiştir. Belirlenen eksiklikler ve aksaklıklar ile boşluklar, sorunlar olarak listelenmiş; bu sorunların 3 grupta toplanabildiği gözlemlenmiştir: 1. Grup sorunlar: Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı’nın kapsamı dışında kalan ve konudan bağımsız olarak ülkenin çözüm bekleyen genel sorunları. (Bu sorunlar, Eylem Planı’nın kapsamını aşan sorunlar olduğu için sadece not edilmiştir). 2. Grup sorunlar: Bütün sektörler için ortak olan sorunlar. (Bunlar İklim Değişikliği Politikaları Mevcut Durum Raporu’nda ayrıntılı biçimde incelenmektedir.) 3. Grup sorunlar: İklim değişikliği ile mücadelede sektöre özgü sorunlar. (Bu sorunlar, 2. çalıştayda öncelik sırasına konmuştur). İkinci Çalıştaylar: Bu çalıştaylarda, katılımcılar, birinci çalıştaylarda belirlenen sektöre özgü sorunları tüm sektörler için ortak belirlenen kriterler çerçevesinde değerlendirmiş ve önceliklendirmişlerdir. Değerlendirme öncesi, katılımcılardan bu kriterlerin sektöre özgü ağırlıklarını tespit etmeleri istenmiştir. Tablo 2’de tarım sektörü için katılımcıların kriterlere verdikleri ağırlıklar görülmektedir. Tablo 2: Tarım Çalışma Grubu’nda tespit edilen sorunların değerlendirilmesinde kullanılan kriterler ve katılımcılar tarafından belirlenen ağırlıkları Kriterler Kriterin Açıklaması K1 Sorunun ulusal mevzuatta ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerdeki yeri Halen ülkemizde yürürlükte bulunan mevzuatta çok kapsamlı bir değişiklik gerektiren bir soruna “1”; küçük bir Yönetmelik değişikliği ile ya da kurumsal düzenleme ile uygulanabilir hale gelebilecek bir soruna “10” verecek şekilde sorunu, 1 ile 10 arasında değerlendiriniz. K2 Sorunun Türkiye’nin gelişme eksenleriyle ilişkisi Şayet sorun, Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın ekonomik ve sosyal gelişme eksenleri olan Kriterin Ağırlığı (%) 14,58 18,75 a) Rekabet Gücünün Artırılması, b) İstihdamın Artırılması, c) Beşeri Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi, d) Bölgesel Gelişmenin Sağlanması, e) Kamu Hizmetlerinde Kalite ve Etkinliğin Artırılması gelişme eksenlerinden hiç biri ile ilgili değilse veya bu gelişme eksenleriyle çelişiyorsa “1”; hepsiyle ilişkiliyse “10” olacak şekilde 1 ile 10 arasında bir puan veriniz. Eylül 2010 84 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Kriterler K3 Sorunun iklim değişikliği ile ilgili Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası yükümlülükleri ile ilişkisi K4 Sorunun AB’ye uyum süreciyle ilişkisi K5 Sorunun çevresel etkileri ve dışsal maliyetleri* K6 Sorunun ülke ekonomisine etkisi TOPLAM Kriterin Açıklaması Sorun, BMİDÇS kapsamındaki herhangi bir yükümlülükle ve 2012‐Sonrası Uluslararası İklim Rejimi müzakere konularından hiç biri ile ilgili değilse “1”, BMİDÇS’ye ilişkin bütün yükümlülükleri ile 2012‐Sonrası Uluslar arası İklim Rejimi müzakere konularının hepsiyle ilgili ise “10” verecek şekilde, 1 ile 10 arasında puan vererek değerlendiriniz. Şayet sorun, Türkiye’nin AB’ye uyum süreci ile herhangi bir şekilde ile ilgili değilse, “1”; Türkiye’nin uyması gereken AB müktesebatı ile birçok açıdan ilişkiliyse “10” olacak şekilde, 1 ile 10 arasında bir puan veriniz. Eğer sorun, sadece sera gazı emisyonu dışında başka herhangi bir çevresel sorun yaratmıyor ve dışsal maliyete neden olmuyorsa “1”; sera gazı emisyonu yanında farklı ölçeklerde başka çevresel sorunlara yol açıyorsa ve dışsal maliyetler* yaratıyorsa “10” verecek şekilde, 1 ile 10 arasında değerlendiriniz. Kriterin Ağırlığı (%) 14,58 12,50 20,83 Sorun, ülke ekonomisine herhangi bir mali yük getirmiyorsa veya ihmal edilebilir düzeyde bir yük getiriyorsa “1”; örneğin dış borç yükünü arttırma, ekonomik dengeleri bozma, kamu giderlerini arttırma vb gibi makro ölçekte ülke ekonomisine önemli yükler getiriyorsa “10” verecek şekilde 1 ile 10 arasında değerlendiriniz. 18,75 48 100,00 * Bir malın üretiminin ve tüketiminin o malın satıcıları ve alıcıları dışındaki üçüncü kişilere bir maliyet yüklemesine dışsal maliyet denir. Örneğin bir çimento üreticisinin çevrede yarattığı kirlilik sonucu, o çevrede yaşayan insanların sağlık sorunları yaşamaları ve bunlar için ödedikleri maliyetler, dışsal maliyetledir. Sektöre özgü olarak belirlenen sorunlar bu kriterlere göre değerlendirilmiş; kriterlere verilen ağırlıklar da dikkate alınarak, bir öncelik sıralaması çıkarılmıştır. Katılımcılar tarafından yapılan bu değerlendirme sonucu sorunların öncelik sıralaması Tablo 3’te verilmektedir. Yarı‐nesnel bir yöntemle çıkarılan bu öncelik sıralaması, daha sonra katılımcılar tarafından uzmanlık görüşlerine ve kanaatlerine dayanılarak grupça gözden geçirilmiştir. Katılımcılar bu son değerlendirmede, sıralamadaki yerini anlamlı ve mantıklı bulmadıkları sorunlara ilişkin görüşlerini bildirmişler; kısa, orta ve uzun vadede ele alınması gereken sorunları belirlerken, sıralamaları mantıksal çerçeveye oturmayan sorunların gerekirse yerini değiştirmek konusunda sektör danışmanlarına yetki vermişlerdir. Eylül 2010 85 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Tablo 3: Tarım Sektörü Çalışma Grubu’nda iklim değişikliği ile mücadeleye ilişkin belirlenen sorunların öncelik sıralaması Öncelik Sıralaması Sorunlar Puan 1 Sera gazı emisyonlarını azaltma amaçlı uygun ürünlerin uygun havzalarda yetiştirilmesi, toprak ve su kaynaklarının optimum kullanımına yönelik havza bazlı üretim planı politikaları yok. 966,67
2 Cazibe ile sulanabileceği halde birçok ovada sulama şebekesi yok. 920,83
3 Tarım alanlarında alternatif enerji kaynaklarının (güneş, rüzgar, termal gibi) tarımsal faaliyetlerde kullanılmasına yönelik yeterli destek, AR‐GE ve politika çalışmaları yok. 918,75
4 Tarımda enerji kullanımını azaltmada önemli bir araç olan arazi toplulaştırma çalışmaları hızlandırılmış da olsa birçok ovada uygulaması yok. 900,00
5 Bakanlıklar düzeyinde ve illerde sera gazı emisyon ve envanterlerini hazırlayan, arazi kullanım değişikliklerini konumsal olarak izleyen ve sonuçlarını değerlendiren bir birim bulunmamaktadır. 881,25
6 Klasik ve eski sulama sistemlerinden kaynaklanan su kayıpları taban suyu tablasının yükselmesine neden olmakta, taban suyu seviyesi altında kalan organik maddelerin OKSİJENSİZ ortamda çürümelerinden dolayı metan gazı üretimine neden olmaktadır. Bu durumun önlenmesine yönelik eski sistemlerin kapalı sistemlere yenilenmesine yönelik, mevcut sulama sistemlerinin modernizasyonuna yönelik yatırımlar yok. 872,92
7 GAP eylem planı gibi tarımsal açıdan önemli olan projelerde sera gazlarının azaltılması veya iklim değişikliği ile mücadele konularında hiçbir faaliyet veya değerlendirme bulunmamaktadır, tarımsal yatırım projelerinde iklim değişikliği ile mücadele başlığı yok. 868,75
8 Topraklarda tutulan karbon miktarının ölçümüne yönelik bir bilgi sistemi çalışması yok. 864,58
9 Sürdürülebilir orman ve su yönetim merkezi yok. 854,17
10 Özellikle küçükbaş ve büyükbaş hayvanların küçük işletmelerde yetiştirilmesi durumunda az miktarda elde edilen hayvan gübreleri değerlendirilememekte ve metan gazı üretimine neden olmaktadır. Bu nedenle küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin büyük işletmelere dönüştürülmesi ve önemli miktarlarda elde edilecek olan hayvan gübrelerinden enerji üretilmesi konusunda politikalar yok. 852,08
11 Toplumun protein ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunacak ve metan üretimine neden olmayan kanatlı hayvan yetiştiriciliğinin metan gazı AZALTIM amaçlı destekleme yatırımları yok. 847,92
12 Su yasası yok. 841,67
Eylül 2010 86 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Öncelik Sıralaması Sorunlar Puan 13 Türkiye’de AŞIRI kimyasal gübre kullanımının azaltılmasına yönelik bir politika yok. (Hayvansal gübre kullanımının yaygınlaştırılması veya organik gübre kullanımı) 839,58
14 Kesif yemle kapalı ortamlarda yapılan beslemeden dolayı metan üretimin fazla olduğu ahır hayvancılığından, daha az metan üretilmesine ortam hazırlayan mera hayvancılığına geçiş konularında yatırımlar yok. 839,58
15 Hayvansal atıklardan doğal gaz üretimine yönelik yatırım politikalar yok. 835,42
16 Üretim ve talep tahminleri yapılmadığından zaman zaman ürün fazlalılıkları oluşmakta. Bu durum gereksiz doğal kaynak kullanımı anlamına gelmekte. Gereksiz doğal kaynak kullanımını azaltacak talep ve ürün tahmin sistemleri yok. 833,33
17 Tarımsal altyapı konularında ülke bazında hizmet veren, ülke bazlı envanterleri tutan bir kuruluş yoktur. 827,08
18 AB ile uyum amaçlı yasal düzenlemeler yok. 816,67
19 Tarımsal atıkların yakılmasının yasaklanmasına yönelik etkin bir yasal düzenleme ve yaptırım yok. 814,58
20 Türkiye’de tarımda kullanılan fosil yakıt kullanımının azaltılması yönünde doğrudan etkisi olan ve toprağın karbon tutma kapasitesini ARTIRACAK olan az işlemeli tarımın yaygınlaştırılması konusunda bir takım çabalar olsa da yeterli bir politika yok. 812,50
21 Hem su havzaları hem de tarım havzaları konularında havza yönetimi ile ilgili yasa yok. 808,33
22 Tarım ve hayvancılık konusunda üretim yapan özel sektör faaliyetleri ile ilgili bir veritabanı yok. 806,25
23 İklim değişikliği konusunda uluslar arası yaptırımlar (Kyoto Protokolü gibi) ve getirdiği sorumluluklar konusunda tarım paydaşlarının bilgilendirilmesi ve farkındalık yaratma konularında geniş kapsamlı bir politika yok. 802,08
24 Taban suyu yüksek alanlarda metan gazı üretimini azaltma ve tarımsal faaliyetleri arttırma amaçlı yer altı drenaj sistemleri yerleştirme çalışmaları yok. 802,08
25 Biyokütleden enerji üretimi ve biyo yakıt konularında yeterli ARGE çalışmaları yok. 793,75
26 Türkiye’de tarımda kullanılan fosil yakıt kullanımının azaltılması yönünde doğrudan etkisi olan ve toprağın karbon tutma kapasitesini azaltacak olan az işlemeli tarımın yaygınlaştırılması konusunda yeterli ARGE desteği yok. 793,75
Eylül 2010 87 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ Öncelik Sıralaması Sorunlar Puan 27 Biyoyakıt üretimi, kullanımı, potansiyellerin belirlenmesi konularında bir program veya politika yok. 775,00
28 Meralar, tapulama harici doğal çayırlıklar, tapulama harici taşlık alanlar, tuzluluk problemi olan alanlar, doğal sulak alanlar, dere kenarları gibi alanların yutak kapasitelerinin arttırılmasına yönelik politikalar yok. 775,00
29 Sulama sistemlerinin modernizasyonuna yönelik bir bütçe yok. 766,67
30 Biyo yakıt kullanımını teşvik edecek kaynak yaratma düzenlemeleri yok. 756,25
31 Çiftçilere yönelik iklim değişikliği ve sera gazı azaltımlarına yönelik eğitim materyalleri yok. 745,83
32 Tarım alanlarından kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik DOĞRUDAN bir tarımsal destek programı yok. 739,58
33 Var olan tarımsal desteklerin sera gazı üretimini azaltmaya yönelik etkinlikleri yok. 739,58
34 Tarımsal planlamalara temel olacak ülke ölçeğinde coğrafi bilgi sistemleri ve veritabanları (Toprak ve su kaynakları veri tabanı) yok. 737,50
35 Tarla içi geliştirme hizmetlerinin sürdürülmesi ile ilgili yasal bir düzenleme yok. 727,08
36 Hayvan atık yönetimi ile ilgili bir yasal düzenleme yok. 714,58
37 İklim değişikliği ile ilgili gözlemlerin yapıldığı ve iklim değişikliğine karşı alınacak tedbirler üzerinde çalışan ulusal bazda araştırma istasyonları yok. 695,83
38 Sera gazı üretimine neden olan tarımsal faaliyetlerin belirlenmesi (Özellikle hayvancılık alanında) ve bu faaliyetlerin azaltılması veya ikame faaliyetler geliştirilmesi, kurumlar arasında iş birliği yapılması konularında çalışan kurumsal yapılanmalar yok. 675,00
39 Tarımsal atıkların yakılmadan tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilmesine yönelik ARGE çalışmaları ve teknoloji geliştirme çalışmaları yok. 637,50
40 Doğal kaynak kullanımı ve dolayısı ile de sera gazı emisyonlarını azaltıcı çalışmaların yapılması konularında kurumlar arası veri değişimi ve veri formatlarının oluşturması çalışmaları yok. 612,50
41 Sıcak ve nemli bölgelerde yapılan çeltik üretim faaliyetlerinde, daha serin ve kuru iklimde yapılan çeltik üretimine göre daha çok metan gazı üretilmektedir. Çeltik üretiminin doğru iklim BÖLGELERİNDE yapılmasına yönelik yatırımlar yok. 591,67
Eylül 2010 88 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ EK 4: TARIM SEKTÖRÜ KAYNAK LİSTESİ ANAYASA KANUN ADI 1982 Anayasası (45. Madde) KURUM KANUN NO
Türkiye 2709 Cumhuriyeti TARİH RESMİ GAZETE SAYISI 09.11.1982 17863 KANUNLAR KANUN ADI KURUM KANUN NO TARİH RESMİ GAZETE SAYISI Çevre Kanunu T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 2872 11.08.1983 18132 Çevre Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 5491 13.05.2006 26167 442 07.04.1924 68 831 10.05.1926 368 Köy Kanunu Sular Hakkında Kanun T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl İdaresi Kanunu T.C. İçişleri Bakanlığı 5442 18.06.1949 7236 Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 6968 24.05.1957 9615 167 23.12.1960 10688 1380 04.04.1971 13799 4950 29.07.2003 25183 3285 16.05.1986 19109 4342 28.02.1998 23272 5334 03.05.2005 25804 5178 08.06.2004 25486 4856 08.05.2003 25102 Yeraltı Suları Hakkında Kanun Su Ürünleri Kanunu Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Yapılmasına Dair Kanun Hayvan Salığı ve Zabıtası Kanunu Mera Kanunu Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Mera Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Çevre ve Orman Bakanlığı T.C. Çevre ve Orman Teşkilat ve Görevleri Hakkında Bakanlığı Kanun Hayvanları Koruma Kanunu T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5199 01.07.2004 25509 Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5195 01.07.2004 25509 Eylül 2010 89 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ KANUN ADI KURUM KANUN NO TARİH RESMİ GAZETE SAYISI Büyükşehir Belediyesi Kanunu T.C. İçişleri Bakanlığı 5216 23.07.2004 25531 Organik Tarım Kanunu T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5262 01.12.2004 25659 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5286 28.01.2005 25710 T.C. İçişleri Bakanlığı 5302 04.03.2005 25745 T.C. İçişleri Bakanlığı 5391 13.07.2005 25874 T.C. İçişleri Bakanlığı 5390 13.07.2005 25874 T.C. İçişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5393 13.07.2005 25874 5403 19.07.2005 25880 5751 02.04.2008 26835 5363 31.12.2008 27097 5488 25.04.2006 26149 2090 05.07.1977 15987 5648 18.05.2007 26526 4081 10.07.1941 4856 3083 01.12.1984 18592 5403 03.07.2005 25880 KURUM KARARNA
ME NO TARİH RESMİ GAZETE SAYISI T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 441 09.08.1991 20955 Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun İl Özel İdaresi Kanunu İl Özel İdaresi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Büyükşehir Belediyesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Belediye Kanunu Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tarım Sigortaları Kanunu Tarım Kanunu T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tabii Afetlerden Zarar Gören T.C. Tarım ve Köyişleri Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Bakanlığı Hakkında Kanun Tarım ve Kırsal Kalkınmayı T.C. Tarım ve Köyişleri Destekleme Kurumu Kuruluş Bakanlığı ve Görevleri Hakkında Kanun Çiftçi Mallarının Korunması T.C. Tarım ve Köyişleri Hakkındaki Kanun Bakanlığı Sulama Alanlarında Arazi T.C. Tarım ve Köyişleri Düzenlemesine Dair Tarım Bakanlığı Reformu Kanunu Toprak Koruma ve Arazi T.C. Tarım ve Köyişleri Kullanımı Kanunu Bakanlığı KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME ADI Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Eylül 2010 90 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ YÖNETMELİKLER KURUM TARİH RESMİ GAZETE SAYISI Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 16.12.2003 25318 Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 16.12.2004 25672 Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 03.09.2008 26986 Su Ürünleri Yönetmeliği T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 10.03.1995 22223 Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 18.02.2004 25377 Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 18.03.2004 25406 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 06.05.2004 25454 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 14.05.2004 25462 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 24.08.2004 25563 Zirai Karantina Numune Alma ve Analiz Yönetmeliği T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 14.10.2004 25613 Dağ Mihmandarlığı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 20.10.2004 25619 Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları İle İlgili Yönetmelik T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 08.11.2004 25637 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 11.11.2004 25640 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 30.12.2004 25686 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 17.05.2005 25818 YÖNETMELİK ADI Orman Köylüleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik Orman Köylüleri Kalkınma Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Yönetmeliğin 15. Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik Doğal Çiçek Soğanlarının Sökümü, Üretimi ve Ticaretine ilişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Bitki Çeşitlerinin Tescil Edilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Bitki Sağlığı Önlemlerine Yönelik Ahşap Ambalaj Malzemelerinin İşaretlenmesi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği Eylül 2010 91 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ YÖNETMELİK ADI Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliği Tarımsal Kuraklık Yönetiminin Görevleri, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik Su Ürünleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Gıda Güvenliği ve Kalitesinin Denetimi ve Kontrolüne Dair Yönetmelik Tarım Arazilerinin Korunması, Kullanılması ve Arazi Toplulaştırmasına İlişkin Tüzük Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik İyi Tarım Uygulamalarına ilişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik İyi Tarım Uygulamalarına ilişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Organik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik (MÜLGA) Eylül 2010 KURUM TARİH RESMİ GAZETE SAYISI T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 31.05.2005 25831 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 26.11.2005 26005 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 02.03.2008 26804 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 21.09.2008 27004 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 26.09.2008 27009 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 24.07.2008 27298 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 26.10.2009 27388 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 20.11.2009 27412 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 20.01.2010 27468 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 08.09.2004 25577 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 05.05.2005 25806 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 15.05.2006 26169 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 24.12.1994 22145 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 11.07.2002 24812 92 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ TARİH RESMİ GAZETE SAYISI T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 10.06.2005 25841 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 15.11.2005 25994 YÖNETMELİK ADI KURUM Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programını Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine ve Bu Üreticilere Teknik Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik TEBLİĞLER 08.08.2008 RESMİ GAZETE SAYISI 26961 14.02.2007 26434 KARAR NO TARİH RESMİ GAZETE SAYISI 27468 12.01.2010 953 TEBLİĞ ADI TARİH Çevresel Etki Değerlendirmesi Yeterlik Belgesi Tebliği Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Çerçevesinde Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi Tebliği KARARLAR KARAR ADI KURUM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Komisyonu Kurulmasına İlişkin Karar T.C. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü AB DİREKTİFLERİ DİREKTİF ADI DİREKTİF NO Ortak Tarım Politikası Altında Doğrudan Destek Planları ve Çiftçiler için 1782/2003 Belirli Destek Planlarına İlişkin Ortak Kuralları Belirleyen Konsey Tüzüğü TARİH 29.09.2003 HÜKÜMET RAPORLARI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HÜKÜMET RAPORLARI Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Kapsamında İklim Değişikliği Birinci Ulusal Bildirimi I. Türkiye İklim Değişikliği Kongre Raporu AKAKDO İyi Uygulama Rehberi İklim Değişikliği, Doğal Kaynaklar, Ekolojik Denge, Enerji Verimliliği ve Kentleşme Komisyonu Raporu İklim Değişikliği Sürdürülebilir Su Yönetimi Meclis Araştırma Komisyonu Raporu 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı İklim Değişiklikleri Özel İhtisas Komisyonu Raporu Çölleşme ile Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Raporu İklim Değişikliğinin Arazi Kullanımıyla İlişkisi ve İklim Değişikliğinin Etkileri Sonuç Raporu Küresel Isınma ve Ülke Tarımına Etkileri Raporu Eylül 2010 TARİH 2007 01.05.2008 01.04.2009 2005 01.04.2006 93 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ ULUSAL STRATEJİLER STRATEJİ ADI Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi 2010‐
2020 KURUM TARİH T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Planı T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı 1998 Çölleşme İle Mücadele Türkiye Ulusal Eylem Programı T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 2005 Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı 2007 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı 2007 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı Tarım Stratejisi 2006‐2010 AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi 2007‐2023 Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı 2008‐2012 GAP Eylem Planı 2008‐2012 Kırsal Kalkınma Planı 2010‐2013 Organik Tarım Stratejisi Belgesi (Taslak) T.C. Başbakanlık GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı PROJELER / UYGULAMALAR PROJE/RAPOR ADI İklim Değişimi Sempozyumu Raporu Kuraklığa Dayanıklı Tür ve Çeşitler ilişkin Proje Raporları Küresel İklim Değişikliği Raporları Çevre Bilgileri Koordinasyonu Programı Çalışması Çevre Bilgileri Koordinasyonu Programı Çalışması Tarım Arazileri Standartları Çevre Amaçlı Tarım Alanlarının Korunması (ÇATAK) Projesi Tarımsal Kuraklık Eylem Planı (TAKEP) Avrupa Birliği’nde Entegre İdare ve Kontrol Sistemi (IACS) Özel Çevre Koruma Alanlarında İyi Tarım Uygulamaları konusunda işbirliği protokolü Türkiye Tarımsal Üretiminde Çapraz Uyumun Geliştirilmesi Projesi Eylül 2010 KURUM T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 5.Dünya Su Forumu Çevresel Bilgilerin Koordinasyonu Sistemi (CORINE) T.C.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Çevresel Bilgilerin Koordinasyonu Sistemi (CORINE) T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Sorunlu Tarım Alanlarının Tespiti ve İyileştirilmesi Projesi (STATIP) T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı TARİH 2000 2006 2009 Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 1992 T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı T.C. Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği 19.09.2008 01.01.2008 94 TÜRKİYE’NİN ULUSAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI’NIN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ TARIM SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM DEĞERLENDİRMESİ RAPORU ­TASLAK­ PROJE/RAPOR ADI Meyve Sebze Üretiminde İyi Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi İyi Tarım Uygulamaları Kontrolör Eğitimi Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Mevzuatın AB Mevzuatı ile Uyumlu Hale Getirilmesi Projesi Türkiye Çevresel Veri Değişim Ağının Kurulması Projesi Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Projesi e‐Dönüşüm Türkiye Projesi Coğrafi Bilgi Altyapısı Kurulumu Eylemi Tasarısı Tarım Reformu Uygulama Projesi (ARIP) Doğu Anadolu Su Havzaları Havza Geliştirme Projesi Eylül 2010 KURUM Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türk Akreditasyon Kurumu TARİH 2007 T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 95 

Benzer belgeler