“Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu EY Türkiye 30`uncu yılını kutladı EY

Transkript

“Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu EY Türkiye 30`uncu yılını kutladı EY
Mart 2014
Üç aylık EY kurumsal dergisi
“Yılın Girişimcisi”
Baydöner oldu
EY Türkiye 30’uncu
yılını kutladı
EY Türkiye, Birleşme ve
Satın Alma İşlemleri
2013 Raporu’nu açıkladı
Vergi Maratonu
Yarışması başladı
İçindekiler
29
12
22
4
Güncel
4 ”Yılın Girişimcisi”
Baydöner oldu
6 EY Türkiye 30’uncu
yılını kutladı
8 EY Türkiye,
Birleşme ve Satın Alma
İşlemleri 2013 Raporu’nu
açıkladı
10 Türkiye’deki aile
şirketleri, kriz dönemlerinde
Avrupa’ya oranla daha
fazla kenetleniyor
12
EY Türkiye
TAİDER Aile Şirketleri
Zirvesi'nde yer aldı
Söyleşi
14 Global Takaful Insights
raporu ve İslami sigortacılık
Güncel
16 Türkiye'nin diyaliz
hizmeti harcamalarına
çözüm üretecek “yenilikçi
geri ödeme modeli
18 Otomotiv sektöründe
roller değişiyor
19 Vergi Maratonu
yarışması başladı
Makale
20 EY “İş Dünyası’nın
Nabzı – Riskler ve Fırsatlar”
isimli raporunu açıkladı
Güncel
22 Altın Küre’nin sırrını
27 Spor yapan kadın
23 EY Türkiye’nin
28 Pratik bilgiler
41 yıldır EY koruyor
rapor sponsorluğunda
yürütülen CDP Türkiye
2013 İklim Değişikliği
Raporu açıklandı
Söyleşi
24 Kusurlu yönetim
kurulu üyesi şirketin
vergi borcunu öder
yöneticiler kariyerlerinde daha
hızlı ilerliyor
29 Zirveye yolculuk
Online
30 EY Türkiye
YouTube ve LinkedIn’de!
Eğitim Takvimi
31 Ocak-Haziran
Güncel
26 Girişimcilik
dünyasında başarıya
hazırlık: EY Junior
Academy Programı
EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory
EY Hakkında
EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman
ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya
lideridir. Anlayışımız ve kaliteli hizmetlerimiz
dünya ekonomisi ve sermaye piyasalarında
güvenin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. EY,
güçlü yönetim ekibiyle tüm paydaş gruplarına
verdiği sözleri yerine getirmekte ve bu şekilde
çalışanları, müşterileri ve içinde yer aldığı
diğer çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı
oluşturulmasında önemli bir rol üstlenmektedir.
EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve
Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı
birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha çok,
üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir
Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global
Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Daha
fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret
ediniz.
Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe,
vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir
kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir
konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır.
ey.com/tr
vergidegundem.com
facebook.com/ErnstYoungTurkiye
twitter.com/EY_Turkiye
© 2014 EY Türkiye.
Tüm Hakları Saklıdır.
TurkEYnews dergisi ile ilgili yorum ve önerilerinizi [email protected] adresine iletebilirsiniz.
Ülke Başkanı'ndan…
D
eğerli çalışma arkadaşlarım, değerli EY
dostları…
Ülke ekonomisinde birçok gelişmeyi beraber takip
ediyoruz. Genel olarak tüm uzmanlar, 2014 yılında
Türkiye ve dünya ekonomisinin performansının,
2013 yılında yakalanan ekonomik performansa
oranla daha düşük seviyelerde seyredeceği
yönünde görüş birliğinde. Ekonomik belirsizliklerin
yaşanacağı bu dönem içerisinde EY Türkiye
ailesinin her bir üyesi olarak üzerimize düşen görev,
2013 yılında gösterdiğimiz performansı sergilemek
ve ülke ekonomisine katma değer sağlamak.
Geride bıraktığımız 2013 yılı EY Türkiye açısından
güzel gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. EY
Türkiye’nin 30’uncu yılını, Shangri - La Bosphorus Hotel’de bir gala gecesi ile kutladık. 30 yıl
boyunca gerçekleştirdiğimiz atılımları bu geceye özel büyük bir özveri ile hazırlanan 30. yıl
belgeseli ile yeniden yaşamış olduk. Aynı zamanda bizim için büyük önemi olan bu yılı, eski
çalışma arkadaşlarımızın katılımıyla ayrı bir alumni gecesi ile kutladık. 30 yıl boyunca bizlerden
desteğini esirgemeyen ve yol gösteren kurucularımıza ve tüm EY çalışanlarına bir kez daha
teşekkür ederim.
EY olarak, ülkemize kaliteli hizmet anlayışımız ile katkıda bulunmaya ve kurum kültürümüz olan
bu mirası gelecek nesillere aktarmaya devam edeceğiz. Türkiye ekonomisine, insanlarına, topluma
katkı sağlamayı ana felsefemiz olarak benimsedik ve bu yolda çalışmaya devam ediyoruz.
Girişimcilik konusunda dünyanın en prestijli iş dünyası ödül programı olarak kabul edilen “Yılın
Girişimcisi” programının bu yılki Türkiye kazananı Baydöner oldu. 20 Şubat’ta Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımıyla gerçekleştirilen gala gecesinde, “Yılın Girişimcisi” ödülünü
alan Baydöner Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Feridun Tunçer, Monte Carlo’daki dünya finalinde Türkiye’yi temsil edecek.
2014 yılının ilk sayısında, Türkiye’nin de dahil olduğu, dünya genelinde çeşitli sektörlerde faaliyet
gösteren 641 şirket yöneticisinin katılımı ile iş dünyasını bekleyen riskler ve fırsatlar üzerine
hazırladığımız raporumuz, “Birleşme ve Satın Almalar 2013” sonuçları, Sabancı Üniversitesi
ile birlikte geçekleştirdiğimiz “CDP Türkiye 2013 İklim Değişikliği Raporu” ve Türkiye’deki
aile şirketleri üzerine hazırladığımız araştırma gibi birbirinden önemli birçok konuyla sizlerle
birlikteyiz.
2014 senesinin tüm Türkiye için güzel başlangıçların yaşandığı bir yıl olmasını diliyorum.
Keyifle okumanız dileğiyle…
Saygılarımla,
Mustafa Çamlıca
EY Türkiye Ülke Başkanı
Güncel
“Yılın Girişimcisi” Baydöner oldu
EY’nin dünya çapında gerçekleştirdiği ve girişimcilik
konusunda dünyanın en prestijli iş dünyası ödül
programı olarak kabul edilen “Yılın Girişimcisi”
programının Türkiye ayağı sonuçlandı. 20 Şubat’ta
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın
katılımıyla gerçekleştirilen gala gecesinde, “Yılın
Girişimcisi” ödülünü alan Baydöner Yönetim Kurulu
Başkanı Levent Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Feridun Tunçer, Monte Carlo’daki dünya
finalinde Türkiye’yi temsil edecek…
EY’nin bu yıl dünya çapında 27’nci, Türkiye’de ise Hürriyet
Gazetesi iş birliği, CNN Türk ve Endeavor’un katkılarıyla
9’uncusunu düzenlediği “Yılın Girişimcisi” programının
kazananı, Türk mutfağının önemli ürünlerinden biri olan
döneri, fast food ürünlerle rekabet edebilir bir seviyede
dünyaya tanıtmayı hedefleyen Baydöner oldu.
Çırağan Sarayı’nda düzenlenen görkemli gala gecesinde
“Yılın Girişimcisi” ödülünü alan Baydöner Yönetim Kurulu
Başkanı Levent Yılmaz ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Feridun Tunçer, 4-8 Haziran 2014 tarihlerinde Monte Carlo’da
düzenlenecek “World Entrepreneur Of The Year - Dünya Yılın
Girişimcisi” programında Türkiye’yi temsil edecek.
“Yılın Girişimcisi” programında başarıya ulaşan Baydöner’in
kurucuları, medya ve iş dünyasının seçkin isimlerinden oluşan
jüri tarafından girişimcilik ruhu, stratejik bakış açısı, sosyal ve
kültürel etki, finansal performans, saygınlık ve yenilikçi anlayış
gibi kriterler doğrultusunda birinci seçildi.
Mustafa Çamlıca, Levent Yılmaz, Fikri Işık, Feridun Tunçer, Hanzade Doğan Boyner
4
| TurkEYnews
Sayı 4 – Mart 2014
Bu yıl Türkiye’yi Monte Carlo’da temsil edecek olan “Yılın Girişimcisi”
Baydöner Yönetim Kurulu Başkanı Levent Yılmaz, “Başarısı sadece
Türkiye ile sınırlı kalmayıp dünya çapında kanıtlanmış olan saygın
jüri üyelerinin takdirini kazanmak bizim için bir onurdur. Türkiye’nin
değeri olan döneri dünya çapında hak ettiği yere ulaştırmak için var
gücümüzle çalışacağız” sözleriyle yaşadığı mutluluğu dile getirirken,
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Feridun Tunçer ise, “Bu ödül bizim
için bir ödülden çok daha fazlasını ifade ediyor” dedi.
Devlet fikri olanın yanında
Girişimciliğe verdiği destekten dolayı EY Türkiye’ye teşekkür eden
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yarışmaya katılan 5 finalisti
cesaretlerinden dolayı tebrik etti. Hiçbir başarının tesadüf olmadığını,
başarıyı yakalamış bütün ekonomilerin hikayelerinin altında disiplinli
ve çok çalışmanın olduğunu ifade eden Işık, "Başarı için sadece parlak
fikir ve cesaret yetmiyor. Aynı zamanda doğru ve stratejik adımların
atılması gerekiyor" diye konuştu. Türkiye’nin 2023 hedeflerine
ulaşması noktasında bilim ve teknoloji ile girişimciliği olmazsa olmaz
olarak gördüklerini vurgulayan Işık, şunları söyledi: “Girişimciliğin
desteklenmesi adına önemli adımlar atıyoruz. Fikri olanın artık devlet
yanındadır. Her noktada, fikirden ürüne, üründen pazarlamaya,
pazarlamadan satışa kadar her aşamada çok büyük oranda hibe
olmak üzere destekliyoruz.”
Türkler, Avrupalı ve Amerikalılardan daha girişimci
Türklerde girişimci ruhunun var olduğunu kaydeden jüri başkanı
Doğan Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hanzade Doğan
Boyner ise, “Euro Barometre araştırmasına göre Amerikalıların
yüzde 61’i, Avrupalıların ise yaklaşık yüzde 50’si kendi işini kurmak
istiyor. Benzer bir araştırmayı Türkiye’de 3 bin kişinin katıldığı
bir anket çalışmasıyla gerçekleştirdik. Anketten çıkan sonuca
göre, katılımcıların yüzde 66’sı kendi işini kurmak istiyor. Bu da
bizim Amerikalılar ve Avrupalılardan daha girişimci ruhuna sahip
olduğumuzun bir kanıtıdır” dedi.
Ülkemizde “Chobani” gibi nice cevherler var
Ödül töreninde bir konuşma yapan EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa
Çamlıca, girişimciliğin ülke ekonomisinin gelişmesinde büyük
bir rol oynadığını belirterek girişimcilik kültürünün ülkemizde
yaygınlaşmasıyla birlikte dünya arenasında daha fazla markanın boy
göstereceğine vurgu yaptı ve sözlerine şöyle devam etti;
“Gerekli desteğin sağlanması ve başarı yakalamış girişimcilerin doğru
şekilde tanıtılmasıyla bu coğrafyadan çok daha fazla girişimcinin
çıkacağına inanıyorum. Geçtiğimiz yıl ‘World Entrepreneur Of The
Year – Dünya Yılın Girişimcisi’ ünvanını kazanan Erzincan doğumlu iş
adamı Chobani Yoğurtları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Ulukaya,
girişimcilik konusunda ülke insanına olan inancıma güzel bir örnek
teşkil ediyor.”
Girişimcilere birçok kapı açıyoruz
“Yılın Girişimcisi” programına katılan girişimciler açısından prestijin
yanı sıra birçok iş fırsatı da sağladığını belirten EY Yılın Girişimcisi
Ülke Lideri Demet Özdemir ise, “Yılın Girişimcisi, bir yarışmadan çok
iş dünyasından önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşen bir girişimcilik
programı. Bu program vesilesiyle, katılan tüm finalistlere ülke çapında
bilinirliklerini arttırmak, yerel ve global pazarlarda önemli bir network
ağı içerisine dahil olmalarını sağlamak ve iş dünyasının önde gelen iş
adamlarından oluşan bağımsız jüri üyeleri ile tanışma fırsatı sağlamak
gibi birçok fayda sağlıyoruz. Markanın değerine büyük katkı sağlayan
bu lokal sürecin sonunda Monte Carlo’da düzenlenen EY Dünya Yılın
Girişimcisi programında Türkiye’yi temsil eden Yılın Girişimcisi, global
bir platforma da açılmış oluyor. Bu platform üzerinden kazanılan
ilişkiler yeni iş fırsatları sunuyor” dedi.
“World Entrepreneur Of The Year – Dünya Yılın Girişimcisi" hakkında
İş yaşamında başarılara imza atan girişimcileri ödüllendirmek ve dünya çapında girişimcilik ruhunu teşvik etmek için 1986 yılında ABD’de
başlatılan ve bugün 60 ülkede 145’den fazla şehirde düzenlenen ‘Yılın Girişimcisi’ programında bugüne kadar dünya çapında 900’ün
üzerinde girişimci ödüllendirildi.
Yılın Girişimcisi programı, yaratıcılıklarını kullanan, büyük bir azimle çalışan, başarılı ve büyüyen işler kuran girişimcileri ödüllendirmek,
onların iş dünyasına ilham kaynağı olabilecek girişimcilik hikayelerini tüm dünyayla paylaşmalarına katkıda bulunmayı hedefliyor.
TurkEYnews |
5
Güncel
EY Türkiye
30’uncu yılını kutladı
EY Türkiye, 30’uncu yılını
iş dünyasından üst düzey
yöneticilerin katılımıyla
gerçekleştirdiği gala gecesiyle
kutladı.
Kurulduğu günden bu yana verdiği hizmetlerle ekonomiye katma
değer sağlayan EY Türkiye, iş dünyasından üst düzey yöneticileri
Shangri - La Bosphorus Hotel’de düzenlediği gala gecesinde
bir araya getirdi. Sunuculuğunu Fatih Türkmenoğlu’nun yaptığı
gecede EY Türkiye’nin 30’uncu yılına özel olarak hazırlanan film
tüm katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi.
EY Türkiye’nin 30’uncu yılı aynı zamanda 3 Aralık Salı günü,
The Marmara Taksim’de eski çalışanların da katılımıyla tüm EY
Türkiye ailesinin bir araya geldiği bir gece ile kutlandı.
Küçük bir apartman dairesinden dev bir
şirkete
30. yıl gala gecesinde konuşma yapan EY Türkiye Ülke Başkanı
Mustafa Çamlıca başarıyla dolu 30 yılı geride bıraktıklarını
belirtirken, sözlerine söyle devam etti;
“1983 yılında 5 kişinin öncülüğünde “Denver Denetim Vergi
Müşavirliği” ismiyle Esentepe’de faaliyete başlayan EY Türkiye
ofisi, o günden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüdü ve bugün
Türkiye iş dünyasında imza attığı başarılı çalışmalarla önemli bir
6
| TurkEYnews
Sayı 4 – Mart 2014
aktör olarak konumlandı. Tüm EY ailesi olarak ülkemize kaliteli
hizmet anlayışımız ile katkıda bulunmaya ve kurum kültürümüz
olan bu mirası bir sonraki kuşağa layıkıyla aktarmaya devam
edeceğiz. Türkiye ekonomisine, insanlarına, topluma katkı
sağlamayı ana felsefemiz olarak benimsedik ve "Building a
beter working world – Daha iyi bir çalışma hayatı oluşturmak”
mottomuz da bu misyon ile birebir örtüşüyor.”
EY Türkiye’nin 2013 finansal yılı
büyüme hızı 21,6
2013 yılını 21,6 oranında bir büyüme ile kapattıklarını belirten
Mustafa Çamlıca, EY Türkiye’nin bu başarıyla tüm EY içinde en
hızlı büyüyen ikinci pazar olduğunun altını çizdi ve sözlerine şöyle
devam etti;
“EY’nin 30’uncu yılı olan 2013’te Türkiye ekonomisi için toplam
bir milyon yüz bin saatten fazla hizmet ürettik. 2013 yılında
7 yeni partnerin daha EY ailesine katılmasıyla birlikte toplam
partner sayımız 38’e, yurtdışından bize katılan ortaklarımızla
40’a ulaştı. Küçük bir ofiste beş kişiyle başladığımız yolculukta,
genç mezunların da aramıza katılmasıyla birlikte bugün kadromuz
1000’in üzerinde.”
Mustafa Çamlıca
TurkEYnews |
7
Güncel
EY Türkiye,
Birleşme ve Satın Alma İşlemleri
2013 Raporu’nu açıkladı
İşlem sayısında rekor,
hacimde ise önemli bir düşüş gerçekleşti…
EY Kurumsal Finansman Bölümü, her yıl hazırladığı ve bu yıl 12.’sini yayınladığı Birleşme ve Satın Alma
İşlemleri 2013 Raporu’nu, bir basın toplantısı ile açıkladı. Rapora göre, tüm dünyada birleşme ve satın alma
aktivitelerinde yaşanan ciddi yavaşlamaya rağmen Türkiye, gerçekleşen 336 işlem ile rekor kırdı. İşlem
hacminde ise 2012’ye göre düşüş gerçekleşti. İşlem değeri açıklanan 135 işlemle toplam 13,7 milyar dolar
tutarında işlem hacmi yaratıldı. Değeri açıklanmamış işlemlerle birlikte toplam hacim yaklaşık 20 milyar
dolar oldu. İşlem sayısı bazında rekor kırılan 2013’te, önceki yıla göre işlem hacminde yaşanan düşüşün,
2014 yılında da kalıcı olabileceğini söyleyen EY Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler,
2014 yılında Türkiye’de birleşme ve satın alma aktivitelerinin 2013 yılı ile paralel seyretmesini beklediklerini
belirtti.
EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölümü, her yıl yayınladığı ve bir
başvuru kaynağı olarak kabul edilen Birleşme ve Satın Alma İşlemleri
Raporu’nun 12.'sini açıkladı. Rapora göre; Türkiye, 2013 yılında
yatırımcılar için cazip olmaya devam etti ve 336 işlem ile son on iki
yılın rekoru kırıldı. 2014 yılı için ise beklenen kamu kaynaklı ve özel
sektör işlemlerinin gerçekleşmesiyle birlikte 2013 yılına paralel ve
yaklaşık 20 milyar ABD doları tutarında işlem hacmi öngörülmekte.
Türkiye ekonomisi, yaşanan olumsuzluklara rağmen beklentilere
paralel performans sergiledi
Amerikan merkez bankası FED’in politikaları, siyasi belirsizlikler ve
Avrupa ülkelerinde 2008 yılından beri süregelen global ekonomik
krizin etkilerinin azalarak da olsa hissedilmeye devam etmesi
8
| TurkEYnews
Türkiye ekonomisi için önemli riskler olarak ortaya çıktı. Bütün bu
olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi beklentilere paralel bir
büyüme gerçekleştirdi. Yılın ilk yarısında, uluslararası bağımsız kredi
derecelendirme kuruluşları tarafından gelen not artışları ise Türkiye
ekonomisi için olumlu gelişmeler olarak yer aldı.
2013 yılında, tüm dünyada birleşme ve satın alma aktivitelerinde
yavaşlama yaşanırken, Türkiye işlem sayısı açısından yeni bir rekor
kırdı. Öte yandan, 2012’ye göre hacim bazında yavaşlama görüldü ve
değeri açıklanan 135 işlemle toplam 13,7 milyar ABD doları tutarında
bir işlem hacmi gerçekleşti. Değeri açıklanan işlemler arasında milyar
ABD doları seviyesini aşan 4,100 milyon ABD doları seviyesini aşan
22 işlem yer aldı. KOBİ’lere olan yoğun ilgi 2012 yılında olduğu gibi
2013 yılında da artarak devam etti.
Sayı 4 – Mart 2014
Yabancı yatırımcılar tarafından
gerçekleştirilen birleşme ve satın
almalarda azalma yaşandı
sermaye fonlarının gerçekleştirdiği en yüksek
hacimli işlem ise Gözde Girişim Sermayesi ve
Turkven’in Ziylan Grubu’na ortak olması oldu.
oluştururken, 2013’te kamu kaynaklı işlemler
ağırlığını artırarak değeri açıklanan işlemlerin
yüzde 61’ini oluşturdu.
2012 yılında toplam işlem hacminin yaklaşık
olarak yüzde 51’ini gerçekleştiren yabancı
yatırımcılar, 2013 yılında toplam işlem
hacminin yüzde 24’ünü gerçekleştirerek
yerli yatırımcıların önemli ölçüde gerisinde
kaldı. İşlem adedi olarak ise geçen senelerde
olduğu gibi yerli yatırımcılar, yabancı
yatırımcıları geride bırakarak 222 işlem
ile son on iki yılın rekor seviyesine ulaştı.
Yabancı yatırımcıların işlem sayısı ise 2011
ve 2012 seviyesinin altına inerek 114 olarak
gerçekleşti.
Bu yıl da enerji sektörü hacim bazında
birinci olurken, bilişim sektörü adet
bazında öne çıktı
2014 yılında ABD ve Avrupa
ekonomilerinde toparlanma bekleniyor…
Gerçekleştirdikleri işlem hacmi azalmasına
rağmen, özel sermaye fonlarının Türkiye’ye
ilgisi 2013 yılında da devam etti
Özel sermaye fonlarının Türkiye’ye ilgisi 2013
yılında da devam etti. Özel sermaye fonları,
bu yıl toplam 74 işleme imza atarak yeni bir
rekor kırarken, işlem hacmi baz alındığında
açıklanan toplam 503 milyon dolar ile
2012’ye göre azalma gösterdi. Bu yıl, toplam
işlem adedinin yüzde 22’sini oluşturan özel
2012 yılında sektörel bazda, hem işlem
hacmi hem de işlem sayısı bakımından
birinci sırada yer alan enerji sektörü, 2013
yılında da hareketli sektörlerin başında yer
aldı. Sektörde gerçekleşen 36 işlem ile 6,0
milyar ABD doları tutarında işlem hacmi
ortaya çıktı. Enerji sektöründe özelleştirme
işlemleri dikkat çekerken, en yüksek
değerli işlem Toroslar EDAŞ’ın özelleştirme
ihalesinin EnerjiSA tarafından 1,7 milyar
ABD doları bedelle kazanılması olarak göze
çarpıyor. İşlem adedinde ise çoğunluğu
küçük işlemlerden oluşan 80 işlem ile bilişim
sektörü öne çıktı.
İşlemlerin yüzde 61’i kamu kaynaklı...
Çoğunun yerli yatırımcı olması dikkat
çekici!
2012 yılında gerçekleşen kamu işlemleri,
değeri açıklanan işlemlerin yüzde 54’ünü
EY Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2013
Raporu aynı zamanda 2014 öngörülerini
de ortaya koyuyor. Raporda, Türkiye için
2014 yılında ölçülü büyümenin devam
edeceği öngörülürken, BDDK tarafından
getirilen kredi düzenlemeleri ile iç talebe
bağlı büyümenin ve ithalatın azalması ve
yatırımların hızlanmasının beklendiği yer
alıyor.
Raporda 2014 yılı için, önceki yıllarda
da olduğu gibi ağırlıklı olarak küçük ve
orta ölçekli işlemlerin yoğun olmasının
beklendiği, enerji, ulaştırma ve finansal
hizmetler sektörlerinde büyük ölçekli
işlemlerin gerçekleşme olasılığının bulunduğu
belirtiliyor. Ayrıca, enerji ve ulaştırma
sektörlerinde hem özelleştirmelerin hem de
özel sektör işlemlerinin önemli rol oynamaya
devam edeceği öngörülüyor.
EY Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Müşfik Cantekinler konuyla ilgili şunları söylüyor;
“2014 yılının, dünyadaki tüm ekonomik sıkıntılara ve çevresindeki politik belirsizliklere
rağmen Türkiye’nin yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye devam edeceği bir yıl olacağını
öngörmekteyiz. Avrupa’daki toparlanma ve ABD’deki parasal genişlemenin yavaşlaması tüm
dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisi için de belirleyici rol oynayacaktır. 2013’te işlem
hacminde bir düşüş yaşandığını gözlemledik. 2014 yılında ise global pazarlarda olduğu gibi
Türkiye’deki birleşme ve satın almalar için de olumlu ancak ölçülü bir beklentinin mevcut
olduğunu söyleyebiliriz. Bunun sonucu olarak, şirket birleşme ve satın almalarında 2013 yılına
paralel bir performans bekliyoruz.”
İş dünyasında 2014 için karamsarlık söz konusu
EY’nin Türk iş dünyasının önde gelen isimleri ve üst düzey yöneticileri
ile gerçekleştirdiği, “Türk iş dünyasının birleşme ve satın alma
faaliyetlerine bakışı” konulu geleneksel anketinin sonuçları da aynı
raporda açıklandı. Buna göre; yılın işlemleri olarak AYEDAŞ’ın
özelleştirmesi ve Yapı Kredi Sigorta’nın %94 hissesinin AllianzSE
tarafından satın alınması (yüzde 24’er oy ile) seçildi. Ankete
katılanların yüzde 51’i, 2013 yılında gerçekleşen işlem hacminin
beklenenden düşük olduğunu belirtirken, yüzde 56’sı özel sermaye
fonlarının 2013 yılı performanslarını olumlu buluyor. Enerji sektörü
yüzde 16’lık oranla katılımcılar tarafından 2014 yılında en fazla
hareket beklenen sektör oldu. Enerji sektörünü perakende, yiyecekiçecek ve hizmetler sektörleri izliyor.
Katılımcıların çoğunluğu (yüzde 54) AB bölgesindeki kriz ortamından
Türkiye’nin sınırlı etkileneceği düşüncesinde. Ankete katılan iş
adamları ve yöneticilerin sadece yüzde 20’si (geçen yıl yüzde 58
idi) 2014 yılı yatırım ortamını olumlu olarak beklerken, yüzde 76’sı
ise yatırım ortamının durağan olacağını öngörüyor. Bu durum,
2014’ün yatırım ortamına ilişkin beklentilerde, bir önceki seneye
göre önemli bir bozulma ve karamsarlık olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca, katılımcıların yüzde 49’u tarafından FED’in varlık alımlarını
azaltmasının önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi üzerinde
yüksek etkisi olacağı belirtiliyor.
Mert Göknar, Müşfik Cantekinler, Cem Günfer, Cevdet Akçalı
TurkEYnews |
9
Güncel
Türkiye’deki aile şirketleri, kriz
dönemlerinde Avrupa’ya oranla
daha fazla kenetleniyor
EY’nin aile şirketleri üzerine yaptığı
araştırmanın sonuçlarına göre, ekonomik
kriz dönemleri ve zor piyasa koşullarında
aile şirketi olmak rekabet avantajı
sağlıyor. Daha çabuk karar alma, aile
kültürü ve değerlere bağlı kalma,
bu dönemlerde şirketlerin daha hızlı
büyümesine yardımcı oluyor.
EY’nin Türkiye’de 2013 yılı içerisinde 50 adet aile şirketinin
katılımıyla gerçekleştirdiği “Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik”
araştırması, aile şirketlerinin kriz ortamlarında ayakta kalma
anlamında daha sağlam bir duruş sergilediklerini ortaya koyuyor.
En fazla bin, en az 250’den fazla kişinin istihdam edildiği
şirketler ile gerçekleştirilen anket çalışmasına göre,
piyasalardaki çalkantılara ve zor rekabet ortamına rağmen,
Türkiye’deki aile şirketlerinin büyük çoğunluğu (%64) kriz
dönemlerinde yıllık %10 ila %15 düzeyinde büyüme başarısı
gösteriyor. Öte yandan Euro Bölgesi krizinden darbe alan
Avrupa’daki aile şirketlerinin ise yüzde 15 ve üzerinde
büyüdüklerini ifade edenlerin oranı yüzde 10.
Araştırmada bu başarının temel nedeni ise, bu tür şirketlerin aile
kültürüne ve değerlerine bağlı kalmaları ve hızlı karar alabilme
imkanına sahip olmaları olarak gösteriliyor.
Zor ekonomik koşullar altında büyümek –
Geçen seneki büyüme performansı
%15 ve üzeri artış
%10 -%15 artış
+%10 ve -%10 arası
%10 -%15 azalış
%15 ve üzeri azalış
0%
10%
20%
Türkiye
30%
40%
50%
Dünya
• Türkiye’deki anket katılımcılarının %64’ü, %10 ve üzeri
büyüme yaşadıklarını belirtmiştir.
• Üçte biri %15 ve üzeri büyüme bildirmiştir.
10
| TurkEYnews
60%
Sayı 4 – Mart 2014
Kuşak devri Avrupa’ya oranla daha fazla
Şu an aile şirketini hangi nesil yönetiyor?
Türkiye’den ankete katılanların yüzde 90’ının şirketlerini bir
sonraki kuşağa devretmeyi planladıklarını belirten EY Orta ve
Güneydoğu Avrupa Bölgesi - Stratejik Büyüyen Pazarlar
ve Aile Şirketleri Lideri ve EY Türkiye Şirket Ortağı Metin
Canoğulları, bu oranın dünya ortalamasının çok üzerinde yer
aldığına dikkat çekti.
50%
40%
30%
20%
Genç kuşak çalışmaya niyetli değil
10%
Her ne kadar aileler, şirketlerini sonraki kuşaklara devretmekte
istekli olsa da gerçekleştirilen görüşmelerde genç kuşağın aile
şirketinde yönetimi devralma konusunda hevesli olmadığını
belirten Canoğulları, “Diğer ülkelerde de şahit olduğumuz bu
durum dünya genelinde aile şirketleri arasında kaygı uyandırıyor.
Türkiye’deki aile şirketlerinde çoğunlukla birinci ya da ikinci
kuşağın yönetimde olduğunu dikkate alırsak, sorunun daha ciddi
boyutlarda olduğunu görebiliriz. Bu şirketlerin birçoğu yönetimin
devri sorunuyla ilk kez karşılaştılar ya da önümüzdeki yıllarda
karşılaşacaklar” dedi.
Özellikle miras devrinin ve veraset vergilerinin karmaşıklığı
nedeniyle, yönetim devri / örgütsel yedekleme planlamasının
0%
Nesil 1
Nesil 2
Nesil 3
Türkiye
Nesil 4 ve sonrası
Dünya
• Türkiye’de, yönetim ağırlıklı olarak birinci ve ikinci nesildedir.
aile şirketlerinin en karmaşık konularından biri olduğuna dikkat
çeken Canoğulları, araştırmaya göre aile şirketlerinin yüzde
50’sinde örgütsel yedekleme planlamasının yapılmadığını
belirtti.
Devir planlaması – başarılı bir devir için kilit unsurlar
Başarılı bir devir için en belirgin unsurlar nelerdir?
(Cevaplar tüm katılımcıların %91’i olan ve işini gelecek kuşağa aktarmayı düşünen katılımcılar tarafından sağlanmıştır.)
Planlı bir süreç izlenmesi
Devamlılığın garanti altına alınması
Devir sürecine erken başlanılması
Potansiyel varislerin yeterliliğinin değerlendirilmesi
Tüm aile bireylerinin dahil edilmesi
Tüm aile bireylerine eşit ve dürüst yaklaşılması
Veraset ve intikal vergisi yükümlülüğünün optimize edilmesi
Liderliğin devredilmesi için somut bir tarih belirlenmesi
0%
10%
Türkiye
20%
30%
40%
50%
60%
70%
Dünya
• Katılımcıların %70’i bir sonraki nesile devri planlı bir süreç içinde takip ettiklerini belirtmişlerdir.
TurkEYnews |
11
Güncel
EY Türkiye, TAİDER Aile
Şirketleri Zirvesi'nde yer aldı
Aile işletmelerine, gelecek kuşağa ve Türkiye’ye yararlı katkılarda bulunma
hedefiyle yola çıkan zirvenin sponsorları arasında EY Türkiye de yer aldı.
Türkiye’de aile şirketlerinin
sürdürülebilir başarısı ve
kurumsallaşması için çalışmalar
yürüten Aile İşletmeleri Derneği
(TAİDER) ilk ulusal zirvesini
29 - 30 Kasım 2013 tarihleri arasında
Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirdi.
12
| TurkEYnews
Sayı 4 – Mart 2014
Türkiye’de aile şirketlerinin sürdürülebilir
başarısı ve kurumsallaşması için
çalışmalar yürüten Aile İşletmeleri
Derneği (TAİDER) ilk ulusal zirvesini
29 - 30 Kasım 2013 tarihleri arasında
Grand Tarabya Oteli’nde gerçekleştirdi.
Zirve, aile işletmesi sahiplerini ve ailelerin
genç nesil temsilcilerini, akademisyenleri,
iş dünyasını ve sivil toplum kuruluşlarını
bir araya getirerek, kurumsal yönetim,
aile şirketlerinde karar alma süreçleri
ve gelecek planlaması konularında
ülke ekonomisinin can damarı olan aile
işletmelerine ışık tuttu.
Aile işletmelerine, gelecek kuşağa ve
Türkiye’ye yararlı katkılarda bulunma
hedefiyle yola çıkan zirvenin sponsorları
arasında EY Türkiye de yer aldı.
Şükrü Ünlütürk, Metin Canoğulları
Herkes için aynı reçetenin geçerli
olmayacağı bilinci içerisinde, aile
şirketlerinin özel ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik çok çeşitli profesyonel hizmetler
sunan EY Türkiye, etkinlik süresince
zirve katılımcılarını standında ağırlayarak
hizmet ve yayınlarını tanıttı. Büyük
çoğunluğu aile işletmeleri üyelerinden
oluşan katılımcıları, onları başarıya
götüren faktörleri iyi bilen uzman ekibi
ile bir araya getirerek, uluslararası
ölçekte birçok başarılı aile şirketiyle
yakın çalışmaları sonucunda edindikleri
deneyim, bilgi ve kaynaklarını onlarla
paylaşma fırsatı buldu.
“Ailede Birlik, İşletmede Sürdürülebilirlik”
temasıyla gerçekleşen ve iki gün süren
zirvenin birinci günü tüm katılımcılara,
ikinci günü ise gelecek nesillere açık
olarak gerçekleşti. “Birinci Nesilden
İkinci Nesile Geçişte Yapılanma”, “Aile
Şirketlerinde Duygusal Sermaye, Kültür
ve Değerler”, “Aile Anayasasından
Kurumsal Yönetime”, “Aile İşletmelerinde
Profesyonel Yapıya Geçiş (GM/CEO)” ve
“Aile Şirketlerinde Karar Alma Süreçleri
ve Gelecek Planlaması” konu başlıklı
panellerden oluşan zirvenin ikinci
gününde Uluslararası Aile Şirketleri
Kurumsallaşma Uzmanı Dr. Haluk
Alacaklıoğlu tarafından gelecek kuşağa
özel “Kuşaklar Arası Geçiş” başlıklı bir
çalıştay gerçekleştirildi. İnci Holding
A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve TAİDER
Yönetim Kurulu Başkanı Şerife İnci
Eren’in açılış konuşmasıyla başlayan
zirvenin konuşmacıları arasında Borusan
Holding CEO’su Agah Uğur, Bayraktarlar
Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Ahmet Bayraktar, Eti Grup Şirketleri
Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı,
Kadooğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı
Tarkan Kadooğlu, Psikolog Doğan
Cüceloğlu, Arzum A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı ve Genel Müdürü Murat Kolbaşı
gibi önemli isimler yer aldı.
TurkEYnews |
13
Söyleşi
Seda Hacıoğlu
EY Türkiye Denetim Bölümü
Ortağı ve Sigorta Sektörü Lideri
Seda Hacıoğlu ile Global Takaful
Insights raporu ve İslami
sigortacılık üzerine konuştuk
1. Global Takaful Insights 2013 çalışmasının amacı,
hazırlanma yöntemi ve ana başlıkları hakkında bilgi verir
misiniz?
Bu çalışma, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke piyasalarındaki İslami
sigortacılık sektörü ve regulatif yapılarda meydana gelen önemli
gelişmeleri ortaya çıkarmak ve özetlemek amacıyla yapılmış bir
çalışma. Bu çalışmayla sektörün büyümesi, karlılığı, ortaya çıkan
fırsatlar ve zorluklar hakkında da bilgi verilmesi amaçlanıyor.
Çalışmanın birçok yerinde EY ve sektör yöneticileri ile uzmanlarının
görüş ve değerlendirmelerinden yararlanıldı. Başlangıç olarak
sektörün 2002 – 2012 yılları arasında geçirdiği tarihsel süreç ve
önemli olayları irdelenerek, yakın geçmişte yaşanan global olayların
şu andaki etkileri ile gelecekte beklenen sonuçları üzerine kısaca ışık
tutulmaya çalışıldı.
Global sektörün ve Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri,
Endonezya ve Türkiye gibi ülkelerin son birkaç yıllık performansları ile
genel ve finansal görünümleri gerek değerlendirmelerle, gerekse de
rakamsal olarak incelendi. Bunun için hem ülkeler seviyesinde, hem de
global düzeyde birçok kaynaktan yararlanıldı. Bu kaynaklar arasında
World Islamic Insurance Directory, The Global Competitiveness
Report, World Bank’s Databook, Annual Takaful Statistics, World
Insurance Report, The Saudi Insurance Market Report ile incelenen
ülkelere ait sigorta raporları bulunuyor. Bunların yanında, bu sektörde
faaliyet gösteren birçok büyük şirketin yayımlanmış mali tablolarından
ve EY’nin kendi analizleri ve deneyimlerinden yararlanıldı.
2. İslami sigortacılığın dünyadaki tarihçesi, gelişimi ve
yaygın olduğu piyasalar konusunda bilgi verir misiniz?
İslami sigorta yani bir diğer adıyla “tekafül”, İslam hukuku kuralları ve
düzenlemeleri çerçevesinde oluşturulan ve işleyen sigortacılığı ifade
ediyor.
Tekafül sistemi, risk ve karın, katılımcı ve sigortacı arasında
paylaşılma esası üzerine kurulu bir model olup, bu model, islami
sigortacılığı, klasik sigortacılıktan ayrılan en önemli unsudur.
Çeşitli kaynaklara göre tekafül sistemin farklı şekillerde 1400 yıldır
uygulandığı bilinmekte olup, günümüze kadar gelişme göstererek
gelişimini sürdürmüştür. Bunun yanı sıra tekafül sistemi ile ilgili
modern ilk düşünceler 1981 yılında gerçekleştirilen “İslam Bankaları
ve Ekonomik İşbirliği Stratejileri Uluslararası Sempozyumunda ele
alınmıştır. Bu sempozyumda faizsiz çalışan banka, yatırım şirketi
ve sigorta şirketi üçlüsünün bir arada hizmet vermesi ve bütün bu
kuruluşların kar ve zarara katılma sistemiyle çalışmasının sistemin
14
| TurkEYnews
gelişmesi açısından önemli olacağına karar verilmiş olup, o günden bu
yana bu üçlü sistemin geliştirilmesi üzerine çalışmalar ve yatırımlar
gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar ve yatırımlar islami sigortacılığın
bugünkü yapısına ulaşmasını sağladı. EY’nin yayınlamış olduğu
“Global Takaful Insights 2013” raporunda 2012 yılında toplam tekafül
sistemiyle elde edilen katılımın 11 milyar dolara ulaştığı tahmin
edilirken, bir önceki yıla oranla artışın %16 olduğu görülüyor (2011
yılı itibariyle toplam katılım yaklaşık 9,4 milyar dolar.)
Tekafül (İslami Sigorta) sistemi, Müslüman nüfusunun yoğun yaşadığı
başta Arap bölgeleri olmak üzere Malezya ve Endonezya gibi Uzak
Doğu ülkeleri ve birçok Avrupa ülkesiyle Amerika’da uygulanıyor.
Şu an dünyada 33 ülkede 200’ün üzerinde tekafül (İslami Sigorta)
şirketi olduğu tahmin edilirken, 2012 yılındaki katılımın %51’i Suudi
Arabistan, %25’i Asya bölgesinden sağlandı.
3. İslami sigortacılığın bilinen klasik sigortacılıktan farkları
nelerdir?
Genel olarak farkları özetlemek gerekirse; islami sigortacılıkta,
katılımcılar tarafından ödenen katılımların bir kısmı veya tamamı diğer
katılımcıları potansiyel risklere karşı korumak için tekafül fonuna
aktarılır. Klasik sigortacılıkta ise, ödenen primler beklenen risklere
karşı sigorta şirketine aittir. İslami sigortacılıkta, tekafül fonundaki
kâr sadece katılımcılar arasında dağıtılırken, klasik sigortacılıkta kâr
sermayedara aittir.
Diğer bir fark da, islami sigortacılıkta, fon olarak toplanan katılımlar,
islami kurallara uygun olarak belirlenen yatırım araçlarında
değerlendirilebilirken, klasik sigortacılıkta yatırım araçlarında bu
yönde bir kısıtlama söz konusu değil.
4. İslami sigortacılıkta reasürans mekanizması nasıl
işlemektedir? Klasik sigortacılıkla aynı mıdır?
Tekafül sisteminde islami sigortacılık faaliyetinde bulunan şirketler,
islami kurallara uygun olarak çalışan retekafül şirketleri ile reasürans
faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar.
Retekafül uygulaması, tekafül sigortacılığı ile toplanan risklerin daha
büyük şirketlerle paylaşılarak riskin dağıtılması mantığına dayanıyor.
Bu açıdan baktığımız zaman klasik sigortacılıktan farklı bir reasürans
mantığı olamadığını söyleyebiliriz. Bunun ile birlikte dünyadaki büyük
reasürans şirketleri, retekafül faaliyetlerinde bulunabilmek için
retekafül grup şirketlerini kurmaya başladılar.
Sayı 4 – Mart 2014
5. Çalışmada, Türkiye'de dini saiklerle klasik
sigortacılığa uzak duran kesimler hakkında bilgi/tahmin
yer almakta mıdır? Bu alandaki sigortacılık potansiyeli
ne kadar tahmin edilmektedir?
Tekafül sigorta sisteminin kurulması için, teorik olarak belirli bir
sermaye gerekli değil. Ancak 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’na
istinaden sigortacılık faaliyetinde bulunabilmesi için şirketler ya
anonim şirket ya da kooperatif şeklinde kurulmaları gerekiyor. Bu da
dolayısı ile minimum sermayeyi yasal olarak zorunlu hale getiriyor.
Aslında çalışmada, 2011 yılında Türkiye’deki İslami bankacılık
varlıklarının değeri 31 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. Öte
yandan %99’u Müslüman olan yaklaşık 74 milyon nüfusa sahip bir
ülkeden bahsediyoruz. Sigortacılık sektörüne baktığımızda ise 2012
yılında %3’lük bir büyüme görüyoruz. Ancak ne yazık ki penetrasyon
sadece %1.4 civarlarında. Dolayısıyla çalışmada bu yönde bir bilgiden
bahsedilmeyip, bu durumun ciddi fırsatlar doldurulabileceği üzerine
vurgu yapılıyor.
Tekafül sisteminde faiz getiren bir yatırım aracını kullanmamak ve
katılımcılardan elde edilen katılımların faiz getiren finansal bir üründe
değerlendirilmemesi kural olarak yer alıyor. Ancak sigortacılık kanunu
gereği olarak şirketlerin, Hazine Müsteşarlığı nezdinde bankalarda
teminat tesislerini bulundurma zorunlulukları vardır. Bu da geçmiş
yıllarda ister istemez sigorta şirketleri için faiz geliri demekti. Özel
finans kurumlarının, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu ile “Katılım
Bankaları” hüviyetini almaları da bu engeli ortadan kaldırılmasıyla
birlikte ülkemizde tekafül sisteminin gelişmesinde önemli bir adım
atıldı.
6. İslami sigortacılığın Türkiye'de yaygınlaşması için neler
yapılması gerekir? Mevcut yasal engeller nelerdir?
Her şeyden önce islami sigortacılığın yasal alt yapısının olması lazım.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda ne İslami sigortacılık ile ilgili, ne
de buna karşı bir hüküm var. Fakat dünyadaki örneklerine bakıldığında
Hazine’nin yayınlamış olduğu formatlardan farklılık gösteriyor.
Türkiye’de, diğer ülkelerdeki gibi İslami standartlarda gelişmiş bir
sermaye piyasasının henüz oturmamış olması İslami sigortacılığın
yaygınlaşmamasının başlıca nedenleri arasında yer alıyor.
Başka bir sebep de karlılık. Çalışmada Türkiye’de özellikle fiyatlama
konusunda bazı problemler olduğundan, fiyat seviyelerinin göreceli
olarak düşük kaldığından bahsediliyor. Tekafül, teorik olarak dönem
sonunda kar edildiği bir sistemde çalışan bir sistem. O yüzden,
çalışmada bu önemli bir tehdit ve zayıflık olarak belirtiliyor. Hazine’nin
bu konuda bir düzenleme çıkarırken buna da dikkat etmesi gerekli.
Ayrıca, Türkiye’de ne yazık ki sigortacılık bilinci, her ne kadar son
yıllarda gelişmişse de henüz istenilen seviyede değil. Bu aslında
sadece tekafül’ün değil, tüm sigortacılık sisteminin sorunu. Zaten
penetrasyonun bu kadar düşük olmasının önemli sebeplerinden birisi
de bu.
7. Gerekli düzenlemeler yapılırsa Türkiye'deki mevcut
klasik sigorta şirketleri İslami sigortacılık da yapabilecek
midir? Bunun için ayrı şirketler mi kurulması gerekecektir?
Ülkemiz, bulunduğu konum itibarıyla komşu ülkelerden her alanda
etkilenmiştir ve etkilenmeye de devam ediyor. Özellikle son yıllarda
Orta doğu, Uzak doğu ve Arap dünyasıyla olan iş hacminin genişlediği,
ticaret sınırlarının hızla yok olduğu bir ortamda bulunmamıza rağmen
Türkiye’de tekafül sisteminin geç ve yavaş bir hızla ilerlediğini
söylemek yanlış olmaz.
Bunun yanında gelişmiş dünya uygulamalarında gördüğümüz husus
ise klasik sigorta şirketlerinin yeni açılım yaparak bünyelerinde tekafül
yapması değil, ayrı bir tüzel kişilik kurulması şeklinde yapılıyor. Bu
konuda düzenleyici kurum olarak Hazine Müsteşarlığı karar verici
konumda yer alırken uygulamaya yönelik düzenlemeler üzerinde
çalışılıyor.
8. İslami sigortacılığın yaygınlaşmasının Türkiye sigorta
piyasasına ne gibi etkileri olacaktır?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, ülkemizde henüz tam olarak
bir sigorta kültürünün oluşmamış olması hem klasik hem de islami
sigortacılığın önündeki en büyük engel olarak duruyor.
İslami sigortacılığın ülkemizde yaygınlaşmasının sağlanması
sigorta kültürünün oluşması açısından klasik sigortacılığa da katkı
sağlayacağını düşünüyoruz. Ne kadar fazla katılımcı / poliçe sahibi
sigorta sistemine katılırsa, risklerin dağıtılması ve paylaşılması
açısından o kadar önemli olacağını düşünüyoruz.
9. İslami sigortacılık konusunda Türkiye'nin güçlü ve zayıf
yönleri nelerdir?
Öncelikle ülkemiz nüfusunun %99 müslüman olması ve ülke
nüfusunun hızla büyümesi, islami sigortacılık konusunda en önemli
nokta olarak dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, Ortadoğu ve Arap
Dünyası ile olan ticari hacmin genişlemesi ve etkileşimin artması,
Türkiye’nin islami sigortacılıkta hızlı bir büyüme sergilemesini
sağlayabilir. Ayrıca, yasal düzenlemeler ile hem katılım bankacılığı
sisteminin geliştirilmesi, hem de tekafülun esasına uygun yatırım
araçlarının geliştirilmesi, islami sigortacılığın güçlü tarafları
olarak düşünüyoruz. Aynı zamanda halen sigorta kültürünün
yaygınlaşmamış olması hem klasik sigortacılık hem de islami
sigortacılık için en önemli engel olarak karşımızda duruyor.
TurkEYnews |
15
Güncel
Türkiye’nin diyaliz hizmeti
harcamalarına çözüm üretecek
“yenilikçi geri ödeme modeli”
EY, son dönem böbrek yetmezliği (SDBY)
üzerine genel bir bakış açısı geliştirmek,
Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun yeni bir
potansiyel diyaliz geri ödeme modeli
sunmak amacıyla; ilgili kamu kurumları,
nefrologlar, hizmet sunucular ve hasta
örgütleri başta olmak üzere diyaliz
alanının paydaşlarını 25 Şubat 2014
tarihinde Ankara’da bir araya getirdi.
16
| TurkEYnews
Türkiye’de 2001 ile 2012 yılları arasında son dönem böbrek
yetmezliği hastalarının prevelansı yıllık yüzde 9'luk bir artışla
milyonda 353'ten 868'a çıktı. Türkiye'deki SDBY vaka sayısı
milyonda 238 ile 2011'de dünya geneli sıralamasında en üst
sıralarda yer alıyor. Artan yaşlı nüfusun son dönem böbrek
yetmezliği hastalarının sayısını daha da artıracağı, buna bağlı
olarak da diyaliz hizmeti harcamalarının Türkiye sağlık sistemine
ek bir ekonomik yük oluşturacağı öngörülüyor.
EY, Türkiye’nin diyaliz hizmeti harcamalarını belirli bir
ekosisteme oturtacak yeni bir diyaliz geri ödeme modeli sunmak
amacıyla hazırladığı “Türkiye’de diyaliz hizmetleri sunumu
için yenilikçi geri ödeme modeli” raporunu, 25 Şubat 2014
tarihinde ilgili kamu kurumları, nefrologlar, hizmet sunucular ve
hasta örgütleri başta olmak üzere diyaliz alanının paydaşlarının
katılımıyla düzenlediği etkinlikte açıkladı.
Sayı 4 – Mart 2014
EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca ve Sağlık Bakanlığı
Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası’nın
açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği etkinlikte; Türk Nefroloji
Derneği Genel Sekreteri Kenan Ateş’in “Kronik Böbrek
Yetmezliği’nin Türkiye’deki durumu” ve Kurumsal Özel Diyaliz
Merkezleri Derneği (DİADER) Genel Sekreteri Mustafa Işık’ın
“Türkiye’de diyaliz hizmetleri sunumu” başlıklı konuşmalarının
ardından EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü
Serter Baltacı rapor sunumunu gerçekleştirdi.
Raporu hazırlarken birçok uluslararası uygulama örneklerini
incelediklerini belirten EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca,
raporda Türkiye’deki mevcut durum ve trendlere ayna tutmaya
çalıştıklarını dile getirdi. EY’nin önerdiği modelin hizmet
sunumunda kaliteyi de teşvik edeceğini ve en önemli faydayı ise
hastalara sağlayacağına dikkat çeken Çamlıca, “Raporumuzda,
Türkiye’nin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak sistemin tüm
paydaşlarının çıkarlarını gözetecek bir geri ödeme modeli ve
bu modelin uygulanmasına ilişkin bir yapı önerisinde bulunduk”
dedi.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun diyaliz hizmet sunucularına
yaptığı ödemeleri, bu ödemelerin sistemlerini ve hizmet
sunucularında kaliteli hizmetin teşvik edilmesini içeren rapor,
Türkiye ve dünyada kronik böbrek yetmezliği ve son evre böbrek
hastalığının durumuna, farklı ülkelerdeki ödeme modellerine
ve Türkiye için önerilen ödeme modeline odaklanıyor. Modelin
hasta için en önemli artısı kaliteli hizmetin teşvik edilmesi olarak
gösterilirken devlet için artısı ise verimliliğin teşvik edilmesi.
Türkiye'de sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak
ve aynı zamanda hastanın bakım kalitesini güvence altına
alacak yeni formüller geliştirilmesi gerektiğini dile getiren
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Serter
Baltacı “Türkiye’de Genel Sağlık Sigortalı hastalar diyaliz
merkezlerinde ücretsiz diyaliz tedavisi alıyor. SGK ise her hasta
için bu merkezlere seans başına standart ödeme yapıyor. Ancak
dünyada farklı ülkelerde bu alan ile ilgili kalite ve verimlilik bazlı
ödeme yöntemleri mevcut. Farklı kalite ve verimlilik kriterleri
incelenerek diyaliz merkezlerine seans başına daha yüksek veya
düşük bedeller ödenebiliyor” dedi.
Serter Baltacı, Mustafa Çamlıca, Arif Kapuağası, Kenan Ateş, Mustafa Işık
TurkEYnews |
17
Güncel
Otomotiv sektöründe roller
değişiyor
EY’nin otomotiv sektörü özelinde hazırladığı
“Riskler ve Fırsatlar” raporuna göre Çin, Brezilya
ve Hindistan gelecek dönemde otomotiv sektörünün
parlayan yıldızları arasında yer alacak. Bugün bin
kişiye yaklaşık olarak 800 aracın düştüğü ABD ile
karşılaştırıldığında bu oran Çin’de 50, Hindistan’da
ise 20 civarında olduğuna dikkat çeken rapor,
gelecek dönemde bu iki piyasadaki düşük araç
rakamlarının otomotiv şirketleri için büyük fırsat
sunacağı yönünde tahminlerde bulunuyor.
Rapora göre, gelişen ülkelerdeki orta sınıfın yaklaşık
30 bin dolar hane başı harcamasıyla hızla büyüyor
ve 2020 itibarıyla bu rakamın 120 milyon dolar olan
ABD ve 116 milyon dolar olan Avrupa bölgesini
sollayarak 149 milyon dolara çıkması bekleniyor.
Brezilya’da orta sınıfın son 10 yılda hızlı bir büyüme
yakalayarak toplam nüfusun yüzde 52’sine ulaşması,
Hindistan’da ise 50 milyon ile nüfusun yüzde 5’ini
oluşturan orta sınıfın 2020 itibarıyla 200 milyona
ulaşması bekleniyor.
Geçen sene Çin’de 15, Hindistan’da 3, Brezilya’da ise
yaklaşık 4 milyon yolcu taşıtı satıldığına dikkat çeken
raporda, bu üç bölgede artan orta sınıf harcamaları
ve gelişen altyapıların otomobil satışlarında patlama
yaratacağına vurgu yapılıyor. Bu gelişmelerin
otomotiv sektöründe yeni talepler oluşturacağı ve
bu taleplerin çoğunu da ilk kez araç sahibi olanların
oluşturacağı tahmin ediliyor.
18
| TurkEYnews
Rapora göre Brezilya, 45 farklı marka, 2.000 model
ve 4.000 bayi ile dünyadaki en büyük dördüncü
otomotiv piyasası olma yolunda hızla ilerlerken,
tahminlere göre Çin, çok yakın gelecekte ABD’yi
sollayarak en büyük pazar olacak.
EY Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Serdar Altay;
“Küresel durgunluğun otomotiv sektörünü baştan
aşağı değiştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Sektör
iyileşmeye devam ederken, değer zincirindeki
otomotiv şirketlerinin karlı ve sürdürülebilir
büyümeye, finansal ve operasyonel esnekliğe, yeni
teknolojilere yatırıma ve yüksek büyüme oranlı
pazarlardaki fırsatlardan faydalanmaya odaklanması
gerekiyor.” dedi.
EY’nin otomotiv sektörü üzerine hazırladığı rapora
göre Çin, Hindistan ve Brezilya küresel otomotiv
sektörünün geleceğinde önemli bir kaldıraç etkisi
yaratacak. Bu ülkelerde araç sahiplik oranının
düşüklüğü, ekonomik gelişme ve orta sınıfın artan
alım gücü küresel otomotiv sektörünün hızla
büyümesinde lokomotif rolü oynayacak.
Sayı 4 – Mart 2014
Vergi Maratonu Yarışması
başladı
Gelecek nesil vergi profesyonellerinin yeteneklerini bugünden
keşfetmek ve onlara EY Türkiye’deki kariyer fırsatlarını tanıtmak
amacıyla düzenlenen Vergi Maratonu Yarışması 27 Ocak’ta
başladı.
Vergi alanında kariyer yapmayı hedefleyen üniversite 3. ve
4. sınıf öğrencileriyle, yüksek lisans öğrencileri arasında
düzenlenen yarışmada finale kalan öğrenciler, EY Türkiye vergi
uzmanlarıyla birebir çalışma fırsatı yakalarken, gala gecesinde
sektörün önemli isimleriyle bir araya gelecek. Ayrıca finale kalan
tüm adaylar, EY Türkiye’de staj yapmaya hak kazanacak.
Vergi Maratonu Yarışması’nın birincisi, 5.000 TL’lik para
ödülünün yanı sıra, yurt dışında gerçekleşecek olan “Young
Tax Professional of the Year - Yılın Genç Vergi Profesyoneli”
yarışmasında ülkemizi temsil etme fırsatı yakalayacak.
Ayrıca yarışmanın ikincisini 3.000 TL, üçüncüsünü ise
1.000 TL’lik para ödülü bekliyor.
2013 yılının 1.si Alaz Dağlar Keyvanklıoğlu ülkemizi Kopenhag,
Danimarka’da düzenlenen yarışmada temsil ederken,
2012 yılının 1.si Dilek Karataş ülkemizi Boston, Amerika’da
düzenlenen yarışmada temsil etti.
Young Tax Professional of the Year Yılın Genç Vergi Profesyoneli Yarışması
hakkında
20’den fazla ülkenin katılımıyla
gerçekleşen “Young Tax Professional
of the Year” finaline farklı bilgi birikimi
ve tecrübelere sahip uluslararası vergi
profesyonelleri katılıyor. Bu açıdan
yarışma, katılımcılar için farklı kültürlerle
tanışma, vaka analizleri ve mülakatlar ile
deneyim kazanma fırsatı sunuyor.
Young Tax Professional of the Year - Yılın Genç Vergi
Profesyoneli yarışmasına katılacak ülkeler; Asya, Avusturya,
Belçika, Brezilya, Danimarka, Mısır, Finlandiya, Fransa,
Alanya, Macaristan, Hindistan, İtalya, Kazakistan, Kenya,
Doğu Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere ve
Ukrayna.
Global yarışmayı kazanan ilk 3 ismi ise aşağıdaki
ödüller bekliyor:
1.lik ödülü:
EY'nin yurtdışındaki vergi merkezlerine
yapılacak 30 günlük iş seyahati
(Londra, Washington ve Hong Kong)
2.lik ödülü:
EY'nin yurtdışındaki vergi merkezlerinden
birine 10 günlük ziyaret
EY ortakları ve üst düzey müşterileriyle
3.lük ödülü: tanışma fırsatı sağlayacak yurtdışındaki
konferansa davet
TurkEYnews |
19
Makale
EY “İş Dünyası’nın Nabzı –
Riskler ve Fırsatlar” isimli
raporunu açıkladı
Arzu Pişkinoğlu
EY olarak “İş Dünyası’nın Nabzı – Riskler ve Fırsatlar” isimli raporumuzu geçtiğimiz
günlerde açıkladık. Global pazarlarda ürün ve hizmetleriyle lider konumda bulunan
şirketlerin üst düzey yöneticileri ile yapılan araştırmamız riskler ve fırsatların analizine
yönelik çarpıcı sonuçlar içeriyor. Oldukça geniş kapsamlı olan araştırmamız dünya
genelinde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 21 ülkede çeşitli sektörlerde faaliyet
gösteren 641 şirketin yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Araştırmamıza göre,
dünya genelinde “fiyat baskısı” riski şirketler için birinci sırada yer alırken, Türkiye’de
birinci sırayı “piyasa riskleri” alıyor. Türkiye için birinci sırada fırsat olarak “gelişmekte
olan pazarlardaki talep artışı” gösterilirken, dünya genelinde ilk fırsat olarak “ürün,
hizmet ve operasyonlarda inovasyon” öne çıkıyor.
Tablo 1: Küresel ve Türkiye katılımcıları tarafından belirlenen ilk 10 risk
Küresel
Türkiye
1
Fiyat baskısı
Piyasa riskleri
2
Maliyet düşürme ve kâr baskısı
Fiyat baskısı
3
Piyasa riskleri
Maliyet düşürme ve kar baskısı
4
Makroekonomik risk: Daha zayıf ya da değişken
küresel büyüme
Makroekonomik risk: Daha zayıf ya da değişken
küresel büyüme
5
Yetenek yönetimi ve nitelikli çalışan ihtiyacı
Politik istikrarsızlık
6
Devletin artan rolü
Devletin artan rolü
7
Mevzuat ve uyum
Vergi riski
8
Ülke borçları: Mali krizlerin etkisi
Finansmana erişim ve yatırım yapabilme
9
Yeni teknolojiler
Sosyal kabul riski ve kurumsal sosyal sorumluluk
Politik istikrarsızlık
Mevzuat ve uyum / Yetenek yönetimi ve nitelikli
çalışan ihtiyacı
10
Öte yandan, diğer sonuçlara bakıldığında genel olarak hem Türkiye’deki, hem de küresel şirketlerin yöneticilerinin benzer risk ve
fırsatları işaret ettiğini görüyoruz. Rapora yansıyan tabloya göre, şirketler gelecek yıl da gelişmekte olan pazarları hedeflerinin
merkezine oturtacak ve maliyetleri kısarak karlılığı arttırmayı en önemli gündem konularından biri olarak görecek.
20
| TurkEYnews
Sayı 4 – Mart 2014
Tablo 2: Küresel ve Türkiye katılımcıları tarafından belirlenen ilk 10 fırsat
Küresel
Türkiye
1
Ürün, hizmet ve operasyonlarda inovasyon
Gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı
2
Gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı
Yeni pazarlama kanalları
3
Verimlilik artışı için süreçlere, araçlara ve eğitime
yatırım
Ürün, hizmet ve operasyonlarda inovasyon
4
Yeni pazarlama kanalları
Çevreye duyarlı teknoloji yatırımları
5
Stratejinin tüm iş birimlerinde daha etkin
uygulanması
Kurumsal sosyal sorumluluk ve kamuoyu güveninden
yararlanma
6
Bilgi teknolojileri yatırımları
Yatırımcı ilişkilerinde mükemmeliyet
7
Yatırımcı ilişkilerinde mükemmeliyet
Küresel optimizasyon ve ana fonksiyonların taşınması
8
Kurumsal sosyal sorumluluk ve kamuoyu güveninden
yararlanma
Sektörler arası işbirliği ve ortaklıklar
9
Çevreye duyarlı teknoloji yatırımları
Verimlilik artışı için süreçlere, araçlara ve eğitime
yatırım
Küresel optimizasyon ve ana fonksiyonların
taşınması
Bilgi teknolojileri yatırımları
10
Raporun sonuçlarında dikkat çeken bir diğer husus ise 2011’de
ilk 10 risk listesine ilk kez yedinci sıradan giren “devletin artan
rolü”nün, günümüzde bir basamak yükselmesi ve hem dünya
hem de Türkiye sonuçlarında altıncı sırada yer alması. Özellikle
finans sektöründe yapılan sıkı mevzuat düzenlemeleri ile hızlı
büyüyen ülkelerde devletin ilaç ve sağlıktan; enerji ve altyapıya
kadar birçok sektörde giderek daha aktif bir rol üstlenmesinin
böyle bir risk algısının oluşmasında önemli rolü olduğunu
görüyoruz.
Araştırmamız, gelişmekte olan piyasalara ilişkin de önemli
sonuçlara yer veriyor. Araştırmada bahsedildiği üzere mevcut
durumda küresel tüketici harcamalarının üçte ikisinin hızlı
büyüyen pazarlardan geldiği görülmekle birlikte, hızlı büyüyen
pazarlardaki 30.000 dolar üzeri kazanan hane halkı sayısının
2020 yılı itibarıyla iki katından fazlasına çıkarak 149 milyon
kişiye ulaşması ve bu rakamla Amerika (120 milyon) ile Avrupa
(116 milyon) bölgelerini geçmesi öngörülmekte. Bu sonucu,
Türkiye sıralamasında birinci, dünya geneli sıralamasında ikinci
sırada yer alan gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı fırsatına
dayanak olarak göstermek mümkün. Elbette ki bu durum
firmaların stratejik planlamalarına yön veriyor.
“İş Dünyası’nın Nabzı – Riskler ve Fırsatlar” araştırmamızın
ortaya koyduğu bir diğer sonuç ise özellikle sosyal medyanın
gelişmesi ile birlikte Türkiye’deki şirketler tarafından “yeni
pazarlama kanalları” fırsatının oldukça önemli olarak
belirlenmesi. İki yıl önceki çalışmamızda dünya genelinde
şirketler tarafından sekizinci sırada bir fırsat olarak görünen yeni
pazarlama kanalları günümüzde dördüncü sıraya kadar yükseldi.
Ülkemizde ise yeni pazarlama kanallarının stratejik farkındalığı
şirketler tarafından ikinci sırada bir fırsat olarak ele alınıyor.
Sosyal medyaya yön veren Facebook ve Twitter’a yıllar itibarıyla
yüz milyonlarca kullanıcının dahil olması, bu fırsatın büyüyen
önemini gösteriyor.
Raporun tamamına aşağıdaki linkten erişilebilir.
www.ey.com/danismanlik/businesspulse
TurkEYnews |
21
Güncel
Altın Küre’nin sırrını 41 yıldır
EY koruyor
Herkes Altın Küre ödüllerinin sahiplerini merak
ederken, bu büyük sırrı 3 EY ortağı koruyor.
Bu yıl Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından
71. kez düzenlenen Altın Küre Ödülleri’nde EY,
oylama sonuçlarının bir araya getirilmesi ve
gizliliğin sonuçlar açıklanana kadar koruması için
tüm süreci yönetiyor.
Altın Küre Ödülleri’nden sorumlu EY ortağı
Andy Sale, ödüllerle ilgili olarak; “EY’nin Altın
Küre ödülleri ve ödülü düzenleyen Hollywood
Yabancı Basın Birliği ile uzun süreli ve başarılı bir
ilişkisi var. Oy verme ve sonuçlarının bir araya
getirilmesi sürecinde tüm etkenleri göz önünde
bulunduruyoruz” dedi.
EY, aday gösterilme oylamasından başlayarak, tüm oylama
süreçlerini yönetiyor.
Sonuçlar 3 kez kontrol edilerek, hata payı en aza indiriliyor.
Kazanan isimlerin bulunduğu zarflar EY tarafından korunuyor
ve sonuçlar açıklanmadan hemen önce, ödülü açıklamak için
sahneye çıkan ünlü isme teslim ediliyor.
EY olarak 41 senedir Altın Küre Ödülleri’nin gizliliğini
korumaktan mutluluk duyuyoruz!
22
| TurkEYnews
Sayı 4 – Mart 2014
EY Türkiye’nin rapor
sponsorluğunda yürütülen CDP
Türkiye 2013 İklim Değişikliği
Raporu açıklandı
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından
EY Türkiye’nin rapor sponsorluğu ve Akbank’ın ana
sponsorluğunda yürütülen CDP (Karbon Saydamlık
Projesi) Türkiye’nin 2013 yılı raporu, 26 Kasım 2013 Salı
günü Sabancı Müzesi the Seed salonunda düzenlenen
etkinlik ile kamuoyu ile paylaşıldı.
EY Türkiye, 2010 yılından beri raporun
hazırlanmasında Sabancı Üniversitesi
Kurumsal Yönetim Forumu ile birlikte
çalışıyor. EY Türkiye sponsorluğun yanı
sıra, raporun hazırlanma sürecinde
CDP’ye Türkiye’den yanıt veren şirketleri
CDP’nin uluslararası derecelendirme
metodolojisine göre derecelendirerek
raporun veri analizi ve temel bulgular
bölümlerini hazırlıyor.
Şirketlerin iklim değişikliğine yönelik
stratejilerini uluslararası kurumsal
yatırımcıların bilgisine sunabileceği bir
platform sağlayan CDP, dünyanın en
prestijli ve yaygın çevre girişimi olarak
kabul ediliyor.
26 Kasım Salı günü düzenlenen etkinlikte
ayrıca CDP Türkiye İklim Değişikliği
Liderleri ödülleri de sahiplerini buldu.
EY Türkiye tarafından gerçekleştirilen
derecelendirme sonrası ödül almaya hak
kazanan şirketlere ödüllerini EY Türkiye
İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik
Hizmetleri Ortağı Zeynep Okuyan takdim
etti.
Zeynep Okuyan ödül töreninde
“Ekonomik büyümeyi sağlarken düşük
karbon ekonomisine geçişi sağlamak
Türk iş dünyasının karşılaştığı önemli
zorluklardan biri. CDP Türkiye İklim
Değişikliği Raporu 2013 için katılımcı
şirketlerin vermiş olduğu yanıtlarda birçok
şirketin iklim değişikliği stratejilerini
hayata geçirmeye başladıklarını ancak
geçen seneye göre emisyonlarda artış
olduğunu görüyoruz.” dedi.
Zeynep Okuyan
TurkEYnews |
23
Söyleşi
Kusurlu yönetim kurulu üyesi
şirketin vergi borcunu öder
‘Anonim Şirketin Vergi Borçlarından
Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu’ adlı
çalışma, vergi ve ticaret hukukunun kesişim
alanlarında çalışmalarını yoğunlaştıran
Yaralı’nın ilk kitabı değil. Yaralı daha
önce de sırasıyla ‘Limited Şirketin Kamu
Borçlarından Müdürlerin ve Ortakların
Sorumluluğu’ ve ‘Şirketler Hukukuna İlişkin
Yargıtay Kararları’ isimli iki kitap kaleme
aldı.
Levent Yaralı
Karmaşık yapısı nedeniyle Türkiye’de birçok
şirket tarafından tam olarak anlaşılamayan
ticaret ve vergi kanunları, mükellefleri çoğu
zaman zor durumda bırakabiliyor. Bu alanda
çalışmalarıyla dikkat çeken Avukat Levent
Yaralı, ‘Anonim Şirketin Vergi Borçlarından
Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu’
kitabıyla, yönetim kurulu üyelerinin
sorumluluğu alanında soru işaretlerini
bertaraf etmeye çalışıyor: “Yönetim kurulu
üyesi kusurluysa, şirketin vergi borcundan
kesinlikle sorumludur.”
Türk Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul
Kanunu’nda değişiklikler sürekli yapılsa
da bazı noktalar mükellefler için hala tam
anlamıyla açık değil. Ticaret şirketlerinin
vergi borçlarından sorumluluğun kime
ait olduğu konusu da şirket ortakları ve
yöneticileri için en önemli konuların başında
geliyor. Av. Levent Yaralı’nın kaleme aldığı
ve EY Türkiye tarafından yayınlanan ‘Anonim
Şirketin Vergi Borçlarından Yönetim Kurulu
Üyelerinin Sorumluluğu’ isimli kitap bu
alanda yazılmış önemli kaynaklardan birini
teşkil ediyor. Yeni kitabıyla ilgili kendisiyle
görüştüğümüz Levent Yaralı ile hem
araştırmasına konu olan anonim şirketlerde
yönetim kurulu üyelerinin vergisel
sorumluluğundan hem de Türkiye’de vergi
konusunu konuştuk.
24
| TurkEYnews
Ortakların vergi borçlarından
sorumluluğu var mı?
Anonim ve limited şirket ortakları, şirketin
vergi borçlarını ödemek zorunda mı?
şeklindeki sorumuza Yaralı şu cevabı
veriyor; ‘‘Anonim ve limited şirketler
sermaye şirketleri. Sermaye şirketlerinde
sınırlı sorumluluk esastır. Sınırlı sorumluluk,
ortağın koymayı taahhüt ettiği sermayeyi
şirkete ödeme borcu dışında sorumlu
tutulamamasıdır. Örneğin, Ali 25.000-TL
ve Veli 25.000-TL sermaye taahhüt ederek
toplam 50.000-TL sermayeli bir anonim
şirket kurmuş ve taahhütlerini yerine
getirmişlerse sorumlulukları sona erer.
Şirketin alacaklıları şirketten alacaklarını
alamadıklarında ortağa ‘sen sorumlusun öde
bu borcu’ diyemezler. Anonim ve limited
şirket ortaklarının şirket dışında 3. kişilere 1
kuruş dahi sorumlulukları bulunmuyor. Kural
bu ama önemli bir istisna da var limited
şirketlerde.’’.
Limited şirketlerdeki önemli
istisna nedir?
Türkiye’de sayısı 700.000’i bulduğu
söylenilen limited şirketler ile ilgili önemli
istisnayı sorduğumuz Yaralı şu ifadeleri
kullandı; ‘‘Limited şirket ortaklarının
sorumluluğu konusunda Devlet, kamu
alacakları açısından farklı ve eleştiriye açık
bir düzenleme yapmış durumda. Limited
şirket ortağı şirkete koymayı taahhüt ettiği
sermaye dışında 3. kişilere karşı şirket
borçlarından sorumlu değil ama Devlet
kendisini bundan istisna tutmuş. Örneğin;
Ahmet tek kişilik ve 10.000 sermayeli bir
limited şirket kurmuş, işler iyi yürümemiş
ve şirket piyasaya 30.000-TL borç ve
devlete 50.000-TL vergi borcu ile batmış
olsun. Bu durumda alacaklılar Ahmet’e
30.000-TL’yi sen öde dediklerinde, Ahmet
ben 10.000-TL sermayeyi taahhüt ettim
ve ödedim, şirketin borçlarından sorumlu
değilim diyebiliyor. Ahmet aynı şeyi vergi
alacaklısı olan Devlet’e söyleyemiyor. Çünkü
limited şirketlerde ortak, kamu borçlarından
sermaye hissesi oranında sorumlu. Örnekte
10.000-TL sermayenin %100’üne sahip olan
Ahmet, vergi borcunun da tamamını şahsi
malvarlığından ödemek zorunda kalacak.
Anonim şirketlerde ise sermaye borcunu
ödeyen ortakların alacaklılara da devlete
de şirketin borçlarından bir kuruş dahi
sorumlulukları yok. ’’
Yönetim kurulu üyelerinin
sorumlulukları var mı?
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun
ticaret ve vergi kanunlarımızda nasıl
öngörüldüğünü sorduğumuz Yaralı,
söz konusu sorumluluğun ortakların
sorumluluğundan farklı esaslara bağlı
olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı
‘‘Bir anonim şirkete ortak olmak onun
yönetim kurulu üyesi olma sonucunu
doğurmuyor. Ortaklar genel kurulda
şirketi kimin yöneteceğine karar veriyor,
gerektiğinde beğenmedikleri yönetim kurulu
üyelerini azlediyorlar. Yönetim kurulu üyeleri
şirkete ait malvarlığını yöneten, güvenilen
kişi konumundalar. Bundan dolayı da belirli
şartların gerçekleşmesi halinde üyelerin ve
diğer yöneticilerin sorumluluğu söz konusu
olabiliyor.’’
Kusur varsa sorumluluk da
var!
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun
kusurlu sorumluluk olduğunu vurgulayan
Yaralı konu ile ilgili olarak şunları ekledi:
‘‘Yönetim yetkisini düzgün bir şekilde
kullanmayan, kusurlu davranan yönetim
kurulu üyeleri ve onlara bağlı yöneticilerin
Sayı 4 – Mart 2014
şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumluluğu
söz konusu olabiliyor. Yöneticinin kusuru varsa,
sorumluluğu da söz konusu oluyor. Örneğin, şirket
borca batık ve iflas etmiş ama piyasadan veresiye mal
almaya devam ediyor. Bu şirkete mal satan ve alacağını
alamayan alacaklı, iflas başvurusunda bulunmayarak
piyasa ile ticarete devam eden yönetim kurulu üyelerine
dava açarak bunların şahsi malvarlığından alacağını
tahsil edebiliyor. Bir diğer örnek olarak, şirketin
kesesinden hileli işlemlerle cebini dolduran yöneticilere
şirket ya da pay sahiplerinin dava açabilmesini
verebiliriz.’’
Kusur yoksa sorumluluk da yok!
Konuyu biraz daha açan Yaralı, ‘‘Şirketler hukukunda
bir yöneticinin sorumluluğundan bahsedebilmeniz için,
onun bir görev ve yetkisi olmalı ve bunu hukuka aykırı
kullanmalı. Görev ve yetki yoksa sorumluluk da yok.
Kusur yoksa sorumluluk da yok. İlgili düzenlemeleri,
yöneticiler ne olursa olsun sorumlu tutulabilir şeklinde
anlamamak gerekir. Bu her şeyden önce adil olmaz,
adil olmayan bir şeyi de hukuk korumaz, korumamalı.
Örneğin, iflas etmiş şirkete yeni yönetim kurulu üyesi
olarak birisi atanmış, kasada para yok, geçmiş dönem
vergi borçlarını ödeyemiyor, olsa ödeyecek. Bu kişiyi
şirketin vergi borçlarından sorumlu tutamazsınız.
TMSF’nin el koyduğu şirketlere atadığı yöneticileri
düşünün, geçmiş dönem vergi borçlarını kasada para yok
diye ödeyemiyorlar. Bu kişileri sorumlu tutamazsınız.’’
Şirketin vergi borçlarından üyeler
sorumlu mu?
Uygulamada şirketin vergi borçlarından dolayı şirket
yöneticilerinin sıklıkla takip edildiği görülüyor. Bu
konudaki düzenlemeleri sorduğumuz Yaralı, ‘‘Vergi
borçlarından sorumluluk, hukuk sistemimizin en
karmaşık konularından birisi. Son kitap çalışmamda,
bu karışık konuyu anonim şirketler açısından Danıştay
kararları ve bilimsel görüşler eşliğinde inceledim.
Anonim şirketin vergi ödevlerini yerine getirme görevi
yönetim kurulunun. Bu görevi düzgün bir şekilde yerine
getirmeyen, vergi borcunu zamanında ödemeyen
üyeler sorumlu. Burada şuna dikkat etmek gerek; eğer
üyeler kendi içlerinden birisine ya da 3. bir kişiye vergi
ödevlerini yerine getirme konusunda tüm yetkilerini
devretmişlerse, sorumlu olmayabilirler. Vergi borcundan
sorumluluk kusura dayanan bir sorumluluk olduğu
için, vergi borcunu şirkette kim ödeme yetkisine sahip
ona bakılmalı. Yetki kimde, neden yerine getirmedi,
kasada para mı yoktu, yoksa patronun hukuka aykırı
talimatı nedeniyle mi vergiler ödenmedi, ayrıntılı bir
şekilde araştırılmalı. Alacağın sahibi Devlet de olsa,
vergi mükellefi ve sorumlularının haklarını korumak için
öngörülen prosedüre uyulmalı.’’
Vergi borçlarından üyelerin
sorumluluğunun şartları nelerdir?
Şirketin vergi borcunu yönetim kurulu üyelerinden
almanın şartları hakkında Yaralı şu ifadeleri kullandı:
‘‘Vergi borcunu almak için Devlet öncelikle anonim
şirketi takip etmeli. Ödeme emri yollamalı. Tüm icra
sürecini takip etmeli. Şirketin malvarlığının vergi borcunu
ödemeye yetmeyeceğinin kesin olarak anlaşılması
halinde, yönetim kurulu üyeleri takip edilmeli. Üyeler
takip edileceği esnada da, hangi üyelerin vergi ödevlerini
yerine getirmekle yükümlü olduğu saptanmalı. Vergi
borcu ile alakasız üyeler, sırf üye oldukları için takip
edilmemeli. Vergi borcunun ilgili olduğu dönemdeki
üyelere bakılmalı. Görevden ayrılan üye, ayrılışı
sonrasındaki döneme ilişkin vergi borçlarından sorumlu
tutulmamalı. Yapılan takiplerde, yalnızca kusuru olan
üyelerden vergi borcu alınmalı. Ben eski ya da yeni,
görevli olan ya da olmayan üyelere ödeme emri yollarım,
bulduğumdan vergi borcunu alırım, gerisi ile onlar
uğraşsın anlayışı hukuka aykırı bir anlayış. Vergi borcu
ile alakası olmayan kişiye bile bile ödeme emri yollayan
ve o kişiye borcu olmayan bir tutarı ödettirmeye çalışan
kamu görevlisi, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde
düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu işlemesi
nedeniyle cezalandırılabilir.’’
Mevzuatın karışık yapısı vergi
adaletini yok ediyor
Sorularımız üzerine Türkiye’deki vergi ortamını da
değerlendiren Levent Yaralı vergi mevzuatının,
bu alanda uzmanların dahi zorlukla içinden çıktığı
karmaşık yapısı nedeniyle vatandaş tarafından iyi
bilinmediğini, bunun da vergi konusunda önemli
sıkıntılar ve hak kayıplarına neden olduğuna dikkat
çekti. Vergi kanunlarının uygulanmasında birliğin
sağlanamadığı ifade eden Yaralı, şu şekilde devam
etti ‘‘Vergi idaresi ve vergi yargısı mevzuatın karışık
yapısı nedeniyle aynı konuda farklı hükümler
verebiliyor. Danıştay’ın bir dairesi limited şirketten
vergi alacağını alamamışsan önce müdürü sonra
ortağı takip et derken, diğer daire her ikisini
de aynı zamanda takip edebilirsin diyebiliyor.
Uyuşmazlık dosyası, düştüğü mahkemeye göre
farklı sonuca bağlanabiliyor. Aynı mükellefin aynı
konuda farklı vergi dönemleri ile ilgili olarak açtığı
2 dava farklı mahkemelere düştüğünde mükellef
davaların birisini kaybedip birisini kazanabiliyor.
Bunun nedenini mükellefe izah etmek çok zor, çoğu
zaman da mümkün olamıyor. Vergi mevzuatının
ve uygulamasının bu karmaşık yapısı, vergi
adaletini yok ediyor, mükellefin vergi kanunlarına
ve Devletin adaletine olan inancını zayıflatıyor,
dürüst mükellefi de hukuk dışına itebiliyor. Farklı
karar ve uygulamalar, kanunun aynı maddesinin
farklı yorumlanmasından kaynaklanıyor. Bundan
dolayı vergi kanunları sade vatandaşın dahi kolayca
anlayacağı açıklıkta olmalı ki, mağduriyetler
azalsın".
TurkEYnews |
25
Güncel
Girişimcilik dünyasında başarıya
hazırlık: EY Junior Academy
Programı
Fırsatlarla dolu iş dünyasında
aile şirketlerini daha başarılı
ve sürekli kılmak amacıyla
hazırlanan bu özel program,
şirketi temsil etmeye
hazırlanan genç kuşağın kendi
hedefleri ve fikirleriyle ailenin
beklentileri arasında iyi bir
denge kurmalarına yardımcı
olmayı hedefliyor.
Bu sene düzenlenecek EY Junior Academy Programı’nın
içeriği ve tarihleri şu şekildedir:
Junior Academy Giriş Programı — Sınırlarınızı zorlayın!
Oryantasyon: 16–20 yaş aralığındaki aile bireyleri için
düzenlenen bu program genç kuşak girişimci adaylarının
iş hayatındaki potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı
olmaktadır.
EY, aile işletmesini büyütmek
için somut ve yenilikçi
projeler planlayan ya da
uluslararası genç girişimci
ağında bağlantılarını
kuvvetlendirmek amacıyla
bu programa katılan 16–30
yaş arası gençlere, tüm bu
amaçlarını gerçekleştirebilmek
için gerekli olan potansiyeli
açığa çıkarmaları ve fark
yaratabilecek vizyoner bir
lidere dönüşmeleri yolunda
destek olmayı vadediyor.
EY Junior Academy
Programını tamamlayanlar
aynı zamanda uluslararası
genç girişimciler ağı “NextGen
Club”ın da bir parçası
oluyor. 38 farklı ülkeden
NextGen Club üyeleri hem
kişisel hem de iş anlamında
faydalanabilecekleri ücretsiz
hizmetler sunan bir online
platforma erişerek hem
diğer genç girişimcilerle hem
de EY’nin global liderleri
ile iletişim kurma fırsatı
yakalıyorlar.
• 13–19 Temmuz 2014, Ashridge Business School,
Hertfordshire, Birleşik Krallık
• 10–16 Ağustos 2014, Richard Ivey School of Business,
London Ontario, Kanada
Junior Academy İleri Düzey Programı — Fırsatları
yakalayın!
Kişilik: 21–25 yaş aralığındaki aile bireyleri için düzenlenen
bu program yarının liderlerinin girişimcilik yeteneklerini
geliştirmelerine destek olmaktadır.
• 5–12 Temmuz 2014, INSEAD Business School,
Fontainebleau, Fransa
• 16–23 Ağustos 2014, Stanford University, California, ABD
Junior Academy Mükemmellik Programı — Fark yaratın!
Vizyoner liderlik: Aile şirketlerinde profesyonel olarak
çalışan 26–30 yaş aralığındaki aile bireyleri için düzenlenen
bu programda katılımcıların değişimin temsilcisi olmaları ve
inovasyonu değere nasıl dönüştürebileceklerini öğrenmeleri
teşvik edilmektedir.
• 30 Ağustos–6 Eylül 2014, CEIBS China Europe International
Business School, Shanghai, Çin
26
| TurkEYnews
EY'nin Aile Şirketleri Mükemmellik Merkezi
tarafından her yıl aile şirketlerinde bayrağı
devralacak genç kuşak temsilcilerine
yönelik olarak düzenlenen EY Junior
Academy Programı için bu yıl da
başvurular başladı.
Sayı 4 – Mart 2014
Spor yapan kadın yöneticiler
kariyerlerinde daha
hızlı ilerliyor
EY'nin spor ve liderlik arasındaki bağlantıya ve takım
çalışmasının önemine odaklanan araştırması, spor
yapan kadın yöneticilerin liderlik vasıflarını daha
fazla geliştirdiklerini ve takım çalışmasında sporun
kritik rolünü ortaya koyuyor.
EY’nin profesyonel ve amatör sporcuları bir araya getirmek
için kurduğu ‘Kadın Sporcular Küresel Liderlik Ağı’nın yapmış
olduğu araştırma, sporun, kadın yöneticilerin liderlik ve
ekiplerini motive edebilme becerileri üzerindeki önemli rolünü
ortaya koyuyor. EY’nin 821 üst düzey yönetici ile yaptığı
araştırmaya göre, üst düzey yönetici seviyesinde yer alan kadın
katılımcıların yüzde 50’si, diğer kadın yöneticilerin yüzde 39'u ile
karşılaştırıldığında üniversite düzeyinde sporla ilgileniyor.
Araştırmaya katılan orta kademe kadın yöneticilerin yüzde 90’ı,
daha önce ilköğretim ya da üniversite hayatı süresince sporla
ilgilenirken, bu oran üst düzey kadın yöneticilerde yüzde 96’ya
ulaşıyor. Ayrıca, araştırmaya katılan kadın yöneticilerin dörtte
üçü; daha önce sporla ilgilenmiş kişilerin, daha önce sporla
hiç ilgilenmeyenlere oranla ekip ruhuna katılım açısından daha
başarılı oldukları konusunda görüş bildiriyor.
Kadın katılımcıların yüzde 76'sı, spordan gelen davranış ve
teknikleri benimsemenin takım çalışması performansını arttırma
konusunda en iyi yöntem olduğunu düşünüyor. Kadın yöneticiler
arasında sporla ilgilenmenin çalışma ortamında pozitif etkisi
olduğu konusunda güçlü bir anlayış hakim. Daha önce sporla
ilgilenmeyen kadınların birçoğu, spor yoluyla öğrenilen
davranış ve tekniklerin şirket ortamında ekibi motive etme ve
performanslarını arttırmada kritik olduğunu düşünüyorlar.
Araştırmadan çıkan sonuçlar ise şöyle;
• Üst düzey yönetici seviyesinde yer alan kadınların yüzde 67'si
çalışan bir yetişkin olarak spor ile ilgilenirken, diğer kadın
yöneticilerde ise bu oran yüzde 55.
• Araştırmaya katılanların yüzde 90'ı, ekip çalışmasının
karmaşık sorunları çözmekte en iyi yöntem olduğu yönünde
görüş bildirirken, yüzde 82'sinin düşüncesi ise, bir ekibi
yönetmek için organizasyon yeteneklerini geliştirmenin
gelecekteki rekabet ortamı için gerekli olacağı yönünde.
• Kadın yöneticilerin yüzde 87'si farklı bakış açıları
geliştirilmesini teşvik eden ve etkileyen kapsayıcı liderliğin
takım performansını geliştirme konusunda en etkili yol
olduğunu düşünüyor.
"Spor yapmanın psikolojik ve fiziksel etkilerinin yanı sıra zaman
yönetimi ve planlama konusunda oldukça etkili olduğunu
düşünüyorum. Ayrıca spor, zorluklarla mücadele etme
konusunda önemli bir eğitim aracı. Tahmin edilenin aksine,
iş hayatının stresini, zihinsel yorgunluğunu yaşayan biri için
spor yapmak inanılmaz bir dinlenme fırsatı. "
Zeynep Okuyan
EY Türkiye
Denetim Hizmetleri Ortağı
TurkEYnews
TurkEYnews || 27
27
Pratik Bilgiler
Gelir Vergisi
Amortisman sınırı
Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Ücretler)
Gelir dilimi
11.000 TL’ye kadar
27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası
97.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası
97.000 TL’den fazlasının 97.000 TL’si için 23.750 TL, fazlası
Vergi oranı
% 15
% 20
% 27
% 35
Gelir vergisi tarifesi- 2014 (Diğer gelirler)
Gelir dilimi
11.000 TL’ye kadar
27.000 TL’nin 11.000 TL’si için 1.650 TL, fazlası
60.000 TL’nin 27.000 TL’si için 4.850 TL, fazlası
60.000 TL’den fazlasının 60.000 TL’si için 13.760 TL, fazlası
Vergi oranı
% 15
% 20
% 27
% 35
Gelir vergisinden istisna günlük yemek yardımı (KDV hariç)
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
11,70
12,00
12,00
Engellilik indirimi (2014)
Tutar (TL)
770
800
800
Reeskont ve avans işlemlerinde iskonto ve faiz oranları
Reeskont işlemlerinde
Avans işlemlerinde
VUK kapsamındaki reeskont işlemlerinde
% 10,25
% 11,75
% 11,75
Not: Bu oranlar 27.12.2013 tarihinden itibaren yapılan işlemler için geçerlidir.
Damga Vergisi
Azami damga vergisi (Her bir kağıt için)
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
1.379.775,30
1.487.397,70
1.545.852,40
Damga vergisi oran ve tutarları (2014)
Engellilik derecesi
Birinci derece engelliler için
İkinci derece engelliler için
Üçüncü derece engelliler için
Tutarı (TL)
800
400
190
Asgari geçim indirimi (2014)
Çocuk sayısı/ Çocuk yok
1 çocuk
Eşin durumu
Çalışıyor
80,33 TL
92,37 TL
Çalışmıyor
96,39 TL 108,44 TL
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
2 çocuk
3 çocuk
4 çocuk
104,42 TL
120,49 TL
112,46 TL
128,52 TL
120,49 TL
136,55 TL
Konut kira geliri istisnası
Gelirin elde edildiği yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
3.000
3.200
3.300
Değer artış kazançlarında istisna (Menkul kıymetler hariç)
Kazancın sağlandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
8.800
9.400
9.700
Arızi kazançlara ilişkin istisna
Kazancın sağlandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
20.000
21.000
21.000
Gelir vergisinden istisna kıdem tazminatı tavanı
Uygulandığı dönem
01.01.2014 - 31.12.2014
Tutar (TL)
3.438,22
Damga vergisine tabi kağıtlar
Sözleşmeler
Ücretler (Avanslar dahil)
Kira sözleşmeleri
Bilanço
Gelir tablosu
Yıllık gelir vergisi beyannamesi
Kurumlar vergisi beyannamesi
Katma değer vergisi ve muhtasar beyannameler
SGK sigorta prim bildirgesi
Oran/Tutar
Binde 9,48
Binde 7,59
Binde 1,89
31,80 TL
15,40 TL
41,20 TL
55,00 TL
27,20 TL
20,30 TL
Veraset ve İntikal Vergisi
İstisnalar (2014 yılı)
Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras
hisselerinde
Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde
İvazsız suretle meydana gelen intikallerde
Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde
kazanılan ikramiyelerde
146.306 TL
292.791 TL
3.371 TL
3.371 TL
Vergi tarifesi (2014 yılı)
Vergi Oranı
Matrah dilim tutarları
Veraset yoluyla intikal
İvazsız intikal
%1
%3
%5
%7
% 10
% 15
% 20
% 25
% 10
% 30
İlk 190.000 TL için
Sonra gelen 440.000 TL için
Sonra gelen 970.000 TL için
Sonra gelen 1.800.000 TL için
Matrahın 3.400.000 TL’yi aşan
bölümü için
Asgari Ücret ve Sosyal Güvenlik
Vergi Usul Kanunu ve 6183 Sayılı Kanun
Asgari ücret ve yasal kesintiler
Ödemeler / kesintiler
Gecikme zammı ve gecikme faizi oranları (Aylık)
Uygulandığı dönem
21.04.2006 - 18.11.2009
19.11.2009 - 18.10.2010
19.10.2010 tarihinden itibaren
Oran (%)
2,50
1,95
1,40
Tecil faizi oranları (Yıllık)
Uygulandığı dönem
28.04.2006 - 20.11.2009
21.11.2009 - 20.10.2010
21.10.2010 tarihinden itibaren
Oran (%)
24
19
12
Brüt asgari ücret
Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14)
İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1)
Gelir vergisi matrahı
Hesaplanan gelir vergisi (% 15)
Asgari geçim indirimi (Bekar) (-)
Kesilecek gelir vergisi
Damga vergisi (binde 7,59)
Kesintiler toplamı
Net asgari ücret
Yeniden değerleme oranları
Yıl
2011
2012
2013
Oran (%)
10,26
7,8
3,93
Fatura düzenleme sınırı
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
28
| TurkEYnews
Tutar (TL)
770
800
800
01.01.201430.06.2014 (TL)
1.071,00
149,94
10,71
910,35
136,55
80,33
56,22
8,13
225,00
846,00
01.07.201431.12.2014 (TL)
1.134,00
158,76
11,34
963,90
144,59
80,33
64,26
8,61
242,97
891,03
Yıllık brüt asgari ücret
Uygulandığı yıl
2012
2013
2014
Tutar (TL)
10.962,00
12.000,60
13.230,00
Sosyal güvenlik primine esas aylık kazançların alt ve üst sınırları
Uygulandığı dönem
01.01.2014-30.06.2014
01.07.2014-31.12.2014
Alt sınır (TL)
1.071,00
1.134,00
Üst sınır (TL)
6.961,50
7.371,00
Sayı 4 – Mart 2014
Zirveye Yolculuk
EY Türkiye Assurance Social Club
21-22 Aralık’ta Uludağ’daydı. “Zirveye
Yolculuk” ismiyle düzenlenen etkinliğe
30’dan fazla EY Denetim Bölümü çalışanı
katıldı.
21 Aralık sabahı erken saatlerde Beytem
Plaza önünden yola çıkan grup, 2 gün
boyunca kış sporlarının tadını çıkarttı ve
yoğun dönem öncesi stres attı.
Zirveye Yolculuk etkinliğinden önce dalış,
rafting, paintball ve yelken etkinlikleri
düzenleyen EY Assurance Social Club,
belirli aralıklarla düzenlediği etkinliklere
yoğun dönem sonrası yenilerini eklemeye
devam edecek.
TurkEYnews |
29
Online
EY Türkiye
YouTube ve LinkedIn’de!
bitly.com/EYTurkiyeYouTube
bitly.com/EYTurkiyeLinkedIn
30
| TurkEYnews
Sayı 4 – Mart 2014
Eğitim Takvimi
Aylar
Tarih
Şehir
Eğitim
Ocak
27-28 Ocak 2014
İstanbul
UFRS eğitimi
06 Şubat 2014
İstanbul
Sermaye kaybı ve borca batıklık
durumunda alınması gereken önlemler
11 Şubat 2014
İstanbul
Transfer fiyatlandırması
ve dökümantasyonu
18 Şubat 2014
İstanbul
Şirket yöneticilerinin hukuki, cezai ve
vergisel sorumluluğu
19 Şubat 2014
İstanbul
Türev işlemlerin vergilendirilmesi (1/2)
20 Şubat 2014
İstanbul
Gümrük kolaylıklarından yararlanma yolları
21-22 Şubat 2014
İstanbul
UFRS eğitimi
13-14 Mart 2014
İzmir
UFRS eğitimi
17-18 Mart 2014
İstanbul
UFRS eğitimi
10-11 Nisan 2014
Ankara
UFRS eğitimi
17-18 Nisan 2014
İstanbul
UFRS eğitimi
3-4 Mayıs 2014
Bursa
UFRS eğitimi
15-16 Mayıs 2014
İzmir
UFRS eğitimi
22-23 Mayıs 2014
İstanbul
UFRS eğitimi
12-13 Haziran 2014
Ankara
UFRS eğitimi
19-20 Haziran 2014
İstanbul
UFRS eğitimi
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
TurkEYnews |
31

Benzer belgeler

“EY World Entrepreneur Of The Year – Dünya Yılın Girişimcisi” ödülü

“EY World Entrepreneur Of The Year – Dünya Yılın Girişimcisi” ödülü adamlarından oluşan bağımsız jüri üyeleri ile tanışma fırsatı sağlamak gibi birçok fayda sağlıyoruz. Markanın değerine büyük katkı sağlayan bu lokal sürecin sonunda Monte Carlo’da düzenlenen EY Dün...

Detaylı