Gelecek Trendler

Transkript

Gelecek Trendler
179_CP_01
12/27/13
6:51 PM
Page 1
&
Gelecek Trendler
Yenilikçilik ve gelecek araşt›rmalar› dergisi
l
Ocak 2014
www.siemens.com.tr
Bitişikteki şehir
Viyana, binalar ile enerji
arzının birbirine ortaya
sinerjik etkiler çıkaracak
şekilde entegre edildiği bir
şehir kurmayı planlıyor.
Tümleşik
şebekeler neler
vaad ediyor?
Erlangen’deki Siemens
araştırmacıları, geleceğin
akıllı şebekelerini
geliştirmekle meşgul.
Arz ile talebi
dengelemek
Siemens mühendisleri, AB’nin Akıllı Enerji için
Geleceğin İnterneti projesinde, enerji dönüşümünü
destekleyecek ve akıllı bir şebeke kurulumunu
kolaylaştıracak bir veri ağı tasarlıyor.
180_CP_01
12/27/13
10:26 PM
Page 2
2
GELECEK&TRENDLER
Yeni yerel
yönetim
liderleri
Editör - İçindekiler
ürkiye’deki yerel yönetimler için yeni bir döneme doğru gidiyoruz. 30
T Mart 2014’te yerel seçimler var. Büyük şehirlerden ilçelere kadar onlarca
yerleşim bölgesi yeni dönem için kendilerini yönetecek liderleri seçecek.
Yeni dönemde yerel yöneticilerin yol, su ve kaldırım yapmaktan daha
önemli görevleri va. Dünya almış başını giderken, bütün işini kaldırım
yenileme olarak gören belediye başkanları tarih olmak zorunda.
Bu bölümde yer alan yazılara, özellikle de Viyana ile ilgili olana bir bakın.
İnovasyon endeksinde üst sıralarda yer alan, karbon ayak izini sıfırlama
yolculuğuna çıkan bir şehirden söz ediyoruz. Birleşmiş Milletler Yaşanabilir
Şehirler Endeksi’nde zaten 1 numara olan ve Gezegendeki Top 10 Akıllı
Şehir sıralamasında zirvede bulunan Viyana, geleceğini yeniden
şekillendirmenin yollarını arıyor.
Viyana’nın enerji, araştırma, teknoloji ve inovasyondan sorumlu belediye
hizmetleri kuruluşu olan Wiener Stadtwerke Holding AG’nin Yönetim
Kurulu Üyesi Marc H. Hall, “Gelecekte enerji gereksinimlerimizin neler
olabileceğine dair bir bakış açımız olsun istiyoruz. Bu aslında tamamıyla
akıllı enerji yönetimi ve akıllı ev çözümleriyle ilgili ve merkezi ısıtma gibi
konvansiyonel çözümlerin yeni ve merkezi olmayan çözümlerle nasıl
harmanlanabileceğine ilişkin bir konu” diyerek kendi ajandalarının ne kadar
farklı olduğunu ortaya koyuyor.
Bence yerel yöneticilerin, özellikle yeni seçileceklerin bu tür örnekleri
incelemeleri, iyi örnekleri kendilerine uyarlamaları gerekir diye
düşünüyorum.
M. Rauf Ateş
Saygılarımla...
İÇİNDEKİLER
Bitişikteki şehir ..................................................................................................3
Arz ile talebi dengelemek ..................................................................6
Tümleşik şebekeler neler vaad ediyor? ..............................8
Yay›nc›
Do+an Burda Dergi Yay›nc›l›k ve
Pazarlama A.(
*cra Kurulu Ba)kanı Mehmet Y. Y›lmaz
Yay›n Direktörü (Sorumlu) M. Rauf AteE
Yayın Yönetmeni
Sedef Seçkin Büyük
Yaz›i)leri Müdürü
Haber Müdürü
Ebru F›rat
Deyma Öncel BayAksel
Görsel Yönetmen
A. BertuB Pat›r
Yayın Kurulu (Alfabetik sArayla) M. Rauf AteE,
Özlem AydAn AyvacA, Hüseyin Gelis, Sedef Seçkin
Marka Müdürü
Gökçe Aykaç Mutlu
Ankara Temsilcisi Erdal CpekeEen
Tel: 0 312 207 00 95
Yönetim
Genel Yayn Koordinatörü YeEim Denizel
Projeler Direktörü (Tüzel Kii Temsilcisi) Ferit ÖzkaEAkçA
Sat Direktörü Orhan TaEkAn
Finans Direktörü Didem Kurucu
Üretim Direktörü Servet KavasoBlu
Yönetim Yeri
Trump Towers, Kule 2, Kat: 21-24, 34387, DiEli-CSTANBUL
Tel: 0 212 410 32 28 Faks: 0 212 410 32 27
[email protected]
Reklam Grup Ba)kan› Viki Habif
Grup Ba)kan Yard›mc›s› Nil Ertan
Teknik Müdür Nusret K›r›ml›oBlu
Tel: 0 212 336 53 60 (3 hat) Faks: 0 212 336 53 90
Rezervasyon
Tel: 0 212 336 53 00-57-59 Faks: 0 212 336 53 92-93
Ankara Reklam Tel: 0 312 207 00 72-73
DB Okur Hizmetleri hatt› Tel: 0212 478 03 00
[email protected]
DB Abone Hizmetleri hatt›
Tel: 0212 478 03 00 Faks: 0212 410 35 12-13
[email protected]
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
Tümleşik sistemler
l
12/27/13
10:27 PM
Page 3
Kentsel enerji verimliliği
Aspen projesi, geleceğin şehirlerini
olağanüstü enerji tasarruflu kılabilecek
teknolojileri denemek için tasarlanıyor.
Bitişikteki şehir
Viyana, binalar ile enerji arzının birbirine ortaya sinerjik
etkiler çıkaracak şekilde entegre edildiği bir şehir
kurmayı planlıyor. Vizyonu ise yarının şehri için gerekli
enerji tasarrufu teknolojilerinin optimumlaştırılabileceği
dünya klasmanında canlı bir laboratuvar.
Şehirler için eyleme geçirilebilir enerji bilgileri
Gerçek dünya araştırmaları
Kaynak: Wien Energie / Siemens
Aspern’in elektrik altyapısı yoğun
araştırmalara konu oluyor. Gerçekzamanlı, gerçek dünya
laboratuvarlarının içinde çoklukullanımlı bir bina, bir apartman binası,
ve bir eğitim yerleşkesi bulunuyor.
Binalar ve merkezi
olmayan yenilenebilir
enerji üretimi
Akıllı sayaçlar,
akıllı şebekeler
Belediye veri merkezi
Kullanıcı
PC/Diz üstü
Tablet PC
Bu şehrin kontrol merkezinde bu
karmaşık sistemin bütün bileşenleri
birbirine bağlanıyor: enerji üretimi,
dağıtımı, depolanması ve kullanımı.
Akıllı telefon
Kullanıcılarla optimum ağlar
kurulması sayesinde sistemin
tamamı çok daha akıllı çalışıyor.
Çıktı
Düşük-voltajlı
Şebekeler
Bu araştırmanın sonuçları yeni
akıllı pazar modellerinin temelini
oluşturuyor. Bu analizin kilit
öğeleri enerji verimliliği, CO2
seviyelerinin azaltılması ve
kullanıcı-dostluğu.
Aspern dünyanın dört bir yanındaki şehirler
açısından çok önemli olabilir, çünkü içinde
iklim değişikliğinin de olduğu savaş kazanılacaksa, burada mücadeleye dünyadaki toplam enerjinin yüzde 75’inin tüketildiği ve sera gazlarının yüzde 85’inin üretildiği şehirlerde başlanılacak demektir.
“Aspern yani Viyana’nın Kentsel Göl Kenarı” olarak bilinen bu 240 hektarlık laboratuvar sahası günümüzde Avrupa’nın en büyük geliştirme projelerinden biridir. Her ne
kadar şimdilik orada bir metro istasyonu ile
İş modelleri
Ürünler
Uygulamalar
tamamlanmış bir binadan fazla pek bir şey
yoksa da 2015 yılı başı itibariyle 3,420 tane
apartman dairesinin, bir okul yerleşkesinin
ve yatakhanelerinin bir kısmının bitirilmiş olması bekleniyor. Ve, 2028 yılı itibariyle ise Aspern’in 8,500 adet apartman dairesi, 20,000
kişiye iş imkanı, ticari bir yerleşke ve bir araştırma merkezine sahip olması planlanıyor ve
bunların tümü Viyana şehir merkezine 25 dakikalık metro yolculuğu mesafesinde olacak.
Aspern sıradan devasa konut geliştirme
projelerinden biri değil. Onu dünyanın dört
bir yanındaki düzinelerce büyük diğer projelerden ayrıştıran, Viyana Şehri, bu şehrin
altyapı hizmetleri şirketi (Wien Energie) ve
bu projede yer alan tek endüstriyel ortak
olan Siemens arasında imzaları atılmış beş yıllık ve yaklaşık 40 milyon € değerindeki ortak
girişim (JV).
Aslında CT’nin Araştırma ve Teknoloji
Merkezi Başkanı Dr. Wofgang Heuring’e göre Siemens Kurumsal Teknolojiler (CT) ve bu
şirketin Siemens’in Altyapılar ve Şehirler Sektörü’ndeki Akıllı Şebekeler ve Bina Teknolojileri Bölümü ile birlikte hazırladığı koordine
bir araştırma planıyla bu şehrin “canlı bir laboratuvar”a dönüştürülmesi tasarlanıyor.
Heuring, “Aspern enerji verimliliğini ve sürdürülebilir kentsel gelişmeyi destekleyen teknolojilerin entegrasyonu için bir sınama ortamı işlevi görüyor. Bu teknolojilerin birbirlerine nasıl entegre edilebileceklerini bizzat
sahada görmek Siemens ve bizim dört araştırma ve geliştirme faaliyetimiz için olağanüstü önemli” diyor.
Viyana şehri için bir yandan çevresel ayakizini azaltmaya ve diğer yandan da yaşam
kalitesi arttırmaya odaklanmış olmak da başta gelen önceliklerden biri. Viyana’nın enerji, araştırma, teknoloji ve inovasyondan sorumlu belediye hizmetleri kuruluşu olan Wiener Stadtwerke Holding AG’nin Yönetim Kurulu Üyesi Marc H. Hall, “Gelecekte enerji gereksinimlerimizin neler olabileceğine dair bir
bakış açımız olsun istiyoruz. Bu aslında tamamiyle akıllı enerji yönetimi ve akıllı ev çözümleriyle ilgili ve merkezi ısıtma gibi konvansiyonel çözümlerin yeni ve merkezi olmayan çözümlerle nasıl harmanlanabileceğine ilişkin bir konu” diyor.
BM’in Yaşanabilir Şehirler Endeksi’nde
zaten 1 Numara olan ve “Gezegendeki Top
10 Akıllı Şehir” sıralamasında da zirvede yer
alan Viyana kendi çevresel ayakizini nasıl daha fazla azaltabileceğini öğrenmek istiyor.
Ancak bu hedefin anlamlı bir şekilde tutturulabilmesi için iyileştirmelerin zaman içinde
ölçülmesine giden yolda ilk adım olan, kendi enerji verimliliğinin mevcut seviyesini tarafsız olarak tespit etmesi gerekiyor. CT’nin
Sürdürülebilir Şehirler Teknoloji İnovasyon
Proje’sinin başındaki Dr. Bernd Wachmann,
“Bunu yapabilmek için silolar arasında dağıtılmış veriler sorununa bir çözüm bulmak zorundasınız. Bina otomasyon sistemlerinden
gelen farklı türden verileri toplamalı, onları
mevcut ve tahmini hava durumu bilgileriyle
harmanlamalı ve ardından hepsini entegre
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
3
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
Tümleşik sistemler
l
12/27/13
10:27 PM
Page 4
Kentsel enerji verimliliği
etmelisiniz. Ardından bu veri kümesine dayalı anında öngörüsel kavramlar, optimizasyon ve karar destek süreçleri yaratmak mümkün olabilir” diyor.
Kentler ve kentliler:
Sistemlerin entegrasyonundan kârlı çıkanlar
Ayrık hizmetlerden gelen veriler birleştirildikçe şehirler ve içinde yaşayan sakinlerinin
yaşamları nasıl değişecek? Cevap: yavaş yavaş ama çok ciddi bir şekilde. Viyana’nın Aspern
topluluğundan 100 daireli hipotetik bir apartman binasını ele alalım. Burada her bir dairenin
enerji maliyetini ve CO2 salımını en aza indirgemek için çeşitli kaynaklardan gelen veriler bir
araya getirilecekler. Örneğin güneş batmadan ve karlı bir kış öğleden sonrası gelmeden çok
önce yeraltı suyunda depolanmış sıcaklık, bir aküler kümesinde saklanan elektrik ile çalışan bir
ısı pompası aracılığıyla bina içinde dolaştırılabilir. Ve bu aküler, günün erken saatlerinde
binanın çatısındaki fotovoltaj sistemiyle şarj edilebilir. Üstelik bü süreç baştan aşağıya ısı
tahminlerine, doluluk sensörlerine ve tarihi verilere dayanan bir bina otomasyon sistemi
tarafından koordine ediliyor olabilir. Bu binadaki konut birimleri, binanın kollektif talebi
bağlamında bireysel enerji talebini en aza indirgemek için tasarlanmış ve Siemens’de araştırma
konusu olan teşvik programlarına katılıyor olabilirler. Zaman içinde hipotetik binamız tıpkı
diğer düzinelerce tesis gibi kendi kollektif enerji talebini nasıl düşürebileceğini öğrenir ve
düşük voltajlı şebekeyle bilgi paylaşır hale gelebilir. Siemens’den Aspern ortak girişiminin
başkanı Gerald Murauer, “Elde edilen bilgilerden, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin kârlı
çıkmasını sağlayacak çevreci enerji ve ilgili teknolojik bilgi birikimi bazında temettüler
üretmesi bekleniyor” diyor. Aslında bu yeni şehrin kilit kısmı ve en önce yapılan binası, genç
şirketlere ev sahipliği yapmak üzere tasarlanmış bir Enerji Artı tesisi olan “AspernIQ Teknoloji
Merkezi’dir. Murauer, “Biz Aspern’de üretilen bilginin geniş bir yelpazede yer alan akıllı şehir
şirketleri için bir füze rampası işlevi görmesini ümit ediyoruz” diye ekliyor.
4
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
Binalar konuşmaya başladığında. İşte
Siemens’in Aspern içinde kelimenin tam anlamıyla hedeflediği de bundan ibaret. Bu şirket, içinde akıllı binalarda enerji yönetimi
teknolojileri, düşük voltajlı şebeke çözümleri yani trafolardan tek tek binalara ve dairelere doğru elektrik dağıtım sistemleri ve Belediye Veri Merkezi’nin kurulumunu da kapsayan “büyük veriler” yönetimi çözümlerinin
olduğu üç ayaklı bir paketi birleştiriyor. Diğer büyük kentsel geliştirme projelerinin aksine Aspern’de bu sistemlerin bütün bileşenleri, üreticileri kim olursa olsun, veri paylaşma özelliğine sahip olmak zorunda.
Aspern’in kendisi kadar özgün bir satınalma sürecine işte bu özellik damgasını vuruyor. Siemens Bina Teknolojileri’nin Avrupa’daki pilot projelerinin stratejik koordinasyonundan sorumlu Vesna Mikulovic,
“Eğer modası geçmiş ihale sistemleriyle akıllı bir şehir kurmaya kalkarsanız hizmetleri entegre etmeyi asla başaramazsınız. O zaman
birbirleriyle konuşamayan ucuz bileşenler satın almak zorunda kalırsınız. Bizim Aspern’de
yapmaya çalıştığımız ise silolaştırılmış bir yaklaşım yerine hizmetlerin entegrasyonuna dayalı yeni iş kuralları yaratmak. Kısacası, bizim
büyük kentsel projelerde karşılaştığımız en
önemli meydan okuma entegrasyon” diyor.
Ancak bu meydan okumanın üstesinden
gelmenin de, en azından başlangıç sermayesi harcamaları bazında, bir maliyeti var. Zaten Aspern JV’nin konvansiyonel ve çok sayıda yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulumunu da kapsayan akıllı bileşenler arasındaki fiyat farkının ve bu gibi sistemlerin Aspern binalarının sadece örnek bir bölümünde kurulmasının nedeni de işte bu. Enerji kullanımının optimizasyonu hakkında öğrenilebileceklerin maksimumlaştırılması için JV, fotovoltaj panellerden ve ısı pompalarından çeşitli enerji depolama çözümlerine kadar değişen geniş ve farklı teknolojiler “karışımları”nın kurulumunu destekleyecek. Yerel
enerji üretimi, kullanımı ve depolanmasının
entegrasyonu ve koordineli kontrolü, enerji
kullanımını minimumlaştırmak ve maliyet etkinliğini maksimumlaştırmak üzere tasarlanmış bir enerji yönetim sistemi tarafından yapılacak. Isıtma sistemleri ile bu gibi binalarda,
otomasyon sistemlerinde ve hatta bazı du-
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
12/27/13
10:27 PM
Page 5
Tümleşik sistemler
rumlarda elektrikli ev aletlerindeki diğer büyük enerji kullanıcılarına, enerji kullanımlarını ve verimliliklerini takip etmek için sensörler takılacak. Kira ve satın alma sözleşmelerinde bina sakinlerinin izinleri alınarak, binanın yük tahmini gibi bazı seçilmiş bilgiler
enerji altyapı şirketleriyle standart çift-yönlü iletişim bazında paylaşılacak. Bunun dışında Aspern’in düşük voltaj şebekesi baştan
aşağıya yepyeni olacağından JV’ye onu gerçek zamanlı ölçümlerle sürekli takip etmek
için sensörlerle donatmak gibi eşsiz bir imkan sunacak. Son olarak da elde edilen bütün veriler Belediye Veri Merkezi’ne akacak.
CT’nin Aspern projelerini koordine edecek
Akıllı Şehirler’de Üst Düzey Yönetici olan Dr.
Monika Sturm, “Neticede, en verimli teknoloji karışımlarını ve onların son-kullanıcının
davranışları üzerindeki etkilerini analiz ederek, biz bu gelişmiş BT altyapıları kombinasyonunun bizim altta yatan sistemler ile kendi optimizasyon hedeflerimiz arasındaki korelasyonu anlamamıza yardımcı olacağını
ümit ediyoruz” diyor.
Ancak aradaki bu ilişkileri anlamış olmak
ise yorumlamak anlamında çok ciddi meydan
okumaları gündeme getirecek. Düşük voltajlı
şebekenin izlenmesinin aslında yeni bir araştırma alanı olduğuna dikkat çeken Sturm,
“Bilginin ne anlama geldiğini öğrenmek zorunda kalacağız. İlk binalar apartman sakinleriyle dolduğunda ve sistemleri çalışmaya
başladığında, biz derhal hem şebekeyi hem
de binaları etkileyen değişkenler ve faktörler arasındaki ilişkileri anlamak için onların
ürettikleri verileri değerlendirmeye başlayacağız” diyor. Bunun için de bu yeni verileri
anlamlandırma kapasitesine sahip özel algoritmaların geliştirilmesi gerekecek. Sturm,
“Biz bütün bu kaynakların farklı karışımlarda nasıl çalışacaklarını ve değişen hava koşullarının şebekeyi ve binaları nasıl etkileyeceğini bilmek zorundayız. Bu araştırma patikası bizi tahmin optimizasyonu istikametine
ve hatta enerji verimliliğinde daha üst seviyelere doğru götürecek” diyor.
Yerel enerji üretimi. Aspern’in “canlı laboratuvar” konseptinin sayısız eşsiz özelliklerinden biri de onun elektrik şebekesinin
maliyet etkinliğinin klasik bir talep-tepki sistemine dayanmaması. Akıllı bina teknolojilerinde uzman olan Mikulovic, “Biz burada
üretilen yerel enerjinin depolanmasıyla
mümkün olduğunca fazla yerel enerji üretimi ile kullanımını hedefliyoruz. Nitekim, gö-
rüldüğü üzere, bir sonraki aşama akıllı düşük
voltajlı şebeke ile etkileşime girmek. O aşamada ise binalar ile şebeke arasındaki koordinasyon çok daha kolaylaşacak” diyor.
Mikulovic binaların içinde Aspern’in ortak girişimi tarafından sağlanan enerji tasarruflu teknolojilerle donatılmış bir bina yönetim sisteminin, fotovoltaj veya güneş-termal sistemlerden elde edilen enerjinin binadaki ısı pompalarına akışını koordine edeceğini söylüyor. “Bunu başarabilmek için tahmin, üretim ve depolama yönetimine ihtiyacınız olur. Bunların hepsi alt alta toplandığında, bina seviyesinde ortaya devasa bir veri entegrasyonu meydan okuması çıkar çün-
l
Kentsel enerji verimliliği
kü burada farklı enerji üretimi karışımları seçenekleri analiz edilir” diye ekliyor.
CT’nin Akıllı Şebekeler Çekirdek Teknoloji Girişimi proje yöneticisi Robert Simon,
“Aspern, Akıllı Şebekeler için çok önemli bir
mihenk taşı olacak. Bizim Akıllı Şebeke yaklaşımımız işe enerji şebekeleriyle başlar yani
binalar ile üretim tesislerini şebeke içinde entegre eder ve nihayetinde bu resimde çokmodüllü enerji sistemlerinin rolünü arttırmayı hedefler. Bu yüzden Aspern, bizim yeni geliştirmelerimizi gerçek dünyaya taşımak
ve yeni pazaryeri gereksinimlerini öngörmemiz için en ideal yer” diyor.
Arthur F. Pease
Hava Harp Okulu enerji maliyetlerini kısıyor
Birleşik Devletler Enerji Bilgileri Yönetimi’nin en son yaptığı araştırmalara göre, global enerji
kullanımının 2035 yılına kadar yüzde 50’nin üzerinde artması bekleniyor. Bu eğilime karşı
proaktif bir çözüm bulmak için Siemens Kurumsal Teknolojiler, Boeing Enerji ile stratejik bir
ittifak çerçevesinde Siemens’in gelişmiş bina kontrol ve enerji yönetimi teknolojilerini kullanarak
binalarda yüzde 40 oranında enerji tasarrufu ve azami yükte de yüzde 25 oranında azalma
sağlaması beklenen bir çözüm sunuyor. Siemens ve Boeing, Berkeley’deki California Üniversitesi
ve KEMA Services Inc. ile birlikte Colorado’daki ABD Hava Harp Okulu’nda Siemens’in Akıllı Bina
Yönetim Sistemi’nin kurulumunu koordine etmeye çalışıyorlar. Bu sistem maksimum toplam
enerji tasarrufu sağlamak için tek tek kontrol edilen binaların ve bina alt-sistemlerinin pürüzsüz
bir şekilde entegre edilmeleri için tasarlanmış.
New Jersey, Princeton’daki Kurumsal Teknolojiler’in Otomasyon Kontrol Teknolojileri Alanı’nda
bir araştırma grubunun başkanı olan Dr. Yan Lu, “Siemens’in Akıllı Bina Yönetim Sistemi enerji
tüketicilerine ve tedarikçilerine pazardaki mevcut sistemlere kıyasla çok daha entegre bir çözüm
sunuyor. Eskiden farklı satıcılar tarafından sunulan hizmetler artık bir yerleşkenin tamamı için
optimum ve dinamik enerji tasarrufu çözümleri sunabilen tek bir modern sistemde konsolide
edilebiliyor” diyor. Bu Akıllı Bina Yönetim Sistemi, çeşitli alt-sistemleri ve binaları tek bir
kapsayıcı enerji izleme ve kontrol sistemi
içinde entegre ederek ve gerek harici gerek
dahili ortamlardaki değişikliklere tepki
vererek bir bina veya binalar kümesi adına
enerji yönetimiyle ilgili kararlar verebiliyor.
Orkestra şefi
Enerji fiyatı
Her ne kadar çoğu sistem statik
Hava durumu
programlanmaya ve kurulumlara bel
Çizelge
Mikroşebeke
bağlıyor olsa da, Akıllı Bina Yönetim
DRAS**
Sistemi hava koşullarındaki ve doluluk
seviyelerindeki değişikliklere uyum
Bütüncül,
sağlayarak çok daha fazla enerji tasarrufu
pazar-odaklı
sağlayan inovasyoncu ve dinamik karar
optimizasyon
verme süreçlerinden faydalanıyor. Ayrıca
dinamik enerji fiyatlandırmasına tepki
Üretim
vererek de ekstra tasarruflar sağlanması
Yükler
mümkün. Şu anda hem derin enerji
HVA*
verimliliği hem de mikroşebeke-seviyesinde
Aydınlatma
talep-tepki demoları test edilme
* Isıtma, havalandırma, iklimlendirme
** Talep tepki otomasyon sistemi
aşamasındalar.
Arthur F. Pease
Etkin bina
yönetim sistemleri
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
5
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
Tümleşik sistemler
l
12/27/13
Elektrik şebekeleri
10:27 PM
Page 6
Siemens ve ortakları akıllı şebekelerin
Internet teknolojileri ile nasıl
kaynaştırılabileceklerini araştırıyor.
Arz ile talebi dengelemek
Siemens mühendisleri, AB’nin Akıllı Enerji için Geleceğin İnterneti projesinde,
enerji dönüşümünü destekleyecek ve akıllı bir şebeke kurulumunu
kolaylaştıracak bir veri ağı tasarlıyor.
Yakın bir zamana kadar Acme Refrigerated Warehouse Ltd. ne zaman endüstriyel
soğutma sistemlerini çalıştırmaya başlasa,
yerel enerji şirketi telaşa kapılırdı. Soğutma
işlemi genellikle akşamları yapılırdı. Çünkü o
saatlerde enerji satın almak isteyenlerin sayısı
çok az olduğundan fiyatlar da düşük olurdu.
Bu soğutma üniteleri gündüzleri sadece hava
sıcaklığının önceden tanımlanmış bir eşiği aşması durumunda yeniden uğuldamaya başlardı. Oysa günümüzde tam tersi bir durum söz
konusu. Yaz ortasında bile artık akşamları hiçbir makina çalıştırılmıyor ama bu sistemler
gündüzleri neredeyse aralıksız saat gibi çalışıyor. Peki değişen ne? Bugün onlar güneş
enerjisiyle çalıştırılıyor. Ancak havanın bulutlu
olduğu günlerde, bu altyapı hizmetleri şirketlerinin anlık sürelerde başka enerji kaynaklarına yönelmeleri gerekiyor. Bunu başarabilmek için ise bu akıllı enerji arzı sistemi yani
“akıllı şebeke”, baştan aşağıya yeni bir iletişim altyapısına gereksinim duyuyor.
6
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
Her ne kadar bu kurmaca bir örnek ise de,
Avrupa Birliği’nin Akıllı Enerji için Geleceğin
İnterneti (FINSENY) projesinin akıllı şebekeler
konusunda ne gibi meydan okumalarla yüzleşeceğini gayet iyi tanımlıyor. Bu proje,
enerji arzı sistemindeki katılımcılar arasında
içiçe geçmiş sıkı bir ilişkiler ağı, geliştirilmiş iletişimler ve arttırılmış kaliteye gereksinim duyulacağını öngörüyor. FINSENY, 220’den 380
kilovolt’a (kV) kadar yüksek-voltaj seviyesinden 10’dan 30 kV’ye kadar orta-voltaj seviyesine ve 230’dan 400 V’a kadar düşük-voltaj
seviyesine kadar şebekenin tamamını dikkate alan ilk projedir. Siemens Kurumsal Teknolojler’de (CT) şebeke uzmanı olan Dr. Kolja Eger, “Almanya’da sürdürülebilir enerji arzına geçilmeye başlanmadan önce bu üç seviyenin birbirleriyle neredeyse hiç iletişimi yoktu. Çünkü düşük-voltaj seviyesi sadece bir tüketici rolü oynuyordu” diyor.
Günümüzde Eger, “Bu enerji dönüşümü,
merkezi olmayan enerji jeneratörlerinin sa-
yısının artmasıyla bu ilişkileri tersine döndürdü” diyor. Bunun sonucunda enerji şebekeleri artık sürekli değişim halinde. “Ancak”
diye ekliyor “Saha testleri, yenilenebilir enerjilerin payı dramatik boyutlarda artsa bile, bir
hayli maliyetli olan şebeke genişletme zorunluluğunu engelleyebilir.” Eger, bu amaçla, 12 ülkeden 35 ortakla birlikte FINSENY projesini koordine ediyor.
Konvansiyonel bir sistemde enerji, yüksekvoltaj şebekesinden daha aşağıdaki seviyelere doğru akar. En “üstte” büyük enerji tesisleri vardır ve onun altındaki bölümler sadece enerjiyi ileriye doğru nakleder. Oysa günümüzde enerji aynı zamanda yerel olarak tüketiciler tarafından da üretiliyor. Bu enerji yerel olarak tüketildiği müddetçe hiçbir sorun
çıkmaz. Ancak arzın talebi aştığı durumlarda
bir sorun çıkartabilir. Çünkü konvansiyonel
dönüştürücü istasyonlarında enerji yukarıya
doğru dönüştürülemez. Herhangi bir hasarın
oluşmasının engellenmesi için üretimin kısıl-
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
12/27/13
10:27 PM
Page 7
l
Tümleşik sistemler
ması gerekir. Eger, “Enerji tedarikçileri günümüzde kendi istasyonlarının diğer tarafındaki enerji akışı hakkında hiçbir şey bilmez
ama bu durumun mümkün olan en kısa sürede değişmesi gerekiyor” diyor.
Bir başka sorun ise elektrik şebekelerinin
farklı pazarlarda farklı şekillerde geliştirilmelerinden kaynaklanmaktadır. Örneğin Almanya’da, elektrik saatleri geleneksel olarak
bodrumlarda veya apartman girişlerinde bulundurulur. Ancak diğer ülkelerde evin dışında
muhafaza edilirler. Aynı zamanda dağıtım trafo istasyonlarının da yerleri farklıdır. Transformatörler, ABD’de doğrudan elektrik direklerine tutturulurken, Almanya’da ise küçük kulübelerin içindedir. Elektrik direkleri ve
dolayısıyla transformatörler arasındaki me-
bilgi göndermek için ayrı ayrı bilgi otobanlarına sahip olmaları gerekmiyor. Enerji hattının kendi içine yerleştirilmiş dar-bantlı bağlantılardan faydalanmak da yeterli olabilir.
Elektrik şebekesinde önemli alt-istasyon
trafoları gibi bazı bileşenler fevkalade güvenilir bağlantılara ihtiyaç duyar. Bu gibi trafolar
küçük barakaların içinde muhafaza edilir. Helbich, “İletişim cihazlarını koymak için geriye
neredeyse hiç yer kalmaz” diyor. Bu gibi yapılar genellikle çok eskidir ve inşa edilirlerken
kimsenin aklına veri ağları için bir kanal sistemi kurmak gelmemiş. Bu yüzden burada
hücresel şebekeler kurmak çok akıllıca bir seçim olur çünkü dünyadaki ülkelerin çoğunda
evrensel kapsama alanına sahiptir ve aynı zamanda fiber optik kablolardan çok daha
Geleceğin akıllı
elektrik şebekeleri
Geleceğin
interneti
Akıllı
enerji
Akıllı binalar
Elektrik enerjisi
piyasaları
Dağıtım ağları
Mikro-şebekeler
Elektrikli arabalar
safeler çok kısa olduğundan, ABD için yurtiçi WLAN’leri model alan kablosuz şebekeler
kurmak makul bir seçenektir. Almanya’da ise
bü türden çözümler uygun değildir. Bu yüzden FINSENY’nin tavsiyeleri ülkeye ve şebeke
mimarisine göre değişmektedir.
Siemens’in Altyapılar ve Şehirler Sektörü’nün Akıllı Şebekeler Bölümü’ndeki Akıllı İletişimler Birimi’nin başkanı Guido Helbich,
mühendislerin 2013 Mart’ından bu yana projeden elde ettikleri sonuçları somut durumlara uyguladıklarını söylüyor. Ekibiyle birlikte Helbich bu araştırmanın sonuçlarını bir grafiğe aktarmış. Grafikte görülen ise yenilenebilir enerjinin payının giderek artmasıyla Siemens’de elektrik mühendisliği ile iletişimi alanlarının daha önce örneğine rastlanmamış
derecede yakınlaşmasıydı. Eger, “Dünyada ilk
defa Şeylerin İnterneti ile Hizmetlerin İnterneti somut biçimlere bürünüyor” diyor. Ancak burada bütün güneş panellerinin altyapı
hizmetleri şirketine sadece birkaç byte’lık
Elektrik şebekeleri
sözleşmeleri. Şebekede çok sayıda bileşen olması nedeniyle, geçenlerde piyasaya sürülen
IPv6’nın kullanılması da beklenebilir, zira sadece bu sürüm adreslerin doğru bir şekilde
sunumunu sağlayabilmektedir. Asya’da eski
internet protokollerinin kullanımı yüzünden
daha şimdiden adres kıtlıkları baş göstermeye başladı bile ve günlük iletişimlerde de ciddi sorunlar çıkıyor.
Bununla birlikte teori karmaşık bir ağın
gerçek davranışları hakkında kesin iddialarda bulunamaz. Bu yüzden araştırmanın yazarları fikirlerini, FINSENY ortakları tarafından
RWTH Aachen Üniversitesi’ndeki Karmaşık
Enerji Sistemleri Otomasyonu Enstitüsü’nde
bulunan pratik bir kurulumda test ediyor. Bu
enstitüde, bir elektrik şebekesini temsil ede-
Yeni iletişimler altyapısı
Şebekelerin istikrarı için akıllı enerji uygulamaları,
akıllı sayaçlar ve akıllı şehirler
Geleceğin
internetinin
genel hizmetleri
Akıllı elektrik
şebekeleri için iletişim
hizmetleri
Şebekeye-özel
akıllı
hizmetler
Akıllı şebeke
bileşenleri
ucuza malolurlar.
Helbich, “Araştırmamızda UMTS ve LTE
platformları ile özel kablosuz ağlar kullanan
çözümler tavsiye ediliyor” diyor. Ancak burada
dikkate alınan sadece söz konusu veri miktarı
değil. Hücresel bir ağda kabul edilebilir sinyal gecikmeleri birkaç yüz milisaniye ile bir tam
saniye arasında değişebilir. Eğer bir enerji şebekesinde veriler hedefine çok geç varır ise o
zaman enerji arzı riske giriyor olabilir.
Enerji şebekeleri için bilgi otobanları.
Genel kural olarak, bir bileşen ne kadar tesirli ve ne kadar çok hayati önem taşıyorsa,
onun veri bağlantılarının da o kadar hızlı ve
güvenilir olması gerekir. Bu yüzden iletişim
tedarikçisinin hat kullanılabilirliğini ve kabul
edilebilir maksimum gecikme sürelerini garanti edebilmesi şarttır. Bu bakış açısıyla, bu
araştırmada ayrı iletişim ağları zorunlu kılınmaktadır: Yani yeterli bant genişliğini ve ağ
kalitesini garantileyen ayrı hatları veya özel
bilen bir simülasyon cihazı da var. Gerçek bir
şebekeymiş gibi tepki verebilmesi için son derece güçlü yazılım ve donanım özelliklerine sahip. Araştırmacılar FINSENY projesi için İrlanda’nın enerji şebekesini seçti, çünkü bu şebeke boyutuna kıyasla rüzgar enerjisinin
hacmi çok büyük olduğundan özel bir meydan okuma olarak algılanıyor.
RWTH Aachen Üniversitesi’nden Prof.
Antonello Monti, “Elektrik şebekesi simülatörünü kullanarak ilk defa iletişim ağlarının
kalitesinde teknik eşikler geliştirebilmeyi başardık” diyor. Helbich’in ofisindeki bir grafik
üzerinde, alınan bu sonuçlar veri akışı “bit”
hızları ve kabul edilebilir gecikme milisaniyeleri şeklinde gösteriliyor. Yazarlar üç tane
servis sınıfına dikkat çekiyor: “hayati tehlike
arzeden”, “çok önemli” ve “normal seviyede
önemli”. İlk kategori, insan ve makina güvenliğiyle ilgili mesajlardan oluşuyor; ikincisi şebeke istikrarının korunmasına odaklanıyor. Üçüncüsü ise normal çalışma durumlarıyla
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
7
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
Tümleşik sistemler
l
12/27/13
Elektrik şebekeleri
10:27 PM
Page 8
Tümleşik sistemler
l
Enerji optimizasyonu
ilgili mesajları içeriyor. Burada hedef daima
aynı: Yükteki çalkantılara karşı şebekenin istikrarlı ve güvenilir olmasını sağlayacak kadar
çabuk tepki vermek.
Yarım saniyede yeniden ayarlama. Bu
simülasyonun kilit bulgularından biri de geleneksel ve değişken enerji formlarının göreceli miktarlarının çıktıyı etkilemesiydi. Eskiden konvansiyonel enerji tesislerinde tonlarca döner kitle şebekede ani çalkantılara
neden olurdu. Günümüzde bu gibi enerji tesislerinin sayısı giderek azalmakta. Monti,
“Bugün çok daha fazla sayıda yeniden ayarlamaya gerek duyuluyor. Bunun mevcut arza
ve talebe göre yapılması gerekiyor. Burada
yarım saniyelik gecikme süreleri söz konusu”
diyor. Aksi halde, şebeke frekansındaki dalgalanmalar çok aşırı boyutlarda olur.
AB şu anda FINSENY’nin pilot projelerde
aldığı sonuçları test ediyor ve Siemens de ona
bu çalışmaların çoğunda eşlik ediyor. Eger,
“Eksik olan teknik bilgi değil ama bu öngörüleri büyük bir pazara da uygulayacak siyasi irade” diyor. Bunun bir ön koşulu da sayısız bileşenin sorunsuz bir şekilde birlikte çalışmasını sağlayacak net Avrupa standartlarının
belirlenmesi ve FINSENY’de tanımlanan iletişim ağının bir an önce kurulmuş olmasıdır. Bu
sayede bağımsız yazılım modüllerinin, yani
“yazılım ajanslarının” arz ile talebi dengeleyebileceği yerel enerji piyasalarının önü açılmış olur. Ayrıca talebe-hassas tedarikçiler de
örneğin enerji oburlarının herhangi bir hasar
görmeksizin geçici olarak kapatılmalarını
sağlayacak şekilde devreden çıkarılabilir yük
tedariği yapabilir.
Uzmanlar, iletişim teknolojilerindeki kısa
inovasyon döngüleri dikkate alındığında tüm
bunların henüz bir başlangıç olduğuna inanıyor. Eger, “2020, 2030 ve 2050 enerji politikası hedeflerimizi tutturabilmemiz için en
mükemmel teknolojileri kullanmamız gerekir.
Gelişimin temposu olağanüstü hızlı” diyor.
Hayali Acme Refrigerated Warehouses
Ltd., gerektiğinde kendi ekipmanlarını birkaç
saatliğine kapatmanın yanı sıra aynı zamanda yeni satın aldığı elektrikli arabalarının ve
forkliftlerinin devasa boyutlardaki yeniden şarj
edilebilir akülerinden de faydalanabilir. Bu
elektrik depolama araçları şebeke frekansının
sabit tutulmasına yardımcı olacak birer yerel
tampon görevi de görebilir. Bir kazan-kazan
durumunda, enerji tedarikçisi tüketiciden
gelen bu destek için ödeme yapacaktır.
Bernd Schöne
8
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
Tümleşik şebekeler
neler vaad ediyor?
Erlangen’deki Siemens araştırmacıları, geleceğin akıllı
şebekelerini geliştirmekle meşgul. Bu şebekeler sadece
her türden elektrik tüketicisi ile tedarikçisini birbirine
bağlamakla kalmayacak, aynı zamanda bina sistemleri
bileşenlerini de bütünleştirecekler. Burada ana fikir, tüm
enerji sistemlerini onların mümkün olduğunca verimli bir
yoldan elektrik, ısı, soğutma ve içme suyu sunmalarını
sağlayacak şekilde entegre etmek.
Siemens Geliştirme Mühendisi Sebastian Nielebock dizüstü bilgisayarındaki upuzun bir
hesaplamalar listesine göz atmaktadır. “Bunlar fotovoltaj bir dönüştürücüye ait parametreler. Biz onları küçük şebekemizi dengede tutacak ve her türlü yük senaryosunda
optimum çalıştıracak şekilde en iyilemeye ça-
lışıyoruz” diyor. Bu küçük şebekenin içinde
bir duvar dolabı büyüklüğünde akü ile bileşenleri şebekeye bağlamakta kullanılan dönüştürücülerin konulduğu kontrol kabinleri
var. Bileşenler ise enerji depolama cihazları
ile fotovoltaj ve rüzgar enerjisi ünitelerinden
ibaret. Bir başka ifadeyle, bu kurulum aslın-
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
12/27/13
10:27 PM
Page 9
Tümleşik sistemler
Dr. Rolf Hellinger (solda) liderliğindeki
Siemens akıllı şebekeler ekibi ile
Sebastian Nielebock (üstte sağda)
neredeyse her türden akıllı şebekeyi
yapabiliyor.
da arada herhangi bir şebeke bağlantısı olmamasına rağmen alışveriş merkezlerine,
hastanalere ve otellere elektrik sağlayan tipik
bir konfigürasyonu temsil ediyor. Mevcut güneş ışığı miktarına bağlı olarak bu akünün ya
geçici olarak ihtiyaç fazlası enerjiyi depolaması ya da gerektiğinde bu izole edilmiş şe-
bekeyi beslemesi gerekiyor. Talep ciddi seviyede arttığında ise hemen devreye dizel bir
jeneratör giriyor. Şu anda güneş parlamıyor
ve dizel jeneratör de çalışmıyor ama şebeke
halen durmamış ve çalışıyor. Çünkü bu şebeke büyük bir şehirde değil ama Almanya, Erlangen’deki Siemens’in Merkezi Olmayan
Çoklu-Üretim Geliştirme Merkezi’nde bulunuyor. Burası Siemens Kurumsal Teknolojiler’den (CT) araştırmacıların geleceğin akıllı
şebekelerini laboratuvar koşullarında test ettikleri bir merkez.
Bu laboratuvardaki uzmanlar kendi 120
metre karelik laboratuvar salonlarında neredeyse her türden akıllı şebekeyi yaratabilirler. Bu tesis, akü dolapları, bir kojenerasyon
ünitesi, bir acil durum jeneratörü, değişken
bir yerel şebeke trafosu, çeşitli elektrik yükleri ve düzinelerce dönüştürücünün yanısıra
iki soğutma ünitesi ile bir içme suyu arıtma
sistemine de ev sahipliği yapıyor. Senaryolar
çok farklı olabileceklerinden, bu laboratuvarın 20 çalışanı arasında elektrik mühendisleri ve bilgisayar bilimcileriyle birlikte çalışan
termodinamik ve süreç otomasyonu uzmanları da var.
Laboratuvardaki geniş ekipman yelpazesi sayesinde bu ekip çeşit çeşit akıllı şebekelerin küçük ölçekte modellerini çıkartabiliyor. Mesela bir dizel jeneratör burada bir
kojenerasyon tesisi veya biyokütle reaktörü
rolü oynayabiliyor. Burada önemli olan istikrarsız ve güvenilir enerji kaynaklarının oranlarının orjinal modellerdekilerle çakışması.
Bu gibi akıllı şebekeler sadece bir kaç yıl içinde birer standart haline gelecekler. Bu şebekeler giderek daha fazla miktarda enerjiyi istikrarsız kaynaklardan alacaklarından, dağınık elektrik tedarikçilerinin kusursuz bir şekilde etkileşime girebilmelerini sağlamak için
akıllı kontrol sistemlerine gerek duyulacak.
Eğer onlar olmazsa, önemli hasarlara yol açabilecek elektrik kesintileri yaşanabilir.
İşte Nielebock’un zaten engellemeye çalıştığı şey de bundan ibaret. O, şu anda fotovoltaj ünitesindeki dönüştürücünün aşırı
elektrik üretmesine neden olan yoğun güneş
ışığı üzerinde simülasyonlar yapıyor. Nielebock, “Eğer bunun yüzünden şebekede ihtiyaç fazlası enerji üretilirse, voltaj ile frekans
aşırı yükselir. Ben şimdi bu dönüştürücünün
parametrelerini körü körüne maksimum çıktıya ulaşıncaya kadar şebekeyi beslemek yerine şebekenin istikrarına katkıda bulunacak
şekilde ayarlamaya çalışıyorum” diyor. Eğer
her şeye rağmen bir elektrik kesintisi olursa
l
Enerji optimizasyonu
aküler ve fotovoltaj üniteleri gibi dağınık tedarikçilerin şebekeyi yeniden ayağa kaldırıp
çalışır duruma getirmeleri gerekiyor.
Ancak bunun yapılması söylenmesi kadar
kolay değil çünkü “karanlık kalkış” denilen
bir süreçte bütün bileşenlerin şebeke voltajını önceden belirlenmiş bir değere çıkartacak
şekilde birlikte çalıştırılarak eşzamanlı hale
getirilmeleri gerekiyor. Enerjinin farklı kaynaklardan eşit miktarlarda yüke verilmesi
şart. Nielebock, “Eğer dahili kontrol birimleri gerektiği gibi ayarlanırlarsa, bu dönüştürücüler voltaj ve frekans verilerini kullanarak
kendi kendilerini senkronize edebilir ve sonuçta istikrarlı bir faaliyeti sağlayabilirler” diye açıklıyor. Bu dönüştürücüler, tıpkı bir orkestradaki maestro’nun müzisyenleri yönetmesi gibi bir şebekedeki düzeni sağlarlar ve
bu şekilde dizel jeneratörden gelen değişken
voltaj, dönüştürücüden gelen voltaj ile uyumlu olarak salınım yapar.
Bu gibi araştırmalar şebeke operatörlerinin yenilenebilir ve dağınık enerji kaynaklarına geçiş sürecinde yüzleşebilecekleri meydan okumalar hakkında bir fikir sunmaları
açısından çok önemlidirler. Enerji tedarikçilerinin istikrarlı bir şebeke kurabilmek için sayısız fotovoltaj tesisini, rüzgar türbinini, ve
biyokütle reaktörünü konvansiyonel enerji
tesisleri ile enerji depolama cihazlarına bağlamaları gerekecek. Bu gibi bir sistemin uygulamada nasıl çalışacağını kestirmek için
Siemens 2011 yılı başından 2013 güzüne kadar güney Almanya’nın Allgau bölgesindeki
Wildpoldsried köyüne hizmet veren yerel bir
şebekeyi gözlem altına aldı. Bu köydeki neredeyse her evin çatısında güneş pilleri var
ve burada elde edilen enerji, biyokütle reaktörlerinden gelen gaz ile çalışan bir kaç kojenerasyon tesisi tarafından destekleniyor.
Bu köydeki enerji sistemine son noktayı beş
tane rüzgar türbini koyuyor. Hepsi alt alta
toplandığında, Wildpoldsried bugün tükettiğinden beş kat fazla elektrik üretiyor.
Bu kulağa ne kadar hoş gelse de yerel şebeke operatörü AÜW açısından çok ciddi bir
sorun, çünkü ihtiyaç fazlası enerji yüzünden
onun enerji hatları istikrarsızlığa sürükleniyor. Bu yüzden AÜW büyük ölçekli akıllı şebekeleri test etmek için tasarlanmış bir proje olan IRENE’i (Rejeneratif Enerji ile Elektrikli
Mobilitenin Entegrasyonu) başlatabilmek için
Siemens, RWTH Aachen Üniversitesi ve
Kempten Üniversitesi ile işbirliğine gitti. Bu
proje başlatıldığından bu yana 200 kadar ölçüm cihazı tarafından şebekenin faaliyetleri
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
9
181_182_183_184_185_186_187_188_CP_01
Tümleşik sistemler
l
12/27/13
10:27 PM
Page 10
Enerji optimizasyonu
hakkında genel bilgiler toplanıyor ve değişken bir yerel şebeke dönüştürücü, bir akü depolama ünitesi ve uzaktan kontrollü fotovoltaj dönüştürücüler ile şebekenin dengede kalması sağlanıyor.
Bu sistemin en önemli parçası SOEASY
(Siemens’in Kendi Kendini Organize Eden
Enerji Otomasyon Sistemi). SOEASY arz ile talepi dengeliyor. Bu kurulumda her bir enerji tedarikçisi ve her bir enerji tüketicisi birer
Kişisel Enerji Acentası (KEA) ile temsil ediliyor. Bu sistemin yazılımı örneğin bir fotovoltaj ünitesi sahibinin satmaya razı olabileceği
en düşük elektrik fiyatı gibi bilgileri biliyor.
Ardından bu yazılım şebeke operatörünü
temsil eden ve KEA’nın fiyatının kabul edilebilir olup olmadığına karar veren denge yöneticisine bu fiyatı aktarıyor.
Allgau’deki testten önce Erlangen’de kurulu geliştirme merkezindeki araştırmacılar
akü, fotovoltaj üniteleri ve değişken yerel şe-
Isıdan gelen su. Siemens araştırmacılarının uzun vadeli hedefi, petrol, doğal gaz,
rüzgar, güneş, biyokütle ve atık ısı gibi farklı enerji kaynaklarını, elektrik, ısı, soğutma
ve içilebilir su üretmek için olası en verimli ve
en çevre dostu yoldan harmanlamak. Onlar
aynı zamanda bu kaynakları çok modüllü bir
enerji sisteminin içinde entegre etmeyi de
çok istiyorlar. Isı Dönüşümü ve Dağınık Enerji Sistemleri Araştırma Grubu’nun başkanı Dr.
Jochen Schafer, “Vakaların çoğunda bugüne
kadar bu gibi sistemlerin sadece bireysel özellikleri ele alınmıştı, mesela şebekenin yenilenebilir kaynaklardan gelen enerji ile beslenmesi gibi. Şimdi ise aksine çok sayıda bileşen
içeren şebekeler üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca
bu bileşenlerin birbirleriyle etkileşim kurma
yöntemlerini ve onların genel denge üzerindeki etkilerini de araştırıyoruz. Bir başka ifadeyle biz bu sistemin bütün bileşenleri arasındaki sistem entegrasyonu ve optimum kar-
Atık ısı ile içilebilir su üreten bir buharlaşma ve yoğuşturma süreci gerçekleştiriliyor.
beke dönüştürücü arasındaki etkileşimleri incelemek için kendilerine ait bir şebeke kurmuşlardı. Bu araştırmacılar şimdi daha karmaşık akıllı şebekeleri analiz ediyorlar. Araştırma Merkezi’nin sahibi olan Enerji Dönüştürme Teknolojileri Alanı’nın Başkanı Prof.
Rolf Hellinger, “İlk aşamada, sadece elektrik
tüketicileri ile üreticilerini birbirlerine bağlamıştık. İkinci adımda klima ünitelerinde
kullanılan basınçlı soğutma makineleri gibi
bina sistemi bileşenlerinin entegrasyonu yapılacak” diyor. Bu sayede akıllı şebekenin esnekliği artırılmış olacak çünkü zekice kontrol edilen binalar talebin düşük olduğu zamanlar ihtiyaç fazlası enerjiyi içine çekebilir.
10
Gelecek&Trendler
l
Ocak 2014
şılıklı etkileşimle ilgileniyoruz” diyor.
Bu araştırmacılar özellikle de ve diğer endüstriyel ekipmanlardan çıkan atık ısıdan faydalanmakla ilgileniyorlar. Günümüzde bilhassa düşük sıcaklık aralığına giren atık ısıdan ekonomik anlamda faydalanıldığına nadiren rastlanır. Oysa bu ısının içinde mesela
atık suyun içilebilir suya dönüştürülerek geri kazanılmasını sağlamaya yetecek kadar
enerji vardır. Bu amaçla yola çıkan Siemens
araştırmacıları Erlangen’de 70 ile 120 Santigrad derece aralığındaki atık ısıdan atık suyu buharlaştırmak için faydalanan EvaCon
(buharlaştırma ve yoğuşturma) sistemini geliştirdiler. Burada elde edilen su buharı bir
yoğuşturucuya yönlendiriliyor ve orada bir
yoğuşturma sürecinde saf su ile konsantre
atık su parçacıklarına dönüştürülüyor.
Geliştirme Merkezi’ndeki EvaCon prototipi tam 5,5 metre yüksekliğinde. Atık su izole borular aracılığıyla sağ üst köşeden içine
doğru akıtılıyor. Ardından bu suyun sıcaklığını
arttırmak için atık ısının kullanıldığı birkaç ısı
dönüştürücüden geçiriliyor. Bu işlemden sonra bir buharlaştırıcı aracılığıyla atık su damlalaşıp buharlaşıyor. Bir vantilatör ile yaratılan hava akımıyla buharlaşmış su yukarıya taşınıyor. Bu buhar yan tarafta yani yoğuşturucunun olduğu yerde yeniden yoğuşturuluyor. Bu çok basitmiş gibi görünebilir, ancak detayları karmaşıktır. Çevreci Teknolojiler Araştırma Grubu’nun Başkanı Dr. Manfred Baldauf,
“Mümkün olduğunca çok su buharı taşımak
için minimum seviyede elektrik kullanmak istiyoruz. Bunun için de ısı dağılımını ve hava
hacmini mükemmel şekilde ayarlamamız gerekiyor” diyor. Burada atılacak bir sonraki
adım, saatte 25 metre küp suyu arıtabilecek
kapasitede pilot bir tesis kurmak olabilir. Bu
aslında içecek endüstrisindeki şişeleme süreçlerinden kaynaklanan atık suyun arıtılması
için yeterli olabilir. Ancak EvaCon aynı zamanda biracılık süreçlerinde ve petrol çıkarma faaliyetlerinde üretilen atık suyun arıtılmasında da kullanılabilir.
Ancak bazı durumlarda düşük sıcaklıktaki atık ısıdan uygun maliyetli bir yoldan faydalanmak mümkün olmayabilir. Bu gerçekten yola çıkan araştırmacılar sıcaklığı bir önceki sınır olan 90 derecenin yerine maksimum
140 Santigrad dereceye kadar çıkartabilen
bir ısı pompası yaptılar. Schafer, “Bu ısı pompasının mekanizması temel olarak aynı ancak biz burada ısı döngüsü için farklı bir süreç sıvısından faydalandık. Bu sıvı daha yüksek sıcaklıklarda kullanılabiliyor ve aynı zamanda hem çevresel anlamda zararsız hem
de oldukça güvenilir” diye açıklıyor. Bu yeni
ısı pompası ile mesela 70 ila 90 derece arasında değişen endüstriyel atıkların ısısını veya jeotermal kaynakların ısısını merkezi ısıtma sistemlerinde standart olarak kabul edilen 130 Santigrad dereceye yükseltmek mümkün olacak. Bu ısıdan binaların ısıtılmasında
faydalanılabilir. Evacon ve geliştirme merkezindeki diğer ekipmanlarla bir kombinasyon
halinde bu yeni ısı pompaları, araştırmacıların hiçbir enerji kaynağının çarçur edilmeyeceğine dair rüyalarını gerçekleştirmelerine
bir adım daha yaklaşmalarını sağlayacak.
Christian Buck

Benzer belgeler