NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
AĞUSTOS 2015 SAYI: 396
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
Öğrenciler
sektör-üniversite
işbirliği yetersiz diyor
UND dış ticaret birlikleriyle buluşuyor
içindekiler
28
18 UND dış ticaret birlikleriyle buluşacak,
gümrük kayıplarını anlatacak
UND, dış ticaret sektörleriyle buluşuyor! İlk buluşma, Uludağ Tekstil
İhracatçıları Birliği yönetimi ile gerçekleşti. UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil
olmaları için destek talep etti.
23 20 büyük ihracat ülkesi
hukuku ihlal ediyor
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre, dünyanın en büyük ihracatçı ülkeleri uluslararası hukuku ihlal ediyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü,
dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinin, sınırötesi rüşvetle mücadele
etme yükümlülüğünü ihlal ederek, son dört yıl içinde yabancı kamu görevlilerine rüşvet ile ilgili hiçbir kovuşturma veya inceleme yapmadığına
dikkat çekti.
Ağustos
2015
26
24 İhracatçı, 3. çeyrekten umutlu
TİM, eğilim anketi sonuçlarını açıkladı. TİM’in açıkladığı ankette
ihracatçının 3. çeyrekte umutlu olduğu ortaya çıktı. Ankete göre
ihracatta pozitif eğilim gösteren ihracatçı, 3. çeyrekte 65 bin
yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD, Almanya, Çin ve İran’ı
öncelikli hedef pazar olarak seçti.
27 İngiltere ve Fransa, Calais için anlaştı
Fransa ile İngiltere, iki ülke arasındaki yasa dışı göç sorununa çözüm
bulmak amacıyla bütçe artışı ve polisler arasında işbirliğini içeren anlaşma
imzaladı.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Ağustos 2015
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
50
58
42 Koruma tedbirleri
dünya ekonomisini daraltıyor
ICC Türkiye’nin 61’inci Genel Kurulu’nda konuşan ICC Türkiye Milli Komitesi ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, korumacılık tedbirleri arttıkça
dünya ekonomisinin daraldığını vurgularken, “Korumacılık hızla kaldırılmalı ve dünya ekonomisinin motoru yeniden ticaret olmalı” dedi.
46 Mercedes’in Yeni Euro 6 motoru
OM 471 ile ekstra tasarruf
Mercedes-Benz geleceğin taşımacılığını şekillendiriyor. Marka
daha fazla verimlilik için Euro 6 motorunu yenileyerek tasarruf ve
verimliliği artırırken, yeni güvenlik donanımları ve paketleriyle de
üstün bir koruma sunuyor.
48 İDO ile ETA yeni “TIR Ofis Projesi”ni başlattı
21
Deniz ulaşımı ve taşımacılığının lider kuruluşu İDO ile lojistik sektöründe öncü
yatırımlara imza atan Borusan Lojistik’in inovasyon markası ETA (Elektronik
Taşımacılık Ağı), aralarında bir anlaşma imzalayarak İDO’nun Eskihisar
Terminali’nde “TIR Ofis Projesi”ni hayata geçirdiler.
49 Teknolojiyi giyiyorlar, verimliliği artırıyorlar
Dünyada lojistik, perakende, sağlık ve kargo sektörleri için inovatif
çözümler sunan Giyilebilir Teknolojiler, firmalara maliyet tasarrufu sağlarken, bu teknolojileri kullanan çalışanlara zamanı çok iyi kullanma ve
verimliliklerini artırma imkanı veriyor.
50 Temmuz ayında ihracat yüzde 13 düşerek
10,8 milyar dolar olarak gerçekleşti
TİM verilerine göre Temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre
yüzde 13 düşerek 10 milyar 857 milyon dolar oldu.
19
51 Güvenlik ve performansı artıran yeni
kamyon kış lastiğini tanıttı
Goodyear, kamyonlar için yepyeni kış lastiği serisi olan UltraGrip Max’ı
piyasaya sürüyor. Yeni lastikler yarı yarıya aşınma durumunda bile yüzde
40’a kadar daha fazla yol tutuşu sağlıyor ve yüzde 15’e kadar da daha
fazla kilometre performansı sergiliyor.
64 Hatay Ro-Ro vazgeçmiyor
Ülkemiz başta olmak üzere Avrupa ve Rusya’nın Ortadoğu’ya olan
ihracatının denizyolu ile taşınmasında büyük öneme sahip olan
Hatay Ro-Ro, Türkiye-Mısır arasında tesis edilmiş olan karayolu
anlaşmasının sona ermesiyle başlayan krizi Süveyş Kanalı’nı geçerek
aşmıştı. Şimdi ise mevcut hatta Cenk Y isimli ROPAX gemisini de
katarak sefer sayısını haftada ikiye çıkarttı.
24
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
Değerli Dostlarım,
2015 yılının ilk yarısını geride bıraktık. Ülkemizdeki ticaret dünyadaki
gelişmelere paralel ilerliyor. Dolar-Euro paritesindeki gelişmeler dış
ticaretimizi birebir etkiliyor. Türkiye’nin çevresinde (Suriye-Irak) meydana gelen gelişmeler, ülkemizde yaşadığımız seçim ve bu seçimin
sonuçları gibi nedenler ticaretimizi şekillendiren etkenlerin başında
geliyor. Seçimlerden sonra bir hükümetin kurulamamasının ardından
ufukta yeni bir seçim belirmeye başladı. Yapılacak bu seçimlerin
ülkemiz iş dünyası adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Her şıkta, UND olarak, uzun bir süredir, kamu-özel sektör işbirliğinin
en güzel örneklerini hayata geçirdiğimiz, 20 yıllık Gümrük Birliği’ni
ilgili bakanlıklarımızın ve devletimizin Avrupa Birliği nezdindeki etkin
girişimleriyle “güncelleme” hazırlıkları yaptığımız; lojistik sektörümüzün
kamu politikalarında bu kadar özel bir konumda değerlendirilerek
ekonomik dönüşümün motoru olarak işaretlendiği bu aşamada,
kıymetli bürokratlarımızla beraber yarattığımız sinerjiyi bundan sonra
da sürdürebilmemiz büyük önem taşıyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), temmuz ayı ihracat verilerini açıkladı.
TİM verilerine göre temmuz ayında ihracat geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 13 düşerek 10 milyar 857 milyon dolar oldu. Yılın ilk 7
ayında toplam ihracat yüzde 8,8 gerileme ile 84 milyar 369 milyon
dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık toplam ihracat ise geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 4,9 düşerek 148 milyar 567 milyon dolar
oldu. İhracattaki düşüşte emtia fiyatlarındaki gerileme ile oluşan fiyat
baskısı, dünya ithalatındaki düşüş ile euro-dolar paritesindeki yaşanan
kayıpların etkili olduğunu vurgulamak gerekiyor. Son dönemlerde ülkemiz içinde yaşanan gelişmeleri de göz önüne alırsak ‘siyasi istikrar’,
ekonominin olmazsa olmazları arasında geliyor.
Ülkemizde 2015’in ilk yarısında bunlar yaşanırken dünya genelinde de
benzer bir yavaşlamadan söz edebiliriz. Dünya ekonomisi, 2015 yılını
büyüme hızında bir miktar kayıpla sürdürüyor. Bu gelişmede özellikle,
gelişmekte olan ekonomilerin tempo kaybı etkili oluyor. Gelişmiş ekonomilerdeki toparlanma da yavaş seyrini koruyor. Bu doğrultuda, IMF
de temmuz ayında yayınladığı World Economic Outlook Raporu’nda,
gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ekonomilere dair 2015 beklentilerini aşağı yönlü revize etti. Bununla birlikte, her iki ülke grubunda
da 2016 yılında ekonomik hızın güçleneceği beklentisi korunuyor.
Yunanistan ile AB, IMF ve kreditörler arasında yeni bir yardım ve
borç programı uygulanması konusunda uzlaşma sağlanmasını bölge
dinamikleri ve ticaretimiz açısından güzel bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Yunanistan sorununun bir iflas veya Euro’dan çıkış ile
sonuçlanmaması, Avrupa Birliği’ndeki iyileşmeyi destekliyor. Avrupa Birliği’ndeki büyüme ve iyileşme özellikle ihracatımız için büyük
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
önem taşıyor. Dolayısıyla bu beklentiler, geleceğe yönelik ümitlerimizi
yeşertiyor. Avrupa ekonomisindeki toparlanma ile birlikte, yılın ilk 5
ayında AB’nin euro bazında ithalatının yüzde 2 arttığını, AB’ye ihracatımızın euro bazında yüzde 12 artış gösterdiğini izledik ancak Avrupa
Birliği’nde suların durulmadığını, gelecek yıl referanduma taşınma riski
süren İngiltere’nin üyelikten çıkma eğilimi ve bu gerçekleştiği takdirde,
onu izleme ihtimali bulunan birkaç AB ülkesi gibi etmenler, bu bölgeye
yönelik ticaretimizdeki riskleri koruyor.
İran ile nükleer silah konusunun barışçıl bir çözüme kavuşturulması
tüm dünyanın güvenliği için önemli bir gelişme oldu. İran ile müzakerelerin kalıcı bir anlaşmayla sonuçlanması sadece İran’ın değil
tüm bölgenin dış ticaretini güçlendirecek tarihi bir adımdır. İran’ın
dünya ile bütünleşmesi, bölgede siyasal risklerin azalmasının yolunu
açacak, böylece tüm bölgeye yatırımlar artarken, bölgenin dış
ticareti de gelişecektir. Bu bağlamda İran ekonomisinde, bilhassa
turizm, enerji, bankacılık, petrokimya, telekomünikasyon, ulaştırma
ve otomotiv sektörlerinde büyük çaplı yatırımlar ve dönüşümler
yaşanmasını ve dolayısıyla İran’ın altyapısının yenilenmesinde ve
geliştirilmesinde, özellikle havaalanı, karayolu, otel ve konaklama
tesislerinin inşası, modernizasyonu ve işletilmesi konusunda büyük
fırsatların doğmasını bekliyoruz. Bu anlaşma ile birlikte İran’a yaptırımların kademeli olarak kalkmasını, İran Riyali’nin istikrara kavuşmasını ve İran’ın uluslararası bankacılık sistemine entegrasyonunun
kolaylaşmasını bekliyoruz. Bu durumundan en fazla yarar sağlayacak olan ülke ise bu fırsatı iyi değerlendirdiği takdirde Türkiye
olacak. Bunun en büyük sebebi olarak da İran’ın refah düzeyinin
yükselmesi ve buna bağlı olarak tüketiminin artmasının 2016 yılının
ortalarından itibaren ihracatımıza olumlu katkı vereceğini tahmin
ediyoruz. Sayın Ekonomi Bakanımızın da açıkladığı gibi İran ile
ticaret hacmimizin yılsonunda 16 milyar dolar, 2016 itibarıyla ise
35 milyar dolara yükselmesini öngörüyoruz. Söz konusu fırsatlar ile
birlikte oluşacak rekabet ortamında ihracatçılarımızın ve yatırımcılarımızın cesur adımlar atmasının oldukça önemli olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla da bir an önce İran ile ilişkilerimizin geliştirilmesi için
çalışmaların hızlandırılması gerekiyor.
Geçtiğimiz yıldan beri süregelen ve bu yılın başında imzaladığımız bir
anlaşmayla taşıma sorunlarımızda cüzi de olsa iyileşmenin önünü
açan “taşımacılık ilişkilerinde karşılıklı diyalog süresi”ne yazık ki, son
dönemde artan terör olayları ve bölgedeki siyasi gelişmelerden de
yakından etkileniyor. Bölgede “barışçıl bir geleceğin” ticari ve ekonomik refahın artması ile doğru orantılı olduğuna dikkat çekmek ve İranlı
dostlarımızın, taşımacılık ilişkilerimizin gelişimini destekleme iradesini
ortaya koymasını diliyorum.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Ağustos 2015
Editör’den
“Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü DG
MOVE tarafından bağımsız bir gruba yaptırılan ve “Türkiye-AB
Karayolu Anlaşmasının Muhtemel Etkileri” konulu araştırma sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil
toplum kuruluşlarına anlatarak tek bir yumruk olmayı hedefliyoruz.
“UND, Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan
“bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB ülkelerine
taşınan ihraç ve ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak, ihracatçılarımızın ve sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Kampanyanın startını 19 Ağustos’ta
UND heyetini kabul eden “Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri (UTİB)
Yönetim Kurulu” ile gerçekleştirdik. UTİB Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Sn. Osman Nuri Canik’in başkanlık ettiği ve UİB Genel
Sekreteri Sn. Mümin Karacakayalılar ve ekibinin de katıldığı toplantıda, “Türkiye-AB ticaretinde karayolu kotalarının etkileri” hakkında
kısa bir bilgilendirme gerçekleştirdik. UTİB üzerinden diğer Uludağ
İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları için destek talep
ettik. Konunun “milli bir mesele” olduğunu teyit eden UTİB Genel
Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin
Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB
Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları girişimlerle sürece destek
verebileceklerini ifade etti.”
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Uluslararası Nakliyeciler Derneği olarak yıllardır taşıma engellerinin
ticareti olumsuz yönde etkilediğinin ısrarla altını çiziyorduk. Bu
duruma gözünü, kulağını tıkayan AB, en sonunda taşıma engellerinin ticareti baltaladığını kabul etti. AB’den itiraf gibi bir rapor
yayınlandı. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı raporda Türkiye’ye
yönelik taşıma engellerinin kalkması halinde iki tarafın dış ticaretinin
3,5 milyar euro artacağı dile getiriliyor. UND yönetimi olarak bu
raporu temmuz ayında basınımız ve kamu’nun gerekli kesimleri ile
paylaştık. Aynı zamanda bu rapor, gümrük müzakereleri arifesinde
büyük bir koz. UND’nin yıllardır çeşitli çalışma raporlarıyla ortaya
koyduğu bu kayıplar ülkemizi ve sektörlerimizi olumsuz yönde etkiliyor. Avrupa Komisyonu’nun yaptırdığı “AB İle Türkiye Cumhuriyeti
Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma”
başlıklı araştırmanın sonuçları UND’nin bu doğrultuda yaptırdığı
araştırmaları doğruluyor. Biz de UND olarak bu raporu kamunun
ve özel sektörün gerekli muhatapları ile görüşerek ülkemize yönelik
uygulanan ‘haksızlıklar’ noktasında farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda UND olarak, ağustos ayı içerisinde Uludağ
Tekstil İhracatçıları Birlikleri (UTİB) ile buluştu ve konuyu etraflıca
aktardık. UTİB yetkililerine Gümrük Birliği’nden kaynaklanan olumsuzluklar ve kayıplar hakkında bilgi verdik.
Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü DG MOVE
tarafından bağımsız bir gruba yaptırılan ve “Türkiye-AB Karayolu
Anlaşmasının Muhtemel Etkileri” konulu araştırma sonuçlarını ihracatçı sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına anlatarak tek bir yumruk olmayı hedefliyoruz. “UND, Dış
Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması altında başlatılan “bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile AB ülkelerine taşınan
ihraç ve ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine
olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak, ihracatçılarımızın ve
sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Kampanyanın startını 19 Ağustos’ta UND heyetini kabul eden
“Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri (UTİB) Yönetim Kurulu” ile gerçekleştirdik. UTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Osman Nuri Canik’in
başkanlık ettiği ve UİB Genel Sekreteri Sn. Mümin Karacakayalılar ve
ekibinin de katıldığı toplantıda, “Türkiye-AB ticaretinde karayolu kotalarının etkileri” hakkında kısa bir bilgilendirme gerçekleştirdik. AB tarafından
yaptırılan araştırmanın sonuçlarına göre, AB’ye taşımalarımızdaki kota
engellerinin tamamen kaldırılması halinde, Türkiye’deki ihracatçıların 1,9
milyar Euro; AB’deki ihracatçıların ise 1,6 milyar Euro ek kazanç sağlayacağını; ayrıca bu iyileşmeden sağlanacak toplam 2,3 milyar Euro’luk
üretim artışının yüzde 37’lik bölümünün ‘Tekstil Sektörü İhracatçıları’na
yansıyacağını aktardık. UND tarafından TİM’in ve Ekonomi Bakanlığımızın
destekleriyle başlatılan hukuk süreciyle ilgili bilgiler verdik ve ihracatçıların
sorularını yanıtladık. UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin
de meseleye müdahil olmaları için destek talep ettik. Konunun “milli bir
mesele” olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı
altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı
ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları
girişimlerle sürece destek verebileceklerini ifade etti.
UND olarak bu konularda özel sektörün tüm muhatapları ile bir araya
gelerek sorunlarımızı aşacağımıza olan inancımız tam. Birlik ve beraberlik
içerisinde hareket etmemiz gerektiğini her platformda söylüyor ve bunu
hayata geçiriyoruz. Bize karşı uygulanan dayatmalar bir ‘kader’ değildir.
Her türlü dayatmalara karşı hukuki mücadelemiz sürecek.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar, hoşçakalın.
Saygılarımla…
10
UND’den
UND, Roma Büyükelçimiz ve
İtalyan taşımacılarla biraraya geldi
İran’dan transit
geçişlerde
“Dönüş Yüklerine”
3 bin euro ceza!
Milano EXPO 2015 Fuarı’nın
açılışında UND tarafından Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekçi’ye ülkemiz ve İtalya arasındaki karayolu
taşımacılık sorunlarının sektörümüze olan ekonomik etkileri iletildi ve
Bakan Zeybekci’nin İtalya Ekonomi
Bakanı ile yapmış olduğu görüşme
kapsamında her iki ülkenin sektör
derneklerinin katılacağı bir toplantı
gerçekleştirilmesine karar verilmişti. Alınan karar kapsamında 27
Temmuz’da UND ile İtalya’daki muadil sektör derneklerinin temsilcileri
arasında bir toplantı gerçekleştirildi
ve iki ülke arasındaki taşımacılık
sorunları masaya yatırıldı. Toplantı
öncesinde, UND heyeti tarafından
Roma Büyükelçimiz Aydın Adnan
Sezgin makamında ziyaret edildi.
Gerçekleştirilecek toplantıda iki
ülke arasında devam eden görüşme ve yaşanan sorunlar istişare
edildi. İtalyan muadil dernekleri
ve sektör temsilcileri ile yapılan
görüşmelerde, UND heyeti tarafından: Ülkemiz karayolu taşımacılık sektörünün İtalya’da yaşadığı
sorunlar, Mevcut İtalya kotalarının
yetersizliği, Römork Çektirme
operasyonlarında her iki tarafın da
karşılıklı kazanç sağlayacağı şekilde
cazip hale getirilmesi, İtalya’nın
Türkiye ardı ülkeler ile gerçekleştirdiği ticaretin Türk taşımacıları araAğustos 2015
cılığı ile çok daha fazla artabileceği,
Bazı AB ülke taşımacılarının düşük
navlun ücretleri ile İtalyan taşımacılık sektörüne verdiği zararlar,
Avrupa Komisyonu’nun Temmuz
2015 tarihli raporu kapsamında AB
ile ülkemiz arasında serbestleştirilmesi gündeme gelen taşımacılık
faaliyetleri ve bunun olası etkileri,
Dünya Bankası’nın Türk taşımacılık
sektörüne yaratılan ek maliyetleri ve
ayrımcı uygulamaları içeren raporu
İtalyan heyetine aktarıldı. İtalyan
heyeti tarafından iletilen bilgilerde,
Türk taşımacılarına göre çok daha
az pazar payına sahip olduklarını,
maliyetlerinin Türk taşımacılardan
ve AB’deki bazı ülke taşımacılarından daha yukarıda olduğu,
ayrıca İtalya taşımacılık sektörünün
büyümeyi hedeflendiği hususları
aktarıldı. Toplantı, mevcut kota
ihtiyacının karşılanabilmesi adına
Ulaştırma Bakanlıkları arasında en
kısa sürede bir KUKK toplantısının
gerçekleştirilebilmesi hususunda
görüş birliğine varılmasıyla sonlandırıldı. UND heyeti Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli, İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener, İcra
Kurulu Üyesi Erman Ereke, Çalışma
Grubu Başkan Yardımcısı Cumhur
Erzurumluoğlu (Çobantur), üyesi
Bilgin Özan ile Sema Özcan’dan
(Ege Ekspres) oluştu.
İran, uzun bir süredir Türkmenistan, Özbekistan gibi Orta Asya
ülkelerinden dönüş yapan Türk
araçlarının, İran’dan transit geçişlerinde dönüş yükü almalarına
müsaade etmiyor. Söz konusu
uygulama hakkında Ulaştırma
Bakanlığımız kanalıyla İran’dan
bilgi temin edilmeye çalışıldı ise de
İran uygulamaya ilişkin herhangi
bir yanıt vermedi. Bunun üzerine
Türkiye, 5 Ağustos’tan itibaren İran
araçlarına mütekabiliyet uygulaması getirdi. Buna göre, ülkesine
dönüş yapmak üzere Türkiye’ye
boş giriş yapan İran araçlarının
(Gürbulak, Esendere, Kapıköy
Sınır Kapıları hariç) Türkiye’den
dönüş yükü almasına müsaade
edilmiyor. Türkiye’nin mütekabiliyet uygulamasının ardından İran,
Türk araçlarının İran içinden yük
almasına bir çeşit “izin belgesi”
ile müsaade etti ancak Bazargan
Sınır Kapısı’nda İran’dan yük alan
araçların Türkiye’ye geçmelerine
müsaade etmedi. Bu kapsamda,
14 Ağustos itibarıyla İran derneği
ITCA tarafından bu yönde bir duyuru yapıldığı öğrenildi. İlgili duyuruda, Türkmenistan, Özbekistan gibi
Orta Asya ülkelerinden ülkesine
dönüş yapmak üzere İran’a boş
giriş yapan ve İran’dan dönüş
yükü alan Türk taşımacılarına 3 bin
euro ceza uygulanacağı bildiriliyor.
İran’ın söz konusu uygulamaları ile
mağduriyet yaşanmaması amacıyla
Orta Asya ülkelerinden (Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan
vb.) ülkesine dönüş yapan Türk
araçlarının İran’ı transit geçişlerinde
dönüş yükü almamaları hususuna
özen göstermeleri büyük önem arz
ediyor.
12
UND’den
Güney Hazar Taşımacılık Zirvesi’nde “İran ve
Hazar Güzergahındaki Sorunlarımız” taraflara aktarıldı
potansiyel, ulaştırma imkanları
üzerinden katılımcılarla paylaşıldı.
İran Ticaret, Sanayi ve Madenler
Odası ICCIM temsilcileri tarafından
İran’ın Avrupa’ya enerji ihracatında
taşıdığı önem ve enerji taşımacılığındaki konumu ve İran üzerinden
yabancı ülke mallarının geçişi ile ilgili
düzenlemelerin aktarıldığı sunumların yer aldığı 2. gün, “Hazar Denizi
Üzerinden Yeniden Canlanan İpek
Yolu” başlıklı panel ile sona erdi.
İran Karayolları ve Kentsel Gelişim Bakanlığı himayesinde, IRN
organizasyonu ve HASEN işbirliğiyle düzenlenen 1. Güney Hazar
Taşımacılık Zirvesi, İran ve yabancı
ülkelerden gelen kalabalık bir topluluğun katılımına sahne oldu. İran’ın,
uluslararası yaptırımların kaldırılması
karşılığında nükleer silahlanmayı
sınırlandırması konusunda sağlanan
anlaşma sonrasındaki “uluslararası
toplumla yakınlaşma” gayretlerinin bir parçası olan etkinlikte,
İran’ın sunduğu ekonomik ve ticari
Fiziki olmayan engellerin
kaldırılması yönündeki çözümler için destek talep edildi
UND’nin de bir sunumla katılım
sağladığı panele emekli Rusya
Büyükelçimiz ve Türk Konseyi
Kurucu Genel Sekreteri Halil Akıncı
moderatörlük yaparken, Özyeğin
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden
Prof. Dr. Mesut Hakkı, Piri Reis
Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve
Taşımacılık Bölümü Başkanı Prof.
Avni Zafer Acar ve Süleyman Şah
Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden
Prof. Fatih Macit birer sunumla
katıldı. 2017’de Çin ile karayolu
anlaşması imzalamaya hazırlanan
Türkiye’nin, İran ve Hazar çevresi
ülkelerle gerçekleştireceği iyileştirme projeleriyle ve taşıma engellerinin kaldırılmasıyla Çin’e bugünkünden çok daha düşük maliyetle ve
hızla bağlanabileceğini ifade eden
UND, bölgede yeni ulaşım güzergahlarının oluşturulması konusunda
bölgesel ve uluslararası kuruluşların
yaptıkları çalışmalardan, derneğin bu kapsamdaki projelerinden
bahsetti. Toplantıda, Türk taşımacılarının İran ve Hazar güzergahlarında yaşadıkları güncel sorunların,
bölgenin küresel ekonomiye daha
etkin katılımına darbe vurduğunu
anlatan UND temsilcileri İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı Evren Bingöl
ve İcra Kurulu Üyesi Elif Sevim,
taraflardan özellikle fiziki olmayan
engellerin kaldırılması yönündeki
çözümler için destek talep etti.
TIR sisteminden ihraçlar ve kaçak göçmen vakalarına dair
mağduriyetler gümrük makamlarına aktarıldı
Sektörümüzün önemli sorunlarından biri olan kaçak göçmen
vakaları ve firma bilgisi dışında araç
üzerinde çıkan beyan dışı eşyalar
sebebiyle firmalarımızı mağdur eden
TIR sisteminden geçici ve süresiz
ihraçlar gibi idari ve hukuki yaptırım
kararlarını görüşmek amacıyla UND
heyeti tarafından Gümrükler Genel
Müdürlüğü’ne bir ziyaret gerçekleştirildi. Toplantıda ele alınan ilk husus, firmanın bilgisi olmaksızın araç
üzerinden çıkan ve kimi durumlarda
araç sürücüsü tarafından yurda sokulmak istenen ticari nitelikli eşyalar
sebebiyle firmalarımıza uygulanan
yaptırımlar oldu. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği tarafından uygulanan
cezai işlemlerde firmaların mağdur
olan taraf olduğu ve firmanın bilgisi
dışında yaşanan birçok vakada yine
firmanın mağdur edilen taraf olduğu
vurgulandı. Kaçak göçmen vakalarının ülkemizin kanayan bir yarası
olduğunu ifade eden UND heyeti,
Ağustos 2015
bu vakalardan dolayı firmalarımıza
yaptırım uygulanmaması ve ülkenin
içinde bulunduğu olağanüstü
durum nedeniyle taşımacıların
mağdur edilmemesi gerektiği ifade
etti. Gümrük makamları tarafından
paylaşılan bilgilerde, kaçak göçmen
vakalarında son dönemde önemli
ölçüde artış yaşandığı, bu vakalar
sebebiyle firmaların mağdur edilmemesi adına azami gayret gösterildiği
ve bu sebeple TIR sisteminden
ihraç işlemi yapılmadığı ifade edildi.
Özellikle sürücüden kaynaklandığı
belirlenen beyan dışı eşya taşımalarında ise sürücüleri disipline
edebilmek adına kamu otoritesi
olarak gerekli önlemin alınacağı
bilgisi paylaşıldı. Toplantıya Gümrükler Genel Müdürlüğü’nden Genel
Müdür Yardımcısı Önder Göçmen
başkanlık etti ayrıca TIR Daire Başkanı Hakan Dalçık ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ticaret ve TIR
Dairesi Başkanı Sançar Sefer Süer
toplantıya iştirak etti. UND heyeti
ise Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci, İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener, Yönetim Kurulu Danışmanı
Cahit Soysal ve İcra Kurulu Üyesi
Erman Ereke’den oluştu. Toplantı
sonunda, Genel Müdür Yardımcılığına atanan Önder Göçmen’e yeni
görevi için başarı dilekleri iletilirken,
bir hatıra plaketi takdim edildi.
13
Ağustos 2015
14
UND’den
Yunanistan vize başvurularında
garanti mektubu temininin önemi
UND tarafından Yunanistan Vize
Konsolosu Athanasios Astrakas ve Ticaret Ateşesi Doukas
Marinopoulos’a yapılan vize sürecinde yaşanan aksaklıkların gündeme getirildiği toplantıda, TIR
sürücülerine ilişkin davetiye şartı
hakkında değerlendirmeler yapıldı
ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuldu. Gerçekleştirilen müzakereler sonucunda, TIR sürücülerinden davetiye talep edilmemesi
konusunda görüş birliğine varıldı
ve başvuru sürecinde davetiye
yerine, sürücülerden “UND Ga-
ranti Mektubunun” talep edilmesinin yeterli sayılması hususu Yunan yetkililer tarafından onaylandı.
Vize sürecinde davetiye sorunları
ile karşı karşıya kalmak istemeyen
üyelerimizin, Garanti mektubunu
temin etmesi büyük önem arz
ediyor. Yunanistan’a taşımacılık
faaliyeti gerçekleştiren üye firmalarımızın UND Garanti Mektubu’nu
temin etmek amacı ile und.vize@
und.org.tr adresine veya 0212
217 57 41 numaralı telefondan
vize ofisimiz ile irtibata geçmeleri
gerekiyor.
UND Heyeti,
Kayseri Gümrük
Müdürü’nü
ziyaret etti
Ergun Bilen başkanlığındaki UND
heyeti, Kayseri’ye yeni atanmış
olan Gümrük Müdürü Seyfettin
İnceoğlu’na hayırlı olsun ziyaretinde
bulundu. Ziyarette, sektörle ilgili
genel bilgiler görüşüldü, bilgi alış
verişinde bulunuldu. UND heyetini,
Ergun Bilen (Erbil-ABC), Hikmet
Eker (Eker), Mehmet Açıkalın (Aykut)
ve Tolga Taşkıran (UND Kayseri
Temsilcisi) oluşturdu.
Gürcistan/Azerbaycan/Karadeniz Bölge
Çalışma Grubu Toplantısı gerçekleştirildi
UND’nin Gürcistan/Azerbaycan/Karadeniz Bölge Çalışma Grubu, SB
Sigorta yetkililerinin katılımlarıyla 29
Temmuz’da Trabzon’da toplandı.
Ağustos ayında yapılması muhtemel
Gürcistan ve Azerbaycan KUKK
toplantıları öncesinde iki ülke ile ilgili
son gelişmeler gözden geçirildiği
toplantıda, yönetim kurulu üyeleri bir
önceki yönetim kurulu toplantısında
görüşülen konularla ilgili çalışma
grubu üyeleriyle bilgi paylaştı. SB
sigorta yetkililerinin, sektörün sigorta
ihtiyacına yönelik hizmetleriyle ilgili
katılımcılara yönelik gerçekleştirmiş
oldukları sunumla toplantı neticelendi. Toplantıya Yönetim Kurulu
Üyeleri Abdullah Özer (Özer), Alişan
Ender Topaloğlu (Başoba), Çalışma
Grubu Üyeleri Salim Uzun (UzunoğAğustos 2015
lu), Ahmet Yalçın (Yalçınlar), İsa Baş
(Çağlayan 61), Mustafa Sağıroğlu
(Birses), İsmail Tosunoğlu (Boztepe), Gökhan Kutlu (Trans Kutlu),
Mehmet Soyçiçek (Soyçiçek), Başar
Yılmaz (Cennet), Ahmet İlgün (İlkar),
Haşim Çavdar (Çavdaroğlu 61) katılım sağladı.
15
Ağustos 2015
16
UND’den
UND, Filibe Ticaret Ataşemiz ve Bulgaristan
Taşımacılar Birliği (SMP) ile biraraya geldi
UND, Filibe Ticaret Ataşemiz ve Bulgaristan Taşımacılar Birliği (SMP) ile biraraya geldi. UND heyeti, İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke’den oluştu. İki dernek arasında çeşitli görüşmelerin gerçekleştirildiği
toplantıda ayrıca Avrupa Komisyon Raporu’nun etkileri de incelendi.
Bulgaristan’da 2014 yılında yılında
kurulan ve mevcut durum itibari
ile karayolu yük taşımacılığı sektöründe en büyük dernek konumunda olan SMP’den (Bulgaristan
Taşımacılar Birliği) gelen görüşme
talebi doğrultusunda Bulgaristan’ın
Plovdiv (Filibe) şehrinde UND ile
SMP arasında bir toplantı gerçekleştirildi. UND heyeti, İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener ve İcra Kurulu
Üyesi Erman Ereke’den oluştu.
Toplantı öncesinde Plovdiv Ticaret
Ataşemiz Barış Yeniçeri makamında
ziyaret edildi ve gerek sektör gerek
ise UND faaliyetleri ile ilgili bilgilendirildi. Yapılan ziyarette, UND’nin
son dönemde AB’de karşılaşılan
zorluklara karşılık AB komisyonu
nezdinde gerçekleştirdiği girişimler,
Avrupa Komisyonu tarafından yaptırılan ve sektörümüz açısından çok
önemli sonuçlar içeren AB Komisyon Raporu, Türkiye ile Bulgaristan
arasındaki sınır geçiş sorunları ve
UND olarak yapılan girişimler hakkında bilgilendirme yapıldı. Ticaret
Ataşemiz Barış Yeniçeri tarafından, Kapıkule ve Hamzabeyli sınır
kapılarında karşılaşılan sorunlar ve
gelişmeler ile ilgili direkt olarak Filibe
Ticaret Ataşeliği’nin ilgilendiğini, son
dönemde sınır geçişlerinde önemli
ölçüde iyileşme olduğunu, bunun
en önemli etmeninin Bulgaristan
sınır kapılarındaki süreçlerde yaşa-
Ağustos 2015
nan iyileşmeler olduğunu aktardı.
Ayrıca UND ile olan iletişimin artarak
devam ettirilmesini arzu ettiğini
vurguladı. İki dernek arasında şu
konular hakkında çeşitli görüşmeler
yapıldı:
SMP tarafından gündeme
getirilen hususlar
Türkiye – Bulgaristan geçiş belge
sistemindeki mevcut durum, UBAK
İzin Belgeleri İle yapılan taşımalarda
karşılaşılan sorunlar, Sınır geçişlerinde yaşanan sorunlar ve beklemeler, UBAK İzin Belgeleri ile yapılan
taşımalarda süre kısıtlaması, Türk
Gümrük İdareleri’ndeki ulaştırma
kontrollerinde yaşanan sorunlar,
İkinci 6 ay için kullanıma sunulan
geçiş belgelerinin sisteme işlen-
memesi sorunu, CMR ve UBAK
belgelerindeki yükleme tarihleri arasındaki farklılıklar, Serbestleştirilmiş
taşımalarda uygun fiyatlarla hizmet
alınabilme imkânlar.
UND tarafından
gündeme getirilen hususlar
CMR ve UBAK belgelerindeki yükleme tarihleri arasındaki
farklılıklar, Olası sorunlarda 1.500
euroluk geçiş belge satış dayatmaları, Türkiye’de ve Bulgaristan’da
kesilen cezalar ve ödeme metotları, UBAK izin belgeleri ile yapılan taşımalarda süre kısıtlaması,
Bulgaristan’daki aşırı denetlemeler,
Bulgaristan’daki yüksek analiz ücretleri, Firmalar tarafından
bulgaristan’da yapılan taşımalarda
karşılaşılan sorunlar, Avrupa Komisyon Raporu’nun etkileri. Olumlu
bir atmosferde gerçekleştirilen toplantı sonucunda iki dernek arasındaki işbirliğinin artırılmasının önemi
vurgulandı ve iki ülke taşımacılarının
karşı karşıya kaldığı; başta UBAK
belgesi, geçiş belgesi ve sınır geçişleri hususları olmak üzere iki ülke
arasındaki taşımalarda karşılaşılan
sorunların çözümlerine istinaden,
dernekler arası ortak girişimlerde
bulunulması hususlarında anlaşmaya varıldı.
17
Ağustos 2015
18
UND’den
UND dış ticaret birlikleriyle buluşacak,
gümrük kayıplarını anlatacak
UND, dış ticaret sektörleriyle buluşuyor! İlk buluşma, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği yönetimi ile gerçekleşti. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UTİB
üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin de meseleye müdahil olmaları
için destek talep etti. Konunun ‘milli bir mesele’ olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ
İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde
yapacakları girişimlerle sürece destek verebileceklerini söyledi
Uluslararası Nakliyeciler Derneği,
yıllardır taşıma engellerinin ticareti olumsuz yönde etkilediğinin
ısrarla altını çiziyordu. Bu duruma
gözünü, kulağını tıkayan AB, en
sonunda taşıma engellerinin ticareti baltaladığını kabul etti. Avrupa
Komisyonu’nun yaptırdığı raporda
Türkiye’ye yönelik taşıma engellerinin kalkması halinde iki tarafın dış
ticaretinin 3,5 milyar euro artacağı
dile getiriliyor. UND Yönetim Kurulu
Ağustos 2015
Başkanı Nuhoğlu, raporun gümrük
müzakereleri arifesinde büyük koz
olduğunu vurguluyor. UND’nin
yıllardır çeşitli çalışma raporlarıyla
ortaya koyduğu bu kayıplar ülkemizi
ve sektörlerimizi olumsuz yönde
etkiliyor. Avrupa Komisyonu’nun
yaptırdığı “AB İle Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma”
başlıklı araştırmanın sonuçları UND
tarafından temmuz ayı içerisinde
İstanbul’da basına duyrulmuştu.
UND, bu raporu kamunun ve özel
sektörün gerekli muhatapları ile görüşerek ülkemize yönelik uygulanan
‘haksızlıklar’ noktasında farkındalık
yaratmaya çalışıyor. Bu bağlamda
UND, ağustos ayı içerisinde Uludağ
Tekstil İhracatçıları Birlikleri (UTİB)
ile buluştu ve konuyu etraflıca
aktardı. UND İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener ve UND İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı Evren Bingöl’ün
19
katıldığı toplantıda UTİB yetkililerine
Gümrük Birliği’nden kaynaklanan
olumsuzluklar ve kayıplar hakkında
bilgi verildi.
Teksitl sektörü yüzde 37 ile en
fazla kaybı yaşıyor
İhracattaki bu kayıplarda yüzde 37
ile tekstil sektörünün başı çektiğini
ifade eden UND İcra Kurulu Başkanı
Şener, Türkiye’nin yüzde 2,7’lik
büyüme payında, ihracatın yüzde
1,77’lik payı dikkate alındığında bu
kazanımın büyük önem taşıdığına
vurgu yaptı. Araştırmanın ışığında
söz konusu yaptırımlarla sekteye
uğrayan en önemli sektörlerin yüzde
37 ile tekstil ürünleri, yüzde 28 ile
makine aksamları olduğunu ifade
eden Şener, sekteye uğrayan diğer
sektörlerin sıralamasının yüzde 13
ile metal ürünleri, yüzde 8 ile gıda
ürünleri ve tarım ürünleri, yüzde 8
ile kimyasal ürünler ve son olarak
yüzde 6 ile diğer sektörler olarak
devam ettiğini söyledi.
AB kotalarla Türkiye’yi zarara
uğrattığını kabul etti
Avrupa Komisyonu’nun kotaların
kalkması halinde Türkiye-AB ticaretinin 3.5 milyar euro artacağını öngören bir rapor hazırladığını ve bunun bir itiraf olduğuna vurgu yapan
UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
zararın çok daha büyük olduğunu
belirterek, kotaların Türkiye’ye verdiği zararın ortaya konmasının son
derece önemli olduğunu söyledi.
Gümrük Birliği’nin revize görüşmeleri arifesinde Türkiye için çok büyük
bir koz elde edildiğini kaydeden
Şener, bu kozun çok iyi kullanılması
gerektiğinin altını özenle çizdi.
Rapor, UND’yi doğruluyor
UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
UND olarak yıllardır bu kayıpları
anlatmaya çalıştıklarını ve bu kayıplar ile 500 milyar dolarlık ihracat
hedefinin sekteye uğrayabileceğini
dile getirdiklerini belirterek kotaların
kaldırılmasıyla hem Türkiye hem
de AB ekonomisinin kazanç elde
edeceğini savunan ve bu yönde
birçok girişimde bulunan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin
söylemlerinin doğruluğunu kanıtlar
nitelikteki Komisyon Raporu’nun
Gümrük Birliği revizyon görüşmeleri
öncesinde ülkemiz adına tarihi bir
önem taşıdığını söyledi. Avrupa
Birliği Komisyonunun dışında da
yine UND’nin geçmiş dönemde
yaptırdığı araştırmaların ışığında,
AB Ülkeleri ve Türkiye’nin ithalat
ve ihracattaki toplam kazancının
en az 10 milyar euro olacağını
öngördüklerini ifade eden Şener,
Avrupa Komisyonu’nun Ulaştırma
ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü tarafından bağımsız bir konsorsiyuma
yaptırılan ve “AB ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bir Anlaşmanın
Ekonomik Etkileri Üzerine Bir Çalışma” başlıklı araştırma ile ülkemizde
kayıtlı karayolu taşımacılık firmalarına
AB ülkeleri tarafından uygulanan
kota kısıtlamalarının kaldırılması
için “Türkiye-AB arasında ayrı bir
karayolu taşımacılığı anlaşmasının
imzalanması” seçeneği bilimsel olarak analiz edildiğini de söyledi.
Bu sorun memleket meseledir
Bu sorunun sadece nakliye sektörünü ilgilendirmediğini belirten
Şener, “Bu sorun, milli bir meseledir. Memleket meselesidir” dedi.
Kotaların her iki tarafa da zarar
verdiğini ifade eden Şener, “UND,
Türkiye’nin ihracatının ve uluslararası
karayolu yük taşımacılığı sektörünün
gelişimini engelleyen ve yaşanan
sorunların temelini oluşturan ‘Kota
Engelleri’ konusunu Avrupa Komisyonu gündemine taşırken, 2016
yılının başında başlatılması beklenen
‘Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi
Müzakereleri’ öncesinde komisyon
tarafından açıklanan rapor; kotaların sadece ülkemiz ekonomisine
değil aynı zamanda Avrupa Birliği
ekonomisine de zarar verdiğini tüm
çıplaklığı ile gözler önüne serdi”
dedi. “Tam Serbestleşme” ile birlikte
maliyetlerin azalacağını, Türkiye’nin
ihracatının artacağını ifade eden Şener, “Komisyon tarafından açıklanan
raporun sonuçlarına göre; Türkiye ile
AB arasındaki karayolu yük taşımacılığı hizmetinin serbestleştirilmesi
Ağustos 2015
20
UND’den
ilişkin 4 ana senaryodan biri olan
“tam serbestleşme” sağlanması
durumunda Türkiye ile Avrupa
Birliği arasındaki ticarette 3,5 milyar
euroluk artış yaşanacak. Türkiye’nin
AB’ye yapacağı ihracat 1,9 milyar
euro artarken, AB’nin Türkiye’ye
İhracatı ise 1,6 milyar euro yükseliş
kaydedecek” dedi. Tam serbestleşmenin, Türkiye’ye ek 25 bin kişi,
AB’ye de ek 14 bin kişilik istihdam
sağlayacağını akratan Şener, azalan
maliyetler ile birlikte satış fiyatı düşen ürünlerle AB tüketicisinin yılda
145 milyon euro tasarruf edeceğini, taşıma maliyetlerindeki düşüş
sonucunda Türk taşımacılarının
Avrupa’ya yapacağı sefer sayısında
yüzde 11 artış ile 40 bin ilave sefer
gerçekleşeceğini, gidiş-dönüş yaklaşık 200 milyon euro ilave hizmet
ihracatı yapılarak döviz kazandırılacağını belirtti.
Kotalar, Türkiye’deki yerleşik
AB firmalarını vuruyor
2007 yılında yüzde 60 civarında
olan AB’nin payının, ihracatımızda
bugün yüzde 43’e indiğini ifade
eden Şener, “Türkiye’nin Avrupa’ya
olan ihracatının yüzde 50’sinin
Türkiye’de yerleşik Avrupa Birliği
sermayeli firmalar tarafından yapıldığı gerçeği göz önüne alındığında,
bu düşüşteki en büyük zararı, AB
firmaları gördü” dedi. Raporun ‘tam
serbestleşme’ projeksiyonuna göre;
gayri safi yurtiçi hasılada yaratılacak
2,3 milyar euroluk ilave verimin,
0,15 milyar euroluk kısmından
özellikle tekstil, kimya ve makine
sanayilerindeki çoğunluk hissesinde AB firmalarında olan işletmeler
yararlanacak.
Ağustos 2015
UTİB’den UND’ye destek sözü
UND, Avrupa Birliği Ulaştırma ve Hareketlilik Genel Müdürlüğü DG
MOVE tarafından bağımsız bir gruba yaptırılan ve “Türkiye-AB Karayolu
Anlaşmasının muhtemel etkileri” konulu araştırma sonuçlarını ihracatçı
sektörlerimizi temsil eden meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarına
anlatmaya başladı. “UND, Dış Ticaret Sektörleriyle Buluşuyor!” teması
altında başlatılan “bilinçlendirme kampanyası” kapsamında, karayolu ile
AB ülkelerine taşınan ihraç ve ithal malların kotalarla kısıtlanmasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkileri rakamlarla ve örneklerle anlatılarak,
İhracatçılarımızın ve sanayi kesiminin de çözüm çalışmalarına katılmalarının sağlanması amaçlanıyor. Kampanyanın startı için ilk adres, 19
Ağustos’ta UND heyetini kabul eden “Uludağ Tekstil İhracatçı Birlikleri
(UTİB) Yönetim Kurulu” oldu. UTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Osman Nuri Canik’in başkanlık ettiği ve UİB Genel Sekreteri Mümin
Karacakayalılar ve ekibinin de katıldığı toplantıda UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Türkiye-AB ticaretinde karayolu kotalarının etkileri”
hakkında kısa bir bilgilendirme gerçekleştirdi. AB tarafından yaptırılan
araştırmanın sonuçlarına göre, AB’ye taşımalarımızdaki kota engellerinin
tamamen kaldırılması halinde, Türkiye’deki ihracatçıların 1,9 milyar Euro;
AB’deki ihracatçıların ise 1,6 milyar Euro ek kazanç sağlayacağını; ayrıca bu iyileşmeden sağlanacak toplam 2,3 milyar Euro’luk üretim artışının yüzde 37’lik bölümünün Tekstil Sektörü ihracatçılarına yansıyacağını
aktaran, UND tarafından TİM’in ve Ekonomi Bakanlığımızın destekleriyle
başlatılan hukuk süreciyle ilgili bilgiler veren ve ihracatçıların sorularını
yanıtlayan Şener, UTİB üzerinden diğer Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin
de meseleye müdahil olmaları için destek talep etti. Konunun “milli bir
mesele” olduğunu teyit eden UTİB Genel Sekreteri Mümin Karacakayalılar, UND tarafından verilen bilgilerin Uludağ İhracatçı Birlikleri çatısı
altındaki diğer birliklere de iletileceğini belirterek, Avrupa Birliği Bakanlığı
ve Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği nezdinde yapacakları
girişimlerle sürece destek verebileceklerini ifade etti.
21
Ağustos 2015
22
UND’den
Ürdün Ulaştırma Bakanı
Dr. Lina Shbeeb’i UND’yi ziyaret etti
UND, Forbes Middle East tarafından Arap diplomasi dünyasının en etkili 200
kadını arasında 1’inci sırada bulunan, Arap dünyasının en etkili 11 kadını arasında gösterilen Ürdün Ulaştırma Bakanı Dr. Lina Shbeeb’i ağırladı. UND Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli Ürdün ile ticaret ve taşımacılıkta eski seviyelere ulaşılması noktasında Dr. Lina Shbeeb’e talepte bulundu. Dr. Lina Shbeeb’i ise
UND’den deneyimlerini Ürdün’de UND muadili derneklere aktarmasını istedi.
Forbes Middle East tarafından Arap
diplomasi dünyasının en etkili 200
kadını arasında 1’inci sırada bulunan Ürdün Ulaştırma Bakanı Dr.
Lina Shbeeb ülkemize gerçekleştirdiği temaslar çerçevesinde UND’yi
ziyaret etti. Ürdün Ulaştırma Bakanı
UND’de UND Başkan Yardımcısı
Ali Çiçekli, Genel Sekreter Nagihan Soylu, UND ve Hatay Ro-Ro
Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahim
Kılıç, Hatay Ro-Ro Yönetim Kurulu
Üyeleri; Yusuf Hatay ve Ahmet
Canpolat, UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel ve İcra
Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman
tarafından karşılandı.
Çiçekli: Ürdün ile taşımacılığımızı eski seviyelere ulaştırmalıyız
UND Başkan Yardımcısı Ali Çiçekli
iki ülke arasında köklü dostluk ve
kardeşlik paralelinde Ürdün’ün
Türkiye ve Türk uluslararası taşımacıları için çok önemli olduğuAğustos 2015
nu, gerek Ürdün ile ticaretimizin
ve taşımacılığın eski seviyelerine
ulaşması, gerekse de Türk araçlarının Ürdün üzerinden Suudi
Arabistan’a ulaşması için Ürdün
Ulaştırma Bakanından destek
talep etti. UND heyeti tarafından;
dernek tanıtımı, Türk taşımacılığı,
Dünya Bankası lojistik indeksinde
Türkiye ve Ürdün’ün yeri, Türkiye
10’uncu kalkınma planı detayları,
Avrupa, Ortadoğu ve BDT lojistik
güzergahlar ve gelişimi, Türkiye ve
Ürdün arasında ekonomi ve taşımacılık detaylarını içeren sunum
Ürdün heyetine arz edildi. Ürdün
Ulaştırma Bakanlığı tarafından Türk
araçlarından alınan transit geçiş
ücretlerinin yarıya düşürülmesi sebebiyle Dr. Lila Shbeeb’e sektörümüz adına teşekkür edilerek, UND
tarafından Türk ve Ürdün Ulaştırma
Bakanlıklarınca karşılıklı olarak tüm
geçiş ücretlerinin kaldırılmasının
temenni edildiği bildirildi.
Ürdünlü Bakan,
UND’den deneyimlerini
paylaşmasını talep etti
Türkiye ve Ürdün arasında kısa
bir süre içerisinde Ro-Ro hattı
kurulabilmesi amacıyla Akabe
Limanı’nda iki ülkenin resmi kurumları himayesinde UND, Hatay
Ro-Ro ve Ürdün liman temsilcilerinin katılımıyla bir teknik toplantının gerçekleştirilmesine Türk ve
Ürdün Ulaştırma Bakanlıkları’nca
olumlu bakılması toplantının
önemli sonuçlarından biri oldu.
Ürdünlü Bakan Türkiye’nin CMR,
AETR, ATP, ADR gibi Birleşmiş
Milletlerin 57 konvansiyonundan
23’üne üye olmasının memnuniyet verici olduğunu ifade ederek,
Ürdün’ün de aynı konvansiyonlara üye olması için UND’nin
Ürdün’de bulunan muadil
derneklerle konvansiyonlar ve
Türkiye’nin deneyimi hususunda
iletişimde olmasını talep etti.
23
Ağustos 2015
24
İHRACAT
İhracatçı,
3. çeyrekten umutlu
TİM, eğilim anketi sonuçlarını açıkladı. TİM’in açıkladığı ankette ihracatçının 3.
çeyrekte umutlu olduğu ortaya çıktı. Ankete göre ihracatta pozitif eğilim gösteren ihracatçı, 3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD, Almanya, Çin ve İran’ı öncelikli hedef pazar olarak seçti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM),
ihracatçının 2015 yılı 2. çeyrek gerçekleşme ve 3. çeyrek beklenti anketini açıkladı. Buna göre ihracatçı
yılın 3. çeyreğinde ihracatın artmasını bekliyor. Ankete göre ihracatta
pozitif eğilim gösteren ihracatçı,
3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam
öngörürken, Rusya, ABD, Almanya,
Çin ve İran’ı öncelikli hedef pazar
olarak seçti. TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi, “Üretimde denge beklentisi yüzde 14,3 ile pozitif düzeyde
seyrediyor. 3. çeyrekteki ihracat
beklentisinde denge yüzde 10,9 ile
olumlu bölgede olmayı sürdürüyor”
dedi. Büyükekşi, 17 Ağustos itibarıyla da Türkiye genel ihracatında
Ağustos 2015
yüzde 5 oranında artış görüldüğüne
dikkat çekti.
504 firmanın üst düzey yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirildi
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM),
tüm sektörleri temsil eden 504 firmanın üst düzey yöneticisinin katılımı
ile gerçekleştirdiği 2015 yılı 2. çeyrek
gerçekleşme ve 3. çeyrek beklenti
eğilim anketi’ ile ihracatçılara ve Türk
ekonomisine yol gösteriyor. Ankette,
ihracattan finansmana, istihdamdan
yatırıma, piyasa beklentilerinden girdi
maliyetlerine kadar birçok alandaki
değerlendirmeye göre yılın 3. çeyreğinde 65 bin yeni istihdam, firmaların
yüzde 72.8’i ihracatlarının artacağını
veya aynı kalacağını öngörüyor.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi,
“İhracatçılarımızın önemli bir kısmı
küresel fırtınaya rağmen adeta yeni
okyanuslara yelken açmaya devam
ediyor, risk alıyor, fırsat kolluyor”
diye konuştu.
3. çeyrekte genel eğilim pozitif
Anket ile ilgili önemli ipuçları veren
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracatta 3. çeyrekte genel
eğilimin pozitif olacağına işaret etti.
“Üretimde denge beklentisi yüzde
14,3 ile pozitif düzeyde seyrediyor.
3. çeyrekteki ihracat beklentisinde
denge yüzde 10,9 ile pozitif bölgede olmayı sürdürüyor. Kapasite
25
kullanım oranları dengesi de pozitif
alanda devam ediyor. Yine aynı
döneme ilişkin stok beklentisinde
bir toparlanma gözleniyor” diyen
Büyükekşi, emtia fiyatlarındaki
gerileme ile birlikte girdi maliyetleri
beklentilerinde bir düşüş yaşandığının altını çizdi.
İhracatçı yeni büyüme modeli
bekliyor
Büyükekşi, 2023 hedefi için başlattıkları inovasyon ruhunu ihracatçının
benimsediğini eğilim anketinde de
gördüklerine dikkat çekti. Büyükekşi, ankete göre ihracatçının
yeni büyüme modelinde en çok yer
alması beklenen konuların başında ‘yüzde 65 oranıyla inovasyonu
merkeze alan, katma değer odaklı,
bilgi ve teknoloji rekabetine göre
kurgulanmış büyüme modeli ve
yüzde 63 ile Ar-Ge merkezi sayısının
ve yatırımlarının artırılması’ olduğuna
dikkat çekti. Ayrıca sanayi ve ihracatın gelişimi için öncelikler arasında
maliyetlerin düşürülmesi yüzde 52
ile en önemli beklentiler arasında yer
alırken, Ar-Ge yatırımlarının artırılması ve vergiler dağılımındaki adaletin
sağlanması da ankette öne çıkan
beklentiler oldu.
İran ‘hedef pazarlar’ arasında
Büyükekşi, ihracatçıların 3. çeyrekte
ilk kez girmek istediği hedef pazar
sıralamasında Rusya’nın ardından
süper güç ABD ve Almanya öne
çıktığını, ayrıca İran ile imzalanan
P5+1 anlaşmasıyla ankette ilk
sıralarda yer aldığını bildirdi. İran’a
5-8 Ekim’de işadamlarıyla ticaret
heyeti düzenleyeceklerinin altını
çizen Büyükekşi, “Firmalarımızın
yüzde 64’ü İran’la ticari ilişkilerimizin
ihracat yönünde olumlu gelişeceğini beklediğini bildirdi. İran’ın enerji
üstünlüğünü iyi değerlendirebilirsek,
know how’ımızı doğru ortaklıklarla
birleştirebilirsek avantaj sağlayacağımıza inanıyorum. Bir söz vardır
Tecrübe bakkalda manavda satılmıyor’ biz bunun bedelini ödüyoruz.
Tecrübemizi değerlendireceğiz”
diye konuştu. Ankete göre, Türkiye
ekonomisi ve ihracatçı için temkinli
beklentinin mevcut halini koruduğunu da belirten Büyükekşi, Avrupa’ya
yönelik olumsuz öngörülerin ihracata yansımasının minimal düzeyde
olacağına inanıldığını aktardı. Büyükekşi, “Çünkü ilk 5 ayda Avrupa’nın
ithalatı Euro bazında yüzde 2 artarken, bizim Avrupa’ya ihracatımız
yüzde 12 artış gösterdi. Yine emtia
fiyatlarındaki düşüşün sürmesi,
birim fiyat beklentileri üzerinde etkili
oluyor. İlk çeyreğe nazaran ithal
girdi kullanım miktarı dengesinde
bir azalış gözleniyor. Genel karlılık
düzeyinde negatif beklentiler hala
devam ediyor. Dolayısıyla ihracatçılarımızın parite kaynaklı karlılık
problemlerinin hala sürdüğünü
görüyoruz” diye konuştu.
İhracat, Ağustosta artışa geçti
İhracatta 7 aydır yaşanan düşüşün ardından bu sene ilk kez
Ağustos’un 17’si itibarıyla yüzde 5
oranında yükselişe geçtiğine işaret
eden Büyükekşi sözlerini şöyle
sürdürdü: “En büyük ihraç pazarımız olan Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 4, Kuzey Amerika’ya
ihracatımız yüzde 7 ve Ortadoğu’ya
ihracatımız yüzde 16 artış göstermiştir. Diğer taraftan Avrupa’ya ihracatımız Euro ve kilogram bazında
artış gösterirken Ağustos itibariyle
dolar bazında da artışa geçmiştir.
Yılbaşından bu yana birim fiyatlarda
yaşanan düşüşe rağmen ihracatçılarımız var gücüyle çalışmış ve
ihracatını artırmaya odaklanmıştır.”
İhracatçı dünyanın
dört bir yanında
Dünyanın dört bir yanına düzenlenen ticari heyetlerde ihracatçılara
liderlik eden Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekci’ye teşekkür eden TİM
Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Sayın
Ekonomi Bakanımız, sanayi ve
ihracat dünyasının içinden gelmesinin avantajını çok iyi kullanarak,
ihracatçılarımızı tüm dünyada daha
pro-aktif davranarak yeni pazar-
lara açılmaya cesaretlendirmiş,
inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve
markalaşma vizyonumuza önemli
katkılar sağlamıştır. Bu minvalde
artık, yüksek teknoloji yatırımlarına
tüm bölgelerde 5. Bölge teşvikleri uygulanıyor. Yatırım mallarının
ve ara malların vadeli ithalatında
KKDF oranları sıfırlandı. İstihdam
katkıları artırıldı. Ar-Ge merkezi
kurmak için gerekli tam zamanlı
eleman çalışmada alt sınır 30’a
düşürüldü. Öncelikli dönüşüm
programları hayata geçirildi. Yine
Sayın Ekonomi Bakanımızın liderliğinde başlayan, Türkiye markası ve
sloganının geliştirilmesi, kapsamlı
tasarım destekleri, Türkiye Ticaret
Merkezleri, A.TR belgeleri ve
menşe şahadetnamesinin ihracatçı
birlikleri tarafından düzenlenmesi
gibi kararlı adımlar ihracatçılarımız açısından son derece önem
taşıyan konulardır. Uzun yıllardır
sahip olduğu sanayici ve ihracatçı kimliğiyle içimizden biri olarak
her zaman sorunlarımızı dinleyen,
çözüm üreten, Sayın Ekonomi
Bakanımız Nihat Zeybekci ile
birlikte, bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da büyük ihracat
başarılarına imza atacağımıza ve
2023 hedeflerimize ulaşacağımıza
inanıyoruz” dedi. Kurlarda beklentinin üzerinde gerçekleşen artışı
değerlendiren Büyükekşi, anket
sonuçları üzerine yorum yapmanın
doğru olamayacağını, ancak şu
anki dalga boyunun da yüksek
olduğunun görüldüğünü söyledi.
“Dolar kurunun 3 TL’de rekabetçi
olup olmayacağı işçilik, hammadde
maliyetlerine bağlı” diyen Büyükekşi, bugünkü gelişmelerin bir sonraki
ankette değerlendirilebileceğine
dikkat çekti.
Ağustos 2015
26
İHRACAT
Eğilim anketinden öne çıkan başlıklar
2. çeyrekte firmaların yeni pazarlara girme
başarısı artarak sürdü. İlk çeyrekte yüzde 39
olan yeni pazarlara giren firmaların oranı ikinci
çeyrekte yüzde 41’e yükseldi.
Dünya ticaretindeki daralmaya rağmen 2. çeyrekte
mevcut pazarlarda yeni müşteri bulan ihracatçıların
oranı yüzde 57,7 olarak gerçekleşti. Yüzde 38’i mevcut pazarda müşteri kaybetti. Yüzde 16’sı tamamen
bazı mevcut pazarlarını kaybetti.
2. çeyrekte en önemli gerçekleşme; girdi maliyetlerindeki artış oldu. İhracatçıların yüzde 63,8’inin girdi
maliyeti arttı. Enerji birim girdi maliyeti artan firmaların
oranı yüzde 46,8 oldu.
İhracatta karlılığı azalan firmaların oranı yüzde 46,8,
karlılığı artan veya değişmeyen firmaların oranı yüzde
48,2 oldu.
2. Çeyrekte net istihdam artışı 40 bin oldu.
İhracatın cirodaki payı yüzde 61,6
Fiyat baskısına rağmen 2. çeyrekte cironun içindeki
ihracat payı ağırlığını koruyarak yüzde 61,6 oldu.
İhracatçının öncelikli sorunu; yüzde 49,6 ile döviz
kuru. Bunu yüzde 44,4 ile enerji maliyetleri ve yüzde
40,3 ile hammadde ve ara mal fiyatları takip etti.
Üretimde kullandıkları hammaddelerin yüzde 66’sı
yerli.
En çok yerli hammadde kullanan sektörler; bitkisel
ürünler, toprak ürünleri-madencilik.
Döviz riskinden korunmak için döviz kredisi ve vadeli
işlemleri kullanan firmaların oranı yüzde 32, “forward”
yaptığını belirten firmaların oranı yüzde 30, döviz risAğustos 2015
kinden korunmak için herhangi bir araç kullanmayan ihracatçı
firmaları yüzde 44.
3. çeyrek beklentileri
3. çeyrekte üretim ve ihracatın artacağı ya da aynı kalacağını
belirten umutlu ihracatçıların oranı yüzde 72,8.
3. Çeyrek için öngörülen istihdam artışı 65 bin.
Ankette 3. çeyrekte USD / TL kur tahmini 2,73, EURO / TL
kur tahmini 3,00
EURO/USD parite tahmini ise 1,09 öne çıktı
Yılsonu piyasa beklentilerinde ise USD beklentisi 2,82, EURO
beklentisi 3,06, EURO/USD beklentisi 1,10.
Enflasyon tahmini yüzde 7,25
Büyüme beklentisi yüzde 3,0
Rekabetçi ideal kur USD 2,59 - EURO 2,90
Kabul edilebilir minimal parite düzeyi 1,12.
Sanayi ve İhracatın gelişimi için öncelikler arasında maliyetlerin düşürülmesi yüzde 52 ile en önemli beklenti oldu. Bunu
Ar-ge yatırımlarının artırılması ve vergiler dağılımındaki adaletin
sağlanması izliyor.
Firmaların döviz borç oranlarına ilişkin bulgular şu şekilde
ortaya çıktı.
Firmaların döviz borcunun toplam borcuna oranı %47,5.
Döviz Borcunun toplam ciroya oranı %26,2.
Döviz Yükümlülüklerinin, toplam varlıklara oranı %22,3.
Gümrük Birliği Anlaşması’nın revizyonuna ilişkin 12 Mayıs’ta
imzalanan Mutabakat Zaptı ile gündeme gelen konuların
hangisinin AB’ye ihracat artışımıza katkı sağlayacağı soruldu.
“Vize ve taşıma kotaları gibi sorunların giderilmesi” %37 ile,
“AB’nin 3. Ülkelerle imzalayacağı STA’lara Türkiye’nin otomatik olarak taraf olması” %30 ile öne çıktı.
27
Ağustos 2015
28
LOJİSTİK
Ekol Lojistik & Ataklar Nakliyat İşbirliği
Ekol Lojistik, Ataklar Uluslararası
Nakliyat ile işbirliği yaparak İtalya
hattındaki gücünü artırdı. İtalya-Türkiye arasındaki lojistik operasyonlarda sektörün en güçlü ve deneyimli
firmalarından Ataklar’ın, Atak’s Milano ofisi ile gerçekleştirilen işbirliği
daha hızlı Hizmet sunulalacak. Ekol
Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Musul konuya ilişkin şunları
söyledi : “ Ekol Lojistik olarak dış
ticarette dördüncü büyük partnerimiz olan İtalya’da, sektörün öncü
firmalarından Ataklar ile işbirliğimizin, gücümüze güç katacağına
inanıyoruz. Ataklar ile gerçekleşen
birliktelik ile İtalya’da hattında daha
hızlı ve daha kaliteli hizmet sunacağız. Bununla birlikte İtalya’da dört
olan lokasyon sayımız beşe, çalışan
sayımız ise 30’a yükseldi. Global
bir lojistik firması olma hedefimizde
bu gelişme bizi heyecanlandırıyor.”
Ataklar Uluslararası Nakliyat
Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü
Atak ise gerçekleşen işbirliği ile
ilgili “Ataklar Uluslararası Nakliyat
olarak en önemli değerlerimizden
olan İtalya’yı, lojistik sektöründe
dünya markası olma yolunda dev
adımlar atan Ekol Lojistik firmasına emanet etmekten dolayı son
derece mutluyuz. Verdiğimiz bu
emaneti çok daha güçlü ve değerli
duruma getirecek bilgi, teknoloji ve
en önemlisi arzularının olduğunu
biliyoruz. Sahip oldukları bu önderlik bayrağını daha da yukarılara
taşımalarını temenni ederiz “ diye
konuştu.
ABC Lojistik Kayseri’de
yeni deposunu hizmete açtı
ABC Lojistik Kayseri Organize
Sanayi Bölgesi’nde yeni deposunu
hizmete açtı. 9 bin metrekaresi
kapalı toplam 18 metrekarelik depo
Ağustos 2015
14 metre yükseliğinde, 37 metre
genişliğinde. Köpüklü yangın söndürme, spling sistemi, radyan ısıtma sistemi özellikleri bulunan depo
yüksek güvenlik sunuyor. Çevresi
tel örgü ve duvarlarla kapalı olan
deponun iç ve dış mekanlarında
kamera sistemi bulunuyor.
29
Ağustos 2015
30
DOSYA
Lojistik bölümü öğrencileri
sektör-üniversite işbirliğini
yetersiz buluyor
Ezbere dayalı eğitimlerin modern eğitim süreci içerisinde ‘uygulamalı eğitim’e dönüştüğü
günümüz dünyasında lojistik öğrencileri, üniversite-sektör iş ve güçbirliğini yetersiz buluyor. Staj imkanlarının minimum düzeyde olmasından yakınan lojistik bölümü öğrencileri
sektör-üniversite iş birliğinin daha etkili ve derinden olması gerektiğinde hemfikir...
‘Lojistik’ kavramı, 1980’lerde askeri bir terim olarak
literatürdeki yerini almıştı. İlerleyen süreçlerde bu kavram (askeri teknik terim), dilimize yerleşti ve bir sektörün anahtar kelimesi oldu. Birbirinden farklı sektörlerin
derinlemesine incelenmesini gerektiren lojistik, dünyada
ve Türkiye’de büyümesini sürdürüyor. Turizm sektöründen sonra en önemli hizmet sektörümüz olan lojistik,
artık eski kavramlarla ve anlayışlarla yönetilemeyecek
kadar ilerlemiş durumda. Lojistik sektörünün aktörlerinin
eğitimli ‘ana eleman’ bulamamaktan şikayeti üzerine
üniversitelerimiz bu konuda kolları sıvadı ve birbirinden
önemli eğitim kurumlarını sektörün hizmetine sundu.
UND, üniversite-sektör iş ve güçbirliğine
büyük önem veriyor
Sektörün gelişebilmesi için eğitimli ‘ana eleman’ sıkıntısının çözülmesi gerektiğini ve eğitimli elemanlarla sektörün başka bir boyuta geçilebilmesini her fırsatta dile
getiren Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND), eğitime
Ağustos 2015
31
çok büyük önem ve destek veriyor. UND, eğitime ve
sektörün eğitim kalitesi açısından gelişmesine uygulamalarıyla da büyük önem verdiğini gösteriyor. UND,
üniversite ve sektör işbirliğinin gerçekleştirilebilmesi
için elinde olan bütün imkanları üniversitelere seferber
etmiş durumda. Üniversite-sektör iş ve güçbirliğinin bir
zorunluluk olduğunu ifade eden UND yetkilileri, çadaş,
bilimsel ve modern eğitimin bu minvalde kaçınılmaz
olduğunun altını çiziyorlar.
Başkan Nuhoğlu’ndan ‘en gurur
duyduğum proje’ vurgusu
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi’nin
10. yılını kutladığı 2014 yılında törende bir konuşma
yapan UND Başkanı Nuhoğlu, İstanbul Üniversitesi
Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi için ‘en gurur duyduğum proje’ ifadesini kullanarak eğitimin sektör için
kaçınılmaz olduğunu ifade etmişti. UND, 10. Ulaştırma Şurâ’sı (Eğitim-Öğretim) Hedefleri doğrultusunda
eğitimle ilgili görüşlerini ‘net’ bir şekilde de ortaya
koymuştu. UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, bundan yıllar
önce yapılan akademik çalışmaların şimdilerde meyve
verdiğini ifade ederek bu çalışmaların sektörel gelişim
açısından ‘olmazsa olmaz’ nitelikte olduğunun altını
çiziyor.
Lojistik yükseköğretiminde
“Ön-Lisans” müfredatı analizi
60 üniversite bünyesinde “lojistik” programı başlatmış
görünen 79 meslek yüksekokulunun (tahmini en az)
15’inde “lojistik bölümler” kapalı veya atıl durumda görünüyor. Bunlar: Atatürk Üniversitesi (Erzurum) – Aşkale MYO, Bitlis Eren Üniversitesi – Hizan MYO, Dumlupınar Üniversitesi – Tavşanlı, Kütahya ve Domaniç MYO,
İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı (Nevşehir) – Lojistik bölümü
(Sivil Havacılık bölümü altında), Kahramanmaraş Sütçü
İmam Üniversitesi- Kahramanmaraş MYO, Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi – Bucak Zeliha Tolunay MYO, Muğla
Sıtkı Koçman Üniversitesi – Dalaman MYO, Namık
Kemal Üniversitesi – Sosyal Bilimler MYO ve Çerkezköy
MYO, Süleyman Demirel Üniversitesi – Senirkent ve
Sütçüler Hasan Gürbüz MYO, Uludağ Üniversitesi –
Sosyal Bilimler MYO.
60 üniversitedeki 79 MYO’dan 49’una ait
müfredat incelendiğinde ilk 10 ortak ders
16 üniversitede “staj”, 7’sinde ise “işyeri uygulaması/
işyeri eğitimi” adı altında zorunlu staj uygulanıyor. Stajlar 3 okulda hem 1. yıl, hem 2. yıl uygulanıyor: Gümüşhane Üniversitesi, Nevşehir Üniversitesi ve İstanbul
Ticaret Üniversitesi. 5 okulda “bitirme projesi” zorunlu.
Yabancı dil /mesleki İngilizce incelenen 49 okuldan
43’ünde zorunlu ders olarak müfredatta yer alıyor. Ders
başlıklarında, “aynı konular” işlense bile, farklılıklar olduğu görülüyor: Liman hizmetleri pazarlama, Pazarlama,
Uluslararası Pazarlama, Pazarlama İlkeleri, Lojistikte
Hizmet Pazarlaması, Depolama ve Tedarik Yöntemleri,
Depolama Dağıtım Yönetimi, Depolama ve Stok Yönetimi, Envanter Yönetimi, İthalat-İhracat Uygulamaları,
Dış Ticaret İşlemleri, Dış Ticaret Mevzuatı, Uluslararası
Ticaret, Lojistikte Teknoloji Kullanımı, Lojistikte Bilgisayar Kullanımı, (Lojistikte) Bilgi Teknolojileri, Bilgisayar,
Sektörümüzdeki eğitim durumu
Türkiye’de lojistik alanında eğitim veren çeşitli üniversiteler var. Bu üniversitelerden; 21 üniversitede lisans
düzeyi, 60 üniversitede 79 MYO, 12 üniversitede yüksek
lisans, 3 üniversitede doktora eğitimi veriliyor. Sektördeki
çalışanların eğitim durumuna bakıldığında; şoförler hariç,
sektörde çalışanların yüzde 69.5’i lise mezunu, yüzde
10.5’i önlisans mezunu, yüzde 20’si üniversite mezunu.
Lojistik Bilgi Sistemleri. Türkiye’de lojistik ve ulaştırma
branşı 27 üniversitede lisans eğitiminde, 60’tan fazla
ön lisans programında, 12 yüksekokulda ve 3 doktora
programında okutuluyor.
‘Yabancı dil’ bir sorun olarak karşımıza çıkıyor
Lojistik eğitimi veren üniversiteler incelendiğinde bu
üniversitelerin yabancı dil dersleri olarak da öğrencilere
eğitim verdiklerini görüyoruz. Fakat sektör ve öğrenciler yabancı dil(ler) konusunda üniversitelerin eğitimini
yeterli bulmuyor. Ülkemizde yabancı dil eğitimi veren
uzmanlar, yabancı dil eğitiminde dünya standartlarının yakalanamadığını, üniversitelerin eğitim sistemine
bağlı olarak gramer dilini öğrettiklerini ve bu öğretim
şeklinin artık demode halde olduğunu ifade ediyorlar.
Üniversiteler, öğrencilere yabancı dil(ler) olarak eğitim
verseler de asıl ve en büyük görev öğrencinin bizzat
kendisine düşüyor. Eğitim uzmanları yurt dışı eğitimleri
ile öğrencilerin yabancı dil sorununu çözmeleri gerektiğini dile getiriyor. Öğrenciler de yabancı dil konusunda
kendilerine çok ciddi iş düştüğünü biliyor ve bu şekilde
hareket ediyorlar. Günümüz rekabet ortamında aslında
bir dil bilmek de öğrenciler ve sektör açısından yeterli
değil. Sektör, öğrencilerden birden fazla işi yapabilme,
sorumluluk alabilme, uygulayabilme yetkinliği istiyor.
Özellikle yurt dışında alınacak yabancı dil eğitimleri
öğrencilerin yabancı dil eğitimi almamış öğrenciler karşısında bir adım öne geçmelerini de sağlıyor.
ULAKDER, lojistik eğitimindeki kargaşayı bitirecek
UND’nin de desteklediği projeler arasında olan ULAKDER (Ulaştırma ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği), 27
Haziran 2014 tarihinde start vererek lojistik eğitimindeki
dağınık yapıyı sonlandırma yolunda çalışmalarına başladı. Doç. Dr. Avni Zafer Acar (Okan Üniversitesi), Yrd.
Ağustos 2015
32
DOSYA
Doç. A. Özgür Karagülle (İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu) ve Halim Yurdakul (Beykoz
Lojistik MYO) liderliğinde Türkiye’de ulaştırma ve
lojistik alanında lisans düzeyi öğretimde müfredatın
iyileştirilmesi ve sektörün beklentileri doğrultusunda
mezunların yetiştirilmesi amacıyla Ağustos 2013 tarihinden bu yana UND Lisans Müfredatı Çalışma Grubu
tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Ulaştırma
ve Lojistik Eğitim Kurumları ve Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği unvanıyla bir dernek
kurulması kararlaştırılmıştı. ULAKDER adıyla kurulan
dernek, ulusal ve uluslararası düzeyde ortak kabul
görmüş belirli standartlar çerçevesinde:
Ulaştırma ve lojistik öğretimi gerçekleştiren akademik
eğitim kurumlarının eğitim-öğretim, araştırma faaliyetleri ile idari hizmetlerini değerlendirmek, akredite
etmek ve bilgilendirme çalışmaları yapmak,
Türkiye’de ulaştırma ve lojistik eğitim-öğretiminin
uluslararası alanda rekabet edilebilir düzeyde kalitesinin geliştirilmesine katkıda bulunmak ve böylece
Güncel ve gelişmekte olan teknolojileri kavrayan,
araştırma temeline dayalı bilgi ve beceri ile donanmış,
etik ilke ve tutuma sahip ve yaşam boyu öğrenmeyi
ilke edinmiş nitelikli ulaştırma ve lojistik uzmanları
yetiştirilerek toplum refahının ileri götürülmesi amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmek üzere faaliyetlerde
bulunacak. ULAKDER, lojistik eğitimi veren üniversitelere projeler bazında da yardımcı olacak. ULAKDER
bünyesinde hazırlanan kitaplar ise lojistiğin başucu
kitapları arasında yer alacak. Fotoğrafını çekmeye
çalıştığımız lojistik eğitimi (üniversite-sektör-sanayi iş
ve güçbirliği) konusunda uzmanlar UND’nin Sesi’ne
çok özel değerlendirmelerde bulundular.
LYS Sonuçlarına Göre Türkiye’nin İlk Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi Yeni Cazibe Merkezi Oldu !
Yeni açıklanan LYS yerleştirme sonuçları, 2014
yılında UND’nin de katkılarıyla Türkiye’de bir ilk olarak
Fakülte statüsü verilen İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi’nin öğrencilerin yeni gözdesi olarak konumlandığını ortaya koydu. Fakülte olarak ilan
edilmesinden sonra TM1 puan türünde İ.Ü. Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi’nin taban puanım 298, tavan puanı
ise 380 olurken, okul tercih sıralamasında pek çok
popüler bölümün önüne geçti.
Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Eyüp
Çetin,” İ.Ü. İşletme Fakültesi İngilizce İşletme ve Türkçe
İşletme programlarına girebilecek bir çok öğrencinin
o programlar yerine Ulaştırma ve Lojistik Fakültesini tercih ettiğini görüyoruz. Bu memnuniyet verici.
Türkiye’deki 135 lojistik lisans programı arasında,
kontenjanları da göz önüne alarak yaptığımız kontenjan
normalizasyon çalışmasıyla Fakültemiz açık ara ile 1.
sıraya oturmuş durumdadır.” dedi.
UND’nin Üniversite ile ortak olarak başlattığı burs programına sektörümüzden destek beklediğimizi bildirir;
geleceğin ulaştırma ve lojistik uzmanlarının geleceğin
lojistiğine layık yetkinliklte yetişmesi için çok büyük bir
adım olan bu sürece yoğun destek veren Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Ak’a ve Dekanımız Sn. Prof.
Dr. Eyüp Çetin’e sektörümüz adına teşekkür ederiz.
Çetin: Kuruluşumuzdan bu yana UND, hep destek oldu
Prof. Dr. Eyüp Çetin
Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi Dekanı
Ağustos 2015
12. dönem mezunlarını veren
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Yüksekokulu fakülteye
dönüştü. Bundan böyle fakülte
eğitimi verecek olan kuruluş,
bu bağlamda Türkiye’de de
bir ilki gerçekleştirdi. İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Eyüp
Çetin İstanbul Üniversitesi’nin
her zaman ilklerle anıldığını ve
ilkleri gerçekleştirdiğini belirtiyor. UND’nin oluşum sürecinden
gelişimi aşamasına kadar aktif rol
oynadığı ve birebir destek verdiği
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi’nde uygulamalı
eğitimlerle öğrencilere dör dörtlük birt eğitim sunduklarını ifade
eden İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Eyüp Çetin İstanbul
Üniversitesi’nin her zaman ilklerle
anıldığını ve ilkleri gerçekleştirdiğini ifade ederek, “YÖK’ten fakülte olmaya dair sertifikamızı aldık.
2015-2016 eğitim-öğretim yılında
fakülte olarak öğrencilerimize,
bilim ve akademi dünyasına
hizmet sunuyor olacağız” dedi.
33
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Fakülte’sinde sektörüniversite iş ve güç birliğini en iyi
şekilde sunduklarını ifade eden
Çetin, “Sektörde çok ciddi bir
eğitim sıkıntısı var. Bunu hepimiz
biliyoruz. Lojistiğin hizmet sektörleri içerisinde turizmden sonra
en fazla katma değeri oluşturan
sektör olduğunu düşünürsek
bu sektörde eğitimlş, kalifiye
beyinlere ihtiyacının son derece
büyük olduğunu bilmek ve eğitim
açısından bu minvalde öğrenci
yetiştirmek son derece önemlidir.
İstanbul Üniversitesi olarak bizler
de bu açığın farkındayız.
Araştırmalarımız sonucunda sektörün yaklaşık yüzde 80-85’inin
lise ve altı okullardan mezun
kişilerden oluştuğunu biliyoruz.
Lojistik ile ilgili olarak sürekli yeni
yeni okullar açılıyor.
Bu okullardan mezun öğrencilerin
sektöre katma değeri yüksek olacaktır” dedi. İstanbul Üniversitesi
olarak sektör-üniversite işbirliğini gerçekleştirerek ‘uygulamalı
eğitim’ alanında çok iyi bir örnek
oluşturduklarını ifade eden Çetin,
fakülteye dönüşmelerinin bu
amaca daha iyi hizmet edeceğini
de belirtti. Seçmeli derslerde,
yeşil lojistik, insan lojistik gibi çok
farklı ve Türkiye’de başka okullarda olmayan derslerle öğrencilerden ve lojistik sektöründen
takdir aldıklarını ifade eden Çetin,
benzer atılımları yapacaklarını ve
bu farklılıkların kendileri için bir
alışkanlık haline dönüştüğünü
söyledi.
Çetin, “Bu yıl, 12. dönem mezunlarımızı verdik. Geçen sene
IRU akreditasyonunu alarak bir
ilke imza atmıştık. İçinde bulunduğumuz sene itibarıyla fakülteye
dönüşerek yine bir ilki gerçekleştirdik” dedi. Lokomotif bir
okul olarak akademik dünyada
bir ilki gerçekleştirdiklerini ifade
eden Çetin, “Burası kurulduktan
itibaren Türkiye’de 149 lisans önlisans programlarına model olan
bir okul olduk. Fakat ismimizin
yüksekokul olmamızdan dolayı
öğrencileri yüksekokul puanları
ile alıp fakülte eğitimi veriyorduk.
Sektördeki algı yüksekokul olduğu
için biraz düşük profilli bir algı
avrdı. Fakülteye dönüştüğümüz
zaman sektördeki algı da bu
bağlamda sona erecek ve öğrencilerimizi fakülte puanları bazında
okulumuza alacağız. Türkiye’nin
ilk lojistik fakültesi olmamız bizler
için öncü misyonumuzu daha da
pekiştirecektir” dedi.
UND’nin her zaman kendilerini
desteklediklerini ifade eden Çetin,
son zamanlardaki fakülteye dönme sürecinde de UND’nin kendilerini desteklediklerini ifade etti.
Çetin, “Çetin Nuhoğlu Başkan’a
ve ekibine teşekkür ederiz. Çünkü
ta başından beri bizlere destek oldular. Özellikle fakülte olma sürecimizde de UND bize son derece
büyük destek oldu” dedi. Lojistik
sektöründe ciddi bir eğitim boşluğu olduğunu ifade eden Çetin, bu
talebi karşılamak için var güçleri
ile çalıştıklarını ve lojistik eğitiminin
beşiği olduklarını ifade etti.
Kuşçuoğlu: Lojistik, hem okul hem de sektörün karmasından
çalışmamaktadır. Bu durum farklı
oluşuyor
ihtiyaç duyuyorlar. Firmalar, işe
Murat Kuşçuoğlu
İstanbul Aydın Üniversitesi
Lojistik Bölüm Başkanı
İstanbul Aydın Üniversaitesi Lojistik
Bölüm Başkanı Murat Kuşçuoğlu,
uygulamalı eğitimin lojistikte şart
olduğunu ifade ediyor. Lojistiğin
bütün sektörleri, iş süreçlerini, pazarlamayı, halkla ilişkileri tanımayı
beraberinde getirdiğini ifade eden
Kuşçuoğlu, İstanbul Aydın Üniversitesi olarak lojistikteki uygulamaya
büyük önem verdiklerinin altını
çiziyor. Kuşçuoğlu, “Lojistik firmaları nitelikli, eğitimli ana çalışana
alım sırasında tercihlerini uluslararası deneyime istekli ve yabancı
dil bilgisine sahip adaylardan yana
kullanmaktadır. Firmaların insan
kaynakları birimleri işe alım sürecinde adaylar ile görüşüp olumlu
bulduğu adayları ikinci görüşme
için ilgili birim yöneticisine yönlendirebilmektedir. Ayrıca pozisyona
uygun olarak yetenek, yabancı dil
testleri ve kişilik envanteri ile bu süreci destekleyebilmektedir. Bunun
yanında, firmalar bazı pozisyonlar
için vaka çalışması da uygulayabilmektedir ve değerlendirme sonuçlarını bütünsel olarak ele alarak işe
alınacak adaya karar vermektedir.
Lojistik sektörü genelde uluslararası
faaliyetleri bünyesinde barındırdığından iletişim de bu duruma
bağlı olarak çok daha önemlidir.
İyi bir iletişim becerisi için lojistik
sektöründe çalışan ya da çalışmayı
düşünen öğrencilerin iyi bir yabancı
dil bilgisine sahip olması gerekmektedir.Türkiye’de lojistik sektöründe
hala eğitimli kişiler yoğun olarak
nedenlerden kaynaklı gibi görünse
de lojistik eğitimi veren üniversitelere ve meslek yüksekokullarına
önemli görevler düşmektedir. İyi bir
eğitimin yanı sıra; lojistik bölümünde okuyan öğrencilerin iş hayatına
kendilerini hazırlamaları için yapmaları gereken birçok şey bulunmaktadır. Bunlar, donanımlı olmak, deneyimlerden faydalanmak, uygulamayı
bilmek ve yabancı dil sorununu
aşmaktır” diyor. Uygulamanın sektör-üniversite iş ve güç birliğinden
geçtiğpini ifade eden Kuşçuoğlu,
deneyimin zamanla kazanılacağına
ve öğrencilerin bu zamanı iyi kullanmaları gerektiğine vurgu yapıyor.
Derslerin sadece kağıt üstünde
olmaması gerektiğini kaydeden
Kuşçuoğlu, teorik bilginin pratize
edilmesi gerektiğini belirtiyor. Pratik
bilgilerin öğrencileri sektörde birkaç
adım öne çıkaracağını kaydeden
Kuşçuoğlu, üniversitelerin sektöre bu anlamda kapılarını sonsuz
şekilde açtığını ve sektörden destek
beklediklerini söylüyor.
Ağustos 2015
34
DOSYA
Nebol: Uygulama bir zorunluluk değil gerekliliktir
Doç. Dr. Erdal Nebol
Yeditepe Üniversitesi Lojistik
Bölüm Başkanı
Yeditepe Üniversitesi Lojistik Bölüm
Başkanı Doç. Dr. Erdal Nebol, sektör-üniversite işbirliğinin günümüz
eğitim sistemi içerisinde kaçınılmaz
olduğunu belirtiyor. Nebol, sektörlerin üniversitelere; üniversitelerin
de sektörlere yardımcı olması ve
eğitimin bu şekilde belirlenmesi
gerektiğini vurguluyor. Yeditepe
Üniversitesi Lojistik Bölümü’nde
öğrencilere uygulamalı eğitimi
öğreterek geleceğe hazırladıklarını
ifade eden Nebol, yabancı dilin de
uygulamalı eğitimlerde son derece
güçlü bir yeri olduğunu ifade ediyor.
Nebol, “Genel olarak yabancı dilde
eğitim konusunda bazı olumlu ve
olumsuz görüşler olduğunu görüyoruz. Oysa yabancı dil bilmek son
derecede önemlidir. ‘Yabancı dil’
kavramına yalnızca başka bir dilde
yazılanları okuyup anlayabilmek,
veya fikrimizi başka bil dil ile yazılı
veya sözlü olarak ifade edebilmek
olarak algılarsak eksik düşünmüş
oluruz. Yabancı dil öğrenmek bize
yalnızca o dilde okuma yazma
becerisini kazandırmaz; başka bir
kültürü de öğretmiş olur. Çünkü, bir
kültürün en önemli öğesi ‘dil’dir. Yabancı dil öğrenen kişi aynı zamanda, farklı bir kültür yapısında da bilgi
sahibi olur; O insanlar nasıl düşünür, nasıl davranır, hangi durumlarda nasıl hareket ederler, vb. gibi vasıfları da öğrenmiş ve anlamış olur.
Diğer bir deyişle, insanın vizyonu
genişlemiş olur. Eskileri “bir dil bir
insan, iki dil iki insan” demelerinin
ardında yatan anlam budur. Hafta
sonları yayınlanan iş ilanlarına bakacak olursak, hemen her konuda
en az bir yabancı dile hakim adaylar
arandığını görürüz. Çünkü, yabancı
şirketler ile iletişim kurabilme özelliği
kadar vizyon genişliği de aran-
maktadır. Genel olarak, eğitimin
yabancı dilde olmasının sağladığı
bir başka yarar ise, eğitimi yapılan
alanda daha çok kaynaklardan yararlanabilmek ve öğrenme tabanını
genişletmek, daha derinlemesine
araştırma yapmak ve bilgi edinebilmektir” diyor. Sektör-üniversite
işbirliğinden uygulamalı eğitimi tam
anlamıyla almış öğrencilerin iyi bir
yabancı dille kendilerini donatmaları halinde iş bulma konusunda
çok önemli iki kriteri yerine getireceklerini ifade eden Nebol, UND
gibi sektörün çatı kuruluşlarının da
eğitime destek verdiğini belirtiyor.
Nebol, üniversite dışındaki sektörel
eğitimin öğrenciler için bulunmaz
bir nimet olduğunu belirterek
teorik ve pratiği aynı anda beyinde
eritmenin öğrenciler için son derece olumlu olduğunu vurguluyor.
Öğretim üyeleri ve görevlilerin konu
ile ilgili görüşleri bu şekilde. Uygulamalı eğitimin gerekliliği konusunda konuştuğumuz hocalarımız
uygulamalı eğitimin şart olduğunu
ifade ediyor. Peki, eğitim sistemi
içerisinde yetişenb ve yarınlarımızın, sektörlerimizin baş mimarları
olacak öğrenciler bu duruma ne
diyor, ne düşünüyor?
Karaismail: Sektör kalifiye eleman görmek istiyorsa
daha sorumlu davranmalı
Ahmet Yağız Karaismail/ İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
“Lojistik bu kadar popüler hale
gelmeden önce çoğu öğrenci
bölümü rastgele seçiyordu. Popüler olduğundan beri öğrencilerin isteyerek seçtiği söylenebilir
Ağustos 2015
ama bilinçli oldukları pek söylenemez.
Çoğu öğrenci, iş imkanının
yüksek olması, yüksek maaş
hayalleri vb. gibi nedenlerden seçiyorlar. Lojistiğin tam olarak ne
olduğunu anlamaları ise 1. sınıfın
sonlarına doğru hatta bazen 2.
sınıf bitiminde oluyor.
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve
Lojistik Fakültesi adına konuşmak
gerekirse ben okulumun eğitiminden memnunum. Bir okulun eğitimin iyi olması okulun köklülüğü ile
doğru orantılıdır.
Okulumda yabancı dil eğitiminin
daha kuvvetli olmasını isterdim
Okulumuz ilk lojistik okulu olduğu
için bu anlamda kadrosu ve eğitimi oturmuş durumdadır. Tabi biz
öğrencilerin okuldan beklentiler çok
değişiklikler göstermekte. Okulumda özellikle yabancı dil eğitiminin
daha kuvvetli olmasını isterdim.
Galiba en büyük eksikliği burada
çekiyoruz. Bazı örencilerde teorik ile
pratiğin çok uyuşmamasından dolayı şikayetçiler. Bu açığıda stajı iyi
değerlendirerek kapatmak mümkün
oluyor. Özel üniversitelerden okulumuza geçiş yapan arkadaşlarımızın
özel okullardaki eğitimin zayıflığından çoğu kez şikayetçi olduklarını
da görüyoruz. Okulumuzda özellikle
yabancı dil konusundaki eksikliği
çözüm olarak Erasmus programı
uygulanmaya başlandı. Okulumuz
isteklere elinden geldiğince yanıt
vermeye çalışsa da bu biraz okulun
maddi imkanları ile sınırlı oluyor.
Okulumuzun 4. sınıf da öğrencile-
35
rin isteklerine göre seçmeli dersler
artırıldı. Erasmus ve İRU akreditasyonu gibi uluslararsı faaliyetlerin
gelişmesi de biz öğrencileri bu
anlamda çok mutlu etti. Özellikle İRU
akreditasyonu ile okulumdan mezun
olduktan sonra diplomamım tüm
dünyada geçerli olması bizleri çok
gururlandırdı. Yapılması gerekenleri
düşünürsek pratik eğitim arttırılması
gerekiyor ama buda biraz öğrencinin
kendisine bağlı sanırsam. Özelikle
kulüp faaliyetleri okullar tarafından
daha çok desteklenmeli diye düşünüyorum çünkü kulüp faaliyetleri
gerçekten öğrenciler için teorik bilgiyi
uygulayabileceği ufak işletme modeli
görüyorlar.
Sektör genellikle kapısı
çalındığında yardımcı oluyor
Sektörün hatırı sayılı yardımlarının
olduğunu söylemek mümkün ancak yeterli olduğu da söylenemez.
Sektör genellikle kapısı çalındığında yardımda bulunuyor. Ben
sektörden özel olarak okulun içine
dokunan öğrenciler ile direkt temasa geçen projeler geliştirmesini
beklemekteyim. Kulüp faaliyetleri
ile uğraşan bir öğrenci olarak
şunu belirtmeliyim ki çoğu şeyi
sektörün desteği ile yapabiliyoruz. Eğitimde bazı şeylerin maddi
imkanlarla olduğu yadsınamaz
gerçek. Örnek vermek gerekirse
Kulüp olarak İstanbul da olan
fuarlarda yerimizi almamıza karşın
yurtdışında ki fuarlara katılmak
çok isteriz bu gibi fikirlerinde hayata geçmesi sektörün desteği ile
olur. Sektör hem pratiğe hem de
teoriye hakim olarak mezun olmuş
gençler görmek istiyorsa öğrenci
kulüplerini daha çok desteklemeli
diye düşünüyorum.
mezun öğrenciler arasında iş
bulamayan yığınla mezun bulunmaktadır. Bunun temel sebebi
öğrencinin üniversite hayatı
boyunca iş deneyimi için staj
yapmaması, yabancı dilini geliştirmemesi, kulüp faaliyetlerine
katılmaması elinde sadece salt
diploma ile iş aramasından kaynaklanmaktadır. Hal böyle olunca
iş bulamadığından yakınan bir yığın var. Bence üniversite yıllarında kendi geliştirmiş, kendini ifade
edebilen mezunların işsiz kalma
olasılıları düşük. Sektörümüzün
genel eğitim seviyesine bakıldığında hala yüzde 75/80 oranında
‘lise mezunu’ kişilerin sektörde
ağırlıklı olduğunu görüyoruz.
Doğal olarak böyle bir tablo var,
uzun bir zamanla değişecek bir
durum. Üniversiteler yeni, mezunlar genç, yavaşça mezunların
sektörde yerlerini alması ile bu
oran tersine doğru dönmeye başlar. Şu gerçekten unutulmamalı;
okullar teoriyi verebilirler, pratik
sektörde kazanılıyor bu yüzden
gençlerin hedefi de iyi bir alaylı
gibi yetişmek olmalı. Yabancı dil
öğretimi konusunda maalesef
okullar yetersiz. Kendi okulum
adına en azından bunu söyleyebilirim. Erasmus gibi şanslar var bu
bir artı. Ama yabancı dil mevzusu
yine öğrencinin kendisine ait bir
şey, isteyen odaklanarak çalışarak geliştirebiliyor. Ben bazen
keşke hazırlık sınıfı okusaydım diyorum. Okulların hazırlık sınıflarını
güçlendirilerek, İngilizce içerikli
dersler arttırılmalı diye düşünüyorum.
Öğrenci kulüpleri desteklenmeli
Sektörün görmek isteyeceği şey
bence hem teoriği iyi bilen hem de
pratikte bunu uygulayabilecek girişimci, hızlı çözüm üreten, sorumluluktan kaçmayan hırslı gençler.
Bunu elde etmek için sektörün
yapması gereken başlıca faktör,
Öğrenci kulüplerini daha çok
desteklemeli diye düşünüyorum.
Çünkü kulüp faaliyetleri, gerçekten
öğrenciler için teorik bilgiyi uygulayabileceği ufak işletme modeli
görevi görüyor. Mezun olmadan
sektörün kokusunu almalarını
sağlıyor, sorumluluk almasını,
organizasyon düzenleme deneyimi elde etmesini sağlıyor. Buda
o öğrenciyi üniversiteden düz bir
şekilde mezun olan öğrenciden
farklı kılıyor. Kısaca toparlasak
sektör hem pratiğe hem de teoriye
hakim olarak mezun olmuş gençler
görmek istiyorsa öğrenci kulüplerini daha çok desteklemeli diye
düşünüyorum.”
Staj diye gidiyoruz, fotokopi
çekerken kendimizi buluyoruz
“Staj yapan öğrencilerin çoğunun
hayallerininin yıkıldığı söylenebilir. Staja giderken öğrenciler, işi
öğrenecekleri hayali ile giderken
çoğu şirkette kendilerini fotokopi
çekerken, zaman oyalarken buluyorlar. Şirketler öğrencilere gerekli
özeni göstermeyerek onları yatırım
olarak görmüyorlar. Tabi bu hepsi
için söylenemez. Ben kendimden
örnek verecek olursam kendi staj
yaptım yerde işi detaylı öğrendiğim
söylenebilir. Bu biraz işletmenin
kendi insiyatifine kalmış bir durum.
Öğrenciler sektörden stajyerlere
hala öğrenci oldukları bilinci ile
bakmalarını beklemektedir.”
Her gün yeni bir bölüm açılıyor,
ipin ucunu kaçırmamak lazım
Eksiden bölüm sayısı yetersizdi.
Şimdi sayıları bayağı bir artı. Bu,
iyi bir gelişme ama ucunu da kaçırmamak lazım. Sektör hala bu
istihdamı kaldırabilir diye düşünüyorum. Fazla okul olunca okullar
arası rekabet de artarak eğitim
kalitesine olumlu katkı yapıyor. Bu
anlamda ki açılan ilk bölüm olmak
bize avantaj sağlıyor.
Üniversite yıllarında kendini
geliştirenler iş bulabilir
İktisadi idari bilim bölümlerden
Ağustos 2015
36
DOSYA
Par: Sektörün özellikle staj konusunda
destek olmasını bekliyoruz
Burak Par/ İstanbul Üniversitesi
Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 3.
sınıf öğrencisi
“Üniversitelerde verilen lojistik eğitimden öğrencilerimiz memnun mu?
Öğrenciler eğitim anlamında ne(ler)
istiyor bu sorular her öğrencinin, her
akademisyenin beyninde bir yerlerde
mutlaka bulunuyor. İstanbul Üniversitesi özelinde konuşacak olursam;
okuldaki eğitim güzel lojistik alanında
uzman olacak düzeyde yetiştiriliyoruz,
fakat kağıt üzerinde öğrendiklerimizin
hayata nasıl geçirildiğini ancak staj
yaptığımız zaman ya da bir yerde işe
başladığımız zaman görebiliyoruz.
Bizim bu konuda talebimiz kağıt
üzerinde öğrendiklerimizi yakın bir zamanda uygulamalı olarak görebilmemiz şeklindedir. Bu şekilde aklımıza
yer edecek olan bilgileri ezberleyip de
bir süre sonra unutmak durumunda
kalmamış oluruz. Yabancı dil öğretimi
konusunda üniversiteler yeterli oluyor
mu? Lojistikte yabancı dil(ler) çok
önemli bu bakımdan öğrenciler dil
sorununu çözmek için ne ya da neler
yapabilir türünden sorular da kafamız-
da bir yerlerde mutlaka bulunuyor.
Lojistik alanında en önemli etken
olması açısından yabancı dil eğitiminin zorunlu olmasını ve bu eğitimin
sektörel yabancı dil odaklı bir şekilde
kendi okulumuzda verilmesini talep
ediyoruz. Staj konusunda 3.sınıf
sonunda olan zorunlu stajdan ayrı
olarak 2. sınıftan sonra da zorunlu
olmayan stajda sigorta yüzünden
geri çevrilmek istemiyoruz. Şirketlerden bu konuda destek olmalarını
bekliyoruz.
Yurt dışında ofisleri ve işbirliği olan
şirketlerin yurt dışı stajı imkanı sunması ve bu konuda yardımcı olması
kendimizi hem uluslararası sektörde
hem de yabancı dil alanında geliştirmemize çok büyük katkısı olacaktır.
Bu bağlamda imkan sağlamalarını ve
desteklemelerini talep ediyoruz.”
Eren: Sektörün part-time iş olanaklarını
artırması gerekiyor
Çılga Güliz Eren/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
“Sektör-üniversite işbirliği modern
eğitim süreci içerisinde mutlak
bir zorunluluktur. Üniversitelerin
sektörden, sektörün üniversiteden
beklenti içinde olması son derece
Ağustos 2015
doğaldır. Kulüpte aktif bir şekilde
rol aldığım için sektörün, lojistik
eğitimine ve öğrencilerine ilgisine
desteklerıne net şekilde sahit oluyorum. Gerek okulumuzun yapım
aşaması gerekse sonrasında ilgileri
hep ivmeli şekilde devam ediyor.
Son yıllarda düzenli olarak katıldığımız Logitrans Fuarı’nda özellikle
Çetin Nuhoğlu başta olmak üzere
sektörün ileri gelenleriyle güzel
istişareler yaptık, bir çok söz aldık.
Herbirini aşama aşama hayata
geçiriyoruz, biz kulüp öğrencilerine
kişisel telefon numaralarını veren
bizden gelecek her türlü talebe
açık ve hazır bir sektör bu. Kendi adıma konşursam üniveriste
hayatımın üniversite-kulüp-sektör
üçlüsü arasında bir çok çalışma ve
organizasyonda birleşmesi sayesinde daha sektöre atılmadan bir
çok şey kazandığımı düşünüyorum
ve 1-0 önde sektöre atılıyoruz.
Diğer bölümlerdeki öğrencilerin
sektörüyle bu kadar iletişim halinde
olduklarına şahit olmazken biz
sektörü adeta daha mezun olmadan kokluyoruz, sektörümüzün
önde gelen isimleri ve şirketler ile
yaptığımız etkinlik ve çalışmalarla
sosyalleşiyor, katma değeri yüksek
bir öğrencilik yaşıyoruz. Belki de
arkamızda böyle hevesli destekler
olduğu için daha mezun olmadan gelecek ve iş bulma kaygısı
taşımıyorum. Okulumuzda aldığımız
eğitimin Türkiye’de nadide oluşu,
sektörün çok dinamik, her geçen gün büyüyen yapısının olması
,”Türkiye’de lojistik’ in yerinin apayrı
oluşlu, sektörün önde gelenleriyle yaptığımız çalışmaların etkisi
büyük. İstanbul Üniversitesi Lojistik
Fakültesi İsteyerek seçtiğim okul
ve bölüm idi ve öğrencilik hayatımın bitmesine 1 yıl kala iyi ki lojistik
okuyorum, iyi ki gelecekte bu
sektörde çalışacağım diyebiliyorum.
Sektörden tek isteğim ise zorunlu staj imkanlarının had safhada
sağlanmasının haricinde part time
iş olanaklarının da artırılması. Biz
öğrencilerin uygulamalı şekilde sektörü daha yakından yaşamamıza
olanak sağlayacak okulumuzun son
senelerinde yarı dönemli iş olanaklarının artırılmasını rica ediyorum.”
37
Karaismail: Sektörün yeterince yardım ettiğini
söylemek iddialı olur
Emre Yavuz Karaismail/ İstanbul
Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
“Öğrenciler, lojistik bölümlerini
seçerken kuşkusuz en çok dikkat
ettikleri ve duydukları şey sektörün yüksek istihdam ihtiyacı
olduğudur. ‘Geleceğin sektörü’,
‘Önü açık bir iş’, ‘iş imkanı çok’,
‘gelişen bir meslek’ gibi mottolar
öğrencilerin en çok duyduğu ve
lojistik bölümlerini tercih etmesini
sağlayan etkenlerdir. Her bölümde
olduğu gibi rastgele seçen ve baba
mesleği bakışıyla tercih edenler
de var tabi. Üniversitelerde verilen
lojistik eğitimden öğrencilerimiz
memnun muyum sorusu sıklıkla
bizlere soruluyor. Kendi üniversitem
ve kendi adıma konuşmak gerekirse okulumda ki verilen eğitimden
memnumun. Okulumuz daha çok
işletme ağırlıklı bir eğitim sergile-
mekte ve lojistik eğitiminin yanı sıra
finans, muhasebe, hukuk, pazarlama gibi dersler de vermektedir. Bu
sayede öğrenciler mezun olduğunda sadece bir lojistisyen değil iyi
de bir işletmeci oluyorlar. Sanırım
her üniversitede olduğu gibi bizim
bölümde de teorik bilgiyi pratiğe
çevirebileceğimiz faaliyet alanlarına
ihtiyaç duyuyoruz. İstanbul Üniversitesi lojistik bölümü için mesleki
eğitim beklentisini iyi bir şekilde
karşılıyor diyebiliriz, fakat aynı şeyi
özel üniversiteler için şimdilik söylemek iddialı olur. Üzülerek söylemekteyim ki üniversitemizi yabancı
dil eğitimi yetersiz olup istenileni
verememektedir. Lojistik sektöründe yabancı dilin ne kadar önemli
olduğunu hepimiz biliyoruz.
Staj konusunda büyük firmalar
öğrencilere esnek davranmıyor
Sektörün yeterince yardım ettiğini
söylemek biraz iddialı olur ama
sektörün destekleri sayesinde okulumuz hatırı sayılır bir konuma geldi.
Okulumuzun sektörün en büyük
derneği UND desteği ve girişimi
ile kurulduğunu ve yine desteğiyle bugünkü konumuna ulaştığını
belirtmek gerek. Sektör firmalarının
öğrenci kulüpleriyle daha çok işbirliği yapması ve öğrenci faaliyetleriyle ilgilenmesi en büyük beklentimiz.
Staj yeri bulma her öğrenci için
sıkıntılı bir konu olmuştur. Sanırım
bunu en büyük nedeni özelikle büyük firmaların öğrencilere yeterince
esnek davranmamasıdır. Firmaların
stajyer alım protokollerini minimize etmelerini ve stajyerlere daha
eğitici bir bakış açışıyla bakmalarını
bekliyoruz.
Mantar gibi lojistik bölümü açılmasını doğru bulmuyorum
Sektörümüzün büyük miktarda
kalifiye elemana ihtiyacı olması ve
buna rağmen hızlı gelişimi sayesinde işsizlik sorunun olmayacağı
kanaatindeyim fakat mantar gibi
lojistik bölümü açılmasını doğru bulmuyorum. Lojistik bölümü mezunun
fazla olması yabancı dil, deneyim ve
öğrenci kulüplerinde ki sosyal faaliyetlerin CV’ler de ki önemi daha da
artacaktır. Üniversite yıllarında kendi
geliştirmiş, kendini ifade edebilen
mezunların işsiz kalma olasılıları
düşük. Lojistik bölümleri, yeni yeni
açılan bölümler. En eski bölüm, 15
yıllık geçmişi İstanbul Üniversitesi
Lojistik bölümü. Bu yüzden sektör
çalışanlarının çoğu alaylı çekirdekten yetişmiş kimseler. Üniversiteden
mezun öğrencilerin iş hayatında
yer edinerek bu tablo zamanla tersi
bir şekilde değişecektir. Yabancı
dil öğretimi konusunda üniversitelerimiz maalesef yetersizdirler. Bu
yüzden öğrenciler dil kursları ya da
imkanı olanlar yurt dışına giderek bu
açığı kapatmaya çalışıyorlar.”
Gültekin:Sektörün üniversitelere yardımcı olmasıyla
sorunlar aşılabilir
Furkan Gültekin/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi 3. sınıf öğrencisi
“Üniversitelerde verilen lojistik
eğitimden öğrencilerin ne derece
memnun oldukları, öğrencilerin
üniversiteden beklentileri eğitimbilimciler ve uzmanlarca çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Okulumun
özelinde konuşmak gerekirse
aldığım eğitim teorik olarak yeterli
olduğunu düşünüyorum. Kulüp
sayesinde de pratik eğitimi tamamlıyoruz. Öğrenciler olarak yabancı
dil öğrenme imkanlarının kısıtlı olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda
öğrencilere, uluslararası alanlarda
daha güçlü rekabet edebileceği bir
dil seviyesini geliştirmelerine yardımcı olacak fırsatlar istiyoruz. Üniversitemizin öğrencilerin eğitim talepleri,
beklentileri, istekleri konusunda
okul idaresi olarak elinden gelenin
en iyisini yapmaya çalışıyor. Fakat
bu konularda özellikle bürokratik
engeller ve maddi kısıtlar büyük
engel oluşturmaktadır. Bu sorunları
sektörün okullara daha çok yardımcı olması ve eğitim faaliyetlerini
destekleyecek girişimlerde bulunmalarıyla aşılacağını düşünüyorum.”
Ağustos 2015
38
DOSYA
Yalnız: Yabancı dil problemini halleden sektörde bir
adım öne çıkıyor
Kenan Yalnız/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
“Lojistikte yabancı dil kullanımı, insanlar ile iletişim ağı olarak bakıldığında
“Lojistik” dış ticaretin gerçekleşmesini
sağlayan bir yapısı, omurgası olarak
karşımıza çıkıyor. Konu dış ticaret
ile bağlantılı olduğu zaman yabancı
dili şart koşmak durumundayız. Hal
böyle olunca uluslarararası ticaret de
incelendiğinde dünya üzerinde 1,8
milyar kişinin kullandığı dilin İngilizce
olduğunu görüyoruz. Eğer bu sektörde aktif katılım sağlamak istiyorsak
sürekli dile getirildiği gibi İngilizce
diline hakim olmak gerekiyor. Bunun
yanısıra uluslararası ticarette kullanılan veya hedef bir kesim ile ticaret
yapılmak isteniyorsa diğer yabancı
dil veya dillerin de öğrenilmesi kişinin
erişim sağlayabildiği kapıları genişletecektir. Üniversitelerdeki yabancı dil
öğretimine gelirsek, üniversitelerde
yabancı dil veya diller için hem temel
ingilizce eğitimi hem de sektöre yönelik İngilizce dersleri veriliyor. Öğrenci,
temel İngilizce eğitimini alıp üzerine
sektörel İngilizce eğitimini aldığında bu
konuda başarılı olabilir fakat burada
bir şart var. Öğrencinin sadece aldığı
dersle yetinmeyip eğitimini pratikle
desteklemesi gerekir. Yabancı dili
geliştirebilmek için yapılabilecekler:
Maddi durum yeterli ise özel kurslar
ile destek dersleri alınabilir. Yabancı
menşei filmler/diziler o dile ait altyazıyla izlenebilir. Yabancı dil kulağını
geliştirmek için o dildeki müzikler
dinlenebilir. Farklı seviyelerde bulunan
(6 seviye mevcuttur) yabancı dilde
yazılmış hikaye kitapları okunabilir.
İnternet ortamında bulunan ücretsiz
yayınlardan faydalanılabilir. Sonuç
olarak; hem üniversitede alınan eğitim hem de destek dersleriyle alınan
yabancı dil eğitimindeki ince nokta;
kişinin uğraş vermesidir. Ne kadar
öğrenmeye hevesli olunursa o kadar
da yabancı bir dili öğrenmek eğlenceli ve kolay olacaktır. Bu sayede
öğrenci, kendini bir adım daha önde
bulup sektöre daha faydalı bir birey
haline gelecektir.”
Ak: Staj başvurularında kapılar üzerimize kapanıyor
Oğuzhan Ak/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi 4. sınıf öğrencisi
Lojistik öğrencilerinin bölümlerini seçerken dikkat ettiği en önemli nokta
kuşkusuz geleceğin mesleği olduğunun bilincinde olmalarıdır. Özellikle
liseyi lojistik meslek liselerinde bitirdikten sonra tercihlerini üniversitede
de bu yönde yapmaktadırlar. Lojistik
öğrencilerinden ziyade genel olarak
birçok kişi bulunduğu iş ve okul alanlarında hiçbir zaman tam anlamıyla
memnun olamayıp hep daha iyisini
istemektedirler. Sanırım bu da, “İnsan
Ağustos 2015
işinin ve elde ettiğinin nankörüdür”
sözünü çağrıştırıyor bize. Eğitim
alanında ise, daha ileri düzeyde ve
teoriğin yanında uygulama ile beraber
öğrenimin yaygınlaşması ve de yabancı dil eğitiminin daha profesyonel
bir şekilde öğretilmesinin istenmesi
durumu söz konusu. Özel üniversitelerin çoğu öğrencilerin beklentilerini karşılama noktasında sanırım
yetersiz. Tercihler yapılırken ne olursa
olsun, o üniversitenin öğrencilerinin
feedbackleri dinlenmeli ve sıcak
temas ile okullar ziyaret edilip yerinde
görülmelidir. Daha ileri düzeyde
eğitim için gerek devlet gerek eğitim
görevlileri açısından bilinçlendirme
ve Avrupai eğitimsel alanda ilerleme
aşılanmalı.
Sektörün daha çok üniversitelerin elinden tutması kaçınılmaz
‘’ Sektörün önü açık.. ‘’ duyduğumuz ve aşina olduğumuz belki de
en önemli cümle diyebiliriz. Sektörün
beklediği tecrübeli eleman, sektörden beklenen ise tecrübe kazandırması.. Her işyeri tecrübe ararsa bu
öğrenciler mezun olduktan birkaç
sene sonra sanırım iş bulamaya-
caklar. Yahut merdiven altı lojistik
firmalarında kendilerini yıpratıcaklar..
Sektörün daha çok üniversitelerin
elinden tutması kaçınılmaz. Gerek
fuarlarda gerekse teknik gezilerle ve
de ilaveten okullardaki zirve ve kariyer
günleri ile kaynaşma sağlanarak staj
olanakları genişletilmeli ve üniversite
öğrencileri ile sürekli temas içinde
olunup ısınma sağlanmalı. Her öğrenci en iyi yerde staj yapmayı talep etmektedir. Sanırım en büyük hata da
bu yönde. Taşıma modlarının iyisi kötüsü elbette ki var ancak lojistik başlı
başına bir bütündür. Hiç bir taşıma
modu olmaksızın hareket edemez
ve de birbirinden ayrı düşünülemez.
Bu yüzden siz siz olun işinizi iyi yapın
ve de lojistiğin döndüğü her yerde işi
kapmak için çaba harcayın. Sektörden tek talep de sanırım bu yönde
olacak ki, bu yıl stajyer almıyoruz!
Ne acı bir gerçektir ki sektör bunu
bize dayatıyor ve ne yazık ki kapılar
üzerimize kapanıyor..
Pasta bölünse de herkese
yetecek kadar ekmek var
Her gün yeni bir lojistik bölümü açılıyor üniversitelerde. Dolayısıyla rakipler
39
de her geçen gün fazlalaşıyor. Bu
kadar mezunu sektörümüz istihdam
edebilecek durumda mı? Yeni açılan
bölümler iş bulmak anlamında bizler
için nasıl bir avantaj ya da dezavantaj
ifade ediyor bu ne benzeri soruları
da irdelemekte fayda var. Elbette ki
rakipler her zaman olacak. Siz işinizi
iyi yaparsanız emin olun her zaman ön
planda olucaksınızdır. Sanırım devlet
üniversiteleri bir adım önde olmaya
hedefler. Özel üniversitelerden bazılarının yabana atılmayacak düzeyde
eğitim verdiklerini biliyoruz. Ancak
sektör geniş ve önü açık bir şekilde
büyüyor. Ticari alışveriş dünya ve
devletler arasında büyüyerek gelişiyor. İthalat ve ihracat olduğu sürece
ki savaş olan ülkelerde bile bu var
lojistik bitmez. İnsanlık devam ettiği
sürece de olacaktır. Pasta bölünse
de herkese ekmek var. Yeterki iş
beğenmemezlik yapan gençlerimiz bu
isteklerini bir kenara bıraksınlar. Lojis-
tik bölümünden mezun öğrenciler iş
bulmakta zorlanıyor mu, iş bulabiliyor
mu diye de sıklıkla bizlere sorular
geliyor. İş bulmakta zorlananlar da
var, işi beğenmeyenler de, bulduğu
işin nankörü de var. Birde işinde iyi
olup gayet mutlu olanlar. Bu her şey
için olduğu gibi lojistikte de böyle.
Umutsuzluğa kapılmadan lojistiğin
gereklerini yerine getirip yabancı dile
gereken önemi verenler yürümeye
başlayacaktır. Sektörümüzün genel
eğitim seviyesine bakıldığında hala
yüzde 75/80 oranında lise mezunu
kişilerin sektörde ağırlıklı olduğunu
görüyoruz. Sektörün ihtiyacı olan
kalifiyeli eleman ihtiyacı da üniversite mezunlarında var. Bu artı olarak
sektörü bilerek işe başlamamızı
sağlayacak ve de tecrübe kazanma
süremizde motivbasyon kaynağı
olacaktır. Yeni istihdam atamaları ve
işgücü ihtiyaçları ile bu çevrim süresi
ve yenilemeler üniversite mezunlarını
da sektörde yer sahibi yapacaktır.
Ne yazık ki ülke olarak yabancı dil
konusunda yetersiziz. Üniversiteler de
bu konuda gerekli imkanları henüz tam
anlamıyla sağlayamıyor. Ancak öğrenciler kimseden bir şey beklememeli ve
kendileri bu işe ağırlık vermelidir. İnternet, sosyal ağlar, İngilizce konuşma
grupları, eğitimler, yurt dışı olanakları
vb. olanak elimizde. Kimseden bir şey
beklenmeyerek öğrenilebilecek bir
şeydir bu. İmkanı olan yurt dışına da
çıkarak bu durumu absorbe edebilir.
Buna sanırım kendimizin ağırlık vermesi en doğru olandır. Her birey kendini
yeterince geliştirip her zaman bir adım
önde olmak için çabalamalı, kendini
en iyi şekilde yetiştirmeli ve lojistik gibi
büyük bir nimetten faydalanarak sektörde bir yer edinmek için çabalamalı.
Ülkemizi dış dünya ve çevresinde en
iyi şekilde temsil ederek ileriye taşımalı
ve de özellikle işini iş beğenmemezlik
yapmayarak, iyi yapmalı.”
Altınbıçak: Bölümden mezun arkadaşlar
iş bulamamaktan yakınıyor
Özge Altınbıçak/ İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi 2. sınıf öğrencisi
rum. Bence bunun en önemli sebebi
yabancı dil eksikliği ve tecrübesizlik.
Bazı sektörlerin, yeni mezun olmuş
öğrencileri bünyelerine alıp yetiştirmek yerine deneyim sahibi eleman
istemeleri bu tecrübesizliği ortadan
kaldırmayan etkenlerden biri. Başka
bir etken sayacak olursak şüphesiz
öğrencilerin eğitim hayatları boyunca
sunulan fırsatları değerlendirmeyip,
kendilerini geliştirmemeleri diyebilirim. Bu iki etken dengede olup,
yeterli seviyede yabancı dili olan
kişinin rahatlıkla iş bulabileceğini
düşünüyorum. Lojistik, çoğu meslek
dalında ihtiyaç duyulduğu halde
hatta olmazsa olmazı durumunda
iken herkes tarafından yeni yeni
keşfediliyordu bu sebeple öğrenciler
bölüm tercihlerinde lojistiği gözden
kaçırabiliyorlardı. Ancak şuanda
lojistik bölümünün hemen hemen
her üniversitede açılması ile birlikte
üniversite mezunları oranının ileriki
yıllarda sektörler içerisinde artacağını
düşünüyorum.”
“Öğrenciler genellikle “Lojistik geleceğin mesleği” algısı ile bu bölüme
yönlendiriliyorlar. Bu algı ile beraber
lojistik sektöründeki eleman açığı
da, öğrencileri iş bulma kaygısından
uzaklaştırarak bu bölümü seçmeleri için bir yol gösterici oluyor. Bu
şekilde bakarsak bilinçli bir şekilde
seçtiklerini söyleyemeyiz. Lojistik
bölümünden mezun öğrencilerin
iş bulmakta zorlandığı konusunu
açacak olursak; çevremde mezunlar içerisinde iş bulamadıklarından
dolayı yakınan birçok insan görüyo-
Ağustos 2015
40
DOSYA
Lojistik eğitimine sektörel ve akademik bakış
bulunmamaktadır. İşte bu nedenlerle de lojistik eğitimi konusunda
üniversite-sektör işbirliği daha
fazla önem arz etmekte ve etkinliğinin artırılması gerekmektedir.
Mezun öğrencilerin çok azı
sektörde iş bulabiliyor
Ali Çiçekli
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi Öğr.Grv.
UND YönetimKurulu Başkan
Yardımcısı ,ALC Lojistik
Yönetim Kurulu Başkanı
Üniversite ve yüksek okulların
yerleştirme işlemlerinin yapıldığı bugünlerde gençlerin lojistik
programlarını tercih etmeleri için
hemen hemen tüm üniversite ve
yüksek okullar yoğun bir çaba
göstermektedir. Lojistik ve taşımacılık lisans ve ön lisans eğitiminin ülkemizde 15 yıl gibi kısa bir
geçmişi var. Bu süre içerisinde
lojistik ön lisans ve lisans programlarını uygulayan yaklaşık 150
devlet ve vakıf üniversitesi olmuştur. Bunların en kıdemlisi ise bu
yıl fakülte statüsünü alan İstanbul
Üniversitesi Lojistik ve Ulaştırma
Fakültesi’!dir. Okulumuzun fakülte
statüsü alması ile hem öğrenci
kalitesi hem de fakültede verilecek
eğitim kalitesi yükselecektir. Uzmanlaşma ve fakülteden eğitimci
yetiştirme söz konusu olacaktır.
Bu yıl fakültemize giriş puanları
İşletme Fakültesi ile yaklaşık aynı
seviyelerde gerçekleşmiştir ki, bu
sevindiricidir. Öğrencilerin ve yüksek okul ile üniversitelerin lojistiğin
önemini kavrayarak bu programlara yönelmeleri sektörel açıdan
elbette sevindiricidir. Ancak ne var
ki, ülkemizde her şeyde olduğu
gibi nicel olarak bu kadar artan bu
programların nitel olarak artmamıştır. Bu nedenle bu eğitimlerin
bir kısmı yetersiz, değersiz ve yozlaşma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Zira ülkemizde köklü bir geçmişi
ve müfredatı da olmayan lojistik
eğitimini verecek yeterli derecede
donanımlı eğitmen ve akademisyenler de yoktur. Keza köklü bir
lojistik literatürü ve müfredatı da
Ağustos 2015
35 yıllık sektör oyuncusu ve 7
yıllık bir akademisyen olarak; lojistik eğitiminin yetersiz ve sektör
ilgisinin de çok zayıf olduğunu
itiraf etmek zorundayım. Her yıl
binlerce öğrenci bu programlardan mezun olmakta ama bunların
çok az kısmı sektörde kendilerine
uygun iş bulabilmektedir. Sektör elbette lojistik eğitimi almış
öğrencileri istihdam etmek ister.
Ancak maalesef okullarda verilen
eğitimler sektörün ihtiyacı olan
insan kaynağını karşılayamamaktadır. Bu nedenle hem bir
sektör mensubu, hem bir meslek
kuruluşu yöneticisi(UND) ve hem
de akademisyen kimliğimle yapılması gerekenleri aşağıda kısaca
özetlemeye çalışacağım. Görüş
ve önerilerimi çok soyut ve makro
söylemden çok hedef odaklı ve
daha anlaşılabilir mikro düzeyde
de sunmaya çalışacağım.
1. Lojistik eğitimini öncelikle ön
lisans ve lisans olarak kesin olarak ayırmak gerekir. Zira bu ayırım
program olarak YÖK tarafından
pek tabii yapılmış olmakla birlikte
sektörel algısı böyle değildir ve
çoğu zaman sektörde karışıklık
yaratmaktadır. Her iki programın
hoca kadrosu ve müfredatının çok
benzer ve hatta aynı olması ise
bir başka handikaptır. Bu nedenle
bu ayrımın daha net tanımlanması
kanaatindeyim.
2. Lojistik programı uygulayan
üniversite ve yüksek okullar ile
sektör kuruluşları arasında sürekli
koordinasyonu sağlayacak ‘Üniversite –Sektör Kurulu(ÜSKUR)’
ihdas edilmelidir.
3. ÜSKUR
koordinasyonunda;sektör temsilcileri (UND ve diğer STK’lar) ve
bu programları uygulayan tüm
üniversite ve yüksek okullarımızın
temsilcileri bir araya gelip geniş
çaplı bir çalıştay yapmalıdır. Bu
çalıştayda sektör temsilcileri ihti-
yaçları olan elemanların niteliklerini çok net olarak tanımlamalıdır.
Mesela ön lisans mezunları daha
çok sektörün ihtiyaç duyduğu
‘ara eleman’ , ‘teknik eleman’ gibi
işlerde görevlendirilecek şekilde
yetiştirilmelidir.
4. Ön lisans programlarının birinci
sınıfında genel teorik dersler
verilmelidir. İkinci sınıfın başında
ise branşlaşma olmalıdır. Şöyle ki;
program karayolu, havayolu, demiryolu, denizyolu taşıma modları
ile lojistik dağıtım, depolama ve
gümrüklemenin ihtiyaç duydukları
ara elemanlarına göre alt branşlaşmalar şeklinde yapılandırılmalıdır. İkinci sınıfın başında öğrenci
bu branşlardan birisini seçmelidir.
O yılın ilk döneminde sadece bu
branşla ilgili dersleri yoğun şekilde
almalıdır. Yılın ikinci ve son dönemini ise branşı ile ilgili bir sektör
kuruluşunda çalışarak geçirmelidir. Dönem sonu değerlendirmeyi
de çalıştığı kurumun sorumlusu
ile okuldaki akademisyen hoca
birlikte yapmalıdır.
5. Lisans programlarının birinci
ve ikinci sınıflarında genel teorik
dersler verilmelidir. Üçüncü sınıfta
ise sektör ile işbirliği yapılarak
öğrencinin karayolu, havayolu,
demiryolu, denizyolu taşıma modları ile lojistik dağıtım,depolama
ve gümrükleme ile ilgili teorik ve
pratik bilgileri pekiştirilmelidir.
Dördüncü ve son yılın başında ise
öğrenci isteğine göre bir yada en
çok iki branşı seçerek o branşlarda uzmanlık sağlamalıdır. Bunun
için yılın her bir döneminde seçtiği
branşla ilgi sektör kuruluşunda
çalışarak geçirmelidir. Her bir
dönemin sonunda branşıyla ilgili
hem akademik hocaları hem de
çalıştığı kurumun sorumlusunun
gözetiminde bir sunum yapmalı ve değerlendirme ona göre
yapılmalıdır. Bu değerlendirmeyi
de çalıştığı kurumun sorumlusu
ile okuldaki akademisyen hoca
birlikte yapmalıdır.
6. Sektör kuruluşları ihtiyaçları
olan insan kaynağını öncelikli
olarak lojistik eğitimi almış ve
branşlarında başarı sağlamış elemanlardan karşılamalıdır.
7. Lojistik eğitimi verecek eğitim-
41
cilerin ve akademisyenlerin de
ivedilikle sektörle işbirliği yapıp bir
program dahilinde pratik eğitimi almaları gerekir. Bu eğitimler
her yılın sömestr ve yılsonu tatil
dönemlerine Üniversite-Sektör
Kurulu(ÜSKUR) tarafından planlanmalıdır. Bu çerçevede tüm
akademik meslek hocaları verdikleri dersle ilgili branşta işin reel
pratiğini yaşayarak öğrenmeli ve
böylece öğrencilere daha anlaşılabilir şekilde anlatmalıdır.
8. Branşlara göre seçmeli dersler
artırılarak zorunlu hale getirilmelidir.Akademik hocalar pratik eksikliklerini tamamlayıncaya kadar
seçmeli meslek derslerinin eğitimi
için sektörden deneyimli ve dona-
nımlı kişilerden öğretim görevlisi
olarak istifade edilmelidir.
9. Müfredat programı ÜSKUR
tarafından, günün ihtiyaç ve gelişmelerine uygun olarak yeniden
ele alınmalıdır. Birbirinin tekrarı
olan bir çok dersin konuları ayrıştırılmalı ve gereksiz tekrarlardan
arındırılarak müfredata yeni ve
gerekli bilgiler konulmalıdır.
10. Lojistik meslek liseleri öğretmenleri ile ön lisans ve lisans
programlarının öğretim üyelerinin
bundan böyle lojistik eğitimini ve
yüksek lisansını yapmış akademisyenlerden olmasına özen
gösterilmeli ve hatta zorunlu
olmalıdır.Bunun için başta bizim
Lojistik ve Ulaştırma Fakültesi ol-
mak üzere lisans ve yüksek lisans
programı uygulayan üniversiteler
de eğitimci yetiştirme düzenlemelerini yapmalıdır.
11. Lojistik ve taşımacılık programı uygulayan tüm üniversite ve
yüksek okullarda bir yıl zorunlu
yabancı dil hazırlık sınıfı olmalıdır.
Bu programlar buna göre revize
edilmelidir.Zira uluslararası boyutu
yoğun olan lojistik sektöründe
çalışacak bir kişinin yabancı dil
bilmesi gereklilikten öte şarttır.
12. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, lojistik ön lisans
mezunlarına sınavsız ODY ve
lisans mezunlarına sınavsız ÜDY
Belgesi verecek düzenlemeleri
yapmalıdır.
Tuğtekin: Gönüllü staj tekliflerimize dahi olumsuz
bakan şirketler var oldukça kaygımız daha artıyor
Sevim Tuğtekin: İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik
Fakültesi 2. sınıf öğrencisi
“Bilgiye erişimin bir tık kadar yakın
olduğu çağımıza biz öğrencilerin
araştırma yapmadan, bilinçsizce
üniversite ve bölüm seçmesinin
mümkün olmadığını düşünüyorum.
Lojistik bölümünü seçerken ise bölümün bulunduğu üniversitenin köklü
olması, üniversitenin sektör ile işbirliği
sağlayabilmiş olması, mezunların
bulunduğu konumlar, dersler ve içerikleri, öğretim görevlilerinin nitelikleri
başta gelmektedir. Üniversitelerde
verilen eğitimler de bizler için son
derece önemli bir konudur. Teorik
olarak bilgiler yeterli olsa da pratikteki
bilgiler yeterli olmuyor. Dört yıllık eğitim
sürecinde sadece 1 ayın zorunlu staj
olarak belirlenmesi biz öğrencilerin
çalışma hayatına başladığında sudan
çıkmış balığa dönmesinin en büyük
nedenidir. Bölüm olarak sektör ile
işbirliği ihtiyacımız diğer bölümlere
oranla çok fazla. Bir hemşirelik öğrencisinin günlük yaşamında hastaneye gittiğinde bölümü ile gözlemde
bulunabilir iken bir lojistik öğrencisinin
günlük yaşamında bir lojistik operasyon gözlemlemesi mümkün değil.
Sektör ile ortak projelerde, organizasyonlarda yer almak bizler için oldukça
önemli. Sektör-üniversite işbirliğini
öğrenci kulüpleri olarak sağlamaya
çalışsak da tamamıyla yeterli olmuyor.
Sektördeki şirketlerin genel olarak sadece zorunlu staj öğrencilerine imkan
sağlaması bizlerin sektöre olan güven
ve inancını kırıyor. Bir lojistik öğrencisinin sadece 1 ay değil öğrenim hayatı
boyunca staj ihtiyacı vardır. Gönüllü
staj tekliflerimize dahi olumsuz bakan
şirketlerimiz var oldukça bizlerin
gelecek kaygısı da artıyor. Her gün
yeni bir lojistik bölümünün açılması
rakiplerimizin artığını gösterse de, bu
rekabet ortamını bizler kendi lehimize
çevirmeyi başardığımız sürece bir
sorun olmayacağını düşünüyorum.
Rakiplerimizin fazla olması kendimizi
geliştirme konusunda daha emin
adımlar ile ilerlememizi sağlar. Rakiplerimiz arasından sıyrılmak için daha
donanımlı olarak mezun olmamız
bizlere olumlu olarak yansıyacaktır.
Ayrıca sektörde lojistik mezunlarına
öncelik tanınmadığı sürece elbet de
yeterli istihdam sağlanamayacaktır.
Bu anlamda sektöre düşen görev
büyük. Biz üniversite lisans öğrencileri “orta düzey yönetici” unvanı ile
mezun oluyoruz. Sektörde ise her
düzeyden elemana ihtiyaç var. Aynı
zamanda Türkiye’de lojistik bölümünün geçmişi 12 yıla dayandığından
geçmişten gelen lise mezunu olarak
işe başlayanların bir kısmı da devam
ediyor. Yüzde 75-80 lise ortalamasının sektörümüzde çalışma oranı
bulunuyor. Şuan bu oran fazla olsa
da lisans mezunları çoğaldıkça bu
oran azalacaktır. Yabancı dil öğretimi
konusu da bizler adına çok önemli. Yabancı dil bilmeyen bir lojistik
mezunu düşünmek mümkün değil.
Bu konuda üniversitelerde dersler
bulunsa da yeterli değil. Lojistik bölümü eğitimlerinin tamamen yabancı dil
olarak verilmesi bu konuda atılabilecek en doğru adımdır.”
Ağustos 2015
42
EKONOMİ
Koruma tedbirleri
dünya ekonomisini daraltıyor
ICC Türkiye’nin 61’inci Genel Kurulu’nda konuşan ICC Türkiye Milli Komitesi ve
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, korumacılık tedbirleri arttıkça dünya ekonomisinin daraldığını vurgularken, “Korumacılık hızla kaldırılmalı ve dünya ekonomisinin motoru yeniden ticaret olmalı” dedi. Hisarcıklıoğlu, “Pasta istediğimiz
hızda büyümüyor. Bu da korumacı politikaları körüklüyor” diye konuştu.
ICC Türkiye Milli Komitesi 61’inci Genel Kurulu TOBB Sosyal Tesisleri’nde
gerçekleştirildi. Genel Kurulun açılış
konuşmasını gerçekleştiren ICC Türkiye Milli Komitesi ve TOBB Başkanı M.
Rifat Hisarcıklıoğlu, 2008 küresel krizinden beri küresel ekonomide istikrar
sağlanamadığından söz ederek, “Bir
taraf düzelirken, öbür tarafta problemler başlıyor. 2015’e girerken ABD
toparlanıyor, işler düzelecek derken,
tamamen farklı bir ortamla karşılaştık.
Euro-Dolar paritesindeki değişim,
petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş tüm
ülkeleri farklı farklı etkiledi. Bu karmaşadan da bizim gibi yükselen piyasa
ekonomileri en kötü etkilenenler oldu”
dedi. Arjantin, Brezilya, Rusya ve Çin
ekonomilerindeki sıkıntılardan örnekler
veren Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:
“Bu gelişmeler ICC olarak en önem
verdiğimiz konu olan küresel ticareti vuruyor. Geçmiş yıllarda ticaret
küresel büyümenin motoruydu. 90’lı
ve 2000’li yıllarda küresel ticaretin
%7-8 ortalamayla arttığı dönemleri
yaşadık. Ama son yıllarda bu oran
yüzde 4,2’ye kadar düştü. Bir başka
deyişle, pasta istediğimiz hızda büyümüyor. Bu da korumacı politikaları
körüklüyor. Sadece geçtiğimiz yıl,
4,436 korumacı önlem tespit edilmiş,
ve bunların 2,999 tanesi G20 ülkeleri
Ağustos 2015
tarafından yapılmış. Kısacası, küresel
ekonomide dalgalı seyrin devam ettiği
bir dönemdeyiz.”
B20’nin çalışmaları
Bu yıl Türkiye’nin G20 Dönem
Başkanı, kendisinin de bu organizasyonun iş dünyası kanadı B20’nin
Başkanı olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu bu platformdaki çalışmalar
hakkında da bilgi verdi. B20’de 6
görev gücü ile faaliyetlere başladıklarını anlatan Hisarcıklıoğlu, “Görev
güçlerimizin beşi; ticaret, altyapı ve
yatırımlar, büyümenin Finansmanı,
İstihdam ve Yolsuzlukla Mücadele
Görev Güçleri daha önceki dönem
başkanlıklarında da mevcuttu.
Ancak B20 Türkiye olarak geçmiş
yıllarda örneği görülmemiş bir ilke
imza attı. KOBİ’ler ve Girişimcilik
Görev Gücü’nü kurduk. Ülkemizin
bu son derece önemli toplantılar
silsilesine ev sahipliği yapma fırsatını
değerlendirmek istedik. Ekonominin
temeli olan KOBİ’lerin sesini daha
çok duyurabilmek için harekete geçtik. Çünkü bugüne kadar,
küresel üretimin yaklaşık yarısını
gerçekleştiren KOBİ’ler, G20/B20
gündeminde neredeyse hiç yoktu.
Biz de KOBİ’leri küresel arenada
görünür kılmayı bir borç bildik.
KOBİ’ler ve Girişimcilik Görev
Gücü’ne ek olarak ICC ve Dünya
Odalar Federasyonu işbirliğinde
Dünya KOBİ Forumu’nu kurduk”
diye konuştu.
ICC’nin misyonu
ICC’nin çalışmalarına ilişkin de
bilgilendirmede bulunan Hisarcıklıoğlu, temel misyonun tüm
dünyada kabul gören ve ticarette
ülkeler arasındaki farklı uygulamaları kaldırmayı amaçlayan iş
kuralları oluşturmak olduğunu
vurguladı. Komite olarak, ICC
kurallarını ve düzenlemelerini Türk
iş dünyasına tanıtmak amacıyla
aydınlatıcı seminer, konferans ve
eğitimler düzenlediklerini bildiren
Hisarcıklıoğlu, ICC’nin iş dünyasına
sunduğu en önemli hizmetlerden
birisinin de, uyuşmazlıkların çözümü alanında yürüttüğü çalışmalar
olduğunu söyledi. ICC Türkiye Milli
Komitesi ve TOBB Başkanı M.
Rifat Hisarcıklıoğlu yıl içerisinde
Tahkim Divanı’na 794 yeni başvuru
yapıldığı ve 494 davanın karara
bağlandığı bilgisini verdi.
43
İngiltere ve Fransa, Calais için anlaştı
Fransa ile İngiltere, iki ülke arasındaki yasa dışı göç sorununa çözüm bulmak
amacıyla bütçe artışı ve polisler arasında işbirliğini içeren anlaşma imzaladı.
Valls de İçişleri Bakanı Cazeneuve ve
AB Komisyonu’nun ilgili iki üyesiyle 31
Ağustos’ta Calais’yi ziyaret edecek.
Ayrıca Paris’te yıl sonunda Calais’deki
sorunun yanı sıra kaçak göç ile ilgili
Yunanistan ve İtalya’yı da kapsayacak
uluslararası bir konferans düzenlenmesi bekleniyor.
Calais: Fransa’nın en büyük kaçak göçmen kampı
Fransa’nın Manş Denizi kıyısındaki
Calais kentinde yaklaşık 3 bin kaçak
göçmen yaşıyor. Ülkenin en büyük
kaçak göçmen kampı da burada
bulunuyor. Kent, İngiltere’ye gitmeye
çalışan kaçak göçmenlerin şansını
denediği en önemli sınır noktası olarak
biliniyor. Bu kentteki kaçak göçmen
kampının koşulları sivil toplum örgütlerinin sert tepkisine yol açıyor.
Fransa ile İngiltere, iki ülke arasındaki
yasa dışı göç sorununa çözüm bulmak amacıyla bütçe artışı ve polisler
arasında işbirliğini içeren anlaşma
imzaladı. Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve ile İngiliz mevkidaşı
Theresa May, iki ülkeyi de etkileyen
Calais’deki göçmen kriziyle ilgili kentte
bir araya geldi. Göçmen sorunuyla
mücadelede iki ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi hedefleyen anlaşmaya imza atan iki bakan, daha sonra
gazetecilere açıklama yaptı. Fransız
bakan Cazeneuve, kaçak göçmen
sorunuyla ilgili iki ülkenin daha yakın
çalışacağına belirterek, göçmenlerin
Fransa’dan İngiltere’ye yasa dışı geçişte kullandığı Eurotunnel bölgesinin
güvenliği için ek birtakım önlemler
alınacağını söyledi.
Durumu en hassas olanlar
tespit edilecek
Anlaşmada insani yardım konusuna
özellikle dikkati çeken Cazeneuve,
kadın ve çocukları kapsayacak
şekilde göçmenler arasında durumu
en hassas olanların tespit edileceğini,
bu kişilere gerekli desteğin verileceğini ifade etti. Cazeneuve, sığınmacı
kapasitesinin artırılması öngörüldüğü
anlaşmada, İngiltere’nin yıllık 5 milyon
avro olmak üzere 2 yıl için 10 milyon
avro bütçe ayırmasına karar verildiğini
bildirdi.
Sınır güvenliği artırılacak
İngiltere ile Fransa arasındaki anlaşmaya göre, kaçak göçmenlerin
Calais’den İngiltere tarafına geçtiği
Eurotunnel bölgesinde güvenlik
önlemleri artırılacak, 7 gün 24 saat
görev yapan Fransız polislere İngiliz
polisler de eşlik edecek. Göçmenlerin
İngiltere tarafına geçmesine yardımcı
olan çete ve örgütlerle mücadele için
sınır güvenliğiyle ilgili önlemler sıkılaştırılacak. Fransa Başbakanı Manuel
Tünel geçmeye çalışırken
hayatını kaybediyorlar
Hava karardıktan sonra İngiltere’ye
uzanan Manş tüneline kaçak şekilde
giren göçmenler, daha iyi koşullar için
bu ülkeye geçmeye çalışıyor. Haziran
ayı başından bu yana 16 kaçak göçmen Manş tünelini geçmeye çalışırken
yaşamını yitirdi.
Krizin çözümü için tel örgü ve
özel eğitimli köpekler!
İngiltere ile Fransa arasındaki göçmen krizinin kontrol altına alınması
kapsamında geçen günlerde Fransa
tarafına daha fazla tel örgü ile özel
eğitimli köpeklerin yer aldığı ekiplerin
yerleştirilmesiyle güvenlik önlemlerinin
artırıldığı bildirilmiş, iki ülke Calais’de
güvenliğin artırılması için 7 milyon sterlin ek kaynak sağlanması konusunda
anlaşmıştı.
Ağustos 2015
44
FİNANS
Ezber bozan Tırsan Finans rekabetçi
ödeme seçenekleri ile faaliyete geçti
Aralıksız 38 yıldır Türkiye treyler sektörününlideri olan Tırsan, müşterilerine
daha rekabetçi finansman hizmeti verebilmek ve ayrıcalıklı finansal çözümler
sunmak amacıyla Tırsan Finansman A.Ş.şirketini kurdu.
Türkiye’de son 10 yılda faaliyet izni
alan Türkiye’nin ilk ve tek treyler
finansman şirketi Tırsan Finansman
A.Ş, 17 Ağustos’ta Tırsan Samandıra Genel Müdürlük binasında
yapılan basın lansmanı ile sektöre
tanıtıldı. Basın lansmanı, Tırsan
Treyler Yönetim Kurulu Başkanı
Çetin Nuhoğlu, Tırsan Finansman
A.Ş Genel Müdürü Bülent Görer’in
konuşmaları ile gerçekleşti.
Nuhoğlu: Kendi ürünlerimiz dışındaki ürünleri ve 2. el araçları
da finanse edeceğiz
Tırsan Treyler Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu basın toplantısında yaptığı konuşmada, “ Bugün
size daha önceden bilgi verdiğimiz
bir projemizden bahsedeceğiz.
Tırsan Finans olarak, artık kendi
ürünlerimizi finanse etmenin dışında
başka markaları ve 2.el araçları
da finanse edebilecek bir yapıya
Ağustos 2015
sahibiz. Kalitemizle, inovasyonumuzla, yatırımlarımızla ve uluslararası alanlarda yaptığımız mücadeleyle
liderliğimizi hep sürdürdük. Almanya, Rusya ve Türkiye’deki yatırımlar
hem sektör adına hem de endüstri
adına atılmış önemli adımlardır.
Bir Türk şirketi olarak bu seviyeye
gelmiş olmaktan gurur duyuyoruz.
Bütün ekibimizle daha iyi noktalara
gelebilmek adına çalışmaya devam
ediyoruz” dedi.
Tırsan, her aşamalarda müşterinin tüm ihtiyacını karşılıyor
Nuhoğlu, ”Tırsan bayilik sistemleriyle, ikinci el olanaklarıyla, buybackli
satışlarıyla ve FiloTIR’ıyla, tüm
araçları müşterilerine sunuyordu,
artık Tırsan Finans ile finansal olarak
da müşterilerine hizmet verecektir.
Tırsan, tüm aşamalarda müşterinin
tüm ihtiyacını karşılayan bir yapıya
geldi. Çok net olan bir şey var;
biz uzun soluklu bir koşucuyuz,
planlarımızı asla kısa vade için
yapmayız bugün konuştuğumuz,
yaptığımız her şey önümüzdeki beş
yıllık planlardır. 2015 yılının hemen
başında 2018’e kadar planlarımızı
yaptık. 10 bin Türkiye pazarına
satılacak, 10 bini ihraç edilecek
20 bin araçlık üretim hedefimiz
var. Bugün de en önemli gördüğümüz gelişim alanı yurtdışıdır.
Almanya özellikle bizim için, hem
fabrikamızın olduğu bir yer hem
satın aldığımız markalar için de
çok iyi bilinen bir yer. Kässbohrer,
Hendricks ve Almanya’nın komşusu Hollanda’dan satın aldığımız
Talson’la gerçek anlamda sayısal
olarak da toplam üretimimizle
üçüncü sırada olacağız. Daha da
ötesi zaten şuanda belirli alanlarda
açık ara pazar lideriyiz, AirCargo
alanı bunların başında geliyor.
Tekstil taşımasında, mobilya gibi
45
hassas malzemelerin taşınmasında
çok önemli yerdeyiz. Bu konudaki
başarımızı sürdüreceğiz. Bundan
önce konuştuğumuz hedefleri
nasıl hayata geçirdiysek bunları
da sürdürmeye devam edeceğiz.
Çok net olarak şunu söyleyebilirim,
hedeflerimize ulaşmak için ihtiyaç
duyduğumuz nokta finans noktasıydı. Hem kendi bayilerimizde hem
de diğer bayilere finans sağlayacak
durumdayız. Her türlü markadan
müşterilerimizin ihtiyacı olan çekici
ve treyler kredilerini sağlayacak
durumdayız” ifadelerini kullandı.
50 milyon euro seviyesine ulaşma hedefimiz var, Tırsan sevdalısı herkese kapımız açık
Çetin Nuhoğlu, ”1977’den bu yana
çoğu müşterimi tanırım. Yıllardır
bu sektördeyim ve ciddi tecrübelerimiz var bu konuda. Kim hangi
tarihte ne yaptı, ne aldı, ne sattı.
Bu veri de bizim için karar verme
açısından çok önemlidir. 50 milyon
euro seviyesine ulaşma hedefimiz
var. Hedef kitlemizde büyük ya da
küçük yok. Tırsan sevdalısı herkese
kapımız açık” açıklamasında bulundu. Nuhoğlu, “Tırsan Finans sadece
Türkiye içinde faaliyet gösterecektir.
Bir tek mesaj vermek isterim, ülkede büyüme trendi devam ediyor.
Özellikle seçim öncesi ve sonrası
bir miktar dursa da, Türkiye genç
nüfusuyla çok büyük bir ülke ve
büyümeye de ihtiyacı var. Her ne
kadar komşu ülkelerle yaşadığımız
sıkıntılar bir nebze etkiliyor olsa da
büyüyoruz” dedi.
Görer: Tırsan Finansman A.Ş
müşterilerine büyük avantajlar
sağlıyor
Tırsan Finansman A.Ş Genel
Müdürü Bülent Görer, yaptığı
açıklamada, “Tırsan Finansman
A.Ş.uygun finansman seçenekleri
sağlayarak müşterilerine, yenilikçi,
rekabetçi oranlara sahip, uygun
ödeme planları ile hızlı ve güvenilir finansman olanakları sunmak
için kurulmuş bir finans şirkettir.
Ürünlerin satın alınması esnasında
müşterilerimize, kendi ihtiyaçları,
koşulları, sektörün güncel öncelikleri doğrultusunda ve ürünlerin
en uygun operasyon maliyetlerini
sağlayacak şekilde hizmet vermektedir. Ayrıca Tırsan Finansman A.Ş sektörde 13. finansman
şirketi olarak faaliyete başlamıştır”
açıklamasında bulundu. Görer,”
Finansman şirketimizin sektörümüz
için sağladığı birçok avantajı var.
Bankalar, lojistik sektörüne, bilanço
yapılarınedeniyle kredi vermekten
imtina ediyor. Artık bu boşluğu
süreçleri ve şartlarıyla dolduracak
bir finansman şirketimiz var. Daha
öncesinde vade farkı için yüzde 18
KDV vergisi ödeyen müşterilerimiz
sadece BSMV ödeyerek,vade farkı
tutarı için yüzde yüzde 13 avantaj
elde etmiş olacak. Bir diğer avantaj
ise rehinler ile ilgili. Sektörde araç
rehinlerinde bankalar ve leasing şirketleri masrafsız rehin koyabiliyordu. Şuanda Tırsan Finansman da
bu avantajı sağlıyor. Temel olarak
Tırsan Finansman’ın üç süreci var.
Bunlar;teklif süreci, tahsis süreci ve
onay süreci. Müşterilerimiz şirketimizin web sitesinden ya da bize ulaşarak teklif alabilecekler ve böylelikle
süreçler devreye girecektir. Bu sayede müşterilerimizeesnek çözümler
sunacağız” ifadesini kullandı.
Şimdi treyler al,
2016’da ödemeye başla
Bülent Görer, “ Ve ilk kampanyamızı da sizlere tanıtmaktan gurur
duyuyoruz. Şimdi treylerini alan
müşterilerimiz, 2016’da ödemeye
başlayabilirler, 6 ay ödemesiz ve 24
eşit ödemeli kampanyamızı hayata geçirmiş bulunmaktayız” diye
belirtti. Tırsan Finansman A.Ş.uygun
finansman seçenekleri sağlayarak
müşterilerine, yenilikçi, rekabetçi
oranlara sahip, uygun ödeme planları ile hızlı ve güvenilir finansman
olanakları sunmak için kurulmuş bir
finans şirket. Ürünlerin satın alınması
esnasında müşterilerimize, kendi
ihtiyaçları, koşulları, sektörün güncel
öncelikleri doğrultusunda ve ürünlerin en uygun operasyon maliyetlerini
sağlayacakşekilde hizmet veriyor.
Tırsan Finansman A.Ş sektörde 13.
finansman şirketi olarak faaliyete
başladı.
Tırsan Finansman A.Ş.’nin
avantajları
• Piyasaya göre rekabetçi oranları
ve esnek finansman seçenekleri ile
müşterilerine hızlı, kolay ve ayrıcalıklı hizmet sunuyor.
• Sektörün beklentilerini karşılayacak uygun tercihleri müşterisine
sunarak, uzman ekibi ile hızlı ve
müşterisine değer katan çözümler
yaratıyor.
• Vadeli araç satın alan müşteriler
finansman için KDV ödemeyecek,
tüzel müşteriler ise sadece yüzde
5 BSMV ödeyecektir. Bu sayede
KDV- BSMV farkından dolayı yüzde
13’lük bir avantaja sahip olacaklar.
• Müşteriler araçların rehin işlemlerini tesis ederken ve kaldırırkenherhangi bir masraf ödemeyeceklerdir.
Özellikle filo müşterileri için büyük
avantaj sağlayan bu durum maliyet
ve zaman açısından tasarruf sağlayacak.
• Müşteriler Tırsan Finansman A.Ş
ile imzaladıkları sözleşmeler için
herhangi bir damga vergisi ödemeyecekler.
Ağustos 2015
46
TİCARİ ARAÇ
Mercedes’in Yeni Euro 6 motoru
OM 471 ile ekstra tasarruf
Mercedes-Benz geleceğin taşımacılığını şekillendiriyor. Marka
daha fazla verimlilik için Euro 6 motorunu yenileyerek tasarruf ve
verimliliği artırırken, yeni güvenlik donanımları ve paketleriyle de
üstün bir koruma sunuyor.
Mercedes-Benz Almanya Berlin’de
“Geleceğin Taşımacılığını Şekillendirmek, Güvenlik ve Verimlilik
Kampüsü” adı altında yaptığı organizasyonda taşımacılığın geleceğini
nasıl şekillendirdiklerini anlattı. 2-3
Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen ve bütün Avrupa basının
katıldığı dev organizasyonda
aktif ve pasif güvenlik sistemleri,
otonom sürüş için yapılan çalışmalar ve yakıt tasarrufunu daha da
artıran Yeni Euro 6 motor OM 471
hakkında detaylı bilgiler verildi.
“Karayolunda devrim
gerçekleştiriyoruz”
Organizasyonda MercedesBenz’in kamyon, otobüs ve hafif
ticari araçlardaki verimlilik çalışmaları ve güvenlik ile ilgili yeni gelişeler
anlatıldı. En önemli gelişmelerin
kamyonda olduğunu söylemek
mümkün. Güvenliği artıran kör
nokta asistanı, şeritte kalma asistanı, sapma asistanı gibi –güvenlik
eklemeleri ile birlikte ilki 2011
yılında tanıtılan Euro 6 motoru OM
471’in aradan geçen 4 yılda yüzde
Ağustos 2015
13 gibi büyük bir yakıt tasarrufu
oranına ulaşması bunun en büyük
kanıtı.
Daimler Kamyon ve Otobüs
Bölümü Yönetim Kurulu üyesi Dr
Wolfgang Bernhard, etkinlikte
yaptığı konuşmada “Bizi çalışmaya
iten güç, kazasız sürüş vizyonudur.
Bu yüzden sürekli yeni güvenlik sistemleri geliştirip piyasaya
sürüyoruz. Bu sistemleri araçlara
en kısa süre uygulayabilmemiz ise
büyük ölçüde bu sistemler için
yasal düzenlemenin ne hızda çıkarılabileceğine bağlı. Bu da aslında
siyasi kanatlardan destek almamız
anlamına geliyor. Güvenlik teknolojilerinde aktif bir firma olarak,
bu sosyal diyalogda aktif bir rol
oynayacağız” dedi.
Mercedes-Benz Kamyonları Avrupa
ve Latin Amerika Başkanı Stefan
Buchner de özellikle verimlilik üzerinde yaptıkları çalışmaları anlatarak,
karayolu taşımacılığında toplam
giderlerin yüzde 30’luk bölümünün
yakıttan kaynaklandığını ve burada
yapılalacak iyileştirmelerin önemine
işaret etti. “Biz müşterilerimize en
düşük toplam işletme maliyeti sunan
araçları veriyoruz” diyen Buchner,
Yeni OM 471’in düşük yakıt tüketimi
yanında düşük karbon salımı yaparak müşteriyi ve çevreyi koruduğunu
söyledi.
Verimlilik yüzde 65 arttı
Stefan Buchner Mercedes olarak
insiyatifi ele aldıklarını Kamyon
sektörünün mucidi olarak 1965
yılından bugüne yakıt tüketimini
yüzde 65 oranında düşürdüklerini anlattı. Mercedes-Benz’in ilk
47
Verimliliğe
Bakım-Onarım
Takviyesi
geliştirdiği Euro 6 motoru ilk kez
2011 yılında tanıttıklarını aktaran
Buchner, Yeni OM 471’in selefine
göre yakıt tüketiminde yüzde 3’lük
bir düşüş sağladığını belirtti.
Dünyanın en iyi kamyon
motorunu daha da
geliştirdik
2011 yılında üretilen OM 471’den
bugüne kadar 250 bin adet satıldı.
Bunun 100 bini kamyonlara entegre şekilde satıldı. “Dünyadaki en iyi
kamyon motorunu şimdi daha da
geliştirdik” diyen Buchner, “12.8
litrelik motoromuz 2011’de iyi
değerler sunuyordu. Yeni motorla
birlikte torku yüzde 10 artırdık.
Yeni motoroun geliştirilmesi için 60
milyon Euro yatırım yaptık. Yüzde
3’lük yakıt tassarrufunu başardık”
diye konuştu.
Bir kamyon yakıttan
900 euro tasarruf edecek
Mercedes-Benz Euro 5’ten Euro
6’ya geçişte toplam yüzde 13’lük
yakıttüketimi tasarrufu sağlamayı
başarmış. OM 471 2011 yılında üretilen selefi OM 471’e göre
yüzde 3 daha tasarruflu. Buchner,
kamyonların ortalama yılda 130 bin
kilometre yol katettiğinin bilgisini vererek, bunun da 1.100 litre anlamına
geldiğini kaydetti. Bucher, “Başka
bir deyişle kamyon başına 900 Euro
yıllık kar demektir. Ayrıca yılda 3 ton
karbon salımınından tasurruf elde
edilebiliyor.”
Çağdaş güvenlik sistemlerinin
yaratıcısı geleceği de
şekillendiriyor
Organizasyonda yapılan workshop’larda güvenlik sistemleri ile
ilgili bilgiler veren Global Daimler
Trucks Ünün Mühendisliği Bölüm
Başkanı Sven Ennerst, yapılan
tüm çalışmaların kazasız bir sürüş
gerekleştirmek için yapıldığını belirterek, “Kamyon taşımacılığı son
15 yılda yüzde 15 artış gösterdi.
Buna karşın ölümlü kazalar yüzde
50 oranında azaldı. Bunda araçların teknik şartlarının iyeliştirlemi,
sürücü eğitimleri, yeni mevzuatlar
Verimliliğe odaklanan ve toplam
verimlilikte en iyi marka iddasını yukarı taşımayı amaçlayan
Mercedes-Benz sadece motordan eldi ettiği verimliliği kullanmak yerine bakım ve onarımda
da bunu destekliyor. Araçların
kolay tamir edilmesi, bakımlarda
araç kabininin tamamen çıkarılmasını önleyen geliştirmeler,
bakım ve tamir sürelerinde kısalması için yapılan çalışmalar ile
marka bu iddasını destekleyecek
geliştirmelere imza atıyor.
etkili oldu” dedi.
Sven Ennerst, Mercedes-Benz’in
çağraş güvenlik sistemlerini başlatan bir marka olduğunu belireterek,
“1981 yılında ABS’yi uygulayan ilk
markayız. Kasım 2015’ten sonra
üretilen araçlarda Acil Park Etme Sistemi mecburi olacak. Biz de sonbaharla birlikte ABA (Aktif Braki Sistem)
üreteceğiz” dedi.
40 tonluk 80 kilometre hızla giden
bir kamyonun kinetik enerjisinin 400
kilometre hızla giden bir araçla aynı
olduğunu belirten Ennerst, bunun
için pasif sistemlerinin yanısıra sürücü kabinini sürekli iyeliştirdiklerini
söyledi. Yapılan kazaların yarısının
pasif güvenlik sistemleriyle engelenebileceğini kaydeden Ennerst yaptıkları kaza analist sistemlerinin de bunu
desteklediğini aktardı.
Yeni OM 471
OM 471 tam bir mühendislik harikası. Mercedes-Benz kamyon bölüm
geliştirmeden çıkan yeni motor
selefine göre yüzde 3 yakıt tarafuyla işletme ve co2 emisyonlarını
azaltırken aynı zamanda kamyon
müşterilerine ve çevreye de katkı sağlıyor. Dünyanın en temiz ve
en son teknoloji motor platformu
OM 471, Avrupa, Kuzey Amireka
ve Japonya’nın sıkı emisyon standartlarınI da karşılıyor. Hem Kuzey
Amerika’daki Frightliner ve Westernstar kamyonlarında hem de Asya’daki Fuso kamyonlarında kullanılıyor.
Dünya çapında bugüne kadar bu motorlardan 100 bini Mercedes-Benz
kamyonlarında olmak üzere 250 bin
adet monte edildi. Mercedes-Benz
bu platformun geliştirilmesi için 60
milyon Euro yatırım yaptı.
Ağustos 2015
48
TAŞIMA
İDO ile ETA yeni “TIR Ofis Projesi”ni başlattı
Deniz ulaşımı ve taşımacılığının lider kuruluşu İDO ile lojistik sektöründe öncü
yatırımlara imza atan Borusan Lojistik’in inovasyon markası ETA (Elektronik Taşımacılık Ağı), aralarında bir anlaşma imzalayarak İDO’nun Eskihisar
Terminali’nde “TIR Ofis Projesi”ni hayata geçirdiler. Anlaşma kapsamında Eskihisar-Topçular hattından geçiş yapan TIR ve kamyon kullanıcıları birçok avantajdan yararlanıyor olacak.
Lojistik sektörünün yenilikçi ve lider
markalarından, Borusan Lojistik’in
inovatif markası ETA ile yolcularına
sunduğu konforlu, güvenli, hızlı ve
avantajlı seyahat imkanlarının yanı
sıra, lojistik firmalarının ihtiyaçlarının
karşılanması ve çözüm ortaklığı için
de yeni projeler geliştiren İDO anlaştı.
Sektörünün iki devi arasındaki iş
birliği, 17 Ağustos’ta, İDO Ticari İşler
Genel Müdür Yardımcısı Ayşe Naz
Erer ve ETA Genel Müdürü Hamdi
Erçelik’in katılımıyla İstanbul’da hayata
geçirildi.
TIR Ofis Projesi
Anlaşma kapsamında, Marmara’nın
iki yakası arasındaki ulaşımın en stratejik noktalarından biri olan İDO’nun
Eskihisar Terminali’nde, “TIR Ofis
Projesi” hayata geçiriliyor. Bir TIR’ın
dorse bölümünü yeniden inşa ederek
bir ofis yaratan ETA, kendi ağından
yararlanarak en etkili şekilde taşımacılık gerçekleştiren iş ortaklarına
bu stratejik noktada da ulaşmaya
başlayacak. İDO ise lojistik sektörüyle
daha yakın işbirliği içerisinde kurumsal
satışlarını bu ofis üzerinden gerçekleştiriyor olacak. Ayrıca ofis, müşterilerin
İDO ile ilgili şikayet, talep ve önerilerini
dinleyerek çözüm geliştirmek amaçlı
bir iletişim noktası da olacak. Mümkün olan sorunlara anlık çözümler de
üretecek. Eskihisar-Topçular hattından geçiş yapan FlexIDO kart sahiplerine; bilet ücretlerinde indirim, 4 geçiş
hakkı satın alana ekstra bir geçiş
hakkı verilmesinin yanı sıra, tır ofisini
ziyaret eden tüm yolculara dönemsel
olarak düzenlenecek ücretsiz yağ değişimi ve lastik bakımı aktiviteleri gibi
temel avantajlar da sağlanacak. İki
kuruluşun çözüm ortaklığını sağlayan
yeni anlaşma hakkında bir değerlendirme yapan İDO Ticari İşler Genel
Müdür Yardımcısı Ayşe Naz Erer
şunları söyledi: “İDO olarak, ulaşım ve
seyahat sektörü ile lojistik sektörünü
her zaman iç içe değerlendiriyor,
Ağustos 2015
lojistik firmalarımız ile yakın işbirliği
yapmaya önem veriyoruz. Sektörünün öncü firması ETA ile hayata
geçirdiğimiz proje, bu yakınlaşmanın
ve birlikte geliştirilen çözüm ortaklıklarının yeni ve çok güzel bir örneği oldu.
Bu doğrultuda çok avantajlı fiyatlar arz
etmekle kalmayacak, ticari kategoride
zorlu görevler üstlenen şoförlerimize
de sürpriz hediyeler sunacağız. Doğu
Marmara bölgesinde faaliyet gösteren
KOBİ’ler ile temasa geçerek daha hızlı
bir iletişim kurmak da bir diğer amacımız. Lojistik sektörüyle ilişkilerimizin
önümüzdeki dönemde daha da gelişeceğine inanıyor, iş birliğimizin hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum.” ETA Genel
Müdürü Hamdi Erçelik de iki kuruluş
arasındaki anlaşmanın sektöre yeni bir
boyut getirdiğini vurgulayarak şunları
söyledi:“ETA ile kamyoncu esnafını
Türkiye’nin en büyük ve teknolojik
filosu haline getirmeyi amaçlıyoruz.
Hayata geçirdiğimiz ETA’nın bu proje
ile yenilikçi yapısına uygun, katma
değeri yüksek hizmetleri müşterilerimize sunmaya önem veriyoruz. ETA’ya
kayıtlı 12.000’den fazla kamyoncu
esnafı ve 3.700’den fazla KOBİ bulunuyor. KOBİ’ler için ihtiyaç anında
Borusan güvenceli, fiyat taahhütlü,
sigortalı ve en uygun fiyatlı taşıma
imkanı sunarken, kamyoncular için de
piyasa ortalamasının üzerinde navlunla daha fazla gelir imkânı sağlıyoruz.
Diğer bir deyişle; Biz, KOBİ’lere yüklerini taşıyacakları güvenilir, sigortalı,
maliyet avantajı yaratan, 7/24 izlenebilen bir nakliye hizmeti sağlarken,
ücretsiz olarak ETA üyeliğine katılan
kamyoncu esnafına da ödemelerini
zamanında, güvenli bir şekilde ve
istedikleri noktalardan almaları, dönüş yükü planlaması yapılması hatta
daha yoldayken ETA mobil uygulaması üzerinden bir sonraki işlerini
tercih ederek düzenleyebilmeleri gibi
kolaylık getiren hizmetler sunuyoruz.
Bu yeni anlaşmamız ile de ETA üyesi
kamyon şoförleri İDO seferlerini, daha
uygun bir fiyat ile gerçekleştirebiliyor
olacaklar. Anlaşma sonucu hayata
geçen İDO’nun Eskihisar terminalindeki “TIR Ofis Projesi” kapsamında, kurulan TIR Ofisinden ETA’nın
faaliyetleri, kamyoncu garajlarında
görecekleri işlerin tamamına cep
telefonlarından ulaşmalarının sağlanması ETA kamyoncu mobil uygulaması hakkında bilgi sahibi olmak ve
ücretsiz üyelik başlatmak mümkün.
Tamamen iki firmanın müşteri odaklı
yaklaşımının neticesinde ortaya çıkan
bu anlaşmanın bize ve iş ortaklarımıza yeni bir ufuk ve birçok avantaj
temin edeceğine inanıyor, fark
yaratan bu gelişmenin hem ülke hem
de lojistik sektörü adına sağlanacağı
faydanın bir parçası olduğumuz için
mutluluk duyuyoruz”
49
Teknolojiyi giyiyorlar, verimliliği artırıyorlar
Dünyada lojistik, perakende, sağlık ve kargo sektörleri için inovatif çözümler sunan
Giyilebilir Teknolojiler, firmalara maliyet tasarrufu sağlarken, bu teknolojileri kullanan
çalışanlara zamanı çok iyi kullanma ve verimliliklerini artırma imkanı veriyor.
da yılda yaklaşık 875 bin dolar tasarruf
anlamına geliyor” dedi.
Uzun vardiyalar boyunca
kesintisiz kullanım imkanı
Son yıllarda dünyada özellikle kargo
ve lojistik firmalarının depolarında
‘Giyilebilir Teknolojilerin’ sıklıkla kullanıldığına tanık oluyoruz. Bu teknolojiler
lojistik, ulaşım, perakende, sağlık
ve dağıtım kanalındaki iş süreçlerini
tümüyle ve olumlu yönde değiştiriyor.
Bu sayede çalışanlar, işlerini yaparken
onlara zaman kaybettiren gereksiz detaylarla ilgilenmek zorunda kalmıyor.
Giyilebilir teknolojiler hareket halindeki
personelin daha az zamanda, eskiye
oranla daha verimli iş yapmasına katkı
sağlıyor. Türkiye’de ise, henüz çok
yaygın olmamakla birlikte, firmalar
giyilebilir teknolojilerin verimlilik artışı ve
maliyet tasarrufu sağladığını gördükçe
bu çözümlere yönelmeye başladıkları
belirtiliyor.
İş güvenliğine de katkı sağlıyor
Giyilebilir Teknolojiler ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Honeywell
Sensing and Productivity Solutions
Türkiye Ülke Müdürü Murat Kafkas, giyilebilir çözümlerin çalışanların hareket
kabiliyetlerini artırdığı gibi, kaynakların
da daha etkin kullanımına izin verdiğine dikkat çekti. Murat Kafkas, “Lojistik
sektöründe performansın temelini
oluşturan veri yönetimi için de Giyilebilir
Çözümlerin kullanımı önemli faydalar sağlıyor. Verinin doğru ve hızlı bir
biçimde toplanması, dağıtımı, müşteri
ile paylaşımı firmaları rakiplerine karşı
daha üstün hale getiriyor. Bu faydalara
ek olarak giyilebilir teknolojiler çalışan-
lara işlerini yaparken hareket kabiliyeti
kazandırıyor. Depoda ürün kutularını
yerine yerleştiren bir işçi, eline adeta
bir eldiven gibi giydiği bu yenilikçi
cihazlarla hem ürünün yerini tespit
edebiliyor ve envantere işleyebiliyor,
hem de iki elin rahatça kullanarak
yerleştirmeyi kolayca yapabiliyor.
Çalışanların sadece işine odaklanması
olası kazaları da önlüyor. Giyilebilir
teknolojilerin kullanımının giderek artması iş güvenliği konusunda önemli
bir iyileşme sağlayacağını rahatlıkla
söyleyebiliriz” diye konuştu.
Az hata, düşük maliyet,
yüksek verim
Günümüzde lojistik firmaları, dağıtım
merkezleri ve perakende sektöründe
faaliyet gösteren şirketlerin esnek, ihtiyaca göre genişleyebilir uygulamalara
sahip, verimliliği artıran, kullanımı kolay
ve diğer cihazlarla birlikte çalışabilen
teknolojik çözümler aradıklarını söyleyen Murat Kafkas, “Özellikle lojistik
sektörünün belkemiğini oluşturan
toplama, paketleme ve sevkiyat gibi
temel işlemler için tasarlanmış Honeywell Giyilebilir Çözümler ile depo ve
antrepolarda hatasız, etkin ve verimli
çalışılabiliyor. Honeywell olarak Kuzey
Amerika, Latin Amerika, EMEA ve
Asya Pasifik ülkelerinde yaptırdığımız
bir araştırma, iş akışında yapılan iyileştirmeler sayesinde günde teknisyen başına en az 30 dakika tasarruf
sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Bu
Giyilebilir Teknolojilerin ergonomi, hafiflik, sağlamlık ve kullanım kolaylığı gibi
avantajlar sunduğuna dikkat çeken
Murat Kafkas, “Geleneksel giyilebilir
çözümlerden farklı olarak kullanım
kolaylığı sunan bu çözümler, çalışanlar
arasında kolayca paylaşılabiliyor, böylece iş süreçleri aksamadan devam
edebiliyor. Örneğin cihazlar, uzun vardiyalar sonunda kullanımdan oluşan
terden veya nemden etkilenmiyor. Bu
cihazlar teri veya nemi içine çekmiyor.
Böylelikle cihazın vardiya değişimlerinde kolayca ve hijyenik olarak paylaşımı
mümkün oluyor” dedi. Kullanım sırasında ellerin serbest kalmasının yarattığı rahatlık ile daha fazla işin daha kısa
sürede yapılabildiğine vurgu yapan
Murat Kafkas, “Çalışanların hızları ve
verimlilikleri artarken, şirketlerin toplam
operasyonel maliyetleri azalıyor, müşteri memnuniyetleri artıyor. Çözüm
yelpazemizde kola takılan dokunmatik
ekranlı veya ses yönlendirmeli giyilebilir
bilgisayarlardan; kola, bileğe veya parmağa takılabilen barkod okuyuculara
kadar farklı ihtiyaçlar için tasarlanmış
giyilebilir cihazlar yer alıyor” dedi.
KOBİ’ler için büyük ihtiyaç
Rekabetin, ölçek farkı gözetmeden
büyük küçük her şirketin baş etmek
zorunda olduğu bir pazar koşulu
olduğuna dikkat çeken Murat Kafkas, “KOBİ’ler de, büyük holdingler
de kendi pazarlarında onlara rekabet
avantajı yaratacak teknolojik çözümlere yöneliyorlar. Çünkü günümüzde
şirketler ancak, katma değer yaratan, iş süreçlerini iyileştiren, verimliliği
artıran, çarpan etkisi yüksek teknolojiler
kullandıklarında rekabet üstünlüğü elde
edebiliyorlar. Honeywell giyilebilir cihaz
ve çözümleri performanslarını artırmak,
operasyonlarını ve müşteri hizmet
kalitesini iyileştirmek isteyen perakende, sağlık, ulaşım ve lojistik şirketleri ile
dağıtım merkezleri için ideal çözümler
arasında yer alıyor” diye konuştu.
Ağustos 2015
50
İFTAR
Temmuz ayında ihracat yüzde 13 düşerek
10,8 milyar dolar olarak gerçekleşti
TİM verilerine göre Temmuz ayında
ihracat geçen yılın aynı ayına göre
yüzde 13 düşerek 10 milyar 857
milyon dolar oldu. Yılın ilk 7 ayında
toplam ihracat yüzde 8,8 gerileme ile 84 milyar 369 milyon dolar
olarak gerçekleşti. Son 12 aylık
toplam ihracat ise geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 4,9 düşerek
148 milyar 567 milyon dolar oldu.
İhracattaki düşüşte emtia fiyatlarındaki gerileme ile oluşan fiyat
baskısı, dünya ithalatındaki düşüş
ile euro-dolar paritesindeki yaşanan
kayıpların etkili olduğunu vurgulayan
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi,
“Temmuz ayında sanayi ve tarım
ihracatımız kilo bazında yüzde 4,1
arttı ve AB’ye ihracatımız Euro
bazında yüzde 6,9 artış gösterdi.
Bu veriler, ihracatçılarımızın dünyaya daha fazla mal sattıklarını ve
dünyada pazar payı kazanmaya
devam ettiklerini gösteriyor” dedi.
TİM Başkanı artan terör olaylarına
da değinerek istikrarın şart olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin önceliği
istikrarın korunması
Türkiye’nin daha önce olduğu gibi
ekonomi gündemine odaklanması
gerektiğini vurgulayan TİM Başkanı,
“Türkiye’nin ihracat odaklı büyüme
ve üretim politikasını sürdürerek
yeni bir başarı öyküsüne ihtiyacı
olduğuna inanıyoruz. Ülkemizin üretime ve reel sektöre daha fazla destek vererek, ihracatta yeni pazarlara
odaklanarak yıllık büyüme hızını
yüzde 3 seviyesinden son yıllarda
olduğu gibi yüzde 5 ve üzerine
çıkarması gerektiğini düşünüyoruz”
dedi. Büyükekşi, bunun yolunun da
inovasyon, Ar-Ge, tasarım, markalaşmayı ön plana çıkarmak ve dijital
dönüşüme hızla adapte olmaktan
geçtiğine inandıklarını söyledi.
Dünya mal ticaretinde gerileme
yaşanıyor
Tüm küresel konjonktüre bakıldığında
aşağı yönlü risklerin hala geçerliliğini
koruduğunun görüldüğünü ifade eden
Büyükekşi, “Bu risklerin başında özellikle dünya mal ticaretindeki gerileme,
düşük emtia fiyatları ve Euro-dolar
Ağustos 2015
paritesindeki düşüş gelirken, ihracatımız da bu gelişmelerden son derece
olumsuz etkileniyor. Dünya ithalatında yılın ilk yarısında ortalama yüzde
13,8’lik gerileme yaşandı. En fazla
ihracat yaptığımız Almanya’nın yılın ilk
5 ayındaki ithalatı dolar bazında yüzde
17 gerilerken, İtalya’nın ithalatının
yüzde 16, Fransa’nın ithalatının yüzde
19, İspanya’nın ithalatının yüzde 16,
Rusya’nın ithalatının yüzde 39, Çin’in
ithalatının yüzde 17, Hollanda’nın ithalatının yüzde 20 ve Fas’ın ithalatının
yüzde 23 gerilediğini görüyoruz” dedi.
ABD Merkez Bankası FED’in faiz artışı
beklentisi ile doların güçlenmesinin
emtia fiyatlarında gerilemeye yol açtığını belirten Büyükekşi, özellikle metal
fiyatları ile altın başta olmak üzere
kıymetli maden fiyatlarında gerilemenin daha çok hissedildiğini söyledi.
Temmuz ayı ihracat gelişmeleri
Temmuz ayında ihracat geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 13 düşerek
10 milyar 857 milyon dolar oldu.
Yılın ilk 7 ayında toplam ihracat yüzde 8,8 gerileme ile 84 milyar 369
milyon dolar olarak gerçekleşti. Son
12 aylık ihracat ise geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 4,9 düşerek
148 milyar 567 milyon dolar oldu.
Sektörel bazda Temmuz ayında en
fazla ihracatı 1 milyar 644 milyon
dolarla otomotiv sektörü yaparken,
bu sektörü 1 milyar 497 milyon
dolarla hazır giyim ve konfeksiyon
sektörü ile 1 milyar 322 milyon
dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü takip etti. Temmuz
ayında en fazla ihracat artışını
yüzde 44,9 ile fındık ve mamulleri
sektörü yakalarken, bu sektörü,
yüzde 23,1 ile mücevher ile yüzde
21,9 ile gemi ve yat sektörü takip
etti. Irak’a ihracat 13 aylık düşüşten
sonra ilk kez artış gösterdi. Temmuz ayında en fazla ihracat yapılan
ilk 5 ülke Almanya, İngiltere, Irak,
ABD ve İtalya oldu. Irak’a ihracat
13 aylık düşüşten sonra ilk kez
artış gösterdi ve Temmuz ayında
yüzde 5,4 arttı. Almanya’ya ihracat
yüzde 17,9, İngiltere’ye ihracat
yüzde 10,2, İtalya’ya ihracat yüzde
2 geriledi. Diğer taraftan ABD’ye
ihracat yüzde 15,8 artış gösterdi. İlk
30 ülke arasında en yüksek ihracat
artışı Suriye’ye oldu. Temmuz
ayında en fazla ihracat yapılan
30 ülke arasında, en yüksek artış
yüzde 28,6 ile Suriye’ye gerçekleşirken, Mısır’a ihracat yüzde 18,4,
Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde
16,4 artış gösterdi. Temmuz ayında
Kuzey Amerika’ya ihracat yüzde
5,2, Ortadoğu’ya ihracat yüzde 0,2
artarken, AB’ye ihracat yüzde 13,2,
Afrika’ya ihracat yüzde 6,5, BDT’ye
ihracat yüzde 35,7 geriledi.
51
Brisa, ilk yarı yıl
finansal sonuçlarını açıkladı
Brisa, ilk yarı yıl finansal sonuçlarını açıkladı. Buna göre Brisa, 2015 yılı ilk altı
ayında yaklaşık 823 milyon TL’lik gelir elde etti.
Bridgestone, Lassa, Bandag ve
Dayton markaları ile Türkiye lastik
pazarı lideri Brisa, 2015 yılının ilk
yarısında net dönem kârının 62,5
milyon TL’ye ve satış gelirlerinin
yüzde 5 artış ile yaklaşık 823 milyon TL’ye ulaştığını açıkladı. Brisa, Ocak-Haziran 2015 dönemini
kapsayan 2015 yılı ilk yarı yılında,
bir önceki yılın aynı dönemine
kıyasla tüm kanallarda toplam
satışlarında adetsel olarak yüzde
8 ve ciroda yüzde 5 artış kaydetti. 2015 yılı ilk yarısında şirketin
faaliyet kârı da 100 milyon TL ve
net kârlılığı 62,5 milyon TL olarak
gerçekleşti. 2014 yılı ikinci çeyrek
sonuçlarıyla karşılaştırıldığında,
2015 yılı ikinci çeyrek döneminde,
Brisa tüm kanallardaki toplam
satış performansı, adet bazında
yüzde 10 ve ciro bazında yüzde 9
büyüme kaydetti. Brüt kârlılık ise
geçen yılın aynı dönemine göre 2
puan arttı.
Bayman: Net satışlarımızda yüzde 5 oranında artış kaydettik
Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman, 2015 yılı ilk yarıyıl sonuçlarını
şöyle değerlendirdi: “2015 yılında
Brisa olarak güçlü performansımızı
sürdürüyoruz. Bir önceki yılın aynı
dönemine göre yurtiçi satış adetlerimizi yüzde 13 artırırken, tüm kanallardaki satış adetlerimizi yüzde 8
artırdık. Net satışlarımızda ise yüzde
5 oranında artış kaydettik. Faaliyet
kârımız 100 milyon TL’ye ulaştı.
Türkiye lastik pazarı 2015 yılının
ilk 6 aylık döneminde geçen yıla
göre yüzde 17,4 oranında büyüme
kaydetti ve yaklaşık 10,6 milyon
adede ulaştı. Büyüme oranı binek
ve hafif ticari araç lastiklerinde
daha yüksek, ağır ticari araç lastik
pazarında ise daha sınırlı gerçekleşti. 2015’in ilk yarısında bir önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7
daralma gerçekleşen Avrupa lastik
pazarında ise, Lassa satışlarımızla
yüzde 12 oranında artış kaydettik. Lassa’nın yılın ilk 6 ayındaki
bu önemli performansını daha da
yukarıya taşıyacak ve markamızı
uluslararası pazarlarda güçlendirecek önemli yatırımlarımızı da hayata
geçirmeye başladık. Haziran ayında
FC Barcelona ve Lassa markamız
arasında bir işbirliğine imza atarak,
kulübün önümüzdeki 4 sene için
“Global Resmi Lastik Sponsoru”
olduk. Bu anlaşma ile Lassa, bir
spor kulübünün global çapta isim
sponsorluğunu üstlenen ilk Türk
markası oldu.” Brisa bugün; Lassa,
Bridgestone, Bandag, Dayton, Kinesis ve Energizer ürünlerinin yanı
sıra OtoPratik, ProPratik, Lastiğim,
lastik.com.tr, Probox, Bridgestone
Box, Profleet, Mobilfix, Filofix gibi
yenilikçi satış kanalları ve hizmetleriyle de hem bireysel hem kurumsal
müşterilerinin yolculukları boyunca
tüm ihtiyaçlarını karşılamayı sürdürüyor.
Ağustos 2015
52
GÜNCEL
Hatay Ro-Ro vazgeçmiyor
Ülkemiz başta olmak üzere Avrupa ve Rusya’nın Ortadoğu’ya olan ihracatının
denizyolu ile taşınmasında büyük öneme sahip olan Hatay Ro-Ro, Türkiye-Mısır
arasında tesis edilmiş olan karayolu anlaşmasının sona ermesiyle başlayan krizi
Süveyş Kanalı’nı geçerek aşmıştı. Şimdi ise mevcut hatta Cenk Y isimli ROPAX
gemisini de katarak sefer sayısını haftada ikiye çıkarttı.
22 Nisan’da Türkiye ile Mısır
arasında tesis edilmiş olan karayolu taşımacılık anlaşmasının Mısır
tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması üzerine Hatay bölgesinde
faaliyet gösteren 55 uluslararası
taşımacının kurduğu Hatay Ro-Ro
Ağustos 2015
hattın varlığını sürdürebilmesi için
Süveyş Kanalı üzerinden seferlerini
devam ettirme kararı almıştı. Ekim
ayından bu yana söz konusu hattın
düzenli olarak devam etmesi, bu
hatta olan inanç ve talep artışını
da beraberinde getirdi. Bundan
dolayı Hatay Ro-Ro geçtiğimiz ay
CENK Y isimli ROPAX gemiyi de
bünyesine katarak, haftalık sefer
sayısını 2’ye çıkarttı. Süveyş Kanalı
geçilerek yapılan seferlerin gidişdönüş olarak süresi ortalama 7-8
53
gün olarak gerçekleşiyor. Gemilerin
doluluk oranı ise neredeyse yüzde
100 olarak gerçekleşiyor. Hatay
Ro-Ro’ya katılan ikinci gemi ile araç
sürücülerinin gemi ile gitmeleri de
mümkün olabiliyor. Yolcu gemisi
özelliklerine de sahip olan gemi
böylece sürücü transferinde de
önemli katkı sağlıyor. Ancak, Mısır
tarafının sürücülere vize vermemeye
başlaması, Suudi Arabistan’daki
vize prosedürlerindeki araç/sürücünün aynı gümrükten girme zorunluluğu nedeniyle taşımacı firmalarımız
araçları ile göndereceği sürücülere
yönelik sorunlar yaşamaya başladı.
Hatay Ro-Ro ihracatın
önündeki engellerin
aşılmasında önemli katkı sağladı
Hatay Ro-Ro A.Ş Yönetim Kurlu
Başkanı İbrahim Güler, güzergahın
açık kalması için Hataylı nakliyeciler
olarak üzerlerine düşeni fazlasıyla
yaptıklarını ifade ederek, “Altı yedi
aydır dış politikada ülkemize Mısır
tarafından güzergah kapatıldı,
ihracatın önü tıkandı, gibi bazı algılar
yaratılmaya çalışılıyordu. Biz burada
ülkesini düşünen Hataylı nakliyeciler
olarak ihracatın engellenmemesi için
gerekli sorumluluk bilinci ile Mısır’ı
bir anlamda bypass ederek Süveyş
kanalını transit geçerek ihracat
ürünlerimizi varış noktasına en hızlı
şekilde gitmesini sağlamış bulunuyoruz” diye konuştu. Daha önce Mısır üzeri gittiklerinde TIR’ların Duba
Limanı’na varış süresi içerisinde
şoförlerin çeşitli şekillerde sıkıntılar
yaşadığını aktaran İbrahim Güler,
hem de geminin limanlarda tahliye ve yükleme sıkıntıları olduğunu
hatırlatarak, ancak şu anki mevcut
yol ile ihracat mallarının üç maksimum dört günde varacağa noktaya
ulaştırdıklarını söyledi.
Kamu ve sivil toplum
örgütlerinden destek bekliyoruz
Türkiye’nin gerek araç filosu
gerekse lojistik yapılanmasındaki
gelişmeler bakımından oldukça
etkin olduğunun altını çizen İbrahim
Güler, “Sektöre devlet tarafından
daha önce verilen desteğin tekrar
verilmesi, ya da başkaca çözümler
oluşturularak hattın canlı tutulması
gerekmektedir. Biz milli duygularla
kurmuş olduğumuz Hatay Roro
firmasının yapmış olduğu icraatların
devlet tarafından ilgili bakanlıklar
tarafından görülmesini, hattın daha
istikrarlı, daha hızlı bir şekilde çalışmasını sağlamak adına Mısır üzeri
güzergahın kurulduğu dönemdeki
verilmiş olan devlet desteğinin yine
bu Süveyş üzeri geçişlerde de
verilmesi bizim için büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda bir müjde
bekliyoruz” şeklinde konuştu.
İkinci gemiyi hatta
koymamız önemli
Hatay Ro-Ro A.Ş Yönetim Kurlu Başkanı İbrahim Güler, ikinci
geminin hatta dahil olmasının çok
iyi algılanması gerektiğine de işaret
ederek şunları söyledi: “Süveyş
kanalı üzeri yapılmış olan taşımalar
daha önce Mısır üzeri yapılan taşımalarda bin beş yüz dolara yakın
ek maliyet oluşturmasına rağmen
bugüne kadar Hatay Ro-Ro’nun
getirmiş olduğu gemiler ile sağlamış
olduğu istikrar ve Süveyş üzerinden
gidildiğinde ihracat ürünlerinin ve
geri dönüşte ithalat ürünlerinin hızlı
şeklide varış noktasına varmasın-
dan ötürü bir talep artışı oluşmaya
başlamıştır. Ancak, burada bizim en
büyük sıkıntımız Süveyş kanalının
geçiş maliyetlerinin yüksek olmasıdır.
Bu geçiş maliyetlerinin azaltılabilmesi
durumunda Suriye öncesi yaşanan
ihracat yoğunluğunun tekrar eski
haline döneceğini öngörüyoruz.”
Cilvegözü çıkış kaybının
önüne geçtik
Güler, Suriye’deki olayların ardından
Cilvegözü hattının kapanmasıyla
İskenderun‘dan iki gemi ile krizin
aşılmasının önemine dikkat çekerek,
“Bir potansiyel artışı var. Maliyetle
ilgili kısmı devletimiz destek çıkar ise
daha önce bizim Cilvegözü‘nden
günlük 150 çıkışımız vardı. Şu anda
on günde iki sefer yapıyoruz haftalık
çıkışa baktığımızda 200-220’lerde.
Bu ciddi kaybın önüne geçmiş oluyoruz. Dolayısıyla Türkiye ihracatının
büyümesinin devamı 2023 hedeflerine ulaşılması bekleniyor ise bu
güzergâhın desteklenmesi lazım”
dedi.
Mısır ve Suudi Arabistan vize
uygulamalarında acil çözüm arayışımız sürüyor
Mevcut hat üzerinde kullanılan gemilerden bir tanesinin Ro-Ro gemisi
olması ve bundan dolayı da en fazla 11 sürücünün gemiyle gidebilmesine
imkan verdiğinden, diğer sürücülerin Suudi Arabistan’a transferi Mısır
üzerinden uçakla sağlanıyor. Ancak, Mısır tarafının artık yeni sürücü vizesi
başvurularının olumsuz yanıtlanması bu bölgeye taşıma yapan firmalarda
geçerli vizeye sahip sürücü sayısında giderek azalmaya neden oluyor.
Diğer yandan, Suudi Arabistan tarafından uygulanmakta olan sürücü ve
aracın aynı gümrükten giriş yapma zorunluluğu nedeniyle de sürücüleri
Suudi Arabistan’a uçakla gönderme imkânı bulunmuyor. Güler, bahsedilen sorunların çözümü için hem Suudi Arabistan hem de Mısır nezdinde
girişimlerin ve çalışmaların devam ettiğini belirtiyor. Güler, bu nedenle vize
sorununun çözümünde de yine ilgili bakanlıklarımızın ve sivil toplum kuruluşlarının önemli desteğine ihtiyaç bulunduğunun altını özellikle çiziyor.
Ağustos 2015
54
GÜNCEL
Türkiye’nin en hızlı büyüyen
şirketleri ödüllerini aldı
TOBB öncülüğünde, TEPAV ve AllWorld Network işbirliğinde yapılan
Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri yarışması “Türkiye 100” sonuçlandı.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, bu çalışmaya büyük önem verdiklerini ve geleneksel hale getireceklerini belirterek, “Çünkü büyüyen her şirket
Türkiye’nin geleceğine yatırımdır” dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) öncülüğünde, TEPAV ve
AllWorld Network işbirliğinde yapılan
Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri
yarışmasında dereceye giren firmalara
ödülleri İstanbul Çırağan Sarayı’ndaki
törenle verildi. Çok sayıda işadamının
katıldığı gece renkli görüntülere sahne
oldu. Yarışmanın birincisi 2011-2013
döneminde satış gelirlerini yüzde
8.754 oranında artıran Maren Maraş
Elektrik oldu. TOBB Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu ödül töreninde yaptığı
konuşmada, “Teröre karşı verilecek mücadelenin bir parçasını da
ekonomi oluşturur. Huzur olmadan
ticaret, ticaret olmadan da zenginlik
olmaz. Huzur-ticaret-zenginlik ancak
bir arada olduğunda mümkündür”
dedi. Girişimciliğin Türkiye’de daha
çok desteklenmesi ve takdir edilmesi
gerektiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu,
herkesin garanti işe baktığını, kimseAğustos 2015
nin risk almak istemediğini, bu algının
değiştirilmesinin zorunlu olduğunu
söyledi. Hisarcıklıoğlu, 100 şirketinin
rakamsal görünümü hakkında da bilgi
verdi. Söz konusu 100 şirketin toplam
cirosunun 2,7 milyar dolar, ortalama
şirket cirosunun 25 milyon dolar,
şirketlerin, 2011-2013 döneminde
ortalama büyüme oranının yüzde 358
olduğunu belirterek, şirketlerin büyüme hızının Türkiye ekonomisi milli gelir
artış hızından 15 kat daha yüksek
olduğunu vurguladı. Bu şirketlerde
toplam çalışan sayısının yaklaşık 18
bin, şirket başına ortalama çalışan sayısının 165 olduğuna, toplam çalışan
sayısının 2011-2013 döneminde ise
yüzde 88 arttığına işaret eden Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Şirketler bu
dönemde 8 binden fazla kişiye yeni
iş sağladılar. “Türkiye 100” şirketlerini
kuran girişimcilerin, şirketlerini kurduklarındaki ortalama yaşları 32’ydi.
Girişimcilerin şu anki yaş ortalaması
ise 43. 8 şirket de kadın girişimciler
tarafından kurulmuş,ama kadınlar için
bu sayı yeterli değil, bunu artırmamız lazım. Türkiye 100 şirketlerinin
kurucularının bir özelliği de seri
girişimci olmaları. Mevcut şirketleriyle
yetinmeyip yeni şirketler kuruyorlar.
Zaten girişimcilik böyle bir şey değil
mi? Şirket sahiplerinin yüzde 85’i en
az bir yeni şirket kurmuş. Türkiye
100 şirketlerinin CEO’larının kurduğu
toplam şirket sayısı da 600.”
Huzur olmadan ticaret, ticaret
olmadan da zenginlik olmaz
Girişimcilerin Türkiye’nin rekabet
gücünü de temsil ettiğini, bu yüzden
onların gelişip büyütecekleri bir iş ve
yatırım ortamını kurmanın, Türkiye’nin
en öncelikli meselesi olarak ele alınması gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu konunun sadece iktisadi
55
değil aynı zamanda sosyal bir konu
olduğunu söyledi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yurt içi ve yurt
dışı kaynaklı bir terör dalgası ile karşı
karşıya olduğuna dikkati çekerek,
terör eylemlerinde hayatını kaybeden vatandaşlar ile polis ve askerler
için duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
“Hepimiz bu gelişmelerden büyük
elem, üzüntü ve geleceğe yönelik
kaygı duyuyoruz. Terör ve teröristler
herkesin kendi işine huzur içinde
odaklanmasını engelliyor, geleceğimizi
karartıyor” diyen Hisarcıklıoğlu, terör
saldırılarının amacının, Türkiye’nin
huzur ve istikrarını bozmak,toplumda
korku havası ve kaos ortamı oluşturmak olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu,
konuşmasını şöyle tamamladı: “Milletimizi ayrıştırarak, ülkemizin huzurunu
bozmaya, kaos ve istikrarsızlık ortamı
yaratmaya çalışanların oyunlarını, dün
olduğu gibi bugün de boşa çıkaracağımıza inancım tamdır. Teröre karşı
verilecek mücadelenin bir parçasını da
ekonomi oluşturur. Özellikle gençlerimizin hayata tutunmaları, şiddet
içeren ideolojilerin esiri olmamaları
için; iş sahibi olmalarını, girişimci nesil
olmalarını sağlamak zorundayız. Unutmayalım ki, huzur olmadan ticaret,
ticaret olmadan da zenginlik olmaz.
Huzur-ticaret-zenginlik ancak bir
arada olduğunda mümkündür.”
Ulusever: 2025’e kadar ortaya
çıkacak her 10 global şirketten
7’si gelişmekte olan ülke
menşeli olacak
Borsa İstanbul Yönetim Kurulu
Başkanı Dr. Talat Ulussever de
konuşmasında küresel düzeyde
ekonomik fay hatlarının faaliyette
olduğu, küresel güç merkezlerinin
yer değiştirdiği bir dönemden
geçildiğine işaret ederek, “Hiç
kuşkusuz bu değişim, şirketlerimizden teknolojik gelişimimize,
siyaset politikalarımızdan sosyal
hayatımıza kadar bir çok alanda
önemli etkiye sahiptir” dedi. Ulussever, 2025 yılında yıllık toplam
geliri 1 milyar doları geçecek 15
bin global şirketten yüzde 50’ye
yakınının gelişmekte olan ülkelerde yer alacağına işaret ederek,
şunları anlattı: “Güncel durum göz
önünde bulundurulduğunda 2025
yılına kadar ortaya çıkacak her 10
global şirketten 7’sinin gelişmekte
olan ülke menşeli olacağı gerçeği
karşımıza çıkmakta. Önümüzdeki
dönemde finansal piyasalarımızı
etkileyecek önemli değişimlerin
de bizi beklediği aşikar. 2010
yılında 185 trilyon dolar değerindeki
toplam küresel finansal varlıkların
yüzde 21’i gelişmekte olan ülkelerde
iken, 2020 yılında bu varlıkların 371
trilyon dolara çıkması ve gelişmekte
olan ülkelerin payının ise yüzde 30’a
yükselmesi beklenmektedir.”
En hızlı büyüyen şirket
Kahramanmaraş’tan çıktı
Küresel ölçekte dikkati çekmek için yürütülen “Türkiye 100 Yarışması” sonuçlarına
göre en hızlı büyüyen şirket olan Maren
Maraş Elektrik’i, satış gelirlerini yüzde 2
bin 501 artıran Karbil Yazılım, yüzde 2 bin
361 artıran Emza Enerji, yüzde bin 722
artıran Lokman Hekim Sağlık Hizmetleri
ve yüzde bin 196 artıran PAYTR Ödeme ve Elektronik Para Hizmetleri izledi.
“Türkiye 100 Yarışması”nın birincisinin
Kahramanmaraş’tan çıkmasına karşın
şirket sayısı sıralamasında ilk sırayı 45
şirket ile İstanbul aldı. İstanbul’u 12 şirket
ile Ankara, 7’şer şirket ile Kocaeli ve İzmir,
5 şirket ile Kahramanmaraş, 3’er şirket
ile de Gaziantep, Konya ve Antalya takip
etti. Yarışmayı kazanan şirketlerin sektörel
dağılımını bakıldığında “Bilgi hizmet faaliyetleri” 15 şirket ile ilk sırayı aldı. “Gıda
ürünlerinin imalatı” 8 şirket ile, “Bilgisayar
programlama, danışmanlık ve ilgili faaliyetler” 7 şirket ile, “Diğer imalatlar” 7 şirket
ile, “Tekstil ürünlerinin imalatı” 6 şirket ile,
“Başka yerde sınıflandırılmamış makine
ve ekipman imalatı” 6 şirket ile, “İnsan
sağlığı hizmetleri” 4 şirket ile sıralamaya
girdiler. Satış gelirlerindeki artış hızına göre
belirlenen Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100
şirketi, etkinlik kapsamında küresel piyasada görünürlüklerini artırma ve uluslararası bağlantılarını kuvvetlendirme, ABD’ye
düzenlenecek iş seyahati ile ABD pazarını
yakından tanıma fırsatı bulacaklar.
Ağustos 2015
56
KISALAR
Network Global Lojistik Iveco dedi
Network Global Lojistik A.Ş. Türkiye
ve dünya genelindeki müşterilerinin tüm ihtiyaçlarına son donanımlı
ekipmanları ile hizmet vererek lojistik
sektöründe ciddi sorumluluk üstleniyor. Yurtiçi ve yurtdışı gabari dışı
ve proje taşımacılığına ağırlık veren
firma, bu alanda çok fazla sayıda
projeye imza attı. Firmanın proje
taşımaları için 2015 yatırımları hızla
devam ederken, yeni projelerinde
kullanmak üzere, sipariş ettiği 3 adet
HIWAY AS440S56TZ/P tipi IVECO
çekicinin ilkini teslim alarak araç
parkını daha da güçlendirdi. Teslimat
Iveco Otomotiv Tic. A.Ş. sahasında
gerçekleştirildi. Törene Network
Global Lojistik A.Ş. firmasından Filo
Müdürü Yasin Çaltıdere katıldı ve
aracı teslim aldı. Network Global
Lojistik A.Ş. adına açıklama yapan
Çaltıdere, gerek yurt içinde gerekse
yurt dışında son dönemlerdeki yatırımlarında IVECO markasını tercih
etmelerinin temelinde düşük yakıt
sarfiyatı, düşük işletme maliyetleri,
standart donanım özelliklerinin fazla
olması ve yükselen ikinci el değeri
kriterlerini baz aldıklarını belirtti.
Kässbohrer, Matexpo 2015
Fuarı’nda yerini alıyor
Fuar araçları hakkında:
K.SHG.AH:
18.08.2015, İstanbul – 2002 yılından bu yana Tırsan bünyesinde yer
alan Kässbohrer, Belçika’nın Kortrijk kentinde düzenlenen Matexpo
2015 36. Uluslararası İnşaat Makinaları fuarında 2 - 6 Eylül tarihleri
Ağustos 2015
arasında yerini alıyor.
İnşaat sektörünün önde gelen firmalarının bir araya geleceği fuarda
Kässbohrer, konteyner taşıyıcı
K.SHG.AH aracını 4.hol 470 no’lu
stantta ziyaretçilere sergileyecek.
Cıvatalı yapısı sayesinde müşterilerine daha esnek çözümler
sunan yeni SHG.AH , değiştirilebilir
deveboynu ve konteyner kilitleri
sayesinde , kullanım sırasında
meydana gelen şasi hasarlarına
karşı , kaynaklı şasi ye göre daha
uygun yedek parça, uygun servis
ve daha kısa servis süresi ile minimum zaman kaybı sağlamaktadır.
Ayrıca arka pnömatik uzama
sistemi sayesinde farklı konteyner
modellerinin taşımacılığında en
iyi yük dağılımı sağlayan SHG.
AH, 5x2 konteyner kilitleri sayesinde 20 ft den 45 ft e kadar tüm
konteyner modellerini taşıyabilmektedir. Şasisinde bulunan KTL
kaplama sayesinde uzun ömürlü
ve 2. El değeri yüksek olan SHG.
AH paslanmaya karşı 10 yıl garantilidir.
57
Sağlık Lojistik, Krone’yi tercih etti
İzmir Tire’de bulunan fabrikasıyla Türkiye’de de üretim yapan Almanya’nın
büyük treyler üreticisi Krone, Sağlık Lojistik’e 100 adet römork teslim etti.
şımacılıkta kullandığımız Huckepack
römorklardan oluşacak. Huckepack
römorklar, hem maliyet hem de hız
açısından daha avantajlı” dedi. 1978
yılında kurulan Sağlık Group Holding, tüm Avrupa’ya taşıma yapıyor.
Merkezi İtalya’da bulunan şirket, ihracata dayalı tüm malların taşımasını
gerçekleştiriyor. 450 araçlık filoya
sahip olan Sağlık Group’un ayrıca,
toplam 100 bin metrekarelik 4 adet
deposu da bulunuyor.
Müşteriye özel teslimat
Avrupa’nın en büyük yarı römork
üreticilerinden olan ve Türkiye’de de
üretim ve satış faaliyetlerini yürüten
Krone, Türk nakliyecileri tarafından
tercih edilmeye devam ediyor.
Krone, son olarak tüm Avrupa’ya
taşımacılık yapan Sağlık Group’a
100 adetlik Mega Liner Huckepack
römork teslimatı gerçekleştirdi.
Römorkların ilk 50 adedi Krone’nin
İzmir Tire’deki fabrikasında yapılan
törenle teslim edildi. Sağlık Group,
kalan 50 adet aracı yıl sonuna kadar
alacak. Teslimat törenine Krone
Ticari Araçlar CEO’su Rıza Akgün,
Krone Ticari Araçlar Satış Yöneticisi Ömürden Özacar, Sağlık Grup
Holding’den ise Nahit Sağlık katıldı.
“Kaliteden ödün vermiyoruz”
Römorklarının kalitesine sonsuz
güvenlerinin olduğunu kaydeden
Krone Ticari Araçlar CEO’su Rıza
Akgün, “Kaliteden ve sağlamlıktan
ödün vermeyen üretim yapımız
sayesinde firmaların öncelikli
tercihi olmaya devam ediyoruz.
Müşterilerimizin taleplerini en iyi
şekilde karşılamak da en çok
önem verdiğimiz noktalardan biri.
Sağlık Lojistik ile sağlam temellere
dayanan ilişkilerimiz var. Kendileriyle işbirliği yapmaktan büyük
memnuniyet duyuyoruz” ifadelerini
kullandı. Sağlık Lojistik’ten Nahit
Sağlık ise, “Krone’yi öncelikle kalitesinden dolayı tercih ettik. Krone
markasına güvenimiz tam. Ayrıca
ikinci el değeri ve ikinci el satışlarda
bir sıkıntı yaşamayacağımızdan da
eminiz. Bu yatırımımız ile birlikte
filomuzun yüzde 70’i Intermodel ta-
Krone, Sağlık Lojistik’e teslim ettiği
Mega Liner Huckepack römorkları, müşterisine özel olarak üretildi.
Krone’nin standart olarak ürettiği
Huckepack römorklardan farklı olarak, söz konusu römorklar
müşterinin talep ve ihtiyaçlarına göre
yeniden tasarlandı.
ADR mevzuatına
uygun üretiliyor
Tren taşımacılığı ve yüklemesine uygun olan Huckepack
römorklar, ADR mevzuatına uygun olarak üretiliyor.
445/45/19,5” ebatlı lastikler
yerine 385/55/22,5” ebatlı
lastik kullanılması, hem maliyeti
azaltıyor hem de yakıt tasarrufu,
uzun ömür ve konforlu kullanım
sağlıyor. Römorklar, 1 Ocak
2016’dan itibaren ADR’li römorklarda zorunlu hale gelecek
olan EBS (Electronic Braking
System) ve RSS (Roll Stability
System) sistemine sahip. 100
m3’e kadar artırılmış iç hacme
sahip Mega Liner’ın, gümrüklü
römorklarda dışarıdan gelebilecek saldırılara/hırsızlığa karşı
daha dayanıklı branda gövdesi,
esnek yükleme kabiliyetine
sahip. Römorklar, ayrıca, KTL
(Katodik kaplama) tesisinde
şasi ve boyalı parçalar için, toz
boya işlemi öncesinde, optimum korozyon/pas koruması ile
kaplanıyor.
Ağustos 2015
58
TİCARİ ARAÇ
Scania’nın efsanevi
8x2 kırkayak modeli geri döndü
Karayolu taşımacılık sektöründe geniş bir ürün yelpazesiyle hizmet veren Scania, efsane modeli 8X2 kırkayak kamyonuyla yeniden yollara çıkıyor. Pazara
sunduğu son teknoloji ve düşük yakıt tüketimine sahip araçlarla, lojistik sektörünün önemli bir markası olan Scania, daha güçlü ve konforlu 8X2 kırkayak
kamyonlarıyla, müşterilerinin çözüm ortağı olmaya devam edecek.
Karayolu taşımacılığı sektörüne geniş ürün yelpazesi ile hizmet veren
Scania, sektörde “kırkayak” olarak
tabir edilen efsanevi 8x2 kamyonlarının geri dönüşü ile ürün gamını
daha da zenginleştiriyor. Scania’nın
yakıt ekonomisini minimuma indirerek düşük işletme maliyetleri ile
müşterilerinin karlılığının artması ve
devamlılıkları için gerçekleştirdiği
çalışmaları sonucu ortaya çıkan 8x2
kamyonlar Scania Yetkili Satıcılarındaki yerlerini alıyor. Geçtiğimiz
aylarda yeni inşaat serisinin tanıtımını gerçekleştiren Scania, bu kez de
müşterilerinin karşına yenilenmiş ve
farklı kullanımlara yönelik özelleştirilmiş 8x2 kamyonları ile çıkıyor.
Eksin: 8x2 ile ürün gamımız
tamamlanıyor
Doğuş Otomotiv Scania Genel
Müdürü İlhami Eksin, mevcut ürün
Ağustos 2015
gamlarını 8x2 araçların yenilenmesiyle daha da güçlendirdiklerini
belirterek “Son yıllarda toplam
pazarda çekiciye dönüş yaşandığı
gözlense de bu araçlardan hiçbir
zaman vazgeçilmeyeceğini düşünüyoruz. 8x2 kamyonlar bugün
bireysel kullanıcıların yanı sıra
sebze-meyve taşımacıları, balıkçılar
ve akaryakıt firmaları tarafından
yoğun bir şekilde kullanılmakta. Biz
de sektördeki ağır kamyon ihtiyacını
göz önünde bulundurarak bu pazardaki talebe cevap vermek arzusundayız” açıklamasında bulundu.
Üstün performansyüksek güç ve konfor
Scania yeni 8x2 kamyonuyla yüksek performansın yanı sıra artırılan
konfor seçenekleri ile keyifli bir
sürüş deneyimi sağlıyor. Scania’nın
nakliye sektöründe ideal iş ortağı
olan 8x2 Yol Serisi, düşük işletme
maliyetleri ve ekonomik kullanımı ile
müşterilerin ilk tercihi olacak. Yüksek performansın yanı sıra artırılan
konfor donanımları ile Scania 8x2
araçları 400, 440 ve daha yüksek
beygir gücü seçeneklere sahip
motorlar ile sunuluyor. Opticruise
otomatik şanzımanın standart
donanım olarak sunulduğu 8x2,
taşınacak yüke göre ahşap kasa,
soğutuculu kasa, tanker gibi tüm
üst yapı seçeneklerine uygun altyapıya sahip. R- ve G- kabin seçenekleri ile sunulan 8x2’de, retarder,
disk frenler, hillhold, opticruise,
4 noktadan havalı kabin süspansiyonu, havalı arka süspansiyon,
uzaktan kumandalı merkezi kilit,
konforlu geniş yatak, klima, deri
direksiyon, 600 lt alüminyum yakıt
tankı, filo takip sistemi gibi önemli
teknik özellikleri mevcut.
59
Güvenlik ve performansı artıran yeni
kamyon kış lastiğini tanıttı
Goodyear, kamyonlar için yepyeni kış lastiği serisi olan UltraGrip Max’ı piyasaya sürüyor. Yeni lastikler yarı yarıya aşınma durumunda bile yüzde 40’a kadar daha fazla yol
tutuşu sağlıyor ve yüzde 15’e kadar da daha fazla kilometre performansı sergiliyor.
Tuğrul Arıkan tarafından Anadolu Isuzu
Tedarikçi İş Ortakları’naplaket verildi.
Akdülger, ASV, Bant
Boru, Başkurt, Beynamlar, Brinci, Brisa,
Can Akaylı, Delta,
DLK, Dostel, Dumanlar, Ege Endüstri,
Ereğli Demir Çelik,
Elatek
Goodyear’ın zorlu kış koşullarına özel olarak geliştirdiği kamyon lastikleri; UltraGrip
Max S ön aks, UltraGrip Max D çeker aks
ve UltraGrip Max T treyler lastikleri kar
lastiklerinin resmi işareti olan 3PMSF ve
M+S sembollerini taşıyor. Çeker aks lastikleri yüzde 50 oranında aşındığında bile
, 3PMSF işaretinin koşullarını karşılayacak
konumunu korumayı sürdürüyor. Bu eşsiz
özellikle birlikte, kamyonların yollarına
devam ederken, filo operatörlerin ve sürücülerin içlerinin rahat etmesini sağlıyor.
Goodyear, filolara yönelik gerçekleştirdiği
bir anket sonucuna göre, filoların yüzde
68’inin kış lastiklerinin kış boyunca kış
çekişini optimize hale getirmeye yardımcı
olduğuna inandığını gösteriyor. Yüzde
50’si kamyonlara özel kış lastikleri için en
önemli performans kriterinin karda çekiş
gücü olduğunu belirtiyor. Bu sonuçlar,
yüzde 40’a kadar daha fazla yol tutuşu
sunan yeni UltraGrip Max serisi geliştirilirken göz önünde bulunduruldu.
Goodyear’ın yeni UltraGrip Max
teknolojileri ile filolar yollarına
devam ediyor
Ultra Grip Max lastiklerinin piyasaya
sürülmesiyle Goodyear, iki yeni teknolojisi IntelliMax Block ve IntelliMax Edge
teknolojisini tanıtıyor. Bu teknolojiler,
lastiğin kullanım ömrü boyunca gelişmiş
yol tutuşu sağlamasına yardımcı oluyor.
IntelliMax Block Teknolojisi, en iyi kar ve
buz tutuşu için kesik açıklığını maksimize
edebilen değişken blok kuvvetleri üreten
farklı derinliklerde boylamasına elmas biçiminde bloklar, hatları belirlenmiş kesiklerle
öne çıkıyor. IntelliMax Edge Teknolojisi ise
özellikle kaygan zeminlerde optimize şekilde lastikten yola bağlanabilirlik için çok
sayıda “diş kenarı” oluşturan kademeli
konik oluk açılarıyla dikkat çekiyor.
UltraGrip Max S ile yüzde 30 daha
fazla yol tutuşu
Yeni Ultra Grip Max S ön kamyon lastikleri
en sert kış koşullarıyla mücadele edebilmek
için, karda ve buzda yüksek viraj stabilitesi ve frenleme performansı sağlıyor.
Diş açıklığı, sertlik, patinaj önleyici ve blok
geometri de yüksek düzeyde hareketlilik
ve kilometre performansı sağlamak için
optimize hale getirildi. Bunun yanı sıra,
yarı yarıya aşınma durumunda, bir önceki
seriye oranla %30 daha fazla yol tutuşu
sağlıyor.
UltraGrip Max D yüzde 50
oranında yıpranmada bile karda
çekiş gücü
Sürüş lastiğinin en önemli yararı, aşındığında bile karda çekiş performansını
yüksek oranda korumasıdır. Yeni Ultra
Grip Max D’nin V biçimindeki diş modeli,
daha düşük ses çıkışı ve daha yüksek
çekiş gücü sağlıyor. Yüzde 50 oranında
aşınmada bile karda çekiş gücü ve yol
tutuşunda gerekli niteliklerini koruyor.
UltraGrip Max T – üstün yan
stabilite ve karda yol tutuşu
Karlı havada mükemmel yan stabilite
ve yol tutuşu sağlayan yeni Ultra Grip
Max T treyler lastiği, diş modeli sağlam
lastik omuzları, beş adet zikzak oluk ve
çok sayıdaki S biçiminde kesiklerle öne
çıkıyor. Kamyonlar için kış lastikleriyle
ilgili en yüksek yasal koşulları karşılıyor
ve M+S sembolünün yanı sıra, şiddetli
kar lastikleri için olan resmi 3-Tepe-DağKar (3PMSF) işaretini de taşıyor.
Ağustos 2015
60
GÜNCEL
Aksaray’a Irak’ın kapısını TISİAD açacak
Geleceğin Marmara’sı olma hedefindeki Aksaray’a, Irak’ın kapısını açmak için
çıkarma yapan Türkiye- Irak Sanayici ve İşadamları Derneği (TISİAD) büyük ilgi
gördü.
Genel merkezi Mersin’de kurulu olan ancak Türkiye genelinde
İstanbul, Ankara, Adana, Mardin,
Silopi ve Nusaybin de temsilcilikleri
bulunun Türkiye- Irak Sanayici ve
İşadamları Derneği (TISİAD), ‘İş
Gezileri’ne devam ediyor. İlk olarak
Gaziantep’e gezi düzenleyen TISİAD heyeti son olarak da Aksaray’a
çıkarma yaptı. Irak Gaziantep Başkonsolosu Taaban Al Bazzaz’ın da
eşlik ettiği, TISİAD Başkanı NEvaf
Kılıç önderliğindeki geziye, TISİAD
üyesi iş insanlarından yoğun katılım
oldu. Yaklaşık 20 kişilik TISAD
heyetinin Aksaray’daki il durağı Vali
Şeref Ataklı oldu. Aksaray’ın yatırım
imkanları, ekonomik gelişimi ile
ilgili bizzat Vali Ataklı’dan bilgi alan
heyet, Aksaray’ın gelişimine katkı
amaçlı ellerini taşın altına koymaya
hazır olduklarının mesajını verdi.
Daha sonra Aksaray Ticaret ve
Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ahmet Koçaş, Organize Sanayi Bölge
Müdürlüğü, Müstakil Sanayici ve
İşadamları Derneği (MÜSİAD) Aksaray Şubesi, Çetinkaya, Altuntaş
ve Okutan Madencilik Şirketlerini de
ziyaret eden TISİAD heyeti, Aksaray
ekonomisini yakından tanıma fırsatı
buldu. TISİAD heyeti ayrıca; MÜSİAD ve Organize Sanayi Bölgesi
İşadamları Derneği (OSİAD) Aksaray
Şubesi tarafından düzenlenen “Irak
Satınalma Heyetleri” ile karşılıklı
ticaret toplantısına da katıldı.
Başkonsolos Aksaray’dan
etkilendi
İş gezisini değerlendiren Irak
Gaziantep Başkonsolosu Taaban
Al Bazzaz, karşısında gelecek vaat
eden bir şehir bulduğunu söyleyerek, Aksaray’dan çok etkilendiğini
vurguladı. Türkiye’nin en stratejik coğrafi konumunda yer alan
Aksaray’ın, ülkenin yeni Marmara
olma hedefinin de kentin gelişimini
hızlandıracağını söyleyen Başkonsolos Bazzaz, “Kentin özellikle
sanayi alanında yaptığı atılım göz
kamaştırıcı” dedi.
Ağustos 2015
Kılıç: Bu tabloyu değiştirmek
için geldik
TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç ise ‘iş
gezileri’nin gerek Irak ile Anadolu
kentleri arasındaki bağların güçlenmesini, gerekse de işbirliğinin gelişmesine
büyük katkı sağladığını bu kapsamda
Aksaray temaslarının oldukça verimli
geçtiğini söyledi. Aksaray’ın son yıllarda sanayi anlamında büyük gelişmeler
yaptığına dikkat çeken Kılıç, özellikle
yerinde inceleme fırsatı buldukları
Organize Sanayi Bölgesi’nin umut
verici olduğunu söyledi. “Kalkınmada böylesine başarılı bir atak yapan
Aksaray’dan hiçbir firma ve işadamının Irak’la ticaret yapmaması üzücü.
İşte biz bu tabloyu değiştirmek için bu
geziyi yaptık. Ve aldığımız tepkilerden
anladık ki çok doğru bir iş yapmışız.
Zira buradaki bir çok insanı Irak ile
ticarete çok olumlu bakıyor.
Akrasay’a Irak daveti
Irak her ne kadar iç savaş ve dış
savaş olarak karmaşık bir ülke gibi
gözükse de son yıllarda ticaret hacmi
olarak önemli bir ülke konumuna gelmektedir. Zaten bir petrol ülkesi olan
Irak’ta ekonomik olarak herhangi bir
düşüş yaşanmamakta Türk İş adamları her yıl ülkeye çeşitli yatırımlar yapmaktadır. Bizim Irak’la olan ilişkimiz
sınır komşumuzun olmasının yanı sıra
yüzyıl öncesinde aynı imparatorluğun
çatısı altında bir dili bir dini aynı örf ve
adetleri paylaşıyorduk. Bu yüzden
Irak, Türkiye’ye yabancı bir ülke
olmamakla beraber Türk İş Adamlarını güler yüzle karşılayan bir ülkedir.
Bu nokta da Aksaraylı iş adamlarını
Irak’a ağırlık vermelerini ve petrol devi
olan bu ülkeye ihracat ve yatırım noktasında çalışmalar yapmaya davet
ediyorum” dedi.
61
Sürdürülebilir bir çevre için
yeşil lojistik ve
yeşil liman
Doç. Dr. Serap İncaz
Nişantaşı Üniversitesi İ.İ.S.B.F. Uluslararası
Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı
İşletmeler daha güvenli, sağlıklı ve
çevreye minimum düzeyde zarar
veren ürünler üretmek için, daha
az kirleten üretim sistemleri tasarlamak, atıklarını azaltmak, çevresel riskleri yönetmek ve sosyal
sorumluluk bilinciyle hareket etmek
amacıyla lojistik sistemi çevreye
daha duyarlı bir yapıya dönüştürmekte ve yeşil lojistik ve yeşil
tedarik zinciri yönetimini benimsemektedirler. Bu bağlamda lojistik
sektörü ekonomide mevcut tüm
sektörlerle karşılaştırılınca dünyada en fazla değişme ve ilerlemeye sahne olan bir sektör olarak,
hammaddenin elde edilmesinden
son ürün olan mamul malın elde
edilmesinde çevrenin, doğanın ve
insanlığın korunmasında dikkatle
ele alınması gereken bir sektör
olarak değerlendirilmelidir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya
çıkan modern dağıtım organizasyonu makro ve mikro ekonomik
çevredeki oluşumların doğrudan
sürdürülebilir bir çevre için yeşil
lojistik kavramını da beraberinde
getirmiştir. Satın alma fonksiyonundan başlayıp, üretim ve malzeme yönetimi, dağıtım, pazarlama
ve tersine lojistikle sonlanan yeşil
lojistik, sürdürülebilir sistem içinde
çevre kirliliğinin önlenmesi, doğal
kaynakların korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın bir aracı olarak
ta değerlendirilebilir.
Yeşil lojistik, lojistikle çevre
boyutunu bütünleştiren bir
sistemdir
Yeşil lojistik, ekonomik sistemde
lojistikle çevre boyutunu bütünleştiren bir sistemdir. Kullanıcı
tarafından artık ihtiyaç duyulmayan, kullanım fonksiyonunu
tamamlamış ürünlerin, sadece atık
olarak kalmayıp, değerlendirilerek,
yeni ürünlere dönüştürülmesi için
toplanması ve üretim merkezlerine
ulaştırılması ve üretimden sonra
yeniden değerlendirilmesi yeşil
lojistiğin önemli bir alanını kapsar.
Lastik, kağıt, boya, içecek kutuları gibi geri dönüşümü mümkün
olan ürünler hakkında yapılan
bir çok çalışmayı da bu konuya
örnek verebiliriz. Sürdürülebilirlik
yaklaşımları ve bu bağlamda yeşil
lojistik çalışmaları firmalara rekabet avantajları bakımından da yeni
fırsatlar sunmaktadır. Lojistik sistemde, çevre sorunlarına teknolojik bir bakış açısıyla yeni tasarımlar
geliştirme faaliyeti, sürdürülebilirlik
açısından oldukça önemli bir
alandır. Buna bağlı olarak, lojistik
sistemde mevcut taşıma araçlarının daha az yakıt kullanarak ve
daha az salınım yaparak daha
fazla taşıma kapasitesine sahip
olması ön plana çıkmaktadır. Çelik
yerine alüminyum malzeme kullanımı, rüzgar direncini azaltma gibi
yenilikler ile araçlarda çift kat taşıma sistemleri ile ölçek ekonomisi
sağlanması örnek olarak verilebilir.
Avrupa Birliği’nin önemli bir gündem maddesi olan “sürdürülebilir
kalkınma” kavramı da yeşil lojistik
uygulamaları ile çevre dostu demiryolu ve dünya ticaretinin yüzde
90’lara kadar oranını kapsayan
denizyolu taşımacılığı gibi ulaşım
türlerini ön plana çıkarmaktadır. Bu
kapsamda özellikle deniz yolu taşımacılığı içinde genel kargo, konteyner ve araç parkı gibi hizmetler
“Yeşil Liman” konsepti çerçevesinde, katma değer yaratan diğer
hizmetlerle bütünleşmiş bir şekilde
sunulmaktadır. Yeşil liman; doğal
kaynakların korunması, deniz, hava
ve toprak ortamında meydana gelen çevre üzerindeki olumsuzlukların azaltılması, eko sistem ve deniz
ortamının korunması, liman ve kıyı
sularının temizliğinin sağlanması,
yenilenebilir enerji kaynaklarından
yararlanarak doğal kaynakların
israfı ve tüketiminin azaltılması,
liman faaliyetlerinden kaynaklanan
karbondioksit salınımının en aza indirilmesi, çevreci ve enerji tasarrufu
sağlayan liman içi yönetim binalarında çalışılması, liman için gerekli
ekipman ve malzeme alımında çevresel sürdürülebilirliğin ön planda
tutulması gibi birçok fayda yaratır.
Bu bağlamda, yeşil liman sistemi
tamamen gönüllük esasına dayalı
bir sistem olduğu için öncelikle
toplumsal farkındalığın yaratılması
ve çevreye duyarlılığın tüm toplum
düzeyinde gerçekleştirilerek arttırılması gerekmektedir.
Ağustos 2015
62
KISALAR
Tırsan, 2015 patent başvuru
sıralamasında 5.sıraya yükseldi
Tırsan, Türk Patent
Enstitüsü tarafından
yayınlanan, 2015 yılı
birinci yarıyıl içerisinde
patent başvuru sıralamasında 5. sırada yerini
aldı.
Toplam 10 patent ile 2014 yılında
29. sırada yer alan Tırsan; 2015
yılının ilk yarısında gerçekleştirdiği
çalışmalar sayesinde toplam 16 patent ile 24 sıra yükselerek, 5. sıraya
yükseldi.
Tırsan Üstün Ar-Ge gücü ile
büyümeye devam ediyor
Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu yaptığı açıklamada, “Tırsan A.Ş. olarak kendi
teknolojisini üreten, geliştirdiği ürün
ve hizmet çözümleri ile Avrupa’nın
ilk 3 üreticisi olmak yolunda emin
adımlarla ilerliyoruz. Yenilikleri
hayata geçirmedeki hünerimiz,
mükemmeliyetçi mühendislik bakış
açısını uygulamaya taşıdığımızın
göstergesi olan Ar-Ge başarımız,
Türk PatentEnstitüsü tarafından
yayınlanan, 2015 yılı birinci yarıyıl
içerisinde patent başvuru sıralamasında Tırsan Treyler San. ve Tic.
A.Ş. olarak 5. sırada yer almış ol-
makla taçlanmıştır” dedi. Nuhoğlu,
“Tırsan’ınTürkiye treyler sektöründe
sahip olduğu rakipsiz üretim gücü,
iş ortakları ile kurmuş olduğu uzun
vadeli iş birlikleri ve sürekli olarak
devam eden Ar-Ge yatırımları daha
da büyüyerek güçlenmeye devam edecektir. Bu başarıya imza
atmakta payı olan tüm çalışanlarımızı kutlar, başarılarımızın devamını
dilerim” ifadesini kullandı.
Omsan’a uluslararası çevre ödülü
Fransa merkezli Otherways Management &ConsultingAssociation
tarafından düzenlenen organizasyon kapsamında Omsan, uluslararası düzeyde saygın bir çevre ödülü
olan “TheGreenEraAward” ödülünü
kazandı.
Otherways, çevre alanındaki
başarıların ve önde gelen sürdürülebilir uygulamaların tanınması
ve takdir edilmesi amacıyla 27
Temmuz’da Roma’da gala gecesi
düzenledi. Seçkin bir jüri tarafından
yapılan titiz bir değerlendirme sonucu Omsan, emniyetli ve ekonomik sürüş simülatörünün çevresel
katkıları nedeniyle gala gecesinde
bu ödüle layık görüldü. Omsan bu
ödülü kazanan ilk ve tek Türk lojistik firması oldu. Firmaların çevreye
olan katkılarının yanısıra müşteri
memnuniyeti, liderlik, sürekli eğitim
gibi kriterleri de göz önüne alan
organizasyon, dünyanın çok çeşitli
ülkeleri arasından başarılı uygulamaları hayata geçiren 35 ülkenin
firmalarını ödüllendirmiş oldu. OmAğustos 2015
san Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Ergun Arıburnu; yakıt tüketiminin
ve karbon salımının azaltılması,
trafik kazalarının ve yük hasarlarının önlenmesi amacıyla Omsan
mühendisleri tarafından geliştirilen
simülatörün uluslararasıçevre ödülüyle taçlandırılmış olmasından ötürü son derece gururlu olduklarını
belirtti. Sürüş Simülatörünün birçok
özelliği nedeniyle lojistik sektöründe
bir ilk olduğunu belirten Arıburnu,
Kalkınma Bakanlığı, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA), Renault Trucks,
Tırsan, Baktaç, Servis One, Lohr,
KaTron, Michelin ve AS24 firmalarına, projeye verdikleri destekten ötürü
teşekkür etti.
63
20 büyük ihracat ülkesi
hukuku ihlal ediyor
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre, dünyanın en büyük ihracatçı
ülkeleri uluslararası hukuku ihlal ediyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, dünyanın
en büyük ihracatçı ülkelerinin, sınırötesi rüşvetle mücadele etme yükümlülüğünü ihlal ederek, son dört yıl içinde yabancı kamu görevlilerine rüşvet ile ilgili
hiçbir kovuşturma veya inceleme yapmadığına dikkat çekti.
Rapor Türkiye hakkında
ne diyor?
Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International-TI) tarafından,
OECD Uluslararası Ticari İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine
Rüşvet Verilmesinin Önlenmesi
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) uygulanması açısından Sözleşme’yi imzalayan 41 ülkenin gösterdiği ilerlemeyi
her yıl tarafsız bir bakış açışıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği
“Exporting Corruption 2015″
raporunu yayınlandı.
41 ülkeden 4’ü aktif
olarak uyguluyor
2015 Raporu, Sözleşme’nin
yürürlüğe girmesinin üzerinden 16
yıl geçmiş olmasına rağmen, 41
ülkeden sadece 4′ünün (Almanya,
Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik
Krallık, İsviçre) Sözleşme’yi aktif bir
şekilde uyguladığını, Sözleşme kapsamında soruşturma yürüttüğünü,
yargılama yaptığını ortaya koydu.
Sözleşme’nin uygulaması bakı-
mından 6 ülkenin “orta”, 9 ülkenin
“sınırlı” olarak değerlendirildiği
raporda, 20 ülkenin ise şirketlerin
yolsuzluğu dünya çapında yaymalarını önlemek amacıyla hiç önlem
almadığı ya da çok az önlem aldığı,
2 ülkede ise ölçüm yapılamadığı
belirtildi.
OECD’ye yaptırım çağrısı
Uluslararası Şeffaflık Örgütü
başkanı José Ugaz, devletlerin,
OECD Ticari İşlerde Yabancı Kamu
Görevlisine Rüşvetin Önlenmesi
Sözleşmesi’ni imzalayarak sınır
ötesi yolsuzluğu inceleme veya
kovuşturma yapacaklarını taahhüt etmelerine karşın yarısının
buna uymadığına dikkat çekti.
Ugaz, “OECD bu ülkelerin kötü
performansını önlemek amacıyla
yaptırımda bulunmalı. Uluslararası
hukuk yükümlülüklerini ihlal ederek
sınır ötesi yolsuzlukla savaşmamak
tolere edilemez” dedi.
Türkiye&prime’nin geçen yıl
olduğu gibi bu yıl da “az veya
hiç uygulama kaydedilmeyen”
ülke kategorisinde yer aldığı
raporda, 17-25 Aralık Yolsuzluk
Soruşturması’nın takipsizlikle
sonuçlanmasına ve bu süreçte yargı bağımsızlığı ile ifade
özgürlüğünün ihlal edildiğine
dair endişelere işaret edildi.
Türkiye’de yolsuzlukla mücadele
konusundaki eylem planlarının
hazırlanması ve yürütülmesinde
sivil toplum katılımının sağlanmadığı vurgulanan raporda,
HSYK’nın bağımsızlığı konusunda endişelerin mevcut olduğuna
dikkat çekildi ve şu önerilere yer
verildi:
1. Yargı, siyasi baskılara karşı
korunmalıdır.
2. Yabancı kamu görevlilerine
rüşvet iddiaları etkili bir şekilde
soruşturulmalıdır.
3. Şirketlerin yurtdışındaki rüşvet
eylemlerine karışmasının engellenmesi için tüzel kişilere öngörülen para cezaları arttırılmalıdır.
4. Mahkemelerin yurtdışındaki rüşvet eylemleri ile ilgili tüm
kararlarını yayınlamasının şart
koşulmalı, soruşturma ve davalara ilişkin veriler düzenli olarak
derlenmelidir.
5. Özel sektör çalışanları ve
kamu görevlileri, kendi kurumlarında yolsuzlukla mücadele konusundaki farkındalığı arttırmak
için eğitime tabi tutulmalıdır.
6. Gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe ihbarda
bulunan kişilerin (whistleblower)
korunması geliştirilmelidir.
Ağustos 2015
64
KISALAR
Filocular Pirelli ile buluştu
Premium lastik sektörü lideri
Pirelli, filo kiralama yöneticileriyle
İstanbul’da buluştu. Sakıp Sabancı Müzesi Sicimoğlu Köşkü’nde
gerçekleşen toplantıda sektörün
durumu ve geleceği masaya
yatırıldı.
Türk Pirelli Ticaret Direktörü
Livio Magni, Satış Müdürü Ömer
Atabek ve Pazarlama Müdürü
Erkal Özürün tarafından yapılan
sunumlarla 2014 yılı değerlendirildi, 2015 yılı hedef ve stratejileri
yöneticilerle paylaşıldı. 2012
Kasım ayında yürürlüğe giren
kış lastiği yönetmeliğiyle beraber kış lastik pazarında ciddi bir
artışın yaşandığına dikkat çekilen
toplantıda, geride kalan 3 yıllık
dönemde Premium segmentte
de kış lastiklerine verilen önemin
arttığı belirtildi. Toplantıda, filo
satışlarında da kış lastiklerinin
payının arttığının gözlemlendiği belirtilirken, 2014 yılı sonu
itibariyle filo satışlarının yüzde
71,4’ü kış lastiği, yüzde 28,6’sı
ise yaz lastiği olarak gerçekleştiği
bilgisi paylaşıldı. Pazarda en çok
tercih edilen kış ölçüleri ise 16
ve altı jantlarda yüzde 14,1 ile
‘205/55R16’ olurken, 17 ve üstü
ölçüye sahip Premium segmentte
ise yüzde 20,6 ile ‘225/45R17’
olduğu bilgisi de verildi.
Alışan Lojistik’ten yeni depo yatırımı
Alışan; Gebze Güzeller’deki depo
hacmini genişletiyor. Lojistik sektörünün öncü firmaları arasında yer
alan Alışan; müşterilerine daha hızlı,
daha etkin hizmet verebilmek için
yatırımlarına devam ediyor. Lojistik
sürecinin en önemli halkaları arasında yer alan depolama alanında bir
adım öne çıkmayı hedefleyen Alışan;
bu doğrultuda Gebze Güzeller Organize Sanayi bölgesindeki depolama kapasitesine 11 bin metre kare
alana sahip; 15 bin paletlik yeni bir
depo daha ekledi. Kurulduğu 1985
yılından beri profesyonel uzman
kadrosu ile lojistik sektörüne yönelik
farklı çözümler üreten Alışan Lojistik;
depolama çözümleri konusunda faaliyet alanlarını genişletmeye devam
ediyor. Türkiye’nin sanayi üslerinden
biri olan Gebze Güzeller’deki Organize Sanayi Bölgesi’ndeaçacağı
yeni depolama tesisi ile Alışan; 30
yıllık tecrübesi ve başta kimya olmak
üzere birçok alandaki uzmanlığı
sayesinde bölgedeki hizmetlerini genişletmeye devam ediyor. Temmuz
2015 tarihi itibariyle Gebze Güzeller
Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliAğustos 2015
yete açacağı ileri teknoloji ve güvenlik standartlarına sahip yeni deposu
ile Alışan Lojistik; serbest depolama ve çeşitli elleçleme hizmetleri
verecek. Lojistik hizmetlerini hızlı ve
güvenilir şekilde sunmaya devam
eden Alışan Lojistik; 11 bin metre
kare alana sahip; 15 bin paletlik yeni
deposu ile Gebze Güzeller Organize
Sanayi Bölgesi’nde de faaliyetlerine hız kesmeden devam edecek.
Uluslararası kara taşımacılığı, yurtiçi
nakliye, likit taşımacılık, gümrüklügümrüksüz depolama ve diğer tüm
lojistik hizmetlerini müşterilerine
entegre bir şekilde sunan Alışan
Lojistik; yeni depo yatırımı ile farklılık
yaratmayı sürdürüyor.
65
MANN-FILTER ve Simkan Otomotiv müşterileriyle buluştu
Filtrasyon uzmanı MANN-FILTER
ve Simkan Otomotiv, Konya Karatay Sanayi Sitesi’nde düzenledikleri
organizasyonda müşterilerini ağırladı.
Simkan Otomotiv’in Konya şubesinin
bulunduğu Karatay Sanayi Sitesi’nde
gerçekleştirilen organizasyona binden
fazla kişi katıldı. MANN-FILTER
Pazarlama Müdürü Buğrahan Güzel
aktivite ile ilgili şunları söyledi: “Konya
sanayisi otomotiv yan sanayinde çok
önemli bir noktada yer alıyor. Biz de
bayimiz Simkan Otomotiv’in düzenlediği bu organizasyonda yer almaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.
Müşterilerimizi dinlemek, onlarla vakit
geçirmek ve onların düşüncelerini öğrenmek bizim için de çok önemli. Ayrıca MANN-FILTER dünyasındaki yeni
gelişmeleri doğrudan onlarla paylaşabiliyoruz, bu sebeple bu tür aktiviteleri
daha sık yapmayı planlıyoruz.”
Gürgenç Transanatolia Rally Raid’de
kadınlar için yarıştı
Borusan Lojistik, bu yıl ki TransAnatolia Rallisini kadın sorunlarına dikkat
çekilen bir platforma dönüştürüyor.
Sürdürülebilir bir geleceğin ancak
kadın emeğinin eşit koşullarda işgücüne katılması ve ekonomiye destek
vermesiyle mümkün olabileceğine
inanan Borusan Lojistik, Kadın Emeğinin içinde olacağı bir Gelecek için
bir adım atıyor; kadının BirAdıVar,
ve bunun herkes tarafından kabul
edilmesine sadece #BİRADIMVAR
diyor.
Altıncı yılında parkurunu değiştiren,
teknik ve güvenlik donanımını güçlendiren TransAnatolia Ralli Raid’de
bu yıl uluslararası yayıncı kuruluşların
dâhil olması ve dünyanın en zorlu
rallisi Dakar’ın katılımcılarının da kendilerini denemek için Transanatolia’yı
yoğun olarak tercih etmesiyle yarış
heyecanı başka bir boyuta taşındı.
Yarışmaya Borusan Lojistik spon-
sorluğunda katılan Borusan Lojistik
Genel Müdürü Kaan Gürgenç, bu yıl
yarışırken aynı zamanda, “Kadınlar”
konusunda bir farkındalık yaratmayı
da amaçladığını, yarışmaya katılmasının altında adrenalin tutkusundan çok Türkiye’de kadınların
yaşadığı sorunları gündeme taşıma
isteğinin yattığını belirti. Gürgenç
şunları söyledi: “Ne yazık ki erkek
egemen bir toplumda yaşıyoruz ve
bu toplumda sıkıntılar, acılar daha
çok kadınların payına düşüyor. Bu
ülkede kadın olmak çok zor, her
cephede mücadele etmek zorundalar. Eşit haklar için, can güvenlikleri
için, iş olanakları için sürekli mücadele halindeler. Ülkemizde erkeklerdeki yüzde 64,3 istihdama karşılık
kadınlardaki istihdam oranı yüzde
22,2’dir. Türkiye’de kadın istihdamı
sadece 8 milyon düzeyinde bulunuyor ve bu rakamın yarıdan fazlası da
lise altı eğitimli. Bu da demek oluyor
ki çalışan kadınlarımız yoğun olarak
hizmet sektöründe, tarımda ve fiziki
güç gerektirmeyecek üretim hatlarında çalışıyorlar. Genellikle düşük
ücretler alıyorlar. Maalesef Türkiye’de
kadının adı yok. Bu bir plaza kadını
için de, bir saha çalışanı arkadaşım
için de, köyünde tarlasında çalışan
kadın içinde geçerli. Kadının bir adı
olduğunu aklımızdan çıkartmadığımız sürece, ancak kadın; emeği
ile hayatın içinde eşit olarak yerini
aldığında, gelecek bizim olacak! Bir
toplumun sürdürülebilir refaha ve güzel bir geleceğe kavuşmasının yolu
kadını hayatın içine almaktan geçer.
transanatolia rally raid yarışmasında “biradımvar” diyerek mücadele
ederken, kadın erkek eşitliği ilkesini
özümsemiş borusan lojistiklilerin ve
bütün borusanlıların desteğini yüreğimde hissedeceğim.”
Ağustos 2015
medya

Benzer belgeler