Gaudi`nin izinde Barcelona
Transkript
Gaudi`nin izinde Barcelona
18 PAZAR 26 Aralık 2010 Editör: Hande KÖSEOĞLU Gemisini kurtaran METROPOLLEŞMENİN “birey” ve “yurttaş” olmayı hızlandırdığı söylenir! Bu tezler bizde pek teorik kaçıyor. Hatta hüsnükuruntu deyip geçmek gerek! Haşmet BABAOĞLU Okur ve yazar İkisi de ayrılık İLİŞKİNİN adını tam böyle koymasanız bile, kitabını okuduğunuz bir yazarı sizin için “tanıdık” mertebesinde bırakırken, bir diğerini “sevgiliniz” yapan özel bağlar, sırlarla örülür. Yasemin ÇONGAR İKİ taraf birbirinden sıkıldıysa ayrı dilden konuşmaya başlar. O durumda kolaycılar için iki yol vardır: Kapıyı çarpıp gitmek veya kapıyı üstüne kilitlemek... Can DÜNDAR Gaudi’nin izinde Barcelona 2011’E ERKEN ‘MERHABA’ ÜST üste çılgınca indirim haberleri gelirken, artık hangisine uğrasak, hangisiyle vedalaşsak diye bütçe planları yaparken, sizi omuzlarınızdan tutup silkmeme izin verin hanımlar! Tamam önceliğimiz yılbaşı ve hâlâ gelmemiş olan kış olabilir ama unutmayın, pek yakında İlkbahar-Yaz 2011 gelecek ve trendy olmak, raflardaki ateş pahası yeni ürünlere ya parayı bayılarak ya kendin bayılarak ancak gerçekleşecek:) İşte bu sebeple size hızlıca bir ilkbahar-yaz 2011 trend raporu veriyorum ki, gelecek sezona birkaç parça uygun yatırımı şimdiden yapalım:) style-boom.blogspot.com SON SÜRÜM 4SQUARE POPÜLER lokasyon bazlı “check-in” uygulaması “Foursquare”in son sürümü duyuruldu. Son sürümle birlikte çok daha fazla sosyalleşen uygulamada mekânlara fotoğraf ve yorum ekleme özelliği de eklendi. Fotoğraflar mekânlarla ilişkilendirildiğinden yüklediğiniz fotoğraflar herkes tarafından görülecek ancak “tips”lerden farklı olarak eklediğiniz yorumlar sadece Foursquare’daki arkadaşlarınız tarafından görüntülenecek. hepsidetay.blogspot.com KİTAP KULE SONUNDA olan oldu. Odam o kadar doldu ki, çalışma masasına ulaşmak için kitaplardan kuleler, dergilerden tepeler aşmam gerekiyor. Şimdilik neyin nerede olduğunu ezbere biliyorum. Bir süre sonra bu bilgi de kaybolacak odanın dehlizlerinde. (Aslında bu süreç başladı bile, gitarların tellerini değiştirmem gerekiyor, almıştım iki takım ama bulamıyorum.) filucusu.blogspot.com LIKE/DISLIKE KAŞE! BEĞENMEK ya da beğenmemek Facebook ile aktif olarak hayatımıza entegre edilmesine rağmen, bazıları bunu masaüstümüze de koymayı hedeflemiş. Çok da iyi yapmışlar! jiklet.com Bu sayfada yayınlanmasını istediğiniz yorumlarınızı, bir fotoğrafınızla birlikte [email protected]’ye gönderebilirsiniz. de ölmesinden çok eserlerindeki GEÇENLERDE Barcelona’da Zuhal güçle kazanmış. Kendinden bir konferansa konuşmacı olarak SAHİLLİOĞLU bahsedilmesinden ve fotoğraf davet edilen eşime, “Çanta Heykeltıraş-Ressam çektirmekten hiç hoşlanmayan taşıyıcın olayım” deyip takıldım. ünlü Katalan mimarın geçmişi ve Akdeniz, güneş... Barcelona ailesi hakkında çok fazla bilgi yok... eşittir Gaudi!.. Modern ve gelenekselin yan Askerlik vs. gibi engellerle 8 yıl süren yana olduğu, defalarca gidilse de mimarlık eğitimini 1878’de tamamlayıp bıkılmayacak güzel şehir. mezun olurken okulun rektorü Prof. Elias Barcelona’nın mimarisi, şehrin genel hayatını yansıtıyor. Bölgenin uzun geçmişine Rogent “Bir dehayı mı yoksa bir budalayı mı mimar olarak mezun ediyoruz bilmiyorum” bakınca, romanesk, gotik ve arabesk izler dediğinde, Gaudi’nin yanındaki arkadaşına hemen kendisini hissettiriyor. Tüm bu farklı dönüp “Şimdiden benim bir ‘mimar’ genler karışıp bölge insanının dokularına olduğumu söylüyorlar” dediği de bilinir. işlediği gibi; kültürler de sanata, mimariye, Sanatçı, art-deko akımının İspanyol konuşulan dile, folklor, örf ve âdetler gibi pek elebaşılarından olmasına rağmen kimi çok şeye işliyor. modernistler, onun yaptıklarını deli saçması Yüksek teknolojiyle yapılan kubbeler, olarak yorumlayıp zamanında Gaudi’yi kuleler ya da gökdelenler gibi olağanüstü “enfant terrible-yaramaz çocuk” bile ilan mimari yapıtlar ya da özgün mimarisi olan etmiş. şehirler daima gezginleri çekmiştir. Gaudi’nin ilk önemli eseri, 1883-1888 “Olağanüstü mimari” hem artistik hem yıllarında, Vicens Ailesi’ne yaptığı yazlık teknolojik, hem pratik, hem estetiktir. evdir. Daha sonra sanayici Eusebi Güell’le iyi Şehirle özdeşleşen Antoni Gaudi bir ilişkisi olur. Bu aile için yaptığı Güell (25.06.1852-10.06.1926) ya da tam adıyla Pavyonu, Güell Sarayı, Güell Parkı, mahzeni, Antoni Placid Guillem Gaudi i Cornet. Şöhtürbesi gibi pek çok eser Barcelona’da retini tramvay altında kalarak, trajik bir şekil- Gaudi’ye büyük prestij ve şöhret sağlar. Eğriselliği benimseyen mimarın eserlerine yaptırdığı akrobatik hareketler, onun bir deli olabileceğini düşündürse de bütün bunları tasarlarken kullandığı matematik, fizik ve geomertik hesaplamalar bugün bile onun bir dâhi olduğunu haykırır gibi... Dev heykellere dönüştürdüğü sansasyonel mimari stilini oluştururken, hiçbir şeyin kolayına kaçmamış. Doğanın oluşturduğu sıradışı, tuhaf, kuralsız-düzensiz şekilleri, düzenli ve kurallı geleneksel mimariyle birleştiğini görmek çok heyecan verici! Çizgileri, geometrisi, kullandığı materyaller ve renkler de doğadaki canlılardan ve minerallerden aldığı ilham, lezzet gibi hissediliyor. Koyu bir Katalan milliyetçisi olduğu kadar inançlı bir Katolik de olduğu söylenen Gaudi, bütün mimari bilgisini karmaşık gibi görülen gizemli sembolleri, mistik görsellerle karıştırarak bir 20. yüzyılın katedrali yapmayı hayal eder, fakat bu hayalini tamamlayamadan bir tramvayın altında kalarak 10 Haziran 1926’da ölür. Ölümü de hayatı gibi tuhafır. Antoni Gaudi adı şehirde bir efsane olsa da şahsını kimse tanımaz. Katedral inşaatına iyice kendini kaptıran mimar, ne gıdasına ne üstüne başına bakar. Tramvayın çarptığı adamı görenler, onu ihtiyar bir dilenci zannederler, taksiciler bile ücreti ödeyemez diye arabasına alıp hastaneye götürmek istemezler. Sonunda bir hastaneye götürülür, bu arada kim olduğu anlaşılıp daha iyi bir hastaneye alınsa da yaşatılamaz. Naaşını hayatını adadığı La Sagrada Familia’ya gömerler. Geçen ekim ayında Papa’nın da ziyaret ettiği bu bitmeyen katedralin inşaatını, İspanyollar artık 2026 yılında, Gaudi’nin ölümünün 100’üncü yıldönümünde bitirmeyi planlıyorlarmış! Kendine has yaratıcı ruhu ve sanat tarihindeki engin bilgisiyle “Yaratıcılık, insanın aracılığıyla devamlı ve sonsuzdur. İnsan yaratamaz. Ancak keşfeder ve bu keşfini yeniden şekillendirir” diyecek kadar da doğaya saygı duyan Gaudi’yi en iyi yine kendi sözleri bize anlatabilir: “Büyük ustaların büyüklüğü, hassasiyetlerinin ince zevkleri ve güçlü zekâlarının birleşmesindendir.” ALMANYA’NIN BUZ İNSANLARI ALMANYA’nın başkenti Berlin’deki “Seehunde Berlin” (Berlin Fokları) adlı kulübün üyeleri her yıl olduğu gibi bu yıl da Noel’i buz gibi suların içinde kutladı. Dondurucu soğuklara rağmen Oranke Gölü’nde yüzen ve uzun süre gölde kalan grup günün anlam ve önemine uyan Noel Baba şapkalarını takmayı da ihmal etmedi. Birçok kişinin dışarıda paltoyla bile üşüdüğü havada yüzenlerin olması görenleri şaşkına çevirdi. DIŞ HABERLER Çelik Manolyalar GEÇEN hafta sonu iki tiyatro İmge Tan oyunu izleme fırsatı bulduk. Bunlardan biri geçen sene Tiyatro Kare tarafından sahnelenmeye başlanan Çelik Manolyalar adlı oyundu. 6 Kasım’da Profilo Kültür Merkezi‘nde oynayacaklarını duyunca arayıp yer ayırttım. Daha önce Julia Roberts, Shirley MacLaine, Sally Field, Dolly Parton gibi oyuncuların rol aldıkları sevilen bir film olarak tanınan bu yapım Robert Harling tarafından kaleme alınmış. Türkçe’ye çeviren ve sahneye koyan isim Mehmet Ergen, genel sanat yönetmeni ise Nedim Saban. Oyun küçük bir kasabada geçiyor. Kasabanın da kuaför salonunda. Haliyle burası tüm haberlerin, dedikoduların döndüğü yer. Altı “Çelik Manolya” da buranın müdavimleri. Size onları biraz tanıtayım isterseniz. Shelby ve sürekli çekiştiği annesinden başlayalım mesela. Shelby rolünde geçen sezon Saadet Işıl Aksoy oynamıştı ve açıkçası Başka Dilde Aşk filmindeki performansını çok beğendiğim için kendisini sahnede de görmeyi çok istemiştim. Ama bu sezon kadroda olmadığı için aynı rolde Nilay Duru oynuyor. (Ülkü Duru ile akrabalık var mı acep? Araştırılacak.) Başlangıçta bunu öğrenince üzülmüştüm ama bir yandan da Nilay Duru‘nun oyunculuğunu tanıma fırsatımız oldu. Bence hayata pembe gözlüklerden bakan genç Shelby karakterine çok uymuştu. Kontrol manyağı sayılabilecek bir kadın olan annesi rolündeki Suzan Aksoy ve Nilay Duru‘nun performansları bence bir numaraydı. Şimdiden uyarayım, öyle kızın havai tavırlarına ya da aralarındaki çekişmelerin komikliğine bakıp aldanmayın, sizi hüngür hüngür ağlatabilirler! Kuaför Truvy rolünde Şenay Gürler var. O da çok başarılıydı (ve aynı zamanda çok da güzeldi). Yanında çalışmaya gelen Annelle, kasabadaki yeni isimlerden biri ve altı çelik manolyanın en genci. Sorunlu kocasından kaçarak kendi ayaklarının üzerinde durabilmek için gelmiş bu kasabaya. Truvy‘nin kuaföründe iş ve evinin garajdan bozma bölümünde ise bir oda bularak başlıyor oradaki yeni hayatına. Annelle‘i Aslıhan Erguvan canlandırıyor. Suna Keskin, kasabanın eski belediye başkanının dul eşi rolünde. Şen dul gibi görünse de onun da kendine göre bir sürü sıkıntısı var, tek başına yaşam mücadelesi veren bir kadın olarak. Ve bir de ağır abla Quiser karakterini canlandıran Oya İnci var. Tanıdıkça onun da o sert görüntüsünün ve tavırlarının ardında kırılgan bir kadın olduğu ortaya çıkıyor. Hepsi birbirinden hoş, çekici, neşeli ve yumuşacık görünen bu kadınların dertlerini, tasalarını, sağlık sorunlarını, ilişkilerinde yaşadıkları problemleri ve genel anlamda yaşama nasıl tutunduklarını görmek için bu oyunu izlemenizi öneriyorum. Narin, güzel ve capcanlı manolyaların yaşam mücadelesi sırasında çelik gibi sertleşmelerini ve dimdik ayakta durmayı başarırlarken yaşamın onlardan götürdüklerini hem takdirle hem de biraz burukluk duyarak izleyeceksiniz. Oyuncular çok iyi, kostüm ve dekor çok başarılı, hikâye çok etkileyici... Daha ne olsun?