karagöz oyunlarının tarihçesi

Transkript

karagöz oyunlarının tarihçesi
KARAGÖZ
Kaynak: http: //turkgolge. sitemynet. com
KARAGÖZ OYUNLARININ TARĠHÇESĠ........................................................................................... 2
KLASĠK KARAGÖZ OYUNLARININ BAġLICA TĠPLERĠ ...................................................................... 4
KARAGÖZ: ............................................................................................................................ 4
HACĠVAT: ............................................................................................................................. 4
ÇELEBĠ: ................................................................................................................................ 4
ZENNE: ................................................................................................................................ 4
BEBERUHĠ: ........................................................................................................................... 5
TUZSUZ DELĠ BEKĠR: ............................................................................................................. 5
HĠMMET: .............................................................................................................................. 5
MATĠZ:................................................................................................................................. 5
TĠRYAKĠ: .............................................................................................................................. 5
LAZ:..................................................................................................................................... 5
ACEM: .................................................................................................................................. 5
KARAGÖZ OYUNLARININ BÖLÜMLERĠ.......................................................................................... 6
1. Mukaddime (GiriĢ) ............................................................................................................. 6
2. Muhavere (SöyleĢi-AtıĢma).................................................................................................. 7
3. Fasıl ................................................................................................................................. 8
4. BitiĢ ................................................................................................................................. 8
KARAGÖZ OYUNLARININ TEKNĠĞĠ .............................................................................................. 8
1)Oynatım Tekniği ................................................................................................................. 9
2)Tasvir yapım tekniği ............................................................................................................ 9
KARAGÖZ MUSĠKĠSĠ ................................................................................................................ 10
Klasik Oyunlarda Kullanılan Eserlerin Tiplere Göre Tasnifi ......................................................... 11
KARAGÖZ OYUNLARININ TARĠHÇESĠ
Gölge oyunu; deriden yapılan tasvirlere arkadan vuran ıĢığın tasvirlerin
gölgesini beyaz bir perde üzerine yansıtması temeline dayanır. Gölge oyunu
doğu kültürlerine özgü bir sanattır ve ortaya çıkıĢı hakkında değiĢik
rivayetler vardır. Bir rivayete göre Çin hükümdarı Wu (M. Ö. 140-87)
karısının ölümü üzerine derin bir üzüntüye kapılır. ġav Wong adlı bir Çinli,
hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek için sarayın bir odasına gerdiği beyaz
bir perdenin arkasından geçirdiği bir kadının perde üzerine düĢen gölgesini
ölen kadının hayali diye sunar. Bir baĢka rivayete göre ise Hint’ten çıkmıĢ 4.
ve 5. yüzyıllarda Java’ya geçmiĢ ve buradan da batı dünyasına yayılmıĢtır.
Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya
baĢlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bir görüĢe göre Çinlilerden
Moğollara onlardan da Türklere geçmiĢtir. Daha sonra da Türk akınlarının
istikametine paralel olarak batıya geçmiĢtir. Bu tekniğin Türk halk kültüründe ne zaman Karagöz olarak
ortaya çıktığı hakkında değiĢik görüĢler vardır. Bunlardan en yaygın olanı Sultan Orhan devrinde
(1324-1362) Ulucami’nin inĢaatı sırasında Bursa’da geçmiĢtir. Cami inĢaatında çalıĢan demirci ustası
Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı Ġvaz (Hacivat) arasında geçen nükteli
konuĢmaları dinlemek isteyen iĢçiler iĢi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inĢaat
yavaĢ ilerlermiĢ. Bu durumu öğrenen padiĢah her ikisini de idam ettirmiĢ. (Bir rivayete göre ise
Karagöz idam edilmiĢ, Hacivat ise hacca giderken yolda ölmüĢtür). Daha sonra çok piĢman olan
padiĢahı teselli etmek isteyen ġeyh KüĢterî baĢından beyaz sarığını çıkarıp germiĢ ve arkasına bir
Ģema(ıĢık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacivat’ın tasvirlerini canlandırıp
nükteli konuĢmalarını tekrar etmiĢ. O tarihten sonra da Karagöz oyunları değiĢik mekanlarda oynanır
olmuĢ. Günümüzde de Karagöz perdesine ġeyh KüĢterî meydanı denir ve ġeyh KüĢterî Karagözcülüğün
pîri kabul edilir.
D. T. C. F Tiyatro kürsüsü eski baĢkanlarından Prof. Metin And’a göre ise, 1517 yılında Mısır’ı
fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük sultanı Tumanbay’ın Nil nehri üzerindeki Roda adasında
asılıĢını hayal perdesinde canlandıran bir hayal sanatçısını, oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın da
görmesini arzu ederek Ġstanbul’a getirmesiyle gölge oyunu Anadolu’ya girmiĢtir: “Türkler 16. yüzyılın
baĢında perde gerisinden gölge yansıtma tekniğini Mısır’dan almıĢlardır. Mısır oyunlarında birbirinden
kopuk sahneler bulunduğu için ilk baĢlarda Türk gölge oyunlarında da buna uyulmuĢtur. Ayrıca, Mısır
gölge oyunlarında belirli, kalıplaĢmıĢ kiĢilere pek rastlanmaz. Nitekim 16. yüzyılda Karagöz ve
Hacivat’ın adını pek duymayız. Böylece, Mısır’dan alınmıĢ olan bu yeni oyuna zamanla Türk yaratıcılığı
katılmıĢ, çok renkli, hareketli bir biçim verilmiĢ, kesin biçimini aldıktan sonra da Osmanlı
Ġmparatorluğunun etki alanı çevresinde yayılmıĢtır. Böylece gölge oyunu Mısır’a yani geldiği yere bu
yeni biçimiyle dönüp yerleĢmiĢtir. Nitekim bir çok gezgin, 19. yüzyılda
Mısır’daki gölge oyununu anlatırken, bunun karagöz olduğunu, Mısır’a
Türkler tarafından sokulduğunu ve çoğunlukla Türkçe oynatıldığını
belirtmiĢlerdir. ”*
Evliya Çelebi’ye göre ise; Efelioğlu Hacı Eyvad, Selçuklular çağında
Mekke’den Bursa’ya gidip gelen Yorkça Halil diye tanınmıĢ biridir. Bu
yolculuklardan birinde kendisini eĢkıyalar öldürmüĢtür. Karagöz ise Bizans
Tekfuru Kostantin’in seyisi olup Edirne dolaylarında Kırk Kilise’den kıptî
Sofyozlu Balî Çelebidir. Yılda bir kez Tekfur kendisini Alaeddin Selçuki’ye
gönderdiğinde Hacivat ile buluĢup konuĢurlardı. Gölge oyunu sanatçıları
onların söyleĢmelerini gölge oyunu olarak oynatırlardı. Ancak bilindiği gibi
Anadolu Selçuklu devleti 1308-1318 yıllarında son bulmuĢtur, Evliya Çelebi
ise 1611 yılında doğmuĢtur. Evliya Çelebi'nin kendi doğumundan yaklaĢık 300 yıl önceki bir olay
hakkındaki görüĢlerinin güvenilirliği yoruma açıktır. Karagöz ile Hacivat’ın gerçekten yaĢayıp
yaĢamadıkları ise hiçbir Ģekilde ispat edilememiĢtir.
Ġslam dünyasında bu oyuna zıll-i hayâl (hayal gölgesi), hayâl-el sitare (perde hayâli) gibi adlar
verilmiĢtir. Bazı islam tasavvufçularının eserlerinde hayâl sahnesi Dünya’ya, insanlar ve diğer varlıklar
perdedeki geçici hayallere benzetilmiĢ, oyundaki hayaller nasıl perde arkasındaki sanatçı tarafından
oynatılıyorsa, evrendeki varlıkları da görünmeyen bir yaratıcının hareket
ettirdiği anlatılmıĢtır.
16. yüzyılda hayâl oyununun yaygınlığını ve Osmanlı eğlence
sanatlarının baĢlıcalarından olduğunu gösteren pek çok belge vardır.
ġeyhülislam Ebussuut Efendi’nin (1490-1574) hayâl oyununu ibret
gözüyle seyretmenin cezayı gerektirmeyeceği yolundaki fetvası bunların
en önemlisidir. Ebussuut Efendi;
Rayetu hayâl al-zılli ekbera ibrâtın
Limen huva fi ilmil-hakikatı râkı
ġuhusun ve eĢbahun temerru ve tankadî
Vatefna serian vel-muhariku bakî.
(Gerçek biliminde yükselmek isteyenler için gölge oyununda büyük
ibretler olduğunu gördüm. KiĢiler, kalıplar gölge gibi gelip geçiyor ve çabucak yok oluyor, onları
oynatan ise durucu kalıyor) demiĢtir.
17. yüzyılda belgeler daha da çoğalmaktadır . Evliya Çelebi, Naima gibi yerli yazarların
eserlerinden ve o çağda Ġstanbul’da bulunmuĢ Avrupalıların anı ve gezi kitaplarından öğrenildiğine göre
ramazan ayında kahvehanelerde, baĢka zamanlarda da evlenme, doğum, sünnet düğünü vs.
dolayısıyla saray, konak ve evlerde yapılan Ģenliklerde oynatılan bu oyunlar Osmanlı toplumunun belli
baĢlı eğlencelerinden biriydi.
19. yüzyılda da yine sarayın ve halk toplantılarının gözde eğlencelerinden olan olduğunu yerli
ve yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. Söz konusu yerli kaynaklara göre, II. Mahmut devrinde
Ģehzadelerin sünnet düğününde geceleri on bir ayrı yerde Karagöz oynatılmıĢtır. Abdülaziz ve II.
Abdülhamit devirlerinde bazı Karagöz sanatçıları Mızıkayı Hümayun himayesine alınmıĢlardır. Bu
dönemde yetiĢen karagöz sanatçılarının kimisinin tekkelerden (ġeyh Fehmi efendi, MüĢtak Baba),
kimisinin medreseden (Darphaneli Hafız efendi, Hafız Mehmet efendi). Kimisinin Enderundan
(Enderunlu Hakkı bey, Enderunlu Tevfik efendi), kimisinin katiplikten (Katip Salih efendi), kimisinin
cerrahlıktan (Cerrah Salih efendi), pek çoğunun da esnaflıktan (Yorgancı Abdullah Efendi, Püskülcü
Hüsnü Efendi, Kantarcı Hakkı Efendi, Hamamcı Süleyman Efendi, Yemenici Andon Efendi, Çilingir
Ohannes Efendi) olduğu görülür.
Esnek yapısı itibariyle doğaçlamaya ve güncel olayların iĢlenmesine son derece açık olan
Karagöz perdesi, zamanının en önemli toplumsal yergi vasıtasıydı. Halkın beğenmediği hükümet
kararlarını eleĢtirdiği ve kamuoyunu temsil ettiği dönemler vardır. Osmanlı’nın
son dönemlerinde Karagöz sanatçıları devlet ileri gelenlerinden bazılarının
hırsızlığını, rüĢvetçiliğini vs. perdede canlandırdıkları için bu taĢlamalar çok
keskin bulunmuĢ, oyunlar yasaklanmıĢ, devlet ileri gelenlerinin perdeye
yansıtılmaları ağır cezalara bağlanmıĢ, bu yasaklamalardan sonra Karagöz
sıradan, kaba saba bir güldürü durumuna düĢmüĢtür. 20. yüzyılın ilk
çeyreğinde bir süre daha yaĢayan Karagöz, zaman içinde tiyatronun,
sinemanın daha sonra da televizyonun hayata girmesiyle tamamen etkisini
kaybetmiĢtir. Ancak Karagöz oyunlarının etkisini kaybetmesindeki sebep
sadece teknoloji alanındaki geliĢmeler olmamıĢtır. 17. yüzyılda baĢlayan
batılılaĢma çabaları yirminci yüzyılın baĢlarında etkisini göstermeye baĢlamıĢ,
geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli özelliği olan doğaçlama geleneği
terkedilmiĢ bunun yerini batı tiyatrolarında olduğu gibi yazılı metinler almıĢtır.
Yazılı metne bağlı kalarak oynatılan Karagöz oyunları, yeni oyunlar yazılamadığı için çağa ve insanların
kültürel geliĢimlerine ayak uyduramamıĢ, eskiden oynatılan oyunların aynısının tekrar tekrar perdeye
getirilmesi insanların ilgisini çekmez olmuĢtur. Ancak doğaçlama geleneğine geri dönülmesi
durumunda Karagöz eskiden olduğu gibi saygın ve yaygın bir duruma gelebilecektir, aksi takdirde
önümüzdeki on yıllar içinde Karagöz sanatımız tarih kitaplarının arasında kalıp yok olmaya mahkumdur.
Ne yazık ki günümüzde artık bir avuç gönüllü tarafından yaĢatılmaya çalıĢılmaktadır. . . .
*GELENEKSEL TÜRK TĠYATROSU. s. 278. Metin And. . Ġnkilap Kitabevi 1985
KLASĠK KARAGÖZ OYUNLARININ BAġLICA TĠPLERĠ
KARAGÖZ:
Oyunun hiç Ģüphesiz baĢrol oyuncusu Karagöz’dür. OkumamıĢ bir halk adamıdır.
Hacivat’ın kullandığı yabancı kelimeleri anlamaz ya da anlamaz görünüp, onlara yanlıĢ
anlamlar yükleyerek ortaya çeĢitli nükteler çıkarırken bir taraftan da yabancı dil
kuralları ile yabancı kelimeler kullanan Hacivat ile alay eder. Her iĢe burnunu sokar,
her iĢe karıĢır, sokakta olmadığı zaman da evinin penceresinden uzanarak, ya da
içerden seslenerek iĢe karıĢır. Dobra, zaman zaman patavatsız yapısından dolayı ikide
bir zor durumlarda kalırsa da bir yolunu bulup iĢin içinden sıyrılır. Çoğu zaman
iĢsizdir, Hacivat’ın bulduğu iĢlere girip çalıĢır. DeğiĢik oyunlarda rol icabı değiĢik
kıyafetler içinde farklı Karagöz tasvirleri vardır. Kadın Karagöz, Gelin Karagöz, EĢek
karagöz, Çıplak Karagöz, Bekçi Karagöz, Çingene Karagöz, Tulumlu Karagöz, Davullu
Karagöz, Ağa Karagöz v. s.
HACĠVAT:
Tam bir düzen adamıdır. Nabza göre Ģerbet verir, eyyamcıdır. KiĢisel çıkarlarını her
zaman ön planda tutar. Az buçuk okumuĢluğundan dolayı yabancı sözcüklerle
konuĢmayı sever. Perdeye gelen hemen herkesi tanır, onların iĢlerine aracılık eder.
Alın teriyle çalıĢıp kazanmaktan çok Karagöz’ü çalıĢtırarak onun sırtından geçinmeye
bakar. DeğiĢik oyunlarda rol icabı değiĢik kıyafetler içinde farklı Hacivat tasvirleri
vardır. Keçi Hacivat, Çıplak Hacivat, Kadın Hacivat, Kahya Hacivat.
ÇELEBĠ:
Ġstanbul ağzı ile kusursuz bir Türkçe konuĢur. Bazı oyunlarda zengin bir bey, bazı
oyunlarda bir mirasyedi, bazı oyunlarda ise zevk düĢkünü bir çapkındır. Nazik ve
çıtkırıldım bir tiptir. Elinde Ģemsiye, çiçek demeti ya da baston olan değiĢik Çelebi
tasvirleri vardır
ZENNE:
Karagöz oyunundaki bütün kadınlara genel olarak Zenne denir. Salkım Ġnci, ġallı
Natır, Nuridil, Dimyat Pirinci, ġekernaz, Yedi dağın çiçeği Hasırasıçtının kızı RabiĢ,
Cemalifer, Hürmüz Hanım, Dürdane Hanım, ġetaret (Arap halayık), Dilber, Nâzikter.
BEBERUHĠ:
Altıkulaç Beberuhi lakabıyla anılır. YaĢı büyük aklı küçük idiot bir tiptir.
TUZSUZ DELĠ BEKĠR:
Bir elinde içki ĢiĢesi, bir elinde tabanca ya da kama vardır. Olayların karmaĢıklaĢtığı
anda gelip kaba kuvvetle olayı çözer.
HĠMMET:
Kastamonu’lu Himmet olarak da geçer. Sırtında baltası vardır. Kaba saba bir tiptir.
Karagöz oyunlarının en iri tasviridir. YaklaĢık 50 cm boyundadır.
MATĠZ:
Matiz çingenece sarhoĢ demektir. Matiz, zeybek, efe, sarhoĢ, külhanbeyi tiplerinin
hepsi yaklaĢık olarak aynı tiplerdir. (Bekri Mustafa, Bekri Veli, Sakallı Deli, Hımhım Ali,
Hovarda Çakır, Kırmızı Suratlı Bakır, Burunsuz Mehmet, Çopur Hasan, Cingöz
Mustafa)
TĠRYAKĠ:
Afyon yutup pineklemekle ömür geçiren, olayın en can alıcı yerinde uyuklayan bir
tiptir. (Nokra çelebi)
LAZ:
Karadenizli, çabuk çabuk konuĢan ağzı kalabalık bir tiplemedir.
ACEM:
Halıcılıkla uğraĢan zengin Ġranlı tipleme.
Bunların dıĢında Osmanlı imparatorluğu döneminde yaĢayan her tip Karagöz oyunlarında yerini
almıĢtır.
Bu tiplerin baĢlıcaları Ģunlardır.
BOLULU AġÇI
KAYSERĠLĠ
RUMELĠLĠ
RUM
ÇERKEZ
ARAP
KÜRT
YAHUDĠ
ZENCĠ
ĠMAM
HAHAM
DOKTOR
RUM DOKTOR
ACEM (PÜSER, NÖKER)
HACĠVAT’IN KIZI
KARAGÖZ’ÜN OĞLUKÜLHANCI
ERMENĠ
AYVAZ SERKĠS
KĠLCĠ
(YAġAR),
HACĠVAT’IN OĞLUSÜNNETÇĠ
FRENK
PĠġEKAR
KAVUKLU
(SĠVRĠKOZ)
HOKKABAZ
ÇENGĠ,
CAMBAZ
DENYO
ZÜHRE’NĠN BABASI,
HIMHIM
KÖÇEK
SOYTARI
CĠNLER
ġĠRĠN’ĠN ANNESĠ
AġIK HASAN
CAZULAR
TULUMBACILAR
FERHAT
ĠSKELE KAHYASI
DEDĠĞĠGĠBĠ
DELĠLER
KEKEME
DEMELĠ
CURCUNABAZLAR
CANAN
DANSÖZ
BOK ANA
SEYMENLER
TAVTATĠKÜTÜPATĠ
TAHĠR
ÇĠNGENE
ARNAVUT MESTAN AĞA
ARNAVUT( BAYRAM AĞA, CELO AĞA, RECEP AĞA, ġABAN AĞA, RAMAZAN AĞA)
AK ARAP (HACI FiTĠL, HACI KANDĠL, HACI ġAMANDIRA)
KARAGÖZ OYUNLARININ BÖLÜMLERĠ
Klasik Karagöz oyunları dört bölümden oluĢur.
1.
2.
3.
4.
Mukaddime (GiriĢ)
Muhavere (SöyleĢi-AtıĢma)
Fasıl
BitiĢ
1. Mukaddime (GiriĢ)
–
–
–
–
–
–
–
–
–
–
–
–
1
Göstermelik nâreke eĢliğinde kaldırılır
Tef eĢliğinde Hacivat gelir ve semai okur
(Bazen) Bir ara semai
Hacivat Off.. hay Hak! Diyerek perde gazeline baĢlar
Hacivat secili bir anlatımla dua eder
ġairlerden alınmıĢ bir beyit okur
ArkadaĢ aradığını ve istediği nitelikleri belirtir
(Bazen) Bir beyit daha
Karagöz “indirilir”
DövüĢürler
Hacivat kaçar, Karagöz boylu boyunca uzanır
Hacivat’a veriĢtirir. Bir tekerleme söyler.1
Karagöz ve Ortaoyunu’nda iki tür tekerleme vardır. 1) Masal baĢındaki giriĢte söylenen basmakalıp
sözler gibi ya da masalın ortasında ve sonunda da söylenen ve dinleyeni masalın gerçek dıĢı havasına
sokmak için yapılan söz oyunları. (Buradaki tekerleme budur. Karagöz veriĢtirirken Arapça, Farsça
sözcükler kullanır, kendisinden beklenmeyen bu durum bir ironi yaratır) 2) Yalan masalları: masalcı
–
Hacivat piĢman olarak gelir ve Mukaddime biter.
Oyundan önce perdenin ortasına konan göstermelik, nâreke (kamıĢtan yapılmıĢ bir çeĢit
düdük) zırıltısı ve tef velvelesi ile kaldırılır. Göstermelik oyun hakkında fikir veren bir tasvir olabileceği
gibi oyun ile ilgisiz bir tasvir de olabilir. Göstermelik konmasının amacı seyircinin oyuna odaklanmasını
sağlamak ve oyunun baĢladığını belirtmektir. Göstermelik kaldırıldıktan sonra Hacivat Ģarkısını
söyleyerek seyirciye göre sol taraftan perdeye gelir. ġarkısını bitirdikten sonra perde gazelini okur,
perde gazeli de bittikten sonra seyirciyi selamlar ve Karagöz’ü perdeye getirebilmek için tegannî’ye
(tegannî kelimesi makam ile Ģarkı söyleme anlamına gelir, burada Hacivat’ın bir melodi ile ah bana bir
eğlence medet diye sesleniĢi tegannî olarak adlandırılır) baĢlar. Karagöz camdan uzanır ve Hacivat’a
bağırmamasını söyler, Hacivat’ın bağırmaya devam etmesi üzerine kafası kızan Karagöz aĢağı atlar ve
Hacivat ile kavga ederler. Hacivat kaçar, Karagöz sırtüstü yerde yatar vaziyette iken Hacivat’a söylenir.
Sonunda (bir daha gel bak ben sana neler yaparım) der demez Hacivat gelir. Hacivat’ın gelmesiyle
Mukaddime biter, Muhavere baĢlar.
2. Muhavere (SöyleĢi-AtıĢma)
–
–
–
–
–
–
Genelde Karagöz ile Hacivat arasında geçer.
Fasıldan farklı olarak salt söze dayanır ve olay dizisinden sıyrılmıĢ, soyutlanmıĢtır. Bu yönüyle
PiĢekar–Kavuklu tekerlemesi ile eĢ görevdedir.
KonuĢma yanlıĢ anlamalarla geliĢir.
Muhavere çeĢitleri (Fasılla ilgisine göre)
o Fasılla ilgisi olmayan muhavereler
o Fasılla ilintili muhavereler
 Bazı muhaverelerde böyle bir konu birliği bulunabilir
 Bazılarında ise asıl muhavere bittikten sonra fasıla bağlayan bir konu konuĢulur
(ek muhavere)
Diğer muhavere çeĢitleri
o Gel-geç muhaveresi
 Hacivat bir dize söyler Karagöz bu dizeye ölçü ve tartım bakımından benzeyen
fakat saçma bir mısra söyler.
o Ara muhaveresi
 Fasıla baĢlamadan önce muhavereyi uzatmak için kullanılan bir ek muhaveresidir.
Fasıldan bağımsızdır.
o Belli bir konu çevresinde toplanmayan muhavereler.
 Örneğin Karagöz, Hacivat’ın her sorusuna “Hayır hiç” diye cevap verir.
Muhavere’den fasıl’a geçerken önce Hacivat gider. Karagöz de “Sen gidersin de beni pamuk
ipliğiyle mi bağlıyorlar?” diye baĢlayan bir konuĢmayla gider.
Muhavere asıl oyunun konusuyla ilgili değildir. Bu bölüm Karagöz’ün yabancı
sözcükleri kullanarak konuĢan Hacivat’ı yanlıĢ anlaması ya da yanlıĢ anlar
görünmesi, böylece ortaya türlü cinaslar ve nükteler çıkmasıyla sürer gider.
Muhavereler her konuya açıktır, önceden bilinen bir muhaverenin içine günlük
olaylar sokulabileceği gibi, günlük olayları Ģakacı bir dille eleĢtiren doğaçlama
muhaverelerde olabilir. Karagöz oyunlarında doğaçlamaya en uygun bölüm
muhavere bölümüdür. Ferhat ile ġirin, Tahir ile Zühre gibi klasik oyunların fasıl
bölümleri güncel olayların iĢlenmesine çok fazla müsait olmamasına karĢın, bu
oyunların muhavere bölümleri her tür konunun iĢlenmesine açıktır. Bu Karagöz
oynatan ustanın maharetine ve kültürüne bağlıdır. Bu yüzden Karagöz
kendi baĢından ya da birinin baĢından geçmiĢ gibi olağan dıĢı serüvenleri anlatır, sonunda rüya
gördüğü açığa çıkar.
oynatacak kiĢinin dağarcığının zengin olması gerekir. Eskiden Karagöz ustaları televizyonun, radyonun,
gazetenin olmadığı çağlarda Karagöz oyunlarının içinde siyasal taĢlamalar yapar ve kamuoyunun sesini
temsil ederlerdi. Karagöz perdesinde siyasi olayların canlandırılması PadiĢah 2. Abdulhamit döneminde
ağır cezalara bağlanmıĢtır. Bu karardan sonra Karagöz oyunları sürekli olarak aynı oyunların ezberlenip
oynatıldığı, hiçbir çekiciliği olmayan sıradan bir oyun olup çıkmıĢtır. Büyük tulüat (doğaçlama) ustası
Ġsmail Dümbüllü’nün “Seyircinin kararı kesindir, temyize gitmez” dediği gibi ilginçliği kalmayan Karagöz
oyunları seyircinin ilgisini çekmez olmuĢtur. Karagöz oyunlarının ilgi çeker bir duruma gelebilmesi
ancak eskiden olduğu gibi güncel olayların mizahî bir dille perdeye aktarılması ile mümkün olabilir.
Evliya Çelebi’nin çok övdüğü Hayâlî Kör Hasanzade Mehmet Çelebi’nin akĢamdan sabaha dek değiĢik
taklitler yapıp herkesi hayretler içinde bıraktığı, 18. yüzyıl sonlarında yetiĢen KasımpaĢalı Hafız’ın da
gece sabaha kadar sadece Hacivat ile Karagöz’ü oynatıp konuĢturduğu, dinleyenlerin çatlamak
derecesine geldiği ve vaktin nasıl geçtiğini fark etmedikleri biliniyor. 18. yüzyıl sonlarında yetiĢen hayal
küpü Emin Ağa’nın bir söylediği muhavereyi bir daha söylemez diye Ģöhreti vardır. Muhavere bölümü
kafası kızan Karagöz’den dayak yiyen Hacivat’ın kaçması, yalnız kalan Karagöz’ün Sen gidersin beni
buraya mıhlamazlar, pamuk ipliğiyle hiç bağlamazlar, ben de çeker gider köĢe pencereme otururum
bakalım burada ne oyunlar oynanır diyerek çıkması ile sona erer.
3. Fasıl
–
Asıl oyundur. Diğer oyun kiĢileri de oyuna katılır.
Bu bölümde bildiğimiz tiyatro oyunları gibi baĢtan sona bir oyun oynanır,
oyunun akıĢına göre kendi kılık ve Ģiveleri ile Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir,
Beberuhi, Tiryaki, Frenk, Yahudi gibi değiĢik tipler girip çıkarlar. Karagöz ustası
oyunun akıĢına göre bu tipleri azaltıp çoğaltabilir. Bazı oyunlarda Karagöz ve
Hacivat’da oyunun akıĢına göre değiĢik kılıklarda perdeye gelip rollerini yaparlar.
Örneğin Karagöz’ün gelin olması oyunda Karagöz gelin kılığı ile oyuna katılır ya
da cazular oyununda Karagöz cinler tarafından çarpılıp eĢek haline gelir,
Karagöz’ün ağalığı oyununda Hacivat kahya olur , salıncak oyununda ise
Karagöz tarafından tanınmamak için kadın kılığına girer.
4. BitiĢ
–
–
–
–
Bazen çok kısa olur.
Karagöz oyunun bittiğini haber verir, kusurlar için özür diler, sonraki oyunu duyurur.
Oyun sırasında kılık değiĢtirmiĢlerse asıl kılıklarıyla dönerler.
Kısa bir söyleĢme geçer. Bu söyleĢmede oyundan alınacak dersler de belirtilir.
Fasıl bölümü sona erdikten sonra Karagöz ile Hacivat perdeye gelirler (eğer rol gereği perdede farklı
bir kıyafet ile görünüyorlarsa perdeden çıkıp normal kıyafetleri ile gelirler). Karagöz Hacivat’ı tekrar
döver, bunun üzerine Hacivat Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim hemann
der ve seyirciyi selamlayarak çıkar. Karagöz’de her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola, ehh Hacivat bir
dahaki oyunda yakan elime geçerse vayyy haline der ve seyirciyi selamlayarak çıkar. Perde arkasındaki
ıĢığın sönmesiyle oyun sona erer.
KARAGÖZ OYUNLARININ TEKNĠĞĠ
Karagöz oyunlarının tekniği iki bölüm halinde incelenmelidir.
1)Oynatım tekniği
2)Tasvir yapım tekniği
1)Oynatım Tekniği
Karagöz perdesi 180 cm X 100 cm ebadındadır ancak bu oran oyunun
yapısına göre değiĢebilir. Perdenin alt tarafında peĢ tahtası denilen bir tezgah
bulunur. Perdeyi aydınlatan ıĢık kaynağı ve oyunda kullanılacak tasvir, nâreke,
tef vs. bu tezgahın üzerinde bulunur. Ayrıca, zaman zaman perdede aynı anda
ikiden daha fazla tasvir kullanıldığı zamanlarda hareketsiz duran tasvirlerin
sopalarının takıldığı Y Ģeklinde çatal (hayal ağacı) sopalar takılır. Karagöz
oynatan hayâlî konuĢan tasvirleri iki eliyle idare ettiği zamanlarda diğer
tasvirlerin perdeye yapıĢık halde durmalarını hayal ağacı sağlar. Karagöz
oyununu tek kiĢi oynatır, yanında ise yardak adı verilen bir yardımcı olur. Yardak
tef çalar, rol sırası gelen tasvirleri hayâlîye verir, gerekirse Ģarkı söyler. Tef
çalmak kolay gibi görünürse de aslında pek kolay değildir. Hakkıyla tef
çalabilmek için Türk Sanat Müziğinde kullanılan basit usülleri
bilmek gerekir. Karagöz oyunlarında,
oyuna giren her tipleme kendi karakteristiğine uygun bir Ģarkı eĢliğinde perdeye gelir. Eskiden karagöz
oyunlarında sekiz on kiĢilik bir saz heyeti bulunur ve tiplemeler bu saz heyetinin seslendirdiği Ģarkılar
eĢliğinde perdeye gelirlermiĢ. Ne yazık ki günümüzde ekonomik olanaksızlıklar yüzünden bu tür bir
uygulama yapılamamaktadır.
2)Tasvir yapım tekniği
Karagöz tasvirleri, özel olarak yapılan yarı Ģeffaf derilerden yapılır.
Eskiden deve derisinden köpek boku, zırnık gibi doğal malzemelerin kullanımıyla
tabaklanan deriler deri teknolojisinin ilerlemesiyle artık çeĢitli kimyasal enzimler
kullanılarak yapılmaktadır, günümüzde ne yazık ki deve derisi bulabilmek
mümkün olmadığından dana, sığır gibi büyük baĢ hayvan derileri
kullanılmaktadır. (Köpek boku, derinin tüylerinin dökülmesinden sonra deri
yüzeyinde kalan kıl köklerini temizlemek için kullanılırmıĢ. Köpek bokunun deri
üzerinde iyi iĢlem yapabilmesi için çok taze olması gerekir, bayatlayınca hiç bir
iĢe yaramazmıĢ. Köpek boku toplayanlar tabakhaneye çabucak yetiĢtirmek için
koĢa koĢa giderlermiĢ. Bu yüzden aceleci insanlara tabakhaneye bok mu
yetiĢtiriyorsun denir) Deri tabaka halinde satılır. Önce yapılacak tasvir
büyüklüğünde bir deri parçası kesilir ve cam ile kazınarak temizlenip hafifçe ıslatıldıktan sonra düz hale
gelmesi için düz yüzeyli bir ağırlık altına konur ve burada iyice düzleĢene kadar bekletilir. Daha sonra,
iyice temizlenip Ģeffaflığı artırılan ve düzleĢtirilen deri yapılacak olan tasvirin resminin üzerine konarak
tasvirin resmi çizilir. Resim çizildikten sonra etrafı uygun olan kesici bir alet ile kesilir. Ġç hatlar ise
arkadan verilecek ıĢığın deliklerden geçip perdeye yansıması için nevregan adı verilen ucu sivri bir alet
ile delinir. Kesme ve delme iĢlemi çok yumuĢak olduğu için ıhlamur kütüğü
üzerinde yapılır. Kesme ve delme iĢlemi bittikten sonra deliklerin etrafında
oluĢan kabarıklıklar spatula benzeri ucu keskin bir alet ile kazınır. Sopaların
geçeceği deliklerin etrafına kalınca bir deri parçası dikilerek deliklerin daha derin
hale gelmesi sağlanır. Bu deri parçası sopanın tasviri daha sağlam tutup
oynatırken çıkmasına engel olmak içindir. Tüm bu iĢlemlerden sonra ince bir
zımpara ile iyice zımparalanıp boyama iĢlemine geçilir. Karagöz tasvirlerinin
boyanmasında eskiden bitkilerden elde edilen kök boyalar kullanılırmıĢ ancak
kök boya yapmak zahmetli bir iĢ olduğundan günümüzde tasvir yapımcılarının
büyük bir bölümü Ecoline boyalar kullanmaktadırlar. Kök boyalar son derece
dayanıklı boyalardır, yapay boyalar yılar geçtikçe dökülüp kalitesini yitirirler
ancak kök boyalar hiç bir zaman bozulmazlar. Ben kendi tasvirlerimi kök
boyalarla boyuyorum.
Tasvir uygun renklerle boyandıktan sonra kenarlarına ve iç hatlara siyah boya ile
kontür çekilir. Boyama iĢlemi de bittikten sonra tasvirin parçaları uygun yerlerinden
kat küt ya da misina ile birbirine bağlanır, artık tasvir oynatıma hazır hale gelmiĢtir.
mumlu iplik,
KARAGÖZ MUSĠKĠSĠ
Gölge oyunu Karagöz’de musiki önemli bir rol oynar. Karagöz’ün ayrılmaz bir parçası olan
musiki bu oyunlarda kendine özgü bir nitelik kazanmıĢ, Osmanlı Ģehir eğlence musikisinin bir türü
haline gelmiĢtir.
Musikinin yer almadığı bir Karagöz oyunu düĢünülemez. Musiki Karagöz’de Osmanlı-Türk
musikisinin değiĢik türleri ile beste Ģekillerini içinde toplar. Klasik musikinin kâr, karçe, murabba, beste,
semai, Ģarkı gibi beste Ģekilleri; gazel ve taksimler; Ģehir eğlence musikisinin köçekçeleri, tavĢancaları
ve oyunhavaları; Anadolu’nun ve Rumeli’nin türküleri dıĢında, oyunlarının konuları gereği olan Arapça
ve Yahudice güfteli Ģarkılar, Çingene Ģarkıları, Rum ve Ermeni kültürlerine özgü ezgiler, vals, polka,
opera aryası gibi batı müziği parçaları da Karagöz musikisinde yer almıĢtır. Oyunların konuları musiki
repertuarının gittikçe geniĢlemesini sağlamıĢtır. Karagöz musikisinin tesbit edilebilen repertuarı daha
çok 19. ve 20. yüzyıl Türk musikisine aittir. Ancak, bu repertuarda, Abdulkadir Meragi’ye mal edilen
kârlar, Seyyid Nuh, Itrî, Kassamzade, Ebubekir Ağa, Tab’î, Sadullah Ağa, Mustafa ÇavuĢ gibi
bestecilerin eserleri de bulunması, bu arada
Batı müziği eserlerine de yer verilmesi Karagöz
musikisinin sabit olmadığını, Türk musikisindeki ve Türk toplumundaki değiĢime uyum sağlamak
amacıyla her dönemde değiĢtirildiğini gösterir. Son dönemlerde doğrudan Karagöz oyunları için Ģarkı
besteleyen besteciler de çıkmıĢtır.
Karagöz musikisi Ģu üç bölümde ele alınabilir: Semai, Gazel, Hayal Ģarkıları. ”Semai”nin klasik
Türk musikisindeki ağır, yürük ve saz semaisi Ģekilleriyle bir ilgisi yoktur. Klasik musikiye özgü kâr,
kârçe, murabba beste, semai, Ģarkı gibi beste Ģekillerinin toplu adıdır “semai” burada. Semaileri hep
Hacivat okur. Bunlar daha ağırbaĢlı eserler olduğu için genellikle oyunun baĢında okunur. Bu eserlerin
tamamı okunmaz, sadece zemin ve teslim bölümlerinin okunmasıyla yetinilir. Gazel, bildiğimiz gazeldir.
Hayal Ģarkıları ise Ģarkı ve türkülerdir. Günümüze kadar iki yüzü aĢkın hayal Ģarkısı tespit edilebilmiĢtir.
Bazı hayal Ģarkıları oyunlarda sık sık okunduğundan bu Ģarkılar oyun tipleriyle adeta özdeĢleĢmiĢtir. Bu
tür Ģarkılar oyun tiplerine uygun bir güfte ve ezgi yapısı içindedir.
Karagöz oyunlarında kullanılan çalgılar “perdedeki çalgılar” ve “perde gerisindeki çalgılar”
olarak ikiye ayrılabilirler. Perdedeki çalgılar bağlama, Karadeniz kemençesi, davul, zurna, kabak, tulum
gibi halk sazlarıdır. Perde arkasında kullanılanlar ise kanun, ud, keman, zurna yahut klarnet, def gibi
klasik musikide kullanılan sazlardır. Zil, zilli maĢa, nakkare kullanıldığı da olur.
Osmanlı toplumundaki etnik ve dîni cemaatlerin kültürleri Karagöz musikisine canlı bir Ģekilde
yansımıĢtır. “Kaminamoz elde aki, yo kero poraki” (Balat kapısından girdim içeri) Yahudice güfteli Ģarkı,
“ÇeribaĢının gelini” adlı Çingene Ģarkısı, arapça “Befta hindi ĢeĢ harir” güfteli Ģarkı ile Laz, Ermeni, Kürt
kültürlerine özgü ezgiler bu tür parçalardır. Karagöz oyunlarında zenneler de Ģarkı söylerlerdi. Karagöz
oyunlarında halk musikisi de imparatorluğun çeĢitli Ģehir, kasaba ve yörelerinin kültürlerini yansıtır.
Oyunlarda Bolulu Bolu türküsü, Harputlu Harput türküsü, Arnavut ve Rumelili Rumeli türküsü söyler.
Böylece taĢranın musiki kültürü ve zevki de hayal perdesinden payitahta girer.
Eski Ġstanbul’da padiĢahtan, okumuĢ çevrelerden en sade halk insanına kadar herkes Karagöz
oyunlarının tiryakisiydi. Karagöz bu yönüyle birleĢtirici bir Ģehir kültürü ürünüydü. Karagöz’ün bu yönü
musikisine de yansımıĢtır. Bu geleneksel oyunların ağırbaĢlı klasik eserlerden hafif Ģarkılara ve oyun
havalarına kadar geniĢleyen repertuarı Ġstanbul Ģehir musikisinin ve Ģehir zevkinin anlamlı bir
ifadesidir. *
*Yukarıdaki yazı Kalan müzik
alınarak) alınmıĢtır
tarafından çıkarılan Karagöz-Hacivat adlı CD nin kapak yazısından (izin
Klasik Oyunlarda Kullanılan Eserlerin Tiplere Göre Tasnifi
(Sadece en çok kullanılanlar listeye alınmıĢtır)
HACĠVAT
1)On kerre demedim mi sana sevme dokuz yar (Evç Yürük Semai)
2) Ah bir elif çekti sineme canân bu gece
(Muhayyer
Yürük Semai)
3) Dîdem yüzüne nâzır, nâzır yüzüne dîdem
(ġehnaz
Ağır Semai)
4)Sâkî ele al câmı safâ (UĢĢak Yürük Semai)
5)Ah benim âfeti cihânım
(Yegah Aksaksemai)
6)Etti o güzel ahde vefa müjdeler olsun (Segah Yürük Semai)
7)Her güzel böyle nazlı mı olur (Beyati)
8)Gelse o Ģuh meclise naz-u tegaful eylese
(Rast Yürük Semai)
9)Amed nesim-i subh-u dem
(Rast NakıĢ Beste)
10)Sözü canları bağıĢlar (Ferahnak
Aksak Semai)
11)Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü
(Rast Semai)
12)Muntazır teĢrîfine hazır kayık (K. Hicazkar)
KARAGÖZ
1) Ben bir teferrücte baĢ kalfa iken
(Hüseynizemzeme)
2) Kavak kavaktan uzundur
(Aydın Türküsü)
3)Bülbül olsam kona da bilsem dallere (Karcığar Köçekçe)
ÇELEBĠ
1) Üsküdara gider iken aldı da bir yağmur
(Nihavend Ġstanbul Türküsü)
2)Cana rakibi handan edersin (UĢĢak Curcuna)
3)Sabah oldu uyansana (Eviç Türkü)
4) AĢkınla sinem dağlarım
(Hicaz Düyek)
5)Niçin nalendesin böyle
(Hüzzam Düyek)
6)TeĢrifini özler canım (Hüzzam Düyek)
7)Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü
(Rast Semai)
8)Gönlüm yine bir ateĢi hicrana dolaĢtı (Nihavend Aksak)
9)Dil hun olurum yâd-ı cemalinle ben senin
(Hüzzam
Semai)
ZENNE
1)Gel beni vaslınla Ģâd et
(Hüseyni
Ağır Aksak)
2)Nigahı mestine canlar dayanmaz
(Sabâ Devrihindi)
3)ÂteĢ-i sûzan-ı firkât (Hicaz Curcuna)
4)Hab-ı gahı yare girdim arz için ahvalimi
(Rast Devrihindi)
5)Bir güzel kız salıncakta sallanır
(Nihavend
Düyek)
6)GelmiĢ değil böyle peri
(Sabâ Semai)
7)Niçin nalendesin böyle
(Hüzzam
Düyek)
8)Ġstanbuldan üsküdara yol gider
(Muhayyer Ġstanbul Türküsü)
9) Evvel benim nazlı yarim severim kimseler bilmez
TUZSUZ DELĠ BEKĠR-MATĠZ-BEKRĠ MUSTAFA
1)Külhanbeylik omuzdaĢlar bize pek Ģandır
(Hicaz Düyek)
2)Nice sevmeyeyim a dostlar bir acaip dili var
(ġehnaz
Evsat)
3)Bir gemim var salıverdim engine
(Eviçhuzi)
4)On yedi tek düz mastika içtim (UĢĢak)
ARAP
1)Befta hindi ĢeĢ harir (Nihavend)
2)Hobeleka hobelekadın
TĠRYAKĠ
1)Fesleğen ektim gül bitti dalında bülbül öttü
YAHUDĠ
1)Balat kapısından girdim içeri
2)Altın tasta gül kuruttum
(Isfahan
Aksak)
(Hüseyni Türkü)
(Acemkürdi
Aksak)
BEBERUHĠ
1)Vardım halebe bindim dolaba (Sabâ Düyek)
ACEM
1)Isfahanda bir kuyu var içinde tatlı suyu var
BABA HĠMMET
1)Kekliği düz ovada avlarım
2)Dağda davar guderum
(Müstear
Curcuna)
(Ankara Türküsü)
(Ankara Türküsü)
KAYSERĠLĠ
1)Gökte yıldız sayılır mı hey
2)Kayserinin kızları
(Kayseri Türküsü)
LAZ
1)Yavuz geliyor yavuz
(Hüseyni Türkü)
FRENK-RUM
1)Polka
ERMENĠ
1)Ezirgandan kemahtan yar gelir oynamaktan
(Hüseyni Türkü)
ZEYBEK
1)Efeyim severim ben (Nihavend Aksak)
2)Sarı zeybek Ģu dağlarda
(Tahir Aydın Türküsü)
ÇĠNGENE
1)ÇeribaĢının gelini pek ince sarmıĢ belini
BOLULU AġCI
1)Armut dalda sıra sıra (UĢĢak Bolu Türküsü)
KÖÇEK-ÇENGĠ-DANSÖZ
1)Rumeli karĢılaması
(Rumeli Türküsü)
(Nihavend
Aksak)
FERHAT
1)Sabah oldu tan yerleri atıyor
(Mahur Evsat)
ARNAVUT
1)AliĢimin kaĢları kare
(Rumeli Türküsü)
PÎġEKAR
1)PiĢekar havası
(Segah)
GEMĠ (çekilirken)
1)Heyamol deyin kardaĢlar
(Rast)
Yukarıda da belirtildiği gibi Karagöz oyunlarında kullanılan Ģarkılar sabit değildir, eğer sadece
bu Ģarkılarla kısıtlarsak Karagöz’ün geliĢimini önlemiĢ oluruz. DeğiĢen zamana uyum sağlayarak,
tiplerin genel karakterine uygun olan baĢka Ģarkılar da Karagöz oyunlarında kullanılabilir. Önemli olan
kullanılacak Ģarkıların o tipin genel karakteristiğine uygun olmasıdır.

Benzer belgeler

GÜNÜMÜZ BURSA`SINDA KARAGÖZ

GÜNÜMÜZ BURSA`SINDA KARAGÖZ D. T. C. F Tiyatro kürsüsü eski baĢkanlarından Prof. Metin And’a göre ise, 1517 yılında Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük sultanı Tumanbay’ın Nil nehri üzerindeki Roda adasında asılıĢın...

Detaylı

Karagöz Sözlüğü

Karagöz Sözlüğü pîri kabul edilir. D. T. C. F Tiyatro kürsüsü eski baĢkanlarından Prof. Metin And’a göre ise, 1517 yılında Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in Memlük sultanı Tumanbay’ın Nil nehri üzerindeki Rod...

Detaylı