Crib - VocApp

Transkript

Crib - VocApp
vocapp.com
Turkish sentences from Tatoeba 2
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
46.
47.
48.
49.
50.
51.
52.
53.
54.
55.
56.
She came alone.
O tek başına geldi.
She choked him.
She dumped him.
She fooled him.
She grew roses.
She helped him.
She hugged him.
She is a nurse.
She is awkward.
She is out now.
She is prudish.
She isn't poor.
She kept quiet.
She kicked him.
She kissed him.
She likes wine.
She looked sad.
She loves cats.
She misses him.
She seems rich.
She shot a gun.
She sings well.
She teased him.
She trusts him.
She types well.
She's a beauty.
Smoke appeared.
It's spring.
Stop grumbling.
Take your time.
Thanks, Yukina.
That's a shame.
That's a tower.
That's my line!
That's strange.
That's the way.
That's too bad.
That's unusual.
The birds sang.
The flag is up.
Their eyes met.
Their lips met.
There is a cat.
They are happy.
They asked him.
They hated Tom.
They quarreled.
They were busy.
Think about it.
This annoys me.
This is a book.
This is a desk.
This is broken.
This is my car.
This is my cat.
This is my dog.
O onu boğdu.
O onu terketti.
O onu enayi yerine koydu.
O güller yetiştirdi.
O ona yardımcı oldu.
O ona sarıldı.
O bir hemşire.
O sakardır.
O şimdi dışarıda.
O aşırı dürüst geçinen biridir.
O zavallı değildir.
O, sessiz kaldı.
O ona tekme attı.
O onu öptü.
O şarap sever.
O, üzgün görünüyordu.
O kedileri seviyor.
O onu özlüyor.
O zengin görünüyor.
O bir silah sıktı.
O iyi şarkı söyler.
O ona sataştı.
O ona güvenir.
O iyi yazar.
O güzel bir kadındır.
Duman ortaya çıktı.
Bahar geldi.
Homurdanmayı bırak.
Acele etmeyin.
Teşekkürler Yukina.
Bu bir utanç.
Bu bir kule.
Sıra bendedir.
Bu çok garip.
Bu böyledir.
Bu çok kötü.
Bu sıradışı.
Kuşlar öttü.
Bayrak yukarda.
Gözleri bir araya geldi.
Dudakları dokundu.
Bir kedi var.
Onlar mutlulular.
Ona soru sordular.
Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.
Onlar tartıştılar.
Onlar meşgullerdi.
Bunu düşünün.
Bu beni rahatsız ediyor.
Bu bir kitaptır.
Bu bir masa.
Bu bozuk.
Bu benim arabam.
Bu benim kedimdir.
Bu benim köpeğim.
- Page 1 -
vocapp.com
57. Ticket, please.
58. Tom can't swim.
59. Tom died young.
60. Tom felt great.
61. Tom felt happy.
62. Tom felt tired.
63. Tom got burned.
64. Tom got robbed.
65. Tom has a cold.
66. Tom has a rash.
67. Tom has asthma.
68. Tom hated Mary.
69. Tom hates Mary.
70. Tom is a thief.
71. Tom is at work.
72. Tom is at work.
73. Tom is nervous.
74. Tom is out now.
75. Tom is patient.
76. Tom isn't here.
77. Tom isn't home.
78. Tom isn't tall.
79. Tom looks pale.
80. Tom set a trap.
81. Tom slept late.
82. Tom was mugged.
83. Tom was scared.
84. Tom, don't die.
85. Try this sauce.
86. Turn on the TV.
87. Wash your face.
88. Watch yourself.
89. We are cousins.
90. We are doctors.
91. We made him go.
92. We need a plan.
93. We study music.
94. We'll paint it.
95. What do you do?
96. When's it over?
97. Where is Paris?
98. Where were you?
99. Which side won?
100. Who broke this?
101. Who is on duty?
102. Who killed Tom?
103. Who knows that?
104. Who likes Tony?
105. Who painted it?
106. Why do you ask?
107. Why do you lie?
108. Why is he here?
109. Why is he here?
110. Will Jane sing?
111. Yes, I know it.
112. You look bored.
113. You look tired.
114. You look upset.
115. You were right.
116. You're in luck.
117. You're kidding!
Bilet, lütfen.
Tom yüzemez.
Tom genç yaşta öldü.
Tom mükemmel hissetti.
Tom mutlu hissetti.
Tom yorgun hissetti.
Tom yandı.
Tom soyuldu.
Tom üşütmüş.
Tom'un bir kaşıntısı var.
Tom'un astımı var.
Tom Mary'den nefret ediyordu.
Tom Mary'den nefret ediyor.
Tom bir hırsız.
Tom işte.
Tom çalışıyor.
Tom sinirlidir.
Tom şimdi dışarda.
Tom sabırlıdır.
Tom burada değil.
Tom evde değildir.
Tom uzun boylu değil.
Tom solgun görünüyor.
Tom bir tuzak kurdu.
Tom geç uyudu.
Tom yağmalanmıştı.
Tom korktu.
Tom, ölme.
Bu sosu deneyin.
TV'yi açın.
Yüzünüzü yıkayın.
Kendine dikkat et.
Biz kuzenleriz.
Bizler doktoruz.
Biz onu gönderdik.
Bizim bir plana ihtiyacımız var.
Müzik çalışıyoruz.
Biz onu boyarız.
Ne iş yaparsınız?
Ne zaman biter.
Paris nerede?
Neredeydin?
Hangi taraf kazandı.
Bunu kim kırdı?
Kimler görevde?
Tom'u kim öldürdü?
Onu kim biliyor?
Tony'yi kim seviyor?
Onu kim boyadı?
Neden soruyorsun?
Neden yalan söylüyorsun?
Neden o orada?
O niçin burada?
Jane şarkı söyleyecek mi?
Evet, bunu biliyorum.
Sıkılmış görünüyorsun.
Yorgun görünüyorsun.
Üzgün görünüyorsun.
Sen haklıydın.
Siz şanslısınız.
Dalga geçiyorsun!
- Page 2 -
vocapp.com
118. You're my type.
119. You're welcome.
120. You've changed.
121. A boat capsized.
122. A fish can swim.
123. A man must work.
124. All are present.
125. Allen is a poet.
126. Do I annoy you?
127. Anybody will do.
128. Aoi dances well.
129. Are drinks free?
130. Are these yours?
131. Are you home?
132. Are you excited?
133. Are you kidding?
134. Are you serious?
135. Are you working?
136. Balls are round.
137. Bees make honey.
138. Be yourself.
139. Boil some water.
140. Call me anytime.
141. Call the police!
142. Call the police!
143. Can Bob be sick?
144. Can I go now?
145. Can you do that?
146. Can you hear me?
147. Cats catch mice.
148. Clean your room.
149. Come and see me.
150. Come and see me.
151. Come here, John.
152. Come home early.
153. Come if you can.
154. Come on, get up.
155. Congratulations!
156. Count to thirty.
157. Did he go there?
158. Do you miss me?
159. Do I need a tie?
160. Do you have one?
161. Do you know her?
162. Do you remember?
163. Do you think so?
164. Do you want him?
165. Does he know me?
166. Don't apologize.
167. Don't be a fool.
168. Don't be absurd.
169. Don't be afraid.
170. Don't get angry.
171. Don't look back.
172. Don't overdo it.
173. Don't play here.
174. Don't stop here.
175. Don't tell lies.
176. Don't trust him.
177. Drive carefully.
178. Emi looks happy.
Sen benim tipimsin.
Bir şey değil.
Değiştiniz.
Bir tekne alabora oldu.
Bir balık yüzebilir.
Bir adam çalışmak zorundadır.
Herkes mevcut.
Allen bir şair.
Seni sıkıyor muyum?
Herhangi biri işe yarar.
Aoi iyi dans eder.
İçecekler ücretsiz mi?
Bu sizin mi?
Evde misin?
Heyecanlı mısın?
Dalga mı geçiyorsun?
Ciddi misin?
Çalışıyor musunuz?
Toplar yuvarlaktır.
Arılar bal yapar.
Kendine gel.
Biraz su kaynatın.
Beni her zaman arayın.
Polis çağır!
Polisi çağır!
Bob hasta olabilir mi?
Şimdi gidebilir miyim?
Onu yapabilir misin?
Beni duyabiliyor musun?
Kediler fareleri yakalar.
Odanızı temizleyin.
Beni görmeye gel.
Gel ve beni gör.
Buraya gel, John.
Eve erken gel.
Gel gelebilirsen.
Haydi, kalk.
Tebrikler!
Otuza kadar say.
O oraya gitti mi?
Beni özledin mi?
Bir kravata ihtiyacım var mı?
Bir tanesine sahip misin?
Onu tanıyor musunuz?
Hatırlıyor musun?
Öyle düşünüyor musun?
Onu istiyor musunuz?
O beni biliyor mu?
Özür dileme.
Aptal olmayın.
Saçma olmayın.
Korkmayın.
Kızma.
Geriye bakmayın.
Aşırıya kaçmayın.
Burada oynamayın.
Burada durma.
Yalan söylemeyin.
Ona güvenme.
Dikkatli sür.
Emi mutlu görünüyor.
- Page 3 -
vocapp.com
179. Enjoy your meal!
180. Enjoy your trip.
181. Follow that car.
182. Get out of here.
183. Give her a doll.
184. Give me a break.
185. Go home quickly.
186. Goodbye, Sayoko.
187. Great, isn't it?
188. Green suits you.
189. Green suits you.
190. Has he come yet?
191. Good afternoon.
192. He began to cry.
193. He began to run.
194. He bought a hat.
195. He can run fast.
196. He can't be ill.
197. He did his best.
198. He felt at home.
199. He gave up hope.
200. He had jeans on.
201. He had no money.
202. He has a camera.
203. He has a hat on.
204. He has a racket.
205. He has a Toyota.
206. He has gone mad.
207. He has gone out.
208. He has no money.
209. He has ten cows.
210. He has two dogs.
211. He is a bad boy.
212. He is a painter.
213. He is a teacher.
214. He is depressed.
215. He is my friend.
216. He is off today.
217. He is unmarried.
218. He is very kind.
219. He is very kind.
220. He kept singing.
221. He kept talking.
222. He lied readily.
223. He likes Disney.
224. He likes soccer.
225. He likes sweets.
226. He likes tigers.
227. He likes to run.
228. He likes to run.
229. He looked about.
230. He looks strong.
231. He lost his job.
232. He loves trains.
233. He made a robot.
234. He made me sing.
235. He may be there.
236. He mentioned it.
237. He plays soccer.
238. He seems honest.
239. He swindled her.
Afiyet olsun!
Seyahatin tadını çıkarın.
O arabayı izleyin.
Defol
Ona bir oyuncak verin.
Bana bir mola verin.
Çabucak eve git.
Güle güle, Sayoko.
Harika, değil mi?
Yeşil size uyar.
Yeşil size uyuyor.
Henüz geldi mi?
İyi günler.
O ağlamaya başladı.
O koşmaya başladı.
O bir şapka aldı.
O hızlı koşabilir.
O hasta olamaz.
O elinden geleni yaptı.
O evindeymiş gibi hissetti.
O, ümidinden vazgeçti.
Üzerinde kot pantolon vardı.
Onun hiç parası yoktu.
Onun bir kamerası var.
Kafasında bir şapkası vardı.
Onun bir raketi var.
Onun bir Toyotası var.
O çıldırdı.
O gitti.
Onun hiç parası yok.
Onun on ineği var.
Onun iki köpeği var.
O kötü bir çocuk.
O bir ressam.
O bir öğretmen.
O bunalımlı.
O benim arkadaşım.
O bugün izinli.
O, bekar.
O çok kibardır.
O çok nazik.
O şarkı söylemeyi sürdürdü.
O konuşmaya devam etti.
O kolayca yalan söyledi.
O Disney'i sever.
O futbolu seviyor.
O şekerlemeden hoşlanır.
O kaplanlar seviyor.
O koşmayı sever.
O çalıştırmayı seviyor.
O etrafına bakındı.
O güçlü görünüyor.
O işini kaybetti.
O trenleri sever.
O bir robot yaptı.
O bana şarkı söyletti.
O orada olabilir.
O ondan bahsetti.
O futbol oynar.
O dürüst görünüyor.
O onu dolandırdı.
- Page 4 -
vocapp.com
240. He walks slowly.
241. He was cheating.
242. He was speaking.
243. He was standing.
244. He was very old.
245. He writes books.
246. He's a comedian.
247. He's a comedian.
248. He's kind to me.
249. He's very timid.
250. Help me, please.
251. How about 12:45?
252. How is your dad?
253. How rude of you!
254. How's your cold?
255. How's your wife?
256. I ache all over.
257. I am a bachelor.
258. I am in a spot.
259. I'm in trouble.
260. I'm dead tired.
261. I bought a book.
262. I broke a glass.
263. I bump into her.
264. I call him Mike.
265. I called her up.
266. I called him up.
267. I called Tom up.
268. I can swim fast.
269. I can swim well.
270. I can't hear it.
271. I can't help it.
272. I caught a cold.
273. I cooked dinner.
274. I didn't see it.
275. I don't need it.
276. I don't see him.
277. I escaped death.
278. I feel feverish.
279. I feel homesick.
280. I feel relieved.
281. I felt left out.
282. I get up at six.
283. I go every year.
284. I got up at six.
285. I guessed right.
286. I hate politics.
287. I hate reptiles.
288. I have a bruise.
289. I have diabetes.
290. I have dry skin.
291. I have no fever.
292. I have no money.
293. I have ten pens.
294. I have to work.
295. I have two cars.
296. I hear the drum.
297. I hurt my elbow.
298. I just miss him.
299. I know her well.
300. I know the girl.
O, yavaşça yürüyor.
O hile yapıyordu.
O konuşuyordu.
O, ayakta duruyordu.
O çok yaşlıydı.
O kitaplar yazar.
O bir komedyen.
O bir komedyendir.
O bana karşı nazik.
O çok ürkek.
[sound: LC3BCtfen+bana+yardC4B1m+et. mp3] Lütfen bana
yardım et.
12:45'e ne dersin?
Baban nasıl?
Ne kadar kabasın!
Soğuk algınlığın nasıl?
Karın nasıl?
Benim her yerim ağrıyor.
Ben bekarım.
Başım dertte.
Başım belada.
Ben çok yorgunum.
Ben bir kitap satın aldım.
Ben bir bardak kırdım.
Onu çarparım.
Onu Mike olarak çağırırım.
Onu aradım.
Ben onu aradım.
Tom'a telefon ettim.
Ben hızlı yüzebilirim.
Ben iyi yüzebilirim.
Ben onu duyamıyorum.
Elimde değil.
Soğuk aldım.
Ben akşam yemeğini pişirdim.
Ben onu görmedim.
Ona ihtiyacım yok.
Onu görmüyorum.
Ölüm tehlikesini atlattım.
Ateşim çıktı./Ateşim var.
Vatan hasreti hissediyorum.
Ben rahatlamış hissediyorum.
Ben dışarıda bırakılmış hissettim.
Ben altıda kalkarım.
Ben her yıl giderim.
Altıda kalktım.
Ben doğru tahmin ettim.
Siyasetten nefret ederim.
Sürüngenler nefret ediyorum.
Bir çürüğüm var.
Diyabetim var.
Ben kuru bir cilde sahibim.
Ben ateşim yok.
Hiç param yok.
Benim on dolma kalemim var.
Çalışmak zorundayım.
İki arabam var.
Ben davulu duyuyorum.
Dirseğimi incittim.
Ben sadece onu özlüyorum.
Onu iyi tanırım.
Kızı tanıyorum.
- Page 5 -
vocapp.com
301. I
302. I
303. I
304. I
305. I
306. I
307. I
308. I
309. I
310. I
311. I
312. I
313. I
314. I
315. I
316. I
317. I
318. I
319. I
320. I
321. I
322. I
323. I
324. I
325. I
326. I
327. I
328. I
329. I
330. I
331. I
332. I
333. I
334. I
335. I
336. I
337. I
338. I
339. I
lay on my bed.
lent him a CD.
like baseball.
like sleeping.
like swimming.
like the cold.
like your car.
live in Japan.
live in Tokyo.
lost my watch.
love comedies.
meant no harm.
must go there.
must help her.
need his help.
need somebody.
never give up.
often see him.
outwitted him.
paid the bill.
played tennis.
prefer coffee.
run every day.
run every day.
saw her again.
saw him again.
shook my head.
stay in Osaka.
study English.
teach English.
think it's OK.
think so, too.
voted for Ken.
wake up early.
want a friend.
want a guitar.
want a refund.
want a Toyota.
want that bag.
340. I want to drive.
341. I want to sleep.
342. I will warn him.
343. I wish you luck.
344. I work with him.
345. I'll be glad to.
346. I'll buy a Ford.
347. I'll call later.
348. I'll come by 10.
349. I'll do my best.
350. I'm a bit tired.
351. I'm a good cook.
352. I'm a policeman.
353. I'm a TV addict.
354. I'm able to run.
355. I'm about ready.
356. I'm almost done.
357. I'm begging you.
358. I'm feeling fit.
359. I'm from Canada.
360. I'm from Zambia.
361. I'm in no hurry.
Yatağımda uzandım.
Ona bir CD ödünç verdim.
Beyzbolu severim.
Ben uyumayı seviyorum.
Yüzmeyi severim.
Ben soğuğu severim.
Arabanı severim.
Ben Japonya'da yaşıyorum.
Tokyo'da yaşıyorum.
Saatimi kaybettim.
Komedileri seviyorum.
Amacım zarar vermek değildi.
Oraya gitmeliyim.
Ona yardım etmeliyim.
Benim onun yardımına ihtiyacım var.
Birine ihtiyacım var.
Ben asla vazgeçmem.
Ben sık sık onu görürüm.
Onu kurnazlıkla altettim.
Ben faturayı ödedim.
Tenis oynadım.
Kahveyi öneririm.
Her gün koşarım.
Her gün çalışırım.
Ben onu tekrar gördüm.
Onu tekrar gördüm.
Kafamı salladım.
Osaka'da kalıyorum.
İngilizce çalışırım.
Ben İngilizce öğretirim.
Tamam olduğunu sanıyorum.
Ben de öyle düşünüyorum.
Ken için oy kullandım.
Erken uyanırım.
Bir arkadaş istiyorum.
Bir gitar istiyorum.
Paramı geri istiyorum.
Ben bir Toyota istiyorum.
[sound: O+C3A7antayC4B1+istiyorum. mp3] O çantayı
istiyorum.
Araba sürmek istiyorum.
Uyumak istiyorum.
Onu uyaracağım.
Sana şanş diliyorum.
Onunla çalışıyorum.
Memnun olurum.
Ben bir Ford alacağım.
Ben daha sonra ararım.
10'a kadar döneceğim.
Ben elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Ben biraz yorgunum.
Ben iyi bir aşçıyım.
Ben bir polisim.
Ben bir TV bağımlısıyım.
Koşabilirim.
Ben neredeyse hazırım.
Neredeyse bitirdim.
Size yalvarıyorum.
Ben formda hissediyorum.
Ben Kanadalıyım.
Ben Zambiyalıyım...
Ben hiç acelem yok.
- Page 6 -
vocapp.com
362. I'm leaving now.
363. I'm left-handed.
364. I'm on holiday.
365. I'm tired of it.
366. I'm tired of TV.
367. I'm very hungry.
368. I've had enough.
369. Is anybody here?
370. Is anybody home?
371. Is he a teacher?
372. Is he breathing?
373. Is she a doctor?
374. Is she here yet?
375. Is this a radio?
376. Is this a river?
377. It doesn't hurt.
378. It is necessary.
379. It is seven now.
380. It looked cheap.
381. It snowed a lot.
382. It tasted sweet.
383. It was very hot.
384. It's a dead end.
385. It's a fine day.
386. It's a surprise.
387. It's about time.
388. It's almost six.
389. It's an eyesore.
390. It's cool today.
391. It's fine today.
392. It's impossible.
393. It's lunch time.
394. It's lunch time.
395. It's not so far.
396. It's OK with me.
397. It's okay to go.
398. It's sweltering.
399. It's time to go.
400. Jack isn't here.
401. Jane was fuming.
402. Jim is Canadian.
403. John works hard.
404. Kate has a cold.
405. Keep it in mind.
406. Keep on smiling.
407. Keep the secret.
408. Ken has made it.
409. Ken looks happy.
410. Ken's turn came.
411. Kumi made a box.
412. Large, isn't it?
413. Leave him alone.
414. Leave Tom alone.
415. Lemons are sour.
416. Let me check it.
417. Let me go alone.
418. Let me help you.
419. Let me see that.
420. Let me see that.
421. Let's eat lunch.
422. Let's eat sushi.
Ben şimdi gidiyorum.
Ben solağım.
Tatildeyim.
Ondan usandım.
TV'den usandım.
Ben çok açım.
Bu kadarı yeter.
Burada biri var mı?
Evde kimse var mı?
O bir öğretmen mi?
O, nefes alıyor mu?
O bir doktor mudur?
O henüz burada mı?
Bu bir radyo mu?
Bu bir nehir mi?
Bu incitmez.
Bu gerekli.
Şimdi yedidir.
O, ucuz görünüyordu.
Çok kar yağdı.
Tatlı bir tadı vardı.
Çok sıcaktı.
Bu bir çıkmaz sokak.
Güzel bir gün.
O bir sürprizdir.
Bu bir zaman meselesi.
Neredeyse altı.
O, göz zevkini bozar.
Bugün hava serin.
Bugün hava güzel.
O imkansız.
Şimdi, öğlen yemeği zamanı.
Öğle yemeği zamanı.
O kadar uzak değil.
Benim için sakıncası yok.
Gidebilirsiniz.
Hava bunaltıcı.
Gitme zamanı geldi.
Jack, burada değil.
Jane kızgındı.
Jim Kanadalıdır.
John sıkı çalışır.
Kate soğuk almış.
Aklınızda bulundurun.
Gülümsemeye devam edin.
Sırrı saklayın.
Onu Ken yaptı.
Ken mutlu görünüyor.
Ken'in sırası geldi.
Kumi bir kutu yaptı.
Büyük, değil mi?
Onu yalnız bırak.
Tom'u yalnız bırak.
Limonlar ekşidir.
Onu kontrol edeyim.
Ben yalnız gideyim.
Sana yardım edeyim.
Onu görmeme izin ver.
Şunu görmeme izin ver.
Öğle yemeği yiyelim.
Suşi yiyelim.
- Page 7 -
vocapp.com
423. Let's fly kites.
424. Let's go by bus.
425. Let's go by car.
426. Let's rest here.
427. Let's stop here.
428. Let's try again.
429. Let's turn back.
430. Look at the cat.
431. Look behind you.
432. Make it smaller.
433. Mary helped Tom.
434. May I go to bed?
435. May I cut in?
436. May I try it on?
437. Maybe he's dead.
438. Mike sings well.
439. Mike sings well.
440. My dog is white.
441. My father is in.
442. My father walks.
443. My hat blew off.
444. My name is Jack.
445. Never tell lies.
446. Nice to see you.
447. No one can tell.
448. No, I didn't go.
449. Nobody likes it.
450. Open the bottle.
451. Open your mouth!
452. Pass me the pen.
453. Please be quiet.
454. Please call him.
455. Please fix this.
456. Please hurry!
457. Please sit here.
458. Please take one.
459. Please, tell me.
460. Prices are high.
461. Put on your cap.
462. Repeat after me.
463. See you about 7.
464. Send it by mail.
465. He admired her.
466. She forgave him.
467. She got up late.
468. She had a radio.
469. She is a runner.
470. She is a typist.
471. She is graceful.
472. She is not tall.
473. She is very sad.
474. She looked away.
475. She married him.
476. She pinched him.
477. She scolded him.
478. She slapped him.
479. She stabbed him.
480. She talks a lot.
481. She tempted him.
482. She tied him up.
483. She took it off.
Uçurtmalar uçuralım.
Haydi otobüsle gidelim.
Araba ile gidelim.
Burada dinlenelim.
Burada duralım.
Tekrar deneyelim.
Geri dönelim.
Kedi'ye bak.
Arkana bak.
Onu daha küçük yap.
Mary Tom'a yardımcı oldu.
Ben yatağa gidebilir miyim?
Sözünüzü kesebilir miyim?
Bunu deneyebilir miyim?
Belki de öldü.
Mike iyi şarkı söylüyor.
Mike iyi şarkı söyler.
Köpeğim beyaz.
Babam içeride.
Babam yürüyüş yapar.
Şapkam uçtu.
Benim adım Jack.
Asla yalan söylemeyin.
Seni gördüğüme sevindim.
Hiç kimse söyleyemez.
Hayır, gitmedim.
Kimse ondan hoşlanmıyor.
Şişeyi aç.
Ağzını aç!
Kalemi bana iletin.
Lütfen sessiz olun.
Lütfen onu ara.
Lütfen bunu tamir edin.
Lütfen acele et!
Lütfen burada oturun.
Lütfen birini alın.
Lütfen söyle bana.
Fiyatlar yüksek.
Şapkanı giy.
Benden sonra tekrarla.
Yedi gibi görüşürüz.
Posta ile gönder.
Ona hayran oldu.
O, onu bağışladı.
O geç kalktı.
Onun bir radyosu vardı.
O bir koşucu.
O bir daktilo memuru.
O şıktır.
O uzun boylu değil.
O çok üzgün.
O yüzünü çevirdi.
Ona evlendi.
O ona çimdik attı.
O onu azarladı.
O onu tokatladı.
O onu bıçakladı.
O çok konuşur.
O onu baştan çıkardı.
O ona bağlandı.
Onu çıkardı.
- Page 8 -
vocapp.com
484. She went inside.
485. She woke him up.
486. She's assertive.
487. He's depressed.
488. She's my sister.
489. Shut your mouth.
490. Silk feels soft.
491. Sit up straight.
492. That car is his.
493. That is a table.
494. That is her car.
495. It is unfair.
496. That's a relief.
497. That's about it.
498. That's my fault.
499. That's not real.
500. That's not true.
501. She's awesome.
502. That's too much.
503. That's very big.
504. The boy is kind.
505. The cup is nice.
506. The dog is dead.
507. The door opened.
508. The engine died.
509. The fire is out.
510. The leaves fell.
511. The light is on.
512. The man blushed.
513. The room is hot.
514. There's no soap.
515. These are birds.
516. They are actors.
517. They are melons.
518. They are pilots.
519. Those are nice.
520. They drink coke.
521. They greeted me.
522. They live apart.
523. They live there.
524. They seem happy.
525. They'll kill me.
526. This dog is big.
527. This is for you.
528. This is her pen.
529. This is my book.
530. This is my desk.
531. This is the end.
532. It's too large.
533. It's not mine.
534. Time is wasting.
535. Tom almost died.
536. Tom ate quickly.
537. Tom called Mary.
538. Tom came by car.
539. Tom felt guilty.
540. Tom felt hungry.
541. Tom felt lonely.
542. Tom felt uneasy.
543. Tom fooled Mary.
544. Tom got a raise.
O içeri girdi.
O onu uyandırdı.
O iddialıdır.
O depresyondadır.
O, benim kız kardeşim.
Kapa çeneni.
İpek yumuşaktır.
Dik oturun.
O araba onun.
Bu bir tablodur.
O, onun otomobili.
Bu adil değil.
Bu bir rahatlama.
Bu onun hakkında.
O, benim hatam.
O gerçek değil.
O doğru değil.
O korkunçtur.
O çok fazla.
Şu çok büyük.
Çocuk naziktir.
Fincan güzel.
Köpek ölüdür.
Kapı açıldı.
Motor durdu.
Ateş söndü.
Yapraklar düştü.
Işık açık.
Adam kızardı.
Oda sıcak.
Sabun yok.
Bunlar kuştur.
Onlar aktördür.
Onlar kavun.
Onlar pilotturlar.
Onlar güzel.
Onlar kola içerler.
Onlar beni selamladı.
Onlar ayrı yaşarlar.
Onlar orada yaşıyor.
Onlar mutlu görünüyorlar.
Onlar beni öldürecek.
Bu köpek büyük.
Bu sizin için.
Bu onun kalemi.
Bu benim kitabım.
Bu benim masam.
Bu sondur.
Bu çok büyük.
Bu benim değil.
Zaman boşa geçiyor.
Tom neredeyse ölüyordu.
Tom çabucak yedi.
Tom Mary'yi aradı.
Tom araba ile geldi.
Tom kendini suçlu hissetti.
Tom aç hissetti.
Tom yalnız hissetti.
Tom huzursuz hissetti.
Tom Mary'yi aptal yerine koydu.
Tom'un bir zammı var.
- Page 9 -
vocapp.com
545. Tom got his way.
546. Tom got nervous.
547. Tom got shot at.
548. Tom had jet lag.
549. Tom had no food.
550. Tom has a cough.
551. Tom has hiccups.
552. Tom hugged Mary.
553. Tom is divorced.
554. Tom is my buddy.
555. Tom kicked Mary.
556. Tom killed Mary.
557. Tom kissed Mary.
558. Tom let Mary go.
559. Tom let me down.
560. Tom looks bored.
561. Tom looks tired.
562. Tom looks young.
563. Tom needs a job.
564. Tom seems happy.
565. Tom teased Mary.
566. Tom walked home.
567. Tom was shocked.
568. Tom went hiking.
569. Tom won the bet.
570. Tony is playing.
571. Turn off the TV.
572. Unlock the door.
573. Watch your step.
574. Watch your step.
575. Watch your toes.
576. We all like him.
577. We are his sons.
578. We're students.
579. We are teachers.
580. We love picnics.
581. We made him cry.
582. We ought to win.
583. We sang for her.
584. We went to Gifu.
585. What a surprise!
586. What did he say?
587. What is he like?
588. What is missing?
589. What time is it?
590. What was stolen?
591. What year is it?
592. What's going on?
593. What's her name?
594. What's kept you?
595. What's Tom like?
596. What's up, Mike?
597. What's your job?
598. When can we eat?
599. When do you run?
600. Where did he go?
601. Where's my book?
602. Who is that boy?
603. Who's this guy?
604. Who's that girl?
605. Why did you cry?
Tom istediğini yaptırdı.
Tom sinirlendi.
Tom'a ateş edildi.
Tom'u uçak tutmuştu.
Tom'un hiç yiyeceği yok.
Tom öksürüğü var.
Tom hıçkırığı var.
Tom Mary'ye sarıldı.
Tom boşanmış.
Tom benim arkadaşım.
Tom Mary'yi tekmeledi.
Tom Mary'yi öldürdü.
Tom Mary'yi öptü.
Tom Mary'nin gitmesine izin verdi.
Tom yüzümü kara çıkardı.
Tom sıkılmış görünüyor.
Tom yorgun görünüyor.
Tom genç görünüyor.
Tom'un bir işe ihtiyacı var.
Tom mutlu görünüyor.
Tom Mary'ye şaka yollu takıldı.
Tom eve yürüdü.
Tom şok oldu.
Tom yürüyüşe gitti.
Tom bahsi kazandı.
Tony oynuyor.
TV'yi kapatın.
Kapının kilidini açın.
Adımına dikkat et.
Dikkatli ol.
Ayak parmaklarınıza dikkat edin.
Hepimiz onu seviyoruz.
Biz onun oğullarıyız.
Biz öğrenciyiz.
Biz öğretmeniz.
Biz piknikleri seviyoruz.
Onu ağlattık.
Biz kazanmalıyız.
Biz onun için şarkı söyledik.
Biz Gifu'ya gittik.
Ne sürpriz!
O ne söyledi?
O nasıl biridir?
Ne eksik?
Saat kaç?
Ne çalındı ?
Hangi yıl?
Neler oluyor?
Onun adı nedir?
Seni ne korudu?
Tom nasıl biri?
Ne haber, Mike?
Sizin işiniz nedir?
Biz ne zaman yiyebiliriz?
Ne zaman çalışırsın?
Nereye gitti?
Benim kitabım nerede?
O çocuk kimdir?
Bu adam kim?
O kız kimdir?
Niçin ağladın?
- Page 10 -
vocapp.com
606. You look stupid.
607. You can go home.
608. You'll be sorry!
609. You'll get lost.
610. You're a person.
611. You've been had.
612. Your time is up.
613. A dog is barking.
614. A fox came along.
615. A fuse has blown.
616. A girl phoned me.
617. Anything will do.
618. Are you busy now?
619. Are you free now?
620. Are you Japanese?
621. Are you new here?
622. Are you students?
623. Are you studying?
624. Aren't you happy?
625. Aren't you ready?
626. Ask him about it.
627. Betty killed her.
628. Bite your tongue!
629. Bob is my friend.
630. Brian looks blue.
631. Bring me the key.
632. Brush your teeth.
633. Business is slow.
634. Call me sometime.
635. Can I go to work?
636. Can I study here?
637. Can you meet him?
638. Can you prove it?
639. Can you run fast?
640. Check your order.
641. Cherries are red.
642. Close the window.
643. Come and help us.
644. Come and join us.
645. Come on, wake up.
646. Come to my house.
647. Could I help you?
648. Cows supply milk.
649. Cross the street.
650. Did Spot go, too?
651. Did you know him?
652. Do as I tell you.
653. Do as I told you.
654. Do as you please.
655. Do not come here.
656. Do what is right.
657. Do what you like.
658. Do you feel sick?
659. Do you have rice?
660. Do you like fish?
661. Do you live here?
662. Do your homework.
663. Do your own work.
664. Don't ask me why.
665. Don't deceive me.
666. Don't deceive me.
Aptal görünüyorsun.
Eve gidebilirsin.
Üzülürsün!
Kaybolacaksın.
Sen bir insansın.
Aptal yerine konuldun.
Zamanın bitti.
Bir köpek havlıyor.
A tilki birlikte geldi.
Bir sigorta atmış.
Bir kız beni aradı.
Herhangi birşey olur.
Şimdi meşgul müsün?
Şimdi boş musun?
Japon musun?
Burada yeni misin?
Siz öğrenci misiniz?
Çalışıyor musun?
Mutlu değil misin?
Hazır değil misin?
Bu konuda ona sorun.
Betty onu öldürdü.
Dilini ısır!
Bob benim arkadaşım.
Brian hüzünlü görünüyor.
Anahtarı bana getir.
Dişlerini fırçala.
İş yavaş.
Beni bazen ara.
İşe gidebilir miyim?
Burada çalışabilir miyim?
Onu görüşebilir misin?
Bunu kanıtlayabilir misin?
Hızlı koşabilir misin?
Siparişinizi kontrol edin.
Kirazlar kırmızıdır.
Pencereyi kapat.
Gelin ve bize yardımcı olun.
Gelin ve bize katılın.
Haydi, uyanın.
Evime gel.
Ben size yardımcı olabilir mi?
İnekler süt sağlarlar
Karşıya geç.
Spot da gitti mi?
Onu tanıyor muydunuz?
Sana söylediğim gibi yap.
Söylediğim gibi yapın.
Lütfen istediğiniz gibi yapın.
Buraya gelme.
Doğru olanı yapın.
İstediğinizi yapın.
Kendinizi hasta hissediyor musunuz?
Pirincin var mı?
Balık sever misiniz?
Burada mı yaşıyorsun?
Evödevinizi yapın.
Kendi işini yap.
Nedenini bana sormayın.
Beni kandırma.
Beni aldatma.
- Page 11 -
vocapp.com
667. Don't lose heart.
668. Don't mention it.
669. Don't oppose him.
670. Don't tell on me.
671. Don't use my pen.
672. Don't waste time.
673. Don't yell at me.
674. Dreams come true.
675. Either day is OK.
676. It's all OK.
677. Follow my advice.
678. For what purpose?
679. George was livid!
680. Get on the horse.
681. Give me the book.
682. Goodnight, Timmy.
683. Harry is only 40.
684. Have a good time.
685. Have a nice trip!
686. Have a safe trip.
687. Have it your way.
688. Have some coffee?
689. He ate all of it.
690. He became famous.
691. He behaved badly.
692. He blew the deal.
693. He broke the law.
694. He calls me Pete.
695. He can read well.
696. He can swim fast.
697. He can swim well.
698. He can't read it.
699. He died recently.
700. He fell backward.
701. He fixed the net.
702. He flew to Paris.
703. He gave it to me.
704. He got a new job.
705. He had no hat on.
706. He has a Picasso.
707. He has been busy.
708. He has big hands.
709. He has long hair.
710. He has long legs.
711. He hates spiders.
712. He heard a shout.
713. He hung up on me.
714. He is a kind boy.
715. He is dead drunk.
716. He is doing well.
717. He is her friend.
718. He is in pajamas.
719. He is in trouble.
720. He's my brother.
721. He is my teacher.
722. He's not stupid.
723. He is overweight.
724. He is past forty.
725. He is still here.
726. He is unsociable.
727. He is very angry.
Cesaretini kaybetme.
Estağfurullah.
Ona karşı gelmeyin.
Beni gammazlama.
Benim kalemimi kullanma.
Zamanı israf etmeyin.
Bana bağırma.
Hayalleri gerçek olur.
Her iki gün de tamam.
Her şey yolunda.
Benim tavsiyemi izleyin.
Hangi amaçla?
George mosmor oldu!
Ata bin.
Bana kitabı verin.
İyi geceler, Timmy.
Harry sadece 40.
İyi eğlenceler.
İyi yolculuklar.
Güvenli yolculuklar.
İstediğin gibi yap.
Kahve içer misin?
O onun hepsini yedi.
O ünlü oldu.
O kötü davrandı.
Anlaşmayı kaçırdı.
O yasayı ihlal etti.
O bana Pete der.
O iyi okuyabilir.
O, hızlıca yüzebilir.
O iyi yüzebilir.
O onu okuyamaz.
O geçenlerde öldü.
O geriye düştü.
O ağı onardı.
O, Paris'e uçtu.
O onu bana verdi.
Onun yeni bir işi var.
O, şapka giymemişti.
Onun bir Picasso'su var.
O meşguldür.
Onun büyük elleri var.
Onun uzun saçı var.
Onun uzun bacakları vardır.
O örümceklerden nefret ediyor.
O bir bağırma sesi duydu.
O telefonu yüzüme kapadı.
O kibar bir çocuk.
O körkütük sarhoş.
O iyi yapıyor.
O, onun arkadaşı.
O pijamalarını giymiş.
Onun sorunları var.
O benim erkek kardeşim.
O benim öğretmenim.
O aptal değil.
O kilolu.
O kırkı geçmiş.
O hala burada.
O sosyal değildir.
O çok kızgın.
- Page 12 -
vocapp.com
728. He is very brave.
729. He keeps a diary.
730. He left just now.
731. He likes fishing.
732. He likes to hunt.
733. He looks healthy.
734. He loves animals.
735. He made for home.
736. He moves quickly.
737. He must be tired.
738. He must love you.
739. He must not live.
740. He played tennis.
741. He ran into debt.
742. He shares a room.
743. He shut the door.
744. He slept all day.
745. He slept an hour.
746. He slept soundly.
747. He speaks French.
748. He threw his toy.
749. He told us a lie.
750. He took his book.
751. He used to drink.
752. He was acquitted.
753. He was very poor.
754. He went bankrupt.
755. He's over thirty.
756. Her hair is long.
757. Here is my album.
758. Here is your bag.
759. Here is your dog.
760. Here is your dog.
761. Here is your key.
762. Here's my wallet.
763. How about a beer?
764. How about a walk?
765. How are you, Tom?
766. How did Amy look?
767. How embarrassing!
768. How long is this?
769. How stupid he is!
770. How tall you are!
771. How tall are you?
772. How tall are you?
773. How unlucky I am!
774. How was your day?
775. How you've grown!
776. I agree with him.
777. I almost drowned.
778. I also like cake.
779. I always eat out.
780. I'm a bit drunk.
781. I am a professor.
782. I am an American.
783. I am called John.
784. I am cooking now.
785. I am Edgar Degas.
786. I am embarrassed.
787. I am not working.
788. I am on duty now.
O çok cesurdur.
O bir günlük tutar.
Şimdiliğine buradan ayrıldı.
O balık tutmayı seviyor.
O avlamayı seviyor.
O sağlıklı görünüyor.
O hayvanları sever.
O, eve doğru yürüdü.
O hızla hareket eder.
O yorgun olmalı.
O seni seviyor olmalı.
O yaşamamalı.
O tenis oynadı.
O, borca girdi.
O bir odayı paylaşıyor.
O kapıyı kapattı.
O bütün gün uyudu.
O, bir saat uyudu.
O adamakıllı uyudu.
O Fransızca konuşur.
Oyuncağını attı.
O bize bir yalan söyledi.
O kitabını aldı.
O eskiden içerdi.
O beraat ettirildi.
O, çok fakirdi.
O, iflas etti.
O otuz yaşın üzerindedir.
Onun saçlı uzun.
İşte benim albümüm.
İşte senin çantan.
İşte sizin köpeğiniz.
İşte senin köpeğin.
İşte anahtarın.
İşte benim cüzdanım.
Bir biraya ne dersiniz?
Bir yürüyüşe ne dersiniz?
Nasılsın, Tom?
Amy nasıl görünüyordu?
Ne kadar utanç verici!
Bu ne kadar uzunluktadır?
Ne kadar aptal!
Ne kadar uzunsun!
Ne kadar uzunsun?
Boyun ne kadar?
Ben ne kadar şanssızım!
Günün nasıl geçti?
Nasılda büyüdün!
Onunla aynı fikirdeyim.
Neredeyse boğuluyordum.
Ben de keki severim.
Ben her zaman dışarıda yerim.
Biraz sarhoşum.
Ben bir profesörüm.
Ben bir Amerikanım.
Ben John'um.
Şimdi yemek pişiriyorum.
Ben, Edgar Degas.
Ben utanç duyuyorum.
Çalışmıyorum.
Şimdi görevdeyim.
- Page 13 -
vocapp.com
789. I am out of time.
790. I'm unemployed.
791. I am pretty sure.
792. I believe in God.
793. I believe in him.
794. I believe in Ken.
795. I believe in you.
796. I bought a watch.
797. I can't eat meat.
798. I can't find Tim.
799. I can't hear you.
800. I can't reach it.
801. I can't remember.
802. I can't see well.
803. I can't stand it.
804. I can't stand up.
805. I caught the flu.
806. I couldn't sleep.
807. I didn't hear it.
808. I didn't like it.
809. I didn't mean it.
810. I dislike coffee.
811. I don't know her.
812. I don't know yet.
813. I don't know you.
814. I don't like her.
815. I don't mean you.
816. I don't remember.
817. I don't think so.
818. I expect to come.
819. I feel just fine.
820. I feel lethargic.
821. I feel refreshed.
822. I feel something.
823. I feel very cold.
824. I feel very sick.
825. I found your cap.
826. I gave up my job.
827. I get up at 6:30.
828. I get up at 7:00.
829. I go to the park.
830. I got her a doll.
831. I got hurt today.
832. I had a bad cold.
833. I had a flu shot.
834. I hate chemistry.
835. I have a bicycle.
836. I had a huge dog.
837. I have a problem.
838. I have few books.
839. I have hay fever.
840. I have heartburn.
841. I have no excuse.
842. I have some pens.
843. I have sore feet.
844. I have the video.
845. I have to go now.
846. I have turned 20.
847. I have two books.
848. I hear he is ill.
849. I hear the phone.
Zamanım yok.
Ben işsizim.
Ben oldukça eminim.
Ben Tanrı'ya inanıyorum.
Ona inanıyorum.
Ben Ken'e inanıyorum.
Ben size inanıyorum.
Ben bir saat aldım.
Ben et yiyemem.
Tim'i bulamıyorum.
Seni duyamıyorum.
Ben ona ulaşamam.
Ben hatırlayamıyorum.
İyi göremiyorum.
Ona katlanamıyorum.
Ayağa kalkamam.
Ben gribe yakalandım.
Uyuyamadım.
Ben onu duymadım.
Ondan hoşlanmadım.
Ben onu demek istemedim.
Ben kahve sevmem.
Onu bilmiyorum.
Ben henüz bilmiyorum.
Seni tanımıyorum.
Onu sevmiyorum.
Sizi kasdetmiyorum.
Ben hatırlamıyorum.
Öyle olduğunu sanmıyorum.
Ben gelmeyi umuyorum.
Ben tam iyi hissediyorum.
Ben uyuşuk hissediyorum.
Yenilenmiş hissediyorum.
Ben bir şey hissediyorum.
Ben çok üşümüş hissediyorum.
Ben çok hasta hissediyorum.
Ben senin kepini buldum.
İşimden vazgeçtim.
06:30'da kalkarım.
Saat yedide kalkarım.
Parka giderim.
Ona bir oyuncak aldım.
Bugün incindim.
Ben kötü soğuk almışım.
Ben grip aşısı oldum.
Ben kimyadan nefret ederim.
Bir bisikletim var.
Büyük bir köpeğim var.
Bir sorunum var.
Birkaç kitabım var.
Saman nezlem var.
Midem ekşidi.
Benim hiçbir mazeretim yok.
Bazı kalemlerim var.
Ayaklarım ağrıyor.
Benim bir videom var.
Şimdi gitmek zorundayım.
Ben yirmiyi geçtim.
İki kitabım var.
Ben onun hasta olduğunu duyuyorum.
Ben telefonu duyuyorum.
- Page 14 -
vocapp.com
850. I hit on an idea.
851. I know only this.
852. I know the truth.
853. I know who he is.
854. I like astrology.
855. I like chocolate.
856. I like fresh air.
857. I like her novel.
858. I like his music.
859. I like languages.
860. I like languages.
861. I like math best.
862. I like pop music.
863. I like red roses.
864. I like to travel.
865. I live near here.
866. I look up to you.
867. I lost my camera.
868. I lost the watch.
869. I love to travel.
870. I made a mistake.
871. I made her angry.
872. I made him do so.
873. I made it myself.
874. I may be too old.
875. I might be wrong.
876. I missed the bus.
877. I need some soap.
878. I never eat meat.
879. I play in a band.
880. I pointed at him.
881. I sat beside her.
882. I saw him go out.
883. I see your point.
884. I swim every day.
885. I talk to myself.
886. I understand you.
887. I used to be fat.
888. I walk every day.
889. I want you to go.
890. I was happy then.
891. I was very tired.
892. I'll be in touch.
893. I'll do anything.
894. I'll eat it here.
895. I'll fix a drink.
896. I'll go to Kyoto.
897. I'll say no more.
898. I'll treasure it.
899. I'll try my luck.
900. I'm a bank clerk.
901. I'm a bit hungry.
902. I'm able to swim.
903. I'm already late.
904. I'm best at math.
905. I'm checking out.
906. I'm cold and wet.
907. I'm free tonight.
908. I'm from Sapporo.
909. I'm going to bed!
910. I'm good at math.
Aklıma bir fikir geldi.
Ben sadece bunu biliyorum.
Ben gerçeği biliyorum.
Onun kim olduğunu biliyorum.
Ben astrolojiyi seviyorum.
Çikolatayı severim.
Ben temiz havayı severim.
Onun romanını seviyorum.
Ben onun müziğini seviyorum.
Dilleri severim.
Dilleri seviyorum.
En çok matematiği severim.
Pop müzikten hoşlanıyorum.
Ben kırmızı gülleri severim.
Seyahat etmeyi severim.
Buraya yakın yaşıyorum.
Sana saygı duyuyorum.
Ben kameramı kaybettim.
Kol saatini kaybettim.
Seyahât etmeyi severim.
Ben bir hata yaptım.
Onu kızdırdım.
Ben ona öyle yaptırdım...
Onu ben kendim yaptım.
Çok yaşlı olabilirim.
Ben hatalı olabilirim.
Otobüsü kaçırdım.
Biraz sabuna ihtiyacım var.
Asla et yemem.
Ben bir grupta çalıyorum.
Ben onu gösterdim.
Ben onun yanında oturdum.
Onun dışarı çıktığını gördüm.
Ne demek istediğinizi anlıyorum.
Ben her gün yüzerim.
Kendi kendime konuşuyorum.
Seni anlıyorum.
Eskiden şişmandım.
Ben her gün yürürüm.
Ben gitmeni istiyorum.
Ben o zaman mutluydum.
Ben çok yorgundum.
Ben irtibat halinde olacağım.
Ben bir şey yapacağım.
Ben onu burada yiyeceğim.
Bir içki hazırlayacağım.
Kyoto'ya gideceğim.
Ben artık söylemiyeceğim.
Ona değer vereceğim.
Ben şansımı deneyeceğim.
Ben bir banka memuruyum.
Biraz açım.
Ben yüzebilirim.
Ben zaten geciktim.
Matematikte en iyiyim.
Ben çıkış yapıyorum.
Ben üşüdüm ve ıslağım.
Bu gece boşum.
Ben Sapporo'luyum.
Yatmaya gidiyorum.
Ben matematikte iyiyim.
- Page 15 -
vocapp.com
911. I'm killing time.
912. I'm not busy now.
913. I'm off duty now.
914. I'm proud of you.
915. I am truly sorry.
916. I'm really tired.
917. I'm still single.
918. I'm still single.
919. I'm Susan Greene.
920. I'm very thirsty.
921. Is everything OK?
922. Is he still here?
923. Is it really bad?
924. Is she nice?
925. Is the bank open?
926. Is this 223-1374?
927. Is this your pen?
928. Is your dog mean?
929. It began to snow.
930. It can't be true.
931. It is cloudy now.
932. It is in the way.
933. It may rain soon.
934. It was freezing!
935. It'll snow today.
936. It's a clear day.
937. It's a good deal.
938. It's a rainy day.
939. It's a sunflower.
940. It's a sunflower.
941. It's a sunny day.
942. It's a windy day.
943. It's almost over.
944. It's almost time.
945. It's April first.
946. It's frozen hard.
947. It's interesting.
948. It's just a cold.
949. It's now my turn.
950. It's on the sofa.
951. It's pretty cold.
952. It's pretty good.
953. It's probably OK.
954. It's really good.
955. It's so exciting.
956. It's time to eat.
957. It's worth a try.
958. Jane looks happy.
959. John likes chess.
960. Kate keeps a dog.
961. Keep the dog out.
962. Keep to the left.
963. Ken has a guitar.
964. Let go of my arm.
965. Let me repair it.
966. Let them come in.
967. Let's cross here.
968. Let's fly a kite.
969. Let's go dancing.
970. Let's keep quiet.
971. Let's play cards.
Zaman geçiriyorum.
Ben şimdi meşgul değilim.
Şimdi izinliyim.
Seninle gurur duyuyorum.
Gerçekten üzgünüm.
Ben gerçekten yorgunum.
Hala bekarım.
Ben hala bekarım.
Ben Susan Greene.
Ben çok susadım.
Herşey yolunda mı?
O hala burada mı?
Gerçekten kötü mü?
O iyi mi?
Banka açık mı?
Orası 223-1374 mi?
Bu senin kalemin mi?
Köpeğiniz huysuz mudur?
Kar yağışı başladı.
O doğru olmayabilir.
Hava şimdi bulutlu.
O ayak altındadır.
Çok geçmeden yağmur yağabilir.
Hava çok soğuktu.
Bugün kar yağacak.
Bu açık bir gün.
Bu gerçek bir pazarlık.
Yağmurlu bir gün.
Bu bir ayçiçeği.
O bir ayçiçeği.
Güneşli bir gün.
Rüzgarlı bir gün.
Neredeyse bitti.
Neredeyse zamanı.
Bugün bir Nisan.
Bu sıkı dondurulmuş.
Bu ilginç.
Bu sadece bir soğuk algınlığı.
Şimdi benim sıram.
O kanepenin üzerinde.
Hava oldukça soğuk.
Oldukça iyi.
Muhtemelen tamam.
Bu gerçekten iyi.
Çok heyecan verici.
Yemek zamanı.
Denemeye değer.
Jane mutlu görünüyor.
John satranç sever.
Kate bir köpek besliyor.
Köpeği dışarda tutun.
Soldan git.
Ken'in bir gitarı var.
Kolumu bırak.
Onu tamir edeyim.
Onlar içeri gelsinler.
Buradan geçelim.
Bir uçurtma uçuralım.
Dans etmeye gidelim.
Sessiz olalım.
Kart oynayalım.
- Page 16 -
vocapp.com
972. Let's play catch.
973. Let's take a bus.
974. Listen carefully.
975. Lucy is American.
976. Mail this letter.
977. May I open a can?
978. May I smoke here?
979. My album is here.
980. My car is German.
981. My eyes are blue.
982. My eyes are blue.
983. My eyes smart.
984. My father is out.
985. My father smokes.
986. My feet are cold.
987. My mother is out.
988. My mouth was dry.
989. My nose itches.
990. My pulse is fast.
991. My pulse is slow.
992. My stomach hurts.
993. My throat is dry.
994. No need to worry.
995. No one helped me.
996. No one likes war.
997. No one thinks so.
998. No pain, no gain.
999. No pain, no gain.
1000.Nobody knows why.
Yakalamaç oynayalım.
Haydi otobüs çağıralım.
Dikkatlice dinle.
Lucy, Amerikalıdır.
Bu mektubu postala.
Ben bir kutu açabilir miyim?
Burada sigara içebilir miyim?
Benim albümüm burada.
Arabam Alman'dır.
Benim gözlerim mavi.
Gözlerim mavidir.
Gözlerim acıyor.
Babam dışarıda.
Babam sigara içer.
Ayaklarım üşüyor.
Annem dışarıda.
Ağzım kuruydu.
Burnum kaşınıyor.
Benim nabzım hızlı.
Benim nabzım yavaş.
Midem acıyor.
Boğazım kuru.
Endişelenmenize gerek yok.
Hiç kimse bana yardım etmedi.
Kimse savaşı sevmez.
Hiç kimse öyle düşünmüyor.
Emek yoksa yemek te yok.
Zahmet yoksa kazanç ta yok.
Hiç kimse sebebini bilmiyor.
- Page 17 -
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)

Benzer belgeler

Turkish sentences from Tatoeba 6

Turkish sentences from Tatoeba 6 69. Tom was daydreaming. 70. Tom was embarrassed. 71. Tom was fast asleep. 72. Tom was out all day. 73. Tom was put in jail. 74. Tom went home angry. 75. Tom will be furious. 76. Tom wiped the tabl...

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 4

Turkish sentences from Tatoeba 4 Burada oynamayın. Burada durma. Yalan söylemeyin. Ona güvenme. Dikkatli sür. Emi mutlu görünüyor.

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 9

Turkish sentences from Tatoeba 9 Burada oynamayın. Burada durma. Yalan söylemeyin. Ona güvenme. Dikkatli sür. Emi mutlu görünüyor.

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 9

Turkish sentences from Tatoeba 9 came after you left. came after you left. came home very late. came when I was out. can drive a car now. can play the guitar. can't run very fast. can't speak English. can't walk any more. changed ...

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 20

Turkish sentences from Tatoeba 20 118. Could you press this button? 119. Could you sign here, please? 120. Could you solve the problem? 121. Could you take this, please? 122. Dick had a traffic accident. 123. Dick passed the photo ...

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 15

Turkish sentences from Tatoeba 15 118. You should try to see it. 119. You shouldn't go to work. 120. You speak fluent English. 121. You swim well, don't you? 122. You were right after all. 123. You were taken in by her. 124. You we...

Detaylı

Turkish sentences from Tatoeba 13

Turkish sentences from Tatoeba 13 Onun hikayesine inanıyor musunuz? Hayaletlere inanıyor musunuz? Canınız dinlenmek istiyor mu? Bir kız arkadaşın var mı? Yanınızda bir kaleminiz var mı? Bir metro haritan var mı? Hiç erkek kardeşin ...

Detaylı