Ocak-Şubat-Mart 2015

Transkript

Ocak-Şubat-Mart 2015
İÇİNDEKİLER
TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ
ODASI BURSA ŞUBESİ
Sayı: 62
Ocak-Şubat-Mart 2015
İMO Bursa Şubesi Adına İmtiyaz Sahibi:
Basri AKYILDIZ
Yazı İşleri Müdürü:
Fatih CANBAZOĞLU
Yayın Kurulu:
Sezai ÖZOKUTANOĞLU
Fatih CANBAZOĞLU
M.Burak İMREKOĞLU
Kayhan ÖZYILDIRIM
Muazzez MUTLU
07
15
16
18
24
26
28
30
32
34
35
36
38
Bursa’nın çatısı çöktü
Fatih Söylemez: Doğal afetler (!) ve inşaat mühendisliği
Bursa’nın çatısı kar ve lodosa dayanamadı
Armutlulu mühendisler
BOÜ’de baret giyme töreni
Dönüşüme en riskli bölgeden başlanmalı
İhsan Akar:
Gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve vergilendirilmesi
Sıcaksu’da yer sahipleri İMO’dan destek istedi
Belediyelerle çalışmalar devam ediyor
Deneyimlerini aktardılar
Yıldırım’da kentsel dönüşüm tartışıldı
Meslek içi eğitimler sürüyor
Erol Kılıkçıer:
167 Sayılı ILO İnşaat İşlerinde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi
40
45
48
50
52
56
58
63
64
Hızlı raket: Berna Dağ
'BTÜ'ye elimizden gelen tüm desteği vereceğiz'
Birikimler paylaşıldı
İMO Kütahya Temsilciliği’ne yeni bina
Genç mühendislerden Vodafone Arena'ya gezi
Muhteşem konser
60.yıl coşkusu
Fatma Akpancar’a veda yemeği
Bir masal diyarı Venedik
Yayına Hazırlayan:
Cumhuriyet Mh. Nilüfer Hatun Cd. Kurumahmutoğlu Apt. No:140 Nilüfer/BURSA
Tel: 0224 451 66 67 Faks: 0224 451 70 71
www.yazievi.com.tr
Yayın Yönetmeni
Elif SEZGİN
Editör
Erdal ŞEN
Haber
Ramazan GÜLTAŞ
Suat KILINÇ
İMO BURSA ŞUBESİ
Odunluk Mah. Akademi Cd.
BAOB Yerleşkesi No:8/A-1 Nilüfer / BURSA
Tel: 0224 452 94 00 GSM: 0530 408 37 48
web: www.imobursa.org
e-posta: [email protected]
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN
3
4 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Saygıdeğer meslektaşlarımız,
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin 62. sayısında yeniden sizlerle birlikteyiz. İMO Bursa Bülten’i, sizlerin daha çabuk ulaşabilmesi için e-bülten olarak karşınıza çıkartmaya karar
verdik.
İMO Bursa Bülten’de, sizlere gündemi takip eden ve değerli
bilgilerin yer aldığı bir sayı hazırlamaya çalıştık. Bu sayımızın
dosya konusunda; Bursa’mızı etkisi altına alan yoğun kar yağışı
ve şiddetli lodosa dayanamayan yapılar. Bu yıl kenti hazırlıksız yakalayan, deprem sonrasını aratmayan aşırı kar ve şiddetli
lodosun yol açtığı can ve mal kayıpları ile karşı karşıya kaldık.
Hazırladığımız dosyada konuyla ilgili uzmanlarımızın yanı sıra
sektörde birebir bu sorunları çözmeye çalışan meslektaşlarımızın görüş ve önerilerine yer verdik. Can ve mal kayıplarını önlemek için neler yapılması gerektiğini irdeledik.
İMO Bursa Şubesi olarak Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün ile birlikte bu
konuda kamuoyunu ve yetkilileri bilgilendiren-uyaran bir basın
açıklaması gerçekleştirdik. Bu konuda mesleki denetimini yaptığımız projelerde denetimlerimizi daha da artıracağımızı, tüm
çatılar için gerekli hesaplamaları ve imalat detaylarını isteyeceğimizi vurgulamak istiyoruz.
Geçtiğimiz süreçte yaşanan iş kazaları ile İş Güvenlik Yasası,
Türkiye gündeminde önemli yer tutmaya devam etti. “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda” Torba Yasa ile birlikte
yapılacak değişiklikler komisyonda kabul edilirken konunun
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelmesi bekleniyor. Konu ile
ilgili yazılı ve görsel basında düşüncelerimizi sık sık gündeme
getirmeye çalıştık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı İş Teftiş Bursa Grup Başkanı Yaşar Ata’yı
ziyaret ederek, sektörde yaşanan sorunları ve beklentilerimizi aktardık. Bu konuda işveren ve işçinin bilinçlendirilmesi, iş
güvenliği uzmanlarının artması, denetimlerin sık ve düzenli
gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getirdik, getirmeye de devam
edeceğiz.
Üzerinde hassasiyetle durduğumuz diğer bir konu da “6306
Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun” ile tartışmaya devam ettiğimiz kentsel dönüşüm.
Odamızın da işbirliğinde düzenlenen ‘Bursa Kentsel Dönüşüm
Zirvesi’nde kentsel dönüşüm çalışmalarının kent ile ilgili envanter çalışmasının ardından riskli görünen bölgelerden başlaması
gerektiğini yineledik. Bursa’da şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onayıyla Osmangazi ve Yıldırım belediyeleri tarafından sürdürülen iki kentsel dönüşüm projesi bulunuyor. Biz de kent yetkililerinin bu dönüşümleri denetleyen bir komisyon kurmaları
için ısrarımızı sürdüreceğiz.
Nilüfer Belediyesi ile yürüttüğümüz mesleki denetim işbirliğine Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz ile imzaladığımız ‘Güvenli Kent, Güvenli Yaşam İşbirliği Projesi’ni de ekledik.
İMO Bursa Şubesi olarak üyelerimizin mesleki gelişimine katkı
sağlayacak eğitim ve seminerlerimizi de sürdürüyoruz. Bu kapsamda meslek içi eğitimlerin yanı sıra “Şantiyelerde Karşılaşılan
Beton Çatlaklarının Sebepleri ve Çözümleri İle Kütle Betonları”,
“Taahhüt İşlerinde İnşaat Muhasebesi Kayıtları, Vergi ve SGK
Uygulamaları Semineri”, “Proje Yönetim Yazılım Semineri” düzenlediğimiz etkinliklerden birkaçı.
Bu yıl Geleneksel Dayanışma Gece’mizde İnşaat Mühendisleri Odası’nın kuruluşunun 60’ıncı yılını kutladık. Üyelerimizle
birlik içinde olmanın mutluluğunu yaşayarak meslekte 60, 40
ve 25’inci yılını dolduran üyelerimize plaketlerini verdik. Ayrıca İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubeleri Türk Sanat
Müziği Korosu’nun ‘Şarkılar Bizi Söyler’ isimli kış konseri ile bir
araya gelen oda üyeleri en güzel şarkıları birlikte söyledi.
Mesleğimize ve üyelerimize katkı sağlamak için kurumlarla
olan işbirliğimizi sürdürüyoruz. Osmangazi Belediye Başkan
Yardımcısı Cem Kürşad Hasanoğlu’nu, İl Milli Eğitim Müdürlüğü İnşaat Emlak Hizmetleri Müdürü Necdet Sezer’i, BTÜ
Rektörlüğü görevine yeni atanan Prof. Dr. Arif Karademir’i
makamında ziyaret ettik. Bursa Orhangazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin baret giyme törenine,
BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Beyhan Bayhan’ın ‘Bursa’yı Etkileyen Tarihi Depremler ve Bursa’yı
Bekleyen Deprem Tehlikesi’ konulu seminerine katıldık. Osmangazi Belediyesi personeline İMO Bursa Toplantı Salonu’nda
Deprem Yönetmeliği ve proje denetimleri konusunda seminer
verdik. Talepler doğrultusunda bu seminerleri sürdüreceğiz.
Geleceğin inşaat mühendisi adaylarının deneyimlerini arttırmak için de Genç İMO aracılığı ile temsilcilerle bir araya geldik. Uludağ Üniversitesi öğrencilerine SİNTA Beton-Prefabrik
ve Çelik Üretim Tesislerine teknik gezisi, Genç Mühendislerle
Sektöre Giriş Söyleşisi düzenledik.
Ve yine sizler için dopdolu bir bülten sunmaya çalıştık. Tüm
çalışmalarımızda bize destek veren, etkinliklerimize katılan siz
değerli üyelerimize, ilan veren dostlarımıza ve çalışmalarımızı
kamuoyuna ve sizlere aktaran basın mensuplarına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Saygılarımızla…
İMO Bursa Şubesi
Yönetim Kurulu
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN
5
DOSYA
6 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
BURSA’NIN ÇATISI ÇÖKTÜ
Bursa bu yıl olağan dışı bir kış yaşadı.
Yoğun kar yağışına şiddetli lodos da eklenince kentte hayat felç oldu.
Tüm uyarılara rağmen önceden alınmayan tedbirler ve altyapıdaki
yetersizlikler Bursa’yı savaştan çıkmış bir hale soktu.
K
ar, yağmur ve lodos gibi sıradan doğa olayları her ne kadar
afet olarak değerlendirilmese
de bu doğa olaylarının afete dönüşmesinde tedbir alınmaması ya da
önlemlerin yetersiz kalması dikkati
çekiyor. 2015 yılının girmesiyle önce
kar sonra lodos Bursa’da fazlasıyla
etkili oldu. Yeni yıla kar yağışı ile
giren kentte, yoğun kar yağışı nedeniyle özellikle pazar yeri, sebze hali
ve fabrika gibi büyük yüzey alanına
sahip yapıların çatılarında göçmeler
yaşandı. Her ne kadar kar nedeniyle
çöken çatılar gündemde fazla yer
almasa da 30-31 Ocak ve 1 Şubat
tarihlerinde aralıksız devam eden
lodos, kentte yaşamı felç etti ve ülke
gündemine yeniden çöken ve uçan
çatıları, savrulan tabelaları, cephe
kaplamalarını, kırılan camları, devrilen TIR’ları getirdi. Ortalama hızı
saate 110 kilometreyi, en yüksek hızı
130 kilometreyi bulan lodos, şehri
afete maruz kalmış görünüme soktu.
Özellikle İzmir Yolu üzerinde inşası
devam eden yeni stadyumun önündeki vinçin devrilmesi ve bir taksi
şoförünün hayatını kaybetmesi, tüm
Türkiye’de gözleri Bursa’ya çevirdi.
3 gün boyunca aralıksız devam
eden 5 kişinin yaşamını yitirdiği
lodos sonucu ortaya çıkan tablo da
afetin boyutlarını gözler önüne serdi:
100’den fazla yaralı, 20’nin üzerinde
zehirlenme vakası, yüzlerce araçta
hasar, 1000’den fazla maddi zarara
yol açan olay, enerji nakil hatlarındaki arazılar sebebiyle bazı bölgelerin
günlerce elektriksiz kalması, sanayi
yapılarında görülen hasarlar ve şehrin ulaşımında çok önemli bir yeri
olan BURSARAY’ın çalışamaz duruma gelmesi. Kısacası lodos Bursa’da
çatıları, işyerlerini, cepheleri, enerji
hatlarını, trafiği ve kıyıları ile tüm
şehir yaşamımızı felç etti.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN
7
DOSYA
Rüzgâr etkisi ve yapı
Bursa’da yaşanan şiddetli lodosun çatıları, işyerlerini, cepheleri, enerji hatlarını, trafiği, kısacası tüm
şehir yaşamını felç ettiğini belirten Prof. Dr. Adem Doğangün, bir yapının çatısından cephesine tüm
aşamalarında mühendislik hesaplarından yararlanmak ve uzman ekiplerle çalışmanın önemine değindi.
R
üzgâr yükünün ülkemizde
zaman zaman çatıların uçması
ve kalkan duvarlarının yıkılması
gibi olaylara neden olarak, can ve
mal kayıplarına sebebiyet verdiğini
belirten Uludağ Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Adem Doğangün, bu duruma, yakın
geçmişte Bursa ve Konya’da ilköğretim
okullarında çatıların uçması ve kalkan
duvarlarının yıkılması nedeniyle
öğrencilerin hayatlarını kaybetmesi
ile yine geçtiğimiz günlerde Bursa’da
meydana gelen fırtına nedeniyle 5
vatandaşın yaşamını yitirmesini örnek
verdi.
Rüzgârın, zaman zaman ‘Çatı
uçtu, minare göçtü, sobadan
zehirlenme meydana geldi’ gibi kısa
süreli gündeme gelerek, aynı hızda
gündemden düştüğünü kaydeden Prof.
Dr. Doğangün, ancak Bursa’da 30
Ocak 2015’te başlayıp 3 gün aralıksız
devam eden lodosun çöken ve uçan
çatıları, savrulan tabelaları, cephe
kaplamalarını, kırılan camları ve
devrilen tırları ülke gündemine daha
anlaşılır getirdiğini anlattı.
LODOS HAYATI FELÇ ETTİ
Ortalama hızı saatte 110 kilometreyi
bulan, en yüksek hızı ise 130
kilometreye kadar çıkan lodosun
Bursa’yı afete maruz kalmış bir
yapı görünümüne soktuğunu ve
hayatı durma noktasına getirdiğini
aktaran Doğangün, “En önemlisi de 5
vatandaşımız lodosun yol açtığı olaylar
sonucunda maalesef hayatını kaybetti.
100 den fazla kişi yaralandı, 20’den
fazla vatandaşımız zehirlendi, yüzlerce
araç hasar gördü ve 1000’den fazla
maddi zarara yol açan olay gerçekleşti.
Enerji nakil hatlarındaki arızalar bazı
bölgelerin saatlerce hatta 3 günden
fazla elektriksiz kalmasına neden
8 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
08 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 60
oldu. Bursa için son derece önemli
olan sanayi yapılarımız zarar gördü.
Şehrin ulaşımında önemli bir yeri olan
Bursaray çalışamaz duruma geldi.
Kısacası lodos çatılarımızı, işyerlerimizi,
cephelerimizi, enerji hatlarımızı,
trafiğimizi, kıyılarımızı kısacası şehir
yaşamını felç etti” dedi.
UZMAN EKİP MONTAJI ÖNEMLİ
Prof. Dr. Doğangün, şöyle devam
etti: “Rüzgâr da deprem gibi bir
doğal afet olup, şehir yaşamını felç
edebilmektedir. Rüzgâr nedeniyle
genelde çatı uçması, bazı kule türü
yapıların yıkılması yaşanmaktadır.
Ancak son yıllarda cephe kaplama
malzemelerinin yaygın olarak
kullanılması, bu yıl yaşanan lodos ve
meydana gelen hasarla birlikte bunların
da mutlaka rüzgâra göre hesabının
yapılması gerektiğini ortaya koymuştur.
Çünkü binadan kopan kaplamalar
sadece bina sahibine yeniden yapım
maliyeti değil, uçtuktan sonra sebep
olduğu can ve mal kaybı çok daha
kritik vakalara neden olabilmektedir.
Büyük cephelerde ve yüksek yapılarda
ise bu durumun oluşma riski daha
yüksektir. Özellikle yüksek yapılar ve
spor tesislerindeki cam yüzeylerin ve
cephe kaplamalarının mutlaka hesabı
yapılmalı ve uzman ekipler tarafından
montajı gerçekleştirilmelidir.”
DOSYA
ÇELİK ÇATILARA DİKKAT!
Çatıların genellikle herhangi bir
hesap yapılmadan geçiştirildiği, oysa
yaşanan son olayların, çatıların da
mutlaka projelendirilmesi gerçeğini
ortaya koyduğunu bildiren Doğangün,
mühendislerin, çatı hesaplarında
kullandıkları kar ve rüzgar yükleri
konusunda kendi bilgi birikimini
güncellemelerinin önemine değindi.
Büyük açıklıkların bulunduğu çelik
çatıların ise daha riskli pozisyonda
bulunduğuna işaret eden Adem
Doğangün, bunları mühendislik
hesaplarında ve yapımında daha fazla
dikkatli olmak ve uzman ekiplerle
çalışmak gerekmektiği uyarsında
bulundu.
Sanayicilere uyarılarda bulunmayı
da ihmal etmeyen Prof. Dr. Adem
Doğangün, “Sanayi yapılarının hasar
görmesi, maddi zararın yanında üretim
kayıplarına da sebebiyet verebilir.
Bazen üretim kayıpları ve firmanın
prestijinin düşmesi ise binanın kendi
yapı maliyetin bile geçebilmektedir.
Bu bakımdan sanayicilerimiz mutlaka
iyi mühendislik hizmeti görmüş
yapılar yaptırmalı ve bu şekilde
yapılmamış olanlarda faaliyet gösteriyor
iseler derhal bunları mühendislik
denetiminden geçirmelidir” dedi.
Adem Doğangün son olarak, tüm
bu süreçte denetim firmalarına ve
belediyelere önemli görevler düştüğünü,
yapıları denetlerken ve ruhsat verirken
bu hususlara mutlak suretle dikkat
etmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 9
SAYI 60 İMO BURSA BÜLTEN 09
DOSYA
Kar, rüzgâr ve yönetmelikler
İnşaat Yüksek Mühendisi İlker Yılmaz Türker, afetlerin neden olduğu kayıp ve maliyetlerinin
konuşulduğu bir ülke yerine, insanların güvenli yapılarda yaşadığı bir Türkiye için tüm kesimlere
sorumluluklar düştüğünü söyledi.
H
er yıl kar yağışı ya da kuvvetli
rüzgârın ardından yıkılan
yapıların, çöken çatıların
gündeme geldiğini hatırlatan İnşaat
Yüksek Mühendisi İlker Yılmaz
Türker, bu durumun, kalkınma
yolundaki Türkiye’nin görünümüne
yakışmadığını söyledi. Çok katlı
yapıların tasarımında deprem ve rüzgâr
yükleri etkiliyken, büyük açıklıklı
yapılarda ise kar yükünün belirleyici
olduğunu kaydeden Türker, büyük
açıklıklı yapıların çoğunlukla çelik
ile inşa edildiği gerçeğine karşılık, TS
648 ‘Çelik Yapıların Hesap ve Yapım
Kuralları’ standardının eksiklik ve
hatalarının 1981 yılından bu yana
hiç güncellenmemiş olmasının ise
düşündürücü olduğunu ifade etti.
Kar ve rüzgâr yüklerinin, TSE’ce
hazırlanan TS 498 ‘Yapıların
Tasarımında Kullanılacak Yükler’
adlı standarttan alındığı bilgisini
veren Türker, “Bu standart da son
olarak 1997 yılında güncellenmiş.
Öte yandan TS EN 1991-1-3 ‘Yapılar
Üzerindeki Etkiler-Genel Etkiler-Kar
Yükleri’ adlı yönetmelik, Eurocode’un
Türkçeye çevrilmesi ile elde edilmiş
olup, bu yönetmelikteki kar bölgeleri
haritamız halen TS 498’deki değerleri
içermektedir. Oysa yapılan araştırmalar
göstermiştir ki TS 498’de, Türkiye’deki
yerleşim merkezlerinin yüzde 71,7’si için
ekonomik olmayan zemin kar yükleri
önerilmektedir. Bir yerleşim merkezi
için istatistiksel analizle elde edilen kar
yükünün, TS 498’e göre önerilen kar
yüküne oranını ifade eden Ω değeri,
bu merkezlerde 0,27 ve 0,98 arasında
değişmektedir” dedi.
ÇELİK YAPILARIN EMNİYETİ SIKINTILI!
TS 498’de, Türkiye’deki yerleşim
merkezlerinin yüzde 28,3’ü için ise
emniyetsiz zemin kar yüklerinin
10 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
08 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 60
önerildiğini açıklayan İlker Yılmaz
Türker, bu emniyetsizliğe de genellikle
kışların sert geçtiği Doğu Karadeniz ve
Doğu Anadolu bölgeleri ile kışın biriken
kar üzerine sık sık yağan yağmurun
görüldüğü Karadeniz kıyı bölgelerinde
rastlandığını dile getirdi. Bununla
birlikte Ω değerinin 2,24’den büyük
olduğu yerleşim merkezlerinde, TS
648’e göre tasarlanan çelik yapıların
emniyetinden söz etmenin mümkün
olmadığına işaret eden Türker,
“Çünkü bu tip yerlerde TS 498’e göre
önerilen emniyetsiz kar yüklerinden
kaynaklanan tasarım hatası TS 648’deki
1,67’lik emniyet katsayısıyla dahi tolere
edilememektedir” diye konuştu.
Türker, kar bölgeleri haritası
ve TS 7046’nın (Çatılardaki Kar
Yükünün Tespiti standardı) yeniden
düzenlenmesinin, can güvenliği ve ülke
ekonomisi bakımından kaçınılmaz
olduğuna da vurgu yaptı.
UYGUN STABİLİTE SİSTEMİNİN ÖNEMİ
Kar yağışı miktarının yanında,
yapıların üzerinde nasıl yükler
yaratacağının da ayrıntılı bir şekilde
incelenmesi gereken bir diğer bir konu
olduğunu kaydeden Türker, şöyle
devam etti: “Kar yükü nedeniyle oluşan
yapı hasarlarının büyük bölümünün, bu
yükün düzensiz yayılmasına neden olan
birikmeler nedeniyle, yapı stabilitesinin
DOSYA
bozulması sonucunda oluştuğu
görülmektedir. Ancak unutulmamalıdır
ki stabilite kaybı, yalnızca yükün
büyüklüğü ve dağılımıyla değil, uygun
stabilite sisteminin kurulamamasıyla da
ilgilidir. Yukarıda sözü edilen Ω değeri
Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde
1’den küçük olmasına rağmen, yapıların
kar yükü nedeniyle çökmesi bunun
bir göstergesidir. Bu alanda, inşaat
mühendisliği tasarımının hatalarına,
kar birikmelerine neden olan mimarî
tasarım hataları da eklendiğinde
risk büyümektedir. Yapı güvenliği
kavramı, her iki meslek grubunda
da tasarımın birinci önceliği olarak
benimsenmelidir.”
Ülke genelinde yapıları göçmeye
götüren diğer bir etken olan
rüzgarla ilgili olarak da “Genellikle
yönetmelikler, rüzgar hızının ulaştığı
en yüksek değerler ve en uzun süre
üzerinden yaklaşım geliştirmektedir.
Oysa en yüksek değerin çok altında
olmasına rağmen sürekli değişiklik
gösteren rüzgar hızı, yapılar için daha
riskli durumlar oluşturabilmektedir”
diyen İnşaat Yüksek Mühendisi Türker,
bunun en önemli örneklerinden birini,
1940 yılında çöken Takoma Narrow
köprüsü olarak belirtti. Türker,
köprünün saatte 140 kilometre rüzgar
hızına göre tasarlanmış olmasına
rağmen, sürekli değişkenlik gösteren
ve ortalama 65 kilometre hızındaki bir
rüzgarla rezonansa girerek çöktüğü
bilgisini verdi.
‘TS 498 RÜZGAR YÜKLERİ
İÇİN DE YETERSİZ’
TS 498’in rüzgar yükleri için verdiği
değerler ve yapıya uygulama şeklinin
de yeterli olmadığını belirten Türker,
“Yönetmeliğimizde rüzgar yükü,
yapı yüksekliğine ve rüzgara maruz
cephelerin rüzgarla yaptığı açıya
bağlıdır. Oysa yapının sadece yüksekliği
değil, plandaki boyutları, rüzgara maruz
yüzeydeki boşluklar, arazi engebeliliği
ve yapının bulunduğu şehirdeki diğer
yapıların ortalama yüksekliği ile
yapının bir yükseltinin eteğinde yahut
zirvesinde oluşu gibi tüm parametreler
bu duruma etken teşkil etmektedir”
ifadelerini kullandı. Bu yüzden yapıların
deprem yüküyle beraber mutlaka rüzgar
yüküne göre de değerlendirilmesinin
önemine değinen Türker, rüzgarın
yapacağı kaldırma, devrilme ve
bölgesel kaplama malzemesi yırtılması
gibi risklerin mutlaka incelenmesi
gerektiğini ve betonarme yapı
üzerindeki bir çelik çatıya deprem ve ısı
etkilerinden çok, rüzgar yükünün etki
edebileceğine vurgu yaptı.
‘EUROCODE, ÜLKEMİZDE DE
YAYGIN KULLANILMALI’
Yönetmelikler
arasındaki inşaat
pratiğine bağlı
engelleri kaldırarak
birlik sağlamak ve Avrupa Birliği
üyesi ülkelerin inşaat endüstrisi ve
bu alanda çalışan profesyonellerin
rekabet potansiyelini geliştirmek
amacıyla hazırlanan Eurocode’un,
Türkiye’deki mühendisler tarafından
da yaygın bir şekilde kullanılması
gerektiğini söyleyen Türker,
sözlerini, “Bu amaçla üniversiteler,
meslek odaları, ilgili enstitü ve
bakanlıklar, vakit kaybetmeden
meslekiçi eğitim
programlarıyla bu
geçişi sağlamalı ve
destek olmalıdırlar.
Ülkenin gelecek planlaması;
rüzgar, kar ve depremin sıradan
doğa olayları olduğu kabulü
üzerinden yapılmalıdır. Cereyan
edecek muhtemel afetlerin
neden olacağı kayıpların ve
maliyetlerinin konuşulduğu
bir ülke yerine, kaynaklarımızı
verimli kullandığımız, güvenli
yapılarda yaşadığımız bir ülkeyi
yeğlemekteyiz” diyerek bitiridi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 11
SAYI 60 İMO BURSA BÜLTEN 09
DOSYA
Kar yüklerinin tayini
İnşaat Mühendisi Hakan Orhan, bölgeye ait zemin kar yükü, çatının şekli, malzemesi,
rüzgâr ve güneş ışınlarının durumu gibi etkenlerin, çatılarının güvenli ve ekonomik
olarak projelendirilmesi bakımından son derece önemli olduğunu söyledi.
K
ar ile ilgili yapılan çalışmalarda,
rakım arttıkça kar yüklerinin de
arttığını belirten İnşaat Mühendisi Hakan Orhan, Avrupa standartlarında
bir yüklemeyi girmek için birden fazla
veriye ihtiyaç duyulurken, TSE standartlarında ise bazı bağıl etkenlere verilen
önemin daha az olduğuna dikkati çekti.
Çatılarda kar yükünü belirleyen faktörlerin her çatı için farklılık gösterdiğinden, zemin kar yükü esas alınarak çatı
kar yükünün belirlendiğine işaret eden
Orhan, “Zemin kar yükü, yapının inşa
edileceği bölgenin iklimsel özellerine
bağlı, zaman ve rakıma göre bölgeye
ait uzun dönem kar verileri yardımıyla
istatistiksel yöntemlerle tahmin edilir.
Zemin kar yükü ile ilgili temel veriler
gözlem istasyonlarınca ölçülen kar
derinliği ve kar su eşdeğeri verileridir.
Beşik, sundurma, kubbe vb. gibi basit
şekildeki çatılarda; çatı şekli ve eğimi,
çatı arasındaki ısıl geçiş kar yükünü
önemli ölçüde değiştirebilir. Bu faktörler arazi ölçümleri ve laboratuvar çalışmaları sonucunda boyutsuz dönüştürme
katsayıları ile ifade edilirler” dedi.
Karmaşık geometrik özellikler
12 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
gösteren çatılarda ise karın çatı
üzerindeki dağılımının farklılıklar
gösterebileceğini açıklayan Orhan,
bu tip çatılarda, çatı üzerinde ortaya
çıkabilecek farklı yüklerin belirlenmesi
için rüzgâr tünellerindeki modeller
üzerinde yapılan deneylerden
yararlanıldığı bilgisini verdi.
TS 498 VE TS 7046
Kar yükü hesabında uyulması
gereken esaslar ile zemin kar yükü ve
dönüştürme katsayılarının Türkiye’de
TS 498 ve TS 7046’da verildiğini
aktaran Orhan, bu konuda şunları
söyledi: “TS 498’de çatı kar yükü,
zemin kar yükünün sadece çatı
eğimine bağlı bir katsayı ile çarpılması
ile belirlenir. TS 7046’da zemin kar
yükü ele alınan bölge için istatistiki
analizle veya kar yükü haritasından
yararlanarak belirlenmiş ise çatı kar
yükü, çatı eğimine ve şekline bağlı
olarak hesaplanır. Ayrıca TS 7046’da
ele alınan bölgeye ait uzun dönem kar
verileri mevcutsa, zemin kar yükünün
belirlenmesine yönelik bir istatistiki
analiz metodu da verilmektedir. Son
yıllarda özellikle ABD ve Kanada gibi
gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar
doğrultusunda konu ile ilgili standartlar
geliştirilmiştir.”
KAR YOĞUNLUKLARI
Yüksek kotlarda hava sıcaklığının sıfır
derecenin altında kaldığı sürece karın
erimeden depolandığını belirten Orhan, güneş ışınlarının karın erimesinde
en önemli etken olduğunu, sıcaklık ve
rüzgâr dışında yağan yağmurların da karın erimesini hızlandırdığını hatırlattı.
Yerdeki kar örtüsü yoğunluğunun yüzde 5 ila 90 arasında oldukça geniş bir
aralıkta değişkenlik gösterdiğini vurgulayan Orhan, yeni yağmış kar yoğunluğunun ortalama yüzde 10 olarak varsayıldığını ve 100 mm’lik yeni yağmış kar
kolonunun da 10 mm’lik su sütununa
sahip olduğu anlamına geldiğini ifade
etti. Orhan, “Kar erimeden bekledikçe
yoğunluğu artar. Kar örtüsü üzerine
yağan yağmur da kar örtüsünün yoğunluğunu yüzde 90’a kadar çıkarabilir. Yoğunluk yüzde 40-50 dolaylarına çıkınca
kar suyu akış haline dönüşür. Diğer
DOSYA
taraftan kar sıkışması ile oluşan buzullarda maksimum yoğunluğun yüzde 91
olarak ölçülmüş olduğu bilinmektedir.
Rüzgârın esiş yönündeki kar sıkışmaları
ve sonradan yağan karın üstte meydana
getirdiği tabakaların sıkıştırması sonucu
karın yoğunluğu da yükselir. Kar birikmesi çok olan yerlerde ilkbahar erimeleri başlamadan kısa zaman önce genel
olarak karın yoğunluğu yüzde 40-60
arasında değişir” diye konuştu.
ÇATI KAR YÜKÜ
İnşaat Mühendisi Hakan Orhan, şöyle
devam etti: “Çatı kar yükü; yapının inşa
edileceği bölgeye ait zemin kar yüküne
göre, çatı şekli, çatı malzemesinin pürüzlülüğü, rüzgârın ve güneş ışınımının
çatı üzerindeki dağılımı ve yapıdan kaynaklanan ısıl geçişleri dikkate alınarak
belirlenir. Çatı kar yükünü belirleyen
bu faktörlerin, çatının projelendirilmesi
aşamasında göz önünde bulundurulma-
sı, çatının güvenli ve ekonomik olarak
projelendirilmesi bakımından son
önemlidir. Genelde bir çatı üzerindeki
ortalama kar yükü zemin kar yükünden
daha azdır, fakat karın yığılması çatı
üzerinde belli bölgelerde son derece
büyük çatı yüklerine sebep olabilir.
Rüzgârdan dolayı yığılma, tekrar dağılma ve sıkışma, çatı içinden ısıl kayıpların sonucu olarak erime, eğimli çatılar
üzerinde karın kayması gibi sebeplerle
çatı kar yükü, zemin kar yüküne göre
farklılık gösterebilir.
Kar, hızlanan hava akışının olduğu
bölgelerde oyulur ve durgun bölgelerde
yığılır. Hava akımıyla beraber kar, taşındığı yerden yığıldığı yere kadar zemin
veya çatı yüzeyine yakın bir şekilde neredeyse yatay olarak taşınır. Bu yüzden
kar biriktiği bölgelerde daha yüksekte
değil, eşit yükseklikte veya daha alçakta
biriktirmeye meyillidir. Büyük dengesiz yükler, beşik veya kemerli çatıların
rüzgâr altı tarafında karın yığılmasından kaynaklanabilir. Bu dengesiz yükler
özellikle kemerler ve kemer makasları
için tehlikeli olabilirler.”
Son olarak, yüzde 10 veya daha fazla
eğimli çatıların, periyodik olarak kayma
sonucu kar yüklerinin hepsini veya bir
kısmını kaybetme eğiliminde olduklarını açıklayan Orhan, eğimli çatılara
komşu veya bitişik alçak çatıların olası
kayma sonucu oluşan ilave kar yüklerine göre tasarlanmalarının önemine
değindi. Orhan, kayan karın parapet
duvarlara ve diğer dikey yüzeylere yanal
bir kuvvet de uygulayacağından, bu
hususun da mutlaka göz önünde bulundurulmasının gerekliliğine işaret etti.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 13
DOSYA
Çatı ve cephe kaplamalarında
dikkat edilecek hususlar
İnşaat Mühendisi Araz Kebir, kar ve lodoslu havalarda özellikle çatılarda meydana
gelebilecek hasarlara karşı alınacak önlemler konusunda uyardı.
G
eçtiğimiz günlerde yaşanan kar
ve lodosta, özellikle çelik konstrüksiyona sahip çatılarda ağır
hasarların meydana geldiğini, cephe ve
çatı kaplamalarının rüzgâr etkilerine
yenik düşerek maddi zarara sebep olduğunu hatırlatan İnşaat Mühendisi Araz
Kebir, yapı ruhsatı için yapılan başvurularda; çatıya ait analizlerin istenmesi,
uygulama projesinin çizilmesi, varsa da
cephe kaplamasıyla ilgili taşıyıcı sistem
belirlenerek, bağlantı detaylarının mutlaka belirtilmesi gerektiğini söyledi.
SIKÇA YAPILAN HATALAR VE ÇÖZÜMLERİ…
Kebir, çatı imalatı esnasında sıkça
yapılan hataları ise şöyle sıraladı:
- Çatı kalkan duvarlarının yatay ve
düşeyde betonarme hatıl yapılmadan,
taşıyıcı olmayan tuğlalarla örülmesi
durumunda, rüzgâr ve kar gibi yan
yüklerin etkisi sebebiyle yıkılmalar
meydana gelmektedir.
- Çatı çelik konstrüksiyonu
hazırlanırken mevcut betonarme yapıya
montajı sırasında, taban plakalarının
mesnetlenmesi için projesine uygun
çelik ankraj bulonlarının seçilmesi
14 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
gerekmektedir. Ne yazık ki konusunda
uzman teknik bir personelden destek
alınmadan yapılan çatılarda, inşaat
demirinin kesilerek ankraj çubuğu
olarak kullanıldığı görülmektedir.
- Çatı saçaklarının rüzgâr etkisiyle
zarar görmemesi için,
saçak altları ve alınları
mutlaka uygun şekilde
kapatılmalıdır.
- Sadece üç cephesi
kapalı çatılarda, çatı
kaplama malzemesinin
özel elemanlarla
sabitlenmesi ve çatının
açık cephesinden
giren rüzgârın
çıkışının sağlanması
gerekmektedir.
- Ahşap çatılarda
stabilite bağlantılarının
yeteri kadar atılmaması
ve bindirme boylarının yetersiz olması
sonucu kuvvetli rüzgâr veya yoğun kar
sonucu hasar oluştuğu görülmektedir.
- Çatı kaplaması kiremit seçildiğinde,
çıtalı sistem yapılmaması ve
kiremitlerin çıtalara vidalanmaması,
kiremitlerin rüzgârda uçmasına veya
yalıtımda sıkıntılar yaşanmasına sebep
olmaktadır.
- Shingle veya arduazlı membran
kaplamalı çatılarda, ilk kat olan
bütümlü membranın sadece birleşim
yerlerinin yapıştırılmasından dolayı
rüzgâr etkisi ile uçtuğu görülmüştür.
Isıtılarak yapıştırma işlemi tüm yüzey
boyunca yapılmalıdır.
- Günümüzde sıklıkla kullanılan
kompozit cephe kaplama sistemlerinde
de benzer sebeplerden kaynaklanan
sıkıntılar yaşanmaktadır. En büyük
problemlerin başında, taşıyıcı alt
konstrüksiyon hazırlanırken statik
hesap yapılmadan gelişi güzel
uygulamaların tercih edilmesi
gelmektedir. Taşıyıcı sistem sağlıklı bile
seçilse, yapıya bağlandığı noktalarda
çelik dübeller yerine inşaat demiri
kullanılması, cepheye gelen rüzgârın
emme etkisi ile çakılan demirlerin
yerinden çıkması ve cephe kaplamasının
tamamıyla sökülmesine sebebiyet
vermektedir.
- Isı yalıtımı amacıyla yapılan
mantolama uygulamasında XPS
malzemelerde pürüzlü yüzey yerine düz
yüzeyli malzeme kullanıldığında veya
birim alan (1 metrekare) başına yeteri
kadar (en az 6 adet) dübel atılmadığı
durumlarda rüzgârın emme etkisi ile
levhaların söküldüğü görülmektedir.
Mantolama esnasında kullanılacak
dübeller, XPS levhanın kalınlığına
ve altındaki duvarın cinsine göre
belirlenmelidir.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 15
MAKALE
Doğal afetler (!) ve
inşaat mühendisliği
Fatih SÖYLEMEZ
İMO Bursa Şube YK Üyesi
www.proje81.com
İ
nşaat mühendisliği tanımlanırken
biraz da İngilizce tabirinden
esinlenerek ‘Medeniyet Mühendisliği’
denilir. Çünkü insanların medeni
bir yaşam ihtiyacı, yerleşik hayata
geçmelerinden sonra oluşmuştur.
Yerleşik hayata geçildiğinde ise
barınma, temizlik, ulaşım gibi
ihtiyaçların daha kolay bir şekilde elde
edilebilmesi için yapılaşma başlamış,
buna bağlı olarak da doğal ortam
değiştirilmiştir.
Günümüzde doğa ile uyumlu
yapıların yapılması konusu dönem
dönem gündeme getirilse de halen
ağaçlar kesilmekte, araziler kazılmakta,
denizler doldurulmakta, suların önü
setlerle engellenerek yapay göller
oluşturulmaktadır. Bizler üzerinde
yaşadığımız dünyayı bencilce yok
ederken, yapılarımıza zarar verdiği
için deprem, heyelan, sel, kar ve rüzgâr
gibi doğa olaylarına ‘Doğal Afet’ adını
veriyoruz.
Geçtiğimiz aylarda rüzgârın kuvvetli
bir şekilde estiği, karın çok yağdığı
doğrudur, ancak ne rüzgâr daha önce
16 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
ölçülmüş hızların üzerine çıktı, ne de
kar ilk defa bu kadar çok yağdı. Yine
de biz, bu doğa olaylarının adına afet
dedik.
İnsanlar tarafından yapılmış yapıların
kar ve rüzgâra yenik düşmesine doğal
afet değil de ‘İnsani Afet’ denilmesi
gerektiğinin de kimse farkında
değil maalesef. İnşaat Mühendisleri
Odası’nın kullandığı meşhur sloganı
duymuşuzdur: “Deprem değil, bina
öldürür”. Yıl 2015, ülkemizde hâlâ kötü
projeler üretiliyor. Hatta o projeye
uymayıp, ondan daha kötü de imalat
yapılıyor. Birileri yönetmeliklerin
yetersizliğine, projesini yapanlar
müteahhidin vasıfsızlığına, imalatçı
projenin kalitesizliğine, yapı denetim
firması hak ettiği parayı alamadığına,
idare ise sorumluluğun müelliflerde
olduğuna sığınıyor. Herkes suçu
bir başkasına atıp kendisini haklı
çıkarmaya, ‘Cana geleceğine mala
gelsin’ atasözünü doğru görüp çok şükür
demeye devam ediyor.
Beton ve çelik üretirken çevreye zarar
veriyor, doğal ortamı betonarme yapı ile
kirletiyoruz. Bina, ömrünü tamamlayıp
yıkılma aşamasına geldiğinde ise
hiçbir maddenin geri dönüşümünü
sağlayamıyoruz. Şehirlerimizi
planlarken belki onlarca, belki de
yüzlerce yıldır orada duran ağaçları
kesip, yerine çirkin beton kutular
koyuyoruz. O güzelim ağaçların yerine
arada sırada dağ başına yeni fidanlar
dikiyoruz. Bakımını da çoğu zaman
biz değil doğa gerçekleştiriyor. Sonra o
binalara ulaşabilmek için asfalt yollar,
yayalar için kaldırımlar, kimsenin
binmediği bisikletler için renkli
şeritler yapıyoruz. Ardından içinde
yaşadığımız taş, çimento ve demir
yığınının su, elektrik, telefon, doğal
gaz ve kanalizasyon gibi ihtiyaçları için
yolları kazıp yeniden yapıyoruz ve her
aşamada bir önceki haline göre daha da
çirkinleştiriyoruz. Bu yanlışlarımızın
üzerine yağmur suları, gidecek bir
toprak parçası bulamayınca ‘Sel afeti
oldu’, ‘Arabamın motoruna su girdi’,
‘Evimi su bastı’ diye yine doğaya
kızıyoruz.
Köyler dışında yaşadığımız bölgelere
tepeden bir yerlerden baktığınızda,
ormanın veya ovanın ortasına beton
gömmüşsünüz gibi durmuyor mu sizce
de? Tophane tepelerine çıkın lütfen,
kendinize bir çay ısmarlayın, manzarayı
seyredin, Ahmetpaşa Mezarlığı ve
Kültürpark haricinde şehirde yeşil kalan
hiçbir yer olmadığını fark edeceksiniz.
Binaların arasında, yol kenarlarında
kalan tek tük ağaçların haline
acıyacaksınız. ‘Biz kendimize, doğaya ne
yapıyoruz?’ sorusunu soracaksınız.
Çocuklarımıza bırakacağımız dünyayı
daha iyi bir hale getirmek için; doğa
ile dost, çevreye zararı az olan, doğal
malzemelerle üretilmiş, iyi planlanmış,
iyi projelendirilmiş, iyi yapılmış binalar
talep etmeliyiz. Böylelikle son derece
normal olan doğa olaylarına ‘afet’
demekten vazgeçebilir ve medeniyete
biraz daha yaklaşabiliriz.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 17
HABER
Bursa’nın çatısı kar
ve lodosa dayanamadı
Bursa’da yaşamı felç eden lodos ve aşırı kar yağışı ile ilgili açıklamalarda bulunan İMO Bursa Şube
Başkanı Basri Akyıldız, yetkilileri bu tür olayların bir daha yaşanmaması konusunda uyardı.
İ
nşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Basri Akyıldız, yoğun
kar yağışı, şiddetli lodos ile birlikte
çöken ve uçan çatılara karşı önlem
alınması gerektiğini söyleyerek, yetkilileri ve vatandaşları uyardı. Akyıldız, bu
tür olayların yaşanmaması için kaçak
yapıların önüne geçilmesi gerektiğini
belirterek, “Yapı kullanma izni almış
binalarda da sonradan izinsiz olarak
değişiklik yapılması engellenmeli ya da
sıkı bir denetime tabi tutulmalı” dedi.
İMO Bursa Şubesi’ndeki basın açıklamasında konuşan Başkan Akyıldız,
kentte önce kar sonra da lodosun etkili
olduğunu hatırlatarak, yoğun kar yağışı
ile pazaryeri, sebze hali ve fabrika gibi
büyük yüzey alanına sahip yapıların
çatılarında göçmeler meydana geldiğini
kaydetti. Kar sonucu çöken çatıların
gündemde fazla yer almamasına rağmen, lodos ile yeniden kendini hatırlattığına dikkat çeken Akyıldız, yaşanan
afet sonucunda beş kişinin yaşamını
yitirdiğini, yüzün üzerinde yaralının
bulunduğunu ve 20’den fazla vatandaşın karbonmonoksitten zehirlendiğini
belirtti. Bu olumsuz tablodan ders
18 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
çıkarılması gerektiğini kaydeden Basri
Akyıldız, bir daha aynı olumsuzlukların yaşanmaması için ise şu önerilerde
bulundu:
“Türkiye’de genel olarak çatılar özellik
arz etmediği sürece, çoğunlukla herhangi bir hesap yapılmadan, projelerde
sadece birkaç detay sunularak geçiştiriliyor. Ancak yaşadığımız son olaylar, çatının önem derecesine ve büyüklüğüne
bakılmaksızın mutlaka projelendirilme-
si gerektiğini ortaya koydu. Çünkü kar
ve rüzgâr yükleri yerel koşullara bağlı
olarak yönetmelik ve standartlarda verilen değerleri aşabiliyor. Özellikle büyük
açıklıkların geçildiği çelik çatılar daha
büyük riskler barındırıyor. Bunların
mühendislik hesaplarında ve yapımında
mutlaka daha fazla özen gösterilmeli,
her aşamasında uzman ekiplerle çalışılması gerekir. Özellikle yüksek yapılar
ve spor tesislerindeki cam yüzeylerin ve
HABER
cephe kaplamalarının mutlaka hesabı
yapılmalı ve montajı uzman ekiplerce
gerçekleştirilmeli. Yol kenarlarındaki reklam panolarının, totemlerin ve
asılan tabelaların da bir mühendislik
hizmeti görmesi şart. Üretim ve prestij
kaybına uğramamak için sanayicilerimizin, mühendislik hizmeti görmüş
yapılarda faaliyet göstermelerini önemli
görüyoruz. Öte yandan kaçak yollarla
inşa edilen ruhsatsız hiçbir yapıya mü-
samaha gösterilmemeli. Yapı kullanma
izni almış binalarda sonradan izinsiz
değişiklik yapılması engellenmeli ya
da sıkı bir denetime tabii tutulmalı.
Bu değişikliklerin önemli bir kısmının
mühendislik hizmeti almamış çelik çatı,
sundurma, ara kat gibi imalatlar olduğu
göz önüne alındığında, her türlü kaçak
inşaatla mücadelenin önemi daha da
artıyor.”
önerilerimizi dikkate almalarını bekliyoruz. İMO olarak gereken önlemler
konusunda uyarılar yapmaya ve katkı
koymaya devam edeceğiz. Konulara
sadece teknik açıdan bakmayı ilke edinmiş tarafsız bir kurum olarak, Bursa’da
yapılması planlanan inşaatların her
açıdan doğru olması ve mevcut yapı
stoğunun iyileştirilmesi konularında
göreve hazırız.”
‘DENETİMLERİMİZİ ARTTIRACAĞIZ’
İMO Bursa olarak üzerlerine düşen
sorumluluğun farkında olduklarını dile
getiren Akyıldız, “Mesleki denetimini
yaptığımız projelerde denetimlerimizi daha da artırarak tüm çatılar için
gerekli hesaplamaları ve imalat detaylarını isteyeceğiz. Farklı çatı tipleri
ve yükleme durumları için gerekirse
seminer düzenleyerek üyelerimizin bilgi
birikimine katkıda bulunacağız” diye
konuştu.
Yerel yönetimlerden de proje ihalelerinde İMO denetimlerini şart koşmalarını beklediklerinin kaydeden Akyıldız
şunları söyledi: “Yerel yönetimlerin
yapıları denetlerken ve ruhsat verirken
KALKAN DUVARLARA DİKKAT
Basın toplantısına katılan Uludağ
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün de kalkan duvar uygulamalarına
ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalkan
duvarların sadece depremlerde değil,
şiddetli rüzgârlarda da büyük tehlike
oluşturduğuna dikkati çeken ve kalkan
duvarların devrilmesi sonucu ölümlerin
de yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Doğangün, “Rüzgar girdiği yerden mutlaka
bir çıkış yolu bulmak durumundadır, ya
çatıyı uçuracak ya da kalkan duvarları
yıkacak. Bu tür duvarlara dikkat etmek
ve imalatını yönetmeliğe uygun yapmak
gerekiyor” dedi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 19
RÖPORTAJ
Armutlulu mühendisler
Erol Yıldırım ve Ahmet Habib Topaloğlu… Biri 40 yıllık deneyim ve tecrübe sahibi, diğeri ise 4
yıllık genç bir inşaat mühendisi. Ortak özellikleri küçük ve şirin tatil beldesi Armutlu’da görev
yapmaları. İki mühendis, inşaat mühendisliği ve Armutlu’yu anlattı.
20 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
RÖPORTAJ
B
u yıl mesleğinde 40. yılını dolduran İnşaat Mühendisi Erol
Yıldırım ile henüz 4 yıllık genç
bir mühendis olan Ahmet Habib
Topaloğlu’nun ortak özellikleri, Marmara Bölgesi’nin, özellikle de Bursa ve İstanbulluların sayfiye yeri olarak bilinen
Armutlu’da bulunmaları. İMO Bursa
Bülten’in yeni sayısının konuğu olan
ikiliden Erol Yıldırım, 1983 yılından bu
yana yaz tatillerini geçirmek için geldiği
Armutlu’ya 1999 depreminin ardından
yerleşme kararı almış ve mesleğine
burada devam etmiş. Emekliliğinin
tadını çıkarmak istese de hâlâ çalışmaya
devam eden Yıldırım, genç meslektaşlarına ve mühendis adaylarına şu tavsiyede bulunuyor: “Şantiyelere gidin bedava
bekçilik yapın. Orasının tozunu teneffüs
edin. Okulda sadece teoriyi öğreniyorsunuz, piyasaya koşulları ise bambaşka.”
Mezun olduğundan bu yana Armutlu
Belediyesi’nde görev alan genç mühendis Topaloğlu da Armutlu’da yapılan
çalışmaları ve geleceğe dönük planları
İMO Bursa Bülten için anlattı. İkili ile
Armutlu, iş yaşamlarının öyküsü ve
inşaat mühendisliğini konuştuk…
- Erol Bey öncelikle sizi tanıyarak başlayalım. Kaç yıllık mühendissiniz, bugüne kadar nerelerde,
hangi görevlerde bulundunuz?
Erol Yıldırım: Ben, 1974 yılı mezunuyum ve bu yıl mesleğimde 40.yılımı
geride bıraktım. Bugüne kadar serbest
olarak çalıştım. 15 yıldır da Armutlu’da
yerleşik düzendeyim, burada proje ve
inşaat işleri yürütüyorum. 2000 yılına
kadar İstanbul’daydım, sonra buraya
geldim. Eşim mimar olduğu için mimari
projeler, statik projeler gerçekleştirdik.
Mühendislik ve inşaat işleri yaptık.
- Neden inşaat mühendisliğini
tercih ettiniz? Sizi bu mesleğe yönelten ne oldu?
Yıldırım: Babamın mesleği nedeniyle bu işin içinde yoğrulduk diyebilirim.
Babamın İstanbul’da mermer atölyesi
vardı ve sürekli inşaatlara mermer
kaplama ve döşeme işleri yapıyordu.
Liseyi bitirdiğimde de inşaat mühendisliği okumak doğru geldi. İyi bir tercih
yaptığımı düşünüyorum, mesleğimi
seviyorum. Devamlı bir aktiviteniz var
ve öğrendikleriniz ömür boyu gitmiyor,
bir şeyler sürekli yenileniyor. Bizim
dönemimizde bilgisayar olmadığından
sürgülü hesap cetveli ile hesap yapardık.
Gençler bunu görmedikleri için artık bu
durum onlara göre bir antika. Sürekli
kendinizi geliştirmeniz gereken bir meslek ve benim çok hoşuma gidiyor.
-Neden İstanbul’dan Armutlu’ya
gelmeyi tercih ettiniz?
Yıldırım: Armutlu’ya 1983 yılından bu yana yaz aylarında tatil için
zaten gelip gidiyorduk. Ve yıllar içinde
İstanbul’un nüfusu çok arttı. Çocuklarımın üniversiteyi bitirmelerinin ardından Armutlu’da yaşamayı ve mesleğime
burada devam etmeyi düşündüm. 1998
yılında geldik ve depremin ardından
burada kaldık. Emekliliğin tadını çıkartmak istedim ama hâlâ çalışıyoruz.
SEKTÖR 5 YILDIR
HAREKETLENME İÇERİSİNDE
-Armutlu’nun genel durumu
hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? İnşaat sektörü özelinde nasıl
bir tabloya mevcut?
Yıldırım: Armutlu’nun şu anki yapı
stokunun büyük çoğunluğu Deprem
Yönetmeliği öncesi yapılan binalardan
oluşuyor. Bir risk kontrolü yaptığımızda birçoğu riskli çıkabilecek durumda.
Armutlu’da inşaat sektörü, depremin ardından uzun yıllar tamamen durdu. İstatistiklere göre 13 ruhsat verilmiş çoğu
bir veya iki katlı binalar. 2010’dan sonra
ise yap-sat projeleri başladı. Şimdi hızlı
ve yeni bir yapılaşma var, yönetmeliğe
uyan, iyi yapılar inşa ediliyor. Ayrıca
biliyorsunuz şu an Yalova bağlantı
yolu yapılıyor ve bu durum sektöre bir
canlılık kazandırdı. Armutlu’nun 6.000
civarında kış nüfusu vardır. Doğalgazın
gelmesiyle bu nüfusta iyi bir artış olacak
diye düşünüyorum. Buranın en temel
sorunu ise genç nüfusa istihdam sağlayamaması. Jeotermal turizme yönelik
projelerin yapılmasıyla bu sorun ortadan kalkabilir. Her şeyden önce Armutlu, turizm beldesi niteliğine kavuşmalı.
Gençleri buraya bağlayacak eğlence
RÖPORTAJ
yerlerinin, rekreasyon alanların hayata
geçirilmesi de son derece önemli.
- Habib Bey sizinle devam edelim. Siz kaç yıllık mühendissiniz,
mezun olduğunuzdan bu yana ne
tür görevlerde bulundunuz?
Ahmet Habib Topaloğlu: 2011
yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. O dönem belediyede personel alımı vardı. Ben de sözleşmeli olarak
Armutlu Belediyesi’nde işe başladım, 3
yıldır da buradayım. Belediyenin Fen
İşleri Müdürlüğü’nde görev yapıyorum.
İlçe olduğumuz için fen ve imar işleri
birlikte yürüyor. Yol ve bordür düzenlemelerinin yanında; imar, yapı ruhsatı,
yapı kullanma izni, yapı denetim ve
belediyenin yapım işleri, ihalelerinin
kontrolü ile proje yardımlarında görev
alıyorum.
İNSANLAR HER KONUDA GÖRÜŞ İSTİYOR
- Size de neden inşaat mühendisliği diye sormak istiyorum…
Topaloğlu: 9 yaşındayken evde bir
günlük buldum. ‘Büyüyünce ne olacaksınız?’ sorusu vardı. Ben de o buna, ya
inşaat mühendisi ya da dalında herhan-
Erol Yıldırım
22 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
gi bir branşta yer almak istiyorum diye
yazdım. Bilinçaltıma yerleşmiş demek
ki. İnşaatları görüp nasıl yapıldıklarını
hep merak ederdim. Yeni bir şeyler
yapmak, keşfetmek çok güzel. İnşaat
mühendisliği diğer mühendisliklere
göre hayatın içinde daha aktif. Bir şeyler
üretip, keşfediyorsunuz. İnsanlar bir
kümes ya da çit yapmak için bile inşaat
mühendisinden görüş almak istiyor.
- Sahil kesiminde yer alan bir
belde olarak, Armutlu depremsellik açısından nasıl bir risk taşıyor?
Bu konuda herhangi bir çalışma
yürütülüyor mu?
Yıldırım: Armutlu’nun şu an kentsel
dönüşüm ile ilgili bir çalışması yok. Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile belediye
öncülük yaptı ve vatandaşlara binalarının risk tespitini yaptırması için çağrıda
bulundu. Birçok kişi yaptırdı, fakat
yaptırmayanlar da yok değil. Burası
birinci derece deprem bölgesi olarak
görünüyor. Beldenin batı tarafı ve sahil
kısmında tektonik olaylar yaşanmış.
Zemin ise biraz daha kritik durumda.
Fakat müteahhitler artık daha bilinçli.
Bazı binalarda zemin iyileştirmeleri
BİLGİYİ
SÜREKLİ
TAZELEMELİ
-Başınızdan geçen ve sizde
iz bırakan, unutamadığınız bir
anınız var mı?
Yıldırım: Aslında pek çok anım
var. Örneğin, ilk serbest mühendis
olarak büromuzu açtık ve projemizi
aldık. 24 daire, 6 katlı bir bina...
Ruhsatımızı, projemizi aldık ve
müteahhitte verdik. Ben üç günde
bir inşaata gidiyorum. Müteahhit de
sürekli geldiğim için şaşırdı. Ben ise
‘İlk yaptığım proje olduğu için hesaplarım doğru mu? Kalıp tuttu mu,
acaba döşeme dökülecek mi, kiriş
çatlayacak mı?’ diye test ediyorum.
İlk projemi ve uygulanışını takip edişim. O heyecanı hiç unutmayacağım.
Bir de yine mesleğimdeki ilk yıllarımda İstanbul’da eski eser restorasyonu gerçekleştiriyorduk. İş hanları
bölgesinde olduğu için bina yıkılıp
tepe koruması yapılacak ve iç kısmı
değişecekti. Fakat mimarımız 6 kat
bodrum çizdi projeye. Belediye statik
bürosuna gittiğimde mesleği iyi bilen
biri projemize baktı ve “Bu olmamış.
Ben keson perde hesabı istiyorum”
dedi. Keson perdeyi biz okulda
görmedik. Öyle bir kelime dahi duymamışım. Benimle birlikte komşu
parselde aynı işi yapan bir arkadaşım
daha vardı. İkimizi de geri çevirdi.
O, “Ben projeyi değiştireceğim, onun
istediklerini yazacağım” dedi. Ben
ise konuyla ilgili Almancadan tercüme edilmiş bir kitap buldum ve onu
okudum. Araştırdım ve keson planını
yaptık, projeyi ona göre çözdük.
Projenin üzerine de faydalandığım
kaynağı yazdım. Belediyeye gittim,
ilk önce diğer arkadaşın projesine
baktı ve kibarca reddetti. Çekinerek
ben projemi verdim. Masasına buyur
etti, inceledi, sistemi, nereden faydalandığımı sordu, teşekkür etti, “Bana
bir metot öğrettin” dedi. Onayımızı
aldık ve çıktık. Buradan da anlaşılacağı üzere bilgiyi tazelemek, sürekli
güncel tutmak çok önemli. Gençlere
de bunu ders olsun diye anlatıyorum.
RÖPORTAJ
başladı. Armutlu’yu iskelenin doğusu ve
batısı diye ayıracak olursak, iskelenin
doğusunda riskli bir alan yok, batı tarafı
ise jeolojik açıdan riskli gözüküyor.
Bence, Kentsel Dönüşüm Yasası’ndan
yararlanarak imar planı açısından iyileştirmelere gidilebilir.
- Habib Bey siz bu konuda neler
söylemek istersiniz?
Topaloğlu: Armutlu, aslında çevre
bölgelere göre avantajlı. Yamaç yapısı
ve zemini farklı noktalara nazaran biraz
daha sağlam. Türkiye’de bazı bölgelerde sahile doğru çakıllı sağlam zeminin
azalması, yeraltı su seviyesinin yükselmesi ve kumdaki sıvılaşma potansiyelinin artması sonucu zeminde kötüleşme
görülüyor. Şimdiki mühendisler, bu
Ahmet Habib Topaloğlu
‘JEOTERMAL,
TURİZM YATIRIMLARI İÇİN
ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL’
- Belediye görev aldığınız
için soruyorum: Armutlu’nun
jeotermal turizm açısından bir
potansiyeli var mı?
Topaloğlu: Bölgesine göre iyi
bir potansiyeli var. İller Bankası
ile birlikte yapılan sondaj sonucu
bulunan su standartlara uygun.
Turizm amaçlı yatırımlara da örnek
olabilecek bir durumda. Son yıllarda bununla ilgili gelen projeler
de bunu gösteriyor. Belediyenin de
buna ayırdığı bir bütçesi ve planları
var. Bu bölgeyi canlandırmak için
iyi bir yatırım olacaktır.
sorunu önceden yapılan sondajlarla
tespit edip çözümünü bulabiliyorlar. Aslında atılması gereken temel adım; 2007
yılından kalan Deprem Yönetmeliği’nin
güncel hale gelmesi ve devamlı iyileştirilmeler yapılması. Üstelik artık teknoloji gelişiyor, farklı ürünler üretiliyor.
‘MESLEKTE ÇARPIKLIKLAR VAR!’
- Tecrübelerinize dayanarak
bugün inşaat mühendisliği alanındaki en temel ve çözüm bekleyen
sorunlar sizce nelerdir?
Yıldırım: Meslek hayatımda şunu
gördüm ki dayanışması en az olan meslek grubu, inşaat mühendisliği. Biliyorsunuz bizimkisi hizmet işi, bakkaldan
yarım kilo peynir alıp bedelini ödemek
gibi bir durum değil. Oda bir asgari ücret
tarifi yayımlamış ve bedelin tespitini
yapmış. Yönetmeliklerde de “Senin en az
alacağın ücret şu olmalıdır” denmiş. Bu
durumu, üyeler olarak bireysel rekabet
ortamına girdiğimiz için görmüyoruz ve
hizmette sorunlar yaşanıyor. ‘Ben buna
uyup yılda 3 proje yapıyorum, uymuyorum 25 proje yapıyorum’ gibi çarpıklıklar var. Meslektaşlar olarak birbirimizin
hakkını koruyarak, itibarını da zedelemeden fiyat politikasını oluşturmamız
lazım. Diğer taraftan proje çizimlerinde
kullandığımız belli programlar mevcut.
Fakat bu programların bir sertifikasyonu
yok. Oda’nın bu konu üzerinde durması
ve tüm kullandığımız programlara sertifika verilmesi gerekiyor. Hem biz gönül
rahatlığı ile kullanalım, bizi denetleyenler de o programın kuruldan onaylanmış
sertifikasyonlu program olduğu bilsinler.
- Genç bir mühendis olarak sizin
bu konudaki düşünceleriniz neler?
Topaloğlu: Bilgi ve tecrübenin yerini
tahminler almaya başladı. “Ben şunu
şöyle yaparım. Şöyle de çözeriz, bu
çözüm daha uygun” şeklinde söylemler
duyuyoruz. Bu meslekteki bilirkişilerin
daha aktif olması, mesleki bilginin daha
ön plana çıkması gerektiğini düşünüyorum. Erol Bey’in dediği gibi, statik
projelerin çözüldüğü programların
lisanslandırılması, standartlara uygun
olmalı.
- Özellikle genç mühendis ve mühendis adaylarına aktaracağınız
en önemli tecrübe nedir?
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 23
RÖPORTAJ
Yıldırım: Bu sektörde çalışacakların
öncelikle mesleğini sevmesi, gelişmeleri
iyi takip etmesi gerekir. Oda’yla sürekli
temas halinde olmalı, güncel makaleleri
ve teknik yenilikleri yakından izleyerek
ilerlemeleri önemli. İş, sadece bilgisayardaki programları kullanmakla
bitmiyor. Okulda şantiye dersimizin
hocası bize şunu tavsiye ederdi, ben
de aynı şekilde gençlere öneriyorum:
“Şantiyelere gidin bedava bekçilik yapın.
Orasının tozunu teneffüs edin.” Okulda
sadece teoriyi öğreniyorsunuz, piyasaya
koşulları ise bambaşka. Genç arkadaşlar
ulaşabildikleri her şantiyeye gitsinler,
yaz tatilleri oralarda geçirsinler. Büyük
faydası olacaktır.
OKUL VE STAJ BİR FİLMİN FRAGMANI GİBİ
- Yeni mezun bir mühendis
olarak bu konuda siz neler düşünüyorsunuz?
24 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Topaloğlu: Erol Bey’in de dediği gibi
şu an okulda gördükleri sadece teori,
hayal güçlerini canlandırabilecek bilgiler değil. Okuldaki laboratuvar dersleri
veya stajda gördükleri, sadece bir filmin
fragmanı gibi. Tavsiyem; laboratuvarlar, stajlar, odaların düzenlediği teknik
gezilere katılmaları. Tecrübeli meslektaşlarımızla sürekli irtibat halinde, bilgi
alışverişi içinde olmaları ve mutlaka
teknolojiyi çok yakından takip etmeleri.
- Küçük bir beldede görev almanın mesleki gelişiminize olumlu
katkıları neler, olumsuz etkilerini
yaşıyor musunuz?
Topaloğlu: Armutlu; İstanbul,
Bursa, Kocaeli gibi üç büyük şehrin tam
kesişim noktasında. Turizmi var, termal
turizmle ilgili yeni yeni projeler oluşmaya başladı. Belediyede görev alınca her
bir proje sizin için ayrı bir deneyim oluyor. Her bir yapı, şantiye, kontrolde fark
ettiğiniz küçük bir aksaklık… Olumsuz
yanı ise büyük bir şehirde çevrenizde
mesleki açıdan deneyimli daha çok insanla çalışma imkanınız oluyor. Küçük
bir belde bunu yakalamanız zor.
- Emekli olmayı düşünüyor musunuz?
Yıldırım: Sağlığım elverdiği sürece evde oturmak ya da kahvehaneye
gitmek yerine, ofisimizde oturup proje
yapmaya devam edeceğim. Şantiyeye,
ofise gidiyorsunuz, proje üretip insanlarla görüşüyorsunuz. Bu çok güzel, bir
şeyler üretmek çok zevkli. Bir ay, iki ay,
ne kadar süre gerekliyse uğraşıyorsunuz
ve sonunda bir şeyler çıkıyor ortaya ve
en sonunda karşısına geçip bakıyorsunuz. Bu en büyük haz oluyor.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 25
FAALİYETLER
BOÜ’de baret giyme töreni
İMO Bursa Şubesi yönetim kurulu üyeleri, Bursa Orhangazi Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin baret giyme törenine katıldı.
T
örende İMO Bursa Yönetim Kurulu
üyeleri, İnşaat Mühendisliği Bölümü 1. ve 2. sınıf öğrencilerine baret
giydirdi. Tören sonunda Bursa Orhangazi
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep İleri,
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız’a
teşekkür plaketi verdi. Programda konuşan
Başkan Akyıldız, İMO Bursa Şubesi hakkında öğrencilere bilgi vererek, “Böyle bir
toplulukla bir araya gelmekten son derece
mutlu olduk. Öncelikle şanslı olduğunuzu
belirtmek istiyorum. Bizim dönemimize
kıyasla daha fazla imkânlara sahipsiniz.
Biz, Bursa Şube olarak öğrenci arkadaşlarımıza elimizden geldiğince
destek vermeye ve iyi
yetişmeleri için her türlü
katkıyı sağlamaya hazırız.
Bu, sizin için de önemli
fırsatlar barındırıyor” dedi.
‘GELENEKSEL HALE
GETİRECEĞİZ’
Bursa Orhangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
26 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Recep İleri de katılımlarından dolayı İMO
Bursa Yönetim Kurulu üyelerine teşekkür
ederken, “Tıp Fakültesi'nde gördüğümüz
önlük giyme törenlerinden esinlenerek,
İnşaat Mühendisliği Bölümü'nde baret giyme töreni yaptık ve bunu geleneksel hale
getireceğiz” diye konuştu.
Tören sonrasında İMO Bursa Yönetim
Kurulu üyeleri, Bursa Orhangazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde Rektör
Prof. Dr. Recep İleri’nin eşliğinde yeni
kurulan laboratuvarları gezdi ve birimler
hakkında bilgi aldı.
FAALİYETLER
Mühendisler beton çatlakları
konusunda bilgilendirildi
İMO Bursa Şubesi’nde düzenlenen seminerde, şantiyelerde karşılaşılan beton
çatlaklarının sebepleri ve çözüm yöntemleri ele alındı.
İ
nşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ve Bursa İTÜ Mezunları Derneği
işbirliği ile ‘Şantiyelerde Karşılaşılan
Beton Çatlaklarının Sebepleri ve Çözümleri İle Kütle Betonları’ konulu bir seminer
düzenlendi. Seminere, İMO Bursa Şube
Başkanı Basri Akyıldız, Bursa İTÜDER
Yönetim Kurulu Üyesi Servet Büyükpoyraz, Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, İMO Bursa Yönetim Kurulu üyeleri
ve inşaat mühendisleri katıldı.
Oda konferans salonunda, İTÜ İnşaat
Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan
Yıldırım tarafından gerçekleştirilen seminerde; betonarme yapılarda karşılaşılan
çatlaklar, oluşma nedenleri ve onarılma
yöntemleri anlatıldı. Doç. Dr. Yıldırım,
betonarme yapılarda oluşan çatlakların
yanlış projelendirme veya projesi olmayan
yapılarda oluşan yapısal çatlaklar ve uygulamadan meydana gelen çatlaklar olarak
ikiye ayrıldığını söyledi.
BETON DÖKÜMÜNE DİKKAT!
Yanlış uygulamadan dolayı oluşmuş
çatlakların taze beton veya sertleşmiş eski
betonlarda da görülebildiğini kaydeden
Doç. Dr. Yıldırım, “Sıcak ve rüzgarlı havalar beton dökümü için uygun olmayan ve
istenmeyen bir durumdur. Beton dökümünde gerekli özen gösterilmezse taze
betonda çatlaklar oluşabilir. Bu çatlaklar
betonun kalıba yerleştirilmesini izleyen
ilk 30 dakika ile 5 saat arasında, döşeme
gibi geniş yüzeye dökülen betonlarda
görülür. Bu çatlaklar 10 santime erişen
derinlikte ve birkaç santimetreden başlayarak iki metreye varan uzunluklarda
olabilir. Oluşan çatlaklar betonun mekanik mukavemeti ve özellikle dayanıklılığı
açısından zararlıdır. Taze beton çatlakları
farklı oturmalardan veya plastik rötreden
kaynaklanabilir” dedi.
SERTLEŞMİŞ BETONDA ÖNLEM ALINMALI
Sertleşmiş beton çatlaklarının bir aylık
veya çok uzun yıllar beklemiş betonlarda
görülebildiğini kaydeden Yıldırım, çatlakların geniş yüzeyli betonlarda çok büyük
derzsiz, anosuz veya büyük anolu beton
dökümü, gecikmiş derz kesimi, kuruma
rötresi, kimyasal etkilerden ve benzeri
olaylardan oluşabildiğini dile getirdi. Başta çok küçük olan çatlakların daha sonra
büyüdüğü, ardından beton yüzeyinde
kırılma, soyulma, dökülme ve patlamalar
oluştuğu uyarısında bulunan Yıldırım,
önlem alınmadığı takdirde betonarme
elemanların zamanla tahrip olabildiğinin
altını çizdi.
Betonda alkali agrega reaksiyonu
hakkında da bilgi veren Hasan Yıldırım,
çatlakların onarılmasıyla ilgili şunları
söyledi: “Onarılacak çatlaklar oluşumunu
tamamlamalı ve onarılabilecek durumda
olmalıdır. Yapının çatlaklardan dolayı
işlevini kaybetmemiş olması gerekir.
Oturma ve plastik rötre çatlaklarının onarımında genişliklerine göre değişen yöntemler kullanılabilir. Çatlaklar, özellikle
dış hava koşullarına açık taşıyıcı elemanların kısa zamanda güçlerini yitirmelerine
yol açarlar.”
Deniz kenarlarındaki yapıların donatılarında korozyon az dahi olsa onarıma
gidilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr.
Yıldırım, “Donatı korozyonu ve pas olan
yerler kumlama, tazyikli su veya fırça ile
iyice temizlenerek epoksi bazlı harçlarla
iyileştirilmelidir. Korozyonu fazla olan
yerlerde onarım yerine güçlendirme tercih
edilmeli, yeterli değilse yapı yenilenmelidir” dedi.
KÜTLE BETONDA
ANİ SICAKLIK DEĞİŞİMLERİ…
Sunumunda, kütle beton uygulamalarında da ani sıcaklık değişimlerine karşı
betonu korumak gerektiğini de ifade eden
Yıldırım, “Beton dizaynına, kalıp söküm
zamanına, kür uygulamasına ve ısıyı korumaya dikkat edilmelidir. Kütle betonlarda
iç ve dış sıcaklık farklı olduğu için ani
çatlamalar meydana gelebilir. İç ve dış
sıcaklık farkının 20 derece olması gerekir. Sıcaklık stabil hale gelinceye kadar
örtü veya kalıp kaldırılmamalıdır. Ayrıca
çimentolarda uçucu kül, tras, cüruf kullanılabilir. Blok arasında soğutma boşlukları ve soğutma tesisatı kullanılabilir. Taze
beton kıvamı olabildiğince kuru olmalı,
vibratörle yerleştirilmeli veya düşük su
ve çimento oranı, düşük hidratasyon ısısı
uygulanabilir” ifadelerini kullandı.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 27
FAALİYETLER
‘Dönüşüme en riskli
bölgeden başlanmalı’
Kentsel Dönüşüm Zirvesi’nde konuşan İMO Bursa Şube Başkanı Akyıldız, “Yasa ‘kent ile ilgili
bir envanter çalışması yapıp en riskli görünen bölgeden başlayın’ diyor. Daha cazip gelecek
diye kent merkezinden başlamak doğru bir düşünce değil” dedi.
K
onut ve Yapı Gazetesi tarafından
düzenlenen ve Bursa’da kentsel
dönüşüm sürecinin tüm yönleriyle ele alındığı ‘Bursa Kentsel Dönüşüm
Zirvesi’nde ‘Şehir Planlaması ve İmar
Uygulamaları’ başlıklı oturumda konuşan İMO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız, Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Yasası’nın yapı güvenliğini amaçladığını söyledi. Akyıldız,
yasada riskli yapıların dönüştürülmesi,
yenilenmesi veya tamamen tasfiyesinin
önerildiğini kaydederek, “Dönüşüm;
imar planı olmayan, üzerinde kaçak ve
plansız yapıların bulunduğu bölgeler,
imar planı olup üzerindeki yapıların
riskli veya kaçak olduğu alanlar ve
planlı olan ve üzerindeki yapıların da
ruhsatlı olduğu halde afet durumlarında
risk teşkil ettiği alanlar olmak üzere üç
bölgeyi hedef alıyor. Bu üç tip alan da
Bursa’da mevcut” dedi.
KENT MERKEZİNDEN BAŞLAMAMALI
Bursa için dönüşüm ve yenilemenin
dışında tasfiyeden de bahsetmek gerektiğini ifade eden Akyıldız, tasfiye
alanlarının üzerinde hiçbir şekilde yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiğini
söyledi. Akyıldız, afet dendiğinde sadece
depremin akla gelmemesi gerektiğine
de dikkat çekerek, “Lodos, su baskınları, taşkın alanları, toprak kaymaları da
risk olarak görülmeli. Bursa’da bu afet
durumlarının hepsi mevcut ve bunlarla
ilgili de projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Yasa kentin güzelleştirilmesi,
sağlıklaştırılmasını değil, can ve mal
güvenliğini tehlikeye atan yapıların
dönüştürülmesini öngörüyor. ‘Kent ile
ilgili bir envanter çalışması yapıp en
28 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
riskli görünen bölgeden başlayın’ diyor.
Burası kırsal da olabilir, kent merkezi
de. Daha cazip gelecek diye kent merkezinden başlamak doğru bir düşünce
değil” diye konuştu.
Kentsel dönüşüm çalışmalarının
başlamasının ardından bir komisyon
oluşturulması gerektiğinin altını çizen
Akyıldız, görsel kent dokusu ve sağlıklı
bir dönüşümün oluşturulabilmesi için
belediye, akademisyenler ve akademik
odalar işbirliğinde projelerin denetlenebileceğini vurguladı.
BELEDİYELERİN ÇALIŞMALARI ANLATILDI
Gerçekleşen oturumda; İMSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ziyaeddin Temizel,
kentsel dönüşümde zaman kaybetmeden hızla hareket edilmesi gerektiğini
belirterek, belli bir irade ortaya koyup
vatandaşın ikna edilmesi gerektiğini
söylerken, Osmangazi Belediyesi Kent-
sel Dönüşüm Müdürü Ali Uzsezer ve
Yıldırım Belediyesi Kentsel Tasarım
Müdürü Alper Dağdelen ise belediyeler
olarak dönüşüm için yürüttükleri çalışmaları anlattılar.
Zirvede, Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nilüfer
Akıncıtürk’ün moderatörlüğünde yapılan oturumda, Uludağ Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölüm
Başkanı Doç. Dr. Murat Taş, İnşaat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem
Doğangün, Bursa Teknik Üniversitesi
Mimarlık Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyhan Bayhan söz
aldı.
‘KAYBEDEN SAĞLIKSIZ
BİNADA OTURAN İNSANLAR’
UÜ İnşaat Fakültesi Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Adem Doğangün, Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Ya-
FAALİYETLER
sası ile birlikte yaşanan süreci ve yasanın getirilerini anlattı. Yasada dönüşüm
ile ilgili 15 bin metrekare sınırı bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Doğangün,
fakat riskli alan tespiti yapıldığında bu
sınırlamanın kalktığını kaydetti. Riskli
bina analizlerinin ardından kat maliklerinden birisinin itirazı ile dönüşüm
sürecinin uzayabildiğini kaydeden Prof.
Dr. Doğangün, “Bina riskli bile olsa kat
maliklerinden birisi 15 gün içinde itiraz
edebiliyor. Yıkım için mahkeme sonucu
bekleniyor, haliyle süreç uzuyor. Kaybeden sağlıksız binalarda yaşamaya devam
eden insanlar oluyor” dedi.
Kentsel dönüşümde birlikte hareket
etmenin önemine değinen Doğangün,
“Kentsel dönüşümün asıl hedefi, afet
riski altındaki alanların dönüştürülüp
daha sağlıklı ve güvenli yaşam alanları
oluşturmak olmalıdır. Kentsel dönüşüme vatandaş, mühendisler, yerel
yönetimler dört elle sarılmalı. Sağlıksız
binalardan vatandaşları kurtarıp her
şeyiyle yaşanabilir bir kentin yeninden
yapılması sağlamalıdır” diye konuştu.
GÜNEY MARMARA
İSTANBUL KADAR TEHLİKELİ!
BTÜ Mimarlık Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyhan
Bayhan da kentsel dönüşümü deprem
riski açısından değerlendirdi. Bursa’nın
zemininin problemli olduğunu belirten Bayhan, “Geçmiş yıllardan beri
Bursa’da birçok depremin olması bunun
göstergesidir. Bursa ili birinci deprem
bölgesindedir. Kuzeyinde kalan Büyü-
korhan, Orhaneli, Kestel ve İnegöl ikinci
bölgede kalıyor. Biz depremde daha çok
İstanbul’u konuşuyoruz ama riskli alanların büyük bölümünün Güney Marmara bölgesinde olduğunu biliyoruz.
Güney Marmara da en az İstanbul kadar
tehlikeli” ifadelerini kullandı.
Oturumun ardından Konut ve Yapı
Gazetesi Genel Müdürü Utku Çalışkan,
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız
ve katılımcılara teşekkür plaketi sundu.
DANIŞMA KURULU ZİRVE
ÖNCESİ TOPLANDI
Merinos AKKM’de 7 Şubat’ta gerçekleştirilen 1. Bursa Kentsel Dönüşüm
Zirvesi öncesi toplanan Danışma Kurulu, gündemdeki konuları değerlendirdi.
K
entsel dönüşümün mevcut durum tespitini yapmak, dönüşümün uygulandığı
ve uygulanacağı bölgeler için fikirler geliştirmek ve sorunlara çözüm bulmak
amacıyla düzenlenen Kentsel Dönüşüm Zirvesi’nin detaylarının görüşüldüğü toplantıya; Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Şenol Şimşek, Osmangazi Belediye
Başkan Yardımcısı Cem Kürşad Hasanoğlu, Osmangazi Belediyesi Kentsel Tasarım
Müdürü Ali Uzsezer, Uludağ Üniversitesi (UÜ) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Nilüfer Akıncıtürk, UÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, UÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Bilgisi Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Doç. Dr.
Murat Taş, BTÜ Doğa Bilimleri Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyhan Bayhan, İMO Bursa Şube Başkanı
Basri Akyıldız ve İMSİAD Başkanı Namık Ziya Mescioğlu katıldı.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 29
YAZAR
Gayrimenkul
yatırım ortaklıkları
ve vergilendirilmesi
İhsan AKAR
Yeminli Mali Müşavir
[email protected]
Türkiye’de günümüzde gayrimenkul sektörü ekonomik kalkınmanın
en önemli unsuru haline gelmiştir.
Gelişmiş ülke ekonomilerinde ve son
zamanlarda ise ülkemizde gayrimenkul
yatırımlarının büyük bir kısmı kurumsal
sermaye ve sermaye piyasası araçlarıyla
yapılmaya başlanmıştır. Yatırımcılardan topladığı fonlarla gayrimenkule
dayalı projeleri finanse etmeyi ve elde
edilen kazancı yatırımcılarına dağıtmayı
amaçlayan ‘Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları’, dünyada ilk kez 1960’lı yıllarda
ABD’de ortaya çıkmış olup, GYO’ların
ülkemizdeki yasal altyapısı 1990’lı yıllarda tamamlanabilmiştir. Son zamanlarda ise GYO’ların ülkemizde sayıları
ve portföy büyüklükleri hızlı bir şekilde
artmıştır. Yazımızın devam eden bölümlerinde GYO’ların kuruluşu, yapısı,
fonksiyonları ve vergilendirilme esasları
kısaca açıklanmaya çalışılacaktır.
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Nedir ve Nasıl Kurulur?
Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
düzenlenen gayrimenkul yatırım ortaklıkları, gayrimenkullere, gayrimenkul
projelerine, gayrimenkule dayalı haklara ve sermaye piyasası araçlarına yatırım yapabilen, belirli projeleri gerçekleştirmek ya da belirli bir gayrimenkule
yatırım yapmak amacıyla kurulabilen
ve izin verilen diğer faaliyetlerde bulunabilen, gelirleri kurumlar vergisinden
istisna tutulan sermaye piyasası kurumlarıdır.
GYO düzenlemelerine ilk kez 1992
yılında Sermaye Piyasası Kanunu’nda,
daha sonra ise 1993 yılında ise Kurumlar ve Gelir Vergisi kanunlarında
30 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
yer verilmiştir. Daha sonra 6362 sayılı
Sermaye Piyasası Kanunu’na dayanılarak çıkarılan Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıklarına İlişkin Esaslar tebliğleri
ile GYO’ların kuruluş şartları, işleyişi ve
diğer konularla ilgili esaslı düzenlemelere gidilmiştir. Gayrimenkul yatırım
ortaklıkları, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde yeni bir anonim şirket olarak
kurulabildikleri gibi, daha önce başka
amaçla kurulmuş anonim şirketlerin
esas sözleşmelerini Sermaye Piyasası
Kurulu’nun düzenlemelerine uygun
olarak değiştirmek suretiyle, gayrimenkul yatırım ortaklığına “dönüşmeleri”
de mümkündür. Her iki şekilde de
gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kuruluşunun veya dönüşümünün SPK’ca
uygun görülmesi gereklidir. Sermaye
Piyasası Kurulu onayından sonra Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na kuruluş/
esas sözleşme değişikliği izni için başvurulur. Gayrimenkul yatırım ortaklıkları, Bakanlığın kuruluş/esas sözleşme
değişikliği iznini vermesinin ardından,
kuruluşun/esas sözleşme değişikliğine
ilişkin genel kurul kararının tescilini
takiben, ortaklık sermayesini kullanarak
şirket portföyünü oluştururlar.
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının Yaptıkları İşler Nelerdir?
Gayrimenkul yatırım ortaklığının
amacı, getiri potansiyeli yüksek gayrimenkullere ve gayrimenkul projelerine
yatırım yapmak, portföyündeki gayrimenkullerden kira geliri ve her türlü
gayrimenkul alım satım kazancı elde
etmektir. Kendi mülkiyetlerindeki arsa
ve arazilerin yanı sıra, hasılat paylaşımı
veya kat karşılığı arsa satışı sözleşmeleri akdettiği başka kişilere ait arsalar
YAZAR
üzerinde, gayrimenkul projesi geliştirebilirler veya projelere üst hakkı tesis
ettirmek suretiyle yatırım yapabilirler.
Otel, hastane veya buna benzer faaliyete
geçirilebilmesi için belirli asgari donanıma ihtiyaç duyan gayrimenkullerin,
kiraya verilmeden önce tefrişini temin
edebilirler. Mülkiyeti kendisine veya
başka kişilere ait olan gayrimenkuller
üzerinde kendi lehine üst hakkı, intifa hakkı ve devre mülk irtifakı tesis
edebilir ve bu hakları üçüncü kişilere
devredebilirler. Özel düzenlemeler saklı
kalmak kaydıyla yap-işlet-devret modeliyle geliştirilecek projeleri, düzenlemelerde belirtilen şartların sağlanması
koşuluyla kendisi veya başkaları lehine
üst hakkı tesis ettirmek suretiyle gerçekleştirebilirler.
Portföyündeki gayrimenkullerin alım
satımından kâr sağlayan gayrimenkul
yatırım ortaklığı, yıl sonunda bu kârı ortaklarına temettü olarak dağıtabilmekte
ve bu suretle yüksek getirili gayrimenkul
gelirini ortaklarına aktarabilmekte, ayrıca ortaklar GYO’ların işlem gördükleri
borsada oluşan değer artışlarından yararlanabilmektedirler. Aracılık faaliyeti
kapsamında olmamak kaydıyla sermaye
piyasası araçlarını alabilir ve satabilir,
Takasbank para piyasası ve ters repo
işlemi yapabilir, Türk Lirası veya yabancı para cinsinden mevduat veya katılma
hesabı açtırabilirler, sermaye piyasası
araçlarını ödünç verebilirler.
GYO’lar gayrimenkule dayalı portföyün işletilmesi faaliyeti kapsamında
faaliyet gösterebilmekte, aktiflerinde
makine ve ekipman bulunduramamaktadırlar. GYO’lar inşaat işlerini
üstlenemez, proje yürütemez, ancak
inşaatını başka şirketlerin gerçekleştirdiği projelere finansman sağlayabilirler.
GYO’lar iş merkezleri veya alışveriş
merkezleri gibi büyük ölçekli gayrimenkul projelerinin finansmanına kaynak
temin etmek işlevi de görmektedirler.
Bir gayrimenkul yatırım ortaklığının
paylarına yatırım yapan yatırımcı, Türk
Ticaret Kanunu’ndan kaynaklanan kâr
payı alma hakkı, oy ve yönetime katılma
hakkı, rüçhan hakkı ve diğer bütün haklara sahip olabilmektedir. Gayrimenkul
Yatırım Ortaklıkları Sermaye Piyasası
Kurulu tarafından belirlenen kurumsal
yönetim ilkelerine bağlı kalarak faaliyette bulunabilmektedirler. Günümüzde
Türkiye’de 31 tane GYO faaliyette yer
almaktadır. Gayrimenkul yatırım ortaklığı, paylarının halka arz edildiği hesap
dönemi itibariyle, sürekli bağımsız
denetime tabidir. Bunun sonucu olarak
şirketin 6. ve 12. ay sonu itibariyle finansal tabloları, kurul tarafından listeye
alınmış bir bağımsız denetim kuruluşu
tarafından denetlenmektedir.
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının Kurumlar Vergisi Karşısındaki Durumu:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 5/1-d-4 bendine göre; gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden
istisnadır.
Dolayısıyla GYO’lar sermaye piyasası
mevzuatına uygun olarak kurulup bu
şekilde faaliyet göstermeleri şartıyla
elde ettikleri kurum kazançları Kurumlar Vergisi’ne tabii tutulmayacaktır.
KVK’nun 15’ınci maddesinin (3) numaralı fıkrasında, Kurumlar Vergisi’nden
istisna edilen gayrimenkul yatırım
ortaklığı kazançlardan dağıtılsın dağıtılmasın yüzde 15 oranında vergi kesintisi
yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak 2009/14594 sayılı B.K.K uyarınca
günümüzde GYO’ların kurum kazançları
üzerinden kurum bünyesinde yüzde 0
vergi kesintisi (stopaj) yapılmaktadır.
Ayrıca GYO bünyesinde vergi kesintisine tabii tutulan kazancın ortaklara kar
payı olarak tutulması halinde, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılmaz.
Gayrimenkul yatırım ortaklıkları, sermaye piyasası araçlarını alabilmekte ve
satabilmekte, borsa para piyasası ve ters
repo işlemi yapabilmekte, Türk Lirası
veya yabancı para cinsinden vadesiz ve
vadeli mevduat hesabı açtırabilmektedirler. GYO’lar, bu işlemler nedeniyle
elde ettiği kazançları Gelir Vergisi
Kanunu’nun geçici 67. maddesi hükmüne göre vergilendirilmektedir.
GYO’ların KDV Açısından Vergilendirilmesi:
GYO’ların portföylerinde bulunan hisse senedi, tahvil, kira sertifikası vb. gibi
kıymetlerin teslimi KDVK’nun 17/4-g
maddesince vergiden istisna edilmiştir.
Ancak GYO’ların aktiflerinde bulunan
gayrimenkullerin satılması ve kiralanması için herhangi bir istisna hükmü
bulunmadığından, bu teslim ve kiralamalar KDV’ye tabidir.
GYO’ların Damga Vergisi Açısından Vergilendirilmesi:
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na
ekli 2 sayılı tablosunun 21. sırasında
“Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının
münhasıran gayrimenkul portföylerine
ilişkin alım satım sözleşmeleri ile
gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri”
damga vergisinden istisna edilmiştir.
Dolayısıyla GYO’ların bu amaçla
yaptıkları sözleşmeler damga vergisine
tabii değildir. Diğer taraftan Harçlar
Kanunu’nda GYO’lar için herhangi bir
indirim ya da istisna bulunmamakta
olup, tapuda yapılacak gayrimenkul
işlemleri tapu harçlarına tabii
tutulmaktadır.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 31
HABER
Sıcaksu’da yer sahipleri
İMO’dan destek istedi
Bursa Sıcaksu Tabakhaneler Yeniden Yapılandırma Derneği üyeleri İMO Bursa Şubesi’ni ziyaret ederek,
Büyükşehir Belediyesi’nin yıllardır yaşanan mağduriyetlerini gideremediğini belirtti.
S
ıcaksu Bölgesi’ne Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması planlanan ‘Termal Kür Merkezi Projesi’
ile mağdur olduklarını kaydeden Bursa
Sıcaksu Tabakhaneler Yeniden Yapılandırma Derneği üyeleri, İMO Bursa Şube
Başkanı Basri Akyıldız’a yaşanan süreci
anlattı. Dernek üyeleri, 2006 yılından
bu yana yer sahiplerine verilen sözlerin tutulmadığını kaydederek, açılan
davalar nedeniyle de sürecin uzadığını
vurguladı.
ÇÖZÜMÜ HEYET BELİRLEMELİ!
Bölgenin, riskli alan ilan edilmesi
nedeniyle ellerinin kollarının bağlandığını ifade eden Dernek Başkanı Muhsin
Özyenice, projenin ve izlenecek yolun
Büyükşehir Belediyesi, Kent Konseyi,
32 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Baro, İnşaat Mühendisleri,
Mimarlar ve Şehir Plancıları
odalarından oluşacak bir heyet
tarafından belirlemesini istediklerini söyledi.
‘RİSKLİ ALANDA
YAPILAŞMA OLMAZ’
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası’nda
riskli alan tabirinin yanlış olduğuna dikkati çeken İMO Bursa
Şube Başkanı Akyıldız da “Riskli alanlarda yapılaşma olmaması ve yeşil alan
olarak bırakılması gerekir. Bu yüzden
alan değil yapılar riskli ilan edilerek yeni
yapılaşma gerçekleştirilebilir” dedi.
Kentsel dönüşüm ile ilgili eksiklikleri
dile getirdiklerinin altını çizen Akyıldız,
“Belediyeler projeyi hazırlayıp uygulayan kurum konumunda olmamalı.
Dönüşüm vatandaş ve yatırımcı ortaklığı
ile yürütülmeli. Belediyeler ise dönüşümün yapılacağı alanı belirleyip planlarını hazırlamalı, çevre düzenlemelerini
gerçekleştirmeli ve halkı desteklemeliler” diye konuştu.
HABER
Deprem ve zemin uyarısı
Doç. Dr. Beyhan Bayhan, olası Marmara depreminden Bursa’nın ağır bir şekilde etkilenebileceği uyarısında
bulunarak, “Zeminde sıvılaşma riskinden dolayı sağlam görünen binalar da depremde zarar görebilir” dedi.
B
ursa Teknik Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Beyhan Bayhan,
Bursa’nın deprem gerçeğine dikkat çekmek için ‘Bursa’yı Etkileyen Tarihi Depremler ve Bursa’yı Bekleyen Deprem
Tehlikesi’ konulu bir seminer düzenledi.
BTÜ Doğa Bilimleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Osmangazi Yerleşkesi Seminer Salonu’nda gerçekleştirilen
programa, Osmangazi Belediye Başkan
Yardımcısı Cem Kürşad Hasanoğlu,
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız
ve Yönetim Kurulu üyeleri ile çok sayıda
mühendis katıldı.
Sunumunda, Bursa’yı en çok 1855
yılında gerçekleşen ve tarihe ‘Bursa
Depremi’ olarak geçen depremin etkilediğini kaydeden Doç. Dr. Bayhan,
Yunanistan’a kadar etkili olan bu depremde nüfusun yüzde 4’ünün yaşamını
yitirdiğini, evlerin yıkıldığını ve yumuşak zemine
gömüldüğü bilgisini verdi.
Marmara Denizi’nde beklenen depreme de vurgu
yapan Bayhan, tehlikenin
kuzeyde değil, Bursa’nın da
içinde bulunduğu Güney
Marmara’da olduğunun
altını çizdi. Bayhan, Marmara Denizi’nde yapılan
araştırmalar sonucu oluşturulan sismik haritaya
göre depremde modern
binaların da hasar görebileceği uyarısında bulundu.
‘GÜNEYDEN GEÇEN FAY ARAŞTIRILMALI’
Bursa’nın yumuşak, sıvıya doygun
ve yeraltı su seviyesi yüksek bir zemine
sahip olduğunu aktaran Bayhan, kentin;
Sapanca, İzmit Körfezi,
Marmara Deniz Havzası, İznik Gölü, Gemlik,
Mudanya, Bursa’nın
güneyinden geçen
Uluabat-Manyas gölleri
ve Kuzey Ege’de geniş
bir yelpazedeki fayların
etkisi altında olduğuna
dikkati çekti. Şehrin
güneyinden geçen ve
az aktif olarak bilinen
fayda da araştırma
yapılmasını öneren Bayhan, aktif faylar üzerinde
mutlaka farklı kurumların
çalışma yapması gerektiğini ifade etti.
BÜYÜK DEPREM OLASILIĞI
Doç. Dr. Bayhan, şöyle
devam etti: “Marmara
Bölgesi’nde 2034 yılına
kadar 7 şiddetinde
veya daha büyük bir
deprem gerçekleşme
olasılığı yüzde 44.
Bursa’da; Harmancık,
Keles, Büyükorhan ve Orhaneli ilçeleri
dışındaki bölgelerde sıvılaşma ve
yumuşak zemin problemi bulunuyor.
Bu da depremin şiddetini oldukça
arttırıyor. Zeminde sıvılaşma riskinden
dolayı depremde sağlam görünen
binalar da zarar görebilir. Bu yüzden
imar planlarında zemin yapısına çok
dikkat edilmeli. Arazi sondajları, zemin
etüt raporları tekniğe uygun yapılmalı
ve sıkı bir şekilde denetlenmeli. Zemine
uygun temel tipi seçilmeli. Yüksek
binalar için deprem şartnamesindeki
genel ivme spektrumu yerine özel
spektrumlar kullanılmalıdır. O bölge ve
zemin için özel analizler yapılmalıdır.
Bursa’da zemini iyileştirmemiz
mümkün değil ama yapılarımızı
sağlamlaştırmak mümkün.”
DEPREM BİLİNCİ YOK!
Y
umuşak zemine sahip olduğu için
Bursa’nın uzak mesafelerdeki depremlerden de etkilendiğini kaydeden
Doç. Dr. Bayhan, şunları söyledi: “Şehrin
içinden geçen faylarda meydana gelebilecek kırılmalarda yakın alan, fay etkisi
sonucu daha büyük hasarlar yaşayabilir.
Afet durumları için mutlaka planlamalarda boş alanlar bırakılmalı. Bu alanlar
normal zamanlarda park olarak kullanılabilir. Deprem oluşması halinde hastaneler, ulaşım terminalleri, enerji nakil
hatları ve tesisleri, barajlar incelenmeli,
gerekli görüldüğünde güçlendirilmeli.
En önemlisi de halkı bilinçlendirmek
ve eğitmek. Türkiye’de maalesef Japonya’daki bir ilköğretim öğrencisi kadar
bile deprem bilinci yok.”
Japonya, Kaliforniya ve Tayvan’da
yüzlerce metrelik binalar ayakta dururken, Türkiye’de az katlı binaların dahi
depremde çöktüğünü hatırlatan Bayhan,
bunun nedenlerinin tasarımda ve uygulamada yapılan yanlışlıklar veya usulsüzlükler ile denetim eksikliği olduğunu
söyledi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 33
HABER
Belediyelerle çalışmalar
devam ediyor
İMO Bursa ve Osmangazi Belediyesi işbirliği ile belediye personeline
‘Deprem Yönetmeliği ve proje denetimleri’ konusunda seminer verildi.
B
ursa Akademik Odalar Birliği’nde
düzenlenen seminer, UÜ İnşaat
Mühendisliği Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Adem Doğangün, İMO Bursa
Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Söylemez,
Proje Demetim Sorumlusu Pelin Kale,
inşaat mühendisleri Mehmet Şahinkaya, Emrah Yıldız ve Uğur İnal tarafından gerçekleştirildi.
Osmangazi Belediyesi ile işbirliği
yapmaktan mutlu olduklarını belirten
Fatih Söylemez, seminerin amacının
tüm belediyelerde projelere aynı şekilde
bakılması ve eksikliklerin belirlenmesi
olduğunu kaydederek, İMO olarak projelerin denetiminde standardı yakaladıklarını söyledi.
Etkinlikte, STA-4 CAD, Probina
Orion, İDE-CAD betonarme programlarında çıktıların nasıl okunacağı ile
ilgili bilgilerin verilmesinin ardından,
Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Söylemez
ve Proje Demetim Sorumlusu Pelin
Kale, Oda’nın projelerde nelere dikkat
ettiğini, en çok hangi noktalarda sıkıntı
yaşandığını aktardılar.
34 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
TAŞIYICI SİSTEM KARARLI,
RİJİT VE DAYANIKLI OLMALI
Deprem Yönetmeliği’ne göre yapı
tasarımı hakkında bilgiler veren Prof.
Dr. Doğangün, yönetmelikte en fazla
TSE 500-TSE 498 gibi standartlara
dikkat ettiklerini kaydetti. Yönetmeliğe
göre taşıyıcı sistemi tasarlarken kararlı, rijit ve dayanıklı olmasının istendiğini hatırlatan Doğangün, “Binalar
rijit olmazsa çok fazla salınım yapacak
ve hasar görecektir. Dayanıklılık ne
kadar yüke karşı koyabildiğini gösteriyor. Kararlı olması ise kolonların,
taşıyıcı sistemin
narin olmaması,
burkulmanın olmaması anlamına
geliyor. Binanızı
rijit yapmazsanız
depremde hasar
görür, dayanıklılık
olmazsa kırılabilir, kararlı değilse,
ince ayaklara
bağlıysa yatay ötelemelerde binanız
çökebilir” uyarısında bulundu.
SIVILAŞMANIN OLDUĞU
ALANDA ZEMİNE DİKKAT
Yönetmeliğe göre, C ve D grubu
zeminlerde bölmeler için taşıyıcı
sistemde tedbir almak gerektiğini de
ifade eden Doğangün, “D sınıfı zeminler
sıvılaşmanın olduğu zeminlerdir.
Taşıyıcı sisteminiz iyi olmasına rağmen
sıvılaşmanın olduğu bir zeminde,
temeliniz buna uygun değilse deprem
sırasında rahatlıkla dönebilir. Bursa’da
da benzer zeminlerimiz var. Yalova
Yolu üzerindeki zeminlerimizin su
seviyesi oldukça yüksek. Yapılardaki kat
sayısını arttırarak o bölgeyi zorluyoruz.
Bu yüzden binaların temelden dönme
ihtimali ile karşı karşıyayız. Kesitleri
tasarlayarak ne kadar yük taşıyacağı
belirleniyor, fakat zeminde emin
olunamıyor” dedi.
Yönetmeliğin ‘düzensiz binalardan
kaçının’ uyarısında bulunduğunu da
hatırlatan Prof. Dr. Doğangün, burulma
düzensizliği, döşeme süreksizliği,
planda çıkıntıların bulunması, zayıf
kat ve yumuşak kat düzensizliği,
taşıyıcı sistemin düşey elemanlarının
süreksizliğinin yapılarda yarattığı
sonuçları da anlattı.
FAALİYETLER
Hesaplarını bilecekler
İMO Bursa Şubesi, taahhüt işleri yapan üyelerine katkı sağlamak için ‘Taahhüt İşlerinde
İnşaat Muhasebesi Kayıtları, Vergi ve SGK Uygulamaları’ Semineri düzenledi.
G
erçekleştirilen programda,
inşaat işletmelerinde vergilendirmeyi anlatan Mali Müşavir
Erkan Çeziker, Kamu İhale Kurumu
tarafından gerçekleştirilen ihale ve
sözleşme sürecinde yapılması gerekenler hakkında önemli bilgiler verdi.
İhalelerin genel olarak kapalı zarf
usulünde yapıldığını, eksik evrakı olan
firmaların ise ihaleden men edildiğine
dikkat çeken Çeziker, “İhaleyi aldıktan
sonra en önemli evrak kesin teminat
mektubudur. Projenin yapımı sırasında
herhangi bir sıkıntı yaşanırsa teminat
mektubunuz nakit para yerine geçer ve
Kamu İhale Kurumu, kendisi bozdurup
zararı tazmin etmek ister. Sözleşmede
işin başlangıcı, yer teslimi öngörülmüş
ise yerin teslim edildiği tarihtir. Yer
teslimi belirtilmemişse sözleşmede
belirtilen işin başlangıç tarihi sayılır.
Hiçbiri belirtilmemişse sözleşme tarihi
esas sayılır. İşin bitiş tarihini geçerseniz
ceza ödemek zorunda kalırsınız. Süre,
hava muhalefeti nedeniyle uzayabilir.
Bu gibi durumlarda ihale makamından
ek süre talep ettiğinizde verebilir. Projede farklılıklar istendiğinde de ek süre
verilmektedir” dedi.
Taahhüt işlerinde geçici kabul süreci uygulanabildiğini de dile getiren
Çeziker, işin kesin kabulünün bu süre
geçtikten sonra gerçekleştiğini ifade ederek, “Firmalar için finansman
önemli. Taahhüt firmaları yoğun kredi
hacimlerinde çalışırlar. Bu yüzden ara
dönemde olsa geçici beyannamede işin
bittiğini bildirebilirler. Banka nezdinde
rakamsal olarak gelir gözükür” diye
konuştu.
YIPRANMA PAYI GİDERLERİ
ÖNEMLİ YER TUTUYOR
Taahhüt işlerinin muhasebeleştirilmesi hakkında açıklamalarda bulunan
Ekonometrist Dr. Halil Kaya da maliyet
muhasebesinin en büyük sorununun
genel üretim giderleri olduğunu, inşaat
sektöründe yıpranma payı giderlerinin
de oldukça fazla yer tutuğunu söyledi.
Dönem sonu işlemlerin ikiye ayrıldığını dile getiren Kaya, şunları söyledi:
“Muhasebe dışı envanterde sayım ve
değerlendirme yapılıyor. Muhasebe içi
envanterde de muhasebe dışı envanterde belirlenen fiili durumlar ile kayıtlar arasında fark varsa düzenleniyor.
Dönem gelir ve giderleri belirleniyor.
Resmi nizamdan sonra bilanço ve gelir
tablosunu düzenleyip dönemin hesapları kapatılıyor.”
Programda söz alan İMO Bursa Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Söylemez, taahhüt işlemleri gerçekleştiren üyelerin
karşılaşabilecekleri sorunların çözümü
için bu tür eğitimlerin faydalı olacağına
dikkati çekti.
FAALİYETLER
Deneyimlerini aktardılar
İMO Bursa Gençlik Komisyonu üyeleri, üniversite öğrencilerine mesleki deneyimlerini
aktararak, iş hayatında doğru seçimler yapmaları için yol gösterdiler.
Adnan Şanlı
Basri Akyıldız
Mustafa Kale
Berna Dağ
Ali Aslan
İ
MO Bursa Şubesi Gençlik Komisyonu tarafından, Uludağ
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü’nde ‘Genç Mühendislerle Sektöre Giriş Söyleşisi’ düzenlendi. Uludağ
Üniversitesi’nde gerçekleşen söyleşiye;
Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem
Doğangün, İMO Bursa Şube Başkanı
Basri Akyıldız, Yönetim Kurulu üyeleri
Fatih Cambazoğlu ve Umut Akdeniz,
Genç İMO Temsilcisi Yiğithan Toksöz
ve öğrenciler katıldı.
Programın başlangıcında konuşan
Başkan Akyıldız, Genç İMO’nun başarılı
çalışmalara imza attığını belirterek,
kendilerinin iş hayatına atılmadan önce
böyle deneyimleri dinleme şansı bulamadıklarını, dolayısıyla öğrencilerin
bu tür etkinlikleri iyi değerlendirmesi
gerektiğini söyledi.
Söyleşide İnşaat Mühendisi Berna
Dağ, statik proje çizimlerinde karşılaşılabilecek sorunları anlatarak, bu alanı
seçen mühendislerin statik proje cad
yazılım programlarını iyi derecede kullanma, Deprem Yönetmeliği’ne hakim
olma, mimari proje okuma konusunda
bilgi edinme ve taşıyıcı sistem konusunda kendini geliştirme imkanı bulacağını
söyledi.
Şantiye şefinin görevleri hakkında
ayrıntılı bilgiler veren İnşaat Mühendisi
Ali Aslan da “Şantiye şefleri inşaattaki
işçi güvenliği ve kurallara uyulması
36 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
noktasında çok dikkatli olmalı. Şantiye şefliği yapan mühendisler piyasaya
çok yakın oldukları için geniş bir çevre
edinebilirler. Ayrıca yöneticilik yönünüzü, plan ve program yapma yeteneğinizi
geliştirebilirsiniz. Piyasadaki malzeme
ve işçilik maliyetleri güncel takip edildiği için, imalatların maliyetlerini kolayca
hesaplanabilir” dedi.
‘YAPI DENETİMLE
DAHA NİTELİKLİ YAPILAR OLUŞTU’
Mühendis adaylarına yapı denetim
firmalarının görev ve sorumluluklarını
aktaran İnşaat Mühendisi Adnan Şanlı
da yapılan her imalatın tüm aşamalarının mutlaka kontrolden geçirilmesi
gerektiğini kaydetti. Geç kalınmış bir
kontrolün ardından inşaatta düzenleme
yapılmasının zor olduğunu vurgulayan
Şanlı, “Yapı denetimle birlikte daha
nitelikli yapılar yapılmaya, standartlara
uygun malzemeler kullanılmaya başlandı. Depreme dayanıklı, güvenli yapılar
oluştu. Uygulamada oluşan hatalar aza
indirildi ve kontrolsüz yapılaşmanın
önüne geçildi” diye konuştu.
Nilüfer Belediyesi’nde görev yapan
İnşaat Mühendisi Mustafa Kale ise
geleceğin mühendislerine, belediyelerde proje hazırlama ve ihale aşamalarını
anlattı. Kale, inşaat mühendislerinin
geniş bir alanda çalışma imkânı bulduğunu kaydederek, öğrencilerin hangi
alana yaktın olduklarını belirleyerek iş
hayatına başlaması gerektiğini söyledi.
HABER
Yıldırım’da kentsel dönüşüm tartışıldı
Yıldırım’da kentsel dönüşümün tartışıldığı panelde konuşan İMO Bursa Şube Başkanı
Basri Akyıldız, dönüşümde can ve mal güvenliğinin ön plana çıkması gerektiğini söyledi.
Y
ıldırım Belediyesi ve Yıldırım
Kent Konseyi Kentsel Dönüşüm
Grubu tarafından düzenlenen ‘Şehir, İnsan ve Diğer Yönleriyle
Yıldırım’da Kentsel Dönüşüm’ paneli,
Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Uludağ Üniversitesi Mimarlık
Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Doç.
Dr. Murat Taş’ın başkanlık yaptığı panelde; İnşaat Mühendisleri Odası Bursa
Şube Başkanı Basri Akyıldız, Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Hakan
Karademir ve İMSİAD Başkan Yardımcısı Sertaç Karaalp, kentsel dönüşümün
nasıl olması gerektiğini ve dönüşümün
başlaması için yapılması gereken çalışmaları anlattı.
‘DÖNÜŞÜMDE CAN VE
MAL GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ’
Yaptığı sunumda, Bursa’daki yapı
stoğunun yüzde 58’inin 20 yaş ve üzeri,
yüzde 60’ının da kaçak veya ruhsata aykırı olduğuna dikkati çeken İMO Bursa
Şube Başkanı Akyıldız, 2014 yılında 79
bin kentsel dönüşüm başvurusu yapıldığı bilgisini verdi. Akyıldız, “Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre
kentsel dönüşüm alanında yaklaşık 130
bin birimin risk tespiti yapılarak, yaklaşık 12 bin 500’ü yıkıldı. Yasa kapsamında idarelere 40 proje için 110 milyon
lira kaynak aktarıldı. 1 milyon 100 bin
kişiyi barındıran 152 riskli alan Resmi
Gazete’de yayımlandı. Yasa, kentlerin
güzelleştirilmesi, sağlıklaştırılmasını değil can ve mal güvenliğini tehlikeye atan
yapıların dönüştürülmesi öngörüyor. Bu
işe de kent ile ilgili bir envanter çalışması yapılıp en riskli bölgeden başlanmalı.
Riskli bölge kırsal da kent merkezi de
olabilir. Riskli yapı tespitinin ardından
dönüşüm, yenilenme veya tamamen
tasfiye sağlanmalı” dedi.
Başkanı Akyıldız, bireysel risk tespiti
yaptırmak isteyen vatandaşları da şöyle
uyardı: “Yapınız riskli çıktığında geri dönüşü yok. Riskli yapı tespitinden sonra
süreç başlıyor ve 60 gün içinde binanın
yıkılması gerekiyor. İtiraz durumunda
oluşturulacak komisyonla bilirkişi heyeti
tarafından binanın riskli olup olmadığı
değerlendiriliyor.”
Panelde, Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Hakan Karademir de
kentsel dönüşümün 15 yıldır tartışıldığına dikkat çekerek, “Kentsel dönüşümde ‘yıkalım’ mantığı hakim olduğu ve
sadece inşaat sektörüne kitlendiği için
bugüne kadar örnek gösterilecek bir
uygulama yok” derken, İMSİAD Başkan
Yardımcısı Sertaç Karaalp ise kentsel
dönüşüm için müteahhitler olarak fedakarlık yapmaya hazır olduklarını, devletin bu süreçte vatandaşa destek olması
gerektiğini ifade etti.
Panelin ardından Yıldırım Belediye
Başkanı İsmail Hakkı Edebali de ilçede
uygulanacak kentsel dönüşüm projesini
anlattı.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 37
FAALİYETLER
Meslek içi eğitimler sürüyor
İMO tarafından üyelerine yönelik İdecad Statik V7 ve STA4-CAD eğitimleri düzenlendi.
İ
MO Bursa Şubesi, üyelerine yönelik
meslek içi eğitimlere hız kesmeden
devam ediyor. Bu kapsamda, betonarme yapıların statik hesaplarının
analiz ve uygulama çizimlerini hazırlayacak inşaat mühendisleri için İdecad
Statik V7 ve betonarme proje analizleri
gerçekleştirecek inşaat mühendisleri
için de STA4-CAD eğitimleri düzenlendi.
BAOB Yerleşkesi İMO Eğitim
Salonu’nda gerçekleştirilen İdecad
Statik V7 kursunun eğitmeni İnşaat
Mühendisi Emrah Yıldız, iki hafta
boyunca İdecad Statik V7 programının
kullanımını model üzerinden anlat-
tıklarını söyledi. Eğitimlerin ardından
katılımcıların bir binayı mimarisine
uygun, yönetmelik ve standartların izin
verdiği şart ve kabullere göre, gerçeğe
en yakın davranacak şekilde modelleyebilecek kapasiteye geleceklerini
kaydeden Yıldız, statik proje yapmak
isteyen tüm mühendislerin bu tür bir
programı öğrenmesi gerektiğini ifade
etti.
ÇELİK VE KARMA YAPILAR
İÇİN İDECAD V8 YOLDA
Emrah Yıldız, Bursa menşeili olan
İdecad’in, çok katlı karma yapılar için
de çalışma yürüttüğünü ifade ederek,
“Betonarme yapıların ardından, çelik
yapılar ve karma yapıların da çözümlenebileceği İdecad V8 programı yakında
kullanıma sunulacak. Program şu an
Beta aşamasında ve kullanıcılardan
geri dönüş alıyoruz” dedi.
STA4-CAD kursu
Betonarme proje analizleri gerçekleştirecek inşaat mühendisleri için de STA4-CAD eğitimleri düzenlendi.
İ
nşaat Mühendisi Mehmet Şahinkaya
tarafından gerçekleştirilen eğitimlerde
mühendisler, betonarme yapıların projelendirilmesinde programın nasıl uygulanacağını öğrendiler. Mehmet Şahinkaya,
katılımcıların bu eğitimlerde betonarme
bilgilerini pekiştirdiklerini belirterek, program bilgisini de buna ekleyerek ilerlediklerini söyledi. İnşaat mühendislerine dışarıda
karşılaşabilecekleri farklı yapıları tanıtarak
programı öğrettiklerini dile getiren Şahinkaya, “İnşaat sektöründe hız çok önemli.
Sektörde artık birçok işlem programlar
aracılığı ile gerçekleştiriliyor. Hızın önemli
olduğu bir sektörde, bu tarz programlar
olmadan ilerlemeniz zorlaşıyor. Eğitimlerle
de bunu geliştiriyoruz” dedi.
38 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
FAALİYETLER
Çelik yapı eğitimleri sürüyor
İMO Bursa Şubesi tarafından düzenlenen Çelik Yapı Kursları devam ediyor. Katılımcılar, 3’ncü Çelik
Yapılar Kursu’nda tasarımdan, imalat aşamasına varan süreçte kullanılabilecek programları öğrendi.
İ
MO Bursa Şubesi, Çelik Yapılar Kursu ile inşaat mühendislerini çelik yapıların tasarımı ve karşılaşabilecekleri sorunlar hakkında bilgilendiriyor.
Kursun 3.'sünde katılımcılar, çelik yapı
tasarlamada kullanılacak programların
hataları ve avantajlarını öğrenme fırsatı
buldu. Eğitimleri veren İnşaat Yüksek
Mühendisi İlker Yılmaz Türker, doğru
bir çelik yapı tasarımına ulaşmak için
eğitimlerin önemli olduğunu belirterek,
çelik yapıların mühendislik bilgisinin
en iyi uygulanabileceği alan olduğunu
ve tasarımda sadece programlara güvenmek yerine mühendislik yorumu da
katılması gerektiğini söyledi.
Kurslardaki amacın, unutulmuş mühendislik kavramlarını aktararak, temel
kavramların yazılım programlarında
nasıl kullanacağını öğretmek olduğunu
kaydeden Türker, İMO’nun farkındalık oluşturmak için konusunda uzman
kişilerle mühendisleri buluşturduğunu,
fakat inşaat mühendislerinin de mesleki
açıdan gelişime açık olması gerektiğini
ifade etti.
‘DOĞRU YAPILARA DİKKAT ÇEKİLMELİ’
Eğitimde, deprem ve doğru yapı
konusuna da değinen Yılmaz Türker,
“Dünyadaki en riskli üç bölgeden birinde oturuyoruz. Rehavete düşme
şansımız yok. Amerika, Japonya gibi her
türlü önlemi almamız gerekiyor. ‘Deprem ne zaman olacak?’tan öte, sağlam
yapıların nasıl olacağını tartışmalıyız.
Depremlerin yol açtığı büyük can kayıpları, doğru yapılarla ortadan kalkabilir.
Bizim en büyük düşmanımız tasarladığımız evlerimiz, iş yerlerimiz, okullarımız, hastanelerimiz. Bunları tehlike
olmaktan çıkartıp yaşanabilir yapılar
haline getirebilme adımlarını eğitimlerle atıyoruz” diye konuştu.
Mühendisler proje yönetimini öğrendi
İMO Bursa Şubesi, üyelerinin iş hayatında süre ve maliyet kayıplarını önlemek için
‘Proje Yönetim Yazılım Semineri’ gerçekleştirdi.
M
akina Mühendisi İsmet Kocaman tarafından verilen ‘Proje
Yönetim Yazılım Semineri’ne
çok sayıda mühendis katıldı. Yaptığı sunumda iş başvurularında artık mühendislerden proje yönetimi bilgisinin de
istendiğini belirten İsmet Kocaman, MS
Project programının proje yönetilirken
kullanabilecek bir araç olduğunu söyledi. Proje yönetimi ile süre, maliyet ve iş
paylaşımının belirlenebildiğini kaydeden
Kocaman, “Özellikle inşaat sektöründe
maliyetler ve süreler çok önemli. Her
şey görünür olmalı, yani işler insanların
kafasında değil planlı gerçekleştirilmeli.
Proje geciktiğinde firmaya hep maliyet olarak yansır. Zincirleme biçimde
başka işler de etkilenir. Firmalar proje
yönetimini gerçekleştirirken bir yazılım kullanırsa bu gecikmeleri önceden
öngörebilir, tedbirlerini alabilirler” dedi.
Kocaman seminerde, bir proje planının
oluşturulması, uygulanması ve iş hayatında yaşanan proje yönetimi hakkındaki deneyimlerini paylaştı.
YAZAR
167 Sayılı
ILO İnşaat İşlerinde
Güvenlik ve
Sağlık Sözleşmesi
Erol KILIKÇIER
AVUKAT
[email protected]
40 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
38 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 61
Mevcut iş güvenliği ve sağlık mevzuatına ilaveten iskele dahil inşaatın bütün
aşamalarında ILO kriterlerinin getirilmesi için 23.9.2014 tarihinde tasarı
meclise sunulmuş ve TBMM tarafından
onaylanarak 29.11.2014 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanıp yürürlüğü girmiş
bulunmaktadır.
Bilindiği üzere mevzuatımızda
Anayasa’nın 90. Maddesi; “Usulüne
göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası
antlaşmalar kanun hükmündedir ve
bunlar hakkında Anayasaya aykırılık
iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz” hükmü mevcut olduğundan,
onaylanan ILO sözleşmesinin içeriğinin
uygulanması zorunlu iç hukuk kuralı
haline gelmiştir.
İnşaatlardaki iş kazalarında ölen işçi
sayısının her geçen gün artması, artan
kamuoyu baskısı nedeniyle idarenin
ILO sözleşmesi imzalamaya iten bir
faktör olmuştur.
Bir işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili
yakın ve ciddi bir tehlike gördüğü veya
bunu düşünmesi için haklı bir nedenin
bulunduğu takdirde bundan sakınmak
ve bu durumu işverene bildirmekle
yükümlüdür. Sözleşmeyle getirilen
en temel haklardan biri, işçiye tehlike
durumunda o bölgeyi terk etme hakkı
vermesidir.
Genel itibariyle inşaat alanındaki her
hangi bir işlem, faaliyet veya nakliye,
inşaatın tamamlanmasına kadarki bütün inşaat faaliyetleri, montaj ve sökme
işleri bu sözleşmenin kapsamı içinde
bulunmaktadır. Sözleşme maddelerinde
değişiklik yapılabilmesi için ise ilgili işçi
ve işveren kuruluşlarına danışılması
gerektiği yine sözleşme hükmü olarak
yer almış bulunmaktadır.
Sözleşmeye göre iki veya daha fazla
kişinin çalıştığı iş yerinde asıl işveren
veya fiilen kontrol eden diğer kişi veya
kuruluş, güvenlik ve sağlıkla ilgili önlemlerin eşgüdümünden ve bunu denetleyecek uzmanları görevlendirmekten
ve iş güvenliği ve sağlığı kurallarının
uygulanmasından sorumlu bulunacaktır. Buna mukabil çalışanlar da risk
gördükleri her türlü durumu işverene
bildirmek, işveren ile yakın işbirliği
yapmak, gerekli özeni göstermek ve
kendilerine tanınan hakları suiistimal
etmemekle mükelleftirler.
Önlemler, işe giriş yolunun sağlık ve
emniyetinden başlamaktadır. İnşaat
içindeki güzergahların aydınlatılması,
intikal alanlarının emniyetinin alınması, inşaat alanındaki boşlukların kapatılması, bu önlemlere örnek olarak verilebilir. İşveren inşaat alanında olduğu
gibi çevresinde de vaki riskleri ortadan
kaldırmak için bütün önlemleri almakla
mükelleftir.
İnşaatlarda kullanılan iskele, merdiven ve bu amaca hizmet edecek
araçların güvenli olması ve usulüne
uygun olarak kullanılması bir yana, bu
ve benzer bütün ekipmanların denetlenmesi de sözleşmede yer almaktadır.
Dolayısıyla bu malzemelerin en son ne
zaman ve yetkili kişi veya makamlarca
denetlendiği ve kullanıma salih olduğunun da kullanılmadan önce belirlenmesi
YAZAR
ve belgeye bağlanması uygun olacaktır.
Aynı şekilde kaldırma alet ve ekipmanlarının da yeterli dayanıklılık ve
kalitede olması gerektiği, bunların
denetlenmesi, test ve denetimlerinin
yapılmış olması gerektiği sözleşmede
ifade edilerek, ölümcül sonuçlar doğması muhtemel zaruri haller bu vasıfları
taşımayan ekipmanın kullanılması
istisnaen ayrı tutulmuştur.
Nakliye hafriyat ve malzeme taşıma
ekipmanları, tesis makine ve ekipmanlar ile el aletlerinin iyi çalışır durumda
olması, kullanma talimatnamesine
uygun olarak kullanılması, bunların
kullanımı ile ilgili çalışanlara gerekli
eğitimlerin verilmesi de yine sözleşmede
yer alan hükümlerdendir.
Binanın çatı imalatlarında çatı yüksekliği ve eğimi göz önüne alınarak
işçilerin, malzemelerin düşmesini engelleyecek tedbirler alınacağı gibi, çalışma
yapılan yer kırılabilir bir materyal ise
buradan düşmeyi önleyecek tedbirlerin
de ayrıca alınması gerektiği sözleşmede
ifade edilmiştir.
Kazılar, kuyular, hafriyat, yeraltı işleri
ve tünellerde yapılan imalatlarda toprağın ve diğer materyallerin yerlerinden
kopmalarını önleyecek payanda vs.
tedbirler alınmalıdır. Burada yapılacak
çalışmalarda temiz hava temin edecek
düzenekler ve yangın, su veya başka bir
maddenin basmasına karşı güvenli bir
sığınağın sağlanması, işçilerin sıvıların
dolaşımı ya da gaz birikmesi gibi olası
yeraltı tehlikelerinden korumak için
uygun incelemeleri yapmış olmak ve
tedbirleri de almış bulunmak da gereklidir.
Yapı kalıpları, beton kalıplar, geçici
dayanaklar ve payandaların sadece
yetkili kişi huzurunda kurulması gereklidir. Kalıp ve payandalar kendilerine
yüklenen yükleri taşıyacak bir şekilde
tasarlanacak ve çalışanların yapının
dayanıksızlığından ve sallanmasından
kaynaklanan tehlikelere karşı korunması için gerekli önlemler alınacaktır.
Su üstünde çalışma yapıldığı hallerde
çalışanların suya düşmesini önleyecek,
düşme vukuunda da boğulmaya karşı
önlemlerin alınması gereklidir. Ayrıca
işveren, kaza halinde kurtarmak için de
yeterli önlemleri almakla da yükümlüdürler.
Yıkım işinin sadece yetkili kişinin
gözetiminde planlanması ve yürütülmesi gereklidir. Atık ve tortuların atılması
ulusal mevzuat hükümlerine göre yerine
getirecektir.
Bütün elektrik tesisat ve malzemelerinin yetkili kişi tarafından döşenmesi
gerektiği gibi, montaj ve bakımı da aynı
şekilde yapılacak ve tehlikelere karşı
gerekli önlemler alınacaktır. Keza inşaata başlamadan önce inşaatın altında ve
civarındaki elektrik hatlarından kaynaklanması muhtemel her türlü tehlikeyi
ortadan kaldıracak şekilde tedbir alınacaktır.
İşçinin kimyasal, fiziksel veya biyolojik tehlikelerle karşı karşıya kalmaması
için uygun önleyici tedbirlerin alınması
gereklidir. Bu cümleden olmak üzere
mümkün olduğu ölçüde az tehlikeli malzemelerin tercih edilmesi, makine tesis
ve ekipman için gerekli teknik önlemlerin alınması, kişisel koruyucu donanım
ve koruyucu malzemenin kullanılması,
zehirli malzemelerin bulunduğu ortamlarda işçilerin çalışması gerekir ise
gerekli tüm önlemlerin alınması, işçi
sağlığı yönünden üzerinde durulan noktalar olmuştur.
Yangına karşı tedbirler ise yangın
riskini ortadan kaldırmak, hızlı ve etkin
mücadele ile hızlı ve güvenli tahliye
unsurlarını birlikte değerlendireceği bir
süreç olarak ifade edilmiştir.
İşveren işçilere bila bedel vereceği
kişisel koruyucu malzemelerin yeterli
kalite ve dayanıklılıkta olması, bakımının yapılması, usulüne uygun olarak
kullanılmasını sağlamakla yükümlü
olduğu gibi işçiler de bu malzemeyi
gerektiği gibi ve özenle kullanmakla
yükümlüdürler.
İşveren iş kazalarında ilk yardımdan da sorumludur. Bu sorumluluğun
içinde ilk yardım amacıyla eğitilmiş bir
personel istihdam etmek, kaza sonrası
tıbbi bakımlarının yapılması için gerekli
nakliyeyi sağlamak da mevcuttur.
İşverenler, işyerindeki çalışma refahını sağlama noktasında iş mekanlarına
temiz su, erkek ve kadın çalışanlar için
ayrı tuvalet, yıkanma tesisi, kıyafet
değiştirmek ve kurutmak için mekanlar,
dolaplar, yemek ve barınmaya mahsus
yerler tahsis etmekle de yükümlü bulunmaktadır.
İşçilerin iş kazalarına karşı yeterince
ve uygun şekilde eğitilmesi, bu amaçla
kendilerine tahsis edilen ekipmanın
özellikleri, dayanımı, kullanma alanları
vs. hakkında da bilgilendirilmesi gereklidir.
Yukarıda alıntılar yapılan sözleşmede
belirtilen pek çok husus esasen ulusal
mevzuatımızda bulunmaktadır. İnşaatta yapılan işlerin yetkili huzurunda
yapılması ve planlanması esastır. Malzemeleri tanımak ve bunlarla ilgili eğitimleri vermek, riskleri önceden düşünüp
gerekli önlemleri almak ve risk oluştuğu
anda ise ilk yardım ve tahliyeyi en seri
ve güvenli biçimde yapılmasını sağlamak ve planlamak da işverene yüklenen
sorumluluklardandır. Dolayısıyla yetkili
huzurunda yapılacak işlerde iş güvenliğine uyulup uyulmadığı da aynı anda
denetlenmiş olacaktır. Bir an için denetlemenin kafi gelmediği durumda ise işçi
fark ettiği eksikliği bildirmek ve sorunlu
alanı terk etmek mükellefiyet ve hakkına
da sahiptir.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 41
SAYI 61 İMO BURSA BÜLTEN 39
RÖPORTAJ
Hızlı raket:
BERNA DAĞ
42 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Genç inşaat mühendisi Berna Dağ,
üniversiteye gelene kadar birçok yarışmada
derece almış bir masa tenisçi. Masa tenisi,
zamanında Doğu Anadolu Bölge Birinciliği
kazanmış olan Dağ’ın hâlâ en büyük tutkusu.
RÖPORTAJ
İ
nşaat mühendisi Berna Dağ'ın,
çocukluğunda Bitlis'te tanıştığı masa
tenisi zaman içinde hayatında önemli
bir yere sahip olmuş. Öğrencilik yaşamında çok sayıda yarışmaya katılan ve
önemli dereceler elde eden Dağ, masa tenisi oynamayı hâlâ sürdürüyor ve de çok
seviyor. İMO Gençlik Komisyonu üyesi
de olan Berna Dağ, masa tenisine yeterli
ilginin gösterilmediğinden ise şikâyetçi.
Masa tenisinin sosyalleşme adına önemli
bir rolü olduğuna inanan Dağ, “Aslında
masa tenisi yapan çok insan var. Hemen
hemen tüm insanların hayatının bir
köşesinde bu oyun illaki olmuştur. Bu
oyunu artık daha da açığa çıkarmak, bir
spor kimliği kazandırabilmemiz gerekiyor” diyor.
-Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Kimdir Berna Dağ?
Ben 1988 Bitlis doğumluyum.
Manisa’da, inşaat mühendisliğini
okudum. 2012 yılında mezun oldum ve
2013 yılında Uludağ Üniversitesi’nde
yüksek lisans eğitimime başladım. Şu
anda tez yazıyorum. Kendimi mesleğime
adadım diyebilirim. Alanımı proje
olarak seçtim ve statik proje konusunda
çalışıyorum. Mümkün olduğunca
kendimi geliştirdim, geliştirmeye de
devam ediyorum tabii. 3 yıldır statik
proje çiziyorum.
-Genç İMO’da da görev
alıyorsunuz değil mi?
Evet, bir yıldır Gençlik
Komisyonu’ndayım. Aktif olarak
çalışıyoruz, her hafta toplantılarımız
oluyor, belli aralıklarla söyleşiler
düzenliyoruz. İMO Bursa bünyesinde
gerçekleştirilen 19 Mayıs Geleneksel
Dayanışma Gecesi de zaten bize ait.
Aynı zamanda teknik geziler yapıyoruz.
Bu dönem iki stadyum gezimiz oldu
biri Bursa’daki Timsah Arena, diğeri de
İstanbul’da Vodafone Arena. Komisyon
bünyesinde genellikle öğrencilere ve yeni
mezun inşaat mühendislerine yönelik
çalışmalar yürütüyoruz.
20 YILLIK RAKET
-Masa tenisine olan ilginiz
nereden geliyor? Her insan,
mutlaka hayatının bir bölümünde
masa tenisi oynamıştır ama devam
ettirmektir mühim olan, sizin
hikâyeniz nasıl?
Aileden birinin oynaması gerekiyor
bence. Bizde de ilk ablam başlatmıştı,
bana da o sevdirdi. Evde kendimize bir
masa kurup oynardık, hatta şu anda
yanımda ablamdan kalan 20 yıllık bir
raket var. O raketle iki ablam, bir de
abim devam etti, sonra da bana kaldı.
Ortaokul birinci sınıftayken masa
tenisinin üzerine daha fazla gitmeye
başladım ve okul takımına yazıldım. İlk
yarışmama da ortaokul 1’de katıldım.
Okullar arası bir müsabakaydı. Bayanlar
kategorisinde 3. oldum. Ortaokul 2’de
ise birincilik kazandım. Fakat ortaokul
son sınıftayken bu yarışmada tek yerine
çift kişilik karşılaşmalara geçildi. Ancak
orada dereceye giremedim. Bunu
aslında birazda yanımdaki arkadaşıma
bağlıyorum, kötü oynamıştı. Lisede de
yarışmalara katılmaya devam ettim.
Hatta lise 2’nci sınıftayken Doğu
Anadolu Bölge Birinciliğini kazandım.
En tepeye çıktım, sonra da bıraktım.
Zaten, lise son sınıftayken yaştan
dolayı yarışmalara katılamadım. Bütün
yarışmalarım Bitlis’te oldu. Ben lise 2’ye
kadar Bitlis’teydim, daha sonra Bursa’ya
geldik.
-Üniversitede ve iş yaşamına
adım attığınızda da devam ettiniz
mi oynamaya?
Tabii ki. Masa tenisine elimden
geldiğince ve her fırsatta vakit ayırmaya
çalışıyorum. Üniversitedeyken inşaat
mühendisliği bölümü olarak bir turnuva
düzenlemiştik, ama katılan tek bayan
bendim. Bu turnuvada da yarı finale
kadar çıkabildim, malum bayan-erkek
karşılaşması pek de adil olmuyor. Şu an
Oda bünyesinde arkadaşlarımızla masa
tenisi oynamaya devam ediyoruz. Her
geldiğimde masanın başına geçeriz.
Bursa’da masa tenisi oynanacak
yerleri çok aradım. Ama yeterince
ilgi gösteriliyor mu? Maalesef hayır.
Bu konuda iki yıl önce bir araştırma
yaptım ve masa tenisi oynanan yerlerin
de kapandığını duydum. İnsanlar
internetteki formlarda ‘Oynayacak yer
bulamıyoruz’ diye yazıyor. Bu spora olan
ilgisizliği kırmamız gerekiyor.
YAZA TURNUVA VAR
-Oda bünyesinde bir yarışma
düzenlemeyi düşünüyor musunuz?
Planlarımız arasında bu var. Bowling
ve masa tenisi turnuvası düzenleyeceğiz.
Bowling zaten yapılıyor, buna masa
tenisini de ilave edeceğiz. Benim
dışımda Gençlik Komisyonu’ndaki
arkadaşlarımın çoğu masa tenisine
ilgili duyuyor. Yaza doğru bir turnuva
düzenleyeceğiz kısmetse.
-Masa tenisinde belli bir stiliniz
var mı?
Biraz sert oynuyorum diyebilirim.
Bir yarışma olmayınca ve oyuna sayı
odaklı bakmayınca sert oyunu daha çok
seviyorum. Özellikle çakmalar, spin,
kesmeler. Hiçbir şey düşünmüyorum,
sadece ‘topa nasıl daha sert vurabilirim?’
buna odaklanıyorum. Nedenine gelince;
bana göre oyunun sürekliliğini getiriyor.
Yavaş ve ağır oynandığında karşılıklı bir
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 43
RÖPORTAJ
soğuma oluyor. Bana göre masa tenisinin
zevki topu sürekli karşıdan karşıya
atmak değil de backhand tarzı dediğimiz
vuruşlar. Asla sayı odaklı oynamam,
sadece o oyundan zevk almaya bakarım.
Tabii karşımdakinin de aynı şekilde bana
cevap vermesini isterim.
-Masa tenisi dünyada spor olarak
görülmesine rağmen ülkemizde
daha çok bir hobi gibi algılanıyor.
Sizce neden?
Yarışmalara katıldığım dönemlerden
söyleyeyim; bence kesinlikle özel bir ilgi
ve kaynak ayrılmıyor. Sadece kapalı bir
spor salonunda, çocuklar oynasın diye ya
da birkaç yarışma düzenleniyor. İlgi ve
alaka da az olunca masa tenisini bir spor
dalı göremiyoruz maalesef.
-Kendisini model aldığınız biri
var mı?
Aslında ben daha çok açık tenis
maçlarını çok izliyorum. Masa tenisi
alanında yok ama teniste Federer var.
ANNESİNİN ÇABASIYLA
GELEN BÖLGE BİRİNCİLİĞİ
-Masa tenisiyle ilgili
unutamadığınız bir anınız var mı?
Bölge birinciliği maçında nüfus
cüzdanımı unuttum. Malum spor
salonuna nüfus cüzdanıyla giriş
yapıyorsunuz. Evimiz de uzaktı.
Hemen annemi aradım, eğer annem
yetişemeseydi maça giremiyordum. Son
dakika ki artık isimler yazılırken annem
nüfus cüzdanımı yetiştirdi ve öyle maça
girebildim. O an oldukça üzülmüştüm,
ama annem durumu toparladı.
Bir keresinde de kıyafet yüzünden
maça alınmadım. Karşılaşmalarda
kıyafetinizin topla aynı renk olmaması
gerekiyor. Yani kıyafetiniz koyu, top açık
renk olmalı. O gün açık renk giyinmişim,
topla aynı renk olduğunu söylediler ve
maça almadılar. Yanımda yedek kıyafet
de yoktu. Hiç beklemeden hemen
hazırda bekleyen yedek oyuncu oyuna
dahil oldu.
-Unutamadığınız bir maç var mı,
mesela o final maçı?
Maçların ve turnuvaların atmosferi çok
başka oluyor. Aslında bütün maçlarım
güzeldi ama final karşılaşmalarının
özelliği ayrı. Ailenizin, arkadaşlarınızın
orda olması, sizi desteklemeleri
44 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
gerçekten güzel bir
atmosfer. Bölge
birinciliğinin kazandığım
karşılaşma, aslında
çok da zorlanmadığım
bir maç olmadı. Şans
benden yana diyelim ya
da karşımdaki oyunun
heyecanı. Rahat bir
şekilde maçı almıştım.
-Maç sırasında,
karşınızdaki
oyuncuya göre
strateji belirliyor
musun?
Turnuva sırasında
sayı için bunu yapıyorsunuz, ama iş
sadece oyundan keyif almaksa böyle bir
düşünceniz olmuyor. Yarışma sırasında
karşımdakinin sağ ya da sol, hangi tarafı
eksikse oraya yöneliyor, daha çok o yöne
çalışıyorsunuz. Karşılaşmanın sonlarına
doğru kritik sayılara geldiğinizde ise
bu duruma daha fazla dikkat etmeniz
gerekiyor. Elinizdeki servis sizin için
çok önemli. Çünkü sayıyı servisten
alabilirsiniz. Risk alıp çeşitli teknikler
kullanabiliyorsunuz. Paralel ve köşe
topları atmaya çalışıyorsunuz.
‘SOSYAL YAŞAMA ÖNEMLİ KATKILARI VAR’
-Masa tenisinin normal
hayatınıza ya da mesleğinize
bir katkısı olduğunu düşünüyor
musunuz?
Meslek adına değil de sosyal yaşam
için önemli bir etkileşimi kesinlikle var.
Mesela, parkta oynadığımızda bir çocuğa
masa tenisi öğrettiğim oldu. Sonrasında
o çocuğun masa tenisine devam ettiğini
de öğrendim ve gerçekten çok mutlu
oldum. Aynı zamanda masan tenisi
oynarken tüm stresinizi üzerinizden
atabiliyorsunuz.
Türkiye inşaat sektöründe bir bayan
meslekte sert bir insan olma gibi
zorunluluğunuz var. Çalışan kesimin
tamamına yakını erkek olunca, bazen
sizin sözleriniz ve düşünceleriniz
önemsenmeyebiliyor. Örneğin, çelik
fabrikasında çalışmıştım, 30 tane erkek
çalışan vardı ve tek bayan bendim.
O zaman öğrendim ki sert olmak
gerekebiliyor. Aslında sert yönümün
olduğunu da o zaman fark ettim.
Hızlı Raket
Sanırım bu sertliğimi masa tenisinde de
uyguluyorum.
-Kendinize koyduğunuz bir hedef
var mı?
Öncelikle Oda bünyesinde masa
tenisi turnuvaları düzenlemek
istiyoruz. Şimdiye kadar böyle bir şey
yapılmadığından, en azından başlatmak
istiyoruz. Bu konuda yardım alacağım
arkadaşlarımın da olması son derece
önemli. Hedef olarak bir kulüp kurmak
belki biraz büyük olur ama eğer böyle bir
girişim olursa, o insanlara destek olmaya
hazırım.
-Çinliler masa tenisinde dünyada
bir adım daha önde sanki.
Kesinlikle. Bir kere masaya çok
yakın oynuyorlar. Yapılarından mı
kaynaklanıyor bilmiyorum ama
oldukça hızlılar, maç sırasında topu
göremiyorsunuz bile. Özellikle bitirici
vuruşlarını masadan uzaklaşıp yapıyorlar
ki gerçekten muhteşem.
-Eklemek istedikleriniz…
Aslında masa tenisi oynayan çok
kişi var. Üstelik hemen hemen tüm
insanların hayatının bir köşesinde
bu oyun illaki olmuştur. Mutlaka
hayatlarının bir bölümünde
karşılaşmışlardır. Bu oyunu artık
daha da açığa çıkarmak, bir spor
kimliği kazandırabilmemiz gerekiyor.
Ben lise son sınıftayken yaştan ötürü
maça katılamamıştım. Türkiye’de 17
yaşınıza geldiğinizde artık turnuvalara
katılamıyorsunuz. Bu tabloyu düzeltmek
gerekiyor bence ki bunu başardığımız
zaman o konuştuğumuz spor kimliği
kazanma durumunu daha hızlı
yakalayabiliriz.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 45
HABER
İş güvenliği masaya yatırılacak
İMO, BALKANSİAD ve Uludağ Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, ortak düzenleyecekleri
panelle İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunu masaya yatıracak.
B
alkan ve Rumeli Sanayicileri
ve İş Adamları Derneği’nin
Uludağ Üniversitesi Mühendislik
ve Mimarlık Fakültesi ve İnşaat
Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ile
birlikte 2015 yılı içerisinde düzenlemeyi
planladığı ‘İnşaatlarda İş Güvenliği
ve İş Sağlığı’ panelinin toplantısını
gerçekleştirdi. BALKANSİAD İnşaat
46 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Komisyonu üyeleri, Uludağ Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi İnşaat
Mühendisliği Bölüm Başkanı Adem
Doğangün, İnşaat Mühendisleri Odası
Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Fatih
Canbazoğlu ile Yönetim Kurulu Üyesi
ve İş Güvenliği Uzmanı Yavuz Bahadır
Aksoy’un bir araya geldiği görüşmede
panelin detayları konuşuldu.
AMAÇ FARKINDALIK YARATMAK
Toplantı sonrası yapılan ortak açıklamada; “Sektörün son zamanlarındaki
en önemli konularından biri olan ve
direkt insan sağlığını ilgilendiren inşaatlarda iş güvenliği ve iş sağlığı ile ilgili
düzenleyeceğimiz panelle farkındalık
yaratmak istiyoruz. Bir taraftan canın
gittiği diğer taraftan maddi bir yaptırımla karşılaşılan bu olaylar konusunda
henüz yeterince bilinçlenmiş değiliz.
Hem bilinçlendirmeyi hem de firmaları
ve insanları yaşatmak için bu farkındalığı yaratmak istiyoruz. Çalışma Bakanlığı
ile temas halindeyiz. Eğer Bakan’ımızı
Bursa’ya getirebilirsek farkındalığımız
daha da dikkat çekecektir. Çalışmalarımız bu doğrultuda sürüyor” ifadelerini
kullanıldı.
Toplantıda kapsamında, önümüzdeki
aylarda düzenlenmesi planlanan panele
katılacak panelistler ve konu başlıkları
ile ilgili bir komisyon da kuruldu. Çalışmalarına başlayan komisyon üyeleri
sık sık bir araya gelerek yeni fikirlerin
değerlendirileceği sinyalini verdiler.
HABER
'BTÜ'ye elimizden gelen
tüm desteği vereceğiz'
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, Bursa Teknik Üniversitesi öğrencilerinin mesleki gelişimi ve
üniversitenin çalışmalarına oda olarak ellerinden gelen desteği vereceklerini söyledi.
İ
MO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız, Yönetim Kurulu üyeleri
Özgür Yaşar Özbey ve Alper Aydın,
BTÜ Rektörlüğü görevine atanan Prof.
Dr. Arif Karademir’i makamında ziyaret
etti. Ziyarette konuşan Başkan Akyıldız,
Oda olarak BTÜ için ellerinden gelen
desteği sağlayacaklarını belirterek,
işbirliği ziyaretlerini sürdüreceklerini
söyledi. Teknik eğitim kurumları ve
üniversitelerle sürekli iletişim halinde olduklarını dile getiren Akyıldız,
Bursa’da açılan yeni inşaat mühendisliği bölümleriyle birlikte genç mühendislerin sayısının arttığını hatırlattı.
Akyıldız, Uludağ Üniversitesi İnşaat
Mühendisliği Bölümü ile birlikte yürüttükleri işbirliğini BTÜ ile de gerçekleştirmek istediklerine dikkat çekerek,
“Oda olarak dördüncü sınıf öğrencilerinin alanda pratik yapabilmelerini
sağlıyoruz. Üyelerimiz aracılığıyla yapı
denetim firmaları veya şantiyelerde
çalışarak, mezun olduklarında deneyim
kazanmış olarak ayrılıyorlar. Mesleki
anlamda ne yapmak istediklerini biliyor
ve sektör ile ilgili bilgi sahibi oluyorlar.
Benzer uygulamalar için BTÜ’ye de
katkı koymak isteriz” dedi.
‘İMO’NUN KATKILARINI BEKLİYORUZ’
BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir de üniversitenin, kampüs konusunda kaybedecek vakti olmadığını belirterek, Kestel’de kampüs çalışmalarını
hızlandırdıklarını söyledi. Nitelikli, kaliteli öğrenciler yetiştirmek istediklerini,
eğitimin kalitesini arttırmak, kendinden
emin, ayaklarının üzerinde duran bireyler yetiştirmek için tüm paydaşlarla
işbirliğine hazır olduklarını vurgulayan
Prof. Dr. Karademir, bu noktada İMO
Bursa’nın da katkılarını beklediklerini
dile getirdi. Rektör Karademir, BTÜ
olarak bölgede ve Türkiye’de olmayan
cihazları alarak, merkezi ve tematik
laboratuvarlar kurmak için çalıştıklarını
da sözlerine ekledi.
İMO Bursa yönetimi, ziyaretin ardından BTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü
ve laboratuvarlar hakkında bilgi alarak, Bursa’da bir üniversite içerisinde
ilk defa kurulan Yapı Malzemeleri
Laboratuvarı’nı yerinde inceledi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 47
HABER
‘İnşaat sektörü baştan
aşağı dizayn edilmeli’
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, inşaat sektörünün projesinden imalatına
kadar baştan aşağı yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söyledi.
İ
MO Bursa Yönetim Kurulu üyeleri,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Bursa Grup Başkanı
Yaşar Ata’yı ziyaret etti. Görüşmede son
günlerde yaşanan iş kazaları ile yeniden
gündeme gelen iş güvenliği, iş yeri teftişleri, yapı denetim süreçleri ve kanuni
altyapılar konusunda bilgi alışverişinde
bulunuldu.
İş güvenliği alanında işveren ve işçinin bilinçlenmesini son derece önemli
gördüklerini kaydeden İMO Bursa Şube
Başkanı Basri Akyıldız, uygulamanın
şantiyelerin tamamına yayılmasının
ise zaman alacağını söyledi. İş güvenliği uzmanlarının devreye girmesi ve
yaygınlaşması ile denetimlerin sürekli
gerçekleştirileceği bilincinin mutlaka
oluşturulması gerektiğini belirten Akyıldız, bir iş kazasının ardından 1. ve 2.
sorumlunun kim olacağı konusunda da
belirsizlik yaşandığını ifade etti. Akyıldız, iş yeri güvenliği ile ilgili iş teftiş
müfettişlerine önemli görevler düştüğüne dikkat çekti.
SAHTE MÜHENDİS VE
MİMARLAR RUHSAT ALABİLİYOR!
Sektörde karşılaştıkları sorunları da
aktaran Akyıldız, “Sektör; projesinden,
imalatına ve anahtar teslimine kadar
tüm aşamaları ile yeniden düzenlenmeli. Biz, proje aşamasında sıkıntıya düşüyoruz. Türkiye’de bu gün 200’ün üzerinde sahte mühendis ve mimar inşaat
ruhsatı almışken, buna yönelik yasalar
ve denetimler kesin olmalı” dedi.
Denetimler sırasında sahada tüm
uygulamaların belirli standartlara
oturtulmaması nedeniyle de sorunlar
yaşandığına işaret eden Akyıldız, İMO
olarak, teknik açıdan taleplerin hangi
standartlarda olacağının belirlenmesine
destek sağlayabileceklerini söyledi.
Piyasadaki pek çok iskelenin TSE
standartlarına uygun olmamasını da
eleştiren Akyıldız, standartlara uygun
iskele üretiminin yapılmamasının,
inşaat firmalarını sıkıntıya sokacağını
kaydetti. Basri Akyıldız, Yaşar Ata’dan,
üyelerine yönelik iş güvenliği uzmanlığı
eğitimleri ve sahada alınması gereken
önlemler konusunda bilgilendirme
toplantıları için işbirliği talebinde de
bulundu.
SORUNLAR EL BİRLİĞİ İLE ÇÖZÜLECEK
İş güvenliği sorunun sadece teftişlerle
çözülemeyeceğini dile getiren İş Teftiş
Bursa Grup Başkanı Yaşar Ata da Bakanlık, meslek odaları, işveren ve işçinin
el birliği ile bu sıkıntıyı aşabileceğini
kaydederek, iş güvenliğinde sürekliliğin
önemine vurgu yaptı.
48 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
HABER
Gönüllü mesleki denetim
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yeni projelerinde
uygulanacak mesleki denetimlerde gönüllü olarak görev alabileceklerini söyledi.
İ
MO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız ve Yönetim Kurulu üyeleri,
İl Milli Eğitim Müdürlüğü İnşaat
Emlak Hizmetleri Müdürü Necdet
Sezer’i makamında ziyaret etti. Ziyarette
konuşan Başkan Basri Akyıldız, yapı
güvenliğinin en önemli unsur olduğu
kurumların başında Milli Eğitim’in
geldiğini belirtti. Akyıldız, yeni okul ve
yurt projeleri için okul veya yurt ruhsatı
ve kullanma izni alınmasına rağmen,
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından
deprem güvenliği, okul binası olmaya
uygunluk belgesi istendiğini kaydetti.
‘ÖĞRENCİLERE MESLEĞİ
TANITMAYA HAZIRIZ’
Geçmiş dönemlerde İl Milli Eğitim
Müdürlüğü ile birlikte öğrencilere inşaat
mühendisliği ile ilgili meslek tanıtım
eğitimleri gerçekleştirdiklerini hatırlatan Akyıldız, “Mesleği doğru tanıyabilmesi için öğrencilere yönelik yapılacak
mesleki tanıtım eğitimlerine, meslek
odalarının görevlendireceği yetkililer
katılmalı. Bu konuda İMO Bursa Şubesi
olarak öğrencilere mesleği tanıtmaya
hazırız” dedi.
Başkan Akyıldız, oda olarak yeni
yapılacak eğitim projelerinde mesleki
denetimleri gönüllü gerçekleştirmeye
hazır olduklarının altını çizdi.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile
getiren İl Milli Eğitim Müdürlüğü İnşaat
Emlak Hizmetleri Müdürü Necdet Sezer
de okul binalarında yapı güvenliğinin
son derece önemli olduğunu vurguladı.
Sezer, ayrıca tek tip yapılar yerine hayırsever iş adamlarının yaptırdığı okullar
da dahil tüm projelerde estetiğe özen
gösterdiklerini söyledi. Bu kapsamda
Büyükşehir Belediyesi ile yapılacak beş
okul projesi için protokol imzaladıklarını ifade eden Sezer, İMO Bursa Şubesi
ile de iletişim halinde olacaklarını dile
getirdi.
Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı’na ziyaret
İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Cem Kürşad Hasanoğlu’nu ziyaret etti.
S
ektör sorunlarının konuşulduğu,
oda ile belediye ilişkilerinin geliştirilmesi açısından müşterek programlar
düzenlemesinin gündeme geldiği ziyarette, İMO Yönetim Kurulu üyeleri, oda
olarak belediyelerle istişare toplantıları
düzenlediklerini belirttiler.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti
dile getiren Osmangazi Belediye Başkan
Yardımcısı ve İnşaat Yüksek Mühendisi
Cem Kürşad Hasanoğlu, diğer şehirlerdeki meslek odalarına kıyasla Bursa’daki odaların daha fazla siyaset üstü
çalışmalar yürüttüğünü ve bu noktada
geliştirilen ilişkileri takdir ettiğini
belirtti. Gelişen Türkiye’de odaların
varlığının önemine işaret eden Hasanoğlu, odaların, meslek odaklı apolitik
bir yaklaşımla çalışmalarını oldukça
önemli gördüğünü ifade etti.
Hasanoğlu ayrıca, kendisine bağlı
birimlere yönelik İMO Bursa tarafından
betonarme konusunda bir eğitim düzenlenmesini talep etti.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 49
HABER
DSİ ile işbirliği sürecek
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, İMO ile DSİ arasında işbirliği ve
bilgi paylaşımının devam edeceğini söyledi.
İ
MO Bursa Yönetim Kurulu
üyeleri, Devlet Su İşleri (DSİ)
Bursa 1’inci Bölge Müdürlüğü
görevine atanan Nazmi Koçak’a
hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette konuşan İMO Bursa
Şube Başkanı Akyıldız, “Odamız
ile DSİ arasında işbirliği ve bilgi
paylaşımı daima sürecek” dedi.
Akyıldız, Bursa’ya yarar sağlayacak her projede DSİ ile
çalışmaktan mutlu olacaklarını
kaydederek, “İMO Bursa Şubesi, bünyesinde 3 bin 500 üyeyi
barındıran bir yapı ile Bursa
yararına olan her türlü teknik
projede yer almış, bundan sonrada alacaktır. DSİ ile geçmişte
gerçekleştirdiğimiz çalışmalara,
sizler öncülüğünde yenilerini
eklemek bizleri mutlu edecektir”
diye konuştu.
İMO Bursa Şubesi’nin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti
dile getiren Nazmi Koçak da
“İMO ile DSİ arasında yürütülen çalışmalar ve bilgi alışverişi
bizimle beraber daha da iyi
seviyeye gelecektir. Akademik
odalarımız ile işbirliği içerisinde
Bursa için çalışacağız” ifadelerini
kullandı.
Birikimler paylaşıldı
İş hayatı ve mesleki gelişim konusunda birikimlerin paylaşıldığı programda İMO Bursa
Şubesi, Kütahya, Bilecek ve Bursa Genç İMO temsilcilerini ağırladı.
İ
MO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu
üyeleri Alper Aydın, Burak İmrekoğlu, Şube Sekreteri Ayşegül Kebir,
Genç İMO Temsilcisi Yiğithan Toksöz ve
İnşaat Mühendisi Mustafa Kale, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, Bilecik
Şeyh Edebali Üniversitesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi Genç İMO temsilcileri
50 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
ile bir araya geldi. Üniversite öğrencileri
ile yeni yapılacak çalışmalar, iş hayatı
ve mesleki gelişim konusunda bilgi
paylaşımında bulunulurken, İMO Bursa
Şubesi’nden beklentiler de soruldu.
İMO Bursa Yönetim Kurulu Üyesi
Alper Aydın öğrencilere, iş hayatında ve
oda bünyesinde birlik içinde olmalarını
tavsiye ederek, herkesin farklı görüşlerinin bulunabileceğini fakat önemli olanın
kişisel ve mühendislik gelişimine katkı
sağlamak olması gerektiğini söyledi.
‘ODAYA ÜYE OLMAK
MESLEKİ KATKI SAĞLAYACAKTIR’
Yönetim Kurulu Üyesi Burak İmrekoğlu da odaya üye olmanın ve inşaat
mühendisleri ile bir araya gelmenin,
genç mühendislere mesleki açıdan katkılar sağlayacağını dile getirdi.
Genç İMO Temsilcisi Yiğithan Toksöz
de Genç İMO olarak meslek, mühendislik ve öğrenciler için neler yapılabileceğini toplantılarda gündeme getirdiklerini ifade ederek, öğrencilerin her yerde
odaya sahip çıkmalarını istedi.
HABER
Mudanya’da güvenli kent ve
yaşam için işbirliği
Mudanya’da sağlıklı kentleşme, kültürel, tarihi ve doğal değerlerin korunması adına Mudanya Belediyesi ile akademik odalar arasında güvenli iş birliği protokolü imzalandı.
M
udanya Belediyesi ile TMMOB Akademik Odalar Birliği’ne bağlı İnşaat
Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası,
Elektrik Mühendisleri Odası, Makine
Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro
Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası Bursa Şubeleri ile Jeoloji Mü-
hendisleri Odası Güney Marmara Şubesi,
Peyzaj Mimarları Odası Bursa Temsilciliği arasında sağlıklı kentleşme, kültürel,
tarihi ve doğal değerlerin korunması için
‘Güvenli Kent, Güvenli Yaşam İşbirliği
Projesi’ başlatıldı.
Mudanya’da gerçekleşen işbirliği imza
töreninde konuşan Mudanya Belediye
Başkanı Hayri Türkyılmaz, ilçenin sağlıklı kentleşme, nitelikli yapılaşma, kültürel,
tarihi ve doğal çevre değerlerinin korunarak geliştirilmesi için akademik odalar
ile işbirliğine gittiklerini söyledi. Türkyılmaz, ilçenin daha sağlıklı ve bilimsel
temellerde gelişiminin sağlanacağını
söyleyerek, vatandaşların belediye işlemlerinin daha hızlı çözüleceğini vurguladı.
‘ÖNEMLİ KATKILAR SAĞLAYACAK’
İmza töreninde konuşan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı
Basri Akyıldız da inşaat sektörünün hareketli olduğu bir dönemde bu tür işbirliklerinin hem vatandaşlara hem de meslektaşlarına çok şey katacağını kaydetti.
Siyasi Dürüstlük
Hareketi Derneği ağırlandı
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, Siyasi Dürüstlük Hareketi Derneği’ni ağırladı.
İ
MO Bursa Şubesi’ni ziyaret eden Prof.
Dr. Hasan Ertürk başkanlığındaki
Siyasi Dürüstlük Hareketi Derneği,
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız,
Yönetim Kurulu üyeleri Fatih Canbazoğlu, Özgür Yaşar Özbey, Alper Aydın,
Yavuz Bahadır Aksoy, Burak İmrekoğlu
ve Şube Sekreteri Ayşegül Kebir ile bir
araya geldi.
Siyasi faaliyetlerin dürüst, bilimsel,
katılımcı, şeffaf ve demokratik ilkelere
göre yapılması için siyaset okulu çalışmaları yürüteceklerini belirten Dernek
Başkanı Prof. Dr. Hasan Ertürk, akademik odaların da içinde bulunduğu yatay
bir platformla etkinliklerde neler yapıla-
bileceğini tespit etmek ve bu yönde çalışmaları sürdürmek istediklerini söyledi.
Siyasette dürüstlük hedefinin doğru
bir amaç olduğunu ifade eden İMO
Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız da
derneğin çalışmalarını üyelere duyurma
konusunda destek sağlayabileceklerini
kaydetti. Akyıldız, İMO Bursa’nın söylemlerinin her zaman siyaset üstü olduğunu da vurgulayarak, üyelerin sorunlarını ve isteklerini her platformda dile
getirdiklerini açıkladı.
TEMSİLCİLİKLER
İMO Kütahya Temsilciliği’ne yeni bina
İMO Kütahya Temsilciliği’nin açılışını gerçekleştiren Başkan Basri Akyıldız, “Bundan sonraki süreçte
umarım bu mekanlara sığmayarak taşarız, daha büyük mekanlarda hizmet verebiliriz” dedi.
İ
MO Bursa Şubesi’ne bağlı 284 üyesi
bulunan Kütahya İl Temsilciliği’nin
yeni binası törenle hizmete açıldı. Açılış programına; Afyon Çevre ve
Şehircilik İl Müdürü Vahit Okumuşer,
İMO Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız,
Yönetim Kurulu üyeleri Alper Aydın ve
Burak İmrekoğlu, Kütahya İl Temsilcisi
Fatih Zeki Erguz, eski il temsilcileri ve
diğer akademik odaların temsilcilerinin
yanı sıra çok sayıda inşaat mühendisi
katıldı.
52 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Açılış programında konuşan İMO
Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız, “20
yıllık bir süreç sonrasında bu seviyeye
gelindi. Bu noktaya üyelerimizin, yönetim kurulunda görev alan meslektaşlarımızın fedakarlıklarıyla ulaşıldı.
Bundan sonra umarım bu mekanlara
sığmayarak taşarız, daha büyük mekanlarda hizmet veririz. Gelinen noktada
Oda gelirleri azaldı. Ama netice itibariyle yarı resmi sivil toplum kuruluşuyuz.
Öncelikli amacımız üyelerimize hizmet
etmek, onların mesleki anlamda belli
noktaya gelmesini sağlayabilmek. Biz
temsilciliklerimizde maddi bir beklenti
içinde olmaksızın ‘Üyelerimize nasıl
daha iyi bir hizmet edebiliriz, başarılı
organizasyonlar yapabiliriz’in gayreti
içinde olmalıyız. Yeni binamızın hepimize hayırlı olmasını diliyor, emeği
geçen tüm meslektaşlarıma teşekkür
ediyorum” dedi.
TÜM İHTİYAÇLARA CEVAP VERECEK
Teknolojiyi kullanan ve tüm ihtiyaçlara cevap verebilecek bir temsilcilik
binasının açılışını yapmaktan gurur ve
mutluluk duyduklarını kaydeden Kütahya İl Temsilcisi Fatih Zeki Erguz da
temsilcilik binasının açılışına katkı koyan herkese teşekkür etti. Erguz, Bursa
Şube Başkanı Basri Akyıldız’a ve şube
yönetimine, binanın alınmasına destek
olan meslektaşlarına, oda personeline
ve binanın düzenlemesini gerçekleştirenlere de teşekkürlerini sundu.
Törende, temsilcilik binasının açılış
kurdelesinin kesilmesinin ardından
davetliler için kokteyl düzenlendi.
TEMSİLCİLİKLER
Yalova’da Üst Kurul oluşturuldu
Esnaf, ticaret ve akademik yapıdaki odalar, iyi niyet protokolü ile Yalova Ticaret ve Sanayi Odası önderliğinde
Yalova Üst Kurulu olarak adlandırdıkları gönüllülük esasına dayalı bağımsız bir oluşum gerçekleştirdi.
A
macı; Yalova’da tüm esnafları
temsil eden, odalarla birlikte
hareket ederek siyaset gözetmeksizin her konuda fikir ve proje üretmek
olan kurul, her ay düzenli ve gündemli
toplantılar gerçekleştirmeyi planlıyor.
Bu toplantılarda o ay öne çıkan gündem
konusu hakkında ilgili kurum, kuruluş
ya da kişilerin toplantıya katılımları
sağlanarak, çözüm üretici raporların
hazırlanması ve ilgili mercilere iletilmesi hedefleniyor.
Kurulun içerisinde inşaat mühen-
dislerini temsilen yer alan İMO Bursa
Yalova Temsilcisi Mahmut Renkler, bu
girişimi; kentte iktisadi etkinliği olan
güçlerin Yalova’yı ilgilendiren gündemlerde farklı seslerin yaratacağı kazanımlarla, kamuoyu ve siyasi etkinlikler
üzerine ortak hareketle bir yaptırıma
dönüşecek bir durum ortaya koymak
olarak tanımladı. Renkler, “Oda olarak
katkımızı geneller isek; örneğin üniversite kampüsündeki yapılaşmadaki
gecikmeden, İzmit-Bursa ulaşımında
Yalova’da yaşanan trafik sıkışmasına
çözüm olarak sunulan köprülü kavşak
projesinin inşa faaliyetinin zemin ve
çevre etkilerine, meskun mahallerde
oluşan imar sorunlarının yasal durumları gibi konularda çözüm önerilerinin
değerlendirilmesi hususunda mesleki
fikirlerimizi sunduk, sorulara cevap
vermeye çalıştık. Her ay mutlaka istişare amaçlı toplanılıp, gündemdeki konu,
muhataplarınla çözüm odaklı biçimde
görüşülmektedir” dedi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 53
TEKNİK GEZİ
Genç mühendislerden
Vodafone Arena'ya gezi
Gençlik Komisyonu üyeleri, Vodafone Arena İnönü Spor Kompleksi’ne teknik gezi gerçekleştirdi.
İ
MO Gençlik Komisyonu tarafından
düzenlenen geziye çok sayıda genç
inşaat mühendisi katıldı. Mühendisler, inşaat aşamasında olan Vodafone
Arena Stadyumu’nun tüm bölümlerini
inceleme fırsatı yakaladılar.
Türk Telekom Arena ve Timsah Arena
ile Türkiye'nin C90 görüş açısına sahip
stadyumlarından biri olarak tasarlanan
Vodafone Arena hakkında bilgiler veren
54 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Şantiye Müdürü Zafer Eren, Türkiye’de
en hızlı boşalan stadyum olacağını
belirterek, “Vodafone Arena, fotovoltaik sistem ile güneşten elektrik elde
eden ve yapıya düşen yağmur suyunu
depolayarak kullanma gibi özelikleri ile
Türkiye’deki tek yeşil sertifikalı stadyum
unvanına sahip olacak” dedi.
Vodafone Arena’ya gerçekleştirilen
gezi hakkında konuşan İMO Gençlik
Komisyonu Başkanı Yiğithan Toksöz,
Vodafone Arena hakkında merak ettikleri tüm teknik bilgileri edindiklerini
söyledi. Toksöz, “Verimli bir gezi olduğunu düşünüyorum. Yine genç arkadaşlar buradaydı. Katılım oldukça yoğundu.
Önümüzdeki süreçte Bursa içinde ve
dışında bu tür gezilere devam edeceğiz”
diye konuştu.
TEKNİK GEZİ
SİNTA'ya teknik gezi
Genç İMO üyeleri, SİNTA Beton, Prefabrik ve Çelik Üretim Tesisleri'ne teknik
gezi düzenleyerek, teoride öğrendikleri uygulamaları yerinde inceledi.
İ
MO Bursa Şubesi Gençlik
Komisyonu, Uludağ Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde
eğitim gören 50 genç mühendis adayı
ile birlikte Bursa Organize Sanayi
Bölgesi’nde faaliyet gösteren SİNTA
Beton, Prefabrik ve Çelik Üretim
Tesisleri’ne teknik gezi düzenledi. İMO
Bursa Şube Yönetim Kurulu Üyesi
Burak İmrekoğlu ile birlikte tesislerde
inceleme yapan Genç İMO üyeleri,
beton, prefabrik ve çelik üretimini
yerinde görme fırsatı yakaladı. Üretim
aşamaları, yaşanan sorunlar, nelere
dikkat edilmesi gerektiği hakkında bilgi
alan genç inşaat mühendisi adayları,
üretimin teknik ayrıntılarını da öğrendi.
Gezi sırasında SİNTA Beton ve
Prefabrik Üretim Planlama Şefi İsmail
Hakkı Yaşa, prefabrik betonarme ve
travers üretimi gerçekleştirdiklerini
belirterek, ürünlerde 5-6 saatlik buhar
kürleri ile yüzde 80-90’a varan bir
mukavemet sağladıklarını söyledi. Bir
kalıptan günde bir eleman ürettiklerini
ifade eden Yaşa, 8 saatlik bir turnike
içerisinde bir elemanın kalıptan
alınabildiğini aktardı.
ÇELİK UZUN VADEDE DAHA AVANTAJLI
SİNTA Çelik Konstrüksiyon Atölye
Şefi Ferahim Kutlu da çelik yapıların
depreme daha dayanıklı olması ve geri
dönüşüm imkanı nedeniyle uzun vadede daha avantajlı olduğunu kaydetti.
Çeliğin hafif ve üzerinde değişim yapma
olanağı sağlaması ve geniş alanlarda
kullanılabildiği için fabrika üretimlerinde tercih edilir hale geldiğini anlatan
Kutlu, yangına karşı daha dayanıklı
olması için de yeni çelik üretimleri ve
boyalar geliştirildiğini dile getirdi.
MESLEKİ TECRÜBE ARTIYOR
Uludağ Üniversitesi Genç İMO Temsilcisi Ebubekir Erva da öğrencilerin
mesleki gelişimi için bu tür gezilerin
önemli olduğunu belirtti. Derslerde
teorik olarak gördükleri uygulamaları
pratikte de inceleme imkânı bulduklarını dile getiren Erva, bu tür uygulamaları
görmenin mesleki tecrübelerini arttırdığını ifade etti. Erva, Genç İMO olarak bu
tür gezileri sürdüreceklerini de söyledi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 55
AÇIKLAMALAR
İnşaatta
ölümün adı iskele
İnşaatlarda yaşında ölüm nedenlerinin başında gelişigüzel
kurulan iskeleler geliyor. Bu duruma kayıtsız kalmayan İMO
Bursa Şubesi, iskeleler için seferberlik başlatmaya hazırlanıyor.
T
ürkiye'de yaşanan iş kazalarında ölen 4 işçiden birinin
inşaat sektöründe olması
ve bu sektörde yaşanan ölümlerin
büyük çoğunluğunun iskelelerden düşerek meydana gelmesi
dikkatleri çekiyor. Sadece bina
inşaatlarında değil, tadilat ve ısı
yatılımı çalışmalarında da kurulan
iskelelerde hiçbir güvenlik önlemi
almadan ölüme davetiye çıkartılması meslek odalarını harekete
geçirdi. Konuda hakkında açıklamalarda bulunan İMO Bursa
Şube Başkanı Basri Akyıldız, “Oda
olarak üyelerimize yönelik ‘Yapı
İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği
Eğitimleri’, iş güvenliği uzmanı
üyelerimiz tarafından verilmeye
başlandı. Aynı zamanda Milli
Eğitim Bakanlığı'yla yaptığımız
protokol gereği, Bursa'da inşaat
sektöründe çalışan işçilere iş gü-
56 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
venliği konularını da kapsayacak
şekilde mesleki eğitimler veriyoruz” dedi.
TAŞERONLAŞMA TEHLİKESİ!
İskele kurulumunda taşeronlaşmanın tehlike boyutunu yükselttiğini kaydeden Akyıldız, “Bu tarz
işlerde taşeron firmalar işi alabilme adına düşük fiyatlarla teklif
veriyor. İmalat aşamasında da
para kazanabilmek için iskelelerde güvenliği sağlayacak ve olması
gereken iskele ekipmanlarını
kullanmıyorlar. Bu tarz anlayışlar maalesef iş kazası olarak geri
dönüyor. Hem işverenlere hem
de çalışanlara yönelik iş güvenliği
eğitimlerinin yanı sıra düzenli ve
sık yapılacak denetlemelerle de iş
kazalarını minimuma indirilmede
daha kalıcı adımlar atılmış olacaktır” diye konuştu.
AÇIKLAMALAR
Akyıldız: İnşaat 2015’te
büyümesini sürdürür
İMO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız, kentsel dönüşümle
birlikte hareketlenecek inşaat
sektörünün 2015 yılında
büyüyeceğini söyledi.
B
asri Akyıldız, konuyla ilgili
yaptığı açıklamada şunları
kaydetti: “2014 yılında inşaat ve
konut sektöründe dönem dönem
yavaşlama ve hızlanmalar oldu.
Bilhassa 2014 yılının ilk yarısındaki
İmar Yönetmeliği’nde değişiklik,
sektörde bir hızlanma yaşattı. Fakat
yılın ikinci yarısında ise ilk döneme
oranla yavaşlama gözlendi. Her
ne kadar bunlar büyüme hızında
etkili olsa da 2015 yılında inşaat
ve konut sektöründe büyümenin
devam edeceği kanaatindeyiz. Bu
yıl inşaat sektörünün büyümesinde
kentsel dönüşüm de etkili olacaktır.
Ancak biz, kentsel dönüşüm
projelerinin TOKİ eliyle değil, özel
sektör tarafından yapılmasını daha
uygun buluyoruz. Böyle yapıldığı
takdirde inşaat firmalarına ve
sektör çalışanlarına daha da katkı
sağlayacağını düşünüyoruz.
Öte yandan sektörde talep fazlası
birçok konut üretildiği, dairelerin boş
kaldığı yönünde eleştiriler var. Ancak
Bursa ve Türkiye ölçeğinde güvenli
ve sağlıklı konut fazlası olmadığını,
büyük bir bölümünün çarpık ve kaçak
yapılaşmadan oluştuğunu düşünüyoruz. Bursa'da yeni üretilecek sağlıklı
konutların talep göreceğini, deprem
riskinin artmasıyla birlikte yeni yapılan sağlıklı konutlara talebin artacağını düşünüyoruz.”
‘Bina testi yaptırıp sokakta kalmayın!’
İMO Bursa Şubesi Başkanı Basri Akyıldız, riskli yapı denetimi için başvuran vatandaşların binasının
riskli olması durumunda kanunen 60 gün içerisinde yıkılması gerektiğine dikkat çekti.
V
atandaşın riskli yapı denetiminde
dikkat etmesi gereken hususlar
olduğuna işaret eden Akyıldız, “Binasının riskli olup olmadığını öğrenmek
için denetim yaptıranlar iyi düşünmeli.
Yapı riskli çıktığı zaman geri dönüşü
olmuyor. Riskli yapı tespitinden sonra
artık süreç başlamış oluyor ve yapı riskli
ise 60 gün içerisinde kanunen yıkılması
gerekiyor. Buna itiraz edildiğinde raporlar bilirkişi tarafından değerlendiriliyor.
Vatandaşların kentsel dönüşüm için
kesin karar verdikleri zaman riskli yapı
testi yaptırmaları daha faydalı olacaktır.
Eğer sadece yapının riskli olup olmadığını öğrenmek istiyorlarsa, serbest çalışan bir inşaat mühendisi ile görüşerek
bu incelemeyi yaptırabilirler” dedi.
RİSKLİ ALAN TESPİTİNDE SIKINTI VAR!
Yerel yönetimlerde riskli alan tespitiyle ilgili sıkıntı olduğuna da vurgu yapan
Akyıldız, şöyle devam etti: “Riskli alan
tespiti bölgesel olarak yapılan zemin
etütleriyle ilişkilendirilip, riskli bölge
ilan ediliyor. Aslında zemin etüdü yapıldıktan sonra zemin üzerindeki yapıların
envanterinin çıkarılması, yapıların o
zemine uygun veya riskli olup olmadığının tespit edilmesi gerekiyor. Şu ana
kadar ortaya konulan kentsel dönüşüm
projelerinde bu uygulama yapılmadı.
Maalesef bazı yerlerle ilgili ‘Bu bölgede
kentsel dönüşüm yaparsak daha karlı
olur’ mantığıyla hareket edildiğini düşünüyorum. Acil kentsel dönüşüme ihtiyacı olan mahallelerin dönüştürülmediği
kanaatindeyim. Umarız gerek seçim
öncesi gerekse sonrası için daha doğru
yöntemlerle kentsel dönüşüm projeleri
ortaya konulur.”
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 57
Muhteşem konser
İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve Peyzaj
Mimarları Odası Bursa şubeleri Türk Sanat Müziği Korosu’nun ‘Şarkılar Bizi Söyler’
isimli kış konseri Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
T
amamı akademik oda üyelerinden oluşan ve şefliğini İnşaat
Mühendisi Suat Ayan’ın yaptığı
koro, salonu dolduran konuklara keyifli
bir gece yaşattı. Büyükşehir Belediyesi
Başkanvekili Muhsin Özlükurt, İnşaat
Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı
Basri Akyıldız, Mimarlar Odası Bursa
Şube Başkanı Can Şimşek, Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Hakan
Karademir ve Peyzaj Mimarları Odası
Bursa Temsilcisi Necla Yörüklü’nün katıldığı gecede Türk sanat müziğinin birbirinden değerli eserleri seslendirildi.
Salonu tıklım tıklım dolduran konuklara oldukça renkli bir gece yaşatan koro,
Türk sanat müziğinin güzel eserleri ile
dinleyenlerin içini ısıtırken hareketli
şarkılarla da coşturdu.
MADENCİLER UNUTULMADI
Konserde geçtiğimiz yıl Soma ve
Ermenek’te yaşamını yitiren madenciler
de unutulmadı. Koro şefi Suat Ayan’ın
seslendirdiği ‘Bir Güneş Ki Doğma-
58 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
yacak’ şarkısı ile maden kazalarında
yaşamını yitiren madenciler anıldı.
MÜZİK VE DANSIN UYUMU
Gecede, Peyzaj Mimarları Odası
Bursa Temsilcisi Necla Yörüklü, ‘Kış
Masalı’ şarkısını seslendirirken, Nilüfer Belediyesi’nde görev yapan Hatice
ve Mürsel Büyükçoban çiftinin dansı
büyük alkış aldı.
ETKİNLİKLER SÜRMELİ
Programda, oda başkanları konseri
sunan Nalan Höke, koro şefi Suat Ayan
ve ekibine çiçek takdim ederek teşekkür
etti. İMO Bursa Şube Başkanı Basri
Akyıldız, etkinliklerin akademik odaları
bir araya getirdiğini ve üyelerin sosyal
hayata katılımı açısından bu tarz etkinliklerin önemli olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Muhsin Özlükurt da belediyeler, akademik
odalar ve Bursalıların içinde bulunduğu
etkinliklerin devam etmesini diledi.
Konser, Muhsin Özlükurt ve geceye
katkı sağlayan akademik oda başkanlarının koroya eşlik ettiği şarkılarla son
buldu.
İnşaat Mühendisi Mustafa Er
Mimar Aytül Küçüközdemir Aydın
İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ve
Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubeleri Türk Sanat Müziği Korosu’nun
‘Şarkılar Bizi Söyler’ konseri büyük ilgi topladı.
Peyzaj Mimarları Odası Bursa
Temsilcisi Necla Yörüklü
İnşaat Mühendisleri Odası
Bursa Şube Başkanı Basri Akyıldız
Mimar Zehra Yıldız
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 59
FAALİYETLER
60. YIL COŞKUSU
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin geleneksel Dayanışma Gecesi’nde,
odanın kuruluşunun 60. yılı da büyük bir coşkuyla kutlandı.
İ
MO Bursa Şubesi tarafından her
yıl geleneksel olarak düzenlenen
Dayanışma Gecesi, yoğun bir katılımla gerçekleşti. İMO’nun kuruluşunun
60’ncı yılının da kutlandığı gecede,
meslekte 60, 40 ve 25’inci yılını dolduran üyelere plaket verildi.
Crowne Plaza’da gerçekleştirilen
60 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
etkinliğe Büyükşehir Belediye Başkanvekili Atilla Ödünç, Nilüfer Belediye
Başkanı Mustafa Bozbey, Mudanya
Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz,
Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı
Şenol Şimşek, İMO Balıkesir Şube Başkanı Gülümser Hızal, İMO Bursa Şube
eski Başkanı Necati Şahin ve Enver Kır,
akademik odaların temsilcileri ve inşaat
mühendisleri katıldı.
‘ÖRNEK GÖSTERİLİYORUZ’
Gecede konuşan İMO Bursa Şube
Başkanı Basri Akyıldız, İnşaat Mühendisleri Odası’nın 60’ıncı yılını kutlamaktan gurur duyduklarını belirterek, İMO
FAALİYETLER
Bursa’nın duruşu ve yaptığı faaliyetlerle
İMO ailesi içerisinde örnek gösterilir hale
geldiğini söyledi. Akyıldız, yerel yönetimlerle işbirliklerini geliştirmeye devam
ettiklerini, Nilüfer Belediyesi ile ruhsat sürecinde yaşanan sıkıntıları aşmak için her
ay düzenlenen toplantıların, Osmangazi ve
Yıldırım belediyeleri ile de gerçekleştirildiğini vurguladı.
MÜHENDİS ADAYLARINA DESTEĞE DEVAM
Önümüzdeki günlerde de üyelerden
büyük ilgi gören kurs ve seminerleri düzenlemeye devam edeceklerini dile getiren
Akyıldız, mühendis adayı öğrencilere
teknik gezi, kurs, seminer ve yarışmalarla
da maddi, manevi destek sağlamaya devam
edeceklerini aktardı.
Konuşmasında, son aylarda yaşanan
üzücü iş kazalarıyla gündeme gelen ‘İnşaatlarda İş Güvenliği’ konusunun öncelikleri arasında yer aldığını da kaydeden
Akyıldız, “Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris
Güllüce’ye inşaat sektörü ve mesleğimizin
tüm sorunlarını ve çözüm önerilerimizi
sözlü ve yazılı olarak ilettik. Bundan sonra
da yapıcı ve eleştirel duruşumuzu değiştirmeden kentimiz, ülkemiz, mesleğimiz
ve meslektaşlarımız için gerekeni, gerekli
gördüğümüz her yerde söylemeye devam
edeceğiz” dedi.
Konuşmanın ardından inşaat mühendisliği mesleğinde 60’ıncı yılını dolduran Sevim Akyazı’ya plaketi takdim edildi. Gecede ayrıca meslekte 60, 40 ve 26’inci yılını
dolduran üyelere de plaketleri verildi.
3’ÜNCÜ KÖPRÜLER VİYADÜKLER
SEMPOZYUMUNA ÇAĞRI
Y
aptıkları tüm faaliyetleri, oda üyelerinin desteği ile hayata geçirdiklerini ifade eden Akyıldız,
bu desteğin devam etmesini istedi. İMO Bursa
Şube Başkanı Akyıldız, 8-10 Mayıs tarihleri arasında ev sahipliğini yapacakları 3’üncü Köprüler Viyadükler Sempozyumu için de tüm üyelerin desteğini
beklediklerini dile getirdi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 61
FAALİYETLER
Alper - Merve Alp
Özlem - Basri - Yasemin Akyıldız
Leyla -Necati Şahin - Celal - Mensure Demir
Volkan - Pınar Turhan
Berna Dağ
62 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
Umut - Sibel Akdeniz
Ayça Erdoğan
Ömer İşçi-Hasan Uçar-Ahmet Hikmet Sönmez-Basri Akyıldız
Alper - Duygu Candemir
Adnan - Esra Şanlı
FAALİYETLER
Hakan - Muazzez Morcalı
Cemal - Ceren Eren
Erdinç - Fatma Kuran
Faruk - Dilek Çolak
Mahmut - Gülbahar Renkler
Can - Şirin Şimşek
İlkay Balkan - Gülşah Fedai
Hayri - Gülbahar Türkyılmaz
Mustafa-Serap Aksu
Öznur Çokiçli
Beyzar Öztimur
Ayşegül Ardıç
Basri - Elif Akyıldız
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 63
FAALİYETLER
Kadınlar Günü kutlaması
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin kadın üyeleri, 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü’nde kahvaltılı programda buluştu, önemli mesajlar verdi.
İ
MO Bursa üyesi kadın mühendisler, 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü’nü kahvaltıda bir araya
gelerek kutladı. Ganita Restoran’da
buluşan kadınlar, birlik ve dayanışma içinde olmanın önemini, anlamlı
günde bir kez daha gösterdi.
İMO Bursa Yönetim Kurulu Üyesi
Nurten Topaloğlu, 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü’nü kutlayarak, kadınların toplumda olduğu gibi odada ayrı bir değerinin bulunduğunu
söyledi. Kadınların inşaat sektöründe
ve İMO’da daha aktif rol almalarını
istediklerini kaydeden Topaloğlu, bu
yönde yürütülen çalışmalara katkı ve
destek beklediklerini ifade etti. Şubeye kayıtlı 284 kadın üye bulunduğu
bilgisini veren Topaloğlu, “Bu rakam
3 bin 200 üyesi bulunan şubemizde
bizim için oldukça az. Kadın mühendislerin sayısının artmasıyla sektörde
ve oda yönetiminde daha çok söz
sahibi olacaklarına inanıyoruz. Bu
sayıyı arttırmak için kız öğrencileri
64 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
mesleğimiz hakkında bilinçlendirmeye çalışmalı ve onlara iyi birer örnek
olmalıyız” dedi.
‘KADINA BAKIŞ AÇISINI
DEĞİŞTİRMELİYİZ’
Topaloğlu, Türkiye’de son zamanlarda kadınlar adına üzücü olaylar
yaşandığını hatırlatarak, “Maalesef
ülkemizde kadına bakış açısı hiç de
olması gerektiği gibi değil. Biz inşaat
mühendisleri ve aydın kadınlar olarak
bu konuda üzerimize düşen ne varsa
yapmalı, bu bilincin geliştirilmesi
için uğraşmalıyız. Kadınlarımız için
yılın sadece bir günü değil, her gününün güzel geçmesini diliyorum” diye
konuştu.
Topaloğlu, konuşmanın ardından
etkinliğin düzenlenmesine katkı
sağlayan Aspir İş Sağlığı ve Güvenliği
Eğitim Hizmetleri Şirket Müdürü
Dilek Gül’e ve Ganita Restoran yetkilisi Elçin Demir’e teşekkür çiçekleri
sundu.
FAALİYETLER
Fatma Akpancar’a veda yemeği
İMO Bursa’da 2005-2008 yılları arasında Proje Denetim Sorumlusu, 2008-2014 yılları arasında da Şube
Sekreteri olarak görev yapan İnşaat Mühendisi Fatma Akpancar’a veda yemeği düzenlendi.
İ
MO Bursa Şube yönetimi ve personelin katılımıyla düzenlenen yemekte Oda Başkanı Basri
Akyıldız, başarılı çalışmalarından ve odaya
katkılarından dolayı Fatma Akpancar’a teşekkür
etti. Başkan Akyıldız, Şube Sekreterliği görevinden
ayrılan Akpancar’ın yıllardır Oda’ya büyük bir desteğinin olduğunu söyledi.
Fatma Akpancar da Oda yönetimine ve çalışma
arkadaşlarına teşekkür ederek, görevinden ayrılmasına rağmen Oda’ya olan katkılarının devam edeceğini söyledi.
Yemeğin ardından Başkan Akyıldız, hizmetlerinden dolayı Fatma Akpancar’a plaket verdi.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 65
GEZİ
Bir
masal
diyarı
Venedik
‘Aşıklar Şehri’, ‘Adriyatik’in Kraliçesi’, ‘Yüzen Kent’, ‘Kanallar ve Köprüler Şehri’ gibi nice tanımla anılan
ve ziyaretçilerinde bir masalın içine düştükleri hissini yaratan Venedik; pastel renkli evleri, romantik
köprüleri, kanalları, gondolları ve daha nice özelliği ile kendine hayran bırakıyor...
Muazzez Mutlu
V
enedik, İtalya’nın görülmesi gereken
en güzel turistik şehirlerinden birisi.
Şehirdeki binalar ahşap kazıkların
üzerine inşaa edilmiş. Venedikliler, 6 yüzyıl
önce karadan gelebilecek saldırılarda kendilerini korumak için önemli akarsuların yönünü
değiştirmiş ve bu akarsuları lagüne yönlendirip şehri suların kaplamasına izin vermişler.
Suların üstüne kurulan ilginç bir coğrafi
yapısı olan bu şehirde, çok sayıda kanallar ve
bu kanalların üzerinde köprüler bulunuyor.
Renkli binalar ve daracık sokaklarla eski bir
şehir dokusunu anımsatan Venedik, turistler
için güzel bir görsel şölen sunuyor.
66 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
GEZİ
KAYBOLDUĞUNUZDA PANİĞE KAPILMAYIN
Şehrin en popüler yerlerinden biri
San Marco Bölgesi. Rialto Köprüsü ve
San Marco Meydanı bu bölgede yer
alıyor. Rialto Köprüsü, iki yakayı birbirine bağlayan Grand Kanal’ı keyifle
izleyebileceğiniz, fotoğraf çekmeden
edemeyeceğiniz bir konumda. Üzerinde
Venedik’te çok sık göreceğiniz maskelerin, kuklaların satıldığı dükkanlar
mevcut. Maskeli magnet veya anahtarlıklardan alıp sevdiklerinize hediye edebilirsiniz. Murona camından yapılmış
hediyelik eşyalara da bakmadan geçmeyin derim. Eminim hoşunuza gidecektir.
Hediyelik eşya beğendiğinizde daha
sonra alırım diye de ertelemeyin, dönüşte o dükkanın önünden tekrar geçmeyi başaramayabilirsiniz. Venedik’teki
birbirine benzeyen dar sokaklarda kaybolmamak elde değil. Kaybolduğunuzda
paniğe kapılmayın çünkü bütün yollar
meydana çıkıyor. Her yerde San Marco
tabelaları, okları mevcut.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 67
GEZİ
SAN MARCO MEYDANI
Kalabalık turist gruplarıyla karşılaşacağınız San Marco Meydanı’nda
ise vakit geçirebileceğiniz şık cafeler
bulunuyor. Burada dünyaca ünlü
İtalyan pizza veya makarnalarını
tadabilirsiniz. Makarna almak isterseniz yerel marketlerde rengarenk
ve değişik çeşitler sizleri bekliyor,
mutlaka alıp farklı lezzetleri denemenizi öneririm. Meydanın diğer
bir simgesi olan arkadaş canlısı
güvercinler fotoğraf karelerinize
dahil olacaklardır. Burası oldukça
keyifli zamanlar geçirebileceğiniz bir
meydan. Oralara kadar gitmişken
meydanın ortasındaki San Marco
Bazilikası’nın üst katından muhte-
68 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
şem Venedik manzarasını da görmeden ayrılmayın derim.
Ve tabii ki Venedik deyince akla
ilk gondollar gelir. Venedik temalı
bütün fotoğraflarda olan, Venedik’e
gitmeden aşina olduğumuz gondollar. Dalton kıyafetli ilginç şapkalı kayıkçılar, sizi dar kanallardan
geçirirken sular altındaki binalar
hakkında da bilgiler veriyor. Kanaldaki gondol trafiğini de ıslık çalarak
sağlamaları takdire şayan. Tavsiyem
gondol gezintisinde üşümemek için
kış mevsiminde değil de baharda
gitmeniz.
Özetle bir gün yolunuzu İtalya’ya
düşürün ve güzel şehirlerini gezmeye Venedik’ten başlayın.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 69
TEKNOLOJİ
Olympus, Stylus
SH-2’yi duyurdu
VAIO ilk akıllı
telefonunu tanıttı
D
ünyanın önde gelen teknoloji
üreticilerinden VAIO, ilk akıllı
telefonunu 12 Mart itibari ile tanıttı. Akıllı telefon pazarında rekabetin
en şiddetli geçtiği tasarım ve donanım
konusunda oldukça sade bir tasarıma
sahip olan telefon, 1,2 GHz Snapdragon
410 işlemciye, 2 GB RAM’e, 13 megapiksel ve 5 megapiksel ön kameraya sahip.
Ortalama teknik özelliklere sahip olan
VAIO’nun ilk akıllı telefonu ilk olarak
Japonya’da 420 dolardan raflardaki yerini aldı. Teknoloji dünyasında VAIO’nun
ismi her ne kadar bilinse de ilk akıllı
telefonun teknik özellikleri ile birlikte
değerlendirildiğinde 420 dolar pazara
biraz yüksek gelebilir. Orta sınıf kullanıcıya hitap eden VAIO’nun ilk akıllı
telefonunun ülkemizde ne kadar satış
fiyatına sahip olacağı henüz bilinmiyor,
ancak bilinen bir şey var o da VAIO’nun
bu akıllı telefonu Sony tarafından değil
Japan Undustrial Partners tarafından
üretildi.
Y
eni
kompakt
fotoğraf makinesi Stylus
SH-2, tasarım noktasında Stylus SH-1’e oldukça
benziyor. Kamera ve fotoğraf makinesi
üretimini başarılı bir şekilde sürdüren
Japon menşeli Olympus firması kompakt fotoğraf makinesi serisine Stylus
SH-2’yi eklediğini duyurdu. Stylus SH-2
daha önce de belirttiğimiz gibi tasarım
anlamında yaklaşık bir yıl önce tanıtılan
Stylus SH-1’e fazlasıyla benziyor. Fakat
özellikler kısmında fotoğraf makinesinin
daha güncel bir donanımı beraberinde
getirdiğini görüyoruz. 3 inç boyutunda
460k noktalı LCD ekrana sahip Stylus
SH-2’de 1/2.3-inç büyüklüğünde 16MP
BSI-CMOS sensör yer alıyor. 5 eksenli
optik görüntü sabitleme teknolojisine
sahip olan kamera, 24 kat optik yakınlaştırma sunabiliyor. 24-600m eşdeğer
mercek barındıran Stylus SH-2, 60 kare/
saniye Full HD, 240 kare/saniye hızlı çekim gerçekleştirebiliyor. Olympus Stylus
SH-2’de Wi-Fi bağlantısı da mevcut. Fotoğraf makinesi bu sayede mobil cihazlarla eşleştirilebiliyor. Olympus Stylus
SH-2 bu ay içerisin 299 euro fiyatıyla
raflarda olacak.
Samsung, akıllı saat
pazarının tek hakimi
70 İMO BURSA BÜLTEN SAYI 62
T
eknoloji devi Google, ilk mağazasını Londra’da Currys PC World
adlı elektronik mağazasında
açtı. “The Google Shop” adlı mağazada Android cihazlar, Chromebook’lar
ve Chromebookdongle’lar satılacak ve
ziyaretçilere çeşitli Google ürünleriyle
ilgili öğretici bilgiler sunulacak. Ayrıca
iş dünyasına yönelik müşteriler için
Google uygulamaları tanıtılacak.
Bunlarla birlikte müşteriler, mağazada
çok çeşitli deneyimler edinebilecekler.
Buna yönelik olarak mağazada müşterilerin uçma hissini yaşayabildiği, Google
Earth’ün görüntülendiği üç boyutlu ve
her tarafı çevreleyen (surround) bir
ekran ve dijital bir sprey boya ile üzerine bir şeyler resmedebildikleri bir duvar
bulunuyor.
En hızlı araç ‘Tazı’
test sürüşü için hazır
İ
A
pple’ın 9 Mart’ta akıllı saati
Apple Watch’u tanıtmasının
ardından akıllı saat piyasası
giderek hareketlenmeye başladı.
Şu an halihazırda birçok akıllı saat
üreticisi bulunuyor, fakat pazarın uzak
ara hakimi Samsung. Konuyla ilgili
yayınlanan raporda, Samsung’un 2014
yılı içerisinde 1,2 milyon adet akıllı
saat sattığı görülüyor. Samsung, akıllı
telefon piyasasındaki rakip şirketlere
büyük fark atmış durumda. Bütün bir
yıl boyunca Sony’nin ve Lenovo’nun
sattığı toplam akıllı saat satışından
daha fazla adette satış gerçekleştirdiği
Google ilk
mağazasını açtı
görülüyor. Samsung, ilerleyen günlerde
Apple Watch’un piyasaya sürülmesinin
ardından tahtından olabilir. Zira iPhone
kullanıcılarının büyük bir bölümü, dört
gözle Apple’ın yeni akıllı saatinin piyasaya
çıkmasını bekliyor. Bu durum en büyük
rakibi de bu pazara dahil olduktan sonra
Samsung liderliğini devam ettirebilecek
mi? sorularını akla getiriyor.
ngitere’de en son teknolojilerle
geliştirilen ve hazırlıkları son aşamaya gelen Tazı, ağustos ayında bir
havaalanı pistinde ilk test sürüşünü
gerçekleştirecek. İşlerin yolunda gitmesi
durumunda, Tazı bu defa hız rekorunu
kırmak için Güney Afrika’da pistlere
inecek. İngiliz hükümeti tarafından
desteklenen Tazı projesinin başrolünde
dünya hız rekorunu (1.228 km) elinde
bulunduran askeri pilot Andy Green
yer alıyor. Green’in hız demesi yapacağı
Tazı’da jet uçağı motoru kullanılıyor.
Geliştiriciler ayrıca aracın daha da
hızlanması sağlayan bir roketi de Tazı’ya
monte etti.
SAĞLIK
Grip salgını devam ediyor
K
ış mevsiminin bitmesine sayılı
günler kala hem Türkiye hem
de Avrupa’da grip salgını devam
ediyor. Özellikle son günlerde çocuklarda düşmeyen ve yüksek seyreden ateş,
boğaz ağrısı, halsizlik, iştahsızlık ve kas
ağrısıyla grip salgını kendini gösteriyor. Grip ve nezlenin sık sık birbirine
karıştırıldığını vurgulayan uzmanlar,
soğuk havaların kâbusu gripten nasıl
korunmak gerektiğini hakkında şun-
ları söylüyor: “Grip de ateş, baş ağrısı,
boğaz ağrısı, öksürük, kas ağrısı, titreme, halsizlik, yaygın vücut ağrıları olur.
Çocuklar ve yaşlı kişilerde daha ağır
seyreder. Grip tedavisinde özel virüs
ilaçları ve belirtilere yönelik destekleyici tedaviler uygulanır. İyileşme süreci
1-2 hafta sürer. Etkili bir tedavi ile hastalık süresi kısaltılır ve yaşam kalitesi
artırılabilir. Rahatlatıcı tedavi olarak
ağrı kesiciler, bol sıvı tüketimi ve yatak
istirahati önerilir. Ayrıca hasta olan
kişilerle aynı ortamlarda bulunmak,
tokalaşmak, öpüşmek, yakın mesafede konuşmak, hapşırık ve aksırık ile
dışarıya atılan vücut sıvılarıyla temas
ve yine ellerimize bulaşan virüsler ile
hastalık yakınımızdaki kişilere kolayca
bulaşabilir.”
Böbrek sağılığını korumanın 12 yolu
T
üm dünyada görülme sıklığı
giderek artan böbrek hastalıkları,
farklı belirtilerle kendini gösterebiliyor. Böbrek yetmezliği ileri aşamaya
gelinceye kadar hastaların önemli bir
kısmında herhangi bir şikâyet oluşmayabiliyor. Bu nedenle böbrek hastalığı
açısından risk altında olanların düzenli
olarak kontrollerini yaptırmaları büyük
önem taşıyor. Uzmanlar, böbrek hastalıklarında en önemli risk faktörlerinin
diyabet ve yüksek tansiyon olduğunu
söylerken, kişilerin böbrek sağlığını korunmak için dikkat etmesi gerekenleri
ise sıralıyor: Düzenli egzersiz yapmak,
vücut ağırlığını kontrol altında tutmak, tansiyonu ve kan şekerini kontrol
altında tutmak, dengeli beslenmek,
sigara kullanmamak, alkol tüketimini
sınırlandırmak, yeterli miktarda sıvı
almak, yılda bir hekim kontrolü yaptırmak, bilinçsiz ilaç tüketiminden uzak
durmak, ailedeki hastalık öykülerini
bilmek ve bunlara göre önlemler almak,
kan basıncı ölçümü yaptırmak ve tuz
tüketimini azaltmak.
Beyin egzersizi
hafızayı koruyor
Y
aşlılarda beyin fonksiyonlarının
azalmaması için sağlıklı beslenme
ve spor büyük önem taşıyor. Bir
araştırmaya göre, bu ikiliye bir de beyin
egzersizi eklenirse Alzheimer ve bunama
riski azalıyor. Beyin egzersizleri, spor
ve doğru beslenme, yaşlılarda hatırlama
yeteneğinin kaybolma ihtimalini büyük
ölçüde azaltıyor. İsveç ve Finlandiyalı
araştırmacıların ortak çalışmasında bu
sonuca ulaşıldı. Araştırmada yaşları 60
ila 77 arasında değişen bin 260 kişinin
durumu incelendi. Grubun bir bölümü 2
yıl boyunca doktor kontrolünde düzenli
olarak spor ve beyin egzersizi yaptı, doktorların önerdiği şekilde beslendi. Grubun
diğer bölümüyse kendi hallerine bırakıldı.
2 yıl sonra deneklerin beyin fonksiyonları
incelendi ve düzenli spor yaparak sağlıklı
beslenenlerin düşünce süreçlerini daha iyi
kontrol edebildikleri belirlendi. Araştırmacılar, beyin egzersizi, spor ve sağlıklı
beslenmenin beyin fonksiyonlarının
zayıflamasını büyük ölçüde azalttığına
dikkat çekiyor. Algısal zayıflama, Alzhemir ve bunamanın ilk belirtileri arasında
yer alıyor. 2050’ye kadar dünya genelinde
Alzhemir ve bunama vakalarının 135
milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Göz tansiyonu kaza yaptırıyor
G
lokom, yani göz tansiyonu, göz içi
basıncının göze gelen kan akımını azaltacak seviyeye inmesiyle başlıyor. Daha çok
yapısal nedenlerden kaynaklanan hastalık;
kortizon kullanımı, diyabet, travma gibi sebeplere de bağlanabiliyor. Göz tansiyonunu
en büyük risklerinden birinin hem hastayı
hem de çevresindekileri kazalara açık hale
getirmesi olduğunu kaydeden uzmanlar;
“Glokom hastalığında görme keskinliği
son aşamaya kadar azalmadığı için kişi,
çok uzaktaki nesneleri normal netlikte
görüyor ama görme alanı daraldığında yanı
başındakileri göremiyor. Bu nedenle tedavi
altında olmayan ve araç kullanan Glokom
hastaları, trafikte büyük risk yaratıyor. Hastalığı hakkında yeterince bilinçli olmayan
veya bilgilendirilmeyen hasta ciddi kaza
riski altındadır” uyarısında bulunuyor.
SAYI 62 İMO BURSA BÜLTEN 71
BASINDA İMO

Benzer belgeler