TARIM FALİYETLERİ (vize)

Transkript

TARIM FALİYETLERİ (vize)
Cihan Altun
TARIM FALİYETLERİ
Geleneksel Tarım Coğrafyası
Tarım faaliyetlerinin incelenmesinin coğrafyada uzun bir geleneği vardır. Tarımı konu alan
coğrafi eserler 19. yy sonlarında görülmeye başlanmışsa da coğrafyacıların konuya ağırlık
vermeleri daha yakın devrelerde olmuştur.
İlk araştırmaların hemen tümü Avrupalı devletlerin sömürgelerini değerlendirme dönemine
rastlar. Sayıları çok az olan bu araştırmalarda belirli ürünlerin (özellikle pamuk ve pirinç)
dağılışı üzerinde duruluyordu (Örneğin; Lederlin ve Gallois 1898.) D.R. Harris tarım
ürünlerinin üretimi ve el değiştirmesi hakkında bilgi veren çalışmalara en açık örnek 1889’da
ilk baskısı yayınlanan Chisholm’un ‘’Handbook of Commercial Geography’’ adlı kitabını
göstermektedir.
Brunhes 1895 yılındaki ‘’Birleşik Devletler Kurak Bölgesinde Sulama’’ adlı çalışmasında tarım
ile doğal koşullar ve yer yer nüfus arasındaki ilişkilere dikkat çekmiştir.
Amerikalı bazı coğrafyacılar ise ilk olarak özellikle tarımsal arazi kullanışı, toprak ve eğim
unsurları üzerinde dururlarken (örneğin Jones ve Sauer 1915); diğerleri de olaya ürünler
açısından bakıyordu (örneğin Finch ve Baker 1917).
Baker’in 1923’te yayımlanan ve Büyük Ovalar Bölgesi’ndeki tarımı yerel ve yerel olmayan
tüm koşullarla ilişkileri içinde ele almış, özellikle 1950’lerden sonra yaygınlaşan uygulamalı
coğrafyanın ilk örneklerinden birini oluşturmaktadır.
‘’Tarım Coğrafyası’’ başlığını taşıyan eserlerin ilk Fransızlar tarafından yapıldığı görülmektedir
(George 1946, Feucher 1949). ABD’de Klages’in 1949’da yayınlanan kitabınıda tarım
coğrafyasının ilk eserleri arasında saymak gerekir.
Symons’un ilk 1966’da çıkan ‘’Tarım Coğrafyası’’ (1979) ise genel ilkeler kapsamı bakımından
önemlidir.
KIRSAL MEKAN VE KIRSAL PLANLAMA
Tarımsal faaliyetlerin coğrafi incelenmesinde önemli bir adım Uluslararası Coğrafya
Birliği'nin (IGU) 1949 yılında Lizbon'da yaptığı toplantıda atılmıştı. Bu toplantıda "Dünya
Topraktan Faydalanma Haritası’’nı hazırlamakla görevlendirilen komitenin oluşmasıyla tarım
faaliyetlerinin incelenmesinde ortak görüşler belirlenmesi amaçlanıyordu. Uluslararası
Coğrafya Birliği'nin Washington' da 1952 yılında yaptığı kongreye sunulan ''Mekanın
Düzenlenmesi, Bölgesel Planlama ve Coğrafya'' adlı rapor konunun önemine ve aynı
zamanda ayrıntılı araştırmaların gereğine dikkat çekiyordu.
1
Cihan Altun
Uluslararası Coğrafya Birliği 'nin 1964 'de Londra'daki toplantısında bir ''Tarımsal Tipoloji''
komisyonu kurulmuş ve Komisyon ilk iş olarak tarım tipi, tarım sistemi, tarımsal uyum,
tarımsal yoğunluk, tarımsal verim, tarımsal yeterlilik, tarımsal bölgeler ve benzeri hususlarda
ortak tanımlamalar oluşturmayı üstlenmişti. Bunun için, dünya tarım coğrafyasıyla ilgilenen
100 coğrafyacıya soru formları gönderildi. Alınan cevapların değerlendirilmesi tarım
faaliyetlerinin dünya çapındaki sınıflandırılmasında esasların belirlenmesinde büyük kolaylık
sağlamıştır. Komisyonun 1970 Eylülünde Verona'da (İtalya) yaptığı toplantıda ise şu
sonuçlara varılmıştı: (a)Dünya tarımındaki bölgesel benzerlik, farklılık ve karşılıklı etkileşim
hakkında tüm bilgilerin toplanması, sıralanması; (b)karmaşık bir faaliyet olan tanın üzerinde
dünya, kıta ve ülke ölçüsünde tarımsal coğrafya araştırmalarının yapılması ve tümüyle tanın
coğrafyasının gelişmesinin sağlanması.
IGU, araştırmaları bu eğilimde organize etmek amacıyla bünyesinde ''Kırsal Planlama ve
Çalışma Grubu'' (1972'de) oluşturmuştur. Adı geçen grubun karşılaştığı ilk sorun yeryüzünün
çeşitli kırsal mekânlarıyla ilgili gelişme kavramlarının formüle edilmesine uygun yöntemlerin,
yaklaşımların ortaya çıkarılması idi. Böylece planlamada karar vermek için gerekli temel
belgeleri toplamada kolaylık sağlayacak ortak görüşler belirlenmiş olacaktı. "Kırsal alanların
sorunları'' ''kırsal alanda arazinin kullanılışı'', ''kırsal alanların değişimi" başlıkları altında,
özellikle Varşova'da Polonya Bilimler Akademisi Coğrafya Enstitüsü'nün girişimleri de
uluslararası araştırmalara zemin hazırlamıştır.
IGU çalışma grubu içindeki çeşitli ülkelerdeki coğrafyacılarla ortak görüş sağlamak için;
üyelerinden şu dört soruyu cevaplandırmalarını istedi.
1. Kırsal Mekan ve Kırsal Fonksiyon terimlerinin anlamları nedir?
2. Kırsal kaynaklar nelerdir?
3. Ne tip kırsal mekanlar ayırt edilebilir?
4. Kırsal gelişme planına hangi hedefler dahil edilebilir?
1. Kırsal mekanın tanımlanması: "kırsal mekan" için bir tanımlama yaparken iki faktörün göz
önünde tutulmasına neden olmuştur:
(a) Tanım, kırsal mekana ilişkin olmalıdır, kırsal yerleşmeye değil.
(b) Yapılacak tanım amacımıza uygun ve de tüm dünya ölçüsünde yeterli, genel bir düzeyde olmalıdır.
Cevapların incelenmesi sonucu burada da iki ana grup tanım elde edilmiştir:
(a) ''Kırsal mekan'', şehirsel toplanma alanlarına ait olmayan (yerler) şeklinde karakterize edilir.
Böylece de şehirlerarasında uzanan mekânı ifade eder.
(b) İkinci görüş genellikle kırsal mekânın iç fonksiyonlarına dayandırılmıştır. Kırsal fonksiyonlar en çok
arazi kullanılışı yoluyla, bazende kırsal nüfusun meslek yapısıyla kendilerini kabul ettirmektedirler.
Kırsal fonksiyonların egemenliği aynı zamanda şehirsel fonksiyonların az oluşu ya da var olmaması
demek olduğundan kırsal mekân, şehirsel mekan toplanma alanları dışındaki mekan, olarak da
tanımlanabilir. Kırsal ve şehirsel mekân arasında daha çok çizgisel geçiş alanları vardır.
2
Cihan Altun
2. Kırsal Fonksiyonlar: Kırsal alan-fonksiyonlar ilişkisinde iki görüş belirmiştir:
(a) Kırsal mekânlarda bulunan tüm fonksiyonlar kırsal fonksiyonlar olarak kabul edilebilir. Bunlardan
bazıları aynı zamanda şehirsel mekânlarda da bulunabilirler (ama oranlar farklıdır); ancak, diğerleri
özel bir karaktere sahiptirler-yalnızca kırsal mekanlarda bulunurlar, örneğin tarım, ormancılık, açık
hava rekreasyon alanları, su depolama ve muhtemelen geniş mekanlar gerektiren diğer fonksiyonlar;
(b) özel kırsal fonksiyonlar yalnızca kırsal fonksiyonlar olarak ele alınabileceklerdir. Kırsal mekânda
tesadüfen bulunan ''şehirsel'' -sanayi, ulaşım, vb. fonksiyonlar kırsal coğrafya tarafından ele
alınmayacaklardır.
TARIM FAALİYETLERİNİN BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve de en yaygın olanıdır.
Kazanç durumu uygun olan çiftçinin sanayi faaliyetlerinin gelişmesinde başrolü oynayan
koşullardan biri olan "Pazar’ın gelişmesinde daima büyük payı vardır.
Dünya nüfusunun yarısını kırsal nüfus oluşturmaktadır. İki gruba ayrılabilir.
1. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan esas olarak geçim kaynağı tarım olan çiftçilerdir, kendi
ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yaparlar.
2. Gelişmiş ekonominin olduğu yerlerde ticari tarım yapılmaktadır. Esas amaç, geçim değil,
ürünün satışıdır.
Tarımla uğraşanların satın alma güçlerinin yüksek oluşu, ABD’de ki Büyük Ovalar ve Tarımsal
İç Kesim’ de ki çiftçiler olmasaydı, Göller Bölgesi, hatta Atlantik Bölgesi’ndeki sanayi
faaliyetleri gelişemezdi.
TARIMIN GELİŞMESİ
İnsanların tükettikleri gıdanın çoğu dolaylı ya da dolaysız topraktan gelir. Günümüz de bile
hala tarımın ortaya çıkmadan önceki hayatı yaşan topluluklar vardır.
Tarımın ilk olarak ne zaman ve nerde başladığı bilinmemektedir. Bazı arkeologlar ilk tarım
faaliyetlerinin Yakındoğu ya da Ortadoğu da 7-8 bin yıl önceleri başladığını ileri sürerken,
bazıları da daha eski dönemlerde olduğu fikrindeydiler. Amerikalı coğrafyacı Sauer ise
Güneydoğu Asya’da başladığını savunmaktadır.
Bitki ve Hayvanların Ehlileştirilmesi: Birinci Tarım Devrimi
Genel olarak kabul edildiği gibi, gıda üretimindeki ilk deneyler, büyük bir olasılıkla,
Ortadoğu'daki Mümbit Hilal'in yamaçlarında gerçekleşmişti. Burası, yaklaşık 10-20,000 yıl
önce Ortadoğu'da tarım ve hayvancılığın keşfedildiği, yani Birinci Tarım Devrimi'nin
gerçekleştiği, medeniyetin beşiği olan alandır. Doğu Akdeniz kıyısının yüksek alanlarından
başlayıp kuzeye doğru Türkiye'nin güneyindeki Toros Dağları eteklerinden geçerek ve FıratDicle vadilerini içine alarak, daha sonra Zağros Dağları'nın batı yamaçları boyunca güneye
doğru bir kemer (hilal) çizerek uzanır.
3
Cihan Altun
Tanın öncesi sayıları zaten çok az olan halklar Mümbit Hilal 'in (Verimli Ay) her tarafına
yaygın bir şekilde dağılmışlardı. Daha büyük ve daha yerleşik nüfus grupları daha çok kaynağa
sahip ortamlarda yer alıyorlardı. Daha küçük ve göç etme eğilimindeki halk gruplarının ise
daha az tercih edilen alanlarda bulunmuş olmaları olasıdır. Milattan 20,000 yıl kadar önce bu
insanlar yeni yeme içme kalıpları geliştirdiler.
Lewis Mumford’un (1938) adlandırdığı şekilde ‘’saklama kabı devrimi’’ (çömlek devrimi),
insan davranışındaki geniş ölçekli toplayıcılık faaliyetine eşlik eden bir dizi değişiklikten
yalnızca bir tanesi idi.
Landscape ekolünden coğrafyacı Carl Sauer, Taş Devri kadınlarının ateşin ilk bekçileri
olduğuna ve daha sonrada tarımı geliştirdiklerine inanmaktadır
Tarım ve Kadınlar
Amerikalı seçkin coğrafyacı Carl Sauer insanlığın ilk günlerdeki varlığında meydana gelen belli
başlı ilerlemelerin kadınlar sayesinde olduğunu yazmaktadır. Sauer mantık yoluyla geliştirdiği
teorisinde ilk yerleşmelerde kadının aile reisi olduğu temeline dayanıyordu. İnsanlığın
yaşaması için de annelerin çocuklarını koruyacak bazı yollar geliştirmeleri gerekiyordu.
Gıda işlemede en büyük adım yiyecekleri pişirmek olmuştur. Kadınlar sahip olduklarını,
ailelerini korumak için büyük bir olasılıkla ilk barınağın da seçicisi olmuşlardı. İlk barınaklar ise
inşa edilmemiş, bulunmuştur. Ne zamanki bir barınağı iyileştirmek için bir kaya ya da dal
parçasına ihtiyaç duyuldu, işte o zaman inşaatta başlamış oldu.
Gıda elde etmek içinde yeri kazmada ilk aletide kullanan muhtemelen kadınlardı. Yine
yiyecekleri ve çocuklarını taşımak için ilk taşıma kaplarını kullanan da kadınlardı.
Erkekler avlanmak balık tutmak ve çevreyi araştırmak için uzaklaştıklarından, tarımla uğraşan
ilk çiftçilerde kadınlar olmuştur.
M.Ö. 7000’e doğruda ehlîleştirilmiş buğday ve çavdar Mümbit Hilal’in eteklerindeki Zağros
Dağlarında batı kenarlarında, Anadolu’nun güneyinde ve Filistin’in kuzey köylerinde ekilip
biçilip başlanmıştı. Koyun ve keçide buralarda ehlileştirildiği bilinmektedir.
Günümüzden yaklaşık 11.000 yıl kadar önce Ortadoğu’da ilk ehlileştirilen hayvan koyun
olmuştur. Bir süre sonrada (8.500 yıl önce) keçi ve belki de domuz bu bölgede ehlileştirilen
diğer hayvanları oluşturmuştur. Büyükbaş hayvanların ise koyundan birkaç bin yol sonra
ehlileştirdikleri düşünülmektedir.
Günümüzden yaklaşık 6000 yıl önce köy tarzında tarım faaliyeti, Ortadoğu’nun yüksek
kesimlerinden önce Dicle ve Fırat nehirlerinin alçak alüvyal alanlarına daha sonra da Nil Nehri
Vadisi 'ne yayıldı. Gıda üretiminde meydana gelen devrimsel değişimler M.Ö. 4000’lerde
Ortadoğu’da geniş ölçüde yayılmış bulunuyordu. Ortalama olarak tanının yılda 800 m'lik bir
hızla yayıldığı sanılmakta ama yayılmanın kesin yolu ve oranı tam olarak bilinmemektedir.
Akdeniz dışında yerleşilen ilk alan Tuna Vadisi idi. Burada, M.O. 5000'inci yılda insanlar
buğday, arpa ve diğer bitkiler, araziyi kısa zaman devrelerinde kullanarak, yetiştirip, daha
sonra yer değiştirerek bir tür ''yer değiştirmeli tarım'' uygulamışlardı.
4
Cihan Altun
Ehlileştirilmiş büyük baş hayvanlar ve domuzlar daha çok tutulmuş, koyun ve keçiler ise daha
az önem taşımışlardı. Bu insanların oluşturdukları yerleşmeler, muhtemelen ilk tarımcılara en
çekici yerler olarak görünmüş olan, Avrupa'nın alçak akarsu havzalarıyla sınırlı kalmış; ancak,
daha sonraları daha güç erişilebilen orman çevrelerine doğru genişlemiştir.
Tarımla uğraşanların Avrupa'nın ormanlarına doğru bu yayılışı M.0.3000 yıllarına kadar, yani
tarımcılar araziyi temizlemek için ateşi kullanmaya ve sonra bu küllere tohum ekmeye ve
açılan arazide yaratılan çayırlarda hayvanları otlatmaya başlayıncaya kadar,
gerçekleşememişti. Bu tarihten sonra, Avrupa'nın geniş alanları üzerinde meşe ve karaağaç
ormanları çiftçilerin genişleme çabalarıyla tahrip edildi. Bu çiftçiler, ilerlemeleri sırasında
gittikçe daha serin iklimlere geldiklerinden, buğday ve arpa da yerini daha sert tahıllar olan
yulaf ve çavdar gibi ürünlere bırakmışlardı.
Bu devrede, tarım ve hayvancılık, aynı zamanda da Kuzey Afrika kıyıları boyunca batıya doğru
ve Nil Vadisi boyunca aşağıdaki modem Hartum şehrine kadar da yayılmasını sürdürmüştü.
Tarımın il geliştiği bölgeler haritası
1. Orta Amerika 2. Orta ve Kuzey
Andlar 3. Batı Afrika 4. Etiyopya 5.
Güneybatı Asya 6. Güney Asya 7.
Güneydoğu Asya 8. Kuzey Çin.
Ortadoğu’nun gıda üretiminin Asya’ya
yayılması da Avrupa’ya yayılması
kadar yavaş olmuştur. M.Ö. 5000’e
doğru buğday e arpa doğuda,
Afganistan ve Pakistan da ekilip
biçiliyordu. M.0.2000 yıllarına doğru orta Hindistan'daki çiftçiler de tahıl ve sebze yetiştiriyor
ve ehlileştirilmiş hayvan besliyorlardı. Kuzey Çin' de, çiftçiler Güneydoğu Asya tarımıyla
Ortadoğu'nun tahıl tarımını birleştirmişlerdi. Güneydoğu Asya'nın kesilerek toplanan sebze
üretimine dayanan farklı bir tarımsal kalıbı vardı. Bu kalıbın oluşmasında domuz ve kümes
hayvanları gibi, yumrulu bitkiler de önemli bir rol oynamışlardı.
Doğu ve Güneydoğu Asya ile Ortadoğu'daki tarım arasındaki ilişki açık değildir. Yakın
zamanlarda ortaya çıkan bulgular Çin' de tarımın bilinenden daha eskilere gittiğini, Çinli
çiftçilerin de dünyadaki ilk çiftçiler arasında sayılabileceğini göstermektedir; burada meydana
gelen gıda üretimi ve nüfus artışı fazlalığı Tayvan, Filipinler ve Pasifik adalarının da nüfus
kazanmasını sağlamıştır.
Yeni Dünya’da ise toplayıcılıktan gıda üretimine geçiş Meksika ve Andlar’ın kuzeyinde
gerçekleşmiştir. Yeni Dünya’da beya ve tatlı patates yanında, ayçiçeği, taneli sebzeler, tatlı
kabağı, kabak ve en önemlisi de mısır kültüre alınmıştı. Ehlileştirilen büyük hayvanlar ise
Lama, Alpaka ve Güney Amerika Devesi olmuştur.
Değişik zamanlarda bu değişik ürün ve grupları farklı yerlere yayılmıştır. Örneğin darı Batı
Afrika’dan Hindistan’a, Sorgum ise Çin’e giderken, Karpuz’da yine Batı Afrika’dan yakın
çevreye ve bütün dünyaya yayılmıştır.
5
Cihan Altun
Mısır, Orta Amerika’dan Kuzey Amerika’ya yayılmış daha sonrada Portekizliler bunu Afrika
kıyılarına götürmüşlerdir.
İkinci Tarım Devrimi
Tarımın dünya çapında yayılışı sürerken, ortaçağlarda, kuzey ve batı Avrupa'da tarımın
örgütlenmesi M.S.1000 yıllarında nüfusun geniş kapsamlı yayılma olayına yol açmıştı.
Köylerin bulunduğu yerlerin çitlerle işaretlenmiş belirli sabit sınırları bulunuyordu. Bu sınırlar
içinde de kulübeler, hayvan barınakları, gıda depoları ve sebze bahçeleri yani ''toft''lar yer
alıyordu. Ortaçağ tarımında meydana gelen toplumsal, ekonomik ve teknolojik değişimlerin
tarımsal yaşama katkıdaki en önemli 3 unsuru şunlardır.
1. Kuzeyin nemli-killi topraklarını tarıma açmayı mümkün kılan demir sabanın kullanılması.
2. Tarla sürme ve taşıma amacıyla atın kullanılması
3. Tarımsal üretimi arttıran üçlü tarla ürün rotasyon sisteminin geliştirilmesi.
Demir saban Kuzey Avrupa’da 8. yy’da gelişmişti. Çiftçilerin işlemini yarı yarıya azaltmış aynı
zaman içersinde iki misli araziyi daha fazla sürebilmesine olanak sağlamıştı. Hepsi birlikte,
Kuzey Avrupa’da üretimi arttırmış ve tarımda devrimi, diğer gelişmelerle birlikte alınırsa
İkinci Tarım Devrimi’ni yaratmıştır.
Ortaçağ tarımında ikinci büyük değişim tarla sürmek ve ekim yapmak için At kullanımının
gittikçe artmasıydı. Öküzün yerini atın almasının başlıca avantajı da tarıma daha fazla hız ve
dayanıklılık kazandırmasıydı. Köylüler daha büyük merkezlere taşındıkça ve tarlalarını at
üzerinden yönettikçe, daha büyük yerleşmelerin yakınındaki hamletler terk edildi. 100 ve
daha fazla ailenin yaşadığı, bir kilisesi, bir meyhanesi ve bazen de bir okulu olan esas köyler
Avrupa manzarasında belirmeye başladı. Köylülerin bu şehirlileşme biçimi, daha sonra
gerçekleşecek olan, kırlardan şehirsel yaşama doğru yer değiştirmenin de temelini atıyordu.
6
Cihan Altun
Tarımsal değişimin son elemanı olan üçlü tarla rotasyon sistemi, Kuzey Avrupa'da 13.
yüzyılda benimsenmişti. Geleneksel ikili tarla sisten1ine göre her yıl tarımsal alanın yarısına
kış buğdayı ekilmekte ve diğer yansı da toprağın verimliliğini arttırmak üzere nadasa
bırakılmaktaydı.
Buğday
Nadas
1/2
1/2
Üçlü Tarla Rotasyon Sistemine Geçiş
Kış Buğdayı
Baklagiller
Nadas
(arpa, yulaf)
1/3
1/3
1/3
Hızla büyüyen tarım alanları, artan nüfusla birlikte duyulan talepleri arttırmış bölgedeki
ormanlık alanlar tarım alanlarına çevrilmişti. Avrupa’nın nüfusu birdenbire 83 milyon
olmuştu. Hollanda da daykların yapılması ve polderlerin oluşturulması bataklık ve otlaklar
aleyhine tarımsal mekanın geliştirilmesiyle elde dilen yaşam alanlarıdır.
18. yy’da Sanayi Devrimi, genelde, yukarıda özetlenen İkinci Tarım Devrimi’ni
gölgelendirmiştir. Sanayi Devrimi hız kazandıkça tarımdaki ilerlemelerde arttı. Traktörler ve
başka aletler başta insan ve hayvan gücüyle yapılan bazı işleri üstlendiler ve dev büyüklükte
tarlalar oluşmaya başladı böylece Üçüncü Tarım Devrimi günümüze kadar devam etti.
Üçüncü Tarım Devrimi
Üçüncül tarım devriminin diğer adı Yeşil Devrim’dir. Norman Ernest Yeşil devrimin
öncülerindendir. Üçüncü Tarım Devrimi, başka bir ifadeyle, biyoteknoloji çağının bir
sonucudur.
Üçüncü Tarım Devrimi'nin geçmişi oldukça yenidir ve Eski Dünya' da değil, Yeni Dünya 'da
doğmuştur. Aslında yirminci yüzyılın ortalarına doğru belirmeye başlayan Üçüncü Tarım
Devrimi 'nin sembolik başlangıcı olarak, 1960'larda Filipinler'deki Pirinç Araştırma
Enstitüsü'ndeki bilim adamlarının bir Çin cüce pirinç türünü bir Endonezya pirinç türüyle
melezleştirmesi ve IR.8'i üretmesi kabul edilmektedir. Bu ''yapay'' pirinç bitkisinin tercih
edilecek birçok özelliği vardı: Tahıl taneleri daha büyüktü ve saplan bu ağırlığa dayanıklıydı.
1982 'de 13 pirinç türünün karışımından, 15 bitki hastalığına genetik direnci olan ve ılıman
koşullarda 110 günlük bir büyüme devresine sahip olması nedeniyle yılda üç ürün veren
IR36'yı ürettiler.
Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü, önceden fidelenmesi gerekmeyecek, doğrudan
tarlaya ekilebilecek, hastalıklara daha dayanıklı ve yaklaşık iki misli daha verimli bir ''süper
pirinç'' üzerinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Bununla birlikte, IR8'e gelinceye kadar, Üçüncü
Tanın Devrimi'ni hazırlayan uzun bir dönem geçirilmiştir.
Üçüncü Tarım Devrimi 'nin aşamaları olarak kabul edilen gelişmelerin sonuçlan da IR8'in
bulunduğu 1960'lı yıllarda ortaya çıkmıştır:
7
Cihan Altun
(1) A.B.D. 'nde 1920'1erde başlayıp Avrupa'ya 2. Dünya Savaşı'ndan sonra yayılan; küresel
yayılışını ise 1960'larda gerçekleştiren ve tarımda insan ve hayvan gücünün yerini modem
teknolojinin alması demek olan tarımda makineleşme;
(2) 1950'lerde A.B.D. 'nde yaygınlaşan, 1960'1arda Avrupa'ya ve 1970'lerde de dünyanın
kenar bölgelerine yayılan, tarımda verimi arttırn1ak için inorganik gübrenin, bitki
hastalıklarına karşı çeşitli ilaçların uygulanması olan kimyasal tarım;
(3) yine kökleri Kuzey Amerika'da olan gıda imalatı; bu da tarımsal ürünlere işleme,
konserveleme, paketleme vb. şekilde bir dizi işlem uygulanarak ekonomik değerinin
arttırılması demektir ama bunların tümü tarladan uzakta ve pazarlara varmadan yapılan
işlemlerdir.
TARIMSAL ÜRETİM
Dünya tarımının evrensel özelliği çeşitliliktir. Günümüzde yaklaşık olarak 250.000 çeşit
tohumla üretilen bitki olduğu sanılmaktadır. Ancak biz bu zenginliğin yüzde 6’sının tarımsal
değerini biliyor, yalnızca yüzde 1’ini tarımsal ürün olarak üretebiliyoruz.
İnsanların kültüre almış oldukları bu belirli türlerin seçiminde rol oynayan başlıca hususlar
şunlardır:
1. Toprak, iklim ve bakı yönlerinden çeşitli doğal koşullara uyma yeteneği
2. Verimlerinin yüksek olması.
3. Oldukça kolay korunabilir ve taşınabilir olmaları
4. Oldukça kolay ekilir ve hasat edilebilir olmaları
5. Kolaylıkla iyileştirilebilmeleri
Bitkisel Üretim: Başlıca Tarımsal Ürünler
Dünya karalarının (13 milyar hektar) halen yaklaşık 5 milyar hektarlık kısmı tarımsal alan
olarak kullanılabilmektedir. Ancak bunların 1.5 milyar hektarlık kısmında tarım
yapılabilmekte geriye kalan 3.5 milyar hektarlık alanı daimi otlaklar oluşturmaktadır. Devamlı
olarak ekilen alan ise 130 milyon hektardır.
Dünyada tarımsal alanlar içinde en fazla yer kaplayan ürünler, aynı zamanda dünyada temel
gıda maddeleri olan tahıllardır. Buğday, pirinç, mısır, arpa, darı, çavdar, yulaf ve sorgum
tahılların başlıcalarıdır.
Tahıllar
Dünyada halen hasat edilen alanların yarısı kadarında (682 milyon hektar) başlıcaları buğday,
pirinç ve mısır türü olan 7 tahıl türü ekilidir. Tahıllar arasında da buğday %15, pirinç %11 ve
mısır %10 üretim olmaktadır.
8
Cihan Altun
Yağ çıkarılan tohumlar %18.1 ile tahıllardan sonra ikinci önemli grubu oluştururlar, köklü ve
yumru bitkiler (esas olarak patates %3.5) ve taneliler (bezelye, fasulye) %5.1 dolayında paya
sahiptirler. Toplam alanın %6 sıda aralarında pamuğun %2.3 ile başta geldiği gıda dışı
ürünlere ayrılmıştır.
Tahılların üretimi 2.4 milyar tonu geçtiği gözlemlenmektedir. Dünya tahıl üretiminin yaklaşık
yüzde 85 'den fazlasını ise buğday, pirinç ve mısır oluşturmaktadır. Hepsi de gıda olarak
kullanılan ve bazı yıllar birbirine yakın miktarlarda yetiştirilen bu üç üründen buğdayın yüzde
80'i, mısırın da yüzde 35'i insan tarafından doğrudan tüketilirken, buğdayın yüzde 20'si,
mısırın da yüzde 65'i dolaylı yoldan, et olarak (hayvan yemi olduğu için) insan gıdası
olmaktadır. Pirinç ise bunlar arasında yüzde yüzünün insan tarafından tüketildiği tek tahıldır.
Buğday
Günlük kalori ihtiyacımızın %20’sini karşılamaktadır. – 18 dereceye kadar dayanabilmektedir.
Kültüre alınmasının 7.000 – 8.000 yıllık bir geçmişi vardır. Buğday üretimi en çabuk
olgunlaşan türleri içinde bile en az 90 günlük bir yetişme devresi gerektiğinden, buğday 60
derece kuzey enleminin ötesine pek çıkamaz.
Buğdayın birçok türü vardır. Yaklaşık 200 türü yalnızca ABD’de ticari olarak yetiştirilmektedir.
Üretim söz konusu olduğunda, buğday genellikle kış buğdayı ve yaz buğdayı olarak ikiye
ayrılır.
Buğday üretiminde başta gelen ülkeler, aynı
zamanda tüketiminde de önde gelen
ülkelerdir; hatta bu ülkelerden bazıları
üretim yetmediği için dışarıdan da buğday
alımına giderler: Örneğin dünya toplamının
yaklaşık yüzde 20'sini veren Çin, pirinçte
olduğu gibi, buğday üretiminde de başta
geldiği halde, zaman zaman buğday satın
alan dünya ülkeleri arasında yer almaktadır.
Dünyanın en büyük tahıl
üreticilerinden olan Çin
ve Hindistan’da tahıl
tarımı geçim için
yapılırken, ABD ve Fransa
gibi ülkelerde ticari tahıl
tarımı yapılmaktadır.
Türkiye’de 2005’de
üretimini 21.5 milyon
tona kadar çıkarmıştır.
Buğdayın dünya ticaretinde önde gelen ülkeleri ABD, Avustralya, Kanada ve Rusya’dır.
9
Cihan Altun
Pirinç
Pirincin ilk kez subtropikal iklim koşulları altında Çin’de ekilip biçildiği ancak aynı zamanda
Batı Afrika’da da bilindiği sanılmaktadır. 40 derece kuzey ve 1000 mm’nin üzerinde yetişmez.
En çok yetiştirildiği alanlar nemli subtropikal yağmur ormanları, tropikal savanlar ve Akdeniz
iklim koşullarına sahip alanlar olmakla birlikte daha dar kapsamda yarı-kurak, nemli-karasal
yazları sıcak iklime sahip yerlerde de yetişebilmektedir.
Oryza sativa adlı bir ot türünden
geliştirilen pirincin Uluslararası Pirinç
Araştırma Enstitüsü’e göre 120.000
çeşidi belirlenmiştir, Ancak alçak
alanlar ve yüksek alanlar pirinci
olarak genelde ikili bir ayrıma da
girerler.
Yılda iki kez ürün alınabilir.
5 milyon tonun üzerinde üretim yapan 10 ülkeden 9'u Asya ülkesidir. Çin’in payı %29,
Hindistan %17’dir. Dışsatımda ise Tayland 1. sıradadır. Pirincin en çok yetiştirildiği Güney
Çin'de Seçuan'ın iyi sulanmış Kızıl Havzası 100 milyondan fazla nüfusa sahiptir ve burası Çin'in
ekmek sepetlerinden birisidir. Kuzey Çin buğday, Güney Çin ise pirinç yetiştirir. Türkjye'nin
pirinç üretimi ise 1990'11 yıllarda 260-280 bin ton arasında değişen üretim miktarıyla
istikrarlı bir seyir izlemiş, 1995 'de, üretimden daha fazla, 300 bin tonun üzerinde dışalım
yapılmıştı; fakat üretim 2010'da 860 bin tona çıkmışsa da bu miktarın talebi karşılaması
mümkün değildir.
Mısır
Mısır hayvan yemi, insan gıdası, alkol gibi maddelerin imalatında da kullanılmaktadır. ABD
dünya mısır üretiminin ve tüketiminin %40’ını oluşturmaktadır. Tropikal kökenli olmasına
rağmen Kanada’nın Yukon Territory’sinden, Şili’nin Tierra del Fuego’suna, Andlar’da 4.000 m
yükseklikten Amazon ormanlarına
kadar yetişir. 120 günden az bir
sürede olgunlaşırlar. Güneşten aldığı
enerjiyi hiçbir ürün mısır kadar
yeterli bir şekilde dönüşüme
uğratamaz.
Türkiye 4.3 milyon ton üretimle
dünyada 20. sıradadır. Dışsatımda da
ABD 51 milyon tonla 1. sıradadır.
En çok mısır alımı yapan ülke ise Japonya’dır. (16.2 milyon ton). Meksika (10.2 milyon ton)
ikinci Güney Kore (9.1 milyon ton) ise üçüncü büyük ithalatçıdır.
10
Cihan Altun
Diğer Tahıllar
Arpa tahıllar arasında en çok yetiştirilen 4. üründür. Aynı zamanda en kısa yetişme devresine
sahiptir. Asya’nın bazı kesimleri ve Etiyopya’da önemli gıda maddesidir. Tahıllar sınıfından
sorgum (62.1 milyon ton) ve darı (32 milyon ton) da aynı bölgelerin gıda maddelerini
oluşturur. Yulaf (23 milyon ton) ve çavdar (17.9 milyon ton) ise daha serin nemli bölgelerin
tahıllarıdır. Çavdar kuzey Avrupa’da ekmek yapımında çok tutulan bir tahıldır.
Diğer Ürünler
Dünya’da tahıllardan sonra en çok tüketilen patatestir. Yaklaşık 250 çeşidi bulunan patates
üretimi 324 milyon ton dolayındadır. Yarıya yakını Asya tarafından üretilen patatesin ülkeleri
sırasıyla Çin (74.8), Hindistan (36.6), Rusya (21:1), Ukrayna (18.7) ve ABD (18 milyon ton)’dir.
Bir diğer üründe baklagillerdir. (Mercimek, fasulye, bezelye, bakla, soya, yer fıstığı). En büyük
payı Hindistan oluşturur. Et yemenin yasak olduğu ülkelerde protein ihtiyacını karşılamada
önemlidir. Türkiye’de mercimek ve nohut üretimiyle önemlidir.
Lifli bitkilerde Çin birinci, Hindistan ikincidir.
Yağ bitkileri üretiminde Endonezya (27 milyon ton) birinci, Malezya ikinci, Çin ise üçüncüdür.
Türkiye 1.1 milyon üstünde, fakat artık dışalımı yapan ülkeler arasına katılmıştır.
Türkiye kayısı üretiminde dünya üretiminin %14’ünü vererek 476 bin tonla birinci sıradadır.
İkinci İran 400 bin ton, Özbekistan ise üçüncüdür. Türkiye Fındık üretiminde 600 bin tonla
birincidir. İtalya ve Gürcistan arkasından gelir.
Hayvansal Üretim
Hayvanların yetiştirilmesinde lif, deri vb. hammaddeler elde etmek ya da yük taşımada
kullanmak söz konusuysa da, hayvan yetiştirmede esas amaç, et sağlamak başka bir deyişle
gıda maddesi elde etmektir. Tarım alanlarının önemli bir kısmı hayvan yetiştiriciliği için
ayrılmıştır. Hayvancılık faaliyetleride tıpkı tarım faaliyetleri gibi iklimden etkilenmektedir.
Dünyada mevcut 1.4
milyar dolayındaki
büyükbaş havyanın yüzde
40’dan fazlası Asya'da yer
almaktadır; yüzde 20'si
Güney Amerika'da, 14'ü
Afrika'da, 11'i Kuzey
Amerika'da, 12.5'i
Avrupa'da ve yalnızca
yüzde 2.5'i de Avustralya
ve Yeni Zelanda'nın temsil
ettiği Okyanusya'da. Ancak Asya'daki, özellikle de Hindistan'daki büyükbaş hayvan sayısının
yüksekliği, daha çok bu hayvanların kutsal sayılmasındandır.
11
Cihan Altun
Avustralya ve Yeni Zelanda da ise kendi nüfuslarından fazla hayvancılık faaliyeti olduğundan
dışsatım yapmaktadırlar. Gerek canlı hayvan gerekse dış et ticaretinde gümrük işlerinin ve
mevzuatları üzerinde Uruguay Round gibi uluslararası anlaşmalar ve onun yerini alan (WTO)
Dünya Ticaret Örgütü’nün de etkisi vardır.
Dünyada en çok küçükbaş hayvana sahip ülkeler Çin, Hindistan ve Avustralya’dır. Türkiye ise
12. durumdadır. Bu ülkelerden Avustralya’da ticareti yapılırken, Türkiye gibi diğer ülkeler
neredeyse geçim kaynağı olarak yetiştirmektedir.
Dünya nüfusunun üç mislini aşarak 18.6 milyarın üzerine çıkan dünya kümes hayvanları
stoklarındaki en büyük pay 2.1 milyarla ABD’nindir, onu Endonezya, Brezilya ve Rusya izler.
TARIM ALANLARININ BAŞLICA ÖZELLİKLERİ
Yeryüzünde tarım yapılan alanların dağılışını gösteren bir haritaya bakıldığında bu alanların
özellikle ılıman iklim koşullarının hüküm sürdüğü yerlerde bulunduğu görülür: Kutuplar,
çöller ve yoğun ormanların bulunduğu yerler tanın faaliyetlerinin hiç varolmadığı alanlardır.
Yeryüzünde %10’unu kaplayan tarım alanları, Asya’da %16’lık bir paya sahiptir. Kuzey
Amerika %12.6, Güney Amerika 5.1, Avrupa 25.8, Okyanusya 5.8 ve Afrika’nın da %5.6’lık bir
kısmın da tarım alanı yapılmaktadır.
Tarım alanları her yerde eşit biçimde değildir. Türkiye’nin yüzölçümünün %31.5 lik bir kısmını
kaplayan tarım alanları ilden ile değişmektedir.
Tarım Alanlarının Fiziksel Konumları
Tarım alanlarının yer aldıkları arazideki durumlarıda üretim faaliyetleri üzerinde etkilidir.
Süreklilik ve parçalı olma durumu gibi örnekler erilebilir. Bir yerde tarım alanının geniş yer
kaplaması başka bir yerde parçalı olma durumudur. Söz konusu bu tür yerler engebelik vs.
durumlara bağlanılabilir.
Tarım Alanlarında Çeşitli Kullanışlar Bakımından Paylar
Bir mekândaki tarımsal yapının anlaşılmasına kolaylık sağlayan husus tarım alanının
kullanışıdır. 2001 Genel Tarım Sayımı Tarımsal İşletmeler anketi sonucuna göre ülkemizde
tarımsal işletmelerin tasarrufunda bulunan arazinin %66.5’i tarla, %14.9’u nadas, %9.8’i
meyve diğer uzun ömürlü bitkilerdir. Ekili alanların % 73’ü tahıllarla, yüzde % 5.2’si yağlı
tohumlarla, %7.8’i sanayi bitkilerine ayrılmıştır.
BAŞLICA TARIMSAL YÖNTEMLER
Yeryüzünde ekim ve hasat zamanlan, özellikle klimatik koşullara bağlı olarak, büyük farklılık
gösterirler. Sulamanın gelişmiş olduğu yerler dışında, ürün normal olarak yağışların
başlangıcında ekilir ve kurak mevsimde hasat edilir. Güneş ışınlarının yatıklaştığı devrede
genellikle tarlalar nadasa bırakılır.
Akdeniz’de buğday genellikle sonbaharda yağışın başlamasıyla ekilir ilkbahararın sonuna
doğru ya da yaz ayında hasat edilir. Buna karşılık orta enlemlerde kış sert olduğundan
ilkbaharda ekilir.
12
Cihan Altun
Birkaç Defa Ürün Alma ve Enterkültür (Aratarım)
Yoğun nüfuslu alanlarda yetişme devresinin uzun olduğu yerlerde öteden beri birkaç ürün
alma ve Enterkültür gibi yöntemler gelişmiştir.
Enterkültür, bir tarlaya deişik zamanlarda ekilsde iki ya da daha çok çeşit ürünü bir arada
yetiştirmektir. İtalya’da bağların beşte dördünde çeşitli ürünler bulunmaktadır. Sıra halinde
üzüm, meyve ağaçları gibi…
Hayvancılık
Tarımsal faaliyetin önemli bir kolu olan hayvancılık, çoğu kez, bitkisel tarımla birlikte
sürdürülür, hatta aynı çiftlikte birlikte bulunurlar; örneğin Türkiye' de tarımsal işletmelerin
yüzde 72.4 'ünde hayvancılık ve bitkisel üretim birlikte yapılmaktadır.
Ticari hayvan çiftlikleri özellikle merkezi ve Batı Avrupa’da, ABD’nin Mısır kuşağında ve
Arjantin Pampalarının iç bölümlerinde yer alır.
Herhangi bir bölgenin hayvancılık bakımından durumunu bilmede bir diğer önemli adımda
hayvan sayısının saptanmasıdır. Genellikle tarıma uygun olmayan alanlarda yapılan entansif
hayvancılık alanlarında birim alana düşen sayı da az olacaktır. Buna karşılık, örneğin oldukça
entansif bir hayvancılık alanı olan Doğu Anadolu'nun nemli meralarında belki de hayvan
sayısının az olmasına karşın, alan dar olduğu için ortaya çıkan değer yüksek olabilecektir.
Hayvan adedinin tarım yapılan alanlara bölünmesi halinde ise durum değişir ve tarım
ekonomisinde hayvancılığın rolü daha sağlıklı olarak gözlenebilir.
Çiftlik ya da Tarla Büyüklüğü ve Adedi
Tarım alanlarının yeryüzünde eşitsiz dağılmış olması gibi, tarım yapılan birimlerin (Çiftlik ya
da tarla) büyüklüğü de ülke ve başka mekân birimlerine göre değişir. Bu husus, kuşkusuz,
tarım alanlarının işletilme yöntemlerinin "çiftlikler" ya da "tarlalar’ halinde oluşuna göre
farklıdır.
Türkiye’de tarımsal işletmelerin ortalama büyüklüğü DİE tarafından 201’de 61 dekar olarak
bildirilmiştir; fakat bu büyüklük Rize ilinde en düşük (11.5 dekar), Şanlıurfa ilinde en yüksek
(194.9 dekar) miktardaydı.
Çiftlik büyüklüğü bölgeden bölgeye değişir. Teksas’ta çiftlikler 4.000 hektarı bulabilmektedir.
Avustralya’da nüfusun az olmasına karşın makineleşme imkanları sayesinde büyük çiftlikler
mevcuttur. Örneğin kuzey topraklarında yer alan Burnette Dawn sığır istasyonu 1.2 milyon
hektar, Güney Avustralya Anna Creek sığır istasyonu ise 3.1 milyon hektar (Belçika
büyüklüğünde) alan kaplamaktadır. Avrupa ülkelerinin hemen tümünde, örneğin İsviçre,
Fransa ve Belçika'da da tarla birimleri uf aktır; Fransa' da büyüklüğü bir dönüme kadar inen
tarlaların sayısı oldukça fazladır. Romanya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'da da tarlalar küçük
(2-5 ha arasında) ve dağınıktır. Asya’nın büyük bir kısmında çiftlikler ve bir kimseye ya da bir
aileye ait olan tarım alanları, her birinin büyüklüğü bir-iki dönüm olarak, çok defa 7-8 ayrı
parça halindedir. Çin' de durum hemen tümüyle böyleyken Hindistan'da da bir çiftliğin tek bir
parça topraktan oluşması enderdir.
13
Cihan Altun
Türkiye’de tarım birimleri küçükken parçalanmada çok yaygındır. 1970 Tarım Sayımı tarım
işletmelerinin %16’sının tek parçadan oluştuğunu gösteriyordu. 1991 Tarım sayımında ise
%43’den fazlasının arazisinin çok parçalı olduğu yer almaktadır. Yani günümüze kadar araziler
daha fazla parçalara ayrılmıştır.
Tarım Alanlarının Biçim ve Kullanılış Türleri
ABD’de çiftlikler dikdörtgen şeklindedir. Bunun nedeni 1785’te çıkan yönetmelikle getirilen
dikdörtgen biçimli uygulamanın etkisidir. Avustralya, Arjantin’de de bu durum söz
konusudur. Nedeni ise yüzey şekilleriyle alakalıdır.
Avrupa ve Asya’da ise Avustralya ve Arjantin’in tam tersidir. Etrafı çevrilmemiş tarlalar
halindedir. Kır yerleşmelerine karakterlerini çiftlikler kazandırmıştır.
Derste aldığım notlar








Akdeniz havzası dışında ilk yerleşim yeri Tuna Nehri çevresidir. Koyun ve keçiden çok
sığır yetiştirmişlerdir.
Toprakta 3 önemli mineral vardır; Nitrat, Fosfat ve Potasyum.
Tritikale buğday çavdar melezlemesinden elde edilmiş bir buğdaygil bitkisidir. Ana
bitki buğday baba bitki çavdardır.
Türkiye’de daha çok Kış Buğdayı ekilmektedir.
İlk evcilleştirilen hayvan koyundur.
Amerika’da 3 tane önemli tarım alanı vardır.
Türkiye’de şeker kamışı yetişmiyor. Şeker tamamen şeker pancarından sağlanıyor.
En iyi koyun türleri yüncülük Sümerbank Merinos tesislerindedir.
14