Untitled - Nesibe Aydın Eğitim Kurumları
Transkript
Untitled - Nesibe Aydın Eğitim Kurumları
NESİBE AYDIN OKULLARI Adına Sahibi: Hüsamettin AYDIN Yayın Yönetmeni: Dr. Özlem BAŞ Editör: Hatice SEVİNDİK Yayın Kurulu Sema BÜLBÜL, Nilay EVİRGEN, Ekin BAŞAKLAR, Mehtap AVKAN, Ceylan OVALI, Ezgi DAĞCI, Aslıhan AKAY, Aslıhan KIZILTAŞ, Ebru KURU, Esin KARAER, Nihal YİĞİTALP, Selda ÜSTEBAY, Ulaş ŞAHİN Grafik Tasarım ve Uygulama Mehmet ÖZTÜRK Adres Nesibe Aydın Okulları Yerleşkesi Haymana Yolu 5. km. Gölbaşı/ANKARA Tel: 0 312 498 25 25 Belgegeçer: 0 312 498 24 46 www. nesibeaydin. com. tr ISSN 1309 – 7180 NESİBE AYDIN KÜLTÜR/DÜŞÜNCE VE SANAT ÜRETİM ATÖLYESİ AÇILIYOR Nesibe Aydın Eğitim Kurumları mensubu; sevgili öğrenciler, değerli veliler, yöneticiler, öğretmenler... Öğrencilerini yüksek bir onurla kucaklayan, ardılları da coşkuyla kucaklamaya her daim hazır bekleyen Nesibe Aydın Eğitim Kurumları, hem sevgili öğrencileriyle velilerine hem de her yaş grubundan Ankaralıya hitap edecek kapsamda bir Kültür/Düşünce ve Sanat Üretim Atölyesi’ni hizmete hazır hale getirmek üzeredir. Çankaya’nın en güzide mevkiinde, özgün bir mimari ve etkinliklere uygun tasarımla düzenlenmiş binasında, haziran ayı ortalarında faaliyete geçecek bu kurumsal yapıya; Düşünce ve Sanat Üretim Akademisi de diyebiliriz. Arzumuzun ve inancımızın gereği olan hedefe ulaşması dileğimle, ailemizin siz değerli mensuplarını bu çalışmamız hakkında bilgilendirmek istiyorum. Ama önce, kurumsal saygınlığımıza yönelik bitmek bilmeyen bir “çirkinliğe”, hoşgörünüze sığınarak, değineceğim, sizi bilgilendirmek bağlamında: Aslında değinmek istediğim husus -ki sizin de duymuşluğunuz vardır büyük olasılıkla-, okulumuzun inşaat ve faaliyete geçme aşamalarında muhatap olduğumuz (ya da duyduğumuz) “gülünesi ve acınası çamur atma” yarışıydı. Bu çamur atma kepazeliği; aslında, kendini eğitimci “varsayan”, Bilgi Çağı’nda hala “at gözlüğü”yle yaşamı ve yaşamın değişim dinamiklerini anlamaya çalışan ve fakat dağın “berisi”nden ötesini görme yeteneğinden yoksun “sözde” eğitimcilerin, kamuoyunca onay almış kurumsal saygınlığımızı, okulumuz faaliyete geçmeden “yok etme” amaçlı çaresizliğinin beyanıydı. Ve ne yazık ki, bu biçarelerin, boşuna gayretlerine hala devam etmekte olduklarını duyuyoruz. Aslında bu sözde eğitimciler -hani; “yiğidi(?!) öldür ama hakkını da ver” derler ya!!!- korkularında haklıdırlar, çünkü; okul kampusumuz, gelecek elli yıllık zaman diliminde, yaşamımızı dönüştürecek güçte bilimsel, teknolojik, kültürel... gelişmelere cevap verebilecek nitelik ve kapsam öngörüsüyle projelendirilmişti, örneğin: seçilen coğrafi bölge, arsa büyüklüğü, öğrencilerin “yaş” gruplarına göre bina tanzimi, binaların iki-üç katlı olması ve, özellikle kültürel, sanatsal ve sportif alanlar... vs. gibi özellikleriyle okulumuzun, Ankara’nın en çağdaş yapısı olması. 1 Korkmalarında haklılık payı yüksek ama... Korku insanı küçültür; telafisi güç gülünç durumlara düşürür, örneğin: önce, “iflas” ettiğimizi söylediler; tutmadı! Sonra işlerimizin kotarılması için bize kurumsal/bireysel “ortak”lar buldular -hem de ne kurumlar, ne şahsiyetler!-, bu da tutmadı! (Korku!.. Ecele faydası olsa bari?!) Bu yakıştırmalar, ne yazık ki sektörümüzün kimi dar görüşlülerinin beyanlarıydı ve maalesef hezeyan içinde kıvranan bu kişilikler hala çamur atmaya devam ediyorlar. Ne yapalım; reklamımıza devam etsinler!! Bakalım şimdi (Kültür-Sanat Akademi’si için) nasıl bir reklam yapacaklar?!.. (Balerini dansöz yaparlarsa şaşırmam, valla!) Kültür/Düşünce ve Sanat Üretim Atölyemize gelince... Peki, neden bir pasta veya ekmek üreten “fırın” değil de Kültür ve Sanat Üretim Atölyesi? Hem ekmek, satışı en çok ve en kolay olan bir ürün olmasına rağmen... Ayrıca, bir köylü çocuğu olarak tarım ve hayvancılıktan da çok iyi anlıyorum. Dahası, ailemizde; piyanist, edebi- yazar, tiyatro oyuncusu, balerin, heykeltıraş... vs gibi biri de yok. Ticari olarak da çok riskli bir yatırım, özellikle de Türkiye’de. Yani? Bizimki; aklın ve yüreğin olmazsa olmaz kıldığı bilimsel bilgi, estetik, moral ve etik değerlerle biçimlenmiş bir toplumda yaşama özlemi, ve bu yaşam standardına duyulan açlık... Amaç bu. Araç da bu amaca ulaşmanın gereği... Ailemizin değerli mensupları; insanın zihinsel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamaya elverişli iki temel dinamik var: Merak ve tatminsizlik. Bu iki temel dinamiği yaşamının “olmazsa olmaz”ına dönüştüren bir kimse ne “merak”tan kurtulur ne de “doyum”a ulaşır. Yani, hep bir arayış içinde olur. Amaç; insana, “aklını kullanma cesareti” kazandırmaksa eğer, yöntem belli: insana “özgüveni” aşılayan verileri/araçları kullanacaksın. Bu araçlar, söz konusu bireyi zihinsel, ruhsal ve bedensel olarak güçlendirmeli; böylece, sahip olduğu ama geliştirme şansı bulamadığı yetenekleri, kendini yavaş yavaş hissettirmeye başlar. Birey, bilgi ve beceri bağlamında güçlendikçe özgüveni pekişir. Ve zamanla, yavaş da olsa, kendini geliştirme bilincine ulaşır. Bilincin “içselleşme” süreci tamamlandığında; birey, “kendi olma” cesareti kazanmaya başlar. Bağlam olarak Kültür ve Sanat’a gelince... Kültür kavramını tanımlamak mümkün olmasa da Sanat’a, Kültür kavramının bir bileşenidir diyebiliriz; ki öyledir de. Ayrıca, Kültür ve Sanat öylesine iç içeler ki ayrıştırmak mümkün değil. Örneğin; 2 Da Vinci’nin “son akşam yemeği”, Caykovski’nin “kuğu gölü balesi”, Orhan Pamuk’un romanları, Halil Cibran’ın şiirleri... Sanat, devrimcidir. Öyle olmasaydı İtalya’da Rönesans, sonrasında Avrupa’da Reform ve Aydınlanma süreçleri yaşanamazdı. İşte, bu Kültür/Düşünce ve Sanat Üretim Atölyesini açmaktaki temel amacımız; her yaş grubundaki insanımızın zihinsel, duyusal, ruhsal ve bedensel gelişimine ussal bir katkı sağlamaktır. Başarabilirsek mutlu oluruz. Bu Kültür-Sanat Atölyesi’nde neler yapılacak? Öncelikle şunu söylemeliyim: Tüm eğitmenler, alanının “seçkin” sanatçı ve düşün insanlarıdır. Okulumuzun sanat koordinatörlüğünü yürüten değerli sanatçı Sanem Davran, akademinin yöneticiliğini yapacak; sanat programlarının koordinatörlüğünü ise, Hacettepe Devlet Konservatuarı öğretim üyesi Doç.Dr. Metin Munzur gerçekleştirecektir. Eğitmenlerimiz, CSO ve Konservatuar kökenli alanında uzman, seçkin kişilerden seçilmiştir. Elbette Nesibe Aydın Kurumları’nın ciddiyet ve disiplin ilkelerinden ayrıca bahsetmeme gerek yok. Ben başta olmak üzere, tüm katılımcıların, değerli eğitmenlerimizden çok şeyler öğreneceğini söylemeliyim. Yeni şeyler öğrendikçe daha mutlu bireyler olacağımızı da... – – – – – Çocuklara, gençlere ve yetişkinlere zihinsel, düşünsel ve sanatsal beceriler kazandırmak, Dans, bale, resim ya da müzik alanında sanat kariyeri yapmak isteyen gençlere yönelik programlar düzenlemek, Felsefi ve psikolojik gelişim sohbetleri düzenlemek, Ebeveyn çocuk iletişimi bağlamlı teorik ve pratik bilgilendirme toplantıları yapmak, Özellikle gençlere ve çalışanlara iletişim ve diksiyon becerileri kazandırmak... vb. NOT: Sohbetler; katılan bireylerin, konuya dair düşüncelerini beyan edebilecekleri Sokratik bir tarzda olacaktır. Böylece farklı düşüncelerden çıkarımlarla ortak sentezlere ulaşılacağına inanıyoruz. Ayrıca, Nesibe Aydın Kültür Sanat Akademisi ile ilgili her tür bilgi, www.nasa.gen.tr web sitesi üzerinden paylaşılmaya başlamıştır. Son söz: Bilgili insan, “aklını kullanma cesareti”ne sahiptir. Aklını kullanmaktan “korkmayan” insan, “özgür”dür! Özgür olmak, “kendisi” olmaktır. Aklını kullanmaktan korkan biri ne “sanatçı” ne de “kendi” olabilir. Çünkü, kendi olamayanı başkaları güder! Öyleyse; kendimiz olalım, evet, kendimiz!... (özellikle siz, sevgili öğrenciler). Hüsamettin AYDIN Kurucu 3 Sevgili Öğrencilerimiz, Egemenlik, başka toplumların yönetimi altında olmamak, kendi kendini yönetmektir. Egemen devlet, ancak bağımsız olarak bunu sağlayabilir. Bir milletin varlığını sürdürebilmesi için temel şart ülkenin bağımsız olmasıdır. Ulusal Egemenlik ise devleti kuran ve yöneten en üstün gücün millete ait olmasıdır. Ulusal egemenlik demokratik ve bağımsız bir cumhuriyetin temelini oluşturur. Türk milleti geçmişten günümüze egemenliğini kaybetmemek için zorlu mücadeleler vermiştir. Bu uğurda verilen en önemli mücadele, Kurtuluş Savaşı olmuştur. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması, Ulusal Egemenlik için ilk önemli adımdır. Devletimizin yönetim sisteminde bu tarihle başlayan büyük değişim, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanmış, Türk milleti kendine yaraşır yönetim şekline kavuşmuştur. Cumhuriyetin kurulmasından sonra önemli hedeflerden birisi de cumhuriyeti yerleştirmek ve korumak olmuştur. Millet olarak amacımız, 4 akıl ve bilimin ışığında ilerleyerek, çağdaş bir toplum olarak sonsuza kadar var olabilmektir. Bu amaca ulaşmak için Atatürk ilkeleri rehberimiz olacaktır. Çünkü Atatürkçülük, Türk milletinin ihtiyaçlarından doğan, toplum hayatına yön veren gerçekçi ve millî bir sistemdir. İlerlemeye ve yenileşmeye açıktır. Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmayı hedefler. Kendi kültürümüzle kalkınmayı amaçlar. Tüm insanlığın barış ve huzur içinde yaşamasını hedeflemiştir. Atatürkçülüğü oluşturan ilkeler, birbirini tamamlayan bütünün parçalarıdır. Akılcı ve bilimseldir. Ülke bütünlüğünün korunması için millî birlik ve beraberliğe önem verir. İnsan hak ve hürriyetlerine saygılıdır. Bizim üzerimize düşen görev ise Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkmak, hedeflerimizi unutmamak ve gelecek nesillere bu görevleri en iyi şekilde anlatarak, Türk milletinin varlığını ve bağımsızlığını korumaktır. Ahmet SÜRÜCÜ İlköğretim Okul Müdürü Geçen ay ses, ışık, hareket, elektrik, yerçekimi gibi, farkında olmadan kendimizi içinde bulduğumuz Fizik olaylarından sonra, Mayıs ayında da yine farkında olmadan hayatımızın ta içinde olan, her gün dokunduğumuz, yediğimiz içtiğimiz Kimya ile tanışacağız. Kimya ile hiç bu kadar iç içe yaşadığımıza sizler de inanamayacaksınız. Çevremizdeki her şeyin kimyasal birer madde olduğunu, kimya biliminin insanların yaşamını kolaylaştırdığını, yaşamımızın bir parçası olduğunu öğreneceğiz birlikte. yasal birer ürün olmaları şaşırtıcı değil mi? Bunlar yaşamımızı kolaylaştırmıyor mu sizce? Tüm bu maddelerin üretildikleri yerlerden de söz edeceğiz elbette. Fabrikalardan... Fabrikalardan söz etmişken, bizim çevreci çocuklara kimyasal atıkları anlatmamak olmaz. Ayrıca maddenin hallerine de bir yolculuk yapacağız. Bunun için en güzel örnek “SU” diye düşünüyorum. Çünkü suyun 3 halini de somut olarak biliyor çocuklarımız. Suyun serüvenini inceleyeceğiz birlikte. Her gün kullandığımız şampuan, deterjan, parfüm, kolonya, sabun, diş macunu, cam, plastikler, pil ve daha niceleri… Hepsinin kim- Can DİK Beril GÖRÜR Atilla KIRAN İdil KÖSE Meriç İren KOCABALKAN Ada OKAN Duru TOPRAK Selim GÜRGEN Yağız Tan BİBEROĞLU Elif ZEHNİ Şenay ÖZGÜN Anaokulu Müdürü KANGURU KANGURU KANGURU KANGURU KANGURU MARTI SİNCAP SİNCAP YUNUS KELEBEK 27.05.2005 27.05.2005 24.05.2005 02.05.2005 09.05.2005 11.05.2005 17.05.2005 07.05.2005 16.05.2005 02.05.2006 5 Ayşe Defne Karakaş: – Anlamıyorum. Bunu bilmiyordum ki. Hava kararınca gece olur. Sonra bir çocuk gece gece oyun oynamak istiyordu. Ama yatma vakti gelmişti. Gece de uyuması gerekirdi. Ama gece gece dışarı çıkınca anne babası ona kızdı, çocuk da üzüldü. Berat Kabadayı: – Göz demek galiba. Baka baka gözlerimizin görmesi demek. Ela Kılıçaslan: – Karanlık demek. Üzümler küçüktü sonra büyüdü büyüdü ve üzümleri biz yedik. Üzümler karardı. Elif Zehni: – Üzüm çürümüş demektir. Üzümü bekleterek çürütmüşler demektir. İmge Gökmen: – İstersen çekirdeği olabilir. Daire şeklinde. İsna Erdoğan: – Yağmur yağdığında şemsiye almazsak ıslanırız demektir. Kerem Çatak: – Yüz yüze bakıp ona aşık olmaktır. Mustafa Bilge Diyadin: – Gözünün içine bakana kadar gözün kör olur. 6 Nehir Ayer: – Seni çok seviyorum demektir. Gözüne baktığı için anlarız. Nehir Çelenk: – Üzüme bakınca gözümüz siyah oluyor. Yani üzüme değdirirsek. Nisan Arslan: – Hesap çekip bir yerden para almak demektir. Bant alıp yapıştırmak gibi bir şeydir. Rana Çiçek: – Üzülmek demektir. Ağlamak demektir. Annelerini kızdırmak demektir. Sarp Çakmak: – Gözünün içine bakmak demektir. Böyle karşı karşıyayken görürler birbirlerini. Zeren Akkaya: – Şimşek çakınca herkes korkar. Herkes battaniyeye sarılır. Işıklar gider. Herkes korkar. Ondan sonra herkesin yüzü kapkara olur. Zeynep Akkaya: – İnsan konuşurken yüzüne bakar mısın demektir. Baktıktan sonra teşekkür ederim demektir. Arda Araz: – Mor üzüm bir de yeşil üzüm konuşunca kara üzüm olur. Abdülkerim Yüngül: – Yağmur yağar, yerler ıslanır, yerler ıslanınca göl olur. Levent Deniz Türker: – Balıkların gölde yüzmesi demektir. Arda İnal: – Yağmur çok yağarsa her yeri su kaplar, sonra da göl olur. Mahmut Kayra Malkoç: – Damlalar yağmurdan göle düşer, yağmurlar düşünce göl olur, göl çok ıslak olur, içine düşer damlalar. Azra Dila Hatıl: – Göl gibi bir şey. Çok damla olursa göl olur. Begüm İslam: – Su göle döküldükçe göl daha da büyür. Çağatay Fincancıoğlu: Duru Toprak: – Gölün yağmur sularıyla dolması demek. Erol Baran Çölgeçen: – Bir tane göl demektir, damlaya damlaya göl. Esma Sıla Coşkun: – Bir örüntüdür. Damlalarla ilgili bir örüntüdür. Işıl Nehir Aslan: – Gözyaşı gittikçe çoğalır, göl olur. Gözyaşı damlaya damlaya çoğalır. İrem Öral: Mustafa Yiğit Babacan: – Yağmur çok yağınca yerlerin çamur olması demek. Nehir Önal: – Yağmur yağarsa bir yer göl olabilir. Selim Gürgen: – Yağmur yukarıdan yağar, bir kaldırımda küçük bir göl olur. Sinan Uysal: – Sudan yapılmış bir tane çizik vardır, o çizikte bir ortaya çıkar bir yok olur. Sude Uyanık: – Bir tane elmasın parıldaması demek. Tunahan Türkoğlu: – Yağmur yağarken bir yere çok yağarsa damlalar bir araya gelir, öyle de göl olur. Yağmur Teke: – Bir tane çeşmeye bir sürü sular dolması demek. 7 Ç. Deren Arıkan: DEREN’E GEÇMİŞ OLSUN Dİ- Anıl Yolcu: – Geceleri geç yatar sonra da yatınca LEKLERİMİZİ İLETİYORUZ. kötü bir rüya görür. Acil bir yere yetişmesi gerekin- Berk Bezginli: – Zombi olmuş demek. İdil Yüzbaşıoğlu: – Gece çok iyi uyu, gündüzleri ödevlerini daha iyi yap demek. Lara Sönmez: – Uyurken sürekli uyanmak demek. Samir Yılmaz: – Geceleri körle yatar, sabahları şaşırarak kalkar demek. pa gider. M. Eren Keskin: – Gece uykusunda ağaca çıkıp, yarasa gibi ters sallanarak uyumak demek. Eylül Şimşek: – Uykusunu alamamış ve geç saate kadar uyumuş demek. Z. Işık İrdem: – Bir insanın gözü görmeyip her yere S. Çağan Batur: – Uyurken uyanamayan demek. çarparak gitmesi ve acı çekmesi demektir. Doruk Toru: – Hep uyuyan demek. Ecenur Güntunca: – Uyurken kalkması demektir. Ali Ragıp Kabadayı: – Uykudan kalkınca göreme- Dilara Ayhan: – Sabahları uyanır, geceleri kalkar mek demek. demek. Ada Erkal: – Yataktan kalkınca, uyurgezer gibi yü- Ezgi Elif Coşkun: – Akşamları yemek yiyip yatmak, rümek demek. sabahları kalkıp şakın yürümek demek. Öykü Ünyazıcı: – İnsanların gözleri görmeyip yatağına gitmesi demek. A . Sarp Öğretmen: – Kör yatar sabahta şaşkın kalkar demek. 8 ce, kalkınca rüyasına inanır ve her yere çarpa çar- Ada Okan: – Ada’ ya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Arda Kazaz: – Saman kapsülü demek olabilir. Arinna Aray: – Bir tane samanı sakladığımızda onun zamanı gelmesi demektir. Bekir Efe Yılmaz: – Samanı saklarsan, vakti gelince onu çıkarırsın. Derin Su Çetintaş: – Bir tane zaman çeşidi olabilir. Duru Gürcan: – Mesela bir çiçek çok beğenmişsindir. Onu yatağının altına koymuşsundur. Çok susuz kalmıştır. Onun solma zamanı gelmiştir. Sonra sen bakarsın çiçeğim ne olmuş diye çürümüş olur. Duru Türkmen: – Mesela bir şey gerekli olmadığını atmak istersin ama saklama samanı gelir zamanı olur. Yani sakla bir gün ihtiyacın olduğunda kullanırsın demektir. Efe Karakaş: – Mesela bir tane arkadaşımız bize geliyor, zamanı gelince de evine gidiyor. Onun gibi bir şey. Hamza Yiğit Kütahya: – Bir tane şeyi saklarsın zamanı gelince de çıkarırsın demek. Hasan Berk Durukan: – Kostüm gibi giyilen zaman kapsülü demektir. Mehmet Durşen: – Bir şeyi saklayınca almamamız demek çünkü çok gizlidirler, kimse yanımızda olmadığında çıkarabildiğimiz oyuncaklarımız gibi. Mina Şentaş: – Değişik değişik giysiler demektir, samandan yapılan giysiler gibi. Mustafa Alper Çeken: – Zamanla hiç bulunmamak için saklanmak demek. Selin Arıkan: – Selin’e iyi tatiller diliyoruz. Ece Börte Kılıçaslan: – Belki bir çiçek olabilir. Tuna Çakır: – Bir tane altını bir yerden, çamur gibi bir yerden çıkarmak demek, kazı yapmak gibi. Efe Akalın: – Krala benzeyen sultanlara denir çünkü onlar genellikle çok zengin olurlar. Zeynep Çaycı: – Otları zamanla taşımak gibi bir şeydir. 9 Can Dik: – İyi tatiller diliyoruz. Eylül Biçer: – Davul zurnayı çalmak demektir. Beril Görür: – Geçmiş olsun diliyoruz. Bulem Öztürk: – Davula bir tane sivrisinek batması onun patlaması demektir. Can Efe Bozacı: – Bir şeylerin saz çalıcısı vardır. Gülsena Şentürk: – Davulun sinek gibi ses çıkarması demektir. Atilla Nesimi Kıran: – Davula bir sinek yapışınca, adam korkudan davulu çalamaz. Mert Kaya: – Anlamayan hiç bir şey anlamasın. Furkan Demircan: – Sineklerin insanları sokması demektir. Meriç İren Kocabalkan: – İyi tatiller diliyoruz. Azra Baysal: – Eğer bu şarkıyı anlarsak sivrisinek saz çok gelir, eğer bu şarkıyı anlamazsak davul zurna az gelir. 10 Kerem Özcan: – Anlamayanı sivrisinek sokar. Deniz Okyay: – Zurnalar böceklere yapışır. Sude Göçer: – Eşek arısı anlıyorum. Ece Derya Türker: – Tutulmakla ilgili bir mesaj veriyor olabilir. Tuna Akar: – Böcek davula konarsa, davulun sesi sineğe yankılanır ve böcek kaçar. İdil Köse: – Anlamayanı sinek sokar, anlayana davul asılır. Pelin Çiloğlu: – Davul çok az olur. Begüm Şahin: – Pek konuşmamak demektir. Emre Çavdar: – Tutunmak demektir. Zeynep Çiftçi: – Yan yana durmak demektir. İpek Seyhan: – Herkesle beraber eğlenmek demektir. Yağmur Ateş: – İki elin yan yana gelmesi demektir. Damla Musaoğlu: – Bir şeyin üstünde olmak demektir. Muhammed Ali Tablacı: – Bir şeyi çekmek demektir. Dilay Türkmen: – Dilay’a geçmiş olsun diliyoruz… Alperen Alkan: – Alperen’e geçmiş olsun diliyoruz… Ahmet Arda Kaya: – Bir el altta, diğeri üstte el ele tutuşuyor demektir. Yağız Tan Biberoğlu: – Bir elin bir el ile birlikte olup güçlü olması demektir. İpek Naz Durmuş: – Ellerin üst üste gelmesi demektir. Irmak Tüfekçi: – Bir eli tutmak demektir. Kemal Tuna Akseli: – Kemal Tuna’ya geçmiş olsun diliyoruz… Rüzgâr Öci: – Elin üstünde bir tane bir şey var demektir, bir eşya, bir alet olabilir. Nehir Takmaz: – Oyun oynamak demektir. Duru Arslan: – Bir elin büyüklüğü bir elin küçüklüğü demektir. Maide Ada Erkal: – Elim bir şeyin üstünde demektir. Hazar Ural: – Bir şeyin altından mıknatısla çekmek demektir. Yiğitcan Öğütçü: – Bir şeye binmek demektir. 11 İlköğretime hazırlık çalışmalarımız kapsamında bu ay da sınıf içinde uygulanan çizgi ve ses çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ettik. Geçen aylarda okuma yazmaya hazırlık çalışmalarımızın İlköğretim 1. sınıf uygulamaları ile paralellik göstermesi için 1. sınıf zümresi ile toplantılar düzenlenmişti. Bunun sonrasında Sınıf Öğretmenliği Zümre Başkanı Sayın Fatma Papak sınıflarımıza konuk olmuş, birinci sınıfa hazırlık çalışmalarımıza rehberlik etmiştir. Nisan ayı boyunca akademik çalışmaların yanı sıra, öğrencilerimiz İlköğretim 1. sınıflara 12 konuk olmuş, oradaki dersleri izleme ve birinci sınıf öğrencileriyle tanışma imkânı bulmuşlardır. Mayıs ayının ilk haftası ise İlköğretim 4 ve 5. sınıflardan öğrenciler anaokulumuza gelerek çeşitli etkinlikler üzerinden paylaşımlarda bulunacaklardır. Öğrencilerimizin İlköğretime geçişlerini kolaylaştırmak amacıyla yürütülen tüm bu çalışmalar onların 1. sınıfa hem akademik hem de sosyal yönden hazır olmalarını desteklemeyi amaçlamaktadır. 16 Nisan 2011 Cumartesi günü gerçekleştirdiğimiz proje şenliğimiz büyük bir coşku ile geçti. 2010-2011 eğitim öğretim yılının başından beri öğrencilerimizin hazırlamış oldukları ürünler ve yapılan çalışmalar " Hayalimdeki Gezegen” teması ile atriumda sergilenmiştir. Proje konumuzu belirlerken özellikle öğrencilerimizin hep ilgi duydukları ve merak ettikleri uzay ve gezegen kavramları ile çalışmayı tercih ettik. Çalışmalarımız sırasında öğrencilerimiz her alana yönelik uzay ve gezegen kavramlarını pekiştirdiler. Proje çalışmalarımız sırasında bizlerden desteklerini esirgemeyen siz değerli velilerimize ve anaokulu yönetimine teşekkür ediyoruz. 13 Bütün dünya devletlerinde ismi saygı ile anılan ve eserler bırakan liderler mevcuttur. Ancak Atatürk kadar başarılı olan ve halkının kalbinde yeri olan bir lider gelmemiştir. Atatürk’ün askeri ve siyasi dehası sadece halkının değil, bütün dünya milletleri ve liderlerinin takdirine layık olmuştur. Bizler de 1. sınıf öğretmenleri olarak Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu vatanı daha ileri seviyelere ulaştırmak amacı ile çocuklarımızda Atatürk sevgisini ve bilincini arttırmak için çeşitli çalışmalara yer verdik. Anasınıfı öğrencilerimizle birlikte yaptığımız oryantasyon çalışmasında çocuklarımızla Atatürk ve bize kazandırdıkları hakkında konuşmalar yaptık, videolar izledik. Bu etkinlik sonunda da onlara “Mustafa Kemal Atatürk şu anda yanında olsaydı ona neler söylemek isterdin?” sorusunu yönelterek Atatürk’e mektup yazmalarını istedik. 1. Sınıf öğrencilerimiz kendi düşüncelerini minik kardeşlerinin düşünceleriyle birleştirerek çok güzel eserler ortaya çıkardılar. "O, Türkiye' nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları, Türkiye' nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun tarihini değiştirdi." Times Gazetesi 14 Ağaç temasıyla bağlantılı yaptığımız çalışmalarımız devam ediyor… İkinci sınıflar olarak doğa bilinci ve ağaç sevgisine yönelik yaptığımız ağaç dikme etkinliğinde yerleşkemize meşe palamutları diktik. Daha sonra Türkçe dersinde işlediğimiz Yürüyen Köşk metnini drama dersinde canlandırdık. Atamızın bir ağaç kesilmemesi için doğaya gösterdiği hassasiyetle Yalova’da bulunan bu köşkün yerini değiştirdiğini öğrendik. 15 Nisan ayı gelince baharla birlikte başka bir heyecan yaşar çocuklar. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm çocuklara Atatürk’ün armağınıdır. Bu sayımızda Atatürk ve çocukları buluşturduk. Onların kalbindeki ve duygularındaki Atatürk’ü sorduk. Onlar da kendi dillleri ve sözcükleri ile anlattılar. İşte onların yüreğindeki Atatürk sevgisi, birlikte okuyalım! “Sen Atatürk olsaydın;……………..” "Şartlara uyma yeniliği, kavga etmeme yeniliği yapardım." Sude Özdemir "Atatürkle her sabah oynar akşamları ise Atatürk’ü evime davet edip onunla oynardım." Orhun Ömercioğlu "Atatürk’ü görseydim ona bu kadar kısa zamanda onlarca yeniliği nasıl yaptınız derdim." Barış Küçükerciyes "Yüce Atam sizin yeniliklerinizi ve sizin ilkelerinizi devam ettireceğime son nefesime kadar söz veriyorum derdim." Altay Özkurt "Ona nezaketle yaklaşıp samimi bir biçimde arkadaş olma teklifi sunardım." Nilay Taşel "Atam size saygım sonsuz. Devrimlerinizi devam ettireceğim." Gülce Ayşe Döker "İlk başta Atatürk’le tanışırdım sonra biraz samimileşirdim, en son da ona arkadaş olalım mı diye sorardım." Kaan Aksu "Beni Atatürk farz edelim. Bu çağda da yaşayabiliyor olsaydım herkese elektrikli bir araba aldırırdım. Herkesi elektrikli arabaya yönlendirirdim. Böylece çevreye verdiğimiz zararın büyük bir kısmını önlerdim." Metin Doruk Somuncu "Ben Atatürk olsaydım çocuklara özgürlüğü, bayramı, eğitim öğretimi hediye ederdim." Ardıl Ay "Ben araba kullanımını yaygınlaştırmazdım. Çünkü arabalar hem çevreyi kirletiyor hem de hava kirleniyor. Ormanları koruma yasası çıkarırdım. Çünkü ormanlar olmazsa hayat olmaz." Zehra Saraç "Atatürkle eğlenip oyun oynamak, mutlu olmak keşke arkadaş olsaydık." Aleyna Özdoğan "Atatürk olsaydım çocuklara mutluluğu, sevgiyi, yaşlarına göre oyuncakları armağan ederdim." Duru Yavuz "Teknolojide, sanatta ve bina mimarisinde yenilikler yapardım." Sarp Yıldız "Ben Atatürk olsaydım çocuklara benim minik bir şeyimi hediye ederdim ve 23 Nisan'ı hediye ederdim." Selin Yalçın "Ben Atatürk olsaydım şu anda fabrikadan çıkan dumanları azaltırım ve daha çok ağaç dikme derneği yapardım." Gülgüm Zeynep Özel "Ben Atatürk’ün zamanında olsaydım şu devrimleri yapardım: Sanatta, tenolojide ve sporda yenilikler yapardım." Kutay Zilcioğlu "Ben Atatürk olsaydım tüm insanların kardeşliğini isterdim." Efe Gözübenli "Ben Atatürk’ü görsem ona neden ülkenizi çok severdiniz diye sorardım ve o şöyle cevap verirdi. Benim için ülkemden başka bir yer yoktur cevabını verirdi." Ata Umut Şahin “Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.” John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963) 16 Bu dönem ışık konusunu işlerken önce konuya ilgi çekmek için oyun oynadık, ışık olmadan hangi cisimleri görebileceğimizi tahmin ettik ve tahminimizi test etmek için sığınağımıza indik. Işık kaynaklarını araştırdık ve sınıflandırdık. Geçmişten günümüze aydınlatma gelişimini ve teknolojilerini öğrendik. Aydınlatma teknolojisine emeği geçen bilim insanlarını öğrendik ve film şeritleri yaptık. Ardından Edison olduk ampulü icat ederken ne gibi sıkıntılarla karşılaşmış olabilir düşünüp canlandırdık. Ye- tinmedik enerjiyi tasarruflu kullanmak için şarkı yazdık söyledik. Gelecekte kullanılabilecek aydınlatma çeşitlerini düşündük ve gelecek için aydınlatma tasarladık.Gezegenimizi tanırken önce Galileo olduk, Dünya’nın küreye benzediğini ispatlamaya çalıştık, ardından balonlarla kendi dünyalarımızı yaptık ve üzerinde katmanları gösterdik. Bu arada geçmişte Galileo gibi bilim insanlarının farklı düşüncelerinden dolayı dışlandıklarını ve hatta cezalandırıldıklarını öğrendik. Bu nedenle düşünce özgürlüğünün ne denli önemli olduğunu öğrendik ve bu özgürlüğü Atamıza borçlu olduğumuzu hatırlayarak Atamıza teşekkür ettik ve Atamızın bilime ve bilim insanlarına verdiği önemi kanıksadık. İşte bir konu böyle işlendi; hem eğlendik hem oynadık hem öğrendik. 17 Elektrik konusunu işlerken masal odamıza indik ve nasıl düğmeye basar basmaz beklemeden ışıkların yandığını anlamak için bir oyun oynadık. Laboratuvarımızda birer bilim insanı olduk ve ampullerimizi yaktık. Ardından yine bilim insanları gibi ampul parlaklığını etkileyen değişkenleri bulduk ve deneyimizi yaptık. Kalı- 18 cı öğrenme için yaptığımız deneyi resimleyerek somutlaştırdık. Sınav haftasını atlattıktan sonra ödül alan öğrencilerle bovling oynayarak stres attık. Canlıları tanımaya çalıştık, onları özelliklerine göre sınıflandırıdk. Ardından ilginç canlılar bulduk ve onların ilginç özelliklerini paylaştık. Bu arada Atatürk’ ün bilime ve bilim insanına verdiği önemi hatırladık ve ona bize bugunkü imkanları sağladığı için teşekkür ettik. Hem eğlendik hem denedik yanıldık hem öğrendik yorulduk. Yorgunluğumuzu atmak için dans yarışmasında kurtlarımızı döküp stres attık . İşte bir konu böyle unutulmaz deneyimlerle işlendi. Atamızın pek çok konuda olduğu gibi çevre bilinci ile ilgili ileri görüşlülüğü göz ardı edilemeyecek kadar bir değer arz etmektedir.Tüm hayatı doğayı ve ağaçları sevmesi ile ilgili anekdotlarla doludur. Bunlardan bazılarını ve bu konuda söylediği sözleri sizlerle paylaşmak istiyoruz. Atatürk ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği'dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O, toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk'ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur. O doğadan zevk alan bir insan olarak, yeşilliği ve ormanı daima sevmiştir. Nezihe Araz, Atatürk’ün ağaca ve ağaçlandırmaya verdiği önemi ve O'ndaki doğa sevgisini bir söyleşide şöyle dile getiriyor: Çankaya Köşkü’nden Meclis binasına giderken o günün Ankara’sında bir tek iğde ağacı vardır. Mustafa Kemal, her gün ağacın önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor. Bir gün; bakın bu benim... derken, o ağacın yerinde olmadığını görüyor. Büyük bir telaşla otomobili durdurup iniyor. Buradaki işçilere; “Ne oldu buradaki ağaca?” diyor. “Efendim, yolu genişletmek için ağacı kestik” cevabını alıyor. Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor. “Bunun başka yolu yok muydu?” diye. "Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için verimli kalacaksın." Fen ve Teknoloji Zümresi Afet İnan, Atatürk ve Çankaya’nın ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü için seçilmesini anlatırken şöyle diyor: Atatürk ün Çankaya’yı seçmesinde etken, birkaç büyük karakavak ve söğüt ağaçlarının bulunması idi. Onların rüzgarlı günlerdeki hışırtısından daima zevk duyardı. 19 Emperyalist devletlerin fakir ve geri kalmış bir millete karşı giriştiği paylaşma hareketine tepki olarak doğan belli bir sınıf desteğine dayanmayan geri kalmış ve batıl itikadlardan güç alan kurumlar yerine akla ve bilime dayanan kurumlar geliştirmeyi amaç edinen Mustafa Kemal ideolojisidir. Akıl ve bilimin yol göstericiliğinde ileri bir toplum olarak çağdaş uygarlık düzeyine erişmeyi tüm insanlığın içinde eşit ve şerefli bir biçimde yer almayı amaçlayan bir düşünce sistemidir. Atatürkçülük olarak da adlandırılan bu sistem Türk toplumunun gereksinimlerinden doğmuştur. ‘‘Ezilen uluslar bir gün ezen ulusları yok edeceklerdir.’’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden ezilen ulusların Asya ve Afrika halklarının bayrağı yapmak biz Atatürkçülerin namus borçlarıdır. Yurt ve yurttaşlık bilincini kökleştirip milli antla saptanan sınırlarımız içinde soy ve inanç ayrımı gözetmeksizin herkesi ülkeyi ve ulusu kap- 20 sayan bir hukuk ve insan kurumu olan devleti her yerin sahibi kılarak kaynaştırmaktır Atatürkçülük. Atatürkçülük bağımsızlık demektir, Atatürkçülük ulusal onur demektir! Sosyal Bilgiler Zümresi "Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misalidir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur." Mustafa Kemal Atatürk Bizler 25-26-27 Mart tarihlerinde öğretmenlerimiz Burcu Ağca Senger, Erem Öğüt, Mehtap Avkan, Özge Adıgüzel, Cannur Domurcaklı ve Betül Bayrak ile Çanakkale gezisine katıldık. Çok keyifli zaman geçirdik. Uzun süren yolculuğumuzun ardından Çanakkale şehir merkezini gezdik. Nusret Mayın Gemisi’ni ve Çanakkale Savaşı’nda kullanılmış olan gerçek topları, mayınları, torpilleri gördük. Akşam ise kumsalda ateş yaktık. Bir dakika süreyle hepimiz sustuk ve dinledik, ateşin ve denizin sesini. sunu içimize çektik. Tüm şehitlerimiz için dua ettik ve Türk’ün gücüyle, gücümüzle gurur duyduk. Gezimizin ikinci günü ise Türk milletinin kaderini değiştiren Gelibolu’ya gittik. Tarihinde yenilgi almamış efsanevi deniz gücü İngiltere ve müttefiki Fransa’nın denize gömüldüğü, düşmanlarımızın tarihin sayfalarına kazınan bir mağlubiyete uğratıldığı, metrekareye binlerce merminin düştüğü, daha kim ve ne için savaştığını bile bilmeyen askerlerin yabancı askerlerin öldüğü, anaların gözleri yaşlı bir şekilde vatan uğruna ölmeye yolladığı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış topraklarımızı gezdik karış karış. Bu vatana bin bir zorlukla nasıl sahip olduğumuzu en gerçek haliyle gördük. Tarihi yaşadık. Savaşı gözümüzün önünde canlandırdık, top seslerini duyduk, savaşın koku- Dönüş yolunda çok yorulmuştuk. Arkadaşlarımızla birçok şeyi paylaşarak geçirdiğimiz bir hafta sonunu geride bıraktığımız için hüzünlü; ailemize, okulumuza döneceğimiz içinse mutluyduk. Gezimizin son gününde Truva Antik Kenti’ne gittik. Paris, Helen ve Aşil’le tanıştık kenti gezerken. Truva Atı’na çıktık ve antik kente bir de oradan baktık. Son olarak da Asos’u gezdik. Doğasına, havasına, manzarasına hayran olduk. Huzur bulduk, dinlendik. Söz verdik Asos’a, bir gün mutlaka tekrar görüşeceğimize dair. Bu gezi bize çok şey öğretti. Bize bu fırsatı verdikleri ve tarihi bu denli canlı öğrenmemize izin verdikleri için okulumuza ve öğretmenlerimize çok teşekkür ederiz. 8. Sınıf Öğrencileri 21 İnsanlar arasında anlaşmayı sağlayan dil, doğal bir araç olmasının yanı sıra kendi yasaları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlıktır. Dil milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir kurum olarak asırlar içinde gelişerek meydana gelmiştir. Kültür unsurlarının en başında geldiği tartışmasız kabul edilen dil olmadan, öteki unsurların oluşmasının mümkün olmayacağı da bir gerçektir. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın da dediği gibi dil bir milletin ses bayrağıdır. Aynı zamanda dil, kültürün tüm değerlerini barındıran bir hazinedir. Dil düşünceleri şekillendirir, zihnin çalışmasına yön verir ve konuşmanın mantığını ortaya koyar. Kültürün temel unsuru olan edebiyatın yanı sıra müzik, sinema, tiyatro gibi sanat eserleri dille vücut bulur, ortak beğeni ancak dille sağlanabilir. Günümüzde insanlar çok önemli bazı konuların üstünde pek durmuyor. Bunların en önemlilerinden biri de Türkçemizin yozlaşmasıdır. Diziler şarkılar, internet ve bunun gibi birçok nedenden Türkçemiz giderek yozlaşıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de gençler, yani teknolojiyi en çok kullanan yaş grubu. Bunu bir örnek vererek gösterirsek. 1991’de bir genç duygularını şöyle dile getiriyor: "Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendimden emin bir sesle 'İyi akşamlar' dedim." Ve aradan sadece yirmi yıl geçtikten sonra sene 2011: "Abi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yani. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fena göçeriz dedim, enjoy durumları yani. Ama concon muyum ki ben? Baktım ki o da bana kesik. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin. Hav ar yu yavrum, dedim!” Bu iki örnekte de görüldüğü gibi hiç şüphe yoktur ki her geçen gün Türkçe yozlaşmaktadır. Dilimizdeki yabancı kökenli sözcüklerin istilası artarak sürmektedir ve bu durumu tersine çevirmek yine siz gençlerin elindedir. Tarihe bir göz atarsak milli kültürünü kaybeden ülkelerin, güçlü milli duygulara sahip ülkelerin egemenliğine boyun eğdiğini görürüz. Mademki dil milli kültürün ve milli kültür de bağımsızlığın temeliyse bize de Türkçe'ye gereken önemi vermemiz düşer. Unutmayalım ki dilimiz dünyanın en güzel ve zengin dillerinden biridir. Türkçe Zümresi 22 NESİBE AYDIN ANADOLU LİSESİ MATEMATİK KULÜBÜ BİLKENT ÜNİVERSİTESİ MATEMATİK BÖLÜMÜ’NDE Matematik Kulübümüzün, üniversitelerin matematik bölümlerine yapacağı ziyaretlerin ilk durağı Bilkent Üniversitesi oldu. Kulüp öğrencileri, Sima Demir, Melis Çeken, Eda Korkem, Oğuzhan Berk Yıldız, Hatice Nur Boyan ve kulüp danışman öğretmeni Arda Ergez olarak, Bilkent Üniversitesi Matematik bölümüne tanıtım ve bilgi amaçlı ziyaret düzenledik. Üniversitenin matematik bölümünde yapılan akademik çalışmalar ve bilimsel etkinlikler ile ilgili bilgilendirmeleri, Bilkent Üniversitesi Matematik bölüm başkanı Prof. Dr. Mefharet KOCATEPE’den dinledik. Ayrıca kendisinin bölümde okuttuğu “Calculus” (Analiz) dersini, bölüm öğrencileri ile birlikte dinleme fırsatı edindik. Dinlediğimiz dersin ardından Bilkent Üniversitesi matematik bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sinan Sertöz’ü odasında ziyaret ettik. Sertöz, TRT için hazırladığı “Matematiğin Aydınlık Yüzü” adlı belgesel ile aynı adı taşıyan kitabını matematik kulübü öğrencilerine hediye etti. Bölüm başkanı Prof. Dr. Mefharet KOCATEPE ve öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan SERTÖZ, Bilkent Üniversitesi Matematik bölümünün en büyük hedefinin ülkemize kaliteli bilim adamları yetiştirmek olduğunu ve bu anlamda bölümün, doktora programları için başarılı öğrencileri seçmeye çalıştıklarını bizlere aktardılar. Ayrıca, bölümde derslerin yüzde yüz İngilizce olarak okutulmasından matematik kulübü öğrencilerimiz; derslerin anlaşılması konusunda sıkıntılar yaşanıp yaşanmadığı ile ilgili sorular yönelttiler. Bu konuda değerli hocalarımız, bölümün İngilizce hazırlık sınıfında yoğun bir İngilizce programı uygulandığını ve bu aşamayı iyi değerlendiren öğrencilerin dersleri anlama konusunda hiçbir sorun yaşamadıklarını dile getirdiler. Bilkent Üniversitesi Matematik bölümü ziyaretimiz, Sayın Sertöz’ü okulumuzda da ağırlamak istediğimizi belirten dileklerimizle sona erdi. Nesibe Aydın Anadolu Lisesi Matematik Kulübü Öğrencileri 23 Büyüklü küçüklü onlarca devlet kurmuş olan Türk Milleti, binlerce yıldır dilinin özünü koruyabilmiştir. Bu öze son şeklini verense Atatürk olmuştur. Halkının eğitim düzeyini artırmak, daha rahat anlaşılır bir bilim dili oluşturmak amacıyla 1 Kasım 1928 tarihinde Harf İnkılâbını gerçekleştirmiş ve daha birçok yeniliği halkına armağan etmiştir. Dil meselesi, Atatürk için her zaman ilk mesele olmuştur; çünkü bilmektedir ki bir milletin varlığı ancak sahip olduğu dilin yaşamasıyla mümkündür. Yaşayan dil, yaşayan millet; gelişen ve kuvvetlenen dil, güçlenen millet demektir. Dil, bağımsızlık ruhunun, kimlik ve milli benlik bilincinin, onur ve özgüven duygusunun temelini oluşturur. “Bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen Atatürk, halkımızın kimlik, kişilik, onur ve özgüveni üzerinde birçok sözüyle bilhassa durdu. Atatürk’e göre bir ülke ancak her şeyiyle bağımsız olabilirdi. Her şeyiyle bağımsızlıktan kasıt siyaset, hukuk, teknik, bilim, eğitim, sanat, tıp, kültür ve edebiyat gibi hayatın bütün yüzüdür. Bunun başında da dil gelir, Türkçe gelir. Atatürk “Türk Kimliğini” Türkçe ile tanımlamıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki temel davanın; Türkçe’yi, Türk kültürü ve kimliğini yabancı boyunduruklardan korumak olduğunu defalarca dile getirmiştir. Atatürk’ün bu konudaki sözlerinden de anlıyoruz ki Türk eğitiminin, eğitimciliğinin dili, sadece ve sadece Türkçe olmalıdır. Geçmişiyle, bugünüyle en köklü milletlerden olan Türk Milleti, tarihin her döneminde dünya sahnesinde tüm görkemiyle yer almayı başarabilmiş, ender milletlerden biri olmuştur. Derin kültürel birikimi, sarsılmaz kimlik bilinci ve binlerce yıllık diliyle günümüze kadar eşi benzeri olamayacak hazinelerle gelmiş ve bunları kurduğu devletler ve imparatorluklarla tüm dünyanın hizmetine sunmuştur. 24 Türk demek dil demektir. Milliyetin çok bariz özelliklerinden birisi dildir. Türk Milletindenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, halkına dahil olduğunu iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. Atatürk’ün bizler için yaptıkları sadece cumhuriyeti kurmak ve düzenlemeler yapmak değildi. Dilimizin üzerine araştırmalar yapmak ve onu dünyaya tanıtmak da onun en büyük çalışmaları arasındaydı. Dilimizin tarihi gelişimini inceletmek üzere görevlendirdiği kişiler ve kurumlar vardı. Türk Dil Kurumu bu tip araştırmaları yapmak ve yayınlamak üzere kurulmuş bir kurumdur. "Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir." “Ülkelerini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Anadolu Lisesi Türkçe Zümresi Atatürk Selanik Rüşdiyesin’de iken matematik dersindeki başarısı ile öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi’nin gözüne girmiş ve bunun sonucu olarak isminin sonuna Kemal ismi eklenmiştir. Atatürk askeri öğrenimi boyunca matematikle sistemli bir şekilde ilgilenmiştir. Atatürk’ün Harp Akademisini bitirdikten sonra bu ilginin ne ölçüde devam ettiğini bilmiyoruz. Ancak aşağıda anlatacağımız iki olay onun matematik dehasını gözler önüne serecektir. Bunlardan birincisi “geometri” kitabı yazmış olması, ikincisi ise Sivas’ta geometri dersi anlatmasıdır. Bu kitap, ilk kez 1937 yılında Geometri öğretenlere ve bu konuda bilgi isteyenlere kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır. Atatürk bu eserde günümüzde kullandığımız terimleri türetmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkçemize Kazandırdığı matematiksel Terimler : Eski İsmi Eski İsmi Eski İsmi Eski İsmi Maksumunaleyh Bölen Tarh Çıkarma Taksim Bölme Amudi Dikey Haric-i Kısmet Bölüm Gaye Limit Kabiliyet-i Taksim Bölünebilme Aşa’ri Ondalık Zarb Çarpım Kat’ı Mükafti Parabol Mazrup Çarpan Ehram Piramid Mazrubata Tefrik Çarpanlara Ayırma Menşur Prizma Muhit-i Daire Çember İhtişar Sadeleştirme Mahrec Payda Suret Pay Atatürk’ün bulduğu terimlerin hemen hemen çoğu bugüne dek hiç değiştirilmeden kullanılmıştır. Atatürk ayrıca bu kitabın eğitim sisteminde uygulanmasını sağlamış ve 13 Kasım 1937 tarihinde Sivas’ta geometri dersine girmiş, kendisi ders anlatmıştır. Bilindiği gibi ilim konusu iki ayrı bölümde işlenir ve bunlardan faydalanılır; Müspet ilimler, Sosyal ilimler… Atatürk gerek öğrencilik devirlerinde gerekse ömrü boyunca bu iki ilimden çok faydalanmıştır. Müspet ilimlerin başında gelen matematik Atatürk için başlıca bir konudur. Çünkü matematik insan topluluklarına müspet yol gösteren ve uygulanmasında yarar sağlayan bir bilim dalıdır. Anadolu Lisesi Matematik Zümresi 25 TAM BİTTİ DERKEN İKİNCİ AŞAMAYA GEÇTİK Sevgili Öğrenciler, Yüksek hedefler belirleyip, büyük hayaller kurdunuz. Hedefe ulaşmak ve hayallerin gerçekleşmesi için planlar yaptınız, programlar hazırladınız. Büyük bir motivasyonla YGS-LYS’ye hazırlandınız. Bu sürecin ilk aşaması olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) girdiniz. Sınavdan hemen sonra birçok öğretmen, öğrenci ve velilerle görüştük. 2011 YGS ile ilgili çeşitli yorumlar yapıldı. 28 Nisanda sınav sonuçları açıklanmadan önce yapılan yorumlar şöyleydi: Bu yıl yapılan YGS geçen yıla göre daha dengeli hazırlanmış. Bu yıl Matematik ve Türkçe testi öne çıktı. Geçen yıl Matematik ve Geometri soruları kolaydı ve öğrenciler bu yıl da kolay olmasını bekliyordu. Bu yıl ise bu testler adaylara oldukça farklı gelmiş. Sorular farklı olduğu için adaylar zor olarak yorumluyorlar. Soruların farklılığından kasıt; süreyi kullanma becerisinin, anlamanın, yorumlamanın hatta görsel durumunun da ölçülmesi. O yüzden adaylar Matematik’te çok zaman kaybetmişler ve MF alanı öğrencileri Sosyal testine, TM’ciler de Fen testine yeterince vakit ayıramamışlardı. Kendi alanlarını makul ölçüde başaranların alan dışından yaptıkları netler YGS puanlarında çok fark edilmese de LYS yerleşme puanlarında önemli ölçüde katkı yapacaktı. YGS’ye kadar az uyudunuz, arkadaşlarınızla buluşmalarınızı en aza indirdiniz vs. birçok fedakarlık yaptınız. Tüm bunları, iyi bir üniversitede, istediğiniz bölümde okuyabilmek adına yaptınız. Ağustos'tan bu yana durmadan çalıştınız ve YGS’ye girdiniz ve her şey bitecek gibi hissederken, maratonun ikinci aşaması olan LYS ile karşı karşıya kaldınız. Her şey daha yeni başlıyor gibi. Yerleştirme puanlarının oluşmasında esas ayırt edici olan Lisans Yerleştirme Sınavları'na (LYS) sayılı günler kaldı. Bu süreçte yoruldunuz ve biraz ara en doğal hakkınızdı. Sınavdan sonraki ilk iki haftada yaşanan rahatlama normal. Daha yoğun bir çalışma dönemine hazırlanmak için güç toplamak gerekli. Bu rahatlama döneminde sınavla ilgili değerlendirme ve analizlerle meşgul oldunuz. Yeni öğrenmelere enerji harcamak bu dönemde güç oldu. Sınavı istediği gibi sonuçlandıranlarda, rahatlama durumu yerini huzura, sınavı beklediği şekilde sonuçlanmayanlarda ise öz-eleştiriye bırakır. Sevgili öğrenciler, sınav sonrasında oluşan şifre ve kopya gibi meseleler hakkındaki incelemeler ve tartışmalar gereğinden fazla uzadı. Nihayet 28 Nisan’da YGS sonuçları açıklandı ve LYS başvuruları 29 Nisan’da başlatıldı. Sonuçların açıklanmasıyla birlikte birçok sayısal veri de elde edildi ve aşağıdaki gibi tablolar halinde yansıtıldı.* 2010 ve 2011 verilerini birlikte barındıran bu bilgileri incelediğiniz taktirde 2011 YGS’ye yönelik daha sağlıklı değerlendirme yapabilirsiniz. Tablo 1. 2011 ve 2010 YGS Sayısal Bilgiler 2011-YGS Aday Sayısı 1.692.144 2010-YGS 1.512.519 Sınava Girmeyen Aday Sayısı 43.509 24.893 Sınavı Geçerli Aday Sayısı 1.648.240 1.487.493 Puanları 0.5 ten küçük olduğu için puanı hesaplanmayan aday sa38.269 yısı 14.156 Tablo 2. 2011 YGS Net Ortalamaları Test Adı Ortalama Türkçe Sapma Aday Sayısı 21,9 8,9 1.609.971 Sosyal 11,6 8,3 1.609.971 Matematik 7,5 9,6 1.609.971 Fen 4,1 8,2 1.609.971 Tablo 3. 2010 YGS Net Ortalamaları Test Adı Ortalama Türkçe Sapma Aday Sayısı 21,5 9,1 1.437.337 Sosyal 12,4 8 1.437.337 Matematik 11,4 11,4 1.437.337 Fen 4,6 8,6 1.437.337 Tablo 4. 2010 ve 2011 Yıllarında Adayların Doğru Cevap Dağılımı TEST TÜRÜ 26 TÜRKÇE SOSYAL BİLİMLER MATEMATİK FEN YILLAR 2010 2011 2010 2011 2010 2011 2010 2011 40 NET 483 1392 0 5 2.141 1.805 183 407 35 VE ÜZERİ NET 105.710 142.752 4.193 4.925 74.347 30.633 19.634 18.069 30 VE ÜZERİ NET 450.782 484.198 59.252 66.703 180.603 84.612 65.320 58.512 25 VE ÜZERİ NET 823.254 900.209 224.589 239.323 292.509 161.632 121.149 108.630 20 VE ÜZERİ NET 1.098.938 1.227.979 497.480 510.115 412.855 263.455 177.651 162.627 10 VE ÜZERİ NET 1.414.712 1.568.454 1.153.396 1.189.112 734.913 593.064 332.611 3.233.710 5 VE ÜZERİ NET 1.472.854 1.633.529 1.345.924 1.450.925 1.046.071 947.828 528.885 513.729 4 VE ALTINDA NET 14.511 15.099 141.441 197.703 441.294 700.800 958.480 1.134.899 Bir milyon 692 bin 144 adayın başvurduğu 2011 YGS'de adaylardan 43 bin 509’u sınava girmedi. Sınava giren adaylardan 1 milyon 648 bin 240’ının sınavı geçerli sayıldı. Adaylardan 38 bin 269’unun puanları 0,5’ten küçük olduğu için hesaplanamadı. “Sıfır” puan alanların sayısı geçen yıl 14 bin 156 olarak belirlenmişti. Diğer test türlerine göre yapılan değerlendirmede ise 40 sorunun tamamını Türkçe testinde 1392, Sosyal Bilimler testinde 5, Fen Bilimleri testinde ise 407 kişi doğru yaptı. 40 sorunun tamamını geçen yıl Türkçe testinde 483, Fen Bilimleri testinde 183 kişi doğru yapmış, Sosyal Bilimler testinde ise 40 sorunun tamamını doğru yanıtlayan çıkmamıştı. 2011 YGS sonuçlarına göre puan ortalamaları Türkçe testinde 21.9, Sosyal Bilimler testinde 11.6, Matematik testinde 7.5, Fen Bilimleri testinde 4.1 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar geçen yıl Türkçe testinde 21.5, Sosyal Bilimler testinde 12.4, Matematik testinde 11.4, Fen Bilimleri testinde 4.6 olarak belirlenmişti. Sevgili öğrenciler, YGS’nin yapılmasından sonuçların açıklanmasına kadar geçen yaklaşık bir aylık sürede, konuşulan, yazılan, çizilenleri YGS-LYS yarışındaki birer psikolojik engeller olarak değerlendirenler bu engelleri görmezden gelerek hızlarını kesmediler ve yol almaya devam ettiler. YGS sonuçları da açıklandıktan sonra öncelikle YGS sürecini unutmalı ve YGS puanlarını düşünmeden LYS'ye yoğunlaşmalısınız. Hedefe ulaşmak için dişinizi yaklaşık 45–50 gün daha sıkmanız gerekiyor. Enerjinizi daha güçlü bir şekilde depolayarak, son bir gayretle atağa geçmelisiniz. 26 Haziran akşamı sınav maratonunu bitirmiş olacaksınız. YGS Matematik, Fen, Türkçe ve Sosyal Bilgiler alanlarında temel bilgileri yoklayan, seçici olmaktan ziyade LYS için avantaj sağlamaya yönelik birinci aşama sınavıydı. YGS'de yoğun bilgi değil bilgiyi kullanma gücü, dikkat düzeyi ve zamanı etkili kullanma başarı getirdiğinden, YGS’de öğrencilerin öncelikle tecrübeyi artıran çalışmalar yapması gerekiyordu. LYS ise lise müfredatının tümünü kapsayan, geniş bir konu alanı olan seçici bir sınav. Bu açıdan bakıldığında konuları öğrenmiş olmak, ayrıntıların farkında olmak, yani konuyu ‘bilmek’, LYS'de başarı için ön koşul olmaktadır. Bu da her derse aynı şekilde ağırlık vererek, düzenli ve yoğun bir çalışma gerektiriyor. Tekrar ağırlıklı çalışmalar önem kazanıyor. YGS'de istediği sonucu elde edenlerin motivasyonları yüksek olacağı için LYS çalışmalarına başlamaları ve sürdürmeleri kolay olur. Ama YGS'yi istediği gibi geçirememiş öğrencilerin, “YGS’yi başaramadıktan sonra LYS’lerin anlamı yok" gibi düşünceleri nedeniyle, LYS çalışmalarına yönelmekte zorlanabilirler. Öğrenciler yalnızca YGS’yi değerlendirdiği için karamsarlığa kapılıyor ve yanlış yorumlar yapma olasılığı artıyor. Oysa üniversiteye giriş puanlarının nasıl oluştuğu konusunda bilgi almaları ve üniversitelere yerleşenlerin sonuçlarını incelemeleri de yerinde olacaktır. Doğru bilgilere ulaşmaları doğru planlar yapmalarını kolaylaştıracak ve hedefe ulaşmaları mümkün olacak. Bu tür düşüncelere sahip öğrencilerin, yaşadıkları gerginlik ve karamsarlık duygularıyla başa çıkabilmeleri, geleceklerine yönelik hedeflere ulaşma yolları konularında, rehber öğretmenlerinden destek almaları yararlı olacaktır. Sevgili Öğrencimiz, aşağıdaki tabloda YGS ve LYS testlerinin puan türlerine göre %’lik ağırlıklarını görebilirsiniz. Tabloyu dikkatle incelediğinizde, YGS’nin YGS puan türlerine toplam katkısının %100, YGS’nin LYS sonrasında oluşan MF, TM ve TS puanlarına katkısının ise %40 olduğunu göreceksiniz. Ayrıca her testin katkı oranı puan türlerine göre de hem YGS’de hem de LYS’de farklılık göstermektedir. Tablo 5. YGS – LYS Testlerinin Puan Türlerine Katkı Oranları (%) YGS-TESTLERİ PUAN TÜRÜ TÜRKÇE SOSYAL TEMEL MAT FEN YGS-1 20 10 40 30 YGS-2 20 10 30 40 YGS-3 40 20 30 10 YGS-4 30 20 40 10 YGS-5 37 20 33 10 100 YGS-6 33 10 37 20 100 PUAN TÜRÜ TÜRKÇE SOSYAL TEMEL MAT FEN MATEMATİK GEO FİZİK KİMYA BİYOLOJİ MF-1 11 5 16 8 26 13 10 6 5 %TOPLAM Hiç kimse başarı merdivenine 100 100 elleri cebinde tırmanmamıştır. 100 KONFÜÇYÜS YGS-TESTLERİ LYS-1 100 LYS-2 %TOPLAM 100 MF-2 11 5 11 13 16 7 13 12 12 100 MF-3 11 7 11 11 13 5 13 14 15 100 MF-4 11 6 14 9 22 11 13 9 5 100 PUAN TÜRÜ TÜRKÇE SOSYAL TEMEL MAT FEN MATEMATİK GEO EDEBİYAT COĞ TM-1 14 5 16 5 25 10 18 7 100 TM-2 14 7 14 5 22 8 22 8 100 TM-3 15 10 10 5 18 7 25 10 100 PUAN TÜRÜ TÜRKÇE SOS MAT FEN EDEBY COĞ TARİH COĞ2 F.GRB. %TOPLAM TS-1 13 12 10 5 15 8 15 7 15 100 TS-2 18 11 6 5 25 5 15 5 10 100 YGS-TESTLERİ LYS-1 YGS-TESTLERİ LYS-3 LYS-2 %TOPLAM LYS-4 27 Bu farklılıklar nedeniyle, YGS puanları ve sıralarından hareketle LYS yerleştirmeleri ve hedeflerinizle ilgili çıkarımda bulunmak yanıltıcı olabilir. Çünkü her branşın YGS puanlarına yaptığı katkıyla, LYS sonrasında oluşan, MF, TM ve TS puanlarına yaptığı katkı önemli farklar göstermektedir. Örneğin YGS 1 puanına 1 Temel Matematik neti (4), 1 Fen neti (3), 1 Sosyal neti (1) ve 1 Türkçe neti (2) puan verdiğinden, YGS1 puanında Matematik ve Fen neti daha fazla olanlar ön sıralara yerleşebilmektedir. MF-4 Puanında ise, 1 Temel Matematik neti (1,4), 1 Fen neti (0,9), 1 Sosyal neti (0,5) ve 1 Türkçe neti (1,1) puan vermektedir. Bu durumda Temel Matematik ve Fen neti az, Türkçe ve Sosyal neti fazla olan öğrenciler YGS–1 puanında gerilerde yer alırken, aynı netlerin katkı oranı değiştiğinden MF–4 puanında dengeyi yakalamakta veya daha iyi sıralarda yer alabilmektedir. YGS-1 puanında Temel Matematiğin katkısı, Sosyalin 4 katı, Türkçe'nin 2 katıdır. Yine Fen Sosyalin 3 ve Türkçe’nin ½ katıdır. LYS sonrası oluşan MF–4 puanında ise puanlar arsındaki uçurum azalmaktadır. Temel Matematik Sosyalin iki katından bir miktar fazla ve Türkçe ile oldukça yakındır. Fen ise Sosyalin 2 katından azdır. YGS–1’de Fen Türkçe’nin iki katıyken, LYS sonrası oluşan MF–4 puanında Türkçe’nin katkısının Fen’den fazla olduğunu görmekteyiz. Benzer farklılıklar TM ve TS puanları için de geçerlidir.** Örnek oluşturması ve daha sağlıklı yorum yapmanızı sağlamak amacıyla 2010 YGS-LYS puanlarıyla üniversiteye yerleşen öğrencilerin YGS ve LYS’de elde ettikleri netleri ve sıralamaları birlikte incelemek sizin için faydalı olabilir. Bu nedenle biz de geçen yıl üniversiteye yerleşen bazı öğrencilerimizin hem YGS netleri ve sıralamalarını hem de LYS’de elde ettikleri netleri ve sonunda oluşan yerleşme puanları ve sıralamalarını yandaki tabloda incelemenize sunuyoruz. Sevgili öğrenciler, %60’lık aslan payının LYS’den elde edildiğini dikkate alıp, LYS’ye iyi bir hazırlık yaptığınızda, YGS puanı beklediğinizden az gelse ve geri sıralarda yer alsanız bile, LYS sonrası daha iyi sıralara yükselmeniz ve hedefinizi tutturmanız mümkün olabilecektir. YGS’de istediği sonucu alanların da yerlerini korumak ve geliştirmek için LYS sürecini planlı ve etkili geçirmesi gerekmektedir. YGS'de daha çok bilgi eksiğinden değil de basit hatalar nedeniyle soru kaçabilirken LYS'de bu ihtimal düşük olacaktır. LYS çoğunlukla bilgiye dayalı sorulardan oluştuğu için, çalışmanın karşılığının daha çok alınacağı bir sınavdır. Bu nedenle YGS'den sonra düzenli çalışmak daha da önem kazanıyor. LYS'ye hazırlanırken hangi puan türüne göre tercih yapacağınızı belirlemeniz gerekiyor. Gerçi puan hedefi yükseldikçe böyle bir ayrım yapmak gereksizleşebiliyor. Ancak hedefiniz ilk 8000. sıradan sonrasındaysa böyle bir ayrım yapmak gerekebilir. Çünkü her puan türünün ders ağırlıkları farklı. Örneğin İktisat bölümünü isteyen bir öğrenci daha çok Matematik, Geometri yapmak durumunda. Oysa Psikoloji kazanmak isteyen öğrenci daha fazla Edebiyat-Coğrafya yapmak durumunda. Hangi alanda okumak ve kariyer planlamak istiyorsanız o alanda yoğunlaşmalısınız. YGS'de çok farklı kulvarlardaki test türlerini yapmak durumundayken, hedefi net olanlar LYS'de en az 2 teste girecekler. Çalışılacak ders sayısının azalması, belirlenmiş derslerde yoğunlaşılması sizin için bir avantaj olabilir. Ancak bu süreçte, YGS'de istediği başarıyı sergileyemeyen adaylar, farklı alanlardan da sınava girmek ya da tamamen kendi alanları dışında LYS'ye hazırlanmak isteyebilirler. Özellikle MF grubu öğrencileri geri kalan sürede TM alanından hazırlanıp bu alanlarla ilgili yükseköğretim programlarını rahatlıkla kazanabileceklerine inanabilirler. Ancak bu durumda yapılan değişiklikler ilgi ve yeteneği dikkate alan hedef odaklı bir değişiklik olmadıkça, çok doğru bir yöntem olmayacaktır. Çünkü farklı alanlardan sınava hazırlanmak için son iki ay yetersiz gelebilir. Bu yöntem alan değişikliğini hedef odaklı yapmayan öğrenciler için paniğe kapılmanın göstergesi olabilir. Sınav temposundan kopmamak adına okulunuza ve dershanenize devam etmeye, ek ders, etüt, problem çözme saatleri ve deneme sınavlarına katılmaya özen gösterin. Buradaki süreklilik, Nesibe Aydın Eğitim Kurumlarının okulu, dershanesi ve yayınlarıyla üniversiteye hazırlıkta sizlere sağladığı üstün eğitim sisteminden kopmamanızı, motivasyonunuzu yüksek tutmanızı sağlayacaktır. Ayrıca öğreneceğiniz her yeni bilgi, edindiğiniz her tecrübe bir adım daha öne geçmenizi sağlayacaktır. LYS işin önemli kısmını oluşturuyor. Eksik gördüğünüz konuları kapatmak için yeterli zamanınız var. Son aylarda gösterilen performansın üniversiteye giriş sınavlarında belirleyici olduğunu UNUTMAMALISINIZ. ÜŞENME-ERTELEME-VAZGEÇME KAZANACAKSIN Hepinize iyi çalışmalar... Nesibe Aydın Dershanesi Rehber Öğretmenleri Müge Şafak-Coşkun Koç-Neslihan Aydın *Tablo halinde verilen bilgiler ÖSYM’nin resmi internet sayfasından alınmıştır. http://www.osym.gov.tr/belge/1-12500/2011-ygs-sonuclarin- aciklanmasi-28042011.html (30.04.2011) **Bu paragrafta verilen puan bilgileri, 2011 ÖSYS klavuzunda verilen, herbir testin puan türlerine katkı oranlarının bulunduğu Tablo 1E ve Tablo 1G'den türetilmiştir. 28 NİLSU ATILGAN KUŞOĞLU SEVDE ÜSTÜN PELİN GÖKÇE OĞUZHAN TÜRE MERT EKİNCİ AHMET SALİH ŞAHİN ALP GÜNEŞ SALİH CANER GENÇCAN SOYAD-AD ŞUMLU ESRA ALTAY AYÇA ÖZDEMİR EKİN DEMİR GİZEM AĞDERE SEÇİL YAZAR CANSU ATİK NAZLI DENİZ ÜSTÜNKAYA TUNA UMUT UTKU ÇALIŞ DAMLA İLİPINAR CEM BÜLBÜL DEMİRER ECE ÖZATAY MURAT YİĞİT OKAR İLHAN HANDE PALASKA BARIŞ GAMGAM EGE ORKUN SOYAD-AD 37.5 35 38 31.25 38.75 36.25 33.75 37.5 Türkçe 32.5 33.75 28 31.5 35 37.5 32.5 37.5 30.25 29.25 34 35 35.25 37.5 37.5 36.25 37.5 Türkçe 38.75 35.75 34.25 32.5 34.25 36.5 36.5 35 Mat 32.75 32.5 31.25 36.75 38.75 37.5 40 40 34.5 35 36.75 39 39 36.5 38.75 38.75 38.75 Mat 26 14.75 8.75 34.5 20 24.5 24 27.5 Fen 30 30 33.75 35 37.5 35 38.75 35 32.5 26.25 31.5 31.25 35 37.5 37.5 36.25 38.75 Fen 30 30 25 27.25 32.5 29.5 31.5 31.25 33 Sos 20.25 23.75 27.25 26.5 25.5 32.5 35 33.75 21.75 24.5 20 24.5 26 31.75 28.75 31.25 Sos 40195 34518 30417 12467 3163 3113 580 1454 29719 51402 24104 15718 6132 1555 1215 2110 459 39 46.25 44 38 49 47.5 50 47.5 42.75 47.5 47.5 50 50 48.75 48.75 50 50 4289 32602 25935 27463 10794 7718 13275 4734 9232 52213 57197 44225 25585 17407 25537 12002 47.75 28.75 40 37.5 45.75 44.25 46.5 48.75 YGS-5 SIRA YGS 6 SIRA LYS Mat 42119 36129 36268 13350 3419 2884 592 917 31761 48365 23171 13008 5507 1965 1265 1900 562 YGS-1 SIRA YGS-2 SIRA LYS Mat 27.75 22.5 24.75 24.75 26.5 26.5 29 28.75 Geom 25 26.25 30 27.75 30 27.5 30 30 26.25 27.75 27.75 30 30 28.75 30 28.75 30 Geom 50 44 49 52.75 48.75 52.25 49.25 48.75 Edebiyat 28.75 22.5 25.25 27.5 30 26.25 28.75 28.75 27.75 28.75 29 27.5 30 28.75 27.5 28.75 30 Fizik 20.75 24 14.5 17.75 15.5 19 21.5 24 Coğr 28.75 5 26.25 30 28.75 30 28.75 30 30 30 30 27.5 30 29 30 30 30 Kimya 23.75 23.75 30 28.75 30 30 28.75 30 22.5 22.5 27.5 28.75 25 30 28.75 27.5 26.25 Biyo 688 738 1215 2568 6137 10180 13025 244 327 781 794 5520 9705 16442 15730 553.346 552.877 548.585 540.654 527.053 515.480 508.253 558.909 557.443 551.299 551.162 527.264 514.707 498.028 499.802 Y-TM PUAN Y-MF-3 Puan Türü Y-TM-3 Y-TM-2 Y-TM-2 Y-TM-2 Y-TM-2 Y-TM-1 Y-TM-1 Y-TM-1 Y-MF-3 Y-MF-3 Y-MF-3 Y-MF-3 Y-MF-3 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 Y-MF-4 5192 8179 351 479.982 537.235 3389 501.833 492.053 836 1511 518.292 573 534.871 529.778 191 547.368 sıralama 624 Y-MF-4 553.989 sıralama 192 Y-MF PUAN 560.306 Y-MF-4 Puan Türü BİLKENT ÜNİVERSİTESİ BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ODTÜ BİLKENT ÜNİVERSİTESİ ÜNİVERSİTE GAZİ ÜNİVERSİTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 19 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ BİLKENT ÜNİVERSİTESİ ODTÜ BİLKENT ÜNİVERSİTESİ BİLKENT ÜNİVERSİTESİ ODTÜ BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ BİLKENT ÜNİVERSİTESİ ÜNİVERSİTE PSİKOLOJİ (TAM BURSLU) HUKUK FAKÜLTESİ (TAM BURSLU) HUKUK FAKÜLTESİ HUKUK FAKÜLTESİ HUKUK FAKÜLTESİ İŞLETME İŞLETME İŞLETME (%50 BURSLU) BÖLÜM ECZACILIK FAKÜLTESİ ECZACILIK DİŞ HEKİMLİĞİ TIP FAKÜLTESİ TIP FAKÜLTESİ TIP FAKÜLTESİ TIP FAKÜLTESİ (İNG) TIP FAKÜLTESİ (İNG) BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ (%50 BURSLU) MİMARLIK ELEKTRİK - ELEKTRONİK MÜH. (%50 BURSLU) ENDÜSTRİ MÜH. (TAM BURSLU) ELEKTRİK - ELEKTRONİK MÜH. ELEKTRİK - ELEKTRONİK MÜH. ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ELEKTRİK - ELEKTRONİK MÜH. ELEKTRİK - ELEKTRONİK MÜH. (TAM BURLU) BÖLÜM Tablo 6. 2010 Yılında Üniversiteye Yerleşen Bazı Öğrencilerimizin YGS ve LYS Sonuçları 29 encileri ve öğretmenNesibe Aydın Dershanesi öğr uzda düzenlenen pikleri, YGS sınavı sonrası okulum güzel bir gün geçirdiler. nikte kuzu çevirme eşliğinde 30 KONUĞUMUZ: CAN YAĞCI MTA-FİZİK MÜHENDİSİ “ÇEVRE” ve “TEHLİKELİ ATIKLAR” konulu sunumunu keyifle izledik. Önce okul kütüphanemizde sunumların yapıldığı bölümde3-C, 4-A, 4-B sınıflarına daha sonra da, konferans salonumuzda 5. ve 6. Sınıflara sunumunu gerçekleştiren doğa dostu Can Yağcı’ya çok teşekkür ederiz. MAVİ KAPAK TOPLADIK, ENGELLERİN AŞILMASINA YARDIM ETTİK… TURÇEV’in Ankara Eko-Okulları’na bağlı olan okulumuz;“Ankara’da hiçbir engelli tekerlekli sandalyesiz ve aküsüz arabasız kalmayacak.” Sloganıyla başlayan projeye destek verdi. İki yüz elli mavi kapak toplayarak bir engelli kardeşimizin engelli arabası almasına yardımcı olduk. Eko-Okul Tim ile birlikte Keçiören’de bulunan “Dünya Engelliler Merkezi” ni ziyarete gittik. Topladığımız kapakları teslim ettik. Sevgili Çevre Dostları, 21 Nisan 2011 Perşembe günü okulumuzda yine bir ilke imza attık. Eko Okullar konumuz “Yaşam Kaynağımız Su ve Su Kirliliği” ile ilgili hazırladığımız yıllık planımızda; Gölbaşı İlçesi’nde bulunan okulları yarışma şartları hazırlayarak “Susuzluk Kapımızda” konulu afiş ve şiir yarışmaları düzenledik. Değerli jürimiz sonuçları kazanan okullara belgegeçerle göndererek açıkladı. Okulumuza davet edilen kazanan öğrenciler ve okul müdür ve öğretmenlerini, okulumuzda ağırladık. Okul Müdürümüz Ahmet SÜRÜCÜ tarafından da kazananlara ödülleri ve katılım belgeleri verildi. 1.ANKARA EKO-OKULLAR RESİM VE FOTOĞRAF SERGİSİ’ne katıldık. Altındağ Sanat Galerisi’nde açılışı yapılan sergide okulumuz öğrencileri; ”Doğadan Yansımalar ANKARA ” konulu fotoğraflarıyla, 3/C Toprak ÖZTÜRK, 8/F Nil Durusoy, “Doğa ve Çocuk” konulu resimleriyle; 8/A Ece Selenay ÖZKUT, 5/A Çağlar GÖKALP, 5/D Göktuğ Sami YAVUZ okulumuzu başarıyla temsil etmişlerdir. Bununla da kalmayıp. açılış sırasında 5/A sınıfı öğrencileri Alkın GÜLTEKİN ve Ozan AKTÜRK yan flütleriyle konuklara muhteşem bir konser vermişlerdir. Y. Sevengül ÇAPAR Eko Okullar Kooridinatör Öğretmeni 31 İzcilik ve Dağcılık Kulübü çatısı altında çalışmalarına devam eden öğrencilerimiz, yıllık faaliyet programlarında yer alan "Şubat Tatili" kampını başarılı bir şekilde tamamladılar. Ankara'da izcilik çalışmaları yapan diğer izci grupları ile birlikte ortaklaşa yapılan "16. Ankara Mahalli Kampı"na toplam 143 kişi katılmıştır. Kamp sayesinde izcilerimiz diğer izci gruplarındaki izciler ve liderler ile tanışma fırsatını yakalamışlardır. Açelya Kız İzci Oymağı olarak kampa katılan izci ve liderler, Ayşe Ilgın İnal, Sena Erçoban, Ekin Hoşgeçin, Dilay Atay, Ece Güleç (Lider), Saba Yenice (Lider) Baykuş Erkek İzci Oymağı olarak kampa katılan izci ve liderler, Erdinç Kağan Koçyiğit, Doruk Duygu, Fırat Kutluhan İslim, Ahmet Can Demirel, Sertan Kaşıkara, Onur Albayrak, Emre 32 Yıldırım, Ali Berkay Akın, Erem Öğüt (Oymakbaşı) 16. Ankara Mahalli Kampı; 1-6 Şubat tarihleri arasında, Antalya- Manavgat-Kızılağaç mevkiinde bulunan Silence Beach Resort otelde yapılmıştır. 5 yıldızlı otelde bulunan tüm imkanlardanfaydalanan izcilerimiz, aynı zamanda izcilik açısından da bir çok yeni konuyu öğrenmişler ve uygulama yapmışlardır. Aynı zamanda kampta yapılan "Uluslararası Bocce Turnuvası"n da izcilerimizden oluşan takımlardan bir tanesi birinci olmuştur. Takımda bulunan izcilerimizi tebrik ederiz. Takım Oyuncuları; Dilay Atay, Emre Yıldırım, Fırat Kutluhan İslim. İzcilik ve Dağcılık Kulübü çatısı altında çalışmalarınadevam eden öğrencilerimiz, ilgili öğretmenlerimiz ve Doğanay İzci Grubu liderlerinin uyguladığı "Aday İzci Eğitim" sürecini tamamlayıp yemin etmeye hak kazanmışlardır. 23 Ocak 2011 günü okulumuz konferans salonunda düzenlenen "Yemin Törenine", Sayın yöneticilerimiz, velilerimiz, öğrencilerimiz, Amerikan Kız İzci Teşkilatı üyesi 4 izci lideri, Ankara'da izcilik yapan diğer izci gruplarından izci liderleri katılmışlardır. Yapılan konuşmaların ardından, okulumuzda yapılan kampüs kampı hakkında hazırlamış film izlenmiş, sonrasında bayan öğrencilerimizden oluşan Açelya Kız İzci Oymağı, 10 izcisi ile yemin etmiştir. Ekin Hoşgeçin, Ayşe Ilgın İnal, Zehra Tırpan, Cemre Dolgun, Nilsu Taşel, İnci İdil Kılıç, Ada Aydoğdu, Rukiye Nur Ünver, Cansu Ayhan, Ece Bal Bayan izcilerimizden sonra sahneye çıkan erkek öğrencilerimizden oluşan, Baykuş Erkek İzci Oymağı, 10 izcisi ile yemin etmiştir. Tören sonrasında düzenlenen kokteyle katılan tüm misafirlerimiz, bu unutulmaz günün hatırası olacak fotoğrafalar çekmişlerdir. Ömer Aydemir, Erdinç Kağan Koçyiğit, Doruk Duygu, Eray Akçaer, Fırat Kutluhan İslim, Mehmet Kutay Keleş, Burak Toptaş, Ege Bal, Berke Arınç Akyüzoğlu, Canberk Emri 33 11 Nisan 2011 Pazartesi günü okulumuz Kadriye Gemalmaz Konser salonunda Kontrabas Kuarted Konseri düzenlenmiştir. Hacettepe Üniversitesi Devlet Kraonservatuarı hocalarından Sayın Burak Karaağaç ve öğrencileri; Gizem Sözeri, Ezgi Özok, Evren Şen ve Fırat Korkmaz tarafından gerçekleştirlen dinleti sahne şovuyla da öğrencilerimizin ilgisini çekmiştir. 34 Kontrabas enstrümanın yapısı, geçmişi ve kullanımıyla ilgili çocukların sorularını cevaplayan sayın Karaağaç, dinletide sunulan eserleri nereden tanıdıklarıyla ilgili öğrencilerimizle sohbet etmiştir. Gerçekleştirdikleri sununun ardından İlköğretim Okul Müdürümüz Sayın Ahmet Sürücü’den teşekkür belgelerini alan kontrabas sanatçıları enstrümana küçük yaşta gönül vermenin ve çok çalışmanın önemine değinmişlerdir. nda "Çocuk Gözüyle DNA" konulu resim yarışması Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünde öğretede öğrencimiz (3F) Ahmet Orkun Erdoğan, Türkiye'deki tüm okullar arasında yapılan elem Kentır. rak, 2.lik madalyası almaya hak kazanmış meni Ayşe Sertaç Kuşdoğan rehberliğinde katıla disini tebrik ediyoruz! in yarışmasında 3C sınıfında Pel EVRE ÇOCUK'' konulu resim ''Ç ği edi enl düz ın asın sel firm gör Mİ ış, MONA ün Namal madalya kazanm k Aslanbaş ve 5. sınıflarda Beg Durusoy , 3E sınıfında Taha Ber dolayı plaket verilmiştir. Kuşdoğan’ a da katkılarından taç Ser e Ayş eni etm öğr si der sanatlar 35 Angora Grup Sigorta Aracılık Hizm. Ltd. Şti. LARA EĞİTİM MATBAA YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞTİ Ağaç Metal Kooperatifi 27. Cadde 1435. Sok. No: 30 İvogsan–Yenimahalle/ANKARA Tel: 0312 395 83 42 • Faks: 395 83 41 Şehit Adem Yavuz Sk. No: 11/1 06440 Kızılay/Ankara Tel : 0 312 418 30 01 (Pbx) • Fax : 0 312 418 30 03 e-posta : caglarucar@angorasigorta. com LİBAS BEBE Adres: Atatürk Bulvarı AND İş Hanı, 69/F Kızılay/Ankara (312) 433 13 85 (pbx) Adres: Tunalı Hilmi Caddesi, 100/2 Kavaklıdere/Ankara (312) 427 59 21 (pbx) Gaziosmanpaşa Mah. Cad. 06830 Telefon:(312) 4852224 • Gölbaşı/ANKARA KARACAOĞLU SİGORTA Akay Caddesi 21/4 Çankaya / ANKARA Tel: 0312 425 23 18 AÇS MOBİLYA Samsun Yolu 27. Km Hasanoğlan - ANKARA Tel: 0312 866 18 88 (pbx) Faks: 866 18 00 KADAK Özel Güvenlik Hizm. Tic. Ltd. Şti. Menekşe-1 Sokak No:3/8-9 Kızılay/ANKARA Tel: 0312 418 07 85 Faks: 0312 418 07 95 kadakguvenlik@hotmail. com CİTO TÜRKİYE OFİSİ ODTÜ Teknokent Galyum Blok B13 06531 ODTÜ-Ankara Tel: 0 312 210 17 67 / 120 • Faks: 0 312 210 17 68 İNKATEK Bilgisayar Elektronik ve İletişim Sis. Ltd. Şti. GÖÇEROĞLU TİCARET Ankara Cad. 213 S. 2/17 Gölbaşı/ANKARA Tel: (312) 484 14 69 Ceyhun Atıf Kansu Cad. 1368 Sok. No: 1/12 +90. 312. 284 9911 • 284 2272 inkatek@inkatek. com. tr • Balgat / ANKARA SEDAT BEY TURİZM Ziyabey Cad. 13. Sk. No: 14/5 Balgat / ANKARA Tel: 312 220 35 25 – 26 – 27 Fax: 312 220 35 28 info@sedatbeyturizm. com LARA KIRTASİYE Turan Güneş Bul. 596. Sok. 40/1 Oran / ANKARA PAPİRÜS REKLAM Cinnah Caddesi Kuloğlu Sokak 11/ 4 Çankaya/ ANKARA Tel: (312) 440 95 96 • Fax: (312) 440 00 11 http://www. papirusreklam. com ÇETİN EMEÇ ŞUBESİ Ceyhun Atuf Kansu Cad. No 116/C Balgat 06520 Tel: 312- 473 18 85 • Faks: 312- 473 21 45 MERT KIRTASİYE Cihan Sokak No: 13/B Sıhhiye / ANKARA Tel/Faks: (312) 230 70 30 – 230 75 30 – 230 27 91 ETAP KAĞITÇILIK İvedik Org. Merkez San. SiT. 538. Sok. No:47-49 Yenimahalle/Ankara Tel: (312) 395 89 00 Belgegeçer: (312) 395 89 04 www. etappaper. com TUNA MATBAACILIK SANAYİ VE TİC. A. Ş. Bahçekapı Mah. 50. Sk. No: 7 Şaşmaz / ANKARA Tel: 0312 278 34 84 (pbx) • Faks: 278 30 46 E–posta: tuna@tunamatbaacilik. com. tr GAMZE TEMİZLİK SANTEK HAVUZ G. O. P. Mahallesi 212. Sokak Ankara İş Merkezi No: 1/A Gölbaşı/ANKARA Tel: 3124843477 • Fax: 03124843477 Çetin Emeç Bulvarı 6. Cadde No: 66/1 Öveçler / Ankara Tel : 472 70 40 (5 Hat ) Fax : 472 70 46