"Comparative Epistemologies for Thinking China," The Research

Transkript

"Comparative Epistemologies for Thinking China," The Research
"Comparative Epistemologies for Thinking China,"
The Research & Educational Center for China Studies and
Cross-Taiwan Strait Relations, Department of Political Science,
National Taiwan University
Röportaj Serisi –PROF.DR.AYŞE SELÇUK ESENBEL
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız.
1951 yılında doğdum. Anne ve babamın eğitimci oluşu üniversiteden sonraki akademik kariyerim
boyunca bana her zaman yol gösterici olmuştur. Ancak, Çinceyle tanışmamın hikâyesi şudur. Depo
memuru olan Agâh Bey’in kızı Meserret Hanım ilkokul yıllarımda Tayvan’da öğrenciydi. Meserret hanım
babasına mektup yollardı. Ben de bu mektuptaki pulları toplardım. Ortaokul yıllarıma geldiğimde
Tayvan’da okumak istediğimi sık sık dile getirmeye başlamıştım. Resim yapmaya da meraklı olduğum için
Çince yazmayı ve konuşmayı kafama koymuştum. 1971 yılında üniversiteye gireceğim yıl, Çince okumaya
karar vermiş ve Sinoloji bölümü öğrencisi olmuştum. Öğrenci olduğum o yıl, Çin ile Türkiye ilişkileri resmi
olarak başlamış ve Çin, Birleşmiş Milletlere kabul edilmişti. Bunun kararım da hiçbir etkisi olmamıştı,
çünkü böyle bir durumdan o zamanlar hemen haberdar olmak mümkün değildi.
Bölüme başladığınız yıllarda hocanız kimdi?
O yıllarda hocamız hem de bölüm başkanı olan Prof.Dr.Muhaddere Özerdim’di. Kendisi Prof.Dr.Wolfram
Eberhard’ın öğrencisi olmuş ve uzun yıllar kendisinden eğitim almıştı. Çok iyi bir hoca ve çok iyi bir
akademisyendi kendisi. Geride birçok çalışma ve Türkçeye aktarılmış eser görüyoruz. Bu çalışmalarını
hem Çince hem de İngilizce bilgisini kullanarak başarmış. Bunun yanı sıra, gazetelerde Çin’le ilgili yazılar
da yazmış. Akademisyenlik yaptığı yıllarda Çini Türk toplumuna tanıtan bir hocadır.
Üniversiteyi tamamladıktan sonra Tayvan’a gitmişsiniz. Bunu biraz anlatır mısınız.
Üniversiteyi tamamladıktan sonra aslında karşılıklı ilişkilerin meydana getirdiği durum itibariyle hem
Çin’e hem Tayvan’a başvurmuştum. Çin Milli Eğitim Bakanlığı, iki ülke arasında karşılıklı kültürel ve eğitim
anlaşması olmadığından burs veremeyeceklerini dile getirmişti. Çin ile kültür anlaşması 1981 yılında
Kenan Evren tarafından imzalanmıştı. Aynı zamanda Tayvan Milli Eğitim Bakanlığı’na yolladığım mektuba
olumlu cevap verilince, ben de Tayvan’a gittim. Tayvan’a bir yıl dil kursu alıp takip eden üç yıl boyunca da
yüksek lisans eğitimi aldım. Tayvan’da NCCU’da (National Cheng Chih University) Sinoloji bölümünde
okudum.
Tayvan’da yüksek lisans yaptığınız yıllarda danışmanınız kimdi?
Tayvan’a gittiğim yıllarda benimle ilk olarak dönemin Sinoloji bölüm başkanı Prof.Dr.Luo Zong Tao
hocaydı. Kendisinin yetiştirdiği öğrenci ve akademisyen sayısı çoktur. Ve bunların çoğu bugün Tayvan’da
tanınmış akademisyen ve rektörlerdir. Bilim çevrelerinde de çok yakından tanınır. Bana her konuda
yardımcı olduğu gibi babalık da yapmıştır. Yüksek lisans konumu belirlememde Prof.Dr.Luo Zong Tao yol
göstermişti ve aynı şekilde de danışmanımın Prof.Dr.Li Feng Mao olmasını da kendisi uygun görmüştü.
Çok açık söylemek gerekirse, akademisyenliği Tayvan’da Sinoloji bölümünde okurken Luo Zong Tao ve Li
Feng Mao hocaların bana öğrettikleri sonucu öğrendim. Ben de emekleri çok büyüktür.
Tezinizin konusu nedir? Tezinizi yazarken nasıl zorluklarla karşılaşmıştınız?
Luo Zong Tao ve Li Feng Mao hocalarım, en eski Çin ve Türk efsanelerinin karşılaştırılması başlıklı konuyu
araştırmam için bana bilgi ve deneyim yardımında bulundular. Tezimi aslında oldukça hızlı bir şekilde
hazırladım. Özellikle de Çince yazılmış olduğunu göz önünde bulundurursak. Bu konuda Çince kaynaklar
mevcuttu. Ancak, Türkçe kaynak yok gibi bir şeydi. Prof.Dr.Bahaddin Ögel’in bu konuda yazdığı bir
çalışma vardı. Bu eserden yararlanmıştım, fakat başka karşılaştırmalı bir eser bulamamıştım. Bundan
ötürü, aslında yazım aşamasında Türkçe kaynak konusunda sıkıntı çektiğimi söyleyebilirim.
Doktora çalışmanızı açar mısınız. Doktoranız ne üzerineydi?
Türkiye’ye döndükten sonra Sinoloji bölümünde asistan olarak göreve başlamıştım. Doktora eğitimime
de 1985 yılında başlayabildim. Tez konum, Orta Asya kökenli kişilerin Çin kültürüne katkılarıydı. Orta
Asya’da yaşayan Türkler her dönem Çin’in geliştirdiği politikalar nedeniyle bölünüp bir kısmı Çin
topraklarına yerleşen Hunlar ve sonraki dönemlerde görülen Türk kabileleri, bir şekilde Çin kültürü içinde
yoğruluyorlar. Bu kabilelerin birkaç nesil sonra Çin topraklarında yetişen torunları Çin’de bazı görevler
alıyorlar, dolayısıyla da Çin kültürüne katkıda bulunuyorlar. Tezimin konusu bundan ibaretti.
Araştırmamda Türk olmayan diğer göçebe kabileleri el almadım. Aksi takdirde fazla kapsamlı bir çalışma
olurdu. Tez çalışmam, Türklerin sadece askeri alanda değil, bunun yanı sıra resim, mimari, edebiyat,
farmakoloji, giysi, toplumsal gibi alanlarda çok büyük katkıları olduğunu ortaya koymuştur.
Doktora tezinizi takip eden yıllarda çalışma alanınız nasıl bir gelişme gösterdi?
--Doktoranızı takip eden yıllarda Tayvan’da bulunmuşsunuz. Bunu biraz anlatır mısınız.
--Tayvan’da yüksek lisans yaparken ve daha sonra Türkiye’ye döndüğünüz sırada Türkiye’de önde giden
Çin konusunda araştırma alanları nelerdi?
--Uluslararası konferanslara katılıyor musunuz. Hangilerine katıldınız?
2007 yılında IKANAS’a, 2013 yılında IRSICA’ya, bu sene kasım ayında da Çin’de ilki düzenlenen Dünya
Sinoloji Tercümeleri ve Çalışmaları Sempozyumu’na katıldım. Sempozyumdaki üçüncü oturumun başkanı
ve kapanış konuşmacısı bendim.
Katıldığınız konferanslarda gözlemlediğiniz kadarıyla geçmişten günümüze katılımcı sayısında artış var
mıdır? Katılımcılar arasında bilimsel paylaşım nasıldı?
---
Sizce Çin araştırmalarının Türkiye’de gelişmiş olduğu alanlar hangileridir?
Çince eğitimin oldukça arttığını ve hızlandığını gözlemleyebiliriz. Bunda da, Çin’in son 20 yıllık
atılımlarının sonucu dünya çapında bir güç olmayı başarmasından ileri gelmektedir. Çin, ekonomik ve
sınai gelişmelerinin doğrultusunda dil, akademik ve kültürel çalışmalardaki atılımlarını önemli projeler
doğrultusunda arttırdı. Dolayısıyla da, dil eğitimine çok önem vermektedir. Aynı şekilde Çin’le ilişkilerini
geliştirmek isteyen tüm ülkeler Çin’i daha fazla takip etme konusunda öncelikle Çince eğitimine ağırlık
vermektedir. Ancak, şu anda yine de yeterli değildir.
Sizce Çin’in son 20 – 30 yılda ister kültür ister tarih ister felsefe alanları olsun, gösterdiği gelişmeleri nasıl
görüyorsunuz?
Çin çok güzel gelişiyor ve sistematik çalışıyor. Karşılıklı çalışmayı uygun gördüğü partneri çok iyi inceleyip
çok dikkatli adımlarla geleceğe yönelik doğru köprüler oluşturuyor.

Benzer belgeler

"Comparative Epistemologies for Thinking China," The Research

"Comparative Epistemologies for Thinking China," The Research "Comparative Epistemologies for Thinking China," The Research & Educational Center for China Studies and Cross-Taiwan Strait Relations, Department of Political Science, National Taiwan University R...

Detaylı