ENFLASYON ve GÜNCEL GELİŞMELER
Transkript
ENFLASYON ve GÜNCEL GELİŞMELER
ENFLASYON ve GÜNCEL GELİŞMELER Dr. Süleyman BOLAT 1 ENFLASYON NEDİR? Enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının genel seviyesinde yaşanan sürekli artış olarak tanımlanmaktadır. Enflasyon, sadece bir veya birkaç mal ve hizmetin değil, ortalama bir tüketicinin yıl içinde kullandığı tüm mal ve hizmetlerde meydana gelen fiyat değişikliğini kapsamaktadır. Başka bir ifadeyle, bir ülkede, enflasyon oranı artarken bazı mal ve hizmetlerin fiyatları düşebilmekte veya aynı şekilde enflasyon oranı düşerken bazı mal ve hizmetlerin fiyatlarında artış yaşanabilmektedir. Dr. Süleyman BOLAT 2 ENFLASYON NEDİR? Mal ve hizmet fiyatlarının yanı sıra, maaş ve ücretlerde de zaman içinde değişim yaşanmaktadır. Maaş ve ücretlerdeki artışın mal ve hizmet fiyatlarındaki artıştan az olduğu durumlarda enflasyon, tüketicilerin satın alma gücünü azaltmaktadır. Kısaca enflasyon, kişilerin ellerindeki para ile geçmişe göre daha az mal ve hizmet alabilmesine neden olmaktadır. Genellikle bir önceki yılın aynı dönemine göre (yıllık) yüzde değişim olarak ifade edilen enflasyon, mal ve hizmet sepeti içinde bulunan öğelerin ortalama fiyatlarında bir yıl boyunca yaşanan değişime bakılarak hesaplanmaktadır. Mal ve hizmet sepeti, enflasyonun hesaplanabilmesi için belirli bir dönem boyunca fiyatları takip edilen mal ve hizmet kalemlerinin toplamına verilen isimdir. Sepette yer alan mal ve hizmetlerin ağırlıkları, hanehalkı bütçe anketine konu olan geniş bir hanehalkı örnekleminin yıl boyunca yaptığı harcamalar esas alınarak belirlenmektedir. Dr. Süleyman BOLAT 3 FİYAT ENDEKSİ YOLUYLA ENFLASYON HESAPLAMA Enflasyon Oranı, genel fiyat düzeyinde cari dönemde meydana gelen artış ile önceki dönem genel fiyat düzeyi arasındaki oranın 100 ile çarpımına eşittir. Enflasyon, genel fiyat düzeyinde belirli dönemde (ay, yıl) meydana gelen yüzde artış oranını ifade eder. Örneğin; bir ülkede 2009, 2010 ve 2011 yıllarından genel fiyat düzeyi sırasıyla 120, 126 ve 130 ise; 2010 ve 2011 yılı enflasyon oranları sırasıyla [(126-120/120)] x 100 = %5 ve [(130-126/126)] x 100 = %3.1 oranında artmıştır. %5’ten %3.1’e enflasyon oranının düşmesi, dezenflasyon diye nitelendirilir. Enflasyon oranının düşmesi genel fiyat düzeyinin düşmesi değil, genel fiyat düzeyindeki artış oranının düşmesini ifade eder. Dr. Süleyman BOLAT 4 FİYAT ENDEKSİ NEDİR? İktisatçılar, enflasyon tanımında yer alan genel fiyat düzeyi kavramını ve dolayısıyla da enflasyon oranını (haddini), fiyat endeksi ile ölçerler. Fiyat endeksi, belirli bir mal sepetinin cari yıl fiyatıyla aynı sepetin temel bir yıl fiyatı arasındaki oranın 100 ile çarpımına eşittir. Tüketicileri ve üreticileri ilgilendiren fiyat hareketleri için fiyat endeksleri kullanılır. Dr. Süleyman BOLAT 5 FİYAT ENDEKSİ NASIL HESAPLANIR? Örneğin; Sadece ekmek ve elma üretilen bir ekonomide, 2015 yılında 1000 adet ekmek ve 300 kilo elma üretildiğini; ekmeğin ve elmanın fiyatının temel yıl varsayılan 1990’da sırasıyla 0.3 TL ve 3 TL’dir. 2015 yılında ise, sırası ile 0.6 TL ve 4 TL olduğu varsayılırsa, 2015 yılı fiyat endeksi 150 olarak hesaplanır. Fiyat Endeksi 2015 = (1000 x 0.6 TL) + (300 x 4 TL) x 100 = 150 (1000 x 0.3 TL) + (300 x 3 TL) 2014 yılında ise fiyat endeksinin de 140 olduğu varsayılırsa, (150 – 140 /140) x 100 = 0.071 (%7.1) olarak hesaplanır Dr. Süleyman BOLAT 6 GSYH DEFLATÖRÜ NEDİR? Fiyat endeksini hesaplamak için, ülkede üretilen tüm nihai mallardan ve hizmetlerden oluşan bir sepet üzerinden hesaplanabilir. GSYH Deflatörü; Nominal GSYH ile Reel GSYH arasındaki oranının 100 ile çarpımına eşittir. GSMH veya GSYH Deflatörü, GSMH’deki veya GSYH’deki fiyat hareketlerini bir bütün olarak ele alınır. GSMH (GSYH)’yi oluşturan tüm malların yıllık fiyat değişimlerini gösteren endekstir. Bu çerçevede tüketicilerin refah düzeyindeki gelişmeleri yansıtmayabilir. GSYH Deflatörü = πDEF Nominal GSYH x 100 Reel GSYH (GSYHDEF2012 - GSYHDEF2011 = x 100 GSYHDEF2011 Dr. Süleyman BOLAT 7 TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ (TÜFE) NEDİR? TÜFE, hanehalklarının tüketimine yönelik mal ve hizmet fiyatlarının zaman içindeki değişimini ölçmektedir. 2003 temel yıllı TÜFE'nin temel amacı; piyasada tüketime konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ölçerek enflasyon oranını hesaplamaktır. TÜFE, hanehalklarının, yabancı ziyaretçilerin ve kurumsal nüfusun yurtiçinde yaptığı tüm nihai parasal tüketim harcamaları dikkate almıştır. TÜFE, tüketiciler tarafından ödenen fiyatlar üzerinden hesaplanan bir endekstir. İktisatçılar TÜİK’in aylık tüketici fiyat endeksi kullanılarak enflasyon önceki yılın aynı ayına kıyasla ve aynı yılın bir önceki ayına kıyasla hesaplanır. Dr. Süleyman BOLAT 8 TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ NERELERDE KULLANILIR? Makroekonomik anlamda enflasyonu ölçmekte kullanılır. Diğer ülkelerin enflasyonlarıyla karşılaştırma yapmakta kullanılır. Ücret ve fiyatların ayarlanmasında gösterge olarak alınır. Milli gelir hesaplarında; hem arındırma (deflatör olarak kullanılma) hem de milli muhasebe hesaplarında gösterge olarak kullanılır. Fiyat analizlerine temel alınır. Kiraların belirlenmesinde ölçü olarak kullanılır. Dr. Süleyman BOLAT 9 TÜFE – GSYH DEFLATÖR FARKLILIKLAR/BENZERLİKLER?? TÜFE, her zaman GSYH Deflatörüne göre daha az sayıda bir mal grubunu kapsar. GSYH Deflatörü hesaplanırken sadece o yılda üretilen mal ve hizmetler göz önüne alındığından mal sepeti yıldan yıla farklılık gösterebilir. TÜFE’de temel yıl sepeti sabittir, sepetteki mal ve hizmet miktarı yıldan yıla değişmez. GSYH Deflatörü sadece ülke içerisinde üretilen mal ve hizmetleri dikkate alırken, TÜFE ithal malları da içerir. ÜFE ve GSYH deflatörüne ithal malların fiyatı dâhil edilmemektedir. Dr. Süleyman BOLAT 10 TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ HESAPLANMASI? TÜFE Ağırlıkların tespitinde ve endeks hesaplamasında Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması (COICOP) kullanılmış ve bu harcamalar 12 ana grup 43 alt grup altında toplanmıştır. Endekste 417 madde kapsama alınmıştır. Tüm sosyo-ekonomik gruplardan yaklaşık yıllık 13248 (3 yıl toplamı 39.744) hanehalkı ile yapılan Hanehalkı Bütçe Anketi, kurumsal nüfus anketi, yabancı uyrukluların Türkiye’de yapmış oldukları harcamalar için turizm anketi ve idari kayıtlardan elde edilen harcama ve ciro bilgileridir. Dr. Süleyman BOLAT 11 ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ NEDİR? Fiyat endeksinin hesaplanmasında baz alınan sepet, son olarak ara mallarından ve makine-teçhizat gibi yatırım mallarından oluşan bir sepet biçiminde tanımlanabilir. Üretim mallarından oluşan böyle bir sepet üzerinden hesaplanan fiyat endeksine, üretici fiyat endeksi denir. Üretici fiyat endeksi, üreticiler tarafından ödenen fiyatlar itibariyle hesaplanan bir endeks olduğundan, üretici fiyat endeksi üzerinden hesaplanan enflasyon haddine, üretici fiyatlarıyla enflasyon oranı denir. Sektörel Kapsam: Madencilik ve Taşocakçılığı, İmalat, Elektrik ve Gaz, Su Temini. Dr. Süleyman BOLAT 12 ENFLASYONLA İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR NELERDİR? Deflasyon: Fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli düşüştür. Yani enflasyonun tersidir. Dezenflasyon: Fiyat artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade etmektedir. Hiperenflasyon: Olağandışı yüksek enflasyon olarak tanımlanır. Uç durumlarda, ülkenin parasal sisteminin çöküşüne neden olabilir. En göze çarpan hiperenflasyon örneklerinden bir tanesi, 1923 yılında fiyatların bir ayda yüzde 2.500 oranında arttığı Almanya’da yaşanmıştır. Dr. Süleyman BOLAT 13 ENFLASYONLA İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR NELERDİR? Stagflasyon: Bir ekonomide enflasyon ve işsizliğin bir arada yaşanması durumunu ifade eder. Bu durum, 1970’li yıllarda petrol fiyatlarında yaşanan artış ile birlikte ekonomik koşulların kötüleştiği endüstrileşmiş ülkelerde gözlenmiştir. Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE): Tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarında yaşanan değişimi ölçen endekstir. Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE): Ekonomide üretim sürecinde girdi olarak kullanılan maddelerin fiyatlarındaki değişimleri toptancı aşamasında ölçen endekstir. Buna göre ÜFE, tarım, balıkçılık, madencilik, imalat sanayi ve enerji sektöründeki (elektrik, gaz, su) ürünlerin fiyatlarındaki değişimleri ölçmektedir. Dr. Süleyman BOLAT 14 ENFLASYONLA İLGİLİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR NELERDİR? Çekirdek Enflasyon (Özel Kapsamlı TÜFE): Uzun dönem fiyat hareketlerini yansıtan ve geçici nitelikteki göreli fiyat şoklarını dışlayan enflasyon oranıdır. Kullanımındaki amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları tespit etmek ve buna uygun politikaları belirlemektir. Çekirdek enflasyon, TÜFE’den (enerji, alkollü içkiler ve tütün ürünleri gibi) bazı alt kalemlerin dışlanmasıyla hazırlanmaktadır. Bu göstergeler A’dan I’ya kadar isim almakta olup her aşamada belirli ürünler endeksten dışlanmaktadır. Bugün için bütün mevsimlik etkilere açık ürünlerin TÜFE’den dışlanmasıyla oluşturulmuş olan I endeksidir. Dr. Süleyman BOLAT 15 ENFLASYONUN NEDENLERİ? İktisat yazınında enflasyonun dört temel nedenine vurgu yapılmaktadır. 1- Talep Enflasyonu; genellikle ekonomi toparlanma sürecine girdiğinde ve işsizlik oranında azalma gözlendiği durumlarda görülmektedir. Büyüyen ve işgücü ihtiyacı artan bir ekonomide tüketiciler geleceklerine daha güvenle baktıkları için genellikle daha çok harcama yapma yoluna gitmektedir. Talep artışı ile sonuçlanan bu durum, üreticilerin üretim seviyelerini aynı hızda artıramamaları halinde talep fazlasına dönüşerek fiyatların artmasına neden olmaktadır. Merkez bankalarının parasal genişlemeye gitmesi veya kamu harcamalarının artırılması gibi genişletici politikaların uygulanması, toplam talebin geçici olarak genişlemesi ve ekonomik büyüme ile sonuçlanabilmektedir. Artan talebin ekonominin üretim kapasitesini aştığı durumlarda, kaynaklar üzerinde baskı oluşmakta, bu durum da talep enflasyonunu tetiklemektedir. Dr. Süleyman BOLAT 16 Talep Enflasyonu : Örnek Arz miktarı değişmediği halde talep miktarı artıyorsa o zaman ekonomide talep kökenli enflasyon oluşur. Yalnızca 100 ekmek üretilen bir ekonomide, ekmek 1 TL’den satıldığında ekmeklerin tümünü tüketen bir ekonomi düşünelim ve talep miktarı 100’dür. Varsayalım ki bir sonraki dönemde talep miktarı 110’a çıkmış fakat ekonomideki üretim 100 ekmektir. Bu durumda talep sahipleri ekmeğe daha fazla fiyat vermeye razı olacaklar ve ekmeğin fiyatı artacak, örneğin 1,10 TL’ye yükselecektir. Eğer bir sonraki dönemde arz yine 100 adet ekmekte kalırken, talep miktarı 120 ekmeğe yükselirse ekmek fiyatı da örneğin 1,20 TL’ye çıkacaktır. Bu, talep enflasyonudur. Dr. Süleyman BOLAT 17 2- Maliyet Enflasyonu; Eğer bir ekonomide arz yönlü sorunlar varsa, arzda daralma ya da maliyetlerde artış oluşmuşsa o ekonomide arz yönlü enflasyonist baskıdan söz edilebilir. Arzda daralma, talep düşmediği halde üretim miktarında düşüş olması halidir. Ki bu fiyatların yükselişe geçerek enflasyon oluşmasına yol açabilir. Maliyetlerde artış üç şekilde ortaya çıkabilir: (1) Üretim faktörlerine ödenen bedellerdeki artışlar, (ücret artışı, kira artışları, finansman maliyetleri ve dolayısıyla faizlerde artış) (2) Girdi fiyatlarında artışlar (üretimde kullanılan hammadde, ara malı, sermaye malı fiyatları artabilir.) (3) Kurlarda artış ortaya çıkabilir. Bu durumda üretimde kullanılan ithal girdilerin fiyatları artabilir. Petrol, doğalgaz fiyatlarında artışın etkilediği enerji fiyat artışlarına ek olarak kurda ortaya çıkan artışlar bu tür girdilerin ithal fiyatlarını dolayısıyla firmaların üretim maliyetini artırır. Dr. Süleyman BOLAT 18 Maliyet Enflasyonu: Örnek Yalnızca 100 ekmek üretilen ekonomimize geri dönelim. Diyelim ki bütün bu ekmekleri bir tek fırın üretmektedir. Bu fırında bir işçi bulunduğunu, fırının, ithal doğalgazla çalıştığını, ekmek üretimi için un, maya, su kullanıldığını, ekmek üreten makinenin değişken faizli banka kredisiyle alınmış olduğunu varsayalım. İşçinin ücreti sürekli artıyorsa bu üretim faktörleri bedellerindeki artışın yarattığı bir maliyet enflasyonuna yol açar. Kurlar sürekli yükseliyor ve o nedenle ithal doğalgazın fiyatı ve elektriğin fiyatı sürekli artıyorsa o zaman bu maliyetlere de yansır ve ekmek fiyatları da buna uyum göstererek sürekli artar ve enflasyona neden olur. Ekmek üretiminde girdi olarak kullanılan un, maya ve suyun fiyatı sürekli artarsa bu da maliyetleri artıracağı için enflasyona yol açar. Aynı şekilde bankadan alınan değişken faizli kredinin faizi de sürekli artış gösterirse bu da maliyetleri artırıcı bir etki yapar ve enflasyona neden olabilir. Dr. Süleyman BOLAT 19 2- Maliyet Enflasyonu; Dr. Süleyman BOLAT 20 3- Para Arzı; Bir ekonomide belirli bir dönemde dolaşımda bulunan toplam para miktarıdır. Uzun dönemde enflasyon oranı, ekonomideki para miktarı fiyatlar genel seviyesini; para arzı fazlası ise enflasyonu şekillendirmektedir. Para arzının artması, yatırım ve tüketim harcamalarını artırarak fiyatlar üzerinde yukarı yönlü bir baskının oluşmasına yol açmaktadır. Dr. Süleyman BOLAT 21 4- Enflasyon beklentileri enflasyonun oluşmasında kilit rol oynayan unsurlardan biridir. Tüketicilerin ve üreticilerin ileride fiyatların yükselmeye devam edeceğini beklemeleri durumunda, bu beklentiler geleceğe yönelik ücret talepleri aracılığıyla mal ve hizmet fiyatlarına artış olarak yansımaktadır. Maaş zammı, kira artırımı ve ticari alım-satım sözleşmelerine konu olan ileriye dönük fiyat belirleme gibi talepler bu duruma örnek gösterilebilir. Bu beklenti ve talepler, gelecekteki enflasyonu belirleyebilmektedir. Ekonomik birimler, ileriye yönelik enflasyon beklentilerini yakın geçmişte yaşanan enflasyon gerçekleşmelerine göre belirlemeye devam ettiği sürece, enflasyon artış oranı geçmişe paralel bir seyir izlemeye devam edecektir. Bu durum enflasyon ataletine neden olmakta ve bu nedenle merkez bankaları enflasyonla mücadele ederken bir yandan da enflasyon beklentilerini de düşürmeye odaklanmaktadır. Dr. Süleyman BOLAT 22 4- Enflasyon beklentileri Dr. Süleyman BOLAT 23 ENFLASYONUN MALİYETLERİ NELERDİR? Dr. Süleyman BOLAT 24 ENFLASYONUN MALİYETLERİ NELERDİR? Düşük Büyüme: Yüksek enflasyon nedeniyle yaşanan bu belirsizlik ve kararsızlık, bireyleri ve firmaları tüketim veya yatırım yapmak yerine enflasyonun zararlı etkilerinden korunmak amacıyla ellerindeki para ile döviz, altın, gayrimenkul gibi araçları satın almaya yöneltmektedir. Bu durum da, üretimi ve verimliliği olumsuz etkilemekte, uzun dönemde daha düşük ekonomik büyümeye sebep olmaktadır. Ekonomik dalgalanmalar: Yüksek enflasyon ortamının neden olduğu ekonomik dalgalanmalar, ekonomik büyümenin kalıcı olmamasına, hatta ardından resesyona neden olabilmektedir. İşgücü piyasasındaki olumsuzluklar: Geçici ve dengesiz ekonomik büyüme, işgücü piyasasını da olumsuz etkilemektedir. Sık yaşanan resesyon dönemleri, toplu işten çıkarmalara yol açmakta ve işgücü piyasasını daraltmaktadır. Dr. Süleyman BOLAT 25 ENFLASYONUN MALİYETLERİ NELERDİR? Uluslararası Rekabet Gücünün Azalması: Fiyatlarda yaşanan hızlı artış, ülkenin mal ve hizmetlerine olan dış talebi düşürürken, ekonominin diğer ülke mal ve hizmetleriyle rekabet gücünü azaltmaktadır. Uluslararası rekabet gücünün azalması ihracatı olumsuz etkilemekte ve sonuç olarak ülkenin ödemeler dengesinin açık vermesine yol açmaktadır. Gelir dağılımında bozulma: Enflasyon, ülkedeki gelir dağılımını da olumsuz etkilemektedir. Enflasyonist bir ortamda tasarruf edebilme imkânı olan kesim yüksek reel faizlerden yararlanırken, toplumun gelir düzeyi düşük kesim bu imkâna sahip olmadığından gelir dağılımı giderek bozulur. Vergi tahsilatında azalma: Öte yandan yüksek enflasyon vergi kalemleri üzerinde de olumsuz etki yaratabilmektedir. Tahakkuk eden vergilerin tahsil edilmesi uzun bir döneme yayıldığından, enflasyonun artması reel vergi kalemlerinde bir azalmaya neden olacaktır. Dr. Süleyman BOLAT 26 Olivera – Tanzi Etkisi Enflasyonun vergi tahsilat süresinin uzunluğu nedeniyle, vergi gelirlerinin reel olarak azalmaya neden olmasını ilk defa Julio Olivera, 1967 yılındaki bir çalışmasında ileri sürmüştür. Olivera, Latin Amerika Ülkeleri’nin 1950 ve 1960’larda yaşadıkları enflasyon deneyimlerini incelemiş ve vergi tahsilat sürelerinin uzunluğuna değinerek enflasyonun, vergilerin reel değerini düşürdüğünü saptamıştır. Enflasyonun bu şekilde bütçe gelirlerinin küçülmesine neden olmasının, enflasyonist finansmanın zamanla bütçe açıklarını azaltmak bir yana, artıracağını belirtmiştir. Gecikmeli olarak tahsil edilen vergilerin enflasyon nedeniyle reel olarak azalacağını ve dolayısıyla devletin enflasyonla gelir elde etmesinin bir sınırı olduğunu ilk defa Olivera öne sürmüş ve Tanzi, daha sonra yaptığı çalışmalarda Olivera’nın saptamalarını test ederek, doğruluğunu ortaya koyduğu bu teoriye “Olivera-Tanzi Etkisi” denir. Dr. Süleyman BOLAT 27 Enflasyon – Faiz İlişkisi Enflasyonla faiz arasındaki ilişkiyi tam olarak yerli yerine oturtabilmek için her şeyden önce hangi tür enflasyonla karşı karşıya olduğumuzu anlamamız gerekir. Monetarist iktisatçılar, Friedman’ın ünlü “enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” sözünden yola çıkarak enflasyonu para arzındaki artışın yarattığını öne sürerler. Para arzının artması, talebin de artması, fiyatların yükselmesi ve enflasyon anlamına gelir.. Arz yönlü iktisatçılar, enflasyonun daha çok yüksek vergiler, sıkılaştırılmış denetimler gibi etkiler sonucunda yükselen maliyetler nedeniyle maliyet enflasyonu kökenli olduğunu öne sürerler. Oysa enflasyon her iki etkiden de izler taşır. Yani bir ülkedeki enflasyon hem talep hem de maliyet kökenli unsurlar taşıyabilir. Dr. Süleyman BOLAT 28 Talep Enflasyonu Varsa Eğer talep enflasyonuyla karşı karşıya isek yani arzdan fazla talep varsa ya da üretilen mal ve hizmet miktarından daha fazlası talep ediliyorsa fiyatlar yükselecek ve enflasyona neden olacak demektir. Bunu önlemenin yolu, faizleri artırarak talebi düşürmek ve insanları tüketim yerine tasarrufa yönlendirmektir. Talep enflasyonu söz konusuysa şekilde görüldüğü gibi faiz ile enflasyon arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Faiz düşerse enflasyon artar, yani enflasyon artarsa düşürmek için faizi artırmak gerekir. (FtED: Faiz talep Enflasyonu Doğrusu) Dr. Süleyman BOLAT 29 Maliyet Enflasyonu Varsa Eğer maliyet enflasyonuyla karşı karşıya ise, yani üretim unsurları ve girdilerinin fiyatları talep dışı nedenlerle artıyorsa (örneğin; ücretler sendika baskılarıyla yükseliyor ya da enerji maliyetleri petrol ve doğalgaz fiyatlarının uluslararası alanda artması nedeniyle yükseliyor ve enflasyona neden oluyorsa) o zaman faizi arttırdığımızda enflasyon da artar. Çünkü faiz de bir maliyet unsudur (finansman maliyeti) ve buradaki artış enflasyonun daha da artmasına yol açabilir. Maliyet enflasyonu söz konusuysa, faiz ile enflasyon arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Faiz artarsa enflasyon artar ya da bir başka ifadeyle enflasyon artarsa düşürmek için faizi düşürmek gerekebilir. (FmED: Faiz maliyet Enflasyonu Doğrusu) Dr. Süleyman BOLAT 30 Hem talep hem de maliyet Enflasyonu Varsa Enflasyonun ne kadarının talep ne kadarının maliyet kaynaklı olduğunu ayırt ederek işe başlamaktır. Eğer etkiler yarı yarıya ise, o zaman faiz aracını kullanmak fazla işe yaramayacak demektir. Böyle bir durumda faizi artırarak talep enflasyonunu düşürmenin getirisi muhtemelen maliyet enflasyonunu artırarak ortaya çıkacak kayıpla giderilmiş olacak ve faiz boşuna yükseltilmiş olacaktır. Tersine maliyet enflasyonunu düşürmek için yapılan faiz indirimi, talep enflasyonunu azdıracağı için etkiler birbirini nötralize edecek sonuçta faiz düşerken enflasyon aynı düzeyde kalmaya devam edecektir. Dr. Süleyman BOLAT 31 Hem talep hem de maliyet Enflasyonu Varsa Talep ve maliyet enflasyonunun birlikte yaşandığı bir ekonomideki durumun başlangıçta yüzde 6 faiz oranı ve yüzde 5 enflasyon oranını temsil eden A noktasında olduğunu varsayalım. Ekonomi yönetimi faizi artırarak enflasyonu düşürmeye karar vermiş ve faizi yüzde 8’e çıkarmış olsun. Bu durumda talep yönlü enflasyonda yüzde 5’ten yüzde 4’e gerileme olurken; maliyet yönlü enflasyonda yüzde 5’ten yüzde 6’ya yükselme olacak ve her ikisinin karmasından oluşan toplam enflasyon oranı değişmeden kalacaktır. Faiz artırımı, enflasyonu düşürücü yönde bir etki yapmayacak, ekonomi daha yüksek bir faiz oranında aynı enflasyon oranı üzerinde yeni bir denge noktasına ulaşmış olacaktır (B noktası) Eğer ekonomide yukarıda değindiğim gibi maliyet ve talep enflasyonu birbirine yakın ağırlıkta ise bu durumda faiz politikası işlevsiz kalacak, bir işe yaramayacak demektir. Dr. Süleyman BOLAT 32 Türkiye’de Enflasyon – Faiz İlişkisi Dr. Süleyman BOLAT 33 Türkiye’de Para Arzı Artışları Dr. Süleyman BOLAT 34 Türkiye’deki Enflasyon Talep Yönlü Mü yoksa Maliyet Yönlü Mü? 2014’de maliyetlerde artışa neden olan bir gelişme oldu mu? Yani üretim faktörlerinin gelirleri (ücretler, kiralar, faizler ve karlar) arttı mı? Üretimde kullanılan girdilerin fiyatları yükseldi mi? Kurlar arttı mı? Ücretlerin, ortalama olarak, enflasyon kadar artış gösterdiğini ve bu şekilde enflasyona katkı yaptığını genel olarak söyleyebiliriz. Ne var ki ücretler geçmiş enflasyona göre artırıldığı için gelecek enflasyonu artırıcı yönde katkı yapabilmesi için geçmiş enflasyonun üzerinde artmış olması gerekiyor. Ücretlerde bu tür istisnalar olsa da genel olarak ortalama ücretlerin geçmiş enflasyona göre ayarlandığı için ücretlerin enflasyona katkısının sınırlı kaldığı görülür. Kurlardaki artış için sepet kura (½ USD + ½ Euro) bakıyoruz. 2013 yılı sepet kurun ortalaması 2,31 iken 2014 yılında 2,55 olmuş. Yani yüzde 10’un üzerinde artış sergilemiş. Faizlerdeki artış da aynen kurdaki artış gibi yüzde 10’un biraz üzerinde gerçekleşmiş. Dr. Süleyman BOLAT 35 Türkiye’deki Enflasyon Talep Yönlü Mü yoksa Maliyet Yönlü Mü? Toplam firma maliyetlerindeki ağırlıklara bakılırsa, TCMB’nin “Firma Maliyet Yapısı ve Maliyet Kaynaklı Enflasyon Baskıları” adlı çalışmasında, 20’den fazla işçi çalıştıran 38.997 firma hesaba katılmış ve hesaplamalar, 2006 – 2011 yılları ortalamasını esas alarak yapılmıştır. Türkiye’de tarım dışında (sanayi, hizmet ve inşaat sektörleri) yer alan firmalarda maliyetlerin ağırlığı hammadde ve personel giderlerinde toplanmaktadır. Fiyat artışlarında en etkili iki kalem hammadde (yani girdi) fiyatları ve üretim faktörlerinden emeğin fiyatı olan ücretlerdir. Dr. Süleyman BOLAT 36 Türkiye’deki Enflasyon Talep Yönü Dr. Süleyman BOLAT 37 Enflasyon – Kur – Faiz İlişkisi Türkiye gibi yüksek dış finansman ihtiyacı olan ekonomilerde yabancı paraların yerli para ile olan ilişkisi büyük ölçüde faiz - risk dengesiyle belirleniyor. Eğer bu tür bir ekonomide riskler yüksekse (örneğin; cari açık yüksek, dış finansman ihtiyacı yüksek, siyasal belirsizlikler söz konusu, mali disiplinde sorunlar varsa) o zaman yabancı para çekebilmek için faizlerin yüksek tutulması gereği vardır. Aksi takdirde faiz düşük tutulursa, dış finansman girişi azalır, BP < 0, DIŞ AÇIK sorunu ve kurlar yükselir. Kurlar yükselince riskler yükselir, dış finansman kaynaklarının gelmesi azalacağı gibi içeridekiler de dışarı çıkmaya başlar. Kurların yükselmesi enflasyonun yükselmesine yol açar. Dalgalı kur rejimi uygulayan açık bir ekonomide paranın iç değeriyle dış değeri birlikte hareket eder. Enflasyon oluşmuşsa paranın dış değeri de düşer ya da paranın dış değeri düşmüşse enflasyona yol açar. Enflasyondaki artış da faizi yükselterek, dış finansman için yeniden çekim alanı yaratmaya çalışmaktır. Böylece yabancı kaynaklar içeri çekilmiş ve kurlar düşürülmüş, enflasyon da denetim altına alınmış olur. Dr. Süleyman BOLAT 38 Euro Alanında Enflasyon ve Bileşenleri (Kaynak: EUROSTAT) Dr. Süleyman BOLAT 39 Türkiye ve Avrupa’da Ortalama Enflasyon Oranları (2004-2014) (Kaynak: EUROSTAT) Dr. Süleyman BOLAT 40 Avrupa’da, Euro’da, Japonya’da, ABD’de Ortalama Enflasyon Oranları (2004-2014) Dr. Süleyman BOLAT 41 Avrupa’da Enflasyon Euro bölgesi ekonomisi, uzun süredir düşük büyüme, düşük enflasyon ve yükselen işsizlik sorunu ile mücadele etmektedir. 2013’ün sonundan beri de Avrupa’da yıllık ortalama enflasyon oranları yüzde 1’in altında seyretmektedir. Hatta Euro bölgesinde dokuz ülke şu an eksi enflasyon olarak da tanımlayabileceğimiz deflasyonu yaşamaktadır. Diğer bir deyişle, gerekirse fiyatlar her ay düşüş göstermektedir. Bu bölgede deflasyon yaşayan ülkeler için konuşursak, ekonominin canlanması için tüketim yapılması gerekirken, insanlar fiyatların sürekli düştüğü bir ekonomik tablo karşısında tüketimlerini gelecek aylarda daha ucuza alabilmek için erteliyorlar. Bu da ekonomik bir kısır döngüye sebep olmaktadır. Bu durumda şirketlerin satışları maliyetlerini karşılayamaz hale gelmektedir. Enflasyon oranlarının düşük olması Avrupa’da insanların canlı bir ekonomi yaratacak kadar çok tüketim yapamadığının yani talebin yetersiz olduğunun göstergesidir. Talebin yetersiz olduğu, canlı olmayan Avrupa ekonomisinde yatırımlar ve istihdam olanakları artmadığı için de işsizlik artış göstermektedir. Dr. Süleyman BOLAT 42 ECB (Avrupa Merkez Bankası)’nin Enflasyon’a Karşı Kararları Talebin yetersiz olduğu bu ortamda Avrupa Merkez Bankası (ECB) bir süredir enflasyonu arttırarak ekonomiyi ve büyümeyi canlandırmak için piyasaya para aktarmaya başlamıştı. Bu zamana kadar piyasayı canlandırmak ve yatırımları arttırmak için bankalara çok düşük (%0,05) faiz oranından krediler dağıttı. Hatta parayı piyasada tutmak, tüketim ve yatırımları arttırmak amacıyla kendisine yatırılan mevduatlara negatif faiz uyguladı. Negatif faiz; bankalar parayı piyasaya sürüp kredi vermek yerine, paralarını güvene almak amacıyla ECB’ye yatırmayı tercih ederlerse, ECB bankaların yatırdıkları paraya faiz ödemek yerine bu paradan faiz oranı kadar kesinti yapacağı anlamına gelir. Pek çok teşvik sağlandı fakat bu adımlar bugüne kadar dış faktörlerin de etkisi ile (Çin’de yavaşlayan büyüme ve Yunanistan krizi gibi) beklenilen sonucu veremedi. Ne enflasyon artışı oldu ne de büyüme yüzde 1,5 bandını aşabildi. Dr. Süleyman BOLAT 43 Dr. Süleyman BOLAT 44 Dr. Süleyman BOLAT 45 Dr. Süleyman BOLAT 46 Dr. Süleyman BOLAT 47 Türkiye’de Enflasyon Gelişmeleri 2015 yılının son çeyreğinde tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,86 puan artarak yüzde 8,81 oranı ile enflasyon hedefi etrafındaki belirsizlik aralığının üzerinde gerçekleşmiştir. Son çeyrekte enflasyonda kaydedilen yükselişte özellikle Türk lirasında ilk üç çeyrekte yaşanan birikimli değer kaybının gecikmeli etkisiyle temel mal grubu fiyatlarında gözlenen hızlı artış önemli bir rol oynamıştır. Bunun yanında enerji yıllık enflasyonu baz etkisi ile yükseliş göstermiştir. 2015 yılında enflasyonun belirsizlik aralığının üzerinde gerçekleşmesinde gıda fiyatlarında kaydedilen yüksek oranlı artış da etkili olmuştur. Bir önceki yıl tarımsal üretimde yaşanan daralmanın aksine, bu yıl üretimde önemli bir artış kaydedilmesine karşın, gıda enflasyonunda beklenen yavaşlama gerçekleşmemiş, gıda enflasyonu yılı yüzde 10,9 ile bir önceki yıldaki yüksek seviyesinin bir miktar altında tamamlamıştır. Özellikle işlenmemiş gıda enflasyonu son üç yılda ortalama yüzde 13 ile yüksek bir artış eğilimi sergilemiştir. Gıda fiyatları yıl genelinde yemek hizmetleri kanalıyla hizmet enflasyonunu da olumsuz yönde etkilemiştir. Dr. Süleyman BOLAT 48 Türkiye’de Enflasyon Gelişmeleri Gıda fiyatları yıl genelinde yemek hizmetleri kanalıyla hizmet enflasyonunu da olumsuz yönde etkilemiştir. Bunun yanında, döviz kuruna duyarlı kalemlerdeki artışlar, enflasyondaki atalet ve ücret gelişmelerinin yansımaları hizmet enflasyonunun yüksek seyrinde öne çıkan diğer unsurlar olmuştur. Başta petrol olmak üzere ithalat fiyatlarında kaydedilen düşüşlerin tüketici enflasyonuna etkisi ise döviz kuru gelişmeleri nedeniyle sınırlı kalmıştır. Ayrıca, enflasyon beklentilerinde 2013 yılının ikinci yarısından itibaren gözlenen bozulma eğilimi tüketici enflasyonunun ulaştığı yüksek seviyeye bağlı olarak yıl içinde sürmüştür. Bu görünüm altında, çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimi son aylarda bir miktar yavaşlasa da yüksek seyrini korumuştur. Dr. Süleyman BOLAT 49 Türkiye’de Enflasyon Gelişmeleri Özetle yılın son çeyreğinde gıda enflasyonunda öngörülen yavaşlama gerçekleşmemiş, enerji fiyatlarından gelen olumlu etkiye karşın, birikimli döviz kuru hareketleri tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkilemeye devam etmiştir. Önümüzdeki döneme ilişkin olarak, yönetilen-yönlendirilen ürünlerde yapılan fiyat ayarlamaları, asgari ücret artışındaki ivmelenme ve enflasyon beklentilerinin seyri enflasyon görünümü üzerinde öne çıkan başlıca unsurlardır. Başta tütün ürünleri ve elektrik olmak üzere, fiyatları yönetilen-yönlendirilen bazı ürünlerde Ocak ayı başında yapılan fiyat artışlarının enflasyon üzerindeki doğrudan etkisinin 0,7 puan civarında gerçekleşebileceği tahmin edilmektedir. Net asgari ücretin 2016 yılında yüzde 30 gibi yüksek bir oranda artması, her ne kadar işveren üzerindeki yükün bir bölümü devlet tarafından karşılanacak olsa da, hizmet ve gıda gibi kalemler başta olmak üzere tüketici enflasyonu üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacaktır. Dr. Süleyman BOLAT 50 Dr. Süleyman BOLAT 51 Yıllık Tüketici Enflasyonuna Katkı Temel mal grubu yıllık enflasyonu dördüncü çeyrekte 2,28 puan artarak yüzde 10,22 oranına yükselmiştir. Birikimli döviz kuru etkileri temel mal grubunun diğer bileşenlerinden dayanıklı mal grubunda da izlenmeye devam etmiş ve grup yıllık enflasyonu yavaşlayarak da olsa yükselişini sürdürmüştür. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde Türk lirasının yabancı para birimleri karşısında değer kaybetme eğiliminde olması, temel mal grubu enflasyonunun uzun dönem ortalamalarının oldukça üzerinde seyretmesine yol açmıştır. 2015 yılı içinde bazı dayanıklı mallarda artırılan gümrük vergileri de enflasyondaki yükselişte etkili olmuştur. Bir önceki yıl tarımsal üretimde kaydedilen daralmanın aksine bu yıl üretimde önemli bir artış kaydedilmesine karşın, gerek tarım ürünleri üretici enflasyonunda gerekse tüketici fiyatları gıda enflasyonunda beklenen yavaşlama gerçekleşmemiştir. Kırmızı et fiyatları, 2013 yılı ilk çeyreğinden 2015 yılı üçüncü çeyreğine kadar yaklaşık yüzde 50 artış kaydetmiş, bu grupta 2015 yılı fiyat artışı yüzde 21,23 olarak gerçekleşmiştir. Gıda Komitesi çalışmalarının da etkisiyle, alınan önlemler çerçevesinde Et ve Süt Kurumu’na tanınan karkas et ithalat yetkisini takiben, yurt içi fiyatlardaki artış eğilimi yerini daha ılımlı bir görünüme bırakmıştır. Dr. Süleyman BOLAT 52