SHOW DAILY / 3 2011 PDF için tıklayınız

Transkript

SHOW DAILY / 3 2011 PDF için tıklayınız
2011 Buluşması
02 11.05.2011
2011 Meeting
11.05.2011
03
MALE İHA’nda TUSAŞ-CASSIDIAN Stratejik İşbirliği
Talarion İnsansız hava Aracı
(İHA) Programı altında yakın
işbirliği sağlamak üzere IDEF ‘11
Fuarı kapsamında 11 Mayıs günü
Cassidian ile TUSAŞ arasında bir
Mutabakat muhtırası (MoU)
imzalandı.
T
AI standında gerçekleştirilen imza
töreninde Savunma Sanayi Müsteşarı (SSM) Murad BAYAR ve Alman Savunma Bakanlığı Müsteşarı Thomas
KOSSENDEY, TAI Yönetim Kurulu Başkanı M. YALÇIN KAYA, TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI, Cassidian
Hava Sistemleri CEOsu Bernhard GERWERT ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Nicolas CHAMUSSY ile diğer davetliler de
hazır bulundu. Bu yeni anlaşma ile Türkiye,
çok uluslu işbirliği programlarından insansız hava sistemlerindeki konumunu daha da
sağlamlaştırmış oluyor.
Avrupa’nın ileri teknoloji Orta İrtifa
Uzun Havada Kalışlı (MALE) tipi İHA
programlarından birisi olan Talarion, öncelikle Fransa, Almanya ve İspanya’nın gelecekteki uzun havada kalışlı insansız keşif ve
gözetleme görev ihtiyaçlarını karşılamak
üzere hayata geçirilmiştir. Bu yaklaşımın bir
başka önemli özelliği ise modüler tasarımı
ve insansız hava aracının ağ destekli harekat senaryolarına entegrasyonudur.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ile
TUSAŞ önderliğinde, Türk Sanayi’nin
önemli şirketlerinin Talarion prototip program takımına entegrasyonu ve yatırımına
destek veren Türkiye, bu büyük Avrupa
programına katılmak üzere uzun zamandır
girişimlerini sürdürüyordu.
İmza töreninde kısa bir konuşma yapan
Cassidian Hava Sistemleri CEOsu Bernhard
GERWERT: “Bugün TUSAŞ’ın Talarion
Takımı’nın bir parçası olmasından dolayı
Cassidian olarak çok mutlu ve gururluyuz.
Bu ileri nesil MALE İHA Sistemi şu an var
8 12.05.2011
olan çözümler ve onların yan ürünlerinin
sağlayamadığı güvenlik operasyonları ve ticari aktiviteleri mümkün kılacağı için çok
büyük önem taşıyor. Bu endüstriyel işbirliği
ile canı gönülden inanıyoruz ki potansiyel
müşteriler de en kısa sürede bu eşsiz ürünü
desteklemeye karar verecekler” dedi.
TUSAŞ Genel Müdürü Muharrem
DÖRTKAŞLI ise işbirliğini şöyle değerlendirdi: “Kendi sınıfında en iyi performansı
sunan ve en modern modüler sensor süitini
veri linkleri ile birleştiren programın gelişimini dört gözle bekliyoruz. TUSAŞ yeni
nesil operasyonel kabiliyetlere olanak sağlayan böyle bir buluşun bir parçası olmaktan
gurur duymaktadır.”
Prototip, interaktif tasarım yaklaşımını
takiben geliştirilen ilk standart olacak. Program altında ilk prototip ile ilk test uçuşunun
2o14 yılında gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Bu amaca ulaşmak için Cassidian; Fransa,
İspanya, Türkiye,
Almanya ve ana tedarikçilerden oluşan
eş-konumlu plato
aşamasını hayata
geçirdi.
Bugün
16o’a yakın mühendis Talarion platosunda
çalışıyor.
Sivil hava sahasında
kullanılabilecek ilk
İnsansız Hava Sistemi olarak Talarion;
korsanlıkla
mücadele, uyuşturucu kontrolü, sınır koruması, ekolojik ve doğal kriz yönetimi gibi
birçok değişik güvenlik operasyonunda kullanılabilecek. 28 metrelik kanat açıklığı ile
Talarion görev alanı üzerinde orta ve yüksek irtifada uzun süre uçabilmektedir. Kendi
sınıfının en yüksek performansına sahip
olan Talarion, özellikle ISTAR görevleri için
hayati önem taşıyan en modern modüler
sensör süiti ve veri linkleri ile donatılacaktır. Uçakta yer alacak iki adet jet motoru,
yalnızca uçakta görev için gerekli enerjiyi
(sensörler, faydalı yük ve haberleşme) sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda yoğun
hava trafiği olan bölgelerde güvenli uçuş
koşullarını da muhafaza edecektir. Görev
paketi (faydalı yük) ve haberleşme alt sistemleri de dahil olmak üzere tüm sistemlerin konseptinde modülerite esas alınmıştır.
İlgili ihtiyaçlara göre İHA veri, komuta ve
kontrol ağına entegre edilmiştir SD
Roketsan’a Tedarikçi
Mükemmeliyet Ödülü
R
OKETSAN’a Raltheon tarafından IDEF ’11 fuarı sırasında Roketsan standında Tedarikçi Mükemmeliyet
Ödülü verildi. Ödül, Raltheon adına Mike BOOTS tarafından
Roketsan Genel Müdürü Hüseyin BAYSAK’a takdim edildi.
Hüseyin BAYSAK törende yaptığı konuşmada, “Raytheon
tarafından bu ödüle layık görüldüğümüz için son derecede
mutluyuz. Bu ödül en yüksek kalite ve performansı müşterilerimize sunma taaüdümüzün en önemli kanıtıdır. Roketsan olarak yüksek eforla çalışan proje ekibimizle birlikte Patriot
Programındaki sonuçların Raytheon tarafından takdir edilmesinden dolayı gurur duymaktayız” demiştir.
Raytheon Türkiye Patriot Program Direktörü Mike BOOTS
“Roketsan kesinlikle elit tedarikçilerimiz arasındadır. Tedarikçi
Mükemmeliyet ödülümüzbizim için çalışmakta olan 4000 tedarikçi arasından 132 tanesine verildi. Bunlardan 6’sı uluslararası tedarikçidir” dedi. BOOTS ayrıca “dünya çapında 12
Patriot müştarisine Roketsan ile ortaklığımızı kuvvetlendirerek
en ileri Patriot Hava Savunma Sisteminin teslimatlarını gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Roketsan, bir Türk Savunma Sanayi şirketi olarak Rayheon’un ilk deniz aşırı alt yüklenici olarak Patriot’ı sçmiş ülkelere
hizmet edecek stratejik bir konumda bulunmaktadır.
Raytheon söz konusu ödülü üç kritere uygun olmasına
göre vermektedir. Zamanında teslimat, sürekli performans ile
proses ve kalitede sürekli iyileştirme SD
Roketsan Receives Supplier
Excellence Award
R
OKETSAN
Missiles Industries Inc of Turkey has
been awarded Raytheon Integrated Defense Systems’ (IDS)
2010 Supplier Excellence Award. At a ceremony this morning
at IDEF 2011, on behalf of Raytheon IDS, Mike Boots presented the award to Mr. Hüseyin BAYSAK, President of Roketsan.
“We are extremely pleased to be honored by Raytheon
with this prestigious award. This award is solid evidence of
our commitment to deliver the highest quality and performance to our customers. We have an outstanding team at
Roketsan that works hard, and we are proud of this recognition from Raytheon for our results on the Patriot Program,”
said Mr Hüseyin BAYSAK, President and CEO of Roketsan.
"Roketsan is indeed in an elite company of suppliers. The
Supplier Excellence Award was presented to only 132 suppliers out of thousands that do work for us. And only six international suppliers received the honor this year," said Mike
BOOTS, Director, Turkey Patriot Programs at Raytheon IDS.
"We look forward to continuing the strong partnership with
Roketsan to deliver the most advanced Patriot Air and Missile
Defense System to our 12 Patriot customers worldwide."
Roketsan, a Turkish Defense Systems manufacturer, is
Raytheon IDS’s first major trans-Atlantic supplier, strategically
located to support countries that have chosen the Patriot Air
and Missile Defense System as a key component of their air
and missile defense programs.
Roketsan is a leading Turkish company headquartered in
Elmadag ANKARA with expertise and experience in the field
of Defense and Security, especially in Missile and Rocket
Systems design, manufacture, assembly and
testing.
Raytheon IDS recognizes its suppliers
based on three important factors: on-time
delivery, sustained performance and commitment to continuous
process and quality improvements SD
TUSAŞ ve P&W F135 Motoru için
Yeni Bir Şirket Kuruyor
Türk Savunma Sanayi ile gerçekleştirdikleri işbirliğinin 8 yılı aşkın bir geçmişe
sahip olduğuna dikkat çekerek, o günden
bugüne MTU/JSF Programı’nda önemli
bir rol oynaması maksadıyla Türk Sanayi
için geniş kapsamlı yeni fırsatlar yaratma
konusuna odaklanmış olduklarını belirtti.
Türkiye’nin MTU/JSF Programı kapsamında yurtiçinde Motor Nihai Montaj ve
Kontrol (FACO) Tesisi’nin yanı sıra Motor
Bakım, Onarım ve Overhol Tesisi kurma
doğrultusundaki arzusunu dile getirdiğini
hatırlatan O’DONNEL, “Bugün burada,
Türkiye’nin bugüne kadar geliştirilmiş en
güçlü muharebe uçağı motoru olan F135
ile ilgili ulusal özlemlerini karşılamak için
gerekli olan kabiliyetlerin kurulumuna yönelik olarak P&W ve TUSAŞ arasında
T
USAŞ, F-35 Lightning II Müşterek
Taarruz Uçağı (MTU/JSF)’nı güçlendiren F135 turbofan motorları için nihai
montaj, test, bakım ve onarım faaliyetleri
gerçekleştirecek yeni bir şirketin kurulumana yönelik olarak Pratt & Whitney
(P&W) ile 11 Mayıs günü bir Mutabakat
Muhtırası (MoU) imzaladı. UTC standında
gerçekleştirilen imza törenine Milli Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL, Savunma
Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR, TSKGV
Genel Müdürü Korg. (E) Hayrettin UZUN,
TAI Yönetim Kurulu Başkanı M. Yalçın
KAYA, TAI Genel Müdürü Muharrem
DÖRTKAŞLI ve Pratt & Whitney Başkan
Yardımcısı Ed O’DONNEL ile SSM,
TUSAŞ ve P&W’den diğer davetliler de
hazır bulundu.
Kurulacak yeni şirketin ilk aşamada
F135 motoruna yönelik, gelecekte ise P&W
ürünü diğer askeri motor programları ve hizmetlerine yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi bekleniyor.
Törende kısa bir konuşma yapan
TUSAŞ Genel Müdürü DÖRTKAŞLI, yeni
kurulacak şirketin Türkiye’nin F-35 Programı kapsamında ortaya koyduğu beklenti
ve hedeflere paralel olarak, hem ülkemizde,
hem de Avrupa’da kullanılacak F135 motorlarının nihai montaj ve test aktivitelerini
müteakiben de kazanılacak yeni kabiliyetler
ile bölgedeki tüm F-35 uçaklarında kullanılacak F135 motorlarına lojistik destek sağlamasını arzuladıklarını kaydetti. “Biz TAI
olarak fabrikamızın içerisine, şiketimizin
içerisine herhangi bir F135 motor parçasının üretimini, montajını almayı düşünmüyoruz” diyen DÖRTKAŞLI, bu çerçevede
Türkiye’de motor konusunda ihtisaslaşmış
ve kendilerine hizmet verebilecek askeri
(HİBM’leri dahil) ve sivil (özel sektör) tüm
kabiliyetleri kullanacaklarını vurgulayarak
“Avrupa’da motor konusunda bu işi yapan
12 12.05.2011
tek şirket olmayı ve bunu koordine etmeyi
hedefliyoruz” diye konuştu. P&W’in F135
motor parçalarının üretimi konusunda Türkiye’de ciddi yatırımlar yaptığına dikkat
çeken DÖRTKAŞLI, Umarım memleketimiz içinde, şirketimiz için de hayırlı bir yatırım olur” dedi.
P&W Başkan Yardımcısı O’DONNEL
ise F135 Motor Programı kapsamında
yeni bir ortak girişim şirketini hayata geçirme konusunda fırsatları araştırmamıza
imkan tanıyacak bir MoU’yu imzalayacağız. TAI ile kurulacak ortak girişim şirketi,
P&W’in mevcut işbirliklerini daha da güçlendirecek ve Türkiye’deki jet motor tahrik
sistemleri konusundaki fırsatların daha da
artırılmasına katkıda bulunacaktır ” diye
konuştu SD
Milli Savunma
Bakanı Vecdi
GÖNÜL ve
SSM Murad
BAYAR’e
DIEHL
DEFENCE
standında
Atilla ALP
tarafından
şirket ve RAM
Güdümlü
Mermi
hakkında bilgi
verildi.
Solda, Teknopark İstanbul Genel Müdürü Turgut
ŞENOL ve sağda Savunma Sanayi Müsteşarı Murad
BAYAR konuşmalarını yaparken görülüyor.
Teknopark İstanbul 2o12’de
Faaliyete Geçiyor
S
ABİHA Gökçen Uluslararası Havaalanı’nı da içeren İleri Teknoloji
Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi (ITEP)
kapsamında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı
(SSM) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın
bir girişimi olarak kurulan ve ülkemizin en
büyük, Avrupa’nın ise en prestijli teknoparklarından birisi olmaya aday Teknopark
İstanbul’un tanıtımına yönelik olarak IDEF
Fuarı’nın ikinci günü olan 11 Mayıs 2o11
tarihinde, Fuaye alanında bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda aynı zamanda
Teknopark İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı da olan Savunma Sanayi Müsteşarı
Murad BAYAR’ın yanı sıra Teknopark İstanbul Genel Müdürü Turgut ŞENOL ile
SSM’ndan diğer üst düzey davetliler de
hazır bulundu.
Teknopark İstanbul’un, özelde İstanbul’un, genelde ise Türkiye’nin kendi teknoloji geliştirme hedeflerini somutlaştırarak,
Türkiye’nin dünyaya açılacak en önemli ve
en nitelikli teknoloji penceresi olma iddiasını taşımakta olduğunu kaydeden Genel
Müdür ŞENOL, Teknopark İstanbul’un
SSM’nca başlatılan ve sürdürülen üç aşamalı ITEP projesi’nin sonuncu adımını oluşturduğuna dikkat çekti. ŞENOL, “Bu proje
çerçevesinde Sabiha Gökçen Uluslararası
Havaalanı ile hava araçlarına yönelik bakım
ve onarım tesisleri geçtiğimiz yıllarda faaliyetlerine başlamış bulunmaktadır” dedi
1987 yılında başlatılan projenin ancak
2o sene sonra hayata geçirilebildiğinin altını
çizen ŞENOL konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Arazinin teknoloji bölgesi olarak ilan edil-
14 12.05.2011
mesi 2oo9 yılında mümkün olabilmiş, yönetici şirketimiz Teknopark İstanbul AŞ ise
4 Mayıs 2o1o tarihinde kurulmuştur. Teknopark İstanbul, TEM otoyolu’nun pendik
girişi’ne 2km mesafede, Sabiha Gökçen Havalimanı’na bitişik; tren yoluna, D-100 karayoluna ve Pendik Limanı’na yaklaşık 7km
mesafede,
Doğu-Batı
istikametinde
1.400.ooom2, 900.ooom2 ve 200.ooom2 büyüklüklerinde, birbirinden ana arterler ile
ayrılan 3 sahadan oluşmaktadır. Doğu-Batı
ekseninde İzmit’in ötesine kadar yayılmış
İstanbul merkezli sanayi altyapısı, Tuzla
gemi inşa sanayi ve şimdiden havaalanı etrafında kümelenmeye başlamış havacılık sanayi ile bölge mükemmel ve gerçek
anlamda bir iş merkezi olma potansiyelini
bugünden ortaya koymaya başlamıştır.
Genel Müdür ŞENOL, 650.ooom2 kapalı alana (bodrum katları ile birlikte
900.ooom2’ye ulaşmaktadır) sahip olacak
Teknopark İstanbul’un kurumsal hedeflerini
ise “ABD$2 Milyar’lık toplam yatırımı içeren 15 yıllık bir gelişim sürecinde, 1.ooo’e
yakın firmanın, 30.ooo’i aşkın nitelikli personeliyle yüksek teknoloji bazında ABD$7
Milyar’ın üzerinde ciro üretecek bir teknoloji altyapısını oluşturmak” olarak tanımladı. Teknopark İstanbul’da yerleşecek
firmalar için yakın bölgedeki çok yüksek nitelikli 7 üniversite ile İstanbul il sınirları içerisindeki 44 üniversite ve yüksek okulun
işbirliği potansiyelleri titizlikle incelenmekte ve muhtemel işbirliği alanları için bu
üniversiteler ile bugünden çalışmalar yapmakta olduklarını vurgulayan ŞENOL,
“Diğer bir ifadeyle üniversite sanayi işbirliği konusunda da farklı ve gerçekçi bir çizgi
bugünden oluşturulmaktadır” dedi.
Toplantıda kısa bir konuşma yapan
Müsteşar BAYAR ise Teknopark İstanbul
girşiminde iki ana ortak olarak Türkiye’de
en fazla ArGe yapan sektörün öncü kuruluşu
SSM ile Türk ticaret dünyasının en büyük
kuruluşu İTO’nun bir araya getirildiğini ve
güçlerinin en etkin bir şeklide birleştirldiğine vurgu yaparak, “Bu tamamen iş dünyasına dönük, teknolojiye dönük, ürüne
dönük bir teknopark olacak. İnşallah önümüzdeki seneden itibaren de faaliyete geçecek. Burada sloganımız şu; Türkiye’nin en
iyi teknoparkını kuracağız. Turgut Bey’e başarılar diliyorum. Hepimize hayırlı uğurlu
olsun.” SD
TUSAŞ, Uzay Projelerinde SNC ile
Stratejik İşbirliğine Gidiyor
T
ÜRKİYE’nin Havacılık ve Uzay
Mükemmelliyet Merkezi ve Ulusal
Uzay Programları ana entegratörü TUSAŞ,
ABD merkezli elektronik, hava-uzay, havacılık elektroniği, uzay, itki sistemi, mikro
uydu ve uçak sistemleri üreticisi Sierra Nevada Corporation (SNC) ile uluslararası
programlar için uzay sistemleri ve teknolojileri alanında stratejik işbirliğine yönelik
olarak IDEF Fuarı kapsamında 11 Mayıs
günü bir Mutabakat Muhtırası (MoU) imzaladı. TAI standında gerçekleştirilen imza töreninde; SSM MEBS Daire Başkanı Mete
ARSLAN, TAI Yönetim Kurulu Başkanı M.
Yalçın KAYA, TAI Genel Müdürü Muharrem DÖRTKAŞLI, SNC Genel Müdürü ve
sahibi Fatih ÖZMEN ve SNC Uzay Sistemleri Kurumsal Başkan Yardımcısı Mark SIRANGELO ile diğer davetliler de hazır
bulundu.
MoU kapsamında TUSAŞ ve SNC uluslararası uzay ve uydu programları için hem
pazarlama, hem de etkili çözümler geliştirmek için güçlerini birleştirecektir. Anlaşma
ile ilgili bir değerlendirmede bulunan TAI
Genel Müdürü DÖRTKAŞLI, bu stratejik
işbirliği anlaşmasının TUSAŞ’ın uluslararası pazardaki uzay kabiliyetlerinin, TUSAŞ’ın altyapısından yararlanılmasına ve
ulusal programlara dayalı kurulmuş kalifiye
mühendislik gücünün gösterilmesinde
önemli bir rol oynayacağını belirtti. Törende
LST Sözleşmesi İmzalandı
T
ÜRK Deniz Kuvvetleri’nin iki adet
Tank Çıkarma Gemisi (LST) ihtiyacı kapsamında seçilen ADİK Tersanesi,
teknik görüşmelerin tamamlanmasını müteakip IDEF Fuarı kapsamında SSM ile bir sözleşme imzaladı. Fuarın ikinci günü olan 11
Mayıs 2o11 tarihinde ADİK standında düzenlenen imza töreninde; Milli Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL, Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Uğur YİĞİT, Savunma
Sanayi Müsteşarı Murad BAYAR ve Futrans
Denizcilik Ticaret ve Sanayi AŞ Yönetim
Kurulu Başkanı Süalp ÜRKMEZ’in yanı sıra
DzKK, SSM ve ADİK Tersanesi’nden çok
sayıda davetli de hazır bulundu. Anlaşma
uyarınca ADİK iki LST gemisini 4 yıl içinde
DzKK’na teslim edecek.
16 12.05.2011
Yeni isterler ile toplam uzunluğu 14om,
genişliği 19.6m ve tam yüklü ağırlığı 7.ooo
tonun üzerine ulaşan LST, iki adet şaft ve 4
adet ana makina ile güçlendirilecek. 18 deniz
mili seyir hızına sahip olacak LST gemilerinde 15 tonluk helikopterin inip kalkmasına
imkan tanıyacak bir helikopter pisti bulunacak. Gemide helikoptere uçuş esnasında
yakıt ikmalinin yapılabilmesini sağlayan
HFIR kabiliyeti de yer alacak. Her birisi 525
personel ve 17 tank çıkartma kabiliyetine
sahip olacak gemiler aynı zamanda değişik
tiplerdeki amfibi araçları (araç tipine bağlı
olarak 24, 48 ve 6o küzür adet) da taşıyabilecek. Baş, kıç ve iskele tarafından yükleme
yapabilen gemiler, 4 adet LCVP’yi aynı anda
denize indirebilecek ve ana güverteye araç-
konuşan Yönetim Kurulu Başkanı KAYA
ise “Bugün burada iki firma arasında uluslararası işbirliği konulu bir anlaşma imzalamak için toplanmış bulunuyoruz. Bildiğiniz
gibi SNC uydu ve uzay konusunda çok tecrübeli bir firma. TUSAŞ olarak bizim de
uydu konusunda bazı çalışmalarımız var ve
önümüzdeki sene bir uydumuzu fırlatmayı
planlıyoruz. Dolayısıyla bu alanda işbirliği
yapmak üzere iki firma arasında bugün bir
MoU imzalıyoruz. Ben bu anlaşmanın her
iki firma için, Türkiye için hayırlı olmasını
diliyorum.”
SNC Genel Müdürü ve sahibi ÖZMEN
ise anlaşma ile ilgili olarak, “Biz de böyle
bir anlaşmayı imzalamaktan dolayı çok
gurur duyuyoruz. Türkiye ile, TAI gibi çok
güzel ve ileri bir şirket ile uzay konusunda
bir altyapı oluşturup buradan dış ülkelere
uydu ve diğer konularda ihracat ürünleri yapacak olmamız, bizler için çok güzel ve kazançlı günlerin habercisi” diye konuştu.
SNC Uzay Sistemleri Kurumsal Başkan
Yardımcısı SIRANGELO ise “TUSAŞ’ın
güçlü mühendislik kabiliyetleri ve büyüyen
uzay altyapısı ile SNC’nin başarılı uzay sistemleri geliştirmedeki uzun mirasının birleştirilmesinin uluslararası müşterilere
güvenilir ve uygun fiyatlı uzay sistemleri
sunmamızı sağlayacaktır” dedi SD
ların çıkarılabilmesi için çift taraflı rampa ile
donatılacak. Gemilerdeki kıç kapak hem
yükleme, hem de mayın dökme özelliğine
sahip (buna göre açılış yönü değişmektedir)
olacak. Aselsan ve Havelsan ürünü silah ve
elektronik sistemleri ile donatılacak LST gemilerinde GENESİS SYS kullanılacak.
ADİK yetkilileri her bir gemiye
200.ooom uzunluğunda kablo döşeneceğini
ve gemilerde deniz ve kara harekatına yönelik iki adet komuta merkezinin yer alacağını açıkladılar. %6o’ın üzerinde yerli katkı
payına sahip olacak LST gemileri, iki adet
tek namlulu Oto Melara 4omm baş top ile 2
adet STAMP ve 2 adet Phalanx CIWS ile silahlandırılacaklar. Üst güvertesi 7.62mm
mermilere karşı balistik korumaya sahip gemilerdeki elektronik donanım arasında
SMART-S Mk2 3B hava/satıh gözetleme radarı, 5 adet konsoldan oluşan SYS, 2 adet
AselFLIR-300D EO Direktör, Torpido Karşı
Tedbir Sistemi, Lazer İkaz Sistemi,
EH/ESM (2-18 GHz) Sistemi ve Link 1116/22 Sistemi de yer alıyor SD
Türkiye Hava Gösterisi-2011
Türk Hava Kuvvetlerinin
100’üncü kuruluş yıl dönümü
etkinlikleri içinde ayrıcalıklı ve
farklı bir yere sahip olan
uluslararası katılımlı “Türkiye
Hava Gösterisi-2011”, 2’nci Ana
Jet Üs Komutanlığında (Çiğli
/İzmir) 4-5 Haziran 2011
tarihlerinde düzenlenecek.
D
ÜNYANIN pek çok ülkesinden
hava akrobasi timleri ve solo uçak
gösterilerinin yer alacağı bu görkemli gökyüzü şöleninde, Türk Yıldızları ve F-16 SoloTürk Gösteri Timi göz kamaştıracak.
Türkiye Hava Gösterisi-2011’e dünyanın
çeşitli ülkelerinden gelecek çok sayıda akrobasi timi katılacak. İzleyicilerin uçakları
yakından inceleyebileceği ve pilotlarla tanışabileceği gösteri merkezinde, çocuklar için
oyun ve eğlence alanları da kurulacak.
Türkiye Hava Gösterisine dünyanın en
saygın akrobasi timleri katılacak. Bu timlerden bazıları: Hırvatistan’dan Krila Oluje,
18 12.05.2011
Fransa’dan Patrouille de France, Pakistan’dan Sherdils, Polonya’dan Bialo Czerwone Iskry, İngiltere’den Red Arrows ve
ABD’den Thunderbirds. Belçika ve Hollanda’dan F-16 solo gösteri uçakları, Pakistan’dan F-16 ve JF-17, Avusturya’dan
SAAB J 10 ve Romanya’dan IAR-99 SOIM
gökyüzüne imzalarını atacak.
Almanya’dan Eurofighter, Cezayir’den
C-130, Polonya’dan CN-295, Romanya’dan
C-27 SPARTAN, Sırbistan’dan AN-26, Slovakya’dan AN-26 ve MIG-29, Ürdün’den
F-16A/C uçakları statik gösterinin bir parçası olacak.
Ayrıca Türk Hava Kuvvetlerine ait,
savaş uçakları, F-16, F-4E, F-4 2020, RF-4,
NF-5, eğitim uçakları T-37, T-41, SF-260 ve
yeni uçağımız KT-1, nakliye uçakları, C130, C-160, CN-235, tanker uçak KC-135
ile helikopterlerden Cougar ve UH-1 de ziyaretçilerin görüşüne açık olacaklardır.
Bunuların dışında, Türk Hava Kuvvetlerinin önemli projelerinden olan nakliye ucağı
A400M, Havadan Erken İhbar ve Kontrol
[HEİK] Uçağı ‘Barış Kartalı’, TAI’nin özgün
İnsansız Hava Aracı ARKA, tasarımı Türk
mühendislerine ait olan eğitim uçağı HÜRKUŞ ile Göktürk-1 ve 2 ve JSF MockUp’ları sergi alanında olacaklardır.
Savunma ve Havacılık Dergisi olarak bu
büyük organizasyonun tanıtımını yapan
‘Türkiye Hava Gösterisi-2011’ Dergisini hazırlamak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığımız tarafından yetkilendirilmiş olmaktan
büyük bir memnuniyet ve gurur duymaktayız.
Dergi 4 Haziran 2011’de sergi alanında
yerli ve yabancı ziyaretçilerin beğenisine
sunulacaktır SD
General Dynamics İngiltere, C4I Ağ
Destekli Haberleşme Kabiliyetlerini
Türk Ziyaretçilere Sergiliyor
General Dynamics İngiltere
(UK), IDEF 2011’i ziyaret eden
ve ülkelerini ve vatandaşlarını
saldırılardan koruma konusunda
bir rol oynaması için tek tek, ya
da toplu olarak komuta, kontrol
ve haberleşme sistemlerini
modernize etmek isteyen çeşitli
Türk kullanıcıları için C4I
kabiliyetlerini sergiliyor.
G
ENERAL Dynamics İngiltere’nin
tüm dünyadaki askeri kuvvetlerin
haberleşme sistemlerini sayısallaştırma deneyimi, operasyonların temposu günlük
bazda arttıkça, askerlerin, komutanlarının ve
kara, hava veya denizdeki destek kuvvetlerinin, muharip birliklerin tüm komponentlerinin tüm durumların farkında olması ve
gerekli tepkiyi verebilmesi için, bir araya
toplanması gerektiğini öğretti. Tüm askerlerin kendi müttefiklerinin nerede olduğunu
ve neler düşündüğünü, ayrıca düşmanın nerede olduğunu ve bir sonraki hareketini nasıl
öngöreceklerini bilmeleri gerekiyor. Askerlerin ayrıca, komutanlarının kararlarına derhal tepki verebilmeleri gerekiyor.
Bu tip bir yetenek sunmak, göründüğü
kadar kolay değil. Her bir müşterinin C4I
sisteminin ‘şekli’ üzerinde etkisi olacak,
20 12.05.2011
kendi özel gereksinimleri, standartları ve
doktrinleri oluyor. Ayrıca, müttefik kuvvetler ve dost ülkeler de kendi ilgili sistemlerini kullanarak bilgileri paylaşabilmek
isteyeceklerdir. Örneğin; İngiliz Ordusu’nun
‘Okçu’ programı, gereksinimlerinin ve ekipmanlarının farklı olması nedeniyle, Hollanda Kraliyet Deniz Piyade Teşkilatı
NIMCIS’e (Yeni Entegre Deniz Haberleşme
ve Bilgi Sistemi) programına göre farklılık
gösteriyor, yine de, iki sistem birbirileriyle
kolayca konuşabiliyor ve böylece İngiliz/Hollanda Kara Kuvvetleri’nin yakın işbirliğini ve operasyonel olarak birlikte
çalışabilirliğini destekliyor.
Bunun nedeni, Ağ Destekli Haberleşmelerin avantajlarından faydalanmak isteyen pek çok silahlı kuvvetlerin, General
Dynamics İngiltere’den beklediği bu tip yetenekleri edinmenin karmaşıklığıdır; tüm
dünyada son teknoloji ürünü C4I çözümleri
sunma konusunda en büyük deneyime sahip
olan şirket, önde gelen temel sistem entegratörlerinden birisi olarak tanınmaktadır ve
bunun tek nedeni sistemi 13.500’den fazla
Zırhlı Savaş Aracı (AFV)’na entegre etmiş
olması değildir.
General Dynamics İngiltere, müşterileri
için sıfırdan sistemler tasarlamaktadır. Bunu
yapabilmesinin nedeni, üründen bağımsız
bir sistem entegratörü olmasıdır. Diğer savunma yüklenicilerinin çoğu bu faktörü an-
lamamakta ve müşterinin gereksinimlerine
her zaman uyum göstermeyen, dikey olarak
entegre bir sistem ve ekipman paketi sunarak, müşteriye kendi çözümlerini empoze
etmeye çalışmaktadırlar.
Üründen bağımsız yaklaşımı kullanarak,
General Dynamics İngiltere, muharebe alanında, birliklere, Karargahlara ve Komuta
Merkezlerine, hem demonte olarak, hem de
araçların içlerine olmak üzere daha büyük
bir kitleye, güvenli ses, güvenli veri, durumsal farkındalık ve video yetenekleri sağlayan entegre mobil taktik internet gibi
yetenekleri daha etkin bir şekilde sunabilmektedir.
Ulusal bir Ağ Destekli Haberleşme
programının, kara, deniz, hava ve ortak kuvvetleri entegre etme olasılığı çok büyüktür;
program Ortak Merkezlere platformlarla,
askerlerden gelen uygun bilgiler sunacaktır.
Örneğin; sınırlarda yer alan sensörler ve kameralar, daha sonra kuvvetler içerisinde
uygun şekillerde paylaşılacak, yayılacak ve
kullanılacak olan, işlemden geçirilecek ve
tutarlı bir Ortak Faaliyet Resmi’ne (COP)
aktarılacak olan veriler sunacaktır. Bu tip bir
sistemler sistemi, reaksiyon sürelerinin kısaltılması, verilerin tutarlılığının artırılması
ve sensörden nişancıya döngüsü olarak bilinen askeri etkiler sunma açısından doğal
avantajlar sağlayacaktır.
Bu tip karmaşık programlar, büyük ve
sofistike projeler konusunda deneyime
sahip, bir temel sistem entegratörü ortağı gerektirmektedir. Bu alanda sahip olduğu
derin tecrübe General Dynamics İngiltere’yi
ideal bir sistem entegratörü ortağı kılmaktadır.
Geçtiğimiz 8 yıl boyunca İngiliz Silahlı
Kuvvetleri’ne sınıfının en iyisi C4I sistemini sunan ve benzer kabiliyetleri Hollanda
ve Romanya Silahlı Kuvvetlerine de sağlayan Generel Dynamics İngiltere, bu tip bir
sistemi sunmanın zorluklarını ve karmaşıklığını tam olarak anlayan tek sistem entegratörüdür, çünkü; daha önce böyle bir
çalışmayı gerçekleştirmiştir.
Türkiye’ye sunulan bir diğer avantaj ise,
General Dynamics İngiltere’nin ihtiyaca
özel kabiliyetler geliştirmek üzere yerel ortaklarla çalışma ve kabiliyetlerini çoğu
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
(KOBİ)’den oluşan yerel şirketlerle bir
araya getirme konularındaki eşşiz performansıdır. General Dynamics İngiltere, bu
alanda kanıtlanabilir bir geçmişe yönelik
performansa sahiptir.
General Dynamics İngiltere (UK) hakkında daha fazla bilgi edinmek için şirketin
Salon 2’deki İngiliz Pavyonu’nda yer alan
227B Numaralı standını ziyaret edebilirsiniz SD
Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığından Hover Craft
K
ARA Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyacı olarak tedarik
planına alınan Hover Craft projesi için KKK Lojistik Komutanlığı bir çalışma başlattı. Bu çalışma ile genel isterler çer-
çevesinde tasarımını ve teknolojik özellikleri 8nci Ana Bakım
Merkezi Komutanlığınca belirlenen Hover Craft’ın daha çok
nehir, göl gibi karasal sularda harekat ihtiyacını karşılama
üzere projelendirildiği belirtilmektedir. Söz konusu Hover Craftın bir ön çalışma olduğunu belirten yetkililer, amaçlarının bu
aracın ulusal imkanlar ile üretilebileceğini göstermek ve özel
sektörün projeye ilgisini çekmek olduğunu da ileve etmektedirler.
Prototip olarak üretilen Hover Craft’ın bazı teknik özellikleri şöyledir:
Taşıdığı Personel: 6
Taşıma kapasitesi: 600 kg
Azami hız: 35 km/s
Ağırlığı (Boş): 800 kg
Uzunluğu: 530 cm
Genişliği: 247 cm
Yükseliş (şişirilmiş): 202 cm
Uçuş yüksekliği: 25 cm
Motor tipi : HIRT 102 BG itme, 30 BG kaldırma SD
A full-scale model of the LMM can be
seen at the Thales Stand (No: 253A) at
IDEF ‘11.
Thales’s Lightweight Multirole
Missile to enter production
Following three years of
development, Thales UK’s
Lightweight Multirole Missile
(LMM) will now move forward
into full development,
qualification and initial
production following a contract
award by the UK Ministry of
Defence (MoD).
Q
UALIFICATION testing will be
carried out during 2012, with production starting at the end of the year and deliveries scheduled to commence in 2013.
LMM will first enter service with the UK
Armed Forces aboard the new Wildcat Lynx
helicopter. Specific activities covered under
the MoD contract include the design, development and qualification of the laser beam
rider version of LMM, together with production of an initial quantity of 1,000 missiles.
22 12.05.2011
The LMM programme has made significant progress since its launch. Development is at an advanced stage and Thales has
conducted successful guidance control firings in recent months, including for the first
time a semi-active laser (SAL) version. In
parallel with the UK MoD programme,
Thales plans to continue the development of
the LMM suite of missiles for land, sea and
air-launched applications.
Thales has a long history in the production of such air defence missiles as Javelin,
Starburst and Starstreak, and LMM is part of
the company’s plan to enter into other lightweight missile sectors with a low-cost,
lightweight missile
that is designed to be
launched from a variety of air, sea and
land
platforms
against a wide range
of threats.
Core characteristics of LMM:
G Low cost
G Precision strike out to ranges of
>6km – low collateral damage
G Wide range of targets – land, sea & air
G Launch from Lightweight air, land &
sea platforms
Summary
Diameter: 76 mm
Length: 1.3 m
Max range: 6000–8000m
Max mach: ~1.5
Max weight: 13 kg
Min range: 400 m
Wing span: 0.26 m
Warhead weight: 3.0 kg
Propulsion: 2 Stage solid propellant
Multi-mode guidance:
G Laser beam riding and/or semi active
laser
G IR terminal homing
G INS/GPS
Laser proximity sensor
Modular warhead options
Low cost SD
Leguan, Türk Silahlı Kuvvetleri için Yeni Yollar Açıyor
K
RAUSS-Maffei Wegmann (KMW), Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin standında kayar köprü sistemi Leopard
1 Leguan'ın donanımını sergiliyor. Aralık 2009 tarihine,
Türkiye Cumhuriyeti tarafından yetkilendirilen Federal Almanya Cumhuriyeti, KMW ile Türk Silahlı Kuvvetleri için, 36
adet Leguan kayar köprü sisteminin tedariki konusunda bir
sözleşme imzalamıştır.
Taraflar arasındaki başarılı işbirliği sonucunda, Türkiye’de
özellikle yüksek bir katma değer elde edilecektir. Sistemin
temel parçaları, KMW ile işbirliği halinde Türk Kara Kuvvetleri’nin iki ayrı ana bakım bakım merkezinde (Kayseri ve Arifiye) üretilecektir. Leopard 1 Leguan ile ilgili önemli teknoloji
transferi, oldukça nitelikli servis personelinin eğitimi ve etkin
bir üretim hattının kurulması çalışmaları ile el ele yürütülmektedir. Seri üretimin, kısa bir süre sonra başlaması ve ilk aracın
Aralık 2011’de teslim edilmesi planlanmaktadır.
Türk Kara Kuvvetleri için Mobil Kayar Köprü
Sistemi
Leguan Leopard 1, Türk Silahlı Kuvvetleri için, mobilite
yeteneklerini güçlendiren, tamamen yeni ve benzersiz bir sistemdir. Leguan kayar köprü sistemi, MLC 80 sınıfı yük dayanıklılığına sahip, 26 metrelik bir köprü oluşturabilme özelliğine
sahiptir. Tam otomatik köprü kurulum sistemi, aracın kapağı
kapalı durumdayken, tek bir kişi tarafından kontrol edilerek,
köprülerin yaklaşık beş dakika içerisinde kurulabilmesini veya
yeniden yüklenebilmesini sağlar. Ek dubalar ve hidrolik olarak
çalışan rampalar kullanılarak, Leguan kayar köprü sistemi aynı
zamanda geçiş yeri yapımı için de kullanılabilir. Leugan, benzersiz uyarlanabilirliği sayesinde, diğer eski veya yeni paletli veya
tekerlekli araçlara monte edilebilmektedir SD
24 12.05.2011
ANZA MK II-Surface to Air Guided Missile Weapon System
The ANZA Mark-II Surface-to-Air Guided Missile Weapon System stands out as the most
significant contribution of IICS a subsidiary of GIDS Pakistan to the armed forces of Pakistan.
The ANZA Mark II is a 2nd Generation SHORADS (Short Range Air Defence Weapon System)
having all aspect attack capability as compared to first generation weapons having only tail-on
attack capability. The weapon system is man portable, shoulder fired, fire and forget, highly reliable, and easy to maintain and use.
GIDS Pakistan
GIDS is relatively new Pakistani
conglomerate, established in 2007
as a prime contractor involved in
the export and
marketing of military,
industrial and
technological products
and services.
R
EPRESENTING seven
companies at IDEF ’11,
GIDS is involved in national and
international markets with research, development, delivery and
support of leading edge industrial
and defence systems for air, land
and sea applications. GIDS companies represented at IDEF ‘11
include:
Aero
AERO, a subsidiary of
GIDS, has developed indigenous
capabilities for a number of core
technologies, including aerodynamics, computational fluid
dynamics, guidance & control
systems, test evaluation, inertial
navigation, photonics, weapons
integration & qualification and
electromagnetic compatibility design & testing.
These core technologies have
given birth to a wide range of
products, including anti-personnel, anti-armour, incendiary, antirunway weapons, electronic
impact and time-based fuses,
electronic warfare equipment, navigation systems, optical fibre
and optical fibre cable.
Equipped with state-of-theart facilities, AERO’s precision
engineering capabilities are second to none and its defence products
are
developed
in
compliance with MIL STD 810E
and MIL STD 331 and under ISO
9002 certification. AERO is now
aspiring for AS-9100, the ultimate and most stringent aerospace quality standard.
PAKFIRE - Artillery Fire Control System for the Pakistan Army
PAKFIRE is a Modular, Reliable, Secure, User friendly and fully integrated Artillery Fire
Control System developed by IDS. It automates all operational functions of artillery and ensures fast and accurate fire on targets, providing an automated solution for the preparation, coordination, dissemination, execution and modification of fire support plans, fire plans and gun
programmes. It has a scalable system architecture that is suitable for modern-day combat scenarios and can be deployed at all combat echelons. The system has undergone thorough testing
in field trials and is likely to enter service with the Pakistan Army very soon SD
tor to play an important part in the programme, both in terms of technology and innovation in industrial processes, with huge
growth in know-how that can subsequently
be transferred to other applications.
Finmeccanica and Turkey: A
Strategic Cooperation (Part 3)
IDEF Show Daily continues its
look at Finmeccanica’s presence
in Turkey through the eyes of the
individual companies in the
group.
Aeronautics
HE Aeronautics Sector of Finmeccanica is currently promoting its industrial and technological capabilities in
integrated training systems, special versions
aircraft (for maritime patrol and anti-submarine warfare roles) and tactical transport
aircraft.
In the field of Integrated Training Systems, Alenia Aermacchi (a company controlled by Alenia Aeronautica) is
demonstrating the M-346, the most advanced and modern twin-engine jet available, providing high-quality training for
military pilots destined for operational modern fighter aircraft such as the F 16, Eurofighter Typhoon and JSF.
The C-27J tactical transport aircraft produced by Alenia Aeronautica is an optimum
solution for the Turkish Air Force (TuAF),
able to take on demanding military mission
requirements and larger strategic airlifts. Its
interoperability and common use by other
NATO partners would provide TuAF with a
strong transport capability to participate in
multinational activities such as peacekeeping, humanitarian relief and disaster response missions. The C-27J is interoperable
T
26 12.05.2011
with the A400M, making use of the same
cargo pallets. The C-27J is fully autonomous and can be operated in many outof-theatre scenarios.
The supply of 10 ATR 72 ASWs (AntiSubmarine Warfare) to the Turkish Navy
(TNF) represents an important industrial cooperation in the aeronautics sector. Designed, developed and manufactured by
Alenia Aeronautica for anti-submarine warfare (based on the civil ATR 72), the ATR
72 ASW is a highly-efficient medium-range
aircraft, with competitive purchase and operating costs, and is also able to conduct
maritime patrol missions.
As a main partner in the Eurofighter
Programme, Alenia Aeronautica leads the
Eurofighter marketing effort in Turkey.
Turkey’s recent decision to launch the development of an indigenous fighter in the
next decade, and participating in the programme development phase for the next Eurofighter variant (2020) could be a first step
towards entering the new domain of highperformance aircraft made out of advanced
materials like the carbon fibre, and for Turkish industry to build up its experience in system integration. Eurofighter Typhoon, being
developed and manufactured in partnership
by Alenia Aeronautica for Italy, BAE Systems for the UK and EADS for Germany
and Spain, would guarantee not only complete air dominance for TuAF when replacing the F-4 Phantoms still in service, but
would also allow the Turkish aerospace sec-
Defence Systems
In this sector, another success in Turkey
has been achieved by Oto Melara, which is
now providing engines for the new Patrol
Boats of the Turkish Navy. In December
2007 the company signed a contract with
the Turkish shipyard Dearsan for the supply
of 16 twin 40/70mm naval gun systems to
the Turkish Navy (TNF) to be installed on
board the new 57 metre Patrol Boats built
by the Turkish shipyard itself. In addition to
this contract, an order for a further four gun
systems of the same type has been awarded
to Oto Melara by the Turkish Undersecretariat for Defence Industry (SSM) to equip
Turkish Coast Guard patrol boats. The TNF
is particularly interested in the new 40 mm
Single Fast Forty gun mount, which has recently been selected for the upcoming Landing Ship Tank (LST) and Landing Platform
Dockship (LPD) programmes. Again in the
naval sector, opportunities could spring
from the two Turkish national warship programmes to modernise the Turkish navy: the
TF2000 frigates and the MILGEM class
corvette. For what concerns in particular the
MILGEM class corvette programme, in
September 2009 Oto Melara signed a contract with the Turkish Undersecretariat for
Defence Industries (SSM) for one 76/62
compact gun system to equip the second
ship prototype under construction by the Istanbul Shipyard. All these ambitious naval
programmes open great opportunities to
Finmeccanica’s companies to offer a wide
range of naval guns, missiles, heavy and
light torpedoes and anti-torpedo countermeasures.
As part of the EUROSAM consortium,
MBDA (EADS 37.5%/BAE Systems
37.5%/Finmeccanica 25%) has submitted a
proposal to the Turkish Ministry of National
Defence (MoND) to supply the Turkish
Long-Range Air and Missile-Defence System (T-LORAMIDS), based on the
SAMP/T product. Turkey is requiring industrial participation and offset in relation
to the T-LORAMIDS project, and MBDA
believes in sharing technology and expertise. The company has therefore identified
several Turkish companies with considerable experience in the field of defence and
security, and in November 2010 signed
framework agreements that will come into
effect if the T-LORAMIDS programme is
awarded to EUROSAM SD
kiye’ye havacılık ve uzay sanayinde en
güncel teknolojileri ve yüksek katma değerli projeleri kazandırmaya devam etmek
için çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti.
ALPATA, Alp Havacılık ve Pratt&Whitney
ekiplerine tebriklerini, sektöre verdiği desteklerden dolayı da Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na teşekkürlerini sundu.
F135 IBR’ları teknolojisi açısından mükemmeliyeti ve çevreci yeni nesli temsil
ediyor. Eski teknoloji ile disk ve kanatçıklar ayrı ayrı imal edilip daha sonra monte
edilerek bir araya getirilir iken günümüz
Alp Havacılık’dan Jet Motorları
Konusunda Büyük Adım
ABD’nin önde gelen ticari ve
askeri uçak motoru üreticisi
Pratt & Whitney ile 2oo9 yılında
imzaladığı mutabakat metni ile
F-35 Lightning II Müşterek
Taarruz Uçağı (MTU/JSF)’nda
kullanılan F135 motorunun
titanyum bütünleşik kanatlı fan
rotorları (IBR- Integrally Bladed
Rotors) üretiminde ana küresel
kaynak olan Alp Havacılık, ilk
ürün teslimini Cumhurbaşkanı
Abdullah GÜL huzurunda
gerçekleştirdi.
M
TU/JSF projesi kapsamında üretimden ABD$2 Milyar’lık bir
ciro hedefleyen Alp Havacılık, böylece bu
istikamette önemli bir adım daha atmış oldu.
İlk ürün teslimi nedeniyle IDEF ‘11 kapsamında yapılan törene Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık KOŞANER, Savunma
Bakanı Vecdi GÖNÜL, Savunma Sanayi
Müsteşarı Murad BAYAR ve çok sayıda katılımcı iştirak etti.
Pratt & Whitney F135 Program Direktörü Keith TAYLOR, törende yaptığı konuşmada, F135 programı için üretmekte
olduğu diğer uçuş kritik komponentlerin yanısıra bu kritik teknolojiyi kullanarak gerçekleştirdiği bu ilk IBR teslimatı sonucu,
Alp Havacılık’ın yüksek performansını ve
mühendislik gücünü bir kere daha kanıtla-
28 12.05.2011
dığını, Alp Havacılık ile olan ilişkileri daha
da ileri bir noktaya taşımaktan mutluluk
duyduklarını belirtti. TAYLOR, jet
motoru teknolojileri açısından en
önde gelen bu uçuş
kritik ve döner bileşenlere Alp Havacılık’ın
kaynaklık
etmesinin, Türk Sanayi açısından da
çok önemli bir kazanım ve başarı olduğunu vurguladı.
Alp Havacılık
Yönetim Kurulu
Başkanı Tuncer ALPATA ise, bu başarıdan dolayı büyük
mutluluk ve gurur
duyduklarını, Tür-
motorlarındaki daha yüksek verim gereksinimleri ve gelişen imalat teknolojileri sonucunda tek parça olarak imal edilmeye
başlandı. Dünyada uygulanması sınırlı olan
IBR teknolojisinin tümü ile Alp Havacılık’ta oluşturulması ve F135 motoru titanyum 2, 3, 4 ve 5inci kademe IBR’ların yerli
imkanlarla üretilmesi için Alp Havacılık Eskişehir’de yeni bir tesis kurarken ABD$25
Milyon mertebesinde bir yatırım gerçekleştirdi. Böylece, bu çok kritik motor teknolojisi açısından Pratt & Whitney’in kendi
organizasyonu dışındaki ilk kaynak haline
gelen Alp Havacılık, F135’deki global iş
hacminin %70’inin karşılayacak SD
EOTS, Patuxent River Deniz Hava ve Edwards Hava
Kuvvetleri Üslerinde test uçuşlarında kullanılmaktadır.
F-35 Lightning II için EO Hedef
Sistemi
F
-35 Lightning (Şimşek) II Müşterek
Taarruz Uçağı (MTU/JSF)’nın gövdesine modern yontulmuş safir pencereyle
tümüyle gömülmüş olan yüksek hızlı, gömülü Elektro-Optik Hedefleme Sistemi
(EOTS) hem ileri bakışlı kızıl-ötesi (IR) alıcıyı (FLIR), hem de IR arama ve takip
(IRST) fonskiyonlarını bir araya getiren
dünyanın ilk ve tek sensörüdür. Lockheed
Martin’in F-35 EOTS’leri, uçağın bilgisayarıyla yüksek hızlı fiber optik bir arayüzle
iritbatlandırılmış kompakt ve tümüyle pasif
bir sensör olup, F-35 pilotlarına, havada
iken hava ve yerdeki faaliyetler hakkında
durumsal farkındalık sağlar.
Pilotlar, sistemin herbirinin menzili arttırılmış; yüksek çözünürlüklü görüntü, otomatik arama, geniş alan IRST, lazer tayin,
mesafe ölçme ve lazer nokta araması özelliklerini kullanabilecektir. IRST modunda
EOTS, artırılmış menzillerden çoklu hava
tehditini tespit ve takip ederek uçağın yüksek imha gücünü ve beka kabiliyetini garanti altına alacaktır. EOTS kanıtlanmış
teknolojiyi ve gelişmiş optik, stabilizasyon
ve işlem özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Modüler tasarımı ve onarım kolaylığı ile gerçek iki kademeli bakıma
olanak verir.
Şubat 2o11’de Patuxent River Deniz ve
Hava Üssü ve Edwards Hava Kuvvetleri
Üssü’ndeki uçakların görev sistemlerine
EOTS’lerin işlevselliğini destekleyecek
uçak yazılımıyla birlikte EOTS yerleştiril-
30 12.05.2011
Lockheed Martin’in Görev Sistemleri Entegrasyon Denemeleri (MSIL) laboratuvarlarında ve Sabreliner test platformundaki
testlerden elde edilen veriler ışığında icra
edilmektedir.
Lockheed Martin Füze ve Atış Kontrol
üretim birimi teslimatlarını tam zamanında
yapmakta olup, üretim hızını her yıl 2oo
parça daha arttırmak üzere çalışmalarını sürdürmektedir. EOTS, son olarak başarılı Sniper® Gelişmiş Hedefleme Podu’nun da
dahil olduğu 8,5oo’den fazla hava hedefleme sistemini üretip, teslim ederek dünya
çapındaki üretim deneyimi ve kapasitesi kazanan Füze ve Atış Kontrol biriminin bu tecrübelerinden yararlanmaktadır. EOTS’ler
Orlando, Florida’da bulunan Atış Kontrol
tesislerine imal edilmektedirler.
EOTS, F-35 Lightning II’nin ABD Silahlı Kuvvetleri ve diğer kullanıcı ülkelerce
sipariş edilecek üç değişik versiyonuna da
entegre edilebilmektedir. Lockheed Martin,
F-35 Lightning II üretim sayısına bağlı olarak EOTS üretimini de 4,ooo veya daha
fazla uçak için gerçekleştirmeyi planlamaktadır SD
miştir. Buna ek olarak EOTS test uçuşlarına
Müşterek Aviyonik Test Ortamı (CATBird)’nda devam
edilmektedir. CATBird bütün F-35
F-35 Lightning II EOTS yüksek görüş hattı oranlarında
bile kesintisiz takip sağlamaktadır
sensörlerinin
F35’lerdeymiş gibi
entegre bir mimari
içinde çalışmasına
imkan vermektedir.
CATBird test uçuşları, CATBird’ün
daha kaliteli paylaşımlı sensör enformasyonunu olanaklı
kılan benzersiz entegrasyon yeteneği
sayesinde
F-35
programında oluşabilecek genel sensör
entegrasyonu riskini
önemli oranda azaltmaktadır. CATBird
testleri daha evvel
Holland, Acting
Smart
A briefing on
“Novelties from
the Netherlands”
A
T IDEF ’11, Netherlands Industries for Defence and Security
(NIDV) in the Dutch Pavilion proudly presents the “Novelties of the Netherlands Industries” under the common orange banner
of “Holland, Acting Smart”.
Why we value smartness
Being a mid-sized economy located in a
pocket format country has it advantages as
ongoing innovation is stimulated by a sophisticated network of qualified suppliers.
The Netherlands is the smallest country
worldwide with a formal policy towards
every other nation on the planet, and our
Armed Forces are often involved in international operations. Owing to the existence of
low-cost networks of anonymous enemies
around the globe, and consequently Armed
Forces with high demands, our industry is
stimulated to provide innovative, durable
and cost effective solutions through the use
of smart integration to facilitate smaller
teams and agility in operations.
The early emergence of oil refining industries in our river delta has led us to secure a world-leading position in the
chemical sector, and as a consequence, also
in advanced materials. Our history of hightech electronics industries and systems integration provided us with a good starting
position in the technological trend of miniaturisation. Add to this mixture the stimulating presence of large countries in the
surrounding area that politically and financially sponsor their defence industries and
you can quickly understand why “Acting
Smart” has become our trademark in surviving as the fittest, with special emphasis
on life-cycle cost effectiveness.
The strength of our defence industry
network is based on our companies and their
history in supplying and sustaining compo-
nents for mission critical environments, as
well as organisations that have the capability to design or produce integrated platforms.
Strengthening security with
sustainable solutions
Above our smartness in innovation, our
capabilities in producing high-quality products is achieved in key application areas
where urgent international operational needs
are met head on by our industries:
A) Advanced materials for hostile environments and innovative constructions;
B) Operational experience in widespread environments
C) Smart integration for smaller teams;
and
D) Durable systems for critical missions
to enhance cost-effectiveness over the lifecycle SD
Gate Elektronik
G
ATE Elektronik has been providing services in the field of electronics, depot level maintenance of military/industrial systems, engineering work, software development and electronic manufacturing since
1989. At IDEF ‘11, Gate Elektronik will
be taking the opportunity to present
to the participants some of the fruits
of its R&D studies.
Bomb Disposal Robot
Gate Elektronik’s Bomb Disposal
Robot has been designed to carry out
such missions as EOD scanning and
disposal, suspicious package investigation, route clearing
and bomb disposal.
Features:
Range: 1 km (with RF link)
Temperature range: -10/+50oC (80% humidity)
Environment:
l Asphalt
32 12.05.2011
l Stabilised road
l Land
l Stairs
Climb angle: 40o
Obstacle overjump: 30 cm
Payload capacity: 150 kg
Speed: 6 km/h
Manipulator
Functions: 5+1
Extension:
l Horizontal: 2.4 m
l Vertical: 2.8 m
Lifting capacity:
l Full extension: 15 kg
l Retracted: 75 kg
Gripper:
l 360o continuous rotation
l 30 cm spread
l 4,500 N gripping force
Payloads:Thermal camera, Night-vision camera, Jammer and X-trace SD
A400M contract amendment
finalised with customer nations
EADS and Airbus welcome the
conclusion of contract
amendment negotiations with
OCCAR and the seven A400M
launch customer nations.
T
HE contract amendment was
signed on April 7 in Seville by
Patrick BELLOUARD, Director of OCCAR
– Executive Agency, and Airbus Military
CEO Domingo UREÑA, in the presence of
Spanish Minister of Defence Carme
CHACÓN. National armament directors
and other representatives from customer nations also attended the ceremony.
The Contract Amendment implements
the changes that were agreed in principle by
the Participating Nations with EADS and
34 12.05.2011
Airbus Military in the Frame Agreement
signed on March 5, 2010.
“This is a major milestone, and EADS
is particularly proud to have the support of
all governments involved in this cooperation
programme, which represents a strategic capacity for Europe and its defence and for the
new generation of military transport worldwide. The A400M is a fantastic new aircraft
that is already flying with outstanding and
unrivalled capabilities,” said EADS CEO
Louis GALLOIS. “From an industrial point
of view, the programme is on track. This enabled us to agree, with full confidence on
the industrial go-ahead of the programme
over a month ago,” said Domingo UREÑA,
Airbus Military CEO. “We are also very satisfied with the progress of the Flight Test
programme which confirms day by day the
soundness of the aircraft.
All the pilots of the Air Forces who have
already tried and flown the aircraft expressed great satisfaction about its agility
and capabilities. We are sure that, once it
gets better known, many more Air Forces
around the world will be keen to have it in
their fleets”.
With four aircraft flying, the A400M has
achieved over 1,400 test flight hours in close
to 450 flights. The fifth aircraft is complete
and has entered the final control phase prior
to a first flight in early autumn. Civil Certification is to be achieved before year end,
and the first delivery to the first operator –
the French Air Force – by the turn of the
year 2012/early 2013. Today Airbus Military holds 174 firm orders from eight nations – the seven launch nations (Belgium,
France, Germany, Luxemburg, Spain,
Turkey and the UK) for 170, plus four for
Malaysia.
About the A400M
The A400M is an all-new military airlifter designed to meet the needs of the
world's Armed Forces in the 21st century.
Thanks to its most advanced technologies,
it is able to fly higher, faster and further,
while retaining high manoeuvrability, low
speed, and short, soft and rough airfield capabilities. It combines both tactical and
strategic/logistic missions. With its cargo
hold specifically designed to carry the outsize equipment needed today for both military and humanitarian disaster relief
missions, it can bring materials and equipment quickly and directly to where it is most
needed. Conceived to be highly reliable, dependable and with a great survivability, the
multipurpose A400M can do more with less,
implying smaller fleets and less investment
from the operator. The A400M is the most
cost efficient and versatile airlifter ever conceived and is absolutely unique in its capabilities SD
Anka MALE UAV Performs Second Test Flight
Designed, developed and
produced by TAI under the
Turkish UAV Development
(TIHA/TUAV) Project, the Anka
(Phoenix) MALE UAV
performed its second test flight
without payload from TuAF’s
reserve airfield located in
Sivrihisar, 90 km from the
Eskişehir city centre, on May 4,
2011.
A
CCORDING to TAI officials the
Anka prototype was able to climb
to over 5,000 ft, but experienced problems
with the retractable main landing gear upon
landing, resulting in minor damage to the
nose and right wing. During a 14-minute
first test flight of the first prototype on December 30, 2010, Anka performed a hard
landing as a result of a sudden and unexpected loss of propulsion, resulting in minor
damage to the UAV. According to TAI officials the first prototype has been repaired
and is now ready for test flights. The third
prototype will be on display at the TAI stand
during IDEF ‘11.
TAI plans to perform a total of 130–140
flight test sorties, 70/80 hours of which will
be performed with a AselFLIR-300T payload, during the summer and winter months
of 2011 and 2012. Starting from August
2011 the Anka UAV will perform autonomous flights using its integrated Automatic Take-off and Landing System while
carrying an AselFLIR-300T FLIR payload.
Until that time the Anka UAV prototypes
will perform manual take-off and landings,
operated by a pilot seated at the Ground
Control Station.
64 10.05.2011
In early 2011, TAI received a follow-on
contract from the SSM for the production of
two further Anka UAVs, and construction of
the fuselage of the fourth air vehicle is about
to be completed at TAI’s facilities. According to TAI General Manager Muharrem
DÖRTKAŞLI, the company targeted a
lighter fuselage and higher performance for
the two new UAVs, on which an indigenous
SAR/ISAR/GMTI radar will be integrated
and
tested.
The
indigenous
SAR/ISAR/GMTI payload is being developed by an Aselsan/SDT Partnership under
a contract awarded in October 2006. Test
flights (expected to last 6o hours in total)
with the SAR radar payload with a ground
moving target indicator and inverse SAR capabilities will take place in 2012. The functional and flight tests of the engineering
prototype of SAR payload has been carried
out aboard an S-2E/T manned test-bed aircraft, and the first SAR image was successfully generated during the first mission
flight test performed on September 22,
2010. The production prototype is expected
to be delivered in December 2011, and TAI
expects to receive a serial production contract from the SSM by the end of the year.
In a separate development, TUSAS Engine Industries (TEI), the engine partner of
TAI, is currently developing an alternate
diesel engine under the TUAV/Anka Engine
Modification and Development Project for
the Anka MALE UAV. The new engine will
be first tested on a recently-purchased
manned Cessna aircraft (337 Super Skymaster) in July, and will then be integrated
on the Anka UAV prototype for flight tests
scheduled for August this year.
Delivery of the first Anka UAV System,
with three air vehicle prototypes and the related ground segment equipment, to the
Turkish Air Force (TuAF) is expected to
take place in 2012. TuAF has already named
the Anka UAV “GÖZCÜ-II,” and is expected to deploy them at the Batman UAV
Base after delivery. According to TAI officials some Caspian and Middle Eastern
countries have already declared an interest
in the system SD
İlk Barış Kartalı 2012’de Teslim
Edilecek
Ülkemizin çoğrafi yapısından
kaynaklanan alçak irtifa radar
kaplaması zaafiyetini gidermek
ve HvKK’nın erken ihbar ve
komuta kontrol kabiliyetlerini
artırmak suretiyle Türkiye’nin
hava savunmasını güçlendirmek
maksadıyla hayata geçirilen
Havadan Erken İhbar ve Kontrol
(HİK) Uçağı Tedarik Projesi
(Barış Kartalı)’nde, ana yüklenici
Boeing Aircraft’ın proje
başlangıcında ön göremediği
teknolojik zorluklar ve donanım
ve yazılım entegrasyonu
konularında yaşadığı sıkıntılar
nedeniyle yaklaşık 5 yıllık bir
gecikme yaşanmaktadır.
I
DEF ‘11 Fuarı öncesinde Türk kamuoyuna Barış Kartalı Projesi’nde
gelinen son durum ve geçtiğimiz Ocak ayı
içinde başlanılan test programı hakkında
bilgi vermek üzere TUSAŞ-Türk Havacılık
ve Uzay Sanayi ve Boaing Aircraft tarafından 5 Mayıs 2011 tarihinde bir Barış Kartalı Brifingi düzenlendi. Akıncı, Ankara’da
bulunan TUSAŞ tesislerinde gerçekleştirilen etkinlik, TUSAŞ Stratejik Planlama ve
Endüstriyel İşbirliği Başkanı Yılmaz GÜLDOĞAN’ın Hoşgeldiniz Konuşması ile başlamış, müteakiben Özel Görev Uçakları
Program Müdürü Serdar TAŞBİLEK tarafından TUSAŞ’ın Barış Kartalı Projesi kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalar üzerine
66 12.05.2011
kapsamlı bir bilgi sunumu gerçekleştirilmiştir. Toplantıda konuşan Boeing Barış
Kartalı Program Müdürü Mark ELLIS ise
projede gelinen son duruma ilişkin bilgileri
basın mensupları ile paylaştı.
Programda halen geliştirme aşamasından doğrulama testleri aşamasına geçildiğinin altını çizen ELLIS, “Seatle ve
Türkiye’de laboratuvar ortamında ve uçaklar üzerinde yer ve hava testlerine devam
edilmektedir” diye konuştu. 2011 yılı içinde
gerekli kriterlerin karşılandığını doğrulamak
için testlere odaklanacaklarını kaydeden
ELLIS, “2012 yılında uçakların teslimat öncesi fiziksel ve işlevsel konfigürasyon denetimlerine odaklanılacaktır. İlk teslimatı
2012 yılı sona ermeden, kalan teslimatları
ise 2013 yılında yapılmasını öngörmekteyiz” dedi. Konuşmasında Ankara’da
TUSAŞ tesislerinde yürütülen uçak modifikasyon çalışmaları hakkında da bilgi veren
ELLIS, uçaklar üzerindeki temel modifikasyonların tamamlandığını, ekipman kurulumu ve nihai kontrol işlemlerinin ise
devam ettiiğini söyledi. ELLIS, TUSAŞ’ın
yer ve hava testleri kapsamında kendilerine
operasyonel destek ve bakım hizmetleri verdiğini kaydetti. ELLIS ayrıca proje kapsamında işbirliği yaptıkları Türk firmaların iyi
bir performans sergilediklerini vurguladı.
Proje kapsamında uçaklar üzerindeki
yapısal modifikasyonlara yönelik olarak
TUSAŞ ile Boeing arasındaki alt sözleşmenin 28 Ocak 2004 tarihinde imzalandığını
belirten TAŞBİLEK, TUSAŞ’ın sorumluluklarını; parça komponent imalatı, modifikasyon işlemleri ve lojistik destek
faaliyetleri olarak sıraladı. Boeing tesislerinde yapısal modifikasyondan geçirilen ilk
B737 HİK uçağı üzerinde 37 TUSAŞ personelinin tüm modifikasyon faaliyetlerine
katılmak suretiyle eğitim aldığını hatırlatan
TAŞBİLEK, Barış Kartalı Programı altındaki Parça/Komponent İmalatı sorumluluğu
kapsamında üstlenmiş oldukları 26 iş paketine ilave olarak TUSAŞ’ın uçak başına
1.000’den fazla parça ve 260 elektrik kablo
kitinin imalatını gerçekleştirdiğini kaydetti.
TSAŞ’ın proje kapsamında 30’u mühendis,
70’i teknisyen olmak üzere toplam 100 deneyimli ve sertifikalı personel kazandığını
ve kendilerini Boeing’in güvenilir endüstriyel ortağı olarak kantıladıklarını belirten
TAŞBİLEK, “Programın offset anlaşması
çerçevesinde, Boeing Wichita firmasına 10
yılı aşan bir sürede ABD$500 Milyon’dan
fazla detay parça ve komponent satışı gerçekleştireceğiz” dedi. TUSAŞ’ın Barış kartalı Programı kapsamında üstlenmiş olduğu
görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine
getirdiğini vurgulayan TAŞBİLEK, “Barış
kartalı Programı ile kazanılan teknolojik deneyim ve kabiliyetlerden yürütülmekte olan
diğer progdamlarda istifade edilmektedir”
diye konuştu.
MESA radar anteninin yerleştirildiği
güçlendirilmiş yeni 46ncı Bölüm (Section
46) lazer ölçüm/konumlandırma teknikleri
kullanılarak TUSAŞ tesislerinde uçaklara
monte edilmiş olup MESA antenleri ‘0 hata’
ile 46ncı Bölüm üzerine monte edilmiştir.
TUSAŞ tesislerinde uçaklar kapsamlı bir
yapısal yapısal modifikasyondan geçirmişlerdir. Yapısal modifikasyon çalışmaları
kapsamında; havadan yakıt ikmal ünitesi
uçağa monte edilmekte, dikey stabilizenin
(dorsal fin) ön bölümü sökülerek yerine TAI
tarafından imal edilen yeni parça yerleştirilmekte, uçağın dengesini artırmak maksadıyla gövdenin arka alt yan bölümlerine
TUSAŞ tarafından imal edilen yanal (ventral) stabilize yüzeyleri monte edilmekte,
mevcut kuyruk konisi sökülerek TAI üretimi
yeni kuyruk konisi yerleştirilmekte, mevcut
kanat uçları ESM antenlerinin yerleştirilebilmesi için TUSAŞ ürünü yeni kanat uçları
ile değiştirilmekte, MESA anteni gövde
geçiş kaportası değiştirilmekte, kabin içindeki görev konsollarının ve ekipmanın soğutulması için TUSAŞ ürünü kompozit
borular uçağa yerleştirilmekte, TUSAŞ
ürünü elektrik kabinetleri uçağa monte edilmekte ve uçakta bulunan yaklaşık 2ookm
uzunluğundaki kablolar sökülerek yaklaşık
35okm uzunluğunda yeni kablolar döşenmektedir. Yapısal tadilatları, bakım ve yer
testleri tamalanan uçaklar boyanmak üzere
Kayseri’deki 2nci HİBMK’na gönderilmiştir. 9 Kasım 2004’de üretim hattından çıkan
ve TAI mühendislerinin de katılımı ile Seattle’daki Boeing tesislerinde yapısal modi-
fikasyondan geçirilen ilk Barış Kartalı uçağı
(001, N356BJ) ilk test uçuşunu 6 Eylül 2007
tarihinde yaparken, TAI tesislerinde yapısal
modifikasyondan geçirilen 002 (N360BJ)
numaralı ikinci uçak 16 Temmuz 2008, 003
(N362BJ) numaralı üçüncü uçak 17 Temmuz 2008 ve 004 (N367BJ) numaralı dördüncü uçak ise 20 Eylül 2010 tarihinde ilk
uçuş testlerini başarıyla gerçekleştirmiştir.
Barış Kartalı Projesi
23 Temmuz ‘o3 tarihinde yürürlüğe giren
(ilk ödeme Temmuz ayında yapılmıştır)
ABD$1.519 Milyar (ilk kontrat bedeli
ABD$1.085 Milyar olup eskalasyon sonucunda bu rakama ulaşılmıştır) değerindeki
Barış Kartalı Programı altında Boeing Aircraft’a 4 adet (+2 opsiyon) B737-700 Havadan
Erken İhbar ve Kontrol (HİK) uçağı ile mürettebat eğitimi, görev desteği ve sistem
bakım desteği için gerekli olan 1 adet Yer
Destek Sistemi sipariş edilmiştir. Proje altında
Boeing Aircraft şirketinden Türk Savunma
Sanayi için önemli miktarda doğrudan ve dolaylı offset taahhüdü alınmıştır. Boeing Aircraft, Barış Kartalı Programı kapsamında
uygulamaya konan Endüstriyel Katılım Programı’nın 2nci Aşaması 22 Şubat 2010 tarihinde tamamlanmıştır. Boeing, 1nci Aşaması
2006 yılında tamamlanan Endüstriyel Katılım
Programı altında Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na ABD$930 Milyon değerinde bir yerli
katkı/offset tahhüdünde bulunmuştur. Projede
Boeing; Aselsan, Havelsan, Mikes, SelKom,
TAI ve Türk Hava Yolları (B737 simülatöründe pilot eğitimi ve uçakların periyodik bakımı) ile işbirliği yapmaktadır. İlk uçağın 19
Temmuz 2007 (yürürlük tarihinden itibaren
48nci ay), ikinci uçağın 4 Ekim 2007 (51nci
ay), ücüncü uçağın 13 Şubat 2008 (55nci ay)
ve dördüncü uçağın 18 Haziran 2008 (59ncu
ay) tarihlerinde HvKK’na teslim edilmesi öngörülmesine karşın projede yaşanan ve bugün
itibari ile 5 yıla yaklaşan gecikme sonucunda
yukarıda da ifade edildiği üzere artık ilk uçağın teslim tarihi olarak 2012 yılı işaret edilmektedir SD
andlaşmanın imza töreni sırasında ÖNSİPAHİOĞLU şunları söyledi “üçüncü
ülkelere müşterek üretim yapılarak birlikte pazara ıkma yolunda tam bir mutabakat sağladık. Bugün huzurlarınızda
bu tarihi imzayı atıyoruz ve resmen
bundan sonraki dönemde işbirliği, beraber üretim yapmak, yurt içi ve yurt
dışı birlikte pazara çıkmakla ilgili kararlılığımızı ortaya koyuyoruz.” ANTONUCCI ise yaptığı konuşmada İtalya ve
Türkiye’nin iki dost ülke olduklarını İtalya’nın Akdeniz’in ortasında bir köprü
olduğunu, Türkiye’nin de aynı köprü
görevini yaptığını ifade ederek bu birliktelikten ve imzalanacak andlaşmadan ne kadar memnun olduklarını
belirtmiştir. ANTONUCCI ayrıca iki kurumun kabiliyetlerinin geliştirilmesinin
hem Türk Silahlı Kuvvetleri ve hem de
İtalyan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlenmesine katkıda bulunacağını da sözlerine ilave etmiştir.
İmzalanan bu anlaşma ile özellikle Simmel Difesa’nın deniz
topçu mühimmatı ile MKEK’nun 120mm, 81mm havan ve
155mm topçu mühimmatları üretimi konusunda birlikte çalışma ve dış pazarlara üçüncü ülkelere satış konusunda işbirliği yapacakları belirtilmiştir SD
MKEK ile Simmel Difesa Arasında
İşbirliği Andlaşması
M
KEK ile İtalyan şirketi Simmel Difesa arasında işbirliği andlaşması IDEF ‘11 Fuarı esnasında MKEK Standında imzalandı. MKEK adına Genel Müdür Ünal
ÖNSİPAHİOĞLU, Simmel Difesa adına ise Başkan Michele ANTONUCCI imzaladılar. Iki kurum arasında mühimmat alanında
üretim ve teknoloji trasferi konusunda işbirliğini hedefleyen
Cassidian and TAI Join Forces in
Talarion Programme
A
N MoU was signed at IDEF ‘11
between Cassidian on behalf of
EADS Deutschland GmbH and Turkish
Aerospace Industries, Inc. (TAI) to establish
a close collaboration in the Talarion programme. The programme, for a next-generation Medium Altitude Long Endurance
(MALE) advanced Unmanned Aerial System (UAS), was launched initially to fulfil a
requirement of France, Germany and Spain
for future unmanned long endurance surveillance and reconnaissance missions. The
UAV is unique in its modular design and its
ability to be integrated into network-enabled
operation scenarios.
Signed in the presence of Turkish Undersecretary for Defence Industries Murad
BAYAR and German Deputy Defence Minister Thomas KOSSENDEY, the agreement
further reinforces the presence of Turkey in
Unmanned Aircraft System (UAS) multi-national collaborative programmes. The SSM
has agreed to significant investments into the
Talarion prototype programme team with
major companies in the Turkish defence sector, which will be operating under TAI.
Delivery of the first prototype is scheduled for 2014; and to achieve this goal, Cassidian has created a dedicated co-located
plateau phase with engineers from France,
Spain, Turkey and Germany, including main
suppliers. Today, around 160 engineers are
working on the development programme.
Being the first Unmanned Aerial System
able to operate within civil airspace, Talar-
ion can be used for a variety of security missions, such as anti-piracy, drug control, border protection and ecological and natural
crisis management.
“Cassidian is very pleased and honoured today to welcome TAI as part of the
Talarion Team,” said Bernhard GERWERT,
Chief Executive Officer of Cassidian Air
Systems. “This next-generation MALE
UAS is of outmost importance since it will
fulfil government security missions and
commercial activities which are not accessible to current solutions and their derivatives. With this industrial commitment we
strongly believe that the potential customers will decide soon to support this
unique product,” he said SD
TAI Ürdün Heyeti
T
ÜRKİYE’nin Havacılık ve Uzay Merkezi konumunda
olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ (TUSAŞ), IDEF
Fuarı’na 5nci Salonda yer alan 867 metrekare büyüklüğünde
70 12.05.2011
bir stand ile katılıyor (Stand No: 501). Fuar kapsamında Entegre Uçak, Entegre Helikopter ve Yapısal ve Uydu olmak
üzere üç stratejik faaliyet alanı ile söz konusu alanlardaki ürünlerini ön plana çıkartan şirket’in en dikkat çekici ürünleri Entegre Uçak Bölümü tarafından yürütülen; Türk İnsansız Hava
Aracı ‘ANKA’ Sistemi (ilk kez sergilendi) ile Türk Başlangıç ve
Temel Eğitim Uçağı ‘HÜRKUŞ’, Savaşan Şahin F-16 ve özgün
olarak modernize edilen C-130 Hercules nakliye uçağına ait
kokpit mock-up’ları oldu. TUSAŞ standı Fuarı ziyaret eden yabancı ülke delegasyonlarının da ilgi odağı oldu. Üstte, TUSAŞ
standını ziyaret eden Ürdün Heyeti, sergilenen ürünler hakkında TUSAŞ Stratejik Planlama ve Endüstriyel İşbirliği Başkanı
Yılmaz GÜLDOĞAN’dan bilgi aldıktan sonra heyet başkanı
Tümgeneral Abdallah Abdel Qader MATAR ile hep birlikte bir
hatıra fotoğrafı çektirdiler. SD
dislik kadrosu ile askeri gemi tasarımı konusunda bir dünya oyuncusu olmak yolunda
ilerliyor. Bu kapsamda LPD projesine özel
önem atfeden firma, boyu 200 metreyi aşan
bu çok amaçlı gemi projesinde yurt dışında
benzer büyüklükteki projelerde tecrübeleri
ve başarıları bulunan uzman firmalardan
teknik danışmanlık hizmeti de alıyor. Ülkenin kendi dizayn kapasitesine sahip en
büyük özel askeri tersane olma yolunda ilerliyor SD
RMK Marine’den Özgün LPD
T
ÜRK Deniz Kuvvetlerinin LPD ihtiyacı gereğince sürdürülen LPD tedarik projesine RMK Marine özgün bir LPD
ile katılmaktadır.
RMK Marine’in LPD’si (Havuzlu Çıkarma Gemisi) ana görev fonksiyonu Afmfibi Görev Kuvveti Kuvvet Aktarımı olacak
şekilde tasarlanmıştır. Aynı anda 35 tonluk
helikopter ve/veya Tilt Rotor’lu Osprey
hava araçlarının inip kalkış yapabileceği
dört iniş noktalı uçuş güvertesine sahiptir.
Dört adet LCM veya iki adet Hava Yastıklı
Çıkarma Aracı (LCAC) alabilecek havuza,
13 ana muharebe tankı, 27 adet amfibi
hücum aracı (AAV) ve 54 adet muhtelif kara
72 12.05.2011
aracını alabilecek araç güvertelerine sahiptir. 30 yataklı ve ameliyathaneli gemi hastanesine, 700 kişilik amfibi birlik ve 140
kişilik karargah taşıma kapasitesine sahiptir. Geminin tam boyu 200 metrenin üzerinde, uçuş güvertesindeki genişliği 38
metredir.
Mayıs 2010’da yayımlanan Teklife
Çağrı Dosyası ile başlayan resmi ihale sürecinden çok daha önce teknik çalışmalarına
başlayan RMK Marine, ihaleye kendi bünyesinde geliştirdiği özgün tasarımı ile katılıyor. IDEF 2011’de bu özgün tasarımına ait
gemi modelini de fuar izleyicileri ile paylaşan RMK Marine, 150 kişiyi aşan mühen-
Türkiye-Azerbaycan Arasında
Savunma Sanayi Alanında İşbirliği
A
ZERBAYCAN Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti
arasında savunma sanayi alanında işbirliğini kapsayan iki imza töreni gerçekleştirildi. İlk imza töreninde Azer-
baycan Savunma Sanayi Bakanlığına bağlı fabrikalar ile Makina Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü arasında 105mm top ve Modern Piyade Tüfeği konularında
yapılması planlanan işbirliğini içeren protokolu Azerbaycan
Cumhuriyeti adına Savunma Sanayi Bakanı Yaver CAMALOV,
Türkiye Cumhuriyeti adına Milli Savunma Bakanı Vecdi
GÖNÜL imzalamıştır.
İkinci imza töreninde ise 120mm havan ve mühimmatı konularında işbirliğini içeren bir protokol, Bakanlarında hazır bulunmaları ile Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı adına
Daire Başkanı Ferruh VEZİROV, MKEK adına ise Genel Müdür
Ünal ÖNSİPAHİOĞLU tarafından imzalanmıştır SD
Aselsan – 2121 Secure VoIP Terminal
D
URING IDEF ‘11, Aselsan is presenting the 2121 Encrypted VOIP Terminal (e-VOIP), which supports encrypted voice and IP data communications on the same
terminal. The 2121 e-VOIP is a powerful and rugged device
that can be used in both tactical and strategic C4ISR systems,
and fulfills NATO SCIP standards.
The e-VOIP complies to SECRET level security for National
and NATO use; and its hardware may be implemented with
any algorithms in the near future. In addition to working with
the Aselsan Military Access Switch, e-VOIP is also compliant
with COTS H.323 Gatekeepers, SIP Servers and H.323/SIP SD
Aselsan Kritik Tesis ve
Altyapı Güvenliği Sistemi
(KTAGS)
A
SELSAN Kritik Tesis ve Altyapı Güvenliği Sistemi (MKAGS) deniz veya karadan gelebilecek
her türlü tehdidin tespiti, tanımlanması ve takibinin yapılmasını sağlamaktadır. Sistem, ilgili Tesis’in bulunduğu
bölgeye ve harekat ihtiyaçlarına göre değerlendirilecek
Elektro-Optik, Gözetleme Radarı, Otomatik Tanımlama
Sistemleri, Kablosuz Algılayıcı Ağlar vb. algılayıcılar aracılığıyla bölgenin ve olası tehditlerin durumsal farkındalığını artırabilmektedir.
KTAGS, elektronik güvenlik çiti gibi fiziki bariyer ve
gözetleme kulesi gibi unsurlarla Tesis’in güvenliğini sağlarken, insansız hava/kara/deniz araçları ve RF Karıştırıcı
vb.’ler vasıtasıyla da karşı tedbir ve müdahale imkanı ya-
74 12.05.2011
ratmaktadır. Kritik Tesis ve Altyapı Güvenliği Sistemi’nin temel işlevleri, tehdidin tespiti ve tanımlanması, Durumsal Farkındalığının
sağlanması, Bilgi Yönetimi, Karşı Tedbir/Müdahale Birimleri Yönetimi ve Tesis içi ve dışı ile haberleşme ağının sağlanmasıdır.
Algılayıcılardan elde edilen tüm veri, Tesis içinde veya dışında
konuşlu Komuta Kontrol Merkezi’ne kablolu/kablosuz haberleşme
sistemleri vasıtasıyla aktar ı l m a k
suretiyle,
gerek algılayıcıların gerekse
karşı tedbir birimlerinin
kontrolü gerçekleştirilebilmektedir SD
A330 MRTT:
Etkinliği
Kanıtlanmış
Tanker/Nakliye
Uçağı
A
330 MRTT, günümüz tek modern
uçan sertifiye edilmiş Çok Rollü
İkmal ve Ulaştırma Uçağı (MRTT)’dır ve
başarısını icra edilen yoğun test uçuşları sırasında göstermiştir. 2o11 yılında Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri (Royal
Australian Air Force- RAAF) tarafından
kullanılmaya başlanmasıyla birlikte A330
MRTT emsalsiz askeri stratejik hava ulaştırmasının yanı sıra havada yakıt ikmali kabileyetini de ispatlamıştır. Bu uçak,
Airbus’ın yüksek kapasiteli, orta ve uzun
menzilli, çift koridorlu, A330 yolcu uçağı
temel alınarak geliştirilmiştir. A330 uçağı,
80 kadar müşteriden 1,000’i aşkın sipariş
almış olup, kolay lojistik destek ve önlerindeki uzun ticari yaş garantisiyle 650 kadarı
halen dünya üzerinde uçuşlarını sürdürmektedir.
A330-200 yolcu uçağı üzerine şekillendirilen A330 MRTT’lerin üretinde en son
model tasarım ve imalat tekniklerinden yararlanılmıştır ve uçak en gelişmiş aviyonik
entegrasyonun yanı sıra tüm uçuş süresinin
güvenliğine imkan veren kanıtlanmış kontrollü uçuş sistemlerine sahiptir. Kendi kategorisinde bir sanat eseri niteliği taşıyan
76 12.05.2011
A330-200’ün 0.86 Mak (1.053km/saat)’lık
azami
hızda
azami
menzili
8,000nm/14,800km olarak gerçekleşmektedir. Öncelikli tercih olarak Çok Rollü İkmal
ve Ulaştırma Uçağı olarak kullanıldığında,
uçak en az yatırım ve maliyetle en iyi performansı göstermektedir. Uzun dönemli büyüme potansiyeli pazarda gösterdiği
başarıyla kanıtlanan bu uçağın, kullanıcıya
parasının en iyi karşılığını verdiği iddia edilmektedir. A330-200 kanadı A330 MRTT
uçağının başka ek yakıt tankına gerek kalmadan yüksek performans göstermesi için
gerekli tüm yakıtı taşımasına imkan verecek
ölçüde geniştir. Böylelikle yolcu veya kargo
taşıma kapasitesinde herhangi bir azaltıma
gerek kalmaz.
A330 MRTT, havada yakıt ikmali için
Airbus Millitary tarafından tasarlanan ve F16 Savaşan Şahin, F-35A Şimşek II ve hatta
bir diğer A330 MRTT’ye havada süratli bir
biçimde yakıt ikmali yapabilmesine imkan
veren Havadan İkmal Boom Sistemi (Air
Refuelling Boom System-ARBS) adlı
‘boom’ tipi yeni bir Yakıt İkmal Sistemi ile
donatılmıştır. Airbus Military’nin ARBS çözümü, pazarda en hızlı yakıt ikmaline imkan
tanıyan tek yeni nesil ‘boom’ tipi sistemdir
ve bu sayede yakıt transferi süresini büyük
oranda azaltır. Yakıt transferi 180kts ve
300kts arasında bir hızla seyredilirken herhangi bir irtifadan 35,000ft’e kadar gerçekleştirilebilir. EuroFighter veya Tornado gibi
‘probe’ tipi alıcılara sahip uçaklara yakıt ikmali yapabilmesi için A330 MRTT kanat
altlarında iki adet Cobham 905E probe/drogue ikmal podları ile donatılmıştır. Söz konusu Havada Yakıt İkmal sistemleri kokpitin
içinde bulunan geliştirilmiş Yakıt İşlem
Konsolu üzerinden kontrol edilmektedir.
Uçakta ayrıca gündüz ve gece yakıt ikmal
işlemlerinin takip edilebilmesi maksadıyla
Gelişmiş Video İzleme Sistemi bulunmaktadır.
Daha uzun uçuşlarda veya görev yerinde
daha uzun kalması gerektiğinde A330
MRTT’ye başka bir tanker uçağın yakıt ikmali yapmasına imkan tanıyan Çok Amaçlı
Hava İkmal Hazne Sistemi Tertibatı (Universal Aerial Refueling Receptacle System
Installation-UARRSI) takılabilir. Uzun süreli görevler sırasında A330 MRTT, dört
adet EuroFighter uçağına hareket halinde
nakli yaparak 3,600nm (5,794km) menzile
veya 20t/44,800lb taşıma kapasitesinden
faydalandırarak, dört savaş uçağının da
2,800nm (4,500km) menzile ulaşabilmelerine imkan sağlar. A330 MRTT ana üssünden 1,600km uzaklıkta 4 saat 30 dakika
kadar görev yerinde kalıp ihtiyaç duyan
araçlara 50 ton yakıt itmal kapasitesi sağlayabilmesi sayesinde çekme görevlerinde de
kullanılabilir. Veya üsten 500nm (800km)
uzaklıkta 5 saat görev yerinde kalarak 60ton
(2,170 pound) yakıt sağlayabilir. Bu rakamlar başka herhangi bir tanker uçağın sağlayabileceğinden çok daha fazladır.
A330 MRTT geniş gövde yapısı sayesinde stratejik görevler sırasında her cins askeri veya insani yükün taşınması için
idealdir. Kabini sınıfının en ideal oturma düzenini sağlayarak hem kapasitenin, hem de
konforun azami hale gelmesi için tasarlanmıştır. 253 koltuklu üç sınıf düzeninden 298
yolcu kapasiteli iki sınıfa ve hatta 300 koltuklu tek sınıf düzenine kadar farklı birçok
düzenlemeye olanak sağlar. Kabin çekici
modern bir tarzla döşenmiştir. Bu özellikler
kıta nakliyesinden, VIP misafirleri ağırlama
gereksinimlerine göre yapılacak özel düzenlemelere varıncaya dek geniş bir düzenleme çeşitliğine imkan verir. Ayrıca A330
MRTT, 45 ton (99,000lb) yük taşıyabilecek
biçimde tasarlanmıştır. İdeal gövde kesiti sayesinde kargo LD1’den, LD3 ve LD6’ya
kadar farklılık gösterebilen standart konteynır ve paletlerin yanı sıra, 88x108 inçlik
standart 463-L NATO askeri paletleri de kanıtlanmış yarı-otomatik kargo yükleme sistemi kullanılarak zemin altında taşınabilir.
Bazı kargolar paletlenmemiş ‘yük’ olarak taşınabilmektedir. Uçak kargo uçağı olarak
kullanıldığında ana kargo bölümü gerekti-
ğinde nakliye için kullanılabilir. Bu durumda ana bölüme geniş daha yüksek bir
kargo kapısı ve ana kısmın zeminine yükleme araç ve gereçleri eklenir. Bu donanımlar A330 MRTT’nin 26 adet 88x108 inçlik
463-L NATO askeri paletleri taşımasına
imkan tanır. Bunlara ek olarak, uçak ana
gövdede yük, arka kısımda ise yolcu taşınmasına imkan veren karma kullanım içinde
düzenlenebilir.
A330 MRTT kabininin kolaylıkla 130
sedye yerleştirilebilmesine olanak veren bir
düzene dönüştürebilmesi sayesinde tıbbi
tahliye (MEDEVAC) görevlerinde de kullanılabilir. Gerekli donanım yerleştirildiğinde
tıbbi tahliye uçağına dönüşüm çok hızlı bir
şekilde gerçekleştirilebilir. Uçakta, özel ola-
rak hazırlanmış askeri aviyonik donımı ve
sivil aviyoniğe entegre edilmiş görev sistemi bulunmaktadır. Savunma Destek Sistemi’nin de içinde bulunduğu kapsamlı bir
beka paketi, yakıt tank çözünme sistemi ve
zırhlı kokpit opsiyon olarak sunulabilmektedir. A330 MRTT, Avustralya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve
İngiltere’den toplam 28 sipariş almıştır.
Şimdiden üstün uçuş performansını ve
hem ARBS, hem de probe/drogue pod sistemlerindeki benzersiz yakıt ikmal kapasitesini kanıtlamış olan A330 MRTT,
mükemmel ve kendini yapmış olduğu
uçuşlarla ispat etmiş bir uçaktır. A330
MRTT, 21nci yüzyılın mihenk taşlarından
birisidir SD
RESON Exhibit SeaBat 7112 and 7128 at IDEF ‘11
R
ESON is currently exhibiting their range of sonar
technology at IDEF ‘11, including:
SeaBat 7112
TheSeaBat 7112, operating at 100 kHz, with a 360° view,
reliably detects divers at hundreds of meters, and swimmer
delivery vehicles at even longer ranges. The SeaBat 7112 is
designed to maximise performance under the most challenging acoustic conditions ensuring the highest possible coverage, which can be extended even further by combining
multiple sonars to allow for seamless protection over extensive areas. For choke points and areas of limited extent, where
full 360° is not required the 200/400kHz SeaBat 7128 is a
strong addition to SeaBat 7112-based solutions.
SeaBat 7128
The SeaBat 7128 is a forward-looking multi-beam imaging system that is ideal for shallow-water imaging applica-
tions, generating hi-res images even when a vessel is sailing
at speed. For deeper coverage, it can be installed on a ROV
and still obtain hi-res images at 6,000 m below sea level. As
the system is unaffected by siltation in the water column,
ROVs can carry out complex manoeuvres in zero visibility.
The SeaBat 7128 can be used for Mine Countermeasure
(MCM) operations, and is a capable sensor as part of a diver
detection solution, either for choke points such as harbour
entrances, or for classification of diver-like objects from mobile platforms.
The combination of high accuracy acoustic positioning
technology and real-time imaging sonars offers the operator
a highly efficient visualisation when installing structures on
the sea bed. The SeaBat 7128 uses commercial off-the-shelf
(COTS) components and software, which means that the cost
up upgrading is minimal SD
RESON can be found in Hall 2, Stand No: 205C at IDEF ’11
Azerbaijani
Ministry of
Defence Industries
Expands Joint
Production of
Advanced
Armoured Vehicles
The Azerbaijani Ministry of Defence Industries (MDI) has extended
its Joint Production Agreement with the Paramount Group, Africa’s
largest privately owned defence company, to produce 60 new mine
protected vehicles in Baku.
T
HE agreement will see the production of a further 30 Marauder and 30
Matador IED and mine-protected vehicles in
expanded facilities, with deliveries running
through to late 2012.
The announcement at IDEF ’11 follows
Paramount Group’s recent successful estab-
80 12.05.2011
lishment of a joint production facility and the
production of an initial 30 vehicles (15 Matadors and 15 Marauders) for the Azerbaijan
MDI under a joint production agreement set
up in 2009.
Commenting on the new order, Minister
of Defence Industry of Azerbaijan Yaver JAMALOV,
said:
“Both Matador and
Marauder are highly
flexible and advanced IED-protected
vehicles that ideally
meet the requirements of our armed
forces. We chose Paramount Group’s
vehicles because
they are the most
technologically advanced on the market and are flexible
enough to deal with
a variety of situations.
“Since 2009 we
have had a robust
partnership with Paramount
Group
based around our
firm belief in the
creation of a strong local defence industry
and we look forward to continuing to benefit from this partnership by further developing Azerbaijan’s engineering skills and
vehicle production capacity. Partnerships
like this show the world that the future of
Europe’s defence industry is no longer in
the hands of a few West European manufacturers.”
Commenting on the new order, Ivor ICHIKOWITZ, Executive Chairman of Paramount Group, said: “This agreement is great
news for both Paramount Group and Azerbaijan. It shows that our original project to
produce 30 vehicles in Azerbaijan has been
an outstanding success for all involved and
is a testament to the foresight of President
Ilham ALIYEV in seeking to establish a production base for the future success of the country. Our success in Azerbaijan gives
Paramount a firm foothold in Eastern Europe
from which to explore future joint production partnerships.
Paramount Group is keen to form mutually beneficial partnerships with governments as part of its growth strategy. In 2010
it agreed a joint venture with Ashok Leyland,
a leading manufacturer of commercial vehicles in India, and earlier this year two more
joint ventures were signed. One was with the
United Arab Emirates’ International Golden
Group for the production of vehicles in-country, and the other with Griffon Aerospace
Middle East.
The Azerbaijani MDI is exhibiting its
production Matador and Marauder vehicles
at IDEF ’11 SD
DYNEEMA® HB50’nin Sert Balistik
(İnsert) Malzemesi Türk Üreticiden
D
SM Dyneema, önemli bir Türk son
kullanıcıya yönelik olarak koruyucu ek parçalar için yüksek mukavemetli
malzeme tedarikini kapsayan önemli bir
yeni sözleşme yapmıştır. Bu bilgi, DSM
Dyneema’nın da katıldığı Türkiye 10. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF’11’in
hemen öncesine gelmiştir.
DSM Dyneema’nın HB50 tek yönlü
(UD) ürünü içindeki ek parçaları Türk şirketi Karma Composite Technologies yapacaktır. DSM Dyneema, Karma şirketine
teknik know-how desteği sağlamaktadır.
Karma Composite Technologies şirketinin Genel Müdürü Murat GİRAY, DSM
Dyneema’nın şirketini destekleme önerisi
Aselsan “HIZIR” Protection for
Surface Ships
A
SELSAN’s “HIZIR” Torpedo
Countermeasure System for surface combatants provides a “critical” time
and quick reaction capability in torpedo defence warfare scenarios. The system automatically localises the threat torpedo and
advises the appropriate countermeasure tactic, utilising its state-of-art torpedo detection
array and the hull mounted sonar. In addition to the fully automated mode, manual
operation is also possible upon the detection
of a threat, with the countermeasure tactic
selection made by the user.
82 12.05.2011
The system comprises early detection,
accurate information, effective countermeasure and critical reaction time features; with
a configuration that includes a state-of-theart Torpedo Detection Array, a Towed Decoy
and Tow Cable, a heavy duty winch and remote control unit for the towed array, a Signal Processing Unit, a User Control Panel for
the operation of the system, and a launcher
with a Remote Control Unit. The reaction assets are expandable decoys, with both noise
barrier jammers and deceptive decoys
launched through the HIZIR launchers.
ve taahhüdü ile birlikte, şirketinin rekabetçi
teklifinin Karma Composite Technologies
şirketinin ek parça tedariki için seçilmesinde
temel etken olduğunu belirtiyor. Özellikle
sert balistik uygulamalar için geliştirilen
Dyneema HB50, DSM Dyneema’nın ultrayüksek moleküler ağırlıklı poli-etilen
(UHMWPE) lifinden yapılmaktadır. Üstün
mukavemet-ağırlık oranı sayesinde, durdurma gücünden ödün vermeksizin daha
hafif balistik koruyucu yelek üretilmesini
sağlar. DSM Dyneema Pazarlama Müdürü
Dirk LOUWERS’ göre, hafif ve yüksek durdurma gücünden oluşan bu birleşim ancak
UHMWPE sert balistik malzeme kullanılarak başarılabilir. Dyneema® HB50, bu sözleşmede çarpma yüzünün arkasındaki
destek malzemesi olarak işlev görmektedir.
LOUWERS ayrıca, DSM Dyneema’nın
Türkiye’de dönüştürülmek üzere Dyneema®
HB50 tedariki yoluyla Türkiye’nin mümkün
olduğunca yerel üretime yönelik savunma
stratejisine katkı sağlamaktan çok mutlu olduğunu ifade etmiştir.
Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı,
başka bir DSM Dyneema UD malzemesi
olan Dyneema® HB2’den yapılan ek parçaların en önemli kullanıcısıdır. Yeni sınıf
HB50, daha hafif ve mermi girişine karşı
daha da dayanıklı yapısıyla, Türk pazarındaki ek parça uygulamalarına gelişmiş özellikler kazandıracaktır. Çeşitli NATO ülkeleri
ek parçalarda HB50’i halihazırda kullanmaktadır SD
The system detects precisely the threat
torpedo at long range and classifies it with
the support of the threat database. The tactical situation is displayed on the operator
consoles and user-defined countermeasure
techniques, as well as system defaults, are
utilised to execute the countermeasure tactic.
The system interfaces with the platform’s Combat Management System and
Sonar System, enabling multi-static acoustical operations. In a typical countermeasure
application, wide/narrow bandwidth and
moving target decoys/noise jammer implementations are provided.
The system has an Open Architecture
that allows tailoring to suit future needs, a
defence capability against different types of
torpedoes, and the ability to tack up to six
different targets SD
Netcad – High-end Software and
System Solutions
N
ETCAD is one of the leading
providers of high-end software and
system solutions in compliance with international standards. On the strength of 22 years
of expertise, Netcad now has a 90% market
share in Turkey and has started to make its
mark in the international market through the
export of its unique products and solutions.
Netcad offers a complete solution for GIS,
Mapping, Urban and Regional Planning, Road
Design and many other applications; and can
count more than 6,000 registered users and
over 15,000 licenses. Netcad products and solutions are being used in 462 departments of
82 universities in the region. Possessing ISO
9001 and CMMI Level 3 quality certificates,
Netcad is continuing its ongoing studies to
serve as a world-leading innovator, and has a
proven international record for quality as a
member of Open Geospatial Consortium
(OGC), with WMS, WFS and SFS certificates
to its name. Netcad products are now in active
use on three continents and in more than 15
countries through a network of local partners
and representatives abroad.
Virtual Globe Based 3D Analysis
Software and Application
Development Platform
Glonet makes it possible to display
raster, vector and elevation data on a virtual
globe, to create a continuous 3D-terrain
model, to present data in the OGC, WMS
and WFS standards and to obtain application development interfaces for the following specific tasks:
l Visibility Analysis
l 360 Video
l Profile Generation
l Aspect analysis
l Mission Planning
l Moving Map System
l Threat Analysis
l Meteorological Analysis
Corridor Analysis
The simultaneous evaluation of all criteria, the comparison of all the options and
the assessment of the most appropriate route
between two points is not a problem to be
solved manually. Corridor Analysis alleviates this problem, displaying alternative results in 2D and 3D environments according
to the given limits and criteria, taking in to
account such obstacles as military or forbidden zones, agricultural areas, etc.
Netcad/360
Netcad/360 publishes images and/or
videos on the desktop, web or on Glonet,
queries buildings in the image, and displays
the same buildings and their attributes on the
map. Serving both civil and military customers, Netcad/360 automatically produces
records using different equipment, such as
helicopters, standalone walk suits or cars, by
defining recording intervals and covering the
entire map with 360 degree photographs and
including a new virtual layer of data SD
FLIR Systems PathFindIR Askeri Araç Uygulamaları
F
LIR Systems’in PathFindIR termal görüntüleme kameraları uzun zamandır sivil ve akeri uygulamalarda başarı
ile uygulanıyor. FLIR Systems PathFindIR soğutulmamış termal
kameraları 36°lik geniş açıları ile, sürücü ve araç içindeki diğer
personele dışarıdaki bir insan hedefini 300 metreye kadar olan
uzaklıklarda tesbit etmesini sağlıyor.
Sahip olduğu Vanadyum Oksit dedektör ile 812 mikron aralığındaki
termal radyasyonu görüntüye çeviren PathFindIR en karanlık gecelerde
bile net bir görüntü verir.
PathFindIR dumanlı ve
84 12.05.2011
hafif sisli ortamlarda da diğer kameralar ve çıplak göze göre daha
iyi sonuç verir.
Bu özellikleri ile PathFindIR
sürücülere gece farları ile görebileceklerinden daha uzağı göstermez aynı zamanda farların
açılmasının mümkün olmadığı
operasyonlarda tamamen karanlıkta hareket etme imkanı verir.
Son derece kolay uygulanabilen PathFindIR günümüzde
bir çok askeri araç üreticisi tarafından kullanılmaktadır. Daha
fazla bilgiyi 2/219B’deki FLIR Systems standından alabilirsiniz SD
Goodrich Wins Queen’s
Award for Enterprise
P
RESTIGIOUNS international trade
award recognizes significant increase in export sales.
Goodrich Corporation’s Sensors and Integrated Systems business in Plymouth, UK
has won a 2011 Queen's Award for Enterprise, the highest official UK honour for
British businesses. The award, in the category of international trade, recognises a
tripling of exports by the former Atlantic Inertial Systems (AIS) business, which was
acquired by Goodrich in 2009.
Brian Gora, president of Goodrich’s
Sensors and Integrated
Systems
business,
said:
“This honour underscores how the Goodrich team in Plymouth
continues its exceptional track record of
providing advanced performance, capability and support for its customers.”
The Goodrich team in Plymouth designs, develops and produces miniature high
performance solid state inertial systems that
provide stabilisation, guidance, navigation
and control for an array of systems from
land vehicles to satellites. The company is a
market leader in micro- electric-mechanical
systems (MEMS)-based inertial systems,
and supports products in service with 23
military forces worldwide. Its TERPROM®
terrain avoidance software system enhances
safety by providing position and situational
awareness to military pilots during intense
and stressful flight operations SD
Öznur Savunma Türk Savunma Sanayi’nin Hizmetinde
1
975 yılında talaşlı imalat sektörüne hizmet vermek
amacıyla kurulan ve 1985 yılından itibaren 2.ooom2
genişliğinde kapalı alana sahip üretim tesisinde faaliyetlerine
devam eden Öznur Savunma, modern işleme ve kontrol teknolojilerini kullanarak, müşteri talepleri doğrultusunda üretim
yapmaktadır. Günümüzde, yılda 50.ooo adet parça üretimi
ve çeşit olarak yılda 5.ooo adet ürün üretim kapasitesine ulaşan Öznur Savunma, sürekli yenilenen ileri teknoloji ile programlı bir şekilde müşteri ve ürün portföyünü genişletmiştir.
Müşteri memnuniyetini her zaman ön planda tutan Öznur Savunma, son olarak Aselsan’ın hazırladığı taret projesinde
önemli bir görev üstlenmiş olup bu görevi eksiksiz bir biçimde
yerine getirmenin haklı gururunu yaşamaktır.
Müşterilerine imalat (üretim), kalite kontrol ve montaj
olmak üzere 3 bölümde hizmet veren Öznur Savunma, Türk
Savunma Sanayi’ne talaşlı imalat üretimi ve konfigürasyon içeren mekanik montaj üretimine yönelik hizmet ve destek sunabilmeyi hedeflemektedir. Sahip olduğu bilgi birikimi, ileri
teknoloji üretim altyapısı ve deneyimiyle Öznur Savunma’nın
yakın bir gelecekte Türk Savunma Sanayi’nin önemli firmaları
arasında yer alması beklenmektedir SD
ASELSAN Unveils
ATLAS 4900
Handheld Radio
at IDEF ‘11
ASELSAN demonstrates the new
mission critical 4900 series
Handheld Radio, which operates
multi-mode, multi-band and
multi-system with integrated
GPS, map and data application
facilities.
A
SELSAN introduces its new radio,
the ATLAS 4900, which has the
ability to cover a wide range of customer requirements. ATLAS 4900 handheld radios
include multiple applications, features and
modes on a single device to satisfy future’s
mission critical operations. With the help of
advanced capabilities and technologies, the
ATLAS 4900 brings extreme advantages to
users facing tough challenges in missioncritical operations.
ATLAS is designed to meet all the user’s
needs, featuring a large display, integrated
map and data applications, a built-in GPS
receiver, a high-capacity battery, advanced
encryption techniques, and robust, ergonomic and light-weight design.
Multi-mode, multi-band and multi-system operation features are combined in a
single handheld radio by ASELSAN, which
is committed to satisfying the demands of
today’s user in mission-critical environments. ATLAS allows Public Safety Communications Agencies to communicate
reliably, even when their modes, systems
and bands are different. This multiplicity
makes the ATLAS 4900 handheld radio a
unique device for various kinds of users,
and ATLAS is ready to help anyone who
needs a smart hand in hard conditions.
ASELSAN benefits from its heritage of
knowledge in radio communication technologies and 35 years of experience based
on implemented projects all over the world.
Being ready for P25 Phase-2, the
ATLAS 4900 radio also provides room for
future enhancements due to its embedded
Linux OS.
The ATLAS 4900 handheld radio features a stunning user interface thanks to a
2.4” LED-backlit LCD display with QVGA
resolution and 65K color. It can be used in
noisy environments due to its noise cancellation property and mp3 quality audio. For
easy connection, a micro-USB connector
with USB 2.0 and USB On-The-Go support
is provided on the radio. Over-the-air software updates and over-the-air configuration
capabilities mean that the ASELSAN
ATLAS 4900 radio greatly simplifies the
field operations of its customers.
ATLAS is backward and forward compatible with existing open standard systems
and the systems developed by ASELSAN.
ASELSAN’s 35-year experience and invaluable customer feedback from all around
the world have contributed to the seamless
design of the 4900 radio SD
Robonic Ltd Oy conducts successful
high speed launch demonstration of UAS
R
OBONIC Ltd Oy has successfully demonstrated the
high speed launch of representative unmanned air
systems in the 100 kg range at speeds of 70 m/s. The demonstration launches, conducted in February 2011, are part of a
continuing company programme to expand the capability envelope of the Robonic pneumatic launcher family to meet the
needs of new generation UAS and target drones. “We are
committed to ensuring our launchers remain the solution of
choice as market requirements evolve,” says Robonic Managing Director Juha MOISO.
Existing production Robonic launchers currently provide
launch speeds of up to 55 m/s for air vehicles in the 250 kg
maximum take-off mass category, and to approximately 38
m/s in the 500 kg range. “Our research and development programme is helping pave the way for the next generation of
lightweight unmanned air systems and target drones,” says
88 12.05.2011
MOISO.
Existing industry trends in UAS and target drone design are
seeing a continued reduction in aircraft mass, as well as increased endurance. The potential for the very high speed
launch of lightweight UAS and target drones will directly support the continued opening up of a new market space for
smaller and lower-cost systems. Launch speeds in the range of
70 m/s will be essential to achieving the viability of this notional new generation.
The achievement of 70 m/s launch speeds will also provide
new flexibility for existing UAS and target drones using
Robonic hardware. “We can leverage these gains to provide
improved launch speeds for existing air vehicles via a combination of launcher modifications and new cradle types, with
final performance remaining dependent on air vehicle
weight,” added MOISO SD
Aster SAMP/T
The Aster missile family (which
also includes the naval variants
Aster 15 and Aster 30) constitutes
the most important missile
programme ever launched in
Europe, and is part of FSAF, the
second largest defence
programme to be managed by
OCCAR after the A400M tactical
transport aircraft.
H
AVING been taken up by three
European countries and three export countries, the Aster family today offers
the largest installed base of European air defence
missiles.
The
EUROSAM/MBDA/THALES order book
for air defence systems using Aster missiles
currently comprises a total of 55 naval and
ground-based systems and more than 1,700
missiles. The majority of systems have been
designed by EUROSAM, a joint
MBDA/THALES company, with a portfolio that includes SAMP/T, the only European land-based extended air defence
system and four naval air defence systems.
Aster is also used in three other naval
systems involving MBDA and THALES.
Aster-based systems are operational
today in ground or naval configurations for
missions associated with the self-defence of
aircraft carriers; self, local and fleet area defence when deployed from frigates and destroyers; ground-based area defence; and for
the anti-air protection of deployed and projected forces.
The Aster missile surpasses all other
current and future global products on the
strength of its unequalled flexibility, which
enables it to counter saturating attack scenarios against low radar signature targets
with the same probability of success whet-
90 11.05.2011
her at low or high altitude. Thanks to this
flexibility, the missile system is equally successful in defeating traditional aerial threats
as it is in countering more recent scenarios
associated with asymmetric warfare or force
projection.
The EUROSAM-designed SAMP/T
ground system equipped with the Aster 30
Block 1 version is able to engage and intercept ballistic missiles of the 600 km class,
which constitutes the main threat, as much
in terms of quantities deployed as in terms
of potential use for tactical means. These
missile evolutions will be transferable to all
systems currently deploying Aster 30, thus
giving to the naval platforms the unequal ca-
pability to deliver a protected area for friendly convoys against all the latest generation anti-ship threats, ranging from ASBM
anti-ship ballistic missiles to supersonic low
altitude sea skimmers. Preliminary studies
are also under way to make EUROSAM
naval systems available for ship-to-shore
TMD protection. At the same time, in the
framework of NATO ALTMD programme,
the possibility of cueing SAMP/T with
naval sensors is being studied.
The SAMP/T ground system’s affectivity against ballistic missile threat has been
proven with a successful missile firing carried out on 18 October 2010 in France:
lThe target used for the firing was representative of a short-range ballistic missile.
lAll the SAMP/T operational TBM engagement steps ran nominally, from the external target cueing up to the missile firing
and TBM target engagement.
For this firing, the SAMP/T system
comprised the Engagement Module, the
ARABEL Radar and IFF with its Electrical
Generation Unit, a Vertical Launch Unit and
an ASTER 30 Block1 Missile.
The successful firing represented a key
milestone for Europe, demonstrating the
technological ability to achieve a totally independently defence capability against a
theatre ballistic missile threat and deliver
added value assets to the ALTBMD NATO
network, which was tasked by the recent
NATO conference in Lisbon to protect
NATO countries and NATO-deployed forces in external the warfare theatre.
With EUROSAM support, the French
Air Force will proceed with further ATBM
firings over the next two years.
SAMP/T, with the ASTER 30 Block 1, is
the weapon system section of the EUROSAM T-LORAMIDS solution being offered
to Turkey by the Italian-French company SD
EUROSAM T-LORAMIDS is on
display at the MBDA and THALES
stands during IDEF ‘11.

Benzer belgeler

SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız

SHOW DAILY / 3 2013 PDF için tıklayınız MALE İHA’nda TUSAŞ-CASSIDIAN Stratejik İşbirliği Talarion İnsansız hava Aracı (İHA) Programı altında yakın işbirliği sağlamak üzere IDEF ‘11 Fuarı kapsamında 11 Mayıs günü Cassidian ile TUSAŞ ...

Detaylı

Untitled

Untitled Endüstri Parkı ve Havaalanı Projesi (ITEP) kapsamında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın bir girişimi olarak kurulan ve ülkemizin en büyük, Avrupa’nın ise en pre...

Detaylı

25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜMÜZÜ COŞKUYLA KUTLADIK

25. KURULUŞ YILDÖNÜMÜMÜZÜ COŞKUYLA KUTLADIK kapsamında, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO)’nın bir girişimi olarak kurulan ve ülkemizin en büyük, Avrupa’nın ise en prestijli teknoparklarından birisi olmaya aday...

Detaylı