Eğitmenlere Yönelik Bilgi Notu

Transkript

Eğitmenlere Yönelik Bilgi Notu
11. TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
Eğitimciler, kendi cinsiyetçi kalıplaşmış düşüncelerini görüp bilmeli, öğretim yöntemlerinin, kullandıkları dilin, kız ve erkek öğrencilerle etkileşimlerinin aktarmaya çabaladıkları toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini yansıtıp yansıtmadığını düşünmelidirler..
Toplumsal cinsiyet eşitliği nedir?
İnsan hakları alanında önemli bir konu olarak toplumsal cinsiyet eşitliği erkeklerle kadınların kamusal
ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ölçüde yetkinleştirilmiş şekilde eşit katılımları anlamına gelir. Bu,
iki cinsin de aynı olduğu anlamına gelmez; söz konusu olan, iki cinsin insanlık onuru ve hakları açısından eşit olmasıdır. Bütün insan hakları için olduğu gibi toplumsal cinsiyet eşitliği için de sürekli mücadele verilmeli, bu eşitlik korunmalı ve özendirilmelidir.
Yüz elli yılı aşkın bir süredir kadınların kurtuluşu hareketi pek çok kadının maruz kaldığı yaygın ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ve toplum yaşamına kadınların ve erkeklerin daha eşit katılımına odaklanmıştır. Sonuçta Avrupa’daki pek çok kadının ve erkeğin yaşamı bugün yüzyıl öncesine göre önemli
ölçüde farklılaşmıştır. Kadınlar adına ilerleme sağlanan başlıca alanlar şunlardır:
• eğitime eşit erişim
• işgücü piyasasına geniş biçimde giren kadınlar
• kadının ekonomik statüsü
• evde ve çocuk bakımında iş dağılımı
• aile yapısı
• gençlik kültürü
• yeni bilgi ve iletişim teknolojileri
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve ilgili tutumlar açısından önemli bir ilerleme kaydedilmiş olmakla birlikte
bu alandaki kimi engeller Avrupa’da bugün halen varlığını sürdürmektedir.
Toplumsal cinsiyet nedir?
Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet aynı şey değildir. Cinsiyet biyolojik bir olgudur. Hemen hemen tüm
insanlar iki farklı halde, kadın veya erkek olarak dünyaya gelirler. Buna karşılık toplumsal cinsiyet sosyal bir durumdur.
267
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirtildiği gibi:
‘Cinsiyet’ kadınları ve erkekleri tanımlayan biyolojik ve psikolojik özelliklerle ilgilidir. ‘Toplumsal
cinsiyet’, belirli bir toplumun erkekler ve kadınlar için uygun saydığı, toplumsal olarak inşa edilmiş rolleri, davranışları, etkinlikleri ve atıfları kapsar.
Başka şekilde söylenirse:
‘Erkek’ ve ‘dişi’ cinsiyet kategorileridir; buna karşılık ‘maskülen (eril)’ ve ‘feminen (dişil)’ toplumsal cinsiyet kategorileridir.1
Cinsiyet özelliklerine kimi örnekler:
• Kızlar adet görmeye başlayacaklardır, erkekler ise görmezler;
• Erkeklerin testisleri varken kızların yoktur;
• Kadınlar bir bebeği emzirebilirler; erkekler emziremez;
• Ergenlikten sonra erkeklerin çoğunda adale gelişimi olur; kızlarda olmaz.
Toplumsal cinsiyet özelliklerine kimi örnekler:
• Avrupa’da aynı işi yapan kadınlar erkeklerden daha az kazanır;
• Birçok ülkede kızlar daha çok dans ederken erkekler futbol oynar;
• Tüm dünyada kızlar ve kadınlar erkek çocuklara ve erkeklere göre daha fazla ev işi yapar;
• Erkek çocuklara dayak gibi cezalar kız çocuklardan daha yaygın uygulanır.
Kişinin kimliğinin ve bireyselliğinin önemli bir parçası olarak toplumsal cinsiyet rolleri sosyalleşmeyle
oluşur. Günümüzde yalnızca aile değil okul ve işyeri, bunların ötesinde medya, yeni bilgi teknolojileri,
müzik ve filmler de sosyalleşmeyi etkilemektedir. Gerek geleneksel gerekse yeni sosyalleştirici güçler
cinsiyete dair kalıplaşmış yargıların korunmasına ve aktarılmasına hizmet etmektedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği
Avrupa’da gerçekleşmiş olmaktan çok uzaktır
Geleneksel toplumlarda cinsiyete dair kalıplaşmış yargılar Avrupa kültüründe derinlere kök salmıştır
ve kendilerini gündelik hayatta ortaya koymaktadır. Sonuçta kadınlar ve erkekler arasında bugün de
fırsat eşitsizlikleri vardır. İsveç’in eski Demokrasi ve Gençlik Bakanı Britta Lejon, yaptığı bir sunumda
bu eşitsizliğin Avrupa’daki gençler arasında bir gerçeklik olduğunu açıkça ortaya koymuştur:
• Genç erkekler genç kadınlardan % 20 daha fazla kazanmaktadır;
• Genç bir erkekle kadın birlikte yaşadıklarında kadın erkekten iki kat daha çok ev işi yapmaktadır;
• Bunun mümkün olduğu yerlerde bile pek az erkek babalık izni kullanmaktadır.2
Önemli kararların çoğu da kadınlardan çok erkekler tarafından alınmaktadır. Müsbet kimi önlemlere
karşın kadınların siyasal katılım düzeyi halen çok düşüktür: Avrupa’daki parlamenterlerin yalnızca %
21’i kadındır. Bu oran Türkiye’de % 4.4, İsveç’te ise % 45’tir.3 Siyasette, finans dünyasında ve medyada
kilit roller erkeklerin elinde olduğundan siyasal gündem ve kamusal söylem de onlar tarafından belirlenmektedir. Genel olarak erkekler, performans söz konusu olduğunda bunun normu ve standardı olarak kabul edilmektedir.
Toplumsal cinsiyete dair kalıplaşmış yargılar
Toplumdaki pek çok kurum cinsiyete dair geleneksel olarak kalıplaşmış yargıları pekiştirmektedir.
Örneğin medyada kadınlar bir eylemin nesneleri ve mağdurları, insanlara bakan kişiler olarak gösterilirken erkekler genellikle yaratıcı, güçlü, akıllı ve girişimci kişiler olarak betimlenmektedir. Erkeklerin
gücünü ve başarılarını öne çıkaran medya, en başarılıları da dahil kadınları dış görünüşleriyle değerlendirmektedir. Böylece, televizyon, radyo, ders kitapları, çocuk kitapları, dergiler, filmler ve başka birçok
268
iletişim kanalı dahil olmak üzere medya kadınlar ve erkeklere ilişkin kalıplaşmış yargıların korunmasına ve aktarılmasına hizmet etmektedir.
Medya gibi ailenin, okulların ve dinlenme-eğlenme merkezlerinin de cinsiyete dair kalıplaşmış yargıların pekiştirilmesinde sorumluluğu vardır. Yakınlarda yapılan bir araştırma, öğretmenlerin erkek
öğrencileri dinamik, tuttuğunu koparan, bağımsız, araştırıcı ve rekabetçi yanlarıyla olumlu olarak değerlendirirken, kızlar ise uysal, nazik, kibar, edilgen ve çevrelerine yararlı oldukları için değerli
bulunmaktadır.4 Bu tür toplumsal cinsiyete dair kalıplaşmış yargılar asıl olarak okul yıllarında oluştuğundan, pek çok kız bağımsız hareket etmekten, rekabete girişmekten ve kendilerini kamusal alanda
göstermekten soğutulmaktadır.5 Kalıplaşmış yargıları karşılamayan kızlar ise eleştirilmekte, dışlanmakta, hatta şiddete maruz kalmaktadır.
Cinsiyete dair kalıplaşmış yargılar kızlar kadar erkeklere de zarar verebilir. Erkeklere yönelik güç ve
rekabetçilikle ilgili kalıplaşmış yargılara dair beklentiler, örneğin tipik olmayan bir ailede yaşama, işsizlik ve kadının kamusal alanda daha fazla görünmesi gibi gündelik gerçeklerle çelişik durumdadır. Bu
tür çelişik durumlar erkek çocuklarda toplumsal cinsiyet kimliğinin gelişiminde karışıklıklar yaratabilir. Tipik cinsiyete dair kalıplaşmış yargılara uygun düşmeyen erkek çocuklar sataşmalara ve ayrımcılığa maruz kalabilir, dışlanabilir.
SORU: Topluluğumuz, cinsiyete dair geleneksel olarak kalıplaşmış yargılara ne ölçüde uygun düşüyor? Bu
yargılar çocukların yaşamını nasıl etkiliyor? Sizin yaşamınızı?
Toplumsal cinsiyet temelli şiddet
Toplumsal cinsiyet temelli şiddet terimi, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik veya sosyokültürel, şiddetin herhangi bir biçimini betimlemekte kullanılabilir. Toplumsal cinsiyet temelli şiddet, bir kişinin
fiziksel veya psikososyal sağlığı, gelişimi ve kimliği üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Bu da, erkekler ve
kadınlar arasındaki, erkeklerin ve kadınların kendi aralarındaki farklılıkları istismar eden toplumsal
cinsiyet temelli güç eşitsizliklerinin sonucudur. Toplumsal cinsiyet temelli şiddet, hem kadınları hem
erkekleri etkileyebilir. Ancak kadınlar ve kız çocuklar üzerindeki etkileri daha fazladır. Dolayısıyla, toplumsal cinsiyet temelli şiddet genellikle “kadınlara yönelik şiddet” şeklinde basitleştirilerek kullanılır.
Toplumsal cinsiyet temelli şiddet sınırları, kültürleri, sınıfları, eğitim durumunu, etnisiteyi ve arka
planı aşıp her ülkede görülmektedir. Örneğin, istatistiklere göre Avrupa’da kız çocukların ve kadınların
yüzde 12 ile 15 arasında değişen bir bölümü evlerinde her gün şiddete maruz kalmaktadır.6 Kadınlara
kaba kuvvet kullanma ve cinsel taciz ise eğitim kurumları ve işyerleri dahil çeşitli yaşam ortamlarında
görülmektedir.
Bütün bunlara karşın toplumsal cinsiyet temelli şiddet kuşkusuz erkekleri de etkilemektedir. Örneğin,
geleneksel “erkek yanlarını” göstermeyen erkek çocuklar ve erkekler alay konusu olmakta veya şiddete
maruz kalmaktadır. Benzer biçimde geyler ve lezbiyenler de özellikle çocukların ve gençlerin cinselliği
keşfettikleri yerler olarak okullarda fiziksel ve sözlü şiddetle karşılaşmaktadır.
Toplumsal cinsiyet temelli şiddet kadın erkek eşitliği önünde ciddi bir engeldir ve insan haklarına yönelik bir ihlaldir. Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin failleri genellikle mağdurların yakını olan kişilerdir.
Devlet kurumlarının temel rolü ve sorumluluğu ise mağdurların ihtiyaçlarına yanıt vermek, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin her biçimini önlemektir. Bu amaca yönelik çabalar açısından en önemli
insan hakları belgelerinden biri BM Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’dir
(CEDAW). Bu Sözleşme bugüne kadar 185 ülke tarafından onaylanmıştır.
Birleşmiş Milletler’e göre “Sözleşme, kadınların siyasal ve kamusal yaşama (seçme ve seçilme hakkı
dahil), eğitime, sağlığa ve istihdama eşit erişimini ve bu alanlarda eşit fırsatlardan yararlanmalarını
269
sağlayarak kadın erkek eşitliğinin gerçekleşmesi için gerekli zemini sunmaktadır. Taraf Devletler yasal
düzenlemeler ve geçici özel önlemler dahil olmak üzere kadınların tüm insan haklarından ve temel
özgürlüklerinden yararlanmalarını sağlayacak gerekli girişimlerde bulunacaklardır.”7
Toplumsal cinsiyet eğitimi nedir?
Toplumsal cinsiyet eğitimi, hem kızlara hem erkeklere yönelik olduğunda, çağdaş toplumda toplumsal
cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından olumlu bir güç olabilir. Bu eğitim, özel ve kamusal yaşamda
erkek ve kız çocukların, kadınların ve erkeklerin oynadıkları rolleri değiştirmeyi amaçlamaktadır. Toplumsal cinsiyet eğitimi, cinsiyete dair kalıplaşmış yargıları gerileterek kadınların ve erkeklerin işbirliği ve karşılıklı saygı temelinde ilişkilendikleri gerçek bir sivil eşitliğin ortaya çıkarılmasında çocuklara
yardımcı olmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eğitimi toplumsal cinsiyet farkındalığı yaratarak başlar. Bundan kastedilen, cinsiyete dair kalıplaşmış yargıların olumsuz etkilerinin kabullenilmesi ve buradan kaynaklanan eşitsizliklerin ele alınmasıdır.8 Kızlara yönelik toplumsal cinsiyet eğitiminin sonucu daha fazla özgüven,
kararlılık, bağımsızlık ve kamusal alanda kendini ortaya koymaktır. Erkekler açısından elde edilecek sonuç ise başarısızlık korkusunun yenilmesi, daha az saldırgan olma, daha sosyal ve sorumlu hale
gelme ve özel alanda daha fazla görünmedir.
Toplumsal cinsiyet eğitiminin önemli bir işlevi de gerçeklerle inançlar veya görüşler arasındaki ayrımın
yapılmasıdır. Çocuklar, öyküleri veya kendi etkinliklerini analiz ederek, kızların erkeksi, erkeklerin
ise duyarlı ve kırılgan olabileceklerini, bunların normal sayılması gerektiğini hızla öğrenebilirler. Tüm
çocuklar kendilerini çok çeşitli özelliklere sahip, karmaşık ve kendine özgü bireyler olarak kabul etmek
durumundadır. Kalıplaşmış yargılar ve toplumsal cinsiyetle ilgili katı beklentiler ise kişisel gelişmeyi,
gerek erkeklerin gerekse kızların tam potansiyellerini gerçekleştirmelerini engelleyebilir.
Toplumsal cinsiyet eğitimi belirli eğitsel etkinliklerle sınırlanamayacak, hep devam eden bir süreçtir. Eğitimciler erken çocukluk döneminden başlayarak cinsiyetlerle ilgili kalıplaşmış yargılara dayalı
etkinliklerden kaçınmalı, herhangi bir etkinlikte kız ve erkek çocukların katılım ve etkileşim için aynı
fırsatlara sahip olmalarına özen göstermelidir. Kız çocuklar gerek akademik gerekse sportif alanlarda
erkeklerle rekabete özendirilmeli, erkek çocuklar ise bakım gibi işlere dahil edilmelidir. Kız ve erkek
çocuklar her tür etkinliğe birlikte katılıma özendirilmelidir: koro, sahne oyunları ve dans, ağaç işleri,
yemek pişirme, kırda yürüyüş, satranç vb. Kız çocuklara kendi etkinlikleriyle ilgili, erkeklere ise bakım,
duyarlılık ve dayanışma gibi alanlardaki işleri konusunda olumlu geri bildirim yapılmalıdır.
Toplumsal cinsiyet eğitiminin bir başka önemli hedefi de, annelik, şefkat, özen, işbirliği ve hoşgörü gibi
geleneksel olarak kadınlara özgü sayılan iş ve özelliklerin sosyal değerini anlamalarında çocuklara yardımcı olmaktır. Bu tanıma, erkeklerle kadınlar arasında gerçek anlamda bir ortaklığa yol açabilir ki,
bu da toplumsal cinsiyet eğitiminin temel amacıdır. Böylece çocuklar kadınların ve erkeklerin aileye
ve topluma yaptıkları ayrı ayrı katkıların eşit önem taşıdığını, erkeklerin ve kadınların eşit haklara ve
sorumluluklara sahip olduklarını öğrenirler.
Toplumsal cinsiyet eğitiminde etkili olabilmek için eğitimciler kendi cinsiyetçi kalıplaşmış düşüncelerini de dikkate almalı; öğretim yöntemlerinin, dillerinin, kız ve erkek öğrencilerle etkileşimlerinin
amaçladıkları toplumsal cinsiyet eşitliğini yansıtıp yansıtmadığını düşünmelidir.
İlgili insan hakları belge ve mekanizmaları
Avrupa Konseyi
Avrupa Konseyi kadınlarla erkeklerin eşitliğini temel bir insan hakkı olarak kabul eder. Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesinde şöyle denmektedir: “haklardan ve özgürlüklerden yararlanıl-
270
ması, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya başka bir temelde hiçbir ayrım gözetilmeden güvence
altına alınacaktır...” Bu madde Konsey’in yaygın faaliyetleri için gerekli zemini sunmaktadır. Sorumlu
organ Kadın Erkek Eşitliği Yönlendirme Komitesi’dir (CDEG). Bu komite analiz, araştırma ve değerlendirme yapmakta; stratejileri ve siyasal önlemleri belirlemekte ve yeri geldiğinde gerekli hukuksal
mekanizmalara karar verir.9
“Kadınlara Karşı Aile İçi Şiddete Son” kampanyası10 ve diğer bilinç ve farkındalık geliştirme çabaları aracılığıyla Avrupa Konseyi toplumsal cinsiyet temelli şiddet konusunu aktif biçimde ele almaktadır. Konsey’in
“Çocuklar için ve Çocuklarla Birlikte Avrupa İnşası” programı da çocukların cinsel istismarınin çeşitli
biçimlerini hedef almaktadır: ensest, pornografi, fuhuş, insan ticareti ve akranların cinsel saldırısı.11
Birleşmiş Milletler
Kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklayan ve hukuksal bağlayıcılığı olan ilk uluslararası belge Kadınlara
Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’dir (CEDAW).12 Sözleşme, hükümetlere, kadınlarla erkekler arasında eşitliği sağlayacak önlemler alma yükümlülüğü getirmektedir. 1981 yılında
yürürlüğe girmesinden bu yana CEDAW kadınların siyaset, sağlık bakımı, eğitim, hukuk, mülkiyet, evlilik ve aile ilişkileri gibi alanlardaki temel haklarını kapsamlı biçimde ele almaktadır. Sözleşme’yi kabul
eden veya kendi yasama organlarında onaylayan ülkeler burada yer alan hükümleri yaşama geçirmekten hukuken sorumludurlar. Ülkeler, Sözleşme’yi onaylayarak ayrıca Sözleşme ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmek üzere aldıkları önlemleri en az her dört yılda bir raporla bildirme taahhüdünde de
bulunmuşlardır. 2000 yılından bu yana kişi veya grup olarak kadınlar haklarına yönelik ihlalleri Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi’ne şikâyet şeklinde iletebilmektedir Komite’de
tespit ettiği ciddi veya sistematik ihlallere karşı araştırma başlatabilmektedir.
SORU: Ülkeniz CEDAW’ı onayladı mı? Eğer onayladıysa en son raporunu ne zaman iletti? Herhangi bir grup
hükümetinkine alternatif görüşler içeren “gölge rapor” verdi mi? Araştırın!
Birleşmiş Milletler 2000 yılında Binyıl Kalkınma Hedeflerini13 ilan etmiştir. Benimsenen hedeflerden biri, “ilk ve ortaöğretimde cinsiyet ayrımının tercihen 2005 yılına kadar, ancak her kademede 2015
yılına kadar tamamen kapatılmasıdır.” Bu programın, eğitime eşit erişimin ve kız çocukların karar
süreçlerine tam anlamda katılımlarının henüz gerçekleşmediği Avrupa için de anlamı vardır.
Çocuk Haklarına dair Sözleşme
Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin 2. maddesi sözleşmede güvence altına alınan hakların çocuğun cinsiyeti dahil hangi temelde olursa olsun ayrım gözetilmeden geçerli olduğunu teyit etmektedir. Madde 18
ise “her iki ebeveyn de çocuğun yetiştirilmesinde sorumluluğu paylaşır ve bunu yaparken her durumda
çocuğun yararını gözetir” diyerek ailede ve çocuk bakımında ana babaya daha dengeli bir rol tanımayı
amaçlamaktadır.
Yararlı Kaynaklar
•
•
•
Åkerlund, Pia, Girls’ Power: A compilation from the conference on gender equality: Swedish
National Board for Youth Affairs, Stockholm, 2000.
The European Council Campaign to Combat Violence against Women, Including Domestic
Violence, Fact sheet: Avrupa Konseyi, 2006 www.coe.int/t/dg2/equality/domesticviolencecampaign/source/PDF_FS_Şiddet_Cam-paign_rev_E.pdf
Domestic Violence against Women and Girls: UNICEF, Innocenti Merkezi, Floransa, 2000
www.unicef-icdc.org/publications/pdf/digest6e.pdf
271
•
•
•
•
•
Gender Matters – A manual on addressing gender-based violence with young people: Avrupa
Konseyi, 2007.
Making Rights Reality, Gender awareness workshops: Uluslararası Af Örgütü, 2004 http://
web.amnesty.org/library/pdf/ACT770352004ENGLISH/$File/ACT7703504.pdf
Promoting Gender Mainstreaming in Schools, Final Report of the Group of Specialist. EGS-GS (2004) RAP FIN Avrupa Konseyi, 2004 www.coe.int/T/E/Human_Rights/Equality/
PDF_EG-S-GS(2004)_E.pdf
Sex-Disaggregated Statistics on the Participation of Women and Men in Political and Public Decision making in European Council member states, Steering Committee for Equality
between Women and Men (CDEG): Doc. CDEG (2006) 15, Avrupa Konseyi, 2006 www.coe.
int/t/e/human_rights/equality/1PDF_CDEG(2006)15_E.pdf
Thun, Eva, Gender Stereotypes in the School, Hírnok Feminist webportal, Macaristan 2002.
Yararlı İnternet Sayfaları
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
‘Cinsiyet’ ve ‘Toplumsal Cinsiyet’ Derken Ne Kastediyoruz? Dünya Sağlık Örgütü: www.who.
int/gender/whatisgender/en
Azınlık Gruplarından Gelen Genç Kadınlar: www.scas.acad.bg/WFM/default.htm
BM Binyıl Kalkınma Hedefleri: www.un.org/millenniumgoals
BM Kadın Kalkınma Fonu: www.unifem.org
BM Kadına Yönelik Şiddetin Her Türlü Biçiminin Önlenmesine Dair Sözleşme: www.un.org/
womenwatch/daw/cedaw
Çocuklar için ve Çocuklarla Beraber bir Avrupa’nın İnşası için: www.coe.int/t/transversalprojects/children/violence/sexualAbuse_en.asp
Kadın ve Erkekler Arasında Eşitlik: www.coe.int/T/e/human_rights/equality
Kadına Yönelik Şiddeti Durdur:http://web.amnesty.org/actforwomen/index-eng
Kadınlara yönelik Aile içi Şiddeti Durdur: www.coe.int/t/dc/campaign/stopviolence/default_en.asp
Sexual Abuse of Children...hurt for life: Avrupa Konseyi: www.coe.int/t/transversalprojects/
children/violence/sexualAbuse_en.asp
Referanslar
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
272
Bakınız ‘What do we mean by “sex” and “gender”?’ www.who.int/gender/whatisgender/en
Lejon, Britta quoted in Åkerlund, Pia, Girls’ Power: A compilation from the conference on gender equality: Swedish National
Board for Youth Affairs, Stockholm, 2000.
Sex-disaggregated statistics on the participation of women and men in political and public decision making in European
Council member states, Steering Committee for Equality between Women and Men (CDEG), Doc. CDEG (2006) 15: Avrupa
Konseyi, 2006.
Thun, Eva, Gender Stereotypes in the School, Hírnok Feminist webportal, Macaristan, 2002.
Promoting Gender Mainstreaming in Schools, Final Report of Group of Specialists EG-S-GS (2004) RAP FIN, Avrupa Konseyi,
2004.
The European Council Campaign to Combat Violence against Women, including Domestic Violence, Fact sheet: Avrupa
Konseyi, 2006.
www.un.org/womenwatch/daw/cedaw
Making Rights a Reality: Gender awareness workshops, Uluslararası Af Örgütü, 2004, s. 61.
Bakınız Equality Between Women and Men: www.coe.int/T/e/human_rights/equality
Bakınız Stop Domestic Violence against Women:www.coe.int/t/dc/campaign/stopviolence/default_en.asp
Bakınız Sexual Abuse for Children...hurt for life: www.coe.int/t/transversalprojects/children/violence/sexualAbuse_en.asp
Bakınız Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women: www.un.org/womenwatch/daw/cedaw
Bakınız UN Millenium Development Goals: www.un.org/millenniumgoals

Benzer belgeler