Aylık Dergi “Tepe`den” Eylül 2015

Transkript

Aylık Dergi “Tepe`den” Eylül 2015
Sayı: 9 ∆ Eylül 2015
Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri'nin Kurumsal Yayınıdır
Bora Doğualp :
“Hedeften önce
amacın ne olduğunu
belirlemek gerekir”
Canan Çakmakcı:
"Hep birlikte yepyeni
başarıları hedefliyoruz"
Doğanın tüm renkleri
Küre Dağları’nda
Stratejik alan
güvenliği
İçindekiler
Odak
Stratejik alan güvenliği...................................................................2
OMV Samsun Elektrik Santrali, Tepe ile güvende......7
Tepe'den
Bora Doğualp.......................................................................................9
Canan Çakmakcı.............................................................................11
“tepeople, Tepe çalışanlarının projesi”.............................12
Tepe'den Haberler
Tepe, uluslararası standartlarını koruyor.......................15
İDO Yenikapı’dan takdir belgesi............................................27
Vaka Analizi
2
9
Ya bir saldırı olursa?.....................................................................16
Zaman Yolcusu
ATM sistemleri..................................................................................18
Gelişim Zamanı
Hafızanızı güçlü kılın.....................................................................20
Güvenlik Penceresi
Suriyeliler için güvenlik toplantısı.........................................22
Özel Güvenlik Sektörü Sorunları Ele Alındı....................23
12
Gezgin
Doğanın tüm renkleri Küre Dağları’nda..........................24
Güvenli Adrenalin
Mağaracılık: Doğanın kapalı kutusunda yolculuk....29
Sokaktan Manzaralar
“Stadyumlarda kendinizi güvende hissediyor
musunuz?”.........................................................................................32
TEPE’den Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri San. A.Ş. Yayın Organı Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi
Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: Levent Güler So­rum­lu Müdür: Sanem Subaşı
Ya­yın Koordinatörü: Aylin Tarhan Kuru Edi­tör: Melda Bağdatlı Gra­fik Ta­sa­rım: Kadir Kaymakçı
Fotoğraflar: Yusuf Aslan Katkıda Bulunanlar: Ayşe Başcı, Ayşen Erdoğan, Merve Yılmaz
Ya­zış­ma Ad­re­si: Mustafa Kemal Mah. Dumlupınar Bulvarı Tepe Prime No. 266/C-17-24, Ankara
Tel: 0 312 248 80 00, Faks: 0 312 248 80 49 Web: www.tepesavunma.com.tr
Ya­pım: Konak Medya Yıldız Posta Cad. Akın Sitesi 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe İstanbul
Tel: 0 212 216 97 00 www.konakmedya.com
Renk Ay­rı­mı ve Bas­kı: Has Matbaacılık Necatibey Cad. Bilecik Pasajı 27/8 Sıhhiye-Ankara Tel: 0 312 231 23 43 Faks: 0 312 394 83 24
editörden
Değerli dostlarımız,
Türkiye’nin hareketli gündemi içerisinde kurumsal yayınımız
TEPE’den dergisinin dokuzuncu sayısına ulaştık. Yeni
sayımızda riske yoğun bir şekilde açık olan enerji santrali ve
baraj gibi stratejik alanların güvenliğine odaklanmak istedik.
Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri olarak, riskin diğer
alanlara kıyasla daha yoğun olduğu stratejik öneme
sahip alanların güvenlik sistemlerinin ve özel güvenlik
planlamalarının her olasılığın göz önüne alınarak
planlanması gerçeğinden hareket ediyoruz. Yıllar
içinde edindiğimiz deneyimlerin ışığında stratejik alan
güvenliğindeki hassas noktaları içeren rehber niteliğinde
bir yazıya bu sayımızda yer verdik. Ayrıca, havaalanı
güvenliğine dair yaşanmış bir vakanın analizini de
TEPE’den okurları için derledik.
16
Dergimizin hazırlandığı günlerde Tepe ailesi olarak
önemli değişiklikler yaşadık. Tepe Savunma ve Güvenlik
Genel Müdür Yardımcımız Sayın Bora Doğualp, yeni
Genel Müdürümüz oldu. Tepe Servis ve Yönetim
Genel Müdürlüğü görevine ise Sayın Canan Çakmakcı
atandı. Kendileriyle gerçekleştirdiğimiz röportajlara
dergi sayfalarımızda yer verdik. Doğualp ve Çakmakcı
kariyer geçmişlerini ve geleceğe dair düşüncelerini Tepe
okurlarıyla paylaştı.
18
Tüm projelerimizi ve çalışmalarımızı planlarken her zaman
“Önce İnsan” diyoruz. Bu düsturdan yola çıkarak yıl başında
çalışmalarına başladığımız tepeople adlı İnsan Kaynakları
projesinde çok yol aldık. Sürecin nasıl devam ettiğini
TEPE’den okurlarına da aktarmak istedik.
24
29
Hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen ATM
sistemlerine Zaman Yolcusu sayfalarımızda yer verdik.
Sonbaharın keyifli rotalarından Küre Dağları’na ve
mağaraların sırrına ulaşmak isteyen adrenalin tutkunlarının
akıldan çıkarmaması gereken püf noktalarına yine son
sayımızda yer verdik.
Keyifli ve güvenli bir sonbahar dileğiyle…
Tepe Savunma ve Güvenlik Sis. San. A.Ş.
1
Odak
Stratejik alan
güvenliği
Terör ve sabotaj riskinin diğer alanlara kıyasla daha yoğun
olduğu enerji santrali, baraj, liman ve benzeri stratejik
alanların güvenlik sistemleri ve özel güvenlik stratejisi
tüm detaylar ve olasılıklar düşünülerek planlanıyor.
2
Eylül 2015
Baraj ve enerji santralleri, ülkenin
genel tehdit değerlendirilmesi göz
önüne alındığında, terör örgütleri için
ses getirici eylemlerde hedef olarak
seçebilecek muhtemel hedefler
arasında sayılıyor. Çünkü terörist
eylemlerin amacına ulaşabilmesi
için; çoğunlukla azami şok etkisi
yaratacak yerler, terör timlerine az
zarar verecek çevreler, uluslararası
dikkati çekecek ve yüksek maliyete
sahip hedefler ve bir kuruluşun
çalışmasını aksatacak hedefler
seçiliyor.
ana kumanda binası ve cihazlarının
sabotaja karşı hassas olduğu
unutulmamalıdır. İç istihbarat
ağının kurulması önemlidir. Bu ağ
sayesinde bazı riskler önceden
bilinebileceğinden, bina ve tesisi
korumak için tedbir alacak süreyi
kazanmak mümkün olur.
Stratejik alan güvenliği; öncelikle bu
alanlarda çalışanların güvenliğini,
ardından bina tesis güvenliğini
kapsıyor. Bu ve benzeri tesislerde
çalışan özellikle çekirdek personelin;
kara propaganda, şayia, baskı ve
tehdide karşı hassas bir konumda
olduğunu unutmamak gerekiyor.
Bu tür bir güvenlik stratejisinde
öncelik, personelin güvenini
kazanmak ve çeşitli
olumsuzluklardan tecrit edilmesini
sağlamaktan geçiyor. Tesislerin
Tehdit; ideolojik faaliyetler
içindeki teröristlerden, bağımsız
ya da örgütlü çalışan iyi eğitim
görmüş profesyonellerden veya
amatörlerden gelebilir. Hakkının
yenildiğini düşünen veya işten
atılan bir kuruluş personeli de
tehdit kaynağı olabilir. Yıkıcı
propagandalardan çok çabuk
etkilenen, çalıştığı kuruluşun
varlığından zarar gördüğünü
düşünen, akli dengesi bozuk,
düşünmeden hareket eden ya da
faaliyetleri önceden kestirilemeyen
kişiler yine bu tür alanlarda risk
yaratabilir.
Her an herşey olabilir
Alınan tüm tedbirlere rağmen
sabotajın gerçekleşmesi durumunda,
sorumluluk gözetmen personel ve
güvenlik yönetimindedir. Zararı asgari
düzeyde tutabilmek için; her an bir
sabotaj meydana gelebilecekmiş
gibi plan yapılmalı ve bu doğrultuda
farklı zamanlarda personelle
eğitim ve tatbikat çalışmaları
gerçekleştirilmelidir.
Yangın, patlama gibi sabotajlara kısa
sürede müdahale edebilmek için
teknik malzemelerin, gerekli araç
ve gereçlerin her an müdahaleye
hazır halde olması, yangın
tüplerinin sürekli kontrol edilmesi,
yangın merdivenlerinin açık ve
ulaşılabilir olması sağlanmalıdır.
Bu araçların normal zamanlarda
başka amaçlar için kullanılmaması
da güvenlik açısından önemlidir.
Aynı şekilde haberleşme cihazları
da her an kullanıma hazır olmalıdır.
3
Odak
Sığınaklar veya sığınak amacıyla
kullanılabilecek alanlar da erişime ve
kullanıma sürekli hazır tutulmalıdır.
beden dili, suçlu profili, devriye
hizmetleri, tehlikeli madde eğitimleri
alıyorlar.
Özel güvenlik görevlisi
eğitimli olmalı, güven
vermeli
Kimlik kartı geçerlilik süresi sona
eren güvenlik görevlileri, kimlik
yenileme eğitimlerinde ayrıca;
güvenlik tedbirleri, özel güvenlik
hukuku ve kişi hakları, güvenlik
sistem ve cihazları, temel ilk
yardım, genel kollukla ilişkiler,
yangın güvenliği ve doğal afetlerde
müdahale tarzı, etkili iletişim,
kalabalık yönetimi, kişi koruma
ve uyuşturucu maddelere ilişkin
bilgilerini de tazeliyorlar.
Özel güvenliğin rolü öncelikle görev
alanına sahip çıkmasıyla başlıyor.
Özel güvenlik görevlilerinin siyasi
çekişmeler, husumetler, iş ilişkileri
gibi çevresel faktörlerden en az
etkilenecek kişilerden seçilmesi
gerekiyor. Fiziki olarak caydırıcı,
askerliğini komando olarak özel
birliklerde yapmış, güvenilir kişiler
olmaları ve aidiyet duygusunun üst
seviyelerde olması önem taşıyor.
Özel güvenlik görevlileri sahada
çalışmaya başlamadan önce, özel
eğitim kurumlarında aldıkları temel
eğitime ilave olarak; hizmet içi
eğitim programıyla birlikte terörizm,
şüpheli paket, üst ve eşya arama,
acil durum yönetimi, patlayıcı
maddeler, mesleki formasyon, öfke
kontrolü, stres altında çalışma,
4
Eylül 2015
Stratejik alanlardaki koruma ve
güvenliğin doğası gereği, bilinmesi
gereken teknik detaylar ve
koşullar bulunuyor. Bu ihtiyaçların
karşılanması için gerçekten özel
bilgi ve eğitime sahip olmak önem
taşıyor. Bir nükleer santralin
sadece basit koruma tedbirleriyle
korunamayacağı gibi, bir
hidroelektrik santralinin koruması
da özel bazı bilgileri gerekli kılıyor.
Önce önlem
Stratejik alanlar için risk taşıyan
eylemleri önlemenin en etkili
yolu, içeriden alınacak istihbaratı
engellemekten geçiyor. Bunun için
öncelikle alan ve yakın çevresinin çok
iyi analiz edilmesi gerekiyor. Ayrıca;
¬¬ Çevrede oturan kişilerle iyi diyalog
kurularak istihbarat kaynağı olarak
kullanılmalı, şüpheli davranışlar
sergileyen kişileri bildirmeleri
sağlanmalı.
¬¬ Çevrede bulunan ve bulunmaması
gereken araçlar tespit edilmeli,
araçların talimatlarda belirtilmiş
yasaklı saatlerde kuruluşun
yakınına park etmelerine engel
olunmalı.
¬¬ Tesisin çeşitli bölümlerini kontrol
eden kişilerin davranışları
izlenmeli. Çevrede devamlı
dolaşan satıcılar kontrol altında
tutulmalı, bunların haricindeki
kişilere karşı uyanık olunmalı.
¬¬ Tesisin hassas üniteleri en az
çift kontrol sistemiyle emniyete
alınmalı.
¬¬ Güvenlik kuvvetlerinden yardım
istenecek yerlerin belirlenmesinin
öncelikli sorumluluklardan olduğu
unutulmamalı.
¬¬ Giriş ve çıkışların mümkün
olduğunca tek yerden olmasına
gayret edilmeli.
¬¬ Kuruluşun güvenliğini tehdit
edecek nitelikteki bilgilerin ilgisiz
kişilerin eline geçmesine engel
olunmalı; böylece istihbarata karşı
konulmalı.
¬¬ Fiziki ve elektronik güvenlik
tedbirlerinin işlerliği sağlanmalı,
gerekirse ilave tedbirlerle
desteklenmeli.
¬¬ Aydınlatma sistemi işlevsel
olmalı, sabotaja karşı korunması
gereken yerler geceleri yeterince
aydınlatılmalı. Yangın ihbar ve
söndürme sistemleri her an
kullanıma hazır olmalı.
¬¬ Kamera ile gözetleme sistemi
sağlanmalı. Kontrol ikaz levhaları
kullanılmalı; bu levhaların girilmesi
yasak olan yerler ile buradaki
hareket tarzını göstermesine
dikkat edilmeli.
¬¬ Giriş ve çıkış kapıları sürekli olarak
kontrol edilmeli, gözlenmeli.
Tehlikeli maddelerin nakilleri
ve boşaltılması sırasında özel
tedbirler alınmalı.
¬¬ Ziyaretçilerin ilgisiz yerlere
girmeleri engellenmeli. Ziyaretçiler
kayıt defterine kaydedilmeli ve
bu kayıtlar en az iki yıl süreyle
saklanmalı.
¬¬ Parlayıcı, patlayıcı, yanıcı
maddelerin bulunduğu yerler
gözetim altında tutulmalı, bu
mümkün değilse ilgisiz şahısların
bu malzemelere ulaşmasını
engelleyici tedbirler alınmalı.
¬¬ Görevli gelenler, gerekli güvenlik
kontrolü yapılarak ve kendileri için
düzenlenmiş form doldurulduktan
sonra tesise alınmalı, gerekirse
yanlarına refakatçi verilmeli.
¬¬ Sabotaj ihbarı halinde özel
güvenlik görevlileri soğukkanlı
olmalı, panik yapmamalı. Anında
kolluk kuvvetlerine bilgi vermeli
veya verilmesini sağlamalı.
Ziyaretçilere duyurmaktan
sakınarak yöneticilere ve
kuruluştaki çalışanlara bilgi
verilmeli.
¬¬ Kuruluşun boşaltılması
gerekiyorsa, uygun şekilde
boşaltılmasına yardımcı olunmalı.
Yabancıların, ilgisiz personelin
olay yerine yaklaşmasına
izin verilmemeli. Kolluk
kuvvetleri geldiğinde istekleri
doğrultusunda hareket edilmeli.
Terörist eylemleri
gerçekleştirebilmek için
seçilen stratejilerin ve eylem
basamaklarının bilinmesi, koruma
ve güvenlik hizmetini yerine getiren
özel güvenlik personeli için büyük
önem taşıyor. Çünkü kuruluşa
yönelebilecek tehdit ve tehlikeler
ancak bu sayede gerçekleşmeden
önlenebilir, engellenememişse
de en az zararla atlatılması
sağlanabilir.
Teknoloji avantaj yaratır
Stratejik alanlarda teknoloji
kullanımı da önemli. Elektronik
takip ve kontrol sistemleri, giderek
insan faktörünün yerini alarak
hataların en aza indirilmesini
sağlıyor. PDKS (personel devam
kontrol sistemleri), CCTV (kapalı
5
Odak
devre kamera kontrol sistemleri),
siren ve alarm sistemleri, alarm
kontrol panelleri, otomatik yangın
söndürme sistemleri neredeyse
her stratejik alanda kullanılan
standart donanımı oluşturuyor.
Bunların dışında, harekete duyarlı
kamera ve ışık sistemleri, basmaya
ya da kesmeye duyarlı tel örgüler,
aktif araç arama sistemleri, panik
butonları, etkin haber verme ve
ikaz sistemleri güvenlik açısından
kuşkusuz avantaj yaratıyor.
Tepe Savunma ve Güvenlik
Sistemleri stratejik alan güvenliği
konusunda gerekli hassiyetleri
göstererek ve sorumluluklarının
bilincinde olarak; OMV Petrol Ofisi,
GAMA Güç Sistemleri Mühendislik
ve Taahhüt A.Ş., Samsung C&T
Corporation Korea, OMV Samsun
POAŞ Elektrik Santrali, Kırıkkale
GAMA Doğalgaz Çevrim Santrali
(yapım aşamasında-şantiye
güvenliği) ve Kırıkkale Samsung
Doğalgaz Çevrim Santrali (yapım
aşamasında-şantiye güvenliği)
projelerine hizmet veriyor.
Şüpheli paket ve araçlar
Şüpheli nesneler alışveriş çantası veya mutfak gereçleri
gibi masum görünüp; paket veya poşetlerin görünür
yerlerinde patlayıcı olduğuna dair kablo, bant, tel, saat, pil,
telefon benzeri ipuçları taşıyor olabilir. Bu gibi durumlarda;
eşyanın sahibinin tespit edilmesi, araştırma yapılarak bilgi
toplanması şart.
Söz konusu paketin sahipsiz ve şüpheli olduğuna kanaat
getirildiyse öncelikle çevre emniyeti alınmalı, meraklı
izleyiciler mutlaka uzaklaştırılmalı. Olay yerinde güvenli
bölge oluşturulmalı, insanları panik ve korkuya sevk
edecek tutum ve davranışlardan kaçınmalı, gerekiyorsa
yaya ve araç trafiğine müdahale edilmeli veya edilmesi
sağlanmalı.
6
Eylül 2015
Şüpheli ve içi görünmeyen hiçbir nesneye dokunulmaması,
konumunun değiştirilmemesi, X-ray ve benzeri cihazlarla
kontrol edilmemesi, telsiz, cep telefonu ve fener kullanılması
da bilinmesi gereken detaylar.
Şüpheli araçlarda ise öncelikle aracın sahipli olup olmadığının
araştırılması gerekiyor. Ayrıca; aracın etrafındaki bölgenin
kontrol edilmesi, aracın üzerinde, kapılarında, bagaj kapağında
kontak anahtarının bırakılmış olup olmadığına bakılması,
aracın alt ve iç kısımlarında dikkati çekici ve sıradışı eşyaların
bulunup bulunmadığına bakılması, aracın çalıntı kaydının
olup olmadığının öğrenilmesi önem taşıyor. Şüpheli olduğu
kesinleşen araçlarda acilen çevre emniyeti alınarak genel
kolluk kuvvetlerinden yardım istenmesi gerekiyor.
OMV Samsun Elektrik
Santrali, Tepe ile güvende
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enerji sektörü,
dolayısıyla santraller çok strajejik bir öneme sahip.
Dolayısıyla kapsamlı güvenlik uygulamaları söz konusu.
Yaklaşık 400 bin metrekarelik
alana kurulu OMV Samsun Elektrik
Santrali içerisinde 2 adet ana
ünite, idari binalar, mediko-sosyal
bina, ambar ve atölye, GMS,
desalinasyon (tuzsuzlaştırma) ve
demineralizasyon tesisleri ve hobi
bahçeleri bulunuyor.
2600 metre tel çitle çevrili OMV
Samsun Elektrik Santrali, 2013
yılından bu yana Tepe Savunma ve
Güvenlik’ten güvenlik hizmeti alıyor.
25 kişilik özel güvenlik ekibinin
tamamı Tepe Savunma ve Güvenlik
çalışanlarından oluşuyor. Ayrıca
alanda hizmet veren bir güvenlik
hizmet ve devriye aracı da mevcut.
Rakamlarla OMV Samsun
Elektrik Santrali
¬¬ 400 bin metrekarelik alan
üzerine kurulu
¬¬ 2,6 km’lik tel çitle çevrili
¬¬ Yılda 7 TWh (terawatt saat)
elektrik üretimi
¬¬ 51 km’lik yüksek basınçlı doğal
gaz boru hattı
¬¬ 890 MWe (megawatt elektrik)
kapasiteli Türkiye’nin ilk tek
şaftlı doğal gaz kombine
çevrim santrali
7
Tepe'den
“Hedeften önce amacın ne o
Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri’nin yeni Genel Müdürü Bora Doğualp ile kariyeri,
Tepe’de geçirdiği yıllar ve gelecek planları üzerine sohbet ettik.
Bora Doğualp 2007 yılından bu
yana Tepe ailesinin bir üyesi. 21
yıllık denizcilik kariyerinden bir nevi
‘dümen kırarak’ Tepe limanına demir
atmış.
Tepe’den önceki kariyer
hikayenizden bizlere bahsedebilir
misiniz? Nasıl bir tecrübe kattı size?
1986 yılında Deniz Harp Okulu
Makine Mühendisliği Anabilim
Dalı’ndan mezun oldum ve yaklaşık
19 sene Türk Deniz Kuvvetleri’nde
görev yaptım. Ya da bir başka deyişle
bu kadar zamanım denizin üstünde
geçti. Martılara simit atarak denizi
yaşamak çok keyiflidir ama bizim
yaptığımız işin adrenalini de epeyce
yüksek olduğundan inanın çok daha
mükemmeldir. Bilmem bilir misiniz,
Türkiye’nin ilk modern ruh sağlığı
hastanesini kuran Prof. Mazhar
Osman’ın bir lafı vardır; “Bunlarla
işim bitsin, ilk işim denizcileri
incelemek olacak, bir tarafta ateş bir
tarafta barut arasında yaşamak hiç
akıllıca değil” demiştir.
Fırtınası, dalgası, stresi, yoğunluğu,
hele bir de bu kadar zorluğu aylarca
denizin üzerinde ve birbiriyle
hiç alakası olmayan karakterde
insanlarla birarada geçirerek işinizi
yapmak ve başarmak, zannediyorum
ekip çalışmasına, takım başarısına
ilişkin yüzlerce kitap okusanız ya da
eğitim alsanız da edinemeyeceğiniz
bir deneyimdir. Yani çok kısa bir
8
Eylül 2015
ifadeyle sormuş olduğunuz Tepe
öncesi tecrübenin bence esası
burada yatıyor.
Deniz Kuvvetleri’nden ayrılışı
müteakip Türkiye’nin önde gelen
armatörlük firmalarından birinde,
“yeni gemi inşa ve tadilat” projelerini
yönettim, ardından işletme
müdürlüğü görevini yaptım.
Tepe’de çalışmaya ne zaman
başladınız, hangi görevlerde
bulundunuz?
2007 yılında ülkemizin özelleştirilen
Bora Doğualp
ilk liman tesisinde; Mersin
Uluslararası Limanı Güvenlik Müdürü
ve Liman Tesisi Güvenlik Sorumlusu
olarak Tepe Savunma ve Güvenlik
bünyesinde çalışmaya başladım.
2007 yılının Temmuz ayında
Operasyon Müdürü olarak çalışmaya
başladım. 2009 Ağustos’unda Bölge
Müdürü olarak İstanbul’a döndüm.
Bölge Müdürlüğünü müteakip
Marmara Direktörlüğü, ardından
da Fiziki Güvenlik Genel Müdür
Yardımcılığı görevlerini yaptım. Yani
Tepe ailesindeki dokuzuncu seneme
giriyorum.
olduğunu belirlemek gerekir”
Çalıştığınız süreçte Tepe’nin fiziksel
ve kurumsal gelişiminde nelere
şahitlik ettiniz?
“Şahitlik etmek” ifadesi bana göre
biraz hatalı olur. Çünkü şahitlik
ettiğiniz müddetçe aslında o sürecin
içinde yer alamamışsınız, yalnızca
izlemişsiniz demektir ki; o zaman
da zaten gerek kişisel gerekse
ekip olarak bir gelişim yaşamak
zannediyorum pek mümkün
olmayacaktır.
Şirketimizin faaliyet gösterdiği
alan ciddi dinamikleri olan bir
sektör. Tabii bu dinamikler gerçekte
yükseliş eğilimi gösteriyor olmasına
rağmen aslında kendi içinde tam
tersi bir eğilim sergiliyor. Bunu
yakalayabildiğiniz takdirde bu
sektörde varlığınızı sürdürebilirsiniz
ki, işte bu nuans bence şirketimizin
benzerlerinden ayrılan tarafını
yansıtıyor. Sektörün varlığını
sürdürebileceği ilgi alanlarını
öncesinde görerek o tarafa
yoğunlaşmanın; belki zaman zaman
orijinal faaliyet sahasından çıkarak
asli işimizi başkaca yönlerden
desteklemenin; çok çabuk ve kısa
süreli yapılanmalara geçiş yaparak
hizmet sathımızı genişletmenin
en büyük avantajımız olduğu
fikrindeyim.
2009 yılında Bölge Müdürü
olarak İstanbul’a döndüğümde
operasyonel yapılanmamız
bölge ve operasyon müdürlükleri
seviyesindeydi ve mevcut özel
güvenlik kadro sayımız da zaten
bunu ancak karşılayabiliyordu.
Fakat devamındaki beş yıllık süre
zarfında özellikle ülke sathında
güvenlik projelerini almamız
bu organizasyonel yapının
yetmeyeceğini ortaya çıkarttı. Bölge
Müdürlükleri üstünde Direktörlükler
oluşturduk, destek yapılanmasında
ise İnsan Kaynakları, Satış
Pazarlama başta olmak üzere farklı
departmanlar kurduk. Verdiğimiz
hizmetin kalitesini yükseltebilmek
için hiçbir şekilde operasyonel
yapımıza entegre olmayan,
tamamen bağımsız bir eğitim ve
denetim mekanizması kurduk.
Yapının büyümesi, kontrol zaafiyeti
yaşanmaması ve tabii ki müşteri
memnuniyetini de hep göz önünde
tutarak tüm bu faaliyetlerimizi
çeşitli yazılımlar marifetiyle kontrol
etmeye başladık.
Kariyer yaşamınızdaki dönüm
noktaları nedir diye sorsak?
Devlet tarafındaki bende kalsın
ama özel sektöre geçiş sonrası
sanıyorum en büyük dönüm
noktası, Tepe bünyesine geçerek
İstanbul’dan Mersin’e gidiş kararı
almam olmuştur. Tabii aslında
tüm bu kararların temelinin 9/11
olduğunu düşünürsek, belki de
dönüm noktası 11 Eylül 2001’deki
İkiz Kuleler saldırılarıdır diyebiliriz.
Bu tabii işin esprisi… Tanrı kimseye o
günleri yaşatmasın ama bu saldırılar
olmasaydı belki de global anlamda
bir güvenlik mefhumu gelişmeyecek,
özellikle deniz ve liman güvenliğine
yönelik uluslararası özel ilgi ve
yeterlikler ihdas edilmeyecekti ve
bizler de farklı bir hayat sürüyor
olacaktık.
Konuştuğumuz tüm bu hususlar
aslında tamamen materyalist
değişikliklerdir. Ancak benim şahsi
düşünceme göre; asıl gelişim
gösteren taraf, tüm bu değişimler
içerisinde yer alarak müdahil
olan ve bilfiil kendini geliştirerek
bu değişime adapte olan Tepe
ekibidir. Beş yılı aşkın süre içinde
güvenlik görevlisi kadrosunun iki
katından fazla artmasına; hizmet
çeşitliliğinin değişmesine; kontrol,
denetim ve eğitim mekanizmalarının
farklılaşmasına rağmen yönetim
kadrosunun hemen hemen hiç
değişmeden devam ediyor olması
ve tüm bu süreçlerin içinde bilfiil
aktif ve müdahil rol üstleniyor olması
bana göre son derece pozitif bir
gelişmedir.
Tepe Savunma ve Güvenlik ile
ilgili gelecek hedeflerinizden
bahsedebilir misiniz?
‘Hedef’ aslında iş hayatında mutlaka
sorgulanan ve olmazsa olmaz
olarak yorumlanan bir kavram. Ne
kadar doğru inanın bilmiyorum.
Zannetmiyorum ki piyasadaki
her bir yönetici kendisini Giyom
Tell olarak görsün ve elmayı okla
vurmak yegane isteği olsun. Kaldı
ki hikayeye göre o oku atarken dahi
elinde ikinci bir ok daha vardır ve
kazara oğlunu vurursa yedek oku
doğrudan Vali’ye kullanacaktır.
Aslında burada bile, hedefteki
elmadan öte bir amaç söz
konusudur. Bana göre literatüre
‘hedef’ olarak yerleşmiş olmasına
ve bu kelimeyi kullanıyor olmamıza
9
Tepe'den
rağmen bence aslında öncelikle
amacımızın ne olduğunu belirlemek
gerekir.
Şu an sektörünün lideri konumundaki
şirketimiz için asıl amaç
liderliğimizi devam ettirmektir.
Bunu sağlayabilmek için de sürekli
büyümek zorundasınız. Böylelikle
hem elmayı vurmuş olacaksınız hem
oğlunuzun ve kendinizin hayatını
kurtarmış olacaksınız. Bu ekibin
bunu yapabilecek deneyime ve
beceriye sahip olduğuna inancım
tamdır. Ancak sektörün sıkıntıları,
özellikle güvenlik personeli temin
ve idamesinde yaşanan sorunlar,
bundan sonraki dönemlerin
daha zor olacağını gösteriyor.
Bunları aşabilmek ve amacımıza
ulaşabilmek adına belki şirket
yapılanmasında değişikliklere
gideceğiz, belki ilgi alanlarımızı
genişleterek farklı sahalarda
da fiziki güvenlik entegrasyonu
üzerinde yapılanacağız. O yüzden
‘ikinci ok’ muhakkak elde hazır
durmak zorunda. Hazırlıklarımızı
yapıyoruz; sektörel değişimlere ve
gereksinimlere göre gerektiğinde
adım adım hayata geçireceğimizi
düşünüyorum.
Yoğun bir programınız olduğunu
düşünürsek, özel yaşamınız ile
iş yaşamınızdaki dengeyi nasıl
sağlıyorsunuz?
Teknoloji ile içiçe yaşadığımız hayatta
sanırım artık pek “iş yaşamı dışında”
diye tanımlayabileceğimiz bir yaşam
kalmadı. Bu tabii hem çok güzel hem
çok sakıncalı. Ancak global şirketlerin
dünyanın gece ve gündüzünü farklı
dilimlerde yaşayan ülkelerde iki ana
merkez açtığını ve 24 saati tam
olarak yaşamaya çalışacak şekilde
yapılandığını düşünürsek, bizim
10
Eylül 2015
için de en azından hayatın böyle
yürümesini normal karşılamamız
gerekiyor.
Dilimizde alışılmış olan “eve iş
götürmem” esprisi bence artık
tarihe karışmış durumda ama yine
de olabildiğince bir çizgi çekmek,
en azından ertesi iş gününe sağlıklı
başlayabilmek için gerekiyor. Yaklaşık
15 seneyi aşkın bir zaman süresince
gemilerde çalıştım. Bu yıllarda eve
hep birkaç haftalığına kısa süreli
gelip gittiğim için, işle ilgili hiçbir
şeyin evde konuşulmaması bizde
alışkanlık haline geldi. Belki de
bu yüzden dengeyi sağlamak için
fazladan bir çaba sarf etmiyorum ve
doğal süreçte yürüyor. İki köpeğimiz
var, akşamları onları yürüyüşe
çıkarmak, kar-kış da olsa açık havada
yürümek her ne kadar zor gözükse
de inanın insanı dinlendiriyor.
Hobileriniz var mı örneğin? Neler
yapmaktan hoşlanırsınız?
Hobilerim var, ya da vardı diyebiliriz.
Aslında dönem dönem değişen ilgi
alanlarım var. Talebeyken resim ve
maket yapardım, sonrasında bu ilgi
gemilerdeki uzun seyirlerde kafamı
dağıtmak için maket ve puzzle
yapmaya dönüştü. Yerleşik hayata
geçince yeniden resim yapmaya
başladım gibi... Ama hiçbir zaman
tasarruf edemediğim tek hobim
Beşiktaş’tır. Kendimi bildim bileli
onsuz bir hayatım hiç olmadı ve
zannederim de olmayacaktır.
Belki bir önceki sorunuza da cevap
olacak ama hafta sonları kesin olmak
üzere haftada 3-4 kez spor yapmaya
çalışırım. Tabii gençliğimizde bu spor
faal olarak basketboldu ama artık
tenis ve yüzmeye döndü. Yüzme
yaz-kış hep hayatımdadır, arkadaş
bulabildiğim sürece buna tenis ya da
squash da eklenir.
Ayrıca yine eşimle birlikte
vazgeçemediğimiz hobi her yaz en
az bir hafta süreyle tekneyle Güney
Ege koyları ve adalarına ya da Kaş,
Kekova, Kalkan taraflarına doğru
turlamaktır.
"Hep birlikte yepyeni
başarıları hedefliyoruz"
Tepe Servis ve Yönetim’in
yeni Genel Müdürü Canan
Çakmakcı teknopark
yöneticiliğinden hizmet
sektörüne kariyer
öyküsünü, Tepe Servis ve
Yönetim ile ilgili gelecek
planlarını anlattı.
Tepe’de çalışmaya ne zaman, nasıl
başladınız?
Tepe Grubu’nda yaklaşık beş yıldır
görev yapıyorum. Gruba, Bilkent
Cyberpark Genel Müdürlüğü göreviyle
dahil oldum. Cyberpark ile teknopark
iş kolundaki yönetim tecrübem
10 yıla yakın bir süre devam
etti. Yeni görevim ile; teknopark
yönetimiyle hem benzerlikleri, hem
de farklılıkları olan tesis hizmetleri
yönetimi sektörüne de geçiş yapmış
bulunuyorum.
Çalıştığınız süreçte Tepe’nin fiziksel
ve kurumsal gelişiminde nelere
şahitlik ettiniz?
Beş yıl önce gruba ilk dahil
olduğumda benden beklenilen
gelişim hedeflerini bugün hâlâ çok
net hatırlıyorum. Geçirdiğim süre
zarfında tüm bu hedefleri ekibimizle
birlikte başarıyla yakalamış olmanın
bize yaşattığı gurur ve tatmin ise
tarifsiz. Sektöründe en tanınır
marka olmak, herkesin örnek aldığı
bir rol model olmak, sektöre yeni
sunmayı hedefliyoruz. Müşterilerimiz
için vazgeçilmez bir çözüm ortağı
olarak büyümek arzusundayız.
başlayan yerli ve yabancı örneklerin
mutlaka ziyaret etmek istediği bir
başarı hikayesi olmak bizim için çok
gurur verici gelişmelerdi. Kurumsal
gelişimde kaydedilen aşamalar,
her gün biraz daha büyüyen ve
yetkinleşen insan kaynağımız,
gittikçe büyüyen ve etkinleşen
fiziksel imkânlarımızla bu başarıyı
çok daha ileriye götüreceğimizden
şüphemiz yok. Şimdi bu ivmeyi
yeni dahil olduğum Tepe Servis ve
Yönetim ailesi ile paylaşmak ve hep
birlikte yepyeni güzel başarılara imza
atmayı hedefliyoruz.
Özel yaşamınız ile iş yaşamınızdaki
dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
İş ve özel hayatın dengesi herkes
için hassas bir konu. Çünkü bu
sorunun ideal cevabı herkes için ayrı,
hele çalışan anneler için apayrı…
Part-time çalışan, evden çalışan
insanlar bile yeri geldiğinde özel
hayat dengesini kuramamakla
eleştirilebiliyor. Ben bu konuda
dengeyi kurmaya çevreden eleştiri
ve yorumlara kulağımı kapatarak
başladım. Zaten çalışan bir ailede
büyüdüğüm için benim kendime
özel bir normalim vardı, şu anda da
aynı şekilde devam ediyorum. Özel
hayatımda geçirdiğim zamanın
miktarına değil, kalitesine önem
veriyorum. Yetişemeyeceğim konular
için yardım almaktan çekinmiyorum.
Eşim de benzer bir tempoda çalıştığı
için bu konuda ortak bir paydada
buluşmak pek de zor olmuyor.
Tepe Servis ve Yönetim ile ilgili
gelecek hedefleriniz nelerdir?
Tepe Servis ve Yönetim kendi
alanında kısa sürede çok hızlı
büyüyen ve Tepe markasının prestijini
kendi sektöründe gururla taşıyan
bir kuruluş. Gelecekte bu ekibin
hem hizmet alanını, hem de hizmet
portföyünü çok daha genişleterek;
çağın gereksinimlerine her anlamda
cevap veren entegre hizmetler
Hobileriniz var mı?
Tarih ve arkeoloji, zeka oyunları,
biyografik romanlar başlıca ilgi
alanlarım. Seyahat etmekten çok
hoşlanırım. Gittiğim yer kadar
seyahatin kendisinden de keyif
alırım, her dakikayı değerlendirmeye
çalışırım. Ayrıca aile ve arkadaşlarla
vakit geçirmekten büyük zevk alırım.
Hafta sonlarımızı ve tatil günlerimizi
mutlaka birlikte geçiririz.
Canan Çakmakcı
11
Tepe'den
“tepeople, Tepe çalışanlarının
projesi”
Çalışmaları geçtiğimiz Mayıs ayında başlayan tepeople projesi adından da
anlaşılacağı üzere Tepe’de çalışan insanlara odaklanıyor. Tepe İnsan Kaynakları
Koordinatörü Erdem Celal Evirgen ve proje danışmanı Towers Watson’dan Murat
Karakaş projenin çıkış noktasını ve sürecin nasıl devam ettiğini Tepe okurları için anlattı.
Tepe Savunma ve Güvenlik A.Ş.
Genel Müdürü Levent Güler’in
2015’i ‘insan yılı’ ilan etmesi,
tepeople projesinin de başlangıcını
oluşturuyor. tepeople, Tepe’nin
İnsan Kaynakları ekibinin insana
dönük çalışmalarını biraraya
toplayacak ve artarak devam
edecek bir ‘çatı proje’. İnsan ve
insana dair konulara daha fazla
odaklanacak olan projenin ilk adımı
performans yönetimi.
tepeople projesi nasıl başladı, proje
ile neyi hedeflediğinizi anlatabilir
misiniz?
Erdem Celal Evirgen: Projenin
başlangıç noktası, Levent Güler’in
2015’in “insan yılı” olduğunu
vurgulaması oldu. Hedefimizde
öncelikle bir performans
yönetim sistemi kurmak vardı.
Bununla ilgili olarak Towers
Erdem Celal Evirgen
12
Eylül 2015
Watson danışmanlık şirketiyle
çalışmaya başladık. Proje Mayıs
ayında başladı. İnsan Kaynakları
Direktörlüğü olarak öncelikle
herkese proje kapsamında neler
yapacağımızı anlatan bir duyuru
yolladık; “Siz de projemizin
isim annesi-babası olun”
dedik. Çalışanlardan gelen isim
önerilerinden uygun olabilecekleri
değerlendirerek proje onay
komitesiyle paylaştık ve tepeople
ismi seçildi. Projenin ‘isim annesi’
oyların büyük çoğunluğunu alan
Marmara Bölge Müdürlüğü Mali
İşler Koordinatörlüğü’nde finans
uzmanı olarak çalışan Dilek Şut.
İnsan Kaynakları Koordinatörlüğü
olarak tepeople projesi ile
çalışmalarımızın odağına insanı
koyuyoruz.Hedefimiz Eylül ayı
sonunda ilk çıktılara ulaşıyor
olmak. Yıl sonunda ise performans
sistemini kurmuş olabilmeyi
planlıyoruz.
Murat Karakaş: Projeyi ve
ismi tutundurmak için bir logo
tasarlandı. Bu logo yazışmalarda ve
dokümanlarda kullanılıyor olacak.
İsim ve konseptin sadece projenin
değil; aynı zamanda tüm insan
kaynakları uygulamalarının mottosu
olacağı düşünüldü.
Murat Karakaş
Performans yönetimi İK birimi
tarafından tepeople kapsamında
uygulanan projelerden sadece
biri aslında. ‘Performans’ kavramı
hayatımızın her yerinde var;
sporda, sanatta, iş yaşamında…
Kurumlar olarak ölçsek de,
takip etsek de etmesek de
çalışan tarafından gösterilen
bir performans söz konusu.
Değerlendirme, notlama, görüşme
gibi uygulama alanlarında farklı
yaklaşımlar olsa da; iyi uygulama
yapan kurumların odaklandığı
konu performansı yönetmek. Yani
çalışana beklentilerin aktarılması,
yolculukta desteklenmesi ve
sonuçların değerlendirilmesi
aşamaları bir bütün olarak ele
alınıyor.
Tepe çalışanları tepeople
projesinin ne kadar içinde?
E.C.E.: Projenin aşamalarını
duyurular ve bilgilendirme
epostalarıyla çalışanlarımıza
bildiriyoruz. Şu ana dek tüm
seviyeden personelle iş analizi
görüşmeleri yaptık; herkese ne
iş yaptığını, iş tanımlarını sorduk.
Hem birebir görüşmelerimiz
hem de grup çalışmalarımız
oldu. Bu görüşmeler yazılı halde
arşivleniyor ve güncelleniyor.
Bu bilgilerden sayısal veriler
oluşturarak performans
göstergeleri elde ediyoruz. Çünkü
yapılan işi sayamadığınız zaman
iyi yönetemiyorsunuz.
M.K.: İş analiz görüşmelerinden
önce de çalışan ve yöneticilerle
birebir ya da grup çalışmaları
yaptık. Beklentilerini, isteklerini,
öngörülerini görmek istedik.
Bu tür projelerin paydaşları
vardır; üst yönetim de, yönetim
kadrosu da, insan kaynakları da,
çalışanlar da bu projenin birer
paydaşı. Bu sürecin ilk adımında
tüm paydaşlara bir şekilde
dokunduğumuzu düşünüyorum.
Geçmişte yapılmış anketlere
baktık, grup çalışmaları ve birebir
görüşmeler yaptık, mevcut
uygulamalardaki aksaklıkları
inceledik. Tüm bu çıktılara bağlı
olarak, beklenti ve ihtiyaçları da
dikkate alarak bir proje tasarımı
yapıyor olacağız.
Şu aşamada beklentileri
anlama aşamasındayız,
hatta bu aşamanın sonuna
geldik. Ardından performans
yönetimiyle bağlantılı sistemlerin
13
Tepe'den
çalışma kültürünün, bakış
açısının değişmesi anlamına
geliyor. Bu değişim hiçbir kişide,
kurumda veya toplumda birden
gerçekleşemiyor. Zaman alan
bir süreç… Bu değişimle ilgili
şu an bulunduğumuz nokta için
bir ‘irade beyanı’ diyebiliriz. Üst
yönetimden insan kaynakları
ekibine uzanan bir irade beyanı…
Bu önemli bir nokta.
tasarlanmasına geçeceğiz.
Erdem Bey’in bahsettiği
sayısal göstergeler de ölçüm
kriterlerimizi oluşturacak.
Ancak ölçme işin sadece bir
parçası. Herkes aynı gemide
belli sorumluluklar alarak gemiyi
yürütüyor. Şu an için öncelikli olan
performans yönetimi kapsamında
çalışanlardan beklentilerin doğru
aktarılabiliyor olması. 2016
yılına girerken beklentileri doğru
aktarmayı ve çalışanlarla asgari
müşterekte uzlaşılmasını temin
etmeyi amaçlıyoruz.
Kaç kişiyi ‘etkiliyor’ tepeople
projesi?
E.C.E.: Tepe Savunma ve Güvenlik,
Tepe Grubu’nun en çok elemana
sahip şirketi. Sahadaki ekipleri ve
idari kadrosu ile birlikte 15 binin
üzerinde çalışanıyla Türkiye’nin
en çok çalışan sayısına sahip
şirketleri arasında.
14
Eylül 2015
Sonbahar aylarında tepeople
projesi kapsamında,
beklentilerimizi ve çalışmalarımızı
içeren bir toplantı yapma
olasılığımız var. Tepe Grubu
sürdürülebilirlik ve müşteri hizmet
kalitesini ve memnuniyetini
artırmaya yönelik bir dönüşüm ve
iyileştirme çalışmaları içerisinde
şu anda. tepeople da bu sürecin
bir parçası.
M.K.: tepeople projesinin şu
anda yürütülmekte olan ilk
fazdaki odağı, idari personel
dediğimiz beyaz yakalı grup.
Ancak bu gruptan hareketle,
sahadaki asıl çalışan kitlesine,
yani güvenlik ve hizmet ekibine
de yansıyacak bir projeden
bahsediyoruz.
Kurumların düşünce biçimini
oluşturan alışkanlıklarının
değişmesi; aynı zamanda
tepeople projesinin dokunacağı,
etkileyeceği kişi çok fazla.
Ancak tasarlanıp hayata
geçirilmesi sürecinde görev
alan ve emek verenleri de
unutmamak gerekiyor. Tepe
Savunma ve Güvenlik ile Towers
Watson’dan ilgili kişilerin
yoğun emek harcadığı bir
proje ekibi var. Tepe İnsan
Kaynakları ekibinin yanı sıra,
tüm üst yönetim kadrosundan
oluşan bir onay komitesi var.
Proje ekibinin çalışmalarını
değerlendiren, konumlandıran
ve nihai kararı verecek olan bir
grup bu. Bir de proje ekibinin
parçası gibi görünmemekle
birlikte bu süreçte görüş, öneri
ve beklentilerini aldığımız bir
kitle var. Grup çalışmalarında,
çalışanların beklentileri ve
söylemleriyle projeye yaptığı
katkıyı da inkar edemeyiz.
Çalışanların kendini iyi
hissetmesi, performansının
artması ve tüm bunların
sonucunda müşteri
memnuniyetinin artmasına
giden bir yol bu. Bu noktadan
baktığımızda projenin odağında
Tepe çalışanları kadar Tepe
müşterileri de bulunuyor. Kısacası
tepeople herkesin projesi.
Tepe'den Haberler
Tepe, uluslararası
standartlarını koruyor
7-8 Ağustos tarihlerindeki denetimlerde Tepe Çağrı
Merkezi’nin Avrupa Birliği standartlarında hizmet
sunduğunu belgeleyen EN 15838:2009 Müşteri İletişim
Merkezleri Hizmet Belgesi ile Tepe Servis ve Yönetim’in
ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
Belgesi yenilendi.
Tepe Çağrı Merkezi, yönetsel
stratejileri ve süreçleri ile çalışan
ve müşteri memnuniyeti, altyapı
süreçlerini kapsayan Bureau Veritas
dış denetimini başarıyla tamamladı.
Böylece Tepe Çağrı Merkezi; Avrupa
Standardizasyon Komitesi'nce
hazırlanan ve Çağrı Merkezleri
Derneği aracılığıyla verilen
“EN15838:2009 Müşteri İletişim
Merkezleri Hizmet Sertifikası”nı
yenileyerek hizmet kalitesini bir kez
daha tescillemiş oldu.
Yönetim Sistemi Belgesi’ni yeniledi.
Müşteri şikayetlerinin daha etkin
yönetilmesi, müşteri beklentilerini
karşılama oranının artırılması
amacıyla kurulan ISO 10002
Müşteri Memnuniyeti Yönetim
Sistemi; Bureau Veritas tarafından
gerçekleştirilen dış denetim sonrası
etkinliğini bir kez daha kanıtladı.
Tepe Servis Çağrı Merkezi, bu
sistemle müşteri bildirimlerini
mevcut faaliyetleri için bir
iyileştirme fırsatı olarak algılayarak
hızla müşteri memnuniyetine
dönüştürüyor. Böylece müşteri
beklentilerini daha etkin ve daha
verimli yönetebilen Tepe Servis Çağrı
Merkezi, hizmet kalitesini artırırken
sektördeki farkını da ortaya koyuyor.
Pek çok iş sürecini kapsayan bir
dizi zorlu denetimden başarıyla
geçebildiğini belgeleyen Tepe Çağrı
Merkezi, kurulduğu günden itibaren
müşterilerine sosyal ve yasal
sorumluluklarının bilincinde olarak;
yüksek seviyede teknoloji, güçlü
bir teknik altyapı ve kalifiye insan
kaynağıyla hizmet sağlıyor.
Hizmet kalitesini koruma ve
yükseltme hedefi doğrultusunda
faaliyet gösteren Tepe Servis
ve Yönetim ise, Uluslararası ISO
10002 Müşteri Memnuniyeti
15
Vaka Analizi
Ya bir saldırı olursa? B
Stratejik alanları etkileyecek risk senaryolarından biri de
beklenmeyen saldırı ve eylemler. Herhangi bir kuruluşun
stres düzeyi yüksek olan bu tür olaylara fiziksel ve psikolojik
olarak hazır olup olmadığı nasıl anlaşılır? Buna en iyi cevabı
kuruluşun güvenlikten sorumlu yöneticileri verecektir.
16
Eylül 2015
Olayın özeti:
ir havaalanının güvenlik
müdürü, gece 01.00
sıralarında oturduğu
zemini sarsacak kadar şiddetli bir
patlamayla yerinden fırlar. Önce
aklına canlı bomba ya da araç
bombayla kapının çökertildiği ve
saldırganların az sonra otomatik
silahlarla içeriye girecekleri
gelir. Yerinden hızla fırlayarak
kapıya doğru koşarken, güvenlik
görevlilerinin son derece rahat
olduklarını farkeder. Bu duruma
anlam vermesine fırsat kalmadan,
ana yoldan geçen bir kamyonun
dört lastiğinin birden patlamış
olduğunu görür. Ancak bu olay
neticesinde güvenlik açısından alan
ve çevresinin eksikliklerinin farkına
varır ve gerekli tedbirleri alır;
¬¬ Yol ile nizamiye arasına
‘hesco barrier’ adı verilen
2x2 m ebadında, içine toprak
doldurulabilen malzemelerden
duvar örülür.
¬¬ Nizamiyenin hemen gerisinden
başlamak üzere omuzları tutacak
şekilde kademeli mevziler
hazırlanır.
¬¬ Araç aramaları, patlama anında
nizamiyenin en az etkileneceği
şekilde ‘T-Wall’ adı verilen ve
beton bloklar arasında oluşturulan
kanallarda yapılmaya başlanır.
Fiziki tedbirlere ek olarak, güvenlik
görevlilerinin geçmişleri incelenir.
Güvenlik zaafı:
Alan, olay olana kadar böylesine
bir patlamaya hazırlıklı değildir.
Bölgenin genel durumu, olası risk
ve tehditlerin boyutu o ana dek
düşünülmemiştir.
Olayın değerlendirilmesi:
Yapılacak saldırının yerini, zamanını
ve şiddetini her zaman için karşı taraf
belirler. Güvenlik görevlilerine ise olası
saldırıyı beklemek düşer. Sürekli üst
düzey alarm durumunda beklemek
personelin çok çabuk yorulmasına,
bir süre sonra algısının ve tepkisinin
düşmesine sebep olur. Özel güvenlik
görevlilerini zinde tutmak, yanlış
alarmlarla yormamak için elektronik
haberleşme ve alarm sistemlerine
ayrıca önem verilmesi gerekir.
Ayrıca bölge halkının özellikleri ve
hassasiyetleri çok iyi belirlenmeli
ve bu detaylar göz önünde
bulundurularak hareket edilmelidir.
17
Zaman Yolcusu
ATM sistemleri
Önceleri sadece para ödeyen, ekstre basabilen ATM’ler
günümüzde para yatırma, para transferi, fatura ödeme,
hesap takibi ve yatırım gibi birçok konuda hizmet
verebiliyor. ATM cihazının icadı ise 1930’lu yıllara uzanıyor.
Bankamatik olarak da tanınan
ATM’nin hikayesi olmadan ne
bankacılık, ne teknoloji, ne de
iş dünyasına dair herhangi bir
hikaye tamamlanmış sayılabilir.
İngilizce orijinal adı Automated
Teller Machine’in (Otomatik Vezne
Makinesi) kısaltması olan ATM’ler,
önceleri sadece para ödeme,
ekstre basma gibi kısıtlı hizmetler
sunabilirken, günümüzde para
yatırma, para transferi, fatura ödeme
gibi birçok konuda müşterilere
hizmet verebiliyor.
ATM sayılabilecek ilk cihazın mucidi
bir Anadolu Ermenisi olan Luther
George Simjian. Müşterilerin finansal
işlemler yapmasına izin veren ve
bankanın duvarına monte edilecek
bir makine yapma fikriyle yola
çıkan Simjian, bu buluşuyla ilgili 20
patente sahip. Simjian’ın 1930’larda
gerçekleştirdiği bu icadına Citibank
talip olur. Ancak altı ayın sonunda
yeni buluşa çok az talep olduğunu
bildirerek cihazın kullanımına son
verir. ATM’nin icadıyla ilgili farklı
kaynaklarda farklı isimler geçiyor.
Bunlardan ilki İskoçya’da James
Goodfellow tarafından alınan patent.
İkincisi ise 1966 yılında John D.
White tarafından icat edilen ve
bankadan bağımsız çalışan bir cihaz.
Tam anlamıyla ATM sayılabilecek
ilk elektronik cihaz ise İngiliz John
Shepherd-Barron tarafından yapılır.
27 Haziran 1967’de Barclays Bank
için üretilen ATM Londra'nın Enfield
kasabasında hizmete sunulur.
İskoçya asıllı John ShepherdBarron, 2007 yılında BBC’ye verdiği
röportajda, bankamatik fikrinin banyo
yaparken aklına geldiğini söylemişti.
1 dakika geciktiği için bankadan
parasını çekemeyen Shepherd-
Barron, “Birleşik Krallık’ta ya da
dünyanın herhangi bir yerinde paramı
çekebilmemin bir yolu olmalıydı.
Çikolata makinalarından yola
çıkarak bankamatik fikrine ulaştım”
sözleriyle, fikrin aklına düştüğü o ilk
anları bu röportajda özetlemişti. 2010
yılında 84 yaşındayken hayata veda
eden Shepherd-Barron, bankamatik
şifresini önce 6 haneli olarak
tasarlar. Ancak karısının şifrenin çok
uzun olduğu yönündeki şikayetleri
nedeniyle 4 haneye düşürür. Özel
çeklerin kullanıldığı bu ATM’ler,
müşterinin çeki bir çekmeceye
yerleştirip, şifreyi girmesinin ardından
açılan diğer çekmeceden paranın
verilmesiyle çalışır.
1969 yılında ABD’de Don Wetzel
tarafından bir ATM cihazı daha yapılır.
New York, Rockville Center’daki
Chemical Bank için yapılan bu
ATM önceleri sadece nakit para
verebiliyorken, 1971 yılında
müşterilerine hesap özeti inceleme
18
Eylül 2015
dahil olmak üzere farklı hizmetler
de sunmaya başlar. ATM’lerin
bankacılığin ayrılmaz bir parçası
halini alması ise ancak 1980’lerin
ortalarında mümkün olur.
Türkiye’nin ATM cihazıyla tanışması
1982 yılında İş Bankası tarafından
hizmete sunulan ‘Bankamatik’
cihazı sayesinde gerçekleşir. Ülke
için çok yeni olan bu teknolojinin
sunduğu işlemler kısıtlıdır. Yıllar
içinde Türkiye’deki farklı bankalar
ATM teknolojisini benimser ve
yaygınlaştırır. Yapı Kredi Bankası’nın
hizmete soktuğu ‘Telebanka’
cihazları bu yoldaki ikinci adım olur.
Anadolu’nun farklı bölgelerinde
hizmete giren ATM cihazları kurdele
törenleriyle açılır. Her ilden ATM
talebi gelir.
Önceleri bırakın farklı bir şehirden
para çekmeyi, aynı ildeki başka
bir banka şubesinden bile para
çekemiyorken, ATM’ler herkese büyük
kolaylık sağlar. Haftasonunu sıkıntısız
geçirmek için Cuma günü herkes
banka şubelerine koşarken, ATM’ler
imdada yetişir.
Günümüzde dünya genelinde 2
milyona yakın ATM cihazı bulunuyor.
Her beş dakikada bir sayılarının
en az bir adet arttığını kolaylıkla
varsayabiliriz. Sundukları hizmetler
sınır tanımadığı gibi, teknolojinin
desteğiyle artık güneş enerjisiyle
çalışan ATM’ler, insan yüzünü tanıyan
ATM’ler, çek kabul eden ATM’ler veya
görme engelliler için hizmet veren
ATM’ler mevcut.
ATM’ler nasıl çalışıyor
ATM’ler 2 girişli ve 4 çıkışlı basit veri
terminali aletleridir. Diğer bütün
veri terminalleri gibi ATM’ler de ana
işlemciye doğrudan
bağlanarak
haberleşiyor.
Ana işlemci para
çekmek isteyen
kişiye yardımcı olan
ATM ağlarının doğrudan
girişindeki internet servisi
sağlayıcısına benzer.
Bir kullanıcı ATM işlemi yapmak
istediğinde öncelikle kart okuyucuya
kartını okutması ve daha sonra
tuştakımı ile parolasını girmesi
gerekir. ATM bu bilgileri sunucu
işlemcisine gönderir. Bağımsız bir
ATM sunucusu herhangi bir banka
kartı ile çalışabilir.
Kart okuyucu: Kredi kartı veya
banka kartlarının arkasında bulunan
manyetik şerit üzerindeki hesap
bilgilerini okur. Sunucu işlemcisi bu
bilgileri kart sahibi kişinin bankadaki
bilgilerine göre değerlendirir.
Klavye: Kart sahibinin ATM
makinasında yapacağı işlemleri
yönlendirmesi için kullanılır. Tuş
takımı kullanılarak banka kartının
şifresi girilir.
Şifre girildikten
sonra diğer
işlemlerin seçimi,
onaylanması,
iptal edilmesi gibi
kontrol işlemleri
gerçekleştirilir.
Speaker: Kart sahibi bir
tuşa bastığında sesli bilgiler,
yönlendirmeler alabilir.
Ekran: Kart sahibinin ATM üzerindeki
işlemleri görebilmesini sağlar.
Makbuz yazıcısı: Yapılan işleme ait
makbuzun çıktısını sağlar.
Para çıkışı: Para verme makinasında
bir elektronik göz vardır. Bu elektrik
göz verilen kağıt paraları sayar.
Verilen paralar sayılarak rapor işlemi
olarak kaydedilir ve kart sahibinin
hesabına yansıtılır. Paranın cinsini
tanıyan elektronik gözün dışında
paranın kalınlığını inceleyen bir
sensör de bulunur. Böylece yanlışlıkla
üstüste iki banknot verilmesi
önlenmiş olur.
ATM güvenliği
ATM makinası kişisel tanımlama
numarasını güvenlik yazılımıyla
korur. Ancak kullanıcı bilgilerinizi
ve hesap gizliliğinizi korumak için
sizin de dikkat etmeniz gereken
bazı noktalar var.
¬¬ Doğum tarihi, ev telefonu gibi
kolay tahmin edilebilecek bilgileri
şifre olarak kullanmayınız.
¬¬ Parolanızı bir yere yazmayınız.
Eğer yazmak zorunda kalırsanız
yazdığınız kağıdı cüzdanınızda
veya cebinizde saklamayınız.
¬¬ ATM kartınızı cüzdan veya
cebinizde kırılmayacak şekilde
muhafaza ediniz.
¬¬ ATM makinasının önüne
gelmeden kartınızı elinize
alınız. Kapkaç olayları genellikle
ATM önünde kart çıkarmaya
çalışırken meydana gelen
dikkatsizlik ortamlarında
gerçekleşiyor.
¬¬ ATM tuştakımına şifrenizi
girerken başkalarının şifrenizi
görmesini önleyiniz.
19
Gelişim Zamanı
Güçlü bir hafıza hem iş yaşamınızı,
hem de sosyal hayatınızı
kolaylaştırır. Yaş, stres, yanlış
beslenme alışkanlıkları gibi
nedenlerle zayıflayabilen hafızayı
kuvvetlendirmek için birkaç önemli
noktaya dikkat etmeniz yeterli.
Hafızanızı güçlü kılın
Genel anlamda, organizmanın
bilgiyi depolama, saklama ve
gerektiğinde kullanılması için
geri çağırması yeteneğine hafıza
deniyor. Duygu, düşünce, algı ve
deneyimleri bir arada tutan ağlar
sistemi olan hafıza, kadınlarda
östrojen, erkeklerde ise testosteron
seviyesinin düşmesiyle birlikte
zayıflamaya başlıyor. 50 yaşından
sonra her 10 yılda bir beyinde,
20
Eylül 2015
özellikle de beynin ön kısmında
yüzde 2 oranında küçülme
olduğu bilinen bir gerçek. Bu da
idrak yeteneğinde ve hafızada
zayıflamaya neden oluyor. Ancak
bu durum kişiden kişiye farklılık
gösteriyor. Beyinde küçülme her
insanda hafıza bozukluğuna neden
olmayabiliyor. Bu farkın oluşmasında
eğitimin etkisi büyük. Eğitimli
kişilerde hafızayı oluşturan ağlar
sistemi daha fazla kullanıldığı için
demans, yani bunama riski de
düşüyor azalıyor.
Kontrolsüz hipertansiyon, koroner
arter rahatsızlıkları gibi damar
sistemlerini etkileyen diyabet
ve bazı nörolojik hastalıklar da
hafızayı etkiliyor. Beslenmedeki
dengesizlikler, B6, B12, folik asit
gibi sinirsel gelişim ve hafıza için
çok önemli vitamin, mineraller de
hafızayı olumsuz etkileyen faktörler
arasında yer alıyor. Yoğun stres
altında olan kişilerin de hafızasında
zayıflama görülebiliyor.
Hafızamızın ne kadar güçlü
olacağını ve yaşla beraber nasıl
gerileyeceğini genlerimiz belirliyor.
Yani tıpkı parmak izi gibi hafıza da
herkeste farklı bir seyir izliyor. Ancak
hafızamızın sahip olduğu kapasiteyi
tam anlamıyla kullanabilmemiz
için her şeyden önce vücudumuzun
sağlıklı olmasına özen göstermemiz
gerekiyor. Bazı önlemlerle hayat
kalitesini doğrudan etkileyen
hafızayı daha güçlü kılmak mümkün.
Beyin de egzersiz ister
Unutkanlığın nedenlerinden biri
hatırlanması gereken konuya
ilk başta yeterince dikkat sarf
edilmemesi. Olaya ya da kişiye
konsantre olunmuyorsa sonrasında
anımsamak zorlaşıyor. Bu amaçla
küçük bir egzersiz yapabilirsiniz.
Düzenli egzersiz kan
dolaşımını etkili hale
getirerek beynin
beslenmesini ve
toksik maddelerin
uzaklaştırılmasını
sağlıyor.
Yeni tanıştığınız kişinin adına,
soyadına, mesleğine, yüzündeki
ilginç olabilecek bir özelliğe her
zamankinden biraz daha fazla dikkat
edin, bir süre sonra hepsini kolay
anımsadığınızı fark edeceksiniz.
Bulmaca, sudoku benzeri zekâ
oyunları, satranç, yabancı dil eğitimi
gibi beyninizi çalıştıracak faaliyetler
de ileri yaşlarda daha iyi bir hafızaya
sahip olabilmek için birebir.
Kronik hale gelmiş baskı ve stres
de kafa karışıklığı yaratarak hafıza
bozukluğuna neden oluyor. Stres
yönetimi konusunda daha etkili
stratejiler öğrenmek kendinizi
geliştirme açısından da fayda
sağlayacaktır.
Güçlü hafıza için…
Kaliteli uyku
Unutkanlık ve dalgınlıkla mücadele etmek için yeterli,
kaliteli ve dinlendirici bir uyku düzeni oluşturmaya çalışın.
Horlama, uykuda solunum durması, uykuda periodik bacak
hareketleri sendromu, uykusuzluk (insomnia) gibi uyku
hastalıkları hafızayı olumsuz etkiliyor. Dinlendirici olmayan
uyku, gündüz uykululuk hali, horlama, gece sık idrara kalkma
gibi yakınmalarınız varsa uyku bozuklukları birimlerine
başvurmanızda fayda var.
Zengin besinler
Düzenli olarak üç öğün yemek sağlıklı bir beslenme
için her zaman yeterli değildir. Özellikle B, C ve E
vitaminlerini vücudun ihtiyacı ölçüsünde sağlayacak
zenginlikte bolca meyve ve sebze tüketmek de gerekiyor.
Kilo kontrolü
Obezite günümüzde hem çok ciddi bir sağlık sorunu, hem de
kalp-damar, şeker ve metabolik hastalıkların lokomotifi. Fazla
kilo kişide kalbi besleyen damarları daraltarak kardiyovasküler
sorunlara yol açarken, beyni ve sinir hücrelerini besleyen
damarları da tıkayarak zihinsel becerileri sekteye uğratabiliyor.
Egzersiz
Düzenli egzersiz kan dolaşımını etkili hale getirerek beynin
beslenmesini ve toksik maddelerin uzaklaştırılmasını
sağlıyor. Ayrıca uykuyu düzene sokuyor ve stresle mücadeleyi
kolaylaştırıyor. Güçlü bir hafıza için spor ve yoga gibi
egzersizlerin yanı sıra zihinsel performansınızı olumsuz
etkileyen alkol, sigara, uyuşturucu ve bazı ilaçlardan uzak
durmak da önemli.
21
Güvenlik Penceresi
Suriyeliler için güvenlik toplantısı
Suriyeli sığınmacıların barındığı
Harran konteyner kentte, 24
Temmuz'da Şanlıurfa’da bulunan
beş kampın güvenlik durumunun
görüşüldüğü bir toplantı
gerçekleştirildi.
katılımcılara Şanlıurfa’daki kamplar
hakkında genel bilgi verdi. Toplantıya
katılan Kamp Müdürleri ise, görev
yaptıkları kamplarda alınan güvenlik
tedbirleri ve yapılan çalışmalar
hakkında ön bilgi verdiler.
Şanlıurfa İl Afet ve Acil Durum İl
Müdürlüğü’nün koordinasyonunda,
Şanlıurfa Vali Yardımcısı Meral
Uçar başkanlığında gerçekleşen
toplantıda; kamplardaki güvenlik
tedbirleri üst seviyeye çıkarılırken,
ilave alınması gereken tedbirler
görüşüldü. Eksik olasılığı bulunan
bölgelerde güvenlik sayısının
artırılması konuları görüşüldü. AFAD
Şanlıurfa İl Müdürü Mahmut Sönmez,
Güvenlik toplantısına AFAD Şanlıurfa
Şube Müdür vekili Kamuran Çetin,
Suruç AFAD Konaklama Tesisi, Harran
Konteynır Kent, Akçakale Süleyman
Şah Konaklama Tesisi, Viranşehir
Çadır Kent Konaklama Tesisi ve
Ceylanpınar Telhamut Çadırkent’in
müdürleri, müdür yardımcıları, çadır
kent ve konaklama tesislerinin
jandarma karakol komutanları ve özel
güvenlik birimlerinin yetkilileri katıldı.
Interpol, Darknet Üzerinden
İşlenen Suçlarla Mücadele
için Polis Eğitiyor
Uluslararası Polis Teşkilatı
Interpol, farklı ülkelerden polis
memurlarının eğitildiği 5 günlük
eğitimin ilkini 27-31 Temmuz'da
tamamladı. Avustralya,
Finlandiya, Fransa, Gana, Hong
Kong, Endonezya, Japonya,
Hollanda, Singapur, Sri Lanka
ve İsveç’ten polis memurlarının
katıldığı eğitim Singapur’da
gerçekleşti. Interpol’ün
araştırma laboratuvarında
özel olarak hazırlanan Darknet
simulasyonunda gerçekleştirilen
eğitimde, katılımcılar sanal bir
alışveriş sitesinde satıcı, alıcı ve
yönetici vb rolleri paylaşarak Tor
güvenlik ağının nasıl işlediğini
öğrenmeye çalıştı.
Online güvenliği sağlayan Tor;
pekçok hükümet, aktivist,
gazeteci, hacker ve yasadışı
ticaretle uğraşanlar için büyük
çekiciliğe sahip. Bu nedenle
emniyet birimlerinin online
güvenliğe giderek daha fazla önem
vermeye başladığı biliniyor.
ISAF giderek büyüdü ve yeniden yapılandırıldı
Güvenlik konusunda Türkiye ve bölgenin en büyük
etkinliği olan ISAF, bu yıl 17-20 Eylül tarihlerinde 19. kez
ziyaretçileriyle buluşuyor.
“Toplam Güvenlik Çözümü ve Konfor” konsepti ile 2012
yılından itibaren ISAF ana tanımı altında 5 alt fuar şeklinde
düzenlenen, her yıl katılımcı ve ziyaretçi açısından büyüyen
fuar, 2015 yılı itibariyle yeni bir yapılanma kararı aldı. ISAF
“Yangın, Acil Durum, Arama-Kurtarma ve İş Güvenliği–İş
Sağlığı” bölümleri ayrı fuarlar olarak düzenlenecek şekilde
ayrıldı. ISAF SECURITY (19. Uluslararası Güvenlik Sistemleri,
22
Eylül 2015
Hizmetleri ve RFID Fuarı), ISAF IT SECURITY (4. Uluslararası
Bilgi ve Ağ Güvenliği Fuarı), ISAF SMART HOME (4. Uluslararası
Akıllı Binalar ve Bina Otomasyonu Fuarı) olacak şekilde
yapılandırıldı.
Güvenlik sektöründeki gelişmelerin, değişimlerin, ilerlemelerin
takip edildiği; sektörde ürün-hizmet sağlayanlar ile alıcılarkullanıcıların takip ettikleri tek etkinlik olma özelliğindeki ISAF,
2010 yılına dek çoğunlukla yurt içinden ziyaret ediliyordu.
2011 yılından itibaren yurt dışından önemli alıcılar tarafından
da ziyaret edilmeye başlanan fuarın bu yıl yüzde 30 civarında
büyüme yaşayacağı umuluyor.
Özel Güvenlik Sektörü Sorunları Ele Alındı
Türkiye'den Moğolistan'a
Siber Güvenlik Eğitimi
2-3 Temmuz tarihlerinde Emniyet
Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik
Dairesi Başkanlığı tarafından
düzenlenen, GÜSOD (Güvenlik
Servisleri Organizasyon Birliği
Derneği) ve TOBB’un katılımıyla
gerçekleştirilen Özel Güvenlik
Sektörü Çalıştayı’nın ikinci bölümü
29-30 Temmuz tarihlerinde
gerçekleşti. 11 farklı konu
üzerinden ilerleyen çalıştayın
ikinci bölümünde Emniyet Genel
Müdürlüğü, Çalışma Bakanlığı, SGK,
Kamu İhale Kurumu, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü gibi devlet
kurumları temsilcileri, belediyeler,
spor kulübü temsilcileri ve özel
güvenlik firmaları yöneticileri bir
araya geldi.
¬¬ Özel güvenlik görevlilerinin
çalışma koşulları ve özlük hakları
¬¬ Kamu kuruluşlarında özel
güvenlik hizmet alımları
¬¬ Stadyumlarda ve spor
müsabakalarında özel güvenlik
hizmetleri
¬¬ Özel güvenlik eğitimleri
¬¬ Limanlarda görev alacak güvenlik
görevlilerine ilişkin uluslararası
mevzuat
¬¬ Özel güvenlik otomasyon sistemi
¬¬ Özel güvenlik denetimleri
¬¬ Alarm İzleme Merkezi
Standartları
¬¬ Para ve Kıymetli Eşya Taşıma
Faaliyetleri ele alındı.
Özel güvenlik sektörünü kamu ve
özel sektör işbirliğiyle kalite odaklı
bir iş kolu haline getirme amacıyla
gerçekleştirilen çalıştayda;
Çalıştayın tamamlanmasının
ardından tüm konuların biraya
getirileceği bir rapor hazırlanması
planlanıyor.
ODTÜ Enformatik Enstitüsü ile
NATO’nun “Barış ve Güvenlik için
Bilim Programı” kapsamında
verilen siber güvenlik eğitimleri
Moğolistan ile devam etti.
Moğolistan’ın askeri, emniyet
ve istihbarat kurumlarının
üst düzey yetkilileri, Siber
Savunma ve Güvenlik Araştırma
Laboratuvarı’nda (CyDeS) siber
güvenlik eğitimi aldı.
Siber güvenlik alanındaki son
bilimsel gelişmeler ile uygulama
arasında köprü kurulan eğitim
programıyla, konuk ülkelere
siber saldırılarla nasıl mücadele
edileceği öğretildi.
30 Haziran-10 Temmuz tarihleri
arasında gerçekleşen eğitimde,
Moğolistan’ın istihbarat ve emniyet
teşkilatları, Dışişleri ve Savunma
Bakanlıkları kurumlarından gelen
15 yetkiliye siber tehditlere karşı
alınacak önlemler uygulamalı
derslerle gösterildi.
Eğitimde, kurumların güvenlik
açıklarının tespit edilerek
kapatılması, sunucuların ve
web uygulamalarının nasıl
savunulacağı, ağ güvenliği, siber
olaylara müdahale, adli bilişim,
kullanıcı ve sistem aktivitelerinin
denetlenmesi, kriptografi, zararlı
yazılımların analizi gibi konular
işlendi. Eğitimin, özellikle siber
olaylara müdahale, sistem
yönetimi ve bilgi güvenliği
konularıyla doğrudan ilişkili
görevlerde bulunan kişilere faydalı
olacağı düşünülüyor.
23
Gezgin
Doğanın tüm renkleri
Küre Dağları’nda
Dünyanın ve Türkiye’nin ‘ölmeden önce görülmesi
gereken yerler’ listesine adını yazdıran Küre Dağları,
sonbahar ziyaretçilerini yeşil ve sarının her tonunu içeren
bir renk cümbüşüyle karşılar.
Karadeniz’de Bartın ve Kastamonu il
sınırları içinde yer alan Küre Dağları,
2000 yılında milli park ilan edilerek
Türkiye’nin 41 milli parkı arasına
katıldı. Ormanlık alanı, karstik
yapısı, mağara ve kanyonlarıyla bir
doğa harikası olan Küre Dağları,
ekoturizm açısından önemli bir
potansiyele sahip. Kültürel değerleri,
özgün mimari yapısını koruyan köy
evleri, renkli kıyafetleri, el sanatları
ve yöresel yemeklerini dünyaya
tanıtan yöre halkı, bölgede doğayla
24
Eylül 2015
dost turizmin gelişmesine katkıda
bulunuyor.
Küre Dağları’nın biyolojik açıdan
önemi, çok sayıda hayvan türü için
sunduğu farklı yaşam ortamından
kaynaklanıyor. Yaban kedisi, su
samuru, bozayı ve ulugeyik gibi
memeli türleri dahil, Türkiye’de
yaşayan 160 memeli türünün 48’ine
burada rastlayabilirsiniz. Yine milli
park sınırları içinde 129 kuş türü
yaşıyor. Vadilere bakan yüksek
kayalıklar akbaba, şahin, kartal ve
gece yırtıcılarının barınması için
uygun alanlar oluşturuyor. Sadece
yırtıcı türler değil, hem deniz kıyısında
üreyen ve kışlayan su kuşları, hem de
ılıman kuşak orman biyolojik türleri
için de bu bölge önem taşıyor. Küre
Dağları bu nedenle, 2004 yılından bu
yana “Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları”
listesinde yer alıyor.
Barındırdığı biyoçeşitlilik değerlerinin
yanı sıra kanyonları ve mağaralarıyla
dikkat çeken Küre Dağları Milli Parkı,
Batı’da Bartın Çayı’ndan başlıyor
ve Doğu’da Kızılırmak’a ulaşıyor.
‘İsfendiyar Dağları’ adıyla da anılan
sıradağlar Kuzey’de Karadeniz’e,
Güneyde Gökırmak’a uzanıyor.
Orta yükseklikte dağ sırası olarak
sınıflandırılan Küre’nin en yüksek
zirvesi, 2019 metre yüksekliğiyle
Devrekâni ve Abana arasında
yerleşik Yaralıgöz Dağı. 1746
metrelik Ballıdağ, 1282 metrelik
Karakuz, 1804 metrelik Göynük
ve 1657 metrelik Dikmen Dağları
diğer önemli yükseklikler. Küre
Dağları’nın fazla girintili çıkıntılı
olmayan Karadeniz kıyı şeridini koy
ve falezler şekillendiriyor. Dağların
kuzey eteğini izleyen kıyı yoluna
Amasra, Kurucaşile, Cide, İnebolu,
Abana, Çatalzeytin, Türkeli ve
Ayancık sıralanıyor; güneyinde Ulus,
Pınarbaşı, Azdavay, Kastamonu,
Taşköprü ve Boyabat yer alıyor.
Kanyonlar, mağaralar ve
şelaleler
Milli Parkın en önemli kaynak
değerlerinden biri de, eşsiz güzellikte
ve yüksek peyzaj değerine sahip
kanyonları. Milli parkın neredeyse
tamamını kapsayan kanyonlar
uzunlukları ve derinlikleri bakımından
dünya literatüründe yer alıyor. En
bilinenleri ise Valla, Çatak, Horma,
Aydos ve Karacehennem kanyonları.
Bu kanyonların en büyüğü 10
km’ye yakın uzunluğu, yer yer
1000 metreye ulaşan derinliğiyle
çarpıcı bir manzara vaadeden Valla
Kanyonu’dur. Devrekâni çayının
Azdavay yakınlarında kuzeye dönerek
kireçtaşlarını oymasıyla oluşan
Çatak Kanyonu ise yaklaşık 12 km
uzunluğunda ve yaklaşık 450-500
metre derinliğinde.
Batıdan doğuya uzanan sıradağlar,
100’e yakın mağaranın da yatağı.
Bu özelliğiyle Küre Dağları,
dünyadaki milli parklar içinde
ABD’deki “Carsbad Caverns Milli
Parkı”ndan sonra ikinci sırada. Küre
Dağları’nın en bilinen mağarası,
tarihi kalıntılara da ev sahipliği yapan
Kastamonu’daki Ilgarini Mağarası.
Mağaranın 858 metre yatay
uzunluğu ve 250 metre derinliği
içinde, Roma-Bizans dönemine
ait olduğu sanılan yerleşim izleri
görülür. Sipahiler Mağarası ise
ülkemizde belirlenmiş en kalın sarkıt
oluşumuna ev sahipliği yapar.
Küre Dağları’nın kayalık, engebeli
arazisi ve yoğun ormanlarla kaplı
bitki örtüsünün bir süsü mağaralar
ise, diğeri de görkemli şelaleler.
En bilinenleri, Pınarbaşı Ilıca Köyü
yakınlarındaki Ilıca Şelalesi ile
Kurucaşile’nin yoğun orman dokusu
içinde gizlenmiş olan Gölderesi
Şelalesi. Bartın'da bulunan Ulukaya
Şelalesi de ziyaretçilerine güzel bir
manzara sunar.
Renkli köyler, lezzetli
yemekler
Yöre doğal değerleri kadar,
geçmişten günümüze ulaşan
kültürel değerleriyle de zengin.
Özgün mimari dokusunu koruyan
ahşap köy evleri, kadınların
günlük yaşamlarında hâlâ yer
25
Gezgin
Lütfen dikkat
bulan geleneksel renkli giysileri, el
sanatları, yöreye has yemekleri Küre
ziyaretiniz boyunca size eşlik eder.
Milli parkın tampon bölgesinde yer
alan 123 köyün birçoğu kültürel
özellikleri ve korunmuş yöresel
mimarisiyle bu anlamda önem
taşıyor. Milli parkın güneyinde
kalan Ulus ve Pınarbaşı köyleri,
batıdaki Azdavay ve Şenpazar
köyleri, kuzeyde kalan Cide Loç
Vadisi ve Kurucaşile köyleri ile kapalı
bir havzada yer alan Arıt köyleri
çevrelerindeki peyzaj özellikleriyle
dikkati çeker.
Yemekler, yörenin göçebe kültürünün
izlerini taşıdığından çoğu hayvansal
ürün ağırlıklı. Et, süt, ayran, yoğurt
zengin sofra anlayışının olmazsa
olmazı. Ününü ise en çok farklı
çorbalarına, hamur işlerine ve
helvalarına borçlu. Un, tahin helvası,
cevizli ve çekme helva en meşhurları.
Turizm amacıyla düzenlenen
geleneksel ahşap mimariye sahip
konaklarda ve ev pansiyonlarında
konaklayabilir, yöresel tadları
deneyebilirsiniz.
26
Eylül 2015
Doğaya zarar vermeyin. Doğal ve
kültürel mirası koruyunuz, yabani
hayvanlara zarar vermeyiniz.
Ziyaretiniz sırasında doğal çevreye
ve yaban hayatına karşı dikkat
gösteriniz. Ağaçlara, kayalıklara
zarar vermeyiniz, yazı yazmayınız.
Kılavuzsuz gezmeyin. Zorlu
yürüyüş rotaları ve belirli bölgeler
için, özellikle mağara ziyaretleri ve
kanyon geçişleri için alan kılavuzu
şarttır. Alan kılavuzu talebi için
Milli Park Müdürlüğü ile iletişime
geçiniz.
Temkinli olun. Yürüyüşlerinizde
yanınızda ilk yardım çantası ve
size gerekli olacak malzemeleri
taşıyınız.
Geleneklere saygılı olun. Yöre
halkının adetlerine ve yaşam
tarzına karşı saygılı olun.
Fotoğraflarını çekmeden önce izin
isteyin.
Belirtilen yerlerde kamp yapın.
Milli Park Müdürlüğü tarafından
belirlenen yerler dışında kamp ve
piknik yapmayınız. Park içerisinde
ateş yakmayınız ve patlayıcı
madde taşımayınız.
Ayılara dikkat edin. Küre
Dağları, Türkiye’nin en önemli
ayı popülasyonlarından birine
sahip. Yanınızda alan kılavuzu
bulunmadığı durumlarda, ayıların
bıraktıkları izlere dikkat edin,
yürüyüşlerinizde ses çıkarın,
kalabalık gruplar halinde yürüyün.
Ayı ile karşılaşırsanız sakin olun,
asla paniğe kapılmayın. Ayıya asla
yaklaşmayın, uzakta durun.
Temiz tutun. Ormanda
dönüştürülemeyen çöp
bırakmayın; akarsuları kirletmekten
kaçının. Lütfen çöpünüzü dönüşte
yanınızda götürün.
Uyarın. Orman yangını, yasadışı
avcılık, kaçak kesim, çöp dökme
gibi doğa korumaya aykırı herhangi
bir şey gördüğünüzde yetkilileri
bilgilendiriniz.
Tepe'den Haberler
Dondurma partisi
Tepe Savunma ve Güvenlik’in İstanbul
Zincirlikuyu’daki ofisinde 15 Haziran’da düzenlenen
dondurma partisiyle çalışanlar stres attı, enerji aldı.
İDO Yenikapı’dan takdir belgesi
İDO Yenikapı’da güvenlik personeli olarak çalışan
Betül Harputlu, başarılı performansından ötürü takdir
belgesiyle ödüllendirildi.
Haziran 2013 yılından bu yana İDO Yenikapı’da güvenlik
görevlisi olarak çalışan Betül Harputlu; denetlemelerdeki
başarısı, İDO ile Tepe Savunma ve Güvenlik yönetimi
tarafından takdir edilen iletişim becerisi, yolculara ve
müşterilere karşı güleryüzlü tutumu ve yardımsever
tavırları nedeniyle ödüllendirildi.
Tepe Savunma ve Güvenlik Genel Müdürü Levent Güler
imzalı takdir belgesi; İDO Operasyon Müdürü İhsan
Şentürk tarafından Haziran ayında Betül Harputlu’ya
takdim edildi.
27
Güvenli Adrenalin
28
Eylül 2015
Mağaracılık:
Doğanın kapalı
kutusunda yolculuk
Mağaralar sırlarıyla tarih boyunca insanları etkilemiş.
Bunun nedeni kapalı, gizemli, hatta çoğunlukla
korkutucu olmaları ve birçok saklı güzelliği içinde
barındırmaları olsa gerek. Yeraltına uzanan karanlığın
sırlarını bir kez görebilmek, sonraki keşiflere giden ilk adım
niteliğinde. Zorlu mağaraları keşfedebilmek ve saklı
güzelliklerini görebilmek içinse eğitim şart.
Merak eden insan, doğanın
gizlendiği yerde ne olduğunu
bulabilmek için mağaralara girmiş
ve karanlığı aydınlatabildiği yere
kadar ilerlemiş. İnsanın merak
duygusu ve keşif isteğinin peşi
sıra amatör bir şekilde başlayan
mağaracılık, yıllar içinde hem sportif
hem bilimsel olarak yapılır hale
gelmiş. Günümüzde mağaracılık
doğa sporları arasında özel bir yere
sahip. Mağaracılık, hayatı daha farklı
algılamayı sağlayan, belki de bu
yüzden bağımlılık yapan, zor koşullar
altında problem çözme yeteneğini
geliştiren, fiziksel ve psikolojik
dayanıklılığı artıran bir spor.
Türkiye jeolojik yapısı açısından,
barındırdığı onbinlerce mağarayla
mağaracılar için bir cennet.
Mağaracılığın diğer doğa
sporlarından belki de en büyük farkı
gün ışığından uzak, çoğunlukla
karanlık ve ıslak bir ortamda
yapılıyor olması. Bu yüzden son
derece dikkat ve konsantrasyon
gerektiren bir doğa sporu. Mağaraya
girecek kişinin amacı ne olursa
olsun, mağara içindeki engelleri
aşıp daha ileriye gidebilmesi için
teknik, bilgi ve beceriye sahip olmalı.
Mağaracılık aynı zamanda bazı doğa
sporlarında olduğu gibi tek başına
yapılabilecek bir spor değil; organize
bir ekip çalışmasını gerektiriyor.
Mağaracılık yatay ve dikey olmak
üzere iki çeşit mağarada yapılıyor.
Yatay mağaraları araştırmak için
‘temel mağaracılık eğitimi’ almış
olmak, uygun kıyafetlere ve bir ışık
kaynağına sahip olmak yeterli. Ancak
dikey mağaraları araştırmak için ek
olarak ‘tek ip tekniği’ (SRT-single
rope techniques) eğitimi almak; özel
iplere ve teknik malzemelere sahip
olmak gerekiyor.
29
Güvenli Adrenalin
Koruyun
Mağaracılık, bir takım sporu
olması ve mekânın da mağaralar
olması sebebiyle, kaçınılmaz
olarak mağaraların doğal
ortamına etki eden bir uğraş.
Mağarada korunması gereken
sadece doğal oluşumlar değil;
ekosistemin korunması için de
bilinçli ve dikkatli olmak gerekiyor.
Oluşumları incelerken veya
fotoğraflarken zarar görmemeleri
için özen gösterin. Arkeolojik
veya tarihi önem taşıyan şeylere
dokunmayın.
Mağara sakinleri olan yarasaları
rahatsız etmeyin; fazla gürültü
yapmayın veya ışığınızı yarasalara
çevirmeyin. Fotoğraflarını onları
rahatsız edecek şekilde çekmeyin.
Karpit tozlarını, artıklarını
mağarada bırakmayın, çöplerinizi
yere atmayın. Kullanılmış yolları
tercih edin, yeni ayak izleri
bırakmayın.
Güvenliğiniz için…
¬¬ Mağaraya asla yalnız girmeyin.
¬¬ Her faaliyetten önce nereye gittiğinizi ve ne zaman
dönmeyi düşündüğünüzü bildirin.
¬¬ Acil durumlara hazırlıklı olun. En az bir ilk yardım seti
taşıyın ve ilk yardımın ilkelerini öğrenin.
¬¬ Her kullanımdan önce malzemenizi kontrol edin.
¬¬ Her zaman üç ışık kaynağı taşıyın. Her ışık kaynağı
için yedek parça ve yedek pil bulundurun.
¬¬ Fiziksel limitlerinizi bilin. Eğer ekipte ilk yorulan siz
olduysanız, söylemekten çekinmeyin.
¬¬ Gideceğiniz mağara ve bölgesi hakkında daha önce
giden gruplardan bilgi alın.
¬¬ Nerede durduğunuza ve nereye bastığınıza dikkat
edin. Yeraltındayken ve mağaraya giderken her
30
Eylül 2015
zaman uyanık olun ve bastığınız yere dikkat ederek
ilerleyin.
¬¬ Yüksek yerlerden atlamayın.
¬¬ Mağara suyunu içmeyin.
¬¬ Doğru teknikleri öğrenin. Eğer güvenli bir yol
bulamadıysanız, daha çok tecrübesi olan birine
sorun.
¬¬ Mağaralar karmaşık yapılara sahiptir. Mağara içinde
kaybolmamak için ilerlediğiniz yönü aklınızda tutun.
Gerekli yerlere işaretler koyarak geri dönüşte yanlış
yola sapmanızı engelleyin.
¬¬ Her zaman bilinçli ve güvenli olun. Kendi güvenliğiniz
ve ekibin güvenliği buna bağlıdır.
¬¬ Her zaman riski en aza indirmeye çalışın.
Çakı: Düz tornavidası ve bıçağı
olan bir çakı mağara için yeterli ve
gereklidir.
Poko: Paket içinde bulunan ve
açıldığında 24 saat boyunca ısı
veren bir ürün. Acil durumlarda
deriye temas ettirmeden ve efektif
çalışabilmesi için ıslatılmadan
kullanabilirsiniz.
Su: Hem su ihtiyacını karşılamak
hem de gerektiğinde karpit
haznesine su takviyesi yapabilmek
için yanınızda yeterli miktarda su
bulunmalı.
Ayakkabı: İçi
kumaşsız plastik
çizmeler uygun
olacaktır. Tabanları
ne kadar kalın olursa
ısı kaybı o kadar az
olur.
Yatay mağaralar için
malzemeler
Kask: Kafamızı
sağa sola
çarpmamızı
ve üzerimize
düşebilecek
taşların
bize zarar
vermesini engeller. Mağarada
kaskınızı asla çıkarmayın.
Karpit lambası: Karpit taşıyla,
üzerine damlayan suyun reaksiyona
girmesi sonucu ortaya çıkan asetilen
gazının manyetolu çakmakla
yakılmasıyla çalışır. Oldukça geniş bir
alanı uzun süre aydınlatır.
Enerji
veren
yiyecekler:
Yorgunluk durumunda enerjinin
tükenmesi halinde çikolata, şeker,
kuru üzüm, fındık gibi enerji
verecek yiyecekler en iyi çözümdür.
Daha uzun süreler için ekmek,
bisküvi, konserve gibi yiyecekler
ve sıcak içecekler de çantanızda
bulunmalı.
Giysi: Mağaraya girerken pamuklu
giymeyin. Pamuklu giysiler
ıslandıklarında ısı kaybını artırır.
Bunun yerine yünlü çamaşırlar, polar
giysiler tercih edin. Dış giysi olarak
su geçirmez ya da suya dayanıklı
mağara tulumu giyinin. Ellerin
soğuktan ve ince kum tanelerinden
korunması için bulaşık eldiveni
giyebilirsiniz.
Yedek ışık: Mağaraya en az 2 yedek
ışık kaynağıyla girilir. Bunların
biri genelde kaskın üzerindeki bir
elektrik feneridir.
Pense ve tornavida: Malzemelerde
ortaya çıkabilecek sorunlara
müdahale edebilmeniz için
yanınızda olmasında fayda var.
Çöp torbası: Karpit tozunu
mağara dışına çıkarmak ve acil
durumda geceleme torbası olarak
kullanabilmek için gerekli (orta ve
büyük boylar).
31
Sokaktan Manzaralar
“Stadyumlarda kendinizi
güvende hissediyor musunuz?”
Taraftardan aldığımız cevaplar, stadyum güvenliğine bakışlarının yaşadıkları
tecrübelerle örtüştüğünü gösteriyor. Eskiye oranla stadyumların daha güvenli ve her
kesimden insanı ağırlayan alanlar olduğunu söyleyen de var, aksini iddia eden de…
Esra Yalçınalp
Yaşı: 32
Mesleği: Yapımcı-Editör
Semtimizin stadyumu
inşaat halinde
olduğundan Beşiktaş
taraftarları olarak uzunca
bir süredir maçları takip edebilmek için
birçok farklı stadyuma gitmek zorunda
kaldık. Rahatlıkla söylüyorum ki, bir kadın
olarak takımımın taraftarlarıyla birlikte
gittiğim her yerde kendimi güvende
hissettim. Bunda taraftarlık ruhunun
büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Çoğu zaman müthiş kalabalıklar içinde
olsak da veya oyunun heyecanıyla gerilim
artsa da çevremdekilerin sağduyulu
yaklaşımlarını kaybetmemesi sayesinde
şu ana kadar kendimi rahatsız veya
güvensiz hissettiğim bir şey yaşamadım.
Erdem Kale
Yaşı: 22
Mesleği: Tiyatrocu
Bugüne kadar
stadyumlarda bireysel
olarak herhangi bir güvenlik
sorunu yaşamasam da her maça
gidişimde büyük bir endişe duydum ve
bu endişe giderek artıyor. Çünkü kulüpler
bu konularda çok duyarsız. Yaralamalar,
ölümler, kadınların ve çocukların
maçlara yetişkin erkekler kadar rahat
gidememeleri ve artık yalnızca taraftarın
değil, sporcuların da hayatlarının
tehlikede olması korkutucu. Bu nedenle
stadyumlarda kendimi hem güvende
hem de endişeli hissediyorum diyebilirim.
32
Eylül 2015
Nuri Kaynakçı
Yaşı: 34
Mesleği: Grafiker
Stadyumların modern
hale getirilmesiyle birlikte
taraftar profilinde de
değişiklikler oldu. Aileleri
ve özellikle bayanları daha çok görür hale
geldik. Bu da ister istemez taraftarlarda
kaliteyi yükseltti. Yeni statlarla birlikte
taraftarların giriş ve çıkışları daha rahat
ve güvenli hale geldi. Artık stadyumlar
kavganın, gürültünün adresi değil;
haftasonu eğlencesi için gittiğimiz yerler
haline gelmeye başladı. Bir taraftar
olarak inanıyorum ki, bu duruşu kültür
haline getirdiğimiz zaman statlarımız
daha güvenli hale gelecektir.
Dilara Kaynakçı
Yaşı: 30
Mesleği: Medikal ürün
satıcısı
Stadlara eskiye nazaran
daha rahat girebilsek de
daha çok yol almamız
gerektiği aşikar. Lakin konu yalnızca
taraftar boyutundan ele alınmamalı
kanımca. Gerek futbolcularımızın saha
içinde sergilediği agresif futbol, gerekse
Avrupa müsabakalarında dahi görev
yapan hakemlerimizin sıkça karşılaşılan
tartışmalı kararları, ateşli futbol severleri
bir anda çığırından çıkarıp olumsuz
davranışlara sevk edebiliyor. En büyük
dinamiğin tribünde değil sahada
olduğunu düşünürsek önce bu duruma el
atmak gerek sanırım.
Barış Sander
Yaşı: 16
Mesleği: Öğrenci
Son zamanlarda
stadyumlarda güvenliğe
daha fazla önem verildiği
söylense de maçlarda ses
bombası bile görüyoruz. Bana kalırsa bu
sorunun temel nedeni, maç öncesi kapıda
yaşanan izdiham. Giriş kapılarındaki
yığılma nedeniyle güvenlik görevlileri
maç öncesinde yeterince iyi kontroller
yapamıyor diye düşünüyorum. Taraftar
değil, holigan olan futbolseverler bu tür
tehlikeli cisimleri her maçta stadyuma
sokmaya çalışacaklardır. Bu kişileri
caydırmak kolay değil. Ama güvenlik
önlemlerinin daha sıkı olması, girişlerde
daha etkili kontrol yapılması, güvenlik
ekiplerinin artırılması stadyumları daha
güvenli yerler haline getirebilir.
Uzman görüşü
Stadyum güvenliğinin sadece
kulüplere bırakılması, Türkiye Futbol
Federasyonu’nun güvenlik konusunda
kulüplerle işbirliği içinde olmaması
güvenlik açısından risklere gebe. Bu
alanlarda güvenliğin; kalabalık ve
acil durum yönetimi, spor güvenliği
konularında yeterliliğe sahip olmayan
şirketler tarafından sağlanıyor olması
büyük eksiklik. Stadyumların güvenlik
planlarının olmadığını ve elektronik
güvenliğe yeterince önem verilmediğini
ne yazık ki biliyoruz. Dolayısıyla bu şartlar
altında stadyumların güvenli alanlar
olduklarını söylemek zor.
444 15 98

Benzer belgeler

Anadolu Sağlık Merkezi`nde Tepe Güvenlik farkı

Anadolu Sağlık Merkezi`nde Tepe Güvenlik farkı TEPE’den Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri San. A.Ş. Yayın Organı Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: Levent Güler So­r...

Detaylı

Aylık Dergi “Tepe`den” Aralık 2015

Aylık Dergi “Tepe`den” Aralık 2015 TEPE’den Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri San. A.Ş. Yayın Organı Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi Tepe Savunma ve Güvenlik Sistemleri Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: Levent Güler So­r...

Detaylı