NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
MART 2016 SAYI: 403
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
100’LERCE TIR parkı
VAR AMA!
KALİTEdE sınıfta kalıyor...
UND, kota ve vize sorunlarını Brüksel’e taşıdı
İki yaka 3. kez birleşti
içindekiler
Mart
2016
41
24
18 IRAK’A VİZE UYGULAMASI DEĞİŞTİ: Vizenin
kalkması beklenirken, almak daha da zorlaştı
Türkiye’nin güvenliğinin korumak ve yasadışı mültecilerin akışını önlemek amacı ile Irak’a uygulanan vize politikasında değişikliğe gidilmesi
işadamlarının tepkisini çekti. Daha önce havaalanlarında ya da Habur Sınır
Kapısı’nda uygulanan kaşe vize uygulaması kalktı ve Türkiye’yi ziyaret
etmek isteyen Irak vatandaşları, Irak içinde bulunan Türk konsolosluklarından vize almak durumunda bırakıldı.
24 Tehlikeli Madde Taşıma Kanunu’na ihtiyaç var
UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Uluslararası ADR Danışmanı ve Eğitmeni
Alper Özel, tehlikeli madde endüstrisinin çok geniş kapsamı olduğunu ve
bunun yönetmeliklerle yürütülmesinin zor olacağını savunarak Tehlikeli
Madde Taşıma Kanunu’nun çıkartılması gerektiğini vurguladı.
26 Ölüm uykunuzdan artık uyanın
UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, uluslararası nakliye sektöründe
yaşanan sorunlara dikkat çekti. “Ülkemin idarecileri, ölüm uykunuzdan artık
uyanın!..” diye seslenen Özer, bu gidişle Türk uluslararası nakliye sektörü diye
bir sektör kalmayacağını dile getirdi.
27 Yıldırım: Demiryolunda
‘serbestleşme’nin sonuna gelindi
Yıldırım, İstanbul’da Uluslararası Demiryolu Hafif Raylı Sistemler, Altyapı
ve Lojistik Fuarı’nın açılışında yaptığı açıklamada, 80 adet yüksek hızlı tren
(YHT) alım ihalesinin 5-6 milyar doları bulan bir yatırım olacağını belirterek, ihalenin bu yılın ortalarında yapılabileceğini söyledi.
28 UND, kota ve vize sorunlarını Brüksel’e taşıdı
UND, kota ve vize sorunlarını Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu
TÜRKONFED ile birlikte Brüksel’e taşıdı.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
www.locamedya.net
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Mart 2016
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
33
42 SOCAR, Türkiye’yi Mavi Koridor ile tanıştırıyor
Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden Azerbaycan devlet petrol
şirketi SOCAR, Türkiye’nin ana ticaret yolları üzerinde konumlandırdığı perakende OTO-CNG istasyon ağı “SOCAR CNG” ile Türkiye’yi “Mavi Koridor”
(Blue Corridor) ile tanıştırıyor.
44 Sertrans Logistics
29
35
‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’ belgesi aldı
Sertrans Logistics, gümrük işlemlerini kendi bünyesinde yaparak ihracatçının
hayatını kolaylaştıracak. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen Yetkilendirilmiş Yükümlü belgesi sayesinde Sertrans, gümrük işlemlerini bundan
böyle kendi bünyesinde yapacak.
46 Türkiye’nin en büyük AdBlue üreticisi
Polisan Kimya, Avrupa’ya yayılmayı hedefliyor
Polisan Kimya’nın AdBlue, Antifriz ve Cam Suyu ürünlerini kapsayan
Smart Solutions ürün ailesi büyüyor. 2010 yılından bu yana 85 bin ton
satış miktarıyla Türkiye’nin en büyük AdBlue üreticisi olan Polisan Kimya,
antifriz gamına eklediği “Ultraline Antifriz” ve “SuperCoolant Antifriz”
ürünleriyle büyümesini sürdürüyor.
47 Hilaltrans’ın Yetkilendirilmiş Yükümlü
ve İzinli Gönderici statüleri tescillendi
Lojistik sektörünün önde gelen kuruluşlarından Hilaltrans’ın “Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO)” ve “İzinli Gönderici” statüleri tescillendi.
Hilaltrans yetkililerinden Onur Dal, şirket olarak çok kıvançlı olduklarını ifade ederek; bu durumun çalışmalarına pozitif yansıyacağını
vurguladı.
32
50 Petrolde Arzı Dondurmak
Düşen Fiyatlara Çözüm mü?
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı içerisinde son teknoloji kullanılarak inşa
edilen Komuta Kontrol Merkezi faaliyete açıldı. Bu merkez sayesinde
gümrük süreçleri ile güvenlik ve kaçakçılık risk unsurları 24 saat takip
edilebilecek.
52 ‘Ortadoğu, Küreselleşme ve
Türkiye’ Antalya’da masaya yatırıldı
TISİAD’ın katkılarıyla Antalya’da gerçekleşen konferansta konuşan Başkan
Nevaf Kılıç, Irak’ta Türk ürünlerinin hayranlık uyandırdığını söyledi.
36
BAŞYAZI
Değerli Dostlarım,
2
008 yılında Mortgage krizi ile dünya ekonomisi yeni ve
bambaşka bir boyut kazandı. Ülkemiz de bu krizden
nasibini aldı. Fakat bu kriz bize, “Krizin yönetilebileceğini, hatta fırsata çevrilebileceğini” de öğretti. Türkiye;
Ortadoğu, Avrupa, Balkanlar, Kafkasya gibi çok önemli bir alanın
tam ortasında bulunuyor. Ülkemizin bu jeostratejik konumunu
lehimize çevirmemiz ve ticari rekabetçiliğimizi artırmamız gerekiyor. Ticarette daha etkin olabilmek için de kuşkusuz ki kendi
ülkemizin içerisindeki ticari dengeleri sağlıklı bir şekilde oturtmamız gerekiyor.
Lojistik sektörümüz, Suriye ve Mısır krizleri sebebiyle Ortadoğu
taşımalarında, Rusya ambargosu sebebiyle Rusya ve Rusya
üzerinden Orta Asya taşımalarında sorunlar yaşayor. Bankalar
Birliği, krizin etkilerini değerlendirmek üzere Turizm, Tarım ve Ticaret sektörleri (3T) ile bir araya geldi ve sorunu bu sektörlerle
işbirliği halinde atlatma kararı aldı. Son derece doğru olan bu
kararın sözkonusu sektörlere nefes aldıracağı bir gerçektir. Turizm, Ticaret ve Tarım sektörü temsilcileri ile bir araya gelen Bankalar Birliği Başkanı Sayın Hüseyin Aydın, krizden etkilenen 3
sektör temsilcisinin katıldığı toplantıda, Rusya krizinin ekonomiye
yansımalarına ilişkin olarak “Herkesin kaybettiği ortamda biz kazanmayız veya bizim kazandığımız ortamda herkes kaybetmiyor.
Hep birlikte sorun neyse, problem neyse imkânlarımız ölçüsünde
bunları yönetebileceğimizin altını çizmek istiyorum” diyerek çok
yapıcı bir yaklaşım sergiledi. Rusya’nın, Türk mallarına kapılarını
kapatmasından en fazla etkilenen sektörlerden birinin de taşımacılık sektörü olduğunu belirtmekte fayda bulunuyor. Transit
geçişler için Hazar geçişi kısa sürede devreye sokularak Orta
Asya taşımaları büyük ölçüde sorunsuz olarak gerçekleştirilmeye
başlanmış olup Rusya sorununun çözümü konusunda beklentilerimiz iyimserdir. Özellikle Habur Sınır Kapısı’nın bir ay süre ile
kapanması sonucunda yaklaşık 1 milyar dolar değerindeki ihracatın geçişi durmuş, binlerce aracımız da kontak kapatmak
zorunda kalmıştır. Habur’da geçişlerin normale dönmesi ile bu
sorun da büyük ölçüde aşılmış durumdadır.
Ekonomik kriz, sadece belirli bir alanı ya da sektörü değil tüm
sektörleri etkiler. Hele ki lojistik gibi çok farklı boyutları ve ge-
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
niş bir etki alanı olan bir sektör iseniz krizden etkilenmeme
gibi bir durumunun olamaz. İçinde bulunduğu ekonomideki
gelişmelere duyarsız kalmayan Bankalar Birliği yönetimi benzer krizlerde ekonomiyi taşıyan sektörümüzü de mercek altına almalıdır. Lojistik konusu ilk kez 10. Beş Yıllık Kalkınma
Planı’nda hedefler arasında yer almış Sayın Başbakanımız
tarafından açıklanan öncelikli dönüşüm programlarından biri
olarak ilan edilmiş ve bu konuda bakanlıklarımızda yoğun bir
çalışma başlatılmıştır. Özellikle Uluslararası taşımacılar ülkemiz ihracatını dış pazarlara en hızlı ve ekonomik şartlarda
ulaştırarak çok stratejik bir rol üstlenmektedir. Dönemsel krizlerde zaman zaman sıkıntılar yaşayan sektörümüz bu konuma
yaklaşık yüzde 90 oranında kendi imkanları ile ve desteksiz
ulaşmıştır. Ülke ihracatını en rekabetçi şartlarda taşımanın yanında sektörümüz, 2014 yılında gerçekleşen 50 milyar dolar
tutarındaki hizmet ihracatında, turizm sektörünün ardından
14.4 milyar dolar ile ekonomiye katkı sağlayan hizmet İhracatçısı sektörler arasında 2. sırada gelmektedir. Sadece bu
rakam bile sektörümüzün mevcut krizden etkilenen 3T ile bir
bütünlük içinde dikkate alınması ve değerlendirilmesi gerektiğinin kanıtını oluşturmaktadır. 3T’nin yanında “Taşımacılık”
yani 4’üncü T unutulmamalıdır. Taşımacılık olmadan hiçbir
şey olmaz”. Sektörümüz yaşanmakta olan güncel krizlerin ilk
dalgasını savuşturmuş, kalıcı hasarların oluşmaması için artçı
etkilerle mücadele edilmeye çalışılmaktadır. Kamu yönetimi
lojistik sektörünü bu gözle izlemeye devam etmektedir. Bankalar Birliğimiz de ‘Bölgesel Lojistik Merkez’ ve bölge ticareti
için en stratejik transit güzergahı olma potansiyeli olan ülkemizde taşımacılık sektörünü izlemeye, desteklemeye özen
göstermelidir. Bankalar Birliği’nin Sayın Başkanı’nın da ifade
ettiği gibi, ülke varlıklarının ve kazanımlarının en iyi şekilde korunması amacıyla finans sektörünün böyle dönemlerde olumsuz etki altında kalan temsilcileriyle iş birliği yapması yararlı
olacaktır. Krizden etkilenme oranı ve stratejik önemi dikkate
alındığında taşımacılık sektörü işbirliği yapılacak en öncelikli
sektördür. Bu duyarlılığı sektörümüz adına beklediğimizi bir
kez daha yineliyoruz.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Mart 2016
Editör’den
“Lojistik, ülkelerin ekonomisi için son derece önemli ve vazgeçilmez bir rekabet aracı. Bizim araçlarımız yürüyecek ki,
ekonomi yürüsün... Bizim araçlarımız yürüyecek ki, ihracat
yürüsün. Araçlarımızın belirli saatlerde kısıtlanması ticaretin
doğasına aykırıdır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile şehrin
trafiğinden kurtulacağız. Şehir trafiği de ağır vasıtalardan
kurtulacak. Çok önemli bir gelişme... İstanbul trafiğine takılmadan geçmek isteyen sektörümüz, Yavuz Sultan Selim
Köprü yatırımından son derece mutlu olmuştur.”
Merhaba,
L
ojistik, hizmet alanları içerisinde en fazla katma değer
oluşturan sektör olarak ülkemiz ekonomisi içerisinde
çok önemli bir yerde bulunuyor. 2023 ihracat hedefleri ve ihracata dayalı ulusal kalkınma hedeflerinin en
önemli başarı göstergelerinden biri “rekabet gücü yüksek bir
Lojistik Sektörü” olarak, ciddi sorumluluklar üstlenmiş durumdayız. Lojistik sektörümüzün daha kaliteli, profesyonel ve yenilikçi hizmetler vermesi, biraz da altyapı ayağımız ile ilgilidir.
Lojistik altyapılarımızın gelişmesi, ülkemizin kaderini de derinden etkilemektedir. Bu bakımdan 3. Boğaz Köprüsü diye
adlandırdığımız Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün çok önemli
olduğunu belirtmek isterim. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde
son tabliyenin de takılmasıyla geri sayım başladı. Bu köprüde ham karayolu, hem de demiryolu olacak. Çok önemli bir
yatırım... Bu yatırımın milletimize, devletimize hayırlı olmasını
diliyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Sabah
ve akşam saatlerinde toplamda 10 saat olmak üzere bizler
köprüyü kullanarak boğazı karşıdan karşıya geçemiyorduk.
Akşamları 16:00 ila 22:00 arası, sabahları da 06:00 ila 10:00
arası ağır vasıtalara köprü geçişleri yasaktı. Bu, aslında bizim
ülkemiz ekonomisi için son derece büyük bir kayıptır. Ekonomide çarklar dönerken yasaklardan bahsedemeyiz. Yavuz
Sultan Selim Köprüsü ile ticaretteki bu yasaklar sona ermiş
olacak.
Doğu-Batı arasında İstanbul’u geçecek olan araçların İstanbul trafiği ile muhatap olmadan direkt geçiş yapacak
olması sektörümüz için önemlidir. Önceden araçlarımız
belirli toplanma noktalarında 5-6 saat trafiğin rahatlamasını
bekliyordu. Bazen bu 6 saat bizim için büyük bir rekabet
gücü kaybına neden olabiliyordu. İstanbul’un içine direkt
girmeden gidecek TIR’lar olduğu gibi, İstanbul’un içine girmek zorunda olan -mesela meyve ve sebze gibi- TIR’lar
da bulunmaktadır. Bu TIR’ların İstanbul trafiğinde daha az
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
trafik oluşturması için bu güzergahlarda lojistik dağıtım ağlarının
oluşturulması gerekiyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İran’dan
Gürcistan’a ve Avrupa’ya kadar çok büyük bir alanda çarpan
etkisine sahip olacaktır.
Lojistik, ülkelerin ekonomisi için son derece önemli ve vazgeçilmez
bir rekabet aracı konumunda. Bizim araçlarımız yürüyecek ki, ekonomi yürüsün... Bizim araçlarımız yürüyecek ki ihracat yürüsün.
Araçlarımızın belirli saatlerde kısıtlanması ticaretin doğasına aykırıdır. Bu yatırım ile şehrin trafiğinden kurtulacağız. Şehir trafiği de ağır
vasıtalardan kurtulacak. Çok önemli bir gelişme... İstanbul trafiğine
takılmadan geçmek isteyen sektörümüz, Yavuz Sultan Selim Köprü
yatırımından son derece mutlu olmuştur. Zaten bunu destekleyen
başka yatırımlar da vardı. Halkalı Gümrüğü şehrin dışına Çatalca’ya,
taşındı. Ağır vasıtaların birçoğu Halkalı bölgesine girmekten kurtulacak. Anadolu yakasında Erenköy güzergahında da aynı yaklaşımları
bekliyoruz. Sektörümüzün efektif ve verimli çalışması bu ve benzeri
iyileştirmelerle olacaktır. Bu tip yatırımlarla Türkiye’nin lojistik sektöründe ciddi ilerlemeler sağlayacağına inanıyoruz.
Lojistik altyapıları konusunda UND de önemli projeler üretiyor.
Mart sonunda Kapıkule Sınır Kapısı’nda açılış toplantısı gerçekleştirilen “Sınır Geçiş Süreçlerinin Uyumlaştırılması ve Hızlandırılması”
projemiz kapsamında Türkiye ve Bulgaristan tarafında, Gümrük
makamları, sektör dernekleri ve üniversiteler işbirliğinde tamamlanacak olan süreç analizleri ve iyileştirme amaçlı çalışmalar Avrupa
Birliği ve Birleşmiş Milletler yetkililerinden de yakın ilgili ve destek
görüyor. Sınır kapılarından yasadışı göçü ve insan kaçakçılığını engelleme amaçlı projelere UND de, geliştirdiği önerilerle aktif katkı
sağlayan bir ortak olarak katılıyor. Nisan ayında sınırın Bulgaristan
tarafında gerçekleşecek olan çalıştay ile ivme kazanacak olan ve
gelecek sayılarımızda dosya olarak işleyeceğimiz bu projelerde,
hem nakliyecilerimizin sınır geçişlerini hızlandırarak kuyrukları ortadan kaldırmayı; hem de onların insan kaçakçılığı faaliyetlerinin
mağdurları arasında yer almalarını engellemeyi amaçlıyoruz.
Saygılarımla…
10
UND’den
Almanya’ya ulaşımda yaşanan engeller
Siemens’e anlatıldı
Türkiye ekonomisinde Almanya’nın
konumu ve anlamı çok önemlidir.
Özellikle, Almanya ve Türkiye arasındaki yaşanan ilişkiler ve mevcut
durumu yansıtan rakamlar, iki ülke
lojistik ve taşımacılık sektörüne daha
fazlasına ulaşma konusunda büyük
fırsatlar sunuyor. Türkiye’de 5 binden
fazla Alman şirketi faaliyet göstermekte olup, iki ülke arasındaki ticaret
hacmi 38 milyar dolar düzeyine
erişmiş bulunuyor. Almanya halen
dış ticaretimizde en önemli ortak
durumunda. Avrupa’nın üreterek
büyüyen iki ülkesi ve sırasıyla birinci
ve altıncı büyük ekonomileri olan
Almanya ile Türkiye arasındaki
muazzam ekonomik potansiyeli yeni
işbirliği alanlarını da beraberinde
getiriyor. Almanya ile yapılan ticaretin
yüzde 55 karayolu ile yapılıyor.
Türkiye’de yerleşik Alman firmaların
bu süreçte katkıları önemli olup, söz
konusu katkıların lojistik ve taşımacılık sektörüne yansıması o paralelde
gelişmiş, bugün büyük Alman üreticileri ve lojistik firmaları Türkiye’nin
uluslararası bir lojistik merkez olarak
konumunu keşfetmiş durumdalar.
Ancak iki ülke arasında ticareti ve
taşımacılığı dar alanlara sokan ve
zorlayan ve iki ülkeyi çok yakından
ilgilendiren bir sorunla daha karşı
karşıyayız. Bugün Almanya’ya eşya
getiren Türk taşımacıları ve bunu
gönderen ihracatçı firmalar bazı AB
üyesi ülkeler tarafından dayatılan
haksız ek maliyet ve gecikmelere
sebep olan kalitesiz Ro-La engeli
ile karşı karşıyadır. Söz konusu
engeller Türkiye’de üretilen kaliteli
ve dünya ile rekabet edebilir, uygun
fiyatlı ürünler Almanya’ya vardığında
pahalılaşıyor. Bu tespit ışığında, tüm
yaşanan sorunlar, alınan haksız
geçiş ücretleri Türkiye’de 160 yıldır
faaliyet gösteren Siemens Türkiye
Lojistik ve Dış Ticaret Müdürü Onur
Şansal ve Ürün Satınalma Yöneticisi
Neslihan Demiralp’e UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İcra Kurulu
Başkan Yardımcıları Alper Özel ile
Evren Bingöl tarafından anlatıldı, bu
süreçten etkilenenin birinci derecede de Türkiye’de yatırım yapmış Alman şirketleri olduğu ifade edildi. Bu
konuda bilincin artırılması yönünden
Siemens’in desteği talep edildi.
UND, Trans-Hazar Çalıştayı’nda Hazar geçişini anlattı
önemi katılımcılar ile paylaşıldı. Hazar
Çalıştayı sebebiyle ülkemizde bulunan
Aktau Liman Başkanı Kaptan Yalbachev Mikhail Rusya, Kazakistan ve BDT
Ülkeleri Çalışma Grubu üyeleriyle bir
araya geldi.
Aktau Limanı idaresi ve
UND arasında iletişim
hattı kurulacak
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Türk Konseyi’nin
ortaklaşa düzenlediği “Trans-Hazar
Çokmodlu Güzergâh Çalıştayı” 8
Mart’ta İstanbul’da gerçekleştirildi.
Çalıştay’a Türk Konseyi üye ülkelerinden ilgili kamu temsilcileri, uluslararası
ve yerel ölçekte faaliyette bulunan özel
sektör temsilcileri, akademisyenler
katılım sağladı. Çalıştay’da Hazar
güzergahının önemi, mevcut durum
Mart 2016
ve güzergahın etkinliğinin artırılması hususunda yapılması gereken
çalışmalar hakkında detaylı sunumlar
yapıldı. Çalıştay’a UND de katılım
sağladı. Sektörümüz için çok önemli
bir güzergah haline gelen Hazar
güzergahının canlandırılması amacıyla
UND tarafından yürütülen ve sonucu
alınan çalışmaların yanı sıra gelecekte
yapılması gereken çalışmalar ve hayata geçirilmesi gereken iyileştirmelerin
Özellikle Aktau Liman Başkanı’nın talebiyle gerçekleştirilen toplantı vesilesi ile
liman başkanı Mikhail, Aktau Limanı’nda
gerçekleştirilen son iyileştirmeler,
liman’da sürücülerin uyması gereken
kurallar, Aktau Limanı’nda işlemlerin
hızlanması için elektronik ön beyan
sisteminin taşımacılarca kullanılmasının
önemini Çalışma Grubu temsilcilerimizle
paylaşıldı. Bundan sonraki süreçte Aktau Limanı idaresi ve UND arasında iletişim hattının kurulmasına, tüm sorunlar
ve iyileştirmeler için iletişimin kesintisiz
devam etmesi hususlarında Heyetlerce
mutabık kalındı.
12
UND’den
UND Bolu Heyeti, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakan Yardımcısı Orhan Yeğin’i ziyaret etti
64. hükümetin kurulması ile birlikte yeni atanan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakan Yardımcısı Orhan
Yeğin’i UND Yönetim Kurulu Üyesi
Sayın Ömer Gülen ve beraberindeki
heyet tarafından 14 Mart’ta ziyaret edildi. Bakan Yardımcısı Orhan
Yeğin’e yapılan ziyarette, UND’nin
bakanlıkla her türlü işbirliğine hazır
olduğunu ifade edilerek, UND’nin
çalışmaları, sektörümüz hakkında
ve sektörümüz ile ilgili iş davalarında
karşılaşılan sorunlar ve buna
bağlı büyük mağduriyetler hakkında bilgiler verildi.
UND Yönetim Kurulu Üyesi
Ömer Gülen, Cemalettin Tut
(Kartal Loj.), Necati Özmen
(Keskin Kartal / Ulu Nak.), ve
Nusret Özarslan (UND Bolu Bölge Temsilcisi) den oluşan UND
Heyeti Sayın Bakan yardımcımıza yeni görevi ile ilgili hayırlı
olsun temennilerini iletti.
UND Bolu Heyeti Ekonomi Bakan Yardımcısı
Fatih Metin’i makamında ziyaret etti
64. hükümetin kurulması ile birlikte
yeni atanan Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin UND Yönetim Kurulu
Üyesi Ömer Gülen ve beraberindeki
heyet tarafından ziyaret edildi. Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin’e
yapılan ziyarette, UND’nin bakanlıkla
her türlü işbirliğine hazır olduğunu
ifade edilerek sektörümüz hakkında
bilgiler verildi. UND Yönetim Kurulu
Üyesi Ömer Gülen, Cemalettin Tut
(Kartal Loj.), Necati Özmen (Keskin Kartal / Ulu Nak.), Turgut Türk
(Trans 14), ve Nusret Özarslan (UND
Bolu Bölge Temsilcisi)’dan oluşan
UND Heyeti Bakan yardımcımıza yeni görevi ile ilgili hayırlı olsun
temennilerini iletti.
UND Bolu Heyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakan Yardımcısı Yüksel Çoşkunyürek’i ziyaret etti
64. hükümetin kurulması ile birlikte yeni
atanan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yüksel Çoşkunyürek
UND Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülen ve
beraberindeki heyet tarafından 14 Mart’ta
ziyaret edildi. Bakan Yardımcısı Yüksel
Çoşkunyürek’e yapılan ziyarette, UND’nin
bakanlıkla her türlü işbirliğine hazır olduğunu ifade edilerek, derneğimiz çalışmaları,
sektörümüz hakkında bilgiler verildi. UND
Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülen, Cemalettin Tut (Kartal Loj.), Necati Özmen (Keskin Kartal / Ulu Nak.), ve Nusret Özarslan
(UND Bolu Bölge Temsilcisi) ‘dan oluşan
UND Heyeti bakan yardımcısına yeni görevi ile ilgili hayırlı olsun temennilerini iletti.
Mart 2016
13
Mart 2016
14
UND’den
UND’den Türkiye ve Yunan hükümetlerine işbirliği çağrısı
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türkiye ve
Yunanistan’ın lojistik sektöründe önemli kazançlar
elde edebileceklerinin altını
çizerek Türkiye tarafı olarak
bu konunun önemini gayet iyi
kavradıklarının altını çizdi.
UND, İzmir’de 8 Mart’ta her iki ülkeden toplam 22 bakanın katılımı ile yapılan toplantı için Başbakan Davutoğlu
ve Yunan Başbakanı Alexis Çipras’a
‘Lojistik İşbirliği Çağrısı’ yaptı.
Kipi Kapısı yenilensin, Ege’de
ortak Ro-Ro hatları kurulsun
Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener, “İran’a
uygulanan ambargo kaldırıldı. Etrafımızda yeniden inşa edilecek ülkeler
var. Avrupa’dan bölgeye ticaret ve
taşıma en kısa sürede artacaktır.
Türkiye ve Yunanistan, Güney ve Orta
Avrupa’dan bölgeye yapılacak ticaret
için işbirliği yapmalıdır. Yeni ipek
yolunu birlikte açalım. Kipi Kapısı’nın
geliştirilmesi ve Yunanistan’dan Ege
kıyılarına direk Ro-Ro hatları açılması,
her iki ülkenin de ticaret hacimlerinde
önemli oranda canlanmaya imkan
sağlayacaktır” dedi.
İki ülke de önemli
kazançlar elde edecek
Şener açıklamasında; “Lojistik işbirliği
ile sadece Yunanistan değil aynı zamanda Türkiye’de önemli kazançlar
elde edebilir. Yunanistan’ın yollarına 6
milyar euro yatırım yapıldı ancak asıl
mesela bu yolları kullanarak ticareti
geliştirmek olmalıdır. Türkiye’den
Bulgaristan üzerinden her gün 750
araç çıkarabilirken Yunanistan tarafından ancak 150–200 araç çıkabiliyor. İpsala’nın Türkiye tarafında 136,
Yunanistan tarafında ise 31 personel
çalışıyor. Bulgaristan Türkiye’nin ihracatının taşınması ve geçişlerden yıllık
350-400 milyon euro gelir elde ediyor.
Bu parayı Yunanistan’da kazanabilir”
şeklinde konuştu.
Lojistik, Yunanistan’ın yaralarını
sarmak için önemli bir imkan
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener;
“Yunanistan ile yaptığımız müzakereler
Mart 2016
sonucunda Yunanistan vize başvurularında, TIR şoförleri için diğer ülkelerin istediği davetiye şartını kaldırdı.
Bunlar güzel gelişmeler ancak özellikle İpsala Kapısı’nın kapasitesi artırılır
ve Ege kıyılarından Yunanistan limanlarına Ro-Ro hatları kurulması için
işbirliği yaparsa Avrupa trafiğinin bir
kısmı Yunanistan’ı transit geçip, Adriyatik’teki Ro-Ro’lara binip İtalya’ya
geçmek suretiyle ticareti gerçekleştirebilir ve böylece lojistik potansiyelini
kullanmış olur” diye konuştu. Şener
ayrıca; “Avrupa ve Asya arasında
birçok güzergah çiziliyor. Türkiye bu
güzergahların bazılarında yer alırken
Yunanistan, Avrupa’dan Çin’e kadar
uzanan bu güzergahlardan hiçbirinde
yer almıyor. Yunanistan ve Türkiye
Kipu ve İpsala kapılarını iyileştirirse
buradan geçen trafik Yunanistan’a
ciddi bir lojistik gelir sağlar. Bulgaristan yılda yaklaşık 400 bin araçlık
trafiğiyle bu konuda iyi bir örnek ve
onu model almak, Yunanistan’a fayda
sağlar” görüşünü savundu.
Lojistik Yunan ekonomisinin
can simidi olabilir
Türkiye’nin Ege limanlarından 92 milyar
dolarlık ticaret hacmine dikkat çeken
Fatih Şener; Ege’den Yunanistan’a
direkt ulaşacak Ro-Ro hatları konusunda ortak projeler geliştirilmesi dış
ticaretimiz hız kazanacağını bunun
da son aylarda düşüşe geçen ihracat
rakamlarına olumlu yansıyacağını belirtti.
UND İcra Kurulu Başkanı Şener, şunları
söyledi: “Yunanistan’ın transit geçişi
kolaylaştırarak, Selanik ve Lavrion gibi
limanlarına Ro-Ro gemilerinin yanaşmasını sağlaması durumunda lojistik
maliyetler önemli oranda düşecektir.
Söz konusu limanlarda yaşanacak trafik, hem o alana gelir bırakacak hem
de bu güzergâhı kullanan araçlar aynı
zamanda Yunan ticaret mallarının hızlı
ekonomik şartlarda taşınmasına imkân
verecek. UND olarak, Yunanistan’ın
lojistik bir transit güzergâh olarak
Türkiye ile ortak hareket etmesini
Güney Avrupa ve Orta Avrupa için
güzergâh olma yönünde bir devlet
politikası benimsemesini isteriz. Bu,
Türk ihracatının, Türk dış ticaretinin
de ufkunu açar. Çünkü Bulgaristan’da
beklemelerimiz var aynı zamanda
Yunanistan’ın kalkınması için bir
fırsat olabilir. Lojistik Yunanistan’ın bir
kurtuluşu için ekonomik bir enstrüman
olabilir. DEİK iş konseyine Türkiye ve
Yunanistan katılacak tüm iş insanlarına lojistik şartlar iyileşmeden ticaret
olmaz. Gelin hep birlikte işbirliği yapalım. Her iki ülke de bundan kazançlı
çıkacaktır.”
Türkiye olarak, Kipi Kapısı’nı
biz yenilemeliyiz
Şener, “Türkiye’de gümrük kapılarını
modernize etme konusunda önemli
tecrübe var. TOBB ülkemizin dört
bir yanında Yap-İşlet-Devret Modeli
ile modern kapılar inşa etti. Türkiye
olarak, Kipi Kapısı’nı da İpsala Kapısı ile senkronize çalışacak şekilde
yap-işlet-devret modeli ile geliştirmek mümkün.İki ülkenin bakanlarının ortak toplantısı sonunda sayın
Başbakanların yapacağı açıklamada
Kipi Kapısı’nın iyileştirilmesi müjdesini bekliyoruz. Orada bir atıl kapasite
var. Çok küçük bir yatırımla Yunanistan otoyolları AB ve Yunanistan
ekonomileri için çok daha verimli
kullanılacaktır” ifadelerini kullandı.
15
Mart 2016
16
UND’den
UND, Pakistan heyetinden Güney İpekyolu’nun
canlandırılması için destek istedi
UND, Pakistan heyetinden Güney İpekyol’unun canlandırılması için destek
istedi. Pakistan heyetine ülkemizin 10. Kalkınma Planı’nda taşımacılık ve lojistiğin ülkemizin önemli bir hedefi olarak açıklandığını, bununla ilgili olarak
Pakistan’da da benzer hedeflerin kurulması gerektiği, Türkiye ve Pakistan’ın
Dünya Bankası Dünya Taşımacılık İndeksi’nde daha da yükselmesi hedeflerinin
ticaretin, taşımacılığın ve yatırımların ülkelerimizin gelişimi için benimsenmesi
gerektiği hususunda dileğimiz sunuldu.
Pakistan Ticaret Bakanlığı’nın
Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Bakanlığı’na Pakistan TIR
Sözleşmesi’ne taraf olması sonucunda uygulamanın başlamasına
ilişkin sürece hazırlanmak amacıyla
yaptığı işbirliği müracaatı kapsamında Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Birliği (IRU), Pakistan
Ticaret Bakanlığı, Pakistan Gümrük
ve Ulaştırma Bakanlıkları, Pakistan
Kefil Kuruluşu PNC-ICC yetkililerinden oluşan heyet 22-25 Şubat
tarihlerinde TIR sistemi uygulamasına ilişkin bilgi edinme ziyareti
gerçekleştirdi. Ulaştırma ve Gümrük
Bakanlıkları’mızca, Türkiye Odalar
ve Borsalar Birlikleri’nce Pakistan
yetkililerine detaylı sunumların gerçekleştirildiği toplantıların İstanbul
bölümünde UND, Pakistan heyetine
ülkemizde uluslararası karayolu
taşımacılığı sektörü hususunda
bilgilendirmeyi içeren bir sunum
gerçekleştirdi. Türkiye’de karayolu
taşımacılığı sektörü, UND faaliyetleri, taşımacılık mevzuatlarının ve taşıma istatistiklerinin detaylı bir şekilde
Mart 2016
Pakistan heyetine aktarıldığı sunumda,
Türkiye ile Pakistan arasındaki ticaret
ve taşımacılık konusunda da Türk
taşımacılarının talepleri ve gözlemleri
Pakistan heyetine aktarıldı.
UND, vize konusunda
destek istedi
Heyetimizce özellikle İpekyolu
Koridoru’nun güney bölümünde
lojistik anlamda önemli yerde bulunan Pakistan heyetine, Çin transit
koridorlarının güçlendirilmesi projeleri
kapsamında taşımacılığın ve ticaretin
daha da gelişmesi adına Pakistan
transit koridorunun güçlendirilmesi talep edildi. Pakistan heyetine
ülkemizin onuncu kalkınma planında
taşımacılık ve lojistiğin ülkemizin
önemli bir hedefi olarak açıklandığını,
bununla ilgili olarak Pakistan’da da
benzer hedeflerin kurulması gerektiği,
Türkiye ve Pakistan’ın Dünya Bankası
Dünya Taşımacılık İndeksi’nde daha
da yükselmesi hedeflerinin ticaretin,
taşımacılığın ve yatırımların ülkelerimizin gelişimi için benimsenmesi
gerektiği hususunda dileğimiz sunul-
du. UND heyeti, Türk sürücülerine
eskiden Pakistan sınırında vize
verilirken, bu hakkın kaldırılması ve
vize sürecinin daha da zorlaşmasının ülkelerimiz arasındaki ticareti
olumsuz etkilediğini belirtirken,
Pakistan heyetinden destek talep
etti. Pakistan Heyeti benzer vize
uygulamalarının Türk makamlarınca Pakistan vatandaşlarına
uygulandığı, ticaret için vize konusunda ortak çalışmaların gerekli
olduğunu belirtse de Pakistan’ın
TIR sistemine girmesi sebebiyle,
TIR karnesi kullanan araçlarımızın
sürücülerine özel vize verilmesi
yönünde çalışmalara Pakistan
heyetince başlanacağı ve takipçisi olunacağına dair UND’ye söz
verdi. UND, Türkiye ve Pakistan
arasında temel taşıma modunun
gemi olduğunu belirtirken, gemi
ulaşım süresinin 30 günü aşması sebebi ile ihracatçılarımıza
karayolu taşımacılığı alternatifinin sunulmasının şart olduğunu
belirterek Pakistan heyetinden
konuya ilişkin destek istedi.
UND’nin konuya vurgusu Pakistan heyetince ilgiyle karşılanırken,
heyetler arasında gerçekleştirilen
istişarelerde Türkiye-İran-Pakistan
güzergahında gümrüklerde tüm
iyileşmelerin sağlanması durumunda 30 günü aşan ulaşım süresinin
8 güne düşebilmesinin ticaretin
artması için büyük bir şans olarak
nitelendirildi. İpekyolu güzergahının iyileştirilmesi ve ülkelerimiz
arasında transit güzergahların geliştirilmesi yönünde ortak girişimlerin ve toplantıların devam etmesi
hususunda heyetlerce mutabık
kalındı. Toplantıya UND adına İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Alper
Özel ve İcra Kurulu Üyesi Alpdoğan Kahraman katılım sağladı.
17
Mart 2016
18
ARAŞTIRMA
IRAK’A VİZE UYGULAMASI DEĞİŞTİ: Vizenin
kalkması beklenirken, almak daha da zorlaştı
Türkiye’nin güvenliğini korumak ve yasadışı mültecilerin akışını önlemek amacı
ile Irak’a uygulanan vize politikasında değişikliğe gidilmesi işadamlarının tepkisini çekti. Daha önce havaalanlarında ya da Habur Sınır Kapısı’nda uygulanan
kaşe vize uygulaması kalktı ve Türkiye’yi ziyaret etmek isteyen Irak vatandaşları, Irak içinde bulunan Türk konsolosluklarından vize almak durumunda bırakıldı. Musul ve Basra başkonsolosluklarının kapalı olması sebebiyle de Erbil ve
Bağdat başkonsolosluklarında yığılmalar oluştu.
Komşumuz Irak, Türkiye ticaretinin
vazgeçilmez ülkeleri arasında yer
alıyor. Almanya’dan sonra uzun
yıllar en önemli ihraç pazarımızı
oluşturan Irak, Türk yatırımcıların ve
ihracatçıların gözbebeği konumunda yer alıyor. Irak’la kültürel birçok
kesişim alanımızın olması, ortak
dini, ahlaki vs. değerlerin iki ülke
arasında paylaşılması bu iki ülkenin
birbiri ile olan ticaretinde aslında
ciddi bir avantaj oluşturuyor. Türk
halkının kendine en yakın gördüğü
ülkelerden birini Irak oluşturuyor.
Irak’ın aldığı malların 3’te 1’i
Türkiye’den gidiyor
Irak’ın toplam ihracatı yaklaşık 30
milyar dolardır. Irak’ın dışarıdan
aldığı malların üçte biri Türkiye’den
gidiyor. 150 milyar dolarlık ihracatımızda Irak’ın payı normal olarak
bakıldığında, o kadar da yüksek
değildir. Giden mallar içinde,
demir çelik, çimento, un gibi öyle
teknolojik içeriği fazla yüksek
olmayan ürünlerin ağırlığı fazladır. Irak’a satılan malların yarıdan
fazlası doğrudan Gaziantep’ten
yola çıkıyor. 10 milyar doların
yaklaşık 6 milyar doları Gaziantep
kaynaklı. Gaziantep’i zaten tarihten
gelen nedenlerle Halep’ten ayrı
tutmak mümkün değil. Coğrafya
aynı coğrafyadır. Irak ticaretinde
önemli olan diğer iller de yine
Irak’a yakın olan illerdir. Irak ayrıca
Türk mallarının Ortadoğu pazarına açılması açısından da önem
taşıyor. Irak, ilk bakışta, Türkiye’nin
oraya komşu olan illeri için önemli
bir iktisadi aktivite kaynağıdır. Ama
aynı zamanda Türkiye’nin bölgeye
açılan kapısıdır. Irak, Irak’a satılan
mallardan daha fazla önem taşıyor.
Hem ticaret koridoru için, hem de
Mart 2016
“Irak’a ırak olmamalıyız”
Irak’a ırak (uzak) olmamamız gerektiğinin altını çizen DEİK Türkiye - Irak İş
Konseyi Başkanı Emin Taha, Türkiye açısından Irak pazarının en önemli ihraç
pazarlar arasında yer aldığını ifade ederek, bu pazarın daha verimli ve efektif
hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Emin
Taha’dan kamu bankalarına en az 1 milyar dolar kaynak yaratabilecek bir
öneri de geldi. Taha, “İş dünyasına yönelik, kamu bankaları aracılığı ile 50-60
bin dolarlık blokeli hesap zorunluluğu getirilebilir” dedi.
Türkiye’nin doğal gaz bağımlılığını
azaltmak için önemlidir.
300 milyar dolarlık Irak pazarı
Türkiye’nin en önemli ikinci pazarı
Ortadoğu’da bulunuyor. Bu pazarın
adı: Irak. Türkiye Irak’ın aslında her
noktasında bulunuyor. Bağdat,
Erbil, Dohuk, Musul ve Kerkük’te
Türk izine ve ticaretine rastlamak
mümkün. Konuttan AVM’ye, inşaat
sektöründen dıya ve teknolojiye
kadar hayatın her alanında Türk
izini ve ticaretini görmek mümkün
Irak’ta.
Irak’ta petrol günlük
12 milyon varile çıkacak
Günde 2,6 milyon varil petrol
çıkarılan ülkede kısa vadede rakamın 12 milyon varile ulaşacağını
belirtiliyor. Bu sebeple de ülkede
her yıl en az 300 milyar dolar inşaat
yatırımı yapılacak.
19
En büyük rakiplerimiz
Çin ve İran
Türkiye’nin Irak pazarında rakipleri
de bulunuyor. Bunların başında
ise Çin ve İran geliyor. Erbil Ticaret
Odası Başkanı Dara Celil el-Hayat,
Türkiye’nin Irak için son derece
önemli bir ülke olduğunu ve Türklerin burada daha fazla yatırım yapması gerektiğini belirtiyor. Irak’taki
nakit sıkıntısı ise burada iş yapmak
isteyen firmaların en önemli sorunlarından biri durumunda yer alıyor.
Altan: Bin 500 üyesi bulunan
Erbil Ticaret Odası’nın bin 300
üyesi Türk
Ekonomi profesörü Mehmet Altan,
bin 500 üyesi bulunan Erbil Ticaret
Odası’nın bin 300 üyesinin Türk olduğunu dile getiriyor. Altan, Türkiye
ile Irak’ın kültürel birlikteliğine vurgu
yaparak Irak pazarının ülkemiz
adına son derece önemli olduğunu
ifade ediyor. Altan, Irak ile eski ilişkilerin yakalnmasının şart olduğunu
ifade ederek Türkiye’nin komşuları
ile daha güçlü ekonomik ve ticari
bağlar kurmasının ancak ve ancak o
ülkelerin iç işlerine ‘saygı’ ile mümkün olacağını ifade ediyor. Altan,
Türkiye’nin Irak’ta başta İran olmak
üzere Çin gibi büyük iki rakibe sahip
olduğunu belirterek, bu durumda
profesyonel davranmanın kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor. Erbil’de
bulunan şirketlerin artık hem satış
yapamama hem de önceden yaptıkları satışların parasını alamama
gibi sorunları var. Bu durumun kısa
vadede çözülemeyeceğine işaret
eden Erbil Ticaret Odası Başkanı
Dara Celil el-Hayat, kendilerinin de
bölgede zorluk yaşadığını söylüyor.
Pazar ile ilgili bilgiler
Gelecek vaat eden Irak pazarına
birçok Türk girişimci girmek istiyor.
Uzmanlar Irak pazarına girmek isteyen müteşebbislerin dikkatli olması
gerektiğini belirterek mutlaka saha
araştırmasının yapılması gerektiğini
de dile getiriyorlar.
Dağıtım kanalları
Irak’ta iş yapmak isteyen Türk
firmaların Iraklı yerel temsilcilikler,
acenteler veya dağıtıcılar ile çalışmaları tavsiye ediliyor. Böylece hem
bürokratik engellerin, hem de yapılacak iş görüşmelerinde dil ve kültür
engelinin aşılması mümkün olacak.
Yerel temsilciler, ihraç ürününün
tanıtımında ve kamu/özel sektör iş
fırsatlarının takibinde de oldukça faydalı. Irakta acentalık/distribütorlük/
temsilcilik sözleşmesi imzalamadan
önce, Iraklı bir avukat ya da hukukçu
ile istişare edilmesi önemle tavsiye
olunur. Verilecek ticari temsilciliğin,
“kapsam alanı” ve “süresi” ile Iraklı
firmanın “iç piyasadaki dağıtım ağının ve donanımının” tespit edilmesi
en önemli unsurlardır.
Reklam, tanıtım & fuarlara
katılım
Irak pazarına giren firmaların ve
ürünlerin sayısı arttıkça, ürünlerin
tanıtımı için kullanılan araçlar da
gelişiyor. Yerel ve bazı Uluslararası
Arap Televizyon kanalları, reklam ve
tanıtım faaliyetleri için etkili kanallar
olmakla beraber, şehir merkezlerindeki ilan panoları (billboardlar)
da reklam ve tanıtım faaliyetlerinde
yaygın biçimde kullanılıyor. Irak’ta
düzenlenen uluslararası sektörel
fuarlara katılımda aktif pazarlama
kapsamında etkili bir tanıtım yoludur. Özellikle Erbil’de düzenlenen
uluslararaı ticaret fuarları, orta ve
güney Irak firmaları tarafından da takip edilmektedir. (İstanbul ve Dubai
fuarları diğer cazibe merkezleridir.)
Bu konuda gelişme gayreti içinde
olan Basra şehri, ticari aktivite olarak
Erbil’i takip ediyor. (Öte yandan heryıl kasım ayının başında Irak Ticaret
Bakanlığı’nca Bağdat’ta düzenlenen geleneksel bağdat uluslararası
ticaret ve sanayi fuarı da önemli bir
etkinlik olarak değerlendirilebilir, ancak bu şehirdeki etkinlikler ülkedeki
olumsuz asayiş olaylarından menfi
etkileniyor.)
Ambalaj, paketleme ve
etiketleme (standardizasyon)
Irak’a gönderilen kutuların ve
sandıkların üzerindeki işaretleme,
çıkarılabilir etiketler şeklinde değil,
Mart 2016
20
ARAŞTIRMA
mürekkep ya da boya ile yapılmalıdır. İthal edilen konserve ürünlerin
üretim ve son kullanma tarihleri
ambalaj üzerinde kabartmalı ya da
yazılı şekilde belirtilmeli. Bilhassa
gıda ürünlerinin gümrük kapısından geri dönmemesi veya alıcısı
tarafından ihracatçıya iade edilmemesi için, ürünün gümrük kapısına
geldiğinde kullanım süresinin (raf
ömrünün) en az yüzde 70 oranında
devam ediyor olmasına dikkat edilmesi önemle tavsiye olunur. İlaçların
muhteviyatı açıkça belirtilmeli.
Ürünlerin zararlı ya da yan etkilerini
belirten ilgili etiket Arapça düzenlenmelidir. Ürün etiket veya ambalajları üzerinde mutlaka İngilizce ve/
veya Arapça ifadelerin bulunması
gerekiyor. Belirli gıda ürünlerin
ambalajları üzerinde “domuz eti”
veya “domuz yağı” kullanılmadığının
mutlaka belirtilmesi gerekiyor. Irak’a
ihraç edilecek ürünün, sevkiyat
öncesi denetim (standardizasyon
ve kalite kontrolü) uygulaması
kapsamında olup olmadığının veya
kapsamda ise izlenecek prosedürün öğrenilmesi için Bureau Veritas
veya SGS ile temasa geçilmesi
gerekiyor. Merkezi Irak Hükümeti
(COSQC) sadece Bureau Veritas ile
çalışırken, Kuzey Irak Yerel İdaresi
(KSQC) ise SGS ve Bureau Veritası
yetkilendirmiştir. (TÜV, Cotecna ve
Baltic Control sonradan ilave edilen
denetim kuruluşlarıdır.)
Ulaştırma ve taşımacılık
maliyetleri
Irak’ta ürünlerin dağıtımında çok
fazla alternatif yol bulunmuyor.
Ulaştırma altyapısı onarılıyor ve
genişletiliyor olan Irak’ta, yerli
kamyonlarla taşımacılığın yanı sıra
demir yolu taşımacılığı da gelişiyor. Güneyde Basra Limanı ticari
yük taşımacılığında en çok tercih
edilen kanallardan biridir. Merkezi
Irak havaalanlarında tahsil edilen
ücretlerin yüksekliği, ürünlerin
güvenliğinin sağlanamaması gibi
nedenlerden dolayı ihracatta,
hassas ürünler haricinde, havayolu
pek tercih edilmemektedir. Zorunlu durumlarda ise, ucuz ve güvenli
olması nedeniyle genelde Erbil
Havaalanı kullanılıyor. Orta Irak’ta
yaşanan olumsuz güvenlik koşulları nedeniyle, Irak’a taşımacılık
maliyetli bir hale gelmiştir. Navlunun pahalılığı,vergi etkisine benzer
şekilde ürünlerin ülke içindeki satış
fiyatlarına da yansıyor. Türk ihraç
ürünlerinin Irak’a sevkiyatı, ağırlıklı
olarak karayoluyla Habur/İbrahim
Halil Sınır Kapısı üzerinden yapılıyor. Ancak, Türk plakalı kamyonlar olumsuz güvenlik koşulları
ve vize sorunu nedeniyle orta ve
güney Irak illerine taşıma yapamıyor. Türk ürünleri, kuzey Iraktaki
aktarma merkezlerinde (Zaho,
Erbil) Türk kamyonlarından Irak
plakalı kamyonlara aktarılıyor ve
bu şekilde ülkenin güney şehirlerine ulaştırılıyor.
Taha: Vize kolaylığı 1 milyar
dolarlık kaynak sağlar
Türkiye Irak İş Konseyi
Başkanı Emin Taha’dan
kamu bankalarına en az 1
milyar dolar kaynak yaratabilecek öneri geldi. Taha,
“İş dünyasına yönelik,
kamu bankaları aracılığı ile
50-60 bin dolarlık blokeli
hesap zorunluluğu getirilebilir” dedi.
Mart ayı içerisinde başlayan Irak’a
vize uygulamasının ihracatı daha
da azaltacağına dikkat çeken Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Emin
Taha’dan hem kamu bankalarına
ek kaynak sağlayacak hem de
ticaretteki daralmayı önleyecek bir
öneri geldi. Çeşitli gazetelere ve
televizyon kanallarına açıklamalarda bulunan Taha, “Türkiye ile iş
yapan binlerce Iraklı işadamı vize
nedeniyle zor durumda. Iraklıların
Türkiye’den başka alternatifi yok
ama kısa vadede farklı ülkelere
kaymaması ve 12 milyar dolardan
8.5 milyar dolara düşen ihracatın çok daha fazla düşmemesi
için Irak iş dünyası bu karardan
Mart 2016
21
işadamlarının tepkisini çekti. Daha
önce havaalanlarında ya da Habur
Sınır Kapısı’nda uygulanan kaşe vize
uygulaması kalktı ve Türkiye’yi ziyaret etmek isteyen Irak vatandaşları,
Irak içinde bulunan Türk konsolosluklarından vize almak durumunda
bırakıldı. Musul ve Basra Başkonsolosluklarının kapalı olması sebebiyle
de Erbil ve Bağdat başkonsolosluklarında yığılmalar oluştu.
Vize en erken bir
ayda alınabiliyor
muaf tutulmalı. İş dünyasına yönelik,
kamu bankaları aracılığı ile 50-60 bin
dolarlık blokeli hesap zorunluluğu
getirilebilir. Bu hem kamu bankalarına
yeni bir kaynak girişi hem de ihracatın
düşmemesini sağlar. İlk aşamada
en az 20 bin kişinin faydalanmak
isteyeceğini tahmin ediyorum. Bu da
kamu bankalarımız için en az 1 milyar
dolarlık ek kaynak anlamına gelir”
diye konuştu.
Çin parasındaki değerlenme
Türkiye’yi avantajlı kılıyor
Irak’ta Türk ürünlerinin tercih edildiğini
ancak vize zorluğu nedeniyle alıcıların
Çin gibi ülkelere kayabileceğini ifade
eden Taha, “Çin parasında yaşanan
değerlenme Türkiye’yi avantajlı kılıyor
ama Iraklı alıcı satın aldığı mal ve
hizmeti ilk elde görmek ister. Otelcilik,
matbaa, konut, gıda gibi sektörlerin
olumsuz etkilendiğini bir haftada gördük” şeklinde konuştu.
Kılıç: Bu yeni vize
sistemi ne kadar doğru
TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç,
Irak’a uygulanan vize politikasının değiştirilmesini
eleştirerek, “Ülkemiz diğer
komşu ülkelerle birtakım
sıkıntılar yaşarken, ihracat
yaptığı en yoğun ülkelerin
başında gelen Irak’a uygulanan bu yeni vize sistemi
ne kadar doğru tartışmak
gerekmektedir” dedi.
Türkiye’nin güvenliğinin korumak ve
yasadışı mültecilerin akışını önlemek amacı ile Irak’a uygulanan vize
politikasında değişikliğe gidilmesi
Merkezi Mersin’de bulunan TürkiyeIrak İşadamları Derneği’nin (TISİAD)
Başkanı Nevaf Kılıç, Irak’a uygulanan vize politikasının değiştirilmesinin ihracatı olumsuz etkileyeceğini
savundu. Kılıç, “Irak, ülkemizin en
çok ihracat yaptığı ikinci ülkedir.
Ülke ekonomisi için çok önemli bir
pazardır. Bizler Irak’la ticaret hacmini
genişletmek için bürokratik işlemlerin
asgari tutulmasını beklerken bu yeni
vize politikası iş dünyasına büyük
sekte vurmuştur” diye konuştu.
Irak’la çalışan iş insanlarının vize
uygulamasının kaldırılması yönünde beklentilerinin olduğunu ifade
eden TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç,
“Irak vatandaşlarına uygulanan bu
yeni vize sistemi nedeniyle artık Irak
iş insanları kolaylıkla ve çabuk bir
şekilde ülkemize giriş yapamamaktadır. Musul ve Basra Başkonsolosluklarının kapalı olması sebebiyle
de Erbil ve Bağdat Başkonsolosluklarında yığılmalar oluştu. Vize için
başvurduğunuzda size ancak en
erken 1 ay sonraya vize verilebiliyor.
Bu da zamanla yarışan iş dünyasını
sıkıntıya sokuyor” diyerek kararın
yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savundu.
Irak pazarı çok önemli
Irak pazarının Türkiye içinm son derece önemli olduğunu ifade eden Türkiye Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha,
bu pazarın daha da güçlendirilmesi
gerektiğini ifade ediyor. Taha, Türkiye
ve Irak’ın kültürel doku anlamında da
çok ortak nokası bulunduğunu ifade
ederek Urak halkı ile Türkiye halkının
gönüldaşlık ilkesi ile birbirine bağlı
olduğunu ve bu durumun da ticarete
yansıması gerektiğini ifade ediyor.
Mart 2016
22
UND’den
UBAK ‘Kalite Şartının Uygulanması’
semineri IRU ve ITF işbirliğinde gerçekleşti
UBAK “Kalite Şartının Uygulanması” Semineri UND ev sahipliğinde IRU ve ITF
İşbirliği ile İstanbul’da gerçekleşti.
ITF ve IRU işbirliği, Ulaştırma Bakanlığımızın katılımı ile UBAK kalite
şartının uygulanması semineri UND
ev sahipliğinde 11 Mart’ta tarihinde
İstanbul’da gerçekleşti. Seminer ülkemiz karayolunun önemli temsilcileri tarafından büyük ilgi görmüş ve
2018 yılında yürürlüğe girecek olan
UBAK Kalite şartı hakkında önemli
bilgi paylaşımları gerçekleşti
Tüfekçioğlu: Türkiye
UBAK’ta donör ülke
Karayolu Düzenleme Genel Müdürü
Yardımcısı Nurhan Tüfekçioğlu’nun
gerçekleştirmiş olduğu sunumda ülkemiz karayolu taşımacılığı faaliyeti
gerçekleştiren firmaların hâlihazırda
Mart 2016
birçok AB ülkesine kıyasla kalite
şartını sağlamakta olduğu bilgisini
paylaştı. Hem araç hem de sürücü
standartları açsından birçok AB
ülkesinin ilerisinde yer alan ülkemiz
firmalarının aynı zamanda yabancı
araçlar tarafından en çok UBAK
kullanan ilk 3 ülke arasında olduğu katılımcılar ile paylaşıldı. Oraya
çıkan bu tablo nedeni ile katılımcılar
ülkemizin UBAK konvansiyonun
donör ülkesi olduğunu ve sistemin
bu nedenle ülkemiz gibi UBAK
Belgesi’nin en çok kullanıldığı
ihracat-ithalat ülkelerine önemli
ayrıcalıklar getirmesi gerektiğini dile
getirdi ve ITF Karayolu Taşımacılığı Müdürü Shatberashvili’den bu
konuda hakkında bir mekanizma
oluşturulmasını talep etti.
UBAK’ta kalite şartı
Seminerde öne çıkan bir diğer
unsur ise, ülkemizin kalite şartını Macaristan, İtalya, Avusturya
ve Yunanistan’ın hali hazırda
uygulamakta olduğu kota kısıtlamasını kaldırmaları halinde mi
kabul edeceği sorusu üzerine
Tüfekçioğlu’nun Shatberashvili’ye
itafen, UBAK’a taraf olan ülkelerden bazıları diğer ülkeler ile aynı
şartlarda olmadığını düşünerek
bazı kota kısıtlaması getirmiştir.
Ancak yürürlüğe girecek olan kalite
şartı uygulaması ülkeler arasın-
23
daki şartları eşit düzeye getirmekte ve üye hiçbir devletin artık
korumacı bir sistem içerisinde kalmasına gerek olmadığını dile
getirmiş ve eğer baz kota kısıtlaması bulunan ülkeler kalite şartı
yürürlüğe girdiğinde kısıtlamalarını kaldırmaz ve bu korumacı
politikaya devam ederler ise, Bakanlığımızın bu konuya tavrını
net bir şekilde koyacağını ve önemli kısıtlamalara gideceğini dile
getirdi.
Shatberashvili: İran ve Çin ile UBAK Konvansiyonu’na
taraf olmaları hakkında görüştük
Diğer taraftan, Shatberashvili İran ve Çin ile UBAK
Konvansiyonu’na taraf olmaları hakkında görüştüklerini dile
getirdi. Shatberashvili, gelişmeler hakkında bilgilendirmelere
devam edeceğini dile getirdi. Toplantıya UND’yi temsilen İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel Moderetörlük yaptı. UND
Eğitim Merkezi Müdürü Muammer Ünlü, Avrupa Ülkeleri ve
UBAK Konvansiyonu Uzmanı Kadir Çirkin ve UND Yönetim
Kurulu Danışmanı Ertuğrul Tarhan toplantıya katılım gösterdi.
Mart 2016
24
GÜNCEL
Tehlikeli Madde Taşıma Kanunu’na ihtiyaç var
UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Uluslararası ADR Danışmanı ve Eğitmeni Alper
Özel, tehlikeli madde endüstrisinin çok geniş kapsamı olduğunu ve bunun yönetmeliklerle yürütülmesinin zor olacağını savunarak Tehlikeli Madde Taşıma Kanunu’nun
çıkartılması gerektiğini vurguladı. Özel, ADR’de denetimlerin daha çok sahaya yansıtılması, kaza raporlarının ilgili bakanlıkla paylaşılması gibi konular başta olmak üzere
tehlikeli madde taşımacılığı komisyonunun kurulmasına kadar birçok öneri sundu.
çerçevesini çizecek bir Tehlikeli
Madde Taşıma Kanunu’na ihtiyaç
var” diyen Özel, ayrıca süreçlerin
daha sağlıklı ilerlemesi için ‘tehlikeli
madde taşımacılığı komisyonu’
kurulmasını da talep ettiklerini dile
getirdi.
Kaza raporları
bakanlık ile paylaşılmalı
A
DR’de denetim ayağı kaldı
ADR konusunda Türkiye’nin
çok önemli yol aldığını belirten UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Uluslararası ADR Danışmanı
ve Eğitmeni Alper Özel, mevzuat,
eğitim, altyapı ve denetim olmak
üzere dört önemli sac ayağından
üçünün oluşturulduğunu söyledi.
Özel, denetimlerin sahaya yansımasıyla dördüncü ayağın da yerine
oturacağını ve ADR’nin ülkemizde
dört başı mamur bir şekilde hayata
geçeceğini kaydetti.
Tehlikeli kimyasalların
lojistiğinde Türkiye üs olabilir
ADR ile birlikte kimyevi maddelerin de lojistik üssü olma yolunda
Türkiye’nin büyük avantajı olduğunu
savunan Özel, bu konuda şunları
söyledi: “Türkiye bölgesinin lojistik
üssüdür. Buna bakıldığına kimyasallar için de aynısı geçerlidir; ihracat rakamlarımız, yabancı firmaların
Türkiye’deki yerleşimi, mevzuat altyapımız, Uluslararası sözleşmelere
taraf olmamız “tehlikeli kimyasalların
lojistiği” konusunda da bize bir fırsat
sunuyor. Önemli olan gelen talebi
uygun modlarla, entegre bir şekilde
Mart 2016
ilgili sözleşmelere uyarak en iyi
şekilde taşıyabilmemizdir. Ayrıca bu
konuda göz ardı edilmeyecek kadar
uzmanlaşmış insan kaynağımız da
mevcuttur.”
Tehlikeli madde
taşımacılığı komisyonu
Tehlikeli madde konusunda denizyolu, havayolu, demiryolu ve
karayolunda yönetmeliklerin yayınlandığını aktaran Alper Özel, tüm
bu yönetmeliklerin biraraya getirilip
uygulanması için üst bir kanuna
ihtiyaç olduğunu açıkladı. “Geniş bir
yelpazeye sahip bir endüstriyi sadece yönetmelikler ile yönetmeniz
zor olabilir, o yüzden tüm bunların
“Zaman zaman tehlikeli madde
taşıması yapan araçların kaza
haberlerini basından takip ediyoruz” diyen Özel, Emniyet Genel
Müdürlüğü’nün tuttuğu trafik kaza
raporlarını Ulaştırma Bakanlığı ile
paylaşması gerektiği konusunda
öneride bulundu. Kaza raporları
sayesinde istatistiki bilgiye ulaşılabileceğini dolayısıyla ADR sayesinde kazaların azalıp azalmadığını,
sorunların nereden kaynaklandığını
öğrenebileceklerini söyledi.
ADR’li tanker patlar mı?
Alper Özel, Lice’de 33 vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanan kazadan sonra Avrupa’daki meslektaşlarının kendisini aradığını ve bu
kazanın nasıl olduğunu sorguladığını anlattı. ‘ADR’li tanker patlar mı?
diye kendisine soru yönelttiklerini
söyleyen Özel, gelişmiş ülkelerde
bu türden sorunlarla karşılaşılmadığını zamanla ülkemizde de
bu kazaların önüne geçileceğini
vurguladı.
25
Mart 2016
26
LOJİSTİK
Ölüm uykunuzdan artık uyanın
UND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, uluslararası nakliye sektöründe yaşanan sorunlara dikkat çekti. “Ülkemin idarecileri, ölüm uykunuzdan artık uyanın!..” diye seslenen Özer, bu gidişle Türk uluslararası nakliye sektörü diye bir
sektör kalmayacağını dile getirdi.
U
ND Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Özer, nakliye
sektörünün sorunlarını yasal
zeminde her platformda seslendirmeye, yetkililere duyurmaya çalıştıklarını ancak kendilerini duyan
veya gören olmadığını söyledi. “Bize
dokunmayan yılan bin yaşasın,
burada işler böyle gelmiş böyle
gider zihniyetliler bu sektörü sahanın
dışına itmekteler” diyen Özer, açıklamalarına şöyle devam etti: “Yol
boyunca öldürüldük, yaralandık,
dövüldük, sövüldük, soyulduk,
yakıldık, çalındık. Ülkemize döviz
getirebilmek için, taşıma yaptığımız
ülkelerin en kötü zamanlarında biz
bu ülkenin değerini taşıdık o ülkelere. Gürcistan’da, Azerbaycan’da,
Rusya’da, Kazakistan’da,
Mart 2016
Türkmenistan’da yol boyunca
öldürüldük, yaralandık, dövüldük,
sövüldük, soyulduk, yakıldık, çalındık. Burada işler böyle gelir böyle
gider demedik. Bize dokunmayan
yılan bin yaşasın demedik. Karakterimizi mesleğimize yansıttık,
hak verdik hak almadık. Rusya’nın
uçağı düşürüldüğünde turizmciler
için ayağa kalkıldı. Turizmciler;
battık, bittik, yıkıldık dediler, artık
ülkeye döviz girdisi olmaz dediler
ve devlet tarafından destekle hibe
sözü aldılar. Tıpkı otellerini hibelerle ve düşük faizli devlet kredileri ile
inşa ettikleri gibi... Bu şekilde günlerini kurtaracaklar. Devlet turizmi
desteklerken, uçağını düşürdüğü,
iç işlerine karıştığı, siyasi istikrarsızlık yaşadığı ülkelere ihracatın
yok oluşu ve daralması sebebiyle,
bu ülkenin ihracatını taşımak için
yatırım yapmış uluslararası nakliyeciye, ülkeye turizm’den sonra
hizmet alanında en yüksek döviz
girdisini sağlayan bu sektöre,
ihracatı sırtlayan, yolsuz kahrı
çekilmez ülkelere yol açan, kutsal
bir mesleği icra eden bu sektör
için ne yapacak?”
Yetimin hakkını bize vermeyin
“Hep söyledik, yetimin hakkını
bize vermeyin, biz kendi yağımız
ve emeğimizle kavruluruz yeter ki
bizim üzerimizde manevi desteğinizi esirgemeyin dedik. Özer,
Gürcistan’ın, Rus uçağı düşürüldükten sonra Türk araçlarına
yaşattıkları sıkıntıların katlanarak
27
arttırıldığına dikkat çekti. Özer,
“Ülkelerini transit geçen yükleri, gümrüklerine çekerek xray
taraması sonrasında boşalt-doldur şeklinde tam kontrole tabi
tutuyorlar, eksik fazla yoksa dahi
aracı hemen salmıyorlar. 2 ila 15
gün bekletiyorlar. Sürücü neden
bekliyoruz dediğinde ise Tiflis’ten
cevap bekliyoruz diyorlar. Bu nasıl
bir mantıktır? Ülkeni transit geçen
araçla ilgili ihbar ve şüphe yaratan
bir durum yok ise mühür kontrolü
yapar geçişine müsaade edersin,
bilenler bilir uygulama budur.
Sen böyle yaparsan ihracatla
kalkınmayı kendine model almış
ülkemin namusuna göz koyarsın, ülkemin idarecileri bu tarife
dışı engeli üzerlerine almıyorlar
ben alıyorum. Sektöre tecavüz
ediliyor. Bir başka yeni uygulamaları, metreyi alarak araçların
yüksekliğini ölçüyorlar. Standartları 4 metre imiş, 4,01 geldi mi
efendi problem var sana refakatçi
vereceğiz ver 1500 lari. 1500 lari
dediği 2 bin TL yapıyor. Gürcü
tabir-i caizse bu sektöre tecavüz
ederken, ülkemin Gürcü araçlarına uygulamaları ise şu şekilde:
Şüphe ve ihbar yoksa, mühür
sağlamsa problem yok devam.
4.08’e kadar istisna var, sorun yok
devam. Ülkemi transit geçeceksen
yakıtına müdahale etmiyorum, mühürleyerek gönderiyorum devam.
El atına binen tez iner
Özer, açıklamalarını şöyle bitirdi:
Kurumsal yapısı olmayan, kanunlara duyarsız çadır tarzlı bu ülkelerle
diyalog yazışma usulü olmaz. Bunun
örneklerini çokça veririz katıldığımız
resmi toplantılardan. Bu ülkelerdeki
sorunlar ancak sıcağı sıcağına, hatalı
uygulamalardan vazgeçmeleri adına
devlet marifetiyle mümkün olabilir.
Yıldırım: Demiryolunda
‘serbestleşme’nin sonuna gelindi
Yıldırım, İstanbul’da
Uluslararası Demiryolu Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik
Fuarı’nın açılışında
yaptığı açıklamada, 80
adet yüksek hızlı tren
(YHT) alım ihalesinin 5-6
milyar doları bulan bir
yatırım olacağını belirterek, ihalenin bu yılın
ortalarında yapılabileceğini söyledi. Söz konusu
ihale ile ilgili çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Türkiye’de merkezi ve yerel yönetimler ulaştırma ağlarının büyütülmesi kapsamında yüksek hızlı
trenden, şehir içi raylı toplu taşıma
ağının geliştirilmesine kadar farklı
ve mali değeri yüksek projeler
yürütüyorlar. Ulaştırma Bakanlığı hızlı tren ağının genişletilmesi
kapsamında 106 tane daha hızlı
tren setinin alınmasını öngörüyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, demiryolu taşımacılığında özel sektöre
izin verecek serbestleşme düzenlemelerinin bu yılın sonuna kadar
tamamlanabileceğini söyledi.
Özel sektörün önü açılıyor
Yıldırım, “Demiryollarında özel
sektörün taşımacılık yapmasına
imkan veren serbestleşme düzenlemelerinde sona gelindi. Bu
yıl içinde özel sektörün taşımacılığa başladığını görebiliriz” diye
konuştu. Demiryollarında özel
sektörün yük ve yolcu taşımacılığı
yapmasına imkan verecek serbestleşme düzenlemelerinin bu yıl
ortasına kadar tamamlanmasının
öngörüldüğü daha önce hükümet
tarafından açıklanmıştı.
Kanal İstanbul açıklaması
Yıldırım, Kanal İstanbul projesi ile
ilgili olarak da beş tane güzergah
üzerinde çalışıldığını söyleyerek,
şöyle devam etti: “Hâlen bu güzergahlarla ilgili çalışmalar bitmiş değil.
Önümüzdeki bir kaç ay içinde bu
çalışmalar bitmiş olacak ve güzergahı
da resmen ilan edeceğiz.”
Mart 2016
28
UND’den
UND, kota ve vize
sorunlarını Brüksel’e taşıdı
UND, kota ve vize sorunlarını Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu
TÜRKONFED ile birlikte Brüksel’e taşıdı.
Türkiye’den 24 federasyon ve 186
dernek üzerinden ülkemizin enerji
dışı dış ticaretinin yüzde 83’ünü
gerçekleştiren 40 bine yakın şirketi
temsil eden, gönüllülük esasına
göre kurulmuş, bölgesel ve sektörel iş dünyası temsil örgütlerinin
çatı kuruluşu niteliğindeki Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu
(TÜRKONFED) 29 Şubat - 3 Mart
tarihlerinde AB’nin kalbi Brüksel’e
bir çıkarma gerçekleştirdi. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı
Tarkan Kadooğlu başkanlığındaki
ve Başkan yardımcıları Ali Avcı,
Süleyman Sönmez, Hasan Kamil
Hayali, Ali Tekin Çelik ile Yönetim
Kurulu Üyesi Hasan Küçükkurt ile
TÜRKONFED AB Komisyonu Üyesi
Selahattin Balkan ve Sekreterya
adına Genel Sekreter Arda Batu,
Genel Sekreter Yardımcısı Betül
Çelikkaleli ve Brüksel Temsilcisi
Dilek Aydın’dan oluşan TÜRKONFED Heyetine, Konfederasyon’un
Marmara Bölgesini temsilen ve
sektörel üyesi olarak UND de katıldı. 29 Şubat’ta başlayan Brüksel
temasları kapsamında Türkiye-AB
ilişkileri, çok yönlü olarak masaya
yatırıldı.
Mart 2016
Kota meselesi
UND adına İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Evren Bingöl’ün katıldığı
heyet, Brüksel’de ilk görüşmesini AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi
Selim Yenel ile gerçekleştirdi.
Yenel, Türkiye-AB ilişkilerinde son
durum hakkında değerlendirmelerde bulunurken, özellikle büyüyen
mülteci sorununun iki tarafı son
dönemde iyice yakınlaştırdığı, Türk
vatandaşlarına vize serbestisi gibi
konularda bu yıl sonuna kadar
olumlu gelişmelerin beklendiği,
ancak Türkiye tarafında da bazı
konularda iyileştirmelerin beklendiği
bilgilerini verdi. Görüşmede, UND,
kota mücadelesinde kaydedilen gelişmeleri aktardı ve AB’nin
“transit serbestisi” kuralını 162 ülke
için uygulatmaya hazırlanan DTÖ
Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması’nı
onaylayarak bu konuya destek
verdiğini hatırlattı ve kota meselesinin bu platformda takip edilmesinin
önemini vurguladı. İkinci görüşme,
TÜSİAD’ın Uluslararası Koordinatörü Dr. Bahadır Kaleağası ile
gerçekleşirken; AB-Türkiye ilişkilerinde son duruma dair karşılıklı
değerlendirmelerde bulunuldu.
UND, Brüksel’de gerçekleştirmeyi
planladığı etkinlikler ve kota sorununun AB gündemine tutulması
için TÜSİAD ve TÜRKONFED’in
somut desteğini talep etti. İlk günün temasları, TÜRKONFED’in de
üyesi olduğu, 34 Avrupa ülkesinden 70 üye kuruluş üzerinden 12
milyondan fazla şirketi temsil eden
Avrupa’nın en büyük KOBİ birliği
UEAPME merkezine gerçekleştirilen ziyaret ile sonlandı. UEAPME
Genel Sekreteri Peter Faross,
Dışişleri Direktörü Luc Hendrickx
ve Ulaştırma Sektörü Politikaları
29
Sorumlusu Patrizia Di Mauro ile
gerçekleşen görüşmede TÜRKONFED çalışmaları hakkında bilgi veren
TÜRKONFED Başkanı Kadooğlu,
Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin Güncellenmesi müzakereleri ve TTIP
müzakereleri başta olmak üzere AB
uyum sürecini KOBİ perspektifinden
ele aldı. Türkiye-AB Gümrük Birliği
Müzakerelerinin ekonomik büyüme
ve istihdam yaratımı için anahtar
olan KOBİ’lerin özel ihtiyaç ve beklentilerini ele alan bir “KOBİ başlığı” içermesi ve her başlıkta KOBİ
etki analizlerinin gerçekleştirilmesi
gerektiğini dile getiren heyet, daha
yakın işbirliği olanaklarının incelenmesini kararlaştırdı.
KOBİ Eylem Planı
KOBİ’lerin, yüzde 2’lik büyüme
hızını artırmakta zorlanan AB’nin
geleceği için kilit önemde olduğunu
belirten UEAPME Genel Sekreteri, yeni dönemde çok daha yakın
temasta olmaya öncelik verdikleri
Avrupa Komisyonu’na kasım ayına
kadar sunmaya hazırlandıkları
Avrupa KOBİ Eylem Planı önerisinde “sınır ötesi hizmet sunumundaki
engeller ve çözümleri (hizmet pasaportu vb), yeni KDV düzenlemeleri,
yerel banka insiyatifi” gibi konularda
öneriler sunmaya ve yıl sonuna
kadar Komisyon ile birlikte, Avrupa
çapında bir KOBİ Konferansı organize etmeye hazırlandıklarını söyledi.
UND’nin, Türkiye-AB ticaretine
zarar veren karayou kotaları sorunu
hakkındaki raporlarını takdim ettiği
Faross, Türkiye’deki KOBİ’lerin
meseleleri ile ilgili olarak TÜRKONFED üyelerini, KOBİ Eylem Planı’na
öneri sunmaya davet etti. Brüksel
temaslarının 2. gününde TÜRKONFED Heyeti, Komşuluk Politikası ve
Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Hahn ile yaptığı
görüşmede, Türkiye-AB ticaretinin
3,5 milyar euro eksilmesine yol açan
karayolu kotalarının 2017 başlarında başlatılması beklenen Gümrük
Birliği’nin Güncellenmesi müzakereleri öncesinde çözüme ulaştırılabileceği bir Transit Anlaşması ile ilgili
UND talebini de dile getirdi.
Türk Kahvesi sohbeti
1 Mart temasları, CHP Avrupa
Birliği Temsilcisi Kader Sevinç ile
gerçekleşen “Türk Kahvesi Sohbeti” ile devam etti. CHP’nin Brüksel
yapılanması ve çalışmaları hakkında
bilgiler veren Sevinç, Türkiye kökenli meslek örgütleri için “Avrupalı
bir partner olarak AB’nin geleceğine katkı sunma” perspektifi ile
çıkar temelli pozisyon yaklaşımını
benimsemelerinin önemine dikkat
çekerken, iş dünyasının başarısının
bağımsız işleyen kurumlar ve ilerici
demokrasi kültürü ile doğrudan
bağlantılı olduğunu paylaştı. Kader
Sevinç, UND’nin yürüttüğü kota
mücadelesini de yakından takip ettiğini ve son derece başarılı bulduğu
bu çalışmalara destek vermeye
hazır olduklarını ifade etti. İkinci gün
temaslarının son adresi, Avrupa
Parlamentosu (AP) Üyeleri ve Friends of Turkey (Türkiye’nin Dostları)
Grubu Eş Başkanları İsmail Ertuğ
ve Artis Pabriks oldu. Türkiye-AB
ilişkilerinin Avrupa Parlamentosu
açısından değerlendirildiği ve AP
gündemi hakkında karşılıklı bilgi
alışverişinde bulunulan görüşmede
UND, Avrupa Parlamentosu tarafından kasım ayında onaylanan DTÖ
Ticareti Kolaylaştırma Anlaşması ve
Türkiye-AB Taşımacılık Anlaşmasının Etki Analizi ile ilgili bilgi vererek
Parlamenterlerden AB ekonomisinin gelişimini engelleyen ve her
iki tarafın üretici ve ticaret erbabını
etkileyen taşıma kotaları sorununun
çözümü için destek istedi. Almanya adına milletvekili olan ve aynı zamanda Avrupa Parlamentosu’nda
Ulaştırma Komitesi üyesi de olan
İsmail Ertuğ, Türk tarafınca gündeme getirilen karayolu kotaları
meselesini yakından izlediklerini ve
bu konuda Türkiye’deki hükümet
temsilcileri ile temasta olduklarını
aktardı ve Almanya’da Türkiye ile
ticaret yapan iş dünyası temsilcileri ile yakın etkileşim ve süreklilik
içinde yürütülecek çalışmaların
faydalarına dikkat çekti. Görüşmeye katılan Friends of Turkey Genel
Sekreteri Laura Batalla Adam ise,
taşıma kotaları konusunda Avrupa
Parlamentosu’na sunulacak bir soru
önergesi çalışmalarını sürdürdüğü
bilgisini paylaştı. Brüksel temasları,
2 Mart’ta AK Parti Brüksel Temsilciliği Başkan Yardımcısı Asiye Bilgin
ile yapılan görüşme ile devam etti.
Bilgin, AK Parti tarafından yürütülen
çalışmalar hakkında heyete bilgi verdi ve iki tarafın ilişkilerinin gerçekçi ve
yapıcı bir düzlemde sürdürülmesinin
önemini vurguladı.
Güncelleme müzakereleri
TÜRKONFED heyetinin bir sonraki durağı Avrupa Parlamentosu
Raportörü Kati Piri ve Parlamento Üyesi ve Türkiye-AB Gümrük
Birliği Müzakereleri Raportörü David
Borrelli oldu. Borelli, Türkiye-AB
Gümrük Birliği’nin her iki ekonomiye bugüne dek önemli faydalar
sağladığı ve 2017 yılının başlarında
açılması beklenen “güncelleme
müzakereleri” ile hizmetler, tarım
ve kamu alımı gibi yeni alanların
da dahil edilmesiyle bu faydaların
artacağına işaret etti. Görüşmede
AB’nin yeni açıkladığı “Herkes İçin
Ticaret” başlıklı yeni stratejisine ve
DTÖ’nün Ticareti Kolaylaştırma
Anlaşmasının Parlamento tarafından
onaylandığına değinen UND İcra
Kurulu Başkan Yardımcısı Evren
Bingöl ise, TÜRKONFED’in karayolu
kotaları sorununu sahiplenmesinin,
meselenin sadece “taşımacı sorunu” olmadığını kanıtladığına dikkat
çekerek, Türkiye-AB ticaretinin kota
sorunundan arındırılması konusunda AP Uluslararası Ticaret Komitesinin aktif desteğini talep etti.
Mart 2016
30
LOJİSTİK
Tırsan’dan
5 yıl garanti ve 5 yıl vade
Tırsan, nakliyecilere yönelik hayata geçirdiği destek kampanyasını tanıttı. 5 yıl
garanti ve 5 yıl vade içeren kampanyayı, “Lider olmanın gerektirdiği aksiyonlar
vardır. Lider güven vermek zorundadır. Biz de bu belirsizlik döneminde nakliyeciye destek olmak istedik. Her yıl para kazanmak zorunda değiliz. 2 yıl da para
kazanmayalım” diye açıkladı.
S
ektörün 39 yıldır lideri olan
Tırsan Treyler, sektörde bir
ilke imza atarak treylerlere
yönelik 5 yıl garanti ve 5
yıl vade içeren kampanyasını tanıttı.
Demper dışındaki ürünler içinh geçerli
olacak kampanya ile nakliyeciler Tırsan ürünlerini en uygun vade koşulları
ve 5 yıl garantili olarak alabilecekler.
Daha önce ürünlerine 2 yıl garanti veren Tırsan bu adımla treyler alımında
müşterilerine önemli avantaj sunarken, garanti süreleri ile de müşterilerinin yanında olduğunu gösterdi. Yeni
destek kampanyasının tanıtımı bugün
Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, Tırsan Yurtiçi Satış Genel
Müdür Yardımcısı Ercan Kulaksız ve
Satış Sonrası Teknik Hizmetler Koordinatörü Okan Yasan’ın katılımı ile
geçekleşti. Çetin Nuhoğlu kampanyanın bir destek kampanyası olduğunu, Tırsan ürünlerine tek bir kuruşluk
zam yapılmayacağını ve piyasının en
uygun faiz oranlarının uygulanacağını
anlatarak kampanyayı neden hayata geçirdiklerini şu sözlerle aktardı:
“Coğrafi ve ekonomik bir belirsizlik
döneminden geçiyoruz. Bu belirsizMart 2016
likte ekonomikteki kırılganlığın bir
etkisi yok. Genel bir algı oluşmuş
durumda. Bu yüzden herkes frene
basma eğiliminde.”
Lider böyle durumlarda
ortaya çıkar
Çetin Nuhoğlu, sektörün lider
kuruluşu olarak bu kampanyayı hayata geçirmek için 2 aydır
üzerinde çalıştıklarını belirterek, “39
yıldır sektörün lider markasıysak,
nakliyeciliğin mihenk taşlarından
birini oluşturuyorsak bazı sorumluluklarımız olmalıdır. Lider olmak
bazı aksiyonları hayata geçirmeyi
gerektirir. Lider güven vermek
zorundadır” dedi. Bunu bir destek
kampanyası olduğunun altını çizen
Nuhoğlu, nakliyecilere en rekabetçi
fiyattan finansman sağlayacaklarını, nakliyeciden ek tek bir kuruş
para almayacaklarını söyledi.
Tırsan’ın yurtiçinde 51 yurtdışında
335 noktada servis hizmeti sunduğunu aktaran Nuhoğlu, “Tırsan
sadece üretim teknolojilerinde lider
bir marka değildir. Satış sonrasının
da en başarılı şirketidir” dedi.
5 yıl garanti ve 5 yıla
kadar vade uygulaması
“Taşımacımızın alın teriyle yaptığı yatırımı korumak, maliyetlerini
en aza çekerek önünü görmesini
sağlamak, araçlarımızın toplam
sahip olma maliyetini düşürmek
için, ürünlerimizde 5 yıl garanti
ve 5 yıla kadar vade uygulamasını başlattık” diyen Tırsan
Yönetim Kurulu Başkanı Çeitn
Nuhoğlu, “Tırsan kullanıcısı bundan böyle sadece Türkiye’de
değil, Avrupa’nın 23 ülkesinde,
Rusya’da, hatta isterse Güney
Kore’de bile yetkin servislerimizin bakım ve onarım hizmetlerinden 5 yıla varan süreyle faydalanabilecek. Bu uygulamanın
araçların ikinci el değerini artıracağına, araçlarını yenilemek
istediğinde taşımacımızın finansman bulmasında destek olacağına, dolayısıyla ciddi bir katma
değer yaratacağına inanıyoruz.
Hayırlı olsun” dedi.
31
Omsan, İş Ortaklarını Ödüllendirdi…
Omsan, 2 Mart’ta düzenlediği törenle iş
ortaklarını ödüllendirdi. Omsan Lojistik
Cevizli Kampüsü’nde gerçekleştirilen
ödül töreni ile Omsan, başarısının ardında önemli bir yer tutan iş ortaklarına
teşekkür etti.
Omsan, 2 Mart’ta tCevizli Kampüsü’nde
gerçekleştirdiği törenle tedarikçilerini
ödüllendirdi. Tören, Omsan’ın iş ortaklarını hizmetlerinden ötürü ödüllendirmek
ve kendilerine teşekkür etmek amacıyla
düzenlendi. Törene, ödüle layık görülen
14 firma katıldı. Açılış konuşmasını
yapan Omsan Lojistik Genel Müdürü
Osman Küçükertan, sektöründe lider
konumu ile birçok başarılara ve ilklere
imza atarak bugün 38 yaşına ulaşmış
olan Omsan’ın arkasında hayli güçlü
bir çalışan kadrosu olduğunu söyledi. İş ortaklarının bu güçlü çalışan
kadrosunun çok önemli bir parçasını
oluşturduğunu belirten Küçükertan,
Omsan’ın başarısında çok önemli bir rol
oynayan iş ortaklarını ödüllendirmekten
büyük mutluluk duyduğunu sözlerine
ekledi. Daha sonra bir konuşma
yapan Omsan Lojistik Genel Müdür
Yardımcısı Ergun Arıburnu ise, iş
ortakları ile karşılıklı kazanç ve gelişim
esasına dayalı ve uzun vadeli işbirlikleri kurmayı hedeflediklerini belirtti.
Omsan açısından devamlılığı olan iş
ortakları ile çalışmanın çok önemli
olduğunu vurgulayan Arıburnu, ancak
bu şekilde bir sinerji yaratabileceklerine ve ortak bir vizyon doğrultusunda
hareket edebileceklerine inandıklarını
sözlerine ekledi. Sonrasında Omsan, Lojistik Satınalma Müdürü Anı
Dursun da bir konuşma yaptı. Tören,
ödüle layık görülen firmalara ödüllerinin
verilmesinin ardından sona erdi. Ödüle
layık görülen firmalar şunlar oldu
(alfabetik sırayla): Bayman Uluslararası
Taşımacılık, Düzce Çakıroğlu Lojistik,
Gözen Havacılık Hizmetleri, İnançlar
Nakliyat, Nielsen Araştırma Hizmetleri,
Özay Uluslararası Nakliyat, Partnera
Bilgi Sistemleri, Sistem Matbaacılık,
Still Arser İş Makinaları, T&O Shipping,
Titanic Business Kartal Otel, Turkish
Cargo, Türkmen Nakliyat ve Vakıfbank
İstanbul Avrupa Kurumsal Merkezi
Şubesi.
Yollar için 375 milyar dolarlık yatırım
Çin, ekonomik büyümenin yavaşlamasını önlemek amacıyla 2016’da
karayolu ve demiryolu yatırımlarına 375 milyar dolar harcayacak.
Başbakan Li Kıqiang, Çin Ulusal
Kongresi’nin yıllık toplantısında, beş
yıllık ekonomik kalkınma planı hakkında çalışma raporu sundu. Li’nin
sunduğu rapora göre, ülkede
altyapı yatırımları yüzde 10,5 artacak. Çin, ekonomik yavaşlamayı
önlemek için bu yıl karayolu altyapı
yatırımlarına 1,65 trilyon yuan (253
milyar dolar), demiryolları için de
yaklaşık 800 milyar yuan (122
milyar dolar) harcama yapacak.
Ayrıca 20 su koruma projesi ve
50 yeni havalimanı yapılması da
ekonomik planda yer aldı. Ulaşım
sektörüne yönelik altyapı yatırımlarının açıklamasından sonra Hong
Kong Borsası’nda işlem gören Çinli
lojistik şirketlerinin hisse fiyatları
yaklaşık yüzde 5 arttı.
Mart 2016
32
GÜNCEL
Türkiye-Ukrayna-İran
ticaret hattı kuruluyor
Türk iş adamları, gözünü Ukrayna ve İran hattına çevirdi. Lojistik anlamda
İpekyolu-Viking koridoru Çin ile Doğu Avrupa, Orta Avrupa ve Baltık ülkelerini
birbirine bağlayacak.
T
rabzon Sanayici ve İşadamları Derneği (TSİAD)
Başkanı ve Ukrayna Ticaret
ve Sanayi Odası Türkiye resmi
temsilcisi Hasan Kamil Hayali
koordinesinde Ukrayna’dan gelen
ve aralarında Ukrayna Ticaret ve
Sanayi Odası Genel Sekreteri Yuriy
Tsarytsynsky, Uluslararası Türk
Ukrayna İşadamları Derneği (TUİD)
Başkanvekili Burak Pehlivan,
Agrozeta Tarım ve Tahıl İhracatı
Firması Genel Müdürü Ali Bulut,
Sotrundnichestvo Lojistik Firması
Genel Müdür Yardımcısı Oleksandr
Sukhyn ile Ukraynalı gıda, emlak ile
çevre ve teknolojisi temsilcilerinin
bulunduğu heyet, kentte incelemelerde bulunduktan sonra Trabzon
Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO)
Başkanı Suat Hacısalihoğlu’nu makamında ziyaret etti. Ziyaret sonrası heyetle yapılan toplantıda konuşan Hacısalihoğlu, Trabzon’dan
Ukrayna’ya ihracatın artırılması,
bunun için iş dünyasının Ukrayna
pazarına odaklanması gerektiğine
işaret etti. Hacısalihoğlu, İran’ın
da dünya pazarlarına açıldığını
anımsatarak, Ukrayna-İran hattında
Türkiye’nin ve özellikle Trabzon’un
Mart 2016
liman avantajıyla güçlü bir işbirliği yaratılabileceğini vurguladı.
Ukrayna-Rusya krizi nedeniyle
Ukrayna’nın özellikle Kherson
bölgesiyle yürütülen işbirliği çalışmalarına ara verildiğini anımsatan
Hacısalihoğlu, şunları kaydetti:
“Lojistik açısından bakıldığında da
Ukrayna’nın bu bölgesinde birçok
limanı var. Bu limanların işletilme-
sinin yanı sıra lojistik bağlantıların
kurulmasında fayda var. Bölgelerimiz arasındaki iş kollarını iyi
takip etmemiz gerekiyor. Geleceğe
yönelik İran ve Ukrayna’da iş dünyasına yakın durmamız gerekiyor.
Özellikle İran açılımıyla doğabilecek iş fırsatları en büyük hedefimiz olmalıdır. Turizm sektöründe
de Ukrayna Kherson’un önemli
potansiyelleri var. Kherson önemli
bir bölge ve avcılık konusunda
dünya birincilikleri var. Bu alanda
da çalışabiliriz.” Hacısalihoğlu, iş
adamlarına da çağrıda bulunarak,
“İş adamlarımız Ukrayna, Türkiye
ve İran koridorunda doğabilecek iş
fırsatlarına odaklanmalı” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul’dan Ukrayna’nın
6 şehrine uçuş
TUİD Başkanvekili Pehlivan da Türk
Hava Yolları’nın Türk iş adamlarına
Ukrayna’da rekabet avantajı getirdiğini anlatarak, THY’nin İstanbul’dan
Ukrayna’nın 6 şehrine uçuş başlattığını, iki şehrine daha uçuş başlatacağını söyledi.
33
Hollanda, lojistik
yatırımına ne kadar açık?
Şimdiye kadar 3 bin 300’den fazla şirketin Hollanda’da uluslararası faaliyetlerini
başlatmasına ve yaygınlaştırmasına destek veren Hollanda Dış Yatırım Ajansı (NFIA), küresel pazara açılmayı hedefleyen Türk yatırımcılar için en avantajlı
sektörleri belirledi.
35 yıl önce kurulan ve Ekonomik
İşler Bakanlığı bünyesinde faaliyet
gösteren Hollanda Dış Yatırım Ajansı (NFIA), Türk yatırımcıların Avrupa pazarına Hollanda üzerinden
giriş yapmaları yönünde destek ve
danışmanlık hizmeti veriyor. Avrupa
pazarına girerken dikkat etmeleri
gereken prosedürlerin yanı sıra,
şirket kurulumu gibi konularda da
girişimcilere ve yatırımcılara destek
veren NFIA, Hollanda´nın stratejik bir üs olarak Türk şirketlerince
kullanımını güçlendirmeyi hedefliyor. Girişimciler için Hollanda’daki
gelişmiş vergi düzenlemeleri, şirket
kurulumu, teknoloji teşvikleri, lojistik
avantajlar ve sosyal güvenlik gibi
fırsatların yanı sıra Hollanda’nın
hangi faaliyet alanlarında daha güçlü olduğu da büyük önem taşıyor.
Merkez Bankası verilerine göre
2001- 2014 yılları arasında yerleşiklerin en çok yatırım yaptığı ülke
olan Hollanda, özellikle lojistikte ve
ulaşımda Avrupa ülkeleri arasında
en güçlü konuma sahip. Şimdiye
kadar Türkiye’deki pek çok farklı
sektörden yatırımcıya kucak açan
Hollanda, aynı zamanda tarım,
gıda, enerji, Ar-Ge, teknoloji ve
yaşam bilimleri ve sağlık sektörü
alanlarında da yabancı yatırımcıların
ilgisini çekiyor.
Lojistik, yatırım yapılabilir
alanlar içerisinde yer alıyor
Hollanda’nın sürdürülebilir ve etkili
bir finans pazarına sahip olduğunu
belirten NFIA Ülke Müdürü Arife
Karaosmanoğlu, Türk şirketleri
için Hollanda’nın global pazarda
yer almada çok iyi bir sıçrama
tahtası olduğunun da altını çiziyor
ve şöyle devam ediyor: “Hollanda, çok uluslu şirketlerin yatırım
yapması için ideal bir ülke. Bu
nedenle yatırımcılar Hollanda’da
büyük fırsatlar görüyorlar. Özellikle
tarım, gıda, kimya, enerji, yüksek
teknoloji, bahçecilik, lojistik, tasarım
ve yaşam bilimleri ve sağlık sektöründeki gücüyle Hollanda, uzun yıllardır yabancı yatırımcıların gözdesi
konumunda.”
Mart 2016
34
100’LERCE
TIR parkı
VAR AMA!
KALİTEdE
sınıfta kalıyor...
Mart 2016
35
SÜRÜCÜLER DİNLENMELERİ GEREKEN TIR
PARKLARINDA BİNBİR ZORLUKLA MÜCADELE
EDİYORLAR. TIR PARK SAYISI YETERLİ ANCAK;
KALİTE OLARAK ÇOK EKSİKLERİ VAR.
TIR Parkları, karayolu yük ve eşya taşımacılığında en önemli konuların başında geliyor. Altyapı,
sosyal donatı imkanları, hijyenik ortamları ile TIR parkları sürücülerimiz için son derece önem
teşkil ediyor.
İyi bir TIR parkı kaliteli dinlenmeyi beraberinde getiriyor
Bilim insanları insan sağlığında (ruh ve beden) dinlenmenin önemine vurgu yaparak ‘günlük
15 dakikalık egzersizlerin bile insan sağlığında önemli olduğunu’ ifade ediyorlar. Uzun yol şoförlerinin dinlendikleri TIR parklarında mutlaka ve mutlaka uyku problemi, beslenme ve hijyen
olaylarını halledebilmeleri gerektiğini ifade eden psikologlar ise, bu tür temel ihtiyaçların şoförleri ‘insani şekilde yaşadıkları’ yönünde pozitif düşünceye sevk ettiğinin altını çiziyorlar. İyi bir
TIR parkının kaliteli dinlenmeyi, kaliteli dinlenmenin de verimli işleri beraberinde getirdiğini ifade
eden bilim insanları bazen çok basitmiş gibi görünen olayların bile iş yaşamında ‘belirleyici’
olabildiğini ifade ediyorlar.
Kışın toz ile yazın çamur ile boğuşuyorlar.
Sürücüler günlük ihtiyaçlarını en ufak bir yağmurda çamur deryası
haline gelen bu parklarda karşılamak zorundalar.
Mart 2016
36
DOSYA
Değirmenci: TIR parkları şoförlerimizin yaşam alanları olmalı
“Maalesef ülkemizde TIR parklarının
niteliklerini içeren belirli bir tanımları
yok. Bu sebeple TIR parklarının sayısını belirlemekte mümkün olmuyor,
birçok alan TIR parkı olabiliyor. 1
Şubat 2016’da yayınlanan gümrük
mevzuatı ile birlikte artık bakanlık tarafından belirlenen zorunlu niteliklere sahip olan yerler TIR parkı olarak
kullanılabilecek. Şoförlerimiz yazın
sıcakta, kışın soğukta yorucu koşullar altında çalışıyorlar. Her TIR parkında şoförler için duş da dahil olmak üzere ihtiyaçlarını giderebilecek
alanlar olmalı. TIR parkları onların
vakit geçirebilecekleri, oturabilecekleri, dinlenebilecekleri bir yer olmalı.
Bir diğer konu da fiyatlar. Bazı parkların fiyatlarının yüksek olması TIR
şoförlerinin araçlarını parka sokmayarak ana arterlerde park etmele-
rine sebebiyet veriyor. Ayrıca sınır
kapılarındaki yoğunluklardan dolayı
park alanları yaratarak, mevcut durumu disipline etmek yerine, dış ticaretimizin hızı açısından yoğunluk
sebeplerini tespit edip tıkanıklıkların
önünü açacak aksiyonlar alınması
gerekmektedir.
Kaçak göçmen sorunu
Kaçak göçmen sorunu maalesef
TIR parklarında yaşanan en büyük
güvenlik sorunlarından biri. Öncelikle yeni gelen mevzuat ile güvenlik
sorunlarının çözüleceğine inanıyorum. Her TIR parkı mutlaka etrafı
duvarlarla çevrili olmalı, yeterli aydınlatma sistemine sahip olmalı,
TIR parkı 7/24 kamera sistemi ile
izlenmeli, emniyet birimleri denetim
sağlanmalı.”
Cavit Değirmenci
Ekol Lojistik Filo Genel Müdürü
Bilgili: TIR parkları sürücülerin temel ihtiyaçlarında
daha fazla imkan sağlamalı
“Ülkemizdeki TIR park sayısının yeterli
olduğunu söyleyebiliriz ancak altyapısı
konusunda iyileştirmeler yapılmalı diye
düşünüyoruz. Özellikle temizlik ve hijyen
konusunda biraz daha hassas olunması
gerekiyor. Örneğin batıdaki TIR parkları
bu konuda daha dikkatli, yapısal olarak
da bizim parklarımızdan daha modern ve
konforlu hizmet veriyorlar. Oysa yurtiçindeki bazı parklar ancak zaruri düzeyde
ihtiyacı gideriyor ancak küçük iyileştirmeler ile daha iyi hizmet verebilirler. TIR park
alanlarında birtakım güvenlik sorunlarının
yaşandığını biliyoruz. TIR park alanlarındaki giriş çıkış kontrollerinin yeterli düzeyde değil. Park sahalarının çoğunda
güvenlik kamerası konusunda yetersizlikler var. Mars Logistics olarak bizler olumsuz durumlara mahal vermemek adına şoförlerimizi daha dikkatli
olmaları konusunda uyarıyoruz. Park
saha tercihlerini ise güvenlik konusunda emin olduğumuz noktalardan yana
yapmalarını talep ediyoruz. Sektöre
daha iyi hizmet verebilmesi adına her
konaklama noktasının standart bir kaliteye sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm park sahalarında öncelikli
olarak güvenlik önlemlerinin artırılması
gerekiyor. Alanlar içerisindeki tüm
noktalar güvenlik kameraları tarafından denetlenmeli. Ek olarak alanlarda
Alper Bilgili - Mars Logistics
Filo Yönetimi Genel Müdürü
giriş-çıkış kontrol mekanizmalarında
da iyileştirmelere büyük ihtiyaç olduğu
fikrindeyiz. Mars Logistics olarak bizler
şoförlerimizin konforlarına büyük özen
gösteriyoruz, araç tercihlerimizde dahi
teknik standartların yanında konfor
özelliği arıyoruz. TIR park alanlarının da
sürücülerin temel ihtiyaçları konusunda
daha fazla imkan sağlaması gerekiyor.”
Mart 2016
37
Küçükertan: TIR parklarının altyapısı yeterli değil
“Ülkemizdeki TIR parkları sayı
olarak yeterli değildir. Özellikle
İstanbul’a giriş ve çıkışlarda, yürüme yasaklarının olduğu zaman
diliminde, yeterli derecede park olmaması sebebiyle TIRlar büyük zorluklar yaşamaktadır. TIR parklarına
yönelik diğer önemli bir sorun ise bu
parkların altyapısının yetersiz olmasıdır. Bu parklardaki özellikle tuvalet ve su eksikliği şoförlere sıkıntılar
yaşatmaktadır. Oysa birçok Avrupa
ülkesinde otoban güzergâhlarında,
5-10 km aralıklarla TIR’ların durabileceği akaryakıt istasyonu veya
park alanları mevcuttur. Ayrıca bu
parklar fiziki açıdan da oldukça yeterlidir. Bu alanlarda temizlik işleri
özel şirketler tarafından yapılmakta
olup, tespit edilen bir eksiklik halinde işletmelere ilgili kamu kurumu
tarafından çeşitli cezai yaptırımlar
uygulanmaktadır. Ülkemizde yeterli
sayıda TIR parkının olmayışının sebep olduğu diğer önemli bir sorun
ise güvenlik sorunudur. Avrupa’da
bu parkların güvenliği kamera sistemi, otoban polisleri veya özel
güvenlik firmaları tarafından sağlanmaktadır. Ülkemizde alınan güvenlik tedbirlerinin ise yeterli olmadığı değerlendirilmektedir. Örneğin
İstanbul’da, yürüme yasaklarının
geçerli olduğu zaman dilimlerinde,
TIRlar otoban kenarlarında beklemektedir. Bu bekleme sırasında
araçlara mültecilerin binmesi veya
araç depolarındaki yakıtın çalınması gibi güvenlik riskleri ortaya
çıkmaktadır. Diğer taraftan otoban
kenarında yığılan tırlar, trafik yoğunluğuna ve kazalara da sebep
olabilmektedir. Türkiye’de otoban
üzerinde daha fazla güvenlikli TIR
parkının yapılması gerektiği değerlendirilmektedir. Mevcut parkların
fiziki altyapılarının güçlendirilmesi,
yeni parkların ise modern bir anlayışla yapılması oldukça önemlidir.
Bu noktalara yeterli miktarda piknik
masası, tuvalet ve çeşme yapılması şoförlere kolaylık sağlayacaktır.
Avrupa’ya çıkışta, sınır kapılarına
yakın bir noktada yapılacak bekleme alanlarının, gümrük kapılarındaki yığılmayı azaltacağı değerlendirilmektedir. Bekleme alanlarına girişte
yarı römorkun içerisini kontrol etmek için X-Ray cihazının bulunması
ve bekleme alanına giren araçlarda
pasaport ve vize kontrolünün sağlanmasının da yararlı olacağı düşünülmektedir. Bir diğer önemli konu
ise bekleme noktalarında akaryakıt
alımının yapılabilmesidir. Avrupa’ya
çıkış sırasında birçok araç akaryakıt
almakta ve bu da sınır kapısı geçişlerinde yoğunluğa sebep olmaktadır. Yakıt alım işleminin bekleme
noktası içerisine alınmasının yığılmayı azaltacağı değerlendirilmektedir. Omsan olarak araçlarımızın güvenliği için çeşitli önlemler alıyoruz.
İhracat yüklemesi yapan araçlarımız
gümrük işlemi için gümrük bölgesine girdikten sonra görevlendirilmiş
olan çalışanımız tarafından gümrük
mühründen önce yük ve diğer kontroller, mühür işlemi bittikten sonra
ise karbon ölçüm cihazı ile gerekli
Osman Küçükertan
Omsan Lojistik Genel Müdürü
kontroller yapılarak araçta başka
kişilerin olup olmadığı denetlenmektedir. Araçlarımız gümrük işlemleri bittikten sonra sürüş saati
ayarlanarak sınır kapısına doğru
hareket etmektedir. Bu noktalarda şoförler, durmamaları, zorunlu
olarak durduklarında ise araçlarının
yanından ayrılmamaları yönünde
uyarılmaktadır. Ayrıca, oluşturmuş
olduğumuz ekipler aracılığıyla güzergah boyunca anlık denetimler
de gerçekleştirilmektedir. Şoförlerimiz yolda durmak zorunda
kaldıklarında almaları gereken önlemler hakkında periyodik olarak
verilen eğitimler ile sürekli bilgilendirilmektedirler.”
Mart 2016
38
DOSYA
Tutu: TIR parklarının ihtiyacı karşılaması gerekiyor
“Ülkemizde park yeri sorunu olduğunu düşünmüyorum ama park
yerlerinin birçok sorunu olduğuna
inanıyorum. Park yerleri diye adlandırılan yerlerin biran önce belli
bir sistem ile modernizasyon ve
korunaklı hale getirilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla; öncelikle TIR parkını tanımlamak gerekiyor. Hangi
parklar TIR’lar ve şoförleri için
güvenliklidir? Tır parkı dediğimizde; Avrupa’ya ihracat ya da
Avrupa’dan ithalat taşıması yapan,
taşıdıkları yükün çok ciddi bedeli olan ve 18 metre uzunluğunda,
110 bin Euro’luk araçların konaklama yapacağı yerler olmalı. Biraz
daha açacak olursak; Modern yapısı, tüm sahanın kamera sistemi,
etrafı beton duvar ile çevrili, jiletli
tellerle korunan, can ve mal güvenliğinin yanında şoförlerin telefon, faks, scanner, internet gibi iletişim araçları ve dinlenirken yemek
yiyeceği, televizyon izleyeceği,
odası olan dinlenme yerleri olmalı.
Temiz tuvaletleri ve duş alacakları banyoları olmalı... Saha zemini
asfalt, hatta kantar ve ufak tefek
arızaları yaptırabilecekleri tamirin
yanında araçların yıkama yerleri olmalı. Park girişleri dijital olmalı ve
polis kontrolleri yapılabilmeli. İçeride kaçak insanlar çalıştırılmamalı,
çalışanlar SGK’lı olmalı, parka dışarıdan ne olduğu belli olmayan
insanlar girmemeli. Yeni yapılacak
TIR parkları için dikkat edilmesi
gerekenler ise, gümrüklere, büyük ihracat ve ithalat firmalarına
yakın yerlerde güvenlik önlemleri
alınmış, “modern TIR parklarının”
yapılması yerinde olur. Çünkü taşıyıcının sorumluluğu olan CMR
Sigortası bu konuda çok hassastır. Ve yük güvenliği alınmış parklarda konaklaması zorunludur.
Araçlar Türkiye’ye giriş yaptığı sınır kapılarından sonra, önce
gümrüğe ya da ithalat firmalarının bulunduğu semtlere gidiyorlar. Birinci boşaltmasını yaptıktan
sonra araçlar en yakın can ve yük
güvenliği olmayan parklara ya da
ithalatçı firmalara yakın yol kenarlarına park ediyorlar. Buralara biran önce modern parklar yapılmalı. Örneğin; Şu anda ‘modern ve
güvenlik önlemleri alınmamış’ bir
sürü park yeri olan yerleşim yerleri; Sefaköy-Erenköy-Kartal-Gebze
ve civarlarına ihtiyaç vardır.
Ülkemizde nüfus olarak kalabalık
ve TIR Park sorununun acil çözülmesi gereken ilimiz İstanbul’dur.
Eğer park sorunu halledilebilirse
inanıyorum ki, İstanbul trafiğine
etkisi de olacaktır.
Kapıkule’den giren bir araç
güzergâhında “Modern park yeri
olmadığı için” ilk adresine kadar
ya risk alıp gidiyor ya da güvenlik
önlemi bile alınmamış parka veya
Vedat Tutu
VİP Lojistik Genel Müdürü
yol kenarında dinlenmek ve beklemek zorunda kalıyor.
Aynı şekilde gümrükten çıkan bir
araç Kapıkule sınır kapısına kadar yine risk alarak gidiyor ya da
mecburen park diye belirtilmiş
ama güvenlik önlemi bile olmayan yerlerde beklemek zorunda
kalıyorlar. Bu durumdan hem şoförün can güvenliğini, hem yükün
çalınma yada her hangi bir şekilde
ateşle yanması, hem de bulunduğu yerde trafiğin ve ya mahalle
halkının rahatsızlığı söz konusu
olmaktadır.”
Öcal: Türkiye TIR parklarında sınıfta kaldı
“Dünyada lojistik sektörünün duayenlerinden olmayı başaran Türkiye,
sürücülerin yaşam standardını ve TIR
parklarındaki güvenliği sağlayabilme
konusunda ne yazık ki sınıfta kalmıştır.
Yakın zamanı baz aldığımızda; Türkiye için büyük önemi olan, batı kapısı
Kapıkule’de bile temel ihtiyaçları giderebilecek imkanları yeni sağlayabilmişken, diğer bölgelerdeki durum ve
vaziyetin ne denli olduğunu herhalde
tahmin edebiliriz. Ayrıca mülteci göçüyle beraber başlayan insan kaçakçılığı, birçok firma ve sürücünün mağdur
Mart 2016
olup maddi zarara uğramasına neden
olmuştur. Buda güvenlik zafiyetinin
başlıcalarındandır. Tez zamanda çalışma şartlarını optimum düzeylere getirdiğimiz an, başarı ve hizmet kalitemizde beraberinde gelecektir. Türkiye’de
bulunan TIR parkı sayısının yeterli olup,
imkanların minimum seviyede olması,
park ruhsatlarının gelişi güzel verildiğinin hiç şüphesiz göstergesidir. Batıdaki gibi imkanların üst düzeyde olduğu
parklara kavuşabilmek yasal düzenlemeler ile tahmin ettiğimizden de kolay
olacaktır.”
İbrahim Ethem Öcal/Yörük
Transport Genel Müdürü
39
Bilen: TIR parklarının belirli standartlar yakalaması gerekiyor
“TIR Parkları, sektörümüzün kılcal damarları arasında geliyor. TIR
parklarındaki sosyal donatı alanlarının olması şoförlerimiz için elzemdir. TIR parklarındaki hijyenin
istenilen seviyede olması gerekiyor.
Tuvaletlerin temizliği sürücüler için
önemlidir. Yine bu alanlardaki banyo sayılarının ve banyo hijyenlerinin
de AB standartlarında olması gerekiyor. Sürücülerimiz ile konuştuğumuzda şoförlerimizin bu konularda
muzdarip olduğunu görebiliyoruz.
Ülkemiz TIR parkı alanları konusunda sayısal olarak yeterlidir. Ancak
önemli olan burada sayı değildir.
Önemli olan TIR parklarımızda-
ki durumdur. Bu parklarda belirli
standartların olması gerekiyor. Bu
standartlara göre hizmet verilmeli. Her önüne gelen TIR parkı açmamalı. Ehil olmayan kişililerin sırf
para kazanacak diye bu işi yapmaması gerekiyor. TIR parklarını
önemsememiz gerekiyor. Çünkü
sektörümüzün yükünü sırtlayan
sürücülerimizin rahat edebilmeleri
gerekiyor. Rahat eden çalışanların
daha verimli işler ortaya çıkaracağını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla
bu alanların birer ‘sosyal donatı’
alanları olarak sektörümüzün baş
aktörleri olan sürücülerimize sunulması gerekiyor.”
Ergün Bilen
ABC Lojistik Genel Müdürü
Eker: Modern TIR parklarına ihtiyaç var
“TIR parkları, sektörümüz açısından
son derece önemli bir konudur. Bizler, sürücülerimizi ve taşıdığımız yükleri güvenlik açısından TIR parklarına
emanet ediyoruz. Fakat buralarda güvenliğin çoğu zaman olmadığı ya da
çok az bir şekilde olduğunu söylersek
abartmamış oluruz. TIR parklarında
güvenliğin olması bizler için çok ama
şok önemlidir. Çünkü sürücülerimizin
can güvenliği bizim için her şeyden
önde gelir. Sürücüler, bizlerin sadece
çalışanları değil aynı zamanda ailemizden birileridirler. Bunun unutulmaması
gerekiyor. TIR parklarının en azından
kamera sistemi ile güvenlikli hale geti-
rilmesi gerekiyor. TIR parklarının hijyen
sorunu da sürücülerimiz için ayrı bir
konu başlığı olarak karşımıza çıkıyor.
Bu alanlarda hijyenin muylaka olması
gerekiyor. Banyo ve tuvaletlerin temizliği sürücüler için önemli unsurlardır.
Ülkemizde TIR parklarının sayılarının
yeterli olduğunu düşünüyorum. Fakat
bu parklardaki hijyenin ve güvenliğin
yeterli olmadığı kanısını taşıyorum.
Bazı TIR parklarında tentelerin kesilerek kaçak insanların araçlara girmesi
bizlerin endişeli bir hale gelmesine
neden olmaktadır. Bu bakımdan modern, güvenlikli, hijyenik alanların olduğu parkların yapılması gerekmektedir.”
Hikmet Eker/Ekertransport
Yönetim Kurulu Başkanı
Mart 2016
40
DOSYA
Çiçekli: Bitmeyen çile: TIR parkları
“Bilindiği üzere TIR
parkları konusu başta
İstanbul olmak üzere diğer büyükşehirlerde ve
tüm ülkemizde büyük
bir problem olmaya devam ediyor. Hem ülkemiz dış ticaretinin ezici
oranının İstanbul’da
olması hem de bu kentin Avrupa-Asya arasında ana ulaşım koridoru
olması nedeniyle biz
burada daha çok İstanbul TIR Parkları konusuna değineceğiz.”
Modern TIR parkları
İstanbul trafiğini rahatlatabilir
Modern TIR parklarının yapılmasıyla
istanbul trafiği önemli ölçüde rahatlatılabilir ve kent halkı rahat nefes
alır. Çünkü her gün sabah akşam
ve gündüzleri mahalle aralarındaki
derme çatma parklara giriş çıkış yapan tırlar hem o semtin trafiğini kilitlemekte hem de o semt sakinlerinin
hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer bir ifade ile semt halkının
kaliteli yaşam hakkını elinden almaktadır.
TIR parkları mevcut yapısıyla
can ve mal güvenliğini tehdit
ediyor
İstanbul’da çarpık kentleşme sonucu; mahalleler arasında ve çoğu
yerde konut aralarında, bir çoğunda da giriş/çıkışa izin vermeyecek
ölçüde, her türlü güvenlik, sağlık ve
hijyenden uzak, pislik içerisinde TIR
parkları bulunmaktadır. Kaçak göçmenlerin bu parklarda rahatça dolaşıp araçlara binebildikleri gerçeği bir
yana, her çeşit tinerci, sarhoş, hırsız
TIR parklarındaki düzensizlik ve
hijyenik olmayan ortam
sektörümüzün önemli sorunları
arasında yer alıyor.
Ali Çiçekli/Öğretim Görevlisi,
UND Bşk.Yrd.
ALC Lojistik Yön.Kur.Bşk.
ve hatta sapıkların da böyle köhne
parklarda rahatça at koşturdukları
bilinen bir gerçektir. Ne yazık ki hepimiz araçlarımızla birlikte yüklerini
ve sürücülerimizi her türlü can ve
mal güvenliğinden yoksun bu TIR
parklarında bırakmak zorunda kalıyoruz. Her ne kadar bazı büyük ya
da orta ölçekli firmalarımızın kendi
özel TIR garajları olsa bile, İstanbul
gibi iki büyük yarımadaya bölünmüş,
kent içi ulaşımının sınırlı ve bir o kadar da zor olduğu bir şehirde tek bir
noktadaki özel bir garajla bu ihtiyaçların karşılanması mümkün değildir.
İrili, ufaklı ve semt aralarına dağılmış
TIR parklarının çevreye verdiği zararlar bir yana kent içi trafiğe yaşattığı
olumsuzluk da acı bir gerçek olarak
güncelliğini korumaktadır.
Yeni TIR parkları için
acilen arsa üretilmeli
Bu nedenlerle; gerek kent içi ulaşımını rahatlatıp çevre ve trafik sorununun çözümüne katkı yapmak gerekse de TIR parklarında sektörün mal
ve can güvenliğini sağlayarak bu acil
ihtiyacını karşılamak amacıyla kentin
her iki yakasında çok acil olarak geniş, modern ve sosyal donatıları olan
yeni TIR parkları ihdas edilmelidir.
Bunun için başta büyükşehir belediyesi olmak üzere, ilçe belediyeleri ile
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Milli
Emlak tarafından oluşturulacak ‘Acil
Eylem Koordinasyonu’ tarafından
arazi üretim ve tahsisine ihtiyaç varMart 2016
41
dır. Daha sonra STK ve UND’nin de
katılımıyla yeni TIR parkları günümüz
ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir.
Mevcut TIR parkları sektör için
büyük risk oluşturuyor
Düzenli TIR parklarının olmaması sigorta açısından da sıkıntılıdır. Zira CMR Sigortası olarak da
bilinen Taşıyıcının Sorumluluğu
Sigortası Poliçe genel şartlarına
göre TIR’ların, etrafı çevrili, aydınlıklı, kameralı ve tam güvenli
parklarda konaklaması gerektiği
öngörülmektedir. Bu özelliğe haiz
olmayan parklardaki konaklama
esnasında aracın hamulesi olan
eşyanın kısmen ya da tamamen
çalınması ve/veya zarar görmesi
halinde sigortacının tazmin etmeme keyfiyeti olduğu açıkça belirtilir. Bu yönüyle de bakıldığında TIR
parklarının kalitesi daha çok önem
arz etmektedir.
Kurulacak TIR parkları genel
olarak ve en az şu özelliklere
sahip olmalıdır:
* TIR parklarının konumu kentin
merkezi trafiğini etkilemeyecek şekilde ana arterlerin kesişim yerlerinde
yada ana artere ve çevre yolları ile
gümrüklere yakın şekilde oluşturulmalı.
* Elektronik ve saat ayarlı(kartlı) giriş
çıkış kapıları olmalı.
* Saha zemini asfalt/beton ve tır park
çizgileri düzenlenmiş olmalı.
* Tüm saha etrafının yüksek çit ve
üzeri dikenli telle çevrilmesi gerekiyor.
* Tüm sahanın sürekli aydınlatılması
gerekli.
* 40-50 kişilik sürücüler için kafe ve
dinlenme yeri yapılmalı.
* Sürücüler için 15-20 adet duş alma
üniteleri yapılmalı.
* Sürücü ve çalışanlar ile misafirler için
15-20 adet temiz modern wc’ler yapılmalı.
İçinde fax, internet, bilgisayar, scanner gibi iletişim araçları olan hizmet
ofisi olmalı.
* 7/24 çalışan ve kayıt yapan kamera
güvenlik sistemi olmalı.
* Ağır taşıt kantarı olmalı.
* Kalış süresine göre ücretlendirme
yapacak kart sistemi olmalı.”
Özer: Çamur Park sektörümüzün hapishanelerinden biridir
“Türk nakliye sektörünün hapishanelerinden biri Gürcistan
Batum-i Çamur Park’tır. Gürcü
yetkililer, Türk nakliye sektörünü
bitirmek ve kendi nakliyecilerine avantaj sağlamak için, polis
zoruyla araçlarımızı bir tarlaya
sokuyor, günlerce bekletiyor ve
kim fazla para verirse önce onu
çıkartıyor. Öte yandan kendi
araçları ise parka hiç girmeden
sınır kapılarına gidiyor. Gürcistan yetkili birimleri haksız
bi şekilde Türk nakliyecisini
kendine yakın kişilere soyduruyor. Bu haksızlıklara dur demek
için Türk nakliye sektörü ne
yapmalı?”
Abdullah Özer
UND Yönetim Kurulu Üyesi
Mart 2016
42
GÜNCEL
SOCAR, Türkiye’yi
Mavi Koridor ile tanıştırıyor
Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinden Azerbaycan devlet petrol şirketi
SOCAR, Türkiye’nin ana ticaret yolları üzerinde konumlandırdığı perakende
OTO-CNG istasyon ağı “SOCAR CNG” ile Türkiye’yi “Mavi Koridor” (Blue
Corridor) ile tanıştırıyor.
SOCAR Turkey Petrol Enerji Dağıtım A.Ş.; Türk enerji sektörüne
2008 tarihinde PETKİM’in en büyük
hissedarı olarak giren Azerbaycan
devlet petrol şirketi SOCAR’ın
petrol ürünleri veenerji dağıtımı
konusunda faaliyet gösteren kuruluşudur. Şirketin ana faaliyet alanı
havacılık, deniz ve hava yakıtları
ve LNG, CNG dağıtım ve ticareti
konularını kapsıyor.
Türkiye, SOCAR ile uçtan uca
Mavi Koridorda (Blue Corridor)
Akaryakıt ve doğalgaz satışları
konularında faaliyet gösteren SOCAR Turkey Petrol Enerji Dağıtım
A.Ş. (SOCAR Dağıtım), AB’nin
temiz yakıt stratejisi kapsamında
Avrupa çapında orta ve uzun yol
taşımacılığı yapan ağır ticari nakliye
araçlarının dizel yakıt kullanımına
alternatif olarak doğalgaz kullanımını geliştirmek amaçlı başlattığı “Mavi
Koridor” (Blue Corridor) benzeri
bir projeyi, Türkiye’nin ana ticaret
yolları üzerinde konumlandırdığı
ve Türkiye’nin en geniş perakende
OTO-CNG ağı olan “SOCAR CNG”
istasyonları ile hayata geçiriyor.
Belli bir büyüklüğe ulaşan “SOCAR CNG” istasyon ağı sayesinde
Avrupa’nın bir ucundan yola çıkan
CNG’li araçlar Türkiye’de “SOCAR
CNG” tarafından oluşturulan koridor
ile CNG tedariği sıkıntısı çekmeden
yollarına devam edebilecekler.
SOCAR, Türkiye’nin ana ticaret
güzergâhındaki “Türkiye Mavi
Koridor” CNG istasyon ağını
tamamladı
SOCAR Dağıtım, İstanbul-İzmir ve
İstanbul-Ankara-Mersin’i bağlayanana ticaret yolları üzerinde
konumlandırdığı “SOCAR CNG”
istasyonları ile akaryakıta göre daha
ekonomik ve çevreci olan CNG
alternatifiniakaryakıt çeşitleri ile birlikte Türk tüketicisine sunmak üzere
Mart 2016
hizmet vermeye başladı. Bugüne
kadar özellikle yerel yönetimler tarafından toplu ulaşım için kullanılan
otobüslerde ve sadece şehir içinde
kullanılabilen CNG, ihtiyaca cevap
verebilecek bir dağıtım ağı olmadığı
için tüm cazibesine rağmen şehirlerarası yollarda faaliyet gösteren ağır
vasıta kullanıcıları kamyon ve otobüsler tarafından kullanılamıyordu.
Pazardaki bu ihtiyaç doğrultusunda
yatırımlarına öncelik veren SOCAR,
iki yıldır süren çalışmalarını tamamladı. Türkiye’nin ana ticaret yolları
güzergâhına göre oluşturulan hattın
ilk bölümü, Gebze Şekerpınar’da
inşa edilen ilk istasyonla başlayarak
Bolu, Ankara ve Aksaray’da hayata
geçirilen istasyonlar üzerinden Mersin istasyonuna kadar ulaşıyor. Hattın ikinci bölümü ise yine Gebze’yi
Bursa Gemlik, Bursa Mustafakemalpaşa ve İzmir Kemalpaşa istasyonları ile İzmir’ebağlıyor. Yaklaşık
200-250 km’lik aralar ile konumlandırılan ve son teknoloji ekipman
kullanılarak inşaa edilen bu sekiz
yeni CNG istasyonu sayesinde, İstanbul, Ankara, Mersin, Bursa, İzmir
gibi ticaretin kalbinin attığı büyük
merkezleri birbirine ve çevre illerine
bağlayan yollarda çalışan araçlara
yepyeni, ekonomik ve çevreci bir
yakıt alternatifi sunulmuş oluyor.
CNG alternatifinin yanısıra motorin,
benzin ve LPG’nin de tüketiciye
sunulduğu yenilikçi SOCAR CNG
istasyonlarının sayısının 2016 yılı
içerisinde artması hedefleniyor.
CNG dönüşümünde teknolojik
devrim SOCAR “Dual System”
SOCAR’ın, oto CNG’yi tüm
Türkiye’de ulaşılabilir kılma hedefi
sadece istasyon yatırımları ile sınırlı
değil. Bugüne kadar tüketicinin
ihtiyacına cevap verecek istasyon
ağının olmaması sebebi ile şehiriçi
toplu taşımacılık ile sınırlı kalan
CNG’li araç parkının büyütülmesini
amaçlayan SOCAR, dizel araç
kullanıcılarının da araçlarını yenilemeden CNG’nin avantajlarından
yararlanabilmesi için araç dönüşüm
konusunda da önemli bir Ar-Ge
çalışmasına imza attı. SOCAR’ın
iki yıldır devam ettirdiği program
çerçevesinde dizel araçların hem
normalde olduğu gibi motorin,
hem de daha ekonomik olan
43
CNG’yi tüketmesini sağlayan “Dual
System”geliştirildi. Dual System
teknolojisi taşıyan araçlarda, aracın
dizel özelliğini kaybetmeden CNG
tüketilmesisağlanıyor. Motorin ile
birlikte ve aynı anda tüketilen CNG
yakıt giderlerinde önemli derecede
tasarruf edilmesi sağlanıyor.
Motorin tüketiminde yüzde 70’e
varan oranda azalma, büyük
tasarruf
Dual System, aracın tükettiği
motorin yerine CNG kullanılmasını
sağlayarak ekonomi sağlıyor. Dizel
araçlarda yüzde 70’e varan oranda
gaz tüketen sistem, kalan yüzde
30 için yine motorin tüketiyor.
CNG birim maliyet açısından diğer
yakıtlara göre daha ucuz olduğu için
toplamda önemli bir maliyet avantajı
getiriyor.
gazlarında yüzde 20 oranında bir
azalmaya sebep oluyor. Yeni nesil
CNG’li araçlar benzinli ve dizel
yakıtlı araçlara göre; karbon monoksitte; (CO) yüzde 76, benzende
yüzde 97’nin üzerinde, ozona
zararlı hidrokarbonlarda yaklaşık
yüzde 90, partiküllerde yüzde 99
ve üzerinde bir azalma sağlayan
çevreyi etkileyici toksik ve korozif
atıklar üretmediğinden diğer fosil
yakıtlara göre en temiz yakıt olarak
görülüyor.
24 saatte hızlı dönüşüm istenirse motorine geri dönüşüm
‘Dual System’, motora kolay ve kısa
sürede uygulanması, maliyetinin
düşük olması, aracın deposunda
gaz kalmaması halinde sadece
motorinle hiç bir sıkıntı yaşamadan
seyahatine devam edebilmesi ve
istendiği takdirde aracın satışında
sökülüp geri alınabilmesi gibi öne
çıkan avantajları sebebiyle de tercih
ediliyor
Menzil sıkıntısına son
Dual System’in sağladığı en önemli
özelliklerden biri de menzil sorununun olmaması. Sistem aracın orijinal
menzilini daha da uzatarak motorin
+ CNG yakıt kullanımıyla 600 km’ye
kadar CNG ikmali yapmadan yol
yapmayı mümkün kılıyor. Ayrıca
istenirse araç sadece motorin
kullanılarak orijinal performansıyla
çalışmaya da devam edebiliyor.
CNG’nin geleneksel yakıtlara göre
daha temiz ve daha verimli yanan
bir yakıt olması sebebiyle kalıntı ve
siyah duman bırakmıyor bu sayede bakım süreleri uzuyor ve servis
giderleri dolayısıyla işletme maliyeti
düşüyor.
Türkiye’nin havasını
temizliyoruz!
CNG, insan sağlığına en büyük hasara yol açan partikülleri üretmeyen
bir yakıt. Kilometre başına yüzde 20
oranında daha düşük CO2 salınımına sahip. Egzoz emisyonlarında
büyük bir düşüş sağlıyor. Sera etkisi
SOCAR Turkey Petrol
Enerji Dağıtım A.Ş CEO’su
Mutluay Doğan:
SOCAR DUAL SYSTEM ile dönüşüm ve menzil problemlerini,
SOCAR CNG istasyonları ile de
ulaşılabilirlik sıkıntısını ortadan
kaldırıyoruz.
Azerbaycan, dünyadaki sayılı petrol
ve doğal gaz yataklarına sahip ve
dünyanın en eski petrol ve doğalgaz üreticisi ve ihracatçısı. SOCAR
ise Azerbaycan’ın devlet şirketi
olarak tüm bu petrol ve doğal
gaz kaynaklarından sorumlu tek
kurum. SOCAR, Hazar bölgesinde
bulunan yer altı petrol ve doğalgaz
kaynakları ve önemli yatırımları ile
dünyanın en köklü petrol şirketlerinden. SOCAR Turkey Petrol
Enerji Dağıtım A.Ş CEO’su Mutluay Doğan, “SOCAR olarak kendi
gazımızı, kendi kaynağımızdan,
kendi boru hattımızla getirip bilgi ve
deneyimimizle birleştirdik. Böylece
ekonomik bir alternatif yakıt türü
olançevre dostu, temiz, güvenli
CNG konusundaki yatırımlarımız
ortaya çıktı”dedi. 2050 yılına kadar
dünya çapında yollardaki araç
sayısının 2 milyara ulaşacağı ve
bunların tükettiği enerji miktarının
da ikiye katlanacağını öngörülüyor.
Bilim adamları ve mühendisler, on
yıllardır geleneksel ulaşım yakıtları
olan benzin ve motorine, temiz
ve ekonomik alternatifler arıyor.
Dünyada, özellikle kaya gazı ile
olağanüstü bir doğalgaz devrimi
yaşanan ABD’de, ulaşım araçlarında
CNG (sıkıştırılmış doğalgaz) kullanımı
hızla artıyor. Avrupa’da ağır ticari
araçların CNG ve LNG kullanımını
desteklemek ve geliştirmek için AB
destekli stratejik projeler geliştiriliyor
ve “Mavi Koridor” (Blue Corridor)
projesi gibi akıllı taşımacılık koridorları oluşturuluyor. Dünyadaki bu
gelişmelere paralel olarak CNG’nin
kullanımı ülkemizde de son yıllarda
başta şehir içi toplu taşıma araçları
olmak üzere yaygınlaşıyor. Doğan,
“SOCAR olarak misyonumuza
karyakıtın ekonomik, güvenli ve
temiz bir alternatifi olan CNG’yi Türk
tüketicisine tanıtmak ve onu hem
Türk tüketicisi hem de Avrupa’nın
bir noktasından CNG’li araçlar ile
Türkiye üzerinden geçmek isteyen
sürücüler için ulaşılabilir kılmak. Bu
amaçla ilk etapta kuzeyden güneye,
batıdan doğuya, İstanbul-İzmir ve
İstanbul-Ankara-Mersin hattında
oluşturduğumuz “Türk Mavi Koridor
”un daha da uzaması için yatırımlarımız devam ediyor. Biliyoruz ki firmaların en büyük giderini yakıt kalemi
oluşturmakta. Firmalar için yakıtta
kazanacakları en küçük avantaj bile
büyük bir değer. Biz müşterilerimize sunduğumuz geleceğin yakıtı
CNG ve geliştirdiğimiz Dual System
teknolojisi ile araçlarının çok büyük
orandamotorin yerine daha ucuz
ve temiz bir alternatif olan doğal
gaz tüketmesinin önünü açıyoruz.
Bu sayede filo sahipleri, kamyon
sahipleri, otobüs şirketleri, kargo
firmalarını, uzun yol yapan tüm
araçları CNG’nin avantajı ile tanıştırmak istiyoruz. Socar Dual System
ile dönüşüm ve menzil problemlerini,
SOCAR CNG istasyonları ile de ulaşılabilirlik sıkıntısını ortadan kaldırıyoruz. Geleceğin yakıtıyla bugünden
kazandırıyoruz.
Mart 2016
44
GÜNCEL
Sertrans Logistics
‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’ belgesi aldı
Sertrans Logistics, gümrük işlemlerini kendi bünyesinde yaparak ihracatçının
hayatını kolaylaştıracak. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen Yetkilendirilmiş Yükümlü belgesi sayesinde Sertrans, gümrük işlemlerini bundan
böyle kendi bünyesinde yapacak.
Soldan Sağa: Demet Çakmakçı / İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Şube Müdürü, Halil İbrahim Bozkuş / İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü,
Murat Cömert / Sertrans Logistics iştirak şirketi Transer Genel Müdürü, Arzu
Çilingir / Sertrans Logistics Satış ve Pazarlama Süreç Koordinatörü
Sertrans, gümrük yükümlülüklerini eksiksiz ve hatasız yerine
getirmek, kayıt sistemi düzenli ve
izlenebilir olmak, güvenlik ve iş
ortaklığı yönetimi, risk yönetimi,
mali yeterlilik, emniyet ve güvenlik standartları gibi pek çok üst
düzey performans gerektiren kriterleri yerine getirebilen firmalara
verilen ‘Yetkilendirilmiş Yükümlü’
belgesini aldı. Yetkilendirilmiş Yükümlü belgesinin zaman tasarrufu
sağlayarak ihracatçılara büyük
avantajlar sağlayacağını belirten
Sertrans Logistics Yönetim Kurulu
Başkanı Hakan Keleş: “Uluslara-
rası tedarik zinciri yönetiminde 27
yıllık tecrübeye sahibiz. Yetkilendirilmiş Yükümlü belgemiz ile
tüm gümrük işlemlerimizi kendi
bünyemizde güvenli ve hızlı bir
şekilde tamamlayarak, bürokratik işlemleri en aza indirerek
lojistik operasyonlarda çözüm
ortaklarımıza zaman tasarrufu,
maliyetlerinde iyileştirme ve hız
sağlayacağız. Böylece, ihracatçı
müşterilerimizin kendi rakiplerine
göre bir adım daha önde olmalarını sağlayacağız” dedi.
İhracatçılarımızın dış
pazarlardaki rekabet
güçlerine destek oluyoruz
27 yıldır uluslararası taşıma ve lojistik hizmeti veren Sertrans’ın yerli
ve yabancı gümrükler nezdindeki
kurumsal itibarının çok yüksek
olduğunu belirten Yönetim Kurulu
Başkanı Hakan Keleş, “Yıllardır
yüksek kalitede ve uluslararası
standartlarda hizmet veriyoruz.
Yerli ve yabancı gümrükler nezdindeki kurumsal itibarımız yanında,
kapsamlı teminatla 2013 yılından
beri bu alandaki hizmetlerimizi ve
Mart 2016
güvenilirliğimizi daha da pekiştirmiş
bulunuyoruz. Tüm bunlar, çözüm
ortağı olduğumuz ihracatçılarımıza maksimum destek vermemize
imkan sağlıyor. Bugün, ihracatçılarımızın en büyük kayıplarından
biri gümrük işlemlerinde harcanan
uzun sürelerdir. Lojistik hız gerektiriyor, kaybedilen zaman teslimat
sürelerinin aksamasına, terminlerin
uzamasına, müşteri kaybına ve
hatta pazar kaybına kadar ihracatçılarımıza büyük zarar veriyor. Biz,
Yetkilendirilmiş Yükümlü belgemizle yük kontrollerini kendimiz
yapıyor, bürokrasi işlemlerini azaltıyor ve tüm lojistik süreçleri kendi
bünyemizde gerçekleştiriyoruz.
İç gümrük idarelerine gitmeden,
sıra beklemeden ihracatçılarımızın
ürünlerini uluslararası piyasaya çok
daha hızlı, ekonomik ve güvenli
taşıyarak ihracatçılarımıza hız ve
maliyet avantajı sağlıyoruz. Bu
uygulamamız ile rekabetin en sert
şekilde yaşandığı dış pazarlarda
ihracatçılarımıza destek olmak,
Türk ihracatçısının uluslararası arenada rakiplerinden bir adım önde
olmasına katkı sağlamak en büyük
amacımız” dedi.
45
Castrol Ford Team Türkiye’den
Pirelli Fabrikası’na ziyaret
Pirelli İzmit Fabrikası’nı ziyaret eden
Castrol Ford Team Türkiye ekibi,
Türkiye ve Avrupa’daki parkurlarda
kul-landıkları Asfalt rally lastikleri RK
RKW ve N3, toprak rally lastikleri K
ve KM’ler konusunda bilgi aldı. Pirelli Motorsporları Araştırma Geliştirme Direktörü Mauro Soatto tarafından lastik performansı, yarış lastiği
ve standart lastik üretimi arasındaki
farklar, kazandırdıkları performans
özellikleri, lastik kullanım şartları gibi
ko-nularda verilen eğitime de katılan
ekip, Soatto ev sahipliğinde motor
sporları ve Formula 1 lastiklerinin
üretil-diği bölümleri de ziyaret etti.
Pirelli lastikleriyle 6 yıldır üst üste
Türkiye Ralli Şampiyonu olan Castrol Ford Team Türkiye, geçen yıl da
Avrupa Ralli Kupası’nı kazanan ilk
Türk takımı olmuştu.
Mart 2016
46
GÜNCEL
Türkiye’nin en büyük AdBlue üreticisi
Polisan Kimya, Avrupa’ya yayılmayı hedefliyor
Polisan Kimya’nın AdBlue, Antifriz ve Cam Suyu ürünlerini kapsayan Smart
Solutions ürün ailesi büyüyor. 2010 yılından bu yana 85 bin ton satış miktarıyla
Türkiye’nin en büyük AdBlue üreticisi olan Polisan Kimya, antifriz gamına eklediği “Ultraline Antifriz” ve “SuperCoolant Antifriz” ürünleriyle büyümesini sürdürüyor.
Polisan Kimya’nın zararlı egzoz gazlarını su buharı ve zararsız azota dönüştüren AdBlue, soğuk havalarda araç
motorlarını soğutan suların donmasını
engelleyen Antifriz ve araçların ön
camlarını temizleme özelliğine sahip
Cam Suyu ürünlerinin yer aldığı Smart
Solutions ürün ailesi, yeni ürünleriyle
büyüyor.
2010’dan bu yana en büyük
AdBlue üreticisi ve satıcısı
Polisan Kimya, kamyon, otobüs, iş
makinelerinde ve hafif ticari araçlarda
kullanılması zorunlu olarak zararlı
egzoz gazlarını, su buharı ve zararsız
azota dönüştürmek amacıyla kullanılan AdBlue ürününün 2010 yılından
bu yana Türkiye’deki en büyük üretici
ve satıcısı konumunda.
Erol Mizrahi: PolisanHellas aracılığıyla tüm Avrupa’ya yayılmayı hedefliyoruz
Polisan Holding CEO’su Erol Mizrahi
konuya ilişkin yaptığı açıklamada
şunları söyledi: “Polisan Kimya’nın
AdBlue satış miktarı yıllık 17 bin ton
seviyesinde olup Türkiye’nin en büyük
üreticisi konumundadır. Dünyanın dev
otomobil üreticilerinin ve akaryakıt
istasyonlarının tedarkçisi olmaktan
gurur duyuyoruz. 2017 yılından itibaren tüm binek araçlarda da zorunlu
olacak AdBlue kullanımı sayesinde
daha temiz çevre ve yüzde 6’ya
varan yakıt tasarrufu sağlanmaktadır.
AdBlue ürünü dış pazarlardan da
oldukça büyük beğeni kazanmış olup
Bulgaristan ve Yunanistan’a ihracatımız başlamıştır. Yunanistan’daki iştirakimiz PolisanHellas aracılığıyla tüm
Avrupa’ya yayılmayı hedefliyoruz.”
Ultraline Antifriz ve SuperCoolant Antifriz büyük ilgi görüyor
Polisan Kimya’nın üretim yelpazesindeki bir diğer ürün ise Antifriz; 2015
yılı eylül ayında tüketicilerle buluşan
Ultraline Antifriz ve SuperCoolant
Mart 2016
Antifriz ürünleri, kısa zamanda yoğun
talep gördü.
-30 Cam Suyu, her türlü hava
şartında maksimum performans
sağlıyor
Her türlü hava ve yol koşullarında
güçlü yayılma ve temizleme özelliği ile
silecek performansını artıran ve net bir
görüş kazandırarak güvenli bir sürüş
sağlayan -30° Cam Suyu ise kış ayarında araç sahiplerinin en çok ihtiyaç
duyduğu ürün olarak öne çıkıyor.
Lojistik, işimizde
son derece önemli
Polisan Holding CEO’su Erol Mizrahi,
lojistiğin gerek kendi sektörleri gerekse de şirketleri için son derece önemli
olduğunu ifade ederek, lojistiğin kendi
işlerinde bir avantaj oluşturabildiğini
söyledi. Mizrahi, firma olarak lojistik
partnere büyük önem verdiklerini belirterek lojistik iş süreçlerinin firmalar
tarafından çok iyi etüt edildiğini söyledi. Artık dünya rekabet pazarında
bir adım öne geçebilmek için sağlam
bir lojistik partnere ihtiyaç olduğunu
vurgulayan Mizrahi, profesyonel
çalışmaların ve şirketlerin her zaman
sektörlere kazandırdığının altını
özenle çizdi.
47
Hilaltrans’ın Yetkilendirilmiş Yükümlü
ve İzinli Gönderici statüleri tescillendi
Lojistik sektörünün önde gelen kuruluşlarından Hilaltrans “Yetkilendirilmiş
Yükümlü (AEO)” ve “İzinli Gönderici” statülerini tescillendi. Hilaltrans
yetkililerinden Onur Dal, şirket olarak çok kıvançlı olduklarını ifade ederek; bu
durumun çalışmalarına pozitif yansıyacağını vurguladı.
Lojistik sektörünün önde gelen kuruluşlarından Hilaltrans “Yetkilendirilmiş
Yükümlü (AEO)” ve “İzinli Gönderici”
statülerini tescillendi. Hilaltrans yetkililerinden Onur Dal, “2013 yılında yürürlüğe giren Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği kapsamında 2014
yılında bulunduğumuz başvuru oldukça
uzun bir aradan sonra neticelendi ve
denetlemeden geçirilerek uygun görülen statülerimiz tescillendi. Sonuca bu
kadar uzun sürede varabilmiş olmamızın sebepleri malum. Tüm 2015 yılı boyunca değerlendirmeler askıya alınmıştı
desek yanılmış olmayız sanıyorum.
Fakat her şeyde bir hayır vardır. Biz de
bu bekleme süresi zarfında iş süreçlerimizi ve altyapı hazırlıklarımızı daha da
geliştirerek sertifikalarımıza tam manası
ile layık olmaya çalıştık. AEO, yani bizim
mevzuatımızda geçtiği şekli ile Yetkilendirilmiş Yükümlü, yapılan incelemeler
neticesinde yetkinliği ve güvenilirliği
uygun görülen mali mükellef statüsünü
ifade ediyor” dedi.
Uluslararası taşımacılık
tarihimizde bir devrim
Dal, AEO’nun yetki ve imkan kısmına
ilişkin şu bilgileri verdi: “Bu statüye uy-
gun görülen kuruluşlara devletimiz,
bazı gümrük işlemlerinin doğrudan
gözetimi altında olmaksızın mükellefin kendi gözetimi ve sorumluluğu
altında yapılmasına imkan ve yetki
tanıyor. Dış ticaret faaliyeti olan müteşebbisler için bu yetkiler İhracatta
Yerinde Gümrükleme ve İthalatta
Yerinde Gümrükleme, uluslararası
nakliyeciler için ise İzinli Gönderici
ve İzinli Alıcı şeklinde ikiye ayrılıyor.
Uluslararası nakliyecilik kapsamında çok kısa özetleyerek açıklamak
gerekirse, nakliyeci ihracat aracını
bağlı bulunduğu gümrüğe kendi
tesislerindeki özel bir sahada bekleterek tamamen elektronik ortamda
sunuyor. En fazla iki saat içerisinde
sistemden alınan onayın akabinde
aracını yine kendisi mühürlüyor ve
doğrudan yurt dışına sevkini gerçekleştiriyor. Benzetmek gerekirse kendi
tesisi gümrüğün bir şubesiymiş,
kendi görevli personeli de gümrüğün
memuruymuş gibi işlemleri yürütüyor.” Bu sertifikayla birlikte bazı
avantajlara sahip olduklarını ifade
eden Dal, bu avantajların müşterilere
yansıması hakkında şunları söyledi:
“Müşterilerimize en başta sunaca-
ğımız katma değer hız olacaktır.
Bilindiği gibi, vakit nakittir. Hız hangi
müşteriye cazip gelmez ki? Uzunca
bir zamandır hayatımıza girmiş olan
sıfır stokla üretim düzeninda artık
günler değil saatler dikkate alınır
hale geldi. Müşterimize “yüklemenizi
bir an önce bitirip beyannamenizi
açın, aracımız hemen yola çıksın
diyebilmek hem ona hem kendimize
sunabileceğimiz katma değerlerin en önde geleni olacaktır.” Bu
uygulamanın sektör için son derece
önemli olduğunu ifade eden Dal
şunları söyledi: “Her ne kadar henüz
emekleme aşamasında olsa da bu
uygulamanın uluslararası taşımacılık
tarihimizde bir devrim olduğu gerçeği inkar edilemez. Bunu sahiplenmek durumundayız. Sektörün
katkısıyla henüz ham durumdaki
bu uygulamalar gelişecek ve kısa
sürede Avrupa ülkelerinde alışık
olduğumuz kapsam ve akıcılığa
kavuşacaktır. Bunun ötesinde sektörün her bakımdan kalite standartlarını yükseltmesi için iyi bir rehber
ve fırsat olduğunu düşünüyorum.
Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki,
başvurudaki bilgi toplama amaçlı
100 küsür sorunun cevabını hakkıyla verebilen ve bu cevapları günlük
iş hayatında uygulamayı başarabilen
bir firma, dünyada kendi ölçeğindeki her emsali ile her türlü rekabete
hazır demektir.”
Mart 2016
48
GÜNCEL
Rota planlamasını artık sanal zekalar yapıyor
Filo yönetimi yeni teknolojiler sayesinde
çok daha verimli hale geliyor. Türkiye’de
bu uygulamanın öncülerinden logvrp,
en az maliyetli, en kısa mesafeli, en
verimli filo ve rota planını hesaplıyor,
sunuyor. Filo planı ve rotalar bir insanın
yapabileceğinden daha optimum ve
verimli olması sayesinde yüzde 50’ye
varan tasarruf imkanı sağlayabiliyor.
Sistem temel olarak yazılım satın almak
yerine web sayfası üzerinden kiralama
mantığıyla çok düşük maliyetlerle çalışma imkanı sağlıyor.
Sistemin yaratıcısı NetAkıl Bilişim Eğitim
ve Danışmanlık Genel Müdürü Osman
Özgür bizlere uygulama ile ilgili ayrıntıları aktardı. “logvrp, rotaları ve araç
filosunun görevlerini; dağıtım, sevkiyat
ve toplama işleri en az maliyetli, en kısa
mesafeli olacak şekilde planlayan web
uygulaması ve web servisidir. Üstelik,
zaman, yük tipi ve miktarı, araç hızı ve
kapasitesi gibi kriterleri de dikkate alır.”
diyen Osman Özgür, logvrp ile araçların dağıtıma, sevkiyata veya toplama
işlerine göndermeden önce, filo ve rota
planlaması yaparak, müşterilerin siparişlerini, hizmetlerini tam zamanında, doğru adrese, doğru miktarda, en az maliyetle, ulaştırabileceğine değindi. Özgür,
logvrp detaylı filo planı ile elde edilebilecek verileri şu şekilde sıraladı:
• Hangi araç ?
• Hangi saatte, hangi lokasyonda
olacak ?
• Tahmini varış ve kalkış saatleri
ne olacak?
• Taşınacak olan şey varış noktasına
en erken ve en geç ne zaman
teslim edilecek?
• Lokasyonlara hangi sırayla,
hangi yollardan gidecek?
• Hangi lokasyonda hangi işi yapacak?
• Her bir lokasyonda ne kadar
miktar ya da kişi alacak/bırakacak?
• Tüm rota kaç kilometre,
kaç saat/dakika sürecek?
“Bir insanın saatlerce, günlerce çalışsa
bile tüm bu sorulara yanıt verebilecek
verimli bir filo planı oluşturması mümkün
değil” diyen Özgür, “Mesafeler, süreler,
yük miktarı, araç kapasitesi, zaman ve
daha bir çok kısıt işin içine girince, iş
çok daha karmaşık hale gelir. logvrp, filo
operasyonunu, sizin için çok daha kolay, pratik, hızlı ve en verimli olacak şekilde planlar ve size sunar.” dedi. 1’den
fazla aracı olan bile kullanabilir logvrp’yi
birden fazla aracı olan ya da bir seferde 5 müşteriden fazlasına hizmet veren
Mart 2016
herkesin kullanabileceğini ifade eden
Osman Özgür, logvrp’den faydalanarak verimliliğini artırabilecek firma ve
sektörleri şöyle sıraladı: “Gıda dağıtım
ve pazarlama firmaları (yiyecek ve içecek dağıtımı), kargo ve kurye firmaları,
yolcu taşıma servisleri, personel servisleri, okul servisleri, ecza depoları
ve kooperatifleri, satış ve pazarlama
ekipleri, teknik servis, bakım ve onarım
ekipleri, online mağazalar ve depolar,
gazete, dergi, basılı yayın dağıtım firmaları, taşımacılık ve nakliye firmaları,
telekomünikasyon sektörü, belediyeler, çevre ve atık yönetimi firmaları,
posta ve evrak dağıtım ve sağlık hizmetleri sektörleri.”
Yüzde 50 tasarruf
logvrp’yi kullanan lojistik araç filolarının hangi avantajlara sahip olacağı
konusunda detaylı bilgi veren Osman
Özgür, “logvrp, en az maliyetli, en kısa
mesafeli, en verimli filo ve rota planını
hesaplar, bulur ve size sunar. Filonuz
bu plana uygun çalıştığında, filo operasyonlarınızın maliyetlerinde yüzde
50’ ye kadar tasarruf edebilirsiniz.”
dedi. Uluslararası bir ürün logvrp’nin,
2010 yılında beta versiyon ile yayınlanıp 2012’de ticari ürün olarak bu alanda dünyadaki ilk bulut web yazılımlarından biri olduğunu söyleyen Özgür,
2012’den bugüne ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya, İsviçre, Hindistan, Meksika, Ekvador, Brezilya başta
olmak üzere tüm dünyada birçok ülkede kullanılan, uluslararası seviyede
bir ürün olduğunun altını çizdi.
Yazılım kiralıyorsunuz
“Bulut bilişim teknolojisi ve SaaS (hizmet olarak yazılım kiralama) yaklaşımına sahip, yani aylık/yıllık kiralama ile
ödeme modeline dayalı Türkiye’deki ilk
yazılımlardan biridir. 2011 yılında yeni-
likçi web ve mobil uygulama ve hizmetleri
geliştirmek için kurulan NetAkıl firmasının
geliştirdiği ve sunduğu bir yazılımdır.” diyen Özgür, logvrp’nin en önemli özelliklerinden birinin dünyada ilk ve tek olarak
birden fazla alternatif rota planı sunması
olduğunu söyledi. Özgür, lojistik sektörüne yönelik diğer uygulama ve yazılımlarını şöyle anlattı: “NetAkıl, logvrp
yazılımı ile entegre olarak çalışacak 3
yeni yazılım ürünü geliştirmek üzere
çalışmalarına devam etmektedir. Bu
yazılımlardan biri, planlama veya operasyon uzmanları tarafından kullanılacak
olan operasyon yönetim web uygulaması. Siparişlerin, taleplerin, araçların,
müşterilerin ve operasyonun yönetilmesini, planlanmasını sağlar. logvrp’ye
rota planlaması yaptırıp elde edilen
rotaları sahadaki personelin mobil uygulamalarına aktararak rota ve görev
bilgilerini sahadaki personele gönderir.
Planlanan-gerçekleşen karşılaştırması
yaparak yaşanan sorunlar, gecikmeler, aksamalar doğrultusunda manuel
veya otomatik olarak yeniden planlama sağlar. Diğer yazılım, akıllı telefon
ve tabletler için mobil işgücü yazılımı.
Sahadaki şoför, kurye, satış temsilcisi,
teknik servis personeli gibi operasyonu
gerçekleştiren kişilerin kullanacağı mobil
uygulama. Operasyon yönetim uygulamasından gelen rota ve görev detaylarını personele bildirir ve sahada personelin gerçekleştirdiği görevlerin durumu ve
konumunu merkezi operasyon yönetim
uygulamasına iletir. Personelin sahadaki
GPS konumu ile birlikte personel görevlerini (dağıtım teslimatı, satış, teknik hizmet, gibi) yapıp yapmadığını, anlık problemleri, işin yapıldığına dair ispat-onay
mekanizmaları olan bir yazılım. 2016 yılı
içinde sunulması hedeflenen bu yazılımlar ile çok daha verimli, ölçülebilir, pratik,
ucuz filo operasyon yönetimi ve daha
fazla tasarruf sağlanacaktır.”
49
Güvenlik Michelin’den sorulur
çekerek hızı azaltmanız gerekir.
Gerekiyorsa, tekerlekleri kilitlemeden
fren pedalı üzerine hafifçe basın. Arkadan itişli bir araçta, arka tekerlekler
yol tutuşunu yeniden kazanıncaya
kadar ayağınızı gaz pedalından hafifçe kaldırın. Daha sonra hızınızı tekrar
kazanmak için hafifçe gaz pedalına
basın. Hiçbir şekilde fren pedalına
basmayın, çünkü fren arka tekerleklerin dengesizliğini artırır.
Michelin, Avrupa’nın
en güçlü 10 markasından
biri seçildi
Michelin, olumsuz koşullar altında
bile yol, yaya ve yolcu güvenliğini
sağlayarak güvenli sürüş bilincini
oluşturacak ipuçları veriyor. Michelin, lastiksektöründe 100 yılı aşkın
deneyimiyle, sürücülere performans,
güvenlik, yakı ttasarrufu ve dayanıklılık sunuyor. Michelin en büyük
sorumluluk alanlarından bir iolan yol,
yaya ve yolcu güvenliği sağlamak
için ipuçlarını sıralıyor.
Marka kimliği, bilinirliği ve
tüketicileriyle kurduğu ilişki
sayesinde yüzyılı aşkın süredir
dünyanın en iyi markaları arasında yer alan Michelin, Best
Brands tarafından “Avrupa’nın
En İyi 10 Kurumsal Markası”
arasında gösterildi.
Fren mesafesine dikkat edin
deleriniçerigirmesiniengellemekamacıylapencerelerinizikapatmayıunutmayın.
Yollar, sağanak yağışlı havalarda
kayganlaşır. Bu nedenle öncelikle
hızınızı azaltarak önünüzdeki araçlarla aranızda belirli bir fren mesafesi
bırakın. Kısa farlarınızı ve çevresel
aydınlatmayı kullanmayı tercih edin.
Özellikle ıslak zeminlerde fren mesafesi kuru zemine oranla daha da
uzayacaktır. Fren mesafesinin daha
da artmaması için fren esnasında tekerleklerin kilitlenmesini engellemek
adına kademeli olarak fren yapın.
Sisli havalarda kısa ve
sis farlarınızı unutmayın
Sisli havalarda sürücüler en çok
görüş mesafesinin azalmasından
olumsuz yönde etkilenir. Bu nedenle
öncelikle kısa farlarınızı, sis farlarınızı
açın ve önünüzde seyreden araçlarla
aranızda güvenli bir fren mesafesi bırakarak, hız sınırlarına uyun. Sollama
yapmamaya özen gösterin.
Dikkatinizi yola odaklayın
Ayrıcarüzgarlıhavalardarüzgârınetkis
iyleyolasavrulabilecekyayalarakarşıd
ikkatiniziyolaodaklayın. Tozgibimad-
Gece görüş mesafesini ışığa
ve karanlığa göre ayarlayın
Gece aracınızı sürerken, gözlerinizin
ışık ve karanlığa alışması zaman
alabilir. Karşı yönden gelen araçlardan ve çevreden yansıyan ışıkların
gözünüzü almaması için dikiz aynasının açısını değiştirin. Geceleri görüş
mesafesi azaldığından aracınızın
hızını azaltın.
Virajlarda su birikintilerine
dikkat edin
Islak yollarda meydana gelen kazaların yüzde 99’u, yolda az miktarda su
birikintisi olduğunda meydana gelir.
Küçük de olsa yolda gördüğünüz su
birikintilerinde dikkat ielden bırakmayın.
Yüzyılı aşkın sürede inşa ettiği marka
kimliği ile dünyanın en büyük lastik
üreticilerinden Michelin, bağımsız
marka itibarı araştırma kuruluşu
Alman Best Brands tarafından
Avrupa’nın en iyi 10 kurumsal
markası arasında gösterilerek “Best
Brands” seçildi. Her yıl tüketiciler ile
gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda belirlenen “Best Brands” araştırmasına bu yıl Avrupa çapında farklı
ülkelerden 5 bin tüketici katıldı. Satış
hacmi, itibar ve pazar büyüklüğü
göz önünde bulundurularak toplam
58 markanın yer aldığı araştırmada
en iyiler, GFK Araştırma Şirketi’ni
takibinde yapılanonline anket yoluyla
belirlendi. Tüketici ile kurdukları empati sayesinde Avrupa’nın en iyi 10
markası arasında gösterilmekten çok
büyük mutluluk duyduklarını belirten
Michelin Türkiye Pazarlama Direktörü Olivier Gros, “Michelin olarak,
global anlamda tüketicilerimizi iyi
anlayarak ürün ve hizmetler geliştiriyor, ihtiyaçlarına odaklanıyoruz.
Bu sayede dünya çapında Michelin
marka itibarına önemli katkılar sunduk. Best Brands’den aldığımız bu
ödülde çabalarımızın doğru noktaya
vardığını bizlere gösteriyoruz. Michelin Grup’un bir parçası olmaktan
büyük gurur duyuyoruz.” dedi.
Ön ve arka tekerlekleri
kontrol edin
Ön tekerleklerde direksiyon
hâkimiyetini kaybetmeniz durumunda yol tutuşunu yeniden kazanabilmeniz için, gaz pedalından ayağınızı
Mart 2016
50
İFTAR
LOJİSTİK
Petrolde Arzı Dondurmak
Düşen Fiyatlara Çözüm mü?
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı içerisinde son teknoloji kullanılarak inşa edilen Komuta Kontrol Merkezi faaliyete açıldı. Bu merkez sayesinde gümrük süreçleri ile
güvenlik ve kaçakçılık risk unsurları 24 saat takip edilebilecek. Merkezin açılışını yapan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, ilk olarak 2013 yılında
faaliyete geçen merkezin, değişen teknolojiyle birlikte yenilenmesi ihtiyacının
doğduğunu söyledi.
Arz fazlası problemiyle boğuşan
petrolde değer kaybının geçtiğimiz
yıldan bugüne yaklaşık yüzde 40’a
ulaştığını görmekteyiz. 2016 yılına
önemli petrol üreticileri Suudi Arabistan ve İran arasındaki politik gerilim
ile başlayan petrol bu gerginlikten
bir miktar güç bulsa da etkisinin kısa
sürdüğünü gözlemledik. Geldiğimiz
noktada jeopolitik gelişmelere tepkinin
sınırlı kaldığı petrolde küresel talep
yetersizliğinin ağırlıklı olarak fiyatlara
yansıdığını söylemek yanlış olmaz.
Ham petrolün son dönemde OPEC
ve OPEC dışı önemli üreticilerin petrol
üretimini belirli bir seviyede dondurulması üzerine yaptığı görüşmeler ve
üretici ülkelerden gelen açıklamalar
ile hareketlenmeye devam ediyor.
Suudi Arabistan ve Rusya arasındaki
görüşmeler ile başlayan süreçte arz
fazlasına yönelik alınabilecek politikalar petrolün yükselişini desteklese de
sürecin tamamlanması bütün üreticilerin katılımına bağlı olacak. Temkinli
yükselişin arkasındaki ana etken ise
İran ve ABD gibi potansiyel üreticilerin
arzdaki sabitlemeye henüz katılmamış
olması.
Mart 2016
ABD üretimi azaltsa da, açığı
İran kapatacak
İran OPEC içerisindeki en büyük
üreticilerden biri olmakla birlikte
günlük üretimi 2,92 milyon varil/
gün düzeyinde ve İran Petrol Bakanı
açıklamalarına göre üretim 2016 yılının
ilk yarısına kadar 500 bin varil daha
artış gösterebilir. Bu da 2016 yılında
düşmesi beklenen ABD üretiminin
telafisini sağlayacak ve arz fazlası sürecini devam ettirecektir. Uluslararası
Enerji Ajansı raporuna göre ABD’de
kaya petrolü üretimi günlük 600 bin
varil kadar azalacak ki ABD Enerji Ba-
kanlığı da ortalamada 9,3 milyon varile
yakın 2015 yılı üretiminin 2016 yılında
8,7 milyon varil/güne kadar azalmasını
bekliyor. Küresel büyüme tahminlerinin de aşağı yönlü revize edildiği son
Dünya Bankası ve IMF raporları 2016
yılında güçlü talep artışı olmayacağını
gösteriyor. Bu da petrol fiyatlarının nihai
belirleyicisinin arz tarafı olacağını gösteriyor. Hem ABD Enerji Bakanlığı hem de
Uluslararası Enerji Ajansı öngörülerinin
dayandığı nokta da ABD’de düşen
petrol fiyatları ile azalan enerji yatırımları.
Düşen yatırımlar ABD’de bir önceki
yıla göre sondaj kule sayısını yüzde 60
kadar düşmesine neden oldu.
ABD 2017’de 50 dolar
seviyesini öngörüyor
2000’li yılların başında sondaj faaliyetlerinin yüzde 5’i kaya petrolü çıkarma
yöntemini kullanırken, 2016 yılı başlarında bu oran yüzde 80’lere ulaştı ve
ABD’deki teknoloji yatırımlarının hızını
gösterdi. Düşen fiyatlar ise kaya etkenindeki sabit maliyetleri artırdığından 2016
yılı yatırımlarının ve dolayısıyla üretimin
düşeceği beklentisi hakim görülmekte. Bu bağlamda da kurumların fiyat
beklentileri de yükseliyor. ABD Enerji
51
baktığımızda ise, düşüş trendine devam
eden petrolün 30 dolar seviyesi üzerinde
tutunma çabası gösterdiğini görüyoruz.
Bu seviye üzerinde kalınamaması durumunda petrolde ilk olarak 29.36 desteği,
bu seviyenin de aşağı yönlü geçilmesi
durumunda en son 2003 yılında görülen
25 dolar seviyelerine doğru bir geri çekilme görebiliriz.
Eski seviyeler hayal mi?
Bakanlığı “Kısa Vadeli Petrol Görünüm
Raporunda” 2016 için fiyat tahminini
37,59 dolar olarak açıklarken, 2017
yılı tahmini ise 50 dolar olarak açıkladı.
Uluslararası Enerji Ajansı ise yayımladığı
raporunda 2016 yılı fiyat beklentisini 35
dolar açıklarken, düşen yatırımların ve
azalacak stoklar ile birlikte petrol fiyatlarının 2020 yılına kadar yeniden 80 dolara
yükseleceğini belirtti. Cari görünümde
OPEC içerisinde İran ve Irak haricinde
üretimini artıracak potansiyel bir ülke yer
almıyor. Petrol piyasası ilk olarak Mart
ayı başında yapılacak arzı sabitleme
görüşmelerini izleyecektir. İran’ın bu
noktadaki kararı diğer üreticileri destekleyecek nitelikte olmayabilir. Bu da
önümüzdeki süreçte petrol fiyatlarının
kısa dönemde ABD ve İran’a uzun
dönemde ise küresel talep ve küresel
üretime odaklanacağını gösteriyor.
Petrolde bu seviyelere nasıl gelindi?
Küresel petrol arzında 2013-2016
döneminde yaklaşık yüzde 7,5 civarında bir artış meydana geldi. Arzdaki en
anlamlı artış 2008 sonrası ABD’de yaşanan kaya petrolü devrimi nedeniyle gerçekleşmiş olduğunu gördük. Konvansiyonel olmayan yöntemlerle üretilen bu
petrol sayesinde ABD, günlük üretimine
4 milyon ekstra varil eklendi. (O tarihteki
küresel günlük arzın yaklaşık 75 milyon
varil olduğu göz önüne alınırsa rakamın
oldukça anlamlı olduğu daha rahat
anlaşılabilir.) Ancak bu değişiklik 2014’e
kadar, küresel gerilimler nedeniyle fiyatlarda ani ve majör bir değişikliğe neden
olmadı. O tarihlerde Libya’da patlak
veren iç savaş, Irak’taki DAEŞ oluşumu,
İran’a uygulanan yaptırımlar arzın normale göre günlük 3 milyon varil kadar
azalmasına neden oldu. Bu da fiyatlarda
dengeyi sağlayan bir unsur oldu.
Ancak 2014 ortalarında, Kanada ve
ABD’de hızla yükselen üretim, fiyatları
nihayet etkilemeye başladı. Bu tabloya
Çin ve Almanya’da yaşanan ekonomik
yavaşlama, ABD’nin kaynak çeşitlendirmesi gibi talebi etkileyen faktörler
de eklenince Temmuz 2014’te varil
fiyatı 115 dolar olan petrol 80 dolarla
seviyesine geriledi. Ancak bu sadece
bir başlangıçtı.
20 dolar senaryosu
gerçek olur mu?
Varil fiyatı şu an için 31 dolar seviyelerinde bulunan petrol yıl içerisinde en
son 2003 yılında gördüğü 26 dolar
seviyelerini test ederek yılın en düşük
seviyelerini görmüştü. Petrol cephesindeki son gelişmelere baktığımızda
üretim kotasının düşürülmesine yönelik çabaların sonuçsuz kalması durumunda emtiada düşüşlerin devam
etmesi ve hatta 20 dolar seviyelerinin
gündeme gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Nitekim, yıllar süren yaptırımların
kaldırılmasının ardından İran’ın petrol
ihracatını artırarak üretimi dondurma
önerisini “gülünç” bulması ve son olarak Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali
El-Naimi’nin üretimin dondurulmasını
desteklediğini ancak, petrol üretiminde kesinti olmayacağını söylemesi
petrolde bu senaryonun gerçekleşmesinin önünü açacak gibi görünüyor. Kısa vadede teknik fiyatlamalara
Geçtiğimiz hafta OPEC üyesi ve OPEC
üyesi olmayan petrol üreticileri konumunda olan ülkelerin yaptıkları görüşmeler yakından takip edildi. Hatırlamak
gerekirse, petrolün aşağı yönlü seyrinin
en fazla etkisini hissettirdiği ülke Rusya
ile OPEC’in bir araya geldiği görüşmede
petrol üretimini kontrol altına alma anlamında ilk adım atılarak üretimin Ocak
seviyesinde dondurulması kararı alındı.
İlk etapta görüşmeyi olumlu karşılayan
piyasalar açıklanan karardan tatmin
olmadı. Çünkü talebin yetersiz olduğu bir
ortamda üretim kotasının dondurulmasının petrol fiyatlarına olumlu bir yansıması
olmayacağı beklentisi oluştu. OPEC
ve Rusya görüşmesi sonrası gözler
diğer önemli petrol üreticisi konumunda
olan ülkelere çevrildi. Mart’ta apılacak
görüşmelerin petrol üretimini dondurma konusunda nihai karara varılması
bekleniyor. Beklenen kararın alınmasının
ardından petrol fiyatlarında yukarı yönlü
tepki alımları gözlenebilir. Ancak bu
kararın piyasalar üzerindeki etkisi kalıcı
çözüm olmadığı algısıyla kısa süreli
olabilir. Teknik olarak incelediğimizde, 30
dolar seviyesi üzerinde petrol fiyatlarının
kalıcı bir toparlanmaya işaret edebilmesi için 35 dolar seviyesi üzerinde bir
fiyatlama görülmesi gerekmektedir. Bu
anlamda söz konusu seviyelerde fiyatlamalar gerçekleşmediği sürece petrolün
eski seviyelerine yükselmesi şu an için
mümkün görünmüyor.
Mart 2016
52
LOJİSTİK
‘Ortadoğu, Küreselleşme ve Türkiye’
Antalya’da masaya yatırıldı
TISİAD’ın katkılarıyla Antalya’da gerçekleşen konferansta konuşan Başkan
Nevaf Kılıç, Irak’ta Türk ürünlerinin hayranlık uyandırdığını söyledi. Toros Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer de, “Ortadoğu, dünyanın kalbidir.
Dünyayı dizayn etmeye çalışanlar da bu sebeple ilk olarak kalpten başlıyor.
Ortadoğu’da yaşanan karmaşa ve kaosun ana kaynağı budur” dedi.
Antalya ‘da bir dizi ziyaret gerçekleştiren Türkiye-Irak Sanayici ve
İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı
Nevaf Kılıç ve yönetimi, etkinliklerini
Ortadoğu, Küreselleşme, Türkiye ve
Akdeniz Çanağı konulu konferansla
sonlandırdı. Konferansta TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç ve Toros
Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof
Dr. Ahmet Özer konuşmacı olarak
yer aldı. Antalya Ramada Plaza’da
gerçekleştirilen konferansa Antalya
iş dünyası ve STK’lar ilgi gösterdi.
“Kuzey Irak’ta bir alışveriş merkezine giriyorsunuz, sanki Mersin ya da
Antalya’da bir AVM geziyorsunuz.
Yüzde 80’i Türk firması ya da Türk
ürünleri. Hani 90’lı yıllarda bizlerin
Amerikan mallarına olan düşkünlüğümüz gibi Iraklılar’da da şimdi
Türk malları düşkünlüğü var. Bu
durumdan Türk firmalarının daha
da fazla faydalanması gerektiği
inanıyorum.”
Kılıç: Irak’ta Türk ürünlerine
adeta hayranlık var
TSİAD Başkanı Nevaf Kılıç’tan
sonra konuşan Toıros Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer
Konferansta TISİAD’ın çalışmaları
hakkında bilgi veren Başkan Nevaf
Kılıç, Irak-Türkiye arasındaki ticari
illişkileri anlattı. Türkiye iş dünyası
için Irak’ın büyük önem arz ettiğini
ifade eden Kılıç, “Bugünkü verilere baktığınızda Türkiye’nin en
çok ihracat yaptığı ülke Almanya.
Almanya’nın hemen arkasından Irak
geliyor. Bizim için bu kadar önemli
bir ülkeyle ticari ilişkilerin geliştirilmesi için TISİAD olarak yoğun çaba
sarf ediyoruz” dedi. Irak’ta Türk
firmalarının ürünlerine tüketicilerin
yoğun ilgisinin olduğunu belirten
Kılıç konuşmasını şöye sürdürdü:
Mart 2016
Özer: Türkiye’nin acilen
demokratikleşmesi lazım
de Ortadoğu’da yaşanan savaş ortamını ve bu ortamın Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi. Ortadoğu’nun
dünyanın varoluşundan bu yana en
cazip bölgelerden olduğunu ifade
eden Özer, “Ortadoğu, dünyanın
kalbidir. Dünyayı dizayn etmeye
çalışanlar da bu sebeple ilk olarak
kalpten başlıyor. Küreselleşme,
yeni dünya düzeni çerçevesinde
dünyayı dizayn etmek isteyenler
bu sebeple opaerasyona kalpten
yani Ortadoğu’dan başlıyor” dedi.
Ortadoğu’nun dünya enerji kaynaklarının yüzde 65’inin üzerinde
oturduğunu kaydeden Ahmet
Özer, bu açıdan da Ortadoğu’nun
önemli olduğunu belirtti.
Türkiye’nin dış politikasını da değerlendiren Özer şunları kaydetti:
“Komşularımızla gerginlik iyi değil.
Türkiye nasıl bir yol ayrımında? Ya
demokratik devlet olacak ya da 3.
dünya ülkelerinin yanına savrulacak, yani otokratikleşecek. Türkiye;
Suriye ve Kürt politiklarını gözden
geçirmelidir. Hızla demokratik devlet formuna gelmelidir. Bu ülkenin
ne kadar çok demokrasiye, ne çok
adalete ve eşitliğe ve özgürlüğe
ihtiyacı var. Bu kavramları kavram
olmaktan öteye görürmenin, bunları kuru hamasetin objesi olmaktan
53
sanayicilerimize fayda olarak geri
dönmesi bizlerin en büyük temennisidir” dedi.
Karşılıklı destek sözü
çıkarmanın önemi ne büyük. Bir
yolu olmalı bunun, ama nasıl? Elbette önce barış ve demokrasi olmalı.
Barış olmadan demokrasi demokrasi olmadan barış olmaz. İkisi bir
madalyonun iki yüzü gibiridir, biri
olmadan diğeri olmayacağına göre
eş zamanlı bu inşaa süreci yürümeli,
sonra eşitlik, özgürlük ve adaletle
taçlanabilir.”
Antalya OSB’den
TISİAD’a büyük ilgi
Antalya temaslarını sürdüren
TISİAD heyetine Organize Sanayi
Bölgesi yönetiminden işbirliği çağrısı geldi. Antalya OSB Yönetim
Kurulu Başkanı Ali Bahar, “Irak
pazarına sizlerin desteğiyle sağlam girelim” dedi.
Merkezi Mersin’de bulunan ve yüklendiği misyon itibariyle Türkiye’nin
önde gelen sivil toplum kuruluşlarından olarak gösterilen Türkiye-Irak
Sanayicileri ve İşadamları Derneği
(TISİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nevaf Kılıç ve Yönetim Kurulu
Üyeleri, Antalya Organize Sanayi
Bölgesi’ni ziyaret etti. Antalya OSB
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar
ev sahipliğinde gerçekleşen ziyarette Antalya OSB Yönetim Kurulu
Başkan Vekili Fatih İncir, Yönetim
Kurulu Üyesi Mustafa Yayla, Bölge
Müdürü İlhan Metin ve Bölge sanayicilerinden temsilciler de yer aldı.
sanayicisinin Irak’ta yaşadığı
sorunlardan örnekler vererek, bu
sorunların aşılmasında TISİAD
Başkanı Kılıç’tan destek istedi.
Antalya OSB’nin bundan sonraki
süreçte TISİAD ile tam bir işbirliği
içerisinde olması için gerekli her
tür adımın atılacağını vurgulayan
Bahar, “Bu ziyaretlerin havada
kalmaması lazım. İlişkilerimizi
geliştirmeli ve bu tanışmalar güzel
ve olumlu şeylere vesile olmalı.
Amacımız ticaret ve Antalyalı sanayiciler olarak boşa harcayacağımız bir dakika bile yok. Biz her
alanda TISİAD’a destek olmak,
TISİAD’ın da her durumda sanayicimize yardımcı olduğunu görmek
isteriz. Sanayicimizin Irak pazarında yaşadığı sorunlar nedeniyle bir
takım kayıpları oluştu ve kayıplarını gerek bizim yardımlarımız
gerekse kendi marifetiyle gidermeye çalıştıysa da zaman zaman
başarılı olamadı. Eğer sanayicimiz
bu sorunların üstesinden gelemez
ise maalesef emeği ve sermayesi
yok oluyor. Bundan sonra yaşanacak bu gibi durumlarda bu gün
temelini attığımız dostluk bağının
Antalya’da bir temsilcilik açtıklarını
belirten TISİAD Başkanı Kılıç, Başkan Bahar’ın dile getirdiği sorunların çözümü için gerekli adımları
atacaklarını söyledi. İki ülke adına
önemli sorumlulukları üstlendiklerini aktaran Kılıç, “Irak’ta Türk
mallarına karşı büyük bir ilgi ve
sempati var. Türk ürünleri Irak’ta
kalitesini kanıtladı ve Irak halkının
ilk tercihleri arasına girdi. İşbirliğimizin artması hepimiz için fayda
sağlayacaktır. Her konuda sizlerin
hizmetin olacağımızı özellikle belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
Toplantı sonunda TISİAD yönetimi
Başkan Ali Bahar ve Bölge Müdürü İlhan Metin’e plaket takdim etti.
TISİAD, Antalya
OSİAD’ı da ziyaret etti
TISİAD heyeti daha sonra Antalya
Organize Sanayici ve İşadamları
Derneğini ziyaret etti. Dernek Başkanı Ahmet Kasapoğlu ile görüşen
ve taleplerini dinleyen TISİAD Başkanı Nevaf Kılıç, firma temsilcilerine,
“TISİAD’ı Irak’taki güvenli dostunuz
olarak görün. Bizler Irak’taki her
türlü sorununuzu, sıkıntınızı çözmek
için varız. Irak temsilcilerimiz Türk
işadamlarına gerek bürokratik gerekse de piyasa araştırmalarıyla destek oluyorlar. Irak bizler için önemli
ve daha da büyütülmesi gereken bir
pazar. Bu pazardan siz Antalyalı ihracatçıların sağlıklı, kazançlı ve daha
da fazla yararlanmasını arzu ediyoruz” diye konuştu. TISİAD Heyeti
Antalya OSİAD ziyaretinin ardından
Irak’a ihracat yapan Antalya OSB’de
bulunan firmaları gezdi.
Sorunlar masaya yatırıldı
Oldukça samimi bir ortamda gerçekleşen görüşmenin ana gündem
maddesini, Bölge sanayicisinin
Irak’a yaptığı ihracat sırasında
karşılaştıkları sorunlar oluşturdu.
Antalya OSB Başkanı Ali Bahar, geçmiş dönemlerde Bölge
Mart 2016
54
KISALAR
Wabco, Daimler’e MAXX kaliperleri
teslim etmeye başladı
Wabco, Daimler AG’nin mevcut ağır hizmet
tipi kamyonları için Endüstri Lideri MAXX®
Havalı Disk Freni (kaliper) teslimine başladı.
Wabco, pazardaki en hafif havalı disk fren
olan ürünlerini tedarik ediyor.
Ticari araçların güvenliğini, verimliliğini ve
bağlantısını geliştiren teknolojilerin öncü
küresel tedarikçisi olan Wabco, altı ton
üzerindeki kamyonların dünyadaki lider üreticisi olan Daimler AG’ye, MAXX havalı disk
frenlerini teslim etmeye başladı. Daimler AG,
Avrupa pazarı için, pazar lideri Actros®,
Antos®, ve Arocs® modelleri dahil olarak
mevcut ağır hizmet kamyon platformlarında
Wabco’nun yüksek performanslı tek pistonlu havalı disk frenlerini kullanacak.
Wabco, Daimler AG firmasına ağır hizmet
araçları için pazardaki en hafif havalı disk
fren olan ürünlerini tedarik ediyor.
Bu paket, şirketin yeniliği olan ön aks
üzerinde MAXX® 22 ADB ve arka aksta
Wabco’nun yeni MAXX® 22L ADB modelini içeriyor. Wabco’nun MAXX 22L modeli
MAXX 22 ADB modelinin başka bir çeşidi
olup, ön akslardaki havalı disk frenlerine
göre arkada daha az fren torku gerektiren daha optimize bir arka aks tasarımına
olanak sağlıyor. Üstün mühendisliği ve
küçük boyutları ile Wabco’nun MAXX 22L
modeli, ticari araçlar için sektördeki en hafif
ve en yüksek performansa sahip tekli piston
havalı disk frenleri olarak kendini ispatlamış olan MAXX 22 ADB modelinden bile
yüzde 7 daha hafif. Wabco Yönetim Kurulu
Başkanı ve CEO’su JAcques Esculier,
“Daimler’in mevcut hizmet kamyon
platformlarına ileri fren yeteneği ve
mükemmel saha güvenilirliğine ulaşmak
için Wabco’nun endüstrinin öncüsü
MAXX® 22 tekli piston havalı disk
frenlerini benimsemesinden çok mutlu
olduk. Bu önemli tedarik anlaşması aynı
zamanda sektör lideri tarafından kullanılan Wabco teknolojilerinin yelpazesini
genişletmektedir.” dedi. WABCO’nun
kendini ispatlamış tekli piston tasarımı,
pazarda mevcut olan diğer havalı disk
frenleri ile karşılaştırıldığında yaklaşık
yüzde 25 daha az sayıda parça içeriyor. Wabco MAXX ADB ayrıca, bakım
maliyetlerini azaltırken güvenilirliği
geliştirmeye yardımcı olan ve değiştirilebilen “tak ve kullan” aşınma sensör
teknolojisini içermektedir. Buna ek
olarak, Wabco’nun çift yönlü ayar düzeni fren balatasında dengeli aşınma
sağlıyor. 2012 yılından beri, Wabco
seri üretim için Kuzey Amerika Daimler Kamyonlarına MAXXUS havalı disk
frenleri tedarik etmektedir. MAXXUS
ADB ayrıca WABCO’nun MAXX®
tekli piston teknolojisine dayanıyor.
Scania 2 ayrı firmaya 18 araç teslim etti
2016 yılına hızlı giren Scania’nın teslimatları devam ediyor. Türkiye geneline LPG
dağıtımı gerçekleştiren Yurtpet ve hafriyat
hizmetleri veren Başaran İnşaat,
filolarını Scania ile güçlendirdi.
Yeni araçlarını Doğuş Otomotiv Scania
Gebze Servis’ten, Scania Satış Müdürü
Tunç Gömeçli’den teslim alan Yurtpet
Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gümüş,
araç filolarının 50’si Scania olmak üzere 60
araçtan oluştuğunu belirterek “Firmamız kurulduğu günden bu yana Scania kullanıyor.
Bugün de filomuza 15 yeni Scania daha
katıyoruz. Türkiye geneline dağılmış 400
bayimiz bulunuyor. Özellikle yakıt tasarrufu
konusu, performansı, servis maliyetleri,
araçlarla sürekli uzun yol yapıldığı için ön
planda tutuluyor. Ancak bunun yanında
konfor da bir diğer önemli kriter. Scania’yı
tüm bu özellikleri bir arada sunduğu için
Mart 2016
tercih ediyoruz” dedi.
İstanbul bölgesinde hafriyat ve mıcır
taşımacılığı gerçekleştiren Başaran
İnşaat 3 adet Scania G400 LA çekici
satın aldı. Başaran İnşaat Hafriyat
Genel Müdürü Cengiz Coşkun,
yeni araçlarını Şile’de düzenlenen
törenle Scania Satış Müdürü Tunç
Gömeçli’den teslim aldı.
Cengiz Coşkun, filolarında 12 adet
Scania olduğunu belirtti. Coskun
“Hafriyat taşımacılığı ağırlıklı çalışıyoruz. Ancak aynı zamanda mıcır
sevkiyatı da yapıyoruz. Ağırlıklı olarak
Anadolu Yakası’nda Şile ve çevresinde taşımacılık yapıyoruz. Scania’nın
sunduğu konfor bizim için ön plana
çıkıyor. Aracın sunduğu konfor ne
kadar iyi olursa, iş performansı da o
kadar artıyor. Otomatik vites sürüş
konforunu en üst noktaya çıkartıyor.
Bazen ben de çıkıp kullanıyorum. Ayrıca
bakım aralıklarında, yakıt tüketiminde
de üstün tasarruf sağlıyor ve işletme
giderlerimizin düşmesine katkıda bulunuyor. Scania ile işlerimizi büyütmeyi ve
öncelikle Marmara Bölgesine yayılmak
istiyoruz” dedi.
55
Brisa, 2015 yılsonu finansal sonuçlarını açıkladı:
Brisa’nın 2015 cirosu 1.802 milyon TL
Türkiye lastik pazarı lideri Brisa, 2015
yılında net kâr, brüt kâr, FAVÖK ve
faaliyet kârını artırdı. Buna göre, 2015
yılında şirketin satış geliri 1.802 milyon
TL olurken, net dönem kârı 192
milyon TL olarak gerçekleşti. Brisa,
Ocak-Aralık 2015 döneminde bir önceki
yılın aynı dönemine göre satış gelirini
yüzde 6,4 artışla 1 milyar 802 milyon
TL’ye çıkardı. Şirketin aynı dönemde
esas faaliyet kârı yüzde 10 artarak 291
milyona yükselirken, net dönem kârı
yüzde 3 artışla 192 milyon TL olarak
gerçekleşti. 2015 yılı finansal sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan
Brisa Genel Müdürü Yiğit Gürçay,
“2015 yılının zorlu koşullarına rağmen,
Brisa olarak sektör liderliğimizi koruduk.
Toplam satış gelirlerimizi bir önceki yıla
göre yüzde 6,4 artırarak 1.802 milyon
TL’ye çıkardık. Ciro artışının olumlu
etkisi kârlılık artışı ile desteklenerek, brüt
kâr seviyesinde geçen yıla göre yüzde
15,2 artış elde ettik. Brüt kârlılık oranı
da 2015 yılında yüzde 31,2 ile geçen
yılın 2,4 puan üzerinde gerçekleşti. Bu
olumlu gerçekleşme FAVÖK seviyesinde de devam ederek, geçen yıla göre
sağlanan yüzde 7,2 oranında artış ile
352 milyon TL’lik büyüklüğe ulaştı” dedi.
Brisa’nın yatırımları
milyar doları geçti
Gürçay 2015 yılının ihracat ve yatırım
açısından da önemli bir yıl olduğunu
belirterek şu noktaların altını çizdi: “2015
yılı haziran ayından itibaren Lassa’nın
uluslararası yolculuğunda dev adımlar
atarak, faaliyetlerimizin iş sonuçlarına
katkılarını görmeye başladık. Hem FC
Barcelona ile bir iş birliğine imza attık
hem de Lassa’nın İspanya’daki 41’inci
mağazasını açtık. Lassa markamızın
ihracatı adetsel olarak yüzde 5 oranında
büyüdü. Yılsonu itibarıyla Lassa, 70’e
yakın ülkede 130’un üzerinde tabelalı
satış noktasıyla araç sahipleriyle buluştu.
2015 yılı Brisa olarak yatırımlarımız
açısından da önemli bir yıl oldu. Brisa
olarak, yıl içinde 108 milyon ABD Doları
tutarında yatırım hedefimizi gerçekleştirdik. Şirketimizin kuruluşundan bu yana
gerçekleştirdiğimizfabrika yatırım tutarı
1 milyar ABD Doları geçti. Bu yatırımın
307 milyon dolar kısmını son 5 yılda
İzmit üretim tesislerimizde hayata geçirdik. İzmit tesislerimizde yenileme yatırımlarımız devam ederken 300 milyon ABD
Doları başlangıç yatırımıyla, 2018 yılında
devreye almayı hedeflediğimiz binek ve
hafif ticari araç lastik üretimi yapacak
Aksaray fabrikamızın yatırımı tüm hızıyla
devam ediyor. Yeni tesisimiz ile 2018
yılında, toplam üretim kapasitemizi yüzde
30 artırmayı hedefliyoruz.”
Brisa’dan 108.1 milyon
dolarlık yatırım
Brisa, 2015 yılında fabrika modernizasyon ve kapasite artırımı çalışmaları ve
diğer birimler için yapılan yatırımlarla birlikte 108,1 milyon dolar tutarında yatırım
gerçekleştirdi. Bu miktarın 48,3 milyon
dolarlık kısmı İzmit fabrikasının yenilenme, modernizasyon ve kapasite arttırım
yatırımlarında kullanıldı. Aynı dönemde
İzmit fabrikası hariç yatırım miktarı 19
milyon dolar oldu. Ayrıca Aksaray’da
kurulacak ikinci fabrika için 2015 yılında
40,8 milyon dolarlık yatırım harcaması
yapıldı.
Brisa 2015 yılını böyle geçirdi:
-Brisa 2015’te 108 milyon ABD dolarlık
yatırım hedefini gerçekleştirdi. Kurulduğu
1988 yılından bu yana gerçekleştirilen
fabrika yatırımlarının toplam tutarı 1
milyar doları geçti.
-İzmit’teki üretim tesislerine ek olarak,
Aksaray OSB’de yer alan ikinci fabrikası
için yatırımlarına devam etti.
-Dünyada dolgu lastiklerin üretim merkezi olarak kabul edilen Sri Lanka’da üretilen, yüksek hareket kabiliyeti, uzun ömrü
ve dayanıklılığıyla ön plana çıkan Kinesis
dolgu forklift lastikleri pazara sunuldu.
-Binaları depremden koruyan
Bridgestone’un 1980 yılında kauçuk
ve metal hammaddelerden üstün
teknoloji ile üretimine başladığı, Bridgestone sismik izolatörleri Türkiye
pazarına sunuldu.
-Energizer’in yeni Start-Stop aküleri
Brisa garantisiyle Türkiye’de. StartStop teknolojisi ile üretilen yeni
nesil araçlara uyumlu yeni Energizer
Start-Stop aküleri Türkiye’de satışa
sunuldu. Start-Stop teknolojisiyle
üretilen araçlarda yüzde 6 ila yüzde
12 arasında yakıt tasarrufu sağlayabilen Start-Stop aküler, ayrıca CO2emisyonunu da aynı oranda azaltarak
kısa sürede araç için gerekli olan
enerjiyi depoluyor.
-FC Barcelona Global Resmi Lastik
Partneri Lassa oldu. 70’e yakın
ülkede araç sahipleri ve sürücülerle
buluşan Lassa markası, küresel
marka olma yolculuğunda dünyanın
en başarılı spor kulüplerinden FC
Barcelona ile işbirliğine imza attı. 4
sezonluk dönemi kapsayan ve Haziran 2015’te yürürlüğe giren anlaşma
kapsamında kulübün basketbol,
hentbol, futsal ve tekerlekli paten
hokeyi takımlarının resmi isimleri “FC
Barcelona Lassa” olarak kullanılıyor.
-Solar Impulse, Büyük Okyanus’u
yalnızca güneş enerjisi ile geçerek
rekor kırdı. Türkiye’den sadece
Brisa’nın partneri olduğu SolarImpulse, yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımına dikkat çekmek ve bu
alanda çığır açmak üzere 9 Mart’ta
Abu Dabi’den havalanarak, tek
bir damla fosil yakıt kullanmadan,
yalnızca güneş enerjisi ile Pasifik
Okyanusu’nu geçmeyi başardı.
Mart 2016
56
LOJİSTİK
İki yaka
3. kez birleşti
Mart 2016
57
Yavuz Sultan Selim Köprüsü 9 metrelik son tabliye ile boğazın iki yakasını
üçüncü kez birleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılamaz denilen bu projeyi
yaparak Türkiye’ye yakışan bir hizmeti yerine getirdiklerini vurguladı. Başbakan Davutoğlu da bu projede emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bildiklerini ifade etti.
Ama onlar onu yaparken biz dedik
ki ‘hayır.’ Biz bunları birleştireceğiz.
Avrupa ile Asya’yı Yavuz Sultan
Selim Köprüsü ile birleştireceğiz
ve bu bizim dünyaya en önemli
mesajımız olacak. İşte hemen sağ
tarafımız Karadeniz ve boğazdayız,
Marmara’ya açılıyoruz. Böyle bir
yerde ancak büyük düşünenler bu
tür büyük projeleri gerçekleştirirler
ve bizler de bu yola böyle çıktık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada
son tabliyenin kaynağını atacaklarını kaydederek, süratle ağustos
ayının hazırlıklarının içerisine gireceklerini söyledi.
Erdoğan, işçilere ikramiye
için pazarlık yaptı düğün sözü
verdi
Y
avuz Sultan Selim
Köprüsü’nde son tabliyenin
yerleştirilmesiyle Anadolu ve Avrupa yakası üçüncü kez
birleşti. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet
Davutoğlu ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın katıldığı törenle konulan
son tabliyenin kaynağı yapıldı. 9
metrelik son tabliyenin yerleştirilmesinin ardından Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu 3. köprüde
yürüdü. Son tabliyenin yerleştirilmesiyle birlikte İstanbul Boğazı’nda iki
yaka üçüncü kez birleşti.
Devletin zirvesi açılış
töreninde bir araya geldi
Köprünün açılış törenine devletin zirvesi katıldı. Köprünün tam
ortasında gerçekleştirilen törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve
Başbakan Davutoğlu’nun yanı sıra
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak,
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatmagül
Demet Sarı, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş,
İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Karayolları Genel Müdürü İsmail Kartal
da hazır bulundu.
3. Köprü’de tarihi gün
Cumhurbaşkanı Erdoğan
ve Başbakan Davutoğlu 3.
Köprü’nün üzerinde yürüyüş
yaptı... İnşaatın sonuna gelinen 3. köprünün son tabliyesi Cumhurbaşkanı Erdoğan
ve Başbakan Davutoğlu’nun
katılımıyla yerleştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Yıldız diyebileceğim proje
Erdoğan, Yavuz Sultan Selim
Köprüsü’nde son tabliyenin yerleştirilmesi töreninde yaptığı konuşmada, heyecan dolu oldukları bir
günde, özellikle de Dünya Kadınlar Günü’nün hemen öncesinde
İstanbul için “yıldız” diyebilecekleri
projenin son tabliyesini koymanın onurunu yaşadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Mayıs
2013’te temeli attıkları gün birilerinin
“Olmaz canım” dediklerini anımsatarak, şöyle konuştu: “Hele hele
Gezi olayları başladığı zaman ‘İşte
bu iki tane beton yığınıyla kalır’ diyorlardı. Bunlar yazıldı, çizildi, hatta
hatta buralara kadar zahmet edip
geldiler, denizde gösteriler yaptılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, köprü
inşaatının yapımcı şirketlerinden
IC İçtaş’ın Yönetim Kurulu İbrahim
Çeçen ile işçilere ikramiye verilmesi
konusunda canlı yayında pazarlık
yaptı. Erdoğan, Çeçen’den işçilere
işlerini teslim etmelerinin sonrasında 3’er bin lira ikramiye sözü aldı.
İşlerini erken bitirenlere de verileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı ayrıca,
köprünün açılışısında işçilerden
evlenmek istenyenlere de düğün
sözü verdi. Bu projede toplam 6
bin 500 işçi çalıştı.
Avrasya Tüneli de
tamamlanıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunlara yer verdi:
“Gerek Marmaray projesinde
başarı, şu ana kadar 130 milyon
yolcu Marmaray’dan geçmiş
bulunuyor. Avrasya Tüneli de tamamlanıyor. Onun bitişi de bu yıl
sonu olacak. Böylece artık bizim
Avrupa Asya arasında gidiş-gelişlerimizde bir rahatlama meydana
gelecek. Bir de Körfez geçişiyle
ilgili İstanbul-İzmir arasını 3,5
saate indiren proje dev projedir. Oradaki köprü aynı şekilde
hızla devam ediyor. Onun da bu
ay sonu birleştiğini bakanımız
söylüyor. Bütün bunlar Başbakanımızın ifade ettiği gibi gönülleri
birleştirmenin ötesinde
Mart 2016
58
güncel
bize olayları düşünürken hem işin
ekonomik boyutunu düşünüyoruz.
Bütün nakliye olaylarındaki maliyetlerin düşüşü, bir diğer yandan kaza risklerini ciddi manada
düşürüyoruz. Çünkü tarihimizdeki
trafik kazalarındaki durumları düşünün. Bütün bunlarla biz her şey
insan için demiştik. Önce insan
demiştik. Hamdolsun artık bunları
teker teker gerçekleştirmenin
bahtiyarlığı içerisindeyiz. Bugün
son tabliyenin kaynağını atacağız.
Süratle Ağustos ayının hazırlıklarının içerisine hep beraber girmiş
olacağız. Ben emeği geçen gerek
başbakanımız, bakanlarımız,
mimar, mühendis, işçi, yüklenici
firmaların bu işi sıkı tutuşundaki
gayretine özellikle şahsım milletim
adına çok çok teşekkür ediyorum,
Allah kendilerinden razı olsun
diyorum. Çekeceğimiz besmele ile
bu kaynak hayırrlısı olsun diliyorum.”
Başbakan Davutoğlu: Kıtaları
sadece 3. köprü ile değil gönül
köprüleriyle birleştiriyoruz
Davutoğlu, Instagram hesabından
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün
son tabliyesinin konulması töreninden bir fotoğraf paylaştı. Başbakan
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile köprünün üstünde yürüdüğü anın yer aldığı fotoğrafın yanına şunları yazdı: “Tarihe
Asya ile Avrupa arasındaki büyük
yolculuğuyla mührünü vuran milletimiz kendi mühendisleriyle kendi
işçileriyle kendi el emeği ve zihin
bereketiyle bir kez daha iki kıtaya
mührünü vuruyor. Kıtaları sadece
3. köprü ile değil gönül köprüleriyle
birleştiriyoruz.”
Mart 2016
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’dan köprü
işçilerine müjde
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
köprü işçilerine müjde
verdi. Her çalışan işçiye 3
bin lira ikramiye verilmesi
yönünde talimat verdi.
İşçiler Erdoğan’ı coşkulu
bir şekilde alkışlayarak
teşekkür etti.
Altı kez iki kıtayı birleştirmiş
olacak, araçlar transit geçecek
Başbakan Davutoğlu Yavuz Sultan
Selim Köprüsü ile ilgili olarak şunları
söyledi: “Bugün bir gurur tablosuyla karşı karşıyayız. Bu projelere
öncülük eden sayın Cumhurbaşkanımıza milletimiz adına teşekkürü
borç biliyorum. İstanbul için tarihi
bir gün. Aziz İstanbul bu köprüyle
birlikte üzerindeki önemli yüklerden birisini atmış olacak. Böylece
İstanbul yeryüzünün üstünde üç
köprüyle, yerin altında Avrasya,
Marmaray ve ayrıca Melen’i dahil
edersek altı kez iki kıtayı birleştirmiş
olacak. Ülkemiz için bir iftihar projesi. Bu yatırımlara ara vermeden
iskikrar içinde sürdüren tek ülke
Türkiye. Dünya çapında gerçekleştirdiği projelerle, Yavuz Sultan
Selim Köprüsü’yle dünya gündemine pozitif bir şekilde bir kez daha
damgasını vuruyor. Birileri tahrip
ederken biz inşa ediyoruz. İnşallah
yepyeni projelerle Cumhuriyetimizin
100. yılına gururla, vakarla gireceğiz. Asya ile Avrupa’yı birleştiren
dünya ölçeğinde bir ilk niteliği
taşıyan köprüden bahsediyoruz.
Bizim milletimizde Asya ile Avrupa
arasında yay gibi gerilen büyük
devletleri kurmuş tarihe mührünü
vurmuş bir millet. Milletimiz bugün
kendi mühendisi, işçileriyle bir kez
daha iki kıtaya mührünü vuruyor.
Allah bu mührü daim eylesin. Bu
köprüden geçen her yolcunun
inşallah menzile sağlık ve huzurla
ulaşmasını temenni ediyoruz.”
Başbakan Davutoğlu, “İstanbul
yerin altından ve üstünden, 6 kez
iki kıtayı bağlayan şehir olacak.
Ülkemiz için iftihar projesi... Bu son
parçayla gönülleri de birleştiriyoruz”
dedi. “ Tarihi dokuya ve İstanbul’un
merkezi hattına herhangi bir trafik
yükü olmadan transit geçecek
araçlar, Yavuz Sultan Selim
Köprüsü’nü kullanarak, yollarına
devam edecek” diyen Davutoğlu, “Böylece İstanbul yeryüzünün
üstünde üç köprü, yerin altında da
Avrasya, Marmaray tünelleri ile Melen projesini de dahil edersek 6 kez
2 kıtayı birleştiren bir şehir olacak.
59
Bu gelecek nesiller açısından önemli
bir proje. Ülkemiz için de bir iftihar
projesi” dedi.
Binali Yıldırım:
Köprümüz gün sayıyor
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “Sayın
Cumhurbaşkanım dünyanın gıpta
ile izlediği büyük projeleri birer birer
gerçekleştiriyoruz. İşte Yavuz Sultan
Selim de bu projelerden bir tanesi. 3
yıldan kısa sürede dünyada tamamlanan başka bir köprü yok. Bir güzel
yanı da birinci ve ikinci köprüyü
yabancılar yaptı, Türk müteahhitleri
taşerondu. Bu köprüde ana yükleniciler Türk, taşeronlar yabancı. O
zaman Japonlar, İngilizler, Koreliler
yapardı biz onlara hizmet ederdik,
şimdi Türk yükleniciler yapıyor onlar
da alt yüklenici olarak hizmet veriyor.
Bu da Türkiye’nin yol aldığı mesafeyi
gösteriyor. Köprümüz gün sayıyor,
İnşallah Ağustos ayının sonunda
açılışını yapacağız, hayırlı uğurlu
olsun” dedi.
Benzeri yok
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım
da Cumhuriyet tarihinin en önemli
altyapı projeleri arasında gösterilen
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün
birleştirme töreninde yaptığı konuşmada, “Tabliye genişliği dünyada
en geniş asma köprü... Yaklaşık 60
metre. 10 şerit var. Üzerinden demiryolu geçen bu kadar açıklıkta ilk
asma köprü olma özelliği var. Bir ilk
olma özelliği daha var, 3 yıldan kısa
sürede dünyada tamamlanan başka
bir köprü yok” diye konuştu.
‘Üçüncü köprü 3 milyar liralık tasarruf sağlayacak’
TBMM Ulaştırma
Komisyonu Sözcüsü
Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı,
üçüncü köprünün, birinci
ve ikinci köprüye fazla
yüklenilmesi sebebiyle
oluşan yıllık 3 milyar
liralık zararı ortadan
kaldıracağını söyledi.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden
yılda en az 110 milyon aracın geçmesi bekleniyor. Ağustos ayında
açılacak ve trafiği büyük ölçüde
rahatlatacak köprü sayesinde,
birinci ve ikinci köprüye fazla
yüklenilmesi nedeniyle akaryakıt
ve iş gücü kaybından doğan yıllık
3 milyar liralık zararın ortadan
kalkacağı iddia edildi. TBMM
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Sözcüsü ve AK
Parti Erzurum Milletvekili Prof. Dr.
Mustafa Ilıcalı, yaptığı açıklamada,
üçüncü köprüden otomobillerin,
ticari araçların ve ağır vasıtaların
geçeceğini vurgulayarak, birinci
ve ikinci köprüye şu anda aşırı
yüklenme olduğunu söyledi.
Yılda normal trafikte
110 milyon araç geçecek
Her geçen gün trafiğe yeni araç
girdiğini ve talebin arttığını belirten Ilıcalı, “5-10 sene 3 köprü de
kapasitesi zorlanmadan hizmet
verecek. Günde 300 bin araç kapasiteli olacak Yavuz Sultan Selim
Köprüsü’nden yılda en az 110 milyon araç geçmesi bekleniyor. Bu
söylediğim normal trafik akışında.
Trafik sıkıştığında daha fazla geçebilir” ifadelerini kullandı.
3 milyar liralık zarar
ortadan kalkacak
Köprü sayesinde akıcılık azalacağı
için şehir içi trafiğinin de rahatlayacağını dile getiren Ilıcalı, “Karayolları
Genel Müdürlüğünün ilgili raporlarına göre, birinci ve ikinci köprüye
kapasitesinin 2,5 katı yüklenilmesi
nedeniyle ortaya çıkan akaryakıt
ve iş gücü kaybından doğan yıllık 3
milyar liralık zarar ortadan kalkacak”
diye konuştu.
Mart 2016
60
GÜNCEL
UND İcra Kurulu Başkanı Şener:
3. Köprü, ağır vasıtalar için bir can simidi
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün karayolu ile beraber demiryolunu da içinde barındırmasının önemli olduğunun altını çizen UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Bu
yatırım, vatandaşın yaşam kalitesini birebir etkileyecek. Ağır vasıtalar için bir can simididir diyebiliriz. Doğu-Batı arasında İstanbul’u geçecek olan araçların İstanbul trafiği
ile muhatap olmadan direkt geçiş yapacak olması sektörümüz için önemlidir. Önceden
araçlarımız belirli toplanma noktalarında 5-6 saat trafiğin rahatlamasını bekliyordu.
Bazen bu 6 saat bizim için büyük bir rekabet gücü kaybına neden olabiliyordu. Mesela
gideceğimiz gümrük 6 saatte kapanabilir, bir gün kaybedebilirsiniz” dedi.
Ağır vasıtalar İstanbul trafiği ile
muhatap olmayacak
3. Köprü olarak adlandırılan Yavuz Sultan Seşim Köprüsü’nde son tabliyenin
de takılmasıyla geri sayım başladı. Konuyu lojistik sektörü adına değerlendiren
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
“Bu köprüde ham karayolu, hem de demiryolu olacak. Çok önemli bir yatırım ve
bu yatırımın milletimize, devletimize hayırlı
olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese
teşekkür ediyoruz. Sektörümüz bundan
çok mutlu. Sabah ve akşam saatlerinde
toplamda 10 saat olmak üzere bizler
köprüyü kullanarak boğazı karşıdan
karşıya geçemiyorduk. Akşamları 16:00
ila 22:00 arası, sabahları da 06:00 ila
10:00 arası ağır vasıtalara köprü geçişleri
yasaktı. Bu, aslında bizim ülkemiz ekonomisi için son derece büyük bir kayıptır”
dedi.
Araçlarımızın tekerleği dönerse
ekonomi döner
Lojistiğin ülkelerin ekonomisi için son
derece önemli ve vazgeçilmez bir
önemde olduğunu ifade eden Şener,
Mart 2016
“Bizim araçlarımız yürüyecek ki
ekonimi yürüsün, bizim araçlarımız yürüyecek ki ihracat yürüsün.
Araçlarımızın belirli saatlerde kısıtlanması ticaretin doğasına aykırıdır.
Bu yatırım ile şehrin trafiğinden
kurtulacağız. Şhir trafiği de ağır
vasıtalardan kurtulacak. Çok önemli
bir gelişme... İstanbul trafiğini
görmeden geçmek isteyen sektör
Yavuz Sultan Selim Köprü yatırımından son derece mutlu olmuştur.
Zaten bunu destekleyen başka
yatırımlar da vardı. Halkalı Gümrüğü
şehrin dışına Çatalca’ya, Muratbey
Gümrüğü adı altında taşınmıştı.
Ağır vasıtaların birçoğu Halkalı bölgesine girmekten kurtuldu. Anadolu
yakaısnda Erenköy güzergahında
da aynı yaklaşımları bekliyoruz”
dedi. Bu yatırımın sektörde büyük
bir mutluluk yaratttığını ifade eden
Şener, bu tip yatırımlarla Türkiye’nin
lojistik sektöründe bir tık daha ilerleme kaydettiğini söyledi.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün
karayolu ile beraber demiryolunu da
içinde barındırmasının önemli olduğunun altını çizen Şener, “Bu yatırım,
vatandaşın yaşam kalitesini birebir
etkileyecek. Ağır vasıtalar için bir can
simididir diyebiliriz. Doğu-Batı arasında
İstanbul’u geçecek olan araçların İstanbul trafiği ile muhatap olmadan direkt
geçiş yapacak olması sektörümüz için
önemlidir. Önceden araçlarımız belirli
toplanma noktalarında 5-6 saat trafiğin
rahatlamasını bekliyordu. Bazen bu 6
saat bizim için büyük bir rekabet gücü
kaybına neden olabiliyordu. Mesela
gideceğimiz gümrük 6 saatte kapanabilir, bir gün kaybedebilirsiniz” dedi. Şener, hız kavramının lojistik sektöründe
son derece önemli olduğunu belirterek
3.Köprü ile bu durumun ortadan kalkacağına da vurgu yaptı.
Bu güzergahta lojistik dağıtım
merkezleri inşa edilmeli
Genelde Türkiye’nin özelde İstanbul’un
‘lojistik üs’ olma konusunun sıklıkla
konuşulduğunu ifade eden UND
İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Bu
konuları konuşurken17 milyonun
yaşadığı ve cidi bir sirkülasyonun olduğu İstanbul’u gerek altyapı, gerekse
de üstyapı olarak çok iyi etüt etmek
gerekiyor. İstanbul’un içine direkt
girmeden gidecek TIR’lar olduğu gibi,
İstanbul’un içine girmek zorunda olan
-mesela meyve ve sebze gibi- TIR’lar
da bulunmaktadır. Bu TIR’ların İstanbul
trafiğinde daha az trafik oluşturması
için bu güzergahlarda lojistik dağıtım
ağlarının oluşturulması gerekiyor” dedi.
Son olarak Şener, bu yatırımın İran’dan
Gürcistan’a ve Avrupa’ya kadar çok
büyük bir alanda çarpan etkisine sahip
olacağını belirtti.
61
Trafik hayattır
Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği (KTYG) Genel Başkanı İhsan Memiş,
trafiğin hayat olduğunu ve dernek olarak bu bilinci aşılamak için eğitim verdiklerini söyledi.
Türkiye’de ilk defa Trafik ve
Yol Güvenliği Kütüphanesi’ni
kurdu
Ankara Kazanda kurulu
bulunan Lojistik üssünü ziyaret
Kısa adı KTYG olan Karayolu Trafik ve
Yol Güvenliği Araştırma Derneği, 2007
yılı Ocak ayında Ankara’da kuruluyor ve
dernek, trafik ve yol güvenliği alanında
bir ihtisas ve araştırma kuruluşu olarak
faaliyetlerini sürdürüyor. Şu anda 18 ilde
3’er kişiden meydana gelen aktif temsilcilikleri ve 45 ilde üyesi ile ulusal anlamda
çalışma yapıyor.
KTYG, kendi alanında Türkiye’de
ilk defa Trafik ve Yol Güvenliği
Kütüphanesi’ni kurarak çalışmalarını
daha akademik ve araştırmacı bir
boyuta taşıdı. Yaklaşık 500 kitap olup
Türkiye’de yayınlanan bu alandaki
tüm dergi ve gazeteler geliyor. Ayrıca
Türkçe ve ingilizce web sayfası ile
Türkiye’ye ve yabancı ülkelere de danışmanlık hizmeti veriyor. KTYG Genel
Başkanı İhsan Memiş, “Emniyet
Genel Müdürlüğü başta olmak üzezere tüm üniversitelerin sempozyumlarına katılmakta ve bilimsel tebliğler
de vermektedir. Ayrıca tüm kamu
kuruluşlarının trafik ve yol güvenliği
çalıştaylarına katılmakta ve bunlara
destek vermektedir. Diğer yönüylede
kendi alanında hükümet dışı kurulan
ilk STK’dır. Eksikleri ve hataları yapıcı
yönde eleştirmekte ve çoğu kezde
çözümler önermektedir” dedi.
2016’da hedef 30 bin kişiye
eğitim vermek
“Şu anda Çocukların Trafikte Güvenliği
Ulusal Projesi’ni Ankara merkezde 400
ilk okulda sıra ile yürütmektedir” diyen
KTYG Genel Başkanı İhsan Memiş,
bugüne kadar yaklaşık 15 bin ilk okul 2
ve 4.sınıfına trafik eğitimi verildiğini belirtti.
2016 yılında bu sayıyı 30 bine çıkarma
hedefinde olduklarını ifade eden Memiş,
trafik eğitiminin küçük yaşlardan i,tibaren
verilmesinin bir lüks değil zorunluluk olduğunu sözlerine ekledi.
Ankara Altındağ da TAŞÇA İLK 2
ve 4.sınıflarına trafik eğitimi 2016
Ankara Barosu’nu Yönetim Kurulu
olarak ziyaret
DSÖ çalıştayında ihsan Memiş,
Trafik Hukukçusu Aslı Parmak ve
Prof.Dr. Hüseyin Akbulut
Gazi Ünv.Fen Bilimleri Ens
Profesörlerinin KTYG’yi
ziyareti
KTYG ofisinde Genel Başkan İhsan
Memiş’in çalışması
Emniyet Genel Müdürlüğü
2015 Trafik sempozyumu
Ulaştırma Bakanlığı Karayolu
Düzenleme Genel Müdürü’nü ziyaret
Mart 2016
62
LOJİSTİK
Lojistikte ‘Kadının adı yok’
Lojistik, turizm ve otelcilikten sonra hizmet sektöründe en fazla katma değeri
sağlayan sektör olarak büyümesini sürdürüyor. Bu denli büyük bir sektörde kadın yöneticilerin ve çalışanların sayısı istenilen düzeyde değil... Lojistikte ‘Kadının adı yok’ dersek abartmamış oluruz.
Modern ekonomik düzene geçilmesiyle birlikte kadınlar istihdam
ve üretimde daha fazla söz sahibi
olmaya başladı. Kadının iş yaşamına
katılması ile birlikte ‘modern aile yapısı’, ‘çalışan aile yapısı’ da oluştu.
Çalışan aile yapısı ile birlikte kadınerkek eşitliği sağlandı ve kadının
hayatın her alanında daha fazla söz
sahibi olması da sağlanmış oldu.
Kadın eli değen sektörde,
tabular yıkılıyor
Baret, çizme, çamur, beton, şantiye, direksiyon, üstüpü, tamirat, iş
veya inşaat makineleri... Tüm bunlar
erkeklere dair bir alana ait gibi
dursa da bu alanlarda çok başarılı iş
kadınlarına rastlamak artık mümkün. Bazen koca bir TIR’ı süren TIR
sürücüsüsünün bir kadın olması,
bazen bir kaporta, motor ustasının kadın olması günümüzde artık
normal karşılanıyor. Erkek egemen
Mart 2016
kabul edilen bu sektörde disiplinli
çalışmaları ve estetik bakış açılarıyla
kendine yer edinen kadınlar, duygusal zekâlarıyla da iş dünyasına farklı
bir perspektif kazandırıyor. Kadınlar artık tüm sektörlerde başarıyla
görev yapıyor. Kadın eli değen
sektörlerde tabular da yıkılıyor.
geliyor. Ardından yüzde 16 ile CFO
(Finans Baş Sorumlusu) pozisyonu
ve yüzde 13’erlik oranlarla insan
kaynakları ve pazarlama yöneticiliği
görevleri bulunuyor.
Dünyada cinsiyet eşitliğinde
karnemiz pek de parlak değil
Hayata geçirdiği özel uygulamalarla kadın çalışanlarının yaşamını
kolaylaştıran Aras Kargo Yönetim
Kurulu Başkanı-CEO’su ve TOBB
Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı
Evrim Aras, Dünya Emekçi Kadınlar
Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.
“McKinsey Global Institute 2015
raporu diyor ki, ekonomide kadınerkek eşitliği sağlandığında, 2025
yılında küresel büyüme rakamlarında 12 trilyon dolar artış sağlanacak.
Türkiye 2023 yılında dünyanın 10
büyük ekonomisi arasında yer alma
hedefine ancak kadınların ekono-
Son yıllarda Türkiye’de çalışan
kadınların sayısı hızla artmaya
başladı. Kadınlar, karşılaştıkları
pek çok soruna rağmen, başarılarıyla iş dünyasında yükselmeye
çalışıyorlar. Türkiye, cinsiyet eşitliği
bakımından dünyada karnesi pek
de parlak olmayan ülkelerden olsa
da hayatımızın hemen hemen her
alanında başarılı kadınlara rastlıyoruz. Türkiye’de kadın yöneticilerin
en çok yer aldıkları pozisyonun başında yüzde 23’lük bir oran ile satış
Evrim Aras: Türkiye 2023 hedefine ancak daha fazla kadın
ekonomiye katılırsa ulaşır
63
Aras Kargo
Yönetim Kurulu
Başkanı Evrim Aras
personel adayları işe alındığında
çalışanlarımıza prim vermeye kadar
pek çok yöntemle kadın istihdamını
artırmaya çalışıyoruz. Şirketimizi
anneler için çekici hale getirmek için
okulun ilk ve son günlerinde, aşı
günlerinde idari izin veriyor, çocukları 3 yaşına gelene kadar annelerimizi
Cumartesi mesaisinden muaf tutuyoruz. Tüm aktarma merkezlerimize
ve bölge müdürlüklerimize hijyenik
emzirme odaları inşa ediyor, anneçocuk sağlığı eğitimleri düzenliyor,
çalışanlarımıza daha fazla kadın çalışanı şirketimize nasıl çekebiliriz diye
önerilerini soran anketler yapıyoruz”
dedi.
Girişimcilik kariyer fırsatı
olarak sunulmalı
miye katkısını artırarak ulaşabilir”
diyen Aras, 8 Mart’ın gelecekte
cinsiyet eşitliği için çaba sarfedilen
değil, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı ve kutlandığı bir gün olması
temennisini dile getirdi. Evrim Aras
açıklamasında; TÜİK verilerine göre,
Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’inin
kadın olmasına karşın erkeklerin
istihdam oranının, kadınların 2,4
katı olduğuna da dikkat çekti.
Aras “Yolumuz uzun, işimiz çok.
İş dünyasına kadınlar için istihdam
yaratma, kadınlara da girişimcilikle
ekonomiye ortak olma görevleri
düşüyor” dedi.
Kadın çalışanlara pozitif
ayrımcılık uygulanıyor
Evrim Aras, iş dünyasında kadın
istihdamını artırmaya yönelik yapı-
labilecekler için Aras Kargo’daki
uygulamalardan örnek verdi. Kargo
sektörünün dünyadaki tek kadın
CEO’su olma ünvanını taşıyan
Evrim Aras, “Şartlar eşitlenene kadar şirketlerin ve kurumların kadın
çalışan sayısının artırılması yönünde
pozitif ayrımcılık uygulaması gerektiğine inanıyorum. Aras Kargo’yu
kadın dostu bir şirket olarak
tanımlıyoruz. Türkiye’de Birleşmiş
Milletler Kadınların Güçlenmesi
Prensipleri’ni imzalayan ilk kargo
şirketi olarak, erkek iş gücünün
ağırlıklı olduğu bir sektörde, kadın
istihdamını artırmaya yönelik uygulamalar yaparak erkek egemen bakış açısını değiştirdik. Kadın çalışan
sayısını artırmak için tüm yöneticilere kota hedef koymaktan tutun
da çalışanlarımızın önerdikleri kadın
Kadın girişimci sayısının son beş
yılda yüzde 40 arttığına değinen
Aras, nüfusun kadın-erkek oranının
eşit olmasına rağmen kadın girişimcilerin nüfusa oranının sadece
yüzde 9 olduğuna dikkat çekti. Bu
oranın ülke hedefleri için yeterli
olmadığına vurgu yapan Aras, “Bu
rakamları yükseltmek bir seçenek
değil zorunluluk” diye konuştu.
Evrim Aras açıklamasında, TOBB
Kadın Girişimciler Kurulu olarak bu
anlamlı günde kadınların girişimci
olmasının önünü açmak için yoğun
çaba sarf ettiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’deki
kadın girişimci potansiyelinin nicelik
ve nitelik bakımından geliştirilmesi
doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kadınların finansmana
erişiminin kolaylaştırılması, mev-
Mart 2016
64
LOJİSTİK
Sevim Soylu
Uno Transport
Yöneticisi
cut kadın girişimcilerin korunarak
daha donanımlı hale getirilmesi için
çalışıyoruz. Sanayici kadın girişimci
sayısının artması, devlet nezdinde
lobi yapılması, liseler ve üniversiteler
ile işbirliği yaparak girişimciliğin bir
kariyer fırsatı olarak sunulması için
çalışmalara başladık.”
Soylu: Gelişme sürecinde
lojistik sektöründe kadın
“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ulusunda, Anadolu köylü
kadınının üstünde emek vermiş bir başka kadın topluluğu
gösterilemez. Dünyada hiçbir
ulusun kadını “Ben Anadolu
kadınından daha fazla çalıştım, ulusumu kurtuluşa ve
zafere götürmekte Anadolu
kadını kadar gayret gösterdim” diyemez.” (21.03.1923,
Konya/ Atatürk’ün Söylev ve
Demeçleri, Atatürk Araştırma
Merkezi, C. II, s. 152)
“Lojistik hizmet süreçlerinin önemli bir
kısmında çıktıları çıplak gözle görebilmek pek mümkün değildir ya da
zordur. Çok değişkenli ve çok dereceli
sebep-sonuç ilişkileri içersinde hareket
eden bir sektör. Türkiye’de lojistik sektöründe kariyer, temsil etme, yönetim
düzeyinde kadınların yeri olması gereken durumda değil, hatta bu alanda
kadının adı yok. Oysaki kadınların üst
kadrolarda yer alması çeşitliliği, yaratıcılığı, yenileşmeyi destekler. Ayrıca
diğer sektörlere göz attığımız zaman
görüyoruz ki yönetimdeki kadın oranı
istihdamdaki kadın oranını doğrudan
etkiliyor. Bu durumun aşılması için
kadınlar eğitim yıllarından itibaren erken yaşlarda yönetim roller için teşvik
edilmeli, lider roller için cesaretlendi-
Mart 2016
rilmelidirler. Teknolojik gelişmelere
hızlı uyum sağlamaları desteklenmelidir. Ekonomik açıdan eşit duruma
getirilmeleri sağlanmalıdır. Güçlü ve
sürdürülebilir lojistik sistemler için
kadınların karar mekanizmalarında yer
almaları önemlidir. Kadınlara temsil
aşamalarında yer vermeyen şirketler
bugün ön sıralarda yer alıyor olsalar
da orta vadede bu konumlarını koruma sıkıntısı yaşamaları kaçınılmazdır.
Yönetim kadrolarında güç kazanan
kadınlar sektörün tüm ayrımcı davranış ve geleneklerden sıyrılıp arınmasına büyük destek sağlayacaktır. Bu
sektörde kariyer yapmak isteyen kadınların yaratacağı en önemli fark, elle
tutulamayan süreçlerin karmaşıklığıyla
baş edebilme referansı olacaktır. Bir
kez ustalaştıktan sonra ileri düzedeki
araçları lojistik alanlarda uygulamak
için daha çok fırsatları doğacaktır.
Belirgin olmayan siparişler, son
dakika değişiklikleri, donanım
ve kalifiye eleman yetersizlikleri,
planlama hataları, doğru zamanlama gerektiren tedarik unsurları,
müşteriye beklentisinin ötesinde
hizmet sunma telaşı vb. birçok
hizmet sektöründe olduğu gibi
burada da süreçleri ölçme, istatikler
yeterli değildir ve sürekli geliştirilmek
durumundadır.
Lojistikte kadın daha atik, daha
verimli, esnek yöntemlere açık
olmak zorunda
Lojistikte kadın daha atik, daha
verimli, rekabet gücü yüksek ve
kurumunu daha karlı duruma getirecek esnek yöntemlere açık olmak
zorundadır. Sosyal ve siyasal ortam
farkındalığını daima açık tutmalıdır.
Bütün yaşamsal süreçler arasında iletişim ve koordinasyona katkı
sağlamaları gerekir. Ayrıca hizmet
süreçlerinde elle tutulamayan şeyleri nispeten öznel etkenler olarak
tanımlayabilmek ve ölçebilmek olmazsa olmaz becerilerden olmalıdır.
Süreçlerde iyileşme kendilerinde
güven artşına sebep olacaktır, her
bir iyileşmede kendi içinde bir başarı
öyküsü barındıracaktır. Duygusal
zeka ve empati üstünlükleri bu sektörde ayrıcalık sağlar. Baskı altında
paniğe kapılmayıp, güç gösterisinde
bulunmadan gücünü kullanmak
kadına ait özelliklerdendir. Daha
fazla talep etme cesaretleri olmalıdır.
Mütevaziliği bir yana bırakıp daha
fazla imkan, daha fazla bilgi,daha
fazla yabancı dil, teknolojik bilgi,
eğitim peşinde koşmalıdırlar. Bütün
bunları yaparken başkalarının kaygı,
menfaat ve ihtiyaçlarına samimiyetle
özen göstermelidirler. İş geliştirmede
bilginin ona sunulduğu şekliyle gerçek olup olmadığını kurgulamalıdır.
Sorgularken işi daha iyi yapabilme
adına oluşturduğu varsayımları deneyimleyeceği ortamı oluşturabilmelidir. Hergün gelişen ve değişen bir
ortamda sunulan veriler-istatistiklerin
sonuçlarını söylediklerini sorgulamalıdır. Geliştiren kadının yapması
gereken verileri daha farklı kriterlere
gore toplamak ve analiz etmektir.
Bulanık vizyon ve
aşırı heves
Kadınları bu sektörde başarı
yollarında engelleyecek unsurlar
arasında ‘bulanık vizyon ve aşırı
heves’ yer alıyor, bu durum projeleri
ve iyileştirme çalışmalarını gerektiği
gibi tanımlamalarına engel olabiliyor. Son olarak lojistikte kadın lider
adayı gençlere nacizane önerilerim:
Zamanlama her şeydir. Gerçek
olun, bulunduğunuz ortamda sayı
değil değer olun, güveni hak edin.
Bütün yanıtları üstlerinizde, ustalarınızda, geleneklerde aramayın.
Hazır yanıtlar yoktur, ancak bilgili
görüşler vardır, rakibinizi yaşatarak
oyunu kazanmaya çalışın. Rekabeti
savaş alanı olarak görenler, rekabet
ortamını savaş alanına çevirenler kendilerine de bir mezar alanı
kazmayı unutmasınlar. Verdiğiniz
görüntüye dikkat edin. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Muhtaç
olduğun kudret, damarlarındaki asil
kanda mevcuttur!”
65
Yatırımlarda kötü gidiş sürecek mi?
Gümrük Bakanlığı’nın açıkladığı şubat ayı dış ticaret verileri yatırımlarda toparlanmaya işaret etti. Ancak sektör temsilcileri ve ekonomistler veriye şüpheyle
yaklaştı ve bu yılın yatırımlar açısından sorunlu geçeceğini öngördü.
Yatırımlar geçen yıl büyümeye negatif
katkı yaparken, küresel belirsizlikler ve zayıf dış talep ile bu yıl için
de beklentiler zayıf kaldı. Ocak ayı
verileri olumsuz tabloyu desteklerken,
Gümrük ve Dış Ticaret Bakanlığı’nın
açıkladığı şubat ayı dış ticaret verileri
ise yatırımlarda bir hareketlenmeye
işaret etti. Geçen ay sermaye malı
ihracatı yüzde 17.5 artarken, ithalatı
ise yüzde 13.6 yükseldi. Bu da hem
dış talep hem de iç piyasada bir canlanma yaşandığı umutlarını doğurdu.
Makine ve Aksamları İhracatçıları
Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran ise
veriye şüpheli yaklaştı. TİM’in verilerine
göre makine ve aksamları sektöründe
şubat ayında gerçekleşen yıllık ihracat
artışı yüzde 2 düzeyinde. Dalgakıran,
bakanlığın açıkladığı 17.5’lik sermaye
malı ihracatı artışının büyük oranda
makineden gelmediğini ve neyden
kaynaklandığını bilmediğini söyledi.
Bununla birlikte sektörün genel durumu hakkında da bilgi veren Dalgakıran, mevcut göstergelerin olumlu bir
tabloya işaret etmediğini belirterek,
“Kendimizi kandırırsak yanlış yaparız.
Komşularımızı kaybettik. Geliri petrole
dayanan ülkelerde de yatırımlar durdu.
Bu ortamda fazla umutlu olmak zor”
dedi.
Dalgakıran: Geçen yılı
yakalarsak büyük başarı elde
etmiş oluruz
Uzunoğlu: Bu yıl oldukça
zorlu geçecek
Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof Dr. Sadi Uzunoğlu da benzer
şekilde Türkiye’de yatırım ortamının
iyileşmekten uzak olduğunu dolayısıyla şubat ayında gelen olumlu
verinin konjonktürel olabileceğini
kaydetti. Türkiye’de her halükarda
ekonominin yüzde 17-18’i civarında
yatırım yapıldığını hatırlatan Uzunoğlu,
“Sorun sadece yatırımın büyüklüğü
değil, kalitesi de önemli bir tartışma
konusu. Türkiye’de son yıllarda
yatırımların önemli bir bölümü altyapı
ve inşaat sektörüne kaydı. Ancak bu
sektörlerin tek başına ekonominin
verimliliğini artırması kolay değil” dedi.
Uzunoğlu, dış koşullar ve Türkiye’nin
politik tercihleri dolayısıyla dış talebin
sınırlı kalacağını belirterek, “Böyle bir
ortamda Türkiye ekonomisinin kaynak bulması çok güç. Bu yıl oldukça
zorlu geçecek” diye konuştu.
Kömürcüoğlu: Yatırımların
artması için güvenin geri
gelmesi lazım
İş Yatırım Ekonomisti Muammer
Kömürcüoğlu da yatırımlarda bir
trend değişikliğinden bahsetmek için
henüz erken olduğunu ancak verileri
yakından takip edeceklerini söyledi.
Kömürcüoğlu, 2016 için yatırımlarda
zayıf bir seyir beklemeyi sürdür-
Adnan Dalgakıran
düklerini belirterek, “Gerek küresel
piyasalardaki çalkantılar, gerekse de
yurt içindeki belirsizlikler sağlıklı bir yatırım ortamı sunmuyor. Reel sektörün
yatırımlarını artırması için güveninin
artması gerek” diye konuştu.
Sermaye malları
hangi ürünleri içeriyor?
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin
hazırladığı “Mesleklerin Gruplandırılması Rehberi”ne göre sermaye malları
şöyle tanımlanıyor: “Mal veya hizmet
üretimi için kullanılan, hammadde ve
yakıt dışında kalan diğer mallardır.
Bunlar, fabrika binaları, makineler,
lokomotifler, kamyonlar ve traktörleri
içermektedir. Araziler, genellikle bir
sermaye malı olarak dikkate alınmamaktadır.” Makine ihracatı ve sermaye
malı ihracatı arasındaki farkın da başta
lojistik ürünleri olmak üzere diğer kalemlerden kaynaklandığı düşünülüyor.
Dalgakıran’a göre iç piyasada
yatırımlar için elverişli değil. Beşeri
sermayenin zayıflığından, hukuki
altyapıya kadar birçok yapısal sorunun
bir kez daha altını çizen Dalgakıran,
“Bugün uluslararası bir yatırımcı neden
doğu Avrupa ya da Uzakdoğu yerine
Türkiye’ye yatırım yapsın diye sorarsanız, buna verilecek net bir cevabımız
yok. Yabancı yatırımcılar Türkiye’nin
öngörülebilirliğine yönelik endişelerini
daha fazla dile getirmeye başladı”
dedi. Dalgakıran, bu sorunların üst
üste binmesiyle sektör olarak geçen
yılki üretim rakamlarını yakalamalarının
dahi büyük bir başarı olarak görülmesi
gerektiğini ifade etti.
Mart 2016
medya

Benzer belgeler