10. Sebze Tarımı Sempozyumu

Transkript

10. Sebze Tarımı Sempozyumu
BİLDİRİ ÖZETLETLERİ KİTABI
2-4 EYLÜL 2014
NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ
ZİRAAT FAKÜLTESİ
BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ
TEKİRDAĞ
i
10. SEBZE TARIMI SEMPOZYUMU
2 - 4 EYLÜL - TEKİRDAĞ
Editörler
Doç. Dr. Süreyya ALTINTAŞ
Doç. Dr. Murat DEVECİ
Öğr. Gör. Kenan BAYSAL
Dizgi
Öğr. Gör. Kenan BAYSAL
Baskı
Toprak Ofset / Tekirdağ
Bildiri Kitabı İsteme Adresi
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü
Değirmenaltı / Tekirdağ
10. SEBZE TARIMI SEMPOZYUMU Bildiriler kitabında yer alan makalelerin sorumluluğu yazarlara aittir.
SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU
Onursal Başkan
Prof. Dr. Osman ŞİMŞEK - Rektör
Prof. Dr. Ahmet İSTANBULLUOĞLU - Dekan
Prof. Dr. Levent ARIN - Sempozyum Başkanı
Prof. Dr. Servet VARIŞ - Bölüm Başkanı
Doç. Dr. Murat DEVECİ - Sekretarya
Doç. Dr. Süreyya ALTINTAŞ - Sekretarya
Yrd. Doç. Dr. Serdar POLAT
Doç. Dr. Funda ERYILMAZ AÇIKGÖZ
Öğr. Gör. F. Funda ÖZDÜVEN
Öğr. Gör. Kenan BAYSAL
Araş. Gör. F. Seren SAĞIR
Araş. Gör. Nihan ŞAHİN
Araş. Gör. Çağatay ARABACI
SEMPOZYUM BİLİM KURULU
Prof. Dr. İ. Ersin AKINCI
Prof. Dr. Sermin AKINCI
Prof. Dr. İbrahim BAKTIR
Prof. Dr. Ahmet BALKAYA
Prof. Dr. Saadet BÜYÜKALACA
Prof. Dr. Gülat ÇAĞLAR
Prof. Dr. Fisun Gürsel ÇELİKEL
Prof. Dr. İbrahim DEMİR
Prof. Dr. Köksal DEMİR
Prof. Dr. H. Yıldız DAŞGAN
Prof. Dr. İbrahim DUMAN
Prof. Dr. Atilla DURSUN
Prof. Dr. Eftal DÜZYAMAN
Prof. Dr. Ş. Şebnem ELLİALTIOĞLU
Prof. Dr. Nurgül ERCAN
Prof. Dr. Dursun EŞİYOK
Prof. Dr. Naif GEBOLOĞLU
Prof. Dr. Ayşe GÜL
Prof. Dr. İsmail GÜVENÇ
Prof. Dr. Nilgün HALLORAN
Prof. Dr. Hülya İLBİ
Prof. Dr. Kenan KAYNAŞ
Prof. Dr. Ahmet KORKMAZ
Prof. Dr. N.Yeşim YALÇIN MENDİ
Prof. Dr. A. Naci ONUS
Prof. Dr. Mustafa Ercan ÖZZAMBAK
Prof. Dr.Hüseyin PADEM
Prof. Dr.Mustafa PAKSOY
Prof. Dr. A. Yıldız PAKYÜREK
Prof. Dr. Aysun PEKŞEN
Prof. Dr. Nebahat SARI
Prof. Dr. H. Özkan SİVRİTEPE
Prof. Dr. Suat ŞENSOY
Prof. Dr.Önder TÜRKMEN
Prof. Dr. Yüksel TÜZEL
Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ
Prof. Dr. Halit YETİŞİR
Prof. Dr. Ertan YILDIRIM
Dr. Davut KELEŞ
Dr. Abdullah ÜNLÜ
İÇİNDEKİLER
SEMPOZYUM DÜZENLEME KURULU .............................................................................. iii
SEMPOZYUM BİLİM KURULU ............................................................................................ iv
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................................... v
ÇAĞRILI BİLDİRİLER ............................................................................................................ ..
Türkiye’de Sebzecilik Araştırmaları Nereye Gidiyor? .............................................................................................................. 1
Ruhsar Yanmaz
Tarımsal Araştırmalar Yönüyle Türkiye Sebzeciliği ................................................................................................................. 2
Masum Burak, Nejdet Kaplan, Bülent Sayal, Evran Doğan
SÖZLÜ BİLDİRİLER ..................................................................................................................
SUNULAN, TAM METNİ YAYINLANAN SÖZLÜ BİLDİRİLER ........................................
Ön Bitki Olarak Yetiştirilen Kahverengi Hardalın (Brassica juncea L.) Sanayi Domatesi Üretiminde
Verim ve Kalite Özelliklerine Etkisi ......................................................................................................................................... 5
İbrahim Duman, Seçkin Kaya, Fatma Eraslan, Necip Tosun, Vahap Damar, Gürkan Sezer Fıçıcı
Sanayi Domatesi Üretiminde Verim ve Briks Değişimi Üzerine Bazı Uygulamaların Etkinliğinin Belirlenmesi ..................... 7
Ahmet Aytekin, İbrahim Duman
Farklı Sulama Seviyelerinin Çanakkale’de Yetiştirilen Yerel Kavun Populasyonunun (Hırsız Kaçıran)
Gelişimi ve Verimi Üzerine Etkileri .......................................................................................................................................... 8
Hatice Nihan Çiftci, Canan Öztokat Kuzucu
Mersin (Tarsus) Yöresinde Toplanarak Tüketilen Sebzeler ...................................................................................................... 9
Gamze Nur Aras
Tohum Gücü Testlerinin Kabakgil Anaçlarında Kullanımı ..................................................................................................... 10
Eren Özden, Sıtkı Ermiş, İbrahim Demir
Yerel Populasyonlardan Teksel Seleksiyon ile Elde Edilen Biber Genotiplerinin Genetik Varyabilitesi ................................ 11
M. Kadri Bozokalfa, Tansel Kaygısız Aşçıoğul, Dursun Eşiyok
Örtüaltı Yetiştiriciliği için Geliştirilen Biber Hatlarının Genel Kombinasyon Yeteneği ve Heterotik
Gruplarının Belirlenmesi ......................................................................................................................................................... 12
Ramazan Özalp, İbrahim Çelik
Fasulye Islah Programı için Yerel Populasyonların Agro-morfolojik Karakterizasyonu ile Nitelikli
Genitörlerin Belirlenmesi ........................................................................................................................................................ 13
Tansel Kaygısız Aşçıoğul, Dursun Eşiyok, M. Kadri Bozokalfa
Haploidi ve Katlanmış Haploidi Tekniğinin Sebze Islahında Kullanımı ................................................................................. 14
Nebahat Sarı, Ş. Şebnem Ellialtıoğlu, İknur Solmaz
Bakteriyel Kanser ve Solgunluk Hastalığına Dayanıklı Domates Genotiplerinde Haritalama Çalışmaları .............................. 15
Özer Çalış, Halil Karakaş, Ferhat Özdemir, Deniz Karabulut
Increasing Trend of Hydroponically Grown Vegetables under Protected Conditions in Pakistan .......................................... 16
Shahid Javed Butt, Servet Varis, Nadeem Akhtar Abbasi, Azka Shahid
İnorganik ve Organik Maddeler Karıştırılmış Cibrenin, Fide Üretiminde ve Topraksız Tarımda,
Yetiştirme Ortamı Olarak Kullanım Olanakları ...................................................................................................................... 17
Servet Varış, Uğur Bal, Yeşim Ahi, Korkmaz Bellitürk, Süreyya Altıntaş, Onur İnal, Aslı Gökgöz
Kırşehir İli Örtüaltı Isıtmasında Kullanılabilir Jeotermal Kaynakların Potansiyeli ................................................................. 19
Hakan Başak, Seher Yıldız Madakbaş
Biberde 24-Epibrassinolid Uygulamaları ile Su Stresine Karşı Toleransın Arttırılması .......................................................... 20
Aysel Samancıoğlu, Ferit Kocaçınar, Ali Rıza Demirkıran, Ahmet Korkmaz
Farklı Tuzluluk Düzeylerindeki Sulama Sularının Pırasada Verim ve Bazı Kalite Parametrelerine Etkisi .............................. 21
Ahmet Turhan, Hayrettin Kuşçu, Neşe Özmen
Tarımsal Ürünlere İnovatif Özellik Kazandırma ..................................................................................................................... 22
Dilehan Avşar, Gökhan Avşar
Kuzu Göbeği (Morchella) Mantarında Yapılan Sistematik Çalışmalarda Morfolojik ve Mikroskobik Analizler Yeterli mi?..23
Hatıra Taşkın, Hasan Hüseyin Doğan, Saadet Büyükalaca
Hatay İli Amik Ovası Soğan (Allium cepa L.) Ekim Alanlarında Görülen Önemli Hastalık Etmenleri,
Zararlı ve Yabancı Ot Türleri ve Yaygınlık Durumları ........................................................................................................... 24
Soner Soylu, Erdal Sertkaya, Şener Kurt, İlhan Üremiş, İ. Adem Bozkurt
Semizotu (Portulaca oleracea) ile Mücadelede Bitki Özütlerinin Etkilerinin Araştırılması ................................................... 25
Abdullah Sevinç, Ceyda Göktepe, Semra Özarıcı, Gülsemin Savaş Tuna
Aşılı Üretilen Crisby Karpuz Çeşidinin Derim Olum Zamanının Saptanması ......................................................................... 26
Ahmet Erhan Özdemir, Halit Yetişir, Elif Çandır, Zehra Güler, Veysel Aras, Özay Baltaer, Durmuş Üstün, Mustafa Ünlü
Kapya Biber Tipinde Farklı Hasat Sonrası Uygulamaların Kalite ve Biyokimyasal Özelliklere Etkileri ................................ 27
Mustafa Sakaldaş, Kenan Kaynaş, Fatma Özdirek
Havuçlarda Kalite Kayıpları ve Önleme Yolları ..................................................................................................................... 28
Tamer Sermenli, Ahmet Erhan Özdemir, Ahmet Genç, Özge Demirkeser, Mustafa Ünlü
SUNULAN, ÖZETİ YAYINLANAN SÖZLÜ BİLDİRİLER ............................................................ ..
Ekim Öncesi Uygulamaların Ispanak Tohumlarının Çimlenme ve Çıkış Oranı Üzerine Etkileri ............................................ 30
Yasemin Orhan, Süleyman Kavak
Asidik ve Bazik Karakterli Pomza ve Torf Ortamlarında Uygulama Yapmaksızın Domates Tohumlarının
Çimlenmesi ve Gelişimleri ...................................................................................................................................................... 31
Özlem Üzal, Fikret Yaşar, Nesim Erbay, Faruk Bilici
Yaşlandırma ve NaCl ile Priming Uygulamalarının Tuzlu Koşullar Altında Çimlenen Bezelye Tohumlarında
Canlılık ve Kromozomal Bozulmaların Oluşumu Üzerine Etkileri ......................................................................................... 32
H. Özkan Sivritepe, Bülent Şentürk
Patlıcan Tohumlarının Fizyolojik Olarak İyileştirilmesinde Kullanılan Farklı Hidrasyon ve Kurutma
Uygulamalarının Karşılaştırması ............................................................................................................................................. 33
H. Özkan Sivritepe, Sevin Teoman
Bitkilerde RNAi Temelli Gen Susturulmasında Son Gelişmeler ............................................................................................. 34
Hasan Pınar, Joydeep Banerjee
Flow Sitometri ile Türkiye’nin Farklı Bölgelerinden Toplanmış Olan Lagenaria siceraria (Molina) Standl. (Su Kabağı)
Populasyonlarının Çekirdek DNA İçeriklerinin Belirlenmesi ve Populasyonların Ploidi Düzeylerinin Saptanması ............... 35
Derya Ersoy, Yasin Ersoy, Evren Cabi, Nihal Denli, Halit Yetişir, Metin Tuna
Moleküler Markır ile Yerel Soğan (Allium cepa L.) Çeşitlerinde ve Islah Edilen Saf Hatlarda Sitoplazma ve
Çekirdek Ms lokusu ile Bağlantı Eşitsizliğinin Belirlenmesi .................................................................................................. 36
Ali Fuat Gökçe, Elif Özokutanoğlu, Nazife Kemikler, İlkay Odabaş
Molaküler Markır Yardımı ile Seleksiyon Yapılarak Türkiye’de Geliştirilen İlk Hibrit Soğan Çeşitleri ................................ 37
Ali Fuat Gökçe, F. Özen Tekeli, Ömer F. Çatal, Seda N. Erdoğdu, Nazife Kemikler, İlkay Odabaş
Türkiye Su Kabaklarının [Lagenaria siceraria (Molina) Standl.] Genetik Karakterizasyonu ................................................. 38
Kahraman Gürcan, Adem Taş, Halit Yetişir, Nihal Denli
Türkiye Su Kabak (Lagenaria siceraria)’larının Toplanması ve Morfolojik Karakterizasyonu .............................................. 39
Halit Yetişir, Adem Taş, Nihal Denli, Kahraman Gürcan
Karpuzlarda Citrullus lanatus var. citroides Genotipleri Üzerine Aşılamanın Bitki Büyümesi, Verim ve
Meyve Kalitesi Üzerine Etkilerinin Araştırılması ................................................................................................................... 40
İlknur Solmaz, Güzin Tarım, Nebahat Sarı, Haşim Kelebek
Topraksız Tarımda Farklı Domates Çeşitlerinin Meyve Kalite Özelliklerinde Mevsimsel Değişimler ................................... 41
Mitra Bonakdarzadeh, Ayşe Gül
Hıyarda Aşılamanın Tuz Stresine Etkileri ............................................................................................................................... 42
Özlem Cengiz, Ayşe Gül, Mahmut Tepecik
Antalya’da Domates Yetiştiriciliği Yapılan Seraların Demir Beslenme Durumunun Belirlenmesi ......................................... 43
Nuri Arı, Cevdet F.Özkan, E.Işıl Demirtaş, Dilek Güven
POSTER BİLDİRİLER…………………………………………………………………………………
SUNULAN TAM METNİ YAYINLANAN POSTER BİLDİRİLER ................................................ ..
Tekirdağ İl Merkezinde Yetiştirilen Kıvırcık Salata (Lactuca sativa L.) İçerisindeki Antioksidan
Aktivitenin Belirlenmesi ......................................................................................................................................................... 46
Ayşe Makasçı Afacan, Sevinç Adiloğlu, Özlem Karakaş, Yasemin Akdemir, Fatma Çoban
Ispanak (Spinacia oleracea L.) İçerisindeki Antioksidan Aktivitenin Belirlenmesi ............................................................... 47
Ayşe Makasçı Afacan, Sevinç Adiloğlu
Farklı Sulama Düzeyleri ile Yetiştirilen Kapya Biberinde Prolin Uygulamalarının Verim ve Bazı Kalite
Parametrelerine Etkileri .......................................................................................................................................................... 48
Tolga Sarıyer, Canan Öztokat Kuzucu
Memeli Cinsiyet Hormonları (Östron ve Testesteron)’nın Farklı Hıyar (Cucumis sativus L.) Çeşitlerinde Fide
Gelişimi ve Cinsiyet Oluşumu Üzerine Etkisi ........................................................................................................................ 49
Yusuf E. Hacıbektaşoğlu, Atilla Dursun
Kobaltın Domateste (Lycopersicon esculentum Mill. cv. Falcon) Çimlenme, Kök ve Sürgün Büyümesi Üzerine Etkisi ....... 50
Kamil Mencik, Sermin Akıncı
Gümüş Nitrat (AgNO3)'ın Marul (Lactuca sativa L.) Kotiledon Eksplantlarında Direkt ve İndirekt Sürgün
Rejenerasyonu Üzerine Etkisi ................................................................................................................................................. 51
İsmail Tantawy, Tuğçe Özsan, Esmanur Çetinkaya, Ahmet Naci Onus
Biberde Farklı Tuz Konsantrasyonlarının Bazı Bitki Büyüme Parametreleri ile Na, K, Ca, Mg İçeriği Üzerine Etkisi .......... 52
Z. Hülya Akay Rastgeldi, A. Yıldız Pakyürek, Selçuk Söylemez
Farklı Anaçların ve Besin Kaynaklı Tuz Seviyelerinin Domatesin Meyve Kalitesi Üzerine Etkileri ...................................... 53
Selçuk Söylemez, A. Yıldız Pakyürek
Fasulyede Poliploidi Uyartımı Amacıyla Yöntem Geliştirme Çalışmaları .............................................................................. 54
Esra Eş Gün, Serdar Polat, Uğur Bal
Kastamonu Sarımsağının Doku Kültürü Teknikleriyle Virüsden Arındırılması ve Çoğaltılması ............................................ 55
Hatıra Taşkın, Namık Kemal Yücel, Gökhan Baktemur, Songül Çömlekçioğlu, Saadet Büyükalaca
Brassica Türlerinde Ortam Yenileme Uygulamalarının Mikrospor Embryogenesisi Üzerine Etkisi ....................................... 56
Burcu Tuncer, Ruhsar Yanmaz
Bazı Karpuz (Citrullus lanatus Thunb.) Hatlarının ve Melezlerinin Morfolojik ve Biyoaktif Özelliklerinin Belirlenmesi ..... 57
Veysel Aras, C. Aylin Oluk, Mustafa Ünlü, Ebru Yazıcı, İhsan Canan, Zafer Karaşahin, Çetin Nacar, E. Çağlar Eroğlu
Bazı Kabak Hatlarının Hibrit Çeşit Olabilme Performanslarının Belirlenmesi ....................................................................... 58
Çetin Nacar, Veysel Aras, Nihal Denli
Fusarium oxysporum f. sp. melonis’e Dayanıklı Yazlık ve Kışlık Kavun Hibritleri ........................................................... 59
Mine Ünlü, Abdullah Ünlü, Rana Kurum, İlknur Polat
Ispanakta (Spinacia oleracea L.) Kromozom Sayımı Üzerine Çalışma................................................................................... 60
Ceren Ekşi, Zeynep Tıraş, Davut Keleş, Nihal Denli, Saadet Büyükalaca
Karpuzlarda Anter ve Ovül Kültüründe Soğuk Uygulaması, Thidiazuron (TDZ) ve 2,4-D Uygulamalarının
Haploid Embriyo Uyartımına Etkileri ..................................................................................................................................... 61
K. Sinem Tulukoğlu, Nebahat Sarı
Farklı Yetiştirme Sistemlerinin Brokkolide (Brassica oleracea var. italica) Androgenesis Üzerine Etkisi............................. 62
Tuğçe Özsan, Esmanur Çetinkaya, Ahmet Naci Onus
İnterspesifik Melez Patlıcan Bitkilerinde in vitro Rejenerasyon .............................................................................................. 63
Sebahattin Çürük, Aygül Dayan, Fadime Özen Tekeli
ISSR Yöntemi ile Türkiye’de Bazı Yerel Domates Genotiplerinin Akrabalık İlişkilerinin Tespiti ......................................... 64
Fatma Akın, Levent Keskin, Erdoğan Eşref Hakkı, Mustafa Paksoy, Önder Türkmen
Aşılı Karpuz Fidesi Üretiminde Farklı Aşılama Yöntemlerinin Karşılaştırılması ................................................................... 65
Fatih Cem Kuzucu, Ezgi Sarıtaş, Tolga Sarıyer
Farklı Sıcaklık Dereceleri ve Tuz Stresinin Terede (Lepidium sativum L.) Çimlenme, Çıkış ve Fide Gelişimi
Üzerine Etkileri ....................................................................................................................................................................... 66
Ertan Yıldırım, Melek Ekinci, Atilla Dursun
Bakteri Uygulamalarının Domates (Lycopersicon esculentum L.) ve Hıyarda (Cucumis sativus L.)
Fide Gelişimi ve Kalitesi Üzerine Etkileri ............................................................................................................................... 67
Melek Ekinci, Ertan Yıldırım, Atilla Dursun, Recep Kotan, Metin Turan
Prohexadione-Calcium Uygulamalarının Domateste (Lycopersicon esculentum L. ) Fide Kalitesi Üzerine Etkileri ............ 68
İsmail Fatih Çakırbay, Atilla Dursun
Ekim Kabı Büyüklüğünün Bazı Lahanagil Türlerinde Fide Kalitesine Etkisi ......................................................................... 69
Atnan Uğur, Ercan Ekbiç, Emine Merve Hasancaoğlu
Farklı Yetiştirme Ortamlarının Sebze Filizi Yetiştiriciliğindeki Etkinliğinin Belirlenmesi ..................................................... 70
Ruhsar Yanmaz, Gölge Sarıkamış, Selen Akan, Yıldırım Ş. Özden
Standart Tohumluk Kaydı Denemelerine Giren Karpuz [Citrullus lanatus (Thunb.) Matsum et Nakai]
Çeşitlerinde Ölçülebilir Morfolojik Karakterlerin Belirlenmesi .............................................................................................. 71
Sıtkı Ermiş, Veysel Aras, Kürşat Murat Soylu
Bitki Gelişimini Uyaran Rhizosfer Bakterileri ile Yapılan Yaprak Uygulamalarının Kırmızı Pancar
(Beta vulgaris subsp. vulgaris L.)’da Verim ve Gelişme Üzerine Etkisi ................................................................................. 72
Haluk Çağlar Kaymak, Mesude Figen Dönmez, Esra Ulaş, Ahmet Hakan Ürüşan
Türkiye Şalot Soğanı (Allium cepa var. ascalonicum Backer) Üretim Potansiyeli .................................................................. 73
Gülay Beşirli, İbrahim Sönmez, Ali Fuat Gökçe, İkbal Tatar, Şaziye Ulucan
Erzincan Koşullarında Bazı Sap ve Kök Kerevizi (Apium graveolens var. dulce ve Apium graveolens var. rapaceum)
Çeşitlerinin Bitki Gelişimi, Verim, Bazı Kalite Özellikleri ve Besin Elementi İçeriklerinin Belirlenmesi .............................. 74
Halil İbrahim Öztürk, Atilla Dursun
Ereğli-Konya Yöresi Mor Havuç (Daucus carota convar. afganicus Setchkarev) Üretimi, Sorunları ve Çözüm Önerileri .... 75
Esra Cebeci, Fatih Hancı, Orhan Soylu, Sedat Yokuş
Erzurum Koşullarında Farklı Yetiştirme Zamanlarının Pırasa (Allium porrum L.) Çeşitlerinde Verim,
Kalite ve Gelişmelerine Etkisi ................................................................................................................................................. 76
Hülya Eminağaoğlu, Atilla Dursun
Atık Mantar Kompostunun Enginarda Verim ve Bitki Gelişimi Üzerine Etkileri ................................................................... 77
Nurgül Ercan, Meliha Temirkaynak
Azot ve Hümik Asit Uygulamalarının Marulda Verim ve Kalite Üzerine Etkileri .................................................................. 78
Atnan Uğur, Ercan Ekbiç, Ozan Zambi, Mevlüt Uyar, Rana Aksoy
Farklı Renkteki Su Yastıklarının Sera Koşullarında Hıyar (Cucumis sativus) Verimi ve Su Kullanma
Etkinliği Üzerine Etkileri ....................................................................................................................................................... 79
Mustafa Demirkaya, Sinan Gerçek, Osman Gülşen
Isıtmasız Seralarda Yetiştirilmeye Uygun Dolma Biberde (Capsicum annuum L.) Hibrit Güçlerinin Belirlenmesi ................ 80
Volkan Gözen, Ramazan Özalp, İbrahim Çelik
Sera Koşullarında Domates-Brokkoli Birlikte Yetiştiriciliğinin Verim ve Bazı Kalite Kriterleri Açısından
Karşılaştırılması ...................................................................................................................................................................... 81
Halil Demir, Ersin Polat
Klormequat Klorid’in Isıtmasız Cam Sera Koşullarında Kıvırcık Yapraklı Salatada Verim, Kalite ve
Bitki Gelişimine Etkisi ............................................................................................................................................................ 82
Necdettin Sağlam, Naif Geboloğlu, Sezer Şahin, Sevtap Doksöz
Giresun İli Bulancak İlçesinde Örtüaltı Tarımı ....................................................................................................................... 83
Atnan Uğur, Ercan Ekbiç, Ergün Pekdemir
Farklı Olgunluk Dönemlerinde Hasat Edilen “Super Red” Domates Çeşidinde Hasat Sonrası
Uygulamalarının Depolama Kalitesine Etkileri ....................................................................................................................... 84
Kenan Kaynaş, Zeynep İşler, Mustafa Sakaldaş
Topraksız Yetiştirme Koşullarının Farklı Domates Çeşitlerinin Muhafazası Üzerine Etkileri ................................................ 85
Ö. Dündar, O. Özkaya, A. Valizadeh, M. Morkal, E. Kükürt
Yüksek Tünellerde Hıyar Yetiştiriciliğinde Organik ve Kimyasal Gübrelemenin Verim Bitki Büyümesi ve
Besin Elementi Alımı Bakımından Karşılaştırılması ............................................................................................................... 86
Özlem Altuntaş, H. Yıldız Daşgan
Konya Konaklarında Bir Güzel: Yıldız Çiçeği ........................................................................................................................ 87
Bahar Banu Batı, Mithat Direk, Mustafa Paksoy
Farklı Yetiştirme Koşullarının Domateslerin Muhafazası Üzerine Etkileri ............................................................................. 88
Ö. Dündar, U. İpek, O. Özkaya, A. Valizadeh, H. Demircioğlu, E. Kükürt
Sebzelerin Beslenmesinde Hassas Bir Element: Bor .............................................................................................................. 89
Erdinç Uysal
Örtüaltı Domates Yetiştiriciliğinde Humik Asit Kullanımının Toprak Özellikleri Üzerine Etkileri ........................................ 90
E. Işıl Demirtaş, Filiz Asri, Nuri Arı
Cevizden (Juglans regia L.) Elde Edilen Juglonun, Yaprak Biti (Aphis rumicis L.) ve Fasulye Tohum Böceği
(Acanthoscelides obtectus L.) ile Mücadelede Etkisinin Araştırılması .................................................................................... 91
Ersin Kahraman, Onur Raimoğlu, Melih Baştürk, Simge M. Vit, Gülsemin Savaş Tuna
Ispanak’ta Antraknoz Hastalağına (Colletotrichum spinaciae) Karşı Bazı Çeşitler ve Diferansiyel
Konukçu Bitki Türlerinin Tepkileri ......................................................................................................................................... 92
Şener Kurt, Aysun Uysal, Emine Mine Soylu
Bazı Bitki Uçucu Yağlarının Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis’ e Karşı in vitro
Koşullarda Antibakteriyel Etkilerinin Araştırılması ................................................................................................................ 93
Cansu Öksel, Mehmet Doğan, Mustafa Mirik
Farklı Organik Materyallerin Baş Salatada Bitki Gelişimi ve Kalitesi Üzerine Etkisi ............................................................. 94
Uğur Şirin, Leyla Saygılı Eken, Serkan Akyüz, Alican Cengiz
Fonksiyonel Gıda Bileşenleri Açısından Sebzelerin Değerlendirilmesi .................................................................................. 95
Nurcan Özel, İhsan Güngör Şat
TAM METNİ SUNULAN VE ÖZETİ YAYINLANAN POSTER BİLDİRİLER ............................ ..
Soğuk Stresi Altındaki Farklı Bezelye Çeşit ve Hatlarının Fizyolojik ve Biyokimyasal Tepkilerinin Belirlenmesi ................ 97
Fikret Yaşar
Farklı Patlıcan Anaçlarının Tuza Tolerans Bakımından Değerlendirilmesi ............................................................................. 98
Sevinç Kıran, Fatma Özkay, Şebnem Kuşvuran, Hakkı Özbek, Özlem Özgün, Şebnem Ellialtıoğlu
Turpta Çimlenme ve Genç Bitki Döneminde Tuz Stresinin Etkileri........................................................................................ 99
Şebnem Kuşvuran, Memiş Bilgici, Ahmet Gül, Şebnem Ellialtıoğlu
Turp ve Lahanada Çimlenme ve Çıkış Süresince Glukozinolat İçeriklerinde Meydana Gelen Değişimler ............................100
Gölge Sarıkamış, Arda Yıldırım, Didem Alkan, Mustafa Çelik
Tuzluluk Stresinin Brokkoli Filizlerinde (Brassica oleracea var. italica L.) Toplam Antioksidan Aktivite
Üzerine Etkilerinin İncelenmesi .............................................................................................................................................101
Gölge Sarıkamış, Gamze Çakırer
Allelopatik Etkili Bazı Bitki Özlerinin Ispanak (Spinacia oleracea L.) Tohumlarının Çimlenmesi ve
Bitki Gelişimi Üzerine Etkisi .................................................................................................................................................102
Uğur Şirin, Oğuz Ayral, Fatma Doğan, Selma Demirci
Patlıcan Fidelerinde Melatonin Konsantrasyonunun Gün İçerisindeki Değişimi....................................................................103
Gökçen Yakupoğlu, Yakup Cuci, Ahmet Korkmaz
Van Gölü Havzası Fasulyelerinde Kuraklığa Tolerant ve Duyarlı Genotiplerin Belirlenmesi ................................................104
Turgay Kabay, Suat Şensoy
Domateste Kuraklık Stresi Fizyolojik Parametrelerinin Saksıda Genç Bitki Aşamasında ve Arazide Verim Aşamasında
Karşılaştırılması .....................................................................................................................................................................105
H. Yıldız Daşgan, Yelderem Akhoundnejad, Şebnem Kuşvuran, Gökçe Aydöner-Çoban
Kavunda Kuraklık Stresi Fizyolojik Parametrelerinin Saksıda Genç Bitki Aşamasında ve Arazide Verim Aşamasında
Karşılaştırılması .....................................................................................................................................................................106
H. Yıldız Daşgan, Yelderem Akhoundnejad, Şebnem Kuşvuran, Gökçe Aydöner-Çoban
Mikorizanın Tuz Stresinde Biber Bitkisine Fizyolojik Etkileri ..............................................................................................107
Özlem Altuntaş, H. Yıldız Daşgan, Yelderem Akhoundnejad
Farklı Patlıcan Genotiplerinde Anter Kültüründen Haploid Bitki Elde Edilmesi Üzerinde Çalışmalar ..................................108
Şebnem Ellialtıoğlu, Kenan Sönmez, Fikret Evcen, Elif Gümrah
Türkiye’den Toplanan Süs Kabaklarının ISSR Markırları Kullanılarak Genetik Çeşitliğinin Belirlenmesi ...........................109
Serap Comart, Kahraman Gürcan, Halit Yetişir
Türkiye Su Kabaklarının Kökeni ve Genetik Çeşitliliği .........................................................................................................110
Kahraman Gürcan, Ahmet Say, Halit Yetişir, Nihal Denli
Türkiye’de Yetiştirilen Bamya (Abelmoscus esculentus) Çeşitinin Farklı Lokal Populasyonlarının Ploidi
Düzeylerinin Flow Sitometri ile Belirlenmesi ........................................................................................................................111
Pınar Örkcü, Serdar Polat, Gülsemin Savaş Tuna, Metin Tuna
Kabakta (Cucurbita pepo L.) in vitro Bitki Rejenerasyon Protokolu için Uygun Eksplant Tipinin veOrtamın Belirlenmesi .112
Ahmet Say, Kahraman Gürcan, Halit Yetişir
Orta Anadolu Kökenli Mor Havuç Genotiplerinin AFLP ile Karakterizasyonu .....................................................................113
Akife Dalda Şekerci, Önder Türkmen, E. Eşref Hakkı
Biberde Domates Lekeli Solgunluk Virüsü, Bakteriyel Leke ve Kök Ur Nematodu’na Karşı Dayanıklı
Çeşit Geliştirilmesi .................................................................................................................................................................114
Hülya İlbi, A. Kün, A. Cansızer, A. Atasayar, N. Güneşdoğdu, D. Özdemir
Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF), Peyniraltı Suyu ve Hümik Asit Uygulamalarının Kavunda
(Cucumis melo L.) Meyve Verimi ve Kalitesine Etkileri .......................................................................................................115
Fuat Eser, Suat Şensoy
Soğan (Allium cepa L.) Tohumu Üretiminde Kullanılan Baş Soğanların Farklı Dikim Sistemlerinin Tohum
Verimine Etkileri....................................................................................................................................................................116
Ali Fuat Gökçe, Ahmet Candar, Nazife Kemikler, İlkay Odabaş
Svalbard Küresel Tohum Mahzeni (Kıyamet Ambarı) ...........................................................................................................117
Ersin Polat, Nadir Ertuğ
Potasyum Uygulamalarının Tuz Stresi Altındaki Fasulye Genotip ve Çeşitlerinde Fide Gelişimi ve
Besin Maddesi İçeriğine Etkisi...............................................................................................................................................118
Çeknas Erdinç, Ferit Sönmez, Aytekin Ekincialp, Suat Şensoy
Van Gölü Havzası Fasulye Genotiplerinin Tuzluluğa Tolerans Düzeylerinin Belirlenmesi ...................................................119
Selma Kıpçak, Çeknas Erdinç
Domates Tohumlarında Organik Priming ve Kurutma Uygulamalarının Fide Kalitesi ve Performansı Üzerine Etkileri .......120
Sevin Teoman, H. Özkan Sivritepe
Börülce Tohumluk Partilerinde Tarla Çıkışının Tahmininde Elektriki İletkenlik ve Hızlandırılmış Yaşlanma Testinin
Kullanımı ...............................................................................................................................................................................121
Süleyman Kavak, Hüsnü Ünlü, Halime Özdamar Ünlü, Adem Gökçöl
Çerezlik Kabak Tohumlarında Çimlenme Oranlarının Tespiti ve Metil Jasmonat ile Ön Uygulamaların
Çimlenme Üzerine Etkileri.....................................................................................................................................................122
Gülçin Coşkun, Mustafa Demirkaya, Osman Gülşen
Bazı Monoterpenoid Bileşiklerinin Lahana Unlu Yaprakbiti, Brevicoryne brassicae L. Üzerine Fumigant Toksisitesi ........123
Tuğba Hilal Çiftçigil, Özgür Sağlam, Nihal Özder
Uşak İlinde Sera Alanlarının Kök Ur Nematodu ile Bulaşıklık Durumu ................................................................................124
Gulcan Tarla
Ülkemize İthal ve İç Karantina Amaçlı Gelen Karpuz Tohum ve Fidesinden Acidovorax citrulli’nin Aranması...................125
Hatice Selçuk, Yeşim Aysan
Kahramanmaraş Kırmızı Biber Tarım Alanlarının Organik Üretime Uygunluğunun, Pestisit Kullanımı ve
Kalıntı Düzeyleri Bakımından İncelenmesi ............................................................................................................................126
Ömer Murat Börekçi, İrfan Ersin Akıncı
ÇAĞRILI BİLDİRİLER
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye’de Sebzecilik Araştırmaları Nereye Gidiyor?
Ruhsar Yanmaz
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110 ANKARA
E-posta: [email protected]
Özet
Dünyada bilimde söz sahibi olan ülkeler teknolojiyi geliştiren ve satan ülkeler konumundadır.
Bilimde söz sahibi olmanın yolu bilimsel araştırmalardan geçer. Ülkemizdeki tarımsal araştırmalar
üniversitelerin ziraat fakülteleri ve tarımdan sorumlu bakanlığımız tarafından planlanmakta ve
yürütülmektedir. Son yıllarda özel araştırma kuruluşlarının sayısında da artış görülmektedir. Ancak
araştırıcı konumundaki kurumlar arasındaki iletişimsizlik nedeniyle araştırma sonuçlarının uygulamaya
aktarımı istenen düzeyde değildir. Burada sunulan çalışmada, ülkemizde sebze yetiştirme ve ıslahı
konusunda yapılan araştırmaların 2000 yılından günümüze geldiği nokta irdelenmeye çalışılmıştır. Bu
amaçla ülkemizde yürütülmüş olan araştırma çalışmaları bir araya getirilerek konu, sayı ve nitelik
yönünden değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Sebzecilik, araştırma
Where Is Going Vegetable Growing and Breeding Studies in Turkey?
Abstract
Countries having a power in science are steering technology and marketing. The way to have a
power in science goes through scientific researches. Agricultural researches in Turkey are being planned
by universities agricultural faculties, Ministry of Food Agriculture and Husbandry. Research projects are
supported by Scientific and Technological Research Council of Turkey, Scientific Research Project
Offices of Universities and International Research Offices. In recent days the number of private research
institutions are increased in Turkey. Although increasing researches on vegetable growing and breeding,
the results of researches have not been sufficiently passed through to the application because of lack of
communication between researchers. In this report, research projects, prepared Ms and PHd studies on
vegetable growing and breeding were evaluated according to the number, subject, species and scientific
quality between2000-2013.
Keywords: Vegetables, research
1
Tarımsal Araştırmalar Yönüyle Türkiye Sebzeciliği
Masum Burak, Nejdet Kaplan, Bülent Sayal, Evran Doğan
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü 06171 Yenimahalle ANKARA
E-posta: [email protected]
Özet
Dünyada yaklaşık 920 milyon ton sebze üretilmektedir. Türkiye, Çin, Hindistan ve ABD’den
sonra Dünyada 4. büyük sebze üreticisi konumundadır. Günümüz dünyasında söz sahibi olmanın yolu,
araştırma, geliştirme ve inovasyondur. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızca Ar-Ge faaliyetlerine
ayrılan kaynak her yıl artırılmış olup, 2013 yılında ayrılan kaynak miktarı bir önceki yıla göre %12,5
artırılarak 170 Milyon TL’ye çıkarılmıştır. Sebzecilikte, 2004-2009 yıllarında gerçekleştirilen, “Türkiye
F1 Hibrit Sebze Çeşitlerinin Gelişmesi ve Tohumluk Üretiminde Kamu-Özel Sektör İşbirliği Projesi” ile
yerli hibrit sebze çeşitlerinin kullanım oranı %50’lere ulaşmıştır. Bu noktada, Ar-Ge'nin öneminin
anlaşılması ve kaynaklarının çeşitlenmesi, son yıllarda ülkemizde de Ar-Ge faaliyetlerini hızlandırmıştır.
Anahtar kelimeler: Sebze üretimi, Ar-Ge, inovasyon, yerli hibrit.
Turkey Vegetable Production in terms of Agricultural Researches
Abstract
Worldwide vegetable production reached approximately 920 million tons. Turkey is in the 4 th
rank in vegetable production after China, India, and USA, respectively. Today being an expert on
production in the world R&D, and innovation processes are "sine qua non". Ministry of Food, Agriculture
and Livestock allocated increasingly R&D resources for every year, and in 2013 appropriate funds
increased by 12.5% compared to the previous year and was reached to TL 170 million Turkish Liras. In
vegetable production, use of domestic hybrid vegetable varieties reached 50% through "Turkey F1 Hybrid
Seed Production of Vegetable Varieties Development and the Public-Private Sector Cooperation Project"
that conducted between 2004-2009. In this context, in recent years R&D has accelerated with
understanding of the importance for R&D, and diversification of resources in Turkey.
Keywords: Vegetable production, R&D, innovation, domestic hybrid.
2
SÖZLÜ BİLDİRİLER
3
SUNULAN, TAM METNİ
YAYINLANAN SÖZLÜ BİLDİRİLER
4
2 – 4 Eylül 2014
Ön Bitki Olarak Yetiştirilen Kahverengi Hardalın (Brassica juncea L.)
Sanayi Domatesi Üretiminde Verim ve Kalite Özelliklerine Etkisi
İbrahim Duman1, Seçkin Kaya2, Fatma Eraslan3, Necip Tosun4, Vahap Damar5,
Gürkan Sezer Fıçıcı6
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bornova İZMİR
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ÇANAKKALE
3
FARMİ-Tarımsal Endüstriyel Üretim San. Tic. Ltd. Şti. Karşıyaka İZMİR
4
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü Bornova İZMİR
5
Tat Gıda San. A.Ş. Torbalı İZMİR
6
Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bornova İZMİR
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Toprak patojenleri ile mücadelede Brassicaceae türlerinin rotasyon planında yer alması doğa dostu
alternatif mücadele yöntemlerinden biridir. Çalışmada, ön bitki olarak yetiştirilen kahverengi hardalın
(Brassica juncea L.) sonrasında yetiştirilen salçalık domatesdeki verim ve kalite bileşenleri açısından
etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla, ön bitki olarak kullanılan kahverengi hardal, tesadüf parselleri deneme
desenine göre 4 tekerrürlü olarak yetiştirilmiş ve bitkiler tam çiçeklenme aşamasında diskaro ve rotavatör
yardımıyla parçalanarak toprağa karıştırılmıştır. Kontrol parsel ise klasik nadas parseli olarak
planlanmıştır. Tat Tohumculuk A.Ş.’nin Brixsol sanayi domatesi çeşidinin fideleri hardal bitkilerinin
toprağa karıştırılmasından bir ay sonra dikilmiştir. Ön bitki ve kontrol parsellerinde yapılan üretimde
verim bileşenleri (bitki (kg/bitki) ve dekar verimi (kg/da), salça verimi, erkenci verim) ile bazı kalite
kriterleri (meyve ağırlığı (g), meyve sertliği (N), meyve ve meyve püresi renk bileşenleri ile meyve
pulpunda pH ve suda çözünebilir kuru madde=SÇKM=briks (%) değerleri) belirlenmiştir. Elde edilen
sonuçlara göre, ön bitki olarak kahverengi hardal yetiştiriciliği yapılan parseller ile kontrol parselleri
arasında toprak fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından istatistiksel bir farklılık bulunmamıştır. Buna
karşılık kahverengi hardal yetiştirilen parsellerde dekardan elde edilen verim değeri (uygulama parseli,
16.568 kg/da, kontrol parseli 14.339 kg/da) açısından istatistiksel olarak önemli verim artışı sağlanmıştır.
Ayrıca, kahverengi hardal parsellerindeki SÇKM miktarı da (% 5.60) istatistiksel olarak önemli miktarda
artış göstermiştir. Diğer yandan bitki habitüs çapı, erkenci verim, ortalama meyve ağırlığı, meyve eti
sertliği, meyve kabuğu ve meyve pulpu renk değerleri ile meyve pulpu pH değeri bakımından ise
uygulamalar arasında önemli bir fark bulunmamıştır.
Anahtar
kelimeler:
domates,
kahverengi
5
hardal,
ön
bitki,
verim,
kalite
2 – 4 Eylül 2014
Effect of Pre-crop Grown Indian Mustard (Brassica juncea L.) on Yield and Quality Traits of
Processing Tomato
Abstract
Locating Brassicaceae species in rotation scheme against soilborne pathogens are one of the ecofriendly alternative protection methods. In the research, effects on yield and quality traits of processing
tomato grown after Indian mustard (Brassica juncea L.) as pre-crop were investigated. For this purpose,
Indian mustard plants used as pre-crop was grown according to the randomized block design with 4
repetitions and plants were chopped and mixed with soil in full bloom stage with the help of disk-harrow
and rototiller. Control plot was planned as classic fallow land. Seedlings of processing tomato cultivar
Brixol by Tat Tohumculuk A.S, are sown after a month of mustard plants were chopped and mixed into
soil. Yield components (plant yield (kg plant-1) and yield (kg da-1), paste yield and early yield) and some
quality parameters (fruit weight (g), fruit firmness (N), color components of fruit and fruit pulp, pulp pH
and soluble solid content =SSC=brix (%) values) are determined. According to the results obtained, there
is no any statistically significance in chemical and physical properties of soil between the plots grown
pre-crop mustard and control. Whereas, statistically significant increased yield values (mustard plot,
16.568 kg da-1, control plot 14.339 kg da-1) were obtained from the Indian mustard grown plots. Besides,
SSC values of tomatoes obtained from mustard grown plots (5.60%) were found statistically significant.
On the other hand, no any important significance were found between the applications such as, habitus
diameter, early yield, fruit firmness, color components of fruits and fruit pulp and pulp pH.
Keywords: tomato, mustard, pre-crop, yield, quality.
6
2 – 4 Eylül 2014
Sanayi Domatesi Üretiminde Verim ve Briks Değişimi Üzerine Bazı
Uygulamaların Etkinliğinin Belirlenmesi
Ahmet Aytekin1, İbrahim Duman2
Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü 35100 Bornova İZMİR
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 35100 Bornova İZMİR
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışma, sanayi domatesi üretiminde yapılan bazı uygulamaların verim ve briks değişimi
üzerine olan etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada Albeni (F1) domates çeşidi
kullanılmıştır. Deneme 3 tekerrürlü tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuştur. Her parsele 50
bitki dikilmiştir. Çalışmada toprak analiz sonucuna uygun gübreleme programı, toprak analiz sonucuna
uygun gübreleme programı+yapraktan %1,5 KNO3 uygulaması, toprak analiz sonucuna uygun gübreleme
programı+sulama stresi, toprak analiz sonucuna uygun gübreleme programı+flora-x+sulama stresi, toprak
analiz sonucuna uygun gübreleme programı+flora-x uygulaması ve kontrol (standart gübreleme)
uygulamalarından yararlanılmıştır. Çalışma sonucunda birim alan (da) verim değerlerinin genelde 6,6-9,6
ton/da arasında değiştiği, buna karşılık en yüksek dekar verim değerinin ise 9635 kg/da ile toprak analiz
sonucuna uygun gübreleme programı+flora-x uygulamasından elde edildiği saptanmıştır. Meyve kuru
madde (briks) değeri bakımından da en yüksek değer (%6,36) yine aynı (toprak analiz sonucuna uygun
gübreleme programı+flora-x) uygulamadan elde edilirken toprak analiz sonucuna uygun gübreleme
programı+flora-x+sulama stresi uygulamasının da % 6,03 briks değeri ile bu uygulamayı izlediği ortaya
konmuştur.
Anahtar kelimeler: Sanayi domatesi, uygulama, verim, kalite, briks.
Determination Efficiency of Some Applications on Yield and Brix Exchange for Processing Tomato
Production
Abstract
The objective of this study was determination of the effectiveness of some applications on yield
and brix exchange for processing tomato. In the experiment Albeni (F1) tomato variety was used. As an
experimental design was three replications on randomized blocks. 50 plants were planted in each plot. n
the study, according to the results of soil analysis fertilizing program, according to the results of soil
analysis fertilizing program+leaf fertilizing (1,5% KNO3) application, according to the results of soil
analysis plant nutrition program+irrigation stres, according to the results of soil analysis plant nutrition
program+flora-x+irrigation stress, according to the results of soil analysis plant nutrition program+flora-x
application and control (standart fertilizing) applications were used. As a result, the yield per unit area
changed between 6,59-9,63 tone/da. On the other hand, maximum decar yield (9635 kg/da) and maximum
plant yield (3,85 kg/plant) were obtained from according to results of the soil analyses plant nutrition
program+flora-x applications. Concordantly, highest brix value is 6,36% and again it was obtained from
according to the soil analyses plant nutrition program flora-x application. Subsequently, according to the
plant nutrition program+flora-x+irrigation stress application 6,03% brix value obtained from the
application.
Keywords: processing tomato, yield, quality, brix.
7
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Sulama Seviyelerinin Çanakkale’de Yetiştirilen Yerel Kavun
Populasyonunun (Hırsız Kaçıran) Gelişimi ve Verimi Üzerine Etkileri
Hatice Nihan Çiftci, Canan Öztokat Kuzucu
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ÇANAKKALE
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma, 2012 yılında Çanakkale Biga yöresinden temin edilen ‘’Hırsız Kaçıran’’ kavununun
farklı sulama seviyesi koşullarındaki verim ve bazı kalite parametrelerinin belirlenmesi ve ıslah materyali
olarak kullanım olanaklarının değerlendirilmesi amacıyla yürütülmüştür. Deneme açık arazi koşullarında,
tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü ve her tekerrürde 16 bitki bulunacak şekilde toplam
134 bitki kullanılarak kurulmuştur. Denemede A sınıfı buharlaşma kabından meydana gelen
buharlaşmanın Kp1=0,50, Kp2=1,00, Kp3=1,50 katsayıları ve örtü yüzdeleri ile düzeltilerek tespit edilen
sulama suyu miktarı komulara uygulanmıştır. Deneme sonucunda sulama uygulamalarının verim ve kalite
parametreleri üzerine etkili olduğu bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Cucumis melo L., yerel populasyon, class A pan
Effects of Different Irrigation Levels on Growth and Yield of Native Melon (Hırsız Kacıran)
Population Grown in Canakkale
Abstract
This research was carried out to evaluate the usage ability of a melon landrace known as ‘’Hırsız
Kacıran’’, obtained from Canakkale-Biga district, for breeding material under different irrigation levels,
in 2012. Research was established in open field conditions according to the randomized blocks with 3
repetitions and each plot comprised 16 plants. The amount of irrigation water was applied to the plots
which was determined by the correcting of cover percentage and evaporation from the class-A pan with
the coefficients Kp1=0,50, Kp2=1,00, Kp3=1,50. Effects of irrigation levels on yield and some quality
parameters were found statistically significant.
Keywords: Cucumis melo L., landrace, class A pan
8
2 – 4 Eylül 2014
Mersin (Tarsus) Yöresinde Toplanarak Tüketilen Sebzeler
Gamze Nur Aras
Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Bitkisel Üretim ve Teknolojileri
Bölümü NİĞDE
E-posta: [email protected]
Özet
Tarsus yöresi coğrafik ve topoğrafik özellikleri ile önemli derecede bitki çeşitliliğine sahiptir. İlçe
Berdan ovasından (Tarsus ovası) kuzeye doğru engebeli arazi boyunca son yıllarda hızla gelişmektedir.
Tarsus ve çevresinde yetişen yabani bitkiler; hem insan beslenmesi için hem de ekonomik açıdan önemli
yer tutmaktadır. Son yıllarda doğal ve organik gıdalara karşı tüketicinin artan talebi bu bitkilere ilgiyi
artırmıştır. Bu çalışma ile Tarsus yöresinde gıda olarak kullanılan yabancı otların belirlenmesi
hedeflenmiştir. Bu çalışma yöre halkı ile yapılan görüşmeler ile literatür taramaları sonucu derlenen
bilgilerden faydalanılarak hazırlanmıştır.
Anahtar kelimeler: Tarsus, yabancı ot, gıda, beslenme
Abstract
The geographical and topographical features in the Tarsus region with considerable plant diversity.
District Berdan from plain (the plain of Tarsus) throughout the rugged terrain to the North is evolving
rapidlyin recent years. In and around Tarsus, which grows wild plants; both economically important both
for human nutrition. In recent years, the increasing demand for natural and organic foods have increased
interest in these plants against the consumer. This study used as food in Tarsus with the aim of identifying
weeds. This work is the result of negotiations with the local people and the literature has been prepared
based on the information compiled in the scans.
Keywords: Tarsus, weed, food, nutrition
9
2 – 4 Eylül 2014
Tohum Gücü Testlerinin Kabakgil Anaçlarında Kullanımı
Eren Özden1, Sıtkı Ermiş2, İbrahim Demir1
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06100 ANKARA
2
Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü 06172 ANKARA
E-posta: [email protected]
1
Özet
Ülkemizde son yıllarda hızla gelişen aşılı fide teknolojisi kabakgillerde melez anaçlarının
kullanımını yaygınlaştırmıştır. Bu anaçlar, güçlü kök yapıları, kalemi hızlı ve kuvvetli geliştirme
özellikleri gibi avantajlı yönlere sahiptirler. Aşılamada başarının en önemli koşullarından biri anaç ve
kalemin hızlı ve aynı dönemde gelişmesi ve bu amaçla da güçlü tohum partilerinin kullanılmasıdır. Bu
araştırmada 13 adet kabak anacının (Gürdal, P360, 64-19, Ferro, Shintoza, Strongtosa, Neffiac, Polifemo,
Carnivor, Zorba, 90-44, Domingo, Nun 9075) hızlı yaşlandırma (HYT), kontrollü bozulma (KB), soğuk
(ST), Elektriksel İletkenlik (Eİ) ve Ortalama çimlenme zamanı (OÇZ) testleri kullanarak tohum
güçlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Anaçlık tohumların hepsi ideal çimlendirme koşullarında %83 ve
üzerinde çimlenme göstermiştir. Hızlı yaşlandırma testinde 41 ºC de % 100 oransal nem 72 saat, kontrollü
bozulma testinde 45 ºC de % 20 tohum neminde 24, 48 ve 72 saat yaşlandırma, soğuk test 4 ºC - 10 gün
ardından 8 gün 25 ºC, Eİ testinde ise 25 tohum 2 tekerrür 40 ml saf suda 20 ºC 'de 24 saat tutularak
yapılmıştır. Hızlı yaşlandırma testinde en düşük değerler % 15 İle Zorba ve % 33 ile 90-44 çeşitlerinde,
en yüksek değer ise %98 İle Neffiac ve %89 Nun 90-75 çeşitlerinde sağlanmıştır. KB testinde ise en
düşük değer veren çeşitler Zorba ve 9044, en yüksek değeri veren çeşitler ise P360 ve Neffiac olmuştur.
CT, Eİ ve OÇZ testleri anaçların tohum gücü bakımından ayrılmasında düzenli sınıflandırma yapacak bir
yapı göstermemiştir. Makalede kabak anaçlarının yaşlanma eğilimleri tartışılacaktır.
Anahtar kelimeler: Kabak anaçları, hızlı yaşlandırma, kontrollü bozulma, tohum gücü
10
2 – 4 Eylül 2014
Yerel Populasyonlardan Teksel Seleksiyon ile Elde Edilen Biber
Genotiplerinin Genetik Varyabilitesi
M. Kadri Bozokalfa, Tansel Kaygısız Aşçıoğul, Dursun Eşiyok
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 35100 Bornova İZMİR
e-posta: [email protected]
Özet
Çalışmada bitkisel materyal olarak kullanılan yerel biber populasyonları 2004-2008 yılları
arasında agro-morfolojik özellikler yönünde karakterize edilmiş populasyonlardan elde edilmiştir. Bu
dönemde populasyon içerisinde incelenen özellikler yönünden varyasyon gösteren bitkiler belirlenmiş ve
her üretim sezonunda esas populasyonu temsil eden ve varyasyon gösteren bitkilerden kendileme yoluyla
tohum elde edilmiştir. Üç yıl süre ile devam eden karekterizasyon çalışması sonucunda mevcut
populasyondan F3 generasyonunda kendilenmiş genotipler ile oluşturulan gen havuzundaki toplam
materyal sayısı 141’e ulaşmıştır. Teksel seleksiyon ile yerel biber populasyonlarından elde edilen
genotiplerin genetik varyabilitesinin belirlenmesi için yürütülen çalışmada gen havuzunda yer alan
genotiplerin agro-morfolojik özellikleri incelenmiş, tohum çimlenmesinden vejetasyon süresi sonuna
kadar geçen süreçte 30 kantitatif özellikler değerlendirilmiştir. Elde edilen agro-morfolojik verilere temel
bileşen analizi uygulanmış ve buradan elde edilen faktör katsayıları kullanılarak hiyerarşik kümeleme
analizi ile genotiplerin birbirlerine genetik uzaklığı dendogramda gösterilmiştir. İncelenen 141 genotipin
kantitatif özellikleri temel alınarak yapılan değerlendirmede toplam varyasyonun %62.80’i 9 faktör
grubunda açıklanmıştır. Varyasyon oluşturan unsurların matrix değerleri incelendiğinde varyasyonun
büyük bir bölümünün genotiplerin meyve özelliklerinden (meyve olgunlaşma süresi, meyve uzunluğu,
meyve ağırlığı, verim, meyvenin capsaicin içeriği, meyve renk değerleri, suda çözünür kuru madde, kuru
madde ve C vitamini) kaynaklandığı ayrıca bazı bitki özelliklerinin (bitki yüksekliği, bitki genişliği,
çiçeklenme süresi) yüksek varyabiliteye sahip olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Capsicum annuum L., genetik çeşitlilik, varyabilite, gen kaynakları, ıslah
Genetic Variability of Pepper Genotypes obtained from Single Plant Selections among Local
Populations
Abstract
The examined plant material obtained from the agro-morphological characterization of local
pepper population carried out 2004-2008 years. Every growing season each population was evaluated
based on agro-morphological properties and the plant which was showed different plant properties among
the population were marked and isolated for self-pollination, and this was continued for three years and
finally 141 self-pollinated genotypes at the level of F3 generation was obtained. In the present research
agro-morphological properties of this pepper gene pool were evaluated for 30 quantitative characters from
seedling to full fruit maturity. Agro-morphological data were subjected to principal component analysis
and followed by hierarchical agglomerative clustering to genetic relationships among genotypes using
with factor scores. Results revealed that the first nine principal component axes accounted for 62.80% of
the total variance among the 140 pepper genotypes. The greater part of variance mainly accounted for
some fruit traits such as fruit maturity period, fruit length, fruit weight, yield, capsaicin composition, fruit
color values, total soluble solid content, dry matter and vitamin C composition of fruit, and some plant
traits such as plant height, plant canopy, flowering period, and also based on matrix scores.
Keywords: Capsicum annuum L., genetic diversity, variability, genetic resources, breeding
11
2 – 4 Eylül 2014
Örtüaltı Yetiştiriciliği için Geliştirilen Biber Hatlarının Genel Kombinasyon
Yeteneği ve Heterotik Gruplarının Belirlenmesi
Ramazan Özalp, İbrahim Çelik
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü 07100 ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Biber (Capsicum annuum L.), hem dünyada hem de ülkemizde üretimi yapılmakta olan en önemli
sebze türlerindendir. Ülkemiz, biber üretiminde dünyada Çin ve Meksika’dan sonra üçüncü sırada olup
önemli bir potansiyele sahiptir. Örtüaltı biber üretiminde hibrit çeşitlerin yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Ülkemiz açısından yeni yerli hibrit biber çeşitlerinin geliştirilmesi ve yaygın üretiminin sağlanması
önemli bir konudur. Bu çalışma, TÜBİTAK tarafından desteklenen “Türkiye F1 Hibrit Sebze Çeşit ve
Nitelikli Hat Geliştirme Projesi” kapsamında yürütülen çalışmanın bir bölümü olup, biber saf hatlarının
kombinasyon yetenekleri ve heterotik gruplarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Batı Akdeniz
Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM), Sebzecilik Bölümü’nde, 2011 bahar döneminde, çarliston
meyve tipinde 25 hat 2 test hattı ile melezlemeleri yapılmıştır. Elde edilen 50 hibrit 3 ticari şahit çeşit,
2011-2012 yılı tek ürün döneminde, ısıtmasız cam serada, tesadüf blokları deneme desenine göre verim
denemesine alınmışlardır. Hatların genel kombinasyon yetenekleri ve heterotik grupları toplam verim
performanslarına göre değerlendirilmiştir. Genel kombinasyon yetenek değeri toplam verimde -4927 ile
5083 arasında bulunmuştur. Hibritlerin morfolofik özellikleri pazar taleplerine göre incelenmiştir.
Heterotik grup değerlendirmesi sonucu 17 ümitvar hat belirlenerek özel kombinasyon melezlemesi
programına alınmıştır.
Anahtar kelimeler: Biber (Capsicum annuum L.), biber ıslahı, saf hatlar, genel kombinasyon yeteneği,
heterotik grup, morfolojik karakterizasyon, test hattı
Determination of Combining Ability and Heterotic Pattern of Pepper (C. annuum L.)
Inbred Lines Developed for Protected Cultivation
Abstract
Pepper (Capsicum annuum L.), is one of the most important vegetable species produced both in
the world and in Turkey. Turkey is an important producer of pepper, in third place after China and
Mexico. Greenhouse pepper production uses hybrid varieties. Development of new hybrid pepper
varieties adapted to our region is an important issue. This study is a part of “Improvement of F1 Hybrid
Vegetable Varieties and Qualified Lines in Turkey” project that is supported by TÜBİTAK to determine
combining ability and heterotic pattern in pepper pure lines at the Vegetable Department of Batı Akdeniz
Agricultural Research Institute (BATEM). Twenty five charleston type lines and two testers were crossed
in spring term of 2011. Fifty hybrids and three commercial hybrids were tested in randomized complete
block design with two replications in the single crop season in 2012 in unheated glasshouses. General
combining ability and heterotic patterns of lines were evaluated with total fruit yields. General combining
ability values of total fruit yield ranged from -4927 to 5083. Also, fruit characteristics were investigated
for demands of market. As a result, 17 promising inbred lines were determined to cross for new
promising hybrid pepper varieties. Pure lines were determined for future breeding programme.
Keywords: Pepper (Capsicum annuum L.), pepper breeding, inbred lines, combining ability, heterotic
pattern, morphological characterization, tester
12
2 – 4 Eylül 2014
Fasulye Islah Programı için Yerel Populasyonların Agro-morfolojik
Karakterizasyonu ile Nitelikli Genitörlerin Belirlenmesi
Tansel Kaygısız Aşçıoğul, Dursun Eşiyok, M. Kadri Bozokalfa
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 35100 Bornova İZMİR
E-posta: [email protected]
Özet
Çalışmada, başta Ege ve Marmara Bölgeleri olmak üzere Türkiye’nin farklı bölgelerinde
yetiştirilen ve dünya’nın farklı ülkelerinden getirilen toplam 160 fasulye populasyonu tohum ekiminden
vejetasyon süresi sonuna kadar 2 yıl süre ile agronomik ve morfolojik özellikler yönünden karakterize
edilmiştir. Fasulye populasyonları genel olarak; sırık, yarı sırık ve oturak olarak gruplandırılmış ve
sunulan çalışmada oturak fasulye özelliği gösteren toplam 55 populasyon, bitki, çiçek, bakla ve tohum
özellikleri yanında bakla iplikliliği ve kılçıklılığı gibi kalite özellikleri yönünden incelenmiş ve halen
yetiştirilen çeşitler ile karşılaştırılmış, aralarındaki farklılıklar ortaya konmuştur. Yapılan
değerlendirmede populasyonlar arasında bazı bitki ve bakla özellikleri yönünden büyük varyasyon
görülmüştür. Populasyonlar arasında, taze (sofralık, sanayi sebzeciliğine uygunluk), kuru fasulye veya her
iki tüketim şekline uygun genotipler belirlenmiştir. Bitki gözlemlerinden elde edilen veriler kullanılarak
temel bileşen analizi uygulanmış, varyasyonun %76.84’ü 5 faktör grubunda yer almıştır. Elde edilen
faktör grupları kullanılarak populasyonların birbirlerine olan genetik uzaklıkları dendogramda
gösterilmiştir. Dendogram incelendiğinde populasyonların üç ana gruba ayrıldığı görülmektedir. Birinci
grupta en düşük bitki başına bakla sayısı (26.37 adet) ve verime (1140 kg/da) sahip populasyonlar yer
alırken 2. grubu oluşturan fasulye populasyonların bitki başına bakla sayısı (35.59 adet) ve verim 1473.78
kg/da) yönünden diğer iki gruptan daha üstün olduğu, 3. grubta ise en geç çiçeklenen (46.33 gün) ve
yuvarlak bakla oluşturan fasulyelerin yer aldığı belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Çeşitlilik, genetik kaynaklar, genetik varyasyon, fasulye, ıslah,
Agro-morphological Characterization of Local Populations for Assessment Qualified Genitor for
Bean Breeding
Abstract
In the experiment a total 160 bean populations weer collected from different region of Turkey
particularly from Aegean and Marmara region, and received several countries of the world. Plant
materials were characterized based on agronomic and morphologic characters during two consecutive
growing seasons. Examined bean populations were divided into three groups as a climbing, semiclimbing and pinto beans. In the present research a total 55 dwarf beans; flower, pod and seed properties
were investigated and quality properties were compared with the commercial cultivars. A great variability
was observed for total yield, plant traits, and pod characteristics among examined bean populations. There
are several bean population were identified can be use either for dry, fresh consumption or processing in
food industry or both. Results revealed that the first five principal component axes accounted for 76.84%
of the total variance among the bean genotypes. In order to visualize genetic relationships among
genotypes hierarchical agglomerative clustering were performed using factor scores. Examined bean
population were grouped into three main group, the first group can be characterized by the lowest pod per
plant and a total yield, the highest pod per plant and (36.45) total yield (1671.79 kg/da) obtained from
second group, the third groupshowed the latest flowering, and round pod bean populations.
Keywors: Diversity, genetic resources, genetic variability, bean, breeding
13
2 – 4 Eylül 2014
Haploidi ve Katlanmış Haploidi Tekniğinin Sebze Islahında Kullanımı
Nebahat Sarı1, Ş. Şebnem Ellialtıoğlu2, İknur Solmaz1
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ADANA
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANKARA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Ülkemizde sebze üretimi çoğunlukla hibrit çeşitlerle yapılmaktadır. Verim, kalite ve hastalıklara
dayanıklılık gibi birçok özellik bakımından üstün olan hibrit sebze çeşitlerinin ıslahında ilk aşama, saf
hatların elde edilmesi ve özelliklerinin tanımlanmasıdır. Saf hatlar doğrudan çeşit olarak kullanılabildiği
gibi, çeşitli genetik ve ıslah çalışmalarının da temel materyalidir. Saf hatların elde edilmesinde klasik
ıslah yöntemleri kullanılabilmekle birlikte; bu yöntem oldukça zaman alıcıdır ve saflaştırma % 100
olmamaktadır. Uzun yıllar emek isteyen klasik kendileme yöntemine alternatif olan dihaploidizasyon
yöntemi ile hem % 100 homozigot materyal elde edilebilir, hem de zaman tasarrufu sağlanabilir. Haploid
bitkilerin elde edilmesinde in situ ya da in vitro haploid uyartımı yapılabilmektedir. Ovül-ovaryum
kültürü (ginogenesis) soğan ve hıyarda; anter-mikrospor kültürü (androgenesis) patlıcan ve biberde;
ışınlanmış polen tekniği (partenogenesis) ise kavun, karpuz ve kabaklarda başarılı sonuçlar vermektedir.
Haploid bitkilerin kromozomlarının katlanması ile % 100 homozigot saf hatlar elde edilmekte ve bu
hatlar hibrit sebze ıslahında kullanılabilmektedir. Sunulan bu çalışmada haploidizasyon tekniğinin
sebzelerde yapılan uygulamaları araştırılmış ve son yıllarda bu konuda yapılan çalışmalar özetlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Haploid, diploid, anter, ovül-ovaryum, kolhisin, ıslah, sebze
Haploidy and Uses of Double-Haploidization Technique in Vegetable Breeding
Abstract
Vegetable production is mainly conducted with hybrid varieties in our country. The first step of
hybrid breeding of vegetable varieties which are superior for many traits as yield, quality and disease
resistance is obtaining pure lines and characterize their features. Pure lines can be used directly as variety
and also they are the basic material of various genetic and breeding studies. Classical breeding methods
can be used for obtaining pure lines, however this method is time consuming and 100 % purification can
not be achieved. Classical selfing method requires labour for several years, dihaploidization is an
alternative method which 100 % homozygous materials can be obtained and time can be saved. In situ or
in vitro haploid induction can be performed for the obtention of haploid plants. Ovul and ovarium culture
(gynogenesis) is successful in onion, leek and cucumber; anther-microspore culture (androgenesis) in
pepper and eggplant; irradiated pollen technique (parthenogenesis) in melon, watermelon and Cucurbita
spp. By doubling of the chromosome of haploid plants 100 % pure lines can be obtained and these lines
can be used in vegetable breeding. In this study applications of haploidy technique in vegetables are
searched and latest studies are rewieved.
Keywords: Haploid, diploid, anther, ovul-ovarium, colchicine, breeding, vegetable
14
2 – 4 Eylül 2014
Bakteriyel Kanser ve Solgunluk Hastalığına Dayanıklı Domates
Genotiplerinde Haritalama Çalışmaları
Özer Çalış, Halil Karakaş, Ferhat Özdemir, Deniz Karabulut
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 60250 Taşlıçiftlik TOKAT
E-posta: [email protected]
Özet
Dünya domates üretiminde Türkiye ilk dört içerisinde yer almaktadır. Domates üretimini
sınırlayan çeşitli fungal, bakteriyel ve viral hastalıklar bulunmaktadır. Özellikle bakteriyel hastalıklar
yüksek sıcaklık ve nem şartlarında salgın haline geçerek önemli ürün kayıplarına neden olmaktadır.
Domates üretimini kısıtlayan bakteriyel kanser ve solgunluk hastalığının kontrolü için en iyi mücadele
genetik olarak dayanıklı çeşitler kullanmaktadır. Bu amaçla bakteriyel kanser ve solgunluk hastalığına
karşı dayanıklı domatesler üretebilmek için hassas bir domates çeşidi kimyasal mutasyona uğratılmıştır.
Mutasyona uğratılan domateslerden M3 populasyonunda iki adet (M3-9 ve M3-15) dayanıklı mutant
domates bitkisi bulunmuştur. Dayanıklı bulunan bu domates bitkilerinin birbiriyle melezlenmesinden elde
edilen F1 bitkilerinde yapılan patojenisite testleri M3-9 ve M3-15 dayanıklı domates bitkilerinin genetik
olarak farklı dayanıklılığa sahip olduğunu ortaya koymuştur. Genetik olarak dayanıklı olan mutant
domateslerdeki dayanıklılığı kontrol eden lokusları bulmak için haritalama çalışmalarına başlanmıştır. Bu
amaçla aynı genetik yapıya sahip olan mutantlar farklı orijinlerden gelen ticari hassas domates çeşitleri ile
melezlenmeye başlanmıştır. Elde edilecek F1 bitkilerinin kendilenmesiyle F2 populasyonu bitkiler
oluşturulacaktır. F2 populasyonundaki hassas ve dayanıklı bitkiler patojenisite testleriyle belirlenecektir.
Belirlenen hassas ve dayanıklı fenotiplerden elde edilecek DNA’lar kromozomlarda yerleri bilinen
moleküler markörlerle sıkı bir şekilde eşleştirilerek dayanıklılık lokusları haritalanacaktır. Kromozomlar
üzerinde yerleri bulunan dayanıklılık lokusları ileride klonlama çalışmalarında kullanılabilecektir.
Bakteriyel kanser ve solgunluğa dayanıklı olan bu domatesler ticari domates olarak üretime
sunulabilecektir.
Anahtar kelimeler: Hassas domates, Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis, haritalama.
Mapping Studies on Resistant Tomato Genotypes to Bacterial Wilt and Canker Disease
Abstract
Turkey is located forth place among the most tomato producers countries in the World. The
production of tomato has been limited with various fungal, bacterial and viral diseases. In particular,
bacterial diseases become epidemic during high temperature and humidity conditions cause significant
crop losses. Controlling the tomato bacterial wilt and canker disease, the best method is usage of
genetically resistant tomato cultivars. For this purpose, a susceptible tomato cultivar was mutagenised
with a chemical mutagen to generate resistant tomato plants. There were two resistant tomato mutants
(M3-9 and M3-15) identified after pathogenicity tests among M3 mutant populations. The two resistant
tomato plants were crossed with each other then the F1 tomato plants were inoculated with the bacteraial
canker pathogens. The pathogenicity tests revealed that the M3-9 and M3-15 resistant tomato plants differ
genetically and govern resistance individually. In the tomato mutants, mapping studies have been initiated
to locate the resistant loci on tomato chromosomes. The mutants are coming from same backgorund, they
were crossed with commercially susceptible tomatoes to increase genetics richness. The F 2 population
will be produced by themselves of the F1 plants. Susceptible and resistant plants in F2 populations will be
determined by pathogenicity tests. The susceptible and resistant phenotypes will be tightly matched with
molecular markers where their locations known on chromosomes. When DNAs of susceptible and
resistant phenotypes were tightly matched with the markers, the resistant loci will be mapped on the
chromosomes of tomato. The mapped loci on chromosomes will be used such as for clonning in the
future. The resistant tomato cultivars will be commercialised to control bacterial canker and wilting
disease.
Keywords: Susceptible tomato, Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis, mapping
15
2 – 4 Eylül 2014
Increasing Trend of Hydroponically Grown Vegetables under Protected
Conditions in Pakistan
Shahid Javed Butt1, Servet Varis2, Nadeem Akhtar Abbasi1, Azka Shahid3
Department of Horticulture PMAS-Arid Agriculture University Rawalpindi PAKİSTAN
2
Department of Horticulture Faculty of Agriculture Namik Kemal University Turkey
3
Department of Food Technology PMAS-Arid Agriculture University Rawalpindi PAKİSTAN
E-mail: [email protected]
1
Abstract
In Pakistan, the use of hydroponics under protected conditions for vegetables production was
slow-paced in the past but now is being applied amongst the farming communities from top to botton.
The greenhouse production technology by using hydroponics provides excellent window of opportunities
for considerable sizable volume of market within the country and abroad. Under the slogan of “Green
Revolution” the present government is very much keen in promoting the per acre yield of vegetables by
adopting the modern production technology. In a fully automated greenhouse, almost all kind of
horticultural crops are possible to grow by using this technique. About 70,000-80,000 kg/week of fresh
tomatoes are possible to produce through hydroponics and can either be stored or freshly jump into the
market, depending on the spectrum of market and profitability. In the packinghouse, regulation of
international standards are followed for tomatoes. It can dominantly be predicted that the demand of
quality vegetables will become imperative in our country in the presence of heavy pressure of population.
The available land is highly problematic, not only for pathogenic reasons but also due to salinity
disturbances. Under this scenario, hydroponically grown vegetables offer the futuristic approach to
eliminate the dire consequences of food shortage. The growing media like coconut fiber (coir) offers
economical advantages over the others and will give 30-40 % saving in the total input expenses. The
Asian countries like Sri Lanka are producing good quality raw material of coconut peat and the ready
coco peat is being exported in the surrounding countries and the business horizon is expected to expand
very soon in Pakistan.
Keywords: Hydroponics, coco substrate, automated greenhouse, protected cultivation of vegetables,
Pakistan
16
2 – 4 Eylül 2014
İnorganik ve Organik Maddeler Karıştırılmış Cibrenin, Fide Üretiminde ve
Topraksız Tarımda, Yetiştirme Ortamı Olarak Kullanım Olanakları*
Servet Varış1, Uğur Bal1, Yeşim Ahi2, Korkmaz Bellitürk3, Süreyya Altıntaş1,
Onur İnal1, Aslı Gökgöz1
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü TEKİRDAĞ
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü TEKİRDAĞ
3
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü
TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Çürütülmüş cibre, fide ve hidroponik kültürde bitki yetiştiriciliğinde kullanılmakta, bu haliyle,
paketlenip, satılmaya uygun olmadığından kullanımı ve ticari önemi düşük seviyede kalmaktadır.
Cibrenin torf ve coco peat’e alternatif olabilmesi için onlar gibi standart ve homojen bir yapıya
dönüştürülmesi, çimlenebilir tohum, hastalık, zararlı ve yabancı madde içermemesi gerekir. Bu
araştırmada çürütülüp, öğütülmüş ve öğütülmemiş cibrenin içine inorganik (jips, perlit, zeolit) ve organik
(odun kömürü, nemlendirici granül polimer) maddeler katarak, kuru cibrenin, nemlendirilmesi kolay, yeni
ve uygun bir ortam haline getirilmesine çalışılmıştır. Araştırma cam serada Altess F 1 domates çeşidiyle
farklı zamanlarda yapılan iki fide denemesi ve hazır alınan fidelerle yapılan dikim denemesi olarak
yürütülmüştür. Fide denemesi sonuçlarına göre perlit ve torfun ön plana çıktığı fakat öğütülmüş cibre
karışımlarının da kök ortamı olarak kullanılabileceği görülmüştür. Öğütülmüş cibrenin tek başına
kullanımı fide denemesi ölçütleri yönünden genelde en kötü sonucu vermiştir. Gövde çapı, gerçek yaprak
sayısı ve köklü fide boyu yönünden torf ve perlite alternatif olabilecek en uygun ortam 1. fide
denemesinde 13 no’lu konu (1g l-1 nemlendirici granül polimer + 10g l-1 jips + %15 kırılmış odun kömürü
+ %25 perlit + %60 öğütülmüş cibre); 2. fide denemesinde ise gövde çapı yönünden 10 no’lu (10g l-1 jips
+ %15 kırılmış odun kömürü + %25 zeolit + %60 öğütülmemiş cibre) ve 13 no’lu, gerçek yaprak sayısı
bakımından ise 2 no’lu (öğütülmemiş cibre) ve 12 no’lu (1g l-1 nemlendirici granül polimer + 10g l-1 jips
+ %15 kırılmış odun kömürü + %25 perlit + %60 öğütülmemiş cibre) konulardır. 10 no’lu konu köksüz
ve köklü fide ağırlığı yönünden de perlit ve torftan sonra en uygunudur. Dikim denemesi sonuçlarına göre
ise pazarlanabilir meyve ağırlığı yönünden en uygun ortamlar 5 no’lu (10g l-1 jips + %25 perlit + %75
öğütülmüş cibre), 13 no’lu (1g l-1 nemlendirici granül polimer + 10g l-1 jips + %15 kırılmış odun kömürü
+ %25 perlit + %60 öğütülmüş cibre) ve 14 no’lu (1g l-1 nemlendirici granül polimer + 10g l-1 jips + %15
kırılmış odun kömürü + %25 zeolit + %60 öğütülmemiş cibre) konulardır. Toprak parselinden ise en
düşük verim alınmıştır. Sonuç olarak, öğütülmüş cibrenin öğütülmemiş cibreye göre daha homojen
olması da dikkate alınırsa, fide üretimi için torf ve coco peat’e ve hidroponik kültür için ise perlit ve
kayayününe alternatif olarak önerilebilecek en uygun kök ortamı, 13 no’lu konudur.
Anahtar kelimeler: Perlit, torf, cibre, topraksız kültür, Lycopersicum esculentum Mill.
17
2 – 4 Eylül 2014
The Possibilities of Using Grape Marc Mixed with Inorganic and Organic Materials as a Growing
Media for Propagation and Soilles Culture
Abstract
Composted grape marc used for propagation and hydroponic culture but it is not suitable in this
form to be packed and sold therefore its commercial value is limited. To be an alternative to peat and
coco peat grape marc should be made homogeneous and standard like them and should not contain any
seeds which can germinate, foreign materials, pest and diseases. In this research inorganic (gypsum,
perlite, zeolite) and organic (charcoal, granulated wetting agent) materials were added to dry grounded
and ungrounded grape marc to make them easily wettable, new and more suitable media. This research
was made in a glasshouse with Altess F1 tomato cultivar seedlings as two propagation experiments at
different times and one planting experiment by using seedlings obtained from a seedling company.
According to the results of propagation experiments it was seen that although perlite and peat are leading
media, the grounded grape marc mixes can also be used as rooting media. The use of grounded grape
marc alone give the worst results for the seedling criteria. Considering stem diameter, number of true
leaves and length of seedling including the roots, the most suitable medium which could be an alternative
to peat and perlite, was treatment 13 (1g l-1 wetting agent + 10g l-1 gypsum + 15% charcoal + 25% perlite
+ 60% grounded grape marc) in the 1st seedling experiment. In the 2nd seedling experiment treatments
10 (10g l-1 gypsum + 15% charcoal + 25% zeolit + 60% ungrounded grape marc) and 13 gave the highest
stem diameter. According to the number of true leaves, treatments 2 (ungrounded grape marc) and 12 (1g
l-1 wetting agent + 10g l-1 gypsum + 15% charcoal + 25% perlite + 60% ungrounded grape marc) were the
most suitable. Excluding peat and perlite, treatment 10 was also the most suitable for the seedling weight
with or without the roots. According to the results of the planting experiment, the most suitable treatments
for marketable yield by weight were treatment 5 (10g l-1 gypsum + 25% perlite + 75% grounded grape
marc), 13 (1g l-1 wetting agent + 10g l-1 gypsum + 15% charcoal + 25% perlite + 60% grounded grape
marc) and 14 (1g l-1 wetting agent + 10g l-1 gypsum + 15% charcoal + 25% zeolit + 60% ungrounded
grape marc). The lowest yield was obtained from the glasshouse border. As a result, considening that
grounded grape marc is more homogeneous than an ungrounded one, the most suitable rooting medium
which can be recommended for propagation instead of peat and coco peat for hydroponic culture as an
alternative to perlite and rockwool was treatment 13.
Keywords: Perlite, peat, grape marc, soilless culture, Lycopersicum esculentum Mill.
* Bu çalışma TÜBİTAK-TOVAG tarafından hızlı destek programı kapsamında desteklenen 1080857 nolu projeden
hazırlanmıştır.
18
2 – 4 Eylül 2014
Kırşehir İli Örtüaltı Isıtmasında Kullanılabilir Jeotermal Kaynakların
Potansiyeli
Hakan Başak, Seher Yıldız Madakbaş
Ahi Evran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Aşıkpaşa Kampüsü 40100
KIRŞEHİR
E-posta: [email protected]
Özet
Seracılıkta en büyük girdi maliyetini ısıtma gideri oluşturmaktadır. Yenilenebilir enerji
kaynaklarından jeotermal enerji düşük maliyeti ile tüm dünyada benimsenen bir alternatif enerji
kaynağıdır. Karasal iklimin hüküm sürdüğü Kırşehir ilinde örtüaltı tarımının gelişmesinde en büyük engel
olan ısıtma sorunu ekonomik, çevreci ve yenilenebilir olan jeotermal enerji ile ortadan kaldırılabilecektir.
Çalışmanın amacı, Kırşehir ili jeotermal kaynaklarının ısıtma potansiyelleri ve örtüaltı yetiştiriciliğinde
bu kaynakların kullanılabilirliği hakkında bilgiler vererek, müteşebbislerin Kırşehir’i alternatif bir yatırım
bölgesi olarak görmelerini sağlamaktır. Bu kapsamda jeotermal enerjinin dünyada ve ülkemiz örtüaltında
kullanılabilme potansiyeli tartışılmış, Kırşehir ilinde jeotermal kaynakların mevcut durumu ve örtüaltında
kullanılabilirliği hakkında bilgiler verilmiş, iklim verileri baz alınarak jeotermal kaynaklardan yararlanma
imkanları tespit edilmiştir. Sonuç olarak, Kırşehir ilinde jeotermal kaynaklardan yararlanarak örtüaltı
yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması bölge tarımına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır.
Anahtar kelimler: Kırşehir, jeotermal, örtüaltı yetiştiriciliği.
The Potential Usage of Geothermal Resources for Greenhouse Heating in the City of Kirsehir
Abstract
The largest input costs in greenhouse constitute the heating costs. With low-cost geothermal
energy from renewable energy sources is alternative source of energy adopted all over the world.
Geothermal energy which serves as an economic, renewable and green resource might be the answer for
the heating problem at greenhouse facilities and can contribute to the development of greenhouse
production in regions like ours that terrestrial climate is dominant. The aim of this study is to provide
information on usable geothermal resources and the potential usage of these resources in greenhouse
production in order to attract investors to consider Kirsehir as a candidate for their investments. In this
context, we present investigates the potential usage of geothermal energy resources for greenhouse
production in the world and in our country, and provides information about current situation and
availability of geothermal resources in the city of Kirsehir. Also based on climate data, the possible fields
that geothermal resources can be made use of are determined. As a result, the dissemination of the
greenhouse production utilizing geothermal resources in Kırsehir Province will contribute significantly to
the regional agriculture.
Keywords: Kirsehir, geothermal, greenhouse production
19
2 – 4 Eylül 2014
Biberde 24-Epibrassinolid Uygulamaları ile Su Stresine Karşı Toleransın
Arttırılması
Aysel Samancıoğlu1, Ferit Kocaçınar2, Ali Rıza Demirkıran3, Ahmet Korkmaz4
Bingöl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 12100 BİNGÖL
Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü
46100 KAHRAMANMARAŞ
3
Bingöl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü 12100 BİNGÖL
4
Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 46100
KAHRAMANMARAŞ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu araştırmada farklı konsantrasyonlarda24-epibrassinolid (EBL) uygulamaları ile biber
fidelerinde su stresine karşı toleransı arttırmak ve bunun yanı sıra su stresine karşı toleransın
kazanılmasındaki fizyolojik mekanizmaları araştırmak hedeflenmiştir. Bu amaçla 0, 0.01, 0.1 veya 1 µM
EBL ile muamele edilmiş biber (Capsicum annuum L. cv. Sena) fidelerinin yarısı bir hafta boyunca hiç
sulanmamışlar; diğer yarısı ise düzenli olarak sulanmıştır. Yapılan uygulamaların etkilerini belirlemek
amacıyla stres uygulamasının son bulmasıyla fidelerde çeşitli fiziksel ve görsel, fotosentetik, bitki su
ilişkileri ve biyokimyasal parametreler üzerinde ölçüm ve analizler yapılmıştır. Fide aşamasında bir hafta
süren su stresinin biber fidelerinin gelişimini olumsuz etkilediği görülmüştür. Stresin olumsuz etkileri
EBL uygulamaları sayesinde gözle görülür bir şekilde azaltılmış ve biber fidelerinin su stresine karşı
toleransları artmıştır. Sulanan bitkilerde genelde EBL uygulamalarının olumlu ya da olumsuz yönde bir
etkisi gözlemlenmemiştir. Ancak, EBL uygulamalarının su stresine karşı toleransı olumlu yönde
etkilediği ve kullanılan EBL konsantrasyonları arasında 0,1 μM EBL’nin en etkin konsantrasyon olduğu
görülmüştür. Bu araştırmanın sonuçlarına bakıldığında bitkilerde stres önleyici özelliği ile bilinen bir bitki
büyüme düzenleyicisi olan EBL’in su stresi altında biber fidelerinin toleransını arttırmada
kullanılabileceği ortaya çıkmıştır.
Anahtar kelimeler: Capsicum annuum, brassinosteroid, stres toleransı, su stresi
Enhancing Water Stress Tolerance in Pepper at Seedling Stage by 24-Epibrassinolid (EBL)
Applications
Abstract
In this study, ,the possibilities of improving water stress tolerance in pepper (Capsicum annuum
L.) through various concentrations of 24-epibrassinolid (EBL) applications at seedling stage were
investigated. For this purpose, pepper seedlings were treated with 0, 0.01, 0.1or 1 µM EBL through soil
drench after which they were subjected to water stress by withholding water for 7 days. Following stress
imposition, the efficacy of EBL treatments on improving tolerance to water stress was determined by
various physical, physiological and biochemical determinations and measurements. The result showed
that EBL treatment had greater impact on the growth of water-stressed plants than well-watered plants,
supporting the notion that EBL has anti-stress properties. Of the EBL concentrations used, treating the
seedlings with 0.1 µM EBL provided significant protection against water stress compared to non-EBLtreated seedlings. Thus, it could be concluded from the results of the current research that foliar
application of EBL in 0.1 µM concentration could be used effectively in enhancing seedling tolerance to
water stress.
Keywords: Capsicum annuum, brassinosteroids, stress tolerance, water stress
20
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Tuzluluk Düzeylerindeki Sulama Sularının Pırasada Verim ve Bazı
Kalite Parametrelerine Etkisi
Ahmet Turhan, Hayrettin Kuşçu, Neşe Özmen
Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu 16500 BURSA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu araştırma, pırasanın (Allium porrum cv. İnegol 92) verim ve kalitesi üzerine farklı düzeylerdeki
sulama suyu tuzluluğunun (1.60, 2,60, 3.60, 4.60, 5.60, 6.60 dS m-1) etkisini belirlemek amacıyla
gerçekleştirilmiştir. Araştırma, tesadüf parselleri deneme planında 4 tekerrürlü olarak ve her tekerrürde 15
bitki olacak biçimde, Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksek Okulu serasında 2012
yılında yürütülmüştür. Denemede 6 sulama suyu tuzluluk düzeyi dikkate alınmıştır. Sonuçlar, sulama
suyundaki farklı tuz düzeylerinin toplam ve pazarlanabilir verim, su miktarı, suda çözünür kuru madde,
toplam şeker, toplam asit, vitamin C ve protein özellikleri üzerine istatistikî olarak önemli etkilerinin
olduğunu göstermiştir. Pırasa bitkilerinin toplam ve pazarlanabilir verim, suda çözünür kuru madde,
toplam şeker vitamin C özellikleri 1.60–2.60 dS m-1 tuz düzeylerinden etkilenmemiştir. 3.60 dS m-1
düzeyinde bu özelliklerde önemli miktarda azalmalar meydana gelmiş ve en düşük değerler 6.60 dS m -1
uygulamasından alınmıştır. Benzer biçimde, su ve protein içerikleri sulama suyu tuz düzeyinin 3.60 dS m1
'ye yükselmesinden etkilenmemiş, fakat bu düzeyden sonra önemli ölçüde azalmıştır. Ayrıca toplam
asitlik sulama suyu tuzluluğundaki artışla bağlı olarak önemli miktarda artmıştır. Çalışma sonuçlarına
göre, verim, pazarlanabilir verim ve kalite özellikleri birlikte değerlendirildiğinde, 2.60 dS m -1 sulama
suyu tuzluluğunu aşmamak kaydıyla, tatminkâr bir pırasa yetiştiriciliği yapılabilir.
Anahtar Kelimeler: pırasa, tuzluluk, sulama suyu, verim, pazarlanabilir verim, kalite
Effect of Irrigation Water with Different Salinity Levels on Yield and Some Quality Parameters of
Leek
Abstract
This research was carried out to determine the effect of different irrigation water salinity levels
(1.60, 2,60, 3.60, 4.60, 5.60 and 6.60 dS m-1) on the yield and quality of leek (Allium porrum cv. Inegol
92). The study was conducted in randomized parcel design with 4 replications, and was established with
replications of 15 plants in the greenhouses of Uludag University Mustafakemalpasa Vocational School in
2012. The results showed that salinity levels of irrigation water had statistically considerable effects on
the total and .marketable yield, water content, total dry matter, soluble solids, total sugar, total acid,
vitamin C and protein. Total and marketable yield, soluble solid, total sugar, vitamin C features of leek
was not influenced by 1.60–2.60 dS m-1. In those features important decreases occurred by 3.60 dS m-1
concentration and the lowest values obtained at 6.60 dS m-1 concentration. Similarly, the water content
and protein contents were unaffected by soil salinity up to 3.60 dS m-1, but decreased significantly after
this level. However, total acidity considerably increased in accordance with the increasing salt
concentrations. The results of this study revealed that considering the yield, marketable yield and quality,
leek can be grown satisfactorily under the condition of irrigation water salinity up to 2.60 dS m -1.
Keywords: leek, salinity, irrigation water, yield, marketable yield, quality
21
2 – 4 Eylül 2014
Tarımsal Ürünlere İnovatif Özellik Kazandırma
Dilehan Avşar1, Gökhan Avşar2
Hakkari Üniversitesi Yüksekova Meslek Yüksekokulu Organik Tarımı Bölümü HAKKARİ
2
Dronten University of Applied Sciences The Department of International Food Chain
Management The NETHERLANDS
E-posta: [email protected]
1
Özet
Bu çalışmanın amacı, bilgi ekonomisinde en önemli kavramlardan biri olan inovasyonu
açıklamaktır. Öncelikle, inovasyonun temel göstergeleri olan İnovasyon süreci, inovasyon için gereken
ortamın oluşturulması, tarım sektöründen örnekler, Türk inovasyon politikası ve ülkemizde tarımsal
ürünlere inovatif özellik kazandırma yolu ile ilgili konular hakkında bilgi verilecektir. Detaylı bir literatür
taraması ve istatistiksel veriler yardmıyla Türkiye’nin durumu hakkında bilgi verilecektir.
Anahtar kelimeler: İnovasyon, tarımda inovasyon sistemi,
inovasyonda neredeyiz, inovasyon yeteneği ve teknoloji
dünya ve Türkiye’de inovasyon,
Gaining Innovative Feature To The Agricultural Products
Abstract
The purpose of this study, which is one of the most important concepts in the knowledge economy
is to explain innovation. Firstly, one of the key indicators of the innovation that the innovation process,
the creation of the necessary environment for innovation, examples from the agricultural sector, Turkish
innovation policy and related to the topic about the way of gainning innovative features to the agricultural
products will be informed. With the help and assistance of the detailed review of the literature and
statistical data will be given information about the situation of the innovation in Turkey.
Keywords: Innovation, innovation systems in agriculture, innovation in the world and Turkey, where are
we to the innovation, innovation capability and technology
22
2 – 4 Eylül 2014
Kuzu Göbeği (Morchella) Mantarında Yapılan Sistematik Çalışmalarda
Morfolojik ve Mikroskobik Analizler Yeterli mi?
Hatıra Taşkın1, Hasan Hüseyin Doğan2, Saadet Büyükalaca3
Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Bitkisel Üretim ve Teknolojileri
Bölümü 51240 NİĞDE
2
Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü KONYA
3
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 01330 ADANA
E-posta: [email protected]
1
Özet
Kuzu göbeği mantarı ticari önemi ve taksonomisindeki karmaşa nedeniyle en çok çalışılan
mantarlardan bir tanesidir. Bu mantarın morfolojik özellikleri çevre şartlarından kolaylıkla
etkilenmektedir. Bu durum, bu mantarın sistematik çalışmalarında morfolojik ve mikroskobik analizlerin
yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Sunulan bu çalışmada kuzu göbeği mantarında yapılan taksonomi
çalışmalarında morfolojik ve mikroskobik tanılamanın yeterli olup olmadığı ortaya çıkarılmaya
çalışılmıştır. Bu amaçla, Türkiye’nin farklı bölgelerinden toplanmış ve moleküler analizlerle tür ayrımı
yapılmış olan 15 adet kuzu göbeği mantarı türünde mikroskobik analizler yapılmış ve morfolojik
özellikleri değerlendirilmiştir. Mikroskobik özellikler olarak, askospor boyu-çapı ve askus boyu-çapı
değerlendirilmiştir. Morfolojik özellikler açısından da mantarın rengi, şekli ve ekolojik özellikleri
karşılaştırılmıştır. Mikroskobik ölçümlerle elde edilen sonuçlar, moleküler olarak farklı bulunmuş
türlerde ayırım sağlamak için yeterli olmamıştır. Aynı şekilde morfolojik özellikler de çok değişken
bulunmuş olup, moleküler analizler olmadan türlerin tanılanmasına olanak sağlamamıştır. Araştırma
sonuçları, kuzu göbeği mantarında türlerin belirlenmesinde morfolojik yöntemlerden mutlaka
faydalanılması gerektiğini, ancak kesin tür belirlemelerinin moleküler yöntemler olmadan
yapılamayacağını göstermiştir.
Anahtar kelimeler: Morchella, sistematik, morfolojk tanılama, mikroskobik tanılama
Are the Morphologic and Microscopic Analyses Enough in the Morchella Systematic Studies?
Abstract
Morels are one of the most studied mushrooms due to its commercial value and complexity of
their taxonomy. Morphological features of this mushroom are easily affected from environmental
conditions. Therefore, morphologic and microscopic analyses are not enough to species identification of
Morchella. In the presented study it was tried to find out whether morphological and microscopic
determination was sufficient enough on the studies of the taxonomy on moral. For this, 15 Morchella
species collected from different region of Turkey and performed molecular analyses were evaluated in
terms of their microscopic and morphologic features. Ascospore length and width and ascus length and
width were measured as microscopic features. Color, shape and ecology were evaluated as morphological
features. Results obtained through microscopic measurements were not found to be enough to
determination of species. Likewise, morphological features were found to be too variable and did not
allow for species identification without molecular analyses. Results indicated that morphological methods
should be used for determination of the morel species however the exact determination of the species can
not be done without the usage of molecular methods.
Keywords: Morchella, systematic, morphologic characterization, microscopic characterization
23
2 – 4 Eylül 2014
Hatay İli Amik Ovası Soğan (Allium cepa L.) Ekim Alanlarında Görülen
Önemli Hastalık Etmenleri, Zararlı ve Yabancı Ot Türleri ve Yaygınlık
Durumları
Soner Soylu, Erdal Sertkaya, Şener Kurt, İlhan Üremiş, İ. Adem Bozkurt
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 31034 Antakya HATAY
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada 2012 ve 2012 yetiştirme sezonunda Hatay ili Amik Ovasında önemli soğan (Allium
cepa L.) yetiştiriciliği yapılan bölgelerinde rastgele seçilmiş tarlada bitki çıkışı (fide), çiçeklenme ve
meyve-hasat dönemlerinde sorun olan hastalık etmeni, zararlı ve yabancı ot türlerinin tanılanması ve
yaygınlık durumları belirlenmiştir. Tipik hastalık belirtileri gösteren bitkiler üzerinden yapılan fungal
izolasyonlar sonucunda en fazla sıklıkta karşılaşılan toprak kökenli fungal hastalık etmenleri Fusarium
spp. Fusarium oxysporum, Rhizoctonia solani, Sclerotium rolfsii ve Pythium spp. olurken, Peronospora
destructor, Botrytis cinerea, Alternaria porri en sık karşılaşılan hava kökenli fungal hastalık etmenleri
olarak belirlenmiştir. Pectobacterium carotovorum subsp. carotovorum ve Enterobacter cloacae ise
soğanlarda yumuşak çürüklük belirtilerine neden olan bakteriyel etmenler olarak belirlenmiştir. Sörveyler
sonucunda trips (Thrips tabaci Koch ve Frankliniella occidentalis Perg.) ve soğan sineği (Delia antiqua
Meigen) yetiştiricilikte karşılaşılan zararlı böcek türleri olarak belirlenmiştir. Zararlıların üretim
alanlarındaki zarar düzeyleri ekonomik düzeyde olmadığı görülmüştür. Sörvey alanlarındaki yabancı ot
türleri ve yoğunluklarının belirlendiği çalışmalar sonucunda 29 bitki familyasına ait 83 adet yabancı ot
türü bulunmuştur. Sahip oldukları yabancı ot tür sayılarına göre en geniş 5 familya: Asteraceae (18),
Poaceae (13), Leguminosae (9), Brassicaceae (4) ve Euphorbiaceae (4)’dir. Sörveylerde belirlenen
yabancı ot türlerinin 52’sinin rastlama sıklığı % 12.5’un üzerinde olup, Avena sterilis L. (yabani yulaf),
Sinapis arvensis L. (yabani hardal), Convolvulus arvensis L. (tarla sarmaşığı) ve Amaranthus retroflexus
L. (kırmızı köklü tilki kuyruğu) gibi yabancı otlar yetiştiricilik yapılan tarlalarda en yoğun karşılaşılan
yabancı ot türleri olarak belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Soğan, Hatay, zararlılar, hastalıklar, yabancı otlar, yaygınlık
Current Statues and Prevalence of Important Disease Agents, Insects and Weed Species of Onion
(Allium cepa L.) Plants Growing in Amik Plain of Hatay Province
Abstract
In this study, identification and prevalence of disease agents, insect pests and weed species were
determined in onion growing regions in Amik Plain, during 2011 and 2012 growing season. Surveys were
conducted randomly selected fields at three major plant growing stages such as post-emergence (seedling
stage), flowering and fruiting-harvesting stages. The results of fungal isolations from diseased onion roots
taken at regular intervals over the entire growth period have indicated that the most frequently
encountered and widespread soil-borne fungal disease agents were found to be Fusarium spp. Fusarium
oxysporum, Rhizoctonia solani, Sclerotium rolfsii and Pythium spp. Peronospora destructor, Botrytis
cinerea and Alternaria porri were observed as the most frequently observed foliar fungal disease agents
at the flowering and fruiting stage of onion plants. Pectobacterium carotovorum subsp. carotovorum and
Enterobacter cloacae were identified as two bacterial disease agents of onion causing soft rot disease
symptoms. Following regular surveys, thrips (Thrips tabaci Lindeman and Frankliniella occidentalis
Perg.) and onion fly (Maggot) (Delia antiqua Meigen) were common insect species encountered in the
fields surveyed. Damages caused by these insects were not economically important. Eighty-three weed
species were determined, which belong to 29 plant families. Most common families were Asteraceae
(18), Poaceae (13), Leguminosae (9), Brassicaceae (4) and Euphorbiaceae (4). Amongst all weed species,
52 weed species were found as their frequency ratios over 12.5%. Avena sterilis L. (sterile oat), Sinapis
arvensis L. (wild mustard), Convolvulus arvensis L. (field bindweed), and Amaranthus retroflexus L.
(redroot pigweed) were the most common weeds.
Keywords: Onion, Hatay, pests, diseases, weeds, prevalence
24
2 – 4 Eylül 2014
Semizotu (Portulaca oleracea) ile Mücadelede Bitki Özütlerinin Etkilerinin
Araştırılması
Abdullah Sevinç, Ceyda Göktepe, Semra Özarıcı, Gülsemin Savaş Tuna
Tekirdağ Ebru Nayim Fen Lisesi TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected]
Özet
Yabani otlar ile mücadelede günümüzde genellikle kimyasal ilaçlar kullanılmakta olup bu ilaçlar
çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Çalışmada, semizotu (Portulaca oleracea) ile
mücadelede kimyasal ürünlere alternatif, allelo kimyasal etkisi olan çeşitli bitki özütleri kullanılarak
doğal ve maliyeti düşük bir ürün elde etmek amaçlanmıştır. Çalışmada Kavak (Populus tremula), ceviz
(Juglans regia), yonca (Medicago sativa), aküçgül (Trifolium repens), turp (Raphanus sativus) ve tarla
ayrığı (Agropyron repens) bitkileri materyal olarak kullanılmıştır. Soxhlet cihazı ve vakum evaporatörü
kullanılarak bitki ekstraktları elde edilmiştir. Turp’un köklerinden elde edilen su bir işleme tabi
tutulmadan kullanıldı. Tarla ayrığı kökleri toplanıp temizlendikten sonra kurutuldu ve bir saat süre ile
kaynatılarak suyu çıkarıldı. Elde edilen özüt ve sular öncelikle tekli ve daha sonra ise çeşitli
kombinasyonlar hazırlanarak semizotu ekili petri kaplarına uygulandı. Hazırlanan kombinasyonlardan
hangilerinin etki oranın fazla olduğu belirlendikten sonra aynı karışımlar semizotu ekili altı saksı
grubuna uygulanıp kök uzunlukları belirli periyotlarla takip edildi, varyans analizi ve duncan önemlilik
testi yapıldı. Çalışma sonunda semizotu üzerinde; ceviz (1000µl), kavak (1000µl), ak üçgül (2000µl) ve
yonca özütleri (1000µl) ile tarla ayrığı (1000µl) ve turp kökü (1000µl) suyundan oluşan karışımın
semizotu ile mücadelede en etkili olduğu belirlendi.
Anahtar kelimeler: Semizotu, doğal mücadele, bitki özütleri
Research of the Effects of Plant Extracts with the Fight of Purslane (Portulaca oleracea)
Abstract
Nowadays, commonly, we use chemicals during the fight of weeds. But these chemicals are
harmful to humanbeing and environment. During our study, we tried to find another alternative to
chemicals to fight with purslane. And we used different types of plant extracts which are included allelol.
And we tried to produce a natural and cheap product. In our study, we used Poplar (Populus tremula),
Walnut (Juglans regia), Clover (Medicago sativa), White clover (Trifolium repens), Radish (Raphanus
sativus), and Field Wheatgrass (Agropyron repens) as materials. We got plant extracts by using soxhlet
equipment and vacuum evaporator. We used the water from radish root as it is. We collected roots of field
wheatgrass, cleaned and dried. Then after an hour boiling process we got its water. The extracts and
waters are used seperately and then with different combinations, and applied to the petri plates with
purslanes. And we checked and found which combination is more effective to the purslanes. And we
applied the same effective mixtures to six pots with purslane noted root length by checking certain
periods. We did combination analysis and duncan importance test. At the end of our study about purslane
we determined that walnut (1000µl), poplar (1000µl), white clover (2000µl) and clover extract (1000µl)
with field whitegrass (1000µl) and radish root (1000µl) water mixture is more effective in fighting with
purslane.
Keywords: Purslane, natural fight, plant extract
25
2 – 4 Eylül 2014
Aşılı Üretilen Crisby Karpuz Çeşidinin Derim Olum Zamanının Saptanması
Ahmet Erhan Özdemir1, Halit Yetişir2, Elif Çandır1, Zehra Güler3, Veysel Aras4,
Özay Baltaer1, Durmuş Üstün1, Mustafa Ünlü4
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Antakya HATAY
2
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAYSERİ
3
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Antakya HATAY
4
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü Erdemli MERSİN
E-posta: [email protected].
1
Özet
Bu çalışmada; Ferro, RS841, Agentario ve Macis anaçları üzerinde aşılı yetiştirilen Crisby karpuz
çeşidinin derim olum zamanının belirlenmesi amaçlanmıştır. Aşılanmamış Crisby çeşidi meyveleri
kontrol olarak kullanılmıştır. Kulakçık ve sülüğü yeşil, kulakçık ve sülükten birisi kurumuş ve kulakçık
ve sülüğün her ikisi de kurumuş olmak üzere her anaç x kalem kombinasyondan karpuzların derimi
yapılmıştır. Meyve ağırlığı, meyve çapı, kabuk kalınlığı, suda çözünebilir toplam kuru madde içeriği
(SÇKM), titre edilebilir asitlik (TEA), pH, meyve eti sertliği (MES), meyve et rengi (L*, h°), meyve
etinde kopma (1-5), meyve olgunluğu (1-7) ve duyusal analizler (1-9) gibi fiziksel ve kimyasal analizler
yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, kulakçık ve sülüğü kuru karpuzlarda meyve ağırlığı en fazla
olurken, RS841 anacı üzerine aşılı Crisby karpuz çeşidi meyvelerinin ağırlığı en fazla olmuştur. Kulakçık
ve sülüğü yeşil olanlarda en az SÇKM ve kulakçık ve sülüğü kuru karpuzlarda duyusal kalite (tat) en
yüksek olurken, kulakçık ve sülüğü yeşil olanlarda en düşük tat saptanmıştır. Kulakçık ve sülüğü kuru
olanlarda en düşük MES olurken, Ferro ve RS841 anaçları üzerine aşılı karpuzlarda MES en yüksek
olmuştur.
Anahtar kelimeler: Karpuz, Crisby, aşılama, anaç, kalite.
Determination of Harvest Time on the Grafted Produced Crisby Watermelon Cultivar
Abstract
The objective of this study is to determine the harvest time of Crisby watermelon cultivar grafted
on Ferro, RS841, Agentario and Macis rootstocks. Ungrafted Crisby cultivar fruits were be used as
control. Harvest of watermelons from each rootstock x scion combinations including green atrium and
leech, green atrium and dry leech or dry atrium and green leech and dry atrium and leech was made.
Changes in physical and chemical analysis such as fruit weight, diameter, rind thickness, total soluble
solid content, titratable acidity, pH, fruit flesh firmness, fruit flesh color (L*, h°), hollow heart in fruit
flesh (1-5), fruit maturity (1-7) of watermelon were be determined. Sensory evaluation (1-9) for taste was
also performed. According to data, the highest fruit weight were obtained from dry atrium and leech
watermelons while the highest fruit weight Crisby watermelon cultivar grafted on RS841, rootstock. The
lowest total soluble solid (%TSS) were obtained from green atrium and leech and the highest sensory
quality (taste) were obtained from dry atrium and leech watermelons while the lowest taste from green
atrium and leech. The lowest fruit flesh firmness were obtained from dry atrium and leech watermelons
while the highest fruit flesh firmness Crisby watermelon cultivar grafted on RS841 and Ferro rootstocks.
Keywords: Watermelon, Crisby, grafted, rootstock, quality
26
2 – 4 Eylül 2014
Kapya Biber Tipinde Farklı Hasat Sonrası Uygulamaların Kalite ve
Biyokimyasal Özelliklere Etkileri
Mustafa Sakaldaş, Kenan Kaynaş, Fatma Özdirek
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Terzioğlu
Yerleşkesi ÇANAKKALE
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada, Türkiye genelinde özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde taze tüketim ve
endüstriyel açıdan oldukça büyük üretim ve ihracat potansiyeline sahip olan Kapya biber tipinde farklı
hasat sonrası uygulamaların etkileri incelenmiştir. Bu amaçla; Çanakkale yöresinde yetiştiriciliği
yoğunlukla yapılan Kapya biber tipinde hasat sonrası farklı sıcaklıklarda (40°C, 50°C ve 60°C) 3 dakika
süreyle sıcak su uygulamaları, düşük yoğunluklu polietilen bazlı (LDPE) modifiye atmosfer paket (MAP)
uygulaması ve söz konusu sıcak su uygulamalarının MAP ile kombinasyonu gerçekleştirilmiştir.
Uygulama yapılan ürünler, 7,5°C± 0,5°C sıcaklık ve %90-95 civarı oransal nem koşullarında sırasıyla 15
ve 30 gün süreyle depolanmışlardır. Her depolama süresi sonunda, depodan çıkarılan ürünler 3 gün
süreyle 18-20 °C sıcaklık koşullarında raf ömrüne tabi tutulmuşlardır. Her depolama ve raf ömrü süresi
sonrasında biberlerde bazı kalite parametreleri ve biyokimyasal özellikler incelenmiştir. Bu parametreler;
suda çözünür kuru madde oranı, titre edilebilir toplam asitlik miktarı (sitrik asit), vitamin C içeriği ve
toplam fenolik bileşik miktarı olmuştur. Elde edilen sonuçlara göre kalite özelliklerini en olumlu
etkileyen uygulama 50°C sıcak su uygulamasıyla MAP uygulamasının kombinasyonu olmuştur. Bunu
takiben 50°C sıcak su uygulaması da olumlu etkide bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Kapya biber tipi, modifiye atmosfer, sıcak su, depolama, kalite özellikleri,
biyokimyasal özellikler.
The Effects of Different Postharvest Treatments on Quality and Biochemical Parameters of Kapia
Type Peppers
Abstract
In this research; the effects of different postharvest applications on Kapia type peppers at different
harvest maturities which have great potentials as industry and table consumption in Marmara, Egian and
Mediterrenean regions in Turkey were carried out. For this purpose; hot water treatments at different
temperatures (40°C, 50°C and 60°C) for 3 minutes and low density polethylene (LDPE) based modified
atmosphere packaging (MAP) and the combination of these applications on Kapia type peppers were
applicated. Crops that applicated stored at 7,5°C± 0,5°C heat and %95 relative humidity conditions for 15
and 30 days respectively. After each storage period, peppers will be kept at 20 °C heat conditions for 3
days as shelf life. Some quality assessments and biochemical properties were investigated after each
storage and shelf life periods. These assessments were, soluble solids concentration titratable acidity
(citric acid), ascorbic acid content, and total phenolic compounds. According to the results the most
effective results were fixed at the combination of 50 °C hot water treatment and MAP based LDPE. Hot
water treatmentsat 50 °C followed this application.
Keywords: Kapia type peppers, modified atmosphere, hot water, storage, quality parameters,
biochemical parameters.
27
2 – 4 Eylül 2014
Havuçlarda Kalite Kayıpları ve Önleme Yolları
Tamer Sermenli1, Ahmet Erhan Özdemir1, Ahmet Genç1, Özge Demirkeser1,
Mustafa Ünlü2
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 31034 Antakya HATAY
2
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Erdemli MERSİN
E-posta: [email protected].
1
Özet
Bu araştırma Hatay ili Kırıkhan ilçesinde yetiştiriciliği yapılan havuçlarda yürütülmüştür.
Havuçlarda görülen kalite kayıpları daha çok hasat öncesi ve özellikle hasat sırasında olmaktadır. Bu
kayıpların önlenmesi için öncelikle bunların belirlenmesi ve miktarlarının saptanması önem arz
etmektedir. Bu araştırma havuçlardaki kayıpların belirlenmesi ve önleme yollarının saptanması amacıyla
yapılmıştır. Araştırmada Nanso F1 havuç çeşidi kullanılmıştır. Derilen havuçlarda hasat öncesi yapılan
kültürel işlemlerden kaynaklanan kalite kayıpları ile hasat sırasında meydana gelen zararlanmalar
saptanmıştır. Hasadı takiben paketleme evlerinde iç ve dış pazarlara yönelik 10 kg’lık ambalajlarda
hazırlanan havuçlardan tesadüfi olarak 100 torba alınmış ve incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre,
önemli kayıplar çatlak meyve, ikiz meyve, kalibraj, dal sürtmesi ve ezik, yara ve berelerdir. Nanso F1
çeşidi havuçlarda pazarlanabilir meyve oranları ise düşük olmuştur.
Anahtar kelimeler: Kırıkhan, havuç, Nanso F1, kalite, kayıplar
Quality Losses in Carrots and Prevention Ways of This Losses
Abstract
This study was carried out in carrots grown in Kırıkhan, Hatay. Quality losses in carrots occurred
during harvest and preharvest period. In order to prevent these losses, it is important to determine reasons
and amount of the losses. The objective of this study was to determine the losses and prevention ways of
these losses in carrots. Nanso F1 carrot cultivar was used in this study. Quality losses due to cultural
practices during preharvest period and damages during harvest period were determined in harvested
carrots. After harvest, 10 kg packages of carrots prepared in packing houses for domestic and export
market were examined. According to results, the important losses were due to cracking, misshaped,
undersized and damaged roots. In Nanso F1 carrots, marketable root percentage was low.
Keywords: Kırıkhan, carrot, Nanso F1, quality, losses.
28
SUNULAN, ÖZETİ YAYINLANAN
SÖZLÜ BİLDİRİLER
29
2 – 4 Eylül 2014
Ekim Öncesi Uygulamaların Ispanak Tohumlarının Çimlenme ve Çıkış
Oranı Üzerine Etkileri
Yasemin Orhan1, Süleyman Kavak2
Yüksel Tohum Kurşunlu Köyü Madenler Mahallesi 07300 Aksu ANTALYA
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 32260 ISPARTA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu araştırmada, Matador ıspanak çeşidine ait tohumlar KNO 3 ve KH2PO4 tuzlarının 0.1 M, 0.3 M
ve 0.5 M dozlarında hazırlanan çözeltilerde havalandırmalı kolon (Buble-Column) içerisinde 10°C
sıcaklıkta 3 gün süreyle ön çimlendirme uygulamasına tabii tutulmuştur. Ön çimlendirme uygulaması
gören tohumlar ile uygulama görmeyen kontrol tohumlarında, 15 °C sıcaklıkta standart çimlenme, 5°C ve
25°C sıcaklıklarda düşük ve yüksek sıcaklık stres testleri, kum ortamında çıkış testi ve iki farklı
lokasyonda tarla çıkış testleri gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, hem KNO 3 hemde KH2PO4
tuzlarının faklı dozları ile ön çimlendirme uygulamaları kontrol tohumlarıyla kıyaslandığında çimlenme
oranı, düşük ve yüksek sıcaklık stres testleri çimlenme oranları, kumda çıkış oranı ve her iki lokasyondaki
tarla çıkış oranını arttırırken, ortalama çimlenme zamanı ve ortalama çıkış zamanını azaltmıştır. En
yüksek çimlenme oranı %96 ile 0.1 M ve 0.3 M KNO3 uygumalarından elde edilirken, en düşük ortalama
çimlenme zamanı 3.2 gün ile 0.1 M KNO3 uygulamasından elde edilmiştir. Araştırmadan elde edilen
verilere göre, her iki potasyum tuzunda 0.1 M’lık dozlarının ıspanak tohumları için en uygun ön
çimlendirme dozları olduğu söylenebilir.
Anahtar kelimeler: Ispanak tohumu, ön çimlendirme, KNO3, KH2PO4, çimlenme, çıkış.
Effects of Presowing Treatments on Germination and Emergence of Spinach Seeds
Abstract
In this study, spinach seeds from cv. Matador were primed using 0.1, 0.3 and 0.5 M KNO 3 and
KH2PO4 aerated solutions at 10°C for three days in a bubble-column. Standard germination test (15°C),
low temperature (5°C) and high temperature (25°C) stress germinations, emergence test in a sand media
and field emergence tests at two locations were conducted at both primed and control seeds. Priming
seeds with different doze of both KNO3 and KH2PO4 salt increased standard germination, low and high
stress germinations, emergence in sand and field emergence at two locations, while mean germination and
mean emergence time were decreased compared with control seeds. The highest germination percentage
was obtained from 0.1 M and 0.3 M KNO3 primed seeds as 96% and the lowest mean germination time
was observed from 0.1 M KNO3 as 3.2 days. According to results, it can be stated that 0.1 M doze of both
potassium salts were the best appropriate priming solutions for spinach seeds.
Keywords: Spinach seed, priming, KNO3, KH2PO4, germination, emergence
30
2 – 4 Eylül 2014
Asidik ve Bazik Karakterli Pomza ve Torf Ortamlarında Uygulama
Yapmaksızın Domates Tohumlarının Çimlenmesi ve Gelişimleri
Özlem Üzal, Fikret Yaşar, Nesim Erbay, Faruk Bilici
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü VAN
E-posta: [email protected]
Özet
Bu araştırmada Solanum lycopersicum (domates) bitkisinde SC 2121 çeşidine ait tohumların
asidik ve bazik karakterli pomza ve torf ortamlarında çimlendirilmesi ve gelişmesini incelemek
amaçlanmıştır. Araştırmada Van bölgesinden elde edilen 20'si asidik karakterdeki, 4'ü bazik karakterli
pomza taşları ve torf ortamlarının domates tohumlarının çimlenmesi üzerindeki etkileri araştırılmıştır.
Kullanılan asidik pomzalar HEY-10, HEY-4, MSN-10, MSN II-10, MSN II-4, MSN-4, KOÇ-4, KOÇ-10,
KOÇ-4, DMD-4, DMD 10, MOL II-4, MOL II-10, MOL I-10, MOL I-4, GTP III-4, GTP-4, GTP II-10,
GTP II-4, GTP III-10, GTP-10 olurken bazik karakterli pomzalar ise PTS-10, PTS-4, CDS-4, CDS10'dur. Çalışma normal atmosferin sağlandığı split klimalı iklim odasında bir ay süresince yürütülmüştür.
Çalışma da saf su sulama için kullanılmıştır ve tohumların çıkış tarihleri, çıkış sayısı günlük olarak
kaydedilmiştir. 30 günün sonunda çalışma sonlandırılarak elde edilen fidelerin büyüme parametreleri
incelenmiştir. Çalışmanın ilk haftasının sonunda çimlenme yüzdesi %60 ile asidik pomza olan MSN4'den en yüksek değer elde edilirken, ikinci hafta sonunda ise 6 pomza çeşidinde (CDS-10,GTP-4,GTP II4, KOÇ-4, GTP III-4, PTS-4) çimlenme yüzdesi %100 olarak belirlenmiştir. Çalışma sonunda çimlenme
yüzdesi en düşük olan pomza çeşitleri GTP-10 (%24) ve HEY 4 (%44) olmuştur. Fidelerin büyüme
parametreleri bakımından ise en iyi sonuçlar GTP-10, GTP II 10 ve torftan elde edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Çimlenme, domates, pomza, torf
31
2 – 4 Eylül 2014
Yaşlandırma ve NaCl ile Priming Uygulamalarının Tuzlu Koşullar Altında
Çimlenen Bezelye Tohumlarında Canlılık ve Kromozomal Bozulmaların
Oluşumu Üzerine Etkileri
H. Özkan Sivritepe, Bülent Şentürk
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü BURSA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada, Bolero çeşidi bezelye (Pisum sativum L.) tohumlarında kontrollü bozulma
(yaşlandırma) uygulamaları ve yüksek tuz konsantrasyonlarının etkisiyle oluşan kromozomal bozulmalar
ve NaCl ile yapılan priming uygulamaları sonrasında bunlarda meydana gelen olası iyileşmeleri tespit
edebilmek amacıyla denemeler gerçekleştirilmiştir. Faklı canlılık seviyeleri (%92.5 ve %82.0), farklı
uygulamalar (kontrol ve priming) ve sulama suyu olarak kullanılan farklı konsantrasyonlardaki (0.3, 4.0
ve 8.0 dS m-1) NaCl çözeltilerinin etkisiyle çimlenme esnasında ortaya çıkabilecek değişimlerin
belirlenebilmesi amacıyla; radikula uçları fikse edildikten sonra, trinoküler mikroskop altında sitolojik
gözlemler gerçekleştirilmiş ve farklı kromozomal bozulma tipleri ile meydana gelen iyileşmeler tespit
edilmiştir. İlk mitoz bölünmelerdeki anafaz sonu safhada gerçekleştirilen sitolojik gözlemlerde, her bir
uygulama grubunda en az 400 anafaz sonu safha incelenerek tespit edilen kromozomal bozulmaların
frekansları ve tipleri kaydedilmiş ve bozulma oranları hesaplanmıştır. Denemeler sonucunda elde edilen
tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde, uygulamalar arasında belirgin farklılıklar olduğu tespit
edilmiştir. Hem yüksek hem de düşük canlılık seviyelerindeki tohumlarda, NaCl konsantrasyonunun
artışına paralel olarak kromozomal bozulmalarda artış meydana gelmiştir. Düşük canlılık seviyesindeki
tohumlarda meydana gelen bu artış yüksek canlılık seviyesindekilere oranla daha fazla olmuştur. Ancak,
kontrol uygulamasına kıyasla priming uygulamaları sayesinde, kromozomal bozulmalarda iyileşmeler
olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, priming uygulamaları sayesinde meydana gelen iyileşme şekillerinde
canlılığa bağlı olarak da çeşitli farklılıkların olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Pisum sativum, tohum canlılığı, kromozomal bozulmalar, NaCl, priming
32
2 – 4 Eylül 2014
Patlıcan Tohumlarının Fizyolojik Olarak İyileştirilmesinde Kullanılan
Farklı Hidrasyon ve Kurutma Uygulamalarının Karşılaştırması
H. Özkan Sivritepe, Sevin Teoman
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 16059 BURSA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada, tohumların fizyolojik olarak iyileştirilmesinde kullanılan farklı hidrasyon (priming
ve humidifikasyon) ve kurutma uygulamalarının patlıcan tohumlarında canlılık ve güç üzerine olan
etkileri incelenmiştir. Priming (P) uygulamalarında, Pala 49 çeşidi patlıcan tohumları sürekli olarak
havalandırılan saf suda 20°C sıcaklıkta farklı süreler (1, 2 ve 3 gün) ile tutulmuşlardır. Humidifikasyon
(H) uygulamaları da 20°C sıcaklıkta 1, 2 ve 3 gün süre ile yapılmıştır. Priming ve humidifikasyon
uygulamaları sonrasında; tohumlar yüzeysel olarak kuru hale getirilmiş (P+YK ve H+YK) ve ulaştıkları
nem kapsamları hesaplandıktan sonra iki kısma ayrılmıştır. Tohumların yarısı yüzeysel kurutma
uygulamalarını takiben hemen çimlendirme testlerine alınmış, diğer yarısı orijinal nem kapsamlarına
gelinceye kadar geriye kurutulmuş (P+GK ve H+GK) ve daha sonra çimlendirme testlerine alınmıştır.
Patlıcan tohumlarının farklı hidrasyon ve kurutma uygulamalarına olan tepkileri canlılık [normal
çimlenme oranı (NÇO)] ve farklı güç [ortalama çimlenme süresi (OÇS), çimlenme indeksi (Çİ), fide güç
indeksi (FGİ) ve fide kuru ağırlıkları] parametreleri bazında değerlendirilmiştir. İncelenen tüm
parametreler birlikte değerlendirildiğinde, farklı hidrasyon uygulamalarına tabi tutulmuş gruplarda
kontrol grubuna kıyasla tohum canlılığı ve gücünde iyileşmeler meydana geldiği tespit edilmiştir. Tüm
canlılık ve güç parametreleri bakımından en iyi sonuçlar ise, hidropriming uygulamaları için 2 gün süre
ile yapılan P+YK ve P+GK; humidifikasyon uygulamaları için; 3 gün süre ile yapılan H+YK ve H+GK
uygulamalarından elde edilmiştir. Böylece, patlıcan tohumlarında, ekim öncesinde yapılan hidrasyon
uygulamaları arasında humidifikasyon uygulamalarının da kullanılabileceği ortaya konulmuştur. Mevcut
sonuçlar, tohum ve fide endüstrilerine önerilebilir nitelikte olup; bu sayede çimlenmesi zor ve düzensiz
olabilen patlıcan tohum lotlarında meydana gelen kalite ve performans kayıplarının ortadan
kaldırılabileceği tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Solanum melongena, hidropriming, humidifikasyon, kurutma, tohum canlılığı,
tohum gücü
33
2 – 4 Eylül 2014
Bitkilerde RNAi Temelli Gen Susturulmasında Son Gelişmeler
Hasan Pınar1, Joydeep Banerjee2
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu MERSİN
University of Nebraska, Department of Plant Pathology Lincoln Nebraska USA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
RNA interferans (RNAi) ökaryotlarda gen fonksiyonlarının analiz için köklü ve önemli bir
metotdur. Hayvanlar ve bitkilerinde dahil olduğu çeşitli organizmalar arasında korunmuş çift sarmallı
(dsRNA) RNA aracılığıyla meydana gelen gen susturulması olarak açıklanmaktadır. Yüksek spesikliği ve
etkinliğinden dolayı gen fonksiyon analizinde etkili bir araç olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. RNAi
yolu daha büyük dsRNA’ların Dicer enzimi tarafından siRNA (small interfering RNA) adı verilen küçük
engelleyici RNA’lara parçalaması ve açılmamış tek sarmalın RNA İndükleyici Baskılama Kompleksi
(RISC)’ne rehberlik etmesiyle başlamaktadır. Dizi spesifik mesajcı RNA’nın tek zincirli siRNA aracılıklı
bölünmesi Argonat tarafından gerçekleştirilmekte ve daha sonra gen susturulmasına yol açmaktadır. Bu
tip transkripsiyon sonrası gen susturulmasına ek olarak, siRNA’lar aynı zamanda DNA-metilasyonunun
oluşmasıyla transkripsiyonal gen susturulmasınıda düzenlemektedir. RNAi’in nematodlar, bitkiler ve
funguslar gibi organizmalarda doğal olarak meydana geldiği rapor edilmiştir. RNA susturulması
organizmaların büyük çoğunluğunun gelişmesinde ve genom bütünlüğünün korunmasında korunmuş dizi
spesifik gen düzeleyici sistemdir RNA-temelli gen susturulması yüksek bitkilerde ve böceklerde
fonksiyonel genomics, bitkilerde virus dayanımı, ile nematod ve böceklere dayanıklı bitkilerin
geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Bu çalışmada RNAi temelli gen susturulmasında biyoteknolojik
uygulamalarında son gelişmeler gözden geçirilmiş ve tartışılmıştır.
Anahtar kelimeler: RNAi, gen susturulması, bitkiler
34
2 – 4 Eylül 2014
Flow Sitometri ile Türkiye’nin Farklı Bölgelerinden Toplanmış Olan
Lagenaria siceraria (Molina) Standl. (Su Kabağı) Populasyonlarının
Çekirdek DNA İçeriklerinin Belirlenmesi ve Populasyonların Ploidi
Düzeylerinin Saptanması
Derya Ersoy1, Yasin Ersoy1, Evren Cabi1, Nihal Denli2, Halit Yetişir3, Metin Tuna4
Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü TEKİRDAĞ
2
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu MERSİN
3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAYSERİ
4
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected]
1
Özet
Kültüre alınma tarihi 12000 yıl kadar eski olan Lagenaria siceraria (Molina) Standl. (su
kabağının) taksonunun ana vatanı Afrika’dır. Su kabağı; sebze, su kabı, müzik aleti, dekorasyon eşyası
olarak kullanılmaktadır (Lee, 1994; Yetisir ve ark, 2008). TÜBİTAK tarafından desteklenen TOVAG
3216, 106 O 650 ve 111 O 117 no’lu projeleri kapsamında ülkemizin farklı bölgelerinden Lagenaria
siceraria türüne ait yaklaşık 400 adet genotip toplanmış ve bunların 338’inin morfolojik karakterizasyonu
yapılmıştır. (Yetisir ve ark., 2007; Yetisir ve ark, 2008; Yetisir ve ark., 2010). Islah çalışmalarında
genotipler arasındaki ploidi seviyelerindeki farklılıklar üreme engelleri oluşturur ve gen akışını olumsuz
etkiler. Bu nedenle ıslah çalışmalarına geçilmeden önce bireyler arasındaki ploidi seviyesindeki
farklılıkların ve bu farklılıkların derecesinin tespiti önem taşımaktadır. Flow sitometri; son yıllarda,
kolaylığı, hızı, hassasiyeti ve güvenilirliğinden dolayı ploidi analizlerinde tercih edilen metotdur. Bu
çalışmada, ülkemizin farklı bölgelerinden toplanan ve yurt dışı kaynaklardan temin edilmiş olan su kabağı
genotiplerinin çekirdek DNA içerikleri ve bununla birlikte ploidi düzeyleri Flow sitometri yöntemi ile
saptanmıştır. Bu amaçla 111O117 nolu proje kapsamında toplanmış olan genotipler Alata Bahçe
Kültürleri Araştırma İstasyonunda (Mersin) kültüre alınmış ve çiçeklenme aşamasına gelmiş olan
bitkilerden alınan genç yaprak dokuları Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri
laboratuarlarına gönderilmiştir. Partec - Flow sitometri protokolü takip edilerek 372 örnek
değerlendirmeye alınıp çekirdek DNA analizi yapılmış, ploidy seviyesi ve genom hacimleri
belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre 372 örneğin DNA içeriklerinin 0,711 – 0,840 pikogram
aralığında olduğu görülmüştür. Standart bitki olarak çeltik (pirinç) kullanılmıştır Ölçüm yönteminden
kaynaklanan standart sapma da hesaba katıldığında değerlendirmeye alınan Lagenaria siceraria
aksesyonlarında poliplodi durumunun olmadığı görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Su kabağı, ploidy seviyesi, flow sitometri, DNA içeriği
Bu çalışma 113O599 nolu proje ile TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.
35
2 – 4 Eylül 2014
Moleküler Markır ile Yerel Soğan (Allium cepa L.) Çeşitlerinde ve Islah
Edilen Saf Hatlarda Sitoplazma ve Çekirdek Ms lokusu ile Bağlantı
Eşitsizliğinin Belirlenmesi
Ali Fuat Gökçe1, Elif Özokutanoğlu2, Nazife Kemikler3, İlkay Odabaş3
Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarımsal Genetik Mühendisliği
Bölümü NİĞDE
2
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü BURSA
3
MTN Tohumculuk Çepni Köyü 10200 Bandırma BALIKESİR
E-posta: [email protected]
1
Özet
Yemeklik soğanlarda (Allium cepa L.) hibrit tohum dünyada sitoplazmik-genik erkek kısırlık
(CMS) kullanılarak üretilmektedir. Klasik seleksiyon ve ıslah yöntemi ile erkek kısır ana hat ile erkek
kısırlığın devamını sağlayan idameci baba hattın genetik özelliği bilinmeyen bir populasyondan veya
melezleme yolu ile elde edilen ıslah hatlarından seçilebilmesi için 6 ile 8 yıl gerekmektedir. Moleküler
markır ile sitoplazma ve çekirdekteki Ms lokusunda bulunan ms alleli ile bağlantı eşitsizliğini
belirleyerek; idameci bireyleri de belirlemek için gerekli zamanı ve ıslah maliyetini önemli ölçüde
azaltabilir. Bu araştırmayla yerel soğan populasyonları ile saf ıslah hatlarının sitoplazmaları ve çekirdek
Ms lokusu allelleri ile bağlantı durumu belirlenmiştir. S-sitoplazmaya sahip bireyler arasından hibrit
üretiminde kulanılmak üzere erkek kısır ana hat; N-sitoplazmaya sahip bireylerin arasından da idameci
seçimi olasılığı belirlenmiştir. Bu araştırma da, 10 adet ticari soğan popülasyonu ile 60 adet saf hat olmak
üzere toplam 70 genotip, bitki materyali olarak kullanılmıştır. Toplam 70 genotipin mtDNA yönünden 51
tanesi S-, 14 tanesi N- , 3 tanesi G- ve 2 tanesi de T-sitoplazmik yapıda oldukları tespit edilmişlerdir.
Ticari çeşitlerden Bereket, Burgaz, Hazar, Karbeyazı, MT 101, Seç ve Viktorya çeşitlerinin sitoplazması
S-tipi, Seyhan çeşidi ise T-tipi çıktığından bunlardan hibrit üretebilmek için N-sitoplazma tipinin geriye
melezleme ile bu çeşitlere kazandırılması gerekmektedir. Beyaz Bilek ve Metan 88, N-sitoplazmik
çıktıklarından erkek kısırlık için geriye melezleme ile S-sitoplazma gereklidir. Islah hatları için ise aynı
durum geçerli olmakla birlikte bunlardan 11037, 11039, 11041 ve 11043 kendileri için veya istenilen bir
kaynak için erkek kısır ana, 11038 idameci ve 55 tanesi de hibrit tohum üretiminde tozlayıcı olarak
kullanılabilir.
Anahtar kelimeler: Erkek kısır, hibrit tohum, sitoplazmik karakterizasyon, Ms lokus alleli
36
2 – 4 Eylül 2014
Molaküler Markır Yardımı ile Seleksiyon Yapılarak Türkiye’de Geliştirilen
İlk Hibrit Soğan Çeşitleri
Ali Fuat Gökçe1, F. Özen Tekeli2, Ömer F. Çatal2, Seda N. Erdoğdu2,
Nazife Kemikler3, İlkay Odabaş3
Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarımsal Genetik Mühendisliği
Bölümü NİĞDE
2
Niğde Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarımsal Genetik Mühendisliği Anabilim Dalı
NİĞDE
3
MTN Tohumculuk Çepni Köyü 10200 Bandırma BALIKESİR
E-posta: [email protected]
1
Özet
Dünya üzerinde yemeklik soğanlar (Allium cepa L.) uzun yıllardan beri insan beslenmesinde
kullanılmak için yetiştirilmektedir. Yüksek oranda yabancı tozlanan soğanlar çoklu çiçek yapısına sahiptir
ve tohumdan tohuma iki büyüme sezonuna ihtiyaç duyarlar. Yabancı tozlanma oranı yüksek olan
soğanlarda, kendileme depresyonu çok şiddetlidir. Standart çeşitlerden üretilen kuru soğanlarda
homojeniteyi yakalamak çok zordur. Yüksek oranda pazarlanabilir ürün elde etmek ancak hibrit çeşit
kullanımı ile mümkündür. Türkiye’nin yerli soğanlarında ilk olarak 1998 yılında Amerika’nın Wisconsin
Üniversitesi Madison yerleşkesin de Ali Fuat Gökçe tarafından başlanan kendileme ve tekrarlamalı
seleksiyon ıslahı 2003-2006 yıllarında Uludağ Üniversitesi Görükle yerleşkesinde devam ettirilmiş, 2007
ve sonrası ise Balıkesir ili Bandırma ilçesinde faaliyet gösteren MTN Tohumculuk Ltd Şti’nin AR-GE
alanında gerçekleşmiştir. Çalışmalar sonunda bazı yerli soğan çeşitlerinden ve bunların yabancılar ile
melezlemesinden elde edilen hatların farklı kombinasyonlarından Türkiye’de ilk hibrit soğan tohumu
2009 yılında üretilmiştir. Ana ve baba hatların 1998-2013 ıslah süresince kalite kriterleri olan kuru madde
miktarı, tek merkezlilik, sıkı baş oluşturma, depoya dayanım özellikleri yönünden seleksiyon yapılmış ve
hibrit tohum üretiminde kullanılmak üzere 8 farklı erkek kısır ana (A) ve idameci (B) hat çifti ile hibrit
tohum üretiminde kullanılabilecek 44 farklı tozlayıcı baba (C) adayları belirlenmiştir. Farklı
kombinasyonlarda 17 farklı hibrit çeşit adaylarının baş verim ve kalite denemeleri 2010 ve 2013
yıllarında yapılmıştır. İlk hibrit çeşit adaylarının verim denemelerinde standart çeşitlere gore %25 ile %50
daha verimli oldukları gözlemlenmiştir. Yerli soğanlarda hibrit tohum üretimi için ıslah çalışmasına 19982014 yıllarında Cepbank, 2007-2014 yıllarında MTN tohumculuk destek vermiş olup; TÜBİTAK ise
kısmi desteğini 2011 yılı Mayıs ayından itibaren vermeye başlamıştır.
Anahtar kelimeler: Hibrit soğan, Allium cepa L., erkek kısır, idameci, moleküler markır
37
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye Su Kabaklarının [Lagenaria siceraria (Molina) Standl ] Genetik
Karakterizasyonu
Kahraman Gürcan1, Adem Taş2, Halit Yetişir2, Nihal Denli3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bülümü KAYSERİ
3
GTH Bakanlığı Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu MERSİN
E-posta: [email protected]
1
Özet
Su kabağı (Lagenaria siceraria) Cucurbitaceae familyasında yer alır ve Afrika kökenlidir. Sekizdokuz bin yıl öncesinde Asya ve Amerika’ya yayıldığı tahmin edilmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi
Türkiye’de su kabağı en eski sebzelerden biri olup, yemeklik ve dolmalık amacıyla tüketildiği gibi kap
kacak ve süs amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca süs bitkisi olarak da sevilerek yetiştirilen bir bitkidir.
Farklı şehirlerde bulunan su kabakları özellikle meyve irilikleri ve şekli açısından önemli bir varyasyon
göstermektedir. Yapılan bu çalışmada Türkiye’den toplanan ve farklı ülkelerden getirilen 350 genotip
moleküler markörler ile çalışılmış yerli hatlarda genetik varyasyona bakılmıştır. Ellidört adet ISSR
primeri, 64 adet RAPD ve 238 adet SRAP primer kombinasyonu 8 genotip DNA’sında, sırası ile 10, 12
ve 14 adetinin skorlanabilir ve polimorfik bantlar ürettikleri görülmüş, 350 adet hat bu seçilmiş
primerlerle karakterize edilmiştir. SRAP primerleri 315 hatta 34 polimorfik bant üretirken, RAPD
primerlerin 27, ISSR primerleri 21 polimorfik bant olmak üzere toplamda 82 bant üretmiştir. Bu bantlar
excel dosyasında var/yok olarak kodlanmıştır. Oluşan değerlerden NTSYS programı kullanılarak DİCE
benzerlik matriksi oluşturulmuş ve bu matriksden Temel Bileşen Analizi (TBE) yapılmıştır. Ayrıca
polimorfik markörler için oluşturulan excel dosyasında 1 (var) rakamı A ve 0 (yok) rakamı T ile yer
değiştirilerek MEGA programına uygun giriş dosyası oluşturulmuş ve 350 hattın dendogramı
oluşturulmuştur. Dendongramda 10 ana grup oluşmuş, ABD örneklerinin bir kısmı 1. Grupta
kümeleşirken, çoğunluğu farklı gruplara dağılmıştır. Yerli hatlarda coğrafik gruplanma görülmemiş,
ayrıca lokusların hepsinde benzer olan hatlarda çıkmamıştır. Ayrıca su kabağında moleküler markör
polimorfizm seviyesinin düşük olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Su kabağı, genetik kaynaklar, moleküler karkaterizasyon, RAPD, ISSR, SRAP
Bu çalışma 111O117 nolu proje ile TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.
38
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye Su Kabak (Lagenaria siceraria)’larının Toplanması ve Morfolojik
Karakterizasyonu
Halit Yetişir1, Adem Taş1, Nihal Denli2, Kahraman Gürcan3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAYSERİ
GTH Bakanlığı Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli MERSİN
3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü KAYSERİ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
TÜBİTAK tarafından desteklenen TOVAG 3216 ve TOVAG 106O650 nolu projeler
kapsamında toplanmış olan 180 adet su kabağı genotipine ilaveten 200 su kabağı genotipi daha ülkemizin
farklı illerinden toplanmıştır. Toplama çalışmalarında 45 ilimizden su kabağı genotipi toplanmıştır.
Çalışmada kullanılmak üzere 50 adet su kabağı genotipi Ege Tarımsal Araştırmanın stoklarından temin
edilmiştir. Çünkü daha önce toplanmış olan bazı su kabağı geontiplerinin tohumları çimlenmemiştir. Bazı
karşılaştırmalar yapmak amacı ile Hindistan’dan 8 adet su kabağı genotipi, Rusya gen bankası ile yapılan
yazışmalar sonucunda 6 adet su kabağı genotipi ve ABD gen bankasından 24 adet su kabağı genotipi
temin edilmiştir. Toplamış olan su kabağı genotipleri 2012 yetiştirme sezonu içerisinde tohum üretmek ve
karakterizasyon yapmak amacı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Alata Bahçe Kültürleri
Araştırma İstasyonuna ait deneme alanlarında yetiştirilmiştir. Araziye dikilen genotiplerde hem gurup
kendilemesi hem de tek bitki kendilemesi yapılmıştır. Morfolojik karakterizasyonda 25 ölçülebilen
karakter ve 30 ölçülmeyen karakter kullanılmıştır. Su kabağı genotipleri fideden başlayıp tohuma kadar
karakterize edilmiştir. Morfolojik özellikler bakımdan genotipler birbirinden önemli farklılıklar
göstermişlerdir. Meyve şekli ve büyüklüğü ve yine tohum şekli ve büyüklüğü açısından önemli farklılığın
olduğu tespit edilmiştir. Bitki büyüme alışkanlığı, çiçek rengi ve cinsiyet bakımından genotipler arasında
farklılık gözlemlenmemiştir. Morfolojik özelliklere göre yapılan ana bileşenler analizine göre
genotiplerde bölgelere göre dağılım görülmemiştir. Ölçülebilen parametrelere göre yapılan kümeleme ve
ana bileşenler analizine göre ana popülasyon içinden çekirdek koleksiyonu oluşturacak 96 adet su kabağı
genotipi seçilmiştir.
Anahtar kelimeler: Su kabağı, genetik kaynaklar, morfolojik karakterizasyon, çekirdek koleksiyonu
Bu çalışma 111O117 nolu proje ile TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.
39
2 – 4 Eylül 2014
Karpuzlarda Citrullus lanatus var. citroides Genotipleri Üzerine Aşılamanın
Bitki Büyümesi, Verim ve Meyve Kalitesi Üzerine Etkilerinin Araştırılması
İlknur Solmaz1, Güzin Tarım1, Nebahat Sarı1, Haşim Kelebek2
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ADANA
Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda
Mühendisliği Bölümü ADANA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Dünyada sebzecilikte aşılama 1900lü yılların ilk çeyreğinde Korede, karpuzun su kabağı üzerine
aşılanması ile başlamıştır. Ülkemizde aşılı sebze fidesi üretimi ise 2001 yılında aşılanmış karpuz ve
domatesle başlamıştır. Karpuzlarda anaç olarak daha çok yurtdışından ithal edilen su kabağı (Lagenaria
siceraria) ya da bal kabağı ve kestane kabağı (Cucurbita maxima x Cucurbita moschata) melezleri
kullanılmaktadır. Bu anaçların kullanımı ile toprak kökenli hastalık ve zararlılara, abiyotik ve biyotik
stres faktörlerine dayanıklılık, verimde artış gibi olumlu gelişmeler sağlanmakla birlikte, özellikle
tüketiciler karpuzların kalitesi ve tadından şikayet etmektedir. Bu durum da aşılı karpuzların
pazarlanmasında sorunlara yol açmaktadır. Bu çalışmada, Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe
Bitkileri Bölümü karpuz genetik kaynak koleksiyonunda bulunan, dünyanın farklı bölgelerinden temin
edilen yabani bir karpuz türü olan Citrullus lanatus var. citroides genotiplerinin karpuza anaçlık
potansiyeli ve bu anaçların meyve kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Bitkisel materyal olarak 11 adet
Citrullus lanatus var. citroides’e ait yabani karpuz genotipi, 1 adet Citrullus lanatus var. lanatus x
Citrullus lanatus var. citroides melezi kullanılmıştır. Bu anaçları karşılaştırmak için biri su kabağı
(Argentario), biri de C. maxima x C. moschata melezi olan (Maximus) anaç şahit olarak yer almıştır.
Crimson Tide ise kalem olarak kullanılmış, aşısız Crimson Tide ise şahit olarak çalışmada yer almıştır.
Bitkilerde ilk erkek çiçek oluşumu, ilk dişi çiçek oluşumu, ana kol çapı, ana kol uzunluğu, ana kol
üzerindeki boğum sayısı, kol sayısı; meyvelerde, toplam verim ve erkenci verim, meyve ağırlığı, meyve
yüksekliği, meyve çapı, meyve kabuk kalınlığı, SÇKM, meyve eti sertliği ölçülmüştür. Karpuzlarda
sakkaroz, glikoz, früktoz olmak üzere 3 adet şeker bileşiği saptanmıştır. Karotenoidlerden ise likopen,
lutein, fitoen, fitofluen, alfa-karoten, beta-karoten ve ksi-karoten olmak üzere toplam 7 adet karotenoid
belirlenmiştir. Çalışma sonuçları kongrede sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: Karpuz, aşılama, meyve kalitesi, şekerler, karotenoidler
40
2 – 4 Eylül 2014
Topraksız Tarımda Farklı Domates Çeşitlerinin Meyve Kalite
Özelliklerinde Mevsimsel Değişimler
Mitra Bonakdarzadeh, Ayşe Gül
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü İZMİR
E-Posta: [email protected]
Özet
Türkiye’de ticari geçmişi yaklaşık 20 yıl olan topraksız tarım modern seralarda yaygındır. Bu
işletmelerde salkım domates üretimi ve kalitesini hasat dönemi boyunca koruyabilmesi nedeniyle Bandita
F1 çeşidi tercih edilmektedir. Bu çalışmada jeotermal enerji ile ısıtılan ticari bir topraksız tarım
işletmesinde üretilen 4 farklı salkım domates çeşidinin (Bandita, Climberley, Diamentino, Soupless)
kalitesindeki değişim sezon boyunca izlenmiştir. Bu amaçla plastik örtülü bir serada perlit ortamında
yetiştirilen bitkilerden meyve örnekleri Aralık’tan Temmuz’a kadar devam eden süreçte aylık aralar ile
alınmıştır. Domatesler kırmızı olum aşamasında, pazarlama için olağan dönemde toplanmış ve her
çeşitten toplanan domateslerden 6’şar salkım seçilmiştir. Duyusal testler dışındaki, ölçüm ve analizler 5
tekrarlı olarak gerçekleştirilmiş ve her tekrarda 1 salkım (5-6 domates/salkım) yer almıştır. Duyusal
testlerde ise 1 salkımda bulunan 5-6 domates kullanılmıştır. Çalışmada meyve sayısı / salkım, salkım
ağırlığı, meyve ağırlığı, meyve çapı ve yüksekliği, karpel sayısı, meyve kabuk direnci, meyve rengi, kuru
ağırlık, toplam suda çözünür kuru madde, titre edilebilir asitlik, Vitamin C miktarı, toplam fenolik madde
miktarı ve antioksidan aktivitesi belirlenmiştir. Duyusal testte panelistler domateslerin albenisi ve tadını
değerlendirmiştir. Sonuçta Bandita çeşidi meyve iriliği az olmakla birlikte, meyve renginin kırmızı
olması, Vitamin C miktarının yüksek oluşuyla dikkat çekmiş ve duyusal test sonuçlarına göre de sezon
boyunca tüketici beğenisi yüksek olabilecek çeşit olarak değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: domates, topraksız tarım, meyve kalitesi
41
2 – 4 Eylül 2014
Hıyarda Aşılamanın Tuz Stresine Etkileri
Özlem Cengiz, Ayşe Gül, Mahmut Tepecik
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü İZMİR
E-Posta: [email protected]
Özet
Hıyar İzmir ilinde geleneksel seralarda yetiştirilen en önemli bitki türüdür ve toprak kaynaklı
hastalıklar nedeniyle aşılı hıyar fidesi kullanımı son yıllarda hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Aşılı
bitkilerin toprak kaynaklı hastalıklara dayanıklı olması dışında, abiotik stres faktörlerine karşıda etkili
oldukları rapor edilmektedir. Bu çalışmada ticari üretimde kullanılan 3 farklı interspesifik hibrit kabak
anacı (Cremna, Maximus, TZ 148) üzerine aşılı ve kontrol olarak aşısız Çağla F1 hıyar çeşidinin tuz
stresine tepkisi incelenmiştir. Çağla F1 ülkemizde yetiştiriciliği son yıllarda yaygınlaşan mini tipte
(meyve uzunluğu 8-12 cm) hıyar çeşitlerindendir. Fideler ticari bir fide firmasından temin edilmiştir.
Dikim aşamasında deneme serasına getirilen bitkiler perlit ortamında yetiştirilmiş, su ve besin
gereksinimi komple besin çözeltisi uygulanarak karşılanmıştır. Tuz üç farklı seviyede uygulanmıştır: (a)
Sadece besin çözeltisi, (b) besin çözeltisi + 15 mM NaCl, (c) besin çözeltisi + 30 mM NaCl. Tuz
uygulamasına dikimden 30 gün sonra başlanmış ve 37 gün devam edilmiştir. Çalışmada toplam verim ve
pazarlanabilir verim ile bitkinin farklı kısımları (kök, gövde, yaprak, meyve) ile kaldırılan Na ve Cl
miktarı belirlenmiştir. Besin çözeltisinin tuz içeriğinin artışına paralel olarak toplam ve pazarlanabilir
verimin azaldığı saptanmıştır. Toplam verim açısından aralarında önemli fark bulunmamakla birlikte,
aşılamanın pazarlanabilir verimi artırdığı belirlenmiştir. Na içeriği aşılı bitkilerin köklerinde, aşısız
bitkilerin ise üst aksamında artış göstermiştir. Aşısız bitkilerde aşılı bitkilere kıyasla, kökler ile kaldırılan
Na miktarı azalır iken, üst aksam (gövde, yaprak, meyve) ile kaldırılan Na miktarı ise artış göstermiştir.
Anahtar kelimeler: tuz stresi, aşılama, hıyar
42
2 – 4 Eylül 2014
Antalya’da Domates Yetiştiriciliği Yapılan Seraların Demir Beslenme
Durumunun Belirlenmesi
Nuri Arı, Cevdet F.Özkan, E.Işıl Demirtaş, Dilek Güven
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Türkiye örtüaltı ekiliş alanı 2013 yılı verilerine göre 611.696 da olup bunun 270.016 dekarı
Antalya’dadır. Antalya örtüaltı üretim alanın % 61 gibi önemli bir kısmında (164.551 da) domates
yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bu çalışmada Antalya bölgesinde domates yetiştiriciliği yapılan seraların
demir (Fe) ile beslenme durumunun ve sorunların belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Antalya ve
ilçelerinden tek ürün domates yetiştiriciliği yapılan seralardan 2013-2014 üretim sezonunda 264 toprak ve
yaprak örnekleri alınarak analizleri yapılmıştır. Toprak ve yaprak örneklerinin analiz sonuçları, sınır
değerleri ile karşılaştırılarak, incelenen seraların demir besin maddesi durumları ve beslenme sorunları
saptanmaya çalışılmıştır. Toprak analiz sonuçlarına göre 177 örneğin (% 67) demir içeriği 4.5 ppm’den
yüksek iyi düzeyde belirlenmiş, 87 örneğin (% 33) demir değeri düşük ve noksanlık görülebilecek
düzeyde bulunmuştur. Yaprak analiz sonuçlarına göre ise, 236 örnek yeterli (% 89.4), 4 örnek yüksek (%
1.5) ve 24 örnekte (% 9.1) ise demir noksan düzeyde belirlenmiştir. Analiz yapılan toprak örneklerinin %
CaCO3 içeriğinin % 79’nunda kireçli, yüksek kireçli ve çok yüksek kireçli bulunması, pH bakımından %
81’nin alkali ve kuvvetli alkali sınıfa girmesi nedeniyle toprakların alınabilir demir açısından sorunların
olması kaçınılmazdır. Ancak yaprak analiz sonuçlarında demir noksanlığına az rastlanılması, üreticilerin
üretim sezonu içerisinde farklı demirli gübreleri yaygın olarak kullanıyor olmasından ileri gelmektedir.
Anahtar kelimeler: Antalya Bölgesi, domates seraları, toprak verimliliği, demir içeriği
43
POSTER BİLDİRİLER
44
SUNULAN TAM METNİ
YAYINLANAN POSTER BİLDİRİLER
45
Ispanak (Spinacia oleracea L.) İçerisindeki Antioksidan Aktivitenin Belirlenmesi
Ayşe Makasçı Afacan, Sevinç Adiloğlu
Tekirdağ İl Merkezinde Yetiştirilen Kıvırcık Salata (Lactuca sativa L.)
İçerisindeki Antioksidan Aktivitenin Belirlenmesi
Ayşe Makasçı Afacan1, Sevinç Adiloğlu2, Özlem Karakaş2, Yasemin Akdemir1,
Fatma Çoban1
Namık Kemal Üniversitesi Muratlı MYO Kimya Teknolojisi Programı TEKİRDAĞ
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Böl. TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected], [email protected]
1
2
Özet
Antioksidanlar, oksidatif stresle oluşan serbest radikaller olarak adlandırılan zararlı moleküllere
karşı koruyucu etkiye sahiptirler. Serbest radikaller ise hem vücudun içinde hem de dışındaki etkenler
tarafından meydana gelir. Antioksidan bakımından zengin sebzeler, sağlıklı beslenmenin önemli bir
parçası olup kardiovasküler hastalıklar ve bazı kanser türlerinin engellenmesine yardımcı olduğu
bilinmektedir. Hücrelerin, serbest radikallerin etkilerine karşı koruyan antioksidanlar sağlığımız için
oldukça önemlidir. Ülkemiz, çok değişik ekolojik şartlara sahip olmakla birlikte ülke genelinde
yetiştirilen kıvırcık salata çok miktarlarda tüketilen bir sebzedir. Çalışmada kullanılan kıvırcık salata
sebzesinin yetiştiği toprağın pH:7,50’dür. Kireç içeriği % 1,56 ile az sınıfına girer iken organik madde
içeriği 5,63 ile yüksek sınıfına girmektedir. Potasyum ve fosfor içerikleri açısından sırası ile 167,77 kg/da
ve 38,04 kg/da ile yüksek sınıfına girmektedir. Tekstürel açıdan toprak % 37,53 kil, % 25,74 silt ve %
37,53 kum içeriği ile siltli killi tın sınıfına girmektedir. Yapılan birçok çalışmada da görülmekte olduğu
gibi meyve ve sebzelerdeki antioksidan içeriklerinde toprak yapıları önemli bir etken ve parametredir. Bu
çalışmanın amacı, Tekirdağ İl Merkezinde yetiştirilen kıvırcık salatanın yaş ve kuru olarak hazırlanan
ekstrelerinin antioksidan aktivitesinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Taze olarak tüketilen kıvırcık
salatanın yeşil yapraklarından maserasyon tekniği ve kurutularak da soxhlet aparatı ile ekstraksiyonu
yapılmıştır. Bu çalışmada bitkisel ürünlerin ve gıdaların antioksidan kapasitesini belirlenmesinde en çok
kullanılan yöntemlerden biri olan serbest radikal yakalama etkinliği deneyi 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil
(DPPH) radikali kullanılarak Blois (1958)’in metoduna göre çalışılmıştır. DPPH yöntemine göre farklı
konsantrasyon aralığında incelemeler yapılmıştır.
Anahtar kelimeler: Kıvırcık salata (Lactuca sativa L.), DPPH, nötr toprak, pH, Tekirdağ.
Determination of Antioxidant Activity in Lettuce (Lactuca sativa L.)
Grown in Tekirdag Province
Abstract
Antioxidants have a protective effect against harmful molecules called free radicals resulting from
oxidative stress. Free radicals occurs by factors both inside and outside of the body. It is known that
antioxidant-rich vegetables constitute an important part of a healthy diet and they help the prevention of
cardiovascular diseases and some types of cancer. Antioxidants, protecting cells against the harmful
effects of free radicals, are very important for our health. Our country has very different ecological
conditions and lettuce, a vegetable that is grown across the country, is consumed in large quantities. The
pH value of the soil where the lettuce used in the study grown is 7.54. While lime content is classified as
low with a value of 1,56%, organic matter content is high with a value of 5,63%. The contents of
potassium and phosphorus are classified as high; respectively 167.77 kg / ha and 38.04 kg / ha. In terms
of texture, the soil is classified as silty clay loam with the content of 37.53% clay, 25.74% silt, and
37.53% sand. As it is observed in many studies, the soil structure is an important factor and parameter in
antioxidant content in fruits and vegetables. This study aims to compare the antioxidant activity of fresh
and dry extracts of the lettuce grown in Tekirdag. Maceration technique is used for the fresh green leaves
of lettuce and after they are dried, extraction was performed with the soxhlet apparatus. In this study, free
radical scavenging activity test, one of the methods most commonly used for determining antioxidant
capacity of vegetable products and food, is applied using 1,1-diphenyl-2-picrylhydrazyl (DPPH) radical
according to the Blois (1958) method. Investigations were carried out in the range of different
concentrations according to DPPH method.
Keywords: leaf lettuce (Lactuca sativa L.), DPPH method, antioxidant activities, neutral soil, pH,
Tekirdağ.
46
Ispanak (Spinacia oleracea L.) İçerisindeki Antioksidan Aktivitenin Belirlenmesi
Ayşe Makasçı Afacan, Sevinç Adiloğlu
Ispanak (Spinacia oleracea L.) İçerisindeki Antioksidan Aktivitenin
Belirlenmesi
Ayşe Makasçı Afacan1, Sevinç Adiloğlu2
Namık Kemal Üniversitesi, Muratlı MYO Kimya Teknolojisi Programı TEKİRDAĞ
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Böl. TEKİRDAĞ
E-posta:[email protected], [email protected]
1
2
Özet
Geçmişten günümüze kadar gelen antioksidanlar, serbest radikallerin olumsuz etkilerine karşı
vücudun savunma mekanizmasını güçlendiren maddelerdir. Sebze ve meyvelerde bol miktarda doğal
olarak bulunan bileşiklerdir. Bu bileşikler kanser, bağışıklık yetersizliği ve kardiyovasküler gibi çeşitli
hastalıklar ile ilişkilidir ve yaşlanma sürecinde etkin rol oynamaktadır. Ülkemizde yetiştirilen ıspanak,
Doğu Karadeniz bölgesinde sınırlı yetiştirilmekle birlikte ülke genelinde yetiştirilen ve büyük miktarlarda
tüketilen bir sebzedir. Çalışmada kullanılan ıspanak sebzesinin yetiştiği toprağın pH:7,74’dür. Kireç
içeriği %13,63 iken organik madde içeriği 0,92 çok az sınıfına girmektedir. Potasyum ve fosfor içerikleri
açısından sırası ile 44,18 kg/da ve 14,67 kg/da ile yüksek sınıfına girmektedir. Tekstürel açıdan toprak
%31,56 kil, %43,95 silt ve %24,49 kum içeriği ile siltli killi tın sınıfına girmektedir. Yapılan birçok
çalışmada da görülmekte olduğu gibi meyve ve sebzelerdeki antioksidan içeriklerinde toprak yapıların
önemli bir etken ve parametredir. Bu çalışmanın amacı, ülke tarımında önemli bir yeri olan Tekirdağ İl
Merkezinde yetiştirilen ıspanak sebzesinin, yaş ve kuru olarak hazırlanan ekstraktlarının antioksidan
aktivitesinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Toplanan ıspanaklar iki kısma bölündü. Bir kısmı gölgede
kurutuldu, diğer kısmı ise yaş olarak kullanıldı. Taze olarak kullanılan ıspanaklar maserasyon tekniği ile
ekstraksiyon işlemi yapılarak hazır hale getirildi. Kurutulmuş ıspanak örnekleri ise öğütüldükten sonra
soxhlet aparatı kullanılarak ekstraksiyonu yapıldı. Elde edilen örneklerin analizi yapılıncaya kadar
+4ºC’de bekletildi. Antioksidan aktivitenin belirlenmeside en çok kullanılan yöntemlerden biri olan
serbest radikal yakalama etkinliği deneyi 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH) radikali kullanılarak Blois
(1658)’in metoduna göre çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Ispanak (Spinacia oleracea L.) , DPPH method, antioksidan aktivite, alkalin toprak.
The Determination of Antioxidant Activity in Spinach (Spinacia oleracea L.)
Abstract
Antioxidants, from the past to the present, are substances that strengthen the body's defense
mechanism against the negative effects of free radicals. They are naturally occurring compounds in
vegetables and fruits. These compounds are related to various diseases such as cancer, immune
deficiencies, and cardiovascular diseases. Moreover, they play an active role in the aging process.
Spinach, a vegetable that is grown across the country, though limited in the Eastern Black Sea region, is
consumed in large quantities. . The pH value of the soil where the spinach used in the study grown is
7,74. While lime content is 13,63 %, organic matter content is classified as very low with a value of 0,92
%. The contents of potassium and phosphorus are classified as high; respectively 44,18 kg / da and 14,67
kg / da. In terms of texture, the soil is classified as silty clay loam with the content of 31,56 % clay, 43,95
% silt, and 24,49 % sand. As it is observed in many studies, the soil structure is an important factor and
parameter in antioxidant content in fruits and vegetables. This study aims to compare the antioxidant
activity of fresh and dry extracts of the spinach grown in Tekirdag, having an important place in the
agriculture of the country. Spinach collected was split into two portions. A portion was dried in the shade,
and the other portion was used fresh. The fresh spinach was prepared by extraction with the maceration
technique. On the other hand, the dried spinach samples were extracted by using the soxhlet apparatus
after grinding. The samples obtained were incubated at +4 °C till they were analyzed. In this study, free
radical scavenging activity test, one of the methods most commonly used for determining antioxidant
capacity of vegetable products and food, is applied using 1,1-diphenyl-2-picrylhydrazyl (DPPH) radical
according to the Blois method (Blois, 1958). In this method, samples were prepared in a different
concentration range.
Keywords: Spinach (Spinacia oleracea L.), DPPH method, antioxidant activity, alkaline soil.
47
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Sulama Düzeyleri ile Yetiştirilen Kapya Biberinde Prolin
Uygulamalarının Verim ve Bazı Kalite Parametrelerine Etkileri
Tolga Sarıyer, Canan Öztokat Kuzucu
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü
E-posta: [email protected], [email protected]
Özet
Bu araştırma Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma ve uygulama
alanında, farklı sulama düzeyleri ve prolin uygulamalarının Yalova Yağlık-28 (Capsicum annum L. cv.
Kapija) biberinde verim ve bazı kalite parametreleri üzerine olan etkisini belirlemek amacı ile yapılmıştır.
Tesadüf bloklarında faktoriyel düzenleme deneme desenine göre 3 tekerrürlü yapılan denemede sulama
seviyeleri için 3 farklı pan katsayısı kullanılmış (Kcp1: 0.5, Kcp2: 1, Kcp3: 1,5) ve her pan katsayısını
kapsayacak şekilde 3 farklı gelişme döneminde toplam 12 mM lık prolin uygulaması yapılmıştır.
Araştırma sonucunda farklı sulama seviyelerinin ve prolin uygulamalarının verim ve bazı kalite
parametreleri üzerine etkili olduğu bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Capsicum annuum L. cv. Kapija, sulama, prolin
Effects of Proline Applications on Yield and Quality Parameters in Kapija Pepper Grown
Under Different İrrigation Levels
Abstract
This research conducted at research and practice field of Çanakkale 18 Mart University for
determine to effects of different irrigation levels and proline applications on yield and quality parameters
of Yalova Yağlık-28 (Capsicum annum L. cv. Kapija) pepper variety. This experiment completed on
factorial setted randomized block design with 3 replications. Plants supplemented with 3 different
irrigation intervals (Kcp1: 0.5, Kcp2: 1, Kcp3: 1,5) and 12 mM proline applications used in 3 different
development stage for per intervals. Effects of drought and proline applications on yield and quality
parameters were statistically significant.
Keywords: Capsicum annum L. cv. Kapija, irrigation, proline
48
2 – 4 Eylül 2014
Memeli Cinsiyet Hormonları (Östron ve Testosteron)’nın Farklı Hıyar
(Cucumis sativus L.) Çeşitlerinde Fide Gelişimi ve Cinsiyet Oluşumu Üzerine
Etkisi
Yusuf E. Hacıbektaşoğlu, Atilla Dursun
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 25240 ERZURUM
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada farklı hıyar çeşitlerinde (Beith alpha-BeA, Hasankale-HK, Gordion F1-GF1) memeli
cinsiyet hormonları (östron-Ö ve testosteron-T)’nın farklı dozlarda (10-5M, 10-6M, 10-7M) uygulanması
ile fide gelişimi ve çiçekte cinsiyet oluşumu belirlenmiştir. Bitki gelişimine baktığımızda hipokotil
uzunluğu istatistiksel olarak önemli, kotiledon uzunluk ve genişliği çok önemli bulunmuştur. Hipokotil
uzunluğu, kotiledon uzunluk ve genişliği en fazla kontrol grubunda gözlenmiştir. Bitki boyunda en
yüksek boylanma (30,24 cm) Ö10-6M, gövde boyu en yüksek (28,30 cm) Ö10 -7M, yaprak sayısı en fazla
(4,59 adet) Ö10-5M dozlarından, en yüksek yaprak kuru ağırlığı ise (26,02 g) kontrol grubundan elde
edilmiştir ve bu değerler istatistiki manada çok önemli bulunmuştur. En yüksek gövde çapı (5,03 mm)
T10-5M, en fazla yaprak yaş ağırlığı (46,29 g) Ö10 -7M dozlarından, en yüksek kök yaş ağırlığı ise (9,17
g) kontrol grubunda tespit edilmiştir ve sonuçlar istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Çiçeklerde
dişi/toplam ve erkek/toplam çiçek oranında uygulamaların istatistiksel olarak önemli etkide bulundukları
belirlenmiştir. HK’de en fazla dişi çiçek (0,15 adet) T10 -6M dozunda ortaya çıkmıştır. GF1 çeşidinde ise
en fazla erkek çiçek (0,27 adet) T10-5M dozundan elde edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Hıyar, memeli cinsiyet hormonları, östron, testosteron, çiçek, fide gelişimi
Effects of Mammalian Sex Hormones (Ostron and Testosterone) on Seedling Growth and Flower
Sex Expression in Different Cucumber (Cucumis sativus L.) Cultivars
Abstract
Effects of mammalian sex hormones (östron and testesterone) on seedling growth and flower sex
expression in different cucumber (Beith alpha-BeA, Hasankale-HK, Gordion F1-GF1) cultivars were
determined. 10-5M, 10-6M, 10-7M Östron and Testosterone doses were used. As regardless of seedling
growth, hypocotyl length, cotyledon length and width were determined as statically important. The
highest hypocotyl length, cotyledon length and width were observed in control. The highest plant length,
stem length, leaf number and dry leaf weight were statistically important in terms of the applications and
to be determined as 30,24 cm at Ö10-6M, 28,30 cm at Ö10-7M, 4,59 number at Ö10-5M doses and 26,02 g
in control, respectively. The highest stem diameter, leaf wet weight and root wet weight were also found
statistically important among the applications and to be observed as 5,03 mm at T10 -5M, 46,29 g at Ö107
M doses and 9,17 g in control, respectively. There were statistical differences from female/ total flower
and male/total flower ratio based on the applications. While the highest female flower was determined as
0,15 T10-6M application in HK, the highest male flower was observed as 0,27 number at T10 -5M
application in GF1.
Keywords: Cucumber, mammalian sex hormones, östron, testosterone, flower, plant growth
49
2 – 4 Eylül 2014
Kobaltın Domateste (Lycopersicon esculentum Mill. cv. Falcon) Çimlenme,
Kök ve Sürgün Büyümesi Üzerine Etkisi
Kamil Mencik1, Sermin Akıncı2
Gaziantep Üniversitesi Nurdağı MYO Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Nurdağı
GAZİANTEP
2
KSÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAHRAMANMARAŞ
E-posta: [email protected]
1
Özet
Denemede iz element olarak önemli olan ancak yüksek konsantrasyonlarda olumsuz etkileri
bulunan ağır metallerden kobaltın 0, 100, 200, 300, 600, 900 ve 1200 mg l -1 dozlarının domates
(Lycopersicon esculentum Mill. cv. Falcon) tohumlarında çimlenme, radikula ve hipokotil gelişimi
üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmada çimlenme oranı ve çimlenme süresi üzerine kobaltın artan
konsantrasyonları sınırlandırıcı etki yapmıştır. Kobalt vigor indeksine olumsuz etkide bulunmuştur.
Kobaltın radikula ve hipokotil özelliklerinin boy, yaş ve kuru ağırlık ve bu özelliklere ait tolerans
indekslerinde önemli düzeylerde azalmalara neden olduğu saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: domates, çimlenme, Co-kobalt
Effect of Cobalt on Germination, Radicle and Shoot Growth at Tomato
(Lycopersicon esculentum Mill. cv. Falcon)
Abstract
In this study, one of the heavy metals which very important as trace elements but have negative
effects at high concentration were investigated in tomato (Lycopersicon esculentum Mill. cv. Falcon)
seeds on germination, radicle and hypocotyl developments. For this aim, cobalt at 0, 100, 200, 300, 600,
900 and 1200 mg l-1 were used. As the concentration of all the cobalt increased germination rates and
duration were negatively affected. Cobalt had also a negative effect upon the vigor index. The use of high
concentration of the cobalt caused significant decreases in length, fresh and dry weights of radicles and
hypocothyls and in tolerance indexes of the same characteristics mentioned above.
Keywords: tomato, germination, Co-cobalt
50
2 – 4 Eylül 2014
Gümüş Nitrat (AgNO3)'ın Marul (Lactuca sativa L.) Kotiledon
Eksplantlarında Direkt ve İndirekt Sürgün Rejenerasyonu Üzerine Etkisi
İsmail Tantawy, Tuğçe Özsan, Esmanur Çetinkaya, Ahmet Naci Onus
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Marul (Lactuca sativa L.) bitkisinin genetik mühendisliği çalışmalarında kullanılabilmesi için
güvenilir ve etkili bir doku kültürü metotlarıyla çoğaltılmasına gereksinimi vardır. Bu çalışmanın amacı
kullanılan eksplantlarda direkt ve indirekt sürgün rejenerasyonları üzerine gümüş nitrat (AgNO 3)'ın
etkisini araştırmaktır. Bu amaçla başlangıç materyalleri olarak iki farklı genotipte olan Manavert ve Bitez
(Yedikule tipi) marul kotiledon eksplantları kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan genotiplere ait
tohumların çimlendirilmesi hormon olmaksızın hazırlanan MS besi yerinde çimlendirilerek kotiledonlar
elde edilmiştir. Elde edilen kotiledonlar 0.1 mg/L IAA + 0.5 mg/L kinetin + 0.05 mg/L zeatin hormon
kombinasyonları ile desteklenen MS + 30 g/L sükroz + 7 g/L agar içeren besi ortamına ve aynı hormon
kombinasyonları ile 10 mg/L gümüş nitrat (AgNO3) kombine edilerek hazırlanan aynı besi ortamına
aktarılmıştır. Araştırma sonucunda, kotiledon eksplantının ıslah çalışmalarında çoğaltım materyali olarak
kullanılabileceği, dolayısıyla Manavert çeşidi ile birlikte MS + 0.1 mg/L IAA + 0.5 mg/L kinetin + 0.05
mg/L zeatin kombinasyonunu içeren ortamın kullanılmasının ileriki çalışmalar için faydalı olacağı
sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Marul, Lactuca sativa L., kotiledon, AgNO3
Effect of Silver Nitrate Directly on Cotyledon Explant and Indirectly on Shoot Regeneration
of Lactuca sativa
Abstract
Realiable methods for tissue culture to be applied on genetic engineering of lettuce plants (Lactuca
sativa L), are surely needed. The current experiment aimed to reveal the effect of silver nitrate on direct
regeneration of explant and indirect regeneration of shoot of two different lettuce cultivars. To serve the
purpose, the seeds of two different lettuce cultivars were placed on MS medium with no hormones in
order to obtain the cotyledons. Cotyledon explants were obtained from using MS medium containing 30
g/L sucrose, 7 g/L agar with hormones ( 0.1 mg/L IAA + 0.5 mg/L kinetin + 0.05 mg/L zeatin). 10 mg/L
(AgNO3) was also added to the stated medium. Experimental results revealed that cotyledons can be used
effectively as source of explants on regeneration and MS media supplemented with 0.1 mg/L IAA + 0.5
mg/L kinetin + 0.05 mg/L zeatin can be used as regeneration media.
Keywords: Lettuce, Lactuca sativa L., cotyledons, AgNO3
51
2 – 4 Eylül 2014
Biberde Farklı Tuz Konsantrasyonlarının Bazı Bitki Büyüme Parametreleri
ile Na, K, Ca, Mg İçeriği Üzerine Etkisi
Z. Hülya Akay Rastgeldi, A. Yıldız Pakyürek, Selçuk Söylemez
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 63100 ŞANLIURFA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada, farklı tuz konsantrasyonlarının (0, 50, 100 ve 150mM), bazı sera sivri biber çeşitleri
(Dizel F1, Vale F1, Kekova F1 ve Mert F1) ile Urfa Yerli biberinde bazı bitki büyüme parametreleri ve
mineral madde içeriği üzerine etkileri araştırılmıştır. Deneme Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ar-Ge
seralarında yürütülmüştür. Araştırma sonucunda; artan NaCl dozlarının, gövde çapını, yaprak alanını ve
kök gelişimini, olumsuz yönde etkilediği, bitki boyunda, yaprak sayısında ve biomas değerlerinde azalma
olduğu tespit edilmiştir. Tuz uygulamaları ile birlikte yapraktaki Na, K, Ca ve Mg gibi mineral madde
içeriklerinde de farklılık saptanmıştır. NaCl miktarı arttıkça tüm çeşitlerin yapraklarındaki Na miktarı
artmış, buna karşılık K ve Ca içerikleri azalma göstermiştir. Mg miktarında ise önemli bir farklılık tespit
edilememiştir.
Anahtar kelimeler: NaCl, biber (Capsicum annuum), biomas, mineral madde,
Effect of Different Salt Concentrations on Some Plant Growth Parameters and Content of Na, K,
Ca and Mg in Pepper
Abtract
In this study, effects of different salt concentrations (0, 50mM, 100mM, 150mM NaCl), on some
plant growth parameters and mineral matter content of some long green peppers (Dizel F1, Vale F1,
Kekova F1 ve Mert F1) and Urfa Local pepper were investigated. This research was conducted at
Research-Development (Ar-Ge) Greenhouses of Agriculture Faculty at Harran University. According to
the results of the study, it was determined that higher salt concentrations affected negatively; to stem
diameter, leaf area and roots of pepper. It was also observed that higher salt concentrations caused to a
decrease in plant length, number of leaves and biomass of pepper plants. It has been determined that
higher salt concentration has impact on content of Na, K, Ca, Mg. Increasing NaCl caused to increase Na
content in leaves. K and Ca content have been negatively affected increased salt concentration. Haw ewes
there was no major change in Mg concentration.
Keywords: NaCl, pepper, (Capsicum annuum), biomass, mineral content
52
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Anaçların ve Besin Kaynaklı Tuz Seviyelerinin Domatesin Meyve
Kalitesi Üzerine Etkileri
Selçuk Söylemez, A. Yıldız Pakyürek
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ŞANLIURFA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma, besin kaynaklı tuzluluk seviyeleri (EC) ile farklı anaçların, domateste meyve kalitesi
üzerine olan etkilerini belirlemek amacıyla 2009 ve 2010 yıllarının ilkbahar dönemlerinde antidon serada
ve topraksız kültürde (perlit ortamı) yürütülmüştür. Besin kaynaklı tuz seviyeleri aynı besin solüsyonu
kompozisyonunda, besin solüsyonu konsantrasyonlarının (EC) arttırılması ile elde edilmiştir. Denemede
2, 3, 5, 7 ve 9 dS m-1 olmak üzere 5 farklı tuz seviyesi uygulanmıştır. Denemede, Türkiye’de ticari olarak
en fazla kullanılan domates anaçlarından Heman, Resistar, Unifort, Beaufort, Maxifort, Kemerit, Yedi
RZ, Kingkong, Spirit, Body ve Toro anaçları üzerine Newton F1 domates çeşidi aşılı bitkiler
kullanılmıştır. Ayrıca, aşı yapılmamış ve kendi üzerine aşılanmış (Newton/Newton) kontrol uygulamaları
da denemede yer almıştır. Çalışma, kapalı besleme sistemine göre kurulmuş olup, drene olan besin
solüsyonunun EC ve pH ayarı yapıldıktan sonra tekrar kullanılması sağlanmıştır. Elde edilen sonuçlara
göre, kalite ile ilgili özelliklerden olan SÇKM, % meyve kuru madde miktarı, titre edilebilir asitlik,
meyve suyunun EC’si, likopen, vitamin C ve indirgen şeker içeriği gibi parametreler tuz seviyelerinin
artışına paralel olarak artmıştır. Ancak, kullanılan anacın çeşidine bağlı olarak, anaç kullanımının SÇKM,
% meyve kuru madde oranı, titre edilebilir asitlik, meyve suyu EC’si, likopen miktarı ve şeker miktarları
üzerinde önemli bir etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Aşılı domates, kalite, anaç, topraksız tarım, tuz düzeyleri
Effects of Different Rootstocks and Nutrient Induced Salt Levels on Fruit Quality of Tomato
Abstract
This study was conducted to determine the effects of nutrient induced salinity levels (EC) and the
different rootstocks on quality of tomatoes. This experiment was carried out in the spring growing season
in anti-frost greenhouse and soilless culture (media of perlite) in 2009 and 2010. Nutrient induced salinity
levels were prepared by increasing of the their EC levels in the same nutrient stock solution. In the
experiment five salt levels (2, 3, 5, 7 and 9 dS m- 1) were applied. Heman, Resistar, Unifort, Beaufort,
Maxifort, Kemerit, Yedi RZ, Kingkong, Spirit, Body, and Toro were used as rootstocks. The rootstocks
were grafted onto the Newton F1. In addition, non-grafted and self-grafted (Newton/Newton) plants were
used as control. The study was established by the closed feeding and drainage system which enables to
use the nutrients again after adjusting EC and pH values. According to the data set, When salt levels
increased, quality features such as soluble solid matter content, dry matter, titratable acidity, juice EC
value, lycopene and vitamin C content and invert sugars were increased. Depending on rootstock
genotypes, TSS, % fruit dry matter content, titratable acidity, EC of juice, lycopene content and the invert
sugar amounts were not affected by the use of rootstock.
Keywords: Grafted tomato, quality, rootstock, soilless culture, salt levels
53
2 – 4 Eylül 2014
Fasulyede Poliploidi Uyartımı Amacıyla Yöntem Geliştirme Çalışmaları
Esra Eş Gün1, Serdar Polat2, Uğur Bal2
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü AB Eğitim Programlan Koordinatörlüğü ANKARA
2
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected].
1
Özet
Fasulye; Türkiye'de yaz aylarında taze sebze gereksinimini karşılamada çok yaygın olarak
tüketilen bir sebze olmasının yanında, kış aylarında da gerek tohumlarının gerekse bazı yörelerimizde
meyvelerinin kurutulmuş şekli değerlendirilen, temel protein kaynağı bir üründür. Anadolu'nun her
yöresine özgü farklılıklara sahip fasulye aksesyonlarına rastlanmakta ise de, yapılan bazı moleküler ve
morfolojik karakterizasyon çalışmaları, tür içerisindeki varyasyonun sanıldığı kadar geniş olmadığını ve
farklı olarak değerlendirilen yöresel geııotiplerin kökende genetik akrabalıklarının yüksek olduğu
yönünde bilgiler vermektedir. İslah çalışmalarında genetik varyasyonun yüksek olması, çeşit geliştirmek
için önem taşımaktadır. Yeni varyasyonlar oluşturmada mutasyon yaratma ve poliploid bitkiler elde etme.
bu nedenle üzerinde yoğun çalışmaların yapıldığı bir alandır. Burada sonuçları sunulan çalışmada yerel
fasulye çeşitlerinden biri olan Kırkgünlük'te, farklı dozlardaki kolhisin ve trifluralin çözeltileri farklı
yöntemlerle uygulanmıştır. Bu uygulamalar; a. genç fide aşamasındaki bitkilerin tepe tomurcuğuna
pamuğa emdirilmiş olarak, b. aksillar sürgünlerin çözelti içerisine daldırılması yöntemiyle
gerçekleştirilmiştir. Doz- zaman etkileşimleri de incelenen çalışmada yaşama oranları ve bitkilerde ortaya
çıkan morfolojik farklılıklar birlikte değerlendirildiğinde en etkin uygulamaların, "genç fide aşamasında
sürgün uçlarına %0.1 oranında kolhisin çözeltisi içeren pamukla yapılan 3 ve 6 saatlik uygulama" olduğu
belirlenmiştir. Trifluralin ile yapılan uygulamalarda ve çimlenmiş tohumların kolhisin çözeltisinde
bekletilmesi işlemi sonrasında ise sürgün gelişimi ve bitkilerde yaşama konusunda sorunlarla
karşılaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Fasulye, kolhisin, trifluralin, poliploidi
Method Development Studies in order to Stimulation of Poliploidy in Bean
Abstract
Bean; is a source of basic protein in Turkey which is used in summer as fresh vegetable and also in
winter both as seeds and dried fruits in our regions.Even though bean accessions can be found region
specific variations in different parts of Anatolia, some molecular and morphologic characterization
studies indicate that the variation within the species is not as differentiated as assumed and that the
relativity of the regional genotypes which are evaluated as different have high relativity degrees in their
origin. The higher the genetic variations are important for the development of new types in plant breeding
studies. Therefore, in order to generate new variations, the creation of mutations and obtaining polyploid
plants are providing awide area for research. In this study where the results are presented, different doses
of colchicine and trifluralin solutions are applied with different methods one of the local bean types which
is called as “Kırkgünlük”. These applications are implemented a)by soaking into cotton on the top bud of
the young seedling ;b) by submerging the axillary off shoots into the solution. When the dosage-time
period interactions are evaluated together with the vitality rates and the morphological differences that are
emerged in the plants, the most efficient method among them is observed to be the application of 0,1%
colchicine soaked cotton at the tips of the offshoots for 3 and 6 hours period during their young seedling
stage. However, in the application of germinated seeds kept in trifluralin and colchicine solution, some
problems arose on the development of offshoots and the on the vitality of the plants.
Keywords: Bean, colchicine, trifluralin, polyploidy.
54
2 – 4 Eylül 2014
Kastamonu Sarımsağının Doku Kültürü Teknikleriyle Virüsden
Arındırılması ve Çoğaltılması
Hatıra Taşkın1, Namık Kemal Yücel2, Gökhan Baktemur3, Songül Çömlekçioğlu2,
Saadet Büyükalaca2
Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Bitkisel Üretim ve Teknolojileri
Bölümü 51240 NİĞDE
2
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü, 01330 ADANA
3
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 80000
OSMANİYE
E-posta: [email protected]
1
Özet
Bu çalışma 2011-2013 yılları arasında, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri
Bölümü ve Biyoteknoloji Merkezi’nde, sarımsak yetiştiriciliğinin yoğun bir şekilde yapıldığı Kastamonu
ili Taşköprü ilçesine virüsden arındırılmış sarımsak bitkilerinin temin edilmesi amacıyla yapılmıştır.
Çalışmanın yapılması esnasında, sarımsakta virüssüz bitki elde edilmesinde ve bunların çoğaltılmasında
protokol geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, meristem kültürü ve meristem kültürü ile birlikte
termoterapi uygulamaları yapılmıştır. Termoterapi uygulamalarında farklı sıcaklık ve süreler test
edilmiştir. Sarımsak dişlerinin 37oC sıcaklıkta 10 dakika bekletilmesi en başarılı termoterapi uygulaması
olarak belirlenmiştir. Meristemlerden geliştirilen bitkilerin çoğaltılmasında 46 adet farklı besin ortamı
denemeye alınmıştır. Denenen bu 46 adet farklı besin ortamı içerisinde; 3.51 kardeş/bitki ile 45 No’lu,
2.42 kardeş/bitki ile 46 No’lu, 2.16 kardeş/bitki ile 35 No’lu, 2.03 kardeş/bitki ile 41 No’lu besin
ortamlarından diğer ortamlara göre daha başarılı sonuçlar alınmıştır. Çoğaltım sağlanamayan ortamlar ise
3, 11, 12, 20 ve 38 No’lu besin ortamları olmuştur. Bitkilerde virüs testlemelerinin yapılmasında Realtime PCR tekniği kullanılmıştır. Projede yaklaşık 30.000 virüsten ari sarımsak bitkisi elde edilmiştir. Elde
edilen sarımsak bitkileri; Kastamonu, Mersin ve Pozantı lokasyonlarında araziye dikilmişlerdir.
Anahtar kelimeler: Sarımsak (Allium sativum L.), virüs, biyoteknoloji, doku kültürü
Obtaining Virus-Free Plants Using Tissue Culture Techniques in Garlic and Propagation
of These Plants
Abstract
This study was carried out at Department of Horticulture, Faculty of Agriculture and
Biotechnology Center of Cukurova University between 2011-2013 to provide virüs-free garlic to
Taskopru province of Kastamonu which is well known for producing garlic. A protocol was improved in
obtaining virüs-free plant and micropropagation of these plants in garlic by this study. For this purpose,
meristem culture and combination of meristem culture with thermotheraphy apllication methods were
applied. Different temperature and time apllications were tested during thermoteraphy application. The
best temperature and time were found to be 37 oC and ten minutes, respectively. 46 different nutrient
media were tested in micropropagation of plants obtained from meristems. Among the tested 46 nutrient
media, medium 45, medium 46, medium 35 and medium 41 were found to be more successfull than other
nutrient media with 3.51 microcuttings/plant, 2.42 microcuttings/plant, 2.16 microcuttings/plant and 2.03
microcuttings/plant, respectively. No microcuttings could be obtained from media 3, 11, 12, 20 and 38.
Real-time PCR assay was used for virüs tests. Approximately 30.000 virus-free plants were obtained
during the project. The obtained garlic plants were planted in Kastamonu, Mersin and Pozantı regions.
Keywords: Garlic (Allium sativum L.), virus, biotechnology, tissue culture
55
2 – 4 Eylül 2014
Brassica Türlerinde Ortam Yenileme Uygulamalarının Mikrospor
Embryogenesisi Üzerine Etkisi
Burcu Tuncer1, Ruhsar Yanmaz2
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 65080 Kampüs VAN
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110 Dışkapı ANKARA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Araştırmada, beyaz baş lahana (B. oleracea var. capitata subvar. alba), yaprak lahana (B. oleracea
var. acephala) ve süs lahanasında (B. oleracea var. acephala cv. Chidori Red F1) ortam yenileme
uygulamalarının mikrospor embryogenesisi üzerine etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla NLN-16 (160 g
sakaroz/l) ortamında izole edilen mikrosporlara 3 farklı ortam yenileme uygulaması yapılmıştır: a)
mikrosporlar başlangıçta %16 sakkaroz katılmış NLN ortamında (NLN-16) 32°C’de 2 gün karanlık
koşullarda tutulduktan sonra %13 sakkaroz içeren taze NLN (NLN-13) ortamına aktarılmış (Ortam 1); b)
mikrosporlar 50 mg/l kolhisin katılmış NLN-16 ortamında 32°C’de 2 gün karanlıkta bekletildikten sonra
taze NLN-13 ortamına aktarılmış (Ortam 2); c) mikrosporlar 50 mg/l kolhisin katılmış NLN-16 ortamında
32°C’de 2 gün karanlıkta bekletildikten sonra taze NLN-16 ortamına aktarılmıştır (Ortam 3). Araştırma
sonucunda ortam yenilemeye gösterilen tepkide tür farklılığı etkili olmuştur. 12. ve 19. gün embriyo
sayım ortalamalarına göre; Yalova 1 beyaz baş lahana çeşidi (ortalama 2.9 embriyo/petri) ve yaprak
lahanada (ortalama 2.6 embriyo /petri) kolhisin katılmamış Ortam 1 uygulaması daha etkili bulunurken,
Erciş lahanasında (ortalama 3.9 embriyo/petri) kolhisin katılmış ortam yenileme uygulamasından (Ortam
3) daha yüksek embriyo değerlerine ulaşılmıştır. Süs lahanası ise ortam yenileme uygulamalarına olumlu
cevap vermemiştir.
Anahtar kelimeler: Mikrospor kültürü, Brassica oleraceae, ortam yenileme
Effect of Medium Renovation on Microspore Embryogenesis in Brassica Species
Abstract
In this study, the effect of medium renovation on microspore embryogenesis were evaluated in
white head cabbage (B. oleracea var. capitata subvar. alba), kale (B. oleracea var. acephala) and
ornamental kale (B. oleracea var. acephala cv. Chidori Red F1). 3 different medium renovation were
carried out: a) microspores initially cultured in NLN medium supplemented with 16% (w/v) sucrose
(NLN-16) for 2 days, followed by transfer to fresh NLN-13 medium (Medium 1); (b) microspores
cultured for 2 days in NLN-16 medium supplemented with colchicines (50 mg/L) followed by transfer to
unsupplemented NLN-13 medium (Medium 2); (c) microspores cultured for 2 days in NLN-16 medium
supplemented with colchicines (50 mg/L) followed by transfer to unsupplemented NLN-16 medium
(Medium 3). It was determined that the effect of medium refreshment was variable depending on different
species. According to the mean countings of 12th and 19th days, unsupplemented colchicine medium
(Medium 1) was more effective in Yalova-1 (average 2.9 embryo / petri) and kale (average 2.6 embryo /
petri). Medium 3 (average 3.9 embryo / petri) in Ercis population was found effective treatments.
Medium refreshment was not effective in ornamental kale.
Keywords: Microspore culture, Brassica oleraceae, medium renovation
56
2 – 4 Eylül 2014
Bazı Karpuz (Citrullus lanatus Thunb.) Hatlarının ve Melezlerinin
Morfolojik ve Biyoaktif Özelliklerinin Belirlenmesi
Veysel Aras, C. Aylin Oluk, Mustafa Ünlü, Ebru Yazıcı, İhsan Canan, Zafer
Karaşahin, Çetin Nacar, E. Çağlar Eroğlu
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü33740 Erdemli MERSİN
E-posta: [email protected]
Özet
Türkiye’de toplam sebze üretimi 27,8 milyon ton olup, karpuz üretimi bu oranın % 14’ünü
oluşturmaktadır. Karpuz üretimi Türkiye’de bölgelere göre açıkta veya örtüaltında (özellikle alçak
tüneller altında) gerçekleştirilmektedir. Örtüaltı karpuz üretiminin % 95’i Çukurova yöresinde; açıkta
karpuz üretimi ise ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Akdeniz Bölgesi ve Trakya kesiminde
yapılmaktadır. Karpuz ıslah çalışmalarında kullanılacak materyalin doğru tanımlanması ve melezleme
sonucunda elde edilecek bireylerin bilinebilir olması, başarılı bir çalışma yürütülmesi için önemli bir
aşamadır. Bu çalışma için Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu gen havuzunda bulunan karpuz saf
hatlarından 12 adet seçilmiş; bunlardan çizgili 1 adet ana ve 11 adet baba ebeveyn olarak kullanılmıştır.
Ayrıca gen havuzunda bulunan karpuz saf hatlarından 9 adet seçilmiş; bunlardan siyah 1 adet ana ve 8
adet baba ebeveyn olarak kullanılmıştır. Bu sayede hem ebeveynlerin hem de melez bireylerin morfolojik
ve biyoaktif özellikleri ortaya konulmuştur.Sonuç olarak; çizgili ‘187x125’ ve ‘187x147ciz’
melezlerinden ve koyu zemin rengine sahip 177 ve Y-5 hatlarından en iyi sonuçlar elde edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Karpuz, morfolojik ve biyoaktif özellikler.
Determination on Morphological and Bioactive Characteristics of Some Watermelon (Citrullus
lanatus Thunb.) Lines
Abstract
Total vegetable productionof Turkey is about 27,4 million tons and watermelon production
consists of 14% of this production. Watermelon is produced in open field or under protected cultivation
dependinding on climatic regions in Turkey. 95% of under protected cultivation production of
watermelon is done in the Çukurova Region, while open field production is mainly done Southeastern
Anatolia, the Mediterranean Region and the Thrace. Correct identification of the material to be used in
watermelon breeding and well known properties of obtained individuals from crossbreeding is an
important step for the successful execution of the study. For this study, from the gene pool of Alata
Horticultural Research Station, 11 inbred line selected that stripe 1 female, 11 male variety as parents.
Besides from the gene pool of Alata Horticultural Research Station, 9 inbred line selected that black
bckground 1 female, 8 male variety as parents. In this way, morphological and bioactive properties of
parents and hybrid individuals have been introduced. In conclusion; the best results were obtained from
striped 187x125 and 187x147ciz hybrids and dark background with color lines 177 and Y-5.
Keywords: Watermelon, morphological and bioactive characteristics.
57
2 – 4 Eylül 2014
Bazı Kabak Hatlarının Hibrit Çeşit Olabilme Performanslarının
Belirlenmesi
Çetin Nacar, Veysel Aras, Nihal Denli
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü 33740 Erdemli MERSİN
E-posta: [email protected]
Özet
Çalışmanın amacı, örtüaltı yetiştiriciliğine uygun çeşit geliştirmek olduğu için seçilen melezlerin
toplam verimlerinin yüksek olması en önemli kriterlerden birisidir. Bunun yanında meyve şeklinin
düzgünlüğü, rengi ve bitkilerin kollanmaya eğilimi gibi kriterler de dikkate alınarak elde mevcut geniş
materyali en aza indirmek ve bunlar içerisinden en yüksek heterotik etkiye sahip olanları belirlemektir.
Örtüaltı yetiştiriciliğine uygun çeşit geliştirmek amacıyla, altı kez kendileme yapılarak elde edilen 92 saf
hat baba ebeveyn olacak şekilde top cross yöntemine göre iki tester hattı ile melezlenmiştir. Birinci tester
ebeven ile yapılan melezlemelerden 73, 15, 120,226, 171, 82, 123, 262, 62, 223 nolu hatlar ön plana
çıkmıştır. İkinci tester ebeveyn ile yapılan melezlerden 302, 261, 328, 15, 189, 360, 172, 112, 3, 308 nolu
hatlar ön plana çıkmıştır. Her iki tester ebeveyninde de ortak olarak ön plana çıkan hatlar 328, 15, 189,
112, 477, 26, 19, 297-A ve 73 olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak 25 adet saf hattın Özel Kombinasyon
Yetenekleri belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Yazlık kabak, genel kombinasyon yeteneği, özel kombinasyon yeteneği.
Determination of F1 Hybrid Ability of Some Squash Lines
Abstract
Higher total yield is one of the most important criteria in under protect growing. Moreover,
smoothness of fruit shape, fruit color and tendency to branching were important criteria for selection. In
order to improve suitable variety for under protect growing, 92 pure lines which obtained after six
inbreeding, hybridized as male parent with two tester lines according to top-cross method. Most
important cross lines obtained with first tester parents were 73, 15, 120,226, 171, 82, 123, 262, 62, 223.
Moreover, most important cross lines obtained with second tester parents were 302, 261, 328, 15, 189,
360, 172, 112, 3, 308. Furthermore most important cross lines obtained from both of the testers parents
were 328, 15, 189, 112, 477, 26, 19, 297-A, 73. Consequently, specific combining ability test of twentyfive pure lines which obtained general combining ability test were determined.
Keywords: Summer squash, top cross, specific combining ability.
58
2 – 4 Eylül 2014
Fusarium oxysporum f. sp. melonis’e Dayanıklı Yazlık ve Kışlık Kavun
Hibritleri
Mine Ünlü, Abdullah Ünlü, Rana Kurum, İlknur Polat
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Fusarium oxysporum f. sp. melonis (FOM), hem ülkemizde hem de dünya’da kavun
yetiştiriciliğini sınırlandıran en önemli fungal hastalıklardan birisidir.Hastalık etmeni bitkinin kök
boğazını veya köklerini infekte edip bitkinin su alımını engeller. Bu durum bitkide solgunluk meydana
getirmekte yapraklarda sararma ve iletim demetlerinde kahverengileşme oluşmaktadır. Gelişmenin
ilerleyen dönemlerinde çökme ve kurumalar meydana gelmektedir. Genelde hasata yakın dönemlerde
kendini gösteren bu belirtiler nedeniyle meyve kalite ve miktarı önemli ölçüde düşmektedir. Bu
hastalıkların kontrolünü sağlamak için fungisitler kullanılmaktadır. Ancak fungisitler çoğunlukla kalıcı
bir koruma sağlamamaktadır. Bu nedenle bu hastalıklara karşı dayanıklı çeşitlerin kullanılması ve
geliştirilmesi, fungisit kullanımına alternatif ve kesin bir koruma sağlamaktadır. Bu çalışmada heterosis
ıslah yöntemi ile Fusarium oxysporum f. sp. melonis’e dayanıklı ve pazarın taleplerine uygun kışlık
kavunlarda 12 adet yazlık kavunlarda 8 adet olmak üzere toplamda 20 adet Fusarium’un 1 ve 2 nolu
ırklarına dayanıklı hibritler geliştirilmiş ve sektörün hizmetine sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Kavun, hibrit, Fusarium, dayanıklılık.
Summer and Winter Melon Hybrids Resistant to Fusarium Oxysporum f. sp. melonis
Abstract
Fusarium oxysporum f. sp. melonis (FOM) is one of the most fungal diseases both in our country
and around the world. Pathogen infected the plant’s root collar or roots whether the plant’s water intake is
prevented. In this case plant is wilted, leaves are yellowed and transmission boam is browned. In the later
stages of development, plants are crashed and dried. Due to these symptoms usually occurs near harvest
time reduced fruit quality and quantity.Fungicides are used to provide control of diseases. However
fungicides aren’t lasting provide generally. Therefore, resistant varieties are used to provide an alternative
to fungicides and a certain protection against the disease. In this study, by using heterosis breeding
method, 12 melon for winter type and 8 melon for summer type, totaly 20 units of melon resistant against
to the Fusarium 1 and 2 races have been developed and presented to the market demand.
Keywords: Melon, hybrid, Fusarium, resistance.
59
2 – 4 Eylül 2014
Ispanakta (Spinacia oleracea L.) Kromozom Sayımı Üzerine Çalışma
Ceren Ekşi1, Zeynep Tıraş2, Davut Keleş1, Nihal Denli1, Saadet Büyükalaca3
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü 33740 Erdemli MERSİN
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoteknoloji ABD 01330 ADANA
3
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 01330 ADANA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Ispanakta Koto çeşidine ait bitkilerde kromozom sayımı ezme yayma preparasyon yöntemi
kullanılarak yapılmıştır. Viyolde yetiştirilen bitkilerden kök örnekleri alınmıştır. Çimlenen ve yeterli
uzunluğa ulaşan kök uçları kesilerek, ilk işlem için 16:30 ve 09:00’da α-monobromonaftaline
konulmuştur ve 16 saat 4 oC’de bekletilmiştir. Daha sonra kök uçları 3:1 absolü alkol:glasiyal asetik asit
karışımında tespit edilmiştir. Tespit işlemi sonrasında %70’lik alkolde buzdolabında depolanmış ve kök
uçları boyamada aseto-orsein ve feulgen kullanılmıştır. Aseto-orseinde yapılan çalışmada, kök uçları
buzdolabından çıkarılarak kök uçları, 1N HCl’de oda sıcaklığında 5-6-7-10-12 dakika oda koşullarında
hidroliz edilmiştir. Kök uçları %2’lik aseto-orsein boyası ile oda sıcaklığında iki saat boyanmıştır.
Boyanan kök uçlarının, %45’lik asetik asit ile ezme preparatları hazırlanmıştır. Hazırlanan preparatlar,
sıvı azot içerisinde dondurulmuştur. Feulgende yapılan çalışmada, kök uçları buzdolabından çıkarılarak
kök uçları, 1N HCl’de 5-6-7-10-12 dakika sıcak su banyosunda hidroliz edilmiştir. Kök uçları feulgen
boyasında oda sıcaklığında iki saat boyanmıştır. Boyanan kök uçlarının, %45’lik asetik asit ile ezme
preparatları hazırlanmıştır. Hazırlanan preparatlar, sıvı azot içerisinde dondurulmuştur. 16:30 da αmonobromonaftaline alınan kök uçlarında metafaz safhası gözlenmiştir. Feulgende yapılan boyamada,
aseto-orseinde yapılan boyamaya göre daha iyi sonuç alınmıştır.
Anahtar kelimeler: Ispanak (Spinacia oleracea L.), kromozom, feulgen, aseto-orcein.
Studies on Chromosome Counting in Spinacia oleracea L.
Abstract
Choromosome counting of Koto varieties ın spinach plants was made using the method of squash
spreading preparation. Root samples were taken from plants grown in viols. When root tips were
germinated and reached sufficient length, root tips were placed α-monobromonaphthalene at 16:30 pm
and 09:00 am and root tips were stored at 4 ° C for 6 hours. Root tips were fixed 3:1 absolute
alcohol:glacial acetic acid then were stored in the refrigerator. Feulgen and acetone-orsei were used with
root tips staining. In a study conducted in acetone-Orsei, root tips were removed from the refrigerator and
root tips were hydrolyzed 1N HCl 5-6-7-10-12 minutes at room temperature. Root tips were stained with
2% acetone-orsei for two hours at room temperature. Squash preparations were prepared 45% acetic acid,
preparations were frozen in liquid nitrogen. In a study conducted in feulgen, root tips were hydrolyzed
1N HCl 5-6-7-10-12 minutes at hot water bath. Root tips were stained with feulgen for two hours at room
temperature. Squash preparations were prepared 45% acetic acid, preparations were frozen in liquid
nitrogen. When root tips were taken α-monobromonaftaline 16:30 pm, metaphase stage was observed. At
feulgen staning was obtained better result than at acetone-orsei staning.
Keywords: Spinach (Spinacia oleracea L.), choromosome, feulgen, acetone-orsei.
60
2 – 4 Eylül 2014
Karpuzlarda Anter ve Ovül Kültüründe Soğuk Uygulaması, Thidiazuron
(TDZ) ve 2,4-D Uygulamalarının Haploid Embriyo Uyartımına Etkileri
K. Sinem Tulukoğlu, Nebahat Sarı
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ADANA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma, Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ile Ç.Ü. Biyoteknoloji Araştırma ve
Uygulama Merkezi’nde gerçekleştirilmiştir. Karpuzlarda (Citrullus lanatus L. (Thunb.) Matsum. ve
Nakai) anter ve ovül kültüründe soğuk ön uygulaması, TDZ ve 2,4-D uygulamalarının haploid embriyo
uyartımına etkilerinin incelendiği çalışma, iki denemeyi kapsamaktadır. Birinci denemede +4 °C’de 0, 2,
4 ve 6 gün süreyle çiçek tomurcuklarına soğuk şoku uygulanmıştır. Soğuk şokunun ardından izole edilen
anter ve ovüller 0, 1, 3 ve 5 mg/l 2,4-D ile 0, 0.01, 0.02 ve 0.04 mg/l TDZ’nin farklı dozları ve farklı
dozlardaki kombinasyonlarını içeren MS bitki besi ortamı içerisinde kültüre alınmıştır. İkinci denemede,
birinci denemeden farklı olarak anter kültürü için 3 mg/l 2,4-D, ovül kültürü için ise 5 mg/l 2,4-D bütün
embriyo teşvik ortamlarında sabit tutulmuş, farklı TDZ dozlarının (0, 0.01, 0.02 ve 0.04 mg/l) etkileri
incelenmiştir. Her iki deneme sonucunda, anter kültüründe yalnızca kallus elde edilebilmiş, ovül
kültüründe ise kültüre alınan ovüllerde boyutça artma ve koyu yeşil renk oluşumu gözlemlenmiştir.
Ovüllerde gerçekleşen bu yapılar bitkicik formasyonu olarak kaydedilmiştir. Elde edilen bitkicik
formasyonları, hormon içermeyen MS besi ortamı içerinde kültüre alınmıştır. Kültüre alınmasından 3-4
hafta sonunda oluşan bitkicik formasyonları kahverengileşerek canlılıklarını yitirmişlerdir.
Anahtar kelimeler: Karpuz, ovül-anter kültürü, soğuk uygulaması, 2,4-D, TDZ.
Effects of Cold Pretreatment, Thidiazuron (TDZ) and 2,4-D Application on Haploid Embriyo
Induction via Anther and Ovule Culture in Watermelon
Abstract
This study has been carried out in C.Ü. Faculty of Agriculture, Department of Horticulture and
C.U. Biotechnology Research and Application Centre. This study comprises two experiment as cold
pretreatment and TDZ and 2,4-D application on watermelon (Citrullus lanatus L. (Thunb.) Matsum. and
Nakai) via anther and ovule culture. At first study, cold pretreatment has been applied to flower buds for
0, 2, 4, 6 days at +4 °C. After cold pretreatment, anthers and ovules which were isolated has been cultured
in MS basal media containing 0, 1, 3, 5 mg/l 2,4-D, 0, 0.01, 0.02, 0.04 mg/l TDZ and combination of
different doses 2,4-D and TDZ. At second study, 3 mg/l 2,4-D for anther culture and 5 mg/l 2,4-D for
ovule culture has been stable in all media and the effect of 0, 0.01, 0.02 and 0.04 mg/l TDZ has been
investigated. Only callus from anther culture was obtained in both studies. In case of ovule culture, it has
been observed that ovules became bigger and dark green. This structure has been named as plantlets
formations. Then, plantlets formations were transfered to MS basal media without plant growth regulator.
After 3-4 weeks of culture, plantlets formations became brown and lost their vitality.
Keywords: Watermelon, ovule-anther culture, cold pretreatment, 2,4-D, TDZ.
61
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Yetiştirme Sistemlerinin Brokkolide (Brassica oleracea var. italica)
Androgenesis Üzerine Etkisi
Tuğçe Özsan, Esmanur Çetinkaya, Ahmet Naci Onus
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Topraklı ve topraksız sistemlerle yetiştiricilik gübreleme ve sulama programlarının etkinliği
itibariyle birbirlerinden ayrılmaktadır. Topraksız tarımda gübreler yani bitkiye verilen besin maddeleri ve
su daha etkin ve daha ekonomik bir şekilde kullanılır. Bu yetiştiricilik sisteminde besin maddelerinin kök
ortamında homojen olarak dağılımları söz konusudur. Haploid embriyo ve bitki eldesi üzerine bitkinin
yetiştirilme koşulları oldukça önemlidir. Dolayısıyla uygulanan yetiştirme sistemlerine bağlı olarak bitki
beslenme koşulları androgenesise etki etmektedir. Bu çalışmada topraklı ve topraksız yetiştirme
sistemlerinin brokkolide anter ve mikrospor kültürleri yoluyla androgenesis üzerine etkisi araştırılmıştır.
Naxus brokkoli çeşidinden alınan çiçek tomurcukları, hem anter hem de mikrospor kültürleri için aynı
bitki büyüme düzenleyicileri ile kombine edilmiş aynı besi ortamlarında kültüre alınmıştır. Böylelikle
aynı koşullarda gerçekleştirilen anter ve mikrospor kültürlerinden elde edilen sonuçlara dayanarak
embriyo oluşturma kapasitelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla anterlerin ve mikrosporların
kültüre alınmaları esnasında kullanılacak olan NLN-13 besi yeri 5 mg/L BA + 1 mg/L NAA büyüme
düzenleyicileri ile desteklenmiştir. Brokkoli anterleri ve mikrosporları kültüre alınmalarını izleyen ilk 24
saat süresince karanlık ve 32 °C koşullar altında inkübasyona tabi tutulmuştur. Daha sonra 4 hafta
aralıklarla yapılan alt kültüre alma işlemlerini takiben gelişen yapılar 1 mg/L IBA + 0.5 mg/L NAA ile
desteklenmiş yarı güçlü MS besi yerine transfer edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Brokkoli, anter kültürü, mikrospor kültürü, geleneksel yetiştiricilik, topraksız
yetiştiricilik
The Effects upon Androgenesis in Broccoli (Brassica oleracea var. italica) on Different Production
Systems
Abstract
Agriculture by soil and soilless systems diverge to effectiveness of fertilizing and irrigation
programs. Fertilizer, which gives nutrient and water to plant, is used in a way that more effective and
economic on soilless agriculture. On these agricultural system, nutrients distribute on root condition
homogenously. Conditions on plant production relevant to haploid embryo and plant obtain is quite
significant. Therefore, applied production systems certainly affect on anther and microspore culture used
on androgenesis. This research addresses that soil and soilless agriculture systems effects on
androgenesis through anther and microspore culture in broccoli. Flower buds taken from types of naxus
broccoli cultured on equal nutrient medium combine with equal plant growth regulator in both anther and
microspore culture. Thus, related to the results from anther and microspore culture, which are equally
performed, is aimed comparison of generating embryo capacity. On this purpose, NLN-13 nutrient
medium was used on the process of culturing anthers and microspores supplemented with 5 mg/L BA + 1
mg/L NAA.. During the first 24 hours of culturing anthers and microspores in broccoli were subjected to
incubation under 32 °C and dark conditions. Afterwards, with 4 weeks intervals developed structures by
following subculture process were transferred to half strength MS nutrient medium supplemented with 1
mg/L IBA + 0.5 mg/L NAA.
Keywords: Broccoli, anther culture, microspore culture, traditional agriculture, soilless agriculture.
62
2 – 4 Eylül 2014
İnterspesifik Melez Patlıcan Bitkilerinde in vitro Rejenerasyon
Sebahattin Çürük1, Aygül Dayan2, Fadime Özen Tekeli3
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Antakya HATAY
Pozantı Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü Pozantı ADANA
3
NÜ Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarımsal Genetik Mühendisliği Bölümü NİĞDE
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Solanum melongena özellikle bakteriyel, Fusarium ve Verticillium solgunlukları, nematod ve
böcekler olmak üzere birçok hastalık ve zararlıya karşı duyarlıdır. Solanum torvum ise Verticillium ve
bazı bakteriyel solgunluklara, kök-ur nematodu ve bazı mikoplasmalara karşı dayanıklıdır. Bu iki türün
melezlenmesiyle elde edilen interspesifik hibrit bitkilerin kısır olduğu rapor edilmiştir. Bu kısır bitkiler
arasında patlıcan çeşitleri ile aşı uyuşması iyi olan genotipler anaç olarak kullanılabilir. Anaç özelliği iyi
olan interspesifik kısır bitkilerinin çoğaltılması amacıyla, in vitro rejenerasyonu için uygun bir
rejenerasyon ortamının belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, Faselis F1 x Solanum
torvum melezlemesi sonucu üretilen tohumların in vitro ortamda çimlendirilmesi sonucu elde edilen
interspesifik genotip bitkilerinin rejenerasyonu için uygun bir doku kültürü ortamını belirlemektir. İn vitro
MS ortamında büyütülen interspesifik bitkilerin sürgün ucundan ikinci veya üçüncü yeşil renkli
yapraklarından alınan ekpslantlar kullanılmıştır. Eksplantlar, birinci denemede 10 µM BA içeren MS
ortamına 0, 1, 2 veya 3 µM IAA eklenerek oluşturulan ortamlarda, ikinci denemede ise MS ortamında 7,
10 ve 13 µM BA ile 0, 1 ve 2 µM IAA’nın kombine edilmesiyle oluşturulan ortamlarda, 75 µmol/m 2s ışık
yoğunluğunda ve 25±1⁰C’de kültüre alınmıştır. Rejenerasyon ortamında oluşan yeşil kallus, tomurcuk ve
tomurcuk benzeri yapılar, 0,5 mg/L BA içeren MS ortamına, sürgünler ise MS ortamına transfer
edilmiştir. Rejenerasyon ortamlarından10 µM BA içeren MS ortamı ile 10 µM BA ve 1 µM IAA içeren
MS ortamı, diğer iki ortama göre daha yüksek sürgün sayısı üretmişlerdir. Sürgün büyütme ortamında
oluşan sürgün sayısı ile toprağa aktarılan sürgün sayısı dikkate alındığında, 10 µM BA içeren ortamın
daha iyi sonuç verdiği belirlenmiştir. Bir başka denemede, in vitro ortamda GA3 (2,89 ve 5,77 µM) ve
gümüş nitratın (0 ve 35,32 µM) bitki boyu uzaması üzerine etkisi araştırılmıştır. Bu çalışmada, bitki boyu
uzaması üzerine 2,89 µM GA3 içeren MS ortamının, 5,77 µM GA3 içeren ortama göre istatiksel anlamada
daha etkili olduğu belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Solanum melongena, Solanum torvum, interspesifik melez, rejenerasyon.
in vitro Regeneration of Interspecific Hybrid Eggplant
Abstract
Solanum melongena is susceptible to numerous diseases and parasites, particularly the bacterial,
Fusarium and Verticillium wilts, nematodes and some insects. Solanum torvum is resistant to Verticillium and
some bacterial wilts, root-knot nematode and some mycoplasmas. It was reported that a few interspecific
hybrid plants resulted from cross hybridization of these species were sterile. Among these sterile genotypes, the
ones that show graft compatibility with cultured eggplant may use as rootstock. For propagation of these sterile
interspecific eggplants that shows good rootstock properties, optimizing in vitro regeneration protocol is
significant. The objective of this study is determining a regeneration medium for in vitro grown plants of
interspecific eggplant (Faseis F1 x Solanum torvum). The explants that excised from second or third green leaf
beginning from the shoot tip of the plants grown in vitro on MS medium were used. The explants were cultured
at 25±1⁰C and 75 µmol/m2s light intensity on the MS media supplemented with combinations of 10 µM BA
and 0, 1, 2, 3 µM IAA in the first experiment, or combinations of 7, 10, 13 µM BA and 0, 1, 2 µM IAA in the
second experiment. The green callus, buds or buds like protuberances formed on regeneration media were
transferred to MS media with 0.5 µM BA, and the shoots were transferred to MS media. The regeneration MS
medium with 10 µM BA, or the one supplemented with 10 µM BA and 1 µM IAA were produced more shoots.
With regard to the number of shoots on the shoot elongation medium and the shoot numbers transplanted to the
soil, the MS medium with 10 µM BA was better. The effects of GA 3 (2.89 and 5.77 µM) and silver nitrate (0 or
35.32 µM) on the in vitro shoot growth were also examined. The effect of MS medium with 2.89 µM GA3 on
shoot growth was significant compared to the MS medium with 5.77 µM GA 3.
Keywords: Solanum melongena, Solanum torvum, interspecific hybrid, regeneration.
63
ISSR Yöntemi ile Türkiye’de Bazı Yerel Domates Genotiplerinin Akrabalık İlişkilerinin Tespiti
Fatma Akın, Levent Keskin, Erdoğan Eşref Hakkı, Mustafa Paksoy, Önder Türkmen
ISSR Yöntemi ile Türkiye’de Bazı Yerel Domates Genotiplerinin Akrabalık
İlişkilerinin Tespiti
Fatma Akın1, Levent Keskin2, Erdoğan Eşref Hakkı1, Mustafa Paksoy3
Önder Türkmen3
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü KONYA
2
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ANTALYA
3
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Besleme Bölümü KONYA
E-posta: [email protected]
1
Özet
Günümüzde ekonomik değeri oldukça fazla olan domates, yetiştiriciliğinden ıslahına kadar birçok
araştırmaya konu olmuştur. Tüm tarımsal ürünlerde olduğu gibi domates üretiminde de esas amaç birim
alandan kalite ve kantite yönünden en yüksek verimin elde edilmesi olduğuna göre, üretim ve kaliteyi
arttırmak, yetiştirme zamanı ve şeklinin en iyi şekilde belirlenmesi, yöreye uygun çeşit kullanılmasıyla
mümkündür. Yerel çeşitler olarak nitelendirilen köy populasyonları, bunların yabani akrabaları, kullanılmayan
eski çeşitler ve kalıtsal özellikleri net olarak belirlenmiş hatlardan bitki genetik kaynakları oluşmaktadır.
Özellikle yerel kaynakların korunması gelecekte yapılacak olan bitki ıslahı çalışmaları için son derece
önemlidir. Genetik kaynakların korunması, geleceğin bitkisel üretimin, dolayısıyla insanlığın geleceğinin,
güven altına alınması bakımından zorunludur. Bitki genetik kaynakları; aşırı kullanım, kirlilik, iklimsel
değişiklik, yetiştikleri habitattaki azalma, genetik erozyon gibi nedenlerle kaybolmaktadır. Bu nedenlerle bitki
genetik kaynaklarının muhafazası zorunlu hale gelmektedir. Yerel gen kaynakları yalnızca hastalıklara ve
zararlılara karşı dayanıklılık kaynağı olarak önemli değil, aynı zamanda besin içeriğini zenginleştirmek, verim
ve kaliteyi arttırmak için de kullanılabilmektedir. Bu çerçevede ülkemiz orijinli farklı yörelere ait olan 23
domates genotipi bu çalışmada materyal olarak kullanılmıştır. Bu genotiplerden elde edilen fidelerden CTAB
metodu kullanılarak DNA örneklerinin ekstraksiyonu gerçekleştirilmiştir. DNA örneklerinin çalışma
koşullarına ait dilüsyonlar ile ön denemede 50 farklı ISSR ile sınırlı sayıda örnekle polimorfizm öntaraması
gerçekleştirilmiştir. Polimorfik olan ISSR markörleri ile bütün genotiplerin taraması yapılmış ve toplam 86
polimorfik fragmanın skorlanması sonucu uygulanan analiz yöntemi ile genotipler birbirinden yeterli düzeyde
ayrılmış ve genotipler arasındaki akrabalık ilişkileri belirlenmiştir. Buna göre diğer tüm örneklerden ayrılan
109 numaralı genotipin haricindeki örnekler iki ana grupta toplanmıştır. Böylece melezlama programı için
seçilecek olan örneklerin genetik altyapısı hakkında yeterli bilginin sağlandığı görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Domates, ISSR markörleri, polimorfizm.
Abstract
Tomato, as a result of its high economic value, has been subjected to several investigations from its
cultivation to its breeding. Considering the main purpose of agricultural production, including tomatoes, is to
achieve the highest efficiency, in terms of quality and quantity, from unit area, the quality and the quantity
increases will be possible via deterining the type and timing of cultivation and using varieties well adapted to
the production sites. Plant genetic resources include the local landraces, their wild relatives, old varieties not in
use and improved lines with well-determined characteristics. It is especially important to preserve the local
genetic resources for future breeding studies. Protection of genetic resources is mandatory to assure future crop
production, and therefore the future of humanity. Plant genetic resources are lost as a result of overuse,
pollution, climate change, a reduction of plant habitats and genetic erosion. Considering all these reasons, the
conservation of plant genetic resources becomes a necessity. Local genetic resources are not only important as
a source of resistance to diseases and pests, but also they can be used to enhance the nutritional value and to
increase the crop yield and its quality. In this context, 23 tomato genotypes, collected from different regions of
our country, were utilized as the material of this study. DNA extractions from the genotypes were performed
using the CTAB extraction procedure. Polymorphism prescan was performed using dilution samples of a
limited number of genotypes and 50 different ISSR primers. Next, all the genotypes were screened with
polymorphic ISSR markers determined in prescans and a total of 86 polymorphic fragments were scored. As a
result of the method applied and analysis of the fragments generated, genotypes were seperated adequately and
phylogenetic relationships between the genotypes were determined. According to the results, except genotype
109 which was seperated from all the remaining samples, all the genotypes were clustered into two main
groups. Thus, it was possible to acquire sufficient knowledge on the genetic background of the genotypes to
guide the selection of the appropriate parents to be used in the crossings planned next.
Keywords: Tomato, ISSR markers, polymorphism
64
2 – 4 Eylül 2014
Aşılı Karpuz Fidesi Üretiminde Farklı Aşılama Yöntemlerinin
Karşılaştırılması
Fatih Cem Kuzucu, Ezgi Sarıtaş, Tolga Sarıyer
ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 17020 ÇANAKKALE
E-posta: [email protected]
Özet
Bu araştırmada, karpuz fidesi üretiminde son yıllarda gündeme gelen aşılı fide üretimi konusunda
kullanılan iki farklı aşılama yöntemin karşılaştırılması ve birbirlerine göre üstün ve zayıf yönlerinin
saptanması amaçlanmıştır. Anaç bitki olarak seçilen Maximus F1 (C. maxima x C. moshata) çeşidi
üzerine, kalem olarak seçilen Starbust F1 çeşidi pratik uygulamada yarma aşılama ve eğimli (tüp) aşılama
olarak bilinen yöntemlerden faydalanarak aşılanmış ve fide çapı (mm), fide boyu (mm), hipokotil boyu
(mm), kök uzunluğu (mm) fide kök kuru ağırlığı (g), fide kök yaş ağırlığı (g), fide toplam kuru ağırlığı
(g), fide toplam yaş ağırlığı (g), fide yaş ağırlığı (g), fide kuru ağırlığı (g) ve membran sızıntısı (%) gibi
parametreler ölçülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre, fide çapı parametresi her iki aşılama metodunda
aynı grup içinde yer alan sonuçlar verirken, tüplü aşılama metodunda; hipokotil boyu, fide kök kuru
ağırlığı, fide kök yaş ağırlığı, fide toplam kuru ağırlığı, fide toplam yaş ağırlığı, fide yaş ağırlığı ve fide
kuru ağırlığı değerleri yarma aşılama metoduna oranla daha yüksek bulunmuştur. Yarma aşılama
metodunda ise; fide boyu, kök uzunluğu ve membran sızıntısı değerleri tüplü aşılama metoduna oranla
daha yüksek bulunmuştur. Çalışmada, uygun materyal ve yöntem kullanımı ile her iki aşılama metodu ile
de başarılı sonuçlar elde edilebileceği anlaşılmış olup, tüplü aşılama metodu kullanılan fidelerde yarma
aşı metoduna oranla daha fazla parametrede üstünlük sağlanmıştır. Özellikle membran iyon sızıntısı
değerinin düşük olması sebebiyle eğimli (tüp) aşı metodunu ile üretilen fidelerin hastalıklara daha dirençli
olacağı düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: karpuz fidesi, aşılama, yarma aşı, tüplü aşı
65
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Sıcaklık Dereceleri ve Tuz Stresinin Terede (Lepidium sativum L.)
Çimlenme, Çıkış ve Fide Gelişimi Üzerine Etkileri
Ertan Yıldırım, Melek Ekinci, Atilla Dursun
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 25240 ERZURUM
E-posta: [email protected]
Özet
Çalışmada, farklı sıcaklık dereceleri ve tuz stresinin terede çimlenme, çıkış ve fide gelişimi
üzerine etkileri belirlenmiştir. Bu amaçla tohumlar sekiz farklı sıcaklık derecesinde (3, 5, 10, 15, 20, 25,
30, 35 °C) ve dokuz farklı tuz ortamında (0, 50, 100, 150, 200, 250, 300, 350, 400 mM’lık NaCl)
çimlendirmeye bırakılmıştır. Çimlendirme denemeleri kontrollü çimlendirme kabininde, petri kapları
içerisindeki kurutma kağıtları üzerinde yapılmıştır. Tuz stresi altındaki (0, 50, 100, 150, 200 mM’lık
NaCl) tohumların fide çıkışı ve gelişimini belirlemek için ise tohumlar sera koşullarında torf: perlit
karışımı ile doldurulmuş viyollere ekilmiştir. Gerek tohum çimlendirme gerekse tohum çıkış denemeleri 4
tekerrürlü olacak şekilde düzenlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre sıcaklığın 15 oC’ye kadar çıkması ile
çimlenme oranının artırdığı ve bu derecede maksimum çimlenme olduğu görülmüştür. Tuz
konsantrasyonlarının çimlenme ve çıkışı oranı üzerine etkileri incelendiğinde kontrol uygulamasına göre
tuz konsantrasyonun artmasıyla çimlenme ve çıkış oranlarının azaldığı görülmüştür. Tuz
konsantrasyonunun 300 mM’a kadar çıkması çimlenmeyi çok fazla etkilemezken 350 ve 400 mM’da
çimlenme oranında belirgin bir azalma meydana gelmiştir. Tohum çıkışlarında ise 150 mM’dan daha
yüksek tuz ortamlarında azalma olmuştur. Ayrıca tuz konsantrasyonunun artması terede fide boyu, kök
boyu, fide yaş ağırlığı, fide kuru ağırlığı, kök yaş ağırlığı ve kök kuru ağırlıklarının azalmasına neden
olmuştur.
Anahtar kelimeler: Tere, çimlenme, fide, sıcaklık, tuz stresi
Effects of Different Temperatures and Salt Stress on Germination, Emergence and Seedling
Growth of Garden Cress (Lepidium sativum L.)
Abstract
In this study, effects of different temperatures and salt stress on germination, emergence and
seedling growth of garden cress were determined. For this purpose, seeds were allowed to germinate in
eight different temperatures (3, 5, 10, 15, 20, 25, 30, 35 °C) and nine different salts medium (0, 50, 100,
150, 200, 250, 300, 350, 400 mM NaCl). Germination tests were performed on blotter papers of petri
dishes in controlled germination cabins. To determine the seedling emergence and growth under salt
stress (0, 50, 100, 150, 200 mM NaCl), seeds were sown into trays filled with peat: perlite mixture under
greenhouse conditions. Both seed germination and emergence trials were arranged with 4 replications.
According to the results of the study germination percentage increased with the temperature up to 15 °C,
and maximum germination was found to be at this level. When salt stress effects on the germination and
emergence rate are examined, it was determined that germination and emergence percentages decreased
with increase of salt concentration. While germination percentage was not so much affected with increase
of salt stress up to 300 mM, very significant reduction in the rate of germination has occurred in 350 and
400 mM NaCl. Seedling emergence has been reduced in more than 150 mM high salt environments.
Furthermore, the increase of the salt concentration caused decrease seedling height, root length, shoot
fresh weight, shoot dry weight and root weight and root dry weight.
Keywords: Garden cress, germination, seedling, temperature, salt stress
66
2 – 4 Eylül 2014
Bakteri Uygulamalarının Domates (Lycopersicon esculentum L.) ve Hıyarda
(Cucumis sativus L.) Fide Gelişimi ve Kalitesi Üzerine Etkileri
Melek Ekinci1, Ertan Yıldırım1, Atilla Dursun1, Recep Kotan2, Metin Turan3
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 25240 ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 25240 ERZURUM
3
Yeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik
Bölümü 34755 İSTANBUL
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Çalışmada, dört farklı bakteri izolatının (Bacillus megaterium-M3, Agrobacterium rubi-RK-34,
Bacillus subtilis-TV-17C ve Pseudomonas putida-RK-142) domates (Lycopersicon esculentum L.) ve
hıyarda (Cucumis sativus L.) fide gelişimi ve kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Yüzey sterilizasyonu
yapılmış olan tohumlar çoklu fide saksılarında torf:perlit karışımı içerisine ekilmiş, hazırlanan bakteri
solüsyonları ise tohumlar toprak yüzeyine çıkış yaptıktan sonra bitki kök bölgesine enjekte edilerek
uygulanmıştır. Çalışmada, bakteri uygulamalarının fide boyu, gövde çapı, fide ve kök yaş ağılığı,
hipokotil uzunluğu ve fide kuru madde miktarı üzerine etkilerinin belirlenmesinin yanı sıra fidelerde N, P,
K, Ca, Mg, Fe, Mn, Zn, Cu ve B içerikleri üzerine etkileri de tespit edilmiştir. Araştırmada, bakteri
uygulamalarının gerek domates gerekse hıyarda fide gelişimini olumlu etkilediği belirlenmiştir. Bakteri
uygulamaları domates ve hıyar fidelerinde genellikle mineral madde içeriğini artırmış, en yüksek değerler
Pseudomonas putida-RK-142 ve Bacillus subtilis-TV-17C uygulamalarından elde edilmiştir. Araştırma
sonucunda, bakteri uygulamalarının çalışmada kullanılan her iki türde de fide gelişimi, mineral madde
içeriği ve fide kalitesini kontrol uygulamasına göre iyileştirdiği ve hazır fide yetiştiriciliğinde
kullanılabileceği tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: domates, hıyar, fide, bakteri, mineral madde
The Effects of Applications of Bacteria on Growth and Quality of Tomato (Lycopersicon esculentum
L.) and Cucumber (Cucumis sativus L.) Seedling
Abstract
In this study it was investigated that the effects of applications of bacteria (Bacillus megateriumM3, Agrobacterium rubi-RK-34, Bacillus subtilis-TV-17C ve Pseudomonas putida-RK-142) on growth
and quality of tomato (Lycopersicon esculentum L.) and cucumber (Cucumis sativus L.) seedling. Surface
sterilized seeds were sown into mixture of peat: perlite. The bacterial solutions were applied by injection
to plant root zones after seedling emergence. The effects of bacterial application on seedling height, stem
diameter, seedling and root fresh weight, hypocotyl length and seedling dry weight were determined.
Content of N, P, K, Ca, Mg, Fe, Mn, Zn, Cu and B of seedlings were also investigated. Bacterial
treatments generally improved seedling growth and quality of tomato and cucumber compared to the
control. The highest values were obtained from application of bacteria in terms of mineral content of both
species with compared the control. The highest mineral contents were obtained from applications of
Pseudomonas putida-RK-142 and Bacillus subtilis-TV-17C. As a result of this study, the applications of
bacteria significantly increased seedling growth, quality and mineral content in both species with
compared to control and could be used in seedling growing.
Keywords: tomato, cucumber, seedling, bacteria, mineral matter
67
2 – 4 Eylül 2014
Prohexadione-Calcium Uygulamalarının Domateste (Lycopersicon
esculentum L.) Fide Kalitesi Üzerine Etkileri
İsmail Fatih Çakırbay1, Atilla Dursun2
Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü ERZİNCAN
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ERZURUM
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışma 2012 yılında Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü’ ne ait fide
yetiştirme seralarında yürütülmüştür. Çalışmada çevreye ve insan sağlığına zararlı etkisi olmayan
prohexadione-calcium (Pro-Ca) maddesinin domates fide kalitesi üzerine etkisi araştırılmıştır. Yapraktan
sprey şeklinde uygulanan Pro-Ca nın 50, 75, 100, 125 ve 150 ppm konsantrasyonları denenmiştir.
Araştırmada domates fidesi olarak Kayra F1 çeşidi kullanılmıştır. Araştırmada fide gelişimi (fide boyu,
gövde boyu, gövde çapı) ve uygulama sonrası fidelerin makro ve mikro element içerikleri belirlenmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, fide boyu, kök uzunluğu, gövde boyu ve gövde çapı dozlara göre önemli
derecede değişiklik göstermiştir. Gövde kuru madde oranı, yaprak kuru madde oranı ve kök kuru madde
oranında yine dozlara göre değişiklik gözlenmiştir. Elde edilen verilere göre en düşük fide boyu (14,417
cm) 150 ppm’lik dozdan elde edilmiştir. En düşük kök uzunluğu (9,183 cm) 125 ppm’lik uygulamadan,
en düşük gövde boyu (7,067 cm) ile en düşük gövde çapı (0,119 mm) ise 100 ppm’lik dozdan elde
edilmiştir. Fidelerde en yüksek kuru madde oranı ise gövdede (%19,068) ve yaprakta (%17,107) 150
ppm’lik dozdan, kökte (%16,320) ise 75 ppm’lik dozdan elde edilmiştir. Ayrıca fidelerin makro ve mikro
element içerikleride dozlara göre önemli derecede değişiklik göstermiştir.
Anahtar kelimeler: Domates, fide, prohexadione-calcium, aşırı boylanma, Erzincan
Effects of Prohexadione-Calcium on Seedlings Quality of Tomato (Lycopersicon esculentum L.)
Abstract
This study was undertaken at seedling greenhouse of Erzincan Horticultural Research Station
Management in 2012. The effect of prohexadione-calcium (Pro-Ca), which is not harmful to human and
enverioment, on seedlings quality of tomato (Lycopersicon esculentum L. ) were determined. The doses
of 50, 75, 100, 125 and 150 ppm were sprayed to the leaf of seedling. Kayra F1 tomato cultivar was used
as plant material. Seedling growth parameters, macro and micro nutrient contents of seedling were
determined. According to reserch result, there were significant diffrences in terms of seedling high, root
high, stem high, sitem diameter, dry matter of stem, leaf and root among the application doses. As the
data, The lowest seedling lenght was determined as 17,42 cm in 150 ppm application. While the lowest
root lenght was 9,18 cm in 125 ppm application, the lowest stem lenght and stem diameter were 7,06 cm
and 0,11 mm in 100 ppm application, respectively. The highest dry matter was reported as 19,06 % stem
and 17,10 % at leaf in 150 ppm treatments while the value was 16,32 % at root in 75 ppm treatment.
There were significant differences in terms of macro and micro nutrient contents of seedling among the
applications.
Keywords: Tomato, seedlings, prohexadone-calcium, excessive seedling growth, Erzincan
68
2 – 4 Eylül 2014
Ekim Kabı Büyüklüğünün Bazı Lahanagil Türlerinde Fide Kalitesine Etkisi
Atnan Uğur, Ercan Ekbiç, Emine Merve Hasancaoğlu
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ORDU
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma farklı büyüklükteki ekim kaplarının lahanalarda fide kalitesine etkilerinin araştırılması
amacı ile 2012-2013 sezonunda Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü uygulama
alanlarında yürütülmüştür. Çalışmada İstanbul Tohum firmasından sağlanan Karadere 007 (karalahana),
Yalova -1 (Beyaz baş lahana) ve Laso (kırmızı baş lahana) lahana çeşitleri kullanılmıştır. Ekim kapları
olarak 45x54 cm ebatında ve farklı hücre sayısına (32, 45, 67, 85 ve 104 hücre ) sahip plastik viyoller ile
yetiştirme ortamı olarak 3:1 oranında hazırlanan torf+perlit karışımı kullanılmıştır. Deneme tesadüf
parselleri deneme deseninde 3 tekrarlı olarak kurulmuştur. Tohum ekimini takiben 34. ve 40. günlerde
örnekleme yapılan fidelerde fide boyu, gövde çapı, yaprak sayısı, yaprak boyu, yaprak eni ve yaprak sapı
uzunluğu ölçülmüştür. İncelenen özellikler bakımından viyoldeki hücre sayısı ile ters orantının olduğu
gözlenmiştir. Genellikle viyoldeki hücre sayısı arttığında yani hücre hacmi azaldığında bütün ölçülen
özelliklere ait değerlerde azalmaların olduğu gözlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Fide, lahana, ekim kabı büyüklüğü, fide boyu
Effects of Pot Size on Seedling Quality in Some Brassicas
Abstract
This study was conducted to determine effects of pot size on seedling quality of some cabbage
species at Ordu University in 2012-2013 growing season. Seeds of Brassica oleracea var. acpehala cv.
Karadere 007, Brassica oleracea var. capitata cv. Yalova 1 and Brassica oleracea var. capitata subvar.
rubra cv. Laso were obtained from İstanbul Tohum and used in the experiment. 45 x 54 cm sized viols
having different cell number (32, 45, 67 and 104) were used for sowing. Peat-moss and perlite mix in 3:1
(v:v) was used as growing media. The experiment was designed completely randomized with 3 replicates.
Seedlings were sampled two times 34 and 40 days after sowing and observed and measured for seedling
height, hypocotyl diameter, leaf number, leaf length, leaf width and petiole length of the seedlings. The
values obtained from the measurements were showed invers ratio with cell number in a viyol. In general
increasing cell number (decreasing cell volume) in a viyol resulted in lower values in majority of the
measured characteristics.
Keywords: Seedling, cabbage, pot size, seedling height
69
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Yetiştirme Ortamlarının Sebze Filizi Yetiştiriciliğindeki Etkinliğinin
Belirlenmesi
Ruhsar Yanmaz1, Gölge Sarıkamış1, Selen Akan1, Yıldırım Ş. Özden2
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110 ANKARA
T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez
Müdürlüğü 06172 ANKARA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Araştırma, olgun bitkilere göre sağlık değerlerinin daha yüksek oluşu nedeniyle günümüzde
önemi artan sebze filizi yetiştiriciliğinde değişik yetiştirme ortamlarının etkinliğini belirlemek amacıyla
yapılmıştır. Araştırmada 13 sebze türü (brokoli, lahana (kırmızı ve beyaz baş), tere, roka, turp (siyah ve
beyaz), maydanoz, dereotu, soğan, pazı, fesleğen, semizotu, kişniş, bezelye) kullanılmıştır. Yetiştirme
ortamı olarak torf+perlit (2:1) karışımı, kâğıt arası ve in vitro katı besin ortamı kullanılmıştır. Bu
ortamlarda yetiştirilen filizlerde ekim sonrası çıkış oranı, birim alandan elde edilen verim, ekim hasat
arasındaki süre, taze ve kuru filiz ağırlığı belirlenmiştir. Araştırma sonucunda en iyi sonuçlar torf-perlit
ortamında yetiştirilen bitkilerden elde edilmiştir. Kâğıt arası ve agarlı besi ortamlarından ise enfeksiyon
nedeniyle başarılı sonuç alınamamıştır.
Anahtar kelimeler: sebze filizi, ortam
Effects of Using Different Growing Media on Vegetable Sprout Production
Abstract
The present study is aimed to determine the effect of using different growing media on vegetable
sprout production, due to the health beneficial compounds. In this study, 13 vegetable cultivars (broccoli,
cabbage (white and red head cabbages), garden cress (plain and curly), rocket, radish (white and black),
parsley, dill, onion, chard, basil, pea) were used. As growing media, peat+perlite (2:1), damp filter paper
and solid growth media were tested. Sprouts grown on this media were evaluated in terms of total sprouts
weight, sprout emergence rate, time elapsed between sowing and harvest, fresh and dry sprout weight.
The best results obtained from the perlit+peat media. Damp filter paper and solid growth medium did not
give good result because of high infection.
Keywords: vegetable sprout, media
70
2 – 4 Eylül 2014
Standart Tohumluk Kaydı Denemelerine Giren Karpuz [Citrullus lanatus
(Thunb.) Matsum. et Nakai] Çeşitlerinde Ölçülebilir Morfolojik
Karakterlerin Belirlenmesi
Sıtkı Ermiş1, Veysel Aras2, Kürşat Murat Soylu1
1
Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü ANKARA
2
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü MERSİN
E-posta: [email protected].
Özet
Uzun süreli ıslah çalışmalar sonucunda geliştirilen çeşit adaylarının kayıt altına alınması ve
tanımlanması farklılık, yeknesaklık ve durulmuşluk (FYD) testleri sebze türlerinde en önemli aşamayı
oluşturmaktadır. FYD testleri ile başvurusu yapılan aday çeşidin çeşit olma vasıfları kontrol edilmekte ve
çeşidin ağırlıklı olarak çevre koşullarından en az etkilenen morfolojik karakterleri saptanmaktadır.
Çeşitlerin kimlik kartları, çeşit tescil sisteminde, bitki ıslahçı hakları kapsamında çeşidin koruma altına
alınmasında. sertifikasyon sistemi dahilinde tarla kontrolleri ile ön ve son kontrol denemelerinde çeşidin
safiyetinin kontrolünde kullanılmaktadır. Bu çalışma ile 38 özellik incelenen çalışmada karpuzda
özellikle kantitatif karakterlerden kotiledon büyüklüğü, yaprak büyüklüğü, yaprak boy/çap oranı, meyve
ağırlığı, meyve uzunluğu, meyve çapı, meyve boy/çap oranı, meyve sapı kalınlığı, çiçek burnu
büyüklüğü, meyve kabuk kalınlığı, diploid ve tetraploid çeşitlerde tohum sayısı, tohum uzunluğu, tohum
çapı, tohum boy/çap oranı, çiçeklenme zamanı ile SÇKM (suda çözünebilir kuru madde oranı) gibi
ölçülebilir morfolojik karakterler belirlenmiş ve belirlenen özellikler bakımından karpuz çeşitlerinde
ölçülen değerlere ilişkin referans değerleri belirlenmeye çalışılmıştır. Belirlenen bu özelliklerin UPOV
(Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) tarafından geliştirilen özellik belgelerine uyumluluğu
ve UPOV değerlendirme skalası ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Karpuzda incelenen bu özelliklerin
değerlendirilmesi sebze ıslahçılarına ve buna benzer çalışma yürüten diğer araştırmacılara çeşit
tanımlamada ve gözlem almada doğru referans aralıklarına göre notlandırmanın belirlenmesi açısından
yardımcı olabilecektir.
Anahtar kelimeler: Sebze, karpuz, kayıt, farklılık, yeknesaklık, durulmuşluk (DUS), UPOV
Determination of Morphological Characters for Registration Trials of Watermelon [Citrullus
lanatus (Thunb.) Matsum. et Nakai]
Abstract
Distinctness uniformity and stability (DUS) tests constitute the most important stage in registering
varieties developed as an outcome of long-term efforts. Varietal characteristics are checked via DUS tests
and they are identified according to the dominant morphological characteristics of the variety. Variety
descriptive cards are used in the variety registration system, in the protection of the variety under plant
breeders’ rights and in determining the variety’s trueness-to-name during field inspections and pre- and
post-control trials within the scope of the certification system. In this study we examined 37 characters of
watermelon, the quantitative characteristics of length and width of cotyledons. Leaf blade length, width
and ratio of lenght/diameter, fruit weight, fruit length, fruith width, fruit length/width, size of insertion of
peduncle, size of pistil scar, thickness of pericarp, number of seeds, seed length, seed width, ratio of seed
length/diameter for diploid and tertraploid varieties and time of beginning of female flowering and brix
that could be measured were determined. It was also aimed to define compliance of these characteristics
with guidelines of International Union for the Protection of New Varieties of Plants (UPOV) and compare
them with grading system. Evaluating these characteristics of watermelon will be able to provide
convenience in identification and observation of varieties in terms of determining grading by true
reference ranges to the vegetable breeders and other researchers that do similar studies.
Keywords: Vegetable, watermelon, registration, distinctness, uniformity, stability (DUS), UPOV
71
2 – 4 Eylül 2014
Bitki Gelişimini Uyaran Rhizosfer Bakterileri ile Yapılan Yaprak
Uygulamalarının Kırmızı Pancar (Beta vulgaris subsp. vulgaris L.)’da Verim
ve Gelişme Üzerine Etkisi
Haluk Çağlar Kaymak1, Mesude Figen Dönmez2, Esra Ulaş1
Ahmet Hakan Ürüşan3
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 25240 ERZURUM
2
Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 76000 IĞDIR
3
Bingöl Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu 12000 BİNGÖL
E-posta: [email protected].
1
Özet
Bu araştırma bitki gelişimini uyaran rhizosfer bakterileri ile yapılan yaprak uygulamalarının
kırmızı pancar (Beta vulgaris subsp. vulgaris L.)’da verim ve gelişme üzerine etkisini belirlemek
amacıyla 2010 ve 2011 yıllarında yürütülmüştür. Bitkisel materyal olarak bir adet kırmızı pancar (Beta
vulgaris subsp. vulgaris L. cv. 'Detroit') çeşidi ve yaprak uygulaması olarak farklı cins ve türlere ait 4 adet
bitki gelişimini uyaran rhizosfer bakterisi [Burkholderia gladii (BA-7), Agrobacterium rubi (A-18) ve
Bacillus spp. (BA-140 ve M-58)] kullanılmıştır. Araştırmada, ortalama kök ağırlığı (g), çapı ve uzunluğu
(cm), kökte kuru madde miktarı (%), kök sertliği (kg/cm2), yaprak sayısı (adet/bitki), klorofil (a + b)
(SPAD), kök et ve kabuk rengi ve verim (kg/parsel) tespit edilmiştir. Araştırmada, bitki gelişimini uyaran
rhizosfer bakterileri ile yapılan yaprak uygulamasının kök çapı, uzunluğu ve ortalama kök ağırlığı
değerlerini kontrole göre artırdığı tespit edilmiştir. Nitekim, bakteri uygulamalarında verim değerleri 6.74
kg/parsel (Burkholderia gladii BA-7) ile 7.52 kg/parsel (Bacillus spp. BA-140) arasında değişirken,
kontrolde ise bu değer 5.59 kg/parsel olarak tespit edilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlar, bitki
gelişimini uyaran rhizosfer bakterileri ile yapılan yaprak uygulamalarının kırmızı pancar (Beta vulgaris
subsp. vulgaris L.)’da verim, kalite ve bazı gelişme özelliklerini artırmak ya da iyileştirmek amacıyla
kullanılabileceğini ortaya çıkarmıştır.
Anahtar kelimeler: Kırmızı pancar, Beta vulgaris subsp. vulgaris L., rhizosfer bakterileri, verim.
Effect of Foliar Application of Plant Growth Promoting Rhizobacteria on Growth and Yield of Red
Beet (Beta vulgaris subsp. vulgaris L.)
Abstract
The objective of this study was to determine the effect of foliar application of plant growthpromoting rhizobacteria on growth and yield of red beet (Beta vulgaris subsp. vulgaris L.) in Erzurum
during 2010 and 2011. One red beet cultivar (cv. 'Detroit') was used as plant material and four bacteria
strains namely Burkholderia gladii strain BA-7, Agrobacterium rubi strainA-18 and Bacillus spp. strains
BA-140 and M-58 were applied as foliar application. Root weight (g), diameter and length (cm), dry
matter content of roots (%), root firmness (kg/cm2), number and chlorophyll (a + b) content of leaves
(SPAD), root colour and yield (kg/plot) were investigated. It was determined that foliar applications of
bacteria strains significantly improved root weight, diameter and length according to the control. While
the yield in rhizobacteria applications was changed 6.74 kg/plot (Burkholderia gladii BA-7) with 7.52
kg/plot (Bacillus spp. BA-140), the yield in control was determined 5.59 kg/plot. In conclusion, the foliar
application of plant growth promoting rhizobacteria could be used to have better yield and quality and
increase to growth parameters for red beet (Beta vulgaris subsp. vulgaris L.).
Keywords: Red beet, Beta vulgaris subsp. vulgaris L., rhizobacteria, yield.
72
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye Şalot Soğanı (Allium cepa var. ascalonicum Backer) Üretim
Potansiyeli
Gülay Beşirli1, İbrahim Sönmez1, Ali Fuat Gökçe2, İkbal Tatar1, Şaziye Ulucan3
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü YALOVA
Niğde Üniversitesi Tarim Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarimsal Genetik Müh. Bölümü
NİĞDE
3
Aksun Tarımsal Ürünler A.Ş. MERSİN
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Şalot soğanı (Allium cepa var. ascalonicum Backer), yenilebilir soğan (Allium cepa L.) türü altında
bir varyetedir. Vejetatif olarak üretilen şalot soğanı çeşitlerin yanında tohum ile üretilen çeşitler de
mevcuttur. Vejetatif çoğaltılan tiplerde, iri arpacık büyüklüğünde olan bir yumrunun dikimi ile etrafında
4-9 adet yan başların oluşumu ile fındık çotanağı görünümünü alan bir yapı oluşmaktadır. Tohum ile
çoğaltılan tiplerde genel olarak tek baş oluşmaktadır. Şalot, Türkiye içinde tüketimi çok yaygın olan bir
varyete olmamakla beraber ihracata konu olan bir sebzedir. İhracatta çeşitler uzun, yarı uzun ve kısa şalot
tipleri olarak sınıflandırılmaktadır. Ülke içinde üretim miktarı değerleri bulunmamakla beraber yıllık
2000 ton ihracat yapılmaktadır. TÜİK kayıtlarında ürünün kaydı “taze/soğutulmuş şalot” ifadesi altında
bulunmakta olup ihracatı ise 0703.10.90.00.00 G.T.İ.P. numarası ile yapılmaktadır. Ülkemizde Marmara,
Orta Karadeniz, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu geçit kuşağı bölgelerinde yetiştirilen şalot yurtdışından
özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Fransa ve İngiltere tarafından talep edilmektedir. Ele
alınan bu çalışma ile ülkemiz şalot üretim alanlarında sörvey yapılmış sorunlar tesbit edilmiştir. Yapılan
değerlendirme sonucunda, ülkemiz şalot üretim alanlarında ana sorunun standart çeşit olmayışı ve bu
sorunun da ihracata yansıdığı tesbit edilmiştir. Bu sorunun çözümüne yönelik Bakanlık, üniversite, özel
sektör ve üretici işbirliği kapsamında çalışmalar başlatılmıştır.
Anahtar kelimeler: Şalot soğanı, Allium cepa var. ascalonicum Backer
Shallot (Allium cepa var. ascalonicum Backer) Production Potential in Turkey
Abstract
Shallot (Allium cepa var. ascalonicum Backer) is a variety classified under edible onion (Allium
cepa L.). Besides vegetatively propagated shallot cultivars, seed propagated shallot cultivars exist. In
vegetatively propagated shallot types, a shallot bulb with a size of large onion set is planted and 4-9
attached lateral bulbs develop from a single plant. Seed propagated types usually forms single bulb.
Although shallot is not a common consumed variety in Turkey, it is a subject vegetable variety to export.
Shallot cultivars are classified as long, mid-long, and short types during export. Although there is no
production quantity value in the country, about 2000 ton shallot is exported yearly. It is mentioned as
‘’fresh / chilled shallots’’ in TUIK data base, and exported with a GTIP number of 0703.10.90.00.00.
Shallot is produced in Marmara, Central Bleak Sea, Mediterranean, Southeast Anatolia in Turkey, is
demanded abroad especially United States of America, Netherland, France, and United Kingdom. With
this study, shallot production areas are surveyed in Turkey and problems are identified. The biggest
problem identified is lack of standardized shallot cultivars and its reflections to export. The producers
have been initiated in cooperation with Ministry, universities, and private sector for the solution of this
problem.
Keywords: Shallot, (Allium cepa var. ascalonicum Backer
73
2 – 4 Eylül 2014
Erzincan Koşullarında Bazı Sap ve Kök Kerevizi (Apium graveolens var.
dulce ve Apium graveolens var. rapaceum) Çeşitlerinin Bitki Gelişimi, Verim,
Bazı Kalite Özellikleri ve Besin Elementi İçeriklerinin Belirlenmesi
Halil İbrahim Öztürk1, Atilla Dursun2
Erzincan Üniversitesi Çayırlı Meslek Yüksekokulu Çayırlı ERZİNCAN
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ERZURUM
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışma 2010 ve 2011 yıllarında Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü’ ne
ait deneme alanı içerisinde yürütülmüştür. Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre üç tekerrürlü
olarak kurulmuş ve her tekerrürde 30 bitki yer almıştır. Araştırmada kök kerevizi olarak Neobi ve
Brilliant, sap kerevizi olarak Calpyso ve Triumph çeşitlerinin bitki gelişimi, verim ve bazı kalite
özellikleri incelenmiştir. Araştırmada bazı sap ve kök kerevizleri çeşitlerinde bitki boyu, bitki ağırlığı,
yaprak alanı, sap uzunluğu, sap çapı, kök ağırlığı, kök çapı, kök uzunluğu, SÇKM, sapta kuru madde,
yaprakta kuru madde, kökte kuru madde miktarı, dekara verim gibi bitki gelişimi ve verim parametreleri
değerlendirilerek tespit edilmiştir. Bununla birlikte çeşitlerin yaprak, sap ve köklerindeki besin elementi
düzeyleri ve çeşitler arasındaki farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, bitki
boyu, bitki ağırlığı, yaprak alanı, sap uzunluğu, sap çapı, SÇKM, sapta kuru madde, yaprakta kuru madde
ve dekara verim gibi parametrelerin kullanılan çeşide göre önemli derecede değişiklik gösterdiği
görülmüştür. Araştırma sonucunda her iki yılın ortalaması dikkate alındığında en yüksek dekara verim
kök kerevizinde Neobi (3390 kg/da) çeşidinden, sap kerevizinde ise Calpyso (3435 kg/da) çeşidinden elde
edilmiştir. Ayrıca bitkilerden alınan yaprak, sap ve kök örneklerinde N, P, K, Ca, Mg, S, Fe, Cu, Mn ve
Zn analizleri yapılmıştır. Elde edilen veriler değerlendirildiğinde besin element içeriği bakımından
çeşitler arasındaki farklılıklar istatiksel anlamda önemli bulunmuştur. Sonuç olarak kerevizin Erzincan
ilinde yetiştiriciliği yapılabilecek bir sebze türü olduğu ve sebze çeşitliliğinin zenginleştirilmesi
bakımından alternatif bir sebze türü olabileceği düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Sap kereviz, kök kereviz, verim ve kalite, adaptasyon, Erzincan
Determination of Plant Growth, Yield, Some Quality Characteristics and Nutrient Element
Contents of Some Celery and Celeriac Cultivars (Apium graveolens var. dulce and Apium
graveolens var. rapaceum) in Erzincan Conditions
Abstract
This study was carried out at experiment fields Erzincan Horticultural Research Station
Management in 2010 and 2011years. The experiment was established as completely randomized disgin
with tree replicates and each replicate had 30 plants. In this study, plant growth, yield and quality
characteristics of Neobi and Brilliant as celeriac, Calpyso and Triumph as celery cultivars were
investigated. In addition, mineral contents in stalk, leaves and root of cultivars and its differences among
cultivars were investigated. In this study, Plant height, plant weight, leaf area, stem length, stem
diameter, root weight, root diameter, root length, TSS, stalk dry matter, leaf dry matter, root dry matter
content of different celery and celeriac cultivars and yield per hectare and yield parameters were
determined. According to the research results, plant height, plant weight, leaf area, stem length, stem
diameter, TSS, stalk dry matter, leaf dry matter and yield per hectare were significant in terms
of difference parameters among the cultivars used. While the highest yield per hectare in the
average every two years experiment was determined in Neobi (3390 kg /da) celeriac cultivar, it was
Calpyso celery cultivar (3435 kg/da). N, P, K, Ca, Mg, S, Fe, Cu, Mn and Zn analysis were made in stalk,
leaves and root. When data were evaluated, there were statistically differences among the cultivars in
terms of mineral contents. As a result, it is tought that celery can be a species to be grown in Erzincan
province and an alternative vegetable species to be enriched variety of vegetable.
Keywords: Celery, celeriac, yield and quality, adaptation, nutrient elements, Erzincan.
74
2 – 4 Eylül 2014
Ereğli-Konya Yöresi Mor Havuç (Daucus carota convar. afganicus
Setchkarev) Üretimi, Sorunları ve Çözüm Önerileri
Esra Cebeci1, Fatih Hancı1, Orhan Soylu2, Sedat Yokuş3
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü YALOVA
2
Ereğli İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü KONYA
3
Toprak, Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma İstasyonu KONYA
E-posta: [email protected]
1
Özet
Son yıllarda tüketicilerin tarım ürünleriyle ilgili tercihlerinde, tat ve görüntü gibi özeliklerin yanı
sıra, sağlığa olan muhtemel olumlu etkileri de belirleyici olmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak, daha
önceleri görmezden gelinen birçok ürünün değeri artmış olup bilinen kullanım alanlarına ek olarak farklı
alanlarda da değerlendirilmeye başlanmışlardır. Bu ürünler içerisinde ye alan mor havuç (Daucus carota
convar. afganicus Setchkarev) geleneksel şalgam suyu üretiminde kullanılmasının yanı sıra, gıda boyası
olarak da değerlendirilmektedir. Yıllık 80 bin tonluk üretim miktarı ile Konya’ ya bağlı Ereğli ilçesi
ülkemizin önemli mor havuç üretim alanlarından biridir. 2013 yılında Tarımsal Araştırmalar ve
Politikalar Genel Müdürlüğü bünyesinde başlatılan bir proje kapsamında yöreye gerçekleştirilen
ziyaretler sırasında mevcut durum ve sorunlar hakkında yerinde gözlem yapma fırsatı elde edilmiştir.
Gerek üreticilerle gerekse ürün işleme tesisi yetkilileri ile yapılan bu görüşmeler sonucu Ereğli ve civar
ilçeler için oldukça önemli bir ihracat ürünü olan mor havucun üretimi ve yaşanan sorunlar ile ilgili elde
edilen bilgiler ve çözüm önerileri burada sunulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mor havuç, üretim, değerlendirme, Tagem, Ereğli,
Purple Carrot (Daucus carota convar. afganicus Setchkarev) Production, Problems and Solutions
in Ereğli-Konya
Abstract
In recent years, beside taste and appearance, agricultural products’ positive effects on human
health has gained increasing importances. According to this, importance of many products that ignored
before, has increased and also they have gained new usage areas. Among these products, purple carrot
(Daucus carota convar. afganicus Setchkarev), has traditionally used in production of “şalgam” and today
it is used as a natural food coloring material. Ereğli county which is an important purple carrot production
area in Turkey, has annually 80 thousand tonnes production amount. Within the purple carrot breeding
project that was started in 2013 and supported by the Ministry of Agriculture, many visitings have been
done to the area periodically. Experiences obtained from these visitings and meetings are presented here.
Keywords: Purple carrot, production, evaluation, Tagem, Ereğli
75
2 – 4 Eylül 2014
Erzurum Koşullarında Farklı Yetiştirme Zamanlarının Pırasa (Allium
porrum L.) Çeşitlerinde Verim, Kalite ve Gelişmelerine Etkisi
Hülya Eminağaoğlu, Atilla Dursun
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 25240 ERZURUM
E-posta: [email protected]
Özet
Bu araştırma, farklı dikim zamanlarının pırasa çeşitlerinin verim, kalite ve gelişmelerine etkisini
belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma 2009-2010 yıllarında Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Tarımsal Araştırma ve Yayım Merkezi Müdürlüğüne ait 4 numaralı deneme alanında
yürütülmüştür. Denemede üç pırasa (Allium porrum L.) çeşidinde (Kalem, Uzunbacak, İnegöl çeşitleri)
üç farklı dikim zamanı esas alınmıştır. Araştırma sonunda en yüksek pazarlanabilir ağırlık denemenin
ikinci yılında Uzunbacak çeşidinde (2488,78 kg/da) ve I. Dikim zamanından (28 Mayıs) elde edilmiştir.
Bitki gelişiminde ise çeşitlere ve dikim zamanlarına göre farklılıklar görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Pırasa, farklı dikim zamanı, verim, kalite, bitki gelişmesi
Effect of Different Growing Period on Yield, Quality and Plant Growth of Leek (Allium porrum L.)
Cultivars in Erzurum Conditions
Abstract
The objective of this study was to determine the effect of different planting time on yield, quality
and plant growth in leek. The study was undertaken at fourth Agricultural Research and Extension Center
of Atatürk University between 2009 and 2010 in Erzurum conditions. Three different planting times were
used in leek cultivars (Kalem, Uzunbacak and İnegöl). According to the research results, the highest
marketable yield in leek was obtained from Uzunbacak cultivar (2488,78 kg/da) at the first planting time
(May 28) in the second year. It was determined that plant growth differs according to plant species and
planting times.
Keywords: Leek, different planting time, yield, quality, plant development
76
2 – 4 Eylül 2014
Atık Mantar Kompostunun Enginarda Verim ve Bitki Gelişimi Üzerine
Etkileri
Nurgül Ercan1, Meliha Temirkaynak2
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü
2
Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü
E-posta:[email protected]
1
Özet
Bu araştırma, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Araştırma-Uygulama
Arazisinde tesis edilmiş 5 yaşlı Sakız enginar plantasyonunda gerçekleştirilmiştir. Çalışmada amaç Sakız
enginarında atık mantar kompostunun verim ve bitki gelişimi üzerine olan etkilerinin araştırılmasıdır.
Araştırmada Antalya-Korkuteli yöresinde faaliyet gösteren mantar işletmelerinden temin edilen 1 yıl açık
alanda bekletilmiş atık mantar kompostu (AMK) kullanılmıştır. Çalışmada ticari gübre uygulaması (20
kg/da N, 20 kg/da P2O5, 20 kg/da K2O) (TG); 4 ton/da atık mantar kompostu (AMK) + ½ ticari gübre
(TG); 4 ton/da çiftlik gübresi (ÇG)+ ½ ticari gübre (TG) ve kontrol (0 gübre uygulaması) uygulamaları
yapılmıştır. AMK’nun ve çiftlik gübresinin içeriği özel bir laboratuvarda analiz ettirildikten sonra deneme
parsellerine dağıtılıp karıştırılmıştır. 1x1 m dikim sistemiyle tesis edilmiş olan plantasyondaki bitkilerde
verim (kg/da), baş eni (mm), baş boyu (mm), tabla ağırlığı (g), tabla eni (mm), tabla boyu (mm), baş ve
tabla indeksi ile bitki boyu (cm) ölçümleri yapılarak uygulamaların bu kriterler üzerine olan etkileri
araştırılmıştır. Deneme Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre planlanmış olup sonuçların
değerlendirilmesinde SAS paket programı kullanılmıştır. Analiz sonuçları LSD testine tabi tutulup
gruplamalar yapılmıştır. Enginar plantasyonundan birinci yılda elde edilen verim değerlerine en yüksek
katkıyı sağlayan ticari gübre uygulaması olmuştur. Ticari gübreleme uygulaması yapılan bitkilerden
dekara verim 1987,17 kg olarak saptanırken bunu sırasıyla 1929,47 kg/da ile atık mantar kompostu ve
1553,17 kg/da ile çiftlik gübresi uygulamaları izlemiştir. Denemenin birinci yılında baş eni (mm), baş
boyu(mm) ve bunlara bağlı olarak saptanan indeks değerleri üzerine yapılan uygulamaların istatistiki
olarak önemli farklılıklara yarattığı saptanmıştır. Mantar kompostu uygulamasının çiftlik gübresinden
daha iyi sonuç vermesi enginarda çiftlik gübresi yerine atık mantar kompostunun alternatif olabileceğini
göstermiştir.
Anahtar kelimeler: Cynara scolymus L., atık mantar kompostu, çiftlik gübresi, ticari gübre.
Effects of Spent Mushroom Compost on Yield and Plant Growth of Artichoke
Abstract
This research was conducted at Research & Practice area of Akdeniz University Faculty of
Agriculture in 5 year old Sakız artichoke plantations. The aim of the study was to investigate the effects
of spent mushroom compost on yield and plant growth Sakız artichoke. Spent mushroom compost (AMC)
obtained from mushroom enterprises in the region of Antalya Korkuteli were used after 1 year aging
outdoor area. In this study, the treatments were commercial fertilizer application (20 kg / ha N, 20 kg / ha
P2O5, 20 kg / ha K2O) (CF), 4 tons/ha of waste mushroom compost (WMC)+½ commercial fertilizer
(CF), 4 tons/ha farmyard manure (FM)+½ commercial fertilizer (CF) and control (0 fertilizer). The
contents of spent mushroom compost and farmyard manure were analyzed in a commercial laboratory
and then were distributed the experimental plots and mixed the soil. Artichoke plantations were
established with spaced 1x1 m. The effects of applications on plants yield (kg / ha), head width (mm),
head length (mm), head weight (g), head index and plant height (cm) were investigated. Experiments
were designed with Randomized complete block design. The results were evaluated by using the SAS
software package (version 15) and LSD test was conducted for groupings. According to the first year
yield values, the highest contributions were obtained from commercial fertilizer application. Yields were
1987,17 kg/da in commercial fertilizer application, 1929,47 kg/da in spent mushroom compost and
1553,17 kg/da in farmyard manure. In the first year of the trial, statistically significant differences were
found in terms of head width (mm), the head length (mm) and index values. Mushroom compost gave
better results than the application of farmyard manure. The results of the research were shown that spent
mushroom compost might be an alternative to farmyard manure.
Keywords: Cynara scolymus L., spent mushroom compost, farmyard manure, commercial fertilizer.
77
2 – 4 Eylül 2014
Azot ve Hümik Asit Uygulamalarının Marulda Verim ve Kalite Üzerine
Etkileri
Atnan Uğur1, Ercan Ekbiç1, Ozan Zambi2, Mevlüt Uyar1, Rana Aksoy1
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 52200 ORDU
Ordu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı 52200 ORDU
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışma farklı azot dozlarının (0, 5, 10, 15 ve 20 kg/da) ve hümik asit uygulamasının marulun
verim ve kalitesine etkilerinin araştırılması amacı ile 2013-2014 sezonunda Ordu Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü uygulama alanlarında yürütülmüştür. Campania ve Fırtına marul
çeşitlerinin kullanıldığı çalışma 3 tekrarlı olarak tesadüf parselleri deneme desenine göre kurulmuştur.
Fide dikiminden 75 gün sonra marullar hasat edilmiş ve verim, bitki boyu, bitki eni, yaprak sayısı, yaprak
boyu, yaprak eni ve klorofil miktar ölçümleri yapılmıştır. Marul yetiştiriciliğinde uygulanan humik asidin
verim parametreleri üzerinde olumlu etkileri olmasına rağmen bu etkiler istatistiksel anlamda önemsiz
çıkmıştır. Uygulanan azot dozları arttıkça verim, yaprak özellikleri ve klorofil miktarlarında artışlar
olmakla birlikte artan azot dozları bitki kuru ağırlıklarında azalmalara neden olmuştur.
Anahtar kelimeler: Marul, azot, hümik asit, verim, kalite
Effects of Nitrogen and Humic Acid Application on Yield and Quality of Lettuce
Abstract
This study was conducted to determine the effects of application of different nitrogen doses (0, 5,
10, 15 and 20 kg/da) and humic acid on yield and quality of lettuce at Ordu University in 2013-2014
growing season. The experiment was established in completely randomized block design with 3 replicates
using 2 cultivars (cv. Fırtına, cv. Campania) of Lactuca sativa var. crispa. Plants were harvested 75 days
after planting and yield, plant height, plant width, leaf number per plant, leaf length, leaf width and
chlorophyll contents of leafs were measured. Although application of humic acid increased the yield
parameters the differences between applied and non-applied plants were not found statistically significant.
Increasing nitrogen doses resulted in increases in yield, some leaf characteristics and chlorophyll content
but caused decreases in plant dry weight values.
Keywords: Lettuce, nitrogen, humic acid, yield, quality
78
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Renkteki Su Yastıklarının Sera Koşullarında Hıyar (Cucumis sativus)
Verimi ve Su Kullanma Etkinliği Üzerine Etkileri
Mustafa Demirkaya1, Sinan Gerçek2, Osman Gülşen3
Erciyes Üniversitesi Safiye Çıkrıkçıoğlu MYO Bahçe Tarımı Programı KAYSERİ
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü KAYSERİ
3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAYSERİ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışmada su yastıkları sulama yönteminde kullanılan farklı renkteki su yastıklarının, yaz
döneminde, serada yetiştirilen Maraton çeşidi hıyarın verimi ve sulama suyu kullanımı üzerine etkileri
araştırılmış ve damlama sulama yöntemi ile karşılaştırılmıştır. Çalışmada, dekara ve bitki başına verim,
bitki başına ve metrekaredeki meyve adedi ile dönemlik su tüketimi değerleri incelenmiştir.
Değerlendirilen parametreler açısından su yastıkları konuları, damlama sulama konusuna göre istatistiksel
olarak daha yüksek, ancak dönemlik su tüketimi açısından ise daha düşük değer vermiştir. Hektara verim
değerleri, beyaz ve siyah su yastıklarında sırası ile 124.67 ve 126.53 damlama sulamada ise 78.24 ton
olarak bulunmuştur. Mevsimlik bitki su tüketimleri su yastıkları ve damlama sulama yöntemlerinde
sırasıyla 419 mm ve 622 mm’dir. Bu sonuçlar, serada hıyar yetiştiriciliğinde su yastıkları ile sulama
yönteminin verim ve su kullanım etkinliği açısından damlama sulamaya göre daha etkili olduğunu
göstermiştir.
Anahtar kelimeler: Renkli su yastığı, damlama sulama, hıyar, verim, sera
Different Colored Water Pillows Affect Cucumber Yield and Water Use Efficiency in Greenhouse
Conditions
Abstract
In this study, effects of different colors of water pillow on Maraton cultivars were investigated
about yield and water use efficiencies in anti-freeze polycarbonate greenhouse in summer period and it
was compared with drip irrigation method. Yield per crop, total yield, numbers of tomato for per plant
and seasonal crop water requirements were investigated. According to determined parameters, water
pillow plots were higher statically than drip irrigations plots, but had less seasonal crop water
requirement. Total yields per hectare for white and black water pillow were found 124.67 and 126.53 tons
respectively; it was 78.24 tons for drip irrigation method. Seasonal crop water requirement for water
pillows and drip irrigation plots were 419 and 622-mm respectively. These results showed that water
pillow irrigation method was more effective than drip irrigation one about yield of cucumber and water
use efficiency on greenhouse conditions.
Keywords: Colored water pillow, drip irrigation, cucumber, yield, greenhouse
79
2 – 4 Eylül 2014
Isıtmasız Seralarda Yetiştirilmeye Uygun Dolma Biberde (Capsicum
annuum L.) Hibrit Güçlerinin Belirlenmesi
Volkan Gözen, Ramazan Özalp, İbrahim Çelik
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Araştırma 2005-2006 yılları arasında Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Sebzecilik
Bölümün’deki ısıtmasız serada yürütülmüştür. Çalışmada 2005 bahar döneminde 6 adet dolma biber hattı
kullanılarak yarım diallel melezlemesi yapılmıştır. Elde edilen 15 adet hibrit ve ebeveynleri 2005-2006
yılı tek ürün döneminde, ısıtmasız cam serada, tesadüf blokları deneme desenine göre verim denemesine
alınmışlardır. Hibritlerin kış ve ilkbahar dönemleri, toplam verim ve meyve sayıları bakımından
performansları değerlendirilmiş, heterosis ve heterobeltiosis özellikleri ortaya konulmuştur. Verim
denemesinde, bitki başına toplam verim 1179.7 - 2899.3 g, bitki başına toplam meyve sayısı 24-48 adet
olarak elde edilmiştir. Toplam verimde heterosis oranı %-16.34 ile 48.69, toplam meyve sayısı için % 23.28 ile 55.82, erkenci verim için % -17.75 ile 57.49, erkenci verimde meyve sayısı için %-23.56 ile
53.30 arasında değişirken, heterobeltiosis oranları toplam verimde %-21.09 ile 41.51, toplam meyve
sayısında % -28.76 ile 45.48, erkenci verim için %-19.05 ile 50.02, erkenci verimde meyve sayısı için %36.33 ile 39.75 saptanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda DM2, DM14, DM3, DM9 ve DM11 no’lu
hibritlerin verim bakımından ümitvar aday hibrit olarak kabul edilebilir ve ebeveynleri ileride yeni
çeşitlerin ıslahında önemli olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Biber (Capsicum annuum L.), diallel, melezleme, heterosis, heterobeltiyosis
Determination of Heterosis of Bell Pepper for Suitable Unheated Greenhouses Cultivation
Abstract
This research was conducted in Vegetable Department of Batı Akdeniz Agricultural Research
Institute (BATEM). In the study, six parental pure lines were crossed in half-diallel in 2005 spring term.
The performances of yield and fruit number of 15 hybrids and pure lines were determined in randomized
complete block design with three replications in the single crop season including the term 2005 and 2006
in unheated glasshouse. Winter and whole season yields were performed by using analysis of variance for
yield and fruit number and evaluated the magnitude of heterosis and heterobeltiosis. Total fruit yield per
plant and number of fruits per plant ranged from 1179.7 to 2899.3 g and from 24 to 48 respectively. The
magnitude of heterosis ranged from -16.34 to 48.69 % for total fruit yield plant−1, -23.28 to 55.82 % for
number of fruits plant−1 in total yield, -17.75 to 57.49 % for early yield,-23.56 to 53.30% for number of
fruits plant−1 in early yield, whereas the magnitude of heterobeltiosis varied from -21.09 to 41.51% for
total fruit yield plant−1, -28.76 to 45.48 % for number of fruits plant−1 in total yield, -19.05 to 50.02 %
for early yield, -36.33 to 39.75 % for number of fruits plant−1 in early yield. As a result DM2, DM14,
DM3, DM9 and DM11 hybrids can be evaluated promising candidate hybrids and their parents are
thought to be important in the future breeding of new varieties.
Keywords: Pepper (Capsicum annuum L.), diallel, hybridization, heterosis, heterobeltiosis
80
2 – 4 Eylül 2014
Sera Koşullarında Domates-Brokkoli Birlikte Yetiştiriciliğinin Verim ve
Bazı Kalite Kriterleri Açısından Karşılaştırılması
Halil Demir, Ersin Polat
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Domates (Solanum lycopersicon cv. Selin F1) ve brokkolinin (Brassica oleracea var. italica cv.
Chief F1) birlikte yetiştirildiği bu araştırma; cam serada, Sonbahar (2006) ve İlkbahar (2007)
dönemlerinde yürütülmüştür. Domates meyvelerinde en, boy, meyve eti kalınlığı, meyve sertliği, renk
değerleri, C vitamini, sitrik asit, toplam kuru madde ve pH değerlerinin yanı sıra domates ve brokkolide
verim değerleri dikkate alınmıştır. Domateste meyve eni (72.20 mm) ve boyu (58.42 mm), meyve eti
sertliği (0.15 kg cm-2) Sonbahar döneminde Kontrol uygulamasında; meyve et kalınlığı (7.75 mm) ise
birlikte yetiştiricilikte daha yüksek bulunurken, İlkbahar’da meyve eni (63.10 mm) birlikte yetiştiricilikte,
meyve et kalınlığı (6.64 mm) Kontrol’de daha yüksek bulunmuştur. Meyvelerde yapılan renk
ölçümlerinde hue değeri Sonbahar (50.22)’da Kontrolde, İlkbahar (43.50)’da birlikte yetiştiricilikte daha
yüksek saptanmıştır. Meyve sularında yapılan analizlerde en yüksek C vitamini (23.18 mg 100 ml-1 usare)
ve Sitrik asit (0.47 mg 100 ml-1 usare) miktarları Sonbahar’da Kontrol uygulamasında; pH (4.20) ise
birlikte yetiştiricilikte belirlenmiş, İlkbahar’da Sitrik asit (0.49 mg 100 ml-1 usare) güz döneminin aksine
birlikte yetiştiricilikte daha yüksek bulunmuştur. Domatesten elde edilen verim değerleri incelendiğinde
hem Sonbahar hem de İlkbahar dönemlerinde en yüksek birinci sınıf verim Kontrol (sırasıyla 9.89 ve
11.71 kg m-2)’de, toplam verim ise İlkbahar’da yine Kontrol (11.86 kg m-2)’den elde edilmiştir. Sıra
aralarında yetiştirilen brokkoli bitkilerinde yetersiz ışık nedeniyle baş oluşumu gerçekleşmemiş, bundan
dolayı herhangi bir verim ve kalite incelemesi yapılamamıştır. Kontrol olarak yetiştirilen brokkolilerde ise
Sonbahar’da m2’ye 0.59 kg, İlkbahar’da ise 1.91 kg verim değeri kaydedilmiştir.
Anahtar kelimeler: Solanum lycopersicon, Brassica oleracea var. italica, intercropping, renk ölçümleri
Comparison of Tomato-Broccoli Intercropping with regard to Yield and Quality Criteria under
Glasshouse Conditions
Abstract
This research, which tomato (Solanum lycopersicon cv. Selin F1) was intercropped with broccoli
(Brassica oleracea var. italica cv. Chief F1), was conducted under glasshouse conditions in Autumn
(2006) and Spring (2007) periods. It was taken into account the yields values of tomato and broccoli as
well as width, height, flesh thickness, firmness, color values in tomato fruits, vitamin C, citric acid,
soluble solids and pH in tomato juice. While the fruit width (72.20 mm) and the height (58.42 mm), the
firmness (0.15 kg cm-2) were found higher in Control in Autumn, the flesh thickness (7.75 mm) was
determined higher in intercropping. Contrary to Autumn the fruit width (63.10 mm) in intercropping,
flesh thickness (6.64 mm) in Control were found higher in Spring period. In color measurements made in
tomato fruits hue angle was detected more in Control in Autumn, in tomato-broccoli combination in
Spring. The highest vitamin C (23.18 mg 100 ml-1 juice) and the citric acid (0.47 mg 100 ml-1 juice)
contents in tomato fruit were analyzed in Control in Autumn, also pH value was found in tomato-broccoli
intercropping. In addition to these findings the citric acid content (0.49 mg 100 ml-1 juice) in Spring was
determined higher in intercropping contrary to Autumn. While the highest first class tomato yield was
found in Control in both Autumn and Spring (9.89 and 11.71 kg m-2, respectively), total yield in Spring
was obtained in Control (11.86 kg m-2) again. Since broccoli plants which were cultivated between the
rows of tomato developed weakly due to insufficient light, broccoli head formation did not take shape for
both period. Therefore, any yield and quality assessment could be made. The total yield in broccoli grown
as control was recorded with 0.59 kg m-2 in Autumn, with 1.91 kg m-2 in Spring.
Keywords: Solanum lycopersicon, Brassica oleracea var. italica, intercropping, color measurement
81
2 – 4 Eylül 2014
Klormequat Klorid’in Isıtmasız Cam Sera Koşullarında Kıvırcık Yapraklı
Salatada Verim, Kalite ve Bitki Gelişimine Etkisi
Necdettin Sağlam1, Naif Geboloğlu1, Sezer Şahin2, Sevtap Doksöz1
Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü TOKAT
Gaziosmanpaşa Üniv. Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü TOKAT
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bitki gelişiminde farklı amaçlara yönelik çok sayıda bitki büyüme düzenleyiciler kullanılmaktadır.
Klormequat klorid birçok bitki türünde büyümeyi geciktirme ve bitkilerde direnci artırma etkisi ile
bilinmektedir. Çalışma ısıtmasız cam sera koşullarında yürütülmüştür. Funly Fı kıvırcık yapraklı salata
çeşidi (Lactuca sativa L. var. Crispy) kullanılmıştır. Fideler 15 Şubat’ta ısıtmasız cam seralara dikilmiştir.
Klormequat klorid’in 0, 50, 100, 150 ml/da dozları uygulanmıştır. Çiçeklenme durumu, ortalama bitki
ağırlığı, bitki çapı (cm), bitki boyu (cm), pH, suda çözünebilir kuru madde miktarı, titre edilebilir asit
miktarı, C vitamini ile NPK içeriği incelenmiştir.
Anahtar kelimeler: Klormequat klorid, çiçeklenme, kıvırcık yapraklı salata, verim ve biyokimyasal
bileşim
Effects of Chlormequat on Yield, Quality and Plant Growth of Crisp Salad in Unheated
Greenhouse
Abstract
Plant growth regulators have been used for many different purposes. Chlormequat chloride has
been known with delaying and increasing resistance effect in many plant species. The study was carried
out in unheated glasshouse conditions. Funly Fı crispy lettuce cultivar (Lactuca sativa L. var. Crispy) was
used. Seedlings were planted on 15th February. Chlormequat chloride (0, 50, 100, 150 ml/da) were
applied. Bolting, average plant weight, plant diameter (cm), plant height (cm), pH, total soluble solids
content, titratable acidity, vitamin C and NPK contents were examined.
Keywords: Chlormequat chloride, bolting, crispy lettuce, yield, biochemical composition
82
2 – 4 Eylül 2014
Giresun İli Bulancak İlçesinde Örtüaltı Tarımı
Atnan Uğur1, Ercan Ekbiç1, Ergün Pekdemir2
1
2
Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 52200 ORDU
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İlçe Müdürlüğü Bulancak GİRESUN
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma Giresun ili Bulancak ilçesinde örtüaltı yetiştiriciliği yapan üreticilerin sosyodemografik özellikleri, seracılık bilgi ve becerileri belirlenmesi ile yöredeki seracılık faaliyetleri hakkında
bilgi almaya yönelik olarak 2013-2014 yetiştirme sezonunda 50 soruluk anket formu uygulanmıştır.
Çalışmada 84 örtüaltı yetiştiricisi ile yüz yüze görüşülerek yürütülen anket çalışmasından elde edilen
veriler SPSS 11.0 istatistik paket programında değerlendirilmiştir. İlçede seraların %71.4’ünün 100-250
m2 arasında değiştiği, sulama şekli olarak %71.4 oranında damla sulamanın kullanıldığı, toprak işlemenin
%70.2 oranında elle yapıldığı ve üretilen ürünlerin %41.7 oranında yöresel pazarlarda satıldığı
belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Sera, üretici, anket, yetiştiricilik
Greenhouse Cultivation in Bulancak District of Giresun Province
Abstract
This study was conducted in Bulancak county of Giresun province in 2013-2014 growing season
to determine socio-demographic features and knowledge on greenhouse cultivation techniques of the
farmers engaged in cultivation in greenhouses. The questionnaire including 50 questions were applied to
84 farmers. Obtained results were evaluated in SPSS v.11.0 statistic program. In the district 71.4% of
greenhouse varied between 100-250 m2, drip irrigation is used for rate of 71.4%, tillage of the 70.2% rate
is carried out manually, and the greenhouses products sold in local markets at the rate of 41.7% is
evaluated.
Keywords: Greenhouse, grower, questionnaire, cultivation
83
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Olgunluk Dönemlerinde Hasat Edilen “Super Red” Domates
Çeşidinde Hasat Sonrası Uygulamalarının Depolama Kalitesine Etkileri
Kenan Kaynaş, Zeynep İşler, Mustafa Sakaldaş
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Terzioğlu
Yerleşkesi ÇANAKKALE
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada farklı olgunlukta hasat edilen Super Red domates çeşidinde farklı uygulamaların
muhafaza süresi ve kalite üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla muhafaza edilen domateslerde yeşil
olgun ve pembe olum aşamasında hasat edilerek kontrol, 312.5, 625 ve 1250 ppb 1-MCP uygulanmış
gruplar oluşturularak 45 gün süreyle 10-11°C’de muhafaza edilmiştir. Domateslerde 15 gün aralıklarla
meyve eti sertliği, zemin rengi, titre edilebilir toplam asit (TETA) miktarı ve C vitamini içeriği gibi bazı
kalite özellikleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; her iki olum dönemine ait olup muhafaza
edilen domateslerde 625 ve 1250 ppb 1-MCP uygulamalarının olgunlaşmayı geciktirdiği ve kalite
özelliklerini koruyarak meyvelerin muhafaza ömrünü uzattığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Domates, 1-Methylcyclopropane, depolama, etilen, kalite özellikleri
The Effects of Postharvest Treatments on Storage of Super Red Tomato Variety Harvested at
Different Ripening Stages
Abstract
In this research, effects of different applications on storage period and quality factors of tomatoes
cv. Super Red harvested at different maturity dates were investigated. For this aim, commodities
harvested at mature green and pink mature stages were subjected to treatments control, 312.5, 625 and
1250 ppb 1-MCP. After applications, samples were stored at 10-11°C for 45 days. Some quality attributes
such as fruit firmness, skin color, titretable acidity and vitamin C content were investigated with the
intervals of 15 days for all samples. According to the results; 625 and 1250 ppb 1-MCP doses delayed the
maturity and prolonged the storage duration keeping quality attributes in tomatoes.
Keywords: Tomato, 1-Methylcyclopropane, storage, ethylene, quality attributes
84
2 – 4 Eylül 2014
Topraksız Yetiştirme Koşullarının Farklı Domates Çeşitlerinin Muhafazası
Üzerine Etkileri
Ö. Dündar, O. Özkaya, A. Valizadeh, M. Morkal, E. Kükürt
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Balcalı ADANA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu araştırma Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü Derim Sonrası
Fizyoloji Laboratuvarı ve soğuk hava deposunda yapılmıştır. Çalışmada ‘’ Letona, Dirk, Clincy ve
Locatelli’’ ticari domates çeşitleri kullanılmıştır. Normal ticari evrede hasat edilen domatesler, Dizayn
Grup’a ait Kadirli domates serasından temin edilmiştir. Pembe olum aşamasında derilen domatesler
hastalıksız ve homojen yapıda olanlar seçilerek denemeye alınmış ve toplam 600 adet domates
ayrılmıştır. Deneme 3 yinelemeli olup her yineleme 10 meyveden oluşmuştur. Deneme süresince
domatesler 10o C sıcaklık ve %85-90 oransal nem içeren koşullarda depolanmıştır. Denemenin 0, 12, ve
21. gününde ağırlık kaybı , meyve eti sertliği, SÇKM, pH, titre edilebilir asit miktarı, çürüklük, Askorbik
asit ve Likopen miktarı belirlenmiştir. Sonuç olarak en az ağırlık kaybı, en yüksek meyve eti sertliği, en
yüksek SÇKM nin Letona çeşidinde, en yüksek pH nın Locatelli çeşidinde, en yüksek Titre edilebilir asit
miktarının Letona çeşidinde olduğu görülmüştür. En yüksek Askorbik asit Dirk ve Letona çeşidinde, en
yüksek Likopen Letona ve Clincy, muhafaza süresince en az çürüme Letona çeşidinde ve en fazla çürüme
Dirk çeşidinde saptanmıştır. Yaptığımız istatistiksel analizler sonucunda Letona domates çeşidinin
muhafazaya en uygun olduğu belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Domates, likopen, askorbik asit, muhafaza
Evaluation of Soilless Cultivation on Storage of Different Tomato Varieties
Abstract
This research was conducted in Cukurova University, Faculty of Agriculture, Department of
Horticulture Postharvest Physiology Laboratory and cold storage rooms. ''Letona, Dirk, Clincy, Locatelli''
commercial tomato varieties were used in the reseach. The tomatoes were harvested from a grreenhouse
located in Adana, Kadirli region. The tomatoes were harvested homogeneous, in pink stage, without
disease and divided into a total of 600 pieces. The experiment were divided to 3 replicate each consist 10
individual fruits. After setting up the experiment fruits were strored at 10 o C temperature and 85-90%
relative humidity conditions for 21 days. Quality evaluations of fruits were done at the beginning, 12th
day, and 21 day of the storage. Weight loss (%), fruit firmness, Total soluble solids, pH, titratable acidty,
percentage of total decay, ascorbic acid content and the amount of Lycopene has been identified. As a
result, the least weight loss was found in Leto, the highest fruit firmness, total soluble solids, titratable
acidity was also calculated in Leto as well as the ascorbic acid was higher in both Dirk and Leto varieties.
Results also showed that fruit juice pH was higher in Locatelli than the other varieties and the lycopene
amount was higher in Letona and Clincy. The highest decay was calculated in Dirk whereas the least was
in Letona. As a results of the statistic analyses that were done for this reseach showed that the Letona
tomato variety is the most suitable one for the storage.
Keywords: Tomato, Locatelli, lycopene, ascorbic acid, storage
85
2 – 4 Eylül 2014
Yüksek Tünellerde Hıyar Yetiştiriciliğinde Organik ve Kimyasal
Gübrelemenin Verim Bitki Büyümesi ve Besin Elementi Alımı Bakımından
Karşılaştırılması
Özlem Altuntaş1, H. Yıldız Daşgan2
1
İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, Battalgazi MALATYA
2
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Balcalı ADANA
E-posta: [email protected]
Özet
Bitkisel üretimde beslenme, bitkiye gerekli makro ve mikro elementlerin ilavesiyle mümkündür.
Konvansiyonel yetiştiricilikte genellikle ticari kimyasal gübreler kullanılmaktadır. Ancak son yıllarda
tüketicilerin bilinçlenmesi, organik ya da organiğe yakın ürünleri tercih etmesi üreticileri de bitkisel
üretimde organik kökenli girdi kullanmaya teşvik etmiştir. Konvansiyonel tarımda kimyasal girdilerin
yoğun ve bilinçsiz kullanımıyla doğal dengenin bozulması bunun sonucunda besin zinciri ile tüm canlılar
için hayati tehlike oluşturmaktadır. Toprakların ve yeraltı sularının kirlenmesinin yanında, ürünlerde
zararlı kalıntılar bırakması nedeni ile insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır. Bu olumsuzluklar
insana ve doğaya dost tarım tekniklerinin kullanılmasına neden olmuştur. Bu tekniklerden organik gübre
kullanımı, doğal kaynakları kirletmeden, doğal dengeyi bozmadan, sağlıklı besin elde etmek, birim
alandan alınan verimi özellikle kaliteyi yükseltmektedir. Çukurova Üniversitesi Karaisalı Meslek
Yüksekokuluna ait uygulama alanındaki yüksek tünellerde yürüttüğümüz araştırmada, FertirevCeeProducts ING isimli bir İtalyan firmasına ait Rito A.Ş.dentemin edilmiş 4 adet organik sıvı gübre (L2,
L2F, L3F ve L6) hıyar yetiştiriciliğinde kullanılmıştır. Organik sıvı gübrelerin kullanıldığı parsellere ek
olarak, üreticilerin konvansiyonel yetiştiricilikte uyguladığı kimyasal gübrelerin kullanıldığı parseller ve
hiçbir gübrenin uygulanmadığı kontrol parselleri de denemede yer almıştır. Organik ve kimyasal
beslemenin yapıldığı parseller ve kontrol parsellerinde yetiştirilen hıyar bitkilerinde büyüme
parametreleri (bitki boyu, gövde çapı, yaprak sayısı),besin element içerikleri, verim ve meyve özellikleri
(meyve boyu, meyve çapı ve meyve ağırlığı) incelenmiş ve karşılaştırma yapılmıştır.
Anahtar kelimeler: Organik gübreleme, kimyasal gübreleme, hıyar (Cucumis sativus), bitki
besleme,verim.
Comparison of Organic and Chemical Fertilizer Yield Plant Growth and Nutrient Uptake In the
High Tunnel Cucumber Growing
Abstract
In crop production,nutrition is possibleby addition of essential macro and micro elements to
plant.Commercial fertilizers are generally used in conventional farming. However, in recent years, the
awareness of consumers preferring organic or near organic product manufacturers are encouraged to use
organic origin input in crop production.In conventional agriculture, intensive and the irresponsible use of
chemical inputsdeterioration of the natural balance resulting in that the food chain constitutes a vital
threat to all living creatures. Besides the contamination of soils and groundwater, products due to leave
harmful residues have adverse effects on human health.These disadvantages have led to the use of human
and nature friendly farming techniques.This technique of organic fertilizer use, without polluting natural
resources, without disturbing the natural balance, to get healthy food, the yield per unit area increases,
especially quality. We conducted this experiment in high tunnels of Cukurova University Karaisali High
School and in the research were used 4 organic liquid fertilizer (L2, L2F, L3F and L6) were obtained
from Rito A.Ş. that belong to an Italian company FertirevCee- Products ING. in the cucumber cultivation.
In addition to the parcels in organic liquid fertilizer, parcelsof used by the farmers chemical fertilizers
applied in conventional production and control parcels does not apply any fertilizer were also included in
the experiment.Organic and chemical fertilizers applied parcels and control parcel of cucumber plants
grown in the plots examined and compared growth parameters (plant height, stem diameter, number of
leaves), nutrient content, yield and fruit characteristics (fruit length, fruit diameter and fruit weight).
Keywords: Organic fertilization, chemical fertilizatin, cucumber (Cucumis sativus), plant nutrition, yield.
86
2 – 4 Eylül 2014
Konya Konaklarında Bir Güzel: Yıldız Çiçeği
Bahar Banu Batı1, Mithat Direk2, Mustafa Paksoy1
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Konya Türkiye
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Konya Türkiye
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Konya, yüzyıllardan beri sanatla, sanatın doğaya yansımış biçimi olan çiçeklik ve peyzajları ile
dikkat çeken bir kenttir. Nitekim Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir adlı kitabında Konya, bozkırın
çocuğu olarak nitelenmiş, bozkır gibi gizemli bir şehir olarak tanıtılmıştır. Son yıllarda yapılan parklar ve
çiçeklikler ile birçok yeni ve farklı bitkilerin yetiştirildiği bir şehir haline gelmiştir. Ancak bazı çiçekler
vardır ki geçmişte yaygın olarak kent kültürünün bir yansıması olarak yetiştirilirken, günümüz hengamesi
içinde kullanımı giderek azalmıştır. Bu çiçeklerden birisi de yerel olarak hüsnü-yusuf ismiyle bilinen
yıldız çiçeğidir (Dahlia ssp). Bundan yarım asır kadar önce yaygın biçimde hemen her evde yetiştirilen
yıldız çiçeği, bugün pek az hanede bulunmakta, ıslah edilmiş türleri ise park ve bahçelerde yer
almaktadır. Oysa yıldız çiçeği, yetiştiriciliği, çoğaltılması, bakımı kolay; yıl boyu çiçek açabilen, güzel ve
gösterişli çiçeklere sahip bir süs bitkisidir. Dolayısı ile bu çiçeğin korunması, yeni çeşitlerin geliştirilmesi
ve peyzaj uygulamalarında daha fazla kullanılması önem arz etmektedir. Bu çalışma geçmişte çok parlak
dönemler yaşamış yıldız çiçeğinin yaygın kullanımı için öneriler ile geçmişteki yetiştiricilerden anket
yoluyla elde edilen veriler kullanılarak, bitkinin yaşam hikâyesini anlatmayı amaçlamıştır.
Anahtar kelimeler: Dahlia ssp, Konya’da çiçek, Yıldız çiçeği
A Beauty in Houses of Konya: Dahlia ssp.
Abstract
Konya is known as a city of art, charming flowers and landscape since centuries. In this regard it
was stated as a child of the step and mysterious city just like savanna ecology in the book called five
cities, written by one of the most famous Turkish writers, Ahmet Hamdi Tanpınar. In recent years,
different new flowers or ornamental plants are growth thorough parks and flower gardens in such city.
Although some flowers use to be very common in that city, those flowers have growth less in last
decades. One of the forgotten flowers is Dahlia ssp, known as handsome Joseph or Hüsnü Yusuf in
Turkish. Although it was growth in about all houses fifth years ago, it is rarely growth in luxury houses at
present and improved one has been growth in public parks and gardens. That flower has some advantages
such as easy of planting, breeding-maintenance and blooming in whole season as well as good looking.
Thus, it should be kept with great care, improved new Dahlia ssp. and used widespread within the
landscapes areas. The study therefore aimed to give some suggestions for more common uses by using
findings obtained from survey technique and to describe curriculum vitae of such flower.
Keywords: Dahlia ssp., Konya’s flower.
87
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Yetiştirme Koşullarının Domateslerin Muhafazası Üzerine Etkileri
Ö. Dündar, U. İpek, O. Özkaya, A. Valizadeh, H. Demircioğlu, E. Kükürt
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Balcalı ADANA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu araştırma 2012– 2013 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri
Bölümü Derim Sonrası Fizyoloji Laboratuvarı ve soğuk hava deposunda yapılmıştır. Denemede ‘’Dirk ve
Climbery’’ ticari domates çeşitlerinden 300 adet domates seçilmiştir. Her domates çeşidinde 3 yinelemeli
ve her yinelemede 10 meyve olacak şekilde 28 gün periyodik olarak her 7 günde bir ağırlık kaybı, meyve
eti sertliği, suda çözünebilir toplam kuru madde miktarı, pH, titre edilebilir asitlik, askorbik asit , likopen
miktarı, çürüklük ve solunum analizleri yapılmıştır. Domatesler, 10 oC sıcaklık ve %85-90 oransal nem
koşullarında depolanmıştır. Sonuç olarak normal soğutmalı depoda muhafaza edilen farklı domates
çeşitlerinden en az ağırlık kaybı, Climbery domates çeşidinde gerçekleşmiştir. En yüksek SÇKM’e ise
Climbery domates çeşidinde belirlenmiştir. Muhafaza süresinin artması ile birlikte çeşitlerin meyve suyu
pH’sı miktarında artış meydana gelmiştir. Muhafaza süresince çeşitlerin titre edilebilir asit miktarında
azalma gerçekleşmiş ancak titre edilebilir asitin istatistik olarak önemsiz olduğu belirlenmiştir. C
vitaminine baktığımizda ise en yuksek C vitamin içeriği Climbery domates çeşidinde belirlenmiştir.
Muhafaza süresinin sonunda en az çürüme Dirk çeşidinde, en yüksek likopen ortalamaları muhafaza
süresinin sonunda ve en düşük solunum oranı ise Climbery çeşidinde belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Domates, Dirk, Climbery, likopen, askorbik asit
Effects of Different Growing Conditions on Storage of Tomato
Abstract
This research was conducted during 2012-2013 growing seasons at Çukurova University, Faculty
of Agriculture, Department of Horticulture Postharvest Physiology Laboratory cold storage rooms. Dirk
and Climbery commercial tomato varieties were used in the experiment. Homogeneous fruits were
selected and 300 individual fruits were divided into 3 replicate each consist of 10 tomato fruits for the
experiment. Selected fruits were stored for 28 days at 10 oC temperature and 85-90 relative humidity.
Quality evaluations were held periodically every 7 days. Weight loss, fruit firmness, total soluble solids
content, pH, titratable acidity, ascorbic acid, lycopene content, decay and respiratory rate analyses were
evaluated. The highest amount of total soluble solid, ascorbic acid content were found in Climbery
whereas the least respiration rate also found in the same variety. There was found an increase trend in pH
during storage and a decrease in titratable acidity with storage days. However both of these trends were
not important statistically. The lycopene content was increased by the storage days and the highest
amount were found at the end of storage periods also total decayed fruit was increased by the time and the
highest amounts were calculated at the end of storage period. The least decay and respiration rate was
found in Dirk, and Climbery respectively at the end of storage period.
Keywords: Tomato, Dirk, Climbery, lycopene, ascorbic acid
88
2 – 4 Eylül 2014
Sebzelerin Beslenmesinde Hassas Bir Element: Bor
Erdinç Uysal
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü Toprak ve Su Kaynakları Bölümü
YALOVA
E-posta: [email protected]
Özet
Bor bütün bitkilerin normal gelişme ve üretimleri için mutlak gerekli olan besin elementlerinden
birisidir. Bor, bitkilerde hücre duvarının oluşumunda ve dayanımında, hücre bölünmesinde, meyve ve
tohum gelişiminde, karbonhidratların taşınımında ve hormonların gelişiminde önemli görevler üstlenir.
Bitkilerde bor eksikliği dünyada en yaygın olarak görülen mikro element problemidir. Bunun yanında
dünyanın kurak ve yarı kurak bölgelerinde bor toksisitesi büyük bir sorun oluşturmaktadır. Yapılan
araştırmalar sebzelerin beslenmesinde borun bir çok bitki için gelişme sürecinde kaliteyi etkileyen kilit
elementlerden birisi olduğunu göstermiştir. Sebzelerin bor gereksinimleri birbirinden farklıdır ayrıca
borun yeterlik seviyesi ile toksite gösterdiği seviye arasındaki fark diğer elementlere göre oldukça
küçüktür. Bor eksikliği ve fazlalığına tepki bakımından sebze türleri ve hatta aynı türün çeşitleri arasında
büyük farklılıklar vardır. Borun topraktaki düşük konsantrasyonları bile kimi sebzelere toksik etki
yapmaktadır. Bu nedenle bor gübrelemesi çok fazla dikkat gerektirir.
Anahtar kelimeler: Bor eksikliği, bor fazlalığı, sebzeler, beslenme
A Sensitive Element in Vegetable Nutrition: Boron
Abstract
Boron is one of the essential mineral nutrient for normal growth and production of all plant. The
main functions of boron relate to cell wall strength and development, cell division, fruit and seed
development, sugar transport, and hormone development. Boron deficiency is the most common and
widespread micronutrient problem. On the other hand toxicity of boron is most commonly found in arid
and semi -arid regions. Research in vegetable nutrition and physiology has shown that boron is the key
element in several plant growth processes affecting quality. Vegetables vary in their B requirement, but
the ratio of toxic to adequate B concentrations is smaller than for any other nutrient element. Different
vegetable species and even among varietes of the same species respond to against boron deficiency and
toxicity. Even low concentrations of boron in soil have toxic effects on some vegetables. Therefore, boron
fertilization requires a lot of attention.
Keywords: Boron deficiency, boron toxicity, vegetables, nutrition
89
Örtüaltı Domates Yetiştiriciliğinde Humik Asit Kullanımının Toprak
Özellikleri Üzerine Etkileri
E. Işıl Demirtaş, Filiz Asri, Nuri Arı
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ANTALYA
E-Posta: [email protected]
Özet
Bu çalışma ile farklı dozlarda (0, 4, 8, 12, 16 ve 20 L da -1) uygulanan hümik asidin toprak
verimliliği üzerine etkileri araştırılmıştır. Yetiştiricilik sezonu boyunca her sulamada tek doz NPK
uygulanmıştır. Deneme sera koşullarında 2011-2013 sonbahar domates yetiştirme döneminde tesadüf
blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Hümik asit+NPK uygulamalarının
etkilerini belirlemek amacıyla toprak örnekleri alınarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre humik
Asit+ NPK uygulamaların yapıldığı parsellerin toprak N, P, Fe, Cu, Mn, Zn, K ve Mg içeriklerindeki artış
istatistiksel olarak önemli bulunurken, pH, EC, organik madde Ca ve B içeriklerindeki artış istatistiksel
olarak önemli bulunmamıştır
Anahtar Kelimeler: Domates, hümik asit, toprak özellikleri,
The Effects of Humic Acid on Soil Properties of Tomatoes Grown under Greenhouse
Condition
Abstract
In this study, the effects of humic acid and their dosages (0, 4, 8, 12, 16 and 20 L da -1) on soil
properties were investigated. During the growing period, a dose of NPK was applied through drip
irrigation. The experiment was carried out according to randomized complete blocks design with four
replications under greenhouse conditions in 2011-2013 autumn tomato growing season. In order to
determine effects of humic acid, soil were analyzed during the experiment. According to the results of
analysis; humic acid+ NPK applications analysis showed increase N, P, K, Mg, Fe, Mn, Zn and Cu
content in soil was found important whereas increase of pH, EC, organic matter, Ca and B content was
not important statistically.
Keywords: Tomato, humic acid, soil properties
90
2 – 4 Eylül 2014
Cevizden (Juglans regia L.) Elde Edilen Juglonun, Yaprak Biti (Aphis
rumicis L.) ve Fasulye Tohum Böceği (Acanthoscelides obtectus L.) ile
Mücadelede Etkisinin Araştırılması
Ersin Kahraman, Onur Raimoğlu, Melih Baştürk, Simge M. Vit,
Gülsemin Savaş Tuna
Tekirdağ Ebru Nayim Fen Lisesi
E-posta: [email protected]
Özet
Çalışmada doğal olarak yetişen ve kültürü yapılan birçok bitkiye zarar veren yaprak bitleri ile
baklagillerin depolanması sırasında tohumlara zarar veren tohum böceklerine karşı mücadelede kimyasal
ilaçlar yerine Juglon kullanılarak çevre ve insan sağlığına zararlı etkilerin azaltılması amaçlanmıştır.
Cevizin bir yıllık sürgünlerinden alınan kabuklar parçalandıktan sonra (200 gr) 400 ml. di etil eter içinde
24 saat (40 C, 8 saat sarsıcıda, 16 saat etüvde) bekletildi. Evaporatör kullanılarak eter ve juglonun
ayrılması sağlandı. Juglon ekstraktından %4- %6- %8- %10- %12- %14 ve %16’lık çözeltiler
hazırlandı.Yaprak bitkileri kültüre alınarak çoğaltıldı. İçinde 20’şer adet bit bulunan 30 petri kabı
hazırlanarak juglon çözeltileri püskürtme yöntemi ile uygulandı. Bir saat bekletildikten sonra ölü, canlı ve
yaprağın altına kaçan böcek sayıları belirlendi. Sonuçlar Varyans Analizi ve EKÖF Önemlilik Testi ile
istatistiki olarak değerlendirildi. % 16’lık juglon çözeltisinin öldürücü, %10’luk çözeltinin ise
uzaklaştırıcı etkisinin en fazla olduğu tespit edildi. Juglon’un bitkilere zarar verip vermediğini tespit
etmek için labada ve fasulye bitkilerine hazırlanan juglon çözeltileri püskürtüldü ve gözlem yapıldı.
Ayrıca fasulye tohumları arasına juglon emdirilmiş kurutma kağıdı yerleştirildiğinde fasulye tohum
böceklerinin tohumlara belirli bir noktaya kadar yaklaşıp sonra geri döndükleri, juglon püskürtülen
fasulye bitkisine komşu bitkiden yaprak bitlerinin bulaşmadığı (juglonun uzaklaştırıcı etkisi) belirlendi.
Bitkilere zarar veren böcekler ile mücadelede kimyasallar yerine Juglon kullanılarak daha ucuz, doğal ve
pratik bir yolla mücadele yapılabilir, maddi kayıplar ve doğaya verilen zararlar önlenebilir.
Anahtar kelimeler: Juglon, yaprak biti, fasulye tohum böceği, doğal mücadele
The Juglone That Gotten from Walnut (Juglans regia L.), Research of Effect in Natural Struggle
with Aphid (Aphis rumicis L.) and Bean Seed Beetle (Acanthoscelides obtectus L.)
Abstract
There are aphids which damages naturally growing and been cultured lots of plants and seed
beetles that damages seeds during storage of legumes.Aim of this research is using juglone instead of
chemicals and reducing harmful effects on environment and human health. After 1 year tiller of walnut,
shells splited (200gr) and holded in diethyl ether for 24 hours.(40 C, 8 hours in shaker, 16 hours in oven.).
Ether and juglone separated by using evaporator.We prepared 4%-6%-8%-10%-12%-14%-16% solutions
from juglone extracts. Leaf plants been cultered and produced.30 petri that each one includes 20 leaf
plants prepared and juglone solution sprayed on them. After 1 hour numbers of death, alive and escaping
to under leaf insects assigned. Results commentated statistically by Analysis of Variance and Ecofin
Signficance Test. 16% juglone solution was deathly,10% juglone solution was effectively repellent.To
identify that juglone may got bad effects on plants, solution sprayed on dock and bean plants and
observated. Also when we put a juglone impregnated blotter inside of bean seeds we determined that seed
beetles can come close just a certain distance and than turn back. And also we determined that seed
beetles which belongs on a plant that next to solution sprayed on plant can’t cross(Juglon’s repellent
effect determined). We can use juglone instead of chemicals against struggle with beetles that damages
plants.It’s cheaper, natural and easier way. Financial losses and harmful effects on environment can be
preclude.
Keywords: Juglone, aphid, bean seed beetle, natural fight
91
2 – 4 Eylül 2014
Ispanak’ta Antraknoz Hastalağına (Colletotrichum spinaciae) Karşı Bazı
Çeşitler ve Diferansiyel Konukçu Bitki Türlerinin Tepkileri
Şener Kurt, Aysun Uysal, Emine Mine Soylu
Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 31034 Antakya HATAY
E-posta: [email protected]
Özet
Ispanak’ta Colletotrichum spinaciae Ellis & Halst.’ ın neden olduğu antraknoz hastalığı, son
yıllarda uygun çevresel koşullar altında ciddi bir soruna neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, patojen
fungusa karşı kontrollü koşullarda bazı ıspanak çeşitleri ile konukçu bitki türlerinin reaksiyonlarını ortaya
koymaktır. C. spinaciae’ nın önceki bir çalışmada (Kurt ve Uysal, 2014) ıspanak bitkisinden izole edilen
SCs1 izolatını kullanarak in vitro koşullarda 25ºC’ de 3 hafta boyunca denemeler yürütülmüştür. Çalışma,
4-6 haftalık ıspanak çeşitlerine ait yapraklar üzerinde agar disk inokulasyon yöntemi ile
gerçekleştirilmiştir. İnokulasyondan 14-21 gün sonra ıspanak tarlalarındaki belirtilere benzer yaprak
lezyonları gözlenmiştir. Kontrol bitkilerde herhangi bir lezyon görülmemiştir. Sonuçta, 5 farklı ıspanak
çeşidinin C. spinaciae’ ya karşı reaksiyonunda; en yüksek hastalık şiddeti %78,8 ile Hollanda Matador
çeşidinde saptanırken, en düşük hastalık şiddeti, %25,6 ile Sivri Yaprak çeşidinde gözlenmiştir. Buna ek
olarak Matador, El Paso ve Anloni ıspanak çeşitlerinde hastalık şiddeti, %66,7-73,3 arasında değişmiştir.
Ispanak bitkisine akraba olan farklı familyalardan otsu konukçu bitkilerin antraknoza karşı tepkilerinde;
ıspanak, sirken, semizotu, maydanoz ve üçgül’de patojen fungusun acervulus ve konidileri saptanırken,
bunlar arasında en fazla spor, üçgül’de (33) belirlenmiştir. Bunu, ıspanak (32), sirken (23) ve semizotu
(22) izlemiştir. Buna karşılık ebegümeci, tarla sarmaşığı, domuz pıtrağı, roka, marul ve nanede herhangi
bir fungal yapıya rastlanmamıştır.
Anahtar kelimeler: Ispanak, Colletotrichum spinaciae, antraknoz,otsu bitkiler, hastalık şiddeti
Reactions of Differential Host Plant Species and Some Cultivars against Anthtacnose Disease in
Spinach
Abstract
In recent years, anthracnose of spinach, caused by Colletotrichum spinaciae Ellis & Halst., can
cause severe damage to spinach under favourable environmental conditions. The purpose of this study
was to establish the reactions of some spinach cultivars and host crop species against the pathogen fungus
under controlled conditions. By using SCs1 isolate of C. spinaciae isolated from spinach plants in a
previous study (Kurt and Uysal, 2014), the experiments were in vitro conducted at 25ºC during three
weeks. The study was fulfilled on foliages of 4- to 6- week-old spinach seedlings with agar disc
inoculation technique. Foliar symptoms identical to those observed in spinach fields became visible 14-21
days after inoculation. No lesions developed on the control plants. As result, in the reaction of 5 different
cultivars of spinach against C. spinaciae, while the highest disease severity occurred in cv. Holland
Matador by 78.8%, the lowest disease severity observed in cv. Sivri Yaprak with 25.6%. In addition, the
disease severity ranged from 66.6% to 73.3% in spinach cvs. Matador, El Paso, Anloni. In reactions of
herbaceous host plants relative to spinach from different families against anthracnose of spinach, while
acervuli and conidia of the pathogen fungus found in spinach, lamb's-quarters, purslane, parsley, and
clover, among these, the most conidia was found in clover (33). It was followed by spinach (32), lamb'squarters (23), and purslane. However, any fungal structures were not found in common mallow, field
bindweed, Cockleburs, arugula, lettuce, and peppermint.
Keywords: Spinach, Colletotrichum spinaciae, anthracnose, herbaceous crops, disease severity
92
2 – 4 Eylül 2014
Bazı Bitki Uçucu Yağlarının Clavibacter michiganensis subsp.
michiganensis’e Karşı in vitro Koşullarda Antibakteriyel Etkilerinin
Araştırılması
Cansu Öksel, Mehmet Doğan, Mustafa Mirik
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected]
Özet
Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis (Smith) Davis et al. domateste bakteriyel
solgunluk ve bakteriyel kansere neden olan gram-pozitif bir bakteridir. Bu çalışmada, adaçayı (acıelma)
(Salvia spp.), anason (Pinpinella anisum), ardıç (Juniperus sp.), aloevera (Aloe vera), aspir (Carthamus
tinctorius), bergamot (Citrus bergamia), biberiye (Rosmarinus officinalis), defne (Laurus nabilis), ısırgan
tohumu (Urtica diolca), karanfil (Caryophyllus aromaticum), kantaron (Hypericum perforatum), karabaş
(Lavandula stoechas), kekik (Tymus vulgaris), kimyon (Carum carvi), lavanta (Lavandula officinalis),
melissa (Melissa officinalis), mersin (Myrtle sp.), nane (Mentha piperita), okaliptüs (Eucolyptus globus),
rezene (Foeniculum vulgare), papatya (Matricoria chamomilla) bitki uçucu yağlarının Clavibacter
michiganensis subsp. michiganensis’ e karşı antibakteriyel etkisi araştırılmıştır. Deneme disk yöntemine
göre üç tekrarlı ve her tekrarda üç disk olacak şekilde kurulmuştur. Çalışma sonucunda adaçayı (acıelma),
ardıç, aloevera, ısırgan tohumu, kantaron ve kimyon Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis’ e
karşı herhangi bir etki göstermemiştir. Anason, melissa, okaliptüs, rezene bitki uçucu yağları ise sırasıyla
7 mm, 5.6 mm, 2.3 mm, 10 mm oranlarında inhibisyonu zonları oluşturmuştur. Bergamot, biberiye,
defne, lavanta, karabaş, karanfil, kekik, nane, mersin, bitki uçucu yağları diğerlerine göre daha etkili
bulunmuştur.
Anahtar kelimeler: Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis, uçucu yağ, antibakteriyel
Effect of Essential Oil Against Bacterial Cancer Disease Caused by Clavibacter michiganensis
subsp. michiganensis in in vitro Conditions
Abstract
Bacterial wilt and bacterial cancer on tomato caused by Clavibacter michiganensis subsp.
michiganensis is gram-possitive bacteria. In this study, the antibacterial effects of essential oils of sage
(Salvia spp.), anise (Pinpinella anisum), juniperus (Juniperus sp.), aloevera (Aloe vera), safflower
(Carthamus tinctorius), bergamot (Citrus bergamia), rosemary (Rosmarinus officinalis), laurus (Laurus
nabilis), senien urticae piluliferae (Urtica diolca), clove (Caryophyllus aromaticum), centaury
(Hypericum perforatum), priest (Lavandula stoechas), thyme (Tymus vulgaris), cumin (Carum carvi),
lavender (Lavandula officinalis), melissa (Melissa officinalis), myrtle (Myrtle sp.), mint (Mentha
piperita), eucalyptus (Eucolyptus globus), fennel (Foeniculum vulgare), daisy (Matricoria chamomilla)
on Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis were investigated. For this purpose paper disk
method was used. All treatments were three times replicated and for each replicate was used three paper
disk. As a result of these study sage, juniperus, aloevera, senien urticae piluliferae, centaury and cumin
essential oils have not been found effective on Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis. Essential
oils of anise, melissa, eucalyptus, fennel inhibited the bacterial zones of 7, 5.6, 2.3 and 10 mm
respectively. Bergamot, rosemary, laurus, lavender, priest, clove, thyme, mint, melissa, myrtle, essential
oils have been found effective more than others.
Keyword: Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis, essential oil, antibacterial
93
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Organik Materyallerin Baş Salatada Bitki Gelişimi ve Kalitesi
Üzerine Etkisi
Uğur Şirin1, Leyla Saygılı Eken2, Serkan Akyüz3, Alican Cengiz1
Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü AYDIN
2
Adnan Menderes Üniversitesi Çine Meslek Yüksekokulu Çine AYDIN
3
Kavak Ziraat Odası Başkanlığı Kavak SAMSUN
E-posta: [email protected]
1
Özet
Kültürü yapılacak bitkiler için uygun, ucuz ve bulunabilir organik materyaller kullanılarak üretime
başlamak başarıyı arttıracaktır. Kullanılan organik materyaller her bitki türü için farklı etkiler ortaya
koyabilmektedir. Bu bağlamda bu çalışmada farklı organik materyallerin iceberg baş salatada (Lactuca
sativa L. var. capitata L. “Bombola”) bitki gelişimi ve kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. 2012
yıllında ısıtmasız sera koşullarında yürütülen bu araştırmada, yarasa gübresi (1500 g/m2), pelet tavuk
gübresi (400 g/m2), sıvı tavuk gübresi (500 ml/m2), zeytin karasuyu (2000 g/m2), mantar kompost atığı
(4000 g/m2), koyun gübresi (4000 g/m2) ve leonardit (30 g/m2) olmak üzere yedi farklı organik materyal
ve kontrol dahil 8 uygulama yer almıştır. İceberg baş salata bitkileri, içerisinde bahçe toprağı + dere kumu
karışımı bulunan 520*365*310 mm ebatlarındaki 60 l hacimli plastik kasalarda yetiştirilmiştir. Araştırma
sonucunda, 13 haftalık yetiştirme süresi boyunca, başlangıçta birbirine yakın gelişme gösteren bitki
boyları, yetiştirme sezonu sonuna doğru, sıvı tavuk gübresi ve yarasa gübresi kullanılarak yetiştirilen
bitkilerde hızlanarak, sırası ile 26.97 cm ve 26.56 cm olmak üzere en yüksek boy değerlerine ulaşmıştır.
Bitki yaş ağırlıkları 0.597 g ile 0.210 g arasında değişim gösterirken, en yüksek ağırlığa sahip baş 0.390 g
ile yarasa gübresi ile yetiştirilen bitkilerden hasat edilmiş, en düşük ağırlığa sahip başlar ise 0.130 g ile
zeytin karasuyu ile yetiştirilen baş salatalarda elde edilmiştir.
Anahtar kelimeler: İceberg baş salata, yarasa gübresi, tavuk gübresi, zeytin karasuyu, organik materyal
Effect of Different Organic Materials on Plant Growth and Quality in Head Lettuce
Abstract
To start cultivation by using organic materials which are suitable, inexpensive and obtainable for
plants to be cultivated will increase success. The organic materials used for each plant species may reveal
different effects. In this study, effects of different organic materials on plant growth and quality in the
iceberg head lettuce (Lactuca sativa L. var. capitata L. "Bambola") were investigated. In this study,
carried out in the unheated greenhouse conditions in 2012; bat manure (1500 g/m 2), pellet chicken
manure (400 g/m2), liquid chicken manure (500 mL/m2), olive mill waste (2000 g/m2), mushroom
compost waste (4000 g/m2), sheep manure (4000 g/m2) and leonardite (30 g/m2) including 7 different
organic materials, and control including 8 practice has taken place. Iceberg head lettuce plants were
grown in 520*365*310 mm sized and 60 l volume plastic boxes filled with soil+sand mixture. At the end
of the research, plant heights which were showed close development to each other in the beginning, were
reached to the highest height in the plants grown by using liquid chicken manure and bat manure,
respectively, 26.97 cm and 26.56 cm, during the 13-week growing period. Fresh weights of iceberg head
lettuce plants were changed 0.597 g and 0.210 g according to the applications. The lectuce heads which
had highest weight (0.390 g) were harvested plants grown with bat manure and the heads with lowest
weight (0.130 g) were obtained plants grown by using olive mill waste.
Keywords: butter-head lettuce, bat manure, chicken manure, olive mill waste, organic material
94
2 – 4 Eylül 2014
Fonksiyonel Gıda Bileşenleri Açısından Sebzelerin Değerlendirilmesi
Nurcan Özel1, İhsan Güngör Şat2
Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü ERZİNCAN
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü ERZURUM
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Son yıllarda tüketici bilincinin artması, gıdalar üzerindeki bilimsel araştırmalar, yeni gıda
formüllerinin geliştirilmesi ve gıda ile sağlık arasındaki ilişkiyi konu alan çalışmalar, tüketicilerin gıdaları
sadece temel beslenme aracı olarak değil, aynı zamanda sağlık üzerinde faydalı etkileri bulunan maddeler
olarak da görmelerini sağlamıştır. Sebze olarak değerlendirilen bitkiler içerdikleri protein, karbonhidrat,
yağ, lif, vitamin, antioksidan ve mineral maddeler bakımından insan beslenmesinde önemli bir etkiye
sahiptirler. Fonksiyonel gıda kaynağı olarak sebzelerde bulunan fenolik bileşikler, besinsel lif, C vitamini
ve karotenoid gibi bileşenler başta kanser olmak üzere kronik hastalık risklerini azaltmaktadırlar. Bu
derlemede sebzelerde bulunan fonksiyonel gıda bileşenlerine ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine
değinilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Fonksiyonel gıda, fenolik bileşikler, sağlık
Evaluation of Vegetables in Terms of Functional Food Ingredients
Abstract
In recent years, increasing consumer awareness, scientific research on the foods, new food
formulation and studies about relationship between food-health has provided that consumer seeing food
as not only basic nutrition but also as agents have beneficial effects on the health. Plants evaluated as
vegetable have a significant impact in terms of that contain protein, carbohydrates, fats, fiber, vitamins,
antioxidants and minerals. As a source of functional, foods components such as phenolic compounds,
dietary fiber, such as vitamin C and carotenoid in vegetables reduce the risk of chronic diseases including
cancer. In this review, functional food ingredient in vegetables and effects on human health are discussed.
Keywords: Functional food, phenolic compounds, health
95
2 – 4 Eylül 2014
TAM METNİ SUNULAN VE ÖZETİ
YAYINLANAN POSTER BİLDİRİLER
96
2 – 4 Eylül 2014
Soğuk Stresi Altındaki Farklı Bezelye Çeşit ve Hatlarının Fizyolojik ve
Biyokimyasal Tepkilerinin Belirlenmesi
Fikret Yaşar
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü VAN
E-posta: [email protected]
Özet
Bezelye serin ve ılıman iklim bitkisidir. Ilıman kuşağın hemen her yöresinde tarımı
yapılmaktadır. En geniş ekim alanı Asya kıtasında en fazla üretim ve verim ise Avrupa kıtasındadır.
Tarımı daha çok gelişmiş ülkelerde yapılmaktadır. Ülkemizde bezelye eskiden beri fazla ekilmemekte ve
üretilmemektedir. Üretimi az olduğu için ancak iç talebi karşılamaktadır. Çalışmada, Tarla koşullarında,
soğuğa karşı toleranslı oldukları belirlenen 12 hat ve 2 adet standart çeşitin bezelye fidelerinde yaş
ağırlık, yaprak sayısı gibi büyüme parametreleri ve bitkinin yapraklarındaki bazı besin maddesi içerikleri
(K, Ca, Mn, Mg, Zn, Fe, Cu) ölçülmüştür. Potasyum (K) iyon birikimleri soğuk uygulamasıyla
değişirken, diğer iyonlarda değişim gözlenmemiştir. En yüksek K birikimi 1 nolu hatta, en düşük 13 nolu
hatta görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Bezelye, genotip, iyon birikimi, soğuk stresi
97
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Patlıcan Anaçlarının Tuza Tolerans Bakımından Değerlendirilmesi
Sevinç Kıran1, Fatma Özkay1, Şebnem Kuşvuran2, Hakkı Özbek3, Özlem
Özgün3, Şebnem Ellialtıoğlu3
Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü ANKARA
2
Çankırı Karatekin Üniversitesi ÇANKIRI
3
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANKARA
E-posta: [email protected]
1
Özet
Aşılı fide kullanımı, dünyanın önemli bir kısmında yaygın olarak kullanılan bir teknik haline
gelmiştir. Bu yönteminsebze fidelerinde kullanılmasının temel nedeni, anaçların sahip olduğu üstün
dayanıklılık özelliklerinden faydalanarak olumsuz biyotik veya abiyotik stres faktörlerine karşı dayanımın
artırılmasıdır. Bu çalışmada, biyotik faktörlere tolerans/dayanıklılıkları konusunda bilgiler bulunduğu
halde, abiyotik stres faktörlerine karşı dayanım durumları bilinmeyen dört farklı anaçlık patlıcan çeşidinin
(Köksal-F1, Vista-306, Agr-703, Yula-F1) tuzlu koşullardaki tepkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmada bitkiler su kültürü yöntemi kullanılarak yetiştirilmiştir. Bitkiler 4-5 gerçek yapraklı aşamaya
ulaştıklarında tuz stresi için 150mM NaCl, kademeli olarak artırılarak uygulanmış, kontrol grubunda ise
herhangi bir uygulama gerçekleştirilmemiştir. Stres uygulamasından 7 gün sonra bitkilerde meydana
gelen değişimlerin belirlenebilmesi amacıyla görsel skala değerlendirmesi (0-5 skalası), bitki yaş ve kuru
ağırlıkları, kök yaş ve kuru ağırlıkları, gövde ve kök boyu ile yaprak alanı bakımından incelemeler
yapılmıştır. Çalışma sonucunda, patlıcan anaçları arasında tuza tolerans bakımından farklılıkların
bulunduğu, dört çeşit içerisinde Köksal-F1 ve Vista-306’nın tuza tolerans özelliğinin, Agr-703 ve YulaF1 anaçlık çeşitlere göre daha dikkat çekici olduğu belirlenmiştir. Sonuçları alınan bu aşamadan sonra,
anaçların yerel materyallerle, hibrit ve standart çeşitlerle mukayeseli olarak ve aşılı-aşısız kombinasyonlar
kullanılarak yapılan performans denemelerine devam edilmektedir.
Anahtar kelimeler: Solanum melongena, tuzluluk, anaç, aşı
98
2 – 4 Eylül 2014
Turpta Çimlenme ve Genç Bitki Döneminde Tuz Stresinin Etkileri
Şebnem Kuşvuran1, Memiş Bilgici1, Ahmet Gül1, Şebnem Ellialtıoğlu2
Çankırı Karatekin Üniversitesi ÇANKIRI
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANKARA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Farklı NaCl dozlarının, turpta çimlenme ve fide dönemindeki etkilerinin incelendiği çalışmada,
materyal olarak iri kırmızı turp çeşidi kullanılmıştır. Çimlenme aşamasında tohumlar petri kutularına
ekilmiş, tuzluluk stresinin oluşturulması amacıyla NaCl’ün 0, 25, 50, 100 ve 150mM NaCI dozları
kullanılmıştır. Bitkiler; çimlenme oranı, bitki yaş ağırlığı, sürgün uzunluğu, sürgün yaş ağırlığı, sürgün
kuru ağırlığı, kök uzunluğu, kök yaş ağırlığı, kök kuru ağırlığı bakımından değerlendirilmiştir. Genç
bitkilere uygulama yapmak amacıyla öncelikle tohumlar torf: perlit karışımı bulunan plastik saksılara
ekilmiş, bitkiler 3 yapraklı aşamaya ulaştıklarında stres uygulamalarına başlanmıştır. Saksılar Kontrol,
50mM NaCl, 100mM NaCl ve 150mM NaCl olmak üzere 4 gruba ayrılmıştır. Stres uygulamasından 20
gün sonra, uygulamalar arasında farklılıklar ortaya çıkmış, ölçüm ve analizler için örnek alma işlemi
gerçekleştirilmiştir. Hasat edilen bitkilerde, yeşil aksam yaş ve kuru ağırlıkları, bitki boyu, gövde çapı,
yaprak sayısı, yaprak oransal su içeriği, membran zararlanma indeksi ile katalaz (CAT), askorbat
peroksidaz (APX) ve glutatyon oksidaz (GR) enzim aktiviteleri bakımından değerlendirmeler yapılmıştır.
Çalışma sonucunda artan NaCl dozunun çimlenme ve fide gelişimini olumsuz etkilediği, tuz stresine
paralel olarak enzim aktivitelerinde de değişen oranlarda artış meydana geldiği saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: Raphanus sativus, tuzluluk, CAT, GR, APX,
99
2 – 4 Eylül 2014
Turp ve Lahanada Çimlenme ve Çıkış Süresince Glukozinolat İçeriklerinde
Meydana Gelen Değişimler
Gölge Sarıkamış, Arda Yıldırım, Didem Alkan, Mustafa Çelik
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110 ANKARA
E-posta: [email protected]
Özet
İnsan sağlığına yararları bakımından öne çıkan ve lahana grubu sebzelerde bulunan
glukozinolatların genç filizlerde daha yüksek oranda sentezlendiğine yönelik bazı literatür bilgileri
bulunmaktadır. Brokolide yaptığımız çeşitli deenemelerde filizlerin alifatik glukozinolat içeriğinin yüksek
olduğu tespit edilmiştir. Sunulan araştırmada ise, turp ve lahana olmak üzere farklı glukozinolat
profillerine sahip iki tür seçilerek, tohum ve filizlerde kritik aralıklarla alınan örneklerde analizler
yapılmıştır. Eş zamanlı yürütülen çimlendirme ve çıkış testleri süresince, tohumda su alımıyla başlayan
çimlenme sürecinden itibaren (0, 1, 2, 3, 5, 7, 10. günlerde) ve çıkış denemesinde çıkışla birlikte üç
günlük aralıklarla 21. güne kadar örnekler alınarak alifatik ve indol glukozinolatlar bakımından analiz
edilmişlerdir. Yapılan değerlendirmelerde turpta glukozinolat içeriğinin lahanaya göre çok daha yüksek
olduğu, filizlerde ağırlıklı olarak insan sağlığına yararlı olduğu bildirilen alifatik glukozinolatların fazla
olduğu, filizlerdeki miktarların önceki çalışmalarımız ve literatür bulguları ile karşılaştırıldığında bitkinin
diğer kısımlarına göre daha yüksek olduğu, imbibisyonla birlikte 1. Gün (24 saat) ve 2.gün (48 saat)
içerisinde glukozinolat miktarlarının muhtemelen su alımıyla enzimatik aktivitenin başlaması ve
glukozinolat molekülündeki parçalanmaya bağlı olarak düşüş gösterdiği, ardından yükselerek tekrar
normal seviyeye ulaştığı, bir miktar artış gösterdiği ancak denemenin sonuna doğru yeniden düşüşe
geçtiği belirlenmmiştir.
Anahtar kelimeler: Lahana, turp, filiz, glukozinolat
Glucosinolates in Germinating Seeds and Sprouts of Cabbage and Black Radish
Abstract
The amount of health beneficial glucosinolates in the sprouts of cruciferous vegetables has been
found to be high. In our previous experiments with broccoli sprouts, aliphatic glucosinolate content was
higher compared to other parts of the plant. In the present study, cabbage and radish are selected for their
distinct glucosinolate profiles and analysis were performed on samples collected at critical time points
during germination and emergence. Samples were taken from the onset of germination (0, 1, 2, 3, 5, 7, 10.
days) and at the same time with the beginning of emergence until day 21 with 3 days intervals, and
analyzed for aliphatic and indol glucosinolates. The findings of the present study revealed that radish had
higher amount of glucosinolates compared to cabbage, sprouts contained high amounts of aliphatic
glucosinolates usually associated with health benefits, together with our previos research results and in
accordance with literature the amount in sprouts were higher compared to other parts of the plant, a
decrease was observed in samples taken at day 1 (24 h) and day 2 (48h) probably due to the enyzmatic
hydrolysis of glucosinolates upon water absorption, followed by an increase reaching to normal levels but
finally revealing a decrease towards the end of the trial.
Keywords: Cabbage, radish, sprout, glucosinolates
100
2 – 4 Eylül 2014
Tuzluluk Stresinin Brokkoli Filizlerinde (Brassica oleracea var. italica L.)
Toplam Antioksidan Aktivite Üzerine Etkilerinin İncelenmesi
Gölge Sarıkamış, Gamze Çakırer
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110 ANKARA
E-posta: [email protected]
Özet
Son yıllarda beslenme ve insan sağlığı ilişkisi üzerinde yoğunlaşan araştırmalar, sebze ve
meyvelerin temel beslenme için gerekliliğinin yanı sıra, pek çok önemli hastalığa karşı koruyan,
yaşlanmayı geciktiren fizyolojik yararları üzerinde durmaktadır. Bu etki büyük ölçüde antioksidan
aktiviteye sahip sekonder metabolitlerin, serbest radikallerin zararlı etkisini ortadan kaldırmasına
dayandırılmaktadır. Uygun olmayan koşullar altında bitkiler yaşamlarını sürdürebilmek için savunma
mekanizmalarını harekete geçirerek bir dizi önlemler almak zorunda kalırlar. Böylece, yaşamlarını tehdit
eden unsurlara karşı bir koruma kalkanı oluşturmaya çalışırlar. Bu çerçevede bitkilerde birtakım
biyokimyasal değişimler meydana gelmektedir. Çoğunlukla biyokimyasal aktivitenin tetiklenmesine bağlı
olarak, bazıları antioksidan özellik taşıyan sekonder metabolitlerin üretiminde değişiklikler
gözlenmektedir. Sunulan araştırmada, 0 (kontrol), 50mM, 100mM NaCl uygulanarak tuz stresine maruz
bırakılan brokoli filizlerinde toplam antioksidan aktivite DPPH yöntemi ile spektrofotometrik olarak
belirlenmiştir. Uygulamaların toplam antioksidan aktivite üzerine etkileri değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Brokkoli, filiz, antioksidan
Effect of salinity stress on antioxidant activity in broccoli sprouts
(Brassica oleracea var. italica L.)
Abstract
Recent studies on health and diet suggest that consumption of fruits and vegetables protect
against several important diseases, have anti aging properties in addition to their basic nutritional values.
This is mainly due to the presence of secondary metabolites that have antioxidant properties fighting and
protecting against damage caused by free radicals. Under unfavourable conditions, plants activate their
defence mechanisms in order to survive. In this way, they try to protect themselves from threats. As a
consequence, biochemical changes ocur in plants resulting in the production of secondary metabolites
some contain antioxidant properties. In the present study, 0 (control), 50mM, 100mM NaCl were applied
to cause salinity stress, followed by the analysis of total antioxidant activity in broccoli sprouts using
DPPH method spectrophotometrically. The effect of applications on total antioxidant activity is
discussed.
Keywords: Broccoli, sprouts, antioxidants
101
2 – 4 Eylül 2014
Allelopatik Etkili Bazı Bitki Özlerinin Ispanak (Spinacia oleracea L.)
Tohumlarının Çimlenmesi ve Bitki Gelişimi Üzerine Etkisi
Uğur Şirin, Oğuz Ayral, Fatma Doğan, Selma Demirci
Adnan Menderes Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü AYDIN
E-posta: [email protected]
Özet
Bitkiler arasında biyokimyasal maddeler aracılığıyla meydana gelen ve birbirlerinin gelişimini
olumlu veya olumsuz etkileyen etkileşime allelopati denilmektedir. Allelopatik etkili bitkiler diğer
bitkilerin gelişimini etkileyebildiği gibi, tohum çimlenmelerini de etkileyebilmektedir. Bu çalışma
allelopatik etkili sütleğen, kekik ve turp bitkilerinin ıspanakta tohum çimlenmesi ve bitki gelişimi üzerine
etkisini belirlenmek amacı ile 2012-2013 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada Spinacia oleracea L.
“Matador” çeşidi kullanılmıştır. Saksı ve laboratuvar denemesi olmak üzere iki aşamada yürütülen
araştırmada, saksı denemesinde; (1) kontrol, sütleğenin (2) 20 bitki/m 2 ve (3) 10 bitki/m2 dozları, kekiğin
(4) 40 bitki/m2 ve (5) 20 bitki/m2 dozları, turpun (6) 5 kg/m2 ve (7) 2.5 kg/m2 dozları olmak üzere yedi
uygulama, laboratuvar denemesinde ise; kontrol dahil olmak üzere sütleğen, kekik ve turp suyunun 2 ve 5
µl/petri dozlarından oluşan yedi uygulama yer almıştır. Araştırmada, her iki denemede tohumlarda
çimlenme oranları, saksı denemesinde ise bitki gelişme özelliklerinin belirlenmesi amacı ile, bitki boyu,
yaş ve kuru ağırlığı, yaprak sayısı, kök uzunluğu, yaş ve kuru ağırlıkları saptanmıştır. Araştırma
sonucunda; saksı denemesinde, %92’lik oranla en yüksek çimlenme yüzdesi ve bitki gelişimi açısından en
iyi performans 5 kg/m2 turp uygulanan saksılarda belirlenmiştir. En düşük (%50.67 ve %70.66) çimlenme
değerleri ise sütleğen uygulanan saksılara ekilen ıspanak tohumlarında saptanmıştır. Laboratuvar
denemesinde en yüksek (%56) çimlenme kontrol tohumlarında elde edilirken, allelopatik etkileri
incelenen bitkilerin özsuyu uygulanan tohumlardaki çimlenme değerleri %8 ile %40 arasında değişmiştir.
Yabancı ot gelişimini azaltması açısından en iyi sonuç ise, saksı denemesinde, 5 kg/m2 turp
uygulamasında elde edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Ispanak, allelopati, sütleğen, kekik, turp
102
2 – 4 Eylül 2014
Patlıcan Fidelerinde Melatonin Konsantrasyonunun Gün İçerisindeki
Değişimi
Gökçen Yakupoğlu1, Yakup Cuci2, Ahmet Korkmaz3
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi KAHRAMANMARAŞ
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği
Bölümü KAHRAMANMARAŞ
3
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü
KAHRAMANMARAŞ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Melatoninin varlığı insan ve hayvanlarda uzun yıllardır bilindiği halde bitkilerdeki keşfi son
yıllarda olmuştur. Bir indolaminolan melatonin (N- acetiyl-5-methoxytrptamine) ışığa hassas bir
hormondur ve insanlarda daha çok geceleri sentezlendiği ve ışık altında kanda seviyesinin düştüğü
bildirilmiştir. Bitkilerde de 24 saatlik ritim düzenleyici olarak görev aldığı ve dokulardaki miktarının gün
içerisinde değişiklik gösterdiğine dair bulgular mevcuttur. Bu çalışmada melatoninin Hadrian F1 çeşidi
patlıcan bitkisinde çimlenme sonrası (kotiledon aşaması) ve 4 gerçek yapraklı fide aşamalarında gün
içerisindeki konsantrasyonunun değişimi incelenmiştir. Bu amaçla, 8 saat karanlık ve 16 saat aydınlık ışık
rejimi atında tutulan yeni çimlenmiş fideler ile 4 gerçek yapraklı fidelerden 4 saat arayla 6 kez örnek
alınmıştır. İlk örnek karanlığın başlangıcından yarım saat sonra (K1) alınmış ve sonrasında her 4 saatte
bir olmak üzere karanlık 2 (K2), aydınlık 1 (A1), aydınlık 2 (A2), aydınlık 3 (A3) ve aydınlık 4 (A4)
olacak şekilde örnek alımı tekrarlanmıştır. Alınan örneklerde yapılan ekstraksiyon sonrası floresan
dedektörlü yüksek basınçlı sıvı kromotagrafisi (HPCL-FD) kullanılarak melatonin konsantrasyonu
belirlenmiştir. Yapılan analizler sonucunda yeni çimlenmiş fidelerde K1 aşamasında en yüksek olan
melatonin seviyesinin K2 aşamasında düştüğü; daha sonra A1 ve A2 aşamalarında tekrar bir miktar artış
gösterip A3 ve A4 aşamalarında tekrar düştüğü belirlenmiştir. Fide aşamasındaki bitkilerde ise melatonin
konsantrasyonu değişikliklerinin fidelerin yaprak ve köklerde benzer şekilde seyrettiği bulunmuştur.
Fidelerde K1 aşamasında en yüksek olan melatonin konsantrasyonunun K2 aşamasında düştüğü, ışık
altında ise en düşük melatonin konsantrasyonunun A2 aşamasında, en yüksek konsantrasyonu ise A3
aşamasında belirlenmiştir. Bu sonuçlar, insanlarda olduğu gibi bitkilerde de melatonin
konsantrasyonunun gün içerisinde değiştiğini ortaya koymuştur.
Anahtar kelimeler: Solanum melongena, melatonin, HPLC-FD, aydınlık, karanlık
103
2 – 4 Eylül 2014
Van Gölü Havzası Fasulyelerinde Kuraklığa Tolerant ve Duyarlı
Genotiplerin Belirlenmesi
Turgay Kabay, Suat Şensoy
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü VAN
E-posta: [email protected]
Özet
Kuraklık, tarımsal üretim de verim ve kaliteyi önemli ölçüde olumsuz etkileyen stres
faktörlerinin en önemlilerindendir. Ülkemiz dünya taze fasulye üretiminde dördüncü sırada yer
almaktadır ve yapılan çalışmalarda Van Gölü Havzası’nda fasulyede zengin bir genotipik çeşitlilik
bulunduğu gözlenmiştir. Bu nedenle, Van Gölü Havzası fasulyelerinde kuraklığa tolerant ve duyarlı
genotiplerin belirlenmesi amacıyla yürütülen bu çalışmada 46 fasulye genotipi ile önceki çalışmalarda
kuraklığa tolerant olarak belirlenen Yakutiye-98 fasulye çeşidi ile kuraklığa hassas olarak belirlenen
Zulbiye fasulye çeşidi tohumları 2:1 oranında torf:perlit karışımı içeren 2 litrelik saksıların her birinde üç
bitki olacak şekilde 4 tekerrürlü olarak ekilmiştir. Bitkiler 3 gerçek yapraklı aşamaya ulaştığında kuraklık
stresine başlanarak sulama tamamen kesilmiş, kontrol bitkilerinde ise sulamaya devam edilmiştir. Stres
sonunda oluşan etkilerin ortaya konulabilmesi amacı ile bitkilerde 0-5 görsel skala değerlendirmesi, yeşil
aksam yaş ve kuru ağırlığı, kök yaş ve kuru ağırlığı, gövde boyu ve çapı, yaprak sayısı ve yaprak alanı,
yaprak oransal su içeriği (YOSİ), membran zararlanma indeksi (MZİ) parametreleri incelenmiştir.
Çalışma sonucunda kuraklık stresine tolerant ve duyarlı genotipleri sınıflandırılmasında, V7, V15, V33,
V82, V89 ve V-a1 genotipleri tolerant olarak belirlenirken, V21, V69, V 71, V86, V95 ve T7 genotipleri
ise kuraklığa duyarlı genotipler olarak belirlenmiştir. Bakılan parametrelerin kuraklığa toleransın
belirlenmesinde etkili olabileceği sonucuna varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Phaseolus vulgaris, kuraklık stresi, tolerans, Van Gölü Havzası
104
2 – 4 Eylül 2014
Domateste Kuraklık Stresi Fizyolojik Parametrelerinin Saksıda Genç Bitki
Aşamasında ve Arazide Verim Aşamasında Karşılaştırılması
H. Yıldız Daşgan1, Yelderem Akhoundnejad1, Şebnem Kuşvuran2
Gökçe Aydöner-Çoban3
Çukurova Üniversittesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ADANA
2
Çankırı Karatekin Üniversitesi Kızılırmak MYO ÇANKIRI
3
Bozok Üniversitesi Akdağmadeni MYO YOZGAT
E-posta: [email protected]
1
Özet
Bu çalışma kuraklık stresine dayanıklı çeşit veya anaç geliştirirken ıslah sürecini kısaltmak
amacıyla yapılmıştır. Saksıda yetiştirilen 45 günlük genç domates bitkileri ile arazide yetiştirilen 122
günlük olgun domates bitkileri karşılaştırılmıştır. Bu amaç için 24 domates genotipi kullanılmıştır.
Domates bitkilerine kuraklık uygulamaları, kontrol bitkilerine verilen suyun %50 ve %25’inin verildiği,
orta ve şiddetli olmak üzere 2 seviyede yapılmıştır. İncelenen fizyolojik parametreler; stoma iletkenliği,
membran zararlanması, yaprak su potansiyeli, yaprak osmotik potansiyeli, yaprak sıcaklığı, yaprak Ca ve
K konsantrasyonları, yeşil aksam taze ağırlığı ve yeşil aksamın kuraklıktan etkilenmesinin görsel olarak
değerlendirildiği 1-5 skalasıdır. İncelenen fizyolojik parametreler için kuraklık stresinde kontrole göre
değişimler hesaplanmıştır. Saksıda genç bitki aşamasında ve arazide olgun bitki aşamasında bu veriler
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Sonuçlara bakıldığında; 1) kuraklık stres seviyelerinden; kontrole göre
%50 sulama, %25 sulama yapılan uygulamaya göre genotiplerin stres tepkilerinin karşılaştırılması
bakımından daha isabetli bulunmuştur, 2) kontrole göre değişimin hesaplandığı veriler, salt ölçüm
verilerine göre genç ve olgun bitkiler arasındaki ilişkileri karşılaştırmada daha önemli bulunmuştur, 3)
kuraklık stresi altındaki domates bitkilerinin genç ve olgun aşamaları arasındaki fizyolojik parametreler
bakımından önemli bulunan ilişkiler sıralandığında ilk üç sırada yer alan parametreler; 1. sırada “Yaprak
Ca konsantrasyonu (r = 0.573)”, 2. sırada “Membran zararlanması (r = 0.528)”, 3. sırada ise “Stoma
iletkenliği ( r = 0.475)” yer almıştır. Bu ilişkiler, kuraklık stresine dayanıklı çeşit veya anaç geliştirirken
ıslah süreci kısaltmada kullanılabilecektir.
Anahtar kelimeler: Domates, kuraklık stresi, fizyolojik parametre
105
2 – 4 Eylül 2014
Kavunda Kuraklık Stresi Fizyolojik Parametrelerinin Saksıda Genç Bitki
Aşamasında ve Arazide Verim Aşamasında Karşılaştırılması
H. Yıldız Daşgan1, Yelderem Akhoundnejad1, Şebnem Kuşvuran2
Gökçe Aydöner-Çoban3
Çukurova Üniversittesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ADANA
2
Çankırı Karatekin Üniversitesi Kızılırmak MYO ÇANKIRI
3
Bozok Üniversitesi Akdağmadeni MYO YOZGAT
E-posta: [email protected]
1
Özet
Bu çalışma kuraklık stresine dayanıklı çeşit veya anaç geliştirirken ıslah sürecini kısaltmak
amacıyla yapılmıştır. Saksıda yetiştirilen 29 günlük genç kavun bitkileri ile arazide yetiştirilen 113
günlük olgun kavun bitkileri karşılaştırılmıştır. Bu amaç için 29 kavun genotipi kullanılmıştır. Kavun
bitkilerine kuraklık uygulamaları, kontrol bitkilerine verilen suyun %50’si ve sıfır sulama olmak üzere,
orta ve şiddetli olmak üzere 2 seviyede yapılmıştır. İncelenen fizyolojik parametreler; stoma iletkenliği,
membran zararlanması, yaprak su potansiyeli, yaprak osmotik potansiyeli, yaprak sıcaklığı, yaprak Ca ve
K konsantrasyonları, yeşil aksam taze ağırlığı ve yeşil aksamın kuraklıktan etkilenmesinin görsel olarak
değerlendirildiği 1-5 skalasıdır. İncelenen fizyolojik parametreler için kuraklık stresinde kontrole göre
değişimler hesaplanmıştır. Saksıda genç bitki aşamasında ve arazide olgun bitki aşamasında bu veriler
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Sonuçlara bakıldığında; 1) kuraklık stres seviyelerinden; sıfır sulama,
%50 sulama yapılan uygulamaya göre genotiplerin stres tepkilerinin karşılaştırılması bakımından daha
isabetli bulunmuştur, 2) kontrole göre değişimin hesaplandığı veriler, salt ölçüm verilerine göre genç ve
olgun bitkiler arasındaki ilişkileri karşılaştırmada daha önemli bulunmuştur, 3) kuraklık stresi altındaki
kavun bitkilerinin genç ve olgun aşamaları arasındaki fizyolojik parametreler bakımından önemli bulunan
ilişkiler sıralandığında ilk üç sırada yer alan parametreler; 1. sırada “Stoma iletkenliği (r = 0.504)”, 2.
sırada “Yaprak su potansiyeli (r = 0.491)”, 3. sırada ise “Yaprak sıcaklığı (r = 0.319)” yer almıştır. Bu
ilişkiler, kuraklık stresine dayanıklı çeşit veya anaç geliştirirken ıslah süreci kısaltmada
kullanılabilecektir.
Anahtar kelimeler: Kavun, kuraklık stresi, fizyolojik parametre
106
2 – 4 Eylül 2014
Mikorizanın Tuz Stresinde Biber Bitkisine Fizyolojik Etkileri
Özlem Altuntaş1, H. Yıldız Daşgan2, Yelderem Akhoundnejad2
İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü MALATYA
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ADANA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Tuzluluk, dünya topraklarının önemli sorunlarından birisidir. Özellikle tarımda yapılan bilinçsiz
uygulamaların (aşırı gübre ve su kullanımı) neden olduğu tuzluluk stresi, bitkinin besin elementi alımını
azaltmakta ve osmotik stresini arttırmaktadır. Dolayısıyla bitki gelişmini ve üretimini sınırlamaktadır.
Bitkilerde su ve besin elementi alımını arttırmanın yanında biyotik ve abiyotik stres faktörlerine karşı da
dayanımı arttırdığı bilinen mikorizal mantarlar, bu çalışmada tuzluluk stresi koşullarında kullanılmıştır.
Denemede, biber çeşidi olarak daha önceki yaptığımız çalışmalarda belirlenen tuzluluk stresine dayanıklı
ve duyarlı iki lokal çeşit sırasıyla Karaisalı ve Demre, mikoriza türü olarak da biber bitkisine iyi kolonize
olan Glomus clarum kullanılmıştır. İklim odasında saksı denemesi şeklinde yürütülen çalışmada, biber
bitkilerine uygulanan tuz dozları 75mM ve 150 mM dır. Mikoriza mantarının tuzlu koşullarda dayanıklı
ve duyarlı biber bitkilerindeki etkileri fizyolojik parametrelerle belirlenmiştir. Biber bitkilerinde, yeşil
aksam ve kök kuru ağırlığı, yaprak alanı, stoma iletkenliği, yaprak su potansiyeli, yaprak osmotik
potansiyeli, membran zararlanma indeksi, klorofil miktarı ve yapraklardaki Na, Cl, K, P ve Zn miktarları
ölçülmüştür.
Anahtar kelimeler: Mikoriza, tuz stresi, biber
107
2 – 4 Eylül 2014
Farklı Patlıcan Genotiplerinde Anter Kültüründen Haploid Bitki Elde
Edilmesi Üzerinde Çalışmalar
Şebnem Ellialtıoğlu1, Kenan Sönmez2, Fikret Evcen3, Elif Gümrah3
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANKARA
2
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi ESKİŞEHİR
3
Dikmen Tarım LTD ŞTD. Söğüt BİLECİK
E-posta: [email protected]
1
Özet
Patlıcan; domates, hıyar ve biberden sonra dünya üzerinde dördüncü sırada üretilen bir sebzedir.
İndo-Burma orijinli bir tür olmakla birlikte Anadolu, ikincil merkez olarak kabul edilmektedir. Genetik
materyal açısından yöresel olarak zenginlik bulunmakla birlikte, bunlardan agronomik karakterleri
belirlenmiş ve saflaştırılmış yeni ıslah materyalleri geliştirilmesi konusunda çalışmalara ihtiyaç
bulunmaktadır. Çalışmanın amacı, yöresel aksesyonlardan ve ticari F1 hibrit çeşitlerden, hibrit çeşit
ıslahında kullanılacak ebeveynleri elde etmek için dihaploidizasyon yönteminden yararlanmak, anter
kültürü yoluyla elde edilecek haploid bitki oranını artırmaktır. Toplam 36 patlıcan genotipinde anter
kültürü yapılmıştır. Anter kültürlerinde Dumas de Vaulx ve Chambonnet (1982) tarafından geliştirilen
protokol uygulanmıştır. Dikmen Tarım Ltd.Şti.’ne ait Serene Laboratuvarlarında yürütülen çalışmada tek
çekirdekli mikrosporları bulunduran tomurcuklar toplanarak yüzeysel sterilizasyona tabi tutulmuş ve
anterler C ortamına dikilmiştir. +35°C’de 8 gün karanlıkta bekletilen kültürler 4 gün de +25°C’de
fotoperiyodik düzende bekletildikten sonra R ortamına aktarılmışlardır. İklim odasında 30-50 gün
arasında inkübasyonları sırasında kültürlerde haploid embriyolar görülmeye başlamıştır. Haploid
embriyolar MS ortamlarına aktarılmışlar, buradan da dış koşullara alıştırılarak serada gelişmeye
bırakılmışlardır. Haploid embriyo oluşma oranları genotipler bazında %0-45 arasında değişmiştir. Yabani
kanı taşıyan anaçlarda embriyo gelişimi olmazken, yerel genotiplerde ve ticari çeşitlerde az veya çok
haploid embriyo oluşumu sağlanabilmiştir. Bitkiler kolhisin uygulamaları ile katlanmak üzere serada
yetiştirilmektedir.
Anahtar kelimeler: Patlıcan, anter kültürü, dihaploidizasyon, haploid embriyo
108
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye’den Toplanan Süs Kabaklarının ISSR Markırları Kullanılarak
Genetik Çeşitliğinin Belirlenmesi
Serap Comart1, Kahraman Gürcan2, Halit Yetişir3
Erciyes Üniversitesi, KAYSERİ
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü KAYSERİ
3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAYSERİ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Süs kabağı (Cucurbita pepo subs. ovifera) Cucurbitae familyasından olup kabaklar arasında
morfolojik olarak yüksek polimorfizme sahip kabak çeşitlerindendir. Bu çalışmada, Türkiye’nin farklı
illerinden (Manisa, Iğdır ve Hatay) toplanan içerisinde 32 süs kabağı ve 9 adet kavun, karpuz örneğinin
bulunduğu 41 örnekte 46 ISSR markırı kullanılarak moleküler karakterizasyon gerçekleştirmek üzere
PCR gerçekleştirilmiştir. Elde edilen PCR sonuçlarından en polimorfik olan ve güvenilir bir şekilde
kodlanabilen 14 ISSR primeri seçilmiştir. 14 ISSR primeri ile ortalama polimorfik bant sayısı 8,3 olup
ortalama polimorfizm oranı ise % 70.8 olduğu hesaplanmıştır. Genetik çeşitliliği araştırmak için NTSYS
version 2.1 programı kullanılarak Dice benzerlilik katsayısına göre benzerlik ilişkisi incelenmiş ve
ortalama dice benzerlik katsayısı 6.284 olarak bulunmuştur. UPGMA methodu kullanılarak kümeleme ve
PCA analizleri gerçekleştirilmiş ve analizler sonucunda 35 ve 36 numaralı örneklerin birbirine en yakın
olduğu, 1 ve 39 numaralı örneklerin birbirine en uzak örnekler olduğu belirlenmiştir. Ayrıca karpuz ve
kavun örneklerinin süs kabakları ile kısmen ayrı gruplandığı gözlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Süs kabağı, genetik çeşitlilik, ISSR primeri, polimorfizm oranı, kümeleme ve PCA
analizi
109
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye Su Kabaklarının Kökeni ve Genetik Çeşitliliği
Kahraman Gürcan1, Ahmet Say2, Halit Yetişir2, Nihal Denli3
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bülümü KAYSERİ
3
Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu MERSİN
E-posta: [email protected]
1
Özet
Su kabağı dünyanın birçok ülkesine yayılmış olup, insanoğlunun en uzun süredir kültürünü
yaptığı türlerden birisidir. Kültüre alınma tarihi bilim dünyasında çok ilgi çekmektedir. Asya ve Afrika
olmak üzere iki kökeninin olduğu bilinir. Amerikan su kabaklarının kökeni ise halen tartışma konusudur.
Su kabağına dair ilgi uyandıran fenomenlerden biride farklı domestikasyon merkezlerine ve geniş yayılım
alanına rağmen, beklenenin aksine dar bir genetik çeşitliliğe sahip olmasıdır. Türkiye su kabaklarının
kökeni neresidir? Asya mı Afrika mıdır? İki kıta içinde Avrupa’ya geçiş noktası olan Türkiye’de su
kabaklarında yüksek oranda gen karışımı ve zengin genetik çeşitlilik beklenmez mi? Bu çalışmada bu
sorulara cevap vermek üzere Türkiye su kabağı genetik havuzunu temsil edecek 61 genotip ve kontrol
olarak Asya ve Afrika kökenli 31 su kabağı DNA’sı iki kloroplast ve 7 SSR primeri ile ABI 3500
cihazında fragman analizi yapılarak, moleküler düzeyde analiz edilmiştir. Asya ve Afrika kabaklarını
ayıran iki kloroplast markör (LS_InDel1 ve Ls_ınDel2) Türkiye su kabaklarının 18 âdetinin Afrika grubu
kloroplast taşıdığını, geriye kalan 53 su kabağının ise Asya grubuna dâhil olduğu göstermiştir. Kloroplast
markörlere ilaveten, 7 genomik SSR primeri ile popülasyon karakterize edilmiş: toplamda 53 allel ve
lokus başına ortalama 7.5 allel görülmüş, en çok alleli LSR030 (13 allel) ve en düşük alleli LSRO56 (2
allel) üretmiştir. Türkiye kabakları, dendogramda belirgin gruplara ayrılmış, tüm popülasyonda gözlenen
heterozigotluk seviyesi oldukça düşük (Ho=0.13), genetik çeşitlilik iyi seviyede (0.62) bulunmuştur. Özet
olarak Türkiye kabaklarının Asya ve Afrika kökenli olduğu, genetik çeşitliliğin kısmen zengin fakat
heterozigotluğun ise oldukça düşük olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Su kabağı, domestikasyon, genetik çeşitlilik, kloroplast DNA, SSR
110
2 – 4 Eylül 2014
Türkiye’de Yetiştirilen Bamya (Abelmoscus esculentus) Çeşitinin Farklı
Lokal Populasyonlarının Ploidi Düzeylerinin Flow Sitometri ile Belirlenmesi
Pınar Örkcü1, Serdar Polat1, Gülsemin Savaş Tuna2, Metin Tuna3
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü TEKİRDAĞ
2
Tekirdağ Ebru Nayim Fen Lisesi TEKİRDAĞ
3
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected]
1
Özet
Bamya; yetiştirilen sebzeler arasında üretiminin zorluğu sebebiyle ülkemizde yetiştiriciliği ve
ıslahı gereken yere ulaşamamıştır. Bunda en büyük etkenlerden bir tanesi ıslahta materyal olarak
kullanılacak çeşitlerin sitolojik durumları hakkında yeterli düzeyde bilginin olmamasıdır. Yetiştiriciliği
yapılan bamya çeşit ve lokal popülasyonlarının ploidy düzeyi ile ilgili güvenilir bilgiler bulunmamaktadır.
Bitkilerde ploidi düzeyi klasik olarak ışık mikroskobu ile kök ucu dokularından hazırlanmış preparatlar
üzerindeki mitoz kromozomlarını sayarak saptanmaktadır. Ancak bu yöntem, bol miktarda bölünen
hücreye sahip genç ve hızlı büyüyen kök ucu materyaline gereksinim duyar ve oldukça yavaş ve
zahmetlidir. Buna ilave olarak bamya gibi küçük ve yüksek sayıda kromozoma sahip bitkilerde sık sık
hatalara da sebep olabilmektedir. Hücre çekirdeği içerisindeki DNA miktarı ile ploidi düzeyi arasında çok
sıkı bir ilişki olmasından dolayı çekirdek DNA içeriği bilgisi ploidy düzeyinin bir göstergesi olarak
kullanılabilmektedir. Bu gün çekirdek DNA içeriğinin flow sitometri ile nispeten cüzi bir maliyet ile hızlı
ve hassas bir şekilde belirlenebilmesi yöntemi bu gün ploidy analizlerinde tercih edilir hale getirmiştir. Bu
yapılan çalışmanın amacı flow sitometri ile Türkiye’nin değişik bölgelerin den toplanmış yaklaşık 20
farklı bamya çeşit ve lokal popülasyonlarının ploidy düzeyini ilk defa belirlemektir. Yapılan çalışma
sonucunda elde ettiğimiz sonuçlara göre bamya çeşit ve lokal popülasyonlarının çekirdek DNA
içeriklerinin 2.88 pg/2C ile 3.00 pg/2C arasında değiştiği saptanmıştır. Çekirdek DNA analizi sonuçlarına
göre bu çalışma kapsamında incelenen tüm bamya çeşit ve lokal popülasyonlarının aynı ploidiy düzeyine
sahip olduğunu işaret etmektedir. Ayrıca bir bamya bitkisinde kromozom sayımı yapılarak çekirdek DNA
içeriği ile ilişkilendirilecek ve böylece tüm çeşit ve lokal popülasyonların ploidy düzeyi belirlenmiş
olacaktır.
Anahtar kelimeler: Flow sitometri, bamya, ploidy, sebze
111
2 – 4 Eylül 2014
Kabakta (Cucurbita pepo L.) in vitro Bitki Rejenerasyon Protokolu için
Uygun Eksplant Tipinin ve Ortamın Belirlenmesi
Ahmet Say1, Kahraman Gürcan1, Halit Yetişir2
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bülümü KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bülümü KAYSERİ
E-posta: [email protected]
1
Özet
Türkiye kabak çekirdeğinin %10’u Kayseri’de üretilmektedir. Develi, Tomarza ve Yeşilyurt
ilçelerinde çekirdek kabağı bahçeleri çok yaygındır. Sulama yapılmaksızın yetiştirilen çekirdeklik
kabağında; kuraklığa dayanıklılık, verim, hastalık ve zararlılara dayanıklılık önemli ıslah çalışma
konularıdır. Bu çalışmada çekirdeklik kabakta (Cucurbita pepo L.) in vitro bitki rejenerasyon protokolünü
oluşturmak, diğer bir ifadeyle tek hücreden organogenesis ve sürgün oluşumu gerçekleştirmek için uygun
eksplant tipinin ve ortamının belirlenmesi hedeflenmiştir. Tek hücreden rejenerasyon özellikle gen
transformasyonu ile bitki ıslahı çalışmaları açısından önemlidir. Bu amaçla, Ürgüp çekirdek kabağı
olarak bilinen iri ve sivri çekirdek veren tipde rejenerasyon çalışılmıştır. Çekirdekler önce kabuğuyla
sonra kabuksuz siterilize edilimiş, Murashige ve Skoog (MS) ortamında çimlendirilmiştir. Bir hafta içinde
büyüyen kotiledon yaprakları ve hipokotil enine 4 parçaya bölünerek 50 farklı büyüme düzenleyeci
kombinasyonu içeren MS ortamına ekilmiştir. Büyümeyi düzenleyici olarak BA, BA+NAA, BA+IAA,
BA+TDZ, TDZ, TDZ+IAA ve TDZ+NAA’nın farklı dozları denenmiştir. Çalışma sonucunda, kotiledon
ile hipokotilin birbirinden ayrıldığı bölge en yüksek oranda rejenerasyonun gerçekleştiği eksplant tipi
olarak tespit edilmiştir. Birçok kombinasyonun da rejenerasyonu tetiklediği görülmüştür. Sırasıyla
belirtilen bu ortamlarda en az bir explanttan sürgün gelişimi gerçekleşmiştir: BA (0.5-1.0-2.0 ve 3.0
mg/l), BA+NAA (0.5+0.25-0.5+0.5-1.0+0.25-1.0+0.5-2.0+0.25 ve 2.0+0.5 mg/l), BA+IAA (0.5+0.250.5+0.5-1.0+0.25-1.0+0.5 ve 2.0+0.25 mg/l), BA+TDZ (1.0+0.25-1.0+0.5-2.0+0.25-2.0+0.5 ve 3.0+0.25
mg/l) ve TDZ+IAA (0.5+0.25-0.5+0.5-1.0+0.25-1.0+0.5 ve 2.0+0.25 mg/l). Belirlenen bu ortamlar
içerisinde 0,5 mg/l BA ile 0,25 mg/l NAA'nın birlikte kullanımı ile %70,83 oranında en yüksek oranda
direkt organogenesis yoluyla sürgün oluşumu gerçekleşmiş olup yine aynı şekilde 0,5mg/l BA ile
0,25mg/l NAA'nın birlikte kullanımı sonucunda eksplant başına ortalama 4,25 adet sürgün oluşturarak
tüm kombinasyonlar içerisinde en iyi sonucu 0,5 mg/l BA ile 0,25 mg/l NAA'nın birlikte kullanımı
vermiştir.
Anahtar kelimeler: Çekirdeklik kabak, Cucurbita pepo L., in vitro rejenerasyon
112
2 – 4 Eylül 2014
Orta Anadolu Kökenli Mor Havuç Genotiplerinin AFLP ile
Karakterizasyonu
Akife Dalda Şekerci1, Önder Türkmen2, E. Eşref Hakkı3
Erciyes Üniversitesi KONYA
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KONYA
3
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü KONYA
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışmada Türkiye kaynaklı ve farklı lokasyonlardan temin edilen mor havuç genotipinin
moleküler karakterizasyonu yapılarak genetik çeşitliliğin boyutları belirlenmeye çalışılmıştır.
Araştırmada, Hatay, Konya-Merkez, Konya-Çumra, Konya-Ereğli bölgelerinden temin edilen mor havuç
genotiplerinin moleküler karakterizasyonunu oluşturmak amacıyla 28 adet havuç genotipi kullanılmıştır.
DNA izolasyonunda Qiagen DNA Ekstraksiyon kiti kullanılmıştır. Elde edilen yüksek kaliteli DNA, LiCor Genetik Analizör cihazına spesifik AFLP kitlerindeki 10 primer kombinasyonu ile kitin protokolüne
uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Amplifikasyon ürünleri poliakrilamid jellerde Li-Cor cihazında yüksek
voltajda TBE tampon çözeltisi ortamında ayrıştırılıp, cihazın yazılımı yardımı ile görüntüler elde
edilmiştir. Elde edilen görüntüler var (1) - yok (0) esasına göre skorlanarak moleküler analizleri
yapılmıştır. Analizler için, NTSYS-pc paket programının kullanılması ile oluşturulmuş olan matrislerden
dendogramın üretilmesinin yanısıra MINITAB 14 programı ile Principle Coordinate Analysis – Temel
Koordinatlar Ananlizi de gerçekleştirilmiş ve genotipler arası akrabalık ilişkileri belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: AFLP, havuç, moleküler karakterizasyon
113
2 – 4 Eylül 2014
Biberde Domates Lekeli Solgunluk Virüsü, Bakteriyel Leke ve Kök Ur
Nematodu’na Karşı Dayanıklı Çeşit Geliştirilmesi
Hülya İlbi1, A. Kün1, A. Cansızer2, A. Atasayar3, N. Güneşdoğdu2, D. Özdemir4
1
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü İZMIR
2
Lider Tohum İZMIR
3
AD-ROSSEN Tohum İZMIR
4
Bircan Tohum İZMIR
E-posta: [email protected]
Özet
Biber Dünyada üretimi en çok yapılan sebze türlerinden bir tanesidir. Ülkemizde de toplam
ekiliş alanı, üretimi ve ticareti açısından yaş sebze grubunun en önemli ürünlerinden birisini
oluşturmaktadır. Biber yetiştiriciliğinde üretimi kısıtlayan ve her yıl ciddi ürün kayıplarına neden olan en
önemli etmenler viral (TSWV) ve fungal hastalıklar (Xav) ile kök ur nematodlarıdır (Meloidogyne spp.).
Patojenlerle mücadelede temiz tohum ve fide kullanımı, ekim nöbeti, toprak sterilizasyonu gibi kültürel
işlemler ile kimyasal mücadele yöntemleri kullanılsa da zararlılara karşı istenilen kontrol sağlanamaz. Bu
olumsuzluklar göz önüne alındığında dayanıklı çeşit kullanımı en etkin ve çevreci yöntemdir.
biyoteknoloji alanındaki hızlı gelişmelere paralel olarak bitki ıslahında moleküler markörlerin kullanımı
hızla artmıştır. Bu çalışmada, moleküler markör yardımlı seleksiyon tekniklerini kullanarak birden fazla
dayanıklılık geni içeren (gen piramidi) biber çeşidi geliştirmek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda LİDER
tohum ve AD-ROSSEN tohum firmalarından temin edilen saf ve ileri hatlar domates lekeli solgunluk
virüsüne dayanıklılık sağladığı bilinen Tsw geni, kök ur nematodlarına geniş spektrumlu dayanıklılık
sağlayan Me1, Me3, Me7 ve N genleri ve bakteriyel leke hastalığının tüm ırklarına dayanıklılık sağlayan
bs5, bs6 genleri bakımından taranmıştır. Toplamda 1049 biber hattının dayanıklı (Homozigot veya
Heterozigot) ya da hassas karakterli olup olmadıkları belirlenmiştir. Yapılan taramalar sonucunda
TSWV’e homozigot dayanıklı 500, heterozigot dayanıklı 169 hat, kök ur nematoduna homozigot
dayanıklı 67, heterozigot dayanıklı 22 hat ve bakteriyel leke hastalığına dayanıklı 6 hat tespit edilmiştir.
Yapılan melezleme ve geri melezlemeler sonrasında her üç patojene heterozigot dayanıklı 4 hat
belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Meloidogyne spp., Tomato Spotted Wilt Virus, bakteriyel leke, biber
114
2 – 4 Eylül 2014
Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF), Peyniraltı Suyu ve Hümik Asit
Uygulamalarinin Kavunda (Cucumis melo L.) Meyve Verimi ve Kalitesine
Etkileri
Fuat Eser, Suat Şensoy
Yüzüncü Yil Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü VAN
E-posta: [email protected]
Özet
Bu çalışmada, Arbusküler Mikorhizal Fungus (AMF), peyniraltı suyu ve hümik asitin tekli, ikili
ve üçlü uygulamalarının kavunda meyve verimi ve kalitesine etkileri iki yıl süren denemelerle
araştırılmştır. Çalışmada hibrit kavun çeşidi (Ballık F1) AMF (Glomus intraradices) ile muamele edilerek
yetiştirilen fidelere peyniraltı suyu ve hümik asit uygulamaları yapılmış, kavunda meyve verimi ve
kalitesine etkileri araştırılmıştır. Araştırmada çıkan sonuçlar değerlendirildiğinde; uygulamaların meyve
verimini olumlu etkilediğini en yüksek verimin AMF, Peyniraltı suyu ve Hümik asitin bir arada
kullanıldığı üçlü uygulamadan elde edildiği tespit edilmiştir.
Anahtar kelimeler: Kavun, arbusküler mikorhizal fungus (AMF), peynir altı suyu, hümik asit,
115
2 – 4 Eylül 2014
Soğan (Allium cepa L.) Tohumu Üretiminde Kullanılan Baş Soğanların
Farklı Dikim Sistemlerinin Tohum Verimine Etkileri
Ali Fuat Gökçe1, Ahmet Candar2, Nazife Kemikler2, İlkay Odabaş2
Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Tarımsal Genetik Mühendisliği
Bölümü NİĞDE
2
MTN Tohumculuk Çepni Köyü 10200 Bandırma BALIKESİR
E-posta: [email protected]
1
Özet
Türkiye’de üretimi yapılan farklı gün uzunluklarına ait beş farklı soğan çeşidi (Bereket, Burgaz,
Redambosta, Seç ve 102) bitki materyali olarak kullanılmıştır. Dört farklı boyda ki (2-3 cm, 3-4 cm, 4-6
cm ve 6-8 cm) soğanların iki farklı dikim (açıkta ve toprak altına) sisteminde; bitki gelişimi, tohum
verimi ve tohum kalitesi üzerindeki etkisine bakılarak, uygun baş soğan boyu ve dikim sistemi
belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçla deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre 2011-2012 üretim
sezonunda Bandırma MTN Tohumculuk Ltd. Şti. AR-GE arazisinde kurulmuştur. İstatistiksel varyans
analizleri Minitap16 programında, ortalamaların karşılaştırılması ise Tukey testine göre 0,05 hassasiyet
derecesinde yapılmıştır. Yapılan araştırmada soğan boyu ve dikim sisteminin bitki gelişimi, tohum verimi
ve tohum kalitesine etkileri önemli bulunmuştur. En iyi bitki gelişimi, tohum verimi ve kaliteli tohumlar
4-6 cm ve 6-8 cm boyundaki soğanlarda gözlemlenmiştir. Soğan tohumu üretiminde depolama kolaylığı
ve işleme kolaylığı bakımından 4-6 cm boyundaki soğanların kullanılması önerilmektedir. Araştırmada
kapalı dikim koşullarındaki soğanların açık dikim koşullarındaki soğanlardan daha iyi sonuçlar verdiği
gözlemlenmiştir
Anahtar kelimeler: Tohum üretimi, yemeklik soğanlar, baş soğan büyüklüğü
116
2 – 4 Eylül 2014
Svalbard Küresel Tohum Mahzeni (Kıyamet Ambarı)
Ersin Polat, Nadir Ertuğ
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ANTALYA
E-posta: [email protected]
Özet
Bu derleme; yakın zamanda faaliyete geçmiş olan ve Norveç’e bağlı Svalbard takımadalarında
buzların içinde adeta Nuh’un gemisinin yapım mantığını hatırlatan ve dünyadaki bitkisel ağırlıklı önemli
genetik kaynakları muhafaza etmeyi amaçlayan tohum mahzenini tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. 2008
yılında açılan Küresel Tohum Mahzeni, olabilecek her türlü felaket senaryolarında önemli tohumların
güvenliğini sağlamak amacıyla tesis edilmiştir. Projenin hedefi, başta pirinç, mısır, buğday, patates, elma,
hindistancevizi gibi önemli 21 bitki türünün mümkün olduğunca yediemin ilkesine bağlı şekilde
muhafaza edilmesi ve tür çeşitliliğinin sağlanmasıdır. Svalbard Küresel Tohum Mahzeni, küresel ısınma,
deprem ve hatta nükleer saldırılara karşı dirençli bir şekilde inşa edilmiştir. Deniz seviyesinin 130 metre
üzerinde bulunan depoların, iklim değişikliğine bağlı olarak su seviyesinin önemli ölçüde yükselmesi
durumunda bile güvende olacağı tahmin ediliyor. Eski bir kömür yatağının 120 metre kadar içine giren
bir sığınak görünümünde olan tesis, 27 metre uzunluk, 10 metre genişlik ve 6 metre yüksekliğindeki üç
ambardan oluşmaktadır. Tohumlar, -18 °C saklanmaktadır. Elektrik arızaları olsa dahi donmuş toprak
yapısı sayesinde sıcaklık -3, -4 °C’nin üstüne çıkmamaktadır. Tohum Deposu 4.5 milyon farklı tohum
örneğini saklama kapasitesine sahiptir. Svalbard küresel tohum mahzeni kesinlikle bir gen bankası
olmayıp, gen bankalarının sahip olduğu tohumları güvenilir bir şekilde depolanacağı yerdir. Gen
bankaları tohumlarını zaman zaman araştırıcılara çalışmaları için gönderir ama Svalbard Küresel Tohum
Mahzeninin böyle bir uygulaması yoktur. Tesisin işletme ve finans sorumluluğunu Norveç hükümeti
üstlenmektedir. Tohumu teslim eden kuruluşun tohum üzerinde hak kaybı olmamaktadır. Tohumlar
mühürlü zarf içinde tutulmuş olup, bağışı yapan kuruluşlar istediğinde tohumlarını geri alma hakkına
sahiptir.
Anahtar kelimeler: Tohum, gen bankası, genetik kaynaklar, tohum muhafazası
117
2 – 4 Eylül 2014
Potasyum Uygulamalarının Tuz Stresi Altındaki Fasulye Genotip ve
Çeşitlerinde Fide Gelişimi ve Besin Maddesi İçeriğine Etkisi
Çeknas Erdinç1, Ferit Sönmez2, Aytekin Ekincialp3, Suat Şensoy4
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü VAN
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilim ve Bitki Besleme Bölümü VAN
3
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Başkale Meslek Yüksek Okulu Organik Tarım Bölümü VAN
4
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü VAN
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışmada, fasulye genotiplerinin tuzlu yetiştirme ortamlarında farklı potasyum dozları ile
etkileşimleri incelenmiştir. Önceler, Akman-98, Şeker fasulye çeşitleri ile Gevaş (Yalancı dermason)
genotipinin kullanıldığı çalışmada yetiştirme ortamına 20 mM sabit tuz dozu uygulanmıştır. K 2SO4
kaynağı kullanılarak, dört farklı K konsantrasyonu (0, 500, 1000 ve 2000 ppm) denenmiştir. Çalışma
tesadüf parselleri deneme desenine göre 4 tekerrürlü ve her tekerrürde 8 bitki olacak şekilde
tasarlanmıştır. Deneme iklim odasında 12 saat aydınlık, 12 saat karanlık periyodunda 23±2 ºC sıcaklıkta
yürütülmüştür. Çalışmada sürgün boyu, kök boyu, kök boğazı çapı, yaprak sayısı, ölüm oranı, sürgün ve
kök yaş ağırlığı ile sürgün ve kök kuru ağırlığı, kuru madde oranı gibi bitkisel özellikler ile besin elementi
içerikleri saptanmıştır. Fide gelişim parametrelerinde çeşitler arasında farklılıklar gözlenirken, özellikle
ölüm oranında K uygulamalarının azaltıcı etkisi olduğu belirlenmiştir. Besin elementi içeriklerinde K
dozları arttıkça Ca, Mg alımının arttığı ve K/Na oranında K dozları ile doğru orantılı bir artışın olduğu
saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: Fasulye, tuz stresi, fide gelişimi, besin maddesi içeriği, potasyum
118
2 – 4 Eylül 2014
Van Gölü Havzası Fasulye Genotiplerinin Tuzluluğa Tolerans Düzeylerinin
Belirlenmesi
Selma Kıpçak1, Çeknas Erdinç2
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü VAN
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü VAN
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Van Gölü Havzası’nın farklı bölgelerinden toplanmış olan fasulye genotiplerinin tuz stresine
karşı tolerans seviyelerinin araştırıldığı bu çalışmada Van ili Merkez, Edremit, Gevaş, Erciş ile Bitlis ili
Hizan, Adilcevaz ve Tatvan ilçelerinden toplanan 20 adet genotip kullanılmıştır. Tesadüf parselleri
deneme desenine göre 3 yinelemeli olan bu araştırma iklim odası koşullarında 23±2 ºC sıcaklıkta
yürütülmüştür. Çalışmada 25 ve 50 mM olmak üzere iki farklı tuz dozu (NaCl) kullanılmıştır. Tohum
ekiminden sonra bitkiler 3 gerçek yapraklı aşamaya ulaştığında 4 gün boyunca aynı saatte 25 ve 50 mM
tuz dozları uygulanmış ve böylelikle toplam tuz konsantrasyonu sırasıyla 100 ve 200 mM’a ulaşmıştır.
Deneme sonunda genotiplerin tuza karşı reaksiyonları 1-5 sklalası kullanılarak değerlendirilmiştir. Ayrıca
sürgün ve kök boyu, sürgün çapı, yaprak sayısı, sürgün ve kök yaş ile kuru ağırlıkları gibi fide gelişim
parametreleri de incelenmiştir. Skala değerleri 25 mM tuz seviyesinde 1.30 (39 nolu genotip) ile 2.47 (94
nolu genotip) arasında değişirken, 50 mM tuz dozunda bu değerler 3.32 (67 nolu genotip) ile 5.0 (71 ve
97 nolu genotipler) arasında bulunmuştur. Farklı tuz dozlarında genotiplerin reaksiyonlarında değişiklik
olduğu, 50 mM tuz seviyesinde toleransın gözlenmediği saptanmıştır.
Anahtar kelimeler: Fasulye, genotip, Van Gölü Havzası, tolerans, NaCl
119
2 – 4 Eylül 2014
Domates Tohumlarında Organik Priming ve Kurutma Uygulamalarının
Fide Kalitesi ve Performansı Üzerine Etkileri
Sevin Teoman, H. Özkan Sivritepe
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Görükle Kampusu Nilüfer 16059
BURSA
E-posta: [email protected]
Özet
Domates tohumlarında çimlenme ve fide gelişiminin başlangıç aşamalarında kalite ve performansı
arttırmak amacıyla, deniz yosunu ekstraktı (DYE) çözeltileri ile yapılan organik priming ve kurutma
uygulamalarının kullanım olanakları araştırılmıştır. Rio Grande çeşidi domates tohumları sürekli olarak
havalandırılan farklı konsantrasyonlardaki (0, 250, 500, 1000 ve 2000 ppm) DYE çözeltilerinde 20°C
sıcaklıkta 2 gün süre ile priming uygulamalarına tabi tutulmuşlardır. Hiçbir uygulama yapılmayan
tohumlar ise kontrol grubu olarak değerlendirilmiştir. Priming uygulamaları sonunda tohumlar yüzeysel
olarak kuru hale getirilmiş ve ulaştıkları nem kapsamları hesaplandıktan sonra iki kısma ayrılmıştır.
Tohumların yarısı yüzeysel kurutma (P+YK) uygulamalarını takiben hemen çimlendirme testlerine
alınmış, diğer yarısı ise, orijinal nem kapsamlarına gelinceye kadar geriye kurutulmuş (P+GK) ve daha
sonra çimlendirme testlerine alınmıştır. Denemeler sonucunda, domates tohumlarının organik priming ve
kurutma uygulamalarına olan tepkileri canlılık [normal çimlenme oranı (NÇO)] ve farklı güç [ortalama
çimlenme süresi (OÇS), çimlenme indeksi (Çİ), fide güç indeksi (FGİ) ve fide kuru ağırlıkları]
parametreleri bazında değerlendirilmiştir. Priming çözeltilerinin konsantrasyonları, kurutma uygulamaları
ve konsantrasyon x kurutma interaksiyonu bakımından uygulamalar arasındaki farklılıklar istatistiksel
açıdan önemli (P≤0.05) bulunmuştur. Domates tohumlarının fizyolojik olarak iyileştirilmesinde, kontrol
grubuna kıyasla tüm uygulama grupları iyi sonuçlar vermiştir. İncelenen tüm parametreler birlikte
değerlendirildiğinde; 500 ppm P+YK ve P+GK uygulamalarına tabi tutulmuş grupların en iyi sonuçları
verdiği belirlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçların, tohumlarda kalite ve performans artışı
sağlaması bakımından, konvansiyonel tarım uygulamalarının yanı sıra, organik tarım ve iyi tarım
uygulamaları gibi çevre dostu üretim tekniklerinde de kullanımının çok yönlü faydaları olacaktır. Bu
nedenle, organik priming tekniğinin tohum ve fide endüstrilerinde kullanılması önerilmektedir.
Anahtar kelimeler: Lycopersicon esculentum, Ascophyllum nodosum, organik priming, tohum canlılığı,
tohum gücü
120
2 – 4 Eylül 2014
Börülce Tohumluk Partilerinde Tarla Çıkışının Tahmininde Elektriki
İletkenlik ve Hızlandırılmış Yaşlanma Testinin Kullanımı
Süleyman Kavak1, Hüsnü Ünlü1, Halime Özdamar Ünlü1, Adem Gökçöl2
Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 32260 ISPARTA
Ege Üniversitesi Tohum Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi 35100 Bornova İZMİR
E-posta: [email protected]
Özet
1
2
Bu çalışma, tohum gücünün belirlenmesinde bezelyede kullanılan elektriki iletkenlik ve soya
fasulyesinde kullanılan hızlandırılmış yaşlanma testlerinin, börülcede tarla çıkışının tahminlenmesinde
kullanımın etkinliğinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, farklı üretim bölgelerinden
toplanan, %80 ve üzeri canlılığa sahip beyaz tohum kabuklu, 16 farklı börülce genotipi kullanılmıştır.
Laboratuvarda gerçekleştirilen, standart çimlendirme testi (25 °C), serin çimlendirme testi (18°C), bin dane
ağırlığı ve tohum gücü testlerinden elektriki iletkenlik testi ve hızlandırılmış yaşlanma testi (41, 43 ve
45°C yaşlanma sıcaklığı, 48, 72 ve 96 saat yaşlanma süresi olmak üzere 9 kombinasyon) ile ilkbaharda iki
farklı dönemde gerçekleştirilen tarla çıkış testleri (TÇ-1 ve TÇ-2) korelasyona tabi tutulmuştur.
Laboratuvarda gerçekleştirilen testlerden, standart çimlendirme testi, serin çimlendirme testi ve bin dane
ağırlığı ile tarla çıkışları arasında bir korelasyon bulunmazken, hem elektriki iletkenlik hemde
hızlandırılmış yaşlanma testi ile tarla çıkış testleri arasında korelasyon belirlenmiştir. Elektriki iletkenlik
testi, TÇ-1 ile r= -0.851** ve TÇ-2 ile r=-0.809** olmak üzere negatif önemli koralasyona sahip
bulunmuştur. Hızlandırılmış yaşlanma test kombinasyonlarından, 43 °C sıcaklık ve 48 saat sürede
gerçekleştirilen test, diğer test koşullarına göre hem TÇ-1 hem de TÇ-2 ile en yüksek korelasyonu
vermiştir (sırasıyla, r= 0.690** ve r= 0.712**). Sonuç olarak, börülce tohumluk partilerinin tarla çıkışının
tahminlenmesinde hem elektriki iletkenlik hem de hızlandırılmış yaşlanma testinin kullanılabileceği
belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Börülce tohumu, elektriki iletkenlik, hızlandırılmış yaşlanma, tarla çıkışı
Using of Electrical Conductivity and Accelerated Ageing Tests to Estimate Field Emergence of
Cowpea Seed Lots
Abstract
This study was conducted to determine the efficiency of electrical conductivity and accelerated
ageing tests (both are used to determine seed vigour of pea and soybean seed lots, respectively) to
estimate field emergence of cowpea seed lots. Sixteen different white-seeded cowpea genotypes (over
>%80 germination) collected from different production areas were used in the study. Standard
germination (25°C), cool germination (18°C), thousand seed weight, electrical conductivity and
accelerated ageing test (41, 43 and 45°C ageing temperature; 48, 72 and 96 hours ageing time; 9
combinations of ageing in total) were correlated with field emergences (FE-1 and FE-2) conducted in
spring season. Electrical conductivity and accelerated ageing tests were correlated with both field
emergence tests, while standard germination, cool germination and thousand seed weight were not
correlated with both FE tests. The electrical conductivity was negatively correlated with FE-1 and FE-2,
r= -0.851** and r= -0.809**, respectively. In all accelerated ageing test combinations, the 43 °C / 48 hours
accelerated ageing test give the highest positive significant correlation with both FE tests (r= 0.690**
with FE-1 and r= 0.712** with FE-2). As a result, both electrical conductivity and accelerated ageing test
can be used to estimate field emergence of cowpea seed lots.
Keywords: Cowpea seed, electrical conductivity, accelerated ageing, field emergence
121
2 – 4 Eylül 2014
Çerezlik Kabak Tohumlarında Çimlenme Oranlarının Tespiti ve Metil
Jasmonat ile Ön Uygulamaların Çimlenme Üzerine Etkileri
Gülçin Coşkun1, Mustafa Demirkaya2, Osman Gülşen1
Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü KAYSERİ
2
Erciyes Üniversitesi SÇMYO Bahçe Ziraatı Programı KAYSERİ
E-posta: [email protected]
1
Özet
Yazlık kabaklar (Cucurbita pepo L.) çerezlik veya çekirdek kabaklar olarak kullanılmaktadır. İyi
gelir getirerek alternatif ürün oluşturduğu için orta Anadolu bölgesinde yaygınlık göstermektedir. Bu
bölgenin ekolojik koşulları nedeniyle özellikle çerezlik kabak tohumlarının ekim zamanında geceleri
düşük toprak sıcaklığı nedeniyle çimlenme ve çıkış kayıpları olmaktadır. Ayrıca tohumluk olarak
kullanılan çerezlik kabakların çimlenme durumları bilinmemektedir. Bu doğrultuda Kayseri ilinin Develi,
Yeşilhisar ve Tomarza ilçelerinden temin edilen 31 adet tohumluk olarak kullanılmak üzere satılan
örneklerden alınarak standart koşullarda çimlenme oranları ile iki farklı düzeyde canlılığa sahip
tohumlarda da (canlılığı %76.9 ve 82.3) X iki farklı metil jasmonat (MeJa) konsantrasyonu (0.5 ve 1) X
iki farklı sıcaklık değeri (12 ve 15°C) X iki farklı zamanda (6 ve 12 saat) çimlenme durumları
incelenmiştir. Standart koşullarda çimlenme oranlarının %12-89 arasında önemli oranda değişkenlik
gösterdiği saptanmıştır. Tohumlar üzerinde MeJa uygulamasının farklı koşullardaki etkisini görmek üzere
yapılan çalışmalar sonucunda kontrol grubu (hiç uygulama görmemiş tohumlar), uygulama görmüş
tohumlara göre hem daha geç çimlenmiş hem de daha az sayıda tohumda çimlenme görülmüştür. Kabak
tohumlarında 12°C de en yüksek çimlenme oranını %91.3 ile 6 saat %1’lik MeJa uygulaması verirken en
düşük çimlenme oranını %76.9 ile kontrol tohumları vermiştir.15°C ise de en yüksek çimlenme oranını
%94.5 ile 6 saat %0.5’lik MeJa uygulaması verirken en düşük çimlenme oranı %82.3 ile kontrol grubu
tohumları vermiştir. Sonuç olarak bölgede tohumluk olarak kullanılan çerezlik kabaklarda çok düşük
çimlenme oranına sahip tohumların da kullanıldığı ve farklı koşullarda MeJa ile yapılan ön uygulamaların
bölgede sınırlayıcı olan düşük sıcaklıklarda çimlenme kapasitelerini olumlu yönde etkileyebileceği
kanaatine varılmıştır.
Anahtar kelimeler: Çerezlik kabak, ön uygulama, tohumluk
122
2 – 4 Eylül 2014
Bazı Monoterpenoid Bileşiklerinin Lahana Unlu Yaprakbiti, Brevicoryne
brassicae L. Üzerine Fumigant Toksisitesi
Tuğba Hilal Çiftçigil1, Özgür Sağlam2, Nihal Özder2
Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü EDİRNE
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koroma Bölümü TEKİRDAĞ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Bu çalışmada Limonene, p-cymene, β-Pinene, Allyl isothiocyanate monoterpenoid bileşiklerinin
lahana unlu yaprak biti Brevicoryne brassicae’nın kanatsız ergin dişilerine karşı fumigant etkileri
araştırılmıştır. Bütün testler her biri 55 mm çapında 12 mm yüksekliğinde petri kaplarına yerleştirilmiş
10’ar yaprak biti üzerinden 3 tekerrürlü olarak yapılmıştır. 50 μl/l dozunda 24, 48 ve 72 saat süreli ön
denemeler sonucunda Limonene, p-cymene, β-Pinene, Allyl isothiocyanate monoterpenoid bileşikleri
letal konsantrasyon (LC50 ve LC90) değerlerinin hesaplanması için 6 - 7 farklı alt doz denemelerine yine
24, 48 ve 72 saatlik sürelerle tabi tutulmuştur. Bu denemeler sonucunda, ele alınan hedef türe karşı en
yüksek toksik etkiyi Allyl isothiocyanate’ın, en düşük etkiyi ise β-Pinene’in gösterdiği belirlenmiştir.
Sonuç olarak, toksisite verileri, Allyl isothiocyanate bileşiğinin sera zararlılarının kontrolünde potansiyel
bir fumigant olabileceğini göstermiştir.
Anahtar kelimeler: Brevicoryne brassicae, monoterpenoid bileşik, fumigant etki, letal konsantrasyon
(LC), letal süre (LT)
123
2 – 4 Eylül 2014
Uşak İlinde Sera Alanlarının Kök Ur Nematodu ile Bulaşıklık Durumu
Gulcan Tarla
Uşak Üniversitesi Biki Koruma Bölümü UŞAK
E-posta: [email protected]
Özet
Bitki paraziti nematodlar Türkiye de bitkisel üretimde en önemli sınırlayıcı faktörlerden biridir.
Kök ur nematodları (Meloidogyne spp.) özellikle de seralarda üretilen sebzelerde önemli zararlara neden
olduğu bilinmektedir. Uşak ilinde sera alanları gün geçtikçe artmaktadır. Günümüzde Uşak ilinde 626
dekar kapalı alanda sebze üretimi yapılmaktadır. Bunun yarısından fazlası Banaz ilçesinde bulunmaktadır.
Bu ilçede son yıllarda keşfedilen yeraltı sıcak su kaynakları yakın gelecekte seracılığın önemini daha
fazla arttıracaktır. Günümüze kadar mevcut seralarda nematodlarla bulaşıklık konusunda detaylı
çalışmalar yapılmamıştır. Bu çalışmada 2013 yılında Uşak ilinde sera alanlarının kök ur nematodu ile
bulaşıklık oranların belirlemesi amaçlanmıştır. Gezilen toplam 18 adet serada sebze köklerinde kök ur
nematodunun bulaşıklık durumu araştırılmıştır. Toplam altı serada kök uru nematoduna rastlanmıştır.
Seralarda bulaşıklık oranının % 33.33 olduğu saptanmıştır. Ayrıca Sivaslı ilçesinde ağır şekilde bulaşık
olan bir serada hasat sonunda tesadüfî olarak alınan hıyar bitkilerinin köklerinde görülen urlanma durumu
ve şiddeti 0-10 Zeck skalasına göre yapılmıştır.
Anahtar kelimeler: Hıyar, sera, Meloidogyne, kök ur nematodu, Uşak
124
2 – 4 Eylül 2014
Ülkemize İthal ve İç Karantina Amaçlı Gelen Karpuz Tohum ve Fidesinden
Acidovorax citrulli’nin Aranması
Hatice Selçuk1, Yeşim Aysan2
Zirai Karantina Müdürlüğü 07010 ANTALYA
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 01330 ADANA
1
2
Özet
Acidovorax citrulli adlı bakteri, kabakgillerde bakteriyel fide yanıklığı ve meyve lekesi hastalığına
neden olur. Yurt dışından ithal edilen karpuz tohum lotlarının Acidovorax citrulli bulaşıklığı yönünden
incelenmesi, 6968 sayılı Zirai Karantina Numune Alma ve Analiz Yönetmeliği’ne göre Antalya Zirai
Karantina Müdürlüğü Bakteriyoloji laboratuarında yapılmıştır. Ülkemize 2009-2012 yılları arasında 16
farklı ülkeden (ABD, Çin, Fransa, Hindistan, Hollanda, İspanya, İsrail, İtalya, Japonya, Meksika, Peru,
Şili, Tayland, Tayvan, Ürdün, Yunanistan) ithal edilen 48 çeşide ait 217 adet karpuz ve karpuz anacı
tohum lotları incelenmiştir. Bu lotlardan patojenin aranmasında, yarı seçici özellikteki bufferda
tohumların çalkalanması, yarı seçici besi yerine ekim, floresan pigmentasyon, gram reaksiyon, oksidaz,
tütünde aşırı duyarlılık, IF boyama yöntemi, DAS-ELISA ve patojenite testleri kullanılmıştır. Analize
alınan tohumlar, Acidovorax citrulli bulaşıklığı yönünden yasal yönetmeliğe göre incelenmiş ve tohum
lotlarının hiç birinde bu patojene rastlanmamıştır. Aynı yıllar arasında iç karantina amaçlı (5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun ilgili maddelerine dayanılarak hazırlanan
Bitki Pasaportu Sistemi ve Operatörlerin Kayıt Altına Alınması hakkındaki yönetmeliğe göre) karpuz
fidelerinde yapılan incelemelerde sadece Antalya’nın Serik ve Manavgat ilçelerindeki ticari fideliklerden
getirilen karpuz fidelerinde Acidovorax citrulli’nin bulaşıklığı saptanmıştır. Çalışmada ayrıca kullanılan
yöntemin avantaj ve dezavantajları ile üretim materyalindeki bulaşıklığın hastalık epidemiyolojisindeki
rolü tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Karpuz, Acidovorax, IF, ELISA, karantina
Detection of Acidovorax citrulli from Imported and Internal Quarantine Watermelon Seeds and
Seedlings in Turkey
Abstract
Bacterial pathogen, Acidovorax citrulli, causes seedling blight and fruit blotch on cucurbit crops.
Detection of Acidovorax citrulli, on/in watermelon seed lots imported from different countries were tested
in the direction of Sampling and Analysis of Agricultural Quarantine Regulation No. 6968 in
Agricultural Quarantine Service, Bacteriology Laboratory in Antalya. Between 2009-2012, 217
watermelon and rootstock seed lots belonging to 48 distinctive varieties imported from 16 different
countries (ABD, China, France, India, Netherlands, Spain, Israel, Italy, Japan, Mexico, Peru, Chile,
Thailand, Taiwan, Jordan, Greece) were tested. For detection of these lots, agitation in semi-selective
buffer, planting on semi-selective media, fluorescent pigmentation, gram reaction, oxidase tests,
hypersensitivity on tobacco, Immuno Floresan, DAS-ELISA and pathogenicity tests were performed.
According to Agricultural Quarantine Regulation, Acidovorax citrulli was not detected in tested seed lots.
In the years of 2009-2012 , according to Internal Quarantine regulation with the number of 5996,
Acidovorax citrulli was detected in watermelon seedlings provided from commercial nurseries in Serik
and Manavgat provinces in Antalya. In addition, in the study, advantages/disadvantages of the method
used and role of contaminated seed lots in disease epidemiology were discussed.
Keywords: Watermelon, Acidovorax, IF, ELISA, quarantine
Bu çalışma Ç.Ü Bilimsel araştırma projeleri biriminden ZF2009D23 nolu projeyle desteklenmiştir.
125
2 – 4 Eylül 2014
Kahramanmaraş Kırmızı Biber Tarım Alanlarının Organik Üretime
Uygunluğunun, Pestisit Kullanımı ve Kalıntı Düzeyleri Bakımından
İncelenmesi
Ömer Murat Börekçi1, İrfan Ersin Akıncı2
Kahramanmaraş İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü KAHRAMANMARAŞ
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü
KAHRAMANMARAŞ
E-posta: [email protected]
1
2
Özet
Araştırmada Kahramanmaraş için oldukça önem arz eden kırmızı biberin üretim alanlarında
organik tarım açısından uygunluğunu, pestisit kullanımı ve kalıntı miktarını tespit çalışması yapılmıştır.
Çalışmada Kahramanmaraş’ta en çok kırmızı biber yetiştirilen alanlardan kırmızı biber örnekleri analiz
edilmek üzere toplanmış, kırmızı biber üreticileriyle organik tarım uygulamaları hakkındaki bilgi
düzeyleri, kırmızı biber tarımında sahip oldukları tecrübeleri gibi konularda anket çalışması düzenlenmiş,
toplanan kırmızı biber meyvelerinin analizi sonuçlarıyla beraber değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Sonuç
olarak pestisit kullanma alışkanlıkları, analiz sonucunda tespit edilen kalıntı düzeyinin Uluslararası
benzer örneklerle kıyaslanması durumunda Kahramanmaraş kırmızı biber yetiştirilen alanlarda organik
tarım uygulamasının yapılabileceği kanaati oluşmuştur.
Anahtar
kelimeler:
Organik
tarım,
126
pestisit
kalıntısı,
kırmızı
biber
2 – 4 Eylül 2014
127

Benzer belgeler