İndir - Endüstri Otomasyon

Transkript

İndir - Endüstri Otomasyon
editör
Bu defa da “Merhaba sevgili okurlarımız, bu sayımızda da
yine önemli dosya konularımız ile birlikteyiz” diye başlayalım
yazımıza. Nedir bu konular? Bu ay, Tekstil ve Makine sektör
dosyalarımızın yanı sıra yine bu sektörlerin uygulamalarında çok
önemli konulardan biri olan Hidrolik – Pnömatik dosya konusuna
da yer vermeye çalıştık. Böylece, bir hayli yoğun dosyalar oluştu.
“Hidrolik – Pnömatik”te VII. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve
Sergisi’nden bahsetmek istedik. Konunun önemli temsilcilerinin
bir araya geldiği bu kongrede sunulan görüşler ve kongre
sonuçları sadece Hidrolik - Pnömatik çalışmaları için değil, tüm
endüstriyel alanlar için önemliydi. Sayfalarımız arasında onları da
sizlere ulaştırmaya özen gösterdik.
Bu ay içinde gerçekleştirilen bir de ödül töreninden bahsetmek
istiyoruz. Ödülün önemi bir hayli büyük; çünkü yıllardır dillendirilen
yerli sanayi, yerli teknoloji gibi tanımlamaların vücut bulmaya
başladığını gösterir nitelikte. Dilerim bu sevindirici haberler
gelişerek ve çoğalarak devam eder. KOSGEB’in organize ettiği
“KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni”nden bahsediyoruz. Farklı
alanlarda verilen ödüller de, özellikle yerli üreticilerin teknolojik
anlamda kat ettiği önemli aşamaları görmemize olanak sağlıyor
olması açısından ayrı bir önem kazanıyor. Bu yılki “İnovatif KOBİ
Ödülü” MEDEL Elektronik’in oldu. Yaklaşık çeyrek yüzyıldır
faaliyet gösteren, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri DerneğiENOSAD’dan üyedaş olduğumuz MEDEL Elektronik, inovasyon
alanında başarıyı, yeniyi üretmeyi gelenek haline getiren
firmalardan biri. Kendilerini bir kez daha kutluyoruz. MEDEL
Elektronik’in başarısı tabii ki bizi şaşırtmadı. Diliyoruz ve biliyoruz
ki devlet teşviki yerli tüketime yönelik olarak arttıkça, teknoloji
üretiminde diğer firmalar da benzer motivasyonla çalışmaya
devam edecektir.
Önümüzdeki iki ay hem otomasyon sektörü için hem Türkiye
endüstrisi için oldukça önemli iki fuara tanıklık edeceğiz. 12 – 15
Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan WIN Metal İşleme
Fuarı, ardından 19 – 22 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek
olan WIN Otomasyon Fuarı, henüz yılın ilk çeyreğinde bu yılın
son gelişmelerini görmemize fırsat tanıyacak. Ayrıntılar için
sizleri sayfalarımıza bekliyoruz. Ama WIN Fuarları’nda mutlaka
görüşmek üzere…
EKSEN
Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti.
Ad›na imtiyaz sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü
Turan Türkmen [email protected]
Genel Yayın Yönetmeni: Prof. Dr. Ya€mur Denizhan [email protected]
Reklam ve Halkla İlişkiler Md.: Birsen Salman [email protected]
Yayın Kurulu:
Prof. Dr. Abdülkadir Erden / At›l›m Üniversitesi Mekatronik Müh.Böl.Bşk.
Prof. Dr. Metin Gökaflan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Galip Cansever / Y.T.Ü. Elektrik Elektronik Müh. Fak. Dek.
Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık [email protected]
Yayın Danışmanları:
Prof. Dr. Alinur Büyükaksoy / Gebze ‹leri Tek. Ens. Rek.
Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl.
Prof. Dr. Ersin Tulunay / ODTÜ
Prof. Dr. Göksel Demirer / ODTÜ Çevre Mühendisli€i
Prof. Dr. Güven Önbilgin / 19 May›s Üniversitesi
Prof. Dr. Mübeccel Demirekler / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl.
Prof. Dr. Muammer Ermifl / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl.
Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üniversitesi
Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elektronik Müh. Böl.
Prof. Dr. Savafl Ayberk / Kocaeli Ü. Çevre Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Tuncel Özden / TÜB‹TAK Enst. Analiz Lab. Böl. Bflk.
Prof. Dr. U€ur Çeltekligil / Sakarya Üniversitesi
Prof. Dr. Seta Bogosyan / ‹TÜ. Kontrol Müh. Böl.
Prof. Dr. Yusuf Tan / Bo€aziçi Ü. Medical Engineering
Prof. Dr. Kemal Leblebicio€lu / ODTÜ Elk. Elektronik Müh. Böl.
Doç. Dr. ‹. Hakk› Çavdar / Karadeniz Teknik Ü.
Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner / Özçelik A.fi.
Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl.
Yrd. Doç. Dr. Sibel Uluda€ Demirer / Çankaya Ü. End. Müh. Böl.
Dr. Mehmet Çevik / Dal Engineering
Dr. Müh. Ahmet Dinçer / Bosch Rexroth A.fi.
Sevtap İnan / Siemens
M. Cenk Ceylan / Rockwell Otomasyon
Levent Fadıloğlu / Schneider
Cengiz Meriç / Hipafl
Emin Olcay / Akbil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Göktu€ Gür / Schneider
H. Cengiz Celep / Entek Otomasyon
Hasan Basri Kayak›ran / Emf Motor
‹brahim Erkan Yenel / Norm Enerji
‹smail Obut / Hidroser
Mahmut Bertan / Weidmüller
Niyazi Sar›maden / Medel
Oral Avc› / Piomak
Özkal Güner / Schneider Electric
Sedat Sami Ömero€lu / E3Tam
Gökhan Yücel / Phoenix Contact
fiahnur Agaik / GSD
Osman Kutan / ABB
Talat Avc› / P›nar Müh.
T. Hakan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk.
Tuncay Soydafl / Festo
Yavuz Çopur / Pilz
Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik
Tolga Bizel / Mitsubishi Electric
Hakan Aydın / Mitsubishi Electric
Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik
Tunç Atıl / HKTM
Teknik Editör:
Editör:
Emeç Erçelik [email protected]
Alper Öz [email protected]
Taluy Denizhan [email protected]
Grafik Tasarım: Şükran Pala [email protected]
Ülgen Güneş [email protected]
Artun Armutcu [email protected]
Esra Satır [email protected]
Reklam Koordinatörü:Cahide Avflar Demir
[email protected]
Turan Türkmen
Halkla İlişkiler
ve Tanıtım:
Onur Narinoğlu [email protected]
Abone ve Mali İşler: Şerife Yılmaz [email protected]
Uluslararası İlişkiler: Hazal Yalçın [email protected]
Temsilciliklerimiz:
Nejat Coflkun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹NG‹LTERE [email protected]
Metin Yavuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - ALMANYA [email protected]
‹zmir Temsilcili€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30
Merkez: EKSEN Yay›nc›l›k Fuarc›l›k Tan›t›m Hiz. Ltd. fiti.
Meflrutiyet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440
Beyo€lu-‹stanbul / TÜRKİYE
Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24
E-mail: [email protected] www.eksenmedyagrup.com
Baskı: Doğa Basım
Yıllık abonelik: 100.- TL.
Yıllık yurtdışı abonelik: 100 Euro
Endüstri ve Otomasyon Yayg›n süreli bir yay›nd›r, Ayda bir yay›nlan›r
Dergimizde yer alan ilanlar›n sorumlulu€u ilan verenlere, makalelerdeki
fikirler ve yorumlar yazarlar›na aittir.
Tüm haklar› Eksen Yay›nc›l›k’a ait olup, izinsiz kullan›lamaz ve yay›nlanamaz.
Eksen Yay›nc›l›k; bas›n ve yay›nc›l›k ilkelerine uymay› taahhüt eder.
ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ
ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
ÜYESİDİR.
12
TEKNOLOJİDE YENİLİKLER
TEORİ ve UYGULAMALAR
■ Bugün
Robotik
ve Yakın Gelecekte
20
■ Rüzgar
Ağacı
İçinizi Isıtabilir
32
ÜRÜN ve UYGULAMALAR
Netes
■ Tektronix
Mso 5000 Karışık,
Sinyal Osiloskopu-Mixed, Signal
Oscilloscope-Sayısal Sorun Giderme
Çalışmalarına Hız Kazandıran Yeni Bir
Performans Boyutu Ekler
Phoenix Contact
■ Profesyonel ve Kolay Markalama
■ Proses
■ Entek
26
SÖYLEŞİ
■ Medel
Elektronik Gerçekten De Ödüle Layık
MEDEL ELEKTRONİK
Wago
Endüstrisi İçin Yenilikçi Bir
Otomasyon Çözümü DIMA
Entek Otomasyon
Otomasyon, Parker Elektromekanik
Ürün Grubu – HMR Serisi
52
Dosya ve Makale
■ Tekstil
Sektörümüz
Dünyanin 7. Büyüğü
■ Tekstil
Sektörümüzün Bugünü
ve Geleceği
■ Makine
Sektörü 200 Ülkeye
İhracat Yapiyor!
■ Makine
Analizi
Sektörü’nün Güçlü-Zayıf
■ Sanayinin
Akici Gücü:
Hidrolik Ve Pnömatik
■ Sanayinin Akici Gücü:
Hidrolik Ve Pnömatik
■ Aynı
Anda Beş Yüz Silindir
Hizli Cevap Verme
Süresine Sahip
Yeni Teknoloji Pnömatik Valfler
■ Otomobil Fren
Sistemlerinin Hidrolik
Ünite İle Kontrolü
■ Çok
■ Phoenix
Contact
PTIO Sensör / Aktüatör Klemensleri
■ Semikron
108
ÜRÜNLER
SEMIX®5
■ Netes
■ Turck
Tek Tuşla Öğretme Yapılabilen
Kapasitif Sensörler
Yeni KEITHLEY 2657A Yüksek
Güç SistemSourcemeter
■ Bexkhoff
■ Netes
Fluke 5502A
Multi Product Kalibratör
Düşük Maliyet Beklentisi Olan Uygulamalar İçin ARM CortexTM A8 İşlemcili
CP6606 Gömülü Panel PC
■ Beckhoff
22,5° Yarıçaplı Lineer Motorlar
Sistem Tasarımları
Yelpazesini Genişletiyor
■ BR
Otomasyon
Ergonomik Makina İşletimi
■ Emko
Dijital Potansiyemetre
■ SMS - Tork
GTH03 CO2 Sıcaklık & Nem
Transmiteri / Kapalı Ortamlar
132
HABERLER
■ Yaşam
Yeraltına İnecek
■ Excom®,
Deniz Taşımacılığında
Kullanıma Uygunluk Almıştır
Fair’in Gözdesi:
Connected Enterprise
(Bağlantılı Kuruluşlar)
Messe 2015’Ten
Türk Şirketlerine Çağri:
“Entegre Endüstri Ağina Katılın”
Verileriniz Güvende Mi?
■
Emniyet Yeni Adresinde
■ Rockwell Automation’dan
Enerji Verimliliği Çözümleri
■ Automation
■ Hannover
■
■
■
“Viko Süper Marka“
Metrans’tan Pompa Bakimi Eğitimi
Teori ve Uygulamalar
12
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Teori ve Uygulamalar
ENDÜSTRİ OTOMASYON
13
Teori ve Uygulamalar
14
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Teori ve Uygulamalar
ENDÜSTRİ OTOMASYON
15
Teori ve Uygulamalar
16
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Teori ve Uygulamalar
Teknolojide Yenilikler
20
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Teknolojide Yenilikler
ENDÜSTRİ OTOMASYON
21
Teknolojide Yenilikler
Teknolojide Yenilikler
22
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi
MEDEL ELEKTRONİK, GERÇEKTEN DE ÖDÜLLERE LAYIK!
Bu ayki konuğumuz Medel Elektronik’in Genel Müdürü Sayın Niyazi Sarımaden.
Medel Elektronik, Ocak ayı sonunda KOSGEB’in İnovatif KOBİ Ödülü’nü aldı.
Biz de bu vesileyle, Sayın Sarımaden’i konuk ettik.
E&O: Sayın Sarımaden, Medel Elektronik’i kısaca tanıtabilir misiniz?
Niyazi Sarımaden: 1994 yılında 2 kişi ile ve 50m 2
bir alanda kurulan Medel Elektronik Şirketi, bugün İstanbul’da bulunan üretim tesisinde üretilen
100.000’dan fazla ürününü, yurtiçinin yanı sıra Asya,
Ortadoğu ve Balkanlar’da faaliyet gösteren satış ve
pazarlama ağı ile tüm dünyanın hizmetine sunmaktadır. Medel Elektronik, hâlen, 35 mühendis, 70 tekniker, toplam 120 çalışanı ile İstanbul’da 6500 m 2, Adapazarı şubesinde 1200 m 2‘lik toplamda 7700 m 2 kapalı alanda, AC Motor Vektör Hız Kontrolü, DC Motor
Hız Kontrolü, Demiryolu Uygulamaları, Tersane Uygulamaları, Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol, Otomasyon ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/kontrol kartları üretimi ve 25 yıllık tecrübesi ile de endüst-
26
riyel otomasyon uygulamaları yapmaktadır. Kuruluşundan bu güne kadar değişmeyen birinci hedefimiz,
Türkiye’de ve dünyada gelişen teknolojiyi yakından takip ederek dünya kalitesinde cihazlar üretip, koşulsuz
müşteri memnuniyeti sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, Ar-Ge çalışmalarımızla sistem ve cihazlarımızı sürekli geliştirmekteyiz. Ve bu sayede ülkemizin ihtiyacı olan yenilikçi ve özgün ürünleri geliştirmeyi başararak, önceden tamamen dışa bağlı olan birçok ürünü yerlileştirmiş bulunmaktayız.
E&O: Sayın Sarımaden Ar-Ge çalışmalarınınzı biraz
daha açar mısınız?
Niyazi Sarımaden: Türk sanayisinin ihtiyacı olan elektronik ürünleri ve sistemleri geliştirmeyi amaç edinen
firmamız, çoğu mühendislerden oluşan tam zamanlı
15 Ar-Ge personeli ile çalışmalarına devam etmektedir. Firmamızda üretim bölümünden ayrı olarak ko
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi
“Kuruluşundan bu güne kadar değişmeyen
birinci hedefimiz, Türkiye’de ve dünyada
gelişen teknolojiyi yakından takip ederek
dünya kalitesinde cihazlar üretip, koşulsuz
müşteri memnuniyeti sağlamaktır.”
numlandırılmış ve izole edilmiş Ar-Ge faaliyet alanı bulunmaktadır. Burada tüm zamanını Ar-Ge faaliyetlerine
ayıran mühendis ve tekniker kadro tarafından tasarım
ve geliştirme çalışmaları yürütülmektedir.
Son 10 yılda yapmış olduğumuz elektronik tasarım ArGe çalışmalarımızın neticesi aşağıda özetlediğimiz gibidir.
- 1999 yılı sonunda demiryolları için konvertör ve akü
şarj projesine Ar-Ge çalışmalarına başlanmıştır.
- 2001 yılı sonunda demiryolu için tasarlanan konverter ve akü şarj seri üretimine geçilmiştir.(Bu ürünün
Türkiye’de ilk ve tek üreticisiyiz.)
-2004 yılı sonunda; AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız kontrol invertör projesi tamamlanmıştır.
(İlk yerli olarak üretilen kapalı çevrim vektör motor hız
kontrol cihazı)
- 2006 yılında özelikle ambalaj sektöründe kullanılan
baskı (tifturuk,flekso,liminasyon.) benzeri makinelerde baskı kontrol amaçlı kullanılan register kontrol cihazı tasarım ve Ar-Ge ‘sine başlanmıştır.
- 2007 yılında; Kamera Kontrol Sistemi projesi tamamlanmıştır.(Tifturuk, flekso ve matbaa makinelerindeki
baskı kalitesinin kalite kontrolünde kullanılan sistem.)
AC motor kapalı çevrim (enkoderli) vektör hız kontrol
cihazı donanım, yazılım ve mekanik olarak geliştirilerek TAY SERİSİ olarak seri üretime başlanılmıştır.
- 2009 yılında; Daha önce ilk defa yerli olarak firmamız tarafından üretilen Kenar Kontrol ve Gergi denetim cihazlarının performansları ve kullanım kolaylıkları
geliştirilerek yeni görünüm ve tasarımları ile seri üretime başlanmıştır. Tersanelerde gemi beslemesi olarak kullanılan 380V-50Hz / 440V-60Hz 1.4MW Konvertör projesi üretilip devreye alınmıştır. TÜBİTAK tarafından desteklenen ve sonuçları onaylanan AC motor
açık çevrim (enkodersiz) vektör hız kontrol cihazı projesi başarı ile tamamlanmıştır. (İlk yerli olarak üretilen
açık çevrim vektör motor hız kontrol cihazı)
- 2010 yılında; 2 yıl TCDD tarafından farklı ülkelerin
çalışma şartlarında da denenen Çok Gerilim Konvertör
seri üretimine başlanılmıştır. Register kontrol projesi
2015 Yılın İnovatif KOBİ Ödülü Töreni
Soldan sağa, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Medel Elektronik
Genel Müdürü Niyazı Sarımaden
tamamlanmış ve seri üretimine başlanılmıştır. Servo
motor kontrol projesi çalışmalarına başlanmıştır.
- 2011 yılında; E72-220 12kVA IP55 Sinüs Inverter
projesi tamamlanmıştır.
- 2012 yılında tramvaylarda HVAC beslemesi ve HVAC
kontrolünde kullanılmak üzere geliştirilen LRV750-35
klima inverteri ve klima kontrol ünitesi tamamlanmıştır. Kamera Kontrol Sistemi yazılımsal ve donanımsal
olarak değiştirilerek yüksek performanslı olarak geliştirilmiştir. 315kW Asenkron Cer motor (İstanbul tüp
geçit demiryolu araç motorları) test ünitesi projesi tamamlanmıştır. Yolcu Bilgilendirme Sistemleri, Klima
Kontrol Sistemi, Klima Besleme Ünitesi, Yüksek Frekanslı DC-DC ve Akü Şarj Konvertör, Milgem (Milli
Gemi) için İnvertör ve Pano Tasarımı projeleri gerçekleşmiştir.
“Türk sanayisinin ihtiyacı olan elektronik
ürünleri ve sistemleri geliştirmeyi amaç
edinen firmamız, çoğu mühendislerden
oluşan tam zamanlı 15 Ar-Ge personeli ile
çalışmalarına devam etmektedir.”
- 2013 yılında Gölcük Tersane Komutanlığı, İstanbul
Tersane Komutanlığı ve İzmir Tersane Komutanlığı’na
askeri standartlara uygun inverterler üretmiştir. Hafif raylı araçlarda HVAC beslemesi ve HVAC kontrolünde kullanılmak üzeriLRV750-55 klima inverteri ve klima
kontrol ünitesi tamamlanmıştır. 100kVA 3x1500 V beslemeli yardımcı konverter uygulaması tamamlanmıştır.
Bu tablo tabii ki, bizim için büyük gurur kaynağıdır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
27
Söyleşi
E&O: E&O: Bu çalışmalarınızın hiç kuşkusuz saygıdeğer
karşılıkları da olmalı. Bu konuda görüşlerinizi alabilir
miyiz?
Niyazi Sarımaden: Medel Elektronik, tabii ki bu çalışmalarının karşılığında çok saygın sektör ödüllerine layık bulundu. En son, KOSKEB tarafından düzenlenen
“Yılın İnovatif Ödülü”nü, son 3 yıl içindeki Ar-Ge ve
inovasyon faaliyetlerimiz ile mevcut/yeni pazarlara başarı ile sunulan yeni bir ürün, hizmet, uygulama, yöntem veya iş modeli fikrimiz dolayısıyla aldık. Bu ödülü almaya, 15 adet faydalı model belgesi, 7 adet marka
tescil belgesi, 18 adet tasarım tescil belgesi ve 4 adet
TÜBİTAK projesi ile hak kazandık.
2014 yılında, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından bu yıl 12’incisi düzenlenen “TESİD Yenilikçilik Yaratıcılık Ödülleri”nde, KOBİ Dalında Yenilikçiliğin Ticarileştirilmesi Ödülü’nü, Kompakt Yardımcı Konvertör ürünümüzle kazandık.
İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2013 yılında düzenlediği “Metalik Fikirler 2. Ar Ge Proje Pazarı Yarışması”nda da, geliştirdiği projeyle hem ilk 3’e girme başarısı gösterip ödül almış hem en çok proje üreten sanayici ödülünü almaya hak kazandık. 2012 yılında ise, “KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri”nde, “Yılın İnovatif Kobi Ödülü” başarı sertifikasına layık görüldük. Tüm bu ödüller tabii ki bize
büyük mutluluk ve onur veriyor.
E&O: Biraz da Medel Elektronik’in faaliyetlerinde söz
eder misiniz?
Niyazi Sarımaden: Firmamız, Sanayi ve Demiryolu olmak üzere başlıca 2 sektörde hizmet vermektedir. Sanayi sektöründe üretilen cihazlar ve otomasyon uygulamaları ile plastik, ambalaj, matbaa, demir-çelik,
kâğıt, cam, dokuma-tekstil, vinç, asansör, elektrik
santralleri, kömür madenleri, saç, tersane, gemi, v.b.
sektörlerine hizmet vermektedir. Çözüm önerilerimizi
kendi genellikle %100 kendi üretimimiz olan cihazlarla
sağlamaktayız. Bu ürünlerin birçoğunun Türkiye’deki
tek üreticisi sayılırız.
28
Kuruluşundan bu yana her geçen gün Ar-Ge çalışmalarına verdiği önemi arttırarak devam eden firmamız,
AC Motor Vektör Hız Kontrolü, DC Motor Hız Kontrolü,
Demiryolu Uygulamaları, Tersane Uygulamaları, Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register
Kontrol ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/kontrol kartları, cihaz ve sistemleri üretmektedir.
Çözüm önerileri için kullanılan ürünlerimizden bazılarını şu şekilde açıklayabiliriz:
AC MOTOR HIZ KONTROL CİHAZI: Asenkron motorun
hızını ve yönünü kontrol etmek için kullanılan bir cihazdır. Bu motorlar her sektörde (plastik, ambalaj, kağıt, demirçelik, gıda, tersane, gemi, v.b.) kullanılan
makinaların hareketini sağlayan bölümler, pompalar,
asansörler, vinçler, v.b. yerlerde kullanılmaktadır.
Motorun istenilen devirde kararlı bir şekilde kontrol
edilebilmesi veya enerji tasarrufu yapılabilmesi için bu
motorları kontrol eden ac motor hız kontrol cihazlarına
ihtiyaç duyulmaktadır.
KAMERA KONTROL CİHAZI: Kamera kontrol sistemi
baskı makinalarında yapılan baskının operatör tarafından kolayca takip edilmesi için kullanılmaktadır. Kamera kontrol sistemi, senkron olduğu makinadan sürekli fotoğraf çekerek Monitör arka arkaya göstermektedir. Operatör giden ürünün gözle takip edemediğinden arka arkaya gelen resimleri monitörden kolaylıkla
takip etmesini, daha kaliteli ve hassas çalışmasını sağlamaktadır.
DEMİRYOLU ÜRÜNLERİ: Demiryolu (TCDD) için tasarladığımız ürünlerin kullanım amaçları genel olarak şu
şekildedir:
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi
Demiryolu aracına gelen yüksek tek faz gerilim, araçtaki sistemler için daha düşük gerilime düşürülür ve
kullanıcı isteklerine göre gerekli bölümlere iletilir. Demiryolu aracında kontrol ve kumanda edilen sistemler
aşağıdaki gibi gruplandırılabilir:
“Tüm bu ödüller tabii ki bize büyük mutluluk ve onur veriyor.”
I. Ana Elektriksel Gereksinimler: Klima, aydınlatma, otomatik kapı ve bunları besleyecek olan şarj cihazları ile
akü üniteleri başta olmak üzere, bu sistemlerin kontrolünün sağlanabilmesi için gerekli arayüze sahip otomasyon sistemleridir. II. Bilgilendirme Sistemleri: Haberleşme, anons sistemi, sayaç sistemleri vb. sistemlerdir.
III. Yardımcı ve Konfora Yönelik Sistemler: Makinistin
araç işleyişini daha iyi sağlayabilmesi için gerekli yardımcı sistemler, eğlence sistemleri ve konfor sağlayan
sistemlerdir.
E&O: Bu faaliyetler çerçevesinde, ürün ve uygulama
alanlarınız nelerdir?
Niyazi Sarımaden: Firmamızın kendi tasarımı olan cihazların üretimi ve ayrıca endüstriyel otomasyon uygulamaları alanında 25 yıllık tecrübesi ile faaliyet göstermektedir. Uygulama alanlarını ve ürünlerimizi şu
şekilde gruplandırabiliriz:
SEKTÖR 1: SANAYİ
- ELEKTRONİK CİHAZ ÜRETİMİ: AC Motor Vektör Hız
Kontrolü, DC Motor Hız Kontrolü, AC/AC Konvertör,
Kenar Kontrol, Gergi Kontrol, Kamera Kontrol, Register Kontrol, Otomasyon ve Otomasyon uygulamalarında ihtiyaç duyulan elektronik ölçüm/kontrol kartları
- OTOMASYON UYGULAMALARI;
“Firmamızın kendi tasarımı olan cihazların üretimi ve ayrıca endüstriyel otomasyon uygulamaları alanında 25 yıllık tecrübesi ile faaliyet göstermektedir.”
SEKTÖR 2: DEMİRYOLLARI
Akü Şarj Ünitesi, Enerji Besleme Ünitesi (EBU, Statik Konvertörler), Elektrikli Dizi Yardımcı Inverter Sistemi, Çok Gerilimli Konvertör,İklimlendirme (Klima
Kontrol) Ünitesi, E72-220 Inverter, D72-24 Konvertör,
Vakum Tuvalet, Temiz ve Atık Su Tanklarının Otomasyonu, Otomatik Kapı Revizyonu, Yolcu Anons Sistemi,
Yolcu Bilgilendirme ve Otomasyonu Ürünleri
Çalışmış olduğumuz sektörlere test sistemleri, Konvertörler (AC/AC, DC/DC) gibi özel projeler de yapmaktayız.
E&O: Sizin, plastik ve ambalaj sektörlerine yönelim
özel ürünleriniz olduğunu biliyoruz. Bu konuda bizi bilgilendirir misiniz?
Niyazi Sarımaden: Medel Elektronik tarafından tasarlanan ve üretilen plastik ve ambalaj sektörüne yönelik
ürünlerimizi şu şekilde sıralayabiliriz:
KENAR KONTROL: Çözülen, sarılan veya enine ve dikine kesilen bobinlerin sensör aracılığı ile ürünün ke-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
29
Söyleşi
narını takip eder. Bu sayede üründeki sarım bozukluğunu sürekli olarak düzeltir. 0,01mm hassasiyetle ürünün aynı kenar hizasında gitmesini sağlar. Dilimleme,
laminasyon, flekso, poşet film, kesim, kâğıt sarım ve
çözüm makinelerinde kullanılır.
GERGİ KONTROL: Çözülen yada sarılan bobindeki ürünü loadcell aracılığıyla ölçülerek, çözücüde ve sarıcıdaki bobinin set edilen gerginlikte PID kontrolü ile
düzgün sarım yapmasını sağlar. Tifturuk, flekso, laminasyon, dilimleme, ekstruder, film makinelerinde kullanır. Gergi kontrol sayesinde üretimde fire minimum
seviyeye iner ve kalite maksimum seviyelere ulaşır.
KAMERA KONTROL: Matbaa baskı makinelerinde yapılan baskının izlenebilmesini sağlar. Operatör izlenimi 60 metre / dakika ‘ya kadar olan baskıyı izleyebilir.
Bunun üzerindeki hızlarda baskı göz ile takip edilemez.
Kamera kontrol sistemi ile yapılan baskının set edilen
noktasındaki görüntüyü PC ekranına taşıyarak operatörün baskıyı net izleyebilmesini sağlar. Bu da üretimde kalite ve verimi arttırmayı sağlar. Flekso, tifturuk ve
kalite kontrol makinelerinde kullanılır.
REGİSTER KONTROL: Matbaa baskı makinelerinde
film kâğıt gibi ürünler ısınmadan ve mekanik sorunlardan dolayı baskıda kaymalar oluşmaktadır. Bu gibi
durumlarda renkler arasındaki senkronizasyon register kontrol sistemi ile sağlanır. Baskı kaymaları fotosel yardımı ile noktasal okunarak 0,01mm hassasiyet
ile 800 metren/dakika’ya kadar hızlarda, 1 renkten 12
renge kadar kaliteli ve firesiz üretim sağlanmaktadır.
30
E&O: Ürünlerinizin servi hizmetleri de özel olmalı. Bu
konudaki yaklaşımız nasıl?
Niyazi Sarımaden: “Ürettiğimiz ürünler ve otomasyon
uygulamalarımız için 7/24 teknik servis hizmeti sunmaktayız.” Yurt içinde yerli firma olmamızın getirdiği
en önemli avantajlardan bir tanesi müşterilerimiz beklentilerini ve çalışma şartlarını çok iyi bilmemizdir. Satış sonrası destek kapsamında; uygulamalar konusunda deneyimli personelimiz ile devreye alma ve arızaya
müdahale konusunda hızlı cevap verebilen bir firmayız.
Özellikle kamu kuruluşlarına (TCDD, TSK, Devlet Hastaneleri, v.b.) yapmış olduğumuz çalışmalarda bu hizmetimizin takdirini görmekteyiz. Yabancı menşeili
ürünlere verilen satış sonrası hizmet gecikmeli ve çok
daha pahalı olarak verilmektedir. Yurtdışındaki müşterilerimize de gerek bayilerimiz gerekse de merkez servisimizden aynı şekilde hizmet vermekteyiz.
“İşletmeler düzeyinde ve ülke düzeyinde
ileri teknolojilere doğru gelişme, ülke kalkınmasının temelini oluşturur. “
E&O: Medel Elektronik, aynı zamanda, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği – ENOSAD’ın da bir üyesi.
Otomasyon konusunda görüşleriniz alabilir miyiz?
Niyazi Sarımaden: Otomasyon, makineleri çalıştırmak
için makinelerin kullanımıdır. Otomasyonda üç ilke
vardır: birincisi ekonomik çalışmaların bir süreç bütünü oluşu, yani tüm ekonomik çalışma bir bütün ola-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi
rak uyum içinde olmalıdır. İkincisi otomasyon sürecinin altında bir göründü, düzen ve biçim vardır. Üçüncü ilke ise otomasyonun kendini düzenleyici ve düzeltici denetimi vardır. Ve bu ilkelerin gerçekleşmesi otomatik makineler, elektronik kontroller ve bilgisayarlar,
mekanik beyinler aracılığıyla olur. Yarının düğmelerle
çalışacak fabrikasında belki de gerçekte üretim sahasında hiç işçi olmayacaktır. Sonuçları bakımından bugünkü otomasyonla üretim yapan sistemlerde çok az
veya hiç işçi yoktur.
Ama aynı anda makinaya bilgi hazırlayan ve onu makinaya veren programcılar, makina yapımcıları, makina
yerleştiricileri, onarımcılar, vb. gibi yüksek beceri isteyen işlerde çalışan inanılmaz çoklukta insan vardır.
Ayrıca makinanın tasarımcıları, çizimcileri, sistem mühendisleri, matematikçiler ya da mantıkçılar gibi büyük sayıda eğitilmiş insan gereklidir. Son olarak yüksek düzeyde düşünme, çözümleme ve karar verme yeteneği olan büyük sayıda sanayi yöneticisi olacaktır.
İleri teknolojilere geçiş için yatırımda, planlamada ve
eğitimde daha gelişmiş düzenlemeler yapılmalı ve yeni
olanaklar sağlanmalıdır. Ancak gelişme düzeyinde bir
sonraki aşama olarak ileri teknoloji seçimi ve otomasyona doğru gelişmeler bizde de olmakta ve kaçınılmaz
olarak daha da olacaktır.
E&O: Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
Niyazi Sarımaden: Tüm kullanıcılara ve müşterilerimize bir-iki öneride bulunmak isterim. Ürünü alırken
en ucuzu değil en doğru ve en ucuzu almaları gerekir.
Satış sonrası desteği en kısa zamanda verebilen firma
tercih edilmelidir. Tersi durumda ürünü aldıktan sonra hesapladıkları kardan daha fazla zarara uğrayabilirler. Bu en doğru kararı ise uzman ve uygulama tecrübesi
olan kişiler verebilir. Bizim sektörümüzdeki ürünler tam
olarak vitrinden alınıp kullanılabilecek ürünler değildir.
Bundan dolayı kullanıcılar, ürünlerini alırken uygulama
konusunda tecrübesi olan kişi veya firmalar ile görüşmeliler. Tüm kullanıcılara ve müşterilerimize iyi ve çok
verimli çalışmalar diliyorum.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
31
Ürün ve Uygulamalar
Profil Üretiminde Maksimum Hız Ve Yüksek Hassasiyet
Beckhoff
www.beckhoff.com.tr
Gömülü PC çiftli bükme makinesini kontrol ediyor
■ Çok eksenli karmaşık CNC makineler, Beckhoff’un
CX Serisi kompakt Gömülü PC’leriyle mümkün olan en
iyi şekilde kontrol edilebilirler. Bu gerçek, İsviçreli Thalmann AG şirketi tarafından yapılan ve 2010 yılından bu
yana Beckhoff kontrol teknolojisiyle donatılan bükme
makineleri tarafından kanıtlanmıştır. Açık PC ve EtherCAT tabanlı kontrol platformu, müşteri geliştirmelerini
hayata geçirirken daha fazla esneklik sağlıyor ve bunun
sonucunda daha yüksek hassasiyet ve daha yüksek üretim hızı elde ediliyor.
Merkezi İsviçre, Frauenfeld’de bulunan Thalmann Maschinenbau AG, sac bükme konusunda uzmanlaşmıştır. 1960 yılında piyasaya sunulan ilk el tipi makinelerini, metal levha kesme ve bükme amaçlı hidrolik tahrikli
ve kombine makineler takip etti. Bugün şirket, kalınlığı 3
mm’ye kadar (400 N/mm²) çelik sac bükme kapasitesine
sahip ve 18,2 m’ye kadar uzunlukta metal sacı şekillendirmekte kullanılabilecek standart ve özel makine yelpazesi sunuyor. Thalmann, küçük atölye işletmelerinin yanı
sıra büyük sanayi işletmelerine de hizmet veriyor.
“Örneğin, bir endüstriyel sac işleme tesisi, jeneratör kaplama panelleri ve ICE demiryollarında kullanılan ses yalıtım panellerini üretmek için bizim çiftli bükme makinemizi kullanıyor. Fakat küçük bir sac işleme şirketi de aynı
makineyi satın alıyor çünkü özel cephe panelleri yapıyorlar ve çiftli bükme makinesinin işlevselliğine ihtiyaç duyuyorlar,” diye açıklıyor Thalmann Maschinenbau Global
Satış bölümünden Marco Cappello.
TD-150 çiftli bükme makinesi: Thalmann’ın kontrol şaftı
teknolojisi son derece hassas bükme sonuçları sunuyor.
Çiftli bükme makinesi, maksimum 143°’ye kadar olan
bükme açısında ± 0.5°’ye (temel modellerde ± 1°) kadar varan hassasiyeti yakalıyor ve yüksek performanslı
hidrolik sistemi sayesinde, çıkış ve dönüş hareketlerinin
kombinasyonu için inanılmaz şekilde yalnızca üç saniyeye
ihtiyaç duyuyor.
32
Göründüğünden Daha Karmaşık:
Metal Levha Şekillendirmede Çiftli Bükme İşlemi
Döndürerek kıvırma işlemi düz sac üzerinde kenar bükümleri
oluşturmak ve profiller meydana getirmek için kullanılıyor.
Bükme kirişinin eksen etrafında yukarı doğru ve malzeme
üzerinde sacın yüzeyine zarar vermeden yuvarlandığı bu
teknik, nazik bir işleme tekniğidir. Bir bükme makinesi
genellikle sacın üzerine yatırıldığı bir alt kiriş, sacı bükme
kenarından alt kirişe sıkıştıran bir üst kirişten ve yukarı
doğru hareket ettirilerek nihayetinde sacı istenen açıda
büken bir bükme kirişinden oluşuyor. Thalmann’ın TC ve TD
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
tipi çiftli bükme makineleri iki bükme kirişiyle donatılmıştır;
saclar bükme işlemi sırasında çevrilmesine ya da döndürülmesine gerek kalmadan yukarı ve aşağı bükülebiliyor.
Bu, bükme işlemini hızlandırıyor ve makinenin üretim kapasitesini önemli ölçüde artırıyor. Çiftli bükme makinesinde toplam dokuz eksenin kontrol edilmesi gerekiyor.
CX Gömülü PC Karmaşık CNC İşlevlerini Gerçekleştiriyor
Thalmann makinelerinin otomasyonu, Thalmann’ın 25
yıldır başarıyla birlikte çalıştığı İsviçre, Rorschach’tan
Regatron AG tarafından yönetiliyor.
“Hala işletmede olan kurduğumuz ilk kontrol sistemleri donanımsal bir PLC’yi esas alıyordu,” diye anlatıyor
Regatron AG Kontrol ve Sürücü Teknolojisi bölümünün
Ürün Geliştirme Yöneticisi Felix Lanter.
Ancak Regatron, ilk PC-tabanlı kontrol sistemlerini henüz
1991’de MS DOS bilgisayarlarla kullanmaya başladı, ilerleme Windows’lu ve Ethernet’li ilk Endüstriyel PC (IPC)
ile 2003 yılında devam etti.
“2010 yılında Beckhoff teknolojisine geçtik,” diyor Felix
Lanter. Modern makinelerin artan karmaşıklığı, kontrol
sisteminde bir jenerasyon değişikliği gerektirdi. Beckhoff
çözümünü kullanmayı tercih etmemizin birçok sebebinden biri Beckhoff’un bir hidrolik yazılım kütüphanesi sunabilmesiydi. Üç servomotor eksenini ve ardından altı ek
hidrolik ekseni sürmeniz gerektiğinde bu büyük bir avan-
Regatron yazılım programcısı Patrick Ruf Thako bükme
makinesinin işletme panelinde
taj oluyor.” Regatron’un yazılım programcısı Patrick Ruf,
Beckhoff teknolojisinin diğer olumlu yönlerini şöyle belirtiyor: “CX1020 Gömülü PC’ler, uygun maliyetli, ölçeklenebilir ve teknik bakımdan yüksek kalitede bir kontrol
sistemi kurmaya olanak sağlıyor. Uygun Servo Sürücüler
ve analog Bus Terminalleri eksenleri sürmek için kullanılıyorlar. Ayrıca, kontrol çözümünün kurulması anlamında
çok esnek olabiliyor ve çok çeşitli sinyaller arasından seçim yapabiliyoruz.
Örneğin, müşteriye özel gereksinimlerin uygulanması gerektiğinde kontrol çözümü genişletilebiliyor. Yazılım da buna denk esneklik sağlıyor; Beckhoff’un TwinCAT
NC PTP yazılımını kullanıyoruz. Mevcut Windows tabanlı HMI kullanıcı arabirimimizi herhangi bir sorun olmadan kullanmaya devam edebiliyoruz. Arabirimi büyük değişiklikler yapmadan TwinCAT ADS protokolünü kullanarak kontrol sistemine uyarlamayı başardık.”
Tümleşik Emniyet Teknolojisi
“Tabii ki, bükme makinesi kontrol çözümünün önemli bir
unsuru, operatörün güvenliği,” diyor Stefan Kern. Thalmann, makine güvenlik standardı şartlarını karşılamak
amacıyla, EtherCAT Terminal sistemine sorunsuz bir şekilde entegre olan Beckhoff EL6900 Emniyet PLC terminalini kullanıyor. TwinSAFE olarak adlandırılan bu emniyet çözümü,IEC 61508’e ve DIN EN ISO 13849 PLe’ye
göre SIL 3’e kadar uygulamalar için onaylıdır
Tüm Thalmann makinelerinde bir lazer bariyer sistemi
çalışma alanında maksimum güvenlik sağlıyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
33
Ürün ve Uygulamalar
Acil duruş, emniyet kapısı izleme, çiftli el kontrol vb.
gibi güvenlik fonksiyonlarının seçilmesi ve birleştirilmesi kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Standart TwinCAT
SystemManager’da uygun şekilde yapılandırılıyor ve makine programıyla aynı PC platformu üzerinde bağımsız
çalıştırılıyor ve emniyet fonksiyonları makine programına bağlanabiliyor.
Ölçeklendirme
Makine üreticisi Thalmann için odak noktası her zaman
müşterileridir. Bu nedenle genel standart bir makine tipi
yok, bunun yerine esas olarak müşterinin gereksinimlerini dikkate alan ve büyüklük, uzunluk, işlevsellik vb. bakımlardan çeşitlilik gösteren özel makineler var.
“Çeşitli müşteri gereksinimleri, uygun şekilde adapte edilebilen bileşenler, sistemler ve kontrol sistemleri kullanmamızı gerektirdi” diye açıklıyor Marco Cappello.
Baş tasarımcı Stefan Kern de bu görüşü paylaşıyor. “Makinenin ve kontrol sisteminin karmaşıklığının tam olarak
birbirleriyle eşleşmesi gerekiyor. Şu anda, maliyetler nedeniyle belirli özelliklerinden vazgeçmek durumunda kaldığımız bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bunun sonucunda
ortaya, daha küçük, daha fazla hedefe yönelik fonksiyon
çeşitliliği bulunan temel sürümümüz çıktı.”
Bu kavramın aynı zamanda kontrol çözümü üzerinde de
etkileri olacak, yani makineye ilişkin çeşitli gereksinimlerin programlamaya yansıtılması gerekiyor. “Öte yandan,
tek tip tasarımı mümkün olduğunca korumak istiyoruz,”
diye açıklıyor yazılım uzmanı Patrick Ruf. “Kontrol çözü-
münün yapısını herhangi bir bireysel fonksiyonun alanını kolayca genişletebileceğimiz şekilde tasarlamaya dikkat ettik. Aynı zamanda tüm makineleri birbiriyle uyumlu
olacak şekilde yapmaya çalışıyoruz, böylece en eski makineye bile bir güncelleştirme uygulanabiliyor.”
Ethercat Servo Sürücüler: Dinamikler Kontrol Altında
Bükme makinelerinin servomotor tahrikli eksenleri Beckhoff’un AX5000 EtherCAT sürücüleri tarafından kontrol ediliyor. Thalmann, servomotor olarak
Beckhoff’un AM3000 serisi kutuplu sargılı motorlarını
kullanıyor. Hidrolik valfler, EL4001 EtherCAT analog çıkış terminalleri üzerinden kontrol ediliyor. Eksenlerin konumlarının belirlenmesi ve açısal konumların ölçülmesi,
EL5001 dijital mutlak döner enkoder terminalleri kullanılarak gerçekleştiriliyor.
Aynı zamanda çok sayıda izleme işlevi de makine programlamasına dahil edilmiş ve bunlar sorunsuz çalışmayı sağlıyor. Örneğin hidrolik yağ için, sıcaklık izleniyor,
debi ölçülüyor ve yağ filtreleri kontrol ediliyor. “Beckhoff
Bus Terminallerinin büyük bir avantajı da bunları hemen
hemen her şeyi kontrol etmek için kullanabilmemiz” diyor Felix Lanter.
Uzaktan Bakım Ve Tanılama, Yeni Bir Olanak
Thalmann AG, bükme makinelerini dünya çapında satıyor.Bu çerçevede, PC kontrollü makineler için potansiyel servis seçenekleri ilgi çekici. “Thalmann geçmişte geleneksel servisi yöntemleri uygulamışsa da, özellikle çiftli bükme makineleri için web tabanlı uzaktan servis seçenek sunuyor” diye belirtiyor Marco Cappello.
Müşteri ihtiyaçlarına ya da bükme programlarına bireysel olarak adapte edilmiş tutucu parmaklar:Burada sac
üzerindeki çok küçük bir temas alanı için bir durdurucu parmak görülüyor.
34
Ürün ve Uygulamalar
Tektronix Mso 5000 Karışık,
Sinyal Osiloskopu-Mixed, Signal OscilloscopeSayısal Sorun Giderme Çalışmalarına Hız Kazandıran
Yeni Bir Performans Boyutu Ekler
Netes
www.netes.com.tr
■ Günümüzde sayısal sistem tasarımcıları sürekli artan
sistem karmaşıklığının zorlukları yanında, tipik olarak tasarımları ile ilişkili analog sinyaller, yüksek ve alçak hızlı seri haberleşme ve mikro işlemci veri yolları sorunları ile de karşılaşırlar. Sayısal problemlerin temel nedeni,
analog ve sayısal sinyallerin görüntülerinin her ikisininde incelenmesi ile tespit edilir. Sayısal devrelerinin hata
ayıklama ve verifikasyon çalışmalarında Karışık, Sinyal
Osiloskopu (MSO) ideal bir çözümdür.
Netes Mühendislik’in satışını yapmakta olduğu Karışık
Sinyal Osiloskopların en son serisi Tektronix MSO5000,
erişilemeyen osiloskop performası yanında, yüksek performanslı,16 kanallı, her bir kanal için 16.5 Gs/s örnekleme hızı, lojik zamanlama analizörü işlevselliği beraberinde paralel/seri veri yolu protokol tetikleme ve dekoder
özellikleride sunar. Bu neden ile, Karışık Sinyal Osiloskopları (MSO), sayısal devrelerde yüksek hızda hata yakalama, güçlü tetikleme, yüksek çözünürlükte veri edinim kabiliyeti ile tercih edilen analiz aletidir.
Sayısal edinim için hazırlık
MSO ile sayısal edinim yapmaya hazırlanmak için, yapılması gereken belli başlı iki iş bulunmaktadır. Birincisi lojik analizörde olduğu gibi, ölçülecek lojik ailesine uygun olarak kanalların eşik değerlerinin konfigüre edilmesidir. Diğeri ise, bilindiği gibi analog sinyalin yakalanması prob ucunda başlar, Tektronix MSO 5000 yenilikçi pasif problama sistemi ile 3.9 pF kadar olan düşük kapasitif
yükleme ve 1GHz Bant Genişliği ile, skew-kayıklık ( ilgili iki kenar arasındaki zaman farklılığı) ayarları yapılarak,
analog ve sayısal sinyaller arasındaki zaman korelasyonu
hassas bir şekilde sağlanır. Sayısal ölçümleri basitleştirmek için, sayısal prob probagasyon (yayılma) gecikmesi, MSO tarafından kompanse edilebilir, böylece sayısal kanallar için deskew- kayıklığı giderme (compansate probe timing-probe zamanlama kompanzasyonu) ayarı yapmaya gerek kalmaz.
Tektronix MSO, sayısal ve analog sinyallerin belirgin karakteristiklerini yakalayıp, zaman korelasyonu formunda
görüntüleyip, sayısal sinyallerin bütünlüğünün iç görünümünü sunar.
Sayısal eşik değerlerin ayarlanması
Karışık, sinyal osiloskopların sayısal kanalları, “yüksek”
veya “alçak” lojik seviye sinyalleri, sayısal devreler gibi
görür. Bu demektir ki, eğer lojik sinyal, titreme, ani aşırı
gerilim yükselmesi ve toprak atlaması gibi analog karakteristikler nedeni ile geçici ani değişikliklere maruz kalmıyor ise, bu analog karakteristikler MSO tarafından dikkate alınmaz. Lojik analizörde olduğu gibi MSO eşik değerleri gerilimini sinyalin “yüsek” veya “alçak” seviyesini tespit etmek için kullanır.
Tektronix MSO 5000 serisi, her bir kanal için ayrı eşik
değeri ayarlaması ile karışık lojik ailesi devrelerindeki hata giderme çalışmalarında çok yarar sağlar. Diğer
MSO’’larda eşik değeri prob podu ile sınırlıdır ( 8 kanal
bir grup- 8 kanal bir pod’a bağlı), bu durumda TTL sinyaller bir pod’a , LVPECL (Low-Voltage Positive EmitterCoupled Logic) - Alçak-Gerilim Pozitif Emetör Kuplajlı Logic (AGPEKL) -sinyaller diğer pod’a bağlanmalıdır.
36
Şekil 1: 5 V CMOS sinyali için MSO eşik değerinin 2.5V
ayarlanması
Zamanlama (timing) ve Durum (state) edinimi
Sayısal sinyallerin edinimi iki şekilde yapılabilinir: zamanlama veya durum edinimi. Zamanlama ediminde,
MSO belirlenmiş örnekleme hızında, sayısal sinyali düzenli arakılklar ile tarar. Her bir örnekleme noktasında,
MSO sinyalin lojik durumunu hafızaya alıp, sinyalin zamanlama diyagramı yaratılır. Diğer yanda durum ediniminde, sayısal sinyalin durumunun geçerli ve kararlı olduğu belirli zamanlar tarif edilir: bu durum senkron ve
saat darbeli sayısal devrelerde yaygındır. Lojik analizörler hem zamanlama (asenkron) hem de durum (senkron)
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
edinimini sağlarlar. Karışık Sinyal Osiloskopu MSO, sayısal kanallarının sinyal edinimi, lojik analizörlerin zaman
edinimi modunda, sinyal edinimi gibidir. MSO, zamanlama edinimini saat darbeli veri yolu ekranı ve olay tablosu olarak her ikisnide çözer, böylece lojik analizörün durum edinim ekranının benzeri ortaya çıkar.
Şekil 2: MSO serisi ile zaman edinimine örnek. Aygıtın saat sinyali kullanılarak tariflenmiş ve çözülmüş
dört adet paralel veri yolu.
Renk kodlu sayısal dalga şekli ekranı
Sayısal zamanlama dalga şekilleri, analog dalga şekillerine benzemektedir, fakat lojik sinyallerin sadece “yüksek”
ve “ alçak” seviyeleri görülür. Zamanlama edinim analizinde genellikle belirli bir zaman noktasındaki lojik değerlere odaklanılır, bir veya birden fazla dalga şeklinin kenarlarının geçişleri arasındaki zaman ölçülür. Analizi kolaylaştırmak için, MSO renk kodlu sayısal dalga şekli ekranı
özelliğine sahiptir, bu özellik ile örneğin “alçak” lojikler
mavi, “yüksek” lojikler ise yeşil renk ile sayısal dalga şekli üzerinde görülebilinir, böylece geçişler ekran üzerinde görülmese bile lojik değerleri kullanıcı görebilir. Dalga şeklinin etiket rengi prob renk kodu ile uyumlu olması halinde, hangi sinyalin hangi test noktasına ait olduğu
kolaylık ile tespit edilir.
Şekil 3: Prob renk kodları dalga şekli renk kodlaması
ile uyumlu, sinyalin hangi test noktasına aitolduğu kolaylık ile tespit edillir
Sayısal zamanlama dalga şekilleri veri yolu teşkil etmek
üzere gruplandırılır. Bir sayısal sinyal en sağdaki basamak olarak tarif edilir, ve diğer sayısal sinyaller, ikili sayının en soldaki basamağına kadar olan basamakları tanımlar. MSO, veri yolunu ikili veya hex sayı olarak çözer.
MSO aynı zamanda olay tablosuda yaratır. Her bir durum
zaman bilgisi ile etiketlenmiş olduğu için zaman ölçümleri basitleşir.
Yeni Tektronix MSO5000 Serisi karışık sinyal osiloskopu,
paralel veri yollarını saat dabeli veya saat darbesiz formatlar kullanarak çözer. Saat darbeli kod çözmede, MSO,
saat olarak belirlenmiş sinyalin yükselme, düşme veya
her iki kenarındaki zamanda veri yolunun lojik durumunu
belirler. Böylece veri yolunun sadece geçerli değişimleri görülür, verinin geçerli olmadığı tüm değişimler hariç
tutulur. MSO, çözmede saat darbesiz format kullanması
halinde, MSO her bir örnekleme noktasında veri yolunu
çözer, ve veri yolundaki tüm değişimleri gösterir. MSO
saat darbeli çözme yaptığı zaman, çözülmüş veri yolu ekranı ve olay tablosunun görüntüsü, lojik analizörün durum ekranına çok benzer. Veri yolu çözümü edinim sonrası bir proses olduğu için, analiz sırasında çözme formatının değiştirilmesi esnekliği bulunmaktadır.
Tetikleme Kabiliyeti
Yeni MSO5000 serisi komple bir tetikleme seti sunmaktadır, dahil olan tetikleme çeşitleri:runt, lojik-logic,dabe
genliği/glitch- pulse width/glitch, setup/hold violation,
geçiş süresi- transition time, seri paket - serial packet,
ve paralel-veri-parallel data bu tetiklemeler ile ana olaylar hızlı bir şekilde tespit edilir. 20sMpoints- Mnokta veya
daha fazla kayıt uzunluğu ile tekli edinimlerde ilgi doyulan bir çok olay yakanabilir- binlerce seri paket – yüksek
çözünürlükte olmaları nedeni ile münferit sinyal deytaylarını görmek için zum yapılabilinir.
Bu tetikleme kabiliyetleri, MSO’nun otomatik ölçme özelliği ile kullanılması halinde, belirgin bir olay veya olaylar kombinasyonun tetiklemesini gerçekleştirir. Örneğin
enstrüman, imleçler arasındaki pozitif ve negatif darbe
genişliğini ölçmek için konfigüre edilebilinir. “Run” “Başlat” komutu ile çoklu edinimlerin sonucunda ölçme istatistiği üretilir.
Alternatif olarak TTL burst sinyalinin doğrulanması için,
her bir pozitif darbeyi ölçüp, önceden ayarlanmış değerin dışında olan darbe genliğinde tetikleme yapacak şekilde konfigüre edilebinir. Tek çekimli “Single –Shot” modunda kullanılması halinde MSO ölçümü yaptıktan sonra, tetiklemeyi durdurur, böylece uygun olmayan darbenin analizine olanak sağlanır. Hata tetiklemesi ile yapılan
doğrulama teknikleri uzun süreli sinyal izlenmesinde kullanılabilinir. Tasarımın tüm gece veya hafta sonu uzun
süreli denemesi sağlanır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
37
Ürün ve Uygulamalar
Arama araçları
Uzun bir dalga şekli kayıtı üzerinde ilgilenilen bir olayın
tepit edilmesi, uygun arama araçları olmaması halinde
çok zaman kaybına neden olur. Günümüzde yapılan kayıt
uzunluğu, bir çok milyon veri noktasından meydana geldiği için, binlerce sinyal aktivitesinin görüntüsünü kaydırarak taramak gerekir.
Tektronix MSO5000 serisinin güçlü tetiklemesi ile, sinyal hatalarını bulup, seri veya paralel veri yolu içeriğinde tetikleme yaparak, veri edinimi problemli alan üzerine odaklar. Bununla beraber, veri edinimi gerçekleştikten
sonra tetikleme bir daha uygulanmaz. Kayıt üzerinde manüel olarak arama yapmak, sinirlendirici ve zaman kaybına neden olan bir işlemdir.
Belirtilen problemin üstesinden gelebilmek için, bu osiloskoplarda kapsamlı arama ve dalga şekli navigasyon
kabiliyeti sağlayan Wave Inspector® kontrol seti bulunmaktadır. Bu kontroller ile kayıt üzerinde hızlı kaydırma
ve zumlama yapılabilmekte, birkaç saniye içerisinde kullanıcının kaydın bir ucundan diğer ucuna geçmesi sağlanmaktadır. Kullanıcı ilerki bir aşamadaki araştırma için
lokasyon işaretleyebilir veya tarif edilmiş kriter için kayıt arayabilir. Aramaların içeriğinde, analog, sayısal ve
seri veri yolu verilerini içerebilir, tarif edilmiş olay her
gerçekleştiğinde, sistem otomatik olarak işaretler, böylece kullanıcı olaylar arasında hızlı bir şekilde hareket edebilir. Veri bulunduktan ve işaretlendikten sonra, oluşumlar arasındaki navigasyon ön panelde yer alan ‘bir önceki- previous’ ‘sonraki-next’ tuşlarına basılarak basitçe yerine getirilir.
Belirtilen tetikleme tipleri kenar-edge tetiklemesi, darbe genliği tetiklemesi-“pulse widths”, “runt”, “set-up/
hold times”- kurma /durdurma zamanı, lojik-“logic”, yükselme/düşme&değişim zamanları-“rise/fall & transition
time” ve veri yolu değerleri içinde arama araçları mevcuttur.
Özet
Tasarımlarında
sayısal
analog
sinyallerin
etkileşimini,analog ve yazılım veri yolu işlemlerini doğrulamak isteyen tasarımcılar için Karışık–sinyal osiloskopları
“Mixed-signal oscilloscopes” paha biçilemez değerdedir.
Lojik Zamanlama-“Logic Timing’” işlevselliğini, osiloskop kullanmanın kolaylığı ile sunar, yenilikçi yüksek performanslı pasif problama, güçlü sayısal tetikleme , yüksek çözünürlükte 16,5 Gs/s örnekleme hızına kadar edinim kabiliyeti, dahili analiz kabiliyeti ve özel uygulama
paketleri ile sayısal devrelerin hata ayıklaması ve doğrulamasında kullanılan kapsamlı bir araçtır.
Ürün ve Uygulamalar
Mitsubishi Electric Ile Dikey Paketleme
Uygulamanızı Çalıştırın Ve Maliyetleri Azaltın
Mitsubishi Electric
www.mitsubishielectric.ae/turkey
■ Çalışma Şekli
Genel Bakış
Dikey paketleme uygulamalarında, ısıl şekillendirme gerçekleştirilecek şekilde bir rulodan plastik film malzemenin yüksek doğrulukta çekilmesi ve beslenmesi, hacmin
dozajlama ile ürünle doldurulması, paketin kapatılması
ve kesilerek boşaltma konveyörü ile taşınması amacıyla servo motor teknolojisi kullanılır. Dolum ve kapatma
yöntemi makineden makineye değişirken, dikey paketl
me uygulamaları temel olarak iki kategoriye ayrılır; Sürekli hareketli torbalama makineleri ve aralıklı hareketli
40
torbalama makineleri. Besleyiciye giren ürün, zor akışlı sıvılardan katı maddelere farklılık gösterebilir ve genellikle
makinenin tasarlanmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Önemli otomasyon bileşenleri
Her bir gerçek servo motorun hareketinin aynı anda ba
lamasını sağlamak amacıyla, Basit Hareket Modülü programlama ortamının bir parçası olarak sanal servo motor hareketine bir elektronik hat mili aracılığıyla kumanda edilebilir. Bu kontrol işlemi, programın GX Works2 (iQ
Works’ün bir parçasıdır) ile yazıldığı LD77MS kontrolörü
üzerinden gerçekleştirilir.
Uygulama
Kapatma işlemi, önceden doldurulmuş olan torbanın üstünün kapatılması ile aynı anda torbanın alt kısmının kapatılmasını sağlayacak şekilde mutlak servo hareketleri ile gerçekleşir. Her bir tamamlanmış torbayı borudan
serbest bırakacak şekilde malzemeyi kesen bir bıçak hareket eder. Torba daha sonra kutulamaya taşınmak üzere
çıkış bandının üzerinedüşer.
Ürün ve Uygulamalar
Entek Otomasyon, Parker Elektromekanik Ürün Grubu
HMR Serisi
Entek Otomasyon
www.entek.com.tr
■ Parker’in yüksek performanslı HMR lineer serisi iş
elemanları ailesi geniş uygulamalara hitap ediyor. Entek
Otomasyon – Hareket Kontrol ürün grubuna eklenen yeni
HMR serisi, uzman mühendislerin öncülüğünde sanayinin hizmetinde.
Parker Hannifin’in yeni Origa HMR elektromekanik lineer iş elemanı serisi hem kayışlı hem de vidalı mil teknolojilerini içermektedir. Yeni 85 ve 110mm gövde ölçüleri mevcut 150, 180 ve 240mm gövde ölçülerini tamamlıyor ve örneğin küçük parçaların taşınması ve montajı gibi daha düşük yük ve moment talebi olan uygulamalara cevap veriyor. Tüm ölçüler temel yapıda ya da destekli tip gövde yapısında temin ediliyor. Bununla birlikte, entegre montaj seçenekleriyle HMR, hassas konumlandırmadan yüksek dinamik hareketlere kadar geniş bir
uygulama alanında, kurulum ve devreye almayı önemli miktarda tasarrufla sunmaktadır. Origa HMR, Parker
Hannifin’in yeni elektromekanik lineer iş elemanı serisi sadece esnek ve kullanıcı dostu kurulum ve montaj
seçenekleriyle değil çeşitli özelliklerle de pazarda yerini
aldı. Bu seçenekleri referans ve limit sensörleri, konum
sensörleri, fren sistemleri, IP54 koruma sınıfı, harici
yağlama noktası şeklinde sıralayabiliriz. Bununla birlikte kullanıcıların rahatını sağlamak için iş elemanı, redüktör, motor ve sürücüsüyle tam bir paket sunulabiliyor.
Modüler tasarımı sayesinde yeni HMR serisi koruma
42
kapakları dahil olarak IP20 ya da IP54 koruma sınıfına
uygun temin edilebilir. Kayışlı tip HMR’nin eşsiz tasarımı sayesinde motorun montajını her şekilde yapabilirsiniz. Motorun herhangi bir yönde montaja imkan vermesi sayesinde kullanıcı, yapılandırma ve ayarlama sırasında eşsiz bir esnekliğe sahip olur. Esneklik burada sona
ermiyor! Alt ve yan kanallar sayesinde HMR makine gövdesine ya da harici desteklere monte edilebilir. Limit ve
referans sensörleri çıkarılabilir kapaklar sayesinde gövdenin içine ya da dışına monte edilebilir.
Özellikle yüksek hızlarda limit sensörleri ile şok emiciler birlikte kullanılarak yüksek konfor ve darbe koruması sağlanabilir. Çıkarılabilir kapaklar kullandığında kullanıcı, yağlama için bu kapaklar üzerindeki yağlama noktasını kullanır ve kapakları sökme gereği duymaz. Sahip
olduğu fren, emniyet ihtiyacını ya da bulunduğu konumu
sabitlemek amacıyla kullanılır. Frenler, iş elemanı dikey
monte edildiğinde daha etkilidir. HMR’nin sahip olduğu çoğu seçenek kapaklar altına gizlenebilir. Bu sayede kirlenme, mekanik hasarlar gibi etkilerden korunmuş olur. Origa HMR sert ve ıslak çalışma koşullarına
uygun üretilmiştir. Bu sayede yiyecek-içecek üretimi ve
şişeleme-paketleme gibi uygulamalarda rahatlıkla kullanılabilir. Entek Otomasyon olarak tüm ihtiyaçlarınızı
uzman mühendis kadromuzla eksiksiz tespit eder, ürünleri tek kanaldan tedarik edebiliriz.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Profesyonel ve Kolay Markalama
Phoenix Contact
www.phoenixcontact.com.tr
■ Doğru Baskı Sistemini Kullanarak Tasarruf Elde Edin
Norbert Hoemann, Ürün Pazarlama, Markalama Sistemleri,
Phoenix Contact GmbH & Co. KG, Blomberg, Almanya Maliyet baskıları arttıkça hızlı devreye alma, yüksek işlevsellik
ve sistem sürekliliği daha da önem kazanmaktadır. Bununla
birlikte artan işlevsellik elektrik kablajının kapsamını ve zorluğunu da arttırmaktadır. Termal transfer yazıcıları verimli
ve ekonomik markalama sağlar.
sürelerini kısaltmak için hızlı ve basit kullanım önemlidir.
Elektrik sistemlerini devreye alırken veya onarım sırasında
basit değişim de dikkate alınmalıdır. Elektriksel komponentlerin markalanmasında klemens, kablo/iletken ve ekipman
olarak ayrım yapılır. Belirgin bir baskı dar alanlarda bile bilginin kolay okunabilmesini sağlar (Şek. 2). Çeşitli ekipman
ve klemenslerin markalamasında standart bir kalite elde etmek için markalama malzemeleri çeşitli üreticilerin ürünlerine uygun olmalıdır. Markalamayı seçmeden önce birçok
faktör dikkate alınmalıdır.
- Hangi malzemelere izin verilmektedir? Silikon, halojen,
kadmiyum?
- Malzeme hangi kimyasallara dayanıklı olmalıdır? Yağlar,
petrol ürünleri, gresler, alkaliler, asitler?
- Hangi sıcaklık aralığı gereklidir?
- UL veya CSA gibi onaylar gerekli midir?
- Malzeme UL 94’e göre hangi yanmazlık sınıfında olmalıdır?
Optimum baskı sistemi ve etiketleme yazılımı tüm alanlarda esnek ve ekonomik markalama sağlar.
Bakım veya onarım yapıldığında duruş sürelerinin kısa olması önemlidir. Bu nedenle belirgin ve kalıcı markalama
çok önemlidir: Klemens, kablo ve ekipmanların etiketlenmesinde uygulamaya özgü markalama ürünleri gerekir.
Planlama ve Mühendislik
Günümüzde elektrik tesis ve sistemlerinin planlanmasında genellikle CAE sistemleri kullanılmaktadır. Markalamayla ilgili tüm bilgiler, örneğin kablo tanımları ve kesit bilgileri burada saklanır. Phoenix Contact’ın Clip Project yazılımı gibi yazılım programları, yazdırılacak etiketleme verilerini hazırlamak için kullanılır. Program; bağlantı noktaları, kablolar ve iletkenler ile ilgili bilgileri ve devre şemasının tanımları gibi bilgileri belli başlı CAE sistemlerinden tek
tuşla alır. Sipariş ,parça ,tasarım ve montaj listelerini üretir ve ayrıca klemens dizisinin iki boyutlu çizimini elde etmekte kullanılabilir. Pano imalatçısının müşterisinden CAE
verilerini elektronik ortamda alamadığı durumlarda, etiketleme bilgileri Clip Project yazılımına manuel olarak da girilebilir. Phoenix Contact’ın sunduğu markalama malzemelerinin şekil ve teknik verileri yazılıma entegre edildiği için seçimi basittir. Ürün bilgileri Internet üzerinden düzenli olarak güncellenir.
Markalama Malzemelerinin Seçimi
Markalama malzemelerinin tipi uygulamaya ve prosese
göre belirlenmelidir. Örneğin ; pano imalatçısında montaj
44
Malzeme gereksinimleri sektörlere göre farklılık gösterir,
örneğin ulaşım, enerji, gıda endüstrisi, nükleer santraller,
makine imalatı, pano ve fabrikalar.
Uygun Baskı Tekniğinin Seçimi
Klemens, iletken, kablo veya ekipman: termal transfer
yazıcısı küçük fontlarda bile kaliteli bir baskı sunar
Gelişmiş markalama kalıcılık, okunabilirlik, güzel görünüm,
mekanik ve kimyasal etkilere yüksek dayanım gibi birçok
avantaj sunar. Çeşitli baskı teknikleri bu talepleri karşılar.
Örneğin bir lazer yazıcı baskının uzun süre kalıcı olmasını
sağlar. Bununla birlikte bu yazıcı yüksek maliyetler nedeniyle pano imalatında nadiren kullanılır. Plotter gibi mürekkep bazlı sistemler daha sık kullanılır. Bu durumda solvent
bazlı bir mürekkep kullanılır. Prensip basittir ancak plotter
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
kaleminin kuruma problemi vardır. Mürekkep bazlı sistemler baskı mürekkebinin gereken akışkanlıkta olmasını sağlayan solventler içerir. Buharlaşma sonucunda, ısı olsun veya
olmasın, alkol, yağ veya su gibi solventler ortama dağılır ve
mürekkep sertleşir. Buharlaşma bir çok faktöre bağlı olduğu için bu süreç çok zor kontrol edilir. Ortam sıcaklığı, nem
ve baskı işlemleri arasında geçen süre belirleyici rol oynar.
Baskı süreçlerini sürekli olarak planlamak her zaman mümkün olmaz. Ayrıca kurumuş kalem ve kartuşlar çevreye zarar verir. “Bluemark” yazıcısı mürekkep püskürtme teknolojisini kullanır. Phoenix Contact’ın geliştirdiği sistem solvent
bazlı mürekkep kullanmaz, bunun yerine solvent içermeyen
etiketleme sıvısı kullanır. Bu nedenle plotter sistemlerindeki kuruma problemleri yaşanmaz. Sıvıyı kurutmak için LED
teknolojili UV ışını kullanılır. Bunun sonucu olarak etiketler
solventlere, yağ veya kir bulaşmasına ve çizilmelere dayanıklıdır. Bu yazıcı sistemi yüksek hacimli baskıya uygundur.
Esnek Alternatif : Termal Transfer Yazıcısı
Termal transfer yazıcısı solvent bazlı markalama sistemlerine bir alternatiftir. Termal baskı kafası ana elemandır. Baskı kafası üzerindeki ısıtıcı elemanlar arasındaki mesafe baskı
çözünürlüğünü belirler. Günümüzde 300 dpi standarttır ve
0.5 mm ebadındaki fontlar bile basılabilir.
la kullanılmaktadır. Bu cihazlarla genellikle rulo malzemeler
kullanılır. Taşıması ve saklaması kolay olan rulo malzemeler
yüksek adetli baskı için elverişlidir.
“Thermomark Roll” rulo malzemeleri basar
Ebat ve tip her değiştiğinde rulo değiştirmek gerektiğinden
,düşük adetler için rulo uygun değildir. Phoenix Contact, bu
tip uygulamalarda da termal transfer baskının avantajlarından yararlanabilmek için kart formatını destekleyen “Thermomark Card” yazıcısını geliştirmiştir:
“Thermomark Card” tüm kart malzemeleri yalnızca 8 saniyede basar. Farklı uygulamalar için kullanılabilir
Tek mürekkep renkli termal transfer yazıcısı: yazıcı çok
uzun bir süre kullanılmasa bile her zaman baskıya hazır
durumdadır.
Isıtıcı elemanlar çok hızlı şekilde ısınır ve soğur. Mürekkep
bir folyo üzerine kaplanarak mürekkep şeridini meydana getirir. Baskı kafasındaki ısıtıcı elemanlar mürekkep şeridiyle
temas ederek mürekkebin etiket üzerine aktarılmasını sağlar. Elde edilen baskı kir tutmaz, alkali ve asitlere ve ayrıca
150 °C sıcaklığa dayanıklıdır. Termal transfer şeridi üç ana
elemandan oluşur:
- Polyester tabaka (3.5–6 μm)
- Isıya hassas transfer kaplama (vaks, reçine, vaks/reçine,
2–4 μm)
- Taşıyıcı folyo
Tek mürekkep rengiyle çalışan bu sistemin avantajları düşük
satınalma maliyeti, yazıcının kompakt ve taşınabilir olması,
ve yazıcının hazırlık ve bekleme süresi olmadan her zaman
hazır olmasıdır. Günümüzde endüstriyel ortamda etiket ve
daralan makaron baskısında termal transfer yazıcıları sıklık-
- 75 x 120 mm formatında, kalın etiket tabakaları – özellikle
klemens etiketlemesi için
- İletken, kablo ve ekipmanların ekonomik markalaması için,
çeşitli ebatta etiketler içeren, 115 x 165 mm formatında etiket tabakaları
Thermomark Card yazıcısını kullanmak son derece kolaydır.
Önce, malzeme magazine yerleştirilir. Son derece hızlı olan
bu baskı tekniğinde, 120 etiket içeren bir tabaka bile sadece 8 saniyede basılır.
Sonuç
Endüstriyel ortama uygun profesyonel markalama sistemlerinde ,uygulamaya göre farklı gereksinimleri karşılayan birçok farklı malzeme kullanılır. Yazılım, manuel veri girerek
kullanılabileceği gibi, etiketleme verilerinin CAE sisteminden
aktarılmasına da imkan tanır. Yazılım, baskı sistemi ve markalama malzemeleri arasında bir arayüz oluşturur. Kullanıcılar zaman ve para kazanmakla kalmaz, kaliteli baskının uzun
vadeli avantajlarından da yararlanır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
45
Ürün ve Uygulamalar
Rockwell Automation’dan Yeni Eklentiler
Studio 5000 Logix Designer V24 Otomasyon
Verimliliğini Artırıyor
Rockwell
www.rockwellautomation.com.tr
■ RSLogix 5000 yazılımının son sürümü olan Studio 5000 Logix Designer v24 gelişmiş tasarım deneyimi için kontrol sistemiyle ile üretim operasyonunu bir
araya getiriyor. Rockwell Software Studio 5000 Logix
Designer v24 sayesinde mühendisler otomasyon verimliliğini büyük ölçüde arttırabilecek.
RSLogix 5000 yazılımının son sürümü olan Studio 5000
Logix Designer v24 sayesinde mühendisler, devreye
alma zamanlarını iyileştirebilecek ve projenin maliyetlerini azaltabilecek yeni tasarım olanaklarına sahip olabilecekler. Yeni eklentiler arasında; kodun sadece çalışma
sırasına göre değil sahadaki ekipmanın görevine yönelik
görünümü, hazır kodun hızlı ve kolay çoğaltılması ve birden fazla kişinin birlikte çalışmasını kolaylaştıran iş birlikçi araçlar bulunuyor. “Birçok makine yapımcısı ve son
kullanıcı kolayca anlaşılmayan ve düzenlenemeyen kodlar sebebiyle üretim değişikliklerinden doğan yeni kod ihtiyacını desteklemek için mücadele veriyor” diyor Rockwell Automation Ürün Müdürü Mike Brimmer. Konuşmasına şöyle devam eden Brimmer, “Studio 5000 Logix Designer v24, kontrol sistemiyle üretim operasyonunu bir
araya getirip otomasyon verimliliğini arttırıyor.” diyor.
Studio 5000 Logix Designer V24 Yenilikler
Çağdaş otomasyon mühendisliği tasarım çevresinin bir
parçası olarak, Studio 5000 Logix Designer v24, Rockwell Automation’in çıkardığı Allen-Bradley Logix5000
kontrolörleri için ayrık kontrol, süreç kontrol, batch kontrol, hareket kontrol, güvenlik kontrol ve sürücü kontrolü programlamasını yapıyor. Aynı zamanda Studio 5000
Logix Designer v24, kodun kontrolördeki işleyiş sırasından ziyade ekipman görevine dayalı program kodlarını
organize eden yeni bir lojik düzenleyiciyi ön plana çıkarıyor. Program kodunun lojik düzenlenmesi, arızalı ürüne ait kodun kolayca belirlenmesini sağlayarak daha hızlı sorun gidermesine olanak tanıyor. Yeni kütüphane yönetimi kullanıcıya özel kodların saklanmasını ve yeniden
kullanımını kolaylaştırıyor. Kullanıcılar Studio 5000 Logix Designer v24 kütüphanesindeki kod modüllerini kolayca yeni bir projeye sürükleyip bırakabiliyorlar. Bu
özellik tasarım mühendislerinin tasarım süresini azaltan ve sonrasında değişikliklerin yapılmasını kolaylaştıran hazır kodların yeniden kullanmalarına olanak tanıyor.
46
Otomasyon sistem tasarımı ve bakımı, gittikçe daha global ve görevlerinde uzmanlaşmış ekipler tarafından yapılıyor. Bu da daha güçlü işbirliği araçlarına olan ihtiyacın artacağının altını çiziyor. Studio 5000 Logix Designer v24 hali hazırda kuvvetli olan, birçok kullanıcının ayrı
olarak çalışıp daha sonra yaptıklarını bir araya getirmesini sağlayan çok kullanıcılı sistem temeline ekler yaparak
bu ihtiyaca karşılık veriyor.
Tümleşik Güvenlik Sistemi
Studio 5000 Logix Designer v24, Allen-Bradley Kinetix
5500 servo sürücüsünü makine üreticilerinin geliştirme
ve devreye alma süresini azaltmaları için tümleşik güvenlik sistemiyle (CIP Safety - Ethernet Üzerinden Güvenlik) destekliyor. Aynı zamanda makine kontrol ve motor
senkronizasyonu için Studio 5000 Logix Designer v24
yazılımında hâlihazırda bulunan hareket kontrol komutlarının Ethernet üzerinden yeni Allen-Bradley PowerFlex
527 AC sürücüsünü de kontrol etmesine olanak sağlıyor. Buna ek olarak, Allen-Bradley Dynamix 1444 tümleşik durum-izleme sistemi, Studio 5000 Logix Designer
v24 ile ayrık bir durum-izleme cihazından ziyade, kullanıcıların hâlihazırda kullandıkları Rockwell Automation Integrated Architecture (Entegre Mimari) sistemine eklemelerine olanak tanıyor. Bu ürünle mevcut ekipman durumu değerlendiriyor, potansiyel sorunları tahmin ediyor
ve kritik makinelere gelecek hasarın öncesinde engellenmesine yardımcı oluyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Su Dezenfeksiyonunda Ozon - Otomasyon Teknolojisi:
Sip Ozon Dezenfekte Cihazı
Birbiotek
www.birbiotek.com
Evlerden küçük büyük tüm işletmelere, fabrikalara, hastanelere, okullara kadar her
yerde kullanılan su sebillerinin dezenfekte
edilmesi işyeri ve çalışan sağlığı açısından
büyük önem taşıyor. SIP Ozon Dezenfekte
Cihazı, ozon - otomasyon teknolojisiyle
bu alanda en sağlıklı ve kesin çözümü
sunuyor.
■ Su sebilleri hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline
gelmiş bulunuyor. Evlerden, küçük ve büyük ölçekli tüm
işletmelere ve kurumlara kadar her yerde kullanılan su
sebillerinin dezenfekte edilmesi de insan sağlığı açısından
büyük önem taşıyor. Çünkü damacanadaki su ne kadar
sağlıklı olursa olsun sebiller hızlı bir biçimde bakteri
üretiyor. Sebil haznelerinde “biofilm” diye adlandırılan,
bakteri ve virüslerin hazneye ilişmesiyle oluşan tabakalar
meydana geliyor.
Bu da önemli bir sağlık sorunu oluşturuyor. Su üreticisi
firmalar neredeyse 3 ile 4 aya varan, belli periyotlarla
sebil dezenfeksiyonu için çaba harcasa da, bu işlemin
hemen ardından saatler içinde yine bakteri üremeye
başlayabiliyor. Üstelik dezenfekte için kullanılan kimyasallar tam zamanlı dezenfekte sağlamakta yetersiz kaldığı
gibi suyun kalitesinin bozulmasına da sebep olabiliyor.
Oysa Dünya Sağlık Örgütü (WHO) su temizliğinde
sürekliliğin sağlanmasını, su kalitesinin bozulmamasını
ve çevresel olumsuz etki yaratılmamasını temel koşul
olarak öngörüyor.
Yine Türkiye’de AB standartlarında gelişen iş sağlığı ve
iş güvenliği mevzuatı da eş değerde kriterleri içeriyor.
İşyeri hekimleri artık su üreticisi şirketlerin (damacana
için) verdiği su analiz raporlarına değil, doğrudan kendi
işyeri denetimleri çerçevesinde sebillerden numune alıp
değerlendirmede bulunuyor.
(USA) firmasının SIP Ozon Dezenfekte Cihazı, otomasyon teknolojisiyle tüm bu sorunlara karşı, yeni ve tam
zamanlı bir çözüm sunuyor.
Dezenfekte işleminde en sağlıklı çözüm ozon teknolojisi
Bakterilere karşı doğadaki en güçlü dezenfektan ozondur. Ozon gazı (O3)bilindiği gibi havadaki oksijene(O2)
üçüncü bir oksijen atomunun bağlanmasıyla oluşur ve
kısa sürede bu atom ayrılarak ozon gazı tekrar oksijene dönüşür. Dolayısıyla ozon yüzde yüz çevreci bir
dezenfektandır.
Suyun dezenfekte edilmesinde kullanılan ozon, bakterilere karşı tam hijyen sağlamanın yanı sıra suyun kalitesini bozmaz, suda bulanıklık, koku gibi olumsuz etkilere
yol açmaz, çevresel etki ve atık yaratmaz. Bu nedenle,
geçmiş dönemlerden gelen ve halen de kullanılan, kimyasal temelli, manüel kullanımlı dezenfekte tekniklerinin
yerini; artık tam zamanlı, ozonla suyun tam olarak
dezenfekte edilmesini sağlayan yeni teknolojiler alıyor.
SIP Ozon Dezenfekte Cihazı tam zamanlı çözüm sağlıyor
SIP Technologies (USA) firmasının bir ürünü olan SIP
Ozon Dezenfekte Cihazı, su sebillerinin arkasına kolayca
monte edilebilen ve elektroliz yöntemiyle ürettiği ozonu
sebilin su haznesine pompalayan, dolayısıyla 7/24/365
dezenfeksiyon sağlayan bir cihaz olma özelliği taşıyor.
Uluslararası teknik standartlara ve belgelere de sahip
cihaz’ın “CE Attestation of Conformity”, “TÜV”, “RoHS
Certification of Conformity” gibi uluslararası sertifikaları
bulunuyor. Ayrıca Birlik Bioteknoloji firması, Türkiye’de
farklı zamanlarda yaptırdığı laboratuar analizleri sonuçlarıyla
da cihaz performansını belgelemiş bulunuyor.
Sonuçta, sebillerdeki içme suyunun sürekli bir şekilde
sağlıklı kalabilmesi ve sağlık yönetmeliklerine uygun
olması için, suyun kalitesini bozmayan, bakteri üretimini sürekli olarak engelleyen ve ekonomik olan bir
otomasyon çözümü gerekiyor. İşte SIP Technologies
48
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
önemli bir özelliğini de sebilin elektrik sarfiyatını kontrol
etmesi ve programlama özelliği ile önemli oranda enerji
tasarrufu sağlaması oluşturuyor. Bilindiği gibi sebiller
işletmelerin faal olmadığı zamanlarda da çalışmaya ve
enerji harcamaya devam ediyor. Örneğin geceleri cihazlar
kapatılmadığında, ortam sıcaklına göre sıcak ve soğuk su
derecelerini sabit tutmak için enerji harcıyor. SIP cihazı
ise istenilen zaman dilimlerinde sebilin çalışmasını durduruyor ama dezenfekte işlemine devam ediyor.
SİP CİHAZI İÇİN TÜRKİYE İLETİŞİMİ:
Birlik Bioteknoloji ve Su San. ve Tic. Ltd . Şti.
Tel: (0212) 351 32 46 – 47 Faks: (0212) 268 49 67
e- posta: [email protected]
[email protected]
Enerji verimliliği danışmanları tarafından gerçekleştirilen
fizibiliteler sonucunda, hafta sonları çalışmayan, hafta
içinde ise 8 saat çalışılan bir işyerindeki sebilin, SIP Ozon
Dezenfekte Cihazı programlanarak, çalışmayan saatlerde
sebilin elektriğinin otomatik olarak kesilmesi yoluyla
sağladığı enerji tasarrufu, cihazın kendi maliyetini de bir
yılda karşıladığını ortaya koyuyor. Sürekli sağlıklı su için
sebillerde artık ozon teknolojisine ve otomasyona sahip
cihazları kullanmak gerekiyor.
Enerji tasarrufuyla bir yılda kendini amorti ediyor
5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu çerçevesinde,
enerji verimliliği danışmanlık hizmetleri sunan EVD
şirketleri için, orta ve büyük ölçekli işletmelerde su sebil
lerinin kullandığı enerji de tasarruf gerektiren bir alanı
oluşturuyor.
Dolayısıyla enerji verimliliği ve bu alandaki teşvikler
açısından cihazın kullanımı önem arz ediyor. Çünkü SIP
Ozon Dezenfekte Cihazının hijyen sağlamanın yanı sıra
SIP 1000 OZON DOZAJ SEVİYELERİ (mg/lt)*
3 MİN
5 MİN
8 MİN
10 MİN
15 MİN
.19
.24.
.25
.26
.29
*Tablo değerleri SIP 1000 cihazı ile zamana bağlı olarak üretilen ozon miktarını göstermektedir. Üretilen ozon miktarları mikrobiyolojik kirliliğin yok edileceği değerlerdir. Uygulamada havadaki oksijen ozona çevrilir ve oluşan hava
kabarcıkları ile su haznesi içindeki mikroplar yok edilir. Bu sayede biofilm oluşumu ve bakteri üremesi engellenir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
49
Ürün ve Uygulamalar
Proses Endüstrisi İçin Yenilikçi Bir Otomasyon Çözümü DIMA
Wago
www.wago.com.tr
■ Dresden ve HelmutSchmidt Üniversiteleri ile işbirliği
kapsamında geliştirdiğimiz projede proses sistemleri
için yenilikçi bir çözüm geliştirdik.
DIMA (Modüler
Uygulamalar İçin Dağıtılmış Zeka) proses sistemlerinde
operatörleri daha esnek hale getirirken otomasyon maliyetlerinizi azaltmaya yardımcı oluyor.
Neden DIMA?
DIMA NAMUR 2013 NE 148 baz alınarak geliştirildi. Buna
göre modüler proses sistemleri için otomasyon çözümleri
modül kontrolü ve yüksek seviye kontrol sistemleri olarak
2 ayrı fonksiyondur. Bu gereklilik yeni üretim koşulları,
müşterilerin yeni gereklilikleri ve değişen piyasa koşulları
karşısında proses operatörlerinin hızlı cevap verme isteklerinden kaynaklanır. Geleneksel görselleştirme ve prosedür
kontrole sahip konvansiyonel ve bağımsız sistem mimarilerinin aksine, DIMA kendi zeka modüllerinin donatılması
üzerinde çalışır. Bu amaçla sistem mimarisi 2 kısma ayrılır.
Yönetim seviyesi ve bireysel işlem modülleri. (I/O seviyesi ve otomasyon sistemlerinin entegresi) Çapraz-sistem
fonksiyonları örneğin, reçete yönetimi modülleri içinde
otomasyon tüm temel işlevlerini yerine bir üst seviyedeki otomasyon düzeyine göre yapılmaktadır. Modül Tipi
Paketler (MTP) modülleri açıklar. MTP proses kontrol entegrasyona, operasyon ve izleme fonksiyonları yanı sıra toplu
işlevleri hakkında bilgiler içerir. Modül tedarikçisi modülü,
sistem operatörü entegrasyon mühendisliğine uygun MTP
kullanır ve daha sonra genel sistemi yapılandırır. Yönetim
düzeyinde ve modül arasındaki iletişim servis odaklı (SOA,
Servis Odaklı Mimari)’dir.
DIMA ile otomasyon ekipmanları kendi zekalarıyla
donatılır. Bu aynı LEGO binalara benzer. Sistem blokları
kolaylıkla ve esnek bir biçimde ayrılıp birleştirilebilir.
DIMA proses kontrol sistemlerinin zekalarını 2 ayrı temele
ayırır. Kontrol seviyesi sadece görselleştirme ve prosedür
kontrolü sağlamak için hizmet vermektedir. Oysa bireysel
modüller bütün fonksiyonları kendi bireysel zekalarını baz
alarak yerine getirirler. Üretim boyunca kontrol seviyesi
ile modüller arası haberleşme hizmet odaklı olarak devam
etmektedir. Proses sistem operatörleri DIMA sayesinde
bir sistemin tüm yaşam döngüsü boyunca çok daha esnek
olacaklardır. Ayrıca alt otomasyon maliyetlerini azaltabileceklerdir.
Modüler süreç sistemlerinde bireysel modülleri otomatikleştirmek için çözümler gerekir. Bireysel modüller geleneksel kendi kendine yeten büyük proses sistemleri için yetersiz kalmaktadır.
50
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Tekstil
TEKSTİL SEKTÖRÜMÜZ DÜNYANIN 7. BÜYÜĞÜ
■ İş’te Kobi sitesinde Tekstil Sektörü’ne
ilişkin şöyle bir değerlendirme var:
“2011 yılı Temmuz ayında yürürlüğe
giren ek vergi kararı Türk tekstil ve
konfeksiyon üreticileri için adeta bir
milat oldu. Başta Çin olmak üzere
Güney Kore, Hindistan gibi ülkelerden
ithal edilen tekstil ve hazır giyim ürünlerine ek vergi getirilmesi sektöre ivme
kazandırdı. Bu karar sayesinde makine
ve atölye mezarlığına dönen İstanbul,
İzmir, Adana, Bursa, Denizli gibi tekstil
konfeksiyon sanayi ağırlıklı şehirler
yeniden canlandı. İstihdamı da önemli oranda artıran karar ile önceden
ürünlerinin önemli bir bölümünü yurt
dışından tedarik eden ithalatçılar, artan
ithalat maliyetlerine paralel şekilde
yerli üreticilerle daha yoğun şekilde
çalışmaya başladı. Türkiye tekstil ve
hazır giyim sektörü bir bütün olarak
bugün en fazla dış ticaret fazlası veren
sektörlerden biri. İthal tekstil ürünlerine getirilen ek vergiler sayesinde
Türkiye, 2013 yılında tekstil sektörü
tarihinde ilk kez 15 milyar doların
üzerinde dış ticaret fazlası verdi.
Ekim 2014 tarihli Sabah Gazetesi’nin
Özge Yavuz imzalı haberine göre ise;
52
Türkiye’nin lokomotif sektörü tekstil
ve hazır giyim, ithalata getirilen ek
vergiler sayesinde atağa kalktı. Yatırım
ve istihdam katlandı, sektör yarattığı
dış ticaret fazlasıyla cari açığın ilacı
oldu. Türkiye’nin her yerinde yeniden
hayat bulan tezgâhlar artık geleceğini
dokuyor… Türkiye’deki üretimin
canlandırılmasını hedefleyen ek vergi
kararı, yatırımın da önünü açtı. Ağustos
2011 ile Temmuz 2014 arasında yurdun her yerinde 15.2 milyarı aşan
yatırım gerçekleştirildi. Karar öncesindeki 3 yıllık dönem boyunca verilen teşvik belgesi toplamının sadece 4
milyar dolar olduğu düşünüldüğünde,
yatırımcının yeni dönemdeki iştahının
ne kadar çok kabardığı ortaya çıkıyor.
Yine ek vergi kararı öncesinde tüm
imalat sanayi yatırımları içindeki payı
yüzde 7’lere kadar gerileyen sektör,
karar ertesindeki dönemde bunu yüzde
20’lerin üzerine yükseltmeyi başardı.
Adana, Denizli, Gaziantep gibi geleneksel tekstil şehirlerinin yanı sıra birçok farklı ildeki yatırımlarla tezgâhlar
yeniden canlandı. Geçen yıl Türkiye’de
4 bin 985 adet yatırım teşvik belgesi verildi. Aynı yıl için tekstil ve
ENDÜSTRİ OTOMASYON
hazır giyim sektörünün yatırım teşvik
belgesi sayısı ise 737 adet olarak
gerçekleşti. Bu yılın ilk yarısında ise
sektör 2.6 milyar TL değerinde teşvik
belgesi aldı… Tekstil ve hazır giyim
sektörü kilo başı ihracat değerinde
de üst sıralarda yer alıyor. 2013’te
Türkiye’nin genel ihracattaki birim
değeri 1.5 dolar/kg iken, tekstilde
bu oran 5.1, hazır giyimde ise 18.6
dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl
27.8 milyar dolarlık ihracat yapan sektör, bu dönemde sadece 12.5 milyar
dolarlık ithalat yaparak, 15.3 milyar
dolar dış ticaret fazlası verdi. Türkiye
İhracatçılar Meclisi’nin Ağustos 2014
ihracat rakamları itibarıyla aylık 2.4
milyar dolarlık dış satımıyla tekstil
ve hazır giyim sanayisi bir kez daha
Türkiye ihracat şampiyonu oldu. En
güncel TÜİK rakamlarına göre ise bu
yılın ilk 7 ayında 17.4 milyar dolarlık
ihracat hacmiyle Türkiye’nin genel
ihracatının yüzde 18.6’sını tekstil ve
hazır giyim gerçekleştiriyor. Buna
karşılık, sektörün ithalatı sadece 7.8
milyar dolar. Cari işlem dengesine en
önemli katkıyı yapan sektör, 9.6 milyar
dolar tutarında dış ticaret fazlası verdi.
Dosya: Tekstil
Şimdi de sıra, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın “Tekstil, Hazırgiyim
Ve Deri Ürünleri Sektörleri Raporu
(2014/2)”de. Rapora göre; Tekstil,
Hazırgiyim ve Deri ürünleri (THD) sektörleri ülkelerin ekonomik kalkınma
süreçlerinde önemli rol oynamıştır.
Gelişmiş ülkelerin 18. yüzyılda
gerçekleştirdikleri
sanayileşme
sürecine katkı sağlayan tekstil ve
hazırgiyim sanayi, bugün gelişmekte
olan ülkelerin ekonomik kalkınmasında
benzer bir rol üstlenmektedir. 2013
yılında üç sektörde dünya ihracatı
904 milyar dolar olarak gerçekleşerek
dünya ticareti içindeki payı %5 olarak
gerçekleşmiştir. Özellikle emek yoğun
sektörler olan hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinde üretim işçiliğin ucuz
olduğu ülkelere doğru kaymaktadır.
Ancak dünya ticareti incelendiğinde AB
ülkeleri ve ABD halen bu sektörlerde
büyük ihracatçı konumunu sürdürmektedir. Dolayısıyla THD sektörleri için
gelişmiş ülkelerin terk ettiği sektörler
algısı doğru değildir. THD sektörleri
toplam olarak 65 milyar dolar cirosu,
yaklaşık 29 milyar dolar ihracatı ve 1
milyon kişiye sağlamış olduğu (kayıtlı)
istihdamla ülkemizdeki en önemli
sektörlerden biri durumundadır.
Sektörlerin kalite, moda ve tasarım
anlamında bugün ulaştığı nokta
küçümsenemez boyuttadır. Bu hali ile
sektörler, küresel pazarda da bizi ön
sıralara taşımaktadır.
Ülkemiz işgücü, hammadde ve pazarlama faktörleri dikkate alındığında Çin,
Hindistan ve Güney Kore ile birlikte
dünyanın en rekabetçi ülkeleri arasında
yer almaktadır. Ülkemiz dünya tekstil ve hazırgiyim sektörleri toplam
ihracatı içinde ortalama %3,6’lık bir
paya sahiptir. Sermaye yoğun tekstil
sektöründe bölgenin en büyük üretim
kapasiteleri ülkemizde bulunmaktadır.
Ülkemiz dokuma halıda dünya lideri,
havlu ve çorapta dünyanın önde gelen
tedarikçisi ve sektörler açısından
Avrupa’nın en büyük üretim kapasitelerine sahip durumdadır… Dünya
Ticaret Örgütü tarafından 1995 yılında
imzalanan ve 2005 sonrası tekstil
ve hazır giyim ticaretinin tamamen
liberalleşmesini öngören Tekstil ve
Hazır Giyim Anlaşması’nı takiben 2001
yılında Çin’in DTÖ’ye üye olarak bir
anda bu anlaşmaya taraf olması dünya
tekstil, hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinde yeni bir dönem başlatmıştır.
Böylece 2000’li yılların üretim merkezi
olan Çin, ithalatçı ve yatırımcı kimliğini
bu dönemde kazanmaya başlarken,
Bangladeş ve Vietnam gibi ülkeler,
gerek üretim maliyetlerinin düşük
olmasının etkisiyle, gerekse önemli
ithalatçı ülkelerle imzaladığı tercihli ticaret anlaşmaları ve düzenlemeleri vasıtasıyla önemli üreticiler ve
ihracatçılar haline gelmişlerdir…
Türkiye 2013 yılında dünya tekstil
ihracatında %3,5’lik pay ile 7’nci,
hazırgiyim ihracatında %3,7’lik pay
ile 7’nci büyük ihracatçı konumunda yer almıştır... Tekstil sektörü,
hazırgiyim sektörünün tedarik zinciri
altında yer alan geniş kapsamlı üretim yelpazesine sahiptir. Elyaf, iplik,
örme/dokuma kumaş, keçe ve tufting yüzeylerin dahil olduğu dokusuz
yüzeyler, ev tekstili ürünleri, halılar,
bunların yanında ağ, ip, tekstil kablo,
taşıyıcı tekstil bandı, branda, koruyucu bez, filtre, paraşüt, fren bezi gibi
teknik kullanıma yönelik ürünler tekstil sektöründe yer almaktadır. Türk
Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu
(GTİP)’nun 50-60 arası fasılları ve 63
fasıl grubunun bir kısmı bu grupta
değerlendirilmektedir…
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Küresel eğilimler incelendiğinde, her üç
sektörde standart basit ürünlerin üretiminin sanayileşmekte olan ülkelere
bırakıldığı, yüksek katma değerli
moda-marka ürünlerle, üstün nitelikli
teknik tekstillerin üretiminin gelişmiş
ülkelerce yapıldığı görülmektedir.
Türkiye’de ise bir yandan yurtdışında
güçlü marka imajı olan firmalara üretim
yapılmakta diğer yandan markalaşma,
pazarlama ve stratejiye her geçen gün
daha fazla önem verilmektedir. Yüksek
teknolojiye yönelik üretim çalışmaları
yapılmakta, teknik ve fonksiyonel
tekstilde yaşanan gelişmelerle sektör
tasarım, moda ve üretimin dışında
yeni alanlara taşınmaktadır. Teknik
tekstiller alanında; halat, çuval gibi
konvansiyonel ürünlerin yanında, asıl
katma değeri sağlayan ileri teknoloji
ürünler önem kazanmaktadır. Teknik
kullanımın iletken tekstiller, sağlıkta
kullanılan antimikrobiyel tekstiller,
tıbbi tekstiller gibi pek çok alanda
yaygınlaştığı görülmektedir. Tıbbi
alanda tekstil malzemelerinden yapay
organ yapımı da en dikkat çeken
gelişmelerdendir. Ayrıca teknik tekstillerin araçlarda, inşaatlarda yalıtım
malzemesi olarak, nemden koruyucu
sıva malzemesi olarak kullanımına
da sıklıkla rastlanmaktadır. TÜBİTAK
tarafından desteklenen projelerde ise
askeri amaçlı kullanıma yönelik tekstillerin (mikrodalga frekansındaki
radara yakalanmayan tekstil gibi)
yer aldığı teknik tekstillere yönelik
ciddi çalışmaların gerçekleştirildiği
görülmektedir. Son yıllarda tekstilde
geri dönüşüm oldukça popüler hale
gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde atık malzeme, ikincil hammadde olarak görülmekte, ekolojik ve ekonomik sebepler
geri dönüşümü zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizde kullanılmış pamuğun
53
Dosya: Tekstil
geri dönüşümü ve pet şişelerden
polyester iplik üretimi Uşak’ta
gerçekleştirilmektedir. Dünyada tüketici talepleri doğrultusunda çevre dostu
tekstillerin üretimine yönelik yenilikçi
projeler sürdürülebilirliğin sağlanması
adına ön plana çıkmıştır. Son yıllarda
sürdürülebilir tekstil üretimi (STeP)
kavramı üretimde ülkemizde de üzerinde durulan önemli bir kavramdır.
Soya liflerinden ve mısır dekstrozunun
fermantasyonuyla elde edilen liflerden
üretilmiş kumaşlar kullanılmaya
başlanmıştır. Sektörlerin Alt Sektörleri
ve Etkileşim Halinde Olduğu Diğer
Sektörler: Tekstil, hazırgiyim ve deri
ürünleri sektörleri moda kavramıyla
tüketiciye ulaşan ürünlerden oluşarak
birbiriyle yakın ilişkiler içindedir.
Özellikle tekstil sektörü hazırgiyim sektörünün tedarik zincirinde yer alarak
bu sektörün bir parçası halini almıştır.
Her iki sektör zaman zaman tekstil
sektörü olarak da tek isim altında
değerlendirilmektedir. Tekstil ve
hazırgiyim birlikte değerlendirildiğinde
elyaftan başlayarak mamul giysi veya
kullanım eşyasına kadar oldukça uzun
bir üretim zincirine sahiptir. Her iki
sektör genel itibariyle iplik, dokuma,
örme, dokusuz yüzey, boya-terbiye,
hazırgiyim ve konfeksiyon alt sektörlerinden oluşmaktadır. Tekstil sektörü
pamuk, yün gibi ihtiyaç duyulan doğal
elyaflar nedeniyle tarım ve hayvancılık
sektörü, yapay elyaflar nedeniyle petrokimya sanayii ile etkileşim halindedir.
Boya-terbiye kimyasalları açısından
kimya sanayii ile etkileşen sektörler,
hazırgiyim ve konfeksiyonda aksesuar
sanayii ile iç içedir. Ayrıca bu sektörler
otomotivden, inşaata, ağır sanayiden
tıbba kadar pek çok sektörle teknik
açıdan ilişki içindedir. Her üç sektörün
ne üreteceğini belirleyen ve ürünlerin
54
tüketiciyle buluşma noktasında etkili
olan perakende ve mağazacılık bu üç
sektörün tedarik zincirinin son halkaları
olup sektörlerde katma değerin en
yüksek olduğu alanlardır. Bu alanların
kontrolü ise güçlü lojistik sektörü ile
sağlanmaktadır. Ülkemizin coğrafi
konumu nedeniyle sağladığı avantajlar
lojistik sektörünün de güçlenmesine
katkı sağlamaktadır. Dünyanın önde
gelen tekstil ve hazırgiyim üreticisi
olan ülkemiz bu avantajını yeni nesil
üretim teknolojilerine ve makinelere
yaptığı yatırımlarla sağlamaktadır. Bu
sebeple makine sektörü ile yakın ilişki
halinde olan sektör yaptığı yatırımları
maalesef ithalatla sağlamaktadır. 2012
yılında 10,51 milyon iğlik küresel
kısa elyaf-pamuk tipi eğirme makineleri sevkiyatının %4,2’si (441 bin
iğ) Türkiye’ye yapılmıştır. Bu rakam
2013 yılında 570 bin iğdir. 2012’de
uzun elyaf-yün tipi eğirme makinelerinde ise Türkiye 60.300 iğ ile en
büyük yatırımcıdır (küresel ticaretin
%41’i). 2012 yılında üçüncü büyük
alıcı olduğu open-end makinelerinde Türkiye 2013 yılında 443.500
rotorluk küresel yatırımın %6,4’ünü
gerçekleştirmiştir. 2012‘de polyester
elyaf çekimli tekstüre makinelerinde
Türkiye 17.000 iğ ile küresel yatırımın
%2,4’ünü yapmaktadır. Türkiye’nin
2012 yılı mekiksiz dokuma makinesi
sevkiyatından aldığı pay 2.570 tezgâh
ile %3’tür. 2013 yılında ise 4. büyük
alıcı olan Türkiye 3.010 tezgâh satın
almıştır. Türkiye 2013 yılında 1,489
geniş en yuvarlak örme makinesi
yatırımı gerçekleştirmiştir. Yine 2013
yılında dünyada 35.183 elektronik
düz örme makinesi yatırımında, 2.791
makine ile Türkiye 3. büyük yatırımcı
durumundadır. Sektörlerin Bölgesel
Yapısı ve Kümelenmeler: Sektörlerde
ENDÜSTRİ OTOMASYON
faaliyet gösteren işletmeler İstanbul
başta olmak üzere Marmara Bölgesi,
Ege Bölgesi, Güney ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde kümelenmiş
durumdadır. 2013 yılında ülkemizde üretilen pamuğun %42’si
Şanlıurfa’da üretilmiştir. İplik üretimi
Kahramanmaraş, İstanbul, Adıyaman,
Gaziantep, Bursa gibi illerde yoğun
olarak yapılırken, Denizli’de havlu, bornoz, ev tekstili imalatı, Uşak’ta iplik,
battaniye, geri dönüşüm, Çorlu ve
Çerkezköy’de terbiye, Adana’da pamuklu dokuma ve terbiye, Gaziantep’te
polipropilen, dokusuz yüzey, makine
halıcılığı, İstanbul’da konfeksiyon ve
örme üretimi ön plana çıkmaktadır.
2012 yılında yayımlanan son teşvik
mevzuatına göre emek yoğun THD
sektörlerinin özellikle 6. bölgeye doğru
genişlemesi hedeflenmektedir. 6’ncı
bölgede Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi
Odası ile İTKİB önderliğinde Şanlıurfa
İkinci Organize Sanayi Bölgesi içinde,
sektörel bazda bir kümelenmeyi
destekleyen Hazır Giyim Organize
Sanayi Bölgesi (HOSAB) projesi hayata
geçirilmiştir. Diğer yandan yine 6’ncı
bölgede yer alan Diyarbakır’da bir tekstil kent oluşturma planı mevcuttur.
Sektörlerin Kapasite Kullanımı, İşyeri
Sayısı ve İstihdamı: 2008-2009 krizinde düşme eğilimi kapasite kullanım
oranlarına (KKO) da yansırken, krizden
sonraki dönemde KKO’da genel bir
toparlanma gözlenmektedir. 2013
yılında imalat sanayi ortalama KKO’su
bir önceki yıla oranla artarak %74,6’ya
ulaşmıştır. Tekstil sektöründe yaşanan
artışla birlikte %79,3 seviyelerine çıkılmış, hazırgiyim sektöründe
ise ciddi bir değişim yaşanmamış,
deri ürünleri sektöründe performans
kaybı görülmüştür. THD sektörlerinde kayıtlı toplam işyeri sayısı 2012
Dosya: Tekstil
yılında 57.715 firma iken 2013 yılında
59.659 firmaya yükseldiği görülmektedir. Sektörlerde faaliyet gösteren
işletmelerin birçoğu mikro, küçük ve
orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ)
sınıfındadır. 2013 yılı SGK kayıtlarına
göre 12.484.113 sigortalı çalışan
arasında 3.476.261’i imalat sanayinde
kayıtlı olup, bunlardan 441.357 kişi
tekstil imalatında (18.434 firmada),
477.139 kişi hazırgiyim imalatında
(34.338 firmada), 65.813 kişi ise deri
ürünleri imalatında (6.887 firmada)
istihdam edilmektedir.
Buna karşılık sektörlerde kayıt dışılık
dikkate alındığında, 2-2,5 milyon
civarında kişinin çalıştığı tahmin
edilmektedir. Sektörlerin emek yoğun
yapısı ve küresel düzeyde işçilik
maliyetlerinde yaşanan yoğun rekabet
kayıtdışı istihdamın önünü açmaktadır.
Kayıtdışı çalışmalar ve yan sanayi ile
birlikte THD sektörlerinin tüm sektörler içindeki toplam istihdam oranının
%10’u geçtiği tahmin edilmektedir.
Tekstil sektöründe en fazla istihdam;
büyük ölçekli işyerlerinde sağlanırken,
hazırgiyim sektöründe ve deri ürünleri
sektörlerinde küçük ölçekli işyerleri
tarafından sağlanmaktadır. TÜİK verilerine göre her üç sektörde istihdam
artışı devam etmektedir. Sektörlerin
Üretim Endeksi, Cirosu ve Katma
Değeri: 2008-2009 krizinde üretimde
yaşanan düşüş sonrası, 2010 yılından
itibaren dikkate değer bir toparlanma
görülmektedir. Ancak her üç sektör de
2013 yılı ortalama imalat sanayi üretim endeksi olan %117,7’nin altında
kalmıştır. 2009 yılından sonra kaydedilen cirolarda dikkat çekici bir artış
söz konusudur. İhracata dayalı üretim
yapılan THD sektörlerinde gözlenen
ciro artışının en önemli sebeplerinden
biri Dolar ve Avronun TL karşısında
değerlenmesi olarak gösterilebilir.
2013 yılında da sektör cirolarında
artışın devam ettiği görülmektedir.
2012 yılı TÜİK katma değer (faktör
maliyeti) verilerine göre; imalat sanayinde üretilen katma değer, toplam
ülkede üretilen katma değerin %
34’ünü oluşturmakta, THD sektörlerinin ürettiği katma değer imalat
sanayi katma değerinin % 17,7’sine,
toplam ülke katma değerinin %
5,9’una tekabül etmektedir. Üç sektör
birlikte değerlendirildiğinde ülkemizde
en çok katma değer yaratan sektör
olması dikkate değerdir. 2009 yılı krizinden sonra THD sektörlerinden elde
edilen katma değer imalat sanayii
ortalamasının üzerinde bir artış
göstermiştir. Sektörlerin Ar-Ge
Faaliyetleri: Türkiye’de 2002 yılından
bu yana Ar-Ge harcamaları 4,4 kat
artmıştır. 2023 hedeflerinde ise GSYİH
içinde Ar-Ge harcaması payı; Avrupa
2020 Stratejisi hedeflerinde olduğu
gibi %3 olarak belirlenmiştir. 2013 yılı
verilerine göre Türkiye imalat sanayi
Ar-Ge harcamaları içinde tekstil,
hazırgiyim ve deri ürünleri sektörlerinin payı %4 olarak gerçekleşmiştir
ENDÜSTRİ OTOMASYON
(BSTB,2013). OECD ülkelerinde tekstil, hazırgiyim, deri ürünleri sektöründe üretim içinde Ar-Ge
harcamalarının payı % 0,3 iken
Türkiye’de bu rakam % 0, 07 olarak
ortalamanın
çok
altında
gerçekleşmektedir. İmalat sanayinde
çalışan Ar-Ge personelinin %2,65’i
tekstilde, %0,68’i hazırgiyimde ve
%0,14’ü deri ürünleri sektöründe
çalışmaktadır. Sektörlerin kayıtlı istihdam oranları dikkate alındığında Ar-Ge
personeli çalışma oranı düşük
kalmaktadır. Sektörlerde Ar-Ge faaliyetleri daha çok nano-teknoloji ile
üretilmiş üstün performanslı ürünler,
fonksiyonel tasarımlar, ekonomik
çevreci yaklaşımlar, farklı kullanım
sahalarına yönelik gelişmiş teknik tekstiller ve geri-dönüştürülmüş ürünler
gibi
konular
üzerinde
yoğunlaşmaktadır.
Bakanlığımız
kayıtlarına göre 2014 yılı itibariyle,
5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme
Faaliyetlerinin
Desteklenmesi
Hakkında Kanun kapsamında muafiyetlerden yararlanan 163 A-rGe
merkezinin 7’si tekstil sektöründe, 1’i
deri ürünleri sektöründe faaliyet göstermektedir. Yine 4691 sayılı Teknoloji
Geliştirme
Bölgeleri
Kanunu
kapsamında faal olan 34 adet teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyet
gösteren 1859 firmanın 5’i tekstil sektöründe yer almaktadır. Sektörlerin
Dış Ticareti: Tekstil ve hazırgiyim sektörleri verdiği dış ticaret fazlası ile
55
Dosya: Tekstil
ihracatta ülkemizin mihenk taşlarından
birini oluşturmaktadır. Ancak sektörlerin
yüksek
kapasitesini
karşılayamayan ara malı arzı sebebiyle, girdiler açısından sektörlerde dış
ticaret açığı oluşmaktadır. Türkiye tekstil ve hazırgiyim ihracatına bağlı hammadde ihtiyacını karşılamaya yönelik
tekstil aramalı ithalatı sebebiyle dünya
tekstil ithalatında ön sıralarda yer
almıştır. Diğer yandan 15.09.2011
tarih ve 28055 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan 2011/2203 sayılı İthalat
Rejimi Kararına Ek Karar ile
hazırgiyimde %17 - %30 arasında,
kumaşta %11-%20 arasında ilave
gümrük vergisi konmasıyla ve dünyadaki gelişmeleri müteakip 2012 yılında
tekstil ithalatında önemli düşüşler
kaydedilmiştir. 2013 yılında özellikle
pamuk ithalatında yaşanan artış
nedeniyle bir önceki yıla oranla toplam
tekstil ithalatı artmıştır. 2013 yılında
bir önceki yıla oranla %9,2 artış
gösteren tekstil sektörü ihracatı 12,76
milyar dolar düzeyindedir. Lif, iplik ve
kumaş toplam ihracatı 2012 yılındaki
6,8 milyar dolar seviyelerinden 2013
yılında 7,3 milyar dolara yükselmiş, ev
tekstili, yer kaplamaları, teknik eşya ve
etiket/tül toplam ihracatı ise 4,9 milyar
dolardan
5,5
milyar
dolara
yükselmiştir. 2013 yılında ürün bazlı
ihracat
ve
ithalat
rakamları
karşılaştırıldığında, dış ticaret dengesi
pozitif yönde olan ürünler sırasıyla; ev
56
tekstili ürünleri, halılar, örme mensucat, suni-sentetik mensucat, pamuklu
mensucat
ve
etiket/tül/teknik
eşyalardır. Türkiye son yıllarda halı
ihracatında dünyada ilk sıralara doğru
yol almış, halıya yaptığı yatırımlarla
dünyanın en yeni makine parkuruna
sahip olmuştur. 2013 yılında halı ve
yer kaplamalarında dünyanın en büyük
2’nci halı ihracatçısı ve dokuma halıda
dünyanın en büyük tedarikçisi konumunu devam ettirmektedir. 2013
yılında 14,2 milyar dolar olan dünya
halı ve yer kaplamaları ihracatında
Türkiye; 2,2 milyar dolar ile %15,4
paya sahiptir. Türkiye, Avrupa’nın en
büyük nevresim üreten fabrikasına
sahiptir. Ev tekstilinde brode ve gipür
üretimi için kurulan makine parkı,
dünyanın en büyük makine parkıdır.
Türkiye aynı zamanda havlu konusunda dünyanın ilk 4 tedarikçisinden biridir. 2013 yılında 27,3 milyar dolar olan
dünya örme mensucat ihracatında
Türkiye; 1,7 milyar dolar ile %6,2 paya
sahiptir. 2013 yılında sektörde pamuk
elyaf ve ipliği ile suni-sentetik elyaf ve
ipliği en önemli ithalat kalemleridir.
Pamuk ithalatımız 1,69 milyar dolarla
tekstil sektörü ithalatımızın %17,5’ini,
sunisentetik elyaf ithalatımız 1,14
milyar
dolarla
%11,75’ini
oluşturmuştur. Yünde de 103 milyon
dolarlık dış ticaret açığı mevcuttur.
Tekstil iplikleri dış ticaret açığımız 1,3
milyar dolar düzeyindedir. Ham
ENDÜSTRİ OTOMASYON
pamukta 2010/2011 ve 2011/2012
sezonlarında miktar bazında Çin ve
Bangladeş’ten sonra 3. büyük ithalatçı
durumunda olan Türkiye, 2012/2013
sezonunda 2. büyük ithalatçıdır.
Türkiye’nin en büyük pamuk ve yapay
elyaf ithalatçıları arasında yer almasının
sebeplerinden biri, dünya tekstil ve
hazırgiyim sektörlerinde önde gelen
üreticiler arasında yer almasıdır.
Tekstil
ihracatımızda
Rusya
Federasyonu ve Almanya, hazırgiyim
ihracatımızda Almanya ve İngiltere, en
önemli ihraç pazarlarımızdır. Türkiye
AB’nin Çin’den sonra en büyük
hazırgiyim tedarikçisidir. Ağırlıklı
olarak AB ülkelerine yönelik ihracat
gerçekleştirildiği, ithalatta ise ağırlıkla
Asya ülkelerinin (Çin) yer aldığı görülmektedir.
Dünya
konjonktürü
değişmekte ve buna paralel olarak da
dünya ticareti yön bulmaktadır.
Sektörlerin 2014–2023 Projeksiyonu:
Dünya Ticaret Örgütü tarafından 1995
yılında kabul edilen Tekstil ve
Hazırgiyim Anlaşması gereği ticaret
kotalarının kaldırılması 2005 yılı
başında uygulamaya geçmiş, bunun
sonucu olarak uluslararası pazarlarda
kıyasıya rekabetin yaşandığı yeni bir
dönem başlamıştır. Bu dönem özellikle
Türk Tekstil ve Hazırgiyim Sektörleri
üzerinde
önemli
sonuçlar
doğurmuştur. 2013 yılında uygulamaya giren Onuncu Kalkınma Planı’nda
yer alan “İmalat Sanayiinde Dönüşüm”
Dosya: Tekstil
başlığı altında; “Tekstil, hazır giyim ve
deri sektörlerinin müşteri odaklı, hız ve
esnekliği ile üretici özelliklerini
geliştiren, tasarım, koleksiyon ve
marka yaratabilen, yenilikçi, çevreye
duyarlı, pazarlama ve üretim
kanallarında etkin olan bir yapıya
dönüşümü desteklenecektir.” hususu
ifade edilmektedir. Cumhuriyetin
yüzüncü yılı olan 2023 yılı için ülkemizin toplam 500 milyar ihracat hedefi
bulunmaktadır. Küresel konjonktüre
göre sektörler tarafından güncellenen
2023 ihracat hedefleri tekstilde (halı ve
konfeksiyon hariç) 20 milyar dolar,
halıda 3,5 milyar dolar, hazırgiyimde
(konfeksiyon dahil) 52 milyar dolar ve
deri ürünlerinde ise 4,5 milyar dolar
olarak belirlenmiştir… Son Dönemde
Sektörlere İlişkin Türkiye ve Dünyadaki
Gelişmeler: İhracat ağırlıklı üretimini
sürdüren THD sektörleri her zamanki
gibi yine ticari ilişki içerisinde olduğu
ülkelerdeki iç gelişmelerden etkilenmeye devam etmektedir. 2014 yılının
başından bu yana AB tarafında özellikle en büyük ticari ortaklarımızdan
Almanya ve İngiltere’de ekonomik
anlamda nispeten olumlu gelişmeler
sektörlere de olumlu yansımıştır.
Özellikle çevremizde diğer ticari
ortaklarımızda yaşanan iç çatışmalar
ve olumsuz gelişmeler hedefin tekrar
AB ülkelerine doğru kaymasına sebep
olmuştur. Yılın başında Ukrayna’da
yaşanan iç çatışma ve krizin bir tarafı
olan Rusya’nın da ekonomik olarak
negatif etkilenmesi Türkiye’yle ihracatı
da olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde
ülkemizin tekstil ve deri ürünleri sektörlerindeki en büyük pazarı durumundaki Rusya’ya ihracat kaybı %20’lerin
üzerinde olmuştur. Bu gelişmelerden
yine önemli pazarlarımızdan olan
Ukrayna pazarında da benzer
doğrultuda kayıplar yaşanmıştır. Diğer
yandan Suriye iç savaşı sürmekteyken,
yine önemli bir ticari ortağımız Irak’ta
Haziran ayında birden ortaya çıkan
olaylar ve siyasi belirsizlik bölgedeki
ticaretimizi olumsuz etkilemekte ve bu
bölgeyle ticaret yapan işadamlarını
diğer pazarlara yönlendirmektedir.
Tekstil ve hazırgiyim sektörünün en
değerli girdilerinden pamuk üretimi
son dönemde tekrar düşüşe geçmiştir.
Mazot ve gübre fiyatları sürekli
artarken işçi bulmada güçlük çeken
pamuk çiftçisi zor durumda
kalmaktadır. Bununla birlikte 2014 yılı
hava şartlarından dolayı pamuk ekiminde yaşanan gecikmeler çiftçiye
olumsuz
yansımakta,
dünya
piyasalarında pamuk fiyatlarındaki
düşüşle birlikte ülkemizde çiftçinin
parasal
beklentileri
karşılanamamaktadır. Bu durumda
ekim için çiftçiler alternatif ürünlere
yönelmekte, bu durum müteakip
dönemde sektörü olumsuz etkilemektedir. Hindistan’dan sonra ikinci büyük
organik pamuk üreticisi olan
Türkiye’de, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi ve Ege Bölgesi, organik pamuk
ENDÜSTRİ OTOMASYON
üretiminde ön plana çıkmaktadır.
Dünya geneline yayılmış büyük
hazırgiyim perakende zincirlerinin
mağazalarında organik ürünler yer
almaya başlamıştır. Ülkemiz organik
kütlü pamuk üretimi 2012 yılında 31
bin ton, 2013 yılında 20,6 bin tondur.
Diğer bir konu olan 6. bölgede hedeflenen yeni kümelere yönelik son 5 aylık
yatırımlar incelendiğinde ise; 2014
yılının ilk yarısında 6. bölgede tekstil
ve hazırgiyim sektörüne yönelik 128
milyon TL’lik 27 adet ve deri sektörüne
yönelik 1,7 milyon TL’lik 1 adet yatırım
teşvik belgesi düzenlenmiştir.
Ocak ayında imzalanan Türkiye-İran
Tercihli Ticaret Anlaşması ile İran’ın,
hazırgiyim ve ev tekstili gibi birçok
sanayi ürününde Türkiye’ye tarife indirimi sağlaması kararlaştırılmıştır. Diğer
yandan Nisan ayında dolar ve avroda
yaşanan dalgalanmalar azalarak bir
miktar da olsa sektörü rahatlatmıştır.
Ancak ABD Merkez Bankası’nın (FED)
tahvil alımları programının 2014
Ekim ayında sona ermesiyle piyasalarda dolar arzında sıkışma meydana getireceği beklentisi mevcuttur.
Bunun sonucunda dolar kurlarında
beklenen artış, ülkemiz gibi cari açığı
olan ülkeler için tehlike arz etmektedir.
Bu sebeple ihracatçı firmaların kur
riski, hammadde maliyetleri, faiz ve
kredi koşulları hususlarında yaşanacak
olumsuz gelişmelerden etkilenmesinden endişe duyulmaktadır.
57
Dosya: Tekstil
TEKSTİL SEKTÖRÜMÜZÜN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ
■ Tekstil ve Hazırgiyim sektörlerinin bugünkü durumunu görmek
için, Kalkınma Bakanlığı’nın “Onuncu
Kalkınma Planı 2014-2018/Tekstil Deri - Hazır Giyim Çalışma Grubu
Raporu”na bakıyoruz.
Rapora göre; Türk Tekstil ve Hazırgiyim
sanayileri, Türk ekonomisinde gerek
üretim, gerekse istihdam açısından
gıda sektöründen sonra gelerek önemli bir yer tutmaktadır. İhracat açısından
öncü kimliğini sürdüren bu sektörler,
hammaddeden nihai ürüne yarattıkları
katma değer ve küresel ticarete entegrasyon kapasitesi sayesinde geleneksel olarak rekabetçi olma özelliklerini
korumaktadırlar. Türk tekstil ve hazır
giyim sektörlerinin rekabetçi yönü,
bu sanayilerin dinamik yapısından
kaynaklanmaktadır. Altyapısı geleneksel olarak güçlü olan bu sektörler, tüketici taleplerine uygun üretim
yapabilme ve tedarik zincirine güçlü
bir şekilde entegre olma kapasiteleri
sayesinde diğer birçok rakip ülkeye
göre daha hızlı yol almaktadırlar.
Türk tekstil ve hazır giyim sanayilerinin rekabetçiliğini belirleyen
önemli unsurlar arasında, AB ile
gümrük birliği süreci ve AB ülkelerinin önemli bir ihracat pazarı olması
60
sonucu AB teknik mevzuatına uyum
yer almaktadır. Türkiye’de çevreye
duyarlı üretim yapılabilmesi ve çevre
ve insan sağlığına karşı var olan hassasiyet, Türkiye’nin rekabetçiliğini
arttıran ve önümüzdeki dönemde
Türkiye’nin daha da öne çıkmasında
etkili olabilecek bir unsurdur. Ayrıca
e-ticaretin dünya çapında yaygınlaştığı
dikkate alındığında, tekstil ve hazır
giyim
sanayilerinin
geleneksel
perakendeciliğe paralel şekilde e-ticaret gibi yeni satış kanallarında aktif
olması, rekabetçiliği arttıran bir unsur
olacaktır. Öte yandan bu sanayilerin,
gelecekteki rekabetçilik potansiyelini
belirlerken, geleneksel rekabetçilik unsurlarının sürdürülebilirliğinin
sorgulanması ve aynı zamanda önümüzdeki süreçte gündeme gelmesi
muhtemel konuların tespit edilmesi
önem taşımaktadır. Türk tekstil ve
hazır giyim sanayilerinin GFZT analizi
yapılarak elde edilen rekabet gücü
değerlendirmesi aşağıdaki gibidir:
GÜÇLÜ YÖNLER
- Hızlı ve esnek hareket edebilme
- Küçük siparişlere cevap verebilme
- Büyük pazarlara (AB ve Rusya gibi)
yakınlık
ENDÜSTRİ OTOMASYON
- Kaliteli ve deneyimli işgücü
- Organizasyon tecrübesi, aktif yönetim ve yönetici varlığı
- Güçlü bir tekstil üretim altyapısının
varlığı ve tekstil ve hazır giyim sanayilerinde yatay entegrasyon
- Hammaddeden aksesuara tüm segmentlerde üretim yapılabilme (Entegre
üretim)
- Yan sanayi ve terbiye sektöründe
güçlü altyapı
- Modern teknolojik altyapının varlığı
- Son dönemde tasarım ve markalaşma
çalışmalarında önemli mesafe kat
edilmesi
- Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarında
yoğunlaşma
- Yurtdışı perakende mağaza sayısında
hızlı artış
- Çevre ve insan sağlığına uygun
üretimde yaygınlık
ZAYIF YÖNLER
-Yüksek üretim maliyetleri
- Nitelikli ara eleman ihtiyacı
- Temel hammaddelerin üretiminin
talebi karşılayamaması
- Ar-Ge ve Ür-Ge kapasitesinin
güçlendirilmesi ihtiyacı
- Üniversite-sanayi işbirliğinin istenen
düzeyde olmaması
Dosya: Tekstil
- Küçük ve orta ölçekli firma yapısı
nedeniyle rekabette yaşanan sorunlar
FIRSATLAR
- AB ekonomilerindeki krizin hızlı ve
küçük siparişe dayalı üretim yapan
ülkemiz için fırsat oluşturması
- Dinamik Avrasya ve Orta Doğu
pazarlarına yakınlık
- İstikrarlı ve büyüyen ekonomi
TEHDİTLER
- Küresel krizin yaygınlaşma ve
devamlılık eğilimi, daralan pazarlar
- Yaşanan gelişmeler çerçevesinde
Orta Doğu’da derinleşen istikrasızlık
- AB’nin ticaret politikalarının değişimi
nedeniyle bu pazarda tercihli rekabet
avantajımızın yitirilmesi
- Çin ve Brezilya gibi gelişen yeni pazarlara coğrafi uzaklığımız.
• Ülkemizde diğer sektörlerdeki gelişim
ve hizmetler sektörünün gelişmesinin
işgücü olanaklarını sınırlaması
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: Tekstil,
deri ve hazır giyim sektörleri ülkelerin sanayileşme ve ihracata yönelme
alanında bugüne kadar hep öncü
olmuştur. Bu sektörlerdeki sermaye
ve bilgi birikimi ülkemizdeki diğer sektörlerin önünü açmış ve gelişmesine
olanak vermiştir. Bu sektörler aynı
zamanda ülkede hem üretim ve istihdam hem de ticaret ve perakendede
ülke çapında en yaygın sektörler olup
bu sektörlerde gerçekleştirilecek herhangi olumlu bir gelişme hem toplumun hem de ekonominin genelinde
olumlu yansımalar bulmaktadır.
Halen dünya genelinde de söz sahibi
olmuş ve lider özelliği kazanmış tekstil, deri ve hazır giyim sektörleri,
dünyadaki yeni gelişmelere de en fazla
uyum sağlama özelliğine sahiptir.
Bu bakımdan, dünya ticaretinde, üretim yapısında ve tüketici eğilimlerinde
önemli değişimlerin yaşandığı bu
dönemde sektörün de dönüşüm
sürecini tamamlayarak ülke ekonomisi içinde ve uluslararası rekabette
öncülüğünü sürdürebilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve bunun
için somut eylem planlarının ortaya
konulması ülkemiz yararınadır.
Bu kapsamda ileriye yönelik olarak
başta Çin, Brezilya gibi ülkeler
olmak üzere ortaya çıkan yeni pazar
fırsatlarından sektörün daha fazla
yararlanabilmesi için gerekli şartların
oluşturulmasında fayda bulunmaktadır.
Ayrıca halen ihracatımızda ağırlıklı
payı bulunan AB’nin değişen ticaret
politikalarının sektörün ve genel olarak
ENDÜSTRİ OTOMASYON
sanayinin çıkarlarını da gözetecek
şekilde oluşturulmasında gerek sektör gerek kamu tarafından girişimlerin
sürdürülmesi gerekmektedir. Yenilikçi
ve katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve ihracatı sektörel dönüşümün
ana teması durumundadır. Bunun için
Ar-Ge ve Ür-Ge temelli çalışmaların
yoğunlaştırılması, Ar-Ge desteklerinden sektörün daha fazla yararlanma
imkanlarının değerlendirilmesi ve
üniversite-sanayi işbirliğine yönelik
somut projelerin hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
Son dönemde ihracatında önemli artış
kaydedilen halı sektöründe, ülkemizin
eski ve kullanılmayan halıların bakım
ve onarımı yapılarak ekonomik bir
değere dönüştürülmesi faaliyetlerinde dünyanın lider ülkelerinden
olduğu ve bu tür halıların ihracatının
yapılarak sektöre ticari bir katma değer
yaratıldığı dikkate alınmalıdır.
Tasarım, moda, marka ve yaratıcılık
sektörel dönüşümü sağlamada
önem taşıyan diğer faktörlerdir. Son
dönemde bu alanda artan girişimlerin
mutlaka artarak sürdürülmesi gereği
bulunmaktadır. Hammadde, teknoloji, altyapı ve insan kaynaklarının
61
Dosya: Tekstil
geliştirilmesi sektörel dönüşümün
olmazsa olmaz koşuludur. Özellikle
dönüşüm sürecinde nitelikli işgücünün
sektöre kanalize edilmesi, genç
kuşakların ilgisinin ve yaratıcılığının
sektöre yönlendirilmesine ihtiyaç
bulunmaktadır. Sektörde başta pamuk
ve ham deri olmak üzere hammadde arz güvenliğinin sürdürülmesi ve
ithalata bağımlılığın azaltılması büyük
önem taşımaktadır.
Bunun için özellikle deri sektörü ile
ilgili olarak, hayvancılık sektörünün
yalnız et/gıda değil, aynı zamanda deri
verimi yönünden de değerlendirmeye
alınması (örneğin; İtalya’da Toscana
kuzusu veya İspanya’da Entrefino
kuzusu derileri nedeniyle ihtimam
gösterilen hayvan ırklarıdır) ve
varlığının artırılması önerilmektedir. Ayrıca deride denetimli kalifiye
kesim yapılması ve kayıt dışı ham deri
ticaretinin önlenmesi gerekmektedir.
Yurtdışı perakendede güçlenme,
kümelenme de dahil olmak üzere sektörün organizasyonal kapasitesinin
artırılması ve bu alanlarda bilişim
teknolojilerinin sağladığı olanaklardan
sektörün maksimum yararlanmasının
sağlanması da diğer gerekliliklerdir.
Bununla beraber kümelenme mod-
62
elinin (Organize Deri Sanayi Bölgeleri)
çok uzun süreden beri uygulanmakta
olduğu deri sektörünün, kümelenme
maliyetleri ile ilgili destek verilmesi
(arıtma sistemleri enerji maliyetinin
desteklenmesi, arıtma atıklarının imha
bedeli gibi), deri giyim firmalarının
doğal kümelenmelerinin kentsel
dönüşüm ve şehirleşmedeki diğer
inisiyatiflerden olumsuz etkilenmemesi (ve bu bağlamda başta İstanbul
olmak üzere deri giyim sanayi için
kentsel gelişim çalışmaları sürecinde uygun bir alternatif kümelenme
alanının belirlenmesi) talepleri göz
önünde bulundurulmalıdır.
Bunun dışında insan ve çevre
sağlığına yönelik uluslararası standartlara uyum açısından sektörün kat
ettiği mesafenin uluslararası tanıtım
stratejilerinde daha etkin kullanılması
ve sektörde bu konularda farkındalığın
artırılması ve sektörün kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin daha fazla
geliştirilmesi gerekmektedir.
Dünyadaki gelişmelere bağlı olarak
tekstil, deri, hazır giyim sektörlerinde
ihtiyaç ve gereklilikler aşağıdaki ana
başlıklarda özetlenebilecektir:
1.
Yeni
pazar
fırsatlarının
değerlendirilmesi, yeni pazarlarda yeni
ürün ihtiyaçları- nın saptanması
ENDÜSTRİ OTOMASYON
2. Yenilikçi, katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ve ihracatı ile Ar-Ge ve
Ür-Ge temelli çalışmaların artırılması
3. Tasarımın, yaratıcılığın ve
markalaşmanın sektörün tüm segmentelerinde yaygınlaştırılması
4.
Moda
ve
markalaşmanın
geliştirilmesi
5. Hammadde temini, teknolojik
altyapı, yatırım ve üretim stratejileri ile
işgücü/ insan kaynakları planlamasının
sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda
oluşturulması
6.
Organizasyonal
kapasitenin
artırılması
ve
kümelenmenin
geliştirilmesi
7. Yurtdışı perakendenin güçlendirilmesi
8. İletişim ve pazarlamada bilişim ve
diğer teknolojik olanaklardan daha
fazla yararlanılması
9. Rekabet açısından çevre ve insan
sağlığına odaklılığın ve kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin
yaygınlaştırılması
Dünyadaki gelişmeler paralelinde
sektörün dönüşüm sürecini tamamlayarak, sektörel vizyonda da ortaya konulduğu üzere dünyada ilk üç
ülke arasında yer alması hedefinin
gerçekleşmesi ülkemizi ihracat, üretim
ve istihdam açısından daha ileri bir
seviyeye taşıyacaktır.
Dosya: Makine
MAKİNE SEKTÖRÜ 200 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR!
■ İstanbul Ticaret Odası (İTO)
sitesinde yer alan, Ağustos 2014
tarihli haberde, İTO meclis üyesi
Necmettin Öztürk’ün bir açıklaması
var. “200 Ülkeye Türk Makinesi İhraç
Ediyoruz” başlıklı haberde şöyle demiş
Öztürk: Dünya üzerinde çok geniş bir
pazarda rekabet eden Türk makinesi, başta sanayi açısından gelişmiş
ülkeler olmak üzere 200 ülkeye ihraç
ediliyor. Türk makine sektörü, diğer
sektörlere göre son yıllarda çok daha
hızlı gelişen, katma değer performansı
diğer imalat sanayi sektörlerine göre
daha başarılı olan, ekonomiye yön
verme özelliğine sahip ana lokomotif
sektördür. Bunların yanı sıra ihracat
potansiyelinin ve istihdam gücünün
yüksek olması nedeniyle stratejik
bir sektör olarak görülüyor. Makine
sektörü, tüm ekonomik aktivitelerin
gelişmesinde katalizör görevi görüyor,
ekonomik gelişmenin ve endüstriyel
rekabetçiliğin de temelini teşkil ediyor. Dünya üzerinde çok geniş bir
pazarda rekabet eden Türk makinesi,
başta sanayi açısından gelişmiş ülkeler
olmak üzere 200 ülkeye ihraç ediliyor.
İhracatımızın yüzde 60’ı da AB ülkeleri
ve ABD gibi gelişmiş ülkelere
yapılıyor.
İhracat
rakamlarına
bakıldığında; 2014 yılı ilk çeyreğinde
makine sektörünün tamamında
3.5 milyar dolar düzeyinde ihracat
66
gerçekleştiği, söz konusu rakamın
2013 yılının aynı dönemine kıyasla
yüzde 8.4 artış gösterdiği görülüyor. Aynı dönemde en çok ihracat
gerçekleştirdiğimiz ülke 601 milyon
dolar ile Almanya oldu. Almanya’ya
ihracatımızda yine 2013 yılının aynı
dönemine kıyasla yüzde 11.5 artış
gerçekleşti. 2014 yılı ikinci çeyreğinde
ise makine sektör tamamında
gerçekleşen ihracat değeri 2013
yılının aynı dönemine göre yüzde 9.7
artış ile 3.9 milyar dolar düzeyinde
gerçekleşti. Söz konusu rakam 2014
yılı ilk çeyreğine kıyasla da yüzde
10.6 oranında arttı. 2014 yılı ilk yarısı
itibariyle (Ocak-Haziran) makine sektör tamamı ihracatına bakıldığında ise
2013 yılı aynı dönemine kıyasla yüzde
9.1 artış ile 7.4 milyar dolar düzeyinde
gerçekleştiği görülüyor.
2014 yılının ilk yarısında Türkiye’nin
genel ihracatında 2013 yılı aynı dönemine kıyasla gerçekleşen ihracat
artışı yüzde 7.3 iken makine sektörü
ihracatındaki artışın bu orandan daha
yüksek olduğu dikkat çekiyor. 2013
yılının ilk yarısında yüzde 45.2 olan
ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2014
yılının ilk yarısında yüzde 52.3 olarak
gerçekleşti. 2014 yılı ilk yarısı itibariyle en çok ihracat gerçekleştirilen mal
grupları sırasıyla şu şekildedir:
ENDÜSTRİ OTOMASYON
- Klimalar ve soğutma makineleri: 1.2
milyar dolar
- Motor aksam ve parçaları: 1 milyar
dolar
- Yıkama, kurutma makineleri aksam
ve parçaları: 657 milyon dolar
- İnşaat ve madencilikte kullanılan
makineler aksam ve parçaları: 596
milyon dolar
- Pompalar ve kompresörler: 439
milyon dolar
Dünya pazarlarına hızlı ve etkin bir
şekilde ulaşan bir sektör olmayı
hedefleyen makine sektöründe ihracat rakamlarına baktığımızda artışın
istikrarlı bir şekilde devam ettiği
açıkça görülüyor. Dünya ticaretinde
yavaşlama, AB pazarında durgunluk,
çevre ülkelerdeki siyasi krizlere rağmen
Türk makine sektörü yukarıdaki rakamlardan da anlaşıldığı gibi ihracat
artışını istikrarlı bir şekilde sürdürüyor
ve 100 milyar dolarlık 2023 ihracat
hedefine emin adımlarla ilerliyor. 2013
yılında 13.9 milyar dolar düzeyinde
gerçekleşen makine ihracatının, 2014
yılında yaklaşık 16 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Bu haberi, İhracatı Geliştirme Merkezi
–İGEME sitesinde yer alan bir diğer
haber de doğruluyor. Haberde, “Makine
sektörü ihracatı yılın ilk yedi ayında
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde
Dosya: Makine
8,5 artarak 8,7 milyar dolara ulaştı.
İSTANBUL - Makine ve Aksamları
İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim
Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran,
makine sektörünün ihracatının bu yılın
ocak-temmuz döneminde, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 8,5 artarak
8,7 milyar dolara ulaştığını bildirdi.
MAİB açıklamasına göre Dalgakıran,
sektörün ihracatının bu yılın ocaktemmuz döneminde, geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 8,5 artarak
8,7 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
Sektörün ihracattaki istikrarlı artışının
devam edeceğini aktaran Dalgakıran,
sektörün geçen yılın ilk 6 aylık döneminde yüzde 45,2 olan ihracatın
ithalatı karşılama oranının, bu yılın
aynı döneminde yüzde 52,3’e ulaştığı
bilgisini verdi. Türk makinelerinin
dünya sıralamasında hak ettiği yeri
alacağını vurgulayan Dalgakıran şunları
kaydetti: “Makine Tanıtım Grubu faaliyetleri kapsamında hedef ülke olarak
belirlenmiş olan ve yoğun lobi faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ülkelerden
geri dönüşüm almaktayız. Örneğin,
ülkemizin makine ihracatında yüzde
16’lık bir paya sahip olan Almanya’ya
yapılan ihracatta 2014 yılı ocak-haziran
döneminde yüzde 13,8 oranında artış
sağlanmıştır. En fazla makine ihracatı
gerçekleştirilen ülke sıralamasında
ikinci sırada yer alan Amerika’ya ihracatta yüzde 27,9, üçüncü sırada yer
alan İngiltere’ye ihracatta ise yüzde
1,7’lik artış yaşanmıştır. İlk üç ülkenin
yanı sıra en çok ihracat gerçekleştirilen
ülkelerden Fransa, İtalya, İran ve
İspanya’ya yapılan ihracatımızda da
artış var. Önemli makine ithalatçıları
içerisinde gerilemeler de yaşandı.
Rusya’ya ihracatımızda yüzde 7,9,
Irak’a ihracatımızda yüzde 10,2,
Azerbaycan’a olan ihracatımızda ise
yüzde 8,1 azalma yaşandı.” deniliyor.
O zaman, Makine Sektörü’ne daha
geniş bir açıdan, yani Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı’nın “Makine
Sektörü Raporu (2014/2)” verileri
ile bakalım. Rapora göre; Makine
Sektörü, sahip olduğu yüksek
katma değer oranı, teknoloji üretimini zorunlu kılması, geniş bir yan
sanayi ağı oluşturması, yatırım maliyetlerini düşürmesi, nitelikli personele
yönelik istihdam alanı oluşturması,
dışa bağımlılığı ve dış ticaret açığını
azaltmasının yanı sıra pek çok sektöre girdi sağlaması ile tetikleyici güce
sahip lokomotif bir sektördür.
Ülkemiz makine sektörü, 2013 yılında
38,9 milyar dolarlık dış ticaret hacmine
ulaşmış ve makine sektörü ihracatının
söz konusu yıl itibariyle toplam ihracattan aldığı pay %7’ye ulaşmıştır.
2023 yılında hedeflenen 500 milyar
dolarlık ihracattan makine sektörünün
100 milyar dolar pay alabilmesi adına
bu oranın 2023 yılında %20’ye yükselmesi gerekmektedir.
2013 yılında, sektör ihracatının
ithalatı karşılama oranı %37,5
olarak gerçekleşmiştir. Bu düzeyin
arttırılmasına yönelik alınacak tedbirler, makine sektörü ve bu sektörün
girdi sağladığı diğer pek çok sektör
açısından büyük önem taşımaktadır.
Ülkelerin gelişme sürecinde, makine
imalat sanayinin imalat sanayi
içerisindeki önemi giderek artmaktadır.
Bu artış trendine paralel olarak; 2013
ENDÜSTRİ OTOMASYON
yılı toplam dünya ihracatı 18,0 trilyon ABD Doları, toplam dünya makine
ihracatı ise 2,0 trilyon ABD Doları
olmuştur. Makine sektörünün dünya
ticaretinden aldığı pay 2013 yılı itibariyle % 11,2 seviyesindedir.
Makine imalat sanayi, bütün dünyada
olduğu gibi ülkemizin sanayileşmesinin
de itici gücüdür ve gelecekte de ülkemizin gelişiminin temel taşı olacaktır.
Türk makine sanayi 1990 yılından bu
yana yaklaşık % 20 oranında yıllık
büyüme oranı göstermiştir. Birçok
ülkede olduğu gibi, Türkiye’de
de makine imalatçılarının büyük
çoğunluğu KOBİ niteliğinde olup,
bu yapı değişen ekonomik koşullara
ve teknolojik gelişmelere karşı daha
esnek ve hızlı cevap verme imkânı
sağlamaktadır. Sektörde faaliyet
gösteren KOBİ’lerin sahip olduğu ucuz
işgücü avantajı ve gelişmiş mühendislik becerileri, makine imalatçılarının
uluslararası pazarlarda rekabet şansını
arttıran unsurlardır. Türk makine
sanayinde, her türlü parça ve aksamın
yüksek kalitede ve rekabet edebilir fiyatlarda üretimi yapılmaktadır.
Üretim sürecindeki yerli girdi oranı ise
% 80–85 civarındadır.
Sektörün Alt Grupları ve Üretilen
Başlıca Ürünler: Makine sanayinde 20’ye yakın alt ürün grubu
bulunmaktadır. Bu gruplara ait standart bir sınıflama bulunmamakla birlikte
sektörde sıklıkla anılmakta olan gruplar aşağıda listelenmiştir.
- Reaktör ve Kazanlar
-Türbinler ve Turbojetler
-Pompalar
-Kompresörler
67
Dosya: Makine
-Vanalar
-Klimalar ve Soğutma Makineleri
- Isıtıcılar ve Fırınlar
-Hadde ve Döküm Makineleri
-Gıda Sanayii Makineleri
- Ambalajlama Makineleri
-Tarım ve Ormancılık Makineleri
- İş ve İnşaat Makineleri
- Madencilik Makineleri
- Kâğıt ve Matbaacılık Makineleri
-Yıkama, Kurutma ve Ütüleme
Makineleri
-Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri
- Deri İşleme ve İmalat Makineleri
- Kauçuk, Plastik, Lastik İşleme ve
İmalat Makineleri
-Takım Tezgâhları ve Metal işleme
Makineleri
- Rulmanlar
Sektörün Etkileşim Halinde Olduğu
Diğer Sektörler: Makine sektörü,
yatırım malı ekipmanları temin etmesi bakımından bütün önemli sanayi
kolları ile stratejik bir işbirliği içindedir. Makinelerin ve diğer mekanik
ekipmanların performansı, tarım,
balıkçılık, madencilik, inşaat, nakliye, proses endüstrileri ve diğerlerinin
verimliliğinin artmasında önemli rol
oynamaktadır. Bu nedenle de ekonominin gelişmesi, tüm sanayi kollarının
rekabet gücünün artmasına katkı
sağlamaktadır. Sektörün Bölgesel
Yapısı ve Kümelenmeler: Makine
imalat sanayi, bazı iller çevresinde
daha fazla yoğunlaşmış bulunmaktadır.
Bunlar; Bursa, İstanbul, Kocaeli,
Trakya dâhil Marmara Bölgesi, İzmir,
Eskişehir, Ankara, Konya, Gaziantep
68
gibi illerdir. Çukurova bölgesi de bu
kapsamda yer almaktadır. Takım
tezgâhı imalatı ise, daha çok Bursa,
Kocaeli, İstanbul, İzmir ve Konya’da
ön planda olan imalat konusudur.
Gaziantep, daha çok tekstil (halı
dokuma dâhil) ve gıda sanayii makineleri ile inşaat makinelerine öncelik
veren bir konumdadır. Komşu ülkelere
yakınlığı ve işbirliği olanağının artması
nedeni ile bu ilimizde, son yıllarda
daha değişik makine türlerinin imalatı
da gelişim göstermektedir. Öte yandan, OSTİM Organize Sanayi Bölgesi
ile Çankaya Üniversitesi arasında 22
Mayıs 2008 tarihinde İş ve İnşaat
Makineleri Kümesi (İŞİM) kurulmuş
ve bugüne kadar bu küme tarafından
çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca, Bakanlığımızca rekabetçilik ve
yenilikçilik alanlarında küme destek
programı tasarımı tamamlanmış olup,
ilgili Kümelenme Destek Programı
Yönetmeliği 15/09/2012 tarihli ve 28412
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Program kapsamında sektörel ayrım
yapılmaksızın belirli bir rekabetçilik
ve sürdürülebilirlik seviye ve potansiyeline sahip kümelenmelerin iş planı
çerçevesinde (faaliyet ve projeleri)
desteklenmesi planlanmaktadır. Küme
Destek Programına yönelik usul ve
esaslar Bakanlığımız web sitesinde
yayımlanmıştır. Ayrıca I. Çağrı ilanına
24/10/2013 tarihinde çıkılmış olup,
söz konusu çağrı 31/01/2014 tarihinde
sona ermiştir. Sektörün Kapasite
Kullanımı: Makine ve Ekipman
İmalatına ait kapasite kullanımı,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
toplam imalat sanayine ait değere
oldukça yakın seyretmektedir. Ayrıca,
imalat sanayinde 2011 yılından itibaren yaşanmakta olan düşüşün aksine,
makine sektöründe kapasite kullanımı
her geçen yıl artmaktadır. Sektörün
Girişim Sayısı ve İstihdamı: TÜİK verilerine göre makine sektöründe 2012
yılı itibariyle 11.679 işletmede yaklaşık
187 bin civarında personel istihdam
edilmektedir. 2012 yılına ait girişim
sayısı ve istihdam verilerinin birlikte
ele alınması sonucunda, makine sektöründeki girişim sayısının azalmasına
karşın bu firmalardaki çalışan sayısının
2012 yılında da artmaya devam ettiği
görülmektedir. Makine ve Teçhizat
İmalatına ait sanayi istihdam endeksi,
bizlere makine sektörünün sağlamış
olduğu istihdamın, genel imalat sanayi
değerinin üzerinde bir artış sağladığını
göstermektedir. Sektörün Üretim ve
Katma Değeri: 2012 yılı TÜİK verilerine göre 33,3 milyar TL düzeyinde
gerçekleşen makine sektörü üretim
değerinin, aynı yıldaki 750,4 milyar
TL’lik Türkiye Toplam İmalat Sanayi
içerisindeki payı %4,4 civarındadır ve
bu oran her geçen yıl artmaktadır
Ayrıca, “BYS Makine ve Teçhizat
İmalatı” Sektöründe 2010=100 temel
yıllı Sanayi Üretim Endeksi yıllık ortalama değeri, 2010 yılından itibaren
toplam imalat sanayine ait endeks
değerinin üzerinde seyretmektedir.
Sektörün Cirosu: Makine sektörü 2012
yılında toplam 35,8 milyar TL’lik ciro
yapmıştır. Anılan yıl itibariyle sektörün
toplam imalat sanayi cirosu içerisinde-
Dosya: Makine
ki payı ise % 4,5’e yükselmiştir. Makine
ve Ekipman İmalatı sanayine ait ciro
endeksinin de diğer endekslerde
olduğu gibi toplam imalat sanayi
değerinin üzerinde seyrettiği, ayrıca
makine sektörüne ait ciro içerisindeki
yurtdışı payının büyük bir artış trendi
izlediği anlaşılmaktadır.
Sektörün Ar-Ge Faaliyetleri: 2012
yılı Ar-Ge Faaliyetleri Araştırması
kapsamında, kamu kuruluşları, vakıf
üniversiteleri ve ticari sektördeki anket
sonuçları ile devlet üniversitelerinin
bütçe ve personel dökümlerine dayalı
olarak yapılan hesaplamalara göre
Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge
Harcaması 2012 yılında bir önceki
yıla göre %17,1 artarak 13 Milyar TL
olarak hesaplanmıştır.
Türkiye’de 2000 yılında Gayri Safi
Yurtiçi Ar-Ge harcamasının GSYİH
içindeki payı % 0,48 iken bu oran
2012 yılında % 0,92’ye yükselmiştir.
Bu artış, ülkemizde Ar-Ge’ye verilen
önemin yıllar geçtikçe arttığının somut
bir kanıtıdır. 2012 yılında Gayri Safi
Yurtiçi Ar-Ge harcamalarının %45,1’i
ticari kesim, %43,9’u yükseköğretim
kesimi ve %11’i kamu kesimi
tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir
önceki yıl yükseköğretim %45,5 ile
ilk sırada yer alırken, bunu %43,2 ile
ticari kesim, %11,3 ile kamu kesimi
takip etmekteydi. NACE Rev.2 - Kod:28
altında değerlendirilen makine sektöründe ise 2011 yılında 234,2 milyon
TL olan Ar-Ge harcaması, 2012 yılında
%28,7’lik artışla 301,4 milyon TL
düzeyinde gerçekleştirilmiştir. Makine
sektörü bu büyüklük ile en yüksek
Ar-Ge harcaması gerçekleştirilen sektörler arasında yer almaktadır ve imalat
sanayi içerisinde %10’a yakın bir
paya sahiptir. 2012 yılı itibariyle ticari
kesim tarafından yapılan 5,9 milyar
TL’lik toplam Ar-Ge harcamalarının
3,1 milyar TL’si, yani yaklaşık olarak
%53’ü doğrudan imalat sanayinde
gerçekleştirilmiştir. Sektörün Dış
Ticareti: Uluslararası Standart Ticaret
Sınıflaması “SITC Rev.3” kapsamında
71, 72, 73 ve 74 başlıklarının toplamı
olarak
değerlendirilen
makine
ihracatında 2013 yılında bir önceki yıla
kıyasla %9,5’lik bir artış elde edilmiş
ve ihracatımız 10,6 milyar dolar
olmuştur. Sektörün ithalatı da %14,2
artarak 28,3 milyar dolar seviyesinde
gerçekleşmiş olup, dış ticaret açığı ise
2012 yılına göre %17,3 artmıştır. 2013
yılı sonu için 17,7 milyar dolarlık bir
dış ticaret açığı söz konusudur.
Sektörün Maliyet Bileşenleri: Ülkemizde
makine sektöründe işçilik en büyük
maliyet kalemlerinin başında gelmektedir. Diğer bir deyişle, makine üretimi
sermaye yoğun olmaktan çok işgücü
yoğun bir sektördür. Dolayısıyla işçilik
maliyeti ülkemiz için makine sektörü
açısından hayati öneme sahip bir rekabet faktörüdür. Emek yoğun karakterini koruyan ülkemiz makine sektörü, bu
yapısı ile gelişmiş ülkelerde de benzer
karakter göstermektedir. Çok az sayıda
ENDÜSTRİ OTOMASYON
makine tipi hariç, seri imalat teknikleri
bu sektörde uygulanmamaktadır. Son
yıllarda dünyada müşteri istekleri
doğrultusunda tasarlanan makine
imalatına yönelme eğilimi söz konusudur. Bu talepler, ek bir mühendislik çalışması gerektirmektedir, artan
maliyetler ise talep edildiği ülkelerde
fiyatların artmasına sebep olmaktadır.
Ülkemizde ise işçilik yanında, mühendislik hizmetlerinin de nispeten ucuz
olması, makine imalatçı firmalarının
rekabet
şansını
arttırmaktadır
ve bu üstünlük yakın gelecekte de
devam edecektir. Müşteri istekleri
doğrultusunda imalatta, mühendislik
ve işçilik ücretlerinin düşük olmasının
yanı sıra, oldukça emek yoğun olan
bu üretim konularında firmaların
teknolojik birikimleri rekabete imkân
verecek düzeydedir. Bu olumlu yapı,
ülkemiz makine imalatçısının, üçüncü
ülkelerde tesislerin yenilenmesi veya
yeni yatırımların gerçekleştirilmesi
şansını
artırmaktadır.
Sektöre
Özgü Yatay ve Dikey Politikalar ve
Düzenlemeler: Ülkemizin AB Teknik
Mevzuatını uyumlaştırmasıyla, makine
imalatçılarımızın üretim aşamasında
uymak zorunda olduğu bazı yönetmelikler
bulunmaktadır.
Başta
2006/42/AT sayılı “Makine Emniyeti
Yönetmeliği” olmak üzere, gereken durumlarda aşağıda belirtilen
yönetmeliklere ve imalatçılarımızın
sorumluluğunda olmak üzere burada
belirtilmemiş olan ilgili diğer mevzuata
69
Dosya: Makine
da uyulması zorunludur.Bu yönetmeliklerden bazıları aşağıda sıralanmıştır:
- 97/68/AT sayılı “Karayolu Dışında
Kullanılan Hareketli Makinelere Takılan
İçten Yanmalı Motorlardan Çıkan
Gaz ve Parçacık Halindeki Kirletici
Emisyonlara Karşı Alınacak Tedbirlerle
İlgili Tip Onayı Yönetmeliği”,
- 2009/142/AT sayılı “Gaz Yakan
Cihazlara Dair Yönetmelik”,
- 94/9/AT sayılı “Muhtemel Patlayıcı
Ortamda
Kullanılan
Teçhizat
ve Koruyucu Sistemler İle İlgili
Yönetmelik (ATEX)”
- 2000/14/AT sayılı “Açık Alanda
Kullanılan
Teçhizat
Tarafından
Oluşturulan Çevredeki Gürültü
Emisyonu İle İlgili Yönetmelik”,
- 2006/95/AT sayılı “Belirli Gerilim
Sınırları Dâhilinde Kullanılmak Üzere
Tasarlanmış Elektrikli Teçhizat İle İlgili
Yönetmelik”,
- 2004/108/AT sayılı “Elektromanyetik
Uyumluluk Yönetmeliği”, İlgili yönetmeliklere uygun imalat yapılması ülkemizde bir zorunluluk olmakla birlikte, üreticilerimizin ürünlerini AB ve
Dünya pazarlarına açmak için de bir
anahtardır.
2014 yılı Eylül ayı itibariyle 2006/42/
AT sayılı Makine Emniyeti Yönetmeliği
kapsamında 7 adet, 2009/142/AT sayılı
Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik
kapsamında 5 adet, 94/9/AT sayılı ATEX
Yönetmeliği kapsamında ise 3 adet ulusal Onaylanmış Kuruluş, Bakanlığımız
tarafından
görevlendirilmiş
bulunmaktadır. Sektörün 2014-2023
Projeksiyonu: Türkiye İhracatçılar
70
Meclisi (TİM) tarafından yürütülen
Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisinin
Sektörel Kırılımı Projesi kapsamında
hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracat
rakamına ulaşılabilmek amacıyla 2023
yılında Makine ve Aksamları Sektörü
İhracatının 100 milyar dolar olması
öngörülmüştür. Dünya pazarından
%2,3’lük bir pay sahibi olunması
amaçlanan çalışmada Yıllık Ortalama
Artış Oranının %17,8, Türkiye İhracatı
içerisindeki payın ise %18,34 olması
planlanmıştır.
SEKTÖRÜN SON ALTI AYLIK
DEĞERLENDİRMESİ
Sektörün
Üretim
Endeksi
Değerlendirmesi: Makine sektörüne ait
Sanayi Üretim Endeksinin aylık verilerine göre, makine sektöründeki üretim
düzeyi kararlı bir biçimde artmaktadır.
Sektörün Kapasite Kullanım Oranı
Değerlendirmesi: Sektöre ait kapasite
kullanımı, 2013 yılı Ocak ayından itibaren %75 düzeyinin üzerine çıkmıştır.
Sektörün
İhracat
ve
İthalat
Değerlendirmesi:
Makine
sektörünün 2014 yılı ihracatı bir önceki
yılın aynı dönemine göre %8,1 artış
göstermiştir. Makine sektörü açısından
2013 yılındaki aylık ihracat, 2012
değerlerinin ortalama %6,5 oranında
üzerinde seyretmiştir. 2012’de
9.691.007.745 Dolar olan yıllık ihracat
toplamı, 2013’te 10.615.969.974 Dolar
seviyesine yükselmiştir. Yıllık değişim
oranı, % 9.5’tir. Makine sektörünün
2014 yılı ithalatı bir önceki yılın aynı
dönemine göre %8,3 daralmıştır
Son Dönemdeki Sektöre İlişkin Türkiye
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ve Dünyadaki Gelişmeler: Türkiye
Makine Sektörü Strateji Belgesi ve
Eylem Planı (2011-2014), 2/5/2011
tarih ve 2011/10 sayılı Yüksek
Planlama Kurulu kararıyla onaylanarak
uygulamaya girmiş ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN
tarafından 3 Mayıs 2011 tarihinde
sektör temsilcilerinin de katılımıyla
gerçekleştirilen tanıtım toplantısıyla
kamuoyuna açıklanmıştır.
Belgenin uygulanması, izlenmesi ve
değerlendirilmesi amacıyla oluşturulan
Yönlendirme Kurulu tarafından düzenli
olarak toplantılar düzenlenmektedir.
Bu kapsamda,
-Yönlendirme Kurulu 1. Toplantısı 3
Ağustos 2011,
-Yönlendirme Kurulu 2. Toplantısı 7
Şubat 2012,
-Yönlendirme Kurulu 3. Toplantısı 28
Ağustos 2012,
-Yönlendirme Kurulu 4. Toplantısı 18
Mart 2013,
-Yönlendirme Kurulu 5. Toplantısı 4
Eylül 2013,
-Yönlendirme Kurulu 6. Toplantısı
ise 28 Şubat 2014 tarihlerinde
gerçekleştirilmiştir.
Yönlendirme Kurulu 6. Toplantısında
katılımcılar ile birlikte değerlendirilen
ve Temmuz – Aralık 2013 dönemi
boyunca eylemler nezdinde sağlanan
gelişmelerin derlendiği V. UYGULAMA,
İZLEME
VE
DEĞERLENDİRME
RAPORU Genel Müdürlüğümüz (http://
sgm.sanayi.gov.tr) web sayfasında
(Dokümanlar/Strateji İzleme Raporları)
yayımlanmıştır.
Dosya: Makine
MAKİNE SEKTÖRÜNÜN GÜÇLÜ-ZAYIF ANALİZİ
■ Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın
2014 tarihli “Makine İmalat Sektörü
Analiz Çalışması” isimli araştırmasına
bakalım. Çalışmaya göre; Makine
İmalat Sektörü son yıllarda Türkiye
ekonomisinin ve ihracatının yükselen
yıldızı olmuştur. ,
2011 yılında 135 milyar $ olarak
gerçekleşen
toplam
Türkiye
ihracatından Makine İmalat Sektörü
yaklaşık %9 pay almıştır. Makine ve
Aksamları, Türkiye’nin ihracatında
Kara Taşıtları’ndan sonra 2. sıradaki
sektördür. Türk Makine Sektöründe
2001 yılında %27 olan ihracatın
ithalatı karşılama oranı 2011 yılında
%43’e çıkmıştır.
Sektörün ihracatı 2011 yılında 2010
yılına kıyasla %21 artarak yaklaşık
12 milyar $ olarak gerçekleşmiştir.
Türk Makine Sektörünün önde gelen
ihraç pazarları ise; AB Ülkeleri, Rusya,
ABD’dir. Türk Makine Sektörü 200
ülkeye ihracat yapmaktadır. Makine
İmalat Sektörünün misyonu daha yük-
74
sek teknolojiye sahip bir makine imalat
sanayi yaratmak, yurtdışı pazarları ile
bütünleşmek, edineceği partnerlerle
işbirliği kurmaktır. Hedef, 2023’te 500
milyar $ hedeflenen toplam ihracat
içerisinde 100 milyar $ makine ihracatı
gerçekleştirerek dünyada ilk 5 makine
ihracatçısı ülke arasına girmektir.
Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %
8 olan makine payının makine sektöründe söz sahibi olan ülkelerde
olduğu gibi % 20’ye çıkarılması sektörün bir diğer hedefidir. Türk Makine
imalat sektörünün avantajları ise şu
şekildedir;
- Gelişmişlik Mühendislik Becerileri ve
Yeniliklere Çabuk Uyum Sağlama
- Kalite Bilinci
- Uzmanlaşmış, Yüksek Vasıflı, Orta
ve Üst Düzey Yöneticiler
- Genç İşgücü
- Tesisleşme (OSB gibi)
- Gelişmiş Yan Sanayi
- Sektörün örgütlenme düzeyi
yüksekliği
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yukarıda sayılanların tamamı Ülkemiz
Makine İmalat Sanayi açısından
gerçek veriler olup somut hedefler
niteliğindedir… Sürekli değişen ve
yeniden yapılanma süreci içerisinde
bulunan günümüz dünyasında hem
gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte
olan ülkelerde makine imalat sektörü
özel bir konuma sahiptir. Bilhassa
gelişmiş ülkelerde bu sektöre büyük
önem verilmekte ve öncelikli sektör
olarak nitelendirilmektedir.
Mühendislik, AR-GE faaliyetleri ve
araştırmanın en yoğun ve vazgeçilmez
olduğu bir sektör olan makine imalat
sanayi, sanayi sektörleri içinde yatırım
malı üreten temel sektör niteliğinde
olup ekonomide lokomotif rolü
üstlenmektedir. Öyle ki Avrupa Birliği
dokümanlarında “makine sektörü,
mühendislik sanayilerinin önemli bir
bölümüdür ve Avrupa Birliği ekonomisinin başlıca dayanağı ve en önemli
temel direğidir” ifadelerine yer verilmektedir. Sektöre bu denli önem verilmesinin başlıca nedenleri şunlardır:
Dosya: Makine
- Makine imalat sektörü, imalat sanayinin hemen hemen tüm sektörlerine
girdi sağlamaktadır.
- Ürünler ve üretim teknikleri yüksek
düzey teknolojileri kullanmaktadır, bu
nedenle yüksek düzeyde yetişmiş eleman kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır.
Gelişme
hızı
ve
üretim
kompozisyonları, yeni ihtiyaç ve taleplere göre belirlenmektedir.
- Sektör sağladığı girdilerle, hem diğer
sanayi sektörlerine çok çeşitli makine,
aksam ve aletleri üreterek, hem de bu
makineler tarafından üretilen ürünleri
ulusal ve uluslararası pazarlara sunarak öncelikli ve ayrıcalıklı bir işlev
üstlenmektedir…
Makine imalat sanayi, Türkiye’deki
diğer sektörlere nazaran daha hızlı
gelişen, ihracatını sürekli arttıran,
kapasite kullanımını belirli bir düzeyde tutan ve katma değer göstergelerini önemli ölçüde yükseltebilen bir
yapıya sahip olmuştur. Ekonomideki
belirsizliklere rağmen 1990–2011
döneminde üretim alt sektörlere göre
önemli ölçüde değişmekle birlikte,
ortalama % 8-15 arasında yıllık artış
gösterebilmiştir. Kapasite kullanım
oranları ortalaması yine aynı dönem
için % 71 civarında olmuştur. Makine
imalat sanayi 1990–2011 dönemi
yıllık ihracat artış oranı ise % 20,9
olmuştur. İmalat sanayinin aynı
dönemdeki yıllık ihracat artışının %
11,8 olduğu göz önünde bulundurulursa sektörün başarılı bir performans
gösterdiği söylenebilir.
Sektörde her türlü makine üretimi
önemlidir. Ancak belli grupların üretimi, farklı makinelerin de üretilmesine
olanak sağladığı için ayrı tutulmalıdır:
Ayrı bir öneme sahip olan ürünlerin
başında takım tezgâhları gelmektedir. Ülkemizde ve dünyada yapılaşma
hızının artışına paralel olarak önemi
artan inşaat sektöründe ihtiyaç
duyulan iş ve inşaat makineleri ile
pompalar, vanalar ve kompresörler de
önem arz etmektedir.
Bunların yanı sıra gıda arzı ve
güvenliğini doğrudan ilgilendiren
tarım makineleri ile gıda makinelerinin de ayrı bir öneme sahip
olması gerektiği düşünülmektedir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
AB Komisyonunca hazırlanan raporda
diğer sektörlerle ilişkiler konusunda şu
bilgiler yer almaktadır: “Makine sektörü, yatırım malı ekipmanları temin
etmesi bakımından bütün önemli
sanayi kolları ile stratejik bir işbirliği
içindedir. Makinelerin ve diğer mekanik ekipmanların performansı, tarım,
balıkçılık, madencilik, inşaat, nakliye, proses endüstrileri ve diğerlerinin
verimliliğinin artmasında önemli rol
oynamaktadır.
Bu nedenle de ekonominin gelişmesi,
tüm sanayi kollarının rekabet gücünün
artmasına katkı sağlamaktadır. Birliğin
sanayi geleceği ve sanayii gelişmiş
ülkeler grubunda Birlik sanayinin
geleceği, büyük ölçüde makine sektörü
ile ilişkilidir”.Makine imalat sektöründe
büyük ölçekli işletme sayısı küçük ve
orta ölçeklilere oranla düşüktür.
Sektörün belkemiğini, işletmelerin
%87’sini
oluşturan
KOBİ’ler
oluşturmaktadır. Sektörün ağırlıklı
olarak KOBİ’lerden oluşan yapısı,
değişen ekonomik koşullara ve
teknolojik gelişmelere karşı daha
75
Dosya: Makine
esnek ve hızlı cevap verme imkânı
sunmaktadır. Sektörde faaliyet
gösteren KOBİ’lerin bir diğer avantajı
da sahip oldukları ucuz işgücü avantajı
ve gelişmiş mühendislik becerileridir.
Bu özellikleri makine imalatçılarının
uluslararası pazarlarda rekabet şansını
arttırmaktadır.
GÜÇLÜ YÖNLER
- KOBİ vasfındaki firmaların sektördeki ve pazardaki değişimlere kolaylıkla
adapte olabilmeleri
- Çağın gerektirdiği biçimde teknoloji
ve bilimsel gelişmelere açık genç ve
dinamik nüfusun olması
- Ucuz iş gücü ve mühendislik
hizmetlerine sahip olunması
- Sektörde önem arz eden tasarım
olayını yapabilecek nitelikli yetişmiş
eleman mevcudiyeti
- Hammaddelerin yurtiçi pazarlardan
sağlanması
- Son yıllarda birçok firmanın ihracata yönelmiş olması ile birlikte diğer
firmaları da ihracata teşvik etmeleri
- Devlet teşviklerinde sağlanan
kolaylıklar
ZAYIF YÖNLER
- İleri teknoloji üretme konusunda
uzmanlaşmanın olmaması
- Mesleki eğitimler konusundaki yetersizlikler
Okul-sanayi
işbirliklerinin
oturtulamamış olması
- Tasarıma yeterli önemin verilmemesi/ Tasarımın önemi konusunda
farkındalığın yetersiz olması
- Firmaların kalite ve tasarım
geliştirme konusunda yetişmiş teknik
eleman istihdamına yeteri kadar önem
vermemesi
76
- Eski ve verimi düşük makineler ile
imalata devam edilmesi
- Firmalar arası işbirliğinin yetersiz
olması
- Çok sayıda firmanın CE işareti
kullanımı konusunun gerekliliklerini
yerine getirme konusunda çalışma
içinde olmamaları
- Firmaların büyük kısmının AR-GE’ye
yatırımı gereksiz görmesi
- Birçok firmanın fason imalat
yapmaları nedeniyle markalaşma
çalışmaları yapmaması
- İhracatta AB pazarına fazla bağımlı
olunması
FIRSATLAR
- AB uyum sürecinde, AB’nin serbest
ticaret anlaşması imzalamış olduğu
ülkelerin, Türkiye ile de benzeri
anlaşmaları imzalamaları sonucu, bu
ülkelerin ithalatta uyguladıkları vergilerin düşecek olması,
- Potansiyel pazarlar; Rusya, Balkan
ülkeleri, Türki Cumhuriyetler, Orta
Doğu ülkelerine yakınlık ve nakliye
kolaylığı,
- İmalatçı firmaların özellikle potansiyel pazar konumundaki ülkelerde
düzenlenen fuarlara son yıllarda daha
fazla katılmaları ve markaların tanınır
hale gelmesi,
- Ortadoğu ülkelerinde, politik nedenlerle bazı batı ülkelerinden ithalata
karşı isteksizlik
- Uzakdoğu ülkelerinde yatırım
yapamayan AB firmalarının, Türk
firmaları ile işbirliği yapmaya sıcak
bakmaları
- Türk firmalarının yakın ülkelerdeki
alıcıların özel satış şartları isteklerine
daha kolay uyum sağlayabilmeleri
-Pazarda yer edinmiş, ihracat imkânı
ENDÜSTRİ OTOMASYON
olan firmaların önemli bir kısmının
Avrupa Birliği teknik düzenlemeleri ve
uluslararası standartlara uygun imalat
yapmaları,
- Gelişmiş ülkelerdeki imalatçılarla
maliyet bakımından rekabet imkânının
olması
- Çoğunluğu KOBİ vasfındaki
firmaların değişen pazar şartlarına
uyum sağlayabilecek esnekliğe sahip
olmaları
- Dış ticarete önem veren firmaların
kaliteye ve güncel teknolojilerin
uygulanmasına özen göstermeleri ve
uluslararası standartlara uygun imalat
yapmaları
- İç piyasanın yavaş da olsa gelişmeye
başlaması
TEHDİTLER
- Uluslararası ticaretin serbestleşmesi
sonucu pazarda rekabetin artması
- Düşük teknoloji grubunda imalat
yapan gelişen ülke firmalarının bu
kategoride uyguladıkları düşük fiyatlar
- Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin
sundukları ucuz işgücü fırsatları ile
piyasaları zorlaması
- Gelişen ülkelerin ithalatta uyguladığı
yüksek ve ülkelere göre farklılık
gösteren vergiler
- Düşük kur değerli TL sonucunda
ithalatın artışı ve ihracatın zorlaşması,
- Avrupa Birliği’nin serbest ticaret
anlaşması imzaladığı ülkelerden
yapılan ithalatta AB ortak gümrük
tarifelerinin uygulanması, ancak
bu ülkelerle ülkemiz arasında benzer anlaşmaların imzalanmamış
olması nedeniyle bu ülkelerin Türk
mallarının yüksek ithalat vergileri
uygulamaları.
Dosya: Hidrolik Pnömatik
SANAYİNİN AKICI GÜCÜ: HİDROLİK ve PNÖMATİK
■ Konuya en baştan başlamakta yarar
var: Bu nedenle önce, İstanbul Ticaret
Odası’nın “Hidrolik ve Pnömatik
Ekipman Sektör Raporu”na baktık.
Rapora göre; “Günümüzde enerji
iletiminde kullanılan üç ana kontrol
yöntemi vardır; mekanik, elektrik ve
akışkan gücü sistemleri. Bu sistemlerin tümünde enerji, enerji üretim
kaynağından kullanım kaynağına iletilir. Genellikle daha verimli olması için
bu üç yöntem birleştirilerek kullanılır.
Kuvvet ve hızın anında ve sisteme
zarar vermeden kontrol edilebildiği
başlıca yöntemler, akışkan gücünden yararlanan hidrolik ve pnömatik güç iletim yöntemleridir. Akışkan
gücü, basınçlı akışkanların, ister sıvı
ister gaz halinde olsun, enerjilerinden faydalanılarak elde edilen güçtür.
Akışkan gücünün endüstride yaygın
kullanımına bakıldığında basınçlı yağ
enerjisinden faydalanılan sistemler hidrolik, basınçlı havanın enerjisinden faydalanılan sistemler ise
pnömatik olarak ifade edilmektedir.
Günümüzde birer mühendislik dalı
haline gelen hidrolik ve pnömatik,
akışkanların basınçlandırılması ve bu
basınçlandırılmış akışkanların iletimi ve
denetimi aracılığıyla modern yaşamda
gerek duyulan mekanizmaların
çalıştırılmasını sağlayan mühendislik
dallarıdır. Hidrolik ve pnömatik sistemler sağladıkları avantajlar nedeniyle
dünyada birçok sektörde yaygın olarak
tercih edilmektedir.
- Akışkan gücünden ister doğrusal
ister döner olmak üzere yüzlerce tona
varan kuvvetler elde etmek mümkündür.
78
- Kullanımları ve kontrolleri çok
kolaydır. Elektrikli sistemlere nazaran
hız ve konum kontrolü için üstün
teknoloji bilgisine ihtiyaç yoktur.
Karmaşık değildirler.
- Pnömatik sistemler tehlikesiz ve hafiftir. Buna rağmen günümüz teknolojisinde çok hassas ve kuvvet gerektiren işlemlerde kullanılmaktadırlar.
- Hidrolik uygulamalarda ağır sanayide
ve inşaat sektöründe gereken çok yüksek kuvvetlere ulaşmak mümkündür.
- Hidrolik ve pnömatik sistemler,
patlama tehlikesi olan gazlı ortamlarda, kimyasal tesislerde çok güvenlidir.
- Pnömatik sistemler temiz oda şartları
gerektiren gıda ve ilaç sektöründe
rakipsizdir.
- Diğer sistemlere nazaran çoğu zaman
daha ekonomiktirler.”
Çerçeveyi daralttığımızda ise Pnömatik,
gaz basıncı ile çalışan sistemlerin
hareket ve kontrolünü gerçekleştiren
uygulama alanıdır. Pratik olarak
vakum ve pozitif hava basıncı ile
çalışan sistemler ve kullanılan devre
elemanları pnömatiğin kapsamı içinde
değerlendirilmektedir. Basınçlı hava,
insanların kullandıkları ilk enerji türlerinden bir tanesidir. Bilinen en eski uygulama MÖ. 2500 yıllarında kullanılan
hava körüğüdür. Basınçlı hava yakın
dönemlerde madencilik ve metalurji
sektöründe kullanılmıştır. Pnömatiğin
sistematik olarak güç uygulamalarında
kullanılmaya başlanması 19. yüzyılın
ortalarına dayanmaktadır. O dönemlerde özellikle basınçlı hava ile çalışan
el aletleri, matkaplar, lokomotifler ve
benzeri güç sistemleri pnömatiğin
gelişimine ve hızla yaygınlaşmasına
ENDÜSTRİ OTOMASYON
öncülük etmiştir. Ancak günümüzde
de çeşitli uygulamalarda yer alan modern kontrol elemanları ilk kez 20.yy
ortalarında kullanılmaya başlanmıştır.
Özellikle çok fazla kuvvet gerektirmeyen taşıma, döndürme, indirme,
kaldırma gibi işlemlerin yerine getirilmesi için oldukça basit ve süratli
çalışan pnömatik sistemler oluşturmak
mümkündür. Önceleri çok basit ve az
sayıda elemanlardan oluşan pnömatik
kontrol devreleri günümüzde onlarca
hareket elemanının birleşimine olanak vermekte ve diğer modern kontrol sistemleri ile entegre çalışarak
neredeyse tüm endüstriyel uygulamalarda kullanılmaktadır. Pnömatik
sistemlerin endüstriyel uygulamalarda
sıklıkla kullanılması, enerji kaynağı
olarak kullanılan basınçlı havanın
olumlu özelliklere sahip olmasıyla
doğru orantılıdır. Basınçlı havanın
olumlu özellikleri şöyle sıralanabilir.
- Hava etrafımızı saran atmosferde
sınırsız bir kaynak olarak bulunur.
- Hava kullanıldıktan sonra tekrar geri
kazanılmasına gerek kalmadan atmosfere atılabilir ve ihtiyaç duyulduğu
zaman yeniden kullanılabilir.
- Basınçlı hava sıkıştırılmış olarak
depolanabilir ve ihtiyaç duyulduğu
zaman kullanılabilir.
- Hava belirli bir sıcaklık aralığında
güvenle kullanılabilir.
- Yanıcı ve patlayıcı özelliği yoktur.
- Basınçlı hava zehirli değildir ve
çevreyi kirletmez.
- Yüksek hızlarda çalışmak mümkündür.
- Pnömatik sistemlerin basınç ve
hızının kademesiz olarak ayarlanması
mümkündür.
Dosya: Hidrolik Pnömatik
- Pnömatik sistemlerde aşırı yük durumunda elemanlar durur ancak yük
kalktığında tekrar çalışır. Dolayısıyla
pnömatik sistemler kendinden
korumalıdır.
- Düşük basınçlarda elde edilebilecek
kuvvetlerde sınırlıdır. Pratikte 30004000 N mertebesinde kuvvetlere kadar
pnömatik elemanlar kullanılmaktadır.
- Basınçlı havanın basıncı genelde 10
barın üzerine çıkmadığı için kullanılan
elemanların iç yapıları basittir.
- Basınçlı havanın üretilmesi için gereken birim enerji maliyeti yüksektir.
Ancak kullanılan elemanlar alternatif
sistemlere göre daha ucuz olduğu için
toplam sistem maliyeti dengelenmektedir.
Pnömatik, öncelikli olarak hareketlerin
nispeten hızlı, elde edilen kuvvetlerin
küçük ve çalışma şartlarının temiz ve
emniyetli olması gereken yerlerde tercih edilir. Pnömatik kontrol ve tahrik
sistemlerinin sıklıkla kullanıldığı sektörler ve uygulama alanları aşağıdaki
gibi sıralanabilir:
-Otomasyon sistemleri
-Petrokimya endüstrisi
-Ambalaj ve paketleme sistemleri
-İlaç ve gıda sektörü
-Düşük kuvvetler gerektiren pres
uygulamaları
-Cam endüstrisi
-Madencilik ve inşaat sektörü
-Demir çelik, döküm ve ağır sanayi
uygulamaları
-Otomotiv sektörü ve mobil uygulamalar
-Tekstil sektörü
-Taşıma ve yerleştirme sistemleri
-Yarı iletken ve elektronik sektörü
-Montaj sistemleri ve fabrika otomasyonu
-Ağaç işleme sistemleri
-Kâğıt endüstrisi
-Dericilik sektörü
-Makine ve takım tezgâhları
-Gemi pnömatiği ve gemi kontrol
sistemleri
Genel bir ifadeyle, endüstriyel
uygulamaların neredeyse tümünde
pnömatik elemanlar ve sistemler
kullanılmaktadır.
Şimdi de Hidrolik’e gelelim. Hidrolik,
basınçlı sıvılar ile gücün üretimi,
kontrolü ve iletimi ile ilgili teknolojiyi ifade etmektedir. Kelime olarak
su anlamına gelen Yunanca ”hydor”
sözcüğünden türeyen hidrolik, tarihin ilk çağlarından itibaren akarsulardan su değirmenleri aracılığıyla güç
ENDÜSTRİ OTOMASYON
elde etmek gibi işlemleri ifade etmekte idi. İlerleyen bilim ve teknoloji ile
birlikte hidroliğin ifade ettiği anlam da
değişmeye başlamış, daha ziyade yüksek basınçlı ve düşük debili sistemler
ile gücün kontrolü ve iletimini konu
alan bir teknoloji haline gelmiştir.
Tarihsel açıdan modern hidroliğin
temelleri 1650 yılında Pascal’ın kendi
adı ile anılan “Pascal Yasası”nı hayata
geçirmesi ile başlamıştır. 1750 yılında
Bernoulli’ nin “Bernoulli Denklemi”ni
oluşturması ile bir boru hattında akan
bir akışkanın enerji korunumunu
ifade edebilmek mümkün olmuştur.
“Akışkanlar Mekaniği” adı altında
yürüyen bu temel bilim araştırmaları,
1850 yılında İngiliz Teknoloji Devrimi
ile hayat bulmuş ve teknolojik bir atılım
olarak 1870 yılında buhar basıncı ile
sıkıştırılan suyun vinçlerde, perçinleme makinelerinde, ekstrüzyon makinelerinde kullanımı gerçekleşmiştir.
1870’lerden sonra modern anlamda
ilk hidrolik sistem uygulamasını 1906
yılında Amerikan savaş gemisi USS
Virginia’da basınçlı yağ kullanarak
top yükseliş ve kontrol sistemlerinin
gerçekleştirilmesi ile başladığı kabul
edilir.
Bu adımı takiben özellikle sızdırmaz
79
Dosya: Hidrolik Pnömatik
elemanlar konusunda gerçekleşen
teknolojik buluşlar sonucunda hidrolik hızla gelişmeye başlamış ve 1926
yılında ABD’de bilinen ilk hidrolik güç
ünitesi üretilmiştir. 1936 yılında Harry
Vickers’in pilot kumandalı emniyet valfini icadı ile devam eden gelişmeler
II. Dünya Savaşı ile birlikte gelen dev
teknolojik adımlar içinde yerini bulmuş
ve hemen hemen tüm hidrolik devre
elemanları bu kısa süreç içinde uygulamaya sokulmuştur. 1950 yılında
Jean Mercier lastik ayırıcılı biriktiriciyi,
1958’de Moog MIT’de elektrohidrolik
servovalfi icat etmiştir.
Hidroliğin avantajları:
- Yüksek güç yoğunluğu, aynı hacimli
benzer sistemlerden daha yüksek kuvvet veya tork elde etmek mümkün
olabilmektedir.
- Akışkanlar mekaniğinin bir özelliği
olarak, kuvvetin ya da torkun sistem
gerektirdiğinde kendiliğinden oluşması
dolayısıyla nispeten düşük enerji
sarfiyatı mümkündür.
- Sistemdeki enerji depo edilebilir.
- Sıvıların çok az sıkıştırılabilir
olmasından dolayı çok hızlı ve çok
yavaş hareketler yüksek hassasiyetle
gerçekleştirilebilir.
- Farklı kuvvet ve tork değerlerine
yumuşak ve kademesiz olarak geçmek
80
ve istenen değerlere göre hassas ayarlar yapmak mümkündür.
- Dururken tam yükle harekete geçmek
mümkündür.
- Aşırı yükten korunulabilir.
- Kuvvet ya da torku sabit tutmak
mümkündür.
- Diğer sistemlere göre daha az
hareketli parçalar kullanıldığından
daha güvenli, ekonomik ve basittirler.
- Elemanların haricen yağlanmalarına
gerek kalmaz.
Tüm bu avantajları yanında hidrolik gücün çok uzun mesafelere
taşınamaması sistemlerden yağ
kaçaklarının oluşması, hidrolik yağların
çevresel açıdan zararlı olmaları gibi
dezavantajları vardır.
Hidrolik uygulanan alanlar, genel
olarak şöyle sıralanabilir:
1. Endüstriyel Hidrolik; Demir Çelik
Endüstrisi, presler (sıvama, abkant,
ekstrüzyon, dövme presleri) plastik enjeksiyon makineleri, takım
tezgahları.
2. İnşaat Mühendisliği ve Güç üretim Tesisleri; baraj uygulamaları savak
ve bendler, köprü hareketleri, maden
makineleri, türbinler, nükleer reaktörler.
3.İş Makineleri; eskavatörler, vinçler,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
inşaat ve kazı makineleri, belediye
araçları.
4.Özel Uygulamalar; teleskop yatakları,
anten tahrik hareketleri, sondajlar,
uçaklardaki kanat ve iniş takımlarının
tahriki, askeri uygulamalar, eğlence
sektörü uygulamaları.
5.Gemi Hidroliği; dümen kontrolleri,
liman vinçleri, baş menfezler (kapılar),
yelken iticiler, güverte makineleri ve
vinçleri.
Dünyadaki Hidrolik-Pnömatik sektörünün durumuna bakıldığında,
Avrupa Hidrolik ve Pnömatik
Komitesinin (CETOP) dünya pazarı
istatistik rakamlarına göre, 2002 yılı
itibariyle dünyada hidrolik- pnömatik
pazarında en büyük payı 10 milyar
US$’la A.B.D almaktadır. A.B.D’yi
takiben 9 milyar US$’la Avrupa ülkeleri
2. büyük pazar payını teşkil etmektedir. Avrupa’nın ardından Japonya
üçüncü sırada gelmektedir.
Dünya hidrolik-pnömatik pazarında
önde gelen A.B.D ve Avrupa pazarlarına
yakından
bakıldığında,
Avrupa
pazarında Almanya’nın lider olduğu
görülmektedir. Almanya’yı İtalya ve
Fransa takip etmektedir. A.B.D hidrolik-pnömatik pazarının %28’ini pnömatik, %72’sini hidrolik ürün pazarı
Dosya: Hidrolik Pnömatik
oluşturmaktadır.
Sektörün Türkiye verileri ise şöyle:
-Sektörün ticari hacmi: Yaklaşık 200
milyon ABD$ tutarında,
-Firma sayısı: Yaklaşık 300 firma
-İthalat hacmi: Yaklaşık 120 milyon
ABD$
- Yerli imalat hacmi: Yaklaşık 20 milyon ABD$
- Makine ve ekipmanlarla giren ithalat:
Yaklaşık 60 milyon ABD$
Hidrolik ve pnömatik, birçok sektörle
iç içedir. Hidrolik-pnömatik, çok geniş
bir yelpazede farklı sektör ve teknolojilere hitap ettiği için stratejik bir
öneme sahiptir. Ancak ülkemizde bu
alandaki pazar hacmi küçük kalmıştır.
Özellikle ileri teknoloji ile büyük ölçekte
üretim yapan gelişmiş ülkelerin sanayi
kuruluşları pazar olarak seçtikleri ülkemize distribütörleri aracılığıyla veya
bizzat gelerek pazarlama ve servis
ağlarını kurmuşlardır. Değişik alanlarda üretim yapan küçük ölçekli yerli
sanayi kuruluşları, bu kuruluşlarla
rekabet
edememiş,
korumasız
kalmışlardır. Bazı firmalar, yabancı
evlilik yaparak yaşamlarını sürdürmüş,
bazı firmalar kapanmış ancak birçok
firma ise zorlu rekabet ortamında
savaşma yolunu seçmiştir. Bu firmalar sahip oldukları öz sermayeleri ile
veya çok az olan devlet desteği ile
teknolojilerini yenilemiş, kalite ve standart kavramlarını hayata geçirerek sektörde kalmayı başarmışlardır. Türkiye
Hidrolik-Pnömatik
Sektörü’ndeki
firmalara bakıldığında en büyük 10
ithalatçı firmanın pazar payı %50
civarındadır. Sektörde yerli imalat
yapan firmaların çoğu atölye tarzında
üretim yapmaktadır. Teknolojik bilgi
ve birikime sahip modern fabrika
tarzında üretim yapıp ihracat yapan
aynı zamanda iç pazara mal satan
firma sayısı çok azdır.
MEVCUT DURUM VE SEKTÖRÜN
SORUNLARI:
Sektördeki
firmaların
çoğu
KOBİ niteliğinde ve küçük işyeri
kapsamındadır. Hidrolik-pnömatik
sektörünün dünyada yeni bir alan
olması nedeniyle Türkiye’de de sektörün önü açıktır. Hidrolik-pnömatik
sektörü ile ilgili sağlıklı bir sektörel
envanter çalışması yapılmadığı için,
istatistiksel sonuçlar yardımıyla
ENDÜSTRİ OTOMASYON
sağlıklı yargılara varmak pek mümkün değildir. Ancak sektörde önde
gelen yerli imalatçı ve ithalatçı firmalardan edinilen bilgiler yardımıyla
mevcut duruma dair değerlendirmeler
şu şekilde sıralanabilir
- Hidrolik-pnömatik ürünlerinin iç
pazarda daha çok tüketilebilmesi için
girdi verdiği sektörlerin üretimlerini
arttırmaları gerekmektedir. Özellikle bu
ürünlerin en çok kullanıldığı Makine
İmalat Sanayinin teşvik edilmesi,
Hidrolik ve Pnömatik Sektörü’ndeki
yerli üretimi ve ihracatı arttıracaktır.
- Arz talep dengesizliği sektörün en
önemli sorunlarından birisidir. Arzın
talepten fazla olması firmaları sıkıntıya
sokmaktadır. Dolayısıyla pazarın
genişletilmesi gerekmektedir.
- Sektörde bulunan yerli firmaların
sermaye birikimlerinin çok az olması
nedeniyle yeni yatırımlar ve Ar-Ge
yapılamamaktadır.
- Sektördeki ürün çeşitliliği 400 bin
adet civarındadır yerli üretici firmalar sermaye azlığından büyük ölçekte
üretim yapan uluslararası firmalarla
rekabet edememektedir.
- Firma enflasyonu yaşanmaktadır.
81
Dosya: Hidrolik Pnömatik
Çok sayıda firmanın olması rekabetin fiyatta yoğunlaşmasına neden
olmaktadır.
- Özellikle uzak doğudan kalitesiz ve
ucuz olarak ithal edilen ve standartlara uygun olmayan ürünler, sektörün
gelişimini engellemektedir.
- Üreticiler, kalitesiz ithal ürünlere dur
denebilmesi için sektöre disiplin ve
standart getirilmesini ve denetimin
arttırılmasını istemektedirler.
- Hidrolik ve pnömatikte üretilemeyecek bir sistemin olmadığını
söyleyen üreticiler, sanayicilerin ürünlerine karşı ilgisizliğinden şikâyetçi
olmaktadırlar.
- Konusunda uzmanlaşmış mühendis ve ara teknik eleman sayısı
yetersiz olduğu için kalifiye eleman
sıkıntısı yaşanmaktadır. Üniversite –
sanayi işbirliği yeterli değildir. Teknik
meslek liselerinde ve meslek yüksek
okullarında zorunlu ders olan konunun
üniversitelerde de aynı kapsama
alınması istenmektedir.
Tahsilâtta
problemlerle
82
karşılaşılmaktadır. Tahsilât sorunu
alıcı ve satıcı arasında hukuki sorunlara yol açmaktadır.
- Üretimin, ihracatın arttırılması için
devlet yardımlarının planlı olarak
arttırılması gerekmektedir. Devlet
yardımlarının yetersiz olmasının
yanında var olan desteklerde sektörde
bulunan firmalar tarafından bilinmemekte veya çok az bilinmektedir.
* Hidrolik-pnömatik sektörünün
girdi verdiği önemli sektörlerden
olan iş makineleri alanında devlet
yatırımlarına bağlı olarak önemli daralmalar olmuş dolayısıyla sektör olumsuz etkilenmiştir.
- Yerli ürünlere karşı olumsuz bir ön
yargı oluşmuştur.
- Enerji fiyatları yüksektir.
- Hidrolik- pnömatik alanında Türkçe
teknik yayınlar azdır.
SONUÇ:
Hidrolik-Pnömatik Sektörü’nün ülkemizde gelişimi sanayileşme hamlesi
ile birlikte başlamıştır. 1970’lerde
ENDÜSTRİ OTOMASYON
başlayan bu süreç içinde piyasa
ihtiyacı, önceleri dünyanın önde gelen
markalarının ithal edilmesi yoluyla
karşılanmıştır. Ancak, bir süre sonra,
piyasada talebin artması, yüksek gümrük vergileri ve kur farkları nedeniyle ithalatın zorlaşması sonucu yerli
ürünler, alternatif olarak piyasada pay
sahibi olmaya başlamıştır. Çoğunlukla
atölyeler bazında başlayan hidrolik ve
pnömatik devre elemanları üretimi
1980’lerde ülke ihtiyacının önemli
bir bölümünü karşılar hale gelmiştir.
Ama, 1990’lı yılların ikinci yarısında
Türkiye’nin Gümrük Birliğine girmesi, gümrük oranlarının kısa sürede
sıfırlanması ve ülkemizin açık pazar
haline gelmesi, yerli üreticileri dış
etkilere karşı hazırlıksız ve savunmasız
yakalayarak olumsuz yönde etkilemiş
ve pazardan aldıkları payın küçülmesine sebep olmuştur. Ülkemiz HidrolikPnömatik Sektörü’ne yerli üretim
açısından bakıldığında aşağıdaki tablo
ile karşılaşılmaktadır:
Hidrolik silindirler: Çok özel boyut-
Dosya: Hidrolik Pnömatik
larda olanlar hariç ülkemizde kaliteli
ve çeşitli hidrolik silindirler üretilmektedir. Ülke ihtiyacının neredeyse
tamamına yakını yerli üretimle
karşılandığı gibi önemli miktarlarda
ihracat da gerçekleştirilmektedir.
Pnömatik silindirler: Genel kullanım
amaçlı pnömatik silindirler birçok üretici tarafından kaliteli olarak üretilmekte ve ihracatı gerçekleştirilmektedir.
Hidrolik valfler: Mobil hidrolik alanında
mekanik kumanda kolları geniş bir
yelpazede ülkemizde üretilir hale
gelmiştir. Elektrohidrolik valfler, cartridge valfler, oransal valfler ülkemizde
üretilmemektedir.
Hidrolik pompalar: Dişli pompaların
geniş bir yelpazede üretimi vardır
ve ihracatı yapılmaktadır. Pistonlu
pompaların sabit debili olanlarının da
bazı tipleri üretilmekte, paletli pompalar, değişken debili pompalar, yüke
duyarlı pompalar ve kapalı devre
sistemleri ülkemizde üretilmemekte
olup ithal edilmektedir.
Hidrolik bağlantı elemanları (Fittings):
Bu alanda yerli üretim çeşitlik ve kalite
açısından ülke ihtiyacını karşılamakta
ve ihracatı yapılmaktadır.
Hidrolik diğer aksam: Filtreler çeşit
olarak sınırlı üretilmekte ve standart
sistemlerde kullanılmaktadır. Daha
hassas ve pahalı sistemler için olanlar ithal edilmektedir. Akümülatörlerin
pistonlu tipleri yerli üretilebilirken
balonlu tipleri üretilmemektedir.
Hidrolik güç üniteleri: Her türlü güç
ünitesi ülkemizde üretilmekte olup,
üretim ülke ihtiyacına cevap verebilecek düzeydedir.
Hidrolik
motorlar:
Ülkemizde
üretilmemektedir. Sektörle ilgili
olarak, AR-GE yatırımlarına daha fazla
ağırlık verilmelidir. Yerli üreticilerin
iç pazardan daha fazla pay almasını
ve güçlenmesini sağlamak amacıyla
ilgili kurumlarca sektöre yönelik teşvik
düzenlemeleri yapılmalıdır.
HİDROLİK-PNÖMATİK SEKTÖRÜ’NDE
BUGÜN
Hidrolik-Pnömatik Sektörü’ne ilişkin
en son ve en kapsayıcı durum
değerlendirmesinin Ekim 2014 tarihinde yapıldığını söyleyebiliriz. Çünkü
bu tarihte sektör temsilcileri, VII.
Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve
Sergisinde bir araya gelmiş. TMMOB
Makina Mühendisleri Odası adına 1999
yılından günümüze kadar İstanbul
ve İzmir Şubeleri’nin sekretaryalığını
üstlendiği “Ulusal Hidrolik Pnömatik
Kongresi ve Sergisi” sonucunda hem
kongre değerlendirmelerini aktarmak
hem sektöre yol gösterici olabilmesi
adına bir sonuç bildirgesi yayınlanmış.
Kongrede açılış konferansı, bildiriler,
atölye çalışmaları, kurslar, paneller,
yuvarlak masa toplantıları, özel oturum
toplantıları, forumlar ve konferanslar
ile dinamik bir platform oluşturulmuş;
56 bildiri sunumu, 18 atölye çalışması,
1 panel, 4 kurs, 2 yuvarlak masa
toplantısı, 6 özel oturum, toplantı
ve forum düzenlenmiş. Kongre
kapsamında gerçekleştirilen atölye
çalışmaları ve kurslar ile yeni bilgi
ve teknolojilerin yaygınlaştırılmasının
yanında, sektör çalışanlarının doğru
ve tam bilgilerle donatılmasına yönelik
sürekli eğitimler yapılmış.
“Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi
ve Sergisi Sonuç Bildirgesi”nin ana
mesajları ise şöyle: “Dünyayı saran
krizin ülkemize yansımaları ile Türkiye
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ekonomisinin yapısal sorunları,
daha özelde imalat sanayi, makine
imalat sanayi ve hidrolik-pnömatik
sektörünün sorunları iç içe geçmektedir. Türkiye’nin hidrolik-pnömatik
sektörünün teknoloji kullanımı ve
projelendirme açısından dünyanın
gerisinde kaldığı söylenemez. Hatta
sistem üretme noktasında oldukça
iyi durumda olduğumuzu söylemek
mümkündür. Ancak üretim açısından
aynı durum söz konusu değildir. Bu
noktada sektörün ana sorunları; yerli
üretim, ArGe, sektörle ilgili teknolojik
ve endüstriyel birikim, sermaye/finansman ve kalifiye işgücü yetersizlikleri ile
yüksek girdi maliyetleri, ithal ürünlerin
yerli üretime göre pazar paylarının
yüksek oluşu ve dışa bağımlılık olarak
sıralanabilir. Yerli üreticilerin ihracatta
yaşadıkları sorunlar ve çoğunluğu
KOBİ düzeyinde olan bu firmaların
kamu desteklerinden yararlanmaları
ve bilgilendirilmeleri ile ilgili eksiklikler
vardır.
AKDER (Akışkan Gücü Derneği)
ve CETOP(Comité Européen des
Transmissions Oléohydrauliques et
Pneumatiques)’tan alınan istatistikî
bilgilere göre sektörün 2013 yılı sonu
itibariyle pazar büyüklüğünün 512 milyon Euro civarında bir değere ulaştığı
görülüyor. 2000 yılında bu rakam 130
milyon Euro iken 2008 yılında 190
milyon Euro‘ya yükselmiştir. Bu rakamlara bakıldığında Türkiye’nin dünyadaki toplam pazar payı 2000 yılında %
0,5 iken 2013 yılında% 1,4‘e yükselmiş
bulunmaktadır. Yine CETOP verilerine
göre 16 Avrupa ülkesinin dâhil olduğu
CETOP bölgesinde pazar payımız 2000
yılında % 1,5 iken 2013‘te % 4,7‘ye
yükselmiştir. Sektörün geleceği için
83
Dosya: Hidrolik Pnömatik
tüm dünya pazarına hitap edebilecek
düzeyde kaliteli, uygun fiyatlı, sürekli
geliştirilen ve yüksek teknolojili üretim
yapabilen kuruluşlar ile en modern ve
çağdaş bilgilerle donatılmış, makine
imalat, tasarım ve sistem mühendisliği
alanında hizmet sunan kuruluşların
sayıları artırılmalıdır.
- Hidrolik-pnömatik sektörünün
geleceğini, makine imalat sektörünün
gelişimi belirleyecektir. Makine
imalatçılarının tasarım ve uygulamalarda hak eden yerli ürünlere öncelik
vermesi ve güven duyması ile yerli
imalat sektörünün beklenen düzeye
ulaşacağı, katma değeri yüksek ürünlerin yerli olarak üretilmesinin de
ulusal ekonominin yararına olacaktır.
Bu bağlamda dünya pazarında rekabet edebilen yerli üreticilerin sayısı
artırılmalıdır.
-Sektöre yönelik devre elemanları üretiminde yüksek nitelikli malzemelerin,
ileri üretim teknolojilerinin ve bilgi sayar
tabanlı denetim sistemlerinin giderek
artan oranda kullanılmasından dolayı,
üretici firmaların ArGe olanaklarının
artırılması ve teşvik edilmesi ülke
yararına olacaktır. Bu doğrultuda
vergi mükellefiyetliklerinde belli
indirimler yapılmalı, teknoparklardan
yararlanmaları konusunda AKDER‘in
yol göstericiliğinde sektör firmalarının
bir araya gelmesi sağlanarak ortak
Ar-Ge merkezleri kurulmalıdır.
-Hidrolik-pnömatik sektöründe ihti-
84
yaç olup olmadığına ve kişilerin
yeterliliğine bakılmaksızın birçok
işletmenin açıldığı, birçok meslek için
ustalık, kalfalık belgesi vb. aranırken
bir fabrikanın hidrolik hattını kuran
firmanın yeterliliğine bakılmamaktadır.
Makinelerin çalıştırılması ve bakımı
ehliyetsiz kişilere emanet edilmektedir.
Bu saptamalardan hareketle, piyasa
gözetimi ve denetimi etkinleştirilmeli,
sektör dernekleri bu yapının içerisinde
yer almalı, mesleki yeterlilik ve eğitim
konusuna önem verilmeli ve yeterlilik
sahibi olmayan kişilerin iş yapmalarına
engel olunmalıdır.
-Hidrolik-pnömatik tahrikli makine üreticilerinin, kullanıcılarının ve bilhassa
bu sektörde hizmet veren kuruluşların
ihtiyaç duydukları, yetişmiş teknik eleman ve makine imalat, tasarım ve
sistem mühendisliğin de var olan
boşluk halen doldurulamamıştır.
Ülkemizde
otomasyonun
ve
dolayısıyla da hidrolik ve pnömatiğin
yaygınlaştırılması, teknik kadroların
etkin ve sürekli olarak eğitilmesine ve
bu yolla da bilgi ve kullanım potansiyelinin artırılmasına bağlıdır. Bu
kapsamda hidrolik-pnömatik alanında
sektörün desteğiyle, bir üniversite
bünyesinde “Araştırma Enstitüsü”
kurulmalı, hidrolik-pnömatik alanında
üniversitelerde lisansüstü programlar
oluşturulmalıdır.
-Bütün dünya teknolojik yarış içerisindedir. Bu yarışın içinde bilgi sahibi olmak
ENDÜSTRİ OTOMASYON
gerekmektedir. Bilgi sahibi olmanın
eğitimle mümkün olduğu bilinmeli ve
teknikokullarımızda yapılan eğitimler
üretim odaklı olmalıdır. Sektörümüzün
gelişmesi için MEB, YÖK ve Akışkan
Gücü sektörü temsilcileri ile birlikte
eğitim programlarında ihtiyaca uygun
güncellemeler yapılmalı, Endüstri
Meslek Liseleri’nde uygulamalı meslek
derslerinin niteliği geliştirilmeli, atölyelerde mevcut makine ve tezgâhlar,
en son modeller ile yenilenmeli ve
üniversitelerde güncel teknolojiler ve
endüstriyel uygulamalar öğretilmeli,
altyapı çalışmaları tamamlanmalıdır.
-Yetişmiş insan gücü ve kalifiye eleman konusu şu anda sektörün en
büyük problemi olarak görülmektedir.
Anadolu Teknik Liseleri’ndeki hidrolik-pnömatik bölümleri kapatılarak
mekatronik bölümü haline getirilmekte, makine mühendisliği bölümlerinde lisans programlarında akışkan
gücü hala bir ya da iki ders olarak
okutulmaktadır. Tüm Ulusal HidrolikPnömatik Kongreleri’nde, sempozyumlarda ve toplantılarda talep edilmesine rağmen Makine Mühendisliği
Bölümünde akışkan gücü yüksek
lisans programı açılmamıştır.15
yıldır kongre düzenleyen bir sektörün bulunduğu ülkede hala yüksek lisans programlarının olmaması
sektörün önünde büyük engel olarak
durmaktadır. Üniversitelerimiz bu
konuyu en kısa sürede programlarına
Dosya: Hidrolik Pnömatik
almalıdırlar. Rekabet edebilmenin ön
koşularından birisi; kullanılan teknolojilerin inşaat sahaları, tüneller, maden
ocakları, demirçelik tesisleri ve tersaneler gibi yüksek riskli ortamlarda
işçiler için güvenli çalışma koşullarının
sunulmasıdır. Ülkemizin iş kazalarında
kaybedilen insan sayısı bakımından
dünyada üçüncü Avrupa‘da birinci
sırada olduğu belirtilmiştir. Sektörün
sunduğu güvenli ürünler ile bu
kazaların önüne geçilmesinin mümkün olduğu, insan, makine ve tesisin güvenliğini sağlamanın, sektörde
tasarım ve üretim sürecinde sistem ve
donanım seçiminde güvenliğin önemli
bir kriter olduğu unutulmamalıdır.
-Sanayide
enerji
verimliliği,
uluslararası rekabet gücü açısından
önemli bir unsurdur. Enerjide
sürdürülebilirliğin sağlanması, dışa
bağımlılığın azaltılması, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün
hafifletilmesi gerekmektedir. İklim
değişikliği ile mücadeleye yönelik
çalışmalar yapılmalı, enerjinin ve enerji
kaynaklarının verimli kullanımının tespiti yapılarak sektörde, hidrolik-pnömatik sistem tasarımlarında ve üretiminde enerji verimliliğine önem ver-
ilmelidir. Sistemlerin enerji verimliliği
ölçülebilir olmalı, belgelendirilmeli ve
teşvik edilmelidir.
-Enerji verimli sistemler oluşturmak
için tasarım, işletme ve bakım
süreçlerindeki mühendislik hizmetleri,
enerji verimliliğine ilişkin mevzuatın
sektöre etkileri, kamu ihalelerinde enerji verimli sistemlerin teşvik
edilmesi, enerji verimliliği kriterlerinin
belirlenmesi, enerji izleme sistemlerinin kullanılması gibi konularda
Makina Mühendisleri Odası, AKDER,
MİB (Makine İmalatçıları Birliği),
üniversite öğretim üyeleri ve sektör
bileşenlerinin katıldığı bir çalıştay
MMO tarafından düzenlenmeli, bu
konuyu takip etmek üzere sürekli bir
komisyon oluşturulmalı, elde edilen
sonuçlar ilgili bakanlıklara iletilmelidir.
-Yazılım mühendisliğindeki yeni
yaklaşımların, yenilikçi makine konseptlerine olanak sağladığı, akıllı mobil
cihazlar, uygulamalar ile entegre PLC
sistemlerinin çalışma esnekliğini
artırdığı, bu yeni yaklaşımların mühendislik çalışmalarını kolaylaştıracağı
ve rekabette esnekliği arttıracağı tespiti
yapılarak sektör, yazılım mühendisliği
alanındaki gelişmeleri izlemeli ve
ENDÜSTRİ OTOMASYON
uygulamalara yansıtmalıdır.
-Tüm gelişmiş ülkelerde rahatlıkla
ulaşılabilen pazar bilgilerini toparlamaya yönelik gerekli altyapı çalışmaları
başlatılmalı ve sonuçlandırılmalıdır.
CETOP ile ilişkiler daha da
geliştirilmeli, bu dönem Türkiye‘de
olan CETOP başkanlığı daha etkin
değerlendirilmelidir.
-Makine üretiminin, bütün diğer sektörlerin altyapısını oluşturmak gibi
stratejik bir özelliği olduğu, Avrupa
Birliği, Amerika, Japonya, Çin gibi
sanayileşmede ileri seviyede olan
ülkelerde makine imalat sektörü
stratejik ve temel bir sektör olarak
kabul edilmektedir. Bu sektörü korumak, geliştirmek için her türlü destek
verilmelidir. Ülke ekonomisinin lokomotifi de makine imalatı sanayi olması
gerektiği vurgulanarak makine imalat
sektörü gelişmeden, Türkiye‘de hiçbir
sektörün geleceğinin olmayacağı bilinmelidir. Bu tespitten hareketle sektör
bileşenleri ve AKDER makine imalat
sektöründeki her türlü örgütlülüğün
içinde olmalı ve desteklemelidir.
-Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıllık
dönem için toplam ihracat hedefi 500
milyar USD olarak planlanmaktadır.
85
Dosya: Hidrolik Pnömatik
Toplam ihracat içinden 100 milyar
USD gibi bir kısmın makine imalat sektörü tarafından karşılanması beklenmektedir. Bütün bu hedefler dikkate
alındığında hidrolik-pnömatik sektörü
de önümüzdeki 10 yıllık dönemde
paralel bir ivme içinde olmalıdır.
Hidrolik-pnömatik sektörü makine
imalat sektörünün ihtiyaçlarına cevap
verebilecek kalite seviyesine ulaşmalı,
makine imalat sektörünün lokomotif rolünü üstlenmeli, diğer yardımcı
sektörler gibi hidrolik-pnömatik sektörü de bu frekansı yakalayıp, benzer
büyümeyi gerçekleştirebilmelidir.
-Son yıllarda gelişmiş ülkelerin,
katma değeri daha yüksek sektörlere yönelmesi, maliyetlerin yükselmesi, AB ülkelerinin çevre vb. yasaları
bu ülkelerin üretimleri azaltmasına
ve bu tür sorunların daha az olduğu
ülkelere yönelmesine neden olmuştur.
Bu ülkelerarasında ülkemiz de bulunmakta ve son yıllarda gerek üretim
yaptırma ve gerekse yatırım anlamında
ilgi çekiciliğini sürdürmektedir. Bu
anlamda sektör de bu ilgiden payını
almakta ve cazibe merkezi olmaktadır.
Bu sürecin bir müddet daha süreceği
düşünülürse sektör bu olanak iyi
değerlendirmeli ve planlamalıdır.
- Dünyada hızla gelişen ve sanayileşen
ülkelere baktığımızda (Çin, Tayvan,
Kore gibi), uzun vadeli sanayileşme
86
politikalarının olduğu ve hangi sektörlerde gelişecekleri konusunda
planlarının belli olduğu, sanayicilerin
yönlendirildiği ve desteklendiği görülmektedir. Ülkemizin bir sanayileşme
politikası olmadığı görülmekte ve
sanayimizin henüz hangi sektörlerde
gelişeceği dâhi bilinmemektedir.
Makina İmalatçıları Birliği gibi sanayicilerin bir araya geldiği birliklerin bu
konuda attığı adımlar diğer sektörler
tarafından da örnek alınmalıdır. Benzer
çalışmalar diğer sektörler tarafından
da uygulamaya konulmalıdır. Makine,
maden, inşaat, gemi, demirçelik gibi
hidrolik-pnömatik sektörünün ana
müşterisi olan sektörlerin gelişimi
hidrolik-pnömatik sektörünü de
geliştirecektir. Bu sektörlerin gelişmesi
için uygulanacak destek ve politikalar doğrultusunda bunların alt sektörü
olan hidrolik-pnömatik sektörünün
de aynı politika ve desteklerden
yararlanması için gerekli girişimler ve
yasal çalışmalar yapılmalıdır.
-Bugün, komponent üreten firmalarımız
yurt içi pazarlardan elde ettikleri
tecrübeyle ürünlerinin kalite kriterlerini
uluslararası pazarlarda kabul görecek
seviyeye getirmişler, pazarlarını
büyütmüşler ve buradan elde ettikleri
fonla ArGe‘ye, inovasyona daha çok
kaynak yaratma fırsatı yakalamışlardır.
Bu firmalarımız, dünya pazarlarında
ENDÜSTRİ OTOMASYON
etkinliklerini artırmak, pazarlarını
büyütmek ve etkin bir oyuncu olmak
için büyük çaba sarf etmektedirler. Bu
başarıdaki önemli nokta, başlangıçtaki
yurt içi pazardan edinilen tecrübedir.
Ürünler yurt dışında itibar görüyorsa
yurt içinde de bu ürünlere itibar edilmesi için sanayicimiz yerli imalata önem
vermelidir.
-Yatırım ortamının geliştirilmesi için
ülkemizin dört bir köşesinde Organize
Sanayi Bölgeleri (OSB) kurulmaktadır.
OSB‘lerdeki arsa fiyatlarının ve bina
yatırımlarının maliyetinin yüksek oluşu,
bu yatırımı yapan sanayiciyi makine
ve tesis yatırımından sonra ihtiyacı
olan işletme sermayesi yetersizliğiyle
karşı karşıya bırakmaktadır. Elinde iyi
projeleri olan birçok girişimci bunların
tümünü karşılayacak finansmanı
bulamamaktan dolayı yatırım yapma
cesaretini gösterememektedir. Siyasi
irade, bu konuda yapılacak çalışmalarla
girişimcinin önünü açmalı, istihdam
artırılmalı ve KOBİ‘lerin etkin hale
gelmesini sağlamalıdır.
-Hidrolik ve pnömatik sektörünün
giderek elektronik ile kaynaştığı,
eskiden sadece servo veya oransal
valflerle sınırlı olan elektroniğin,
şimdilerde eksen kontrol modülleri ve servomotor tahrikli hidrolik
pompaların kullanılmaya başlamasıyla
yaygınlaştığı
görülmektedir.
Dosya: Hidrolik Pnömatik
Teknolojiler arası entegrasyonun bu
şekilde giderek artacağı gözetilerek
sektörün hitap ettiği pazar yeniden
tanımlanmalı veya revize edilmelidir.
-Mühendislik hizmeti üreten sektör
firmalarının akreditasyonu, sektörde
çalışan mühendislerin uzmanlıklarının
meslek odaları tarafından belgelendirilmesi, sektörde çalışanlara
teknik elemanların eğitimi ve belgelendirilmesi, sektörle ilgili mevcut
regülasyonlar çerçevesinde Bilim
Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı‘nın
piyasa gözetim denetim faaliyetini
yaygınlaştırması, sektör firmalarında
çalışan mühendisler tarafından
hazırlanan projelerin inşaat sektöründeki mimar ve mühendislik
hizmetleri gibi fikri mülkiyet hakları
çerçevesinde güvence altına alınması
gerekmektedir. Bu vb. konularda
Makina Mühendisleri Odası, AKDER
ve sektör bileşenlerinin katıldığı bir
çalıştay MMO tarafından düzenlenmeli
ve bu çalıştayda elde edilen sonuçlar
ilgili bakanlıklara iletilmelidir.”
VII.Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi
ve Sergisi’nin sonuç bülteninde
belirtildiği üzere Türkiye’de hidrolik, pnömatik teknolojilerin kullanımı
aşamasında oldukça iyi durumdayız.
Asıl iyileştirilmesi gereken bu teknolojinin üretilmesi aşamasında yaşanan
problemlerdir. Bu noktada teknoloji
üretiminde yaşanan sorunların başlıca
kaynağı küçük üreticilerin bilgi birikiminin yeterli olmamasıdır. Tecrübe
paylaşımı şeklinde alınabilecek önlemlerle bu durumun önüne geçmekle
beraber üretilen bilginin üzerine ekleyerek yeni sonuçlara ulaşma ihtimali
arttırılabilecektir.
Tecrübe paylaşımı konusu sadece pratik birikimin getirdiği tecrübe olarak
değil, akademik alt yapıda da karşımıza
çıkmaktadır. Teknik okul ve mühendislik eğitimi veren üniversitelerin kalifiye
eleman yetiştirmek yanında konuya
dair Türkçe kaynak oluşturup sektörün
tüm bileşenlerinin faydasına sunması
üretimi ve pazarın büyümesini teşvik
edecek insanlar yetiştirmeğe katkıda
bulunacaktır.
Tabii teknik alt yapı yetersizliği dışında
çoğu alanda hâkim olan yerli ürüne
yönelmeme, yerli ürüne ön yargılı
yaklaşım bu alanda da gözümüze
çarpıyor. Sıkça kullanılan sistemler
oldukları halde yerli üreticinin ürünlerinin kullanılmaması, üreticinin yeni
işler üretmek konusundaki motivasyonuna olumsuz etkimektedir. Bu sebeple yeniyi üretmek yerine mevcut olan
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ve tüketilen yapancı ürünlerin Türkiye
distribütörü olmak, bu sektör için
sektör ilgililerine daha cazip gelmektedir. Devletin, bakanlıkların yerli
üretimi teşvik etmesi yanında yerli
üretim kullanımını da teşvik etmedi
konuya dair önemli bir adım attırabilir.
Ayrıca yukarıda bahsettiğimiz tecrübe
paylaşımı konusunda da paylaşıma
uygun ortamı sağlamak da bakanlıkların
atabileceği adımlar arasında yer
alabilir. Birbirini tanıyan yerli üretici ve müşteri arasındaki güven bağı
sıkılaşacağından arz-talep dengesi de
yurt içine kaydırılabilecektir.
Son olarak Kobi’den sitesinde yer
alan Mayıs 2013 tarihli ve Mürşide
Yılmaz’ın “Sektör, uluslararası
firmaların yatırımlarıyla büyüyor”
başlıklı haberiyle konuyu bağlayalım.
VII. Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi
Sonuç Bildirgesi değerlendirmelerini
de doğrulayan bu haberde şöyle deniliyor: “Hidrolik-pnömatik ürünler, otomotivden tarıma, iş makinelerinden
havacılık endüstrisine, pek çok alanın
bir parçası olarak kullanılırken, sektörün Türkiye’de gelişimi ise 1980’li
yılları buluyor. Son yıllarda ise hızlı
bir ivme yakalayan sektör, yabancı
menşeili firmaların da ilgisini çekiyor.
87
Dosya: Hidrolik Pnömatik
Yakın zamana kadar Türkiye hidrolik-pnömatik pazarından distribütörlerle pay almaya çalışan uluslararası
büyük firmalar, satış seviyelerini
ve Türkiye’nin kalkınma hedeflerindeki gelişmeleri dikkate alıp, kendi
yapılanmalarını kurarak doğrudan iç
piyasaya girmeye başladı. Türkiye’nin
350 milyar doları aşan dış ticaret hacmi
ile dünya devlerinin dikkatini çektiğini
belirten sektör aktörleri, yabancı
yatırımcıların önümüzdeki dönemde
Türkiye’nin kalkınmasına paralel olarak
artacağına işaret ediyor. Bu yatırımların
önemli bir kısmı ise ticari yatırımlar
olarak gözlenirken, bu yatırımların
gelecekte üretim yatırımlarına da
dönüşeceği tahmin ediliyor. Söz
konusu yatırımların sektörde yoğun
bir rekabet ortamı oluşturması ise
beklenmiyor. Aksine sektör büyükleri
bu durumun sektör ve imalat sanayine yarayacağını savunurken, aynı
zamanda ürün fiyatlarının da daha
uygun seviyelere düşmesini bekliyor.
Aynı zamanda Türkiye’nin 2023 yılı
500 milyar dolar ihracat hedefi de
sektörün büyümesini sağlayacak bir
başka neden olarak görülüyor. 2023
hedeflerinde 100 milyar dolarlık ihracatla makine ve aksamları sektörü
önemli bir yer tutarken, hidrolik-pnömatik alt sektörünün de buna paralel
olarak büyümesi bekleniyor. Akışkan
Gücü Derneği’nden (AKDER) edinilen
bilgiye göre; bugün 150 milyar dolar
olan toplam Türkiye ihracatının 3.3
kat büyümesi hedeflenirken, bunun
88
içinde bugün yaklaşık 13 milyar dolar
olan makine ve aksamları ihracatının
7.7 kat artırılması planlanıyor. Sektör
aktörleri bunun mümkün olduğu
fikrinde birleşseler de, hükümetin bu
konuda kredi ile karşılıksız desteklerle
yardımcı olması gerektiğinin altını
çiziyor.
Sektörün geçen yılki gelişimine
bakıldığında ise, 2012 yılını yaklaşık
yüzde 10’luk bir büyümeyle kapattığı
görülüyor. Toplam 420 milyon Euro
yurtiçi satışı gerçekleştiren hidrolikpnömatik sektörü, bu satışın yüzde
60’lık kısmını ise ithalatla karşıladı.
Buna ilaveten 2012 yılında 80 milyon Euro’luk ihracat gerçekleştiren
sektörün toplam hacmi 500 milyon
Euro’yu buldu. 2013 yılına ise durgun
başlayan sektörün eylül ayından sonra
satışlarını artırması beklenirken, yılı
yüzde 10 büyümeyle kapatacağı tahmin
ediliyor. Sektörün dünya genelindeki
durumuna bakıldığında ise üretimde
Almanya’nın başı çektiği görülüyor.
AKDER’den alınan bilgiye göre; geçen
yıl Almanya, Fransa, İtalya, Norveç,
İsviçre, İsveç, Finlandiya, Rusya,
İspanya, Romanya, İngiltere, Hollanda,
Polonya, Çek Cumhuriyeti, Belçika,
Slovenya ve Türkiye’den oluşan 17
Avrupa ülkesinin toplam yurtiçi satışları
13 milyar Euro olarak hesaplandı.
Türkiye bu ülkeler arasında yurtiçi pazar
genişliği bakımından 8’inci sırada yer
alırken, sıralamada Almanya yüzde 33.1
ile birinci, İtalya yüzde 15.4’le ikinci,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Fransa ise yüzde 10.6’yla üçüncü oldu.
Türkiye henüz istenilen satış ve ihracat
rakamlarına ulaşamazken, sektör aktörlerinin görüşü yabancı firmaların yurtiçinde üretime başlamasıyla ve hükümetin 2023 hedefleri doğrultusunda
sektörü desteklemesiyle istenilen
rakamlara ulaşılabileceği yönünde.
Sektörün sorunları incelendiğinde ise
başı kalitesiz, standart dışı yeterince
test edilmemiş Uzakdoğu ürünlerinin
Türkiye pazarına girmesi çekerken,
haksız rekabete neden olan kalitesiz merdiven altı üretim takip ediyor.
Uzakdoğu ve Çin’den gelen kalitesiz
malzemelerle merdiven altı atölyelerde
üretilen, standartlara uygun olmayan ürünlerin sadece fiyat nedeniyle
tercih edilmesi hem üreticiyi hem
satıcıyı hem de tüketiciyi zor durumda
bırakıyor. Sektör aktörleri bu konuda
ithalatçı ve kullanıcı firmaların bilinçlendirilmesinin yanı sıra bu konu ile
ilgili daha önceki dönemlerde AKDER
ile TSE arasında başlatılan çalışmaların
hızlandırılması ve standartların bir an
önce yürürlüğe konulması gerektiğinin
altını çiziyor. Nitelikli eleman ve eğitim
konusu da sektörün bir başka sorununu oluşturuyor. Üniversite ve meslek
liselerinde ilgili dersler okutulsa bile
yeterli pratik yapılamıyor ve uygulamada eksiklikler oluşabiliyor. Bu noktada
devreye giren AKDER, üretici firmalar, mühendis ve teknisyen firmalar
için başlattığı hidrolik ve pnömatik
eğitimleriyle sektörün bu eksikliğine
çözüm bulmaya çalışıyor.”
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
ÇOK HIZLI CEVAP VERME SÜRESİNE SAHİP
YENİ TEKNOLOJİ PNÖMATİK VALFLER
Bu makale, 22-25 Ekim 2014 tarihinde düzenlenen VII. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ VE SERGİSİ’nde sunulmuştur.
Vedat GÜL
DELTA PROJE HİDROLİK PNÖ.
MAK. SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
[email protected]
www.deltaproje.com
■ ÖZET
Günümüzde geleneksel valfler ile pek çok farklı uygulama
başarı ile yapılabilmektedir. Fakat geleneksel vafller sık
aralıklarla tetiklenirse ve / veya milisaniyeler içerisinde
cevap vermesi istenirse her zamanki gibi çalışamazlar.
Selenoid valflerde bulunan mekanik bileşenlerin sürtünme
kuvvetleri, atalet kuvvetleri, elektrik sargılarından kaynaklanan sıcaklıklar, artık akım gibi problemler sağlıklı çalışmaya
izin vermez. Yeni teknoloji pnömatik valfler sayesinde
milisaniyeler içerisinde valfleri açıp kapatmak mümkündür.
Çok küçük kütleye sahip, mekanik olarak bir yere bağlı
olmayan çapa şeklindeki hava kanallarını kapatmak için
kullanılan mini plakalar (shutter/kapatıcılar) cevap verme
sürelerinin aşırı ölçülerde hızlanmasına ayrıca hassasiyet
ve pnömatik kontrolün ciddi miktarda artmasına neden
olmaktadır. Yüksek cevap verme performansı ve dolayısıyla
yüksek frekansta çalışabilen bu yeni ürünlerin teknolojisi ve
uygulama alanları anlatılacaktır.
En yoğun uygulama alanları olarak; optik ayırma makinaları,
vakum terapi, fizyoterapi, ventilasyon cihazları gibi medikal ekipmanlar, markalama ve punç ekipmanları, hızlı
yapıştırma uygulamaları, dolum ve dozajlama uygulamaları,
iplik sarma ve tekstil makinaları, punta kaynak makinaları,
robotik uygulamalar sayılabilir.
1.GİRİŞ
Pnömatik sistemler çok geniş ve yaygın bir kullanım
alanına sahiptirler. Özellikle görece daha küçük kuvvetlere
ihtiyaç duyulan hareket sistemlerinde basınçlı hava ile iş
yapmak çokça tercih edilmektedir. Ucuz ve kolay uygulanabilir sistemler olması, bakım maliyetlerinin düşük, arıza
bulunmasının daha kolay, temiz uygulamalara uygun olması
da pnömatik sistemleri yaygınlaştırmaktadır. Hidrolik
sistemlere göre pnömatik sistemlerin daha hızlı çalıştığı
bilinen bir gerçektir.
Standart pnömatik malzemeler ile pek çok hızlı proses
gerçekleştirilebilmektedir. Fakat bazı uygulamalarda çok hızlı
cevap veren valflere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tür valflerin
en çok ihtiyaç duyulduğu sektör optik ayırma makinalarıdır.
90
Pirinçten taş ayırmak gibi işler yapan bu makinalarda yüksek hızlı özel pnömatik valfler kullanılmaktadır. Bu makinalarda serbest düşme yapan pirinç tanelerinin arasından
basınçlı havayı açıp kapatarak istenmeyen taşlar vurularak
başka tarafa düşürülmektedir. Bu kadar hızlı çalışabilen yeni
nesil yüksek hızlı valfl erin teknolojisi ve getirdiği yenilikleri
aşağıda incelenmiştir.
2. YÜKSEK HIZLI VALF TEKNOLOJİSİ
Bu tür valflerin teknolojisi nokta vuruşlu yazıcılarda
kullanılan mürekkep kontrol teknolojisne çok benzemektedir. Valf içinde kalibre edilmiş bir orifis bulunmaktadır. Bu
orifi sten belli bir basınç farkı altında belli bir hava debisi
geçmektedir. Hemen orifi sin üzerinde kauçuk sızdırmazlığa
sahip bir armatür bulunmaktadır. Bu armatür bir elektrik
bobini aracılığıyla hareket ettirilebilmektedir. Eğer normalde açık bir valf ise bobin enerjilendiği takdirde armatür
hareket ederek bu orifisin üzerine kauçuk sızdırmazlığı ile
bastırmakta ve hava geçişini kapatmaktadır.
Bu sisteme kapatıcı (shutter) teknolojisi denilmektedir.
Normalde kapalı valf kullanımı daha yaygın olup bu durumda giriş hava basıncı bir kanal yardımı ile kapatıcı armatürün
üzerine getirilmekte ve böylece armatürün basınçlı hava
etkisi ile aşağıya doğru bastırılarak orifisteki hava geçişini
engellemesi sağlanmaktadır. Bu durumda valf bobini
enerjilendiği zaman debi geçişine izin verilmektedir. Yüksek
hızlı pnömatik valf teknolojisi son derece yenilikçi iki ilke
kullanmaktadır:
- Kapatıcı (shutter) açma ve kapama esnasında iç sürtünme
olmaması;
- Tek gövde üzerinde birçok kapatıcı(shutter) montajını
sağlayan modüler yapısı,
Şekil 1. Kapatıcı (Shutter) valf kesiti ve çoklu valf
görünüşü
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
Sürgülü, diyaframlı veya pistonlu selenoid vanaların
hepsinde de kullanılan geleneksel teknolojiler, mekanik
birleşenlerinin atalet kuvvetleri, termal farklılıklar, sürtünmeler, yüksek sıcaklıklar ve elektrik dalgalanmalarından
farklı şekillerde olumsuz etkilenir. Hareket eden kütlenin
azaltılması ile birlikte sürtünmenin olmaması ve bunların
yanı sıra yüksek enerji verimi olan malzemeler, son derece
hızlı tepki süreleri, artan hassasiyet ve tekrarlanabilir pnömatik kontrol sağlar. Aynı zamanda çok hızlı cevap verme
süreleri ve yüksek frekans elde edilir. Yüksek frekansta
çalışma esnasında bobin ve valf ısınma problemi ile karşı
karşıya kalır. Bu ısıl değişiklikler valflerin performansının
her zaman aynı kalmasını engellemekte istenmeyen
değişiklikler oluşmasına sebep olmaktadır. Bunu engellemek için basit bir çözüm geliştirilmiştir. Basınçlı hava
bobin yüzeyine temas ederek ilerlemekte ve böylece
kendi kedini soğutan bir sistem oluşması sağlanmaktadır.
Her tekli kapatıcıda (shutter) 500 milyondan fazla tekrar
ile uzun ömür, yüksek güvenilirlik ve çalışma sırasında
önemli tasarruf sağlar (enerji absorbsiyonu ve basınçlı
hava kullanımında). Yukarıda açıklanan teknoloji ayrıca,
sıcaklık(ortam ısısı) farklılıklarına karşı yüksek duyarsızlık,
titreşimler ve ivmelenme gibi avantajlar sağlar. Yüksek hızlı
vafllerin cevap verme süreleri kontrol edilme tekniği ile de
ilişkilidir. İstenirse aç-kapa (on-off) kontrol ile çalışılabildiği
gibi “Hızlandırma Tekniği (Speed-up Technic)” denilen
başka bir yöntem ile cevap verme süresi ve frekans daha da
geliştirilebilmektedir. Geleneksel on-off kontrol donanımlı
selenoid valflerin açmada 5 ms’den kapamada 2 ms’ den
daha iyi cevap verme süreleri vardır (tam çalışma frekansı
200 Hz). Buna karşın hızlandırma kontrollü (speed-up)
selenoid valfl erin 500 Hz maksimum çalışma frekansında
hem açarken hem kaparken 1 ms’den daha iyi cevap verme
süresine sahiptir.
gösteren grafi k verilmiştir. Valf tepkisini anlamak için çıkış
tarafına bir basınç sensörü yerleştirilip her açma sinyalinde
basınç okunup okunmadığı kontrol edilmiştir. Buna göre
380 Hz frekansta valf her tetiklemede tam olarak açılıp
kapanmıştır. PWM elektronik sistemlerin pek çok farklı
alanında yaygınlaşmış iyi bilinen ve çok sayıda adaptasyonu
olan sistemlerdir. Örneğin, bütün anahtarlama besleyiciler
PWM tekniği ile çalışır. Bununla birlikte sadece frekans
genliği değiştirilerek on-off çalışan valfl er PWM kontrollü
ile oransal bir valfe dönüştürebilir. Böylece kademesiz debi
ayarı yapma imkânı yakalanabilir.
3. AKIŞ KONTROL TEKNİKLERİ
Pnömatik selenoid valfl er; dijital on/off selenoid valfl er
ve oransal selenoid valfl er olarak ikiye ayrılabilir. Dijital
selenoid valfl erin açık-kapalı pozisyonları valfe gönderilen
elektrik sinyaline bağlı olarak değişir. Yani gelen kontrol
sinyaline göre açılır veya kapanır.
Oransal selenoid valfl erde ise bir gerilim veya değişken akım
kontrol cihazı ile açık veya kapalı arasında bir konumda tutmak mümkündür. Teknolojinin gelişimi dijital bileşenlerin
yerine oransal olanların kullanımına olanak sağlayan,
yeni akış kontrol tekniklerinin gelişmesine yol açmıştır.
Elektronik uygulamalardan başlayarak bu teknikler, PWM,
PFM, PNM, PCM ve bunların yanı sıra bunlar arasında ki
kombinasyonlardır.
3.1. PWM TEKNİĞİ
PWM (Pulse Width Modulation) tekniği ayarlanabilir sinyal
süresi ile sabit frekanslı kare dalga kuşağı oluşturur. DC
(duty-cycle) aşağıdaki gibi, sinyal süresi tp (ayarlanabilir)
ve periyot T0 (sabit) arasında ki yüzdelik oran olarak
tanımlanır.
DC = tp / T0 x 100
DC’nin doğrusal olarak artışı ile sinyal süresinin doğrusal
olarak artışı arasında bağ vardır. tp değişken, Q geçen akış
ve Qnom nominal(maksimum) akış olduğunda, şu sonuca
varılır:
Q = Qnom x tp / T0
Şekil 2. Yüksek frekansta kontrol sinyalini takip eden
valfin çalışması
Son yıllarda frekans kontrolü için PWM ve PFM gibi yeni
teknikler kullanılamaya başlanmıştır. Bu tekniklerin hem
donanım olarak hem de yazılım hazırlanması bakımından
kolay olması hızla yaygınlaşmasını sağlamıştır. Sabit
frekansta ve değişken sinyal ile kare dalga üretmek çok
kolay bir işlemdir. PWM tekniği ile lineer fonksiyonlar
elde etmek son derece kolay yönetilebilir bir iştir. Şekil 2’
de valfi açıp kapatmak için 380 Hz frekansta gönderilen
kontrol sinyaline karşılık valfi n nasıl karşılık verdiğini
PWM kontrollü 2/2 normalde kapalı valfi n oransal
varyasyonlarının olduğu anlamına gelir. Geçirgenliğin
sıfır ve maksimum arasında sonsuz değerleri olduğu
varsayılabilir.
Şekil 3. PWM ile kare dalga kontrolü ve hava akışındaki
lineer çıkış grafi ği
ENDÜSTRİ OTOMASYON
91
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
3.2 PFM TEKNİĞİ
PFM (Pulse Frequency Modulation) tekniği, sabit sinyal
süresi ile değişken frekanslı kare dalga kuşağı oluşturur.
Periyot (T0) değişken olduğunda, PFM kontrollü 2/2
normalde kapalı selenoid valfi n T0 periyoduna ters orantılı
olarak maksimum akış frekansının oransal varyasyonları
olduğu anlamına gelir:
gelir. Q n n tane selenoid valf geçirgenliği ve n ikili olarak
ifade edildiğinde, toplam geçirgenlik değeri:
Q = Σn (Q n)
Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında 2n
tane değeri olduğunu varsayabiliriz. Sonuç olarak n=8
olduğunda varsayılan değer 256 olur.
Q = Qnom x tp / T0
Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum arasında sonsuz değerleri
olduğu varsayılabilir.
Şekil 6. İkili kodlama (Binary code) mantığı ile valf
gruplarının kontrolü ve lineer debi grafiği
Şekil 4. Frekans değişimi ile hava akışındaki hiperbolik
değişim grafiği
3.3 PNM TEKNİĞİ
PNM (Pulse Number Modulation) tekniği birden fazla
kapatıcının (shutter) olduğu çoklu valfl erin özelliklerine
dayanmaktadır. Burada n sayısı kadar on / off valf olduğu
düşünülmelidir. Bu, n tane eşit akışlı sürgü grubuna uygulanan PNM kontrolü (0’dan n’ye kadar değişken) n ile orantılı
akış varyasyonları olduğu anlamına gelir. Yani arzu edilen
sayıda valf açılıp kapatılarak debinin artması veya azalması
sağlanır. Qn sadece bir sürgü akış değeri olduğunda, akış
sonuçları:
Q = Qn x n
Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında n tane
değeri olduğunu varsayabiliriz. n = 8 olduğunda 8 değere
ulaşılabilir.
Şekil 5. Kontrol edilen valf sayısına göre akıştaki
basamaklı değişim grafiği
3.4. PCM TEKNİĞİ
PCM (Pulse Code Modulation) Birden fazla kapatıcı valfi n
olduğu durumlarda kullanılabilir. Fakat buradaki valfl erin
geçirgenlikleri eşit değildir. Yaklaşık olarak her bir valf
diğerinden 2 kat daha fazla geçirgenliğe sahiptir. İkili kodlama (binary code) mantığı ile farklı valf kombinasyonları
açılıp kapatılarak lineer bir debi eğrisi elde edilebilir.
Bu, 2’den n taneye oransal akış varyasyonu sağlayan, PCM
kontrollü ikili tipten (0’dan n’e kadar ayarlanabilir) n tane
sürgülü NC 2/2 değişik geçirgenliğe sahip valf anlamına
92
3.5 KOMBİNE TEKNİKLER
Daha önce ki örneklerde de görüldüğü gibi, kombine
teknikler kullanımı tek başına tekniklerin özelliklerinin
kullanışlı birleşimine neden olabilir. Elde edilen kombinasyonlar, daha yüksek hassasiyette akış kontrollüne izin
verir. Örneğin PNM tekniği ile basamaklı bir çıkış grafi
ği elde edilirken, bu valflere aynı zamanda PWM tekniği
de uygulanarak basamaklı grafi k tam bir lineer grafi ğe
dönüştürülebilir.
4. ÇEŞİTLİ UYGULAMA ALANLARI
Çok hızlı cevap veren valfl er ve yüksek frekansta uygulama yapabilmek bu tür valfl ere PWM tekniğini uygulayabilme avantajı sağlamaktadır. Daha önce de anlatıldığı
gibi PWM uygulaması basit bir yazılım ile uygulanabilmekte böylece on-off kontrollü ir valf hiçbir yapı değişikliği
olmaksızın oransal kontrol edilebilmektedir. Test şartları
altında saniyede 2000 tetiklemeye kadar çıkan ürünler
bulunmaktadır. Standart uygulamalarda 1 ms den daha
hızlı cevap süreleri ile çalışmak ve 1000 Hz frekansa kadar
çıkmak mümkündür. Bu kadar hızlı çalışma en çok optik
ayırma makinalarında kullanım alanı bulmuştur. Optik
ayırma makinalarında on-off çalışma mantığı ile valf kontrolü yeterli olmaktadır. Şekil 7 de bu tür makinaların temel
mantığı gösterilmiştir. Makinaya yüklenen ve ayrılmak
istenen malzemeyi tanımlamak için bir elektronik algılama
sistemi bulunmaktadır. Bu sistem bir kamera, renk sensörü,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
laser sensör, X ışınları, infared ışınları vs. olabilir. Algılama
sistemi istenmeyen ürünü belirleyip makinanın elektronik
kontrol ünitesine bilgi gönderir. Hızlı valfl erden oluşan
bir pnömatik manifold aşağıya doğru düşen malzemelerin
geçiş yolu üzerine yerleştirilir. Elektronik kontrol sistemi
hızlı valf grubundan istenen valflere aç-kapa emri göndererek aşağıya doğru düşen malzemeye basınçlı hava ile
vurulmasını ve başka tarafa düşürülmesini sağlar.
Medikal ve biyoteknoloji alanında da yüksek hızlı valfl er sık
kullanım alanı bulmaktadır. PWM uygulamaları bu sektörde
büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Hem pozitif basınçta hem
de vakum uygulamarında PWM kontrol tekniği ile debi
ayarı yapmak mümkündür. Bu nedenle baskı şiddetinin
ayarlanabildiği vakum terapi ve fizyoterapi cihazları veya
solunum ekipmanlarında kolayca uygulanabilmektedir.
Şekil 9. Solunum için kullanılan cihaz ve bu cihazda
kullanılan yüksek hızlı valf
Aşağıda yüksek hızlı valfl er ile ilgili bazı örnek uygulama
fotoğrafl arı verilmiştir.
Şekil 7. Optik ayırma makinası çalışma mantığı
Optik ayrıma makinaları (optical sorting machines) en çok
gıda, geri dönüşüm ve madencilik alanında kullanılmaktadır.
Bu yöntem ile endüstriyel makinalarda pirinç, susam,
fındık, buğday, zeytin, ay çekirdeği vb. taneli gıda ürünlerinde istenmeyen malzemeleri ayıklayarak temizlemek
mümkündür. Geri dönüşüm sektörlerinde PET, plastik,
cam, kağıt vb. ürünlerde malzeme cinsine göre ayıklama
yapmak mümkündür.
Yani atık plastik şişelerin içerisinden PET olanları veya
PVC olanları ayırmak kolayca yapılabilmektedir. Ya da
cam kırıkları arasından yeşil renge sahip olanları seçebilen makinalar kullanılmaktadır. Madencilikte ise diğer
yüzdürme, manyetik gibi diğer yöntemlerle ayrılamayan
ürünler için kullanılan makinalar bulunmaktadır. Dünyada
altın, pırlanta gibi değerli maden ayıklaması için de optik
ayrıma makinaları örnekleri vardır.
Şekil 10. Robotik
uygulama
Şekil 11. Pnömatik vuruşlu
çelik uçlu yazıcı
SONUÇ
Hava valfl erinin büyük bir hız ile açılıp kapatılmasını
sağlayan bu basit mekanizma panömatik sistemler farklı
bir kontrol dünyasının kapısını açmaktadır. Değişik kontrol
teknikleri uygulanarak valf açılma kapanma hızları hem
yükseltilmiş hem de daha hassas kontrolü sağlanmıştır.
Sadece yazılım adaptasyonu ile on-off yapıya sahip valfler
oransal debi kontrolünde kullanılabilmektedir. Yüksek cevap
verme süreleri ve yüksek frekansta istikrarlı çalışabilme
kabiliyeti pnömatik için yeni uygulama alanları açmıştır.
Pnömatik oransal basınç regülatörlerinde de kullanılan bu
valfler yeni bir oransal basınç kontrolü mantığı gelişmesine
sebep olmuştur. Havanın sıkıştırılabilir bir akışkan olması
nedeniyle yapılması zor olan pnömatik pozisyonlama,
hassas hız kontrolü gibi uygulamalarda ciddi mesafeler
kaydedilmiştir.
KAYNAKLAR
[1)
MATRIX
MECHATRONIC,
GENERAL
CATALOGUE, S. 4-10, 2009
[2] MATRIX MECHATRONICS Teknoloji Tanıtım
Sunumları 2011
Şekil 8. Optik ayırma için pnöamtik manifold ve makine
örneği
ENDÜSTRİ OTOMASYON
93
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
3.2 PFM TEKNİĞİ
PFM (Pulse Frequency Modulation) tekniği, sabit sinyal
süresi ile değişken frekanslı kare dalga kuşağı oluşturur.
Periyot (T0) değişken olduğunda, PFM kontrollü 2/2
normalde kapalı selenoid valfi n T0 periyoduna ters orantılı
olarak maksimum akış frekansının oransal varyasyonları
olduğu anlamına gelir:
gelir. Q n n tane selenoid valf geçirgenliği ve n ikili olarak
ifade edildiğinde, toplam geçirgenlik değeri:
Q = Σn (Q n)
Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında 2n
tane değeri olduğunu varsayabiliriz. Sonuç olarak n=8
olduğunda varsayılan değer 256 olur.
Q = Qnom x tp / T0
Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum arasında sonsuz değerleri
olduğu varsayılabilir.
Şekil 6. İkili kodlama (Binary code) mantığı ile valf
gruplarının kontrolü ve lineer debi grafiği
Şekil 4. Frekans değişimi ile hava akışındaki hiperbolik
değişim grafiği
3.3 PNM TEKNİĞİ
PNM (Pulse Number Modulation) tekniği birden fazla
kapatıcının (shutter) olduğu çoklu valfl erin özelliklerine
dayanmaktadır. Burada n sayısı kadar on / off valf olduğu
düşünülmelidir. Bu, n tane eşit akışlı sürgü grubuna uygulanan PNM kontrolü (0’dan n’ye kadar değişken) n ile orantılı
akış varyasyonları olduğu anlamına gelir. Yani arzu edilen
sayıda valf açılıp kapatılarak debinin artması veya azalması
sağlanır. Qn sadece bir sürgü akış değeri olduğunda, akış
sonuçları:
Q = Qn x n
Geçirgenliğin, sıfır ve maksimum değerler arasında n tane
değeri olduğunu varsayabiliriz. n = 8 olduğunda 8 değere
ulaşılabilir.
Şekil 5. Kontrol edilen valf sayısına göre akıştaki
basamaklı değişim grafiği
3.4. PCM TEKNİĞİ
PCM (Pulse Code Modulation) Birden fazla kapatıcı valfi n
olduğu durumlarda kullanılabilir. Fakat buradaki valfl erin
geçirgenlikleri eşit değildir. Yaklaşık olarak her bir valf
diğerinden 2 kat daha fazla geçirgenliğe sahiptir. İkili kodlama (binary code) mantığı ile farklı valf kombinasyonları
açılıp kapatılarak lineer bir debi eğrisi elde edilebilir.
Bu, 2’den n taneye oransal akış varyasyonu sağlayan, PCM
kontrollü ikili tipten (0’dan n’e kadar ayarlanabilir) n tane
sürgülü NC 2/2 değişik geçirgenliğe sahip valf anlamına
94
3.5 KOMBİNE TEKNİKLER
Daha önce ki örneklerde de görüldüğü gibi, kombine
teknikler kullanımı tek başına tekniklerin özelliklerinin
kullanışlı birleşimine neden olabilir. Elde edilen kombinasyonlar, daha yüksek hassasiyette akış kontrollüne izin
verir. Örneğin PNM tekniği ile basamaklı bir çıkış grafi
ği elde edilirken, bu valflere aynı zamanda PWM tekniği
de uygulanarak basamaklı grafi k tam bir lineer grafi ğe
dönüştürülebilir.
4. ÇEŞİTLİ UYGULAMA ALANLARI
Çok hızlı cevap veren valfl er ve yüksek frekansta uygulama yapabilmek bu tür valfl ere PWM tekniğini uygulayabilme avantajı sağlamaktadır. Daha önce de anlatıldığı
gibi PWM uygulaması basit bir yazılım ile uygulanabilmekte böylece on-off kontrollü ir valf hiçbir yapı değişikliği
olmaksızın oransal kontrol edilebilmektedir. Test şartları
altında saniyede 2000 tetiklemeye kadar çıkan ürünler
bulunmaktadır. Standart uygulamalarda 1 ms den daha
hızlı cevap süreleri ile çalışmak ve 1000 Hz frekansa kadar
çıkmak mümkündür. Bu kadar hızlı çalışma en çok optik
ayırma makinalarında kullanım alanı bulmuştur. Optik
ayırma makinalarında on-off çalışma mantığı ile valf kontrolü yeterli olmaktadır. Şekil 7 de bu tür makinaların temel
mantığı gösterilmiştir. Makinaya yüklenen ve ayrılmak
istenen malzemeyi tanımlamak için bir elektronik algılama
sistemi bulunmaktadır. Bu sistem bir kamera, renk sensörü,
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
laser sensör, X ışınları, infared ışınları vs. olabilir. Algılama
sistemi istenmeyen ürünü belirleyip makinanın elektronik
kontrol ünitesine bilgi gönderir. Hızlı valfl erden oluşan
bir pnömatik manifold aşağıya doğru düşen malzemelerin
geçiş yolu üzerine yerleştirilir. Elektronik kontrol sistemi
hızlı valf grubundan istenen valflere aç-kapa emri göndererek aşağıya doğru düşen malzemeye basınçlı hava ile
vurulmasını ve başka tarafa düşürülmesini sağlar.
Medikal ve biyoteknoloji alanında da yüksek hızlı valfl er sık
kullanım alanı bulmaktadır. PWM uygulamaları bu sektörde
büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Hem pozitif basınçta hem
de vakum uygulamarında PWM kontrol tekniği ile debi
ayarı yapmak mümkündür. Bu nedenle baskı şiddetinin
ayarlanabildiği vakum terapi ve fizyoterapi cihazları veya
solunum ekipmanlarında kolayca uygulanabilmektedir.
Şekil 9. Solunum için kullanılan cihaz ve bu cihazda
kullanılan yüksek hızlı valf
Aşağıda yüksek hızlı valfl er ile ilgili bazı örnek uygulama
fotoğrafl arı verilmiştir.
Şekil 7. Optik ayırma makinası çalışma mantığı
Optik ayrıma makinaları (optical sorting machines) en çok
gıda, geri dönüşüm ve madencilik alanında kullanılmaktadır.
Bu yöntem ile endüstriyel makinalarda pirinç, susam,
fındık, buğday, zeytin, ay çekirdeği vb. taneli gıda ürünlerinde istenmeyen malzemeleri ayıklayarak temizlemek
mümkündür. Geri dönüşüm sektörlerinde PET, plastik,
cam, kağıt vb. ürünlerde malzeme cinsine göre ayıklama
yapmak mümkündür.
Yani atık plastik şişelerin içerisinden PET olanları veya
PVC olanları ayırmak kolayca yapılabilmektedir. Ya da
cam kırıkları arasından yeşil renge sahip olanları seçebilen makinalar kullanılmaktadır. Madencilikte ise diğer
yüzdürme, manyetik gibi diğer yöntemlerle ayrılamayan
ürünler için kullanılan makinalar bulunmaktadır. Dünyada
altın, pırlanta gibi değerli maden ayıklaması için de optik
ayrıma makinaları örnekleri vardır.
Şekil 10. Robotik
uygulama
Şekil 11. Pnömatik vuruşlu
çelik uçlu yazıcı
SONUÇ
Hava valfl erinin büyük bir hız ile açılıp kapatılmasını
sağlayan bu basit mekanizma panömatik sistemler farklı
bir kontrol dünyasının kapısını açmaktadır. Değişik kontrol
teknikleri uygulanarak valf açılma kapanma hızları hem
yükseltilmiş hem de daha hassas kontrolü sağlanmıştır.
Sadece yazılım adaptasyonu ile on-off yapıya sahip valfler
oransal debi kontrolünde kullanılabilmektedir. Yüksek cevap
verme süreleri ve yüksek frekansta istikrarlı çalışabilme
kabiliyeti pnömatik için yeni uygulama alanları açmıştır.
Pnömatik oransal basınç regülatörlerinde de kullanılan bu
valfler yeni bir oransal basınç kontrolü mantığı gelişmesine
sebep olmuştur. Havanın sıkıştırılabilir bir akışkan olması
nedeniyle yapılması zor olan pnömatik pozisyonlama,
hassas hız kontrolü gibi uygulamalarda ciddi mesafeler
kaydedilmiştir.
KAYNAKLAR
[1)
MATRIX
MECHATRONIC,
GENERAL
CATALOGUE, S. 4-10, 2009
[2] MATRIX MECHATRONICS Teknoloji Tanıtım
Sunumları 2011
Şekil 8. Optik ayırma için pnöamtik manifold ve makine
örneği
ENDÜSTRİ OTOMASYON
95
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
OTOMOBİL FREN SİSTEMLERİNİN HİDROLİK
ÜNİTE İLE KONTROLÜ
Bu makale, 22-25 Ekim 2014 tarihinde düzenlenen VII. ULUSAL HİDROLİK PNÖMATİK KONGRESİ VE SERGİSİ’nde sunulmuştur.
Mustafa TİMUR
Kırklareli
Üniversitesi,
Mekatronik
Mühendisliği
Bölümü, Kırklareli / TÜRKİYE
[email protected]
■ ÖZET
Bu çalışmada, taşıtların disk frenlerinde kullanılan balataların
belirli basınç, sıcaklık, ve hız faktörleri altında sürtünmeden
dolayı meydana gelen aşınma direncinin tespiti için test
cihazı ve hidrolik ünite imalatı yapılmıştır. Sistemin, analog
ek modülü, operatör paneli, ve bilgisayar bağlantısı ile kontrolü sağlanmaktadır. Test cihazında kullanılan farklı balata
malzemeleri belirlenen sürede sürekli olarak hidrolik valfler
ile frenlenme işlemine tabi tutulmaktadır.
Bu sayede balataların sürtünmeden dolayı meydana gelen
aşınma direnci ve sıcaklık altındaki termal etkileşimi
yapılacak olan test cihazı ve bu işleme yardımcı olacak
hidrolik ünite ile belirlenmiş olacaktır. Sistemde kullanılan
hidrolik ünite sayesinde sürtünmedeney setine uygun
temel fren balatalarının davranışlarını incelemenin yanı
sıra, kolaylıkla sökülüp takılabilen karşı sürtünme elemanı
numunelerinin de sürtünme davranışlarını, farklı basınç
aralıklarında incelemek mümkün olacaktır. Böylece temel
sürtünme elemanı malzemesi geliştirebilmenin yanında
karşı sürtünme elemanı malzemesi ve bunlara yapılacak
işlemlerin de sürtünmeye etkisi incelenebilecektir.
1. GİRİŞ
Gelişen teknoloji ile sanayide insan gücüne dayalı yapılan
üretim, günümüzde yerini makinelere bırakmaktadır. Bu
değişim süreci ile birlikte tesislerde istenilen ve planlanan biçimde üretim başlamış, buna izlenebilme özelliği
eklenmiş, ayrıca kişilerin yapabileceği hata oranı da bu
gelişim ile azalmıştır. Makineleşme ve otomasyon teknolojileri hızlı ve güvenilir üretim özelliklerini de beraberinde
getirmiştir. Bu nedenle mikroişlemci tabanlı gerçeklenen
kontrol yöntemleri ile hayata geçen makineler ve süreçler
sanayinin vazgeçilmez bir parçası olmaya başlamışlardır.
Bu sistemlerin insan gücünün yerine geçmesi, en çok kontrol sistemleri gibi süreçlerde kendini göstermiştir.
Çünkü kontrol sistemleri gelişmiş yapı ile kontrol edildiği
takdirde insan gücünün hızından daha hızlı, gücünden daha yüksek güçlü ve güvenilir sistemlere olanak
sağlamaktadırlar [1]. Otomotiv teknolojisinin hızla ilerlemesine paralel olarak, otomatik kontrol bu alanda insan
hayatının her aşamasında daha fazla önem kazanmaktadır.
98
Daha kontrollü bir hareket ve işin her aşamasına müdahale
edebilme yeteneği, tasarımların önemini ve değerini artırıcı
bir özellik olarak değerlendirilmektedir [2].
2. MATERYAL VE METOT
İyi bir tasarımcı, tasarım görevini yerine getirirken, belli
başlı üç etkinlikte bulunur. Bunlar; hayal gücü, karar verme
ve modellemedir. Hayal gücü, sanıldığı gibi doğuştan
gelen bir yetenek değildir. İnsanın kendisini geliştirmesi
ve eğitmesine de bağlıdır. Karar verme tasarımcının zaman
silahıdır. Tasarımcı kısıtlı zamanda en doğru kararı vermek zorundadır. Bunun için kısıtlı zamanda uzun hesaplamalardan kaçınır, sezgilerine ve deneyimlerine güvenir. Modelleme ise tasarımcının tasarımını ve hesaplama
işlemlerini gerçekleştirdikten sonra yapılan işin prototipini
çıkarma işlemidir [3].
2.1. Sürtünme Katsayısı Test Cihazı Fren balatasının test
cihazının tasarımında Türk standartlarında belirtilen deney
şartlarını sağlama sına ve teknolojinin gerektirdiği veri alma,
denetleme ve veri aktarma özelliklerine sahip olmasına dikkat edilmiştir. Şekil 2.1’de gösterilen Test cihazı, deneysel
çalışmaların verilerinde standartlar doğrultusunda güvenilir sonuçlar alınabilecek şekilde tasarlanmıştır. Gerek
tasarımda ve gerekse üretime geçildikten sonra test
cihazında deneysel aşamaların pratik olarak yapılabilmesi
için her bir ayrıntı dikkate alınmıştır.
Balataların, farklı devir, sıcaklık, basınç vb. gibi faktörlerin etkisinde sürtünme katsayısı incelenebilmektedir.
Bu tasarımla sürtünme katsayısı-sıcaklık, sürtünme
katsayısı-zaman, sıcaklık-zaman grafiklerini oluşturmak
mümkündür [4]. Test cihazının imalatında birinci aşama
olarak taşıt üzerindeki fren sisteminin mekanik kısmı
oluşturulmaya çalışılmıştır. Mekanik sistemde disk, diskin
hareketini sağlamak için elektrik motoru, kaliper, kaliperde
fren balatalarının yerleştirileceği balata sacı kullanılmıştır.
Söz konusu test cihazının mekanik sistemi test cihazını
oluşturan tezgâh üzerine yerleştirilmiş. İkinci aşama olarak,
mekanik sistemde frenleme sağlanabilmesi için balata üzerinde oluşacak olan pedal kuvvetini oluşturan basınç hidrolik
sistemle sağlanmıştır. Hidrolik sistem tezgâhın alt kısmına
yerleştirilmiştir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
Şekil 2.1 Sürtünme Katsayısı Test Cihazı [5].
3. HİDROLİK ÜNİTE
3.1. Kontrol Elemanları
Hidrolik ünitede elektrik motorunun tahrik ettiği hidrolik
pompa ile akışkanın belirli basınçta ve debide basıldığı
ve bu hidrolik enerji ile doğrusal, hareketin üretildiği
bir sistem oluşturulmuştur. Sisteme giriş enerjisi olarak
elektrik enerjisi verilir. Bu enerji ile hidrolik pompanın mili
kavramalarla bağlı olduğu elektrik motorundan hareket
alarak dönmekte ve yağ haznesinde statik durumda bulunan yağı vakumlayarak çeker ve sisteme gönderir. Elektrik
motoruna bağlı olan hidrolik pompa, elektrik motorundan
aldığı hareketle depo içerisindeki yağı emerek hidrolik on/
off valfe gönderir. On/off valften sistemin basınç kontrolü
için elektro hidrolik oransal valfe (basınç kontrol valfi)
gönderir. On/ off valf ve oransal valf kontrol panosundaki elektronik kartlarla kumanda edilmektedir. Elde edilen
basınçlı akışkan hareket ve kuvvet üretme özelliğine sahip
olduğundan piston disk üzerinde istenilen oranlarda kontak
basıncını oluşturur. Sistem üzerinde kullanılan elektronik
kontrollü oransal valfin kontrolü için otomasyon sistemi
geliştirilmiştir. Otomasyon sisteminin blok diyağramı şekil
3.1’de gösterilmiştir.
Şekil 3.1 Blok Diyagramı [2]
ENDÜSTRİ OTOMASYON
99
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
Elektronik karta verilen sinyaller 4-20 mA’lik çıkış sağlayarak
oransal basınç değerlerini bilgisayara aktarmaktadır. Test
cihazı üzerinde bulunan hidrolik ünitenin oransal basınç
kontrol kartı Şekil 3.2’de görüldüğü gibidir. Elektronik
oransal basınç kontrol kartı sayesinde yeni yazılım ve
kontrol üniteleri ile üretim ve kalite kontrolünde en üst
seviyede hâkimiyet sağlanmaktadır. Kartın özellikleri; fren
balatası test cihazına monte edilerek otomatik prosesleri
algılamakta ve merkezi bilgisayar sistemine bildirmektedir.
Sistemde meydana gelen durum değişikliklerini algılar ve
operatöre veri girişi için hazırlar. Sistem üzerinde bulunan
yazılım ile biriken bilgiler istenilen şekilde raporlanmaktadır.
Test esnasında deneyleri aksatan, kaliteyi düşüren ve
zamanı uzatan etkenlerin tespit edilmesine ve giderilmesini
sağlamaktadır.
bar, basınç esnasında gecikme %2’dir. Yön kontrol valfi
teknik özellikleri ise; valfin yağ geçirgenliği litrede / dk 1-95,
maksimum basınç 315 bar, basınç esnasında gecikme
%0-5, tekrarlama % 0-5’dir. Şekil 3.4’de hidrolik ünitenin
devre şeması gözükmektedir. Sistemde elektrik motorunun
emniyet valfini tetiklemesi ile birlikte yön valfi harekete
geçmektedir. Yön valfinden çıkan yağ regülatör üzerinde deney için üretilen basınç aralıklarında manuel olarak
ayarlanmaktadır. Regülatörde istenilen basınç aralıklarında
ayarlanan yağ piston üzerinde 0-1.05 Mpa arasında basınç
oluşturması istenmektedir. Oransal valf pistonu tetikleyerek
pistonun ileri ve geri hareketini orantısal olarak yapmasını
sağlamıştır.
Şekil 3.2 Elektronik Oransal Basınç Kontrol Kartı [2]
Tanktan çıkan yağın pistonu hareket ettirmesi ve hareket
halinde olan fren diskini yavaşlatması valfler sayesinde
olmaktadır. Şekil3.3’ de görüldüğü gibi yağ basıncının
pistona ulaşabilmesi ve tekrar tanka geri dönebilmesi için
pistonun ileri hareketini sağlayabilecek oransal basınç kontrol valfi, ve yön kontrol valfi kullanılmıştır. Oransal basınç
kontrol valfinin teknik özellikleri; geçirgenliği litrede / dk
1-160, maksimum akım 750 mA, maksimum basınç 350
Şekil 3.4 Hidrolik Ünite Devre Şeması [2]
Şekil 3.3 Oransal basınç kontrol valfi (a) – Yön kontrol valfi (b) [2]
3.2 Hidrolik Ünitenin Montajı
Mekanik sistemde frenleme sağlanabilmesi için balata
üzerinde oluşacak olan pedal kuvvetini oluşturan basınç
hidrolik sistemle sağlanmıştır. Hidrolik sistem tezgâhın alt
100
kısmına yerleştirilmiştir. Hidrolik sistem belirli bir hızda
dönmekte olan fren diskini 0-1.05 MPa basınç aralığında
yavaşlatmaya çalışmaktadır. Diski durdurmak için disk
dönme ekseninde kısmi olarak hareket edebilen kaliper
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
frenleme sırasında fren kuvvetinin algılandığı Loadcell’e
dayanmaktadır. Loadcell üzerinden alınan değerler yazılım
üzerinden bilgisayara kaydedilmektedir. Fren diski istenilen
devir aralıklarında dönerken hidrolik üniteden gelen basıncın
kaç bar olduğunu anlamak için pleytin üzerine basınç sensörü
takılmıştır. Basınç sensörü 0-60 bar aralığında çalışma
basıncına sahiptir basınç sensörü 4-20 mA çıkış sinyali üretmektedir. Bu sayede yazılım programında hidrolik ünitenin
yapmış olduğu basınç rahatlıkla kaydedilebilmekte ve sonuçlar grafik haline dönüştürülmektedir. Fren balatasının farklı
basınçlardaki performansı da yapılan bu sistem sayesinde
deneysel olarak incelenebilmektedir.
Şekil 3.5 Hidrolik Ünite [2].
Test cihazında Kaliper loadcell’e dayanana kadar disk dönme
ekseninde hareket edebilir. Hidrolik sistemin uyguladığı fren
kuvveti kaliper üzerinde bulunan iki taraflı fren balatası ile diske
iletilir. Durdurma esnasında meydana gelen hidrolik sistem
basıncı, sisteme yerleştirilmiş olan on-off ve oransal elektrohidrolik valfler vasıtasıyla program kontrolü ile sağlanmakta ve
basınç göstergesiyle takip edilmektedir. Şekil 3.5’de gösterilen
hidrolik ünite tertibatı ile fren balatası testlerinden yararlanarak;
- Malzeme seçiminde, teknoloji ve teoride iyileştirme veya
ilerleme imkânı sağlanabilmesi,
- Sistemin gerçek zamanlı (real-time) olarak çalışması,
- Ekonomik olarak yeterli hız ve doğruluk oranına ulaşılması,
- Günümüz şartlarında hidrolik, elektronik ve mekanik
malzemelerin hassaslığı sayesinde ulaşılması istenilen
değerlere doğru bir biçimde ulaşılması
- Hidrolik ünite de parametreler bilgisayar yardımıyla kontrol edilmesi ve sonuçların daha güvenilir
olması,
- Otomotiv fren balata malzemelerinin durumu hakkında
bilgi elde edinilmesi,
- Fren balata malzemesinin hidrolik ünitenin oluşturduğu
kontak basıncı sayesinde oluşan sıcaklık dağılımı ve sıcaklık
değişiminin incelenmesi,
- Fren sisteminde temas basıncının oluşturduğu sürtünme
nedeniyle dinamik kararsızlıktan dolayı kaynaklanan gürültü
ve titreşim oluşumunun incelenmesi,
- Isı oluşumundan kaynaklanan termoelastik dayanıksızlık,
sıcaklık ve frenleme modu altında termal deformasyon
değişimi ve balata-disk yüzeyleri arasında basınç dağılımının
düzgün olmamasından dolayı balatada oluşan aşınma
konuları hakkında detaylı bilgi elde edinilmektedir.
Şekil 3.6’da görülen NK 11, GM 11 ve DK 2 nolu üç farklı
otomobil fren balatası üzerinde yapılan deneysel çalışmalarda
yapılan incelemeler neticesinde sürtünme katsayılarının farklı
olması balataların içeriğinde meydana gelen farklı madde
oranlarından kaynaklanmaktadır. Bu grafikte yapılan farklı
numuneler için deneysel çalışmaların farklı sonuçlarını göstermektedir. Bu durum tasarım ve imalatı yapılan hidrolik ünitenin amaca uygun olduğunu göstermektedir. Çizelge 3.1’de
deney numunelerinin birbirlerine göre aşınma ve sürtünme
durumları belirlenmiştir. Aşınma direnci çok yüksek sürtünme
malzemeleri karşı malzemenin aşınmasına sebep olur. Bu
nedenle sürtünme malzemelerinde aşınma sürecinden ziyade
sürtünme katsayısının sıcaklıkla değişimi önemli görülür.
Şekil 3.5 NK11-GM 11-DK 2 Nolu Fren Balatalarının Hidrolik Ünite İle Oluşturduğu Sürtünme Katsayı Değerleri
ENDÜSTRİ OTOMASYON
101
Dosya: Hidrolik Pnömatik Makale
Çizelge 3.1 Balata Numunelerinin Deney Sonucu Karakteristik Özellikleri
Çizelgede görüldüğü gibi balataların yoğunluk değerleri
artmış, aşınmaya karşı dayanımları da artmıştır. Aşınmada,
sıcaklık artışı sürtünme sebebiyle oluşmaktadır. Sıcaklık
düştükçe balataların aşınma direnci artmaktadır. Çizelge
de GM 11 balatasının aşınma direncinin düşük olduğu
görülmektedir. Bu durum numuneleri oluşturan kompenentin içeriği ile ilgilidir. NK 11’in aşınma direnci değerinin
yüksek çıkması, sürtünme esnasında disk yüzeyinde balata bünyesinde parçacıkların kopmamasından ve balata
içeriğinde bulunan bağlayıcı özelliğinde malzemelerin iyi
bir tutunma göstermesindendir. İyi bir balatanın özellikleri
yüksek sıcaklığa karsı iyi aşınma direnci olmalıdır. Bu
özellikleri sağlayacak balatanın bileşimine bağlayıcı,
güçlendirme elemanı elyaflar, aşındırıcı elemanlar, dolgu
maddeleri, yağlayıcılar ve yanma önleyicilerden oluşan
maddeler katılmaktadır. GM 11 ve NK 11 fren baltalarının
ortalama sürtünme katsayısı, birbirine yakın değerler göstermektedir. Ortalama sürtünme katsayısı yüksek olan
numunelerin sürtünme sırasında zorlanmanın etkisiyle
balata bünyesinden büyük parçacıkların kopmalarının
önemli bir etkisi vardır. DK 2 numunesinin yoğunluğu diğer
numunelerden düşük seviyededir bu durum şu şekilde
açıklanmaktadır. Yoğunlukların düşmesi ise, fırınlama
esnasında düşük buharlaşma sıcaklığına sahip malzemelerin
bünyeden uzaklaşarak bünyede mikro ölçülerde gözeneklilik
oluşturması ve kararlı bir sürtünme performansı sergilerken
yoğunluğun düşmesine de sebep olmaktadır [6].
5. SONUÇ
Bu çalışmanın amacı yeni bir yaklaşımla otomotiv fren
balatalarını sürtünmeye maruz bırakarak sürtünme
katsayısını tespit eden hidrolik ünite tasarım ve imalatıdır.
KAYNAKLAR
[1] Mutlu, I., ‘’Seramik Katkılı Asbestsiz Otomotiv Fren
Balatası Üretimi Ve Frenleme Karakteristiğinin Deneysel
İncelenmesi’’, Doktora Tezi, Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Sakarya, Kasım 2002.
[2] Timur, M., “Otomotiv Fren Balatalarının Sürtünme Sonucu
Oluşan Aşınma Direncinin ve Termal Etkileşiminin Otomatik
Test Sistemi İle Tespit Edilmesi”, Doktora Tezi, Trakya
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Edirne, Haziran 2014.
[3] Parr, E.A., ‘’Endüstriyel Kontrol El Kitabı’’, MEB, İstanbul,
1997.
102
İmalatı yapılan sistemde taşıttaki fren sistem basıncını ve
TS 555’te belirtilen sürtünme katsayısı deney basınçlarını
sağlayabilecek elektro-hidrolik sistem mevcuttur. Bilgisayar
programı kontrolü ve sistemdeki elektronik geri besleme
donanımları ile kapalı çevrim oluşturulmuştur. Sistem ilk
çalıştırılırken istenilen sistem basıncı elektronik kontrol
kartı tarafından algılanarak elektro-hidrolik on/off ve oransal
valflere yol vermektedir. Sistemin çalıştırılması ile birlikte
oluşturulan kapalı çevrim sayesinde geri besleme bilgileri
ile sistem basıncı sabit tutulmaya çalışılmaktadır.
Deneysel çalışmaların verilerinde SAE-J661 ve TSE 5559076’da yer alan standartlar doğrultusunda güvenilir
sonuçlar alınmaktadır. Hidrolik sistemde yağ deposu ile
hidrolik pompa arasındaki akış hattı ve hidrolik pompadan
çıkan ve basınçlı akışkanın taşındığı akış hattı üzerindeki
oransal valfin istenilen basınç aralıklarında çalışması fren
balatalarının disk üzerinde %95 oranında kontak basıncı
oluşturmasını sağlamaktadır. Fren balatasının disk üzerinde
oluşturduğu bu basınç balatanın sürtünmesi sonucu oluşan
ısı akışını homojen hale getirmektedir.
Isı akışının balata üzerinde homojen olması frenlerin performansındaki azalma, hatalı çalışma, hızlı balata
aşınması ve ses gibi olumsuz özellikleri ortadan kaldırır.
Hidrolik ünitede kullanılan kontrol sistemi ve yazılım
programı otomobil fren balatasının karakteristik özelliklerini
belirlemede kullanılan yeni ve farklı bir yöntemdir. Tüm bu
deneysel çalışma sonuçları ışığında sürtünme malzemelerinin sürtünme katsayılarını belirlemede hidrolik ünitenin
amacına uygun olduğu belirlenmiştir.
[4] Timur, M., Kuşçu, H., Sürtünme Malzemelerindeki
Sürtünme Katsayısını Test Eden Test Cihazı” TMMOB Makina
Mühendisleri Odası 12. Otomotiv ve Üretim Teknolojileri
Sempozyumu 13-14 Mayıs 2011
[5] Timur, M., “ Otomobillerde Kullanılan Sürtünme
Malzemelerinin sürtünme katsayısını tespit eden test cihazı
tasarımı ve imalatı”, Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Afyon, Aralık 2007.
[6] İ.Sugözü, “Bor katkılı asbestiz fren balatası üretimi ve
frenleme karakteristiğinin incelenmesi” Fırat Üniversitesi,
Makine Eğitimi, Doktora tezi, Elazığ 2009.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Ürün ve Uygulamalar
Aynı Anda Beş Yüz Silindir
Festo
www.festo.com.tr
■ Otomasyon teknolojisi son derece sofistike hale
gelmiş olsa da, süreçleri daha iyi hale getirmek için
her zaman bir potansiyel vardır. Sac boşlukları için
istifleme sistemi, pnömatik silindirler ve valflerdeki en
küçük yeniliklerin bile güvenlik ve verimlilik konularında
önemli bir ilerlemeye neden olduğunu gösteriyor.
Günümüz arabaları, mükemmel otomatik üretim
süreçlerin önde gelen örnekleridir. Küçücük vidalardan
büyük metal levhalara, üretimin ilk anından nihai motor
performans testine - her arabanın arkasında bağımsız
binlerce adımlardan oluşan kesintisiz bir zincir vardır.
Otomasyon teknolojisindeki gelişmeler sayesinde ürün
kalitesi de geliştirilmektedir. Süreçler daha güvenli ve
daha güvenilir hale geldikçe, bakım maliyetleri ve makine
kesintileri için işletme maliyetleri daha da düşmektedir.
Bu türden geliştirilmiş süreç güvenilirliği otomotiv sektörünün önde gelen firmaları ile çalışmakta
olan özelleştirilmiş taşıma sistemleri üreticisi NSM
Magnettechnik GmbH gibi şirketler için belirleyici bir
rekabet avantajı oluşturmaktadır. Yeni metal levha istifleme sistemde, uzmanlar kendinden ayarlı son konum
yastıklama PPS’si ile VUVG valf ve DSBC standart sil-
104
indirden oluşan bir silindir/valf kombinasyonunu seçtiler.
Bu silindirlerden beş yüz adeti ile hazır kurulum çözümü
hassas yastıklama ve senkronize hareket sağlıyor.
Küçük değişimler, büyük etki
Genellikle küçük şeyler en büyük farkları yaratır –
örneğin, sac boşlukları için istifleme sistemindeki
pnömatik silindirlerin değişimi. Paneller araba çatıları,
kapılar, kaput ve bagaj gibi mükemmel bir araç dış yüzey
panellerine dönüşecekse, sadece kusursuz kesimden
daha fazla ihtiyacınız var demektir.
Panelleri ayarlama ve istifleme süreçleri de hatasız
olmalıdır. 500 pnömatik silindirden sadece biri yanlış
zamanda veya yanlış yönde yığına manyetik şerit
tarafından taşınan paneli iterse, bu durum ürün kalitesini
bozan kusurlarla sonuçlanır.
Önceki sistemlerde, manyetik taşınır sac parçalarının
itilmesi için işlem PPV elle ayarlanabilir yastıklamayla
DNCB silindirler kullanılarak gerçekleştiriliyordu.
Kendinden ayarlı yastıklama PPS’si ile DSBC silindirlerine geçildikten bu yana, süreç güvenilirliği önemli ölçüde
iyileşti.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Dosya: Hidrolik Pnömatik Ürün ve Uygulamalar
çok daha fazla güvenilirlik sunuyor. Elektrikçiler için,
handling 8M endüstri standardında ve standart kablo
uzunluklarıyla daha kolay hale gelmiş bulunuyor.
İstifleme sistemindeki 900 soket ile, bu görünüşte küçük
gelişme büyük bir fark yaratıyor. Ek olarak CPE 1,5
bar pilot basıncında geçerken, bireysel VUVG valfleri 1
bar altındaki bir basınçta geçiş yapıyor. Böylece NSM
Magnettechnik’in yeni istifleme sisteminde önemli derecede yüksek paralel geçiş elde ediliyor. 100-150 milisaniyelik bir geçiş süresi ile, VUVG valfleri dakikada 90 itme
sürecine kadar yüksek devir oranı elde edebiliyor. Çıkış,
geleneksel sistemlere göre yüzde 40 daha yüksektir.
Eşit basınç için boşluklar: İtici pnömatik başlıklar
manyetik konveyörler arasında çalışıyor.
Senkronize ve tutarlı yastıklama
NSM istifleme sisteminde 500 adet pnömatik silindirin
senkronize ayarı eskiden hiç kolay değildi. Eski DNCB
silindirleri ile, yastıklama PPV’sinin ayrı ayrı ayarlanması
gerekiyordu. Görsel muayeneyi kolaylaştırmak ve güvenlik için, ayar vidaları balmumu ile kaplıydı. Kesinlikle
senkronize olduğundan emin olmak için 500 silindirin
yastıklama ayarlama süreci zaman ve emek açısından
son derece hassas, ama aynı zamanda yeni DSBC
yeni silindirleri ile karşılaştırıldığında eksik hassasiyete
sahipti. Yeni kendinden ayarlı yastıklama PPS’si sayesinde, her silindir hep aynı şekilde yastıklı ve senkronize ilerliyor. Bu sadece panelleri korumakla kalmıyor,
aynı zamanda yüzde 70 oranında bakım maliyetlerini
azaltıyor ve kalıcı olarak yeni sistem için kesinti sürelerini düşürüyor. Bütün bunlar rekabetçi otomotiv sektöründe Magnettechnik için önemli avantajlar oluştuyor.
Tam bir çözüm hizmet kalitesini artırır
Festo tarafından sağlanan kuruluma hazır çözüm sayesinde – DSBC silindir, VUVG valfi, bağlantı rakorları ve
hortumlar- NSM Magnettechnik’in montaj maliyetlerini
de azaltmış bulunuyor. Ayrıca, özelleştirilmiş komple bir
çözüm şirketin müşteri isteklerine son derece hızlı cevap
verebilmesi anlamına geliyor. Festo’nun yeni yüksek
performanslı ekipmanları sitemin işleme güvenilirliğini
artırmanın yanında kalıcı olarak hizmet kalitesini yükseltiyor.
Birlikte daha verimli: Kuruluma hazır bir çözüm olarak,
DSBC ve VUVG bakım ve montaj maliyetlerini azatıyor.
Endüstri standartlarında artırılmış güvenlik
Artan işlem güvenilirliği ve maliyet etkinliğine katkıda
bulunan bir diğer önemli faktör de CPE’den VUVG bireysel valflerine değişim oldu. CPE valfleri ile, küçük kablo
kenetleme vidaları aşırı sıkma nedeniyle sık sık arızalara
neden oluyordu. Bireysel VUVG valflerin 8M soketleri
“Yeni DSBC silindirlere geçiş müşterilerimize
çok daha iyi işlem güvenilirliğini sunabileceğimiz
anlamına geliyor.”
ENDÜSTRİ OTOMASYON
105
Ürünler
Sektörden Ürünler sayfalar› Endüstri&Otomasyon dergisinin ücretsiz ürün/hizmet tan›t›m sayfalar›
olup, endüstride kullan›lan ürünlerin tan›t›m› amac›yla yay›nlanmaktad›r. ‹lginizi çeken ürün ve/
veya hizmetler hakk›nda bilgi almak için ilgili firman›n internet sitesini inceleyebilir veya firma ile
ba€lant›ya geçebilirsiniz.
PTIO Sensör / Aktüatör Klemensleri
■ Phoenix Contact’ın kompakt sensör/aktüatör klemensleriyle modern
makine kontrol sistemlerinde sensör
ve aktüatörleri kolay ve anlaşılır şekilde bağlayın.
PTIO sensör / aktüatör klemensleri
PTIO klemenslerin sundukları:
- Sadece 3.5 mm klemens genişliği
- 0.25 mm2 kesitten itibaren kabloları aletsiz bağlama olanağı
www.phoenixcontact.com.tr
- Kolay potansiyel dağıtımı için aynı
şekle sahip güç klemensleri
- LED‘li ve PE kontaklı versiyonlar
- Çok sayıda test imkanı ve UT, ST,
PT, QT, RT serileriyle aynı aksesuarları kullanma olanağı
- Üç veya dört iletkenli sensör ve aktüatör bağlantısı.
phoenıx contact
X20 I/O Ailesine Eklenen Yeni Modüller
■ B&R yeni sıcaklık ve güç ölçüm
modüllerini tanıttı
B&R, X20 I/O sistemini 2 yeni ek
modülü daha içerecek şekilde genişletiyor:4 kablolu direnç ölçümlü bir
sıcaklık ölçme modülü ve 333mV çıkışlı harici akım trafoları için 4 akım
girişi bulunan bir enerji ölçüm modülü.
En yeni ürünlerle birlikte B&R’nin
X20 ürün ailesi için yüksek doğruluklu sıcaklık ve elektrik enerjisi
ölçümleri artık bir sorun değil
4 kablolu bağlantı teknolojisi kullanılarak X20ATB312 sıcaklık ölçüm
modülüne IEC 60751 standartı ile
uyumlu 4 adet platinyum PT100 sıcaklık sensörü bağlanabilir. Sadece
12,5 mm genişliğe sahip olan 4-kanallı kompakt X20 modülünün kablolama işlemleri X20TB1F 16-pin
terminal bloğu kullanılarak yapılır.
Rezistif sıcaklık ölçümüne ek olarak
4-kablolu bağlantılar için sabit akım
kaynağına ve 0.01°C’lik bir hassasiyete sahip olan PT100 sensörlerinin
kullanılması ayrıca direkt direnç ölçümüne ve filtre zamanının ayrı ayrı
ayarlanmasına olanak tanır.
www.br-automation.com
108
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Enerji tüketiminin ölçülmesi
X20AP3161, B&R’nin enerji ölçüm
modüllerinin kapsamını genişletmektedir. Maksimum 480 VAC değerinde olan 3 adet voltaj girişi ve
333mV çıkışlı harici akım trafolarının bağlanabilmesi için 4 adet akım
girişi ile donatılmıştır. Modül, her üç
faz için de ayrı ayrı ve topluca hepsi
için efektif, reaktif ve görünür/zahiri
güç ölçümünü gerçekleştirir. Ayrıca
tüm fazların güç tüketimi ve toplam
tüketim kaydedilir.
Modül, akım ve gerilimi 31inci harmoniğe kadar ölçer; dolayısıyla ölçme işlemi çok yüksek bir hassasiyetle gerçekleştirilir.
Yüksek duyarlılığından ve dördüncü kanala sahip olmasından dolayı, topraklama/nötr hatlarındaki kaçak akımların ölçülmesi için idealdir.
Sinyaller doğrudan modüllün içerisinde değerlendiği için, kontrolör
üzerindeki yük azaltılır.
br otomasyon
Ürünler
Akıllı Üretimde Hangi Noktadayız ve
Önümüzdeki Dönemde Bizi Neler Bekliyor?
■ Üretim süreçlerinin akıllı sistemlerle kontrol edildiği
üretim hatlarının sağladığı üretim esnekliği, tek bir üretim hattıyla farklı ürün çeşitleri üretebilme yetisi, üretim
sistemlerinin değişen şartlara hızlı adapte edilebilmesi
gibi avantajları sayesinde üretim verimliliğini arttırıp zaman ve maliyet tasarrufu sağlamaktadır.
Ülkemizin uluslararası pazarda boy gösteren otomotiv,
beyaz eşya ve ev elektroniği üreten büyük firmaları başta olmak üzere birçok firma günümüzün rekabetçi üretim şartlarına uyum sağlayabilmek için üretim tesislerini akıllı üretim yapabilecek duruma getirmektedirler.
Pilz’in geliştirdiği SafetyNETp haberleşme sistemi, Ethernet tabanlı gerçek zamanlı ağ yapısı ile üretim hattında bulunan tüm makinaları ve bilgisayar sistemlerini
tek bir ağ yapısı üzerinde toplayabilmektedir. Aynı zamanda e-mail, internet gibi diğer Ethernet özelliklerinden ve yazıcı, tarayıcı gibi Ethernet cihazlarının avantajlarından yararlanarak komple bir tesisin akıllı üretim
yapmasına olanak sağlayan güçlü ve güvenli bir ağ yapısı sunmaktadır.
Emniyetle ilgili verilerin de güvenli olarak taşınabildiği bu ağ yapısı ile birlikte üretim hattında bulunan sistemlerin kontrolünü yapabilen yeni nesil modüler PLC
sistemi PSS 4000, standart fonksiyonlarda olduğu gibi
emniyetle ilgili fonksiyonlarda da değişen üretim şartlarına uygun olarak farklı senaryolarla çalıştırılabilmektedir.
www.pilz.com
ENDÜSTRİ OTOMASYON
pılz
109
Ürünler
Nemli ve Agresif Ortamlara Karşı Koruma
■ X20 kontrolörleri ve modülleri
tüm çevresel koşullarla başa çıkabiliyor
Kaplanmış (coated) X20 modelleri için yoğunlaşma artık bir problem değil
X20c serileri ile birlikte B&R zorlu
çevresel koşullara karşı koruma için
yeni standartları ortaya koyuyor.
Kompakt kontrolörün ve I/O modüllerinin “kaplanmış” (coated) çeşitleri, elektronik modül üzerindeki
özel bir kaplama sayesinde yoğunlaşmaya ve korozif gazlara karşı korunaklı hale geliyor. Bu tarz özellikler de bu modülleri korozif çevre koşullarındaki çalışmalar için çok daha
uygun bir hale getiriyor. Elektronik
modüldeki kaplama, komponentleri ve devre kartını yoğunlaşmanın ve
korozif gazların etkilerinden korur.
Yoğunlaşmaya karşı korumanın etkinliği BMW GS 95011-4’ de belirtilen test kullanılarak kontrol edilirken korozif gazlara karşı olan koruma ise EN 60068-2-60 (4. test yöntemi) standartında belirtilen ve 4 kısımdan oluşan korozif gaz testi ile
www.br-automation.com
kontrol edilmiştir. Testler tam olarak
akredite olan bir kurum içi test laboratuvarında ve sertifikalı dış test tesislerinde gerçekleştirilmiştir. B&R
modüllerini oluştururken standartlarda belirlenenlerden daha zorlu
koşulları göz önünde bulunduruyor
ve daha katı ve ek test süreçlerinden
geçiriyor.
Islak ortamlarda ve dondurucu soğuklarda
Kaplanmış X20 modülleri fonksiyonellik açısından bakıldığında mevcut modeller ile tamamen uyumludur. Bu ürünlerin kullanıma girmesi B&R’nin X20 sistemlerinin uygulama alanlarını üçüncü kez genişletmesi anlamına geliyor. Tüm X20
modülleri için çalışma sıcaklık aralığı yakın bir zaman önce -25°C ile
+60°C arasına genişletilmiştir. X20
Sistemi ayrıca Germanischer Lloyd
(GL)’dan denizcilik uygulamaları için
alınması fazlasıyla zorlu olan bir sertifika almıştır.
br otomasyon
Yeni KEITHLEY 2657A Yüksek Güç Sistem Sourcemeter
■ 2657A SistemSourcemeter Güç
Yarı iletkenleri karakterizasyon ve
testlerini, GaN, SiC ve diğer bileşik
materyallerin karakterizasyonunu, 3
kV’a kadar kırılma ve sızıntı testlerini, milisaniyenin altındaki kısa süreli
karakterizasyonu kolaylıkla yapmanıza imkan tanıyan bir cihazdır. Dijital
I/O ve Interlock Kablosu, TSP-Link/
Ethernet Kablosu, Dokümantasyon CD’si, Yazılım Araçları ve Sürücü CD’si cihazla birlikte verilen aksesuarladır. Düşük İnterconnect Modülü, 200V Koruma Modülü, Babit Rack
monte kiti ve Yüksek gerilim kablo/
konnektörleri opsiyonel olarak sunuwww.netes.com.tr
110
ENDÜSTRİ OTOMASYON
lur.Kısaca özelliklerinden bahsetmek
gerekirse;
- Puls modunda ±3000V@20 mA ve
±1500V@120 mA kaynak ya da yük
- DC’de 180 W’a kadar kaynak ya da
yük özelliği
- 1 fA hassas akım çözünürlüğü
- Çift 22-bit hassas ADC ve 18 bit
1 μs/nokta dijitalleştirici ile yüksek
doğrulukta ve hızda anlık yakalama
- Diğer 2600A serisi ile uyumlu TSP
sistemi
- Hassas güç kaynağı, akım kaynağı,
DMM, arbitrary sinyal üreteci, V ya
da I puls kaynağı ve 18-bit elektronik
yük, hepsi bir arada…
netes
Ürünler
Düşük Maliyet Beklentisi Olan Uygulamalar İçin
ARM CortexTM A8 İşlemcili CP6606 Gömülü Panel PC
■ Kompakt 7 inç HMI ve hepsi bir arada kontrolör
CP6606 ‘Ekonomik’ Panel PC, makine üreticilerinin
düşük maliyet beklentisi olan uygulamaları için idealdir. Hepsi bir arada kompakt bir yapıya sahip olan
kontrolör, 7 inç formatında 800 x 480 (WVGA) çözünürlüğe sahip bir TFT dokunmatik ekranı, güçlü 1 GHz
Arm Cortex™ A8 işlemciyi ve 1 GB DDR3 RAM belleği
bünyesinde barındırıyor.
Pano montajı için tasarlanmış fansız CP6606, kompakt
ve düşük maliyetli bir Kontrol Paneli olarak kullanılmak
için idealdir. TwinCAT otomasyon yazılımıyla birlikte
Panel PC, küçük ve orta büyüklükteki makineler, üretim
tesisleri ya da binalar için esnek bir otomasyon kontrolörü haline geliyor. TwinCAT OPC UA desteğiyle Panel
PC bir OPC UA İstemcisi veya Sunucusu olarak da kullanılabiliyor, böylece kapsamlı bağlantı ve uzaktan erişim fonksiyonları sunuyor.
Beckhoff Endüstriyel PC Ürün Yöneticisi Frank Teepe,
“CP6606 Panel PC, yüksek kaliteli renkli dokunmatik
ekranın ötesinde, alüminyum ön yüz ve çelik sacdan yapılmış arka kapağa sahip sağlam muhafazasıyla, düşük
maliyetli pazarda bulunan tipik plastik panellerin kalitesini ve dayanıklılığını geride bırakıyor” diye açıklıyor.
CP6606’nın hafif eğimli ön paneli çekici görünümü
daha da artırıyor. 0 ile 55 °C arasındaki çalışma sıcaklığı (saklama sıcaklığı aralığı -25 +65 °C) yanında IP 54
korumalı panel ön yüzü ve IP 20 korumalı arka kısmı ile,
CP6606 zorlu tesis ortamlarına da dayanıklıdır.
Dahası, fansız “Ekonomik” Panel PC hareketli parçası
bulunmadığından daha fazla güvenilirlik sunuyor. Yüksek kaliteli SLC Flash’lı bir microSD kart depolama ortamı olarak kullanılıyor. Ekipman, bir RS232 arabirim,
iki adet USB 2.0 bağlantı noktası, bir Ethernet bağlantısı, bir EtherCAT bağlantısı ve bir 24 V güç kaynağı barındırıyor.
CP6606 Gömülü Panel PC,
düşük maliyet beklentisi
olan uygulamalarda kompakt bir Kontrol Paneli olarak kullanmak için idealdir.
www.beckhoff.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
beckhoff
111
Ürünler
Ergonomik Makina İşletimi
■ B&R’nin IP 65 koruma seviyesine sahip panelleri
ile taşıma kollu sistemleri çıtayı yükseltiyor
B&R en yeni taşıma kollu sistemlerini sunmaktan gurur
duyar. Tamamen kapalı olan bu paneller geniş bir ürün
yelpazesinde mevcuttur ve buna ek olarak makinalara
optimal olarak yerleştirilmelerine imkan veren IP 65 koruma seviyesine sahiptirler.
Multi-Touch geniş ekran panelleri HD Ready ya da Full
HD çözünürlük ile 18.5” ile 24” arasında değişen boyutlardadır. Daha geniş ekranlar ve yüksek çözünürlük her
ekranda daha fazla bilgi içerilmesi imkanını sunuyor. Bu
durum da kullanıcı ergonomisi açısından bakıldığında
önemli bir avantaj olarak değerlendirilmektedir.
Portre formatında yüksek çözünürlük
Büyük boyutlu ekranların bir gereklilik olduğu ancak
yeterli miktarda alanın bulunmadığı durumlarda portre formatındaki 21.5” modeli tercih edilebilir. Opsiyonel yan kolları ile birlikte bu cihazları makinada kullanmak ve manevra ettirmek fazlasıyla kolaydır. Ürün gamında, analog rezistif dokunmatik ekran teknolojisine
sahip 4:3 formatındaki iki farklı ürün de mevcuttur. Bu
ürünler kullanıcılara, halihazırda var olan HMI uygulamalarında bir değişiklik yapmadan kendi operatör donanımlarını yükseltmelerine imkan tanır.
Kolay kablolama
Bu paneller taşıma kollu şaftı aracılığıyla uygun standart kablolar kullanılarak bağlanır (Montaj sonrasında
bile kablolama yapılabilir). Özellikle PC ve panel arasında 100 metreye kadar bir mesafeye olanak veren Smart
Display Link 3 modelini tercih edenler için ince RJ45
konektörü nedeniyle kablolama işlemi çok daha basit bir
hale gelir.
Kolay işletme
Gerektiği taktirde taşıma kollu sistemleri butonlar, seçici anahtarlar, kontak anahtarları ve acil stop butonları ile de donatılabilir. Entegre RFID okuyucunun da yardımıyla, servis mühendislerinden sistem operatörlerine
kadar herkese bireysel erişim yetkisi oluşturulabilir. Bu
tarz bir erişilebilirlik seviyesi ile artık küçük kağıt parçalarına şifreleri not etmek tam da ait olduğu yerde yani
geçmişte kaldı.
Otomasyon panel serileri 9
farklı taşıma kollu modelde
mevcuttur ve gerektiğinde
ek anahtarlama ekipmanları ile de donatılabilir
www.br-automation.com
112
ENDÜSTRİ OTOMASYON
br otomasyon
Ürünler
Kompakt Bir Gövdede Yüksek Performans
■ Automation PC 2100: Kontrolör ve PC bir arada
B&R’nin yeni Automation PC 2100 ürünü PC dünyası
ile gerçek zamanlı uygulamaları birleştiriyor. Gerek duyulduğunda, Intel Atom çok çekirdekli işlemci teknolojisinin de yardımıyla Automation Runtime ve Windows
aynı anda çalıştırılabilir. Bu durum da Automation PC
2100’nin aynı anda hem yüksek performanslı endüstriyel kontrolör olarak hem de karmaşık HMI işlemleri
gibi işlemler için PC olarak kullanılmasına imkan tanır.
Bununla birlikte kompakt boyutlarıyla kontrol kabininde
neredeyse hiç yer kaplamaz.
Aşırı kompakt gövdesine rağmen Automation PC 2100,
gömülü sistemlerin performans kapasitelerini önemli
oranda arttıran ve fiyat/performans oranlı ile de erişilemez bir noktada olan tam teşekküllü bir PC sistemidir.
Tek, çift veya dört çekirdekli işlemcileri olan Automation PC 2100’ün işlem gücü tamamen ölçeklenebilirdir.
Bu haliyle ürün performans aralığının üst sınırlarında
hatta birçok “Core i” serisi işlemcinin performansını da
aşıyor.
Bakım gerektirmez
Modeli ne olursa olsun tüm ürünlerde fan veya diğer
döner parçaların olmaması herhangi bir bakım işleminin
gerekli olmadığı anlamına geliyor. Diğer standart özellikler, bir adet USB 2.0 bir adet de USB 3.0 arayüzü ile
birlikte iki gigabit Ethernet arayüzünü de içermektedir.
POWERLINK veya CAN gibi iletişim bağlantıları (Fieldbus) gereksinime göre konfigüre edilebilir. Ayrıca bellek
ihtiyacını karşılamak için kompakt CFast kartları ve daha
yüksek kapasiteli MLC teknoloji bazında 64 GB’a kadar
bellek kullanılabilir.
Maksimum grafik performansı
Intel Atom işlemciler tarafından kullanılan grafik motoru
“Core i” teknolojisi yardımıyla oluşturulmuştur. Bu grafik motoru Full HD seviyesine kadar güçlü bir grafik işleme imkanı sağlar. Bu aynı zamanda bu segmentte DirectX 11 desteğinin sağlandığı ve SCADA ve HMI sistemleri için daha yüksek grafik performanslarının elde
edilebilmesine imkan tanıyan bir ilktir.
Automation PC elinizden biraz daha büyüktür ancak gerekli olduğunda makismum
performansı sağlar
www.br-automation.com
114
ENDÜSTRİ OTOMASYON
br otomasyon
Ürünler
Bağıl NEM Sensörleri PronemMini – PronemMidi
■ EMKO Elektroniğin üretmiş olduğu Bağıl Sıcaklık ve Nem sensörleri
yüksek kararlılıktaki çıkış seçenekleri
ile bir çok kullanım alanında her 2 çıkış için ayrı ayrı seçilebilir çıkış sinyali ile kolaylık sağlıyor.
www.emkoelektronik.com
- Sıcaklık ve Nem için 2 analog çıkış
- Kalibre edilmiş tek yongalı Sıcaklık
ve Nem sensörü
- Yüksek çıkış doğruluğu
- Uzun kararlılık süresi
- Çıkışlarda düşük ısıl sürükleme
- Küçük ve kullanışlı tasarım
emko
Membran ile Doğrudan Sıkıştırma
■ Sıkıştırma Teknolojisi/Sabit Takımtutucu
Sıkma teknolojisi ve kavrama sistemleri yetkin lideri SCHUNK, yüksek performanslı doğrudan sıkma
için programını büyütüyor:
Kuvvet fit-sıkma sistemi ile iş parçası her taraftan tutulur. Ek bağlama üniteleri gereksizdir.
Çeşitli malzeme hatları bağlama
düzeni membranı yüzeyinden işlenebilir.
Yenilikçi aile şirketi, çeşitli sıkıştıma
geometrilerindeki iş parçalarını çekme etkisi ile her taraftan kenetleyebilen, alüminyumdan yapılmış SPM
plus 138 fikstür membranı geliştirmiştir. İlk olarak, bir 0,5 mm yüksek ayar halkası hızlı palet değiştirme modülü ve fikstür zarının arasına
yerleştirilir, daha sonra tam iş parçası geometrisi fikstür sıkma yüzeyinin
boşluğuna göre işlenir.
Bir kez hazırlandıktan sonra, iş parçaları saniyeler içinde yerleştirilebilir, çepeçevre VERO-S modülünün
kilitlenmesi ile sıkıştırılır ve armatür membran özellikle deforme edilir. Tüm süreç alüminyumun elastik
deformasyon aralığında gerçekleştirildiği için, sıkıştırma işlemi binlerce
kez tekrar edebilir.
www.schunk.com
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Geleneksel sıkıştırma bloklarının aksine, bu sıkıştırma türünün sıkıştırma kuvveti, sadece bir eksen boyunca değil bütün malzeme kontür çevresinde gerçekleştirilir. Elde edilen
kuvvet-fit sıkma; eşit ve çok güvenli
kenetleme sağlar.
Membran, SPC hızlı değişim sıkma pimi yoluyla harekete geçirilir ve
pnömatik tahrikli hızlı palet değiştirme sistemi ile bağlanır. Sadece birkaç milimetre sıkıştırma derinliğine
bağlı olarak, iş parçası beş taraftan
tam erişilebilirdir.
Fikstür membranı, hızlı palet değiştirme sistemine, 0.01 mm’den daha
az bir tekrarlanabilirlik hassasiyetiyle konumlandırılabilir. İlave bir sıkma ünitesi kullanımı gerekli değildir.
Eğer gerekirse, birkaç kez parça işlemede ve farklı iş parçası geometrileri
için kullanılabilir. Sıkma ünitesi, ikinci set-up için iş parçası kontürleri ve
çeşitli malzemelerin hafif parça işleme işlemleri için uygundur. Maksimum iş parçası çapı 120 mm’dir.
schUnk
115
Ürünler
Geliştirilen Komponent Yoğunluğu İle X20 Modülleri
■ B&R kompakt bir gövdede 2
Amper'e kadar anahtarlama işlemi
için fonksiyonellik sağlıyor
İki yeni X20-serisi modülü ile birlikte minyatürleştirme hedefinde ilerlemeye devam ediliyor. X20DO8323
modülü X20 form faktöründe 8
adet Push/Pull çıkışına sahiptir.
X20DO6639 modülünde ise 30 VDC
veya 230 VAC için 6 adet röle mevcuttur.
B&R iki yeni kompakt X20 I/O serisi modülünün tanıtımını gerçekleştirdi
8 motora kadar kontrol olanağı
DO8323 modülündeki dijital çıkışlar
elektriksel olarak izole edilmiş durumdadır. Bununla birlikte Highside, Lowside ve Push/Pull gibi deği-
şik varyantlarda kablolanabilir. Bu
nedenle modüller tam-köprü yapısında nominal gerilimleri 12-24 VDC
arasında değişen ve 0.5 Amper’e kadar nominal akımı çekebilen en fazla 4 adet DC motorun kontrolüne imkan tanır. Yarım-köprü yapısında çalıştırıldığında ise en fazla 8 motor
kontrol edilebilmektedir.
DO6639 modülü ise normalde açık
kontaklı (NO) 6 adet izole röleye sahiptir. 30 VDC veya 230 VAC gerilimlerinde 2 Amper’e kadar yüklenebilirler. Böylece, B&R 230 VAC röleleri için modül yoğunluğunu önemli
oranda geliştirmiş oluyor.
br otomasyon
www.br-automation.com
Tek Tuşla Öğretme Yapılabilen Kapasitif Sensörler
■ Öğretme butonu ve LED I ile
Turck un BCT serisi sensörleri kullanıcı dostodur.
Bu yıl SPS fuarında Turck yeni nesil
kapasitif sensörlerini tanıtıyor. Öncelikli olarak seviye kontrolünde kullanılacak olan BCT serisi bu sensörler de önceki serilerde olduğundan
farklı olarak üzerindeki potansiyometre yerine bir öğretme butonu yer
almaktadır.
BCT serisi M18 ve M30 gövdeli sensörler teach butonu ve kablo ile uygulamalarınızı basitçe çözer.
116
ayarların otomatik olarak mantıksal
kontrolü programlama hatalarını da
engeller. Turck , M18 ve M30 silindirik gövdeler içinde olacak şekilde
NO/NC çıkış BCT serisi ürünlerini
sunmaktadır.
Bu ,kullanıcılara hem verimli bir şekilde stok çeşitliliğini azaltma imkanı sağlayacaktır ,hem de tek bir sensör çeşifiyle alt seviye ve üst seviyenin güvenli bir şekilde takip edilmesini sağlayacaktır.
Seviye uygulamalarında BCT serisi bu sensötr anahtarlama noktasını otomatik olarak algılar ve tank duvarında oluşmuş olabilecek tortular
yada sensör algılama yüzeyindeki
tozlardan etkilenmesinin önüne geçilmiş olur , böylelikle hatalı çıkışların önüne geçmiş olunur.Öğrenilmiş
Çıkış bir buton ile set edilebilir ve
PNP yada NPN olabilir. Kullanıcı
kontrollü sensör uygulamaları içisadece yetkili kullanıcıların ayar yapabilmesi için sadece teach adaptörü ile ayarlanabilen tiplerde mevcuttur.
www.turck.com.tr
tUrck
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürünler
22,5° Yarıçaplı Lineer Motorlar Sistem Tasarımları
Yelpazesini Genişletiyor
■ XTS: Daha fazla üretim esnekliği için yeni motor
modülleri
Yeni motor modülleriyle, eXtended Transport
System’in (XTS) yüksek esnekliği yine artırıldı. Düz
ve eğimli motor modülleri (180°), 22,5 ° yarıçapa sahip yeni modellerle destekleniyor. Bunlar, tam daireler, içe ya da dışa yuvarlatılmış yeni geometriler
veya yuvarlak köşeleri olan kareler gibi yeni hat geometrilerini elde etmeyi mümkün kılıyor. Uygulamaların yelpazesi artık daha da genişleyebiliyor. Örneğin,
esnek bir döner indeks tablası veya tamamen doğrusal hat düzenleri gibi.
liştiriyor. Farklı doğrusal ve eğri modüllerin kombinasyonuyla, hat düzeni kolayca en geniş uygulama gereksinimleri çeşitliliğini karşılamak üzere adapte edilebiliyor. Tabii ki, yeni motor modülleri için uyumlu kılavuz
rayları da mevcut.
XTS, ürünleri ve biçimleri değiştirme, değişikliklerin
çok kısa sürede uygulanması imkanını sunuyor ve bütün bunlar için yeniden mekanik yapılandırmaya gerek
duyulmuyor. Karmaşık ve pahalı mekanik sistemlerin
yerini esnek yazılım işlevselliği alıyor. Yeni motor modülleri sayesinde uygulama alanları arasında şu seçenekler mevcut:
XTS lineer taşıma sistemi, entegre güç elektroniğine sahip modüler doğrusal motorlar ve dahili pozisyon ölçümünün yanı sıra, 1’den n’e kadar seçilebilen kablosuz taşıyıcılar ve mekanik kılavuz raylarından oluşuyor.
– Taşıyıcıların dış taraf etrafında çalıştığı tam daire
– Taşıyıcıların iç taraf etrafında çalıştığı tam daire
– Çokgen, düz bölümlere bağlı daire segmentleri
– Adım ve S şekilli hat düzenleri
Bu yüksek performanslı bileşenlerle çeşitli uygulamalar,
geometriler, uzunluklar ve yarıçaplar gerçeklenebiliyor.
AT2020-0250 motor modülleri (+22.5°, dışa bombeli)
ve AT2025-0250 (-22.5°, içe bombeli) XTS sisteminin
imkanlarını hat düzenleri bakımından büyük ölçüde ge-
– Ölçüsü serbestçe seçilebilen yuvarlatılmış dikdörtgen
Bu, uygulama ve mevcut kurulum alanına bağlı olarak
XTS mekatronik sistem tasarımlarında belirgin bir çeşitlilik sağlıyor.
Beckhoff C6670 endüstriyel sunucu ile 36 çekirdeğe kadar arttırılabilen yüksek performanslı çok çekirdek teknolojisini dünyanın
en zorlu makine kontrol uygulamalarının kullanımına
sunuyor.
www.beckhoff.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
beckhoff
117
Ürünler
Fluke 5502A Multi Product Kalibratör
■ Yeni Fluke Calibration 5502A Multi-Product Kalibratör, Laboratuar ve Sahada Kalibrasyon için Güçlü ve Taşınabilir çözüm sunar…
Hassas Kalibrasyon Cihazları ve Yazılımları konusunda Sektör Lideri Fluke Calibration, çok fonksiyonlu, geniş çalışma yelpazesindeki ihtiyaçları karşılayan 5502A
Multi-Product Kalibratörü sunar. 5502A, tüm fonksiyon
aralıkları ve doğruluk oranında sınıfındaki en üstün cihazdır.
Fluke Calibration 5502A Özellikleri:
- 11 tam fonksiyon, 3.5 ve 4.5 haneli dijital multimetrelerin kalibrasyonunu etkinleştirme
- 50 ppm dc V Doğruluk
- 20A kadar AC ve DC Akım
- 600 MHz’e kadar Opsiyonel Osiloskop Kalibrasyonu
- “Mistake Proof” Koruması, Bilinen Kullanıcı Hataları-
na Karşı Koruma için, Çıkış Terminalinde Ters Güç Koruması sağlar.
- Sağlam taşıma çantası ile kolay taşınan cihaza dahil
olan tutacak ve tekerlekler; çıkarılabilir ön/arka erişim
kapıları, her ortamda kolaylıkla kalibrasyon yapılmasına
imkan sunar. 5502A, direk gerilim ve akıma, çoklu dalga formu ve harmoniler ile alternatif gerilim ve akıma,
ac ve dc faz kontrollü güç, rezistans, kapasite, thermocouple ve RTD’leri simüle eden eş zamanlı 2 adet çıkışa kaynak sağlar.
5502A Ürününü veriminizi, tutarlılığınız ve üretimi artırabilmeniz için MET/CAL® Plus Calibration Management
Yazılımı ile tümüyle otomatik hale getirilebilir.
MET/CAL Plus dökümante edilmiş üreçler, prosedürler
ve kalite standartları tarafından zorunlu raporlar için gereksinimleri karşılamanıza yardımcı olur.
www.netes.com.tr
118
ENDÜSTRİ OTOMASYON
netes
Ürünler
Yeni Fluke Tix640, Tix660, Tix1000 Kızılötesi Kameralar
■ Yeni Fluke Uzman Serisi Kızılötesi kameralar üstün görüntüleme deneyimiyle olağanüstü ayrıntıya sahip görüntüler oluşturmanızı sağlar.
Fluke Uzman Serisi termal görüntüleme cihazlarıyla denetim doğruluğu, çok yönlülük ve hız kazanın.
- Daha fazla tanılama bilgisi.
Bir kızılötesi görüntüde ne kadar çok
ayrıntı görürseniz, o kadar fazla bilgiyle çalışmanız gerekir.
Bu Fluke Uzman Serisi termal görüntüleme cihazları size hem ayrıntı hem bilgi sağlar.
- Süper yüksek çözünürlüklü resimler. Super Resolution moduylaa, maksimum ayrıntı sunan net
görüntüler almak için standart moddan dört kat fazla çözünürlük ve piksel elde edin (TiX-1000’ de 3,1 milyon, TiX660’da
1,2 milyon piksele kadar).
- Geniş 5,6 inç döner LCD ekran,
hareket alanı kısıtlı aygıtların üzerini,
altını ve çevresini daha kolay denetlemenizi sağlar.
- 800 x 600 piksel çözünürlüklü
Eğilebilir LCoS renkli viewfinder
ekran gün ışığı uygulamalarında harika görüş sağlar.
- Gelişmiş odaklama sistemleri,
hızlı ve hassas odaklanmış görüntüler için manüel, otomatik odakama,
LaserSharp® Otomatik Odaklama ve
EverSharp çok odaklı kayıt özellikleri sunar.
- Maksimum objektif esnekliği
alanda değiştirilebilen isteğe bağlı objektiflerle (2x ve 4x telefoto objektifler ve iki geniş açılı objektif)
yüksek çözünürlüklü görüntüleri yakın ve uzak mesafeden yakalamanızı
sağlayarak, çoğu durumda bir kuleye veya bacaya tırmanma gerekliliğini ortadan kaldırır.
- Gri ölçek ve ful renkli görüntüleme çeşitli uygulamalarda kullanılabilir.
- Sesli ve yazılı notlarla video yakalama özelliği sorunlu noktaları
belgelemenizi daha da kolaylaştırır.
-Fluke Connect™ kablosuz uyumluluk, ekip çalışmasına yönelik Fluke Connect® mobil uygulamasıyla
Denetleyicilerin akıllı telefonlara ve
iPad’lere görüntü ve ölçümler göndermesini sağlar.*
- Portatif çok yönlülük ve birlikte
verilen boyun askısı, merdiven çıkmanız gerektiğinde kamerayı
taşımanızı kolaylaştırır.
netes
www.netes.com.tr
Dijital Potansiyemetre
■ EPM-3790 (77x35mm)
/ EPM-
7790 (72x72mm)
Motor Hız Kontrolörü için Dijital Potansiyometre. Hız Kontrol Cihazları
için kontrol paneli olarak motor hızını ve yönünü kontrol edilmesi için
tasarlanmıştır.
Rampa özelliklere sahip, kolay kullanım ve işlem ile pek çok uygulamada
kullanılabilir.
www.emkoelektronik.com
120
ENDÜSTRİ OTOMASYON
- Ayarlanabilir SET değerinde çalışabilme
- Rampa özelliği
- Ayarlanabilir nokta pozisyonu
- Motor Hız kontrol cihazları için ileri , geri yön çıkışları ve arıza girişi
- 0/2…10Vdc Voltaj çıkışı veya
0/4…20mAdc akım çıkışı
- -1999…999 arasında ayarlanabilir
gösterge skalası
emko
Ürünler
SEMIX®5
■ Üstün Isıl ve Dinamik Performans
için Geliştirilmiş Yeni Standartlar
SEMIKRON SEMiX® ürün ailesi,
50kW ve 350kW arasındaki 650V,
1200V ve 1700V uygulamaları için
SEMiX®5 ile genişledi. Taban plakalı
bu yeni modül, 17mm yüksekliğe ve
IGBT-sürücüsününün düşük maliyetli
lehimsiz montaj yapılmasını sağlayan
Press-Fit kontaklara ve sağlam güç
terminallerine sahiptir. Önemli ölçüde azaltılmış olan dahili endüktans
ile yüksek çalışma güvenliği ve düşük
modül kayıpları elde edilerek KGK,
güneş, güç kaynakları ve motor sürücü uygulamalarında beklenen yüksek
verimli çözümleri desteklemektedir.
Press-Fit bağlantı, sürücü kartının
hızlı ve lehimsiz şekilde montajının
yapılmasına imkan vererek güvenilirliğin artmasına ve montaj maliyetinin
azaltılmasını sağlar. Sağlam ve kompakt invertör tasarımlarında, mükemmel mekanik stabilite için gömülü
güç terminallerine sahip SEMiX®5 sayesinde, sistem maliyetleri optimum
hale getirilebilmektedir. Modülün iç
yerleşimi, sıcak-nokta (hot-spot) riskini azaltacak şekilde, yüksek ısıl iletkenliğin ve homojen sıcaklık dağılımının sağlanması için komşu yon-
galar arasındaki ısıl etkileşim azaltılarak, optimize edilmiştir. Sonuç olarak, çalışma sıcaklığı azalır ve ürünün
kullanım ömrü artar. Modülün yeni
tasarlanan iç düzeni, geniş bir güç
aralığındaki 6lı-IGBT, NPC, T-NPC
ve müşteriye özel topolojileri içeren
bir çok çeşitliliğe sahip farklı mimariler ve topolojiler için yüksek seviyeded esneklik sağlamaktadır. SEMiX®5, üstün ısı yönetimi ve en son
yonga teknolojilerinin entegrasyonu
ile, 2-seviyeli ve 3-seviyeli KGK, güneş, güç kaynakları ve motor sürücüleri gibi geniş bir uygulama yelpazesine hitap etmektedir.
Ürün portföyü:
- 6lı-IGBT : 300A/650V, 200A/1200V
ve 150A/1700V
- 3-level NPC : 400A’e kadar /650V
- 3-level T-NPC : 400A’e kadar 650V/1200V, 300A’e kadar
1200V/1200V (kolay paralelleme için
Neutral-Clamp
Common-Collector
bağlantı)
- Double-Boost : 400A’e kadar /650V
SEMiX®5, belirtilen konfigürasyonların yanında müşterilerin pazar ihtiyaçlarına göre yenilikçi ve farklılaşma
amacına yönelik olarak, müşteriyeözel-topolojiler için de uygundur.
semıkron
www.semikron.com
GS33 / GS34 CO2 Transmitter Duvar Tip / Kanal Tip
■ ÖZELLİKLER
- Kapalı ortamlardaki yüksek CO2
konsantrasyonu ile insanlar kolay çok bir şekilde kendilerini yorgun hissederler. Bu yüzden CO2
değerinin uygun bir şekilde kontrol
edilmesiyle herkes kendini daha enerjik hisseder.
CO2 şu anda büyük oranda bina
içlerinde yaşam alanlarında bulunuyor, bunun yanında tarım
uygulamalarında bitkilerin daha
www.sms-tork.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
hızlı ve kolay şekilde büyümesi için
kullanılıyor.
UYGULAMA ALANLARI
- HVAC kontrolü,
Enstürmantasyon
test
ekipmanlarında,
- Çevresel kontrol ve görüntüleme
sistemlerinde,
- Otopark ve bina havalandırma kontrol sistemlerinde
- Sera, sebze, meyve depolarında
sms tork
121
Ürünler
Pnozmultikonfigüratör 9.6.0 Artık Hizmetinizde
■ Emniyet devresi konfigürasyonunuz için yazılım aracının yeni sürümü artık hizmetinizde - hem de emniyetli sürücü izleme için bloklarla birlikte! PNOZmultiKonfigüratör
yazılım aracının 9.6.0 Sürümü, emniyetli eksen izleme için PNOZmulti 2’nin yeni hareket izleme modüllerinin konfigüre edilmesinde kullanılabilir.
Emniyetli sürücü izleme
PNOZmulti 2 konfigüre edilebilir sistemlere ilişkin emniyetli hareket izleme modülleri, sürücülerinizin güvenli bir şekilde izlenmesini sağlar.
Modüller, bir eksenin ya da iki eksenin emniyetli izleme işlemi için kullanılabilir.
www.pilz.com
Sürücülerinizi izlemek için hareket
izleme fonksiyonları:
- Emniyetli Hız Aralığı: SSR
- Emniyetli Hız İzleme: SSM
- Emniyetli Yön: SDI
- Emniyetli İşleme Duruşu: SOS
Emniyet fonksiyonlarının her biri için
bir yazılım bloğu bulunmaktadır. Bu
sayede, konfigürasyonunuzu uygulamanıza uygun bir şekilde düzenleyebilir ve optimize edebilirsiniz.
Fonksiyonlar
PNOZmultiKonfigüratör’deki sertifikalı yazılım blokları kullanılarak kolaylıkla yapılandırılabilir.
pılz
Kompakt, Elektrikli Döner Modül-Tutucu
■ SCHUNK EGS elektrikli döner modullü tutucusu, küçük parçaların taşınmasında yeni bir verimlilik sınıfını tanımlar ve pnömatik olmayan taşıma çözümlerine geçişi kolaylaştırır. Bu ürün tek bir kompakt gövdede
tutma ve donme hareketini birleştiren ilk elektrik moduldür. Bakım maliyeti düşük ve uygun fiyatlı modül,
yüksek verimli pnömatik gerektirmeyen sistemler için altyapı sağlıyor.
SCHUNK EGS dünyanın en kompakt elektrikli döner tutucu ünitesidir.
SCHUNK’un patentli tutma ve dönme dişli birleşimi, elektrik iletimine
gerek kalmadan sürekli dönme sağlar. Sabit ve fırçasız yapıda olduğu
için aşınmasız olan 24V DC motorla
donatılmıştır. Hareketli kablo, kayar
bilezik ve sok sönümleyici gerektirmez. Bu nedenle montaj sistemlerinde işlem sürekliliğini ve kullanılabilirliği artırır. Geri tepmesiz, önceden
yüklenmiş birleşik silindirik yataklar, yüksek hassasiyette tutmayı ve
tüm parmak uzunluğu boyunca newww.schunk.com
122
ENDÜSTRİ OTOMASYON
redeyse sabit sıkma kuvveti sağlar.
SCHUNK EGS’nin devreye alınması daha kolay olamazdı: Hem dönme
açısı hem de sıkma kuvveti birbirinden bağımsız olarak doğrudan modülde ayarlanabilir. İndüktif sensörler, modulün durumunun izlenmesini sağlar. Modül dijital veya field-bus
üzerinden kontrol edilir. Motorların kontrolü için gerekli tüm kontrol ve güç elektroniği, doğrudan modüle entegre edilmiştir. Bu yöntem,
harici kontrolör ve ek proglamlama
ihtiyacını ortadan kaldırır. Kompakt
SCHUNK EGS döner tutucu ünitesi 58 mm x 45 mm x 89 mm boyutları ile, bir sigara paketi ölçüsünden
sadece biraz daha büyüktür. Modül,
0.04Nm tork ve 40° ve 320° arasında serbestçe ayarlanabilir dönme
açısına sahiptir. Sıkma kuvveti 30N,
çene başına stroğu 3mm’dir. Dönme
süresi 180°’de 0.18 sn. ve yakalama
süresi strok başına 0.05 sn’dir.
schUnk
Ürünler
Beckhoff 12, 24 ve 36 Çekirdekli C6670 Endüstriyel Sunucuyu Tanıttı
■ “Çok çekirdekli makine kontrolü” – 36 çekirdekli
işlemci endüstriyel bilgi işlem gücünü en üst düzeye çıkarıyor
Merkezi kontrol sistemi mimarilerinin dağıtılmış
kontrolörlü sistemlere göre çok sayıda avantajı olduğu iyi biliniyor. Modern üretim hatları ve yüksek performanslı, bağımsız makineler her geçen gün daha
kısa çevrim süreleriyle artan işlevselliğe ulaşıyor;
tüm bunlar giderek güçlenen, merkezi kontrol sistemlerini gerekli kılıyor. Beckhoff’un yeni C6670 endüstriyel sunucusu, pazara giren en güçlü kontrolörlerden birini temsil ediyor. Çözüme ait donanım 12,
24 ya da 36 çekirdekli işlemci içerebiliyor ve belleği
64 GB’tan 2 TB’a kadar genişletilebiliyor. Beckhoff’un
otomasyon yazılım platformu TwinCAT 3.1, her bir çekirdeğin kapasitesinin tam olarak kullanılmasına imkan tanıyarak C6670’in sağladığı mükemmel bilgi işlem gücünden en yüksek verimi alabilmeyi olanaklı kılıyor.
“Çok çekirdekli kontrol” kavramı, Beckhoff’un sürekli
ve uzun vadeli “Bilimsel Otomasyonu kapsayan merkezi kontrol” felsefesi ile örtüşüyor. Böylelikle makinenin
PLC, hareket, robotik ve CNC gibi kontrol fonksiyonlarına ek olarak gelişmiş ölçüm teknolojisi, durum izle-
me ve görselleştirme gibi daha başka fonksiyonların da
güçlü bir yazılım paketi olan TwinCAT üzerinden geliştirilebiliyor ve tek güçlü bir CPU üzerinde yürütülebiliyor. TwinCAT 3.1 ile her bir kontrol görevini mevcut çekirdekler arasında akıllıca dağıtarak tüm çekirdeklerden
optimum seviyede işlem gücü elde etmek mümkün hale
geliyor. Beckhoff C6670 geliştirilmesiyle çok çekirdek
teknolojisinin avantajlarını artık makine kontrol projelerinde de kullanılmasını imkan tanıyor: Ciddi anlamda
daha hızlı ve daha güçlü makine kontrol platformları
elde edilmesi kullanıcıların uygulama üzerine geliştirecekleri fikirleri neredeyse sınırsız kılıyor.
C6670, Beckhoff’un pazara sunduğu ilk endüstriyel sunucu olma özelliğine sahip. C6670, hesaplama yoğunluklu kontrol teknolojisine ek olarak karmaşık robotik
veya görüntü işleme uygulamalarında da kullanılabiliyor. Panoya monte edilecek şekilde tasarlanmış sunucu, iki Gigabit Ethernet kontrolörü ve güçlü grafik kartına sahip ana kart, birlikte çalışan her biri 6, 12 veya 18
çekirdekli iki adet Intel® Xeon® işlemciyi üzerinde barındırıyor. 2 TB’a kadar yükseltilebilen DDR4 RAM sayesinde yüksek performansa ek olarak dört adet PCIe x16
Gen III slotu, bir adet PCIe Gen III x8 slotu ve bir adet
PCIe Gen II x4 slotu ile maksimum esneklik ve çoklu
arabirim kartları için altyapı sağlıyor.
Beckhoff C6670 endüstriyel sunucu ile 36 çekirdeğe kadar arttırılabilen yüksek performanslı çok çekirdek teknolojisini dünyanın en
zorlu makine kontrol uygulamalarının kullanımına sunuyor.
Kontrol panosuna monte edilmek üzere tasarlanmış C6670 endüstriyel sunucu bir ana kart
üzerinde, her biri 6, 12 veya 18 çekirdekli iki
Intel® Xeon® işlemciye sahip.
www.beckhoff.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
beckhoff
123
Ürünler
Bütçeniz = Text Ekran ise , Samba’yı Deneyin
Şimdi Yeni 4.3” HMI ekran ile Stoklarda
■ Samba , Tümleşik,El boyutunda , üzerinde dahili Giriş/Çıkışları olan ve OEM müşteriler için üretilmiş HMI
ekrana sahip PLC(ProgramlanabilirKontrolCihanzı) dır.
Oem müşterilerin isteği üzerine Parlak Reklerden ve
Hızlı Ekran geçişlerinden taviz vermeden, Unitronics
rekabetçi markette imalatçılara prestijli ve iktisatlı bir
ürün olan Samba PLC, 3.5” ve 4.3” ekran boyutlarina
sahip 2 yeni model sunmaktadır.
Samba, HMI dan Alarm ekranları Trend grafikleri ile toplamda 24 adet kullanıcını tanımlı görsel ekran oluşturmasına olanak sağlıyor. 40 adet uygulama görselleri , 2
adet Auto-tune PID fonksiyonu reçete , Gerçek zaman
saati , bilgi toplama özelliklerinide bünyesinde barındırıyor.
Tümleşik Giriş Çıkış modülleri, analog giriş, Yüksek Hızlı girişleri ile bir çok uygulamda tek başına sistem kontrolüne yeterli gelmektedir. Düz Ekranı sayesinde IP66/
IP65/NEMA4X standartlarını karşılamaktadır, bu özellik
Sambayi Gıda ve Ilaç sektörü için de ideal hale getiriyor.
3.5” lik ürün serisi RS232 programlama portunu üzerinde bulundururken 4.3” lik seri ise USB programla protu ile geliyor.
Opsiyon olarak ek RS485 veya Ethernet veya Canbus
portu eklenebilen Samba, GPRS/GSM modem bağlantı kolaylıgı ve E-posta gönderim olanakları ile de takip
edilebilirlik ve raporlama uygulamalarınada hazır olarak
geliyor. Modbus, TCP/IP Modbus , DF1 slave , CANopen
ve J1939 gibi yaygın haberleşme protokollerini destekiyen Samba, üçüncü parti protokellerede adepte olabiliyor. Visilogic yazılımı ile programlana bilen Samba, Visilogic yazılımının tüm avantajlarinida kullanmanıza olanak sağlıyor. Ücretsiz olarak yayımlanan unitronics yazılımlari ile Programlama , Uzaktan erişim , Hmi editorü , ücretsiz kütüphane , Bilgi aktarımı gibi işlemler kolayca yapılabiliyor.
İmalatçılarinin yanında yüksek faydali ürün ve Teknik
destekle birlikte duran Unitronics ve Yorum Otomasyon
Malzemeleri A.Ş. , Örnek uygulamalar , E-posta ve telefonla ücretsiz destek gibi hizmetleride sunarak Programcıların işini kolaylaştırmaya hedef haline getirmiştir.
Tüm bu özellikleri ,yüksek performans/fiyat oranı ,kablolama zamanından kazanım sağlıyan yapı, ve tek yazılım ile hem PLC hem HMI i programlama avantajlari ile SAMBA makinelerinize uygun bütçe ile yüksek değer katar.
www.yorum-automation.com
124
ENDÜSTRİ OTOMASYON
yorUm otomasyon
Ürünler
Widia, Genel Kullanım Amaçlı Ve Yüksek Hassasiyette
Yeni Sıkma Pensli Adaptörü Sunar
■ Frezeleme, delik delme, raybalama veya vida dişi
açma için yüksek hassasiyete sahip tekli bir takım
tutucu, WIDIA’ nın genel kullanım amaçlı ve yüksek
hassasiyetli yeni sıkma pensli adaptör mümkün olan
doğrulukta mükemmel işlemenin yanı sıra verimliliği
arttırır. WIDIA’ dan Genel kullanım amaçlı ve yüksek
hassasiyetli yeni sıkma pensli adaptör Yüksek hassasiyetli bileşen üreticileri (havacılık ve ulaşım sektörü,
haddeleme ve kalıpçılık, genel mühendislik ve daha
pek çoğu gibi) yüksek toleranslı parçalar ile “ aceleci davranma “ gerçekliği arasında sürekli mücadele
verirler. WIDIA, pazarda başarıya daha da yaklaşmak
amacıyla önemli yeni bir silahı, (frezeleme, delme, raybalama ve vida dişi açma gibi ) çoklu uygulamalarda,
3xD delme ölçüsünde 0,003 mm (0,0001 inç) salgılama
hassiyetinde genel kullanım amaçlı kullanılabilen yüksek hassasiyete sahip sıkma pensli adaptörü sunar,
Verimliliği ve son parça toleransını yükseltme arayışı
içinde olan işletmeler bu tutucu adaptörün aşağıda
sıralanan özelliklerinden memnun kalacaklardır ;
-Eklenen çokyönlülük; Hassas sıkma pensli adaptöre
geçiş aşamasında standart ER penslerini kullanmaya
devam etme olanağı,
-Ek tokluk özelliği ve daha düşük titreşimler sağlayan,
daha uzun işmili ve takım ömrü elde etmek için daha
kalın cidarlı takım tutucu ve daha güçlü dış gövde
tasarımı,
-Mükemmel soğutma sıvısı beslemesi ve daha uzun
takım ömrü için eşsiz kapalı yapısallıkta hassas sıkma
pensli adaptörler (6-20 mm. veya 0,24-0,79 inç
aralığında)
-Daha yüksek hassasiyet için bütünüyle katkı sağlayan
daha iyi ve tekrarlanabilir balanslama özelliği Havacılık
ve uzay sanayi, kalıp imalatı ve diğer bir çok alanlarda yüksek torklar, hızlar ve kuvvetler gerektiren yüksek dayanımlı, zor işlenebilen malzemelerle sürekli
karşılaşılmaktadır. Bu tür aşırı güçler altında frezelerin takım tutucudan dışarıya fırlama riskinde önemli
ölçüde artış görülmektedir.
Bu olumsuz durum en azından şirink bağlamalı takım
tutucular gibi iyi konsantrikliğe sahip hassas takım
bağlama sistemiyle sorun giderilmektedir. Bu tür takım
tutucular kayma kilitli olarak çalışırlar, ancak sahip
oldukları sıkma kuvveti genellikle şirink bağlama sistemi için yeterli değildir. Buna karşılık olarak yeni WIDIA
genel kullanım amaçlı hassas sıkma pensli adaptör ,
Haimer marka Safe-Lock ™ özel tasarımlı emniyet kilidine sahiptir. Freze şaftında sarmal yapıda kanallar
ve takım tutucuda kendine özgü pim mekanizması ile
birlikte olağanüstü ağır işleme koşulları altında takımın
boşta dönmesini ya da kendiliğinden tutucudan
kaymasını tamamen engeller. Safe-Lock kanalların sarmal yapıda hatları takım boyu ayarının da yapılmasına
olanak sağlar, hatta takımlar bilenmiş ya da alışageldiği
gibi takım önayarı yapılmış olsalar bile.
Yükselen hassasiyeti ve güvenilirliği kapsayan yüksek
hassasiyette işlemeye geçme olanağını
burada irdeleyebilirsiniz.
www.widia.com
126
ENDÜSTRİ OTOMASYON
WıDıa
Ürünler
HOG 86 – İçinde Yeterince Performans
Rezervi Bulunan HeavyDuty Enkoder
■ Çelik imalathaneleri, konteyner liman vinçleri veya
kalkan köprüler enkoderların ağır şartlar altında çalıştığı iş alanlarıdır. Bu bakımdan güvenilir çalışmaları için
yeterince performans rezervi bulundurmaları gerekir.
Yeni HOG 86 ürün platformuyla Baumer Hübner yüksek beklentilerinize artık cevap verebilecek. Bu üründe
Baumer’in Heavy Duty teknolojisindeki 50 yıllık deneyimiyle, rakipsiz dayanıklılık ve uygulamalara göre birçokmontaj opsiyonu bir arada harmanlanmıştır.
Aşırı Dayanıklı
Her ortamda hataya karşı güvenli
Gövdesinin en az 10mm’lik duvar kalınlığında olması
enkoderin güvenilir bir şekilde çalışabilmesi için ön şarttır.
Özel C4 korozyon sınıfına uygun pas tutmaz kaplama ile
deniz suyuna karşı dayanıklılığı sağlamaktadır. Montaj
sırasında elektronik devrelere girebilecek kir, nem ve toza
karşı içerisi de ayrıca kapsüllenmiştir.
Rulman hasarlarına karşı koruma
2.5kV’a kadar şaft gerilimleri kolaylıkla bastırılır. Böylelikle
rulmanları yıpratan endüktif şaft akımları tamamen
engellenmiş olur. Opsiyonel hibrid rulmanlarla ürünün ömrü
100000 saate kadar uzar.
Aşırı sıcak / soğuk derecelerde güvenilir
Enkoder -40 ile +100 °C arası sürekli ve güvenilir bir şekilde
çalışır.
Büyük şaft yüklerini taşıma
Özel tasarlanmış rulmanlar aralarında en uygun mesafeyle
yerleştirilmiş yüksek kalitede bilyeler sayesinde şaftın büyük
dairesel ve doğrusal yüklemelerine karşı dayanıklı hale
gelmiştir. Böylelikle yeterince rezerv oluşturulmuş ürünün
uzun ömürlü olması sağlanmıştır.
Her türlü hava şartına dayanıklı
Özel gövde ve şaft contalarıyla enkoder uzun süreli IP 66
koruma sınıfına uymaktadır. Bu koruma dışarıdan girebilecek objelerin (toz, kir veya sıvı gibi) enkodera hasar verme
olasılığını başarılı bir şekilde ortadan kaldırmıştır.
Her zaman doğru bağlantı
Direkt kablo girişi, güçlü bir M23 bağlantı çıkışı veya
180° dönebilen HeavyDuty bağlantı kutusu: HOG 86’nın
özellikle sert şartlara uyumlu bağlantı opsiyonlarıdır.
Bağlantı kutusu opsiyonel olarak fiberoptik ara birimiyle
de sunulur.
Güvenilir ve hassas
Hızlı devreye sokma, düşük devre dışı zamanı
Opsiyonel olan Enhanced Monitoring System (EMS)
sayesinde enkoderin bütün hızları süresince en önemli verileri izlenir. Böylelikle hata takibi yapılabilir ve
makinaların pahalı devredışı olma vakitleri azaltılmış
olur. Çok renkli LED bir ekran, enkoderdaki gerilimin
değerini, çıkış sürücüsünün çalışma durumunu ve sinyal
bütünlüğünü gösterir. Buna ekolarak enkoderin durumu
error çıkışından verilir. EMS montaj sırasında yapılabilecek
yanlış bağlantıları da sinyalizeeder. Böylelikle enkoderin
devreye alınması hızlanmış olur.
Mükemmel sinyal kalitesi
Yüksek performanslı, esnek çıkış sürücüleri sayesinde TTL
ile 500m, HTL ile 300m kablo uzunluğuna kadar mükemmelsinyal kalitesi sağlamaktadır. Fiberoptik kablo ile enkoder 2km’ye kadar sinyalleri çevredeki diğer elektronik etkileşimlere rağmen sorunsuzca gönderebilir. Fiberoptikli
bağlantı fazladan algılamayla da mevcuttur.
www.protek-teknik.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
protek teknİk
127
Ürünler
Otomasyonda Uygulaması Kolay Hareket Kontrolü
■
Yeni Rexroth IndraControl V
kontrol ünitelerinin tek tip yazılım
aracı ile yapılandırılması. Bir parmak dokunuşu ile program kontrolü: Yeni nesil kontrol üniteleri
ile Bosch Rexroth, akıllı telefonlardan ve tablet PC’lerden bilinen
hareket kontrolünün avantajlarını
otomasyona taşıyor.
Her türlü koşulda kullanılmak üzere
tasarlanan bu dayanıklı cihazlar
farklı ekran boyutlarına uygulanabiliyor. Tek bir yazılım aracının
kullanılması
ise
uygulamayı
basitleştiriyor.
Makine üreticileri akıllı cihazlardan tanıdığımız hareket kontrolünü
yeni nesil Rexroth kontrol üniteleri
ile otomasyon alanına uyguluyorlar
Kaydırma yapmak için sadece
parmağınızı
ekranda
sürmeniz
yeterlidir. Görüntüyü yakınlaştırmak
için de iki ucundan iki parmağınızla
çekebilirsiniz. Bu hareket kontrolü,
son birkaç yıl içinde akıllı telefonlar
ve tablet PC’ler sayesinde oldukça
yaygınlaşan bir kontrol tipidir.
Rexroth’un yeni nesil çok dokunuşlu
kontrol üniteleri ile makine üreticileri, bu işletim felsefesini fabrika
otomasyonunda da kullanabiliyor.
Bu süreçte, Bosch Rexroth kullanıcı
ara yüzlerinin konfigürasyonunu tüm
HMI cihazları için tek bir yazılım
aracı aracılığıyla basitleştiriyor. WinStudio, Windows CE’den endüstriyel
PC’ler için büyük ekranlara kadar
tüm kontrolör tabanlı kompakt HMI
modelleri için yazılım modüllerinin
yeniden kullanımı sayesinde etkili bir
mühendisliği mümkün kılıyor.
Böylece 4 ila 9 inçlik diyagonal
ekranlara ve kendi kontrolörlerine
sahip yeni kompakt minyatür kontrol üniteleri, hem tek hem de çok
dokunuşlu çalışma için sunuluyor.
Standarda göre, iletişim, hızlı bir Ethernet TCP IP bağlantısı üzerinden bir
kontrol ünitesi ile gerçekleştiriliyor.
Cihazlar veri yedeklemesi için bir
SD kart hafıza modülüne ve çevrebirim cihazlarının bağlanması için
de 2 USB portuna sahip bulunuyor.
15, 18 ve 21 inçlik yeni endüstriyel
PC ekranları, derinlemesine bilgi ve
çok dokunuşlu PC tabanlı otomasyon uygulamalarının modern bir
görselleştirilmesi için alan sağlıyor.
Alüminyum ön kısım ile gömme ve
çizilmeye dayanıklı cam IP65 koruma kategorisinin gerekliliklerini
karşılıyor. Yüksek şok ve titreşim
direnci ile birlikte, çalışan üniteler
zorlu üretim koşulları altında da uygun kullanım imkanı sunuyor.
boschrexroth
www.boschrexroth.com.tr
GTH53 Gaz Denetleme Transmiteri / Kapalı ortamlar
■ ÖZELLİKLER
- Yayılmamış kızıl ötesi (NDIR)
- Entegre CMOS sıcaklık ve nem
sensörü.
- Elektrokimyasal CO sensör
- İleri teknoloji ürünü nem sensörü:
yüksek hassasiyetli, uzun ömürlü ve
güvenilir
- CO denetiminde yüksek hassasiyet
- RS-485 ile uzaktan kontrol imkanı
(Modbus RTU).
www.sms-tork.com.tr
128
ENDÜSTRİ OTOMASYON
UYGULAMA ALANLARI
- Çeşitli binalarda hava kalite sitemlerinin denetim ve kontrolünde
- HVAC proses/ klima/ çevresel
havalandırma kontrolü ve denetiminde
- Ev ve binalarda sıcaklık & Nem,
CO , CO2 denetiminde.
sms tork
Ürünler
GTH03 CO2 Sıcaklık & NemTransmiteri / Kapalı Ortamlar
- LCD ekran
- Yayılmamış kızıl ötesi (NDIR)
- Analog çıkış ; RÖLE/RS485
- Entegre CMOS sıcaklık ve nem
sensörü.
- Kompakt 3’ü bir arada : CO2&
Sıcaklık & Nem
UYGULAMA ALANLARI
- Çeşitli binalar için çevresel denetimde
- HVAC proses/ klima/ çevresel
havalandırma kontrolü ve denetiminde
- Ev ve binalarda Nem ve CO2 denetiminde.
www.sms-tork.com.tr
sms tork
■ ÖZELLİKLER
Servo Motor Sürücüleri (LVD serisi)
■ Italyan SBC Spa firması tarafından
üretilmişve digital fırçasız ac senkron servomotor sürücü ünitesidir.Yüksek güçlü
16 bit mikrokontrolcü ile donatılmıştır.
Ayarlarının tümü paramatik olup üzerindeki keypad veya PC2LVD bilgisayar
programı ile yapılıriçindeki dahili PLC ile
tüm giriş çıkışlar veya sürücü içindeki
parametreler istenilen şekilde programlanabilir.
Teknik Özellikler
Güç Bsleme Voltajı: 3x220 Vac-3x230
Vac
Güç Besleme Frekansı: 50 Hz-60 Hz
Kontrol Besleme Voltajı: 24 V Dc 1,5 A’e
kadar
Nominal Çıkış Akımı: 1.25 A’den15 A’e
kadar
Max. Çıkış Akımı: 2.5 A’den30 A’e kadar
Max. Akım Süresi: 4 saniye
Nominal Çıkış Gücü ( 220 V Ac ): 0.345
Kw - 4.5 Kw
Max. Çıkış Gücü (220 VAc): 0.69Kw - 9
Kw
Çalışma Sıcaklığı: 45 C
Frenleme Direnci: Dahili
Frenleme Direnç Gücü: 120 W
Geri Besleme Elemanı: Resolwer (Speed
1)
Tetikleme Frekansı: 16 KHz
Max Çıkış Frekansı: 450 KHz
Koruma Sınıfı: IP20
Donanımsal Özellikler
Dijital Giriş: 8 adet ( 24 V DC ) ( +8 adet
opsiyon )
Dijital Çıkış: 6 adet ( 24 V DC ) ( +8 adet
opsiyon )
Voltajdan Bağımsız Dijital Çıkış: 1 adet
Enkoder Simülasyonu: 128 pulse/turwww.medelelektronik.com
ENDÜSTRİ OTOMASYON
16384 pulse/tur
Frekans Girişi: 800 KHz
Enkoder Girişi: 200 KHz
Ana Analog Girişi: 1 adet ( + 10 V 15 bit
çözünürlük )
Yardımcı Analog Girişi: 1 adet ( + 10 V 10
bit çözünürlük )
Genel Amaçlı Analog Girişi: 1 adet ( +10
V8 bit çözünürlük )
Takojeneratör Çıkış: 1 adet ( +10 V )
Seri Haberleşme: RS422 / RS485
Field Bus: Can Bus
Güç Kaynakları: 24 Vdc ( 200 mA ) + 10
V ( 10 mA )
Çalışma Modları
İleri tork kontrolü
Harici ivmelenme kontrolü
Sürücü devreye alma ve testler
Pozisyonlama
Dijital senkronizasyon
Adım motoru simülasyonu
Spindle oirentation
Dahili PLC
Autotune
Can Bus ile pozisyonlama
Dijital senkronizasyon + pozisyonlama
Elektronik Kam
Parametrik Kontroller
Analog ofset
Anolog giriş kalibrasyonu
Frekans kalibrasyonu
İvmelenme ve yavaşlama ayarı
Acil duruş zamanı ayarı
Akım sınırlaması
Hız sınırlaması
Takojeneratör çıkışı kalibrasyonu
PID ayarları
Pointer kontrolu
Motor mili yakalama
meDel elektronİk
129
Haberler
METAL İŞLEME SEKTÖRÜNÜN
ULUSLARARASI BULUŞMASI İZMİR’DE
■ Yağmur Fuarcılık tarafından, Metal İşleme, Kalıp,
Otomasyon ve Kaynak teknolojileri alanıyla ilgili üretilen tüm teknolojileri aynı anda sunan 3T Fuarı, 5-8 Mart
2015 tarihlerinde İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda on
üçüncü kez kapılarını açmaya hazırlanıyor.
3T Fuarı, metal işleme sektöründe bilgisayar kontrollü
son teknolojiye sahip makineleri, kalıp ve kalıp tasarımlarını ve otomasyon teknolojilerini bir araya getirmekle
üretim süreçlerinin bütünsel ve çok kapsamlı bir biçimde yöneltmesine katkı sunmaktadır. Sanayicilerin inovasyon, kalite, düşük maliyet, rekabet alanlarında çözüm
ortağı olmaktadır.
Türkiye’de metal işleme teknolojisi sektöründe yapılan
en büyük uluslararası fuarlarından biri olan 3T Fuarı’na
2015 yılında 200’ün üzerinde firma katılması bekleniyor.
3T Fuarı ayrıca katılımcı bazında TİAD (Takım Tezgahları
Sanayici ve İşadamları Derneği), KOSGEB ve İzmir
Ticaret Odası tarafından desteklenen fuarlar arasında
yer alıyor. İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşecek olan fuarda metal işleme, kalıp, otomasyon ve kaynak teknolojileri sektörünün en önemli firmaları bir araya
gelecek. Fuarda; takım tezgahları, CNC işleme merkezleri, metal-sac-yüzey işleme makineleri, kaynak makineleri, lazer markalama sistemleri, presler, boru-profil makineleri, kesici-tutucu takımlar, el aletleri, kalıplar, kalite
kontrol-ölçüm sistemleri, CAD/CAM yazılımları, otomasyon sistemleri gibi üretim teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren katılımcılar yer alacak.
tekliyor. Yağmur Fuarcılık ve takım tezgahları, tamamlayıcı ekipman ve takımlarının ithalatı, ihracatı ve imalatı alanında faaliyet gösteren sanayicileri bir araya getiren TİAD ile yapılan güç birliği neticesinde, fuarın katılımcı yapısı, Türkiye ve dünyanın önde gelen firmalarıyla
Teknoloji-Tasarım ve Üretim Büyüklüğü açısından oldukça önem kazandı.
TİAD’ın üye sayısı 2014 yılı Ekim ayı itibariyle 180 olup;
Türkiye’deki takım tezgahı ihtiyacının %80’den fazlası
TİAD üyeleri tarafından karşılanmaktadır.
TİAD’ın, 2000 yılından bu yana merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Takım Tezgahları, Takım ve Aksesuarları
Ticari Birliği’ne (CELIMO) üyeliği devam etmektedir.
Aynı zamanda TİAD, CELIMO başkanlığını 2006-2008
yılların arasında yürütmüş olup, halen Yönetim Kurulu
Üyeliği devam etmektedir. CELIMO, toplam sermayesi 10 milyar Euro’yu aşan 1.200 adet takım tezgahı distribütörü firmayı temsil etmekte ve ülkemizdeki üreticiler için birinci derecede önemli bir pazar teşkil etmektedir. Her yıl olduğu gibi 2015 yılında da, Yağmur Fuarcılık
organizatörlüğünde 5-8 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan fuara katılan firmalar, bu sinerjik yapının bir parçası olmakla çok sayıda yurtiçi ve yurtdışından gelen nitelikli ziyaretçiye çözüm ortaklığı sunacak ve
yeni yatırımların tetikleyicisi olacaklardır.
Yapılan düzenli tanıtım çalışmalarıyla, en fazla ilden
ve ülkeden ziyaretçi getiren fuar olma özelliği taşıyan 3T Fuarı uluslararası platformda da üretici ve sıcak
talep sahiplerini buluşturan, önemli bir fuardır. Yağmur
Fuarcılık Halkla İlişkiler Müdürü Yasemin Erkimen tanıtım çalışmaları hakkında dergimize detaylı bilgi verdi.
“Sektörün önemli fuarlarından biri olan 3T Fuarı’nı 81
ilde, 93 ülkede sektör bazında firma tespit ederek ve en
3T 2015 Fuarı’na TİAD Desteği
Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD),
Yağmur Fuarcılık ile ilk kez yaptıkları işbirliği ile 2015
yılında metal işleme sektörünün en büyük uluslararası fuarlarından biri olan 3T Fuarı’nı katılım bazında des-
132
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
etkili yöntem olan hedef kitleye doğrudan tanıtımı temel
alarak, uluslararası, ulusal ve bölgesel olmak üzere 3 ana
eksende gerçekleştirmekteyiz.” Fuar hazırlıkları döneminde yurtiçinde ve yurtdışında firmalara düzenli olarak
birebir tanıtım faaliyetleri yürüttüklerini belirten Erkimen,
tanıtım çalışmaları posta ile; broşür, tanıtım gazetesi, davetiye afiş gönderimi, internet ortamında; her ay
düzenli olarak oluşturulan mail bankasına bülten gönderimi, google adwords arama ağı ve görüntülü reklamları, ulusal-yerel basında; televizyon, radyo ve gazete reklamları, açık hava reklamcılığı ile megalight bilboard reklamları, sektörel dergilerde 6 ay öncesinden başlayan
reklam çalışmaları ve yurtiçi ve yurtdışı sektör fuarlarına
katılım sağlanarak aktif bir tanıtım çalışması yürüttüklerini dile getirdi.
Erkimen sözlerini “Ayrıca bu çerçevede ticaret sanayi odaları, konsolosluklar, ticari müşavirlikler, ithalatihracat birlikleri, sektörel dernekler ile yapılan işbirliği tanıtım etkinliklerine eklenmektedir. Fuara doğrudan
yatırımcı ve talepkar firmaları çekmek amacıyla sanayisi
gelişmiş illerden otobüs servisleri düzenlenerek de ziyaretçi sayısı artırılmaktadır” şeklinde tamamladı.
3T Fuarı 2014 yılındaki büyüme artışını 2015 yılında
da sürdürüyor
3T Fuarı, 2014 yılında önemli bir büyüme trendine girdi.
Onikinci kez düzenlenen fuar, tarihinin son yıllardaki
en başarılı büyüme ataklarından birini gerçekleştirirken
firma katılımı yönünden %25 artış sağladı. Başta A.B.D.,
Hollanda, Almanya, Tayvan, Hindistan, Çek Cumhuriyeti
gibi ülkelerden, Türkiye genelinde ise İstanbul, İzmir,
Bursa, Konya ve Kocaeli’den yüksek bir katılım gerçekleşti. Katılımın niceliksel yükselişine pararlel olarak; otomasyon eksenli son teknoloji ve yenilikleri içeren makine, ekipman ve cihazların eşlik ettiği fuar tam bir inovasyon etkinliğine sahne oldu.
Sektöre yönelik yapılan birebir tanıtım ile fuar katılımcılarına, direk bağlantı ve satış, portföy geliştirme, mevcut
müşteri ilişkilerini pekiştirme, marka oluşturma ve yeniliklerini sunma fırsatı verdi. Ziyaretçi sayısı ise bir önceki yıla göre %30 artan 3T Fuarı, 53 ilden ve 20 ülkeden
10 bin 620 ziyaretçiyi ağırladı.
Ziyaretçiler ise; en son teknolojileri görme, aynı ürün
grubunda farklı birçok firmanın marka ve ürün çeşitliliğini; teknoloji, tasarım ve fiyat olarak kıyaslayabilme fırsatı
yakalamış oldular. Tüm sektör firmalarını 5-8 Mart 2015
tarihleri arasında İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda gerçekleşecek Metal İşleme, Kalıp, Otomasyon ve Kaynak
Teknolojilerini bir araya getiren bu önemli organizasyona katılmaya ve ziyaret etmeye davet ediyoruz.
Katılım koşulları, davetiye ve organizasyona ilişkin her
türlü bilgi için 0212 272 45 60 telefonu arayarak yada
www.3tfuari.com adresini ziyaret ederek bilgi edinebilirsiniz.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
133
Haberler
EXCOM®, DENİZ TAŞIMACILIĞINDA
KULLANIMA UYGUNLUK ALMIŞTIR
■ Denizcilik uygulamaları için Uzak I/O sistemiz Excom’u
geliştirme tutkumuz başarıyla tamamlandı.Yayınladığımız
bu bilgiyle, özellikle gemi inşa sektörünün gereksinimlerine yönelik yeni bir rack modülü sunuyoruz, bu ürün gemi
inşa endüstrinin tüm arttırılmış gereksinimlerini ( EMC, vibrasyon, şok ) karşılamaktadır.Tüm bu kanıtlanmış uygulama süreçleri (örn, konfigürasyon, sıcaklık izleme ) herhangi bir sınırlandırma olmaksızın kullanmaya devam edilebilir durumdadır. Esas itibarıyla rack modülü mekanik olarak güçlendirilmiştir, güç kaynağının belli bölgeleri ( alüminyum rack içindeki kullanıcı için görülebilir ya da görülemeyen yerler ). Sadece MT16/2G ( önceki kodu M18-R024
) yenilenmiştir, bu rack modülüyle tüm ex-alanlar kapsanmaktadır. Intrinsically safe ( Kendinden emniyetli ) özellikli
tüm modüller zone0’a kadar marine ship onaylı rack modülümüz içerisinde kullanılabilir ve denizcilik uygulamalarında kullanım için onayları alınmıştır. Ayrıca segment Kuplör
SC12EX ( Profibus hattını Intrinsically Safe yapmak için )
ve optik versiyonu OC11EX’de kullanılabilir durumudadır.
Excom® sistemimiz aşağıdaki sürveyörler tarafından sertifikalandırılmıştır :
- GL (Germanischer Lloyd) sertifika no. 61596-13 HH
- DNV (Det Norske Veritas) sertifika no. A-13548
- BV (Bureau Veritas) sertifika no. 36153/A0 BV
- LR (Lloyd’s Register) sertifika no. 14/20032
Ürün çeşitliliği :
Uygulama:
Sertifikalar, aşağıdaki gereksinimler için çıkarılmıştır
Çevresel kategori C, bunun anlamı cihazların konsollar
veya gövde içerisine tesisatlandırılması nedeniyle arttırılmış sıcaklık uygulamalası olmasıdır
134
- Sıcaklık : 0…50 °C
- Bağıl nem: 100 %
- Vibrrasyon: 0.7 g
Elektromanyetik yetkinlik EMC2:
Güç üretimi ve dağıtımı alanı. Köprü üzerinde ve açık güvertede kullanılmaz. Yazılım gereksinimi sınıf3, aşağıdaki alanlarda uygulama
- Yardımcı makinelerin kontrolü
- Hız ayarlayıcısı
- Yükleme bilgisayarı “On Line” network (kömür ambarı, vs.. )
- Sintineden alıcı sistemler
- Tümleşik izleme ve kontrol sistemi (MSR)
- Tank, balast ve yakıt switchi kontrolleri
- Makine koruma sistemleri/ Tesisleri
- Balast/Safra Suyu Sistemleri
Sistemin güvenlikle ilgili parçalarında kullanılamaz :
- Ana sürüş uzak kontrol
- Yangın alarm ve Yangınla-Mücadele sistemleri
- Dümen tertibatı
Yukarıda sözü edilen gereksinimler kısaca şöyle özetlenebilir :
- Konsollora, panolara, güverte altı bariyerlere tesisatlanabilir örn. İlk kilitlenebilir bölmeden sonra
- Güvertede veya köprüde ve güvenlikle ilgili komponentlerde kullanılmaz ( dümen tertibatı, ana sürüş, navigasyon,
radyo ekipmanları ve yangın korunma )
- Deniz taşıtlarında, LPG tankerlerinde, petrol platformlarında uzak I/O sistem kullanımları için artık geniş uygulama
alanlarımız söz konusudur.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
AUTOMATION FAIR’İN GÖZDESİ:
CONNECTED ENTERPRISE (BAĞLANTILI KURULUŞLAR)
■ Kaliforniya’nın Anaheim şehrinde 22 yıldır aralıksız
düzenlenen Otomasyon Fuarı, 2014 yılında da her açılış
gününde olduğu gibi yoğun ilgi gördü. Etkinlikte bütün
gözler Connected Enterprise’ın üzerindeydi.
Rockwell Automation ve PartnerNetwork programı üyeleri
tarafından her yıl düzenlenen Automation Fair, bu yıl daha
etkinliğin ilk gününde 9 binin üzerinde katılımcıyı ağırladı.
Dünyanın dört bir yanından fuarı ziyaret eden imalatçılar,
sanayi işletmecileri, global medya ve analistler, Connected
Enterprise ile üretici ve imalatçıların çalışma prensibini
nasıl temelden değişebileceğini dinleme şansı yakaladılar.
Etkinliğe gelen katılımcılar, otomatik kontrol ve bilgi çözümleri alanında sektörün en iyi tedarikçilerine ve ileri otomasyon teknolojilerine ücretsiz erişim imkânına sahip oldular.
Rockwell Automation Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su
Keith D. Nosbusch, “Bu yılki Otomasyon Fuarı, katılımcılara akıllı cihazlarını bağlayarak ve endüstriyel faaliyetleri optimize eden Connected Enterprise vizyonunu hayata
geçirmeleri konusunda yardımcı oluyor ve böylece organizasyonlarını global olarak daha rekabetçi ve verimli hale
getiriyor” şeklinde konuştu ve sözlerine şöyle devam etti;
“Katılımcılar, şirketlerin akıllı, güvenli ve sürdürülebilir
iş performansına erişmesinde (Entegre Kontrol ve Bilgi
Sistemleri portföyümüzde yer alan ürünler, hizmetler ve
çözümler sayesinde bilgi destekli stratejilerin nasıl fayda
sağladığını bizzat görme şansı yakalıyor.”
Rockwell Automation Proses Çözümleri Grubu
Birçok proses otomasyonu uzmanı, Rockwell Automation
Proses Çözümleri Grubu (PSUG) yıllık toplantısına katılmak üzere Anaheim şehrine erken geldi. Proses sektörlerinde çalışan operasyon, bilişim ve mühendislik uzmanları, düzenlenen 20 eğitim oturumu arasında seçim yaparak meslektaşları ve önde gelen isimler ile tanışma imkânı
buldu. Uzmanlar ayrıca Rockwell Automation tarafından
üretilen PlantPAx proses otomasyon sisteminin gelişimi
için önceliklerini yönlendirmeye yardımcı olacak geribildirimlerini sundular.
Connected Enterprise vizyonu
18 Kasım Salı günü, global medya ve endüstri analizleri ‘Otomasyon Perspektifleri’ başlıklı yarım günlük medya
oturumuna katılarak imalatçıların ve üreticilerin ‘Connected
Enterprise’ vizyonunu nasıl faaliyete geçirdiğini dinlediler.
Sektörün önde gelenleri ve Rockwell Automation yöneticileri ise Connected Enterprise uygulamasının (mesela talebi karşılamada gelişmiş esneklik ve beceri gibi) faydalarının yanında artan güvenlik riskleri gibi zorluklarını tartıştı.
Konuşmacılar, saha düzeyinde bilgi sunabilen makinelerin
rolünü, personel eğitimi için en iyi uygulamaları ve tesislerin çalışma zamanını yönetmek için yöntemleri ele aldı.
Uzaktan varlık yönetiminin rolü, müşteriler ile ticari ilişkilerin artırılması ve MES ile bunların bir araya getirilmesi de
tartışılan konular arasındaydı.
Otomasyon Fuarı, PartnerNetwork üyeleri, üniversiteler ve
sektörel medyanın dâhil olduğu 140’tan fazla katılımcı ile
devam etti. Süreçler ve tesisler genelinde tedarikçi ve müşteriler arasında bilgilerin güvenli bir şekilde paylaşılmasını
sağlayacak gelişmiş güç, kontrol ve bilgi çözümleri bu yılın
sergilenen ürünleri arasında ön plana çıktı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
135
Haberler
YAŞAM YERALTINA İNECEK
■ -Özellikle ulaşımın sorun olduğu büyükşehirlerde, trafiği büyük ölçüde
rahatlatan metro ve raylı sistemler, dünyanın pek çok
ülkesinde etkinlik ve gösterilere de
sahne oluyor
-İTÜ Raylı Sistemler Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Turan Söylemez:
“Ulaşım sorununun çözülmesi için düzenlenecek farklı
etkinliklerle halk metrolara çekilmeli”
“Ülkemizde sanatsal etkinlikler için çok sık kullanılmayan
metrolar, kültür ve sanat aktiviteleri
için tercih edildiğinde geleceğin ‘yaşam merkezi’ olacak”
- Özellikle ulaşımın sorun olduğu büyükşehirlerde, trafiği büyük ölçüde rahatlatan metro ve raylı sistemler, dünyanın pek çok ülkesinde yalnızca “ulaşım” için kullanılmayarak, çeşitli etkinlik ve gösterilere de sahne oluyor.
Konunun Türk uzmanları, ülkemizde metro ve raylı sistemlerin teşvik edilmesi için mutlaka özel etkinliklere
imza atılması gerektiğini söylüyor.
Her yıl binlerce aracın trafiğe çıktığını anımsatan
Söylemez, “Araç sayısının sürekli artması ne yazık ki
trafik sorunun da çözülmemesine neden olacak. Özellikle
yağışlı günlerde büyük probleme dönüşen trafik sıkıntısı
için halkı toplu taşımaya teşvik edici önlemlerin de alınması gerekiyor. Ulaşım sorununun çözülmesi için düzenlenecek farklı etkinliklerle halk metrolara çekilmeli” dedi.
Dünya başkentlerindeki metrolarda düzenlenen sanatsal
etkinliklere dikkati çeken Söylemez, özellikle 2019 yılına kadar yaklaşık 430 km’lik toplam hat uzunluğu ile 10
milyar Euro’luk metro yatırımının yapılacağı İstanbul’da
metroların kültür-sanatla zenginleştirilebileceğini kaydetti.
Söylemez, şunları söyledi:
“Metro denilince akıllara yalnızca ulaşım aracı geliyor.
Ancak dünyadaki örnekler metroların sanat ve kültürel
etkinlikler için de ev sahipliği yapabilecek mekanlar olduğunu gösteriyor. Örneğin, dünyanın en eski ve en büyük
metro ağına sahip Londra’da metronun 150’nci yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen etkinliklerde ilk yolculuğu canlandırılırken, kullanılmayan metro istasyonlarında ise çeşitli gösteriler ve metronun 150 yıllık tarihçesini fotoğraflarla anlatan kitaplara yer verildi.
New York metrosu ise graffitilerle süslenmesinin yanında, gitar, akordeon, keman gibi müzik aletleriyle yapılan
canlı performanslara da sahne oluyor. Ülkemizde sanatsal etkinlikler için çok sık kullanılmayan metrolar, kültür ve sanat aktiviteleri için tercih edildiğinde geleceğin
‘yaşam merkezi’ olur. Ayrıca yapılacak tüm etkinlikler
şehirlerin tanıtımına da önemli katkı sağlar.”
Dünyadaki ikinci metronun hayata geçtiği Türkiye, 1875
yılından itibaren bu alanda büyük adımlar attı. Toplu
ulaşımı oldukça rahatlatan metrolar sayesinde ulaşım sorununun önemli ölçüde çözüldüğünü ancak
bunun yeterli olmadığını ifade eden İTÜ Raylı Sistemler
Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet
Turan Söylemez, araç yoğunluğunun önüne geçmek için
halkı metrolara yönlendirecek özel çalışmalar yapılması
gerektiğini belirtti.
136
İstanbul Metro Forumu
Prof. Dr. Turan Söylemez, 9-10 Nisan tarihlerinde
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul Ulaşım A.Ş,
Tünelcilik Derneği Metro Çalışma Grubu ve Altyapı ve
Kazısız Teknolojiler Derneği’nin destekleriyle Ticaret
Eşleştirme Derneği tarafından düzenlenecek İstanbul
MetroRail Forumu ve Sergisi’nin önemini vurgulayarak,
forumun çevreci, hızlı, engelli dostu, entegre ve sürdürülebilir metro yatırımlarına ışık tutacağını ve çok sayıda alt
yüklenici ile tedarikçinin forum esnasında ana yüklenici
ve idareler ile bir araya gelerek konu ile ilgili son gelişmeler hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı yakalayacaklarını bildirdi.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
HANNOVER MESSE 2015’TEN TÜRK ŞİRKETLERİNE ÇAĞRI:
“ENTEGRE ENDÜSTRİ AĞINA KATILIN”
■ Endüstriyel teknoloji alanında dünyanın önde gelen
ticari fuarı Hannover Messe 2015, 13-17 Nisan 2015
tarihleri arasında kapılarını açacak. İstanbul’da düzenlenen basın toplantıyla 2015 yılındaki ana teması “Entegre
Endüstri – Ağa Katılın!” olarak açıklanan fuarın bu yılki
resmi partner ülkesi ise Hindistan.
Türkiye’nin ekonomik açıdan iddialı hedefleri olduğunu
hatırlatan Hannover Messe Kıdemli Başkan Yardımcısı
Marc Siemering, bu yıl Türk şirketlerden yoğun katılım
beklediklerini söyledi ve “Türk sanayisi, daha dijital sistemleri kabul etmeye mecburdur. Geleceğin enerjisiyle ilgili bütün teknolojiler de bu fuarda sergilenecek. Bu
yüzden fuar, Türkiye’nin geleceğine yönelik önem kazanmaktadır” dedi.
Her yıl Almanya’nın Hannover şehrinde düzenlenen dünyanın önde gelen endüstriyel teknoloji fuarı HANNOVER
MESSE, 2015 yılı ana teması ve partner ülkesini açıkladı. Avrupa’daki ilk durak olarak seçilen İstanbul’da
(Park Bosphorus Otel) düzenlenen basın toplantısına;
Hannover Fairs Turkey Genel Müdürü Alexander Küehnel
moderatör, Hannover Messe Kıdemli Başkan Yardımcısı
Marc Siemering ise konuşmacı olarak katıldı.
13-17 Nisan 2015 tarihleri arasında kapılarını profesyonel ziyaretçilere açmaya hazırlanan ileri üretim teknolojilerinin sergileneceği fuar; bu yıl, “Entegre Endüstri-Ağa
Katılın” temasına odaklandı. Fuarın resmi partner ülkesi
ise Hindistan olarak açıklandı.
138
GELECEĞİN TEKNOLOJİLERİ FUARDA SERGİLENECEK
Basın toplantısında konuşan Hannover Messe Kıdemli
Başkan Yardımcısı Marc Siemering, dünyanın dört
bir yanından katılımcıların yer alacağı HANNOVER
MESSE 2015 fuarının; Endüstriyel Otomasyon, Hidrolik
&Pnömatik Sistemler, Enerji, Rüzgar, Mobil Teknoloji,
Dijital Fabrika, Basınçlı Hava ve Vakum Teknolojisi,
Endüstriyel Tedarik, Yüzey İşleme Teknolojisi ve
Araştırma-Teknoloji bölümlerini kapsayacağını anlattı.
Tüm dünyada ekonomik dönüşümün dijitalize olduğundan söz eden Marc Siemering, şirketlerin bu dönüşüm içerisindeki rekabete hazırlıklı olmak için yeniliklere açık olması gerektiğini söyledi. Geleceğin enerjisinin akıllı ağ bağlantıları ile sağlanacağını, entegre sistemlere doğru yönelimin arttığını ve bu yüzden sanayi alanlarında büyük bir ağ kurmanın önemli olduğunu anlatan Siemering; fuarın geleceğe ışık tutması açısından önemine değindi. Enerji alanında dünya çapında
değişim yaşandığını ve gittikçe yenilenebilir - yerel kaynaklara yönelimde artış yaşandığını belirten Siemering,
“Geleceğin enerjisiyle ilgili bütün teknolojiler fuarda sergilenmektedir. Araştırma ve geliştirmeyle ilgili bütün
önemli konular ele alınacaktır” dedi.
FUAR TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ AÇISINDAN ÖNEMLİ
Her yıl 100’ün üzerinde ülkeden 6 binden fazla katılımcı ve 200 binden fazla profesyonel ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşen fuarın Türkiye açısından da önemli olduğunu söyleyen Hannover Messe Kıdemli Başkan
Yardımcısı Marc Siemering; Türkiye’nin 2023 yılı için
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ekonomide iddialı planları olduğunu bildiklerini ifade etti
ve “Türkiye’de makine – sanayi, en dinamik sektörlerden
biri. Hükümet de bu sektörleri teşvik etmektedir. Burada
gerekli olan dijital teknoloji de, Hannover Messe fuarında sunulmaktadır. Şirketler ihtiyacı olan bütün yenilik
ve inovasyonları görecekler. Ve daha sürdürülebilir bir
üretime ulaşabilecekler. Türkiye’de KOBİ’ler de oldukça gelişmiş. Ekonomiyi etkilemekte. Ancak Türk sanayisi, daha dijital sistemleri kabul etmeye mecburdur. Bu
yüzden fuar, Türkiye’nin geleceğine yönelik önem kazanmaktadır” diye konuştu. Hannover Messe fuarının güçlü
bir katılımcısı olan Türkiye’yi önemsediklerini vurgulayan Marc Siemering, bu yıl da Türkiye’den geniş bir katılım ağı beklediklerini vurguladı. Hannover Fairs Turkey
Genel Müdürü Alexander Küehnel de; makine sanayi,
otomasyon, entegre sistemlerin Türkiye’yi ilgilendirdiğini söyledi ve “Türkiye’de tüm sanayilerin birlikte çalışması gerekir. Türkiye’de ağların önemli olduğunu biliyorum. Türkiye’nin 2023 hedeflerini yerine getirebilmesi
için entegre sistemler gereklidir. Bu platformları da fuarda sergiliyoruz” dedi.
robotlara dijital açıdan tanıklık edecekler. İnsan emsalleriyle hiçbir engel olmadan çalışabilen ileri düzeyde geliştirilmiş algılayıcı sistemli işbirlikçi robotları görecekler.
Ayrıca, fabrika örgütsel süreçlerine dahil her şeye köklü
bir değişim getirecek olan BT bazlı otomasyon çözümlerine de şahit olacaklar. Hannover Fuar Merkezi’ndeki
sergi salonları, mevcut en ileri üretim teknolojisine ev
sahipliği yapacak.
“2016’DA HERMES ÖDÜLÜ TÜRKİYE’NİN OLSUN”
Türk şirketlerin ekonomide ve özellikle AR-GE konularında öncü olabileceklerini ifade eden Hannover Fairs
Turkey Genel Müdürü Alexander Küehnel, HANNOVER
MESSE’nin ayrılmaz bir parçası olan HERMES ödülü için
2016 yılındaki hayalini de açıkladı. Dünyanın en önemli ve aranılan teknoloji ödüllerinden biri olan ve dünya
çapında önemli işbirliklerinin kapılarını açan HERMES
ödülünün 2016 yılında Türk bir şirkete gitmesini hayal
ettiğini anlatan Küehnel; “2016 için şimdiden çalışmaya
başlayalım. Benim hayalim Türkiye’den bir şirketin başarılı olması ve bu ödülü kazanması. Hedefimiz Türk şirketler için 2016 yılı Hermes ödülü olsun” dedi.
AKILLI FABRİKA SİSTEMLERİ SERGİLENECEK
“Entegre Sanayi - Ağa Katılın!” temasının içerisinde;
makinalar arasındaki iletişim için geniş kapsamlı bir
standardın oluşturulması, veri güvenliğinin korunması
ve yeni iş modellerinin bulunması gibi dördüncü endüstriyel devrimin kilit zorluklarına ve bu zorlukların yalnızca ağ bağlantılarındaki kolektif çaba ile denetim altına
alınabileceği yer alıyor. Fabrikalar ile enerji sistemlerinin dijital olarak birbirine bağlı olduğu yeni iş modellerinde HANNOVER MESSE 2015 fuarı; ürün ve çözümlerin iyileştirilmesine yönelik ortak hedef ile birlikte iletişim ağları ve işbirliği oluşturmak için tedarikçiler, üreticiler ve müşterileri bir araya getirecek, tüm endüstri sektörlerinin katkıda bulunabileceği büyük bir yeniliği sergileyecek. Ağ iletişiminden elde edilecek teknolojik gelişmeler, önümüzdeki Nisan ayında HANNOVER MESSE’de
somut olarak görülebilecek. Fuara gelen ziyaretçiler; dijital ağ üretim tesislerine, ustaca hazırlanmış yeni üretim
süreçlerine ve hareket halindeki gelecek nesil endüstriyel
MICROSOFT DA FUARDA YER ALIYOR
SAP ve DassaultSystèmes gibi uzun zamandır katılımcı olan firmaların yanı sıra bu yıl HANNOVER MESSE’de
Microsoft gibi yeni katılımcılar da yer alacak. Microsoft
dahil, büyük uluslararası BT şirketlerinin katılımı ‘Entegre
Sanayi-Ağa Katılın!’ temasının endüstriyel sektör ile birlikte güçlü bir yankı uyandırdığının göstergesi oluyor.
Ana tema, enerji sektörüyle de ilgili. Akıllı şebeke teknolojisi bu yeni enerji geçişinde iki kat daha önemli bir role
sahip. Her şeyden önce, yenilenebilir nitelikteki ve hem
verimli hem de ticari açıdan uygulanabilir şekilde üretilen elektriğe artan ihtiyacı düzenli olarak karşılayabilmek
için şebekelerin akıllı olması gerekmekte. İkinci olarak
ise akıllı şebeke teknolojisi kapasitenin dengeli olması ve
tüm enerji sistemi üzerinde en uygun biçimde yayılması amacıyla birbirleri arasındaki iletişime yönelik olarak
güç, gaz ve ısı ağları gibi tüm akıllı enerji şebekesi teknolojilerine imkan sağlamaktadır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
139
Haberler
VERİLERİNİZ GÜVENDE Mİ?
■ Ortak bir ağ teknolojisi, yükseltilmiş bir kontrol sistemi ve derinlemesine koruma stratejisi, Bağlantılı
İşletmeler mimarisinin kilit taşlarıdır. Bu, yöneticilerin yeni fırsatları algılamalarını sağlar ve ortak bir altyapı inşa edilmesine yardımcı olur.
Nesnelerin İnterneti (Internet of Things (IoT)) döneminde, endüstride neredeyse ufku sonsuz hale gelmiş akıllı teknolojilere, mevcut Ethernet Internet altyapısı içerisinde birbirleriyle haberleşebilen akıllı sensörler entegre ediliyor.
Bu sayede işletmeler daha üst düzey bir işbirliği kurup
karmaşık prosesleri daha iyi anlayarak operasyonlarını geliştirebiliyor ve karşılarında olağanüstü bir potansiyel değer söz konusu oluyor. Bu fırsat farklı endüstrilere
yayılmış durumda çünkü sağlanan değer büyük oranda
akıllı teknolojilerden gelen verilerin anlamlı bilgiler haline dönüştürülmesinden ibaret. Bu da tüm işletme genelinde yöneticilere operasyon sürecini daha iyi takip edebilme, piyasanın ve işin taleplerine daha hızlı cevap verebilme ve yeni inovasyon fırsatları eşliğinde verimsiz noktaları bertaraf edebilme kabiliyeti kazandırıyor.
Bu yapı Rockwell Automation tarafından ‘Entegre İşletme’
olarak tabir ediliyor. IoT teknolojisi, Almanya, Çin ve
Amerika hükümetlerinin ilgili Endüstri 4.0 (Industrie 4.0)
programı, Çin’in Akıllı Üretim 2025 (China Intelligent
Manufacturing 2025) ve Akıllı Üretim Liderliği Koalisyon
(Smart Manufacturing Leadership Coalition) programlarının temelini oluşturuyor.
Bağlantılı İşletmeler yapısı da tüm bunları tamamlayıcı nitelikte. İşletmeler, değer zincirleri ve müşteriler
ekseninde akıllı teknolojilerin birbirine bağlanması ve
meydana gelen entegre geribildirimin işletme verilerine dönüştürülerek performansın iyileştirilmesini hedefler. Bağlantılı İşletmeler kavramı birbirine entegre olan,
optimize edilmiş ve sadece makine ve ekipman düzeyinde değil aynı zamanda tüm kurum ve tedarik zinciri genelinde güvenli olan endüstriyel operasyonlardan meydana gelmektedir.
Doğru bir mimariyle birbirine entegrasyonu sağlanmış olan bir işletme, bulut(cloud), mobilite(mobility) ve
büyük veri(big data) gibi teknolojileri kullanarak global
operasyonlar, sistemler ve kullanıcılar arasında bağlantı ve ortak çalışma sağlar. İlk olarak, ortak altyapı kurulmasına yardımcı olan ve doğru bir mimari çerçevesinde
entegre edilmiş bir işletme ortaya çıkaran üç temel teknoloji parametresine odaklanacağız: ortak IP-tabanlı bir
ağ teknolojisi, yükseltilmiş bir kontrol sistemi ve ileri
güvenlik yaklaşımı.
140
Ortak Ağ Teknolojisi
IoT’den azami verimi elde etmek için bir makine, ekipman , tesis içerisindeki cihazların birbirleriyle ve ayrıca
işletmenin sisteminde yer alan bileşenlerle ya da işletme düzeyinde haberleşebiliyor olması gereklidir. Bu da,
standart Ethernet IP (İnternet Protokolü) tabanlı, kombine ve basite indirgenmiş bir ağ bağlantı teknolojisi kullanılarak sağlanabilir.
Neden IP?
Çünkü bir işletmenin tüm kademelerinde yer alan insanlar, ekipmanlar ve sistemler genelinde pürüzsüz bağlanılabilirlik sağlayan basit bir haberleşme yolu sunmaktadır. Öte yandan özel ya da hazır ağ teknolojileri ağ yapınızı kısıtlayabilir ve karmaşık hale getirebilir çünkü verileri istenen noktalara aktarabilmek için ağ geçitleri veya
özel ağ cihazları gerektirebilir.
Dünyanın lider endüstriyel Ethernet ağlarından biri olan
EtherNet/IP™, standart, üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmamış Ethernet IP teknolojileri kullanarak hem
üretim hattında hem de işletme genelinde açık ve kısıtlanmamış bağlanılabilirlik yaratılmasına yardımcı olmaktadır. Özel ve hazır ağlarda görülen birçok kısıtlamayı
ortadan kaldırarak tasarımdaki karmaşanın azaltılmasını sağlar. Aynı zamanda hem endüstriyel hem de ticari IP cihazlarının pürüzsüz bir şekilde entegre olmasını
sağlayarak endüstriyel operasyonlara daha ileri esneklik kazandırır ve veri toplama süreçlerini basite indirger.
Yükseltilmiş Kontrol Sistemi
Günümüzde faaliyet gösteren birçok endüstriyel altyapı, IoT’a uyumlu şekilde tasarlanmış değildir. Modern
endüstriyel ekipmanlara bağlı durumdaki yaşlanan ticari sistemler ya da yaşlanan ekipmanlara bağlı durumdaki modern ticari sistemler ciddi riskler arz edebilir.
Bunlar arasında veri iletiminin sekteye uğrayarak proseslerde değişiklikler yaratması ve ürünün teknik özelliklerini bozması, kaliteyi düşürmesi ve üretimde kesintilere yol açması sayılabilir. Diğer eski sistemler de gittikçe entegrasyon ve verimliliğin ve güvenliğin geliştirilmesi noktasında zorluklar çıkarmaktadır. Kurumların ekipmanlarını ve sistemlerini enformasyona dayalı modern
bir yapıya kavuşturmaları için önlerinde net bir fırsat yer
almaktadır.
En ileri teknolojili ekipmanların ve kontrollerin altyapısında Ortak Endüstri Protokolünü (CIP™) kullanan
EtherNet/IP gibi açık, endüstri standardında teknolojiler yatmaktadır. Ethernet/IP, motor yol vericisi ve sensör gibi cihazları kontrol cihazlarına ve makine-operatör
arayüzlerine bağlayarak kurum ağına verileri kolaylıkla
aktarabilmektedir. Bu sistem, işletme düzeyindeki BT ile
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
tesis düzeyindeki endüstriyel kontrol teknolojisi arasında
hayati bir bağ kurarak ağı daha yönetilebilir bir hale getirmekte ve daha fazla bilgi paylaşımı sağlayarak daha ileri
bir takip yapılmasına ve sağlıklı karar alınmasına olanak
vermektedir. Buna ek olarak yaşlanan sistemler ve ağlar,
arızalardan ve buna bağlı olarak yaşanan teslimat kayıpları, hurda, ek işçilik, müşteri kaybı ve güvenlik problemleri gibi olumsuzluklar nedeniyle toplam maliyette büyük
çaplı artışlar doğurabilmektedir. Sistemlerinizin modernize edilmesi bu durumların olasılığını minimize ederek
verimlilikte artış ve maliyette netlik sunabilir.
Kapsamlı Koruma
Tesisi ve üretim hattını böyle bir entegre sisteme dahil
ederek fayda sağlama yanında süreç hem kötü niyetli
hem de kaza anlamında dahili ve harici tehditler olarak
ciddi bir risk de arz etmektedir. Endüstriyel güvenlik, tek
başına duran eğreti bir çözümden ziyade bütün bir sistem olarak uygulanmalıdır.
Günümüzde var olan risklerin kapsamı ve bununla birlikte aralıksız bir yeni tehdit akışının söz konusu olması, Bağlantılı işletmeler bünyesinde güvenliğin sağlam
ve farklı cephelerde tehditleri durdurabilen bir nitelikte olmasını gerektirmektedir. Mesela ağın güçlendirilmesi ile ağ erişimini kontrol ederek Bağlantılı işletmeler
genelinde bağlantı güvenliği sağlanırken, izinsiz müdahale algılama sistemi ile sistemde Logix kontrol cihazı gibi
bir bileşene yapılan müdahale algılanabilmekte ve kayıt
altına alınabilmektedir.
İçerik koruma sistemi ile varlıklardaki fikri mülkiyeti
koruyan belli unsurlara erişim kısıtlanabilmekte, uygulama erişim kontrolü ile bir otomasyon sistemi içerisinde
kimlik doğrulama ve izin verme süreçleri yönetilebilmektedir.Sonuç olarak, endüstriyel varlıkların korunmasında dahili ve harici güvenlik tehditlerini kapsayan derinlemesine güvenlik stratejisinin benimsenmesi tavsiye
edilmektedir. Derinlemesine güvenlik yaklaşımı kapsamında izin ve prosedürler, fiziksel yapı, ağ ve bilgisayar
güçlendirme, uygulama ve cihaz güvenliği bileşenleri yer
almaktadır. Derinlemesine güvenlik stratejisi IEC 62443
standartları (eski adıyla ISA 99), Ulusal Standartlar ve
Teknoloji Enstitütüsü (NIST) Özel Yayını 800-82’de ve
Amerika Ulusal Güvenlik Bakanlığı INL/EXT-06-11478
sayılı raporunda tavsiye edilmektedir.
IoT’den Tam İstifade Edilmesi
Tüm operasyonlarınız genelinde verileri sorunsuz ve
güvenli bir şekilde paylaşabilecek altyapıyı oluşturduğunuzda, IoT ile birlikte gelen çeşitli yenilikçi ve güçlü
teknolojilerden istifa edebilirsiniz. Bu teknolojilerı şöyle
sıralayabiliriz: Bulut Bilişim ve Sanallaştırma: Bulut bilişim ve sanallaştırma teknolojisi iş verimliliğini ve zekasını geliştirmektedir.
Örneğin tesis dışı bir bulut bilişim platformu, ekipman
üreticisinin uzaktan izleme, hata bulma ve öngörücü analiz gibi gelişmiş hizmetler vermesini sağlayarak duruş
süresinin ve bakım maliyetlerinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Sanallaştırma, yazılım ile donanım arasında-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
141
Haberler
ki bağı kopararak üreticilerin ve endüstriyel işletmecilerin, işletim sistemini veya yazılımı değiştirmeden donanımı yükseltmesine olanak vermektedir. Bu durum bir yandan uygulama ömrünü arttırırken diğer yandan da sunucuların konsolide edilebilmesini, sistem kararlılığının arttırılmasını ve donanım bakım maliyetlerinin düşürülmesini sağlamaktadır.
Mobilite: Mobilite, üretim hattı ve saha çalışanlarına akıllı telefonlar, tabletler ve diğer akıllı cihazlar üzerinden eş
zamanlı, içeriğe dayalı bilgiler sunabilmektedir. Görev
tabanlı uygulamalar sayesinde işbirlikçi ortamlar ve bilgi
paylaşımı sağlanmaktadır. Nasıl ki cep telefonlarımız
üzerinden günlük yaşamımızda önemli hava, trafik veya
yol bilgilerine anlık erişim sağlayabiliyorsak, mobilite de,
gerek üretim hattında gerekse ofiste ya da evde olsun
tüm çalışanların iş, üretim ve tedarik zinciri ile ilgili bilgilere anlık olarak erişebilmesini sağlamaktadır.
Büyük Veri: Hiçbir sektörde endüstriyel operasyonlarda olduğu kadar büyük miktarda veri üretilmemektedir.
Örneğin bir petrol platformu her gün bir terabaytın üzerinde veri üretmektedir. Bu veriler sayesinde yöneticiler,
göze çarpmayan verimsiz noktaları farkedebilmekte, verimi, makinelerin aktif çalışma sürelerini ve ürün kalitesini arttırabilmektedir.
Temel Performans Göstergeleri (TPG) panolarında veriye
dayalı analizler eş zamanlı olarak görülebilmekte, diğer
eş zamanlı verilerle bir arada ve ayrıca geçmiş performans verileriyle karşılaştırmalı olarak görüntülenebilmektedir. Veriler aynı zamanda Web tabanlı raporlar haline getirilerek kurum geneline güvenli bir şekilde yayılabilmektedir.
Değeri Yakalamaya Hazır Mısınız?
Her köklü teknoloji değişikliği heyecan ve fırsat yara-
EMNİYET YENİ ADRESİNDE
Büyüyen organizasyonu ve iş hacmine paralel olarak
müşterileriyle ve iş ortaklarıyla kaliteli ve daha verimli çalışma imkanı bulmak adına Pilz Türkiye 15.09.2014
tarihinden itibaren Ataşehir’de merkezi bir konumda yer
alan yeni ofisinde hizmet vermeye başladı.
Tüm katları firmaya ait olan 5 katlı bir binada hizmet veren firmanın farklı departmanları farklı katlarda
konumlandırılmıştır. Daha büyük eğitim salonuna sahip
olan yeni ofislerinde sektörel eğitimlere devam etmektedirler.
142
tır ama bunun yanında korku ve tereddüt de meydana getirir. Bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için Rockwell
Automation beş aşamalı bir Entegre İşletme Uygulama
Modeli(www.rockwellautomation.com/go/maturity)
geliştirmiştir. Bu model, hem teknolojide hem de kurum
kültüründe etkin değişim sağlamak adına gerekli olan
tedbirleri ve en başarılı uygulamaları ana hatlarıyla açıklamaktadır:
Aşama 1: Değerlendirme
Aşama 2: Güvenli Hale Getir ve Yükselt - Ağ ve Kontroller
Aşama 3: İşletme Verileri - Tanımla ve Organize Et
Aşama 4: Analizler
Aşama 5: İşbirliği
Herkes, Uygulama Modeline kendilerine en uygun olan
aşamada dahil olacak ve kendi ihtiyaçları ve altyapıları
çerçevesinde belirlenen bir hızda ilerleyecektir. En önemlisi de bu endüstriyel devrime kısa süre içerisinde dahil
olmanız.
TANITIM:
Derinlemesine güvenlik yaklaşımı kapsamında izin ve
prosedürler, fiziksel yapı, ağ ve bilgisayar güçlendirme, uygulama ve cihaz güvenliği bileşenleri yer almaktadır. Cisco, Internet of Things platformunun önümüzdeki
10 yıl içerisinde özel sektörde 14 trilyon $’lık potansiyel
ticari kıymet yaratacağını ve bu kıymetin yüzde 27’sinin
imalat ve üretim sektörlerinde olacağını tahmin etmektedir.
Rockwell Automation tarafından geliştirilmiş olanBağlantılı İşletmeler Uygulama Modeli (Connected Enterprise
Maturity Model), hem teknolojiler hem de kurum kültürleri içerisinde etkin değişim yaratmak için gerekli olan
tedbirleri ve en başarılı uygulamaları ana hatlarıyla açıklamaktadır.
Haberler
ROCKWELL AUTOMATION’DAN ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÇÖZÜMLERİ
■ Akzo Nobel Powder Coatings, Rockwell Automation
Enerji Kontrol Çözümleri ile Birlikte Ayda 15 Bin Euro
Enerji Maliyetlerinde Tasarruf Sağlıyor
Akzo Nobel Powder Coatings (Toz kaplama) Rockwell
Automation enerji kontrol çözümleri ile birlikte ayda
15 bin Euro enerji maliyetlerinde tasarruf sağlıyor.
Aynı zamanda sektöründe lider boya üreticisi şirket,
FactoryTalk Vantage Point yazılımının kolay raporlama
fonksiyonundan, üst seviye veri kayıt ve derleme donanımı ile faydalanıyor.
Perde arkası
Akzo Nobel PowderCoatings, 4 bin yüksek motivasyonlu çalışanıyla beş kıtada faaliyet gösteren uluslararası bir kuruluştur. Şirket, boyalara alternatif olan, yüksek
kaliteli, solvent içermeyen ve farklı branşlara dayanıklı toz kaplamalar üretiyor. Aynı zamanda, kolay yıpranmayan ve çevreye zarar vermeyen kaplama tekniği çözümü sunuyor.
Toz kaplamalar tüketim ürünleri ve sanayi ürünleri alanında, beyaz eşyadan ofis mobilyalarına, alüminyum
jantlardan alüminyum doğramalara kadar, birçok ürün
için kullanılmaktadır.
Müşteriye Odaklı Hizmet Paketi
Hollanda Sassenheim merkezli Akzo Nobel Powder
Coatings, 29 adet üretim tesisine sahip. Bunların tamamı, her bir yerel pazarın gereksinimlerine uyumlandırılmış, küresel pazar stratejilerini takip eder. Şirketin tüm
ürünleri modern teknolojileri, müşteriye odaklı hizmet
paketiyle kombine edilir.
Şirket sürekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmaktadır, burada ARGE için uzun vadeli, orta vadeli ve
kısa vadeli destekleri, öncelikle dört ana sütun üzerine
kurulmuştur: İngiltere’nin kuzeyinde Felling de bulunan
ARGE merkezi, tüm dünyaya yayılmış eğitim merkezleri, ulusal teknik destek-ekipleri ve birçok ürün geliştirme laboratuvarları.
Müşterileri için ürün ve yenilikler üzerinde çalışmasının
yanı sıra, şirket bir yandan da sürekli kendi yetilerini ve
çevre bilincini geliştirmek üzerine çalışmalar yapmaktadır. Kısa süre önce ARGE Merkezi Felling’in, enerji konusundaki bilinci arttırmak için yürüttüğü kampanya sonucunda, Rockwell Automation’in Küresel Çözüm ve Güç &
Enerji Yönetimi (PEMS) ekibi ile temasa geçme düşüncesi doğmuştur. Bu görüşme kapsamında mevcut enerji tüketimi kontrolü projesinin geliştirilmesi konuşulmuş
ve bu görüşmeler yüksek derecede enerji tasarrufu sağlamıştır.
144
Hedef
Akzo Nobel de WWPG Proses Mühendisi Steve Wilburn
anlatıyor: “Felling tesisinin enerji tüketiminin yüzde
50’si, basınçlı hava üretimi, su soğutması ve emiş gibi
ortak kullanım fonksiyonlarından doğmaktadır. Tüm bu
sistemler aynı anda çalıştırıldığında, günün büyük bölümünde pik güç koşullarına ulaştığımızı görüyoruz. En
büyük enerji tüketicisi burada, uzun süreli, hatta bazıları maksimum performansta çalışan, orta büyüklükteki motorlardır. Gerekli ortak kullanım fonksiyonları için
kullanılan motorlar çoğu zaman, hatta ilgili fonksiyon
gerekmediğinde bile, sürekli işletim konumunda çalışmaktaydı.”
Wilburn, “Tesis konumunda iki adet 1-MW-Transformatör
bulunmaktaydı, bunlar yüzde 100 kapasite ile çalışıyordu. Tam da bu iki transformatör tesisin ilk enerji tüketimi araştırmasına neden olmuştur”, diyor ve “2008
yılında Felling de ilk enerji kontrolü için temel bir
program başlatılmış ve tesisin bir bölümüne Rockwell
Automation’unFactoryTalk® EnergyMetrixTM kurulmuştur. Buradaki sorun, bunu yaparken kaydedilen verileri gerçekten analiz etmememizdi. Ayrıca buna, hemen
hemen aynı zamanda depo üretiminden, sipariş üretimine geçmiş olmamız eklenmiştir, bu da bizim enerji tüketimimizi düşürmüştür, böylece konunun ehemmiyeti kalmamıştır”, diye sözlerine devam ediyor.
“Ardından FactoryTalkVantage Point® yazılımını verilerin
görüntülenmesi için kullandık ve Rockwell Automation
ekibi ile şirketin PEMS-yöneticisi Gerard O’Connell in
yönetiminde, EMEA-bölümünde çalıştık. Bunun üzerine,
tesisimizin tüketimi ve enerji israfı hakkındaki düşüncelerimiz, neredeyse bir gecede değişti.” Enerji tüketiminin iyileştirilmiş görüntülenmesi sayesinde, Wilburn ve
ekibi, Rockwell Automation’un mühendislik-ekibinin desteği ile yeni, daha büyük bir proje başlatmıştır. Burada
hedef; en önemli bölümlerin tüketimi hakkında gerçek
zamanlı bilgi edinmek ve bunun üzerine enerji tüketimini azaltmaktı.
Çözüm
Akzo Nobel ve Rockwell Automation’un PEMS-ekibinin
birlikte buldukları ve gerçekleştirdikleri çözüm, donanım
ve yazılım bileşenlerinden oluşmaktadır. Bunlar Vantage
Point’in kolay anlaşılır, grafik yüzeyine aktarılmıştır.
Merkezileştirilmiş bir EnergyMetrixSuite’i, büyüklüğüne
göre veya tesisin konumuna göre ya PowerMonitorTM
1000 birimleri veya Allen-Bradley Compact LogixTM
modeli programlanabilir otomasyon kontrolü üzerinden
sunulan, bilgileri toplamak için hizmet verir. Kaplama şirketi böylece çalışan fabrikanın su, hava, gaz, elektrik ve
buhar tüketimini ölçebilir ve değerlendirebilir. Bu şekil-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
de elektrik tüketimi hakkında daha sağlıklı bilgiler elde
edilir. Ardından enerji maliyetleri farklı tedbirler alınarak düşürülür:
- Elektrik pik yük profili analiz etmek ve yük piklerini
azaltmak için olanaklar aramak
- Alternatif tarife modellerini analiz etmek,
- Öz yükleri analiz etmek ve başka ekipman kapatılabilir
mi diye araştırmak,
- Tedarik şirketlerinin faturalarını analiz etmek ve tüketim
hedefleri belirlemek.
Wilburn, “Felling fabrikasındaki tesislerin çoğu artık
Rockwell Automation sistemleri ile kontrol edilmektedir”, diyor. “Ayrıca Ethernet kullanıyoruz, çünkü Power
Monitor 1000 gibi küçük ekipmanlar dahil, Ethernet
haberleşme kabiliyetine sahip. Bu ürünler çok iyi. Biz
artık sadece İngiltere de ki fabrikalarımızda değil, ayrıca Almanya ve Fransa da ki fabrikalarımızda da Ethernet
haberleşme altyapısı ile çalışıyoruz.” Ethernet’in iletişimomurgası olarak kullanılması sayesinde Akzo Nobel, aplikasyon ve veri akışını bağlantılı işletme içerisine genişletme olanağına sahiptir.
Böylece şirket daha fazla katma değer sağlayacak fonksiyonları kullanabiliyor. Bu gerçek zamanlı-performansverilerini, performans-kayıtlarının arşiv verilerini, bakım
onarım planlarının kayıtlarını, üretim tabanı ve şirket sistemi arasındaki bağın kurulmasını da içerir. Bu da ekipmanları, fabrikadaki donanımlar ile birlikte, daha hassas kontrol edilebilmesini sağlar. Standardize edilmiş
Ethernetin, EtherNet/IPTM şeklinde kullanılması, çok az
bir bağlantı işlemi ile sağlanır. Ayrıca kullanıcı kontrolü ve yetkisiz kişilerin erişimini engellemek için komple
güvenlik çözümleri sunulmaktadır.
Neticeler
Wilburn, “Factory Talk Vantage Point hissedilebilir değişikliklere neden olmuştur”, diyor.“Yazılım muhteşem
ve verilerin gerçek zamanlı görüntülenmesini ve analiz edilmesini kolaylaştırıyor. Böylece olayların hemen
ardından raporlar veya aksiyonlar alınmasını sağlıyor.
Örneğin; basınçlı hava sistemi. Biz burada tüketimimizi
gerçek zamanlı olarak analiz edebiliyoruz, böylece hemen
karar verebiliyor veya harekete geçebiliyoruz. Bu arada
Vantage Point’a gönderebileceğimiz daha fazla veri aramaktayız.” “Enerji kontrol çözümünü kurduktan sonra,
aylık elektrik masrafımızı 15.300 Euro tutarında düşürebildik. Hesaplamalarımıza göre ilk yılında toplam 186 bin
Euro tutarında tasarruf sağlamışız.”
“Doğru İnsanları Bulmak En Önemlisi”
Bu teknik AkzoNobel’in enerji tüketiminin düşürülmesinde tartışmasız büyük önem taşımaktadır. Wilburn aynı
zamanda Rockwell Automation ekibinden de bir o kadar
etkilenmiş. “Doğru insanları bulmak en önemlisidir.
O’Connell’in ekibi gerçekten çok etkileyici ve Rockwell
Automation şirketinin kesinlikle bir avantajıdır. Biz şimdi
Holding’in diğer fabrikalarını da bu teknik ile donatmaya geçtik. İlk Alman fabrikasındaki neticeleri gördükten sonra, şimdi ikinci Alman fabrikasında Ethernetomurgası kurulumuna sıra gelmiştir. Ardından BK de
Energy Metrix, Vantage Point ve Rockwell Automation’un
mühendislik ekibi ile elde ettiğimiz yetileri ve hizmetleri kullanabilmeyi ve aynı neticeleri elde etmeyi hedefliyoruz.”
Hedef
Akzo Nobel günün büyük bölümünde, ortak fonksiyonlar ve 1-MW-transformatörlerinden kaynaklanan, pik yük
koşullarını kaydetmiştir. Şirketin, enerji tüketimini daha
verimli kontrol edebilmek ve denetleyebilmek için, bir
çözüme ihtiyacı vardı.
Çözüm
Rockwell Automation’un kurulu çözümü aşağıda belirtilen bileşenleri sunmaktadır:
-
FacotryTalkVantagePoint
FacotryTalkEnergyMetrix
Allen-BradleyPowerMonitor 1000
Allen-Bradley CompactLogix
Global destek
PEMS desteği
Neticeler
- Verileri gerçek zamanlı görüntülemek ve analiz etmek,
hemen ardından rapor düzenlemek
- Aylık elektrik tüketim maliyetini yaklaşık 15.300 Euro
düşürmek
- Factory Talk Vantage Point’un genişletebilme özeliği
ve kolay uygulaması sayesinde başka veriler de kaydedilebiliyor
- Ethernet üzerinden merkezi çözüm
- Çözüm şirketin diğer fabrikalarına da uygulanabilir ve
uygulanmaya başlamıştır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
145
Haberler
“VİKO SÜPER MARKA”
■ Türkiye’nin sektöründeki en saygın markalarının yer aldığı Superbrands 2014 sonuçları açıklandı. Superbrands Türkiye’nin Nielsen’e yaptırdığı araştırma sonuçlarına göre belirlenen markalar arasında
sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO’da yer alarak marka algısındaki güçlü ve öncü pozisyonunu bir
kez daha tescillemiş oldu.
Süperbrands Türkiye, 2014 yılının süper markalarını açıkladı. Nielsen’in ölçümleri dikkate alınarak belirlenen 134 süper marka arasında elektrik anahtar ve priz
sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO’da yer aldı.
2014 Süper Marka araştırmasının ilk etabında öncelikle
pazar araştırması yöntemi ile 1023 önemli marka belirlendi. Bu markalar konusunda uzman olan Seçici Kurul
tarafından 300’e indirildi. Tüketici davranışları ve pazarlama iletişimi üzerine uzmanlaşmış araştırma şirketi
Nielsen,’in bu 300 markaya yönelik olarak gerçekleştirdiği yüz yüze görüşmeler sonrasında Türkiye’nin süper
markaları belirlenmiş oldu.
“ Süper Marka olabilmek için her alanda dengeli
sonuçlar elde etmek gerekiyor “
Tüketicilerin, (bilinçli veya bilinçaltı) arzuladıkları, tanıdıkları ve bir ücret ödeyerek sahip olmak istedikleri, duygusal veya fiziksel avantajları, diğer markalara göre çok
daha yüksek oranda sunan markaya “Süper Marka” deniyor. Süper marka seçme kriterleri arasında yaratıcılık,
şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları, iş gücü kalitesi, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevreye duyarlılığı ve etik değerlere uyması gibi maddeler bulunuyor.
146
“ Her doğru yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde
bir yere taşır “ VİKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın “
Kuruluşlar geleceklerini markalarına yaptıkları yatırımlarla hazırlar. Bu kapsamda atılan her adım ve yapılan
her doğru yatırım markayı tüketicilerinin gönlünde bir
yere taşır. Güçlü ve bilinirliği yüksek bir marka olmanın ön koşulu ise entelektüel sermayeden geçmektedir.
Bir kuruluşun entelektüel sermayesini artırması, fiziksel ve finansal yatırımlar haricindeki diğer tüm alanlarda
da dengeli sonuçlar üretmesine bağlıdır. Müşteri, çalışan, kalite ve hedef odaklılık ile sürdürülebilirlik, yenilikçilik, mükemmeliyetçilik ve verimliliğin VİKO’nun sekiz
temel değerini oluşturmasının arkasında yatan asıl yaklaşım işte budur. Sahip olduğumuz bu değerler markamızın öz değerine katkı sunan en önemli varlıklarımızdır.
Tüm faaliyetlerini bu bilinç ile yürüten VİKO, kurulduğu günden bu yana, ürün sunmaktan öte tüm paydaşları
için değer yaratmaya odaklanmış bir markadır. VİKO’nun
Süper Markalar arasında yer alması bizler için hem bir
gurur vesilesi, hem de yaptığımız yatırımların ne kadar
doğru olduğunun bir tescili niteliğindedir. Sektörümüzün
tek temsilcisi olarak süper markalar arasında yer alıyor
olmamızın yüklediği sorumluluğun farkındayız. 100 yıllık dünya markası olan ve bizim de bağlı bulunduğumuz
Panasonic’ten alacağımız güç ve markamıza katacağımız yeni değerler ile aynı başarımızı sürdürmeye devam
edeceğiz. Bu vesile ile 35 yıldır, ürünlerimize dokunarak
aydınlıkla buluşmayı tercih eden müşterilerimize, bizleri müşterilerimizle buluşturan bayilerimize, tedarikçilerimize, medya temsilcilerine ve diğer tüm paydaşlarımıza
markamıza inandıkları için gönülden teşekkürü bir borç
biliyorum “ dedi
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
WILO HEDEF PAYLAŞIM TOPLANTISI’NDA 2015 VİZYONU AÇIKLANDI
■ Pompa sistemleri sektörünün lider şirketi Wilo,
Türkiye’nin dört bir yanından gelen yetkili satıcıları
ile 2015 Hedef Paylaşım Toplantısı’nda buluştu. Wilo
Türkiye Genel Müdürü Ercüment Yalçın, toplantıda
yaptığı konuşmada, 1992’den beri istikrarlı bir şekilde
büyüyoruz. Başarımızı müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemle yakalıyoruz. 2015’te hizmetlerimizi kişiselleştirerek, insanlara dokunarak sektörümüzde fark
yaratmaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye’de pompa sistemleri sektörünün lideri olan
Wilo, yetkili satıcıları ile bir araya geldiği geleneksel Hedef Paylaşım Toplantısı’nın dokuzuncusunu 17
Ocak 2015’te Kozyatağı Hilton Hotel’de gerçekleştirdi.
Wilo’nun, Türkiye’nin dört bir yanından yetkili satıcılarının ve tüm satış ekibinin katıldığı toplantı, “Güç, Güven,
Gelişim” başlığı ile yapıldı.
Toplantıda 2014 yılının değerlendirilmesi yapılırken,
2015 yılı hedefleri paylaşıldı. Wilo Türkiye Genel Müdürü
Ercüment Yalçın, toplantıda yaptığı açılış konuşmasında Wilo’nun güçlü, güven veren ve gelişmeye her zaman
açık bir marka olduğunu belirtti. Wilo’nun 2014 yılında inşaat sektörünün gelişimi doğrultusunda büyümesini sürdüğünü söyleyen Yalçın, 2015 yılında daha büyük
hedefleri olduğunu vurguladı ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
İstanbul platformundan çevre ülkelere hizmet
“Wilo Türkiye olarak her yıl başarılarımıza yenilerini
ekliyoruz; 2014’te büyümeyi sürdürdük. İstanbul platformundan etrafımızdaki ülkelere hizmet vermeye ve
Türkiye ile birlikte Azerbaycan, Türkmenistan, Suriye,
Irak, Lübnan, İsrail, Ürdün’ü kapsayan bölge ciromuzu artırmaya devam ediyoruz.” 2015 yılında inşaat sektöründeki büyümede artış beklediklerini belirten Yalçın,
Avrupa İnşaat Endüstrisi Federasyonu’nun verilerine
göre Türkiye’nin Avrupa’da altıncı büyük inşaat pazarına sahip olduğunu, ülkemizin yüksek potansiyeli ile daha
yukarılara çıkacağına inandığını söyledi.
“Referans projeler göğsümüzü kabartıyor”
Ercüment Yalçın, Wilo’nun son yıllarda çözüm ortağı
olduğu önemli projelerden örnekler de vererek şunları söyledi: “Zorlu Center AVM, Akasya Acıbadem AVM,
Trump Towers, Symbol AVM, Vadi İstanbul, Sueno Hotel
Complex, Vodafone Arena Stadyumu gibi birçok çözüm
ortağı olarak yer aldığımız, göğsümüzü kabartan, bizi
gururlandıran projeler oldu. Ürünlerimizle yer aldığımız
birbirinden değerli bu projelerin sayısını artırmak istiyoruz. Projelerin kapısını, enerji verimliliğinde en yüksek
seviyelere çıkan ürünlerimiz ve mükemmel hizmet potansiyelimizle açıyoruz.
Bu potansiyeli üst düzeyde tutmak için eğitime büyük
önem veriyoruz. 45 ilde, 75 servise, 250 teknisyene sahibiz. Servislerimiz iyi eğitimler alıyorlar. 2014’te
1700’e yakın kişiye eğitim verdik. Bu sayı her sene daha
da artacak.”
Müşteri memnuniyeti Türkiye ortalamasının üzerinde
Wilo’nun müşteri memnuniyeti odaklı bir stratejiyle
çalıştığını vurgulayan Ercüment Yalçın, “Wilo’nun öncü
kimliğini müşteri memnuniyeti alanında da ortaya koyuyoruz. Sadece bir B2B şirketi olmakla yetinmiyoruz.
Son kullanıcının bildiği, hayatın içinde bir marka olmak
için yatırımlarımıza devam ediyoruz. Wilo’nun benimsediği pazarlama artık şirketten şirkete değil, insandan insana ve biz bu yolla fark yaratmaya devam edeceğiz. Hizmetlerimizi kişiselleştirerek, insanlara dokunacağız” dedi.
Toplantıda Wilo Türkiye’nin yöneticileri de yaptıkları
sunumlarda 2014 yılını değerlendirerek, 2015 yılı stratejilerini açıkladılar. Wilo Hedef Paylaşım Toplantısı’nın
bir de sürpriz konuşmacısı vardı. Eğitimci, danışman
Mehmet Kocabaş, yaptığı konuşmayla toplantıya renk
kattı. Yönetim ve yaratıcılık konularında verdiği eğitimlerle tanınan Kocabaş’ın bilgilendirici ve eğlenceli konuşması katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi. Wilo Hedef Paylaşım Toplantısı, ünlü şarkıcı Yeşim
Salkım’ın bir konser verdiği gala yemeği ile son buldu.
Gala yemeği sırasında başarılı Yetkili Satıcılar da ödüllendirildi.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
147
Haberler
HENKEL’DEN SÜRDÜRÜLEBİLİR İNOVASYONLAR
■ Henkel sürdürülebilirliği inovasyon süreçlerine
entegre ederek, yeni ürün ve çözümlerin daha fazla
değer sunmasını ve daha az çevresel ayak izi bırakmasını sağlıyor. Ekonomik büyümeyi kaynak tüketiminden ayırmak için yenilikçi ürün ve çözümler büyük
önem taşıyor.
Sistematik araçlar ve süreçler sayesinde Henkel, devamlı olarak müşterileri ve tüketicileri için daha az çevresel ayak iziyle daha fazla değer ve daha iyi performans
sunan, yenilikçi ürünler ve çözümler geliştiriyor. Henkel,
çevresel faydası olacak sadece birkaç “sürdürülebilir ürün” geliştirmek yerine tüm Çamaşır ve Ev Bakımı,
Beauty Care ve Yapıştırıcı Teknolojileri portföyünde bulunan ürünleri sürekli olarak geliştiriyor ve bunu yaparken
de tüm açıları ve tüm değer zincirini hesaba katıyor.
Henkel CEO’su Kasper Rorsted “Sürdürülebilirlik önemli bir rekabet faktörüdür. İnovasyon sürecinde sürdürülebilirliğe yoğun şekilde odaklanmamız ayrıca müşterilerimiz ve tüketicilerimiz için yüksek performanslı, etkin
ürünler geliştirmemize de imkan sağlamaktadır.” diyor.
Sürdürülebilirliği sistematik olarak entegre eden araçlar
Henkel, 2008 yılında sürdürülebilirlik stratejisinde odaklandığı noktaları, inovasyon sürecine sistematik olarak entegre etmiş bulunuyor. Buna göre araştırmacıların geliştirdikleri ürün ve süreçlerin “performans”, “sosyal gelişim”, “sağlık ve güvenlik”, “enerji ve iklim”, “su
148
ve atık su” ile “malzemeler ve atıklar” açısından belirli avantajlarını kanıtlamaları bekleniyor. Henkel, geliştirdiği ve Henkel Sustainability#Master® adını verdiği
değerlendirme sistemi ile inovasyonların en büyük etkiyi gösterebilecekleri, değer zinciri ve stratejik odak noktaları boyunca bulunan belirli noktaların kanıtlanmasını amaçlıyor. Henkel, inovasyonların, ürün ve süreçlerinin genel sürdürülebilirlik profillerini geliştirirken
tüm hayat döngüsünü dikkate alıyor. Henkel uzmanları Henkel Sustainability#Master® aracını sadece potansiyel yenilikleri değerlendirmek için kullanmakla kalmıyor,
aynı zamanda perakende ortaklarıyla, sivil toplum örgütleriyle ve diğer paydaşlarla diyaloglarında da kullanıyor.
Yeni ürün ve süreçlerden örnekler:
Pril’deki yüksek performanslı enzimler: Novozymes ile
birlikte Henkel, Pril elde bulaşık yıkama deterjanının
pirinç, erişte ve diğer nişasta bazlı yiyecekleri hızlı ve
etkili şekilde çıkarmasını sağlayacak yüksek performanslı enzimler geliştirdi. Enzimler ve ürün formülünü en
uygun hale getiren aynı zamanda geniş yelpazeye yayılan adımlarla, Henkel hem yüzey etkin madde tüketimini hem de CO2 emisyonlarını yılda 10.000 metrik tondan
fazla miktarda azalttı. Bu miktar, New York’ta bulunan
Central Park’ın boyutlarının üç katında bir ağaçlık alanın temizleyeceği CO2 oranına denk geliyor. Fa için geri
dönüştürülmüş alüminyum kutular: Henkel’in Beauty
Care iş kolu, Ball Corporation ile iş birliği geliştirerek
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
sprey kutularında %25 oranında geri dönüştürülmüş
alüminyum kullanımına yönelik pilot bir proje yürütüyor.
Geri dönüştürülmüş alüminyum kullanmak, sıfır alüminyum üretimine kıyasla kayda değer oranda daha az enerji tüketimi gerektiriyor. Bu yeni ambalaj çözümü sayesinde Henkel, yılda 10.000 metrik tona denk gelecek oranda
CO2 emisyonunun önüne geçmeyi planlıyor.
Hafif araçlara yönelik çözümler: Otomotiv endüstrisi, araç ağırlığı ile yakıt tüketimini azaltacak ve aynı
zamanda katı CO2 emisyon standartlarıyla uyum sağlayacak çözüm arayışları içinde. Loctite yapıştırıcılarının
sahip olduğu benzersiz ürün yelpazesi, Teroson mastikleri ve Bonderite fonksiyonel kaplamaları sayesinde, Henkel gelişmiş maddelerden üretilen, hafif otomotiv bileşenleri tasarlamak için gerekli fırsatların oluşturulmasına imkan sağlıyor. Bu çözümler bir yandan konforu, sağlamlığı ve emniyeti bir arada sunarken bir yandan da saha sessiz, daha hafif ve daha dayanıklı araçların
üretilmesini mümkün hale getiriyor. Henkel’in Teroson
akustik çözümleri, geleneksel bitumen pedler ile karşılaştırıldığında üreticilere ağırlığı %25 oranında azaltma imkanı tanıyor. Henkel dünya çapında Çamaşır ve
Ev Bakımı, Beauty Care ve Yapıştırıcı Teknolojileri olmak
üzere üç iş biriminde lider markalar ve teknolojilerle faaliyet göstermektedir. 1876 yılında kurulan Henkel, Persil,
Schwarzkopf ve Loctite gibi tanınmış markaları ile faaliyet göstermekte ve hem tüketici ürünleri hem de endüstriyel alanda, global olarak pek çok pazar liderliği bulunmaktadır. Tüm dünyada yaklaşık 47.000 çalışanı bulunan
Henkel, 2013 mali yılında 16 milyar 400 milyon Euro’luk
satış ve 2,5 milyar Euro’luk faaliyet karı gerçekleştirmiştir. Henkel imtiyazlı hisse senetleri, Almanya DAX borsa
endeksine kayıtlıdır.
METRANS’TAN POMPA BAKIMI EĞİTİMİ
■ Akışkan sıvı transferi uygulamalarında kullanılan tüm
endüstriyel pompalar ve tamamlayıcı ekipmanlar konusunda öncü firmalardan METRANS, Borusan firmasının mekanik bakım departmanı çalışanlarına PİSTONLU
YÜKSEK BASINÇ PROSES POMPALARIN BAKIMI konulu seminer düzenledi. Seminer, 25 Aralık 2014 tarihinde
METRANS’ın Dilovası İMES OSB içindeki binasında gerçekleştirildi.
Borusan firmasının Mekanik Bakım Ekibi’nde boruların testini gerçekleştiren operatörlerin ve hat işletme sorumlusunun katılım gösterdiği seminere, Uraca
Yüksek Basınç Proses Pompaları hakkında genel bilgi
verilerek başlandı. Daha sonra pistonlu pompaların
çalışma prensibi ve pompaların işletilmesi sırasında dik-
kat edilmesi gereken hususlar ele alındı. Tam gün süren
seminerde son olarak, katılımcılara METRANS Bakım ve
Yenileme Merkezi’nde Uraca pompa üzerinde çalışılarak
önemli yedek parçaları yakından görme ve inceleme fırsatı tanındı. Katılımcılar seminerin öğretici olduğunu
ve tesisin modern ve servis bakım işi için ideal olduğunu belirterek katılmış olmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Özellikle pompa üzerinde yapılan çalışmanın çok faydalı olduğu Borusan Çalışanları tarafından
vurgulandı. Metrans’ın uzun yıllardır Türkiye distribütörü ve servis-bakım sağlayıcısı olduğu Uraca firmasının
ana faaliyet konusu, yüksek basınçlı pistonlu pompalar
ve yüksek basınçla yıkama sistemlerinin tasarımı ve üretimidir. Firma, aralıksız Ar-Ge çalışmaları ve son teknoloji üretim tesisi ile alanında dünya lideri konumundadır. Yüksek basınçlarda güvenilir işletim sağlayan Uraca
pompaları, ayrıca prosese uygun olarak zengin aksesuar çeşitleri sunmaktadır. Dizel, elektrik ve hidrolik tahrik ünitesi seçenekleri, taşınabilir ünite seçeneği ve tam
otomatik kontrol ile ihtiyaca özel sistemler temin edilebilmektedir. Uraca marka pistonlu yüksek basınç proses
ve temizleme pompaları boru üretimi, çimento, demirçelik, dökümhane, endüstriyel temizlik, enerji, gemi/tersane, gıda, gübre, ilaç, jeotermal, kâğıt, kimya, makina konstrüksiyon, off-shore platform, petrokimya, plastik ve kauçuk, rafineri, su altyapı, tekstil, yağ, yapı güçlendirme (rehabilitasyon) ve daha bir çok sektörde kullanılmaktadır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
149
Haberler
HAYATA KONFOR SUNAN TEKNOLOJİ:
THEA IQ DOKUNMATİK YAŞAM BİÇİMİ
■ Gelişen teknoloji, hayat konforunu her geçen gün yükseltiyor. Çok yakın bir zamana kadar ancak bilimkurgu
filmlerinde görülebilen teknolojiler, hızla gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lideri VİKO tarafından geliştirilen
Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile şimdi apartman
dairesi, villa, ofis, otel odası, toplantı salonu ve genel
mekanlar teknolojinin sunduğu üstün konforla tanışıyor. Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli; tüm mekanlarda ısıtma, iklimlendirme, aydınlatma ve jaluzi/panjur
kontrolünü tek noktadan ya da mobil cihazlar kullanarak
uzaktan erişim ile kolaylıkla yapmanıza ve güvenlik sistemleri entegrasyonu sağlamanıza olanak tanıyor.
Kişiselleştirilebilir senaryolar…
Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile mekanların ışıkları, iklimlendirmesi, perde ve panjurların hareketleri
bir merkezden kontrol edilebilirken, isteğe göre senaryolar da oluşturulabiliyor. Programlanacak senaryoya
göre, tek dokunuşla tanımlanan tüm kontroller sağlanıyor. Panel üzerinde isteğe bağlı olarak kişiselleştirilebilen senaryoların yanı sıra zamana bağlı ya da periyodik ve tek seferlik senaryolar da gerçekleştirilebiliyor. Bu
durumda senaryonuza göre istediğiniz zamanda ışıklar,
panjurlar ve mekanın ısısı önceden belirlediğiniz konuma geliyor.
Görüntülü görüşme özelliği ve concierge hizmetleri desteği…
Tüm bu özelliklerinin yanı sıra Thea IQ Dokunmatik
Yönetim Paneli, IP tabanlı interkom özelliğine sahip,
ister sesli ister görüntülü görüşme ve IP telefonlar ile
görüşme özellikleriyle de dikkat çekiyor. Ürün; cevapsız, arayan ve aranan çağrıları kaydedebiliyor ve resimli olarak gösterebiliyor. Ayrıca kapı zilini cep telefonuna
yönlendirebiliyor ve cep telefonu ile bina giriş kapısı arasında iletişim kurabiliyor. Taksi, kuru temizleme, temizlik hizmeti, mekanik/elektrik hizmetleri ya da alışveriş ve
olabilecek diğer potansiyel hizmetler için alt yapı ve kişiselleştirilebilir arayüz desteği de verebiliyor.
Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli, arabanızla yolculuğa çıkmadan önce trafik bilgilerini ve yoğunluk haritasını
kullanarak güzergah planlaması yapmanıza yardımcı oluyor. Öte yandan site yönetimi ya da ilgili merkezden yazılı mesaj alabilme ve aynı şekilde gönderebilme, fatura ve
aidat paylaşımına olanak sağlaması gibi özellikleriyle de
fark yaratıyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
151
Haberler
GELECEĞİN MAKİNE MÜHENDİSLERİ,
WILO’DA DÜZENLENEN EĞİTİMLERE KATILDI
■ Pompa Sistemleri Sektörünün Lideri Wilo, Eğitim
Çalışmalarına Devam Ediyor
Wilo, pompa sistemleri sektöründe fark yaratan eğitimlerine bir yenisini daha ekledi. Marmara
Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Özyeğin
Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencileri, Wilo’da düzenlenen eğitimlere katılarak, sektör ile ilgili temel bilgiler edindi. Öğretim görevlilerinin de aralarında bulunduğu toplam 81 kişinin katıldığı eğitimlerde, temel pompa sistemleri, pompa çalışma prensipleri ve Wilo pompalarının sağladığı enerji
verimliliğinin avantajları ele alındı.
Eğitime verdiği önemle pompa sistemleri sektöründe farklı bir konumda bulunan Wilo, bu kez üniversite öğrencilerini ağırladı. Geleceğin makine mühendisleri için Wilo’da düzenlenen eğitimlere Marmara
Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Özyeğin
Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden öğrenciler katıldı. Farklı tarihlerde gerçekleştirilen eğitimlere, aralarında öğretim görevlilerinin de bulunduğu toplam 81 kişi katıldı. Üniversite-Sanayi işbirliklerine büyük
önem veren Wilo’nun makine mühendisliği öğrencilerine yönelik eğitimlerinde temel pompa sistemleri,
152
pompa çalışma prensipleri, Wilo pompalarının sağladığı enerji verimliliğinin avantajları gibi konular ele alındı.
Oldukça verimli geçen eğitimlerde öğrenciler, sektör ile
ilgili merak ettikleri konuları uzman Wilo yetkililerinden
öğrenme imkanı buldu. Wilo eğitim çalışmaları kapsamında; başta enerji verimliliği olmak üzere, pompa sistemleri ve teknolojileri, enerji tasarrufu ve mesleki deneyim aktarımı gibi birçok alanda profesyonellere, öğrencilere ve sektör bileşenlerine yönelik eğitim çalışmaları,
seminerler ve buluşmalar düzenliyor. 2014 yılı boyunca
düzenlediği eğitim çalışmalarıyla bilgi, birikim ve deneyimini tüm sektörle paylaşan Wilo, 2015 yılında da her
platformda sektör için eğitimin önemini vurgulamaya,
teknik eğitimi uygulamalı eğitimle birleştiren çözümleri
hayata geçirmeye devam edecek.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
BURSA ENDÜSTRİ ZİRVESİ, YILIN SON AYINDA MAKİNE
SATIŞLARINA BÜYÜK KATKI SAĞLAYARAK SONA ERDİ
“36 ÜLKEDEN 42.351 ZİYARETÇİ”
■ Tüyap Bursa Fuarcılık Anonim Şirketi tarafından, T.C.
Ekonomi Bakanlığı beraberinde, Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
(KOSGEB), Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve
Bursa Büyükşehir Belediyesi desteği, Takım Tezgâhları
Sanayici ve İş Adamları Derneği (TİAD) işbirliği ile
hazırlanan Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı 13.
Uluslararası Metal İşleme Makineleri, Kaynak, Kesme,
Delme Teknolojileri, El Aletleri, Pnömatik ve Hidrolik
Fuarı, Bursa Sac İşleme Teknolojileri 2014 6. Sac,
Boru, Profil İşleme Teknolojileri ve Yan Sanayileri Fuarı,
UKUB Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği ve Prestij Yayıncılık
Basım Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. işbirliği ile hazırlanan Kalıp Avrasya 2014 Bursa 7. Kalıp Teknolojileri
ve Yan Sanayiler Fuarı, Türkiye Elektrik – Elektronik
ve Benzerleri Teknisyenleri Esnaf ve Sanatkarları
Federasyonu ve Bursa Elektrik Teknisyenleri Odası desteği ile hazırlanan Belex 2014 Bursa 12. Uluslararası
Elektrik, Elektronik, Otomasyon, Aydınlatma ve İletişim
Fuarı, Bursa 5. Hırdavat ve İş Güvenliği Fuarı 2014, 4 - 7
Aralık 2014 tarihleri arasında Bursa Uluslararası Fuar ve
Kongre Merkezi’nde düzenlendi.
Metal işleme, sac işleme, kalıp ve yan sanayi, elektrik, elektronik, otomasyon, hırdavat ve iş güvenliği
konularındaki geniş kapsamının yanı sıra Almanya’dan,
Japonya’dan, Çin ve İtalya’dan yabancı firmaların katılımı
ile dikkat çeken Bursa Endüstri Zirvesi, üretimde ihtiyaç
duyulan hammadde, yeni teknoloji, donanım ve sistemlerdeki yenilikleri ilgililere topluca göstererek her türlü
üretime ivme kazandırdı” dedi.
Yurtdışı ve Yurtiçinden Gelen Ziyaretçileri Katılımcı
Firmaları İle Buluşturan En Önemli Platform
Birbirini tamamlayan sektörlerin büyük buluşması olan
Fuarlar, yapılan tanıtımlar ile Almanya, Belçika, Birleşik
Arap Emirlikleri, Bosna - Hersek, Brezilya, Bulgaristan,
Cezayir, Çin, Fas, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan,
Hollanda, İran, İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya, Kosova,
Kuveyt, Libya, Macaristan, Makedonya, Mısır, Romanya,
Rusya, Portekiz, Sırbistan, Suudi Arabistan, Suriye,
Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan’dan
davetli iş adamlarını ağırladı.
Fuarlarda İkili İş Görüşmeleri Organize Edildi, İş
Bağlantıları Kuruldu
Fuar kapsamında, Cezayir, Fas, İran, Mısır, Rusya ve
Tunus’dan gelen iş adamları 5 Aralık 2014 Cuma günü,
Uludağ Konferans Salonu’nda fuar katılımcısı firmalar ile
ikili iş görüşmeleri gerçekleştirerek iş bağlantıları kurdu.
T.C. Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda, Bursa Ticaret
ve Sanayi Odası desteği ile Bulgaristan, Cezayir, Kosova,
Romanya, Moldova ve Ürdün’den gelen iş adamları ise
3 Aralık 2014 Çarşamba günü katılımcı firmalar ve sektör firmalarının temsilcileri ile ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdi.
İlhan Ersözlü; “Bursa Endüstri Zirvesi’nde Eş Zamanlı
Fuarlar 36 Ülkeden 42.351 Kişi Tarafından Ziyaret
Edilerek Hedefine Ulaştı, Üretime Güç Kattı, Makine
Satışlarına Katlı Yaptı” Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. Genel
Müdürü İlhan Ersözlü “İmalat endüstrilerinin tüm süreçlerini “Bursa Endüstri Zirvesi” adı altında toplayan
Fuarlar, 7 Ayrı salonda, 21ülkeden 529 firma ve firma
temsilciliğinin katılımı ile 40.000 m2 kapalı alanda hazırlandı, ziyarete açık olduğu 4 gün süresince 36 ülkeden
gelen 42.351 kişi tarafından ziyaret edilerek sektörün
gücünü gözler önüne serdi, makine satışlarına büyük
katkı sağladı.
Yurtiçinden ise sektörlerin yoğun olduğu Adana,
Adapazarı, Afyon, Aksaray, Ankara, Antalya, Balıkesir,
Bartın, Bilecik, Bolu, Çanakkale, Denizli, Düzce, Eskişehir,
Erzincan, Gaziantep, Isparta, İstanbul, İzmir, Karaman,
Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa ve
Samsun başta olmak üzere birçok ilden gelecek profesyonellere ev sahipliği yaptı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
153
Haberler
MITSUBISHI ELECTRIC
ENDÜSTRİ 4.0’A HAZIR OLDUĞUNU GÖSTERDİ
■ Mitsubishi Electric, Endüstriyel Otomasyon
Sanayicileri Derneği-ENOSAD’ın organize ettiği
“Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongre ve
Sergisi”nde otomasyon sektörünün önemli temsilcilerinden biri olarak yerini aldı.
Endüstriyel devrimlerin günümüzdeki son hali Endüstri
4.0, gerek bilgi birikimi gerek donanımsal anlamdaki alt
yapısıyla teknolojinin geldiği son nokta da denilebilir.
Bilindiği üzere, ilk 3 endüstriyel devrim makineleşme,
elektrik ve bilişim teknolojilerinin bir sonucuydu.
lar. Bu dönemde akıllı makineler, depolama sistemleri ve
üretim tesisleri, tamamen özerk bir şekilde bilgi paylaşacak, aksiyonları başlatacak ve bağımsız olarak birbirlerini kontrol edecek. Bu, üretim, mühendislik, materyal
kullanımı, tedarik zinciri ve ürün yaşam döngüsü yönetiminde yer alan endüstriyel süreçlerde temel gelişmelere yol açacak. Ancak günümüzde yaşanan gelişmelere
bakıldığında teknolojik sıçramaların daha sık yaşanması
dolayısıyla, buna ayak uydurabilecek altyapının daha hızlı
şekilde geliştirilmesi gerektiği aşikar.
Günümüzde ise, akıllı cihazların üretim teknolojilerinin
yanı sıra raflarda bile yerini almasıyla 4. devrim şeklini
alıyor. Şunları söylemek artık çok mümkün: Endüstri 4.0
dönemi yeni bir dijitallleşme, farkındalık ve otomasyon
dalgasını getirecek; paralelinde üretim, tedarik zinciri ve
lojistiği baştan inşa edilecek.
Endüstri 4.0 döneminin ana konseptine göre üretim
sürecinde fabrikalardaki makineler, bilgisayarlar, sensörler ve diğer entegre bilgisayar sistemleri birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunacak, insanlardan neredeyse
tamamen bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve
optimize ederek üretim yapabilecek.
Optimizasyonun sağladığı avantajlar sonucunda üretim
süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı düşerken üretim miktarı ve kalitesi artacak.
Günümüzün modern sistemlerinden farklı olarak, üretilen her bir ürün benzersiz bir seri numarasına dolayısıyla bir kimliğe sahip olacak, ayrıca belleklerinde sadece
bazı temel bilgileri değil kendi geçmişlerini de tutacak-
154
Zira endüstrinin bu teknolojik donanımı sadece mevcut üretim hatlarına değil, yeni gelişmelerin yaşanmasına da büyük katkı sunacaktır. Mitsubishi Electric, kongrede tanıttığı çözümler ve geliştirdiği alt yapı sistemleri
ile Endüstri 4.0’a hazır olduğunu ve yönlendirici güçlerinden biri olabileceğini gösterdi.
Üretim hattını tamamen simüle edebilecek sistemlerin geliştirildiği çağımızda, Mitsubishi Electric de iQ
Platform ile e-F@ctory’ye hazır. Mitsubishi Electric
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
“Yeni kuşak bütün fabrika hattını sanal olarak gezebilecek, her bir parçanın çalışıp çalışmadığını kontrol edebilecek, geriye doğru mühendislik yapabilecek. Onların
dünyasında sanal üretim yapılabilecek ve tüm bunlar
ortak bir platformda yapılacak. Üretim makinasını simüle edip, çalışmasını ve kaynak kullanımını sanal ortamda
test edebilecekler.
Türkiye İş Geliştirme Müdürü Tolga Bizel gerçekleştirdiği sunumda, Endüstri 4.0 ve buna bağlı olarak geliştirdikleri iQ Platform ve e-F@ctory’e dair bilgi verdi. Bizel,
Herhangi bir yerdeki elektronik cihaz değiştiğinde ona
bağlı sistem de değişecek. Sisteme bağlı yazılımlar da
değişecek. Tüm bu taleplere hazır olmamız gerekiyor. Biz
Endüstri 4.0’a e-F@ctory diyoruz, onu destekleyen platformumuza da iQ Platform diyoruz. iQ Platform ile e-F@
ctory’e hazırız” diye konuştu.
3 BÜYÜKLER WILO’YU TERCİH ETTİ
■ Fenerbahçe ve Galatasaray’dan sonra Beşiktaş da
yeni stadı Vodafone Arena’da ısıtma ve altyapı sistemleri için Wilo pompalarını tercih etti
Türkiye’de pompa sistemleri sektörünün öncü markası olan Wilo, birbirinden değerli projelere katkı sunmaya devam ediyor. Wilo ürünleri Fenerbahçe ve
Galatasaray kulüplerinden sonra Beşiktaş’ın da tercih ettiği marka olarak Vodafone Arena’da yer aldı.
Beşiktaş’ın yeni stadı Vodafone Arena’da ısıtma ve
altyapı sistemleri için Wilo pompaları kullanıldı.
ve Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’sından sonra
Beşiktaş’ın yeni stadı Vodafone Arena’da da Wilo ürünleri tercih edildi. İnşası devam eden Vodafone Arena’da
ısıtma ve altyapı sistemleri için Wilo pompaları kullanıldı. Vodafone Arena için Wilo, kullanma suyunda kullanılacak hidroforun frekans konvertörlü olması konusunda
çözüm sundu.
Maçların yapılacağı günlerde değişik debi ihtiyaçlarının
oluşması nedeniyle Wilo’nun frekans konvertörlü COR
hidroforları tercih edildi. Altyapı pompalarında iki farklı
ürün ile çözüm sağlandı. Projede atık suyun parçalanarak uzaklaştırılması konusunda kullanılan ve güçlü parçalayıcılı bıçak teknolojisine sahip MTH pompalar seçildi. Rögar hattından gelen borulamanın uzun bir hat olduğu düşünülerek, fazla basma yüksekliklerinde de talebi
karşılayan parçalayıcılı çarklı pompalar kullanıldı.
A sınıfı enerji verimliliği sağlayacak
Isıtma serisi pompalar ise “Stratos” serisinden seçildi. Değişken kapasiteyle değişen ihtiyacı karşılamak
için bu pompalar özellikle önerildi. Kullanılan pompalarda verimlilik ön planda tutuldu. A sınıfı enerji verimliliği sağlayan bu pompalarda tam motor korumasından da
faydalanılıyor. Diğer hatlarda ise yağmur suyunun talebini karşılayacak olan FA serisi pompalarla, yüksek basınç
kayıplarını karşılayan ve debi kapasitesi 150 m3/h’ı bulan
ceram kaplı FA serisi pompalar kullanıldı.
Hayatın kaynağı olan suyu tüm yaşam alanlarında sirküle eden pompa sistemleri sektörünün lider şirketi Wilo,
Türk spor dünyasının “3 Büyükler”i tarafından tercih edilen marka oldu. Fenerbahçe’nin Ülker Sports Arena’sı
Wilo pompaları daha önce de Türk sporunun dev takımları tarafından tercih edilmişti. Fenerbahçe Ülker Sports
Arena’da Wilo’nun sirkülasyon pompaları, kullanma
suyu hidroforu, gri su terfi hidroforu ve pis su pompaları, Türk Telekom Arena’da ise yangın hidroforu, çim
sulama-kullanma hidroforu ve sirkülasyon pompaları
kullanılmıştı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
155
Haberler
İTÜRO KURALLARI GÜNCELLENDİ!
■ 9-10-11 Nisan 2015 tarihlerinde İTÜ Ayazağa Kampüsü
Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek
olan İTÜ Robot Olimpiyatları’nın kuralları güncellendi.
İTÜRO Ekibi, bu yıl güncellenen kuralları ile Çizgi
İzleyen, Basketbol, MikroSumo, Yangın Söndüren, Renk
Seçen, Merdiven Çıkan, Labirent, Kendini Dengeleyen
ve Serbest Kategori olmak üzere toplam 10 kategoride
yarışmacıları ağırlamaya hazırlanıyor.
sayısında ve içeriğinde değişikliğe giderek cesur adımlar
atan ekip şimdi de en güncel gelişmeler ışığında yeniden
gözden geçirme çalışmaları kapsamında tekrardan kuralları güncelledi.
İTÜRO 2015 Robot Kayıtları Mart ayında açılıyor!
İTÜRO 2015 ‘te yarışmak isteyen yarışmacıların beklediği kayıt zamanı duyuruldu. İTÜRO sitesinden ve sosyal
medya hesaplarından yapılan duyuruya göre robot kayıtları önümüzdeki mart ayında açılacak. İTÜRO’da yarışmayı planlayan yarışmacıların kayıt duyurularını dikkate
alıp bu tarihler kapsamında kayıtlarını gerçekleştirmesi
gerekmektedir. Robot kayıtları, güncellenen kurallar ve
diğer gelişmeler için ilgililerin İTÜRO’nun resmi internet sitesi olan http://www.ituro.itu.edu.tr/ adresini takip
etmeleri gerekmektedir.
Her yıl yarışmacıları ve katılımcıları geliştirecek ve son
gelişmelere katkı sunacak şekilde kategorilerini ve kurallarını güncelleyen İTÜ Robot Olimpiyatları Ekibi İTÜRO
2015 için de kuralları güncelleme çalışmalarının sonuna geldi. Daha önce yine aynı gerekçelerle kategorilerin
156
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ROCKWELL AUTOMATION 2015 WIN FUARI’NDA YERİNİ ALIYOR
■ Türk endüstrisinin heyecanla beklediği en önemli fuarlardan olan Uluslararası Endüstriyel Otomasyon
Fuarı, (WIN Automation) 19 - 22 Mart 2015 tarihleri
arasında Tüyap Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. WIN
Fuarı, 2015 yılında da yeni iş bağlantıları, en yeni
teknolojiler ve imalat endüstrisinin tüm alanlarında kullanılan komple çözümlere sahne oluyor. 22 yıldır aralıksız olarak düzenlenen, otomasyon alanında her türlü yeniliğin görülebildiği fuarda, Rockwell
Automation da yerini alıyor.
Türk endüstrisinin heyecanla beklediği en önemli fuarlardan olan Uluslararası Endüstriyel Otomasyon Fuarı,
(WIN Automation) 19 - 22 Mart 2015 tarihleri arasında Tüyap Fuar Merkezi’nde düzenleniyor. Fuara paralel
olarak düzenlenen yaklaşık 200 seminer programı fuarın
aynı zamanda sektörün zirvesi olma özelliğini de pekiştirmesini sağlıyor.
teknolojiler ve imalat endüstrisinin tüm alanlarında kullanılan komple çözümlere sahne olacak. Bu nedenle WIN Fuarı bizim sektörümüzün olmazsa olmazı. Her
sene biraz daha profesyonelleştiğini gördüğümüz fuarın bu seneki performansının da oldukça efektik olacağını düşünüyorum. Biz Rockwell olarak ise WIN fuarında yine bu sene en son teknolojilerimiz, ürün ve hizmetlerimizi standımızda misafirlerimize anlatıyor olacağız.”
Otomasyon dünyasının öncü markalarından Rockwell
Automation, imalat endüstrisinin en köklü ve gelenekselleşmiş fuarı olan WIN Fuarı’nda 90 m2 net alanda
83 farklı ülkeden fuarı ziyaret eden sektör profesyoneline ürün ve çözümlerini sunma fırsatı yakalayacak.
Otomasyon dünyasının öncü markalarından Rockwell
Automation, imalat endüstrisinin en köklü ve gelenekselleşmiş fuarı olan WIN Fuarı’nda 2. Hall B-200 numaralı stantta yerini alıyor. WIN fuarı ile ilgili açıklamalarda
bulunan Rockwell Genel Müdürü Cenk Ceylan; “Türkiye
ve Avrasya Bölgesi imalat endüstrisinin en önemli fuarı
olan WIN, 2015 yılında da yeni iş bağlantıları, en yeni
ZİGBEE RADYO TEKNOLOJİSİ VE LEGRAND İLE
DUVARLARA ÖZGÜRLÜK
■ Zigbee radyo teknolojisi yeni yapılar ve yenileme
çalışmaları için duvarlara zarar vermeden kablosuz
çözümler sunuyor. Dünya genelinde 2.4 GHz ve frekans modifikasyonuna imkan sağlayan iletişim frekansına sahip Zigbee, geliştirilen kablosuz teknoloji ile
güvenli iletişim sağlıyor.
Zigbee radyo teknolojisi duvarlara zarar vermeden yaşam
alanlarınızda kablosuz çözümler sunuyor. Aydınlatma
panjur sistemleri ve teknik alarmların kontrolünü yapan
Zigbee teknolojisinde, 2.4 GHz frekansında vericiler ve
alıcılar kullanıyor. Cihazlar üzerinden çift yönlü iletişim
kurabilme özelliği ile iletişim sürekliliği devam ettiriliyor.
Zigbee sistem altyapısı kablosuz olduğu gibi kimi kablolu sistemlere geçit (gateway) cihazlarıyla entegre olabiliyor. İki yollu (bidirectional) yapısı sayesinde iletişim ağında herhangi bir kopukluk olduğunda bağlı olan
diğer cihazlar üzerinden birden fazla iletişim yolu kurarak süreklilik ve güvenlik sağlıyor. Tek bir noktada 65
binden fazla adresleme sağlayarak bir çok cihazın bağlı
kalmasına yardımcı oluyor.
Zigbee teknolojisi yeni ve eski yapılara uygulanabiliyor. Eski yapılarda kablolama, kolaylıkla kablosuz iletişime uygun hale getirilebiliyor. Yeni yapılarda ise tamamen kablosuz ağ kullanılacağı gibi kablolu sistemlere de
entegre olabiliyor. Programlaması diğer sistemlere göre
çok daha basit olan Zigbee sistemi, ‘Bas ve Öğren (Push
and Learn)’ ile bir network oluşturup network içinde ilgili
cihazlar eşleştiriliyor. Sadece iki tuş ile tüm sistem hızlı
ve kolay bir şekilde devreye alınıyor. Legrand, Zigbee
ürünlerde perde kontrol, aydınlatma kontrol, sıcaklık
ölçme, uzaktan kontrol ve iletişim, güvenlik ve uygulama üzerinden erişim gibi otomasyon ürünlerinde çözümler sunuyor. Aydınlatma kontrolünde aç/kapat fonksiyonu dışında dimleme, senaryo tanımlama, priz kontrolü, gün ışığından yararlanma ve algılama gibi fonksiyonlarla enerji tasarrufu da sağlanmış oluyor. Livinglight,
Axolute ve Celest çerçevelere uyumlu modelleri mevcut
olan Zigbee sistemi, aynı zamanda IOS ve Android işletim sistemine sahip cihazlar üzerinden uzaktan erişim
sağlayarak yaşadığınız yeri dünyanın her yerinden kontrol edebiliyorsunuz.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
157
Haberler
KOSGEB’İN İNOVATİF KOBİ ÖDÜLÜ MEDEL ELEKTRONİK’İN!
■ KOSGEB’in geleneksel KOBİ ve Girişimcilik Ödül
Töreni’nin 3.’sü bu yıl, Başbakan Sn. Prof. Dr. Ahmet
Davutoğlu’nun katılımıyla Ocak ayı sonunda gerçekleştirildi. Kurulduğu günden bu yana teknoloji geliştirmeyi kural haline getiren Medel Elektronik yine ödüllendirildi.
Başbakan Davutoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Sayın Fikri Işık, KOSGEB Başkanı Sn. Recep Biçer, çok
sayıda üst düzey bürokrat, milletvekili ve sivil toplum
kuruluşlarının temsilcilerinin de hazır bulunduğu törende Medel Elektronik, “KOSGEB - İnovatif KOBİ Ödülü”nü
Başbakan Davutuğlu’nun elinden aldı. KOBİ’lerin teknoloji geliştirme konusunda üstlendikleri rolün her zaman
takipçisi olan Medel Elektronik, yaptığı çalışmalarla inovasyona yön vermeyi sürdürdü.
Medel Elektronik’in Başarı Geleneği
1994 yılında kurulan ve 20 yılı aşan bir süredir yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirdiği sayısız kapsamlı proje
ile önemli başarılara imza atan Medel Elektronik, inovatif yönünden de taviz vermeden yoluna devam ediyor.
Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği – ENOSAD
üyesi de olan Medel Elektronik, Yılın İnovatif KOBİ
Ödülü’ne, son 3 yıl içindeki Ar-Ge ve İnovasyon faaliyetleri ile mevcut/yeni pazarlara başarı ile sunulan yeni bir
ürün, hizmet, uygulama, yöntem veya iş modeli fikri ile
layık görüldü.
Medel Elektronik, 15 adet faydalı model belgesi, 7 adet
marka tescil belgesi, 18 adet tasarım tescil belgesi ve
4 adet TÜBİTAK projesi ile bu ödülü almaya hak kazandı. Aslında ödüller, Medel Elektronik için neredeyse
bir gelenek oluşturuyor. Medel Elektronik, 2014 yılında, Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) tarafından bu yıl 12’incisi düzenlenen “TESİD Yenilikçilik
Yaratıcılık Ödülleri”nde, KOBİ Dalında Yenilikçiliğin
Ticarileştirilmesi Ödülü’nü, Kompakt Yardımcı Konvertör
ürünüyle almış.
158
İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları
Birliği’nin (İDDMİB), 2013 yılında düzenlediği “Metalik
Fikirler 2. Ar Ge Proje Pazarı Yarışması”nda da, geliştirdiği projeyle hem ilk 3’e girme başarısı gösterip ödül
almış hem en çok proje üreten sanayici ödülünü almaya
hak kazanmış. Medel Elektronik 2012 yılında ise, “KOBİ
ve Girişimcilik Ödülleri”nde, “Yılın İnovatif Kobi Ödülü”
başarı sertifikasının sahibi olmuş.
Ödül Töreni
Ödül töreninde açılış konuşmasını gerçekleştiren
KOSGEB Başkanı Sn. Recep Biçer, KOBİ’lerin ekonomik istikrar için çok önemli olduklarının altını çizerek “KOBİ’ler, global ekonominin seyrini belirleyen en
önemli faktörlerin başında gelmektedir. Bir ülkenin KOBİ
potansiyeli ve Girişimcilik oranları, refah seviyesinin en
önemli belirleyici unsuru haline gelmiştir” diye konuştu.
KOSGEB Başkanının ardından konuşmalarını gerçekleştiren Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sn. Fikri Işık da
özellikle Girişimcilik Bilgi Sistemi’nin devreye girmesiyle
çok önemli verilere ulaşıldığını ve bu veriler ışığında yeni
stratejiler belirlediklerini söyledi. Bakan Işık’ın ardından
kürsüye gelen Başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu, 3. KOBİ
ve Girişimcilik Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, finale kalan 40 girişimciyi tebrik etti.
KOBİ’lerin ürün bazında, uluslararası arenaya açılmalarını sağlayabilmek için bugün ilk defa kurumsallaşma
ve markalaşma destek programını başlattıklarını bildiren
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu o kadar önemli ki. KOBİ’ler tek tek başarılı olabilir ama kurumsallaşamazlarsa bir müddet sonra KOBİ’lerin küçük ölçekten,
orta ölçeğe ve daha büyük ölçeklere yürümesi zorlaşır.
Markalaşma ise bizim yeni ikinci hamle döneminde en
çok önem verdiğimiz hususlardan birisi.
KOBİ’lerin kurumsallaşma ve markalaşma konusundaki
projelerine işletme başına 150.000 TL destek vereceğiz.”
Bütçe olarak 50 milyon TL teklif edildiğini bunun yetmeyeceğini ifade eden Davutoğlu, 50 milyon TL bütçeyi
100 milyon TL’ye çıkarma talimatını da verdi. Davutoğlu,
“Dolayısıyla, 100 milyon TL bütçeli programla, işletme
başına 150.000 TL destek sağlayacağız. Sadece kurumsallaşma ve markalaşma için” dedi.
İşbirliği ve Güç Birliği Destek Programı’nda yenilik
İkinci olarak “işbirliği ve güç birliğinin” önemine işaret
eden Sayın Davutoğlu, KOBİ’lerin bir araya gelerek, yeni
bir güç oluşturmalarını sağlayacak “İşbirliği ve Güç Birliği
Destek Programı”nda yeniliğe gittiklerini aktardı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
Sayın Davutoğlu, “Buna göre 3 işletmenin bir araya gelerek oluşturacakları teknoloji işbirliklerine, 300 bin lira
geri ödemesiz, 1 milyon 200 bin lira da geri ödemeli olmak üzere, 1,5 milyon lira destek vereceğiz” diye
konuştu.
Başbakanımız Sayın Davutoğlu, şunları kaydetti: “ArGe, inovasyon ve endüstriyel uygulama alanlarındaki KOSGEB desteklerinin miktarlarını da yüzde 50 oranında artış yapacağız. Bunu bütün yaptığımız çalışmalarda eğer, Ar-Ge, inovasyon boyutu varsa destekleri,
KOBİ’lerde olduğu gibi diğer bütün alanlarda da artırdık,
artırmaya devam edeceğiz. Çünkü katma değerin gerçek
anlamda sağlanacağı yer daha üst teknolojilere geçişte olacak.
Son Bakanlar Kurulu toplantımızda Sayın Bakanımızın
bir sunuşu oldu. Arkadaşlarla da değerlendirme yaptık,
orta-yüksek ve yüksek teknoloji kullanılan alanlara verilen destekleri genel olarak da artıracağız. Bununla ilgili teşvikler noktasında da yeni bir çalışma başlatma talimatı verdim.”Girişimcilik Destek Programı’nda kadın ve
engelli girişimciler için destek oranını yüzde 10 daha
fazla uyguladıklarını anımsatan Başbakan Davutoğlu, bu
uygulamadan bundan sonra birinci derecen şehit ve gazi
yakınlarının da yararlanacağını bildirdi. Şimdiye kadar
kadın ve engelli girişimciler için ilave destek oranının
yüzde 10 olduğunu hatırlatan Sayın Davutoğlu, bunu
%10 daha arttıracaklarını belirtti. Buna göre; kadın girişimciler, engelli girişimciler, şehit ve gazi yakınları olan
girişimciler için ilave %20 destek oranının uygulanacağını ifade etti.
Başbakan Sn. Davutoğlu son müjdeyi törende hazır
bulunan 40 finaliste verdi. 3. KOBİ ve Girişimcilik
Ödülleri’nde finale kalan 40 işletmeye tamamı KOSGEB
tarafından karşılanacak olan yurtdışı iş gezisi desteği
sunacaklarını da kaydetti.
Konuşmaların ardından Başbakanımız Sayın Davutoğlu,
Bakanımız Sayın Işık ve KOSGEB Başkanı Sayın Biçer,
birinci olanlara ödüllerini takdim etti. Başbakanın ödülleri vermesinin ardından 40 finalist, başarı sertifikalarını, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık’ın
elinden aldı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
159
Haberler
METRANS SERVİS VE BAKIM,
ISO 9001 VE OHSAS 18001 BELGELERİNİ ALDI
■ Endüstriyel pompalar ve tamamlayıcı ekipmanlar
konusunda öncü firmalardan METRANS, akışkan transferinde kullanılan cihazların montajı, bakım onarımı ve
teknik servisi konusunda TS EN ISO 9001:2008 Kalite
Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001:2007 İş Sağlığı ve
Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerini aldı.
Hizmetin kalitesini güvence altına almak için kurulan uluslararası yönetim standartları serisi olan ISO
(International Organization for Standardization)
9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Belgesi ile Metrans
Servis ve Bakım’ın her süreçte müşterilerinin beklenti ve gereksinimlerini karşılaması güvence altına alınmış
oldu. İş görenlere emniyetli ve sağlıklı bir çalışma ortamı
sağlayan ve sürekli iyileştirilen bir yönetim sistemi olan
OHSAS (Occupational Health and Safety Management
Systems) 18001:2007 ise, iş kazası ve meslek hastalıklarında azalma, dolayısıyla hizmet üretiminde verimlilik ve artış sağladı. Konuyla ilgili olarak METRANS
Genel Müdürü Vedat KİRİŞÇİ, “Türkiye ve çevre ülkelerde döner ekipmanların bakımı konusunda kaliteli hizmet verebilmek için başvurduğumuz kalite ve güvenlik
belgelerini almaya hak kazandık. Kalite Yönetim Sistemi
çalışmaları öncesinde hedefimiz yenilikler yapmak, hizmet kalitemizi arttırmak, yönetim sistemimizi geliştirmek
160
ve buna bağlı olarak müşteri memnuniyetini arttırmak
idi. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki, bu bizim için daha
başlangıç. Bu süreçte oluşturduğumuz Servis ve Bakım
Modeli ile bu standartların ötesine geçip, performansımızı ve iş sonuçlarımızı sürekli geliştirmekteyiz. Planlı
bakım sistemimiz, tesislere kesintisiz servis ve bakım
hizmetini ekonomik şekilde sağlayarak müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmayı hedefliyor. Bu şekilde
tüm işleyişin akışında olmasını, toplam bakım ve sahip
olma maliyetinin azalmasını sağlıyoruz. Müşteri memnuniyeti indeksimiz, servis ve bakım çalışmaları alanında %
90’ın üzerinde. Şu an enerjimizin büyük kısmını servis ve
bakım konusuna yönelttik. Bu alanda konusunda uzman
bir danışman ile çalışıyoruz. 2013 yılında Dilovası’ndaki
yeni tesisimize taşındık. Merkezi Bakım ve Yenileme
Tesisi olarak adlandırdığımız yeni tesisimizde daha geniş
alana ve teknik olanağa sahibiz. Sunduğumuz hizmetler
arasında arıza tespit ve raporlama, planlı bakım, kestirimci bakım, takip ve izleme, teknik iyileştirme, merkezde veya yerinde arızi bakım var. Pompalara ek olarak,
buhar ve gaz türbini ile kompresörlerin servis ve bakımı
konusunda da hizmet vermeye başladık. Bu konuda uluslararası stratejik işbirliklerimiz var. Amacımız Türkiye ve
çevre ülkelerde döner ekipmanların bakımı konusunda
lider olmak.” dedi.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
OTONOM ARAÇLAR GELİYOR
OTOMATİK PİLOTLAR TRAFİĞE ÇIKACAK
■ Kendi kendine giden (otonom) araçlar ABD’de ve
diğer gelişmiş ülkelerde trafiğe açık yollarda test edilmeye başlandı. Otomotiv ve motor sanayindeki uluslararası firmalara ileri teknolojiler sunan AVL Türkiye,
otonom araçlar için geliştirilen değişken hız kontrolü,
şerit takip ve uyarı sistemi, otomatik park edebilme,
acil durumda otomatik fren yapma, çarpışma önleme,
bisiklet/yaya uyarısı gibi sistemlerin; motor, transmisyon gibi diğer kritik alt sistemlerle entegrasyonu
üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye’nin otomotiv sektöründe ilk uluslararası mühendislik firması AVL Türkiye, sektörün gündemi olan, kendi
kendine giden araç sistemlerini yakından takip ediyor.
Akıllı araç teknolojileri üzerine ar-ge çalışmalarını sürdüren AVL Türkiye, otonom araçlar için değişken hız kontrolü, şerit takip ve uyarı sistemi, otomatik park edebilme, acil durumda otomatik fren yapma, çarpışma önleme, bisiklet/yaya uyarı sistemlerinin araçlara en uygun
şekilde entegrasyonu üzerine çalışıyor.
Bu sistemlerde, teknolojinin araçlarda uygulanması aşamasında, aracın verdiği tepkilerin ve sürüşe müdahalesinin istenen seviyeye getirilmesi, sistemlerin performansının değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi gibi konularda
çalışmalar yürütüyor.
2025 yılında tüm yeni araçlar otonom olacak
AVL Türkiye Genel Müdürü Dr. Umut Genç, “Kendi kendine giden araçlar, lazer, radar ve kamera gibi pek çok
ileri sensör ile donatılmış ve akıllı yazılımlarla idare edilen
‘otopilot’ları olan arabalardır. Herhangi bir koordinat girilerek A noktasından B noktasına gidebiliyorlar. Bu araçların
trafiğe açık yollarda testleri yapılmaya başlandı. Bu araçları
2020’de Türkiye’de de görmeye başlayacağız. 2025’te tüm
yeni araçların otonom olacağını öngörüyoruz” diye bilgi
verdi. Otonom araçlarla beraber sektörün de evrimleştiğini söyleyen Dr. Genç, “Öncelikle pek çok yeni mühendislik
uygulaması otomotiv sektörüne girdi. Bu biz mühendisler
için büyük şans, gelecek 20 yıl üzerinde çalışacağımız pek
çok yeni konu önümüzde duruyor. Otopilotları en güvenli, en konforlu ve en çevreci şekilde geliştirmemiz gerekecek. Bu sistemlerin motor, transmisyon gibi araçtaki diğer
önemli alt sistemlerle ve akıllı trafik yönetim sistemleri en
iyi şekilde entegre edilmesi gerekiyor. Güvenlik daha da
önemli bir konu olarak kalmaya devam edecek.
Otonom araçlarda uzay teknolojisi
Otopilotların ilk uygulamalarının havacılık ve uzay sektöründe yapıldığını hatırlatan Dr. Genç, “İlk olarak uçaklar
otopilot ile uçuyorlardı, şimdi o teknoloji arabalara geliyor.
Hatta otonom araçlarda kullanılan bazı algoritmalar, şu an
Mars’ta gezen robotların da yolunu bulması için de kullanılıyor” diye konuştu.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
161
Haberler
“KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ TEŞEBBÜSLERİN
REKABETÇİ PERFORMANSININ ARTTIRILMASI:
BAŞARI İÇİN BİR PİYASA YÖNLENDİRME YAKLAŞIMI”
■ Giriş
Rekabetin küreselleşmesi, serbestleştirme ve daha karmaşık müşterilerin ortaya çıkması, daha yoğun bir rekabetçi ortamın meydana gelmesiyle sonuçlanmıştır ve bu
yeni ortam da pazarlama kavramının yeniden keşfedilmesini gerektirmiştir. Piyasa yönelimli şirketlerin ana
amacı üstün değer sunmak olduğundan, burada piyasa yönelim kavramı küçük ve orta ölçekli teşebbüslerin rekabetçi avantajını arttırmak için gözden geçirilerek
incelenecektir.
Küçük ve Orta Ölçekli Teşebbüslerin Genel Görünümü
Bilindiği üzere, teşebbüsler, çalışan sayılarına göre,
“küçük”, “orta” ve “büyük” ölçekli olarak üç temel kategori içerisinde değerlendirilmektedirler. Bir ila 50 arasında çalışana sahip olan teşebbüsler küçük ölçeklidir,
50 ila 200 arasında çalışana sahip olan teşebbüsler orta
ölçeklidir ve diğerleri ise büyük ölçekli şirketlerdir.
Her ne kadar ülke ekonomilerine olan etkilerinde birtakım farklılıklar mevcut bulunsa da, küçük ve orta ölçekli teşebbüsler (KOBİ) Türk ekonomisinde çok önemli bir
durumda bulunmaktadırlar.
Bunlar;
- daha az yatırım ile daha çok üretim ve ürün çeşitliliği
tedarik etmektedir,
- daha az yatırım maliyetleri ile istihdam temin etmektedir,
- ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenirler,
- talep değişimleri ve değişikliklerine kendilerini daha
kolay bir biçimde adapte edebilirler,
- teknolojik yeniliklere daha yatkın bir durumda bulunmaktadırlar,
- dengeli bölgeler arası kalkınma oluştururlar,
- ülkedeki gelir farklılıklarını en düşük düzeye indirgerler,
- kişisel tasarrufları teşvik ederler, yönlendirir ve seferber ederler,
- büyük endüstriyel teşebbüslerin temel destekleyicileri
ve ortakları konumunda bulunmaktadırlar,
- politik ve sosyal sistemlerin denge ve istikrar bileşenleri durumundadırlar,
- demokratik toplum ve liberal ekonominin temel sigortalarından bir tanesidirler.
Bununla birlikte, KOBİ’lerin çeşitli sorunları bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;
162
- Mali kredi sorunları vardır.
- Nadiren devletten mali destek alabilirler.
- Yeterli finansal araca sahip olamazlar.
- Teknolojik düzeyleri genelde düşük seviyelerde seyreder,
- Ulusal veya uluslararası teknik ve ticari ilerlemeleri
takip edemezler.
- Genelde kalifiye insan kaynaklarına da sahip bulunmamaktadırlar.
- Gümrük Birliği koşulları kapsamında rekabet edebilirliklerini geliştirmeleri ve ilerletmeleri gerekmektedir.
Rekabetçi Performansın Arttırılması:
Endüstri yapısı ve çevresel boyutlar küçük ölçekli şirketin performansını etkilemektedir. Bununla birlikte, strateji, yapı ve çevre üzerindeki araştırma etkisi, müşterilerin ihtiyaçlarına ve rakiplerin faaliyetlerine uygun bir
biçimde yanıt vermekte ve şirketin yeterliliklerini göz
ardı etmektedir. Koşullar kapsamında, küçük ve orta
ölçekli şirketler daha büyük ölçekli şirketler ile karşılaştırıldığında bir araştırma dezavantajına sahiptirler. Buna
ilave olarak, küçük ölçekli şirketler planlama ve stratejik düşünmekten yoksundur, bilgi eksikliğinden ötürü
daha fazla riske ve daha büyük ölçekli şirketlere göre
nispeten yapılan hatanın sonuçlarına daha geniş ölçüde maruz kalırlar.
Yüksek derecede piyasa yönelimi, küçük ölçekli şirket
hazırlığına ihtiyaç duyulan girdiyi ve planın uygulamaya geçirebilmesi için odak temin etmek suretiyle performansı etkileyebilecektir. Küçük ölçekli şirketler, büyük
ölçekli şirketlerin stratejilerini ve uygulamalarını körü
körüne kopyalamak suretiyle başarılı bir biçimde rekabet
edemezler. Küçük ölçekli şirket yöneticileri piyasa yönelimli davranışları aşılayarak, sürdürülebilir bir rekabetçi avantaja ulaşabilirler. Bunun sonuçları daha az kusur,
daha az maliyet, daha çok müşteri tatmini ve daha yüksek karlılık şeklinde gerçekleşecektir.
Üstün müşteri değeri oluşturulması bir piyasa yönelimli şirketin ana hedefidir. Müşteri değeri oluşturmak için,
ürünün müşteriye nispi maliyetleri müşterinin yararına karşı azaltılmalıdır veya müşterinin yararları ürünün
nispi maliyetine karşı arttırılmalıdır. Yararlar nispi maliyetleri aştığı zaman, müşteri değeri temin edilir. Yararlar
diğer özelliklerin yanında performans, nitelikler, hizmet
ve güvenirliliğe dayanabilecektir; ve yaşam döngüsü
maliyetleri de araştırma maliyetleri, teslimat, kurulum,
eğitim ve bakımı ve ayrıca ürünün etiket fiyatını içerebi-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
lecektir. Müşteriler, fiyat, zaman, gayret, zorluk ve benzerleri de dahil olmak üzere, toplam satın alım maliyeti
ile karşılaştırıldığında bir ürünün yararlarının algılamaları üzerinden beklentiler geliştirir ve satın alımlar yaparlar.
Alıcının deneyimi beklentilere kıyasen ve rakiplerin sundukları değere karşılık daha uygun olduğunda, üstün bir
müşteri değeri oluşturulur.
İşletme Yönelim Türleri ve Özellikleri:
Bazı araştırmacılar ürün, üretim, satış, pazarlama ve sosyal yönelimler dahil olmak üzere alternatif iş yönelimlerini araştırmış bulunmaktadırlar. Bir şirketin iş yönelimi,
kendi faaliyetleri ve planlarının niteliği ve kapsamını tespit eden temel felsefelerden oluşmaktadır.Piyasa yöneliminin ürün yöneliminden toplumsal yönelime doğru bir
ekonomik gelişme aşamasını yansıttığı şeklinde söz birliği bulunmaktadır.
Belirli bir endüstri içerisindeki ihtiyaçlarını tatmin etmek
için tüketiciler çeşitli mallar ve hizmetlere gereksinim
duyarken, rekabet eden şirketler de bunları oluşturmaya ve şekillendirmeye başlarlar. Bu görüş ile mutabık
olanlar, piyasa yöneliminin yönelim aşamaları içerisinde gelişme gösterdiğini varsaymaktadırlar. Piyasa yönelimli şirketlerin diğer şirketlere göre daha iyi performans
gösterdiği şeklinde dile getirilen görüş de vardır. Ancak,
dengeli bir yönelimin üstünlüğü de, uzun vadede daha iyi
başarı için güvenilir bir strateji oluşturulmasından geçmektedir.
Makro Çevresel Faktörlerin Sonucu Olarak Piyasa
Yönelimi
Piyasa yönelimi ve performans ilişkisinin moderatörü
olarak çevreyi incelemiş olan çalışma bulgularında farklılıklar bulunmaktadır. Eğer etrafta çok fazla rakip varsa
veya eğer müşterinin tercihleri sabitse, bu durumda
düşük piyasa yönelimine sahip bulunan şirketler pazarlama politikalarına bazı değişiklikler yapmak suretiyle daha
iyi performans gösterebileceklerdir.
Hızla değişen teknoloji ile kendisini gösteren endüstrilere
piyasa yönelimi, teknolojik olarak çalkantılı endüstrilerdekinden daha az önemli olabilecektir. Bununla birlikte,
genel olarak bulgular, makro çevresel faktörler, piyasa
yönelimi ve performans arasında hiçbir ilişkinin bulunmadığını göstermiştir.
KOBİ’lerin Başarısına Gelişen Piyasa Yönelimi
Tavsiyeleri
Sonuç olarak, şirketler kendi piyasa yönelimlerini geliştirerek performanslarını daha fazla geliştirebilirler.
Performansı diğer faktörlerin ve ayrıca piyasa yönelim
düzeyinin etkilediğide kaydedilmelidir. Çevreyi şirketin
kontrolünün ötesindeki faktörlerin etkilediği ve bu diğer
faktörleri (özellikle makro ekonomik, sosyal, fiziksel, kül-
türel ve siyasi yönler gibi dış faktörler) kontrol etmenin
oldukça güç olduğu dikkate alındığında, piyasa yöneliminin ve dahili performans göstergelerinin önem derecelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bu
kısımda, şirket içerisinde piyasa yöneliminin geliştirilme
tavsiyeleri açıklanmış bulunmaktadır.
Küçük ve orta ölçekli şirketlerin kaynak dezavantajından kaçınmak için, bilgi toplama, analizi ve kullanımına
bir vurgu yapılmalıdır. Daha iyi performans gösterebilen şirketler, piyasa yönelimini arttırmak suretiyle, mevcut ve potansiyel müşterileri hakkında daha iyi bir algılama temin edebilecekleri bilgilerin toplanmasına özen
göstermektedirler.
Piyasa yönelimli şirketlerin çalışanları müşterileri ile çok
zaman harcamaktadırlar. Yöneticiler ve çalışanlar müşterilerini ziyaret etmekte veya onları kendi tesislerine getirmektedirler. İşletmenin bütün bölümlerinden gelen çalışanlar sürekli olarak müşteri ihtiyaçlarını tatmin etmenin
yeni yollarını araştırmaktadırlar.
Piyasa yönelimli işletmeler müşteriler, rakipler, çalışanlar, dağıtıcılar gibi paydaşlar üzerine odaklanma ve bunların arasında bir pazarlama ağı oluşturma eğiliminde bulunmaktadırlar. Bu işletmeler müşterilerine üstün
müşteri değeri temin etmekte ve şirketin mevcudiyetinin
müşteri ihtiyaçları ve isteklerinin karşılanmasına dayandığını unutmamaktadırlar.
Piyasa yönelimli işletmeler temel hedefin düzenli bir
biçimde ölçüldüğü yönünde müşteri tatmini oluşturarak, müşterileri anlama ve onları tatmin etme taahhütlerini sürekli olarak izlemektedirler. Rekabetçi avantajı sürdürmek ve kritik öneme sahip olan ilişkileri muhafaza etmek için, satış öncesi ve sonrasındaki hizmete
çok dikkat göstermektedirler. Çalışanlar bu gayret içinde hayati öneme sahip olduğu için, bu işletmeler mevcut olan en iyi çalışanları işe almak ve tutmak ve onlara
düzenli eğitim temin etme konusunda çok dikkatlidirler.
Piyasa yönelimli işletmeler esnektirler. Esneklik, bir kere
değil fakat sürekli olarak, değişimi kabul etmeye hazırlıklı olmak anlamına gelmektedir.
Müşterilerin ihtiyaçları ve istekleri sürekli olarak değiştiğinden dolayı, piyasa yönelimli kurumların değişmeye
son vermesi beklenemez.Piyasa yönelimli işletmelerde,
bütün pozisyonlardaki çalışanlar rakipler hakkındaki bilgileri paylaşırlar, üst düzey yöneticiler ise sıklıkla rekabetçi tehditlerin muhtemel kaynakları hakkında perspektif geliştirmek üzere rakiplerin stratejileri hakkında tartışmalar yaparlar. Piyasa yönelimli işletmeler, genelde
rakiplerin zayıflıklarına dayanan rekabetçi avantaj fırsatlarını hedeflerler.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
163
Haberler
HMS’E GÖRE ENDÜSTRİYEL AĞ PAZAR PAYLARI
■ PROFIBUS, en geniş şekilde kullanılan endüstriyel
ağ olmaya küresel ölçekte devam ediyor, ancak farklı ağlar gittikçe ona yaklaşıyor. PROFINET ve EtherNet/
IP, endüstriyel Ethernet çapında birincilik için yarışıyor
ve yakın gelecekte bir ağ şirketleri birleşmesi gözükmüyor.Bunlar, HMS Industrial Networks’ün 2015 yılı için
endüstriyel ağ pazarı hakkındaki görüşlerini sunarken
çıkardıkları sonuçlardan bazılarıdır.
HMS Industrial Networks, endüstriyel iletişim için bağımsız bir ürün ve hizmet tedarikçisidir. Ürünleri, endüstriyel cihazların farklı endüstriyel ağlara bağlanmasını sağlar
ve dolayısıyla HMS, endüstriyel ağ pazarı hakkında önemli ölçüde öngörüye sahiptir. Şu anda endüstriyel iletişim
dahilinde gördükleri trendlerden bazıları aşağıdaki gibidir.
Fieldbus sistemleri ve endüstriyel Ethernet ağları büyüyor, ancak Ethernet daha hızlı büyüyor. Fabrika otomasyonu dahilinde yeni kurulan düğüm noktalarına küresel olarak bakıldığında, fieldbus sistemlerin %66 pazar payıyla
en yaygın şekilde kullanılan ağ türü olduğu görülmektedir.
HMS’nin gördüğü ilginç gerçeklerden biri de fieldbus sistemlerinin yılda yaklaşık %7 büyüyor olmasıdır. Fieldbus
sistemlerinin büyümesinin temel nedenleri sade, geleneksel ve güvenilir olmasıdır. Önde gelen fieldbus sistemi PROFIBUS’tır (endüstriyel Ethernet dahil toplam dünya
pazarının %18’i), bunu Modbus (%7), DeviceNet (%6) ve
CC-Link (%6) takip etmektedir. Endüstriyel Ethernet ağları
pazarın %34’ünü oluşturmaktadır ve fieldbus sistemlerinden (yılda %17) daha hızlı büyümektedirler, ancak HMS’e
göre Endüstriyel Ethernet’in fieldbus sistemlerini geçmesi vakit alacaktır. Ethernet’in büyümesinin ana faktörleri daha yüksek performans ve ofis ağına entegrasyondur.
PROFINET ve EtherNet/IP en büyük iki Ethernet ağı olup,
toplam ağ pazarında %8’er paya sahiptirler. Bunları takip
edenler EtherCAT, Modbus-TCP ve POWERLINK’tir.
164
Bölgesel değişimler
Avrupa ve Orta Doğu’da (EMEA), PROFIBUS’un önde gelen
ağ olmasına karşın, PROFINET en hızlı büyüme oranına
sahiptir. Bunları takip edenler Modbus ve EtherCAT’tir. ABD
pazarı, pazar payı açısından EtherNet/IP’nin DeviceNet’i
geride bıraktığı CIP ağlarının hükmü altındadır. Bunları
takip edenler PROFIBUS ve EtherCAT’tir. Ayrıca, PROFINET
pazar payı kazanmaya devam etmektedir ve Modbus
halen popülerdir. Asya’da yer alan hiçbir ağ, pazar lideri olarak öne çıkmamaktadır, ancak PROFIBUS, DeviceNet
ve Modbus yaygın şekilde kullanılmaktadır. Japonya’da
CC-Link hüküm sürmekte, ayrıca EtherCAT’in de büyümesi hızlanmaktadır.
Gittikçe daha çok sayıda cihaz birbirine bağlanıyor
HMS Industrial Networks’ün Pazarlama Direktörü Anders
Hansson şunları paylaştı; “Endüstriyel iletişimde 25 yılı
aşkın tecrübemizle, endüstriyel ağ pazarı hakkında çok iyi
bir öngörüye sahibiz. Sunduğumuz rakamlar, endüstrideki çalışma arkadaşlarımızın öngörülerine, satış istatistiklerimize ve genel pazar algısına dayalıdır. Genel olarak,
endüstriyel Ethernet’e doğru bir eğilim olduğunu görmekteyiz, ancak Endüstriyel Ethernet’e geçiş ilk beklenen sürece
göre daha uzun vakit alıyor. Mevcut durumda fieldbus sistemleri ve endüstriyel Ethernet için çok sayıda bağlanabilirlik talebi alıyoruz.” Bay Hansson sözlerine şu şekilde devam
etti: “Ancak net olan durum ağ pazarının parçalı halde kalması ve gittikçe daha çok sayıda endüstriyel cihazın birbirine bağlanmasıdır. Bu, Industrial Internet of Things ve
Industry 4.0 gibi trendlerle vurgulanmaktadır. Uzun vadeli sloganımız olan ‘Cihazları Bağlamak’ ile HMS, bu trendler
dahilinde büyümeye elverişli bir konumdadır.”
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yayın Dünyası
Otomatik Kontrol Sistemleri
yazarların›n ad›: Benjamin Kuo
Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille
ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları
bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir.
yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı
ve mühendis benjamin c. kuo tarafından kaleme alınmıştır. yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları
yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır.
İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar
aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir
öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur.
ISBN: 9789757860945
B. Y›l›: 2013
Sayfa Say›s›: 944
Fiyat›: 50,00 TL
ENDÜSTRİ OTOMASYON
165
Yayın Dünyası
Güç Elektroniği
Çeviriciler, Uygulamalar ve
Tasarım
yazarların›n ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland,
William P. Robbins
türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu,
endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan
firmalar ortaya çıkmıştır. bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi
kullanılmaktadır. elektrik-elektronik mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir.
Güç elektroniği konusu, başta İ.t.Ü. olmak üzere türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle
öğretilmektedir. bu derslerin bir kısmı türkçe olarak verilmektedir. hangi dilde verilirse verilsin bir türkçe
kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
ISBN: 978-975-8431-99-1
B. Y›l›: 2003
Sayfa Say›s›: 896
Fiyat›: 45,00 TL
166
ENDÜSTRİ OTOMASYON
i
reklam indeks
Firma Adı
No
■ ABB
3-8-73-97-125-131-137
■ ABB
ARKA İÇ KAPAK
Firma Adı
No
■ LÖSEV
18
■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY
11-71
■ AUTOMECHANICA
106
■ NATIONAL INSTRUMENTS ÖN İÇ KAPAK
■ BETA
119
■ NEUGART
17
■ BR OTOMASYON
5
■ NETES
39
■ BECKHOFF
1
■ MEDEL
10-24-113
■ BONFIGLIOLI
63
■ PILZ
51
■ EMKO
89
■ PHOENIX CONTACT
59
■ ROBOSAN
35
■ ENOSAD
4
■ ENTEK
19
■ SMS-TORK
■ EMİKON ELEKTRONİK
38
■ SCHNEIDER
25
■ EMİKON OTOMASYON
41
■ SIEMENS
47
■ ELİMKO
77
■ SCHUNK
■ ESİT
9
■ GMT
43
■ TURCK
■ TÜRKMEN ASANSÖR
■ İTÜRO
143
■ WORLDCHEM
■ JUMO
107
■ WIN 2015
■ KUKA
65
■ YAĞMUR FUARCILIK
ENDÜSTRİ OTOMASYON
103
ARKA KAPAK
23
150
58
64-130
72-96
167

Benzer belgeler