economıc agenda - T-Bank

Transkript

economıc agenda - T-Bank
31 Ocak 2014
TÜRKİYE’DE BU HAFTA
Son
ekonomik
gelişmeler...



Dış ticaret açığı 2013 yılını 16 milyar doların üzerindeki altın ithalatının etkisiyle
2012 yılına göre yüzde 18.7 artışla, OVP hedefinin de hafif üzerinde, 99.78 milyar
dolar ile tamamladı. Dış ticaret açığı Aralık'ta yüzde 37.3 artarak 9.92 milyar dolar
oldu. Beklentilerin üzerinde gelen dış ticaret açığında Aralık ayında altın
ithalatında yaşanan yüzde 300'ün üzerindeki artış etkili oldu. Kıymetli veya yarı
kıymetli taşlar, kıymetli metaller kaleminde Aralık'ta ithalat yüzde 301.5 artışla
1.48 milyar dolar, ithalat yüzde 90.2 artışla 16.23 milyar dolar oldu. İhracat Aralık
ayında yüzde 4.9 artışla 13.22 milyar dolar, ithalat yüzde 16.7 artışla 23.14 milyar
dolar oldu. İhracat 2013 yılında yüzde 0.4 düşüşle 151.87 milyar dolar, ithalat
yüzde 6.4 artışla 251.65 milyar dolar olarak gerçekleşti. Enerji ithalatı Aralık'ta
geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1.5 artarak 5.22 milyar dolar olurken, 2013
yılının tamamında ise yüzde 7 azalarak 55.92 milyar dolar seviyesinde
gerçekleşti. Altın fiyatlarının düşmesinin iç talebi körüklemesinin yanı sıra enerji
ihracatı karşılığı elde ettiği geliri altına çeviren İran'ın talebi nedeniyle Türkiye'nin
altın ithalatı 2013'te bir önceki yıla göre yüzde 150 artarak 302.3 ton ile rekor
seviyeye yükseldi.
Merkez Bankası, imalat sanayinde kapasite kullanım oranının (KKO) Ocak
ayında, geçen yılın aynı ayına göre 1.5 puan artarak yüzde 73.9 seviyesinde
gerçekleştiğini açıkladı. KKO, Aralık ayında yüzde 76 seviyesinde gerçekleşmişti.
Reel kesim güven endeksi Ocak ayında bir önceki aya göre 0.7 puan azalarak
101.4 seviyesine geriledi. Merkez Bankası verilerine göre mevsimsellikten
arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 6.4 puan azalarak 104.2
seviyesinde gerçekleşti.
Merkez
Bankası TCMB Başkanı Erdem Başçı, yılın ilk enflasyon raporunu açıklarken, siyasetçilerin faiz
enflasyon
artırımı karşıtı açıklamalarına rağmen, bankanın bağımsızlığına vurgu yaptı ve PPK
raporunu
toplantısında faiz artışı yapılabileceğinin sinyalini verdi. Yılın ilk enflasyon toplantısının
açıkladı...
tanıtımında uzun bir aradan sonra kamuoyu önünde ilk kez konuşan Başçı, faizin en
temel politika aracı olduğunu ve şu anda devreye alınması gerektiğini belirterek, gereken
adımları gecikmeden ve güçlü şekilde atacaklarını söyledi. Başçı, Merkez Bankası'nın
elindeki tüm araçların etkin şekilde kullanacağından kimsenin şüphesi olmaması
gerektiğini belirterek, "Üzerimize düşeni yapacağız" dedi. Siyasetçilerin TCMB'ye yönelik
eleştirilerinin düşünülenin aksine bağımsızlıklarını güçlendiren bir gelişme olarak
yorumlayan; Merkez Bankası'nın kendine verilmiş görevi bağımsız olarak yerine
getirdiğini ve bunun devam edeceğini belirten Başçı "Türkiye'de durum biraz Avrupa ile
ABD'den farklı. Türkiye'de siyasetçiler Merkez Bankası kararlarını övüp eleştirebiliyorlar"
dedi. Başçı, siyasilerin görüşlerinin bağımsızlığa zarar vermediğine aksine eleştirilerin
bağımsızlığı güçlendirdiğine ancak bu durumun bazen uluslararası yatırımcılar açısından
algı problemine yol açabildiğine değindi. Bundan sonra para politikasında faiz ve döviz
olmak üzere iki temel araç kullanacaklarını söyleyen Başçı, döviz satışlarının ancak faizle
desteklendiği zaman daha etkili olduğunun altını çizdi. TCMB'nin 2011 yılı Ağustos
ayından beri ilk kez gerçekleştireceği ara PPK toplantısında tek faiz oranından fonlama
konusunun da değerlendirileceğini belirten Başçı, kendileri için daha önemli olanın ise
maliyet olduğunu belirtti. PPK'nın ara toplantı yapmasında son bir haftadaki döviz
kurundaki oynaklığın etkili olduğunu belirten Başçı, "PPK toplantısında bütün bu faiz
oranları gözden geçirebiliriz" dedi.
1
Öte yandan, Merkez Bankası yılın ilk enflasyon raporunda 2014 sonuna ilişkin tahmininin
orta noktasını yüzde 5.3'ten yüzde 6.6'ya yükseltti. Başçı, "Enflasyonun, yüzde 70
olasılıkla, 2014 yılı sonunda orta noktası yüzde 6.6 olmak üzere yüzde 5.2 ile yüzde 8
aralığında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2015 yıl sonu tahminimiz ise orta noktası
yüzde 5 olmak üzere yüzde 3.1 ile yüzde 6.9 aralığında yer alıyor. Enflasyonun orta
vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz" dedi. Başçı orta vadeli
tahminler oluşturulurken para politikasının daha da sıkılaştırıldığı ve alınan makro ihtiyati
tedbirlerin de katkısı ile yıllık kredi büyüme oranının 2014 yılının ikinci yarısından itibaren
yüzde 15 referans değerine yakınsadığının varsayıldığını söyledi. Enflasyonun Ekim
raporundaki yüzde 5.3 değerinden yüzde 6.6'ya revizyonunda döviz kurlarının 0.5 puan
yukarı yönlü, gıda tahminlerinin yüzde 8'e revize edilmesinin 0.3 puan yukarı yönlü, Ocak
ayı başında otomobil ve tütün fiyatlarında yapılan vergi ayarlamalarının da 0.5 puan
yukarı yönde etkisi oldu. "Enflasyon kısa vadede yüzde 5 hedefinin belirgin üzerinde
seyredecek" diyen Başçı, "Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle enflasyon yılın ikinci
yarısında düşecek ve yıl sonunda yüzde 6.6'ya inecek" yorumunu yaptı.
TCMB’den
sert Merkez Bankası, global piyasalarda gelişmekte olan ülkelere dönük risk iştahının
faiz artırımı...
azalması ve içerideki siyasi gerginliğin tetiklediği kur ve enflasyon artışını kontrol altına
alabilmek için para politikasında güçlü bir sıkılaştırmaya giderken, operasyonel
çerçevesini sadeleştirdi ve temel fonlamanın yüzde 10'a yükseltilen haftalık repo
faizinden yapılacağını açıkladı. TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) 28 Ocak’ta
düzenlediği ara toplantıda aldığı kararlar çerçevesinde gecelik marjinal fonlama oranını
yüzde 7.75'ten yüzde 12'ye, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara
repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranını yüzde 6.75'ten yüzde 11.5'e,
borçlanma faiz oranını yüzde 3.5'ten yüzde 8'e yükseltti. PPK, önümüzdeki dönemde
TCMB fonlamasının temel olarak marjinal fonlama oranı yerine yüzde 4.5'ten yüzde 10'a
çıkarılan bir hafta vadeli repo faiz oranından sağlanacağını açıkladı. Öte yandan, geç
likidite penceresi uygulaması çerçevesinde, gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası
borçlanma faiz oranı yüzde 0 düzeyinde sabit tutulurken, borç verme faiz oranı yüzde
10.25'ten yüzde 15'e yükseltildi. PPK açıklamasında enflasyon görünümünde belirgin bir
iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği, bu duruş
altında enflasyonun 2015 yılının ortaları itibarıyla yüzde 5 düzeyine ulaşacağının
öngörüldüğü belirtildi.
Bu arada Merkez Bankası 29 Ocak’tan itibaren itibaren ek parasal sıkılaştırma (EPS)
uygulamasına son verildiğini açıkladı. TCMB tarafından yapılan yazılı açıklamada, "28
Ocak 2014 tarihli Para Politikası Kurulu'nda alınan sadeleştirme kararı doğrultusunda, 11
Haziran 2013 tarihli ve 2013-40 sayılı basın duyurusu ile ilan edilen ek parasal
sıkılaştırma uygulaması bugünden itibaren sona erdirilmiştir" denildi.
Fitch’e
göre,
TCMB'nin
faiz
artırımı Türkiye'nin
sermaye
hareketlerine karşı
kırılganlığını
azaltabilir...
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'ten TCMB'nin faiz artışının ardından yapılan
açıklamada TCMB'nin faiz artırımının Türkiye'nin sermaye hareketlerine karşı
kırılganlığını; lira ve rezervler üzerindeki baskıyı azaltabileceği belirtildi. Ancak faiz
artırımının iç talebi azaltacağı ve bu yönden ekonomide sert iniş kaygılarını yeniden
gündeme getirebileceği de vurgulandı. Buna ek olarak yüksek faizlerin borç geri
ödemelerini zorlaştırabileceği ve büyümeyi azaltabileceği, bunun da bankaların aktif
kalitesini zayıflatabileceği kaydedildi. Daha yüksek faiz oranlarının, mevduatlarda
kredilere göre daha hızlı yeniden fiyatlamaya gidilmesine ve kısa dönemli fonlama
maliyetlerini yukarı çekmesi nedeniyle marjlarda baskı yaratabileceğine dikkat çekilen
açıklamada; buna karşılık daha istikrarlı TL’nin, bankaların kambiyo risklerini azaltacağı
da vurgulandı. Fitch, sert faiz artışlarının TCMB'nin bağımsızlığı ve kredibilitesine olan
güveni pekiştireceğini de belirtti.
2
Moody’s’e
göre
TCMB'nin parasal
sıkılaştırması
döviz üzerindeki
baskıyı
hafifletecek...
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, TCMB'nin parasal sıkılaştırmasının
döviz üzerindeki baskıyı hafifleteceğini ancak aşağı yönlü risklerin devam ettiğini açıkladı.
Faiz artırımının dövizdeki volatiliteyi, ekonomideki finansal stresi azaltıp, ödemeler
dengesi krizi ihtimalini sınırlayacağına dikkat çeken Moody's, bu adımın maliyetinin ise
önemli ölçüde zayıflayan büyüme görünümü olacağını belirtti. TCMB'nin ara PPK
toplantısında, artan enflasyon baskılarının önüne geçebilmek için faizlerde sert artışlara
gittiğinin ifade edildiği açıklamada, bu girişimle yatırımcı güveninin güçlendirilmesinin
hedeflendiğini kaydedildi.
HSYK teklifinin bir Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısının değiştirilmesini öngören yasa
bölümü
teklifinin ilk bölümü TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilirken, düzenlemenin anayasa
donduruldu...
değişikliği ile yapılabilmesi için teklif görüşmeleri şimdilik donduruldu. HSYK'nın yapısında
değişiklik yapan AKP yasa teklifinin 1 ile 21'inci maddelerini kapsayan Adalet Akademisi
ile ilgili ilk bölümü geçen hafta Cuma akşamı TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. HSYK
teklifinin Meclis Genel Kurulu'nda ne kadar bekleyeceği ise anayasa değişikliği
konusundaki gelişmelere göre şekillenecek.
ABD
yetkilisi
Ankara’da
İran
konsunda
temaslarda
bulundu...
ABD Hazine Bakanlığı Müsteşarı David Cohen, Halkbank'ın Türkiye'nin İran'dan ithal
ettiği petrolün ödemelerini yürüttüğünü ve bunun devam etmesini beklediklerini
belirtirken, İran'la iş yapmakla ilgilenenlerin bu ülkeyle yapılan nükleer anlaşmaya rağmen
bir süre daha beklemesi gerektiği uyarısında bulundu. Ankara'daki temasları kapsamında
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile görüşmesinin ardından Cohen,
görüşmede Halkbank'ın durumunu da ele aldıklarını belirtti. Cohen, görüşmelerde genel
olarak İran'ın bankacılık sektörünü hâlâ etkileyen yaptırımlar konusunu da ele aldıklarını
belirtti. Cohen açıklamasında İran ile batılı ülkeler arasında Kasım ayında Cenevre'de
yapılan ve geçen hafta yürürlüğe giren nükleer anlaşmanın yaptırımlarda sağladığı
rahatlamanın kısıtlı ve geçici olduğuna dikkat çekerek İran'la iş yapmayı düşünenlerin bir
süre daha beklemesi gerektiğini kaydetti. Cohen, anlaşma uyarınca İran'a yönelik belirli
yaptırımlarda sağlanan rahatlamanın altı aylık bir süre için geçerli olduğunu belirterek,
temel hedefin İran'ın nükleer programının barışçıl amaçlı olduğu konusunda uluslararası
topluma teminat verecek uzun dönemli bir anlaşma yapmak olduğunu belirtti. İran'a
yönelik ABD ve AB yaptırımları nedeniyle Türkiye İran'dan ithal ettiği petrolün miktarını
günde 105,000 varile kadar düşürmüştü.
Fransa
Cumhurbaşkanı
Hollande
Türkiye’ye resmi
bir
ziyarette
bulundu...
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın ilk Türkiye ziyaretinde Türkiye'nin Avrupa
Birliği (AB) üyelik süreci gündemin ilk sırasına yerleşirken; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
Türkiye'nin üyelik süreci önüne siyasi engeller çıkarılmamasını istedi. Hollande ise,
Türkiye ile müzakerelerin sürmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'nin AB üyeliğine
karşıtlığı ile tanınan Nicholas Sarkozy'nin ardından cumhurbaşkanı seçilen Hollande ilk
Türkiye ziyaretini buı hafta gerçekleştirdi. Fransa'dan 22 yıl sonra cumhurbaşkanı
düzeyinde gerçekleşen ilk resmi ziyaret kapsamında düzenlenen ortak basın
toplantısında AB müzakerelerinin teknik bir süreç olduğuna dikkat çeken Gül, AB'yi ve
Fransa'yı ahde vefa ilkesine sadık kalmaya davet etti. Cumhurbaşkanı Gül Fransa'ya
müzakere başlıkları üzerindeki blokajını kaldırması çağrısını yeniledi. Hollande ise,
müzakere sürecinin sonunda nihai kararı düzenlenecek referandumlarla halkların
vereceğine vurgu yaptı. Hollande, Türkiye-Fransa ilişkilerinde geçmişte sorunlara yol
açan ve 1915 olaylarını "soykırım" olarak niteleyen Ermeni iddialarının inkarını suç sayan
yasanın Fransa'da yeniden gündeme gelme ihtimali olabileceğinin sinyalini verdi. Gül de
geçmişteki acıların yeni nesillere taşınmaması ve konunun tarihçilere bırakılması
gerektiğini belirtti. Basın toplantısında iki ülke arasında enerji, ulaştırma, bilim teknoloji,
3
tarım, çevre alanlarında çok sayıda anlaşma da imzalandı.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Fransız bakan ve işadamı heyetiyle yaptığı
Türkiye ziyaretinde iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için bir
dizi adım atılırken; Fransa'dan Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde yeni müzakere
başlıklarının açılması ve Türk işadamlarına vize kolaylığı sağlanması konularında da
destek sinyali geldi. Özellikle hukuk ve temel haklar konularında müzakere başlıklarının
açılmasının yararlı olacağına işaret eden Fransız heyet, Türk iş dünyasının Gümrük
Birliği'nin Türk tarafı için eşitsiz bir durum yarattığı yönündeki endişelerinin ortadan
kaldırılması için de girişimde bulunacak. Bu ziyaretle birlikte iki ülke arasında ekonomik
alanda olduğu kadar siyasi anlamda da bir eşik atlandığını vurgulayan Hollande,
ilişkilerde yeni bir dönemin başladığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül ise enerji başta
olmak üzere, savunma sanayi, uçak, otomotiv sanayi gibi pek çok alanda Türkiye'nin
Fransa ile işbirliğine hazır olduğunu belirterek, Türkiye ekonomisinin temel göstergelerini
sarsacak bir güvensizliğin söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi. Bu arada, AB ve
Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin taraflar arasında simetrik işlemediğine ilişkin Türk iş
dünyasında bazı tedirginlikler olduğuna dikkat çeken Fransa Dış Ticaret Bakanı Nicole
Bricq de konunun Brüksel'de ele alınması için çalışacağını söyledi. Fransız şirketlerinin
Türkiye'de 7.5 milyar dolar; Türk şirketlerinin ise Fransa'da 1.5 milyar dolar yatırımı
bulunuyor. İki ülke arasında 12 milyar euro olan mevcut ticaret hacminin 20 milyar euroya
çıkarılması hedefleniyor.
Türkiye ile İran
arasında Tercihli
Ticaret Anlaşması
imzalandı...
Başbakan Erdoğan’ın bu hafta gerçekleştirdiği İran ziyareti sırasında Türkiye ile İran
arasında 10 yıldır müzakereleri sürdürülen Tercihli Ticaret Anlaşması imzalandı. Ekonomi
Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, söz konusu anlaşma kapsamında Türkiye'nin
bazı tarım ürünlerinde İran'a tarife indirimi vermesi, buna karşılık İran'ın ise sanayi
ürününde Türkiye'ye tarife indirimi sağlaması kararlaştırıldı. İran'ın, Tercihli Ticaret
Anlaşması ile Türkiye'ye tarife indirimi sağlayacağı ürünler arasında temizlik ürünleri, ilaç,
kozmetik, plastik malzemeler, orman ürünleri, tekstil, hazır giyim, ev tekstili, mobilya, çelik
ürünleri, demir ve demirdışı metaller, buzdolabı, bulaşık makineleri gibi beyaz eşya
ürünleri, klimalar ve elektrik-elektronik ürünleri yer alıyor. Açıklamaya göre, İran'ın
Türkiye'ye tarife indirimi yapmayı kabul ettiği sanayi ürünlerinde 2012 yılında Türkiye'nin
İran'a ihracatı yaklaşık 830 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Anlaşmanın yürürlüğe
girmesi ile birlikte bu ürünlerde Türkiye'nin ihracatının 3 yıl sonunda iki katına çıkması
bekleniyor. Açıklamaya göre, söz konusu anlaşma Türkiye'nin Serbest Ticaret
Anlaşmaları dışında taviz alışverişi yaptığı ilk anlaşma niteliğini taşıyor. Anlaşma
kapsamında, her iki ülke birbirlerine sağlamış oldukları tavizleri daha da genişletmek
üzere çalışmayı da taahhüt etti. İki ülke arasında ayrıca, karşılıklı ticareti 2015 yılında 30
milyar dolara çıkarma ve ticaret, yatırım, ulaştırma, gümrükler, standardizasyon ve ulaşım
konularındaki işbirliğini güçlendirmeye yönelik mutabakatı içeren Mutabakat Zaptı
imzalandı.
Türkiye'nin nüfusu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de ikamet eden nüfus 2013
76.67
milyon yılında, bir önceki yıla göre yaklaşık 1 milyon kişilik artışla 76,667,864 oldu.
oldu...
4
DÜNYA’DA BU HAFTA
Dünya
ekonomisinde
gelişmeler...

Uluslararası Para Fonu Başkanı Christine Lagarde, İsviçre'nin Davos
kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda Arjantin'in devalüasyona
giderek kur krizi endişelerini güçlendirmesiyle, kriz mücadelesinin hâlâ
sonlanmadığı konusunda uyardı. Lagarde, politika yapıcılara varlık balonları ve
deflasyona karşı dikkatli olma çağrısında bulundu. ABD ve Avrupalı yetkililer
geçtiğimiz hafta Davos'ta iyimser konuşmalarda bulunurken, Lagarde, aşırı
yüksek seviyedeki işsizlik ile birlikte ilerlemenin "dengesizliğine" karşı uyardı. Bir
şok olması durumunda, deflasyon riski olduğunu söyleyen Lagarde, "Krizin bize
öğrettiği, tahmin etmediğimiz yerlerden balon beklemek ve aşırı tedbirli olmamız
gerektiği" dedi.
ABD
ekonomisinde
gelişmeler...

ABD Merkez Bankası (Fed) gelişmekte olan piyasalarda son dönemde görülen
dalgalanmalara rağmen, tahvil alımlarını aylık 10 milyar dolar daha azaltarak
75 milyar dolardan 65 milyar dolara düşürme kararı aldı. Fed başkanı olarak
görev süresi 31 Ocak’ta dolacak olan Ben Bernanke'nin katıldığı son para
politikası kurulu toplantısında alınan tahvil alımlarını azaltma kararına hiç karşı oy
çıkmadı. Fed Haziran 2011'den bu yana ilk defa oybirliğiyle karar almış oldu.
Fed açıklamasında faiz oranlarına ilişkin yönlendirmesiyle ilgili olarak bir değişiklik
de yer almadı. Banka daha önceki metinlerde yer alan ifadeyi değiştirmedi ve
ABD'de işsizlik oranı yüzde 6.5'in altına inmedikçe ve enflasyon yüzde 2
hedefinin altında yer aldığı sürece faizin sıfıra yakın seviyede olacağını
yineledi. ABD'de işsizlik oranı yüzde 6.7 seviyesinde bulunuyor. ABD ekonomisine
ilişkin beklentiler konusunda geçen aya göre daha iyimser bir değerlendirmede
bulunan Fed, "Ekonomik faaliyetler son çeyreklerde hız kazandı" ifadesini
kullandı.
ABD Başkanı Barack Obama, yıllık "Birliğin Durumu" konuşmasında
Kongre'nin bölündüğü ancak Amerikan orta sınıfı için önemli olan konularda kendi
inisiyatifiyle kararlar alacağının işaretini verdi. Obama'nın başkanlık yetkisiyle
talimat verdiği uygulamalar arasında devlette sözleşmeli çalışanların ücretlerinde
artış, halkın emeklilikleri için tasarruf yapmasına yardım edecek bir başlangıç
tasarruf hesabı ve kamyonlarda yakıt etkinliği için yeni standartlar belirlenmesi
gibi konular var. Obama bu kararları almasında zenginler ile yoksullar arasında
büyüyen uçurum ve borsa hisselerinin değerleri fırlarken ortalama ücretlerin
sabite yakın kalmasının neden olduğunu söyledi. Obama'nın konuşmasına
yansıyan siyasi amacın, Kasım ayında yapılacak kısmi seçimlerde, Senato'daki
Demokrat çoğunluğunu zayıflatmak ve Temsilciler Meclisi'ndeki güçlerin artırmak
isteyecek Cumhuriyetçileri şimdiden engellemek olarak görülüyor.
ABD'li otomotiv üreticisi Ford, geçen yılın dördüncü çeyreğinde hisse başına
0.74 dolar ile beklentilerin üzerinde kâr elde etti. Şirketin son çeyrekte hisse
başına ortalama 0.28 dolar kâr elde etmesi bekleniyordu. Şirketin gelirleri ise
37.6 milyar dolar ile yine beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Şirketin dördüncü
çeyrek gelirlerinin 35.17 milyar dolar olarak açıklanması bekleniyordu.
ABD'de yeni konut satışları Aralık'ta yıllık bazda 414,000 adet ile beklentilerin
altında açıklandı. Yeni konut satışlarının 457,000 olması bekleniyordu. Daha
önce 464,000 olarak açıklanan Kasım ayı yeni konut satışları 445,000'e revize



5







AB
ekonomilerinde
gelişmeler...
AB:


edildi.
Dayanıklı mal siparişleri Aralık'ta artış beklenirken yüzde 4.3 düşüş kaydetti.
Dayanıklı mal siparişlerinin Aralık'ta yüzde 1.8 artması bekleniyordu. Kasım ayı
için yüzde 3.4 artış olarak açıklanan dayanıklı mal siparişleri verisi yüzde 2.6
artışa revize edildi.
Tüketici güven endeksi Ocak'ta 80.7 ile beklentilerin üzerinde açıklandı.
Endeksin 78.1 değerini alacağı tahmin ediliyordu. Daha önce endeksin Aralık ayı
için 78.1 olarak açıklanan seviyesi ise 77.5'e revize edildi.
Konut fiyatları Kasım ayında 20 şehirde bir önceki yıla kıyasla 8 senenin en sert
yükselişini kaydederek, hanehalkı gelirini arttırdı. New York'ta açıklanan
S&P/Case-Shiller endeksi Ekim ayındaki yüzde 13.6'lık artıştan sonra Kasım'da
yüzde 13.7 yükselerek, Şubat 2006'dan beri en büyük 12 aylık kazancını kaydetti.
S&P/Case-Shiller endeksi üç ay ortalamasına bazlı olduğundan Kasım ayı fiyatları
Ekim ve Eylül ayındaki işlemlerden de etkilendi.
İşsizlik maaşı başvuruları 25 Ocak'ta sona eren haftada 348,000 ile beklentilerin
üzerinde açıklandı. İşsizlik maaşı başvurularının 330,000 olması bekleniyordu.
Önceki hafta için 326,000 olarak açıklanan işsizlik maaşı başvuru sayısı
329,000'e revize edildi.
Geçen yılın dördüncü çeyreğinde gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) yüzde 3.2
ile beklentiler seviyesinde artış kaydetti. 2013'ün tamamı için ekonomi bir önceki
seneki yüzde 2.8'lik büyümeden sonra yüzde 1.9 büyüdü. Çekirdek PCE ise, aynı
dönemde yüzde 1.1 ile yine beklentiler seviyesinde yükseldi. ABD'de üçüncü
çeyrekte GSYH'deki büyüme yüzde 4.1, çekirdek PCE'deki artış ise yüzde 1.4
olarak açıklanmıştı.
Sözleşmeleri imzalanan ve bekleyen konut satışları endeksi Aralık'ta bir
önceki aya göre yüzde 8.7 azaldı. Satışların değişim kaydetmemesi bekleniyordu.
Daha önce yüzde 0.2 olarak açıklanan Kasım ayı bekleyen konut satışlarındaki
artış yüzde 0.3 düşüşe revize edildi.
ABD'de kişisel gelirler Aralık'ta artış beklenmesine rağmen değişim
kaydetmezken, çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) yüzde 0.1 ile
beklentiler seviyesinde yükseldi. Aralık'ta kişisel gelirlerin yüzde 0.2 artması, gıda
ve enerji maliyetlerini kapsamayan çekirdek PCE'nin yüzde 0.1 yükselmesi
bekleniyordu.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Euro Bölgesi'ndeki borç krizinin henüz
sonlanmadığını söyledi. Merkel, 18 üyesi olan Euro Bölgesi'nin bağlayıcı
sorumluluklarını genişletmez ve ekonomi politikasıyla yetersiz olan mevcut
işbirliğini genişletmezse geri adım atabileceğini söyledi. Bu cephede kararlı bir
ilerleme, ciddi bir sıçrama yapılmazsa, Avrupa'daki borç krizinin aşılamayacağını
dile getiren Merkel, "Bununla bir şekilde yaşamayı öğrenebiliriz, ancak küresel
kalkınmada üst sıralardaki yerimizi kaybederiz" dedi. Merkel, 2015 bütçesi ve
Almanya'nın sosyal piyasa ekonomisi modellerinin, Avrupa'ya da model olarak
gösterdi.
Euro Bölgesi Ekonomi ve Maliye bakanları, planlanan bir banka çözüm fonu
kapsamında, öncekinden daha hızlı bir şekilde paraları bir havuzda toplamayı
düşüneceklerini söyledi. Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble ve İrlanda
Maliye Bakanı Michael Noonan, 55 milyar euroluk Tek Çözüm Fonu'nun,
tekliflerde belirtildiği 10 yıllık süre zarfından daha kısa sürede hazır hâle
gelebileceğini dile getirdi. Fon, Euro Bölgesi bankalarının iflas otoritesinin
desteklenmesini öngörüyor. Avrupa Merkez Bankası, finansal istikrarın
6



desteklenmesi için 10 yıldan kısa sürede kaynakları birleştiren tek bir fon
oluşturulması için uğraşıyor. Yeni karar mekanizması, 3 Kasım'da Euro Bölgesi
bankalarının denetimini devralan Avrupa Merkez Bankası ile birlikte çalışacak.
Avrupa Birliği, banka birliği planı kapsamında bankaların karar süreçlerini ve
denetimlerini revize ediyor.
Euro Bölgesi Ekonomi ve Maliye bakanları toplantısının ardından basına
konuşan Eurogrup Başkanı Jeroen Dijsselbloem, Atina'yı yaklaşan Avrupa
Parlamentosu seçimleri bahanesiyle reformları durdurmaması konusunda uyardı.
Euro grubu Başkanı ve Hollanda Maliye Bakanı olan Dijsselbloem, AB
Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun oluşturduğu
Troyka'dan olumlu rapor gelmedikçe Yunanistan'a yeni kredi gönderilmeyeceği
işaretini verdi. Dijsselbloem, Yunanistan ve Troyka'dan müzakereleri
hızlandırmaları talep ederek, sadece olumlu gözden geçirme raporu çıkması
durumunda bu konuyu tekrar gündeme alacaklarını söyledi. Gözden geçirmenin
Eylül-Ekim’den bu yana devam ettiğini ve bunun bir an önce sonuçlandırılmasının
herkesin ortak çıkarına olacağı görüşünü paylaşan Dijsselbloem, Yunanistan'da
aylardır devam eden deflasyonun uzun bir süre daha hüküm sürmesi halinde
büyük risk oluşturacağını belirtti. Bu yıl 4 milyar euro ilave finansmana ihtiyaç
duyacağı hesaplanan Yunanistan için 2015'te beklenen açığıyla yaklaşık 10
milyar euroluk yeni bir kurtarma paketi hazırlanması bekleniyor.
Euro bölgesinde işsizlik oranı Aralık'ta yüzde 12 ile beklentilerin hafif altında
açıklandı. Euro bölgesinde işsizlik oranının Aralık'ta yüzde 12.1 olarak
açıklanması bekleniyordu. Daha önce Kasım için yüzde 12.1 olarak açıklanan
işsizlik oranı da yüzde 12'ye revize edildi.
Euro bölgesinde enflasyon Ocak'ta yıllık bazda yüzde 0.7 ile beklentilerin altında
gerçekleşti. Euro bölgesinde enflasyonun yüzde 0.9 olarak açıklanması
bekleniyordu. Euro bölgesinde enflasyon Aralık'ta yıllık bazda nihai yüzde 0.8
olarak açıklanmıştı.
Almanya:
 Münih merkezli ekonomik araştırma kuruluşu Ifo'nun verilerine göre, Alman iş
dünyası eğilim endeksi Ocak'ta 110.6 ile beklentilerin üzerinde açıklandı. İş
dünyası eğilim endeksinin Ocak'ta 110 değerini alması bekleniyordu.
 Aralık'ta 19,000 gerileyen mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik bu ay 28,000
düştü. İşsizlik oranı, Aralık'taki oranıyla aynı kalarak 20 senenin en düşük
seviyesine yaklaşarak yüzde 6.8 olarak kaydedildi. Resmi verilerde, işsizliğin
Almanya'nın batısında 16,000 ve doğusunda 12,000 düştüğü açıklandı.
 Almanya'da öncü veriye göre, Ocak enflasyonu yıllık bazda yüzde 1.3'e
gerileyerek beklentilerin altında açıklandı. Enflasyonun Ocak'ta yıllık bazda yüzde
1.5 olarak açıklanması bekleniyordu. Almanya'da enflasyon Aralık'ta yıllık bazda
nihai yüzde 1.4 seviyesinde açıklanmıştı.
 Almanya'da perakende satışlar Aralık'ta artış beklenmesine karşılık aylık bazda
yüzde 2.5 düşüş kaydetti. Almanya'da perakende satışların Aralık'ta yüzde 0.2
artması bekleniyordu. Daha önce yüzde 1.5 olarak açıklanan Kasım ayı
perakende satışlarındaki artış yüzde 0.9'a revize edildi.
İngiltere:
 İngiltere'de gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) geçen yılın dördüncü çeyreğinde
yüzde 0.7 ile beklentiler seviyesinde arttı. İngiltere'de gayri safi yurtiçi hasılanın
(GSYH) geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.8 arttığı açıklanmıştı.
 Nationwide Building Society açıklamasına göre, ekonominin ivme kazanmasıyla,
konut fiyatları Ocak'ta yükselişin 13. gününe girerek yaklaşık 6 yılın zirvesine
7
yükseldi. Bankanın verisine göre bir evin ortalama fiyatı Aralık'a kıyasla yüzde 0.7
artışla 176,491 pounda (293,000 dolar) çıkarak, Nisan 2008'den beri en yüksek
seviyesini gördü. Fiyatlar bir önceki seneye göre Mayıs 2010'dan beri en sert
yükselişle yüzde 8.8 tırmandı. Yükselen konut fiyatları İngiltere Merkez Bankası'nı
(BOE) ev kredilerini desteklemeyi durdurmaya yönlendirdi. Nationwide, konut
fiyatları artsa da, fiyatların hala 2007'deki zirvenin yüzde 4 altında olduğunu
belirtti.
İspanya:
İspanya'nın ikinci büyük bankası BBVA geçen yılın dördüncü çeyreğinde 849 milyon euro
ile beklentilerin altında zarar açıkladı. Banka 2013'ün tamamı için ise 2.2 milyar euro net
kâr açıkladı. Çinli CITIC Bank'taki yüzde 5'lik hisse satışının getirdiği maliyetler bankanın
son çeyrek sonuçları üzerinde etkili oldu. BBVA'nın dördüncü çeyrek için 1.1 milyar euro
zarar açıklaması bekleniyordu.
Diğer
ekonomilerde
gelişmeler...
Japonya:
 Japonya enerji ithalatı ve zayıf yenin ülkenin ithalat maliyetini artırmasıyla
geçtiğimiz yıl rekor düzeyde dış ticaret açığı kaydetti. Japonya 2013'te 11.5
trilyon yen ile 2012'deki seviyeyi 2'ye katladı ve rekor düzeyde açık verdi. İthalat
Aralık'ta yıllık bazda yüzde 25 artarken, ihracat yüzde 15 artış ile sınırlı kaldı ve
Aralık ayı dış ticaret açığı 1.3 trilyon yen oldu. Japonya Merkez Bankası'nın Aralık
toplantısının tutanaklarında bazı politika yapıcılar, ihracatın, Japon şirketlerinin
yurtdışında gelişme hamleleri ve azalan rekabetten de olumsuz etkilenebileceğini
söylemişti.
 Japonya'da enflasyon Aralık'ta hızlandı, sanayi üretimi arttı ve işçilerin talep
göstergesi güçlendi. Taze gıda hariç fiyatlar yıllık bazda yüzde 1.3 arttı. Sanayi
üretimi bir önceki aya göre yüzde 1.1 büyürken, iş arayan herkes için açık olan
pozisyon sayısı 1.03 ile Ekim 2007'den bu yana ilk kez 1'in üzerine çıktı.
Çin:
Çin'de iş dünyasında imalatçıların karşı karşıya bulunduğu koşullar, üretim ve yeni
siparişlerdeki artışta görülen zayıflamayla Ocak'ta bozulma gösterdi. Markit/HSBC
imalat PMI Ocak'ta 49.5 ile altı ayın en düşük seviyesine geriledi. Markit/HSBC imalat
PMI Aralık'ta 50.5 seviyesinde açıklanmıştı.
Rusya:
Rus rublesi, Türkiye ve Güney Afrika merkez bankalarının faiz artırma kararlarının,
gelişen ülke para birimlerini desteklemekte başarısız olması ile bu hafta sepet
karşısında rekor düşük değere geriledi. Rus rublesi, merkez bankasının piyasa
operasyonlarını tamamlamasının ardından, sepet karşısında yüzde 1.2 değer
kaybederek, rekor seviye olan 40.9632'ye indi. Şubat 2027 vadeli ruble bazındaki tahvilin
faizi ise 14 baz puan artarak yüzde 8.39'a geldi. Rusya merkez bankasının rublenin
yaşadığı düşüşü yavaşlatmak için 2.8 milyar dolar kadar bir harcama yapmış olabileceği
söyleniyori. Bu rakam, bankanın Eylül 2011'den bu yana yaptığı en büyük müdahale oldu.
Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, yapılan bir hükümet toplantısı sırasında, merkez
bankasının faiz artırımı yapmaması gerektiğini söyledi. Banka Aralık ayında, bir önceki
ayda enflasyonun beklentilerin üzerinde hızlanmasına rağmen üst üste 15. ayda faiz
oranını değiştirmeyerek yüzde 5.5'te tutmuştu.
Hindistan:
 Hindistan merkez bankası, politika faizini 25 baz puan artırdı. Politika faizi 25
baz puan artışla yüzde 8'e yükseldi. Banka, tüketici enflasyonunda düşüş
8

görülmesi halinde yeni sıkılaştırma önlemleri alınmasının düşünülmediğini belirtti.
Fed'in tahvil alımlarını azaltmaya devam etmesinin ardından Hint rupisi ve Türk
lirası gibi gelişmekte olan ülke paralarındaki zayıflamayı değerlendiren Hindistan
Merkez Bankası (RBI) Başkanı Raghuram Rajan, küresel politika
koordinasyonunda bozulma uyarısında bulundu. Eski bir IMF başekonomisti olan
Rajan, politika yapıcılar arasında daha fazla işbirliği çağrısında bulundu. Fed'in 29
Ocak'taki toplantısının ardından yaptığı açıklamada, gelişmekte olan ekonomilere
hiç değinilmedi.
Güney Afrika:
Güney Afrika merkez bankası, Türkiye ve Brezilya gibi para birimini güçlendirmek adına
politikasını sıkılaştıran ülkeleri takip ederek, gösterge faiz oranını beklenmedik şekilde
yükseltti. Güney Afrika merkez bankası başkanı Gill Marcus, Para Politikası Komitesi\'nin
politika faizini yüzde 5'ten yüzde 5.5'e yükselttiğini açıkladı. Banka böylece Haziran
2008'den bu yana ilk defa faiz artırmış oldu. Ülkenin para birimi randın zayıflaması ile,
enflasyonun hızla yükselmesi, Güney Afrika merkez bankasını bu karara yöneltti. Güney
Afrika'da enflasyon, Aralık'ta son dört ayda ilk defa hızlanarak yüzde 5.4'ü gördü. Rand
geçtiğimiz yılın başından bu yana yüzde 24 düşüş yaşadı.
Yeni Zelanda:
Yeni Zelanda Merkez Bankası (RBNZ), ekonominin güçlenmesiyle faiz artırımlarına
başlama niyetinde olduklarını söyledi. Yeni Zelanda doları, piyasaların yüzde 50 ihtimalle
faizlerin artacağını fiyatlaması üzerine değer kaybetti. Politika faizini yüzde 2.5 ile rekor
düşükte bırakmasının ardından faizleri daha normal seviyelere geri döndürme ihtiyacına
dikkat çeken Yeni Zelanda Merkez Bankası Başkanı Graeme Wheeler, "Banka bu
düzenlemeye yakında gitmeyi planlıyor" dedi. Yeni Zelanda, ekonomik büyümenin
hızlanması ve konuttaki canlanmanın fiyat baskılarını tetiklemesiyle, faiz artırımına
başlayan ilk gelişmiş ülke olmaya hazırlanıyor. Kurdaki son kazançlar Wheeler'a 3 yıldır
devam eden rekor düşük seviyedeki faiz sürecini uzatma imkanı tanıdı.
Ukrayna:
 Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'ya vaat edilen 15 milyar dolarlık
kurtarma yardımının Kiev'de kurulacak yeni hükümeti görmeden tam olarak
uygulamaya geçmeyeceğini söyledi. Putin'in sözleri Moskova'nın Ukrayna
üzerindeki baskısını ağırlaştıran bir gelişme oldu. Ukrayna, Cumhurbaşkanı
Viktor Yanukovich'in Avrupa Birliği ile ticaret anlaşmasından son dakikada
vazgeçmesinden bu yana iki aydır yatışmayan toplumsal bir gerilim yaşıyor. Putin
Ukrayna'ya mali yardım sözünü yineledi ancak sırası gelen ödeme diliminin ne
zaman verileceğini söylemedi. Ukrayna'da süren sokak gösterileri ve protesto
eylemlerini yatıştırmak umuduyla Başbakan Mykola Azarov Salı günü istifa
etmişti. Geçici olarak atanan yeni başbakan Serhiy Arbuzov ise sokak
eylemlerinden zarar gören ekonomiyi düzeltmeye çabalarken, Rusya'nın, daha
önce verdiği 3 milyar doların ardından, vaat ettiği yardımın 2 milyar dolarlık ikinci
dilimini çok yakında ödeyeceği umudunu ifade etmişti.
 Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, ülkedeki politik
karışıklık ve gerginliğin borçları yönetebilme kabiliyetini olumsuz etkileyeceği ve
Rusya yardımlarını tehdit ettiğini söyleyerek, Ukrayna'nın kredi notunu düşürdü.
S&P Ukrayna'nın notunu bir basamak düşürerek, CCC+ yaptı. Görünüm
"olumsuz" olarak belirlenirken, notun daha da düşürülebileceğine işaret etti. S&P
ayrıca Ukrayna'nın uzun dönemli yerel para birimi seviyesini B- olarak açıkladı.
9
BU HAFTA PİYASALAR
Haftaya para piyasaları siyasi gerilimin düşmemesi, gelişmekte olan ülke para
birimlerinde Fed’in bu hafta alacağı karar öncesi yaşanan baskılar ve Merkez
Baankası’nın önceki hafta aldığı kadarın tatmin edici olmaması gibi nedenlerle gergin
başladı. Dolar/TL paritesi 27 Ocak Pazartesi günü yeni tarihi zirve olan 2.39’a yükseldi.
Merkez Bankası aynı gün öğle saatlerinde 28 Ocak'ta ara PPK toplantısı yapacağını
açıkladı ve bu açıklamadan sonra dolar/TL geriledi. Açıklama öncesi 2.3865 seviyesinde
olan dolar/TL, 2.3311'e kadar geriledi. Sepet bazında TL ise 2.8250'den 2.76'nın altına
kadar geriledi. Kurlardaki düşüş daha sonra da bir miktar devam etti. Tahvil-bono
piyasasında ise 7 Ekim 2015 itfalı gösterge tahvilin bileşik faizi iki yılın en yükseği olan
%11.14'e kadar yükseldi. Ancak ara PPK kararı sonrası gösterge faiz %10.66'ya geriledi.
Öte yandan 27 Eylül 2023 itfalı tahvil ilk işlemlerde %10.84 seviyesinden açıldıktan sonra
%11.02'ye yükseldi. TCMB'nin ara PPK toplantısı kararı sonrası tarihi zirvesinden
gerileyen dolar/TL 28 Ocak’ta 2.26-2.27 civarında dalgalanırken, gösterge ve 10 yıllık
tahvil düşük hacimle işlem gördü.
Dolar/TL, Merkez Bankası'nın 28 Ocak
gecesi kısa vadeli faizlerde sert artışa
%
gitmesi ardından 2.1795'e kadar geriledi.
25
Açıklama öncesinde dolar/TL 2.2530
22
civarında seyrediyordu. 29 Ocak sabahı
19
ise dolar/TL 2.1635 seviyesine kadar
16
indi. Sepet bazında TL de 2.56’ya kadar
13
geriledi. TCMB'nin sert faiz artışı ile
10
değer kazanan TL, aynı günün akşam
7
saatlerinde ABD Merkez Bankası'nın
4
beklenen tahvil alım azaltma kararı
öncesi gelişmekte olan ülke para
birimleri genelinde yaşanan sert satış
baskısı ile yeniden değer kaybetti.
Güney Afrika merkez bankasının faiz artırım kararını yeterli bulmayan piyasalar
gelişmekte olan para birimlerinden çıkmaya başladılar. Sonuçta dolar/TL paritesi tekrar
2.26’nın üzerine yükseldi, sepet bazında TL de 2.67’nin üzerine çıktı. Öte yandan
TCMB'nin ek parasal sıkılaştırma uygulamasına son verdiğini açıklaması da dolar/TL'deki
yükselişi hızlandıran bir etken oldu. Tahvil bono piyasasında ise TCMB'nin faiz artışı
ardından en kısa vadeli tahvillerin getirisi en uzun vadeye göre daha yüksek seviyede
oluştu. Bono piyasasında tüm vadelerde getiriler TCMB'nin artık daha enflasyon odaklı
olacağı beklentisiyle geriledi. Tahvil-bono piyasasında iki yıl vadeli gösterge tahvilin
bileşik faizi %10.81, 10 yıllık gösterge tahvil ise %10.19 seviyesinde işlem gördü.
Dolar/TL daha sonraki günler dalgalı seyrini sürdürdü ve 2.25-2.30 arasında dalgalandı.
Gösterge tahvilin bileşik faizi ise %11’i geçti. Türk Lirası’ndaki değer kaybının sert faiz
artışına rağmen engellenememesinde ekonomik kırılganlıkları olan gelişmekte olan
ülkelere yönelik algının olumsuza dönmesinin yanısıra Türkiye’de süren siyasi kriz ortamı
da etken olmakta ve yabancı yatırımcılar Türkiye’ye yatırım yapmakta mevcut koşullarda
çekinmekte.
Tahvil/bono piyasası gösterge faiz oranları
(07.10.15 tahvili, % bileşik)
02.01.2006
03.03.2006
28.04.2006
26.06.2006
21.08.2006
17.10.2006
15.12.2006
14.02.2007
11.04.2007
08.06.2007
03.08.2007
01.10.2007
28.11.2007
28.01.2008
24.03.2008
21.05.2008
16.07.2008
10.09.2008
11.11.2008
13.01.2009
10.03.2009
07.05.2009
03.07.2009
28.08.2009
27.10.2009
25.12.2009
19.02.2010
14.04.2010
11.06.2010
05.08.2010
05.10.2010
07.12.2010
01.02.2011
28.03.2011
23.05.2011
18.07.2011
15.09.2011
15.11.2011
10.01.2012
06.03.2012
03.05.2012
28.06.2012
27.08.2012
23.10.2012
21.12.2012
18.02.2013
15.04.2013
13.06.2013
13.08.2013
09.10.2013
11.12.2013
Merkez
Bankası’nın
sert
faiz
artırımına
rağmen
TL’deki
değer
kaybı
önlenemedi...
10
Bu arada Hazine'nin 27 Ocak’ta gerçekleştirdiği 14 Kasım 2018 itfalı 6 ayda bir yüzde
4.40 kupon ödemeli sabit kuponlu tahvilin yeniden ihracında ortalama bileşik faiz %11.25
ile beklentilerin üzerinde, 8 Kasım 2023 itfalı 6 ayda bir yüzde 1.4 reel kupon ödemeli 10
yıllık TÜFE'ye endeksli tahvilin yeniden ihracında ortalama reel faiz %3.73 ile beklentilere
paralel oluştu. Sabit kuponlu tahvilde net satış 1,071.9 milyon TL, nominal teklif 1,837.7
milyon TL;TÜFE'ye endeksli tahvilde net satış 723.5 milyon TL, nominal teklif 3,369.9
milyon TL olarak gerçekleşti. Öte yandan Hazine 28 Ocak’ta düzenlediği iki ve 10 yıllık
gösterge tahvil ihalelerinde yaklaşık 2.4 milyar TL'si piyasadan olmak üzere 3.5 milyar TL
borçlanma gerçekleştirdi. Hazine'nin 7 Ekim 2015 itfalı gösterge olan altı ayda bir yüzde
4.15 kupon ödemeli sabit kuponlu tahvilin yeniden ihracında bileşik faiz %11.01, 10
yıllıkta ise %10.43 oldu. İki yıllık tahvilde piyasaya satış beklentilerin üzerinde olurken, 10
yıllık tahvilde beklentilerin altında kaldı, getiriler ise tahminlerin üzerinde oluştu. Hazine
gerçekleştirdiği bu iki ihalede ROT dahil 2,414.7 milyon TL'si piyasadan, 1,055 milyon
TL'si kamulardan olmak üzere toplamda 3,469.7 milyon TL borçlanma gerçekleştirdi. Bu
haftaki ihalelerle birlikte Hazine piyasadan yaklaşık 6.9 milyar TL borçlanarak Ocak ayı
borçlanma programını öngörülerine paralel tamamladı. Ocak ayında toplam 12.1 milyar
TL'lik iç borç servisine karşılık 6.87 milyar TL'si piyasadan, toplam 10.6 milyar TL'lik iç
borçlanma öngören Hazine, yaklaşık 6.9 milyar TL'si piyasadan toplam 10.5 milyar TL'lik
borçlanma gerçekleştirdi.
Sonuçta 24 Ocak’ta Merkez Bankası kurlarıyla 2.3184 olan dolar/TL paritesi, 31 Ocak’ta
2.2737 TL’ye indi; 3.1751 TL düzeyinde olan euro/TL paritesi ise 3.0782 TL’ye geriledi.
24 Ocak’ta %10.80 olan gösterge tahvilin ortalama bileşik faizi ise bu haftanın son günü
%11.05 oldu.
Döviz, petrol
altın fiyatları...
ve Döviz:
ABD Doları gelişmekte olan piyasalarda geçen hafta görülen satışların yatırımcıları
güvenli liman olarak kabul edilen Japon yenine yöneltmesinin ardından hafta başında
geriledi. Dolar karşısında geçen Cuma günü 1.3740 ile üç haftanın en yükseğini gören
euro 1.3680’e geriledi. Dolar/yen paritesi ise 102.5 yen dolaylarında haftaya başladı.
Dolar daha sonra Fed'in bugün başlayacak iki günlük toplantısında tahvil alımlarını daha
da azaltma kararı alacağı beklentisiyle yen karşısında yeniden değer kazandı.Hafta
içinde ise Japon yeni yatırımcıların güvenli liman alımlarından çıkmalarıyla kayıplarını
artırırken, Avustralya doları gibi yüksek riskli para birimleri TCMB'nin faizlerde sert artışa
gitmesinin ardından değer kazandı. Dolar ve euro yen karşısında yükseldi. Euro/dolar
paritesi 1.3650’lere gerilerken, dolar/yen 103.30’un üzerine yükseldi. Buna karşılık Japon
yeni, Fed'in tahvil alımlarını ayda 65 milyar dolara düşürme kararının ardından gelen
güvenli liman alımlarıyla dolar karşısında değer kazandı ve dolar/yen paritesi 102.10’a
kadar geriledi. Fed, tahvil alımlarını 75 milyar dolardan 65 milyar dolara düşürme kararını,
gelişmekte olan piyasalarda son dönemde görülen dalgalanmalara rağmen aldı.
Euro/dolar ise fazla değişmedi. Haftanın son gününde ise dolar ABD'de açıklanan güçlü
GSYH verisinin ardından para birimleri sepeti karşısında bir haftanın en yüksek
seviyesinde işlem gördü. Euro/dolar paritesi 1.36’nın altına indi ve 1.3510 ile son bir
haftanın en düşük değerine geriledi. Dolar/yen paritesi ise hafif arttı. Cuma günü itibariyle
Euro/dolar paritesi 1.3510; Dolar/yen paritesi 102.25 düzeyindedir.
Petrol:
Brent ham petrolünün varil fiyatı Çin'e ilişkin yavaşlama endişelerinin petrol talebinde
artışla ilgili kaygıları artırmasıyla hafta başında 107 doların altına doğru geriledi.Kuzey
yarıküredeki soğuk hava koşulları ve Ortadoğu endişeleri ise kayıpların sınırlı kalmasını
sağladı. ABD hafif petrolünün varil fiyatı ise haftaya 96.7 dolar düzeyinde başladı. Ancak
daha sonra Brent ham petrolünün varil fiyatı, gelen yeni alımlarla 107 dolara yükseldi.
11
Gelişmekte olan ekonomilerdeki dalgalanmayla ve Çin'de ekonominin yavaşlamasıyla
ilgili endişeler kazanımların sınırlı kalmasına neden oldu. ABD petrolünün varil fiyatı ise
96 doların altına düştükten sonra toparlanarak 97 dolara yükseldi. Hafta içinde TCMB'nin
faizlerde sert artışa gitmesinin ardından borsalarda ve diğer riskli varlıklarda görülen
yükseliş petrole de destek sağladı .Brent ham petrolünün varil fiyatı kuzey yarıküre
genelinde etkili olan soğuk havanın ısınma yakıtına olan talebi artırmasıyla 108 dolara
yakın seviyede işlem gördü. Fed'in tahvil alımlarını aylık 10 milyar dolar daha azaltarak
75 milyar dolardan 65 milyar dolara düşürme kararı alması ise fiyatlar üzerinde baskı
oluşturdu.Haftanın son gününde ise Brent ham petrolünün varil fiyatı ABD'de açıklanan
güçlü GSYH verisinin küresel talebin güçleneceği beklentisini artırmasıyla 108 dolara
yakın seviyede işlem gördü; ABD petrolünde de eğilim yukarı yönlüydü. Ancak fiyatlar
Çin'deki tüketimle ilgili endişelerle fazla yükselmedi. Öğleden sonra ise gelişmekte olan
ülkelerdeki durumun bir kize dönüşeceği endişelerinin ağır basmasıyla fiyatlar hafif
geriledi. Cuma günü itibariyle Brent ham petrolünün varili 106.85 dolar düzeyinde;
ABD hafif ham petrolünün varili 97.65 dolar civarında seyretmektedir.
Altın:
Altın hafta başında da yükselişini devam ettirdi ve ons başına 1270 dolara yaklaştı, ancak
Fed’in tahvil alımlarını azaltması konusunda yaşanan endişeler fiyatları baskıladı. Altın
fiyatı yatırımcıların Fed toplantısından çıkacak sonucu tedirginlikle beklemeleriyle 1250
dolara doğru geriledi. Ayrıca, TCMB'nin faizlerde sert artışa gitmesinin ardından
borsalarda görülen yükseliş, güvenli liman olarak kabul edilen altını olumsuz etkiledi. Fed
kararından sonra ise fiyatlar bir miktar yükseldi. Haftanın son gününde ise altın fiyatları
ABD'de açıklanan güçlü büyüme verisi ve Çin'den gelen talebin azalmasına bağlı olarak
beş haftadır devam eden kazanımların ardından geriledi ve 1240 dolara doğru düştü,
daha sonra ise gelişmekte olan ülkelerdeki kriz beklentileriyle tekrar yükselişe geçti.
Cuma günü itibariyle altının spot fiyatı ons başına 1252 dolar civarındadır.
ABD doları/TL*
Euro/TL*
Döviz Sepeti **
Euro-dolar
paritesi
DÖVİZ KURLARINDAKİ GELİŞMELER
(1)
(2)
(3)
(2)/(1)
31.12.12
31.12.13
31.01.14
%
değişim
1,7862
2,1343
2,2737
19,5
2,3565
2,9397
3,0782
24,7
2,0714
2,5370
2,6760
22,5
1,3193
1,3774
1,3538
(2)/(1)
reel %
değişim
11,3
16,2
14,0
(3)/(2)
%
değişim
6,5
4,7
5,5
-
-1,7
4,4
* TCMB döviz satış kuru. ** 0,5 dolar + 0.5 euro. *** Reel % değişim için tüketici fiyat endeksi kullanılmıştır.
PARA PİYASALARINDA GELECEK HAFTA
Gelişmekte
olan
ülkelerdeki
çalkantı bir krize
mi dönüşüyor ?
Küresel piyasalarda bu hafta gözler ABD Merkez Bankası’nın FOMC toplantısındaydı.
Zaten gelişmekte olan ülkelerdeki ortam karar öncesinde bozulmaya başlamıştı. Bu hafta
gelişmekte olan ülkelerden yaklaşık 10 milyar dolar çıktığından söz edilmekte. Fed
kararından önce Hindistan ve TCMB faiz artırdı, bunu Güney Afrika izledi. Ancak bu
artırımlara rağmen ve Fed’in tahvil azaltım kararının açıklanmasından sonra gelişmekte
olan ülkelerdeki çalkantı durulmadı. Para birimleri rekor bir biçimde değer kaybetti,
borsalar düştü. Aslında bu durumun öncü sinyalleri geçen senenin ikinci yarısından
itibaren hissedilmeye başlanmıştı. Fed’in tahvil azaltım kararını aldığı Aralık toplantısıyla
12
birlikte dünyada para bolluğunun sona erecek olmasının yarattığı endişeler yoğunlaştı.
2008’deki küresel krizden sonra dünyada fonların yüksek bir oranda yöneldiği gelişmekte
olan ülkelerden ABD’ye ve daha güvenli olarak görülen gelişmiş ülkelere fon akışı
başladı. Bundan da etkilenen Türkiye’nin başında olduğu cari açığı yüksek, yapısal
reformlarını tam anlamıyla gerçekleştirememiş olan gelişmekte olan ülkeler oldu. Mevcut
durumda bu çalkantının geçmişteki Meksika ve Doğu Asya krizlerine benzer krizlere
dönüp dönüşmeyeceği tartışılmakta. Şu an için böyle bir tehlike olduğunu söylenemez,
çünkü gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri geçmişe göre daha güçlü ancak yine de risk
var. Çin ekonomisinde de yavaşlama gittikçe kendini belli etmekte. Bu çerçevede 2014’te
ABD, Japonya ve AB ülkelerine dönük beklentiler iyileşirken, gelişmekte olan ülkelere
dönük beklenti ve tahminlerde kötüleşme var. Bunlar arasında da ekonomileri ve siyasi
yapıları zayıf ülkeler ön plana çıkmakta. Maalesef Türkiye de bunlar arasında başı
çekmekte. Buna karşılık aralarında Çin de olan bu ülkelerin yaşayacağı bir kriz dünyanın
ekonomik büyüme tahminlerinin olumsuza dönmesine neden olabilir. Bu bağlamda Fed
kararından sonra ABD’den gelen güçlü büyüme verisinin de desteğiyle ABD doları
özellikle euroya ve gelişmekte olan para birimlerine karşı bu hafta ciddi değer kazandı.
Bu hafta petrol ve altın fiyatları ise hafif geriledi. Euro/dolar paritesi 1.3510 civarında
seyrederken; dolar/yen paritesi 102.25 dolaylarında. Altının onsu 1252 dolar düzeyinde.
Brent ham petrolünün varili 106.85 dolar; ABD hafif ham petrolünün varili ise 97.65 dolar
civarında.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Türkiye gelişmekte olan ülkelerde Fed’in kararlarının
tetiklediği çalkantıdan oldukça olumsuz etkilenmekte. Hatta Türkiye’ye dönük beklentilerin
kötüleşmesi diğer ülkeleri de negatif etkilemekte. Bu hafta TCMB’nin aldığı faiz artırım
kararının Türk Lirasındaki değer kaybını yatıştıramaması Güney Afrika, Rusya ve
Hindistan para birimlerinde de değer kaybını hızlandırdı. Merkez Bankası’nın faiz artırım
kararı doğru yönde atılmış bir adımdı. Gerçekten de hızlanan enflasyon beklentileri ve
gittikçe değer kaybeden TL’nin durumu bunu gerektirmekteydi. Bankanın geçen haftaki
toplantısında bu kararı alabileceği, hatta daha önceleri bir faiz artırımına gitmesi gerektiği
yolundaki görüşler tartışılabilir. Bizce de bankanın geç kalmış olduğu doğru. Ancak bu
saatten sonra TCMB’nin de yapabileceği şeyler oldukça sınırlı. Dünyada fonlar
gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş olan ülkelere kaymakta ve bu daha da hızlanacak.
Böyle bir durumda ekonomik kırılganlıkları yüksek ve siyasi alanda da sorunlarını
çözememiş ülkelerden fon çıkışları hızlanmakta. Maalesef Türkiye’de siyasi tansiyon son
bir buçuk aydır gittikçe arttı ve siyasi alanda beklentiler oldukça olumsuz. Bu durum da
Türkiye’nin kırılganlığını artırmakta. Bunun yanısıra, son on yılda oldukça hızlı büyüyen
ülkenin bu büyümesinin dış borçlanma ve artan bir cari açıkla sağlandığı ve bunun
çözümlenmesi için ciddi bir çaba göstermediği, sanayileşme yolunda adımlar atmadığı ve
işsizlik, enflasyon gibi yapısal sorunları konusunda da reform çabalarının tıkandığı algısı
küresel piyasalarda yaygın bir kanı. Bu açıdan önümüzdeki dönemde ekonomi
yönetiminin bu algılamayı değiştirmek için ciddi bir çaba içine girmesi gerekecektir. Siyasi
tarafta mevcut tansiyon yatışmadan ise ekonomide ve piyasalardaki çalkantının
atlatılması oldukça güç olacaktır.
Açıklanan Aralık ayı dış ticaret verileri oldukça olumsuz ve yılı 100 milyar dolara yakın bir
dış ticaret açığıyla kapattık. Ancak Aralık ayındaki ithalatta yaşanan sert artışta, altın
ithalatının etkileri ve Aralık ayında alınan vergi ve kredilere ilişkin bazı önlemlerin sene
başında yürürlüğe girecek olması nedeniyle talebin erkene çekilmesinin etkisi
bulunmakta. Son gelişmelerden sonra Ocak ayın ithalatındaki artışın daha sınırlı
olacağını düşünüyoruz. Bu arada haftaya Ocak ayı enflasyon oranları açıklanacak.
Burada son yapılan vergi artışları ve TL’deki değer kaybının enflasyonu yukarı yönlü
etkileyeceğini tahmin ediyoruz. Ocak ayı tüketici enflasyonunun %1.6-%1.9 civarında
13
gerçekleşeceği tahmin etmekteyiz. 2014 için ise son enflasyon raporunda Merkez
Bankası’nın açıklamış olduğu ve yukarı yönlü revize edilen enflasyon beklentilerini
oldukça iyimser bulmaktayız. TCMB tarafından yapılan faiz artışının olası sınırlayıcı
etkileri ve iç talebin düşmesi varsayımına rağmen 2014 enflasyonun %8’e yakın
düzeylerde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.
Önümüzdeki hafta için aslında beklentilerde çok fazla değişen birşey yok. Merkez
Bankası’nın yaptığı faiz artırımının etkileri izlenecek. Gelişmekte olan ülkelerdeki
çalkantının artması nedeniyle bu artırım TL’deki değer kaybını sınırlandırmakta yetersiz
kaldı. Buna karşılık, bu ülkelere yönelik risk iştahında bir iyileşme olması halinde TL’nin
değerlenme olasılığı bulunmakta; bunun yanısıra TL’deki negatif ayrışmanın da bir miktar
sınırlandığı gözlenmekte. Faizlerde ise son kararlardan sonra aşağı yönlü bir eğilim
beklemek zor; enflasyonda ortaya çıkacak yukarı yönlü eğilim de işi kolaylaştırmayacak.
Bu çerçevede, gösterge tahvilin bileşik faizinin %11 civarında dalgalanacağını tahmin
ediyoruz.
Daha fazla bilgi için:
Dr. M.Veyis Fertekligil,
Baş Ekonomist
e-posta: [email protected]
Tel: 0212 – 368 35 20
UYARI NOTU: Bu rapor Turkland Bank A.Ş. (T-Bank) tarafından güvenilir olduğuna inanılan kamuya açık kaynaklardan elde edilen bilgiler
kullanılmak suretiyle, sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir şekilde finansal enstrümanların alım veya satımı konusunda tavsiye
veya finansal danışmanlık hizmeti sağlanması olarak yorumlanmamalıdır. T-Bank bu raporda yer alan bilgilerin doğru ve tam olması konusunda
herhangi bir şekilde garanti vermemektedir. T-Bank bu raporda yer alan bilgilerde herhangi bir bildirimde bulunmaksızın değişiklik yapma hakkına
sahiptir. Bu rapor ve içindeki bilgilerin kullanılması nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak oluşacak zararlardan T-Bank hiçbir şekilde sorumluluk
kabul etmemektedir.
14

Benzer belgeler

Dolar kurunda yeni çıta 2,35 TL. Piyasa TCMB`nin piyasanın hep bir

Dolar kurunda yeni çıta 2,35 TL. Piyasa TCMB`nin piyasanın hep bir geçtiğimiz hafta Davos'ta iyimser konuşmalarda bulunurken, Lagarde, aşırı yüksek seviyedeki işsizlik ile birlikte ilerlemenin "dengesizliğine" karşı uyardı. Bir şok olması durumunda, deflasyon risk...

Detaylı