Bölüm 2 - Köksal Çiftçi

Transkript

Bölüm 2 - Köksal Çiftçi
rınakta/mağarada kalacak, yeni doğmuş bebeklere, henüz olgunluk
yaşına gelmemiş çocuklara ve yaşlılara göz kulak olacak, çevreden
topladığı bitkisel besinlerle onların karnını doyuracak, hastaları otayacak, buna karşılık ise erkek yalnızca elinde ok, yay ve mızrakla
buzul içine açılıp hayvan avlamaya gidecekti.22
Kadınların yükü çok ağırdı.
Onlar onca insanın beslenmesinden, barınmasından
ve yırtıcıdan korunmasından
sorumluydu. 24 saat barınağın/mağaranın girişinde ateş
yakması gerekiyordu. Böylesi
hem yırtıcıları insanlardan uzak
tutuyor, hem mağarayı ısıtıyor,
hem de besinleri pişiriyordu.
Kısa süreliğine mağaradan ayrılan kadın, ağaçlardan meyve,
toprak altından yumru topluyor,
bir maymun mızrakla ırmaktan balık avlamaya çalışıyor.
su içinden balık avlayarak geri Üstte
Altta solda Cro-Magnon adamları ok ve mızraklarla mamut
avlıyor. Altta sağdaki resim, avların buzul döneminde temsili
dönüyordu.
resimdeki denli başarılı geçmediğini, genellikle yaralansa da
Erkeklerin de işi zordu.
avın avcıyı öldürüğünü kanıtlıyor; bu resim gerçek ve olayın taBuzul üstündeki avlanma, nıkları olguyu anında Lascaux Mağarası duvarlarına çizmişler.
günlerce, bazen bir hafta süyordu. Avı ürkütmemek için saatlerce,
bazen günlerce sindiği pusuda kıpırdamadan, ses çıkarmadan, yemeden ve içmeden bekliyordu. Bir yandan açlık, bir yandan soğuk, bir
yandan gerilim erkeği canından bezdiriyordu. Pusuya yatmış avcıların, yırtıcılara sıkça yem olduğu da bilinen bir gerçekti. Avın çevresinin sarılması, oklanıp kargılanarak tepelenmesi zorlu bir işti. Aç,
susuz ve ruhsal dengesi bozulmuş avcıların öldürdükleri besin deposunu mağaraya taşımaları gerekiyordu. Bu da ayrı bir sorundu. Hem
22- Mitropolsky, Y.: ‘Daha güçlü ve dayanıklı olan, analık ve gelecek kuşakların bakımı gibi görevleri bulunmayan erkekler, kendilerini, tümüyle ava vermeye, böylece et ve deri gereksinimini karşılamaya başladılar; oysa kadınlar, yaşlılar ve çocuklar, doğrudan doğruya doğadan sağlanan besinlerin (yenen kökler, meyveler, yaban üzümleri, yumuşakçalar vb.) toplanması, balık avlama, aile ocağının bakımı (ateşin söndürülmemesi, evlerde düzenin sağlanması) işine ayırdılar.’
İlkel Topluluk, Köleci Toplum, Feodal Toplum, s. 32, Sol, 1979
yük ağırdı, hem de kan kokusu alan güçlü yırtıcılar arkalarına takılıyordu. Bazen canlarını kurtarabilmek için, günlerce süren çabayla
yakaladıkları avdan vazgeçiyor, mağaraya eli boş dönüyorlardı.
b2- Mağara Resimlerini Kadınlar Yapıyor
Mağara resimlerinin çizildiği zaman dilimini biliminsanları günümüzden yaklaşık 25-15 bin yıl öncesi olarak tahmin etmektedirler23
ve bu, insan cinslerinin iş bölümüne gittiği zaman dilimiyle aynıdır.
Av besini getirerek de, eli boş da dönse avcı erkeğin durumu pek
değişmiyor; korku içinde pusuda beklemek, iletişimsiz kalmak ve
kan dökmekten dolayı ruhsal dengesini yitirmiş oluyordu. Mağaraya çöküntü ve bedensel hırpalanmışlık içinde gelen erkeği
otamak ise kadına düşüyordu.
Onun yaralarını sarıyor, karnını doyuruyor, şefkat göstererek
gönlünü alıyor ve yeniden insan
içine dönmesini sağlıyordu.
Ne var ki erkek mağarada
ancak sağlığı düzelene dek kalYukarıda solda bir temsili resim. Cro-Magnon adamı mağara
ma şansına sahipti, bu da haftaduvarına resim çizmeye başlıyor. Sağdaki görüntüde ise yine
Cro-Magnon adamları at betimini bitirmek üzereler. Tüm bilim da bir iki günle sınırlı kalıyordu
yayınları bu ve benzeri resimlerle doludur. Oysa buzul adamıçünkü ailesinin karnını sürekli
nın bu tür etkinliğe ayıracak zamanı asla olmamıştır. Mağara
resimlerini erkek yardımı olmadan kadınlar yapmıştır.
tok tutabilmesi için biten av etinin yerine yenisini koyma zorunluluğu vardı.
Bu süre, erkeklerin o devasa resimleri çizebilmesi için -en azından teknik olarak- yeterli uzunlukta değildir.
Oysa kadınların 24 saati mağarada geçiyordu. Toplayıcılık, ev halkının beslenmesi, erkekler dahil tüm aile üyelerinin eğitimi ve geleneksel kültür aktarımı gibi ağır işler bittikten sonra bile artık-zamanı
kalıyordu. Bitmeyen uzun geceler onların resim yapma zamanı olmalı; çünkü resimler mağaraların güneş almayan bölgelerine çizilmiştir.
Resimlerin yapımında erkeklerin hiç mi katkısı yoktur?
23- Gombrich E. H.; Sanatın Öyküsü, s. 40-42, Çev. E. Erduran ve Ö. Erduran, Remzi Kitabevi 1999
Tansuğ, Sezer; Resim Sanatının Tarihi, s. 20-21, Remzi Kitabevi, 2004
Turani, Adnan, Dünya Sanat Tarihi, s. 28, Remzi Kitabevi, 2004
10
Biz, sürekli avlandığı ve dışarıda olduğu için kadınlardan az eğitim
alan, kan döktüğü için estetik duygusu hasar görmüş olan ve o dev
eserleri üretebilecek denli geniş
zamanı olmayan erkeklerin bu
eserler üzerinde bir katkısı olmadığını düşünmekteyiz. Daha açık
söylersek, veriler bize, mağara
iç duvarına yapılan tüm resimleri yalnızca kadınların yaptığının
güçlü bir varsayım olabileceğini
söylüyor.
Resimler modelleriyle aynı
boyda24 ve çoğunluğu fotoğrafik biçemde çizilmiştir. Bu,
büyük özen, dikkat ve zaman
gerektiren bir süreçtir. Acelesi Yukarıdaki resimlerin tümünü kadınların yaptığına inanıyoruz.
olan avcı erkek için böylesi ola- Üstteki iki resim Lascaux Mağarası’ndan. Soldaki bizonun gerboyutunu göstermesi için alıntılanmıştır. Orta soldaki Altanaksızdır. O, her şeyi hızlı, çala- çek
mira, orta sağdaki Chauvet, alt soldaki Cospuer, alt sağdaki ise
kalem ve kestirme yöntemlerle Guame mağaralarından alınmıştır. Bu resimlerin günümüzden
yaklaşık 25 ile 10 bin yıl önce yapıldığı söylenmektedir.
yapma yanlısıdır.
Mağara iç duvarına çizilmiş olan söz konusu resimler, bir kadının
elinden çıkacak denli özenlidir ve derli topludur.
2
Buzul Sonrası ve İnsan
a- Tohumun ve Hayvanın Evcilleştirilmesi
Peki, erkekler hep mi estetik yaşamın dışında kalmışlardır?
Ne yazık ki 4. ve son Büyük Buzul 12 bin yıl öncesinde eriyene
dek bu böyle olmuştur.
Ok, yay ve mızrak gibi uzaktan fırlatılabilen güçlü silahlarla donatılmış olan avcı erkekler, günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce
24- Resimlerin modelleriyle aynı boyutta olmasını biz, insanın günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce buzullar eriyene dek hep taklit içgüdüsünü ön planda tutup yaşamını ona göre ayarlamaya çalışmasına bağlamaktayız. Buzulda besin azdı ve insanlar katı gerçekçi yaşayarak ancak nesil sür
dürebilmişti. 12 bin yıl önce buzul eriyince besin çoğaldı, insanın 1.7 milyon yıllık yaşamında ilk
kez karnı doydu ve soyutlama yapabildi. Kaya resimlerinde onun için figürler küçük ve soyuttur.
11
buzullar tamamen eriyip ortalık yeşillenince yaşamın içinde kendilerini farklı bir yerde konumlanmış buldular.
Bitkilerin yanında hayvanlar da çeşitlenmiş ve bollaşmıştı. Bu
hayvanların bir kısmını ılıman ortama uyum göstermiş eski buzul
hayvanları oluşturuyordu ama asıl çoğunluğu, yeni iklimin ürettiği
yeni türlerdi. Bu türler kolay avlanır ve kolay yakalanır cinstendi.
Av, erkekler için artık ölümcül değildi ve rahat geçiyordu.
b- Kadınlar Çiftçi, Erkekler Çoban Oldu
Kadınlar ise buzul döneminde olduğu gibi yine evin sahibiydi.25
Kültür, bilgi ve gelenek aktarımı
yine onun üstündeydi. Erkekler
dahil tüm aile bireylerinin eğitimi de yine onların sırtındaydı.
Bolluk nedeniyle tamamen toplayıcı oldular. Bitkisel üretimin
tümünü sırtlandılar. Tohumu evcilleştirdiler26 ve ekmek yapmayı akıl ettiler. Bu, av etine olan
gereksinimi yarıya indirdi.27
Erkekler ise öldürdükleri av
hayvanlarını kulübeye getirmenin zorluklarını yaşamaktaydıSolda Lascaux Mağarası buzul sonrası av betimlemeli resmi.
Sağ üstte Cro-Magnon tarzında avlanan günümüz insanı. Sağ
lar. Birincisi ölü hayvanı buz
altta ise avını taşımak zorunda kalmış bir buzul sonrası avcısı.
üstündeki kadar kolay sürükleyemiyorlardı; sürüklenen hayvanın derisi de zarar görüyordu. Sırtlanıp taşımak ise olacak iş değildi. Üstelik sıcaklık arttığı için av eti
uzak yol süresi içinde kokuşuyor ve yenilebilir olmaktan çıkıyordu.
Sorunu, av hayvanını canlı yakalamakla çözdüler.
Birincisi, yakalanmış besin deposunu kulübeye dek yürütebiliyorlardı, bu sayede avı sürüklemek ve taşımaktan kurtulmuşlardı.
İkincisi artık eskisi gibi etin en tazesini yeme şansı elde etmişlerdi.
Üçüncüsü ise doyduktan sonra artan et sıcak ortamda saklanamıyor25- Mitropolsky, Y; İlkel Topluluk, Köleci Toplum, Feodal Toplum, s. 37, Sol, 1979
26- Child, Gordon; Tarihte neler oldu?, s. 64, Kırmızı Yayınları, 2006
27- Child, Gordon; Tarihte neler oldu?, s. 68, Kırmızı Yayınları, 2006
12
du, canlı avı hapsederek bu sorunu da çözmüş oldular.
Kadınlar, hapsedilmiş canlı hayvanın sütünü sağmayı akıl ettiler.
Böylesi onu öldürmekten kazançlıydı. Çünkü sütten yağ, peynir, yoğurt gibi et değerinde doyurucu
besinler yapılabiliyordu.28 Sonra
koyun ve keçilerin yünlerini aldılar. Bu da onları öldürmekten
daha kazançlıydı. Belli bir süre
geçince hapsedilmiş hayvan
kendi benzerini doğuruyordu.
Bu, ava çıkmaktan daha pratik
bir besin edinme yöntemiydi.
Böylece kadınlar hayvanları
Günümüz köylüsü insanlığın 12 bin yıl önce edindiği yaşam bida evcilleştirmeyi başardılar.
çimini aynen sürdürmektedir. Yine erkekler çobanlık yapmakta,
kadınlar evin tüm yükünü sırtlamaktadırlar.
Kadınlar erkekler için, avcılık yanında yeni bir meslek daha oluşturdular: Çobanlık. Bu, erkeklerin de işine geldi. Çünkü bu görev dağ bayır dolaşıp av aramak
ve kovalamaktan daha az yorucuydu ve mağarada/kulübede kapalı
kalmaktan daha keyifliydi.
c- Kaya Resimlerini Erkekler Yaptı
4. ve son Büyük Buzul günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce sona
erdiğinde erkekler buzulsuz arazileri dolaşarak av aramaya başlamışlardı. Bu, yeni bir durumdu ve buzul bilgileri burada geçerli olmadığından karın doyurmak için yeni av teknikleri gerekiyordu.
Her şeyden önce av hayvanları, cinslerine göre öbeklenerek kendi
sürülerini oluşturmuşlardı. Kendilerine özgü huyları, beslenme yöntemleri, barınma ve çoğalma alanları vardı. Daha da önemlisi, her
türden sürü, sahiplendiği ve yerleştiği bu arazi parçalarını kolay kolay terketmiyordu. Çünkü tüm canlılar gibi o hayvanlar da doğup bü28- Child, Gordon: ‘İnekler, keçiler ve koyunlar, öldürülmeleri gerekmeksizin süt biçiminde besin verebilirler; özel olarak seçilmiş bazı koyun cinslerinden her yıl yeni bir yapağı elde edebilir.’
Tarihte neler oldu?, s. 64, Kırmızı Yayınları, 2006
Mitropolsky, Y: ‘Yakalanan hayvanlar hemen öldürülmüyor, ama et için hazır yedek olarak saklanıyordu. Başlangıçta hayvanlar ancak kısa bir süre için saklanıyordu; ama daha sonra, ağıla kapama süresi, hayvanların tutsaklık halinde de çoğalmaya başladıklarına değin uzadı.’
İlkel Topluluk, Köleci Toplum, Feodal Toplum, s. 41, Sol, 1979
13
yüdükleri toprakların en güvenli yer olduğunun bilincindeydiler.29
Bu gerçeklikten dolayı avcılar belli deneyimler sonunda hangi
hayvan türünün hangi bölgede
hangi alışkanlıklarla yaşadıklarını öğrendiler.
Öte yandan hangi hayvanın
hangi silahla, hangi teknikle
avlanacağı konusunda da uzmanlaştılar. Henüz Köleci Uygarlık Dönemi başlamadığından30 insanlar hala kültür, bilgi,
özellikle de besin paylaşımını
aksatmadan sürdürüyorlardı.31
Bu döneme Barbarlık Dönemi
denmiştir.32 Sorun, edindikleri
bu bilgileri diğer avcılarla nasıl
paylaşacaklarıydı.
Yukarıdaki resimlerin tamamı, erkek avcılar tarafından kayalar
üstüne günümüzden yaklaşık 12 bin öncesi ile 8 bin yıl öncesi
Kısa sürede sorunun çözüarasında çizilmişir. Hepsi çizgiseldir ve soyutlama içermektedir.
münü buldular: Kayalar üstüne
Görsellerin tamamı Servet Somuncuoğlu’nun Taştaki Türkler adlı eserinden alınmıştır.
resim yapacaklardı. Ellerinde sivri uçlu aletler vardı. Resimleri de
çoğunlukla bu uçları kullanıp kaya üstüne çizikler atarak oluşturdular. Buzulların erimesi, soyutlama yapma becerisini geliştirmişti.33
29- Collins, Larry-Lapierre, Dominique: ‘Atlıların amacı sürüyü o otlaktan kovalayıp on kilometre
güneyde başka bir otlağa sürmekti. Bu iş görüldüğü kadar basit değildi. Zorunlu göç, vahşi hayvanları oldukları topraklara bağlayan doğal güçle mücadele demektir. Hayvanlar gelişme çağında
bağlandıkları yerlerden çıkmamak için vahşi bir direnç gösterirler. Orada edindikleri adetlerince
yaşarlar. Değişmez bir güvenlik kanunu, her hayvanı koruyucu bir kuşak gibi sarar.’
Yasımı Tutacaksın, s. 116, Payel Yayınevi, 1972
30- Köleci Uygarlık, günümüzden yaklaşık 8 bin yıl önce başlamıştır. Kç.
31- İbn Havkal: ‘Maveraünnehir’in çoğunda insanlar tek bir evin fertleri gibidir. Bir adam diğerine müsafir olunca adeta kendi evine gelmiş gibidir. Ev sahibi evine gelene karşı asla kötü davranmaz. Aksine, daha önce müsafirinin bir iyiliğini görmediği halde ve ondan bir mükafat beklemeden cömertçe
onun ihtiyaçlarını karşılamak için bütün gayretini sarfeder.’
İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, s. 213-214, Haz. R. Şeşen, TTK, 2001
32- Morgan, Lewis Henry, Eski Toplum I, s. 68-69-70, Payel Yayınevi, 1994
33- İnsanlar soyutlama becerisini 12 bin yıl önce 4. Büyük Buzul eriyip mikrobik ortam oluşunca buldular. O zamana dek açlık ve yırtıcı saldırısından öldüklerinden, mikrobik ölümü bilmeyen insanlar,
bu nedenle önlenemeyen ve yenilemeyen bu görünmez güce ‘Tanrı’ dediler. İlk kez gözle görülemeyen bir nesnenin varlığını kabul etmişlerdi. Bu tam bir soyutlamaydı. Çömlek yapımı ve çizgisel
resim yapımı da bunun ardı sıra geliverdi. Evcilleştirmeler de soyutlamadır. Kaynak:
Çiftçi, Köksal; Tektanrılı Dinlerde Resim ve Heykel Sorunu, s. 16-17-18, Bulut Yayınları, 2008
14
Böylece şematik resimlere artık anlam verebiliyorlardı.34
Bölgeye ilk gelen avcılar, çizerek oluşturdukları kaya resimleriyle
bölgeye sonradan gelecek olan avcılara deneyim aktarıyorlardı. Söz
konusu resimler, o bölgede bulunan hayvan türlerinin, alışkanlıklarının ve avlanabilecekleri yöntemlerin/araçların bilgisini içeriyor, bir
çeşit görsel iletişim amaçlı tabela işlevi görüyordu.
Böylece resim yapma egemenliği erkeklerin eline geçmiş oldu.
Bu iyi bir gelişme midir? Biz bundan pek emin değiliz.
Kan dökmeye alışmış avcı erkeklerin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ürettiğimiz kültür, bilim ve sanat ortada. Çürümüşlüğümüzü kapatmak için Orta Çağ’da bir Rönesans gerçekleştirdik.35
Ancak aradan geçen yüzlerce yılın sonunda, kültür, bilim ve sanatta
yine bir kokuşmanın egemen olması, sanki bir “Yeni Rönesans” hareketini görme arifesinde olduğumuz kanısını uyandırıyor bizde.
Dileriz, bu “Yeni Rönesans”ın önderi kadınlar olur.
34- Bazı kaynaklarda kaya resimleri için buzul dönemine denk gelen ‘M.Ö. 15000’ tarihlemesi kullanılmaktadır. Böylesi bizce olanaksızdır. Bu tarihlemeye göre, yüksek dağ yamaçlarında bulunan ve
geniş bir alana yayılan kaya resimlerini yapabilmek uğruna insanlar, büyük çabalarla kayaları kaplayan buzulları kırmış/kazımış olmalıdır ki, bu da eşyanın doğasına aykırıdır.
Alok, Ersin: ‘(M.Ö. 15000) yılları cıvarında..’ Anadolu’da Kayaüstü Resimleri, s 34, Akbank, 1988
35- Gombrich, E.H.: ‘Rönesans terimi yeniden doğuş veya yeniden diriliş anlamına gelir.’ s. 223,
Sanatın Öyküsü, s. 223, Çev. E. Erduran ve Ö. Erduran, Remzi Kitabevi 1999
Tansuğ, Sezer: ‘Rönesans: Yeniden doğuş anlamına gelen bu söz 15-16. yüzyıllarda sanatta büyük
bir yenilenme ve antik sanatın değerlerini..’ Resim Sanatının Tarihi, s. 111, Remzi Kitabevi, 2004
Turani, Adnan, Dünya Sanat Tarihi, s. 28, Remzi Kitabevi, 2004
Tanilli, Server: ‘Rönesans hareketinin, görüldüğü her yerde bu hareketi simgeleyen belli nitelikleri
vardır: Eski Yunan sanatına dönmek...’ Uygarlık Tarihi, s. 82, Alkım Yayınevi, 2006
15

Benzer belgeler