okumak için tıklayın

Transkript

okumak için tıklayın
Fiyat:10¨ Yıl:3 Sayı:16 Temmuz-Ağustos 2015
Cem Melikoğlu:
Türk Loydu’nu
daha da ileriye
taşıyacağız
Mehmet Akif Ersoy:
4 yılda 50
milyon dolarlık
yatırım yapıldı
Mogens Wolf Larsen
Ege’nin
en büyük
konteyner
limanı olmayı
hedefliyor!
İÇİNDEKİLER
16
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İbrahim Kocamış
[email protected]
Genel Yayın Koordinatörü
Derya Altuntepe
[email protected]
20
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
Editör
Cengiz Tepebaş
[email protected]
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan, Can Besev,
Hüsnü Murat Erenli, Sedat Altunay
Görsel Yönetmen
Polat Sarıgül
[email protected]
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Can Besev,
Kapt. Kubilay Ulucan,
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan,
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan,
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan,
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
26
30
Reklam ve Abone
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic.
Ltd Şti.
Yayın
Yerel - Süreli Yayın
7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve
fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz
hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
54
16
"Türk Loydu’nu
daha da ileriye taşıyacağız"
20
Pendik Motor Fabrikası sustu,
sadece hazin tarihi konuşuyor
24
DON’T FIX IF IT
AIN’T BROKE(D)
26
4 yılda 50 milyon dolarlık
yatırım yapıldı
30
Koster yenileme projesi beklentileri
karşılamıyor
34
MTR, gemi adamlarının eğitim
ihtiyacını karşılıyor
38
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı kutlu olsun
40
Sektörün lideri İSSU kaliteden
ödün vermiyor
42
STK'lardan Kabotaj Bayramı
Mesajları
50
Bizim İçin Her Gün
Bayram
54
Ege’nin en büyük konteyner
limanı olmayı hedefliyor!
58
Türk Gemi Geri Dönüşüm
Sektörü BM’nin Gündeminde
60
Thyssenkrupp Türkiye’de
paslanmaz çelik sektörüne girdi
61
Denizaltıların modernizasyonu
tamamlandı
62
Piri Reis Üniversitesi'nde MentorShip
Projesi Tamamlandı
68
“Piyasa Yazıları”nın
İnsani Yüzü!
76
Kaya Ropes Team Turx
Cardiff’te ülkemizi temsil etti
78
Yurtdışına adım attım ve adeta
ruhuma kanat taktım
Umut etmek için çok sebebi
var insanın
Editör
M
4 TEMMUZ - AĞUSTOS
eclis yine birbirinin aynısı olsa da yeni
Türkiye’nin en son halkasıydı koalisyon hükümeti. Aynı düzenin, aynı çarkın yine içindeyiz. Darmadağın eski hükümet, yeni hükümet zamları,
birbirinin tekrarı olan trajedileri ve komedileri yaşatacaktır. Ertelenen dosyalar açılacak, yeni kavgalar olacak,
yeni umut söylemleri havada uçuşacaktır. Kurulacak
yeni hükümet, insan hayatının her mevsiminde yaşanan
sorunları çözme umudu içinde olacak mı? Ufacık, kısacık, neşeli bir hükümetti meclisimizde gelip geçti diyecek miyiz? Meclis içindeki vekiller, meclis dışındaki iş
dünyasına ve halka umut veren olacak mı? Yeni kurulacak hükümet ister takdir edilsin, ister dışlansın hepimiz
aynı ülkenin yurttaşıyız ve Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyız deyip hizmet etmelidirler.
Bu seçimde halkın mesajını okuduğumuzda çıkan sonuç, “Bizler bu ülkenin gerçek sahibiyiz, bizler ekonominin can suyuyuz, bizler adaletiz, bizler ortak vatanız,
bizler hakemiz ve gerektiğinde kırmızı kartlarımıza başvurabiliriz. Yok öyle kendi hırslarınız için ülkeyi kaosa
sürüklemek, yok öyle istediğiniz gibi siyaset yapmak,
artık kart elimizde ve aklınızı başınıza alın ve ülkeye
hizmet edin” mesajı çıktı sandıklardan.
Hoş geldin yeni hükümet diyemedik çünkü daha kurulamadı. Sağlık ile huzur ile savaşsız, kavgasız ve hatta
yalansız siyaset yapan, insanca yaşanacak bir ülke için
hayırlı bir hükümet kurulacağını ümit ederiz. Belki
bir mucize olur da bu muhteşem ülkemiz, Atatürk’ün
önderliğinde yoklukta ve savaşta, tüm imkansızlıklara
rağmen birlik ve büyük olmayı başardığı gibi sizler de
“Büyük Türkiye” tahtını layıkıyla hep birlikte yönetirsiniz. Belki bir mucize daha olur da hep sözü edilen,
özlenen, anlatılan ve anlatılamayan muhteşem ülkemin
hakkını gerçekten verebilirsiniz yeniden. Gurur, hırs
ve kibir çekişmelerini bırakıp, onurlu, başı dik, zihni ve
varlığı özgür, büyük Türkiye aşkı ile kenetlenin yeniden.
Umut etmek için çok sebebi var insanın, bu ülkeyi bir
bütün olarak görüp sanayide devrim yaparak başlayabilirsiniz. Denizcilik endüstrisini geliştirerek, masalarınızda bekleyen yatırımlara ve teşviklere el atarak sektörü canlandırabilirsiniz.
Kabotaj Yasası ile amaçlanan Türk denizciliği geliştirilmelidir. Kabotaj Kanunu ile kazandığımız avantajı,
denizcilik sektörümüzün her alanında layıkıyla kullandığımızı söylemek de ne yazık ki mümkün değil. Gerek yük taşımacılığında, gerekse yolcu taşımacılığında
denizyollarını gerektiği gibi kullanamadık. Halbuki 8
bin 333 kilometrelik sahil şeridi ve üç yanının denizlerle
çevrili olması açısından ülkemiz, en ucuz ve en çevre
dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için her türlü avantaja sahip bir ülke.
Yıllardır denize sırtını dönen vatandaşımıza denizi
sevdirmeliyiz. Bu yeni kurulacak hükümetimiz, doğru
denizcilik politikalarıyla kabotaj taşımacılığını canlandırmanın yollarını aramalıdır. Üç tarafımızın denizlerle
çevrili ve bir de iç denizimizin olduğu ülkenin farkına
varın! Yeni kurulacak hükümete çağrımız, yüzünüzü
denize dönün! Artık, güçlenen gemi sanayi altyapısı,
modern tersaneleri ve büyüyen deniz ticaret filosuyla
uluslararası rekabete açık denizcilik sektörümüzün ülke
ekonomisine katkısını artırmak için deniz endüstrisinin
Ar-Ge’sini kurarak gelişmesinde katkı sunun!
Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor, ekmeğini denizden kazanan denizcilerimizin ve denize gönül veren halkımızın 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı’nı kutluyorum.
İbrahim Kocamış
Makale
TEMMUZ - AĞUSTOS 5
Boğaz’a yeni arabalı vapur hattı
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi, köprü trafiğini
rahatlatmak için iki yaka arasında denizden araç
geçişlerine yöneldi. UKOME kararıyla İstinye ve
Çubuklu arasında arabalı vapur seferleri başlatıyor.
Birkaç ay içinde İstinye-Çubuklu arasındaki
kurulacak yeni arabalı vapur hattı, günlük yaklaşık
8.000 ila 10.000 aracın deniz üzerinden iki yaka
arasında geçişine olanak sağlayacak. 1,1 mil
mesafesi bulunan hatta tek yönde 63, her iki
taraftan günlük 100’ün üzerinde pik saatlerde
ortalama 10 dakikada bir yapılması planlanıyor.
Kısa Kısa
Arkas 56 milyon dolara 4 gemi aldı
ARKAS 56,3 Milyon dolar
bedelle 4 adet ikinci el konteyner
gemisi satın aldı. 2500-3000
TEU segmentinde son aylarda
yatırımlarını yoğunlaştıran ARKAS,
Mayıs ayı içerisinde 4 konteyner
gemisini daha filosuna kattı.
ARKAS'ın aldığı gemilerin 2000
yılı sonrası 2003-2006 inşa yılı
aralığında olması ve Alman
ve Güney Kore tersanelerinde
üretilmiş olmaları dikkat çekti.
"M/V CLYDE" ve "M/V BONNIE"
adlı kızkardeş gemiler toplam
31,5 milyon ABD Doları bedelle
filoya katıldı. 2824 TEU kapasiteli
gemilerden BONNIE 2006,
CLYDE 2007 yılı yapımı. Gemiler,
Güney Kore'de Hyundai Mipo
tersanelerinde imal edilmiş.
ARKAS'ın filosuna kattığı bir
diğer gemi ise M/V CALEDONIAN
EXPRESS. 38,133 DWT'luk
gemi 2702 TEU kapasiteli ve
2006 yılında Almanya'nın
Nordseewerke tersanesinde inşa
edilmiş. Gemi 14,3 Milyon Dolar
bedelle alındı. Mayıs ayı içerisinde
ARKAS'ın yatırım yaptığı son gemi
ise M/V CORCOVADO. 2003
yılında Alman Aker tersanesinde
inşa edilmiş olan gemi 2478 TEU
kapasiteli. Gemiye 10,5 Milyon
ABD Doları ödendiği bildiriliyor.
Büyükşehir, Kruvaziyer Limanı Projesi’nin startını verdi
6 TEMMUZ - AĞUSTOS
Antalya Büyükşehir Belediyesi
Kruvaziyer Liman Projesi'nin
startını verdi. Liman yapımına
yönelik etüt proje ve fizibilite
çalışmalarının temini hizmet
alımı ihalesini 5 Haziran’da yaptı.
Büyükşehir Belediyesi İmar ve
Şehircilik Dairesi Başkanlığı,
Antalya Kruvaziyer Limanı
Yapımına Yönelik Etüt Proje ve
Fizibilite Çalışmalarının Temini
hizmet alımı ihalesini 5 Haziran
tarihinde gerçekleştirecek.
İhale 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununun 19'uncu maddesine
göre açık ihale usulü ile
yapılacak. İhaleyi alan firma,
Antalya Kruvaziyer Limanı’nın
projelendirilmesine yönelik vaziyet
planı, avan ve kesin projeler,
fizibilite etüdü, jeolojik-jeoteknik
etüt, hidrografik ve oşinografik
rapor, ÇED, imar planlarının
yapılması işlerini kapsıyor. Proje
240 günde tamamlanacak.
7. Uluslararası İstanbul Bunker Konferansı yapıldı
Kısa Kısa
7. ULUSLARARASI İstanbul
Bunker Konferansı 21 Mayıs
2015 Perşembe günü Four
Seasons Hotel Bosphorus‘da
Gemi Yakıt İkmalcileri Derneği’nin
organizasyonu ile gerçekleştirildi.
Gemi Yakıt İkmal (Bunker)
sektörü ile ilgili 20 ülkeden 200
civarında delegenin katıldığı
konferansta, dünya limanlarında
yürürlüğe giren ve girecek
8 TEMMUZ - AĞUSTOS
olan yeni kanunlar, kurallar ve
uygulamalar mercek altına alındı.
Petrol piyasalarının gidişatı ve
gelişmelerin bunker ürünlerine
yansımalarının tartışıldığı
konferansta, bunker kredi riskleri
ve finans yöntemleri tartışıldı,
düşük kükürtlü yakıtlar, alternatif
yakıtlar ve yeni nesil bunker
ürünleri hakkında bilgilendirmeler
yapıldı. Konularında uzman, 7’si
yurt dışından olmak üzere toplam
16 seçkin konuşmacının yer aldığı
konferans boyunca, dünyanın
bütün bölgelerinde faaliyet
gösteren bunker ikmalcileri,
traderlar, brokerler, survey/
gözetim kuruluşları ile sosyal
aktiviteler sırasında buluşma,
tanışma ve görüş alışverişinde
bulunma fırsatları doğdu.
Türk Loydu Paris Mou’da
yüksek performans başarısını
sürdürüyor
PARİS MoU 2012-2014 yıllarına
ait Bayrak devletleri ve Tanınmış
Kuruluşlar (RO) performans
listelerini yayınladı. Paris MoU
kapsamında gerçekleştirilecek
Liman Devleti Denetimlerinde
Gemi Risk Profili hesabında
kullanılmak üzere 1 Temmuz
2015 tarihinde yürürlüğe giriyor.
Bayrak Devleti Performans
listesine göre Türk Bayrağı Beyaz
Listedeki yerini koruyarak 43
adet bayrağın yer aldığı Beyaz
Listede 32. sırada yer aldı. 1962
yılında kurulmuş olan ulusal
Klas Kuruluşumuz Türk Loydu
2007 yılından itibaren dahil
olduğu Yüksek Performans
(High) listesinde tekrar yer alarak
sürdürülebilir bir başarı elde
ettiğini gösterdi. İki adet IACS
üyesi klas kuruluşunun yalnızca
orta kategoride (Medium)
yeralabildiği performans
listesinde, Türk Loydu, göstermiş
olduğu üstün başarısıyla toplam
dört IACS üyesi klas kuruluşunu
(Russian Maritime Register of
Shipping, Polish Register of
Shipping, Croatian Register of
Shipping, Indian Register of
Shipping) geride bırakarak ve
Yüksek Performans kategorisinde
11. sırada IACS üyesi olmadan
yer alan tek klas kuruluşu oldu.
Makale
TEMMUZ - AĞUSTOS 9
11 bin 200 DWT’luk genel kargo gemisi denize indirildi
YILDIRIM Holding bünyesinde
bulunan Marmara Tersanesi
tarafından inşa edilen ve
Holding’in bünyesinde
işletilecek olan YM FUJI
isimli 11 bin 200 DWT’luk
genel kargo gemisi tersane
bünyesinde düzenlenen
törenle denize indirildi.
Marmara Tersanesi'nde 20
milyon dolara mal olan gemi
indirme töreninde, Yıldırım
Holding Yönetim Kurulundan
Ali Rıza Yıldırım, Yüksel
Yıldırım, Mehmet Yıldırım ve
diğer grup yöneticileri, Körfez
Belediye Başkanı İsmail Baran,
sivil toplum kuruluşlarının
yönetim kurulu başkanları,
firma yetkilileri, Genel Müdür
Elif Artan ve Genel Müdür
Yardımcısı Mustafa Zorlu hazır
bulundu. Törende basına
açıklamada bulunan, Yıldırım
Holding CEO'su Yüksel
Yıldırım, istihdam sağlamak
ve ülkeye döviz kazandırmak
amacıyla gemiyi inşa ettiklerini
Kısa Kısa
Autoport Limanı 3 yıl
aradan sonra hizmete hazır
10 TEMMUZ - AĞUSTOS
400 BİN araç kapasiteli Kocaeli Yeniköy’deki
Autoport Limanı 3 yıl aradan sonra tekrar
otomotiv sektörüne hizmet vermeye başladı.
Arkas Holding Hukuk Direktörü Av. Hasan Ünal,
ihaleyi 49 yıllığına kazandıktan sonra işletmesi
durdurulan limanla ilgili kararın lehlerine
sonuçlandığını açıkladı. Arkas Holding’in ikinci
büyük limanı İzmit Yeniköy’deki Autoport Limanı
ile ilgili hukuk çıkmazı netliğe kavuştu. Otomotiv
sektörü için 2008’de 400 bin araçlık yükleme
kapasitesi ile faaliyete geçen Autoport, yakın
arazide bulunan bir şirketin (Turgut Reis) itirazı
üzerine ihaleyi uzun bir süre taahhüdü ile 49
yıllığına kazanmış olmasına rağmen fiilen durma
noktasına gelmişti. Sorunun uzun uğraşlar sonra
çözüldüğünü belirten Arkas Holding, yaptığı
açıklamada, “Otomotiv sanayii, Ro-Ro gemi
işletmecileri için kritik bir tesis hüviyetine sahip
olan Autoport, işletme faaliyetlerine yeniden
başlamış bulunmaktadır"fadelerine yer verdi.
söyledi. Yıldırım, "Firmamız
yurt dışında 19 ülkede ticari
faaliyetlerini sürdürüyor.
Denize indirilen gemimiz
uluslararası sularda kendi
üretim yaptığımız ürünleri
taşımada kullanılacak. Bu
projenin ardından Fildişi
sahilleri için 45 feribot
üretimini ve 11 iskele Marmara
Tersanesi'nde inşa edilecek.
Ayakta durmak için bu tür
projeleri yapmak zorundayız.
Tersanecilik Türkiye açısından
zor zamanlar yaşıyor. Artık
Uzak Doğu ile rekabet etmekte
güçlük çekiyoruz" dedi.
Çin’de gemi üretimi yıllık
12,47 milyon DWT’ye ulaştı
ÇİN Gemi İnşaat Sektörü Birliği'nin yayımladığı
verilere göre, bu yılın ilk dört ayında Çin'de gemi
üretimi yıllık yüzde 20,4 artışla 12,47 milyon
DWT oldu. Söz konusu dönemde Çin'in yeni
gemi siparişleri yıllık yüzde 78,1 düşüşle 6,63
milyon DWT olurken, nisan ayının sonunda Çinli
gemi inşaat şirketlerinin gemi siparişleri yıllık
yüzde 6,8 ve 2014 yılının sonuna kıyasla yüzde
6,3 düşüşle 139,96 milyon DWT oldu. Bu yılın ilk
dört ayında, Çin'in ihracata yönelik gemi üretimi
yıllık yüzde 18,8 artışla 11,27 milyon DWT
olurken, Çin'in sözü edilen dönemdeki toplam
gemi üretiminin yüzde 90,4'ünü oluşturdu.
Ocak-nisan döneminde Çin'in ihracata yönelik
yeni gemi siparişi yıllık yüzde 80,5 düşüşle 5,66
milyon DWT olurken, bu oran toplam siparişin
yüzde 85,4'ünü oluşturdu. Nisan ayının sonunda
Çinli gemi şirketlerinin ihracata yönelik gemi
siparişleri yıllık yüzde 4,9 düşüşle 133,94 milyon
DWT olurken, bu oran toplam siparişin yüzde
95,7'sini oluşturdu.
PHoTo: TiLLmaNN FRaNzEN
one small step
for Daniel,
a giant leap
for the shipping
inDustry?
We play our part in the bigger picture.
Daniel abt is a cargo and stowage securing specialist at DNV GL.
He plays a part in finding new solutions for carrying goods
around the world in a safe and more energy efficient manner.
Together with a team of experts, he has specified an approach
to stowing containers that increases flexibility for shipowners.
it’s maybe not a moon landing, but it makes a big difference in an
industry that’s under constant pressure to remain competitive.
Technical experts like Daniel are passionate about advancing
safety and performance standards across the entire maritime
SAFER, SMARTER, GREENER
value chain. We take a broader view on the industry and work
relentlessly to make sure the small parts DNV GL play can impact
the bigger picture.
Following the recent merger between DNV and GL, we are
16,000 employees worldwide dedicated to enabling businesses to
meet their challenges in a safer, smarter and greener way; in the
maritime, oil and gas, energy and a range of other industries.
Discover the broader view at dnvgl.com
12. Marine Money Istanbul Ship Finance Forum yapıldı
GİSBİR sponsorluğunda gerçekleştirilen 12. Marine
Money İstanbul Ship Finance Forum yapıldı. Orkun
Özek, forumun Gemi İnşa Fırsatları; Devlet Desteği;
Offshore Fırsatları isimli panelinin açılışını ve
moderatörlüğünü gerçekleştirdi. Türkiye Gemi İnşa
Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim Kurulu Muhasip
Üyesi Orkun Özek ve Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz
Kalkavan, GİSBİR sponsorluğunda gerçekleştirilen 12.
Marine Money Istanbul Ship Finance Forum'a katılım
gösterdi. GİSBİR Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kalkavan,
“Denizcilik Sektörü’nün Önemli Sorunları; 2015 Yılı
ve Sonrasında Denizcilik Sektörüne Etkileri” isimli
oturumda panelist olarak yer aldı.
Kısa Kısa
Dev yelkenli süper yat suya indi
12 TEMMUZ - AĞUSTOS
MERAKLA beklenen 147 metrelik dev
yelkenli süper yat White Pearl, Haziran ayında
suya indi. Alman tersanesi Nobiskrug’un,
Kiel’deki tesislerinde suya indirilen süper
yat White Pearl artık, dünyanın en büyük
yelkenli süper yatı ünvanına sahip. 10 bin
groston hacme sahip olacağı ön görülen,
yelkenli süper yatın teknik özellikleri henüz
açıklanmadı. Şimdilik bilinen rakamlardan
24.39 metrelik en ve 8 metrelik su
kesiminden bahsedilebilir. White Pearl’ün
armasını, Dyna firması tamamlayacak. 3
direkli tasarlanan süperyat, sahiplerine 2016
yılında teslim edilecek.
Hibrid-LNG feribotların ilk saç kesimi gerçekleşti
SEDEF Tersanesi’nin Kanada
merkezli Seaspan Ferries
Corporation (SFC) için
üreteceği iki adet yeni çift
yakıtlı (Hibrid-LNG) feribotların
ilk saç kesimi gerçekleşti.
Vancouver, Kanada merkezli
Seaspan Ferries Corporation
(SFC)’in iki adet yeni çift yakıtlı
(dizel yakıt ve sıvılaştırılmış
doğalgazdan elde ettiği
elektrik ile tahrikli) feribot
ihalesini Sedef Tersanesi
kazanmıştı. Bu feribotların
aynı zamanda Batarya Tahrik
sistemine sahip olup çevre ve
doğa dostu olduğu söyleniyor.
Hiçbir katı yakıt yakmadan
sadece bataryaları ile seyir
yapabilme kabiliyetine sahip.
Söz konusu feribotlar; 148.9
metre boyunda, 59 treyler
taşıma kapasitesinde ve
1034 metre araç hattına
sahip. Azimuth tipi elektrik
motorlu tahrik sisteminin yanı
sıra dizeli ilk ateşleme yakıtı
olarak kullanan; doğalgazı
asıl yakıt olarak kullanabilen
ve her iki yakıtı aynı anda
ya da karışımını yakabilen
jeneratörler var. Tekneler
belirli bir süre için sadece
bataryaları üzerinden sağlanan
elektrik ile de operasyon
yapabileceklerdir. Bu geminin
tasarımı ve klas onaylı resimleri
Kanadalı Vard Marine Inc.
tarafından Sedef Tersanesi
dizayn departmanı işbirliğiyle
gerçekleştiriliyor. Projenin geri
kalan tüm üretim ve detaylı
dizayn çalışmaları Sedef
Tersanesi dizayn departmanı
tarafından yapılıyor.
EYLÜL-EKİM • | 9 |
7 DENİZ
Kılavuzluk / Römorkörcülük Hizmetleri ve Teknolojileri Kongresi 23 Ekim’de
TMMOB Gemi Makineleri İşletme
Mühendisleri Odası, "Kılavuzluk
/ Römorkörcülük Hizmetleri
ve Teknolojileri Kongresi I” 23
Ekim 2015 Cuma günü İzmir
Hilton Oteli’nde gerçekleştirecek.
TMMOB Gemi Makineleri
İşletme Mühendisleri Odası’nın
öncülüğünde TMMOB Gemi
Mühendisleri Odası, İMEAK
Deniz Ticaret ODASI ve Türk
Kılavuz Kaptanlar Derneği’nin
eş başkanlığında düzenlenen
kongre kapsamında kılavuzluk
hizmetleri, römorkörcülük
hizmetleri ve bu hizmetlere ait
teknolojik gelişmeler ile römorkör
inşa sanayi konularının akademik
düzeyde ele alınması hedeflendi.
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde Gemi Makineleri
İşletme Mühendisliği, Deniz
Ulaştırma İşletme Mühendisliği ve
Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri
Mühendisliği bölümlerinin
bulunduğu 13 Üniversite,
kongreye akademik olarak
Kısa Kısa
TSM Global Trabzon Bölge
Bayii açılışı yapıldı
14 TEMMUZ - AĞUSTOS
TSM GLOBAL Turkey Makina Sanayi ve Ticaret
A.Ş. Trabzon Bölge Bayii Lider Makine’nin
yaklaşık 2000 metrekare açık 2000 metrekare
kapalı alana sahip Makine Satış, Yedek Parça,
Servis, Eğitim Merkezi ve Showroom’dan oluşan
yeni hizmet binası düzenlenen törenle açtı. Lider
Makine Genel Müdürü Nejdet Kazancı, TSM
Global’e ve iş ortaklarına gösterdikleri destek
için şükranlarını sundu. TSM GLOBAL’in CEO’su
Taner Sönmezer de, dünyanın önde gelen
markalarının bir araya toplayan TSM GLOBAL’in,
çok kısa sürede Türkiye geneli yapılanmasını
tamamladığını söyleyerek, Trabzon’un büyüyen
ekonomisine dikkat çeken Sönmezer yapılan
bu önemli yatırımın altını çizdi. Sönmezer,
amaçlarının iş makinaları müşterileri için 7/24
mantığı ile en hızlı çözüm üreten iş ortağı olmak
olduğunu söyledi. Konuşmasının sonunda Lider
Makine’nin ortağı Ali Kazancı’ya teşekkür plaketi
veren Taner Sönmezer, bölgedeki başarılarından
ötürü Kazancı ailesini kutladı.
destek veriyor. Bunun yanında
Denizcilik Federasyonu, Deniz
Trafik Operatörleri Derneği ile
sayıları her geçen gün artan sivil
toplum örgütü kongreye kurumsal
destek sağlıyor. Kongre konuları
ise şöyle: Kılavuzluk Hizmetleri,
Kılavuzluk Hizmetlerinde Bilişim
Teknolojileri, Römorkörcülük
Hizmetleri Palamar Hizmetleri,
Römorkör İşletmelerinde Bilişim
Teknolojileri, Kılavuzluk Hizmeti ve
İnsan Faktörü, Liman Modelleme
Çalışmaları, Liman Manevraları,
Manevra Emniyeti, Römorkör
Sevk Teknolojileri, Römorkör
Teknolojileri (Tugnology),
Römorkör İnşası, Gemi Bağlama
ve Barınma Ekipman Teknolojileri.
CMI 2015 Konferansı geniş
katılımla gerçekleşti
TÜRKİYE Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin
(GİSBİR) ana sponsor olarak destek verdiği CMI
2015 Bilimsel Toplantısı, denizcilik alanındaki en
köklü kuruluşlardan biri olan Comite Maritime
International (CMI) ve Deniz Hukuku Derneği
tarafından 6-9 Haziran 2015 tarihlerinde
İstanbul'da geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
CMI Başkanı Stuart Hetherington, Deniz Hukuku
Derneği Başkanı Prof. Dr. Samim Ünan, Bilimsel
Toplantı Tertip Komitesi Başkanı ve Yeditepe
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Bülent Sözer, İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine
Yazıcıoğlu ve dünya denizciliğinden 200’ü aşkın
hukukçunun katılımıyla 6 Haziran 2015 tarihinde
başlayarak müteakip günlerde gerçekleşen
toplantılar, boğaz turu ve gala yemeği ile
tamamlanan CMI 2015 Bilimsel Toplantısı’nda,
Türk ve uluslararası denizcilik hukuku temsilcileri
yönetmelikler, yükümlülükler, denizcilik sigortası,
Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği denizcilik
hukukunda meydana gelen değişiklikler gibi
konular tartışılarak karşılıklı görüş ve fikir
alışverişinde bulunuldu. CMI 2015 Bilimsel
Toplantısı, Türkiye’de gerçekleşen ilk CMI
toplantısı olması bakımından tarihi bir öneme
sahip bulunuyor.
Röportaj
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.
TEMMUZ - AĞUSTOS
15
Röportaj
"Türk Loydu’nu
daha da ileriye taşıyacağız"
16 TEMMUZ - AĞUSTOS
Mayıs ayında
gerçekleştirilen genel
kurulla Türk Loydu
Yönetim Kurulu
Başkanlığı’na gelen
Gemi İnşa ve Makine
Mühendisi Cem
Melikoğlu, yönetim
kurulu olarak
kendilerine 2 yıl için
verilen bu görevi en iyi
şekilde yerine getirmek
için tüm gayretleriyle
çalışacaklarını ve Türk
Loydu’nu daha ileriye
taşımak istediklerini
söyledi.
Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu
Türk Loydu yakın geçmişte bir
yönetim değişimi yaşadı. Yeni yönetim ekibi hakkında bilgi alabilir
miyiz? Türk Loydu kimliğine güç
katacak ekip nasıl bir eğitim ve profesyonel iş tecrübesine sahip?
Bildiğiniz üzere Türk Loydu Yönetim Kuruluna her 2 yılda bir adaylar arasından Gemi Mühendisleri
Odası’ndan 5 üye, Sigorta Reasurans
ve Emeklilik Şirketleri Birliği’nden 2
üye, İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan
1 üye, İstanbul Sanayi Odası’ndan 1
üye olmak üzere toplam 9 üye seçilmekte. Bu sene yapılan seçimlerde
Gemi Mühendisleri Odası’ndan şahsım Cem Melikoğlu dışında Lütfü
Savaşkan, Kaan Tunçelli, Serhan Gökçay, Erdal Gedikoğlu, Türkiye Sigorta Reasurans ve Emeklilik Şirketleri
Birliği’nden Mehmet Kalkavan, Mehmet Atilla Oksay, İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan Halim Mete, İstanbul
Sanayi Odası’ndan Atilla Çiftçigüzeli
Bu değişimle birlikte geçmişten farklı olarak nasıl bir Türk
Loydu kimliği göreceğiz? Bu
değişimin Türk Loydu’na yansıması önümüzdeki dönemde nasıl
olacak?
Önceki dönemlere göre nispeten daha genç üyelerle desteklenmiş, bir o kadar da deneyimli,
alanlarında yetkin ve oldukça istekli bir yönetim kurulumuz var.
Türk Loydu’nun, gelişen teknolojiler ışığında daha rekabetçi, daha
verimli, daha üretken olması gerekiyor. Eğer bölgemizde denizcilik
konusunda, kural koyma, uygunluk belgelendirme konularında
bir güç merkezi olmak istiyorsak
kendimizi sürekli geliştirmek zorundayız.
Yeni yönetim ekibinin Türk
Loydu markasının yapı taşları
olan vizyon, misyon, kurum kimliği, imajı gibi hususlara bakış
açısı nasıldır?
Temel konularda yönetimlerin sürekliliği esastır. Bu nedenle yıllardır yürürlükte alan Türk
Loydu’nun Vizyon, Misyon ve
İlkelerini aynen sürdürmeye devam edeceğiz. Özellikle son yıllarda hizmet vermekte olduğumuz
yüksek güvenlikli askeri projeler,
önem vermekte olduğumuz hassas
güvenlik standartlarımızı daha da
geliştirmemizi sağladı.
YÖNETİM KURULU
Başkan:
Cem MELİKOĞLU
Başkan Vekili:
Atilla ÇİFTÇİGÜZELİ
Sayman Üye:
Halim METE
Üyeler:
Erdal GEDİKOĞLU, Kaan
TUNÇELLİ, Lütfü SAVAŞKAN,
Mehmet KALKAVAN, Mehmet
Atilla OKSAY, Serhan GÖKÇAY
Türk Loydu ülkemizin köklü
kurumlarından bir tanesi, dolayısıyla tarihinde birçok deneyimi
ve başarıyı barındırmakta. Bu
bağlamda düşünürsek yeni yönetimin omuzlarına böylesi bir
kurumu yönetmek ciddi sorumluluklar yüklemekte… Bu konudaki fikirlerinizi alabilir miyiz?
Türk Loydu 1962 yılında bir
avuç gemi mühendisinin kurduğu
ve büyük emeklerle geliştirdiği,
ülkemize kazandırdığı çok önemli
bir milli kuruluş. Elbette ülkemizin
sigortacılığının temelini oluşturan
Reasürans’taki dostlarımızın çok
değerli katkılarını da burada saygıyla belirtmeliyim. Sonuç olarak
Türk Loydu bugünlere kadar geldi.
Röportaj
Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu
üyeliğine seçildiler. Yapılan ilk Yönetim Kurulu toplantısında değerli
yönetim kurulu üyelerimiz Yönetim Kurulu Başkanlığı’na beni,
İSO temsilcisi Atilla Çiftçigüzeli’ni
Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğine, 24 yıla yakındır yönetim kurulu üyemiz olan en tecrübeli üyemiz
Halim Mete’yi de Sayman Üyeliğe
uygun gördüler.
Yönetim Kurulu üyelerimizin
hepsi alanlarında başarılı işler yapmış, çevrelerince saygı duyulan,
beğenilen çok değerli kişiler. Yönetim kurulu olarak bize 2 yıl için verilen bu görevi en iyi şekilde yerine
getirmek için tüm gayretleriyle çalışacağız.
Bu vesileyle bizlere bu değerli
görevleri layık bularak aday gösteren, oy vererek destekleyen tüm
meslektaşlarımıza, tüm genel kurul
üyelerimize güvenleri için teşekkür
ederim. Güvenlerine layık olmaya
çalışacağız. Bu iş aslında zorlu bir
tür bayrak yarışı, teslim aldığımız
Türk Loydu bayrağını 2 senelik yönetimimiz süresince ne kadar ileriye taşıyabilirsek o kadar başarılı
olacağız.
TEMMUZ - AĞUSTOS 17
Vizyon:
Ürettiğimiz kurallar, bilgi ve
uzmanlığımızdan aldığımız
güçle, uluslararası alanda
ilk tercih edilen klaslama ve
sertifikalandırma kuruluşu
olmaktır.
Misyon:
Can, mal ve çevre güvenliği
ile ilgili alanlarda, ilkelerimiz
doğrultusunda uygunluk
değerlendirme hizmetleri
vermektir.
Röportaj
İlkeler:
• Bağımsızlık ve Tarafsızlık,
• Dürüstlük ve güvenilirlik,
• Sürekli gelişim,
• Bilgi üretimi ve paylaşımı,
• Müşteri odaklı ve nitelikli hizmet,
• Çalışanlara değer verme.
18 TEMMUZ - AĞUSTOS
Ancak daha da ileriye gidebilmek,
uluslararası arenada mücadele edebilmek için kendinizi geliştirmeniz, çağın gerektirdiği yeniliklere,
rekabet şartlarının gerekliliklerine
uymanız gerekir. Biz de yeni yönetim olarak bu adaptasyonu gerçekleştirmeye çalışacağız.
Türk Loydu’nun en büyük
hedeflerinden bir tanesi de uluslararası alanda faaliyet göstermekti. Bu konuda yeni yönetim
olarak nasıl bir pozisyon alacaksınız öğrenebilir miyiz?
IACS üyeliği bu nedenle öncelikli hedeflerimizden. Uzun yıllardır sürdürülen bu mücadeleyi
bizim dönemimizde başarıyla tamamlayarak IACS’a adım atmayı
ve dünyada söz sahibi klas kuruluşlarıyla aynı masada yer almayı
hedefliyoruz. Öte yandan özellikle Karadeniz bölgesinde, Türki
Cumhuriyetlerde ve Ortadoğu’da
etkinliğimii, arttıracak çalışmalarda bulunacağız. Azerbeycan ve
Romanya‘da kurulan yeni şirketlerimiz bunun bir başlangıcıdır.
Yurtdışında daha etkin ve yaygın
faaliyetlerde bulunacağız.
Yakın geçmişte hem Organize
Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) ile işbirliği anlaşması hem
de Ar-Ge’ye yönelik hamleler
gerçekleştirildi. Yapılan bu iki
hamlenin Türk Loydu ve sektöre kazanımı önümüzdeki süreçte nasıl olacak? Diğer taraftan
önümüzdeki süreçte uygulamayı
planladığınız farklı projeleriniz
hakkında bilgi verir misiniz?
Yalnızca OSBDER gibi sivil
toplum kuruluşları değil Türk
Loydu’nun hizmet verebileceği,
ülkemizin sanayisine katkı sağlayabileceği tüm alanlarda çalışmalar yapacağız. Özellikle endüstride, kara faaliyetlerinde, eğitim ve
de benim çok hassas olduğum iş
güvenliği alanlarında fark yaratacağız. Bilindiği üzere Türk Loydu
ağırlıklı olarak denizcilik alanında
çalışan bir kurum. Bugüne kadar
edinmiş olduğumuz bilgi birikimi
ve tecrübeli çalışanlarımızın sayesinde bundan sonra bize ihtiyaç
duyulan, hizmet sunabileceğimiz
bir çok farklı alanda kendimizi
göstereceğiz.
TANAP Doğalgaz Boru Hattı
Projesi’nde HSSE Direktörü olarak görev yürütmektesiniz, bu
sebeple proje ve projenin ülkemiz
ve ekonomimize katkısı ve önemi
hakkında görüşlerinizi paylaşır
mısınız ?
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru
Hattı (TANAP) Projesi, Türkiye
ve Azerbaycan’ın bugüne kadar
başarı ile yürüttükleri projelerin
enerji alanındaki en önemli temsilcilerinden biridir. Tarihten gelen
kardeşlik bağlarını “Bir Millet, İki
Devlet” ülküsüyle perçinleyerek
sürdüren iki ülke için büyük öneme sahip TANAP Projesi, dünya
enerji piyasalarında da ses getirecek dev bir projedir.
26 Aralık 2011’de Mutabakat
Zaptı’nın ve 26 Haziran 2012’de
Hükümetlerarası Anlaşma ve eki
Ev Sahibi Hükümet Anlaşmasının
imzalandığı TANAP, Azerbaycan Şah Deniz-2 sahası ve ilave
kaynaklardan
gerçekleştirilecek
doğal gaz tedariki ile Türkiye ve
Avrupa’nın doğal gaz arz güvenliği
ve çeşitliliğine büyük katkı sağlayacaktır.
TANAP, Türkiye’nin Gürcistan sınırında Ardahan ili Posof
ilçesi Türkgözü köyünden başlayarak; Ardahan, Kars, Erzurum,
Erzincan, Bayburt, Gümüşhane,
Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir,
Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Edirne olmak
üzere 20 ilden geçecek ve Yunanistan sınırında Edirne’nin İpsala ilçesinde son bulacaktır. Bu noktadan,
Avrupa ülkelerine doğal gaz iletimi
yapacak olan TAP Doğal Gaz Boru
Hattı’na bağlanacaktır. Hattın Türkiye içi çıkış noktaları ise Eskişehir
ve Trakya bölgesi olacaktır.
TANAP Projesi kapsamında
ilk gaz akışı 2018’de gerçekleşecek
olup, başlangıç için yıllık 16 milyar
metre küp olacak taşıma kapasitesinin, kademeli olarak önce 24
milyar metre küpe ve ardından 31
milyar metre küpe çıkarılması hedeflenmektedir. TANAP, Türkiye
sınırları içerisinde bugüne kadar
gerçekleştirilen en büyük çap ve
uzunluğa sahip doğal gaz boru hattı projesi olacaktır. Sonuç olarak
TANAP parçası olmaktan gurur
duyduğum dev bir projedir.
Eklemek istedikleriniz…
Türk Loydu olarak kendimizi
sürekli geliştirerek daha rekabetçi, daha iyi servis veren bir süreçte olmak çağın zorunluluğu aynı
zamanda da kuruluşumuzda yer
alan ulvi amaçlarımızı da hiçbir
zaman ihmal etmedik, etmeyeceğiz. Bugüne kadar sürdürdüğümüz
öğrenci burslarımızı arttırarak
devam ettireceğiz. Gemi İnşa sanayine katkı sağlayacak bilimsel
projelere, bilimsel araştırma yapan
doktora öğrencilerine desteklerimizi sürdüreceğiz. Unutmayalım
ki, bugünün çalışkan öğrencileri
yarının değerli bilim adamları olacaktır. Gelişen Türkiye’miz bilimin
desteği ile denizcilik sektöründe
katma değer sağlayan alanlar yaratacak ve uluslararası arenada hak
ettiği yerini başarıyla alacaktır.
COMBINATION
OF QUALITY AND
EXPERIENCE
SAR BOAT
CARBON CATAMARAN
PASSENGER FERRY
Makale
FACILITY IN ACCORDANCE
WITH STANDARDS
TEMMUZ - AĞUSTOS 19
Pendik Motor Fabrikası sustu,
sadece hazin tarihi konuşuyor
Röportaj
DENİZDER Onursal Başkanı Ali Can
20 TEMMUZ - AĞUSTOS
Düşünceden üretime, üretimden sessizliğe
Dönem, Türkiye için zorlukların tabiri caizse her tarafta kol
gezdiği 1950’ler. Bir tarafta hızlı
yaşanan sosyal ve siyasi gelişmeler,
diğer tarafta tüm bunlara göğüs
gererek ülkenin kalkınmasını kendine görev addetmiş vatanseverlerin bitmez tükenmez çabaları. İşte,
bugünkü imkanların binde birinin
olmadığı o dönemlere denk geliyor
Pendik Motor Fabrikası’nın hikayesi. Kolay iş değil, o günlerin yokluklar ülkesi Türkiye. Buharlı gemi
motoru üretimini bırakıp modern
dizel gemi motoru üretebilmek ha
deyince olmuyor. İmkanlar kısıtlı
bir kere. Malzeme sıkıntısı yaşanıyor ülkede. Döviz yok en başta!
Kısaca neye elinizi atsanız elinizde kalıyor. Ama yılmak yok serde.
Bin bir uğraşla o motoru üretiyor
Türkiye. İşte, azim, hırs ve vatan
sevgisinin neler yaptırdığını DENİZDER Onursal Başkanı Yüksek
Mühendis Ali Can anlatıyor bizlere…
Buhar makinesi yerine modern dizel motor üretelim
Bugün DENİZDER’in Onursal Başkanlığı görevini üstlenen
Ali Can, 1953 senesinde Haliç
Tersanesi’nde stajyerdir. O yıllarda
araba vapuru inşaları başlamıştır
ülkede. Buhar makinesi üretiliyordur üretilmesine ama geçmişten beri hedeflenen modern dizel
motoru üretmektir. Bu inşalarla
birlikte dizel motor üretme fikri
yeniden gündeme gelmiştir. Tersanenin Müdür Muavini, 1930’lu
yıllarda Milli Takımın kalecisi,
bir dönem de Futbol Federasyonu
Başkanlığı yapan, Ulvi Yenal da
çok heveslidir bu işe. 10 tane Sulzer motor montajının Haliç Tersanesi Dökümhanesinde ve Makine
Atölyesinde yapılması için Sulzer
ile temasa geçilir fakat yönetim
kurulu tarafından onaylanmayın-
ca proje rafa kalkar ve sekiz sene
boyunca bir daha gündeme gelmez.
Pendik Tersanesi’nin 1930’larda başlayan hikayesi
Türkiye 1961’de Planlı Döneme
geçmiştir. Böylece Sulzer Motor
Fabrikası’nın Pendik Tersanesi
içine kurulması tekrar gündeme
gelir. Fakat 1978 senesine kadar
ne Pendik Tersanesi ne de Pendik
Sulzer hayata geçirilemez. Çünkü
planda, Denizcilik Bankası, Sulzer
ve Dünya Bankası’nın ortak olduğu bir şirket kurulması, kurulacak
şirketin beraber işletilmesi hedeflenmiş, işin organize edilmesi
de Dünya Bankası’na verilmiştir.
1961’den 1977 sonuna kadar bir
Dünya Bankası’na bir Sulzer’e gidilmiş, 16 sene boyunca Dünya
Bankası’ndan “Sulzer ortak olursa bu işte olurum”, Sulzer’den de
“Dünya Bankası ortak olursa bu
işte yer alırım” cevabı alınmıştır.
Sık sık başı değişen kurumla
kim yola çıkmak ister ki!
Dünya Bankası düşünmek için
biraz zaman ister. O sıralarda Süleyman Demirel azınlık hükümeti
kurmuş, Nezih Nezih Bey görevinden ayrılmıştır. Olacak ya Dünya
Bankası da konuyla ilgili bir mühendisini göndermeye karar vermiştir. Denizcilik Bankası T.A.O.
Eski genel müdürlerin fotoğraflarının asılı olduğu toplantı salonunda yapılır görüşme. O kadar
fazla fotoğraf asılıdır ki duvarda
bu mühendisin ilgisini çeker ve
görüşmeden sonra Nezih Nezih
Bey’i görmek ister. O zaman işin
rengi biraz değişir, çünkü Nezih
Bey’in işten ayrıldığını öğrenmek
mühendisin pek hoşuna gitmemiştir. O anla ilgili “Suratı düştü
mühendisin. Zaten devletle ortaklık kurmak istemiyorlar. Sık sık
başı değişen bir kurumla kim yola
çıkmak ister ki. Lafı uzatmadı, tekrar temasa geçeriz dedi ve bir daha
ne ses ne seda çıkmadı” diyor Ali
Can.
Zamanında yapılan blöf kapıları bir bir açmaya başlar
Bir süre sonra Camialtı
Tersanesi’nde sekiz tane 5.500 tonluk gemi inşası dosyası Ali Can’ın
önüne gelir. Bunların her birine
üç tane 750 beygirlik dizel motor
gereklidir. Bu ihaleyi de Polonya
firması kazanmıştır. Bunlar ülkeye Polonya ile yapılan kliring
(clearing) anlaşmasıyla alınacaktır. “Polonyalı firma Sulzer lisansı
ile üretim yapıyordu. Sulzer ile
geçmişe dayanan bir diyalogumuz zaten vardı. Üretim yapmak
istediğimizi biliyorlardı. 24 paket
dizel motorun bir kısmını Pendik
Tersanesi’nde gayet güzel yapabilirdik. Konuyu Genel Müdürümüz
Hüsamettin Atabey ile konuştum
ve onun da onayıyla Polonya’ya
gittim” diyen Ali Can, tüm bu düşüncelerini firma yöneticileriyle
paylaşır. Amaç bellidir, motorları komple almak yerine bir kısım
parçaları Türkiye’de üretmek, üretilemeyen parçaları kliring anlaşmasıyla temin etmek. Fakat firma
yöneticileri bu fikre pek sıcak bakmazlar. Bunun üzerine “Siz razı
olmazsanız, bu ihaleyi kazanan bir
Norveç firması daha var. Onlar bu
anlaşmamızı kabul ediyorlar. Bu
işi onlarla yapacağız” diyerek blöf
yapan Ali Can, “Bunu biz kabul
etsek de ana Sulzer kabul etmez”
itirazı karşısında Polonyalılarla
birlikte Zürih’e gider.
Röportaj
Hedef, dizel motoru yurt dışından almak yerine yerli üretebilmek
Ali Can, 1976 sonunda Denizcilik Bankası T.A.O. Genel Müdür
Yardımcısı olunca tabiri caizse
o da projeyi kucağında bulur. O
zamanlar Sulzer’in mümessili, 27
Mayıs İhtilali’nde Ticaret Bakanı
olan Cihat İren’dir. Cihat İren’in
yanına giden Ali Can, hikayenin o güne kadar olan serüvenini
baştan sona öğrenir. Pes etmez,
bu sefer de Cihat İren ile birlikte
Sulzer’i ziyaret eder ve yine aynı
cevabı alır; Dünya Bankası ortak
olursa biz de varız… Aradan 6-7
ay geçer, müdür değişmiştir, yeni
müdür Nezih Nezih Bey’i ziyaret
eden Ali Can, 1978 senesinde Nezih Bey’le birlikte bu sefer de Dünya Bankası’nın yolunu tutar. Çok
daha fazla güveniyorlardır kendilerine çünkü Denizcilik Bankası ve
Deniz Nakliyat’ın ihtiyacı olan 20
gemilik büyük bir portföyleri vardır. Bu gemilerin hepsinin ihtiyacı
olan motoru yurt dışından almak
yerine bir kısmını yerli sermayeyle üretmek, bir kısmını da yurt
dışından temin etmektir hedef.
“Havaya” bir proje değildir, pazar
hazırdır, fabrika yapılır yapılmaz
üretime geçilebilir.
TEMMUZ - AĞUSTOS 21
Röportaj
22 TEMMUZ - AĞUSTOS
Haliç Tersanesi’nde yerli sermaye katkılı üretim 1980’de başlar
Sulzer hem Ali Can’ın teklifini hem de Polonyalı firmanın
itirazlarını dinler ve sonunda
İstanbul’da üretimin yapılacağı
yeri kontrol etmek üzere iki mühendis göndermeye karar verir.
Şayet gelen mühendisler imalatın
yapılacağı yerle ilgili olumlu bir
rapor hazırlarlarsa üretimin bir
kısmı İstanbul’da olacaktır. Aradan bir ay geçer sonra Sulzer’in iki
mühendisi İstanbul’a gelir, Haliç
Tersanesi’ni ziyaret ederler ve Ali
Can’a “Bırakın montajı, siz burada üretim bile yaparsınız” derler,
Sulzer’e de olumlu bir rapor iletirler. Polonya firmasıyla yapılan anlaşma yeniden revize edilir ve 1980
yılı başında üretime başlanır. Aşama aşama yerli sermayenin payı
artırılır. İlk önce yüzde 38,5 olan
yerli üretim katkısı son motorun
üretiminde yüzde 60’ın üzerine
çıkmıştır. “Haliç Tersanesi bugün
ne yazık ki yok edilmiştir. Şahane
bir dökümhanemiz vardır, başında da Türkiye’nin en iyi döküm
mühendisi Günnur Dikeç Hanım
bulunuyordu. Burada parça üretiminde çok ilerlemiştik çünkü döviz olmadığı için gemilerin birçok
parçasını biz üretiyorduk. O ürettiğimiz 18 Sulzer motorun bazıları
hala tıkır tıkır çalışıyor” diyerek
o günlere geri dönen Ali Can, bu
gemi inşa sanayimizin tarihinde
gurur duyduğumuz anlardan biridir diyor.
Büyük başarıdır Sulzer ana lisansörü olmak
Artık Türkiye yerli sermaye
katkısı ve montaj işçiliğiyle üretim
yapmaya başlamıştır başlamasına
ama bu projeler bittikten sonra
üretecek herhangi bir şey yoktur.
Halbuki hedef büyüktür, amaç
Türkiye’de üretimi geçici değil daimi kılmaktır. Tam da bu amaca
uygun bir gelişme yaşanır. Pendik
Tersanesi bitmek üzereyken Deniz
Nakliyat 75 bin tonluk iki gemi
siparişi verir. Bunların 14 bin beygirlik birer motora ihtiyacı vardır.
Ali Can, Sulzer’in kapısını tekrar
çalar. İstediği şey bellidir, Sulzer’in
ana lisansörü olmak. Hak edilmiştir bu, başarı ortadadır, motorlar
yapılmış, testler mükemmel çıkmıştır. “Biz sizden her türlü gemi
motoru üretmek için direkt lisans
istiyoruz” teklifi elbet kabul edilmiştir ve Türkiye için çok büyük
bir üretim kapısı açılmıştır artık.
Büyük başarıdır bu…
Türkiye, en büyüğü 14 bin
beygir olan 99 dizel motor üretir
Artık Sulzer’in ana lisansörü
olunmuş, her güçte dizel gemi
motoru üretmek mümkündür
Haliç’te. Lakin küçüktür burası,
daha büyük yere ihtiyaç vardır.
Sulzer ile birlikte Pendik Motor
Fabrikası’nın draftı çizilir, hesaplar
yaptırılır ve 1 Temmuz 1982’de temel atılır. Üç sene sonra kullanıma
hazırdır fabrika. 1985’ten fabrikanın kapatıldığı 1999 senesine kadar en büyüğü 14 bin beygir olan
99 motor üretilir.
Kaybedilen 15 sene
Türkiye’de gemilere konulan
ilk makine, Haliç Tersanesi’nde
İngilizlerden kopya edilerek İzmit isimli gemimize konulmuştur.
İkinci makine tam 80 sene sonra
yine kopya edilerek 1954’te üretilmiştir. Bu tarihten 28 sene sonrası
ise azmin, hırsın, pes etmemenin
beraberinde gelen büyük bir başarıdır, gemi sanayimiz için bir devrimdir ama ne yazık ki 15 yıldır
bomboş durmaktadır…
Şimdi bir masal oldu Pendik
Motor Fabrikası!..
Kısa Kısa
TEMMUZ
- AĞUSTOS •23
KASIM-ARALIK
|7|
7 DENİZ
Bahadır Tonguç
FICS Genel Müdür / Supramar Ltd.
Y
Makale
avaş piyasalar, unutulmaya
yüz tutan bazı gerçeklerin
hatırlanması ve hatırlatılması için en doğru zamanlardır düşüncesiyle, ülkemizdeki brokerlik
olgusunu ele alalım.
24 TEMMUZ - AĞUSTOS
Mikro bazdaki veriler değerlendirildiğinde belirgin durumlar
genelde arz ve talep modellerindeki
mutasyonlar sonucu oluşmaktadır.
Navlun piyasalarında nasıl ki basit harmonik hareketler oluyorsa,
broker ve kiracı/armatör arasındaki ilişkilerde de tekrarlayan dalgalanmalar yaşanıyor. Ülkemizde
brokerlik mesleğinin konumu ve
fonksiyonları ile ilgili problemler
yaşandığı yadsınamaz bir gerçek.
Ticari ve sosyal etkinlikler, internet
ve sosyal medya ile birbirine rahatça ulaşan taraflar (yani kiracılar
ve armatörler) zaman zaman gemi
brokerlerinin gereksiz olduğunu
düşünerek büyük kumar oynamaktadırlar.
Örneğin; doktora gidiyorsunuz
ve vizite ücreti ödüyorsunuz. Çünkü size profesyonel bir hizmet sunuyor. Doktor sizi muayene ediyor,
teşhis koyuyor ve hayatta kalmanıza yardımcı oluyor. Nasıl ki bir
doktor hastasının derdine derman
oluyor veya sağlıklı kalmanız için
tavsiyelerde bulunuyorsa, broker
de armatörün ve kiracının dokto-
DON’T
FIX IF
IT AIN’T
BROKE(D)
“Arada Broker Yoksa Bağlama”
rudur. İnternetten ulaştığı bilgilerle
kendine teşhis koymaya çalışan ve
hatta doktoruna danışmadan ilaç
kullanan kişiler gibi brokeri gereksiz görüp maceraya atılan kiracılar
ve armatörler de yüzde 1,25 komisyon uğruna on binlerce, yüzbinlerce dolarlarını sokağa atmaktadırlar.
Her hafta bir dolandırıcılık
haberi daha rapor ediliyor ve çoğunda arada broker olmadığı için
yeterli istihbarat yapılamamış ve
‘komisyon cebimde kaldı’ diye sevinirken parası çalınmış bir mağdur ile karşılaşıyoruz. Böyle bir
sürprizle karşılaştıklarında yine ge-
lip brokerlerden yardım istiyorlar.
Halbuki herkes birbirinin işlevine
ve mesleğine saygı gösterse, çok
daha sağlıklı bir ticaret ortamı sağlanacağı şüphesizdir.
Doktor muayenesine gerek
yok, kendi ilacımı kendim alırım
denmez. Avukata gerek yok, ben
kendimi savunurum da denmez.
Hal böyleyken, brokere gerek yok,
ben kendi gemimi veya yükümü
kendim bağlarım da denmemeli.
Hem önemli bir meslek dalı olan
gemi brokerliğinin devamlılığını,
hem de brokerin hizmet verdiği
tarafların selameti için böyle olma-
Sürdürülebilir başarı; özellikle
hassas dönemlerde mantık dışı risk
yönetimi modelleri yaratarak ve
brokerleri es geçip “üç beş kuruş”
kar ederek değil, bilhassa brokere,
avukata, sigortacıya vs. sıkı sıkıya
sarılarak, risklerin en aza indirilmesiyle hayat bulur.
Nasıl ki kalitesiz armatör, güvenilmez kiracı varsa, her meslek
dalında olduğu gibi brokerlikte de
çürük elmalar var. Fakat bu azınlıklar genelleme yapmamıza engel olmamalı. Basiretli bir tüccar doğru
seçimler yapabiliyor olmalıdır.
Yine ülkemizdeki ticari işletmelerde ve haliyle gemi kiracısı ve
gemi işletmecisi firmaların bazılarında gözlenen kronik problemlerden biri de sağduyu eksikliği ve
hataların tespit edilmesinde yaşanan krizlerdir. Kriz masası oluşturup, hataların masaya yatırılması
ve açıkça tartışılarak bir iç strateji
belirlenmesinde ciddi eksiklerimiz
olduğu kanısındayım. Başlıca sebep olarak da ekip içi güvensizlik
ve tecrübe noksanlığını gösterebiliriz. “Ne olursa olsun inkar et” kuralı ticarette işleyebilecek bir araç
değildir. Dolayısıyla bazı hataları ve
eksikleri kabullenmekte diretmek,
işletmeye bolca vakit ve nakde mal
olur. Çok gerçek bir örnek olarak;
mataforası bile çalışmayan, gemisi
liman devleti kontrolü neticesinde
tutuklanan işletmecinin tüm vaktini ve enerjisini acente ile tartışarak,
tehditler savurarak, gayrimeşru
yollarla oyalanarak tüketmesini
verebiliriz. Aynı şekilde; demoraj
kavgası veren kiracının büyük bir
yanlış yaparak navlunu geciktirmesi veya ödememesi de amatörce
hatalardır.
Bu tür yönetimsel hatalar temel
işlevlerin aksamasına yol açar ve
üzerine hiçbir şey inşa edemezsiniz. Denizci toplum olarak egolarımızdan biraz sıyrılıp, tevazu ile
kendi kendimizi analiz etmeliyiz.
Karşımızda kim olursa olsun zekasına saygısızlık etmemeliyiz. Abraham Lincoln demiştir ki, “Bazen
herkesi aldatabilirsiniz. Bazılarını
her zaman aldatabilirsiniz. Fakat
herkesi her zaman aldatamazsınız!”
Herkesin birbirine saygı gösterdiği ve güvenebildiği, işini doğru
yapan tüccarların refaha kavuşacağı bir piyasa dileğimle, 1 Temmuz
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mızı
kutlarım.
Makale
sı gerekmektedir. Gelişmiş denizci
ülkelere baktığınızda bu sistemin
senelerdir değişmeden devam ettiğine şahit olursunuz. Örneğin
komşumuz Yunanistan’ın ticari
filosu çoğunlukla büyük tonajlı
gemilerden oluşuyor. Onlar denizciliği bizden az mı biliyorlar da
brokerlerle çalışıp binlerce dolar
komisyon ödüyorlar?
TEMMUZ - AĞUSTOS 25
4 yılda 50
Röportaj
milyon dolarlık
yatırım yapıldı
26 TEMMUZ - AĞUSTOS
Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı Genel Müdürü
Mehmet Akif Ersoy
1 Haziran 2014 tarihi itibariyle
Çelebi Bandırma Limanı’nda göreve başladınız. Öncelikle kendinizden ve denizcilik sektöründeki
background’ınızdan bahsedebilir
misiniz? Sizin yönetiminizle beraber limanda nasıl bir fark yaratmayı planlıyorsunuz?
1960 Ankara doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölümü Lisans, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek
Lisans ve Anadolu Üniversitesi
İşletme Bölümü Lisans mezunuyum. İş hayatına, TCDD Limanlar
Yönetime geldiği 1 Haziran 2014 tarihinden bu yana
çalışmalarını doğaya, çevreye ve insana saygı ilkeleri
doğrultusunda yürüttüğünü ifade eden Çelebi Bandırma
Uluslararası Limanı Genel Müdürü Mehmet Akif Ersoy,
limanın Mayıs 2010 tarihinde teslim alındıktan sonra 4
yıl içinde yaklaşık 50 milyon dolar alt ve üst yapı yatırımı
yapıldığını ve yatırımların limanın planlanmış projeleri
dâhilinde devam edeceği bilgisini verdi. Ayrıca limanda
bulunan Ro-Ro terminalinin rıhtım, geri saha ve su
derinliği iyileştirilmelerinin yapılarak daha da etkin hale
getirilmesini planladıklarını belirten Mehmet Akif Ersoy,
Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı’nın hizmet alanları,
hedef ve yatırımlarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Dairesi Başkanlığı’nda araştırmacı
olarak başladım. Sırayla Haydarpaşa Limanı’nda Müdür Yardımcısı,
Limanlar Dairesi Başkanlığı’nda
Ar-Ge ve Operasyon Müdürlükleri, Derince ve İskenderun Liman
İşletmeleri’nde Liman İşletme Müdürü olarak çalıştım. Bu süre zar-
fında, yurtiçi ve yurtdışı (Almanya,
Belçika, Japonya, Romanya, İspanya) eğitimlerine ve çalışmalarına
katıldım. Ayrıca, TCDD Limanlar
Dairesi Başkanlığınca gerçekleştirilen, limanlarla ilgili önemli projelerde proje sorumlusu, koordinatörü gibi sorumluluklarda yer aldım.
Konumu itibariyle Türkiye’nin
önemli limanlarından biri olan
Çelebi Bandırma Limanı’nın yük,
gemi, Ro-Ro hizmetleri ve terminal kapasitesiyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Yılsonu TEU hedefinize ulaştınız mı?
Çelebi Bandırma Uluslararası
Limanımızın, 10.000.000 ton dökme katı yük, 1.000.000 ton genel
kargo, 1.000.000 ton dökme sıvı
yük, 350.000 TEU konteyner ve
500.000 araç/yıl Ro-Ro elleçleme
kapasitesi mevcuttur. Ayrıca limanımızın terminal sahasında 4.195
TEU konteyner depolama kapasitesi, 7 bin metrekare kapalı ambar,
bin 250 metrekare CFS ambarı ve
80 bin metreküplük tahıl silosu bulunuyor. İlk altı aylık TEU değerleri
geçen yılla paralel bir seyir gösteriyor. Yılın ikinci yarısında bu yıl
için koymuş olduğumuz hedeflere
büyük bir oranda ulaşabileceğimizi
öngörüyoruz.
Çelebi Bandırma Limanı olarak iş ortaklarınızla nasıl bir işbirliği içerisindesiniz? Verdiğiniz
hizmet kalitesinden ve aldığınız
güvenlik önlemlerinizden bahsedebilir misiniz?
Çelebi Bandırma Limanı olarak;
iş ortaklarımız ile müşteri memnuniyeti ilkeleri doğrultusunda, işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Müşteri
ziyaretleri ve karşılıklı diyaloglar ile
müşterilerin beklentileri, limanımıza olan eğilimleri ve verilen hizmetin kalitesinin değerlendirilmesini karşılıklı yaparak buna göre yol
haritası çıkarıyoruz. Limanımızın
çalışmaları ve güncel faaliyet durumlarıyla ilgili olarak hinterlandımızda bulunan; Ticaret Borsası,
Ticaret ve Sanayi Odaları’nda bilgilendirme sunumları ve çalıştayları
yapıyoruz. Diğer taraftan, web sitemiz üzerinden limanımıza ait bilgilere ulaşım sağlıyoruz. Şirketimizin
kaliteli hizmet politikası gereği limanımız ISO kalite yönetimi, çevre
yönetimi ve iş sağlığı ve güvenliği
yönetimi kalite belgelerine sahiptir.
Ayrıca, limanımızda çözüm ortağı olarak çalışan (güvenlik, iaşe,
temizlik, yükleme-boşaltma operasyonu gibi) şirketlerimizden de
kalite yönetim sistemlerine haiz ve
benimsemiş olmaları şartı istiyoruz. Liman sahamıza giriş yapan;
alt işveren, denetçi, gözetmen, stajyer, çalışanlar, müşteriler ve misafirlerimizin güvenliği bizim için
önemlidir. Bunun için liman içeri-
sinde bilgilendirme, yönlendirme
levhaları, broşürler, ISG eğitimleri
ve saha personelimizin destekleri
ile güvenliklerini sağlıyoruz.
Limanınızdaki son dönem yatırımlarınız ile hayata geçirmeyi
planladığınız gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz?
2016 hedeflerinizde neler var?
Şirketimizce, limanın Mayıs
2010 tarihinde teslim alındıktan
sonra 4 yıl içinde yaklaşık 50 milyon dolar alt ve üst yapı yatırımı
yapılmış olup, yatırımlarımız limanın planlanmış projeleri dâhilinde
devam etmektedir. Limanımızda
bulunan Ro-Ro terminalinin gerek
rıhtım gerek geri saha ve gerekse
su derinliği olarak iyileştirilmesinin yapılarak daha da etkin hale
getirilmesini planlıyoruz. Ayrıca,
önümüzdeki yıl için limanımızda şu anda çok aktif olmayan yük
gruplarından birine proje ile hizmet verme çalışmalarımız devam
Röportaj
Şu anda, Çelebi Bandırma Uluslar
arası Limanı’nda Genel Müdürlük
yapıyorum. Yönetimimle beraber,
öncelikle doğaya, çevreye ve insana
saygı ilkeleri doğrultusunda, müşteri memnuniyetini dikkate alarak,
hinterland sınırlarını genişleten,
kapasite kullanım oranını devamlı
yüksek tutan, yeni rıhtım yük grubu bazında projeler geliştirerek hizmet vermeye başlayan, bölgesinde
ve camiasında örnek olan bir liman
işletmesi olması için çalışıyorum.
TEMMUZ - AĞUSTOS 27
Röportaj
28 TEMMUZ - AĞUSTOS
etmektedir.
Limanınızda çevreye duyarlılık konusunda hangi çalışmaları
yürütüyorsunuz?
Çelebi Bandırma Uluslararası Limanı İşletmeciliği olarak;
doğaya saygılı ve çevreye duyarlı
bir faaliyet gösteriyoruz. Liman
faaliyetleri yürütülürken ve liman
kaynakları yönetilirken özellikle
doğal kaynak tüketiminin minimum seviyelerde tutulması, yasal
yükümlülüklerin takibi, dönüşebilir atıkların geri dönüşüme
gönderilmesi hususlarını sürekli
olarak kontrol etmekteyiz. Limanımızda, çevre izni kapsamında
geçici faaliyet belgesi bulunan
lisanslı Atık Kabul Tesisi ile gemilerden atık alım hizmeti veriyoruz. Vermiş olduğumuz hizmetlerin kalitesinin sürekliliğini
çevre danışmanlık şirketi aracılığı
ile kontrol altında tutuyoruz. Ayrıca deniz ve çevresinin kirlenmesinin önlenmesi kapsamında ve
limanımızda yaşanması muhtemel herhangi bir deniz kirliliğini
önlemek amacıyla çevre ve deniz
temizliği hizmetleri firmasını
müdahale için hazır bulunduruyoruz. Diğer bir taraftan limanımızın gelişmesi için yapacağımız
projelerin ÇED kontrol sürecini
takip eden ve yasal bildirimlerini
yapan ilgili bakanlık tarafından
yetkilendirilmiş firma ile de çalışmalarımız devam etmektedir.
Yaklaşık 18,3 trilyon dolarlık hacme sahip dünya ticareti
içerisinde denizyolu ticaretinin
payı nedir? Sektörde 2023’e kadar ticaret hacminin 46 trilyon
dolara ulaşması beklenirken,
buna paralel sektörde yatırım ve
hedefler ne yönde şekilleniyor?
Çelebi Bandırma Limanı’nın
2023 vizyonunda neler var?
Ülkemizin dış ticaretinin yüzde 88-90’lık bir bölümü dünya ticaretine benzer olarak deniz yolu
ile yapılmaktadır. Yani, ülkemiz
deniz ve denizciliğe hizmet veren
önemli bir liman ülkesi olmak durumundadır. 2014 yılı verilerine
göre; 400 milyar dolar dış ticaret
hacmi gerçekleştirmiş olup bunun
yüzde 40’lık 158 milyar dolarlık bölümü ihracattır. Ülkemizin
2023 yılı için 500 milyar dolarlık
ihracat hedefi bulunuyor. Ürünün
üretilmesi ve pazarlanması kadar
sağlam, hızlı ve güvenli bir şekilde
gönderilmesi de önemlidir. Burada limanlar devreye girmekte.
2023 yılı ihracat hedefini gerçekleştirebilmek için yeterli üretim
imkanı kadar liman imkanlarının
da yeterli olması gerekir. Çelebi
Bandırma Limanı’nın 2023 vizyonunda 200.000 TEU konteyner,
500.000 Ro-Ro ile taşınan araç,
250.000 araç, 750.000 ton dökme
sıvı, 7.500.000 ton dökme katı,
750.000 ton genel kargo hacmine
ulaşma hedefi bulunuyor.
Liman otomasyon konusundaki operasyon süreçlerinizden
bahsedebilir misiniz? Kullandığınız yazılım-liman otomasyonu iş süreçlerinize nasıl bir
fayda sağlıyor?
Bandırma Limanı, genel kargo, dökme kuru ve sıvı, konteyner, proje yük ve Ro-Ro rıhtım
yük gruplarına hizmet veren çok
amaçlı bir limandır. Limanımızın bu özelliğini sistemsel olarak
karşılayacak liman yazılım programı ve buna uygun server, el ve
araç terminalleri alınarak, limanın otomasyon sistemine geçişi
yapıldı. Yazılım programının, limanımıza uyarlanması ve eğitim
çalışmalarının tamamlanmasını
takiben sistemin uygulanmasına
geçildi. Bugün itibariyle, gemi
trafiği, gemi operasyonları, kapı,
saha, ambar ve kantar birimlerimizin tamamı sisteme entegre
edilerek otomasyon dahilinde
çalışması sağlandı. Sistem, limanımızda verilen hizmetlerin tarife
gereği ücretlendirilmesini otomatik olarak faturalandırmaktadır.
Önümüzdeki önemli süreçlerden
birisi de web access modülü kullanarak, iş ortaklarımız ve müşterilerimizle genel bilgilendirme
ve bilgi paylaşımına geçilmesi
olacaktır. Ayrıca, limanımız kapılarında otomatik kapı geçiş sistemi kurulması için çalışmalarımız
devam etmektedir.
“1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” için iletmek istediğiniz mesajınızı paylaşabilir
misiniz?
Öncelikle, 89. yılını kutlayacağımız Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı’nın tüm camiaya ve halkımıza kutlu olmasını dilerim.
Ülkemizin dış ticaretinin gelişmesinde denizcilik ve limancılık
sektörünün payı büyüktür. Hiç
yadsınamaz ki bu gelişimde de
Kabotaj Kanunu’nun çıkarılmış
olması çok önemlidir.
Makale
TEMMUZ - AĞUSTOS 29
Koster yenileme projesi
beklentileri karşılamıyor
Röportaj
Devletin açıkladığı Koster
Yenileme Projesi’nin
yeterli olmadığını belirten
Kaptan Çendik, sağlanan
bu imkanlarla bir elin
parmaklarını geçmeyecek
sayıda projenin hayata
geçeceğini, yapılan teşvikin
yetersiz olduğunu ve uzun
vadede yüksek miktarda
kredinin işletmecilere
sunulması gerektiğini ifade
etti.
30 TEMMUZ - AĞUSTOS
2
005 yılında denizcilik okulu mezunu 3 kaptan arkadaş
tarafından kurulan Beykoz
Denizcilik, diğer grup şirketlerinin
eklenmesiyle sektörde hızla büyüyerek emin adımlarla ilerliyor.
Firmanın yönetim kurulu üyesi Kaptan Hakan Çendik, şirketi
kurduklarında önce 3 bin tonluk
Halilağa gemisini satın aldıklarını,
daha sonra 3 gemiye kadar sayıyı
artırdıklarını söyledi. Çendik, “Şu
an gemi işletmeciliği, armatörlük,
brokerlik yapıyoruz. Grup şirketlerimizde lojistik konteyner forwarding hizmetleri veriyoruz. Bünyemizde şu anda 5 firma bulunuyor,
Avrupalı birkaç firmanın Türkiye
temsilciliğini de yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Türk Bayraklı kendi gemileriyle
kontrat bazlı Adriyatik Denizi’ne
maden taşıması yaptıklarını ifade
eden, Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği ve aynı zamanda
Türkiye Gemi Brokerleri Derneği
Kurucu Kyesi olan Kaptan Hakan
Çendik, “Derince Limanı’ndan
Slovenya’nın Koper Limanı’na maden taşıyoruz. 10 yıldır bu taşımayı kendi gemilerimizle yapıyoruz.
Kaptan Hakan Çendik
İhtiyaç olduğunda dışardan gemi
kiralıyoruz. Bizim uzman olduğumuz tonaj 3 bin ila 8 bin arası
gemilerdir. İşletmede 7 binlik bir
gemimiz ve 3 binlik bir nehir tip
gemimiz daha var. Bunların sahipleri biz değiliz ama işletmesi bizde.
Bizim 3 bin tonluk gemileri tercih
etmemizin sebebi yük potansiyelimizin buna uygun olması ve manevra kabiliyetinin yüksek olmasından kaynaklanıyor. Siparişler ve
üretim miktarı da bizi bu tonajda
tutuyor. Adriyatik’ten farklı yük
seçeneklerine de ayak uydurmakta
zorlanmıyoruz böylece. Her açıdan
bizim için bir avantaj sağlıyor bu
kapasite, Slovenya’ya çalıştığımız
gemilerimizle adeta Adriyatik –
Marmara güzergahında düzenli bir
hat oluşturduk.
Krizden etkilendik biz de elbette, navlun piyasalarının gerçeği ne
bugünkü 2015 piyasaları nede 2008
yılı sonbaharından önceki dönemin navlunlarıdır, Karadeniz –
Akdeniz Bölgesindeki siyasal istikrar ve sorunlar ortadan kalkmadan
navlun piyasaların düzelmeyeceği
dolayısıyla bir tarih dilimi vererek
navlunların artmasını öngörmek
doğru bir tespit değildir. Koster
tonajında birçok oyuncu yer değiştirmiştir ve önümüzdeki dönemde
sermayesi, insan kaynakları ve pazarlama imkanları yeterli olmayan
firmalar sektörden çekilecektir.
Uluslararası bir çok yeni uygulama ve yönetmeliklerin yürürlüğe
girmesiyle firmalara maliyet ve ek
operasyon yükü getirecektir. Kriz
sürecinde müşteri ve ürün profilini
değiştirerek ek navlunlarla verimliğimizi arttırdık, Bunun sonucunda şirketimiz, proje kargo ve yat/
tekne taşımasında da uzmanlaştı.
Nehir taşımacılığında da 2009
yılından beri faaliyette olduklarını ifade eden Çendik, “Genelde Azak limanlarından; Türkiye,
Gürcistan ve Yunanistan limanlarına tahıl taşıması yapıyoruz.
Onlardaki hareket alanı daha dar.
İçeri kadar giremiyorsunuz. Rus
bayraklı olma şartı var. Tahıl taşımasında da yaklaşık 4-5 aydır
tat yok. Rusların tahılın tonuna
35 Euro vergi koyması var. Sonra
onu nispeten kaldırdılar ama sıkıntı devam ediyor. 1 Temmuz’dan
itibaren bir vergi daha koyacaklarını okuyoruz. Rus ekonomisinin
projesinde devreye girip gerekirse
elindeki imkanları bu proje için
kullandırmalılar. Bir yanda yaşlı
veya ekonomik olmayan gemisinin
çalıştırmak zorunda kalıp piyasa
ile rekabet edemeyen armatör, diğer yandan tersanesi ve imkanlarını düşük kapasiteyle çalıştıran yeni
proje bekleyen tersaneciler , bu iki
unsur değişik fikirler/yapılar üreterek bir araya gelmelidir.
KOSDER faaliyetlerine elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Bu teşvik çıktı ama teşvik
maksadından da uzaklaştı gibi. Tamam devletin bir hibesi var. Şu an
şirketlerin sermaye yapısı bu projenin beklentilerini karşılamıyor.
Hali hazırdaki devletin açıkladığı
verilerle ve imkanlarla çok az kişinin bu işe koyulacağını düşünüyorum. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda proje üretilecek.
Yapanlarda kendi öz sermayeleriyle yapacaklar. Niyet doğru ama
kosterde bu iş çok zor görünüyor.
Bir işletmecinin 5 bin tonluk gemisini hurdaya verdiğini düşünün.
Ortalama 2 bin ton hurda çıkar.
500 bin dolar eder. Teşvikle bu rakamın bir milyon dolara çıktığını
varsayarsak, ayrıca yatırımcının
sermayesi ile yeterli olmayacaktır.
5 bin tonluk bir geminin maliyeti
6 milyon dolar civarında. Siz 1,5/2
milyon dolarla 6 milyon dolarlık
bir gemiyi nasıl sipariş vereceksiniz? Burada devletin yapması
gereken uzun vadeli düşük faizli
kredi imkanıdır. Yoksa bu proje
ölü doğmuş diyebiliriz. Ama bunu
bir başlangıç olarak değerlendiriyoruz. İlerleyen dönemlerde gerekli düzenlemeleri devletimizden
bekliyoruz Gemilerin çok amaçlı,
ekonomik, benzerlerinden farklı
özellikte dizayn ve teknik üstünlüklere sahip olmalıdır. Gemi inşa
edilirken ve işletilirken istihdam
ile işsizliğe ve döviz girdisi ile cari
açığımıza katkı sağlayacaktır” ifadesini kullandı.
rilmesi çok zor. ‘Az olsun benim
olsun’ düşüncesi var. Bu durumu
sosyal hayatımızda da, sporda da
görebilirsiniz. Bunun bir yansıması
olarak bireysel sporlarda daha başarılı oluyoruz. Takım sporlarında
başarılarımızı genellikle yabancı
oyuncularla sağlayabiliyoruz. Bu
yaklaşım hayatımızın her alanına
yansımış durumda. Olması gereken, mantığın gerektirdiği bu ama
birlikte hareket etme, birbirine
güvenme ve beraber başarma duygusu bizim insanımızda zayıf maalesef ” dedi.
Firmaların çalışma yapıları konusunda da görüşlerini belirten
Kaptan Hakan Çendik, “Gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim: Firmalara baktığımız zaman
bir firmanın ya tekniği çok iyi ya
ticari konularda iyi ya da bunun
dışında işletmesini iyi yapabiliyor. Bir taraf iyi ama diğer taraflar
yetersiz. Kiralamasını bilen işletmesini bilmiyor. İşletmesini bilen
tekniği bilmiyor. Sektördeki herkes
bir işi kötü deneyimlerle öğreniyor.
Ticari hayatta dünyadaki en pahalı
şey hasarlarla, problemlerle uğraşarak tecrübe edip öğrenmektir.
Hele bu denizde olursa fatura daha
ağır oluyor. Eskilerin bir sözü var
‘Deniz fakiri sevmez’ diye. Bu çok
doğru bir söz. Denizcilikte “One
Man Show” diye bir durum var.
Kurumsal Kimlik yok. Bir firmanın başında o işi iyi bilen biri var.
O adamı alın firmanın başından
firma iş yapamaz hale gelir. Denizcilikteki öz malların değerinde bir
yatırımı karada yaptığınız zaman
her bölümün başına bir yetkili/uzman kişiyi koymak zorundasınız.
Ama denizcilikte bu durum geçerli
değil. Tüm işlere bir iki kişi bakıyor. Bu eşyanın tabiatınada aykırı.
Sen hem finansı, hem bakımı, hem
tekniği, hem ticari faaliyetleri takip
edeceksin. Bu imkansız bir durum”
şeklinde konuştu.
“Az olsun benim olsun”
Durumun çözümü için olması gereken, küçük armatörlerin
birleşerek bir filo oluşturup, filo
içerisinde de gemileri tek tek yenileyebilirler diyen Çendik, “Ama
maalesef bizim insanımızda birlikte hareket etme kültürü az olduğu
için bu düşüncenin hayata geçi-
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı
Kaptan Hakan Çendik; “Bu
vesileyle tüm denizcilik sektörümüzün 1 Temmuz Denizcilik ve
Kabotaj Bayramı’nı kutlar, birlik
ve beraberlik içerisinde nice güzel
bayramlar diliyorum” dedi.
Röportaj
büyümesi 2008 yılından beri epey
düşmüş durumda. Gelecekteki
birkaç sene içerisinde de 2008’den
öncesine ulaşmayacakları, hatta
yüzde 1-2’lik bir bantta devam
edecekleri söyleniyor. Ellerindeki
en önemli kaynaklar, doğalgaz, tahıl ve gübre. Dolayısıyla ek kazanç
sağlayacakları uygulama arayışı
içerisindeler. Bunu tahılda yaptılar.
Şu an tahıl taşımaları durma noktasında. Yapılan taşımalar maliyetleri kurtarmayacak seviyeye geldi.
1 Temmuz’da tahıl sezonu açılıyor.
Artacağı yönünde beklentiler var.
Bekleyip göreceğiz. Ama tahminin
geçen seneki gibi olmayacak. 30
yaş üstü Nehir tipi gemilerin Balast
Tankları için özel denetimden geçmesi ayrıca Rusya’nın tahıl ticaretine yapacağı hamleler etkili olacak.
Rusya ek maliyetler koyarsa ithalat
azalacak. Türkiye’de de genelde 19
milyon ton olan buğday rekoltesi
bu sene 21 -22 milyon tona çıkacak, bu da başka bir etken bunun
yanında Türkiye makarna ve unda
iyi bir üretici konumunda. Dünyada İtalya’dan sonra ikinci sıradayız.
Türkiye bu konuda kendine yetmiyor. Özellikle durum buğdayında.
Buğday fiyatları uygun olmadığı
sürece ithalatı azalacaktır. Dolayısıyla navlunlar da orta seviyelerde
kalacak” şeklinde konuştu.
Türk Bayraklı gemilerde koster
gemisi yenileme teşvikinden yararlanmak istediklerini ama şartların
oluşmasını beklediklerini vurgulayan Çendik, “Türk Bayrağı’nda
kalmaya devam ediyoruz. Türk
Bayrağı’nda işletme maliyetleri
artıyor elbette. Yabancı bayraklı
gemilerin pek çok avantajı var ama
biz Türk Bayrağının avantajlarından yararlanıyoruz. Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği
Başkanı Salih Zeki Çakır’ın bu konuda önemli bir çabası var. Ancak
gerek Salih Bey’in şahsi çabası, gerekse derneğin kurumsal çabasıyla
bu olacak bir iş değil. Sektöründe
buna ciddi bir şekilde yönelmesi
ve destek vermesi lazım. Bu destek tabi öncelikle finans kısımda
olmalı. Denizcilik firmalarının
en büyük eksikliği sermaye yetersizliğidir. İşletme sermayeleri çok
kısıtlı, yatırım sermayesi de çok
cüz’i. En ufak krizde, en ufak problemde, çabucak geriye düşebiliyorlar, Tersanelerin koster yenileme
TEMMUZ - AĞUSTOS 31
“BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜYÜZ”
Röportaj
DENİZCİLİK BAYRAMIMIZ VESİLESİYLE
DENİZLERİMİZDEKİ HAK VE MENFAATLERİMİZİN
ÖNEMİNE DAHA ÇOK VURGU YAPILMASININ
GEREKLİLİĞİ VE İNANCI İLE
DENİZ ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYOR,
DENİZCİLİK SEKTÖRÜNÜN GELİŞMESİNDE KATKI SAĞLAYAN
TÜM GEÇMİŞLERİMİZİ MİNNETLE YAD EDEREK,
1 TEMMUZ DENİZCİLİK VE KABOTAJ
BAYRAMINI KUTLUYORUM
32 TEMMUZ - AĞUSTOS
SALİH ZEKİ ÇAKIR
KOSTER ARMATÖRLERİ VE İŞLETMECİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI
Kosder Armatörleri ve İşletmecileri Derneği
Fahrettin Kerim Gökay Cad. Okul Sk. No:1 Altunizade A Blok D:20 34662 Altunizade, Üsküdar, İstanbul
Tel: (+90 216) 444 4 386 • Fax: (+90 216) 428 72 19
Mail: [email protected]
Röportaj
Türk denizciliğinin
gelişmesi temellerinin atıldığı
1 Temmuz Denizcilik ve
Kabotaj Bayramınızın
89. yılını kutlarız.
TEMMUZ - AĞUSTOS 33
Röportaj
KOSDER ve MTR 500.000 TL’lik
TÜBİTAK Projesine imza attı
34 TEMMUZ - AĞUSTOS
K
MTR Eğitim ve Danışmanlık Direktörü Özgür Alemdağ
OSDER Derneği’nin eğitim
konusundaki farkındalığını
bildiklerini ifade eden MTR
Kurucusu Alemdağ, “Bu sistemin
onlar için çok uygun olduğunu düşünerek dernekle görüştüm. Yaptığımız
görüşmede anladım ki iki tarafta aynı
doğrultuya bakıyor. Eğitimi mümkün
olduğu kadar hızlı ve etkin bir şekilde
üyeleri için yaygınlaştırma çabaları
var. Eğitimle yaşanabilecek birçok
kaza ve olumsuzlukların önüne geçebileceğini düşünüyorlar. Çünkü bir
armatörde problem yaşamış bir personel, hatalarını düzeltmediği sürece
çıkıp diğer armatörde de aynı hataları
yapıyor. Ya da farklı firmalar birbirlerinden habersiz aynı hataları tekrar
tekrar yapıyor. Böyle bir sistemin tek
tek her bir firma için kurulmasının
maliyetli olacağı düşüncesiyle KOSDER üyeleri için tek bir sistem kurulması üzerinde anlaştık. Bu kapsamda ortak bir TÜBİTAK 1507 projesi
hazırladık. TÜBİTAK’ın bu konuda
500 bin TL’lik hibe desteği var. Başvurumuzu yaptık. Halihazırda var olan
sistemimiz KOSDER için tekrar kurgulanacak.
MTR olarak uluslararası alandaki
eğitim ve gelişim gerekliliklerin farkındayız ama bu projede aynı zamanda KOSDER müşterilerinin spesifik
eğitim ihtiyaçlarına da odaklanacağız. Yani hangi konularda sıkıntıları
var, nerelere müdahale etmek gerekir,
onu belirleyeceğiz. Bunu KOSDER’e
nasıl uygularız onun çalışmasını yapacağız. Eğitim modülleri tamamen
onların ihtiyacına yönelik interaktif
ve aktif eğitim anlayışıyla oluşturulacak. KOSDER Akademi olarak
kurulacak sistem üzerinden faydalanacaklar. Biz bu sistemi hazırlayan,
yürüten ve desteğini veren firma
olacağız. KOSDER’e üye firmalar buraya tanımlanacak ve ilgili personel
eğitimlerini aldıktan sonra KOSDER
Akademi üzerinden sertifikalandırılacaklar” şeklinde konuştu.
KOSDER, halihazırda yaşanan
sıkıntıların büyük bir oranının insan hatası kaynaklı olduğu bilinciyle, birçok orta ve küçük ölçekli
Koster Armatörleri ve
İşletmecileri Derneği
(KOSDER) ve MTR,
KOSDER üyesi firmaların
seçme, değerlendirme,
eğitim ve gelişim
süreçlerinin yönetilebileceği
bir yazılım geliştirilmesi
üzerinde anlaşmaya vardı.
KOSDER, MTR firmasıyla
yapmış olduğu anlaşmayla,
bu kez KOSDER üyelerinin
ihtiyaçlarına yönelik,
spesifik olarak geliştirilecek
sistemle, üye firmaların
gemi ve ofis personelinin
yetkinliklerini arttırmayı
hedeflemekte.
firmanın bütçe ayıramadığı personel eğitim gereklerini karşılama
amacını güden bu yazılımla, KOSDER üyesi filonun emniyet, çevre ve
operasyonel performansını maliyet
etkin bir şekilde arttırmak üzere çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Alemdağ proje kapsamında yapılacakları aşağıdaki şekilde özetledi;
“Proje kapsamında yapılacak olan
farkındalık semineriyle, tüm üye firmalara sektörün insan kaynakları
seçme, eğitim ve gelişim konusundaki talepleri aktarılarak KOSDER üyelerine uygun bir süreç tasarlanacaktır.
Sınav Modülü
Tanımlanmış görevlere göre psikometrik, İngilizce ve mesleki sınavlardan oluşacak kapsamlı, yetkinlik
bazlı bir soru bankası oluşturularak,
seçme, değerlendirme sürecinin çok
daha etkin ve objektif bir şekilde yönetilmesi sağlanacaktır.
Eğitim Modülü
Yapılacak kapsamlı eğitim ihtiyaç
analizi sonrası, sektörün zorunlu tuttuğu eğitimlerin yanısıra sık karşıla-
timlerin kolay bir şekilde geniş kitlelere yaygınlaştırılması sağlanacak,
sistem üzerinden yapılabilecek anketlerle geniş bir kitlenin herhangi bir
konudaki geri bildirimleri kolay bir
şekilde alınabilecek ve analiz edilebilecektir. “
Biraz MTR’yi tanıyalım…
Bu sektöre hizmet etmeden önce
farklı alanlarda çalıştığını söyleyen
Alemdağ, “Dokuz Eylül Üniversitesi
Güverte Bölümü’nden 1999 yılında
mezun oldum. Okulun ilk mezunlarındanım. Bir süre denizde çalıştıktan sonra, babamın rahatsızlığından
dolayı babamın kurmuş olduğu işin
başına geçtim. Bir süre makine, yedek
parça imalatı ve deniz yakıt sörveyi
işleri yaptım. Ardından denizcilik
tutkusu ağır bastı ve işi devrederek
mezun olduğum üniversitede öğretim
görevlisi olarak 4 yıl çalıştım. Daha
sonra 2009 yılında köklü bir denizcilik firmasının büyük bir eğitim merkezi projesi için İstanbul’a geldim.
Eğitim enspektörü olarak 2 yıl tanker
personeli eğitimleri, simülatör ve eğitim sistem kurulumu ve büyük eğitim
merkezi projesinin hazırlığında çalıştım. O dönemdeki finansal krizden
ötürü proje hayata geçemedi.
Üniversitede vermiş olduğum sektör eğitimlerinde ve firmalarla yaptığım görüşmelerde okullar ve sektör
arasındaki bilgi boşluğunun bir şekilde doldurulması gerektiğini gördüm ve birçok bildiride de bundan
bahsettim. Hatta o dönemden soru
bankasını oluşturmaya başlamıştım.
Her firmanın kendi bünyesinde eğitim departmanı kurmasının mümkün
olamayacağını bildiğim için bu işi
üçüncü parti olarak nasıl yapabilirimi
araştırmaya başladım. 2011 yılında
çalıştığım yerden ayrılarak MTR firmasını kurup bu işi yapamaya karar
verdim. Özellikle tanker firmalarının
eğitim ihtiyacını karşılamak için sektör gereklerini karşılayacak bir süreç
hazırladım ve o sürecin içini doldurdum. O dönem mali kriz inanılmaz
boğmuştu firmaları. Birkaç denemem
olmasına rağmen krizden dolayı yeterince yol alamadım. Başka bir denizcilik firması eğitim departmanını
kurmak istiyordu. Kurduğum şirketi
bırakıp 2 yıl eğitim koordinatörü olarak orada çalıştım. Şimdi uyguladığımız uzaktan eğitim sistemini orada
da hem denizcilik hem de tersane kısmında kurdum, ve çalıştırdım. Gayet
başarılı oldu ve sektör tarafından kabul gördü. 2013 yılında çalıştığım firma ile yollarımız ayrıldı. MTR Eğitim
ve Danışmanlık şirketini edindiğim
tecrübeyle tekrar ayaklandırmaya
çalıştım. Başlangıçta yaklaşık 3-4 ay
İş Güvenliği ve Sağlığı eğitimleri verdim. Gelişim sürecini bu şekilde destekledim. Ardından firmalarla anlaşmalar yapmaya başladık. Halihazırda
20 firmanın, 100’ün üzerinde gemi
ve ofis personeline hizmet veriyoruz.
Bunların dörtte üçü kimyasal tanker
firmasından oluşuyor. Ayrıca Ro-Ro,
kuru yük firmaları da var.
Sistem nasıl işliyor…
Sistemin işleyişi konusunda bilgi-
Röportaj
şılan problemlere yönelik, interaktif
eğitim modülleri hazırlanarak, tüm
üye firma personelinin görevlerine
göre atanmış olan eğitimleri tamamlaması sağlanacaktır. Sistem bünyesinde güncel mevzuata yönelik bir
modül geliştirilerek kayıtlı personelin
işe başlama öncesi kural ve kaidelere
hakim olması amaçlanmaktadır. Ayrıca gemi personeli için hazırlanacak
katılış öncesi eğitimle STCW’nin şirketlere yüklediği gerekleri karşılamak
mümkün olacaktır.
Sistemde üyelerin güncel kalmalarını sağlayacak denizcilik gazetesi, aylık emniyet ve sağlık bülteni ve üyeler
arası bilgi alışverişinin sağlanabileceği bir platformda bulunacak. Bu sayede bilginin hızlı bir şekilde yaygınlaştırılmasıyla benzer problemlerin
tekrarlı olarak yaşanmasının önüne
geçilmesi planlanmaktadır.
Uzaktan Erişim
Hazırlanacak yazılım, web üzerinden çalışacağından personele uzaktan
erişim imkanı tanıyarak, firmalara,
personel lojistiği konusunda ciddi
maliyet avantajları getirecektir. Ayrıca ciddi bir veri tabanının oluşması
sağlanarak işlenecek bu veriler, saptanan zayıf noktalara müdahale edilmesi konusunda önemli bir avantaj
sağlayacaktır.
Video Paylaşımı, Anket ve Veri
Analizi
Kosder Akademi adıyla tüm üyelere hizmet verecek sistem üzerinden
her türlü eğitim videosu paylaşımı
mümkün olacağından, yapılacak eği-
TEMMUZ - AĞUSTOS 35
Röportaj
36 TEMMUZ - AĞUSTOS
ler veren Alemdağ, “Yaptığımız şey,
eğitim sürecini her bir şirkete özel
hale getirerek onlara web tabanlı bir
sistem kurmak. Diyoruz ki, bir personel size başvurduğunda, bu personelin yetkinlikleri tanımlı. Bu personeli
yapacağa göreve göre psikometrik,
mesleki ve İngilizce sınavına tabi
tutmanız gerekiyor. Bu kapsamda
hazırlamış olduğumuz sesli, animasyonlu ve görsel soruları içeren geniş
bir bankamız var. Ayrıca kapsamlı raporlama modülümüz sayesinde personelin eğitim ihtiyaçlarını ve zayıf
yanlarını belirleme şansınız var. Eğer
personel kriterlerinize uygunsa devamında o şirkete özel hazırlanmış oryantasyon eğitimini alıyor. Bunun dışında firma, sektör ve gemi tiplerine
göre belirlenen standart eğitimler var.
Bunlarla ilgili sistemimizde mevcut
tecrübelerimizi de ekleyerek hazırlamış olduğumuz interaktif sunumlarımız var. Son olarak, STCW’nin
gemiye katılacak gemi adamları için
şirketlerin gerçekleştirmesini istediği
bazı eğitimler var, onları da hazırlıyoruz. Bütün bu eğitimlerden sonra
öğrenme süreci devam ediyor. Online
olarak günlük bir denizcilik gazetemiz ve aylık bir emniyet/sağlık bültenimiz var. Bu sayede personeli güncel
ve emniyet/sağlık farkındalığını yüksek tutmaya çalışıyoruz.
Sistemin yönetimi çok kolay. Örneğin herhangi bir insan kaynakları
asistanı herhangi bir başvuru geldiğinde direkt kişiyi tanımlayıp sınavlarını atayabiliyor. Uzaktan erişim
olduğu için ofise gelmeden sınavları
uzaktan yapabiliyorlar. Doğrulamak
için ofise geldiğinde de aynı sınav
yapılabiliyor. Bu kişi belli bir başarı
gösterdiğinde ofise, mülakata çağrılıyor. Mülakatı geçtikten sonra eğitimlerini grup olarak atıyorlar. Ve
bu eğitimleri tamamlıyorlar. Bu eğitimler içerisinde en önem verdiğimiz
SMS eğitimleri. Şirketlerin SMS manualinden 400-500 soruluk bir soru
bankası hazırlayıp her göreve özel bir
sınav oluşturuyoruz. Dolayısıyla personel gemiye gitmeden ya da ofisteki
görevine başlamadan önce, manuali
açıyor, detaylı bir şekilde okuyor, sorulara gidiyor, tekrar manuale gidip
soruların cevabını bulup sınavını tamamlıyor. 70 üzeri bir puan alıyorsa
gemiye gidiyor. Bu bahsettiğimiz sürecin tamamı klas onaylı olduğu için
sertifikalandırılıyor aynı zamanda.
Bu kişi bütün eğitimlerini tamamladıktan sonra katılım öncesi eğitimini
de tamamlıyor. Ofiste hazırlanan katılım öncesi bilgilendirme klasörüne
sistem üzerinde erişerek gideceği gemiyle ilgili bilgilere, revizyon, sirküler, kaza olaylara hakim oluyor. Çok
kısa sürede ofisteki oryantasyonu
tamamlayıp gemiye tüm eğitimlerini
ve sertifikalarını almış bir şekilde gidiyor. Bu sayede armatör eğitimle ilgili üzerine düşen görevi tamamlamış
oluyor. Bu sayede emniyet, operasyonel ve çevre performansı artarken
denetlemelerde de sıkıntı yaşamıyor.
Bu süreç her katılım öncesi devam
ediyor” şeklinde konuştu.
Firmaların eğitim altyapısı eksik
Sektörün eğitim konusunda
önemli eksiklerinin olduğunu vurgulayan Alemdağ, “Sektörde gördüğüm
en büyük sorunlardan biri, denizcilik firmalarının eğitim altyapılarının
eksik olmasıdır. Kurumsal firmalarda insan kaynakları departmanının
altında görünen bir fonksiyon olan
eğitim, son dönemde eğitim ve gelişim, hatta yetenek yönetimi adı altında ayrı departmanlarca yönetiliyor
ve yöneticilerin en çok önem verdiği
departmanların başında geliyor. Ancak birkaç denizcilik firması dışında
bu fonksiyon denizcilik firmalarında,
enspektörler tarafından yürütülmeye
çalışılırken, İK departmanları daha
çok insan lojistiği üzerine odaklanıyor. Bazı eğitim notları hazırlanırken, bazıları kitapçık haline getirilip
gemi adamlarına veriliyor ya da belli
zamanlarda düzenlenen eğitimlerle
enspektörlerin bu birikimi aktarması
bekleniyor. Bu da yoğun olan enspektörlerin iş yoğunluğunu daha da çok
arttırıyor ve yapılan eğitimler etkin
olmaktan uzak kalıyor. Dolayısıyla
firmaların kurumsal hafızası hazırlanan bazı eğitim notları ve enspektörlerin kısıtlı zamanında aktarabildiklerinden ibaret oluyor.
MTR olarak yazılım ve içeriklerimizi hazırlarken, firmaların
kurumsal hafızalarını rahatça oluşturabilecekleri ve maliyet etkin bir
şekilde yaygınlaştırabilecekleri bir
altyapı oluşturmaya çalıştık. Bunu
yaparken de eğitim ve gelişimle ilgili
çözüm ortakları olmayı hedefledik.
Bu kapsamda vermiş oluğumuz hizmeti yakın zamanda denizcilikle ilgili
tüm alanlarda genişletmeyi arzuluyoruz.” dedi.
Röportaj
TEMMUZ - AĞUSTOS 37
Hüsnü Murat Erenli
Nort Sea Tankers
Makale
1 Temmuz
38 TEMMUZ - AĞUSTOS
Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı Kutlu Olsun
D
enizcilik Bayramı, muhakkak ki sektörün gelişmesi
ve genç kuşaklara sevdirilmesi açısından oldukça önemli bir
gün. Milli ülkü olarak da gördüğümüz, sektörümüzün yeni kuşaklara
tanıtılması ve sevdirilmesi için son
derece güzel bir şans.
ğil. Uluslararası kaynakça çok derin
olmamakla beraber meselenin ortaya çıkışını 16. yüzyılda Fransa’da olduğunu anlatıyor. Bu noktada 1535
yılında yapılan Osmanlı - Fransız
dayanışması ve bu dayanışmaya beyanen sağlanan kapitülasyon haklarını hatırlamakta fayda var.
Kısaca, Kabotaj haklarının millileştirilmesi, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmesi ile gerçekleşen bir
olay. 4 Maddelik bir kanun ile esasen Türkiye Cumhuriyeti hükümranlığındaki karasularında yapılan
ticari işlemleri, Türk Bayrağı dalgalandıran armatörlere bırakılması
için düzenlenmiş bir yasadır.
Kabotaj Kanunları elbette ki bizim ülke ve topraklarımıza özgü de-
Kabotaj haklarının tesis edilmesi bir bayram olarak kutlanma
hadisesi zannediyorum bize özgü.
Dünyadaki diğer örnekler daha çok
denizcilik bayramları. Benim gördüğüm kadarı ile dünyada bugün
Kabotaj haklarının tesisinin kutlanması pek görülen bir uygulama
değil. Benim düşünebildiğim en
yakın kutlanan örnek, 1773 yılında Amerika Birleşik Devletleri he-
nüz bir İngiliz kolonisi iken İngiliz
parlamentosunda yeterince temsil
edildiklerine inanmayan Amerika’lı
Kolonistlerin, çaylar üzerinde tesis
edilmiş bir tekel ve de yükseltilmiş
vergileri protesto etmek için canım
çayları denize dökmesi. Ertesinde
gelişen Amerikan Bağımsızlık Savaşı, işte bu kahramanca denize dem
tutturma çabasını simge edinmiştir.
Günümüzde dünya çapında en
etkili kabotaj kanunu zannediyorum 1920 yılında Amerika Birleşik
Devletleri tarafından kabul edilen
Jones Act’tir. (Merchant Marine Act
of 1920). Bu kanun tipik bir kabotaj kanunu’nun da bir adım ötesine
de geçmeyi başararak kabotaj ticareti hakkını yalnız Amerika Birle-
Coğrafyamızda bulunan bir
başka kabotaj ise elbette kıyı komşumuz Yunanistan’a ait. Malların
ve hizmetlerin serbest dolaşımını
esas alan Avrupa Birliği’nin elbette
ki Yunanistan’ın bulunduğu hassas
coğrafya veya komşularından gelebilecek tehditler gibi argümanlardan etkilenmesi pek mümkün değil.
Neticesinde bütün kriz ve anlaşmazlıklara rağmen kader ortaklığı
yapmış bir birlikten bahsediyoruz.
Bu açıdan Yunanistan’ın Birlik üye
ülke ve vatandaşları lehine kabotaj
tekelinden vazgeçmesi 4 adımda
gerçekleşmiş görünüyor:
1- Cruise Servisleri için 1 Ocak
1995 yılında Atina karasularını
AB’ye açtı.
2-Stratejik ürünler taşınması (Petrol, petrol ürünleri ve içme
suyu) karasularını 1997 yılında
AB’ye açtı.
3-Sıradan vapur ve yolcu taşınması konusunda karasularını 1999
yılında açtı.
4-Ada kabotajlarından ve 650
GRT altındaki teknelerin işletilmesi
için karasularını 2004 te AB’ye açtı.
Elbette Birlik dahilinde bir sürü
iç politika çekişmelerinin bulunduğunu, İngiltere’nin ve Fransa’nın
çeşitli istisnalar üzerine kelime
oyunları yaptığını gördüğümüzde,
Yunanlıların isteklerinin aşırı olmayabileceğini teslim etmek gerek.
52. senesini kutladığımız, Ankara Antlaşmamız’ın elbet bir gün
mutlu sona ulaşacağına inanan bizler için bu oldukça heyecan verici
bir durum. 45 kilometre ötemizdeki
Midilli gibi irili ufaklı binlerce ada
ile yapılacak bu ticaret sadece karşı konulmaz bir ekonomik mantığı
yanında taşımıyor, barışılamayacak
bir düşman olmadığının da müjdesini bizlere veriyor. Ege’ye de yakışan bu olsa gerek.
Nice mutlu bayramlarda görüşmek üzere.
Makale
şik Devletleri’nde yapılmış gemiler tarafından yapılmasını da şart
koşmuştur. Bu kadar korumacı bir
kanunun esasen bugün hala yürürlükte olması, bizler için oldukça ilginç. Zira bizim gözlemimiz; serbest
ticarete hareket imkanı tanımayan
korumacı (Sovyet) modellerinin
giderek verimsizleşeceği ve elbet bir
gün toprak olacağı üzerine kurulu.
George Bush’un Katrina Fırtınası
ertesinde geçici olarak askıya aldığı
kanun, Demokratlar tarafından Deepwater Horizon kazasında eksiksiz
uygulandı. Amerika Birleşik Devletleri, Jones Act’in navlun ve denizcilik sektörlerine olan maliyetini
sürekli olarak rededdiyor, öte yandan Dünya Ekonomik Forum’u ve
Federal New York Bankaları Jones
Act’in Ulus (Puerto Rico ve ABD)
gelişimini sekteye uğrattığı konusunda ısrarcı.
TEMMUZ - AĞUSTOS 39
Sektörün lideri İSSU
kaliteden ödün vermiyor
Röportaj
İSSU Yönetim Kurulu Başkanı Murat Temel
40 TEMMUZ - AĞUSTOS
İSSU Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Akgün
Marmara Deniz’inde
gemilere kullanım suyu
temin eden İSSU, sahip
olduğu 9 gemiyle 24 saat
su ikmali yapacak şekilde
operasyonunu oluşturmuş
durumda.
D
ört ortaklı bir şirket olan
İSSU’nun Yönetim Kurulu
Başkanı Murat Temel, gemilere verdikleri suyu Yalova bölgesinde, hemen hemen bütün belediyelerin bağlı olduğu Yeşil Körfez
Su Birliği’nden temin ettiklerini,
suların mikropsuz ve evlerdeki
musluklardan akan suyun aynısı
olduğunu söyledi.
1994 yılından beri sektörün
içinde olduğunu belirten Murat
Temel, “1994 yılında Sutur firmasını kurarak gemilere su satma işine girdik. O yıllarda piyasada çok
fazla firma yoktu. Bu işi yapan
ikinci ya da üçüncü firma olduk.
1996 yılında Sutur’un yönetimini
ele aldım. Firmanın kapasitesini
artırdım. 1998 yılında babamla
beraber Sutur’dan ayrıldık, Aksu
firmasını kurduk. O zaman bizim
Muratbey gemimiz tadilattaydı. 6
ay piyasadan ayrı kalarak gemimizi
denize indirdik. O dönem çok çalıştık. Gece gündüz hiç durmadan
çabaladık. Çok düzgün ve dürüst
çalıştık. Çok müşteri edindik. Kısa
sürede borcumuzu ödedik. Sonra
Zekibey gemisini aldık. Daha sonra kapasitemizi 12-13 bin tonlara
çıkardık. 2005 yılında dolum gemisini aldık. Aksu olarak kapasitemiz 15-16 bin civarındaydı. Bu
20 senelik süreçte bu firmaların bir
araya gelmesini düşünüyordum.
Hep birleştirici olmaya çalıştım.
Birbirimize daha yakın olalım,
daha iyi tanıyalım diye İstanbul
Sucular Kooperatifi’ni kurduk.
Suyu ve yakıtı beraber alalım, indirim sağlayalım düşüncemiz de vardı. Bu dört firma bir araya geldi ve
İSSU’yu kurduk. Daha fazla yakıt
ve su aldığımız için önemli indirim
avantajları yakaladık. Son 5 senedir gayet iyi gidiyoruz, daha da iyi
olacağız” şeklinde konuştu.
“Piyasanın lideriyiz”
Temel, “Piyasanın lideri konumundayız. Bizim dışımızda iki
ufak firma daha var. Birinin 2 gemisi, diğerinin 1 gemisi var. Gemilerden 3 tanesi Aksu’ya ait, 3 tanesi İpek Su’ya ait. 2 tanesi Maysu
Denizcilik’e ait, 1 tanesi de Sutur
firmasına, ait 200 ton ile 900 ton
arasında kapasiteleri olan 9 gemilik
bir filoya sahibiz. İstanbul’da su verilen limanların tümünde çok hızlı
ikmal yapıyoruz. 4 tane operasyon
elemanımız var. 24 saat çalışıyoruz.
Kanunlara çok uygun ve düzgün ve
dürüst çalışıyoruz. Çok iyi hizmet
verdiğimizi düşünüyoruz. Müşterilerimizden gelen görüşler de bu
yönde zaten” ifadesinde bulundu.
Hızın kendileri için çok önemli
olduğunu söyleyen Murat Temel,
“Sipariş aşamasını belli bir sisteme
oturtmuş durumdayız. Siparişlerin
çoğu bize mail yoluyla geliyor. Biz
hazırdaki gemiye de su veriyoruz.
2 gün öncesinden de sipariş geçebilirler ama biz gemi geldiği andan
itibaren yarım saat içerisinde ikmali yapacak duruma geliyoruz”
dedi.
Yaklaşık bir buçuk yıldır
İSSU’nun başında olduğunu ifade
eden Temel, “Burada çok şey değişti. Tasarruf yönünden özellikle çok şey değişti. Yakıtı daha az
kullanıyoruz. Gemilere GPS cihazı
taktık. Bizim bilgimiz dışında hareket etmemelerini sağladık. Gemilerimizde yapılan bazı ufak tefek
hataları düzelttik ve en mükemmel
şekilde nasıl hizmet veririz onun
çabası içerisindeyiz. Zaten dünya
standartlarında hizmet veriyoruz.
Maliyet anlamında biraz daha az
giderimiz olsa rakibimiz olan Rusya ve Yunanistan ile de rekabet ederiz. Bu arz talep işidir. Elimizdeki
gemilerle bulunduğumuz bölgede
su ikmalini karşılıyoruz. Şu anda
yeni gemi yatırımına ihtiyacımız
yok. Ama işlerin artmasıyla beraber taleplerde artış olursa duruma
göre belki 1-2 gemiyi daha filomuza katabiliriz” şeklinde konuştu.
İstanbul Liman’ının dünyanın
en iyi ikmal limanlarında birisi olduğunu vurgulayan Murat Temel,
“Hem kumanya yönünden hem
de yakıt yağ ikmali yönünden bir
çok avantajı var. Hem Karadeniz’e
giden hem de Karadeniz’den gelen
gemilerin yolunun üstünde bir yer.
Durup rahat ve hızlı bir şekilde ikmallerini yapabilecekleri bir liman
İstanbul. Örneğin, Pire Limanı’na
bir gemi sırf kumanya için veya
yakıt ikmali için gitmez. İstikametindeyse ancak öyle gider. Ama İstanbul öyle değil. Karadeniz’e giriş
çıkış yapan gemiler mecbur buradan geçecekler. Bizim gerek yakıt
yağ gerekse kumanya konusunda
çok iyi operasyon yapan firmalarımız var. Su olarak da biz varız. Keşke talep daha fazla olsa bizde daha
fazla hizmet versek” dedi.
Röportaj
Murat Temel:
"İSSU olarak
tüm sektörün
1 Temmuz
Denizcilik ve
Kabotaj Bayramı
kutluyoruz."
TEMMUZ - AĞUSTOS 41
Erol Yücel Türk Armatörler Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Kabotaj Mesajları
Denizcilik ve Kabotaj
Bayramımız Kutlu Olsun!
42 TEMMUZ - AĞUSTOS
H
er yıl 1 Temmuz’da kutladığımız “Denizcilik ve
Kabotaj Bayramı”nın 89.
yılının kutlu olmasını diliyorum.
Bu bayram münasebetiyle geride bıraktığımız 89 yılda denizciliğimiz istenilen yere gelebildi mi?
sorusunu sormamız gerekiyor.
Deniz taşımacılığında 2013 yılı
verilerine göre; ödenen 9,5 milyar dolar navlunun 8 milyar doları yabancı armatörlere ve sadece
1,5 milyar doları da Türk armatörüne ödeniyorsa bu işte bir sorun
bulunduğunun altını çizmek gerekiyor.
Bayrak konusunda Milli Gemi
Sicili’nde Türk Bayrağı ile gemi
çalıştırmanın yanı sıra uluslararası
piyasalarda Türk Bayraklı gemilerin rekabet gücünü arttırmaya
yönelik olarak 1999 yılında kabul
edilen kanun doğrultusunda Türk
Uluslararası Gemi Sicili veya kısaca “İkinci Sicil” uygulaması ile;
başka bir ifade ile Türk Armatörüne iki ayrı mevzuata göre Türk
Bayrağında gemi çalıştırma hakkı
tanınmasına rağmen Türk Armatörü sahip olduğu takriben 27
milyon DWT’luk filosunun takriben 19 milyon DWT’luk kısmını
değişik ülkelere ait 40 ayrı bayrakta gemi çalıştırıyorsa burada
bir sorun olduğunu kabul etmek
gerekiyor.
İşte tam bu ortamda seçimlerden henüz çıkmış olan ülkemizde
Koalisyon Hükumeti’nin kurulması çalışmaları yapılmaktadır.
Bizler de denizcilik sektörü olarak
acilen bir hükumet kurulması konusunda partilerimizin uzlaşmacı
bir anlayış içerisinde bir an önce
bir hükumet kurmalarını bekliyoruz.
Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Siyasi Partilerimizin
Saygıdeğer Genel Başkanlarına denizcilik sektörümüz
adına bir mesaj vermek istiyorum.
Geliniz denizcilik sektörümüzün ülkemiz ekonomisi için nasıl
bir ekonomik değer ifade ettiğini
değerlendiriniz.
Ülkemizin 2023 yılı ihracat
hedefi vardır. 500 milyar dolar
ihracat yapmayı hedefliyoruz. Bu
ihracatı yapmak için gerekli olan
ithalat taşımalarını da dikkate aldığınızda 2023 yılında ülkemizin
36 milyar dolar navlun ödemesi
gerekecektir.
Yabancı armatörlere, ülkemiz
için çok değerli olan bu dövizleri ödeme yerine gelin bunu
ülkemizde bırakmanın yollarını
arayalım. Sayıları ve kapasiteleri
artmış tersanelere sahibiz. Gemi
inşasının yanı sıra ülkemizde inşa
edilmekte olan asma köprü, Marmaray gibi çok özel önem isteyen
projelerin çelik işçilikleri de ülkemiz tersanelerinde yapılmaktadır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu
gemilerin inşasında kullanılan
malzemelerin büyük çoğunluğunu üretme imkanına sahip yan
sanayimiz bulunmaktadır. Nihayet bu inşaatları gerçekleştirecek
yetişmiş, kaliteli mühendis ve işçilerden oluşan iş gücüne sahibiz.
Bakınız 36 milyar dolar neredeyse T.C. Merkez Bankası’nın
sahip olduğu kendi öz kaynağına
yakındır. Tarihimizdeki en yüksek
ihracat rakamı olan 157 Milyar
doların yüzde 23’üne denk gelmektedir.
Geliniz yıllardır konuşulan ve
gerçekleşmeyen müstakil “DENİZCİLİK BAKANLIĞI”nı kuralım.
Denizcilik Mevzuatını ülkemizin
diğer genel mevzuatı ile çelişen
bölümlerini tespit edelim. Önce
bu mevzuatı düzeltelim ve mevzuattan kaynaklanan sorunları
giderelim.
Bakınız en basit bir örnekle gemi yapımını “inşaat” veya
“imalat” olarak değerlendiren
mali sistemimiz iki farklı uygulama yapmaktadır. Gemi üretmek
inşaat mı yoksa imalat mı? Tartıştığımız konuya bakınız! Basit
gibi görünen bu sorunlar denizcilik sektörünün önüne engel olarak çıkmaktadır. Görüştüğümüz
maliye uzmanları inanarak bizlere
hak vermelerine karşın ellerindeki
mevzuatın kendilerini bağladığını
ifade etmektedirler. Mevzuatın
yanı sıra gerek tersanelerimizi ve
gerekse armatörlerimizi uluslararası piyasalarda rekabetçi hale
getirecek önlemleri tartışalım.
Türk Armatörü Türk Bayraklı gemisini kendi karasularında 48 saatten fazla tutamamaktadır. İster
yük beklemek, ister tamirat veya
her ne sebeple olursa olsun Türk
Armatörü Türk Bayraklı gemisini kendi ülkesinde kendi evinde
48 saatten fazla tutamamaktadır. Bunun ne kadar acı bir şey
olduğunu halkımızın ve bizleri
yönetenlerin takdirine bırakıyoruz. Gelin bunları da düzeltelim.
Gelin tüm filomuzu anlı şanlı Türk
Bayrağı altında çalıştırmamıza
imkan verilmesini sağlayınız.
Sizlerden sesimize kulak vermenizi bekliyoruz. Bir 89 seneyi
daha boşa geçirmeyelim.
Yaşar Duran Aytaş Kıyı Emniyeti Genel Müdürü
K
arasularımızda egemenlik ve bağımsızlığımızın sembolü olan ve 1
Temmuz 1926'da yürürlüğe giren
Kabotaj Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşundan sonra elde ettiği en önemli
başarılardan birisidir.
Türk denizciliğinin gelişmesinin ve
ekonomik kalkınmanın temellerini atan
bu kanun ile denizlerimizde her türlü yük
ve yolcu taşıma hakkı, kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri Türk gemilerince yapılmaya başlanmıştır.
Güçlenen altyapısı, modern tersaneleri
ve büyüyen deniz ticaret filosuyla uluslararası rekabete açık denizcilik sektörümü-
zün ülke ekonomisine katkısı her geçen
gün artmaktadır.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü olarak
yenilenen filomuz, eğitimli personelimiz
ile denizlerimizde seyir, can mal ve çevre emniyetini sağlamak üzere 7/24 görev
yapmaktayız.
Ülkemizin dünya denizciliğinde söz
sahibi olması yönünde emin adımlarla
ilerlemesi için hep birlikte denizciliğimize gereken önemi vermeliyiz. Bu duygu ve
düşüncelerle ülkemizin 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj bayramını içtenlikle kutluyor, sağlık, huzur ve mutluluklar temenni ediyorum.
Murat Kıran GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı
olan ilişkilerimizi, gerek katıldığımız yurtdışı fuarları, gerekse
Türkiye’de yürüttüğümüz ikili
görüşmeler ve toplantılarla kuvvetli tutmaya çalışıyoruz. Faaliyet
gösteren tersanelerimize baktığımızda ise yabancı armatörlerden
hiç şikâyet gelmemesi adına yaptıkları işlerde ekstra özen gösterdiklerini görüyoruz.
İstatistiklere bakacak olursak,
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
verilerine göre 2013 yılında
1,139 milyar USD gemi ve yat
ihracatı rakamına ulaşan Türk
gemi inşa sanayinin 2014 yılını
1,27 milyar USD ile tamamladığını görmekteyiz. 2015 yılında bu
rakamın 1,5 milyar USD’ye ulaşılması öngörülmektedir.
Türk tersaneleri, dünyanın
önde gelen ve halka açık birçok
armatörlük şirketiyle imzalamış
oldukları filo anlaşmaları (fleet
agreement) sayesinde tamir-bakım konusunda başarılı projeler
yürütmektedir. Bahsi geçen filo
anlaşmalarının imzalanabilmesi için İngiltere merkezli The Oil
Companies International Marine
Forum (OCIMF) Birliği tarafından
da belirlenen ve sadece teknik
konularda değil, iş sağlığı ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış
olması gereklidir. Bu denetimler
dünyada kabul görmüş normlar
çerçevesinde gerçekleştirilmekte
ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında approved vendor
(onaylı firma) listesine girebilmektedir.
Ülkemizde her yıl 1 Temmuz
tarihinde kutlanan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti’nin elde ettiği
uluslararası başarıların başında
gelmektedir ve Türk ticaret denizciliğinin başlangıcıdır. Kurtuluş Savaşı’nın denizlerdeki zaferi olan Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı’nın 89’uncu yılını en
içten dileklerimle kutlarım.
Kabotaj Mesajları
K
uruluşunun üzerinden 44
yıl geçen Türkiye Gemi İnşa
Sanayicileri Birliği (GİSBİR),
Türk gemi inşa sanayini ve tersanelerini başarıyla temsil etmeye
devam etmektedir.
12 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen GİSBİR 45’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda
şahsım başkanlığındaki Yönetim
Kurulu listesi, tek liste olarak
seçime girerek katılan tüm üyelerin oy birliğiyle 3 yıl daha göreve devam etmek üzere seçilmiş
bulunuyorum ve seçilen Yönetim
Kurulu Üyeleri ve GİSBİR’in tüm
organları adına GİSBİR üyelerinin
göstermiş olduğu teveccüh için
tekrar teşekkür ediyorum.
GİSBİR bilhassa son üç yılda
oldukça faal bir kurum haline
gelmiştir. Gerek yurtiçi, gerekse
yurtdışı faaliyetlerimizde Türk
gemi inşa sanayini daha iyi nerelere götürebiliriz adına ciddi
arayışlar içerisinde çalışmalar
yapmaktayız. Bununla beraber
tabir-i caizse çalmadık kapıda bırakmıyoruz. Şunu memnuniyetle
ifade etmek isterim; göreve başladığım 2011 yılındaki Türk gemi
inşa sanayinin tablosu ile bugünkü tablo arasında ciddi bir fark
var. Dünyada 2008 yılının ikinci
yarısında başlayan ekonomik
kriz hala bitmemiş olsa da, Türk
gemi inşa sanayinin sürdürdüğü
faaliyetler bizleri mutlu ediyor.
GİSBİR olarak, yurtdışı bağlantılarımızı, özellikle yoğun ihracat
yaptığımız İskandinav ülkeleriyle
TEMMUZ - AĞUSTOS 43
Salih Zeki Çakır Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği Başkanı
Kabotaj Mesajları
D
enizciliğin bir bayramı olması
çok güzel bir şey elbette. Bu
bayramın kutlamasını yaparken
hakkını vermek gerekir. Bu anlamda
ülke çapında sönük geçen bir gün
olduğunu söyleyebiliriz. Bu bayramın
önemine binaen verilen ilgi ve kutlamalar sönük kalmakta. Denizciliğin
hüsnükabul görmesi için daha etkin
olması kaçınılmazdır. Böyle bir bayrama vesile olan faaliyetin de hakkının
yeterince verildiğini düşünmüyorum.
Çünkü özellikle dâhili karasularımızdaki mavi coğrafyamız dediğimiz mavi
44 TEMMUZ - AĞUSTOS
vatandan istifade bu düzenlemeye
rağmen sınırlı kalmaktadır. Hala yük
araç ve yolcu taşımaların büyük oranı
karayoluyla gerçekleşmektedir. Oysa
deniz doğal asfalttır. Deniz yolundan
istifade üst düzeyde olabilirdi. Bunun
için gerekli düzenlemelerden önemli
bir tanesi, mevcut hükümetin 2004 yılında ÖTV’siz yakıtı teşvik ederek attığı
ciddi adımı kabul edebiliriz. Fakat bunun getirdiği kazanım istenilen oranda
olmadı. Çünkü hala deniz yolu, teoride, taşımacılığı diğer taşıma modlarına
göre daha ucuz dense bile, maalesef
dâhilîde karayoluyla rekabet edecek
durumda değil. Hem yük hem yolcu
hem de araç taşıma yeterli oranda denize dönmemektedir. Bunun özendirilmesi için ilave teşviklere ihtiyaç vardır.
Bunlardan önemli bir tanesi limanlarda
elleçlenen yüklerin özel bir tarifeye
tabi tutulmasıdır. Ayrıca liman ve yük
özelliklerine uygun özel maksatlı yeni
gemiler inşa edilerek yük, yolcu ve araç
taşımaları yapılmalıdır. Bu fedakarlığı
liman sahiplerinden beklemek zor. Bu
sağlandığında denizde taşıma oranları
artacaktır. Şu anda bunlar mevcut haliyle kara trafiğini denize kaydırmaya
yetmemektedir. Zaten Avrupa Birliği
bunun için özel teşvikler geliştirip kıyı
boyu taşımalarında özendirmeler yapmaktadır. Çünkü bunun ekonomiye,
çevreye, otoyol bakımına, ekonomik
ve çevresel faktörlere ciddi katkıları var.
İstanbul denizciliğin merkezidir.
Pek çok yıldır bu bayram etkinliklerini
takip ediyorum ama ilkokul müsameresi gibi sönük geçmektedir. Denizci
devlet, denizci millet iddiasındayız ama
tüm kamuoyunda, ulusal medyada her
yerde etkin kutlamaların yapılması,
denizciliğin farkındalığının artırılması
için önemli bir vesile olur. Bu bayramın
anlam ve öneminin anlatılması lazım.
Bayram iyi bir uygulamanın, iyi bir
kazanımın sonucunun kutlanmasıdır.
Ama buradaki kazanımlar yeterli değil.
Bu haliyle bir bayram gerektirmeyebilir.
Gerçekte bayram gibi bayram olması
gerekir. Çocuklarımıza denizin sevdirilmesi gerekir. Buradaki menfaatlerin
anlatılması için önemli bir gün. Bir fırsat.
Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle anıyor, denizciliğimizin gelişmesine katkı sağlayan geçmiş bütün
şahsiyetleri minnetle yad ediyor, 1
Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutluyorum.
Hasan Çemrek Kabotaj Hattı Ro-Ro ve Feribot İşletmecileri
Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
1
Temmuz 1926’da yürürlüğe giren ve
Türk Denizcilik tarihinde, karasularımızın bağımsızlığı adına bir dönüm
noktası olan Kabotaj Kanunu, modern
Türk Denizciliği açısından da; ulaşımdan,
taşımacılığa, turizmden, balıkçılığa büyük
bir önem taşımaktadır.
Üç tarafı denizlerle çevrili ve dünya
üzerinde önemli iki boğaza sahip güzel
ülkemiz denizcilikte daha modern seviyelere ulaşmak, ülke ekonomisine katkısını
arttırmak, denizcilikte daha çok söz sahibi
olabilmek için her türlü avantaja sahiptir.
Ülkemizin denizlerde sahip olduğu bu
zengin potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek, dünya denizciliğinde hak ettiğimiz
yeri almamız, deniz ticaretinin daha da gelişmesi en büyük dileğimizdir.
Bu vesile ile deniz şehitlerimizi rahmetle
anıyor ve ekmeğini denizden kazanan denizcilerimiz ve dernek üyelerimiz adına 1
Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramını
kutluyorum.
Süheyl Demirtaş GİSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı
yükselişe bakıldığında kurumsallığa, şeffaflığa ve hesap verebilirliğe önem vermesi
GİSAŞ’ı bugünlere getirmiştir.
Yenilikçi yönüyle de öne çıkan bir kurum
olan GİŞAŞ, eğitime, çevreye, Ar-Ge ve inovasyona verdiği önem kapsamında Manevra
Takip Programı ve Grit Satış Hizmet Programını hayata geçirmiştir.
2014 yılını çok başarılı bir şekilde geçiren
GİSAŞ, faaliyet alanlarını azaltmasına rağmen (örneğin bünyemizde önceden Ortak
Sağlık Birimi mevcuttu), karlılığı yüksek bir
artış göstermiştir. Dolayısıyla önümüzdeki
dönem GİSAŞ’ın iştirak kapsamındaki yatırımlarının artırılması ve farklı bölgelerdeki
fırsatların takip edilmesi ihtimal dahilindedir.
Ulusumuzun, 1 Temmuz 1926 yılında
yürürlüğe girmesiyle dünya denizlerine açılma yolunda attığı sağlam adımlardan biri
ve Türk ticaret denizciliğinin başlangıcı olan
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlarım.
Erkan Dereli Denizcilik Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı
8
9. yılını yaşadığımız Kabotaj
Bayramı, ülkemiz ve denizcilik endüstrisi için kutlu olsun.
Ülkemizin kurtarıcısı ve cumhuriyet ile demokrasimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
ulusumuza armağan ettiği Kabotaj Hakkı’nı, ne yazık ki “Denizcilik Bayramı” ya da “Türkiye Ulusal
Denizcilik Günü” olarak kutlayacak aşamaları elde edemedik.
İstanbul’un
39
ilçesinin
Anadolu’da 9 ve Avrupa yakasında 14 olmak üzere 23’ünün denize kıyısı bulunmaktadır. Diğer taraftan, Artvin’den Hatay’a kadar,
17’si büyükşehir olmak üzere 28
ilimiz de deniz kıyısında olup, 404
ilçesi ve 69 beldesi vardır ve bu illerde, ülkemiz nüfusunun 37 – 40
milyonu yaşamaktadır.
1 Temmuz Kabotaj Bayramı etkinliklerinin, mülki amirliklerimiz
ve belediyelerimiz, her kademedeki tüm denizcilik eğitim kurumlarımız ile deniz ve çevre, doğa,
turizm, kültür, spor STK’larımızın
işbirliğiyle, bu illerimiz ve ilçelerimizin kaçında kutlama yapılacaktır, gerçekten araştırma konusudur.
“Denizci Millet, Denizci Ülke”
olabilmemiz, ancak çocuk yaşlarda “Deniz İzciliği” etkinlikleriyle
başlayarak, insanlarımıza deniz
sevgisi, denizcilik mesleği ve deniz kültürünün bilincini vermemiz,
sevdirmemiz ve benimsetmemiz
ile mümkün olabilir.
“24 Eylül Dünya Denizcilik
Günü” ve “20 Mayıs Avrupa Denizcilik Günü” ve “25 Haziran
Dünya Denizciler Günü” olduğu
gibi, ülkemizde de “1 Temmuz
Türkiye Ulusal Denizcilik Günü”
olmalıdır. Sadece deniz kıyısı il ve
ilçelerimizde değil, iç sularda, tabii
ve baraj göllerinde de bir denizcilik bayramı, denizcilik şöleni olarak
kutlanmalıdır.
Toplumda bu bilincin oluşması
ve gelişmesi, ülkeyi yönetenlerin
de “Denizcilik Endüstrisi”ne bakış
açısını değiştirecektir.
“STRATEJİK SEKTÖR” konumundan ne yazık ki çıkarılan denizcilik sektörü, gerek ülke ekonomisinde gerekse, küresel denizcilik
arenasında hak ettiği yerde değildir.
Sürdürülebilir, kalıcı ve her kesimi bütünleştirici kanun, tebliğ, yönetmelik ve genelgeler ile gelişmiş
denizci ülkeler olanaklarına sahip
olacak “Denizcilik Endüstrisi”, çok
yakın gelecekte, Türkiye’nin cari
açığının kapatılmasına ve o oranda
da istihdamın artmasına, işsizliğin
azalmasına talip olacak duruma
gelecektir.
Denizcilik Federasyonu olarak, bu ilkeler doğrultusunda,
Atatürk’ün çizdiği rotada, Türkiye’mizi demokratik, çağdaş, medeni ve refah seviyesi yüksek, gelişmiş ülkeler düzeyine getirmek
en büyük hedefimizdir.
Bu duygu ve düşüncelerle, tüm
ulusumuzun ve deniz dostu, denizseverler ve tüm denizcilerin Kabotaj ve Denizcilik Bayramı kutlu
olsun.
Kabotaj Mesajları
1
995 yılında Tuzla Gemi İnşa ve Onarım
Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren
tersaneler ve yan sanayi kuruluşlarının
katılımı ile kurulan GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi
A.Ş., özellikle 2011 yılından bu yana bireylerin kişisel yöntemlerine bağımlı olmadan
sürdürülebilir, genişletilebilir bir yapı olan
kurumsal yapılanmaya geçilmiştir ve kurumsal yönetim ilkelerinin dört temel unsuru olan “şeffaflık, adalet, sorumluluk ve
hesap verebilirlik” ilkeleri, yönetimin vizyonuyla birleştirilerek şirketin tüm kademelerine yayılmıştır.
GİSAŞ Gemi İnşa San. A.Ş.’nin sunduğu
başlıca hizmetler şunlardır:
Kılavuzluk ve Römorkaj Hizmetleri, Grit
Satış Hizmetleri, Liman Hizmetleri: Acil Müdahale Hizmetleri ve Çevre Danışmanlık
Hizmetleri
GİSAŞ Gemi İnşa Sanayi A.Ş. Tuzla Aydınlı Koyu’nda tek olarak hizmet vermektedir ve muadili bulunmamaktadır. Murat
Kıran’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’na geldiği 2011 yılından itibaren gerçekleştirdiği
TEMMUZ - AĞUSTOS 45
Cem Melikoğlu Türk Loydu Vakfı Başkanı
T
Kabotaj Mesajları
ürkiye’mizde, 20 Nisan 1926
tarihinde kabul edilmiş olan
Kabotaj Kanunu, 1 Temmuz
1926’da yürürlüğe girmiş ve bu
Kanun, “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj
hizmetleri, Türk Vatandaşları ve
Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır” hükmünü getirerek Osmanlı
Devleti zamanında yapancılara
kaptırmış olduğumuz bu önemli
hakkı geri kazanmış, eskiden yabancıların elinde olan bu faaliyetlerin bundan böyle sadece Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceğini belirtmiştir.
Kabotaj Yasası ile amaçlanan
Türk denizciliğinin gelişmesidir.
Daha önceden kapitülasyonlarla
yabancılara verilen haklar böylelikle denizde kendi vatandaşlarımız
adına geri alınmaktadır. 8 bin kilometreyi aşkın sahil şeridimiz ve
üç yanının denizlerle çevrili olması
açısından ülkemiz, en ucuz ve en
46 TEMMUZ - AĞUSTOS
çevre dostu taşımacılık türü olan
deniz taşımacılığını geliştirmek için
her türlü avantaja sahiptir.
Kabotaj Kanunu ile kazandığımız bu önemli avantajı, her
fırsatta, her şekilde denizcilik
sektörümüzün tüm alanlarında
kullanmalıyız. Şüphesiz hem yük
hem de yolcu taşımacılığında denizyollarını şu andakinden çok
daha iyi, çok daha verimli kullanabiliriz. “Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı” olarak kutladığımız bu
önemli günde doğru denizcilik
stratejileriyle, iyi planlanmış kısa ve
uzun vadeli ama ayağı yere basan
denizcilik politikalarıyla kabotaj
taşımacılığını canlandırmanın yollarını aramalıyız. Bir dalgadan bir
damla çıkarmak kolaydır, biz bir
damladan bir deniz çıkarmalıyız.
Yüreği denizden geçen tüm
vatandaşlarımızın 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutlarım.
Ziya Gökalp GESAD Yönetim Kurulu Başkanı
G
ESAD Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökalp 1 Temmuz
1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile Türkiye’nin, kendi
kara sularında egemenlik ve bağımsızlığını ilan ettiğini belirterek,
mesajında şunları kaydetti:
“Güçlenen gemi sanayi altyapısı, modern tersaneleri ve büyüyen
deniz ticaret filosuyla uluslararası
rekabete açık denizcilik sektörümüzün ülke ekonomisine katkısı her
geçen gün artmaktadır. Denizciliğimizin daha da gelişmesi için, denizlerimizden sağlanan imkanların
Fikret Kösoğlu Gemi
Brokerleri Derneği Başkanı
G
artırılması ve kaynaklarının ekonomiye kazandırılması yeni kurulacak
hükumetimizin öncelikleri arasına
girmesini temenni ediyoruz.
Üç tarafı denizlerle çevrili ve iki
önemli boğaza sahip ülkemizin
jeopolitik açıdan büyük önem arz
eden bu konumunu, ülkemiz denizciliğimizin ülküsü açısından da
en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız.
Yeni kurulacak hükümetimiz
bu anlayışla denizcilik alanındaki
çalışmalarımızı ve sektörün değerli
temsilcilerinin gayretlerini destek-
elişen
ekonomimizde
henüz hak ettiği yeri ve
önemi tam olarak anlaşılamayan
denizciliğimizin,
yeni dönemde hak ettiği yerine kavuşması ve ekonomimize
kattığı katma değerin artarak
devam etmesi dileği ile tüm
denizcilik camiamızın Kabotaj
Bayramı’nı kutluyorum.
lemeye devam etmelidir. Bu düşüncelerle, 1 Temmuz Denizcilik ve
Kabotaj Bayramını kutluyor, denizcilerimize başarılar diliyor, bütün
denizcilik sektörümüzü sevgiyle
selamlıyorum.”
Huzur
Huzur Yat
Yat
STK’lar
1 Temmuz Denizcilik ve
Kabotaj Bayramınız
kutlu olsun.
HAYALLERİNİZİ
HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
TEMMUZEYLÜL-EKİM
- AĞUSTOS• | 47
15 |
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE
Telefon:
(+90 Mah.
216) Tersaneler
395 29 30 Cad.
- (+90Nuh
533)
500
93 /No:3
Fax: (+90
446 68/ 48
Evliya- Çelebi
San.
Sit76
A Blok
Tuzla 216)
- İSTANBUL
TÜRKİYE
80 Adres:
Temmuz
Ağustos
2013
E-Posta:
[email protected]
www.huzuryat.com.tr
Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48
E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
Kısa Kısa
Dev projede 5 bin 520
personel aralıksız çalışıyor
48 TEMMUZ - AĞUSTOS
İSTANBUL–Gebze-Orhangazi-İzmir otoyol
projesinin en önemli bölümü İzmir Körfez Geçiş
Köprüsü inşaatında köprü giriş viyadükleri
tamamlandı. Geçtiğimiz Mart ayında kopan
kedi yolunun tekrar yapılması için hazırlıklarda
son aşamaya gelindi, 2015 yılı sonu olan köprü
bitim tarihinde bir değişiklik olmadığı belirtildi.
Şu anda 5 bin 520 personelin aralıksız çalıştığı
dev proje tamamlandığında İstanbul-İzmir arası
3,5 saatte inecek. Köprünün yılda 650 milyon
dolarlık bir tasarruf sağlaması planlanıyor. Kedi
yolunun tamamlanmasının ardından 330 bin
metre ince kablodan oluşacak, ana kablonun
yapımına başlanacak.
“Gemi sanayimiz, dünyada
teknolojinin lokomotifidir”
GEMİ Sanayicileri Derneği’nin (GESAD) 15.
Olağan Genel Kurulu Türk Loydu Profesör
Teoman Özalp Salonu’nda gerçekleşti.
GESAD’ın 15. Olağan Genel Kurulu’na,
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce,
Tuzla Kaymakamı Mümin Heybet, Kıyı
Emniyeti Genel Müdürü Yaşar Duran Aytaş,
Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, İMEAK
Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Cengiz
Kaptanoğlu, Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri
Birliği Başkanı Murat Kıran, Denizcilik
Federasyonu Genel Başkanı Erkan Dereli,
İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Oğuz Salim Söğüt ve çok sayıda davetli
katıldı. Genel Kurul’da konuşma yapan Gemi
Sanayicileri Derneği Başkanı Ziya Özalp, “Gemi
sanayi sektörümüz, dünyada teknolojinin
lokomotifi olarak tanımlanır. İlk olarak 11
Aralık 1455 tarihinde Fatih Sultan Mehmet’in
fermanıyla faaliyete geçirilen Tersane-i Amire,
gemi sanayimizin de başlangıcı olmuştur.
Avrupa denizcilik
sektöründe dev işbirliği
P&O Ferries ve Ro-Ro gemi operatör şirketi SOL
Continent Line Büyük Britanya, Benelux ülkeleri
(Belçika,Hollanda,Luxemburg) ve İskandinav
ülkeleri arasında çeşitli servis ağları konusunda
işbirliğine hazırlanıyor. Günlük talep oranında
belirlenecek seferler Tilbury, Teesport, Zeebrugge
ve Göteborg şehirleri arasında olacak. P&O Ferries
şirketi Ticari İlişkiler Direktörü Janette Bell yaptığı
açıklamada, bu ortaklık ile İskandinav bölgesinde
yapmış oldukları taşımacılık hizmetlerinin
boyutunu daha da büyüttüklerini belirtti.
Bu işbirliği sayesinde
artık İngiltere’nin
güneyi ve Kuzey
Britanya’dan
İskandinav
ülkelerine ulaşmak hem daha yüksek oranda
hem de daha kolay olacak diyen Bell, ortaklıktan
duyduğu memnuniyeti dile getirdi. SOL Continent
Line şirketinden Ragnar Johansson ise konu
ile ilgili şöyle konuştu: “P&O Ferries şirketi ile
yapmış olduğumuz bu son derece profesyonel
ortaklığı kamuoyuna duyurmaktan son derece
memnunuz. Bu anlaşma Göteborg-Zeebrugge
arası hizmetlerin kapasitesini
arttırmak adına çok akıllı
bir adım. Bu sayede Birleşik
Krallıkla aramızda daha
hızlı, rahat ve sık hizmet
sağlayabileceğiz.
Y
e
v
ÜVENİLİR
G
I
T
I
Hİ
AK
ZM
ET
NUYORUZ.
EN KALİTEL
İ YA
SU
LE
ĞI
TÜRKİYE KARASULARINDA ve DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ LİMANLARDA
• ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin
• ÖTV’siz Fuel Oil-İfo
• ÖTV’li KDV’li Deniz Dizel Yağları
• Transit Yakıt
• Transit Yağ
Evren Caddesi Elif Sk. Erdem İş Merkezi Kat: 3 No:1 Güneşli / İst.
Tel : +90 212 551 53 43 • Faks: +90 212 552 28 03 • GSM: 0 538 365 30 00 • 0532 574 67 20 • 0507 446 03 91 e-mail:[email protected] | www.erdempetrol.com.tr
Sedat Altunay
G.M.S Consulting Group Director
Makale
B
50 TEMMUZ - AĞUSTOS
izler ülke olarak henüz farkında değiliz ama tüm dünyada denizler büyük bir
zenginlik kaynağıdır. Kirletmemek
şartı ile ekmeden biçilen tarladır.
Geliri Ortalama 7 trilyon dolar
olan çok büyük bir alandır. Dünya
çapında yılda 90 milyon tonun üzerinde su ürünü (Balık ve Türevleri)
avlanmaktadır. Petrolün yüzde 30’u,
Doğalgazın yüzde 50’si denizlerden
çıkarılmaktadır. Dünya ticaretinin
yaklaşık yüzde 85’i deniz yolu ile
yapılmaktadır. Ülkemiz Türkiye
Coğrafi yapısı itibariyle bir deniz
ülkesidir. 8 bin 483 kilometre sahil
şeridimiz, 377 bin 714 kilometre
ekonomik deniz alanımız mevcuttur. Yeteri kadar sahip çıkamasak
da bu alan kara alanımızın dışında
mavi bir vatandır. Bu mavi vatanın
her karışı 73 milyon insanımızın ilgisine ve yönlendirilmesine ihtiyacı
vardır. Dünyadaki küreselleşme sonucunda gerek uluslar, gerekse denizcilik firmalar bazında çok önemli değişimler yaşanmaktadır. Makro
düzeyde yaşanan bu değişimin en
gelişmiş örneği Avrupa Birliği’dir.
Avrupa Birliği her konuda olduğu
gibi denizcilik alanında da 25 ülkenin denizcilik piyasasındaki entegrasyonu, sanki 25 ülke değil de
tek bir denizcilik piyasası gibi işler
haldedir.
Rekabet güçlerini arttıran bu
Bizim
İçin
Her Gün
Bayram
oluşum aktif büyüklükte yüzlerce
milyar dolarlık firmaları ortaya çıkartmıştır. Artık rekabet ve mücadele geçmişteki kapitülasyonların
ortaya koyduğu limanların ve suyollarının kullanım haklarının tekrar geri alınmasının ötesinde Türk
Denizcilik firmalarının ülke sınırları dışında her yerde dev şirketlerle
mücadeleye bırakmıştır.
Cumhuriyetin Kuruluşu ile
birlikte genç Türkiye Devleti
Osmanlı’dan gelen yabancı ülke sömürüsüne tepki olarak ortaya koyduğu irade, bugün artık anlamını
yitirmiş ve yerli-yabancı denizcilik
şirket evlilikleri ile 92 yıl önceki
anlayışı ve tepkiyi anlamsız kılmıştır. Artık 1 Temmuz Denizcilik ve
Kabotaj Bayramı’nı kutlarken, bu
bayramı sadece “Denizcilik Bayramı” olarak kutlamak ve denizcilik
alanındaki ülkemizin ulaşmak istediği hedefleri bu bayramda ortaya koymak gerekir. Zaten İMO 25
Haziran tarihini Dünya Denizciler
Günü ilan etmiştir. Biz de dünyadaki bu gelişmeye uyarak artık bu
tarihi bayram olarak kutlamak en
doğru olanıdır.
Öncelikle ülke olarak denizcilik alanında neyimiz eksik, bunları
önümüze koymamız gerekir. 8 bin
483 kilometre sahil şeridimiz ve
377 bin 714 kilometre ekonomik
deniz alanımızla çok özel bir strate-
jik alan ve 3 önemli denizi kontrol
eden bir ülkeyiz. Gemi yapımı için
çok önemli olan, çelik üretimi çok
gelişmiş, muhteşem tersanelerin yer
aldığı ve de mühendislik-işçilik kalitesi üstün vasıflarda olan birikimlerimiz var. Sınır tanımayan, dünyayı ve gelişmeleri iyi tanıyan ve de
takip eden yeni nesil genç işverenler
ve profesyoneller var. Avrupa’daki
tersanelere kilit vuracak, Çin, Kore,
Japonya ile rekabet edebilecek hırs
ve enerjiye sahip şirketlere sahibiz.
Sadece diğer alanlarda olduğu gibi
denizcilik alanında da yeterince
organize olamıyoruz, paslaşma yapamıyoruz, üniversite sektör işbirliği zayıf, uzun vadeli hedefler ve
planlar yapabilecek ve uygulamayı
gerçekleştirip, teşvik edecek devlet
bürokrasisi kadroları yeterli değil.
Kredi Kurumları denizcilik sektörüne mesafeli devlet teşvikleri ise yok
denecek kadar az.
Bunların dışında; amatör denizcilik alanındaki engeller aynen
devam etmektedir. Amatör denizcilerin yaşam koşullarına uymayan,
her kademede ve seviyede amatör
denizcilerin tekne sahibi olmasını
önleyen mevzuat ve uygulamalar
aynen devam etmektedir.
Deniz ve yelken kulüpleri ile marina ve yat limanlarının bulunduğu
kara alanlarından alınan ecrimisil
yetmiyormuş gibi bir de deniz alan-
ancak yüzde 4’üne hitap etmektedir.
Üniversiteler, meslek okulları değillerdir. Bilimsel çalışmaları, doktora programları, uluslararası kabul
görmüş bilimsel yayınları, dünyaya
ses getiren araştırmaları ile varlıktırlar.
Türkiye Avrupa Kıtası’nda Hırvatistan ve Polonya’dan sonra deniz kıyısı ve nüfus yapısı nedeniyle
denizcilik alanında yetişmiş uzman
personelin ihracını gerçekleştirecek
kapasitededir. Ancak bu denizcilerin uluslararası standartta bir eğitim
almaları, sınır tanımayan denizlerde
görev yapmaları, tercih edilmeleri
için gerekli olan şartlardır.
Eğer denizcilik eğitimi veren kurumlar komşu ülkelerden ve dünyanın çeşitli yerlerinden öğrencileri
kabul edip eğitemiyorsa ve ilgi görmüyorsa, mahalli bir meslek okulu
halinde kalınması kaçınılmazdır.
Deniz Ticaret Odası’nın yapması gereken, tüm denizcilik eğitimi
yapan kurumlara eşit mesafede
davranmak, bu kurumlardaki öğrencilere eğitimleri süresince burslar vermek, bilimsel araştırmalara
fonlar tahsis etmek, dünyadaki en
iyi öğretim üyelerini eğitim vermek
için Türk üniversitelerine gelmeleri
için cazibe ve destek sağlayan fonları yaratmalıdır.
Yeni parlamento ile yeni hükümetle Denizcilik Müsteşarlığı’nı
ortadan kaldıran 655 Sayılı Kanun
hükmündeki kararnamenin değiştirilerek, tekrar Müsteşarlığın Kurulması, hatta bir Bakanlık olarak
teşkilatlanarak 377 bin 714 kilometre ekonomik deniz alanımızın deniz altı ve deniz üstü servetlerimizi
daha verimli kullanmamız gerekir.
Bütün bu olumlu ve olumsuz
yönlerine rağmen dünya sıralamasında önemli bir yerdeyiz. Bütün
denizcilerin 1 Temmuz Denizcilik
ve Kabotaj Bayramı kutlu olsun!
Makale
larından da ecrimisil alınarak amatör denizciler için pahalı bir uğraşı
ve ödenmesi mümkün olmayan bir
fatura ile karşılaşmaları söz konusu
olmaktadır.
Türkiye de 28 bin öğrenci çeşitli üniversite ve meslek okullarında
denizcilik eğitimi alıyor. İlgililer şu
anda 7 bin denizci istihdam açığı
olduğundan bahsediyor. Denizcilik
alanında eğitim ve istihdam arasındaki uyumu nasıl sağlayacağız, bu
konunun çözümü için kimse bir şey
söylemiyor.
Deniz Ticaret Odası Başkanı Sayın Metin Kalkavan “Deniz Ticaret
Odamızın en büyük projesi Piri Reis
Üniversitesi’dir. 100 milyon dolar
bu proje ile önümüzdeki 5 yılda bu
üniversite 4 bin 500 öğrenci kapasitesine ulaşacak. Şu anda 700 öğrencimiz var.” Bu durumda çok büyük
emeklerle ve çok büyük mali destekle Piri Reis Üniversitesi denizcilik eğitimi yapan 28 bin öğrencinin
TEMMUZ - AĞUSTOS 51
‘Denizle Randevu 2015’ festivali merakla bekleniyor
‘KARANIN bittiği yerde yeni bir yaşam başlar’
mottosuyla hareket eden Deniz Yatçılık, bu yıl
dördüncüsü gerçekleşecek ‘Denizle Randevu 2015’
için rotasını Marmaris Palace Beach’e çevirdi. Milyon
dolarlık teknelerin bir araya geleceği festivalde
Absolute, Dominator ve Sea Ray markalarının modelleri
sergilenecek. 31 Temmuz–2 Ağustos tarihleri arasında
Marmaris'te gerçekleşecek 'Denizle Randevu 2015’
festivalinde, Deniz Yatçılık müşterileri için özel sürprizler
hazırlıyor. Marmaris Palace Beach by Grand Yazıcı,
organizasyona özel hazırlıkları ile bundan sonraki
yıllarda da deniz tutkunlarının mola merkezi olma
yolunda emin adımlarla devam ediyor.
Kısa KIsa
Dünyanın en büyük batık gemi müzesi Yenikapı’da açılacak
52 TEMMUZ - AĞUSTOS
MARMARAY kazılarında çıkarılan
arkeolojik buluntular için yapılacak
müze ve arkeopark projesi Fatih
Belediye Meclisi’nden geçti. Müze,
dünyanın en geniş antik tekne
koleksiyonuna ev sahipliği yapacak.
Marmaray kazılarıyla gün yüzüne
çıkarılan Yenikapı batıklarının
sergilenmesi için yapılacak müzenin
avan projesi Fatih Belediye Meclisi’nden
oybirliğiyle geçti. 2004’te Kültür ve
Turizm Bakanlığı’nın izniyle İstanbul
Arkeoloji Müzeleri’nce başlatılan
kazılarda çıkarılan eserler Yenikapı’da
inşa edilecek müze ve arkeopark
projesinde sergilenecek.
İstanbul trafiğine
14 adet "double
ended" yeni gemi
İSTANBUL trafiğini azaltmak,
denizin toplu ulaşımdaki payını
artırmak için Dentur Avrasya, 14
adet ''double ended'' yeni gemi
yapıyor. Dentur Avrasya Genel
Müdürü Ünsal Savaş; “Ulaştırma
Bakanlığı ve İstanbul Büyük Şehir
Belediyesi'nin yürüttüğü başarılı
ulaşım projelerinden esinlenerek,
İstanbul'un doğal asfaltı olan
denizin daha etkin kullanımını
sağlayarak, deniz taşımacılığının
toplu ulaşımdaki payını artırmak
ve trafiğin çevreye olan olumsuz
etkisini azaltmak için özel sektör
olarak başladığımız 14 adet yeni
nesil gemi projesinin bir İstanbul
projesi olarak hayat bulmasını arzu
ediyoruz.” dedi. İstanbul siluetine
uygun tasarlanmış, modern hatlara
sahip yeni nesil gemilerin proje
aşaması 9 ayda tamamlandı.
Bu projede, sessiz ve emisyon
oranı düşük yeni nesil çevreci
motorlar kullanılacak. Polonya'da
yapılan havuz testi sonuçlarına
göre; yüksek manevra kabiliyeti
olan yeni gemilerde, dünyada ilk
kez kullanılan özel tekne formu
sayesinde yakıttan yüzde 54 tasarruf
sağlanacak ve aynı zamanda şu
anki gemilere göre yüzde 40 daha
hızlı seyir yapılabilecek. Her bir
gemi yaklaşık 1.500.000 dolara mal
olacak, proje yakıttan elde edilecek
tasarrufla kendi maliyetini 7 yılda
amorti edecek. Yeni nesil gemiler
milde 4 litre civarında yakacak.
Ege’nin en büyük konteyner
limanı olmayı hedefliyor!
İzmir Aliağa’da PETKİM Limanı içinde inşaat faaliyetleri
devam etmekte olan liman 1,3 milyon TEU kapasite ile Ege
Bölgesi’nin en büyük konteyner limanı olmayı hedefliyor.
APM Ege Terminali, hızlı ve modern konteyner işletme
yeteneği ile birlikte 700 metre rıhtım uzunluğu, 16 metre
su derinliği ve 16 bin TEU kapasiteli son nesil gemileri
yanaştırabilme özelliğiyle Ege Bölgesi’nin ihracat, ithalat
ve ticaret yeteneğine büyük bir güç katarak, Ege’yi küresel
ticarete doğrudan bağlayacak özelliklere sahip modern
bir işletme olarak faaliyete girecek. Terminal ve Denizcilik
Endüstrisi’nde 24 yılı aşkın deneyimi bulunan APM
Terminals Genel Müdürü Mogens Wolf Larsen, APM
Terminals’in yurtiçi ve yurtdışı hizmet operasyonları ile
terminale ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Röportaj
APM Terminals Genel Müdürü Mogens Wolf Larsen
54 TEMMUZ - AĞUSTOS
Mr. Larsen, öncelikle kendinizden ve denizcilik sektöründeki
background’ınızdan bahsedebilir
misiniz?
Terminal
ve
Denizcilik
Endüstrisi’nde 24 yılı aşkın deneyimim bulunuyor. Profesyonel kariyerimi A.P. Moller Maersk Grubu’nun
değişik iş birimlerinde üst düzey
yönetici olarak yaptım. Eğitimimi
Copenhagen Business School‘da tamamladım ve daha sonra Ohio State University, IMD Business School,
The University of Chicago okullarında lojistik, yönetim ve MBA
eğitimi aldım. Dünyanın önde gelen denizcilik ve terminal işletme
şirketlerini bünyesinde barındıran
A.P. Moller Maersk Grubu’nda 24
yılı aşan profesyonel yönetim deneyimim ile denizcilik ve liman işletmeleri konularında geniş bir birikime sahip olup, hali hazırda APM
Terminali İzmir, Genel Müdürlük
görevini yürütmekteyim.
APM Terminals’in yurtiçi ve
yurtdışı hizmet operasyonlarıyla
ilgili bilgi verebilir misiniz?
Ana merkezi Hollanda Lahey’de
bulunan APM Terminals, denizcilik sektöründe 100 yılı ve liman/
terminal işletmeciliğinde 50 yılı
aşkın süredir hizmet vermekte olan
Danimarka kökenli A.P. Moller
Maersk Group bünyesinde terminal işletmeciliğinde dünya liderliğini hedefleyen bağımsız bir iş
birimidir. APM Terminals, 20 bin
300 çalışanı, 5 kıtada ve 39 ülkede
hâlihazırda hizmet vermekte olduğu 63 liman ve terminali, 46 ülkede
operasyon yaptığı 164 lojistik köyü
ile küresel bir terminal ağını dünyanın önde gelen 60 düzenli hat taşıyıcısının hizmetine sunmaktadır.
APM Terminals’in dünya lojistik
ağını gösterir aşağıdaki resim, şir-
ketin küresel operasyonel yeteneğinin önemli bir göstergesidir.
PETLİM’in 28 yıllığına işletim
hakkını almanızla beraber Hizmet Ofis Binanızı açtınız. Öncelikle nasıl bir kadroyla hizmet
sunacaksınız? İşletme hakkını
almakla birlikte limanda ve İzmir
ekonomisinde nasıl bir fark yaratacaksınız?
APM Terminals İzmir olarak
öncelikle sağlık, emniyet ve güvenlik alanlarında en başarılı, bölgedeki en kaliteli ve rekabetçi hizmeti, verimlilik ve kalite esaslarına
dayalı olarak gerçekleştirebilecek,
bu hedefler ile limanı zamanında
işletmeye alabilecek yetenek ve birikimde bir ekip oluşturduk. Bu
ekip, APM Terminals İzmir olarak
misyonumuzu gerçekleştirmemiz
için gerekli tüm alanlarda birikim
ve deneyimli, sektöre ve bölgeye
liderlik getirebilecek yetenekte insanlardan oluşturuldu. Amacımız
Ege’nin ticaretini büyütmek ve
Türkiye’nin en kaliteli ve eni iyi yönetilen limanlarından birini ülkeye
kazandırmaktır. APM Terminals’in
uluslararası birikim ve deneyimi de
bu hedeflerimizi gerçekleştirmede
Aliağa’da yeni konteyner terminalinin açılması yönünde önemli
bir adım attınız. Terminalin faaliyete geçme tarihi, toplam kapasitesi ve terminal özellikleriyle ilgili
bilgi verebilir misiniz? Bu terminal ile İzmir piyasasına nasıl bir
katkı sağlayacaksınız?
İzmir Aliağa’da PETKİM Limanı
içinde inşaat faaliyetleri devam etmekte olan liman 1,3 milyon TEU
kapasite ile Ege Bölgesi’nin en büyük konteyner limanı olacaktır.
APM Ege Terminali hızlı ve modern konteyner işletme yeteneği ile
birlikte 700 metre rıhtım uzunluğu,
16 metre su derinliği ve 16 bin TEU
kapasiteli son nesil gemileri yanaştırabilme özelliği ile Ege Bölgesi’nin
ihracat, ithalat ve ticaret yeteneğine büyük bir güç katacak ve Ege’yi
küresel ticarete doğrudan bağlayacak özelliklere sahip modern bir
işletme olarak faaliyete girecektir.
Liman birçok teknik özelliği ile
Türkiye’deki en modern konteyner
limanı olarak faaliyet gösterecektir.
Tam otomatik kapı (plaka okuma
bilgisi ve IT entegrasyonu ile), ileri
teknoloji vinçler ve açık ve kapalı
alanlarda konteyner hareketlerini
anlık yönetebilen akıllı sistemler ile
ülkemizin en modern ve en verimli konteyner işletmesine şimdiden
adaydır. Terminalin birinci fazının
2016 başında hizmete açılması ile
birlikte faaliyete başlayacak olan
ve Türkiye ve bölgedeki en büyük
yük gemilerinin rıhtıma yanaşarak
yük aktarmasına olanak sağlayacak
olan 3 adet STS vinç ile 10 adet RTG
vinç devreye alınacaktır. Bu ileri
teknoloji ekipmanlar ile donatılmış
olan vinçlerin (STS ve RTG) Eylül
ayının sonunda limana getirilmiş
ve montajına başlanmış olacaktır.
Terminalin ikinci fazının 2016 yılı
sonuna doğru devreye alınması sürecinde ayrıca 6 adet STS vinç ile 26
adet RTG vinç devreye alınacak ve
konteyner limanı tam kapasite ile
devreye girebilecek yeteneğe kavuşacaktır.
Limanda çevreye duyarlılık konusunda yürüteceğiniz çalışmalar
ile alacağınız güvenlik önlemlerinden bahsedebilir misiniz?
Çevre konusu APM Terminals
olarak öncelik alanlarımızın başında gelmektedir. APM Terminals küresel olarak tüm limanlarında etkin
çevre yönetimi ilkeleri uygulamakta ve örnek projeleri hayata geçirmektedir. Bu alanda birkaç önemli
örnek vermek gerekirse, hava salınımlarını en aza indirmek üzere
kullanmakta olduğumuz ağır iş
makinaları – vinçlerimiz- elektrikli
motor ile donatılmış olacak. Böylelikle hava emisyonlarını azaltmayı
planlıyoruz. Bunların yanı sıra bu
yıl mayıs ayında Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız
ile bir protokol imzalayarak “Yeşil
Liman” projesine katıldık. APM
Terminals faaliyete geçtikten sonra
“Yeşil Liman” statüsüne kavuşabilecek ve bu alanda Avrupa’daki yeşil
liman belgesine sahip birçok APM
terminali arasına İzmir Terminalimizi de ilave etmiş olacağız.
“Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” için iletmek istediğiniz mesajınızı paylaşabilir misiniz?
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı bu sektörde faaliyet gösteren
tüm kuruluşların başta, kamu kuruluşları olmak üzere çok önem
verdiği, denizcilik faaliyetlerinin
ülkemiz açısından öneminin vurgulandığı çok önemli bir bayramdır.
Türkiye’de yaklaşık iki yıllık görev
sürem içinde bu bayramın sektör
için önemini gördüm ve bunu hem
sektörümüz hem de ülkemizin denizcilik ve lojistik alanındaki fırsatlarını daha iyi anlaması bu bilincin
toplumun birçok kesimine yayılması için çok önemli bir gündür.
Türkiye’nin denizcilik alanındaki
farkındalığını geliştirmek üzere
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kapsamındaki faaliyetlerini görmekten
büyük mutluluk duyuyorum ve sektörümüzün bu önemli bayramını
en içten duygularımla kutluyorum.
Röportaj
bize önemli bir destek sağlamaktadır. APM Terminals olarak PETKİM ve APM Terminals arasındaki
ortak görüş ve güçlü işbirliğinin bir
neticesi olarak 2023 yılında bölgede 2,5 - 3 milyon TEU arasında
bir konteyner hacminin oluşmasını
öngörüyoruz. Ege Bölgesi’nin kombine taşımacılık alanında yapılmakta olan master planın uygulamaya
alınması halinde de bu talebin daha
da gelişeceğini ve büyüyeceğini tahmin ediyoruz.
TEMMUZ - AĞUSTOS 55
Dew Marine, Bunker Konferans
katılımcılarına keyifli anlar yaşattı
BU yıl Uluslararası İstanbul
Bunker Konferansı'nın 7’ncisi
yine Gemi Yakıt İkmalcileri
Derneği tarafından organize
edildi. İstanbul’da düzenlenen
konferans pek çok ülkenin
katılımı ile gerçekleşti.
Konferansın sponsorlarından
olan Dew Marine, konferans
katılımcıları için organize edilen
Boğaz Turu gezisi ile katılımcılara
keyifli anlar yaşattı. Boğaz
gezisinin ardından Galatasaray
Adası olarak bilinen Suada Club’
da akşam yemeği ile gece sona
erdi.
Kısa Kısa
“Hopa-Batum demiryolu bağlansın”
56 TEMMUZ - AĞUSTOS
TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi’de “Hopa-Batum
demiryolu bağlansın” dedi.
Bölgenin iletemediği sorunu
Başbakan’a TİM Başkanı
iletti. Hopa-Batum demiryolu
konusu, Türkiye İhracatçılar
Meclisi Başkanı Mehmet
Büyükekşi tarafından Türk
ihracatçısının isteği olarak
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na
sunuldu. Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun da katıldığı
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin
Sektörler Toplantısı’nda HopaBatum Demiryolu bağlantısının
yıllardır bir sorun ve istek
olduğu ifade edilerek TİM
Başkanı Büyükekşi tarafından
gündeme getirildi. Çırağan
Sarayı’nda gerçekleştirilen
toplantıda sektörlerin ihracat
perspektifleri, sorunlar ve
çözüm önerileri görüşüldü.
Sektörlerin ihracata yönelik
sorunlarının yanında, bölgesel
bazda ihracatın geliştirilmesine
yönelik öneriler Başbakan’a
sunuldu. Bu kapsamda Doğu
Karadeniz İhracatçılar Birliği
(DKİB) Başkanı Ahmet Hamdi
Gürdoğan tarafından sıklıkla
gündeme getirilen HopaBatum Demiryolu bağlantısının
ivedilikle hayata geçirilmesi
konusu da gündeme geldi.
TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi, ihracatçıların
sorunları ve taleplerine yönelik
yaptığı 11 sayfalık sunum
içinde yer alan 13 maddelik
öneriler bölümünde Hopa-
Batum Demiryolu konusunu
da özel bir talep olarak dile
getirdi. Büyükekşi, “Özel bir
talebimiz ise Hopa-Batum
Demiryolu projesidir. Bu hat
bizi Batum limanıyla Çin’e
kadar uzanan hatta bağlamış
olacak” şeklinde konuştu.
Denizkurdu 2015 Tatbikatı’nda
“seçkin gözlemci günü” dikkat çekti
yılı tatbikatlar
programına
istinaden Deniz
Kuvvetleri
Komutanlığı
tarafından
planlanan
Denizkurdu
Tatbikatı,
Donanma
Komutanlığınca
14-28 Mayıs
tarihlerinde
Marmara, Ege
ve Doğu Akdeniz’in Türk karasularında
gerçekleştirildi. Tatbikatla gerçek hedeflere
fiili güdümlü mermi atışları icra ederek birlik
ve gemilerin harbe hazırlık seviyelerinin
geliştirilmesi, harp kabiliyetlerinin en yüksek
düzeye ulaştırılması, birlik ve personelin
görevlerine olan alışkanlıklarının artırılması
amaçlandı. Denizkurdu 2015 Tatbikatı,
birlik ve gemilerin Gölcük, Erdek, Foça ve
Aksaz limanlarından 14 Mayıs'ta hareketiyle
başladı, harbe hazırlık eğitimleri ile askeri
senaryoya dayalı serbest oyun faaliyetleri
icra edildi. Eğitimlerin ardından birlik ve
gemiler 18-19 Mayıs tarihlerinde İzmir, Foça,
Çeşme, Kuşadası, Bodrum, Marmaris ve
Aksaz limanlarını ziyaret etti, gemiler halkın
ziyaretine açıldı.
Kısa Kısa
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ın
da katıldığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Denizkurdu 2015 Tatbikatı'nda "seçkin
gözlemci günü" dikkat çekti. Donanma
Komutanı Koramiral Veysel Kösele'nin sevk
ve idaresinde gerçekleştirilen tatbikatın
"seçkin gözlemci günü", TCG Salih Reis
Fırkateyni'nin Aksaz Deniz Üs Komutanlığı
rıhtımından ayrılmasıyla başladı. Fırkateyn,
limandan ayrılmadan önce komuta kademesi
gemiye geldi. Gemiye ilk olarak Donanma
Komutanı Koramiral Kösele çıktı. Ardından
gelen Genelkurmay Başkanı vekili ve Kara
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar,
geminin güvertesinde törenle karşılandı.
Orgeneral Akar, gemiye çıkışında denizcilere
özgü "silistire" adı verilen selamlama
düdüğü çalındı. Güverteye çıkışında önce
Türk Bayrağı'nı selamlayan Akar, Donanma
Komutanı Koramiral Kösele ve gemi
komutanının ardından tören mangasını
selamladı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 2015
Dünya Denizcilik Üniversitesi yeni kampüs binasına kavuştu
DÜNYA Denizcilik Üniversitesi'nin
(World Maritime University-WMU)
Tarihi Malmö Liman Binasının da
içinde bulunduğu yeni kampüs
binası, Uluslararası Denizcilik
Örgütü (IMO) Genel Sekreteri
ve aynı zamanda WMU Konsey
Başkanı Koji Sekimizu, Nippon
Vakfı Başkanı Yohei Sakasawa
ve Dünya Denizcilik Üniversitesi
(WMU) Rektörü Cleopatra
Doumbia-Henry tarafından törenle
hizmete girdi. Törende konuşma
yapan IMO Genel Sekreteri ve
Dünya Denizcilik Üniversitesi
Konsey Başkanı Koji Sekimizu,
yeni binanın Avustralyalı Mimar
Tyrone James Cobcroft ile ünlü
Danimarkalı Mimar Kim Utzon
tarafından tasarlandığını söyledi.
Tarihi Malmö Liman Binasının da
içinde bulunduğu kampüsün,
Nippon Vakfı ve bağışcıların
desteği ile restore edilerek
Dünya Denizcilik Üniversitesi'ne
kazandırıldığını ifade eden IMO
Genel Sekreteri Koji Sekimizu, yeni
kampüs alanının, eski kampüsün
iki katı büyüklüğünde ve yaklaşık
6 bin metrekarelik bir alana sahip
olduğunu belirtti. IMO Genel
Sekreteri Koji Sekimizu, Türkiye'den
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
eski Bakanı Binali Yıldırım ve
Şimşekler Gemi Geri Dönüşüm
Şirketi'nden Adem Şimşek'in
Altın Sponsor olarak 25'er bin
dolar bağış yaptığını kaydederek,
kendilerine teşekkür etti.
TEMMUZ - AĞUSTOS 57
Yan Sanayi
Türk Gemi Geri Dönüşüm
Sektörü BM’nin Gündeminde
58 TEMMUZ - AĞUSTOS
U
Aliağa GEMİSANDER Başkanı Adem Şimşek
luslararası alanda çevre ve
kalkınmaya yönelik faaliyet gösteren kuruluşlar
tarafından tüm dünyaya ‘örnek tesis’ olarak gösterilen ‘Türk Gemi
Geri Dönüşüm Tesisleri’ Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı’nın
(UNDP) gelişim gündemine alındı.
İzmir’in Aliağa İlçesinde faaliyet gösteren tesislerin çevre ve iş
sağlığı olanakları açısından dünya
gemi geri dönüşüm sektöründe tek
akredite tesis olarak kabul görmesi;
uluslararası kuruluşların da dikkatini çekiyor.
Sebahattin Turan’dan oluşan heyet
Aliağa’daki Gemi Geri Dönüşüm
Tesislerinde bir dizi temas ve incelemelerde bulundu.
Teknik inceleme programı kapsamında; Gemi Geri Dönüşüm
Sanayicileri Derneği’ni de (GEMİSANDER) ziyaret eden heyet,
Dernek Başkanı Adem Şimşek tarafından karşılandı. Adem Şimşek
Başkanlığındaki yönetim kurulu
üyeleri ile birlikte yaklaşık 3 saat
süren bir toplantı gerçekleştiren
heyet, karşılıklı görüş alış verişinde
bulundu.
Türkiye desteği hak ediyor
UNDP Birleşmiş Milletler Türkiye Elçisi Katalin Zaim ve beraberindeki UNDP Gemi Geri Dönüşüm Proje Hazırlama Uzmanı
Carlo Lupi, UNDP Proje Hazırlama
Asistanı Burak Erten Şahin, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı uzman yardımcıları Gülsen Şahin Oltulu ve
Zaim: Türkiye dünyanın en
modern tesislerine sahip
Toplantıda konuşan UNDP
Birleşmiş Milletler Türkiye elçisi
Katalin Zaim, Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı’nın global kalkınmayı sağlamak adına oluşturulmuş bir program olduğunu ve özellikle gelişmekte olan ülkeler ile iş
birliği yaparak kalkınma çalışmaları yaptığını söyledi. Proje karşılığında hibe desteği vermek adına uzun
bir süredir gemi geri dönüşüm sektörünü dünya ölçeğinde gözlemlediklerini anlatan Zaim, “Buradaki
amacımız yatırıma en uygun tesisi
tespit ederek, hemen her alanda
kusursuz bir tesisin oluşmasına
öncülük etmektir. Bu doğrultuda
yaptığımız araştırmalar neticesinde
Türkiye dünyanın en modern gemi
geri dönüşüm tesislerine sahip olan
bir ülke konumundadır. Açıkçası
Türkiye desteği hak eden tek ülkedir” dedi.
Türkiye’de sektörü temsil eden
Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nin yatırım ve gelişim
noktasında son derece tecrübeli ve
hazırlıklı olmasının büyük avantaj
olarak değerlendiren Zaim, “Küresel Çevre Fonu; (Global Environment Facility -GEF), BM Kalkınma Programı (UNDP), BM Çevre
Çevre korumaya yönelik 10
milyon TL yatırım
Türk Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri adına BM heyetine teşekkür eden GEMİSANDER Başkanı Adem Şimşek ise Gemi Geri
Dönüşüm tesislerine son dönemde 10 milyon TL’lik çevre korumaya yönelik yatırımlar yaptıklarını belirterek, “Biz Türk gemi geri
dönüşüm sektörü olarak gelişime
her daim açığız. Özellikle çevre ve
iş sağlığı konusunu çok önemsiyoruz. Bunun içindir ki elimizde
çevre alanında uzmanlar tarafın-
dan hazırlanmış projelerimiz var.
Bu projeleri sizlere memnuniyetle
sunabiliriz. Ancak, sizin tespitleriniz ışığında da daha başka önerilere de açığız” dedi.
AB mevzuatının, ekonomik
ömrünü tamamlamış AB Bayraklı gemilerin sadece Türkiye’de
geri dönüşüme kazandırılabilmesine imkân tanıdığını hatırlatan
Şimşek, şunları söyledi: “Dünyada AB bayraklı gemileri geri
dönüşüme kazandırmak adına
AB mevzuatının getirdiği yükümlülükleri yerine getiren tek ülke
Türkiye’dir. Ancak bunun bilincinde olan Avrupalı şirketler gemilerini değerinin daha üstünde
satmak adına gemilerini önce AB
bayrağından çıkarıyor ve Panama
gibi ülkelerin bayrağı altına taşıyor. Sonrada gemilerini dünyanın
geri kalmış, çevreci tesislere sahip
olmayan ülkelere gönderiyor. Zira
çevre duyarlılığını iş sağlığı ve
güvenliğini esas alan Türk gemi
geri dönüşüm sektörünün ilkel
şartlarda faaliyet gösteren o ülke-
ler ile rekabet etme şansı yok. Biz
Türk gemi geri dönüşüm sektörü
olarak gelişime açığız, gemilerin
güvenli ve çevreye duyarlı geri
dönüşümü için hazırlanan Hong
Kong Sözleşmesi’ne ilk imza atan
ülkeyiz, ancak yaptığımız çevreci yatırımların, gelişimin ve çevre
hassasiyetimizin karşılığını almak
bizim en büyük hakkımız olmalıdır”
Başkan Adem Şimşek’in sözlerini şaşkınlıkla karşılayan UNDP
Birleşmiş Milletler Türkiye Elçisi
Katalin Zaim, tespitlerin son derece önem arz ettiğini, haksızlığın
ortadan kaldırılması adına gerekli
girişimlerin mutlaka yapılacağını
ve konunun takipçisi olacaklarını
söyledi.
Daha sonra gün boyunca gemi
geri dönüşüm tesislerinde incelemelerde bulunan heyet, gemi
geri dönüşüm operasyonlarını da
yerinde izledi ve yürütülen faaliyetler hakkında Başkan Adem
Şimşek’ten bilgi aldı.
Yan Sanayi
Programı (UNEP) ve Dünya Bankası tarafından yönetilen, ortak
bir çevre programıdır. Sivil toplum kuruluşları tarafından çevrenin korunması adına hazırlanan
tüm projeler Birleşmiş Milletler
Küresel Çevre Fonundan desteklenmektedir. Bu noktada proje
karşılığında Türk Gemi Geri Dönüşüm sektörünü de proje karşılığında desteklemeye hazırız” diye
konuştu.
TEMMUZ - AĞUSTOS 59
Yan Sanayi
Makale
Thyssenkrupp Türkiye’de
paslanmaz çelik sektörüne girdi
P
60 TEMMUZ - AĞUSTOS
aslanmaz çelik ürünler, endüstriyel malzemeler ve
ham maddelerin dağıtımı
ile lojistik hizmetlerinde 40 ülkede 500 şubesiyle dünyanın önde
gelen kuruluşları arasında yer alan
ThyssenKrupp Materials International, şimdi ThyssenKrupp Materials Turkey adıyla ülkemizde faaliyet
göstermeye başladı. Türkiye’de 20
yıllık deneyimi bulunan paslanmaz
çeliğin lider markası, gerçekleştirdiği bu hamle ile birçok sektöre
paslanmaz çelik ürünlerin tedarik
edilmesi ve servis hizmetlerinin
verilmesi konusunda hizmetlerini
yeni hedeflerle sürdürecek. Dünya
genelinde 30 bin çalışanı bulunan
ThyssenKrupp Materials International, cirosunu 13.7 milyar Euro
şeklinde açıklarken, 2014 yılı cirosu 55 milyon Euro olarak belirtilen
ThyssenKrupp Materials Turkey de
cirosunu 3 yıl içinde iki katına çıkarmanın hesaplarını yapıyor.
tüm paslanmaz çelik kalitelerinde,
standart veya özel ölçülerde levha
ve ruloları, farklı üretim standartlarında dikişli, dikişsiz borular
ile kutu ve dikdörtgen profilleri,
özel talepler doğrultusunda hem
Avrupa’nın birçok ülkesindeki üretim tesislerinden hem de dünyanın
önde gelen üreticilerden tedarik
edilerek müşterilerinin hizmetine
sunuluyor. ThyssenKrupp Materials Turkey, ihtiyaca göre levha
ya da rulo halindeki malzemelere
mevcut servis merkezinde ilave
yüzey işlemleri de uygulayarak
her sektöre uygun çözümler üretiyor. Yıllık 27 bin ton ürün satışı
gerçekleştiren kuruluş, yakın gelecekte tüm sanayi kollarının ihtiyaç
duyduğu alüminyum, karbon çelik
ve endüstriyel plastikler gibi diğer
ürün gruplarında da müşterilerine
özel çözümler sunacak bir “Malzeme Tedarik Merkezi” oluşturmayı
da hedefliyor.
Özel çözümler için “Malzeme
Tedarik Merkezi” geliyor
ThyssenKrupp Materials Turkey, ürün portföyü içinde yer alan;
Stoklardaki 150 bin farklı
ürünle hızlı tedarik hizmeti
ThyssenKrupp Materials Turkey, ülkemizde otomotivden gemi
inşa sektörüne, endüstriyel mutfak
sanayiinden zücaciyeye kadar birçok sektöre ürün tedariki sağlıyor.
Gündelik hayatta kullanılan birçok
üründe imzası bulunan ThyssenKrupp Materials Turkey’in en önemli farkını ise hızlı tedarik hizmeti
oluşturuyor. Dünyanın birçok
ülkesindeki şubeleri ile ThyssenKrupp Materials International’ın
küresel gücünü kullanan kuruluşun, geniş ürün ve hizmet çeşitliliği hemen her türlü malzemeyi
kapsıyor. ThyssenKrupp Materials
International’ın sadece Almanya’daki tesislerinde bulunan stoklarında 150 bin farklı ürün yer alıyor.
İleri seviyede gelişmiş depo, lojistik ve bilgi lojistiği sistemleri; tüm
şubelerin mümkün olan en düşük
stok seviyeleri ile müşterilerine en
hızlı teslimat hizmetini vermelerini sağlıyor. ThyssenKrupp Materials Turkey, bu sayede ister tek
parçalık ve bir defaya mahsus olsun ister birkaç milyon gibi yüksek
adetlerdeki müşteri ihtiyaçlarında,
ürünleri tam zamanında ve tam
istenilen ölçülerde müşterilerine
ulaştırıyor.
Bugünün ve yarının ihtiyaçları için
Türkiye’yi çevreleyen denizler ve açık denizleri kapsayan alanlarda Türkiye’nin menfaatlerini korumak
amacında olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, envan-
Denizaltıların
modernizasyonu
tamamlandı
terindeki denizaltıların modernizasyonuyla bugünün
ve yarının harekât ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor.
STM’nin yürüttüğü son teknolojiye paralel denizaltı modernizasyonları da bu hedefe ulaşmada önemli
rol oynamakta. Başta Milli Gemi Projesi (MİLGEM)
olmak üzere deniz platformlarında çok sayıda milli
projenin sahibi olan STM, önümüzdeki dönemde de
muhtemel yurt içi ve yurt dışı denizaltı projelerinde
yer almayı hedefliyor.
“Ay Sınıfı Denizaltı Cihaz/Sistem Yenileme Projesi”
kapsamında, STM, Sistem-Platform montaj ve entegrasyon faaliyetlerinin, Entegre Lojistik Destek (ELD),
ve teknik yardım/destek hizmetlerinin sağladı. STM,
hala devam eden “Yeni Tip Denizaltı” projesinde de
azami yerli katkının sağlanması için önemli görevler
üstleniyor.
Savunma Sanayi
D
eniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın TCG Doğanay ve TCG Dolunay isimli denizaltılarının
modernizasyonları tamamlandı. STM tarafından yürütülen proje ile denizaltıların en önemli
savaş ve seyir sistemleri modernize edilerek Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildi.
STM Savunma Teknolojileri ve Mühendislik
A.Ş’nin 4,5 yıldır sürdürdüğü denizaltı modernizasyon çalışmalarını tamamlandı. “Ay Sınıfı” denizaltılar
TCG Doğanay (S-351) ve TCG Dolunay’ın (S-352)
modernizasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın imkân ve kabiliyetlerine önemli katkı sağlandı. Türkiye’de sivil bir firmanın
denizaltı modernizasyonunda ana yüklenici olması
bakımından bir ilk olma özelliğini taşıyan proje kapsamında denizaltıların elektronik destek, hücum ve
seyir periskopları ile atalet sistemleri modernizasyonu başarıyla tamamlandı. Projenin başarıyla tamamlanması, denizaltı projelerinde yerli sanayinin
aldığı sorumluluğun gelişmesi bakımından da önem
taşıyor. Proje, 35 yılı aşkın süredir denizaltı inşa eden
ve bu konuda büyük tecrübesi olan Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve
Tersanesinin iş-gücü ve bilgi desteği ile başarıya ulaştı.
TEMMUZ - AĞUSTOS 61
Deniz Eğitimi
62 TEMMUZ - AĞUSTOS
Piri Reis Üniversitesi’nde
MentorShip Projesi
Tamamlandı
P
iri Reis Üniversitesi tarafından yürütülmekte olan
“Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve
İnovasyon Kapasitesi Geliştirme
Merkezi ve Sertifikasyon Programı” projesi akademik faaliyetleri
17 Haziran günü Piri Reis Üniversitesinde gerçekleştirilen “Ar-Ge ve
İnovasyonda Klas Kuruluşlarının
Rolü’’ konulu çalıştay ve proje kapanış toplantısı ile tamamlandı.
Piri Reis Üniversitesi Konferans
Salonu’nda yapılan, üniversite sanayi işbirliğinin ön planda olduğu
çalıştayda açılış konuşmasını Piri
Reis Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.
Oral Erdoğan yaptı.SEFT, DELTA,
STM, SU MARİNE, TAKA, ÇİNDEMİR , SANMAR, ÇELİKTRANS, TÜRKTER, ARTI, OKYANUS ANAHTAR, AYSU, SEDEF,
İSTANBUL, CEMRE, SANMAR,
RMK, SELAH gibi tanınmış tersane ve dizayn ofislerinin yer aldığı
sertifika programı eğitimleri ve bu
kapsamda yapılan ders, çalıştay
ve seminerler ile sektörde Ar-Ge
ve inovasyon konusunda önemli
bir farkındalık yaratıldığı, sektör
oyuncusu tersane ve tasarım ofislerinin Ar-Ge, yaratıcılık ve İnovasyon kapasitelerinin arttırılması
yönünde önemli adımlar atılmış
olduğu belirtildi.
Piri Reis Üniversitesi’nin kuruluş amacının Ar-Ge ve inovasyon anlamında sektörüne hizmet
vermek olduğunu belirten Proje
Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Taner Albayrak tarafından projenin
planlandığı şekilde devam ettiği,
öngörülen tüm hedeflerine ulaştığı ve proje çerçevesinde gemi inşa
sektörü temsilcilerine verilen mentorluk hizmetlerinin proje süresi
sonunda da devam edeceği ifade
edildi. Projenin Sektör Danışmanı Sena Nomak ise bu çalıştayda
ele alınan ana temanın; 2005-2008
yılları arasında gerçek potansiyeli-
ni gösteren gemi inşa sektörünün
eski parlak günlerine dönebilmesi
maksadıyla, Ar-Ge ve inovasyon
kapasitesinin arttırılmasında klas
kuruluşlarının rol ve önemi üzerinde olacağı ve konuşmacıların
buna göre özenle seçilmiş olduğunu vurguladı. Erkan Dereli Başkanlığında yapılan klas kuruluşu
oturumunda Türk Loydu, ABS,
DNV-GL, Class NK ve RINA temsilcileri tarafından konuya ilişkin
sunumlar gerçekleştirdi.
İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen MentorSHIP
(Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi Geliştirme Mentorluk ve Sertifika Programı) Projesinin kapanış oturumu yapılacak
ve ayrıca ‘’Ar-Ge ve İnovasyon
Sertifika Eğitimi’’ katılımcılarının
sertifikaları çalıştayın sonunda
kendilerine takdim edildi.
Limanlar
TEMMUZ - AĞUSTOS 63
DHL Supply Chain Türkiye’nin
yeni CEO’su David Christmas
Kısa Kısa
DÜNYANIN en büyük lojistik şirketi
DHL Supply Chain, David Christmas’ı
Orta Doğu, Rusya ve Türkiye
pazarlarından sorumlu CEO olarak
atadı. David Christmas yeni görevinde
DHL Supply Chain Türkiye’nin strateji
ve büyüme süreçlerinden sorumlu
olacak. Konuyla ilgili bir açıklama
yapan Christmas, “Müşterilerimiz için
daha büyük değer yaratma yolunda
çalışmalarımıza devam ederken, lojistik
endüstrisini şekillendiren programlar
oluşturmaya odaklandık. Orta Doğu,
Rusya ve Türkiye bizim için önemli
büyüme pazarları. Bu bölge içerisindeki
iş geliştirme süreçlerinin bir parçası
olmaktan dolayı büyük heyecan
duyuyorum.” dedi. 11 yıldır DHL’de
çeşitli görevlerde bulunan Christmas,
son olarak şirketin Avrupa, Orta Doğu
ve Afrika bölgelerinde CCO (Chief
Customer Officer) görevini yürütürken,
28 ülkenin hesap yönetiminden de
sorumluydu.
64 TEMMUZ - AĞUSTOS
Limanlara uğrayan gemi
sayısı yüzde 10,5 artışla 6
bin 403 oldu
2015 yılının ilk 5 ayında toplam
limanlara uğrayan gemi sayısı 28 bin
414’e ulaştı. Bu gemilerin 14 bin 792
adedi Türk bayraklı, 13 bin 622 adedi
ise yabancı bayraklı gemilerden oluştu.
Toplam uğrayan gemilerin ağırlığı
284,4 milyon tona ulaştı. Türkiye’nin
limanlarına uğrayan gemi sayısı mayıs
ayında bir önceki aya göre yüzde 10,5
artışla 6 bin 403 oldu. Bir önceki ayda
gemi sayısı 5 bin 794 seviyesindeydi.
Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü
İstatistik Bilgi Sistemi tarafından
açıklanan verilere göre, bu gemilerin
3 bin 322 adedi Türk bayraklı, 3 bin
81 adedi yabancı bayraklı gemilerden
oluştu. Toplam uğrayan gemilerin
ağırlığı aynı ayda 64,56 milyon ton
oldu.
Körfez vapurları dalış
turizmi için batırılacak
İZMİR Büyükşehir Belediyesi 2012 yılından itibaren
ekonomik ömrünü tamamladığı için pek çok kez
satışa çıkarmasına karşın talibi olmayan "Alaybey"
ve "9 Eylül" adlı körfez vapurlarını Karaburun
belediyesine bedelsiz verdi. Karaburun Belediyesi
hem dalış turizmini canlandırmak hem de balık
popülasyonunu arttırmak amacıyla iki vapuru da
batıracak. İzmir'in Alaybey tersanesinde 1974
yılında inşa edilen Alaybey ve 9 Eylül vapurları,
40 yıla yakın bir süre İzmir Körfezi'nde yolcu
taşıdı. Sık sık arızalanan ve tamir masrafları artan
gemiler İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından
2012 yılından itibaren ekonomik ömürlerini
tamamladıkları gerekçesiyle satışa çıkarıldı.
Alaybey'in demirbaş fiyatı 517 bin TL, 9 Eylül'ün
ise 631 bin TL olmasına karşın birçok kez üçte
bir fiyata satışa çıksa da kimse alıcı olmadı. Satış
süreci devam ederken vapurlara sürpriz talipli çıktı.
Karaburun Belediyesi vapurları dalış turizmine
ilgiyi çekmek ve balık popülasyonunu arttırmak
için istedi.Büyükşehir Belediye Meclisi, iki vapuru
bedelsiz olarak Karaburan Belediyesi'ne verme
kararı aldı. Karaburun Belediye Başkanı Ahmet
Çakır, İlçe kaymakamıyla da protokol yaptıklarını
iki vapuru turizm amaçlı olarak kullanacaklarını
söyleyerek, "Batık gemi olarak dalış turizmine
hizmet edecekler. Dalış turizmine teşvik amaçlı
kullanacağız. Ayrıca, balıkların popülasyonunun
arttırmak için balık yuvası işlevi görecek" dedi.
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.
www.coli.com.tr
COLI PROJECT CARGO (CPC) SHIPPING LTD. - ISTANBUL represents Singapore based ABB
Asia Break Bulk Pte Ltd and Hamburg based CPC Coli Project Cargo GmbH. Both are providing
COLI Project Cargo Ltd.
regular project parcel services between Europe and Asia and vice versa including SE Asia, India,
Persian Gulf, Black Sea, Turkey, Med Sea and Baltic.
CPC Istanbul is priorly responsible for Turkish and Black Sea markets for imports, exports, transit
cargoes and cross trades.
Solutions beyond the ordinary
Coli Project Cargo Denizcilik Ltd. Şti.
Eğitim Mah. Ahsen Sk. Sadıkoğlu İş Merkezi 1 No:10 D:66 Kadıköy 34722 İstanbul | Turkey
Phone: +90 (216) 325 7970 • E-mail: [email protected]
Dünyanın en büyük petrol
şirketi PetroChina oldu
Kısa KIsa
PEKİN tarafından Çin'in büyüyen ekonomisi için
gerekli petrolü güvende tutması için 1999 yılında
kurulan PetroChina, piyasa değeri bakımından
Exxon'u geçerek dünyanın en büyük petrol şirketi
unvanını elde etti. Çinli şirketin piyasa değeri
352,8 milyar dolarla, 352,6 milyar dolarlık Exxon
Mobil'i geride bıraktı.Son bir yılda PetroChina'nın
hisseleri yüzde 61 yükselirken, Exxon'da yüzde
14 düşüş görüldü. Petrol şirketleri fiyatlardaki
düşüş nedeniyle gelirlerinde düşüş yaşadı. Exxon
Mobil'in gelirleri son çeyrekte 6,3 milyar dolarla
2009'dan beri en kötü performansı gerçekleştirdi.
Aynı dönemde PetroChina'nın kârı 1,8 milyar
dolar olarak gerçekleşmişti.
66 TEMMUZ - AĞUSTOS
Kumport Limanı’nın yüzde 65’i satışa çıkarıldı
FİBA Holding, 2007’de
Turkon’la birlikte 255 milyon
dolara aldığı Ambarlı’daki
‘Kumport Limanı’nın yüzde
65’ini yaklaşık 2 milyar dolara
satıyor. 2008’de limanın
tek sahibi olan Fiba, 2010
yılında yüzde 35 hissesini
Umman Devlet Fonu’na
satmıştı. Türkiye’nin 3’üncü
büyük limanı Kumport için
China Merchants dahil 5
talip olduğu belirtiliyor.
Çin ve Hong Kong’un en
büyük liman işletmecisi
China Merchants Grup, Fiba
Holding’in Avcılar’daki limanı
Kumport’a talip. Çin’in en
büyük devlet şirketlerinden
biri olan China Merchants
Grup ile birlikte bir bir diğer
Çinli devlet şirketinin daha
Kumport’a talip olduğu ve
limanın toplamda 5 talibinin
bulunduğu belirtildi. Fiba
Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Hüsnü Özyeğin,
Kumport Limanı’nda
hisse satışının söz konusu
olduğunu teyit ederken, ilgili
sorumuzu, “O konuda süreç
devam ediyor. Bunun dışında
bir bilgi vermem doğru değil”
şeklinde cevapladı.
YASA Denizcilik gemi siparişinde değişiklik
YASA Denizcilik Şirketi, Güney Koreli SPP Tersanesi’ne
sipariş ettiği 2 adet 83 bin DWT taşıma kapasitesine
sahip kamsarmax tipi kuruyük gemi siparişlerini iptal
ederek, yerine 50 bin DWT taşıma kapasitesine sahip
MR tipi ürün tankeri ile değişikliğe gitti. Edinilen
bilgiye göre YASA Denizcilik Şirketi’nin geçen sene
sonu SPP Tersanesi’ne sipariş ettiği 83 bin DWT taşıma
kapasitesine sahip 2 adet kuruyük gemi siparişini
iptal ettiği ve yerine 183 metre boyunda, 32 metre
genişliğinde ve 50 bin DWT taşıma kapasitesine sahip
MR tipi 2 adet ürün tankeri siparişi verdiği öğrenildi.
TÜRK ARMATÖRLER BİRLİĞİ
1 Temmuz
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı
89. Yılı Kutlu Olsun
Tarihten günümüze Denizcilik,
hem ekonomik, hem politik
hem de kültürel öneme sahip olmuştur.
Güçlü Türkiye, Denizcilikle Olacaktır.
Can Besev
Yönetici-Analist
G
Makale
eçtiğimiz haftalarda denizcilik medyasında gözden kaçan ilginç bir haber
vardı. Nedense pek yankı bulmadı.
İnsan hayatıyla, kalitesiyle ilgili haberler genelde gölgede kalıyor ve
ekonomi, piyasalar ağırlıklı haberler ise daha çok okuyucu çekiyor
uluslararası medyada.
68 TEMMUZ - AĞUSTOS
Bu haberde, Pire mahkemesinin
1998 yılında batan Agios Panteleimon adlı kuru yük gemisinin (1972
yapımı, 3,018 DWT) sahiplerinden
ikisinin 17 yıl sonra ölüme sebebiyet vermekten mahkumiyetine karar verildiğini yazıyordu. Fiilen de
hapis cezalarını bir Yunan adasında çekmeye de başlamıslar, adalet
geç de olsa bu sefer biraz tecelli etmiş. Bu olayda, bu eski ve bakımsız
gemiyi işleten armatörler gereken
bakım onarımı yapmaktansa çareyi bayrak ve klas değiştirmekte aramış, sonunda gemi Honduras bayrağı ve klasında iken Akdeniz’de
batmış. Beşi Pakistanlı, ikisi Yunan
olmak üzere yedi denizci boğularak can vermiş. İşte bu iki Yunan
vatandaşı denizci için mahkeme 17
yıl sonra kesin kararı açıklamış: Bu
bir cinayettir, insanlık suçudur.
Halen böyle gemiler var, hatta Türk armatörlüklerde de var ve
ölüme davetiye şeklinde yüzmeye devam ediyorlar. (DADDER)
“Piyasa
Yazıları”nın
İnsani
Yüzü!
Deniz Çalışanları Dayanışma
Derneği’nin bir yazısında şöyle yazıyordu: Maaşlar geciktiğinde veya
geminin işleyemesi için gerekli
harcamalar yapılmadığında alarm
zilleri çalmaya başlıyor.
Bir sonraki ay yatar, halledeceğiz gibi vaatlerle oyalanıyorlar.
Daha sonra kâbus başlıyor. Evden
binlerce kilometre uzakta gemi
sorunlarla karşılaşıyor veya yetkililerce denize elverişsizlik nedeniyle
tutuklanıyor. Birden işletmeciyle
tüm irtibat kesiliyor; belki şirket
iflasa sürükleniyor. Kim bilir belki
binlerce dolar maaş alacağınız var,
eve dönebilecek paranız dahi yok.
Yemek, su, yakıt hepsi tükenmeye
başlıyor ve giderek anlıyorsunuz
ki şirket değil maaşınız, en temel
insani ihtiyaçlarınızı bile karşılamayacak. En iyisi beklemek ve paranızı aldıktan sonra eve dönmek.
Ancak bu bekleyiş sonsuza kadar
da sürebilir.
Uluslararası sözleşmelere göre,
terk edilme durumunda gemiadamlarının yurtlarına iadesinin
ayarlanması ve karşılanması bayrak devletinin sorumluluğu altındadır. Yaşanan birçok vakada görüldüğü gibi gerçekte ise geminin
mürettebatı, onların davasını savunan sendikalar ve diğer kurumlar
karşılarında herhangi türden bir
yardım sağlayacak bir yetkili bulamamaktadır. Yüzlerce kaderlerine
terkedilmiş gemiadamı, perişan
koşullar altında aylarca, sağdan
soldan verilen yemek ve yakıt sayesinde yaşamakta; nasıl hayatta
kalacaklarını, bırakın ailelerine
bakmayı, onları bir daha görüp
göremeyeceklerini düşünmektedirler.
Bir daha görüp göremeyecekleri meselesi gerçek bir nokta, zira
Agios Panteleimon murettebatı ve
daha birçok murettebat göremedi.
İspanya’da, Afrika’da, İtalya’da terk
edilen Türk gemilerinin çalışanlarından bazıları (acıları deşmemek
için isim vermek istemiyorum)
sevdiklerini bir daha hiç göremediler.
İşte bu yazıp çizdiğimiz “piyasa
yazıları”nın insani yüzü, bu gemiler para kazanmıyor, piyasalar inişte dediğimiz şeyin arka sokakları.
O arka sokaklarda çoğu kimsenin
hayal bile edemeyeceği şeyler dönüyor, çok rezaletler, sefaletler yaşanıyor.
Maaşları, emeği çalan hırsız ve
gemiye en zaruri bakımları yapmayıp batışına sebep olan katil elbette suçlu. Ama çaresizlikten ama
cahillikten bu gemilere binenlerin
de bir düşünmesi, araştırması ibret
alması lazım. Gemicilerin çok para
Yaptırım var mı? Yok. Gemiyi
haczetmek bir yaptırım değil artık,
çünkü zaten satılsa bankaya olan,
yakıtçılara, personele, acenteye,
kumanyacıya ve daha birçok yere
olan borcu kapatacak para bile
gelmeyecek o icra satışından. Yani,
öyle örnekler var ki, gemiyi çalıştırıp parasını yiyip sonra üzerindeki
mürettebatla terketmek bir kolay
kaçıs kapısı.
Terkedilen gemi yük altında da
olabilir, o yüzden kiracıların da
bilhassa çok dikkat etmesi gerek.
Mallarını taşıttıkları gemiler bir
limanda tutuklanıp, terkedilebilir.
Onun için kiralayıcıların bu konuda azami hassasiyet göstermesi
gerek. Ancak ve ancak bu tarzda iş
yapan firmalar yük bulamazlarsa
yaptıklarının bir anlamı kalmaz ve
dolayısıyla bir arınma sağlanır. Rus
ruleti oynayan yük sahipleri ve vicdansız armatörlerin birleşimi ise
kayıp hayatlar ve sefalet.
Diğer taraftan da öyle armatörler var ki, bir kamarot hastaneye
düştüğünde yabancı bir ülkede
onu gidip kendisi getirmeye kalkışıyor bir diğeri ayağı kırılanı rahat
etsin diye business classla getiriyor,
tüm tedavisi, ailesi ve gereksinimleri için hassas düşünüyor, elinden
geleni yapıyor. İşte bu armatör en
iyi kiracılarla çalışmayı, en yüksek
navlunları kazanmayı hak ediyor.
Makale
vaad eden şirketlere kanmadan bir
düsünmesi lazım, neden diye. Aynı
şekilde katılmadan önce gemi ismini açıklamayanlardan ve diğer
şüpheli davranışları sorgulaması
lazım. Kolay bir şey de değil, bazısı da biraz da bile bile lades diyor.
3-4 ay iş bekledikten sonra evden
ve çevreden de baskı olunca gemiye çıkayım da nasıl olursa olsun,
kısmet artık diyiveriyor. Ama sonrasında bir teneke kutu içinde (artık gemilikten çıkıyor) iz bilinmez,
dil bilinmez bir yerde kaderine terk
edilmek, belki de ölmek.
TEMMUZ - AĞUSTOS 69
Mezunlar ‘Geleneksel Dayanışma Gecesi’nde buluştu
İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO)
Mezunları DEFAV’ın ev sahipliği
ile gerçekleşen ve bu yıl 20’ncisi
düzenlenen Geleneksel Dayanışma
Gecesi’nde bir araya geldi. İTÜ
Denizcilik Fakültesi Mezunları’nın
bir araya geldiği geleneksel
Dayanışma gecesi 23 Mayıs
Cumartesi akşamı Fenerbahçe
Faruk Ilgaz Tesisleri’nde sektörün
yoğun katılı ile gerçekleşti.
Yemeğin ardından gerçekleşen
ödül töreni ile plaketler sahiplerine
takdim edildi. İlerleyen saatlerde ise
sahneye çıkan ünlü sanatçı Bengü,
geceye damgasını vurdu.
Kısa Kısa
Vergi Düştü, Deniz Taşımacılığı Arttı
70 TEMMUZ - AĞUSTOS
KARADENİZ Bölgesi’nin kuzeye açılan kapısı olan
Samsun’da bulunan Samsunport ve Yeşilyurt Limanları
başta olmak üzere liman hizmetlerinde artış meydana
geldi. Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB
Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Murzioğlu, konteyner
elleçlemesinde 2013 yılına göre artışın olduğunu söyledi.
Başkan Salih Zeki Murzioğlu, 2013 yılında 29 bin 855
adet konteyner elleçlemesi yapılan Samsun’da 2014
yılında yüzde 45.7 oranında artışla 43 bin 503 adete
çıktığını söyledi. 2002-2014 yılları arasında Samsun
limanlarının toplam elleçleme miktarının yüzde 143.8
oranında arttığını belirten Başkan Murzioğlu, “Aynı
dönemde Türkiye’deki artış yüzde 101.5 oranında
oldu. Samsun’un 2002 yılında toplam elleçleme payı
yüzde 2.02 iken, 2014 yılında payı yüzde 2.44 olarak
gerçekleşti. 2013 yılında elleçlenen konteyner sayısı payı
yüzde 0.57 olan Samsun’un 2014 yılında bu payı yüzde
0.79 olarak gerçekleşti. 2014 yılında Türkiye’de toplam
elleçlenen konteyner adedi ise bir önceki yıla göre yüzde
4.8 oranında artmıştır” dedi.
Sarp Yat
Uluslararası A’
Design Altın
Ödülü’nü kazandı
DÜNYANIN en prestijli
ve geniş kapsamlı tasarım
yarışması olarak kabul edilen
Uluslararası A’ Design Ödülleri
ve Yarışması’nda Türk yatçılık
şirketi Sarp Yat ‘Altın Madalya’
ile ödüllendirildi. 83 ülke farklı
ülkeden şirketlerin katıldığı
yarışmada ‘Yat Tasarımı’ ve
‘Yat İç Mekan’ kategorilerinde
ödüle layık görülen Sarp
Yat, Türkiye’den ödül almayı
başaran tek yat tersanesi olmayı
da başardı. İtalya Como’da
düzenlenen ödül törenine
Sarp Yat adına Sarp Yat Genel
Müdürü Ünal Şakar ve Sarp Yat
Tersane Müdürü Emre Şandan
katıldı.
Makale
GATE�TO
LOGISTICS
18-20 Kasım 2015
İstanbul
www.logitrans.com.tr
TEMMUZ - AĞUSTOS 71
Uluslararası
Transport Lojistik Fuarı
Organizasyon EKO MMI Fuarcılık Ltd. Şti.
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
Zamanında teslimat otomotiv sektöründe maliyeti azaltıyor
OTOMOTİV ve yan sanayinin
uluslararası pazarda rekabet gücünü
artırmasında lojistik firmalarına çok iş
düşüyor. Bugün, 100'den fazla ülkeye
otomotiv ürünü ihraç eden Türkiye’de
lojistik faaliyetlerin önemi gün
geçtikçe artıyor. Otomotiv firmaları,
stok maliyetlerinin ciddi rakamları
bulmasından dolayı stoksuz çalışmayı
tercih ediyorlar. Yüklerin taşınmasındaki
en ufak bir gecikme yan sanayinin
kendi hattının durmasına sebep
oluyor, bu nedenle yüklerin her zaman
terminli olması gerekiyor. Konuyla
ilgili sektör ihtiyaçlarına uygun hızlı,
esnek ve alternatifli çözümler sunan
Sertrans Logistics CEO’su Nilgün Keleş:
“Sertrans Logistics olarak otomotiv
sektörüne kurulduğumuz yıldan bu
yana hizmet veriyoruz. Hem sektörü,
Lojistik
Çin, lojistikte
Türkiye’yi seçti
72 TEMMUZ - AĞUSTOS
LOJİSTİK projelerine 2 trilyon dolar
ayıran ve 600 milyar dolarlık lojistik
pazarını dışa açma kararı alan Çin,
ilk karayolu anlaşması için Türkiye ile
masaya oturdu. UND’nin, “en büyük
hedeflerden biri” olarak belirlediği Çin
pazarına giriş için ilk büyük adım atılmış
oldu. 25-26 Mayıs’ta Pekin’de Karayolu
Düzenleme Genel Müdürü Mustafa
Kaya başkanlığındaki Türk heyeti ile
Çin Ulaştırma Bakanlığı heyeti arasında
Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık
Anlaşması taslağı karşılıklı parafe edildi.
UND adına toplantıya katılan Genel
Sekreter Nagihan Soylu, “Çin, böyle bir
anlaşma için ilk kez Türkiye ile masaya
oturdu. Anlaşmanın önemi çok büyük.
Çin’den üçüncü ülkelere taşımalar
gerçekleştirebileceğiz. İlk anlaşma
Türkiye ile yapılıyor. Büyük bir avantaj
yakalayacağız. Çin’in Rusya ve AB
hatta Türki Cumhuriyetlere olan ihracat
mallarını Türk nakliyecileri taşıyabilecek”
dedi.
hem sektörün iç ve dış dinamiklerini,
hem de sektörün günden güne gelişen
ve değişen ihtiyaçlarını yakından takip
ediyor ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda
biz de hizmet modellemelerimizi
güncelliyoruz. Otomotiv lojistiğinde
uluslararası nakliye, yurt dışı depolama ve
dağıtım, toplama ve geri dönüşüm, yurt
dışı depolardaki malların stok takiplerinin
yapılması gibi hizmet detaylarıyla
rakiplerimizden farklılaşıyoruz” dedi.
Özellikle otomotiv firmaları için “Just in
Time” hizmetinin gereklilik olduğunu
söyleyen Keleş, Sertrans Logistics olarak
sunduğumuz “Just in Time” hizmetimiz ile
müşterilerimiz, hem stok maliyetlerinden
kazanıyorlar hem de ürünleri anında
gümrüklenip üretime girebilme fırsatı elde
ediyorlar’’diye ekledi.
Ekol İspanya “Speedy
Gonzales” hızında
YURTDIŞI yatırımlarına hız kesmeden devam
eden Ekol Lojistik, 2014 yılında ülke portföyüne
İspanya’yı ekledi. Ekol İspanya’nın Satış Müdürü
Juan Bautista, “Almanya, Hollanda, Belçika,
Macaristan, Polonya, İtalya ve tabii ki Türkiye
ile olan karşılıklı günlük grupaj bağlantıları
sayesinde Ekol, grupaj çözümler açısından en iyi
5 firma arasına girmeye aday” şeklinde konuştu.
Ekol, nakliye hizmetlerinin çoğunu, filo ve
gemileri kapsayan kendi altyapısını kullanarak
sağlıyor. Ekol İspanya’nın kısa geçiş süreleri gibi
birçok rekabet avantajı bulunurken; kendi Ro-Ro
gemilerinden birisi olan Ayshe, Barselona ve
Madrid’i Münih ve Frankfurt’tan daha yakın hale
getiriyor. Bu hizmet, çift şoförlü kara taşımacılık
araçlarından çok daha hızlı bir taşımacılık olanağı
sunarken, limandan limana teslim süresi 48
saatte gerçekleştiriliyor. Ekol’ün bütünleşik
taşımacılık modlarını kullanması firmaya esneklik
kazandırıyor.
Endüstriyel Kontrol Ürünleri
Akış kontrol, basınç ve sıcaklık izleme ve kontrol
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
cilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
1 Temmuz Denizcilik
ve Kabotaj Bayramınız
kutlu olsun.
MAYIS-HAZİRAN • | 29 |
DEVİNİM MAKİNA
Müh. ve Müm. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Atatürk Oto Sanayi Sitesi, Ahi Evran Cad.
Nazmi Akbacı İş Merkezi No: 278
34398 Maslak/İstanbul
Tel : 0 212 346 25 79
Faks : 0 212 346 25 78
[email protected]
7 DENİZ
www.devinimmakina.com
Artvin’in gündemi kruvaziyer turizmi
HOPA TSO ve HOPAPORT ortak
imzaladıkları Kruvaziyer Turizmi
Protokolünü hayata geçirmek için
aralıksız çalışmalar sürüyor. Son
yıllarda Akdeniz’de yaşanan sıkıntılar,
Mısır ve Suriye’de yaşanan olaylar
Kruvaziyer Turizmi için Karadeniz’in
öne çıkmasına neden oldu. Sinop ve
Trabzon’da yaşanan kruvaziyer turizm
hareketliliğinin Artvin turizminin de
değerlendirilmesi düşüncesini öne
çıkardı. Bu kapsamda Hopa Ticaret
Odası ve HOPAPORT İl’de kruvaziyer
turizmini geliştirme anlamında geçen
yıl ortak bir protokol imzalayarak
çalışmalara başlamışlardı. Çalışmalar
kapsamında Margen Deniz ve Kara
araştırmaları, Eğitim ve Danışmanlık
firması ile çalışma konusunda
anlaşmaya varılmıştı. HOPAPORT
Genel Müdürü Meriç Burçin Özer,
HOPAPORT olarak kendi limanlarında
Deniz Turizmi
Türkiye’de son 10 yılda
gemi turlarına ilgi arttı
74 TEMMUZ - AĞUSTOS
DÜNYADA yaklaşık 22 milyon kişinin
tercih ettiği kruvaziyer turlarına ilgi
Türkiye’de son 10 yılda büyük oranda arttı,
her geçen yıl daha da artıyor. Tüm dünyada
toplam 300’e yakın kruvaziyer gemisi var
ve bu gemilerin önemli bir kısmı Akdeniz
sularında hizmet veriyor. Bu gemilerin
destinasyonlarında Türkiye limanları
önemli bir yer teşkil ediyor. Kruvaziyer
turlarında yolcuların tercihlerini belirleyen
ana unsurları fiyat, hizmet, destinasyon,
geminin özellikleri olarak sıralayabiliriz.
Yolcular kruvaziyer tercihlerini yaparken
bazen fiyata göre seçerken bazen de
uğranılan limanların özelliğini ya da
geminin yeni ve en büyük olması gibi
unsurları ön planda tutabiliyor. Kruvaziyer
seyahatleri Türk turistler tarafından giderek
daha çok tercih ediliyor. 7-8 yıl öncesinde
tüm Türkiye’de 10 bin kişinin çıktığı ve lüks
seyahat olarak anılan gemi turları turizm
pastasındaki yerini giderek genişletti.
Çünkü hem fiyatlar daha ulaşılabilir oldu
hem de çok daha çekici destinasyonlar
oluşturulmaya başlandı. Geçen yıl
Türkiye’de kruvaziyer turlarıyla toplamda
70 bin kişi seyahat etti.
projenin uygulanabilirliği anlamında bir
dizi çalışma içine gireceklerini, ancak
asıl önemli olanın turizm firmalarının
gelen turistlere sunacakları hizmetler
olduğunu, turizm firmalarından
tutun, esnafa ve lokantalara kadar
her sektörün bu projenin önemini
kavramasını sağlama adına bu
bilgilendirmelerin yapıldığını söyledi.
Türkiye Mavi Bayrak’ta
dünya ikincisi
TÜRKİYE’de, suyunun temizliği ve çevre
yönetimi açısından nitelikli plajlara verilen
“Mavi Bayrak”a sahip plaj sayısı, son 10 yılda
2,5 kat artarak 436’ya ulaştı. “Mavi Bayrak
Programı”nı uygulayan Uluslararası Çevre
Eğitim Vakfı (EFF) ile Türkiye Çevre Eğitim Vakfı
(TÜRÇEV) verilerinden derlenen bilgiye göre,
Türkiye, gerekli standartları taşıyan nitelikli
plaj ve marinalara verilen uluslararası çevre
ödülü “mavi bayrak”a, 1994 yılında kavuştu.
Türkiye, 6’sı Antalya, 5’i Muğla, 1’i Aydın olmak
üzere toplam 12 plajla başladığı “mavi bayrak
yarışı”nda, geçen süreçte dünyanın önde gelen
ülkeleri arasında yer aldı. Bu yılki değerlendirme
sonucu 436’ya yükselen bayraklı plaj sayısı,
böylece 174 mavi bayraklı plajın bulunduğu
2005 yılına göre 2,5 kat arttı. Türkiye, bu
sayıyla, 578 plajla İspanya’nın birinci olduğu
mavi bayraklı plaj sahibi ülkeler sıralamasında,
ikinciliğe ulaştı. Avrupa ülkelerinin önem verdiği
gözlenen “Mavi Bayrak Programı” uygulayan
47 ülke arasında, Yunanistan 395 plajla üçüncü,
Fransa 379’la dördüncü, Portekiz 299’la beşinci,
İtalya 280’le altıncı, Danimarka 250 ile yedinci
sırada yer aldı.
Yat-Tekne
TEMMUZ - AĞUSTOS 75
Kaya Ropes Team Turx
Cardiff’te ülkemizi temsil etti
Y
Yelken
elkenin formulası sayılan
ve dünyanın en zor 4 yelken yarışından biri olan
Extreme Sailing Series™ (ESS)’te
ülkemizi temsil eden Kaya Ropes
Team Turx 18 – 21 Haziran tarihleri arasında Cardiff ’te yapılan
dördüncü ayak yarışlarına katıldı
Seri’nin geleneği olduğu üzere, etap 18 Haziran’daki basın
günüyle başladı. Gerçekleştirilen
dümenci ve basın toplantılarının
ardından Cardiff ’te 4 günlük zorlu yarış için start verildi. Extreme
Sailing Series™’in dünyaca ünlü
76 TEMMUZ - AĞUSTOS
“stadyum yarışları”nda ekipler
hergün için planlanan 8 yarış için
4 gün boyunca parkurda mücadele verdiler. Serinin Cardiff Etabı 21 Haziran’da sona erdi.
Extreme Sailing Serisinin Cardiff ayağında ülkemizi temsilen
yarışan Kaya Ropes TeamTurx’ün
ana sponsporu olan Kaya
Ropes’un Yönetim Kurulu Üyesi
Ali Kaya şunları söyledi: Bu yarış bizim için çok daha farklı bir
anlam taşıyordu. Beklediğimiz
gibi katamaranlar Cardiff ’te zorlu dalgalar ve güçlü rüzgarlarla
mücadele ettiler. Kaya Ropes
Team Turx bu zor etapta yine
Kaya Ropes’un yüksek teknolojiyle ürettiği “high-tech halatları” ile rakipleriyle mücadele etti.
Bu sayede, biz de, TeamTurx de
gücümüzü bu zor yarışta ortaya
koymuş olduk.
Kaya Ropes Team Turx, daha
önce yarıştığı 3 etap olan Singapur, Umman ve Çin’de gösterdiği
üstün performans sayesinde elde
ettiği Land Rover Above and Beyond Kupası’nı da elinde bulunduruyor.
Kısa Kısa
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun.
TEMMUZ - AĞUSTOS 77
MIRA MARINE
SOLE GLOBAL DISTRIBUTOR MARINE LUBRICANTS
Osmanağa Mah. Özpark Sk. No:7 Kadıköy/İst.- Türkiye
Tel: +90 216 449 1900 Fax: +90 216 449 3169
E-Posta: [email protected]
Web: www.miramarine.com.tr
Ufuk Akkuş
Gezi
Yurtdışına adım
attım ve adeta
ruhuma
kanat taktım
78 TEMMUZ - AĞUSTOS
Safranbolu’da
sigortacılık yapan Ufuk
Akkuş, işinin dışında
seyahat etme tutkusuyla
bugüne kadar dünyanın
33 ülkesini gezdi ve
2008 yılında yurtdışına
çıktığı ilk seyahatinde
adeta ruhuna kanat
takarak özgürlüğün
tadına vardığını
söyledi. Ufuk Akkuş ile
yaptığımız söyleşide,
“Bu kadar ülke ve bu
kadar şehir ile başımıza
ilginç şeyler gelmemesi
tabii ki mümkün değil.
Çok komik anılar
hatta trajikomik
şeyler de yaşıyoruz.
Bunları daha sonra
bir kitapta derlemeyi
düşünüyorum” şeklinde
konuştu.
Ufuk Akkuş kimdir kısaca
tanıyabilir miyiz sizi? Gezgin
olmak ve fotoğraf merakı nereden hayatınıza girdi?
1977 Safranbolu doğumluyum. Şu an sigorta acentesi olarak yine Safranbolu’da çalışıyorum. Gezmek ve dünyanın farklı
kültür ve renklerini görmek her
zaman içimde olan bir duyguydu.
Tabii ki beraberinde fotoğrafçılık
da kendiliğinden geldi ve gezilerimle birlikte hayatıma girdi.
Çok uzun zaman önce gezmeye
başlasam da yurtdışına ilk adımımı 2008 yılında attım ve ruhuma
adeta birer kanat daha taktım.
Bugüne kadar kaç farklı ülke
ve şehir gezdiniz, Bunlardan en
ilginç olanı hangisiydi?
2008 yılından bu yana 33 farklı ülkeye adım attım ve hepsini
de şehirleri ile birlikte doya doya
gezdim diyebilirim. Sanıyorum
100’ün üzerinde bir şehir de portföyümde olmuş oldu. İlginç diyebileceğim o kadar şehir var ki,
ayırt etmek tabi ki mümkün değil. Afrika’dan Güney Amerika’ya,
Avrupa’dan Asya’ya kadar her
ülke ve şehir bambaşka güzellikler sundu adeta. En son yaptığım
Amerika seyahatim ilginç olanlardan birisiydi benim için. Bu
kadar ülke ve bu kadar şehir ile
başımıza ilginç şeyler gelmemesi
tabii ki mümkün değil. Çok komik anılar hatta trajikomik şeyler
de yaşıyoruz. Bunları daha sonra
bir kitapta derlemeyi düşünüyorum.
En son yaptığınız Amerika
seyahatinizde hangi eyaletleri gezdiniz, buralardan en ilgi
çekici bölgeler hangileriydi?
Fotoğrafçılar için en güzel kareleri nerede yakalama imkân
var Amerika’da? Ve son olarak
Amerika’nın sizin gözlemlediğiniz, kendilerini diğer ülkelerde ayıran kültürel ve yaşamsal
farklılıklar nelerdi?
Her seyahat farklı deneyimler kattı tabii ki bana. Amerika
da bunlardan bir tanesi idi. New
York, New Jersey ve Washington
DC eyaletlerini, Philadelphia ve
Atlantic City’i gezme imkanı
buldum ve unutulmaz zaman geçirdim buralarda. Philadelphia’da
Seyahatlerinizi nasıl planlıyorsunuz. En ekonomik seyahat
yöntemleri nelerdir. Ayrıca bu tip
keşif seyahatlerine aile ve çocuklarla çıkmanın zorlukları var mı?
Seyahatlerimi planlarken genel olarak fotoğraf zenginliği olan
ülkeler ve şehirler öncelikli tercihim. Tabii ki mevsimlere göre de
planlar yapmak zorundayım aynı
zamanda. Kültür de benim için çok
önemli. Çünkü aynı zamanda kültürlerin farklı yönlerini kendi gezenkelebek.com adlı sitemde yazıyorum. Seyahat için ilk önce uçak
biletlerini kampanya ve uygun
zamanlarda yakalamak gerekiyor.
Daha sonra ise seyahatin asıl harcaması çok olan konaklama bedeli
geliyor. Konaklamada da uygun
hostel ve otelleri tercih ediyorum.
Hostel zaten başlı başına farklı bir
kültür aynı zamanda ve çok güzel
anılar yakalayabiliyorsunuz. Genelde sırt çantası ile çıktığım seya-
hatler ve konaklama tipleri aile için
biraz zorlu bir etap olabiliyor. O
nedenle aile ile seyahat edeceklere
tek ülke tek şehir gibi sabit konaklamalı yerleri tavsiye ediyorum.
Türkiye’deki gezgin ve fotoğraf
severler için yurt içi ve yurtdışı
nereleri tavsiye edersiniz?
Türkiye’de benim gibi gezen
gezginler elbette var ve herkes kendi ruhuna hitap eden bölgelere seyahati tercih ediyor. Mesela benim
ilk yurtdışı çıkışım Brezilya ve Arjantin olmuştu ve ruhum gerçekten
beni oraya doğru yönlendirmişti.
Ama ilk defa çıkacaklara ufak bir
tavsiyem vizesiz ve kolay bir rota
ile başlayıp daha ilk çıkışta zorlanmamalarıdır.
Şu ana dek gittiğiniz yerlerden
en çok etkilendiğiniz ülke ve şehir neresiydi? Ve gitme fırsatınız
olmadığı fakat listenizde bulunan yerler var mı?
Doğruyu söylemek gerekirse
ben güney Afrika’nın en uç bölgesi
olan Cape Town’dan çok etkilendim. Doğa, kültür, deniz, tabiat her
şey oradaydı benim için. Harika
fotoğraflarla ve muhteşem anılarla
döndüm Cape Town’dan ve her zaman listemin ilk sırasına koyabilirim. Filipinler’de bulunan Boracay
Adası da doğası ile beni çok etkileyen yerlerden bir tanesi idi aynı zamanda. Şu ana kadar gidemediğim
ama çok merak ettiğim yerlerden
bir tanesi Alaska’dır. Ancak buraya
gittiğimde çok daha fazla zaman
geçirmek istiyorum Alaska’nın do-
ğasında.
Sizin gibi gezginler için modern seyyah denilebilir. Gittiğiniz yerlerin en özel ilgi çekici
yerlerini, belki de bilinmeyen
yönlerini kısa süre içinde keşfedip, gezip gördüğünüz yerlerin
web sayfalarınızda yazı ve fotoğraflarınız ile gönüllü tanıtımını
yapmaktasınız. Bu şekilde yapılan turizm etkinliğinde ülkemizin daha fazla bulunması ve ilgi
çekmesi için neler yapılmalıdır?
Özellikle sizin yasadığınız yer
olan Safanbolu bir dünya tarih
kenti ancak gezginleri ve fotoğraf
tutkunlarını kendisine çekmekte
yeteri kadar etkin mi bu tip şehirlerimiz?
Modern seyyah bakışı ile çok
güzel tanımlamışsınız ve gerçekten
de yaptığımız her şeyi yaparken
Türkiye ve ülkem adına gurur da
duyuyorum. Ben Türkiye’den çıkan
gezgin sayısının yeterli olmadığını
ve daha çok bu ruha sahip kişilerin olması gerektiğine inanıyorum.
Sadece bizim çabalarımız elbette
yeterli olmuyor. Bu konuda desteğe
de her zaman ihtiyaç duyuyoruz.
Bunun için tabi ki gücümüzün
yetmediği yerlerde yardıma ihtiyacımız var. Yaşadığım yer olan
Safranbolu turizme çok önem veriyor ve buradaki turizmi tanıtmak
amacı ile desteklerini her zaman
veriyorlar. Bu desteklerin daha organize ve daha sürekliliği olacak
şekilde yapılması lazım diye düşünüyorum.
Gezi
ve New York’ta çok güzel gece fotoğrafları yakalama imkanım oldu
elbette ama Niagara Şelalesi’nin
olduğu Buffalo şehrinde apayrı
bir doğa fotoğrafları yakalamak
ve orada olmak müthişti. Amerika gerçekten tahmin ettiğimden
çok çok farklıydı. Kültürü ve tarzı
muhteşem. Kanun ve nizam ülkesi
olduğunu, kuralları insanların ne
kadar güzel uyguladığını, saygıyı
ve insana verilen değeri burada çok
daha iyi gördüm. Herkesin mutlaka bunları görmesi gerektiğini ve
bunlardan bir şeyler çıkartması gerektiğini düşünüyorum.
TEMMUZ - AĞUSTOS 79

Benzer belgeler

“RIGOLETTO” iLE MUHTEŞEM AÇILIŞI Kızılay`dan kan bağışçılarına

“RIGOLETTO” iLE MUHTEŞEM AÇILIŞI Kızılay`dan kan bağışçılarına varlığı özgür, büyük Türkiye aşkı ile kenetlenin yeniden. Umut etmek için çok sebebi var insanın, bu ülkeyi bir bütün olarak görüp sanayide devrim yaparak başlayabilirsiniz. Denizcilik endüstrisini...

Detaylı

Denizcilik Piyasalarında Neler Oluyor?

Denizcilik Piyasalarında Neler Oluyor? Çubuklu arasında arabalı vapur seferleri başlatıyor. Birkaç ay içinde İstinye-Çubuklu arasındaki kurulacak yeni arabalı vapur hattı, günlük yaklaşık 8.000 ila 10.000 aracın deniz üzerinden iki yaka...

Detaylı