tahta kılıç

Transkript

tahta kılıç
BOKEN
Tahta talim kılıcı. M.S. 400 yıllarında geliştirilmiştir. Klasik
olarak Kızılmeşe, Beyazmeşe veya Malta eriği (Yeni dünya Loquat) ağacından yapılır fakat son dönemlerde oldukça
pahallı olan Abonoz ağacından yapılmış Boken'ler de
görülmektedir. Abanoz esas olarak Boken yapımı için uygun
olmayan bir dokudadır fakat Filipinler civarında yetişen
Abanoz türü sert darbelere de dayanan bir türdür ve bu
ağaçtan üzerinde değişik dekoratif desenler olan, daha
ziyade dekoratif amaçlı Boken'ler ve Talim amaçlı
kullanılabilecek olan düz Bokenler üretilmektedir.
Klasik ölçü olarak 100,5 cm. Uzunluğunda olur ve ağırlık
merkezi ucundan kabzanın dibine kadar olan mesafenin
üçte ikisi kadar uzaktadır. Başka bir ifade ile Boken'i sanal
olarak üçe bölersek ağırlık merkezi kabza tarafındaki
üçtebirlik kısım ile ortadaki üçtebirlik kısmın birleştiği
noktaya yakın bir yerdedir.
Boken kılıç talimlerinde gerçek, öldürücü silahlarla
çalışmaya alternatif olarak geliştirilmiş ve kılıç öğrencileri
ile öğretmenlerine, talim amaçlı karşılaşmalardaki heran
olabilecek olan ölüm veya sakat kalma tehlikelerini büyük
1
ölçüde ortadan kaldırarak büyük bir kolaylık sağlamıştır.
Çelik kılıçlarla yapılan talimlerde güvenlik adına, güç
boğulup kısıtlanırken Boken'le yapılan çalışmalarda
haraketlere bütün enerji ve gayret ortaya koyulabiliyor ve
bu
sayede
de
öğrencinin
ustalığı
giderek
mükemmelleşebiliyordu.
Bununla
beraber
Boken
kullanılması, bir talim seansındaki bütün
tehlikeleri
ortadan kaldırmıyordu. Şayet sert ve sağlam meşe
namlunun köşeli kısımları kafasına veya bel kemiğine uygun
açıda isabet ederse bir silahşör ciddi şekilde
yaralanabiliyordu.
XVI. Yüzyılın meşhur kılıç ustası Miyamoto Musashi (1584
- 1645) hiç birisini kaybetmeden altmıştan fazla düello
yaptı ve bunların çoğunda da çelik kılıç yerine, çelik kılıç
kullanan rakiplerine karşı, kendi tercih ettiği silah olarak
Boken kullandı. 1612 yılında Sasaki Kojiro ile yaptığı
meşhur düelloda bir kayık küreğini yontarak yaptığı Boken'i
kullandı ve Kojiro'yu öldürdü. Bu tarihten sonra
Musashi'nin karşılaşmalarında hiç çelik kılıç kullanmadığı
bilinir.
Zamanla kılıç talimlerinde Şinai adı verilen, esnek
bambudan yapılan parçalı kılıç kullanılmaya başlandı. Şinai
XVIII. Yüzyıl ortalarına Chuta Nakanishi tarafından
tasarlanmış bir talim aracıdır. Kılıç öğretim ve
öğreniminde Şinai, Boken'in yerini aldı. Günümüzde Boken
2
Kendo'da
temel
tekniklerin
yapılışında
ve
Kata
çalışmalarında kullanılır. Kendo'nun dışında da Iaido'da da
Katana veya Iaito haricinde sadece Boken kullanılır.
Standart Boken yapısından farklı olarak, değişik ekollere
veya Ryu'lara özel bir çok faklı Boken tipi vardır.
Değişik amaçlar için kullanılabilecek bir çok tahta çeşidi
vardır. sert vuruşlar yapılacak olan tahtalar, orta karar
darbelerle çalışılan tahtalar, sadece boşlukta çalışılan
tahtalar, ağır veya hafif tahtalar vardır. Bu tahtahta
çeşitleri değişik ve dayanıklı ağaçlardan elde edilebildiği
3
gibi aynı ağacın, mesela Kızılmeşe'nin değişik yerlerinden
de elde edilebilirler. İdeal boken 2-3 saat normal bir efor
sarfederek yorulmadan çalışmaya izin verecek hafiflikte
olan tahtadan yapılmış olandır.
En pahallı Bokenler de hem darbelere dayanıklı hem hafif
tahtadan yapılanlardır. Bokenlerin ağırlıkları yapıldıkları
ağaca ve ağacın kullanılan kısmına göre değişkendir. "Red
Boken" adıyla tanınan Kızılmeşe Bokenler en ucuz tiplerdir.
Bu Bokenler ortalama olarak 550 gram ağırlığındadırlar.
Buna karşılık daha iyi kalite olarak kabul edilen
Beyazmeşe'den yapıln bazı Bokenler 650 grama kadar
yükselebilirlerken gene Beyazmeşe'den yapılan bazı
Bokenlerin ağırlıkları 400 veya 440 grama kadar
inebilmektedir. Önkol geliştirmek için kullanılan ve özel
olarak çok ağır ve kalın yapılan Bokenler de vardırdır fakat
bunlar pratik kullanım için uygun değildirler.
Boken, bakımı ve devamlılığı: Eşli çalışmalarda, sert ve
orta karar temaslarla kullanılan boken kullanılmadan önce,
Boken'in boken'e veya Boken'in herhangi bir sert yüzeye
vurmasından kaynaklanan basınca ve iç strese karşı direnç
kazanması için yağlanmalıdır. Boken'in doğru şekilde
yağlanması için en ince zımpara kağıdı alınarak boken'in
üzerindeki vernik nazikçe temizlenir. sonra Boken Odun
yağı ismi verilen yağla doldurulmuş bir kaba yatırılır veya
odun yağıyla iyice ıslatılmış bir parça beze sarılır. Tahta
4
silahların uzun ömürlü olmaları için rastgele yağlardan
kaçınmak gerekir. Bokenin uzun kullanımı için gereksiz yere
sert yüzeylere vurulmaması lazımdır. Ayrıca aşırı ısıda,
yağmurda veya tahtanın tabiatına aykırı atmosfer
şartlarında tutulmamalıdırlar. Odun yağı ismi verilen yağ,
Doğu Hindistan taraflarında yetişen bir ağaç türünden elde
edilmektedir. Sadece ticari amaçlarla bu tür özel yağların
kullanılması geniş ölçüde tavsiye edilmekle birlikte aynı işi
heryerde bulunabilen Fındık yağı ile yapmak da
mümkündür.
Bokuto
Günümüzde bir çok yerde Bokuto kelimesinin, Boken'le
eşanlamlı kullanıldığı görülmektedir fakat özgün olarak
Bokuto, Boken'den farklı birşeyi anlatır. Bokuto,
Japonya'da eski hekimler tarafında taşınan tahta kılıçtır.
Bokuto bir meslek sembolü olarak veya sadece aksesuar
amaçlı olarak taşınırdı.
5
TAHTA KILIÇ
Tahta kılıçlar, metal kılıçların yapılma ve kullanılmaya
başlamasından çok daha önceleri mevcuttular ve metal
kılıçların kullanılmaya başlamasından sonra da dünyanın ilkel
veya uygar bölgelerinde varlıklarını sürdürdüler. Eski
Mısır'da tahta kılç sportif karşılaşmalarda kullanılıyordu.
Romalılar kısa tahta kılıçları gladyatörleri ve acemi
askerleri eğitmek amacıyla kullanırlardı. Metal öncesi ilkel
Irlanda'da Tahta kılıç savaş amaçlı kullanılırdı. Japon'ların
yüzyıllar boyunca kılıç öğretiminde kullandıkları Boken'leri
vardır.
Tahta kılıçlar Talim amacıyla kullanıldıkları gibi sportif
karşılaşmalarda da kullanılıyorlardı ve gerektiği zaman
kolayca daha öldürücü bir silaha da dönüşebiliyorlardı. Pala
şeklinde, Topuzlu sopa şekline, Sabre seklinde veya yaprak
şeklinde yapılmş olan bir çok tahta kılıç tipi vardır.
Meksika, Güney Amerika, Afrika ve Pasifik adalarında
başlıca silah olarak kullanılmışlardır. Tahta kılıçların
yapımında Gülağacı, Okalüptüs, Meşe ve Palmiye en fazla
kullanılan ağaçlardır. Tahta kılıcın şanssızlığı, tahta ne
derece sert olursa olsun asla istenilen keskinlik seviyesinde
olamazlar. Buyüzden de Tahta kılıcın başlıca silah olarak
kullanıldığı Güney Amerika, Afrika gibi bölgelerde Tahta
kılıçlara daha kullanılışlı olmaları için keskin taşlar, dişler,
kemikler veya boynuzlar adepte edilmiştir. XVIII ce XIX.
6
Yüzyıllarda İngiltere'de sopayla yapılan bir eskrim şekli
türetildi. Singlestick veya Cudgel. Bu kılıçlar, kabzalarına
sepet korkuluk iliştirilmiş olan ve Dişbudak ağacından
yapılan sopalardı.
Türklerde Tahta kılıç geleneği
Türk tarihinde de zaman zaman Tahta kılıç kullanıldığı
görülmüştür. Bununla beraber Türklerdeki tahta kılıç
kullanımı savaş sanatlarından çok mistik bir anlam
taşımıştır. Tasavvuf tarihinde "Alperenler" ya da "Horasan
erenleri" ismiyle bilinen ekolün Tahta kılıç kullandığı ve
onlara zaman zaman Tahta kılıçlılar denildiği kayıtlara
geçmiştir. Bununla beraber günümüzde konuyla ilgilenen
araştırmacılar Horasan erenleri'nin Tahta kılıç taşıma ve
kullanmalarını sembolik bir olay olarak görürler. Daha
doğrusu bu konu hakkında hiç bir fikirleri yoktur.
Kendileriyle konuşulursa, fikir sahibi olmadıkları bir konuda
birşeyler söyleyebilmek adına tahta kılıcın sembolik
anlamlarla taşındığını, Barışçılığı, silahla değil gönüllere
hitap etmekle insanların kazanıldığını ve bunu belli etmek
için de tahta kılıç taşındığını belirtiler. Bunun en akla yakın
nedeni Türkiye'de bir çok kimsenin tahta kılıcın silah
olarak hem de gerekirse çelik kılıçlara karşı kullanılacak
birşey olduğunu idrak edememesidir.
Aslında tahta kılıcın sembolik olarak taşınması fikri pek
doğru değildir. Barışı vurgulamak, yumuşaklık sergilemek
7
isteyen kimse bir silah sembolü değil kitap, tespih veya
benzeri birşey taşır. O devirde de bu devirde de bu
böyledir. Bir çok efsane ve fazla geçerli sayılmayacak kayıt
da Horasan erenlerinin Tahta kılıcı silah olarak taşıdıklarını
söylerler. Onların Kılıç yerine Tahta kılıç kullanma
nedenleri barışçılığı göstermekten ziyade ruhsal güçlerini
belli etmek içindi. Yani "Biz iman gücümüzle, çeliğe karşı
tahta ile bile mücadele edebiliriz" gibi bir düşünce. Tahta
kılıçla, çelik kılıçla bile zor yapılacak şeyleri başararak
saygınlık kazanmak ve insanları kendi yollarına çekmek.
Buna benzer bir düşünce Miyamoto Musashi tarafından da
savunulmuştur. Musashi gerçek bir silahşörün ya da
savaşçının her aletle mükemmelen savaşabileceğini ve özel
bir kılıca gerek olmadığını savunarak düellolarında tahta
kılıcı tercih etmiştir. Her ne kadar Horasan erenlerinin
Tahta kılıcı gerçek silah olarak taşıdıkları fikrini savunacak
önemli bir referans yoksa da karşı tezi savunacak önemli
bir referansın bulunmadığı da unutulmamlıdır.
Tahta kılıçlılar'ın Tahta kılıcı sembolik bir alet, bir
dekorasyon malzemesi değil de kullanılacak bir silah olarak
taşıdıklarına dair aşağıda iki örnek vardır. Bunlardan
birincisi "Seyit Garip Musa sultan" adıyla bilinen zatla
ilgilidir.
14. yüzyılda Horasan üzerinden Anadolu’ya gelen ve Hacı
Bektaş Veli’ye bağlı bir Alperen olan Seyit Garip Musa'nın
8
türbesi Sivas ili Divriğ ilçesinin Güneşli Köyüne 14 km.
mesafedeki bir mezrada bulunmaktadır. Değişik tarihlerde
onarım görmesine rağmen tipik bir Selçuklu mimarisi
özelliği taşıyan
türbe Kültür Bakanlığı tarafından
“Taşınmaz kültür varlığı” olarak tanınmış ve koruma altına
alınmıştır. Adına, Ankara’da kurulmuş bir dernek de
bulunmaktadır.
Garip Musa ilgili olarak yazılmış çok fazla şey vardır.
Burada sadece Tahta kılıç'la ilgili olan bölümleri
elealıyoruz. Bir Aşıkpaşazâde uyarlamasında aşağıdaki
bilgiler görülmektedir.
“Bab. Ânı beyân eder-kim Seyyid Garîb Musâ ve Tahta
Kılıçlılar niçe gazâ etdiler. Türkistan pîri nâmı ile mâruf
Hoca Ahmed Yesevî’nin doksandokuzbin mürîdi var idi.
Halifelerin buyruğunda Hicret-i nebevî’den yedi asır
sonra Diyar-ı Rum’a göçtüler. Her tâife bir beldede
yurd edindi. Arab’a ve Acem’e bağlanmayub Türk
töresinde kaldılar. İslâm ile müşerref oldular.
Mürşîdleri Hacı Bektaş Velî idi. Horasan Erenleri ve
Horasan Erleri ve Tahta Kılıçlılar ve Abdallar ve Alperenler, Yesevî an’annesinden gitdiler. Divriği’nin Alan
nâm karyesinde Küçük Tekke’de medfûn Seyyid Garîb
Musâ dahi Tahta Kılıçlardandı. Oldahi tâifesiyle Rum’a
gelirken yol üzerinde bir Ermeni kalaycı, tahta kılıcı ile
alay etti. Garîb Musâ, tahta kılıcın urub merkebin
9
doğradı. Ermeni pîşman olup zâr eyledi. Seyyid, hâline
acıdı, Allah’a duâ etti. Merkeb sırtında yükü ile dirilib
ayağa kaldı. Ol vakitden beri Ermeni kalaycılar hangi
köye gitseler Garîb Musâlu var mı tahkik ederler. Ânın
bakırların akçe almadan kalaylarlar. Garîp Musâ’nın
Küçük Tekke nâm türbesi ziyaretgâhdır...”
Türbenin ilerisindeki kurumuş ulu ardıç için, tahta kılıcı
yapıldığı ağaç gözüyle bakılır.
Garib Musa için Divriği yöresindeki sözlü birikimler,
menkıbe özellikleri taşır. Bunlardan Tahta kılıç'tan
bahseden bazı bir bölüm şöyle der:
“Hakkaniyeti seven, alan el değil, veren ellerden
Hakullah müessesesine en az başvuranlardan imiş.
Haksızlıklara karşı çıkan bir alp erenmiş. Atının yanında
dört arşın boyunda tahta kılıcı asılıymış. Ermeni
kalaycıya Alan yazısında rastlamış...”, “Horasan
pîrlerindenmiş. Yedinci İmam Musâ Kâzım’ın neslinden,
İbrahim Sânî’nin yedinci göbekten torunu imiş. Hacı
Bektaş tekkesinden nasip almış. Hacı Bektaş kendisini
Divriği taraflarına gönderirken ‘-Git Musam garip
kalasın ‘ demiş”
Divriği köylerinde yaşamış olan ve yaşadığı yüzyıl kesin
olarak bilinemeyen “Pir Sultan Abdalım” tapşırmasıyla
deyişler söyleyen Halil İbrahim, Garib Musa için uzun bir
10
deyiş söylemiştir. Bu deyişten sadece Tahta kılıç ile ilgili
dörtlüğü alıyoruz.
İrşad etdi ağaları beyleri
Horasandan kılınç giyen zağları
Ardıç kılıcıyla böldü dağları
Sultan Garib Musa, Sultan Celâlim
Garip Musa hakkında Ali Cemal Akgün'ün bir mektubunda
da aşağıdaki bölüm vardır:
"Garip Musa hakkında bize ulaşan naklî bilgilere göre,
kendisi, maddî-manevî yönden eşsiz önderliği, engin
insan sevgisi ve birleştiriciliği yanında, at yetiştirmedeki
yeteneği ve doğa hayranlığı ile de tanınan bir insanmış.
Tekkesi yakınındaki ulu ardıç ağacına özel bir önem
verdiği rivayeti yaygındır. Bunun; çocuğu olmayan
çiftlerin Tekke’yi ziyarete gelip kurban kestikten sonra,
o ardıç ağacının meyvesi olan küçük taneciklerden birer
adet yutmalarından sonra çocuk sahibi olabilmeleri
olayından
ileri
geldiğini
sanırım.
Ancak
Rum’a
gelmelerinden önce de mensubu olduğu topluluğa Tahta
Kılıçlar dendiği hususu ve kendisinin de atının eğerinin
sağ ön tarafında ardıç ağacından yapılmış yatağan
görünümünde büyük bir kılıç taşıdığının bilinmesi, Şaman
geleneklerinde ve Dede Korkut hikâyelerinde ağaca özel
bir yer verilmesi, İslâm’la müşerref olduktan sonra da,
11
Kâbe’nin eşiğinin, Hazret-i Muhammed’in torunlarının
beşiğniin ağaçtan olduğunun deyişlerde terennüm
edilmesinin bir arada değerlendirilmesi, bunlardaki doğa
ve ağaç sevgisinin eskiliği ve sağlamlığı konusunda fikir
edinmemizi mümkün kılmaktadır."
Tahta kılıç'la ilgili olarak ele alacağımız ikinci kişi
"Kızıldeli" lakabıyla bilinen Seyit Ali Sultan’dır. Kızıldeli Ali
sultan bir tasavvuf ehli olarak tanındığı kadar bir
savaşçıdır da ve onun hakkındaki kayıtlar, Tahta kılıcı bir
çok gerçek savaşta kullandığını belli etmektedirler.
Kızıldeli Ali sultan’ın hayatı hakkındaki bilgilerin ve
efsanelerin çoğu çelişkilidir. Hayatına ait bilgileri; bazı
yazılı kaynaklarda, Seyyit Ali Sultan Vilayet-nâmesi'nde ve
çeşitli söylentilerdeki birbirini tutan faktörlerde
bulabiliriz.
Asıl adı Seyyid Ali Sultan olup Horasan erlerinden Hüseyin
Ata’nın oğludur. Bir lakabı Hızır Lala olmakla beraber
Kızıldeli lakabıyla şöhret bulmuştur. Dimetoka’ya gidip
Kızıldeli ırmağının kıyısında, Tanrı Dağı üzerinde dergâhını
kurarak (1397) inancı ve düşüncesi doğrultusunda faaliyet
göstermiştir. Balım Sultan’ın babası Mürsel Baba’yı himaye
etmiştir. 1310-1402 yıllarında yaşadığı sanılmaktadır. Bazı
inanılır kaynaklara göre Yıldırım Bayezid’in himayesini
görmüştür. Üç köy kendisine mülk olarak verilmiş, buralar
12
daha sonraları vakıf haline getirilmiştir. Seyyid Rüstem
Gazi (Gazi Rüstem Baba Sultan)’nin yazdığı Vilayetnâme'deki bilgilere göre de Kızıldeli, Yıldırım Beyazid'in
ordusuna karışmış; İznik,
fethedilmesinde önemli rol
Gemlik ve Bolayır’ın
oynamıştır. Dimitoka’da
kurduğu dergâhta Hakk’a yürümüş, burada defnedilmiştir.
XVI - XVII yüzyılda yaşamış olan (Kesin tarih belli
değildir) Geda Muslu, Kul Muslu müstear adı ile yazdığı
şiirlerinde kendi piri olarak kabul ettiği Kızıldeli hakkında
önemli bilgiler vermektedir. Bir şiirinin içeriğine göre
Kızıldeli’nin aslı Horasan ülkesinden Hoy beldesindendir.
Şah İmam Hasan’ın neslindendir. Erenler serveridir.
Belinde ağaçtan Zülfikar vardır. Abdal Musa ona himmet
etmiş, Sarıkız’da kılıcıyla taşı ikiye bölmüştür. Fetih
suresi dilinde Rumeli halkını Müslüman etmiştir.
Boğazhisar’da
denizi
geçmiş,
Bolayır’da
küffarı
kahretmiştir. Tanrı Dağı’na otağını kurmuş, Başta Gazi
Evranos Bey olmak üzere gaziler, beyler hep yanında
olmuştur. Himmet ile sancak götürüp, kalenin altını
üstüne getirmiştir.
Geda Muslî'nin şiirinden sadece Tahta kılıç ile ilgili
dörtlükleri alıyoruz.
13
Erenler serveri ol pîrim Ali
Ser-çeşme olmuştur Urum iline
Ağaçtan Zülfikar ol gerçek veli
Ol dem tekbir oldu pîrin beline
Abdal Musa Sultan Şah himmet kıldı
Denedi kılıcı şah taşı böldü
Bütün Urumeli İslam’a geldi
Fetih Surelerin almış diline
Kırklar azm eyledi Elmalı şehri
Görün Boğazhisar’da ol böldü bahri
Bolayır’da küffara eyledi kahrı
Ol dem kılıç aldı şahım eline
Seyyid Ali Sultan kırkların başı
Gazi Evranoz beğlerin yarı yoldaşı
Görün Sarıkız’da ol çaldı taşı
Ol dem kuvvet verildi şahın koluna
Budala İsmail, Gedaî, Hasretî, Hatayî, Haydarî, Herdemî,
Hulusî, Kul Himmet, Noksanî, Seyyid Nesimî, Tahir ve
Visalî’nin bu tarz Kızıldeli şu özellikleriyle ele alınmıştır:
Şiirlerin içeriğine göre, Yaralara şifa sağlar. Ona ikrar ve
iman gerekir. Erenler serveridir. Elinde tahta kılıcıyla
Rumeli’ni fethetmiştir. Dergâhta tam bir teslimiyetle ona
14
hizmet edilir. Başların tacıdır. Darda kalanların imdadına
yetişir. Onu ziyaret etmek gerekir.
Şah Hatayi'nin bir dörtlüğü aşağıdadır.
Rum ilin feth etti Öğürcük Veli
Tahta kılıç tutar o bâtın eli
Erenler serveri Şah Seyyid Ali
Zâhirde bâtında sen imdad eyle
15
JAPON KILIÇLARININ
YAPIM ÖZELLİKLERİ
Japon kılıçlarının eşsiz olmalarının nedenlerinden biri de
biribirine ters düşen bazı noktaların birleştirilmesinin
teknik olarak başarılmasıdır.
Bir kılıcın en önemli gerekliliği onun kırılmazlığı ve
keskinliğidir. Sert çarpışmalarda bir kılıcın kırılmazlığını
sağlayan şey demir gibi yumuşak metalle sağlanır. Buna
karşılık yumuşak bir metal, mesela demir, fazla zoranırsa
yamulur, kolaylıkla çentilir ve asla istenilen keskinlikte
olamaz. Buna karşılık çeşitli su verme yöntemleriyle
gereğinden fazla sertleştirilen bir metal son derece keskin
olabilir fakat o da bir darbe anında cam gibi dağılır. Örnek
olarak bir ustura alarak deneyler yapan bir kimse görür ki,
ustura bir kartona bile dört beş defa vurulursa en ufak bir
yamuk vuruşta ve hatta yamuk olarak değil de son derece
düzgün vurulsa bile keskin yüzünde minik kırıklar oluşur.
BATI KILIÇLARI
Batı kılıçları için keskinlik ve sağlamlık birleşimi diye bir
sorun pek yoktur. değişik kılıç tiplerinde orta karar bir
sertlik kullanılarak hem nispeten keskin hem de sağlam
16
olabilen kılıçlar yapılmıştır fakat bu kılıçların keskinliği hiç
bir zaman bir Japon kılıcıyla mukayese edilebilecek
dereceye ulaşamamıştır. Batı kılıçları daha ziyade zırhlı
silahşörlerin
bir
birbirlerine
vurmaları
için
tasarlanmışlardır. Bu da keskinlikten çok sağlamlığa ihtiyaç
duyulması anlamına gelir. Keskin yüzleri fazla keskin
olmayan uzun ve hantal kılıçlar ortaçağ boyunca
kullanılmıştır. Tabii batılı ikiel kılıcı denilen uzun ve kabzası
iki elle kavranabilecek kadar uzun kılıçlar son derece ağır
ve hantal şeylerdi. İki keskin yüze sahip olan bu kılıçlar
kesişten ziyade vurmak, darbe, balta gibi yarma
haraketleri
için
tasarlanmış
şeylerdi.
Tabii
bu
anlatılanlardan batı kılıçlarının tamamen kör oldukları
anlamı da çıkartılmamalıdır fakat onlar teknik kesişler için
değil zırhlı şövalyelere vurmak için yapılan silahlardı. Daha
ileri dönemlerde daha kıvrak, esnek ve tekniğe kuvvetten
fazla imkan tanıyan kılıçlar yapıldı. Avrupa'da özellikle
suvari kuvvetleri tarafından uzun süre tek kenarı keskin
olan eğri kılıçlar da kullanılmıştır fakat bular da fazla bir
özelliğe sahip değillerdi. Kısa zamanda da Avrupa'da
"Rapier" ismi verilen, keskinlik faktörü hiç düşünülmeyen
hatta bir kılıç döğüşü sırasında namluları çıplak elle bile
kavranabilen şiş benzeri kılıçlar moda oldu.
Rapier kullanıcıları ile Keskin kılıç kullanıcıları arasında da
bazı anlaşmazlıklar çıktı. Bu anlaşmazlıkların ana noktaları
şunlardı.
17
Rapier sadece dürtme haraketleri ile kullanılan, iyi bir usta
tarafından yapılmışsa kolay kolay kırılmayan esnek bir
silahtı. Avantajları dar yerlerde, kapalı mekanlarda çok
kolay kulanılabilmesi, bir hamleden sonra sivri ucun rakibe
çok kolay çevrilebilmesi gibi şeylerdi. Buna karşılı kılıç
kullanıcıları Rapier'in etkili bir silah olmadığını iddia
ediyorlar ve açık havadaki karşılaşmalarda kılıcın daha
etkili olduğunu savunuyordu. devrin anlayışına göre bir
anlaşmazlığı çözümlemenin en kesin yolu düello olduğu için
kısa zamanda Rapier ve kılıç kullanıcıları yoğun bir düello
dönemine girdiler. Bu dönem "XVII. Yüzyıl Rapier savaşı"
olarak bilinir. Sonunda Rapier kullanıcıları açık bir üstünlük
kazandılar ve Rapier Avrupa silahşörlerinin değişmez silahı
haline geldi.
Avrupa kılıç sanatı teknik ve kıvraklık kazandı fakat Doğu
kılıç sanatından farklı olarak dürtme teknikleri esas alındı.
Buna karşılık doğu ekolleri ki, burada sadece Japon kılıç
tekniği kastedilmiyor. Türk kılıçları, Arap kılıçları, İran ve
Hindistan kılıçları hep eğri, tek yüzü keskin ve kesiş
tekniklerini ön plana alan kılıçlardı. Batı ve Doğu kılıç
teknikleri arasındaki en büyük farklılık aslında budur.
Görüldüğü gibi Batı kılıçlarının iyi bir çelikten yapılıp,
esneklik sahibi olmasından başka sorunu yoktu ki, bu da
rahatlıkla sağlanabiliyordu. Buna karşılık doğu kılıç
18
ekollerinde keskinlik ön plandaydı. Teknik söz konusu
olduğu zaman ve özellikle de kılıcı rastgele sağa sola
savurmak yerine hassas, fazla güç istemeyen zarif
tekniklerle kullanmak söz konusu olunca keskinlik büyük bir
önem kazanmaktadır. Sonuç olarak keskin olmayan bir
kılıçla rakip, zarif ve hızlı tekniklerle değil, balta gibi
vurarak yaralanabilir.
JAPON KILIÇLARI
Japon kılıç tekniği ise hangi kılıç ekolü olursa olsun sadece
tekniğe dayanan yöntemler kullanıyordu/kullanıyor. Japon
Savaş sanatları kültürünü inceleyen ve hatta fazla
incelemeyip konu hakkında sadece sinema vasıtasıyla fikir
sahibi olan kimseler bile bilirler ki, kılıç kullanmakta erkek
ve kadın arasında fazla bir farklılık yoktur. Bir kadın da
fiziksel olarak erkekten daha zayıf olmasına rağmen kılıcı
erkekle aynı derecede kullanabilir, gerekirse bir insanın
kafasını kopartabilir. Bunun nedeni ön planda kuvvetin değil
tekniğin olmasıdır. Yani teknik olarak kılıç kıllanan bir
erkek sadece bir kadının gücünden de az bir güç
kullanabilir. Binlerce defa tekrarlanan haraketler, hızlı,
kesin ve zarif kesiş haraketleri sonucunda bir kadın da bir
erkek kadar kılıç kullanıp, erkekle başabaş mücadele
edebilir ve hatta çok daha tehlikeli olabilir. Fakat tabii
bunun için tek birşey gereklidir. Yeterince keskin bir kılıç.
19
Burada da karşımıza konunun başında sözü edilen sağlamlık
ve keskinlik sorunu çıkmaktadır. Sonuç olarak Japon kılıç
ustaları (kılıç yapımcıları), demir gibi yumuşak metalle
sertleştirilmiş çeliği kombine ederek kılıçlarına çok özel
bir karakter kazandırdılar.
İlk olarak, Japon kılıçlarının hemen hemen hepsi iki farklı
metalden yapılır. İçte kalan yumuşak ve sağlam demir
çekirdek, sert çelikten yapılmış dış zarfla kaplanır. Metal
defalarca ve defalarca su verilerek kristalize bir yapıda
birleştirilir. Bundan sonra çapraz kısımlar kılıcın sırtında
genişler ve keskin yüzde dik açıyla daralarak sağlamlık için
kalınlık ve keskinlik için inceliği kombine eder. Üçüncü ve en
önemli işlem olarak da kavisli kenar ısıya dayanıklı özel bir
kille kaplanarak aşırı ısıya maruz bırakılarak su verme
işlemi yapılır ve sonuç olarak da keskin yüzde aşırı sertlik
ve aşırı keskinlik elde edilir.
Japon kılıçlarında dördüncü özellik olarak kılıca özel bir
kavis verilerek kılıcın çekilişinde ve savruluşunda hız ve
devamlılık sağlanır. Kılıcın özel kavisi sağ omuz ve kol açıları
hesaplanarak, çekerken en üstün hızı sağlayacak şekilde
hazırlanır. Bu kılıçlar düz kılıçlardan çok daha hızlı
çekilirler ve dairevi haraketlerle daha hızlı savrulurlar.
Kılıç ustaları işlerini bitirdikleri zaman kılıcın temizleniş,
bileniş ve menevişlenmesine kendilerine has bazı özellikler
20
de verirler. Çoğu zaman da bu işlemlerin her biri ayrı bir
usta tarafından yapılır. Yapılan işlemler her kılıçta biraz
değişir ve asla birbirinin aynı iki kılıç olmaz. Özet olarak bu
şekilde yapılmış bir kılıç bir insanın parmak izi gibi eşi
olmayan bir parça olur.
21
KILIÇ PARÇALARI
Kılıç denildiği zaman akla gelen şey bir veya iki kenarı
keskin bir namlusu ve elle tutulan bir kabzası olan, delici ve
kesici silahtır fakat Japon kılıçlarını bu şekilde düşünemek
gerekir. Bir kılıç kınından ayrılmaz bir bütündür. Kın, kılıcın
taşındığı bir muhafaza, bir aksesuar değil tam olarak
tamamlayıcı bir parçadır.
SAYA (Kın)
Saya ve Saya parçalarını görmeden önce Türkçe'deki
karşılığı olan Kın kelimesi hakkında bazı küçük açıklamalar
yapılması yerinde olur. Bazı kimseler Kın yerine yanlış
olarak "Kılıf" kelimesini kullanmaktadırlar. Herşeyden önce
bir kılıcın kını olur. Kılıfı olmaz. Bu iki kelime eşanlamlı
değildir. Mesela bir tabancanın kılıfı olur. Kını olmaz. Kılıf,
kapladığı şeyi sıkı sıkıya saran ve deri, kumaş ya da benzeri
esnek bir malzemeden yapılan bir koruyucu kaptır. Buna
karşılık kın kelimesi ile ifade edilen şey sert malzemeden
yapılan bir kılıç ya da bıçak muhafazasıdır. Kullanılan
22
malzeme tahta, deri kaplanmış tahta veya batı kılıçlarında
görüldüğü gibi metal olabilir. Ayrıca Kın kelimesi Türkçe'de
sadece Kılıç ve Bıçak için kullanılır buna karşılık kılıf
kelimesi bir çok şey için kullanılır. mesela Gözlük kılıfı,
Tabanca kılıfı gibi.
Japon kılıçlarında Kın çok önemli bir parçadır. Kılıca uygun
olarak doğru şekilde yapılmamış bir kın kullanılırsa hem
kılıcın keskin yüzü hem de kılıcın kendisi hasar görebilir.
Japon kılıçlarının kınları her kılıç için özel olarak yapılırlar
ve kın yapımı da özel bir ustalık ister. Gerçek bir kın
tahtadan yapılır. Hem uzun süre taşıma durumlarında
ağırlık yapmaması için son derece ince ve hafif hem de
kolay kolay kırılmayacak kadar sağlam olmalıdır. Bu iş için
hemen hemen daima Manolya ağacı (Hanoki) kullanılır. Böyle
bir Kın kalıcı şekilde verniklenebilir. Uçlarındaki artistik
dekorasyon değişik derecelerde olur. Süsleme amacı da
taşısa bile kının üzerindeki hemen hemen tek pratik parça
Kurikata'dır. Kurikata, Sageo'nun bağlandığı halkadır ve
Sageo'nun tutturulmasının haricinde ayrıca belde
taşınırken kının, kuşağın arasından aşağıya kaymasını da
önler. Bir kına uyabilen kılıç onun kendi kılıcıdır fakat bir
kılıcın birden fazla kını olabilir. Antik Japonya'da bir kılıç
için kullanılan bir çok değişik kın görülmüştür. Bunlar
değişik olaylarda, günün anlam ve önemine göre
kullanılırlardı. Mesela savaşa giderken kullanılan kın başka,
23
nikah veya resmi törenlerde kullanılan kın başka olabilirdi.
Kın parçaları aşağıdaki gibidir.
1 - Kojiri : Kının ucundaki süslü, metal kısım. Bu kısım her
kılıçta çok fazla süslü olmaz. Genellikle düz ve sadedir
fakat bu kısmı aşırı süslü Saya'lar da vardır.
2 - Saguri: Kılıç çekilirken kılıfın güvenli kalmasını
sağlayan süs. Bu parça da her kında görülmez.
3 - Kurikata: Sageo'nun kına bağlandığı halka.
4 - Sageo: Kılıcın kemere güvenli iliştirilmesini sağlayan
kordon. Çok değişik renk ve desenlerde Sageo vardır.
Oldukça kaba, kalın pamuk sageo'lar olduğu gibi ipekten
yapılmış olanlar da vardır. Yukardaki kullanım amaçlı olduğu
kadar, süsleme amaçlı da olan parçalar her kılıçta
bulunmayabilir fakat Sageo kılıcın ayrılmaz bir parçasıdır.
En azından geleneksel olarak bu böyledir.
24
5 - Koiguchi: Kının ağzı.
TSUKA (Kabza)
Japon kılıçlarının en pratik ve diğer geleneklere göre en
akılcı parçası kabzadır. Japon kılıçlarının kabzaları bir örgü
kordonla sarılarak kaplanır. Bu kordon, ele rahat oturması
için Sageo'dan daha ince bir dokumadan da olabilir. Elin
terlemesi ya da savaşta kan bulaşması durumlarında
kabzanın elden kaymasını önler. Batı kılıçlarında kabzayı
kontrol altında tutabilmek ve kılıca denge kazandırmak için
kabza dibine bir metal topuz koyulur fakat bu durumda bile
ter veya kandan ıslanmış bir kabzayı çeşitli bilek
haraketleri yapılırken zaptedebilmek kolay değildir.
Kabzanın kumaşla kaplanması bu zorluğu ortadan kaldırır ve
sargılar kirlendiği zaman da kolaylıkla değiştirilir. Kabzalar
da kın gibi çok hassas planlanarak yapılırlar. Hafif ve
sağlam tahtadan yapılan kabzalar kılıcın kabza içinde kalan
kısmına tam olarak uymalıdırlar. Tahtadan (Ya da uygun
olan hafif ve sağlam herhangi bir madde de kullanılabilir)
yapılan kabza önce parlak ve sert bir deri (Same) ile
kaplanır, sonra üzerine bir örgü kordon (Tsuka ito)
sarılarak kaplanırlar.
25
1 - Kashira: Kabzanın dibindeki metal yumruk. Bu parça
çok çeşitli desenlerde ve şekillerde olabilir. Çok sade, düz
bir metalden olabileceği gibi son derece süslü, karışık
desenli de olabilir. Kashira, Fuchi ile takımdır. İki parça
aynı desendedir ve birbirlerini tamamlarlarlar.
2 - Tsuka Ito: Kabzanın üzerini kaplayan örgü kordon.
3 - Same: Kabzayı kaplayan, Tsuka ito'nun altındaki
parlak deri. Değişik renklerde olabilir.
4 - Menuki: Kabzanın üzerine monte edilen süs amaçlı
parça. Sayısız derecede çok Menuki tasarımı vardır.
Kabzanın iki yanına monte edilirler. Büyük kısmı Tsuka
ito'nun altında kalıp, görülmediği halde Japon kılıçlarında
"Omazsa olmaz" denilecek kadar gelenekleşmiş bir
parçadır.
5 - Mekugi: Kabzayı kılıca monte eden çivi. Bu çivi de
tahtadan yapılır.
26
6 - Fuchi: Tsuka ile Tsuba'nın, başka bir ifade ile Kabza
ve kabza korkuluğunun birleştiği yerdeki yüzük (Bak. 1 Kashira).
7 - Tsuba: El koruyucu. kabza korkuluğu. Yüzlerce değişik
desende Tsuba vardır. Tsuba zevke göre seçilebileceği gibi
mensup olunan ekolün sembolü de olabilir.
Bazı kılıçlarda ve özellikle de Ninja kılıçlarında Tsuba
olmadığı görülür. Tsuba'nın olmaması kılıcın daha rahat
gizlenmesini ve taşınmasını sağlar fakat Tsuba'sız bir kılıcı
kullanabilmek için çok büyük bir ustalık ve el alışkanlığı
gerekir. Tsuba eli rakibin kılıcından korumak için değil,
kişinin kendi elini kendi kılıcından korumak içindir. Bir telaş
veya heyecan anında kişi kabzayı kavrarken rahatlıkla eli
kılıcın keskin yüzüne kayabilir ve bu durumda tek bir sonuç
vardır ki, o da kişinin parmaklarını kaybetmesidir.
Tsuba kılıcın çekilişi sırasında "Koiguchi no kirikata"
yapabilmek için gerekli bir parçadır. Ayrıca kılıcın
taşınması sırasında da baş parmak, Tsuba'ya kancalanarak
kılıcın kından kayıp düşmesi önler.
27
TO SHIN (Namlu)
1 - Kissaki: Kılıcın ucu
2 - Boshi: Ucun kavisinin şekli.
3 - Yokote: Kılıcın gövdesini ve Kissaki'yi birbirinden
ayıran çizgi.
4 - Mune: Kılıcın sırtı.
5 - Ha: Kılıcın keskin kenarı.
6 - Shinogi: Kılıç boyunca uzanan yan çizgisi.
7 - Yakiba: Kılıcın, Shinogi'den itibaren, Ha'ya doğru,
giderek daralan açıyla inen iki yandaki yüzeyi.
8 - Shinogi ji: Kılıcın Shinogi ve Mune arasındaki kısmı
(Kılıç yanı).
28
NAKAGO (Kabza)
Nakago kılıcın Tsuka'nın içinde kalan kabza kısmını anlatır.
Japonca'da Kabzanın dış kısmını anlatan Tsuka kelimesi ile
Kılıcın, Tsuka içinde kalan bölümünü anlatan Nakago
kelimesi vardır. Yazık ki, Türkçe'de bu parçaları ayrı ayrı
ifade eden farklı kelimeler ya yoktur veya vardır da,
zamanla dilin kısırlaştırılması yüzünden, kullanılmaya
kullanılmaya unutulmuştur. Buyüzden biz bu iki bölüme de
Kabza diyoruz ve neyin ne olduğunu cümlelerle
anlatabiliyoruz. Esasen Kabza kelimesi de Arapça'dır.
Burada Kavramayı, sıkıştırmayı, tutmayı yani tutulacak yeri
ve tabii tam anlamıyla Tsuka'yı ifade eder.
1 - Mune machi: Namlunun dibindeki, Habaki'yi durduran
çentik.
2 - Ha machi: Namlunun keskin yüzündeki, Habaki'yi
durduran çentik. "Ha" kılıcın keskin yüzü, "Mune" Sırtıdır.
Ha machi ve Mune machi çentiğin kılıcın sırtında ya da
keskin kenarında olduğunu belirtir.
29
3 - Mei: Kılıcı yapan ustanın imzası. Tabii ki, yukardaki
çizimde herhangi bir imza görülmemektedir. Çizim, Mei'nin
genellikle bulunduğu alanı göstermektedir.
Mekugi ana: Nakago üzerindeki Mekugi deliği.
Tsuka'yı, Nakago'ya monte eden pimin Nakago üzerindeki
deliği.
4
-
5 - Nakago jiri: Nakago'nun dibi.
30
KANTEI
Kantei veya Kılıca değer biçmek Komple ve çok detaylı
olarak kılıcın bütün özelliklerini gözden geçirmekten
ibarettir. Bu kontrolle, kılıç yapımcısının okulu, periodu ve
şayet mümkünse ismi ve varsa kılıca yapımcı tarafından
verilen isim belirlenir. Kontrol sırası, bir çok minör ilave ile
aşağıdaki gibidir. Bu yöntemler "Nagayama Kokan"
tarafından hazırlanan (Kenji Mishina tarafından İngilizceye
çevrilmiştir) , "To-ken Kantei Dokuhon" isimli eserden
alınmıştır. Zaten Batı dillerine çevrilmiş ve yeterli detaya
sahip olan çok fazla belge de yoktur.
Kontrol yöntemi
Aşağıdaki sıralamanın
edilmelidir.
Toshin veya Sugata:
Ha Watari
:
Sori
:
Fumbari
:
Kasane
Niku Dori
:
:
her
maddesi
dikatle
kontrol
Kılıcın tamamının şekli.
Uzunluk
Kavis tipi
Kılıcın, Macji yakınındaki parlaklığı.
Kissaki'nin boyu
Shinogi ji'nin yüksekliği
Mune'nin tipi
Kalınlık
Kılıcın etinin özü.
31
Horimono
:
Keskin kısım
Bunlar genellikle yapım zamanını yansıtırlar. Takdirin
güvenilirlik kazanması için Jigane (Yüzey çeliği) ve Hamon
ile fazla ilgilenmek gerekir. Bunları ihmal edilirse ekspertiz
derinlik kazanmaz. Kılıç üzerindeki kontrollerin hassas
noktaları aşağıda, Nagayama Kokan'ın ifadesi ile
görülmektedir.
"Jigane ve Jihada'yı takdir etmek için Kılıcı yatay olarak
gözlerinin yakınında ve hemen altında kalan bir noktaya
getir. Jigane ve Jihada'ya, yüzeye direk vuran ışık altında
bak. Şayet kılıcı ipek kumaş veya yumuşak Japon kağıdı ile
silmişsen kolayca görebilirsin. Hamon'u kontrol edebilmek
için kılıcı boylamasına ışığa tutarak bak. Hamon için
Hadori'yi (Son parlatmanın beyazlatması) kontrol et.
Hamon şeklini belirlemek zordur. Işığa doğru bakmazsan
Hamon, Nie ve Utsuri, şekillerini belirlemek zordur.
İyi ışık olmazsa iyi bir değerlindirme yapamazsın. Hamon
için en iyi ışık çıplak eletirik lambasıdır. Flöresant
lambaları iyi sonuç vermez.
Hamon çok çeşitlilik gösterir. Kılıç yapımcısının teknikleri
ve karakteristikler hakkında önemli özellikler belli eder. Bu
sırada, Yaki Dashi'ye (Hamon'un sonu, onun Ha Machi ile
32
birleştiği nokta) ve Mune Yaki'nin
sertleştirilmiş bölge) varlığına dikkat et .
(Mune'deki
Boshi'nin, kılıç yapımcısının tekniğinin en zor kısmı olduğu
söylenir. O, insan varlığının yüzüne benzetilir. Yapımcının
yansıtmasına göre ilave yargılar elde edilir.
Nakago (Kabza içinde kalan kısım) ayrıca önemli bir
noktadır. Nakago'nun şekli, Nakago Jiri (Kabzanın içinde
kalan kısmın dibi), Yasurime (Bilgi işaretleri), Mekugi Ana
(Pim deliği) ve pas rengi dikkatle kontrol edilmeli. Şayet bir
imza kazınmışya veya pası kazınmamışsa yapım dönemi için
ipucu verir."
33
SUGATA
(Kılıç şekil ve Kesitleri)
Japon kılıçları 1300 yıldan beri çok değişik sekil ve
boylarda yapılmışlardır. Sugata veya kapsamlı şekil bir
kılıca değer biçer biçerken ilk düşünülecek şeydir. En tipik
ana şekil ve kesitler aşağıdadır. Tarih boyunca bu ana
şekiller büyük, küçük her boyutta görülürler.
Hira Zukuri
Bu şekil ve kesit her dönemde tantô ve ko wakizashi'lerde
görülebilirler.
34
Kiri Ha Zukuri
Her iki yanında Shinogi olan bu antik tip, Heian periodunun
sonunda bulunmuştur.
Kata Kiri Ha Zukuri
Bu şeklin bir yanı Hira Zukuri, diğer yanı Kiri Ha
Zukuri'dir. Şekil simetrik değildir. Kamakura periodunun
sonunda çıkmış bir şekildir (1288-1334). Edo period'unun
(1596-1643 ve 1781-1867) başlangıç ve sonsonlarında
tekrar moda olmuştur.
35
Moro Ha Zukuri
İki yanlı keskin ağızlı bu model Muromachi periodunun
ortalarında (Yaklaşık 1467) Tanto'da kullanılmıştır.
Shinogi Zukuri
Bu şekil Heian döneminden sonraki bütün periodlarda sık
sık görülür. Özelliği, Mune (Kılıç sırtı)'ye, Ha (Keskin
kener)'dan daha yakın yakın bir Shinogi ve Kissaki'yi
belirleyen Yokote (Keskin kenarı uç'tan ayııran sınır
çizgisi)'dir.
Sonraki
dönemlerde
geniş
ölçüde
kullanılmıştır.
36
Shobu Zukuri
Bu şekil Yokote'nin olmaması haricinde tamamen shinogi
zukuri'nin aynıdır. En fazla Muromachi periodunda, Tanto
ve Wakizashi'de görülmüştür.
Kissaki Moro Ha Zukuri (Kogarasu Maru Zukuri)
Bu çok antik şekil ayrıca kogarasu maru zukuri ismiyle de
bilinir. Nara periodunun sonlarında çıkmıştır (708 - 781
M.S.) Çapraz bölümü vardır. Kılıç sırtı, namlunun üçte biri
oranındaki mesafede uçtan içe doğru, farklıdır.
37
Kanmuri Otoshi Zukuri
Bu şekil Kamakura perodundan beri Yamato eyaletinde
görülür.
U no Kubi Zukuri
Bu şekil Kanmuru otoshi zukuri'ye benzer. Keskin bir eğime
sahip olan Mune kılıcın merkezi kısmıdır. Kisaki'de çok az
eğim vardır. Bu şekilde genellikle yokote olmaz.
38
Osoraku Zukuri
Bu tip aşırı geniş Kisaki ender görülür. Muromachi
döneminin sonunda, Shimada Sukemune tarafından
geliştirilmiştir. O Osoraku ismiyle bilinir (Japonca "Belki" ).
Bu isim, özgün kılıca kazınmış olduğu için benimsenmiştir.
39
SORI TİPLERİ
Sori, Japon kılıcının eğriliğini gösterir. Namluda bulunan
sori, Kissaki (Kılıcın en uç noktası) ile Munemachi (Kılıcın
sırtındaki, Habaki'yi durduran çentik) arasındaki derin
noktayı belirler. Çoğu zaman Sori çok belirsizdir ve
sınıflandırılması zordur fakat Kantei'de (Değer biçmek)
önemli bir faktördür.
Koshi Sori (Bizen Sori)
Koshi'nin anlamı bilek'tir. Kavisteki derin noktanın bileğe
yakın olduğunu gösterir. Machi (Namlunun kabza ile
birleştiği yer)'nin tam önündedir. Ayrıca Bizen Sori adıyla
da bilinir çünkü bir çok Bizen okulu bu şekli kullanır.
Torii Sori (Kyo Sori)
Bu şekilde derin nokta namlunun ortasında bulunur. Torii
ismi bir Şinto tapınağının kapısından gelir. Kyo ise
40
Yamashiro eyaletinin değişik bir ismidir. Belki de bir çok
kılıç burada yapıldığı için bu tip Sori'ye bu isim verilmiştir.
Saki Sori
Saki'nin anlamı uç veya üsttür. Kavisin derin noktasının
önde, Kissaki'ye yakın olduğunu gösterir. Bu Sori şekli
Muromachi periodunda popüler olmuştur. Şekil genellikle
Naginata'da da kullanılır.
Uchi Sori (Takenoko Sori)
Uchi, iç anlamına gelir. Namlunun kavisinin iç kısımda
olduğunu gösterir. Genellikle Tanto kılıçlarına aittir. Ayrıca
Takenoko sori adıyla da bilinir.
Mu Sori (Chukan Sori)
Mu'nun anlamı Hayır veya Yok'tur. Bu tip kılıçlar düzdür.
İsim, tanto kılıçlarında No Sori olarak kullanılır. Düz
kılıçlar Chokuto periodunda yapılmışlardır. Bununla beraber
1400 civarında Mei periodunda da bazı kılıçlar yapılmıştır
fakat modası çabuk geçmiştir.
41
KISSAKI ŞEKİLLERİ VE FUKURA
Kissaki namlunun uç noktası, yokote'nin önüdür (Gölgeli
kısım).
Fukura
Fukura Yokote'nin önündeki, keskin yüzün (Ha) kavisli
kısmıdır. Fukura'nın kavis şekilleri bağımsızdır. Tipik
kissaki şekilleri aşağıdadır fakat buradakinden çok daha
fazla çeşit vardır.
Tipik Kissaki şekilleri
Ko Kissaki
Bu şekil Kamakura döneminin en tipik özelliğidir. Ko'nun
anlamı Küçük'tür. Kissaki'nin namlunun küçük bir kısmı
olduğunu gösterir.
42
Chu Kissaki
Chu, Orta, Ortaboy anlamına gelir. Bu Kissaki şekli
Kamakura dönemi ortalarında kullanılırd ve çok sık
rastlanır.
O Kissaki
O'nun anlamı Geniş, Büyük'tür. Kissaki'nin geniş olmasını
ifade eder.
Ikubi Kissaki
Ikubi'nin anlamı Yaban domuzu boynu'dur. Bu Kissaki'de,
boy, Namlunun Yokote'deki genişliğinden (Saki Haba) azdır.
43
Ikari Kissaki
Ikari Kissaki'de uç hafifçe yukarıya kalkıktır.
Kamasu Kissaki
Kamasu uzun gagalı bir tür balık ismidir. Bu Kissaki'de
fukura'da kavis yoktur. Çok eski biçimlerden biridir.
44
MUNE ŞEKİLLERİ
Mune kılıcın sırtıdır. Onun şekli Kantei'de önemli bir
faktördür. Bazı mune şekilleri, isimleri ve parantez içinde
altarnatif isimleri yukardadır.
45
BOSHI ŞEKİLLERİ
Bohi, Kissaki'nin sertleştirilmiş kısmıdır. Kılıcın durumu ve
yapımcısının ekolü hakkında güçlü bir göstergedir. Kusursuz
bir Boshi'ye sahip olan kılıç tam değerindedir ve Boshi'nin
olmaması kırılmış bir kılıcın yenidn yapılmasını ya da kılıcın
çok fazla parlatılmaktan yorgun olduğunu anlatabilir. Bu
durumlarda kılıcın değeri oldukça azalır.
46
HAMON ÖZELLİKLERİ
Hamon
deyimine
dikkat
etmek
gerekir.
Hamon
sertleştirilmiş keskin yüzle eşanlamlıdır. Bu yanlış bir
adlandırmadır. Çünkü birçok kişi bu deyimden metalurjikal
deyim olarak sertleştirilmiş keskin kenarı anlar. Hamon'un
anlamı
kılıcın
yapımındaki
hassas
yöntemle
ve
yumuşatılmasıyla ilgilidir. Hamon'un kelime anlamı kenarın
işareti'dir. Nie / Nioi çizgisine aittir. Kılıcın Yakiba veya Ji
Hada'dan sertleştirlmiş kısmı boyunca olan şekli belirler.
Kılıcın gerçek keskin kenarı Ha deyimi ile anlatılır.
Ito / hoso = Dar, Ensiz - Chu / naka = Ortaboy - Hiro
= Geniş - Ko = Küçük- Ô = Büyük
Bu nitelik terimleri aşağıdaki ana terimlerle birleştirilerek
kullanılırlar ve Hamon'un görünümünü heniş ölçüde tasvir
ederler.
47
48
NIE VE NIOI - YAKIBA / HA
ÖZELLİKLERİ
Nie ve Nioi Kılıcın sertleştirilme işlemindeki su vermede
oluşan kristalize yapıdır. Nioi çok ince kristalleşmedir.
Yakiba'nın kenarında oluşur. Hamon'un şeklini belirler. Nie
kaba kristalleşmedir. Kılıç yüzeyinde noktalar halinde
görülür. Sıksık aynı kılıç üzerinde çeşitli kristalleşme
türleri görülebilir.
49
HADA ÇEŞİTLERİ
Hada: Japon kılıcının yüzeyindeki şekillerdir. O, Demir
çubuğun ilk dövülüp, kılıç şekli oluşturulması ve defalarca
katlanması sırasında oluşur. Sonuç olarak Hada, demircinin
kılıç yapım tekniğini gösterir. Bir Japon kılıcında Hada'nın
görülebilmesi için profösyönel japon parlatıcı ustaları
tarafından yapılan iyi bir parlatma şarttır. Sahibi, bir
Japon kılıcını kendisi parlatmaya teşebbüs etmemelidir. Bu,
Hada'yı yok ederek kılıcın değerini sıfıra indirebilir.
Burada görülen Hada şekilleri esasi formlardır. Bu şekiller
çok fazla derinlik ve çeşitlilik kazanırlar ve genellikle bir
kılıç üzerinde bir şekilden fazla görülebilir. Mesela Yamato
eyaletinin, Shikkake ekolü Mokuma Hada ve Masame Hada
kombinesini kullanır.
Tamamlayıcı terimler
chu = Orta - Ko = Küçük - Ô = lGeniş
Bu nitelik terimleri ana terimlerle karıştırılarak büyük
çeşitlilik elde edilir.
50
Tekrar Katlamak
Japon kılıçlarıyla yeni ilgilenmeye yeni başlayanlar
genellikle kılıcın katlanma sayısında karışıklığa düşerler.
Kılıcın katlanması iki tabaka arasında görülür. Bir katlanma
dört tabaka yapar. Onbeş defa katlanan bir kılıçta 32,768
tabaka olur. Onsekiz defa katlanan bir kılıçtaysa 262,144
tabaka oluşur. Yapısının yeniden oluşması sırasında her
tabaka ile kılıç homojen bir yapı kazanır.
Masame Hada
Masame Hada, ham demir çubuk devamlı olarak aynı yönde
katlanarak şekillenir. Demir çubuğun yan yüzleri kılıcın
yüzü olur. Çizgiler ekin yığınları şeklinde oluşurlar.
51
Ayasugi Hada
Ayasugi hada, esas olarak Masame Hada'nın dövme
sırasındaki çekiç darbeleriyle şeklinin değiştirilmesidir.
Itame Hada
Itame Hada demirin dövülüşü sırasında sırayla her yönde
katlanmasıyla oluşur.
52
Mokume Hada
Mokume Hada, Itame Hada'nın çekiç vuruşlarıyla şeklinin
değiştirilmesi ve spiril şekilleri verilmesiyle oluşur.
Nashiji Hada
Nashiji'nin anlamı Armut deri'dir. Ve Komokume Hada'nın
yoğun şeklidir.
Konuka Hada (Hizen Hada)
Konuka'nın anlamı Zengin Buğday'dır. Bu Hizan eyaletinin
tipik kılıç formudur.
Muji Hada
Muji, Sade, süssüz anlamındadır. Bu hada çok küçük ve ince
desenlidir.
53
NAKAGO TİPLERİ
Nakago kılıcın, kabzanın içinde kalan kısmıdır. Şayet
kısaltılmamış veya değiştirlmemişse "Ubu" ismi verilir.
Şayet Nakago Jiri (Kabza ucu) Ha Machi ve Mune Machi
özgün durumundaysa , Şayet kılıç tarihte bir zamanda
yenilenmişse ve ilave Mekugi ana (Pim deliği) delinmişse o
hala Ubu olarak görülür. Nakago'nun kararmışlığının ve
pasının derinliği Kantei'de, değer biçmek için önemli bir
faktördür ve bu yüzden Nakago asla temizlenmez ve
parlatılmaz.
Birçok Nakago kılıcın yenilenmesi veya bir tipten, diğerine
çevrilmesi sırasında değiştirilmiştir. Aşağıdaki deyimler
değiştirilmiş Nakago'ları anlatır.
Suriage: Kılıcın kısaltılmış olmasını anlatmakta kullanılan
deyimdir. Kılıçlar daima Nakago kısaltılarak yenilenirler.
Asla Kissaki'den kısaltılmazlar. Nakago kesildiği zaman
Mune Machi ve Ha machi genellikle namluya doğru
ilerlerler. Bu bazı durumlarda Nakago'nun orijinal uzunluğu
kadar bile olabilir.
O Suriage: Kılıcın büyük ölçüde kısaltıldığını gösterir. Bu
durumda sıksık özgün Nakago kesilip atılır ve Mei kaybolur.
Yeni Nakago özgün namludan yeni Mune machi ve Ha machi
kesilerek şekillendirilir.
54
Orikaeshi Mei: O Suriage durumunda Nakago'nun Mei'yi
taşıyan kısmı tutulmaya devam edilir ve yeni Nakago'nun
üzerine 180 derece kıvrılır.
Gaku Mei: Eski Nakago'dan, Mei kare şeklinde kesilir ve
yenisinde açılan oyuğa yerleştirilir.
Tipik Ubu Nakago şekli - Futsu Gata
Bu genel Nakago tipine çok sık rastlanır.
Kiji Momo (Kiji Mata) Gata
Sülün budu anlamına gelir. Bu tip Nakago, sıksık uzun
kılıçlarda Heian ve Kamakura dönemlerinde görülür.
55
Shiri Bari Gata
Bu Nakago tipinde alt kısım yassılaştırılmıştır. Genellikle
Tantolat üzerinde görülür.
Gohei Gata
Bu kabza tipi ilk olarak Edo döneminde, Ise no Kami
Kuniteru tarafından kullanılmıştır.
56
Funa Gata
Funa, kayık anlamındadır. Bu şekilde adlandırılmasının
sebebi bir kayık şekline benzemesindendir. Bu şekil
Masamune tarafından jurulan Soshu ekolü ile birleştirilir.
Furisode Gata
Genel olarak Kamakura döneminde, Kısa kılıçlar ve
Tanto'larda görülür. Bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi
genç kadınların kimonolarının yenlerine benzemesidir.
57
Tanago Bara Gata
Kısmen Muramachi döneminde, Muramasa, Heian jo
Nagayoshi ve Shitahara ekollerinde görülmüştür. Bir tür
balığın şekline benzetilir.
58
NAKAGO JIRI ŞEKİLLERİ
Nakago Jiri, kabzanın en uç kısmıdır. Kılıç yapımcısının
ekolü ve kimliği üzerinde güçlü bir göstergedir. Aşağıda
görülen şekiller tipik misallerdir. Jiri'ler çok çeşitlilik
gösterirler ve tasnif edilmeleri zordur.
59
YASURİME
(Bilgi işaretleri şekilleri)
Yasurime, Kantei'deki başka bir önemli faktördür.
Nakago'nun yüzeyinde bulunur. Kılıcın yapım dönemine ait
bilgi verir. Japon kılıçlarınının kabzaları asla temizlenmez
aksi takdirde kılıç ciddi değer jaybına uğrar.
60
JAPON KILIÇLARININ
ORTALAMA UZUNLUKLARI
Ken (Çift yüzlü kılıç) :
40.64 cm
Tachi (İlk dönem tek yüzlü kılıç) : 43.28 - 66.4 cm
No-Dachi (Extra uzun kılıç) :
121.92 cm
Katana (Uzun kılıç) :
76.2 cm
Wakizashi (Kısa kılıç) :
40.64 - 50.8 cm
Ninja-Ken (Ninja kılıcı) :
60.96 cm
Yukardaki ölçüler sadece namlu uzunluklarını gösterirler.
Japon kılıçlarında gerek canlı kılıç, gerekse Iaito seçilirken
namlu ya da bıçak uzunluğu kullanacak olan kişinin boyuna,
omuz genişliğine ve kol uzunluğuna göre özel olarak seçilir.
Buyüzden yukardaki resmi, ortalama değerlerin fazla bir
önemi yoktur.
61
EMİTASYON KILIÇLAR - KARBON 440
Metal
Taklit kılıçlar toplu adıyla tanıdığımız Karbon 440
(Stainless Steel) kılıçlar, oldukça çok rastlanılan, dünyanın
hemen
her
yerinde
dekorasyon
eşyaları
satan
dükkanlardan, turistik hatıra eşyası satan seyyar satıcılara
kadar hemen her yerde karşımıza çıkabilen kılıçlardır.
Karbon 440 kılıçlar, bu isimden de anlaşılacağı gibi Karbon
çeliğinden yapılırlar. Karbon çeliği, kaba bir tarifle
hammaddesine çok fazla kömür karıştırılmış olan çeliktir.
Kabon çeliği fabrikason çelik işçiliğine çok uygun bir çelik
cinsidir. Karıştırılan kömürle orantılı olarak çok sert ve
keskin olması ya da kalitesiz ve yumuşak olması
mümkündür.
Karbon çeliğinin, demirin dövülmesi ve su verilmesi ile
yapılan çelikten bazı farklılıkları vardır. İster tarihi eski
bir kılıç olsun, ister günümüzde yapılan ucuz sayılabilecek
bir katana olsun, Japon kılıçları ile Karbon 440 kılıç
arasındaki en önemli metalurjik farklılık metalin yumuşaklık
ve sertliğindedir. Dövülerek yapılan bir katananın dış
yüzeyi sert çeliktir. Bu çelik örtü keskin kısımda çok çok
sert, kılıcın yanları ve sırtında daha yumuşak orandadır
fakat çelik gömleğin altında kalan kısım yani kılıcın içinin
özü daha yumuşak demirdendir. Bu konu yukardaki "Japon
62
kılıçlarının yapım özellikleri" başlıklı kısımda incelenmiştir.
Buna karşılık Karbon çeliğinden yapılan bir kılıcın içi dışı,
her yanı sert çeliktir. Bu yüzden de onların kırılmaları ya
da çentilmeleri çok kolaydır.
Karbon çeliğinin isteğe göre çok sert veya yumuşak
olabileceği yukarda belirtilmişti. Hemen hemen herkesin
bilip, tanıdığı İsveç çakıları keskinlik ve sağlamlıklarıyla
ünlüdürler. Söz konusu çakılar bir erkeğin sakal traşı
olabileceği derecede keskin olabilirler. Buna karşılık elden
düşürüldükleri zaman sivri uçları sert bir zemine, mesela
bir taş zemine çarptığı zaman veya bir şeyin arasına
sıkıştırılıp biraz zorlandıkları zaman inanılmayacak kadar
kolaylıkla kırılıyorlardı. Son beş, on yıl içinde İsveç
çakılarının metalinde bazı değişiklikler yapıldı. İhtimal ki,
çakı uçlarının kırılganlığı şikayet konusu olmuştur. Şimdi bu
çakıların uçları daha yumuşak yapılmaktadır. Çakılar
keskinliklerinden fazla birşey kaybetmediler fakat sert bir
zemine çarpan ya da zorlama altında kalan uçlar artık
kırılmıyorlar fakat komik bir şekilde teneke gibi
yamuluyorlar. Aynı tür Karbon çeliğinden yapılan kılıçlar
ise yumuşak yapılabilme lüksüne sahip değiller çünkü bir
çakı veya mutfak bıçağına göre kat kat uzun olan kılıç
namluları yumuşak yapıldıkları takdirde herhangi bir
zorlama altında kalmasalar bile kolaylıkla eğrilirler.
Buyüzden Karbon çeliği kılıçların en yumuşak olanı bile belli
bir sertliğe sahip olmak zorundadır. Özet olarak Stainless
63
Steel ya da Karbon 440, mutfak bıçakları, küçük çakılar
hatta Av bıçakları için mükemmel bir malzemedir fakat
uzun kılıçlara uymaz. Kılıcın sert bir yüzeye ye da başka bir
kılıca çarpması sonucunda kolaylıkla kırılır. Buna karşılık
küçük bıçakların dirençleri çok yüksek olur ve darbeden de
çok etkilenmezler. Gene de belirtmek gerekir ki, Balık
adam malzemesi satılan yerlerde görülebilecek olan deniz
bıçaklarının ciddi modelleri ve en pahallı tipleri gene
paslanmayacak şekilde yapılmalarına rağmen Karbon
çeliğinden değildirler çünkü bu bıçaklar gerekirse kayaların
arasına sıkıştırılıp, lövye olarak kullanılacak, gerekirse bir
köpek balığıyla mücadele edebilecek tarzda düşünülürler.
Özet olarak Karbon çeliğinden yapılmış bir kılıç istenilirse
kılıç çalışmalarında kullanılabilir. Onlarla döğüşe girilebilir
fakat kılıç kılıca çarpıştırmak için güvenmek doğru değildir.
Bu kılıçlar çeliğin kalitesine göre inanılmaz derecede keskin
de olabilirler. Tabii bu keskinlik asla gerçek bir Katana ile
ya da çelikten yapılan, kesebilen bir Iaito ile mukayese
edilmemelidir.
Kabza
Emitasyon kılıçların bazılarının kabzaları fiidişi benzeri
sert bir malzemeden yapılır. Tabii ki, aklıbaşında hiç kimse
bu malzemeyi fildişi zannetmez çünkü söz konusu kılıçların
en pahallısı bile 250 dolardan fazla değildir. Ortalama
olarak bu kılıçlar 50 ile 120 dolar arasındadır. Kılıç
kabzalarının genel olarak sert plastikten yapıldığına inanılır
64
fakat durum böyle değildir. Özellikle, pahallı sayılabilecek
olan modellerde, mesela Highlander, sinema filmlerinde
veya Tw dizisinde kullanılan kılıçların kabzalarında
hammadde olarak plastik değil, uzay elbiseleri , Kurşun
geçmez yelekler, Yelken ve yelken ipleri yapılan Kevlar
kullanılır. Buyüzden de söz konusu kılıçların kabzaları
zannedilenden kat kat dayanıklıdır.
Buna rağmen kabzaları adam, dal, ejderha gibi
süslemelerden olan ve kabza dibinde Kaşira (Bak:
Yukardaki kılıç parçaları / Tsuka bölümü) olmayan
kabzalar güvenilir değildirler. Onlarda kılıç, kabzanın içine
belki yapıştırılarak oturtulur, belki malzeme kılıcın üzerine
püskürtülerek, lazer teknolojisi ile monte edilir fakat ne
şekilde olursa olsun, savrulan bir kılıcın kazanacağı ivme
gücüne göre fazla güvenilir değildirler. Diğer tip kabzalar
ise fazlasıyla güvenilir olabilirler. İster bir Japon kılıcının
Tsukası olsun, ister bir batı kılıcının kabzası olsun
emitasyon kılıçların kabzaları, gerçek kılıç gibi kabzanın
içinde kalan kısma vurulan bir pimle kabzaya monte
edilmezler.Bu kılıçlarda kabza içinde kalan kısım uzun bir
vida ile sonlanır ve kabza dibindeki topuzun altında kalan
bir somun ile sıkı sıkıya bağlanır. Tabii ayrıca gerçek
kılıçlardaki gibi pimler de vardır. Özet olarak emitasyon bir
katana, gerçek bir katanadan farklı olarak pimden başka
bir de uzun ve güçlü vida ile kabzaya monte edilirler.
Halbuki gerçek bir kartana'da Kabza ile kılıcı birleştiren
tek şey çoğu zaman tahta olan bir tek pimdir. Japon kılıcı
65
modelleri söz konusu olursa emitasyon kılıçların gerçek
kılıçlardan en büyük farkı Kashira'ının, Tsuka ito ile
bağlanmayıp sadece yapıştırılmasıdır. Böyle bir kılıçla
çalışma yapılırsa kısa zamanda Kashira yerinden çıkıp insnın
elinde kalabilir. Tabii ki, bu, kılıç güvenliği için sorun
yaratmaz. Sadece kabza bozulur. Aynı parçanın yerine
yeniden yapıştırılması mümkündür.
Kabza temizliği
Emitasyon Japon kılıclarının kabzaları fazla ellendiği ya da
kılıç çalışması amacıyla kullanıldıkları takdirde kısa zaman
içinde kabzayı saran Tsuka ito korkunç hatta iğrenç
şekilde kirlenir. Bu kirlenmeyi temizlemek için kabzanın ve
Tsuka ito'nun sökülmesi tavsiye edilemez. Sonuç olarak bu
kılıçların kabzaları dış görünümden başka hiç bir şekilde
gerçek kılıca benzemezler. Onları sökebilmek bazı
durumlarda imkansız gibidir. Herşeyden önce kabzayı tutan
pim makina ile çakılmış bir metal pimdir ve onu sökmek
kabzayı tamamen imha etmekle eşanlamlı olabilir.
Kirlenmeyi gidermenin en kolay yolu fazla birikmeden
kolonya ya da alkolle ıslatılmış bir bezle sıkı sıkı silmektir.
Buna rağmen zamanla kirlenme, Tsuka ito'nun aralıklarına
ve dokumanın arasına kadar sinebilir bu durumda derince
bir kaba son derece sıcak su koyulur ve herhangi bir
çamaşır deterjanı çok sayılabilecek miktarda dökülür.
Deterjanın pahallı kalitede olması, solmaya sebep olmayan
ve pamuklu kumaşlara uygun bir deterjan seçilmesi ayrıca
66
iyi olabilir. Kılıç, kabzası aşağıda olacak şekilde bu kabın ve
tabii suyun içine oturtulur. Su seviyesinin Fuchi'yi geçip,
Tsuka'ya ulaşmamasına dikkat etmek lazımdır. Temizleme
işlemini iki kişinin yapması daha uygundur. Bir kişi, bir eli
ile kılıcı dik olarak suyun içinde tutarken diğer elini suyun
içine sokup Kashira'yı tutar. Bunun nedeni Yapıştırılarak
monte edilen bir Kashira ise, sıcak su nedeni ile yerinden
kurtulmasını ve sabunlu su yüzünden durum fark edilmeyip,
Tsuka ito'nun dağılmasını önlemektir. Diğer kişi ise bir
fırça, mesela bir diş fırçası ile Tsuka ito'yu temizler.
Temizlenen kılıç sudan çıkartılıp önce bir bezle kurulanmalı
sonra da fön makinası ile iyice kurutulmalıdır. Bu işlemler
kılıca ve kabzaya hiç bir zarar vermez. Kashira yerinden
çıkmışsa, Tsuka ito özgün şeklinde yerleştirilip, beyaz
tutkalla Kashira yerine yapıştırılır fakat Kashira'nın
yerinden kurtulması pek olağan birşey değildir. Gene de bu
temizleme işlemi yapılmadan önce Tsuka ito'nun altındaki
Same ve Tsuka'nın hammadesi, onların sudan bozulup
bozulmayacağı iyi irdelenmelidir.
Kın
Emitasyon kılıçların en kötü yerleri onların kınlarıdır. Bu
kınlar mesela alüminyum ya da çok daha ucuz metallerden
yapılırlar ve dış görünüşlerinin aksine oldukça çirkin
şeylerdir. Tahta kını olan emitasyon kılıçlar çok azdır.
Şayet kılıç dekorasyon amaçlı değil de gerçek bir
çalışmada kullanılacak olursa çekerken duyulan teneke
67
cızırtısı oldukça motivasyon bozcudur. Bu kınlardan kılıç
çekerken hem kının kendisinin hem de kılıcın keskin
yüzünün hasar görmemesi için çok dikkat etmek gerekir.
Sageo
Japon kılıcı modeli emitasyon kılıçlarda kullanılan Sageo
hem biraz daha ince dokudadır hem de çok kısa olabilir. Bu
tip kılıçlar çalışma amaçlı kullanılacaksa onlara normal
Sageo'lar takmak da gerekebilir.
Fantastik kılıçlar
Hemen hemen kılıçla ilgili bütün film be Tw dizilerinde
kullanılan bütün kılıçlar Karbon çeliğinden üretilerek satışa
sunulur. Mesela Yüzüklerin efendisi, Barbar Conan,
Higlander, Zorro ve benzeri bütün film ve dizilerdeki
kılıçları oldukça sağlam ve kullanulabilir halde almak
mümkündür. Emitasyon olarak yapılmayan tek Film kılıcı
bilindiği kadarı ile Star Wars serisindeki Işın kılıçlarıdır
ki, onlar da çelikden değil, ışından oldukları için
yapılamamışlardır.
Yapım yerleri
Emitasyon kılıçlar dünyanın bir çok ülkesinde yapılmakla
birlikte en yoğun olarak İspanya ve Taiwan'da yapılırlar.
Amerika Birleşik Devletleri'nde ve İngiltere de de kılıç
üreten bazı büyük veya çok küçük firmalar vardır fakat
bunların yaptıkları kılıçlar emitasyon sayılmazlar.
68
Karbon 440 olmayan kılıçlar
Değişik tarihi ya da sanal kılıçların modelleri oldukları
halde Karbon 440 olmayan kılıçlar da vardır. Mesela çok
eski bir şirket olan ve yurdumuzda sadece traş bıçağı
markası olarak tanınan Wilkinson (İngiltere) Başta İngiliz
ve ABD orduları olmak üzere dünyanın bir çok ordusuna
tören ve kullanım amaçlı kılçlar yapar. Wilkinson kılıçlarının
çeliği tabii ki, Karbon çeliği değildir ve kılıçları
çarpıştırılacak niteliktedir. Askeri kılıçlar haricinde
Broadsword, Bastarsword, Highland Broadsword ve
Claymore gibi tarihi kılıçları da yapan Wilkinson'un bu
modelleri gerçeğe tam olarak uygundur. 1000 - 3000 dolar
arasında olan bu kılıçlar ABD ve İngilderedeki bazı kılıç
döğüşü klüplerinden çok rağbet görür. Bu klüpler, Kendo,
Iaido ya da Eskirim ile karıştırılmamalıdır. Sadece tarihi
kılıçlarla ve tarihi kıyafetlerle yapılan döğüş klüpleridirler.
Wilkinson çeliği çok nitelikli bir metal olmasına rağmen
gene de fabrikasyon iştir. Değişik kılıç modellerini dövme
çelikten yapan bazı küçük kuruluşlar ve kişiler de vardır.
Bunlar tarihi modeller kadar kendi tasarımları olan
modeller de yaparlar. Gerek bu gibi kuruluşların, gerekse
Wilkinson ve benzeri firmaların yaptıkları kılıçlar
gerçektir. Emitasyon değildirler.
69
IAITO
Iaito, Iai kılıcı anlamındaki Japonca terimdir. Iaido
çalışmalarında kullanılan keskin olmayan talim kılıcını ifade
eder. Iaito tam olarak gerçek bir Katana'nın aynıdır.
Farklılıkları yapıldığı metalde ve ağırlığının, gerçek
Katana'dan birazcık daha az olmasındadır. Iaito genel
olarak Çinko takviyeli Alüminyum'dan yapılır. Tıpkı gerçek
Katana gibi Iaito da kullanıcısının omuz yapısıs, boy ve kol
uzunluğuna göre seçilir.
Kılıç veya Iaito seçiminde kulanıcı boyuna göre bıçak
uzunluğu
Kullanıcının Boyu (cm)
Namlu uzunluğu (cm)
150
66.7
155
68.2
160
69.7
165
71.2
170
72.7
175
74.3
180
75.8
185
77.3
190
78.8
195
80.3
200
81.8
70
Buradaki ölçüler de kılıç satıcısından, kılıç satıcısına göre
değişebilir. Kesin değildirler fakat başka kaynak
bulunamazsa fikir vermek için yeterli olabilirler. Ayrıca
kabza (Tsuka) uzunluğu da kullanıcının el büyüklüğüne göre
ayarlanabilir.
Iaito'ların fiyatları çok değişiktir. en ucuzu 200 dolar
civarındayken en pahallısı 900 dolara kadar çıkabilir. Bu
fiyat farklılığı Sageo ve Tsuka ito'nun ipekten olmasından,
Tsuka kalitesine kadar bir çok faktörden dolayıdır. Kılıcın
metali ve metal kalitesi değişmez. Özet olarak en ucuzu ile
en pahallısı açısından kılıç olarak fazla bir farklılık olmaz.
Sadece zevke bağlı eklemelerle fiyat farklılığı olur. Bir
Iaito alırken Sageo ve Tsuka ito renginden ve dokusundan,
Fuchi-Kashira ve Tsuba kalite ve modeline kadar herşey
zevke göre seçilebilir. Ayrıca tek model standart bir Iaito
da yoktur. Her Ryu ve ustaya göre değişen Koshirae tipi
vardır ve bunlar da fiyatı farklılaştırır.
Kılıç kullanan kimseler ya da mesela Iaido öğrencileri asla
herhangi birşeyi kesmesi mümkün olmadığı halde bir
Iaito'yu gerçek bir kılıç olarak görüp, ona göre davranırlar.
Gerçek çelikten yapılmış olan Karbon 440 kılıçlar bile bir
Iaito kadar anlam ve öneme sahip değildir. Tarafsız gözle
bakılırsa da bir Iaito'nun, bir emitasyon kılıçtan çok daha
saygın bir parça olduğunu kabul etmemek mümkün değildir.
71
Çinko/Alüminyum Iaito'lardan başka çelik ve kesebilen
Iaito'lar da vardır. Bunlar da 1000 - 2000 dolar arasında
değişen fiyatlarla satılırlar.
Iaito'nun en büyük özelliklerinden biri de Kınıdır. Kın
Tahtadan ve geleneksel değerlere uygun olarak yapılır.
Gerek kın gerekse kılıcın kendisi pratik kullanım amacı göz
önünde bulundurularak yapılırlar. Herşey, güvenlik, çekiş ve
savuruş
hız
ve
kolaylığını
sağlayacak
şekilde
tasarımlanmıştır.
Kanolukları
Bazı Iaito'larda olmamasına rağmen Iaito'ların çoğunda,
kılıcın iki yanında Kanoluğu vardır. Özgün olarak kan
oluğunun amaçları, bir bedene saplanan kılıcın kolay
çıkartılmasıdır. Beden içindeki kılıç et tarafından
sıkıştırılır ve onu geriye çekmek için ustalık gerekir. Kan
oluğu bulunan bir bıçak veya kılıçta ise oluktan dışarıya kan
sızarak kılıcın serbest kalması kolaylaşır. Kan oluğunun
ikinci pratik amacı kılıcı hafifletmek ve sağlamlaştırmaktır.
Kılıcın üzerinden geçtiği alanı incelten bir oluğun aynı
zamanda onu sağlamlaştırabilmesi ilk bakışta saçma gibi
görünmekle beraber oluk namlu üzerindeki stress
noktalarını dağıtarak onu daha sağlam hale getirir. Tabii bu
anlatılanlar Batı kılıçları için daha geçerlidir. Eski veya yeni
döneme ait Japon kılıçlarında Kanoluğu pek sık rastlanan
72
birşey değildir. Buna karşılık Iaito'larda Kanoluğu çok
istenilen birşeydir. Kanoluğu olmayan Iaito'lar giderek
azalmaktadır. Iaito'larda kan oluğunun bulunmasının iki
pratik faydası vardır. Bunlardan birincisi yapımcının tercih
sebebidir. Iaido öğrencileri arasında fazla bilinmese de
silaha sağlamlık kazandırmaktır. Sonuç olarak gerçek bir
Katana yeterinden fazla sağlamdır fakat yumuşak metalden
yapılan Iaito hava direnci yüzünden bile eğrilebilir. Onun
üzerindeki Kanoluğu metale inanılmaz bir direnç kazandırır.
Kanoluğunun çok bilinen ve Iaido öğrencileri arasındaki
tercih sebebi ise Kanoluğu olan bir kılıcın boşlukta
savrulurken çıkarttığı güçlü ve çalışanı motive edici ıslık
sesidir. Kanoluğu olmayan bir kılıç en güçlü ve teknik
şekilde bile savrulsa zayıf bir fısıltı sesi çıkartır. Aynı
kişinin, aynı şekilde savurduğu bir oluklu kılıç ise muhteşem
bir ses verir. Islık sesi ve onun tizlik derecesi aynı
zamanda kılıcın doğru savrulup, savrulmadığını, tekniğin ve
düzgünlüğünü
özellikle çapraz kesişlerde hassas bir
şekilde belli eder.
73

Benzer belgeler

Geleneksel Test Kesişleri

Geleneksel Test Kesişleri ve kılıç darbelerini daha kolay sektirdiğini keşfetmiş olduklarından bu miğferler vakslanmış veya yağ ile parlatılmış olarak kullanılırdı.

Detaylı

To, Ken, Katana ve Shinken Terimleri Üzerine

To, Ken, Katana ve Shinken Terimleri Üzerine dönemde farklı sertliklerde iç yapı çeliği (shingane) ve dış ceket çeliği (kawagane) tekniği geliştirilmiştir. Bu yöntemle yapılan “kobuse” tipi tachi oldukça ağır ve tek elle kullanımı pratik olma...

Detaylı

Yoldaş Kılıç Wakizashi

Yoldaş Kılıç Wakizashi uzunlukta wakizashi taşıyabilme izni verilmiştir8.

Detaylı