ALLAH`IN KAR TANELERİNİN İÇİNDE YARATTIĞI İHTİŞAM

Transkript

ALLAH`IN KAR TANELERİNİN İÇİNDE YARATTIĞI İHTİŞAM
ALLAH'IN KAR TANELERİNİN İÇİNDE YARATTIĞI İHTİŞAM
Elimizde bir imkânımız olsa ve
bütün yağan kar tanelerini bir araya
getirip
inceleyebilsek,
hepsinin
birbirlerinden tamamen farklı olduklarını
görürüz. Bunun nedeni, kar tanelerini
meydana getiren su moleküllerinin
moleküler özelliği ve kar kristallerinin
buna bağlı olarak farklı geometrik
yapılarda oluşmalarıdır. Asıl dikkat çekici
olan ise; meydana gelen bu çeşit çeşit kar
tanelerinin mükemmel ve kusursuz bir
simetriye sahip oluşlarıdır. Birbirleriyle
gevşek bir şekilde bağlanarak kar tanesini
meydana getiren kristaller, birbirlerinden
o kadar farklı şekillerde oluşurlar ki,
hiçbir kar tanesi bir diğerine benzemez.
Kar kristallerindeki muhteşem yapının
fark edilmesi, bilim dünyasını şaşırtmış ve
bilim adamlarında büyük bir hayranlık
meydana getirmiştir. Öyle ki, kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan Amerikalı Wilson
Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında çok etkilenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar
kristali resmi çekerek bu kar tanelerini incelemiştir. Bentley keşfettiği kristal âleminin
eşsizliğini ise şöyle dile getirmiştir: “Mikroskobun altında kar tanelerinin mucizevî güzellikte
olduğunu keşfettim. Bu güzelliğin başkaları tarafından görülmemesi ve gerekli önemin
gösterilmemesi büyük bir kayıp. Her kristal bir tasarım harikası ve hiçbir dizayn bir daha
tekrarlanmıyor.” Kar kristallerinde görülen farklılıklar bitip tükenmediği için günümüzde
halen bu konuda araştırmalar devam etmektedir. Çoğu Zaman Farkına Varılmayan Sanat
Eserleri Gökyüzünden düşen kar tanelerinin her birinin birbirinden farklı olduğu çoğu insanın
bilmediği bir konudur. Bilinse bile bu gerçeğin muhteşemliği üzerinde fazla düşünülmemiş
olabilir. Oysa kar kristallerinin hepsinin altı köşeli olup yapılarının birbirinden farklı olması
çok büyük bir mucizedir. Böyle bir çeşitliliği hiçbir sanatçı, mimar ya da bilim adamı
gerçekleştiremez. Üstelik Yüce Allah bu sanatı 0.1 milimetre olan bir mekanın içerisine
yerleştirmiştir. Amerikalı Fizik Profesörü Kenneth Libbrecht kar kristallerinin bu muhteşem
yapısı üzerinde araştırma yapan bir başka bilim adamıdır. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde
çalışmalarını yürüten Libbrecht kar tanelerinin gerçek fotoğraflarını çekerek, Allah'ın yaratma
sanatındaki kusursuz güzelliği gözler önüne sermiştir. Profesör Libbrecht, şimdiye kadar
yapılan çalışmalar içinde kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda
su molekülü ihtiva eden iki kristalin bile bulunmadığını ifade etmiştir. Libbrecht teknolojik
cihazların yardımıyla görüntülediği kar kristallerinin açıları, motifleri ve renkleri arasında bile
farklılıklar olduğunu ispatlamıştır. Kar Kristalleri Nasıl Oluşuyor? Bir kar tanesi küçük bir toz
tanesi etrafında oluşmaya başlar. Oluşan bu kristal gitgide büyür ve köşelerinden itibaren
küçük kollar oluşmaya başlar. Hava soğudukça bu kolların büyümesi biraz daha hızlanır.
Hava değişimlerine maruz kaldıkça, oluşan bu yapı üzerinde kılcal uzantılar gelişir. Kar
çevreye savruldukça ve değişik koşullara maruz kaldıkça bu yapılanma devam eder ve her
koşula uygun farklı bir özellik kazanmaya başlar. Tek bir kar tanesindeki her kol aynı
gelişmeyi yaşadığından bütün kollar birbirine benzer ve son derece karmaşık bir yapı
meydana gelir. Meydana gelen altıgenle bağlantılı olarak altının katlarına bağlı bir simetri
oluşur ve kristal üç boyutlu yapısını kazanmış olur. Evreni en ince ayrıntısına kadar Allah
yaratmış ve Kendi sıfatlarıyla şekillendirmiştir. Var olan her şey O'ndandır. Tüm güzellikler,
incelikler O'nun aklının tecellileridir. İnsana düşen, Allah'ın yarattıklarındaki eşsiz sanatı
görmek ve bunların üzerinde düşünmektir. Allah Örneksiz Olarak Yaratandır Her bir kar
tanesi Allah'ın izni ile yeryüzüne düşer. Karın oluşabilmesi için gerekli tüm etkenleri yaratan
Allah'tır. Isı değişimi, hava akımları, kristalleşme Allah'ın dilemesiyle gerçekleşir. Allah her
bir su damlasını soğuk hava ile karşılaştırır ve çok ince buz parçalarına dönüştürür. Her şeyi
en güzel şekilde yaratan Allah, trilyonlarca kar tanesini ihtişamlı bir sanatla yeryüzüne
gönderir. Her şeyin Allah'ın dilemesiyle var olduğu bir ayette şöyle bildirilmektedir: “Gökleri
ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca
"Ol" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117) Burada Allah'ın sonsuz yaratma
gücünün daha iyi anlaşılabilmesi için karla kaplı olan bir manzarayı gözünüzün önüne getirin.
Ağaçların, yolların, arabaların ve evlerin çatılarının karlar altında olduğu bir sokağı düşünün.
Şimdi burada var olan kar taneciklerini saymaya kalktığınızı farz edin. Böyle bir sayma
işlemini başarmak imkânsızdır. Çünkü bir metre küp karda bile 350 milyon tane kar taneciği
bulunduğu tahmin edilmektedir. Şimdi bu 350 milyon tane kar taneciğinin her birinin farklı
altıgen motifleri olduğunu düşünün. Daha sonra karşınızda duran karla kaplı manzaraya bakın
ve kaç tane farklı kar kristali motifi ile karşı karşıya olduğunuzu düşünün. 350 milyon tane
birbirlerinden açıları, renkleri ve motifleriyle farklı deseni bile insanın zihninde canlandırması
mümkün değildir. Dünyada hiçbir ressamın veya hiçbir tasarımcının birbirinden farklı 350
milyon resmi veya desen çalışması yoktur. Allah ise sadece bir metreküp karda 350 milyon
ayrı desen yaratmaya kadir olandır. Kuran'da Rabbimiz'in yaratma ilmi şöyle haber
verilmektedir: “Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp düşünmez misiniz? Eğer
Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız.
Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 17-18)
SU KRİSTALLERİNİN ve MÜZİĞİN SIRLARI
Japon Bilim Adamı Prof. Dr. Masaru EMOTO içinde 70’ten fazla kristal resmi bulunan
Su Kristalleri adlı kitabında “Su cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan
kristallerden oluşmaktadır. Su çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki
verir.” diyor. Prof. Emoto’ nun suyun biyo-fizikî özelliklerini araştırarak ortaya koyduğu
gerçekler, yeni bir döneme kapı açacak gibi.
Prof. Dr. Masaru EMOTO, üç yıl kadar önce mikroskopla yaptığı araştırmalarda,
donmuş su kristallerinin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde reaksiyon gösterdiğini
keşfetti. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve
kavramlara da tepki veriyor.
Emoto on iki yıl süren çalışmaları ve yaptığı on binlerce deney neticesinde, suyun
sadece iyi ve kötü bilgileri, müzik ve sözleri değil, hisleri ve şuuru da kaydettiğini ortaya
çıkardı.
Çekilen Kristal fotoğraflarında suyun verdiği mesaj çok açık; sevgi ve minnettarlık gibi
duygular fıtrat tarafından tasvip görmüştür. Yani sevgi ve minnettarlık, fıtratın özüdür. Su, ne
kadar sevgi, duygu ve ahenk dolu söz ve musiki ile karşılaşırsa; altıgen kristal yapısı da o
kadar güzel ve düzgün olmaktadır. Meselâ çekilen fotoğrafların birinde suyun yanında
“şeytan” denildiğinde, kristaller kaotik (düzensiz) bir biçime girerken, diğerinde de güzel
sözlerle dua edildiğinde, suda, berrak ve estetik yapısı ile mükemmel bir altıgen ortaya
çıkıyor. Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına işaret ediyor.
Emoto, araştırmalarıyla suyun sadece hafızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını,
aynı zamanda kâinatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini de yansıttığını ispatlamaktadır.
Meselâ iki kavanozun içine haşlanmış pirinç konuyor. Birine teşekkür diğerine aptal yazılıyor.
Bir ay boyunca bu sözler bu şişelere söyleniyor. Netice çok enteresan: “APTAL” denen
kavanozun içindeki pirinçler siyahlaşıyor ve kavanozdan çok kötü koku çıkıyor. Diğerinde
ise; pirinç beyaz kalıp, hoş bir koku yayılıyor. Bu da gösteriyor ki, kötü sözler, su ve pirincin
üzerinde tesirli oluyor. Öyleyse Allah’ın nimet ve ihsanlarına karşı, zikir, fikir ve şükür
vesilemizi hiç unutmamamız gerekiyor. Bilhassa Bismillahirrahmanirrahim ile Elhamdülillah
hiç unutulmamalıdır.
Heavy müzik ve küfür sözlerinin aksettiği suyun kristal yapısı, yapılan deneylerde
tamamen parçalanıp dağılarak eski kristal formları binlerce parçaya bölünüyor. Vücudumuzun
%70 gibi büyük bir kısmı sudan oluşması gerçeği de, bizim, diğer insanların ve tabiatla olan
münasebetlerimize dikkat etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Vücudumuz ses ve titreşimler
için harika bir iletkendir. Biz sadece kulaklarımızla değil, her bir hücremizle bu titreşimleri
duyuyoruz. Her türlü karmaşa ve gürültü, bizi strese sokar, morlaimizi bozar ve ümitsizliğe
sevk eder. Neticede bunlar bağışıklık sistemimizi zayıflatır. 90 desibelden daha yüksek
frekanstaki sesler, strese ve işitme kaybına yol açmaktadır. Dr.Pierce J. HOWARD, çok
yüksek titreşimli müziğin, alkol ve uyuşturucu gibi, şuura tesir edip bize uyuşukluk verdiğini,
sonrasında bizde bağımlılık yaptığını belirtmektedir.
Deney tam olarak şu şekilde uygulanıyor:
- Su, cam şişeye alınır
- Kelimeler, resimler ve farklı türde müzikler suya bir süre uygulanır
- Su, 5 cm çapında birçok deney kabına alınır
- (-25) °C`de dondurulur
- 3 saat donmuş halde bekletildikten sonra ısınmasına izin verilir
- Mikroskopla gözlenir ve fotoğraflanır
Bu işlemler sonucunda elde edilen fotoğraflar gerçekten ilginç. "Teşekkür ederim", "
Seni seviyorum" gibi cümlelere maruz kalan suyun kristallerinde göze hoş görünen çeşitli
simetrik yapılar oluştururken "Senden nefret ediyorum", "Seni öldüreceğim" gibi cümleler
uygulanan suyun kristallerinde ise düzensiz bir yapı gözleniyor. Beethoven veya Bach
dinletilen su ile heavy müzik dinletilen su arasındaki fark da benzer şekilde. Resimler her şeyi
anlatıyor.
"Eğer düşünceler suya bunu yapabiliyorsa kendi düşüncelerimizin bize neler
yapabileceğini hayal edin".
Prof. Dr. Emoto suların her şeye tepki verdiğini keşfetmiş ve buna o kadar kapılmış ki
web sitesinde Tüm sulara ''seni seviyorum teşekkürler'' kampanyası başlatmış.
DUA VE KURAN-I KERİM İLE TEDAVİ
Kur’an-ı Kerim okumak veya dinlemek, ezan okumak, dinlemek, hafif veya yüksek
sesle dua etmek, grup halinde dua etmek, topluluğa dua ettirmek, gıyaben dua etmek veya
ettirmek İslam’da oldukça önemli olan hususlardandır. Keza, belli bir ritim ve makamla
Kuran okumak da öteden beri yapılmakta olan bir ibadet, bir alışkanlıktır ki bu hususta
“Kuranı Kerimi tertil üzere okuyun” ve “Kuran okunurken susup onu dinleyin ki
merhamet olunasınız” ayetleri, bu araştırma ışığında keşfedilebildiği kadarıyla şimdi kısmen
yerine oturmuş bulunuyor. İleri de daha neler keşfedileceği belli değildir. Ayrıca bütün ilimler
ve Kuranın gösterdiği her şeyin keşfedileceğine ve insanlığın onu takdir etmesine çok az
kaldığına olan inancımız tamdır. Çünkü bu devran bitmeden, onun mucizeliği bir kez daha
gün gibi ortaya çıkacaktır. Ayrıca “Kuran okurken onu seslerinizle süsleyin” hadisi şerifi
de, bu araştırma ile farklı bir anlam kazanıyor. Çünkü sesli ve güzel nağmelerle okunan
Kuranı Kerim veya Duaların, insan psikolojisi ve ruh üzerinde ciddi bir etkisi vardır. Çünkü
Ezan, Dua ve Kuran, ruhun manevi bir gıdası ve şifası olarak, insanın bu konudaki ihtiyacını
gidermeye musiki veya diğer güzel etkilerden daha yakın ve daha uygundur. Hemen herkes
bir şekilde mutlaka dua yapar ve dinlerken de saygıyla dinler. Çünkü bunlar, ruha bir huzur ve
sükûnet kazandırıyor.
Prof. Emoto, “Su Kristalleri” üzerine yaptığı deney ve araştırmalar sırasında dua
konusunu da test etmiş ve buna kitabında dikkat çekmiştir. Bu nedenle Kuran, Ezan, Namaz,
Zikir vs. gibi dini ibadetler ve merasimlerin ötesinde sadece belli dillerde “dua” edilerek
yapılan deneylerde ortaya çıkan su kristallerindeki değişikler bile bize dua ile “ruhsal” ve
hatta “fiziksel” hastalıkların bile tedavi edilebileceğini göstermeye yetmektedir. Prof. Emoto,
özellikle İslami konular ve İslam Kültüründeki dua, ezan, zikir ve Kuran okuma gibi konular
üzerine bir araştırma yapmış değildir. Ama insanlığın ortak olarak yaptığı ve ortak dili dua
üzerine yaptığı test bize bu konudaki gerekli ipuçlarını vermektedir. Esmaü’l-Hüsna, Ezan,
Kuran ve öteden beri yapılan tevhit hatmi, 4444 adet olarak okunan Salât-ı Tefriciye veya
Salaten Tüncina hatimleri ile Tarikat geleneğinde var olan “zikir” ayinleri vs. gibi İslami
motifler üzerine bir araştırma yapılsa eminim daha pek çok şey ortaya çıkacaktır. Ayrıca bu
kitabın konusu olan tekrarlanarak yapılan dualarla tedavi için tuza, suya veya bizzat hastaya
dokunarak yapılan okumanın da öteden beri büyük bir gerçeği ve tedavi de yerinin önemine
dikkatinizi çekmek isterim. Belki de verilen bilgilerle siz zaten bu konuyu düşünmeye
başladınız bile…
Duanın etkili olabilmesi için sağlam ve kesin bir inançla tam bir teslimiyet şarttır.
Çünkü bu inanç ve teslimiyet hem su kristallerinden oluşan vücudumuzu hem de ona hayat
veren ruhumuzu bu işe hazırlayacaktır. Kalbe veya kafaya giren küçük bir şüphe, sisteme
giren bir virüs gibi, duanın etkisini ortadan kaldırabilir, okunan formülün terkibini bozabilir.
Dua yapılmadan önce ve dua yapıldıktan sonra değişen su kristallerinin tespit edilen
resimleriyle müzik dinletilen veya güzel ve çirkin sözler söylenen su kristallerine örnekler:
Suya okunan ayetler, özellikle Ayete’l-Kürsi, Yasin-i Şerif, İhlâs, Felak ve Nas
surelerinin etkilerini ölçmek isterdik. Ancak buradaki örnekler, bu konudaki kanatimizi ifade
etmeye yetiyor. Kesinlikle şunu anlıyoruz ki, okunan her ayet veya her dua ayrı bir kristal
oluşturup şifa kaynağı haline gelebiliyor. Zemzem suyunun niyetle içilmesi, abdest suyunun
diğer suların karışmadığı ayrı bir kana sevk edilmesi veya ayet ya da dua okunup da yıkanılan
suyun ayakaltına dökülmemesi gibi hassasiyetlerin öteden beri dini bir hassasiyet olması çok
anlamlıdır.
Ruhun bir atmosferi vardır. Ruhun atmosferi de, dünyanın atmosfer yapısı gibidir.
Dünyanın atmosferinde bulunan katmanlar aynen ruhun atmosferinde de vardır. Çünkü insan
küçük bir dünya; dünya büyük bir insandır. Suyu etkileyen musiki, zikir ve tespihler ve
dualar, sudan yaratılmış olan ve halen vücudunun dörtte üçü, yani tamamına yakını su olan
insanı neden etkilemesin? O halde yıpranan yerlere yığınak yapmak, ruhu dua ile koruma
altına almak ve ruhsal sıkıntıları dua ile tedavi etmek de mümkündür hatta oldukça etkili bir
yöntemdir. Ancak tıbbı da bir kenara koymak mümkün değildir. Daha doğrusu tıbbın başa
çıkamadığı ruhsal rahatsızlıkları dua ile tedavi etmek gerekir.

Benzer belgeler