Kestane yetiştiriciliği

Transkript

Kestane yetiştiriciliği
KESTANE YETİŞTİRİCİLİĞİ
Prof. Dr. Nurgül TÜREMİŞ
2015-2016 Güz Dönemi
Yaprağını döken meyveler grubunda yer alan
kestane, dünya üzerinde ılıman iklim kuşağının nemli,
yağışlı ve nispeten serin bölgelerinde yayılmıştır.
Kestanenin, dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmış
12 kadar türü bulunmaktadır.
KESTANENİN BİTKİ SİSTEMATİĞİNDEKİ YERİ
Kestane, bitkiler aleminin Fagales takımına,
Fagaceae familyasının Castanea cinsine girmektedir.
Kestanenin kültür bakımından önemli birkaç türü
bulunmaktadır. Bu türler, dünyanın farklı bölgelerinde
meydana gelmiştir.
AVRUPA
KESTANELERİ
(C.
SATİVA
MİLL.)
Yayılma alanı en geniş olan kestane türüdür. İspanya’dan
başlayarak, doğuya doğru Güney ve Orta Avrupa, Balkanlar, Anadolu
üzerinden Kafkaslara kadar yayılım gösterir. Kuzey Afrika’da da
bulunur.
Bu türün birçok formu vardır. Meyveleri yenir. Süs ağacı
olarak da önem kazanmıştır.
Botanikçiler tarafından C. vesca, C. vulgaris, Fagus castanea
şeklinde de adlandırılmıştır.
AVRUPA
•
•
•
•
•
•
•
KESTANELERİ
(C.
SATİVA
MİLL.)
Ağaçları 30 m kadar yükselebilir.
Tomurcukları iridir.
Yaprakları uzun, mızrak şeklinde ve uçları sivridir.
Yapraklarının boyu 8-25 cm, kenarları iri ve testere
dişlidir.
Genç yapraklarının alt yüzeyi tüylüdür.
Yaprağın üst yüzeyi koyu yeşil, alt yüzeyi açık yeşildir.
Meyve genişliği 2.5 cm olup, bir yumak (kirpi)içerisinde
genellikle 2-3 adet kestane bulun
AMERİKAN KESTANELERİ
(C.DENTATA BORKH.)
•
•
•
•
•
•
Kuzey Amerika’da yayılmıştır.
Dik ve uzun boylu ağaçları 30 m kadar yükselebilir.
Yaprakları uzun, tüysüz ve iri dişlidir.
Yaprak boyu 12-24 cm ve mızrak şeklindedir.
Meyveleri çok küçük (150-320 meyve/ 1 kg), tatlı, tohum zarları
tohumdan kolay ayrılır.
Bir yumak içerisinde 2-3 adet kestane bulunur. Meyveler yumak
içerisine sıkıca yerleşmiştir.
JAPON KESTANELERİ (C. CRENATA SİEB. & ZUCC.)
•
•
•
•
•
•
Japonya’nın yerli bitkilerindendir.
Meyveleri yenir.
Süs ağacı olarak da kullanılır.
Diğer kestane türlerine göre daha küçük ağaçlar meydana
getirir. Ağaçları 10 m boyunda veya daha alçak boyludur.
Tomurcukları küçüktür.
Yaprakları uzun (8-16 cm) ve sivri uçlu, yaprak kenarları
kertiklidir.
JAPON KESTANELERİ (C. CRENATA SİEB. & ZUCC.)
•
•
•
•
•
•
Yumağın dikenleri kısa ve enli olup, dallanma gösterir.
Meyve genişliği 2.5 cm’den fazladır.
Diğer türlere göre bodur geliştiğinden, erken meyveye
yatar.
Kestane kanserine dayanımı, Çin kestaneleri kadar iyi
değildir.
Meyveleri en iri olan türdür.
Bir yumakta 2-3 meyve bir arada bulunur.
ÇİN
•
•
•
•
•
•
KESTANELERİ
(C.
MOLLİSSİMA
BL.)
Çin’in orta ve kuzey bölgelerine yayılmıştır.
Meyveleri yenir.
Süs ağacı olarak da kullanılır.
Geniş bir iklim ve toprak koşullarına adaptasyon yeteneğine sahiptir.
Ağaçları dinlenme döneminde -29°C’ye kadar dayanabilir.
Kestane kanserine en dayanıklı türdür.
ÇİN
•
•
•
•
•
•
•
KESTANELERİ
(C.
MOLLİSSİMA
BL.)
Ağaçları 20 m kadar boylanırlar.
Yaprak uzunluğu 8-15 cm, kenarları iri dişli, alt yüzü tüylü,
ucu sivridir.
Bir yumak içerisinde 2-3 meyve bulunur.
Meyve iriliği tiplere göre çok değişir.
60-300 adet meyve / 1 kg
Meyve kalitesi en düşük olan kestane türüdür.
Diğer türlerin kalitesi birbirine yakındır.
KESTANENİN
ANAVATANI VE YAYILIŞI
Avrupa kestaneleri, Akdeniz ülkelerinin yerli bir türüdür. Bu
türün anavatanının neresi olduğu bilinmemekle birlikte Anadolu
olması kuvvetli bir ihtimaldir. Akdeniz dışında kestane Fransa, Batı
İsviçre, Batı Almanya, Güney Hollanda, Belçika, Güney İngiltere ve
İrlanda’da da yetiştirilmektedir.
Kestane Anadolu’da Doğu Karadeniz’den başlayarak, tüm
Karadeniz boyunca yayılmakta, Marmara çevresi ve Batı Anadolu’dan
Antalya kıyılarına kadar ulaşmaktadır.
BESİN
DEĞERİ
(100
GR)
BESİN DEĞERİ
•
•
•
•
•
•
•
•
Taze kestane meyvesinde;
% 40-45 oranında karbonhidrat
% 5 yağ
% 5 protein
% 40-45 nem bulunur.
Kestanenin yağ içeriği düşük, kolestrol içeriği sıfırdır.
Düşük oranda Na, yüksek oranda K içerir.
Orta düzeyde, ancak yüksek kalitede proteine sahiptir. Bu
nedenle, kaliteli ve enerji verici bir besindir.
BESİN DEĞERİ
•
•
•
•
Kestane çiçekleri, bal elde edilmesinde arıcılık bakımından
önemlidir.
Ağacının çeşitli kısımlarından, dericilikte önemli olan tanen elde
edilir.
Kestanenin odun ve kabuğunda % 6-12 oranında tanen bulunur.
Dayanıklı olan odunu çeşitli amaçlarla kullanılır.
BESİN DEĞERİ
•
•
Kestane meyveleri taze olarak suda veya sütte pişirilmiş, ateşte
közlenmiş olarak tüketildiği gibi, işlenmiş olarak da tüketilir.
Kurutulmuş kestanelerden elde edilen un, İspanya’da "kestane
ekmeği" ve bunun yanı sıra, bazı özel yemek ve çorbaların
yapımında kullanılır.
•
Birçok geleneksel et yemeğinin yapımında da kullanılır.
•
Garnitür ya da salatalarda
•
Kestane şekeri, kestane pastası, kestane pudingi, kestaneli
dondurma, çikolatalı kestane tatlısı, kestane püresi ve kestane
konservesi.
DÜNYA’DA KESTANE ÜRETİMİ YAPAN İLK 5 ÜLKE
(FAO,2015)
2013
Alan (ha)
Üretim (ton)
Çin
1.650.000 Çin
305.000
Kore
67.902 Bolivya
42.180
Türkiye
60.019 Türkiye
39.180
Bolivya
58.666 Portekiz
35.200
İtalya
49.459 Kore
33.073
2011
2012
Üretim (ton)
Çin
Üretim (ton)
Alan (ha)
1.650.000 Çin
305.000
Çin
Alan (ha)
1.600.000 Çin
300.000
Kore
70.000 Bolivya
44.000
Kore
64.586 Bolivya
43.856
Türkiye
57.881 Türkiye
38.780
Türkiye
60.270 Türkiye
38.440
Bolivya
57.000 Kore
36.500
Bolivya
56.000 Kore
36.000
İtalya
52.000 Portekiz
34.800
İtalya
50.134 Portekiz
34.648
KESTANE ÜRETİMİMİZDEKİ DÜŞÜŞÜN SEBEBİ
• Ülkemiz kestane üretimindeki bu düşüşün sebebi kestane
kanseri (Crphonectria parasitica) ve mürekkep (Phytopthora
cambivora) hastalıkları nedeniyle olan ağaç ölümleridir.
• Sonuç olarak Türkiye’nin
kaybolmaktadır.
kestane
varlığı
gün
geçtikçe
2014
İller
Afyon
YILI İLLER BAZINDA KESTANE ÜRETİMİ
Üretim (ton)
İller
Alan (da)
10.321
3.279
Kocaeli
422
1.239
Kütahya
1.168
41
Manisa
2.493
3.850
87
52
Ordu
264
-
Rize
500
-
Sakarya
72
25
Samsun
603
-
Sinop
4.242
96
Tokat
1
-
Trabzon
103
-
-
Yalova
783
6.000
-
Zonguldak
1.180
-
Antalya
73
80
Artvin
251
126
20.989
63.970
Balıkesir
1.384
753
Bartın
2.898
710
Bitlis
14
5
Bursa
2.081
4.687
811
147
1.888
847
Düzce
547
-
Giresun
344
-
Isparta
15
İstanbul
50
Çanakkale
Denizli
Alan (da)
25.257
-
Aydın
Üretim (ton)
10.176
2
İzmir
(TUİK,2015)
Kastamonu
Muğla
KESTANENİN MORFOLOJİK
VE BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ
HABİTÜSÜ
•
Genellikle 15 m, bazen de 30-35 m yüksekliğe ulaşan, yayvan taçlı,
ulu ağaçlar oluşturur.
•
Genç ağaçlar dikine büyür.
•
Ağacın yaşı ilerledikçe, taç yayvanlaşır.
GÖVDE
•
•
•
Düzgün ve dik bir gövde oluşturur.
Gövde ve kabuğu önceleri düzgün
ilerledikçe, kabuk kalınlaşır ve çatlar.
yüzeylidir.
Gövde çapı 3 m’ye ulaşan kestane ağaçları vardır.
Ağacın
yaşı
KÖKLER
•
Derine giden bir kök sistemine sahiptir.
•
Bu sayede kayalık arazilerde bile büyük ağaçlar oluşturur.
•
Meyilli arazilerde ise, toprak erozyonunu önleme açısından büyük
öneme sahiptir.
DALLAR
•
Çok dallanır.
•
Genç dallar kızıl kahverengidir.
•
Bir yaşındaki dalların kabuğu üzerinde belirgin lentiseller bulunur.
•
Kalın dallarda kabuk parçalı durumdadır.
TOMURCUKLAR
•
Odun ve çiçek tomurcukları olarak 2 tiptir.
•
Odun tomurcuklarından yaprak veya sürgün meydana gelir.
•
•
Çiçek tomurcukları, erkek ve dişi çiçek tomurcuğu olarak 2’ye
ayrılır.
Kestane monoik bir meyve türü olduğu için, erkek ve dişi çiçekler
aynı ağacın dalları üzerinde farklı yerlerde ve birbirine yakın
bulunur.
YAPRAKLAR
•
Çiçeklerden önce oluşurlar. Yani, ağaç üzerinde önce yapraklar,
sonra çiçekler meydana gelir.
•
Yaprakların şekli ve büyüklüğü, kestanen türüne göre değişir.
•
Yaprakları uzun, mızrak şeklinde ve sivridir.
ÇİÇEKLER
•
•
•
•
•
•
Erkek ve dişi çiçekler, içinde bulunan mevsimde oluşan sürgünler
üzerinde meydana gelir.
Erkek ve dişi çiçek tomurcukları
ya ayrı ayrı, ya da birlikte bulunur.
Birlikte bulundukları durumda
erkek çiçek tomurcuğu üstte,
dişi çiçek tomurcuğu altta yer alır.
ERKEK ÇİÇEKLER
•
•
•
•
•
C. sativa türünde erkek çiçekler; sürgünlerin alt, orta ve üst
kısımlarında, yaprak koltuklarında oluşur.
Erkek çiçekler, uzun ve silindirik bir çiçek ekseni üzerinde, spiral
şekilde dizilmişlerdir. Şekilleri bir püsküle benzer. Birçok erkek
çiçeğin bir araya gelmesiyle oluşan bu yapıya püskül, kedi
kuyruğu, catkin, chaton gibi isimler verilmiştir.
Kestenelerde 2 tip çiçek püskülü bulunur.
I. Saf çiçek püskülleri: Sadece erkek çiçekler yer alır.
II. Karışık püsküller: Hem erkek hem de dişi çiçekler bulunur.
ERKEK ÇİÇEKLER
•
•
•
•
Her erkek çiçekte 6 parçalı bir perigon, 18-20 adet erkek organ
bulunur.
Çiçeklenme zamanında, erkek çiçeklerin başçıkları, çiçek örtüsünün
dışına çıkarak parlak sarı renkleri ile dikkat çekerler.
Başçıkların patlamasıyla çiçek tozları çevreye yayılır ve tozlanma
meydana gelir.
Bu tip çiçeklerin erkek organları normal boyuttadır ve
Longistamine olarak adlandırılır. Çiçek tozlarının çimlenme oranı
yüksektir.
ERKEK ÇİÇEKLER
•
•
•
•
Bazı çeşitlerde, çiçeklenme zamanında çiçek örtüsünün dışında
başçıklar görülmez. Bu tip çiçeklerin bazılarında başçıklar, ya hiç
meydana gelmez ya da çiçek örtüsünün dışına çıkamazlar.
Ayrıca, bunların erkek organları da kısa boyludur. Bu durumda,
Brachystamine ve Astamine tipte çiçekler söz konusudur.
Brachystamine tiplerde anterler sayı ve boyut olarak normal
bazılarında ise anormaldir. Böyle anterler genellikle açılmaz ve çok
az çiçek tozu verir.
Astamine tipte ise erkek organ sayısı çok azdır. Bu tiplerin çiçek
tozlarının çimlenme oranı çok düşük veya çimlenmezler.
DİŞİ
ÇİÇEKLER
• Dişi çiçekler bağımsız
kümeler halinde bulunur.
olarak
ikili,
üçlü
• Karışık püsküller üzerinde bir veya birkaç
çiçek kümesi yer alabilir.
• Dişi çiçek kümelerinin çevresi, primer ve
sekonder brakte yapraklardan oluşan bir
kapsül tarafından çevrilmiştir.
• Bu kapsül büyüyerek, dikenli yumakları (kirpi
veya cupula) oluşturur.
• Her dişi çiçekte 6 adet dişi organ bulunur.
• Yumurtalık üst durumlu, çoğu 6 gözlü, bazıları
ise 2-3 gözlü olup, her gözde 2 tohum taslağı
yer alır.
Çiçeklenme ve Tozlanma
Kestanelerde çiçeklenme genellikle Haziran ayı içerisinde meydana
gelmektedir. Çiçeklenme;
Erken çiçeklenen çeşitlerde; Mayıs sonu-Haziran başı
Orta zamanda çiçeklenen çeşitlerde; Haziran ortalarında
Geç çiçeklenen çeşitlerde; Haziran sonlarında
başlamaktadır.
Çiçeklenmenin erken veya geç başlamasına Nisan ve Mayıs ayı
sıcaklıkları etkili olmakta, çiçeklenme bu 2 ayın ortalama sıcaklığının
13.5°C’den yüksek olduğu yıllarda erken, düşük olduğu yıllarda ise geç
başlamaktadır.
Kestanelerde çiçeklenme, önce erkek çiçekler çiçeklenmekte, sonra
dişi çiçekler, en son olarak ta karışık eşeyli püsküllerdeki erkek çiçekler
çiçeklenmektedir.
Kestaneler rüzgarla tozlanmaktadır. Çiçek tozları rüzgarla 60-65m
kadar uzaklığa taşınabilmektedir. Etkili bir tozlanma olması açısından,
tozlayıcının ana çeşitle arasındaki mesafe bu kadar olmalıdır.
Döllenme ve Meyve Tutumu
Kestanelerde, meyvenin yenen kısmı olan tohum, döllenme sonucu
meydana geldiğinden, tozlanma ve döllenme koşullarının normal bir ürün elde
etmede büyük önemi bulunmaktadır.
Normal bir tozlanma, döllenme ve meyve tutumu için;
1.
Kestane bahçesinde çiçeklenme zamanı birbirine uyan en az 2 çeşit bulunmalıdır.
2.
Esas çeşitlerin tozlayıcılık yönünden kısır olmaları durumunda, hem bu çeşitleri,
hem de birbirini tozlayacak 2 tozlayıcı uygun aralıklarla bahçeye
yerleştirilmelidir.
3.
Tozlayıcıların ana çeşide uzaklığı en çok 60m olması gerekmekle birlikte, bu
mesafenin 20m’ye kadar indirilmesi tozlanmayı en yüksek düzeye ulaştıracaktır.
Bu nedenle, düzgün planlı bahçelerde her 3. sırada 3. ağacın tozlayıcı olarak
seçilmesi gerekir. Dağlık arazilerde ise her 8-10 ağacın ortasına bir tozlayıcı
yerleştirilir.
A
OOOOOOOO
OOOOOOOO
OO ▫ OO ▫OO
OOOOOOOO
OOOOOOOO
OO ▫ OO ▫OO
OOOOOOOO
OOOOOOOO
B
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
OO ▫OOO ∆OOO
C
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
0∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
∆ ▫OO
Kestaneliklerde esas çeşit ile tozlayıcı çeşitlerin yerleşim düzeni
A: Bir tozlayıcı çeşitB ve C: İki tozlayıcı çeşit
0: Esas çeşit
▫: Birinci tozlayıcı çeşit
∆: İkinci tozlayıcı çeşit
∆
∆
∆
∆
∆
∆
∆
∆
Kestanelerde kendine uyuşmazlık yaygındır. Kendine verimlilik
yönünden, tür ve tipler arasında farklılıklar saptanmıştır.
Bazen tipler, hibritler ve türler arasında birbirleri ile uyuşmazlık
da görülmektedir.
Kestanelerdeki uyuşmazlığın, çiçek tozu veya dişi çiçeklerdeki
uyuşmazlık genlerinden kaynaklandığı zannedilmektedir.
Kestanelerde erkek çiçek kısırlığı yaygındır. Bu durum, genellikle
erkek organların morfolojik yapısından kaynaklanır.
Erkek çiçek kısırlığının, esas olarak 2 farklı gen tarafından kontrol
edildiği ileri sürülmüştür.
Avrupa’daki Marrone grubu çeşitlerde, yüksek oranda erkek çiçek
kısırlığı görülür.
MEYVE
•
•
•
•
•
•
•
•
Kestane meyvesi, botanik olarak tam bir meyvedir.
Kabuk, yumurtalığın çeperinden oluşur.
Yenen kısım olan tohum, tohum taslağının döllenen yumurta
hücresinin gelişerek embriyoyu oluşturması ve bu embriyonun
gelişmesi sonucu meydana gelir.
Tohumun yenen kısmı etli 2 kotiledondan oluşur.
Tohum kabuğu (testa), integümentlerden oluşur.
Döllenmeden sonra, brakte yapraklarının birleşmesi ve büyümesi
ile 2-4 dilimli ve dikenli yumak oluşur.
Bir yumak içinde 1-7 adet meyve bulunabilir.
Genellikle yumakta 2-3 meyve oluşur, ancak 2 meyve bulunması
idealdir.
MEYVE
•
Meyvelerin dip tarafları açık renkli, diğer tarafları kahverengidir.
•
Kaliteli ve iri bir kestane meyvesi 15-20 g ağırlığındadır.
•
Kabuk meyvenin % 21-25’ini oluşturur.
POMOLOJİK
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SINIFLANDIRMA
Standart bir kestane çeşidinde;
Erkencilik
Yüksek verim
İri ve lezzetli meyve
Kabuğun ince olması ve kolay soyulması
Uzun süre depolanma yeteneği
Şekerlemede dağılmaması
Kestane hamuruna uygunluk
Hastalıklara dayanıklı olması
gibi özellikler aranır.
POMOLOJİK
SINIFLANDIRMA
Avrupa ülkelerinde kestaneler Marrone (yüksek kaliteli
tipler) ve Chataigne (sıradan kestane tipleri) olmak üzere 2 gruba
ayrılmaktadır. Bu 2 grubu birbirinden ayıran başlıca özellikler
şunlardır;
1.
Marrone grubu kestanelerde, tohum kabuğu tarafından
bölünmüş tohumlu meyve oranı %20’den az; Chataigne’lerde ise
bu oran daha yüksektir.
2.
Meyvelerden enine kesit alındığındığında, Marrone’larda tohum
kabuğunun genellikle tohumu bölmediği, tohumun içine girmediği;
buna karşılık Chataigne’lerde bunun aksi olduğu görülğür.
3.
Marrone’lar, diğerlerinden daha iri meyvelidirler.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Bu gruba girenlerin meyve irilikleri yıllara göre az çok değişmekle
birlikte, genel olarak çok iri ve iri meyvelidirler.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Sarıaşlama (51111)
Bursa yöresinde yetiştirilen bu çeşit diğer yörelerde de görülür.
Meyveleri yuvarlağa yakın oval, meyve kabuğu ince, tipik kestane
renginde parlak, tüysüz, yüzeyi aralıklı hafif çizgilidir. İç krem renginde,
tohum zarı tohuma çokça girer ve taze iken zor soyulur.
Verimli bir çeşit olup, Ekim ayının ilk 10 günü içerisinde hasat edilir.
Orta mevsimde (Haziran ortası) çiçeklenir.
Tozlayıcıları; Dursun kestanesi, 52510 ve çiçeklenme zamanı uyan
diğer tiplerdir.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Osmanoğlu (Bursa Erkenci) (51101)
Erkenci bir çeşit olup, Bursa’nın Kızık köylerinde yetiştirilmektedir.
Meyveleri genellikle yuvarlağa yakın oval şekilli, meyve kabuğu ince,
tipik kestane renginde parlak, hafif tüylüdür.
Meyve içi krem renkli, tohum zarı tohuma çokça girer ve taze iken
zor soyulur.
Verimli bir çeşit olup, Eylül ayının 2. haftası hasat edilir.
Erken (Haziran başları) çiçeklenir. Erkek çiçekleri kısırdır.
Tozlayıcıları; Karamehmet, Firdola,
Sarıaşlama ve çiçeklenme zamanı erken-orta
olan diğer tiplerdir.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Vakit Kestanesi (Ayıtabanı) (52112)
Yalova kıyı yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri konik, meyve
kabuğu orta kalınlıkta, tipik kestane rengine yakın koyulukta, parlaktır.
Meyve içi krem renkli, tohum zarı tohuma çokça girer ve taze iken
zor soyulur.
Çok verimli bir çeşittir. Eylül ayının son haftasında derilir.
Orta mevsimde çiçeklenir. Erkek çiçekleri kısırdır.
Tozlayıcıları; Sarıaşlama, Dursun kestanesi ve çiçeklenme zamanı
uyan diğer tiplerdir.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Seyrekdiken (Acemoğlu) (63110)
İzmit-Yenice-Balaban yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri
dikdörtgenimsi, çanta şekillidir. Kabuk kalın, orta koyulukta ve parlaktır.
Meyve içi krem renkli, tohuma az girer ve taze iken zor soyulur.
Oldukça verimli bir çeşit olup, Ekim ayının ikinci haftasında hasat
edilir. Orta mevsimde çiçeklenir. Erkek çiçekleri uzun stamenli ve verimlidir.
Tozlayıcıları; Sarıaşlama ve Dursun kestanesi’dir.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Dursun Kestanesi (61316)
İnegöl-Esenköy yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri yuvarlağa
yakın, elips şeklindedir.
Meyve kabuğu ince, koyu ve parlaktır. İç krem renkli, tohum zarı
tohuma çok girer ve taze iken zor soyulur.
Verimli bir çeşit olup, orta mevsimde çiçeklenir. Erkek çiçekleri
verimlidir.
Tozlayıcıları; Sarıaşlama ve Seyrekdiken (Acemoğlu) tipleridir.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Aşı Kestane (51206)
İnegöl-Yenice yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri yuvarlağa
yakın elips şeklindedir.
Meyve kabuğu kalın, orta kalınlıkta ve parlaktır. Meyve içi krem,
tohum zarı meyvelerin 1/5’inde tohuma çok girer ve taze iken orta derecede
kolay soyulur.
Oldukça verimli bir çeşit olup, Eylül sonu Ekim ayının ilk haftasında
hasat edilir. Orta mevsimde çiçeklenir.
Erkek çiçekleri verimlidir.
Tozlayıcıları; Sarıaşlama, Seyrekdiken (Acemoğlu) ve Dursun
Kestanesidir.
İRİ
ÇEŞİT VE TİPLER
Sarı Kestane (52104)
Yalova-Şenköy yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri
üçgenimsi yuvarlaktır. Meyve kabuğu kalın, orta koyulukta ve
parlaktır.
Meyve içi krem renginde, tohum zarı tohuma 2/3 oranında
çok girer ve taze iken zor soyulur.
edilir.
Oldukça verimli bir çeşittir. Eylül sonu-Ekim başında hasat
Erkek kısır bir çeşittir.
Tozlayıcıları; Sarıaşlama, Dursun Kestanesi ve Seyrekdiken
(Acemoğlu) tipleridir.
ERKENCİ
ÇEŞİTLER
Bursa erkenci dışında, bu çeşitler genellikle çok küçük meyveli
gruba girmektedir. Ayrıca, çok erkencidirler.
ERKENCİ
ÇEŞİTLER
Karamehmet (62304)
Karamürsel (Tepeköy) yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri
yuvarlağa yakın, meyve kabuğu koyu, az parlak ve kalıncadır.
Meyve iç rengi krem, tohum zarı tohuma az girer veya girmez ve
taze iken zor soyulur.
Orta derecede verimli olan bu çeşit her yıl meyve verir. Eylül ayının
ilk haftası hasat edilir.
Meyveleri çok küçüktür. Erken çiçeklenir (Mayıs sonu-Haziran başı),
erkek çiçekleri verimlidir.
Tozlayıcıları; Hacıibiş, Firdola tipleridir.
ERKENCİ
ÇEŞİTLER
Hacıibiş (62305)
Karamürsel (Tepeköy) yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri
yuvarlağa yakın, meyve kabuğu kalındır. Meyve iç rengi krem, tohum zarı
tohuma az girer veya girmez. Taze iken zor soyulur.
Orta derecede verimli ve her yıl vermeye eğimlidir. Eylül ayının ilk
haftası hasat edilir (Karamehmet’ten birkaç gün önce).
Erkek çiçekleri verimlidir.
Tozlayıcıları; Karamehmet ve Firdola’dır.
ERKENCİ
ÇEŞİTLER
Firdola (62309)
Karamürsel yöresinde yetiştirilmektedir. Meyveleri yuvarlağa yakın,
meyve kabuğu orta koyu, az parlak ve kalıncadır.
Meyve iç rengi krem, tohum zarı tohuma az girer veya girmez, taze
iken zor soyulur.
Genellikle çok verimli olan bu çeşit her yıl meyve verir. Eylül ayının
ikinci haftasında hasat edilir.
Erken çiçeklenir, erkek çiçekleri verimlidir.
Tozlayıcıları; Karamehmet ve Hacıibiş’dir.
HAMUR
YAPIMINA UYGUN ÇEŞİT VE TİPLER
Bu çeşit ve tipler genellikle orta iri ve küçük meyveli olup, belirgin
özellikleri, tohum zarının daha kolay soyulması ve tohum içine girmemesidir.
HAMUR
YAPIMINA UYGUN ÇEŞİT VE TİPLER
Mahmutmolla (51112)
Bursa Cumalıkızık’ta az sayıda yetiştirilmektedir. Meyveleri
yuvarlağa yakın oval şekillidir. Meyve kabuğu ince, orta derecede parlaktır.
Meyve içi krem renkli olup, tohum zarı tohuma az girer veya girmez. Taze
iken orta derecede kolay soyulur.
derilir.
Verimli ve her yıl veren bir çeşittir. Eylül ayının son haftasında
Orta veya geç mevsimde çiçeklenir. Erkek çiçekleri verimsizdir.
Tozlayıcıları; 613165 ve Sarıaşlama ve çiçeklenme zamanı uyan
tiplerdir.
HAMUR
YAPIMINA UYGUN ÇEŞİT VE TİPLER
Hacıömer (52214)
Yalova’da bulunmuş olup, farklı yörelerde aynı isimde başka tipler
de yetiştirilmektedir. Meyveleri genellikle yuvarlağa yakın, meyve kabuğu
ince, orta koyuya yakın, koyu ve parlaktır.
Meyve iç rengi krem, tohum zarı tohuma az girer veya girmez.
Taze iken orta derecede kolay soyulur.
Meyveleri orta irilikte ve küçüktür. Geç çiçeklenen bir çeşittir
(Haziran sonu-Temmuz başı). Erkek çiçekleri iyi bir tozlayıcı olarak
önerilmemektedir.
Tozlayıcıları; Dursun kestanesi, Seyrekdiken (Acemoğlu), 52510 ve
geç çiçeklenen diğer tiplerdir.
YABANCI
KESTANE ÇEŞİTLERİ
İtalya, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde çeşit seçim çalışmaları ileri
bir düzeye ulaşmış, çeşit değerlendirme amaçlarına göre farklı çeşitler
geliştirilmiştir. Bu ülkelerde ayrıca hastalıklara dayanıklı melez tiplerde elde
edilmiştir.
ABD’de ise genellikle Çin kestanelerinden yapılan seleksiyonlarla ve
melezleme çalışmaları ile yeni tip ve çeşitler geliştirilmiştir.
MARIGOULE
Avrupa x Japon kestanesi melezi, 1956, INRA, FRANSA
• Kestane kanserine nispeten dayanıklı, verimli, iri,
• Taze tüketime uygun bir çeşittir.
• Gençlik kısırlığı dönemi uzun (5 yıl)
• Kümülatif Verim (İlk 6 yıl): Terme: 6702 g/ağaç
• Derim tarihi: 29 Eylül-8 Ekim
• Meyve Ağırlığı (g): 16.1 ± 3.5
• Kabuk Rengi : Siyahımsı kahverengi
TESCİL EDİLEN
KESTANE ÇEŞİTLERİMİZ
ÜLKEMİZDE KESTANE ISLAHI KONUSUNDA YAPILAN
ÇALIŞMALAR
• Ülkemizde kestane ıslahı konusunda
ilk çalışmalar, Ayfer ve ark. (1977)
tarafından 1975 yılında Marmara
Bölgesinde başlatılmıştır.
• Çeşit seçimine yönelik araştırmalar
daha sonraki yıllarda Ege ve
Karadeniz Bölgelerinde yapılmış ve
bu bölgelerde lokal seleksiyonlar
şeklinde devam etmektedir
(Özkarakaş ve ark., 1995; Serdar, 1999;
Serdar ve Soylu, 1999; Akça ve Yılmaz,
1999; Serdar, 2002; Ertan ve Kılınç, 2005).
ÇEŞİT TESCİL ÇALIŞMALARI
• Halen Türkiye’de Atatürk
Bahçe Kültürleri Merkez
Araştırma Enstitüsü
tarafından 1990 yılında
tescil edilen 11 kestane
çeşidi bulunmaktadır
(Anonim, 2004).
TESCİL EDİLMİŞ STANDART ÇEŞİTLER
İRİ ÇEŞİTLER:
Sarıaşlama, Osmanoğlu, Vakit, Seyrekdiken, Dursun, Sarı
ERKENCİ ÇEŞİTLER:
Karamehmet, Hacıibiş, Firdola
HAMUR YAPIMINA UYGUN ÇEŞİTLER:
Mahmutmolla, Hacıömer
SARIAŞLAMA
ÇEŞİT TESCİL ÇALIŞMALARI
• Ondokuz Mayıs Üniversitesinde 6 kestane
genotipinin çeşit tescil denemeleri tamamlanmıştır
(TÜBİTAK Projesi, Proje No:TOVAG-105O073).
KESTANE ÇEŞİTLERİMİZ
SİNOP ORİJİNLİ GENOTİPLER
(Serdar, 1999)
ERSİNOP, ERFELEK, ÜNAL
SAMSUN ORİJİNLİ GENOTİPLER
(Serdar ve Soylu, 1999)
ERYAYLA ve SERDAR
Bu genotiplerle ilgili deneme bahçeleri 1998-1999
yıllarında Ordu’nun Fatsa ve Samsun’un Terme
ilçesi olmak üzere 2 lokasyonda kurulmuştur.
ERSİNOP
Erkencilik için seçilmiştir.
• Derim tarihi: 8-17 Eylül
• Meyve Ağırlığı (g): 5.7 ± 1.1
• Kümülatif Verim (İlk 6 yıl): Fatsa: 373.7 g, Terme: 3705.0 g
• Kabuk Rengi ve Parlaklığı: :Siyahımsı kahverengi, parlak
ERSİNOP
•
•
•
•
Tohum Zarının Soyulabilirliği: Kolay
Tohum Zarının Yapışma Durumu: Yapışmıyor
İç Rengi: Krem
Embriyoni Özelliği: Tek embriyolu
ERSİNOP
Önemli Özellikler
• Çok erkenci
• Kestane kanserine 552-8’e göre daha dayanıklı.
ERYAYLA
Erkencilik için seçilmiştir.
• Derim tarihi: 16-25 Eylül
• Meyve Ağırlığı (g): 4.7 ± 0.7
• Kümülatif Verim (İlk 6 yıl): Fatsa: 2840.0 g, Terme: 4860.0 g
• Kabuk Rengi ve Parlaklığı: :Koyu kahverengi, mat
ERYAYLA
•
•
•
•
Tohum Zarının Soyulabilirliği: Kolay
Tohum Zarının Yapışma Durumu: Yapışmıyor
İç Rengi: Beyaz
Embriyoni Özelliği: Tek embriyolu
ERYAYLA
Önemli Özellikler
• Erkenci, gençlik kısırlığı dönemi kısa
• Kestane kanserine dayanım: Orta
ÜNAL
Kestane şekeri yapımı için seçilmiştir.
• Derim tarihi: 17-25 Ekim
• Meyve Ağırlığı (g): 8.0± 1.6
• Kümülatif Verim (İlk 6 yıl): Fatsa: 1930.0 g, Terme: 6461.0 g
• Kabuk Rengi ve Parlaklığı: Koyu kahverengi, parlak
ÜNAL
•
•
•
•
Tohum Zarının Soyulabilirliği: Kolay
Tohum Zarının Yapışma Durumu: Yapışmıyor
İç Rengi: Beyaz
Embriyoni Özelliği: Tek embriyolu
ÜNAL
Önemli Özellikler
• Kestane kanserine daha dayanıklı, verimli
ERFELEK
Genel kalite için seçilmiştir.
• Derim tarihi: 3-6 Ekim
• Meyve Ağırlığı (g): 9.3 ± 1.8
• Kümülatif Verim (İlk 6 yıl): Fatsa: 3021.0 g, Terme: 4605.0 g
• Kabuk Rengi ve Parlaklığı: Koyu kahverengi, parlak
ERFELEK
•
•
•
•
Tohum Zarının Soyulabilirliği: Kolay
Tohum Zarının Yapışma Durumu: Yapışmıyor
İç Rengi: Beyaz
Embriyoni Özelliği: Tek embriyolu
ERFELEK
Önemli Özellikler
• Gençlik kısırlığı süresi kısa
• Kestane kanserine dayanımı : Orta
• Verimli
SERDAR
Kestane şekeri yapımı, genel kalite ve kestane balı
üretimi için seçilmiştir.
• Derim tarihi: 20-28 Ekim
• Meyve Ağırlığı (g): 6.5 ± 1.5
• Kümülatif Verim (İlk 6 yıl): Fatsa: 5912.0 g
• Kabuk Rengi ve Parlaklığı: Kırmızımsı kahverengi, parlak
SERDAR
•
•
•
•
Tohum Zarının Soyulabilirliği: Kolay
Tohum Zarının Yapışma Durumu: Yapışmıyor
İç Rengi: Beyaz
Embriyoni Özelliği: Tek embriyolu
SERDAR
Önemli Özellikler
• Yılda iki defa çiçek açıyor,
• Gençlik kısırlığı dönemi çok kısa,
• Kestane kanserine daha dayanıklı
İKLİM
•
•
•
•
•
•
İSTEKLERİ
Ilıman iklim meyve türlerinden olan kestane, nemli ve ılıman
yöreleri sever.
Kışın yaprağını döker ve dinlenmeye girer. Kış dinlenme döneminde
-35 °C sıcaklığa dayanır.
Sıcaklığın ani düşmesi gövde ve dallarda don çatlakları oluşturur.
Çiçeklenmesi geç olduğundan, ilkbahar donlarından genellikle zarar
görmez.
Yazın sıcaklığın fazla yükselmesinden ve şiddetli kuraktan zarar
görür.
Sıcaklık yüksek olursa meyvelerin içi gelişmez ve buruşuk kalır.
İKLİM
•
•
•
•
•
•
•
İSTEKLERİ
Meyvelerin gelişmesi ve olgunlaşması için, uzun bir vejatasyon
süresine ihtiyacı vardır.
Bu süre, çiçeklenmeden meyve olgunlaşmasına kadar 150-170
gündür.
Meyve olgunlaştırmasına kadar olan bu sürede 2000-3000°C’lik
sıcaklık toplamına ihtiyaç duyar.
Kestane, Bursa’da 500-600 m yüksekliğe kadar olan yerlerde
kaliteli meyve verir.
Kış dinlenme ihtiyacı, özellikle C. sativa’da oldukça azdır.
Yıllık yağışın 1000 mm’yi geçtiği yerlerde yeterli suyu alır.
Sonbaharın çok kurak geçmesi, meyvelerdeki dikenli kabuğun
çatlamasını engeller.
TOPRAK İSTEKLERİ




Kestane, kökleri toprak içerisinde derine giden bir bitkidir. Bu
nedenle, toprağın gevşek yapılı ve derin olması gerekir.
Toprak bakımından oldukça toleranslıdır. Kayalık arazilerde bile
yetişir. Fakat, kestane ağacının normal gelişmesi ve yeterli, kaliteli
meyve verebilmesi için, toprağın hafif, geçirgen, serin ve derin
olması gerekir.
Kestanenin doğal olarak yetiştiği yerlerde, topraklar asit
özelliktedir (pH 5.5-6.0’dır).
Kirece karşı duyarlıdır. İdeal kireç oranı %1 olup, max. kireç %4
olmalıdır. Kireç oranı %6’yı geçerse kloroz meydana gelir ve
ağaçlar kuruyabilir.
ÇOĞALTMA
VE AŞILAMA YÖNTEMLERİ
Çeşitlerin, niteliklerini aynen koruyarak çoğaltımları ancak vegetatif
yöntemlerle olabilmektedir. Kestanelerin vegetatif yolla çoğaltımında
daldırma, çeliklerin köklendirilmesi ve benzeri yöntemlerden yararlanılmakla
birlikte, en çok uygulanan ve en güvenilir yöntem aşılamadır.
ÇOĞALTMA YÖNTEMLERİ


Kestanede vejetatif çoğaltma, daldırma, çeliklerin köklendirilmesi, doku
kültürü ve aşılama yöntemleriyle yapılmaktadır.
Kestanenin çelikle ve doku kültürü ile çoğaltması konularında araştırmalar
yapılmış, ancak bu yöntemlerde sınırlı ölçüde başarı elde edilmiştir
(Soylu, 1983; Soylu ve Ertürk, 1999).

Bu nedenle Ülkemizde en fazla kullanılan yöntem aşı ile çoğaltmadır.

Kestanede en uygun aşı zaman ve yöntemlerinin belirlenmesi konusunda
değişik araştırmalar yapılmıştır.
ANAÇLAR
Anaçlarda aranan en önemli özellikler; çeşitlerle iyi uyuşma, çevre
koşullarına, kuraklığa ve hastalıklara (Phytophthora) dayanıklı olmalarıdır.
Kestanelerde anaç-kalem yönünden en iyi uyuşma aynı türe giren
bireyler arasında olmaktadır.
Çöğür anacı olarak kullanılacak tiplerde aranılacak bazı önemli
nitelikler şunlardır;
•
•
Tohumları yüksek çimlenme gücünde olmalıdır.
Çöğürlerdeki gelişim homojen ve kuvvetli olmalı, birinci büyüme yılının
sonunda aşılanabilecek olgunluğa ulaşmalıdır.
Tohumların Katlanması
Kestane tohumlarının yüksek bir çimlenme gücüne erişebilmesi için,
nemli ve soğuk (0-4°C) bir ortamda katlanmaları gerekir.
Çeşit ve tiplere göre katlanma süresi değişmekle birlikte bazı
çeşitlerin tohumları 4°C’de 3.5 aylık bir katlama sonunda, %90’dan yüksek
oranda çimlenmektedir. Bazı çeşitlerde ise 2.5-3 aylık bir katlama süresi
yeterli olmaktadır.
Tohumların Araziye Ekilmesi ve Çöğürlerin Bakımı
Katlamadan alınan tohumlar, araziye sıravari ekilirler. Çöğürler, 1
yıllık büyümeden sonra şaşırtılmadan yerlerinde aşılanacaklarından,
tohumları sıravari ekmek en iyi yöntemdir. Ekimde S.A. 70-80cm, S.Ü. 2530cm olacak şekilde ayarlanmalıdır.
Katlama ortamı içinde çimlenmeye başlamış olan tohumların kök
uçlarının koparılması, kazık kökün gelişimini engelleyip, saçak köklerin
oluşumunu arttırdığından ve çöğürlerin gelişimini olumlu yönde
etkilediğinden iyi bir uygulama olarak önerilebilir.
Tohumların toprağa ekiminden sonra toprağın nemi kontrol edilerek
gerekli zamanlarda sulama yapılmalıdır. Ayrıca çöğürlerin, uygun bir
yöntemle gübrelenmesi ve yabancı otlarla mücadele edilmesi gerekmektedir.
Çöğürleri Aşılama Yöntemi ve Zamanı
Kestanelerde göz ve kalem aşılarından birçokları uygulanmakta ise
de, kolay uygulanması ve aşı kaleminden en yüksek ölçüde yararlanılması
nedeniyle göz aşıları tercih edilmelidir.
Göz aşılardan normal T aşı, ters T aşı yöntemlerinden her ikisi de
iyi sonuç vermektedir.
Ters T aşının içine yağmur suyu girmediğinden mantari enfeksiyon
ihtimali az olmakta, ayrıca bu yöntemde kaynaşma daha çabuk ve iyi
olmaktadır. Diğer taraftan, normal T aşının uygulanması daha kolaydır.
Aşının tutmasında, aşının yapılma zamanının da önemli etkisi
vardır. Genellikle yazın yapılan durgun göz aşılar, kestanelerde olumlu sonuç
vermezken, ilkbaharda yapılan sürgün göz aşılardan olumlu sonuçlar elde
edilmiştir.
Serdar ve Soylu (2005)
Tüplü kestane fidanı üretiminde
anaç yapraklandıktan sonra yapılan sürgün
ters T aşısını,
Açık köklü fidan yetiştiriciliğinde
ise anaçta tomurcuk patlamasından sonra
yapılan dilcikli aşıyı tavsiye etmişlerdir.
Özkarakaş ve Önal (1997) ise Eylül ayında yapılan durgun yama göz aşısını
tavsiye etmişlerdir.
Sürgün aşıların yapılmasında aşağıdaki sıra izlenir;
-
İyi çeşitlerin hastalıksız ağaçlarından, ilkbaharda tomurcuklardan önce (Mart ayı)
alınan aşı kalemleri nemli perlit veya temiz kum içinde buzdolabında (2-3°C)
saklanır.
-
Aşılar, anaçların yapraklanmasından sonra ve soğuk tehlikesi geçip havaların
kısmen ısındığı zaman (Mayıs’ın ilk 2 haftası) uygulanır.
-
Önceden alınıp saklanan aşı kalemlerinden alınan durgun gözlerle, yukarıda
açıklanan yöntemlerden birine göre aşı yapılır. Aşıların kuzey yöneye yapılması
kurumayı önler.
-
Aşı tamamlandıktan sonra, anaçtaki sürgünlerden biri hariç diğerleri kesilir. Aşı
gözleri sürmeye başladıktan sonra bu da kesilir.
Kestanede fidan yetiştirme
süresini kısaltmak amacıyla tohum,
ters radikula, hipokotil ve epikotil
aşıları konularında araştırmalar
yapılmıştır.
Ters Radikula Aşısı
Ters Radikula Aşısı
Ters Radikula Aşısı
Ters Radikula Aşısı
Hipokotil Aşısı
Hipokotil Aşısı
Bu aşı yöntemleri içerisinde en yüksek aşı başarısı ve yaşama oranı
ters radikula aşılarından elde edilmiştir (Duman ve Serdar, 2005; 2006).
Yabani
kestane
ağaçlarının
aşılanmasında kabuk aşı yöntemi başarılı
sonuçlar vermektedir (Soylu ve ark.,
2002).
DEĞİŞTİRME AŞILARI
DEĞİŞTİRME AŞILARI
BAHÇELERİN
KURULMASI VE BAKIMI
BAHÇE
YERİNİN SEÇİMİ
Kestane bahçesi tesisinde en önemli 2 nokta toprak ve yer’ dir.
Toprağın geçirgen, iyi havalanabilir ve derin olması iyi bir gelişim
için gereklidir.
Diğer taraftan soğuğun toplandığı çukur vadilerde de kestanelik
kurulmamalıdır. Böyle yerlerde ilkbahar ve sonbaharın kritik zamanlarında
soğuktan zararlanmalar görülebilir.
Kestaneler için en iyi yer, kendi ekolojisinde doğal olarak yetiştiği
yüksekliklerdeki yamaç arazilerdir.
DİKİM
ARALIKLARI VE ŞEKLİ
Kestane yüksek ve yayvan taçlı ve uzun ömürlü bir tür olduğundan
dikim aralıklarını diğer meyve türlerinden daha geniş tutmak gerekir.
Genel olarak 10-12m’lik dikim aralığı uygun olabilirse de ağaçların
kuvvetli büyüdüğü verimli topraklarda, aralıkları 15m’ye kadar yükseltilebilir.
DİKİM
TEKNİĞİ
Fidanların dikileceği çukurların önceden açılarak havalandırılması
yararlıdır. Çukurları 40-50cm genişlik ve derinlikte açmak yeterlidir.
Dikimde harçlı toprak kullanılmalı, yoksa çukurlardan çıkan üst
topraktan çukura yeteri kadar doldurulmalıdır.
Dikim çukurlarına suni kompoze gübrelerden 150-200g verilebilir.
Bu durumda gübre çukur içindeki toprakla karıştırılmalı ve üstüne ayrıca
birkaç kürek toprak serpilmelidir. Bu şekilde köklerin direk gübre ile teması
engellenmiş olur. Aksi takdirde köklerde zararlanma ve fidanlarda
kurumalar görülebilir.
İlk dikim yılında fidanları, toprağın nem durumuna göre 2-3 kez
sulamak gerekir. Sonra ki yıllarda da sulama yapmak çok yararlıdır. Bu
mümkün değilse toprak neminin muhafazasına yönelik önlemler alınmalıdır.
Toprak neminin azlığı verimi ve meyve iriliğini olumsuz etkilemektedir.
Toprak nemini muhafaza edebilmek için;
•
Meyilli arazilerde sekiler yapmak
Sekiler, yağışların toprak yüzeyinden akıp gitmesini önler. Sekiler
en azından ağaçların taç genişliğinde yapılabilir.
•
Malçlama yapmak. Toprak neminin korunmasında en etkili yöntemlerden
biridir.
İyi bir malç; uygulanması kolay, ucuz, yağışın toprağa işlenmesini
kolaylaştırıp, nemin uçmasını önleyici, toprak sıcaklığını ayarlayıcı ve
yabancı otların gelişimini engelleyici nitelikte olmalıdır.
TERBİYE
SİSTEMLERİ VE BUDAMA ŞEKİLLERİ
Kestane ağaçları ilk gelişim yıllarında genellikle kuvvetli bir ana
gövde (doruk dal) çevresinde yan dallardan oluşan bir taç yapmaktadırlar.
Yan dallar ise ana gövde de katman oluşturacak şekilde meydana gelirler ve
her yıl meydana gelen katman belirgin olarak görülür.
Kestaneler için 2 terbiye sistemi önerilebilir. Bunlar, doğal
büyümelerine uygun terbiye sistemi ile, doğal büyümelerine yaklaşan lider
(doruk dallı)terbiye sistemleridir.
4 yaşlı bir kestane ağacının doğal büyüme şekli
Doğal büyümesine göre şekillendirilmiş 3 yaşlı bir kestane fidanı
DOĞAL BÜYÜMELERİNE UYGUN TERBİYE SİSTEMİ
Bu sistemde esas, ağacın doğal büyümesiyle meydana gelen katlarda
fazla dallar ayıklanarak, her katta 3-4 dal kalacak şekilde bir seyreltme
yapılıp, ana dallar belirlenir.
Ana dallar, ağacın çeşitli yönlerinden ve katmanlar arasında
birbirlerini engellemeyecekleri bir biçimde seçilirler.
Ana dallar üzerinde de ikinci dereceden yardımcı
dalların uygun aralık ve yönlerde gelişimi sağlanır.
LİDER (DORUK DALLI) TERBİYE SİSTEMİ
Doğal büyüme şekline yaklaşan bu yöntemde taç, gövde (doruk dal)
üzerinde ana dalların birbirinden farklı yükseklik ve yönlerde katman
oluşturmamak üzere helezon şeklinde seçilmeleriyle meydana getirilir.
Ana dal sayısı önceki yöntemden daha az ve seyrek olduğundan
çatı daha kuvvetli, güneşlenme iyi, bakım ve derim işleri daha kolaydır.
Doruk dalı hakim olan her iki sistemde de ağaçlar belirli bir
yüksekliğe ulaşınca, büyümeyi kontrol etmek amacıyla doruk dal kesilebilir.
Doruk dallı sisteme göre şekillendirilmiş 2 yaşlı bir fidanın görünümü
Terbiye sistemi ne olursa olsun ana dalların seçiminde dikkat
edilmesi gereken bazı önemli kurallar şunlardır;
•
•
•
Ana dallar ağacın 4 yönünü kapsayacak şekilde, kuvvetli dallar arasından
seçilirler.
Ana dallar birbirine çok yakın yerlerden veya aynı noktadan çıkmamalıdır.
Dar açılı dallar ileride kırılmaya eğilimli olduklarından, ana dalla doruk dal
(gövde) arasında 50-70 derecelik bir açı bulunmalıdır.
DİKİM BUDAMASI
Doruk dal uzun bırakılıp, hafif uç lama yapılır. Yan dallar, doruk
dalın tepesi ile bunların uçlarından geçecek hat 45-50 derece olacak şekilde
kesilirler.
Alt dallar hafif, üst dallar biraz daha kuvvetli budanırlar.
Fazla sürgünlerin bir bölümü ve köklerin yaralı, ölü kısımları
ayıklanır.
GENÇ AĞAÇLARDA YAPILACAK ŞEKİL BUDAMASI
Genç ağaçlarda budama, şekil budamasına ve çatıyı oluşturacak
dalların seçimine dayanır.
izlenir;
•
•
•
•
•
Ağaçlarda çatı belirginleşinceye kadar aşağıdaki budama yöntemi
Doruk dala ve ana dallara rakip sürgünlerle, içe doğru büyüyen kuvvetli
sürgünler dipten kesilirler.
Birbirine paralel büyüyen sürgünlerle, dal uçlarında birbirlerine çok yakın
noktalardan çıkmış rakip sürgünlerde ayıklamalar yapılır.
Ana dallardaki ikinci dereceden dallar, uygun aralıklarla dış yüze büyüyen
sürgünler arasından seçilir. Böylece taçta uygun bir dal ve sürgün dağılımı
sağlanır.
Yıllık sürgünlerde fazla kısaltmalardan kaçınılır. Çünkü bu uygulama ile
devamlı sürgün oluşumu meydana gelir ve geç meyveye yatar.
Gerektiğinde büyümeyi kontrol etmek amacıyla uç alma yapılabilir.
Aşırı budama yapmak bodurluğa yol açıp, verim düşüşlerine neden
olabileceği için kaçınılmalıdır.
VERİM ÇAĞINDAKİ AĞAÇLARIN BUDANMASI
Verim çağındaki ağaçlarda çatı esas olarak ortaya çıktığından,
gerekli yerlerde yapılacak dal seyreltmesi yeterlidir.
Tacın iç bölümlerinde kalmış dallar ve birbirini gölgeleyen dallarda
ayıklama ve seyreltmeler yapılır.
Bu dönemde, ağaç istenilen yüksekliğe ulaşıp daha fazla boylanması
istenmiyorsa, doruk dalı kesilerek gelişim engellenir.
Yıllık sürgünlerde kısaltma yapılmaz. Çünkü, verim çağındaki
ağaçlarda tomurcuklar sürgün uçlarında oluşurlar.
YAŞLANMIŞ AĞAÇLARDA BUDAMA
Yaşlanmış ve verimden düşmüş ağaçlarda, tacı oluşturan ana dallar
kuvvetli budanarak yani sürgünlerin oluşumu sağlanır. Böylece ağaçta yeni bir
verimlilik dönemi başlar.
DERİM VE MUHAFAZA
Meyvelerin olgunlaşma zamanına göre hasat 2 ay kadar
sürer. Hasat zamanı çeşitlere göre değişir.
Erkenci çeşitlerde hasat, Eylül ayının ortalarında başlar.
Hasat zamanı, dikenli ve yumak meyvelerde oluşan bazı
morfolojik değişiklikleri dikkate alarak belirlenir.
Olgunluk döneminde gelen meyvelerde, yumakların koyu
yeşil rengi açılır, kızıl kahverengiye kadar değişen renklere döner.
Bazı çeşitlerde yumaklar çatlayarak açılır. Yumakların içinden,
doğal rengini almaya başlamış olan çeşitler görünmeye başlar.
VERİM
•
•
10 yaşında bir kestane ağacı, genellikle 10 kg meyve verebilir.
Ancak bazen aynı yaştaki ağacın, çok ender olarak olsa da 100 kg
meyve verdiği de saptanmıştır.
Kestane ağaçları 13 yaşında, tam verim çağına ulaşmaktadır.
DERİM VE MUHAFAZA
Meyve ve dikenli yumakların kolay dökülmesini sağlamak amacıyla
Ethephon’dan yararlanma imkanları araştırılmış ve ümitvar sonuçlar elde
edilmiştir (Soylu ve ark., 1987).


Kestaneler elle veya makine ile hasat edilir. Ülkemizde 1. yöntem
(elle) uygulanır.
Hasattan önce ağaçların altları temizlenir ve düzeltilir. Böylece,
yere düşen veya düşürülen yumak ve meyvelerin toplanması
kolaylaşır.
İŞLEME
1. yöntem: Meyveleri yumaktan çıkarmak için, bazı yörelerde
yumaklar taştan yapılmış havuzlara doldurulur. Bunların üzerine
eğrelti otu, ıslak çuval veya branda gibi materyaller örtülür. Burada
kızışmaya terk edilir. Birkaç hafta sonra, dikenli kabuk çürür,
gevşer ve meyveler yumaktan ayrılabilecek duruma gelir.
Tahta tırmıklarla çekilerek, meyveler yumaklardan çıkarılır
ve eleklerden geçirilerek ayıklanır.
2. yöntem: Meyveli yumakların, nemli ve serin bir ortamda
12.8-18.3°C sıcaklıkta, bir hafta süreyle tutulması halinde de,
dikenli yumakların olgunlaştığı ve açıldığı bildirilmektedir.




Yeni hasat edilmiş meyveler, hemen yendiğinde, çok lezzetli
olmadıkları görülür. Bu nedenle söz konusu meyvelerin
olgunlaştırılması önerilmektedir. Buna kürleme denir.
Kürleme için meyvelerin, kuru ve normal sıcaklıktaki bir odada,
kısmen yumuşayıncaya kadar, en az 4 gün tutulması
önerilmektedir.
Kürlemenin iyi yapılıp yapılmadığını anlamak için, kürlenmiş
meyvenin baş ve işaret parmağı arasında sıkılması gerekir. Hafif
bir yumuşaklık hissedilirse, kürleme iyi yapılmış demektir.
Hasattan sonra meyvelerde % 10-30 arasında bir nem kaybı
sağlanarak, kürlemenin yapılabileceği ve böylece şeker oranının
arttığı, karakteristik tadın ve istenilen yapının oluştuğu
bildirilmektedir.
DEPOLAMA

Ülkemizin bazı yörelerinde meyveli yumaklar, ağaç altında yığın
halinde saklanırlar. Üzerleri eğrelti otu ve benzeri bitkiler ile
örtülür. Ürün kayıpları kısmen az olduğundan, kış ortasına kadar
bu şekilde muhafaza edilebilmektedir.


Bazı yörelerimizde de, tabanı beton kaplanmış ya da taş
döşenmiş yerlerde bir kat kuru kum bir kat kestane olmak
kaydı ile depolanmaktadır. Bu şekilde mart-nisan aylarına
kadar saklanır.
Kestaneler 50°C’deki sıcak suda 45 dk bekletilerek,
sterilize edilebilir. Daha sonra, beton zemine serilip,
fanlarla birkaç günde kurutulur. Böylece 3-4 ay boyunca
saklanabilir.




Soğuk hava depolarında kestaneler;
0-2°C sıcaklık, %20 CO2, %2 O2 ve % 95 oransal nemin sağlandığı
koşullarda saklanabilir.
Kestaneler bütün veya soyulmuş olarak, -40°C’de 12 saatlik bir ön
dondurmanın ardından, -20°C sıcaklık ve % 80-90 oransal nemde,
1 yıldan daha uzun süreyle dondurularak saklanabilir.
Dondurma işlemi, genellikle yüksek kaliteli Marrone tipi çeşitler
için uygundur.
DERİM VE MUHAFAZA
Kestanenin soğukta muhafazası sırasında ambalaj seçimi konusunda,

Bilgener ve Serdar (1997) delikli plastiği (her 50 cm2’de 4 mm çapında
delik)

Kınay ve Karaçalı (2001) PE torba ve teneke kutuları,

Yıldızeli (2003) LDPE/PvDC/OOP materyalini,

Koyuncu ve ark. (2003) ise delikli polietilen torba ile üzeri streç filmle
kaplanmış plastik kaseyi tavsiye etmişlerdir.
HASTALIK VE ZARARLILAR
HASTALIK VE ZARARLILAR
Türkiye’de kestane yetiştiriciliğinin en
önemli iki sorunu;
mürekkep hastalığı (Phytophthora cambivora)
kestane kanseri (Cryphonectria parasitica)’dır.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Mürekkep hastalığı 1950’li yıllardan bu yana bilinmektedir.
Bu hastalığın, Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde büyük tahribat yaptığı
saptanmıştır (Erdem, 1951).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Mürekkep hastalığı ile mücadelede en etkili yöntem hastalığa
dayanıklı anaçlarla yetiştiricilik yapmaktır.
Hastalıkla bulaşık alanlarda, dayanıklı melez anaçlar kullanılabilir.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Kestane kanseri, Türkiye’de ilk kez 1968 yılında, Marmara Bölgesinde
görülmüştür (Akdoğan ve Erkam, 1968).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Hastalığın Karadeniz Bölgesinde
ve Marmara’nın çoğu yörelerinde yaygın
olduğu ve önemli zararlara yol açtığı
sonraki gözlemlerle ortaya konulmuştur
(Ayfer ve ark., 1982; Serdar, 1994;
Baykal ve ark., 2000).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Fakat son yıllarda Marmara ve Karadeniz
Bölgelerinde yer yer iyileşmeler görülmeye
başlanmıştır. Bu iyileşmelerin hipovirulent ırklarla
ilgili olduğu düşünülmektedir (Soylu, 2006).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Kestane kanseri ile mücadelede en etkili yöntemlerden biri biyolojik
mücadeledir.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Türkiye’de bu alanda hypovirulent ırkların tespiti ile ilgili araştırmalar
1990’lı yıllardan sonra ağırlık kazanmış.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Biyolojik mücadele konusunda deneme çalışmalarına da başlanmıştır
(Çeliker ve Onoğur , 2001; Tezcan 2002).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Hastalığın kültür çeşitlerindeki
(C. sativa) etkisi farklı olup, bazı
çeşitler daha dayanıklı görünmektedir
(Baykal ve ark., 2000; Erper ve ark.,
2004; Erincik ve Döken, 2006).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Kestane kanseri hastalığına Çin (C. mollissima) ve Japon
kestaneleri (C. crenata) dayanıklıdır. Hastalığa dayanıklı tür ve
hibritlerden elde edilen bazı genotipler ABD’den Ülkemize
getirilmiştir.
HASTALIK VE ZARARLILAR
Kansere dayanıklı, üstün verim ve kaliteye sahip çeşitlerin elde
edilmesi için bu genotiplerle seleksiyon ve melezleme çalışmaları yapılması
planlanmaktadır (Serdar, 2006; Soylu ve Mert, 2006).
HASTALIK VE ZARARLILAR
Kestane meyvelerinde en çok zarar yapan böcek türlerinin kestane
iç kurtları (Cydia splendana, Curculia elephas) ve kestane kirpi güvesi
(Pammene fasciana) olduğu belirlenmiştir (Seçkin 1981).
Sinop ve Aydın’da kestane iç kurtları nedeniyle meydana gelen
kurtlanma oranları tespit edilmiştir (Tuncer ve Serdar, 1996; Karagöz ve
Ertan, 2002).
KESTANE GAL ARISI
Kestane gal arısı, (Dryocosmus kuriphilus
Yasumatsu) kestane tomurcuklarında oluşturduğu
Galler ile sürgün gelişimi ve çiçeklenmeyi
engellemekte bunun sonucunda meyve üretiminde
% 50-70 arası verim kayıplarına neden
olmaktadır. Çok fazla sayıda bulunduğunda ağaç
ölümlerine de yol açmaktadır.
 Kestane gal arısının zarar görülmeyen bölgelere
yayılması; genelde aşılama, ya da verim artırma
amacıyla kullanılan ve bulaşık bölgeden çoğunlukla
bulaşık kesilmiş dal, sürgün ve tomurcuk gibi bitki
materyallerinin insan eliyle bir yerden bir yere
taşınması ile olmaktadır.

 Doğal
yayılması ise rüzgar yoluyla Mayıs
ayından, Temmuz ayı sonuna kadar olan
zamanda ergin dişi uçuşları ile
yayılmaktadır. Bu zararlının kontrol altına
alınmasında kullanılan yöntemlerden birisi,
bulaşık sürgünlerin budanarak yok edilmesi
olup, sadece küçük kestane bahçelerinde
kolaylıkla uygulanabilmektedir. Büyük
kestane bahçelerinde ise mücadele çok
zordur.
 Bu amaçla biyolojik mücadele başlatılmıştır

Yurtdışından getirilen 2 bin 600 adet ergin parazit uçma
dönemi olan Nisan ayı başında Kestane Ormanlarındaki
gal arılarının yuvalarına yerleşmeleri için doğaya salındı.
Karantina etmeni olarak tanımlanan bu böcek Kestane
ağacı, kestane fidanı ve kestane çeliği ile bölgeler arası
taşınması mümkün olduğundan girişinin tespitinin ardından
bulaşıklık tespit edilen yaklaşık 5 bin ha. büyüklüğündeki
alana Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Orman
Genel Müdürlüğü yetkilileri ile birlikte karantina altına
alınmış ve karantina tedbirleri uygulanmaya başlanmıştır.

Benzer belgeler

Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi - DergiPark

Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi - DergiPark Bu çalışmada Aydın ili Nazilli İlçesinde kestane üretimi yapan işletmelerden toplanan veriler kullanılarak, kapama kestane bahçesi ve birim kestane ağacı değerlerini gelir yön...

Detaylı