Tatilin tadını çıkarın

Transkript

Tatilin tadını çıkarın
TÜRK METAL DERGiSi’NiN EKiDiR
METAL
TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2013 | SAYI: 36
Tatilin tadını
çıkarın...
Tatil
kitabınız bu
sayıda da
Metal
Çocuk’tan..
içindekiler
METAL
Temmuz-Ağustos-Eylül 2013
Sayı: 36 / Türk Metal dergisinin ekidir.
YAYIN SAHİBİ
Türk Metal Sendikası Adına
Pevrul KAVLAK
Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Kemal ŞEN
Yayına Hazırlayan:
Aslı BAŞARAN
Adres: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü
Türk Metal Sendikası Genel Merkezi
Basın Müşavirliği, Beştepe Mahallesi Yaşam
Caddesi 1. Sokak No:7/A 06520
Söğütözü / ANKARA
Tel: 0312 292 64 00
Fax: 0312 284 40 18
e-posta: [email protected]
facebook: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü
Prodüksiyon: eaieaeiaieaiaeiaeiaiea
CTCP: REPROTEK
BASKI
Ziraat Grup Matbaacılık A.Ş.
Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu
Trafo Karşısı Varlık - ANKARA
Tel: 0 (312) 384 73 44 - 45
YAYIN TARİHİ: 30 HAZİRAN 2013
YAYININ TÜRÜ: Süreli yayın
YAYIN ARALIĞI: ÜÇ (3) AY
YAYIN DİLİ: TÜRKÇE
EDiTÖRDEN
Merhaba arkadaşlar,
Yaz tatili devam ediyor. Güneş, sıcak hava ve tabii uzayan günler
:) Sizin tatiliniz nasıl geçiyor? Yaz tatilinizi biraz olsun renklendirmek
adına, dergimizle birlikte kitap hediyelerimiz de devam ediyor. Umuyoruz
hoşunuza gider…
14. Metal Çocuk Kurultayımız nedeniyle 36. sayımızı erken
yayınlıyoruz. Böylece hem sizlerle biraz daha erken buluşmuş olduk,
hem de aramıza katılacak olan arkadaşlarımıza birinci elden dergilerini
ulaştırabileceğiz. Lütfen Çocuk Kurultayımız ve yurtdışı gezilerimiz için,
şubelerimizle iletişime geçmelerini velilerinize hatırlatın. Maalesef,
sınırlı sayıda arkadaşımız katılabiliyor. Ancak unutmayın ki, her yıl
farklı arkadaşların katılımını sağlıyoruz, bu nedenle her yıl başvurmayı
unutmayın.
İnanıyoruz ki, bu uzun tatili en iyi şekilde değerlendireceksiniz. Bu
arada zayıf olduğunuz dersleri tekrarlamayı ve seneye daha hazırlıklı
başlamayı da ihmal etmeyeceksiniz.
Yazın sonunda, 30 Ağustos’ta Zafer Bayramı’nı kutlayacağız.
Bayraklarımızı alıp bu özel ve güzel güne katılalım ve bayramımızın
91.yılını gururla ve coşku içinde kutlayalım.
Ayrıca bize yaz tatilinizle ilgili anılarınızı veya katıldığınız Zafer
Bayramımızdan güzel fotoğraflarınızı gönderin, dergimizde yayınlayalım.
Mutlu ve güzel bir tatil geçirmeniz dileğiyle, sizleri sevgiyle
kucaklıyoruz...
n
Aslı Başara
PEVRUL KAVLAK
Türk-İş Genel Sekreteri
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
Başkanımızdan
[email protected] / twitter.com/KavlakPevrul
Sevgİlİ çocuklar
Okul dönemi sona erdi ve 94 günlük yaz tatiliniz başladı. Artık dinlenmeyi hak ettiniz... Hepinizin yaz
tatilini nasıl değerlendireceğine dair planları vardır. Bu planların arasında ülkemizin güzel tatil beldelerine
gitmek, anne ya da babanızın ‘memleketine’ gidip, oraları görmek, spor ağırlıklı yaz okullarına üye olmak
ya da benzer sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılmak yer alabilir. Elbette ki, tatilin amacı sizlerin
ruhen ve bedenen dinlenmesini sağlamak, bir sonraki dönemlerde başarılı olmanız için gereken
enerjiyi toplayabilmektir. Dolayısıyla, belirli süreler için aileniz ve yakın çevreniz ile birlikte
gerçekleştireceğiniz tatil gezileri, bu anlamda sizlere faydalı olacaktır.
Ancak, 94 gün sürecek bir tatili, sadece gezi ile değerlendirmenin çok doğru bir tercih
olacağına inanmıyorum. Böyle uzun süreli tatillerin, sadece geziler ile değil, kişisel
gelişmeyi sağlayacak aktiviteler ile de renklendirilmesi sizler için faydalı olacaktır.
Zihin ve beden olarak sizleri yormayacak, sizleri bilgi bakımından ‘zenginleştirecek’
programlar yaparak, güzel bir tatil geçirmeniz mümkün…
Örnek vermek gerekirse, zorluk çektiğiniz dersler ve konular ile ilgili olarak kısa
süreli bir ‘tekrar’ yapmanız, güzel bir tatil için, kendinize saygı ve güven duymanıza
katkıda bulunabilir. Bunun yanı sıra, büyüklerinizin veya öğretmenlerinizin sizlere
önerdiği kitaplardan en az iki tanesini okuyarak, dünyayı, insanları ve hayatı tanıma
yönünde önemli kazanımlar elde edebilirsiniz.
Bildiğiniz gibi, artık bir dünya devletiyiz. Her an bir ülkeye gidip orada yabancı arkadaşlar
edinmeniz mümkün. Ya da ülkemize gelen yabancılarla arkadaşlıklar da kurabilirsiniz. Onlarla ‘çat
pat’ konuşmak yerine, bir yabancı dil kursuna giderek, kendinizi ifade edecek yabancı dil düzeyini
sağlamayı da programınıza alabilirsiniz.
Bir de bedenen gelişmemizi sağlayacak spor faaliyetleri var. Yaz tatillerinde, özellikle her
bölgede spor okulları açılıyor. Bu anlamda doğru bir tercih yaparak, sportif yönden de kendinizi
olgunlaştırabilirsiniz.
Seçenekleriniz arasına, bir müzik aleti çalmayı da koyabilirsiniz. Bu tür bir faaliyet, en azından sizlerin
sanatsal yönden sağlam bir altyapıya kavuşması için bir başlangıç olabilir.
Bir an evvel kendinizi programlayın. 94 gün ‘kuş gibi’ gelip geçecektir. Tatil bittiğinde, kendinizi
programlayıp, kısa süreli de olsa koyduğunuz hedefleri gerçekleştirdiğinizi gördüğünüzde, önemli bir şey
yaptığınız için, kendinizi takdir edeceksiniz…
Çünkü, küçük gibi görünen hedefler için harcayacağınız çaba, inanın, büyük hedefler için
harcayacağınız çaba kadar önemlidir.
Hepinize iyi tatiller diliyor, gözlerinizden öpüyorum…
3
MUHTEŞEM ÇUKURLAR
Dünyanın bir çok bölgesinde, insan eliyle veya doğal sebeplerle
oluşmuş dev çukurlar bulunmaktadır. İşte bu çukurların en derinleri :
Kimberley Çukuru, bir elmas
madenidir. Güney Afrika’nın
Kimberley kentinde,
dünyanın insan yapımı en
büyük çukuru olan Kimberley,
170 bin m2’lik alana yayılmış
bir maden sahasıdır.
kımberley çukuru
Güney Afrika
1097 metre derinliğe sahip olan Kimberley çukurundan, 22.5
milyon ton toprak çıkartılmıştır. Yaklaşık üç ton elmasın
çıkarıldığı madende çalışmalara 1914 yılında son verilmiştir.
mırNy çukuru
Rusya
Rusya’nın Sibirya bölgesinin
doğusunda bulunan Mirny çukurunun
derinliği 525 metredir. Aslında bir
elmas madeni olan Mirny’nin çapı ise
1 kilometre 250 metredir.
4
Mirny çukurunun uzaydan görünüşü.
BINGHAM KANYONU MADENİ
ABD
Amerika Birleşik
Devletleri’nin
Utah Eyaleti’nde
bulunan Bingham
Kanyonu Madeni,
1863 yılından
beri üzerinde
çalışılan ve
sürekli büyüyen
bir çukurdur.
Bingham Kanyonu
Madeni’nin derinliği
1 kilometreden
fazladır.
BÜYÜK MAVİ DELİK
Belize
400 metrelik çapa, 145 metre derinliğe sahip olan Büyük Mavi Delik,
dünyanın en büyüleyici dalış alanlarından birisi olarak kabul ediliyor.
Orta Amerika
ülkelerinden
Belize açıklarında
bulunan Büyük
Mavi Delik,
görenleri
şaşırtmakta ve
kendine hayran
bırakmaktadır.
5
EN BÜYÜK KARNAVAL
Rio de Janerio karnavalı, her yıl şubat ya da mart
ayında yapılır ve dört gün sürer. Her gün yaklaşık 2
milyon kişinin katıldığı karnavalı, 2004’te 400 bin
yabancı turist izlemiş ve bu alanda bir rekor kırılmıştır.
Festivale katılan samba okullarının dansçıları, şehrin
caddeleri boyunca dans ederken, giydikleri renkli ve
masalsı kostümleri ile de büyük ilgi toplarlar.
En büyük bataklık
Büyük bölümü güney-batı
Brezilya’da olup, Bolivya ve Paraguay’a
da komşu alanları bulunan Pantanal
(İspanyolca ‘bataklık bölgesi’) 150 bin
km2 bir yüzey alanına sahiptir. Bu da
İngiltere’nin toplam yüzey alanından
daha büyük alana denktir. Yağış
mevsiminde Pantanal’ın %80’i sular
altında kalmaktadır. Pantanal ayrıca,
dünyanın en büyük bitki ve hayvan
Yineçeşitliliiğine
Avustralya’nın Quee
d eyale
türü
sahipnslan
sulak
alanıdır.
ti
En uzun su kaydırağı
Dünyanın en gösterişli su kaydırağı, Brezilya’nın Rio
de Janerio eyaletinin, Barro do Pirai kentindeki Aguas
Quentes Country Club bünyesindedir. Kilimanjaro
kaydırağı 2002’de inşa edilmiştir ve boyu yaklaşık 50
metredir. 60 derecelik bir açıyla inişe geçen kaydırağa
binebilecek kadar cesursanız, kendinizi 96 kilometre
hızla aşağı inerken bulabilirsiniz.
6
açıklarında yer alan Büyük Set Resif,
birbirinden ayrı 2,900 resif ve 900 adadan
oluşan, 2,600 km genişliğe yayılmış
344,400 km² alanı ile, dünyanın en büyük
resif sistemidir. Büyük Set Resifi, uzaydan
da görülebilen, canlı organizmaların
oluşturduğu, en büyük yapıdır. Resifin
yapısı mercanpolip’i olarak bilinen
milyarlarca küçük organizma tarafından
oluşturulmuştur. Resif geniş canlı çeşitliğine
ev sahipliği yapmaktadır ve 1981 UNESCO
tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.
Peru’nun güneyindeki Nazca Çölü’nde bulunan ve
‘Nazca çizgileri’ adı verilen figürler, bitki, hayvan ve çeşitli
geometrik şekillerden oluşmaktadır. Bazıları kilometrelerce
uzunlukta olan ve ancak havadan görülebilen bu şekilleri
kimin ne zaman çizdiği bilinmemekle birlikte, 12.
yüzyıldaki İnka uygarlığından eski oldukları kesindir.
M.Ö. 200 ile MS 700 arasında tarihlendirilmektedirler. Bu
tasarımlar 500 kilometrelik bir alanı kaplar ve ortalama
180 metre yüksekliğe sahiptir. İlk Nazca çizgisi 1926’da
keşfedilmiştir. Bazılarının takvim ya da gökbilimle
ilişkili olduğu, bazılarının ise doğa ayinlerinin bir parçası
olarak yapıldığı sanılmaktaysa da, ne amaçla yapıldıkları
hakkında kesin bir veri elde edilememiştir. Bölgenin aşırı
kurak iklimi, bu çizgilerin bugüne değin bozulmadan
kalmasında yardımcı olmuştur.
EN UZUN MOAİ
‘Moai’ler, Büyük Okyanus’ta, Şili’nin 3 bin 600 kilometre
batısındaki Paskalya Adası’nda yeralan yekpare taş insan figürleridir.
1250 ile 1500 yılları arasında yapıldıkları sanılmaktadır. Bu
heykellerin şu ana kadar 887 tanesi keşfedilmiştir. Paro adındaki
en uzun moai 9,8 metre yüksekliğindedir. Ağırlığı ise 74,39 tondur.
Heykellerin dinsel anlamı tam olarak bilinmemekte, iskelet biçiminde
yaşadığına inanılan ataları temsil ettikleri sanılmaktadır. Moai bazen
bereket törenlerinde, ama genellikle hasat kutlamalarında kullanılır,
ilk toplanan ürünler çevrelerine yığılırdı.
en büyük yüzme havuzu
Şili, Algarrobo’daki San Alfonso del Mar deniz suyu havuzu yaklaşık 1 kilometre
uzunluğundaki olan bu havuz, 20 dönümlük bir alana inşa edildi. Beş yıl süren
inşaat boyunca 1 milyar dolar harcandı. Havuz ayrıca 36 metre derinliğe sahip.
Bu da başlıbaşına bir rekor. Bilgisayar destekli dev pompalarla denizden emilen
su, filtrelenerek havuza aktarılıyor. Havuzun suyu, 26 derecede tutuluyor. Bu,
bölgedeki ortalama deniz suyu sıcaklığından 9 derece daha yüksek.
7
Eski insanlar
dinazor
kemiklerini
ejderhnamış
kalıntıları sa
olabilir.
Söylentilere
göre, ejderha
yumurtaları
yılda
çatlar.
3000
Asya’nın
de bu
bazı bölgelerin
tıkların
efsanevi yara
olduğu
düşünülürdü.
nazik
Vietnam’ın e
oi’y
başkenti Hanla
r
n
a
bir zam
ni
a
y
g
Thang Lon
Yükselen
Ejderha
denirdi.
8
Bir zamanlar
Çinlileınr
Ejderha
kelimesinin
Latince karş
ılığı
Draco, ejderh
a
şeklinde bir
takımyıldızın
ın da
adıdır.
ejderhalar
yağmurları
i
kontrol ettiğin
Güney asya
düşünürdü.
utan’ın
ülkelerinden Bh
az,
bayrağında bey
Eski Güney
Amerika
bayrağında
jderha
efsanelerinde
ise kırmızı bir e
vardır.
ejderhalar
tüylüdür.
Galler
UZAY YOLCULUĞU
Geçen sayımızda güneş ve ay arasındaki 2 oyunu öğrenmiş, hatta bazılarını
da denemiştik. Bu sayımızda, ikili arasındaki en özel oyun olan güneş ve ay
tutulmasını öğreneceğiz. Ay ve dünya, güneş ışığı altında birbirlerinin üzerine
gölgelerini düşürürler. İki şekilde tutulma vardır. Ay tutulmasında ay ortadan
kaybolur, güneş tutulmasında ise güneş ortadan kaybolur.
AY TUTULMASI
Bazen ay, dünyanın çevresinde
dönerken, dünyanın gölgesinin
içinden geçer, bu da güneş
ışığına engel olur. Yani 1 dakika
süresince dolunay görürüz, sonra
aniden karanlık bir dairenin
yavaşça ayın üzerinden boylu
boyunca geçtiğini görürüz.
Bu şekil, dünyanın gölgesidir.
Bazen bu gölge ayın üzerini
sadece hafifçe kapatır ve buna
“Eksik ay tutulması” denir. Diğer
zamanlarda ise gölge ayın
tamamını kapsar ve bu da “Tam ay
tutulması”dır.
n Ay tutulması birkaç saat
sürebilir.
n Her yıl sadece bir ya da iki
ay tutulması gerçekleşir.
n Ayın tamamen tutulması
sırasında, ay gizemli bir şekilde
koyu kırmızı renge bürünür. Bu
kırmızı ışığın bir kısmı ayın üzerine
düşer ve onu kırmızıya boyar.
GÜNEŞ TUTULMASI
Bazen ay, güneşle dünya arasına girer ve böylece
dünyanın üzerine gölge düşmesine yol açar. Ve eğer siz,
dünya üzerinde gölgenin düştüğü yerde bulunuyorsanız,
ayın, güneşin hemen önünde hareket ettiğini
görürsünüz ve bu da güneş ışığını engeller. Bu olaya
“Güneş tutulması” denir. Üç çeşit güneş tutulması vardır.
İlki “Tam tutulma”dır ve ay tamamıyla güneşin önünü
kapatır. “Kısmen tutuIma” ise, ayın yavaş bir şekilde
güneşin önüne geçmesidir. Güneşin “Halka şeklinde
tutulması” esnasında, ay bizden olabildiğince en uzak
noktadadır ve bu nedenle oldukça küçük görünür ve
güneşin tamamını kaplayamaz.
Bir sonraki sayımızda, güneş tutulmasını daha ayrıntılı inceleyip, yıldızlara geçeceğiz. Sakın kaçırmayın...
9
Türkçe alfabe
halka ilk kez
nasıl sunuldu?
8 Ağustos 1928. Atatürk o gün, Harf
Devrimi’ni gerçekleştirmek için hazırlık
yapan Harf Komisyonu Başkanı Falih Rıfkı
Atay’la Dolmabahçe’de çalışıyordu. Her
eski harfin yeni alfabedeki karşılığının ne
olması gerektiği üzerine konuşuyorlardı.
Çalışmanın sonuna doğru Atatürk,
‘Çocuk, bugün iki yere davetliyiz’ dedi.
‘Önce Sarayburnu’nda bir halk eğlencesi,
sonra Büyükada’da bir davet var’
Birlikte Sarayburnu’ndaki halk
eğlencesine gittiklerinde coşkuyla
karşılandılar. Kendisine ayrılan yere
oturan Atatürk, eğlenceyi bir süre izledi.
Sonra, yanındakilere dönüp,
‘Kimde defter var?’ diye sordu.
Bir defter bulunup getirildi. Atatürk
deftere bir şey yazdı. Yazdığı sayfaları
defterden koparıp, Falih Rıfkı’ya
uzatarak,
‘Kimseye göstermeden
bunlara göz gezdir, sana
okutacağım’ dedi.
10
Falih Rıfkı baktı, yeni alfabeyle yazılmış satırlardı
bunlar. Içinden okudu ve kağıtları Atatürk’e geri verdi.
Kağıtları alan Atatürk, halkı selamlayarak konuşmaya
başladı:
‘Sevgili arkadaşlarım, yanınızda ne kadar mutlu
olduğumu anlatamam... Sevinçliyim, duygulandım,
mutluyum... Bu durumun bana esinlediği duyuşları
karşınızda ufak notlar halinde saptadım. Bunları
içinizden bir yurttaşa okutturacağım. Kim okumak
ister?’
Koşarak bir delikanlı geldi, kağıtları aldı. Derin bir
soluk alıp, okumak için elindeki kağıtlara baktı... Bir
daha baktı... Yeniden baktı... Hayır, okuyamıyordu.
Atatürk hemen araya girdi:
‘Yurttaşlar bu notlarım asıl, gerçek Türk harfleriyle
yazılmıştır. Kardeşiniz bunu hemen okumaya girişti,
birdenbire okuyamadı. Kuşkusuz okuyabilir. İsterim ki,
bunu hepiniz beş on gün içinde öğrenesiniz..’
Arkadaşlar güzel dilimizi ifade etmek için
yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel,
uyumlu, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini
gösterecektir. Yüzyıllardan beri kafamızı demir
bir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve
anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve
bunu anlamak zorundayız. Anladığınızın izlerine yakın
zamanda bütün evren tanık olacaktır. Buna kesinlikle
inanıyorum... Yeni Türk alfabesiyle yazdığım bu notları
bir arkadaşa okutacağım, dinleyiniz!’
Atatürk, kağıtları delikanlıdan alıp, Falih Rıfkı
Atay’a uzattı. Falih Rıfkı, Türkçe Alfabe harfleriyle
yazılan bu yazıyı, yüksek sesle halka okumaya başladı.
Büyük bir alkış tufanıyla karşılanan bu satırlar,
Türkçe harflerle yazılıp, doğrudan halka okunan ilk
söylev oldu. O günden sonra bütün Türkiye büyük bir
dershane, Atatürk de Türkçe Alfabe’nin öğretmeni
oldu.
Yeni Türk harflerinin kolayca öğrenilebilmesi için Atatürk, marş bile besteletmişti. İstiklal
Marşı’mızın da bestecisi Zeki Üngör tarafından
yapılan bestenin, piyanoda çalınmak üzere, ayrı
bir düzenlenmesi de yapılmıştı. Yanda, Cumhuriyet gazetesinin 29 Eylül 1928 tarihli sayısında yayımlanan Harfler Marşı’nın notaları görülmektedir.
Kaynak: Süleyman Bulut / Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler
11
İmpalalar arka ve ön
bacaklarını önce açıp
sonra ortada birleştirerek
güçlü bir sıçrayış sağlarlar.
Bu sayede hızlı koşanlar
arasındadırlar.
Hızda sınır tanımayan bir panterin
uzun adımlı koşusundan, bir
tırtılın ağır emeklemesine kadar,
hayvanlar bir çok şekilde hareket
eder. Bazı hayvanlar bu konuda
diğerlerinden daha iyi gibi
görünebilir. Ancak unutulmasın
ki, her hayvan kendi ihtiyaçlarına
uygun şekilde hareket eder.
AĞAÇTAN A
ĞACA
SÜZÜLMEK
Ağaç üzerinde
yaşayan bazı
hayvanların
(kurbağa, kert
enkele, sincap
türleri vb.) ko
ve bacakların
l
ın ya da parm
aklarının aras
perdeler olur
ında
. Bu deri perd
eler sayesind
ağaca uçarca
e ağaçtan
sına süzülürl
er. Zıpladıkla
ise bu derileri
rında
açıp gererek
bir paraşüt
kullanıyormuş
gibi inişlerini
yavaşlatırlar.
ADIM ADIM
kilde
klarını farklı şe
Her hayvan baca
, örneğin
i bacaklı hayvan
kullanır. Çoğu ik
cak bazıları
ğıyla zıplar, an
kanguru iki baca
rek hareket
yla ileri götüre
bacaklarını sıra
nelde çapraz
klı hayvanlar ge
eder. Dört baca
tirerek
anda hareket et
bacaklarını aynı
)
ile sağ arka gibi
yürürler. (sol ön
Denizanası fincana
benzeyen vücudunun
iç kısmını suyla
dolduruyor. Daha
sonra bu suyu dışarı
püskürterek ileri
doğru hareket ediyor.
Bu ağaç kurbağası
perdeli, dev
ayaklarını havada
süzülmek için
kullanır. Ağaç
kurbağaları, ağaçlar
arasında 15 metre
kadar zıplayabilir.
YÜZME TARZLARI
Çoğu deniz canlısının, örneğin balıkların, köpekbalıklarının ve yunusların suda kolayca hareket edebilmelerini sağlayan pürüzsüz, suyu yaran, ince uzun vücutları vardır.
Suda ilerlemek için kuyruklarını, yön değiştirmek ve dengelerini sağlamak için de yüzgeçlerini kullanırlar. Mürekkep balıkları, ahtapotlar ve denizanaları vücutlarını suyla
doldurup bu suyu dışarı püskürterek hareket ederler.
Ağaçlarda yaşayan boğa
yılanları, olağanüstü kuvvetli
kaslarını kullanarak ağaçlara
tırmanabilir ve dallardan
gövdelerini sarkıtabilirler.
BACAKSIZ SÜRÜNGENLER
Yılanların ve solucanların bacakları
yoktur. Bu hayvanlar güçlü vücut kaslarını
kullanarak karınlarının üzerinde hareket
ederler. Solucanlar, vücutlarının alt kısmında
bulunan kasları dalgalar halinde gererek ve
kasarak düz bir hat üzerinde ilerler. Çoğu
yılan ise hareket ederken vücutlarının yan
taraflarıyla yerdeki küçük taşlardan ya da
çıkıntılardan güç alarak ‘S’ çizerler.
YÜKSEKTEN
UÇMAK
Yalnızca gelişmiş kanatlara
sahip hayvanlar uçabilirler.
Uçabilen pek çok kuş ve böcek
türü vardır. Fakat uçabilen
tek memeli hayvan yarasadır.
Uçabilen tüm hayvanlar hafif
vücutlara ve kanat çırpabilmek
için güçlü kaslara sahiptir.
ÖMER YEŞİLYURT
14
SİZİN SAYFANIZ
Gölcük Şubemizin yetkili olduğu Ford Otomotiv’de bünyesinde bulunan
Vehbi Koç Vakfı Ford Otosan Gölcük Kültür Merkezi’nin etkinlikleri
çerçevesinde, 9 Haziran’da, çocuklara bir tiyatro ziyafeti verildi.
Tiyatro Mie tarafından sergilenen Küçük Balık Bambam,
tüm minik izleyiciler tarafından beğeniyle izlendi.
Sevimli ve yardımsever Bambam ve
arkadaşlarının, çevre kirliliğinin
zararları ile, birlikte başarmanın
mutluluğunu anlattıkları oyun,
çocuklardan büyük alkış aldı.
15
Sevimli hayvan dostlarımıza bakarak, onları iyileştirerek
hayatınızı kazanmak istemez misiniz? Bize göre, veterinerlik,
keyifle yapılacak, en eğlenceli meslekler arasında sayılabilir.
TANIM
Hayvan sağlığının korunması için
önlemler alan, hastalıklara tanı koyan,
tıbbi ve cerrahi girişimlerde bulunarak
hastalığın tedavisini sağlayan kişidir.
GÖREVLER
n Hayvanların hastalıklarını teşhis eder,
n İlaç veya ameliyatla tedaviye karar
verir,
n Hayvanları hastalıklara karşı korumak
için aşı yapar,
n Hayvan sürülerini ve mandıraları
kontrol eder,
n Hayvanların yavrulaması ve bakımı
hakkında bilgi verir,
n Gıda temizliği ve bulaşıcı hayvan
hastalıklarını kontrol eder.
KULLANILAN ALET VE MALZEMELER
n Steteskop, laboratuar aletleri, her türlü
cerrahi malzemeler,
n Yapay tohumlama alet ve malzemeleri,
n Aşı, serum ve tedaviye yönelik ilaçlar.
MESLEĞİN ÖZELLİKLERİ
Veteriner hekim olmak isteyenlerin,
n Üst düzeyde akademik yeteneğe sahip,
n İnceleme, araştırma merakı olan, iyi
16
gözlem yapabilen,
n Fen bilimlerine, özellikle biyolojiye ve
kimyaya ilgi duyan,
n Hayvanlarla ilgilenmekten hoşlanan,
n Çabuk ve doğru karar verebilen,
n Sabırlı, dikkatli, düzenli,
n Görme, işitme duyuları ile el ve
ayakları sağlam,
n Sorumluluk sahibi, kimseler olmaları
gerekir.
İŞ BULMA OLANAKLARI
Veteriner hekimler, Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığı’na bağlı il ve ilçe hayvan sağlığı
müdürlüklerinde, Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğü Merkez ve Hayvan Islahı
ve Üretim Kurumlarında, Veteriner
Kontrol ve Araştırma Enstitüleri
Bölge Laboratuarlarında, Et ve
Balık Kurumu, Süt Endüstrisi
Kurumu, Yapağı ve Tiftik
A.Ş, Yem Sanayiinde,
belediyelerde, Türkiye
Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK)
Araştırma
M
İ
L
E
D
E
F
Ş
E
K
İ
R
E
L
K
MESLE
Laboratuarlarında, ordu hayvan sağlığı ve gıda
kontrol hizmetlerinde, ilaç firmaları, özel sektör
çiftlikleri ve hayvansal üretime dayalı gıda
sanayiinde, halk sağlığı ve çevre sağlığıyla ilgili
tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev
yapabilir ve kendi kliniklerini açabilirler.
MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ
Üniversitelerin Veteriner Hekimliği
Bölümüne girebilmek için Öğrenci
Seçme Sınavında yeterli puanı elde
etmek zorunludur.
MESLEKTE İLERLEME
Akademik kariyer yapabilirler.
Biyokimya, Mikrobiyoloji, Patoloji, Besin
Hijyeni, Klinik (Cerrahi, Doğum vb.) gibi
alanlarda uzmanlaşabilir, çalıştıkları kurum
ve kuruluşların yönetim kademelerinde yer
alabilirler.
BURS, KREDİ VE ÜCRET DURUMU
Koşulları uygun olan öğrenciler Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun vermiş
olduğu krediden, çeşitli kurum ve kuruşların
burslarından yararlanabilirler. Meslek eğitimini
tamamlayan veteriner hekimler, işe ilk
başladıklarında, asgari ücretin 2 katından az
olmamak üzere ücret almaktadırlar. Bu ücret,
hizmet süreleri, uzmanlık alanları, çalıştıkları
kurum ve kuruluşların yapısı ve büyüklüğüne gör
değişebilmektedir. Kendine ait işyeri olanların
kazanç durumu çok değişkendir.
17
LABİRENT BULMACA
18
BAKALIM ÇIKIŞA ULAŞABİLECEK MİSİNİZ?
19
E
L
M
E
N
N
A FAKTAYIZ
MUT
MALZEMELER
n 1 adet küçük kavun
n 1 su bardağı süt
n 2 yemek kaşığı toz şeker
n 3-4 adet buz
20
3
Yaz geldi. En sevdiğimiz me
yvelerden birisi de, yaza özel
bir
meyve olan kavun. İnsana ra
hatlık veren ve uykusuzluğa
iyi gelen kavun, vücudu serin
letir, idrar söktürücüdür
ve kabızlığı giderir. Böbrekler
i
konusunda zengindir. Ayrıca, temizler. A ve C vitamini
cildin taze görünmesini sağla
r.
Bu kadar yararlı olan, mis gib
i kokan bir kavunla kolay ve
buzz gibi içecek hazırlamay
a ne dersiniz?
Kavunun baş kısmını kestikten sonra, içini alıp çekirdeklerini
ayıklayalım. Varsa robot içine, yoksa çırpabileceğimiz derin bir kaba
ezerek koyup süt, toz şeker ile bolca karıştıralım. Yeterince karıştığında,
içine buzları ekleyip tekrar karıştırıp köpüklenmesini sağlayalım. Son
olarak karışımı içini oyarak boşalttığımız kavunun içine dolduralım.
Üzerine zevkinize göre dondurma, fesleğen, nane, fındık parçaları veya
aklınıza ne gelirse ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun arkadaşlar...
SAĞLIK
Gün içinde birçok yere, birçok şeye dokunuruz.
Dokunduğumuz her yerden de elimize
bakteriler bulaşır. Eve geldiğimizde ellerimizi
gerektiği kadar dikkatlice yıkamazsak,
bakterileri, yiyeceklere, yüzümüze, gözümüze,
vücudumuzda yara varsa yaramıza bulaştırırız.
Bu da hastalanmamıza yol açabilir. Bu nedenle,
ellerimizi bol su ve sabunla sık sık yıkamalıyız.
Ellerimizi;
‹ Dışarıdan eve gelince.
‹ Her yemek öncesi ve sonrasında.
‹ Her tuvalet çıkışında.
‹ Burnumuzu elledikten, öksürüphapşırdıktan sonra.
‹ Çamur/toprak ile oynadıktan sonra.
‹ Parayı elledikten sonra.
‹ Hayvanlara dokunduktan sonra
yıkamalıyız.
Ellerimizi nasıl yıkamalıyız?
‹ Ellerin dayanabileceği sıcaklıkta
suyu aç.
‹ Bilekleri ve parmak uçlarını iyice
sabunla.
‹ El parmak aralarını 20 saniye kadar
ovuştur.
‹ Akan su altında ellerini iyice durula.
‹ Temiz bir havlu ile ellerini kurula.
21
Bir mızrak fırlatıcısı kullanmak, normalden iki
kat daha uzun ikinci bir kola sahip olmak gibidir.
Bu aletler, yaklaşık olarak M.Ö. 15.000’de icat edildi.
Avcı ve savaşçılar fırlatıcıları mızraklarını daha
uzağa atabilmek için kullanmışlardır.
Mızrak fırlatıcısı hala
Avustralya Aborjinleri
tarafından kullanılmaktadır.
Mızrak
fırlatıcının
bir ucu,
elle tutmak
için daha
kalındır.
22
Uzun menzilli bir yaydan
rı delip
fırlatılan ok, demir zırhla
lar
geçebilirdi. Yaylar ve ok
icat
yaklaşık 20.000 yıl önce
ce
ön
edildi. Yaklaşık 900 yıl
ptılar.
İngizlizler uzun bir yay ya
rak kısa
Okçular bu yayı kullana
sürede daha çok oku uzak
rdılar.
mesafelere atmayı başa
Kanunlara göre, her İngiliz
düzenli olarak bu yayları
denemeliydi. Bir çok
büyük savaşta bu yaylar
kullanılmıştır.
Tatar yayları ilk mekanik
el silahlarıdır. Bir zamanlar
kilise bu silahları
yasaklamayı denemiştir.
Tatar yaylarının her
atıştan önce kurulması
gerekiyordu. Yaklaşık 2.000
yıl önce Akdeniz bölgesinde
icat edilen bu silah, metal
ya da ağaç oklar atardı.
Oldukça güçlüydü ve
yüksek isabet sağlardı
ama uzun yaylı oklardan
daha yavaştı. Bu silah, M.S.
1.000’den sonra Avrupa’daki
tüm savaşlarda kullanıldı.
Savaş sırasında,
hızın önemli olduğu
zamanlarda, Tatar
yayları, uzun yaylı oklara
yenilmişlerdir.
Sapan oldukça eski
ve belki de çobanlar
tarafından icat edilm
iştir.
Çobanlar sürülerini
korumak için bunu
icat etmişlerdir anca
k
büyük sapanlar silah
amaçlı da kullanılmı
ştır.
Halen, bazı ülkelerd
e
kullanılmaktadır. Sa
pan,
bir yuvaya yerleştiril
en
taş parçasının, hava
da
bir süre döndürüldük
ten
sonra fırlatılması am
acıyla
kullanılır. Taş, hedefe
doğru yol almaya ba
şlar.
Okçular genellikle,
kendilerini atlı
askerlerden korumak
için dikilmiş olan, sivri
kazıkların gerisinde
dururlardı.
23
Bu sayımızda sizlere, jimnastik ve balenin
bir kombinasyonu olan ritmik jimnastik
sporunu tanıtmak istiyoruz.
Ritmik jimnastikte sporcular, bireysel olarak ya da takım halinde, müzik eşliğinde, zarif bir
şekilde hazırlanmış kareografilerini sergilerler.
Gösteri sırasında farklı el aparatları kullanılabilir. Sopa, halka, top, ip veya kurdele gibi. Özellikle
Japonya’da birkaç erkek sporcu yatişmiş olsa da,
ritmik jimnastik, daha çok bir kadın sporudur.
Her gösteriye yarışmacı tarafından seçilmiş, tercih edilmiş bir müzik eşlik eder. Bireysel gösteriler 75-90 saniye, takımların gösterileri ise 135-150 saniye sürmektedir. Jimnastikçiler
5 çeşit yardımcı aletin dördünü kullanırlar. Her yıl
sporun denetim merkezi hangi aletin kullanılmayacağına karar verir.
Hakemlerin sayısı değişse de, hiçbir zaman
beşten aşağı olmamıştır. Hakemlerden biri ya da
bir hakem grubu, gösterilerin zorluk derecesini dikkate alır, diğeri kareograf ve yaratıcılığı göz
önünde bulundurur ve üçüncüsü gösterinin nasıl icra edildiğini ve kaç tane teknik hata yapıldığını değerlendirir. Bir hakem koordinatörü, heyeti
denetler ve notları toplarken, baş hakem ise tüm
yarışı idare eder ve herhangi bir tartışmada son
sözü söyleme hakkına sahiptir.
Aletlerin kullanış kuralları ve gereklilikleri
24
belirlenmiştir ve her parçanın özel fiziksel ve entellektüel talepleri mevcuttur. Halat, atlama ve
sıçrayışları gerektiren canlı ve dinamik bir alettir. Sopalar jimnastikçinin koordinasyonunu test
ederken, toplar daha kibar, daha lirik ve muhtemelen birlikte performans gerçekleştirebilecek
en kolay parçalardır. Kurdele ile havada göz kamaştırıcı renkli imgeler yaratmak için bir sporcunun zarafet ve hünere ihtiyacı vardır. Çemberi tutmak muhtemelen en önemli teknik beceriyi gerektirir.
Elbette bu gösterişli ve görkemli spor dalında
kostüm çok önemli ve kostüm kuralları çok serttir. Yarışmacılar kostüm kurallarına uymadıklarında puan kaybederler.
SPOR
Gösteride herhangi bir aparat kullanılabilir, ancak sürekli hareket ettirilmelidir. Ritmik jimnastikçiler genelde mayo ya
da bütün kıyafet giyerler.
Hazırlanan kareografiye
bağlı olarak,üstüne bazen etek de giyilir. Giyilen pabuçlar özel ve yumuşak deridendir. Bazen
gösterileri yalınayak sergilenir.
25
R
E
L
N
İ
R
İ
Ş
Herkesin bayılarak izlediği
Şirinleri kim tanımaz ki? Şirin
baba, Şirine, Sakar Şirin, Bilgili
Şirin, Güçlü Şirin, Utangaç
Şirin, Kaslı Şirin ve daha bir
çok şirin. Ve tabii, her zamanki
kötü adam Gargamel ve
onun yaramaz kedisi Azman.
Peki Şirinleri daha yakından
tanımak ister misiniz?
Şirinler, 1958’de Belçikalı
Pierre Culliford tarafından
çizgi roman olarak ortaya
çıktı. 1981’de televizyonda
gösterilen Şirinler büyük ilgi
gördü. Yıllarca Türkiye’de de
televizyonlarda yayınlandı.
26
Yönetmen: Raja Gosnell
SenarYo: David Ronn
Yapımcı: Jordan Kerner
Ülke: ABD
tÜr: Animasyon, Komedi, Aile
SÜre: 110 Dakika
VİZyON TArİhİ: 1 Ağustos 201
3
Şirin Baba’nın 99 oğlu ve bir
kızı vardır. İşte belli başlı
Şirinler kahramanları:
n Şirin Baba: Asıl adı: Schtroumpf.
Şirinler’in lideridir. Diğer şirinlerin
aksine kırmızı kıyafetleriyle
dikkat çeker. Sihir konusunda
uzmandır.
n Şirine: Şirin Köyü’ndeki ilk
kız şirindir. Uzun, dalgalı ve
sarı saçlara sahiptir. İlk olarak
Gargamel tarafından Şirinler’i
yok etmek amacıyla ortaya çıktı,
ancak Şirin Baba onu sihirle
değiştirdi.
n Gözlüklü Şirin: Şirinler içinde
tek gözlüklü olanı. Kitap okur,
kitap yazar, ayrıca çok gevezedir.
Genellikle konuşmasını
bitiremeden diğer Şirinler
tarafından fırlatılıp atılır ve hep
kafa üstü düşer. Şirin Baba’nın
yardımcısıdır.
n Usta Şirin: Köyün her konuda
uzman dahi Şirin’i. Yaptığı icatlar
sayesinde Şirinler’in hayatını
kolaylaştırır. Ve akıllıdır.
n Hayalci Şirin: Her zaman hayali
yerler ve kişiler görür.
n Somurtkan Şirin: Köydeki en
anti-sosyal Şirin’dir. Her şeyden
nefret eder.
n Aşçı Şirin: Köyün obur aşçısı.
Çoğu zaman kendi yemeklerini
köydekilere silah olarak verir ya
da kendisi yer.
n Güçlü Şirin: Köyün en
güçlüsüdür. Genellikle evinde
ağırlık malzemeleri bulunur.
Kolunda bir kalp dövmesi vardır.
Ve Şirine’ye aşıktır.
n Süslü Şirin: Kulak arkasında bir
çiçek takılıdır. Elinde aynası eksik
olmaz.
n Şakacı Şirin: Köyde herkese
şaka yapan şirindir. Çoğu zaman
diğer şirinlere bir hediye paketi
verir ve pu paket her seferinde
aynı şekilde açan şirinin elinde
patlar.
n Gargamel: Şirinler’in baş
düşmanı ve Şirinler’in varlığından
haberdar olan tek kişi. Amacı
onları yakalayarak altına
çevirmek ya da onları satarak para
kazanmaktır ve onları yemektir.
n Azman: Gargamel’e yardım eden
bir kedidir. Her zaman Şirinler’i
yemek ister.
Şirine’yi, Gargamel’in
elinden kurtarabilecekler mi?
Ayrıca, Şirinlerle
ilgili fotoğraflara,
videolara ve oyunlara
da, orjinal sitesi olan,
www.smurfhappens.
com adresinden
ulaşabilirsiniz.
Severek izlediğimiz bu çizgifilm
geçtiğimiz yıl
ünlü oyuncuların eşliğinde bir anim
asyon filme
dönüştürülmüştü, biz de 3D seçe
neğiyle keyifle
izlemiş, çok eğlenmiştik. Ve şim
di Şirinler 2.
animasyon filmiyle karşımızda
. Yeni filmde
Şirinler’in başının belası olan kötü
kalpli büyücü
Gargamel, Naughties (Yaramazlar
) adlı Şirinlere
benzer bir grup kötü şirin yaratır.
Yine tek
amacı, kendisini çok güçlü yapaca
k Şirin özüne
ulaşmaktır. Fakat yapay değil, anc
ak gerçek
bir Şirin’in özünün işine yarayac
ağını fark eder.
Dahası, Şirine, bu kötü kalpli yara
tıkları gerçek
şirinlere döndürmeyi başaran kim
senin bilmediği
bir büyü bilmektedir. Gargamel
bunu öğrenince
hemen Şirine’nin peşine düşer
ve onu Paris’e
kaçırır. Paris’te dünya onu çok baş
arılı bir sihirbaz
olarak tanımıştır, milyonların sev
gilisi olmuştur.
Şimdi Şirin Baba’nın önderliğinde
ki Şirinler
yine insan dostları Patrick ve Grac
e ile işbirliği
yaparak Şirine’yi kurtarmaya çalı
şırlar. Peki
bakalım Şirine kurtulmak isteyec
ek midir?
27
KİTAP
KURDU
Yazar : Kathryn Lamb Çeviri: Gökçe Ateş Aytuğ
Sayfa sayısı: 160 Yayınevi: Hayykitap
Türü: Roman Önerilen sınıflar: 3, 4, 5 ve 6. sınıflar
Doğa dostu olmak hem önemli hem eğlencelidir!
Çocuklar hem eğlenceli hem de duyarlı bir dizi ile tanışıyor. Doğa Kurtaranlar dizisinin ilk iki kitabı, ”Penguenlerin Buzları Erimesin” ve “Ağaçlar Yok Olmasın” doğa bilincini eğlenceli bir öykü eşliğinde çocuklara kavratmayı hedefliyor. Lola ve Evie, dünyanın haline çok üzülüyor ve doğayı
korumaya, kurtarmaya çalışıyorlar. Küresel ısınma, su ve enerji israfı, nesli tükenen hayvanlar, sağlıksız yiyecekler, geri dönüştürülemeyen çöpler… Bu uzayıp giden korkutucu liste onları gerçekten çok endişelendiriyor. Kendi hayatlarında yaptıkları doğa dostu değişikliklerle herkese örnek olmaya, çevrelerini ve okullarını cennet gibi bir yere dönüştürmeye çalışıyorlar. Penguenlerin Buzları Erimesin’de, Lola ve Evie bahçelerinde bir penguen buluyor. Acaba, küresel ısınma yüzünden buzlar tamamen
eridi ve penguenler kendilerine yeni bir ev mi aramaya başladı? Neyse ki
durum o kadar da vahim değil.
Yazar : Kathryn Lamb Çeviri: Gökçe Ateş Aytuğ
Sayfa sayısı: 160 Yayınevi: Hayykitap
Türü: Roman Önerilen sınıflar: 3, 4, 5 ve 6. sınıflar
28
Serinin ikinci kitabında, Lola ve Evie, tropikal yağmur ormanlarının insanlar tarafından tahrip edildiğini öğrendiklerinde çok
üzülüyorlar. Ormanlar yok olursa, ağaçlarda yaşayan zavallı hayvancıklara ne olacak? Doğa-Kurtaranlar onları tehlikeler karşısında yalnız mı bırakacaklar? Tabii ki hayır! Doğa-Kurtaranlar iş başında! Ağaçları kurtarmak için bir yetenek gösterisi düzenlemeye
karar veriyorlar. Böylece hem insanların dikkatini doğaya çekebilecek hem de Ağaçları Kurtarma Derneğine bağış toplayabilecekler.
Ama gösteriyi düzenleyebilmek için önce yetenekli birilerini bulmaları gerekiyor...
3
Yazar: Tarık Dursun K.
Resimleyen: Mustafa
Delioğlu Yayınevi: Yapı Kredi
Yayınları Sayfa:152
Tarık Dursun K.’dan sıradışı
bir dostluğun sımsıcak hikâyesi...
Annesi ve babası seyahate çıkan küçük Kerem, üç günlüğüne onu çok seven dayısına emanet edilmişti. Hem güzel hem de heyecanlı olaylarla dolu o birkaç gün, Kerem’i ve elbette bebek ayısını çok eğlendirdi!
Tek başına kaldı. Bakındı. Burası… Burası neresiydi? Bandocular nerdeydi? Ya o askerler gibi rap
rap rap yürüyen çocuklar? Ya onu çağıran “Hadi, gel,
bize katıl sen de” diyen o çocuk? (...) Hayır, hiç korkmadı. Kuşkusuz, korkmak nedir biliyordu Kerem;
gelin görün ki, kaybolma korkusu diye bir korkunun varlığından habersizdi, çünkü o güne dek başına böyle bir şey gelmemişti.
Yazarı: Jules Verne Yayınevi: Gün Yayıncılık
Basım Yılı:2005 Sayfa Sayısı:125
Basım tarihi eski olsa da, asla eskimeyecek, her zaman raflarımızda yeri olacak bir kitap... Tam bir klasik... Bilimlerin baş döndürücü bir hızla ilerlediği on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, teknolojik buluşlar hayatın bütün akışını giderek değiştirmekte, buhar gücüyle çalışan taşıtlar, hayal bile edilmeyen uzakları yakın
kılmaktadır. İlginçtir, Verne, yazarlığının ilk yıllarında “birkaç kalyonu havaya kaldıracak” bir balon yapmaya çalışan bilim adamı F.
Nadar’ın araştırmalarına dayalı bir roman yazar: Balonla Beş Hafta.
Yaklaşık on yıl sonra Verne, zaman zaman üzerinde çalıştığı Seksen Günde Devriâlem’i yayıncısına verir. Verne’in bu en popüler romanı, zamanla bilim ve teknolojinin olanaklarını kavrayamayan,
tutucu soylu sınıfın simgesine dönüşür. Phileas Fogg’un, seksen
günde dünyanın çevresini dolaşabileceği iddiası, serüven tutkusuna dayalı özgüveni olduğu kadar, bilim ve teknolojinin olanaklarına duyulan inancı da yansıtır. Roman birçok kez sahnelenmiş, sinemaya aktarılmış, çizgi filmlere malzeme oluşturmuş, karakterleri tüm dünyada herkesin kahramanları haline gelmiştir...
29
Bir zamanlar, gezmeyi çok seven bir tilki varmış. Bir gün bu
tilkinin yolu şehre düşmüş. Dolaşırken bir merdiven görmüş.
Meraklı tilki merdivene çıkmaya çalışırken ayagı kaymış ve
paat diye aşagıda duran boya kovalarının üzerine düşmüş...
Gürültüyü duyan boyacı koşarak
30
kenarına gitmiş ama su içerken deredeki
boya kovalarının yanına gelmiş.
yansımasına gözü takılmış. Tüyleri mavi,
Tilkiyi görünce korkmuş ve kaçmasını
pembe, yeşil renklere boyanmış. Tilki,
sağlamak için elindeki boya fırçasını
tüylerinin bu renkli halini çok beğenmiş.
sallamış tilkiye. Bizim meraklı tilki de
‘ Ne de güzel görünüyorum güneş
koşarak can havliyle ormana dönmüş.
vurdukça tüylerim renkli renkli ışıl ışıl
Ormana varınca, o koşuşturmanın
parlıyor’ diye koşa koşa arkadaşlarının
üzerine susadığını farketmiş. Dere
yanına gitmiş.
HİKAYE
Böbürlene böbürlene yürüyormuş.
diğeri ‘Tavus kuşları nazlı nazlı yürür. Onlar
Arkadaşları onu görünce çok şaşırmışlar.
gibi yürü görelim.’ demiş. Bizim tilki tavus
‘Tilki dostum bu renkler nerden geldi
kuşlarını taklit ederek yürümeye çalışmış.
tüylerine böyle?’ demişler. Bizim tilki
Garip garip sesler çıkartmış. Ama tavusa
havalı bir tavırla ‘Bana tilki demeyin artık.
benzemeyi becerememiş. Arkadaşları
Şu güzel renklerimi görmüyor musunuz?
‘Boşuna bizi kandırmaya çalışma. Sen
Ben tavus kuşuyum.’ demiş. Arkadaşları
elbette tilkisin.’ demişler. Tilkinin yalanına
gülüşmüşler ‘Ya öyle mi? Demek sen tavus
inanmamışlar. Bunun üzerine tilki
kuşusun. Öyleyse tavus kuşu gibi öt de
yaptığından çok utanmış. Gidip derede bir
görelim.’ diyerek alay etmişler. Bizim tilki
güzel yıkanmış boyaları temizlemiş. Bir daha
ne diyeceğini şaşırmış. Arkadaşlarından bir
da başkası gibi olmaya çalışmamış.
Kimse bir başkasına benzeyemez. Benzememelidir de.
Hepimizin kendi özellikleri vardır. Bu özellikler bizi özel
yapar. Başka birine benzemeye çalıştığımızda, çok sahte
oluruz ve fark ediliriz. Tilkinin durumuna düşmek ister miyiz?
31
FAYDALI BİLGİLER
Artık çağımız ‘internet çağı’. Alışverişimiz,
eğlencemiz, arkadaşlıklarımız, birbirimizle olan
paylaşımlarımız, fotoğraflarımız, nereye gittiğimiz
ve daha bir çok şey için interneti kullanıyoruz.
Artık market alışverişimizi bile internetten sipariş
verebilir durumdayız. Teknoloji inanılmaz bir rahatlık
ve avantaj sağlıyor. Ancak, her zaman her konuda
olduğu gibi bu konuda da madalyonun diğer yüzü var.
İnternette paylaştığımız bilgiler kötü niyetli insanların
bize karşı kullanabileceği, hatta bize ve ailemize zarar
verebileceği durumlara sebep olabilir. İşte böyle bir
tatsızlık yaşamamak için alabileceğimiz bir kaç önlem
var:
‹İnternet ortamındaki parola ve şifrelerinizi,
aileniz dışında en yakın arkadaşınız dahil hiç kimse
ile paylaşmayın.
‹ O an eğlenceli gelse de, daha sonra sizi
utandıracak ve zor
durumda bırakacak hiçbir
anı, fotoğraf, video ya da
sözü internet ortamında
paylaşmayın. İnternete
yüklenen hiçbir
şey tamamen
silinemez.
Bunu
unutmayın.
32
Gerçek hayatta olduğu gibi, sanal ortamda da
tanımadığınız kişiler ile konuşmayın. Kimse ile
özel bilgilerinizi, fotoğraflarınızı, adresinizi ve
hayatınıza dair bilgileri paylaşmayın. İnsanlar
size çok iyi görünse de çok tehlikeli olabilirler.
‹Bir e-mail ya da sohbet hesabı açacaksanız, bunu
mutlaka ailenizle beraber yapın. Adınızı, yaşınızı,
adresinizi, okulunuzu ve özel bilgilerinizi asla bu
ortamda paylaşmayın ve hesabınızı kendi adınızla
açmayın.
‹Birilerine kızgınken mesaj atmayın, yorum
yazmayın. Birine bir şey yazmak için kızgınlığınızın
geçmesini bekleyin. Pişmanlık, kızgınlıktan daha
üzücü bir histir. Sonrasında pişman olursanız daha
çok üzülürsünüz.
‹Eğer biri sizi internet ortamında rahatsız
ediyorsa, onu iletişim listenizden çıkarın ve mümkün
olan her yerden engelleyin. Çözemezseniz ailenizi
bilgilendirin.
‹Sanal ortamda da gerçek hayatta olduğu kadar
nazik, düşünceli, kibar ve saygılı olmalısınız. Bu sizi
küçük düşürmez aksine yüceltir.
‹Ailenizin istemediği sitelere girmeyin ve üye
olmayın. Unutmayın, aileniz her zaman sizin
iyiliğinizi ister.
GEZİ
Gezip gördüğümüz
ve beğendiğimiz
yerleri sizlere de
tanıtalım istedik.
Böylece fırsatınız
olduğunda, sizler
de, tanıtıma konu
olan yeri keyifle
ziyaret edebilir ve
keşfedebilirsiniz.
Bu sayımızda, rengarenk binalarıyla, sevimli butik kafeleriyle,
insanın ruhuna ve gözüne hitap eden Fransız Sokağı’nı sizlerle
paylaşmak istedik. İnanıyoruz ki, siz de çok beğeneceksiniz…
Fransız Sokağı, girişinde insanları karşılayan sevimli heykeliyle,
çok tatlı renklerdeki minderleriyle, minik ve her damak zevkine uygun
yiyecek ve içecek bulabileceğiniz kafeleriyle, çiçekleriyle, müziğiyle
birlikte sizi selamlayan bir sokak. Fransız Sokağı, İstanbul’un Beyoğlu
semtinde yer alıyor. “merdivenli çıkmaz sokak” olarak da biliniyor ve
Beyoğlu ile Tophane semtlerini birbirine bağlıyor. Galatasaray Lisesi’nin
arka kısmında bulunan sokak, 2003 yılının son aylarında, binaların
birçoğunu satın alan bir şirket tarafından kısmen düzenlendi ve Fransız
Sokağı adı ile tanındı. Daha sonra sokağın asıl ve resmi ismi olan
Cezayir Sokağı öne çıktı. (1800’lü yılların sonlarından itibaren, daha çok
Cezayirlilerin oturması nedeniyle, bu ismi almıştır) Sokağın iki yanında
uzanan rengarenk binalarda aileler de yaşıyor.
Sokakta butik kafelerin yanı sıra, Beyoğlu Bilgi Merkezi, Sanat
Galerisi, kitap ve hediyelik eşya dükkanı, hatta konaklama için minik bir
de otel bulunuyor. Biz en çok kahvaltısını beğendik. Umuyoruz ki, en kısa
sürede gidip gezme fırsatınız olur...
33
Çocuklar İçin Teknoloji Müzesi
İLGİNÇ
BİLGİLER
Her yıl
dünyada
yaklaşık 8
milyar kalp
şeklinde
şeker
üretiliyor.
Bir tutam tuzda
yaklaşık 1000
tane tuz zerresi
bulunur.
34
En yaşlı havuz
balığı 226 yıl
yaşadı.
LEGO 1958’den
beri 600
milyardan fazla
oyuncak tuğla
yaptı.
Sadece ABD’de her
gün 70 bin köpek
ve kedi yavrusu
dünyaya geliyor.
Soyulmuş
muz
siyah ışık
altında
mavi
görünür.
Boeing 747-400
jetinin 6 milyon
parçası var.
Vücudumuzdaki
kemiklerin % 26’sı
ellerimizde ve
bileklerimizdedir.

Benzer belgeler