Gemiler Varsa Hepimiz Varız!

Transkript

Gemiler Varsa Hepimiz Varız!
Fiyat: 10
Yıl: 2 Sayı: 9 / Mayıs - Haziran 2014
Mahmut Can EĞERCİ:
Gemiler Varsa Hepimiz Varız!
Fikret KÖSOĞLU:
Denizcilik Sektörünün
Lokomotifi Armatörlüktür
Todd C. PASSMAN:
Türk Piyasasına Çok Önem
Veriyoruz
www.turkishcargo.com.tr | 0 850 333 0 777
Doğu ve
Güneydoğu
Anadolu’nun
Dünyaya Açılan
Kapısı...
15,5 metre derinliğinde rıhtım
1.000.000 m2 büyüklüğünde liman sahası
Konteyner, proje kargo,
dökme yük-genel yük, Ro-Ro,
Ro-Pax, CFS ve depolama,
demiryolu vagon yükleme / boşaltma,
kılavuzluk, römorkaj ve
atık alım hizmetleri ile
çözüm ortağınız olmaya
hazırız.
5 Temmuz Caddesi Sonu
Hatay İskenderun Türkiye
Tel : +90 326 626 16 00
Faks : +90 326 614 00 48
www.limakports.com.tr
36° 38’ 00’’ N
36° 10’ 00’’ E
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi: İbrahim Kocamış
Genel Yayın Koordinatörü
İbrahim Kocamış
[email protected]
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
Editör
Çilem Kocamış
[email protected]
Muhabir
Deniz Uluç
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan
Ömer Öztürk
Görsel Yönetmen
Grafikart
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Atilla Özdöl, Can Besev
Engin Koçak , Kapt. Kubilay Ulucan
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege, Av. Pekçan Türkeş
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
Fransa Temsilcisi: Onur Koyuncuoğlu
Reklam ve Abone
Reklam ve Halkla İlişkiler Md
Ebru İşcan
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
Baskı
PORTAKAL BASIM MATBAACILIK SAN. TİC. A.Ş.
Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1
4 Levent – İstanbul Tel : 0212 332 28 01
Yayın: Yerel - Süreli Yayın
7deniz dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların
hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın
Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.
İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
İÇİNDEKİLER
4
Yüzen Otel ile Tatil Keyfi Bir Başkadır
18
“Gemiler Varsa Hepimiz Varız!”
22
“Denizcilik Sektörünün Lokomotifi Armatörlüktür”
24
Riskli Mesleklerde İş Güvenliği
30
“Türk Piyasasına Çok Önem Veriyoruz”
32
Politika Gölgesinde Koster Ticareti
34
“Denizcilik Sektörüne 15 Yıldır Hizmet Sunuyoruz”
40
2014 ve Koster Kimyasal Tankerleri
44
Marsh, Sigorta Brokerliği Konusunda Dünyanın Öncüsü
48
Kruvaziyer Turizminde Son Durum
54
Denizcilik Sektörünü Nasıl Günler Bekliyor?
We Care The Safety
Of Anything That Floats...
ISTANBUL HEAD OFFICE
Güzelyalı Bağdat Cad. Mazi Sk. No: 1 34903
Pendik - İstanbul - TÜRKİYE
Tel: +90 216 494 46 90 Fax: +90 216 494 41 92
www.delmarsafety.com
IZMIR
Çınar Sanayi Sitesi 1007 Sk. No: 18/26-27 35663
Ulukent-Menemen-İzmir-TÜRKİYE
Tel: +90 232 833 33 73 Fax: +90 232 833 33 75
ROTTERDAM
Mandenmakerstraat 84 Hoogvlıet Rotterdam 3194DG
THE NETHERLANDS
Tel: +31 10 260 16 46 Gsm: +31 61 582 27 21
Editör
K
Yüzen Otel ile Tatil
Keyfi Bir Başkadır
ruvaziyer turizmi, faaliyetin yapıldığı
alan bakımından deniz temelli bir turizm çeşididir. Kruvaziyer turizm hizmeti, hem lüks donanıma sahip bir gemi
içerisinde hem de geminin uğradığı çeşitli şehir ve
limanlarda farklı yerleri görmenizi sağlar. Yolculara
gemi içerisinde beş yıldızlı bir otel kalitesinde konaklama sunulmasının yanı sıra yeme-içme, dinlenme,
eğlence gibi hizmetlerden yararlanarak tatillerini
sürdürme imkanı sağlanır. Dünya üzerinde kruvaziyer gemi seyahatlerinin çeşitli yoğunlukta uygulandığı birçok bölge ve seyir güzergahı bulunmaktadır.
Bunlar dünya coğrafyası üzerinde bölgelere ayrılarak
incelenebilir. Dünya üzerinde kruvaziyer turizm talebinin en yoğun olduğu bölge Kuzey Amerika’da Karayipler Bölgesi’dir. Bu bölgeyi Avrupa Bölgeleri izlemektedir. Türkiye ise üç tarafı denizlerle çevrili bir
ülke olarak kruvaziyer turizm açısından yüksek bir
potansiyele sahip. Son yıllarda ise Türk halkının tatil
seçeneklerinin arttığı görülmekte. Çünkü kruvaziyer
turizmi, doğal güzelliği ve zengin kültürel varlıkları
ile öne çıkan liman şehirlerine olan turlarıyla turistleri her zaman cezbetmiştir.
ETS Tur’un, Aegean Paradise Gemisi’yle, muhteşem
bir tatil deneyimi sunduğu, vizesiz İzmir (Çeşme)
çıkışlı turuyla, 8-12 Haziran 2014 tarihleri arasında
Yunan Adaları’ndan Mykonos, Santorini, Rodos ve
Kos adalarını kapsayan bir seyahat gerçekleştirdim.
Aegean Paradise Gemisi’yle masmavi sonsuzlukta
yol aldığımız, her sabah başka bir şehirde uyandığım
İzmir (Çeşme)’den Santorini, Rodos, Kos Mykonos’a
uzanan bu yolculuğuma dair tatil izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
| 4 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Aegean Paradise Gemisi…
Öncelikle sizlere gemiden söz etmek istiyorum.
2004’te yapılan renovasyonla Aegean Paradise Gemisi’nin, arka tarafına balkonlu kabinler eklenerek
kapasitesi 327 kabine çıkarılmış. Kabinler ise üç veya
dört kişilik. Geminin toplam kapasitesi bin 270 kişiye kadar çıkıyor. Fakat daha çok iki veya üç kişilik kabinler eşliğinde seyahatler gerçekleştirilmekte.
ETS Tur’un Aegean Paradise Gemisi’yle çıktığımız
muhteşem yolculuğumuz bu turunu, 627 misafir yolcu ve 323 personelle gerçekleştirdi. Yani iki misafire
bir personel düştü. Aegean Paradise, 8 yolcu güvertesine ve 174 metre uzunluğa sahip. Yani bir futbol
sahasından büyük bir alandan bahsediyoruz. Eni ise
24 metre. Geminin orta bölümündeki genişliği arkaya veya başlara doğru gidildikçe daralıyor. Geminin
tonajı 23 bin gross/ton’dur.
Gemideki işlemler…
Liman Gümrüğü’nden geçtikten sonra liman içinde
desk’te kaydımız yapıldı. Pasaportlarımız seyahat süresince alındı ve adımıza düzenlenen kredi kartına
benzer, içinde tüm bilgilerimizin olduğu ve ekstra
ödemelerimizin yüklendiği bir kart verildi. Bu kartı
seyahatimiz süresince yanımızda bulundurduk. Aynı
zamanda bu kart odamıza girmek için anahtar görevini gördü.
Geminin birinci katı (birinci güverte de denmekte),
yolcuların gemiye giriş yaptığı kısımdır. Ve gemide
bütün giriş çıkışlar birinci güverteden yapılır. Bazen
sancak tarafında bazen de iskele tarafındaki kapıdan
da girişler yapılabilmekte fakat her zaman giriş-çıkışlar birinci kattan yapılmaktadır.
Gemiye ilk girişte check-in işlemlerimiz yapıldı. Bu
işlemlerimizin ardından (İngilizce ve Türkçe olmak
üzere) bir bilgilendirme toplantısı ve acil durum tatbikatı yapıldı. Bu tatbikata herkesin katılması mecbur. Toplantıda geminin uğrayacağı limanlar vs. gibi
seyahatimizle ilgili bilgilendirmeler de 3. katta yapıldı. Toplantıdan ayrılıp odamıza gittiğimizde valizlerimiz çoktan kapılarımıza bırakılmıştı. Gemi personeli inanılmaz profesyonel ve güler yüzlüydü. Açık
büfede ise dünya mutfağından lezzetlerin sunulduğu,
her türlü damak zevkine hitap eden yemekler vardı.
Gemideki aktiviteler…
Gemi seyahatinde dikkat ve takip edilmesi gereken
bir şey varsa o da aktivitelerdir. Aman etkinlikleri
kaçırmayayım diye oradan oraya koşturmanıza gerek yok. Telaşa kapılmayın! Neden mi? Anlatayım…
Her akşam kabinimizin altından bir sonraki günün
programı, aktiviteleri, gidilecek şehirleri ve şehirdeki
restoranların yer aldığı bir gazete bırakılıyor. Diyelim
ki gazeteniz bırakılmadı, o zaman ilk işiniz resepsiyondan gemi gazetenizi almak olsun. Gemide sosyal
faaliyetlerle ilgili bilgiyi ise bizlere daha önceden verilen telefon numaralarından arayarak öğrendik. Bu
sayede gemide bir yandan tatilimizin keyfini çıkarırken diğer yandan aktivitelerden de geri kalmadık. Kısacası sabah kahvemizi yudumlarken yanaşacağımız
adanın programına göz atıyorduk. 4 gece 5 gün süren
seyahatimle ilgili yazımın devamını ise Türkiye’nin
Kruvaziyer Haber Portalı olan web sayfamız www.
thecruiselife.net’ten okuyabilirsiniz.
Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere…
Sevgiyle kalın.
İbrahim KOCAMIŞ
MAYIS-HAZİRAN • | 5 |
7 DENİZ
Sektörden
Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Genel
Kurulu’na yeniden Başaran Bayrak seçildi
Genel kurulda Başkanlığa yeniden seçilen Başaran Bayrak’ın yönetimi Sedef Gemi, Sanmar Denizcilik, Proteksan Yat ve Gemi Sanayi, Med Marine, Beşiktaş Gemi, Dünya Yatçılık, Cemre Marine Endüstri, Çelik Trans, Ağanlar Tersanesi, Data Hidrolik firmalarından oluşuyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) çatısı altında
2010 yılında kurulan ve en yeni ihracatçı birliklerinden biri olan Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği,
seçimli genel kurulunu tamamladı. Birlik üyesi
61 firmanın katıldığı seçime tek liste olarak giren mevcut Başkan Başaran Bayrak, oybirliğiyle
yeniden başkan seçildi.
Bayrak, bu yıl Yunanistan’dan Norveç’e, Almanya’dan ABD’ye dönük çalışmalarını artıracaklarını ve yeni pazarlara “yelken açarak” hızla yol
alacaklarını ifade etti. Bayrak, kısa dönemde
sektör olarak kurumsal kimlik kazandıklarını,
kamu tarafından kabul gören tüzel kişilik olduklarının altını çizerek; “Geçen dönemde sektör
olarak Fas’a, Rusya’ya çıkarmalar yaptık.
Almanya’da, Norveç’te fuarlara katıldık. Kurumsal kimlik çalışmamızla Turquality kapsamına
girdik. Gemi ve yat tasarım yarışmaları düzenledik. 4 yıl önce olmayan bir kuruluşu hayata geçirerek uluslararası arenada bilinirliliği olan bir
kurum haline geldik.” dedi.
Bayrak, İhracatta geçen yıl yakalanan 1.2 milyar
dolarlık satış hacmini bu yıl 1.5 milyar dolara
yükseltmeyi hedeflediklerini belirtti. Ayrıca bu
yılı sektör açısından atılım yılı olarak gördüğünü
ifade etti. Bunun için de Haziran ayında Yunanistan’da başlayacak yurtdışı temaslarına Norveç,
Almanya, ABD’de devam edeceklerini söyleyen
Bayrak; “Ülkemizde ikili görüşmelere ev sahipliği yapacağız. Yeni pazarlar için yelken açıp hedeflerimizi yakalayacağız.” dedi.
Suat Hayri Aka Bakanlık Müşavirliği kadrosuna atandı
| 6 | • MAYIS-HAZİRAN
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı ve Deniz Ticareti Genel Müdür Vekili Suat Hayri Aka görevden alınarak, Bakanlık Müşavirliği kadrosuna atandı.
655 Sayılı Kanun Hükmünde Karaname ile
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
Müsteşar Yardımcılığı ve Deniz Ticareti Genel
Müdürlüğü’nde Vekaleten görev yapan Suat
Hayri Aka, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Lütfi Elvan imzasıyla, asli görevi olan
Bakanlık Müşavirliği ne kadrosuna atandı.
7 DENİZ
NavigatiNg complexity
DNV and GL have merged to form DNV GL. The company is the
leading technical advisor to the global oil and gas industry and
the world’s largest classification society. We provide consistent,
integrated services within technical and marine assurance and advisory, risk management and offshore classification, to enable safe,
reliable and enhanced performance in projects and operations.
Together with our partners, we drive the industry forward by
developing best practices and standards.
Our people combine industry expertise, multi-disciplinary skills
and innovation to solve challenges for our customers – to navigate in a complex business environment.
DNV GL global services: Classification • Verification •
Technology and innovation • Operational performance •
Environmental performance • Safety and risk control
MAYIS-HAZİRAN • | 7 |
7 DENİZ
SAFER, SMARTER, GREENER
Deniz Ticareti
Mayıs ayında en fazla ihracat artışını yüzde 46,4
ile gemi ve yat sektörü yakaladı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Mayıs ayı ihracat rakamlarını
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen basın toplantısında açıkladı. Büyükekşi’nin
verdiği bilgilere göre Mayıs ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,8 artışla 13 milyar 412 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Mayıs ayı toplam mal ihracatının önceki yılların
TÜİK Mayıs ayı rakamlarını geçtiğini belirten Büyükekşi, ihracatta Mayıs ayı cumhuriyet rekorunun kırıldığını belirtti. Büyükekşi ayrıca, yılın ilk
5 ayındaki toplam ihracatın ise yüzde 8 artışla 67
milyar 92 milyon dolar olduğunu kaydetti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracat ilk 4 ayda yüzde 8,5 arttı,
ithalat yüzde 4,2 geriledi. Bu gelişmeler neticesinde, ilk 4 ayda dış ticaret açığının yüzde 24 gerilemesi son derece olumlu” dedi.
Büyükekşi, mayıs ayı ihracat rakamlarının değerlendirilmesi amacıyla Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi
Odası’nda düzenlenen basın toplantısında, yılın
ilk 5 ayında ihracatın geçen yıla oranla yüzde 8 artışla 67 milyar 92 milyon dolar olduğunu söyledi.
Son 12 aylık ihracatın yüzde 1,7 artışla 156 milyar
145 milyon dolara yükseldiğini aktaran Büyükekşi, mayıs ayı ihracatının ise geçen yılın aynı ayına
göre yüzde 5,8 artışla 13 milyar 412 milyon dolar
olduğunu bildirdi.
| 8 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Dış ticaret rakamlarının açıklandığı Şanlıurfa’da ilk
5 ayda yüzde 25 ihracat artışı yakalandığını vurgulayan Büyükekşi, ”Şanlıurfa’nın, önümüzdeki
yıllarda çok daha fazla ihracat yapacağına inanıyoruz. Zira Şanlıurfa’nın, GAP’ın sulama projelerinin tamamlanmasıyla muazzam tarımsal üretim
potansiyelini daha etkin değerlendireceğini düşünüyoruz. İlimiz, demir-çelik eşyalar, elektrikli makine ve cihazlar, plastik ve mamullerinde ihracatını geliştiriyor” dedi.
Konuşmasında TUİK’in açıkladığı dış ticaret verilerine de değinen Büyükekşi, şöyle devam etti:
”İhracat ilk 4 ayda yüzde 8,5 arttı, ithalat yüzde
4,2 geriledi. Bu gelişmeler neticesinde, ilk 4 ayda
dış ticaret açığının yüzde 24 gerilemesi son derece olumlu. Tüm bu gelişmeler, cari açığın 2014 yılında olumlu iniş seyrine devam edeceğini gösteriyor. Büyüme yeniden dış ticaret tabanına döndü
ve büyümede ihracatın ağırlığı arttı. Yılın ilk 4 ayı
itibariyle dış ticaretin büyümeye yaklaşık 3 puanlık bir katkı yapmasını öngörüyoruz.”
İhracat, 2013-2014′ün son 12 aylık döneminde ise
yıllık bazda yüzde 1,7 artış kaydederek 153 milyar 530 milyon 155 bin dolardan, 156 milyar 145
milyon 102 bin dolara çıktı. Mayıs ayında en fazla ihracatı, 2 milyar 54 milyon dolar ile otomotiv
sektörü yaptı. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü
1 milyar 616 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada
yer alırken, bunu 1 milyar 591 milyon dolar ihracat ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü
takip etti.
Söz konusu dönemde Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 83′ünü gerçekleştiren sanayi grubunda,
geçen yılının aynı ayına göre yüzde 7,1 artışla 11
milyar 135 milyon 388 bin dolarlık ihracat yapıldı.
Bu dönemde ihracatın yüzde 13,5′ini oluşturan
tarım grubunda, yüzde 2,4′lük artışla 1 milyar 811
milyon 524 bin dolarlık ihracat gerçekleştirilirken,
yüzde 3,5′ini oluşturan madencilik grubunda ise
yüzde 8,3 azalış yaşandı ve ihracat 465 milyon
720 bin dolar oldu. Sanayi sektörü alt başlığında,
toplam ihracat içindeki yüzde 62,7 paya sahip sanayi mamulleri sektörü ilk sırada yer aldı. Sanayi
mamulleri sektöründeki en büyük paya ise yüzde
15,3 ile otomotiv endüstrisi sahip oldu.
Mayıs ayında en fazla ihracat artışını yüzde 46,4
ile gemi ve yat, yüzde 35,3 ile fındık ve mamülleri
ve yüzde 18,5 ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yakaladı. Aynı dönemde ihracat yıllık bazda
yüzde 47,9 ile en fazla zeytin ve zeytinyağı sektöründe azaldı. Bu sektörü yüzde 16,5 ile diğer
sanayi ürünleri sektörü takip etti. Mayıs ayında
en fazla ihracat yapılan 3 ülke sırasıyla Almanya,
Irak ve Birleşik Krallık oldu. Söz konusu dönemde
Almanya’ya ihracat, yıllık bazda yüzde 25,1, Irak’a
ihracat yüzde 4,3 ve Birleşik Krallık’a ihracat yüzde
19 arttı. En fazla ihracat yapan ilk 10 il arasında
ihracat artışında lider Sakarya oldu. Sakarya’nın
ihracatı mayıs ayında yıllık bazda yüzde 63,9 artarken, bunu yüzde 9 ile Ankara takip etti. İstanbul ise yüzde 8,2 ihracat artışıyla 3. sırada yer aldı.
Bu dönemde İzmir’in ihracatında yüzde 6,8, Denizli’nin ihracatında yüzde 6, Manisa’nın ihracatında yüzde 5,6 ve Bursa’nın ihracatında yüzde
1,1 artış kaydedildi. Buna karşılık Hatay’ın ihracatı
yüzde 15,8, Kocaeli’nin ihracatı yüzde 4,5 ve Gaziantep’in ihracatı ise yüzde 2,4 geriledi.
MAYIS-HAZİRAN • | 9 |
7 DENİZ
Deniz Turizmi
Denizde yaşanan kazalara Boğaz’da yapılan
eylemle dikkat çekildi
Türk Boğazları Günü’nde, yaşanan kazalara
dikkati çekmek amacıyla Doğa ile Barış Derneği tarafından Türkiye Çevre Kozası Kuruluşları
ile Boğazlar Güç ve Eylem Birliği’nin desteğiyle
“İstanbul’u seviyorum. El ele verelim ve koruyalım” adlı deniz eylemi gerçekleştirildi.
İstanbul Boğazı’nda gerçekleştirilen eylem Kabataş’tan “Küçük Prenses Melani” adlı tekne-
ye dernek üyelerinin binmesiyle başladı. Boğaz
turuyla devam eden eylemde, eyleme katılan 2
bin 550 tekne Beykoz Paşabahçe’de bir araya gelerek “Felaketten önce güvenlik”, “Türk Boğazları petrol boru hattı değildir”, “Ölüm gemilerine
hayır” yazılı afişleri açtı. Tekneler felaketlere
dikkati çekmek için siren çalarak eyleme destek
verdi. Eylem Beykoz Sahili’nden Beşiktaş Kabataş İskelesi’ne dönülmesiyle son buldu.
Panerai Classic Yacht Challange’ın ilk Akdeniz
ayağı gerçekleşti
Paneraı Classıc Yacths Challenge Les Voıles D’antıbes ayağında galibiyet Marıska, Jour De Fête,
Sagıttarıus ve Freya’nın oldu.
80 klasik yelkenlinin katıldığı, Panerai Classic Yacht Challange’ın ilk Akdeniz ayağında izleyenlerine unutulmaz anlar yaşattı. Officine Panerai de klasik yatçılığa kazandırdıklarının onuruna yarışmada yerini aldı. Dünyanın önde gelen uluslararası Klasik ve Vintage yat yarışı olan 10. Panerai Classic Yacths
Challenge’ın Akdeniz’deki ilk ayağı
Les Voiles d’Antibes’nin dört galibi;
Mariska (Büyük Yat), Jour de Fete
(Vintage), Sagittarius (Klasik) ve
Freya (Geleneksel Ruh) oldu.
| 10 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Yat yarışlarının 19 yıllık tarihinde ilk
kez; 80 klasik ve vintage yat, yeni
bir dünya rekoru kırmak için Antibes’de buluştu. Hafif esintili sıcak
ve güneşli hava da; geçmiş dokuz
yılda da olduğu gibi Panerai Classic
Yacths Challenge’ın Akdeniz ayağının ilk yarışı olan Les Voiles d’Antibes’deki bu başarıya adeta destek
çıktı.
Pilotage-Towage
Port Services
Grit Sales
Training
Emergency Intervention Of The Sea Services
Environmental Consultancy Services
Cleanup Activities of Marine
MAYIS-HAZİRAN • | 11 |
GİSAŞ GEMİ İNŞA SANAYİ A.Ş.
Tersaneler Caddesi No:24 (34944) Tuzla - İSTANBUL
Tel : +90 216 446 00 81 Pbx Faks : +90 216 446 06 83
www.gisasgemi.com
7 DENİZ
Deniz Turizmi
Kruvaziyer turizmi Çanakkale gündemine taşındı
Kruvaziyer limanı, yat ve çekek yerleri Çanakkale’de gündeme taşındı. Çanakkale Ticaret ve Sanayi
Odası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıya ilgi yoğundu. Toplantıda kruvaziyer limanıyla ilgili sektör uzmanlarının görüşleri alındı.
Panel şeklinde düzenlenen toplantının konuşmacıları; Deniz Haber Ajansı Yönetim Kurulu
Başkanı Recep Canpolat, Ulaştırma ve Kıyı Yapıları Daire Başkanı İsmail Özdemir, İTÜ İnşaat
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, DMarin Marina Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Erkan Bezirgan, MSC Türkiye Temsilcisi Savaş Ercan, Karavan Turizm ve Costa Türkiye temsilcisi
Gianluigi Baltazzi idi.
“Kruvaziyer turizmi alanında yatırım yapacak
birisi bunların getirilerini iyi hesaplamalı”
Kruvaziyer turizminin yüksek maliyetli bir sektör
olduğunu ifade eden Canpolat, bu turizm türü
hakkındaki sayısal verileri ve mevcut durumu
hakkında şu bilgileri paylaştı:
| 12 | • MAYIS-HAZİRAN
Denizciliğin kredibilitesini oluşturan ve finansını
en yüksek düzeyde tutması gereken bir sektör
olduğunu kaydeden Canpolat; “Dünyada kruvaziyer turizmin oyuncuları olarak bilinen büyük
firmalar, özellikle yüksek miktarlarda yatırım
maliyetlerini yükseltmelerinden dolayı 8-10 senelik bir süreç içerisinde bunun dönüşünü sağlayabilmek için ciddi ayakları oluşturmalı. Şu an
itibariyle dünyada 292 adet kruvaziyer turizm
gemisi bulunuyor. Bunların yolcu kapasitesi
yaklaşık 5 bin 400 kişi. Bu gemilerin maliyetleri,
normal boyutlarda ve Akdeniz çanağında sefer
yapanlar için 700 milyon Euro civarında bir rakama ulaşıyor. Bu alanda 700 milyon Euro yatırım
yapan birisi, bunun getirilerini çok iyi analiz etmek durumunda” dedi.
“Türkiye’nin dünya payında talip olduğu rakam
8 milyar dolar”
Konuşmasını sektördeki rakamlarla sürdüren
Canpolat, dünyada 453 bin 211 kişi kapasiteli
292 adet yolcu gemisinin bulunduğu bilgisini
paylaştı. Bu turizmin kapasitesinin ise 37 milyar
100 milyon dolar olduğunu paylaşan Canpolat;
“Bunun yüzde 59’a yaklaşan bir oranı Kuzey
7 DENİZ
Amerika’da. Avrupa’da ise 11 milyar dolarlık bir
büyüklük söz konusu. Bunun 3 milyar dolara yakın kısmı Kuzey Avrupa’ya ait. Çanakkale’de veya
Akdeniz çanağında olan Türkiye’nin bu paydan
alacağı, talip olduğu rakam yaklaşık 8 milyar dolar” diye konuştu.
Prof. Dr. İlhan Avcı: “Çanakkale’nin fonksiyonu
iyi düşünülmeli”
Panelin konuşmacılarından İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Avcı, Çanakkale
Ticaret ve Sanayi Odası için hazırlanan ön çalışmayla ilgili bilgiler verdi. Kruvaziyer limanı ile ilgili olarak uzun bir sürecin yaşandığını kaydeden
Avcı projenin detayları hakkında bilgilendirmede bulundu.
Çanakkale’nin bir uğrak limanı olmak durumunda olduğunu ifade eden Avcı, İstanbul ve Kuşadası’nın dahi ana liman özellikleri taşımadığını
söyledi. Stratejik planlardaki hedefleri hatırlatan
Avcı, bu limanların uğrak limanı olabileceği yorumunda bulundu. Avcı, bu bağlamda Çanakkale için düşünülen fonksiyonun da bu bağlamda
düşünülmesi gerektiğini paylaştı.
Ali Erkan Bezirgan: “Çanakkale’nin yat limanına sahip olmaması düşündürücü”
D- Marin Marina Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Erkan Bezirgan da marina sektörü ile Türkiye’deki marinalardan örnekler vererek, marinada yaşam olduğu için bu mekanın şehre ve
alışveriş yerlerine yakın olması gerektiğini ifade
etti. Bezirgan, Çanakkale gibi bir yerin bu güne
kadar bir yat limanına sahip olmamasının düşündürücü olduğunu ifade etti.
Savaş Ercan: “Kruvaziyerde şehir kazanır”
MSC hakkında bilgiler vererek konuşmasına başlayan MSC Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Savaş
Ercan, 2015 yılında iki gemilerinin, 2016’ta da
bir gemilerinin Çanakkale’de misafir olacağını
paylaştı.
MAYIS-HAZİRAN • | 13 |
7 DENİZ
Sailing Cup
| 14 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Yelken tutkunları Sailing Cup’14 ödül
töreninde buluştu
12 Haziran Çarşamba akşamı Aqua Florya AVM, Amfi Tiyatro’da gerçekleşen ödül töreni yelken tutkunlarını bir araya getirdi. İstanbul’un denize sıfır konumlu ilk alışveriş merkezi Aqua Florya, ana sponsoru
olduğu Sailing Cup’14 yelken yarışlarının ödül törenine ev sahipliği yaptı.
Müzik ve eğlencenin bir arada olduğu geceye, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın,
İstanbul Yelken Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Saruhan, Aqua Florya AVM Müdür Yardımcısı
Ece Yamaç, Aqua Florya AVM Pazarlama Müdürü Zekiye Olgaçay’ın yanı sıra pek çok davetli katıldı.
Yılın ilk boğaz yarışının ödül törenine tekneleriyle gelen misafirler renkli görüntülere sahne oldu. IRC
0, IRC 1, IRC 2, IRC 3, IRC 4, Gezgin sınıfı ve Üniversiteler sınıfı olmak üzere yedi kategoride düzenlenen
yarışta birincilik elde eden yelkenciler Aqua Florya AVM Amfi Tiyatro’da sunuculuğunu Mesut Kaval’ın
gerçekleştirdiği törende ödüllerini aldılar.
Kazananlar;
IRC 0
IRC 1
1. AMEERA TURBO – Emir İçgören
1. TAG HAUER GOBLIN 3 – Aydın Yurdum
2. BORUSAN RACING CILGIN SIGMA – Bülent Demircioğlu 2. PASSION II – Ergün Kargalıoğlu
3. TURKCELL ALIZE – Sinan Sümer 3. MOONSTAR – Fikret Elbirlik
IRC 2
IRC 3
1. ISTANBUL CERRAHI CHEESE – Levent Peynirci
1. HEDEF YELKEN – Levent Özgen
2. DRAGUT – Mehmet Yaşar Yücel
2. EFES ALIZE – Kaan Darnel
3. DHO ABOSA – TSK Gücü
3. SHAK SHUKA – Hasan Uyku Çetiner
IRC 4
GEZGIN
1. DHO DENIZ KIZI 15 – TSK Gücü
1. TARGET – Turgut Baran
2. BEKO BANDIDO – Hüseyin Akça
2. BLED – Bora Gemicioğlu
3. ALIZE ZIGZAG – Berk Gürpınar
3. BELLA – Ata Narin
ÜNIVERSİTELER SINIFI UYKB
1. Bilgi Universitesi Fenerbahce II
2. İTÜ KARAMURSELBEY
3. BOGAZICI FENERBAHCE III
GLOBAL BUNKER TRADERS
AND PHYSICAL SUPPLIERS
MAYIS-HAZİRAN • | 15 |
WWW.PENINSULAPETROLEUM.COM
7 DENİZ
Sektörden
HOPA TSO’da yönetim ve personel
yemekte buluştu
Hopa TSO tarafından düzenlenen gecede bir yılın değerlendirmesi üyeleriyle birlikte yapıldı.
2013 yılının Haziran ayında gerçekleşen oda seçimlerinde göreve seçilen Osman Akyürek ve ekibi, geride kalan bir yılı Terzioğlu Oteli Restaurantında düzenlediği gece ile kutladı. HOPAPORT Genel Müdürü
Meriç Burçin Özer, Oda personeli ve basın mensuplarının da eşleri ile katıldığı organizasyonda coşku
ve eğlence de vardı.
Hopa TSO Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akyürek gecenin anlam ve önemini belirten bir konuşma
yaptı. Konuşmasında geceye katılan üyeler ve konuklar ile basın mensuplarına da teşekkür etti.
İTÜDF 2013-2014 mezunları yemekte
bir araya geldi
| 16 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
İTÜ Denizcilik Fakültesi 2013-2014 yılı mezun adayları, düzenlenen yemek organizasyonunda bir araya geldiler.
Onursal Başkan Erkan Dereli, Bahçeşehir ÜniİTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Mezunları Derneversitesi Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma
ği (DEFAMED) tarafından Elite Hotel Dragos’ta
Merkezi Müdürü Saim Oğuzülgen katılım gösdüzenlenen yemeğe DEFAMED Yönetim Kurulu
terdi.
Başkanı Baybora Yıldırım, İkinci Başkanı Ahmet
İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nil GüHamza, Genel Sekreteri Alper Demircan, Yöneler, öğrencilere seslenerek onların öğrencilik
tim Kurulu Üyeleri Kayhan Aytuğ ve Mine Gül
yıllarında hep mutlu olmalarını istemiş olduKahraman, İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof.
ğunu vurgulayarak, mezun adayı öğrencilere
Dr. Nil Güler, İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Megelecek meslek yaşantılarında başarılar diledi.
zunları Sosyal Yardım Vakfı (DEFAV) Yönetim
Canlı müzik eşliğinde devam eden yemekte
Kurulu Başkanı Tahir Sarıoğlu, TMMOB Gemi
dans eden öğrenciler gece geç saatlere kadar
Makineleri İşletme Mühendisleri Odası (GEMİeğlenerek mezuniyet kutlamasını yaptı.
MO) Yönetim Kurulu Başkanı Feramuz Aşkın ve
MAYIS-HAZİRAN • | 17 |
7 DENİZ
Gemi İnşa
Röportaj
“Gemiler Varsa Hepimiz Varız!”
Bünyesinde yer alan gemiler ile hizmetlerini sürdüren MCE KARGO, genellikle “Exclusive” ve “Kontrat” bazlı çalışmayı tercih ediyor. MCE KARGO,
işlettiği gemiler ve kontrolündeki yükler dışında pek çok yerli ve yabancı
armatör, operatör, aynı zamanda seçkin kiracı firma portföyüne de sahip.
2
| 18 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
001 yılından bu yana uzmanlaştığı gemi işletme,
kiralama ve brokerlik
konularında, bünyesinde
bulundurduğu 7 adet nehir-deniz tipi gemiden oluşan filosu
ile dökme kuruyük taşımacılığı
sektöründe özellikle Karadeniz,
Akdeniz ve Avrupa limanlarında
hizmet veren MCE KARGO, 13
yıllık şirket hayatına birçok yerel
ve uluslararası bazda profesyonel
işler sığdırmış bir şirket. Sektörde
20 yılı aşkın mesleki bilgi ve deneyime sahip profesyonel bir ekiple
hizmetlerini sürdüren MCE KARGO, gemi işletmeciliği serüvenine
2009’da, Germanischer Lloyd klas
kuruluşundan aldığı DOC belgesi
ve aynı yıl bünyesine kattığı ilk ge-
misi ile başlar. Mahmut Can Eğerci yönetiminde faaliyetlerini sürdüren MCE KARGO, dökme kuru
yük taşımacılığı ve nehir-deniz
tipi gemileri kiralama ve işletme
konusunda uzmanlaşarak, aktif ve
önemli bir taşıma hacmine sahip
olur. Bünyesinde yer alan gemiler
ile hizmetlerini sürdüren firma,
genellikle “Exclusive” ve “Kontrat”
bazlı çalışmayı tercih ediyor. MCE
KARGO, işlettiği gemiler ve kontrolündeki yükler dışında pek çok
yerli ve yabancı armatör, operatör
ve aynı zamanda seçkin kiracı firma portföyüne de sahip. Çalıştıkları bölgenin nehirler de dahil olmak üzere Karadeniz, Akdeniz ve
Avrupa limanları olduğunu belirten MCE KARGO Genel Müdürü
Mahmut Can Eğerci; “Firmamız
işletmesindeki ve kontrolündeki
gemilerin tümü, düşük draft ve
airdraft özelliklerine sahip olduğu için nehir taşımacılığına çok
uygundur. Bu özelliklerine ek
olarak tüm gemilerimiz çift cidarlı (Double Skinned) ve çok rahat
yükleme/tahliye imkanı sağlayan
kutu (Box) ambarlıdır. Gemilerimizde hareketli (Movable) ambar
perdeleri (Bulkhead) mevcuttur.
Bu durum farklı kalitede ve çeşitte
yüklerin seperasyon yapılarak taşınmasına olanak sağlıyor.” açıklamasında bulundu.
Yıllık taşıma kapasitelerinin 600
bin ton civarında olduğunu söyleyen Eğerci; “Hedefimiz gemi-
lerimizi hep üst düzeyde tutmak
olmuştur. Personel konusunda
çok iyi olduğumuzu düşünüyorum. Hem kara hem de deniz ayağında donanımlı ve profesyonel
bir ekiple işlerimizi yürütüyoruz.
Maaş ödemelerimiz çok düzenli”
diyerek en düzgün maaş ödeyen
ve sorunsuz firmalar listesinde olduklarının bilgisini de verdi. Sektörde müthiş bir rekabetin olduğunu söyleyen Eğerci, denizciliğin
bazı hassasiyetlerinin ise çoğu firma tarafından önemsenmediğine
dikkat çekti.
MCE KARGO’nun ticari hayatına başladığı ilk günden bu yana
kaliteli, ilkeli ve dürüst hizmet
prensibinden vazgeçmediğinin altını çizen Eğerci, gelecekte de aynı
düşünce ve ilkeler doğrultusunda
müşterilerine hizmet vermeye devam edeceklerini söyledi.
MCE KARGO mevcut faaliyetlerine ek olarak, günümüz şartlarında
mevcut limanların & marinaların
kapasitelerini arttırma, yapay ada
inşaatları, deniz dolgu ve derinleştirme gibi ihtiyaçlara binaen,
bu tip projelere olan yatırımların
hayli hız kazanmış olması ve buna
paralel olarak barge’lara olan ihtiyacın artması üzerine Hollanda
merkezli Baars BV şirketi ile iş birliğine giderek İstanbul’da kurduğu
Mahmut Can EĞERCİ
MCE KARGO | Genel Müdür
HUB vasıtasıyla bölgede yalnızca
Türkiye değil; tüm komşu ülkelere
(Hazar Denizi dahil) deniz dolgu,
derinleştirme ve deniz inşaatı projelerinde kullanılmak üzere ekipman tedarik etmeye başladı.
Sektörde 100 yıllık deneyimi bulunan Baars BV, deniz dolgu, derinleştirme ve deniz inşaatı alanlarında faaliyette bulunan firmalara
kiralanmak üzere özel olarak üretilmiş olan DRYWELL HOPPER
BARGES, PONTOONS, HOPPER BARGES, SPLIT HOPPER
BARGES gibi ekipmanlardan oluşan geniş bir deniz vasıta filosuna
sahiptir. Dünya üzerinde birçok
bölgede faaliyet gösteren firma,
patentine sahip olduğu her tip ve
boyutta kullanılabilen modüler
sistemli pontoonlar ve dredger-
lar ile yüksek seviyede dinamik
ve statik güç sağlama garantisi
vermektedir. Ayrıca birçok ekipmanın modüler sistemli olması,
ekipmanların ihtiyaç duyulan
bölgelere konteynerler vasıtası ile
kolaylıkla ve hızlı bir şekilde yönlendirilmesi konusunda büyük
kolaylık sağlıyor. Filosunda bulundurduğu Confloat Container
Pontoons ile karada depolama,
sınırlı alanlara kolay ulaşım, modüler sistemli ve konteyner haline getirilebilen yapılarıyla ihtiyaç
duyulan bölgelere demir, deniz ve
kara yolu vasıtasıyla kolay ve düşük maliyetli ulaşım gibi avantajlar ile kullanıcılarına birçok konuda büyük kolaylıklar sağlamakta.
“Kiracılarla İlgili Referans Bölümü Mutlaka Açılmalı”
Kiracıların anlaşma yaparken verdikleri referansların önemine değinen MCE KARGO Filo Müdürü
Kapt. Adnan Keven; “Kiracılar
verdikleri referanslarda hep iyi
bitirilmiş işlerin referanslarını veriyor. Kötü giden işleri ise armatör
hiçbir zaman bilemiyor. Kiracılarla ilgili referans bölümünün mutlaka açılması lazım. KOSDER’de şu
anda gemi adamları ve şirketlerle
ilgili kara listeler oluşturulmaya
başlandı. Ayrıca Gemi Brokerleri
Derneği üyeleri de kendi aralarında kiracı bilgilendirme ve uyarı
MCE KARGO’nun
ticari hayatına
başladığı ilk günden
bu yana kaliteli, ilkeli
ve dürüst hizmet
prensibinden vazgeçmediğinin altını çizen
Eğerci, gelecekte
de aynı düşünce ve
ilkeler doğrultusunda
müşterilerine hizmet
vermeye devam
edeceklerini söyledi.
MAYIS-HAZİRAN • | 19 |
7 DENİZ
Röportaj
yazışmaları yapıyor. Fakat yeterli
olmadığı kanaatindeyim. Mutlaka kiracılarla ilgili bir veri tabanı
oluşturulmalı. Tabi ki sadece kötü
referanslar değil iyi referanslarda
yazılabilir. Dolayısıyla kiracılarla
ilgili olumlu -olumsuz durumlar
listelensin ki armatörlerin güncel
olaylardan haberi olsun. ‘Gemiler
varsa hepimiz varız!’. Bizim asıl
mesleğimizin brokerlik olduğunu
düşündüğümüzde ise sektörde
bulunan brokerlerin de iş yaparken biraz daha etik davranmaları
gerektiği kanısındayım. Armatörlerimizin ise rekabetçi bir tavırdan
yana olmamaları gerektiğini düşünüyorum. ” diyerek aynı çizgide
olan firmaların aynı çatı altında
ticari olarak birleşmeleri durumunda ortaya daha iyi rakamların
çıkabileceğini, daha iyi kontrat
şartlarının gerçekleşebileceğini
ifade etti.
“P&I ve H&M Sigortalarının
Önemi”
Geçtiğimiz aylarda MCE KARGO’ya ait JAZZ gemisi bir balıkçı
çiftliğine çarptı. Çok yüksek meblağlı maddi bir zarar ve geminin
tutuklanma kararı ile karşı karşıya
kalan firma, iki buçuk aylık hukuki süreçten sonra haklılığını ve
kusursuz olduğunu kanıtladı. Bu
işi çözebilmek için her kapıyı çaldıklarını ifade eden Eğerci; “Zorlu bir süreç atlattık. Hem işletme
| 20 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Mahmut Can Eğerci son
olarak JAZZ gemisinde
yaşadığı üzücü olay ve
sonrasındaki hukuki süreç
aşamasında MCE KARGO
ailesine destekte bulunan
kişilere teşekkürlerini ise
şöyle dile getirdi: “Öncelikle JAZZ gemimizde yaşadığımız sorunda tazmin
edilen tutar ile firmamızın
ticari faaliyetlerinin aksamasının önüne geçen Raets Marine B.V’ye, olayın
lehimize sonuçlanması ve
kusursuzluğumuzun ispatı
sürecinde firmamız adına
gösterdikleri tüm çaba ve
emekleri için Sigorta Kuruluşumuzun Türkiye muhabirleri özellikle Omni Ltd.
ve Omur Marine Ltd.’ye;
ayrıca Çavuş&Coşkunsu
Avukatlık Bürosu çalışanlarına gönülden teşekkür
ediyorum.” dedi.
şirketi olarak hem de gemimizin
teknik olarak eksiksiz ve olayla
ilgili kusurunun bulunmadığı ko-
nularında haklılığımızı kanıtladık.
Fakat bu tamamen şirketimizin
ortaya koyduğu irade ve direncin
sonucudur. Haklarımızı almak
adına tüm baskıyı kurduk diyebilirim. Bu süreçte yeterli desteği
kesinlikle bulamadık, yalnızca
Sigorta Kuruluşumuzun Türkiye
muhabirleri Omni Ltd. ve Omur
Marine Ltd. bir de KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki
Çakır bu süreçte desteğini bizden esirgemedi. Filo Müdürümüz Adnan Kaptan da diğer tüm
arkadaşlarımızla beraber bu olayı
çözüme kavuşturana kadar yoğun çaba harcadı. Kaza sonrası
olumsuz birçok prosedür sebebiyle gemimiz Karadeniz’de kaldı ve
Türkiye’ye getiremedik. Bu olay
çözülene kadar gemimizi Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya
ve Gürcistan hattında çalıştırmak
zorunda kaldık.” dedi.
Mahmut Can Eğerci’nin Kabotaj
Bayramı ve Brokerler İçin Mesajı:
“Bir denizci olarak sektörün Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı
kutluyorum. Temennim ise; herkesin denizcilik kültürünü ve hassasiyetlerini tam olarak kavraması
ve buna uygun hareket etmesidir.
Ayrıca en zor mesleklerden biri
olan denizcilik mesleğini icra
eden tüm deniz çalışanlarına da
selametler diliyorum.” dedi.
MAYIS-HAZİRAN • | 21 |
7 DENİZ
Röportaj
Organizasyona katılacak dünyanın önde
gelen firmalarından
bazılarının isimleri ise
şöyle; Amasus Group,
Arklow Shipping, Arkon
Shipping, BBC, Briese
Shipping, Bunge, Cosco,
Dreyfuss, Duferco, Enel
Trade, Energy Coal,
Flinter, Cargil,
Mekatrade, Peter
Doehle, Wagen Borg,
Glencore, Oldendroff ,
Vertrom…
Fikret KÖSOĞLU
Gemi Brokerleri Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Fikret Kösoğlu Kimdir?
Doğma büyüme İstanbul Kadıköylü olan Fikret Kösoğlu,
İstanbul Üniversitesi İşletme
bölümü mezunudur. Lisans
eğitimi sonrası İngiltere’de
Ship Management üzerine eğitim alır. Denizcilik
sektöründe çalışmaya ilk
olarak İnandılar Denizcilik’te
başlayan Kösoğlu, sonrasında ise uzun yıllar Atasoy Grup
Denizcilik’te çalışır. Kösoğlu,
2005 yılında bir ortağı ile
birlikte Ülgen Gemi Kiralama
Şirketi’ni kurar. Kösoğlu,
2013’t ise Gemi Brokerleri
Derneği Başkanı seçilir.
| 22 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
“Denizcilik Sektörünün
Lokomotifi Armatörlüktür”
Gemi Brokerleri Derneği (GBD), İstanbul’da dev bir organizasyona ev sahipliği
yapmak için gün sayıyor. 27 Haziran’da yapılacak olan ‘Bosphorus 2014 Shipbrokers, 40’ı aşkın ülkeden 1500 denizciyi İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde bir
araya getirecek. GBD Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kösoğlu, Türk denizcilik
sektörünün tanıtımına büyük katkı sağlayacak olan bu organizasyonun sıkıntılı
günler yaşayan tersanecilere, kumanyacılara ve ikmalcilere önemli iş bağlantıları yakalama fırsatı sunacağını belirtti.
S
özlerine, Gemi Brokerleri Derneği’nin kurucu
üyelerine teşekkür ederek
başlayan Gemi Brokerleri
Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Fikret Kösoğlu, o yılların meşakkatli bir dönem olduğunu belirterek, böyle bir dernek kurma
teşebbüsünde bulunmanın zorluğuna dikkat çekti. Dernek olarak
amaçlarının Gemi Brokerliği mesleğinin gelişimine ve uluslararası
standartlara ulaşmasına katkıda
bulunmak olduğunu ifade eden
Kösoğlu şöyle devam etti: “Ulusal
ve uluslararası gemi alım satımı
ve gemi ile yük, eşya, kargo taşımacılığı ve lojistik hizmet üretimi,
taşıma işleri operatörlüğü, komisyonculuğu, danışmanlığı, yükleniciliği ve benzeri işlerin Türkiye’de
geliştirilmesi için gerekli araştırma ve çalışmalarda bulunuyoruz.
Uluslararası faaliyetlerde bulun-
mak, yurtiçindeki veya yurt dışındaki dernek veya kuruluşlara üye
olmak ve bu kuruluşlarla proje
bazında ortak çalışmalar yapmak
veya yardımlaşmalarda bulunmak
da dernek faaliyetlerimiz arasındadır. Üyelerimiz arasında sosyal,
ekonomik ve kültürel dayanışmayı
sağlayarak bunu geliştirmek, bilgi,
tecrübe ve deneyimleri paylaşmak
adına birtakım faaliyetler ve etkinlikler düzenliyoruz. Her ay bir
veya iki kez üyelerimizin katıldığı
etkinlikler düzenliyoruz. Ayrıca
Gemi Brokerliği mesleğinin gelişimine katkıda bulunmak amacı
ile eğitim faaliyetlerini organize
ediyoruz. Bu eğitimleri PÜSEM
ile birlikte yürütüyoruz. Eğitimlerimizin ikinci dönemindeyiz,
Mayıs sonuyla birlikte bu dönem
eğitimlerimizi bitirdik. Eylül
2014’te 3. dönem eğitimlerimiz
başlayacak. Eylül 2014 ile Mayıs
2015’i kapsayan 9 aylık süreçte her
ay 2 seminer yapmayı planlıyoruz.
PÜSEM ile birlikte yürüttüğümüz
brokerlik sertifika programımızı
devam ettirme düşüncemiz var.
PÜSEM’le bir araya gelip konu
başlıklarını belirleyip müfredatı
gözden geçireceğiz. Şu ana kadar
eğitimlerimizden herkes memnun
kaldı. Ayrıca önümüzdeki dönem
için BİMCO ile görüşmeler yaptık. Açıkçası eğitimlerimizi vermeye işin A’sından başlıyoruz. Bu
eğitimlerimiz dışında da üniversitelerde kariyer günlerine katılıyoruz. Kariyer günleri bizim için çok
keyifli geçiyor. Özellikle öğrencilerin mesleğe olan merakı ve ilgisi
bizi daha çok heyecanlandırıyor.”
diyerek derneğin, Türkiye Gemi
Brokerleri Derneği adını alabilmek için çalışmaları yürüttüklerinin bilgisini de verdi.
Bosphorus 2014 Shipbrokers’da
1500 Katılımcı Yer Alacak
Avrupa ülkeleri, Uzakdoğu ve
ABD başta olmak üzere farklı bölgelerden seçkin denizcilik firmalarını buluşturacak olan Bosphorus 2014 Shipbrokers’a dünyanın
önde gelen armatörleri, brokerleri,
yük sahipleri, denizcilik acenteleri sigortacılar ve yakıt ikmalcileri katılacak. 1500 katılımcıdan
yaklaşık 900’ünün yabancı firma
temsilcileri olacağını ifade eden
Kösoğlu, Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi (BIMCO)
CEO’su ve Angus Frew’in de organizasyona katılacak isimler
arasında yer alacağını söyledi.
Organizasyon için aylar öncesinden bini aşkın firma temsilcisinin
yerini ayırttığını belirten Kösoğlu;
“İstanbul, denizcilik sektörü için
de tam bir cazibe merkezi. Özellikle yabancı katılımcılar büyük
bir heyecanla bu organizasyonu
bekliyor” dedi.
Etkinliğin ‘Shipping Week’e Dönüştürülmesi Planlanıyor
Bu organizasyonun ilkini 2012
yılında gerçekleştirdiklerini hatırlatan Fikret Kösoğlu, ilk organizasyonun yüzde 60’ını yabancı
katılımcıların oluşturduğunu belirterek; “Bu yıl çok daha yoğun
bir ilgiyle karşılaştığımız için davetli sayısını 1500’e çıkardık” dedi.
Her iki sene de bir bu organizasyonu gerçekleştireceklerini belirten Kösoğlu, bu etkinliğin kapsamını genişleterek seminerler ve
workshop’ların olduğu bir ‘denizcilik haftası’ yapmak istediklerinin
bilgisini verdi. Kösoğlu; “2016’da
bu projemizi hayata geçirmeyi
planlıyoruz” dedi. 11 firmanın
sponsorluk yapacağı etkinliğin
onursal sponsoru ise İMEAK Deniz Ticaret Odası olacak. Kösoğlu,
organizasyona sektörden büyük
desteğin olduğunu söyledi.
“Mesleki Eğitim Çok Önemli”
Denizcilik sektöründe çalışanların en büyük sıkıntısının mesleki eğitim yetersizliği olduğuna
dikkat çeken Kösoğlu, sektörün
içinde olan insanlardan, eğitim
görevlileri veya avukatlardan seminer vermelerini istediklerini
belirterek şöyle devam etti: “Bizler
bu mesleği yapacak olan gençlere
neler yapmaları gerektiğini anlatıyoruz. Gençler brokerliği adından
dolayı havalı bir iş olarak görüyor
ve tercih ediyor. Fakat brokerlik
yapmak istiyorlarsa donanımlı
olmaları gerekiyor. Özellikle İngilizcelerinin iyi değil çok iyi olması
gerekiyor. Bilgiye devamlı aç olmaları gerekiyor ve hep bir adım
önde olmalılar. Brokerler, armatör
ve kiracı arasında bir köprü oluşturuyor. Armatörler direkt kiracı
ile çalıştıkları zaman çok fazla sıkıntıyla karşılaşıyorlar. Bir problem yaşandığında ilişkiler de geriliyor. Ancak arada broker olduğu
zaman hiç çözüme ulaşmayacak
konular dahi sonuçlanıyor. Arada
brokerin olması ilişkileri de yumuşatıyor. Dolayısıyla brokerlerin
öncelikli olarak insan ilişkilerinin
çok iyi olması lazım. Bunun yanı
sıra broker olacaklar her konu
hakkında bilgiye sahip olmalılar
ve dünya gündemini takip etmeliler.” dedi.
Gemi Brokerleri Derneği FONASBA ve BİMCO Üyesi
Gemi Brokerleri Derneği olarak
FONASBA üyeliğinin yanı sıra
BİMCO üyesi de olduklarının
bilgisini veren Kösoğlu; “BİMCO
üyeliğimiz sürecinde bizlere Şadan Hanım(Kaptanoğlu)’ın çok
desteği oldu. Bunlar, derneğimiz
adına güzel çalışmalar. Ayrıca bazı
konferans ve fuarlara dernek olarak sponsorluk çalışmalarımız da
oldu.”
Türkiye’de geçmiş yıllarda brokerlik mesleğine daha çok emlakçılık
gözüyle bakılırdı. Son on yıldır
ülkemizde brokerlik mesleğinin
ayağa kalktığını ve hak ettiği konuma geldiğini söyleyen Kösoğlu;
“Bunun sebebi de ülkemizde gerçekten çok iyi brokerlerin olmasındandır. Dünya piyasalarında
adı geçen brokerlerimiz var. Bunun yanı sıra çok iyi operatörlerimiz de var. Operatörlük önemli
çünkü operatörlüğün kökeni de
brokerliktir. Baktığımız zaman
dünya devlerinin yükünü bağlamaya yetkili olan brokerlerin
birçoğu Türk’tür. Geçmişte çoğu
insan, brokeri bir telefonu, bir
bilgisayarı, faksı olan, oturduğu
yerden komisyon faturası kesip,
armatörden avantasını alan kişi
olarak görüyordu. Artık bu algı
yok. Armatör tarafında brokerliğe
bakış açısı da değişti. Brokerin neler kazandırıp kaybettirebileceğini
artık armatörlerimiz biliyor. Zaten
bizim mesleğin önem kazanması
da bu süreçten sonra oldu. Artık
ikinci jenerasyon armatörlerimiz
brokerliğin ne demek olduğunu
biliyorlar. Çünkü onlarda brokerlik yaptılar. Şimdi ise onlar işin
başında. Bir de benim hep söylediğim bir şey var; yabancı bir kiracının yükünü Türk broker ve yabancı bir broker veriyorsa burada
armatörün Türk brokeri seçmesi
gerekiyor. Çünkü Türkiye’de şu
anda bu işleri yapanlar son derece etkin ve yetkin konumdalar. O
yönden armatörlerin güvenmesi
gerekiyor.” dedi.
Fikret Kösoğlu’nun
Kabotaj Bayramı
Mesajı “Türkiye
denizcilikte çok
ilerledi. Bu gurur
verici bir durum.
Armatörlüğümüz
de çok ilerledi.
Denizcilik sektörünün lokomotifi
armatörlüktür.
Sektörümüz gelecekte çok daha iyi
yerlere gelecektir.
Sizin aracılığınızla
denizcilik sektörümüzün Kabotaj
Bayramı’nı kutlar,
herkes adına başarılı bir yıl olmasını dilerim.”
MAYIS-HAZİRAN • | 23 |
7 DENİZ
Makale
Kubilay ULUCAN
ATCOM DENİZCİLİK
Başkan
Ülkemizi bugünlerde yasa boğan ölümlerle sonuçlanan maden kazasında ve daha
önceleri meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah
rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar versin diliyorum.
Riskli Mesleklerde İş
Güvenliği
K
| 24 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
amuoyunda derin etki
yaratan bu tür kaza ve
olaylarda olduğu gibi
bu sefer de yine tepkileri azaltmak ve bir suçlu bulmak amacıyla asıl sorun göz ardı
edilmekte. Bu kültürümüzde yer
edinmeye başlayan kötü bir uygulama haline geldi. Politikacılar
suç işlediğinde partiyi tamamen
kapatmak, taraftar kötü tezahürat
yaptığında kulübü cezalandırıp
stadyumu kapatmak, kusurlu yayın yapan tek bir program hatta
küfürlü bir tek cümle için tüm
televizyon veya gazete yayınını
durdurmak, alkollu araç kullanırken yakalandığında şoförü serbest
bırakıp aracı ve ehliyeti bağlamak
gibi traji komik uygulamalar bizim kanunlarımızda gördügümüz
uygulamalardan sadece birkaçı.
Tüm bunlar hayatımızın her alanındaki (Yasama, Yürütme, Yargı,
Spor, Sanat, Siyaset, Basın) kanun
yapıcılar, idareciler tarafından kolaya kaçmak, hayata uygun uzun
vadeli yönetmelikler, kanunlar
hazırlamak yerine kamuoyunun
anlık beklentilerine cevap verecek
çareler üretmektir. Suç işleyen bireyi ayıklayıp cezalandırmak yerine yerleşik bir hedef olan kurumu,
tüzel kişiliği, nesneyi cezalandırması devletin gücü değil acizliği
olur.
Şimdilerde kanunlarda yapılacak
değişikler ile taşeron kurumlar kısıtlanacak hatta çoğu iş alanı için
yasaklanacak şekilde kanun teklifleri hazırlanıyor. Taşeron şirketler
veya çalışanları değil tüm riskli
sektörlerde sorun iş güvenliği yasaları ve çalışanların bu konulardaki yeterli eğitim almamasıdır.
Yeterli iş güvenliği eğitimi almış
her bir çalışan o iş yeri ortamı için
sürekli bir denetleyici durumunda olur ve kazaları öncül önleyici
etkidir. Taşeron şirketlerin iş güvenliğini sekteye uğrattığı veya
gözardı ettiği şu günlerde tartışılıyor. Kanunlarımız basit şekilde
iş güvenliği kurallarının çalışılan
ortamda taşeron ya da asıl çalışan gözardı edilmeksizin ortamda
bulunan herkese uygulandığı taktirde güvenli çalışma ortamı yaratılır. Yurtdışında birçok büyük
şirketin merkezini ziyaret ederken
dahi kısa bir video izletilmekte,
güvenlik konusunda bilgiler verilmekte ve ziyaretçilerin dahi bu
minimum güvenlik kurallarına
uyulması istenmektedir. Kaldıki
riskli ortamlarda görev alacak olan
aracı bir şirketin güvenliğe asgari
önem vermesi ve uyması zorunlu tutulması taşeron sorununun
önündedir. Devletin görevi kural
koymak, üst denetim yapmak ve
cezalandırmak ile sınırlı kalmalıdır. Aksi takdirde her büyük
üzücü kaza sonrası hedef saptırıp
iş güvenliğinin genel kurallarını
göz ardı ederiz. Denizcilikte de bu
böyledir aslında. Gemi üzerindeki
herbir denizci, dışarıdan gemiye
geçici çalışmalar için günü birlik
gelen her çalışan kurum ve şahıs
bir taşerondur gerçekte.
Dünyada en tehlikeli meslekler
arasında sayılan madencilik ve
denizcilik kıyaslandığında denizcilikte daha fazla kaza olmasına
rağmen daha az can kaybı yaşanmaktadır. Buna ragmen daha az
duyduğumuz madencilik kazalarında daha fazla hayat kaybı meydana geliyor. Bunda denizcilikteki
sadece ulusal değil uluslararası iş
güvenliği ve çalışma standartları
kurallarının çok yakından denetlenmesidir. Denizcilik sektöründe
çalışan her denizci ileri derece iş
güvenliği eğitimlerinden geçerken, aynı gemilere hizmet veren
yerel tersanelerdeki çalışan şirketler ve taşeronlar denetimlerin ve
iş güvenliği eğitimlerinin yeterli
olmamasından dolayı tersanelerden sık sık kaza haberleri almaktayız. Halbulki aynı gemiler uluslararası sularda Türk mürettebat
ile iş kazasına maruz kalmadan
tüm yılı tamamlayabilirken, ilk
tersane ziyaretinde kazalarla kar-
şılaşıyorlar. Gemiler uluslararası
sularda dolaştığından ve denetlendiğinden dolayı iş güvenliği,
çalışanların egitimi ve ekipmanı
konusunda en ufak bir eksikliğe
müsade edilmemektedir. Bu basit
örnek bize artık dünya standartlarında bir ulusal iş güvenliği kültürü oluşturmamızı, “idare et abi”
zihniyetinin sürdürülemeyeceğini gösteriyor. Çalışanlarımıza iyi
eğitim sağladığımızda son derece
başarılı olduklarını ve dünya standartlarında iş verimi alacağımızı
göreceğiz. Bu konuda sadece toplu
sözleşmeler veya seçimlerin yapıldığı dönemlerde kendini gösteren
sendikacılık anlayışında değişmesi ve sendikaların asıl görevlerinden birinin de iş ve işçi güvenliği
denetimi, eğitimi olmalıdır.
Sürekli üretim ve uluslararası
rekabetin ilk adımı üretimi arttırmak değil iş güvenliğini sağlamaktır. İş güvenliğinin tüm kurumlar, şahıslar, yan kuruluşlar,
geçici işçi veya taşeron şirketler
için aynı standartlarda zorunlu
tutulmaması durumunda bugün
yapılan yanlış saptamalar ve kazaların sadece taşeron şirketler sebebiyle olduğu tespiti bizi yanıltacak
sorunları bir sonraki üzücü habere dek öteleyecektir.
Yine yapılan yanlış saptamalardan
birisi de iş güvenliği denetimlerinin özel şirketler veya çalışanlar
tarafından yapılmasının güvenlik
zafiyetine yol açtığı ve bu kurum/
kişilerin ücret aldıkları şirketleri
denetleyemeyecekleri söylenmektedir. Dunyanın hiç bir ülkesinde
devlet hem kural koyup, hem denetleme, eğitme, uygulama, cezalandırma mekanizmalarını tek
elden yürütemez ve bunun gereği
yoktur da... Aslında hayatımızın
her alanında taşeron kurumlar
tarafından güvenlik için denetleniyoruz zaten; arabalarımızın
düzenli yapılan muayeneleri bağımsız şirketler tarafından bizim
ödediğimiz ücret karşılığında
yapılmakta. Bu denetimlerden
araçların güvensiz şekilde trafiğe
uygun raporu alması mümkün
değildir. Böyle bir durumda denetleyen şirket ve denetimi yapan
sahıs birinci derecede kusurlu ve
suçlu durumda olur ve mesleki
ehliyetlerini kaybederler. Ayrıca
cezai işlemle karşılaşırlar. Denizcilik sektöründeki güvenlik
incelemeleri (vetting inspection)
yine bağımsız şirketler tarafından
yapılmakta, ancak ücreti gemi sahibi tarafından ödenmektedir. Bu
inceleme raporları gemi kiralayan
uluslararası şirketler tarafından
kabul görmekte, güvenilirliğinden
şüphe edilmemekte ve gemiler bu
raporlara istinaden sefere çıkıp,
yük bulabilmektedirler. Bu örnekler bize gösteriyor ki iş güvenliği
konusunda sadece madencilik,
denizcilik değil tüm meslek gurupları için genel minimum kurallar ve denetleme mekanizmaları oluşturulmalıdır. Kalıcı bir iş
güvenliği kültürü ancak bu şekilde
oluşturulabilir.
Yıllar önce 1998 yılında çalıştığım gemiye ilk ISM (Uluslararası
Güvenlik Yönetimi) uygulamaları
başladığında tüm mürettebat bunun kendilerine ekstra çalışma
yükü getirecegini keza gemi sahipleri de bu uygulamaların işleri yavaşlatacağını düşünmüştü.
Çoğu zaman evrakların tamamlanması için gelişi güzel yapılan
ISM çalışmaları ve evrakları daha
sonra karşılarına iş kazaları ve
seferlerde gecikmeler olarak geri
döndu. ISM’deki temel kural; yapılan her işlemin kaydının tutulması ve işlemlerin kuralına göre
yapılmasıdır. Çalışanlarımıza minimum iş güvenliği kuralları egitimini vermek ve iş güvenligi denetim kurumlarının oluşturulması
ekonomi çarklarının daha güvenli
ve sekteye uğramadan dönmesini
sağlayacaktır.
Hepinize sağlıklı, güvenli yarınlar
diliyorum.
“Dünyada en
tehlikeli meslekler
arasında sayılan
madencilik ve
denizcilik kıyaslandığında denizcilikte daha fazla kaza
olmasına rağmen
daha az can kaybı
yaşanmaktadır.
Buna ragmen daha
az duyduğumuz
madencilik kazalarında daha fazla
hayat kaybı meydana geliyor. “
MAYIS-HAZİRAN • | 25 |
7 DENİZ
Dernekler
İMEAK Deniz Ticaret Odası Haziran Ayı Toplantısı Yapıldı
İMEAK Deniz Ticaret Odası Haziran Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Tahir Sarı Başkanlığında 12 Haziran tarihinde Deniz Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Meclis toplantısı Soma’da hayatını kaybeden maden işçilerine saygı duruşu ile başladı. Toplantıda konuşan Meclis Üyesi Bahri Turan, Deniz Hukuku Derneği eski
Başkanı Prof. Dr. Kerim Atamer’in Comite Maritime International (CMI)’a gönderdiği, Türkiye’deki siyasi
olayların konu edildiği mesajla ilgili olarak sert çıkışlarda bulundu. Meclis gündemini bir anda değiştiren
Bahri Turan’ın açıklaması sonrasında mesaja yönelik açıklama yapmak isteyen Prof. Dr. Kerim Atamer’in
savunması meclis üyelerini tatmin etmedi.
17 ve 25 Aralık operasyonları ile gezi olaylarının patlamasıyla endişe yaşadıklarını ve bu olaydan dolayı
CMI ile görüşmeler yaptığını söyleyen Atamer, 2015 yılı Nisan ayında yapılması planlanan Deniz Hukukçuları Konferansı’na 600’ü aşkın delegenin geleceğini ve bu süreçte
büyük sorumluluk altına gireceklerini belirterek mail olayına açıklık
getirmeye çalıştı.
| 26 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
BAHRİ TURAN: “SEBEBİNİZ HER
NE OLURSA OLSUN BU VATANA,
SEKTÖRE İHANETTİR”
Meclis gündemine bomba gibi
düşen yazışma hakkında konuşan Meclis Üyesi Bahri Turan;
“Biliyorsunuz ki Türkiye’de son
zamanlarda birçok olaylar yaşanmakta. Hem yurtiçinde hem
yurtdışında çok sıkı takip edilen,
gelişmelerle ilgili maalesef negatif
bilgileri yavaş yavaş almaya başladık. Daha önceden yurtdışında
tanıdığımız, eşler dostlar, iş yaptığımız insanlar, özellikle finans
kuruluşlarından görüştüğümüz
kişiler şaka yoluyla da olsa sorular soruyorlardı bizlere. Maalesef
3-4 gün önce İsviçre’den iş yaptığım birisinden bir telefon aldım.
Arayan kişi ‘Türkiye’de yaptığımız
çalışmaları gözden geçirmek istiyoruz’ dedi. ‘Sorun ne?’ dedim.
‘Türkiye’de büyük bir kaos bekleniyormuş!’ dedi. ‘Gezi olaylarını
mı kast ediyorsunuz?’ dedim. ‘Yok
yok, hayır’ dedi bu konuşmalar
oldu kapattık. Ertesi gün Singapur’dan başka birisi aradı. Olayı
araştırdım. Olay şu; CMI (Comite
Maritime İnternational) diye bir
kuruluş var. Bunun da dünyanın
her yerinde olduğu gibi Türkiye’de Denizci Hukuku Derneği var.
Bu kuruluşlarda ise önemli karar
mercilerinde bulunan kişiler var.
Bu kişiler Türkiye’den birinden bir
mesaj alıyor. 2015’in Nisan-Mayıs-Haziran döneminde Türkiye’de
insanların can ve mal güvenliğinin
olamayacağı gerekçesiyle, düzenlenmiş olan bir etkinlikten feragat
edilmesi talep edilmiş. Bu olayı
araştırdığımda maalesef böyle bir
yazı çıktı. Dile getirmek istemiyorum, gerçekten orda yazıyor. Türk
Hükümetinin ortak olduğu ortağı “Joint-Venture” diye geçiyor.
“Joint-Venture”la arasında geçen
bu tatsızlıklardan dolayı çok kötü
ayrılık oldu. Özellikle 2015’in ilkbaharına atıfta bulunarak o dönemde Türkiye’de hiçbir etkinliğin
yapılmamasını önemle arz eden
arkadaşlarımız çıktı. Ben şimdi soruyorum! Acaba bu arkadaşların
çifte pasaportu olduğu için mi bu
işleri rahatlıkla yapabiliyorlar? Bu
yazının arkasında Prof. Dr. Kerim
Atamer’in olduğunu öğrendim.
Şu an elimde Türkiye’nin durumunu 4-5 maddeyle açıklayan o yazışma var. Sebebiniz her ne olursa
olsun bu vatana, sektöre ihanettir. Sizin o gün teşkil ettiğiniz görev her ne ise, üzülerek gördüm
şimdi, Türk Ticaret Kanunu’nu
hazırlama komisyonunun da bir
ferdisiniz. Yazık, günah, bu devlet de size değer vermiş. Biz iflas
etsek de ülkemiz ayakta, biz bu
ülkeyi terk etmeyiz. Bizim çifte vatandaşlığımız yok arkadaşlar. Biz
bu konuda çok hassasız. Bir daha
bu ülkeyi bu duruma düşürecek
ne bir eylem, ne de söylemlerde
bulunmayın.” şeklinde açıklama-
larda bulundu.
PROF. DR. KERİM ATAMER: “BEN
EV SAHİBİYİM VE ENDİŞEM BU”
Bahri Turan’ın iddialarına açıklık
getirmek için tekrar kürsüye çıkan
Prof. Dr. Kerim Atamer, ülkenin o
dönemki şartlarında CMI gibi bir
konferansa ev sahipliği yapmanın zor olduğunu ve bunun ağır
bir sorumluluk getirdiğini söyledi.
Atamer; “Geçtiğimiz toplantılarda
CMI’nın bir toplantısının Türkiye’de yapılması için girişimlerimizin olduğunu ve esaslı adımlar
attığımızı söylemiştim. Deniz
Hukuku Derneklerinin başı olan
CMI’ı Türkiye’ye taşımak bizim
için bir onur olacaktı. Biz ilk başvuruyu yaptığımızda Gezi olayları
oldu, daha sonra 17 Aralık süreci
yaşandı Türkiye’de. Türkiye’ye
milletlerarası arenada yoğun bir
baskı gelecek. Ben bunu göze alamadım. Ben ev sahibiyim ve endişem bu. Bu yüzden Nisan ayının
iyi bir zaman olmadığını söyledim
ve endişe duydum. Yönetim kurulu olarak alınan karara göre de erteleme kararı aldık. Ben de sizinle
birlikte bu ülkede yaşıyorum ve
üstelik de devlet memuruyum.”
diyerek iddialara yanıt verdi.
METİN KALKAVAN: “DENİZCİLİĞİ
TEMSİL EDEN HİÇBİR KURUM,
DÜNYAYA TÜRKİYE İÇİN ‘GÜVENLİ DEĞİL’ DİYEMEZ”
Konuyla ilgili konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Metin Kalkavan, Denizcilik sektörünü temsil eden hiçbir
kurumun Türkiye’nin imajını zedeleyecek açıklamalarda buluna-
maz diyerek “Hiç kimsenin hiçbir
şekilde bu ülkeyi dışarıya şikayet
etme hakkı yok. Hangi şartlar
olursa olsun. Bu ülkede yaşıyorsanız terörü de depremi de göğüsleyeceksiniz. Ama Deniz Hukuku
Derneği gibi önemli bir kurumun
başındaysanız kendi görüşünüzü
ifade etme hakkına sahip değilsiniz. DTO’nun resmi ağzı benim.
DTO’nun uyguladığı stratejileri
söylerim. Ama kendi görüşümü
ifade etmem. Türkiye iyi yönetildiği zaman çok hızlı büyür, kötü
yönetildiği zaman yine büyür. İki
gün önce Atatürk Havalimanı’nda rekor kırıldı, 138 bin yolcuyla.
Bunların çoğu da yabancı. Bu insanlar bu ülkeye güveniyorsa siz
niye güvenmiyorsunuz. Cesaretli
olmak lazım. Bize sorsaydınız biz
de size yardımcı olur masraflarınızı karşılardık. Biz denizciliğe bir
bütün olarak bakıyoruz. Ama bu
konu bize çok pahlıya mal olacak.
Ben Deniz Ticaret Odası olarak
çok üzüldüm. Denizciliği temsil
eden hiçbir kurum, dünyaya Türkiye için ‘güvenli değil’ diyemez.
Böyle bir hakkı yok. Bu söylem
büyük elçiliklere ait. diye konuştu.
meclise aktaran İMEAK Deniz Ticaret Odası Meclis Başkan Vekili
Faruk Ürkmez; “Gemi inşa konusunda bu kürsüden gerek DTO’yu
ve GİSBİR’i uyardım. Bildiğiniz gibi
gemi inşa sözünden hareketle bir
inşa varmış gibi düşünceyle Maliye Bakanlığı, askeri gemilerin inşasında yüzde 3 stopaja tabi tutuluyor. Öte yandan aynı tesislerde
tank, roket gibi savunma sanayi
ürünleri üretiliyor ve stopaj yok.
Biz de ise gemi inşa sözü olduğu
için yüzde 3 stopaja tabi tutuluyoruz. Odamız bu yüzde 3’ü irdelemeli. Kendi tesislerimizde gemi
inşa değil gemi imalatı yaptığımızı
anlatmamız lazım.” dedi.
FARUK ÜRKMEZ “KENDİ TESİSLE-
MURAT KIRAN: “BİZ GİSBİR OLARAK KANUN KOYUCU DEĞİLİZ”
Maliyenin sıkı para politikaları olduğunu ve KDV iadelerinde yeni
sorunlar yaşadıklarını ifade eden
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı
Murat Kıran; “KDV iadelerini 5 senede alabilirsek ne mutlu bize. Biz
GİSBİR olarak kanun koyucu değiliz fakat gerekli başvuruları yaptık. Ama şunu duyduk “İhalelere
girenler yüzde 3 stopajı görmüyorlar mı?” Gemi inşa sanayi için
böyle olmaması gerektiğini ifade
ettik. Geçen ay gemi inşa sanayi
ihracatını yüzde bazında en fazla
arttıran sektör oldu. Gemi inşa
sanayi inşallah küllerinde doğacaktır.” dedi.
RİMİZDE GEMİ İMALATI YAPTIĞIMIZI ANLATMAMIZ LAZIM”
Askeri gemi inşasında Maliye Bakanlığı’nın aldığı yüzde 3’lük stopaja değinen ve mağduriyetini
MAYIS-HAZİRAN • | 27 |
7 DENİZ
Gemi Sanayicileri Derneği’nin
Olağan Seçimli Genel Kurulu 4
Haziran 2014 tarihinde Türk Loydu’nun Tuzla’daki merkezinde
gerçekleşti. Atatürk ve silah arkadaşları için yapılan bir dakikalık
saygı duruşu ve okunan İstiklal
Marşı’nın ardından GESAD Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Gökalp
yıllık faaliyet raporunu Genel Kurul Üyeleriyle paylaştı. GESAD,
yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerinin
yanı sıra Yalova Gemi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi gelişmelerinin
genel bir değerlendirmesinin ardından Başkanlık ve Kurul seçimlerine geçildi.
GESAD Yönetim Kurulu ve İlgili Kurulları şu şekilde oluştu.
Yönetim Kurulu Asil: Ziya Gökalp, Özdemir Ataseven, Alp Özalp, Adil Turgut, M.Salih Cebecioğlu, Mehmet
Akkuş, Yılmaz Onur
Yönetim Kurulu Yedek: A.Hakan Şekerci, A.İlker Meşe, Mehmet Köse, Sefer Yıldırım, İsmail Yalız, Aslan Düzağaç, Faruk Özer
Danışma Kurulu Asil: Ahmet Gökalp, Ercan Bostancı, Mustafa Gürsoy, Özkan Köksal
Danışma Kurulu Yedek: Şerif Üzüm, Cavit Özdamar, Metin Şener, Metin Ürkmez
Denetleme Kurulu Asil: Can Kalkavan Engin Sezen, Hasan Polat
Denetleme Kurulu Yedek: Mehmet Gürbüz, R.İbrahim Çakan, Oruç Yıldırım
Here today. Here tomorrow.
Danfoss is a leading global player
Every day, more than 250,000 items
This is also true in Industrial
Automation, a Danfoss entity dedicated
within the development and
are produced at 70 factories in 25
production of mechanical and
countries. Impressive as these figures
to focusing on the industrial world of
today. Through us, you gain access to
electronic products and controls.
are, we are most proud of the way our
Since 1933, our extensive know-how
apply the highentire
Danfoss pool
of technoloGİSAŞ Gemi dedicated
İnşa Sanayiemployees
A.Ş. Çevre Danışmanlık
Birimi, tümthe
GİSAŞ
çalışanlarının
çevreye
olan bilincini
has made modern life easier and ve
weduyarlılığını
quality
components
customer
gies,dolayısıyla
with special
emphasis
onSanayi
sensors
arttırabilmek
adına in
5 Haziran
Dünya Çevre Günü
GİSAŞ
Gemi İnşa
A.Ş.
continue to break new ground within
solutions,
adding düzenledi.
value to the end
and controls.
Genel Merkezi’nde
bir etkinlik
our core business areas.
products. Building strong partnerships
We offer safer, more reliable and
lenerek,
kişiyeinözel
fidan dikim
ve
gelecek
nesillere
bir
nefes
Etkinlikte; küresel
çevre
sorunis of great importance to us, because it
moredeefficient
solutions
a close
sertifikaları
da
takdim
edildi.
olsa
bırakabilmek
adına,
Balıkelarına, insanoğlunun
çevre
üzecooperation based on firm values.
is purely by understanding our
GİSAŞ
Gemi
İnşa
Sanayi
A.Ş. tasir’in
Kepsut
ilçesinde
180
adet
rindeki etkilerine,
alınabilecek
customers’ needs that we can meet the
rafından
düzenlenen
etkinlik,
fidan
dikimi
gerçekleştirildi.
Etönlemlere ve
Tuzla
Tersaneler
expectations of tomorrow.
GİSAŞ, gündemine Dünya Çevre Günün’ü taşıdı
kinliğin sonunda yapılan afiş ve
Bölgesinde çevresel konularda
stant sunumunun yanı sıra fidan
alınan önlemlere değinildi.
dikimine ilişkin fotoğraflar sergiGİSAŞ çalışanlarının çevre konularındaki duyarlılığını göstermek amacı ile bilgi yarışması
| 28 | • MAYIS-HAZİRAN
düzenlenerek yarışma sonunda
birinci ve ikinci olan katılımcılara geri dönüşümlü malzemeler
kullanılarak hazırlanan armağanlar verildi.
GİSAŞ tarafından düzenlenen
bu etkinliğin bir diğer önemli
yönü ise katılımcılar için Tema
Danfoss A/S, Industrial Automation, DK-6430
Denmark,
[email protected], www.danfoss.com/ia
Vakfı’nınNordborg,
da katkıları
ile, bu et-
tüm çalışanlara ağaç temalı pasta ikram edilerek tamamlandı.
kinliği daha anlamlı kılabilmek
7 DENİZ
IC.PK.DIC.C1.02.APA / 520B4370
December 2010 /ht
Fluid control, pressure and temperature monitoring and control
Gemi Sanayicileri Derneği’nin Olağan Seçimli Genel Kurulu, Türk Loydu’nun Tuzla merkezinde gerçekleşti.
Mevcut Başkan Ziya Gökalp tüm üyelerin desteğiyle yeniden GESAD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.
Core Industrial Products
Dernekler
Ziya Gökalp yeniden
GESAD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi
Endüstriyel Kontrol Ürünleri
Akış kontrol, basınç ve sıcaklık izleme ve kontrol
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
firmaların yöneticilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
MAYIS-HAZİRAN • | 29 |
7 DENİZ
DEVİNİM MAKİNA
Müh. ve Müm. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Atatürk Oto Sanayi Sitesi, Ahi Evran Cad.
Nazmi Akbacı İş Merkezi No: 278
34398 Maslak/İstanbul
Tel : 0 212 346 25 79
Faks : 0 212 346 25 78
www.devinimmakina.com
Deniz Sigortaları
Seda ERASLAN
CertAsig
Country Manager
Todd C. PASSMAN
CertAsig
Director of Marine Insurance
“Türk denizcilik sigorta
sistemi ve kurallarının
adil ve açık olduğunu
düşünüyoruz. Certasig,
Türk marketinde onanmış bir P&I sigortacısı
olmaktan dolayı gurur
duyuyor. Türkiye’nin
güçlü ticaret filosuna
ilişkin olarak, Türkiye’nin hem denizci ülke
mevcudiyeti hem de
deniz sigorta pazarı
pozitif bir gelecek vaat
etmektedir.”
Todd C. PASSMAN
“Türk Piyasasına Çok Önem
Veriyoruz”
| 30 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından, P&I Sigortası sunmak için
onaylanan ilk Romanya merkezli sigorta şirket olan CertAsig, 2003’te faaliyet hayatına
başladı. Lokal Türk sigorta brokerleri ile irtibatı sağlamak ve onlara destek olmak amacıyla CertAsig Türkiye irtibat ofisi ise 2012’nin Mayıs ayı itibariyle faaliyete geçti. Deniz
sigorta işlerinin yüzde 90’ını Türk gemi sahipleri ve işletenlerinin oluşturduğu firmada
toplam yazılı primlerin yüzde 40’ını ise deniz sigortaları oluşturuyor. CertAsig, Türk
denizcilik marketinde 2008’den bu yana aktif olarak hizmet sağlıyor. Türk piyasasına
büyük önem verdiklerini ve Türkiye’deki varlıklarını devam ettirmeyi planladıklarını
söyleyen Deniz Sigortası Direktörü Todd C. Passman ve şirketin Bölge Müdürü Seda
Eraslan, CertAsig’in faaliyetlerine ilişkin ve sektöre yönelik sorularımızı yanıtladı.
Ö
ncelikle firmanızı tanıyabilir miyiz?
2003’te kurulmuş olan
CertAsig firması; satışlarını ağırlıklı olarak kurumsal müşterilere yapan, hayat dışı
sigorta branşlarında uzman bir
sigorta şirketidir. Toplam yazılı
primlerimizin yüzde 40’ını deniz
sigortaları oluşturmaktadır.
Deniz sigorta işlerimizin yüzde
90’ını ise Türk gemi sahipleri ve
işletenleri oluşturmaktadır. Deniz
sigorta poliçelerinin yazılması,
esas olarak Bükreş ve Köstence’deki merkezlerimizde gerçekleştirilmekte. Yerel denizcilik piyasasına
Tekne&Makine, P&I ve Kargo sigortası ürünlerimiz ile geniş kapsamlı olarak hizmet sunmaktayız.
Tüm deniz sigortası ile ilgili işlerimiz ise sigorta brokerleri aracılığı
ile sağlanmakta.
CertAsig, Türkiye’deki ofisini ne
zaman faaliyete geçirdi?
Türkiye’deki irtibat ofisimizi Mayıs 2012’de faaliyete geçirdik. İrtibat bürosunun kuruluş amacı
lokal Türk sigorta brokerleri ile
irtibatı sağlamak ve onlara destek
vermekle birlikte Certasig yönetimine ve sigortalama işlemlerine
de destek olmaktır.
Türkiye’deki portföyünüzde
kimler yer alıyor?
Portföyümüz ekseriyetle Akdeniz ve Karadeniz’de ticaret yapan
küçük ve orta tonajlı gemilerden
oluşmaktadır. Kuru yük ve dökme
yük gemileri, tankerler, feribotlar,
canlı hayvan gemileri, barçlar, romorkörler, servis botları ve yatlar
için hem H&M (Tekne & Makine)
hem de P&I (Koruma & Tazmin)
sigortası yapmaktayız. Ayrıca tüm
yük tipleri için de kargo sigortası
yapıyoruz. Tüm bu sigorta işlerinde ise deniz sigorta brokerleri ile
çalışmaktayız.
Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’de ofisleri bulunan CertAsig’in bu bölgelerde denizcilik
sektörüne ne ölçüde katkı sunmakta?
Romanya ve Bulgaristan’daki CertAsig ofisleri ile Türkiye’deki irtibat ofisimiz, odak noktamız olan
Karadeniz ve Doğu Akdeniz marketindeki armatörlere daha yakın
olmamıza olanak sağlıyor. Piyasaya bölgesel bilgilerle daha fazla
donanmış olarak iştirak edebiliyoruz. Bu doğrultuda, brokerlerimize daha iyi hizmet verdiğimiz ve
kendimizi bilgi bakımından tam
donanımlı ve yeterli hissettiğimiz
alanlara yönelmeye devam edeceğiz.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından, P&I
Sigortası sunmak için onaylanan
ilk Romanya merkezli sigorta
şirketisiniz. Bunun firma değerinize katkısından ve öneminden bahsedebilir misiniz?
Uzun zamandır beklenen ve Türk
marketine bağlılığımızı gösteren
çok heyecanlı bir gelişmedir. Bu
sayede portföyümüzün artacağını
ve P&I sigortasının önemine dair
bilincin gelişeceğini düşünüyoruz.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından onanmış bir sigorta şirketi olmaktan
ötürü de gurur duyuyoruz.
Türkiye denizcilik sektörü sigortalandırma sistemi hakkında ne
düşünüyorsunuz? Önümüzdeki
dönem için nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Türk denizcilik sigorta sistemi ve
kurallarının adil ve açık olduğunu düşünüyoruz. CertAsig, Türk
marketinde onanmış bir P&I sigortacısı olmaktan dolayı gurur
duyuyor. Türkiye’nin güçlü ticaret
filosuna ilişkin olarak, Türkiye’nin
hem denizci ülke mevcudiyeti
hem de deniz sigorta pazarı pozi-
tif bir gelecek vaat etmektedir.
CertAsig Türkiye’nin gelecek dönem plan ve projelerinden bahsedebilir misiniz?
CertAsig’in gelecek dönemdeki
planı Türk marketindeki işlerini
büyütmeye, kaliteli servis vermeye ve bölgesel brokerlerini desteklemeye devam etmektir. Türk
piyasasına büyük önem veriyoruz
ve Türkiye’deki varlığımızı devam
ettirmeyi planlıyoruz.
1 Temmuz 2014 Kabotaj Bayramı için denizcilik sektörüne iletmek istediğiniz mesajınız nedir?
Tüm armatörlerin ve denizcilik
sektöründeki diğer tüm çalışanların Kabotaj Bayramını kutlarız.
Türk Denizcilik sektörünün gelişmeye devam etmesini diliyoruz.
Özellikle tüm gemilere ve gemi
adamlarına sakin denizler ve güvenli yolculuklar diliyoruz.
CertAsig Türkiye’yi öne çıkaran
farkları ve avantajları
• Tüm brokerlere pozitif ve hızlı
çözüm önerileri ile hizmet sağlama
• Geçerli hasarları adil ve hızlı
bir şekilde ödeme.
• Türk denizcilik marketinde
2008’den bu yana aktif olarak hizmet sağlama
• 2M USD’yi aşan tazminat tutarları da dahil olmak üzere Türk
piyasasında bilinen birçok deniz
hasarını ödemek
• Brokerler ile P&I sigortası da
dahil olmak üzere farklı denizcilik
program yapıları üzerinde yenilikçi çalışmalar yürütmek
• Aynı gemiye ait hem P&I hem
de H&M sigortası yapabilecek kapasiteye sahip olmak
• Lloyd’s, Hannover Re, Partner
Re gibi reasürans şirketleri tarafından desteklenen çok güçlü bir
reasürans programına sahip olmak
MAYIS-HAZİRAN • | 31 |
7 DENİZ
Makale
Engin KOÇAK
Uzman Yönetici
Politika Gölgesinde Koster
Ticareti
Fena halde sıkıcı başlık attım, farkındayım. Ama hemen sayfayı çevirmeyin! Malumunuzdur, 2014’ün ikinci çeyreğinde gerçekten bölgeyi ilgilendiren çok siyasi gelişmeler görüldü ve bu yazımda bunları göz önüne alarak önümüzde neler var değerlendirmeye çalışacağım. Ben yine her zamanki gibi olayları denizcilik açısından
değerlendireyim de siz değerli koster armatör ve brokerleri belki denklemi farklı
kurarsınız.
S
ondan başa doğru gidelim…
| 32 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Mısır’da,
Muhammed
Mursi’nin indirilmesi sonrası ülke
seçime gitti ve General Abdülfettah el Sisi’yi başkanı olarak seçti.
Beğenelim ya da beğenmeyelim,
düşük katılımla da olsa bu istikrar
adına atılmış ciddi bir adımdır.
Bölgenin en büyük tahıl ithalatçısı
olan Mısır’ın istikrarı bu bölgede
koster için önemlidir. Zaten istikrar sinyalleri Mısır’dan Güney
Avrupa’ya çıkan çeşitli yüklerde
kendini göstermeye başlamıştı.
Kaldı ki, şahsen 5 -6 bin ton aralığında Karadeniz-Doğu Akdeniz
arası gibi navlun teklif eden Mısır
– Adriyatik taşımaları görmeye
başladım. Öyle ki bu durum bro-
kerlerin de ilgisini çekiyor. Ayrıca
Mısır’ın uzun mamul talebinin yılın ikinci yarısı yüzde 10 artması
bekleniyor. Çünkü yeni yönetim
konut projelerine yükleniyor ve
milyarlarca dolar harcayacağını
ifade ediyor.
Ukrayna’da da benzer bir durum
var. Petro Poroshenko, ülkede
Viktor Yanukovych’in halk hareketleri sonucu devrilmesinden
sonra seçimle göreve gelen yeni
başkan. Poroshenko’nun biz denizcileri ilgilendiren bence en
önemli özelliği hem Ukrayna Dış
İşleri Bakanlığı hem de Ukrayna
Kalkınma ve Ticaret Bakanlığı
yapmış, iş adamı kimliğiyle de öne
çıkan ‘dolu’ bir kişilik olması. Bu
birleşim bence Ukrayna’nın hem
AB ile hem de Rusya ile daha çok
kendi menfaatlerini güden bir politika geliştirmesini, her iki tarafı
da kendi ticaretini kalkındıracak
mesafede tutmaya çalışacağını
gösteriyor.
Denizcilerin bilmesi gereken en
önemli konu şu: Bu ülke, devrim
sonrası ciddi biçimde IMF’ye
AB’ye hatta ABD’ye (gerçi o bir
miktar hibe yaptı ama) milyarlarca dolar borçlandı. Diğer yandan,
Rusya’ya da enerji bakımından
bağımlı durumda. Bu borçları
ödemek için derhal kalkınmalı, ticareti hız kesmemeli. Bunun
işaretlerini nereden görüyoruz?
Geçen yazımda da bahsetmiştim,
Ukrayna’dan Kuzey Afrika’ya yarı-mamul ve mamul çelik çıkışla-
olumlu tesiri için vakit var. Türkiye yüzde 8 büyüdüğünde Karadeniz’de navlunların nasıl olduğunu,
sonra büyüme yüzde 2-3’e düşünce ne olduğunu hatırlıyoruz değil
mi? Türkiye 2013’te yüzde 4,4 büyüdü 2014-2015 için de uluslararası ekonomistler yüzde 3 civarı,
hükümet ise yine 4-4,5 civarı büyüme bekliyor. Bu durumda Karadeniz’de ticarete etki eden önemli
ithalat/ithalatçılardan Türkiye’nin
etkisi sınırlı kalacak diyebiliriz.
rı hızlandı. Son iki yıldır Güney
Avrupa’nın fiyat belirlediği Kuzey
Afrika çelik ithalatlarında Ukrayna’dan da rekabetçi fiyatlar geliyor.
Türkiye’den de bahsetmemek olmaz. Son bir yılda ülkenin seçimler dolayısıyla nasıl bir rüzgardan
etkilendiği malum. Şimdi ise istikrara doğru yeni bir yönelim
var ve her seçim geçtikten sonra
Türkiye’nin önündeki belirsizlikler de teker teker kalkacak. Fakat
hala bunun Karadeniz ticaretine
Biraz da ekonomik politikalara ve
şu son dönemdeki navlunların etkisine bakalım…
Herkesin malumudur, son bir aydır navlunlar yine tatmin edici seviyelerin altında kalmaya başladı.
Bunda tabi ki tatillerin, yukarıdaki siyasi olayların arka planının
ve yaklaşan yazın etkisi var. Fakat
bence genel olarak bu yavaşlamayı
bir de Avrupa Merkez Bankası’nın
(AMB) parasal genişleme yapacağı beklentisi var.
Ne alakası var AMB’nin koster ticaretiyle?
Güney Avrupa’nın uzun mamulleri ve çimentosu Kuzey Afrika’ya, bilhassa Cezayir’e akarken,
Türkiye’nin Avrupa’dan hurda
maliyetleri avro iken, Rusya ve
Ukrayna’nın Avrupa’ya üre, çelik,
yarı-mamül gibi ihracatlarında
avro/dolar paritesi önemli bir rol
oynarken, denizciler Avrupa’da likidite bolluğunun, avronun dolar
karşısında gerilemesinin ve faizlerin düşmesinin etkisini gözden kaçırmamalıdır diye düşünüyorum.
Bundan seneler önce AMB’nin
Amerika’daki “mevkîdaşı” Fed’in
yaptığı genişlemenin sonuçlarını
hep beraber gördük, şimdi benzer
bir önlem pakedi AMB tarafından
açıklanırsa bunun kısa-orta vadede sonuçları koster ticaretini de
etkileyecektir.
Bölgedeki ticaret de “bence” şu
aralar nefesini tutmuş, AMB’den
gelecek haberi bekliyor. Ben bu
makaleyi Haziran’ın başında yazıyorum, o yüzden neticenin ne
olacağını siz değerli okurlar muhtemelen bu satırları okurken daha
iyi değerlendiriyor olacaksınız.
MAYIS-HAZİRAN • | 33 |
ISTFIX’e gelirsek, Nisan başında hafif bir toparlanma kaydeden navlunlar, bahsettiğimiz hususlar neticesinde Mayıs ayı boyunca
biraz direnç gösterip sonrasında aşağı yönlü sert bir kırılma kaydetti. 2-4 bin DWT gemilerin bölge ortalaması olarak günlük
gelirleri (TCE) tekrar 2.000 doların altına düşerken, 4-6 bin DWT gemilerin geliri de ortalama 3.000 doların altına düştü. Büyük
koster tonajında, 6-8 bin DWT gemiler günde 4.000, 10.000 dwt’lik büyük kosterler ise 5.700 dolar civarında gelir elde ediyor.
7 DENİZ
Sağlık
Dr. Nedim ERDEM
Alman Galata Polikliniği
Genel Müdür
2002’de faaliyete başlayan Alman Galata
Polikliniği, yüzyıllardan beri İstanbul’un
denize açılan kapısı
olarak bilinen Karaköy’de, kişiye özel
sağlık hizmeti sunma
prensibiyle yoluna devam etmekte.
Kurumun, uzman
hekim kadrosu ve
modern donanımıyla,
şahısların yaşam kalitesinin devamlılığına
katkı sağlamak başlıca
hedefleri arasında yer
alıyor.
“Denizcilik Sektörüne
15 Yıldır Hizmet Sunuyoruz”
Alman Galata, 2002 yılından günümüze kadar Klinik Laboratuar alanındaki gelişmeleri sürekli izleyip, yeni sistem ve yöntemleri yapısına katarak, ilk günkü çağdaş yapısını sürdürmektedir.
| 34 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Gemilerde Çalışan Herkes Sağlık Raporu Almak Zorunda!
Profesyonel ve amatör gemi adamları, küçük balıkçılar ve sandal sahipleri gemilerde çalışan herkesin bu raporu alması zorunludur.
İlk kez gemi adamları Sağlık Yoklama Belgesi almak için başvuran adaylar ile iki
yıldan daha uzun süre denizde faal olarak çalışmamış gemi adamları adaylarının
yapılan muayeneler sonucunda Gemi Adamları Sağlık Yönergesi hükümlerine göre
fiziksel engeli yoksa (sakatlık veya hastalıkları vb.) gemi adamı olur ve sağlık raporu
almaya hak kazanırlar.
Y
aklaşık 15 yıldır Türk
Denizcilik Sektörü’ne
sağlık yönünden hizmet veren Alman Galata Polikliniği Genel Müdürü Dr.
Nedim Erdem ile bir araya geldik.
Erdem, gemi adamlarına vermiş
oldukları raporlandırma hizmeti
hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Nedim Bey bize biraz kendinizden ve denizcilik sektörüne hizmet verme serüveninizden bahsedebilir misiniz?
Üniversiteyi İstanbul’da okudum.
Yaklaşık 30 senedir bu şehirde yaşıyorum. 1991 yılında Karaköy’de
Sağlık Denetleme Merkezi’nde
doktor olarak çalışmaya başladım.
Yaklaşık 9 yıl sürdü. Denizcilik
sektörüne adım atışım bu sayede
oldu. O dönmelerde gemicilerin,
gençlerin sağlık konusunda çok
sıkıntılar yaşadığını gördüm. Liman Başkanlığı’da hemen bitişiğimizdeydi. İki yıllık kapsamlı araştırma, çalışma ve müracaatlardan
sonra burada denizcilere yönelik
hizmet veren raporlandırma kısmına ait bir klinik açma fikri doğdu. Denizcilik Müsteşarlığı’ndan
aldığımız izinle bu işe başladık.
Yaklaşık 2 yıl kadar raporlandırma konusunda denizcilerimize
hizmet verdik. Daha sonra Sahil
Sağlık Kentleri Merkezi devreye
girdi. O dönemlerde sadece göz ve
kulak muayenesi yapılıyordu. Sahil Sağlık Kentleri Merkezlerinin
devreye girmesiyle beraber uluslararası denizcilik standartlarına
uygun bir yönetmelik hazırlandı.
Biz de bu yönetmeliğe uygun olarak Sağlık Bakanlığı’ndan yetki
belgesi aldık ve müracaat neticesinde bu işi yapmaya devam ettik.
Alman Galata Polikliniği, yaklaşık
15 yıldır Türk Denizcilik Sektörü’ne sağlık yönünden hizmet
vermekte. Bunların dışında polikliniğimizde, yine belli başlı büyük
denizcilik kuruluşlarına, sağlık
yönünden gemide olabilecek durumlar konusunda danışmanlık
hizmeti verilmekte. Konumumuz
ve yerimiz itibariyle bölgede çalışanlara da sağlık hizmeti sunuluyor.
Gemi adamlarına gemi raporlandırma hizmeti sağlıyorsunuz. Bu
raporun kapsamı nedir?
Raporlandırma hizmeti, uluslararası standartlara göre Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı yönetmeliklere uygun olarak,
burada uzman doktorlarımız
tarafından 5 branş muayenesi sonucunda verilmekte. Gemi adamı
olacak kişi, verilen raporla birlikte
Sağlık Denetleme Merkezi’ne gidiyor. Orada verdiğimiz hükümlere
göre tekrardan bir sağlık yetki belgesi düzenleniyor. Gemi adamı bu
belgeyi her zaman yanında bulundurmak zorundadır. Belgenin geçerliliği 2 yıl. Bu sürenin sonunda
tekrardan mini bir check-up’dan
geçmek zorunda.
Gemiye ayak basacak tüm personele farklı bir rapor mu veriliyor?
Tabi ki kriterleri farklı. Amatör
denizcisi de var profesyoneli de…
Raporlar gemideki görev yerine
göre verilmekte. Rapor, güverte,
makine ve yarımcı sınıf şeklinde
kategorilere ayrılır. Bu kategorilere uygun standartlar geliştirilmiş
ve bizler de o standartlara uygun
olarak muayenelerimizi yapıyoruz. Merkezimizde uluslararası
geçerliliği olan bir sistem uygulanıyor. Fakat bazı denizcilik şirketleri, gemideki personelin daha
önce yaşadığı ya da olması muhtemel şikayetleri de kapsam içine
dahil edip farklı bir check-up prosedürü uygulayabiliyoruz.
Denizcilik sektörünün dışında
şahıslara bireysel olarak da hizmet sağlıyorsunuz…
Tabi ki. Polikliniğimiz Karaköy’de,
bu bölgedeki insanlara sağlık hizmeti veren en yakın kuruluştur.
Alman Galata, şık bir mekanda
hizmet kalitesi yüksek, butik kon-
septe hizmet veren, değişik branşlarla ilgili çalışmaları olan bir
polikliniktir.
Hastane gemisi projesi hakkındaki fikirleriniz nelerdir? Türkiye için geç kalınmış bir proje
midir sizce?
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin tamamı rantabl olmayabilir.
Ama bazı şeyler vardır ki prestij için yapılır. Yani olası bir durumda en yakın hastane modeli,
yüzen bir hastane olabilir. Yalova
depremini hatırlıyorum da ben o
zamanlar Sahil Sıhhıye’deydim,
yaralıları savaş gemileriyle getirmiştik güverteye. Neden hastane
gemimiz olmasın ki. Rantabl bir
şey midir? Hayır, değildir. Sonuçta
her liman şehrimizde zaten hastanemiz var. Ancak bu olası durumlarda hemen aktive edilecek bir
modeldir.
Deniz Ambulansı eksiğimiz de
var. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Deniz ambulansına nakil konusunda tedavi için değil ama tabi
ki gereksinim var. Sıhhiye’de çalıştığım dönemlerde sıkıntısını çok
yaşadık. Deniz ambulansı İstanbul’da, Adalarda yaşayan insanlar
olduğu sürece tabi ki gerekli. Gemiden hastayı alırken, en azından
onun doğru ve uygun koşullarda
hastaneye naklinde deniz ambulansı şarttır. Prestij olarak da baktığınızda bir yüzen hastane neden
olmasın. Afet ve benzeri olası durumlarda böyle bir şeyin imkanı
elimizde olması tabi ki çok önem
arz ediyor. Tabi böyle bir donanımın maliyeti 30 – 40 milyon dolar
civarındadır.
Son olarak denizcilerimiz için bir
mesajınız var mı?
Buraya muayene için gelen gemicilere her zaman söylediğim bir
sözüm vardır, onu söylemek isterim: “ İyi seyirler…”
“Alman Galata
Polikliniği, yaklaşık
15 yıldır Türk
Denizcilik Sektörü’ne sağlık
yönünden hizmet
vermekte. Bunların
dışında polikliniğimizde, yine belli
başlı büyük denizcilik kuruluşlarına,
sağlık yönünden
gemide olabilecek
durumlar
konusunda
danışmanlık hizmeti verilmekte”
MAYIS-HAZİRAN • | 35 |
7 DENİZ
Dernekler
Türk Koster armatörleri, Türk koster filosunun
durumunu masaya yatırdı
‘Türk Koster Filosunun Dünü, Bugünü, Geleceği, Fırsatlar ve Tehditler’ konulu sempozyum, yoğun bir
katılımla gerçekleşti.
Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği (KOSDER) tarafından düzenlenen ‘Türk Koster Filosunun
Dünü, Bugünü, Geleceği, Fırsatlar ve Tehditler’ konulu sempozyum, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel
Müdürü Cemalettin Şevli, HEAŞ Genel Müdürü Hasan Naipoğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Kıyı Yapıları ve Tersaneler Genel Müdürü
Hızır Reis Deniz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka ile
denizcilik sektörünün temsilcileri ve bürokratların
katılımıyla 11 Haziran 2014 tarihinde Pendik Green
Park Otel’de gerçekleşti.
| 36 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
“Türk koster armatörlüğü ve işletmeciliği, bölge
ülke ekonomileri için de çok büyük öneme haiz”
Sempozyum, Koster Armatörleri ve İşletmecileri
Derneği (KOSDER) Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki
Çakır’ın açılış konuşması ile başladı. Türk koster filo
taşımacılığı, gemileriyle, gemicileriyle, armatörüyle,
personeliyle Türk denizciliğinin büyük resminin çok
önemli bir parçası, eksikliğinde resmin tam olamayacağı, deniz taşımacılığının kökleri, omurgası ve
Türk denizciliğinin alt yapısı da diyebileceğimiz çok
önemli bir paydaşıdır diyen Çakır; “ Amacımız bölgesel taşımacılık gücü olarak koster filosunun mevcut
kapasitesinin nasıl korunacağı, geliştirileceği, yenilenebileceği ve sürdürülebileceği sorularına cevap
aramak olacaktır. Derneğimizin bir sonraki hedefi bu
organizasyonu bölge ülkelerindeki paydaşlarla birlikte uluslararası boyuta taşımak olacak.” dedi.
“Türkiye deniz ticaretinde 13’üncü sırada”
Türkiye’de 185 bin gemi adamının olduğunu söyleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
eski Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka yaptığı konuşmada dünyada Çin’den sonra en fazla gemi adamı yetiştiren ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti.
Aka, “Türkiye, gemi adamı yetiştirmede çok ciddi
bir potansiyele sahip. Türkiye’deki bu kadar önemli
eğitim altyapısına rağmen, yabancı gemilerde çalışan Türk gemi adamı sayısı yüzde 1 düzeyinde bile
değil. Türkiye deniz ticaretinde 13’üncü sırada. Umut
ediyoruz ki bu oran yükselecek. Çünkü bu işi İLO
standartlarına uygun olarak yapan bir ülke Türkiye”
açıklamasında bulundu.
“Türk bayraklı kosterlerimiz artık akdeniz’i, karadeniz’i türk gölüne çeviremiyor”
Açılış konuşmalarının ardından Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı
Suat Hayri Aka’nın başkanlığında ‘Geçmişten Günümüze Koster Filosu ve Sorunları’ konulu oturum
gerçekleşti. Oturumda ilk konuşmayı yapan Gemi
Sanayicileri Derneği(GESAD) Genel Sekreteri Mustafa Ünar, ‘Türk Kosterciliğinin Yakın Tarihi’ başlıklı
sunumu gerçekleştirdi. Ünar; “Türk deniz taşımacılığı filosunun kökleri koster taşımacılığına dayanıyor.
Koster taşımacılığının atası da, Cumhuriyet devrinin
çok öncesinde başlayan ve Anadolu kıyıları boyunca yapılan taşımacılıktır. Kosterler tükenmek üzere…
Türk Bayraklı kosterlerimiz artık Akdeniz’i, Karadeniz’i Türk gölüne çeviremiyor. Başka ülkeler bu büyük pazarı elimizden aldı. Şimdilerde gemicilik, her
limanda her gemiye uygulanan uluslararası kurallara
tabi. Ahşap tekneler,eskisi gibi limanlarda bekleyenleri olan yük gemileri değil artık” dedi.
“Kabotajın ağırlıklı yükünü 1000-3000 dwt aralığındaki oldukça yaşlı, standartları düşük gemiler
çekiyor”
KOSDER Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Akın, ‘Yerinde
Sayan Kabotaj Taşımacılığımız ve Filomuz’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Akın; “Kabotajın ağırlıklı
yükünü 1000-3000 DWT aralığındaki oldukça yaşlı,
yüksek bakım masrafları nedeniyle bakımsız kalmış,
yakıt sarfiyatları uygun olmayan, sigorta masrafları
yüksek, standartları düşük gemiler çekiyor. Bu yaşlı
filo, yurtiçi yük taşımalarının denizyoluna kaydırılmasıyla oluşacak yükleri taşımakta hem verimsiz
olacaktır, hem de yetersiz kalacaktır. Kabotaj taşımacılığının doğasında olan düşük maliyetleri yakalayabilmek için, yakıt sarfiyatı optimum seviyede olan
gemiler gerekmektedir. ” dedi.
“Dünya deniz ticaret filosu 10 yılda tam 2 misli
büyüyerek, 2012 sonu itibariyle 1.63 Milyar dwt’e
ulaştı”
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekan
Yardımcısı Doç. Dr. Durmuş Ali Deveci, ‘Avrupa ve
MENA ülkelerindeki ekonomik gelişmelerin bölge
yakın deniz ticaretine etkileri ve öngörüler’ başlıklı
sunumu gerçekleştirdi. Deveci; “Dünya deniz ticaret
filosu 2001-2012 yılları arasında 10 yılda tam 2 misli
büyüdü. Filo 2012 sonu itibariyle 1.63 milyar DWT’e
ulaştı. Dünya ticareti ise 2012 yılında ise yüzde 2,3;
2013 yılında ise yüzde 2,1 büyüyebildi. Dünya ticaretinin 2014 yılı büyüme tahmini yüzde 4,7, 2015 yılı
için ise yüzde 5.3.” dedi.
“Kostersiz filo, nefersiz ordu gibidir”
KOSDER Kurucu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Hüseyin Kocabaş, ‘Türk Bayrağı-Kolay Bayrak Mukayesesi’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Kocabaş ;
Dernekler
“Türk sahipli koster kuru yük filosunun bayrak dağılımına bakıldığında, 2011 yılında Türk bayraklı koster filosunun 1.321.000 dwt iken aynı yıl yabancı
bayraklı koster filosu 1.757.000 dwt’ye ulaştı. 2012
yılında Türk bayraklı filonun 1.246.000 dwt’a gerilerken yabancı bayrakta 1.742.000 dwt’a geriledi, nihayetinde geçen yıl Türk bayrağındaki koster
filosu 1.200.000 dwt iken yabancı bayraktaki filo
1.650.000 dwt oldu. Oransal olarak bakıldığında
toplamda, Türk armatörlü koster filosunun yüzde
42’si Türk bayrağında , yüzde 58’i ise yabancı bayrakta. Yabancı bayrağın payı hala yüze 50 üzerindedir.
Türk koster filosundaki azalma orantısal olarak Türk
ve yabancı bayraklı kosterlere de yansıdı. Bu azalmaya en önemli etkenin son 5 yıldır yaşanan krizin ve
dolayısıyla yaşlı gemilerin hurdaya ayrılması olduğunu söyleyebiliriz. Kostersiz filo, nefersiz ordu gibidir.”
dedi.
‘Koster Piyasaları, Mevcut Durum ve Görünüm’ konulu, Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan’ın yönettiği 2. Oturumda ise ilk sunumu ‘Türk
Koster Filosunu Yenileme Projesi’ ile KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır gerçekleştirdi.
“Türk yıldızı projesi türk tersaneleri ve ilgili yan sanayi için iş imkanı yaratacak”
Türk koster filosunun yenilenmesine dikkat çeken
Çakır, Türk Yıldızı projesinin başlangıç olarak 5.200
dwt kapasitede tasarlanmasının sebebinin de 4.0006.000 dwt segmentinin hızla yaşlanıyor oluşuna bağladı. Projenin ilk etapta 10 adet 5,200 dwt’lik genel
kuru yük gemisinin inşasına bağlı olduğunun altını
çizdi.
“Türk yıldızı projesi uzun vadede kolaylıklar ve tasarruf oluşturacaktır”
Türk Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim
Kurulu Başkanı Murat Kıran, ‘Türk Koster Filosunu
Yenileme Projesi’nin gemi inşa sanayine potansiyel katkıları’ başlıklı sunumu gerçekleştirdi. Kıran ;
“Türk Yıldızı projesiyle Türk gemi inşa sanayi ve gemi
yan sanayi büyük kazanımlar elde edecektir.” dedi.
“Türk koster filosu son 5 yılda yüzde 20 küçüldü”
‘Kuru yük ve genel kargo gemileri navlun endeksi,
filo hurda ve alım-satım piyasaları’ konulu sunumunu gerçekleştiren ISTFIX Araştırma Müdürü Engin
Koçak, son 5 yılda filonun yüzde 20 küçüldüğüne dikkat çekerek, 550 civarında geminin faaliyetten çekildiği bilgisini verdi. , Karadeniz ve Akdeniz faal koster
filosunu ele alan Koçak; “2009’da 12,3 milyon dwt
ve 2.500 parçadan müteşekkil olan bölge filosu 2013
sonu itibariyle 10 mln DWT ve 2.000 adet sınırının
altına düştü. Halihazırda 60 kadar gemi de tutuklu
MAYIS-HAZİRAN • | 37 |
7 DENİZ
Dernekler
veya laid-up vaziyette. Bölgede faal koster filosunun
ortalama yaşı 21,6’dır.2012’de 800.000 dwt olan
Avrupa koster sipariş defteri 750.000 dwt civarında
seyrediyor. 2013 sonu itibariyle Türk koster kuru yük
filosu toplam 2,85 mln DWT kapasiteye düştü. Faal
Türk koster filosunun ortalama yaşı 24,7 olup bölge
ortalamasının da üzerindedir. Filodan her sene 40 civarı gemi eksiliyor. Filonun tonaj olarak yüzde 55’i,
adet olarak ise yüzde 66’sı 20 yaşın üzerinde.1.000
– 12.000 DWT Koster kuru/genel yük filosu bölge dahilinde daralıyor. Türk sahipli koster filosu ise ortalama yaşının yüksek olmasının da etkisiyle, daha hızlı
küçülüyor” dedi.
“Yüzde 55-60’lık bir artış söz konusu”
MCE Kargo Filo Müdürü Adnan Keven, ‘Deniz-nehir
tipi gemi piyasaları’ konusunda yaptığı konuşmada;
“ 2020’de güncel inşa hızı ile 40 yaş altında 719 adet
ortalama gemi kalabilecek. Bu gemilerin yüzde 60
ortalama ile Azak denizinde çalışacağını varsayarsak
toplamda 430 gemi ve 1,800,000.00 dwt taşıma kapasitesi elde ederiz. 2014 itibari ile Azak’da 600 parçada 2,350,000 dwt gemi olduğunu öngörüyoruz.
Gemi kapasitesinde yüzde 25-30’luk bir azalmaya
| 38 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
karşılık yükte yüzde 55-60’lık bir artış söz konusu”
dedi.
“Türk bayraklı 46 adet, yabancı bayraklı 63 adet gemimiz var”
Bureau Veritas Türkiye ve Hazar Denizi Ülkeleri Denizcilik Genel Müdürü Kerem Kiper, ‘Klas kuruluşları
gözüyle Türk koster filosu, yeni kurallar gölgesinde
koster taşımacılığı’ başlıklı sunumunda, yeni kuralların yaş ortalaması hayli ileri olan Türk koster filosuna
olabilecek etkilerini anlattı. Kiper, “Haziran 2014 itibariyle BV klası altındaki mevcut kosterlerimiz hakkında bilgi verecek olursak, kimyasal ve ürün tankeri
olarak dwt kapasitesi 500 – 10000 t arasında toplam
111 adet gemimiz var. Filo yaş ortalamamız 6.7 yıl.
500 – 3000 dwt arası 20 gemi, 3000 – 6000 dwt arası
36 gemi, 6000 – 10000 dwt arası 55 gemiye sahibiz.
Türk Bayraklı 46 adet, yabancı Bayraklı 63 adet gemimiz var” dedi.Koster Armatörleri ve İşletmecileri
Derneği (KOSDER) tarafından düzenlenen ‘Türk Koster Filosunun Dünü, Bugünü, Geleceği, Fırsatlar ve
Tehditler’ konulu sempozyum, katılımcılara ve sponsorlara plaketlerinin verilmesi ve fotoğraf çekiminin
ardından sona erdi.
Gemi sahibi cezai
yükümlülüklerle karşı karşıya
kalmamak için
kargo dokümanlarının hazırlanması
işlemini ancak
güvenilir ve bilinen
aracı kurumlar ve
acenteler tarafından yapılmasına
izin vermelidir.
MAYIS-HAZİRAN • | 39 |
7 DENİZ
Hüsnü Murat ERENLİ
Nort Sea Tankers
Makale
Yeni inşaalar halihazırda projelendirilmeye başladıysa da ciddi bir sipariş üç
ana kalemde dayanacaktır. Bunları sektördeki aktivite ve arz talep dengesi, düzenlemelerdeki değişimler ve yeni teknolojilerin ölçek ekonomisine geçişleri
olarak özetleyebiliriz.
2014 ve Koster Kimyasal
Tankerleri
2014 yılı Mayıs itibari ile gelişmiş ülkeler açısından, nispeten bir ekonomik büyüme trendine dönüşü müjdelemekte. Yine bir kimyasal nakliye talep göstergesi
olarak, Avrupa Emlak piyasası, (İtalya ve İspanya gözardı edildiğinde) bir toparlanma sinyali veriyor.
| 40 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
K
oster Kimyasal Tankerler ve Tankercilik, milletçe pek de
yabancı olduğumuz
bir segment değil. Son 25 senede Tuzla ve ülkemiz bu nispeten
kompike taşımacılık konusunu bir
ihtisas alanı olarak seçti. Ciddi bir
tecrübe birikimi elde etti ve kimyasal tanker alanında siparişlerin
adresi oldu.
Yakın zamanda bu segmentte oluşan aşırı kapasite sonucu zoraki
armatör olmak durumunda kalan
tersaneler bu süreçten güçlenerek
çıkacaktır. Bir son kullanıcı olarak
tecrübesini arttıran tersanelerimizin bundan sonraki inşaaları
önemli ölçüde gelişecektir.
Öte yandan, tünelin ucunda uzak
da olsa bir ışık artık net bir şekilde
görünüyor. Ve yine artık eminiz
ki bu gelen ışık bir trenden ziyade yine yükselen piyasalara ait.
Elbette kestiremediğimiz, kalan
tünel mesafesinin kesin uzunluğu.
Umutlu olmak için iyi sebeplerimiz var. 2014 yılı Mayıs itibari ile
gelişmiş ülkeler açısından, nispeten bir ekonomik büyüme trendine dönüşü müjdelemekte. Yine bir
kimyasal nakliye talep göstergesi
tanker inşası konusunda hala pek
aktif görünmüyor. Geçtiğimiz
döngü de sütten ağzı yananlar, yoğurdu üfleme çabası içinde. Geçmiş yıllarda Türk tersanelerinde
inşa edilmiş kimyasal tankerleri,
teslim tarihlerinin 6-8 sene ertesinde, yeni inşa satış bedellerinin
yüzde 50-55’i gibi fiyatlara alıcı
bulmakta. Görünen o ki bir süre
daha sektördeki yoğun aktivite
bu varlıkların el değiştirmesinden
kaynaklanacak.
olarak, Avrupa Emlak piyasası,
(İtalya ve İspanya gözardı edildiğinde) bir toparlanma sinyali veriyor. Avrupa otomobil piyasası ise
Nisan itibari ile 6 ay önce girdiği
büyüme trendini devam ettiriyor.
Her ne kadar asıl büyüme Dacia
gibi nispeten ucuz ürünlerde gerçekleşiyor da olsa genel anlamda
aktivite iyi yönde.
Dünya tersaneleri ise kimyasal
Yeni inşaalar halihazırda projelendirilmeye başladıysa da, ciddi bir
sipariş üç ana kalemde dayanacaktır. Bunları sektördeki aktivite
ve arz talep dengesi, düzenlemelerdeki değişimler ve yeni teknolojilerin ölçek ekonomisine geçişleri olarak özetleyebiliriz.
törü iflasa sürükledi. Bu açıdan,
ciddi oyuncular ve finans kurumları, sipariş vermeden önce, direkt
kimyasal talebin ivmesini ve filo
eksikliğini görmek isteyeceklerdir.
Bir başka önemli faktör sektöre
getirilen yeni düzenlemeler ve
bunların mali yükleri. Özellikle
koster filosunun faaliyet alanı itibari ile yakıt ve ballast arıtma konusunda planlanan değişiklikler,
maliyetleri ciddi şekilde etkileyebilir.
Son olarak da beklenen düzenlemelere uyum ve tasarrufu arttırmakta önerilen yeni teknolojilerin uygun maliyetlere düşmesi
için ölçek ekonomilerine geçişleri
önemli bir faktör olacaktır. Bu
teknolojilerin değişik gemi filo-
Bu saydığımız kalemlerden en
önemlisi sektördeki aktivite ve arz
talep dengesi. Dökme kimyasal
taşımacılik talebi geçmiş 10 yılda
hedeflenen hacimsel büyümeleri
gerçekleştirmediği artık bir sır değil. Geçmişte aşırı hızla büyüyen
bu filo ve yaşanan ekonomik krizler sonucu daralan talep, sektör
oyuncularını ciddi bir sükutu hayale uğrattı ve hatta bir çok arma-
larında uygulamaları, kimyasal
filosu siparişleri için bir fırsat yaratacaktır.
Son söz olarak, önümüzdeki yıl
içerisinde, Koster Kimyasal Tan-
“Geçmiş yıllarda
Türk tersanelerinde inşa edilmiş
kimyasal tankerleri, teslim tarihlerinin 6-8 sene
ertesinde, yeni
inşa satış bedellerinin yüzde 50-55’i
gibi fiyatlara alıcı
bulmakta. Görünen
o ki bir süre daha
sektördeki yoğun
aktivite bu varlıkların el değiştirmesinden kaynaklanacak”
ker piyasasında yeni inşadan ziyade S&P bazlı ikinci el gemi alımlarının devamını beklemek gerçekci
olacaktır.
MAYIS-HAZİRAN • | 41 |
7 DENİZ
Can BESEV
Yönetici-Analist
Makale
İyi bir alıcı olmak, “mazotçuyu aramak”
dan ibaret değildir, çünkü tüm fiziksel
ikmalciler, yakıt tüccarları, limanlar, yakıt özellikleri, olabilecek sorunlar, kurallar, yakıt hukuku gibi değişik başlıklarda
detaylı bilgi sahibi olmayı gerektirir. Bu
bilgileri bir araya getirip uygulayabilen
bir denizcilik firması rakiplerine karşı
önemli bir fiyat avantajı sağlamış olur ve
dolayısıyla daha rekabetçi, kazançlı olur.
İşte bu bir “Yakıt Stratejisi”dir.
| 42 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
S
trateji, bugünlerde çok
sıkça duyduğumuz bir kelime… Haberlerde, şirketlerin internet sitelerinde,
günlük konuşmalarda, siyasette
ve daha birçok yerde yerli-yersiz
kullanılan bir kelimedir. Ancak
yakından bakıldığında, yersiz kullanımların daha çok olduğunu görüyoruz. Çünkü “strateji” kelimesi
iş dünyası dilinde, eklendiği şeye
bir önem, ağırlık katıyor. Strateji;
hedefler, planlar, amaçlar, sloganlar, metotlar ve daha birçok şey
değildir.
Yakın zamanlarda “Bizim stratejimiz bu sene iki gemi almak” diyen
bir armatöre sordum, bu hedef
değil mi neden strateji diyorsunuz
ki diye, ccevabı, “Öyle daha süslü
duruyor, daha kurumsal oluyor”
Yakıt Stratejisi
oldu. En basit anlamda strateji
nedir diye düşünürsek, diyebiliriz
ki imkanların en uygun ve verimli şekilde değerlendirilmesidir. O
kadar çok karmaşık tanımlar var
ki bu kavram sanki bir anatomi
konusu haline geldi ve bazı “üst
düzey” ve “özel eğitimli müdür”lere mahsus bir süsleme sanatı oldu.
Halbuki sadeleştirirsek, hayatın
içinde her aşamasında olan ve aslında herkes tarafından kullanılan
bir şey olduğunu da görüyoruz,
çünkü esası: 5N1K: Ne, Nerede,
Ne Zaman, Nasıl, Neden ve Kim?
Konuşmak değil de gerçekten sürekli 5N1K’yı her konuda sorgulayıp, bunu yetenekler ve imkanlarla birleştirip buna göre tercihleri
yapmak konusuna ciddiyetle yaklaşıldığında işte burada bir strateji
sahibi olmaya başlanıyor. Burada
ne oluyor?
Yakıt stratejisi sahibi olmak için
de evvela hem işletme içinde hem
de dışarıda neler oluyor bunu bir
tahlil etmek lazım. Kulağa kolay
gelse de aslında çok zor bir iş. İçeride; finans, bilgi, yetenek ve imkanların envanterini yapıp bunları
dışarıda olup bitenle birleştirip,
sürdürülebilir avantaj sağlamak
hiç de kolay değil. Ama yine biraz
daha yoğunlaşıp tek bir kelimeye
odaklanırsak, tek bir sonuca varabiliriz: Bilgi; işte esas yapı taşı
budur.
Maalesef bugün karşılaştığımız
çoğu alıcılar, bazen korkulacak
derecede bilgiden yoksunlar. Bu
cehaletin maliyeti ise gerçekten
çok yüksek olabiliyor. Bu sadece
alıcılar ile sınırlı da değil. Çünkü
REKLAM
olur ve dolayısıyla daha rekabetçi, kazançlı olur. İşte bu bir “Yakıt
Stratejisi”dir.
yakıtla ilgili tüm halkaların birbiriyle uyumu, üstün bilgisi ve kontrol mekanizması şarttır.
İlk ele alınması gereken konu, az
yakmak olmalı. Çünkü ne kadar
ucuza almaya odaklanılsa da gereksiz yakıt harcanan bir gemide
bu, dibi delik kovaya su doldurmak gibi oluyor. Bu konuda, kara
ve deniz personelinin iyi bir planlama, bakım ve sürekli eğitim ile
sarfiyatı asgari düzeye indirmek
gerekiyor.
Alıcının da bu az yakan gemiye
ucuz, eksiksiz ve kaliteli yakıtı sağlaması gerekiyor ki bunlar
tamamen ayrı ayrı ihtisas konusudur. İyi bir alıcı olmak “mazotçuyu aramak” dan ibaret değildir,
çünkü tüm fiziksel ikmalciler,
yakıt tüccarları, limanlar, yakıt
özellikleri, olabilecek sorunlar,
kurallar, yakıt hukuku gibi değişik başlıklarda detaylı bilgi sahibi
olmayı gerektirir.
Bu bilgileri uyum içinde bir araya getirip uygulayabilen bir denizcilik firması rakiplerine karşı
önemli bir fiyat avantajı sağlamış
Verebileceğimiz örnekler çok çeşitli ama mesela son zamanlarda
karşılaştığımız vakalara bakarsak,
bir armatörün şaibeli bir yakıt
tüccarından aldığı yakıtın bedelini iki kere ödemek zorunda
kaldığını gördük, bir armatörün
“ucuz” sandığı yakıttan her seferinde yüzde 5 eksik ikmal yapıldığını duyduk, başka bir armatörün
alıcısının ahlaksız bir tüccardan
komisyon aldığını işittik, kalitesiz
yakıt yüzünden bozulan makineleri okuduk, plansız operasyon
müdürlerinin boş yere alakasız
yerlerde binlerce dolar zararla ikmal yapmaya çalıştığını gördük
ve buraya sığdıramayacağız kadar
içimizi acıtan şeylere şahit olduk.
Birinci sınıf ikmalcilerle direkt
çalışmak yerine yakıt tefecilerine
emeklerini kaptıranları üzülerek
dinledik ama aynı zamanda işine,
gemisine sahip çıkan titiz ve bilgili
armatörleri de gördük.
Çok zor kazanan, zor koşullar altında var oluş mücadelesi veren
denizciliğimizden cehalet, iş bilmezlik, umursamazlık ve maalesef bazen kötü niyetle çalınan çok
değerli yarınlardır bunlar. “Mazot
işte” denilip geçilen günler artık
çok geride kaldı, çünkü tonu 3040 dolardan bin dolara çıktı ve
maliyetlerin yüzde 70-80’ini oluşturan bir kalem oldu. Emisyon
kontrolleriyle zaten yüksek olan
yakıt fiyatları daha da artacak,
tonu bin 500- 2 bin dolar aralığına
yükselecek.
Geçmiş zamanların hataları yüzünden bugün günü kurtarmaya
odaklı armatör için bunlar belki bir lüks, bir hayal ama çıplak
gerçek bu. Ödeme güçlüğü çeken
“Kulağa kolay gelse
de aslında çok zor
bir iş. İçeride; finans,
bilgi, yetenek ve imkanların envanterini
yapıp bunları dışarıda
olup bitenle birleştirip,
sürdürülebilir avantaj
sağlamak hiç de kolay
değil. Ama yine biraz
daha yoğunlaşıp tek
bir kelimeye odaklanırsak, tek bir sonuca
varabiliriz: Bilgi; işte
esas yapı taşı budur. ”
armatör navluna göre akrobasi
yaparken, vadeler arası fark olsun
derken bunları düşünmesi, uygulaması tabii ki zor. Denizciliğe sırf
sıfat olsun diye giren bir armatörün de gelen parayı başka yerlere
kullanıp gemi için ‘Allah Kerim’
diyenleri ve kendi krallıklarını
ilan edip kafalarına göre iş yapan
Operasyon müdürlerini de ayrı
tutmak lazım belki de. Ama bizim
sözümüz, denizciliği bir sanat olarak görenlere ve sanatında en iyisi
olmak isteyenlere çünkü strateji
MAYIS-HAZİRAN • | 43 |
de eski Yunanca da; “generalin sanatı” anlamına gelir.
Bugün daha iyi olmak için, geleceğe hazır olabilmek için yakıt eğitimi, yakıt bilinci, farkındalık ve
neticesinde yakıt stratejisi sahibi
olmak bir süs değil, denizcilik sanatının icabıdır.
7 DENİZ
Deniz Sigortaları
Murat İLERİ
Marsh Denizcilik Sigortaları Yöneticisi
Marsh, Sigorta Brokerliği
Konusunda Dünyanın Öncüsü
| 44 | • MAYIS-HAZİRAN
Türkiye’deki brokerlik piyasasında da lider konumda olan Marsh,
Türkiye’deki birçok büyük projenin sigortalanmasında yer almasının
yanı sıra, sadece denizcilik değil sigorta piyasasının tüm alanlarında
etkinliği olan ve ciddi bilgi birikimi ile geniş bir müşteri portföyüne
sahip global bir şirkettir.
7 DENİZ
D
ünyanın lider sigorta brokerliği ve risk
yönetimi şirketi olan
Marsh’ın özellikle New
York, Londra, Paris, Oslo, Madrid,
Singapur, Tokyo, Antwerp gibi
önemli merkezlerdeki ana ofislerinin yanı sıra endüstrinin ve sigorta ihtiyacının olduğu her yerde
ofisleri bulunmaktadır.
New York ve Londra borsasında
hisseleri işlem gören Marsh, 52
binden fazla çalışanı olan Marsh
& McLennan Şirketler Grubunun
bir parçası olarak sigorta brokerliği ve risk yönetimi alanında hizmet veriyor. Marsh & McLennan
Şirketler Grubu altında bulunan
Guy Carpenter ise Mayıs ayı itibariyle Türkiye operasyonlarını
yürütmek için girişimlere başladı. İnsan kaynakları yönetimi
alanında; emeklilik, yan haklar,
aktüeryal değerleme, birleşme ve
satın almalar gibi konularda uzun
yıllardır İstanbul’da hizmet veren
Mercer da yine Marsh & McLennan Şirketler Grubuna bağlı bir
şirkettir. Marsh & McLennan’ına
bağlı olarak müşterilerine strateji, operasyon, risk yönetimi, organizasyon dönüşümü ve liderlik
gelişimi alanlarında danışmanlık
hizmeti sunan şirketi ise Oliver
Wyman’dır.
Sigorta Brokeri Kimdir?
Sigorta brokeri, sigortalıyla sigorta şirketi arasındaki ilişkiyi
kurup, poliçenin düzenlenmesi
ve sonrasında hizmet veren aracı
kuruluştur diyen Marsh Denizcilik Sigortaları Yöneticisi Kapt.
Murat İleri; “Türkiye’deki uygulamada broker ve acenta gibi iki
farklı kavram var. Acentalar daha
çok sigorta şirketlerinin temsilcisi
olarak çalışırlar ve hizmet verirler.
Brokerlerin acentalardan farkı ise
daha çok müşteri tarafında olup,
tüm sigorta şirketleri ile çalışan,
müşteriye daha yakın olan kuruluşlardır. Dolayısıyla bizim için en
önemli şey tabi ki sektörel dengeler ayrı ama müşterinin en iyi poliçeyi en iyi şartlarla sahip olması
ve o konuda hizmet vermektir”
diyerek açıklıyor.
Türkiye’de Piyasanın Üçte Birinden Fazlasına Sahip
Son 10 yılda ülkenin büyüme
trendine paralel olarak Marsh’ın
oldukça büyüdüğüne dikkat çeken
Kapt. İleri; “Marsh, Türkiye’deki sigorta brokerlik piyasasının
öncüsü. Türkiye’deki hemen her
projede yer alan Marsh’ın müşteri portföyünde büyük sanayi yatırımları, büyük holding ve grup
şirketlerin yatırımları, Türkiye’de
bulunan birçok yabancı şirketinin
yatırımları, uluslararası şirketlerin
Türkiye’deki yatırımları bulunuyor. Biz sadece denizcilik alanında
değil sigorta piyasasının tüm alanlarında ciddi bir piyasa payına sahibiz” dedi.
Global olarak gemilerin yüzde
20’sinden fazlasının sigorta işlerine dahil olan Marsh, P&I (Protection & Indemnity), yani koruma
ve tazmin sigortası açısından ise
grup kulüplerindeki gemilerin
yüzde 18’lik gibi bir kısmını çeşitli ofislerinde yürütüyor. Kapt.
İleri, özellikle Lloyd’s ve Kıta
Avrupa’sındaki sigortacıların ve
tekne sigortalarının merkezi olduğunu belirtti. Kapt. İleri; “Marsh
çok ciddi bir leverage ve portföye sahip. Türkiye’de son 15 yıldır
denizcilik sigortaları konusunda
oldukça aktif. Denizcilik sektöründeki büyük firmaların tekne
ve P&I sigortaları Marsh tarafından yapılıyor. Yine enerji gemileri, askeri inşa gemileri, ciddi bir
know-how ve network gerektiren
işlerde finansal risklerin sigortalanması gibi birçok işle ilgili
hizmetleri Marsh veriyor. Ayrıca
Marsh Türkiye ana merkezi olan
İstanbul dışında Ankara, İzmir,
Bursa, Adana, Gaziantep bölge
ofislerinde toplam 350’yi aşkın
personeli tüm Türkiye’ye hizmet
veriyor. Çalışma sistemimizden
bahsedecek olursam, her özel
sektör için ayrı bir ekibimiz var.
Bu ekip sadece kendi alanında
uzman ve yalnız o işleri yürüten
kişilerden oluşur. Denizcilik tekne sigortaları kısmında 12 kişilik
bir ekibimiz var. Hasar ve finansal
anlamda hizmet veren arkadaşlarla beraber, çoğunlukla Londra ile
beraber işleri yürütüyoruz. Fakat
genel olarak dünyadaki tüm piyasalar ile çalışmalarımız mevcut”
diyerek dünyada özellikle de Kıta
Avrupa’sında denizcilik ve tekne
sigortaları açısından çok ciddi bir
kapasitenin olduğuna da dikkat
çekti.
Piyasada Çok Ciddi Bir Fiyat Rekabeti Var
Piyasada çok ciddi bir fiyat rekabetinin olduğunu ifade eden
Kapt. İleri, gemilerin teknik olarak yaşlarının azalmasının ve
gençleşmesinin bu rekabeti daha
da arttırdığını belirterek; “Sigorta
dallarına kıyasla rekabetin daha
yüksek olduğu ve sürekli yeni firmaların eklendiği bir sektörümüz
var. Fiyatlandırma açısından ise
oldukça gevşek, P&I açısından
“Müşterilerimize
yeri geldiğinde,
eğer filolarının
tipi buna uygun
ise sigortalarını
Londra’da ya da
İskandinav pazarında yapmalarını
tavsiye ediyoruz.
Çünkü onlar hem
denizciliğin dilini
anlayan insanlar
hem de denizcilik
uluslararası bir iş
olduğu için bu konuda daha yetkin
ve etkilidirler.”
MAYIS-HAZİRAN • | 45 |
7 DENİZ
Deniz Sigortaları
| 46 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
bakarsak daha regüle ve rekabetin az olduğu, belli kurallarla P&I
şirketlerinin birbirlerini bağladığı
bir piyasa mevcut. Fakat müşteriler nezdinde sahip olduğumuz
data ve know-how ile çok ciddi bir
hizmet avantajı sağlayabiliyoruz.
Bunlar özellikle LPG ve konteyner
gemileri gibi Türkiye’de çok fazla
olmayan, dolayısıyla lokal bir sigortacının veya brokerin çok fazla
karşılaştırma yapma şansının olmadığı kulvarlar olabiliyor. Fiyatlandırma ve piyasa açısından ise
dünya üzerinde akla gelebilecek,
bu anlamda oyunu kuran bütün
sigorta şirketleri ile çok yoğun ve
ciddi bir ilişkiye sahibiz. Ayrıca
Marsh hem uluslararası hem de
lokal kurallar konusunda aşırı
titiz. İşin ya da gelirin ne olduğu
bizim için ikinci planda gelir. Eğer
uluslararası ambargolar gibi kuralların dışında bir durum varsa
kesinlikle o işe girmiyoruz” dedi.
Marsh’ın market hacmi
Marine brokerleri dışında her
alanda müşterinin taleplerine ve
ihtiyaçlarına cevap verdiklerini
belirten Kapt. İleri; müşteri farklı alanlarda çalışıyor ve hizmet
almak istiyor olsa dahi, sorduğu
her soruya Marsh tarafından bir
yanıt alabileceğini ve bu konuda
çok büyük bir veri havuzuna sahip olduklarını vurguladı. Kapt.
İleri; “Global olduğumuz için bu
açıdan büyük bir avantaja sahibiz.
Dolayısıyla bir müşteri hakkında
çalışırken veya rapor hazırlarken,
elimizde çalışmayı kıyaslayabileceğimiz çok fazla veri var. Herhangi bir piyasaya bağlılığımız
ve herhangi bir sigorta şirketi ile
yakın bir ilişkimiz yok. Ayrıca
her zaman müşterilerimizin önceliklerine önem verir ve onların
ihtiyacına yönelik çalışmalar hazırlarız. Marsh, denizcilik sigortaları açısından her daim ilk 5 brokerden biri olarak hem uzmanlığı
hem de portföyü konusunda çok
ciddi bir donanıma sahiptir.”
Türkiye’de Büyük Gemiler İçin
Ciddi Bir Sigorta Piyasası Yok!
Günümüzde ise tekne sigortaları
konusunda fazlasıyla büyük bir
kapasite mevcut. Şu anda her şey
sigortalanabilir durumda. Fiyatlar ise rekabet dolayısıyla gevşeme eğiliminde. Büyük tonajlı
gemilerin sigortası konusunda
Türkiye’de yeterli sigorta piyasası
bulunmamakta. Ancak geçmişe
bakıldığı zaman birçok sigorta şirketinin tekne sigortaları kısmında
bir dönem çalışıp daha sonra vazgeçtiğini gördük. Yabancı bayraklı
Türk gemileri açısından bakarsak
Türk armatörlerinin büyük bir
kısmının yatırımları Londra’da
veya İskandinav pazarında sigortalıdır. Bilindiği üzere o piyasalar geleneksel olarak denizcilik
sigortaları yapan, yüzlerce yıldır
gemi sigortalayan piyasalardır.
Müşterilerimize yeri geldiğinde,
eğer filolarının tipi buna uygun
ise sigortalarını Londra’da ya da
İskandinav pazarında yapmalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü onlar
hem denizciliğin dilini anlayan
insanlar hem de denizcilik uluslararası bir iş olduğu için bu konuda
daha yetkin ve etkilidirler. Ayrıca
hasar ödemesi ve sigortacılığın
temel prensipleri konularında son
derece hassaslar. Tabi bu biraz
da sektörün içerisinde çok uzun
yıllar olmalarından kaynaklanıyor. Bizim Marsh olarak 2015
yılı için beklentilerimiz, şirketin
geneli adına konuşmak gerekirse,
büyüme trendinde bir miktar yavaşlama olacağı. Ancak bazen bu
durumlar bizim gibi şirketler için
avantaj haline gelebiliyor. Özellikle 2000’deki krizde bunu yaşadık.
Dolayısıyla stratejimizi, yine böyle bir kriz kapıdaysa bunu nasıl
avantaja cevirebileceğimiz üzerine
kurduk” dedi.
Türkiye’de, İnsanların Riske Ve
Sigortaya Bakış Açıları Değişti
Piyasaların sertleştiği, finansal
olarak krizlerin yaşandığı durumlarda şirketlerin maliyetler, teminatlar ve sigorta gereksinimlerini
de tekrar gözden geçirme ihtiyacı
duyduklarını söyleyen Kapt. İleri;
“Maliyetlerini nasıl azaltabileceklerini düşündükleri gibi diğer
taraftan da risk algıları ve bakış
açılarını da değiştiriyorlar. Zaten
zor olan bir piyasada herhangi bir
riski de göze almak istemiyorlar.
Tabi bu sadece denizcilik için değil, tüm sigorta piyasası için geçerli bir durum. Türkiye artık eskisi
gibi bir ülke değil. Şu an çok daha
global, dışarıyla olan ilişkisi geçmişe nazaran güçlü ve vizyonu geniş insan sayısının arttığı bir ülke
oldu. Birçok uluslararası şirket artık Türkiye’de iş yapıyor ya da ortakları var. Dolayısıyla insanların
riske ve sigortaya bakış açıları da
değişiyor. Önümüzdeki 10 yılda
bunun her alanda ve pozitif yönde
ilerleyerek değişeceğini düşünüyorum” dedi.
Kapt. Murat İleri’nin Kabotaj
Bayramı mesajı:
Temennim Türk denizciliğinin
gelişmesi için devletin desteğinin
devam etmesi yönünde. Özellikle
gemi inşa, tersaneler ve denizcilik
firmaları konusunda bu desteğin sürekliliğinin sağlanması çok
önemli, çünkü buna çok ihtiyacımız var. Bu sektör çok önemli ve
ciddi iş hacmi yaratan bir sektör.
Umuyorum ki Kabotaj Bayramı vesilesi ile Ankara geçmişte
Kore’de, şu anda hâlihazırda Almanya’da ve Norveç’te olduğu gibi
birtakım yaptırım ve sübvansiyonlarla sektöre olan desteklerini devam ettirir. Bu hepimiz için
hayati derecede önemli. Çünkü
denizcilik piyasasında neredeyse
2008 Ekim’inden bu yana devam
eden zorlu piyasa koşullarının
devam edeceğini düşünüyorum.
Belki yukarı aşağı oynamalar görülür ama 2003 ile 2008 arasındaki dönemin kesinlikle yaşanmayacağını düşünüyorum. Yaşanabilir
bir çevrenin de önümüzdeki 5 yıl
boyunca olacağını sanmıyorum.
Tersanelerinde artık ikinci bir safhaya geçmeleri gerekiyor. Kore’nin
1970’lerde başlayıp 1990’larda
yaptığı atılımı Türk tersanelerinin
yapma zamanı geldi. Tersanelerin
büyük kurumsal yapılar haline
gelebilmesi için devletin desteği
ve yatırımcıları cesaretlendirmesi
önemli.
Gemi İnşa
MAYIS-HAZİRAN • | 47 |
7 DENİZ
Makale
Sedat ALTUNAY
Marina ve Kruvaziyer
Liman
Yatırım Danışmanı
Yaz bitmeden eğer başka bir orta yol
bulunmaz ise bazı büyük firmalar ve şirketler, operasyonel varlıklarını bir gecede yitirecekler ve birçok kalifiye iş gücü
aniden kendini işsiz bulacak.
Kruvaziyer Turizminde Son
Durum
G
örünen o ki büyük ve önemli komşumuz
Rusya’nın son günlerdeki yürüttüğü politika, birçok Avrupa Birliği ve Amerikan
firmaları için büyük bir risk taşıyor.
Yaz bitmeden eğer başka bir orta yol bulunmaz ise
bazı büyük firmalar ve şirketler, operasyonel varlıklarını bir gecede yitirecekler ve birçok kalifiye iş gücü
aniden kendini işsiz bulacak. Rusya bu oyunu elindeki gaz ve doğal kaynakları ile gerçekleştirecek ve
Amerika bu sefer de “Bildiği Oyunun” dışında başka
bir oyun sahneye koyamadığı takdirde çaresiz kalacak.
| 48 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
İngiltere, Amerika birlikte hareket ederek başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Suudi Krallığı,
Kuveyt ve Kuzey Irak’ın çok büyük ve ciddi hızlarda
büyümesi için çaba sarf edecek. Bu bölgenin yıldız
devleti olan Katar, hem askeri üsler hem de finansman konusundan dolayı batının vazgeçilmez lideri
durumunu devam ettirecektir. Asya tarafında Hindistan ve Çin’in farklı yapıdaki adası MACAU için de
aynı şeyler geçerlidir.
Paralı Asya şirketleri için MACAU oyun alanları,
Hong Kong ise finansal kaleleri, Hindistan gibi ülkeler de alt yapı ve hizmet kısmını oluşturan öğeler.
Önemli dengeler oluşmuş durumda, Katar ve Birle-
şik Arap Emirlikleri şu an İran’ın Amerika baskısında
olan çok ciddi bir sermayeyi dünya tüketimine 2008
yılı krizinden sonra açmış durumda. Çinli parasını
Amerika’dan çekerse ortaya çıkacak kaosu sizler düşünün.
Türkiye izin verildiği ölçüde Katar ve İran’ın desteği
ile işleri yürütüyor. Türkiye’deki vergisel uygulamalar, gelir uçurumları, politik kayganlığı, hukuk sistemindeki güvensizlik, Türkiye’yi yatırım yapılacak ve
merkez oluşturulacak ülkeler sıralamasında listenin
sonuna itiyor.
İtalya, geleneksel devlet teşvikinden ve tarihi Roma
İmparatorluğu’nun mirasından dolayı ekonomisini
kontrol edebiliyor ama o da servisten çok üretim bazında başarılı. Servis konusunda Filipin ve Hindistan
şu an dünya birincisi. Ev dadısından gemi adamına
kadar meslek lisesi seviyesinde teknolojik tüm insan
gücünü dünyaya bu iki ülke sağlıyor.
İngiltere, eskiden olduğu gibi sessiz ve derinden giderek tüm dünyadaki üretim sisteminin başındaki bir
ülkedir. Amerika İngiltere’yi her konuda destekliyor
ve dünyayı İngiltere perde arkasından yönetiyor. İngiltere ve Amerika ile birlikte parsellediği Ortadoğu
dengelerinde başka süper güçlere yer açmıyor. Rusya
ve Çin’i mümkün olduğu kadar uzak tutuyor. Biraz
da olsa Japonlara bu bölgede yer veriyor.
Kuzey Irak’taki federal yapı, Türkiye için evdeki hesabın çarşıya uymadığı bir görünümde, ticari gerekçelerle bir suskunluk hakim. Türkiye’nin kısa yakın
gelecekte toprak bütünlüğünü riske sokacak ekonomik ve politik oluşumları beraberinde taşıyacak ve
iki önemli güç desteği burada kendini gösterecektir. Türkiye’nin bugünkü yönetiminin Amerika ve
İngiltere’nin kontrolünden çıktığı belirsiz bir bölge
olduğu ve Kuzey Irak gerek ekonomik hacim olarak
gerekse batı ile iş birliği açısından avantajlı duruma
gelmiş bulunmaktadır.
Katar ve İran fonlaması yavaşladığı veya kesintiye
uğradığı an Türkiye’de Yunanistan’ın 5 katı büyüklüğünde bir kriz olacağı konusunda herkes bir ağız
birliği yapmış durumdadırlar.
Türkiye bu belirsiz ortamda ne yapmalıdır?
Her şeyden önce yasaları ve uygulamaları güvenli,
yatırım cazibesi olan bir ülke konumunda olmalıyız.
İşsizliğimizi azaltmak için nüfus kontrolü ve insan
bazlı servis sağlayan iş gücü yaratmalıyız. Tarıma ve
hayvancılığa, üretim ve rekabete dayanan sistem geliştirmeliyiz ve de en önemlisi turizm gelirlerini arttırıcı yatırımları ve güveni yaratmalıyız.
Turizme gelince;
Türkiye’nin bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında
savaşlar, çatışmalar, iç harpler Afganistan’dan başlayarak Irak, Suriye, İsrail, Lübnan, Mısır, Filistin’i
içine alan bir bölgede devam ediyor. Bunun etkileri
ülkemizde de kendisini gösteriyor. Tüm bu olumsuz
etkilere rağmen turist ülkemizi tercih ediyor. 2013
yılında ülkemizi 39.226.226 turistin ziyaret ettiği ve
32.310.425 milyar USD bir turizm geliri bıraktığı resmi kaynaklarca açıklandı.
Bir önceki yılın (2012) rakamlarına göre 2013 yılında gelen turist sayısında 2.762.305, turizm gelirlerinde de 3.303.421 milyar USD bir artışla ülkemiz
çok önemli bir gelişme gösterdi. Bu gelişmenin tek
istisnası turizm yelpazesi içinde yer alan kruvaziyer
turizmi de ülkemiz, bırakın gelişmeyi 2013 yılı içinde
bir önceki yıla göre yüzde 4.3 oranında gerilediğini
görüyoruz. Çünkü mevcutların dışında yeni olarak ne yanaşılacak iskele ne de konaklayacak liman
vardır. 2007 yılında bakanlar kurulunca karar altına
alınan 2007-2023 turizm stratejisinde 11 tane kruvaziyer liman yapılması planlanmışken bunlardan hiç
birisi şu ana kadar hayata geçirilemedi. Yanaşma ve
konaklama limanı yokluğundan, dünyada bu alanda
faaliyet gösteren uluslararası kruvaziyer firmaları rotalarını ve seyir planlarını Türkiye’ye çeviremediler.
Dünyanın mega kentleri arasında yer alan İstanbul’da
şu an sadece Salıpazarı-Karaköy rıhtımından başka
bir yere kruvaziyer gemi yanaşamamakta.
Ne Kazlıçeşme ne Ataköy ne de Haydarpaşa projeleri
bir arpa boyu yol aldı. Engeller ve projelerdeki yatırımcı aç gözlülüğü, yasal mevzuatın içinde olumsuzluğa yelken açtı.
Tüm dünyada cruise gemi seferleri, yeni gemilerin
devreye girmesi ile birlikte çok önemli pazar paylarını arttırdı. 14 adedi okyanus geçen ve 12 adedi de
iç denizler ve nehir gemilerinden oluşan toplam 26
cruise gemisinin 2013’te devreye girmesine rağmen
Türkiye bu pastadan yararlanamadı ve 2012’ye göre
2013’te yüzde 4.3 oranında küçüldü.
Yüksek gelir grubu olan 55 yaş üstü turistler tarafından öncelikle dinlenme ve eğlence ile birlikte yüksek
misafir memnuniyeti, güvenli ve formalitesiz seyahat
olarak görülüp tercih edilen kruvaziyer seyahatler,
2013’te en üst seviyelere ulaştı. Ancak Türkiye bundan yararlanamadı.
‘CRUISE INDUSTRY OVERVIEW-2013’ raporlarına göre tüm dünyada 2013’te kruvaziyer gemilerle
21.600 milyon yolcu seyahat etti. Bu rakamlar gösteriyor ki bir önceki yıla göre yüzde 3’lük bir artış elde
edildi. Gelirlerin toplamı ise 371 milyar USD’dır.
KRUVAZİYER yolcuların seyahati tercih ettiği bölgelere gelince;
Caribbea/Bahama%37,3
Akdeniz Çanağı
%19,9
Avrupa ve İskandinav Ülkeleri
% 9,8
Asya
% 3,6
Avustralya-Yeni Zelanda
% 4,1
Alaska
% 5,4
Güney Amerika
% 3,4
Diğer programlar
%16,5
Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Çanağı’ndaki kruvaziyer seyahat oranında bir önceki yıla göre
yüzde 14’ten yüzde 19’a varan bir artış gerçekleşir.
Ancak Türkiye yine bu paydan faydalanamadı.
‘CRUISE INDUSTRY OVERVIEW’ raporlarına göre;
tüm dünyada 2011 yılında 15 milyon cruise yolcusu, 2012 yılında 16,8 milyon cruise yolcusu ve 2013
yılında ise 21,6 milyon cruise yolcusu gemilerde seyahat etti. Bu artışın temel nedeni devreye giren yeni
limanlar ve yeni nesil gemilerin yarattığı bir büyümedir. Bu seyahatte 2012 yılına göre 2013 yılında yıllık
ciro artışı yüzde 3,0 olarak gerçekleşti ve 371 milyar
USD bir rakama ulaştı.
Bu tablolar ve bu bakış açılarını dikkate alarak çok
büyük gelecek vaat eden kruvaziyer seyahatler için
hemen İstanbul’da bir uluslararası boyutta kruvaziyer
kongresi toplayarak geleceği değerlendirip, ülkemizi
yeni bir rotaya yönlendirmemiz Türk ekonomisi için
ve hepimiz için önemlidir.
“Yüksek gelir
grubu olan 55
yaş üstü
turistler
tarafından
öncelikle
dinlenme ve
eğlence ile
birlikte
yüksek misafir
memnuniyeti,
güvenli ve
formalitsiz
seyahat olarak görülüp
tercih edilen
kruvaziyer
seyahatler,
2013’te en üst
seviyelere
ulaştı.”
MAYIS-HAZİRAN • | 49 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
İzmir Büyükşehir Belediyesi
3 yeni arabalı vapur aldı
Gemi İnşasının Merkezi
‘Hareket’lendi
Proje taşımacılığı sektörünün lider markalarından Hareket proje vinç, gemi inşanın kalbi olan Tuzla’da zorlu bir projeyi başarıyla
tamamladı.
Tuzla Gemi Tersanesi’nde ağırlıkları 360 ile
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Körfez filosuna
katılacak 450 yolcu ve 64 otomobil kapasiteli 3
adet arabalı yolcu gemisi için ihaleyi kazanan
firma ile sözleşme imzaladı.
82 milyon liralık yatırımla hizmete girecek yeni
arabalı yolcu gemileri, engellilerin kullanımına
uygun olacak. İçlerinde 2-5 yaş arası çocuklar
için oyun alanı ve evcil hayvan kafesleri ile görme engelliler için Braille Alfabesinde uyarı ve
yönlendirme işaretleri de bulunacak. Yeni arabalı yolcu gemileri ile Bostanlı-Üçkuyular hattında yolculuk süresi 30 dakikadan 15 dakikaya
inecek. Kentteki deniz ulaşımının geliştirilmesi
amacıyla 117 milyon Euro’ya 15 yeni yolcu gemisi siparişi veren ve bu gemilerden ilkini geçtiğimiz aylarda hizmete alan İzmir Büyükşehir
Belediyesi, 3 adet yeni arabalı vapuru da Körfez
filosuna katacak.
510 ton arasında değişen 4 adet gemi tankını
T.Esra adlı gemiye yükledi.
Tuzla’da yükleme esnasında koordineli olarak
2 adet 600 ton kapasiteli Demag CC 2800-1
paletli vinç kullanan Hareket, T.Esra gemisine
4 adet tankın yükleme işlemini başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Yüzdürülerek iskele önüne getirilen tankları iki vinç ile kaldırdıktan
sonra montajını da gerçekleştiren Hareket,
vinçlerin superlift ağırlıklarının konumlandırılması için iskelenin diğer tarafında bulunan
barge’yi kullandı.
Armatörler dünya sıralamasında
Arkas Line 28’inci sırada
| 50 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Dünya çapında denizcilik sektörü piyasa araştırma kuruluşu olan Alphaliner tarafından işletilen
gemi sayısı ve kapasitesi baz alınarak hazırlanan armatörler dünya sıralamasında Arkas Line 28’inci
sıraya yükseldi.
taşıma kapasitesi 52 bin 393 TEU olan 38 gemi
Alphaliner tarafından açıklanan gemi filosu
işletiyor.
işleten (sahip olduğu ve kiraladığı gemiler dahil
Türkiye’nin ilk Türk bayraklı konteyner hat
edilerek) armatörler dünya sıralamasında ilk
taşımacılığı şirketi Arkas Line, bugün Akde30’da yer alan tek Türk armatör oldu.
niz, Karadeniz ve Batı Afrika ülkeleri arasında
Nisan ayı verilerine göre açıklanan sıralamaya
düzenli hat taşımacılığı yapan bir Türk armatör
göre 28’inci sıraya yükselen Arkas Line hem
olarak toplam 28 hatta konteyner taşıması
kendi markasını hem de Türkiye’yi dünyada
servisi veriyor.
başarıyla temsil ediyor. Arkas Line toplam
MAYIS-HAZİRAN • | 51 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
Palmali, Armada Tersanesi’nde
tanker inşasına başladı
Palmali Grup, gemilerini Armada Tersanesi’nde inşa edeceğini 22 Mayısta açıkladı. Tersane şimdiden
7100 ton taşıma kapasitesi ile Volga-Don Max Sınıf tankerlerin inşasına başladı. Tankerlerin birinin
Şubat 2015′te denize indirilmesi planlanıyor.
Tankerler Volga-Don Kanalı ve Volga-Baltık boyutlarında olacak. RST22M proje gemilerin toplam
uzunluk, genişlik, yükseklik ve güverte bölümü sırasıyla 139.95, 16.6 ve 6 metredir. Gemiler Volga-Don Max Class aittir. Gemilerin tasarımı Rus ve uluslararası petrol şirketlerinin özel gereksinimleri karşılayacak şekildedir.
Kargo ECO Projesi (ECO-S) sınıfı Rus Denizcilik Kayıt ek ekolojik kısıtlamalar doğrultusunda inşa etmeyi planlıyor. Palmali Grup, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar denizleri mal taşınmasında uzmanlaştı.
Palmali, Azerbaycan devlet enerji şirketi SOCAR ve Rus Lukoil gibi petrol şirketleri için genel bir taşıyıcı olarak çalışır. Ayrıca, diğer petrol şirketleri ile petrol taşımacılığı için uzun vadeli sözleşmeleri
vardır.
| 52 | • MAYIS-HAZİRAN
Tersanelere müjde Türk Eximbank’tan geldi!
Tersane sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda firma, küresel krizle birlikte gemi siparişi iptallerinin artması üzerine Türk Eximbank’tan kullandıkları ihracat kredileri konusunda sıkıntıya girdi.
7 DENİZ
Bazı firmalar kredi ödemelerinde problemle karşılaştı. Bu gelişme üzerine Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği
Başkanı Başaran Bayrak, Deniz Ticaret Odası Başkanı
Metin Kalkavan ve Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Cengiz Kaptanoğlu’nun da aralarında bulundu-
ğu sektörün önde gelen temsilcileri banka nezdinde
girişimlerde bulundu. Sektör temsilcileri, kredilerin
vadelerinin uzatılmasını talep etti. Tabloyu inceleyen
Türk Eximbank yetkilileri de belirli şartlarla vade uzatımını kabul etti. Vadeler, iki yıla kadar uzatılabilecek.
MAYIS-HAZİRAN • | 53 |
7 DENİZ
Can BESEV
Yönetici-Analist
Bizim bulunduğumuz noktadan bakılınca, denizilik çok büyük devasa bir yapı
olarak görülüyor ama daha büyük resme
baktığımızda görüyoruz ki esasında bankaların elindeki portföylerde denizcilik,
ulaştırma alt başlığında sadece nispeten
küçük bir daire.
Makale
Denizcilik Sektörünü Nasıl
Günler Bekliyor?
| 54 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
G
eçtiğimiz günlerde
konuştuğum önemli
bir denizcilik insanı,
‘Zor günler geride
kaldı’ dedi. Beklemediğim bu
cümle karşısında hayretle iyimserliğin kaynağını sordum. ‘Hayır.
Zor günler geride kaldı artık çok
çok daha zor günler var önümüzde ve sonu nereye varacak bilmiyorum.’ dedi.
Herkesin cevabını aradığı soru da
bu zaten, sonu nereye varacak?
Herkes bir bekleyişte ama bazıları için bekleme süresi bitti ve iflas
bayrağını çoktan çektiler, kalanlar
da güçleri yettiğince beklemeye
devam ediyor. İşleri gerçekten iyi
olanlar ise çok küçük bir mutlu
azınlık ama onlar da kurdukları
özel butikler tehdit altına gelecek
diye çok tedirgin. Eskiden derdik
ki, borcu olmayan armatorün sıkıntısı yok, artık o da geçerliliğini
kaybetti. İyi günlerde kenara atılan paralar da suyunu çekti. Herşey, her ödeme “navluna bağlı”,
“navlun gelsin ödenecek”. Büyüklü
küçüklü çoğu firmada nakit akışı
gerçekten çok kötü durumda ve
esasında normal bir ekonomi düzeninde bu kadar kronik bir nakit
akışı problemine sahip bir ortamda iflas/iflas erteleme taleplerinin
çok daha fazla olması gerekirdi
ama kapanıp giden işletmeler olması gerekenden çok daha az.
Nedeni, bu bekeyenler zinciri. İflasların ve hacizlerin beklenenden
az olması ise artık en büyük patron konumunda olan bankaların
gemi sahibi olmaya ve zaten zarar
eden gemileri işletmeye hevesli
olmaması yatıyor. Ama yatırımlarının ellerinden kayıp gideceği
noktayı hissedene dek... Bizim
bulunduğumuz noktadan bakılınca, denizilik çok büyük devasa bir yapı olarak görülüyor ama
daha büyük resme baktığımızda
görüyoruz ki esasında bankaların
elindeki portföylerde denizcilik,
ulaştırma alt başlığında sadece
nispeten küçük bir daire. İşte bankalar açısından, diğer daha büyük
yangınları söndürmek ve kontrol
altına almak çok daha önemliydi,
artık o noktaya da geldiler. Gemi
değerleri halen oldukça düşük
seyrediyor ve önemli bir düzelme
beklenmiyor. Çünkü halen daha
yeni inşalar devam ediyor ve bilhassa Asyalı tersaneler son 10
yılda edindikleri bilgi ve birikimi
olan bunkerciler için aleyhte bir
durum oluşabiliyor. Çünkü icradan satılan gemiden gelen para
bankaya gidecek ve bunkerciye
hiç birşey kalmayacak.
kaybetmek istemiyor, korumak
için kendileri dahi gemi kredileri
veriyorlar. Çin gibi ülkeler için bu
durum biraz daha farklı bir renk
alıp ülkenin ulaştırma, istihdam
ve dünya liderliği stratejileri içinde değerlendiriliyor. Armatörler
bankalar tarafında şanslı ve esasında armatör için bu durumun
iyi bir tarafı da var. Çünkü halen
borçlardan daha aşağı olan gemi
değerlerinden dolayı armatörleri
hayatta bırakmak bankanın menfaatine. Zira, sürekli daha yüksek
faizlerle ertelenen borçlar kağıt
üzerinde sürekli teorik olarak
banka için değerleniyor.
Bankalardan sonra sektörün en
önemli finans kaynağına, yakıtçılara (bunkerciler) bakarsak görüyoruz ki onlar da bekliyorlar.
Bunkerciler da aynı ikilemde kalıyorlar ve küçük gözüksede biriken
yakıt borçları geminin değerine
ulaşabiliyor, verdikleri kredileri kurtarmak için gemileri haciz
edip satışa zorlamak bazı hallerde
verimli olmuyor, çoğu zaman da
eğer bankanın gemi üzerinde ipoteği varsa teminatsız bir finansör
Bunker sektörü için risk her zamankinden daha fazla ve bu riski
bir nebze olsun azaltmak icin alıcılar ile direkt çalışmak çok daha
avantajlı. Bu mümkün olduğunca
alıcılar için de çok daha avantajlı
bir konum, çünkü bazı aracı kurumların (bunker tüccarları) mali
yapıları piyasadaki bu değişimleri
kaldırmaya müsait değil ve neticede ödemeyi satıcıya (ikmalci)
yapmayıp armatörün aynı faturayı iki kere ödemesine yol açabiliyorlar. Bunker ikmalcisi şirketler,
eskiden gerek finansal gerekse de
pratik sebeplerden ötürü tüccar
kurumlar arada olarak çalışmayı
tercih ederlerdi. Ancak son yıllardaki değişimlerle, büyük yakıt şirketleri daha da büyüdü ve
hem finansal hem de operasyonel
olarak çok daha güçlendi. Kredilendirme konusunda da daha esnek davrandıklarını görüyoruz.
Bugünkü piyasaya bakıldığında
dünyanın en büyük yakıt şirketlerinin (Word Fuel Services, OW,
Bomin, Chemoil, Bunker Holding, Aegean ve Peninsula Petroleum) dünyadaki toplam transit
yakıt pazarının yıllık 100 milyon
tondan fazlasını kontrol ettiğini
görüyoruz. Bu noktada rekabet,
her zamankinden daha çok ve bu
yine alıcının lehine ilerleyen bir
durum. Çünkü artık yakıt şirketlerinin kar marjları son derece
düşük. Fakat, burada dikkat edilmesi gereken nokta küçük çaptaki
tüccarların bu bahsi geçen düşük
kar oranlarıyla yüksek riskleri ve
ödeme gecikmelerini kaldırabilme gücünün giderek zayıflaması.
Onun için tavsiye ederim ki, alıcılar en büyük gider kalemleri olan
yakıtı satın almadan önce etraflıca kimden ne aldıklarını araştırsınlar. Büyük transparan bunker
şirketleri, istenmesi halinde alıcılara finansal tablolarından kredi
raporlarına kadar her türlü bilgiyi
sağlayacaklardır. Bu olması gereken ve normal bir ticaret şeklidir.
Aynı şeyi araştırmayı mümkün olduğunca yükverenler için de yapmalılar. Çünkü tamamen navluna
bağlı nakit akışında, yaşanan bir
kayıp gerçekten bir çok armatörün
sonunu getirebilir.
Türk denizcilik camiasından insanlarla konuştuğumuzda edindiğimiz bilgileri topladığımız zaman yüzden fazla yerli armatörlük
firmasında maaş ödeme sıkıntısı
olduğu sonucuna varıyoruz. Bu da
bizi bütün bu finansal risk meselelerin insanisine getiriyor. Deniz
çalışanları, bütün bu halkanın
içinde en zayıf ve en çok zarar gören halka. Aylarca maaş alamayan,
kumanyasız, yakıtsız, psikolojik ve
fiziksel sağlıkların bozulması riskiyle karşı karşıya yüzen tenekeye
dönüşen bir gemide tutsak hayatına düşen denizcilerimiz, kredi riskini en sert şekilde yaşıyorlar. Parasını, yakıtını riske eden bankalar
ve bunker şirketleri bir tarafa, ailelerini, sağlıklarını ve hayatlarını
ortaya koyan deniz çalışanları bilhassa çalışacakları şirketleri çok
iyi seçmeliler, çok araştırma yapmalılar ve haklarını iyi bilmeliler.
Çaresizlikten en kötü durumdaki
armatörün gemisine bir umutla
binen bir deniz çalışanı, bilmeli ki
ileriki günleri daha büyük çaresizliklere gebedir ve kendini bir uzak
limanda yalnız, hasta, beş parasız
ve terkedilmiş bulabilir. Evvela bu
kardeşlerimizin Denizcilik ve Kabotaj Bayramını kutlar, tüm camiaya başarılar dilerim.
“ Büyüyen
gemiler, gelişen
limanlar, artan
liman derinlikleri
ve sürekli artan
gemi sayısı bir
zamanlar armatör lehinde olan
dengeyi daha
uzun zamanlar
yük sahibi lehinde bozmuş
gözüküyor. ”
MAYIS-HAZİRAN • | 55 |
7 DENİZ
Tuzla Tersaneleri “denetim dışı” kaldı
Kısa Kısa
İstanbul’un en riskli sektörlerinin 2014 yılı için büyük ölçüde “denetim dışı” kaldığı ortaya çıktı.
Tersanelerin yoğun olduğu ve iş kazalarıyla gündeme gelen Tuzla da denetim dışı kalacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği yıllık denetim programına göre,
İstanbul’da bu yıl da denetimler sınırlı olacak.
Patlayıcı madde üretilen ve depolar denetlenecek.
Soma’da yaşanan facianın ardından, iş güvenliği
ve denetimlerin niteliği bir kez daha gündeme
gelirken, İstanbul’un en riskli sektörlerinin 2014
yılı için büyük ölçüde “denetim dışı” kaldığı ortaya çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği yıllık denetim programına göre, İstanbul’da bu yıl denetimler sınırlı
olacak; büyük inşaat yerleri ile patlayıcı madde
üretilen ve depolanan yerler denetlenecek. Ancak Tuzla gibi sanayinin yoğun olduğu ve sık sık
iş kazalarıyla gündeme gelen bölgelerin büyük
bir bölümünde bu yıl “haberli” dahi olsa denetim olmayacak.
Programa göre bu yıl İstanbul’da yapılacak en
temel denetimlerden biri büyük inşaat işyerleri bir başka deyişle şantiyeler olacak. Patlayıcı
madde imal eden yerler ise tüm Türkiye genelinde denetime alınacak, Kimyasal ürünlerin
imalatı konusunda da, Ankara Grup Başkanlığı
denetimler yapacak. Denetimlerin yapılacağı 9
il arasında İstanbul da yer alacak.
Türkiye’nin en büyük yüzer havuzu Hat-San
Tersanesi’nde denize indi
Türkiye’de üretilen en büyük yüzer gemi tamir-bakım havuzu Yalova’daki Hat-San Tersanesi’nde denize indi. 10 ayda tamamlanan havuz, 180 metre boyunda, 37 metre eninde.
Türkiye’de sadece 30 tane bulunan, gemi bakım
ve onarımları için kullanılan yüzer havuzun denize indirilme törenine Çevre ve Orman Eski Bakanı Osman Pepe ile Hat-San Tersanesi’nin ortakları İsmail, Mustafa, Mesut ve Malik Pepe katıldı.
Osman Pepe, havuzun Türkiye’de yapılanların en
büyüğü olduğunu belirterek, “Bundan daha büyük havuzlar var. Ancak hepsi ithal edilen ikinci
el havuzlar. 14 milyon dolara mal olan bu gemi,
10 ayda tamamlandı. Yatırımın 4-5 yılda geri döneceğini düşünüyorum” dedi.
| 56 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
650 Kişi İstihdam Edilecek
Hat-San Tersanesi Yönetim Kurulu Başkan Yar-
dımcısı Mustafa Pepe de ürettikleri havuzlardan
Türkiye’de 30 tane bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu 31′incisi olacak. Tersanemiz gemi
inşasının yanı sıra tamir bakım yapabilme özelliği
de taşıyor. Şu an 400 olan personel sayımız 650
kişiye çıkacak. Bu da bölgeye ciddi istihdam artışı
getirecek.” dedi.
Hat -San tersanesinin 55 dönüm üzerine kurulu
olduğunu anlatan Pepe, “Norveç, Ukrayna ve
Trabzon limanlarına imalat yapıyoruz. İzlanda ve
Norveç’te yeni projelere bakıyoruz. Ukrayna’ya 3
bin 500 ton saç kullanarak bir duba inşa edeceğiz” diye konuştu.
Kısa Kısa
MSC Cruises, Fincantieri firmasıyla sözleşme imzaladı
Roma’da MSC Cruises yetkilileri ile Fincantieri firması arasında imzalanan sözleşme ile MSC Cruises filosuna toplam değeri 2 milyar 100 milyon Euro olan iki yeni yolcu gemisinin daha ekleneceği açıklandı. Bu yeni
iki gemiye ek olarak üçüncü bir geminin de siparişinin planlandığı belirtildi.
MSC Cruises ve Fincantieri arasındaki sözleşme, MSC Cruises Yönetim Kurulu Başkanı Pierfrancesco Vago ve
MSC Cruises CEO’su Gianni Onorato ile Fincantieri CEO’su Giuseppe Bono’nun katılımı ile Roma’da Palazzo
Chigi’de imzalandı. “Seaside” adı verilecek olan yeni gemi prototipi, Fincantieri firmasının şimdiye kadar
ürettiği en büyük yolcu gemisi olacak. Gemi, yenilikçi özellikleri sayesinde gemi inşa sektörünün benzersiz
bir örneği olacak. Mimari açıdan tamamen farklı tasarlanacak olan bu iki gemi, yeni nesil yolcu gemilerine
öncülük edecek.
Gemiler 5 Bin 300 Yolcu Taşıyacak
Her biri 700 milyon Euro’ya mal olacak olan ve finansmanı bir sigorta-finans şirketi olan SACE tarafından
desteklenecek olan gemilerin ilki Kasım 2017, ikincisi ise Mayıs 2018 tarihlerinde MSC Cruises’a teslim edilecek. 323 metre uzunluk ve 41 metre genişliğe sahip olacak olan gemilerin yüksekliği ise 70 metre. Bu yeni
gemilerin ağırlığı ise 154 bin ton olacak ve 5 bin 300 yolcu ile bin 413 mürettebat taşıyacak. Gemilerde, 2
bin 70 yolcu kabini, 759 mürettebat kabini ve 43 bin 500 metre kare ortak kullanım alanı olacak. Yenilikçi
tasarıma ve birçok ayrıcalığa sahip olacak olan bu gemiler tüm dünyadaki limanlara yanaşabilecek. Seaside
prototipinde, geminin yan tarafları boyunca uzanan açık alanları, mağazaları ve restoranları olan deniz seviyesinde gezinti yolu gibi benzersiz özellikler bulunacak. Bunun dışında, Seaside’da görkemli ve geniş bir
tiyatro salonu, teraslı balkonlar ve deniz manzaralı panoramik asansörler yer alacak. Gemide ayrıca, diğer
şeylerin yanında çok sayıda teknolojik yeniliğe yer verilecek. Bu sayede yakıt tüketimi yüzde 25 azaltılacak,
uluslararası standartlarda gerekli olanın ötesinde gelişmiş güvenlik sistemleri kullanılacak. Bu iki gemiyle
birlikte MSC Cruises filosunda bulunan modern gemilerin sayısı 14′e yükselecek.
MAYIS-HAZİRAN • | 57 |
7 DENİZ
Kısa Kısa
397 plaj, 22 marina ve 12 yatta ‘Mavi Bayrak’ dalgalanıyor
2014 yılında mavi bayrak kazanan 397 plaj, 22 marina ve 12 yat, 14 Haziran Cumartesi günü
D-Marin Didim’de düzenlenen ‘Mavi Bayrak Ödül Töreni’yle bayraklarını aldı.
Doğuş Grubu şirketlerinden D-Marin Marinalar Grubu dahilinde, 2009 yılında faaliyetlerine başlayan
D-Marin Didim, 14 Haziran 2014 Cumartesi günü
gerçekleştirilen ‘Mavi Bayrak Ödül Töreni’ne ev sahipliği yaptı.
ve Dosyalama” kategorisinde ödüle layık görülmüştü. Mavi Bayrak Programı’nın uygulandığı 46 ülkeden
biri olan Türkiye, plaj açısından 46 ülke arasında, İspanya (573 plaj) ve Yunanistan’dan (407plaj) sonra
üçüncü sırada yer alıyor.
D-Marin Didim, 2013 yılında Mavi Bayrak Programı
kapsamında yapılan çevre eğitim etkinlikleri süresince yürüttüğü çalışmalarla geçtiğimiz aylarda Türkiye
Çevre Eğitim Vakfı’nın (TÜRÇEV) düzenlediği Mavi
Bayrak Çevre Etkinlikleri’nin jürisi tarafından “İçerik
Mavi Bayrak kriterleri çerçevesinde plaj standartları
diğer ülkelerin üzerinde olan ülkemizde 2013 yılında
383 plaj, 21 marina ve 13 yatta dalgalanan mavi bayrak sayısının 2014 yılında 397 plaj, 22 marina ve 12
yata ulaştığı belirtiliyor.
İtalyan devi Overmarine İstanbul’da ofis açtı
Türkiye’de hızla gelişen marina sektörü, mega yat üreticilerinin de iştahını kabarttı. İtalyan devi Overmarine Group, Mangusta markalı lüks yatları için İstanbul’da ofis açtı.
Türkiye’de son dönemde artan marina yatırımları, lüks yat üreticilerini de ülkeye çekmeye başladı.
İtalyan devi Overmarine Group, Ultramar işbirliğinde Mangusta markalı lüks yatları için İstanbul’da
satış ofisi açtı. Overmarine Group’un Pazarlamadan
Sorumlu Direktörü ve Mangusta yatlarının sahibi
Francesco Frediani, Avrupa’da marinaların dolması
nedeniyle, yeni yatların rotalarını Türkiye’ye kırdığını
söyledi.
Pazar Payında İtalya’yı Geçer
Frediani, Türkiye’nin lokasyon olarak da önemli bir
noktada olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Birkaç yıl içinde Türkiye’nin İtalya, İspanya, Hırvatistan
ve Fransa gibi dünya marinacılığında öncü ülkelerin
önüne geçeceğini düşünüyoruz. Avrupa’da ekono-
| 58 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
mik kriz yatçılık sektörünün pazar payını daralttı.”
Mangusta yatlarının, geliri 30 milyon Euro’dan fazla
olan kişilere hitap ettiğinin altını çizen Frediani, bu
yılki hedeflerinin 3 yat satmak olduğunu belirtti. Frediani, “Türkiye’de müşterilerimiz hazır” dedi.
Kişiye Özel Üretim
Dünyadaki en büyük ‘open tekne’ modellerinin
Overmarine Group’a ait tersanelerde üretildiğini
söyleyen Frediani; “Ürün grubumuzda 11 Maxi Open
yat bulunuyor. Dünyadaki en hızlı maxi open yat da
Mangusta 165 modeli” diye konuştu. Overmarine
Group’un İtalya’da Viareggio, Massarossa, Massa,
Pisa ve Toskana’da 10 adet üretim tesisi olduğunu
vurgulayan Frediani, Mangustalar’ın kişiye özel olarak üretilebildiğini sözlerine ekledi.
Huzur
Huzur Yat
Yat
HAYALLERİNİZİ
HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
MAYIS-HAZİRAN • | 59 |
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE
Telefon:
(+90 Mah.
216) Tersaneler
395 29 30 Cad.
- (+90Nuh
533)
500
93 /No:3
Fax: (+90
446 68/ 48
Evliya- Çelebi
San.
Sit76
A Blok
Tuzla 216)
- İSTANBUL
TÜRKİYE
80 Adres:
Temmuz
Ağustos
2013
E-Posta:
[email protected]
www.huzuryat.com.tr
Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48
E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
Kültür-Sanat
D-Marin Turgutreis Dünya
Starlarını Ağırlayacak
31 Temmuz / 1-2-3 Ağustos 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan festivalin Gala Konserinde ünlü
piyanist ve besteci Fazıl Say, Dünya Prömiyerini yapacağı ‘Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk’ adlı eseri ile
sahne alacak. Dünyaca ünlü kemancı Vanessa Mae,
Arjantinli tenor Jose Cura, 2012 Leyla Gencer Şan Yarışması birincisi Fatma Said ve “Türkiye’nin 3 Tenoru” olarak tanınan Aykut Çınar, Ayhan Üştük, Şenol
Talınlı gibi isimlerin de aralarında bulunduğu 400’ü
aşkın sanatçının sahne alacağı festivalin biletleri 30
Haziran itibarıyla Biletix’te…
D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, 10. Yılında Dünya Starlarını Ağırlamaya Hazırlanıyor
| 60 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Kurucu destekçiliğini Doğuş Grubu’nun, Sanat Yönetmenliğini Yücel Canyaran’ın üstlendiği D-Marin
Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin
programı açıklandı. Dört gün boyunca, toplam yedi
konserin gerçekleştirileceği D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin açılış konserinde,
Şef Naci Özgüç yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası (CSO), dünyaca ünlü piyanist ve
besteci Fazıl Say’a eşlik edecek. Fazıl Say’ın festival
için Hermiyas Efsanesi’nin hüzünlü hikâyesinden etkilenerek yazdığı yeni eseri ‘Yunus Balığı Sırtındaki
Çocuk’un Dünya Prömiyeri D-Marin Turgutreis Klasik
Müzik Festivali sahnesinde gerçekleşecek.
10. D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali, ikinci,
üçüncü ve dördüncü gecesinde de dünya devlerini
ağırlamaya devam edecek. Festivalin ikinci gecesinde Türkiye’nin ilk ve tek ulusal çocuk senfoni orkestrası olan Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası (DÇSO) ve
CSO üyelerinden oluşan Şef Rengim Gökmen yönetimindeki karma orkestra, konserin ilk yarısında DÇSO’nun genç solistlerine, ikinci yarıda ise “3 Tenor”
olarak tanınan ünlü tenorlar Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çınar’a eşlik edecek. 2 Ağustos Cumartesi akşamı dünyaca ünlü keman sanatçısı Vanessa
Mae’yi Şef Oğuzhan Balcı yönetimindeki Bursa Bölge
Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde ağırlayacak olan
festival, 3 Ağustos Pazar akşamı ise kapanışı Şef Sergey Tararin yönetimindeki Moskova Senfoni Orkestrası’yla sahne alacak olan dünyaca ünlü Arjantinli
tenor Jose Cura ve 2012 Leyla Gencer Şan Yarışması
birincisi ve önceki yıl festivalin gün batımı sahnesinde performansıyla ayakta alkışlanan Mısırlı Soprano
Fatma Said ile yapacak.
Klasik müziğin gelişimine katkıda bulunmak ve Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden Bodrum’da
yerli ve yabancı ziyaretçileri klasik müziğin evrensel
‘Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk’, 31 Temmuz akşamında ilk kez klasik müzikseverlerle buluşacak.
değerleri çerçevesinde bir araya getirmek amacıyla
düzenlenen D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik
Müzik Festivali, bu yıl 31 Temmuz, 1-2-3 Ağustos tarihleri arasında, dünyaca ünlü sanatçıların katılımıyla
müzikseverlerle buluşacak. 2009 yılında Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) üyeliği kabul edilen ve sanat
yönetmenliğini Yücel Canyaran’ın üstlendiği D-Marin
Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, bu yıl
da klasik müziğin önde gelen isimlerine ev sahipliği
yapacak. Bugüne kadar 3 bini aşkın sanatçıyla 140
bini aşkın müziksevere ulaşan festival, bu yıl da müzikseverler için uzun bir soluklu bir program sunuyor.
Fazıl Say’a, festivalin Gala Konserinde Şef Naci Özgüç
yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’
eşlik edecek. Hermiyas Efsanesi “Yunus Balığı Sırtındaki Çocuk”dan esinlenerek tiyatro yazarı Özen Yula
tarafından metne dökülen eserin anlatıcılığını Selçuk
Yöntem üstlenirken; Serenad Bağcan da Viyana’nın
ünlü çocuk korosu “Die Wiener Sängerknaben”den
seçilen çocuk solist ile birlikte sahnede yer alacak.
Türkiye’nin İlk Ulusal Çocuk Senfoni Orkestrası, Dün-
Bu yıl da günbatımı ve gece konserleriyle klasik müzik tutkunlarını bir araya getirecek olan festival, ilk
gününde dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say’ı ağırlayacak. Say’ın mitolojideki Yunus Balığı ile Hermiyas
Efsanesi’nden esinlenerek bestelediği ‘Yunus Balığı
Sırtındaki Çocuk’ eserinin Dünya Prömiyeri D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali’nde gerçekleşecek. Mitolojideki hikâyede; Güllük Körfezi’nde
yüzmek için arkadaşlarıyla denize giren ancak daha
sonra izine rastlanamayan Hermiyas’la, onu sırtına
alıp kurtardığı iddia edilen yunus balığının dostluğu
anlatılıyor. Hikâyenin sonunda bu iki dostun cansız
bedenine kumsalda rastlanıyor ancak ikisinin de yüzlerinden büyük mutluluk okunuyor. Fazıl Say’ın bu
hüzünlü efsaneden etkilenerek bestelediği yeni eseri
yanın En Köklü Senfoni Orkestralarından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Sanatçıları ile Sahnede
Olacak
Konser gelirleriyle gerçekleştirilen sosyal sorumluluk
destek çalışmalarına, bu yıl da yerel ve uluslararası çapta devam ediliyor. Bu yıl 10.’su düzenlenecek
D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali konserlerinden sağlanacak bilet satış gelirinin tamamı, Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na
bağışlanacak.
MAYIS-HAZİRAN • | 61 |
Festival biletleri 30 Haziran itibarıyla, D-Marin Turgutreis bilet satış ofisinden ve Biletix’ten temin
edilebilecek. Bilet fiyatlarının 30 ila 50 TL arasında
değiştiği festivalde, kombine fiyatı ise 125 TL olarak
belirlendi.
7 DENİZ
Kısa Kısa
Koç Holding, Rekabet Kurulu’na başvurdu
Koç Holding Beta Marina ve Pendik Turizm Marina’ya talip oldu.
Koç Holding’in iştiraki Setur, dolaylı olarak Yıldız
Holding kontrolünde bulunan marinaların hisselerini devralmak için Rekabet Kurulu’na (RK) başvurdu.
Setur’un başvurusu, Beta Marina Liman ve Çekek
İşletmesi, Pendik Turizm Marina Yat ve Çekek İşletmesi’nin hisselerinin tamamının devralınmasını kapsıyor.
Koç Holding ise, “Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi” kapsamında çalışmalarına devam ediyor. Mayıs
2012’den bu yana Koç Holding’in, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Alternatif Yaşam Derneği
işbirliğinde yürüttüğü proje kapsamında 83 bin 500
Koç Topluluğu çalışanı “Engelliliğe Doğru Yaklaşım
Eğitimleri”ne katıldı.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç,
“Türkiye’ye yaymayı amaçladığımız projemiz her geçen gün zenginleşiyor” dedi.
İstanbul ile Bandırma arası 35 dakikaya düşecek
Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, 44 yıl aradan sonra uçak seferleri yeniden başladı. 18 kişilik uçaklar ile
yapılacak seferlerle İstanbul ile Bandırma arası 35 dakikaya düşecek.
| 62 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ
Bandırma Ticaret Odası’nın teşebbüsüyle Bandırma-İstanbul arasında karşılıklı deniz uçağı seferleri
başlatıldı. BURULAŞ, Seabird Hava Yolları, Bandırma
Ticaret Odası ve Bandırma Liman Başkanlığı arasındaki görüşmelerin tamamlanmasının ardından sahile deniz uçağı iskelesi ve bilet gişesi inşa edildi.
Bandırma’da Türk Hava Yolları tarafından 1970′li yıllarda kargo tipi uçaklar ile yapılan seferler, daha sonra DC 10 tipi uçaklar ile sürmüş, ancak aradan geçen
zaman zarfında talebin düşmesiyle iptal edilmişti.
Toplam savunma ve havacılık sektörü cirosu, bir önceki yıla kıyasla yüzde 5,75 artışla 5,08 milyar dolara
ulaşırken, sektörün sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyan savunma ve havacılık ürünleri ihracatı
da 1,5 milyar dolar civarında gerçekleşti.
SSM, özellikle son dönemlerde çalışmalarına hız
verirken, bu kapsamda 2013 itibariyle yürürlükteki
proje sayısı 334’e, sözleşmeye bağlanmış proje bedellerinin toplamı ise 50 milyar liraya yaklaştı. Tüm
bu faaliyetlerinin yanı sıra Ar-Ge’ye de büyük önem
veren Müsteşarlık, 2013 içerisinde yaklaşık 350 milyon lira tutarında 21 Ar-Ge projesi imzaladı. Diğer
taraftan savunma firmalarının özkaynaklarıyla gerçekleştirdikleri Ar-Ge yatırımları 237 milyon dolar,
dış finansman dahil gerçekleştirdikleri toplam Ar-Ge
harcamaları ise 927 milyon dolar oldu.
İnsan Kaynakları
Müsteşarlığın ve savunma sanayisi sektörünün ta-
nıtımı ve nitelikli iş gücü tarafından farkındalığın
artırılması amacıyla, 2009 yılından itibaren üniversitelerde düzenlenen kariyer fuarlarına ve sektör tanıtım günlerine 2013’de de katılım sağlandı. Geçen
yıl itibariyle SSM çalışanlarının yaklaşık yüzde 40’ını
destek personeli, memur ve sözleşmeliler oluştururken, yüzde 46’sı ise uzman personellerden oluştuğu
görüldü.
Sektördeki son 4 yıllık gelişim
Yıllar Ciro İhracat (bin dolar)
2010 3.707 836
2011 4.381 1.090
2012 4.756 1.262
2013 5.076 1.391
Savunma
2013’te yaklaşık 350 milyon liralık 21 Ar-Ge projesi imzalandı
‘TCSG-29′ törenle hizmete girdi
Merkezi Bursa’nın Mudanya ilçesinde bulunan Sahil Güvenlik Güney Marmara Grup Komutanlığı’nın sorumluluk bölgesinde hizmet verecek olan Kaan 19 sınıfının 11. Gemisi, ‘TCSG-29′ törenle hizmete girdi.
Yaklaşık 23 metre uzunluğunda, 5 metre eninde ve
23 ton ağırlığında olan TCSG-29 botunun hizmete
girmesi nedeniyle Mudanya’nın Güzelyalı Mahallesi
Balıkçı Barınağı’ndaki 17 Bot Komutanlığı’nda tören
düzenlendi. Törene, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Adnan Özbal, Güney Marmara Grup Komutanı
Binbaşı Tayfun Paşaoğlu, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Mudanya Kaymakamı Orhan Çiftçi, Belediye Başkan Yardımcıları Mustafa Ay ve Metin Bağcı’nın yanı
sıra çevredeki yelken kulüpleri ile davetliler katıldı.
Üretimi Yonca Tersaneleri’nde yapılan botun maksimum süratinin 60 deniz mili, 111 kilometre.
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın Mobil Uygulaması devreye girdi
Sahil Güvenlik Komutanlığı Mobil Uygulaması www.sgk.tsk.tr resmi internet sitesi ve Google PlayStore
üzerinden İngilizce ve Türkçe kurulum seçenekleri ile yayımlandı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı Mobil Uygulaması ile
cep telefonu ve/veya tablet bilgisayar ile denizde
yardıma ihtiyaç duyan vatandaşlar konum bilgilerini koordinatları ile görebilir, Alo 158 Sahil Güvenlik
Komutanlığı Acil Yardım Hattını doğrudan arayabilir
veya aynı ekranda bulunan mail butonu ile konum
bilgilerini Sahil Güvenlik Harekat ve Arama Kurtarma Merkezine iletebilir, dolayısıyla daha kısa sürede
yardım alabilir. Uygulamanın diğer bölümlerinde ise
vatandaşlar Sahil Güvenlik Komutanlığını daha yakından tanıyabilmesi için hazırlanan görsel içeriklere, yürürlükteki Mevzuatlara/Kanunlara ve yayınlara
ulaşılabilmekte.
İletişim Bilgileri kısmında
ise en yakın Sahil Güvenlik
Komutanlığı bağlısının iletişim bilgilerine ulaşılabilir.
Program ile özellikle denizde zor durumda kalan vatandaşların mevkilerinin çok
daha kısa sürede ve hatasız olarak tespit edilmesi
ile görev etkinliğinin artırılmasının hedeflendiği görülüyor. Program Android işletim sistemi ile çalışan
tüm mobil cihazlardan Google PlayStore veya www.
sgk.tsk.tr resmi internet sitesinden ulaşılarak kolayca
yüklenebiliyor.
MAYIS-HAZİRAN • | 63 |
7 DENİZ
Savunma
| 64 | • MAYIS-HAZİRAN
7 DENİZ

Benzer belgeler