2013 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi

Transkript

2013 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi
Okulumuzun Tanıtımı | Birimlerimiz | Personelimiz | Projelerimiz | Haberler
Etkinliklerimiz | Deneme, Şiir, İnceleme, Gezi Yazısı, Gülmece | 2013 Mezunlar Albümü
Künye
Editörden
Gültekin KOCAKAYA
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Başarı nasıl ölçülür?
Gülkent Anadolu Lisesi
Okul Dergisi
Sizin başarı ölçütünüz nedir?
Neye göre başarılısınız?
Başarı tesadüf değildir, çoğu zaman tesadüf gibi
görünse de.
Süresiz Yayın, Yıl: 1, Sayı: 1
Isparta, Haziran 2013
Sınav kazanmak, başarı mıdır? Hem de nasıl…
Gülkent Anadolu Lisesi Okul Dergisi, Isparta Gülkent
Anadolu Lisesi üyelerinin sosyal etkinlik, haber,
etkinlik, duyuru, yazı, görüş ve sanatsal üretimlerinin
yer aldığı bir e-dergidir.
Üniversite sınavına hazırlanan gençleri bir düşünün.
Kendileri için değil, aileleri için kazanmak, başarmak
isterler nerdeyse.
Sahibi
(Gülkent Anadolu Lisesi adına)
Niyazi KARADEM
Okul Müdürü
Yürüyebilmek, emekleyen bir bebeğin ayağa kalkması,
alkışlar ve çığlıklarla ilk adımı atması.
Yemek yiyebilmek, eline kaşığı yeni alan bir bebeğin
kaşığı ağzına götürebilmesi bile ne büyük başarıdır.
Para kazanmak, terfi etmek, buluş yapmak, kitap
yazmak, yaratmak, en ünlü, en zengin, en büyük
olmak.
Yayın Sorumlusu
Emrah KARACA
Müdür Yardımcısı
Başarının ölçütü hep “sonuçlar” mıdır?
Sonuç nedir? Sonuçta ne oldu? Sonuçta ne elde ettin?
Sonuçta ne yapıyorsun?
Yazı İnceleme Kurulu
Zafer ERDAL, Emin AKYOL, Gültekin KOCAKAYA
Başarı bu mudur? Bu ölçütler yeterli midir, doğru
mudur? Başarının ölçütü olarak ne kullanılmalıdır?
Görsel Tasarım
Boray BİÇER
Başarı nedir? Başarılı insanlar kimlerdir? Başarılı kişi
kimdir?
İstediklerini, kendi düşündüklerini yapan kişi midir?
Yayın Yeri
Gülkent Anadolu Lisesi
İskender Mahallesi, No: 66
Demirköprü Mevkii, 32040
Merkez, ISPARTA
Kamu yararına, toplumun istediklerini gerçekleştiren
kişi midir?
Kimin için başarılı?
Toplum için “başarılı olmak”, toplumsal değer
ölçütleri ile belirlenmektedir. Ya sizin için belirleyici
olan nedir? Sizin için en değerli olan ne ise, başarıyı
ona göre mi tanımlarsınız? Neye önem veriyorsanız,
en başarılı kişi, ona sahip olan mıdır?
Telefon
Faks
(0246) 218 3078 (0246) 218 2197
E-posta
[email protected]
Benim için başarıya sahip olmanın yolu, ne elde etmek
istediğim, nelere sahip olmak istediğimle başlar. Bu
hedeflere giden yolda gösterdiğim çaba ile ölçerim
başarımı.
İnternet
www.gulkentanadolulisesi.meb.k12.tr
Benim için başarı istek, tutku, hedef ve çaba, azim
kelimelerini içinde barındırır.
Yayımlanan tüm yazıların
sorumlulukları yazarlarına aittir.
Başarılı insan, isteklerini anlayıp, hedeflerine ulaşmak
için çaba harcayandır.
Bu e-dergi, Milli Eğitim Bakanlığı Sosyal Etkinlikler
Yönetmeliğinin (TD Şubat 2005 / 2569) “Yayınlar”
başlıklı 24. maddesi temel alınarak hazırlanmıştır.
Asla vazgeçmeden çaba harcamaya devam edendir.
2
Sunuş
Niyazi KARADEM
Okul Müdürü
Değerli Arkadaşlarım,
Sevgili Öğrenciler…
Kıymetli
Veliler,
Önümüzdeki yıllarda yayımlayacağımız
dergilerle, okulumuzun öğretim yönünü
kapsayan ve her yıl geliştirdiğimiz bilimsel,
akademik başarılarımız ile Gülkent Anadolu
Lisesi ailesinin eğitim yönünü oluşturan
okuldaki sosyal hayatımızın güncel gelişim
aşamalarını izleyebileceksiniz. Gülkent
Anadolu Lisesi dergisi böylece, kurumsal
kimliğimizin öğrenci, veli ve yurttaşlarımıza
yönelen yüzü olacaktır.
Gülkent Anadolu Lisesi Okul Dergisinin ilk
sayısını siz değerli okurlarımıza sunmaktan
derin mutluluk duyuyorum.
Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak,
alışılagelmiş dergicilik etkinliklerinden farklı
olarak, okulumuzu her yönden ifade eden
bir e-dergi ile karşınızdayız. Bilgi ve teknoloji
çağının gereklerine uygun olarak, internet
altyapısıyla Eğitim Bilişim Ağı destekli FATİH
Projesi kapsamında son teknolojiyi
öğretimimizde verimli bir biçimde kullanan
bir okul olarak, okul dergimizi de elektronik
platformda yayımlamaya karar verdik.
Böylece, basılı yayının ötesinde, zaman ve
mekan kısıtlaması olmaksızın, en geniş
kitleye ulaşma amaç ve hedefimizi
gerçekleştirebilmeyi umuyoruz.
Dergimizin son bölümünde, 2013 yılı
mezunlarımızın albümünü bulacaksınız. Dört
yıl boyunca Gülkent Anadolu Lisesi çatısı
altında lise öğrenimlerini sürdüren değerli
evlatlarımızın sınıf bazında mezuniyet
fotoğrafları bizler için çok değerli bir anı
niteliği taşıyor. Zorlu bir büyüme, öğrenme
ve gelişme çağına eşlik eden sınav hazırlığı
sürecini birlikte yaşadığımız mezun
öğrencilerimize, bütün hayatları boyunca
sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimi
sunmak istiyorum.
Bundan böyle her yıl e-dergi formatında
yayımlamayı umduğumuz ve planladığımız
okul dergimizin bu ilk sayısında,
okulumuzun genel tanıtım bilgileri, idari
personelimiz, çalışanlarımız, okulumuzdan
haberler, etkinliklerimiz, projelerimiz
hakkında bilgiler, öğrencilerimizin deneme
ve inceleme metinleri, yazı ve şiirleri yer
alıyor.
Dergimizin ilk sayısının hazırlanmasında
emeği geçen öğretmenlerimize, yazılarıyla
bize destek olan öğrencilerimize teşekkür
eder; Gülkent Anadolu Lisesi ailesinin bir
ferdi olarak sevgi ve saygılarımı sunarım.
3
Okulumuzun Tanıtımı
Okulumuz 1971-1972 eğitim – öğretim
yılında Gülkent Ortaokulu olarak Isparta
Merkez İskender Mahallesi, Aksu
Caddesi’nde hizmete açılmıştır. Daha sonra
Isparta’da Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı
Mimarlık Fakültesi açılması nedeniyle
Gülkent Ortaokulu binası geçici olarak
Mimarlık Fakültesi’ne verilmiştir. Gülkent
Ortaokulu öğretime çeşitli binalarda devam
etm iştir. D aha sonra M im arlık
Fakültesi’nden kendi binasını teslim alarak
eğitim öğretime devam etmeye başlamıştır.
Daha sonra Yabancı Dil Ağırlıklı Lise
kapatılmış; bunun yerine bazı liselerin
Anadolu türünde liselere dönüştürülmesi
sonucu okulumuz 2005-2006 eğitim–
öğretim yılından itibaren Gülkent Anadolu
Lisesi olarak eğitim ve öğretimine
başlamıştır.
Kısa bir zaman sürecinde Isparta’nın gözde
okullarından birisine dönüşen okulumuz,
gelenekten geleceğe edindiği deneyimle
eğitim ve öğretime devam etmektedir.
Okulumuz Isparta il merkezindedir ve kurum
kodu 964208 olarak belirlenmiştir.
Okulumuzun bünyesinde 1989-1990 eğitim
– öğretim yılında genel lise açılmıştır. 19941995 eğitim öğretim yılında bünyesinde
bulunan ortaokul kapatılarak müstakil liseye
çevrilmiştir. 2003-2004 eğitim öğretim
yılında yine bünyesinde Yabancı Dil Ağırlıklı
Lise açılmıştır.
Okulumuzun altyapısı, öğrencilerimize en iyi
öğretimi sunmak anlayışıyla kurulmuştur.
Dersliklerimiz,
kütüphanemiz,
laboratuvarlarımız, çalışma salonlarımız,
spor salonumuz, geniş bahçemiz, modern
pansiyon binamız hep bu anlayışın
ürünleridir.
4
Misyon ve Vizyon
MİSYONUMUZ
VİZYONUMUZ
Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı,
Türk toplumunun örf ve adetlerine
saygılı, özgür düşünen, sorgulayan,
sosyal becerileri gelişmiş, mutlu ve
lider insanlar yetiştirmektir.
Hayallerini gerçekleştirme
coşkusu ve hazzını tüm
öğrencilerimize yaşatmaktır.
Temel Değerlerimiz
Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak tüm eğitim—öğretim etkinliklerimizde
aşağıda sıralanmış temel ilkelere göre hareket edeceğimizi beyan ederiz.

Atatürk ilke ve inkılâplarına
bağlılık

Öğrencilerimizle açık iletişim
içinde olup, empati kurmak

Ulusal değerlere bağlılık


İnanca ve inanç özgürlüğüne
saygı
Tüm hizmetlerde etik
kurallarının geçerliliğini
sağlamak

İşbirliği ve paylaşımcılık



Yaratıcılık ve yenilikçilik
Biz bilincine sahip olmak
Kendimize ve birbirimize
güvenmek


Sevgi ve saygı
Tüm görevleri eşitlik ilkesi
çerçevesinde paylaşma ve
paylaştırma

Bilimsellik ve gerçekçilik


İnsanlığa ve çevreye duyarlılık
Görevlerin yapımında
yardımlaşmayı sağlamak
5
Birimlerimiz
DERSLİKLERİMİZ
Okulumuzda 25 derslik bulunmaktadır.
Dersliklerimiz standart 30 öğrenci kapasitelidir.
Tüm dersliklerimizde, FATİH Projesi kapsamında
etkileşimli tahta ve MEB tarafından sağlanan
geniş bant hızlı İnternet bağlantısı vardır.
Derslerimiz teknolojinin ulaştığı en yüksek
noktada, etkileşimli, görsel ve işitsel araçlarla
destekli biçimde işlenmektedir.
LABORATUVARLARIMIZ
Okulumuzda Fizik, Kimya ve Biyoloji branşlarına
ait laboratuarlar bulunmaktadır. Bu branşlara ait
dersler, ağırlıklı olarak laboratuar ortamında
işlenmektedir. Laboratuarlarımız MEB tarafından
sağlanan çağdaş deney araçları ve derse
yardımcı materyalden oluşmaktadır. Düzenli ve
bakımlı laboratuarlarımızda FATİH Projesi
kapsamında etkileşimli tahtalar ve geniş bant
hızlı İnternet kullanılmaktadır.
KÜTÜPHANEMİZ
Okul kütüphanemiz çağdaş bir ders çalışma,
okuma ve dinlenme alanı olarak tasarlanmıştır.
Okulumuzun gözde mekanlarından olan
kütüphanemizde, öğrencilerimizin sessiz ve
rahat bir ortamda ders çalışabilmeleri, ödevlerini
yapabilmeleri, projelerini yürütebilmeleri için
gereken altyapı sağlanmıştır.
TOPLANTI SALONLARIMIZ
Okulumuzda toplantı, seminer, hizmet içi eğitim,
konferans gibi etkinlikler çağdaş toplantı
salonlarımızda yapılmaktadır. Etkileşimli tahta ve
ses sistemleri ile donatılmış salonlarımızda,
öğrencilerimize bilgilendirici toplantılar
yapılmakta; velilerimiz için okulun işleyişi ile
öğretim hakkında aydınlatma ve bilgilendirme
etkinlikleri gerçekleştirilmektedir.
6
İdari Personel
Niyazi KARADEM · Okul Müdürü
1957 yılında, Şarkikaraağaç ilçemize bağlı Fele (Yassıbel) köyünde doğdum. 1980 yılında
Isparta Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Fakültesi’nden mezun oldum. 1982 yılında Uşak Banaz
Lisesi’ne Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak atandım. 1987 yılı Şubat ayında Yalvaç Aşağıtırtar
Ortaokulu Müdürlüğüne atandım. Yaklaşık 4,5 yıl bu görevi yürüttükten sonra 1991 yılında
Şarkikaraağaç Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğüne atandım. Bu arada,
1991 yılında lisans tamamladım ve branşım coğrafya oldu. Yaklaşık 14 yıl Halk Eğitimi Merkezi
ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü görevinde bulundum. 2005 yılının başında Isparta ŞAİK
Lisesi Müdürü olarak atandım ve bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Bakanlığın hazırladığı
yönetmelik gereği 15.09.2010 tarihinde okulumuza müdür olarak atandım. Evliyim ve biri kız
biri erkek olmak üzere iki çocuk babasıyım.
Erhan EREN · Müdür Başyardımcısı
1960 yılında Isparta´nın Gönen ilçesine bağlı Güneykent kasabasında doğdum. 1982´de İzmir
Dokuz Eylül Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi´nden mezun oldum. Aynı yıl Şanlıurfa´da öğremenlik
görevine başladım. 1985 yılında Isparta´nın Keçiborlu ilçesine atandım. 1987´de Isparta merkez
ilçesinde göreve başladım. Burada sırasıyla Yedişehitler İlköğretim Okulu, Nazmiye Demirel
İlköğretim Okulu ve Ahmet Melih Doğan Anadolu Lisesi´nde çalıştım. 2011 yılında halen görevde
bulunduğum Gülkent Anadolu Lisesi´ne atandım. Evliyim ve 2 çocuk babasıyım.
Emrah KARACA · Müdür Yardımcısı
1961 yılında Erzurum´da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini Malatya´da yaptım. Erzurum
Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Fizik Öğretmenliği bölümünden 1989
yılında mezun oldum. Mardin Ömerli Lisesi´nde Fizik Öğretmeni olarak göreve başladım. 1995
yılında Senirkent Endüstri Meslek Lisesi´ne, 1996´da Senirkent ilçesindeki İsmail Hakkı Örmeci
İşitme Engelliler Lisesi´ne Okul Müdürü olarak atandım. 2005´te Gülkent Anadolu Lisesi´nde
isteğe bağlı olarak göreve başladım. Evliyim ve iki erkek çocuğum var.
Halil GÖÇER · Müdür Yardımcısı
1968 yılında Isparta ili Şarkikaraağaç ilçesi Çarıksaraylar kasabasında doğdum. İlk ve
ortaöğrenimimi aynı kasabada tamamladım. 1984 yılında Şarkikaraağaç Lisesi´nden mezun
oldum. 19 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü 1989 yılında tamamladım. Çankırı
ili Eldivan ilçesinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak 1990 yılında göreve başladım.
Şarkikaraağaç Lisesi, Ahmet Melih Doğan Anadolu Lisesi gibi okullarda çalıştıktan sonra, 2011
yılında Gülkent Anadolu Lisesi´nde halen sürdürdüğüm görevime başladım. Evliyim ve iki
çocuğum var.
Saniye AKCA · Müdür Yardımcısı
1983 yılında Konya´da doğdum. Selçuk Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümünü 2007 yılında
bitirdim. 2008 yılında Kütahya ili Altıntaş ilçesinde Fizik Öğretmeni olarak göreve başladım.
2010 yılında Isparta´ya tayinle geldim. 2012 yılı Mart ayından beri Gülkent Anadolu Lisesi
Pansiyon İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Evliyim.
7
Öğretmenlerimiz
Hilmi OVAT
TDE Öğretmeni
Ahmet TURHAN
TDE Öğretmeni
Zafer ERDAL
TDE Öğretmeni
Boray BİÇER
TDE Öğretmeni
Erhan ASLAN
TDE Öğretmeni
Gültekin KOCAKAYA
TDE Öğretmeni
Emine GÜLTEKİN
TDE Öğretmeni
İbrahim UNCU
TDE Öğretmeni
Neziha SALMAN
Matematik Öğretmeni
Necmeddin KÖSE
Matematik Öğretmeni
Nuri Osman DEMİRBAŞ
Matematik Öğretmeni
Nafi KANSU
Matematik Öğretmeni
Gülşen DEMİR
Matematik Öğretmeni
Güriz TURGUT
Matematik Öğretmeni
Barış DOĞAN
Matematik Öğretmeni
Engin TULGA
Matematik Öğretmeni
8
Öğretmenlerimiz
Şahin ERÇAKIR
Fizik Öğretmeni
Onur ODABAŞI
Fizik Öğretmeni
Süleyman YAVUZ
Kimya Öğretmeni
Osman KARAGÖLLÜ
Kimya Öğretmeni
Şeniz KUBİLAY
Biyoloji Öğretmeni
Arzu ŞEKER
Biyoloji Öğretmeni
Veli Cenk CENKCİ
Biyoloji Öğretmeni
Ayşe DEDE
İngilizce Öğretmeni
Ayşegül POLAT
İngilizce Öğretmeni
Banu TUNÇYÜREK
İngilizce Öğretmeni
Gülnarin ACAR
İngilizce Öğretmeni
Erkan KARABAŞ
İngilizce Öğretmeni
Raziye ALKUR
İngilizce Öğretmeni
Emin AKYOL
Almanca Öğretmeni
Davut KALENDER
Almanca Öğretmeni
Sait KARABAŞ
Din Kültürü Öğretmeni
9
Öğretmenlerimiz
Emin AKKUŞ
Coğrafya Öğretmeni
Ali CİRİT
Coğrafya Öğretmeni
İsmail ŞEN
Tarih Öğretmeni
Gülnur GÖKSOY
Tarih Öğretmeni
Yeliz KÖMÜRCÜ
Felsefe Öğretmeni
Cansel SEZGİN
Felsefe Öğretmeni
Hacer ÖZBEK
Beden Eğit. Öğretmeni
İlhami YİĞİT
Beden Eğit. Öğretmeni
Hatice YAVUZ
Resim Öğretmeni
Kadir BÜYÜKÜNSAL
Müzik Öğretmeni
Ülkü KARACA
Rehberlik Servisi
Çiğdem GÖRGÜLÜ
Rehberlik Servisi
BRANŞLARA GÖRE ÖĞRETMEN SAYILARI
Türk Dili ve Edebiyatı
8
Tarih
2
Resim
1
Matematik
8
Coğrafya
2
Müzik
1
Fizik
2
İngilizce
6
Rehberlik
2
Kimya
2
Almanca
2
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
1
Biyoloji
3
Beden Eğitimi
2
Felsefe
2
10
Destek Hizmetleri
Dursun ÇOBAN
Muhasebe
Niyazi ÇELİKDÖNMEZ
Memur
Gülay YILDIZ
Memur
Medine PEHLİVAN
Teknik Hizmetler
Osman DAL
Teknik Hizmetler
Tahsin AZİZOĞLU
Bekçi
Mustafa ŞAHİN
Teknik Hizmetler
Öğrenci Meclisi Başkanı
Okul Öğrenci Meclisi Başkanı Semih ÜNLÜ, 06.05.1995
tarihinde Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde dünyaya
geldi. Babasının adı Sezai, annesinin adı Tülay’dır. Bir
kardeşi vardır.
İlköğrenimini 2001-2009 yılları arasında Şarkikaraağaç
İnönü İlköğretim Okulunda tamamladı. 2009 yılında
Isparta Gülkent Anadolu Lisesi’nde öğrenimine
başladı. 2012–2013 öğretim yılında Gülkent Anadolu
Lisesi’ne “Okul Öğrenci Meclis Başkanlığı”na seçildi.
Şiir yazmak, şiir okumak; siyaset tarihi, düşüncesi ve
uygulaması ilgi alanları arasındadır.
11
Okul Pansiyonu
Pansiyon binamızın yapımına 1953
yılında başlanmış, 1957’de Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından öğrenci
pansiyonu olarak hizmete açılmıştır.
1999 – 2000 eğitim öğretim yılına kadar
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından
işletilmiştir. 1999 – 2000 eğitim öğretim
yılında binanın kullanımı Milli Eğitim
Bakanlığına devredilmiştir. O tarihten bu
yana okulumuzun kız pansiyonu olarak
hizmet vermekte olan bina, yarım asırdır
öğrencilerin yuvası olmaya devam
etmektedir.
Pansiyonumuz 7 yatakhane, 5 etüt
odası, valiz odası, revir, nöbetçi belletici
ve belletici öğretmen odası, müdür
yardımcısı odası, mutfak, yemekhane,
çamaşırhane, banyo, ambar ve
depolardan müteşekkil olup; 1 ambar
memuru, 2 aşçı ve 3 temizlik çalışanı ile
hizmet vermektedir.
Geçmiş yıllarda çok daha fazla öğrenciye
kucak açan pansiyonumuz 100 öğrenci
kapasiteli olup, şu anda 96 öğrenci
barındırmaktadır. Bu öğrencilerden 5’i
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından
yerleştirilen öğrenciler, 91’i ise DPY
kontenjanından
yerleştirilen
öğrencilerdir.
Öğrencilere cuma ve cumartesi
akşamları hariç mecburi etüt uygulaması
yapılmakta olup, etütlerde nöbetçi ve
belletici öğretmenler öğrencilere refakat
etmekte, öğrencilerimize derslerinde
yardımcı olmaktadırlar. Son dört yıldır
okul
birincisi
pansiyonumuz
öğrencilerinden çıkmıştır. Pansiyonumuz
başarılı öğrencilerinden, 2011 mezunu
Yasemin Yılmaz, Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştır. 2012 yılı
okul birincimiz Dilek Sivri de pansiyon
öğrencimizdir. Pansiyonumuzda kalan
öğrencilerin 4 yıllık lisans programına
yerleşme oranı %95’tir. Bu başarı,
deneyimli kadromuzun üstün gayreti,
pansiyonumuzun düzenli işleyişi ve
öğrencilerimizin disiplinli çalışması ile
elde edilmiştir.
Okulumuzu kazanan her öğrenci
(ailesinin gelir seviyesi o yılki limitin
içinde ise) pansiyonumuzda DPY
öğrencisi olarak kalma hakkı da elde
eder. Ancak yerleştirmeler puan
üstünlüğüne göre yapılır.
12
Öğrencilerimizin
huzuru
pansiyonumuzun
ana ilkesidir.
Pansiyonumuzun şehir merkezinde ve
okulumuza yürüme mesafesinde olması
da öğrencilerimize zamanı verimli
kullanmak bakımından büyük bir avantaj
sağlamaktadır.
Pansiyonumuzda büyük etüt salonu aynı
zamanda TV salonu olarak da
kullanılmaktadır. Televizyonumuz, 102
ekran LCD TV olarak yenilenmiştir. Hafta
sonları ve etüt aralarında nöbetçi
öğretmen gözetiminde öğrencilerin
sıcak sularını, çay ve kahvelerini temin
etmeleri amacıyla etüt salonumuza çay
seti konulmuştur.
Pansiyonumuz 2011 yılı itibariyle ciddi
bir tadilattan geçirilmiştir. İlk olarak
doğalgaz
dönüşüm
çalışmaları
başlatılmış ve okullar açıldığında
çalışmalar
tamamlanmıştır.
Öğrencilerimizin ev ortamının sıcaklığına
kavuşması ve daha sağlıklı bir yaşam
sü r m ele ri
am acıyla
ön ce likle
yatakhaneler ve koridorlar laminat
parke kaplatılmış, üzerine de halılar
serilmiştir. Öğrencilerin yatakhane
katında ayakkabısız olarak dolaşmaları,
istedikleri gibi yerlere oturup uzanmaları
sağlanmıştır.
Bu eğitim öğretim yılının başından
itibaren ilk kez etüt arası ikramı (çay
saati ikramı) uygulaması başlatılmıştır.
Etüt arasında top kek, bisküvi, puding,
meyve, süt, sandviç, sigara böreği,
meyve suyu gibi ikramlar görevli öğrenci
tarafından dağıtılmaktadır. Böylece
öğrencilerin hem dengeli ve çeşitli
beslenmelerine katkıda bulunulmakta
hem de gelir durumu düşük öğrencilerin
mağduriyeti engellenmektedir.
Soyunma dolapları yenilenmiş, daha şık
ve huzurlu bir hava oluşturulmuştur.
Tuvaletlerde kullanılan terliklerle
yatakhanede dolaşılmaması için gerekli
tedbirler alınmış; tamamen bir ev
temizliği oluşturulmaya çalışılmıştır.
Nöbetçi ve belletici öğretmen odaları
yenilenmiş, boyanmış, temizlenmiş ve
öğretmenlerimizin gönül rahatlığıyla
kullanıp nöbetlerini tutabilecekleri
odalar haline getirilmiştir. Tüm depolar
pansiyonumuzun bodrum katına
indirilmiş, âtıl vaziyetteki odalara işlerlik
kazandırılmıştır. Yemekhane ve bodrum
kat boyanmış, gerekli yerlere kalebodur
ve fayans döşetilmiştir. Temiz ve
kullanışlı ortamlar oluşturulmuştur.
13
Gülkentliyim Obez Değilim
Gülkent Anadolu Lisesi Biyoloji Zümresi öğretmenleri
tarafından sağlıklı bireyler yetiştirmek amacıyla
başlatılan “Gülkentliyim Obez Değilim” adlı proje
çalışmasıyla öğrencilerimizin sağlıklı beslenme ve
obezite konularında bilgilendirilmesi ve sağlıklı birer
birey olarak yaşamlarını devam ettirmeleri
amaçlanmıştır.
Ergenlik dönemiyle birlikte kız ve erkek öğrencilerde
düzensiz kilo alımı, hem ruhsal hem sosyal açıdan
sorun oluşturmaktadır. Bu durum, sağlık sorunları
yanında ders çalışma performansı ve arkadaş
ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Öğrenciler, sorunu anlatmak ve çözmek konusunda
sıkıntı çekmekte, nereden ve nasıl yardım alacaklarını
bilememektedir. Bu projeyle bu tür olumsuzlukların
ortadan kaldırılması hedeflenmiştir.
Projemizin ilk adımında, okulumuzdaki tüm
öğrencilerimize Gülkent Devlet Hastanesi Diyetisyeni
Melahat ÇANÇI tarafından sağlıklı beslenmeyle ilgili
seminer verildi.
Proje kapsamında özellikle 9. ve 10. sınıf
öğrencilerinin obezite durumları belirlendi ve obezite
sorunuyla
karşılaşan
öğrencilerin
diyetisyen
gözetiminde takibi yapıldı.
Proje ile öğrencilere spor yapma alışkanlığı
kazandırılarak gençlerimizin hareketsiz yaşam tarzı
değiştirilmeye çalışılmıştır.
“GÜLKENTLİYİM OBEZ DEĞİLİM“ projesi kapsamında
ÜNSÜT’ün sponsorluğunda 27 Şubat – 2 Mart 2012
tarihlerini kapsayan hafta içerisinde okulumuz
öğrencilerine SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ dağıtımı
yapılmıştır.
14
Okul Ortaklığı Projesi
eTwinning, Avrupa’daki okullar arasında
iletişim kurmak, işbirliği yapmak, proje
geliştirmek amacıyla kurulmuş bir
topluluktur.
Okulumuz bu eğitim—öğretim yılında Çek
Cumhuriyeti, İspanya, Avusturya ve
İngiltere’den okulların katılımıyla yürütülen
“Tatlı Anılar — Kuşaklararası Etkinlikler”
projesinde yer almaktadır. Proje internet
ortamında sürdürülmekte olup İngilizce
öğretmeni Gülnarin Acar rehberliğinde
tamamıyla okulumuzun öğrencileri
tarafından gerçekleştirilmektedir.
İngilizce kullanımını geliştirmek, kuşaklar ve
kültürlerarası iletişim ve diyalogu
zenginleştirmek amacıyla yürütülen projede
öğrenciler kişisel bilgileri, günlük yaşantıları,
okulları, kültürel değerleri ve gelenekleri ile
ilgili paylaşımları internet ortamında
Avrupa’daki akranlarıyla karşılıklı olarak
yazarak iletişimi sürdürmektedirler.
Kadın Sığınmacılar
Burada büyük beğeni toplayan projeleri
nedeniyle Akdeniz Üniversitesi’nin 9 Mayıs
Avrupa Günü nedeniyle düzenlediği “Çok
Kültürlülük ve Kültürlerarası İletişim” temalı
konferansa konuşmacı olarak davet
edildiler. Proje sunumlarını başarıyla
gerçekleştirdiler. Kendilerini kutlarız.
TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Dairesi
Başkanlığı tarafından 23-31 Mart 2011
tarihleri arasında düzenlenen Ortaöğretim
Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Antalya
Bölge Sergisi’ne okulumuz öğrencileri Rabia
Özsoy ve Arzu Çobanoğlu, danışman
öğretmenleri Yeliz Kömürcü ile Kadın
Sığınmacılar: Uluslararası Göçün Sessiz
Tanıkları adlı projeyle katıldılar.
15
Laf Ebesi
Laf Ebesi projesi, 8. Eğitimde İyi Örnekler
Konferansı katılımcısıdır.
Ortaöğretim düzeyinde bir projelendirme yapılmıştır.
Ortaöğretim çağı öğrencileri kaynak ve hedef kitle
olarak seçilmiştir. Bu dönemin genel özelliği, yazı
çalışmalarından diğer yaş gruplarına göre daha uzak
kalmalarıdır.
Laf Ebesi projesi, İnternet tabanlı bir projedir.
Tümüyle açık kaynak kodlu bir yapı üzerine
kurulmuştur. Eşdeğer proje çalışmalarına göre bir
hayli ekonomik bir projedir. İnternet bağlantılı her
ortamdan projeye erişim mümkündür. Bu anlamda Laf
Ebesi, zaman ve mekandan bağımsız bir platformdur.
Laf Ebesi, ortaöğretimde gittikçe azalan yazma
etkinliklerini bireysel anlamda artırma ve geliştirmeye
yönelik bir projedir.
Yazı çalışması, kişiyi en çok geliştiren etkinliklerin
başında gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde, yazı ile
öğrenme, bireyin kendini yazı ile ifade etmesi, eğitimöğretim ortamının temellerinden birisi olarak
görülmektedir. Ülkemizde, ortaöğretim sisteminin
günümüzdeki
çoktan
seçmeli
sistemi,
yazı
etkinliklerini büyük ölçüde zayıflatmakta; öğrenciler
kendilerini ve dünyayı yazı ile ifade etmekte
zorlanmaktadırlar. Laf Ebesi, yazı etkinliklerini geri
bildirimler içerecek biçimde geniş kitleye yaymakta;
bunu yaparken, kendini yazı ile ifade eden, kendine
güvenen bireyler yetişmesine katkıda bulunmayı
amaçlamaktadır.
Laf Ebesi projesi, bir İnternet sitesi ile hedef kitlesine
ulaşır. Web Alanı ve Alan Adı satın alındıktan sonra,
açık kaynak kodlu WordPress sistemi üzerine
Woothemes firmasının profesyonel ve bedelsiz
dağıttığı bir şablon, projeye uygun biçimde
düzenlenmiş ve içeriklendirilmiştir. Sitemiz bütünüyle
Türkçe diliyle kurulmuştur. Yönetimi ve yazı
yayımlama süreci son derece basittir.
Uygulama örneği olarak, Web tabanlı dergiler,
edebiyat oluşumları incelenmiştir. Anayapı olarak,
dünyanın en büyük yazı portallarından birisi olan
“New York Times” gazetesi örnek alınmıştır. Sadelik ile
içerik-yoğun bir sistem bir araya getirilmiştir.
Laf Ebesi projesi, en geniş anlamıyla,
öğrencilerde yazı yazma ve kendini yazı ile
ifade etme becerilerini geliştirmeyi
amaçlayan bir yayın ortamıdır.
Proje sayfalarında, yorum gerilbildirimleri ve sosyal
paylaşım düğmeleri bulunmaktadır. Yazıların en geniş
kitleye yayılması sonucunda, okurlardan beğeniler
dönmektedir. Site üzerinde bu beğeniler her yazının
sayfasında yer almaktadır. Çokça beğenilen yazılar
ayrıca anasayfada görüntülenmektedir.
Özellikle günümüzde eğitim-öğretim sistemimiz sınav
hazırlığı merkezli bir yapıdadır. Çoktan seçmeli ölçme
değerlendirme sistemi, yazı etkinliklerini büyük ölçüde
kısıtlamaktadır.
Öğrencilerdeki
yazı
çalışması
anlayışını geliştirmek gerekmektedir.
Laf Ebesi projesi, başlangıç amaçlarını aşarak, belirli
bir olgunluk kazanmıştır. Çok çeşitli türlerde, belirli bir
kalite ve düzeyin üzerinde yazılar projemizin
olgunlaşmasında yardımcı olmaktadır.
Alanında pek fazla örneği bulunmayan Laf Ebesi
projesi,
birçok
yeniliği
de
bünyesinde
barındırmaktadır. Ortaöğretimde müstakil bir
kompozisyon dersi bulunmadığından, öğrencilerin
yazılarını derleyebilecekleri bir yapıdadır. Ayrıca,
yayımlanan yazılar, sayısız kullanıcıya ulaşmakta ve
geri bildirimler aracılığıyla öğrencinin yazı becerisini
ve yazıyla düşünme biçimini geliştirmesi mümkün
olmaktadır. Yazı türleri ve biçimleri konusunda
öğrencide gelişim sağlamaktadır. Öğrencilerin sosyal
etkinliklere katılımını daha eğlenceli ve anlamlı hale
getirmektedir.
http://www.lafebesi.org
Laf Ebesi projesi okulumuzun Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmeni Boray BİÇER tarafından yönetilmektedir.
16
FotoGülkent
FotoGülkent projesi, bir İnternet sitesi ile hedef
kitlesine ulaşır. Web Alanı ve Alan Adı satın alındıktan
sonra, açık kaynak kodlu WordPress sistemi üzerine
Woothemes firmasının profesyonel ve bedelsiz
dağıttığı bir şablon, projeye uygun biçimde
düzenlenmiş ve içeriklendirilmiştir. Sitemiz bütünüyle
Türkçe diliyle kurulmuştur. Yönetimi ve fotoğraf
yayımlama süreci son derece basittir.
Uygulama örneği olarak, yerli ve yabancı Web tabanlı
fotoğraf yayımlama siteleri örnek alınmıştır. Sadelik
ile içerik-yoğun bir sistem bir araya getirilmiştir.
FotoGülkent, Gülkent Anadolu Lisesi Fotoğrafçılık
Kulübü internet sitesidir. Günümüzde yaygın olarak
amatörden profesyonele çok sayıda fotoğrafçının
kullandığı fotoğraf paylaşım sitelerinin ortaöğretim
düzeyine uygulanmış biçimidir.
2013 Mayıs ayı sonu kayıtlarına göre:
FotoGülkent 15 bin 700’den fazla tekil
ziyaretçi tarafından ziyaret edilmiştir.
FotoGülkent
projesi,
ortaöğretim
düzeyinde
öğrencilerde görsel algı, sanatsal beğeni, çevre bilinci,
yaşanılan ortama saygı gibi değişkenlerde yenileşme
ve gelişme sağlamayı amaçlamaktadır.
Sayfa görüntüleme sayısı 170 bini
geçmiştir.
FotoGülkent, hızla değişen dünyamızı ve yaşadığımız
çevreyi görsel materyale dönüştürerek, gelecek
kuşaklara yaşadığımız değişim kültürünü somut veriler
biçiminde aktarmak kaygısıyla kurulmuştur. Ayrıca,
yaşadığımız dünyayı oluşturan davranış, olgu, nesne
ve durumlar akıl almaz biçimde hızlı değişmektedir.
Bu değişimi estetik kurallar çerçevesinde kayıt altına
alarak, geniş kitleye kültürümüzün yapı taşı olan
hayatımızın ayrıntılarını aktarmamız gerekmektedir.
FotoGülkent'in kurulma gerekçesi, temelde bu
değişim ve yenilenmeyi kayıt altına alarak çevreye ve
ülkesine karşı sanatsal bilinç taşıyan bireyler
yetişmesine katkıda bulunmaktır.
350 fotoğrafa 328 yorum yapılmıştır.
Fotoğraflara 3000 kez oy verilmiştir.
Proje sayfalarında, yorum geri bildirimleri ve sosyal
paylaşım düğmeleri bulunmaktadır. Fotoğrafın en
geniş kitleye yayılması sonucunda, izleyicilerden
beğeniler dönmektedir. Site üzerinde bu beğeniler her
fotoğrafın tekil sayfasında yer almaktadır. Çokça
beğenilen
fotoğraflar
ayrıca
anasayfada
görüntülenmektedir.
FotoGülkent projesi, başlangıç amaçlarını aşarak,
belirli bir olgunluk kazanmıştır. Çok çeşitli türlerde,
belirli bir kalite ve düzeyin üzerinde fotoğraflarımız
projemizin olgunlaşmasında yardımcı olmaktadır.
FotoGülkent ayrıca, Gülkent Anadolu Lisesi kurumsal
kimliğine önemli katkılar sağlamaktadır.
Günümüzde fotoğraf çekmenin kolaylığı göz önünde
bulundurulduğunda, çevremiz ve hayatımıza dair
sayısız görsel malzemenin birikmesi kaçınılmazdır.
FotoGülkent, öğrencilerin fotoğraf çalışmalarından
yaptığı seçmeyle, türünün örnekçesi olabilecek
amatör fotoğrafçılık çalışmalarını bir araya getirir.
Böylece, öğrencilerde estetik beğeni düzeyi artar.
Ayrıca, çevre ve yaşanılan ortama yönelik koruyucu
bilinçli
yaklaşımlarda
gözle
görülür
artış
görülmektedir.
http://www.fotogulkent.com
FotoGülkent, ortaöğretim öğrencilerini kaynak ve
hedef kitle olarak belirlemiştir. Zaman içerisinde,
proje sayfaları, her yaştan öğrenci ve eğitim
çalışanının amatör fotoğraf çalışmalarını sergilediği bir
ortam halini almıştır. Böylece proje, okulumuzun
tanınırlığını artırarak kurumsal kimliğimize katkıda
bulunmuştur.
FotoGülkent, okulumuzun Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmeni ve Fotoğrafçılık Kulübü danışmanı Boray
BİÇER tarafından kurulmuş; Fizik öğretmenimiz Fatih
Cam, öğrencilerimizden Umut Can EKİNCİ ve Sümeyye
YILIK’ın destekleriyle geliştirilmiştir.
17
FotoGülkent’ten Seçmeler
18
FotoGülkent’ten Seçmeler
19
Bilim ve Gençlik Şöleni 2012
18 Mayıs 2012 Cuma günü okulumuzda geleneksel bilim şölenimiz “Bilim
ve Gençlik Şöleni 2012″ adı altında gerçekleştirildi.
18 Mayıs 2012 Cuma günü okulumuzda
geleneksel bilim şölenimiz “Bilim ve Gençlik
Şöleni 2012″ adı altında gerçekleştirildi.
Birden fazla etkinliğin bir arada yürütüldüğü
geniş kapsamlı şölenimiz bir hayli ilgi çekti.
Günün anlam ve önemine ilişkin
konuşmalardan sonra ödül törenleri yapıldı.
Önce, okulumuzun “Gülkentliyim Obez
Değilim” projesine katkılarından dolayı
Sayın Valimiz Memduh Oğuz, uzmanlara
plaketlerini sundu.
Okulumuzun fotoğrafçılık kulübü
FotoGülkent tarafından düzenlenen
“Isparta’da Yaşam” konulu fotoğraf
yarışmasında ilk üç dereceye giren
katılımcılara ödülleri sunuldu.
Ardından, okulumuzun spor salonunda
düzenlenen ve okulumuzun bir yıllık bilimsel
ve kültürel etkinliklerini ve projelerinin
sunumlarını içeren etkinliklere geçildi.
Sayın Valimiz Memduh Oğuz ve Sayın Milli
Eğitim Müdürümüz Sabri Caner’in
katıldıkları etkinliklerimiz çok beğenildi.
Bu yıl, çeşitli zümrelerce düzenlenen
b i l im se l e tk in l ik v e
p ro je le r i n
sergilenenlerinin sayısı 61 oldu.
Sayın Milli Eğitim Müdürümüzün ifadesiyle,
böylesine büyük bir organizasyonu ve geniş
katılımı ülke çapında düzenlenen
etkinliklerde görmek pek mümkün değildir.
Öğrencilerimizin destek verdikleri proje ve
bilimsel etkinliklerimiz gün boyunca
sunuldu.
20
Bilim ve Gençlik Şöleni 2012
21
2012 Yılı Mezuniyet Töreni
Gülkent Anadolu Lisesi 2011 – 2012 Öğretim
Yılı mezunları için okulumuzun spor
salonunda 30 Mayıs 2012 Çarşamba günü
mezuniyet töreni düzenledik. Okulumuza ve
öğrencilerimize yakışır bir etkinlik yaptık.
Okul birincimiz Dilek SİVRİ, yaş kütüğüne
birinciliğini belirten plakayı çaktı ve ödülünü
Sayın Milli Eğitim Müdürümüz Sabri
Caner’den aldı. Sayın Sabri Caner, okul
birincimiz ile mezuniyet pastasının
kesilmesine de eşlik etti.
Bayrak devir—teslimi ve öğrencilerin
öğretmenleriyle vedalaşmaları duygusal
anlara sahne oldu.
Salondaki mezuniyet törenimizin ardından
bahçemizde velilerimize ve öğrencilerimize
Isparta geleneksel düğün yemeği ikram
edildi.
Öğrencilerin müzik eşliğinde eğlenceleriyle
gün sona erdi.
Mezun öğrencilerimiz, okulumuzun
daimi üyeleridir. Gülkent Anadolu
Lisesi’nin kapısı bütün
mezunlarımıza her zaman
sonuna dek açıktır.
Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak
2012 yılı mezunlarımıza ömür boyu
sağlık, mutluluk ve başarılar dileriz!
22
2012 Yılı Mezuniyet Töreni
23
Geleneksel Aşure Günü
Okulumuzun gelenekselleşen Aşure
Günü etkinliği bu öğretim yılında 22
Kasım 2012 Perşembe günü saat
15:00’te okulumuzun bahçesinde
gerçekleştirildi.
İl Milli Eğitim Müdürü Sabri CANER’in de
katıldığı ve katılanlara aşure dağıttığı bu
özel
günde;
çalışanlarımız,
öğrencilerimiz, mezunlarımız ve
velilerimiz hep birlikte birlik ve
beraberliğimize bir kez daha vurgu
yaptılar.
Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak, bir
kez daha, tatlı yedik, tatlı konuştuk.
24
Geleneksel Helva Günü
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle
okulumuzun Sosyal Etkinlikler Kurulu tarafından
18 Nisan 2013 günü okulumuzun spor
salonunda
Peygamberimiz
Hz.
Muhammed’i Anma ve 9. sınıflar arası Siyer-i
Nebi konulu Bilgi Yarışması düzenlenmiştir.
Sunuculuğunu Okul Öğrenci Meclisi Başkanı
Semih Ünlü´nün yaptığı program, 9-B sınıfından
Nurullah Düzenci´nin okuduğu Kur´an-ı Kerim ile
başladı. Ardından, Türk Dili ve Edebiyatı
Öğretmeni Zafer Erdal, Peygamberimizin örnek
ahlakı üzerine etkileyici bir konuşma yaptı. 11-B
sınıfından Esra Kahyaoğlu, Arapça özgün ilahiler
seslendirdi.
Programın devamında, dokuzuncu sınıf
öğrencilerimizin oluşturdukları ekipler, İslam
kültürü ve dini bilgiler üzerine bilgi yarışmasına
katıldılar. Ekiplere 15´er soru yöneltildi. Yarışma
sonucunda 9-B sınıfı birinci gelirken, 9-C sınıfı
ikinci, 9-D sınıfı da üçüncü oldu.
Yarışmacı grupları oluşturan öğrencilerimiz:
 9-A (Feyzanur YİS, İbrahim AYDIN, Burak
Kamil ELLİ)
 9-B (Ahmet Burak KÜÇÜKTEPE, Hakan ÖZKUL,
Nurdan ŞENER)
 9-C (Zümra ATEŞ, Kader DEMİREKİN, Sultan
AKKAYA)
 9-D (Bernur ÖZPOLAT, Mustafa ÖZDAMAR,
Eyyup Ensar YEDİRİ)
 9-E (Ramazan ERASLAN, Arzunur CENGİZ,
Öznur ŞAHİN)
Program, ödül töreninin ardından
öğrencilerimize ve konuklarımıza okul
bahçemizde helva ikramı ile sona erdi.
Programın düzenlenmesinden emeği geçen
Sosyal Etkinlikler Kurulu üyelerimiz Din Kültürü
ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Sait KARABAŞ ile Türk
Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ahmet TURHAN´a,
teknik desteklerinden dolayı İngilizce Öğretmeni
Erkan KARABAŞ´a ve jüri üyelerimize teşekkür
ederiz.
25
Huzurevi Ziyaretimiz
Okulumuzun Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kulübü üyeleri, 19.12.2012 günü rehber
öğretmenleri Yeliz Kömürcü eşliğinde Isparta Huzurevi´ni ziyaret ettiler. Okulumuzun 9-C
sınıfından Büşra Aydemir de yazısıyla bu güzel etkinliği değerlendirdi.
Hayatım ızda bazen ilkler o lur.
Unutulmayacak türden olanlar vardır
diğerlerinden ayrılan. İşte ben de ilk
Huzurevi ziyaretimi okulumuzun Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Kulübüyle
yaşadım. Gitmenin çok öncesinde, hatta
öğretmenimizin bize “Huzurevine ziyarete
gideceğiz,” demesiyle başladı heyecanım.
Öncelerden adını defalarca duyduğum,
gördüğüm yer acaba nasıldı? Oraya gidince
ne yapacaktık? Bir sürü yaşlı amca ve
teyzeye ne söyleyecektik?
Kimse ne yapacağını bilmiyordu sanki.
Hepimiz birbirimize bakıyorduk. O zaman
yüzlerindeki masumluğu fark ettim.
Öğretmenimiz
oraya
oturmaya
gelmediğimizi söylediğinde hafiften bir
canlanma oldu salonda. Herkes eşini bulmuş
sohbete başlamıştı. Sonra bir mikrofon
getirdiler. Kimi amca sanatçı edasıyla
türküsünü okudu, kimi teyze ne kadar mutlu
olduğunu söyledi. Cesaretinden ödün
vermeyen birkaç arkadaşımız da hepimizin
yerine dile getirdi düşüncelerini.
Mikrofon gitti ve sohbet yeniden başladı.
Artık iyice alışmıştık birbirimize. Birer
arkadaş edasıyla ediyorduk sohbetimizi.
Ortamı biraz daha canlandırmak için müzik
bize eşlik etti. Oynama meraklısı da vardı
utananı da. Kimi zaten hazırlıklıydı, ortaya
atıverdi kendini. Biz de onlara az da olsa
eşlik ettik. Herkes mutluydu! Daha sonra
müziğin yerini tekrardan bizim
sohbetlerimiz aldı.
Ben bunları düşünürken gideceğimiz gün
geldi çattı. Önceden de bize söylendiği gibi
yanlarımıza hediye olarak çorap, havlu vb.
eşyalarım ızı alarak yola çıktık.
Heyecanlıydık. Isparta Huzurevi’ne
vardığımızda içeriye sırayla girmeye
başladık. Etrafı inceliyorduk. Beklediğimiz
gibiydi sanki. Salona girdiğimizde sıra sıra
oturmuş bizi bekleyen arkadaşlarımızla
tanıştık. Hepsi sanki öğretmenini bekleyen
öğrenci edasıyla sessizce bizi bekliyordu. Bir
uçtan başlayıp hepsinin ellerini öptük.
Hediyelerimizi verdik ve bize ayrılan
yerlerimize oturduk.
Bir süre sonra ayrılık çanları çalmaya
başlamış, gitme vakti gelmişti. Hiçbir ayrılık
kolay olmaz. Bizimki de olmadı. Tekrar
geleceğimize söz verdik. Arkadaşlarımıza
sıkıca sarıldık ve onlara veda ettik.
Oradan çıktıktan sonra üstümde bir hafiflik
hissetim. Bu farklı bir duyguydu. Yeni
arkadaşlarımız olmuştu ve oldukça
eğlenmiştik. O anda içimdeki huzuru kolayca
fark ettim. Buraya boşuna “HUZUREVİ”
demiyorlar diye düşündüm.
26
İyilik Aşkına
Okulumuzun Sosyal Yardımlaşma Kulübü, kulübün rehber öğretmeni Yeliz Kömürcü
önderliğinde "İyilik Aşkına" adlı yardım etkinliğinin dördüncüsünü gerçekleştirdi. Her
yıl öğrencilerimizin derledikleri yardım malzemelerinin mahalle muhtarımız
aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı bu geleneksel etkinliğimizi değerlendiren
okulumuzun 9-C sınıfından Büşra Aydemir´in yazısını sunuyoruz.
Okulumuzda dört yıldır yardım için gıda
toplandığını biliyordum. Ama bunun
dağıtımını
bizim
yapacağımız
söylendiğindeki şaşkınlığımı saklayamadım.
Daha önce birçok insana gıda dağıtımını
yapanları gerek televizyondan görmüş gerek
çevreden duymuştum. Ama şimdi ben
yardım edecektim. Tıpkı diğerleri gibi… Bu
fazlasıyla eğlenceli olabilirdi. Ama her
şeyden önce insanların yüzünü güldürecek,
hayır duasını alacaktık.
Tekrar yola koyulduk ve gitmeye başladık.
Gıda paketlerini teslim edeceğimiz diğer
adresleri belirlemek için öğretmenimiz Yeliz
Kömürcü, okulumuzun bulunduğu İskender
Mahallesi muhtarını telefonla aradı ve
sonunda gideceğimiz yerleri bulduk.
Gittiğimiz yerlerde gözlerinin içi gülen
çocuklarla, gerçekten durumu kötü
olmasına rağmen yiyecekleri diğer ihtiyaç
sahi ple ri ne da ğıtm a m ızı i steyen
alçakgönüllü teyzelerle, bizi güler yüzleriyle
karşılayan utangaç ev sahipleriyle
karşılaştık.
İnsanların
yüzünün
güldürebilmenin hazzıyla içimizdeki iyi insan
ortaya çıkıvermişti. Herkese gülücük
saçıyorduk.
Yola çıktığımızda havanın da güzel olmasının
verdiği etkiyle yavaş ama emin adımlarla
okuldan ayrıldık. Yolda aramızda konuşa
konuşa gidiyorduk. İlk yardım edilecek yere
geldiğimizde öğretmenimiz içeri girdi.
İçerisinde gıda paketleri bulunan poşeti
teyzeye verdi. Duamızı alıp gidelim derken
teyze tekrardan yanımıza geldi ve bir poşet
daha istedi komşusu için. Verdik ve iki kat
duamızı alıp oradan ayrıldık.
Dışı eski binalar sanki yeni binalara inat, içi
aile saadetiyle dolu kapılar açtı bize. Güler
yüzün ne kapılar açabileceğini de anlattı
bize bu dağıtım. Okulumuza bazı şeylerin
farkında döndük geziden. İlk önce
elimizdekilerin değerini anladık, sonra da
başkasına ihtiyaç duymanın zorluğunu.
27
Basketbol Şampiyonluğu
Liselerarası Genç Erkekler Basketbol İl
Birinciliğinde Gülkent Anadolu Lisesi,
finalde karşılaştığı Süleyman Demirel
Fen Lisesi’ni yenerek şampiyon oldu.
Isparta 6 Mart Kapalı Spor Salonu’nda
yapılan şampiyonluk maçında, Süleyman
Demirel Fen Lisesi ile karşılaşan basketbol
takımımız, çok çekişmeli geçen
karşılaşmadan 50-48 galip ayrılarak, Isparta
liseleri arasında düzenlenen il birinciliğinde
şampiyonluğa ulaştı.
Güçlü bir taraftar desteği ile yaptığımız
karşılaşma bir güç, efor, teknik ve taktik
savaşı biçiminde gerçekleşti. Takımımızın
çalıştırıcısı Ömer Faruk Bilge, üstün
motivasyon gücü ve taktik yeteneğiyle
oyuncularımızın sürekli oyunun içinde
kalmasını sağladı. Takım kaptanımız Atakan
Özgürsoy’un yerinde müdahaleleri ve
liderliğiyle, çok zorlu geçen maçta okul
takımımız kazanan taraf oldu.
Başta çalıştırıcımız Ömer Faruk Bilge olmak
üzere, basketbol takımımızın bu önemli
şampiyonluğu elde etmesinde emeği geçen
herkese teşekkür eder; Gülkent Anadolu
Lisesi olarak bütün sporcularımızı gönülden
kutlarız.
Isparta Liselerarası Genç Erkekler
Basketbol İl Birinciliği Final Maçı
Tarih: 21 Aralık 2012
Yer: Isparta 6 Mart Kapalı Spor Salonu
Hakemler: Murat Karakaya, Gökhan
Alpaslan
Takımlar: Süleyman Demirel Fen Lisesi –
Gülkent Anadolu Lisesi
Çeyrek Skorları: 11-12 / 27-30 / 40-39 / 4850
28
Kapıları Aralarken
T.C. Isparta Valiliği Avrupa Birliği Projeler Merkezi (CEUPI) tarafından AB İşleri Uzmanı Davut
Yasin DOĞAN koordinatörlüğünde 06.06.2012 tarihinde Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi
Orman Fakültesi konferans salonunda düzenlenen “Kapıları Aralarken” isimli Avrupa Birliği bilgi
yarışmasında okulumuz Mustafa Kaçıkoç Anadolu Lisesi, ŞAİK Anadolu Lisesi ve Mustafa Gürkan
Anadolu Lisesi’ni geride bırakarak birinciliği elde etmiştir.
Okulumuzu 11. sınıf öğrencileri Aydın
OLGUN, Emre YILDIZ ve M. Şamil GENÇ
temsil etmiştir. Yarışma sonunda okulumuz
adına Okul Müdürümüz Sayın Niyazi
KARADEM’e birincilik plaketi verilmiş ve
ayrıca her öğrencimiz birer adet dijital
fotoğraf makinesi ve AB ile ilgili kitap ve
dökümanlarla
ödüllendirilmiştir.
Öğrencilerimizi başarılarından dolayı
kutluyoruz.
Uzaktan Eğitim Merkezi
Okulumuzda MEB Uzaktan Eğitim Birimi kuruldu.
UZEM, EBA portal alt yapısını kullanan internet
tabanlı bir uzaktan eğitim sistemidir. UZEM
projesi yaklaşık 700.000 öğretmenin eğitim
ihtiyaçlarına hitap etmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı Uzaktan Eğitim Merkezi
(UZEM), farklı beklentileri karşılamak amacıyla
tüm öğretmenlere hayatları boyunca e-öğrenme
olanağı sunmak üzere tasarlanmış bir projedir.
İnternet tabanlı uzaktan eğitim yöntemlerinden
biri olan Öğretim Yönetim Sistemi (LMS) üzerine
kurgulanmıştır. Uzaktan Eğitimin getirmiş olduğu
teknik ve eğitsel yararlar yanında uzaktan eğitim
temel iki soruna çözüm getirmektedir. Bu
sorunlar kısaca;
 Yüz yüze eğitimde gereken ulaşım,
konaklama, barınma, beslenme gibi ek
masrafların yol açtığı ekonomik zorlukların
giderilmesi,
 Zaman ve mekândan bağımsız olduğu için
coğrafi ve bölgesel engelleri büyük ölçüde
ortadan kaldırmasıdır.
29
FotoGülkent Fotoğraf Yarışması
Okulumuzun fotoğrafçılık kulübü
FotoGülkent tarafından Isparta ili orta
öğretim kurumlarında okuyan öğrenciler
arasında düzenlenen “Isparta’da Yaşam”
konulu fotoğraf yarışmasına başvurular 15
Mayıs 2012 Salı günü sona ermişti. 17 Mayıs
2012 Perşembe günü Gülkent Anadolu
Lisesi’nde toplanan jüri, değerlendirmesini
yapmıştır.
Yarışmamıza 41 fotoğraf başvurdu.
Bunlardan yarışma ölçütlerine uymayan
(fotoğraf boyutunun çok küçük olması ve
EXIF bilgilerinin bulunmaması) bir tanesi
elenerek yarışmaya 40 fotoğrafın
katılmasına karar verildi.
Değerlendirmeye alınan bu 40 fotoğraf 3
aşamalı elemeden sonra puanlamaya tabi
tutuldu. Dört jüri üyesinin gizli oylaması
sonucunda;
 Birincilik
Ödülünü, “Haşhaş Eleyen
Kadınlar” adlı fotoğrafıyla Anadolu Güzel
Sanatlar ve Spor Lisesi öğrencisi Tuba
DEMİRTAŞ,
 İkincilik
Ödülünü, “Kirlenmek” adlı
fotoğrafıyla Gazi Sosyal Bilimler Lisesi
öğrencisi Aytuğ YILDIZ,
 Üçüncülük Ödülünü, “Isparta’ya Bakış”
adlı fotoğrafıyla Gülkent Anadolu Lisesi
öğrencisi Azime KABAY kazanmışlardır.
Jürimiz ayrıca üç fotoğrafa sergilenmek
üzere özendirme ödülü verilmesini
kararlaştırmıştır.
18 Mayıs 2012 günü “Gülkent Anadolu Lisesi
Bilim ve Gençlik Şöleni”nde FotoGülkent
Fotoğraf Yarışması‘nda ödüllendirilen
fotoğraflar gün boyunca sergilenmiş ve
dereceye giren yarışmacılara ödülleri
verilmiştir. Bütün katılımcılara teşekkür
eder; dereceye giren katılımcıları kutlarız.
30
Laf Ebesi Kompozisyon Yarışması
Kompozisyonlardan Parçalar
Gülkent Anadolu Lisesi Etkileşimli Öğrenci
Dergisi Laf Ebesi tarafından Isparta ili orta
öğretim kurumlarında okuyan öğrenciler
arasında düzenlenen “Isparta’da Genç
Olmak” konulu kompozisyon yarışmasına
başvurular 10 Mayıs 2013 Cuma günü sona
ermişti. 13 Mayıs 2013 Pazartesi günü
Gülkent Anadolu Lisesi’nde toplanan jüri,
değerlendirmesini yapmıştır.
Dört jüri üyesinin titiz
değerlendirmesi sonucunda;
ve
‘Gör’ebilmek
Isparta sen olmak demek… Rengârenk
boyalı evlerinin arasında dolaşırken benliğini
unutmadan… Seni sen yapan adınla,
kendinden emin adımınla bu şehir benim
diyebilmek…
Yüksek bir tepeye çıktığında Isparta
manzarasına bakarken ışıkları sönük evleri
kendine eş sayabilmek. Ayaklarını sallarken
aşağıya umarsızca gülebilmek Isparta da
genç olmak…
Isparta’da genç olmak; bülbülün güle aşkını
anlamak demek. Gül kokusunun tarif
edilemeyecek güzelliğini ancak sabah
ezanından sonra gül bahçesine giden birinin
anlaması demek.
ayrıntılı
 Birinciliğe,
‘Gör’ebilmek başlıklı
kompozisyonuyla Mustafa Gürkan
Anadolu Lisesi öğrencisi Hande Nur
DEMİR,
 İkinciliğe, Isparta’da Genç Olmak başlıklı
kompozisyonuyla Senirkent Dr. Tahsin
To la Anado lu Sa ğl ık M eslek
Lisesi öğrencisi Ümüsün TUNCER,
Isparta’da Genç Olmak
Her şey bir başkadır Isparta’da. Güneş bir
başka doğar mesela; çünkü doğduğu zaman
yüreklerde de doğar. Dağlar daha bir
görkemli, yollar daha bir yorgundur sanki.
Fark edilmeyen hıçkırıklarla doludur gecenin
sessizliği; çünkü ülkenin dört bir yanından
sefer etmiştir buraya eğitime aç birçok
yürek. Eğitimin, çağdaşlığın, gerçek bir
medeniyetin can damarıdır Isparta.
 Üçüncülüğe, Gülün Memleketinde Gül
başlıklı kompozisyonuyla Şarkikaraağaç
Lisesi öğrencisi Elif TOKGÖZ layık
görülmüşlerdir.
16 Mayıs 2013 günü “Gülkent Anadolu Lisesi
Bilim ve Gençlik Şöleni”nde ödül törenimiz
gerçekleştirilmiştir. Bütün katılımcılara
teşekkür eder; dereceye giren katılımcıları
kutlarız.
Gülün Memleketinde Gül
Aslında önemli olan mekân değil, mekâna
insan ruhunun verdiği anlam. Bu nedenle
gülün memleketinde gül gibi yaşamak için o
kadar çok mekân var ki saymakla bitmez;
lakin insan ruhunun dingin olduğu yerde
bahtiyardır. Bir Eğirdir Gölü alıp götürmez
mi bizi başka diyarlara hem de nasıl götürür!
Hem de nasıl dingin olmamızı sağlar. Tarifi
ne mümkün! Gülün memleketinde gül gibi
yaşatabilmek ancak gençlerin ruhlarına
gelecekten bir güven esintisi üflemekle olur.
Bunun sağlanabilmesi temennisiyle…
31
Liderliğe Dair
Semih ÜNLÜ
Gülkent Anadolu Lisesi
Öğrenci Meclisi Başkanı

Müşterek hedeflerde buluşmanın, ortak
gayelerde birleşmenin, toplumsal
çıkarımları gözetmenin öncelikli yolu her
yönüyle mükemmel bir lidere sahip
olmaktan geçer. Gerek kişisel gelişim
yönünden gerek bilgisel donanım
yönünden iyi bir lideri olan toplumların
her alamda başarıya ulaştığı ve geleceğe
emin adımlarla yürüdüğü tartışılmaz bir
gerçektir. Böyle liderlerin toplumda
yetişip kendini göstermesi sağlıklı
toplum yapısı istikrarlı devlet nizamı
mutlu millet hayatı ve gençliğin kendine
yeter hale gelmesiyle doğru orantılıdır.




Değişim mühendisidir; yeniliğe daima
açıktır.
İletişim yeteneği çok gelişmiştir.
Bilgilerini sürekli tazeleme ve güncel
olma gayretindedir.
Güçlü ve zayıf yönlerini iyi bilir ve
hayattan sürekli ders çıkarır.
Bencil değildir daima takım ruhu
felsefesine inanır.
Liderliğe dair en çok tartışılan
konulardan biriside lider mi olunur
yoksa lider mi doğulur meselesidir. Tüm
bu etmenler göz önünde bulundurulursa
gelişmiş ve müreffeh bir toplumda
doğan liderler kendilerini daha da
geliştirirler ancak kişisel gelişim
yönünden hiçbir olanağa sahip olmayan
bir toplumda doğan liderlerse şüphesiz
ki körelip doğuştan gelen bu liderlik
özelliğini kaybederler.
Liderlik eldeki gücü zekâ,
birikim ve tecrübeyle
kullanabilme yeteneğidir.
Bu devlet ideallerinin tamamını
başarıyla kat etmiş toplumlar bir değil
birçok mükemmel lidere sahiptirler.
Kısaca ne sadece doğuştan lider doğmak
ne de sonradan lider olmak tek başına
yeterli değildir ve bunlar kendi başlarına
ele alınacak konular da değildir.
Doğuştan bir özelliğin olmasının yanı sıra
bir de kendini yetiştirme imkânını
toplumda bulan liderler, kitleleri
arkasından sürükleyebilen başarıya
doğru daima emin adımlar atabilen
şahsiyetler olurlar.
Aziz ecdadımız Osmanlı, ‘’Milleti yaşat ki
devlet yaşasın.’’ felsefesi buna en güzel
örnektir. Aynı şekilde bir millet geriye
dönüp baktığında kaybolan hayallerden
çöken ümitlerden ve yara almış
beklentilerden
başka
bir
şey
göremiyorsa toplumu tam anlamıyla
gelişmemiş ve o milleti kurtaracak
liderler
söz
konusu toplumda
yetişmemiş demektir.
Yani liderlik eldeki gücü zekâ, birikim ve
tecrübeyle kullanabilme yeteneğidir.
Her anlamıyla mükemmel bir liderde
olmazsa olmazlar şöyle sıralanabilir:
32
Bir Velinin Bakışından
Emine EKİNCİ
Öğrenci Velisi
SDÜ Teknoloji Fakültesi Sekreteri
Kızımın bu okula başlamadan önce İngilizce
dersinin adını dahi duymak istemeyerek o derse
ait defter kitap ne varsa yırtıp yakmak istediği
günleri ile dil bölümü seçmek istediği bu
günlerini kıyasladığımda, sanıyorum bahsi geçen
sevgi ve övgü sözcükleri daha manidar olacaktır.
Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil,
rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.
Marcus Tullius Cicero
Yıllar öncesinde söylenen bu söz, bana
okulumuzun şahsiyetli öğretmenlerini hatırlattığı
için, böyle bir girişle başlamak istedim. Millet
olarak yeni bir dünya kuracaksak şayet, şüphesiz
bu projenin temelini öğretmenler oluşturacaktır.
Çünkü onlar, Cicero’nun bahsettiği gayretli
insanlardır. Cicero’nun tasvir ettiği insanlar, tıpkı
okulumuz öğretmenleri gibi önünde ideali,
arkasında rahat tutkusu, yüzünde tebessümü ve
iç in d e öğ r et m e a şk ı h iz m et ed en
öğretmenlerdir.
Okulumuzda
birçok sistemin
sorunsuz
işlediğinin diğer veliler gibi bende farkındayım.
Dünyamız gibi çocuklarımız da hızla
değişmekte,
öğretmenlerimiz ise değişime
uyum sağlamış öğrencileri kendine göre değil
sisteme göre biçimlendirmeye çalışarak iyi bir
eğitim sistemine hâkim olmaktadırlar.
Bir diğer taraftan öğretmenlerimiz, öğrencilere
“Bilimsel Düşünme” yeteneği kazandırmak ve
onları araştırma, bilgi toplama, yorumlama ve
sonuca varmalarını sağlamak amacıyla “Temel
Bilimleri Öğreniyorum Bilimden Korkmuyorum”
projesine katılımlarını sağlamış üniversite
laboratuarlarında akademisyenler eşliğinde
deney ve gözlemler yaptırılarak bu proje ile
üniversiteye ilk adımlarını atmış bilim hakkındaki
görüşlerinin değişmesine sebep olmuştur.
Okul farklı ailelerden gelen çocukların birlikte
eğitim ve öğretim gördükleri kutsal
müesseselerdir. Sosyo-ekonomik seviyeleri farklı
öğrencilerin birbirine uyum sağlamaları, eğitim
imkânlarından eşit şekilde faydalanmaları ancak
mesleğinde uzman yöneticiler ve öğretmeler
tarafından gerçekleştirilebilir.
Sözün özü; çocuğunuzu iyi bir lisede okutmaya
kararlıysanız göndereceğiniz lise hakkında her
türlü bilgiyi edinmek gerektirdiğini kızımı
Gülkent Anadolu lisesine gönderdikten sonra
daha iyi anladım. İyi bir lise eğitiminin
çocuklarımızın iyi bir üniversite eğitimine ve iyi
bir meslek yaşamına sahip olabilmeleri için ilk
basamak olduğunu, bu yüzden lise tercihini
yaparken öğrencinin ve velinin iyi bir araştırma
yapması; öğrencinin gelecekten beklentilerine ve
kişilik yapısına uygun bir seçim yapması
gerektiğini anladım.
Okulumuz kütüphanesi, laboratuarları, çalışma
salonları, geniş bahçesi ve derslikleri ile son
derece modernize edilmiş örnek bir okul olarak
öğrencilerimize hizmet vermektedir.
Okulumuz öğretmenlerinin her biri anne ya da
baba şefkatiyle oluşturdukları sevgi halkaları
içinde mesleğinin özümsemiş, branşına hakim,
öğrencilerine karşı son derece anlayışlı, bir
öğrencisini diğerinden tercih etmeyen,
öğrencilerinin düşünce ve duygularına saygılı
örnek şahsiyetlerdir..
Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek
analarla öğretmenlerin elindedir Eğitim demek,
vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son
mertebesine kadar geliştirmek demektir.
Eflatun
Okulumuzda sevgi iklimi oluşturulmuş idareci,
öğretmen veli ve öğrenci işbirliğinin en güzel
örnekleri sergilenmektedir. Okulumuzu,
öğretmeyi seven, öğrencilerine ön yargısız
yaklaşabilen, olaylara öğrenci gözüyle bakabilen,
öğrencilerinin özel günlerini hatırlayan,
öğrencilerini ders çalışmaya teşvik edebilen ve
daha satırlara sığdıramayacağım özellikleriyle
donanmış bir kadroya sahip olduğunu
görüyorum.
Dünyada her şeye kıymet biçilebilir. Ama
öğretmenin eserine kıymet biçilemez.
Socrates
33
Peygamberimizin Hadislerinde Öğretim Metotları
Sait KARABAŞ
Gülkent Anadolu Lisesi
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
İslam dininin temel kaynakları Kur’an-ı
Kerim ve Peygamberimizin sünnetidir.
Peygamber Efendimizin sözleri ve
davranışları her alanda Müslümanlar için
örnek olmuştur. Peygamberimiz bir lider, bir
kumandan, bir aile reisi aynı zamanda bir
öğretmendir.
Peygamberimizin hadisi
şeriflerinde kullanmış olduğu öğretim
metotlarından bazılarını kısa örneklerle
anlatmaya çalışacağız.
Kıssalardan yararlanmıştır.
“Bir gün bir adam yolda yürürken şiddetle
susamıştı, nihayet bir kuyu buldu oraya indi,
su içip çıktı. O sırada bir köpek dilini çıkarıp
soluyor ve susuzluktan nemli toprağı
yalıyordu. Bunun üzerine o adam: “Bu
köpek tıpkı benim gibi susamış.” dedi ve
hemen kuyuya indi. (Su kabı olmadığından)
ayakkabısına su doldurdu ve kuyudan çıktı.
Köpeğe su içirdi. Bundan dolayı Allah ondan
razı oldu ve onun günahlarını bağışladı.
Sahabeler: “Ya Resulullah; hayvanlarda da
bizim için sevap var mı?” diye sordular.
Peygamberimiz: “Her canlı yüzünden sevap
vardır.” buyurdu.
Peygamberimiz öğretirken benzetmelerden
yararlanırdı.
Bir gün ashabına sorar: Ne dersiniz, birisinin
kapısının önünde bir ırmak bulunsa ve
burada her gün beş kere yıkansa, üzerinde
kir ve pislik kalır mı? Ashab: “Kalmaz Ya
Resulallah.” Hz. Muhammed (s.a.v.): “İşte
namaz da böyledir. Günde beş kez kılınan
namaz da sizin günahlarınızı temizler.”
buyurdu.
Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih
etmiştir.
Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize
gelerek: “Ya Resulallah! Cennete girmem
için bana dua et.” dedi. Peygamber (s.a.v.)
Efendimiz: “Sen bilmiyor musun, ihtiyarlar
cennete giremez.” deyince, kadın
üzüntüsünden ağlamaklı hale geldi.
Hz. Peygamber: (gülerek) “Üzülme, sen yaşlı
olarak değil bir genç kız olarak cennete
gireceksin.” der.
Fırsatları değerlendirmiştir.
Ömer ibnü'l Hattab (radıyallahu anh)
anlatıyor: Bir defasında Resul-i Ekrem
Sallallahu aleyhi ve Sellem'in huzuruna
birtakım esirler getirilmişti. Esirlerin
arasında, çocuğunu kaybetmiş emzikli bir
kadın vardı. Gördüğü çocuğu kucaklıyor,
bağrına basıp emziriyordu. Resul-i Ekrem o
kadını bize gösterdi ve: “Ne dersiniz? Bu
kadın çocuğunu ateşe atar mı?” diye sordu.
“Hayır, kesinlikle atmaz!” dedik. Bunun
üzerine Hz. Peygamber: “İşte Allah’u Teala,
kullarına, bu kadının çocuğuna olan
şefkatinden daha merhametlidir.” buyurdu.
Empati yoluyla öğretmiştir.
“Sizden biriniz kendisi için istediğini mü’min
kardeşi için de istemedikçe kamil (tam
olarak) mü’min olamaz.” buyurdular.
34
Şekillerle çizerek anlatmıştır.
Alternatifleri göstererek eğitmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün yere çubukla,
kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun
ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir
hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından
itibaren bu ortadaki hattı işaret eden bir
kısım küçük çizgiler attı. Resûlullah (s.a.v.)
bu çizdiklerini şöyle açıkladı: “Şu çizgi
insandır. Şu onu saran kare çizgisi de
eceldir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun
emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük
çizgiler de musibetlerdir. Bir musibet oku
yolunu şaşırarak insana değmese bile, diğer
biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer.”
Sahabiden Rafi b. Amr (r.a) çocukluk
yıllarındaki bir hadiseyi şöyle anlatır: “Ben
Ensar’ın hurma ağaçlarını taşlar ve
düşürürdüm. Bir gün yine böyle yaparken
beni yakalayarak Rasulullah’a (s.a.v)
götürdüler. Rasulullah (s.a.v) “Ey Rafi!
Onların hurmalarını niçin taşlıyorsun?” dedi.
Ben de “Ey Allah’ın Rasulü acıktığım için”
dedim. Rasulullah (s.a.v): “Bir daha
hurmaları taşlama; dibine dökülenlerden
ye.” buyurdular. Sonra başımı okşayarak
şöyle dua ettiler: “Allah’ım! Onun karnını
doyur.”
Beden dilini kullanmıştır.
Soru sorarak ilgi uyandırırdı.
Rasulullah (s.a.v.): “Yetimi koruyan kimse ile
ben cennette şu ikisi gibiyiz.” buyurdu ve
aralarını biraz açarak işaret ve orta
parmağını gösterdi.
Anlatacağı konuya dikkat çekmek, merak ve
ilgi uyandırmak için soru sorardı Bir gün
ashabına: “Müslüman kimdir, biliyor
musunuz?” diye sordu. Onlar da: “Allah ve
Resulü daha iyi bilir!” dediler. Yeterince
dikkat uyandırdıktan sonra: “Müslüman,
diğer Müslümanların elinden ve dilinden
emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir.”
buyurdu.
Öğretirken muhatabın durumunu
gözetmiştir. (Bireysel farklılıkları dikkate
almıştır.) “İnsanlara akılları nispetinde
konuşun.” “Biz peygamberler topluluğu,
daima insanların seviyelerine inmek ve
onların anlayabilecekleri şekilde
konuşmakla emrolunduk.” buyurdu.
Öğrettiklerini yazdırdı.
Hem nazil olan Kur'an ayetlerini hem de
söylemiş olduğu hadislerini yazdırdı.
Öğretirken daima kolaylaştırmıştır.
Bizlere “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız.
Müjdeleyiniz,
nefret ettirmeyiniz.”
tavsiyesinde bulunmuştur.
35
Kırsal Bir Alanda Lise Öğrencilerinin Kişisel
Hijyen Alışkanlıklarına Eğitimin Etkisi
Asuman KOCAKAYA
Eğirdir Sağlık Hizmetleri M.Y.O.
Öğretim Görevlisi
Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için
yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin
tümü hijyen olarak tanımlanır.
Araştırmada; Isparta ili Senirkent ilçesindeki çok
programlı lise öğrencilerinde, kişisel hijyen
uygulamaları ile ilgili tutum ve davranışların
belirlenmesi ve verilen hijyen eğitiminin sonuçlarının
değerlendirilmesi amaçlandı.
Her insan kendi temizliğinden sorumludur. Çocuk
yaşlarda anne, baba veya öğretmenler tarafından
çoğu zaman bizzat yapılarak öğretilen temizlik
uygulamalarının, çocukluktan sonra bireyin kendisi
tarafından yapılması gerekmektedir.
Araştırmaya, Senirkent çok programlı lisede eğitim
gören 325 öğrenciden %60’ı erkek %40’ı kız olmak
üzere 200 öğrenci katıldı. Eğitim öncesi bir anketle
değerlendirilen öğrenciler kendilerine yapılan banyo
yapma, iç çamaşırı-çorap değiştirme, diş fırçalama,
tırnak kesme, tuvalet sonrası temizlik, hijyenin tanımı
vb. konuları içeren hijyen eğitimini takiben 6 ay
beklendikten sonra tekrar anketle değerlendirildi.
Öğrencilerin eğitim öncesine göre eğitim sonrası
kişisel hijyen uygulamalarına bakıldığında, banyo
yapma, iç çamaşırı değiştirme, çorap değiştirme, ayak
yıkama, diş fırçalama ve el tırnaklarını kesme
sıklıklarında anlamlı artışlar vardı. Kendine ait havlusu
olanlar %18’den %36 ya yükselirken, tuvalet sonrası
temizliği doğru yapanların sayısı %17’den %33’e
çıkarak anlamlı bir artış göstermiştir.
Su ve sabun olmadan temizlikten bahsetmek olası
değildir. Gelişmiş toplumlarda kişisel temizlikte en
fazla kullanılan malzemelerin başında su ve sabun
gelmektedir. Bunun yanı sıra banyo süngerleri, lifleri,
diş fırçaları, el ve ayak temizliği ile vücut temizliğinde
kullanılan fırçalar, tırnak makası ilk akla gelen temizlik
araçlarıdır. Bunların tümü başkalarıyla paylaşılmaması
gereken, kişisel temizlik araçlarıdır.
Başta kişinin kendi sağlığı olmak üzere, başkalarının da
sağlığını korumanın en önemli aracı temizliktir. Sadece
beden temizliği değil, kullanılan her şeyi ve her ortamı
temiz tutmak da temiz olmanın gereğidir.
Sağlığa zarar verecek ortamlardan
korunmak için yapılacak uygulamalar ve
alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen
olarak tanımlanır.
Temizlik; kişisel ve toplumsal sağlığın dayandığı bir
temel olmanın yanında, toplum içinde yaşamanın
vazgeçilmez bir parçasıdır. Günümüzde insanların
uygarlık düzeyini gösteren ana ölçü temizliktir ve
uygar insan vücut ve giyecek temizliğine önem veren
insandır.
Araştırmaya katılan öğrencilerin genel özellikleri; yaş
ortalaması 15.9, %39’u dokuzuncu sınıf, annesi
üniversite mezunu olanlar %1.5, babası üniversite
mezunu olanlar % 6.5idi. Öğrencilerin annelerinin %
82.0’ı ev hanımı, babalarının %33.5’i işçi idi.
Öğrencilerin kendi ifadelerine göre ekonomik
durumları orta olanlar %77.0, çekirdek aile tipinde
olanlar %77.5 ve hane başına düşen ortalama kişi
sayısı 2.04 idi.
Kişisel hijyen; kişinin doğuştan var olan nitelik ve
yetenekleriyle, sonradan kazandığı, geliştirdiği
yetenekleri ve giyim, temizlenme, kültür-fizik,
beslenme alışkanlıkları gibi kişisel bünyesine ve
davranışlarına ait özelliklerin düzenlenmesidir. Hijyen
bakım uygulamaları, bireyin özellikle genel
görünüşünü etkilediğinden, kişinin kendisine güven
duymasını ve kendini daha rahat hissetmesini sağlar.
Bu durum adölesan dönemindeki bireylerde çok daha
büyük önem kazanır. Bu aşamada gencin doğru
yönlendirilmesi ve gence doğru hijyen alışkanlıkları
kazandırılması gerekir.
Sonuç olarak, lise öğrencilerine hijyen eğitimi
verilmesi öğrencilerin kişisel hijyen uygulamalarına
değişik düzeyde olumlu etki göstermiştir. Eğitimlerin
düzenli olarak tekrarlanmasının, kişisel hijyen
uygulamalarındaki
olumlu
etkiyi
arttıracağı
düşünülmektedir.
36
Velilere Öneriler
Ülkü KARACA
Gülkent Anadolu Lisesi
Rehberlik Öğretmeni
SABIR: Anne baba olmanın en önemli şartıdır. Belki de
gerçekleştirilmesi en zor olanıdır. Başarabilirsek
sorunun üstesinden gelebiliriz. Sabırla davranışlarının
düzelmesini beklemek, sabırla uygun zamanı kollamak
çok önemlidir. Size tavsiyemiz; Öfkeliyken iletişim
kurmamanız. Çok kızdığınızda onun yanından en az 10
dak. ayrılın. Öfkeliyken iletişime girmek, mevcut
problemi çözmeyeceği gibi yeni bir problemin
eklenmesine yol açacaktır. Her zaman kızdığımızı belli
etmenin çözüm olmadığına inanalım. Çocuklarımız
korktuğu için değil; inandığı için davranışlarını
değiştirmelerini bekleyelim. Aksi takdirde hep sizin
duymak istediklerinizi anlatacaktır. Çocuğumuzun
gerçek duygu ve düşüncelerini öğrenme şansını
kaybederiz.
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu sözleriyle
başlamak istiyorum: “Gelecek için hazırlanan vatan
evlatlarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak tam bir
sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören
çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının
öğreniminin tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan
çekinmemelerini tavsiye ederim.”
PROBLEMİNİ KİME ANLATACAK: Önemli bir hususta
gençlerin
problemlerini kime anlatabilecekleri
konusunda yönlendirme yapmaktır. Bu yaş
döneminde sevinçlerini, heyecanlarını olduğu gibi
sıkıntılarını da akranlarıyla paylaşırlar. Ancak her
sıkıntılarına kendi yaş grubundan birinin yardım
etmesi mümkün olmamaktadır. Bu noktada
problemin çözümünde bazı sıkıntılar ortaya çıkacaktır.
Gencin problemiyle başa çıkmasına, her zaman
arkadaşlarının
yardımı yeterli olmayacaktır. Bu
durumda bizler ne yapabiliriz? Problemini yetişkinlere
de anlatmaları gerektiğini belirtmeli, yönlendirme de
bulunmalıyız. Örneğin; okuldaki o öğretmenin ne
kadar anlayışlı, hoşgörülü biri; bir sıkıntın olduğunda
onunla konuşabilirsin, şeklinde... Kritik dönemlerinde
zaman zaman yetişkinlerin yönlendirmesine ihtiyaçları
vardır.
Gençler bu dönemde; kazanma,beğenilme,aile ile iyi
geçinme,okulda başarılı olma,zorlanmalarla baş
etme,yaşamlarında önemli kararlar alma konularında
üzerlerinde yoğun baskı hissederler. Beden dilleri o
mesajı vermese de , bu süreçte anne babalarının ilgi,
sevgi,desteklerine en çok ihtiyaç hissettikleri
zamandır. Gençlerin bu zorlu süreci atlatmalarına
nasıl yardımcı olmalıyız? Nelere dikkat etmeliyiz? Bu
konuyu birkaç başlıkta ele alalım.
ÇALIŞ UYARISI: “Çalış Uyarısı” çocuklarımıza dersini
çalış demeyin demeyeceğim elbette. Ancak burada şu
konuya açıklık getirmemiz gerekli; bazı ailelerde bu
uyarı işe yaramakta bazı ailelerde gerginliğe sebebiyet
vermektedir. Eğer çocuğumuzla iletişimimizde
genelde bir problem yoksa iyi ilişkiler kuruyorsak bu
uyarımız işe yarayacak; öğrencinin dersine dönmesini
sağlayacaktır.
Çocuğumuzla
iletişimimizde
problemlere varsa iyi ilişkiler kuramıyorsak, bu uyarı
ilişkimizin daha çok gerilmesine ve ders çalışmasını
sağlamayacaktır. Anlaşıldığı gibi gençlerle iletişimiz iyi
olduğu sürece ; onları her konuda yönlendirmemizde
mümkün olmaktadır. Akademik başarının önemi
tartışılmaz ama ders başarısına
çocuklarımızla
kuracağımız sıcak ilişkiyi tercih etmeyelim. Asıl olan
bir ömür boyu onlarla sağlıklı iletişim kurmayı
başarmaktır.
DİNLEME: Gençlerle olumlu,yapıcı,destekleyici ilişkiler
kurmak istiyorsak; onları gerçekten iyi dinleyip
dinlemediğimizi gözden geçirelim. Anlattıkları
hoşumuza gitmiyor ,konuşurken araya girip yorum
yapıyor, eleştiriyor, hatta o anlatırken bir taraftan siz
de kızdığınızı belli ediyorsanız buna dinleme denmez.
Dinleme, çocuğa güveni vererek; aklından geçenleri
rahatça
dile
getireceği
ortamı
sağlamakla
mümkündür. Eleştirmeden, yorum yapmadan,
anlatılanları basite almadan. O zaman çocuğunuzla
ilgili tüm merak ettiklerinizi yine kendisinden
öğrenme şansı elde edebilirsiniz.
37
Drama Teknikleri ile İngilizce Semineri
Ayşe DEDE
Gülkent Anadolu Lisesi
İngilizce Öğretmeni
İngilizce öğretmenlerimizden Ayşe Dede, 3 Eylül – 15 Eylül 2012 tarihleri
arasında İngiltere’nin Exeter şehrinde düzenlenen “Drama Techniques in
English Language Classroom” seminerine katılmıştır.
3 Eylül 2012 – 15 Eylül 2012 tarihleri
arasında İngiltere’nin Exeter şehrinde
düzenlenen “Drama Techniques in English
Language Classroom” (Drama Teknikleri ile
İngilizce Öğretimi) başlıklı seminere
katıldım.
Seminerin genel amacı, dünyanın çeşitli
yerlerinde çalışan İngilizce öğretmenlerine,
İngilizce öğretimi konusunda bakış açısı
zenginliği kazandırmak, eğlendirirken
öğretme, öğretirken eğlendirme ve dili etkin
kullanma teknikleri konusunda rehberlik
etmekti. Bunun için etkinlikte, ağırlıklı
olarak drama teknikleri, iletişimsel yaklaşım,
beden dili ve tiyatro etkinliği uygulamaları
yapıldı.
Seminer süreci benim için oldukça verimli
olmuştur ve bende olumlu etkiler
bırakmıştır. Tanıştığım öğretmenlerden
İngilizce öğretimi konusunda çeşitli bilgiler
alma, görüş alışverişinde bulunma fırsatı
elde ettim.
Seminere Isparta’dan 2, ülkemizden toplam
6, Almanya, Bulgaristan, İtalya, Danimarka
ve Avusturya’dan birer İngilizce öğretmeni
katıldı. Seminer boyunca, farklı ülkelerdeki
İngilizce öğretimi uygulamalarının
karşılaştırılması da yapıldı.
Bunun yanında seminer ekibinin son derece
profesyonel olması sürecin başarılı
geçmesindeki en önemli faktörlerden
biriydi. Hem İngiliz dilini geliştirme hem de
İngiliz dili ve kültürünü tanıma, İngiltere’yi
keşfetme bakımından seminer genel
amacından fazlasına hizmet etmiştir.
Çok uluslu her seminerde olduğu gibi
Exeter’deki bu seminer de katılımcılar
açısından son derece verimli geçti. Bu
bağlamda seminer, Avrupa’da çalışan
İngilizce öğretmenleri arasında köprü
vazifesi görmüştür.
Özetle diyebilirim ki yabancı dil
öğretmenlerinin bu tür hizmet içi eğitimlere
katılması, yeni öğretim metotlarını bu yolla
geliştirmesi son derece önemlidir.
38
Güzeldir Çevirmek
Fatih CAM
Kars Fen Lisesi
Fizik Öğretmeni
Bu yazıyı şişgoya (Google) sormadan yazdım. Tarihsel
bilgi vermeden, bisikletin evriminden bahsetmeden…
Vitesi 1-3 den 2-4 e atarken Mezopotamya
matematiğinin Öklid geometrisinden daha fonksiyonel
olduğunu fark edersiniz.
Sadece ulaşım aracı değildir bisiklet, spor aleti hiç
değildir, tercihtir. Seçkidir.
Bazen teker foslar, yan yana tamirciye gidersiniz,
bisikletsizliğin ne berbat olduğunu anlarsınız.
Nasıl oluyor sorusuna:
Bazen tura çıkarsınız:
Pedalları çevirince açısal momentum oluşturursunuz
ve bu sayede dengede kalırsınız. [ L=m.v.r ]
Turlar harikadır, beraber çevirmek güzelliği 8 kat
artırır. Seyir halindeki diyaloglar diksiyonu geliştirir.
Durursanız dengede kalamazsınız çünkü dinamik
dengedir, hareketlilik hali saçlarınıza yansır, dalgalı
olurlar.
Bazen durup yoklama alırsınız. Aslında yoklama
bahanesiyle dinlenmek, kaslardaki laktik asidi
dağıtmaktır amaç.
Zincirin hangi dişlide döneceğini küçük hareketlerle
seçersiniz. Basit makineler dişli çarklar. [ n1.r1 =
n2.r2 ]
Yemek molası verilir, bisikletler göz önüne park edilir.
Bisiklet ortak paydadır görünürde, aslında risk ve
heyecanı, sakin ve gösterişsiz yaşamaktır, paylaşılan.
“Hiç akıl var mı?” sorusu uzaktan izleyenlerin aklından
geçer, düşünce balonundan okunur bu soru.
Sen yap işareti verilir en genç arkadaşa. El hareketi ile
baloncuk patlatılır, sorusunu kaybeden tip anlamsızlık
hissine kapılır. Zil çalarak kendine gelmesine yardım
edilir.
Bazen yol kenarındaki bir manzara sizi çağırır, çoğu
zaman yalvarır, kıramazsınız, gidip orada fotoğraf
olursunuz.
Karşıdan bisikletli biri gelir, “ding ding” sesi için
başparmak harekete geçer, istemsiz bir hareket,
istemli bir “eyvallah” ile karşılanır.
En güzeli: çevirince gidersiniz.
“Çaba olmazsa gelişme olmaz” kuralı… Bunu her
seferde yaşarsınız, bilgi hücrelerinize işler.
Bazen yokuş aşağı saatteki hızınız 62 km/s’yi bulur,
dünyanın hızını artırdığınız bilgisi Çin’deki nöbetçiye
ulaşır, aynı hızla ters yönde harekete geçerek dönüş
hızını normale döndürür. Gözlerinizi kısarak çekik
gözlü kardeşe “tamamdır” mesajı verirsiniz.
Bazen düşersiniz de:
Düşüşler komiktir, kendinize gülmek, ukalalığınızı
yatay eksende genişletir. Çizikler ve kanamalar
ölümlülüğünüzü hatırlatır, daha büyük hasarlara karşı
koruma istersiniz bulutüstü kuvvetlerinden.
Bazen okul bahçesinde boş kalan son park yerine
bisikletinizi bırakırsınız. Arabasını park etmek isteyen
arkadaş arabasından inerken pencereden onu
izlediğinizi fark etmez, bisikletinizi kenara çekmek için
dokununca espriyi anlayıp yukarı bakar ama geç
kalmıştır, sizi göremez.
Yayalara göre daha hızlı, motorize vasıtalara göre
daha yavaşsınızdır. (İzafiyet Teorisi)
Bazen arabalar kırmızı ışıkta beklerken aralarından
geçerek onları tribe sokarsınız.
İsterseniz kaldırımda, isterseniz yolda döndürürsünüz,
hürsünüz.
Kaskonuz olmaz, kasacak bir durum yoktur çünkü.
(Nihayetinde bir yerden bir yere gidersiniz, ne
zamanda yolculuk ne boyutlar arası geçiş)
Park yeri aramazsınız, bir ağaç bulup yaslarsınız
bisikletinizi. Doğayı daha çok seversiniz bu anlarda.
Güzeldir çevirmek, kasları geliştirir, zihni açar, neler
neler…
39
Seneca: Düş Kırıklığının Tesellisi
Esra KAHYAOĞLU
11-B
Seneca hayatı boyunca inanılmaz felaketler
yaşamış ya da bunlara tanık olmuş. Arzuladıkları
ile gerçeklik arasında aniden, büyük bir uçurum
oluşmuş; buna karşın filozof kırgınlık
göstermemiş, yenik düşmemiş, gerçekliğin insanı
ürküten gerekliliklerini onurunu yitirmeden
yerine getirmiş. Ölüme bile metanetle gitmiş ve
Tacitus’un aktardığına göre Seneca’nın verdiği ilk
tepki, onlara, felsefelerinin nereye gittiğini ve
talih sizlikler karşısınd a sü kûn etlerini
kaybetmeyeceklerine dair verdikleri sözü niçin
tutmadıklarını sormak olmuş.
(Öfke) Öfke, gerçekliğin duvarıyla ilk ve en
önemli çarpışmamızdır. Filozof bunu bir tür
delilik diye yorumluyor. Bana göre de öfke bir
tür delilik olarak yorumlanabilir. Birisiyle kavga
eden bir insan öfkesine hâkim olamaz ve
hakaretler yağdırmaya başlar. Bazen bir insanın
ses tonu bile bizi rahatsız eder ve bu yüzden
öfkeleniriz. Her ne kadar daha dikkatli
davranmalıyız, beklentilerimizi en aza
indirmeliyiz denilse de sayılı insan haricinde
bunu başarabileni göremedim doğrusu…
(Şok) “En çok beklemediğimiz şeylerle
karşılaşınca yara aldığımıza, dolayısıyla da her
şeye hazırlıklı olmamız gerektiğine göre bir
felaketle karşılaşabileceğimiz ihtimalini de her
zaman aklımızın bir köşesinde bulundurmalıyız,”
diyordu Seneca. Sonuçta fani olan dünyada,
olduğu gibi kalan hiçbir şey yoktur. Fakat bize
öyle gelir. Çünkü insanlar beklemediği şeylerle
sürekli karşılaşmaz. Ne zaman ne olacağını
bilmediğimiz hayatımızda kötü şeyler olabileceği
ihtimalini aklının ucundan bile geçirmez insan.
Ta ki başımıza gelene kadar… Kapımızın önünden
cenazeler geçer ama ölüm üzerine hiç
düşünmeyiz.
Aslında Romalı filozof politikada kariyer yapmak
için eğitim almış fakat yirmili yaşlarda verem
olduğundan şüphelenilmiş. Bu yüzden altı yıl
hastalığın geçmesini beklemek zorunda kalmış –
bu sırada intiharın eşiğine gelmiş. Sonraki
yıllarda politikaya atıldığında ise ne yazık ki
Caligula çoktan tahta geçmiş. M.S. 41 yılında
Canavar’ın öldürülmesinden sonra bile Seneca
iyi bir konuma gelememiş. İmparatoriçe
Messalina’nın bir entrikası sonucu, hiç suçu
olmadığı halde Korsika Adası’na sürgüne
yollanmış. Nihayet Roma’ya geri çağrıldığında hiç
istememesine karşın, imparatorluk
yönetimindeki en önemli görevlerden birini
üstlenmek zorunda bırakılmış: Agrippina’nın on
iki yaşındaki oğluna, yani on beş yıl sonra
karısının ve dostlarının gözleri önünde hayatına
son verilmesini emredecek olan Lucius Domitius
Ahenobarbus’a öğretmenlik yapmış.
(Haksızlığa Uğrama) Dünyanın temelde adil bir
yer olduğuna ilişkin bir inanç yatar içimizde.
Ancak başımıza gelenleri, her zaman ahlaki
açıdan değerli insanlar olup olmadığımıza
bakarak açıklayamayız. Bize olanların hepsi ille
de bizimle ilgili şeylerden kaynaklanmaz.
Seneca deneyimlerinden yola çıkarak bir sözlük
hazırlamış ve bu sözlükte düş kırıklığına
uğradığımızda nasıl davranabileceğimize ilişkin
yanıtlar aramış. Ve her düş kırıklığının temelinde
aslında aynı şeyin yattığını söylemiş:
“İsteklerimiz gerçekliğin o yıkılmaz duvarına
çarpar.” Buna karşın felsefe bizi gerçeklikle
barıştırmalı. Böylece düş kırıklığının kendisi
olmasa bile beraberinde getirdiği zararlı
duyguları ortadan kaldırmalıdır.
(Huzursuzluk) Huzursuzluk, belirsiz bir
durumdan kaynaklanan rahatsızlıktır. Huzursuz
insanı teselli edebilmenin en doğru yoluysa,
korktuğu ya da huzursuzluğuna sebep olan şeyin
başına geldiğini düşünmesidir. İç huzuru duymak
için bir servete gerek yoktur. Çünkü akıllı insanın
kaybedeceği bir şey yoktur. Sahip olduğu her
şeyi kendinde taşır.
40
AFS Nedir?
İlker YILDIRIM
10-A
Temelleri Birinci ve İkinci dünya savaşlarında
ambulans şoförlüğü yapan gönüllülere, AFS
(American Field Service)'e dayanan AFS
Kültürlerarası Programları, 1947 yılında farklı
kültürlerden insanlar arasında kurulacak ilişkiler
sayesinde ön yargıların yıkılması, hoşgörü ve
kültürlerarası anlayışın artmasıyla dünya
barışının sağlanacağı inancını taşıyan
gönüllülerin girişimleri ile değişim programlarına
başladı ve 60 yılı aşkın süredir aralıksız olarak
dünyanın dört bir yanına yayılarak sürdü.
Neden AFS?
 Dünyanın dört bir yanından yeni arkadaşlar
edinmek, farklı kültürleri keşfetmek için,
 Kendi kültürünü daha iyi tanımak ve dünyanın
dört bir yanından insanlarla paylaşmak için,
 Ömür boyu sürecek olan benzersiz bir kişisel
gelişim tecrübesi kazanmak için,
 Ana dilin gibi konuşabileceğin yeni bir dili
öğrenmek için,
 Yüz binlerce kişilik AFS ailesinin bir parçası
olmanın prestijini yaşamak için,
 Farklı bir dil, kültür ve sistemde devam
edeceğin lise eğitimi ile eğitim hayatında
farklılığı yakalamak için,
 Eğitim ve profesyonel yaşantın boyunca AFS
tecrübesi sahibi olmanın avantajını yaşamak
için,
Günümüzde AFS Kültürlerarası Programları,
kendilerini kültürlerarası öğrenme tecrübelerine
adamış öğrenciler, aileler, arkadaşlar ve
gönüllülerden oluşan dünya çapında bir ağdır ve
Kültürlerarası Öğrenci Değişimleri alanında
dünya lideridir. 1947’den buyana 380.000’den
fazla katılımcı AFS’nin büyük tecrübesi, destek
sistemi ve güvenirliği ile dünya çapında 50'den
fazla ülked e Kü ltü rlerarası Değişim
programlarına katıldılar. Ülkemizde ise 1952
yılından bu yana sürdürülen AFS programları ile
şu ana kadar toplumumuzun her kesiminden
5000’den fazla kişi yurt dışına giderek 4000’den
fazla aile ise bir AFS öğrencisi konuk ederek AFS
ailesine katılmıştır.
 Ailen, okulun ve yakın çevren ile AFS
deneyiminin faydalarını paylaşarak onlara da
katkıda bulunmak için,
 Daha adil ve barış dolu bir dünya yaratma
misyonuna inanan yüz binlerce gönüllüye
katılmak için,
 AFS Kültürlerarası Değişim Programı'nın
hayata değer katan, farkındalık yaratan
tecrübesini yaşamak için AFS tercih edilebilir.
AFS Türkiye
http://www.afs.org.tr
AFS yıl programlarına katılan öğrenciler bir yıl
süre ile farklı bir ülkede gönüllü ailelerin yanında
kalarak liseye devam ederler ve AFS tarafından
sağlanan oryantasyon ve danışmanlığın da
katkısı ile onlara hiçbir sınıf düzeninde ya da
kitaplara sunulamayacak sıra dışı bir
kültürlerarası öğrenme ve değişim deneyiminin
parçası olurlar.
Ben de bu program sayesinde yurtdışında
öğrenim görmeye hak kazandım. Benim için
sınavlara girmek bile güzel bir deneyimdi. Bu
yüzden herkesin başvurması gereken bir
program olduğunu düşünüyorum.
41
AFS Serüvenim
Ülkü Nur KARAMAN
12-G
AFS öğrenci değişim programı ile İngilizce
öğretmenim Erkan KARABAŞ sayesinde tanıştım.
Yabancı dil bölümünde olduğum ve üniversite
eğitimimi de bu alanda almak istediğim için, bir
öğrenci değişim programına katılmak veya kendi
imkânlarımla yurtdışı eğitimi görmek istiyordum.
Bu yüzden bu fırsatı kaçırmak istemedim, sınav
için Erkan hocamın yardımlarıyla başvurumu
yaptım ve sınav gününü beklemeye başladım.
Gireceğim ilk sınav Ankara Başkent
Üniversitesi’nde yazılı olarak yapılacaktı.
İnternet üzerinde ne tür sorular sorulduğu
hakkında bir araştırma yaptım ve ilk olarak genel
kültür ve zekâ sorularının sorulduğunu, daha
sonra da katılımcıların kişisel özeliklerinin analiz
edilmesi için bir form doldurulduğunu öğrendim,
sınava hazırdım.
Aslında rahat olabileceğimi, konuşabileceğimi
biliyordum ama daha önce böyle bir şey
yaşamadığım için, bir heyecan vardı içimde, ilk
sınavda olduğum kadar rahat olamıyordum.
Sonunda mülakat günü geldi çattı. Yine ailemle
beraber Ankara Başkent Üniversitesi’ne, yazılı
sınavın yapıldığı yere geldik. Mülakat sabahı,
annemin güven dolu bakışları ve babamın
mükemmel (!) esprileri olmasaydı nasıl
rahatlayacaktım bilemiyorum. Onlar benden
heveslilerdi ve benden çok istiyorlardı
kazanmamı.
Sınav günü geldi. Yazılı olacağı için heyecanlı
değildim. Aklımda hep ‘’Bu sınavı geçersem,
mülakatta neler olacak’’ sorusu vardı. Gruplar
halinde sınav salonlarına alındık, isimler okundu,
kâğıtlar dağıtıldı. Emin olduğum sorular olduğu
gibi, hiç duymadığım, bilmediğim isimlerin
olduğu sorular da vardı. Elimden ne geldiyse
yaptım, cevaplarımı teslim ettim ve çıktım.
Birkaç gün içinde sınav sonucum geldi. Birinci
basamağı geçmiştim ve mülakatlara gitmeye hak
kazanmıştım.
Yaklaşık bir saatlik bekleyişin ardından, adaylar
gruplar halinde içeriye alınmaya başlandı. Her
salonda mülakatı gerçekleştirecek üç ‘’AFS
gönüllüsü’’ (AFS programı ile yurtdışında eğitim
gören AFS’liler) ve yedi aday bulunuyordu.
Mülakat salonuna girdik ve bize öncelikle kişisel
bilgilerimizi ve bizi son iki yılda mutlu eden, üzen
iki olayı yazmamız gereken birer form dağıtıldı.
Bu formları doldurduk ve hepimiz dışarı alındık.
Salon dışına çıkarıldığımız bu beş dakika içinde
tanıştık, konuştuk ve tekrar içeri alındığımızda
bizden, bir konu belirleyip o konu hakkında
konuşmamız isteneceğini bildiğimiz için, hemen
ne konuşacağımızı kararlaştırdık.
Mülakatlar için önceden AFS’ye giren
arkadaşlarımdan, bilgi sahibi olan
öğretmenlerimden ve internetten bilgi aldım.
Herkes rahat ve dürüst olmam gerektiğini,
mülakatta sorulacak soruların caydırıcı, kafa
karıştırıcı olduğunu söylüyordu.
42
AFS Serüvenim
İlk olarak memleketimden; Isparta’dan
bahsettim, ailemi, okulu, pansiyonu ve
arkadaşlarımı anlattım. Bana neredeyse hiç soru
sormadılar, konu konuyu açtı, sanki birbirimizi
daha önceden tanıyormuşuz gibi sohbet ettik.
Ama yine de beni dinlerken birbirlerine
bakışlarından ve beni çelişkiye düşürmek,
sabrımı denemek için sordukları sorulardan her
şey anlaşılıyordu.
Eskişehir, Ankara ve Isparta grubu olarak biz,
şehirlerimizi, yaşayışlarımızı, arkadaşlıklarımızı
anlatmaya, bu şekilde sohbet etmeye karar
verdik. Tekrar içeriye alındığımızda, sandalyeler
daire şekline getirilmişti ve o şekilde oturmamız,
konuşmamız istendi.
Kendimle çelişmemem, birbiriyle tutarlı cevaplar
vermem, açıklamalar yapmam gerekiyordu. Ben
de elimden geldiğince öyle yapmaya çalıştım,
düşünmeden cevap vermedim, gayet rahattım
ve her cevabımda dürüst oldum. Ve 40 dakika
sonunda bireysel mülakatım da sona erdi.
Herkes kendi hayatından bir şeyler anlattı,
sanattan edebiyattan, spordan bahsettik.
Gelecek hakkında neler düşündüğümüzü
anlattık. Yaklaşık 40 dakika konuştuk ve grup
mülakatı sona erdi. Şimdi sıra bireysel
mülakatlara gelmişti. Ben dördüncü sıradaydım;
uzun bir bekleyiş başlamıştı benim için.
AFS gönüllüleri ile vedalaştım, imzamı attım ve
mülakat salonundan çıktım. Çıktıktan sonra şöyle
derin bir nefes aldım ve ‘’Ne kadar çok
konuşmuşum!’’ dedim kendi kendime.
Konuşmaktan yorulmuştum. Ailemi daha fazla
bekletmeden hızla beni bekledikleri yere gittim
ve konuşulan, olan biten her şeyi anlattım.
Mülakatı geçer miyim geçmez miyim, hiçbir
fikrim yoktu. Çünkü AFS gönüllüleri en ufak
şekilde belli etmiyorlar sonucun ne olacağını ve
neye göre öğrenci seçtiklerini. Bu yüzden bize
sadece sonucu beklemek kalıyordu.
Beklediğim o iki saat uzadıkça uzuyor, geçmek
bilmiyordu. Heyecandan kendi kendime gülüyor,
oradan oraya dolanıp duruyor ve acaba şöyle bir
soru sorsalar ne derim diye aklımdan bin bir
türlü şey geçiriyordum.
Ben bu düşüncelerle boğuşurken, grubumdan,
Ankara’dan aday olan bir arkadaşım geldi
yanıma ve onunla biraz konuştuk, birbirimizi
rahatlatmaya, güçlendirmeye çalıştık. O da çok
heyecanlıydı, benden sonra girecekti mülakata.
3–4 gün sonra sonuçlar açıklandı ve mülakatı da
geçtiğimi öğrendim. Ailemin, öğretmenlerimin,
arkadaşlarımın tebriklerini aldım. Bundan bir
hafta sonra da, aile seçimi için yurtdışına
gönderilecek olan formlar ulaştı elime.
Biz konuşmaya dalmışken, benden önceki son
aday salondan çıktı ve benim adım okundu.
Hemen yerimden fırladım ve kocaman bir
gülümsemeyle mülakat salonuna girdim.
Şimdi de onlar doldurulmayı bekliyor. Formları
doldurup göndereceğim, AFS gönüllüleri ev
ziyaretine gelecekler ve yurtdışında yanında
kalacağım aile belirlenecek. Ve tabii bütün
bunlar gerçekleşene kadar ben yine heyecanlı bir
bekleyiş içinde olacağım. Her şey gönlümüzce
olur umarım.
Ben salonun tam ortasına oturdum, AFS
gönüllüleri ise karşıma oturdular. Ve onlar o
kadar güler yüzlülerdi ki, rahatlamamı
sağlamışlardı. Mülakat başlar başlamaz, samimi
bir ortam oluşmuştu diyebilirim.
43
Bir Ayrılık
Nursel ALSAN
11-F
Olur ya; konuşamazsın, anlatamazsın,
boğazına düğümlenen yumruğu yutamazsın.
Gözler dolar, sırtını dönersin sevdiklerine,
adımlarını attıkça elindeki valiz bile isyan
eder sana. Yürüyebildiğin an gözyaşların
süzülür yanaklarından, adım attığın yeri
göremezsin, düşünemezsin o an. Daha
ayrılmadan sılayı özlemenin ezikliği içinde
bulursun kendini, için cız eder, yüreğin
yangın yerine döner. “Yol yakınken
döneyim,” dersin ama olmaz. Çıktığın
yoldan geri dönemezsin. Son bir kez geride
kalanlara bakayım dersin. Gözyaşları sel
oluyor meğer. Dayanamazsın ve daha hızlı
yürürsün ama geri geri gider sanki ayakların.
Bineceğin otobüsün muavini son kez bağırır
“Yolcu kalmasın!” diye. Telaşla koşturursun
bu defa valizini koydurup otobüse binmek
için. Önce sağ ayağını atarsın – uğurlu
olması için – sonra diğer yolcuların bakışları
arasında pencere kenarındaki yerine
oturursun. Kimisi el sallamaktadır arkandan,
kimisi gözyaşı dökmekte. Bir de bakarsın ki
baban, dağ gibi adam, yıkılmıştır sen
giderken.
Bir de bakmışsın ki on altı saatlik yol
bitivermiş. Ellerinde birer valiz ve sırt
çantan. Oradaki bir yakınının tarif ettiği yere
kadar yürürsün, karanlıkta. Başka bir
memleketin havasını içine çektiğinde bir an
tüylerin ürperir, için bir hoş olur, boşlukta
hissedersin kendini. Senin daha önce hiç
görmemiş olduğun tanıdığın (!) gelir ve bir
hoş geldin müsameresinden sonra,
valizlerini arabaya atıp senin adına tutulan
iki oda bir salon eve gidersiniz. Anahtarlarını
seni evine bırakan tanıdığından aldıktan
sonra girersin evine. İşte şimdi yalnızsın. Ev
soğuk, duvarlar bile yabancı gözüyle bakıyor
sana. Valizlerini yere bırakmaya dahi
çekinirsin. Buyur edilmemiş bir misafir gibi
dikilip bakarsın öylece. Saat gecenin ikisi
olmuş. Valizlerini nihayetinde yere bırakarak
odadaki çekyata oturursun. Annen merak
etmesin diye ararsın. Sesini duyunca yine
ağlar annen. Ağlamamak için o kadar çaba
harcamana rağmen titreyen dudaklarla
konuşursun annenle. Çok yorgunum, sabah
ben sizi ararım bahanesiyle kapatırsın
telefonu. Oysaki sabaha kadar gözünü
kırpmayacağını adın gibi bilmektesin.
Sen bir yolcusun tabii, gözyaşların çabuk
kurumuştur. Bir süre otobüsün camından
dışarıyı izlersin. Kâh yol kenarındaki ağaçları
sayarsın, kâh elektrik direklerini… Bazen
ufuk çizgisine dalar gözlerin. Bir iki mola
verilmiştir. Sen ki ağzına bir yudum su dahi
almamışsındır. Derken uykuya dalarsın,
arada sırada otobüs sallandıkça uyanırsın.
Bundan sonrasını düşündüğün anda gözler
boşanıyor yine ve titreyen dudakların isyan
ediyor. Başını yastığa gömdükçe ağlamamak
için o bile itiyor seni.
Ve bu soğuk yüzlü şehre merhaba demeyi
öğreniyorsun.
– Merhaba gurbet eller!…
44
Hayata Gülümse
Hazel TOPAL
11-C
Önüme sıraladığım bekleyişlerim var.
Yenisi eklendikçe en uçtaki yere düşen.
Bitmek bilmeyen, devamı kesilmeyen
bekleyişler. İstemezdim gitmeni diyorum
çoğu zaman. Daha gerçek olmadın ki…
Ama sığmıyor, sığdıramıyorum. Hep çok
olsun istedim, hep yenisini, hep daha
fazlasını. Nasıl olsa gerçek olacak ne
kadar çok olurlarsa, o kadar tatlı olur
hayat diyordum.
Ama tüm bunlara rağmen beni mutlu
edenler de var. Gerçekleşmeyenlere inat
gerçekleşen hayallerim, belki bitmek
bilmeyen değil ama sevinçlerim,
mutluluklarım da var birikmiş.
Hayatta her zaman gülümsetecek şeyler
bulmalıymış insan. Belki kolay değil;
yaşanmışlıklar, korkular var. Ama insan
ölenin, nefesi kesilenin, bir daha asla
geri gelmeyecek olanın arkasından akan
yaşları, acıları bile dindirmesini biliyorsa;
her an gülümsemeyi, yüzüne koyacak
küçücük bir tebessümü bulamayacak
kadar güçsüz, aciz de değil.
Acıları büyütmeyi, dertleri yoldaş
yapmayı bırakmalı: şu yenisi eklendikçe
uçtaki yere düşenler; bekleyişler değil de
mutluluklar olsun diye.
Gülmek varken ağlamayı bırakmalı: şu
gerçekleşmeyenlere inat gerçekleşen
hayalleri kurmaya gücün olsun diye.
Umduğum gibi olmadı.
İçime sığmayan bekleyişleri, avuçlarıma
da sığdıramadım. Kuş beyinli dedim
kendi kendime. Ne yapacaktın bu kadar
hayali?
Mutsuzluğu gömmeli en yakın bahçeye:
şu umduğun gibi olmayan şeylerden
kurtulasın diye.
Uzun lafın kısası:
Ne kadar koca hayal o kadar hayal
kırıklığıymış. Bununla mı kalıyor surat
asmaya sebep şeyler? Hayır. Herkes gibi
üzüntülerim de var, mutsuzluklarım da.
Gül. Ne acı ne hüzün ne de başka şey.
Nefesini kesmeyen hiçbir şeyden, hiç
kimseden, hiçbir zaman korkma. Çünkü
seni öldürmeyen, güldürmeye de engel
değil.
45
İyilik Aşkına
Martı Larissa BİLGİNER
9-A
Gidiyorduk. Kendimi özel olarak seçilmiş bir
asker gibi hissediyordum. Hepimiz öyle
hissediyorduk, bilinen ve bilinmeyen bütün
renkleri dağıtmak için görevdeydik.
M erdiv en leri i nerke n y anım d aki
arkadaşlarımın bu iş için tahmin ettiğimden
daha istekli olduklarını fark ettim. Yere
bakarken bile gülümseyen arkadaşlarım.
Evet, gerçekten çok mutlulardı.
Kuşkuya düştüm, gidersem ağlar mıyım
diye. Kocaman dünyada küçücük bir nokta
gibi hissetmek istememiştim. Aslında
kendimden kuşkuya düşüyordum yapmam
gerekenleri yeterince yapamadığım için.
Yapabileceğimden çok daha azını yaptığım
için.
Odanın kapısının açılmasını beklerken nasıl
b i r ş ey le
k a rş ı l aşa b i l i r im
d iy e
düşünüyordum. Doğrusunu isterseniz
böylesine
bir
em e k
patlaması
beklemiyordum. Böylesine bütünleşmeyi
beklemiyordum, düşünemiyordum. Orada,
erzak dolu odaya girdiğimde yanlış
düşündüğümü anlamıştım. Hayır, ortada
sevgiyle dolup taşmış bir sürü kalp yoktu.
Sadece bir tane vardı. Hepimiz birdik. Bir
tane kalptik. 'Vay be' dedim. Okulumu
gerçekten seviyordum.
Adlarını bilmediğim arkadaşlarımın
yüzlerindeki gizli heyecan bana cesaret
vermiş olacaktı ki, yola çıktık. Çehrelerindeki
çizgilerden aslında ne kadar mutlu
olduklarını fark ettim, her zamanki
yürüyüşleri bile farklıydı. Çevreye çok
normal gözükmeye çalışıyorlar, içlerinde
kopan fırtınaları yüzlerine yansıtmamaya
gayret ediyorlardı.
O kadar çoktu ki erzaklar…. Sevgi yumakları
diyesim gelmişti o an, 600 kişilik bir sevgi
yumağının iplikleri…
Herkes anlık bir şaşkınlık yaşadı, sanırım
kimse böylesine çok özveri solumamıştı. O
kadar ağırdı ki poşetler, içinde paketleri
getirenlerin kalplerinden parçalar olduğunu
sandık. Ağır olmaları daha bir hoşumuza
gitti. Daha bir güçlendik sanki.
Ziyaret edilmesi gereken yuvalara
ulaştığımızda herkes daha mutluydu.
Beklediğimizden, düşündüğümüzden daha
mükemmeldi bu.
Gitmek için toplandık. O yardım etme
sevgisini vücudumun her yerinde
hissediyordum. Sola doğru düşecek gibi
oldum. Kalp ağır bir yükmüş.
46
İyilik Aşkına
Arkadaşımın yanına gittim, ellerine bakıp
tebessüm ediyordu. Paketleri taşımaktan
kan gitmemiş, gökkuşağına dönmüş ellerine
baktım. Sonra da onun kendi ellerine
bakışını... Yurt toprağını kurtarmak için
gittiği savaşta aldığı yaraya bakarmışçasına
bakıyordu ellerine. Buruk bir mutlulukla
karışmış fedakârlık. Biraz da gurur…
Çevreye baktım, simalarını inceledim. Her
şey beklediğimden de güzeldi. Yardım
ettiğimiz insanların yüzlerinde tarif edilmez
bir mutluluk vardı. Farklı bir duygu, tarif
edilemeyecek kadar güzel bir duygu…
İnsanların birbirlerine ihtiyaçları vardır, her
zaman olmuştur ve olacaktır da.
Bu duygularla döndük ziyaretimizden.
Hepimizin bir parça olgunluk kazandığını
düşündüm. Hareketlerle belli edilmeyecek
manevi bir olgunluk. O gün, orada olan
herkes aslında ne kadar şanslı olduğunu
biliyordu. Kalbimizi paylaştığımız insanlar da
ne kadar şanslı olduklarını bilmelilerdi. Bize
Bizim de onların kalplerine dokunmaya
ihtiyacımız vardı sanki.
Benim de mutlu olmaya ihtiyacım vardı.
Mutluluğumun ise siyah, küçük bir poşette
olduğunun farkında değildim sadece.
Alevlenmiştim. Ateşim büyümüştü. Fark
ettim ki birbirimizden ateşimizi saklarsak o
ateş ışıldayamaz. Biz orada kıvılcımı yangına
çevirmiştik sanki. Oradaki insanların
yüzünde gördüğüm tarif edilemez ışıltı oydu
sanırım. Alevin ışığı. Yangınımızın aydınlığı.
Teşekkür ederim Gülkent Anadolu Lisesi.
Yangınımızda emeği geçen
ağaçtan en küçük dala kadar.
en
büyük
Ve teşekkür ederim Yeliz Hocam. Teşekkür
ederiz.
Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak, çevremizle, yaşadığımız mekanla ilgili olduğumuzu
vurgulayan; insanın öncelikle yakınındaki başka insanlara yardım eli uzatarak insan
olabileceğini bize somut olarak anlatan ve artık gelenekselleşmiş olan “İyilik Aşkına”
sosyal sorumluluk projemizi hayata geçiren başta okulumuzun Felsefe Grubu Öğretmeni
Yeliz Kömürcü olmak üzere, Sosyal Yardımlaşma Kulübü üyesi öğrencilerimizi içtenlikle
kutlarız.
47
Paris Gezisi
Paşa GENÇ
11-C
Yıllardır hayalini kurduğum şehirlerden biriydi Paris.
Uçaktan indiğimde gelmek istediğim bu şehrin büyülü
atmosferi gerçekten görmeye değerdi. Burası
Fransa’nın değil adeta dünyanın başkentiydi.
Yolculuk sonrası biraz uzunca Paris trafiğinden sonra
evdeydim. Amcam ve yengem beni sabırsızlıkla
bekliyorlardı, uzun zaman olmuştu birbirimizi
görmeyeli. Onlarla hasret giderip biraz dinlendikten
sonra Paris’i gezmeye başlayabilirdim.
Kuzenimle birlikte evden çıktık; fakat arabayla değil
metroyla gitmeyi tercih ettik. Çünkü kuzenim buranın
yer altı ulaşımını görmemi istiyordu, metro alt
geçidine indiğimizde metronun sürücü bölümünde
kaptan olmadığını gördüm. Sebebi ise metronun
uzaktan kumanda ile kontrol ediliyor olmasıymış.
Gerçekten muazzam bir sistem ve beni gerçekten
şaşırtan bir olaydı.
Paris’in en pahalı mücevher markalarının, butiklerinin
bulunduğu, Lady Diana’nın son gecesini geçirdiği Ritz
Otelinin de yer aldığı en lüks meydanı… Zengin
kesimin uğrak yeri olan bu meydanın ortasında
Louis’in Roma İmparatoru kılığında ata binmiş biçimde
bir heykeli bulunuyor.
Kısacası bu meydan
çevresindeki oteller ve göz alıcı mimarileriyle adeta
görsel bir şölendi.
Kısa bir yolculuk sonrası Paris sokaklarındaydık.
Filmlerde olduğu gibi sıra restaurantlar ve kafelerle
doluydu. Kalabalık, yoğun ama bir o kadar da hoştu.
Bir yanda elinde gazetesi ve kahvesini yudumlayan
insanlar diğer yanda ise sokak sanatçıları…
Serüvendeki ilk gün böyle sona ermişti.
Sırada Beyaz Kilise var.
Bu kilise Paris’te bulunan en büyük, görkemli ve en
eski kiliselerden biridir.
Sonraki durağım Paris’teki diğer akrabalarımın
yanıydı. Bu güzel aile ziyareti sonrası, Champ –
Elysees yani Şanzelize beni bekliyordu.
Kilisenin girişinde bizi heykeller karşılıyor, belirli bir
fiyat karşılığı bu heykellerle fotoğraf çektirme şansı
buluyorsunuz.
Bu cadde Luksor dikili taşının bulunduğu Concorde
meydanından başlıyor ve Charles de Gaulle
Meydanında bitiyor. Caddenin iki yanında sıralı
ağaçlar ve kaldırımlar üzerinde ara ara banklar
bulunuyordu. İnsanlar bu caddeye kimi zaman
alışveriş, kimi zaman gezme amaçlı geliyorlar.
Kiliseye çıkarken zaman zaman seyyar satıcılar gelip
Türkçe, İngilizce, İtalyanca vb. gibi dillerle ellerindeki
malları satmaya çalışıyorlar.
Kiliseyi gördükten sonra sırada başka bir güzellik:
Louvre Piramitleri.
Kaldırımlarda dans eden sokak dansçıları da
görülmeye değerdi. Lüks mekanlar şehir insanları ve
göz kamaştırıcı bu cadde gerçekten çok güzeldi.
Cadde boyu bir gezinti, güzel bir yemek ve
Şanzelize’den ayrılma vakti.
Dönüş yolunda başka bir güzellik daha: Vendome
Meydanı.
48
Eiffel Kulesi, 1887 ile 1899 yılları arasında Gustave
Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl
kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Paris fuarının
giriş kapısı olarak inşa edilmiştir Adını da inşa ettiren
firmanın sahibi Gustave Eiffel'den almış.
Burada meşhur Louvre Piramitleri yer alıyordu,
camdan yapılmış bu piramitler birçok önemli tarihi
esere ev sahipliği yapıyordu. Özellikle geceleri
ışıklandırmadan dolayı müthiş bir görüntü
sergiliyordu.
Müzenin,
turistleri
düşünülerek
yaptırdığı beton blokların üzerine çıkarak piramitleri
elinizde tutarcasına fotoğraf çektirme imkanı da
sağlıyor.
Gerçekten muazzam bir kule. Eiffel Kulesi, 300 m
yüksekliktedir. Zirvesindeki televizyon vericileri 27 m
daha yükseklik kazandırır. Günümüzde yaygın olarak
kullanılan çelik yerine demirden inşa edilmiş, özel
teknikler sayesinde günümüze kadar sağlam olarak
gelmiştir.
Bu kısa ziyaretten sonra bizi Disneyland Paris eğlence
dünyası bekliyordu.
En çok merak ettiğim ve görmek istediğim yerlerden
biriydi. Disneyland’ın kurulu olduğu alan devasa
büyüklüğüyle neredeyse bir il büyüklüğündeydi.
Zirveyi çıkmak isteyen insanları 7.000 adet merdiven
basamağı ya da asansörler karşılamaktadır. Kule
üzerinde restaurant ve kule hakkında bilgi veren
sergiler bulunur.
Bu olağanüstü büyüklükteki parkta oteller, sinemalar,
kafeler , restaurantlar ve daha birçok görmeye değer
yer vardı . Burada en çok ilgimi çeken Space Monten
adı verilen oyundu. Saatte 200 km hızla karanlık bir
ortamda taklalar atarak ilerleyen bu tren heyecan
verici ve bir o kadar zevkliydi. Kısacası Disneyland
Paris’te görülebilecek en güzel yerlerden biriydi.
200.000 metrekare alanda bulunan Eiffel Kulesi her 7
yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Bu çalışmada 25
boyacı görev yaparken, çalışma 15 ay sürer. Bu işlem
sırasında 1.500 fırça, 5.000 zımpara kağıdı ve 1.500 iş
tulumu tüketilir.
Özellikle yaz aylarında birçok sayıda turist bu güzelliği
ziyaret etmekte ve bu mimariyi yakından görme
şansına sahip olmaktadır.
Kuleye çıktığımda Paris tüm güzelliği ile ayaklarımın
altında idi. İnanın bu keyfine doyum olmayan
manzara saatlerce seyredilebilir.
Paris’e yolunuz düşerse özellikle Eiffel kulesini
görmenizi tavsiye ederim. Bana göre Paris dünyada
gezilip görülmesi gereken şehirlerin başında yer alır.
Ve şimdi asıl Paris: Eiffel Kulesi.
Tahmin ettiğiniz üzere, Paris’e giden her yolcunun
uğradığı bir han gibidir Eiffel Kulesi.
49
Gönülle Başbaşa
Semih ÜNLÜ
Gülkent Anadolu Lisesi
Öğrenci Meclisi Başkanı
Dudakları bir dal ateş mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titreyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi
Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı bir canlı büyü mü
Film dokunuyor ama bir yalan gibi
Gönül hep murad edip onu istese
Kan ağlayan yüreğimi yüzüm gizlese
Günler hiç bitmese zaman geçmese
Sanki ona hep hayran gibi
Sevda adlı çınar gönlünü sarsın
Karşılıksız sevdiysen sen bahtiyarsın
Sen gönül ver de sevmesin varsın
Bülbülün güle sevdası gibi
Sevda şöminesinde bir alev var ki
Suyun tesir etmediği bir ateş sanki
İçinden çıkılmaz öyle bir an ki
Sahildeki ıssız bir liman gibi
Gönül köprüsü şimdi bir viran gibi
Semih artık yalnız bir adam gibi
50
Ayrılık
Yunus CAN
12-C
Gideceğini bilseydim eğer, beğenirdim kendime ölümlerden bir ölüm.
Yeter ki sen ol zulmeden, boynumun borcudur zulüm.
Varsan görsen âşıktık, her kim ki aklıselim,
Yalnızlığa dayanır da yüreğim, sensizliğe dayanamaz gülüm.
Yoruldum, kalmadı dermanım peşinden koşmaya,
Ne olur dön de geri gel beni de almaya,
İstemem, olmasın bir çift güzel söz duymaya,
Bir teline razıyım saçının doya doya koklamaya.
51
Liseli Olmak
Fatma KAYA, 10-B
Nursel ALSAN, 11-F
Lise yılları
unutamayacağın
en güzel anların
yaşandığı
yıllardır.
Ders almaya en çok
ihtiyaç duyulduğu
ama ders kaynatmak
için en çok çaba
harcanan dönemdir.
Üniversitede
daha da özgür
olacağına
inanmaktır.
İlkokulda 90
aldığında
ağlayanların lisede
50 aldığı sınavda
havalara uçmasıdır.
Elektrikli eşya
misali kulağında
kulaklıkla
gezmektir.
“Teşekkür”
almaya bile
razı olmaktır.
Öğretmene
“hoca”
demektir.
Parmak
yerine el
kaldırmaktır.
Devamsızlık
hakkını
yarımşar
günden
kullanmaktır.
Havalı
gözükmeye
çalışmaktır.
Liseli olmak,
hayatın en güzel
dilimini yaşamak
demektir!
Kaygısız görünmek
ama çaktırmadan
ders çalışıp
iyi bir geleceğe
sahip olmak için
mücadele etmektir.
52
Gangnam Style
Gökhan DÖŞ
12-F
Aslında uzun bir süredir popülerliğini yitirmeyen
ve hala her yerde duyabileceğiniz bir şarkı.
Gangnam Style’ın anlamı garip gelse de
okunmaya değer. “Gangnam Style” modayı takip
eden, havalı ve diğer bölgelerdeki insanlardan
ayrılan bir yaşam tarzına sahip insanların
yaşadığı Seul’un Gangnam bölgesine
göndermeler içeren uydurma bir sözcüktür. Bu
terim Time’ın haftalık kelime listesine “Seul'un
Gangnam bölgesindeki savurgan yaşam tarzını
ifade eden davranış şekli” olarak geçmiştir.
Gangnam Style, Koreli müzisyen Park Jae-sang
(tanınan adıyla PSY)’nin 2012 yılı yapımı şarkısı.
Komik, ritmik ve Park Jae-sang'ın alışılmadık
dans figürlerinden dolayı çok büyük ilgi gördü.
Şarkı 15 Temmuz 2012’de yayınlandı. 20 Eylül
2012’de Youtube’da en fazla beğenilen video
olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.
17 Mayıs 2013 itibariyle 7.500.000’i aşan
beğenme ve 1.600.000.000’u geçen (evet, bir
milyar altı yüz milyon) izlenme sayısıyla
Youtube’da en çok izlenilen ve beğenilen müzik
videosudur.
Şarkı T-Pain, Katy Perry, Britney Spears ve Tom
Cruise gibi ünlüler tarafından internet üzerinde
paylaşıldı. The Wall Street Journal, Financial
Times, CNN International ve Foreign Policy gibi
saygın uluslararası yayınlarda kendine yer buldu.
Park Jae-sang, bir röportajında kendisinin
“Gangnam Style” olduğunu fakat şarkıdaki
dansların, sözlerin, görünüşün bu sözü edilen üst
sınıftan oldukça uzak olduğunu ve böylelikle bir
ironi yapmaya çalıştığını belirtmiştir. Belki de sizi
sıkan bir açıklamaydı bu ama ilgi çekici yanı bu
değil işte. Asıl ilgi çekici yanı sahnede oynanan
dansı.
iTunes'da ABD ve Kanada dahil 31 ülkede en
fazla satılan şarkı oldu. 20 Eylül'de Gangnam
Style akımı, komik ve bir o kadar ilginç dans
figürleriyle yediden yetmişe birçok kesimin
beğenisini kazanmış bir şarkı durumundaydı. Ve
Gangnam Style akımı uzunca bir süre devam
edecek gözüküyor.
İlk bakışta herkesin güldüğü bu figürler biraz
izledikten sonra ritmin de etkisiyle sizi kendisine
çekiyor ve bir bakmışsınız siz de kendinizi
Gangnam Style akımına kaptırmışsınız!
53
Gülmece, Eğlenmece
Pınar İMECE
12-G
100 öğretmene "Bir daha anlatır
mısınız hocam?" diye sorduk, tek
popüler cevap aldık: “Düzgün
dinlemezsen anlamazsın tabi!
Başka sorusu olan?”
Kutu kutu pense oyununun
devamında da “Elmanız yenebilir,
arkadaşlarınız size arkasını
dönebilir.” mesajı veriliyor. Oyun
değil, hayat dersi mübarek.
Karşıdan karşıya geçerken önce
sağa, sonra sola, tekrar sağa
baktım ve önümdeki taşı
göremeyip yere düştüm. Ezberci
eğitime yazıklar olsun.
Fransızcada yazılan harflerin
yarısından fazlası okunurken
söylenmiyor. Ülke çok mürekkep
israf ediyor, yazık!
Otobüste teyzeye iltifat olsun diye
yer vermedim. Aslında çok
gençsiniz demek istedim, yine
yaranamadım. Zamane ihtiyarları
bir tuhaf olmuş.
Sınavdan çıkınca notum 80,
arkadaşlarla konuşunca 50,
soruları cevaplayınca 30.
Test çözerken içimdeki Ali
Ağaoğlu ortaya çıkıyor: “Bunu
geç, bunu işlemedik, bu zor.”
Hocam siz bunu not diye
vermişsiniz ama bu bildiğiniz
ayakkabı numarası.
Nihavend, hicaz, uşşak, rast…
Hepsini çok seviyorum. Makam
sevdası bu olsa gerek.
- William Shakespeare, seni 2-A
sınıfına aldıracağım
- Olmaz hocam valla, okulu
bırakırım.
- Nedenmiş o?
- “2-B or not 2-B” işte bütün
mesele bu.
İşime çok yoğunlaşınca kendimi
kaybediyorum. “Hokkabazlığın
çıkış noktası.”
54
Graffiti Üzerine
Tunahan AVCI
11-G
Graffiti, en temel anlamıyla, duvar yazıları ve resimler
yoluyla kendini ifade eden bir görsel uygulamadır.
Grafik sözcüğünün kökünden türetilmiştir.
Graffiti, kimi çevrelerce bir sanat dalı olarak kabul
edilirken, bir başka bakış açısı da, graffitiyi
vandalizm (Vandallık veya akım olarak Vandalizm,
bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala,
araca ya da ürüne zarar verme eylemidir) olarak
değerlendirmektedir.
Tarihsel olarak graffitinin oldukça eski bir geçmişe,
mağara duvarlarına çizilen şekiller nedeniyle İlkçağ, 4.
veya 5. yüzyıl dönemlerine dayandığı, Pompei'deki
duvar yazılarının graffiti sayıldığı söylenebilir. Eski
Mısır döneminde insanların geçtikleri yerlerdeki duvar
ve kayalara bıraktıkları çeşitli şekil ve yazılardan
oluşan mesajlar, graffitinin ilk adımları sayılsa da,
günümüzdeki anlamıyla graffitinin ana çıkış noktası
1940'lı II. Dünya Savaşı günlerine denk gelmektedir.
Almanya'yı Doğu ve Batı şeklinde ikiye bölen Berlin
Duvarı'nın her iki yanı protest kişilerce boyanarak,
yazı ve sloganlarla bezendi. 1960'lı yıllarda ABD'de
politik grupların görüşlerini duyurmak için bu yöntemi
tercih etmesi, gençlerden oluşan sokak çetelerinin,
kendi denetimleri altındaki alanları belirlemek için
duvar yazılarını kullanmasına yol açtı. Ardından
bağımsız bireyler graffitiyi geliştirdi. Bu bireyler
arasındaki en önemli isim Taki183 lakaplı bir
sanatçıdır. Sosyal içerikli iletiler dışında, bireysel
seçimleri de yansıtmaya başlayan graffitiler giderek
renklendi. 1970'lere gelinirken, bu görsel uygulama,
şehir duvarlarından metro duvarlarına geçerken, New
York'tan başlayıp ABD'nin hemen hemen tümüne
yayıldı. (Geniş bilgi için Vikipedi’nin Graffiti maddesine
bakabilirsiniz.)
Artık tamamıyla kendini gösterme ve yeteneğini
kanıtlama haline bürünen bu sanat bazı ülkelerde
“vatandaşı görsel yönden rahatsız etmek” bahanesiyle
yasaklanmıştır. Bu yasaklamanın Graffiti'yi durdurması
beklenirken tam tersine daha da hız kazanmasına
neden olmuştur.
Graffiti'yle beraber sanatçıların gerçek adlarını
saklamak için kullandığı nickname'ler de yaygınlaştı.
Kısa sürede bu kadar gelişme gösteren Graffiti sanatı
şu anda dev bir sektör haline gelmiştir. Her ne
kadar yasaklama getirilse de insanlar var oldukça
Graffiti de var olacaktır.
55
2013 Mezuniyet Törenimizden Görüntüler
56
Gülkent Anadolu Lisesi
2012—2013
Eğitim—Öğretim Yılı
Mezunlar
Albümü
57
2013 Mezunlar Albümü
A
Muhammed Talha
YAŞAR
Sabiha YÜCEL
Şerife TIRAŞOĞLU
Halil AYBARS
Mehmet UYSAL
Halil İbrahim KÜÇÜK
Fatih YURT
Emine SAĞLAM
İsmail Caner YAVUZ
Aslı ARIKAN
Gizem KORKUT
Cansu ÖLGÜN
Hatice GÜNEYSEL
Hatice Nur GÜNGÖR
Esra ZEYBEK
58
2013 Mezunlar Albümü
Hande ÖZDEMİR
Huriye Merve GÜLEÇ
Tuğba KAPLAN
Sertaç ILIKCA
Selma ULU
Beyzanur ÖZDEMİR
Habibe TOPÇU
Burçin ÇETİN
Kezban ŞAYLAN
Yasin ERKEN
Muhammet Ali ÜNAL
Ömer Faruk
ALTUNTAŞ
Batuhan BOYACI
Dilek AKBAŞ
59
2013 Mezunlar Albümü
B
Huriye KÖKCÜ
Mehmet Ali
GÜNGÖR
Süleyman ÇELİK
Fatma AKAL
Neriman İLHAN
Tuna KARAKAYA
Cem YÜCEER
Kübra KORKMAZ
Mehmet YILMAZ
Hüseyin TÜLÜ
Nizamettin ATEŞ
Barış BAŞYAYLA
Rümeysa KAYA
Yaşar Burak
GÖKASLAN
Burak ERYILMAZ
60
2013 Mezunlar Albümü
Ayşegül KARA
Hayrunnisa ŞİMŞEK
Tuğba KINAY
61
2013 Mezunlar Albümü
C
Şeyma BALLI
Yunus CAN
Özlem ÖZEN
Muhammed Mustafa
CEYLAN
Hatice MUTCU
Yasin ESER
Gökhan ÖZ
Şeyma AKDAŞ
Merve ÖZDOĞANCI
Osman Yasin POLAT
Şükran SELVİ
Serdar CAN
Melike Beyza POLAT
Hacer ÇOBAN
Şule KIYAK
62
2013 Mezunlar Albümü
Muhammed Alperen
CEBE
Alaattin ÖZTÜRK
Necati KORALAY
Gözde KARABULUT
63
Burhan DURGUN
2013 Mezunlar Albümü
D
Sümeyye YILIK
Mehmet ÇALIŞIRIM
Gürkan TEKİN
Umut Can EKİNCİ
Filiz KANTAŞ
Gizem ÇELİK
Bekir YÜKSEL
Asiye KARABULUT
Ömer Burak
AKÇINAR
Havva GÜNEŞ
Berkay Kemal
ŞAVKLI
Onur Veli BOZKURT
Ayşenur BİLTEKİN
Mehmet Halid
BALÇIKLI
Muhammed Huzeyfe
DOĞAN
64
2013 Mezunlar Albümü
Murat SARPDAĞ
65
2013 Mezunlar Albümü
E
Seda GÜVEN
Duygu GENCEL
Nazlıcan GÜLLÜ
Ayşe BÜYÜKÇULLU
Tuğba KILINÇ
Hazal ŞİMŞEK
Fazilet BORAN
Beyza GÖKDEMİR
Ayşe Nur KUYRUKCU
Şehriban
YILMAZTÜRK
Ebru DEMİR
Gülnur ÇIRAK
Canan BOĞA
Turgay USTA
Ali ÜNAL
66
2013 Mezunlar Albümü
Melike ÇIRAK
Yasemin KESİKTAŞ
Bahriye ŞEKER
Elif ERYİĞİT
Ayşegül GÖMÜK
Özge KOCALAR
Ozan DIŞPINAR
Mehmet GÜNGÖR
Firdes AKKAYA
Fatma GÖNÜLLÜ
Ömer BUYRUKÇU
Duygu AKIN
Muhammet Şamil
GENÇ
Müjdat KORKMAZ
Nogay AKSOY
67
2013 Mezunlar Albümü
F
Hilal Elif Aybüke
TÜRKER
Gencer VAROL
Gökhan DÖŞ
Zeynep SARI
Selma GÜREY
Oğuzhan Mevlüt
ALTUNIŞIK
Hatice Birsen TOPAY
Okan ÖNAL
Teslime HARKTI
Semih ÜNLÜ
Münüp DOĞAN
Fikriye YILMAZ
Ebru DOLUNAY
Aydın OLGUN
Ömer ERDEM
68
2013 Mezunlar Albümü
Emre YILDIZ
Süheyla AKBAŞ
Dilek AYDOĞAN
69
Hayriye Feyza
TARHAN
2013 Mezunlar Albümü
G
Ayşe ÖZDEMİR
Gizem ÜÇKARDEŞ
Melike KARA
Ülkü Nur KARAMAN
Pınar İMECE
Zübeyde PEKİN
Müyesser GÜNEŞ
Aslı ŞAHİN
Mustafa KARATON
Melek TUZ
Ayşegül ÖZKAN
Büşra SEZGİN
Murat İNCE
70
Adres Bilgilerimiz
Gülkent Anadolu Lisesi
İskender Mahallesi, No: 66
Demirköprü Mevkii, 32040
Merkez, ISPARTA
Telefon
0246 218 3078
Faks
0246 218 2197
E-Posta
[email protected]
İnternet
www.gulkentanadolulisesi.meb.k12.tr
www.facebook.com/gulkentanadolulisesi
71

Benzer belgeler

2015 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi

2015 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi cumartesi akşamları hariç mecburi etüt uygulaması yapılmakta olup, etütlerde nöbetçi ve belletici öğretmenler öğrencilere refakat etmekte, öğrencilerimize derslerinde yardımcı olmaktadırlar. Son dö...

Detaylı

2014 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi

2014 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi Öğrencilere cuma ve cumartesi akşamları hariç mecburi etüt uygulaması yapılmakta olup, etütlerde nöbetçi ve belletici öğretmenler öğrencilere refakat etmekte, öğrencilerimize derslerinde yardımcı o...

Detaylı