EŞEK GAZET BAKİ SARISA EŞEK GAZETESİ BAKİ SARISAKAL

Transkript

EŞEK GAZET BAKİ SARISA EŞEK GAZETESİ BAKİ SARISAKAL
BASKILARA MİZAHLA DİRENEN
EŞEK GAZETESİ
BAKİ SARISAKAL
EŞEK GAZETESİ
Bir Zamanlar Eşek Gazetesi Çıkmıştı]
Bu Gazete Nasıl ve Niçin Kapatıldı?.!
Eşek Gazetesi
Sahibi imtiyaz: Merzifonî (Merzifoni, bilindiği gibi, Merzifonlu demektir. Merzifon da
"Marsıvan Eşeği" (İngilizcesiyle marsovan jack, marsovan donkey) namlı cins eşekleriyle
tanınmış bir yerdir.)
Müdiri mesul: Halil
Ahırı: Babıâli civarında Ebussuut caddesindedir.
Erbabı müracaata:
Babıâli Caddesindedir ahır,
Numro dörttür, iş düşerse gel anır.
Notaya muafık her türlü anırtı kabul edilir.
Sermuharriri (başyazarı) Kıbrısî Don Kişot.
Hem saman yer, hem de ot
(Kıbrısında Karpat eşekleri meşhurdur. Ondan Kıbrısi demektedir)
Müdir-i edebî: Çimenderzade Faik.
Vekli müdafi: Kılkuyruk.
Heyet-i tahririye (yazı kadrosu): Topal eşek, tırnağı karıncalı eşek, kaba kulak, Sudan geçmez.
Pazartesi ve Perşembe günleri kulaklarını gösterir İnsanlara ders-i edep verir. Sahiplerinin
eşekliği tutunca neşrolunur, muti, mütehammil ve beynelmilel hayvan gazetesidir”.
(Münir Süleyman, yakın matbuat tarihimize ait hatıralarını yazmıştır. Bunların içinde
cidden meraklı, tuhaf ve okuyucuları alâkadar edecek olanları çoktur.
Gazeteler nasıl çıkardı? Matbuat işleri muharrirler tarafından nasıl yürütülürdü? Ayan
Reisi Sait Paşa Baha Tevfik’e ne dedi? Maslup Abdülkadir, Eşek idarehanesinde ne yaptı?
Matbaaları dolaşan tabancalı fedai kimdi?
Bu suallerin cevabı Münir Süleyman’ın hatıralarında görülecektir.)
Baha Tevfik, bir taraftan edebî ve felsefî
mecmualar neşrederken, bir taraftan da ilmi kitaplar
tercüme ederek bastırıyor ve bu arada bir de mizah
gazetesi çıkarmak için çalışıyordu. Esasen, Baha Tevfik
(spritüel) bir muharrirdi. Mizaha meyyal bir ruhu vardı.
Çıkaracağı mizah gazetesi için günlerce lügat
sahifelerini karıştırıyor, orijinal bir isim arıyordu.
Arkadaşları ile istişare ediyor, onların fikirlerini soruyor,
bir mizah gazetesi ismi bulmalarını rica ediyordu. Fakat
kabil değil, istediği gibi bir isim bulamıyor,
bulunamıyordu.
Bir gün şair Deli Rıfkı, telâşla Baha Tevfik’in
yanına geldi ve:
-İstediğin ismi buldum. Fakat hediyesini isterim!
Dedi. Malûma! Serde şairlik var, caizesiz olmaz!
Baha Tevfik sevinçle:
-O kolay, iş caizeye kalsın! Dedi. Sana
(Ştaynbruh) da bir rakı ziyafeti var. Hem de öyle baştan
savma değil, etraflıca...
Baha Tevfik
Sonunda Beyoğlu’na kadar uzamakta var.1
Deli Rtfkı, uzun siyah sakalını sıvazlayarak ağzını şapırdata şapırdata:
-Bu âlâ, enfes bir şey... Dedi. Ve sonra ilâve etti:
-Orijinal bir isim olsun diye söylenip duruyordum, işte ben de istediğim gibi bir isim
buldum: Eşek!
Baha Tevfik güldü. Anlaşılıyordu ki isim hoşuna gitmişti. Fakat tereddüt ediyordu.
Tereddüdünün de sebebi vardı. Acaba Matbuat Müdüriyeti bu isimde bir gazete imtiyazı verir
miydi?
Deli Rıfkıya sordu:
İsim enfes! Fakat adabı umumiyeye muhaliftir, böyle bir isimde gazete çıkarılmaz,
müsaade edemeyiz derlerse...
-Zannetmiyorum.
-Zanla olur mu canım!.. Ben katiyetle eminim ki, Matbuat Müdüriyeti istidamızı
reddedecek, “Eşek” isimli bir gazete çıkarılmaz, “ adabı umumiyeye mugayirdir ” diyecektir.
-Peki, ne yapalım?
-Sen söyle, bir kolayını düşün, isim hakikaten kıymetli, bir türlü feda etmek
istemiyorum.
1
O günlerde âdetti: Muharrirler akşamları - aralarında gündüz içenler de vardı ya! - Sirkecide (Ştaynbruh) yahut
(Kafkas) Gazinosunda içerlerdi. Ve bunlar iki kısımdı. Birincilerin başında şair Eşref, Ahmet Rasim, Süleyman
Nazif, Mahmut Sadık, Haşan Bedreddin Beylerle Sabah Musahhihi Mithat merhum vardı. Diğer zümre ise,
yenilerden ve staj görenlerden ibaretti. Bunların içinde Agâh. Acem Hüseyin, Emin Lâmi, İkdamcı Kenan ve ben
vardık. Bizim âlemimize ara-sıra Matbaacı Hayri, eski İkdam Muharrirlerinden Ali Haydar da iştirak ederdi.
Burada keyiflerini tamamlayamayanlar Beyoğlu’na çıkarlar, (Londra) ve yahut (Anadolu) Birahanelerinde
“İtmamı neşe ederlerdi.”
-İmtiyazını almadan çıkarsak, nasıl olur? 2
-Canım, biz bir nüsha çıkaracak değiliz ki, cezasını göze alarak imtiyazını almadan
çıkaralım. Benim maksadım, haftanın muayyen günlerinde bir mizah gazetesi çıkarmak, bir
tek nüsha değil!.
Deli Rıfkı düşündü, düşündü, bir çare bulamadı. Ve nihayet:
-Ben ismi buldum, imtiyazını almak çaresini de sen bul... Ben gidiyorum, dedi. Ve
Baha Tevfik’ten ayrıldı.
Baha Tevfik, Eşek ismini çok beğenmişti. Ne
pahasına olursa olsun gazeteyi çıkarmaya karar verdi. Gazete
imtiyazını alamazsa bile, yine bir tek nüsha çıkaracaktı.
Bunun için hazırlanmaya başladı. Yazılarını yazdı,
manzumelerini yazdırdı. Resimlerini, klişelerini yaptırdı.
Kâğıdını aldı; artık her şey tamamdı.
Yazıları mürettiphaneye verdikten sonra aklına bir
fikir, bir kurnazlık geldi. Acaba, bununla Matbuat
Müdürlüğünü atlatabilecek miydi?
Bulduğu bir hileden ibaretti, güzel ve orijinal bir
hile... Ne olursa olsun bir kere tecrübe etmeye karar verdi.
Hemen Matbuat Müdürlüğüne hitaben bir istida
yazdı. (EŞK gözyaşı) isimli bir gazete imtiyazı istedi.
İstidayı arkadaşlarından muharrir Fuat Samih (Fuat Samih
Bey, birçok gazetelerde muharrirlik, mütercimlik yapmış,
Fransızca ve Türkçe mecmualar çıkarmış, senelerce Baha
Tevfik’le beraber çalışmış emektar muharrirlerimizdendir.
Halen ecnebi seyyahlarına tercümanlık yapmaktadır.) Beye
Matbuat Müdürü Fazlı Necip vererek Matbuat Müdürlüğüne gönderdi. Ve istidayı yazdığı
mürekkepli kalemi Fuat Samih Beye vermeyi de unutmadı.
Fuat Samih Bey, istidayı, o zamanlar Matbuat Müdürü Umumisi olan (Fazlı Necip)3
Beye götürdü ve havale etmesini rica etti. Fazlı Necip Bey istidayı okuduktan sonra:
Tuhaf şey; dedi. Başka isim bula- Samih Bey, istidadaki (Eşek) kelimesinin gazetesi
olur mu?
Fuat Samih Bey:
-Kahkaha ile gözyaşı!.. Tezat ol¬sun diye, efendim, cevabını verdi.
Fazlı Necip Bey, istidayı kaleme havale etti. Müdürün odasından çıkan Fuat Samih
Bey, istidadaki “Eşk” kelimesinin üstüne, Baha Tevfik’in verdiği kalemle bir de şedde
koyarak (Eşek) yaptı, kaleme götürerek ruhsatnameyi aldı.
İşte Eşek gazetesinin imtiyazı bu hile sayesinde alındı ve gözyaşından kulaklı bir eşek
doğdu! (1910 Temmuz)
2
Hürriyetin ilânından sonra, İstanbul’da imtiyazı alınmadan çıkan yegâne gazete “Cart beyim!” adlı mizah
gazetesidir. Gazeteyi çıkaran Ahmet Reşat’tı. Gazetenin yazılarını beraber yazmış, bu yüzden Hurşit Paşa’nın
reisi bulunduğu “divanı harbi örfî” ye kadar gitmiştik ve bir haftalık müsaferetten sonra (Bekirağa) Bölüğünden
çıkabildik. “Cart Beyim!” seksen bin nüsha satılmıştır. Ahmet Reşat’ın telif, tercüme elliden fazla matbu roman
ve hikâyesi vardır.
3
(Fazlı Necip) Bey irfan ve matbuat âlemimizin çok kuvvetli ve emektar bir rüknü idi. Uzun seneler Selânik’te
(Asır) gazetesini çıkarmış, kıymetli neşriyatı ile memleket gençliğinin fikrini açmaktan ve ilmî seviyesini
yükseltmekten geri durmamıştır. (Fazlı Necip) Bey çok okumuş, okuduğunu hazmetmiş, tam manası ile
mütebahhir bir adamdı. Yekûnu oldukça mühim bir miktarı bulan kitapları - zamanına göre - kıymetli eserlerden
sayılır. Türk gençlerine okuma zevkini aşılayanlardan birisi de hiç şüphesiz (Fazlı Necip) Beydir. 19 Haziran
1932 tarihinde vefat etmiştir.
Eşek Gazetesi Birinci Sayısı 16 Kasım 1910
“Eşek” gazetesinin ilk sayısı, 16 Teşrinisani (Kasım) 1910’ da çıkmıştır. İmtiyaz
alındıktan sonra, esasen yazılar ve resimler hazır olduğu için, gazete bir iki saatte basıldı ve
hemen müvezzilere tevzi edildi. “Eşek” kapışa kapışa satıldı. İlk basılan 10,000 nüshadan bir
tane bile kalmadı. Yeniden basıldı ve bu baskı 42,000 nüshaya kadar çıktı.
“Eşek” in ilk sayısında, başyazı yerine çıkan şu fıkra da ilginçtir:
“İLK ANIRTI: Gayet açık fikirli bir zat, bir gün bir arkadaşına demiş ki:
-Yahu, bir oğlum doğarsa, ismini eşek koyacağım.
Arkadaşı cevap olarak:
-Tuhhaf! Dünyada bu kadar isim varken, eşek ismine ne lüzum var?
O zat da cevap vermiş:
-Evet, lüzum var. Çünkü bu memlekette büyük adam olmak için eşek olmaktan başka
çare yok.
“Eşek” dergisinde çıkan bir manzume aynen şöyle:
“Vay mübarek yine dörtnala şitadan geldi,
Gemi ağzında, param parça küheylan geldi,
Yık, dağıt, her ne dilersen onu yap hiç korkma,
Artık âlemde uğursuzlara meydan geldi!
Üç buçuk yılda dokuz ay seni ancak gördük.
Üst yanı eski devirden bile zindan geldi.
Fakat Eşeğin ömrü uzun olmadı, 16 sayı çıktıktan sonra hükümet tarafından hemen
kapatıldı. Onun yerine (Emin Lâmi) in imtiyaz sahibi olduğu (Yuha) çıktı. O da Eşeğin
akıbetine uğradı.
Baha Tevfik bir kaç kere “divanı harbi örfî” karşısına çıktı. Fakat artık durmuyordu.
Eşek gazetesi kapanınca Baha Tevfik, mizahi içerikli “Uzun Kulak” dergisini çıkardı. O da
kapatıldı. Bunun üzerine gazeteyi çıkaranlar eşeğin kulaklarını gösteren bir başlıkla MALÜM
diye çıkarmışlardı. 4 Malûm” da “Eşek”in akıbetine uğramış, birkaç sayı sonra kapatılmıştır.
Malum Gazetesi
4
Büyük Gazete 24 Nisan 1935
Malum Gazetesi
Yerine “Şeddeli”yi (bugün “çift ş” ile yazılan biçimde) Eşşek‘i yayına soktu...
Kapatıldı... “Kibar”ı yayınladı... Tekrar kapatılınca bu defa “Alafranga Eşek” devreye
girdi...O da kapatıldı.
“Eşek” son hamlesini Kamil Paşa’nın Sadareti (Başbakanlığı) döneminde yaptı: Son
kez çıktı. Yine kapanınca, bir daha çıkmadı. 5
5
Günaydın Ustura Dergisi Sayı:19