Kitabın Tamamını okumak için lütfen bu linki tıklayın

Transkript

Kitabın Tamamını okumak için lütfen bu linki tıklayın
Ergin ERGÜL
KARAPARA
Endüstrisi ve Aklama
Suçu
Aktüel hukuk
Ankara 2001
I
Yayın No
???
© 2001
ISBN
975-8380-?????
Editöryal Yapım • Dizgi • Tasarım
Tuğra Ajans
(0.312) 232 30 88
Baskı
YARGI MATBAASI
(0.312) 341 54 17
Yayım
YARGI BASIM YAYIM DAĞITIM LTD.ġTĠ.
Atatürk Bulvarı Zafer Çarşısı No: 22-23 Kızılay/ANKARA
Tel: (0312) 433 03 27 – 432 49 46 – 430 60 50 Fax: (0312) 433 31 45
©
Birinci baskısının her türlü yayım hakkı Yargı Yayınevi’ne aittir.
Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Yasası Hükümleri gereğince alıntı yapılamaz,
fotokopi yöntemiyle çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik
vb.ler yazarın izni olmadan kopya edilemez.
II
ÖNSÖZ
YasadıĢı yollardan elde edilen gelire karapara denildiği gibi bu
gelirin normal ve temiz bir kazanç gibi yasal ekonomiye sokulması
da karapara aklama olarak ifade edilmektedir.
Dünyada her yıl yaklaĢık 1 trilyon dolar çeĢitli ve karmaĢık
yöntemlerle, temiz ve yasal bir para gibi malî sisteme girmektedir.
Bunun yarısı ise, uyuĢturucu kaçakçılığından gelmektedir. Sorunun
tehlike oluĢturan ve ceza hukukunun müdahalesini kaçınılmaz
kılan yönü; ilk olarak, bu paraların bir bölümü tekrar uyuĢturucu
kaçakçılığı ve diğer örgütlü suçları iĢlemeye yatırıldığı için suçlulukla mücadele de baĢarısız kalınmaktadır.
Ġkinci olarak ise, suçlular sahip oldukları bu muazzam kara
fonlar sayesinde politik ve ekonomik sisteme etki etmekte, hukuk
devletini ve bu devletin egemenliğini zayıflatmaktadır. Tehlikenin
ulaĢtığı boyutları herhalde en iyi, “The Economist” dergisinde yer
alan “Karaparaya karĢı önlem alınmazsa 2020 yılında ABD BaĢkanı‟nı mafya seçtirecek” cümlesi ifade eder.
90‟lı yıllardan itibaren gündeme oturan malî küreselleĢme
karapara aklama faaliyetlerinin artmasına, ayrıca aklama tekniklerinin çeĢitlenmesine ve karmaĢıklaĢmasına yol açmıĢtır. Böylece
karapara aklama örgütlü suç faaliyetleri içerisinde ağırlık kazanmıĢtır. Bu geliĢmeyi vurgulamak için artık “mafyalar daha beyaz
yıkar “ ifadesi kullanılır olmuĢtur. Son yıllarda ülkemizi sarsan
skandallar ve yolsuzluklar da, çeteler, uyuĢturucu kaçakçılığı ve
karapara aklamanın birlikte gündeme gelmesi de bunun açık bir
göstergesidir.
Karapara aklamanın gerçek bir “sınır tanımayan” suç niteliği,
sırf ulusal bir mücadelenin yetersizliğini göstermiĢ ve uluslararası
toplumun aktif biçimde seferber olarak, farklı mevzuatları yakınlaĢtırma ve ülkelerarası iĢbirliğini geliĢtirmeye yönelik bir dizi belge ve sözleĢmeleri meydana getirmesine yol açmıĢtır. Ancak, devletlerin hukuk sistemleri ve mevzuatları arasındaki farklılıklar,
uluslararası suçların cezalandırılmasında savcı ve hâkimlerin önlerinde engel oluĢturmaya devam etmektedir. Bu nedenle, karapara
III
aklama, örgütlü suç ve yolsuzluk konularında uzmanlaĢmıĢ hâkim
ve savcılar Avrupa kamuoyunu ve yetkilileri uyarmak için giriĢimlerde bulunmaktadırlar. Bu bağlamda, gizli hesap ve karapara aklama Avrupa'sına karĢı çıkan yedi Avrupalı hâkim-savcının 1 Ekim
1996 tarihli ünlü „Cenevre Çağrısı‟ Fransa ve Avrupa‟da büyük yankı uyandırmıĢ ve Avrupa Birliğinin “Avrupa Adlî Alanı” oluĢturma
çabalarına yön vermiĢtir.
Dünyada yolsuzluk soruĢturmalarının en tanınmıĢ isimlerinden Fransız sorgu hakimi Eva Joly Ģu gerçekçi tespiti yapmaktadır:
“Malî Sorgu Hakimliğinde göreve baĢlarken yüzeysel, marjinal, bireysel ahlakî noksanlık ürünü- tesadüfî bir mesele ile karĢılaĢacağımı düĢünüyordum. Ancak bugün kesin olarak inanıyorum ki,
malî suçluluk ekonominin içine iyice yerleĢmiĢ bulunmakta ve geleceğimiz üzerinde gölge oluĢturmaktadır.”
Karapara aklama ile mücadele artık, Avrupa Konseyi‟nden
OECD‟ye, AB‟den BM‟e baĢlıca uluslararası toplulukların öncelikli
gündem maddelerinin baĢında gelmektedir. Çünkü Demokratik
toplumların içindeki “Truva atı”na benzetilen organize suçluluk,
günümüzde demokrasinin iĢleyiĢine ve bireylerin temel hak ve
özgürlüklerine yönelen en büyük tehdit konumuna yükselmiĢtir.
Öyle ki, kiĢi hak ve özgürlüklerinin sadece devlet karĢısında değil,
aynı zamanda mafyaya karĢı da korunması zorunlu hale gelmiĢtir.
Organize suçluluk canavarının can damarı ise, karaparanın aklanmasıdır. Çok uluslu bir Ģirket gibi faaliyet gösteren, yolsuzluk, rüĢvet, Ģiddet, Ģantaj ve tehdit gibi etkili silahlara sahip bu canavarın
can damarını kesmeye yönelmeyen ve eĢit silahlarla yapılmayan bir
mücadelenin baĢarısız olacağı çok açık olarak ortaya çıkmıĢtır. Suç
faaliyetlerinden elde edilen gelirleri (karaparayı) aklama ihtiyacı,
en iyi gizlilik garantilerini veren ülkeler ve bankalar arayıĢında olan
örgütlü suçluluğun küreselleĢmesini beraberinde getirmektedir.
Çünkü tüm önemli aklama iĢlemleri, çeĢitli ülkelerin banka ve finans kuruluĢlarının kullanılmasını gerektirmektedir. Sorun global
olduğundan çözümün de global olması gerekmektedir.
Kimsenin temel hak ve özgürlüklerinin tehdit edilmesine kayıtsız kalması düĢünülemeyeceğinden Karapara aklama ile mücaIV
dele herkesi ilgilendirir. Ayrıca karaparadan yarar uman ve
karapara aklama ile mücadele etmeyen bir ülke imajı, o ülkenin
uluslararası saygınlığına zarar verir.
Ülkemiz açısından ise, hukuk devletini yıkıcı nitelikte yeni bir
suç türü oluĢturduğu artık tüm dünyaca kabul edilen karapara aklamayla mücadele, uluslararası bir yükümlülük ve AB‟nin Kopenhag kriterlerinden birisi olmasından önce, insanlarımızın temel
hak ve özgürlüklerinin korunması ve bunun teminatı demokratik
hukuk devletinin güçlendirilmesi ve yaĢatılması ile ekonomik refahın gerçekleĢtirilmesinin olmazsa olmaz Ģartıdır.
1998 yılı ortasında yayınlanan “Karaparanın Aklanması ve
Suçları” adlı eserimin aldığı olumlu tepkiler konu üzerinde artarak
ilgilenmemi sağladı. Kaçakçılık ve Organize Suçlar Temel Kurslarındaki konuĢmacı, Merkez Bankası ve Bankalar Birliği‟nin
“karapara aklama ve önlemler” konulu panellerinde panelistlik ve
çeĢitli ulusal ve uluslararası toplantılardaki katılımcılık deneyimi
ile 2000 yılı ocak ayından itibaren 6 ay süreyle Fransa'da yaptığım
araĢtırmaların ıĢığında önceki kitabın yeni bir baskısı yerine, konunun Türk ve Fransız Yargıtayları kararları ve yeni ilavelerle desteklenen, hukukî ve teknik yönünden hiç bir ödün vermeden,
mültidisipliner ve aktüel yönüne uygun bir baĢlık, plan ve içerikle
tamamen yeni bir eser ortaya koymaya çalıĢtım.
Bu vesile ile, Fransa‟daki araĢtırmalarım sırasında, yardımlarını gördüğüm TRACFIN‟in hukuk danıĢmanı Savcı Dominique
GAILLARDOT, Mali Ġncelemeler Daire BaĢkanı Jean Paul
GARCIAS ve Adalet Bakanlığı Hâkimi Marc RIVET‟e teĢekkür etmek isterim.
KuĢkusuz en fazla minneti ise, her zamanki gibi, en baĢından
itibaren ve her aĢamada fiili yardımı ve yapıcı eleĢtirileri ile, eserin
ortaya çıkmasında büyük katkısı olan eĢim Hatice ERGÜL‟e borçluyum.
Ankara, Mart 2001
Ergin ERGÜL
V
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ................................................................................................................................ III
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KARAPARA VE KARAPARA AKLAMA KAVRAM VE OLGULARI
I.KARAPARA KAVRAMI ...................................................................................................... 1
1.PARANIN RENKLERĠ: KARA, GRĠ, AK .......................................................................... 1
2.KARAPARANIN TARĠHĠ ................................................................................................. 2
II.KARAPARA AKLAMA KAVRAMI, AġAMALARI, TEKNĠKLERĠ ..................................... 2
1.LĠTERATÜRDE KARAPARA AKLAMA .......................................................................... 2
2.KARAPARA AKLAMANIN TARĠHĠ VE TERĠMĠN PATENTĠ ............................................ 4
3.KARAPARA AKLAMA AġAMALARI ............................................................................... 7
A.YerleĢtirme (ön yıkama) ............................................................................................. 8
B.Ayırma (yıkama) .......................................................................................................... 9
C.BütünleĢme( Sıkma) ................................................................................................. 11
4.ÖRNEK OLAYLAR ....................................................................................................... 12
5.KARAPARA AKLAMA TEKNĠKLERĠ ............................................................................. 13
A.Karapara Aklama Tekniklerinin Sınıflandırılması ...................................................... 13
a.Basit aklama .......................................................................................................... 16
b.GeliĢmiĢ aklama..................................................................................................... 16
c.KarmaĢık aklama ................................................................................................... 17
B.Yeni sınıflandırmanın özelliği .................................................................................... 18
C.BaĢlıca karapara aklama yöntemleri ........................................................................ 20
a.Genel olarak ........................................................................................................... 20
b.En eski teknik:Fonların yasadıĢı ithali .................................................................... 26
c.Karapara aklayıcı Ģirinler!....................................................................................... 28
d.Vergi cennetleri (off-shore bölgeler): nüfus fakiri banka zengini ülkeler ................ 30
e.Çok baĢvurulan bir yöntem: Ödüncü geri verme metodu ..................................... 33
f.Paravan ya da hayalî Ģirketlerin kullanılması.......................................................... 33
VI
g.Nakit para kullanılan iĢyerleri üzerinden karapara aklama .................................... 36
h.Gözde bir yöntem :Kumarhane ve gazinolar kullanarak aklama ........................... 37
ı.Sahte ya da ĢiĢirilmiĢ faturaları kullanarak aklama ................................................. 38
i.80’li yıllar Türkiye'sinin meĢhur yöntemi:hayali ihracat ........................................... 38
j.Döviz alımı ve döviz büfelerinin kullanılması .......................................................... 41
k.YasadıĢı banka sistemlerinden yararlanarak aklama ............................................ 42
l.Modern bir yöntem: Borsa ...................................................................................... 43
m. Sahte dava yöntemi ............................................................................................. 45
n.Japon karıncalar .................................................................................................... 46
o.Banka ve Finans Kurumları aracılığıyla aklama ................................................... 46
ö.ÇalıĢanlar ve müĢteri yönünden karapara aklama
ihtimalini akla getirebilecek örnek olaylar .............................................................. 51
III. KARAPARAYI NEDEN AKLAMALI? ............................................................................ 51
IV.KARAPARA AKLAMAYLA MÜCADELENĠN NEDENLERĠ VE SUÇ POLĠTĠKASI ..... 52
V.UYUġTURUCU TĠCARETĠ VE NARKO-DOLARLARIN AKLANMASI .......................... 60
VII.ÖRGÜTLÜ SUÇ VE KARAPARA AKLAMA................................................................. 62
VII.YOLSUZLUK, RÜġVET VE KARAPARA AKLAMA ................................................... 66
VIII. BAZI ULUSLARARASI ÖNEMLĠ KARAPARA AKLAMA OPERASYON VE
DAVALARI ................................................................................................................... 77
1.BCCI DAVASI. .............................................................................................................. 77
2.MARGARITA DAVASI .................................................................................................. 78
3.BASCO-LANDAISE DÖVĠZ ġĠRKETĠ DAVASI ............................................................. 79
4.FRANCLIN JURADO DAVASI (1990-1996) ................................................................. 80
5.CASABLANCA OPERASYONU ................................................................................... 81
IX.TÜRKĠYE’DE KARAPARA AKLAMA ........................................................................... 82
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
KARAPARA AKLAMAYA KARġI MÜCADELENĠN ULUSLARARASI BOYUTLARI
I.ULUSLARARASI SÖZLEġME VE BELGELER ............................................................... 95
II. KARAPARAYLA MÜCADELENĠN ULUSLARARASI AKTÖRLERĠ ............................. 99
VII
1.BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER .............................................................................................. 99
2.UYUġTURUCU MADDELERĠN ULUSLARARASI KONTROLÜ BĠRLEġMĠġ
MĠLLETLER PROGRAMI ........................................................................................... 103
3.INTERPOL .................................................................................................................. 104
4.KARAPARANIN AKLAMANIN ÖNLENMESĠNE ĠLĠġKĠN MALÎ EYLEM GÖREV
GRUBU (FATF) VE 40 TAVSĠYE ............................................................................... 105
5.EGMONT GRUBU ...................................................................................................... 119
6.AVRUPA KONSEYĠ VE POMPĠDOU GRUBU............................................................ 120
7. AVRUPA BĠRLĠĞĠ ...................................................................................................... 125
III. BAZI ÜLKELERDE KARAPARA AKLAMANIN ÖNLENMESĠ VE
CEZALANDIRILMASI .................................................................................................. 135
1.ABD ............................................................................................................................. 135
2.ALMANYA ................................................................................................................... 137
3.BELÇĠKA ..................................................................................................................... 139
4.FRANSA ..................................................................................................................... 140
A-Ekonomik Suçlar ve Karapara Aklama Alanında Uzman Mahkemeler
OluĢturulması .......................................................................................................... 140
B-Uzman Yardımcılık Görevi ..................................................................................... 141
C-Karapara Aklamanın Cezalandırılması ................................................................... 142
D-Karapara Aklama Ġle Mücadelenin Merkezi Ġdarî Birimi: TRACFIN ........................ 144
E-Karapara Aklamayla Mücadelede ĠçiĢleri ve Adalet Bakanlıklarının Rolü .............. 147
a.ĠçiĢleri Bakanlığı ................................................................................................... 147
b.Adalet Bakanlığı ................................................................................................... 148
aa) Rüşvetin Önlenmesi Merkez Birimi ............................................................... 149
5. HOLLANDA ................................................................................................................ 150
6. ĠNGĠLTERE ................................................................................................................ 151
7.ĠSVĠÇRE ...................................................................................................................... 153
8.ĠTALYA ........................................................................................................................ 155
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRK HUKUKUNDA KARAPARA AKLAMANIN CEZALANDIRILMASI
I.KARAPARA AKLAMA SUÇU ........................................................................................ 159
1.MEVZUATIMIZ BAKIMINDAN KARAPARANIN TANIMI ........................................... 160
VIII
2.KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN UNSURLARI ....................................................... 162
A-Yasal unsur ............................................................................................................. 162
B-Ön Ģart: öncül suçlardan birinin iĢlenmiĢ olması .................................................... 163
C-Maddi unsur: ........................................................................................................... 165
D-Manevi Unsur.......................................................................................................... 167
a.Kastın ispatı ve ortaya çıkardığı sorunlar ............................................................ 168
3.FAĠL ............................................................................................................................ 171
4.YAPTIRIM ................................................................................................................... 172
5.CEZAYI AĞIRLAġTIRAN VE HAFĠFLETEN NEDENLER .......................................... 172
6. DAVA ZAMANAġIMI .................................................................................................. 173
7.USUL HÜKÜMLERĠ .................................................................................................... 174
A-Tedbir Konulması .................................................................................................... 174
B-Görev ..................................................................................................................... 176
C-Yetki ........................................................................................................................ 176
D-Yargılama Usulü ..................................................................................................... 176
E-Müdahale ................................................................................................................ 177
F-Müsadere ................................................................................................................ 177
G- Yabancı Ülkelerin Müsadere Talepleri .................................................................. 179
II.KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE ÖNLEYĠCĠ DÜZENLEMELER ................ 180
1.GENEL OLARAK ............................................................................................................ 180
2.ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠ BĠLDĠRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ .................................................. 184
A-ġüpheli ĠĢlem Kavramı ............................................................................................ 184
B-ġüpheli ĠĢlem Tipleri................................................................................................ 185
C-ġüpheli ĠĢlemler Bildirimine Tabi Yükümlüler ........................................................ 188
D-Bildirimin Süresi ve Yaptırım .................................................................................. 189
3. KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPMA VE KĠMLĠK TESPĠTĠNE ĠLĠġKĠN BELGELERĠ
SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ......................................................................................... 190
A-Yükümlüler ................................................................................................................. 190
B-Kimlik Tespitine Konu ĠĢlemler ve Miktarı .................................................................. 190
IX
a)Parasal sınıra tabi iĢlemler ...................................................................................... 190
b)Parasal sınıra tabi olmayan iĢlemler. ...................................................................... 191
C- Kimlik Tespitinin Ġstisnası. ......................................................................................... 191
D-Kimlik Tespit Usulü .................................................................................................... 192
E.Yaptırım ...................................................................................................................... 193
III. DÜNYA’DA MALĠ ĠSTĠHBARAT BĠRĠMLERĠ VE MALÎ SUÇLARI ARAġTIRMA
KURULU BAġKANLIĞI ............................................................................................... 193
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI VE ULUSLARARASI ADLÎ
YARDIMLAġMA
I.KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI ............................................. 201
II.KARAPARA AKLAMA SUÇLARINDA ULUSLARARASI YARDIMLAġMA ................ 206
1.ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠ ĠHTĠYACI VE ADLÎ YARDIMLAġMA ............................ 206
2.MEVCUT ADLÎ YARDIM MEKANĠZMASININ ĠġLEYĠġĠ ............................................. 209
3.KARAPARANIN AKLANMASIYLA ETKĠLĠ BĠR MÜCADELE ARACI OLARAK
ULUSLARARASI ADLÎ YARDIMLAġMA ................................................................... 212
BEġĠNCĠ BÖLÜM
KARAPARA AKLAMA SUÇUNA ĠLĠġKĠN FRANSIZ
VE TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠMATLARI
I. FRANSIZ YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI............................................................................ 217
II. TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI ................................................................................ 219
ALTINCI BÖLÜM
ĠLGĠLĠ MEVZUAT
I. KARAPARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESĠNE DAĠR 4208 SAYILI KANUN ...... 227
II. KARAPARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESĠNE DAĠR 4208 SAYILI KANUNUN
UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN YÖNETMELĠK ................................................................ 246
III. MASAK’IN KĠMLĠK TESPĠTĠNE ĠLĠġKĠN TEBLĠĞĠ ................................................... 265
X
IV. MASAK’IN ġÜPHELĠ ĠġLEMLER TEBLĠĞĠ............................................................... 269
EK : ULUSAL VE ULUSLARARASI KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELE
KRONOLOJĠSĠ .......................................................................................................... 281
SONUÇ ............................................................................................................................. 284
BĠBLĠYOGRAFYA ............................................................................................................. 288
DĠZĠN ................................................................................................................................. 293
XI
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KARAPARA ve KARAPARA AKLAMA
KAVRAM VE OLGULARI
I. KARAPARA KAVRAMI
1.PARANIN RENKLERĠ: KARA, GRĠ, AK
Kamuoyunda ve medyada kullanıldığı anlamıyla suç faaliyetlerinden doğan, kaynağı yasadıĢı olan para karaparadır. Fransızca‟da
aynı anlamda karapara (l‟argent noir) teriminin yanı sıra kirli para
(l‟argent sale)‟da kullanılırken, Ġngilizce de yaygın olarak kirli para
(dirty many) terimi kullanılmaktadır. Aynı anlamda her iki dilde
yasadıĢı para (argent illégale/ illegal many) ifadesi de kullanılmaktadır.
Günümüzde, bazı ülkeler hukukî anlamda karaparayı her türlü suç faaliyetinden elde edilmiĢ gelir olarak tanımlarken, bir kısım
ülkeler de sadece belirli suçlardan elde edilmiĢ gelir olarak tanımlamaktadır. UyuĢturucu, silah, tarihi eser kaçakçılıkları, mafya tipi
suçlar gibi ağır olarak nitelenen suçlardan elde edilen gelirler tüm
mevzuatlarda karapara sayılmaktadır.
Ġkinci grup ülkelerde kaynağı yasadıĢı olmakla birlikte
karaparanın aklanması kapsamına alınmayan suçlardan elde edilen
gelirlere literatürde gri para denilmektedir.
2 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Bu durumda, kara ve gri paranın dıĢında kalan yasal, normal
iĢlerden elde edilen ve karaparanın nihaî amacı olan “temiz para”nın renklerin diliyle ifadesi ise, “ak para” olmaktadır.
2.KARAPARANIN TARĠHĠ
Karapara kavramı, ilk baĢlarda, uyuĢturucu ve psikotrop maddelerin satıĢından elde edilen kazanç olarak ele alınmıĢtır. Daha
sonra bu tanıma baĢka örgütlü suçlar da dahil edilmiĢtir. Artık
kavram bir çok ülkede, her türlü ağır suçlardan elde edilen kazançları kapsar hale gelmiĢtir. Ancak tarihi geliĢim uyuĢturucu suçlarına bağlı bir süreç izlemiĢtir.
1925‟teki Cenevre anlaĢması ve 1961 TEK SözleĢmesi ile uyuĢturucu maddelerin geniĢ çapta yasaklanmasından sonraki yıllarda,
karaparanın varlığı dünya ölçeğinde bir problem olarak ortaya
çıkmaya baĢlamıĢtır. Bu tarihlere kadar ki uyuĢturucu kullanımı
sınırlı bir nitelik taĢımaktaydı . Bu nedenle, 1974 dünya ekonomik
bunalımına kadar gerçek bir karapara probleminden bahsedilemez.
Bunda iki kutuplu dünya yapısının da önemi vardır. Çünkü bu yapı
nedeniyle ülkeler arası ulaĢım, taĢıma ve iletiĢim imkanları günümüzdeki kadar geliĢmemiĢti.
UyuĢturucu dıĢındaki suçlardan kaynaklanan karapara ise en
az paranın tarihi kadar eskidir. Asurlulardan kalan ticari yazıĢmaları çözen bilim adamları, Anadolu‟ya ihraç edilecek malların devlete ödenecek vergilerinden kurtulmak isteyen Asurlu iĢ adamlarının
sahte beyan yoluna baĢvurmak suretiyle devleti yanıltarak karapara
elde ettiklerini ortaya koymuĢlardır.
II. KARAPARA AKLAMA KAVRAMI, AġAMALARI, TEKNĠKLERĠ
1.LĠTERATÜRDE KARAPARA AKLAMA
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________3
Bazen sadece “aklama” ya da “para aklama” da denilen
“karapara aklama” iĢlemine iliĢkin literatürde - genelde hepsi birbirine benzemekle birlikte- yapılmıĢ çok sayıda tanım arasından bazılarını örnek olarak vermek gerekirse;
“YasadıĢı yollardan, özellikle örgütlü suçlardan elde edilen kazançların yasal gelir olarak kabul ettirilmesi için malî sisteme sokularak, nakit formundan kurtarılmasıdır”
“Suç yoluyla elde edilen para veya baĢka türlü değerlerin yasadıĢı kaynağını gizlemek ve meĢru ekonomiye katılmasını sağlamak
amacıyla meĢru değerlere dönüĢtürülmesidir.”
“Suçtan kaynaklanan gelirleri, yasa dıĢı yollardan elde edilen
fonları malî sistem içinde bir süreçten geçirmek suretiyle, yasallık
kazandırmadır.”.
“Bazı fonların, illegal, hileli kaynaklarını gizleyebilmek amacıyla bir dizi iĢlemlerden geçirilmesidir.”
“Yasa dıĢı yollardan elde edilen paranın kanunî yollardan elde
edilmiĢ gibi gösterilmesi için yapılan bütün iĢlemlerdir.”
“Karaparanın kimliğinin değiĢtirilmesi suretiyle, meĢrûiyet
kazandırılmasına yönelik iĢlemlerdir.”
“YasadıĢı yollardan elde edilen paranın, kimliğinin değiĢtirilmesi suretiyle, meĢrû bir kaynaktan kazanıldığı izleniminin yaratılmasına neden olan her türlü iĢlemdir.”
“YasadıĢı faaliyetlerden gelen fonların, özellikle nakit tutarların yasal iĢlerden elde edildiği görüntüsünü verecek Ģekilde biçimlendirilmesini amaçlayan bir iĢlemdir”.
“Karapara aklama, yasadıĢı faaliyetlerden, özellikle, geleneksel
olarak uyuĢturucu kaçakçılığı ve günümüzde daha geniĢ olarak belli
bir ağırlıktaki her türlü suçtan elde edilen sermayelerin yasal ekonomik dolaĢıma sokulmasını amaçlayan malî ve ekonomik nitelikte
iĢlemlerin tümüdür.”
4 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Karapara aklama, iktisadî açıdan ise, “ yasadıĢı yollardan kazanılan gelirin, değerini mümkün olduğunca koruyacak, yetkililerin
dikkatini çekmeyecek ve kullanılabilirliliğini arttıracak Ģekilde gizleyerek veya yasal gerekçe kazandırarak baĢka varlıklara dönüĢtürülmesi iĢlemi” olarak tanımlanmaktadır.1
Fransız Akademisi Sözlüğü ise, karapara aklamayı
(blanchiment), “gerçek kaynaklarını gizlemek amacıyla suç sayılan
kaçakçılık ya da faaliyetlerden gelen fonların tekrar mali dolaĢıma
sokulması fiili” Ģeklinde tanımlanmıĢtır. 2
BM Taslak anlaĢmasında ise, karapara aklama; “yasadıĢı kazançların yasal yollarla elde edilen kazançlar Ģeklinde gösterilmesi
amacıyla, gerçek kaynağın, tasarrufların, illegal yollardan kazanılan
kârların, sahiplik ve hareketlerinin, bu kârların elektronik transfer
yoluyla hareket ve değiĢimler de dahil olmak üzere gizlenmesi”
Ģeklinde tanımlanmıĢtır.
2. KARAPARA AKLAMANIN TARĠHĠ VE TERĠMĠN
PATENTĠ
YasadıĢı iĢlerden sağlanan “kirli para” ya yasallık sağlama, yani karapara aklama ihtiyacı, suç ve suçlulukla özdeĢ bir tarihi geçmiĢe sahiptir. Karaparanın aklanması teriminin kullanması ise
nispeten yenidir. Ancak bu hileli yol Ģu ya da bu Ģekilde, siyasi,
ticarî ya da hukukî nedenlerle malî transferin varlık ya da niteliğinin gizlenmesi gerektiği durumlarda hep uygulanmıĢtır. Ortaçağda,
Katolik kilisesi hem bir suç (biraz günümüzdeki uyuĢturucu kaçakçılığına benzer Ģekilde), hem de ölümcül bir günah kabul ettiği
tefeciliği yasaklıyordu. Ödünç verdikleri paraların faizini almak
isteyen alacaklılar ve tüccarlar modern gizleme, transfer ve
karapara aklama tekniklerinin öncüsü birçok uygulama keĢfetmiĢ-
1
Yıldırım AKAR, Karaparanın Aklanması , Ankara 1997, s.3
2
Juris-classeur,1997/8, Fascicule 20. Paragraphe 33.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________5
lerdi. Amaç ya alınan faizleri görünmez yapmak (varlıklarını gizleyerek) ya da bunlara baĢka bir görünüĢ (niteliklerini gizleyerek)
vermekdi.
Bu amaçla bir çok hile kullanılıyordu. Tüccarlar yabancı meslektaĢlarıyla ödemeleri görüĢtükleri zaman kambiyo fiyatlarını
faizleri de kapsamaya yetecek boyutlarda ĢiĢiriyorlardı. Bu kiĢiler
bazen aldıkları faizlerin özel bir risk primine karĢılık olduğunu
iddia ediyorlar ya da borçlu ve alacaklı önceden ödemenin geciktirilmesi konusunda anlaĢarak faizin ödemenin gecikmesinin cezaî
Ģartı olduğu izlenimini oluĢturuyorlardı. Keza bugün tanıdıklarımıza benzer bir tür “hayali Ģirket” (gerçek hiç bir faaliyeti bulunmayan) kullanarak faizlerin gerçekte, sahip oldukları iĢletmelerin kârları olduğunu iddia ediyorlardı. Sermayeler bu Ģirkete ödünç veriliyor ve daha sonra da gerçekte hiç kâr elde edilmese de faiz değil de
kâr Ģeklinde geri alınıyordu. Kilise yetkililerini aldatmaya yönelik
bütün bu hileler kısmen ya da tamamen günümüzde de suç faaliyetlerinden elde edilen karaparayı aklamak için kullanılan tekniklerde de bulunmaktadır.
Karapara aklama gibi, genellikle onunla birlikte anılan vergi
cennetleri de uzun bir geçmiĢe sahiptir. XII.Yüzyıl baĢlarında Atlas
Okyanusunda Avrupalı ticaret gemilerine saldıran korsanlar, orada
harcayacakları paraları nedeniyle kendilerini kabul etmekten çekinmeyen vergi cennetlerinden ilk yararlananlar arasındadırlar.
ĠĢlerini bırakma zamanı geldiğinde kendilerine çoğunlukla yabancı
bir ülkede sığınak arıyorlardı. Günümüzdeki kimi vergi cennetlerinin benzeri olan Akdeniz‟in Ģehir devletleri, korsanların servetleriyle birlikte kendi ülkelerinde yerleĢmesini sağlamak için aralarında
rekabete giriĢiyordu. Diğer taraftan korsanlar ganimetlerinden
bazen af satın almak ve böylece evlerine geri dönebilmek için yararlanıyordu. 1612 yılı muhtemelen suç parası zilyetlerine sağlanan ilk
modern af sayılabilir: bu tarihte Ġngiltere, mesleklerini terkeden
korsanlara, üç buçuk asır sonra büyük uyuĢturucu baronlarının
6 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL
kimi modern devletlere empoze ettiği pazarlıkların habercisi olan
hem tam bir af hem suç gelirlerini muhafaza hakkı tanımıĢtır. 3
Karapara aklama teriminin Ġngilizce karĢılığı „money
laundering‟ Amerikan kökenli olup basında kullanılması 1973-74
Watergate davası soruĢturmasına kadar gitmektedir 19 Nisan 1973
tarihli „The Guardian‟gazetesi, Meksika’da aklanan ve cumhuriyetçi partinin kampanyasında kullanılan 200.000 dolardan bahsetmektedir.
Terimin kökeni, 1920‟li yılların ġikago‟suna uzanmaktadır. En
fazla kabul gören iddiaya göre, o yılların meĢhur mafya babası Al
Copene, o sırada ülkede çok popüler olan ödemelerin sadece nakitle yapıldığı bir otomatik çamaĢırhaneler zinciri satın alır. Kumar,
fuhuĢ, Ģantaj, ve özellikle de, yasadıĢı alkol ticaretinden elde edilen
kirli paraları her akĢam çamaĢırhanelerin o günkü gelirine ilave
ederek deftere geçirir. Kirli para sözü edilen iĢletmelerin temiz
parasıyla karıĢır. Böylece vergi dairesine bildirimden önce suç paralarının aklanmasını sağlar. Yani aklama teriminin patenti: Made
in USA denilebilir.
Bu konuda diğer bir iddia ise, karaparanın aklanmasının çamaĢır yıkamaya benzetilmiĢ olduğudur.
Ancak deyimin uluslararası ün kazanması yasa dıĢı uyuĢturucu ticaretinin patlamasıyla, özellikle de 80‟li yıllarda ve Güney
Amerika kokainin ortaya çıkmasıyla olmuĢtur. Daha önce tüm suç
tarihinde böyle büyük paralara rastlanmıĢ değildi. UyuĢturucu
kaçakçılarında ele geçirilen para miktarları akıllara durgunluk
vermektedir. “narko-dolar” deyimi polis sözlüğüne yerleĢmiĢtir.
ÇeĢitli ülkelerin mevzuatları incelendiğinde, bu iĢlemin adlandırılmasında ortak paydanın “kirli paranın yıkanması” olduğu görülmektedir. Gerçekten, karapara aklama terimi için kullanılan
Fransa‟da blanchiment, Ġsviçre‟de blanchissage, Almanya‟da
3
UN-ODCCP, Paradis Financièrs, Secret Bancaire et Blanchiment
d‟Argent, Nations Unies, New York,1999, s.3.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________7
geldwäsche, Commen Law Ülkelerinde money laundering, Ġspanyolca‟da le blanqueo ve bazı Güney Amerika ülkeleri mevzuatlarında, lavado terimlerinde “temizleme” fikri görülmektedir. Sadece
Ġtalyan mevzuatında aklanan paranın tekrar dönüĢtürülmesi aĢamasını vurgulayan yatırma “ riciclaggio” terimi kullanılmaktadır.4
Diğer bazı dillerde “karapara aklama” karĢılığı kullanılan terimler ise; Pasprim parash (Arnavutça)... Tathir alamwal (Arapça)... Izchistvane naparite (Bulgarca)... Hsi ch'ien (Çince)... Vaske
penge rene (Danimarkaca) ...To plysimo chrimaton (Yunanca)...
Alvanat ksafim (Ġbranice)... Witwafferij van geld (Hollandaca)...
Riciclaggio (Ġtalyanca)... Shikin no sentaku (Japonca) ... Penge
vasking (Norveçce)... Pranie brudnych pieniedzy (Polonyaca)...
Lavagem de dinheiro (Portekizce), Otmyvaniye deneg (Rusça)... Att
tvatta pengar (Ġsveççe)... Prani sbinavych benez (Çekçe).
Basında karaparanın yıkanması tâbiri de kullanılmakla birlikte, dilimizde aklama teriminin -yasada da bu terimin kullanılmasıyla- yerleĢtiği söylenebilir.
3.KARAPARA AKLAMA AġAMALARI
Uzmanlara göre karapara aklama genellikle üç temel ve dinamik aĢamadan oluĢmaktadır.
BM uzmanlarına göre bunlar; ilk olarak fonları suç kaynağından ayırma, ikinci olarak araĢtırmaları baĢarısızlığa uğratmak için
suç delillerini gizleme ve son olarak ekonomik ve coğrafi kaynağını
gizledikten sonra paranın suçlulara geri dönmesi aĢamalarıdır. 5
FATF uzmanlarına göre ise; Ġlk olarak “yerleĢtirme” olarak adlandırılan, nakit parayı normal malî ve ekonomik dolaĢım içine
sokmak ya da yurtdıĢına transfer etmekten ibaret ön yıkama. Daha
4
Stefeno MANACORDA, La réglementation du blanchiment de capitaux en
droit international: les coordonnées du système, RSCDPC, 1999/2, s.251.
5
UN-ODCCP,s.4.
8 ___________________________________________________________ Ergin ERGÜL
sonra, çeĢitli finansal iĢlemlerle fonların kaynağını birbirine karıĢtırarak karaparanın kaynağı suçun izini silmeye yarayan yıkama ya
da “ayırma”. Son olarak ise, aklanan meblağlara yasal bir kaynağın
görüntüsünü verdikten sonra risksiz olarak kullanmak için ortaya
çıkarmaktan ibaret yeniden devretme ya da “bütünleĢtirme” aĢaması. Bu tarif de, BM‟inkine benzemekle birlikte daha çok kabul
görmüĢtür.
Bu üç aĢama birbirinden ayrı zamanlarda cereyan edebileceği
gibi çoğu defa özellikle aklamaya konu değerlerin ¨büyüklüğüne ve
öncül suç failleri ve aklayıcıların ellerindeki vasıtaların karmaĢıklığına göre içice geçebilir. Diğer bir ifadeyle, aĢamanın seçimi mümkün aklama mekanizmalarına ve olaya dahil suç örgütünün ihtiyaçlarına bağlı olmaktadır. Genel olarak açıklayacağımız karapara
aklamanın üç aĢamasının amacı, hem paranın yasadıĢı kaynağını
gizlemek ve hem de iĢlem yapanların gerçek kimliklerinin açığa
çıkmasını engellemektir.
Aklama teriminin kökeni hakkındaki görüĢlerden birinin,
karaparanın aklanması iĢleminin çamaĢır yıkamaya benzetilmesi
olduğunu belirtmiĢtik. Bu benzetmeye göre karapara aklamanın
aĢamaları: makineye atma (yerleĢtirme ya da ön yıkama), makinede yıkanma (ayırma ya da yıkama), -sıkma (bütünleĢtirme ya da
yeniden devreye sokma) olarak özetlenebilir. Söz konusu aĢamaları
ayrı ayrı ele alırsak.
A.YerleĢtirme (ön yıkama)
Karapara aklama iĢleminin en görünür dolayısıyla suçlular
açısından en zor bölümü, soruĢturma makamları için ise en kolay
aĢamasıdır. “DönüĢtürme” de denilen bu aĢamada, yasa dıĢı iĢlerden elde edilen nakit paraların yasal ekonomi içine sokulması ya da
kaçak olarak ülke dıĢına transferi söz konusudur. Yani illegal yollardan elde edilen büyük miktarda nakit, fiziksel olarak malî sisteme girmektedir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ___________________________________9
Bu aĢamada, genellikle suçlunun amacı suçtan elde ettiği kazancı nakit formundan kurtarmaktır. Zira günümüzde çek, kredi
kartı ve diğer nakit olmayan araçlar sıklıkla kullanıldığından, büyük miktardaki nakit para dikkati çekecektir. Bunun için ya klasik
finans kuruluĢları kullanılır; Örneğin mevduat hesabı açılır, anonim tahviller ve döviz alınır, gazinolar yoluyla uluslararası havale
yapılır, ya da çamaĢırhaneler, barlar, restoranlar, oteller gibi nakit
paraların döndüğü sektörler ile ikinci el malların alım satımının ya
da değerli metal ve mücevherat ticaretinin yapıldığı piyasalar kullanılır. Ayrıca, pahalı lüks mallar satın alınıp bunlar tekrar elden
çıkarılabilir. Özellikle, sanat eserleri, mücevherler, antika, pahalı
arabalar alınabilir. Bu arada, gayri menkule yatırım yapılabilir.
Örneğin boğazda bir yalı satın alıp belirli bir süre sonra, çok yüksek
değerden satıĢı gösterilebilir. Eğlence ve turizm sektöründen, özellikle kumardan büyük ölçüde para kazanılmıĢ gibi gösterecek iĢlemler ( kumarhane fiĢleri alınması gibi) yapılabilir. Suçlunun kendisi ve güvendiği aile üyelerine tek tek hayat sigortası yaptırılabilir.
Finans kurumları söz konusu olduğunda, bu nakit para banka
mevduat hesaplarının yanı sıra, ödeme emirleri veya elektronik
transferlerle malî sisteme girmektedir. Örneğin, karapara yurt
içinde veya yurt dıĢında bir bankaya yatırılır. Yurt içindeki bir bankadan yurtdıĢındaki bir bankaya gönderilir. Bir bankaya yatırılıp
kredi kartı kullanımı Ģeklinde kullanılır.
Ağır malî ve ekonomik suçlarda ise, suç gelirlerinin çoğu nakit
formunda elde edilmediği için yerleĢtirme aĢamasından geçirilmek
zorunda kalmadan direkt olarak ekonomik dolaĢım içinde aklanmaktadır. Örneğin, büyük ölçüde suç örgütleri tarafından ihtilas
yoluyla kaçırılan Avrupa Birliği sübvansiyonları direk olarak, çekler
ya da banka virmanları ile hayali Ģirketlere ödenmektedir. 6
6
Thierry Jean-Pierre-Patrice de Méritens, Crime et Blanchiment, Fixot,
paris.1993, s.61.
10 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Bazı karapara aklama yöntemleri de yerleĢtirme aĢamasını gerektirmemektedir.
B.Ayırma (yıkama)
Bu aĢamada fonun kaynağının kara olduğunu gizlemek yani
yasa dıĢı kazancı kaynağından ayırmak amacıyla ve karapara sahiplerinin gerçek kimliklerini gizlemek suretiyle, sıklık, hacim ve karmaĢıklık açısından yasal iĢlemlere benzeyen bir dizi malî iĢlem
yapılmaktadır. ĠĢlem hacimlerinin ve niteliklerinin takip edilebilme
riskini en aza indirme amacıyla, çok fazla iĢlem yapılmasına özen
gösterilir. Diğer bir anlatımla, karmaĢık malî iĢlemler kullanılarak
denetim mekanizması aĢılmaya çalıĢılır. Gerçekten birçok iĢlemden
sonra, soruĢturmacı malî dolaĢımın hareket noktasını gözden kaybeder.
Görüldüğü gibi, bu aĢama karıĢık bir bankacılık bürokrasisi
gerektirmektedir. Küçük miktarlara bölünen para dünya bankacılık
sistemine bir kere girdikten sonra bankadan bankaya, ülkeden
ülkeye aktarılmaya baĢlar. KuĢku uyandırmamak için banka ya da
ülkelerin her birinde kısa sürelerle tutulur ve bazen de bu süreç
içinde diğer miktarlarla birleĢerek katlanır. Bundan dolayı bu aĢama katmanlama olarak da adlandırılır.
Bu aĢamada, bankalar arası hesap hareketlerini hızlandırmak
ve paraları kaynağından mümkün olan en etkili Ģekilde ayırmak
için en karmaĢık teknik vasıtalar kullanılmakta özellikle, kısa adı
SWIFT olan “ Dünya Bankalar arası Malî ĠletiĢim Sistemi” nden
faydalanılmaktadır.7
7
Dünya Bankalararası Malî ĠletiĢim Sistemi SWIFT (Society For
Worldwide Interbank Financial Telecommunication), l974 yılında kuruldu. Yurt içinde iki farklı banka birbirine para aktarırken
EFT(Elektronik fon Transferi) sistemi kullanılıyor. SWIFT‟i de dünyanın
kullandığı bir EFT sistemi olarak tanımlayabiliriz. BaĢlangıçta bu ağ 500
Avrupa ve Amerikan bankasının biraraya gelmesiyle kooperatif Ģeklinde
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 11
SWIFT mesajlar üzerindeki bazı kodlar iĢlemin niteliğini belirlemektedir: “MT 100‟s”, ya da “MT 200‟s” para transferlerini
belirtmektedir. “MT 700‟s” belgeli bir kredinin göstergesidir. Mesaj
, tarih, döviz, paranın tutar ve de kaynağını yani iĢlem sahibi ve
lehtarın adreslerini kapsar.
Sistemde gizli olan bir Ģey yoktur. Ancak çok hızlı hareket
eden bu paraya yetiĢmek ve hesapla ilgili sınırlı izler bırakan bir
“SWIFT” mesajı deĢifre edebilmek çok zordur. Aynı amaçla söz
konusu sistemin dıĢında ABD‟deki en önemli uluslararası elektronik fon transfer sistemi olan CHIPS” sistemi (33 ülkede 132 üyesi
mevcut) gibi baĢka araçlar da kullanılabilir.
Ayırma tekniği sayesinde, yüzlerce hesap üzerine yayılan ve
bölünen fonlar, daha sonra onları yönlendiren örgütlerin arzusuna
göre tam bir özgürlükle kullanabilecekleri belirli bankalar grubu
üzerinde yeniden bir araya getirilebilir.
Yine bu aĢamada, düzenli biçimde bir ya da birden fazla danıĢıklı (muvazaalı) Ģirketler ve söz konusu kiĢilerin kimliklerini gizlemek için sundukları güvence ve imkanlar nedeniyle “offshore”
finans merkezleri sıkça kullanılır.
C.BütünleĢme( Sıkma)
Karaparanın aklanmasının bu son aĢamasında: para yasal
ekonomi içinde yeniden kullanılmakta ya da yatırıma tâbi tutulmaktadır. Artık kaynağı büyük ölçüde gizlenmiĢ olan para yasal
iĢlere, gayri menkule, tahvile ve bonoya yatırılmakta ve böylece
aklanan paralar yasal fonlarla karıĢmaktadır.
oluĢturulmuĢtu. Merkezi Belçika‟da olup üyeleri arasında bankalar ve
aracı kurumlar olduğundan önemli para hareketlerinin çoğu bu sistemden geçmektedir. Sistemin 153 ülkede 6 bin, Türkiyeden‟de 61 üyesi
mevcuttur. Sistemde günde üç milyon iĢlem yapılmaktadır. l996 yılında
toplam 700 milyon iĢlem yapılmıĢtır. Böyle bir ağ sayesinde, hangi miktarda olursa olsun para bir kaç saat içinde dünyayı dolaĢabilir.
12 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Bu aĢamada, karapara aklayıcı parayı normal ticari para olarak yasal ekonomiye sokar. Böylece bir sanat eseri satılır, bir yaĢam
sigortası poliçesi bedeli verilip geri alınır, bir dıĢ bankadaki fonlar
yasal bir finans bürosundan büyük bir kredi almak için teminat
olarak kullanılır.
BütünleĢme aĢamasında kirli paraya yasal bir görünüm diğer
bir ifadeyle yasal bir kimlik kazandırılmaktadır. Aklanan paralar
ekonominin içine yeniden sokulduğundan ticarî bir iĢin normal
gelirleri gibi görünerek bankacılık sistemine yeniden entegre olmaktadır. Böylece bu para sistemle bütünleĢerek yasal fonlardan
farklı olan yönlerinden arındırılmaktadır. Görüldüğü gibi bu son
aĢamada artık daha önceki iki aĢama geçildiği için paranın elde
edildiği kaynağa iliĢkin sorulabilecek muhtemel bir soruya, para
yasal kimlik kazandığı için verilecek yasal bir cevap artık vardır.
Zaten, böyle bir sorunun sorulmasını gerektirmeyecek normal bir
iĢlem görüntüsü elde edilmiĢ olmaktadır.
4.ÖRNEK OLAYLAR
-“YerleĢtirme aĢamasında, uyuĢturucu ticaretinden elde edilen
paralarla bir paravan Ģirket satın alınmıĢ ve bu paravan Ģirket hesaplarındaki paralarla tanınmıĢ aracılardan hisse senedi alınmıĢtır.
Ayırma aĢamasında, bir baĢka ülkedeki malî kurum aracılığıyla
uluslararası piyasalarda hisseler alınıp satılmıĢ ve çok geniĢ bir
portföy oluĢturulmuĢtur. Daha sonra hisselerin ilk alındığı ülkede
bu hisseler tekrar satılmıĢtır. BütünleĢme aĢamasında ise, satıĢlardan elde edilen karlar vergi cenneti adalarındaki yasal malî kurumlara aktarılmıĢ ve ĢiĢeleme fabrikası, lüks yat ve gemi pazarlama
Ģirketlerine yatırım yapılmıĢtır.”
-“YerleĢtirme aĢamasında, uyuĢturucu ticaretinden kazanılan
paralar ya bir seyahat acentası vasıtasıyla yabancı paralara çevrilmiĢ ve kaçak olarak ülkeden çıkarılmıĢ ya banka hesaplarına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında fonlar, baĢka banka hesaplarına
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 13
transfer edilmiĢtir. BütünleĢme aĢamasında ise fonlar gayrimenkul
ve diğer kıymetlerin satın alınması için kullanılmıĢtır.”
-“Ġngilitere‟de altın ve vergi kaçakçılığından elde edilen fonlar
yerleĢtirme aĢamasında, Lüksemburg‟a kaçırılmıĢ ve bir Ģirket tarafından açılmıĢ banka hesabına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında,
paralar taĢınmaz mal satın alımı için Fransa, Ġngilitere ve Tayland‟a
transfer edilmiĢtir. BütünleĢme aĢamasında ise, bir vergi cennetinde kurulmuĢ paravan bir Ģirket adına banka hesapları açılmıĢ ve
gayrimenkul alınmıĢtır.”
-“Ġngiltere‟de uyuĢturucudan elde edilmiĢ nakit paralar yerleĢtirme aĢamasında kaçak olarak Hollanda‟ya sokulmuĢ ya da Ġngiltere‟de bir döviz bürosuna yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında değiĢik
ülkelerde paravan Ģirketler kurulmuĢ ve banka hesapları açılmıĢtır.
BütünleĢme aĢamasında ise, ya hesaplarda bırakılmıĢ ya taĢınmaz
mal veya baĢka kıymetlere yatırılmıĢtır.”
-“ABD‟de uyuĢturucu ticaretinden elde edilen nakit paralar,
yerleĢtirme aĢamasında bir kuyumcunun banka hesabına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında mevduatlar sahte faturalarla gizlenmiĢtir. BütünleĢme aĢamasında ise, para teleksle kaçakçının hesabına
transfer edilmiĢtir.”
-“Lüksembourg‟da uyuĢturucu ticaretinden elde edilen gelirler, yerleĢtirme aĢamasında Ġsviçre‟de bir banka hesabına yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında, banka çekleri vasıtasıyla çekilmiĢ ve
Lüksembourg‟da bazı banka hesaplarına yatırılmıĢtır. BütünleĢme
aĢamasında ise, paralar yeniden nakit olarak çekilmiĢ ve yeniden
değiĢik paravan Ģirketler tarafından açılmıĢ Lüksembourg‟daki
hesaplara yatırılmıĢtır.”
-“Ġtalya‟da adam kaçırmadan sağlanmıĢ nakitler yerleĢtirme
aĢamasında Andora‟ya kaçırılmıĢ ve bir ithalat-ihracat Ģirketine
yatırılmıĢtır. Ayırma aĢamasında, Ģirket fonları Andora‟da bankalarda açılmıĢ hesaplara yatırmıĢtır. BütünleĢme aĢamasında ise,
14 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
fonlar Amerikan dolarlarına çevrilmiĢ ve Panama bankalarına
transfer edilmiĢtir.”
5. KARAPARA AKLAMA TEKNĠKLERĠ
A. Karapara Aklama Tekniklerinin Sınıflandırılması
Geleneksel olarak, karapara aklama iĢlemlerinin yukarıda
açıklanan üç aĢamadan oluĢtuğu öğretilmektedir:
Bu akademik sınıflandırma, baĢlangıçtaki kirli paradan aklanan paraya uzanan, sonunda karaparanın illegal kaynağından kuĢkulanılmadan kullanılabileceği ideal bir dolaĢımı ĢemalaĢtırmaya
imkan vermektedir. Ancak pratikte, sadece bazı eski yöntemleri
kullanan en basit aklama dolaĢımlarının iĢleyiĢ tarzını açıklamaktadır. Oysa, günümüzün realitesi daha karmaĢıktır. Polisler basit
yöntemleri iyi tanımakta ve bunlarla mücadele edebilmekteler,
ancak bu yöntemler artık milyonlar hatta milyarlarca dolarları
ustalıkla kullanan örgütlü malî suçluluğun gereklerini karĢılayamamaktadır. Söz konusu tutarları suç kaynağından “ayırma” için
bulunan teknikler ne olursa olsun aklanmıĢ olarak ortaya çıkabilmeleri için tüm izleri karıĢtırmak yetmemektedir: ġarküterici, pizzacı, ansızın zenginleĢen saygın adamlar, hesap defterlerindeki ani
servet artıĢlarını açıklamakta zorlanmaktadırlar.
Bu durumda, söz konusu üç aĢamalı sınıflamaya dayalı klasik
yaklaĢım bazı seviyelerin üzerindeki karapara aklamanın ortaya
çıkardığı problemleri açıklamada yetersiz kalmaktadır. Bu yaklaĢım, aklanmıĢ fonların bazı geleneksel faaliyetler (tüketim, üretken
yatırımlar ) içinde otomatik olarak tekrar yatırılacağını farz etmektedir. Halbuki, kimi tutarların üzerinde, bu makul görünenin daha
ziyade tersi meydana gelmektedir. Çok büyük miktarlardaki
karaparanın malî sisteme sokulabilmesi geliĢmiĢ teknikleri gerektirmektedir. Ayrıca suç örgütlerinin çıkarı, muazzam miktarlara
varan zenginliklerinin kimsenin onlara bir Ģey sormayacağı finans
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 15
alanları içinde, gizlice saklı durmalarındadır. Bu durumda dikkat
çekmeden kâr elde edebilirler. Zira, dünya finansının sanal
(virtüel) alanında, kirli para-temiz para ayrımı ortadan kalkmaktadır. Plasman gelirleri, daha sonraki yatırımları ve rüĢvetçi yöneticilerin ya da mafya babalarının hayat düzeyini garanti etmeye büyük
ölçüde yeterli olmaktadır.8
Bundan böyle, dünyada reel ekonomiyle bağlantısı kopmuĢ
malî bir alan mevcuttur. Bu sanal gezegende cereyan eden her Ģey
güçlü bir miyopiye eklenen ortak ĢaĢılık nedeniyle, hâkim-savcı ve
polislerin gözünden kaçmaktadır. Artık, gerek dürüst, gerekse suçlu olsun dünyayı değiĢtirme ve servetlerini global finansın gayri
maddi dünyasına kendi yerlerine çalıĢmaya gönderme vasıtalarına
sahip kiĢiler vardır. Bunlar, bu gayri maddi evren içinde zaman ve
mesafeye aldırmayarak, devletler ve onların polisleri, malîyecileri,
yargıçları ile alay ederek sörf yapmaktadır. Öte yandan, olağan yer
yaĢamı ve ekonomi içindeki sert yerçekimi yasalarından kurtulmak
için imkanları yetersiz olan diğer kiĢiler de mevcuttur. Ayaklar
toprağa perçinli ve her zaman verilecek bazı hesapları ya da kaygılanacak bazı Ģeyleri ve polis ya da savcýlarýn da onları yakalama
Ģansları bulunmaktadır. Bu güvenlik güçlerinin hırsızların peĢinde
koĢtuğu ve hatta bazen birilerini yakaladıkları dar dünyadadır.
Buna karĢılık sanal finansın geniĢ evreninde, artık güvenlik güçleri
yok ve hırsızlar baĢkaları gibi spekülatör olmuĢlardır. Bu nedenle
de, bazı seviyelerin üzerinde karapara aklama artık parayı tekrar
bütünleĢtirmeye değil, ama onun fark edilmesini engellemeye yaramaktadır.
Karapara aklama tekniklerinin seçimi ilk olarak suç örgütünün
ulaĢtığı düzeye, özellikle manipüle edebileceği tutarlara; daha sonra ise, suç kazancının geliri ile gerçekleĢtirmek istediği en son kullanıma bağlıdır. Bir suç örgütü düĢük ya da orta büyüklükte tutarları aklamak istediği takdirde, uzun ve karmaĢık bir dolaĢıma baĢ-
8
Jean MAILLARD, Un Monde sans loi, Stock, Paris 1998, s.90.
16 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
vurması yararsızdır. Bir karapara aklama sürecinin kalitesi (yani
karapara aklayan için güvenlik) zorunlu olarak bunun uzunluğuna
ya da karmaĢıklığına bağlı değildir. Ġstenilen amaca ve öngörülen
kullanıma göre, bazı teknikler diğerlerinden daha uygun olabilir:
örneğin Ģayet bir meblağın çabuk harcanması ya da yatırılması
gerekiyorsa daha ziyade bir tasarrufa ya da kâr kazandırmaya yönelik yöntemleri kullanmak bir iĢe yaramaz. Tersine, bir gazinoda
banknot tomarları ile oynanabilirse de, bir oyuna masanın üzerine
bir valiz dolar koyarak iĢtirak edilmez. Bunun için realitelere daha
yakın -yani suç örgütlerinin ihtiyaçları ve karĢılaĢtıkları güçlükler
ve daha dinamik baĢka bir karapara aklama tipolojisini düĢünmek
uygun olacaktır. Bu durumda, aklanacak fonların sahibinin ihtiyaçlarından hareket etmek gerekir. Bu ihtiyaçlar üç çeĢit olabilir. Ġlk
olarak acil bir tüketim ihtiyacı olabilir: bu durumda fonların sahibine güçlü bir likidite ihtiyacı, yani derhal elinin altında olabilecek
sermayeler gerekecektir. Eğer bir yatırım ihtiyacı sözkonusu ise,
genel olarak çok daha büyük olan ihtiyaç hissedilen sermayeler
sadece orta bir likidite, ayrıca kolayca konvertibil olmalarını gerektirir. Nihayet bir kapitalizasyon ihtiyacı sözkonusu ise, sermayeler
görünmez olmak zorundadır ve nakit paraların önemi azdır.
Bu ihtiyaçların yanında, aklayıcı çevresinden kaynaklanan zorlukları da göz önüne almalıdır. Ġlk olarak hacim zorlukları: aklanacak para tutarı ne kadar büyürse o kadar tedbirli olmak gerekir. Bu
hacim zorluğu fiilen bir yasallık zorluğuna da bağlıdır: alınan önlemler ve tekniklerin karmaĢıklığı yasal otoriteler tarafından yapılan baskı düzeyine uyum göstermelidir. Son zorluk, öncekileri özetleyen kredibilite (inandırıcılık) zorluğudur: fonların saygınlığı sahibinin saygınlığı ile doğru orantılıdır.
Aklayıcılar düzenlerini iĢletirken karĢılaĢtıkları özel güçlükleri
hesaba katarak çeĢitli ihtiyaçlara cevap vermeye yönelik çok sayıda
teknik kullanmaktadırlar. Çok fazla tekniğin kullanılması yararsız
olduğu gibi bazen çok az teknik kullanılması ise tehlikeli olmakta-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 17
dır: Bu açıdan, karapara aklama tekniklerinin en iyi sınıflandırılması aĢağıdaki gibi görülmektedir9:
a.Basit aklama
Bu kirli nakitleri en kısa dolaĢımla temiz paraya dönüĢtürmeyi
amaçlayan aklayıcının yöntemidir. Aklayıcı, ihtiyaçlara göre, bilhassa, ivedi tüketim harcamalarında ya da düĢük malîyetli yatırımlarda kullanmaya yönelik oldukça düĢük miktarlı, ikinci derecede(önemsiz) ve tek amaca dönük iĢlemler gerçekleĢtirecektir. Zorluklar açısından, bu aklama Ģekli zayıf yasal baskı bölgeleri ya da
normal ekonominin marjinal sektörleri içinde kullanılmaktadır.
Çok sayıda hileyi devreye sokmak gerekmeyeceğinden kullanılan
teknikler pek karmaĢık olmayacaktır: sahte kumar kazançları, kirli
paranın bir ticarethanenin nakit gelirleri içine sokulması, bir döviz
bürosunda dövize çevrilmesi vb.
b.GeliĢmiĢ aklama
Bu, suç parası gelirini açıkça önceki durumdan daha önemli
faaliyetlere yatırma arzusuna uygun düĢer. Daha ziyade istikrarlı
para aklama dolaĢımları gerektiren oldukça yüksek, düzenli
sürelilikli (dönemsellik), tutarlara iliĢkindir. Zorluklar açısından bu
tür aklama, yüksek yasal baskı bölgeleri ya da talebedenin güçlü bir
kredibilite (inandırıcılık) kullanımlarıyla ilgilidir. Bu düzeyde, daha
önce ilk basit aklamaya tâbi tutulmuĢ çeĢitli kaynaklardan gelen
tutarlar birlikte iĢlem görür. Örneğin geliĢmiĢ bir kaçakçılığa sahip
bir uyuĢturucu tacirinin gelirlerinin kaynağının tümünü tek bir
yasal faaliyetle izah edebilmesi güç olacaktır. Ġlk planda, gelirlerin
bir kısmını sahte kumar kazancı sayesinde diğer bir kısmını yasal
iĢletmelerin gelirleri ile karıĢtırarak, kalanını ise mahallesinde aile
üyeleri adlarına satın aldığı gayrimenkullerin kira gelirleri ile akla9
MAILLARD,s.98.
18 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yacaktır. YasadıĢı ticareti geliĢerek devam ederse, daha geliĢmiĢ
baĢka araçları kullanarak tümünü aklamak için değiĢik kaynaklardan gelen fonları ve birikmeye devam eden suç gelirlerini birleĢtirmek zorunda kalacağı bir an gelecektir. Bu durumda, büyük miktarlı ani para dönüĢlerini izah edecek iĢlemlere, örneğin danıĢıklı
gayrimenkul spekülasyonlarına giriĢecektir. Zamanla, uzman
malîyeci ve hukukçuların içinde olduğu çok sayıda ticari Ģirketler
kurmak ve vergi cennetlerinde banka hesapları açmak, kısaca bazıları legal ve görünür diğerleri illegal ve görülmez olan faaliyetlerinin tümünü iĢletmek için tam bir danıĢman ve kuruluĢ yelpazesiyle
donanmak zorunda kalacaktır.
c.KarmaĢık aklama
Bir seviyeden itibaren, karapara aklayıcı ya da suç örgütü,
sermayelerini çoğunlukla çok kısa sürelerde topladığı için, geleneksel ekonominin vasıtaları ile suç faaliyetlerinden sağladıkları fonların kaynağını izah edemeyecektir. Önemli miktarlardaki servetlerin
en azından yaklaĢık olarak nasıl elde edildiği bilinmeden namuslu
olarak oluĢturulması çok ender bir durumdur.
KuĢkusuz önemli tutarlara sahip olunduğu zaman basit bir kaç
önlem karĢılığında, kimsenin paranın kaynağını sormadığı malî
piyasalarda bunlara kâr kazandırmak kolaydır.
En iyi yol, parayı malî piyasalarda bir plasmandan diğerine gidip gelir halde bırakmaktır. Her Ģey dünyaya yayılmıĢ mümkünse,
ithalat-ihracat, sigorta, havayolu Ģirketleri ve bankalar içeren yoğun bir Ģirketler ağına sahip olmaktadır .
B.Yeni sınıflandırmanın özelliği
Bu yeni yaklaĢım birçok temel veriyi ortaya koymaktadır. Her
ihtiyaç için bir karapara aklama mekanizması mevcuttur. El çabukluğu, karapara aklama dolaĢımlarını çeĢitlendirmek ve parçalamak-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 19
tan ibarettir. Kumar yoluyla 100.000 frank kimsenin dikkatini
çekmeden aklanabilir. Ama haftada 100.000 franklık gerçek bir
kumar kazancı çok çabuk biraz meraklı bir polis ya da maliyecinin
dikkatini çeker. Oyuncu ilk çare olarak, daha sonra kaçakçılıklarının gelirlerini yasal gelirlerle karıĢtırmak için ticari bir iĢletme
satın alma yoluna baĢvuracaktır. Karapara ne kadar artarsa, teknikler de o kadar geliĢmiĢ olacaktır. Altın kural, kayıtlı gelirler ve
aklanan paranın dönüĢleri arasında apaçık bir uyumsuzluk görünmesine fırsat vermemek ve gözüken hayat seviyesini en azından
yaklaĢık olarak izah edebilmektir.
Klasik sınıflandırmanın zannettirdiği gibi, karapara aklama
süreçleri, tek ya da bir amaca dönük iĢlemler değil, tam tersi, tamamen yasal ve gerçek olanlarla ortak yürüyen ve sayısız hayali
faaliyetlerden oluĢan tam bir endüstri gerektirir. Söz konusu faaliyetlerin tümü dolaĢımdaki kirli paraya tam bir yasallık görünüĢünü
vermeye yöneliktir. Banka cennetlerinin ve of-shore Ģirketlerinin
dikkat çekici geliĢmesi, sadece karaparanın gizlenme ihtiyaçları ile
açıklanabilen hayali faaliyetlerin artıĢına paralel olmuĢtur. Bu suç
havzalarının artmasına göz yumulmuĢtur. Çünkü gizli finans gerçeğinin tüm görüntülerine sahiptir. Aynı dolaĢımları paylaĢmakta
ve aynı ödeme gücü ve inandırıcılık ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Karapara aklama tekniklerinin çeĢitlenmesi ve artıĢı, illüzyonun hâkim olduğu sanal bir ekonominin doğmasıyla sonuçlanmıĢtır. Bu sanal ekonominin gerçek yasal faaliyetlerin içine girmiĢ
olması olgusu sadece bir serapı tamamlamaktadır. Göz aldanmasında bir ekonomi ve finans faydalı ve sağlam bir yapının iĢleyiĢleri
sanılmaktadır. Sayısız paravan Ģirket, suç örgütleri tarafından sızılmıĢ bankalar, hayali ya da mafya kontrolünde Ģirketler her iĢlemin doğal inandırıcılığını bulduğu yerde, rasyonel bir uyumun
sahte izlenimini veren, ekonomik ve ticari faaliyetler içerisindedir.
Kolombiya‟nın eski Devlet BaĢkanı Belisario Betancur, Cali karteli
Ģeflerinden Gilberto Rodriguez‟in kendisine liberal bir bankacı, Cali
Ģehrinin merkezi olduğu vilayetin önde gelen yönetici ekonomik
20 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
sınıfının önemli bir üyesi olarak tanıtıldığını belirtmiĢtir. Bu kiĢi
1995 yılında tutuklanmasından önce, gerçek bir yasal ekonomik
imparatorluk kurmuĢtu: Bankalar, kimya labaratuvarları, madencilik iĢletmeleri, 300 den fazla Ģubeye sahip eczaneler zinciri. Ayrıca
ülkenin 3. büyük radyosuna, bir dergi ve bir futbol kulübüne sahipti. 10
Abartıldığı düĢünülemez mi? Dünya çapındaki bazı davalarBCCI, Jurodo- malî sistemde en yüksek düzeylerde önemli bir bozulmanın olduğunu göstermiĢtir. Bütün sorun, normal aktiviteler
ortasında bu sanal finans ve ekonominin sahip olduğu payın ne
olduğunu bilmektedir. Bu konuda, kesin sayısal bir oran belirtmek
mümkün olmasa da, karapara aklama dolaĢımına konu tutarların
muazzamlılığına ve kümülatif etkilerine iĢaret etmek gerekir. Aynı
zamanda en azından bir bölümü normal malî oyunun kurallarına
riayet etmeyen malî yığınların olumsuz etkisi ile açıklanabilen dünya finans dengelerinin artan dengesizliklerini hatırlamak gerekir.
Gayri menkul, sanat eseri piyasaları hatta borsa hisse senetlerindeki krizlerin genellikle karaparayla ilgili olduğundan Ģüphelenilmektedir.
Gizlenecek miktarlar arttıkça aklamanın kolaylaĢması tuhaf
değil mi? Bununla birlikte, uluslararası malî dolaĢımlar büyük
karapara aklama operasyonlarına mutlak bir güvenlik sağlamaktadır. Bazı teknikler keĢfedilememekte ve suçun küreselleĢmesi Ģu
akıldıĢı paradoksa yol açmaktadır: diğer bir anlatımla, suç ne kadar
ağır olursa o kadar daha az fark edilir.
10
Jean- Claude GRIMAL, Drogue: L‟autre mondialisation, le monde
folioactüel, édition gallimard, Paris 2000 s.96.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 21
C.BaĢlıca karapara aklama yöntemleri
a.Genel olarak
Doğrusu aklamayla mücadele uluslararası polisler için büyük
bir baĢarı hikayesi değildir. Karapara aklayıcılar her zaman yetkililerden bir iki adım ilerde olmuĢlardır. ABD UyuĢturucuyla Mücadele Bürosunun yayınladığı bir dergide, “para aklama teknikleri
ancak hayal gücüyle sınırlıdır.” diye bu durum belirtilmiĢtir.
En yeni kaynaklar, bugüne kadar ortaya çıkarılmıĢ 180 civarında yöntem bulunduğunu belirtmektedir.
En bilinen yöntem karaparanın fiziki olarak kazanıldığı ülkeden baĢka bir ülkeye naklidir. Bu yöntemde fonlar fiziksel olarak
dıĢarıya, kambiyo kontrolü olmayan ve tercihan bankacılık sırrına
sahip bazı ülkelere taĢınmaktadır. Yabancı ülkede, fonlar serbestçe
kullanılabilecek bir bankaya ya da diğer bir malî kuruluĢa yatırılacaktır. Fonlar bundan böyle, tüm Dünyada finans piyasalarında
alıĢıldığı üzere devreden yasal kaynaklı fonlarla birbirine karıĢacaktır.
Çok baĢvurulan yöntemler arasında bazıları Ģunlardır; Paravan Ģirketlerin kurulması, sahte ve ĢiĢirilmiĢ faturalar kullanılması,
yabancı ülkede bloke edilmiĢ olan paranın teminat olarak gösterilmesi suretiyle bulunduğu yerdeki bir bankadan kredi alınması,
kumarhane ve bahis iĢletmelerinin açılması, vergi muafiyeti bulunan ülkelerden alınan kredi kartlarının kullanılması, nakit alımların yapılması, paranın yurtdıĢına kaçırılması, kıymetli evraka dönüĢtürülmesi, serbest bölgelerde sunulan hizmetlerden yararlanılması, turizm Ģirketlerinin kurulması ve gayri menkule yatırım.
Sanat eseri ticareti, kontrolü en az olan karapara aklama yöntemlerinden biridir. Çünkü sanat eseri olarak müzayedeye sunulan
parçaların gerçek olup olmadığını anlamak oldukça zordur. Ayrıca
bir sanat eserinin değeri göreceli ve ölçülmesi pek mümkün değil-
22 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
dir. Karapara aklama için yapılan pek çok müzayede bu piyasada
bazen fiyatların yükselmesine neden olmaktadır.
Öte yandan karapara öncelikle malî piyasalar ve özellikle bankalar aracılığıyla aklanmaktadır. Bankaları kullanamayan
karaparacılar alternatif yolları kullanarak amaçlarına ulaĢmaya
çalıĢmaktadır. Bunların baĢında, altına, dövize, değerli madenlere
ve gayrimenkule yatırım yapılması gelmektedir.
Karapara aklamada kullanılan bir baĢka yol, banka dıĢı kiĢi ve
kurumlara baĢvurmaktır. Örneğin döviz büroları, Amerikan
Express yada Western Union gibi para transfer kuruluĢları, kredi
kartı Ģirketleri ve çek kırdırılan kiĢi ve yerler gibi.
YasadıĢı parayı yasal hale getirmenin yollarından biri de onu
küçük ya da orta ölçekli iĢletmeler aracılığıyla malî sistem içine
sokmaktır.
Meksika gibi bazı ülkelerde, karaparanın aklanması için ülkede atılım yapan turizm sektöründen yararlanılmaktadır. Bütün
Dünyada turizmin bu amaçla kullanılması hızla yayılmaktadır. Plaj
tesislerine, finans piyasasına, alıĢveriĢ merkezlerine ve baĢka ticari
giriĢimlere yapılan yatırımlarla her yıl milyarlarca dolar aklanır.
Sözü edilen bu ticari giriĢimlerden biri de, Meksika‟nın Guerrora
eyaletindeki Punta Diamante‟de yer alan turizm tesisleridir. Birçok
yatırımcıya göre burası tamamen uyuĢturucu geliriyle kurulmuĢtur.
Karayip adalarında Ģimdi bir tatil merkezi olan eski Hollanda Kolonisi Aruba‟nın da yine bütün kaynaklarını Sicilya mafyasına borçlu olduğu, hatta adanın onlara ait olduğu belirtilmektedir.
Karapara baronları, böyle yasal yatırımlarla toplumun dokusuna da
karıĢmaktadır.
ÖzelleĢtirme ihaleleri, ağırlıklı olarak, geliĢmekte olan ülkelerde, para aklamanın bir yolu olarak kullanılabilmektedir.
Karapara aklama düzinelerce ülkeyi ve inanılmaz karmaĢıklıkta parasal iĢlemleri gerektirebilir. Bir suçlu nasıl telefonu açıp ta
avukatından ya da muhasebecisinden kendisini yerel bir güçlükten
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 23
kurtarmasını isterse, özellikle uyuĢturucu alanındakiler, genellikle
serbest borsacı olarak çalıĢan karapara aklayıcılarını ararlar. Onlar
da bir bedel karĢılığında her zaman hizmete hazırdırlar.
Karapara aklama iĢiyle uğraĢanlar son derece üretken ve iĢini
iyi bilen muhasebeciler, bankerler, hukukçular ya da iĢadamlarıdır.
Bunların genellikle sağlam bir mesleki geçmiĢi, ya da hatırı sayılır
iĢ deneyimi vardır ve çoğu sabıkasızdır. Hizmetlerine karĢılık, aklanacak toplam miktarın % 4‟ü ile 20‟si arasında değiĢen bir komisyon alırlar. Ayrıca kendilerine pirim verilmesi de yaygın bir uygulamadır.
Her geçen gün suç örgütlerince karaparanın aklanması için
yeni yöntemler geliĢtirilmekte ve buna iliĢkin haber anında diğer
örgütlere duyurulmaktadır. Aklama için artık Ġsviçre ve
Bahamalar'ın kullanılmasına da ihtiyaç duyulmamaktadır. Para,
kıymetli evrak ve elektronik kayıtların dünyayı dolaĢabilmesi için
artık dakikalar yeterli gelmektedir. Suçlandırıcı nitelikteki kayıtlar
da kolaylıkla silinebilmektedir. Karapara aklanması artık tek yönlü
bir trafik olmayıp; fasit bir çember niteliğindedir. Bir Ģekilde yurt
dıĢına çıkarılan paralar bir süre sonra baĢka bir biçimde yurt içine
dönmektedir. Bu nedenle de günümüzün organize suç örgütleri
banka soymak yerine banka sahibi olmayı tercih etmektedirler.
Son zamanlarda karapara aklama teknikleri giderek çeĢitlenmekte ve çok sayıda kanaldan geçmektedir: özellikle az kontrol
edilen (vergi ya da banka cennetleri) ve çok nakit bulunduran sektörler(gazinolar, kumar salonları). Hiç kuĢku yok ki, karapara aklama dünya ekonomisinin yeni dönüĢümleri ve özellikle malî küreselleĢme süreci tarafından kolaylaĢtırılmıĢtır. Malî küreselleĢme
aracılığıyla, dünya ölçeğinde günde ortalama 1000 milyar doların
iĢlem gördüğü bir “tek mega-sermaye piyasası”nın oluĢumundan
bahsedilmektedir. Bu yeryüzü malî piyasası, malî iĢlemlerde vergilendirmenin ağırlığını azaltan ve kambiyo kontrolüne iliĢkin ulusal
hükümleri ilga eden geniĢ çaplı malî liberalizasyon hareketi sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Bu hareket ise, 1970‟ler de ABD‟de baĢla-
24 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
tılmıĢ ve Avrupa‟da 1990‟da Tek sözleĢme ile oluĢturulan tek sermaye pazarının kurulmasıyla sonuçlanarak tüm Dünyaya yayılmıĢtır. Günümüzde sermayeler kaynağı ve niteliği ne olursa olsun serbestçe dolaĢabilmekte: kirli para aklamak için ideal bir durum!
Dönem liberalizm zamanı ve hâkim görüĢe göre, yasadıĢı malî
iĢlemlerin kontrol yetersizliğinin ekonomik malîyeti, düzenleyici
hükümlerin oluĢturduğu dengesizliklerden daha azdır. Görülüyor
ki, malî küreselleĢme malî iĢlemlerin her türlü etkili kontrol ve
düzenlenme biçiminin sonunun geldiğini göstermiĢtir. Zira, ilkin
bundan böyle küresel bir sistem karĢısında bu tür tedbirlerin etkinliği karaparanın aklandığı onlarca ülkenin tümünü kapsamalıdır.
Ancak burada gerçekleĢtirilmesi zor bir koĢul var. Bu ise, narkodövizleri aklayan baĢlıca malî piyasaların (New-York, Londra,
Hong-Kong, Monako) makamlarını bu oldukça kârlı aktiviteden
vazgeçmeye ikna edebilmektir.
Diğer bir sorun bankacılık sisteminin kimi müĢterileri hakkında bazı bilgiler vermesi suretiyle, cezalandırma birimleri ile
iĢbirliğine nasıl teĢvik edileceğinin bilinmesidir. Bu teĢvikin güçlü
olması gerekir. Çünkü banka bu bilgileri vererek çifte risk almaktadır; özellikle rantabl bazı iĢlemleri kaybetme(bankaların karaparayı
aklama için kesinti marjı ortalama %15 dir) ve bazı ülkelerde kötü
niyetli ihbar nedeniyle yargılanma riski.
Suç kaynaklı gelirler çoğunlukla inceleme yollarını karıĢtırmak
için uluslararası ödeme sisteminde dolaĢıma sokulmadan önce
dıĢarıya transfer edilir. Bu amaçla genellikle karapara aklayıcı birkaç dakikada Ģirket kurma imkanı sağlayan malî alanlardan birisine baĢvurur. Bunların çoğu sadece kuruldukları ülke dıĢında faaliyet göstermeye izin verilmiĢ, vergi ya da baĢka bir mevzuata tâbi
olmayan ve endüstriel sırra iliĢkin yasalarca korunan “offshore”Ģirketler satar. Bir “off-shore” alanda Ģirket kurulur kurulmaz bu Ģirketin adıyla bir vergi cennetinde bir banka mevduatı
gerçekleĢtirilir. Karapara aklayıcı cezalandırma birimlerinden böylece bir yandan banka sırrı, diğer yandan endüstriel sır ve ayrıca
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 25
avukatının ileri sürebileceği meslek sırrı tarafından korunur. Ayrıca
çok sayıdaki aklama planı üçüncü bir korumayı da içerir. Bu genel
olarak sır hakkındaki kanunlar tarafından korunan ve itibari idareye tehdit edildiği her defada, ikamet değiĢtirme imkanı hatta yükümlülüğü veren bir “clause de fuite” biçiminde ek bir güvenlik
sunabilen itibari off-shore fonların korumasıdır.
Özetle, bir karapara aklama iĢlemini baĢarmak için kural, her
zaman mümkün olduğu ölçüde yasal bir iĢleme benzer Ģekilde iĢlem yapmaktır. Bu itibarla, aklama teknikleri genelde yasal iĢletmeler tarafından kullanılan metotlardır.
Uluslararası finans sistemi, son yirmi yılda suç faaliyetlerinden elde edilen malvarlıklarının ve gelirlerin araĢtırılması, dondurulması ve müsaderesini zorlaĢtıran birtakım dönüĢümlere uğramıĢtır. Gerçekten paralel piyasaların “dolarizasyonu”(yani iĢlemlerde ABD dolarının kullanılması), malî sektörün liberalleĢmesi
genel akımı, euro-pazar‟ın geliĢmesi ve malî iĢlemlerin gizliliğini
koruyan vergi cennetlerinin çoğalması bu dönemde ortaya çıkmıĢtır.
Artık, malî altyapı, teknoloji ve iletiĢim alanındaki geliĢmelerin sonucu “sanal para” (bir bilgisayar ekranında basit ikonlar)
dünyanın herhangi bir yerine hızlı ve kolay Ģekilde yerleĢebildiği
kesintisiz iĢleyen bir dünya sistemine dönüĢmüĢtür. 11
11
Komisyon karĢılığı ilginç bir karapara aklama olayı basında Hahamların karapara Ģebekesi baĢlığı adı altında Ģöyle yer almıĢtır: “New
Yorktaki Yahudi cemaatinden iki aĢırı dinci hahamın, Kolombiyalı uyuĢturucu babalarının karaparalarını , bağıĢ adı altında Tevrat kursuyla, sinagoga aktararak akladıkları ortaya çıktı.
UyuĢturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) ajanlarının üç yıldır izlediği
Bernard Grunfelt ve Mahir Reiss adlı hahamlarla birlikte 10 kiĢinin daha, uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen milyonlarca doları dini kurumlar aracılığıyla aklamak suçundan tutuklandığı bildirildi. Önceki gün
mahkemeye çıkarılan Ģebeke üyeleri 750 bin dolarlık gayrimenkul teminatı karĢılığında serbes bırakıldılar.
26 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
FATF‟ın 1999 yılı raporu geliĢen teknolojiye paralel yeni bazı
tekniklerden bahsetmektedir. Buna göre;
Ġnternet üzerinden sunulan mali hizmetlerdeki hızlı artıĢ dikkate alındığında, karapara aklamada kullanılma riskinin en yoğun
olduğu alan on-line iĢlem yapabilme imkanlarıdır. On-line iĢlem
hizmetleri giderek artan sayıda ticari banka ve “sadece internette
faaliyet gösteren bankalar” (pure internet banks) tarafından sunulmaktadır. Potansiyel karapara aklama riskleri mali kurumların,
iĢlem yapan belli kiĢilerin kimliğini gerektiği gibi tespit edememeHaham Ģebekesini ortaya çıkaran DEA ajanı Howard Campbell‟in hazırladığı rapora göre , hahamlar uyuĢturucudan gelen paraları , Brooklyn‟de
faaliyet gösteren Eitz Haim ve Bobover adlı dini kurumların banka hesaplarına aktarıyorlardı. Hahamlar ayrıca aklanan paranın bir bölümüyle Kolombiya‟dan ABD‟ ye uyuĢturucu kaçıranların tercih ettiği türde
Beech Super King tipi bir uçak almıĢlardı. Mahir Reiss adlı haham da ayrıca bu uçağın alımında kullanılan 2.4 milyon doların bir Ġsviçre bankasındaki hesaptan temin edilmesine aracı olmuĢ ve söz konusu uçak 1994
kasımında Florida‟dan Kolombiya‟daki uyuĢturucu patronlarına
gönderilmiĢtır.
Raporda belirtildiğine göre hahamlar, uyuĢturucu mafyasından %12-15
oranında komisyon alıyorlardı. Hahamların açtırdığı çeĢitli banka hesaplarında 1996 mayıs ayı sonuna kadar 19 milyon dolar para dönmüĢtü.
Hahamların eylül 1994 Ģubat 1997 döneminde değiĢik hesaplardan toplam 95 kez 9000 ila 9999 dolar arasında para yatırıp çektikleri tesbit
edildi . Yatırılan ve çekilen nakit para miktarı 10 bin doları geçtiği
taktırde , bu iĢlemin hükümete bildirilmesi gerekiyor. Bu nedenle de hahamların 10 bin doların altında iĢlem yaptıkları belirtiliyor.
Grunfeld ve Reiss suçlu bulundukları taktırde 20 yıla kadar hapis cezası
ve 1.5 milyon dolar para cezasına çarptırılabilecekler. Hahamların Ģebekesindeki diğer kiĢiler ise New York‟lu beĢ uyuĢturucu satıcısıyla, nakit
paranın taĢınmasına aracılık eden üç kiĢi ve aĢırı dinci Yahudi cemaatı
ile sıkı iliĢkileri olan dört kiĢi oldukları belirtildi.
Bu arada savcıların, Brooklyn‟deki diğer bazı dini kurumların banka
hesaplarında ortaya çıkan 1 milyon dolarlık meblağın kaynağını araĢtırdığı , ancak bu hesaplarla uyuĢturucu mafyası arasında henüz bir bağ
tesbit edilemediği kaydedildi. ( Hürriyet 19.6.1997 , s.16 )
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 27
lerinden hatta bu iĢlemi yapan kiĢinin nerede bulunduğunu belirleyememelerinden kaynaklanmaktadır. Sınır ötesi bir hesaba eriĢebilme imkanı, on-line iĢlemlerin karapara aklamak için kullanıldığının belirlenmesi durumunda idare ve soruĢturma açısından hangi ülkenin yetki alanına girdiğine nasıl karar verileceği sorununu
doğurmaktadır.
Alternatif havale sistemleri tüm dünyada sıkça karapara aklama operasyonlarında belkemiği fonsiyonu görmektedir. Üç ana
sistem-Peso DeğiĢim Karaborsası, Havala/Hundi ve Çin/Doğu
Asya sistemleri- farklı bölgesel, ekonomik ve kültürel köklerine
rağmen bir dizi ortak özelliğe sahiptir. Bu sistemlerin karapara
aklayıcılara sağladıkları avantaj, fonların çok uzak mesafeler arasında, arkasında çok az iz bırakarak veya hiç bir iz bırakmadan hızlı
bir Ģekilde aktarılabilmesi olanağıdır.
ġirket kurma acentelerinin karapara aklamada oynayabileceği
rol daha açık bir hale gelmektedir. Karapara aklayıcılar bu acentelerin çeĢitli Ģirket kurma prosedürleri konusundaki uzmanlığından
yararlanmaktadırlar. Bu uzmanlık sözkonusu ülkedeki banka veya
tüzel kiĢi sırrı ile birlikte, karaparanın sahibi ile karapara arasındaki iliĢkiyi gizleyen yasal görünümlü Ģirket yapısı Ģeklinde engellerin
oluĢturulmasında kullanılacaktır. ġirket kurma acenteleri, çoğunlukla, karapara aklamayla mücadele kapsamındaki yükümlülüklere
tabi değildir.
Bu yılın özellikle konularından birisi olan ticaret bağlantılı
karapara aklama, büyük ilgi uyandırmıĢtır. Uzmanlara göre, gerek
karaparayı aklamayı gizlemek amacıyla ve gerekse asıl karapara
aklama mekanizması olarak kullanılan ticari faaliyetlerde bir artıĢ
gözlemlenmektedir.12
Sık karĢılaĢılan ya da ilginç bazı aklama yöntemleri aĢağıda
açıklanmıĢtır.
12
Bkz. GAFI, rapport sur les typolojies du blanchiment de capitaux 19992000, 3 février 2000.
28 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
b.En eski teknik:Fonların yasadıĢı ithali
En eski teknik, iĢi yapmanın en kolay yolu parayı kaçak olarak
ülkeden çıkartıp baĢka bir ülkeye sokmaktır. Çoğunlukla karapara
aklama iĢleminin ilk aĢamasıdır.
Kaçakçı, genellikle nakitleri valizlere doldurur, gemi yükünün
içine gizler ya da uluslararası nakliye Ģirketleri aracılığıyla gönderir. Bu iĢ genellikle profesyonel kuryeler tarafından uyuĢturucu
kaçakçılığı yöntemlerine uygun olarak yapılmaktadır. Bunlar paraları ya bavullarında saklarlar veya büyük banknotlar halinde ise
normal elbiselerinin altına giydikleri para ceketleriyle üzerlerinde
taĢırlar. Elektronik parça, video oyunları, televizyon ve bez oyuncaklar sevkıyatlarında da nakit para bulunmuĢtur. Amerika kökenli
karapara aklayıcılar özel uçaklarını da kullanırlar. Greenback Operasyonu diye adlandırılan bir kovuĢturma sırasında Texas‟ta ABD
gümrük memurları özel bir havaalanına girmiĢler, ellerinde portatif
roketatarlar olduğu halde kalkıĢa geçmiĢ bir jeti indirmiĢler ve
içinde Meksika‟ya götürülmekte olan 5 milyon dolara el koymuĢlardır.
1983 Mayıs‟ında Florida‟lı bir muhasebeci olan Ramon Millan
Rodriguez Panama‟ya kalkan uçağa girerken durdurulmuĢ ve çantasında 10 milyon dolar bulunmuĢtur. Pennsylvania‟da bir kokain
satıcısının evinde küçük banknotlar halinde 42 milyon dolar ele
geçmiĢtir. Amerikan sınırından Kanada‟ya geçen Kolombiyalıların
arabalarında 300.000 dolardan 1.3 milyon dolara kadar paralar ele
geçmektedir.
1995 ġubat‟ında rutin bir uyuĢturucu soruĢturmasının ardından Marbella yakınlarında bir çift yakalanmıĢtı. Dairelerinde çuvallar içine yerleĢtirilmiĢ 50 milyon doların üzerinde yabancı para ele
geçirilmiĢtir.
Bu metot ABD‟de yürürlükte olan 10.000 doların üzerindeki
nakit tutarlar için bildirim yükümlülüğünü aĢmak için çok sık kul-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 29
lanılmaktadır. Yıllarca, yüz milyonlarca Amerikan doları böylece
ele geçirilmiĢtir. Gümrük görevlilerinin Ģüphelendikleri bir kaçakçıya valizin kendisinin olup olmadığı sorulduğunda, cevabın olumsuz olduğu ve içinde bulunan bir veya iki milyon doların reddedildiği olaylar ender değildir. Bunlar mesleğin riskleridir. Bu metodun
baĢka bir çeĢidi, biri nakit diğeri Ģahsi eĢyalarla dolu iki benzer
valizle seyahat etmekten ibarettir. Gümrük kontrolü sırasında,
kaçakçı valizinin içi karĢısında büyük bir ĢaĢkınlık gösterecek ve
benzer olduklarından valizleri karıĢtırdığını iddia edecektir.
Kasım 1991‟de Amerikan özel gümrük görevlileri ABD‟de ikamet eden ve yasadıĢı olarak, 6 000 doları yuttuğu 12 balonda bulunan, toplam 53 000 doları yurtdıĢına çıkarmaya teĢebbüs ederken
yakaladı. JK havaalanı gümrük müfettiĢleri Gana‟ya uçmak üzere
iken yolcuyu yakaladı ve ABD‟den ne kadar para götürdüğünü sordular, o da yanında 9 000 dolar bulunduğunu söyledi: Ancak elinde tuttuğu çantanın aranması çarĢaf paketlerine gizlenmiĢ 24 000
doların varlığını ortaya çıkardı; Aramanın sürdürülmesinden her
biri 100 dolarlarla doldurulmuĢ 45 baloncuk içinde toplam 22400
dolar içeren 2 Ģampuan ĢiĢesi keĢfedildi. Ġlgili, para dolu bir kısım
balonları yuttuğunu da itiraf etti.
Türkiye‟de son zamanlarda basına yansıyan olaylardan bu
yöntemin yurt dıĢından Türkiye‟ye fonların yasadıĢı nakli için sık
kullanıldığı anlaĢılmaktadır. Örneğin, Aralık 1996 günü Atatürk
Hava Limanı‟nda bir ihbarı değerlendiren polis kamu oyunda kurye kız olarak tanınan D.Örnek‟i 28 milyar lira karĢılığı dövizle yakaladı. Adı geçen polisteki ilk ifadesinde dövizin eroin parası olduğunu, aklamak için kapalı çarĢıdaki Azer Döviz sahiplerine teslim
edeceğini açıkladı. 22 yaĢındaki kurye kızın kuryelik için 52 kez
yurda giriĢ yaptığı, kuryelik görevi karĢılığı her seferinde üç bin
gulden para aldığı tespit edildi.
c.Karapara aklayıcı Ģirinler
30 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ġirinler, karapara aklamanın en bilinen yöntemidir. ĠĢleri nakit paraları yatırmak ya da bildirimi gerektiren tutarın altında banka poliçeleri sağlamak olan çok sayıda kiĢinin iĢtirakini gerektirmektedir. Bu tekniğin kullanımı belli bir tutarın üzerindeki nakit
iĢlemlerin bildirimi mecburiyetinin bulunduğu ABD (10.000 dolar
ve üzeri) ve Kanada‟da yaygındır.
Florida‟da Amerikan yetkilileri tarafından yürütülen bir soruĢturmada, soruĢturmacılar paraların çok sayıda bankaya ya da aynı
bankanın Ģubelerine çok sayıda kiĢi tarafından yatırılmasından
ibaret metodun genel olarak suç Ģebekeleri tarafından kullanıldığını ortaya koymuĢtur. Florida‟lı yatırımcılar bu iĢi yapanlara “şirin”
adını takmıĢtır. Çünkü bu kadar çok parçaya bölünmüĢ bir miktarı,
bu kadar çok yere yatırabilmek için tıpkı “şirinler” adlı çizgi filimdeki gibi bir “küçük insanlar “ordusuna gereksinim vardır.
ġirinler 10.000 ABD doları altında çok sayıda hesap açıyor,
kasa çekleri ya da banka muamele ve havaleleri ya da ilgili malî
kurumların fon transferlerini bildirmek durumunda kalmayacakları diğer ciro edilebilir değerler satın alıyor. ABD‟de Bankaların
10.000 doları aĢan tüm nakit iĢlemleri hakkında kayıt tutmaları ve
bildirimde bulunmaları ve 3.000 ABD dolarını aĢacak Ģekilde çeĢitli malî araçları satan malî kuruluĢların da, bu satıĢları hakkında
kayıt tutmak ve bu kayıtları 5 yıl süreyle saklamak zorunluluğu
bulunduğundan Ģirin “schtroumpf‟ler çoğunlukla bu tutarların
altında mevduatlarla iĢlem yapmaktadırlar.
Aklayıcılar, “Ģirin”leri ellerinde dokuzar bin dolar olduğu halde yerel bankalara gönderip Amerikalıların “kasa çekleri” adını
verdikleri satın aldırırlar. Bankanın tanesini birkaç dolara sattığı
bu çekler üzerinde adı yazan kiĢi tarafından tahsil edilebilirler.
Nakit değerindedirler ama para olmadıkları için bildirilmeleri gerekmez. BaĢka bir dizi “Ģirin” bu çeklerle daha büyük kupürlü çeklerden alırlar ve patronları bu büyük çekleri ya ülke dıĢına postalar,
ya da bir tomarını bir kuryenin cüzdanına koyup adamı Güney
Amerika‟ya gönderir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 31
Amerikan para bildirim yasası paranın telsizle havalesini kapsamaz. Bir aklayıcı Ģirinlerinin yerel bankalara bu büyük kupürlü
kasa çeklerini yatırmalarını sağlar ve bu parayı da sonra telsiz havalesiyle Panama, Meksika, Kolombiya ve baĢka yerlere gönderir.
Ġyi bir operasyonla, her biri 100.000 dolarla on beĢ yirmi iĢlem
yapacak on kiĢi kullanılarak günde bir milyon dolar rahatça aklanabilir.
Miami‟de yakalanan bir Ģirinin 18 ay zarfında 88 bankaya 12,8
milyon dolar yatırdığı anlaĢılmıĢtır.
Banka ve finans kuruluĢlarının karapara aklanmasına karĢı artan duyarlılığı, suç örgütlerini dikkat çekmemesi için bildirim tavanlarına yakın miktarlar yerine oldukça ufak tutarlara dayanan
çok sayıdaki iĢlemlere baĢvurmaya yöneltmektedir. Örneğin bu
metot kullanılarak gerçekleĢtirilen ve Ekvatora transfer yoluyla 29
milyon doların aklandığı bir olayda, transferler 48 000 iĢlem teĢkil
eden ortalama 600 dolara dayanıyordu.
d.Vergi cennetleri(off-shore bölgeler): nüfus fakiri
banka zengini ülkeler
Bir çok ortak özelliklere sahip ve sayıları 60 ilâ 90 arasında
hesaplanan kimi ülkeler vergi cenneti ya da sınır ötesi merkez -off
shore bölgeler- olarak adlandırılmaktadır. Bu özelliklerin baĢında
ayrıntılara inilmediğinde çoğunda, kaynağı ne olursa olsun gelirlerin hiç ya da çok az vergilendirilmesi, banka ya da ticari sır uygulaması, kambiyo kontrolünün yokluğu, Ģirket, banka ya da sigorta
Ģirketleri kurmak ya da sahip olmanın kolaylığı (batılı tanınmıĢ
gazetelerde ve internette düzenli olarak ilanlar yayınlanmaktadır)
gelmektedir. Karapara aklanması için vergi cennetlerinin seçiminde önemli rol oynayan diğer unsurlar arasında, politik ve parasal
istikrar, ulaĢım imkanları, modern iletiĢim vasıtalarının varlığı,
ulaĢım kolaylığı, coğrafi konum olarak geliĢmiĢ ülkelere yakınlık,
uzman personel ( vergi danıĢmanları, avukatlar. vs. ) belirtilebilir.
32 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Diğer bir ifadeyle, sermaye sahiplerine kaynağının yasal ya da
yasadıĢı oluĢuna aldırmadan avantajlı bir vergi ve yasal rejim sunarak egemenliklerini ticaret konusu yapan mikro ülkeler yada devletlerden bahsedilebilir.13
Banka ve vergi cennetleri öncelikle piyasaların iĢleyiĢini kolaylaĢtırmak ve petro-dolarların akıĢını sağlamak için kurulmuĢsa da,
sonradan uyuĢturucu ticaretinden sağlanan paranın saklanma ihtiyacı için kullanılmaya doğru geliĢme göstermiĢlerdir. Bu malî barınaklar, özellikle Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya‟daki geliĢmiĢ ülkelerin çevresinde kurulmuĢtur. Bunların yarısında Ġngiliz bayrağı
dalgalanmakta ve her Avrupa ülkesinin kendi cenneti bulunmaktadır.
BM‟lerin 1998 yılı içinde yayınladığı bir rapora göre, off shore
Ģirketlerin toplam aktifleri 5 trilyon doları bulmaktadır. 1 trilyon
dolarlık mevduat ile 4 trilyon dolar değerinde hisse senedi, tahvil,
gayrimenkul ve mal kontratları da yine bu cennetlerde saklanmaktadır. IMF tarafından BM‟e sunulan bir raporda ise, karapara aklanmasında gözde vergi cennetleri olarak, Kıbrıs, Bahama, Bahreyn, Panama, Singapur, Hong Kong ve Hollanda Antillerinin ismi
verilmiĢtir.
Vergi cenneti ülkeler genel olarak az nüfuslu ve küçük, ancak
çok sayıda uluslararası banka ve Ģirkete sahiptir. Bazı örnekler
vermek gerekirse, Lüksembourg (378000 nüfusa 143 banka), ManĢ
adaları (140.710 nüfus, 120 banka), Bahama adaları (175.922 nüfus, 382 uluslararası finans kuruluĢu), eski Hollanda sömürgesi
Aruba, Türk ve Caicos adaları (3000 yoksul yerli nüfusa karĢılık,
6729 Ģirket). Bu ülkelerde iĢlem gören uluslararası fonların miktarı
inanılmaz rakamlara ulaĢabilmektedir. Örneğin, 28.000 nüfusa
sahip Büyük Kayman (Grand Cayman ) adasında 1993 yılı boyunca
950 milyar doların giriĢ ve çıkıĢ yaptığı tespit edilmiĢtir.
13
ATTAC, Les Paradis fiscaux, 1001 nuits, Paris 2000, s.6.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 33
Bu merkezler vergi cenneti yerine suçlulara sağladıkları banka
sırrı ve adli bağıĢıklık imkanları nedeniyle mali suç faaliyetlerinin
küreselleĢmesinde oynadıkları büyük rol nedeniyle suç cenneti
nitelenmesini hakketmekte ve karapara aklamayla mücadelenin
önünde büyük bir engel oluĢturmaktadırlar.
II. Dünya savaĢının ertesinde Hong-Kong ve Singapur sadece
Ġngilizlerin ticaret amacıyla kullandıkları iki antrepo idi. Günümüzde bu iki büyük gecekondu Ġngiltere‟ninkinden daha yüksek
kiĢi baĢına düĢen milli gelirle kolonizatörlerinden daha zengin oldular. Vergi muafiyetleri bu büyük baĢarıyı tam anlamıyla açıklamamaktadır.14
FATF Haziran 2000‟de „dünyanın kara para cennetlerini' ilan
eden bir rapor açıkladı. 15 ülke ya da bölgeden meydana gelen bu
„kara cennetler' Ģöyle: „Bahama Adaları, Cayman Adaları, Cook
Adaları, Dominik Cumhuriyeti, Ġsrail, Lübnan, Liechtenstein,
Marshal Adaları, Filipinler, Rusya, Saint Kitts ve Nevis, Saint
Vincent ve Granadalar. Görüldüğü gibi listede nokta kadar küçük
Pasifik adalarından dev Rusya'ya kadar 15 ülke ya da bölge yer
almakta. Esasen bu liste 15'ten fazla ülkeyi ihtiva edecekti; ama
Ġngiltere ve Fransa'nın teĢebbüsleriyle liste Ģimdilik böyle çıktı; zira
Fransa, suçlanan Monako'yu, Ġngiltere de hemen bitiĢiğindeki
Channel Adaları ile kendi hükümranlığındaki Gibraltar'ı liste dıĢı
bırakmayı baĢardı. Oysa, örneğin, Fransız Meclisi'nin bu rapordan
kısa süre önce açıkladığı resmî raporla Monako‟ya kara para aklama faaliyetlerinden dolayı sert eleĢtiriler yöneltilmiĢti.
Dünyanın belki de ilk resmî kara para aklayan ülkeler listesi
olan, 15 ülke ya da bölgeyi resmen telaffuz eden bu kara listeden
baĢka bir de „gri liste' yani Ģüpheliler listesi mevcut. ĠĢte bu 15 ülke,
31 ülkeden meydana gelen Ģüpheliler listesinden seçilmiĢ bulunuyor. ġüpheliler listesinde Kıbrıs Rum Kesimi, Ġngiltere'nin Ġber
Yarımadası'ndaki küçük sömürgesi Cebelitarık, Ģeklen bağımsız bir
14
Eva Joly, notre affaire à tous, les arènes, Paris 2000, s.205.
34 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
prenslik olan; ama gerçekte Fransa'nın kontrol ve himayesinde
olan Monako ve Karayipler'deki Ġngiliz sömürgesi Antigua da
yeralmaktadır.
Vergi cennetlerinde çalıĢan bazı dolandırıcı sigorta acenteleriyse, karaparayı kabul etmekte ve Amerikan sigorta Ģirketlerinde
büyük paralarla sigorta olmaktadır. Daha sonra ise bunu iptal edip,
para iadesi çekini almak suretiyle karapara aklamaktadırlar..
Vergi cennetlerindeki aktivitelerin çoğu yasaldır ve bu ülkeler
çok eskiden beri çok sayıda tanınmıĢ ve saygın Ģirketler tarafından
kullanılmaktadır. Bununla beraber, bu ülkeler yasadıĢı aktiviteler
ve karaparanın aklanması için ideal Ģartları bir araya getirmektedir.
Vergi cennetlerindeki “off-shore Banking” denilen kıyı bankacılığı, bankacılık sektörü için düzenlenen yasa ve yönetmeliklerin
dıĢında tutulan bankacılık türüdür. Bankaların uymak zorunda
olduğu bir çok sınırlamalar, yatırılan mevduat üzerinden yasal
karĢılık ayırma oranı zorunluluğu, kredi faizleri ve kredi verme
yöntemlerinde belirli ölçütlere uyma zorunluluğu, belli miktarda
döviz bulundurma, bankacılık faaliyetleri sonucu vergi ve harç tahsil etme usulleri gibi bir çok düzenlemeler bu bankacılık türünde ya
gevĢetilmiĢ ya da ortadan kaldırılmıĢtır. Günümüzde, kredi iĢlemlerinden tahvil çıkarılmasına kadar çeĢitli faaliyetleri kapsamına
alan kıyı bankaları hukuka uygun olarak kurulan vatansız bankalar
görünümündedir.
e.Çok baĢvurulan bir yöntem: Ödüncü geri verme
metodu
Karapara aklamada çok baĢvurulan yöntemlerdendir. Ġlgili, bir
kıyı bankası (off-shore) ülkesine ya da vergi cennetine veya banka
sırrı bulunan bir ülkeye gidiyor ve oraya para yatırıyor. Sonra bu
paraları baĢka bir ülkedeki bir bankaya aktarıyor; ardından, diğer
ülkedeki bankada bulunan tutarlar garanti gösterilerek kendi bankasına borç talep etmek amacıyla baĢvuruyor. Bankası kiĢiye bir
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 35
kısım mallara, kimi Ģirketlere veya benzer faaliyetlere yatırım yapabileceği fonları ödünç veriyor. Eğer polis veya maliye bu ani zenginliği konusunda kendisinden bir açıklama isterse, ilgili bankanın
kendisine ödünç verdiğini belirtebilir. Açıklamasını inandırıcı kılmak için ilgili bazı Ģirketler kurmuĢ ya da onlara ait off-shore iĢlere
giriĢmiĢ olabilir.
Diğer bir anlatımla, karapara önce bu tür paraları kabul eden
yurtdıĢında bir bankaya yatırılıyor. Sonra paranın sahibi dıĢarıdaki
bu parayı teminat göstererek ülkesindeki bir bankaya kredi müracaatında bulunuyor veya herhangi birinin üzerine yatırılmıĢ bir
parayı, kefili benim diyerek teminat olarak gösteriyor, ülkesinde
otelini vs alıyor, yatırımını yapıyor. Fakat krediyi geri döndürmüyor. Bu sefer oradaki banka, teminat olarak gösterilen parayı haciz
ediyor, otel vs‟ye yapılmıĢ olan yatırım karaparanın aklanmıĢ hali
olarak karĢımıza çıkıyor.Örneğin bir Londra bankasının Ģüpheli
hesap konusundaki raporunu araĢtıran Ġngiliz yetkililerin ortaya
çıkardığı bir olayda; Kanada‟dan kuryeyle Londra‟ya getirilen
karaparalar, orada büyük kupürlü banknotlara çevrilmiĢtir. Bu
paralarla ManĢ adalarının en büyüğü olan Jersey‟deki Ģirketler
adına 14 hesap açılmıĢtır. Paralar sonra Jersey banka hesapları
teminat olarak gösterilerek yeniden Kuzey Amerika‟daki emlak
Ģirketlerine sahte krediler olarak geri gönderilmiĢtir.
f. Paravan ya da hayali Ģirketlerin kullanılması
Bunlar, herhangi bir ticaret veya üretim faaliyetinde bulunmayan Ģirketlerdir.
Genellilikle fonlar bir vergi cennetine ulaĢır ulaĢmaz, hayali ya
da paravan bir Ģirket adına yatırılırlar.
Paravan Ģirketlerin kullanılmasındaki esas amaç ayırma aĢamasında fon transferlerinin bu Ģirketler üzerinden geçirilmesi suretiyle, inceleme anında iz sürmeyi zorlaĢtırmaktır. Sır saklama yükümlülükleri gereği ortaklarının bile öğrenilmesi mümkün olma-
36 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yan bu Ģirketleri, vergi cennetlerinde kurulan vergi politikaları
gereği kurulan Ģirketlerden ayırt etmek güçtür.
Paravan Ģirket ( shell Companie) ya da hayali Ģirket terimleri
bazen aynı anlamda kullanılırlar; bununla beraber bir hayali Ģirketin fonları absorbe etmek ve gerçek kaynak ya da niteliğini gizlemek dıĢında fonksiyonu yoktur. Paravan Ģirket ise fonları aklayan
kiĢinin yasadıĢı aktivitelerini maskelemek için gerçekten yasal faaliyetlere giriĢebilir. Vergi cennetlerinin çoğunda, bir ülke vatandaĢının iĢtiraki gereklidir. Bu paravan ya da hayali Ģirketler yine bazı
bankalar ya da sigorta Ģirketleri olabilir. Karapara aklama iĢi yapanlar ekseriya bu tipten birçok Ģirkete sahiptirler. Bu Ģirketleri,
izleri daha fazla karmaĢık duruma getirmek için fonları birinden
diğerine aktarmakta kullanırlar.
Bunun da iki yolu bulunmaktadır. Birinci yol paravan Ģirketi
çok karlı bir iĢletme gibi göstermek. Bu durumda hiç var olmayan
ama kağıt üzerinde gözüken karın yerine kasaya karapara konur.
Bu para vergilendirilir ve doğal olarak yasallaĢır. Ġkinci yol da paravan Ģirketin kâr oranı düĢük ya da yüksek bir çok Ģirketi, emlakı ya
da değerli kağıdı satın alması. Bilinçli spekülasyonlarla, kağıt üzerinde alım satımlarla bu yatırımlar değerlenmiĢ gözükmekte ve
karapara yine aklanmaktadır.
Ġspanya‟da bir davada, suç örgütü karapara aklama ve vergi
kaçırma amaçlarıyla yalnız idarî evrakları-kayıtları- çoğaltma ve
keza ticari bir faaliyeti ispatlama amacıyla 500 Ģirketi içeren küçük
bir imparatorluk kurmuĢtu.
Çoğu durumda, karapara aklayıcı fonları sürekli vergi cennetinde bırakmaz. Normal olarak kullanılan metot, hızlı, güvenilir ve
soruĢturmacılar tarafından açığa çıkarılması zor olması nedeniyle,
fonları telgraf yoluyla göndermekten ibarettir. Fonların kaynağını
gizlemek için sahte belgeler düzenlenir, naylon faturalar kesilir.
Yine, fonların bazı hayali ya da paravan Ģirketlerin lehine gönderildiği ya da bir taĢınmaz iĢlemi üzerinde gerçekleĢen en yüksek
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 37
değer olduğu iddia edilebilir ya da bir sigorta Ģirketi tarafından
düzenlenen kaza düzenlenmesinin söz konusu olduğu ifade edilebilir. Paravan Ģirket yine paranın gerçek sahipleri hesabına mal satın
alabilir. Kullanılan metotlara göre, gerçekleĢen kârlar üzerinde bir
vergi ödemek mecburiyetinde kalınabilir, ama, karapara aklayıcılar, zaten temiz paraya iliĢkin vergileri ödemeye kendilerini hazırlamıĢlardır.
Karayib adaları gibi bazı adalarda uluslararası büyük bankaların Ģubelerinin yanısıra adı duyulmamıĢ yüzlerce yabancı bankanın
Ģubesi mevcuttur. Bunların tek iĢleri para transferi yapmaktır. Bu
tür adalarda ve bazı ülkelerde paravan Ģirket kurmak için bir kaç
yüz dolar yeterli olmaktadır.
Hatta bu iĢi yapan Ģirketler Financial Times gibi saygın ekonomi gazetelerine ya da The Economist gibi haftalık ekonomi dergilerine küçük ilanlar da vermektedir.
Örnek olarak; FATF‟ın karapara aklama tipolojileri arasında
yer verdiği örnek bir olayda, bir uyuĢturucu kaçakçısı, uyuĢturucu
kaçakçılığından elde ettiği geliri, bir bölümü nakit geriye kalanı da
ipotek karĢılığında olmak üzere bir gayri menkul alımında kullanmıĢ, daha sonra bu gayri menkulü kontrolü altındaki bir paravan
Ģirkete nominal değerde satmıĢtır. ġirket söz konusu gayrimenkulü
iyi niyetli üçüncü kiĢilere gerçek alıĢ fiyatı üzerinden satmıĢtır.
Böylece uyuĢturucu kaçakçısı, suçtan elde ettiği gelirleri bir paravan Ģirkete saklamıĢ ve gayrimenkulün alımında kullandığı paraların gerçek kaynağını gizlemeye çalıĢmıĢtır.
g. Nakit para kullanılan iĢyerleri üzerinden karapara
aklama
38 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Suçlular, normal olarak yüksek bir peĢin iĢlem hacmi bulunan
kuruluĢların kontrolünü ele geçirerek para aklayabilirler. Böyle
kuruluĢlara yatırım da yapabilirler. Bu onların suçluluk ürünlerinin
söz konusu kuruluĢ tarafından gerçekleĢtirilen yasal iĢlere eklemelerini sağlar. Bu nedenle, oteller, lokantalar, süper marketler, barlar, gece kulüpleri, gayrimenkul alım satımı, çamaĢırhaneler ve
ithalat- ihracat gibi, nakit para akıĢının yoğun olduğu paravan iĢler
üzerinden para aklanması da geçerli bir yöntemdir. Böylece
karapara yasal kazançlarla karıĢtırılarak aklanmaktadır (amalgam
tekniği).
ġüpheli kiĢi restoran, benzin istasyonu, araba yıkama, çamaĢır
yıkama gibi ticari iĢyerlerine sahip ise, bir gün, bir hafta, bir ay ya
da bir yılda kaç pizza satıldığını belirlemek ya da yıkanan araba
sayısını hesaplamak amacıyla böyle bir Ģirketin muhasebesini kontrol etmek imkansız denecek kadar zordur.
Sözgelimi, Monako‟da büyük reklamlarla çok lüks bir Ġtalyan
lokantası açılmıĢtır. Ne zaman yer ayırtılmak istense, boĢ masa
bulunmadığı söylenmektedir. Lokantanın önünden geçildiğinde
binanın hep ıĢıklı, masaların kurulu ancak kapıların herzaman
kilitli olduğu ve hiç kimse olmadığı görülmektedir. Ancak defterlere bakılırsa lokanta sahipleri çok büyük kârlar elde etmekte ve vergisini de seve seve ödemektedirler.
1984‟te ünlü “Pizza Bağlantısı” olayında ABD‟nin değiĢik yerlerindeki bir pizza zincirinden Ġtalya ve Ġsviçre‟ye 60 milyon dolar
uyuĢturucu bedeli olarak gönderilmiĢtir. Ġtalya‟da bugün bile bir
çok pizzacı dükkanının yerel mafya için pek gözde bir çıkıĢ yeri
olduğu bilinmektedir. Çok sık olarak fonların kaynağı hakkında
fantazist açıklamalar üretildiği görülmektedir. Örneğin Fransa‟da
bir bankaya nakit yüz binlerce Kanada Doları yatırmak isteyen üç
Ģahsa fonların kaynağı sorulduğunda, Kanada‟da taksi Ģoförü olduklarını ve tasarruflarının söz konusu olduğunu iddia etmiĢlerdir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 39
h. Gözde bir yöntem: Kumarhane ve gazinolar kullanarak aklama
Karapara aklamada baĢvurulan gözde bir yöntem de parayı,
kumarhanelere yatırmaktır. Buralarda bir parti boyunca krupiyelerin elinden ne kadar nakit geçtiğini kanıtlamak olanaksızdır. GeçmiĢte, Las Vegas‟ta önemli çıkarları bulunan, bunun bir bölümünü
günümüzde de koruyan mafya, bu yönteme en çok baĢvuranlardandır. Nevada‟nın kumarhaneleri hala Federal Nakit ĠĢlemleri
kapsamındaki düzenlemelerden muaf olduğu için karapara aklama
açısından idealdir. Vegas hala gözde bir karapara aklama merkeziyken, Macau bu konuda onu da geri bırakmıĢtır. Hong Kong‟tan
sadece 45 mil uzaklıkta bulunan ve her 15 dakika da bir hızlı feribotlarla sefer düzenlenen Macau‟nun gelirlerinin yaklaĢık yüzde
80‟i kumarhane tekeline dayanmaktadır. Dolayısıyla karapara aklamaya yönelik mükemmel tesislere sahiptir. Burada aklanan
karapara miktarının bazen ayda iki milyar doları bulduğu söylenmektedir.
Gazinolar, birçok finansal iĢlemin (kredi açılması, vadesinin
uzatılması, kiralık kasa hizmeti verilmesi, çeklerin ciro edilmesi,
fonların havale edilmesi) gerçekleĢtirilmesine imkan veren yerlerdir. Aklayıcılar, çok büyük miktarlı nakit parayı gazinoya yatırabilir. Ve bunu yaparken de herhangi bir bildirim yapılmamasını isteyebilir. Aksi takdirde parasını baĢka yere götürebileceğini belirtebilir. Herhangi bir bildirimde bulunmadan gazinoya yatırılan para
artık gazino çekleri ile her an çekilebilir veya transfer edilebilir. Öte
yandan karapara bildirim yükümlülüğüne iliĢkin limitin altında,
dikkat çekmeden fiĢe çevrilebilir. Karaparanın kumar kazancı olarak gösterilmesi veya bildirim limitinin üzerindeki nakdin bir kerede yatırılması mümkün olabilir. Bununla beraber, bu metot sadece
gazino yönetiminin iĢtiraki ile önemli tutarlara dayanan iĢlemler
için büyük oranda iĢleyebilir. Örgütlü suçun gazino faaliyetlerinde
bu kadar rol oynamasının gerekçelerinden birisi de budur. Örneğin
Ġtalyan mafyasının çok sayıda gazinoya sahip olduğu bilinmektedir.
40 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Bu metodun diğer bir çeĢidi paranın at ya da köpek yarıĢlarından kazanıldığının iddia edilmesidir.
ı. Sahte ya da ĢiĢirilmiĢ faturaları kullanarak aklama
Bu yöntemde, ithalat ve ihracat faturaları olduklarından düĢük
veya yüksek gösterilir ve aradaki fark karaparayı açıklamak için
kullanılır. Genellikle, karapara aklamak isteyen kazandığı ülkede,
ayrıca yatıracağı ülkede bir Ģirket satın alır ya da kurar. Fonların
gönderilmek zorunda olduğu Ģirkete hizmet ya da mal sipariĢ eder.
Ġki imkan mevcuttur: ya faturalı hizmetleri ya da malları değerinin
üzerinde göstermek, ya fatura tutarı aklanan miktara karĢılık gelen
sahte faturalar göndermek. Birinci seçenek ortaya çıkarılması çok
zor olduğundan daha avantajlıdır. Ödenen miktar sahte ya da ĢiĢirilmiĢ faturayı düzenleyen Ģirket tarafından hesaptan düĢülebilir.
i. 80’li yıllar Türkiye'sinin meĢhur yöntemi:hayali ihracat
Ülkemiz gündemini 80‟li yıllarda uzun süre meĢgul eden hayali ihracat, haksız vergi iadesi alma amacının yanısıra aynı zamanda
aklama için de kullanılabilir. Buna göre değeri oldukça düĢük olan
mal belli niteliklere sahip değerli bir mal gibi yurtdıĢına gönderilir,
örneğin 1 TLlik mal 25 TL‟ye ihraç edilmiĢ gibi gösterilir. Bu iĢlemden sonra %20 oranında vergi iadesi varsayımıyla, hem 5 TL vergi
iadesi alınır, hem de 24 TLlik karapara ihracat geliri olarak gösterilebilir. Ancak olası incelemelerde açık vermemek için ve
karaparanın bir Ģekilde finansal sisteme sokulması gerekliliği nedeniyle, karaparanın; sözde ihracatın yapıldığı Ģirket tarafından
gönderilmesi gibi bir iĢleme tâbi tutulması gerekir. Bu Ģirket faaliyeti olan bir Ģirket, hayali bir Ģirket veya paravan bir Ģirket olabilir.
Benzer bir iĢlem ithalat içinde yapılabilir. Bu durumda yurtdıĢında 1 TL‟ye alınan mallar yurt içinde, aklama için kullanılan Ģirketlere 25 TL‟ye satılır. Aradaki fark aklama için kullanılır. Bütün
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 41
bu iĢlemlerde aklamanın olup olmadığını tespit edebilmek için,
iĢleme konu malların değerlerinin inceleme elamanları tarafından
tespit edilmesi gerekir. Benzer iĢlemler yurt içi iĢlemler içinde yapılabilir.
TBMM Hayali Ġhracat Komisyonu tarafından belirlenen Türkiye‟de hayali ihracat yapmak için uygulanan yöntemler Ģöyle özetlenebilir: vergi iadesi listelerindeki mal isimleri altında ekonomik
değeri olmayan (taĢ, toprak, hurda metal kırpıntıları gibi )malların
ihraç edilmesi, gümrük çıkıĢ beyanında ihraç fiyatının gerçeğinin
çok üzerinde gösterilmesi, gümrük idarelerinden sağlanan tasdikli
gümrük çıkıĢ beyannamesi ile fiilen ihraç edilmemiĢ malların ihraç
edilmiĢ gösterilmesi, ihracata iliĢkin belgeler üzerinde tahrifat yapılması, paravan Ģirketler kurulması sahte döviz alım belgesi ile
gerçekte yurda gelmemiĢ ihracat bedeli dövizlerin yurda gelmiĢ gibi
gösterilmesi.
Bir gazetede yer alan aĢağıdaki haber söz konu yöntemlerin
günceliğini koruduğunu göstermektedir. “Mafya ve çetelerle mücadele kapsamı çerçevesinde Gümrük muhafaza tarafından gerçekleĢtirilen operasyonlarda 16,5 trilyon liralık Ģüpheli fatura ele geçirildi. Gümrüklerden sorumlu Devlet bakanı Rıfat Serdaroğlu, sahte
fatura düzenleyerek karapara aklamaya çalıĢan 34 firma ile ilgili
olarak Ġstanbul Küçükçekmece savcılığının soruĢturma baĢlattığını
açıkladı. Serdaroğlu, karapara akladıkları iddiasıyla soruĢturma
açılan firmalar içerisinde bazı büyük kuruluĢlarında bulunduğuna
dikkati çekerek, gümrük kontrollerinin çetelerle mücadelede büyük
önemi olduğunu söyledi.”(YENĠYÜZYIL,17.11.1998)
Yüzlerce hayali ihraç olayından bir örnek, 1985 yılında Hollanda‟ya 13 milyon dolar tutarında porselen çiçeklik ve vazo, dikiĢ
makinesi parçacığı, konfeksiyon ihraç ediliyor. Ancak ihracat firması nezdinde incelemelerde bulunan Hazine Kontrolörleri alıcı
ülke gümrüğünden malların akıbeti hakkında bilgi istiyorlar. Gelen
cevap çok ilginç: “Giden mal tahta parçası olup malın değeri 13 bin
Hollanda florini.”
42 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
„2000 yılı içindeki paraĢüt ve balina operasyonları, hayali ihracatın kara para aklamak için hala geçerli bir yöntem olduğunu
ortaya koymakta. Hem paralarını aklıyorlar hem de üstüne KDV
iadesi alıyorlar."Evet; post modern hayali ihracatın ayırıcı özelliği,
eskisinde bazen görülen ve daha çok yan etki gibi kalan kara para
aklama.
Eski hayali ihracatın özü, birçok malda yüzde 24'lere çıkan
vergi iadelerini almaktı. O zamanlar yüzde 10'lar civarında olan
KDV iĢin cazip tarafı değildi. Olsa olsa fazladan bir ikramiyeydi,
daha küçük DFĠF gibi fonlar türünden. Çünkü o yıllarda verilen
vergi iadesi aslında 'vergi iadesi' değildi. Açıktan ve peĢin verilen
bir paraydı. Kimsenin tahakkuk etmiĢ bir vergisi filan iade edilmiyordu. Sonraları, daha çok da yabancıların baskısı sonucu aĢırı
ihracat teĢvikleri ve bu arada 'vergi iadeleri' de giderek azaltıldı ve
sıfırlandı. Fakat KDV iadesi kaldı. Ardından dövizi üç ay içinde
getirme Ģartı kaldırıldı. KDV iadesi denetimi yeminli mali müĢavirlere bırakılarak bir anlamda 'özelleĢtirildi'. Ama asıl, ülkede doğru
dürüst vergi toplayamayan devlet adaletsiz bir vergi biçimi olan
KDV'ye, sırf toplanması kolay diye yüklendikçe yüklendi. KDV
oranlan yüzde 17'lere, bazı ürünlerde yüzde 23'lere çıktı. Eh artık
hayali ihracat operasyonları maliyeti kurtarıyordu. Hele belgeyi
gösterip parayı peĢin alırken dövizi getirip getirmediğiniz aylar
sonra ortaya çıkıyorsa. Artık buna 'suça teĢvik' denmez de ne denirdi? ĠĢin kara para yönüne gelince, Türkiye'deki kimi tahminlere
göre 5-6 milyar dolar tutarındaki uyuĢturucu parası artık o kadar
kolay legalleĢemiyordu. Türk mafyası da Batılı meslektaĢları gibi
para aklama iĢini ciddiye almaya baĢladı.
Önce turizm, sonra borsayı denedi. Yetmedi. Oysa hazırda eski
bildik iĢi, hayali ihracat duruyordu. Üstelik hem eskisi kadar dikkat
çekmiyor hem de Ģartlar eskisine göre daha da olgunlaĢıyordu. Bir
zamanlar ancak bazen kullanılan naylon fatura ve sahte evrak yöntemi Ģimdi asli yöntem olmuĢtu. Bu yöntem devleti sadece KDV
zararına uğratmıyor, yüzde 40'lara varan kurumlar vergisi zararına
da sebep oluyordu. Sonra...Sonrası kara paracılar öyle bir hırsla
saldırdı ki, ihracatın düĢtüğünü herkesin gördüğü yıllarda bile,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 43
kaydî ihracat artarken aĢırı iadeler sonucu vergi gelirleri azalınca
acelelerinin cezasını operasyonlarla çekmeye baĢladılar.15
j. Döviz alımı ve döviz büfelerinin kullanılması
Kambiyo iĢlemleri kendi nitelikleri gereği, büyük çaplı para iĢlemlerine dayanır. Kambiyo sistemi genelde sıkı bir düzenlemeye
tâbi olmadığı gibi iĢlemin detaylarını kaydetmek zorunlu değildir.
Karapara aklamaya giriĢen, genel olarak yabancı döviz cinsinden
banka tahvilleri satın alır, sonra bunları yabancı ülkede bir hesaba
yatırır ya da yabancı ülkede hizmet ve mal ayarlamak için kullanır.
Ġtalyan mafyası, büyük miktarlardaki paraları değiĢtirmek kuĢku
uyandırdığından normal kurun % 30 altında paralarını dövize çeviriyor. Fransa‟da bu tür iĢlemlere karıĢmıĢ bir çok bankacı yakalanmıĢtır. Bu bankacılar, Ġtalyan liretlerini düĢük kurlarla Fransız
Frangına çevirmekle suçlanmıĢlardır.
Bir çok ülkede bulunan ve nakit ağırlıklı çalıĢan döviz büfeleri
olarak bilinen kuruluĢlarda para değiĢtirilir. Bunun ilk avantajı suç
geliri ile eldeki paranın değiĢtirilmesi nedeniyle gelirin kaynağından bir ölçüde uzaklaĢılmasıdır. Ġkinci olarak küçük banknotların
büyüklerine çevrilmesi imkanı vardır. Üçüncü olarak nakit karĢılığında bazı parasal araçlar ( seyahat çekleri, euro çek, kiĢisel
çek..vs.) verebilmektedirler. Yine bir kısım ülkelerde döviz büfelerinin fon transfer edebilme imkanları vardır. Büfeler, bankalar
kadar ciddi denetime tâbi değildirler ve bu durum önemli avantaj
oluĢturmaktadır. Aynı Ģekilde büfelere sahip olmak bankalara göre
çok daha kolaydır.
1990‟lı yılların baĢında Kanada jandarması Montreal Ģehir
merkezinde 4 yıl boyunca bir döviz büfesi iĢletmiĢtir. Bu operas-
15
Cüneyt AKMAN, Yahya Demirel'den 'Balina' ve 'ParaĢüt' operasyonlarına...ÜÇÜNCÜ KUġAK HAYALĠ ĠHRACAT, (NTV MAG, Ekim
2000, sayfa 90-92.
44 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yon, Montreal mafyasına bağlı çok sayıda kiĢinin mahkemeye çıkarılması ve mahkumiyetiyle sonuçlanmıĢtır.
Diğer yandan, Rus uyuĢturucu madde satıcıları ve mafyası sık
olarak karaparayı konvertibl olmayan rublelerle değiĢtirmektedirler. Ġç pazara yönelik bu rubleler Bağımsız Devletler Topluluğunda
yatırım için kullanılmaktadır. Alımlar eski mallar, Ģirketler,
gayrımenkul mallar ve temiz paraya dönüĢtürülebilen ve ihraç edilebilen hammaddelere dayanmaktadır. AĢağıdaki olay bu yöntemi
Kolombiya Kartelleri gibi baĢka suç örgütlerinin de kullandığını
göstermektedir.
1990 Aralık ayında Ġnterpol tarafından uyarılan Ġsviçre polisi
Cenevre‟de, Medellin kartelinin bir karapara aklama operasyonu
olduğu sanılan bir olaya el koyar. Sanıklar 70 milyar rubleyi içeren
büyük bir para hareketi için konuĢmalar yaptıklarını itiraf etmiĢlerdir. Ancak üç haftalık kovuĢturmadan sonra davaya bakan sorgu
yargıcı sanıkların salıverilmesine hükmetmiĢtir. Yargıç durumu
Ģöyle açıklamıĢtır: “Aklı baĢında kimsenin harcayamayacağı ruble
alacağına inanamadım. Jüriyi ikna edecek bir dava olmayınca da
onları salıvermek zorunda kaldım.” Ancak iki ay sonra Sovyet baĢbakanı Moskova‟da bir Ġngiliz iĢadamını karaborsada 7.7 milyon
dolar karĢılığında 140 milyar ruble almakla suçladığında kopan
skandal üzerine yargıç fikir değiĢtirmiĢti: “polis bana taze kanıtların olduğu bir rapor gönderirse davayı yeniden açmaya hazırım.”
k.YasadıĢı banka sistemlerinden yararlanarak aklama
Kimi ülkelerde, ülkesine göre chop hundi ya da Havala
(hawalla) olarak adlandırılan yasa dıĢı ya da gizli banka sistemleri
mevcuttur. Bu gizli banka sistemleri, geleneksel olarak bazı ülkelerdeki yürürlükte olan kambiyo kontrolünden kurtulmak ve ülkeden tasarrufları ya da karları çıkartmak ya da dıĢ ülkeden alınan
malların ithali için kullanılır. Bu sistemler çoğu ülkesinden uzakta
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 45
ve ailesi tarafından gönderilen parayla yaĢayan yabancılar tarafından baĢlatılmıĢtır. Bunlar, aile bağları ya da güven üzerine dayanırlar ve hepsi aynı tarzda çalıĢırlar: Sözgelimi Hindistan ve Pakistan‟ın uyuĢturucu kaçakçıları tarafından sık kullanılan ve Havala
diye bilinen etnik kökenli bankacılık Ģebekesinin çalıĢma biçimi
çok basittir: Londra‟da çalıĢan Pakistan‟lı bir eroin satıcısı, uluslararası eroin çemberindeki ana Ģirkete büyük miktarlarda para
transfer etmek istediğinde Londra‟daki Havala simsarıyla iliĢkiye
geçer. Simsar örneğin Karaçi‟deki bürosuyla görüĢür ve Londra‟da
bazı makineler ithal etmek isteyen bir dostu olduğunu ancak Pakistan Merkez Bankasından döviz alamadığını söyler. Karaçi‟deki büro
parayı Nev York‟taki ortağına transfer edeceğini, onun da makineleri Karaçi'ye göndereceğini söyler. Makineleri isteyen fabrika sahibi, yerel Havala Ģubesine gerekli ödemeyi ( komisyonu da ekleyerek) Pakistan parasıyla yapar. Havala Ģubesi de ( komisyonunu
alarak ) uluslararası eroin Ģebekesinin yerel temsilcisine ödeme
yapar.
Çin‟in üçlüleri ( Triad ) de Kuzey ve Güney Amerika‟da, Lokantalar ya da rehinci dükkanları ardına gizlenmiĢ benzer bir bankacılık yöntemi geliĢtirmiĢlerdir. Nitekim IMF raporunda, Kolombiya Kartelleri ve Sicilya mafyasının karapara aklama iĢlemlerinde,
Hindistan, Pakistan ve Çinli aileler tarafından yönetilen yeraltı
bankalarının rolü vurgulanmıĢtır.
Dövizin karaborsasının oluĢtuğu ülkelerde, caddelerde açıktan
açığa döviz alınıp satılması yaygındır. Bu ülkelerde para değiĢimini
sağlayanlar, uyuĢturucu kaçakçısından döviz alıp, bunları meĢru
iĢadamlarına veya karlarını veya tasarruflarının dövize çevirerek bu
dövizlerini baĢka bir ülkede mevduat hesaplarına satmak isteyenlere satmaktadırlar.
l.Modern bir yöntem: Borsa
46 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Aracı kurumlar kolaylıkla karaparanın aklanması için kullanılabilir. Bir iĢbirlikçi kambiyo görevlisi aracılığıyla, kara fonlarla
hisse senetleri ve tahviller satın alınabilir. Bu senetler herhangi bir
isim ya da paravan bir Ģirket adına olabilir. Hamiline senetlere
iliĢkin olarak, hiçbir kayıt gerekmez. Kambiyo görevlilerine ve borsa piyasasına iliĢkin mevzuat ülkeden ülkeye değiĢmektedir. Bazı
ülkelerde bir kambiyo görevlisi aracılığıyla fonların aklanması daha
kolaydır. Bununla beraber çok sıkı bir mevzuata sahip ülkelerde
bile titiz davranmayan kambiyo görevlileri karaparanın aklanmasını kolaylaĢtırabilirler.
Türkiye‟de malî milad olarak belirtilen 30 Eylül 1998‟e yaklaĢan günlerde borsadaki hareketlilik ve olağanüstü iĢlem hacmi bir
aklama olayı olarak değerlendirilmiĢti.
Diğer yollar, “insider-trading” ve “manipülasyon” yapılmasıdır.16 Sermaye piyasası kanununda Insider Trading “sermaye piya16
29.1.2001 tarihli basın yayın organlarında yeralan “Spekülatöre karĢı
erken uyarı sistemi” baĢlıklı habere göre;
Spekülasyon ve manipülasyonun sonu geliyor. Sermaye Piyasasý Kurulu,
spekülatör ve manipülatörlere karþý erken uyarý sistemi kuruyor. Ankara'dan izlenecek borsadaki her türlü yolsuzluða anýnda müdahale
imkaný doðuyor.
Sermaye Piyasasý Kurulu (SPK), kurulacak Piyasa Gözetim Sistemi ile
sermaye piyasalarýndaki her türlü manipülasyon ve diðer sistem dýþý
hareketleri anýnda izleme ve müdahale etme imkanýna kavuþacak. SPK
Baþkaný Doðan Cansýzlar, sermaye piyasalarýnda da erken uyarý
sistemini devreye sokacaklarýný belirterek 1-1.5 yýl içinde
tamamlanmasý planlanan proje ile merkezde yeni bir bilgi iþlem
merkezi oluþturulacaðýný kaydetti. Cansýzlar, bu merkeze ÝMKB,
Takasbank, Altýn Borsasý, aracý kurumlar ile þu an sayýsý 315 olan ve
piyasada hisse senetleri alýp satan bütün þirketlerin baðlanacaðýný
söyledi. SPK Baþkaný, piyasanýn elektronik ortamda izleneceði Piyasa
Gözetim Sistemi, diðer adýyla Erken Uyarý Sistemi hakkýnda þu bilgileri
verdi:
"Sýfýrdan baþlayarak yepyeni bir sistem oluþturuyoruz. Bu yeni sistem
ile Baþkanlýktaki bilgi iþlem merkezimizde uzmanlarýmýz ekran
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 47
sası araçlarının değerini etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamıĢ bilgileri kendisine veya üçüncü kiĢilere çıkar sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında iĢlem yapanlar arasında fırsat
eĢitliğini bozacak Ģekilde kendi mal varlığına yarar sağlamak veya
bir zararı bertaraf etmek” olarak tanımlanır. ġirketlerde yönetim
kurulu baĢkan ve üyeleri ile yöneticiler ve çalıĢanların yanısıra yatırım Ģirketi danıĢmanları, proje yönetmenleri, avukat, aracılar, komisyoncular, broker‟ler gibi alım satım yetkisine sahip kiĢiler arasındaki bilgi aktarımı ve tavsiyenin etkisiyle yapılan iĢlemler
insider trading için yaygın yöntemlerdir.17
baþýnda piyasalardaki bütün hareketleri sürekli takip edecek. Piyasada
anormal iniþ ve çýkýþlar mý var, hemen müdahale edilecek. Ýþlem
kapatýlacak ve Ýstanbul'da anýnda durumun ne olduðuna bakýlacak.
BirĢey varsa hemen ortaya çıkarılacak. Herhangi bir sorun yoksa da
iþlem tekrar açýlacak. Bu çerçevede yeni bir örgütlenme modeline de
gideceðiz. Yeni dönemde sermaye piyasalarýnda en güvendiðimiz araç
erken uyarý sistemi olacak. Piyasa gözetim sistemi ile her türlü
manipülasyon ve mevzuata aykýrý hareketlere anýnda müdahale
edebileceðiz." Cansýzlar, yeni sistem devreye girene kadar da sermaye
piyasalarýndaki denetimlere yoðunluk vereceklerini bildirdi. SPK
Baþkaný, bu þekilde içeriden bilgi alma, manipülasyon ve diðer kural
dýþý hareketlere imkan vermeyeceklerini ve piyasalarý güvenilir kýlma
gayreti içinde olacaklarýný ifade etti. Borsayý ekonominin barometresi
olarak tanýmlayan SPK Baþkaný Cansýzlar, ekonomideki iniþçýkýþlarýn, dalgalanmalarýn aynen borsaya da yansýdýðýný vurguladý.
Borsalarýn ekonominin geleceðine iliþkin sinyaller verdiðini de anlatan
Cansýzlar, þöyle konuþtu: Borsalar hem mevcudu ölçer, termometredir.
Hem de ilerisi için sinyaller verir yani bir nevi barometredir. Borsadaki
iniþ-çýkýþlar ekonomideki iniþ çýkýþlara paraleldir. Borsa, tek baþýna
ekonomiyi düzeltemez. Borsalar, oyun yerleri de deðildir. Orta ve uzun
vadeli yatýrým yapýlan yerlerdir. Onun için maceraperest bir yaklaþýmla
günübirlik gelip çok yüksek kazanç elde edilecek yerler deðildir. Çok nadir günübirlik kazanýmlar olur ama bu borsalarýn genel iþleyiþine uygun olamaz."
17
A.Fazıl ÖZSOYLU, Yeraltı Ekonomisi, Ankara 1999 s.125.
48 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
BaĢka bir metot, karaparayı aklamak için bazı hisse senetleri
üzerinde spekülasyon yapmaktan ibarettir. Beraber çalıĢan iki Ģahsın ya da iki Ģirketin iĢtiraki zorunludur. Karapara aklamak isteyen
bazı kiĢilere baĢvurabilir ya da paravan Ģirketler kurabilir. Suç ortaklarından biri Ģirketin hisselerini satın alan pozisyonu, diğeri
satıcı pozisyonu alır. Bu metot hisselerin karaparanın bulunduğu
ülkede bulundurulmasını ve paranın transfer edileceği ülkede senetlere denk bir tutarın bulundurulmasını gerektirir. Eğer Ģirket
oldukça küçük ya da aklanacak miktarlar yeterince büyük ise
karaparayı aklamak isteyenler hisse senetlerinin değerini yükseltebilir ya da alçaltabilir. Paranın ülkeden çıkması için hisse senetleri
düĢmek zorundadır. Bu durumda hisse senetlerini elinde bulunduran kiĢi bunları satarak para kaybeder, eĢ zamanlı olarak diğer
ülkedeki muhabiri ise bundan kazanır ve bir kâr elde eder. GerçekleĢen kar aklanan miktara karĢılık gelir.
m. Sahte dava yöntemi
Yeni ortaya çıkarılan bu teknikte, örneğin aklanacak para gizlice Cayman adalarındaki bir Ģirketin hesabına yatırılır. Aklanacak
parayı almak mecburiyetinde olan Boston‟daki Ģirket Cayman‟daki
Ģirkete dava açar ve ondan 10 milyon dolar talep eder. Ġki imkan
sunulur: uzlaĢmak ya da davayı kaybetmek. Cayman adasındaki
Ģirket davadan vazgeçmek karĢılığında 8 milyon dolar ödemeyi
kabul eder. Cayman‟daki Ģirket mahkum olur ve mahkeme veya
hakem tarafından kararlaĢtırılan miktarı öder.
Bu metot aklayıcının en azından biri aklanacak fonların bulunduğu bölgede, diğeri de aklanacak fonların varacağı ülkede olmak üzere iki Ģirkete sahip olmasını gerektirmektedir. Ardından
yeteri kadar uzun bir zaman gerekir. Çünkü adalet yavaĢ iĢlemektedir. Ancak prosedür uluslararası ticarette çok yaygın olan tahkim
usulü ile çabuklaĢtırılabilir. Polis davanın muvazaalı (danıĢıklı)
olduğunu kanıtlamakta oldukça zorlanacaktır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 49
n. Japon karıncalar
Fransa‟da 1992 Nisan‟ında açığa çıkarılan bu teknikle, uyuĢturucu trafiği, kumar ve fuhuĢtan kazanılan 400 milyon Fransız frankının aklandığı tespit edilmiĢtir.
Kaçakçı aklanacak parayı ve Paris uçak biletlerini “karınca”
tâbir edilen kiĢilere teslim eder. Karıncalar, Paris‟e varır ve oradan
mücevher, parfüm, çanta vb. lüks ürünler satın alır. Karıncalar
satın aldıklarını teslim etmek için Japonya‟ya dönerler ve karĢılığında komisyon alırlar. Değerli eĢyalar kaçakçıya ait lüks Japon
butiklerinde Paris malları olarak satıĢa sunulur.
o. Banka ve Finans Kurumları aracılığıyla aklama
Suç faaliyetlerinden elde edilen gelirleri (karaparayı) aklama
ihtiyacı, en iyi gizlilik garantilerini veren ülkelerin ve bankaların
arayıĢında olan örgütlü suçluluğun küreselleĢmesini beraberinde
getirmektedir. Çünkü tüm önemli aklama iĢlemleri, çeĢitli ülkelerin
banka ve finans kuruluĢlarının kullanılmasını gerektirmektedir.
Bu nedenle bir banka hakkındaki karapara aklama iddiası da o
bankanın ulusal ve uluslararası itibarına büyük bir darbe olmaktadır. Karapara aklama soruĢturma ve davaları olayın uluslararası
boyutu nedeniyle uzun yıllar almaktadır. Bu ise, iddiaya muhatap
bankaları yıpratmakta, bazen Batı‟da örnekleri görüldüğü gibi iflasa kadar varan sonuçlara yol açmaktadır.
Karapara aklayıcılar özellikle banka sistemini kullanmak isterler. Çünkü fonlar bir defa serbestçe kullanılabilecek bir bankaya
yatırıldığı takdirde, tüm Dünyada finans piyasalarında normal
olarak devreden yasal kaynaklı fonların arasına karıĢacaktır. Çünkü
Para, kıymetli evrak ve elektronik kayıtların dünyayı dolaĢabilmesi
için artık dakikalar yeterli gelmektedir. Suçlandırıcı nitelikteki
kayıtlar da kolaylıkla silinebilmektedir. Her gün 1 trilyon doların
50 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
elektronik iĢlemlerle transfer edildiği göz önüne alınırsa karapara
virmanlarını bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer. Bu nedenle
yüzlerce karapara aklama tekniği arasında en önemlileri Bankalara
baĢvurmayı gerektirir. Bu bakımdan bankaların aklamaya karĢı
programlar geliĢtirmeleri ve çalıĢanlarını karapara aklama ve önlemler konusunda eğitmeleri önem taĢımaktadır.
Banka transferleri yoluyla, para aklayan mafyalar nakit parayı
rahatça ülke dıĢına çıkarıyor, kara parayı süratle temiz yeĢil banknotlar haline getiriyorlar. ĠĢte bir kara para aklama öyküsü...
1- Moskova mafyası milyonlarca doların üstünde oturuyor.
Nakit parayı, kontrolleri altında bulunan fuhuĢ sektörü, yasal striptiz salonlarından elde ediyorlar. Ancak geliri devlete beyan etmiyorlar. Amaçları bu parayı denizaĢırı ülkelere göndermek.
2- Mafya parayı el altından Rus bankalara transfer ediyor. Burada yasal ve yasal olmayan paralar birbirine karıĢtırılıyor. Rus
bankası paranın bir avukat aracılığıyla Miami'deki (mafyayla bağlantılı) bir emlakçıya transferini istiyor.
3- Rus bankası para transferini gerçekleĢtirebilmek için New
York'taki muhabir bankaya direktif gönderiyor. Rus bankasının
New York‟ta bulunan muhabir bankası, paranın gerçek sahibinin
kim olduğunu kesinlikle bilmiyor.
4- Merkezi New York'ta bulunan banka para transferini bilgisayar yoluyla elektronik olarak yapıyor. Bilgisayar, New York bankasını borçlandırıyor ve parayı Miami'deki hesaba yatırıyor. New
York'taki banka gibi Miami'deki banka da paranın kimden geldiğini
bilmiyor.
5- Moskova mafyası bu parayı ĢiĢirilmiĢ fiyatlardan bir ofis binası almak için kullanıyor. Emlakçı, parayı yasal bir geliri kullanıyor gibi emlak iĢine kanalize ediyor. Ardından Moskova mafyası
kazandığı paranın denizaĢırı ülkelerden kazandığı kira geliri olduğunu beyan ediyor (Hürriyet, 24 Kasım 1999, Çarşamba).
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 51
Finansal kuruluĢlar genel olarak bildirim yükümlülüklerine
tâbidir. Bildirim yükümlülüklerini aĢmanın bir yolu da, bildirim
tutarının üzerinde para yatırılan kuruluĢun yönetimi ile veya çalıĢanı ile anlaĢarak bildirimin yapılmamasını, yanlıĢ doldurulmasını
veya tanınan muafiyetlere sokulmasını sağlamaktır. Doğal olarak
finansal kuruluĢların yönetimi aklayıcılar tarafından ele geçirilirse
anlaĢma dahi yapmaya gerek yoktur.
Ġsviçre'deki banka hesapları karapara için klasik bir depodur.
Ancak, son yıllarda, Ġsviçre, özellikle örgütlü suç söz konusu ise,
hesap bilgilerini açıklanmasına izin verecek yasal düzenlemelere
sahip olduğundan beri, Karayip Bölgesindeki bankalar tercih edilen
depolar halini almıĢtır. Bahamalar'da, Kayman Adalarında,
Antiller‟deki son zamanlarda ortaya çıkan bankaların çoğunun
karapara aklama iĢlemi için kurulduğu belirtilmektedir.18
Bazen büyük ve saygın özel bankalar bile karapara aklamak
için kullanılabilmektedir. “ABD Kongresi‟nin üst kanadı Senato,
dünyanın önde gelen finans kuruluĢlarından Citibank‟ı karapara
akladığı gerekçesiyle soruĢturma altına aldı. Senato Hükümet iliĢkileri Alt komitesi, Citigroup firmasının sahip olduğu Citibank‟ın
1988-1994 yılları arasında Meksika Devlet baĢkanlığı görevini sürdüren Carlos Salinas de Gortari‟nin kardeĢi Raul Salinas‟ın milyonlarca dolar tutarındaki uyuĢturucu parasını akladığı yolundaki iddiaları soruĢturuyor. Komite‟nin raporunda, uluslararası uyuĢturucu ticaretini yürütenler, yolsuzluğa bulaĢmıĢ politikacılar ile vergi
kaçıranların paralarının aklanması için özel bankaları kullandığına
dikkat çekildi. Raporda, kıyı bankacılığı hesaplarına 1 milyon dolardan fazla hesap yatıran mudilerin isterlerse gizli hesaptan yararlanabileceğine dikkat çekildi. 63 sayfalık raporda, Citibank‟ın diğer
önde gelen müĢterileri arasında yer alan ve gizli hesabında 50 milyon dolar bulunan Gabon Devlet BaĢkanı Ömer Bongo, Nijerya‟nın
son askeri diktatörü Sani Abacha, Pakistan eski BaĢbakanı Benazir
18
ALTUĞ, a.g.e., s. 121.
52 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Butto‟nun eĢi Asaf Ali Zardari‟nin hesapları ele alındı. Raporda
Zardari‟nin Ġsviçre‟deki Citibank hesabını kullanarak aldığı 9 milyon dolar tutarındaki “komisyon”u gizlediği kaydedildi. Raporda,
Nijerya‟nın son diktatörü Abacha‟nın oğullarının Citibank‟da 110
milyon dolardan fazla hesabı olduğu iddia ediliyor. 100 ülkede
bulunan Ģubeleri ile yaklaĢık 100 milyon müĢteriye hizmet veren
Citibank, herhangi bir yasayı ihlal etmediğini savunuyor.”(Hürriyet,10.10.1999, s.18)
Suç örgütlerinin finansal kuruluĢlara ve özellikle de bankalara
sahip olmaları, kendilerine karapara aklamak için büyük imkan
sağlamaktadır. Örneğin son zamanlarda Rusya‟da suç örgütlerinin
bankaların %50‟sine sahip oldukları iddia edilmektedir.
BaĢka bir örnek, eski Yugoslavya topraklarında, nakit karĢılığı
ortalamanın üzerinde faiz ödeyen bir çok özel banka vardır. Bunların bir bölümünün sahibi de, Bosnalı Müslümanlara karĢı yürüttükleri savaĢa kaynak sağlamak için eroin parası aklayan önemli
Sırp politikacılarıydı. Böyle bir desteğe sahip olmayan Bosnalılar
ise savaĢta daha fazla donanım sıkıntısı çektiler. Özel Bankalar,
BM‟nin Sırbistan‟a karĢı uygulamaya koyduğu yaptırımlara kulak
asmadan Avusturyalı paravan Ģirketler aracılığıyla karapara aklıyordu.
27 Ekim 2000 tarihinde dünya basınında yeralan haberlere
göre, Dünyanın en büyük 12 bankasının kara para aklamayı önlemek ve off - shore hesapların bu amaçla kullanılmasını engellemek
için iĢbirliğine gittikleri bildirildi. Bankalar, aralarında imzaladıkları Wolfsberg anlaĢmasına göre, uluslararası finans sisteminde
para aklama giriĢimlerini önlemek için standart kurallar belirledi.
Wolfsberg Kuralları olarak adlandırılan önlemler, 1 hafta sonra New York, Zürih ve Hong Kong‟da kamuoyuna açıklandı. Kara
para aklamayı önleme ve off - shore hesapların düzenlemesi teklifi
Ġsviçre bankalarından gelmiĢti. Dünya off - shore hesap piyasasının
yaklaĢık yüzde 35‟ini elinde tutan Ġsviçre bankalarını, bu kararı
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 53
almaya iten neden ise, adlarının kara para aklama soruĢturmalarında sıkça geçmesi olmuĢtur. Wolfsberg AnlaĢması‟na imza atan
bankalar Ģunlardır: ABN AMRO, Banco Santander, Barclays,
Citigroup, Chase Manhattan Corp, Credit Suisse Group, Deutsche
Bank, HSBC Holdings, J.P. Morgan, Societe Generale, UBS
Warburg ve Deutsche Bank. Kurallar, bankaların Uluslararası ġeffaflık Derneği (Transparency International) ile yaptıkları ortak
çalıĢma sonucunda belirlendi.
FATF‟ın 1999-2000 Karapara Aklama Tipolojileri raporunda
yer verdiği bir olayda;
Malî Ġstihbarat Birimine, üç finansal kuruluĢ tarafından uluslararası fon transferleri ile ilgili Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunulmuĢtur. Polisin yaptığı araĢtırmada, bazı kiĢilerin kokain kaçakçılığı yapan bir örgütün tahsilat iĢlerini yaptıkları anlaĢılmıĢtır. Bu
kiĢiler çeĢitli alanlarda ticari faaliyet gösteren ve belli bir miktar
para karĢılığında kendisine ait hesapların karapara aklama için
kullanılmasına izin verebilecek kiĢileri tespit etmekteydiler. Belirlenen bu iĢ sahipleriyle nakdi kendi banka hesaplarına koymaları
ve daha sonra tahsilatla uğraĢan kiĢilerin gösterdiği hesaplara nakletmeleri konusunda anlaĢılıyordu.
Bu aklama operasyonunda kullanılan kimseler seyahat
acentası, bilgisayar ve baĢka malların ihracat ve ithalatı gibi çeĢitli
alanlarda faaliyet göstermekteydiler. Hesapların kullanılmasına
izin vermeleri karĢılığında, hesaplardan transfer edilen paranın
belli bir oranı kadar komisyon almıĢlardır. Hesaplardan yapılan bu
havaleleri, kendi iĢlemleri ile ilgiliymiĢ gibi belirleyerek temize
çıkarmıĢlardır.
p. ÇalıĢanlar ve müĢteri yönünden karapara aklanması ihtimalini akla getirebilecek örnek olaylar
54 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
-ÇalıĢanların karakterinde meydana gelen değiĢiklikler: Örneğin kiĢinin harcamalarındaki israfın artması veya kiĢinin tatile
çıkma isteğinin bulunmaması,
-ÇalıĢanların performansında meydana gelen değiĢiklikler:
Örneğin satıĢ elemanının veya çalıĢanın nakit karĢılığı sattığı ürünlerin beklenmeyen oranda artması,
-Normal iĢ prosedürü gereği kimlik belirlenmesi gereken iĢlemlerde kimlik tespitinin yapılmaması.
Müşteri açısından ise,
-Problemli borçların beklenmeyen bir biçimde geriye ödenmesi,
-Kaynağı belli olmayan varlıklar karĢısında finans kurumlarından ödünç alma isteğinin bulunması,
-Değeri yüksek taĢınmazların satın alınması için finans kurumundan ödünç alınması ve alınan bu ödüncün hemen geri ödenmesi ,
-Finans kurumlarına kaynak sağlayarak (mevduat veya sermaye katılımı ile) bunların kredi Ģeklinde piyasaya verilmesini
temin etmek.
III. KARAPARAYI NEDEN AKLAMALI?
Bu sorunun en basit cevabı kullanmak için olacaktır. Buna
iliĢkin bir anekdota göre, 80‟li yıllarda Kolombiya‟da Medellin karteli Baronu Pablo Escobar karargahında kabul ettiği malî danıĢmanlarını bir hangara götürür. Hangarda, paletler üzerinde bir
matbaadaki basit ilan kağıtları gibi istif edilmiĢ ve çoğu farelerin
kemirme izini taĢıyan milyonlarca dolar. Manzarayı seyrettirdikten
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 55
sonra danıĢmanlarına dönerek, bana gizli ve etkili çözümler bulun!
der.
Diğer saikler ise, aĢağıdaki gibi sıralanabilir:
Adlî soruĢturmalardan korunmak,
Kazançlarını çoğaltmak,
Kazandıkları sermayenin müsadere edilmesini önlemek,
Yasal bir görüntü verebilmek,
Vergi kaçakçılığını kolaylaĢtırmak .
Gerçekten tüm bu nedenlerle suçlular kirli paralarını, yasal bir
kaynağa bağladıktan ve en baĢta bu paraları kendilerine sağlayan
suç faaliyetinin izlerini sildikten sonra kullanmaktadır.
IV- KARA PARA AKLAMAYLA MÜCADELENĠN NEDENLERĠ VE SUÇ POLĠTĠKASI
UyuĢturucu kaçakçılığı, silah ticareti, beyaz kadın ticareti, rüĢvet vs. suçlardan elde edilen gelirlerin örneğin gazino, taĢınmaz,
inĢaat, bayındırlık alanlarında uzmanlaĢmıĢ Ģirketler kanalıyla
yasal ekonomiye sokulması, özellikle rüĢvet, Ģantaj, haksız rekabet
gibi mafyöz metotlarla kamusal hayatın ve malî dolaĢımların denetimi yoluyla suç örgütlerinin güçlerinin giderek artması sonucunu
doğurmaktadır. Bu imkanlar sayesinde suç örgütleri mahalli veya
ulusal alanda karar mekanizmalarında görevli kiĢilerin yardımıyla
yeni suçlar iĢleyebileceklerdir. Bu sızma bazıları söz konusu muazzam gizli sermaye sahipleri lehine ekonomileri üzerinde tüm kontrolü kaybetmiĢ bazıları da kaybetmek üzere olan Devletleri tehlikeye atmaktadır.
Karapara aklama, kestirilemeyen kararlar ve sermaye hareketleri aracılığıyla ekonomik mekanizmaları ve dengeleri istikrarsızlaĢtırma riski taĢıyor. Çünkü karapara aklayıcıların mantığı klasik
56 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
kar ve en iyi yatırım mantığı değildir. Aksine, yatırım kolaylıklarını,
özellikle bankacılık, þirketler hukuku ve ceza hukuku alanlarında
mevzuatın gevĢekliğine bakmaktadırlar. Malî piyasaların bütünleĢmesinden sonra tehlike daha da büyümüĢ olup aklanan para
Avrupa ya da Batı malî sisteminin kalbinde yer bulabilecektir. Böylece manipüle edilen tutarların önemi, yasal ekonominin temellerini sarsma riski taĢıması ve Devletlerin istikrar, güvenlik, hatta
egemenliklerinin, politik ve idarî yapılara, yasal malî ve ticari aktivitelere ve her düzeyde Ģirketlere sızacak, bulaĢacak ve onları yozlaĢtıracak demokratik devletlere ve en modern ekonomilere meydan okuyan uluslararası organize suç örgütleri tarafından tehdit
edilmesidir.
Örnek olarak, küçük bir ülkede bir milyar doların üzerinde bir
meblağ son üç yıldır her sene sonu çok küçük bir bankaya yatırılıyordu. Parayı yatıranlar çok büyük iki organize suç dünyasına ait
Ģirketlerdi. Küçük bankanın kasası bireysel mevduatları muhafaza
edemiyordu ve bu yüzden paranın haftalık olarak yurtdıĢındaki
muhabirine transfer edilmesi gerekiyordu. Sonuçta söz konusu
ülkenin bundan bir kârı olmuyor, sadece bankalar bu transferlerden komisyon ücreti alıyorlardı. Böyle bir durum yasal iĢ yapanlar
açısından da hayli adaletsiz bir durum oluĢturmakta ve zamanla bu
kiĢiler iflas edebilmektedir. Bunun somut örneği Kolombiya'da
görülmektedir. Orada meĢru çalıĢan iĢ adamları yardım dilenmektedir. Döviz karaborsası onları yok etmektedir. Bu yüzden karapara
aklama artık küresel bir çözüm gerektiren, küresel bir sorun haline
dönüĢmüĢtür.
Karapara aklamayla mücadeleye karapara ve karapara aklamanın ekonomi üzerindeki aĢağıda bazıları belirtilen olumsuz etkileri nedeniyle de gereklidir:
-Temel göstergelerde (büyüme, enflasyon, iĢsizlik vb.) bir değiĢme olmadan karapara olarak gelen yabancı fonlar yerli para
biriminin aĢırı değerlenmesine sebep olmakta, bu da uluslararası
piyasada yerli malların pahalanmasına ve rekabet gücünün azalma-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 57
sına yolaçmaktadır. Yine karapara olarak gelen yerli fonlar ise üretimde bir artıĢ olmadan sadece yerli paranın miktarını arttırmakta,
bu artıĢa paralel olarak enflasyon artmaktadır.
-Karapara ülkelere beklenmedik bir fon olarak giriĢ-çıkıĢ yaptığında döviz kurlarında istikrarlı bir rakamı tutturmak mümkün
olmamaktadır.
-Karapara aklama sürecinde kullanılan finansal kurumların
aktif ve pasif yapılarında meydan gelen ani değiĢiklikler bu kurumların riskini çok arttırmakta, hatta bu kurumların iflasına sebep
olmaktadır.
-Karaparanın aklanmasının önlenmesine yönelik uygulanan
tedbirler yasal olarak çalıĢan birey ve kurumlar üzerinde olumsuz
etkiler yaratacak, bürokrasiyi arttırdığı gibi bu kurumlara yeni yükümlülükler getirecektir.
-Ülkede menkul ve gayrimenkul varlıklarının değerlerinde
önemli ölçüde istikrarsızlıklar yaĢanacak, serbest piyasa koĢullarının oluĢması engellenmiĢ olacaktır.
-Ülkelerin büyüklük ve küçüklük durumlarına göre ülkeye giren önemli ölçüdeki kayıt dıĢı fon, ülkelerin üretim alanlarını ve
politik yönetimlerini hukuk devleti ilkelerine aykırı bir Ģekilde etkileyecektir.
-Para aklayıcı rasyonel yatırımcı gibi davranmamaktadır.
Onun için bu iĢlemin getirisinden ziyade paranın güvenilir bir Ģekilde aklanması önemlidir. Bu nedenle karapara ile iĢlem yapılan
piyasalardan meĢru gelirle iĢlem yapan rasyonel yatırımcıların
rekabet etme Ģansı hemen hemen hiç yoktur.
-KüreselleĢmenin artmıĢ olduğu günümüz ülkelerinde
karaparanın ani giriĢ ve çıkıĢları sonucu bozulan entegre ekonomik
yapılar ve çıkan ekonomik krizler, zincirleme olarak diğer ülkeleri
de etkilemektedir.
58 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Karaparanın aklanmasıyla mücadeleye yönelik düzenlemelere
gitmenin pek çok ekonomik nedeni vardır. En çok kabul gören
tahmine göre dünyadaki “kara” ekonominin boyutu, dünya
GSMH‟sının %2‟si ila %5‟i arasındadır.19
Bu boyuttaki bir ekonominin göstereceği ilk etki, piyasaları
bozması ve istikrarsızlık getirmesi Ģeklinde ortaya çıkmakta, bu
durum IMF‟nin ülkeler bazında yaptığı çalıĢmalarda da açıkça
görülmektedir.
Pek çok karapara aklama faaliyeti uluslararası bir nitelik taĢıdığından, aklayıcı ülke seçimi yaparken bazı hususları göz önünde
bulunduracaktır. Bu hususlardan en önemlilerini Ģu Ģekilde sıralamak mümkündür: Karapara aklama ile ilgili düzenlemelere sahip
olmaması veya gevĢek düzenlemelere sahip olması, banka veya
müĢteri sırrına sahip bankacılık sisteminin varlığı, büyük miktarda
nakdin dikkat çekmeyeceği nakit bazlı bir ekonomik sistem, Ģirket
kurmanın kolay olması, ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınmamıĢ olması... Aklayıcının yakalanma ihtimalini azaltan akla gelecek her türlü düzenlemeyi de bu listeye eklemek mümkündür.
Aklama sürecinde karaparanın ülke içine hangi nedenlerle girebileceği genel hatlarıyla söylenebilirse de, bu para giriĢinin hangi
dönemlerde yoğunlaĢacağını söylemek çok zordur. Hangi dönemlerde ülkeye girdiği ve hangi dönemlerde ülkeden çıktığı belirsiz
olan bu para, kaçınılmaz olarak para talebinde istikrarsızlık doğuracaktır. Para talebindeki bu istikrarsızlık, para politikası belirleyicileri tarafından bu değiĢkenin öngörülemeyebilirliği sonucunu
doğurmakta, bu durum ise para politikasının baĢarısını etkilemektedir.
Suç oranındaki artıĢ, geniĢ anlamda para talebini olumsuz etkilemektedir. Para talebindeki bu istikrarsızlık ise, yukarıda da
değinildiği gibi, para politikasının etkinliğini azaltan bir unsur
olarak karĢımıza çıkmaktadır.
19
ATTAC, s.7.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 59
-Yasal fonlar, temel ekonomik göstergelere göre hareket ederken, aklama sürecinde karapara, özellikle karapara aklama ile ilgili
düzenlemelere sahip olmayan veya bu konuyla ilgili kontrollerin
gevĢek olduğu ülkelere yönelmektedir. Diğer bir deyiĢle, aklayıcılar
rasyonel yatırımcılar gibi, getiri oranına göre değil, düzenleme ve
denetim farklılıklarına göre ülke seçimi yapmaktadırlar.
Beklenmedik fon giriĢ ve çıkıĢları, bu paranın hem girdiği hem
de çıktığı ülke piyasalarında dalgalanmalara ve istikrarsızlıklara
neden olmaktadır.
Karapara aklama faaliyetinde, aklayıcıların karaparayı yasadıĢı kaynağından uzaklaĢtırmak amacıyla sık sık, bir para birimini
diğer bir para birimine çevirdikleri görülmektedir. Bu çerçevede
ülkeye döviz olarak giren karapara, ülke içerisinde yerli para birimine dönüĢtürüldükten sonra elde bir süre tutulması, orta vadede
yerli paranın aĢırı değerlenmesine yol açacak, bu durum ise muhtemelen ödemeler bilançosuna yansıyabilecek; ihracatı azaltıp ithalatı özendirdiği için toplam talebi kısıcı bir etki yaratabilecektir.
Öte yandan döviz kurlarında yaĢanan bu değiĢim, bir kur riski doğuracak; bu ise döviz üzerinden borçlananlar lehine, yerli para
üzerinden borçlananlar aleyhine bir durum yaratacaktır. Bu durum
sadece bankalar açısından değil, vadeli ödemelerin yaygın olduğu
ticari sektörde de büyük sorunlara ve iflaslara yol açabilecektir.
Benzer bir istikrarsızlık hisse senedi piyasasında ortaya çıkabilecektir. YasadıĢı kaynaklı bu sıcak para giriĢi borsayı ateĢleyebilecek, bu para ülkeden çıkmaya karar verdikten sonra ise borsada ani
düĢüĢlere rastlanabilecektir.
Bir istikrarsızlık da gayrimenkul fiyatlarında ortaya çıkabilmekte, bu varlıkların değerleri istikrarsız olarak artıp azalabilmektedir. Bu varlıkların değerinde görülen artıĢ ve azalıĢlar ise, gayrimenkul sahiplerinin beklentilerini de etkilemekte; dolayısıyla bu
piyasada ĢiĢirilmiĢ fiyatlarla karĢılaĢılabilmektedir.
60 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Özetle, büyük miktarlara ulaĢan “kirli” para, yöneldiği piyasada fiyatları ĢiĢirirken, çıktığı piyasada ani fiyat düĢüĢlerine neden
olmaktadır.
Bütün bu finansal istikrarsızlıklar reel ekonomiyi de olumsuz
etkileyebilmektedir. Karapara aklama faaliyetinin yoğun olduğu
ülkeye özellikle yabancı yatırımcılar daha zor gelecektir. Zira
karaparanın mali sistemde yarattığı istikrarsızlıklar ekonominin
kredibilitesini de etkileyecek, rasyonel giriĢimciler yatırım yaparken ülke riskini de göz önünde bulunduracakları için bu ülkeye
gelmekten sakınca duyacaklardır. Dolayısıyla “kötü para, iyi parayı
tedavülden kovar” Ģeklinde kabaca özetlenebilecek Gresham Kanunu, bir baĢka Ģekilde iĢlemeye baĢlayacak; karapara, yasal parayı
tedavülden kovmaya baĢlayacaktır. Yasal paranın ülkeye girmekten
kaçması ise yatırım oranının yükselebileceği kadar yükselmemesi
sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise uzun vadede, sürdürülebilir
büyümenin düĢmesi anlamına gelmektedir.
Quirk‟in 1996 yılındaki çalıĢmasında ortaya çıkan sonuçlar da
bu gerçeği doğrular niteliktedir. Quirk çalıĢmasında, karapara aklama ile ekonomik büyüme arasındaki iliĢkiyi incelemiĢ, 1983-1990
yılları arasında suçtan elde edilen gelirler arttıkça, yıllık GSMH
büyümesinde önemli düĢüĢler olduğu yönünde bulgulara rastlamıĢtır. Suç sayısı yükseldikçe büyüme oranında düĢüĢ gözlenmekte; suç sayısında %10 yükselme, GSYĠH‟nın büyüme oranında %0,1
düĢmeye yol açmaktadır.
Ayrıca yüksek meblağlardaki “kirli” paranın verimli yatırımlara yönelmediği, dolayısıyla ekonomik büyüme üzerinde etkili olmadığı yönünde bulgular da vardır. Örneğin ABD‟de vergi kaçakçılığından elde edilen gelirlerin, riskli ve küçük iĢ alanlarına doğru
kaydığını gösteren örnekler bulunmaktadır.
Bu çerçevede, büyük ölçüde finansal kaynağa ihtiyaç duyan
ülkeler, ihtiyaç duydukları kaynakların niteliklerini de göz önünde
bulundurmalıdırlar.
-Karapara aklama ayrıca gelir ve servet yoğunlaĢmasına yol
açarak gelir dağılımı üzerinde de olumsuz etkiler doğuracaktır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 61
Karapara, uluslararası mali piyasalarda dolaĢtıktan, veya daha
genel bir ifadeyle aklama sürecini geçirdikten sonra belirli bazı kiĢi
veya grupların ellerinde toplanmaktadır. Bu yoğunlaĢmanın vergi
politikası yoluyla ne ölçüde giderileceği ise Ģüphelidir. Zira politika
geliĢtirmek için gerekli olan sağlıklı veriler mevcut değildir. Ayrıca
doğaldır ki bu yasadıĢı gelirin vergilendirilmesi için kayıtlı sisteme
girmiĢ olması gerekir. Kaldı ki böyle bir politikanın baĢarısı da
aklayıcıların vergilerini ödemelerine bağlıdır. Ayrıca Quirk‟e göre
aklanan para, vergiden kaçma eğilimindedir. Quirk bunu yasalara
saygısızlığın kendi içerisinde bulaĢıcı olmasına bağlamaktadır. Zira
bir yasayı çiğnemek diğerlerini de çiğnemeyi kolaylaĢtırmaktadır. 20
-Karapara aklama faaliyetinin bir diğer etkisinin de vergi hasılatını düĢürmesi olarak ifade etmek mümkündür. Kamu gelirleri
içerisinde en önemli paya sahip olan vergilerden elde edilen hasılatın düĢük olması ise, kamu gelirlerinin kamu giderlerinin karĢılayamaması ihtimalini ortaya çıkaracak; bu ihtimalin gerçekleĢmesi
halinde ise bütçe açıkları baĢ gösterecektir. Kamu giderlerinin kamu gelirlerinden düĢük olması, toplam arzın arttırılamaması halinde, fiyatlar genel düzeyinde artıĢa yol açabilecektir.
Öte yandan bütçe açığının ortaya çıkması ise bu açığın finansmanı sorununu gündeme getirecek; açığın finansmanı için
akla gelebilecek yöntemlerin yürürlüğe konması ise diğer makro
ekonomik sorunlara yol açabilecektir.
-Karaparanın aklanmasında bilmeyerek kullanılan mali kurumların aktif ve pasif yapılarında ani değiĢiklikler meydana gelebilecek, bu ise söz konusu kurumlar için bir risk ortaya çıkarabilecektir.
YasadıĢı faaliyetler ve bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin
aklanması, sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyo-politik etkiler de doğurmaktadır. Bu çerçevede bahsedilecek ilk etki, toplum-
20
Ġnönü Akgün ALPER, Paranın karası, Karaparanın Makro Ekonomik
Etkileri,www.masak.gouv.
62 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
sal dokuda ve sosyal ve ticari ahlak yapısında zayıflamanın ortaya
çıkabilmesidir.
Suç ve suçluların yayılması ile birlikte, yasal ve kayıtlı sektörde
faaliyet gösterenlerin, suç örgütlerinin idare ile bağlantılı olması
konusundaki kanıları yaygınlaĢabilecek, bu durum ise idareye olan
güveni sarsacak ve toplumsal huzursuzluklara yol açacaktır.
Kamu yönetiminde yer alan bazı görevlilerinin bu Ģekildeki
bağlantıları ise, suçla mücadelede etkinliği azaltan bir unsur olarak
ortaya çıkabilmekte, böyle bir durumda ise yozlaĢmaya yüz tutan
bu sistem kendi kendini besler hale gelmektedir.
Ayrıca yasadıĢı faaliyetlerin yaygınlaĢması ve idareye olan güvenin sarsılmasının bir yansıması olarak hukuk sistemine olan
güven de azalabilecek ve hukuk sistemi sorgulanır hale gelebilecektir.
Suçla etkili bir Ģekilde mücadele karapara aklamayla mücadeleden geçmektedir. Zira, bir yandan faaliyetlerinin gelirlerine dokunmadan suçlularla mücadelenin hiç bir yararının olmadığı ortaya çıkmıĢtır. Çünkü net kârlar hem öncül suçun gerekçesini -kiĢisel
zenginleĢme- ve yeni suçlar iĢlemenin vasıtasını- döner sermayeoluĢturmaktadır. Diğer yandan önceden öncül suçu iĢleyen Ģahıslar
cezalandırılırken, paranın aklanmasını sağlayarak suçun iĢlenmesini kolaylaĢtıranlar cezalandırılamıyordu. Ayrıca bu mücadelenin
pratik nedenleri de bulunmaktadır. Karapara aklamayı cezalandıran kanunlar sadece cezalandırmayı önceden muaf olan kategorilere geniĢletmeyi değil, aynı zamanda öncül suçun failleri üzerindeki
potansiyel müeyyide tehdidini ağırlaĢtırmanın, dolayısıyla kovuĢturma makamları ile iĢbirliğine geçmelerini sağlamanın bir aracı
olarak görülmektedir. Nihayet özellikle karapara aklamayla mücadelenin tamamlayıcısı olan müsadereye iliĢkin yasalar, giderek
polisin faaliyetlerinin finansmanını da sağlamaktadır.21
21
UN-ODCCP,s.3.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 63
Karapara aklamaya iliĢkin suç politikasının temel ilkeleri Ģunlardır:
-karapara aklamanın suç olarak kabul edilmesi,
-paranın ülkenin bankacılık ve finans sistemine giriĢi sırasında yakalanması; bu amaç için merkezi bilgi ve karapara ile mücadele kuruluĢları oluĢturulması, risk altındaki meslek mensuplarının
önleyici anlamda karapara aklama mücadelesine katılmalarının
sağlanması.
-uluslararası iĢbirliğinin güçlendirilmesi, suçların tanımının
ve cezalarının uyumlaĢtırılması.
-ülkeye giriĢ yapan karaparanın izlenmesi ve yasal bir alana
yatırım yapıldığı noktaya kadar gidilmesi,
-karapara hareketini yönlendirenlerin belirlenmesi,
-karaparanın kaynağının belirlenmesi ve müsaderesi
Artık karapara aklanması ve müsadere tedbirleri ceza siyaseti
yapımcılarının gündeminde en üst sırayı iĢgal etmektedir. Suçluluk
ürünlerine el konulması, uyuĢturucu madde trafiği ve diğer organize suçlara karĢı en etkili silah olarak gözükmektedir. Suçlulukla
mücadelede, hapis ve para cezası gibi geleneksel yaptırımlar tek
baĢına etkili olmadığından; en etkili alternatif “ para izini sürmek”
olarak görülmektedir.
V.
UYUġTURUCU TĠCARETĠ VE NARKO-DOLARLARIN
AKLANMASI
Dünya üzerindeki karaparanın yarısı uyuĢturucu ticaretinden
gelmektedir. UyuĢturucu madde satıĢı sırasında ise hem perakende
de hem de toptan piyasada önemli miktarda nakit para birikmektedir. Zira bu piyasadaki iĢlemlerde, kredi kartı, banka çeki gibi
iĢleme taraf olanların tanınmasını sağlayacak belgelerin kullanıl-
64 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ması söz konusu değildir. UyuĢturucu gelirinin çok büyük bir bölümü nakit kullanımının düĢük olduğu ve alınan önlemler nedeniyle büyük miktarlı nakit iĢlemlerin dikkati çektiği geliĢmiĢ ülkelerde
oluĢmaktadır. UyuĢturucu ticareti iĢlemlerin milyonlarca dolarlı
rakamlarla ifade edildiği bir iĢtir. Örneğin ABD‟de 1996 yılında
parekende piyasada 30 milyar dolarlık kokain 18 milyar dolarlık
eroin satılmıĢtır. 5,10 ve 20 dolarlık banknotlar halindeki, bu toplam 48 milyar dolar, 6 200 ton kağıt para eder. Bu durumda kaçakçılar zorunlu olarak bu nakit parayı elektronik paraya dönüĢtürmek
zorundadırlar. Ancak, geliĢmiĢ ülkelerde söz konusu paraları basit
bir Ģekilde bir banka hesabına yatırmak dikkat çekecektir. ġüpheli
bir kiĢinin banka hesabına giren soruĢturmacı da kendi kendine
aynı soruyu sorar: Bildirimlerine göre, yıllık sabit 20 000 dolar
gelire sahip bir kiĢinin bankadaki hesabında bir milyon dolar parasının olması mümkün mü? Loteri geliri, gaib bir Amerikalı amcanın mirası gibi bayatlamıĢ açıklamalar bir kenara bırakılırsa bu
beyan edilmeyen gelirin kaynağını açıklamak imkansız olacaktır.
kaçakçılar böyle açıklamalar öne sürmek yerine, gelirlerin kaynağını, karapara aklama yoluyla gizlemeye çalıĢmaktadırlar.
Diğer taraftan, uyuĢturucu piyasasında sokaktaki ticaretin %
90‟nı 5, 10, 20 dolarlık küpürler halinde yapılmaktadır. Satıcıların
ellerinde ufak kupürler halinde milyonlarca dolar birikmektedir.
UyuĢturucu kaçakçılığının ürettiği para uyuĢturucunun kendisinden çok daha hacimlidir. 1996 yılı rakamlarıyla kokain için bir örnek verirsek, 100 dolarlık bir banknotun ağırlığı bu parayla alınabilecek kokainin üç katıdır. Kaçakçılar artık para saymak zahmetine
girmemektedirler. 20 dolarlık banknotlarda 1 milyon doların 55
kilo olduğunu bildiklerinden parayı sadece tartmaktadırlar. ABD
gümrük memurları da ele geçirilen parayı saymak yerine tartmak
yoluna gitmeye baĢlamıĢlardır. Bu nedenle nakit halindeki gelir,
günlük kullanım için harcanabilecek çok küçük bir bölüm hariç
kullanılmaya uygun değildir. Doğal olarak bu kadar komplike ve
riskli bir iĢe kimsenin günlük sıradan harcamalarını gerçekleĢtir-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 65
mek için girmesi beklenemez. Bu nedenle, bu muazzam nakit sermayeyi, kullanılabilir hale getirmek yani yasal bir sermayeye dönüĢtürmek ( aklamak ) örgütlü suçluluktan daha eski bir zarurettir.
BM‟e göre, uyuĢturucu ekonomisi, günümüzde tek baĢına
dünya ticaretinin %8‟ini oluĢturmaktadır. Kirli para spekülatif
sermaye ile aynı dolaĢımları kullanmaktadır.22
UyuĢturucu kaçakçılığı yapan uluslararası suç örgütlerinin cirosu muazzam miktarlara varmaktadır. Medellin Karteli baronlarının ABD‟ne hiçbir zaman iade edilmeyecekleri garantisi karĢılığında Kolombiya Hükümetine Batı bankalarına olan borçlarını (14
milyar dolar) ödemeyi önermeleri bu durumu ortaya koymaktadır.
UyuĢturucu ile mücadelenin baĢarısızlıklarından birisi de herhalde, mücadeledeki silahlardaki eĢitsizliktir. Gerçekten, 1990 yılında BM‟lerin uyuĢturucu maddelerle mücadele faaliyetlerinin
koordinasyonundan sorumlu genel sekreter yardımcısı Margaret
Anstee, dünyadaki uyuĢturucu ile mücadele programının tamamına ayrılan parayı bir valiz eroinin değerinden daha az olarak hesaplıyordu.23
VI. ÖRGÜTLÜ SUÇ VE KARAPARA AKLAMA
Günümüzde her türden suç örgütleri, suç faaliyetlerinden elde
ettikleri gelirleri aklamak ihtiyacı içindedir. Bunun temel iki nedeni
vardır; Birincisi, kazanılan paranın izleri suç faillerinin suçluluklarının ispatına delil teĢkil edebilir. Ġkincisi ise, bu para bizatihi soruĢturma ya da müsadereye konu olabilir.
22
MAILLARD; s.46.
23
Jean-Claude Grimal, Drogue: L‟autre mondialisation, Paris 2000, s.224
66 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Örgütlü suç üyeleri ve özellikle uyuĢturucu kaçakçılarının
elinde aĢırı miktarlarda nakit para birikmektedir. YasadıĢı faaliyetlerinden maksimum fayda sağlayabilmek için, suçlular illegal yollarla elde ettikleri bu servete yasal bir görünüm vermek zorundadırlar.
Suç örgütleri trilyonlar kazanabilir. Ancak bu paralar aklanmadığı sürece hiç bir iĢe yaramaz. Aksi takdirde, kelimenin tam
anlamıyla kirli para içinde boğulurlar. Bu nedenle, organize suç
örgütlerinin yasa dıĢı kazançlarını meĢru finans kuruluĢlarında
aklamak üzere her türlü çabayı gösterdikleri ve bu amaçla karlı
iĢletmelerde kontrolü ele geçirmeye özel önem verdikleri görülmektedir.
Artık örgütlü suç, saygın, büyük finans kuruluĢları aracılığıyla
ya da doğrudan faaliyet göstermektedir. YasadıĢı iĢlerden sağlanan
karaparanın aklanması örgütlü suçun temel ilgi alanlarındandır.
Örgütlü suçluluğun en belirgin özelliği, bu suçluluk türünün
illegalitesinin açık bir biçimde görülmez oluĢudur. Bu görülmezlik
suç örgütlerinin genellikle legal bir görüntü içinde faaliyet göstermesinden kaynaklanmaktadır. Gerçekten, Örgütlü suçluluğun fiillerinde kullanılan en önemli araç, maskeleme, kamuflaj yöntemi
olup, yasal giriĢimciliğin imkanlarından yararlanılarak, suçlardan
elde edilen kazançlar meĢru kanallara akıtılmakta ve böylece bu
suçluluğun illegal yönünün keĢfedilmesi çok zorlaĢmaktadır. Buna
ilave olarak, yasadıĢı bu tür faaliyetlerin çoğu kez sosyal entegrasyona sahip olması, söz konusu faaliyetlerin baĢarılı bir Ģekilde ve
rahatsız edilmeden devamını sağlamaktadır
Bu suçluluğun diğer bir özelliği, kısa zamanda ve hızlı bir Ģekilde kazanç sağlayabilecek, malîyeti düĢük, yakalanma riski az
olabilecek kriminal faaliyet alanlarını tercih etmesidir. Organize
suç grupları yakalanma ve cezalandırılma riskini azaltmak için ise,
görünüĢte mağdurları olmayan suçluluk alanlarında uzmanlaĢmaktadırlar. Bu tür suçlarda mağdurlar, ya suçun iĢlenmesinde kendi
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 67
katkılarından dolayı (uyuĢturucu madde, illegal Ģans oyunları gibi)
ya da suç örgütünün tehditlerinden korktuklarından dolayı (tehditle para toplama suçu) ihbar etmekten kaçınmaktadırlar.
Suç örgütleri illegal ve legal faaliyetlerini sıkı bir biçimde
bağlantılamaktadırlar. Böylece meĢru ekonomik piyasalarda da
ikinci bir ayak oluĢturarak, hukuka aykırı fiillerin örtülmesi, gizlenmesi amacıyla kazançların legal hale getirilmesi için karapara
aklama operasyonları gerçekleĢtirilmektedir. Karapara aklama
sonucunda elde edilen paralar ise yasal yatırımlarda kullanılmaktadır.
Son yıllarda ortaya çıkarılan önemli karapara aklama olaylarının hepsi ortak noktalara sahiptir: suç örgütleri suç kaynaklı gelirlerini aklama, keza adlî soruĢturmaları sonuçsuz bırakmak için
geniĢ ölçüde offshore merkezlerin ve vergi cennetlerinin kendilerine sunduğu imkanları kullanmaktadır.
Örgütlü suçluluğun siyaset, polis, adliye, basın ve ekonomi
çevrelerinden destek görmeden varolması mümkün değildir. Bu
suçluluk türünün failleri kamu makamları ile toplumda önemli
konuma sahip çevrelerde bulunan kiĢilere nüfuz ederek, onların
güç ve prestijinden yararlanır. Böylece her Ģeyden önce etkili bir
suç kovuĢturmasına karĢı koruma sağlandığı gibi, toplumda organize suçlulukla mücadele edecek kiĢi veya kuruluĢların, nötralize
edilmesi, hareketsizliğe sevk edilmesi amaçlanır. Örneğin, rüĢvet
yoluyla elde edilen polis memurları, planlanan suç kovuĢturma
teknikleri hakkında suç organizasyonunu bilgilendirmekte, avukatlardan hukukî yardım alınmakta, ekonomistlerden hukuka aykırı
yollardan elde edilen kazançların aklanması bakımından yararlanılmakta, basın kendi haklarında olumlu bir imaj yaratılması için
kullanılmaktadır. Bu nedenledir ki, organize suçluluk, ekonomikpolitik çıkarların illegal biçimde organize olmasıdır, biçiminde de
tarif edilmektedir. Örgütlü suçluluk bir yandan sistematik olarak
rüĢvet veya baĢka hukuka aykırı yollarla kamu makamlarını etkisizleĢtirmek isterken, diğer yandan hukuk devletinin liberal kuralları-
68 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
nı ve hukukî boĢlukları kendi amaçları doğrultusunda kötüye kullanmaktadır.
Büyük suç örgütleri, faaliyetlerinden sağladıkları muazzam gelirlerin aklanmasını ancak iĢ çevrelerinin iĢtiraki ve siyasi erkin
“bırakınız yapsınlar” politikasıyla gerçekleĢtirebilir. Pozisyonlarını
ve kârlarını güçlendirmek ve arttırmak, rekabete karĢı koymak,
yüzyılın kontratlarını kazanmak ve yasadıĢı operasyonlarını finanse
etmek için transnasyonal Ģirketler hükümetlerin desteğine ve düzenleyici makamların yansızlığına ihtiyaç duymaktadırlar.24
Örgütlü suç grupları, illegal mal ve hizmetlerin elde edilmesi
ve dağıtımı için ulusal ve uluslararası planda iĢbirliği yaparak dayanıĢma ve karĢılıklı bağımlılık içinde ortak bir çıkar topluluğu
oluĢturmaktadırlar. Bu tür gruplar ekonomik kazanç ve güç sağlama çabası içinde, organizasyona dahil kiĢiler arasında suç örgütüne
aidiyet, mensubiyet duygusu yaratmaktadırlar. Aynı zamanda organizasyon üyeleri için geçerli olan örgüt kuralları yaratılmaktadır.
Bir çok örgütlü suçların kamuoyunda bilinmesine rağmen, cezai kovuĢturma ve yargılamaların sonuçsuz kalması, toplumun
hukuk devletine olan inancını sarsmaktadır.
Yine illegal yoldan avantaj ve kazanç elde etmenin giderek
toplumsal bir kabul görmesi, para ve tüketimin toplumun en yüksek değerleri haline gelmesi, beyaz yaka suçlarının (ekonomik,
vergi, çevre vs.suçları) hoĢ görülmesini ya da tehlikesiz görülmesini
sonuçlamaktadır. Böylece toplumun suçlara karĢı çifte standardı
ortaya çıkmaktadır. Bir yandan kınanan klasik suçlar, öte yandan
hoĢgörülen “centilmen” suçları.
Karapara aklayıcılarının malî sistem içine soktukları suçluluk
ürünü astronomik rakamlar toplumun tüm katmanlarını etkilemektedir. Örgütlü suçluluk hesabına karapara aklama sosyal planda çok tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Aklanan para uyuĢturucu
24
Christian DE BRIE, Etats, mafias, et transnationales,comme larrons en
foire, le monde diplomathique, avril 2000, s. 4.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 69
kaçakçılarına, teröristlere, silah tacirlerine ve diğer suç Ģebekelerine suç imparatorluklarını idare etmek ve geliĢtirmek için ihtiyaçları
olan finans desteğini sağlamaktadır. Bundan dolayı karaparanın
aklanmasının önlenmesi, örgütlü suçluluk canavarına karĢı etkin
bir mücadele yöntemi sayılmaktadır.
Diğer taraftan, yasadıĢı yollarla elde edilen paranın yasal iĢlere
dönüĢtürülmesi, kendi iĢlerini yasal yoldan finanse eden giriĢimciler bakımından haksız rekabete yol açmakta, uyuĢturucu ticareti ve
benzer yollarla elde edilen haksız, büyük kazançlar yoluyla, politik
sisteme, basına, kamu idaresine nüfuz edilmektedir.
Gerçekten de, günlük olarak el değiĢtiren sermaye yığını arasında, yasadıĢı faaliyetlerden gelen (karapara) ile vergiden kaçırılan
(gri para) nın ayırdedilmesi imkansızlaĢmaktadır. Birbirine karıĢmıĢ, yasal ve yasadıĢı tüm kaynaklar, her gün 1300 milyar doları
bulmaktadır. Bu rakam Fransa gibi geliĢmiĢ bir ülkenin yıllık bütçesinin 3 katı bir rakama denktir. Artık modern finans ve örgütlü
suçluluk ortak gayeler izlemektedir, Ġkisinin de geliĢmek için, mevzuatların liberalleĢmesi ile devlet kontrollerinin kaldırılmasına
ihtiyacı bulunmaktadır. Ġlki etkinlik ikincisi saydamsızlık ihtiyacından dolayı. Bu nedenle, merkez bankaları rezervlerinin üçte birine
denk gelen 320 milyar dolar her yıl aklanmaya devam edecektir.
Malî güçlerini kesin olarak saptamak güç de olsa adeta bir Ģirket gibi faaliyet gösteren suç örgütlerinin zenginliği bir realite olmuĢtur. Dünya mafyalarının tüm dünyadaki yıllık karları 1 trilyon
dolar düzeyinde tahmin edilmektedir. Bu yaklaĢık olarak ABD bütçesine denk bir rakamdır. Yine bu rakam Dünya Bankasının değerlendirmelerine göre, toplam nüfusları 3 milyara varan az gelirli
ülkelerin tümünün gayri sâfi milli gelirine eĢittir. Bu tahmin uyuĢturucu ve silah kaçakçılığı vb. suç örgütlerinin kontrolündeki iĢlerden gelen karları kapsamaktadır. Aklanan karapara ile yapılan
yasal iĢler kapsamındaki yatırımlar bu hesabın dıĢında kalmaktadır.
70 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Günümüzde, uydular, iletiĢim ağları parayı kanunsuz ve sınırsız bir dünyada dolaĢtırmakta, Karapara, vergi cennetlerinde birikmektedir.
Büyük malî ve ekonomik suçluluk devletlerin denetimimden
kurtularak geliĢmektedir. Malî piyasaların ihtiyaç duyduğu sermayeleri de artık o sağlamaktadır. Suçluların sermayeleri önem kazandıkça, keĢfedilme riskleri o oranda azalmaktadır..
ABD bankası Merrill Lynch‟in tahminlerine göre, suç örgütlerinin dünyanın 55 vergi cennetinden yönetilen özel serveti en az 3
trilyon dolardır. Bu rakam dünya gayri safi gelirinin yüzde 15‟ine
eĢittir.
Uluslararası düzeyde geleneksel ve çok iyi yapılanmıĢ suç örgütlerinin en tanınmıĢları Mafya, Kolombiya uyuĢturucu kartelleri25, Japonların Yakuza‟sı, Çinlilerin Triad‟ları, mafionizki (Rus
mafyası) ve Türk mafyasıdır.
6- YOLSUZLUK, RÜġVET VE KARAPARA AKLAMA
Uluslararası ġeffaflık Örgütü (transparecy international) yolsuzluğu,” kamu görevinin özel çıkar sağlama amacıyla istismarı
olarak tanımlamaktadır. Yolsuzluk yeni bir olgu değildir. Ancak
80‟li yıllar yolsuzluğun baĢ döndürücü bir Ģekilde geliĢtiği bir dönem olmuĢtur. Ekonomist Alain Cotta, bunun sebebini üç yeni
vektörün ortaya çıkıĢıyla açıklamaktadır: UyuĢturucu parası ve
bunun aklanma ihtiyacı( para arzı), siyasi partilerin finansmanı (
25
BM UyuĢturucu Maddelerin Kontrolü Programı Müdürü, Giorgio
GIACOMELLI kendisiyle yapılan bir röportajda, Kolombiya kartellerinin
ABD‟ne kokain taĢımakta kullanmak üzere bir Rus denizaltısı satın alımı
için silah tacirleri ile temasa geçtiklerini bildiklerini belirtmiĢtir. JeanClaude Grimal, L‟autre mondialisation, s.225.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 71
para ihtiyacı), nihayet iktidarı parçalayarak potansiyel bozulmuĢlukları arttıran yerinden yönetimcilik.26
Yolsuzluğun uluslararası alandaki yaklaĢık ekonomik büyüklüğünü kestirmek için çok sayıda tahmin yapılmıĢtır. Bir tahmine
göre, geliĢmekte olan ülkelere yönelik mal ihracaatı ve yabancı
yatırımlar toplamının % 5‟inin yolsuzluğa gittiği varsayıldığında,
1992 yılında 950 milyar dolar üzerinden 47 milyar doların yolsuzluk yoluyla çalındığı hesaplanmaktadır.
Avrupa Birliği açısından yolsuzluğun miktarı topluluk bütçesinden yapılan dolandırıcılık tahminlerinden hareketle değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır. Sözkonusu miktar 50-75 milyar Fransız Frangı olarak tahmin edilmekte ve bu dolandırıcılıkların önemli bir
bölümü rüĢvet ve irtikap suçları iĢlenerek gerçekleĢtirilmektedir. 27
Yolsuzluk ve rüĢvet, karapara aklamayla sıkı Ģekilde bağlantılıdır. Çünkü ilk olarak, yolsuzluk ve rüĢvet parası çamaĢır makinelerindeki kirli paranın geri kalanı ile birlikte aklanmaktadır. Diğer
taraftan, suç örgütleri amaçlarına ulaĢmak için gerektiğinde güç
kullanmadan önce Devleti, ekonomik sektörleri ve malî yetkileri
yolsuzluk ve rüĢvet silahıyla etkisizleĢtirmeyi denemektedir. Ayrıca
karmaĢık bir karapara aklama iĢlemi, maaĢ ya da komisyon karĢılığı çalıĢan çok sayıda malî aracının iĢtiraki olmadan gerçekleĢtirilemez. Dolayısıyla karapara aklama, oluĢumunda bile bir rüĢvet
biçimidir.
Örgütlü suç faaliyetlerinin katalizatörü olan rüĢvet ve
karapara aklama suçları, ortak olarak görünüĢte mağdur oluĢturmamakta ve güçlü sosyal aktörler kullanmaktadır. Belli baĢlı örgütlü suç grupları zenginliklerini ve geliĢmelerini bu tehlikeli rüĢvet ve
karapara aklama ikilisine borçludurlar.
26
Marc DEBARE, Les Milliards de l‟ombre, l‟économie souterraine,
HATIER, Paris 1992, s.64.
27
Eric ALT-Irèn LUC, La lutte contre la corruption, que-sais-je, Paris
1997,s.37.
72 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
RüĢvet, karapara aklamayı korurken, o da rüĢveti beslemektedir. Bu malî sarmal da ekonominin giderek artan biçimde
kriminilazasyonuna yol açmaktadır.28
Amacı dünya çapında yolsuzlukla mücadele etmek olan „ uluslararası ġeffaflık‟ adlı bir sivil toplum örgütü birkaç yıldır bir “ yolsuzluk endeksi” hazırlayıp yayınlamaktadır.
1998 yılı “Yolsuzluk endeksi” nde 85 ülke arasında, Türkiye
3.4 puanla 54. sırada ve ortanın altında yaralamaktadır. Danimarka
10 puanla en temiz ülke olarak birinci sırada bulunmaktadır. Türkiye‟ye puan olarak en yakın ülkeler, Latin Amerika, Doğu Asya
ülkeleri ve eski sosyalist diğer bir anlatımla, piyasa ekonomisiyle
yakın geçmiĢte tanıĢmıĢ olan ülkelerdir. Endeksin öbür ucunda,
yani en temiz ülkeler arasında, kapitalizmin beĢiği Kuzey Avrupa
ülkeleri bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri arasında yolsuzluk
güneye ve doğuya gittikçe artmaktadır. Yolsuzluğun en yaygın olduğu AB ülkelerinin Yunanistan (36.) ve Ġtalya (39.)olduğu görülmektedir. Ġtalya‟da, günümüzde 20.000 den fazla yolsuzluk vakası
nedeniyle 5 000 den fazla kiĢinin soruĢturmasının sürdüğü belirtilmektedir.29
Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti de Ġtalya ile aynı düzeyde bulunmaktadır.
Yolsuzluk endeksini ilk olarak değerlendiren IMF uzmanlarının yaptığı bir çalıĢma konunun sadece ahlaki bir sorun olmakla
kalmayıp, ciddi ekonomik etkileri bulunduğunu göstermektedir.
Yolsuzluk endeksi ülkelerin milli gelirlerindeki büyüme ile kıyaslandığında sonuç, yolsuzluğu hızlı büyümenin bir yan ürünü olarak
görenler için ĢaĢırtıcı çıkmıĢtır. Yolsuzluk arttıkça ülkelerin büyüme oranları düĢmektedir. Rakama dökülecek olursa, Türkiye eğer
geçen 15 yıl içerisinde, endekste 17. Sırada bulunan ABD ya da
28
THIERRY J.-P. , a.g.e., s.90.
29
Gherardo COLOMBO, La corruption en Italie, La corruption
internationale, colloque du Nouvel Observateur Paris 1999, s.35.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 73
Avusturya kadar temiz bir toplum olsaydı, milli geliri her yıl yüzde
1 daha fazla artacaktı.
Yolsuzluğun ikinci önemli sonucu kamu harcamaları alanında
görülmektedir. IMF‟nin araĢtırmasına göre, yolsuzluk eğitim harcamalarını olumsuz etkilemektedir. Yolsuzluk endeksinde yüksekte
bulunan ülkelerin milli gelire oranla eğitime daha az kaynak ayırdıkları ortaya çıkmaktadır.
Aynı örgütün raporuna göre Türkiye‟nin yolsuzluk endeksindeki sıralaması 1999 yılında da değiĢmemiĢtir: Bu defa, Uluslararası Yolsuzluk Endeksi`nde Türkiye, 99 ülke arasında Filipinler ile
birlikte 54. sırada yer almıĢtır. Ticaretle uğraĢanlar, risk analistleri
ve genel olarak halkın yolsuzluk algılamasını gösteren ve 10 (çok
temiz) ile 0 (yolsuzluğa çok bulaĢmıĢ) derece arasında değerle gösterilen 99 yılı sonuçları Ģöyledir: 1- Danimarka 10.0, 2- Finlandiya
9.8, 3- Y.Zelanda 9.4, Ġsveç 9.4 5- Kanada 9.2, Ġzlanda 9.2, 7- Singapur 9.0, Hollanda 9.0, 9- Ġsviçre 8.9 Norveç 8.9, 11Lüksembourg 8.8 12-Avustralya 8.7, 13-Ġngiltere 8.6, 14-Almanya
8.0, 15-Hong Kong 7.7 Ġrlanda 7.7, 17-Avusturya 7.6, 18-ABD 7.5
19-ġili 6.9, 20-Ġsrail 6.8, 21-Portekiz 6.7, 22-Fransa 6.6, Ġspanya
6.6, 24-Botsvana 6.1, 25-Japonya 6.0, Slovenya 6.0, 27-Estonya 5.7
28-Tayvan 5.6, 29-Belçika 5.3 Namibya 5.3, 31-Macaristan 5.2 32Kostarika 5.1 Malezya 5.1 34-Güney Afrika 5.0, Tunus 5.0 36Yunanistan 4.9, Mauritius 4.9 38-Ġtalya 4.7, 39-Çek Cum. 4.6, 40Peru 4.5, 41-Ürdün 4.4, Uruguay 4.4 43-Moğolistan 4.3, 44Polonya 4.2, 45-Brezilya 4.1, Malavi 4.1, Fas 4.1, Zimbabve 4.1 49El Salvador 3.9 50-Jamaika 3.8, Litvanya 3.8, G.Kore 3.8 53Slovakya 3.7 54-Filipinler 3.6, TÜRKĠYE 3.6 56-Mozambik 3.5,
Zambiya 3.5 58-Beyaz Rusya 3.4, Çin 3.4, Letonca 3.4, Meksika 3.4,
Senegal 3.4 63 -Bulgaristan 3.3, Mısır 3.3, Gana 3.3, Makedonya
3.3, Romanya 3.3 68-Guatemala 3.2, Tayland 3.2 70-Nikaragua 3.1
71-Arjantin 3.0 72-Kolombiya 2.9, Hindistan 2.9 74-Hırvatistan 2.7
75-FildiĢi sahili 2.6, Moldova 2.6, Ukrayna 2.6, Venezuela 2.6, Vietnam 2.6 80-Ermenistan 2.5, Bolivya 2.5 82-Ekvator 2.4, Rusya
74 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
2.4 84-Arnavutluk 2.3, Gürcistan 2.3, Kazakistan 2.3 87-Kırgızistan
2.2, Pakistan 2.2, Uganda 2.2 90-Kenya 2.0, Paraguay 2.0, Yugoslavya 2.0 93-Tanzanya 1.9 94-Honduras 1.8, Özbekistan 1.8 96Azerbaycan 1.7, Endonezya 1.7 98-Nijerya 1.6 99-Kamerun 1.5
1999 yılında ilk kez yapılan ve 19 önde gelen ihracatçı ülkeyi
kapsayan 1999 RüĢvet Verenler Endeksi (BPI), 14 yükselen piyasa
ülkesindeki 770`den fazla önemli Ģirkette, ticaret odalarında, yeminli muhasebe firmalarında, ticari bankalarda ve hukukî uygulamalarda bulunan yöneticilere yüksek düzey resmi yetkililere rüĢvet
verme yatkınlığıyla ilgili sorular yöneltilerek hazırlandı. Derecelendirmede ihmal edilecek düzeyde algılanan rüĢvet olayları (10), çok
yüksek rüĢvet olayları ise (0) olarak gösterilmiĢtir: Bu derecelendirme sonucunda sıralama Ģöyle gerçekleĢti:
1- Ġsveç 8.3 2- Avustralya 8.1 3- Kanada 8.1 4-Avusturya 7.8 5Ġsviçre 7.7 6- Hollanda 7.4 7- Ġngiltere 7.2 8-Belçika 6.8 9-Almanya
6.2 10-ABD 6.2 11-Singapur 5.7 12-Ġspanya 5.3 13-Fransa 5.2 14Japonya 5.1 15-Malezya 3.9 16-Ġtalya 3.7 17-Tayvan 3.5 18-G.Kore
3.4 19-Çin (Hong Kong dahil) 3.1. ” 30
30
Aynı rapora iliĢkin haber ve değerlendirme bir gazete de de Ģöyle
yeralmıĢtır:“Uluslararası ġeffaflık Enstitüsü'nün, 85 ülkeyi kapsayan
'Yolsuzluk Raporu'nda Türkiye sınıfta kaldı. Türkiye 3.4 puanla, yolsuzluklar konusunda dünyadaki en kötü ülkeler arasında yer aldı.
Amerika'nın Sesi Radyosu, Washington ve Berlin'de aynı anda açıklanan
raporda bir çok ülkede rüĢvet, iktidar gücünün çıkarlar doğrultusunda
kullanılması ve yolsuzlukların oranının oldukça yüksek çıktığını duyurdu.
ĠĢ dünyası, akademisyenler ve hükümet liderlerini biraraya getiren, kâr
amacı gütmeyen, siyaset dıĢı kuruluĢ olarak kabul edilen enstitünün bu
yılki raporu, yolsuzluk, rüĢvet ve iktidar mensuplarının kendi çıkarlarını
düĢünerek hareket etmelerinin rekor düzeye ulaĢtığını gösterdi. 85 ülkedeki durumun ele alındığı rapor konusunda Enstitü BaĢkan Yardımcısı
Frank Wolger, bu yılki durumu çok kötü olarak değerlendirdi ve Ģöyle
dedi:
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 75
29.1.2001 tarihli medya’da yeralan haberlere göre,Türkiye, yolsuzluklar ve yolsuzlukların ülke ekonomisine verdiği
zarar bakımından dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Türkler,
yolsuzluklar nedeniyle normalden yüzde 36 oranında fazladan vergi ödemek zorunda kalıyor.
Price Waterhouse Coopers (PWC) tarafından geliĢtirilen endekse göre Türkiye, yolsuzluklar ve yolsuzlukların ülke ekonomisi''Bu yılki endeks, yeryüzüne hâkim olan çok sayıdaki yolsuzluk konusunda uluslararası toplum ve birçok hükümet için uyarı teĢkil etmelidir.
Demokrasinin sağlanması, yoksulluk ve insanların eziyet çekmesinin önlenmesi, yatırımların durmaması, kalkınma yolundaki ülkelere Batı sermayesinin akması ve kalkınma yardımlarının sürmesi bir çok ülkede yolsuzlukların önlenmesine bağlıdır.''
Yolsuzlukların hiç rastlanmadığı ülkelere 10 tam puan veren enstitü,
Türkiye'yi 3.4 puanla 'Yolsuzluğun oldukça yaygın olduğu ülkeler' sınıfına dahil etti. Tam puan verilen ve hiç yolsuzluk görülmeyen ülkenin Danimarka olduğu açıklanırken, bunu biraz daha düĢük puanla Ġsveç izledi.
Yolsuzluğun en yoğun olduğu ülke 1.4 puanla Kamerun olurken, ABD'ye
10 üzerinden 7.5 puan verildi.
AraĢtırmaya dahil edilen ülkelerin yüzde 60'ının 5'in altında puan almasının kaygı verici olduğu vurgulandı. Bir çok Latin Amerika ülkesinin
yanısıra, Doğu Avrupa ülkelerinde de durumun kaygı verici noktada olduğu, Rusya'nın yolsuzluk notunun 2.4'e kadar düĢtüğü açıklandı. Enstitü yöneticisi Wolger, bir çok ülkede iĢ yapan Ģirketlerin siyasi ve idarî
yolsuzluklarla mutlaka mücadele etmesi gerektiğini kaydetti ve Ģöyle dedi:
“ĠĢadamlarının yapması gereken ilk iĢ, rüĢvet dağıtmaya son vermek
olmalı. En büyük rüĢveti uluslararası Ģirketler ihalele kazanmak için dağıtıyor.
Ülke dıĢında rüĢvet dağıtımı sadece ABD yasalarına göre suç oluĢturuyor. ABD'de yabancı ülkelerde rüĢvet dağıtan Amerikan Ģirketlerine ağır
para cezaları veriliyor. Yolsuzlukla mücadelede hükümetlere görevler
düĢüyor. Ülkede rüĢvetin yaygın olduğu kanısı yabancı Ģirketlere hâkim
olursa sermaye akıĢının buraya akması zarar görür. RüĢvetin yaygın olduğu birçok ülke ise bu sermayeye ihtiyaç duyuyor.” (Hürriyet Gazetesi
12/08/1999 12:00 )
76 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ne verdiği zarar bakımından 35 ülke arasında dördüncü sırada
bulunuyor. PWC'nin yayımladığı “Opacity” (Ģeffaflık) isimli çalıĢmaya göre, dünya genelinde ekonomik ve coğrafi özelliklere göre
seçilmiĢ 35 ülke sıfırdan 150 puana kadar puan verilerek değerlendirildi. Bu sıralamada 74 puan alan Türkiye dördüncü olurken,
yolsuzlukların en fazla olduğu ve Ģeffaf olmayan Çin, birinci sırada
yer aldı.
Çin'i, Rusya, Endonezya ve Türkiye'nin izlediği endekse göre,
Ģeffaf ve yolsuzlukların en az olduğu ülke Singapur oldu. Bu listenin üst sıralarında bulunan ve aralarında Türkiye'nin de yer aldığı
ülkeler, uluslararası borçlanmalarda fazladan risk maliyeti ödüyorlar.
Sıralamada dördüncü olan Türkiye, yolsuzluklar nedeniyle
yüzde 36 oranında fazladan vergi ödemek durumunda kalıyor.
ÇalıĢmaya göre, devletin gelir kaybı ve kaynak israfı nedeniyle
yolsuzluklar, ekonomilerde gizli bir vergi gibi mali yük oluĢturuyor.
ġeffaflığın ve kurumsal düzenlemelerin geçerli olması dolayısıyla
yolsuzluğun yüksek olmaması durumunda, Türkiye gibi ülkeler her
yıl yüzde 36 oranında daha az vergi yükü ile karĢı karĢıya kalacak.
ÇalıĢmaya göre, 1998 ve 1999 yıllarında yolsuzlukların listedeki ülkelere maliyeti 160 milyar dolardan fazla bir rakama ulaĢtı.
Opacity çalıĢması, uluslarararası yatırımcılar ve ülke yönetiminde bulunanlara, ülkelerin durumları hakkında bilgi alabilmelerine imkan veriyor. ÇalıĢmada, “iĢ hayatını güvence altına alan
yasal düzenlemeler, makro ekonomik politikalar, Ģirketlerin rapor
yapıları, yolsuzluk, hükümet düzenlemeleri” olmak üzere beĢ test
alanı bulunuyor. Bu testlerin sonuçlarına göre, ülkelerin Ģeffaflık ve
yolsuzluklar açısından nerede olduğu belirleniyor.
Her yerde hükümetler yolsuzluğa bulaĢan kamu görevlilerince
hazinelerinden çalınan fonları araĢtırmaktadır. Bunlara Brezilya,
Haiti, Ekvator, Pakistan, Panama ve Peru örnek verilebilir. Aranan
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 77
para bu kitapta anlatılan tekniklerle aklanmakta ve bulunması
zorlaĢmaktadır.
Yolsuzluğun en yaygın ve bilinen biçimi ve nerede ise onunla
eĢ anlamlı olan rüĢvettir. RüĢvet siyasal yapıyı, devletin ve idarenin
yasallığını ve saygınlığını zedeler. Kamu yönetimi felce uğrar ve
pahalılaĢır.
RüĢvetin olumsuz bir çok etkisinin yanısıra, en önemli etkisi
evrensel, dokunulmaz ve eĢitlik içinde kullanılması gereken “insan
temel hak ve özgürlükleri” alanını kısıtlamasıdır. RüĢvet demokraside tüm bireylerin “eĢitliği” ilkesini ortadan kaldırmaktadır. Çünkü, öncelikle kamu mallarına ve olanaklarına eĢitlik içinde ulaĢabilme imkanı ortadan kalktığından, kamusal makamları, küçük bir
grubun, hak ve yetkileri gerçek sahibi olan halkın elinden aldığı bir
tür ayrıcalıklı yerlere dönüĢtürmektedir.
Diğer yandan rüĢvet, yasal otoriteye karĢı duyulan saygıya büyük zarar verir. Bunun sonucu olarak da, siyasi otorite halkın desteğinden yoksun kalır; hükümet ile vatandaĢlar birbirine yabancılaĢır.
RüĢvet; ekonomik, siyasi ve sosyal geliĢmeyi tahrip etmektedir. Gerek ülke ölçeğinde, gerekse dünya genelinde gelir dağılımı
dengesizlikleri veya bölgelerarası kalkınmıĢlık farklarına yol açmaktadır.
RüĢvetin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. RüĢvet nedeniyle öncelikle kamu yatırımlarının maliyeti artmaktadır. Ayrıca
ekonomik belirsizlik pekiĢmektedir. RüĢvet, ekonomide kaynakların verimli bir Ģekilde kullanımını sekteye uğratmakta, uzun vadeli
yerli ve yabancı yatırımları frenlemekte, rant sağlamaya yönelik
faaliyetler teĢvik edilmekte, sektörel öncelikler ve teknolojik tercihler olumsuz yönde etkilenmektedir. RüĢvet olgusu bir çok Ģirketi
78 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
resmi sektör dıĢına itmekte, böylece kayıtdıĢı ekonomi büyümekte
ve büyük vergi kayıplarına yol açmaktadır.31
RüĢvet de, klasik bir yeraltı faaliyetidir. Aynı zamanda, aĢağıdaki haberde görüleceği üzere evrensel bir sorundur. “Japonya‟da
önde gelen 9 ticari bankanın baĢkanı, gizli bilgi sağlamak amacıyla Japonya Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası yetkililerine rüşvet verildiğinin ortaya çıkmasıyla patlayan skandaller için özür
dilediler.
MitsubiĢhi Bankası, Fuji Bank, Dai-Ichi Kangyo Bank, Sakura
Bank Ltd, Asahi Bank, Sumitomo Bank, Sanwa Bank Ltd,
Ġndustrial Bank of Japan ve Long-Term Credit Bank of Japan baĢkanları, Japonya Parlamentosu Maliye Komitesi toplantısında yaptıkları ortak açıklamada, kuruluĢlarının Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası‟nda rüĢvet skandallarına karıĢması nedeniyle özür
dilediklerini bildirdiler.
Japonya‟da patlak veren rüĢvet skandalı dolayısıyla, Maliye
Bakanı ile Merkez Bankası BaĢkanı ve bazı yetkililer istifa etmek
zorunda kalmıĢtı.”(Anadolu Ajansı, 7.4.1998)
Almanya eski baĢbakanı Helmut Kohl‟ün kamuoyu önündeki
itirafları ve Hristiyan Demokrat partinin ifĢaatları, parti hesaplarında kaynağı bilinmeyen milyonlarca markın bulunduğunu ortaya
koydu. Alman Adli Polisi ülke ekonomisindeki gizli komisyonların
miktarının 17 milyar Fransız Frangı olduğunu tahmin etmektedir. 32
Uluslararası ticari iĢlemlerde rüĢvet özellikle geliĢmekte olan
ülkelerin ekonomik kalkınma ve demokratikleĢme çabalarına engel
olmaktadır. Ticari iĢlemlerde rüĢvet serbest Pazar Ģartları altında
rekabeti ortadan kaldırmakta dolayısıyla geliĢmiĢ pazarlar oluĢamamaktadır. Dolayısıyla yeterli yatırım yapılamamakta ve toplumun genel ekonomik geliĢmiĢliği düĢük bir seviyede kalmaktadır.
31
Ahmet Fazıl ÖZSOYLU, Yeraltı Ekonomisi, Ankara 1999, s.114.
32
Eva Joly, notre affaire à tous, s.180.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 79
En tanınmıĢ rüĢvet Ģekilleri, bahĢiĢ, küçük ya da büyük hediyeler,
bazen sözleĢme üzerinden komisyon alınması, en baĢta büyük uluslararası ticari sözleĢmelerde (anahtar teslimi fabrika, uçak satıĢları
vs.) gündeme gelmektedir.
Birkaç büyük rüĢvet olayından sonra ABD, 1977‟de Foreign
Corrupt Act‟ı kabul etti. Böylece, Amerikan Ģirketlerinin Ģahsi
ödemeler ya da politik oluĢumlara verilen paralarla yabancı yetkilileri etkilemeleri, yani yabancı kamu görevlilerine rüĢvet verilmesi
suç haline geldi. ABD dıĢındaki ülkelerin mevzuatlarında yabancı
kamu görevlilerine verilen rüĢvetin suç sayılmaması, OECD bünyesinde ve ABD öncülüğünde bu konuda bir takım çalıĢmaların baĢlatılmasına yol açtı.
OECD Konseyinin 1994 yılındaki tavsiye kararı çerçevesinde
üye ülkelerin rüĢvetle mücadele konusundaki mevzuatları ve aldıkların tedbirler incelenmiĢtir. 1996 yılında rüĢvetin vergiden düĢülmesinin önlenmesi konusundaki tavsiye kararı çerçevesinde, “komisyon” kisvesi altında verilen rüĢvetin masraf olarak görülme
olanağının bulunduğu çeĢitli ülkeler(Avustralya, Avusturya, Ġrlanda, Almanya, Fransa, Lüksembourg, Hollanda, Yeni Zelanda Portekiz ve Ġsviçre) iç mevzuatlarında gerekli değiĢiklikleri yapmaya
baĢlamıĢtır.
OECD üyeleri arasında oluĢan görüĢ birliği çerçevesinde
OECD Bakanlar Konseyi‟nin 1997 mayıs ayındaki toplantısında
uluslararası ticari iĢlemlerde rüĢvetin önlenmesi amacıyla bu tip
rüĢvetin ceza yasaları çerçevesinde suç kapsamına alınması için üye
ülkelerin iç mevzuatlarında düzenleme yapılması yönünde bir tavsiye kararı alınmıĢ, ayrıca rüĢvetle koordineli bir Ģekilde mücadele
amacıyla uluslararası bir sözleĢme hazırlanmasına karar verilmiĢtir. Gerekli çalıĢmaların 1997 yılı içinde tamamlanmasını müteakip
“Uluslararası Ticari ĠĢlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen
RüĢvetin Önlenmesi SözleĢmesi” 17 Aralık 1997 tarihinde Paris‟te
imzalanmıĢtır. Türkiye‟nin de aralarında bulunduğu 30 ülke tarafından imzalanan SözleĢme, en büyük ihracat payına sahip OECD
80 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
üyesi 10 ülkenin birleĢik toplam ihracatının en az %60‟ını temsil
eden beĢinin (ABD, Ġngiltere, Almanya, Japonya ve Kanada ) onay
belgelerini tevdi etmeleri ile, 15 ġubat 1999 tarihinde yürürlüğe
girmiĢtir. SözleĢme imza atan ülkelerin çoğunluğu tarafından onaylanmıĢ bulunmaktadır. Türkiye ise, bu sözleĢmeyi 1 ġubat 2000
tarih ve 4518 sayılı yasa ile onaylamıĢtır(R.G. 6 ġubat 2000,
No:23956).33
Adalet Bakanlığınca anılan SözleĢmenin iç hukuka uyarlanmasına iliĢkin olarak hazırlanan ve T.C.K.‟nun 211. maddesindeki rüĢvet tanımını yabancı kamu görevlilerine de geniĢleten yasa tasarısı
da TBMM‟ne sunulmuĢtur. Yasa ayrıca T.C.K‟nun 211-220. maddelerinde düzenlenen yolsuzluk suçlarını da karapara aklama suçunun öncül suçları arasına almaktadır.
SözleĢme rüĢvet verme ya da rüĢvet sözü verme suçu ile ilgili
olup rüĢvet alma suçunun cezalandırılması her ülkenin kendi iç
mevzuatına bırakılmıĢtır.
SözleĢme uyarınca yabancı devlet memuruna rüĢvet veren kiĢinin vatandaĢı olduğu devlet tarafından kendi devlet memuruna
rüĢvet veren kiĢi gibi, etkili, orantılı ve caydırıcı ve hapis cezasını
içeren cezalarla cezalandırılması gerekmektedir.
Kendi kamu görevlisine rüĢvet verilmesini, karapara aklama
suçu için müsnet suç(öncül suç) kabul eden taraf devlet bunu yabancı kamu görevlisine rüĢvet verilmesi durumu içinde uygulayacaktır.
Yine SözleĢme hükümleri gereği, her Taraf devlet anılan suç
kendi ülkesinde iĢlendiğinde yargı yetkisini kullanmakla yükümlü33
1.1.2001 tarihi itibariyle SözleĢmeye Taraf Devletler; ABD., F. Almanya,
Japonya, Fransa, Ýngiltere, Ġtalya, Kanada, Güney Kore, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Ġspanya, Ġsviçre, Ġsveç, Meksika, Avustralya, Danimarka, Avusturya, Norveç, Ġrlanda, Finlandiya, Polonya, Portekiz, Macaristan, Yeni Zelanda, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ve Ġzlanda ve Türkiye.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 81
dür. VatandaĢı ülke dıĢında suç iĢlediğinde vatandaĢlık ilkesine
göre bunu cezalandırabilen ülkeler, rüĢvet suçu ülke dıĢında vatandaĢı tarafından iĢlendiğinde de yargı yetkisine sahip olmak için
gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. SoruĢturma ve kovuĢturma
her taraf ülkenin kendi kuralları çerçevesinde yapılacaktır.
SözleĢme adlî yardımlaĢma ve iadeye iliĢkin hükümler de
içermektedir.
RüĢvetle mücadele konusu Avrupa Konseyi‟nin de öncelikleri
arasına girmiĢtir. Avrupa Konseyi tarafından Malta‟nın baĢkenti La
Valetta‟da 1994 yılında gerçekleĢtirilen 19. Avrupa Adalet Bakanları
Konferansı‟nda alınan karar doğrultusunda bünyesinde, “RüĢvete
KarĢı Çok Yönlü Mücadele grubu” oluĢturulmuĢ ve bu grubun çalıĢmaları sonucunda,
-“RüĢvete KarĢı Eylem Programı”
-“RüĢvetle Mücadele Ceza SözleĢmesi” (27 Ocak 1999 tarihinde imzaya açılmıĢtır.)
-Ulusal düzeyde alınacak tedbirler için 20 maddelik yönlendirici ilkeler belgesi ( Kasım 1997‟de yapılan 101. Dönem Bakanlar
Komitesi‟nde onaylanmıĢtır.)
-RüĢvete KarĢı Devletler Grubu AnlaĢmasını
hazırlanmıĢtır.
SözleĢme‟nin 24. maddesi ile, Taraf ülkelerin SözleĢme hükümlerini iç mevzuatlarına ithal etmeleri, ile uygulamalarını izleme
amaçlı FATF tipi bir takip mekanizması niteliğinde “RüĢvete KarĢı
Devletler Grubu” (Groupe d‟Etats Contre la Corruption-GRECO)
oluĢturulmuĢ olup, 1 Mayıs 1999 tarihinden itibaren çalıĢmalarına
baĢlamıĢtır.
Anılan eylem grubu ceza sözleĢmesinin ardından “RüĢvete
KarĢı Özel Hukuk SözleĢmesi”ni hazırlamıĢtır. Toplam 20 maddeden ibaret sözleĢme özel hukuk alanındaki iliĢkilerde ortaya çıkan
rüĢvet olaylarında alınacak önlem ve yaptırımları düzenlemektedir.
82 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
VII- BAZI ULUSLARARASI ÖNEMLĠ KARAPARA AKLAMA OPERASYON VE DAVALARI
1.BCCI DAVASI
Pakistan kökenli Agha Hasan Abedi tarafından 1972 yılında
kurulan “Uluslararası Kredi ve Ticaret Bankası” -BCCI (Bank of
Credit and Commerce International)-on yıl sonra 1982‟de Dünyanın 47. büyük mevduat bankası olmuĢtu. 80‟li yılların sonunda ise
Lüksembourg‟da kurulu bir holdingin çatısı altında 29 banka, bütün dünyaya yayılmıĢ 400 Ģube ve 73 ülkede malî Ģirketlere sahip
bir finans devi haline gelmiĢti. 1988 Ekiminde Avrupa Bölge müdürü, Fransa ve Bahama müdürleri ve Latin Amerika yönetici ve yönetici yardımcısı ile, Bankanın Panama sorumlusunun aralarında
bulunduğu grubun 9 yöneticisi ABD‟de uyuĢturucudan gelen
karaparayı Medellin Karteli hesabına, Kolombiya‟da aklamakla
suçlandı. Bankaya sızan iki ABD‟li ajan 2 yıl boyunca gerekli delilleri toplamıĢlardı. BCCI aynı zamanda Panama diktatörü
Noriega‟nın ülkesinden kaçırdığı fonları da yönetiyordu.
ABD‟ndeki davada BCCI suçlu bulundu ve 15 milyon dolar para cezasına mahkum edildi. 6 yöneticisi ise tecilli hapis cezalarına
çarptırıldı.
BCCI 7 temmuz 1991 tarihinde bulunduğu tüm ülke makamlarınca kapatıldı.
2.MARGARITA DAVASI
22 Kasım 1995‟de Paris Asliye Mahkemesinin 11. Ceza Dairesine, uyuĢturucudan elde edilen karapara aklamaya iliĢkin ilk dava
açılmıĢtır. Her Ģey 1993 ekim ayında Amerikan Gümrük idaresinden gelen bir bilgi yazısıyla baĢlamıĢtır. Gelen bilgiye göre, Cali
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 83
Kartelinin karaparalarını aklayan Kolombiya uyruklu Jaime Botero
diye birisi Paris‟te bulunmaktaydı.
Ġlk anda soruĢturmacılar, bu amaçla alınmıĢ bir yelkenli, filosu
sayesinde yüzlerce kilo kokainin Ġspanya ve Fransa istikametine
taĢınmasının organize edildiğini açığa çıkardılar.
Uyuturucu satıĢından gelen fonların bir kısmı kaçakçılık için
gerekli araç ve malzeme alımında kullanılmıĢtı. Çünkü polisin ortaya çıkardığına göre, Kokainin nakli Kolombiya‟dan itibaren gemilerle baĢlıyordu. Yelkenliler balıkçı sandalları yardımıyla denizde
yüklenip boĢaltılıyordu. UyuĢturucu Meksika‟dan Antillere doğru
uçaklarla naklediliyordu. Orada çift motorlu uçaklardan 25 kiloluk
balyalar halinde denize boĢaltılıyor, daha sonra toplanarak Ġspanya
ya da Fransa‟ya doğru taĢınıyordu.
Bir seferde, tek gemi 1,1 tona kadar kokain taĢıyabiliyordu. Avrupa‟nın batısındaki sakin plajlara boĢaltılan uyuĢturucu arabalara
yükleniyor ve Avrupa pazarına sürülmeyi beklemek üzere sakin
villalarda ya da garajlarda stoklanıyordu.
Toplanan paranın önemli kısmı tersi yoldan Kolombiya‟ya gidiyordu. Zarflara, ayakkabı kutularına ya da spor çantalara doldurulmuĢ marklar, liretler, pezatalar ya da fransız frankları ilkin Marsilya‟daki -müĢterilerinin kimliklerini tespit etmeyi ihmal eden ve
“iyi müĢterilere” yüksek bir dolar kuru uygulayan-bir döviz bürosunda dolara çevriliyordu. Daha sonra dolarlar Atlanta‟da bulunan
hayali Ģirket hesaplarına aktarılmak üzere Paris‟teki malî kuruluĢlara yatırılıyordu.
Fransa‟da 60‟ı aĢkın kiĢinin tutuklanması 28 Haziran 1992‟de
baĢladı. 10 ocak 1996 tarihli bir kararla baĢlıca failler 10 yıla kadar
varan hapis cezalarına çarptırıldılar. Mahkeme, karaparanın uyuĢturucu kaçakçılığından geldiğinin ispatlandığını ve Ģebeke üyelerinin paranın kaynağını bilmemelerinin mümkün olmadığını göz
önüne aldı. Belirtelim ki, suç örgütü tarafından kullanılan gemilerin birinde, hazırlanmıĢ bir gizli bölmede 15 500 dolar ve 30 litrelik
84 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
222 yeni seyahat çantası ele geçirildi. 1994 yılı haziranındaki bir
operasyonda olayın tümüne karıĢan genç bir Kolombiya‟lının Paris‟deki evinde 40 kg kokain yakalanmıĢtı.
3. BASCO-LANDAISE DÖVĠZ ġĠRKETĠ DAVASI
Aynı Mahkemedeki bu dava Margarita olayının tersine 17 Nisan 1996‟da beraatle sonuçlanmıĢtır.
1978‟de Paris‟te “Genel Kambiyo ġirketi”adlı bir Ģirket kurulmuĢtur. Ġsminden de anlaĢılacağı üzere bu bir döviz bürosudur.
Yöneticilerinin etkisiyle bu ilk büro faaliyetlerini ilk olarak, Cenevre‟de kurulu INTERAF anonim Ģirketi vasıtasıyla, ardından
Bayonne‟da baĢka bir büro, “Basco-landaise kambiyo bürosu” kurarak geliĢtirmiĢtir.
Böylece oluĢan grubun özelliği bir suç örgütü ya da kartelle
her türlü bağdan tamamen bağımsız hizmet veren bir kuruluĢ olarak görünmekte oluĢuydu.
Bununla beraber bu organizasyon bir karapara aklama iĢlemini tanımlayan kriter ve ihtiyaçlara mükemmel Ģekilde cevap veriyordu. Bu kriterleri hatırlayalım: bir yada birkaç banka transfer
iĢlemi yardımıyla ve gerçek lehdarın kimliğini ve iĢlemlerin gerçekliğini gizleyen sırrın sağlanması yoluyla gelirlerin kaynaklarının
gizlenmesi ya da nakitlerin farklı nitelikte varlıklara dönüĢtürülmesi.
Ġddia makamına göre, üç Ģirketin yasal yüzü profesyonel bir
karapara aklayıcının hizmetlerini gizliyordu.
Sistem genel hatlarıyla Ģöyle iĢliyordu: Bayonne Bürosu ilkin
Ġspanya‟dan gelen pezataları topluyor ve onları anonim olarak
Fransız franglarına çeviriyordu, Sonra fonlar Genel Kambiyo ġirketi‟nin ya dövize ya da altın külçesine çevirdiği Paris‟e gönderiliyor
Altının büyük bölümü aracının INTERAF SA olduğu Ġsviçre‟de
gerçekleĢiyordu. Elbette soruĢturmacılar, çok sayıda uyuĢturucu
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 85
kaçakçısının bu kuruluĢ ağının hizmetlerine baĢvurduğunu kanıtladılar. Ama yöneticiler, müĢterilerinin malî idarelerinin haberi
olmadan altın satın almayı arzulayan Ġspanyol kuyumcular olduğunu, iĢlem yaptıkları fonların kaynağını bilmediklerini iddia ettiler.
Mahkeme sanıkların beraatine karar verdi. Çünkü mahkemeye
göre, karapara aklama suçunun manevi unsuru yani yöneticilerin
uyuĢturucu trafiğini bildikleri yeterince kanıtlanamamıĢtır. Dava
istinaf mahkemesine götürülmüĢtür.
4.FRANCLIN JURADO DAVASI (1990-1996)
ABD‟de son zamanlarda karapara aklama suçundan verilen
mahkumiyetlerin en meĢhuru, sadece Cali Kartelinin önemli miktarda karaparasını aklamakla kalmayıp karaparayı aklamak için iyi
ve ustaca bir plan ortaya koyan Harward mezunu Kolombiyalı ekonomist Franclin Jurado‟nunkidir. Jurado 1990 yılında
Lüxembourg‟da tutuklandı. Polis üzerinde Lüxembourg‟dan BudapeĢte‟ye 16 ayrı yere yayılmıĢ 115 banka hesabına ve karapara aklama stratejisine iliĢkin bilgiler içeren disketler ele geçirdi.
Karapara aklama stratejisi, karaparayı” yüksek risk seviyesinden en
aĢağı risk seviyesine”geçirmek için titizlikle hazırlanmıĢ aĢamaları
içeriyordu 5 aĢama Ģunlardı:
-Ġlk mevduat hesabının açılması, bu karapara hala kaynağına
yakın olduğu için en riskli aĢamada Panama kullanılmıĢtır.
-Fonların Panama‟dan Avrupa‟ya doğru transfer edilmesi. Üç
yıl boyunca Jurado fonların dolar olarak Panama‟dan 9 Avrupa
ülkesindeki (Almanya, Avusturya, Danimarka, Fransa, Macaristan,
Ġtalya, Lüxemburg, Monako, Ġngilitere) yüzlerce banka hesabına
transferini koordine etti. Mevduatlar 50 bin ile 1 milyon dolar arasındaydı.
-Avrupa vatandaĢlarının isimlerine açılmıĢ hesaplara transfer.
Bir yorumcunun gözlemlediği gibi, Peterr Hofman, Hannika
Schmidt gibi Avrupalı isimler adına açılmıĢ yeni hesaplara transferi
86 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yoluyla hesap sahiplerinin uyrukluklarını gizleme amacını taĢıyordu. Böylece hesapların yetkililer tarafından Kolombiyalı veya Ġspanyol isimler adına açılan hesaplar gibi sıkı Ģekilde denetlenmesinden kurtulunuyordu.
-Hiç bir Ģüphe uyandırmayan ve malvarlıkları üzerine coğrafi,
hukukî, politik ya da psikolojik hiç bir soruĢturma gerekçesi mevcut olmayan Avrupalı tabela Ģirketlere transfer.
-Avrupalı tabela Ģirketler tarafından gerçekleĢtirilen restoran,
inĢaat Ģirketleri ilaç kuruluĢları ve gayrimenkul Ģirketleri gibi
Santacruz‟da ki yasal iĢlere yapılan yatırımlar aracılığıyla fonların
Kolombiya‟ya geri dönmesi. AraĢtırmalarına ve çok titizlikle düĢünülmüĢ tekniklerine rağmen Jurado 1990‟da Lüxemburg‟da fonları
Avrupalı tabela Ģirketlere transfer etmesinden önce yakalandı. Yakalanmasının ardından Avrupa ve Panama bankalarındaki 140
hesaba yayılmıĢ 46 milyon dolar zaptolundu.Yine New-York‟taki
bir Panama Ģirketinin hesaplarındaki 3,6 milyon dolara el konuldu.1996 Nisan‟ında Jurado 7,5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.34
5.CASABLANCA OPERASYONU
ABD Federal SoruĢturma Bürosu (FBI) ile federal hükümete
bağlı özel ekiplerin gerçekleĢtirdiği, bu operasyon, ABD tarihinin
en büyük karapara aklama Ģebekesinin ortaya çıkartılmasıyla sonuçlanmıĢtır.
Altı ülkenin iĢbirliği ile düzenlenen ve üç yıl süren operasyon
çerçevesinde 142 kiĢi tutuklanmıĢ, 35 milyon dolar, iki ton kokain
ve 4 ton marijuana ele geçirilmiĢtir.
UyuĢturucu kartellerinin, özel bir yöntem ile Meksika‟ya götürdükleri karaparayı, Meksika bankalarının akladığı, Meksika
34
UN-ODCCP, Paradis Financièrs, Secret Bancaire et Blanchiment
d‟Argent, Nations Unies, New York, 1999, s.44,45.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 87
bankaları tarafından faizlerine el konulan paraların aklanmıĢ olarak tekrar uyuĢturucu kartellerine ulaĢtırıldığı belirlenmiĢtir.
Karapara aklama olaylarıyla bağlantılı olarak, ABD‟nin
yanısıra, Meksika ve Avrupa‟da bir çok banker göz altına alınmıĢtır.
Meksika‟nın iki büyük bankası olan "Banca Serfin" ve
"Bancomer" yöneticilerinin Meksika‟daki "Banamex" ve "Bital"
bankaları ile Ġspanya‟daki "Banco Santender" bankasının da karıĢtığı karapara aklama olayının ardından Amerikalı yetkililer, Meksika bankalarının, uluslararası alanda iĢ yapmalarının dondurulmasını sağlamıĢlardır.
Üç yıl süren karapara aklama soruĢturmaları, ABD gümrük
muhafaza ekiplerine bağlı ajanların kurdukları Ģirket ile baĢlamıĢtır. FBI ve özel ekipler tarafından Los Angeles‟de "Emerald
Empire" adında kurulan Ģirket, çeĢitli kentlerde sokak satıcılarından toplanan karaparaları, Meksika sınırının ötesine ulaĢtırma
konusunda çalıĢmıĢlardır. Bu faaliyetin sonunda, ajanlar, uyuĢturucu kartelleri ile Meksikalı bankacılar arasında "orta adam" olarak
çalıĢtı. Meksika‟ya geçen paraları gönüllü olarak gizlemeye çalıĢan
bankacıların, paraları yasal hesaplarda tutarak, Amerika‟da bulunan 100 civarındaki hesaba transfer ettikleri ve zanlıların bir müddet Meksika‟da tuttukları paraların faizlerini aldıktan sonra, net
parayı uyuĢturucu kartellerine gönderdiklerini ortaya çıkarmıĢtır.
VII- TÜRKĠYE’DE KARAPARA AKLAMA
Türkiye‟nin ilk defa sistematik olarak uyuĢturucu kaçakçılığı
ve karapara ile tanıĢması 1960‟lı yılların ortalarına rastlar. O yıllarda Avrupaya yönelik gurbetçi akını içinde yeralan insanlardan küçük bir azınlık yasal olmayan iĢlere yönelerek kolay gelir elde etmenin yollarına baĢvurur.
88 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
UyuĢturucu yolu olma özelliği nedeniyle, Türkiye‟de
karaparanın en büyük kaynağını uyuĢturucu madde kaçakçılığı
oluĢturmaktadır. Bir hesaba göre, 1997 yılı içerisinde yakalanan
uyuĢturucu maddelerin (esrar, eroin, baz morfin ve kokain) piyasa
fiyatı 500 milyon Alman Markı dolayındadır. Sahte fatura kullanımı, silah ve patlayıcı madde kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı da
diğer önemli karapara kaynakları arasındadır.
4208 sayılı yasanın meclisteki görüĢmeleri sırasında aĢağıdaki
düĢünceler dile getirilmiĢtir: “Karaparayla mücadelenin ülkemiz
açısından çok büyük önemi vardır. Özellikle 1980 sonrasında,
karapara kazanma olanaklarının oldukça artmıĢ olması, bu alandaki faaliyetlerin niteliğini oldukça geniĢletmiĢ ve yasadıĢı faaliyetlerin aĢırı geliĢmesi sonucunu yaratmıĢtır. Ayrıca, sermaye hareketleri serbestliği kararları yanında, sıcak paranın Türkiye‟ye akması
konusunda getirilen teĢvikler, baĢka ülkelerde elde edilen
karaparanın Türkiye‟de aklanması için oldukça büyük bir olanak
yaratmıĢ, zemin hazırlamıĢtır.”
Bu konuda basına yansıyan bazı uzman ve yetkili görüĢleri
aĢağıdaki gibidir:
“Günümüzde malî transferlerin mal değiĢiminin kat kat üzerinde olması ve spekülatif sermayenin ya da sıcak paranın hızla
artmıĢ olması nedeniyle, karaparanın sıcak para kimliğine bürünerek uluslararası piyasalarda aklanması sermayenin serbestçe dolaĢabildiği ülkeler için olası bir geliĢmedir. Ülkemiz de hızlı geliĢen
piyasalardan biri olarak karapara aklayıcılar için cazip görünmektedir.”35
“Ülkemizde son zamanlara kadar karaparanın aklanmasına
iliĢkin ciddi hiçbir önlem alınmamıĢtır. Bu nedenle ülkemizdeki
finansal sistemin her bir noktası karaparanın aklanması için uygun
bir yapı arzetmiĢ, bunun doğal sonucu olarak da hiç bir araç ya da
35
Merkez Bankası baĢkanı Gazi Erçel‟in açıklaması, 8.8.1996 tarihli milliyet gazetesi, s.9
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 89
sektör karaparanın aklanması hususunda diğerlerine göre ön plana
çıkmamıĢtır. Örneğin 80‟li yıllardan itibaren devletin iç borçlanma
ihtiyacına paralel olarak, ülkemizde çok büyük bir hazine bonosu,
devlet tahvili stoku ve geniĢ bir repo piyasası oluĢmuĢtur. Bonolar
ve tahviller; hamiline olmaları, kolaylıkla bulunabilmeleri ve likit
olmaları vb. nedenlerle karaparanın aklanması amacıyla kullanılmaya uygun araçlardır. Bu yapısı ve devletin artan borçlanma ihtiyacı sonucu ulaĢtığı büyüklük nedeniyle sadece hazine bonosu ve
devlet tahvili piyasası bile aklayıcıların ihtiyaçlarını tam olarak
karĢılayabilecektir.”36
“Türk ekonomisinde yıllık 50 milyar dolarlık kaynağı belirsiz
bir paranın dolaĢtığı belirtilmektedir. Türk bankalarındaki döviz
mevduatı giderek artmaktadır. Bir bankanın yüzde yetmiĢ mevduatının yedi kiĢiye ait olduğu ve bu paranın döviz olarak yatırıldığı
tespit edilmiĢtir. Banka mevduatlarının yüzde kırk beĢinin kaynağı
açıklanamamaktadır. Kayıt dıĢı ekonomi ortadan kaldırıldığı zaman karapara olarak ortada kalacak. Bugün Türkiye‟de, kayıt dıĢı
ekonomi kayıt altındaki ekonominin neredeyse üç katıdır. Yıllık
ihracatı yalnızca 8 milyon dolar olan Ģirket 170 milyon dolara banka satın alabilmekte ve bu parayı iki yıl içinde ödemeyi taahhüt
etmektedir. 28 yaĢındaki bir isim, bankaya bu gün yatırdığı 700
milyon doları ertesi günü çekmiĢtir”.37
“Türkiye‟de malî sistem karaparayı engelleyemediği için borsadan bankalara kadar bir çok yerde karapara aklandığı söylemek
mümkün. Bir çok araç ve kurum karapara aklamak amacıyla kullanılabilir. Bu genel olarak malî sistemin bir sorunudur. Türkiye‟de
coğrafi konumdan kaynaklanan çok büyük karapara trafiği var.
Afganistan‟dan baĢlayıp Amerika‟ya kadar uzanan uyuĢturucu trafiği buradan geçiyor. Böyle bir trafiğin ortasında yer alan Türkiye‟de bir takım insanların bu iĢlere bulaĢmadıklarını söyleyemezsi-
36
AKAR,s.137.
37
Doç.Dr.Veysi Seviğ‟in 16.6.1997 günlü gazetelerde yer alan açıklaması
90 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
niz. Diğer taraftan bir terör olayı var. Terörün sürdüğü her yerde
terörden kazanç sağlayan insanlar vardır. Ayrıca değiĢik boyutlarda
mafya iliĢkisi var. Bu açıdan bakıldığında Türkiye‟de büyük oranda
bir karapara olayı var. Ancak bunun boyutu bilinmiyor.”38
“Türkiye karapara açısından oldukça cömert bir ülke. Kayıt dıĢı üretim açısından da oldukça baĢarılı. Özellikle tarıma dayalı
sanayilerde bunu rahatlıkla gözlemek mümkündür. 1980 öncesi
Türkiye‟de karaparanın kullanımı ciddi sorunken, bugün karapara
sorun olmaktan çıkmıĢtır. Çünkü servet beyanı kaldırılmıĢ, bankalarda isimsiz hesaplara para yatırabilme olanağı getirilmiĢtir. Ayrıca bu parayla devlet tahvili, hazine bonosu, döviz veya gayrimenkule de yatırım yapılabilmektedir. Dolayısıyla birbirini besleyen mekanizmalar içinde kayıtdıĢı ekonomi sürekli büyümektedir.”39
“Kaçakçılık, devlet rantlarının paylaĢımı ve rüĢvet sonucu oluĢan karaparanın ekonomi ve siyasette ağırlığı Türkiye gündeminin
ilk maddesini oluĢturmaktadır. Bütün bu geliĢmeler Türkiye‟de suç
ekonomisinin yaygınlaĢtığını, siyaset ve bürokrasi ile girift iliĢkilere
girdiğini göstermektedir.”40
Tüm bu değerlendirmeler ve basında çok sık olarak yer alan
bu konuya iliĢkin haber ve olaylar, Türkiye‟de karapara aklama
konusunda bir tehlikenin altını çizmektedir. Ama Türkiye‟den geçen karapara konusunda bir ittifak bulunmamaktadır. Susurluk
Komisyonu raporuna ve Amerikan DEA kuruluĢuna göre
karaparanın Türkiye boyutu 50 milyar dolardır. Bunun daha altında 30 ve 40 milyar dolar rakamları da telaffuz edilmektedir.
Karaparanın aklandığı baĢlıca sektörler arasında yeralan turizm, inĢaat ve bankacılık alanında ülkemizdeki karar ve geliĢmeler, karaparanın ulaĢtığı boyuta ıĢık tutacak niteliktedir.
38
SPK BaĢkanı Karacan‟ın açıklamaları, Aksiyon Dergisi, 18-24 Ocak 1996
39
Kemal KILIÇDAROĞLU; KayıtdıĢı Ekonomi ve Bürokrasi, Vergi Dünyası, s:190 (Haziran 1997), s.3.
40
ÖZSOYLU; s. II.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 91
1984‟te servet beyanının kaldırılmasının ardından 1985-1990
döneminde hazine kanalıyla teĢvik verilen alanların baĢında inĢaat
ve turizm geliyor. DIE verilerine göre, bu yıllarda turizm ve inĢaat
kamu teĢviklerinin yaklaĢık % 60 oranındaki bölümünü oluĢturuyor. Bu dönemde turizm sektöründeki yatırımların miktarı 500
milyon dolardan 20 milyar dolara, inĢaat alanındaki yatırımların
miktarı da 1 milyar dolardan 30 milyar dolara yükselmiĢtir.
1990 yılında konvertibilite kararıyla döviz giriĢ çıkıĢının serbest bırakılması, sıcak para kanalıyla ülkeye giren dövizlerin serbest dolaĢımına imkan tanımıĢtır. 1990-1998 döneminde bankalardaki döviz hesapları toplamı 2 milyar dolardan 20 milyar dolara
yükselmiĢtir.
Merkez Bankası bültenlerinde ve ekonomi yayınlarında kısa
vadeli dıĢ borç stoku olarak adlandırılan sıcak para giriĢindeki artıĢ
da dikkat çekicidir. Kısa vadeli dıĢ borç 1994- 1997 döneminde 6
milyar dolardan 24 milyar dolara yükselmiĢtir.
1990 yılında 20 olan banka sayısı 1997 yılında 59 a yükselmiĢtir. KKTC‟deki off-shore banka sayısı 26‟ya çıkmıĢtır.
Yabancı basında yer alan haberlerde, uyuĢturucu ticareti dahil
Türkiye‟deki kayıt dıĢı ekonomik faaliyetlerin 1996 yılında Türkiye‟ye 50 milyar dolar pompaladığı ve uyuĢturucu parasının Ġstanbul‟u Ortadoğu‟nun karapara aklama merkezlerinden birisi yaptığı,
özellikle uyuĢturucu gelirlerinin, gazinolar ve döviz büfeleri aracılığıyla aklandığı iddia edilmektedir.
Down Jones News Servic‟e göre ise, Türkiye‟nin döviz rezervlerindeki artıĢın 531‟i, yani yaklaĢık 4 milyar doları aklanmıĢ
karaparadan sağlanmıĢtır.
ABD Devlet bakanlığına bağlı Uluslararası UyuĢturucuyla Mücadele Bürosunun her yıl yayınladığı “Uluslararası Narkotik Kontrol Stratejisi Raporu”nda verilen karapara haritasında 1988-1996
yılları arasında hiç yer almayan Türkiye 1996, 1997, 1998 yıllarında
92 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yüksek derecede karapara aklanan ülkeler arasında gösterilmektedir.
Türkiye‟ye en yoğun karapara akımının hayali ihracat yoluyla
olduğu belirtilmektedir. 80‟li yıllardan itibaren dıĢarıdaki ve özellikle Ġsviçre‟deki paraların Türk ekonomisine kazandırılması bir
politika olarak benimsendi ve bu hedefe uygun mevzuat düzenlemeleri yapıldı. Nitekim bu dönemde, Türkiye‟den ihracat, ihracat
rejimi kararı ve Yönetmelikleri ile Türk Parası Kıymetini Koruma
Hakkındaki kararlar ve bu kararlara iliĢkin tebliğler ve talimatlar
ile bankacılık teamüllerine göre yürütülmüĢtür. Ġhracat bedelleri
ise, peĢin ödeme, alıcı firma prefinansmanı, akreditifli ödeme, vesaik mukabili ödeme, mal mukabili ödeme ve kabul kredili ödeme
Ģekillerinden birine göre yurda getirilerek bir bankaya veya özel
finans kurumuna satılmıĢtır. Ġhracat bedellerinin beyan edilen
döviz üzerinden yurda getirilmesi esas alınmıĢtır. Diğer bir ifadeyle; ihraç bedeli olarak yurda giren dövizlerin menĢei yönünden
herhangi bir araĢtırma yapılmamıĢtır.
Hayali ihracat konusunda yetkili makamlarca yapılan inceleme ve soruĢturmalar da, esas itibariyle, ilgili firmalarca Türk gümrüklerinden ihraç edilmiĢ gözüken malların cins, miktar, kalite ve
kıymet yönünden gerçek olup olmadıklarının ve TeĢvik mevzuatı
çerçevesinde ödenen primlere (ihracatta vergi iadesi, destekleme ve
fiyat istikrar fonu, primi ve kaynak kullanımı destekleme fonu primi) hak kazanılıp kazanılmadığı hususlarının tespiti amacıyla yapılmıĢtır.
Son yıllardaki gözde yöntemler olarak, kuryeler aracılığıyla sınırdan para geçirme, bankalar aracılığıyla yurt içinden yurt dıĢına
ve yurt dıĢından yurt içine fon transferi, pahalı gayrimenkul, lüks
araba, altın ve kıymetli taĢlara yatırım yapılması göze çarpmaktadır.
ĠçiĢleri Bakanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele
Daire BaĢkanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'de karapara aklama
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 93
olayları değerlendirildiğinde, 1997 ve 1998' de 7' Ģer olay meydana
geldiği görülüyor.
1997 yılında Ankara'da 2, Edirne'de 4 ve Bingöl'de 1 olay görülürken, 1998'de suç mahallinde değiĢiklik dikkat çekmektedir.
1998‟de, Ġstanbul'da 3, Ankara'da 1, Ġzmir'de 2 ve Mardin'de 1
karapara aklama olayı ortaya çıkarılmıĢtır.
Karapara aklamada kullanılan yöntemlerde ilk sırayı yüzde 39
ile para transferi alırken, kurye ve araçta zulanın payları yüzde
25'er, sahte fatura yüzde 7 ve banka teminat mektubu yüzde 4 olmuĢtur.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanlığı istatistiklerine göre, BaĢkanlıkça MASAK‟a mali inceleme için
1997‟de 5, 1998‟de 18, 1992‟da ise, 49 dosya intikal ettirilmiĢtir.
Türkiye‟deki kayıt dıĢı tefecilik de önemli bir karapara aklama
iĢ koludur. T.B.M.M. hesapları Ġnceleme Komisyonu‟nun 1994
yılındaki araĢtırmasında ulaĢılan bazı sonuçlara göre;
-Türkiye‟de 2 bin‟in üzerinde tefeci yılda 100 trilyon liraya
hükmetmektedir.
-Her tefecinin yanında bir hukukçu ile tahsilat çetesi mevcuttur. Gerektiğinde ayaklarından vurarak ya da öldürerek tahsilat
yapıyorlar.
-Tefeciler cezaevinden tahliye olan bir çok teröriste çek-senet
mafyası adıyla güvenli ve düzenli bir iĢ-gelir kaynağı sağlıyorlar.
-Tefeciler yüzünden son on yılda ülkemizde hayali ihracatçılara, uyuĢturucu ve silah kaçakçılarına yüksek faizle büyük kazanç
sağlanmıĢtır.41
Fransız Profesör Guilhem FABRE, 1994-1995 Meksika, 1997
Tayland ve 1998 Rusya krizlerindeki karapara aklamanın rolünü
ortaya koyduğu Nisan 2000 tarihli “le monde diplomathique” deki
41
ALTUĞ,s.161.
94 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
makalesinde, Venezuela, Nijerya ve Türkiye‟deki krizlerin de aynı
perspektiften analiz edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 42
FATF‟ın 1999 yılı içindeki Türkiye incelemesinin ardından hazırladığı raporda; Türkiye‟de örgütlü suç grupları ile karapara aklama konusunda doğrudan iliĢki bulunduğu, en yaygın karapara
aklama yolunun kuryelerle getirilen karaparanın, bankalara yatırılması, lüks araçlar, kıymetli eĢyalar alınması olduğu belirtilmiĢtir.
Türkiye‟nin karapara ile mücadele konusunda etkin bir gayret
sarfettiği belirtilen raporda, Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığının kurulması ve bazı gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleĢtirilmesi olumlu geliĢmeler olarak belirtilmiĢtir. Raporda ayrıca etkin bir bilgi ağı ve denetimin karaparaya karĢı mücadeleyi güçlendireceği ifade edilmiĢtir.
MASAK BaĢkanının Ankara‟da 12.12.200 tarihinde VatandaĢın
Vergisini Koruma Derneğinin düzenlediği “Yolsuzlukla Mücadele,
Türkiye ve Dünya” panelinde verdiği bilgilere göre, MASAK‟a 1997
yılında 26 tane Ģüpheli iĢlem raporu intikal etmiĢken, bugün sadece
bankalardan 570 civarında Ģüpheli iĢlem raporu alınmıĢtır. Aynı
Ģekilde, 4208 Sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin
9'uncu maddesinde Gümrük Ġdaresince de yaklaĢık 300 civarında
Ģüpheli iĢlem bildirimi raporlaması yapılmıĢtır.
Anılan tarihe kadar MASAK tarafından savcılıklara 42 olay intikal ettirilmiĢtir. Bunlardan yalnızca bir bankanın Ġstanbul'da ġiĢli
Asliye Ceza Mahkemesinde dört sanıkla ilgili olarak iki yıl ağır hesap cezası mahkûmiyet kararı çıkmıĢtır, Ayrıca 5.2 milyon dolar da
aklanan para olarak müsadere kararı alınmıĢtır. 43
42
Guilhem FABRE, Du blanchiment aux crises, le Monde diplomathique,
avril 2000,s.6.
43
Bu panel basında aĢağıdaki Ģekilde yeralmıĢtır: 3 yılda önlerine 570'i
bankalardan 300'ü de gümrüklerden olmak üzere toplam
1.100 dosya geldiğini açıklayan MASAK BaĢkanı Nejat CoĢkun,
bunlardan 42'sinin adli sisteme intikal ettirildiğini, 1 dosyanın
da sonuçlandığını bildirdi.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 95
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu (MASAK) BaĢkanı Nejat CoĢkun, 3 yıllık
süreçte önlerine ihbar ve Ģüpheli iĢlem olarak 1.100 olay geldiğini, bunların 42'sinin adli sisteme intikal ettirildiğini bildirdi.
VatandaĢın Vergisini Koruma Derneği (VAVEK) tarafından düzenlenen
"Yolsuzlukla Mücadele-Türkiye ve Dünya" konulu panelde konuĢan CoĢkun, BirleĢmiĢ Milletlerin Sınır AĢan Suçlarla Uluslararası Mücadele
SözleĢmesi'nin yolsuzluğu "Kamu otoritesinin kiĢilerin kendileri ya da
üçüncü Ģahısların menfaatleri olarak kullanılması" Ģeklinde nitelediğini
söyledi.
Türkiye'de de yolsuzluğun tanımında hemfikir olunması gerektiğini
kaydeden CoĢkun, yolsuzluğun kamunun hizmet maliyetini büyüttüğünü, kaynakların adil dağılımını engellediğini vurguladı. Ülkemizde yolsuzluklara karĢı yeterli duyarlılığın gösterilmediğini savunan MASAK
BaĢkanı, yolsuzlukların nedenlerini de Ģöyle sıraladı:
"Bu nedenler, kamu görevlilerinin yetkilerinin geniĢ, sorumluluklarının
ise sınırlı olması, yakalama ve cezalandırma ihtimalinin düĢüklüğü, yolsuzlukta taraf olanların karĢılıklı iliĢkisi ve iĢlerin kapalı kapılar ardında
yapılması, kamudaki ücret düĢüklüğü, liyakate dayalı ücret anlayıĢı olmaması olarak sayılabilir. KarmaĢık iĢlemleri aĢabilmek için de kiĢiler
rüĢvete baĢvurabilmektedirler. En kötüsü ise sisteme olan güvensizlik ve
yolsuzluğun kanıksanmıĢ olmasıdır."
Coþkun, Türkiye'de yolsuzlukla mücadelede yaþanan sýkýntýlara da
dikkat çektiði konuþmasýnda, kayýtdýþýlýðýn yüzde 50'lere
ulaþmasýnýn en önemli sorunlardan biri olduðunu ifade etti. Türkiye'de
yolsuzluğun karaparanýn öncül suçu bulunmadýðýna dikkat çeken
Coþkun, "Yolsuzlukla mücadele ve karapara ile mücadele ayný þey
demek yanlýþtýr. MASAK'ýn Alaattin Çakýcý'nýn öncül suçlarýný, adam
kaldýrma, silah kaçakçýlýðý, uyuþturucu kaçakçýlýðý gibi öncül suçlarý
tespit hakký bulunmamaktadýr" dedi. Jetpa olayýnda da bunun
sýkýntýsýný yaþadýklarýný kaydeden MASAK Baþkaný, bu araþtýrma
ile ilgili suç duyurularýnýn belli çerçeve içinde kaldýðýný, hatta bu
þirketin gazetede çýkan bir haber yüzünden kendilerini mahkemeye
verdiðini anlattý. Adalet Bakanlýðý Adli Sicil Genel Müdürlüðü suç
istatistiklerine göre 1998 yýlýnda 1 milyon 250 bin öncül suç ortaya
çýktýðýný, bunlarýn yüzde 33-34'ünü Çek Kanunu'na muhalefet
suçlarýnýn oluþturduðunu belirten Nejat Coþkun, "Yolsuzluk eþittir
rüþvetse ama rüþvet MASAK'da öncül suç deðilse biz onunla mücadele
96 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
edemiyoruz. 'Tüm aðýr suçlardan elde edilen para karaparadýr' diyecek
ve ona göre ceza vereceksiniz" þeklinde konuþtu.
MASAK Baþkaný, herkesin kendilerinden karapara aklama
soruþturmasý deðil, karapara bulmayý beklediðine de dikkat çekti ve
geçen hafta 8 DGM savcýsý ve bakanlýk yetkilileriyle genel bir
deðerlendirme yapýldýðýný kaydetti. Bu çalýþmada çeþitli tereddütlerin
giderildiðini de anlatan Coþkun, sözlerini þöyle sürdürdü: "2002'de
OECD Mali Suçlar Eylem Grubu yeniden üye ülkeleri dolaþmaya
baþlayacak ve 'Karapara inceleme sayýsý nedir? Cumhuriyet
Savcýlýklarýna intikal eden sayý nedir? Mahkumiyet sayısı nedir? Müsadere edilen paranın tutarı nedir?' gibi 4 kritik sorunun yanıtını arayacak. Bizim 3 yıldaki olay sayımız 1.100. Bunlar ihbar ve þüpheli iþlem
þeklinde. Bugün bankalardan 570 þüpheli iþlem raporu aldýk. Bunlarýn
içeriði önemli. Gümrük idaresi de 300 civarýnda þüpheli iþlem raporu
verdi. Adli sisteme 42 olay intikal ettirildi. 1 mahkumiyet kararı çıktı. 5.2
milyon dolar paraya müsadere kararı alındı. 42 olaydan 1'inde ilerleme
oldu."
Hollanda Polisi ile 5 büyük soruĢturmanın koordineli götürüldüğünede
iĢaret eden CoĢkun, ülkemizde konunun yeni oluĢu yüzünden
delillendirme problemi yaĢandığını vurguladı.
Karapara soruĢturmalarının uzun sürdüğüne ve 4 ile 6 yıl arası devam
ettiğine değinen CoĢkun, Ģöyle konuĢtu: "Bize göre telaĢ edecek, vehime
kapılacak birĢey yoktur. Avrupa ülkelerinden hiç birisinde Türkiye'den
daha baĢarılı sonuç yoktur. O yüzden Türkiye, Finlandiya ve Kuveyt'e incelemeci olarak görevlendirilmiĢtir.
Yolsuzlukla mücadelede ülkede veri tabanı oluĢturulmalıdır. 20 bin
doların üzerindeki nakit hareketlerine denetim getirilmesi Ģarttır.
Nereden buldun bizim için de vazgeçilmezdir. 350-400 soruþturmada
denetim birimlerinden 300 arkadaþýmýz çalýþýyor. Bugün bir Ömer
Lütfü Topal olayýnda hesap uzmanlarý 1 yýl çalýþtý. 1.000 tapu
bulundu. 2 milyar dolarlýk mal varlýðý var. 500 milyon dolarý gazino
geliri. Bunun 200 milyon dolarýnýn vergisi ödenmemiþ. Ama Topal'ýn
ABD ve Belçika'da uyuþturucudan yattýðý bilinmesine raðmen kalan 1.5
milyar dolar karapara iddiasýnda bulunamýyoruz. Bunu savcýlar
diyecek. Biz, kamuya malolmuþ tüm olaylarý ele alýyoruz."
Kanal D Genel Yayýn Yönetmeni Tuncay Özkan da paneldeki
konuþmasýnda yolsuzlukla mücadelenin temelinde þeffaflýðýn
bulunduðunu söyledi. "Soru sorduðunda cevabýný alamayan, vergisinin
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 97
Türkiye‟de karapara aklamayla mücadele bağlamında ekonomiyi kayda almayı amaçlayan mali milat uygulaması ve yarattığı
tartıĢmalara da değinmek gerekir.
Mecliste kabul edilerek yürürlüğe giren 22.7.1998 tarih ve
4369 sayılı Vergi Reform Yasaları açısından 30 Eylül 1998 tarihi,
milat olarak ilan edilmiĢti. Bu tarihten itibaren, para, daha sıkı bir
takibe alınacak. KiĢiler ve kazançları gerektiğinde tek tek ve ayrıntılarıyla incelenebilecekti.
Vergi Yasası, 3.5 milyar lira ve üzerindeki nakit serveti, „„hesap sorma sınırı‟‟ olarak belirlemiĢti.
Yasanın birinci maddesi Türkiye'de gelirin tanımını değiĢtiriyordu. Eski tanıma göre gelir, o malî yılda hangi yolla olursa olsun
elde edilen kazançların tamamıydı. Yeni tanıma göreyse 'servetteki
artıĢ miktarı'ydı.
Detay gibi gözüken bu fark, çok önemli sonuçlara yolaçıyordu.
Servetteki artıĢı ölçebilmek için Maliyenin kiĢilerin servetini
bilmesi gerekiyordu. Yasa koyucuya göre bunun yolu da bir 'malî
milat' koymaktan geçiyordu.
Yasa koyucu, kısaca vatandaĢlara “30 Eylül 1998 tarihinde gelin, servetinizi tescil ettirin, kayda girin, bu tarihten önce edindiğipeþinde koþamayan yurttaþlar neyin hesabýný soracak" diye soran Özkan, yolsuzlukla mücadelenin elektrikli copu çýkarýp, oraya buraya cýzbýz yaparak yürütülemeyeceðini ifade etti. Yanlýþ olaylarý bu kadar
alkýþlayan toplumlarýn saðlýklý olamayacaðýný kaydeden Tuncay Özkan, "Biz, çözüm üretmeyen toplum haline geldik. Yeni olan herĢey bizi
korkutuyor. Bu kadar abuksabukluk nasıl yapılır?" diye konuĢtu.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü
Tetkik Hakimlerinden Ergin Ergül de mali suçların tümünün karapara
kapsamına alınmasını isterken, Ankara Barosu BaĢkanı Sadık Erdoğan
ise ülkemizde ardarda yapılan operasyonlara dikkat çekti ve "Ne kadar
büyükbaĢ hayvan, toplumu karartan olay varsa, operasyonlara onların
adını verdik. Toplumu öyle hastalık sarmıĢ ki, kaç operasyon daha lazım
bilmiyorum" dedi.(Hüriyet internet sayfası, 12.12.2000.)
98 _________________________________________________________ Ergin ERGÜL
niz servetinize karıĢmıyorum ama bu tarihten sonra servetinizde
meydana gelecek artıĢın vergisini alacağım.” Diyordu.
Basında yer alan haberlere göre,
“Malî Milat nedeniyle önceki gün gece yarılarına kadar açık
kalan bankalar dün de 30 Eylül'de yatırılan servetin geri çekilmesi
yoğunluk yaĢadı. Malî Milatta dövizlerini, çeklerini hisse senetlerini yatıranların büyük bir bölümü, dün bunları tekrar alıp çelik kasalarına koymak için banka Ģubelerinde kuyruğa girdi. Malî Milat
nedeniyle kayıt altına alınan servet miktarını tam olarak saptanmasının güç olduğunu hatırlatan bankacıların bu konudaki tahminleri
genelde 10 milyar doların altında bulunuyor.”
“30 Eylül'de bankalara yaklaĢık 4 milyar dolar civarında nakit
döviz giriĢi olduğunu tahmin eden bankacılar, çek, senet veya hisse
senedi olarak bloke edilenler dahil kayda giren servet miktarının 9
milyar dolar civarında olabileceğini belirtiyorlar. Malî Milatta gelen
nakit paranın büyük bir bölümünün ABD Doları, Alman Markı
veya Ġsviçre Frangı gibi dövizlerden oluĢtuğunu vurgulayan bir
bankanın üst düzey yöneticisi, yastık altından çıkan dövizlerle ilgili
olarak ilginç bir gözlemini Ģöyle aktardı:
Öyle dövizlerle karĢılaĢtık ki, insan eline almaya bile çekiniyor.
Bazıları yıllarca çıkınlar içinde, havasız beklediği için açıldığında
resmen küf kokuyordu. Bazılarında da naftalin kokusu vardı. Herhalde farelerin yememesi için naftalinlenmiĢ. VatandaĢların getirdiği dövizlerin bazıları da tedavülden kalkmıĢtı. Yastık altı sayesinde bunlar da ortaya çıktı. Tedavülden kalkan döviz olarak daha çok
Alman Markı ve Ġsviçre Frangı ile karĢılaĢtık. Bu dövizleri getiren
vatandaĢları, doğrudan Merkez Bankası'na gönderdik. Sanıyorum
bizim Merkez Bankası da, tedavülden kalkmıĢ markları Alman
Merkez Bankası'na gönderip değiĢimini sağlayabiliyor. Ġsviçre
Frangı için de benzeri bir uygulama olabilir ama tam olarak ne
yapıldığını bilmiyorum.‟‟ (Hürriyet, 30 Eylül 1998)
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu _________________________________ 99
Kayıt dıĢı servetleri kayıt altına alacak olan Malî Milat uygulaması ile, 1 Ocak'tan 1999‟dan itibaren bu kiĢilerle ilgili sıkı bir
takibata geçilmesi öngörülmüĢtü. Bu kiĢilerin, vergi numarasının
da yardımıyla izlenmesi, servet ve harcamalarındaki geliĢmeler
sonrasında bunlara „Nereden buldun?‟ denilmesi, bu iĢ için Ticaret
Sicili'nden alınacak ortaklara iliĢkin sermaye yapıları bilgilerinden
de yararlanılması öngörülmüĢtü.
Uygulamaya göre, yıllar sonra „„tasarruf veya harcama ‟‟ Ģeklinde bir iĢlem yapıldığı zaman yani bankada bir hesap açınca,
açılmıĢ bir hesaba lira veya döviz yatırınca, ev, otomobil, iĢyeri gibi
bir gayrimenkul alınca, düğün yapıp, seyahate gidince, kiĢiye bunların bedelini nereden karĢıladığı sorulacak. KiĢi de ya o döneme
ait vergilenmiĢ bir kazanç gösterecek ya da 30 Eylül 1998 günü
sahip olduğu bir değeri elden çıkararak bu iĢlemi yaptığını ispat
edecekti. Eğer bunu ispatlayamazsa, bir önceki yılın geliri sayılarak
Malîyece gelir vergisi alınacaktı.
Söz konusu düzenlemelerle, ekonominin kayda alınması, vergi
kayıp ve kaçağının azaltılması da hedeflenmiĢti.
Kanaatimizce kanun hükümleri arasında malî milat en doğru
karardı. Bunu Amerika, Avrupa‟da bir çok ülke yapmıĢtır.
Ancak uygulamaya konulmasının üzerinden 1 yıl geçmeden
kamuoyunda malî milat tartıĢması baĢlamıĢtır. ĠĢ dünyası mali
milat kalksın diye bastırırken, konuya karapara ile mücadele açısından bakanlar Malî milat kalkmamalı görüĢünü dillendirmiĢlerdir.
"Malî Milat uygulaması sona ersin."Olur ersin!"Ama karapara,
mafya, çete de olmasın! Canımızı çok yakıyorlar. Devlet de bana
bunlarla iliĢkimi, parayı nereden bulduğumu sormasın. Döviz getiriyorum ya, daha ne isteniyor? Cezalarda da indirim yapılsın. Bankayı batıranlar sorumlu tutulmasın. Hesaplardaki devlet garantisi
aman kalkmasın. Borsayı düzenleyecek yasalarla SPK kanunu çı-
100 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
kartılmasın. Vergiler peĢin alınmaya baĢlandı, alınmasın!" Olur
alınmasın!( Tuncay Özkan, Radikal, 14.Ekim 1999).
Sonunda orta yol(!) bulundu: Malî Milat kaldırılmadı. 2003
yılına kadar ertelendi.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 101
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
KARAPARA AKLAMAYA KARġI MÜCADELENĠN ULUSLARARASI BOYUTLARI
I. ULUSLARARASI SÖZLEġME VE BELGELER
Karapara aklamanın yasadıĢı faaliyetlerin yaygınlaĢmasına yol
açması nedeniyle, tüm Dünyada karapara aklama merkezleri haline
gelmiĢ ülkelere, baĢta IMF olmak üzere, çeĢitli uluslararası kuruluĢlar ve ekonomik anlamda lider konumunda olan ülkeler tarafından baskı yapılmaktadır. Öyleki IMF kredi notunu verirken veya
malî yardım yaparken, ülkelere karapara merkezi olup olmadıklarına göre farklı yaklaĢımlarda bulunmaktadır. OECD‟de
karaparanın aklanması faaliyetleri üzerinde özellikle FATF kanalıyla yoğun çalıĢmaları sürdürmektedir.44
Malî sistemin suçlularca kullanılmasının önlenmesi için ülkeler hem ulusal hem uluslararası ve hem de uluslar üstü
(supranational, AT gibi) önlemler almaktadırlar.
Söz konusu fonlar, uyuĢturucu madde kaçakçılığı ve terör gibi
uluslararası düzeyde gerçekleĢtirilen örgütlü suçlardan elde edilmektedir. Karapara genellikle ulusal sınırlar aĢılarak aklanmaktadır.
Ülkelerin hiçbirinin bu olguya karĢı bağıĢıklığı yoktur.
Karaparanın aklanmasına karĢı salt ulusal düzeyde yapılacak mü44
Osman ALTUĞ, KayıtdıĢı Ekonomi, Türkmen Kitabevi, 2.bası, Ġstanbul
1999, s.119.
102 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
cadele etkili olamamaktadır ve uluslararası alanda iĢbirliği kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Özelikle uyuĢturucu madde kaçakçılığı alanında örgütlü suçların uluslararası boyutunun artmıĢ olması, uluslararası iĢbirliği
yapılması yönünde bir çok giriĢimi harekete geçirmiĢtir.
Günümüzün globalleĢen dünyasında, iletiĢim ve bilgisayar
teknolojisinin baĢ döndürücü geliĢimi ve ulaĢımda sağlanan kolaylıklar da uluslararası iĢbirliği ihtiyacını kaçınılmaz bir noktaya getirmiĢtir. Öte yandan, sermayenin ve emeğin serbest dolaĢımında
varılan noktada, ulusal çerçevede finansal fonların takibi ve denetlenmesi ile kaynaklarına ulaĢılması giderek zorlaĢmaktadır. Uluslararası iĢbirliği ve eĢgüdüm sağlanmadığı sürece, karapara en uygun
zemini bulduğu ülkeye gidecek, burada temizlenip-aklanıp-yasal
kaynaklı fonmuĢ gibi uluslararası dolaĢıma tekrar girecektir. Uluslararası iĢbirliğinin bir yararı da, suçluları geliri elde ettikleri yerde
harcamaya zorlayarak gelirin kullanılabilirliğini bir baĢka açıdan
sınırlandırmasıdır.
YasadıĢı yollardan elde edilen kazançların aklanmasının önlenmesi, bu suçların iĢlenmesindeki temel nedeni ortadan kaldıracağından, geliĢmiĢ ülkelerin bir çoğu karaparanın aklanmasını
kanunlarına göre suç saymıĢlardır. Bu bağlamda malî kurumlar
müĢterilerinin kimliklerini tespit etmekle, Ģüpheli durumları yetkili
otoritelere bildirmekle yükümlü kılınmıĢtır. Ayrıca bir çok ülkede
belli bir miktarın üzerindeki nakit paranın sınır ötesi transferi de
yasaklanmıĢtır. Ancak örgütlü suçların uluslararası boyutu dikkate
alındığında, ülkelerin iç mevzuatlarında düzenlemeler yapmalarının yeterli olmayacağı açıktır. ĠĢte bu nedenle uluslararası düzeyde
birlikte mücadelenin gerekliliğine inanan ülkelerin biraraya gelmesiyle bazı uluslararası belgeler oluĢturulmuĢtur.
Karaparanın aklanmasının önlenmesine iliĢkin uluslararası giriĢimler, yöneldikleri alan açısından iki farklı özellik göstermektedir. Bunların bir kısmı malî sistemi dikkate alarak, karaparanın
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 103
malî sistem aracılığıyla aklanmasına karĢı önlemler getirmiĢ olmasına rağmen, diğer kısım uluslararası giriĢimler, daha çok cezai
yaptırımlar öngörmek ve uluslararası cezai iĢbirliğini güçlendirmek
suretiyle, karaparanın aklanmasının önlenmesi amacına yönelmiĢtir.
Karaparanın aklanmasının önlenmesi amacıyla uluslararası
platformlarda gerçekleĢtirilen çalıĢmalardan en önemlileri Ģunlardır:
-Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nin 27 Haziran 1980 tarihli toplantısında kabul edilen ve suç kaynaklı fonların bir ülkeden
diğerine transferi ve ekonomik sisteme giderek aklanması süreci,
ciddi problemlere neden olmakta , baĢka suçların iĢlenmesini teĢvik etmekte ve olayın ulusal ve uluslararası düzeyde yayılmasına
sebep olmaktadır, ifadesine yer veren Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi‟nin R(80)10 sayılı Tavsiye Kararı bu alanda düzenlenen
ilk uluslararası belgedir.
-Milletlerarası ceza hukuku alanında Ģimdiye kadar benimsenmiĢ olan en detaylı ve geniĢ belgelerden biri olan UyuĢturucu ve
Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesi, 19 Aralık 1988 tarihinde imzaya açılmıĢ olup, uyuĢturucu
madde kaçakçılığı ile ilgili faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu elde
edilen kazançların aklanmasına dair iĢlemlerin cezai yaptırımlara
bağlanmasını öngörmektedir.
BM‟ler son olarak Viyana‟da “SınıraĢan Örgütlü Suçlarla Mücadele SözleĢmesi (SASMUS) “United nations convention against
transnational organized crime”ni ve Ýki Ek Protokolü hazırlamıĢ ve
12-15 Aralık 2000 tarihleri Ġtalyanın Palermo kentinde düzenlenen
konferansta imzaya açmıĢtır.
“SASMUS”, organize suçlarla mücadelede ilk uluslararası düzenlemeyi teĢkil etmekte ve karapara aklama, insan kaçakçılığı gibi
değiĢik alanlarda yasadıĢı faaliyetlerde bulunan uluslararası suç
örgütleri ile mücadelede uluslararası çabaları engelleyen hukuki
104 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
boĢlukları kapatmayı amaçlamaktadır. Türkiye tarafından da imzalanan SözleĢme, sınıraĢan örgütlü suç grubunu tanımlamakta, buna
iĢtirak, yolsuzluk, karapara aklama ve adaletin engellenmesi gibi
eylemlerin suç sayılmasını ve adli iĢbirliği ve yardımlaĢmanın kolaylaĢtırılmasını öngörmektedir. BM UyuĢturucu Maddelerin Kontrolü ve Suçun Önlenmesi Direktörü Arlacchi, bu münasebetle yaptığı açıklamada, bu dönüm noktasının, mafyadan, uyuĢturucu kartellerinden ve suç örgütlerinden arındırılmıĢ bir dünya için hayatlarını kaybeden binlerce insana adandığını belirtmiĢtir.
-Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, Ġtalya, Japonya, Hollanda,
Ġsveç, Ġsviçre, Ġngiltere, ABD ve Lüksembourg merkez bankası temsilcileri ve denetim otoritelerinden oluĢan Basle Komitesi, Aralık
1988‟de yayınladığı Ġlkeler Bildirisi ile karapara aklayıcılar tarafından kullanılmalarının önlenmesi amacıyla, malî kurumların benimsemesi gereken temel politika ve uygulamaları belirlemiĢtir.
-G-7 Ülkeleri ( ABD, Japonya, Almanya, Fransa, Ġngiltere,
Ġtalya ve Kanada ) tarafından Temmuz 1989‟daki zirve toplantısında, yasadıĢı uyuĢturucu ticareti ile ilgili malî sorunların ele alınması ve karaparanın aklanması ile mücadeleye yönelik mevzuatların
uyumlaĢtırılması ve üye ülkeler arasında sürekli bir bilgi değiĢiminin tesis edilmesi amacıyla Malî Eylem Görev Grubu (FATF) kurulmuĢtur. Bu grup da yukarıda anlatılan üç belgeyi temel alarak
40 adet tavsiye kararı oluĢturmuĢtur.
-Karaparanın kaynağını sadece uyuĢturucu ticareti ile sınırlandırmanın önemli miktarda kazanç sağlayan diğer önemli suçları
göz ardı etmek olacağı ve uyuĢturucudan elde edilen kazançların
çoğunlukla diğer suçlardan elde edilen kazançlarla karıĢtırıldığından hareketle ve uluslararası iĢbirliği için öncelikle ulusal sistemlerin kazançları izleme, arama ve müsadereye iliĢkin hükümlerle
takviye edilmesi gerektiği göz önüne alınarak hazırlanan Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zapt ve Müsadere edilmesi
Hakkındaki Avrupa Konseyi SözleĢmesi, 1990 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi‟nce kabul edilmiĢtir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 105
-Karaparanın aklanmasının uluslararası boyutu ve Tek Pazar‟da suçlular tarafından bu tür faaliyetlerin yürütülmesinin Topluluk malî sistemine vereceği zararlar göz önünde bulundurularak
hazırlanan Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Konsey
Direktifi, Haziran 1991‟de Avrupa Parlemantosu‟nda kabul edilmiĢtir.
II. KARAPARA AKLAMAYLA MÜCADELENĠN
ULUSLARARASI AKTÖRLERĠ
1. BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER
Karapara aklamaya karĢı mücadele konusunda alınacak tedbirler konusunda BM himayesinde değiĢik konferanslar düzenlenmiĢtir. Bunların baĢlıcaları aĢağıda sayılmıĢtır:
-Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı BM Sekizinci Kongresi, Havana, 1990; rekor sayıda ülkenin (127 ülke) katılımıyla toplanan bu kongrenin genel teması “suçtan korunma ve ceza adaleti
alanında uluslararası iĢbirliği” idi. Ceza iĢlerinde adlî yardımlaĢma
tip sözleĢmesi (Genel Kurulun 45/117 sayılı kararı), müsadere, suç
faaliyetlerinin kazançlarının kullanımının sınırlandırılması ve delillere ulaĢmayı kolaylaĢtırıcı tedbirler öngörmektedir.
-Suç Gelirlerinin Kullanılması ve Karapara Aklamanın Kontrol
ve Önlenmesi Hakkında Uluslararası Konferans, Courmayeur (Ġtalya), 18-20 Haziran l994;
-Sınırötesi Suçluluk Hakkında Dünya Bakanlar Konferansı,
Napoli (Ġtalya) 20 Haziran 1994;
-Suçun Önlenmesi ve Suçluların Tretmanı BM Dokuzuncu
Kongresi, Kahire (Mısır) 29 Nisan-8 Mayıs 1995
BM‟in bu alandaki en önemli çalıĢmalarının ilki “UyuĢturucu
ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BM SözleĢmesi (Viyana
SözleĢmesi)‟dir.
106 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Hazırlanması esnasında Türkiye‟nin de katkıda bulunduğu
BM SözleĢmesi, 19 Aralık 1988 tarihinde imzaya açılmıĢ olup, Ģimdiye kadar 136 ülke tarafından onaylanmıĢtır.45 20 ülke tarafından
onaylandıktan sonra 20 kasım 1990‟da yürürlüğe giren SözleĢme,
milletlerarası ceza hukuku alanında Ģimdiye kadar benimsenmiĢ
olan en detaylı ve geniĢ belgelerden biri olup, tüm dünyada konu
ile ilgili ulusal kanun ve uygulama tekniklerini uyumlaĢtırmayı
hedeflemektedir. SözleĢme ile; uyuĢturucu madde kaçakçılığı ile
ilgili faaliyetler sonucu elde edilen kazançların aklanmasına dair
iĢlemlerin cezai müeyyidelere bağlanması üzerinde anlaĢmaya varılmıĢtır.
SözleĢmenin giriĢ bölümünde de belirtildiği üzere; Viyana SözleĢmesinin hedeflerinden biri, yasadıĢı uyuĢturucu kaçakçılığı yapan kiĢileri, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlardan mahrum
45
1.1.2001 itibariyle SözleĢmeye Taraf Devletler; Arnavutluk, Cezayir,
Andorra, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Bahamalar, Bahreyn,
BengladeĢ, Barbados, Beyaz Rusya, Belçika, Bolivya, Bostwana, Brezilya, Bulgaristan, Burundi, Kamerun, Kanada, Brunei, Çad, ġili, Çek
Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Kolombiya, Kongo, Kongo Demokratik Halk Cumhuriyeti, Kosta Rika, FildiĢi Sahili, Küba, Danimarka, Cibuti, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, Mısır, El Salvador, Estonya,
Etyopya, Fransa, Hırvatistan, Gabon, Gambia, Almanya, Gana, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, Macaristan, Ġzlanda, Hindistan,
Endonezya, Ġran, Irak, Ġrlanda, Ġsrail, Ġtalya, Jamaika, Japonya, Ürdün,
Kenya, G. Korey, Kazakistan, Kırgızistan, Kuveyt, Laos, Litvanya, Letonya, Lübnan, Lesoto, Liberya, Libya, LihtenĢtayn, Lüksembur, Madagaskar, Malezya, Maldivler, Mali, Malta, Moldova, Moritanya, Meksika, Moğolistan, Fas, Mozambik, Nepal, Hollanda, Yeni Zellanda, Nikaragua, Nijerya, Norveç, Umman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru,
Filipinler, Özbekistan, Polonya, Portekiz, Katar, Romanya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Slovakya, Slovenya, Senegal, Sierra Leone,
Santa Lucia, Singapur, Somali, Güney Afrika, Ġspanya, Sri Lanka, Sudan, Ġsveç, Ġsviçre, Suriye, Tacikistan, Tanzanya Tayland, Togo, Tonga,
Trinidad ve Tobago, Tunus, Uganda, BirleĢik Arap Emirlikleri, Ġngiltere, ABD, Ukrayna, Uruguay,Venezuella, Yemen, Zaire, Zambia ve Türkiye.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 107
ederek, onları bu suçları iĢlemeye iten temel nedeni ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla, SözleĢmede karaparanın aklanmasına iliĢkin önlemler de yer almaktadır. Ancak burada belirtilmesi gereken
husus; SözleĢmenin isminden de anlaĢılacağı üzere sadece uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen kazançların aklanmasının, SözleĢme kapsamında suç olarak kabul edilmiĢ olmasıdır.
Türkiye sözleĢmeyi 22.11.1995 tarih ve 4136 sayılı kanunla ve
32.maddesinin 2 ve 3. fıkralarına çekince koymak suretiyle onaylamıĢtır. Onay kanununun gerekçesinde Ģöyle denilmektedir:
“UyuĢturucu maddeler konusu uluslararası düzeyde iki ana
sözleĢmeyle düzenlenmiĢtir:1961 tarihli UyuĢturucu Maddeler Tek
SözleĢmesi ve 1971 Psikotrop Maddeler SözleĢmesi- esas itibari ile
konunun yasal arz yönünü düzenleyen bu iki, sözleĢmenin uygulanması, bir süre sonra, konunun öteki yüzüyle yani uyuĢturucu
madde kaçakçılığı ile mücadelede uluslararası iĢbirliğinin bir sözleĢme çerçevesinde düzenlenmesi gereğini ortaya çıkarmıĢtır.
UyuĢturucu ve psikotrop maddelerin kaçakçılığına karĢı birleĢmiĢ
milletler sözleĢmesi bu ihtiyacı karĢılamak için BirleĢmiĢ Milletler
çerçevesinde hazırlanmıĢtır.
SözleĢmenin ülkemiz açısından içerdiği yeni ve önemli hususlar özetle aĢağıdadır.
GiriĢ bölümünde uyuĢturucu madde kaçakçılığı ve kötüye kullanımının insan sağlığı toplum yapısı ve hatta devletin egemenliği
açılarından vahim boyutlara ulaĢtığı, bunlarla mücadelede sürdürülen uluslar arası iĢbirliğinin de böyle bir sözleĢme çerçevesinde
sıkılaĢtırılması gerektiği ifade edilmekte, bu arada uyuĢturucu
madde kaçakçılığı ile öteki örgütlü suçlar arasındaki bağlara ve
bunların olumsuz sonuçlarına dikkat çekilmektedir:
-Tanımlar baĢlıklı 1. maddede, kaçakçılıkla uluslararası düzeyde mücadele alanında son yıllarda yaygınlaĢmakta olan kontrollü teslimat yönteminin de tanımı yapılmaktadır.
Suç ve cezalar baĢlıklı üçüncü maddede de:
108 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
a)UyuĢturucu madde kaçakçılığı kapsamında sayılması gereken tüm fiiller meyanında:
1.Kendisi uyuĢturucu madde olmayan fakat uyuĢturucu madde
yapımında kullanılması zorunlu olan bazı kimyasal maddelerin
kaçakçılığı da suç kavramına dahil edilmektedir:
2.Karaparanın aklanması suç kavramına dahil edilmektedir;
b) UyuĢturucu madde kaçakçılığına iliĢkin davalarda failin
uluslararası öteki suç örgütlerine üyeliği ağırlaĢtırıcı sebep sayılmaktadır.
-Müsadere baĢlıklı 5. maddede, karaparanın ve karaparadan
sağlanan kazançların müsadereye tâbi olacağı hükme bağlanmaktadır;
-Suçluların iadesi baĢlıklı 6. maddede, uyuĢturucu madde kaçakçılığı kapsamına giren tüm suçların faillerinin iade edilebileceği
ilkesini getirmektedir:
-KarĢılıklı adlî yardımlaĢma baĢlıklı 7. maddede, banka ve Ģirket hesap ve kayıtlarının da adlî yardım kapsamında baĢka ülkelerden istenebileceği ilkesini getirmektedir:
-BaĢka iĢ birliği ve eğitim Ģekilleri baĢlıklı 9. madde, değiĢik
ülkelerin kolluk güçleri arasında uyuĢturucu irtibat görevlileri
atanmasına cevaz vermektedir;
-Ticari taĢımacılar baĢlıklı 15. madde yolcu ve eĢya taĢımacılığı
yapan Ģirketlerin, posta servisleri baĢlıklı 19. maddede posta servislerinin uyuĢturucu madde kaçakçılığında kullanılmasına karĢı önlemler getirmektedir;
-Deniz yoluyla kaçakçılık baĢlıklı 17. madde kaçakçılıkla özellikle açık denizde yapılacak mücadelede alınabilecek önlemleri
içermektedir.
-AnlaĢmazlıkların çözümlenmesi baĢlıklı 32. maddesi sözleĢmenin uygulanmasından kaynaklanacak uyuĢmazlıkların, Uluslararası Adalet Divanının zorunlu yargı yetkisine tâbi olacağını hük-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 109
me bağlamakta, ancak isteyen ülkelerin sözleĢmenin onaylanması
sırasında yapacakları bir beyanla bu hükümle bağlı olmamalarına
da imkan sağlamaktadır. Tarafımızdan da bu yolda bir beyanda
bulunulması gerekli görülmektedir.
SözleĢmeye taraf olmamız uyuĢturucu maddeler konusunda
önemli bir yer iĢgal eden ve olumlu bir isme sahip olan ülkemizin
geliĢmelerin gerisinde kalmaması açısından önem taĢımaktadır.
UyuĢturucu madde kaçakçılığında sağlanan karaparanın aklanmasının mevzuatımızda bu Ģekilde suç olarak belirlenmesi, kaçakçıların yasadıĢı kazançlarından yararlanmalarını önemli ölçüde önleyebilecektir. Kontrollü teslimat yönteminin uluslararası düzeyde
uygulanabilmesi, birden fazla ülkede faaliyet gösteren kaçakçılık
Ģebekelerinin elebaĢılarının yakalanmasına olanak sağlayacaktır.
Kendisi uyuĢturucu madde olmamakla birlikte uyuĢturucu madde
yapımında kullanılması zorunlu olan kimyasal maddelerin uluslararası denetimi, Türkiye tarafından 1930‟lu yıllardan itibaren ısrarla savunulan bir husustur.
Özetle sözleĢmenin onaylanması, uyuĢturucu madde
kaçaçılığıyla gerek yurt içinde gerek uluslararası düzeyde daha
kapsamlı ve verimli Ģekilde mücadele edilmesini sağlayacak ve
kaçakçılıktan sağlanan kazançların terörizm gibi baĢka yasadıĢı
faaliyetlere yönlendirilmesini güçleĢtirecektir.”
Görüldüğü gibi, Viyana SözleĢmesi‟nin kapsamı son derece
geniĢ tutulmuĢ ve uyuĢturucu madde ile ilgili belirli suçların tanımlanması yoluna gidilerek, yaptırımların uygulanması, suçluların
yargılanması, suç konusu malların müsaderesi, suçluların iadesi,
karĢılıklı bilgi alıĢveriĢi, hukukî yardım ve diğer her türlü iĢbirliği
ile eğitimin sağlanması konusunda hükümler getirilmiĢtir.
Ġkinci önemli çalıĢma ise, “Uluslararası SözleĢme ve Belgeler”
baĢlığı altında açıklanan SASMUS‟dur.
110 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
2. UYUġTURUCU MADDELERĠN ULUSLARARASI
KONTROLÜ BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER PROGRAMI
20 Aralık 1988 Viyana SözleĢmesi hükümlerinin direkt sonucu
olarak 1991 yılında oluĢturulmuĢtur. Ġlkin uyuĢturucu maddelerin
kontrolünü üstlenmiĢken hızlı bir Ģekilde karapara aklamaya karĢı
mücadeleye yönelmiĢtir.
FATF „la olan iliĢkilerini kurumsallaĢtırmıĢ ve uyuĢturucu ve
psikotrop maddelerin suistimaline karĢı tedbirlere ve kontrole tâbi
maddelerin yasadıĢı kaçakçılığının ve üretiminin cezalandırılmasına iliĢkin bir yasa modeli hazırlamıĢtır. Bu kanun modeli l992 haziranında hazırlanmıĢtır ve karapara aklama üzerine spesifik hükümler içermektedir. Bu örgüt, karapara aklama ile mücadelede uluslararası çabalara iliĢkin bilgilere elektronik eriĢim hakkında çalıĢmalar yapmaktadır. Bu bağlamda, uluslararası para aklama enformasyon ağının bir parçası olarak “para aklama ile mücadele uluslararası veri sistemi “ oluĢturulmuĢtur. Bu sistemin amacı, uluslararası
alandaki mevzuat ile karĢı tedbirler hakkında bilgi vermektir. Söz
konusu bilgiler 73 kategoriye ayrılmıĢ olup 3 ayrı dilde (Ġngilizce,
Fransızca, Ġspanyolca) verilmektedir. Gizlilik gerektiren alanlara
ise ancak Ģifre ile girmek mümkündür.
UNDPC-Türkiye iĢbirliği ile, Ankara‟da uyuĢturucu ve organize suçlarla mücadele alanında eğitim vermek üzere kurulan Türkiye Uluslararası UyuĢturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi (Turkish International Academy Againts Drugs And Organized
Crime- TADOC) 26.6.2000 tarihinden itibaren faaliyete geçmiĢtir.
Akademide, Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı, Karadeniz ĠĢbirliği
ve Balkan Ülkeleri ile Türkiye‟nin taraf olduğu ikili iĢbirliği anlaĢması imzalanan diğer ülkelerin kanun uygulayıcı birimlerine uyuĢturucu maddelerin yasadıĢı üretimi, kullanımı, kaçakçılığı ve organize suçlarla mücadele konularında eğitim verilmektedir.
TADOC‟un bir eğitim kurumu olmanın ötesinde; bünyesinde
kurulacak “Suç Önleme AraĢtırma merkezi, “UyuĢturucu Kontrol
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 111
ve Talep Azaltımı AraĢtırma Merkezi”, “Karapara AraĢtırma Merkezi” ve “BiliĢim Suçları AraĢtırma Merkezi” aracılığıyla organize
suç, karapara aklama, uyuĢturucu madde arz ve talep azaltımı ile
son dönemde iletiĢim sahasında görülen yeni suç türleri alanlarında daha kapsamlı bilimsel araĢtırmalara kaynaklık yapması hedeflenmektedir.
3. INTERPOL
Uluslararası Kriminal Polis Örgütü (Interpol) uluslararası iĢbirliğine tartıĢılmaz bir katkı getirmektedir. Interpol günümüzde
177 (1 Mart 2001 itibariyle) merkezi polis birimi için bir diyalog
yeridir.
Interpol tüzüğünün 2. maddesinde teĢkilatın gayesi;
a)Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ıĢığında ve üye ülkelerdeki geçerli kanunlar çerçevesinde tüm adlî polis yetkilileri arasında mümkün olabilecek en geniĢ Ģekilde karĢılıklı yardımlaĢmayı
sağlamak ve geliĢtirmek,
b)Kamu hukukuna iliĢkin kanunlara aykırı fiilleri önleme ve
bastırmaya yardımcı her türlü etkili teĢkilatı kurmak ve geliĢtirip
geniĢletmek, olarak belirtilmiĢtir.
Interpol‟ün karapara alanında faaliyeti 1984 yılında baĢlamıĢ
ve her zaman genel sekreterliğinin öncelikli görevlerinden birini
oluĢturmuĢtur. Örgütün genel kurulunun benimsediği bir kararı
uyarınca FOPAC (Fond provenant d‟activités criminelles, suç etkinliklerinden elde edilen fonlar) olarak adlandırılan ve karapara aklamaya, yasadıĢı kaynaklı malların müsaderesine ve malî soruĢturma tekniklerine iliĢkin sorunlarla görevli uzman bir grup oluĢturulmuĢtur.
FOPAC konuyla ilgili ulusal ve uluslararası kurumlarla iĢbirliği
yapmakta, bilgi birikimini arttırmak için konferanslar düzenlemekte, yapılan araĢtırmalara destek vermektedir. Hazırlanan tavsiye-
112 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ler; suçu iĢleyenlerin yakalanması, malvarlıklarının dondurulması
veya müsadere edilmesi, ilgili kayıtların en az beĢ yıl saklanması
gibi kapsam itibariyle değil ama yaklaĢım itibariyle FATF tavsiyelerine benzemektedir.
4. KARAPARANIN AKLAMANIN ÖNLENMESĠNE
ĠLĠġKĠN MALÎ EYLEM GÖREV GRUBU (FATF) VE
40 TAVSĠYE
Karapara aklama ile mücadelede gereken tedbirlerin alınması
amacıyla, 1989'da Paris'teki G-7 zirvesinde kurulmuĢtur. FATF
(Financial Action Task Force)‟a, 29 ülke ve iki bölgesel örgüt (Avrupa Komisyonu ve Körfez ĠĢbirliği Konsey) üyedir. 46 Sekretarya
hizmetleri Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma TeĢkilatı (OECD) tarafından yerine getirilmektedir.
BaĢta finans olmak üzere kanun düzenleyici ve uygulayıcı kesimden katılan uzmanların oluĢturduğu FATF, kara paranın aklanmasının önlenmesine iliĢkin yasal ve düzenleyici reformları
etkileyebilecek siyasi iradeye yardımcı olmak için dizayn edilmiĢ
bir politika üretim merkezi görevini yürütmektedir. FATF'nin temel misyonu tüm ülkelerde gerekli tedbirlerin var olmasını sağlayarak kara para aklanmasının etkin olarak engellenmesine ve tespit
edilmesine yardımcı olmaktır.
Faaliyetlerini bağımsız bir ad-hoc grup olarak sürdürmekte
olan FATF, çalıĢmalarını Maliye Bakanları ve diğer ilgili Bakanlar
ve üye ülke otoritelerine rapor etmekte ve ayrıca raporlarını OECD
Bakanlar Konseyi G-7 zirvelerine sunmaktadır.
46
1.3.2001 tarihi itibariyle; ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, HongKong (Çin), Ġngiltere, Ġrlanda, Ġsveç, Ġspanya, Ġsviçre, Ġtalya, Ġzlanda,
Japonya, Kanada, Lüksemburg, Meksika, Norveç, Portekiz, Singapur,
Türkiye, Yeni Zellanda, Yunanistan.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 113
FATF bünyesinde oluĢturulan çalıĢma gruplarının düzenli olarak yaptıkları toplantılarda; amacına ulaĢmak gayesiyle yeni tavsiye kararları alınmasına, ilk 40 tavsiye kararının edinilen tecrübeler
ve yeni aklama teknikleri ıĢığında değiĢtirilmesine gerek olup olmadığını incelemekte ve bu hususta çalıĢmalar yapmaktadır. Ayrıca, üye ülkelerde tavsiye kararlarının uygulanmasını, kendi içinden
seçtiği ülke temsilcilerinden oluĢan incelemecilere mahallinde tetkik ettirmekte ve bunlar tarafından hazırlanan değerlendirme raporlarını tüm üye Devletlerin temsilcilerinin katıldıkları genel kurul toplantısında incelemekte ve incelenen ve diğer Devletlerin
temsilcilerine açık olarak değerlendirmekte ve onaylamaktadır.
FATF tarafından; daha önce gerek ulusal ve gerekse uluslararası giriĢimlerle ülkelerce taahhüt edilmiĢ olan karapara aklamada
banka ve malî kurumların kullanılmasının önlenmesine iliĢkin
çalıĢmaların yapılması ve bu konudaki iĢbirliği neticelerinin değerlendirilmesi, gerektiği takdirde karaparanın karĢısında malî sistemin korunması ve bunun için yasal ve düzenleyici sistemlerin kabulü ile ülkeler arasında çok taraflı hukukî yardımların sağlanması
amaçlanmıĢtır.
1990 Ģubat ayında FATF‟ın “hareket adımları” olarak nitelendirilebilecek olan ilk raporu 40 öneri ile birlikte açıklanmıĢtır. Öneriler; 1.Paranın Aklanmasını Önlemede Ulusal Hukuk Sisteminin
GeliĢtirilmesi, 2. Malî Sistemin Rolünün Güçlendirilmesi, 3. Uluslararası ĠĢbirliğinin Güçlendirilmesi ana baĢlıkları altında toplanmıĢtır. BaĢka bir deyiĢle, karaparanın aklanmasının önlenmesi için
ceza hukuku ve uluslararası iĢbirliği alanlarında 40 önemli nokta
önerilmiĢtir. Bu tavsiyeler 1996 yılında revize edilmiĢ olup bundan
böyle, karapara aklama karĢıtı mevzuatların uluslararası referansı
olarak kabul edilmektedir.
FATF tarafından getirilen önerilerin genel çerçevesi Ģöyle
özetlenebilir;
114 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
-Her ülkenin, daha fazla gecikmeden, Viyana SözleĢmesini
tümüyle uygulama yolunda harekete geçmesi ve bunun için gerekli
yasal düzenlemeleri yapması,
-Bankaların veya malî kuruluĢların gizlilik yasalarının,
karapara aklanmasının önlenmesi amacıyla getirilen önerilerin
uygulanmasını kısıtlamayacak ölçüde dikkate alınması,
-Etkin bir para aklanmasını önleme programı, para aklanmasının soruĢturulması, yasal takibatı ve ortadan kaldırılması hususlarında mümkün olduğunca çok yönlü iĢbirliğinin yapılması ve
karĢılıklı hukukî desteğin verilmesi.
FATF, diğer uluslararası giriĢimlerden farklı olarak
karaparanın aklanmasının önlenmesi konusundaki çalıĢmalarını
gittikçe geniĢleyen - daha çok ülkeyi kapsamına alan - bir coğrafi
alanda sürdürmektedir. Nitekim, FATF‟a üye olmayan ülkelerle de
iĢbirliği yapılarak, bu ülkelerin FATF önerilerini uygulamaları
amaçlanmıĢtır. Üye ülkeler, karaparanın aklanmasını önlemeye
yönelik 40 tavsiyeyi uygulayıp uygulamadıkları yönünden FATF
tarafından incelemeye alınmıĢ ve inceleme neticesinde, ülkelerin
karaparanın aklanmasını önlemeye yönelik tutumları hakkında
rapor hazırlanmıĢtır.
Ayrıca FATF‟ın öncülüğünde, aynı tip bölgesel düzeyde örgütler oluĢturulmuĢ olup FATF‟la iĢbirliği halinde karapara aklamaya
karĢı etkili bir mücadele vermektedirler.47
FATF'IN 40 TAVSĠYE KARARI
A- TAVSĠYELERĠN GENEL ÇERÇEVESĠ
Tavsiye 1
47
Bunlar; Karayipler Mali Eylem Görev Grubu; Karapara Aklama Mücadele Asya-Pasifik Grubu; Afrika Karapara Aklamayla Mücadele Grubu ve
Güney Amerika Mali Eylem Görev Grubudur.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 115
Her ülke, 1988 tarihli “UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesi”ni (Viyana Konvansiyonu) onaylamak ve tam olarak uygulanmasını sağlamak için
acil önlemler almalıdır.
Tavsiye 2
Mali kuruluĢlara ait gizlilik yasaları, bu tavsiyelerin yerine getirilmesine engel olmayacak Ģekilde anlaĢılmalıdır.
Tavsiye 3
Etkin bir karapara aklama ile mücadele programı, karapara
aklama olayları ile ilgili soruĢturmalarda ve kovuĢturmalarda çok
taraflı iĢbirliğinin ve karĢılıklı hukuki yardımlaĢmanın iyileĢtirilmesini ve gerektiğinde suçluların iadesini içermelidir.
B- KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE ULUSAL HUKUK SĠSTEMLERĠNĠN ROLÜ
Karapara Aklama Suçunun uygulama alanı
Tavsiye 4
Her ülke, Viyana SözleĢmesinde belirtildiği Ģekilde karapara
aklamanın cezayı gerektiren bir suç olmasını sağlayacak yasal tedbirleri, mevzuat düzenlemeleri de dahil olmak üzere almalı ve
uyuĢturucu kaçakçılığından kaynaklanan karapara aklama suçunu
ağır suçlar kapsamına girecek Ģekilde geniĢletmelidir. Her ülke
hangi ağır suçların karapara aklamanın öncül suçları olarak gösterileceğini belirleyecektir.
Tavsiye 5
Karapara aklama suçu, Viyana SözleĢmesinin hükümlerine
uygun olarak, karapara aklama suçunun iĢlendiğine dair bilgilerin
gerçek olgulardan çıkarılabileceği hususu da dahil olmak üzere, en
azından karapara aklama faaliyetinin bilinmesi durumuna uygulanmalıdır.
Tavsiye 6
116 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Mümkün olduğu ölçüde, sadece çalıĢanları değil tüzel kiĢilerin
kendileri de cezai sorumluluğa tabi olmalıdır.
Geçici Tedbirler ve Müsadere
Tavsiye 7
Ülkeler gerektiğinde, Viyana AnlaĢması ile getirilen önlemlerin benzerlerini, mevzuat düzenlemeleri de dahil olmak üzere; kendi yetkili makamlarının, aklanan malvarlığını, karapara aklama
yoluyla elde edilen gelirleri, para aklamada kullanılan ya da kullanılması tasarlanan araçları ya da eĢdeğerdeki malvarlığını, iyi niyetli üçüncü kiĢilerin haklarına halel getirmeksizin, müsadere etmesini sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapmalıdırlar.
Bu önlemler;
a) Müsadereye tabi varlıkların belirlenmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesine,
b) Anılan varlıkların transferini, satıĢını veya üzerinde yapılabilecek baĢka tasarrufları engellemek için el koyma ve dondurma
gibi geçici önlemlerin alınmasına,
c) SoruĢturmaya iliĢkin her türlü uygun önlemlerin alınmasına
yönelik yetkileri içermelidir.
Müsadere ve cezai yaptırımlar dıĢında, bazı ülkeler tarafların
sözleĢmenin örneğin bir müsadere ya da para cezası ya da diğer
cezalar vasıtasıyla devletin mali alacaklarını tahsil etme imkanına
zarar vereceğini bildikleri ya da bilmesi gerektiği durumlarda yaptıkları sözleĢmeleri iptal etmek için mali ya da hukuki yaptırımlar
ve/ya da bilhassa bir hukuk mahkemesi önünde adli takipler öngörebilirler.
C- KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE MALĠ
SĠSTEMĠN ROLÜ
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 117
Tavsiye 8
10'dan 29'a kadar sıralanan tavsiyeler, sadece bankalar için
değil banka dıĢındaki mali kuruluĢlar içinde geçerli olmalıdır. Hükümetler bütün ülkelerde döviz büroları gibi resmi bir ihtiyati denetime tabi olmayan banka dıĢındaki mali kuruluĢların da diğer
mali kuruluĢlar ile karapara aklamanın önlenmesine iliĢkin aynı
yasalara ve yönetmeliklere tabi olmasını ve bunların etkin bir Ģekilde uygulanmasını sağlamalıdır.
Tavsiye 9
Ġlgili ulusal yetkili organlar, 10-21 ve 23. Tavsiyelerin, mali
olmayan kurumlar statüsündeki iĢletmeler ve meslek erbabı tarafından ticari bir giriĢim olarak yürütülen mali faaliyetlere, bu tür
faaliyetlere izin verildiği ya da bunların yasaklanmadığı durumda,
uygulanmasını da dikkate almalıdırlar. Finansal faaliyetler (sayılanlar ile sınırlı olmamak üzere) aĢağıda yer alan faaliyetleri içerir.
Karapara aklamayla mücadeleye iliĢkin tedbirlerin uygulanmasının
hangi durumda gerekli olmayacağı hususunda, örneğin bir finansal
faaliyetin münferiden ya da sınırlı sayıda yapılması durumunda
olduğu gibi, özel durumların tanımlanıp tanımlanmayacağı ülkelerin kendi kararına bırakılmıĢtır.
MüĢterinin Kimlik Bilgilerinin Tespitine ve Kayıtların Saklanmasına ĠliĢkin Kurallar
Tavsiye 10
Mali kurumların sırdaĢ(isimsiz) veya sahte olduğu açıkça belli
olan isimlere hesap açmamaları gerekmektedir: Bu kurumların
(yasalara, yönetmeliklere, denetim makamları ile mali kurumlar
arasında yapılan anlaĢmalara ya da mali kurumlar arasında yapılan
düzenleme anlaĢmalarına uygun olarak) resmi veya baĢka güvenilir
118 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
kimlik belgelerine dayanarak, iĢ iliĢkisi tesis ettiklerinde ya da iĢlem yaptıklarında (özellikle hesap açarken, emanet iĢlemleri yaparken, kiralık kasa kiralarken ve büyük ölçekli nakit iĢlemleri yaparken), bu iliĢki ya da iĢlem süreklilik arzetsin ya da münferit olsun,
müĢterilerin kimliklerini tespit etmeleri ve kimlik tespitine iliĢkin
kayıtları saklamaları gerekmektedir. Mali kurumların, hükmi Ģahıslarla ilgili kimlik tespiti yükümlülüklerini yerine getirmek için,
gerektiğinde Ģu tedbirleri almaları gerekmektedir.
i) MüĢterinin yasal varlığını ve yapısını; müĢterinin ismi, yasal
Ģekli, adresi, yöneticileri ve hükmi Ģahsı bağlayan yetki düzenlemesi ile ilgili Ģartlar hakkındaki bilgileri de içeren Ģirket belgelerini, ya
kamu kayıtlarından veya müĢteriden ya da her ikisinden birden
elde ederek doğrulamak.
ii) MüĢteri adına hareket ettiğini iddia eden Ģahsın yetkili olduğunu doğrulamak ve bu Ģahsın kimliğini tespit etmek.
Tavsiye 11
Mali kurumlar; idare merkezinin bulunduğu ülkede herhangi
bir ticari iĢ ya da üretim faaliyeti yapmayan ya da diğer herhangi
bir Ģekilde ticari faaliyeti bulunmayan kurumların, Ģirketlerin, vakıfların, tröstlerin durumunda olduğu Ģekilde, sürekli ya da münferit iĢlem yapan müĢterilerinin kendi adlarına hareket edip etmedikleri hususunda Ģüpheleri varsa hesabın adına açıldığı ya da iĢlemin
adına yürütüldüğü kiĢilerin gerçek kimliğine iliĢkin bilgileri elde
etmek için uygun tedbirler almalıdırlar.
Tavsiye 12
Mali kuruluĢlar, ulusal veya uluslararası iĢlemlere iliĢkin bütün gerekli kayıtları, yetkili makamlardan gelecek bilgi taleplerini
ivedilikle karĢılayabilmek için, en az beĢ yıl süreyle saklamalıdırlar.
Bu kayıtların, (eğer varsa iĢlemin içindeki paranın miktarı ve türü
de dahil olmak üzere) yapılan bireysel iĢlemlerin yeniden ortaya
konulmasına olanak verecek nitelikte ve bu suretle de gerektiğinde
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 119
cezai fiillerin kovuĢturulmasında delil olarak kullanılmaya elveriĢli
olması gerekmektedir.
Mali kurumlar, pasaport, kimlik kartı, sürücü belgesi gibi
müĢteri kimliğini belirleyen resmi kimlik belgelerini ya da bunların
örneklerini, ticari haberleĢme ve hesap dosyaları ile ilgili kayıtları
hesabın kapatılmasından sonra en az beĢ yıl süre ile saklamalıdır.
Bu belgeler, ilgili cezai kovuĢturmalarda ve araĢtırmalarda
kullanılmak üzere ulusal yetkili makamların kullanımına hazır
olmalıdır.
Tavsiye 13
Ülkeler, yeni ve geliĢen teknolojilerin getirdiği kimlik bilgilerini saklamaya elveriĢli olanakların yarattığı karapara aklama tehlikesine karĢı özel dikkat göstermeli ve bunların karapara aklamada
kullanılmasını önlemek için gereken tedbirleri almalıdırlar.
Mali Kurumların Özen Göstermesi
Tavsiye 14
Mali Kurumlar, görünürde yasal ve ekonomik amacı olmayan
bütün karmaĢık, olağan dıĢı büyük ölçekli iĢlemlere ve bütün olağan dıĢı iĢlem örneklerine özel dikkat göstermelidir. Bu tür iĢlemlerin esası ve amacı mümkün olduğunca incelenmeli ve bulgular
deneticilere, inceleme elemanlarına ve yasa uygulama birimlerine
yardımcı olabilecek Ģekilde yazılı kayda geçirilmelidir.
Tavsiye 15
Mali kuruluĢlar, fonların yasadıĢı yollardan elde edildiğinden
Ģüphelenmeleri durumunda, bu Ģüphelerini derhal yetkili makamlara bildirmelidirler.
Tavsiye 16
Mali kuruluĢları, bunların yöneticilerini, yetkililerini ve çalıĢanlarını; Ģüpheli bir iĢlemi iyi niyetle yetkili makamlara bildirdiklerinde, yapılan iĢlemin gizli sebebi olan suç unsuru faaliyeti tam
olarak bilmeseler dahi, yasadıĢı faaliyetin gerçekten meydana gelip
120 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
gelmediğine bakılmaksızın, sözleĢme veya herhangi bir yasal ya da
idari düzenlemeyle getirilen sır saklama yükümlülüğünü ihlalden
dolayı cezai ya da hukuki sorumluluktan koruyucu yasal hükümler
tesis edilmelidir.
Tavsiye 17
Mali kuruluĢlar, bunların yöneticileri, yetkilileri ve çalıĢanları;
yetkili makamlara müĢterileri ile ilgili bilgiler verilirken, müĢteriyi
bu konudan haberdar etmemelidirler ya da elveriĢli olduğu takdirde bilgi vermelerine olanak tanınmamalıdır.
Tavsiye 18
Mali kuruluĢlar, müĢterilerle ilgili Ģüpheli iĢlem bildiriminde
bulunurken yetkili makamların talimatına uymalıdırlar.
Tavsiye 19
Mali kurumlar karapara aklamaya karĢı programlar geliĢtirmelidirler. Bu programlar asgari olarak Ģu hususları içermelidir:
i) Görevli istihdamını temin edecek uygun prosedürlerinin ve
Ģüpheli iĢlem bildiriminden sorumlu olacak genel müdürlük düzeyinde yetkililerin atanmasını da içeren politikaların, prosedürlerin
ve iç denetimlerin geliĢtirilmesini;
ii) ÇalıĢanlara yönelik olarak süreklilik arz eden bir eğitim
programını;
iii) Sistemi kontrol edecek bir denetim fonksiyonunu.
Karapara Aklamanın Önlenmesine Yönelik Tedbirler
Hususunda Yeterli Düzenlemeye Sahip Olmayan Ülkelerdeki Probleme Yönelik Tedbirler
Tavsiye 20
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 121
Mali kurumlar yukarıda söz konusu edilen ilkelerin, özellikle
bu tavsiyeleri uygulamayan ya da yeterince uygulamayan ülkelerde
bulunan Ģubeleri ve hisse çoğunluğuna sahip oldukları iĢtirakleri
tarafından, bulundukları ülkenin yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerinin izin verdiği ölçülerde, uygulanmasını sağlamalıdırlar. Bu
ülkelerde yürürlükte olan yasalar ve yönetmelikler bu uygulamaya
olanak tanımıyorsa, bu mali kurumlar kendi ana kurumlarının
bulunduğu ülkedeki yetkili makamlara bu Tavsiye Kararlarını uygulayamadıklarının bildirmelidirler.
Tavsiye 21
Mali kuruluĢlar, bu Tavsiyeleri uygulamayan yada eksik uygulayan ülkelerin vatandaĢlarıyla, bu ülkelerin Ģirketleri ve mali kuruluĢları dahil olmak üzere, girecekleri iĢ iliĢkilerine ve iĢlemlere özel
dikkat göstermelidirler. Bu iĢlemlerin görünürde hukuki ve ekonomik amacı yoksa, iĢlemlerin esası ve amacı araĢtırılmalı ve bulgular deneticilere, inceleme elemanlarına ve yasa uygulama birimlerine yardımcı olabilecek Ģekilde yazılı kayda geçirilmelidir.
Karapara Aklamayı Önleyecek Diğer Tedbirler
Tavsiye 22
Ülkeler; nakdin ve hamiline menkul kıymetlerin sınır ötesi fiziki hareketlerini, bunlar hakkındaki bilgilerin amacına uygun bir
Ģekilde kullanılmasını sağlamak üzere alınan sıkı koruma önlemlerine tabi tutarak ve sermayenin serbest dolaĢımını hiç bir Ģekilde
kısıtlamayarak, tespit etmeyi ve izlemeyi olanaklı kılacak tedbirleri
uygulamayı dikkate almalıdırlar.
Tavsiye 23
Ülkeler; bankaların, finansal kuruluĢların ve aracı kuruluĢların, hakkındaki bilgilerin amacına uygun bir Ģekilde kullanılmasını
sağlamak üzere alınan sıkı koruma önlemlerine tabi olan belirli bir
miktarın üstündeki ulusal veya uluslararası nakit iĢlemlerini,
karapara aklama olaylarına yönelik olarak yetkili makamların kullanımına elveriĢli bir bilgisayar veri tabanı olan ulusal bir merkezi
122 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
organa bildirmek üzere kurulacak bir sistemin uygulanabilirliğini
ve getireceği yararları dikkate almalıdırlar.
Tavsiye 24
Ülkeler; nakit transferi yönteminin değiĢtirilmesini teĢvik edici araçlar olarak çeklerin, kredi kartlarının, maaĢ çeklerinin doğrudan hesaba aktarılması yönteminin ve menkul kıymetlerle ilgili
iĢlemlerin kayıt düzeninde yapılması yönteminin giderek artan bir
oranda kullanılmasını da içeren modern ve güvenli para yönetim
tekniklerinin geliĢtirilmesini daha fazla teĢvik etmelidirler.
Tavsiye 25
Ülkeler karapara aklamak için kurulan paravan Ģirketlerin
karapara aklayıcılar tarafından kullanılması ihtimalini dikkate
almalıdırlar ve bu Ģirketlerin yasadıĢı amaçlarla kullanılmasını
önlemek için ek önlemler almalarının gerekip gerekmediği hususunu değerlendirmelidirler.
Düzenleyici ve Diğer Ġdari Organların Rol ve Uygulamaları
Tavsiye 26
Bankaları ve diğer mali kuruluĢları denetleyen yetkili makamlar ve diğer yetkili merciler, denetlenen kuruluĢların karaparanın
aklanmasını önlemeye yönelik yeterli programlara sahip olmasını
temin etmelidirler. Bu makamlar, karapara aklama ile ilgili soruĢturma ve kovuĢturmalarda diğer ulusal adli ve yasa uygulama birimleriyle kendiliğinden-talep olmadan- ya da talep üzerine iĢbirliği ve uzmanlık yardımlaĢması tesis etmelidirler.
Tavsiye 27
Yetkili idari makamlar, bankalar ve nakitle uğraĢan diğer meslek gruplarının her ülkece belirlendiği Ģekilde, düzenlemeye tabi
tutulması ve denetimleri yoluyla da bu tavsiyelerin etkin bir Ģekilde
uygulanmasını sağlamalıdırlar.
Tavsiye 28
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 123
Yetkili makamlar, mali kuruluĢlara müĢterilerinin Ģüpheli
davranıĢlarını tespit etmelerinde yardımcı olmak üzere, rehberler
hazırlamalıdırlar. Bu rehberlerin süreç içinde geliĢtirilmesinin ve
sürekli güncelleĢtirilmesinin gerektiği açıktır. Ayrıca bu rehberler
öncelikle mali kurumların personeli için bir eğitim vasıtası olarak
kullanılabilecektir.
Tavsiye 29
Mali kuruluĢların faaliyetlerini düzenleyen veya onları denetleyen yetkili makamların; suçluların veya bunlarla iĢbirliği yapanların mali kuruluĢların önemli bir bölümüne ortak olarak sahip
olmalarını veya bunları kontrol etmelerini önlemek için gerekli
yasal ve düzenleyici tedbirleri almaları gerekmektedir.
D- ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠNĠN GÜÇLENDĠRĠLMESĠ
Ġdari ĠĢbirliği
Genel Nitelik TaĢıyan Bilgilerin DeğiĢimi
Tavsiye 30
Ulusal idareler, hangi para cinsinden olursa olsun uluslararası
nakit akıĢını, en azından toplam olarak, kaydetmeyi dikkate almalıdırlar. Bu suretle, kayda alınan bilgiler merkez bankalarında bulunan bilgilerle birleĢtirildiğinde yurt dıĢındaki çeĢitli kaynaklardan gelen nakit akıĢına ve farklı nakit transferlerine iliĢkin tahminler yapılabilecektir. Bu bilgiler, uluslararası incelemeleri kolaylaĢtırmak bakımından, IMF'nin ve BIS'ın kullanımına hazır tutulmalıdır.
Tavsiye 31
Yetkili uluslararası makamlara, muhtemelen Interpol ve Dünya Gümrük TeĢkilatına, karapara aklama olayları ve karapara ak-
124 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
lama teknikleriyle ilgili en son geliĢmeler hakkında bilgi toplama ve
bu bilgiyi yetkili makamlara dağıtma sorumluluğu verilmelidir.
Merkez Bankaları ve bankaların faaliyetlerini düzenlemekten sorumlu olan yetkili organlar aynı uygulamayı kendi sorumluluk
alanlarında da yapabilirler. Farklı sektörlerdeki ulusal makamlar,
meslek örgütleriyle istiĢare halinde, daha sonra bu bilgileri her
ülkedeki mali kuruluĢlara verebilirler.
ġüpheli iĢlemlerle ilgili bilgi değiĢimi
Tavsiye 32
Her ülke, yetkili makamlar arasında, Ģüpheli iĢlemlere ve bu
iĢlemlere karıĢan kiĢilere ve kuruluĢlara iliĢkin kendiliğinden(spontane) veya “talep üzerine” uluslararası bilgi değiĢimini
geliĢtirmek için çaba sarf etmelidir. Bu bilgi değiĢiminin özel hayatın ve verilerin güvenliğinin korunması hakkındaki ulusal veya
uluslararası yasa ve anlaĢma hükümlerine uygun olarak yapılmasını sağlayacak sıkı koruma önlemleri oluĢturulmalıdır.
ĠĢbirliğinin Diğer ġekilleri
Müsadere, adli yardımlaĢma ve suçluların iadesinde
iĢbirliğinin esasları ve vasıtaları
Tavsiye 33
Ülkeler - ikili veya çok taraflı çerçevede - ulusal mevzuatlardaki tariflerde yer alan ika edilen fiilin bilinmesi anlamında farklı
kriterlerin -yani suçun manevi unsuruna iliĢkin farklı kriterlerin ülkelerin birbirlerine karĢılıklı adli yardım sağlamaya yönelik iradelerini ve olanaklarını etkilememesini sağlamaya çalıĢmalıdırlar.
Tavsiye 34
Uluslararası iĢbirliği, mümkün olan en geniĢ kapsamlı karĢılıklı yardımlaĢmayı gerçekleĢtirecek pratik önlemleri almak amacıyla, genel olarak ortak hukuki anlayıĢlar üzerine dayalı ikili veya
çok taraflı anlaĢmalar ve düzenlemeler ağıyla desteklenmelidir..
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 125
Tavsiye 35
Ülkeler, “Suç Gelirlerinin Aklanması, Tespiti, Ele Geçirilmesi
ve Müsaderesine ĠliĢkin Avrupa Konseyi SözleĢmesi” gibi karapara
aklamanın önlenmesiyle ilgili uluslararası sözleĢmeleri onaylamaya
ve uygulamaya teĢvik edilmelidirler.
Karapara aklama alanında adli yardımlaĢmanın iyileĢtirilmesine yönelik ilkeler
Tavsiye 36
Ülkelerin konuyla ilgili yetkili organlarının iĢbirliği halinde soruĢturma yapmaları teĢvik edilmelidir. Bu konuda geçerli ve etkili
olan bir soruĢturma yöntemi, suç gelirleri olduğu bilinen veya sanılan değerlere yönelik olarak yapılan kontrollü teslimat uygulamasıdır. Ülkeler mümkün olduğu hallerde bu tekniği desteklemeye teĢvik edilmelidir.
Tavsiye 37
Mali kuruluĢlar ve diğer kiĢiler tarafından kayıtların tutulması, kiĢilerin ve binaların aranması, karapara aklama soruĢturmaları
ve kovuĢturmalarında ve yabancı ülke mahkemelerindeki bağlantılı
yargılamalarda kullanılmak üzere delil elde etme ve toplanan delillere el koyma da dahil olmak üzere cebri tedbirlerden yararlanılmasına iliĢkin cezai konularda adli yardımlaĢmaya yönelik usuller
oluĢturulmalıdır.
Tavsiye 38
Yabancı ülkelerin, karapara aklamadan veya karapara aklama
faaliyetinin ön Ģartını oluĢturan suçlardan elde edilen kazançların
veya bu tür kazançların değerine tekabül eden diğer malvarlıklarının tespiti, dondurulması ve müsaderesine yönelik taleplerine cevap verme durumunda acil tedbirler alacak yetkili makamları bulunmalıdır. Ayrıca, müsadere edilen malvarlıklarının paylaĢımı
126 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
dahil olmak üzere, el koyma ve müsadere iĢlemlerinde koordinasyonun sağlanması için de düzenlemelerin olması gerekmektedir.
Tavsiye 39
Yetki uyuĢmazlıklarını önlemek için, suçun birden fazla ülkede
kovuĢturmaya tabi tutulması durumlarında, sanığın kovuĢturulmasının en uygun mahkemede yapılmasının tespiti için mekanizmalar
oluĢturmaya ve uygulamaya önem verilmelidir. Benzer Ģekilde,
müsadere edilen malvarlıklarının paylaĢımı dahil olmak üzere, el
koyma ve müsadere iĢlemlerinde koordinasyonun sağlanması için
de düzenlemelerin olması gerekmektedir.
Tavsiye 40
Ülkeler; karaparayı aklama suçuyla veya bağlantılı suçlarla itham edilen kiĢilerin iadesine elveriĢli yasal düzenlemeler yapmalıdırlar. Kendi ulusal mevzuatları bakımından her ülke karapara
aklamayı suçluların iadesinin mümkün olduğu bir suç olarak görmelidir. Ülkeler, kendi yasal çerçevelerine tabi olmak üzere, iade
taleplerini ilgili bakanlıklar arasında doğrudan gönderme imkanı
sağlamak suretiyle suçlu iadesini kolaylaĢtırmayı, suçluların sadece
tutuklama evrakı ve mahkeme kararına dayanılarak iadesini, kendi
vatandaĢlarının iadesini ve/veya resmi iade usullerinden feragat
eden kiĢilerin muvafakati alınarak iadesini kolaylaĢtırmayı dikkate
alabilirler.
5.EGMONT GRUBU
1995 yılında Brüksel‟de Egmont sarayında FINCEN ve CTIF‟in
öncülüğünde oluĢturulmuĢtur. Tüm dünyanın karapara aklamayla
mücadele kuruluĢlarını ya da malî istihbarat birimlerini (Financial
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 127
Intelligence Units- FIU) bünyesinde toplamaktadır. Bugün bu sayı
48‟dir (1.3.2000 itibariyle). 48
Egmont grubu FIU‟ların karapara aklayıcıların uluslar
arasılaĢmasına somut bir cevabıdır. Grup, iki taraflı iĢbirliği alanında bir tip-sözleĢme hazırlamıĢtır.
Egmont grubu içinde dört ayrı çalıĢma grubu yer alır. Bunlar,
mali istihbarat birimlerinin yasal olarak nasıl bilgi alıĢveriĢinde
bulunabileceklerini inceleyen “Mevzuat çalıĢma Grubu; gerekli
bilgisayar sistemlerini tespit eden “Teknoloji Grubu”; Üye olabilecek yeni ülkeleri araĢtıran “GeliĢtirme ÇalıĢma Grubu ve Eğitim
çalıĢma Grubudur.
6.AVRUPA KONSEYĠ VE POMPĠDOU GRUBU
48
ABD(FinCEN), Aruba (MOT Aruba), Avustralya (Austrac), Avusturya
(Meldestelle-EDOK), Belçika (CTIF), Çek Cumhuriyeti (Financial
Analytical Unit), Güney Kıbrıs (Mokas), Hollanda (MOT), Hollanda
Antilleri (MOT Antilles Néerlandaises), Hırvatistan (Anti-Money
Laundering Department), Danimarka (Money Laundering Secretariat of
the Prosecutor for Serious Economic Crime), Ġspanya (SEPBLAC), Finlandiya (Money laundering Clering Hause), Fransa (TRACFIN), Yunanistan (Competent Comittee), Guernesey (Financial investigation Unite),
Hong-Hong/Çin (Joint financial Intelligense Unit), Macaristan
(Economic Crime departement, National Police), Man Adası (Fraud
Squad), Ġngilitere (NCIS), Ġrlanda (Money Launderin Investigation Unit,
Garda Siochana), Ġsveç (NFIS), Ġsviçre (MGW, BCB, UCR), Ġtalya
(Ufficio Italiona dei Cambi), Ýzlanda (Diroctorata of Public procecution),
Jersey (Joit Financial Investigation Unit), Lüksemburg (Anti-Money
Laundering Service, Parquet de Lüxembourg), Meksika (Administration
for the Investigation of Suspicious Transactions), Monako (SICCFIN),
Norveç (OKOKRIM), Panama (Financial Analysis Unit), Paraguay
(UAF), Slovakya (OFIS,Bureau of Financial Police), Slovenya (Office for
money-Laundering Prevention), ġili (Council for Defence of State), Tayvan (Money Laundering Prevention Center), Türkiye (MASAK), Yeni Zelanda (NZ Police Financial Intelligence Unit).
128 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
1971 yılında, Avrupa Konseyi çerçevesinde, zamanın Fransız
cumhurbaĢkanı Georges Pompidou‟nun giriĢimiyle uyuĢturucu
ticareti ve suistimalî konusunda faaliyet göstermek üzere bir iĢbirliği grubu oluĢturulmuĢtur. Üye ülkeler, aralarında Türkiye‟nin de
yer aldığı 19 Avrupa Konseyi üyesidir. Strasburg‟ta bir genel sekreterliği ve üye ülkelerin her birinde temsilciliği bulunmaktadır.
1980‟den itibaren Avrupa Konseyi, daha sonra 1984‟te
Pompidou Grubu faaliyetini sınır ötesi suçlulukla mücadelenin en
önemli unsurları olarak gördüğü, uyuĢturucu baronlarının paralarının araĢtırılmasına ve suçluların gelirlerinin zapt ve müsaderesine yoğunlaĢtırdı. Bu bağlamda, Pompidou Grubunun giriĢimleriyle,
Viyana SözleĢmesi‟nin hazırlanması esnasında, Viyana SözleĢmesinin bazı sorunlara değinmediği veya çözümünü taraflar arasındaki
ikili veya çoklu anlaĢmalara bıraktığı göz önüne alınarak daha sıkı
yükümlülüklerin yerinde olacağı, karaparanın kaynağını sadece
uyuĢturucu ticareti ile sınırlandırmanın önemli miktarda kazanç
sağlayan diğer ağır suçları göz ardı etmek olacağı, ayrıca uluslararası iĢbirliği için öncelikle ulusal sistemlerin kazançları izleme,
arama ve müsadereye iliĢkin hükümlerle takviye edilmesi gerektiği
göz önüne alınarak hazırlanan Strasbourg SözleĢmesi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 18-20 Haziran 1990 tarihlerinde yapılan
toplantısında kabul edilerek imzaya açılmıĢtır. SözleĢme 8 Kasım
1990 tarihinde Strazburg‟da imzalanmıĢtır.49
SözleĢmenin gerekçesinde Ģöyle denilmektedir;
AĢağıda imzası bulunan Avrupa Konseyi üyesi Devletler ve diğer Devletler,
49
SözleĢme metni için bkz. Ergül, Karaparanın Aklanması ve Suçları,
s.169-185. 1.3. 2001 tarihi itibariyle taraf devletler: Almanya, Andorra,
Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya,
Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Güney Kıbrıs, Ġrlanda, Ġtalya, Ġzlanda,
Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Macaristan, Malta, Yunanistan.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 129
Avrupa Konseyinin amacının üyeleri arasında daha geniĢ bir
iĢbirliği sağlamak olduğunu düĢünerek;
Toplumun korunması amacına yönelik ortak bir ceza politikası
takip edilmesi ihtiyacına kani olarak,
Giderek artan ölçüde uluslararası bir problem olan ağır suça
karĢı mücadelenin uluslararası düzeyde modern ve etkin yöntemleri gerektirdiğini düĢünerek; Bu yöntemlerden birisinin, suçluların
suçtan kaynaklanan gelirden mahrum edilmeleri olduğunu düĢünerek;
Bu amaca eriĢilmesi için iyi iĢleyen bir uluslararası bir iĢbirliği
sisteminin kurulması gerektiğini düĢünerek
aĢağıdaki gibi anlaĢmıĢlardır.
SözleĢmenin müsadere ve karapara aklama suçuna iliĢkin
maddeleri Ģöyledir:
Madde 2- Müsadere Tedbirleri
Her bir Taraf, vasıtaların ve gelirlerin ya da bu gelirlere eĢdeğerdeki malvarlığının müsadere edilebilmesi için gerekli yasal ve
diğer tedbirleri alacaktır.
Her bir Taraf, imza sırasında veya onaylama, kabul veya katılma belgelerini sunarken Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacakları bir beyan ile bu maddenin 1. Paragrafının sadece bu beyanda belirtilen suçlara veya suç kategorilerine uygulanacağını bildirebilirler.
Madde 6- Karapara Aklama Suçları
Her bir Taraf, kasıtlı olarak iĢlenen aĢağıdaki fiillerin ulusal
mevzuatına göre suç sayılması için gerekli olabilecek yasal ve diğer
tedbirleri alacaktır:
Bir malvarlığının suçtan doğan gelir olduğunu bilerek, bunun
yasadıĢı kaynağını gizlemek veya değiĢtirmek veya öncül suçun
iĢlenmesine karıĢan herhangi bir Ģahsın eylemlerinin hukuki so-
130 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
nuçlarından kurtulmasına yardım etmek amacıyla malvarlığının
değiĢtirilmesi veya transfer edilmesi,
Herhangi bir malvarlığının, suçtan kaynaklandığını bilerek,
gerçek niteliğini, kaynağını yerini, durumunu, hareketini, bu malvarlığı ile ilgili hakları veya sahipliğini gizlemek,
Alındığı tarihte bir malvarlığının suçtan kaynaklandığını bilerek, bu tür malvarlığının iktisabı, zilyetliği veya kullanılması,
Bu maddede belirtilen suçlardan herhangi birinin iĢlenmesine
iĢtirak, katılma veya iĢlenmesi için teĢekkül oluĢturmak, teĢebbüs
ve yardım etmek, teĢvik etmek, kolaylaĢtırmak ve yol göstermek,
Bu maddenin 1. Paragrafının uygulanması amacıyla;
Öncül suçun SözleĢmeye Taraf Devletin ceza yargısına tabi
olup olmadığı önemli olmayacaktır,
1. Paragrafta sözü edilen suçların, öncül suçu iĢleyen kiĢilere
uygulanmaması sağlanabilecektir,
1. paragrafta sözü edilen bir suçun unsurları olan bilme, kast
veya amaç, objektif ve fiili Ģartlardan çıkarılabilir,
Her bir Taraf, aĢağıdaki hallerden herhangi birisi ya da hepsinden sanığın,
Malvarlığının suçtan kaynaklandığını tahmin etmesi gerektiği,
Kar sağlamak amacıyla hareket ettiği,
BaĢka bir suçu desteklemek amacıyla hareket ettiği,
durumlarda bu maddenin 1 Paragrafında belirtilen eylemlerden birkaçını ya da tamamını ulusal mevzuatına göre suç saymak
için gerekli gördüğü tedbirleri alabilecektir.
4. Her bir taraf, imza sırasında veya onay, kabul, tasvip veya
katılma belgelerini tevdi ederken Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacakları bir beyan ile bu maddenin 1. Paragrafının sadece bu
beyanda belirtilen öncül suçlara veya suç kategorilerine uygulanacağını bildirebilirler,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 131
Ģeklindedir.
Avrupa Konseyi SözleĢmesi, uyuĢturucu madde kaçakçılığının
malî alanda ortaya çıkardığı sorunlarla ilgili olarak Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesi bünyesinde 1986 tarihinden itibaren baĢlatılan
çalıĢmaların en son Ģeklini oluĢturmaktadır. Ancak çalıĢma alanı
sadece uyuĢturucu maddelerden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmayarak geniĢletilmiĢtir. ÇalıĢmalarda, cezai konularla ilgili
Avrupa Konseyi SözleĢmelerinin yanısıra, Viyana SözleĢmesi de
dikkate alınmıĢ ve Viyana SözleĢmesinin terminolojisi ve sistematik yaklaĢımı genel olarak benimsenmiĢtir
Ancak, Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nde, karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda Viyana SözleĢmesi‟ne göre daha katı
kurallar ve daha geliĢmiĢ çözümler getirilmiĢtir. Karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda daha etkin çözümlerin getirilmesinin nedeni olarak, Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nin, Viyana sözleĢmesine göre daha küçük uluslarası topluluğa yönelmesi ve bu
topluluğu oluĢturan ülkelerin benzer niteliklere sahip olmaları
gösterilebilir.
Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nin, Viyana SözleĢmesi ile getirilen önlemlerden daha fazlasını amaçlaması, kapsamının daha geniĢ
tutulmuĢ olmasından da açıkça anlaĢılmaktadır. Avrupa Konseyi
SözleĢmesi‟nin amaçlarından biri Viyana SözleĢmesi‟ndeki gibi
sadece uyuĢturucu madde suçları konusunda değil, her türlü suç
oluĢturan eylemlerden, cürümlerden ve özellikle uyuĢturucu madde, silah kaçakçılığı, terör, çocuk ve genç kız kaçırma gibi diğer
kazanç getiren suçlardan elde edilen kazançların müsadere ve zaptı, araĢtırılması ve takibi ile ilgili olarak uluslararası iĢbirliğinin
sağlanmasıdır. Dolayısıyla, çoğunlukla uyuĢturucu madde ilgili
olarak yapılan karapara aklanması tanımı, suç oluĢturan eylemlerin
çeĢitliliği doğrultusunda, Avrupa Konseyi SözleĢmesi‟nde geniĢletilmiĢtir.
132 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
SözleĢmede ayrıca, ulusal düzeyde alınması öngörülen müsadere tedbirleri konusunda da düzenleme getirilmiĢ ve suçlardan
elde edilen kazançların müsaderesine imkan veren hukukî düzenlemelerin -ulusal düzeyde yapılması zorunlu kılınmıĢtır. Ayrıca
sözleĢmeye taraf olan ülkelerin banka ve malî kurumların
karaparanın aklanmasının önlenmesi konusunda yapılan araĢtırmalarda, iĢlemlere iliĢkin kayıtları vermeleri için gerekli düzenlemeleri yapmaları ve hatta bu konuda bankaların sır saklama yükümlülüğüne istisna getirmeleri öngörülmüĢtür.
Yapılacak hukukî düzenlemelerin mümkün olduğunca geniĢ
kapsamlı tutulmasının, suçların ve karaparanın aklanmasının önlenmesinde daha etkili olacağı düĢüncesinden hareket edilerek,
ulusal düzeyin yanısıra uluslararası düzeyde de iĢbirliği yapılmasının gerektiği üzerinde durulmuĢtur.
Suç oluĢturan eylemlerden elde edilen kazancın, karapara niteliği bilinerek aklanması, baĢka bir deyiĢle, karaparanın bilerek
aklanması ise baĢlı baĢına suç oluĢturan bir eylem olarak sayılmıĢtır.
7- AVRUPA BĠRLĠĞĠ
Karapara aklanması ile mücadelede Topluluk ortak eyleminin
olmayıĢının üye ülkelerin tek pazarın tamamlanması ile çeliĢkili
olabilecek önlemler benimsemesine ve aklayıcıların aklama faaliyetlerini kolaylaĢtırmak için sermayenin serbest dolaĢımından
yararlanmaya çalıĢacakları gerçeğinden hareketle 10 Haziran 1991
tarihinde mali sistemin karapara aklanması amacıyla kullanılmasının önlenmesine yönelik Konsey Direktifi kabul edilmiĢtir.
Direktifin amacı; sermaye akıĢını ve mali hizmetlerin sunulmasını sınırlamadan mali sistemin karapara aklanmasında bir araç
olarak kullanılmasını engellemektir.
Direktif, uyuĢturucu kaçakçılığı ve genel olarak organize suçlara karĢı yürütülen mücadelenin can alıcı bir parçası olan
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 133
karaparanın mali sisteme giriĢinin engellenmesinde üye ülkelerin
çabalarına bir temel oluĢturmuĢtur.
Direktifin kapsamı aĢağıdaki gibidir:
1- Direktif; kredi kurumları, mali kurum ve karapara aklanması kavramlarını tanımlamaktadır. Buna göre kasıtlı olarak iĢlenen aĢağıdaki fiiller « karapara aklama » Ģeklinde tanımlanmıĢtır,
-Bir malvarlığının öncül suçtan ya da bu tür suça iĢtirakten
kaynaklandığını bilerek, bu malvarlığının yasadıĢı kaynağını gizlemek veya öncül suçun iĢlenmesine karıĢan herhangi bir Ģahsın,
eylemlerinin hukuki sonuçlarından kaçınmasına yardım etmek
amacıyla malvarlığının değiĢtirilmesi ya da transfer edilmesi,
-Malvarlığının, öncül suçtan ya da bu suça iĢtirakten kaynaklandığını bilerek, gerçek niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu,
hareketini, malvarlığına iliĢkin hakları veya sahipliğini gizlemek,
-Alındığı tarihte, bir malvarlığının öncül suçtan ya da bu suça
iĢtirakten kaynaklandığını bilerek, iktisap edilmesi, zilyetliği veya
kullanılması,
-Yukarıdaki paragraflarda sözü edilen eylemlerden herhangi
birinin iĢlenmesine iĢtirak, iĢlenmesi amacıyla teĢekkül oluĢturmak, teĢebbüs, yardım ya da teĢvik etmek, kolaylaĢtırmak ve yol
göstermek.
Diğer taraftan tanımlamalar arasında yer alan kredi kurumları
açısından ise yatırım firmaları, sigorta Ģirketleri, leasing ve
factoring Ģirketleri, döviz büroları v.b bu Direktife tabidir. Bununla
birlikte Direktif, Toplulukta yerleĢik bulunan üçüncü ülke kredi ve
mali kurumlarının Ģubelerini de kapsamaktadır. Ancak sadece mali
sistem değil diğer mali olmayan kurum ve mesleklerin de karapara
aklanmasında araç olarak kullanıldığı gerçeğinden hareketle Direktifin 12. maddesi ile üye ülkelerin Direktif hükümlerini özellikle
aklama amacıyla kullanılması olası meslekleri ve kurumları da
kapsayacak Ģekilde geniĢletmeleri öngörülmektedir.
134 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
2- Üye ülkeler karapara aklanmasının suç olarak kabul edilmesini sağlamalıdırlar.
3- Kredi ve mali kurumlar - müĢteri aynı zamanda bir kredi ya
da mali kurum olmadığı sürece- müĢterilerinin kimlik tespitlerini
yapmakla yükümlüdürler.
4- Kredi ve mali kurumlar, müĢteri ile iĢ iliĢkileri bittikten
sonra ilgili kimlik bilgilerinin bir kopyasını 5 yıl süre ile saklamalıdırlar.
5- Kredi ve mali kurumlar, karapara aklanmasıyla mücadeleden sorumlu yetkililer ile tam olarak iĢbirliği içinde olmalıdırlar.
6- Kredi ve mali kurumlar müĢterilerini haklarında bir araĢtırma yürütüldüğünden ya da yetkililere bilgi verildiğinden haberdar edemezler.
7- Yetkililere iyi niyetle yapılan bildirimler nedeniyle kredi ve
mali kurumların hiçbir Ģekilde hukuki ve cezai sorumlulukları yoktur.
8- Kredi ve mali kurumlar karapara aklanmasıyla ilgili iĢlemlerin önceden belirlenip engellenmesine yönelik olarak dahili kontrol ve haberleĢme sistemleri oluĢturmalıdırlar.
9- Üye ülkeler karapara aklanmasının önlenmesi için daha katı kurallar benimsemeli veya uygulamaya devam etmelidirler.
10- 1 Ocak 1993‟ten 1 yıl sonra gerektiğinde ve her üç yılda bir
Komisyon bu Direktifin uygulanmasına iliĢkin bir rapor hazırlayacaktır.
Özetle, Direktif, mali kurumlara (döviz büroları ve para transferiyle uğraĢanlar da dahil) özellikle hesap açılması ve kiralık kasa
hizmetleri sunulması, tek ya da birbirine bağlantılı iĢlemler sırasında söz konusu iĢlemlerin 15.000 Euro‟yu aĢması durumunda
müĢteri kimlik tespiti yapmak ve kayıtları saklama ile karapara
aklama ile mücadele programları oluĢturmaları yükümlülüğü getirmektedir. En önemlisi gerektiğinde banka gizliliği kuralının as-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 135
kıya alınması ve herhangi bir karapara aklama Ģüphesinin varlığı
halinde bunun derhal yetkili birimlere bildirilmesi yükümlülüğü
getirmesidir.
Gerçekte bu Direktif AB üyesi olmayan ülkeler için de
karapara aklanmasına karĢı önlem almalarında bir referans olmuĢtur. Topluluk müktesebatının (acquis communautaire) önemli bir
parçası olan AB karapara aklamayla mücadele kuralları gerek ülkemiz gibi Birliğe aday ülkeler ve gerekse bu alanda AB ile birlikte
çalıĢan diğer ülkeler için standartlar ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan çoğu üye ülke mevzuatı gerek daha düĢük para
limiti ve gerekse mali kurumlar dıĢındaki diğer kurum ve meslek
gruplarının yükümlüler arasında sayılması bakımından halen mevcut Direktifin gerekliliklerinin çok daha ötesinde hükümler kapsamaktadır.
AB‟de bu Direktifin benimsenmesinden bu yana hem karapara
aklama tehdidi hem de bu tehdide karĢılık alınacak önlemler yavaĢ
yavaĢ geliĢmiĢtir. Zaman zaman üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu bu son derece önemli alanda AB çabalarının geniĢletilmesi ve
güçlendirilmesi gerektiğini dile getirmiĢlerdir. Konsey, Komisyon
ve Avrupa Parlamentosunun organize suçlara karĢı daha katı önlemler alınması yönünde çabalarına tanık olunmuĢtur.
Bu çabalar kapsamında; 13-14 Aralık 1996 tarihinde Dublin‟de
toplanan Avrupa Konseyi‟nde özel tavsiyeler ve bunların uygulanmalarına iliĢkin bir takvim içeren organize suçlarla mücadeleye
yönelik bir «Eylem Planı» hazırlanmıĢtır. 28 Nisan 1997‟de son hali
verilen Eylem Planı Haziran 1997‟de Amsterdam Zirvesinde kabul
edilmiĢtir. Organize suçlar ve karapara ile ilgili olan söz konusu
Planın 4. Bölümünde yer alan 26 no‟lu tavsiye karapara aklanması
ile mücadeleye yöneliktir. Özellikle 26(e) no‟lu tavsiyede; Direktif‟in 6. maddesinde yer alan Ģüpheli iĢlem bildirim yükümlülüğünün ciddi suçlarla bağlantılı bütün suçları ve Direktifte sözü edilen
136 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
mali kurumlar dıĢındaki diğer kiĢi ve meslekleri de kapsayacak
Ģekilde geniĢletilmesi gerektiği belirtilmektedir.
3 Aralık 1998 tarihinde ise Konsey tarafından, 91/308/EEC
sayılı Direktifin gerektirdiği Ģartlar ve FATF‟ın 40 tavsiyesi ki özellikle 4 numaralı Tavsiyesi dikkate alınarak karapara aklanması,
kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin ve araçların izlenmesi, dondurulması ve müsaderesine iliĢkin bir «Ortak Eylem» planı benimsenmiĢtir. Amaç; özellikle organize suçlar alanında cezai faaliyetlerle mücadele için kimlik tespiti, suç kaynaklı gelirlerin izlenmesi,
dondurulması ve müsaderesine iliĢkin üye ülkeler arasındaki iĢbirliğinin artırılmasıdır.
Söz konusu Ortak Eylem gereğince organize suçlara karĢı etkili
bir mücadele için üye ülkelerce, özellikle ciddi suçlar söz konusu
olduğunda Strasbourg Konvansiyonu‟nun 2. ve 6. maddelerinin
uygulanması kararlaĢtırılmıĢtır.
Öte yandan Ortak Eylem Planında sözü edilen ciddi suçlar ise,
asgari ve azami hapis cezaları temel alınarak tanımlanmıĢtır. Buna
göre asgari 6 aydan fazla ve azami 1 yıldan fazla hapis cezası gerektiren bütün suçlar ciddi suçtur.
15-16 Ekim 1999 tarihinde gerçekleĢtirilen Avrupa Konseyi
Tampere Zirvesi sonunda yayınlanan tavsiyelerde de suçla mücadeleye yer verilmiĢ olup bu Bölümde ; üye ülkelerin mali istihbarat birimleri arasındaki iĢbirliğinin güçlendirilmesi konusu üzerinde ve AB ve üye ülkelerce, FATF‟ın 40 Tavsiyesine uygun olarak
karĢılıklı adlî yardım konusunda etkili ve Ģeffaf bir iĢbirliğinin sağlanması için üçüncü ülkeler ve off-shore merkezlerle düzenlemeler
yapılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Diğer taraftan Komisyon uyuĢturucu ile mücadeleye iliĢkin
«Eylem Planı (2000-2004)»nı yayınlamıĢtır. Söz konusu «Eylem Planı»nda da Komisyonun 91/308/EEC sayılı Direktifin uygulanmasına yönelik hazırladığı raporlardan bahsedilmekte ve
karapara aklanmasının global bir sorun olduğu ve ancak dünyanın
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 137
bütün bölge ve ülkeleri aynı amacı paylaĢtıkları sürece bu sorunla
mücadelenin etkili olabileceği belirtilmektedir.
Planda ayrıca karaparanın aklanması ile mücadelede FATF‟ın
baĢta gelen uluslararası bir organ olmaya devam ettiği ve FATF‟ın
az sayıda stratejik açıdan önemli yeni üyeler almak ve dünya çapında bölgesel karapara aklama ile mücadele organları ağı oluĢturmak konularına ağırlık verdiği belirtilmektedir. Bununla birlikte
FATF tarafından «iĢbirliği yapmayan ülkeler ve vergi kaçakçılığı ile
mücadele için karapara aklama önlemlerinin kullanılmasına yönelik iki karmaĢık ve hassas konuda çalıĢmalar baĢlattığından da söz
edilmektedir.
1991 tarihli Konsey Direktifinin 17. maddesi, gerektiğinde ve
her üç yılda bir Komisyon tarafından bu Direktifin uygulanması ile
ilgili olarak bir rapor hazırlanmasını gerektirmektedir.
Bu madde gereğince Komisyon, 91/308/EEC sayılı Direktifin
uygulanmasına yönelik ilk raporunu 3 Mart 1995‟te ve ikinci raporunu ise 1 Temmuz 1998 tarihinde Avrupa Parlamentosu ve Konseye sunmuĢtur.
Her iki Raporda da ortak olarak Direktifin, üye ülkelerin
karapara aklanması ile mücadele hakkında ulusal mevzuatlarını
oluĢturmalarında etkili olduğu, ancak üye ülkeler arasında özellikle
idari, polis ve adli alanlarda koordinasyon ve iĢbirliğinin geliĢtirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Komisyon tarafından hazırlanan raporlar, karapara aklama ile
mücadelede AB‟nin çabalarını yansıtmaktadır. Komisyonun ilk
raporuna göre Direktif üye ülkelerce tam olarak uygulanmaktadır
ve mali sektör özellikle bankalar suç kaynaklı paranın mali sisteme
giriĢini engellemeye yönelik yoğun çaba harcamaktadırlar.
Komisyonun ikinci raporu Direktif gereğince yapılan Ģüpheli
iĢlem bildirimine iliĢkin bazı istatistikleri de içermektedir. Ayrıca
söz konusu Rapor, genel olarak bankalarca alınan sıkı tedbirler
nedeniyle aklayıcıların suç kaynaklı paralarının kaynağını saklaya-
138 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
bilecekleri alternatif yollar arayıĢına girdiklerini de göstermektedir.
Diğer taraftan bütün üye ülkelerin direktifi ulusal mevzuatlarına
dahil etmeleri Direktifin yeterli derecede uygulandığının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Ancak söz konusu Raporun sonuç Bölümünde Direktifin kapsamının geniĢletilmesi ve güncelleĢtirilmesi gerektiği üzerinde önemle durulmaktadır.
Mali sistemin karapara aklama amacıyla kullanılmasının önlenmesi hakkında 91/308/EEC sayılı Konsey Direktifinin uygulanması ile ilgili olarak hazırlanan Komisyon raporları ardından
Komisyon, 14 Temmuz 1999‟da Avrupa Parlamentosu ve Konsey‟e
91/308/EEC sayılı Direktifte değiĢiklik yapılmasına iliĢkin bir öneri sunmuĢtur.
Bu önerinin amacı 91/308/EEC sayılı Direktifin kapsamının
geniĢletilmesi ve güncelleĢtirilmesidir. Öneride yer alan temel değiĢiklikler ; özellikle öncül suçlar ve yükümlü gruplarının kapsamının
geniĢletilmesi ile ilgilidir.
Öncül suçlar açısından 1991 Direktifi sadece uyuĢturucu suçlarını kapsamakta iken yeni öneriye göre üye ülkeler tüm organize
suçlar ve kaçakçılıktan elde edilen gelirlerin aklanmasıyla da mücadele etmek zorundadırlar. Bununla birlikte halen uygulanmakta
olan Direktifte yer alan yükümlülükler bakımından, Direktifin sadece mali sektör ile sınırlı olan kapsamı karapara aklayıcılar tarafından kötüye kullanılan mali sektör dıĢındaki belirli faaliyetler ve
meslek gruplarını da içine alacak Ģekilde yeniden düzenlenmektedir. Böylece muhasebeci ve kontrolörler, emlak komisyoncuları,
noterler, mali iĢlemlerle uğraĢan avukatlar, kıymetli taĢ ve maden
satıcıları, para transfer edenler ve kumarhanelere de müĢteri kimlik tespiti, kayıtların saklanması ve Ģüpheli iĢlem bildirim yükümlülükleri getirilmektedir.
Öneri ile özellikle mevcut Direktifte yer alan öncül suçlar ve
Ģüpheli iĢlem bildirim yükümlülüğü kapsamının geniĢletilmesinin
en büyük nedeni ; mevcut mevzuatta yer alan ve AB‟nin mali yapı-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 139
sını etkileyen uyuĢturucu kaçakçılığına, kaçakçılık, yolsuzluk ve
organize suçların da eklenmesidir.
Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanarak Avrupa
Parlamentosuna sunulan ve mali sistemin karapara aklanması
amacıyla kullanılmasının engellenmesi hakkında 10 Haziran 1991
tarih ve 91/308/EEC sayılı Konsey Direktifinde değiĢiklik yapılması hakkındaki öneride özetle aĢağıdaki değiĢiklikler yer almaktadır:
Mali kurumlar
-Önerinin 1. maddesi ile 91/308/EEC sayılı Direktifte yapılan
mali kurumlar tanımı yeniden düzenlenmiĢtir. Yapılan bu değiĢiklikle aslında mevcut Direktife göre yükümlü grubunda bulunan
ancak aklayıcılar tarafından sıklıkla kullanılan döviz büroları ve
para transfer büroları mali kurumlar baĢlığı altında açıkça sayılarak bir Ģekilde bunların da yükümlü grubuna dahil oldukları teyit
edilmiĢtir.
-Yine mali kurumlar tanımında yapılan düzenleme ile yatırım
firmaları da bu gruba dahil edilmiĢtir.
Öncül suçlar
Yine 91/308/EEC sayılı Direktifin 1. Maddesinde yapılan değiĢiklikle öncül suçlar yeniden düzenlenmektedir. Buna göre öncül
suçlar;
-organize suçla bağlantılı faaliyetler ile
-Avrupa Topluluklarına zarar veren ya da zarar vermesi olası
kaçakçılık, yolsuzluk ve diğer illegal faaliyetleri de kapsayacak Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir.
Öneri ile öncül suçlar kapsamının geniĢletilmesi sadece Ģüpheli iĢlem bildirimleri sayısının artması değil bunun da ötesinde farklı
ülkelerin yargı ve polis yetkilileri arasında uluslararası iĢbirliğinin
kolaylaĢtırılması da amaçlanmaktadır.
140 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Yükümlü grupları
Önerinin, 91/308/EEC sayılı Direktife eklenen yeni 2a maddesi ile Direktifte yer alan yükümlülüklere konu olan faaliyetler ve
meslek gruplarının kapsamı geniĢletilmiĢtir.
Buna göre ; mali kurumlar ve kredi kurumları dıĢında aĢağıdaki yasal ya da gerçek kiĢiler de Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunma, kimlik tespiti yapmak ve kimlik kayıtlarını saklamakla yükümlü kılınmıĢlardır
1- Muhasebeciler ve denetçiler
2- gayrimenkul sektörü,
3- noterler ve avukatlar müĢterileri adına aĢağıdaki iĢlemleri
yaptıkları sırada,
a) gerçek varlıkların ya da ticari varlıkların alım - satımı,
b) müĢterinin para, hisse senedi ya da diğer varlıklarının
idare edilmesi,
c) banka, tasarruf ya da hisse senedi hesabı açılması ya da
idare edilmesi,
d) Ģirket, vakıf ya da benzer yapıların kurulması, iĢletilmesi,
e) diğer herhangi bir mali iĢlemin yapılması,
4- kıymetli taĢ ve maden gibi yüksek değerli mal satıcıları,
5- fon transfer edenler
6- Kumarhane iĢletenler ve sahipleri
Bankacılık sektörünün karapara aklanması ile mücadelede
daha güçlü hale gelmesiyle birlikte aklayıcılar artık suç kaynaklı
gelirlerini gizlemek için alternatif yollar arayıĢına girmiĢlerdir.
Gerek FATF ve gerekse BM tarafından düzenli olarak yayınlanan
raporlarda avukatlık ve muhasebe hizmetlerinin suç kaynaklı paraların gizlenmesine yardımcı olmak amacıyla bir araç olarak kullanıldıkları belirtilmektedir. Bununla birlikte karapara aklamada
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 141
gayrimenkul alım satım sektörünün de kullanılmasına iliĢkin çok
sayıda dava bulunmaktadır.
Yükümlü grupları ile ilgili olarak yapılan bu değiĢiklik; Parlamento, üye ülkeler ve Komisyonun, artık belirli meslek ve faaliyetlerin de organize suç ve onun yarattığı suç kaynaklı para ile mücadelede daha aktif rol oynaması gerektiği konusundaki ortak görüĢlerini yansıtmaktadır. Bu yüzden söz konusu Öneri ile gayrimenkul
sektörü, muhasebeciler ve kumarhanelerin de organize suçlarla
mücadelede tam olarak yer almaları amaçlanmaktadır. Bu meslekler, kurallara uygun bir Ģekilde müĢteri kimlik tespiti yapmak ve
karapara aklanması ile mücadeleden sorumlu yetkililere Ģüpheli
iĢlem bildiriminde bulunmakla yükümlü kılınmaktadırlar. Diğer
taraftan söz konusu meslekler, Ģüphe sonucu yaptıkları Ģüpheli
iĢlem bildirimi nedeniyle ortaya çıkabilecek her türlü hukuki ve
cezai sorumluluğa karĢı korunmaktadırlar.
Öneride yer alan yükümlülükler noterler ve diğer bağımsız yasal meslekler açısından ise karapara aklanması riskinin en fazla
olduğu özel mali ya da Ģirketler yasası kapsamındaki faaliyetlerde
(örneğin ; gayrimenkul alım-satımı, ticari varlık, müĢterinin para,
menkul kıymet veya diğer varlıklarının idare edilmesi, banka hesabı açılması ya da idare edilmesi, Ģirket, vakıf ya da benzeri yapıların
kurulması, iĢletilmesi v.b) söz konusu olmaktadır.
Müşteri kimlik tespiti
91/308/EEC sayılı Direktifin kimlik tespitine iliĢkin 3. maddesinde yapılan değiĢikliğe göre mali ve kredi kurumlarınca posta,
telefon ya da bilgisayar aracılığı ile yapılan (non face-to-face) iĢlemler sırasında kurumların öneri ekinde yer alan prosedüre uygun
olarak müĢteri kimlik tespiti yapmaları gerekmektedir.
Diğer taraftan önerinin yine 3. maddesi ile özel bir para limiti
getirilerek kumarhaneler, değeri 1000 Euro‟yu aĢan kumar fiĢlerinin satın alınması ya da değiĢtirilmesi sırasında bütün müĢterilerine kimlik tespiti yapmakla yükümlü kılınmaktadırlar.
142 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Şüpheli işlem bildirimi
91/308/EEC sayılı Direktifin Ģüpheli iĢlem bildirimini düzenleyen 6. maddesinde yapılan değiĢiklik ile yine Direktifte sayılan
bütün kurumlar ve kiĢiler Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunmakla
yükümlü kılınmakla birlikte ; avukatların profesyonel sır vermeme
yükümlülükleri göz önünde bulundurularak, üye ülkelere, avukatlara organize suç ile bağlantılı karapara aklanması Ģüphelerini
karapara aklama ile mücadeleden sorumlu yetkililere değil ancak
barolar birliğine ya da eĢiti profesyonel birimlere bildirmelerine
izin veren bir alternatif sunulmaktadır.
Bununla birlikte direktifte öngörülen değiĢiklik ile önerinin 2a
maddesi ile yükümlü grubuna dahil edilen avukatlar, özel statüleri
ve gizlilik yükümlülükleri nedeniyle müĢterilerini temsil ya da yasal
süreçte savunma durumunda kalmaları halinde ve bu durumun
doğrudan ya da dolaylı olarak karapara aklanmasının kolaylaĢtırmaya yönelik olmaması koĢulu ile bildirimde bulunma zorunluluğu
dıĢında tutulabileceklerdir.
Avukatlara yönelik olarak önerilen bu özel muamele ile Komisyon bir yandan avukatların özel statülerini korurken diğer yandan bu mesleğin karapara aklanmasının önlenmesi çabalarına dahil etmeye çalıĢmaktadır. Söz konusu öneri gereğince, avukatlık
hizmetlerini gerek yanlıĢ ve gerekse eksik bilgi sağlamak yoluyla
karapara aklanmasında bir araç olarak kullanmaya teĢebbüs eden
potansiyel aklayıcılar bu durumda daha yüksek bir birime bildirilme durumunda kalacaklardır. Bununla birlikte avukatlar ciddi bir
öncül suçla karĢı karĢıya kaldıklarında bu suçlara karĢı mücadelede
tek baĢlarına olmamak gibi bir avantaja da sahip olacaklardır.
Bununla birlikte Direktifin 6. maddesi, üye ülkelerin bu direktife konu olan mali kurumlar ve kiĢilerle, yönetici ve çalıĢanlarının
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 143
karapara aklama ile mücadeleden sorumlu yetkililerle tam olarak
iĢbirliği yapmalarını sağlamalarını öngörmektedir. 50
III. BAZI ÜLKELERDE KARAPARA AKLAMANIN ÖNLENMESĠ VE CEZALANDIRILMASI
1.ABD
Karapara suçu, cezayı gerektiren ve aynı zamanda kazanç yaratan bütün faaliyetleri kapsamamaktadır. Öncül suçların sayısı
UyuĢturucu suçlarının yanısıra terörizm, ağır malî suçlar, yasadıĢı
kumar, silah kaçakçılığı, sağlık yardımı ve göç suçları da dahil 130
civarındadır.
ABD‟de Hazine, Banka Gizlilik Yasası‟na (Bank Secrecy Act)
getirilmesini önerdiği birtakım değiĢiklikleri Resmi Gazete‟de yayınlamıĢtır. Bu değiĢiklik önerileri 1986 Karapara Aklanmasını
Kontrol Yasası‟na (Money Laundering Control Act) da bazı değiĢiklikler getirmiĢtir. Söz konusu yasaya iliĢkin getirilen değiĢikliğe
göre, her kim yasa dıĢı fiilden elde edildiği belirlenen mallarla malî
iĢlem yapar veya yapmaya teĢebbüs ederse 20 yıl hapis cezasına
çarptırılır.
Bu düzenlemelerin yanısıra, öncelikle sıcak para (nakit) büyük
ölçüde ticari iĢlemlerin dıĢına çıkartılarak ödemelerin banka sistemi aracılığıyla yapılması zorunluluğu getirilmiĢtir. Bu bağlamda,
3000 ABD dolarını aĢacak Ģekilde çeĢitli malî araçları satan malî
kuruluĢlar, bu satıĢları hakkında kayıt tutmak zorundadırlar. Keza
bankaların da, 10.000 dolar ya da üzeri dahili nakit para iĢlemi ya
da 5000 dolar veya üzeri uluslararası tüm nakit iĢlemler hakkında
50
Avrupa Birliği‟nde karaparanın aklanmasının Önlenmesine ĠliĢkin ÇalıĢmalar, www.masak.gov.tr
144 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
kayıt tutmaları ve bildirimde bulunmaları zorunludur. Ne var ki
Florida‟dan elde edilen verilerin ortaya koyduğu gibi, bu yasa sürekli ihlal edilmektedir. Bazı fırsatçı bankacılar, nakit iĢlem raporlarını doldurmayı unutmak veya müĢterilerinden birinin sürekli
olarak 9999 dolar yatırması halinde bu durumdan Ģüphelenmemek
için rüĢvet almaktadır.51
Ayrıca yolcu ve beraberinde gümrükten geçen 10 bin doların
üzerinde büyüklükteki nakit için de bildirimde bulunma zorunluluğu düzenlenmiĢtir.
ABD‟de karapara aklama ile mücadele eden birimler, Gelirler
Genel Müdürlüğü (Internal Revenue Service), UyuĢturucu Maddelerle Mücadele TeĢkilatı (Drug Enforcement Administration-DEA),
Gümrük Ġdaresi (U.S.Customs Service), Posta Ġdaresi MüfettiĢleri
(U.S.Postal Ġnvestigators), Gizli Servis ve FBI‟dır. Bu birimlerin her
biri, kendi alanına giren karapara aklama suçuna iliĢkin soruĢturmayı sonuna kadar sürdürebilmektedir.
ABD’de karapara aklama alanında uzman kuruluş olan “Malî Suçlarla Mücadele Kuruluşu” (Financial Crimes Enforcement
Netvork FINCEN) ABD Hazine Bakanlığına bağlı olarak faaliyet
göstermektedir. KuruluĢ personelinin % 65‟ini analistler, %25‟ini
ajanlar, %10‟unu idarî elamanlar oluĢturmaktadır.
Bu kuruluĢ sahtecilik ve para aklama suçlarıyla mücadele
amacıyla istihbarat çalıĢmaları yürütmek ve adlî soruĢturmalarda
yardımcı olmak üzere kurulmuĢ olup, hem ülke içindeki mücadeleci birimlere hem de iĢbirliği halinde olduğu ülkeler adlî ve güvenlik
makamlarına uluslararası malî suçlarla ilgili bilgi akımı sağlamaktadır.,
Birim bizzat soruĢturma yapmamaktadır. Diğer mücadeleci birimlerinin soruĢturmalarının kolaylaĢtırılmasında rol oynamaktadır. Fincen‟in faaliyetleri ABD ile sınırlı değildir. Fincen‟in gayret-
51
ALTUĞ,a.g.e.,s.121.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 145
lerinin ve araçlarının önemli bir kısmı uluslararası düzeydeki
karaparanın aklanması olayları ya da diğer malî suçlar konusunda
yoğunlaĢmaktadır.52
ABD, sahip olduğu, kolay ve hızlı eriĢilebilir, çok çeĢitli ve zengin veri tabanlarını karapara aklama ile mücadelede etkili bir Ģekilde kullanmaktadır. Malî, ticarî, idarî veri tabanları sayesinde, emlak ve Ģirket kayıtları, iflas bilgileri, gemi ve uçak sicilleri, trafik
sicili, mahkeme kararları gibi gerekli tüm bilgiler kısa zamanda
soruĢturmacının elinde olmaktadır.
ABD uyuĢturucu kaçakçılığı, örgütlü suçlar ve karapara aklama konularında müsadere cezasını da etkili biçimde uygulayan bir
ülkedir. YasadıĢı olarak ithal edilmiĢ 500 bin doların altındaki değerler veya uyuĢturucu naklinde kullanılan araçlara idarî (nonjudicial) müsadere yoluyla el konulabilmektedir. Yargısal müsadere
kapsamında yer alan, medeni müsadere ile, suçta kullanılan araçlar, sanık mahkum olmasa da müsadere edilebilmektedir. Malın
suçta kullanılmadığını ileri süren mal sahibi, iddiasını ispatla yükümlüdür. Cezai müsaderede ise, ispat yükü savcılık makamına
aittir. Ancak, istisna olarak uyuĢturucu suçu söz konusu ise, ispat
yükü sanığın üzerindedir. Cezai müsaderenin medeni müsadereden
farkı, sanığın suçtan elde ettiği değerleri elden çıkarmıĢ olması
halinde bunlara karĢılık gelen malvarlığının müsaderesine imkan
vermesidir. ABD mevzuatı fon paylaĢımı için müsait olup, 19891999 yılları arasında 25 kadar ülke ile 260 milyon dolar civarında
fon paylaĢılmıĢtır.
2.ALMANYA
Almanya‟da uyuĢturucu kaçakçılığı ve örgütlü suçların yanısıra
bir yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlardan elde edilen kazançların aklanması da suçtur.
52
Brian M.BRUH-David E. NOWAK, Le Fincen, RIPC, 1994/447, s.34.
146 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Ġlk olarak Ceza Kanunu‟na 22.9.1992 tarihinde getirilen bir
değiĢiklik ile kanunun 261. maddesinin kapsamı karapara aklanmasına taammüden iĢtirak eden veya bu alanda ciddi ihmali bulunan görevlileri de kapsayacak Ģekilde geniĢletilmiĢtir. Yine buna
paralel olarak, Eylül 1992 tarihinden geçerli olmak üzere el koyma
ve müsadereye iliĢkin hükümlerde de bazı düzenlemelere gidilmiĢtir. 24.9.1993 tarihinde “Ağır Suçlardan Elde Edilen Kazançların
Tespitine Dair Kanun “ benimsenmiĢtir. 29 Kasım 1993‟te yürürlüğe giren Para Aklama Kanunu ile, banka ve diğer malî kurumlara
kimlik tespiti, Ģüpheli iĢlemlerin bildirimi ve bazı meslekler için de
para aklama amacıyla kullanılmalarının önlenmesi için tedbir alma
yükümlülüğü getirilmiĢtir. 1998 Nisan ayında, cezası bir yıldan az
olan rüĢvet, kaçakçılık, vergi ve gümrük suçları, kumar, mevsuf
hırsızlık gibi bir çok suç karapara aklamanın öncül suçları arasına
alınmıĢtır.
Alman Ceza Kanunu‟nun 261. maddesi metnine göre: “Her
kim bir baĢkasının iĢlediği bir cürümden, UyuĢturucu Maddeler
Kanunu‟nun 29 uncu maddesinin 1. fıkrasının 1 nci bendinde sayılan ve bir baĢkası tarafından iĢlenmiĢ bulunan bir cünhadan kaynaklanan veya cürüm iĢlemek üzere kurulmuĢ bir teĢekkülün üyesi
tarafından iĢlenmiĢ cünhadan kaynaklanmıĢ bulunan bir eĢyayı
saklar, bunun kaynağını gizler veya kaynağının araĢtırılmasını,
bulunmasını, mülkiyetinin devlete geçmesini, müsadere edilmesini,veya böyle bir eĢyanın muhafaza altına alınmasını (el koyma)
engellerse veya tehlikeye düĢürürse, beĢ seneye kadar hürriyeti
bağlayıcı ceza veya veya para cezasıyla cezalandırılır. Her kim 1.
fıkrada tanımlanmıĢ olan bir eĢyayı; kendisi veya bir üçüncü Ģahıs
adına temin eder, edinirse, saklar veya kendisi için veya bir üçüncü
Ģahıs adına kullanırsa ve bu eĢyanın kaynağını eline geçtiği sırada
bunu biliyorsa, cezalandırılır.” 53.
53
Bkz.ĠÇEL/YENĠSEY,”KarĢılaĢtırmalı ve Uygulamalı Ceza Kanunları”, 4.
Bası, Beta yayınevi, Ġstanbul 1994
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 147
Ayrıca karapara aklama suçlarında telefon dinleme ve gizli izleme gibi özel araĢtırma tedbirleri uygulanabilmektedir.
Karapara aklama kanununa göre, malî kurumlar 20 000 DM
veya üzerindeki değerde nakit para, menkul kıymet veya kıymetli
taĢ yatıran veya çeken müĢterilerinin kimliklerini tespit etmekle
yükümlüdürler. Benzer yükümlülükler sigorta Ģirketleri içinde geçerli olup, Ģüpheli durumlarda miktar ne olursa olsun malî kurumlar ve kumarhaneler kimlik tespiti yapmak zorundadırlar.
Kimlik tespiti, Ģüpheli iĢlemlerin bildirimi ve kayıt tutma kuralları malî olmayan kurumlar için de geçerlidir. Kanunda belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda ilgili kurumlar idarî yaptırıma ve 10 000 DM‟den 200 000 DM‟a kadar para
cezasına çarptırılırlar. ġüpheli iĢlemlerin bildirileceği makam her
eyalette ayrı olarak tespit edilmiĢtir.
Federal düzeyde, Ģüpheli iĢlem bildirimlerini kabul edecek ya
da soruĢturmaları yönlendirecek bir birim bulunmamaktadır. Bu
nedenle de her eyaletin gümrük ya da polis birimleri yetkilerini
korumaktadırlar.
3.BELÇĠKA
Belçika‟da karapara aklama suçu Ceza Kanununun 505. maddesinde yer alan genel bir suçtur. Ceza Kanununun 42-3. maddesinde öngörülen karaparanın yasadıĢı kaynağını değiĢtirmek amacıyla transfer, gizleme ve dönüĢtürülmesini ya da suçun iĢlenmesine katılmıĢ herhangi bir kiĢiye yardım etmeyi hedef almaktadır.
Karapara ise, bir suçtan doğrudan elde edilen malî avantajlar, mallar, yerlerine ikame edilen değerler ve bu yatırılan avantajların
gelirleri olarak tarif edilmiĢtir. Suçun yaptırımı 15 günden 5 yıla
kadar hapis ve para cezasıdır.
148 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Suçun manevi unsuru bilme ya da bilmesi gerekmedir. 54
Karapara aklama suçu genel bir suç olmasına rağmen malî kurumların bildirim ve kontrol yükümlülükleri sadece yasada sayılmıĢ bazı ağır suçlara iliĢkindir. Malî kuruluĢların bu yükümlülüklere riayet etmemesinin yaptırımı azami 50 milyon Frank para cezası
ve mahkumiyetin basın yoluyla ilanıdır.
10 Ağustos 1998 tarihli yasa, bildirim yükümlülükleri kapsamına gazino yöneticileri, noterler, muhasebeciler, emlak komisyoncuları gibi malî olmayan meslek mensuplarını da almıĢtır. Belçika mevzuatı “güçlü karapara aklama Ģüphesi”nin -karapara aklamanın kanıtını oluĢturabilecek olguların- bildirilmesini öngörmektedir.
Karapara aklamayla mücadele için 1993 yılında oluĢturulmuĢ
Mali Ġstihbarat Birimi, Mali Bilgileri ĠĢleme Ünitesi (Cellule de
Traitement des Informations Financières – CTIF) adını
taĢımaktadır.
CTIF Adalet ve Maliye Bakanlarının ortak kontrolü altındadır.
Bununla birlikte, tamamen otonom bir yapısı olup tüm kararlarını
bağımsız Ģekilde almaktadır. Tüzel kiĢiliğe sahiptir ve iki bakan
tarafından azami tutarı belirlenen ve kanunda öngörülen mali kurumların katkılarından oluĢan bütçesini kendisi hazırlamaktadır.
Personelini de kendisi seçmektedir. Bir Savcı tarafından yönetilmekte ise de adli bir makam ya da bir polis birimi değildir. Amacı,
gerçekte, temel olarak adli olan bağımsız idari bir birim söz konusudur. Gerçekten elindeki bilgilerin analizi ciddi bir karapara aklama emaresini ortaya koyuyorsa, muhtemel cezai soruĢturma için
Brüksel Kraliyet Savcılığına baĢvurmak zorundadır.
Üyeleri Kral tarafından 6 yıllık bir süre için seçilmektedir. Yeniden seçilmek mümkündür.55
54
William PISSORT, Le Money Laundering en Droit Belge, Gazette du
Palais, 25 Janvier 1996, s.88.
55
CTIF, rapport d‟activité 1993/1994, s.3.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 149
ġüpheli iĢlem bildirimini yerine getirmeyen mali kurumlara
idari para cezası vermek, faaliyet izinlerini iptal etmek, mali kurumun yapacağı bir iĢlemi 24 saat süreyle durdurabilme gibi yetkilere
de sahiptir.
01.12.1993-30.6.2000 tarihleri arasında, CTIF‟e 42302 Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunulmuĢtur. Bunların 8094‟ü için dosya
açılmıĢtır. 2580 dosya savcılığa intikal ettirilmiĢ, 955 dosyanın
incelemesi ise devam etmektedir. Ġntikal eden toplam tutar ise, 5.9
milyar eurodur.56
4.FRANSA
A -Ekonomik Suçlar ve Karapara Aklama Alanında
Uzman Mahkemeler OluĢturulması
Fransız Ceza Yargılaması Yasası(CYY)‟nın IV. Kitabına “Ekonomik ve malî konudaki suçların kovuĢturma, soruĢturma ve hüküm verilmesi “ konulu XIII. BaĢlığı ekleyen 6 .8. 1975 tarihli kanun, 43, 52 ve 382. maddelere göre normal olarak yetkisiz olan bazı
mahkemelerin üyelerinin teknik uzmanlığı nedeniyle bundan böyle
ekonomik ve malî suçlara bakmasını öngörmektedir. Daha önce
savcılık ve sorgu hâkimliği düzeyinde bir dereceye kadar fiilî uzmanlık söz konusu idi (örneğin Paris Savcılığı Malî bölümü gibi).
Yasa bu uygulamaları tüm Fransa‟ya yayarak geniĢletmiĢ ve sistem
1 ġubat 1994 tarihli diğer bir kanun ile iyileĢtirilmiĢtir. Günümüzde
konu CYY‟nın 704 ve 705. maddelerinde düzenlenmiĢtir.
Mevcut durumda; Ġstinaf Mahkemelerinin yetki çevrelerinde,
kararname ile belirlenen ve uzman hâkim -savcılardan oluĢmuĢ bir
ya da bir kaç Asliye Mahkemesi özel olarak bu suçlara bakmakla
görevlidir. Ekonomik ve malî suç kavramı geniĢ olarak ele alınmıĢtır. Zira, bu terim, ekonomik suçlar (emniyeti suistimal, dolandırıcılık ve yakın suçlar, karapara aklama), finans, vergi ve gümrük
56
htttp:// www.ctif-cfi.be
150 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
suçlarının yanısıra, adî ve ticarî Ģirketlere, iliĢkin suçlar ile tüketici,
rekâbet, fikrî mülkiyet, inĢaat, imar, bankacılık, borsa, kredi, talih
oyunları, taklit, telif hakları ve patent suçlarını da kapsamaktadır.
Ceza yargılama yasasının 704 ve 705. maddelerine göre, ekonomik ve malî suçlar hakkında, özel olarak yetkili olan mahkemelerin hâkim ve savcıları lehine yer bakımdan yetkili mahkemelerinkiyle “yarıĢan yetki” sistemi uygulanmaktadır. Yani bu hâkim ve
savcılar genel ilkelere göre sahip olduklarının dıĢında ek bir yetkiye
sahiptirler. Ayrıca bu hâkim savcılar sadece seçimlik bir yetkiye
sahiptirler: gerçekten bu hâkimlerce görülmesi için davaların “büyük bir karmaĢıklık”ta olması gerekmektedir.
Öte yandan, uzmanlık mahkemesinin savcı ve sorgu hâkimi,
yetkilerini tüm istinaf mahkemesi yargı çevresinde kullanabilir .
B- Uzman Yardımcılık
d’assistance specialisé)
Görevi
(La
fonction
Ekonomik ve malî iĢlemlerin giderek karmaĢıklaĢması ve bu
iĢlemlerden kaynaklanan suçlara bakan mahkemelerin artan iĢ
yükü karĢısında, mahkemelerin etkinliğinin artırılması için 2
Temmuz 1998 tarih ve 98/546 sayılı yasanın 91/I. maddesi ile
“uzman yardımcılık görevi” ihdas edilmiĢtir. Buna göre, ekonomik
ve malî suçlara bakan hâkim ve savcılara “dosyaların incelenmesinde yardımcı olmak ve teknik danıĢmanlık yapmak üzere ekonomik ve malî alanlarda çalıĢan devlet memurları arasından ya da
ekonomik, malî ve hukuk alanlarında yüksek öğrenim görüp en az
4 yıl meslek tecrübesine sahip ve devlet memurluğuna girme koĢullarını taĢıyan kiĢiler arasından “uzman yardımcı”(assistant
spécialisé) lar görevlendirilmektedir.
Bu kiĢiler yenilenebilen 3 yıl için tayin edilmekte ve meslek
sırrına tâbi bulunmaktadırlar.
C- Karapara Aklamanın Cezalandırılması
Fransa‟da karapara aklama suçu, 31 Aralık 1987 tarihli kanun
ile oluĢturulmuĢtur. Ancak bu yasa sadece uyuĢturucu kaçakçılı-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 151
ğından elde edilen gelirlerin aklanmasını cezalandırıyordu. Bir yıl
sonra ise, yurtdıĢıyla bağlantılı malî iĢlemler için Gümrük Kanunu‟nun 415. maddesinde değiĢiklik yapılmıĢtır.
13 Mayıs 1996 tarihli “Karaparanın Aklanması, UyuĢturucu
Trafiğine KarĢı Mücadele ve Suç Kazançlarının Müsaderesi ve Zaptı
Konusunda Uluslararası ĠĢbirliğine ĠliĢkin Kanun”‟ 14 Mayıs 1996
tarihli Resmi Gazete‟de yayınlanarak yürürlüğe girmiĢtir. Önceki
iki suçun yanısıra, bu kanunla genel bir karapara aklama suçu oluĢturulmuĢtur.
Buna göre; “ Asliye ya da ağır cezalık bir suç failinin gelirlerinin ya da malvarlığının kaynağının ya da kendisine dolaylı veya
dolaysız bir kâr sağlayan suçun yasalmıĢ gibi gösterilmesi eylemi”
ya da “herhangi bir yerleĢtirme, gizleme ya da bir suçun doğrudan
ya da dolaylı kazancının dönüĢtürülmesi iĢlemine yardımda bulunma eylemi” cezalandırılmaktadır. Böylece, uyuĢturucu kaçakçılığı ve gümrük kanuna aykırı hareketlerin yanısıra kabahatler dıĢındaki bütün suçlardan elde edilen karaparanın aklanması suç
haline getirilmiĢtir.
Bu Ģekilde, genel karapara aklama suçu “yataklık” (recel) suçuna “kardeĢ” bir suç olmuĢtur. Henüz içtihatların çok az olduğu
bu alanda Fransız hukukçular, suçun unsurlarına iliĢkin “yataklık
suçuna dair Yargıtay içtihatlarına paralel açıklamalar yapmaktadırlar. Yine yasa açıklık taĢımadığından “yataklık suçuna paralel olarak, öncül suç failinin aynı zamanda öncül suç parasının aklanması
suçunun faili olamayacağı ifade edilmektedir.
Basit karapara aklama 5 yıl hapis ve 2.500.000 Frank ağır para cezası ile cezalandırılmıĢtır. Karapara aklama suçunun alıĢkanlık
haline getirilmesi, bir meslekî faaliyetin icrasının sağladığı kolaylıkların kullanılması ya da teĢekkül halinde iĢlenilmesi ağırlaĢtırılmıĢ (mevsuf) karapara aklama suçu sayılarak cezaların ikiye katlanması öngörülmüĢtür.
152 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Anılan yasa ayrıca karapara aklamaya teĢebbüsün de tamamlanmıĢ suç gibi cezalandırılmasını öngörmektedir.
Fer‟î cezalar olarak da, kamu görevinden ya da suçun iĢlendiği
meslekî faaliyetten yasaklanma, müsadere, ikamet yasağı, Fransa
dıĢına çıkma yasağı öngörülmüĢtür.
Kanun koyucunun genel karapara aklama suçunu oluĢtururken uyuĢturucu kaçakçılığından elde edilen karaparanın aklanmasını (YFCK: 222-34 ilâ 222- 37) “özel” bir suç olarak koruması,
Fransa‟nın uluslararası taahhütlerine (1988 Viyana SözleĢmesi)
saygı ve uyuĢturucu kaçakçılığına iliĢkin özel soruĢturma kurallarının (özellikle gece araması, gözaltı süresinin uzatılması, geçici tedbirler, dava zamanaĢımı vb.) kullanılabilmesine imkan sağlanması
gereği ile açıklanmaktadır.
Yasa koyucu yine, Gümrük Kanununun 415. maddesinde öngörülen özel karapara aklama suçunu da gümrük idaresinin, fiiller
uluslararası bir nitelik aldığından itibaren gümrük suçlarından
(uyuĢturucu, silah ve patlayıcı madde kaçakçılıkları, taklit) elde
edilen karaparanın aklanmasına müdahale edebilmesi için, genel
karapara aklama suçuyla uyumlaĢtırmak suretiyle korumayı tercih
etmiĢtir.
Ayrıca yasa, “genel karapara aklama suçunu” bu konuda yargının faaliyetinin etkinliğini sağlamak amacıyla, malî ve ekonomik
konularda uzman mahkemelerin yetkisine tâbi kılmıĢtır. Gerçekten
kaynağında hangi suç olursa olsun karapara aklama, bakacak olan
hâkim ve savcıların uzmanlaĢmasının önem taĢıdığı karmaĢık bir
malî suçtur.
13 Mayıs 1996 tarihli yasa ile getirilen Yeni Fransız Ceza Kanunu (YFCK)‟nun 222-39-1 maddesine göre, ”uyuĢturucu kaçakçılığı suçuna karıĢan bir ya da birden fazla kiĢiyle ya da uyuĢturucu
kullanan bir çok kiĢiyle daimi iliĢki halinde olan kimsenin yaĢam
düzeyine uygun düĢmeyen gelirlerinin kaynağını kanıtlayamaması
5 yıl hapis ve 500 000 Frank para cezası ile cezalandırılan” bir
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 153
suçtur. Burada, uyuĢturucu kaçakçılarının parasından yararlananlara ulaĢmayı hedefleyen bir tür suçluluk karinesi söz konusu olmaktadır.
Burada, iddia makamı kiĢinin uyuĢturucu kullanan kiĢilerle
iliĢkili olduğunu ve gelirlerinin yaĢam düzeyine uymadığını ispat
ederken kiĢi de gelirlerinin kaynağını ispatlayacaktır. Dolayısıyla
Ġngiltere ya da Ġtalya‟daki gibi ispat yükünün yer değiĢtirmesinden
ziyade, paylaĢtırılması söz konusudur.
D-Karapara Aklama Ġle Mücadelenin Merkezi Ġdarî
Birimi: TRACFIN
12 Temmuz 1990 tarih ve 90-614 sayılı “Malî KuruluĢların
UyuĢturucu Trafiğinden Elde Edilen Sermayelerin Aklanmasıyla
Mücadeleye Katılmasına Dair Kanun” ile, kısa adı TRACFIN
(Traitement du Renseignement et Action Contre les Circuits
Financiers Clandestins “YasadıĢı malî hareketlere karĢı eylem ve
bilgi iĢlem kuruluĢu” olan bir birim kurulmuĢtur. Ekonomi, Malîye
ve Sanayi Bakanlığına bağlı bu idarî birim, hem malî bilgi merkezi
hem de karapara aklamayla mücadelenin uzman kuruluĢudur. Anılan kanun malî kredi kuruluĢlarına ve malî meslek mensuplarına
Ģüpheli iĢlemleri bu idarî birime bildirme yükümlülüğü getirmiĢtir.
29 Ocak 1993 tarih ve 93- 122 sayılı “RüĢvetin Önlenmesi ve
Ekonomik YaĢamın ve Kamusal ĠĢlemlerin ġeffaflığı”na ĠliĢkin
Kanun” suç örgütlerinin faaliyetlerinin gelirlerini de Ģüpheli iĢlem
bildirimi kapsamına almıĢtır.
13 Mayıs 1996 tarihli “UyuĢturucu Trafiği ve Karapara Aklamaya KarĢı Mücadele ve Suç Gelirlerinin Müsaderesi ve Zaptı Hakkında Uluslararası ĠĢbirliğine Dair Kanun” ise, döviz büfeleri ve
sigorta acentelerini de Ģüpheli iĢlemleri bildirme yükümlülüğü
kapsamına almıĢ, ayrıca, benzer yetkileri kullanan ve aynı meslek
sırrına tâbi yabancı kuruluĢlarla bilgi değiĢimi yapma imkanı sağlayarak TRACFIN‟in yetkilerini geniĢletmiĢtir.
154 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Aynı kanun döviz büfelerinin kontrolünü kolaylaĢtırmak için
bu konuda gümrük idaresine yetki vermiĢtir. Bu amaçla gümrük
görevlileri önceden C.Savcısını haberdar etmek Ģartıyla döviz büfelerinde inceleme ve araĢtırma yapma hakkına sahiptirler.
Nihayet, 2 Temmuz 1998 Tarih ve 98/546 Sayılı Kanun, noter
ve emlak acentelerini de özen ve Ģüpheli iĢlemlerin bildirimi yükümlülüklerine tâbi kılmıĢtır.
TRACFIN 30 personelden oluĢmaktadır. Genel Sekreteri,
Gümrükler Genel Müdürüdür. Aynı birimden bir Genel Sekreter
yardımcısı bulunmaktadır. Hukukî danıĢman statüsünde görev
yapan bir C.Savcısı TRACFIN ile adlî makamlar arasındaki iliĢkiyi
sağlamakta ve savcılıklara ulaĢtırılacak dosyalar inceleme elamanının parafı, hukuk danıĢmanının parafı, genel sekreter yardımcının
parafı ve Genel Sekreterin imzası ile gönderilmektedir. Ayrıca bir
hazine temsilcisi de, ilgili kurumlarla irtibat konusunda görev
yapmaktadır. SoruĢturma elemanlarının hepsi (toplam 10 kiĢi)
Gümrük Ġdaresinden gelmekte olup, ihtisaslarına, meslekî tecrübelerine ve yabancı dillerine göre seçilmektedirler.
Birimin inceleme elemanları yükümlülerden gelen Ģüpheli iĢlemlerin analiz ve değerlendirilmesini yapar. Bu aĢamada, bilgi
iĢlem ortamındaki idarî ve malî veri tabanlarından etkin Ģekilde
yararlanılmaktadır. 1996 yılından beri daha fazla etkinlik için belirli yükümlü grupları üzerinde çalıĢan 2-3 kiĢilik uzman ekipler oluĢturulmuĢtur.
Fransız sisteminde bildirim yükümlülüğüne tâbi her kuruluĢ
bünyesinde “Bay TRACFIN” tâbir edilen TRACFIN‟le muhatap
olacak birisini tayin etmek zorundadır. Kurum içinden gelen Ģüpheli iĢlem bildirimleri bu “Bay TRACFIN‟in süzgecinden geçerek
TRACFIN‟e ulaĢmaktadır.
TRACFIN Ģüpheli iĢlem bildiriminde bulunan malî kuruluĢa,
verilen süre içinde Ģüpheli iĢlemin yapılmasını durdurmayı emredebilir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 155
Ġyi niyetle bildirimde bulunan malî kurum yönetici ve çalıĢanlarına cezaî, hukukî ve meslekî dokunulmazlık sağlanmıĢtır. Böyle
bir bildirimden doğacak zararlar Devlet tarafından tazmin edilecektir. Malî kurumlar toplamı 50 000 Frankı aĢan hesap açılması
veya benzeri diğer iĢlemlerde müĢterinin adına iĢlem yaptığı Ģahsın
kimliğini tespit etmek zorundadır. Toplam 1 milyon Frankı aĢan ve
herhangi bir hukukî veya ekonomik gerekçesi olmadığı düĢünülen
olağan dıĢı iĢlemler özel incelemeye tâbi tutulmaktadır. Bu incelemede müĢteri; paranın kaynağı, gönderileceği yer, iĢlemin amacı ve
lehdarın kimliği hakkında sorgulanmaktadır.
TRACFIN Karapara aklamaya karĢı mücadele eden uluslararası örgütlerle devamlı irtibat halindedir. TRACFIN bilgi kaynaklarının kimliğini gizli tutmayı ve meslek sırrına mutlak riayeti garanti
eder. Kendisine ulaĢan bilgilerin karapara aklama dıĢında amaçlarla kullanılması yasaktır. Bu bilgiler hiçbir Ģekilde vergisel amaçlarla
kullanılamaz.
Ancak, gelen bilgileri inceledikten sonra, Ģayet bunlar takip ettiği amaçlar yönünden derinleĢtirme ya da ek bir soruĢturma gerektiriyorsa, sadece Gümrük ve OCRGDF‟ya; karapara aklama suçunun unsurları oluĢmuĢsa, veya alınan bilgiler özellikle ağır örgütlü suçluluğa bağlı bir suçun iĢlendiğini gösteriyorsa cumhuriyet
savcısına bildirmeye yetkilidir
TRACFIN 1 ġubat 1991- 31 Aralık 1998 tarihleri arasında 6109
Ģüpheli iĢlem bildirimi almıĢtır. Bunlardan 5537‟si hakkında inceleme dosyası açılmıĢ, bunlar arasından 318‟i savcılıklara intikal
etirilimiĢ, 2112 si aktif dosya(savcılığa intikal ettirilmeye elveriĢli),
3107‟si ise açık dosya (yeniden canlandırılabilir) durumdadır. Bu
dosyalarda Ģüpheli gerçek kiĢi sayısı 9729, tüzel kiĢi sayısı ise
2870‟dir.57
57
TRACFIN au Coeur de la Lutte Anti-blanchiment, Paris 1999, s.55.
156 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Bu bildirimlerin(toplam 6109) yükümlü gruplarına göre dağılımı ise Ģöyle gerçekleĢmiĢtir58:
Banka ve kredi grupları
:
4107
Kamu mali kuruluĢları
:
1108
Sigorta Ģirketleri
:
290
Yardım sandıkları
:
2
Yatırım kuruluĢları
:
25
Döviz büfeleri
:
528
Diğerleri
:
49
Bildirim sayısının yıllara göre dağılımına gelince59:
1993
648
1994
683
1995
864
1996
901
1997
1202
1998
1244
E- Karapara Aklamayla Mücadelede ĠçiĢleri ve Adalet
Bakanlıklarının Rolü
a.ĠçiĢleri Bakanlığı
Malîye Bakanlığı‟na bağlı TRACFIN ile birlikte aynı gün ĠçiĢleri Bakanlığına bağlı Adlî Polis Genel Müdürlüğü bünyesinde “Bü58
TRACFIN au Coeur de la Lutte Anti-blanchiment, Paris 1999,s.59.
59
TRACFIN au Coeur de la Lutte Anti-blanchiment, Paris 1999,s.61.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 157
yük Malî Suçluluğun Önlenmesi Merkezi Bürosu (OCRGDF-Office
centrale pour la répression de la grande délinquance financière-)
kurulmuĢtur. Bu durum iki kuruluĢun birbirini tamamlayıcı özelliğinin iĢaretidir. Zira Ģüpheli iĢlem bildirimine dayalı olarak
TRACFIN tarafından yürütülen malî inceleme, öncül suçun delilini
ortaya koyacak olan olan adlî soruĢturmayı yürüten birim tarafından desteklenmelidir.
OCRGDF‟nin karapara aklanması alanındaki yetkisi tüm ülkeyi kapsamaktadır. Operasyonel planda her iki kuruluĢ devamlı
irtibat halindedir. Özellikle, önlerindeki dosyalarda yürüttükleri
araĢtırmalar sırasında, mutlaka birinin daha önce edindiği bir bilgi
olup olmadığı sorulmaktadır Dosyanın TRACFIN tarafından savcılığa ulaĢtırılmasından sonra ise, sağlanan bilgilerin içeriğini değerlendirmek, gerekirse ek araĢtırma yapmak ve en etkili eylem metotlarını belirlemek üzere ikili ya da ilgili savcının da katılımıyla üçlü
toplantılar yapılmaktadır.
b.Adalet Bakanlığı
Karapara aklamaya karĢı baĢarı için adlî kuruluĢların da bu
mücadelenin gereklerine uygun yapılanmasının taĢıdığı önem dolayısıyla 1 ġubat 1994 tarihli kanun bu suçun uzmanlaĢmıĢ savcılık
(malî savcılık) ve mahkemelerce (Asliye Ceza Mahkemesi Ekonomik ve Malî Suçlar Dairesi ve Ġstinaf Mahkemesi Ekonomik ve Malî
Suçlar Dairesi) takip ve yargılanmasına imkan sağlamıĢtır.
20 Temmuz 1994 tarihinde, Adalet Bakanlığı Ceza Ġsleri Genel
Müdürlüğüne bağlı olarak Malî ve Ekonomik ĠĢler ve Organize
suçlulukla Mücadele Genel Müdür Yardımcılığı kurulmuĢtur.
Bu Genel Müdür Yardımcılığı bünyesinde ise, özel olarak örgütlü suç, uyuĢturucu kaçakçılığı ve karapara aklamaya karĢı mücadeleyle görevli bir büro oluĢturulmuĢtur.
Büronun karapara aklamayla ilgili görevi; OCRGDF tarafından
baĢlatılan ya da TRACFIN tarafından Savcılıklara iletilen dosyalara
158 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
iliĢkin soruĢturmaların yargı organları nezdindeki koordinasyonunun sağlanmasında odaklaĢmaktadır.
Bu koordinasyon özellikle adlî soruĢturmaların safahatını izlemek ve bu çerçevede birden çok savcılığın yetkili olması durumunda soruĢturmayı sürdürecek savcılığı belirlemek, Uluslararası
ve Avrupa ĠĢleri Genel Müdürlüğü ile irtibat halinde Fransa‟daki ve
yabancı ülkelerdeki soruĢturmaların uyumunun sağlanmasını kapsamaktadır.
Bu koordinasyon politikası, anılan soruĢturmaların sınıraĢan
niteliğine bağlı güçlüklerinin gün yüzüne çıkarılmasına ve çoğu
zaman görünüĢte bir mağduru bulunmadığı için gizli kalma tehlikesi taĢıyan karapara aklamaya karĢı savcılık ve mahkemelerin
biliçlendirilmesine imkan vermektedir.
Ayrıca Adalet Bakanlığı, Ġtalya, Hollanda, Ġspanya ve ABD
Adalet Bakanlıkları nezdinde görevli irtibat hâkimleri kanalıyla
karapara aklama suçlarına iliĢkin adlî yardımlaĢmanın çabuklaĢmasını sağlayarak da, bu mücadeleye etkin olarak katılmaktadır.
Adalet Bakanlığı Karapara Aklama ile Mücadele KuruluĢu
TRACFIN bünyesinde bir hâkim-savcı hukuk danıĢmanı bulundurmaktadır. Bu danıĢman kurumun Adalet Bakanlığı ve savcılıklarla iliĢkilerini sağladığı gibi yargıya intikal ettirilecek Ģüpheli
iĢlemlerinin hukukî değerlendirilmesini de yapmaktadır.
Adalet Bakanlığı “RüĢvetin Önlenmesi Merkezi Birimi” aracılığıyla yolsuzluklarla mücadelede de önemli rol oynamaktadır.
aa) Rüşvetin önlenmesi merkezi birimi
Fransa‟da 1993 yılında Pierre Bérégovay‟ın BaĢbakanlığı sırasında RüĢvetin Önlenmesi Merkezi Birimi(le Service central de
prévention de la corruption) KurulmuĢtur. Bu, kendinden çok
sözettiren rüĢvet davalarının, özellikle Urba davasının ardından
oluĢturulmuĢtur. Adalet Bakanlığı nezdinde kurulu ve baĢlıca üç
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 159
misyona sahip Bakanlıklararası bir birim söz konusudur. Ġlk olarak
mekanizmalarnı daha iyi tanıyabilmek için RüĢvete iliĢkin bilgileri
bir merkezde toplamak, ikinci olarak, talep eden idari makamlara,
seçilmiĢlere ve adli mercilere görüĢ vermek, üçüncü olarak, rüĢvet
olayları üzerine ifĢaatta bulunmak isteyen tüm kiĢi, kuruluĢ ya da
derneklerle görüĢmek.
Birimin bütçesi 3,6 milyon Frank‟tır. Birime bir dosya ulaĢtığında, bir değerlendirme yapılır ve ciddi rüĢvet Ģüphesi görülürse,
dosya ivedi olarak Savcılığa iletilir. Ġhbarların doğrudan savcılık ya
da polise yapılması da mümkün olmakla birlikte, kiĢiler isimleri
ifĢa olmadığından ve dosya daha ağırlıkla ele alındığından bu birime baĢvurmayı tercih etmektedirler. Birimin ağırlıklı rolü araĢtırmaya yardım rolüdür. Birim mekanizmaları tanıması sayesinde
soruĢturmacılara nerede ve neyi araĢtırmaları gerektiğini söyleyebilmektedir. Yine görevlilerin duyarlı hale getirilmesi için staj programları düzenlemekte ve kontrol sistemleri geçekleĢtirmeleri konusunda talepte bulunan kamu kuruluĢlarına yardım etmektedir.
Uluslararası RüĢvet kuĢkusuz elveriĢli araçlarla takip edilmelidir.
Ġdari birimler ve kurumlar düzeyinde daha etkili kontroller mevcut
olduğu takdirde kuruluĢlar fonlarını yurt dıĢına transfer ve bunları
rüĢvet vermek için kullanmak için daha az kolaylığa sahip olacaktır.
Birimin soruĢturma yapma yetkisi yoktur. Bakanlıklararası
oluĢu ve diğer idarelerle kontakları dosyaları değerlendirmesine ve
iĢleri ilerletmesine imkan sağlamaktadır.
5. HOLLANDA
Bugüne kadar karapara ile mücadelede özellikle Hollanda Ceza Yasasının 416. maddesi kullanılmaktaydı. Maddede özetle “söz
konusu menfaat ve değer iktisap ettiği veya bulundurduğu anda,
bunun yasa dıĢı yoldan elde edildiğini bilerek iktisap eden, bulunduran veya devreden kiĢi” sorumlu tutulmakta ve cezalandırılmaktadır.
160 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Karaparanın aklanmasına karĢı kullanılan ikinci bir yasa
maddesi de Genel Vergi Yasasının 68/a maddesidir. Bu maddeye
göre “Vergi kanunu gereğince, bir kiĢi tarafından yapılması gereken
beyanın yapılmaması, belirlenen süre içerisinde yapılmaması, yanlıĢ veya eksik yapılması, verginin eksik olarak ödenmesi sonucuna
yol açmaktaysa” bu kiĢi suçlu durumuna düĢmektedir. Vergi dairesine bağlı soruĢturma görevlileri bu maddeye dayanarak iĢlem
yapmaktadırlar.
5 Ekim 1999 tarihinde Hollanda hükümeti tarafından,
karapara aklanmasının ayrı bir suç olarak kabul edilmesini öngören bir yasa onaylandı. Getirilen hükme yani, Hollanda Ceza Yasasının mükerrer 420 maddesine göre “Doğrudan veya dolaylı olarak
herhangi bir cürümden elde edildiği açıkça belli olan bir nesneyi
saklayan veya kaynağını ya da aslen bulunduğu yeri veya malikini
gizleyen, ya da bulunduran bir kiĢi, karapara aklama suçu fiilini
iĢlemekten 4 yıla kadar hapis veya beĢinci kategoriden (100.000
Florin) para cezasıyla cezalandırılır. Burada özellikle “açıkça belli
olan” tabirine dikkat etmek gerekir. Daha önce sözü edilen kanuna
göre, menfaat veya değerinin hangi fiilden kaynaklandığının ispat
edilmesi gerekmekteydi. Bu terim kanun metnine eklenmek suretiyle, bir nesnenin doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir cürümden elde edildiğinin açıkça belli olması; yani araĢtırma esnasında bu mal varlığının baĢka bir yoldan edinilmiĢ olmayacağının
belli olması durumunda, artık söz konusu menfaat ve değerin hangi
fiilden kaynaklandığının ispat edilmesine gerek kalmamaktadır.
Ayrıca önceki hükümden “ cürüm eĢyasını satma ve saklama” suçlarından yargılama yapılamıyordu. Yeni kanunla bunlar da kapsama dahil edildi. Bunun dıĢında artık kiĢinin kendi iĢlediği suç fiilden elde ettiği menfaat ve değere iliĢkin olarak da cezalandırılması
mümkündür.60
60
Hollanda‟da Karapara Aklama ile Mücadele, MASAK yayın no 3, Ankara
2000, s.29,30.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 161
6.ĠNGĠLĠTERE
UyuĢturucudan elde edilen paranın aklanmasını önleyen temel kanun 1986 tarihli UyuĢturucu Ticareti Suçları Kanunu (Drug
Trafficking Offences Act)‟dur. Bu kanun ile uyuĢturucu suçlarının
kazançlarının soruĢturulması, tespit edilmesi, zapt edilmesi kolaylaĢtırılmıĢ, suçlunun hüküm giymesinin ardından müsadere kararının verilmesine imkan tanınmıĢtır. 1989 tarihli Terörizmin Önlenmesi Kanunu (Prevention of Terrorism Act) da terörist örgütlerin fonlarını aklamayı suç sayarak, benzer hükümlere yer vermiĢtir.
Karapara Aklanmasına ĠliĢkin Avrupa topluluğu Direktifi ve 1993
tarihli Kriminal Adalet Kanunu (Criminal Justice Act) nun yürürlüğe girmesiyle, artık tüm ağır(ciddi) suç gelirlerinin aklanması
ayrı bir suçdur.
Ġngilitere‟de para aklama ile mücadelede yeralan otoritelerin
baĢında polise bağlı bir departman olan Ulusal Kriminal İstihbarat
Birimi (le National Criminal Intelligence Service -NCIS-) gelmektedir. Birim, polis gücü, gümrük yetkilileri ve uzman kamu görevlilerinden oluĢmaktadır. Birimin görevi, uyuĢturucu ve karapara
aklama suçları ile ilgili olarak bilgi toplamak, değerlendirmek ve
gerekirse polis ve gümrük memurlarını haberdar etmektir. Çok
çeĢitli birimlerinde toplam 600 kiĢi görev yapmaktadır.
Görüldüğü gibi, birim soruĢturma yürütmez. Ancak topladığı
bilgileri diğer soruĢturma birimlerine iletir. NCIS‟nin içinde yer
alan uyuĢturucu maddeler bölümü iki kola ayrılmaktadır. Birincisi
uluslararası branĢ olup dıĢarıda görevli uyuĢturucu alanındaki
Ġngiliz irtibat görevlileriyle ilgilenmektedir. Ġkincisi ise, dört birimden oluĢan uyuĢturucu maddeler ve karaparanın aklanması bölümüdür. Bizi burada ilgilendiren bunlar arasında yer alan finans
birimidir. Bankalar ve diğer finans kurumlarından gelen Ģüpheli
iĢlemlere iliĢkin raporları bu birim incelemektedir.61
61
VALLANCE,s.14.
162 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
UyuĢturucunun dağıtımı ve diğer ilgili suçların soruĢturulmasında sorumluluk polise ait iken, sonucunda para aklama faaliyetini de doğurabilecek uyuĢturucunun Ġngilitere‟ye giriĢi olaylarında
soruĢturmayı Gümrük yetkilileri (HM Customs) üstlenmektedir.
1993‟te yayımlanan ve 1 Nisan 1994‟ten itibaren yürürlüğe giren Karapara Aklanmasına ĠliĢkin Yönetmelikler ile, finans sektörüne kimlik tespiti, kayıt tutma, Ģüpheli iĢlemlerin bildirilmesi, ve
bu amaçlara yönelik eğitim programları düzenlenmesi yükümlülükleri getirilmiĢtir.
Ġngiltere‟de yaklaĢım malî iĢlemlerin düzenli olarak bildirilmesi yerine, Ģüpheli iĢlemlerin tespit edilmesidir.
ġüpheli iĢlemlerin bildirimi prosedürü oldukça iyi iĢlemektedir, otoriteler bu konuda malî sektörle oldukça etkin bir iĢbirliği
tesis etmiĢlerdir.
Ġngiltere‟de uyuĢturucu madde suçları kanunu 1986‟dan beri
fonların yasal kaynağının ispatı yükünün ters çevrilmesini öngörmektedir. Bir Ģahıs uyuĢturucu madde kaçakçılığı suçlusu olarak
kabul edildiği zaman mahkeme mahkumiyetinden itibaren ne zamanda olursa olsun ya da kovuĢturmadan önceki altı yıl içinde
kendine verilen, onun tarafından tediye ya da mükafat (karĢılık)
olarak alınan elindeki tüm malların isnat edilen kaçakçılıktan elde
edilmiĢ olduğunu değerlendirebilir.
7.ĠSVĠÇRE
Ġsviçre‟de en az bir yıl hapis cezasını gerektiren suçtan kaynaklanan gelir karapara olarak tarif edilmiĢ, bu tür suçlardan elde
edilen gelirlerin saklanması, gizlenmesi ve diğer aklama iĢlemleri
cezai müeyyideye bağlanmıĢtır.
Ġsviçre Federal Parlamentosu 23 Mart 1990 Kanunu ile Ġsviçre
ceza yasasına karapara aklama ile malî iĢlemler alanında dikkat
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 163
göstermede kusuru cezalandıran iki yeni madde -305 ek 1 ve 2.eklemiĢtir.
Söz konusu değiĢiklik iki bölümden oluĢmakta ve aĢağıdaki
yaptırımlar yer almaktadır:
1.Suç kökenli fonların veya varlıkların kaynakların ortaya çıkarılmasını engelleyen veya engellemeye çalıĢan kiĢiler hapis cezası
ile cezalandırılırlar.
2.Büyük haksızlık ve mağduriyetlere sebep olan durumlarda
beĢ yıla kadar cezai hizmet veya hapis cezası uygulanır. Hapis cezasıyla birlikte 1 milyon Ġsviçre Frangına kadar para cezası da verilir.
Büyük haksızlık ve mağduriyet yaratan durumlar, özellikle
suçlunun;
a. Organize suç Ģebekesinin üyesi olması,
b. Karaparanın aklanması amacıyla oluĢturulmuĢ yasa dıĢı bir
grubun üyesi olması,
c. Profesyonelce hareket ederek yasa dıĢı yollardan büyük kar
elde etmesi,
olarak tanımlanmaktadır.
3. Suçlu, öncül suçun yabancı bir ülkede iĢlenmiĢ olması ve o
ülkede cezalandırılıyor olması halinde de gerekli cezaya çarptırılır.
Nakit iĢlemlerinde gerekli azami dikkatle ve basiretle hareket
edilmemesi konusunda da Ġsviçre Ceza Yasası bir yaptırım getirmektedir. ġöyle ki: Yabancı fon ve varlıkları kabul eden mevduat
açan, yatırım veya transferi konusunda yardımcı olan ve varlıkların
kaynağının ve esas sahibinin belirlenmesinde koĢulların gerektirdiği yeterli dikkati göstermeyen kiĢiler bir yıla kadar hapis ve para
cezasına çarptırılır.
Malî kurumların 25 000 Ġsviçre Frangı yada daha yüksek tutarları ihtiva eden tüm iĢlemlerde müĢterilerinin kimliklerini tespit
164 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yükümlülüğü, ayrıca Ģüpheli iĢlemleri bildirme mecburiyeti bulunmaktadır.
1 Nisan 1998 tarihinde yürürlüğe giren yeni karapara aklama
kanunu ise, bankaların yanısıra diğer malî kuruluĢlara da kabul
ettikleri, yönettikleri ya da transfer ettikleri tüm aktiflerin en son
yararlananının ve müĢterilerinin kimliğini tespit etmek; “alıĢılmadık göründüğü zaman veya bazı emareler bu aktiflerin dolaylı ya da
dolaysız bir cürümden geldiğini ya da bir suç örgütü tarafından
kontrol edildiğini gösteriyorsa iĢlemin kaynağına iliĢkin ek bilgi
sağlamak mecburiyeti getirmiĢtir. Ayrıca anılan kanuna göre malî
kurumlar, karapara aklamaya “özel bir danıĢman” ya da birim oluĢturacaklardır. Bu danıĢman ya da birim malî kurum personeline
karapara aklanmasına iliĢkin problemlerinde yardımcı olacaktır.
Personelin eğitimine, yönetime, “alıĢılmadık” iĢlemlerde çalıĢanlara yardımcı olacak ve savcılıkla bağlantıyı sağlayacaktır.
Ancak Ġsviçre mevzuatı, Ġsviçre dıĢındaki vergi kaçakçılığını
suç saymamakta ve bu parayı banka sırrı ile korumaktadır.
8. ĠTALYA
Ġtalyan Ceza Kanunu‟nda narkotik maddelerin üretimi ve yasadıĢı ticaretinden elde edilen veya soygun, gasp, fidye istemek
maksadıyla adam kaçırarak elde edilen kazançlar karapara olarak
tanımlanmaktadır. Bu tanım yeterli bulunmadığından, müsnet
suçun kapsamının 5 yıldan fazla süreyle hürriyeti bağlayıcı ceza ile
cezalandırılan suçları kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesi gündemdedir.
Ġtalya‟da anti-mafya kanunları-19 mart 1990 tarihli 55 nolu
yasayla tamamlanan 12 Eylül 1982 kanunu- suç paralarını aklama
Ģüphelisi malîyeci (para babası)nın iyiniyetini kanıtlamak zorunda
olduğunu öngörmektedir.
Ġtalyan Ceza Kanununun 416 bis maddesi mafya tipi suç örgütlerini cezalandırmaktadır. Bizim “çıkar amaçlı suç örgütü” ta-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 165
nımımıza ilham olan maddeye göre; “Üç ya da daha fazla kiĢiden
oluĢan mafya tipi bir örgüte üye olanlar 3 yıldan 6 yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Örgütü kuran, yöneten ya da örgüt adına
faaliyette bulunanlar sırf bu eylemlerinden, 4 yıldan 9 yıla kadar
hapis ile cezalandırılırlar. Cünha ya da cürüm iĢlemek için mensupları, örgütsel bağdan, bağımlı kılma durumu ve susmaya zorlamadan doğan yıldırma gücünü kullanıyorlarsa ve doğrudan veya dolaylı biçimde ekonomik faaliyetlerin, ruhsatların, imtiyazların, piyasaların ve kamu hizmetlerinin kontrol ya da idaresini ele geçirmek ya da kendisine ya da baĢkasına yarar ya da haksız çıkar sağlamak ve nihayet oyların serbestçe verilmesini engellemek, oy elde
etmek ya da baĢkasına oy temin etmek için hareket ediyorlarsa
örgüt mafya tipi örgüttür. Eğer örgüt silahlı ise, uygulanacak ceza
birinci bendde öngörülen hallerde 4 yıldan on yıla kadar, ikinci
bende öngörülen hallerde 5 yıldan 15 yıla kadar hapistir.”
20 Kasım 1991 tarih ve 367 sayılı “Suç Örgütlerince ĠĢlenen
Suçlara ĠliĢkin ĠĢlemlerdeki AraĢtırmaların Koordinasyonu Hakkındaki Kararname” ile, mafya tipi organize suçlulukla mücadeleye
yönelik Ulusal Anti Mafya Bürosu ve Anti Mafya Bölge Büroları
oluĢturulmuĢtur. Anti Mafya Bölge Bürosunda özellikle deneyimli
C.savcıları görev yapmaktadır. Bunlar Ġstinaf Mahkemelerinin yetki
alanlarındaki idarî merkezlerde 26 C.Savcılığı bürosundan oluĢmaktadır. Anti Mafya Bölge Ofisi Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu‟nun 51(3)(a) bölümünde yeralan mafya tipi suçların iĢlenmesi
yada teĢebbüs edilmesi olaylarında C.Savcısının görevlerini yapar.
Ulusal Anti Mafya Bürosu Yargıtay‟daki C.Savcılığı Bürosunun
himayesinde oluĢturulmuĢtur ve mafya tipi suçların araĢtırmalarının etkinliğinin arttırılmasında koordinasyon görevine sahiptir.
Ceza Usul Kanununun 371a maddesi Anti Mafya BaĢsavcısına Koordinasyon rolü vermektedir. Ulusal Anti Mafya Bürosu soruĢturmaları sırasında, Mafya SoruĢturma Bürosu, Jandarma, Malî polis
ve Devlet Polisinden yararlanmaktadır. Örgütlü suçla ilgili tüm
bilgiler bu büroda toplanmaktadır. Büronun yapısı, departmanlar
166 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
(Mafya, Camorra, yeni Mafyalar, Ndrangheta ve Sacra Corana
Unita, Analiz ve dokümantasyon, uluslararası iliĢkiler, teknik ve
bilgi yardım) ve birimler (korunma tedbirleri, Ģüpheli iĢlemler,
fidye ya da ödül için adam kaçırma) Ģeklindedir.
Karaparanın soruĢturma ve kovuĢturulmasını düzenleyen hükümler ise 1992 yılında çıkarılan 172 ve 356 sayılı kanunlarla düzenlenmiĢtir.
YerleĢikler, Liret veya döviz cinsinden 20 milyon lireti aĢan sınır ötesi transferleri yetkili bir aracı kurum aracılığıyla yapmak
zorundadırlar. Kayıtlı menkul kıymetlerin sınır-ötesi transferi sırasında yerleĢiklerin gümrükte özel bir form doldurmaları gerekmektedir. Adı geçen düzenlemeler vergi kontrolünü hedeflemekle birlikte, Ġtalyan para aklama ile mücadele sisteminin de önemli bir
bölümünü oluĢturmaktadır. Ayrıca tüm malî kurumlar, Bankalar ve
malî kurumlar 20 milyon lireti aĢan iĢlemler için müĢterilerin kimliklerini tespit etme ve gerektiğinde açıklamak ile yükümlüdürler.
Malî kurumlar tarafından rapor edilen Ģüpheli iĢlemleri soruĢturan makam, Maliye Bakanlığı bünyesinde yer alan Özel Döviz
Birimi (NSPV) dir. Bu birim hem ulusal hem de uluslararası düzeyde faaliyet göstermekte olup, malî kurumları sorgulamaya iliĢkin
özel yetkilerle donatılmıĢtır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 167
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRK HUKUKUNDA KARAPARA AKLAMANIN
CEZALANDIRILMASI
I. KARAPARA AKLAMA SUÇU
Türkiye‟de kayıtdıĢı ekonomi kaynaklarının giderek büyümesi
ve geliĢmesi, Türk parasının kıymetini koruma mevzuatındaki aĢırı
liberalleĢme, “karaparanın Türkiye‟de de aklanmasına neden olmuĢtur. Özellikle yabancı ülkelerde elde edilen gayrimeĢru kazançların, döviz ithalinin bir sınırlamaya bağlı olmaması nedeniyle,
Türkiye‟de aklanma ihtimalînin ortaya çıkması, bir çok modern
hukuk sisteminde bu konuda düzenlemelerin bulunması, 1988
Viyana SözleĢmesini onaylamamız ve Türkiye‟nin de üyesi olduğu
FATF‟ın tavsiye kararlarının iç hukuka aktarılması gereği Türk yasa
koyucusunun da konu ile ilgili bir düzenleme yapmasında etkili
olmuĢtur
Ancak karapara aklama yeni bir olgu olmayıp suç ve suçlulukla
özdeĢ bir süreçtir. Nitekim, TCK 296 (Suçun iĢlenmesinden sonra
failin cürümden istifadesini temin) ile TCK 512 ve 579. maddelerinde cürüm eĢyasını satın almak ve ayrıca “paranın ve eĢyanın
alındıktan veya ele geçirildikten sonra kaynağının gayri meĢru olduğunun öğrenilmesi halinde ilgili makama bildirimde bulunulmamak” TCK 580. maddesinde suç olarak görülmüĢtür.
Hukukumuzda karaparanın aklanması suç olarak 13.11.1996
tarih ve 4208 sayılı kanunla kabul edilmiĢtir. Anılan yasa,
19.11.1996 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiĢ bulunmaktadır.
168 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Böylece mevzuatımıza karapara deyimi de girmiĢtir. Yasanın çıkartılma amacı birinci maddesinde ifade edildiği Ģekilde: “Karapara
aklanmasının önlenmesi konusunda uygulanacak esasları belirlemek”tir. Yasada karapara kaynakları itibariyle tarif edilmiĢtir.
Suçun maddi konusu karaparadır. Hangi suçlardan elde edilen
paraların karapara sayılacağı ülkelere göre değiĢmektedir. Bazı
ülkeler her türlü suçtan, bazıları belirli bir hapis cezasının üzerindeki suçlardan elde edilen parayı karapara kabul etmekte, bazıları
ise karapara doğuran suçları tek tek sıralamaktadır. Kanunumuz da
bu son yöntemi, diğer bir anlatımla kazuistik bir yöntemle suçları
sıralamayı seçmiĢtir.
Suçun hukukî konusu ise karaparanın aklanmasıdır.
1. MEVZUATIMIZ BAKIMINDAN KARAPARANIN
TANIMI
Karaparanın tanımı 4208 Sayılı Kanun‟un 2. maddesinin a fıkrasında verilmiĢtir. Buna göre; aĢağıda açıklanan kanunlarda suç
sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para ve sair menfaatler karapara kabul edilmiĢtir:
1-1918 Sayılı Kaçakçılığın Men ve takibine Dair Kanundaki
2-6136 Sayılı AteĢli Silahlar ve Bıçaklar Hakkındaki Kanundaki
3-2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkındaki Kanundaki,
4-2863 Sayılı Kültür ve Tâbiat Varlıklarının Korunması Hakkındaki Kanundaki
5-213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 359/b maddesindeki fiiller
ile,
6-Türk Ceza Kanunundaki Devletin ġahsiyetine KarĢı ĠĢlenen
Cürümler,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 169
7-T.C.K.nun 125-173. maddeleri arasında yer alan “ Devletin
ġahsiyetine KarĢı ĠĢlenen Cürümler”
8-T.C.K.‟nun bazı maddelerinde yer alan suçlar,
Bu maddeler Ģunlardır: 179, 192, 264, 316, 317, 318, 319, 322,
325, 332, 333,335, 339, 341, 342, 345, 350, 403, 404, 406, 435,
436, 495, 496, 497, 498, 499, ve 500, 504, 506.
Bu maddeler de konu edilen fiiller ise, adam kaçırma, Ģantaj,silah kaçakçılığı, kalpazanlık, sahte para ve resmi bilet ticareti,
resmi mühür, damga ve evraklarda sahtekarlık, uyuĢturucu madde
ticareti, fuhĢa aracılık, yağma, yol kesme, adam kaldırma, ağır dolandırıcılık ve hileli iflastır.
Görüldüğü gibi, kanun koyucu karaparayı tanımlarken sayma
olarak nitelendirilen yöntemi uygulamıĢtır. Ancak bu yöntem doktrinde oldukça eleĢtirilmektedir.
Gerçekten, yasanın adı karaparanın aklanmasının önlenmesidir. Bunun için ise öncelikle karaparanın söz konusu olması gerekir. Kapsam dıĢı bazı suçlar ise karaparanın elde edildiği en yaygın
ve klasik suçlardır. Türkiye‟de meĢru olmayan kazançların büyük
bir kısmı bu maddelerin ihlâli biçiminde ortaya çıkmaktadır. Bugün ülkemizde sıkça görülen ve miktar olarak en büyük
suistimallerin bankalar ve diğer malî kurumlar aracılığı ile yapıldığı
da bir baĢka gerçektir. Son zamanlarda ülkemiz sürekli malî sektördeki suistimaller ve skandallarla sarsılmıĢtır. Ancak yeni düzenleme bu gerçeğe rağmen emniyeti suistimal suçunu, tefecilik ve
Bankalar Yasasını kapsam dıĢı bırakmıĢtır. Ayrıca tadaden sayılan
suçlar arasında sermaye piyasası suçlarının bulunmaması, içeriden
bilgi almak yoluyla haksız para kazanılmasının (insider-trading)
karapara kapsamı dıĢında kalmasına neden olmaktadır. Buna göre
bir Ģirketin genel müdürü sahip olduğu bilgilerle borsada milyonlarca dolar kazanınca bu para karapara olmamaktadır.
Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkındaki Kanun nedeni ile elde
edilen yasadıĢı kazanç kanun kapsamına alınırken Gümrük Kanu-
170 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
nu buraya dahil edilmemiĢtir. 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun‟daki
suçlar da, karapara kapsamı dıĢında bırakılmıĢtır.
Türk Ceza kanunu açısından yapılan düzenleme de oldukça
eksik bulunmaktadır. Örneğin TCK‟nun Ġkinci Kitabının Birinci
Bab‟ında yer alan 125- 173. maddeler arasında düzenlenen suçlar
genelde devletin temel nizamı aleyhine iĢlenen suçlar olup, bu suçların failleri genelde kazanç saikiyle değil, ülkenin kurulu nizamını
yıkmak veya bozmak amacı ile hareket etmektedirler. Yasanın bu
suçları kapsamına alıp, buna karĢılık devlet idaresi aleyhine iĢlenen
suçlardan basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüĢvet, memuriyet görevini ihmal veya kötüye kullanma gibi bazı suçları kapsamına almaması çok önemli ve kabul edilemez bir eksikliktir.
Hükümet teklifinde; karapara, kanunların suç saydığı fiillerin
iĢlenmesinden elde edilen para veya para yerine geçen evrak ve
senetleri, mal veya gelirleri ve bir para biriminden diğerine çevrilmesi de dahil olmak üzere bunların birinden diğerine dönüĢtürülmesinden elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değer olarak
tanımlanmıĢtı. Ancak ĠçiĢleri Komisyonu‟nda bu tanım uzun süre
tartıĢılmıĢtır. TartıĢmalar sonucunda “Kanunların suç saydığı fiiller” ibaresi çok geniĢ olduğu ve tasarının amacıyla bağdaĢmayacağı
gerekçesiyle verilen ve Komisyonca kabul edilen önerge ile
karapara tahdidi Ģekilde tanımlanmıĢtır.
2.KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN UNSURLARI
A-Yasal unsur
4208 Sayılı yasanın 2/b fıkrasında,”Karapara aklama suçu:T.C.K.nun 296’ncı maddesinde belirtilen haller haricinde, 2/a
maddesinde sayılan fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen
karaparanın elde edenlerce meşruiyet kazandırılması amacıyla
değerlendirilmesi, bu yolla elde edenlerce veya başkaları tarafından kullanılması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 171
malîkinin değiştirilmesi, gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tâbi
tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, yukarıda belirtilen suçların hukukî sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya yerinin değiştirilmesi veya transfer yoluyla
aklanması veya karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiilleri
ifade eder’ Ģeklinde tanımlanmıĢtır.
Burada yasa koyucunun 1988 Viyana SözleĢmesi‟nin “Suçlar
ve Yaptırımlar” baĢlıklı 3. maddesinin 1(b) (i), (ii) ve (c) (i) paragraflarından esinlendiği görülmektedir.
B-Ön Ģart: öncül suçlardan birinin iĢlenmiĢ olması
Kanun koyucu 2/a bendinde sayılan suçlardan (uygulamada,
ön suç ya da öncül suç olarak ifade edilmektedir.) birinin iĢlenmiĢ
olmasını karaparanın aklanması suçu için bir önĢart olarak öngörmüĢtür.62
Yasanın 2/a maddesinde belirtilen fiiller kiĢi veya kiĢilerce iĢlenmek suretiyle bunların iradi veya irade dıĢı hareketleri ile para
veya parayla temsil edilen bir menfaat elde edilmiĢ olması halinde
ön Ģart gerçekleĢmiĢtir.
Görülüyor ki, karapara aklama suçundan önce bir baĢka suç
iĢlenmiĢtir. Bu çerçevede karapara aklama suçunu düzenleyen kanuni tip, bir suçu, diğer bir suç fiiilinin önĢartı olarak kabul eden
kanuni tiplerden sayılmalıdır.63
Öncül suç karapara aklama suçu iliĢkisi hakkında Ģunlar söylenebilir.
62
Fransızca'da önĢart sayılan suç terimi karĢılığı, “infraction principale”,
“infraction préalable”, “infraction antécédente” ya da „infraction
d‟origine” terimleri kullanılmaktadır. Bizde de giderek yerleĢen “öncül
suç” tâbirinin yanısıra “temel suç”, “müsnet suç”, “kaynak suç”, “ön suç”
tâbirleri de daha az olarak kullanılmaktadır.
63
Tuğrul KATAĞLU, 4208 Sayılı Kanun ile Düzenlenen “Karapara Aklama
Suçu” nun Yapısına ĠliĢkin Bazı Gözlemler, Vergi Dünyası, Mart 1999,
S:211, s.122.
172 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
aa) Ġlk olarak, önceki suç bakımından kesinleĢmiĢ bir mahkumiyet hükmü gerekli değildir. Ancak, suçun iĢlenip iĢlenmediğinin
nispi muhakeme- asıl muhakemeye yardımcı olacak biçimde yoluyla tespiti zorunludur. Bununla beraber, önceki fiilin suç teĢkil
etmediğine dair kesinleĢmiĢ bir hüküm var ise, aynı sonuca varılamaz.
bb) Asıl suç olan karapara aklama suçu önĢartı teĢkil eden suçtan ayrı surette takip edilen bağımsız bir suçtur bu nedenle, ön Ģart
teĢkil eden suç hakkında dava ve cezayı düĢüren sebeplerin bulunması asıl suçun kovuĢturulmasını engellemez.
Yine, yataklık suçu gibi, öncül suç faili ölmüĢ bulunması, ya da
bilinmemesi nedeniyle kovuĢturulmasa ya da mahkum edilemese
bile karapara aklama suçu oluĢur.
Yargılama sırasında, zamanaĢımına uğramıĢ önceki fiil, nispi
muhakeme sonucunda sadece asıl muhakemeye yardımcı olacak
biçimde değerlendirilecek, bununla birlikte dava zamanaĢımına
uğramıĢ önceki fiil için bir mahkumiyet hükmü verilmeyecektir. 64
cc) 4208 Sayılı Kanun yeni bir suç olarak “karapara aklama
suçunu “ yaratmaktadır. Bu suçu yaratırken TCK ve özel kanunlardaki bazı fiillerin iĢlenmiĢ ve bundan bazı menfaatler elde edilmiĢ
64
Nitekim,TCK‟nun 512. maddesinde düzenlenen “cürüm mahsulü malı
almak, muhafaza etmek, saklamak” suçu da önĢart (bir baĢka suçun iĢlenmiĢ olması) gerektıren suçlardandır. Aynı hususlar bu suç için de tartıĢılmıĢ ve aĢağıdaki sonuçlara ulaĢılmıĢtır: Suç mahsulü malı almak,
saklamak suçunun muhakemesine baĢlamak için, önceki suça iliĢkin
mahkumiyetin bulunması zorunlu değildir. Eğer ilk suç Ģikayete bağlı bir
suç ise, Ģikayetin yokluğu önemsizdir. Keza ilk suçun faili isnat kabiliyetinin yokluğu veya Ģahsa bağlı cezasızlık sebebi dolayısıyla cezalandırılamıyor ise (mesela malı çalanın oğlu olmak gibi T.C.K. 524) cürüm
mahsulü malı almaktan dolayı fail cezalandırılır, ikinci suç oluĢmuĢtur.
Keza, ilk suçun zamanaĢımına uğraması veya affa uğraması halinde de
cürüm mahsulü malı almak suçu vardır. Doğan SOYASLAN,Ceza hukuku,Özel Hükümler, SavaĢ yayınevi, Ankara 1999,s.272.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 173
olmasını ön Ģart olarak öngörmektedir. ÖnĢart sayılan fiiller zaten
önceden baĢka kanunlarda suç sayılmıĢtır ve bu fiillerin daha ağır
bir ceza getirilerek cezalarının arttırılması da söz konusu değildir.
Bu itibarla, sadece, kanunda tanımlanan karaparanın aklanması
fiillerinin 4208 Sayılı Yasanın yürürlülük tarihinden önce iĢlenip
bitmiĢ olması halinde, yasanın geçmiĢe uygulanmasından söz edilebilir. Karapara aklama fiilinin yasanın yürürlülük tarihinden
sonra iĢlenmesi ya da kanunun yürürlülük tarihinden önce baĢlayıp
yürürlülük tarihinin ötesine sarkması durumlarında sanık aleyhine
kanunun geçmiĢe uygulanmasından bahsedilemez.
dd) Öncül suçun kanıtlanması iddia makamına düĢmektedir.
Ancak öncül suçun varlığının koĢulları tam olarak aydınlatılamasa
da- saptanması halinde, öncül suç failinin fiilen cezalandırılıp cezalandırılmaması önemli değildir.
Hatta, aklanan karaparanın kaynağı suçun failine iliĢkin kesinleĢmiĢ beraat kararı eğer öncül suçun varlığını ya da vasıflandırılmasını açıkça inkar etmiyorsa sonradan karapara aklama suçundan kovuĢturmaya engel olmaz.
ee) Karapara aklayıcı, öncül suçun faili yaĢ, ceza ehliyetini
kaldıran nedenlerle sorumsuz bile olsa cezalandırılacaktır.
ff) Öncül suç failinin özel affa uğraması da sonuç karapara aklama suçu failinin cezalandırılmasını etkilemeyecektir.
gg) Öncül suç failinin ceza bağıĢıklığından yararlanması da
önemli değildir.
hh) Öncül suçun yurtdıĢında iĢlenmiĢ olması da önem taĢımaz. Yataklık suçu gibi karapara aklama suçu da Türk kanununa
göre cezalandırılır. Çünkü farklı bir suç söz konusudur.
Strazburg SözleĢmesinin 2. parağrafı da, cezalandırmaya iliĢkin hükümlerin uygulanması için “öncül suçun sözleĢen tarafın
ceza mahkemelerinin yetkisine girip girmediğinin önemli olmayacağını öngörmektedir.
174 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
C- Maddi unsur:
Maddi unsuru oluĢturan eylemler sistematik olarak iki grupta
toplanabilir;
a- Karaparayı elde edenlerce işlenebilecek fiiller
-Karaparanın değerlendirilmesi, Buradaki değerlendirmeyi
değer kazandırma olarak anlamamak gerekir. Gerçekten yasaya
göre karaparanın Ģu veya bu biçimde Ģekil değiĢtirmesi, yani bu
paranın baĢka bir değere dönüĢtürülmesi değerlendirme olarak
kabul edilecektir.65
Örneğin karaparanın bankaya, döviz, altın, menkul kıymet, taĢınır ve taĢınmaz mallara yatırılması.
-Karaparanın kullanılması, Örneğin yurtdıĢına seyahat edilmesi,
-Karaparanın kaynak veya niteliğinin veya zilyed ya da
malîkinin değiştirilmesi, gizlenmesi; Örneğin paravan ya da hayali
firmalar, sahte isimler kullanılması, yanlıĢ isimle hesap açılması,
karaparanın gazino fiĢi alınarak kumar kazancı gibi gösterilmesi.
-sınır ötesi harekete tâbi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, örneğin hayali ihracat yani gönderilmeyen bir mal karĢılığı
döviz getirilerek dıĢarıdaki karaparanın ülkemize getirilmesi,
karaparanın vergi cennetlerine veya yurtdıĢına transferi, nakdin
fiziki olarak yurtdıĢına çıkarılması.
b-Karaparayı elde edenler dışındaki (başka) kişiler tarafından işlenebilecek fiiller
-iktisap edilmesi,
65
Süheyl DONAY, 4208 sayılı karapara yasası hakkında düĢünceler, Radikal, forum sayfası, 17.1.1997
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 175
-bulundurulması, bu eylemin suç sayılmasının nedenleri olarak, suç örgütleri arasında nakit halindeki karaparanın malî sisteme sokulmadan değiĢim aracı olabilmesi, diğer bir ifadeyle kullanılabilir olması ve karapara ile mücadele de temel amaçlardan birinin
de elde edilen gelirlerin kullanılmasını engelleyerek suç örgütlerinin sürekliliğini kesintiye uğratmak olması gösterilebilir. Bu suçun
karaparayı elde edenlerce iĢlenmesi ise mümkün değildir. Çünkü
bu durumda, gelirin sahibine ulaĢması anında, elde edilen karapara
üzerinde aklamaya yönelik bir iĢlemden bahsetmek mümkün değildir.66
-kullanılması,
-kaynak veya niteliğinin veya zilyet yada malikinin değiştirilmesi, gizlenmesi .
nakit paranın menkul kıymetlere, altına, hamiline bonoya dönüĢtürülmesi, kumar fiĢi alınması,
Bildirim mecburiyetinin bulunduğu durumda kasıtlı olarak
susmak gizleme olarak değerlendirilebilir.
-sınır ötesi harekete tâbi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, örneğin nakdi fiziki olarak yurtdıĢına çıkaran kuryenin eylemi.
-Öncül suçların hukukî sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla karaparanın kaynağının veya yerinin değiştirilmesi; transfer yoluyla aklanması; karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiiller .
Bu suçlar bağlı hareketli suçlardır. BaĢka bir deyiĢle, karapara
aklama ancak yasada belirtilen hareketlerle gerçekleĢtirilebilecektir.67
66
AKAR, s.121.
67
Süheyl DONAY, 4208 sayılı karapara yasası hakkında düĢünceler, Radikal, forum sayfası, 17.1.1997
176 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Öte yandan, bu suçlar “seçimlik hareketli” suçlardır. Yasada
gösterilen hareketlerden herhangi birinin yapılması halinde suçun
meydana gelmesi mümkündür. Yasada belirtilen eylemlerin tümünün veya bir kısmının yapılmasına gerek yoktur. Bu nedenle, yasanın öngördüğü hareketlerden bir kaçını bir biri ardından yapan
kimse o suçu bir kez den çok iĢlemiĢ olmaz. Eyleme içtima hükümleri uygulanmaz.
Yasa koyucu çok çeĢitli hareketleri maddi unsur içine alarak
karaparanın aklaması suçunun her türlü karapara aklanması yöntemini kapsamasını amaçlamıĢtır
D- Manevi Unsur
Karaparanın aklanması suçunda suçun oluĢumu için “genel
kast” yeterlidir. Çünkü yasa, özel olarak dikkatsizlik ya da ihmal
halini öngörmemektedir. Ayrıca herhangi bir saik ya da maksat
aramaya gerek yoktur. Kastın varlığı için yasada sayılan karaparayı
kullanma, iktisap etme, sınır ötesi harekete tâbi tutma vs. iradesi
olmalıdır. 1988 BM SözleĢmesi‟nin suçlar ve yaptırımlar baĢlıklı 3.
maddesi de; ”her bir taraf, aĢağıda sayılan fiilleri, kasdi olarak iĢlediği zaman, kendi hukukunda suç olarak ihdas etmek için gerekli
önlemleri alacaktır” demek suretiyle kasıt unsuruna yer vermiĢtir.
4208 sayılı yasaya iliĢkin Hükümet teklifinde “bilme” unsurunun
yanısıra “bilmesi gerekme” unsuruna da yer verilirken Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinde bu unsur yer almamıĢtır.
a.Kast’ın ispatı ve ortaya çıkardığı sorunlar
Yasanın 2/b maddesine göre, öncül suça iĢtirak etmeyen, ancak karapara aklama suçunun maddi unsurunu oluĢturan eylemleri
gerçekleĢtiren failin aklanan karaparanın (T.C.K.nun 296‟ncı maddesinde belirtilen haller haricinde) 2/a maddesinde sayılan fiillerin
iĢlenmesi suretiyle elde edildiğini bilmesi gerekir. Bilme unsuru
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 177
somut olarak değerlendirilecektir. Bu bağlamda hakim sanığın
kiĢisel durumu, mesleği, iĢi, eğitimi ve çevresini dikkate alacaktır.
Ġlk olarak yasada sayılan öncül suçlardan birinin veya birkaçının varlığının kanıtı, ayrıca, ön Ģart sayılan suç ile aklanan para
arasındaki bağın kanıtları getirilecektir. Görüldüğü gibi, manevi
unsurun ispatı ikiye katlanmakta ve oldukça karmaĢıklaĢmaktadır.”
Failin “karaparanın yasada belirtilen öncül suçlardan elde edildiğini bildiğinin” ispat yükü C.Savcılığına düĢmektedir. Sanık aksini
kanıtlamak zorunda değildir.
Sistematize edersek, öncül suça iĢtiraki olmayan kiĢiye isnat
edilen karapara aklama suçunun manevi unsurunun gerçekleĢtiğinin saptanması amacıyla,
-ilk olarak Ģüpheli bir malî iĢlemin kanıtlanması,
-sonra aklanan para ile öncül suç arasındaki bağın kanıtlanması,
-son olarak, karapara aklayıcının kullanılan paranın karapara
olduğunu (yani karaparanın yasada sayılan öncül suçların biri veya
birkaçından elde edildiğini) bildiğinin kanıtının getirilmesi gerekir.
Görüldüğü gibi, hukukumuzda karaparanın aklanması suçunun ispatı uzun bir süreci gerektirmektedir. Eğer yasa bazı Avrupa
ülkelerinde olduğu gibi her türlü cürüm(ağır cezalık suç) ve cünha(asliye cezalık suç) elde edilen geliri karapara kabul etseydi. Aracının kullandığı tutarların suçtan elde edildiğini bilmesi yetecekti.
Artık, belli bir öncül suçun varlığını kanıtlamak zorunlu olmayacaktı. Dolayısıyla manevi unsurun ispatı daha kolay olacaktı.
Fonların kaynağını kanıtlanmak zorunlu olunca karapara aklayıcı kolaylıkla paranın gerçekte yasa tarafından öncül suç olarak
öngörülmeyen bir kaynaktan geldiğine dayanabilecektir. Bunun
aksinin kanıtlanması zor olacaktır. Belirtilen çifte ispat ihtiyacı
karapara aklamanın kanıtlanmasını büyük ölçüde zorlaĢtırmaktadır. Çok sayıda suç faaliyeti büyük miktarlarda gelir doğurabilir ve
karapara aklamaya imkan sağlayan malî dolaĢımlar uygulamada
178 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yasal paranın yatırılması için kullanılanlarla aynıdır. Bu nedenle
karapara aklama nedeniyle Batı ülkelerinde de verilen mahkumiyet
kararları sayısal olarak yetersiz bulunmaktadır.
Basit ya da ağır karapara aklama olsun, failin karaparasını akladığı kiĢinin, öncül suçlardan birini iĢlediğini ya da akladığı paranın öncül suçlardan geldiğini bilmesi yeterlidir. Ancak, karapara
aklayıcının nitelik, zaman, yer, suçun iĢlenme koĢullarını, öncül
suçun fail ya da mağdurunun Ģahsını tam olarak bilmesi gerekmez
(Genellikle aklanan malvarlıkları çok sayıda suçtan gelebilir).
AğırlaĢtırıcı Ģartlar söz konusu ise, bunların uygulanarak cezasının arttırılabilmesi için failin bunların varlığını bildiğinin de kanıtlanması gerekecektir.
Bazı olgular nedeniyle failin karaparanın öncül suç kökenini
bilmemesinin mümkün olmadığı sonucuna varılabiliyorsa karapara
aklama suçunun manevi unsurunun gerçekleĢtiği sonucuna varılabilir.
Fail, örneğin tevdi edilen fonların uyuĢturucu satıĢından elde
edilmiĢ olabileceğini düĢünmüĢ ve buna rağmen almıĢ ise failde
muhtemel kast vardır ve fiili karapara aklama suçu teĢkil eder.
Nitekim Ġspanyol Yargıtay‟ı kararlarında karaparanın uyuĢturucudan elde edildiğine iliĢkin emareler bulunmasını yeterli görmekte,
tam bir ispat aramamaktadır.
Fransız Yargıtay‟ının iki kararı da bu konuda örnek olacak niteliktedir:
Ġlk kararda Yüksek Mahkeme (Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi,
23 Ekim 1997, Saïdi Farhat: Juris Data no 4707.):
Sanığın uyuĢturucu ticaretine iliĢkin çok sayıda ipucunun elde
edildiği uyuĢturucu kaçakçılığından sanık amcasının dairesinde
oturması, hiçbir ticari faaliyeti ve yasal gelir kaynağı bulunmadığı
halde kaynağını izah edemediği önemli miktarda paraya sahip olmasını, sanığın karapara aklama suçundan mahkumiyeti için yeterli bulmuĢtur.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 179
Ġkinci kararda (Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi 7 Aralık 1995
tarihli Massiera kararı.)
Noter olan sanığın kendisiyle bir daire satın alma iĢlemi için
takma adla temasa geçen kiĢinin gerçek kimliğini ve uyuĢturucu
suçundan tutuklandığını öğrenmesine rağmen ilgilinin beraber
yaĢadığı kadın yararına satıĢ akdini düzenlemesi ve anlaĢılan meblağı iĢlemi daha Ģeffaf göstermek için döviz transferi yerine uluslararası banka havaleleri ile ödemesini önermesi nedeniyle mahkumiyetini onaylamıĢtır.
Noter savunma olarak, atılı suçlamanın fonların suç kaynağının bilinmesini ve bir karapara aklama iĢlemine mutlak iĢtirak
iradesinin bulunmasını gerektiren kasıtlı bir suç olduğunu ileri
sürmüĢtür. Noter bu fonların kaynağını bilmediğini ve mesleki
olarak bu konuda araĢtırma yapmak mecburiyeti olmadığını savunmuĢtur.
Ancak,Yargıtay mahkemenin sanığın bu satıĢ sırasında kullanılan bazı belgelerin sahte olduğunu bildiğini ve noter niteliğiyle
uyuĢturucu madde kaçakçılığından gelen fonların değerlendirildiğinin dikkatini çekmesi gerektiğini de göz önüne aldıklarını belirterek bu savunmaya itibar etmemiĢtir.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi de, karaparanın aklanmasına iliĢkin
ilk kararında, polise yapılan uyuĢturucu parasının yurtdıĢından
yurda getirileceğine iliĢkin ihbarı, kaynağın uyuĢturucu ticareti
olduğunun ispatında yeterli bulmuĢtur. Ancak, bu kararında Yargıtay tuhaf olarak sanıkların karaparanın uyuĢturucudan elde edildiğini bildiklerinin kanıtına iliĢkin bir değerlendirmeye girmemiĢtir.
Açıklanan ispat sistemi problemi nedeniyle bazı suçlular suç
faaliyetlerinin delilini ortaya koymayı engelleyen karmaĢık metotlar sayesinde kovuĢturmaları fiilen engellemeyi baĢarabilmektedir.
Bu nedenle, büyük suç örgütlerine karĢı etkili biçime mücadele
edilebilmesi hukukî ve kurumsal sistemimizde bazı reformlar yapılmasını gerektirmektedir.
180 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Asli suç yurt dıĢında, karaparanın aklanması suçu Türkiye‟de
iĢlenmiĢse, hâkim yurtdıĢında meydana gelen olayları Türk hukukunun ıĢığında inceler. Eğer söz konusu suç, Türkiye‟de
karaparanın elde edildiği suçlardan birisi ise, bunu Türkiye‟de iĢlenmiĢ bir suç olarak değerlendirmek gerekir.
3- FAĠL
Karapara aklanması suçlarının faili, herkes, herhangi bir kimse olabilir. Ayrıca bu suçu iĢleyebilmek için failin bazı niteliklere,
özelliklere sahip olması Ģart değildir. Failin karaparanın kaynaklandığı suçlarla iliĢkisinin olması da aranan bir husus değildir.
Zaten büyük miktarın sözkonusu olduğu, dolayısıyla karmaĢık tekniklerin kullanılmasının gerektiği aklama olaylarında öncül suçlarla ilgisi olmayan malî ve hukukî mesleklerden uzman kiĢiler fail
olarak görünmektedir. En tehlikeli aklayıcılar da, özellikle uluslararası malî iliĢkilerdeki mesleki faaliyetlerinin kolaylıklarını kullanan
faillerdir.
Fail tek Ģahıs olabileceği gibi iki veya daha fazla kimse olabilir. Bu durumda koĢulları varsa “teĢekkül” halinde suç iĢleme söz
konusu olabilir.
Ceza hukukunda ilke olarak ancak gerçek kiĢiler fail olabilir.
Cezaların Ģahsi olması, cezanın failin kiĢiliğine uydurulması prensibi ve belki de en önemlisi, her suçta bulunması gereken manevi
unsur bunu Ģart kılar.
Ancak, özellikle günümüzde büyük bir sorun haline gelmiĢ bulunan ekonomik suçlarla mücadelede, tüzel kiĢilerin ceza sorumluluğu kaçınılmaz hale gelmiĢtir. Nitekim yasanın 7. maddesi tüzel
kiĢi için de ceza sorumluluğu öngörmüĢtür.
4- YAPTIRIM
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 181
Ġki seneden beĢ seneye kadar hapis ve aklanan karaparanın bir
katı ağır para cezasıdır. Ayrıca nemaları da dahil olmak üzere
karapara kapsamındaki mal ve değerler ile bunların ele geçirilememesi halinde bunlara karĢılık gelen mal varlığının müsaderesine
de hükmolunur. Hükümet tasarısında suçun müeyyidesi 6 aydan 5
yıla kadar hapis olarak öngörülmüĢtü. Ancak, Adalet Komisyonunda, cezanın caydırıcılığını sağlamak amacıyla mevcut düzenleme
kabul edilmiĢtir. Ancak, diğer ülkelere bakıldığında müeyyide yine
de caydırıcı değildir.
Karaparanın aklanması suçlarının tüzel kiĢilik bünyesinde iĢlenmesi halinde ise, tüzel kiĢiler de beĢ yüz milyon liradan beĢ milyar liraya kadar para cezası ile cezalandırılacaktır. Burada ön ödemelik bir suç söz konusudur.
5- CEZAYI AĞIRLAġTIRAN VE HAFĠFLETEN NEDENLER
“Karaparanın terör suçlarından veya Türkiye‟ye ithali veya
Türkiye‟den ihracı kanunla yasaklanmıĢ herhangi bir madde veya
eĢya kaçakçılığından elde edilmesi veya karaparanın aklanması
suçunun terör suçlarına kaynak sağlamak amacıyla iĢlenmesi “ hali
1. fıkranın vasıflı hali kabul edilerek müeyyide birinci fıkraya göre
ağırlaĢtırılmıĢ ve faile verilecek hapis cezasının 4 seneden az olamayacağı belirtilmiĢtir. Yani hâkim burada 4 ile 5 yıl arasında bir
cezaya hükmedebilecektir. Belirtmek gerekir ki, fıkrada kastedilen
terör suçunun 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda kabul edildiği Ģekliyle nitelendirilmesi gereklidir.
“Suçun karaparanın aklanması amacıyla teĢekkül oluĢturanlar
ile idare edenler veya teĢekküle mensup olanlar tarafından iĢlenmesi” ile,
“Suçun görevi sebebiyle memur ve kamu görevlileri ile 4389
Sayılı Bankalar Kanununa, 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanununa, 3226 Sayılı Sigorta Murakabe Kanununa, 3226 Sayılı Finansal
182 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Kiralama Kanununa,1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanuna, 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununa, Ödünç
Para Verme ĠĢleri ile Özel Finans Kurumlarının Kurulması, Faaliyetleri ve Tasfiyelerine ĠliĢkin Esas ve Usulleri Düzenleyen mevzuata göre faaliyet gösteren kurumlarda” çalıĢan kimseler tarafından
iĢlenmiĢ olması halinde ceza bir misli arttırılacaktır.
Öte yandan, “Suçun Ģiddet veya tehditle veya silah kullanarak
iĢlenmesi” durumunda ceza bir misli arttırılacaktır. Elbette bu öğelerin bulunması durumunda fail karapara aklamanın dıĢında maddi bir menfaat de sağlamıĢsa TCK‟nun 495. maddesi de ihlal edilmiĢ sayılacaktır.
Yasanın öngördüğü cezayı hafifletici tek neden olarak “Suçun,
usul veya füruu veya karı-koca veya kardeĢlerinden biri tarafından
karaparanın kaynaklandığı suçları gizlemek amacıyla iĢlenmesi”
durumunda ceza yarısından üçte ikisine kadar indirilecektir.
6- DAVA ZAMANAġIMI
Yasa karapara aklama suçlarının kovuĢturulmasında genel dava zamanaĢımı süresinden ayrılarak on senelik bir zamanaĢımı
süresi öngörmüĢtür. ZamanaĢımı süresi fiilin iĢlendiği günden
baĢlar. Buna göre, karaparanın kullanıldığı, kaynak veya niteliğinin
veya zilyet ya da malîkinin değiĢtirildiği, transfere tâbi tutulduğu
vs. tarihte zamanaĢımı süresi iĢlemeye baĢlayacaktır.
Gerçekten TCK 102/4‟e göre dava zamanaĢımı süresinin 5 yıl
olması gerekirken, yasada bu hüküm dikkate alınmayarak dava
zamanaĢımı süresi 10 yıl olarak düzenlenmiĢtir. Bununla beraber,
2.7.1997 tarihinde yayınlanan anılan yasaya iliĢkin yönetmeliğin 4.
maddesine göre, kimlik tespitine iliĢkin bilgilerin 5 yıl süre ile saklanacağı hükmü karapara aklama suçunun ispatı konusunda bir
boĢluğun doğmasına yol açabilir.
Yine yasa “dava açılması zamanaĢımını keser” hükmünü sevk
etmiĢtir. Bu noktada bir baĢka sorun ortaya çıkmaktadır. Acaba
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 183
TCK‟da yer alan diğer kesme sebepleri burada uygulanabilecek
midir? Yasa metnine göre sadece davanın açılması zamanaĢımını
kesecek gibi görünse de TCK‟nun 104. maddesindeki kesme sebeplerinin yok sayılmasını gerektirir haklı bir neden de yoktur. Burada
sadece özensiz bir Ģekilde yapılan düzenlemenin varlığı sonucuna
ulaĢılmaktadır. Dolayısıyla, bu durum genel hükümlerin geçerliliğini ortadan kaldırmayacağı için TCK‟nun 104. maddesi uygulanacaktır.
7- USUL HÜKÜMLERĠ
A- Tedbir Konulması
1988 tarihli “UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına
KarĢı BM SözleĢmesi”, 5.maddesinde, 3.maddenin 1. fıkrasında
belirtilen kazançların, mal varlıklarının, araç-gerecin ve baĢka her
Ģeyin gerektiğinde müsadere edilebilmesi amacıyla, yetkili makamların bunları belirlemesi, izlemesi ve bloke etmesi veya el koymasına olanak sağlamak için ilgili makamlarını yetkili kılmak amacıyla
gerekli önlemleri almasını öngörmektedir.
Yasanın 9. maddesine göre, “Karaparanın aklanmasına yönelik ciddi emarelerin varlığı halinde, bankalar ve banka dıĢı malî
kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kiĢiler nezdindeki kiralık kasa
mevcutları da dahil olmak üzere hak ve alacakların dondurulmasına, tasarruf yetkisinin kısmen veya tamamen kaldırılmasına, mal,
kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi
mahalline yatırılmasına ve hak ve alacaklar üzerinde diğer tedbirlerin konulmasına” karar verilebilir.
Görüldüğü gibi karapara aklanmasına iliĢkin ciddi emarelerin
bulunduğunun tespiti halinde, failin malvarlığı üzerinde çeĢitli
tedbirler uygulanabilecektir. Yasa 3. maddesinde MASAK‟ın görevleri arasında, “AraĢtırma ve incelemeler sırasında karaparanın
aklanmasına yönelik ciddi bulgu ve emarelerin varlığının tespiti
184 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
halinde, ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu
Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirme” yi de saymaktadır.68
Ancak yasada yer alan bu hüküm bazı tereddütleri ortaya çıkarabilir. Acaba Cumhuriyet Savcısı MASAK‟ın talebi olmadan re‟sen
tedbir talebinde bulunabilecek midir? Yoksa bu konuda Kurulun
talebi gerekli midir? Kanaatimizce yasa, Cumhuriyet Savcılarının
genel görevlerini kısıtlamamaktadır. Bu nedenle, kurul kararını
beklemeksizin Cumhuriyet Savcısı her hangi bir nedenle
karaparanın aklandığına iliĢkin bir bilgiyi edindiğinde yasanın
kendisine tanıdığı yetkileri kullanabilecektir.
Tedbir kararını hazırlık soruĢturması sırasında sulh ceza hâkimi; yargılama sırasında davaya bakan mahkeme verebilir.
Tedbire iliĢkin talepler, evrak üzerinde yapılacak inceleme sonucu derhal ve nihayet 24 saat içerisinde sonuçlandırılır. Gecikmesinde sakınca görülen hallerde cumhuriyet savcıları da hak ve alacakların dondurulmasına karar verebilir. Cumhuriyet savcılığı bu
kararı en geç 24 saat içinde sulh ceza hâkimine bildirir. Hâkim en
geç 24 saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar verir, onaylanmaması halinde, cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır.
68
Süheyl DONAY,4208 Sayılı Karapara Yasası Hakkında DüĢünceler,Radikal, 18 Ocak 1997.Donay,böyle bir hükmün ceza hukuku ve ceza
yargılaması hukuku prensipleri dikkate alındığında açıklanabilmesinin
mümkün olmadığını belirtmekte ve diğer eleĢtırilerini de aĢağıdaki cümlelerle sıralamaktadır:” Yasada hak ve alacaklar üzerinde “...diğer tedbirler konulmasına....” karar verilebileceği belirtilmektedir. Bu tedbirler ceza yargılamasında söz konusu olduklarına göre güvenlik tedbirleridir ve
Anayasa‟nın 38. maddesine göre belirli olmaları ve kanunla konulmaları
gerekmektedir. Halbuki burada “....diğer tedbirlerin konulması..” denilerek tedbirlerin belirtili olması yönündeki anayasal ilkeden ayrılınmıĢtır.
Emniyet tedbirlerinin belirli olması anayasanın 38. maddesi uyarınca
getırilen bir ilkedir ve ceza yargılamasında sözkonusu olabilecek bir emniyet tedbirinin hukuk mahkemesince de verilebilecek olan tedbir kararından ayrılması gerekmektedir.”
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 185
B- Görev
Karapara aklanması suçlarında görevli mahkeme 825 Sayılı
Türk Ceza Kanununun Mevkii Mer‟iyete Vaz‟ına Müteallik Kanun‟un 29/ 3. maddesine göre Asliye Ceza Mahkemesidir.
Kanımızca, teĢekkül halinde uyuĢturucu temini, çıkar amaçlı
örgüt suçları gibi, uyuĢturucu ve çıkar amaçlı örgüt suçlarından
elde edilen karaparanın aklanması da DGM‟nin görev alanına
alınmalıdır. Bu hem usul ekonomisinin hem de bu suçlarda uzmanlaĢma ihtiyacının gereğidir.
C- Yetki
Yetkili mahkeme karaparanın bulunduğu yer mahkemesidir.
D- Yargılama usulü
4208 sayılı yasanın l3. maddesinin açık hükmü uyarınca,
karapara aklanması suçlarında yargılama, 3005 sayılı meĢhut suçların yargılanma usulü hakkındaki kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Zira kanun koyucu karaparanın aklanması suçlarının toplumun ekonomik ve siyasal düzeni üzerindeki olumsuz etkilerini
dikkate alarak bu tür suçların çabuk sonuçlanmasını amaçlamıĢtır.
E-Müdahale
Yasanın uygulanmasına iliĢkin yönetmeliğin 26. maddesi gereğince; Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığınca karapara
aklanması suçunun iĢlendiğine dair bilgi ve belgelerin gereği yapılmak üzere yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına intikal ettirilmesi üzerine Malîye Bakanlığı Ceza Muhakemeleri Kanunu‟ndaki
usule göre davaya müdahil olur. Takipsizlik kararı verilmesi halinde Bakanlık itirazda bulunabilir.
186 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
F- Müsadere
l988 BM SözleĢmesinin 1. maddesinin (f) bendi müsadereyi,
hakkın kaybedilmesi kavramı da dahil olmak üzere, mahkeme veya
baĢka bir yetkili makam kararıyla mülkiyetin sürekli olarak kaybedilmesi olarak tanımlamaktadır.69
69
Anglo-sakson hukuku, in rem hukukî tedbirler ile in personam cezai
müsadere tedbirlerini ayırmaktadır.
Ġngilitere‟de, cezai alanda öngörülen müsadere tedbirlerine, ancak bir
suçtan mahkum olan kiĢi hakkında karar verilebilir. Mahkeme yasadıĢı
yolla elde edilen malların değerini tespit ederek, bu miktara karĢılık gelen tutarı ödemeye mahkum edebilir. Müsadere kararını infaz ettirmek
savcılığın görevidir; Kararın infazı prosedürü sırasında Yüksek Mahkeme (High Court)‟den fon ya da mallara elkoyma ya da müsadere kararı
alabilir. Malvarlıklarının gizlenmesi ya da kaçırılması risklerine karĢı, bu
kararlar önceki aĢamalarda kovuĢturma baĢlar baĢlamaz verilebilir.
Ancak bu hükümlerin uygulanması, kapsamını daraltan birçok engelle
karĢılaĢmaktadır. 1986‟da uyuĢturucu Kaçakçılığı Yasası (Drug
Traficking Act) tarafından uyuĢturucu kaçakçılığından mahkum Ģahıslar
hakkında, getirilen “gayrimeĢru malvarlıklarını bulundurma karinesi”
sadece ve sıkı bir Ģekilde, mahkumun elindeki diğer malvarlıklarına değil, iĢlenen suçlardan elde edilen malvarlıklarına uygulanmaktadır.
Cezai müsadereye alternatif olarak, Ġngilitere‟de 1991 yılında oluĢturulan
medeni müsadere (saisie in rem) hukuk usulü yoluyla, ceza mahkumiyetine gerek olmadan suç araç ve gelirlerinin müsaderesine imkan vermektedir. Gümrük ve polis 48 saat geçerli bir elkoyma hakkına sahiptir. Bu
süre, makul gerekçeler sunulması ve bir ceza kovuĢturmasının baĢlatılması Ģartıyla, sulh hâkiminin kararı ile üç aydan 2 yıla kadar uzatılabilir.
Bu kararlara karĢı itiraz mümkündür, ancak ceza kovuĢturması devam
ediyorsa hâkim kaldırma kararı veremeyecektir.
Bununla birlikte bu reformun kapsamı sınırlıdır:
- Münhasıran uyuĢturucu trafiğinden elde edilerek yurda sokulan nakitler hakkında uygulanmaktadır.
-Ġspat yükü davacıya düĢmektedir,
-Müsadere talebi 2 yıl zarfında yapılmalıdır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 187
Karaparanın aklanması suçunda, 4208 sayılı yasanın 7. maddesi uyarınca, nemaları da dahil olmak üzere karapara kapsamındaki mal ve değerlerin müsaderesine karar vermek gerekir. ġayet
söz konusu mal ve değerler ele geçirilememiĢse, bunlara karĢılık
gelen mal varlığının müsaderesine de hükmolunmak gerekir.
(Deðere dayalý müsadere).
Eğer bu kazançlar baĢka malvarlıklarına çevrilmiĢ veya dönüĢtürülmüĢ ise, söz konusu kazançların yerine bu mal varlıkları müsadere edilecektir. Örneğin karaparayla alınmıĢ hisse senetleri,
taĢınmaz mallar gibi.
Eğer bu kazançlar yasal yollarla elde edilmiĢ malvarlıkları ile
karıĢmıĢ bulunuyorsa, bu malvarlıkları karıĢan kazancın tahmini
değeri kadar müsadere edilecektir.
Burada uygulanacak müsadere TCK‟nun 36/1. maddesindeki
müsadereden farklıdır. Gerçekten, 36. maddeye göre, bir ceza olarak müsadereye hükmedilebilmesi için “...fiilin irtikabından husule
gelen bir eĢyanın ...” bulunması gerekmektedir. Halbuki burada
karapara kapsamındaki mal ve değerler bulunmazsa, yani fiilin
iĢlenmesi suretiyle elde edilen malın bulunamaması halinde, buna
karĢılık gelen, bir baĢka deyiĢle suçun sonucu olmayan ve fakat
fâile ait olan mallar da müsadere edilebilecektir. Burada teknik
anlamda bir müsadere cezası söz konusudur. Keza burada suç konusu olmayan bir eĢyanın, bir suç nedeni ile müsaderesi söz konusu olmaktadır ki Anayasamızın 38. maddesi buna cevaz vermez. Bu
nedenle buradaki müsadere konusu eĢyayı, yasanın 2. maddesindeki herhangi bir değere dönüĢen karapara olarak algılamak gerekir.70
G- Yabancı Ülkelerin Müsadere Talepleri
70
DONAY,a.g.m.
188 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
4208 sayılı yasanın 13. maddesi uyarınca, yabancı ülkelerin
karapara aklama suçuna iliĢkin müsadere talepleri hakkında karar
vermeye Ankara Sulh Ceza Mahkemesi yetkilidir.
1988 Viyana SözleĢmesinin 5. maddesi, ihtiyati tedbir ve müsadereye iliĢkin yabancı makamların talepleri ve yabancı mahkeme
kararlarının infazı hususunda taraf devletlerin gerekli önlemleri
almalarını öngörmektedir. Batı ülkeleri, bu maddenin gereğini
yerine getirmek için müstakil kanunlar çıkarmıĢlardır.
Örneðin, Fransa uluslararası iĢbirliği alanında, 14 Kasım 1990
tarihli Kanun Viyana SözleĢmesinin 5. maddesinin uygulanması
amacıyla yapılan taleplere uygulanabilir bir düzenleme getirmiĢtir.
Yabancı bir mahkeme tarafından verilen bir müsadere kararının Fransa‟da infazına C. BaĢsavcısının bu amaçla baĢvurusu üzerine yer bakımından yetkili Asliye Ceza Mahkemesi tarafından karar verilir. Bunun için yabancı kararın talep eden devlet kanununa
göre kesinleĢmiĢ ve icra edilebilir olması ve benzer koĢullarda söz
konusu malların müsaderesinin Fransız hukukuna göre de mümkün olması gerekir.
Eğer yabancı karar savunma hakkının kullanılması ve bireysel
özgürlüklerin korunması hakkında yeterli garantiler sunmayan
Ģartlarda verilmiĢ, kararın ırk, din, milliyet, ya da siyasi düĢünce
mülahazaları ile verildiğini düĢündüren nedenler mevcutsa, müsaderenin infazına yasal bir engel bulunuyor ya da fiiller Fransa‟da
bir kovuĢturmaya konu ise, talep reddedilecektir. Karar dava konusu mallara Fransız kanununun uygulanmasıyla üçüncü kiĢilere
tanınan hakları ihlal edemez.
Yabancı bir otorite tarafından talep edilen “ihtiyati tedbirler”
in Fransa‟da infazına, malîkin kaynağını ya da yasadıĢı kullanımını
bilmemesinin mümkün bulunmadığı hallerde, C.Savcısının baĢvurusu üzerine yetkili Asliye Mahkemesi BaĢkanı tarafından karar
verilebilir. Müsaderenin reddi nedenleri mevcutsa ya da mallara
Fransız hukukuna göre el koymak mümkün değilse, talep kabul
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 189
edilemez. Bu tedbirlerin azami süresi 2 yılla sınırlıdır. Bu sürenin
bitiminden önce aynı koĢullarla yenilenebilir. Bu tedbirlerin kısmen ya da tamamen kaldırılması ilgili herkes tarafından istenebilir.
20 Mayıs 1997 tarihli “müsadere ve elkoyma kararlarının infazına iliĢkin uluslararası iĢbirliği hakkında kanun”, yabancı makamlar tarafından Viyana SözleĢmesinin 5. maddesine uygun olarak
alınan müsadere ve el koyma kararlarının Belçika‟da infazına izin
vermiĢtir. Kaydetmek gerekir ki, bu iĢbirliği eylemlerin Belçika
hukukunda da suç teĢkil etmesi ve talebin adlî bir makamdan gelmesi koĢuluyla, yurt dıĢında yargılanan ya da kovuĢturulan suç ne
olursa olsun öngörülmüĢtür.
II. KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELEDE
ÖNLEYĠCĠ DÜZENLEMELER
1.GENEL OLARAK
Karapara aklama ile mücadele alanındaki önleyici önlemlerin
bir kısmı, “Dikkat ya da özen yükümlülükleri” olarak adlandırılmaktadır.
Bunlar bildirim yükümlülüklerine ek olarak, Bâl bildirisi,
FATF‟ın 40 tavsiyesi, 1990 Avrupa Konseyi SözleĢmesi ve 1991
tarihli Avrupa Birliği direktifi gibi uluslararası belgelerden esinlenen yükümlülüklerdir.
-Özellikle hesap açma sırasında müĢteri kimliğinin tespiti,
-Gerçek kiĢilerin hesabın kapatılmasından itibaren belgelerin
en az 5 yıl süre ile muhafazası,
-Birim tutarın üzerindeki iĢlemlerin özel olarak incelenmesi,
(Fransa‟da 1 milyon doların üzerindeki iĢlemler.)
190 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
-Mali kuruluĢ bünyesinde, Ģüpheli iĢlemlerin bildirileceği
merkezi karapara aklama ile mücadele birimine muhatap atanması,
-Bütün bu hükümlerin vesayet kuruluĢu ya da Ģüpheli iĢlem
bildirimlerini alan kurum tarafından periyodik olarak kontrol
edilmesi,
Ġkinci grup önlemler ise bildirim yükümlülükleridir.
Kimi mevzuatlar yükümlü grupları tarafından yapılan
karapara aklamaya müsait bazı iĢlemleri sistematik olarak mali
istihbarat birimine bildirme yükümlülüğü (Devamlı bilgi verme
yükümlülüğü) getirmektedir. Bu durumda Merkezi KuruluĢ kendine gelen bilgilerin tamamını analiz etmek suretiyle, Ģüpheli iĢlemleri bizzat bulmak zorundadır. Bu ABD ve Avustralya mevzuatları
tarafından tercih edilen sistemdir. Bu seçimin nedeni, bildirimin
sübjektif (Ģüpheli görünümüne) değil, objektif kriterlere (iĢlemin
niteliği) dayanmasıdır. Otomatik niteliği nedeniyle, değerlendirme
hatalarına ve yolsuzluklara daha az imkan vermektedir. Bu bildirimlerin intikali toplu Ģekilde ve bilgi-iĢlem sistemleriyle yapılabilir. Ancak, doğurduğu bilgi miktarı bu sistemin zayıf noktasını
oluĢturmaktadır. Öyle ki alınan bildirimlerin iĢlenmesi çok zor ve
masraflı hatta imkansız olmaktadır. ABD‟de FINCEN ayda
950.000 yani yılda 11,5 milyon bildirim almaktadır. Nitekim bir
ABD yetkili de, ülkesi makamlarının “ham bilgi miktarının
karapara aklamaya karĢı daha etkili önlemler getireceği kanısını
terletmeye baĢladığını” belirtmiĢtir. Gerçekten 1996‟da ABD‟de
devamlı bildirim yükümlülüklerinin yanında Ģüpheli iĢlemler bildirimi de zorunlu hale getirilmiĢtir. Avustralya‟da AUSTRAC‟da iĢlenmesi personel ve bilgi-iĢlem araçları olarak muazzam bir maliyet gerektiren aynı bilgi yığını sorunu ile karĢı karĢıyadır.
ġüpheli iĢlem bildirimleri ise, bankacı, sigortacı ya da mali
aracı yükümlüye, yaptığı iĢlemleri analiz ederek bunların Ģüpheli
eylemler içermeye elveriĢli olup olmadığına karar verdikten sonra,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 191
yasa tarafından yetkili kılınan birime bildirimde bulunma sorumluluğu getirmektedir. Burada yükümlü ağır bir sorumluluk taĢımakta
ve çifte riskle karĢı karĢıya kalmaktadır: Bu risklerin ilki, hileli bir
iĢlemin yapılmasına geçit vermek suretiyle, kendisini dürüstlüğünün suistimal edildiğini ve bildirimde bulunmamasının kasıtlı olmadığını ispatlama ödevine maruz bırakan istemeden ya da taksirle, bir suç örgütünün faaliyetlerine iĢtirak etmesidir. Ġkinci risk ise,
aceleci yükümlünün kanunun ĢimĢeklerini üzerine çekmemek kaygısıyla, sonradan tamamen normal oldukları anlaĢılacak iĢlemleri
hemen Ģüpheli iĢlem olarak bildirmesidir.
Ancak devletlerin çoğu tarafından bu sistem kabul edilmiĢtir.
Bu sistem, yükümlü gruplarının ve bankacıların karapara mücadelesine aktif Ģekilde katılımını sağlamaktadır. Ancak bu katılım kendilerine rağmen suç örgütlerinin aracı olmak istemeyen mali ve
bankacılık sektörleri tarafından da istenilen bir husustur. Bu sistem iki ön koĢula dayanmaktadır. Ġlki, yükümlülerin özen görevlerini yerine getirip getirmediklerinin denetlenebilmesi, ikincisi de
karapara aklayıcı profilleri ve aklama metotları konusunda duyarlı
hale getirilmeleri için personelin tam bir Ģekilde eğitilmesi ve söz
konusu metotların sürekli değiĢmesi karĢısında bu eğitimin sürekli
güncelleĢtirilmesi gerekmektedir. Yasanın yükümlü saydığı personelin eğitiminin eksik kalması, Ģüpheli iĢlem bildirimi sisteminin
etkinliğini ya yetersiz bildirim ya da geliĢigüzel bildirimde bulunulması nedeniyle aĢırı bildirim Ģeklinde doğrudan etkileyecektir.
Örneğin Portekiz'de, 1995 yılında mali kurumlar sadece 35 Ģüpheli
iĢlem bildiriminde bulunurken, Ġngiltere‟de ise, 1994 yılında
15.000‟e yükselen Ģüpheli iĢlem bildirimi sayısını azaltmak için
merkezi birim bir eğitim kampanyası baĢlatmak zorunda kalmıĢtır.71
71
Jean- François THONY, Les mecanismes de traitement de l‟ information
financière en matière de blanchiment de l‟argent, RDPC,
no,11/1996,s.1032 vd.
192 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
İngiltere’de bildirim yükümlülüğü sadece belli meslek mensupları için değil görevinin ifası sırasında bir bilgiye sahip olan
herkese yüklenmiĢtir. Belçika‟da bildirim için mali kuruluĢlar için
basit Ģüphe yeterken yükümlü mali olmayan meslek mensupları
için kesin bilgi gerekmektedir. Lüksembourg‟da yükümlü meslek
grupları “karapara aklama emaresi teĢkil eden fiilleri” bildirmek
zorundadırlar. Fransa‟ karma bir sistem benimsemiĢ, ilgili meslek
mensupları için basit Ģüpheyi ararken sermaye hareketlerine yol
açan iĢlemleri yapan, denetleyen ya da danıĢmanlık yapan kiĢiler
için kesinlik aramıĢtır. Belçika‟da, mali aracıların yükümlülüklere
uymamasının yaptırımı idari olup, azami 50 milyon Frank para
cezası ve basın yoluyla ilan Fransa‟da ise, para cezasıdır.
Türkiye‟de uygulanan önleyici düzenleme ve yükümlülüklere
gelince;
2 Temmuz 1997 tarihli “4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair kanunun Uygulanmasına iliĢkin Yönetmelik” de 25 12.1997 tarih ver 97/10419 sayılı Bakanlar kurulu Kararıyla yapılan değiĢiklikle, MASAK‟a yükümlülerden taraf oldukları
veya aracılık ettikleri, Bakanlıkça belirlenecek iĢlemlere iliĢkin
bilgileri devamlı isteyebilme yetkisi verilmiĢtir. Ayrıca Bakanlık,
devamlı olarak istenebilecek bilgileri, parasal sınırlar yükümlü
grupları, uygulama tarihi, Ģekil usul ve esaslar itibariyle belirlemeye, bu bilgilerin yükümlüler nezdinde tutulmasını düzenlemeye ve
belirlenecek süre ile saklanmasını istemeye yetkili kılınmıĢtır. Ancak Bakanlık henüz bu yetkini kullanmak suretiyle bir düzenleme
yapmamıĢtır.
Yönetmeliğe 1 ġubat 2000 tarihli değiĢiklikle eklenen 14/A
maddesi, yükümlülerin Ģüpheli iĢlemler bildirimi için idari düzeyde
bir uyum görevlisi atamalarını öngörmektedir. Ancak bu hüküm
Maliye Bakanlığı henüz gerekli düzenlemeyi yapmadığından yürürlüğe girmemiĢtir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 193
Yine yönetmeliğe aynı tarihli değiĢiklikle eklenen 16/2. madde
gereğince ilgili mevzuatları gereği iĢlemlerinin mevzuat hükümlerine uygunluğunu denetlemek amacıyla müfettiĢ çalıĢtırmaları
zorunlu olan yükümlüler, denetimlerini 4208 sayılı kanun ve ilgili
yönetmelikteki mükellefiyetler açısından da gerçekleĢtirmeleri
gerekmektedir. Aynı denetimi özel finans kurumları da denetleme
kurulları aracılığıyla yapmak zorundadırlar.
2. ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠ BĠLDĠRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
A. ġüpheli ĠĢlem Kavramı
Dünyada, Ģüpheli iĢlemler bildirimi uygulaması (ġĠB) ilk olarak ABD‟de ve tesadüf eseri baĢlamıĢtır. Amerika‟da Nakit iĢlemler
bildirimi (NĠB) formları doldurulurken, dolduran kuruluĢlar forma
“Ģüpheli” ibaresini düĢmeye baĢlamıĢlar, bu bilgilerin faydalı olduğunu gören Amerikalı yetkililer, gerektiğinde tüm kurumların bu
bilgileri sağlamaları için NĠB formatını değiĢtirerek iĢlemin Ģüpheli
olup olmadığına iliĢkin bir kutu eklemiĢlerdir.
ġĠB‟nde bulunmak için, tutarına, nakit olup olmadığına bakılmaksızın iĢlemin karaparanın aklanmasına iliĢkin emareler göstermesi yeterlidir. Kanada‟da, Ģüpheli iĢlem, çalışanın; bilgi birikimi ve tecrübesiyle müşterinin konumuna, işine ve onun sınıfındaki birisine uymayan, normal bir işlemden farklı olduğunu sezdiği işlem olarak tanımlanmıĢtır. Avustralya‟da ise bildirimin yapılması için oluĢması gereken Ģüphe çalıĢanda; işlemin olağan
olmayan niteliği ve işlemi yapanların bıraktığı izlenim sonucu
oluşan güvensizlik duygusu Ģeklinde açıklanmıĢtır. Bu konuda bir
çok ülke hazırladıkları rehberler aracılığıyla kurumlara yardımcı
olmak için kriterler belirlemiĢlerdir.
Son yıllarda ġĠB aklayıcıları yakalamak için en etkin araç olarak değerlendirilmektedir. Bildirim yükümlülüğüne tâbi olan ku-
194 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
rumların açıkça Ģüpheli nitelik taĢıdığı belli olan bir iĢlemi bildirmemeleri halinde sorumlulukları vardır. 72
Ülkemizde ise, 2 Temmuz 1997 gün ve 23037 sayılı Resmi Gazete‟de yayınlanan “Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair
4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik” in 12-14.
maddeleri ile Türk malî literatürüne Ģüpheli iĢlem kavramı girmiĢtir.
Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya
yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile temsil
edilebilen değerlerin yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirebilecek bir husus bulunması halinde yükümlü, iĢlemi kabul edip kimlik tespiti yaptıktan sonra Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına bildirimde
bulunmak zorundadır.
ġüpheli iĢlemi MASAK‟a bildiren yükümlü veya yükümlünün
iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları veya bunların kanuni
temsilcileri, iĢleme taraf olanlara hiçbir Ģekilde bilgi veremez.
Yönetmelik “Ģüpheli iĢlem” diye yeni bir kavram getirmesine
rağmen 12‟nci madde bu kavramı tanımlamadığı gibi, öğelerini de
göstermemiĢtir. Ancak Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına, Ģüpheli iĢlem tiplerini belirleme yetkisi verilmiĢtir. Anılan yetkiye dayanarak çıkarılan 2 nolu genel tebliğ Ģüpheli iĢlemi tanımlanmıĢ, ayrıca rehber mahiyetinde olmak üzere Ģüpheli iĢlem tiplerini saymıĢtır.Buna göre; ġüpheli iĢlem, “Yükümlüler nezdinde
veya bunlar aracılığı ile yapılan veya yapılmaya teĢebbüs edilen
iĢlemlere konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin yasadıĢı
yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirecek bir hususun olması halidir.”
B. ġüpheli ĠĢlem Tipleri
72
AKAR; s.52.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 195
Anılan tebliğe göre, aĢağıdaki iĢlemler Ģüpheli iĢlem olarak
değerlendirilecektir:
1.ĠĢlem yapılırken normalde herkesin vermesi gereken bilginin
verilmesinde isteksiz davranılması, kimlik bilgilerinin edinilmesinde zorluklarla karĢılaĢılması, çok az veya gerçek dıĢı bilgi verilmesi,
sahteliğinden Ģüphe edilen belge ibraz edilmesi, malî durumla ilgili
yanıltıcı beyanlarda bulunulması, yapılan iĢlemin beyan edilen
amaca uygun düĢmemesi.
2.UyuĢturucu ve kaçakçılık gibi suçlar ile terörist organizasyonların mevcut olduğu ülkelerden ve sınır ötesi merkezlerden
(offshore- centres) veya bu ülke ve merkezlere normal olmayan
büyük meblağlı transferlerin yapılması.
3.KiĢinin banka ve diğer yükümlüler nezdindeki hesaplarında
anormal bir artıĢın tespit edilmesi ve bu hesaplarda büyük miktarlarda atıl paraların tutulması.
4.MüĢterinin sürekli iĢ yaptığı veya para gönderdiği adresler
dıĢındaki adres ve hesaplara, Ģüpheyi gerektirecek Ģekilde önemli
ölçüde para transfer etmesi .
5.Kötü bir ünü olan, belli bir iĢ kaynağı, ticari geçmiĢi ve alt
yapısı olmayan bir kimse adına veya hesabına büyük miktarda nakit hareketlerinin olması veya yurtdıĢından büyük miktarda nakit
gelmesi.
6.Genelde bir hesap kullanılmaksızın, yurtdıĢından veya yurtdıĢına önemli miktarda para transferi yapılması, yeterli açıklama
yapılmadan, elektronik fon transferlerinin gerçekleĢtirilmesi ve
bunların nakit olarak ödenmesinin istenmesi.
7.KiĢinin aynı yükümlü nezdinde, alıĢılmadık bir Ģekilde birden fazla hesabının olması ve bu hesaplar toplu olarak ele alındığında büyük meblağlara ulaĢması veya aynı hesapta toplanabilecek
tutarların parçalara bölünerek ayrı ayrı hesaplarda tutulması veyahut devamlı bilgi vermek kapsamına dahil olmamak amacıyla iĢlem
miktarının, bildirimin yapılmayacağı tutara düĢürülmesi.
196 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
8.Çok sayıda kiĢinin, makul açıklama yapmadan aynı hesaba
ödeme yapması veya bir çok ayrı hesaptan aynı hesaba transferin
yapılması .
9.Yurt içinde bir bankayla çalıĢmayı gerektirmeyecek kadar az
ticari iĢlem hacmi olanların, yabancı bankalara fon transferi için
emanet hesap açtırmaları veya sadece fon transfer etmek amacıyla
açılan hesaplara yatırılan nakdin kısa süre bekletilerek herhangi bir
iĢleme tâbi tutulmaksızın geçici hesaplara aktarılması.
10.ĠĢletme faaliyetleriyle orantısız hesapların olması ve bu hesaplar arasında transfer iĢlemlerinin yapılması, bu hesaplardan
ticari saikle yapılmadığı açıkça belli olan iĢlemlerin gerçekleĢtirilmesi, kiĢiyle veya Ģirketle açıkça bağlantısı olmayan kiĢilere mutat
olmayan Ģekillilerde ödemelerin yapılması .
11.Yüksek meblağlarda kredi veya borç para alınması ve bunun
makul bir açıklaması olmadan beklenmedik bir Ģekilde kısa sürede
geri ödenerek kapatılması.
12.Yurt dıĢında bir hesap teminat gösterilerek, yurt içinde
kredi alınması daha sonra bu kredi ödenmeyerek borcu veren kurumun teminat gösterilen hesaptaki parayı haciz ederek yurda getirme koĢullarının oluĢmasının sağlanması veya yurt içinde normal
koĢullarda alınan bir kredinin geri ödenmesinin yurt dıĢında bulunan off- shore bankalardan yapılan transferlerle karĢılanması.
13.Kredi talebinde, alınacak olan kredinin nerede kullanılacağına yönelik ikna edici bilgilerin verilmemesi ve bu kredinin geri
ödenmesine dair net bilgilerin sunulmaması.
14.Birbirine yakın tutarda paranın yine birbirine yakın zamanda ülke dıĢına çıkması veya girmesi.
15.Menkul kıymetler ve vadeli iĢlemler piyasasında açılan hesaplarda, iĢlem yapılıyormuĢ görüntüsü vermek amacıyla birbirini
karĢılayacak tutarda ve bir amaç veya olağan üstü bir durum olmadığı halde alım-satım emirlerinin verilmesi.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 197
16.Borsada iĢlem yapmak üzere aynı anda açılan, sürekli kar
ve zarar sonucu veren iĢlemlerin yapıldığı iki veya daha fazla hesapta, benzer iĢlemlerin yapılması ve hesaplardan yararlanan kiĢilerin aynı olduğundan Ģüphelenilmesi veya bilinmesi.
17.Aracı kurum nezdinde açılan hesaplardaki büyük boyutlu
zararın, sürekli bir baĢka yatırımcıdan gönderilen nakitle kapatılması veya baĢka hesaplardaki karın sürekli aynı yatırımcıya aktarılması.
18.Aracı kurumlar nezdinde nakit olarak çok yüksek miktarlı
hesapların açılması ve ödemenin hesap açılırken veya takas gününde nakit olarak yapılması.
19.Aracı kurumlar nezdinde iĢlem miktarını ve hareketleri
dikkat çekici kılmamak amacıyla, aynı tür iĢlemlerin yapıldığı çok
sayıda hesabın açılması.
Tebliğde belirtildiği gibi, sayılan Ģüpheli iĢlem tipleri rehber
niteliğindedir. ġüpheli iĢlem baĢka bir tarz veya nitelikte cereyan
edebilir. Sayılan Ģüpheli iĢlem tiplerine uygun olmamakla birlikte
iĢlemin tarz ve mahiyeti Ģüpheli iĢlem tanımına uygun Ģüphe uyandırıyorsa bu iĢlemde mutlaka Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecektir.
Yükümlüler, Ģüpheli iĢlemle karĢılaĢtıklarında, gerekli kimlik
tespitlerini yaptıktan sonra, Ģüpheli iĢlem hakkında gerekiyorsa
yetki ve imkanları ölçüsünde araĢtırmalar yaparak edinilen bilgi ve
bulguları göz önüne alıp, Ģüpheli iĢlem bildirim formunu (ġIBF)
doldurarak BaĢkanlığa gönderirler. Bildirimde bulunulan iĢlemle
ilgili olarak daha sonra yeni bilgi ve bulgular elde edilirse, bildirim
formu tekrar doldurulup, daha önce yapılan bildirime ek olduğu
belirtilerek BaĢkanlığa gönderilir.
Yükümlüler karĢılaĢtıkları Ģüpheli iĢlemleri, herhangi bir parasal sınır gözetmeksizin ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formu ile bildirilirler. ġĠBF‟nin A, B, C ve D bölümleriyle ilgili bilgilerden tespit
edilebilenler yazıldıktan sonra, tespit olunan Ģüpheli iĢlem E bölü-
198 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
münde 1‟den 19‟a kadar sayılan seçeneklerden hangisine uygun
düĢüyorsa o seçeneğin önündeki boĢ karenin içine (x) iĢareti konularak gösterilir. ġüpheli iĢlem sayılan tiplere uymuyorsa, 20‟ci sırada sayılan “diğer haller” seçeneği iĢaretlenerek, muttali olunan
Ģüpheli iĢlem bu seçeneğin önüne yazılır.
Yükümlülerce, ġIBF‟nin istenen bilgiler haricinde baĢka bilgilerde verilmek istenirse, bu bilgiler herhangi bir Ģekle tâbi olmaksızın istenilen biçimde yazılarak anılan forma eklenip gönderilebilir.
C. ġüpheli ĠĢlemler Bildirimine Tabi Yükümlüler
Bunlar yönetmeliğin 3. ve 12. maddelerinde tek tek sayılmıĢtır.
Buna göre; Bankalar, özel finans kurumları, bankalar dıĢında esaslı
faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan kurumlar, ödünç para verme
iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki ikrazatçılar, finansman ve
factoring Ģirketleri, 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta ve reazürans Ģirketleri, Ġstanbul Menkul Kıymetler
Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ., sermaye piyasası aracı
kurumları ve portföy yönetim Ģirketleri, yatırım fonu yöneticileri,
yatırım ortaklıkları, kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢları,
kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım -satımını yapanlar,
kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler, Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve kargo Ģirketleri, Finansal kiralama Ģirketleri, ticaret amacıyla gayrimenkul alımı ve satımı
ile uğraĢanlar veya buna aracılık edenler, Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanlar, iĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve
kara nakil vasıtalarının alım ve satımı ile uğraĢanlar, tarihi eser,
antika, sanat eseri kolleksiyoncuları ve alım ve satımı ile uğraĢanlar
veya bunların müzadeyeciliğini yapanlar, spor kulüpleri, Noterler,
Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü,
Türkiye Jokey Kulubü
ġüpheli iĢlem bildirimine ait yükümlülük, gerçek kiĢilerin bizzat kendileri, tüzel kiĢilerin kanuni temsilcileri, tüzel kiĢiliği bu-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 199
lunmayanların ise yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınan
görevlilerce yerine getirilir.
Bildirim, Ģüpheli iĢlemleri bildirmek zorunda olanlara ait Ģube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ve benzerleri tarafından yapılır.
Yabancı kuruluĢların Türkiye‟de faaliyet gösteren birimlerinin
(Ģube, acente gibi) yükümlü olması durumunda, Ģüpheli iĢlemlere
iliĢkin bildirim bu birimler tarafından yerine getirilir.
ĠĢleme konu para veya para ile temsil edilebilen değerlerin,
kanunun 2. maddesinin (a) bendinde sayılanların dıĢındaki yani
4208 sayılı yasada belirtilen karapara tanımı kapsamı dıĢında kalan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edildiği kesin olarak bilinmek
Ģartıyla bildirim Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına değil
genel hükümler çerçevesinde yetkili makamlara (zabıta,savcılık
vb.) yapılır.
D. Bildirimin Süresi ve Yaptırım
ĠĢlemin vukuu tarihinden itibaren en geç 10 gün içinde Malî
Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına bildirilmesi gerekir. Gecikmesinde sakınca görülen hallerde ise, ayrıca ve derhal yetkili ve
görevli cumhuriyet savcılığına da bildirilir.
ġüpheli iĢlem bildiriminde bulunmamanın cezası, altı aydan
bir yıla kadar hapis ve on iki milyon liradan yüz yirmi milyon liraya
kadar ağır para cezasıdır.
3. KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPMA VE KĠMLĠK TESPĠTĠNE
ĠLĠġKĠN BELGELERĠ SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
4208 sayılı kanunun 12. maddesi belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti yapmamayı ve kimlik tespitine iliĢkin belgeleri
5 yıl süre ile saklamamayı yükümlülüklere aykırı davranıĢ olarak
düzenlemiĢ ve müeyyideye tâbi kılmıĢtır. Buna iliĢkin esaslar ise
200 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
4208 Sayılı Kanunun uygulanmasına iliĢkin Yönetmeliğin ikinci
bölümünde 4-6 maddelerde düzenlenmiĢtir.
Kimlik tespitine tabi olanlar yükümlüler ile bunların her türlü
acente, temsilci ve ticari vekilleridir. Merkezi Türkiye‟de olan yükümlülerin yurtdıĢındaki Ģube ve acenteleri de, faaliyet gösterdikleri ülke mevzuatında engel bir hüküm olmamak Ģartıyla kimlik tespiti ve buna iliĢkin belgeleri 5 yıl süre ile saklama yükümlülüğüne
tâbidir.
A-Yükümlüler
Yönetmeliğin 3. maddesi noterler ve Tapu Sicil Müdürlüğü dıĢında yukarıda Ģüpheli iĢlemler bildiriminde bulunacak yükümlüler
olarak sayılan kurum, kuruluĢ ve kiĢileri (toplam 21 grup) kimlik
tespiti yapmakla yükümlü tutmuĢtur.
B-Kimlik Tespitine Konu ĠĢlemler ve Miktarı
a)Parasal sınıra tabi iĢlemler
Kiralık kasa hizmetleri ile taraf oldukları veya aracılık ettikleri
toplam tutarı iki milyar Türk lirası veya muadili dövizi aĢan her
türlü;
alım-satım,
havale,
ödeme,
saklama,
takas,
trampa,
borç alma, borç verme, borcun nakli,
alacağın temliki,
kiralama,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 201
kiraya verme,
sigortalama,
mevduat
kar veya zarara katılma veya cari hesaplardan para çekme veya
yatırma,
çek ve senet tahsili ve
sermaye piyasası iĢlemleri ile benzeri iĢlemler.
b)Parasal sınıra tabi olmayan iĢlemler.
Sigortalama, finansal kiralama ve kiralık kasa hizmetleri ile
mevduat hesabı,çek ve senet tahsili, kar-zarara katılma hesabı, cari
hesap, repo ve benzeri hesap açma iĢlemleri yapılmadan önce herhangi bir parasal sınır olmadan kimlik tespiti yapılır.
C- Kimlik Tespitinin Ġstisnası.
AĢağıdaki iĢlemlerde kimlik tespiti zorunluluğu yoktur.
Yükümlülerin; genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri, kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki
kuruluĢlarla yapacakları iĢlemler.
Bankalar ve Özel finans kurumlarının kendi aralarında yapacakları iĢlemler
D- Kimlik Tespit Usulü
Gerçek kiĢiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport gibi resmi daireler tarafından verilmiĢ kimlik tespitine yarayan fotoğraflı belgeler,
Yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için; kendi ülke pasaportu veya
“yabancılar için ikamet tezkeresi”,
veya bunların aslının veya noterce onaylanmıĢ suretlerinden
herhangi birinin okunabilir fotokopisi alınır veya kimlikte gösteri-
202 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
len bilgiler iĢleme iliĢkin evrakın arkasına kaydedilir, iĢlemi yapan
gerçek kiĢinin beyan ettiği adres de kaydedilir.
ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi adına yapılması halinde, adına
hareket edilen kiĢinin de kimliği tespit edilir.
Ticaret sicilinde kayıtlı tüzel kişiler,
tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket
eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri
aranır,
vakıflar;
Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile iliĢkin belge,
dernekler;
Ġl emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki
kayda iliĢkin belgeler,
Tüzel kişiliği olmayan teşekküller için,
idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin karar,
aranır.
Kimlik tespiti için aranacak bu belgelere istinaden yapılacak
kimlik tespitinde yöntem, gerçek kiĢilerdeki ile aynıdır.
Kimliği tespit olunmuĢ gerçek veya tüzel kiĢilerle yapılacak
sonraki iĢlemlerde, yeniden kimlik tespitine gerek yoktur. Bu durumda ibraz edilen kimlikte yer alan bilgiler yükümlüde bulunan
bilgiler ile karĢılaĢtırılmakla yetinilir.
E- Yaptırım
Bu yükümlülüğü yerine getirmemenin yaptırımı, altı aydan bir
seneye kadar hapis ve on iki milyon liradan yüz yirmi milyon liraya
kadar ağır para cezasıdır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 203
III. DÜNYA’DA MALĠ ĠSTĠHBARAT BĠRĠMLERĠ
VE MALÎ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU
BAġKANLIĞI
Karapara aklama ile mücadele ve Ģüpheli iĢlem bildirimlerini
almak için oluĢturulan malî istihbarat birimleri (Financial
Intelligence Units FIU) büyük bir geliĢme göstermiĢtir. Belirtmek
gerekir ki, bu kuruluĢların tamamı özellikle idari nitelikte olanları(örneğin TRACFIN ve ülkemizde MASAK) teknik anlamda istihbarat yapmak üzere yapılanmıĢ değildir.
Bu kuruluĢlar, Egmont grubu tarafından, “suçtan kaynaklandığı sanılan aktiflere iliĢkin ya da karapara aklamayla mücadele
için ulusal mevzuat tarafından zorunlu tutulan malî bilgi bildirimlerinin kayıt (gerekirse talep), analiz ve yetkili makama aktarılmasından sorumlu ulusal, merkezi kurumlar” olarak tarif edilmiĢtir
Bu kuruluĢlar polisiye (Ġngiltere‟de NCIS), bağımsız idari (Belçika‟da CTIF, Hollanda‟da MOT) ya da vesayete tâbi idarî (Fransa‟da Maliye Bakanlığına bağlı TRACFIN; ABD‟de FINCEN ve
Avusturya‟da AUSTRAC) ve adlî (Portekiz‟de BaĢsavcılık) nitelikte
olabilirler.
Yetkileri, bazıları genel olmak üzere çok çeĢitlidir:
-Ġstihbarat toplama ve merkezileĢtirme, bu istihbarat ve bilginin analiz ve elenmesi,
-Bilgi isteme hakkı (meslek sırrı ileri sürülemez),
-Malî iĢlemlere itiraz hakkı (TRACFIN için 12 saat, CTIF için
24 saat).
-Ulusal planda ve keza benzer yetkilere sahip ve aynı meslek
sırrı yükümlülüklerine tâbi yabancı eĢdeğer kuruluĢlarla bilgi değiĢiminde bulunmak(CTIF),
-Stratejik analiz, araĢtırma,
204 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
- Biliçlendirme ve eğitim,
Diğer görevler sadece bazılarına verilmiĢtir:
-Düzenleyici yetki (FINCEN, AUSTRAC)
-Yükümlü kuruluĢların karapara aklama karĢıtı mevzuata riayetlerinin denetimi (FINCEN; AUSTRAC),
-KovuĢturma ve soruĢturmalara iĢtirak (FINCEN, NCIS)
Ancak vurgulamak gerekir ki ülkelerin çoğu, bilgilerin süzgeçten geçirilmesi(filtraj) görevleri ile cezai nitelikteki görevleri arasında karıĢıklığa yol açmamak için bu merkezi kuruluĢlara soruĢturma ve kovuĢturma yetkisi vermemiĢlerdir.
-Adlî yargıca, cumhuriyet savcısının görüĢünü aldıktan sonra
iĢlemin icrasının durdurulmasını erteleme ya da fonlara geçici olarak el konulması için talepte bulunma yetkisi(TRACFIN)
-Hükümete öneri ya da malî kuruluĢlara önerilerde bulunmak,
Hükümetin faaliyetinin koordinasyonu (SEPBLAC).
Bu kurumlar kendilerine iletilen bilgileri analiz ederek inceleme baĢlatılıp baĢlatılmayacağına karar vermektedirler. Ġnceleme
baĢlatılmasına karar verilmiĢse olayın geçtiği alanda yetkileri ve
bilgi birikimi olan diğer kamu kurumlarına da bilgi iletilir, birlikte
inceleme yapılabilir. Ġzlanda‟da ise yukarıdakine benzer bir kurul
olmadığından bildirimler oluĢturulan bir komiteye yapılmaktadır.
Bazı ülkelerde ise karapara ile mücadele için tek bir kurum
oluĢturulmamıĢ, muhtelif kamu kurumları kendi alanlarından sorumlu sayılmıĢlardır. Bu ülkelere örnek olarak Almanya, Ġtalya,
Kanada, Danimarka, Hong Kong, Meksika verilebilir. Örneğin Almanya‟da bildirimler doğrudan ilgili kamu kurumlarına (Emniyet,
Bankaları denetleyen organ, Sigorta Ģirketlerini denetleyen organ.vs.) yapılmaktadır.
Ülkemizde, 4208 Sayılı Karapara Aklanmasının Önlenmesine
ĠliĢkin Yasayla getirilen önemli bir yenilik “Malî Suçları AraĢtırma
Kurulu BaĢkanlığı” isimli kuruluĢtur. Ġlgili mevzuat hükümleri
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 205
gereği, BaĢkanlık Ģüpheli iĢlemlerin bildirileceği ve devamlı bilgi
verme ve kimlik tespitine iliĢkin esasları belirleyecek makamdır
(Merkezi uzman kuruluĢ ve Mali Ġstihbarat Birimi görevi).
Yasa Maliye Bakanlığına bağlı olarak çalıĢacak bu kuruma
önemli görevler de yüklemiĢtir. Buna göre baĢkanlık, karaparanın
aklanmasının önlenmesine yönelik faaliyetlerde bulunmak ve gerekli önlemleri almak; karapara ile ilgili ulusal ve uluslararası kuruluĢlar ile bilgi alıĢveriĢi yapmak; karaparaya iliĢkin her türlü bilgi
ve belgeyi kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢilerden
isteyebilmek, cumhuriyet savcıları ile veya bunlara iletilmek üzere
kolluk makamlarına iletilen konuları incelemek veya bunların aklanma suçunun tespitine iliĢkin taleplerini yerine getirmek (resmi
bilirkiĢilik görevi), aklanma suçunun iĢlenip iĢlenmediği konusunda ön inceleme yapmak ve suçun iĢlendiğine iliĢkin ciddi bulguların
varlığı halinde zabıta makamları ile iĢbirliği yaparak bu kanuna ve
CMUK‟nun zapt ve aramaya iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapmak; ön inceleme konusunda cumhuriyet baĢsavcılıklarına bilgi
vermek, suçun iĢlendiğine iliĢkin ciddi bulguların tespiti halinde
ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konması için durumu cumhuriyet baĢsavcılıklarına intikal ettirmek, keza suçun iĢlendiğine iliĢkin
bilgi ve belgeleri baĢsavcılıklara vermek ve aklanma suçunun tespit
ve önlenmesi için alınacak diğer önlemleri tespit etmekle görevlidir.73
Buna göre, intikal ettirilen Ģüpheli iĢlemler ile, yapılan ihbarlar veya resen muttali olduğu olaylarda, BaĢkanlık ön inceleme
yapacak ve aklanma suçunun iĢlendiğine dair emareyi saptarsa
cumhuriyet savcılığını devreye sokacaktır.
Bu yeni düzenleme öğretide öteden beri kullanılan bir kavram
olan “malî suçlar” kavramını yasalara ilk kez ithal etmiĢtir. Bununla birlikte bu kavramı yalnızca karapara aklanması eylemleri ile
73
Ergin ERGÜL,Karaparanın Aklanması Ġle Mücadelede Merkezi kuruluĢların Önem ve Rolleri, Gümrük Dünyası, S.20(Ocak 199), s.7.
206 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
sınırlı tutmanın bir yanlıĢlık olduğunu vurgulamak gerekir. Zira
malî suçlar kavramı çok daha geniĢ kapsamlı olup, sadece karapara
aklanması suçunu değil, ülkenin ekonomik yaĢamı ile ilgili tüm
suçları içermektedir. Yasanın 2. maddesinde yer alan suçların
önemli bir kısmının malî suç olarak nitelendirilmesi de mümkün
değildir.74
Doktrinde Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığının Malîye Bakanlığına değil Adalet Bakanlığına bağlanması gerektiği fikri
ileri sürülmektedir.75
BaĢkanlık, karapara aklanması suçunun araĢtırılması ve incelenmesi görevlerini malîye müfettiĢleri, hesap uzmanları, gelirler
kontrolörleri, bankalar yeminli murakıpları, Hazine Kontrolörleri
ve Sermaye Piyasası Kurulu uzmanları aracılığı ile gerçekleĢtirecektir. Ancak söz konusu inceleme ve soruĢturma yapan birimler açısından önemli eksiklikler mevcuttur. Zira karaparanın kaynağının
önemli bir bölümünü silah, uyuĢturucu madde, tarihi eser ve ticari
eĢya kaçakçılığı oluĢturmaktadır. Ayrıca gümrük ve dıĢ ticaret iĢlemlerinin bir çoğu karapara aklama yöntemi olarak kullanılmaya
uygun nitelik taĢımaktadır. 1990 öncesinde yaĢanan hayali ihracat
olayları karapara aklamasının en etkili yöntemlerinden biri olarak
kullanılmıĢtır. Aynı Ģekilde dıĢ ticarette kimi TeĢvikli Yatırımlarda
74
Süheyl DONAY,4208 sayılı karapara yasası hakkında düĢünceler (2 ),
Radikal, 17.01.1997.
75
Örneğin; “Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığının Maliye Bakanlığına Bağlanmasındaki mantığı da anlamak mümkün değildir. Zira bu
kurula verilen görevler karaparanın aklanması suçu iile ilgii olup, bu
açıdan bir nevi suç inceleme ve koğuĢturma baĢlatma teĢkilatıdır. Suçlarla ilgili bakanlık ise Maliye Bakanlığı değil, bilindiği üzere Adalet Bakanlığıdır. (Donay,a.g.m, 2); Karapara aklanması olayının girift malî iĢlemler içermesi nedeniyle uzman soruĢturmacılara ihtiyaç belgelemesi
açısından bu kuruluĢ yerinde bir tedbir olup; bu gereksinmeyi karĢılamak üzere 1987 yılı Kalkınma Planında bir tedbir olarak yer verildiğini
de görmekteyiz. Yalnız, bu kurulun bağlı olacağı Bakanlık Malîye Bakanlığı değil; Adalet Bakanlığı olmalı idi. (ALTUĞ,a.g.m.,s.17).
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 207
yüksek kıymet beyanı da karapara sirkülasyonunun sağlanması
açısından en kullanılabilecek yollardan birisidir. Karapara trafiğinin uluslararası bir boyut taĢıdığı dikkate alındığında gümrük ve
dıĢ ticaret iĢlemlerinin bu konudaki önemi çok açık bir Ģekilde
kendini göstermektedir.
1918 Sayılı Kaçakçılığı Men ve Takibine dair Kanun uyarınca
inceleme ve soruĢturma yapma yetkisine sahip olan BaĢbakanlık
Gümrük MüsteĢarlığı Gümrük MüfettiĢleri ve Kontrolörleri, Cumhuriyetin kuruluĢundan bu yana sürekli olarak Gümrük ve DıĢ Ticaret ĠĢlemlerinden kaynaklanan suçların tespit edilip ortaya çıkarılmasında önemli iĢlevler üslenmiĢlerdir.
Hayali ihracat olaylarının incelenip soruĢturulmasında da çok
büyük etkinlikleri olan Gümrük MüfettiĢliği ve Gümrük Kontrolörlüğü gümrük ve dıĢ ticaret iĢlemlerinden kaynaklanan yolsuzlukların incelenmesi ve soruĢturulması konusunda Türkiye‟de en geniĢ
formasyona sahip mesleki birimlerdir. Ayrıca yasada yetkili kılınan
Malîye Bakanlığı Denetim Elemanları, Bankalar Yeminli Murakıpları ve Hazine Kontrolörlerinin 1918 sayılı yasa uyarınca kaçakçılığı
men ve takibi konusunda inceleme ve soruĢturma yapma yetkilerinin bulunmadığı unutulmamalıdır.
Ayrıca 4422 sayılı yasa da MASAK‟a yeni bir görev getirmiĢtir.
Buna göre; Çıkar amaçlı örgütlü suçların soruĢturulmasında tedbire konu olacak mal ve değerlerin araĢtırılması için kolluk ve adli
makamlar MASAK‟dan talepte bulunulabilecektir.
4208 sayılı Kanun MASAK‟ın dıĢında bir de Malî Suçlarla
Mücadele Koordinasyon Kurulu isimli bir kurul oluĢturulmasını
öngörmüĢtür. Burada anılan kurula iliĢkin bilgi vermekte de yarar
görüyoruz.
4208 sayılı Kanunun 4‟üncü maddesi ile kurulan bu kurul,
zaman zaman toplanacak ve sürekli olarak görev yapacaktır.
97/9522 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan Malî Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunun çalıĢma Esas ve Usulleri
208 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
hakkında Yönetmeliğin 4, 5 ve 6‟ncı maddelerinde bu kurulun kuruluĢ, görev çalıĢma düzeni ayrıntılı olarak belirlenmiĢtir.
Koordinasyon kurulu; Maliye MüsteĢarının BaĢkanlığında,
Maliye TeftiĢ Kurulu, Maliye Hesap Uzmanları Kurulu, Malî Suçları
AraĢtırma Kurulu, Hazine MüsteĢarlığı, Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu, Hazine Kontrolörleri Kurulu ve Sermaye Piyasası
Kurulu BaĢkanları ile Gelirler Genel Müdürü, Banka ve Kambiyo
Genel Müdürü, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü, DıĢiĢleri
Bakanlığı Ortadoğu, Afrika ve Uluslararası Siyasi KuruluĢlar Genel
Müdürü ve ĠçiĢleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi BaĢkanından oluĢur.
Kurula gerektiğinde BaĢhukuk MüĢaviri ve Muhakemat Genel
Müdürü, Gümrük MüsteĢarlığı TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, ĠçiĢleri Bakanlığı Kaçakçılık Ġstihbarat Hareket ve Bilgi Toplama Dairesi BaĢkanı ile BaĢbakanlık, Sağlık Bakanlığı ve T.C. Merkez Bankasından
en az genel müdür düzeyinde birer temsilci üye sıfatıyla katılmak
üzere davet olunur.
Kurul gerek duyduğunda diğer kamu kurum ve kuruluĢlarından da temsilci çağırabilir. Kurul üyeleri yerlerine baĢkalarını gönderemez. Ancak kurul baĢkan ve üyelerinin herhangi bir nedenle
iĢlerinden geçici veya sürekli ayrılmaları halinde yerlerine Devlet
Memurları Kanununa veya ilgili kanunlarına göre atanacak vekilleri toplantıya iĢtirak eder.
Bu kurulun görevleri yönetmeliğin 5. maddesinde aynen Ģöyle
belirlenmiĢtir:
a)Karapara aklanmasının önlenmesine yönelik çalıĢmalarda,
Malî Suçları AraĢtırma Kurulunun yürüteceği faaliyetleri, ilgili
kurum veya kuruluĢlarla birlikte koordine etmek,
b)Karapara aklanmasının önlenmesi amacıyla uygulamaya
iliĢkin politikaları tespit etmek,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 209
c)Mevzuat düzenleme ve tekliflerini değerlendirmek ve karara
bağlamak
Yönetmeliğe göre, BaĢkanın görevleri Ģunlardır:
a)Kurulun olağan toplantılarını düzenlemek ve gerektiğinde
kurulu olağanüstü toplantıya çağırmak,
b)Kurulun olağan ve olağanüstü toplantılarına baĢkanlık ederek çalıĢmaların verimli ve düzenli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak,
c)Kurulun almıĢ olduğu karar ve önerileri ilgili makamlara
bildirmek.
Yönetmelik 7‟nci maddesinde Kurulun toplantı ve karar nisabını belirlemiĢtir. Buna göre Kurul, altı ayda bir BaĢkanın belirleyeceği tarihte olağan olarak toplanır. Toplantılar gizlilik esasına
göre yapılacaktır.
Olağan toplantılar dıĢında Kurul, baĢkanın gerek gördüğü hallerde veya kurul üyelerinden birinin yazılı baĢvurusu üzerine BaĢkan tarafından olağanüstü toplantıya çağrılabilir.
Kurul, toplantıya çağrılan üye sayısının yarısından bir fazlası
ile toplanır.Kararlar, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile
alınır. Üyeler çekimser oy kullanamazlar. Oyların eĢitliği halinde
baĢkanın oyu iki oy sayılır.
Kurulun sekretarya hizmetleri MASAK tarafından yürütülecektir.
Görüldüğü gibi, Kurul, Devletin değiĢik hizmet birimlerindeki
üst kademe yöneticilerini biraraya getiren karma nitelikte bir komisyon olmaktadır. Ġsminden de anlaĢılacağı üzere bu kurul malî
suçlarla ilgili olarak Devletin muhtelif kademelerinde biriken bilgilerin ortaklaĢa değerlendirilmesi, izlenmesi ve suçluların yakalanması için alınacak tedbirler üzerinde duracaktır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 211
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI VE ULUSLARARASI ADLÎ YARDIMLAġMA
I. KARAPARA AKLAMA SUÇUNUN SORUġTURULMASI
Karapara aklama olayı karmaĢık malî iĢlemler içermesi nedeniyle, bu konuda uzman birimler ile araĢtırmacı ve soruĢturmacılara gerek vardır.76
Bu nedenle, Japonya, Belçika ve Almanya‟da malî konularda
uzmanlaĢmıĢ kiĢilerin savcılıklarda çalıĢtırıldığına ya da savcıların
uzmanlaĢtırıldığına tanık olunmakta; ekonomik suçların soruĢturulması ekip teĢkil ederek yapılmaktadır.
76
Bu ihtiyacı ortaya koyan bir olaya temas etmek istiyoruz: 1990 Aralık
ayında Ġnterpol tarafından uyarılan Ġsviçre polisi Cenevre‟de, Medellin
Karteli‟nin bir karapara aklama operasyonu olduğu sanılan bir olaya el
koyar. Sanıklar 70 milyar rubleyi içeren büyük bir para hareketi için konuĢmalar yaptıklarını itıraf etmiĢlerdir. Ancak üç haftalık kovuĢturmadan sonra davaya bakan sorgu yargıcı sanıkların salıverilmesine
hükmetmiĢtır. Yargıç durumu Ģöyle açıklamıĢtır: “Aklı baĢında kimsenin
harcayamayacağı ruble alacağına inanamadım. Jüriyi ikna edecek bir
dava olmayınca da onları salıvermek zorunda kaldım.” Ancak iki ay sonra Sovyet baĢbakanı Moskova‟da bir Ġngiliz iĢadamını karaborsada 7.7
milyon dolar karĢılığında 140 milyar ruble almakla suçladığında kopan
skandal üzerine yargıç fikir değiĢtırmiĢti: “polis bana taze kanıtların olduğu bir rapor gönderirse davayı yeniden açmaya hazırım.” Fenton
BRESLER, Ġnterpol, Milliyet y.,Ġstanbul 1993,s.259.
212 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Ġtalya‟da ve Ġspanya‟da uyuĢturucu ve örgütlü suçlar için yetkileri ulusal toprakların tamamını kapsayan, emrinde uzman
malîyecilerin ve teknik görevlilerin bulunduğu uzman savcılar bulunmaktadır.
Fransa‟da da, karapara aklama suçlarının soruĢturulması bünyesinde malî uzmanların(uzmanlaĢmıĢ asistanlar) yeraldýðý malî
savcılıklar ve sorgu hâkimlerince, yargılama ise ekonomik ve malî
konularda uzmanlaĢmıĢ mahkemelerde yapılmakta ve Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, karaparaya karĢı
adlî mücadelenin ulusal düzeyde koordinasyonuyla görevli bir birim bulunmaktadır.
Ülkemizde de bu ihtiyacı karĢılamak üzere, 4208 sayılı yasa ile
karaparaya özgü yeni bir merkezi inceleme ve araĢtırma makamı
olmak üzere “Malî Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı” (MASAK)
kurulmuĢtur.
Buna göre; kendine yapılan ihbarlar veya resen muttali olduğu
olaylar üzerine, BaĢkanlık ön inceleme yapacak ve aklama suçunun
iĢlendiğine dair emareyi saptarsa cumhuriyet savcılığını devreye
sokacaktır. Burada bir nevi baĢlangıç soruĢturması vardır ve savcılık bu soruĢturmanın sonucuna göre hazırlık soruĢturmasına baĢlayacaktır.
C.Savcılıkları veya bunların adına kolluk makamları baĢlattıkları karapara aklama soruĢturmaları sırasında, uzmanlık gerektiren
hususları incelemesi ve aklama suçunun tespiti taleplerini
MASAK‟a iletecekler, MASAK‟da inceleme elamanları vasıtasıyla
araĢtırma ve inceleme görevini yerine getirecektir.
Uygulamada, talep ve ihbarlar, MASAK bünyesinde sürekli görev yapan uzmanlarca bir ön incelemeye tâbi tutulmaktadır. Bu
değerlendirme sonucunda konunun karapara aklama yönünden
araĢtırma ve incelmeyi gerektirecek ciddilikte olduğu ortaya çıkarsa, konuya iliĢkin uzmanlık gerektiren deneyime sahip denetim
elamanı üyesi olduğu birimlerden geçici olarak talep edilmektedir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 213
Ġlgili birim amirinin teklif ettiği inceleme elamanı, bu birimin bağlı
olduğu bakanın onayı ile bu incelemeyle sınırlı olmak üzere geçici
olarak görevlendirilmektedir.
Söz konusu inceleme elamanları Hesap Uzmanı, Malîye MüfettiĢi, Gelirler Kontrolörü, Bankalar Yeminli Murakıbı, Hazine
Kontrolörü, Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanı olabilmektedir.
Yasanın üçüncü maddesi, konuyu MASAK‟ın görevleri yönünden ele almıĢtır. C.Savcısının tüm karapara aklama olaylarını mı
yoksa gerek gördüklerini mi MASAK‟a intikal ettireceği açık değildir. Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürlüğü‟nün 28.5.1999
tarihli genelgesinde, “soruĢturması sırasında, ciddi emarelerin
tespiti halinde evrakın bir suretinin MASAK‟a gönderilerek
karapara aklanması suçunun tespitine iliĢkin görüĢ alınması” belirtilmektedir. Kanaatimizce burada kanun koyucunun aradığı husus
mali inceleme yani yasal ve normal gibi görünen iĢlemlerin
karapara aklama tekniği olarak kullanılmalarının ortaya konulmasıdır. Bu arada karapara ile öncül suç bağlantısına iliĢkin bazı emarelerin de elde edilmesi muhtemeldir. Ancak bu konu, asıl olarak
savcılık ile onun yardımcısı olan kolluğun görevidir. Kolluk ya da
savcılık araĢtırma ve soruĢturmayı MASAK‟a mali incelemeye gönderdikten sonra, öncül suçun ve üçüncü kiĢilerin karaparanın kaynağı öncül suçu bildiğine iliĢkin emare ve delilleri araĢtırmayı titizlikle sürdürmelidir. ġüpheli iĢlem bildirimleri ve kendine gelen
ihbarlarda MASAK basit Ģüpheyi doğrulayan emareler elde ettiği
takdirde olayı savcılığa intikal ettirmelidir. Fransa‟daTRACFIN‟in
uygulaması da bu yöndedir.
Bilindiği gibi yargılama faaliyeti Ceza Muhakemesi Hukukunda iki safhadan oluĢur. Ön soruĢturma ve son soruĢturma. Ön soruĢturma teorik olarak, baĢlangıç soruĢturması ve kısa soruĢturma
214 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ve ilk soruĢturma olarak üç kısma ayrılabilirse de, bizde yasal olarak ön soruĢturma hazırlık soruĢturmasından ibarettir. 77
CMUK 163. maddesine göre, yapılan hazırlık soruĢturması sırasında toplanan deliller kamu davasının açılmasına yeterli ise,
kamu davası açılır. Muhakeme %90 mahkumiyetle sonuçlanmalıdır. Ülkemizde ise, bu oran % 53 tür. Bu da, hazırlık soruĢturmasının iyi yapılmadığını göstermektedir.78
Karapara aklama suçlarında hazırlık soruĢturmasının suçun
özelliğine ve karmaĢıklığına uygun olarak iyi yapılmaması halinde,
davanın mahkumiyetle sonuçlanması ihtimalî çok düĢüktür.
Bu nedenle, soruĢturma sırasında özellikle;
-Savcılık ve kolluğun aklamaya konu değerin yasada belirtilen
öncül (önĢart sayılan) suçlardan herhangi biriyle iliĢkisini ortaya
koyacak delilleri toplamaya özen göstermesi,
-Bir kısım delillerin yurtdıĢında bulunması ya da paranın izinin yurtdıĢında sürülmesi gereken hallerde, araĢtırmanın safhasına
göre, uluslararası idari, polisiye ya da adlî yardımlaĢma yollarının
iĢletilmesi,
-Karapara aklama suçu Ģüphelisinin, öncül suçla ilgisinin bulunmaması halinde, kiĢinin sözkonusu paranın yasadıĢı kaynağını
bildiğine dair emare ve kanıtların ortaya konması,
-Karapara aklama iĢlemlerinin uzmanlık gerektiren karmaĢık
niteliği dikkate alınarak, yasanın 3. maddesinde belirtilen görevlerine giren konularda mali araĢtırma ve inceleme yapması için
MASAK‟dan talepte bulunulması,
-Mahkumiyet halinde, müsadere cezasının etkili Ģekilde uygulanabilmesi için, soruĢturma sırasında karaparanın aklanmasına
77
GeniĢ bilgi için bkz.Nurullah KUNTER, Ceza Muhakemesi Hukuku, 9.
Bası, Ġstanbul 1989,s.755 vd.
78
Organize Suç,EGM AsayiĢ Daire
1998(Zikreden Prof.Dr. Feridun Yenisey)
BaĢkanlığı
yayını,
Nisan
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 215
yönelik ciddi emarelerin varlığı halinde, dondurma, elkoyma, tasarruf yetkisini kaldırma, tevdi mahalline yatırma vb tedbirler öngören yasanın 9. maddesinin iĢletilmesi ve,
-Adalet Bakanlığı‟nın 28.5.1999 tarihli genelgesine göre soruĢturmanın bizzat C. Savcısı tarafından yürütülmesi,
önem taĢımaktadır.
Ayrıca Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanlığı, karapara aklama suçunun öncül suçlarının soruĢturmalarında karapara aklama yönünden de delil elde edebilmek amacıyla
bir karapara formatı hazırlayarak birimlerine duyurmuĢtur. Buna
göre, öncül suçların hazırlık soruĢturmaları sırasında, kolluk sanıklara aĢağıdaki soruları da yöneltmelidir:
-Üzerinizde kayıtlı gayrimenkulünz var mı? Varsa nerede, ne
zaman aldınız? AlıĢ fiyatı nedir?
-Üzerinize kayıtlı ulaĢım vasıtası var mı? Varsa, ne zaman,
nerden aldınız? AlıĢ fiyatı nedir?(Otomobil, Kamyon, Tır,Otobüs,
Yat, Gemi, Helikopter, Uçak, v.b. araçların plaka, marka ve modelleri belirtilecek).
-Banka ve Özel Finans Kurumlarında hesabınız var mı?Varsa
hangi bankalarda, hesap türü nedir? Hesap numuraları ve hesaplarda bulunan miktarlar nelerdir?(Mevduat, repo, döviz, ticari hesap, kredi kartları hesabı v.b.)
-Borsada hisse senediniz var mı? Varsa ne zaman hangi bedelle aldınız ve Ģu andaki değeri nedir?
-Kurucu, sahibi veya ortağı olduğunuz Ģirket var mı? Varsa
Ģirketin sermayesi ve sizin hisse payınız nedir.
-Yıllık geliriniz ne kadardır.? Nereden elde ediyorsunuz? (MaaĢ, Kira faiz geliri, ticari kazanç, v.b.)
-Ġsnat olunan suçun iĢlenmesinden ne kadar gelir elde ettiniz?
(Nakit, araba, gayrimenkul, hisse senedi, araç vb.) Bu gelir Ģu anda
216 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
nerede ve kimlerdedir. (elde edilecek gelir varsa o da belirtilecektir.)
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 217
II. KARAPARA AKLAMA SUÇLARINDA ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠ VE YARDIMLAġMA
1. ULUSLARARASI ĠġBĠRLĠĞĠ ĠHTĠYACI VE ADLÎ
YARDIMLAġMA
Ġnterpol‟ün suç faaliyetlerinden gelen fonlar birimi (FOPAC)
yetkilileri, dünya ölçeğindeki karapara aklama olaylarının muhtemelen sadece % 5‟inin ortaya çıkarılabildiğini ifade etmektedir. Bu
oranın düĢüklüğü, karaparanın genellikle ulusal sınırlar aĢılarak
aklanması nedeniyle her olayın uluslararası boyutunun olmasına ve
soruĢturmaların da bu yüzden uzun ve karmaĢık olmasına bağlanmaktadır.79
Gerçekten, günümüzün globalleĢen dünyasında, iletiĢim ve
bilgisayar teknolojisinin baĢ döndürücü geliĢimi ve ulaĢımda sağlanan kolaylıkların suç örgütlerince kendi aralarında iĢbirliğine
gitmek ve kara fonlarını daha rahat aklamak için kullanılması karĢısında, ülkeler arasında da, idarî, polisiye ve adlî uluslararası iĢbirliği ihtiyacı kaçınılmaz bir noktaya gelmiĢtir. Öte yandan, sermayenin ve emeğin serbest dolaĢımında varılan noktada, ulusal çerçevede finansal fonların takibi ve denetlenmesi ile kaynaklarına ulaĢılması giderek zorlaĢmaktadır. Karaparanın aklanmasına karĢı salt
ulusal düzeyde yapılacak mücadelenin etkili olması Ģansı yoktur.
Uluslararası kapsamlı bir iĢbirliği ve eĢgüdüm sağlanmadığı
sürece, karapara en uygun zemini bulduğu ülkeye gidecek, burada
temizlenip-aklanıp-yasal kaynaklı fonmuĢ gibi uluslararası dolaĢıma tekrar girecektir. Uluslararası iĢbirliğinin bir yararı da, suçluları
79
Ergin ERGÜL, Hukukî, Adlî tıbbi, Kriminolojik, Aktüel boyutları ve ilgili
mevzuatıyla, UyuĢturucu Maddeler ve Suçları, Yetkin Yayınevi, Ankara, Mayıs 1997, s.99.
218 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
geliri elde ettikleri yerde harcamaya zorlayarak gelirin kullanılabilirliğini bir baĢka açıdan sınırlandırmasıdır.
Uluslararası iĢbirliğinin bir ayağı da, Mali Ġstihbarat ve Düzenleyici Kurumlar arasında karĢılıklı idari bilgi değiĢimidir.
Ġdarî biçimi içinde, Mali Ýstihbarat Birimleri “FIU” arasında
bilgi değiĢimlerinin geliĢimi sayesinde, uluslararası iĢbirliği büyük
ölçüde iyileĢmiĢtir. Bu değiĢimler önce FATF tarafından önerilmiĢ,
daha sonra ise devletlerin iç mevzuatlarınca öngörülmüĢ ve katlanarak artmıĢtır. Bunlar, karĢılılık ve geleneksel gizlilik koĢullarına
tâbidir. Devletlerarası Ģüpheli iĢlemlere iliĢkin bilgi değiĢimine
yetkili makamlar, yalnızca benzer görevler yürüten ve aynı sır saklama mecburiyetlerine tâbi kuruluĢlardır.
Egmont grubu tarafından yürütülen ilk çalıĢmalardan birisi
üye ülkelerin karapara aklamayla mücadele birimleri arasında iĢbirliği imkanlarının envanterini yapmak ve iki ilke üzerine dayanan
bir model önermek olmuĢtur.
-Ġlk aĢamada, sağlanan bilgilerin münhasıran bilgiyi alan birim tarafından kendi araĢtırmalarını derinleĢtirmek ya da tamamlamak amacıyla kullanılması oranında bilgi değiĢiminin hiç bir
kısıtlama olmadan serbest Ģekilde gerçekleĢmesi,
-Verilen bilgilerin her türlü baĢka amaçla, özelikle bir adlî soruĢturma ya da kovuĢturma amacıyla kullanılması için bilgiyi sağlayan birimin açık muvafakatinin alınması.
Bu iĢbirliğinin önündeki temel engel mali istihbarat birimlerinin farklı niteliği (polisiye, idarî, adlî) dir. Karapara aklama suçunun önĢartını oluĢturan -öncül-suçlar arasındaki farklılıklar da
diğer bir güçlük kaynağı olabilmektedir.
Ülkemiz yönünden kanaatimizce, adli soruĢturma baĢlamadan
önce, idari bir makamımız (Örneğin MASAK) talep eden ve talep
edilen makamın eĢdeğer kuruluĢlar olmaları, meslek sırrına tabi
olmaları ve gizlilik prensibine riayet etmeleri koĢullarıyla, yürüttüğü araĢtırmayı derinleĢtirmek ve tamamlamak amacıyla yabancı
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 219
ülke idari makamıyla bilgi alıĢveriĢinde bulunabilir. Ancak bu çerçevede sağlanan bilgilerin adli kovuĢturma ve soruĢturma amaçlarıyla kullanılabilmesi için bilgiyi veren makamın açık izninin bulunması gerekir.
Diğer bir iĢbirliği alanı ise, polisiye bilgi değiĢimidir. Bu alanda 7 Eylül 1923‟den beri Uluslararasý Kriminal Polis Örgütü
(INTERPOL) önemli bir iþleve sahiptir. Ayrýca adli yardým ve
suçlularýn iadesi sözleþmeleri acele hallerde talep ve belgelerin
Ýnterpol kanalýyla iletilmesini öngörmektedir.
Keza, adli soruĢturma sırasında doğum ve sabıka kaydına iliĢkin bilgi değiĢimin Emniyet Genel Müdürlüğü Ġnterpol Daire BaĢkanlığımız ile yabancı ülkedeki muhatabı ve adrese iliĢkin bilgilerin
değiĢimi de Emniyet Genel Müdürlüğü ile yabancı ülkedeki muhatapları arasında yapılabilmektedir.
Polisiye alanda diðer önemli bir iþbirliði konusu kontrollü teslimat uygulamasýdýr. Uluslararasý sözleþme ve belgelerde ýsrarla
tavsiye edilen bu uygulama 4208 sayýlý yasanýn 10. maddesiyle
mevzuatýmýza girmiþ ve Ýçiþleri Bakanlýðýnca çýkartýlan “Kontrollü Teslimat uygulamasý Esas ve Usulülleri Hakkýnda Yönetmelik”le ayrýntýlarý düzenlenmiþtir.
Kanunumuz Türk makamlarýnýn ve yabancý ülkelerin
karapara dýþýndaki kontrollü teslimat taleplerinde karar verme
yetkisini Ankara DGM Savcýlýðýna verirken, yabancý ülkelerin
karaparanýn kontrolüne iliþkin taleplerinde Ankara Sulh Ceza
Mahkemelerini yetkili kýlmýþtýr.80
Adlî bilgi ve belgelerin değiĢimi (adli yardımlaĢma)ne iliĢkin
olarak ise, ülkemizde yapılan soruĢturmalar dolayısıyla yabancı
devlet adli makamlarından adli yardım isteminde bulunulması ile
80
Kontrollü teslimat yönteminin dünyada ve ülkemizde uygulanmasý için
bkz. Ergin Ergül, Kontrollü Teslimat Yöntemi ve Uygulamasý, Türk Hukuk Dergisi, Yýl 3, S.29, s.12, 16. Ayrýca ERGÜL, Karaparýnýn
Aklanmasý ve Suçlarý, s. 128-136.
220 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
yabancı devlet adli makamlarının adli yardım taleplerinin yerine
getirilmesi, ilgili Devletle aramızda yürürlükte bulunan iki ya da
çok taraflı SözleĢmeler vasıtasıyla, bunların bulunmaması halinde
de uluslararası teamül hukuku kuralları ve karĢılıklılık (mütekabiliyet) ilkesi çerçevesinde, yapılmaktadır.
Adlî alanda, uluslararası iĢbirliğinin en önemli görünümü ise,
kısaca istinabe diye adlandırılan adlî yardımlaĢmadır.
Adlî yardımlaĢma, suç yeri olarak veya yasal yönden yetkili
olan adlî makamın, baĢka bir yerdeki adlî makama, belirli bir adlî
iĢlemin yapılması konusunda yetkisini devrederek bu iĢlemin yerine getirilerek, sonucunda elde edilecek bilgi, bulgu v.b. maddi delillerin kendisine iletilmesini istemesidir.
2.MEVCUT ADLÎ YARDIM MEKANĠZMASININ ĠġLEYĠġĠ
Uluslararası adlî yardım(istinabe), somut olarak Ģöyle gerçekleĢmektedir: Karapara aklama veya organize suçluluğa iliĢkin soruĢturma sırasında, paranın tamamının veya bir kısmının yada bir
kısım suç delillerinin yabancı bir ülkede olduğuna iliĢkin kanıtlar
elde eden savcı (yargılama aĢamasında hâkim) önce ülkesinin Adalet Bakanlığı‟na baĢvurur. Adalet Bakanlığı da doğrudan veya DıĢiĢleri Bakanlığı kanalıyla anılan ülke Adalet Bakanlığı‟na talebi iletir.
Adalet Bakanlığının ilgili birimi (bizde Uluslararası Hukuk ve DıĢ
ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü) talebi ikili ya da çok taraflı sözleĢmeler
ile iç mevzuat açısından inceleyerek kabulüne ya da reddine karar
verir. Kabulüne karar verdiği takdirde yardım talebi yetkili yargı
merciine iletilir. Anılan merciin yaptığı iĢlemler aynı kanalla geri
gönderilir. Sözkonusu yabancı ülke kendi iç hukukuna göre iĢlem
yapar. Talep, kiĢilerinin ifade ya da savunmalarının alınmasına,
kiĢinin hesaplarının araĢtırılmasına ve el konulmasına iliĢkin olabilir. Ġsviçre ve Lüksembourg gibi ülkelerde sanığın ilgilinin adlî yar-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 221
dımı yerine getiren yargı mercilerinin kararlarına karĢı itiraz hakkı
bulunmaktadır.81
Karapara suçlarına iliĢkin adlî yardım taleplerinde, uyuĢturucudan elde edilen karaparanın aklanması söz konusu ise, bu konuda geniĢ ve özel hükümler ihtiva eden 20 Aralık 1998 tarihli UyuĢturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına KarĢı BM SözleĢmesi‟ne dayanılması gerekir.82
Bu konuda dayanılabilecek diğer bir SözleĢme, 20.4.1959 tarihli Ceza ĠĢlerinde KarĢılıklı Adlî Yardım Avrupa SözleĢmesi‟(CĠKAYAS)dir.83
81
Ülkemizde uluslararası adli yardımlaĢmaya iliĢkin müstakil bir yasa
bulunmadığı gibi, TCK ve CMUK‟da da bu konuda hüküm bulunmamaktadır. Ancak usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan anlaĢmalar Anayasamızın 90. maddesi uyarınca kanun hükmünde olduğundan, bu konuda ülkemizin taraf olduğu gerek çok taraflı ve gerekse ikili sözleĢmeler
iç mevzuatımıın bir parçasını oluĢturmaktadır. Adalet Bakanlığı da çıkardığı genelgelerle sözkonusu sözleĢmelerin uygulanmasına iliĢkin ilkeleri adli makamlara duyurmaktadır. Bu konudaki en son genelge,Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğünün 7.8.2000
tarih ve 03.03.109.2000 sayılı ve Cezai Konularda Adli YardımlaĢma ile
Ġlgili Uluslararası SözleĢmeler ve Uygulaması konulu genelgesidir.
82
4136 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunan SözleĢme‟nin metni,
25.11.1995 gün ve 22474 sayılı R.G.‟de yeralmaktadır. SözleĢme metni,
Taraf devletler ve onay tarihleri için bkz, ERGÜL, Karaparanın Aklanması ve Suçları,s.138-168
83
Türkiye SözleĢme‟yi 18.3.1967 tarih ve 1034 Sayılı Kanun ile onaylamıĢtır. SözleĢme metni, 6.10.1968 gün ve 13028 Sayılı R.G.‟de yayınlanmıĢtır. 1 Mart 2001 tarihi itibariyle Taraf Devletler;
Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Belçika, BirleĢik Krallık(Ġngilitere),
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Finlandiya,
Güney Lıbrıs, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Ġrlanda, Ġspanya, Ġsveç,
Ġsviçre, Ġsrail, Ġtalya, Ġzlanda, Letonya, LihteĢtayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Makedonya, Moldava, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu Slovakya, Ukrayna,Yunanistan, ve
Türkiye
222 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Türkiye bu SözleĢmeyi imzalarken arama ve eĢyanın zaptını
kapsayan talepleri, SözleĢmenin 5. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c
bentlerinde yazılı aĢağıdaki Ģartlara bağlamıĢtır:
-Ġstinabeyi (Adli Yardım)gerektiren suçun hem yardım isteyen
hem de yardım istenen Tarafların kanunlarına göre cezalandırılabilir bir suç olması,
-Ġstinabeyi gerektiren suçun, yardım istenen tarafın memleketinde, suçlunun geri verilmesine elveriĢli bir suç olması,
-Ġstinabenin yerine getirilmesi, yardım istenen Tarafın Kanunu ile bağdaĢması,
Yetkili adlî makamımız tarafından adlî yardım talebinin düzenlenmesinde ve yurt dıĢından gelen adlî yardım taleplerinin yerine getirilmesinde, söz konusu Ģartlar göz önüne alınmalıdır.
Diğer taraftan, karapara suçunun malî niteliği dikkate alınarak, taraf ülkeler arasında öncelikle malî suçları da adlî yardımlaĢma kapsamına alan 17.3.1978 tarihli “Ceza ĠĢlerinde KarĢılıklı Adlî
Yardım Avrupa SözleĢmesi‟ne Ek Protokol” e dayanmak uygun
olur.84
Dipnotlarda yer alan taraf devletler listelerinin incelenmesinden görüleceği üzere, CĠKAYAS‟a taraf olan 4 ülke (Belçika, Malta,
Ġsviçre ve Ġsrail) Ek Protokol‟e taraf değildir.
Karaparanın Aklanması alanında, en yeni ve etkili SözleĢme
Avrupa Konseyi‟nin 8 Kasım 1990 tarihinde Strazburg‟da imzalanan “Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zaptedilmesi
84
Türkiye SözleĢme‟yi 18.5.1987 tarih ve 3363 Sayılı Kanun ile onaylamıĢtır. SözleĢme metni,18.1.1990 gün ve 20406 Sayılı R.G.‟de yayınlanmıĢtır. 1.3.2001 tarihi itibariyle Taraf Devletler; Arnavutluk, Avusturya, BirleĢik Krallık(Ġngilitere), Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka,
Estonya, Fransa, Finlandiya, Hırvatistan, Hollanda, Ġrlanda, Ġspanya, Ġsveç, Ġtalya, Ġzlanda, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu Slovakya, Ukrayna,Yunanistan ve Türkiye
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 223
ve Müsadere Edilmesi Hakkında SözleĢme”dir. Ülkemizin yakın
zamanda bu sözleĢmeyi imzalaması beklenmektedir.85
Diğer taraftan Türkiye çeĢitli ülkelerle, cezai alanda iki taraflı
adlî yardım anlaĢmaları imzalamıĢtır.86
3. KARAPARANIN AKLANMASIYLA ETKĠLĠ BĠR
MÜCADELE ARACI OLARAK ULUSLARARASI
ADLÎ YARDIMLAġMA
Günümüzde ekonomistler, genelde ekonomik küreselleĢmesinin avantajlarını vurgularken, hukukçular ise, eĢzamanlı olarak
suçun küreselleĢmesi ve örgütlü suçun hukuk devletlerini tehdit
eder hale gelmesine dikkatleri çekmektedirler.
Devletlerin adlî ve hukukî sistemleri ile mevzuatları arasındaki
farklılıklar, Avrupa ülkelerinde bile soruĢturma makamları ve hâkimler açısından suçluları ortaya çıkarma ve cezalandırma açısından büyük güçlükler oluĢturmaktadır. Bu durumdan suç örgütlerinin yararlandığına yakından tanık olan özellikle organize suç ve
yolsuzluk konularında uzmanlaĢmıĢ hâkim ve savcılar Avrupa kamuoyunu ve yetkilileri uyarmak için giriĢimlerde bulunmaktadırlar. Bu bağlamda, gizli hesap ve karapara aklama Avrupası‟na karĢı
çıkan yedi Avrupalı yargıcın 1 Ekim 1996 tarihli ünlü „Cenevre Çağrısı‟ ġubat 1997‟de 400 Fransız yargıç ve savcısı tarafından imzalanmıĢtır. Bu olay, yargının bağımsızlığının güçlendirilmesine iliĢkin adalet reformunun tartıĢıldığı Fransa ve Avrupa‟da büyük yankı
85
SözleĢme metni için bkz.ERGÜL, Karaparanın Aklanması ve Suçları,
s.169-185; Taraf devletler için bkz. s. 121.
86
Ülkemizle cezai alanda ikili adlî yardımlaĢma anlaĢmalarının yürürlükte
olduğu ülkeler, 1.3.2001 itibariyle, ABD, Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Çin, Gürcistan, Hindistan, Irak, Ġran, Kazakistan, KKTC, Libya,
Mısır, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Romanya, Suriye, Tunus, Ürdün
ve Yugoslavya‟dır.
224 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
uyandırmıĢtır. Bildiriye Avrupa çapında ise, binden fazla yargıç ve
on bini aĢkın kiĢi imza koymuĢtur.
“Avrupa Konseyi, Roma AnlaĢması, ġengen AnlaĢmaları,
Maastricht AnlaĢması; kurulmakta olan bu görünür, resmi ve saygın Avrupa‟nın gölgesinde daha gizli ve az itiraf edilen baĢka bir
Avrupa saklıdır. Bu, elveriĢli bir sığınak sağladığı sermayeler sayesinde, yüzsüzce geliĢen LihteĢtayn ya da Lüksemburg‟dan geçerek
Anglo normand adalarından Cebelitarık kayalıklarına uzanan Vergi
Cennetleri Avrupası‟dır.
Bu bankacılık sırrının çok sık olarak bir bahane ve paravan
olarak kullanıldığı finans alanlarının, banka kuruluĢlarının da Avrupa‟sıdır.
Bu para aklama mekanizmalarının ve numaralı hesapların
Avrupası, uyuĢturucu, terörizm, tarikat, yolsuzluk ya da mafya
faaliyetlerinden elde edilen paraların aklanması için kullanılmaktadır.
Faks-modem, Ġnternet, iletiĢim ağları çağında, kaçakçılık kaynaklı paralar, cömert aylıklar alan saygın yedieminler tarafından
kontrol edilen anonim, off-shore Ģirketler maskesi altında, bir hesaptan diğer hesaba, bir vergi cennetinden diğerine son hızla
yolalabilir. Bu para daha sonra, her türlü kontrolün dıĢında, yerleĢtirilir ya da yatırılır. Günümüzde, hemen hemen kaçakçılara cezadan bağıĢıklık tanınmıĢtır.
Avrupa ülkelerinin her birinin adaletine bu paranın izini bulmak, sınırların kiĢiler, mallar ve sermayeler için henüz bir anlam
taĢıdığı bir dönemim mirası olan bugünkü yasal çerçeve içinde
imkansız olmasa da yıllar alacaktır.”
Ġfadeleri ile baĢlayan çağrı‟da, talep olarak,
“DeğiĢik Avrupa ülkeleri mevzuatlarından geniĢ ölçüde yararlanan bir suçluluğa karĢı mücadele Ģansına sahip olmak için adlî ve
polisiye alanda modası geçmiĢ bir korumacılığı kaldırmak ivedi bir
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 225
ihtiyaçtır. Savcı ve hâkimlerin içerisinde, hukuk devleti dıĢında,
engelsiz araĢtırma yapabilecekleri yürüttükleri soruĢturmaları için
faydalı bilgilerinin değiĢimini gerçekleĢtirebilecekleri gerçek bir
Avrupa adlî alanı oluĢturmak zorunludur.
Bizler, hâkimler arasında uluslararası istinabe taleplerinin ve
araĢtırmaların sonuçlarının, yürütme organının müdahalesi olmadan ve diplomatik yola baĢvurmadan doğrudan iletilmesini öngören ġengen anlaĢmalarının filen uygulamaya konmasını istiyoruz.”
Denmekte ve daha adil ve güvenli bir Avrupa için uluslararası
anlaĢmalar yapılması ya da iç hukuklarda değiĢiklik gerektiren
konular sıralanmaktadır.
Söz konusu çağrı‟nın da ortaya koyduğu gibi, uluslararası adlî
iĢ birliğinin araçları, günümüz malî suçluluğunun sınırlar ötesi
biçimlerine uyum sağlayamamaktadır. Avrupa‟ya iliĢkin olarak,
gerek CĠKAYAS ve Suçlularýn Ýadesine Dair Avrupa Sözleþmesi
(SÝDAS) gerekse, iki taraflı baĢlıca belgeler 50‟ li yıllara aittir. Bunlar hazırlandığı dönem itibariyle, bazen çete Ģeklinde de olsa, sonuçta izole kalan bireysel suçluluğa cevap vermeye yöneliktir.
Dolayýsýyla, sözkonusu sözleþmelerin mutlaka günümüz
koþullarýna uygun biçimde uygulanmasý gerekir. Bu çerçeve içinde
suçlulukla etkili mücadele için adlî yardým, istinabe ve iade talepleri sür‟atle yerine getirilmelidir. Oysa günümüzde bazý ülkelerde
genel olarak iade, istinabe ve adlî yardým talepleri karþýsýnda
suçlular, âdeta turist gibi aðýrlanmaktadýrlar. Bu uluslararasý
iþbirliði deðildir. Suçlularýn Ýade Edilmesine Dair Avrupa
Sözleþmesi, suçlularýn iade edilmemesi sözleþmesi gibi
uygulanmamalýdýr. Bu sözleþmeler, bugünün gereksinimlerini
karþýlayacak esneklikte uygulanamýyorsa, mutlaka günümüz
geliþmeleri ýþýðýnda yeniden gözden geçirilmelidirler. 87
87
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK, Rüþvet ve Yolsuzlukla Mücadelede
Uluslararasý Ýþbirliði, Adalet Dergisi, Yýl 92, Sayý 6, Ocak 2001, s.6
226 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Günümüzde ise, gerek organize gerekse malî suçluluk kurumsallaĢmıĢ ve uluslararası boyut kazanmıĢtır. Bundan böyle, bu tür
suçluluk çok sayıda ülkeyi kapsamaktadır. Zira suç örgütleri delilleri değiĢik ülkelerde dağıtarak, kazançlarının güvenliğini ve üyelerinin adalet önüne çıkarılmasını engellemeyi hedeflemektedir. Buna
karĢılık, kamu makamları yetkilerinin ulusal sınırlarda bittiğini
düĢünmeye devam etmektedir. Oysa yasal iĢleri yapanlar kadar
yasadıĢı ekonomik iĢleri yapanlar da yeni özgürlüklerden tam manasıyla yararlanıyorlar. Mallar sınırları aĢıyor, suçlular sınırları
aĢıyor, yasa dıĢı faaliyetlerin gelirleri sınırları aĢıyor. Kamu makamı orda duruyor. 88
Daha çarpıcı bir ifadeyle, “sınırlar yargıçları durduruyor. Suçluları değil.” Avrupa‟da ortak bir yasal alan oluĢturulmadıkça sınır
tanımayan suç karĢısında zafere ulaĢmak mümkün değildir.
Cezai alanda adlî yardımlaĢma, uluslararası suça karĢı mücadele için etkili tek araçtır; Cezalandırılmaktan kurtulmak için sınırları kullanan suçluların, milli mahkemeler önüne çıkarılmasını
sağlayacak ülke dıĢındaki hayati deliller, sadece bu yolla toplanabilir. Ancak bugünkü mekanizma bunu sağlamaktan çok uzaktır.
Örnek olarak, Ġtalya‟da “Temiz eller “operasyonu çerçevesinde,
Milan savcılığı 1992 yılından itibaren yolsuzluk ve siyasi partilerin
yasadıĢı finasmanı olaylarına iliĢkin 28 ülkeye gönderdiği toplam
650 istinabe talebinden; 438‟ine hiç bir cevap alınamamıĢ, sadece 9
tanesi hızlı bir Ģekilde reddedilmiĢ, dönen bazıları ise ancak 5 yılda
ulaĢmıĢtır.
Roma‟da 22-23 Ekim 1999 tarihlerinde Ġtalyan Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen ve ev sahibi Ġtalya dıĢında Fransa, Ġspanya, Portekiz, Fas, Yunanistan, Arnavutluk ve ülkemizden hâkim-savcıların katıldığı “uyuĢturucu madde kullanımı ve kaçakçılı-
88
PERDUCA-RAMAEL,a.g.e.,s.27.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 227
ğı” konulu seminerin sonuç bildirgesinde karapara aklama ve adlî
yardımlaĢma konuları Ģöyle yer almıĢtır:
“Müzakereler bir çok ülkeyi kapsayan, bu tip operasyonları
özellikle çok kısa sürede yerine getirilmelerini sağlayarak kolaylaĢtırma gayesiyle kontrollü teslimat ve gizli ajan kullanımının hukukî
çerçevesinin ıslahının ve karapara aklamaya karĢı mücadelenin
geliĢtirilmesinin önemini ortaya koymuĢtur.
Ayrıca, gayri resmi Ģekilde ya da gerektiğinde uyuĢturucu
madde kaçakçılığı alanında bilgileri toplayan ulusal birimler vasıtasıyla bilgi değiĢiminin keza, adlî makamlar arasında adlî yardım
taleplerinin yerine getirilmesi iĢlemlerinin basitleĢtirilmesi ve geliĢtirilmesinin önemi vurgulanmıĢtır.”
Kanaatimizce de, artık karaparanın aklanması iĢini de tekellerine alan ve “Mafyalar daha beyaz yıkar” dedirten organize suç
örgütlerinin, uluslararası sınırları büyük bir beceriyle lehlerine
kullanması ve genelde, karaparanın aklanması suçu delillerinin
farklı ülkelerde olması karĢısında, bu alanda uluslararası adlî yardımlaĢma çok büyük önem kazanmaktadır. Bu itibarla, bu mücadelede çok Ģey beklenen yargı sistemlerinin ve burada görev alan
savcı ve yargıçların en önemli ihtiyacı kolay, hızlı ve etkili bir adlî
yardımlaĢmadır. Bu da mevcut adlî yardımlaĢma kurum ve kurallarının günümüz koþullarýna uyarlanmasýný ve kolaylaĢtırılmasını
gerektirmektedir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 229
BEġĠNCĠ BÖLÜM
KARAPARA AKLAMA SUÇUNA ĠLĠġKĠN FRANSIZ VE TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI
I. FRANSIZ YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI
-1(Ġstinaf mahkemesince) onaylanan ilk derece mahkemesi ve
temyiz edilen Ġstinaf mahkemesi kararlarından Ferhat Saidi‟nin
uyuĢturucu ticaretine iliĢkin çok sayıda ipucunun ortaya çıkarıldığı
amcasının dairesini kullandığı ve uyuĢturucu suçundan kovuĢturulan yeğeni Moktar Sassi ile sıkı bağları olduğu anlaĢıldığı,
Bir arama sırasında el konulan belgelerden hareketle yargıçların hiçbir meĢru faaliyeti bulunmayan Farhat Saidi'nin kaynağını
izah edemediği önemli miktarda paraya sahip olduğunu kanıtlandığı,
Ayrıca, nakit ya da bazılarını nakit karĢılığı üçüncü kiĢiden
sağladığı çek ödemeleri ile adına açılmıĢ bir banka hesabını beslediğini ve kız kardeĢine gönderilen posta havalesi görüntüsünde
Tunus'a fon transfer ettiğini ortaya çıkardığı,
Bu durumda, Ferhat Saidi'nin uyuĢturucu trafiği gelirlerinin
plasman (yatırma), gizleme ya da dönüĢtürme iĢlemine yardım
ettiği anlaĢıldığından temyiz talebinin reddine.(sanık 10 yıl hapis
ve Fransa‟ya girmekten süresiz yasaklama cezasına çarptırılmıĢtı)
230 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
(Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi, 23 Ekim 1997, Saidi Farhat:
Juris Data no 4707.)
-2Fransız Yargıtay’ı Ceza Dairesi, 7 Aralık 1995 tarihli
Massiera kararında.
Bir noter'in Ceza Kanununun uyuşturucu parasının aklanmasını cezalandıran 222-38 maddesinden mahkumiyetine ilişkin
kararını onaylamıştır. Yargıtay kararına konu olan olayda, bu
noter kendisiyle bir daire satın alma işlemi için takma adla temasa geçen kişinin gerçek kimliğini ve uyuşturucu suçundan tutuklandığını öğrenmişti. Buna rağmen ilgilinin beraber yaşadığı
kadın yararına satış akdini düzenlemiş ve kararlaþtýrýlan satýþ
bedelini işlemi daha şeffaf göstermek için döviz transferi yerine
uluslararası banka havaleleri ile ödemesini önermişti.
Noter savunma olarak, atılı suçlamanın fonların suç kaynağının bilinmesini ve bir karapara aklama işlemine mutlak iştirak
iradesinin bulunmasını gerektiren kasıtlı bir suç olduğunu ileri
sürmüştür. Noter bu fonların kaynağını bilmediğini ve mesleki
olarak bu konuda araştırma yapmak mecburiyeti olmadığını
savunuyordu.
“(UyuĢturucu parasını aklama suçundan kendisini 1 yıl tecilli
hapis ve 100 000 Frank ağır para cezasına mahkum eden mahkeme
kararını onaylayan istinaf mahkemesi kararını temyiz eden) Noter
M.M‟nin bir daire satın almak isteyen takma isimli bir uluslararası
bir uyuĢturucu kaçakçısı tarafından ziyaret edildiği, bu kiĢinin tutuklandığından, tutukluluk nedenlerinden ve gerçek kimliğinden
haberdar olduğu halde, dairenin parasını iĢlemin daha Ģeffaf görünmesi için döviz transferiyle değil de uluslararası banka havalesi
yoluyla ödemesini önererek bu kaçakçının nikahsız eĢi adına satıĢ
sözleĢmesini düzenlediği,
Hâkimlerin sanığın bu satıĢ sırasında kullanılan bazı belgelerin sahte olduğunu bildiğini ve noter niteliğiyle uyuĢturucu madde
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 231
kaçakçığından gelen fonların değerlendirildiğinin dikkatini çekmesi gerektiğini de göz önüne aldıkları,
Sonuç olarak, iktisabın öngörüldüğü fonların gerçek kaynağını
bildiği ve bile bile uyuĢturucu ticareti ürünün yatırılması iĢlemine
yardım ettiği anlaĢıldığı,
Bu durumda istinaf mahkemesi kararının yerinde olduğu...........”
(Fransız Yargıtay‟ı Ceza Dairesi, 4 Ocak 1995, Juris-Data no 4161)
II. TÜRK YARGITAYI ĠÇTĠHATLARI
-14208 Sayılı Kanunu Muhalefetten sanık Halil Fellahoğlu hakkında yapılan duruĢma sonunda: Hükümlülüğüne ve zoralıma dair
BAKIRKÖY 2.Asliye ceza Mahkemesinde verilen 31. 12.1997 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenilerek sanık vekili yönünden duruĢmalı inceleme isteğinde bulunulan dava evrakı Cumhuriyet BaĢsavcılığının red ve
bozma isteyen 28.5.1999 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüĢülüp düĢünüldü.
Tayin edilen cezanın nev‟i ve miktarına göre sanık vekilinin
duruĢmalı inceleme isteminin CYUY‟nın 318. Maddesi uyarınca
REDDĠ’ne karar verilerek yapılan incelemede;
1-Sanık baĢtan beri değiĢmeyen savunmalarında paranın SavaĢ Osman‟a ait olduğunu iddia etmekle SavaĢ Osman dinlenip,
sanığın bu Ģahısla yaptığı telefon konuĢmalarına ait bantlarında
çözümü yapılarak dövizin nasıl ve hangi kaynaklardan edinildiği,
ne amaçla Türkiye‟ye getirildiği yeterince tespit edilmeden eksik
incelemeye dayalı yazılı Ģekilde hüküm tesisi,
232 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
2-Kabule göre de;
A-Yakalanan 110 Ġngiliz sterlininin sahte olduğu gözetilmeden
tamamı esas alınıp fazla ceza tayini.
B-610 Ġskoç Poundunun Türkiye‟de alım satımının yapılmadığı ve cüz‟i bir miktarda olduğu gibi Poundlar ceza tayininde nazara
alınmadığı halde zoralımına karar verilmesi.
Yasaya aykırı sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16.6.1999 günü oybirliğiyle karar verildi.
(Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 16.6.1999, Esas 1999/7666, 1999/7558)
-2“4208 sayılı kanuna muhalefetten sanıklar ġaban Kırat ve arkadaĢları hakkında yapılan duruĢma sonunda: Beraatlerine dair
EDĠRNE 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 30. 6. 1998 tarihli
hükmün Yargıtay‟ca incelenmesi hazine vekili tarafından süresinde
istenilerek dava evrakı Cumhuriyet BaĢsavcılığının onama isteyen
12.10.1998 tarihli tebliğnamesiyle daireye verilmekle dosyadaki
kağıtlar okunduktan sonra gereği görüĢülüp düĢünüldü:
Kaçakçılık Ġstihbarat Takibat ve Narkotik Gümrük Muhafaza
Müdürlüğü telefonuna 26.6.1997 tarihinde yapılan ihbarla “yurtdıĢından Türkiye‟ye kaçak yollardan Toros firmasına ait B. 3982 plaka sayılı otobüsle evvelce yurtdıĢına çıkartılan uyuĢturuculardan
elde edilen kara paranın getirileceği “ bildirilince, anılan otobüsün
takibe alındığı ve giriĢ için Kapıkule yolcu salonu Gümrük sahasına
gelip Polis ve UlaĢtırma giriĢ iĢlemlerini müteakiben gümrük kontrolü için yolcularıyla Gümrük Muayene Peronlarına geldiğinde
sürücü sanık ġaban Kırat‟ın “Türkiye‟ye giriĢi yasak ve gizli eĢyası
olmadığına” iliĢkin yazılı beyanı alındıktan sonra yapılan arama da,
sürücü koltuğu altına yapılmıĢ özel bölmede sarı bantlarla sarılı
içlerinde değiĢik ülkelere ait döviz olan 18 paket bulunduğu ve 10
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 233
pakette Bahattin Güleçoğlu, 6 pakette HB rumuzu, 2 pakette de
imza olduğu, sürücü sanık ġaban Kırat tutanakta belirtilen beyanında bu dövizleri Romanya‟dan paketler üzerinde yazılı Ģahıslara
teslim etmek için alıp sakladığını, sonraki ifadelerinde Romanya‟dan yolcularla hareket etmeden önce Ömer Özcan‟ın Bahattin
Gülecoğlu yazılı 10 adet, Ġsmet Ġsmail Bayındır‟ın HB (Haydar Bayındır) yazılı 6 adet, ismini bilmediği kiĢinin de CümbüĢ yazılı 2
adet paketleri gümrükte bildirmeden gizleyerek geçirip üzerlerinde
yazılı Ģahıslara verilmesi için teslim ettiklerini, paket baĢına 50
dolar aldığını, paketlerde döviz olduğunu bildiğini belirttiği,
Hossein Fathi‟nin Cumhuriyet Savcılığına verdiği dilekçeden de 2
adet paketin Ġ. Murat CümbüĢ‟e verilmek üzere sürücü sanık ġaban
Kırat‟a verildiği dosya içeriğinden anlaĢılmıĢtır.
Karapara “kaynağının meĢru olduğu ispat edilemeyen gelir”
diye düĢünülebilir. 4208 sayılı yasanın 2. maddesinde belirtildiği
üzere karapara anılan yasanın 2/a. maddesinde sayılan fiillerin
iĢlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden
diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil sözü edilen para, evrak,
mal veya gelirlerin birbirine dönüĢtürülmesinden elde edilen her
türlü maddi menfaat ve değer,
Karapara aklama suçu da TCK.nun 296. maddesinde belirtilen
haller haricinde anılan yasanın 2/a. maddesinde sayılan fiillerin
iĢlenmesi suretiyle elde edilen karaparanın elde edenlerce meĢruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edildiği bilinen karaparanın baĢkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması, elde edenlerce veya baĢkaları tarafından kullanılması, kaynak
veya niteliğinin veya zilyet ya da malikinin deðiþtirilmesi, gizlenmesi veya sýnýrötesi harekete tâbi tutulması ve bu hareketin gizlenmesi, yukarıda belirtilen suçların hukuki sonuçlarından failin
kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya yerinin değiĢtirilmesi veya transfer yoluyla aklanması veya karaparanın tespitini
engellemeye yönelik fiilleri ifade eder.
234 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Anılan yasanın 2. maddesinin a. bendinde karaparanın sınırlı
bir tarifi yapılmıĢ, b. bendinde ise belirtilen suçu iĢleyip karaparayı
elde eden Ģahıslarla karaparayı sonradan ele geçiren Ģahısların
fiillerine açıklık getirilmiĢtir. Yasanın getiriliĢ amacı suçun doğurduğu yasa dıĢı gelirlerin yasal kazanca dönüĢtürülmesini engellemeye yöneliktir.
Karapara aklamanın amacı paranın yasadıĢı kaynağını gizlemek olmakla birlikte iĢlem yapanların gerçek kimliklerinin ortaya
çıkmasını da önlemeye yönelik olup karaparanın elde edildiği ülkede dövize çevrilerek kaçak olarak çıkartılıp diğer bir ülkeye nakliye
Ģirketleri vasıtasıyla veya kuryeler tarafından nakli de karaparanın
aklanması iĢleminin ilk aĢamasıdır ve 4208 sayılı yasanın 2. maddesinin b bendinde karaparanın aklanması “bu yolla elde edildiği
bilinen karaparanın baĢkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması,
kaynak veya niteliğinin veya zilyet veya malikinin değiĢtirilmesi,
gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tabi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi.......” olarak tarif edilmiĢ ve yasa koyucu bununla çok
çeĢitli hareketleri düzenlemekle karaparanın aklanması suçunun
her türlü karaparanın aklanması yöntemini kapsamasını sağlamıĢtır.
31.3.1992 günlü 69 sayılı genelge içeriğinde, TPKK Hakkında
32 sayılı kararın 4/a maddesinde yer alan “Türkiye döviz ithali
serbesttir, hiç bir kayda tabi tutulmaz ve menĢei araĢtırılmaz”
hükmünün 20.6.1992 tarihli resmi gazete de yayınlanan 91/1935
sayılı kararla “Türkiye‟ye döviz ithali serbesttir” Ģeklinde dönüĢtürüldüğünden bu hükmün uygulanmasında göz önünde tutulması
gereken esas; Türkiye‟ye giriĢ yapan yerli ve yabancı yolcuların
beraberinde getirdikleri dövizleri beyan etmeleri zorunluluğunun
bulunmaması olup ancak söz konusu yolcuların kendi istekleri
doğrultusunda beraberinde yurda getirdikleri dövizleri beyan etmelerinde veya döviz beyan tutanağı ile deklere etmelerinde de
herhangi bir sakınca bulunmadığı,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 235
6.11.1995 günlü 95/23 sayılı genelgede de, ihracatın finansmanı amacıyla ihracatçı veya bunların adına hareket eden Ģahısların Türkiye‟ye giriĢlerinde beraberlerinde döviz getirmeleri halinde
Bankalarca döviz alıĢının yapılabilmesini temin söz konusu teslimlere iliĢkin getirilerin efektifler içinde bu durum gümrük idarelerinden alacakları bir belge ile kambiyo mercilerine tevsik etmeleri,bu nedenle TPKK. Hakkında 32 sayılı karar hükümlerine göre
yurda giriĢinde, yanında ihracat karĢılığı döviz bulunduğuna iliĢkin
beyanda bulunmak isteyen yolcuların döviz beyan tutanağını doldurup imzalayarak bir suretini idarede bırakmak diğer bir suretini
de ihraç bedeli peĢin dövizlerin veya ihracı gerçekleĢmiĢ eĢyaya
iliĢkin olarak daha sonradan yolcu beraberinde getirilen dövizlerin
tahsilatı sırasında Bankalara vermeleri, Bankaların da ilgili gümrük
idarelerinden teyit ettirdikten sonra döviz alım belgesi düzenleyip
ihracat hesabını kapatmaları gerektiği,
2.2.1996 tarihli 1/M sayılı genelge ise, SSCB yerine kurulan
ülkelere gerçekleĢtirilecek ihracatın bedeli olarak alıĢının yapılması
talep edilen efektiflerde herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın
gümrük idaresince düzenlenen döviz alım belgelerine bu Ģekilde
geldiğinin kaydedileceği hükümleri getirilmiĢtir.
Dosya içindeki Hazine MüsteĢarlığı Banka ve Kambiyo Genel
Müdürlüğünün 17. 12 .1997 günlü yazılarında: Romen mevzuatında,
a) Romanya‟ya yolcu beraberi 1000 ABD Dolarına kadar miktar serbest, 10.000 ABD Dolarına kadar miktar için deklere edilmek kaydı ile efektif giriĢine izin verildiği, 1000 ABD Doları üzerindeki deklarasyonu yapılmayan dövizlerin bankalarca kabul
edilmediği,
Romanya‟dan 5000 ABD Dolarına kadar döviz deklarasyon
yapılmak ya da banka dekontu ibraz edilmek kaydı ile 1000 ABD
Dolarına kadar dövizin serbestçe çıkarılabildiği,
236 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Romen vatandaĢlarının yılda 500 ABD Dolarına kadar dövizi
döviz bürolarından pasaportlarına kaydederek satın alabildikleri,
Beyan için herhangi bir kuruluĢtan izin alınmasının gerekmediği, ülkeye giriĢte deklarasyon yapıldığı, efektiflerin gerek limit
içinde kalmak gerek limit üzerinde beyan edilerek ülkeye giriĢi
yapıldığında yerel resmi paraya dönüĢtürülmesi zorunluluğu bulunmadığı,
b) Ülke de gerçek ve tüzel kiĢilerin ve yerleĢik sayılmayan yabancıların sadece Bankalar vasıtasıyla yurtdıĢına döviz transfer
ettirmeleri mümkün olup, gerçek Romen vatandaĢlarının ise Romen Merkez Bankasından izin almaları gerektiği hususlarının
Kambiyo ve Bankacılık uygulamalarına iliĢkin olarak belirlendiği
görülmüĢtür.
Sanıkların bir kısmı aĢamalarındaki savunmalarında getirilen
dövizlerin yatırım için önceden Türkiye‟den Romanya‟ya değiĢik
Ģahıslarca getirilen ancak yatırımın gerçekleĢmemesi üzerine iade
edilen döviz olduğunu, bir kısım sanıklarında getirilen dövizlerin
ihraç bedeli peĢin dövizler ve ihracı gerçekleĢmiĢ eĢyaya iliĢkin
olarak yurtdıĢındaki ithalatçı firmanın ithal bedelini düĢük gösterdiğinden banka kanalıyla resmi yoldan transfer edemeyip daha
sonradan yolcu beraberinde getirilen döviz olduğunu öne sürmüĢ
iseler de,
TPKK Hakkında 32 sayılı Kararın 13. maddesi ile Hazine ve
DıĢ Ticaret MüsteĢarlığının 91-32/5 sayılı Tebliğine iliĢkin Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bakası‟nın 1-M sayılı genelgesinin 27.maddesi
ve 95/ġB-4, YB-6 sayılı Sermaye Hareketleri Genelgesi uyarınca
Türkiye‟de yerleĢik kiĢilerin, yurtdıĢında veya Türkiye‟de serbest
bölgelerde yatırım yapmak veya ticari faaliyette bulunmak üzere
Ģirket kurmaları, ortaklığa katılmaları ve Ģube açmaları için, 5 Milyon ABD Doları veya eĢiti dövize kadar nakdi sermayeyi Bankalar
veya özel finans kurumları aracılığıyla, daha fazla dövizi ise hazine
MüsteĢarlığından alınacak izin ile ihraç edebilecekleri, 32 sayılı
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 237
kararın 4/f madde fıkrası gereğince de, Türkiye‟de yerleĢik kiĢilerin
5000 ABD Doları veya eĢitini aĢan miktarlardaki efektifi ancak
görünmeyen iĢlemler çerçevesinde bankalar ve özel finans kurumlarından döviz satın aldıklarını tevsik etmek kaydıyla beraberlerinde yurtdıĢına çıkarabilecekleri, bunun yanında 1-M sayılı genelgenin 10/b madde fıkrası ve 96/YB-5 sayılı Genelge uyarınca, ihracat
bedelinin ödemelerin havale veya efektif olarak yurda giriĢinde
deklere edilerek Gümrük idarelerince döviz beyan tutanağı düzenlenmesi, ancak 50.000 ABD Doları veya eĢiti döviz tutarına kadar
efektifler ile Irak, Ġran, Suriye ve dağılan SSCB yerine kurulan ülkelere gerçekleĢtirilecek ihracat bedeli olarak alıĢının yapılması talep
edilen efektiflerde herhangi bir tutarla sınırlı olmaksızın döviz beyan tutanağı aranmayacağı, giriĢte Gümrük Ġdaresince beyana davet edilen sürücü sanık ġaban Kıratçın ise dava konusu dövizleri
deklere etmediği, bunların yanında 91-32/5 sayılı tebliğin 15. Maddesi ve 1/M sayılı genelgenin 9. maddesi gereğince de yapılmıĢ olan
ihracat bedellerinin uluslararası kurallar ile bankacılık teamüllerine ve satıĢ akdine uygun olarak yurda getirilmesi gerektiği gibi bu
hususu savunan sanıkların ihracatçı firma adına hareket eden usulüne uygun bir Ģekilde yetkili kılınmıĢ Ģahıslardan olduklarının da
sübut bulmadığı ve ele geçirilen dövizlerin değiĢik ülkelere ait olduğu cihetle ibraz edilen belgelerin suça konulu dövizlerle ilgili
bulunmadığı, bu nedenlerle de savunmanın hukuki dayanaktan
yoksun ve inandırıcı olmadığı belirlenmiĢtir.
ġu duruma nazaran,
Ġhbarın içeriği, suça konu dövizlerin miktarı ve kaynağının
belli olmaması, değiĢik 16 ülkeye ait bulunması (ABD doları, Alman
Markı, Ġngiliz Sterlini, Ġsveç Frangı, Fransız Frangı, Ġsveç Kronu,
Norveç Kronu, Finlandiya Markası, Ġtalya Lireti, Avusturya ġilini,
Ġspanyol Pesetası, Danimarka Kronu, Hollanda Florini, Belçika
Frangı, Kanada Doları, Yunan Drahmisi gibi) Gümrük Ġdaresince
beyana davet edildiğinde dahi deklere edilmeyip aranmakla gizlenmiĢ vaziyette bulunmakla paranın yasa dıĢı yollardan elde edil-
238 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
diğine iliĢkin Ģüpheli iĢlem halinin bulunduğu ve karaparanın elde
edenlerce meĢruiyet kazandırılması amacıyla gizlenerek sınır ötesi
harekete tabi tutulduğu, bu gaye ile baĢkalarınca iktisap edilerek
yurda sokulmaya çalıĢıldığı, yani karaparanın aklanmak üzere Türkiye‟ye sokulmak istendiği, bu haliyle karapara aklama suçunun
oluĢtuğu gözetilerek sanıkların olaydaki fonksiyonları göz önünde
tutulup ayrı ayrı hukuki durumlarının ve suça iĢtiraklerinin yukarıdaki açıklamalar ıĢığında tayin ve takdiri ile bir karar verilmesi
gerekirken oluĢa, dosya içeriğine ve yasaya uygun olmayan gerçeklerle yazılı Ģekilde hüküm tesisi,
Yasaya aykırı müdahil hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA
10.6.1999 günü oybirliğiyle karar verildi.
(Yargıtay 7. Ceza Dairesi,E.1998/8325,K.1999/7117)
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 239
ALTINCI BÖLÜM
ĠLGĠLĠ MEVZUAT
-IKaraparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı
UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda,
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair
Kanun
Kanun No: 4208
Kabul tarihi : 13.11.1996
(19.11.1996 gün ve 22822 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıĢtır.)
BĠRĠNCĠ KISIM
Karapara Aklanmasının Önlenmesi
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve Kapsam
MADDE 1 - Bu Kanunun amacı, karapara aklanmasının önlenmesi konusunda uygulanacak esasları belirlemektir.
240 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Tanımlar
MADDE 2 - Bu Kanunda geçen;
a) Karapara :
1. 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanundaki,
2. 6136 sayılı AteĢli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanundaki
3. 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanundaki,
4. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanundaki,
5. (4369 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (o) fıkrası ile değiĢen bent) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin
(b) fıkrasındaki,
6. 765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki Devletin ġahsiyetine
KarĢı ĠĢlenen Cürümler ve aynı Kanunun 179, 192, 264, 316, 317,
318, 319, 322, 325, 332, 333, 335, 339, 341, 342, 345, 350, 403,
404, 406, 435, 436, 495, 496, 497, 498, 499, 500, 504 ve 506'ncı
maddelerindeki,
fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine
geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para
biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen
para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüĢtürülmesinden elde
edilen her türlü maddi menfaat ve değeri,
b) Karapara Aklama Suçu : Türk Ceza Kanununun 296 ncı
maddesinde belirtilen haller haricinde, bu maddenin (a) bendinde
sayılan fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen karaparanın elde
edenlerce meĢruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu
yolla elde edildiği bilinen karaparanın baĢkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması; elde edenlerce veya baĢkaları tarafından kullanılması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da malikinin değiĢti-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 241
rilmesi, gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tabi tutulması veya bu
hareketin gizlenmesi, yukarıda belirtilen suçların hukuki sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya
yerinin değiĢtirilmesi veya transfer yoluyla aklanması veya
karaparanın tespitini engellemeye yönelik fiilleri,
c) Kontrollü Teslimat : Suç faillerinin belirlenmesi, her
türlü delilin tespiti, toplanması, kaçak veya kaçak olmasından Ģüphe edilen mal veya fonların müsaderesi amacıyla, yurt içinde dağıtılacak veya yurt dıĢından Türkiye'ye getirilerek dağıtılacak veya
Türkiye'de hazırlanarak yurtdıĢına götürülecek veya Türkiye'den
transit geçecek, uyuĢturucu ve psikotrop maddeler, 1988 tarihli
UyuĢturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ
Milletler SözleĢmesinin Eki I ve II Numaralı Tablolar ile bu Tablo
değiĢikliklerinde yer alan maddelerin ve bunlara bağlı fonlar veya
karapara veya karaparaya kaynaklık edecek diğer her türlü kaçak
veya kaçak olmasından Ģüphe edilen eĢyanın yetkili makamların
bilgisi ve denetimi altında nakillerini,
d) BaĢkanlık : Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığını,
e) Koordinasyon Kurulu : Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunu.
ifade eder.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
Görev, Yetki ve Sorumluluklar
Mali Suçları AraĢtırma Kurulunun Görev ve Yetkileri
MADDE 3- Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı, doğrudan Maliye Bakanına bağlı olarak çalıĢır. BaĢkanlığın görevleri
Ģunlardır :
1. Karapara aklanmasının önlenmesine yönelik çalıĢmalar
yapmak, bu konuda alınması gereken önlemleri almak,
242 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
2. Karapara ile ilgili olarak ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluĢlarla görüĢ ve bilgi alıĢ veriĢinde bulunmak, inceleme ve araĢtırmalar yapmak,
3. Karapara aklanmasına iliĢkin iĢlemlerle ilgili her türlü bilgi
ve belgeyi kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢilerden
istemek,
4. Cumhuriyet savcıları veya cumhuriyet savcıları adına zabıta
makamlarınca intikal ettirilen konuları incelemek ve bu makamların karaparanın aklanması suçunun tespitine iliĢkin taleplerini
yerine getirmek,
5. Karaparanın aklanması suçunun iĢlenip iĢlenmediği konusunda ön inceleme yapmak ve suçun iĢlendiğine dair ciddi emarelerin varlığı halinde zabıta makamları ile iĢbirliği yaparak, bu Kanuna ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun zapt ve aramaya
iliĢkin hükümlerine göre iĢlem yapılmasını istemek,
6. Ön incelemeye iliĢkin iĢlemler hakkında Cumhuriyet Savcılığına bilgi vermek,
7. AraĢtırma ve incelemeler sırasında karaparanın aklanmasına yönelik ciddi bulgu ve emarelerin varlığının tespiti halinde, ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu Cumhuriyet
Savcılığına intikal ettirmek,
8. Karapara aklanması suçunun iĢlendiğine dair bilgi ve belgeleri Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirmek,
9. Karapara aklanması suçlarının tespit ve önlenmesi için alınacak tedbirlerle, bankalara ve diğer mali kurumlara ve ilgili gerçek
ve tüzel kiĢilere müĢterilerinin kimliklerini tespit zorunluluğu getirilmesi hususlarında Bakanlar Kurulunca karar alınmak üzere teklifte bulunmak ve yapılan iĢlemler hakkında Hazine MüsteĢarlığına
bilgi vermek,
10. Karapara aklanması suçlarına iliĢkin istatistik ve diğer bilgileri toplamak, değerlendirmek ve bu bilgileri Türkiye'nin taraf
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 243
olduğu ikili ve çok taraflı anlaĢmalar çerçevesinde ilgili taraf ve
mercilere bildirmek,
11. BaĢkanlığın çalıĢma esas ve usulleri ile kimlik tespiti ve
karapara aklanması suçunun tespiti ve önlenmesine iliĢkin Bakanlar Kurulu Kararlarının uygulanması hususunda ve bu Kanunun
uygulanmasına dair hususlarda gerekli düzenlemeleri yapmak.
BaĢkanlık, karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelenmesi görevlerini Maliye MüfettiĢleri, Hesap Uzmanları, Gelirler
Kontrolörleri, Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri
ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları vasıtası ile yerine getirir.
Görevlendirilecek Maliye MüfettiĢleri, Hesap Uzmanları, Bankalar
Yeminli Murakıpları, Gelirler Kontrolörleri, Hazine Kontrolörleri
ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları BaĢkanın talebi üzerine
ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları Bakanın
onayı ile belirlenir.
BaĢkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek Maliye MüfettiĢleri, Hesap Uzmanları, Bankalar Yeminli Murakıpları, Gelirler
Kontrolörleri, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye Piyasası Kurulu
Uzmanları görevlendirme konusuna giren hususlarda bilgi ve belge
istemeye, araĢtırma ve inceleme yapmaya, uygulamayı takip ve
denetlemeye, bu maksatla her türlü evrakın tetkikine yetkilidir.
Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunun Görev
ve Yetkileri
MADDE 4 - Koordinasyon Kurulu; Maliye MüsteĢarının baĢkanlığında, Maliye TeftiĢ Kurulu, Maliye Hesap Uzmanları Kurulu,
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu, Hazine MüsteĢarlığı Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu, Hazine Kontrolörleri Kurulu ve Sermaye
Piyasası Kurulu BaĢkanları ile Gelirler Genel Müdürü, Banka ve
Kambiyo Genel Müdürü, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü, DıĢiĢleri Bakanlığı Ortadoğu, Afrika ve Uluslararası Siyasi KuruluĢlar Genel Müdürü ve ĠçiĢleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdür-
244 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
lüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire BaĢkanından
meydana gelir. Koordinasyon Kuruluna gerektiğinde BaĢhukuk
MüĢaviri ve Muhakemat Genel Müdürü, Gümrük MüsteĢarlığı TeftiĢ Kurulu BaĢkanı, ĠçiĢleri Bakanlığı Kaçakçılık Ġstihbarat Harekat
ve Bilgi Toplama Dairesi BaĢkanı ile BaĢbakanlık, Sağlık Bakanlığı
ve T.C. Merkez Bankasından en az genel müdür düzeyinde birer
temsilci üye sıfatıyla katılmak üzere davet olunur. Kurul, gerek
duyduğunda diğer kamu kurum ve kuruluĢlarından da temsilci
çağırabilir.
Koordinasyon Kurulu, karapara aklanmasının önlenmesine
yönelik çalıĢmalarda Mali Suçları AraĢtırma Kurulunun yürüteceği
faaliyetleri ilgili kurum ve kuruluĢlarla birlikte koordine etmek,
uygulamaya iliĢkin politikaları tespit etmek, mevzuat düzenleme ve
tekliflerini değerlendirmekle görevlidir.
Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü
MADDE 5 - Kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢiler, BaĢkanlık ile bu Kanunun 3'üncü maddesinde belirtilen diğer
yetkililerce istenilecek bilgi ve belgeleri vermek ve gerekli kolaylığı
sağlamakla yükümlüdürler.
Kurul ve diğer yetkililerce kendilerinden bilgi ve belge istenilen gerçek ve tüzel kiĢiler, savunma hakkına iliĢkin hükümler saklı
kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek
bilgi ve belge vermekten imtina edemezler.
Sır Saklama Yükümlülüğü
MADDE 6 - AĢağıda yazılı kimseler, görevleri dolayısıyla kiĢilerin ve bu kiĢilerle ilgili kimselerin Ģahıslarına, muamele ve hesap
durumlarına, iĢlerine, iĢletmelerine, servetlerine veya mesleklerine
iliĢkin olarak öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 245
diğer hususları ifĢa edemezler ve kendilerinin veya üçüncü Ģahısların yararına kullanamazlar.
a) Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı, BaĢkan Yardımcıları, Mali Suçları AraĢtırma Uzman ve uzman yardımcıları ile kurul
hizmetinde çalıĢan görevliler,
b) Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu BaĢkan ve
üyeleri,
c) Bu Kanun hükümleri uyarınca yetki kullanan diğer kamu
görevlileri,
d) Karaparanın aklanması iĢlemleri ile ilgili olarak bilgilerine
ve ihtisaslarına baĢvurulan gerçek ve tüzel kiĢiler,
e) Karaparanın aklanması iĢlemleri ile ilgili olarak bilirkiĢilik
görevi ifa edenler.
Bu yükümlülük, yukarıda yazılı kimseler bu görevlerinden ayrılsalar dahi devam eder.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ceza ve Usul Hükümleri
Karapara Aklanması Suçunda Ceza
MADDE 7 - Karapara aklama suçu fiillerini iĢleyenler iki seneden beĢ seneye kadar hapis ve aklanan karaparanın bir katı ağır
para cezasıyla cezalandırılır ve nemaları da dahil olmak üzere
karapara kapsamındaki mal ve değerler i1e bunların ele geçirilememesi halinde bunlara tekabül eden mal varlığının müsaderesine
de hükmolunur.
Karapara, terör suçlarından veya Türkiye'ye ithali veya Türkiye'den ihracı kanunla yasaklanmıĢ herhangi bir madde ve eĢya
kaçakçılığından elde edilmiĢ veya suç yukarıda belirtilen terör suç-
246 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
larına kaynak sağlamak amacıyla iĢlenmiĢ ise birinci fıkra hükmüne göre faile verilecek hapis cezası dört seneden az olamaz,
Suçun;
a) Karaparanın aklanması maksadıyla teĢekkül vücuda getirenler ile idare edenler veya teĢekküle mensup olanlar tarafından,
b) Görevi sebebiyle memur ve kamu görevlileri ile 3182 sayılı
Bankalar Kanununa*, 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununa,
3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanuna, 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununa, Ödünç Para Verme ĠĢleri ile Özel Finans Kurumlarının Kurulması, Faaliyetleri ve Tasfiyelerine ĠliĢkin Esas ve
Usulleri düzenleyen mevzuata göre faaliyet gösteren kurumlarda
çalıĢanlar tarafından,
c) ġiddet veya tehditle veya silah kullanarak,iĢlenmesi halinde
hükmolunacak cezalar,
ayrıca bir misli artırılır.
Bu suçların tüzel kiĢilik bünyesinde iĢlenmesi halinde, üçüncü
fıkranın (a) bendi hükmünün uygulanamadığı durumlarda, fiili
gerçekleĢtiren yöneticiler hakkında da aynı cezalara hükmolunmakla birlikte, tüzel kiĢiler de beĢyüzmilyon liradan beĢmilyar liraya kadar para cezası ile cezalandırılır.
Karapara aklama suçunun, usul veya füruu veya karı-koca veya kardeĢlerden biri tarafından karaparanın kaynaklandığı suçları
gizlemek amacıyla iĢlenmesi halinde bu ceza, yarısından üçte ikisine kadar indirilir.
ZamanaĢımı
MADDE 8- Karapara aklama suçlarının kovuĢturulmasında
zamanaĢımı süresi on yıldır.
Dava açılması zamanaĢımını keser.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 247
Tedbir Konulması
MADDE 9- Karaparanın aklanmasına yönelik ciddi emarelerin varlığı halinde, bankalar ve banka dıĢı mali kurumlar ile diğer
gerçek ve tüzel kiĢiler nezdindeki kiralık kasa mevcutları da dahil
olmak üzere hak ve alacakların dondurulmasına, tasarruf yetkisinin
tamamen veya kısmen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve
diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına
ve hak ve alacaklar üzerine diğer tedbirlerin konulmasına hazırlık
tahkikatı sırasında sulh ceza hâkimi; yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar verilebilir.
Tedbire iliĢkin talepler, evrak üzerinden yapılacak inceleme
sonucu derhal ve nihayet 24 saat içerisinde sonuçlandırılır.
Gecikmesinde sakınca görülen hallerde cumhuriyet savcıları
da hak ve alacakların dondurulmasına karar verebilir. Cumhuriyet
savcılığı bu kararı en geç 24 saat içinde sulh ceza hakimine bildirir.
Hakim en geç 24 saat içinde onaylanıp onaylanmamasına karar
verir, onaylanmama halinde, cumhuriyet savcılığının kararı hükümsüz kalır.
Kontrollü Teslimatın ġartları
MADDE 10- Kontrollü teslimatın uygulanabilmesi için;
a) Kontrollü teslimat kapsamına giren kaçakçılık faaliyetinin
çok ciddi organize edilmiĢ olması,
b) Organizatörlerin, sermayedarların ve Ģebeke elemanlarının
ortaya çıkarılması ve bunlar hakkında bütün delillerin tespiti için
baĢka bir imkan bulunmaması,
c) Mal veya fonların gideceği son yere kadar herhangi bir boĢluğa meydan vermeyecek Ģekilde denetimin sağlanabilmesi,
d) Kontrollü teslimat uygulamaya yeterli zamanın bulunması,
248 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
e) Türkiye'de hazırlanarak yurtdıĢına götürülecek veya transit
geçecek
her türlü kaçak mal veya fonlar için ayrıca;
1. Kontrollü teslimat yönteminin boĢluksuz iĢleyeceği ve failler
hakkında kovuĢturma ve soruĢturma açılacağının talep eden Devlet
tarafından garanti edilmesi,
2. Kontrollü teslimat uygulamasının sona erdiği, Türk vatandaĢlarının yakalandığı ülke devleti tarafından Türk vatandaĢları ile
kontrollü teslimata konu mal veya fonlar ile bunların naklinde kullanılan araçlar ile karaparanın iadesi hususunun taahhüt edilmiĢ
olması,
zorunludur.
Kontrollü Teslimat Kararı ve Usulleri
MADDE 11- Kontrollü teslimata, 10 uncu maddede belirtilen
Ģartların varlığı halinde, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından karar verilir.
Ġzleme ve gözleme iĢleminin tehlikeye düĢmesi veya kontrollü
teslimat uygulamasına devam edilmesi halinde, delillerin kaybolması veya sanıkların elden kaçırılma ihtimalinin ortaya çıkması
durumunda, karar gerekmeksizin kontrollü teslimat uygulamasına
derhal son verilir.
Kontrollü teslimat uygulamasında yetki, kontrollü teslimat
uygulamasına son verilen yer mahkemesine aittir. Kontrollü teslimat uygulaması Türk mahkemelerinin yargı yetkisini ortadan kaldırmaz.
Yükümlülüklere Aykırı DavranıĢ
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 249
MADDE 12 - Bu kanunun 6 ncı maddesinde sayılan kiĢiler,
gizli kalması lazım gelen hususları ifĢa etmeleri halinde, bir seneden üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Bu sırların
maddi menfaat karĢılığında ifĢa edildiğinin belirlenmesi halinde,
elde edilen menfaat ve nemaları da müsadere olunur.
BaĢkanlık ve diğer yetkililerin istediği bilgi ve belgeleri vermeyenler, belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti yapmayanlar
ve kimlik tespitine iliĢkin belgeleri beĢ sene süreyle saklamayanlar,
karaparanın aklanması suçunun tespiti ve önlenmesine iliĢkin diğer Bakanlar Kurulu Kararları ile bunların uygulanmasına dair
tebliğlere aykırı davrananlar altı aydan bir seneye kadar hapis ve
onikimilyon liradan yüzyirmimilyon liraya kadar ağır para cezası
ile
cezalandırılır.
Yetkili Mahkeme
MADDE 13- Karaparanın aklanması suçuna iliĢkin talepler,
3005 sayılı MeĢhut Suçların Muhakeme Usulü Hakkında Kanun
hükümleri çerçevesinde, karaparanın bulunduğu yer mahkemesince karara bağlanır.
Yabancı ülkelerin 7 nci maddeye uygun müsadere talepleri ve
karaparanın kontrollü teslimatı hakkında karar vermeye Ankara
Sulh Ceza Mahkemesi yetkilidir.
Müsadere kararı için talebin, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu anlaĢmalara uygun Ģekilde yapılması gerekir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ÇeĢitli Hükümler
Ek Ödemeler
MADDE 14- Koordinasyon Kurulunun baĢkan ve üyelerine
her toplantı için (2 000) gösterge rakamının memur aylık katsayı-
250 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
sıyla çarpımı sonucunda bulunan miktar üzerinden toplantı ücreti
ödenir.
Karapara aklanmasının önlenmesine yönelik olarak Mali Suçları AraĢtırma Kurulunda,
a) AraĢtırma ve inceleme görevlerinde çalıĢan denetim elemanlarına (10 000),
b) Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı ve Yardımcılarına
(5 000),
c) Veri toplama, izleme ve değerlendirme iĢlerinde çalıĢan
uzmanlara (4000), uzman yardımcılarına (3 000),
d) Yönetim ve büro hizmetlerinde çalıĢan personele (2 000)
Gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucunda bulunan miktarı geçmemek üzere bakan onayı ile aylık ek
ücret ödenir.
Görevlendirmelerde otuz günden kısa süreler için kıst hesaplama yapılır.
Bu ödemeler damga vergisi hariç hiçbir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaz.
Yönetmelikler
MADDE 15 - Bu kanunun uygulanmasına iliĢkin olarak bilgi
verme, kimlik tespiti, araĢtırma ve inceleme yöntemleri, Ģüpheli
iĢlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesine dair
gerekli düzenlemelerin yapılması; Koordinasyon Kurulunun yönetim, toplanma ve çalıĢma esas ve usulleri, toplantı ve karar nisabına iliĢkin hususlar, Bakanlar Kurulunca bu Kanunun yayım tarihini
izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
Kontrollü teslimat uygulama esas ve usulleri, Adalet ve Maliye
Bakanlıkları ile Hazine ve Gümrük MüsteĢarlıklarının bağlı olduğu
Bakanlıkların görüĢleri alınarak ĠçiĢleri Bakanlığınca çıkarılacak
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 251
bir yönetmelikte gösterilir. Bu yönetmelik çerçevesinde yapılacak
kontrollü teslimat iĢlemleri ĠçiĢleri Bakanlığınca yürütülür.
Mali Suçları AraĢtırma uzman ve yardımcılarının göreve alınmaları, meslekte yükselmeleri ve çalıĢma esas ve usulleri Maliye
Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
252 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ĠKĠNCĠ KISIM
Diğer Kanunlarda DeğiĢtirilen Hükümler
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında
Kanuna Eklenen Hüküm
MADDE 16- 2313 sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanuna aĢağıdaki ek madde eklenmiĢtir.
UyuĢturucu ve Psikotrop Madde Üretim ve Dağıtımının
Önlenmesi
EK MADDE 1 - 1988 tarihli UyuĢturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesine Ek I ve II
Numaralı Tablolar ile bu tabloların değiĢikliklerinde yer alan maddelerin imali, ithali ve ihracı, nakli, bulundurulması, alımı ve satımı
Sağlık Bakanlığının iznine bağlıdır.
Yukarıdaki fıkraya göre izin verilirken ilgili kuruluĢlardan görüĢ alınması ve izin verme esas ve usullerinin Sağlık Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikte gösterilmesi gerekir.
Birinci fıkrada belirtilen maddelerden herhangi birini izinsiz
imal, ithal ve ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar, alanlar veya satanlar, eylemleri daha ağır bir cezayı gerektiren suçu
oluĢturmadığı takdirde, üçyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar
ağır para cezası ile cezalandırılır ve bu maddelerin müsaderesine
de hükmolunur.
Üçüncü fıkrada belirtilen suçların, uyuĢturucu veya psikotrop
maddelerin imalatında kullanılmak amacıyla veya kullanılacağını
bilerek iĢlenmesi halinde faile, eylemleri daha ağır bir cezayı gerek-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 253
tiren suçu oluĢturmadığı takdirde, iki seneden dört seneye kadar
ağır hapis cezası verilir. UyuĢturucu ve psikotrop maddelerin imalinde kullanmak amacıyla veya kullanılacağını bilerek gerekli teçhizat ve sair malzemeyi imal, ithal ve ihraç edenler, nakledenler veya
bulunduranlar, alanlar veya satanlar hakkında da aynı cezaya
hükmolunur.
3298 sayılı UyuĢturucu Maddelerle Ġlgili Kanun hükümleri
saklıdır.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Eklenen ve
DeğiĢtirilen Hükümler
MADDE 17- 178 sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2'nci maddesine
aĢağıdaki (r) bendi eklenmiĢtir.
r) Karapara aklanmasının önlenmesi konusunda gerekli araĢtırma ve incelemeleri yapmak ve bu konuya iliĢkin uygulanacak
esas ve usulleri belirlemek.
MADDE 18- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8
inci maddesinin 2.7.1993 tarihli ve 484 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile mülga (f) bendi aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir.
f) Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı
MADDE 19- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
2.7.1993 tarihli ve 484 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
mülga 14 üncü maddesi aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir.
254 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Mali Suçları AraĢtırma Kurulunun Görevleri
MADDE 14- Mali Suçları AraĢtırma Kurulu, Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinde
sayılan görevler ile çeĢitli kanunlarla kendisine verilen görevleri
yerine getirir.
MADDE 20- 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin,
207 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesiyle
kaldırılan Tarife Politikası Yüksek Kuruluna iliĢkin 33 üncü maddesi bölüm baĢlığı ile birlikte aĢağıdaki Ģekilde yeniden düzenlenmiĢtir.
BEġĠNCĠ BÖLÜM
Sürekli Kurul
Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu
MADDE 33- Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu,
Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 4 üncü
maddesinde belirtilen Ģekilde oluĢturulur ve aynı maddede verilen
görevleri yerine getirir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Yapılan DeğiĢiklikler
MADDE 21 - 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” baĢlıklı bölümünün
(A) bendinin 11'inci fıkrasına “Devlet Bütçe Uzman Yardımcıları”
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 255
ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzman
Yardımcıları” ibaresi “Devlet Bütçe Uzmanlığına” ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzmanlığına” ibaresi,
b) 213 üncü maddesinden sonra gelen ek maddenin (II) nci
bölümünün (A) bendinin (i) fıkrasına “Devlet Bütçe Uzmanları”
ibaresinden sonra gelmek üzere
“Mali Suçları AraĢtırma Uzmanları” ibaresi,
c) Ekli I sayılı ek gösterge cetvelinin “1-Genel Ġdare Hizmetleri
Sınıfı” bölümünün (h) fıkrasına “Devlet Bütçe Uzmanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Uzmanları”
ibaresi,
d) Ekli II sayılı ek gösterge cetvelinin “1-BaĢbakanlık ve Bakanlıklarda” bölümüne “Milli Kütüphane BaĢkanı” ibaresinden
sonra gelmek üzere “Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkan Yardımcısı” ibaresi,
e) Ekli IV sayılı makam tazminatı cetvelinin 5 inci sırasının
(d) bendine “Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkan Yardımcıları”
ibaresi,
eklenmiĢtir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Geçici Maddeler, Yürürlük, Yürütme
GEÇĠCĠ MADDE 1- Ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kadrolar
ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki I
sayılı cetvele Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı bölümü
olarak eklenmiĢtir.
GEÇĠCĠ MADDE 2- (4369 Sayılı Kanunun 85. maddesinin
Geçici 4/b maddesiyle değiĢen Ģekli) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte Maliye Bakanlığının 657 sayılı Kanunun 213 üncü madde-
256 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
sinden sonra gelen ek maddenin ikinci bölümünün (A) bendinde
sayılan uzman ve denetmen kadrolarında en az beĢ yıl görev yapmıĢ olanlar, Bakan onayı ile oluĢturulacak sınav kurulu tarafından
yapılacak sınavda baĢarılı olmak kaydıyla 31.12.1998 tarihine kadar
Mali Suçları AraĢtırma Uzmanı olarak atanabilirler.
MADDE 22- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 23- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
MALĠYE BAKANLIĞI
(I) SAYILI CETVEL
Sınıfı
Ünvanı
Serbest
Kadro
Derece
Kadro
Adedi
Tutulan
Kadro
Toplam
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı
1
1
--
1
GĠH
BaĢkan Yardımcısı
1
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
1
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
2
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
3
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
4
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
5
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
6
4
--
4
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd.
9
6
--
6
GĠH
ġube Müdürü
1
2
--
2
GĠH
ġube Müdürü
3
1
--
1
GĠH
Çözümleyici
4
1
--
1
GĠH
Çözümleyici
5
2
--
2
GĠH
Çözümleyici
6
2
--
2
GĠH
Programcı
4
1
--
1
GĠH
Programcı
5
2
--
2
GĠH
Bilgisayar ĠĢletmeni
9
1
--
1
GĠH
Bilgisayar ĠĢletmeni
10
1
--
1
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 257
GĠH
V.H.K.Ġ
10
5
--
5
GĠH
V.H.K.Ġ
11
2
--
2
GĠH
V.H.K.Ġ
12
2
--
2
GĠH
Memur
5
2
--
2
GĠH
Memur
6
3
--
3
GĠH
Memur
9
2
--
2
GĠH
Memur
12
2
--
2
Toplam
60
MALĠYE BAKANLIĞI
(I) SAYILI CETVEL
(II) (HAZĠRAN 2000 itibariyle)
Sınıfı
Ünvanı
Serbest Kadro Tutulan Toplam
Kadro Adedi Kadro
Derece
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanı
1
1
--
1
GĠH
BaĢkan Yardımcısı
1
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
1
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
2
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
3
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
4
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
5
2
--
2
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
6
2
--
2
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı
7
9
--
9
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd.
7
3
--
3
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd.
8
6
--
6
GĠH
Mali Suçları AraĢtırma Kurulu Uzmanı Yrd.
9
16
--
16
GĠH
ġube Müdürü
1
3
--
3
GĠH
Mütercim
1
2
--
2
GĠH
Mütercim
2
1
--
1
258 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
GĠH
ġef
6
1
--
1
THS
Mühendis
1
1
--
1
GĠH
Çözümleyici
4
1
--
1
GĠH
Çözümleyici
6
4
--
4
GĠH
Programcı
4
1
--
1
GĠH
Programcı
6
2
--
2
GĠH
Bilgisayar ĠĢletmeni
5
1
--
1
GĠH
Bilgisayar ĠĢletmeni
6
1
--
1
GĠH
Bilgisayar ĠĢletmeni
9
1
--
1
GĠH
Bilgisayar ĠĢletmeni
10
1
--
1
GĠH
V.H.K.Ġ
3
2
--
2
GĠH
V.H.K.Ġ
7
1
--
1
GĠH
V.H.K.Ġ
8
1
--
1
GĠH
V.H.K.Ġ
10
2
--
2
GĠH
V.H.K.Ġ
11
2
--
2
GĠH
V.H.K.Ġ
12
1
--
1
GĠH
Memur
5
4
--
4
GĠH
Memur
6
3
--
3
GĠH
Memur
7
1
--
1
GĠH
Memur
8
2
--
2
GĠH
Memur
9
2
---
2
TOPLAM
65
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 259
-IIKaraparanın
Aklanmasının
Önlenmesine
Dair
4208 Sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelik
(2.7.1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de YayınlanmıĢtır.)
BĠRĠNCĠ KISIM
Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Olarak
Kimlik Tespiti, Bilgi Verme, ġüpheli ĠĢlemler ve Aklamaya Konu Menfaat ve Değerlerin Belirlenmesi
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
Madde 1- 4208 sayılı Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak;
kimlik tespiti, bilgi verme, Ģüpheli iĢlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesi ile araĢtırma ve inceleme yöntemlerine iliĢkin usul ve esaslar bu yönetmelikle düzenlenmiĢtir.
Hukuki dayanak
Madde 2 - Bu Yönetmelik, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair
Kanunun 15'inci maddesine dayanılarak hazırlanmıĢtır.
Tanımlar
Madde 3 - Bu Yönetmelikte geçen;
Bakanlık : Maliye Bakanlığını,
260 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
BaĢkanlık : Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığını,
BaĢkan : Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanını,
Koordinasyon Kurulu : Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulunu,
Ġnceleme Elemanları : BaĢkanlığın talebi üzerine görevlendirilen maliye müfettiĢleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, bankalar yeminli murakıpları, hazine kontrolörleri ve sermaye
piyasası kurulu uzmanlarını,
Uzman : Mali suçları araĢtırma uzmanı ve uzman yardımcılarını,
Kanun : 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 Sayılı UyuĢturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanunu,
Banka : Türkiye'de kurulan bankalar ile yabancı ülkelerde
kurulmuĢ olan bankaların Türkiye'deki Ģubelerini,
Yükümlü :
a) Bankaları,
b) Özel finans kurumlarını,
c) Bankalar dıĢında asli faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan
kurumları,
d) Ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki
ikrazatçılar, finansman ve faktoring Ģirketlerini,
e) 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta
ve reasürans Ģirketlerini,
f) Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ.'ni,
g) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketlerini,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 261
h) Yatırım fonlarını,
i) Yatırım ortaklıklarını,
j) Kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢlarını,
k) Kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım-satımını yapanları,
l) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseleri,
m) Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve
kargo Ģirketlerini,
n) Finansal kiralama Ģirketlerini,
o) Ticaret amacıyla gayrimenkul alım satımı ile uğraĢanlar veya buna aracılık edenleri,
p) Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanları,
r) ĠĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraĢanları,
s) Tarihi eser, antika, sanat eseri koleksiyoncuları ve alım satımı ile uğraĢanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanları,
t) Spor kulüplerini,
Karapara Aklama Suçu : Kanunun 2 nci maddesinin (b)
bendinde tarif edilen suçu, ifade eder.
262 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
Kimlik Tespitine ĠliĢkin Esaslar
Kimlik tespiti zorunluluğu
Madde 4- (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin
1.maddesi ile değiĢen Ģekli)
Yükümlüler ve bunların Türkiye'deki Ģube, acente, temsilci ve
ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri; taraf oldukları veya aracılık ettikleri toplam tutarı 2 milyar Türk Lirası veya muadili dövizi
aĢan her türlü alım-satım, havale, ödeme, saklama, takas, trampa,
borç alma, borç verme, borcun nakli, alacağın temliki, kiralama,
kiraya verme, mevduat, kar-zarara katılma veya cari hesaplardan
para çekme veya yatırma, çek ve senet tahsili ve sermaye piyasası
iĢlemleri ile benzeri iĢlemlerde, bu iĢlemleri yapmadan önce müĢterilerinin ve adlarına hareket edenlerin kimliklerini tespit etmek
ve usulü dairesinde son iĢlem tarihini takip eden takvim yılı baĢından itibaren beĢ yıl süre ile muhafaza etmek zorundadırlar.
Sigortalama, finansal kiralama ve kiralık kasa hizmetleri ile
mevduat hesabı, kar-zarara katılma hesabı, cari hesap, repo veya
benzeri hesap açma iĢlemleri yapılmadan önce herhangi bir parasal
sınır olmaksızın kimlik tespiti yapılır.
Merkezi Türkiye'de bulunan yükümlülerin yurtdıĢındaki Ģube
ve acenteleri de, yurtiçinden yurtdıĢına, yurtdıĢından yurtiçine
yapılan transferler dahil Türkiye ile yapılan iĢlemler açısından,
ülkeler itibarıyla, BaĢkanlıkça, bu madde hükümlerine tabi tutulabilirler.
Bu maddenin uygulanması bakımından 3 üncü maddedekilere
ek olarak Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü ve Türkiye Jokey
Kulübü de yükümlü sayılırlar.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 263
Merkezi Türkiye'de bulunan yükümlülerin yurtdıĢındaki Ģube
ve acenteleri de, faaliyet gösterdikleri ülke mevzuatında bu Yönetmelik hükümlerine uyulmasına engel bir hüküm yoksa, birinci fıkra
hükümlerine tabidir.
Ġstisna ve muafiyetler
Madde 5 - Yükümlülerin; genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri, kanunla kurulan kamu kurumu
niteliğindeki kuruluĢlarla yapacakları iĢlemler ile bankalar ve özel
finans kurumlarının kendi aralarında yapacakları iĢlemlerde kimlik
tespiti zorunluluğu yoktur.
Kimlik tespit usulü
Madde 6 - (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin
2.maddesi ile değiĢen Ģekli) Kimlik tespiti; bu maddede sayılan
belgelerin aslının veya noterce onaylanmıĢ suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya iĢlemle ilgili evrakın
arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılır. Tespit sırasında
iĢlemi yapan gerçek kiĢinin beyan ettiği adres de kaydedilir.
Kimlik tespitinde kullanılacak belgeler aĢağıda sayılmıĢtır:
a) Türk uyruklu gerçek kiĢiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport,
b) Yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için kendi ülke pasaportu veya ikamet tezkeresi,
264 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
c) Ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler için tescile dair belgelerin
bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili
olduğuna dair belge ve imza sirküleri,
d) Vakıflar için Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile
iliĢkin belgeler,
e) Dernekler için il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler,
f) Tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküller için idare etmeye yetkili
olunduğuna iliĢkin karar.
Ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler, dernekler, vakıflar ve tüzel
kiĢiliği olmayan teĢekküller adına yapılan iĢlemlerde iĢlemi yapan
gerçek kiĢinin kimliği de tespit edilir. ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek
kiĢi, tüzel kiĢi veya tüzel kiĢiliği olmayan teĢekküller adına yapılması halinde, adına hareket edilenlerin de kimliği tespit edilir.
Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır.
BaĢkanlık kimlik tespiti zorunluluğuna iliĢkin usul ve esaslar
ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkilidir.
Ticaret siciline kayıtlı olan tüzel kiĢilerde ise, tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile
yetkili olduğuna dair belge ve imza sirküleri aranır. Vakıflar için
Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan sicile, dernekler için il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin
belgelerin ibraz edilmesi gerekir.
Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri
kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 265
Kimlik tespiti zorunluluğuna iliĢkin usul ve esasları belirlemeye BaĢkanlık yetkilidir.
(31.12.1997 tarih ve 23217 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin değiĢik 6.maddesi)
Madde 6: Kimlik tespiti, Türk uyruklu gerçek kiĢiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport; yabancı uyruklu
gerçek kiĢiler için kendi ülke pasaportu veya ikamet tezkeresi; ticaret siciline kayıtlı tüzel kiĢiler için tescile dair belgelerin bir örneği
ile tüzel kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna
dair belge ve imza sirküleri; vakıflar için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde tutulan sicile; dernekler için il emniyet müdürlüklerinde
tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler; tüzel kiĢiliği
olmayan teĢekküllerde ise idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin
karar yanında iĢlemi yapan gerçek kiĢinin kimliği veya bunların
noterce onaylanmıĢ suretlerinin ibrazı sonrası, okunabilir fotokopisinin alınması veya iĢlemle ilgili evrakın arkasına kimlikte yer alan
bilgilerin kaydı suretiyle yapılır. ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi
adına yapılması halinde, adına hareket edilen kiĢinin de kimliği
tespit edilir.
Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri
kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır.
BaĢkanlık kimlik tespiti zorunluluğuna iliĢkin usul ve esaslar
ile kimlik tespitine esas belge nevini belirlemeye yetkilidir.
266 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Bilgi Vermeye ĠliĢkin Esaslar
Bilgi ve belge verme yükümlülüğü
Madde 7- Kamu kurum ve kuruluĢları ile gerçek ve tüzel kiĢiler, BaĢkanlık ve inceleme elemanları tarafından istenilecek bilgi ve
belgeleri vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdürler.
BaĢkanlık ve inceleme elemanlarınca kendilerinden bilgi ve
belge istenilen gerçek ve tüzel kiĢiler, savunma hakkına iliĢkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri
ileri sürerek bilgi ve belge vermekten imtina edemezler.
Bilgi sözle veya yazıyla istenir. Sözle istenen bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit edilir ve cevap vermeleri için kendilerine yedi günden az olmamak üzere uygun bir mühlet verilir.
Devamlı bilgi verme yükümlülüğü
Madde 8- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) BaĢkanlık, yükümlülerden taraf oldukları veya aracılık
ettikleri, Bakanlıkça belirlenecek iĢlemlere iliĢkin bilgileri devamlı
olarak isteyebilir.
Bakanlık devamlı olarak istenecek bilgileri, parasal sınırlar,
yükümlü grupları, uygulama tarihi, Ģekil, usul ve esaslar itibariyle
belirlemeye, bu bilgilerin yükümlüler nezdinde tutulmasını düzenlemeye ve belirlenecek süre ile saklanmasını istemeye yetkilidir.
Bir gerçek veya tüzel kiĢinin, bir gün içinde, yukarıda belirtilen
sınırın altında kalsa dahi, yaptığı aynı türden birden fazla iĢlemler
tek iĢlem sayılır. Hafta sonu ve tatil günleri ile gece boyunca yapılan iĢlemler, bu iĢlemlerin yapıldığı zamanı takip eden ilk iĢ gününün iĢlemi olarak kabul edilir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 267
Bilgi verme Ģekline iliĢkin düzenlemeleri yapmaya BaĢkanlık
yetkilidir.
Gümrük Ġdaresince yapılacak bildirim
Madde 9- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Yolcuların beraberlerinde yurtdıĢından getirdikleri veya
yurtdıĢına çıkaracakları altın, Türk Lirası, döviz ve bunlarla ödemeyi sağlayan belgelere iliĢkin ilgili mevzuata aykırı tespitler, gümrük idaresince BaĢkanlığa bildirilir.
Bu maddedeki bildirim mecburiyeti Türk parasının kıymetini
koruma hakkındaki kararlarla getirilen bildirim mecburiyetlerini
ortadan kaldırmaz.
Bildirimin Ģekil, usul ve esaslarını, gümrük idaresinin görüĢünü de alarak düzenlemeye BaĢkanlık yetkilidir.
Devamlı bilgi vermede istisna ve muafiyetler
Madde 10 - AĢağıdaki iĢlemler devamlı bilgi verme zorunluluğu kapsamında değildir:
a) Bankalar ve özel finans kurumlarının;
1) Bankalar ve özel finans kurumları,
2) Genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri,
3)Kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlar,
ile yapacakları iĢlemler.
b) Bankalar ve özel finans kurumları dıĢındaki yükümlülerin
bildireceği iĢlemlerden, ödemesi bankalar ve özel finans kurumlarında bulunan hesaplardan nakil yoluyla, nama yazılı çeklerle veya
kredi kartlarıyla yapılanlar (talih oyunları salon iĢletmecilerinin
yapacağı ikramiye ödemeleri hariç) .
268 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
c) Sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla, bankalar ve özel finans kurumlarının belirleyeceği Türkiye'de yerleĢik gerçek veya
tüzel kiĢilerin, Bakanlığın tespit edeceği iĢkollarına dahil Türkiye'deki iĢleri ile ilgili ticari hesaplarından faaliyetleriyle mütenasip
olarak yapacakları iĢlemler.
Devamlı bilgi vermede süre
Madde 11- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile 8 inci
madde kapsamında bildirilmesi gereken iĢlemlerden, bir takvim ayı
içinde gerçekleĢtirilen iĢlemler, en geç ertesi ayın on beĢinci günü
akĢamına kadar BaĢkanlığa bildirilir.
BaĢkanlık, uygulamada iĢlemlerin özelliklerini de dikkate alarak, yükümlü grupları itibariyle farklı bildirim süreleri ve günleri
tespit etmeye yetkilidir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ġüpheli ĠĢlemlere ĠliĢkin Esaslar
ġüpheli iĢlem
Madde 12- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile yapılan
veya yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile
temsil edilebilen değerlerin, yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair
herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirecek bir husus bulunması halinde, bunlar tarafından gerekli kimlik tespiti yapıldıktan sonra BaĢkanlığa bildirimde bulunulması zorunludur.
ġüpheli iĢlemi BaĢkanlığa bildiren kiĢi, kurum ve kuruluĢlar
veya bu kimselerin iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları veya
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 269
bunların kanuni temsilcileri ve vekilleri iĢleme taraf olanlara hiçbir
Ģekilde bilgi veremez.
ġüpheli iĢlemlerin devamlı bilgi verme kapsamında bildirilmiĢ
olması, bu madde uyarınca yapılacak bildirim zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.
BaĢkanlık yükümlülere yol gösterici olması için Ģüpheli iĢlem
tiplerini belirlemeye yetkilidir.
Bu madde uygulamasında 3 üncü maddedekilere ek olarak noterler, Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü, Tapu Sicil müdürlükleri ve Türkiye Jokey Kulübü de yükümlü sayılırlar.
Diğer makamlara bildirim
Madde 13- ĠĢleme konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin, Kanunun 2'nci maddesinin (a) bendinde sayılanların dıĢındaki fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edildiği kesin olarak biliniyorsa bildirim, BaĢkanlık yerine, genel hükümler çerçevesinde yetkili makamlara yapılır.
ġüpheli iĢlemi bildirme usulü
Madde 14- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) ġüpheli iĢlemler, iĢlemin tespit edildiği tarihten itibaren
en geç on gün içinde BaĢkanlığa bildirilir. Ancak gecikmesinde
sakınca görülen hallerde Ģüpheli iĢlem ve iĢleme taraf olanlar derhal BaĢkanlığın yanı sıra yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına
da bildirilir.
BaĢkanlık bildirime iliĢkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Uyum görevlisi atanması
270 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Madde 14/A - (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı
Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 3.maddesi ile eklenen madde)
Yükümlüler bu yönetmelik hükümleri uyarınca yapmaları gereken bildirimler için idari düzeyde bir uyum görevlisi atarlar.
Uyum görevlisi atayacak yükümlü gruplarını, uygulamanın baĢlangıç tarihlerini, uyum görevlisinin nitelik, görev, yetki ve sorumluluklarını belirlemeye Bakanlık yetkilidir.
BEġĠNCĠ BÖLÜM
Aklamaya Konu Menfaat ve Değerlerin Belirlenmesi
Aklamaya konu menfaat ve değerler
Madde 15 - Kanunun 2 nci maddesinin (a) bendinde sayılan
fiillerin iĢlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen
her türlü kıymetli evrakla, mal, hak veya gelirler ile bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen
para, evrak, mal, hak veya gelirlerin birbirine dönüĢtürülmesinden
elde edilen her türlü maddi menfaat ve değerler ve benzerleri aklamaya konu olur.
ALTINCI BÖLÜM
Diğer Hükümler
Denetim
Madde 16 - BaĢkanlık, yükümlülerin Kanun ve bu Yönetmelikteki mükellefiyetlerini yerine getirip getirmediğini inceleme elemanları vasıtasıyla denetlemeye yetkilidir.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 271
(1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de
2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 4.maddesi ile eklenen fıkra)
Ġlgili mevzuatları gereği iĢlemlerinin mevzuat hükümlerine
uygunluğunu denetlemek amacıyla müfettiĢ çalıĢtırmaları zorunlu
olan yükümlüler, denetimlerini Kanun ve bu Yönetmelikteki mükellefiyetler açısından da gerçekleĢtirirler. Özel finans kurumlarında bu denetim, denetleme kurulları aracılığıyla yapılır.
Eğitim
Madde 16/A- (1 ġubat 2000 tarih ve 23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 5.maddesi ile eklenen madde)
BaĢkanlık, yükümlülerden bu Yönetmelikle getirilen mükellefiyetlerin çalıĢanları tarafından bilinmesini sağlayacak gerekli eğitimi vermelerini isteyebilir.
Yükümlülerce verilecek eğitim programlarını, kapsam, konu,
yükümlü grupları, uygulama tarihi ve usulü itibarıyla belirlemeye
Bakanlık yetkilidir.
Sorumlular ve müeyyide
Madde 17- BaĢkanlık ve diğer yetkililerin istediği bilgi ve belgeleri vermeyenler, belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti
yapmayanlar, kimlik tespitine iliĢkin belgeleri beĢ sene süreyle
saklamayanlar, devamlı bilgi verme kapsamındaki iĢlemler ile Ģüpheli iĢlemleri süresinde veya usulüne uygun olarak bildirmeyenler,
karaparanın aklanması suçunun tespiti ve önlenmesine iliĢkin Bakanlar Kurulu Kararları ile bunların uygulanmasına dair tebliğlere
aykırı davrananlar hakkında Kanundaki müeyyideler uygulanır.
272 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Yukarıdaki hususlara uyulmaması halinde, yükümlülerin iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları, görev ve ilgilerine ve fiile
katılma derecelerine göre sorumludurlar.
Döviz kurları
Madde 18- Dövizle yapılan iĢlemler ile dövizle ödemeyi sağlayan belgelerin Türk Lirası karĢılıklarının tespitinde o günkü Merkez Bankası döviz alıĢ kurları esas alınır.
Özel kayıtların tutulması
Madde 19- BaĢkanlığın teklifi üzerine Koordinasyon Kurulu,
yükümlüler için, bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinde belirlenen
iĢlemlerin mahiyeti ve niteliğine göre gerektiğinde özel kayıtların
tutulmasına iliĢkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Yetki
Madde 20- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile değiĢen Ģekli) BaĢkanlığın teklifi üzerine Koordinasyon Kurulu, bu Yönetmelikteki maktu hadleri Devlet Ġstatistik Enstitüsü tarafından
açıklanan Toptan EĢya Fiyat Endeksindeki değiĢimi de dikkate
alarak belirlemeye yetkilidir.
Koordinasyon Kurulunun bu konudaki kararları Resmi Gazete'de yayımını takip eden ay baĢından itibaren yürürlüğe girer.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 273
ĠKĠNCĠ KISIM
AraĢtırma ve Ġnceleme Yöntemleri
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
AraĢtırma ve Ġnceleme Usulü
Ġnceleme elemanları ve yetkileri
Madde 21 - BaĢkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek inceleme elemanları, karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelenmesine yetkilidir. Ġnceleme elemanları, özel kanunlarının kendilerine verdiği yetkilerin yanı sıra, görevlendirme konusuna giren
hususlarda 4208 sayılı Kanunun tanıdığı yetkileri de kullanırlar.
Ġnceleme elemanları, araĢtırma ve incelemeler sırasında
karaparanın aklanmasına yönelik ciddi emarelerin tespiti halinde,
ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu BaĢkanlığa yazılı olarak intikal ettirirler.
Ġnceleme elemanlarının görevlendirilme usulü
Madde 22- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile
değiĢen Ģekli) Cumhuriyet savcıları veya Cumhuriyet savcılarının
talimatı üzerine zabıta makamlarınca intikal ettirilen konular ve bu
makamların karaparanın aklanması suçunun tespitine iliĢkin ilettikleri talepler veya usulüne uygun olarak yapılan ihbarlar veya
re'sen elde edilen diğer bilgi ve belgeler üzerine BaĢkanlık, doğrudan veya yapılacak ön inceleme sonucunda gerekli gördüğünde,
karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelemesi görevlerini
inceleme elemanları vasıtasıyla yerine getirir.
Ġnceleme elemanları, BaĢkanın talebi üzerine ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları Bakanın onayı ile belirlenerek, BaĢkanlıkça yapılması istenilen incelemeyi tamamlamak
üzere geçici olarak görevlendirilirler. Görevlendirme, talep tarihinden itibaren en geç on gün içinde yapılarak BaĢkanlığa bildirilir.
274 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Ġnceleme elemanları görevlendirme süresi içinde öncelikle
BaĢkanlığa ait karapara aklama suçunun araĢtırılması ve incelenmesi iĢlerini yerine getirirler.
Ġnceleme elemanlarının çalıĢma Ģekli
Madde 23- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile
değiĢen Ģekli) Görevlendirme, ilgili birim tarafından inceleme
elemanının görevlendirildiğine iliĢkin yazının BaĢkanlığa ulaĢtığı
anda baĢlar ve inceleme elemanı tarafından düzenlenen raporun
BaĢkanlığa teslimi ile tamamlanır.
BaĢkanlık, gerekli gördüğü durumlarda inceleme elemanlarından BaĢkanlıkça tespit edilecek çalıĢma yerinde araĢtırma ve inceleme görevinin yerine getirilmesini ister.
Ġnceleme elemanlarına, kendilerine verilen araĢtırma ve inceleme görevleri için, iĢin niteliğine göre BaĢkanlıkça uygun bir süre
verilebilir. Ġncelemenin bu sürede tamamlanamayacağı anlaĢıldığı
taktirde, inceleme elemanı gerekçeleri ile birlikte ek süre talep
eder. BaĢkanlık ek süre verebileceği gibi inceleme elemanı sayısının
arttırılmasını ilgili birimlerden talep edebilir.
AraĢtırma ve inceleme raporları
Madde 24- (31.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı BKK ile
değiĢen Ģekli) Kanuna göre yapılan araĢtırma ve inceleme sonuçları yeteri kadar düzenlenecek “AraĢtırma ve Ġnceleme Raporu” ile
BaĢkanlığa bildirilir.
Raporların Ģekline iliĢkin diğer hususlar BaĢkanlıkça belirlenir.
Raporları okuma
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 275
Madde 25- Ġnceleme elemanlarının BaĢkanlığa tevdi ettikleri
raporlar, ilgili makamlara verilmeden önce okumaya tabi tutulur.
Okuma, raporların maddi ve hukuki bakımdan hatasız olmaları
yönünden yapılır.
Raporlar görevlendirilecek baĢkan yardımcıları tarafından
okunur. Okuma ile inceleme elemanının ihtilafı halinde, raporu
okuyan dıĢındaki bir baĢkan yardımcısının baĢkanlığında incelemeyi yapan elemanın mensup olduğu birimden seçilecek iki, farklı
birimlerden inceleme elemanlarının müĢterek incelemelerinde her
birimden seçilecek bir denetim elemanından teĢekkül eden komisyon nihai kararı verir. Komisyon kararı uygulanır.
Raporlar üzerine yapılacak iĢlemler
Madde 26 - BaĢkanlık, karapara aklanması suçunun iĢlendiğine dair bilgi ve belgeleri gereği yapılmak üzere yetkili ve görevli
Cumhuriyet savcılığına intikal ettirir. Cumhuriyet savcılığınca dava
açılması halinde Bakanlık, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunundaki
usule göre, davaya müdahil olur. Takipsizlik kararı verilmesi halinde ise Bakanlık itiraz hakkını kullanabilir. AraĢtırma ve inceleme
sırasında diğer suçların tespiti halinde, ilgili mevzuat hükümleri
gereğince iĢlem yapılır.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
ÇeĢitli Hükümler
Cumhuriyet Savcılarının bilgi vermesi
Madde 27- Cumhuriyet savcılıkları, kendilerine intikal ettirilen raporlar üzerine verdikleri kararı BaĢkanlığa tebliğ ederler.
276 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
BaĢkanlığa gönderilecek raporlar (1 ġubat 2000 tarih ve
23951 sayılı Resmi Gazete'de 2000/65 sayılı BKK ile yayımlanan Yönetmelik değiĢikliğinin 6.maddesi ile değiĢen
Ģekli)
Madde 28- Kanunun 3 üncü maddesinde ünvanları sayılan
inceleme elemanları, kendi birimlerden verilen görevleri yaparken,
Kanunun 2 nci maddesinde sayılan karaparanın doğmasına neden
olan fiiller ile bu Yönetmelikteki mükellefiyetlere aykırı filleri tespit
etmeleri durumunda, konuyla ilgili raporlarını kendi birimleri aracılığıyla BaĢkanlığa gönderirler. Karapara aklandığına dair ciddi
emarelerin varlığı ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde,
karapara aklama suçu yönünden inceleme sürdürülür ve durum
derhal yazılı olarak BaĢkanlığa Bildirilir.
Güvenlik
Madde 29- BaĢkanlığın talebi üzerine, ĠçiĢleri Bakanlığınca
BaĢkanlık emrine geçici olarak güvenlik görevlileri görevlendirilir.
Ġdarenin yardımı
Madde 30- BaĢkanlık ve inceleme elemanlarının 4208 sayılı
Kanun uyarınca yapacakları araĢtırma ve inceleme görevleri sırasında bilumum mülki amirler, emniyet amir ve memurları, belediye baĢkanları, köy muhtarları ve kamu müesseseleri ellerindeki
bütün imkanlarla kolaylık göstermeye ve yardımda bulunmaya
mecburdurlar.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 277
ÜÇÜNCÜ KISIM
Son Hükümler
Yürürlükten kaldırılan hükümler
Madde 31- 24/7/1996 tarihli ve 96/8443 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Bankaların MüĢterilerinin Kimliklerini Tespit Yükümlülüğü Hakkında Yönetmelik yürürlükten
kaldırılmıĢtır.
Yürürlük
Madde 32- Bu yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 33- Bu Yönetmelik hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
278 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
-IIIMaliye Bakanlığından :
MALĠ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU
Genel Tebliği
Sıra No:1
4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun 15 inci maddesine istinaden Bakanlar Kurulunca çıkarılan, 2
Temmuz 1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 5 inci ve aynı Yönetmeliğin 25.12.1997 tarih ve
97/10419 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yayımlanan Yönetmelik ile değiĢen 4 ve 6 ncı maddelerinde yükümlülerce yapılacak
kimlik tespitine iliĢkin esaslar düzenlenmiĢtir. Anılan maddeler
uyarınca kimlik tespitinin yapılması ile ilgili usul ve esasları belirleme yetkisi Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı'na verilmiĢtir.
Bu yetkiye istinaden BaĢkanlık, kimlik tespitine iliĢkin usul ve
esasları aĢağıdaki Ģekilde belirlemiĢtir.
I- KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPMAK ZORUNDA OLAN YÜKÜMLÜLER
4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 3 ve
4'üncü maddelerine göre aĢağıda sayılan kiĢi ve kuruluĢlar kimlik
tespiti yapmak zorundadırlar.
1) Bankalar,
2) Özel finans kurumları,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 279
3) Bankalar dıĢında asli faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan
kurumlar,
4) Ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki
ikrazatçılar, finansman Ģirketleri, faktoring Ģirketleri,
5) 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta
ve reasürans Ģirketleri,
6) Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ.,
7) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketleri,
8) Yatırım fonu yöneticileri,
9) Yatırım ortaklıkları,
10) Kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢları,
11) Kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım-satımını yapanlar,
12) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler,
13) Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve
kargo Ģirketleri,
14) Finansal kiralama Ģirketleri,
15) Ticaret amacıyla gayrimenkul alım-satımı ile uğraĢanlar
veya buna aracılık edenler,
16) Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanlar,
17) ĠĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım-satımı ile uğraĢanlar,
18) Tarihi eser, antika, sanat eseri koleksiyoncuları ve alımsatımı ile uğraĢanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar,
19) Spor kulüpleri.
20) Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü,
280 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
21) Türkiye Jokey Kulübü.
II - KĠMLĠK TESPĠT ZORUNLULUĞU
A - Kimlik tespiti
Yukarıda sayılan yükümlüler ile bunların Türkiye'deki her türlü Ģube, acente, temsilci, ticari vekilleri ve benzeri bağlı birimleri
herhangi bir parasal sınırlamaya tabi olmaksızın verecekleri kiralık
kasa hizmetleri ile taraf oldukları veya aracılık ettikleri toplam
tutarı iki milyar Türk Lirası veya muadili dövizi aĢan her türlü;
alım-satım, havale, ödeme, saklama, takas, trampa, borç alma, borç
verme, borcun nakli, alacağın temliki, kiralama, kiraya verme, sigortalama, mevduat, kar-zarara katılma hesabı veya cari hesap
açtırma ve bu hesaplardan para çekme veya yatırma, mevduat hesabı niteliğindeki mevduat sertifikaları karĢılığında ödeme yapılması, çek ve senet tahsili, repo ve sermaye piyasası iĢlemleri ile
benzeri iĢlemlerde, bu iĢlemleri yapmadan önce müĢterilerinin ve
konuya taraf olanların kimliklerini tespit etmek ve usulü dairesinde
son iĢlem tarihini takip eden takvim yılı baĢından itibaren beĢ yıl
süreyle muhafaza etmek zorundadırlar.
B-Ġstisna ve muafiyetler
Yükümlülerin; Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtildiği gibi, genel, katma ve özel bütçeli idareler, kamu iktisadi teĢebbüsleri,
kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki kuruluĢlarla yapacakları iĢlemler ile bankalar ve özel finans kurumlarının kendi aralarında, kendi namlarına yapacakları iĢlemlerde kimlik tespiti yapma
zorunluluğu yoktur.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 281
C-Kimlik tespit usulü
Kimlik tespiti, gerçek kiĢiler için; nüfus cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport, yabancı uyruklu gerçek kiĢiler için; kendi ülke
pasaportu veya “yabancılar için ikamet tezkeresi”,ticaret siciline
kayıtlı tüzel kiĢiler için; tescile dair belgelerin bir örneği ile tüzel
kiĢi adına hareket eden kiĢinin temsile yetkili olduğuna dair belge
ve imza sirküleri,vakıflar için; Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde tutulan sicile, dernekler için; il emniyet müdürlüklerinde tutulan dernekler kütüğündeki kayda iliĢkin belgeler, tüzel kiĢiliği olmayan
teĢekküllerde ise idare etmeye yetkili olunduğuna iliĢkin karar yanında iĢlemi yapan gerçek kiĢinin kimliği veya bunların noterce
onaylanmıĢ suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopisinin
alınması veya iĢlemle ilgili evrakın arkasına kimlikte yer alan bilgilerin kaydı suretiyle yapılır.
ĠĢlemlerin baĢka bir gerçek kiĢi adına yapılması halinde, adına
hareket edilen kiĢinin de kimliği tespit edilir.
Kimliği tespit edilenlerin müteakip iĢlemleri, ibraz edecekleri
kimlikte yer alan bilgilerin yükümlüde bulunan bilgiler ile karĢılaĢtırılması suretiyle yapılır.
Yükümlüler, Yönetmelikte kimlik tespiti için belirtilen tutarın
altındaki iĢlemlerde kendi belirledikleri usul ve esaslara göre kimlik tespiti yapmaya devam ederler.
D - Sorumlular ve müeyyideler
Bu Tebliğde belirlenen esaslar çerçevesinde kimlik tespiti
yapmayan, kimlik tespitine iliĢkin belgeleri beĢ sene süreyle saklamayan yükümlüler, 4208 sayılı Kanunun 12 nci maddesine göre
altı aydan bir seneye kadar hapis ve on iki milyon liradan yüz yirmi
milyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar
Tebliğ olunur.
282 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 283
-IVMaliye Bakanlığından :
MALĠ SUÇLARI ARAġTIRMA KURULU
Genel Tebliği
Sıra No:2
4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun 15'inci maddesine istinaden Bakanlar Kurulunca çıkarılan, 2
Temmuz 1997 tarih ve 23037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin, 25.12.1997 tarih ve 97/10419 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararına göre yayımlanmıĢ Yönetmelik ile değiĢen 12 ve 14 üncü
maddelerinde Ģüpheli iĢlemlerle ilgili esaslar düzenlenmiĢtir. Anılan maddeler uyarınca Ģüpheli iĢlemlerin tespiti ile bildirim usul ve
esaslarını belirleme yetkisi Mali Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığı'na verilmiĢtir. Bu yetkiye istinaden, Ģüpheli iĢlemlerin bildirim
usul ve esasları aĢağıdaki Ģekilde belirlenmiĢtir.
I- ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠ BĠLDĠRMEK ZORUNDA
OLAN YÜKÜMLÜLER
4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmeliğin 3 ve
12 nci maddelerine göre, aĢağıda sayılan kiĢi ve kuruluĢlar Ģüpheli
iĢlemleri bildirmek zorundadırlar.
1)Bankalar,
2) Özel finans kurumları,
3) Bankalar dıĢında asli faaliyeti kredi kartı ihraç etmek olan
kurumlar,
4) Ödünç para verme iĢleri hakkındaki mevzuat kapsamındaki
ikrazatçılar, finansman Ģirketleri, faktoring Ģirketleri,
284 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
5) 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu kapsamındaki sigorta
ve reasürans Ģirketleri,
6) Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Takas ve Saklama Bankası A.ġ,
7) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim Ģirketleri,
8) Yatırım fonu yöneticileri,
9) Yatırım ortaklıkları,
10) Kıymetli madenler borsası aracı kuruluĢları,
11) Kıymetli maden, taĢ veya mücevherlerin alım-satımını yapanlar,
12)Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler,
13 Posta ĠĢletmesi Genel Müdürlüğü dahil her türlü posta ve
kargo Ģirketleri,
14) Finansal kiralama Ģirketleri,
15) Ticaret amacıyla gayrimenkul alım-satımı ile uğraĢanlar
veya buna aracılık edenler,
16) Talih oyunları salon iĢletmeciliği yapanlar,
17) ĠĢ makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım-satımı ile uğraĢanlar,
18) Tarihi eser, antika, sanat eseri koleksiyoncuları ve alımsatımı ile uğraĢanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar,
19) Spor kulüpleri.
20) Noterler,
21) Milli Piyango Ġdaresi Genel Müdürlüğü,
22) Tapu Sicil Müdürlüğü,
23) Türkiye Jokey Kulübü.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 285
ġüpheli iĢlem bildirimine ait yükümlülük, gerçek kiĢilerin bizzat kendileri, tüzel kiĢilerin kanuni temsilcileri, tüzel kiĢiliği bulunmayanların ise yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınan
görevlilerce yerine getirilir.
Bildirim, Ģüpheli iĢlemleri bildirmek zorunda olanlara ait Ģube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ve benzerleri tarafından yapılır.
Yabancı kiĢi veya kuruluĢların Türkiye'de faaliyet gösteren birimlerinin (Ģube, acente gibi) yükümlü olması durumunda, Ģüpheli
iĢlemlere iliĢkin bildirim bu birimler tarafından yerine getirilir.
II - ġÜPHELĠ ĠġLEMLER
A - ġüpheli iĢlemin tanımı
ġüpheli iĢlem, yukarıda sayılan yükümlüler nezdinde veya
bunlar aracılığı ile yapılan veya yapılmaya teĢebbüs edilen iĢlemlere konu para ve para ile temsil edilebilen değerlerin yasadıĢı yollardan elde edildiğine dair herhangi bir bilgi, Ģüphe veya Ģüpheyi gerektirecek bir hususun olması halidir.
B - ġüpheli iĢlem tipleri
AĢağıdaki iĢlemler Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecektir.
1-ĠĢlem yapılırken normalde herkesin vermesi gereken bilginin verilmesinde isteksiz davranılması, kimlik bilgilerinin edinilmesinde zorluklarla karĢılaĢılması, çok az veya gerçek dıĢı bilgi
verilmesi, sahteliğinden Ģüphe edilen belge ibraz edilmesi, mali
durumla ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunulması, yapılan iĢlemin
beyan edilen amaca uygun düĢmemesi,
2- UyuĢturucu ve kaçakçılık gibi suçlar ile terörist organizasyonların mevcut olduğu ülkelerden ve sınır ötesi merkezlerden
286 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
(offshore-centres) veya bu ülke ve merkezlere normal olmayan
büyük meblağlı transferlerin yapılması,
3- KiĢinin banka ve diğer yükümlüler nezdindeki hesaplarında
anormal bir artıĢın tespit edilmesi ve bu hesaplarda büyük miktarlarda atıl paraların tutulması,
4- MüĢterinin sürekli iĢ yaptığı veya para gönderdiği adresler
dıĢındaki adres ve hesaplara, Ģüpheyi gerektirecek Ģekilde önemli
ölçüde para transfer etmesi,
5- Kötü bir ünü olan, belli bir iĢ kaynağı, ticari geçmiĢi ve alt
yapısı olmayan bir kimse adına veya hesabına büyük miktarlarda
nakit hareketlerinin olması veya yurtdıĢından büyük miktarlarda
nakit gelmesi,
6- Genelde bir hesap kullanılmaksızın, yurtdıĢın-dan veya
yurtdıĢına önemli miktarlarda para transferi yapılması, yeterli
açıklama yapılmadan, elektronik fon transferlerinin gerçekleĢtirilmesi ve bunların nakit olarak ödenmesinin istenmesi,
7- KiĢinin aynı yükümlü nezdinde, alıĢılmadık bir Ģekilde birden fazla hesabının olması ve bu hesaplar toplu olarak ele alındığında büyük meblağlara ulaĢılması veya aynı hesapta toplanabilecek tutarların parçalara bölünerek ayrı ayrı hesaplarda tutulması
veyahut devamlı bilgi verme kapsamına dahil olmamak amacıyla
iĢlem miktarının, bildirimin yapılmayacağı tutara düĢürülmesi,
8- Çok sayıda kiĢinin, makul açıklama yapmadan aynı hesaba
ödeme yapması veya birçok ayrı hesaptan aynı hesaba transferin
yapılması,
9- Yurt içinde bir bankayla çalıĢmayı gerektirmeyecek kadar az
ticari iĢlem hacmi olanların, yabancı bankalara fon transferi için
emanet hesap açtırmaları veya sadece fon transfer etmek amacıyla
açılan hesaplara yatırılan nakdin kısa süre bekletilerek herhangi bir
iĢleme tabi tutulmaksızın geçici hesaplara aktarılması,
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 287
10- ĠĢletme faaliyetleriyle orantısız hesapların olması ve bu
hesaplar arasında transfer iĢlemlerinin yapılması, bu hesaplardan
ticari saikle yapılmadığı açıkça belli olan iĢlemlerin gerçekleĢtirilmesi, kiĢiyle veya Ģirketle açıkça bağlantısı olmayan kiĢilere mutat
olmayan Ģekillerde ödemelerin yapılması,
11- Yüksek meblağlarda kredi veya borç para alınması ve bunun makul bir açıklaması olmadan beklenmedik bir Ģekilde kısa
sürede geri ödenerek kapatılması,
12- Yurt dıĢında bir hesap teminat gösterilerek, yurt içinde
kredi alınması, daha sonra bu kredi ödenmeyerek borcu veren kurumun teminat gösterilen hesaptaki parayı haciz ederek yurda getirme koĢullarının oluĢmasının sağlanması veya yurt içinde normal
koĢullarda alınan bir kredinin geri ödenmesinin yurt dıĢında bulunan off-shore bankalardan yapılan transferlerle karĢılanması,
13- Kredi talebinde, alınacak olan kredinin nerede kullanılacağına yönelik ikna edici bilgilerin verilmemesi ve bu kredinin geri
ödenmesine dair net bilgilerin sunulamaması,
14- Birbirine yakın tutarda paranın yine birbirine yakın zamanda ülke dıĢına çıkması ve girmesi,
15- Menkul kıymetler ve vadeli iĢlemler piyasasında açılan hesaplarda, iĢlem yapılıyormuĢ görüntüsü vermek amacıyla birbirini
karĢılayacak tutarlarda ve bir amaç veya olağanüstü bir durum
olmadığı halde alım-satım emirlerinin verilmesi,
16- Borsada iĢlem yapmak üzere aynı anda açılan, sürekli kar
ve zarar sonucu veren iĢlemlerin yapıldığı iki veya daha fazla hesapta, benzer iĢlemlerin yapılması ve bu hesaplardan yararlanan
kiĢilerin aynı olduğundan Ģüphelenilmesi veya bilinmesi,
17- Aracı kurum nezdinde açılan hesaplardaki büyük boyutlu
zararın, sürekli bir baĢka yatırımcıdan gönderilen nakitle kapatılması veya baĢka hesaplardaki karın sürekli aynı yatırımcıya aktarılması,
288 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
18- Aracı kurumlar nezdinde nakit olarak çok yüksek miktarlı
hesapların açılması ve ödemenin hesap açılırken veya takas gününde nakit olarak yapılması,
19- Aracı kurumlar nezdinde iĢlem miktarını ve hareketleri
dikkat çekici kılmamak amacıyla, aynı tür iĢlemlerin yapıldığı çok
sayıda hesabın açılması.
Yukarıda sayılan Ģüpheli iĢlem tipleri rehber mahiyetindedir.
ġüpheli iĢlem baĢka bir tarz veya mahiyette cereyan edebilir. Yukarıda sayılan tiplere uygun olmamakla birlikte iĢlemin tarz ve mahiyeti A bendinde yapılan tanıma uygun Ģüphe uyandırıyorsa bu iĢlemde mutlaka Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilir. ġüpheli iĢlemler ile Ģüpheli iĢlem olarak değerlendirilecek diğer iĢlemler Mali
Suçları AraĢtırma Kurulu BaĢkanlığına bildirilir.
ġüpheli iĢlemlerin devamlı bilgi verme kapsamında bildirilmiĢ
olması, ayrıca Ģüpheli iĢlem olarak bildirim zorunluluğunu ortadan
kaldırmaz.
C- Bildirim usul ve esasları
1- Bildirimde bulunmadan önce yapılacak iĢlemler
Yükümlüler, Ģüpheli iĢlemle karĢılaĢtıklarında, gerekli kimlik
tespitlerini yaptıktan sonra, Ģüpheli iĢlem hakkında gerekiyorsa
yetki ve imkanları ölçüsünde araĢtırmalar yaparak edinilen bilgi ve
bulguları göz önüne alıp, EK:1'de gösterilen ġüpheli ĠĢlem Bildirim
Formunu (ġĠBF) doldurarak BaĢkanlığa gönderirler. Bildirimde
bulunulan iĢlemle ilgili olarak daha sonra yeni bilgi ve bulgular
elde edilirse, bildirim formu tekrar doldurulup, daha önce yapılan
bildirime ek olduğu belirtilerek BaĢkanlığa gönderilir.
2 - Bildirim formunun doldurulması ve imzalanması
Yükümlüler, karĢılaĢtıkları Ģüpheli iĢlemleri, herhangi bir parasal sınır gözetmeksizin ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formuyla bildirir-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 289
ler. ġĠBF'nin A,B,C, ve D bölümleriyle ilgili bilgilerden tespit edilebilenler yazıldıktan sonra, tespit olunan Ģüpheli iĢlem E bölümünde 1'den 19'a kadar sayılan seçeneklerden hangisine uygun düĢüyorsa o seçeneğin önündeki boĢ karenin içine (x) iĢareti konularak
gösterilir. ġüpheli iĢlem, sayılan tiplere uymuyorsa, 20 nci sırada
sayılan “Diğer Haller” seçeneği iĢaretlenerek, muttali olunan Ģüpheli iĢlem bu seçeneğin önüne yazılır.
Yükümlülerce, ġĠBF'de istenen bilgiler haricinde baĢka bilgiler
de verilmek istenirse, bu bilgiler herhangi bir Ģekle tabi olmaksızın
istenilen biçimde yazılarak bu forma eklenip gönderilebilir.
ġĠBF'nin doldurulması bittikten sonra, form iĢlemi yapan görevli ile birlikte, bu iĢlemin sonuçlandırılması konusunda imza
yetkisine sahip bir kiĢi tarafından imzalanır. Banka ve özel finans
kurumlarında ikinci imza, Ģube müdürü düzeyindeki görevlilerce
atılır.
ġüpheli iĢlemi bildiren yükümlü veya yükümlünün iĢlemi fiilen yapan ve yöneten mensupları veya bunların kanuni temsilcileri,
bildirimle ilgili olarak Ģüpheli iĢleme taraf olanlara hiçbir Ģekilde
bilgi veremezler.
3 - ġüpheli iĢlemlerin bildirim süresi
ġüpheli iĢlemler, iĢlemin tespit edildiği tarihten itibaren en
geç on gün içinde BaĢkanlığa bildirilir. Ancak gecikmesinde sakınca
görülen hallerde Ģüpheli iĢlem ve iĢleme taraf olanlar derhal BaĢkanlığın yanı sıra yetkili ve görevli Cumhuriyet savcılığına da bildirilir.
4 - ġüpheli iĢlemlerin bildirileceği yer
Yükümlüler, düzenledikleri “ġüpheli ĠĢlem Bildirim Formu”nu
belirtilen süre içinde, Maliye Bakanlığı, Mali Suçları AraĢtırma
Kurulu BaĢkanlığı - Atatürk Bulvarı No:225 06680 Kavaklıdere /
290 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
ANKARA adresine veya BaĢkanlığın (0 312) 428 15 60 nolu faksına
gönderirler. Ancak, faksla gönderilip gönderilmediğine bakılmaksızın ġĠBF'nin aslı taahhütlü postayla ya da elden BaĢkanlığa intikal
ettirilir.
D-Sorumlular ve müeyyideler
Bu Tebliğde belirlenen esaslar çerçevesinde Ģüpheli iĢlemleri
süresinde veya usulüne uygun olarak bildirmeyen yükümlüler 4208
sayılı Kanunun 12'nci maddesine göre altı aydan bir seneye kadar
hapis ve on iki milyon liradan yüzyirmi milyon liraya kadar ağır
para cezası ile cezalandırılır.
Tebliğ olunur.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 291
EK :1 ġÜPHELĠ ĠġLEM BĠLDĠRĠM FORMU
A- FORMU DÜZENLEYEN YÜKÜMLÜNÜN:
Adı Soyadı-Ünvanı :
Adresi :
Tel :
Vergi Sicil No :
B- ġÜPHELĠ ĠġLEM YAPANIN:
Adı Soyadı :
Doğum Yeri ve Tarihi :
Adresi :
İşi-Görevi :
Vergi Sicil No :
Tel :
Kimlik Belge No :
Nüfus
Cüzdanı
İşlemi Kimin
Adına Yaptığı
Ehliyet
Pasaport
Kendisi Adına
Diğer
Başkası Adına
C- BAġKASI ADINA ĠġLEM YAPIYORSA ADINA ĠġLEM YAPILAN KĠġĠNĠN:
Adı Soyadı - Ünvanı :
Vergi Sicil No :
Doğum Yeri ve Tarihi :
(Tüzel KiĢi ise Kanuni Mrk. ve Tic.Sic. No.)
T
:
Adresi
:
D- ġÜPHELĠ ĠġLEME AĠT BĠLGĠLER:
ġüpheli iĢlemin tarihleri
: ........./......../.............
Varsa Referans Numarası :
ġüpheli iĢlem Tutarı :
* ġüpheli ĠĢlemi Ġlgilendiren Hesaplar
* ĠĢlem Türü ve Açıklayıcı Bilgi
* Alan yetmediğinde herhangi bir kağıda yazılıp eklenebilir.
292 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
E-ġÜPHELĠ ĠġLEM TĠPLERĠ: (ġüpheli iĢlem tipinin önüne (X) iĢareti konulacaktır.)
1-
 ĠĢlem yapılırken normalde herkesin vermesi gereken bilgi-
nin verilmesinde isteksiz davranılması, kimlik bilgilerinin
edinilmesinde zorluklarla karĢılaĢılması, çok az veya gerçek
dıĢı bilgi verilmesi, sahteliğinden Ģüphe edilen belge ibraz
edilmesi, mali durumla ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunulması, yapılan iĢlemin beyan edilen amaca uygun düĢmemesi,
2-  UyuĢturucu ve kaçakçılık gibi suçlar ile terörist organizasyonların mevcut olduğu ülkelerden ve sınır ötesi merkezlerden (Offshore- Centres) veya bu ülke ve merkezlere normal olmayan büyük meblağlı transferlerin yapılması,
3-  KiĢinin banka ve diğer yükümlüler nezdinde ki hesaplarında
anormal bir artıĢın tespit edilmesi ve bu hesaplarda büyük
miktarlarda atıl, paraların tutulması
4-  MüĢterinin sürekli iĢ yaptığı veya para gönderdiği adresler
dıĢındaki adres ve hesaplara, önemli ölçüde para transfer
etmesi,
5-  Kötü bir ünü olan, belli bir iĢ kaynağı, ticari geçmiĢi ve alt
yapısı olmayan bir kimse adına veya hesabına büyük miktarlarda nakit hareketlerinin olması veya yurtdıĢından büyük
miktarlarda nakit gelmesi,
6-  Genelde bir hesap kullanılmaksızın, yurtdıĢından veya yurtdıĢına önemli miktarlarda para transferi yapılması, yeterli
açıklama yapılmadan, elektronik fon transferlerinin gerçekleĢtirilmesi ve bunların nakit olarak ödenmesinin istenmesi,
7-  KiĢinin aynı yükümlü nezdinde, alıĢılmadık bir Ģekilde birden fazla hesabının olması ve bu hesaplar toplu ele alındığında büyük meblağlara ulaĢılması, veya aynı hesapta top-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 293
lanabilecek tutarların parçalara bölünerek ayrı ayrı hesaplarda tutulması, veyahut devamlı, bilgi verme kapsamına
dahil olmamak amacıyla iĢlem miktarının, bildirimin yapılmayacağı tutara düĢürülmesi
8-  Çok sayıda kiĢinin, makul açıklama yapmadan aynı hesaba
ödeme yapması, veya birçok ayrı hesaptan aynı hesaba
transferin yapılması,
9-  Yurt içinde bir bankayla çalıĢmayı gerektirmeyecek kadar az
ticari iĢlem hacmi olanların, yabancı bankalara fon transferi
için emanet hesap açtırmaları veya sadece fon transfer etmek amacıyla açılan hesaplara yatırılan nakdin kısa süre
bekleyerek herhangi bir iĢleme tabi tutulmaksızın geçici
hesaplara aktarılması,
10-  ĠĢletme faaliyetleriyle orantısız hesapların olması, ve bu
hesaplar arasında transfer iĢlemlerinin yapılması, bu hesaplardan ticari saikle yapılmadığı açıkça belli olan iĢlemlerin
gerçekleĢtirilmesi, kiĢiyle veya Ģirketle açıkça bağlantısı
olmayan kiĢilere mutat olmayan Ģekillerde ödemelerin yapılması,
11-  Yüksek meblağlarda kredi veya borç para alınması ve bunun
makul bir açıklaması olmadan beklenmedik bir Ģekilde kısa
sürede geri ödenerek kapatılması,
12-  YurtdıĢında bir hesap teminat gösterilerek, yurt içinde kredi
alınması, daha sonra bu kredi ödenmeyerek borcu veren
kurumun teminat gösterilen hesaptaki parayı haciz ederek
yurda getirme koĢullarının oluĢmasının sağlanması veya
yurt içinde normal koĢullarda alınan bir kredinin geri
ödenmesinin yurt dıĢında bulunan Off-Shore bankalardan
yapılan transferlerle karĢılanması,
13-  Kredi talebinde, alınacak olan kredinin nerede kullanılacağına yönelik ikna edici bilgilerin verilmemesi ve bu kredinin
294 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
geri ödenmesine dair net bilgilerin sunulamaması,
14-  Birbirine yakın tutarda paranın yine birbirine yakın zamanda ülke dıĢına çıkması ve girmesi,
15-  Menkul kıymetler ve vadeli iĢlemler piyasasında açılan hesaplarda, iĢlem yapılıyormuĢ görüntüsü vermek amacıyla
birbiri karĢılayacak tutarlarda ve bir amaç veya olağanüstü
bir durum olmadığı halde alım satım emirlerinin verilmesi,
16-  Borsada iĢlem yapmak üzere aynı anda açılan, sürekli kar ve
zarar sonucu veren iĢlemlerin yapıldığı iki veya daha fazla
hesapta benzer iĢlemlerin yapılması ve bu hesaplardan yararlanan kiĢilerin aynı olduğundan Ģüphelenilmesi veya
bilinmesi,
17-  Aracı kurum nezdinde açılan hesaplardaki büyük boyutlu
zararın, sürekli bir baĢka yatırımcıdan gönderilen nakitle
kapatılması veya, baĢka hesaplardaki karın sürekli aynı yatırımcıya aktarılması,
18-  Aracı kurumlar nezdinde nakit olarak çok yüksek miktarlı
hesapların açılması ödemenin hesap açılırken veya takas
gününde nakit olarak yapılması,
19-  Aracı kurumlar nezdinde iĢlem miktarını ve hareketleri dikkat çekici kılmamak amacıyla, aynı tür iĢlemlerin yapıldığı
çok sayıda hesabın açılması.
20-  Diğer haller (Özet olarak Yazılmalı)
Formu Düzenleyenin Ġmzaya Yetkili Amirin
Adı Soyadı :
Ünvanı :
Tarih :
Ġmza-Mühür
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 295
EK : ULUSAL VE ULUSLARARASI KARAPARA AKLAMA ĠLE MÜCADELE KRONOLOJĠSĠ
27 Haziran 1980
AVRUPA KONSEYĠ BAKANLAR KOMĠTESĠNĠN “SUÇ KAYNAKLI PARANIN SAKLANMASI VE TRANSFERLERĠNE
ĠLĠġKĠN TEDBĠRLER HAKKINDAKĠ R (80) 10 SAYILI TAVSĠYE KARARI” KABULEDĠLDĠ
12 Aralık 1988
BASLE KOMĠTESĠ ĠLKELER BĠLDĠRĠSĠ YAYIMLANDI
19 Aralık 1988
UYUġTURUCU VE PSĠKOTROP MADDELER KAÇAKÇILIĞINA KARġI BM SÖZLEġMESĠ ĠMZALANDI
1989
MALĠ EYLEM GÖREV GRUBU (FATF) KURULDU
1990
SUÇ KAYNAKLI GELĠRLERĠN AKLANMASI, ARANMASI,
ZAPTEDĠLMESĠ VE MÜSADERE EDĠLMESĠ HAKKINDA AVRUPA KONSEYĠ SÖZLEġMESĠ ĠMZALANDI
1990
(Ġnterpol’ün Genel Sekreterliği (Polis Bölümü) bünyesinde)
FOPAC GRUBU KURULDU
10 Kasım 1991
AVRUPA BĠRLĠĞĠ 91/308/EEC SAYILI “MALĠ SĠSTEMĠN
KARAPARANIN AKLANMASI AMACIYLA KULLANILMASININ
ÖNLENMESĠ HAKKINDAKĠ” KONSEY DĠREKTĠFĠ YAYIMLANDI
24-25 Eylül 1991
TÜRKĠYE FATF’A ÜYE OLDU
1992
BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER SUÇUN ÖNLENMESĠ VE CEZA
ADALETĠ KOMĠSYONU (SÖCAK) KURULDU
9 Haziran 1995
EGMONT GRUBU KURULDU
22 Kasım 1995
TÜRKĠYE -UyuĢturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına
KarĢı BirleĢmiĢ Milletler SözleĢmesini-“VĠYANA KONVANSĠYONU’NU ONAYLADI
296 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
19 Kasım 1996
4208 SAYILI “KARAPARANIN AKLANMASININ ÖNLENMESĠNE DAĠR KANUN” YÜRÜRLÜĞE GĠRDĠ
30 Ocak 1997
KĠMLĠK TESPĠTĠ YAPILMASINI GEREKTĠRMEYEN MEVDUAT SERTĠFĠKASI UYGULAMASI KALDIRILDI
17 ġubat 1997
MASAK FĠĠLĠ OLARAK ÇALIġMALARINA BAġLADI
2 Temmuz 1997
4208 SAYILI KANUNUN UYGULAMA YÖNETMELĠĞĠ VE
KOORDĠNASYON KURULU YÖNETMELĠĞĠ YAYIMLANDI
15 Eylül 1997
“KONTROLLÜ TESLĠMAT UYGULAMASI ESAS VE USULLERĠ HAKKINDA YÖNETMELĠK” YAYIMLANDI
31 Aralık 1997
KĠMLĠK TESPĠTĠ ĠLE ġÜPHELĠ ĠġLEMLERĠN BĠLDĠRĠM USUL
VE ESASLARINI DÜZENLEYEN GENEL TEBLĠĞLER YAYIMLANDI
20 Ağustos 1998
MALĠ SUÇLARI ARAġTIRMA UZMANLARI GÖREV VE ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ YAYIMLANDI
23 Haziran 1999
BANKALAR YASASINA GÖRE, BANKALARIN KĠMLĠK BĠLGĠLERĠNĠ VE VERGĠ NUMARALARINI BĠLDĠRMEYEN MÜġTERĠLERĠNE HESAP AÇMALARI VE BANKACILIK HĠZMETĠ
VERMELERĠ YASAKLANDI.
30 Temmuz 1999
4422 SAYILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERĠYLE MÜCADELE KANUNUNU YÜRÜRLÜĞE GĠRDĠ.
1 ġubat 2000
4208 SAYILI KANUNUN UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN
YÖ-
NETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK YAPILDI (4208 Sayılı Kanunun
Uygulanmasına ĠliĢkin Yönetmelikte DeğiĢiklik
Yapılması
Hakkında Yönetmelik Resmi Gazetede yayımlandı.Bu yönetmelikle;Ġlk defa hesap açılmasında 2 milyar TL sınırı kaldırıldı
ve mali kurumlar için “Uyum Görevlisi” atanmasının yanı sıra
eğitim ve iç denetim yükümlülükleri getirildi.)
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 297
1 ġubat 2000
TÜRKĠYE ULUSLARARASI TĠCARĠ ĠġLEMLERDE YABANCI
KAMU GÖREVLĠLERĠNE VERĠLEN RÜġVET ĠLE MÜCADELE
SÖZLEġMESĠ’NĠ ONAYLADI
15 Eylül 2000
PALEMOR’DA
ĠMZAYA
AÇILAN
BM
SINIRAġAN
ÖRGÜTLÜSUÇLARLA MÜCADELE SÖZLEġMESĠ VE "ĠNSAN, ÖZELLĠKLE KADIN VE ÇOCUK
TĠCARETĠ" ĠLE,
"GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞINA KARġI MÜCADELE" YE ĠLĠġKĠN
EK PROTOKOLLER TÜRKĠYE TARAFINDAN ĠMZALANDI.
26 Ocak 2001
4422 SAYILI ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERĠYLE MÜCADELE KANUNUNUN UYGULANMASINA ĠLĠġKĠN YÖNETMELĠK" YÜRÜRLÜĞE GĠRDĠ.
298 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
SONUÇ
Her suç Ģirketi politik güce sahip olmayı; seçmenler üzerinde
nüfuz kurarak uzaktan kontrol etmeyi; kilit makamlarda bulunan
politikacı, hakim ve gazetecileri rüĢvet yoluyla etkisizleĢtirmeyi;
rahatsız edenleri uzaklaĢtırmayı, “uygun” tayinler önermeyi ister.
Suç Ģirketi oportünisttir: Yürürlükteki siyasi rejimin demokrat,
faĢist ya da komünist olmasına bakmaz.
Keza muazzam kârlarının bir bölümünü daima ekonomik ve
mali kurumları kontrol, politik, adli ve sosyal kurumlara sızmak
amacıyla rüĢvet vermek ve nüfuz elde etmek için kullanan örgütlü
suçluluğun en büyük eylem aracı yolsuzluktur.
Hakim ve savcıların bağımsızlığı, kamu davasının mecburiliği
ilkesi ve adli polisin savcılığa bağlı olmasının Ġtalya‟daki “temiz
eller” operasyonunun baĢarılı olmasını sağladığı belirtilmektedir.
Aynı ilkeler ülkemizde de örgütlü suç, yolsuzluk ve karapara aklama ile mücadele alanında etken faktörler olabilir.
Güçler ayrılığı ilkesinin bazı yanlıĢ yorumları politikacıların
seçilmiĢ kimliği ile hakimlerin atanmıĢlığını karĢı karĢıya getirmektedir. Bu tür değerlendirmeler aynı zamanda adaletin daha güçlü ve
etkin bir yapıya kavuĢmasını engellemek için bahane yapılmaktadır. Ama, hakim meĢruluğunu kanundan almakta: kanunu uyguladığı zaman “halk egemenliğini” hayata geçirmiĢ olmaktadır. Bu
durumda söz konusu iki meĢruiyet arasında bir çatıĢmadan bahsedilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan uluslararası adli iĢbirliği alanındaki geliĢmeler
çok yetersiz kalmaktadır. Dünya ticaretinin liberalleĢmesi ve Eski
Sovyetler, Asya ve Afrika‟da bulaĢıcı rüĢvet bölgelerinin geliĢmesiyle asla orantılı değildir. Politik ve ekonomik mübadeleler ve yolsuzluk uygulamalarının gittikçe birbirine karıĢtığı ortaya çıkmaktadır.
Adli mantıkları değiĢtirmeksizin ekonomik sınırları açarak yolsuzlukların hız kazanmasına imkan verilmiĢtir. Artık uyuĢturucu trafi-
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 299
ği, terörizm, vergi kaçakçılığı ve rüĢvet tarafından kullanılan ekonomik dolaĢımlar ayırd edilememekte ve vergi cennetleri bu faaliyetlerin hepsine dost bir sığınak oluĢturmaktadır.
Bir Avrupa adli alanı oluĢturulması, kiĢilerin, malların ve sermayelerin serbestçe dolaĢtığı ekonomik alanın oluĢumunun zorunlu karĢılığıdır. Yine vergi cennetlerinin suç cenneti olmaktan çıkartılması çok yönlü suç olgusuna karĢı mücadelenin etkinliğinin önde
gelen Ģartıdır.
4208 sayılı yasa uyuĢturucu kaçakçılığı ve örgütlü suç gelirlerinin aklanmasının cezalandırılmasında iki engelle karĢı karĢıyadır.
Zira bu suçlardan doğan muazzam gelirler, aklama iĢlemi için kaçınılmaz olarak “malî mühendis” aklayıcıların iĢtirakini gerektirmektedir. Birinci engel, fonların kaynağının kanıtlanması zorluğu, diğeri ise bu malî mühendis aklayıcının akladığı karaparanın öncül
suçlardan elde edildiğini bildiğinin kanıtlanması zorluğudur.
Bu çifte ispat, çok sayıda suç faaliyetinden elde edilen büyük
miktarlarda fonlar söz konusu olduğu ya da karapara aklamaya
iliĢkin malî dolaĢımların temiz paranın plasmanı için kullanılan
yöntemlere benzediği ölçüde daha da zorlaĢmaktadır. Zaten yasal
malî dolaĢımların “bulaĢması” karapara aklamanın en büyük tehlikelerinden birisini oluĢturmaktadır.
Dolayısıyla karapara aklama ile mücadelenin günümüzdeki
temel problemi aklama olaylarını saptamanın güçlüğü değil, ama
adaletin önüne suçun delillerini getirmek ve failleri tespit etmek ve
mahkum ettirmek hususlarında odaklanmaktadır.
Ġspatın kolaylaĢtırılması delil elde etmeye bağlıdır. Bunun için
bu suçlarda da telefon dinleme gibi özel araĢtırma tedbirlerinin
kullanılması önem taĢır. Bu amaçla, 4422 sayılı yasanın 16. maddesine yapılacak bir ilave yeterli olacaktır.
Karapara aklamanın öncelikli uygulama alanı örgütlü suça
karĢı yani yasadıĢı faaliyetlerinin gelirlerini uluslararası planda
aklayan örgütlü Ģebekelerle mücadeledir. Bu alana uygun, en tehli-
300 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
keli ve en örgütlü fiilleri hedeflemiĢ bir suç politikasının belirlenmesi gerekmektedir.
Karapara aklama suçunun tanımının geniĢletilmesi, ispat yükünün yer değiĢtirilmesi ya da hafifletilmesi, mali ve ekonomik
suçlar alanında uzman savcılık ve mahkemeler oluĢturulması, artık
tüm çağdaĢ ülkelere ortak karapara aklama ile mücadele stratejisinin baĢlıca halkalarını oluĢturmaktadır.
Ülkemizde, karapara aklamaya karĢı mücadelenin baĢarılı
olabilmesi için siyasi iradenin arkasında olması koĢuluyla medya,
bankacı, polis ve hâkim savcının elele vermesi gerekmektedir.
Bu arada Fransa‟da olduğu gibi Adalet Bakanlığımız bünyesinde de, münhasıran malî ve ekonomik suçluluk, örgütlü suçlar ve
karapara aklama ile ilgilenecek ayrı bir birim (daire baĢkanlığı Ģeklinde) oluĢturulmalıdır.
Ayrıca, örgütlü suç savcısı baĢkanlığında, malî polis ve
MASAK inceleme elamanlarının ekip olarak çalıĢabilmesi sağlanmalıdır.
Karapara aklama karĢıtı mevzuatın etkinliği, bir taraftan
MASAK ile mali sektör, diğer taraftan ilgili adli makamlar, polisin
değiĢik birimleri, mali kuruluĢların denetim ve düzenleme organları arasında ve iĢbirliği yapabileceği yabancı makamlarla iyi bir iĢbirliğinden geçmektedir.
Karapara aklama ile mücadele, aynı zamanda yolsuzluk ve örgütlü suçlarla mücadelenin en önemli tamamlayıcısı olup, T.C.K ve
özel kanunlardaki yolsuzlukla mücadele amaçlı suçların, ayrıca
4208 sayılı yasanın mevcut halinde kapsam dıĢı olan TCK‟ndaki
tefecilik ve emniyeti suistimal suçu ile bankalar kanunu ve sermaye
piyasası kanunundaki suçların karapara aklama suçunun öncül
suçları arasına alınması gerekmektedir.
Ülkemizde, yargıda ekonomik ve mali suçlar alanında uzmanlaĢma eksikliği üzerinde önemle durulması gereken ivedi bir sorundur. Mali suçluluğun sosyal maliyeti ölçülemeyecek boyutlarda
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 301
ağır sonuçlara yolaçtığı artık çok açık görülmektedir. Bir bankanın
içinin boĢaltılmasından elde edilen suç gelirleri milyar dolarlarla
ifade edilmektedir. Oysa bin ayrı büyük adi suçda bile böyle bir
rakam sözkonusu olmamaktadır.
Dolayısıyla, yasal metinleri uygulayacak olan yargı sisteminin
genelde uluslararası nitelik taĢıyan bu karmaĢık suçları etkili bir
Ģekilde cezalandırabilmesi için ilk etapta büyük illerde bünyesinde
mali uzmanların yeraldığı, insan, yer, araç gereç, teknolojik imkanlar yönünden eksikliği bulunmayan ve gerekirse birden fazla yargı
çevresinde yetkili mali suç savcılıkları oluĢturulması gerekmektedir. Bunu, ileri de mali ve ekonomik suçlar alanında uzmanlık
mahkemeleri izlemelidir.
Bu yapılamıyorsa acil olarak, teĢekkül halinde uyuĢturucu temini ve çıkar amaçlı örgüt suçlarından elde edilen karaparanın
aklanması da DGM‟nin görev alanına alınmalıdır. Bu hem usul
ekonomisinin hem de bu suçlarda uzmanlaĢma ihtiyacının gereğidir.
Ayrıca, Her DGM‟de yeteri kadar savcının görev yapacağı çıkar
amaçlı örgütlü suçlar bürosu ve Ankara DGM nezdinde koordineyi
sağlayacak bir örgütlü suçlar koordinatör baĢsavcılığı oluĢturulabilir.
Yargıtay bünyesindeki ceza dairelerinden birisinin münhasıran malî ve ekonomik suçluluk, örgütlü suçlar ve karapara aklama
suçlarına bakması sağlanmalıdır.
Yabancı dil bilen hâkimlerin yurtiçi ve dıĢında ekonomik, malî
suçlar ile örgüt suçluluğuna iliĢkin eğitim programlarına iĢtiraki
sağlanmalıdır.
Bu tür suçlarla mücadele eden polislerin mükemmel bir teknolojik donanıma sahip olması Ģarttır. Gerekirse, ABD‟de olduğu gibi,
4208 ve 4422 sayılı kanunların müsadere ve mülkiyetin devlete
intikaline iliĢkin hükümlerine konu değerlerin bir kısmının bu
amaçla kullanılmasına iliĢkin yasal değiĢiklik yapılmalıdır.
302 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
BĠBLĠYOGRAFYA
ALT, E.- LUC, I. : La lutte contre la corruption, que-sais-je, Paris
1997.
ALTUĞ, O. : KayıtdıĢı ekonomi, Türkmen Kitabevi, Ġstanbul 1999.
AKAR,Y. : Karaparanın Aklanması, Ankara 1997
ARNAULD M. :Le point sur le dispositif français de lutte contre le
blanchiment de l‟argent, la semaine juridique, 22.9.1993,
s.38-39.
ATTAC : les paradis fiscaux, 1001 nuits, Paris 2000.
BALLARD, M. : Pour contrer Le Blanchissage De L‟argent, Le
Banquier, Juillet/Aout 1990.
BARRESI F. : Mafia ed Economia Criminale, EdUP, Roma 1999.
BERBEROĞLU E. : Susurluk 2o Yıllık Domino Oyunu, ĠletiĢim,
3. Baskı, Ankara 1998.
BOOTH, M. :HaĢhaĢdan Eroine UyuĢturucunun 6000 Yıllık Öyküsü, Sabah Kitapları, 1.b., Ġstanbul 1997.
BRESLER, F. : Interpol, milliyet y., Ġst. 1993, s.258.
lklll
RAITH, W. : Yeni Mafya Karteli, Sarmal yy., Ġstanbul 1995.
RAUFER,X.-QUERE,S. : Le crime organisé, Que sais-je, Puf,
Paris 2000.
RIDER, B.-ASHE M. : Money Launderıing Control, Round Hall
Sweet- Maxwell, Dublin 1996.
ROBERT, D.-HAREL, P.: Journal intime des affaires en cours,
stock, Paris 1998.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 303
SCHAAP, M.C.D : Le Blanchiment De L‟argent Modifıe-t-il la
législation et la procedure?, Conférence sur le blanchiment
de capitaux, Conseil de L‟Europe, Strasbourg, 28-30
semptembre 1992, s.11.
SCHMID, T-NOTHEN,R. : Le crime organisé en Allemagne,
RIPC 425- 453/ 1995 - s. 16.
SOMMIER, I. : Les mafias, Montchrestien, Paris 1998.
THIERRY, J.-P./PATRICE de M.: Crime et blanchiment, Fixot,
Paris.1993.
TRACFIN : Au Coeur de la lutte anti-blanchiment, Paris 2000.
TUNCER, S. :Karaparanın Aklanmasına ĠliĢkin Yasa, MD., Ocak
1997/ S:49,Ss.87-93.
_______ :Türkiye‟de Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine
Dair Kanun ve Uygulanması, MD., Ekim/1997, S:58, s.92104.
TÜRK, H.S.: RüĢvet ve Yolsuzlukla Mücadelede Uluslararası ĠĢbirliği, Adalet Dergisi, Yıl 92, Sayı 6, Ocak 2001.
VALLANCE, P.F. : ‟Blanchiment des capitaux, la situation au
Rayoume-Uni‟, Conférance sur le blanchiment de capitaux,
Conseil de L‟Europe, Strasbourg 28-30 semptembre 1992.
VERICOURT, De G. : Les Mafias, Edition Milan, Toulousse,
1998.
YÜCEL, M. : Türk Ceza Siyaseti ve Kriminolojisi, 2. B., Ankara
1997.
______ : Türkiye‟de Yargının Etkinliği, Ankara 1997.
ZIEGLER, J. : Ġsviçre Daha Beyaz Yıkar, Afa yy., Ġstanbul 1990.
______ : (çev.Ali Cevat Akkoyunlu): Suçun derebeyleri, Doğan
Kitap, Ġstanbul 1999.
304 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
DÝZÝN
A
Cenevre çağrısı, 212.
Adli yardımlaĢma, 118, 128,
149, 206, 209, 212, 216.
CHIPS, 11.
Aruba, 21, 31.
Avrupa Birliği, 67, 91, 125.
____________ Direktifi, 125.
CĠKAYAS, 210, 211
CĠKAYAS Ek protokol, 211
Citibank, 48.
CTIF, 119, 140, 194.
Avrupa Konseyi, 76, 120, 124.
Avukatlık (avukatlar), 132, 134.
B
Ç
Çıkar amaçlı örgütlü suç, 155,
197
Balina operasyonu, 39.
Banka sırrı, 20, 23, 26, 31.
D
Bankacılık, 52, 59, 132.
DEA, 136.
BCCI, 77.
Bildirim yükümlülüğü, 130,
182.
E
Egmont grubu, 119.
Borsa, 19, 40, 43, 161.
F
C
Cali karteli, 80
FATF, 25, 35, 98, 106,107,129.
_____ın 40 tavsiye kararı, 108.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 305
FINCEN, 119,136, 181, 194.
Ġtalyan mafyası, 37.
FIU, 119, 120, 193, 207.
K
FOPAC, 105.
Karapara cennetleri, 31.
Foreign Corrupt Act, 74.
Kayıt dıĢı ekonomi, 73, 84, 86.
Franclin Jurado, 80.
Kıyı bankacılığı, 32, 33.
Fransız Yargıtayı, 170.
Kimlik tespiti, 133, 191.
Kontrollü teslimat, 118, 208
G
Kurye kız, 28.
Gazino,37,52, 166.
GRECO, 77.
M
Greenback operasyonu, 27.
Mafionizki, 66
H
Havala, 25, 42,43.
Hayali ihracat, 38,40, 87,197.
Helmut Kohl, 74.
Mafya, 14, 18, 37, 47, 66, 98,
156.
Malî istihbarat birimi, 50,128,
193, 207
Malî küreselleĢme, 22.
Malî milat, 43, 92, 94.
I
Malî piyasalar, 17, 21, 23, 52,
66.
IMF, 30, 54, 66, 95.
Malî suç, 9, 31, 196,286.
Insider trading 44, 161.
Internet, 25, 30.
Malî suçlarla mücadele koordinasyon kurulu, 198.
INTERPOL ,104, 116.
MASAK, 89, 175, 200, 202,
Medellin karteli,51,161.
Ġ
306 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
Müsadere, 59, 89, 102, 109,122,
137, 177, 179.
N
NCIS, 152.
Noriega, 77.
Noterler, 130, 132, 170, 189.
O
OECD, 74, 75.
Off-shore, 11, 23, 30, 50, 86,
213.
Organize suç, 59, 62, 104, 128,
215.
Pizza bağlantısı, 36.
R
Rus mafyası, 41.
RüĢvet, 52, 63, 73,74, 135,284.
RüĢvet verenler endeksi, 70.
S
Sanal para, 24.
SASMUS, 97, 103.
SIWIFT, 10.
SĠDAS, 214.
Siyasi partilerin finansmanı, 67.
Ö
Spekülatif sermaye,83.
Örgütlü suç, 37, 62,63, 65, 95,
284.
Strazburg sözleĢmesi, 121, 128,
165.
ÖzelleĢtirme ihaleleri, 21.
Suç ekonomisi, 85.
Ömer Lütfi Topal, 91 dpn.
ġ
P
ġirinler, 28.
Pablo Escobar, 51.
ġüpheli iĢlem, 13, 130, 184,
ParaĢüt operasyonu, 39.
__________ bildirim formu,
277.
Paravan Ģirket, 18,20, 33, 34,
45, 49, 115.
__________ tipleri, 185.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 307
W
Wolfsberg kuralları 50.
Watergate davası, 6.
T
TADOC, 104
Tefecilik, 41, 88, 159
Temiz eller operasyonu, 215,
284.
TRACFIN, 144, 203
Transparancy international, 50.
Türk mafyası, 40, 66
U
UNDCP, 104.
Uyum görevlisi, 183.
UyuĢturucu, 5, 6, 13, 26, 52, 60,
61.
V
Vergi Cennetleri, 5, 17, 30, 66,
212, 285.
Viyana SözleĢmesi, 99,100, 107,
123, 163.
Y
Yolsuzluk, 66, 67, 68, 71, 131,
284.
Yolsuzluk endeksi, 68.
308 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
YAZAR / L’AUTEUR
Ergin ERGÜL: 1968‟de Balıkesirde dünyaya geldi. 1990 yılında Ġstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1993 yılında,
Ġstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü‟nde yüksek lisans eğitimini
tamamlayarak “UyuĢturucu Madde AlıĢkanlığının Hukukî ve Cezai
Yönleri” konulu teziyle, “Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalında Uzman
(M.Sc)” ünvanı aldı. Aynı yıl Saraykent (Yozgat) hâkimi olarak göreve baĢladı. 1996‟da Ankara‟da Dz.K.K. Askeri Mahkemesi‟nde
Hâkim Teğmen olarak askerlik görevini yaptı. 1997 yılında ise,
halen çalıĢtığı Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler
Genel Müdürlüğü‟nde Tetkik Hâkimi olarak göreve baĢladı. 2000
yılının ilk yarısında Fransız Hükümeti bursuyla Fransız Ulusal
Hâkim ve Savcılık Okulunda teorik ve Thionville Asliye, ĠĢ ve
Versailles ve Metz Ġstinaf mahkemelerinde pratik staj gerçekleĢtirdi. Yoklama Kaçağı, Bakaya ve Saklı Suçları; UyuĢturucu Maddeler
ve Suçları; Karaparanın Aklanması ve Suçları; Ġnsan Hakları SözleĢme ve Belgeleri ve Fransızca-Türkçe Hukuk Sözlüğü adlı basılmıĢ kitaplarının yanısıra, çok sayıda yayınlanmıĢ makalesi bulunmakta ve EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Temel
Eğitim Kurslarında “karapara aklama ve suçları” konusunda konferanslar vermektedir.
e-mail :
[email protected]
[email protected]
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 309
Industrie de l’argent sale et le délit du blanchiment
d’argent, les dimensions nationales, internationales, juridiques,
économiques, financières et actuelles de l‟industrie illégal dont le
chiffre d‟affaire annuel est de 1000 millards dolars américains, la
législation concernée et la jurisprudence des Cours de Cassation
turque et française
L’auteur, Ergin ERGÜL, Magistrat près la Direction Générale
du droit international et des relations extérieurs du Ministére de la
Justice turc depuis 1997, né en 1968 à Balıkesir en Turquie,
titulaire d‟une maîtrise en droit de la faculté de droit de
l‟université d‟Ġstanbul (1990), DEA de siences humaines à l‟institut
de médecine légale à Istanbul (1993), juge de siège au Tribunal de
Grande Instance de Saraykent (1993), Magistrat militaire (19961997); il a participé au cycle de connaisance de la justice française
pendant 6 mois au cours de l‟année 2000. Auteur de livres relatif
aux stupéfiantes, blanchiment d‟argent et droits de l‟homme, d‟un
lexique juridique français-turc et de plusieurs articles concernant
divers sujets juridiques. Il donne également des cours aux policiers
en matière de la lutte contre le blanchiment d‟ argent .
e-mail :
[email protected]
[email protected]
310 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
LES OUVRAGES ET ARTICLES DE L’AUTEUR/
YAZARIN ESER VE MAKALELERĠ
LES LIVRES/ KĠTAPLAR
1-UyuĢturucu Madde AlıĢkanlığının Hukukî ve Cezai Yönleri,
Ġ.Ü. Adlî Tıp Enstitüsü, Tez, Ġstanbul 1993, yayınlanmamıĢtır.
Les aspects juridiques et pénaux de la toxicomanie, thèse,
Institut de médecine légale de l’université d’İstanbul, İstanbul
1993.
2-Hukukî, Adlî Tıbbi, Kriminolojik, Aktüel Boyutları ve Ġlgili
Mevzuatıyla UyuĢturucu maddeler ve Suçları, Ankara 1997,
Yetkin yy.
Avec
les
dimensions
juridiques,
medico-légales,
criminolojiques et actuelles , la drogue et les infractions à la
législation des stupéfiants, Ankara 1997.
3-Uygulamada Yoklama Kaçağı, Bakaya ve Saklı Suçları
ve Ġlgili Mevzuat, Ankara 1997, Yetkin yy.
le délit d’insoumis et les infractions similaires: théorie et
pratique et la législation concernée, Ankara 1997.
4-Hukukî, malî, ekonomik, aktüel boyutları ve ilgili mevzuatıyla Karaparanın Aklanması ve Suçları, Adalet yayınevi Ankara 1998.
Le blanchiment de l’argent sale et le délit de
blanchiment, avec les dimensions juridiques, financières,
économiques, actuelles et la législation concernée, Ankara 1998
5-En Son DeğiĢikliklerle Ġnsan Hakları Belge ve SözleĢmeleri, BarıĢ yayınevi, Ankara 1999.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 311
Avec les modifications récentes, les textes et conventions des
droits de l’homme, Ankara 1999.
6-Fransızca -Türkçe, Hukuk Sözlüğü, Turhan yayınevi Ankara 2001.
Lexique juridique français-turc, Ankara 2001.
7-Karapara Endüstrisi ve Aklama Suçu, Yargı Yayınevi,
Ankara 2001.
L’industrie de l’argent sale et le délit de blanchiment, Ankara
2001.
LES ARTICLES/ MAKALE VE TEBLĠĞLER
1-Ülkemizde UyuĢturucu Maddeler Sorunu, Milliyet Gazetesi,
12.12.1993.
le problème de la drogue dans notre pays, le journal de Milliyet, 12.2.1993.
2-Mevzuatımız Açısından UyuĢturucu Madde Kavramı, Balıkesir Barosu Dergisi, sy.54 ( haziran 1995),s.37.
La notion de drogue du point de vue de notre législation, la
revue du Barreau de Balıkesir, juin 1995.
3-Günümüz Dünyasında UyuĢturucu Maddeler Sorunu, Ġstanbul Barosu Dergisi, c.69, S.1993/ 10-11-12, s.756-763.
le problème de drogue dans le monde actuel, la revue du
barreau d’İstanbul, Décembre 1993.
4-UyuĢturucu Maddeler ve Suç Politikası, Yeni Adalet Dergisi,
yıl 5, S.36 ( Haziran 1995),s.6.
les drogues et la politique criminelle, la revue de la justice
nouvelle, Juin 1995.
312 ________________________________________________________ Ergin ERGÜL
5-UyuĢturucu Maddelerle Mücadelede ÇağdaĢ Politikalar, Ankara Barosu Dergisi, y.53, S.2 (Nisan 1996 ), s.229-232.
Les politiques contemporaines en matière de lutte contre les
stupéfiants, la revue du barreau d’Ankara, Avril 1996.
6-AT Ülkeleri Hukuklarında UyuĢturucu Madde Suçları, Ġstanbul Barosu Dergisi,c.70, S.1996/ 7,8,9, s.457-461.
Les infractions à la législation des stupéfiants dans les pays
de l’union européenne, la revue du barreau d‟Ġstanbul, 1996.
7-Askeri Yargıtay kararları IĢığında Kendini Askerliğe Yaramayacak Hale getirmek Suçu, Askeri Adalet Dergisi, S:1998/1.
le délit de mutilation volantaire en vue de se soustraire à son
obligation militaire à la lumiere de la jurisprudence de la Cour de
Cassation militaire, la revue de la Justice militaire, Janvier 1998.
8-Ne bis in idem kuralı açısından TCK‟nun 403/4. Maddesi,
Türk Hukuk,Yıl 3, S.26, s.12-15.
L’article 403 de la Code pénal turc par rapport au principe
de non bis in idem, la revue de Droit turc, janvier 1998.
9-Kontrollü Teslimat Yöntemi ve Uygulaması, Türk Hukuk, Yıl
3, S: 29, s.12-16.
La livraison surveillée et son aplication, la revue de Droit
turc, Avril 1998.
10-Karapara Aklama ile Mücadelede merkezi KuruluĢların
Önem ve Rolleri, Gümrük Dünyası, Ocak 1999.
L’ importances et rôle des organismes centraux en matière de
blanchiment d’argent, la revue du monde de douane, janvier
1999.
11-“Karaparanın Aklanmasının Hukukî ve Cezai Boyutları”,
Karapara Aklama ve Önlemler, T.C.Merkez Bankası yayını, Ankara
1999, s. 23-35.
KARAPARA Endüstrisi ve Aklama Suçu ________________________________ 313
Les aspects juridiques et pénaux du blanchiment d’argent, le
blanchiment d’argent et les mesures de la lutte, Banque central de
Turquie, Ankara 1999.
12-Karapara Aklama ile Mücadele, Karapara Aklama ve Önlemler Paneli, Bankalar Birliği, Ġstanbul 1999.
La lutte contre le blanchiment d’argent, panél de l’union des
banques de Turquie, İstanbul 1999.
13-Türk Ceza Kanununda UyuĢturucu Madde Temin Suçları,
Adalet Dergisi,Yıl 91, S.4, Ağustos 2000, s. 74-93.
Les infractions de trafic de stupéfiants dans le code pénal
turc, la revue de la Justice, aôut 2000.
14- Système juridique et judiciaire de la Turquie (Fransız Ulusal hâkim-savcılık okulunun internet sitesinde www.enm.gouv.fr.
yeralmaktadır.)
15-Sanctions et mesures de prévention de la corruption en
Turquie, Conseil de l‟Europe, programme d‟action contre la
corruption, 5éme Conférence européenne des services spécialisés
dans la lutte contre la corruption,Ġstanbul (Turquie),15-17
novembre 2000
16-Yolsuzluk, Karapara Aklama, Örgütlü Suçlar Türk Mevzuatı, VatandaĢın Vergisini Koruma Derneği, Yolsuzluklarla Mücadele
Paneli, Ankara 12.12. 2000
la Corruption, blanchiment d’argent, crime organisé et la
législation turque, L’association de sauvegarde des impôts de
citoyen, Ankara 12.12.2000.
17-ÇağdaĢ Fransız Yargı Sistemi, Adalet Dergisi, Yıl 92, S.6,
Ocak 2001.
Systéme judiciaire français contemporain, la revue de la
Justice, Janvier 2001.

Benzer belgeler