TARİH TÜRK-İSLAM TARİHİ

Transkript

TARİH TÜRK-İSLAM TARİHİ
TARİH
TÜRK-İSLAM TARİHİ
TÜRK-İSLAM BİLİM ADAMLARI
FARABİ
Türkistan’ın Farab şehrinde doğmuştur
(870-950) Avrupa’da Al Phorobius olarak
bilinir. Filozoftur.
Türk İslam dünyasında pozitif bilimlerin
gelişmesi Farabi’yle başlar.
Muallim-i Sani (İkinci öğretmen) olarak
bilinir.
Aristo felsefesini İslam dünyasına
tanıtmıştır.
İlimlerin sınıflandırmasını ilk yapan
kişidir. İhsaü’l Ulüm (ilimlerin tasnifi).
Mantık, Siyaset, Matematik, Astronomi,
Felsefe, Müzik, Tıp alanlarında toplam
160 eser kaleme almıştır. En önemli
eseri
El Medinet’ül Fazıla’dır. (Devlet
başkanlarında bulunması gereken
vasıfları anlatmıştır.) Musiki ile ilgili eseri
Kitabü’l Musiki.
İBN-İ SİNA
Avrupa’da Avicenna olarak tanınır. Tıp
bilimiyle ön plana çıkmıştır.(980-1037)
En önemli eseri “El Kanun Fit Tıp” Avrupa
üniversitelerinde ders kitabı olarak
okutulmuştur.
Felsefede Farabi’den etkilenmiştir.
Ahlak, Botanik, Zooloji, Astronomi,
Matematik Felsefe, Tıp, Mantık, Fizik
alanlarında 200’ün üzerinde eser kaleme
almıştır.
Kalp ve beyin üzerine çalışmaları vardır.
Küçük ve büyük kan dolaşımları üzerine
çalışmıştır.
Ruh ve sinir hastalıklarının sevgi, şefkat
ve müzikle tedavi edilmesi yöntemini
geliştirmiştir.
HAREZMİ:
IX. yüzyıl. Harzemde doğdu. Astronomi,
Matematik, Felsefe, Coğrafya alanlarıyla
ilgilenmiştir.
Cebiri sistemleştirerek Matematiğin bir
dalı haline getirmiştir.
En önemli eseri: Kitab-ül Cebr vel
Mukabele’dir.
Bağdat’ta Beyt’ül Hikme medresesinde,
müderrislik yapmıştır.
BİRUNİ:
979-1051 Harzemde doğdu. Gazneli
Mahmut tarafından himaye edilmiş ve
desteklenmiştir.
Bilimsel ilerlemenin önündeki en büyük
engelin serbest düşüncenin olmayışı
olduğunu söyleyerek, serbest düşünceyi
savunmuştur.Geometri, Matematik,
Felsefe, Coğrafya, Astronomi alanıyla
uğraşmıştır.
Asar’ül Bakiye en ünlü eseridir. Bu
eserde Asyalı milletlerden ve
astronomiden bahsetmiştir.
Enlem ve boylam dairelerini tespit
etmiş, dünyanın güneş etrafındaki
dönüşünün bir yılda gerçekleştiğini
söylemiştir.
ÖMER HAYYAM:
Büyük Selçuklular döneminde
yaşamıştır.
(1048-1131)
Astronomi ve Matematik alanlarında ön
plana çıkmıştır.
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, adına
düzenlenen Celali Takvim’i (Takvim-i
Meliki) hazırlayan heyetin başkanıdır.
Astronomi, Matematik, Tıp Müzik,
Felsefe, Edebiyat alanlarında çalışmalar
yapmıştır.
Rubai’leri (dörtlük) ile ünlüdür.
EL KİNDİ:
İlk İslam Filozofudur. İhşitler döneminde
yaşamıştır. Avrupa’da Alghindus olarak
bilinir.
Felsefede Platon ve Aristoteles’ten
etkilenmiştir.
Tarih, Felsefe, Matematik, Astronomi,
Fizik (hız ve hareket), Kimya, Optik
(görme), Psikoloji, İlahiyat alanlarında iki
yüzden fazla eser kaleme almıştır.
İBN-İ RÜŞT:
İspanyada Endülüs’te (İspanya) yetişti.
Kurtuba Medreselerinde Müderrislik
yaptı. Aristo felsefesini Avrupa’ya
öğretmiştir. Aklı inancın önünde
tutmuştur.
GAZALİ:
Büyük Selçuklular döneminde Nizamiye
medresesinde müderrislik yapmıştır.
Siyasi ve bölücü din anlayışıyla mücadele
etmiştir.
“İhya’ül Ulumiddin” (Din ilimlerinin
yeniden yapılanması) en önemli eseridir.
FAHRETTİN RAZİ: (1149-1209) Fen ve din İslam felsefesi (Kelam) ve İslam Hukuku
(Fıkıh) ile uğraşmıştır.
alimi. Büyük Selçuklular döneminde
Rey’de doğdu. Kelam (İslam felsefesi) ve Muhammed bin Kays: Türkçe-Farsça
sözlük
Fizik, Işık, ses, denge alanların-da
Zemahşeri: Keşşaf (tefsir),
çalışmalar yaptı.
Mukaddimetül Edeb.(gramer)
UTBİ: tarih
İBN-İ TÜRK:
ULUĞ BEY: astronomi
(IX. yüzyıl) Cebirle ilgilenmiştir.
İBN-İ HALDUN: tarihçi sosyolog
Çalışkanlığından dolayı “Ebul Fazl”
olarak
İBN-İ BATUTA: coğrafya
anılmıştır.
Anadolu Selçuklu Dönemi Önemli İlim
Adamları
HOCA DEHHANİ: Aslen Horasanlı olup
Anadolu Selçuklu sarayında yetişen
divan
MEVLANA Celalettin-i Rumi: (1207-1273) şairidir. Gazel ve Kaside yazarı. Selçuklu
Şehnamesi adlı eserinin günümüze
Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Mafih,
ancak
Mektubat. Türk-İslam Şairi, Tasavvuf ve
bir kısmı ulaşmıştır.
düşünce adamı.
YUNUS EMRE: Divan Edebiyatçısı ve halk AŞIKPAŞA: Garipname (Mesnevi).
Eserlerini Türk-çe kaleme almıştır.
şairidir. Risalet’ül Nushiye (nasihatleröğütler kitabı) dini, ahlaki, tasavvufi
Mesnevi: Klasik doğu edebiyatında bir
eserlerdir.
şiir tarzının adıdır. İkili beyitler halinde
HACI BEKTAŞ-İ VELİ: Makalat. Ahi lideri yazılan bir nazım türüdür.
ve Mutasavvıf.
İmaret: öğrencilere, yolculara ve fakir
halka yemek dağıtan yerdir.
Berit
Menzil
FATİMİLER 910-1171
Hz. Osman döneminde ilk ayrılıkçı
hareketler başaldı
Hz. Ali ve Muaviye Mücadelesi sıffın
savaşı Şİİ- SÜNNİ ayrılığı başladı
Kesin ayrılık KERBALA
Şİİ’liğin bir kolu olan İSMAİLİLER
Abbasiler döneminde güçlendi ve
İsmaililerin lideri UBEYDULLAH Kuzey
Afrıka’da TUNUS’ta FATİMİ DEVLETİ’ni
kurdu
En güçlü dönemleri Muntansır 10361094
Hz Fatıma soyundan geldıklerını iddia
ederler
Haçlı seferlerine karşı mücadele ettiler
Musul ATABEY’i Nurettin Mahmut
Zengi’den yardım istediler. Oda
komutanlarından ŞİRKUH ve Şirkuh’un
yegeni Selahattin’i yardıma gönderdi.
Şirkuh Fatimilere vezir oldu sonrada
yerine Selahattin vezir oldu ve Selahattin
Eyyübi Fatimilere son verdi.
SELAHATTİN KUDÜS’ü aldı
ARSLAN YÜREKLİ RİŞAR ing. Kralı
FİLİP OGÜST Fran. Kralı
III. Haçlı seferi
BATİNİLER Hasan Sabbah ALAMUT
KALESİ (kartal yuvası)
SUİKASTLER Nizamülmülk halife ElMüsterşid
1256 da ALAMUT moğollarca ele
Geçirildi
DARÜL HİKME medresesi Fatimi
Beytül Hikme Abbasi
EL-EHZER medresesi Fatimi
Nizamiye B.Selçuklu
HARZEMŞAHLAR 1098-1231
Anuş-Tegin'in oğlu Kutb-üd-din
Muhammed tarafından 1098 de
kurulmuş,1231 de Moğol istila akınları
dolayısı ile yıkılmıştır.
Selçuklu sarayında “taştdar” leğen-ibrik
İşleri saray görevlisi ANUŞTEGİN’in oğlu
“Kutbettin Muhammet”
Harzem’e vali tayin edildi.
Not: Selçuklu Harzem valilerine
Harzemşah unvanını verirdi.
Kutbeddin Muhammed Harizmşah’tan
sonra oğlu Atsız Harizm valisi oldu
bağımsızlığını ilan etti
Ancak Selçuklu orduları tarafından
yenlince, tekrar Selçuklu egemenliğini
kabul etmek zorunda kaldı.
Atsız'dan sonra başa geçen İl Aslan
Harizmşah Devleti'nin ilk bağımsız
hükümdarı olmuştur.
İl Aslan ve Alaeddin Tökiş Harzemşah
zamanında bu devlet en görkemli
dönemini yaşadı.
Sürekli olarak toprakalrını genişleten
Harizmşah Devleti Moğollar la çatıştı ve
1220 yılında yapılan savaşta yenilerek
Moğolların egemenliği altına girdi.
Muhammed Harzemşah ölünce yerine
oğlu Celaleddin Harzemşah geçti.
Kuvvetlerini toplayarak yeniden Moğollarla
savaşa girişti,ancak o da yenilgiden
kurtulamadı Harzemşahlar Devleti yıkıldı.
CELAYİRLİLER
1330'larda bugünkü Irak ve İran
topraklarında İlhanlılar Devletinde önemli
mevkiye sahip olan Moğol Celayir
boyunun önderi Büyük Hasan tarafından
kurulmuş devlet.
Celayirîlerler Timur'un karşısında
Karakoyunlular ile birlikte Timur
İmparatorluğuna karşı direnmiş ancak
yenilerek Bağdad'ı kaybetmiştir.
Ahmed, önce Osmanlı Devleti'ne ve sonra
Mısır'a Memlûk Devleti’nin yanına
sığınmıştır.
Ahmed, Timur'un ölümünün ardından
1405'te tekrar devleti kurmuş ve Tebriz'i
geri almaya çalışmıştır. Fakat 1410'da
Karakoyunlu sultanı Kara Yusuf tarafından
yenilerek idam edilmiştir.
Akkoyunlular
Diyarbakır bölgesini aldı. 1403'te de
Diyarbakır'da hükümdarlığını ilan etti.
Osman Bey 1435'te Karakoyunlular'a
karşı savaşırken öldü.
14. yüzyılda Diyarbakır yöresini yurt
edindiler ve devlet kurmadan önce
bölgede etkili oldular. Anadolu, Suriye
Kara Yülük Osman Bey'in ölümünden
ve Irak içlerine akınlar düzenlediler.
sonra, oğulları arasında iktidar
Trabzon İmparatorluğu topraklarını
kavgası başladı ve Akkoyunlu Devleti
yağmaladılar.
eski gücünü yitirdi.
Kuruluşu
Kara Yülük Osman Bey’in torunu
Akkoyunlu Devleti’nin
kurucusu, Kara Yülük Osman Bey’dir. Uzun Hasan, 1453'te Diyarbakır'ı ele
geçirerek iktidar kavgalarına son verdi.
1398'de Kadı Burhaneddin'i yenerek
öldüren Kara Yülük Osman Bey, daha
sonra Memlûk sultanının hizmetine
girdi. 1400'de Timur'un Anadolu’ya
girişine destek verdi ve bu hizmetine
karşılık Malatya'yı, 1402'de Ankara
Savaşı'ndaki desteğine karşılık da
Uzun hasan Merkezı Diyarbakır'dan
Tebriz'e taşıdı. Sınırlarını genişletti
güçlenmesi Uzun Hasan’ı
Osmanlılarla karşı karşıya getirdi.
Akkoyunlular ile Osmanlılar
arasındaki çatışmalar, Fatih SultaN
Mehmed'in Trabzon Rum
İmparatorluğu üzerine yaptığı sefer
sırasında başladı.
Uzun Hasan da Trabzon
imparatorunun kızıyla evliydi ve
Osmanlı ordusunu durdurmak için
Trabzon'a kuvvet gönderdi.
Gedik Ahmed Paşa komutasındaki
Osmanlı ordusu bu kuvvetlere yenildi.
Fatih, 1461'de Trabzon'u aldıktan
sonra Akkoyunluların üzerine sefere
çıktı. Uzun Hasan 1473'teki Malatya
Savaşı'nı,
kazanmasına rağmen Otlukbeli
Savaşı'nda Fatih karşısında ağır bir
yenilgiye uğradı. Bu yenilgiden sonra
topraklarındaki siyasal ve askeri
gücünü büyük ölçüde yitirdi. Uzun
Hasan’ın 1478'de ölmesinden sonra
oğulları arasında başlayan taht
kavgaları Akkoyunlu Devleti'ni iyice
zayıflattı.
Sonunda Akkoyunlu Devleti, Safevi
hükümdarı Şah İsmail tarafından
1508'de tamamen ortadan kaldırıldı.
Akkoyunlu ülkesi hükümdar ailesinin
ortak mülkü sayılırdı.
Hükümdarlar uluğ bey ya da han
unvanıyla anılırdı. Akkoyunlu bey ve
şehzadeleri, hükümdara bağlı kalmak
koşuluyla, kendilerine bırakılan illeri
yarı bağımsız olarak yönetirlerdi.
Merkezi devlet işleri başkentteki
Büyük Divan'da görüşülür ve karara
bağlanırdı.
Sahib denen vezirler, hanedandan
büyük boyların beyleri ve kazasker
Büyük Divan'ın doğal üyesiydiler. Bu
divana bağlı Esraf Divanları ise çeşitli
devlet işlerinin yürütülmesinden
sorumluydu.
Ayrıca illerde birer küçük divan
bulunurdu. İllerde hukuk işlerine
kadılar, din işlerine de müftüler
bakardı. Uzun Hasan devlet
yönetiminde ve askeri
örgütlenmede Osmanlı sistemini
örnek almıştı.
Akkoyunlu hükümdarları bilginleri ve
sanatçıları korumuştur.
Ali Kuşçu,
Celaleddin Devvani
ve İsa Savcı gibi bilginler, bu
dönemde önemli yapıtlar vermişlerdir.
Başta Diyarbakır ve Mardin olmak
üzere Ahlat, Hasankeyf, Erzincan
Bayburt Hasankale'de
Akkoyunlulardan birçok cami,
türbe, medrese, kale, kale surları
ve yazıt kalmıştır.
Müslüman olmadan önce koyun
totemine bağlı olan Akkoyunlular,
İslam dinini benimsedikten sonra
da bu toteme bağlılıklarını
sürdürerek bayraklarını ve mezar
taşlarını koyun resimleriyle
süslemişlerdir.
KARAKOYUNLULAR
1380-1469
Başkent Tebriz
Doğu Anadolu, Güney Kafkasya,
güney Azerbaycan ve Kuzey Irak’ta
egemenlik sürmüş bir Oğuz boyudur.
Anadolu‘da İlhanlılar'ın etkisinin
azalmaya başladığı dönemlerde
1365'ten 1382'ye dek Bayram Hoca
tarafından Celayirîler'e bağlı kalarak
kurulmuştur.
1387'de Tebriz'i fethettiler.
1408'de Mardin,
1410'da Celayirilerden Bağdat'ı da
aldılar ve büyük bir devlet oldular
haline geldiler.
Kara Yusuf en parlak devir
Kara Yusuf 1400'de Celayirîler ile
birlikte Timur İmparatorluğu
tarafından yenilgiye uğrayarak
Osmanlı Devleti'ne sığınmıştı.
Ancak Timur'un ölümünden sonra
1404'de Timur İmparatorluğundan
Tebriz'i geri almış ve Celayirîleri de
yıkmıştı.
Karakoyunlular, Timur
İmparatorluğu'nu kargaşadan
çıkararak yeniden toparlamaya
muvaffak olan Şahruh tarafından
1420'de tekrar yenilgiye uğratıldıysa
da, Şah Ruh'un dönüşünden
Karakoyunlu Hâkimi
İskender Bey tekrar güçlenmiş ve
Akkoyunlu Hâkimi Kara Osman'ı
yerenek Doğu Anadolu'nun
hakimiyetini tamamen elde etmişti.
Fakat Şah Ruh 1435-36'da İskender
Bey'in üzerine yürüyerek tahttan
indirdi ve yerine kendine sadık Cihan
Şah'ı getirerek Tebriz valiliğine tayin
etti.
1447'de Şah Ruh ölüp 1449'da Uluğ
Bey suikast sonucu öldürülünce
Timur İmparatorluğu'nda kargaşalar
baş gösterdi. Cihan Şah da bu
durumundan istifade ederek isyan etti.
Timurlu baskısının azaldığı 1437'den
itibaren tekrar
genişlemeye başladı
1467'de Akkoyunlular ‘ın önderi Uzun
Hasan'ın gerçekleştirdiği ani bir
baskın sonucu Cihan Şah'ın ölümüyle
yıkıldı ve toprakları bu devletin eline
geçti.
Van'daki Ulu Cami, İsfahan'daki
Cuma Camisi ve Tebriz'de Gök
Mescid ile medresesi
Karakoyunluların dini mimarisinin
örnekleridir.
MOĞOLLAR 1206 1227
CENGİZ HAN Temuçin
Devlet yönetimi Uygurlar
Moğolistan'da birbirleriyle mücadele
halinde olan en güçlü boylar;
Keraitler, Naymanlar, Merkitler ve
Moğollardı.
KARAKURUM başkent
Göçebe hayat süren bu boylar
hayvancılıkla, avcılıkla ve balıkçılıkla
geçiniyorlardı.
Moğol kelimesi, devlet ve sülâle ismi
olarak Cengiz Han zamanında
kullanıldı.
Cengiz, Moğol kabile reislerinden
Yesügey'in oğlu idi.
Asıl ismi Temuçin
Cengiz, 1155 yılında doğdu. Babası
öldüğünde Temuçin 12 yaşındaydı.
Boylar arasındaki savaşlarda basarı
kazanan Temuçin, Merkitleri,
Keraitleri ve Naymanları yendi.
CENGİZ HAN'IN FETİHLERİ
Düzenli ve disiplinli ordusu ile
Moğolistan'ın birliğini sağlayan
Cengiz, Kırgızlara egemenliğini
kabul ettirdi.
Çeşitli Moğol kabilelerinin birleşerek
Temucin'e karşı hükümdar ilân
ettikleri Camuka'yı da bertaraf etti.
Turfan Uygur Devleti’ne son verdi
(1209).
Tüm Moğol boylarını birleştirerek,
Moğolistan'ı hâkimiyeti altına aldı.
Karluklar, savaşmadan Cengiz'in
hâkimiyetini tanıdılar.
1206 yılında büyük kurultay
Temuçin'i Cengiz unvanıyla kağan
ilan etti
Daha sonra Çin'in fethine
başlandı.Çin savaşları uzun yıllar
devam etti.
Kara Hitaylar, Tangutlar yenildi. Pekin
ve San ırmağın kuzeyi alındı.
Cengiz orduları Doğu Türkistan ve
Maveraünnehir'e girdi.
Harzemşahların Otrar valisinin
Cengiz'in elçilerini öldürmesi, batı
seferini çabuklaştırdı. 1220 yılında
Harzem seferi başladı. Buhara,
Semerkant ve Güngenç tahrip
edilerek Harzemşahlar Devleti
yıkıldı.
Cengiz'in oğulları
Ögeday, Cuci, Çağatay ve Tuluy
Burada Alanlar ve Kıpçaklar yenildi.
Kore alındı, Kuzey Çin tamamen
imparatorluğa bağlandı.
Rusya ve bütün Doğu Avrupa istilâ
edildi.
Ögeday'ın ölümü (1241) üzerine,
imparatorluk, karısı (Törenege)
tarafından 1246 yılında toplanan
büyük kurultaya kadar idare edildi.
Daha sonra imparatorluğun başına,
kağan seçilen Tuluy'un oğlu Mengü
geçti. Mengü. kardeşleri Kubilay ve
Hülâgü ile Çin ve Orta Doğu'nun
fethine devam etti.
Horasan ve Gazne üzerinden İndus
kıyılarına inerek Pencap'ı istilâ etti.
Güney Çin'deki karışıklıklar üzerine
Moğolistan'a dönen Cengiz Han,
1227 yılında öldü.
Cengiz Han ölümünden önce
Ögeday'm hükümdar olmasını
istemişti. Kurultay da bu isteğe
uyarak Ögeday'ı kağan seçti.
Cengiz Han ölmeden önce,
hanedanın malı sayılan topraklarım
oğullan arasında paylaştırmıştı.
Cuci kuzeybatı topraklarını,
Ögeday doğu topraklarını,
Cengiz'in oğullan ve torunları
tarafından kurulan bu devletler,
Kubilay ve Çağatay Hanlıkları ile
Altınordu (Altın Orda) ve ilhanlılar
KUBİLAY HANLIĞI
Büyük Kağan Mengü'nün ölümünden
Çağatay ise Türkistan'ı almıştı.
sonra (1259), yerine geçebilecek
En küçük oğul Tulüy'a ise baba ocağı kardeşleri Kubilay, Hülâgü ve Arık
Buğa idi. Kubilay ve Arık Buğa
yani Moğolistan'ın doğu kısmı
arasındaki kağan olma mücadelesini
verilmişti.
Kubilay kazandı.
Cengiz'in oğulları , merkez
Çin'e yerleşen Kubilay, Çin âdetlerini
Karakurum'daki büyük kağana bağlı
benimsedi.
kalarak bu toprakları birer vali gibi
idare ettiler. Ancak merkezi otoritenin Merkezi Karakurum'dan Pekin'e
nakletti.
zayıflaması ile impararorluk
topraklarında dört büyük devlet ortaya Altın Orda ve İlhanlı devletleri île
Çağatay Hanlığı, tamamen bağımsız
çıktı.
devletler olarak hareket etmeye
başladılar. Böylece Kubilay Hanlığı'na
olan bağlılık sona erdi.
Kubilay Hanlığı 1368 yılına kadar
devam etti. Çin vatanseverlerinin,
Moğollara karşı başlattıkları mücadele
sonunda Çin'deki Moğol hâkimiyeti
sona erdi.
Venedikli gezgin Marco Polo
(Marko Po'lo), Papanın mektubunu
Kubilay Han'a götüren babası ve
amcası ile birlikte Çin'e geldi. Uzun
süre Moğolların diplomatı ve
elçiliklerinde üye olarak Kubilay
Han'a hizmet etti. 20 yıla yakın
Çin'de kalan Marko Polo, Çin'i
gezme imkanını buldu. 1295 yılında
Venedik'e döndükten sonra ünlü
seyahat eserini yazdı. Marko Polo
seyahatnamesinin, özellikle
Kubilay Hânlığı'nı tanıtan bölümü
önemlidir.
ÇAĞATAY HANLIĞI
Cengiz'in yaptığı taksimatla oğlu
Çağatay'a Türkistan toprakları
verilmişti.
Bölge bır süre Karakurum'daki büyük
kağana bağlı olarak idare edildi.
Daha sonra Çağatay Hanlığı
bağımsız oldu.
XIV. yüzyıldan itibaren, dilleri ile
birlikte Türkleşen Çağatay Moğolları,
İslâm dinine girdiler. Daha sonraları
hanlar ve komutanlar arasındaki iç
mücadele devleti zayıflattı.
Çağatay Hanlığı Timur tarafından
yıkıldı. Çağatay Hanlığı'nın yıkılması
ile bölgede siyasî istikrar bozuldu.
ALTIN ORDA DEVLETİ
Cengiz Han, büyük oğlu Cuci'ye
Moğolistan'ın batısında bulunan en
uzak topraklan vermişti.
Bu bölge kıpçak türklerinin yoğun
olarak yaşadığı bölgelerdi
Moğollar ile Türkler karışıp
kaynaştılar. İleriki dönemlerde bu
topraklarda Moğolca yerine , Kıpçak
ve Oğuz lehçelerinin özelliklerini
taşıyan edebi Türkçe konuşuldu.
Böylece Altın orda Devleti, bir Türk
devleti haline geldi.
Cuci'nin sağlığında Kıpçak
bozkırlarının tamamı ele geçmemişti.
Oğlu Batu, Güneydoğu Avrupa
seferini başlattı.
Sefer sonucunda tüm Kıpçak
sahası,Bulgarların elinde bulunan
topraklar,Kırım'a kadar Kafkasya,
Moğolların eline geçti.
Kiey alındı. Polonya, Macaristan ve
Dalmaçya tahrip edildi. Fakat Batu
Han bu topraklan elde tutamadı.
1242 - 1243 yılında Volga
dolaylarındaki merkezine (Saray şehri)
döndü. Bu seferler sonucunda Doğu
ve Güney Rusya topraklarında büyük
ve güçlü bir devlet kuruldu.
Doğu kaynaklarının Cuci Ulusu veya
Gök Ordu dedikleri bu devlete, Rus
kroniklerinde Altın Orda adı
verilmiştir.
Altın Orda Devleti de 1260 yılından
sonra bağımsız duruma geldi.
Kırım Hanlığı, 1430 yılında Hacı
Giray tarafından kuruldu.
Merkez, Bahçesaray şehri idi.
Kırım Hanlığı 1475 yılında, Fatih
döneminde Osmanlılara bağlandı.
ilhanlılarla savaşan Memlûklarla
diplomatik ilişkiler kuruldu. Berke Han Ancak Kırım 1783 yılında Rusların
eline geçti.
İslâmiyet’i kabul etti. İslâm dini Altın
Kazan Hanlığı da Ruslar tarafından
Orda Devleti'nde yayılmaya başladı.
Bu durum devleti sosyal, ekonomik ve yıkıldı.
SSCB'nin kurulmasından sonra
kültürel açıdan etkiledi.
Daha sonra Ruslarla yapılan savaşlar Kırım'ın coğrafî konumu sebebiyle
Kırım halkının büyük bir kısmı
ve Timur'un 1391 ve 1395 teki
katledildi. Bir kısım halk da Sibirya'ya
seferleri, Toktamış Han'ın başında
sürüldü. Böylece yüzlerce yıllık Türk
bulunduğu Altın Orda Devleti'ni çok
zayıflattı. Timur, merkez Saray olmak yurdu olan Kırım topraklan Rusların
üzere pek çok şehri tahrip etti. Yoğun eline geçti. Bu gün de Kırım Türkleri
vatanlarını ve bağımsızlıklarını elde
iç karışıklıklara rağmen Altın Orda
etmek için mücadelelerini
Devleti birden bire yıkılmadı. Zaman
sürdürmektedirler.
zaman kendini toparladıysa da
topraklan üzerinde Kırım ve Kazan
hanlıklarının kurulmasıyla parçalandı.
Altın Orda Devleti. Berke Han
zamanında İlhanlı Moğolları ile
mücadeleye girdi,
Altın Orda Devleti'nin
parçalanmasıyla topraklan
üzerinde ortaya çıkan diğer
hanlıklar; Nogav Hanlığı, Astrahan
(Hacı Tarhan) Hanlığı, Kasım
Hanlığı ve Sibir Hanlığı idi.
Bu hanlıkların hepsine Ruslar
tarafından son yerildi.
Altın Orda Devleti, Rus toplumunun
gelişmesinde önemli rol oynadı.
Rus Çarlığı güçlenerek daha sonraki
dönemlerde Osmanlı Devleti'nin en
büyük düşmanı hâline geldi.
İLHANLILAR DEVLETİ
büyük kağan Mengu (Tuluy'un oğlu)
kardeşi Hülâgü'yu büyük bir ordu ile
İran'a göndermişti.
Hülâgü İran'da Alamut Kalesi'ni aldı
Bütün İran'ı fethetti. Bağdat'a girerek
1258 yılında Abbasî Halifelîğî’ni yıktı.
Halife ve ailesinden bulabildiği
herkesi öldürdü.
İlhanlı Devleti'nin merkezi Tebriz idi.
Suriye'yi ele geçiren ilhanlılar, daha
sonra Memlûklarla savaştılar. Fakat
SSCB'nin kurulmasıyla bu topraklarda Ayn-Calût'ta onlara yenildiler.
yaşayan Türkler bu devletin
hâkimiyeti altına girdiler. SSCB'nin
dağılmasıyla da Türk toplulukları
bağımsızlıklarını kazanmaya
başladılar.
Altın Orda Devleti ile de savaşan
ilhanlı Moğolları Anadolu'yu işgal
ettiler.
Türkiye Selçuklu Devleti'nin
yıkılmasında rol oynadılar.
İslâmiyet’i kabul eden ilhanlı
Devleti'nde, XIV. yüzyılın başlarından
itibaren taht kavgaları ve iç
karışıklıklar başladı.
Ebu Said Bahadır Han'ın ölümüyle
ilhanlı Devleti yıkıldı (1335).
Topraklan üzerinde çeşitli devletçikler
kuruldu. Bunların hepsi daha sonra
Timur tarafından ortadan kaldırıldı.
Cengiz Han, Orta Asya Türk
devletlerindeki teşkilâtı ve hayat
tarzını benimsedi.
Moğollarda, aileye yasun deniliyordu.
Yasunlar birleşerek aymag ve
obogları, oboglar birleşerek irgen
denilen aşiretleri (boylan) meydana
getiriyorlardı. Boyların birleşmesiyle
de millet (el) ortaya çıkıyordu. Millet
ise devleti meydana getiriyordu.
Cengiz 1206 yılında kağan olunca
irgen, obog, aymag ve yasun denilen
sosyal birlikleri, aynı zamanda askerî
birer birlik şeklinde teşkilâtlandırdı.
Yasun ve obogları noyanlar idare
ederlerdi
Noyanlar; kabiliyet, cesaret ve
beceriklilikleri dolayısıyla sivrilmiş
kişiler arasından seçilirdi..
Noyan önceleri hem sivil, hem askerî
idarecileri ifade ederken, daha
sonraları genellikle komutan
anlamında kullanılmıştır.
Noyanların yardımcıları nökerlerdi.
Kağan ve köbegün denilen prensler,
noyanları görevlerinden alabilirlerdi.
Ancak noyanlar kendi isteklerine göre
görevlerini bırakamazlardı.
Devlet işlerinde, eski Türk töresi
temel olmak üzere hazırlanmış
yasalar uygulanırdı.
Cengiz Han'ın düzenlediği bu yasalar
daha sonraki Moğol devletlerinde
yumuşatılmış, askerî konular
haricinde bazı değişiklikler yapılmıştı.
Moğollarda adalet kurumunda Cengiz
Yasaları geçerliydi
Cinayet, hırsızlık, tertip edilmiş yalan,
zina, büyü, kötülük yapmak ve
çalınmış mal saklamak idam ile
cezalandırılırdı. Adalet işlerine
yargucı denilen hâkimler bakardı.
DİL, EDEBİYAT VE BİLİM
Moğollar ilk dönemlerinde resmî dil
olarak Moğolcayı kullandılar.
daha sonra Çağatay, Altınordu ve
ilhanlı Moğolları topraklarında Moğol
dili unutuldu. Moğolların Türk
ülkelerine yayılarak, kısa sürede
Türkleşmeleri sonucunda, Türkçe
Moğolcaya galip geldi. Bu topraklarda
gelişen Türk lehçesine Çağatay
Lehçesi denildi.
Çağatay Lehçesi, Orta Asya
Türkçesinin, kısmen Moğolca ile
birleşmesiyle ortaya çıktı. Çağatayca
Orta Asya, Doğu Avrupa ve ön
Asya'da her yerde anlaşılan dil oldu.
Moğollar, Cengiz Han döneminden
başlamak üzere en çok Uygur
alfabesini kullandılar. Bu durum
Uygur alfabesinin, İslâmiyetin
kabulünden sonra da, Arap alfabesi
yanında Türkler arasında uzun süre
yaşamasında etkili oldu.
Müslüman Hint hikâyeleri olan Kelile
ve Dimne Moğalcaya tercüme edildi.
XIII. yüzyılda Moğollar tarafından
idare edilen Türkler arasında Cengiz
Destanı (Cengiznâme) doğdu. XV.
yüzyılda yazıya geçirilen destan da
Cengiz'in hayati, şahsiyeti ve fetihleri
işlendi.
Moğollar zamanında, tarih ilmi önem
kazandı ve gelişti, îlhanlı veziri
Reşîdüddin (1248-1318), Cami-ütTevarih adıyla bir Dünya tarihi
yazdı. Ona Moğol, Çin ve İranlı
âlimlerin yanı sıra, bir Budist ve
Fransız rahip de yardım etti.
Eserde Türk, Moğol, Çin, Hint,
İbranî ve Batı Avrupa kavimlerinin
tarihleri anlatıldı. Cami - üt Tevarih'te Oğuz Kağan
Destanı'ndan da bahsedilmişti.
Moğolların Gizli Tarihi, adlı eser ise
son zamanlarda ortaya çıkarılmıştır.
Ögeday Kağan döneminde (1243)
yazılan bu eserde Cengiz'in hayatı
anlatılmaktadır.
Moğollar, İslâm dinine girinceye kadar
din bilimleriyle uğraşmadılar. Bunun
yanı sıra tıp, matematik, astronomi ve
kimya bilimleri bu dönemde gelişti.
Hülâgü Han, Azerbaycan'ın Meraga
şehrinde zamanın en modern
aletleriyle donatılmış bir rasathane
yaptırdı. Nasîrûddin Tûsi ve diğer
bilim adamları burada çalıştı. Bu
dönemde açılan medreselere her
taraftan birçok öğrenci gelerek
öğrenim gördü.
BABÜR DEVLETİ 1526-1848
Hindistan’da kurulan Müslüman Türk
devletlerinden.
Timur’un torunu Babür tarafından,
1526’da kurulmuştur. 1483’te
Fergana’nın başkenti Ardician’da
dünyaya gelen Babür, 1494’te babası
Ömer Şeyh Mirza’nın ölümü üzerine,
Fergana hükümdarı oldu. Fakat
Babür, Özbeklerin büyüyen kuvvetleri
karşısında, kendisi için orada sağlam
bir yer elde etmenin mümkün
olamayacağını anlamıştı. Bundan
dolayı, 1504’te Kâbil’i, daha sonra
Kandehar’ı alarak orada yerleşti.
1508 Eylülünde ilk defa Hindistan’a
akın yaptı. Üç ay süren bu akında,
ülkeyi tanıdı ve pek çok ganimet elde
etti. Kasım 1519’da Hayber’i geçerek
Hindistan’a girdi. Peşaver yakınlarına
geldi.
Moğollar
Beş defa Pencap’a sefer yaptı. Bu
seferler neticesinde, Kuzey
Hindistan’ı fethetti. Kasım 1525’te,
Hindistan’ı fethetmek üzere Kâbil’den
hareket etti. 21 Mayıs 1526’da,
Panipüt Meydan Muharebesinde,
İbrahim Ludi’nin büyük ordusunu yok
etti. Böylece Hindistan Türk
İmparatorluğu tacı, Babür’e geçmiş
oldu. Aralık 1526’da, dünyanın en
büyük şehirleri arasında olan Delhi,
Agra ve Hanpur fethedildi. Babür,
Agra’yı başkent yaptı.
Babür Şah, 1527’de Hinduların
üzerine yürümek niyeti ile Agra’dan
hareket etti. Ludilerin Racistan’daki
kontrollerini kaybetmeleri üzerine
müstakil hale gelen Hindular,
hükümdarları Rana Senka’nın
etrafında toplanarak, 100.000 kişilik
bir ordu ve birkaç yüz fille yeni
Hindistan fatihinin üzerine yürümeye
BABÜR DEVLETİ 1526-1848
Hindistan’da kurulan Müslüman Türk
devletlerinden.
Timur’un torunu Babür tarafından,
1526’da kurulmuştur. 1483’te
Fergana’nın başkenti Ardician’da
dünyaya gelen Babür, 1494’te babası
Ömer Şeyh Mirza’nın ölümü üzerine,
Fergana hükümdarı oldu.
Kasım 1525’te, Hindistan’ı fethetmek
üzere Kâbil’den hareket etti. 21 Mayıs
1526’da, Panipüt Meydan
Muharebesinde, İbrahim Ludi’nin
büyük ordusunu yok etti. Böylece
Hindistan Türk İmparatorluğu tacı,
Babür’e geçmiş oldu. Aralık 1526’da,
dünyanın en büyük şehirleri arasında
olan Delhi, Agra ve Hanpur fethedildi.
1504’te Kâbil’i, daha sonra
Kandehar’ı alarak orada yerleşti.
1508 Eylülünde ilk defa Hindistan’a
akın yaptı.
ŞAH CİHAN 1628-1658
Kasım 1519’da Hayber’i geçerek
Hindistan’a girdi.
EŞİ MÜMTAZ MAHAL
TAÇ MAHAL
1858 de ingiltereye bağlandı
,

Benzer belgeler

Cengiz Moğol Devleti

Cengiz Moğol Devleti Doğu Avrupa'ya kadar gitmiştir. Burada da Alanları ve Kıpçakları yenen Cengiz Han, daha sonra da Horasan ve Gazne üzerinden İndus kıyılarına inerek Pençap'ı (Kuzey Hindistan) istila etmiştir. Güney...

Detaylı