Üç Afacan A.Mercan

Transkript

Üç Afacan A.Mercan
Ü
N
Ç
A
F
A CA
Ahmet Mercan
A L B A R A K A
T Ü R K
Ç O C U K
Y A Y I N L A R I
ALBARAKA TÜRK YAYINLARI: 19
ÇOCUK K‹TAPLARI: 8
Haz›rlayan
Resimleyen
Kapak
Dizgi/Mizanpaj
Bask›/Cilt
:
:
:
:
:
Ahmet Mercan
‹smail Özen
Ekrem fiahin
Zübeyir Çiftçi
Esen Ofset
© Bütün yay›n haklar› ALBARAKA TÜRK’e aittir.
ALBARAKA TÜRK ÖZEL F‹NANS KURUMU A.fi.
Büyükdere Cad. No: 78 80290 Mecidiyeköy/‹STANBUL
Tel: (0.212) 274 99 00 Faks: (0.212) 272 44 70
‹stanbul, Haziran 2002
ÜÇ AFACAN
Üç Afacan’› hat›rl›yor musunuz? Hani flu Yeni Mahalleli üç arkadafl: Yusuf,
Süleyman, Ali.
Yine hat›rlamad›n›z. Tabii siz bahçeli evleriyle hat›rl›yorsunuz Yeni Mahalleyi.
O zamanlar› ve o bahçeleri flimdi herkes özlüyor. Tek ve iki katl› evlerden
oluflan mahallenin her evinin bahçesi vard›. Gündüz komflu kad›nlar toplan›p
elifli yaparken, semaverler kaynar sohbet uzard›. Herkes herkesten haberdard›. Komflulardan birinin bir s›k›nt›s›, derdi oldu¤unda herkes koflard›.
fiimdi o evlerin yerinde, bahçesiz yüksek apartmanlar var. Apartmanlar›n
aras›nda, o günlerden kalma, tek bahçeli ev Ayfle nineninki. O günlerden kalma bir an›t gibi, tüm güzelli¤iyle duruyor yerinde. Müteahhitler ne yapt›ysa raz› edemediler Ayfle nineyi.
Bizim Üç Afacan›n buluflma yeri oras›. Ayfle ninenin ihtiyaçlar›n› görüyor-
—1—
lar. Al›fl-veriflini yap›yorlar. Bütün bunlar›n karfl›l›¤›nda Ayfle nine de onlara, hiçbir yerde bulamayacaklar›, tatl› m› tatl› masallar anlat›yor.
Bu üç afacan›n huylar› farkl› olmas›na ra¤men çok iyi anlafl›yorlar. Süleyman’›n babas› Almanya’da çal›fl›yor. Dedesi ve annesiyle birlikte oturan Süleyman, bir gün, okul dönüflü eve geldi¤inde kimseyi bulamad›. Nereye gittiler diye merak içinde odalara bakt›. Kimse yoktu. “Dede...” “dede” diye seslendi. Yoksa dedesi yine muziplik mi yap›yordu? Dedesiyle iki arkadafl gibi yaramazl›klar yapar, annesini k›zd›r›rd› Süleyman. Ayakkab›l›¤›n yan›nda dedesinin tesbihini buldu.
Birazdan annesi geldi.
Dedesini Huzurevine götürdü¤ünü söyledi annesi. Süleyman bir anda sars›ld›. Sonra konuflmaya bafllad›:
— Anlam›yorum anne, nas›l yapars›n bunu?
Anne — Yavrum herkes art›k böyle yap›yor.
Süleyman — Herkesten bana ne. Ben dedemden ayr›lmam.
—2—
Annesi ne söylediyse teselli edemedi Süleyman’›. Süleyman elinde dedesinin tesbihini s›k›ca tutmufl; hem annesiyle konufluyor, hem a¤l›yor. Bir ara,
“anne sen yaflland›¤›nda ben de seni huzur evine götürece¤im” deyince,
annesi irkildi. Biraz duraksad›ktan sonra Süleyman’a dönüp:
— Ben deden kadar geçimsiz biri miyim?
Süleyman — Her zaman, “Kimse kendi kabahatini görmez” diyen sensin.
Süleyman üzgün, annesinin kafas›nda sorular; gece uzun bir süre ikisi de
uyuyamad›.
Sabah oldu¤unda Süleyman evi terk etmiflti. Annesi telafll› ve üzgün, huzurevinin yolunu tuttu. “Bu çocuk dedesinin yan›na gitmifltir” diye düflündü.
Ancak, dedesinin huzurevinden habersizce ayr›ld›¤›n› ö¤rendi¤inde, iyice telaflland›.
Do¤ruca Yusuf’lar›n evine gitti. Kap›y› Yusuf’un annesi açt›. Olan biteni bir
ç›rp›da anlatt›. Sonra son bir ümitle Yusuf’a döndü:
— Sen bilirsin Yusuf, söyle nereye gitmifl olabilir?
Yusuf — Muazzez teyze inan bilmiyorum. Benden ö¤renebilece¤ini düflünmüfl olacak ki, bana da söylemedi.
Süleyman’›n annesi piflman ve üzgündü. Nereye gidece¤ini bilmiyordu.
—3—
Ertesi gün Yusuf ile Ali bulufltu. Süleyman ve dedesini aramaya koyuldular. Ak›llar›na Bekir amcas›n›n ba¤ evi geldi. Süleyman’›n dedesi ile Bekir amca iyi arkadaflt›. Üç Arkadafl s›k s›k bahçeden elma almaya giderler, Bekir amcay› k›zd›r›rlar; her seferinde önce kavga eder, sonra bar›fl›rlard›. Bekir amca
onlara askerlik hat›ralar›n› anlat›rd›.
Bahçeye yaklaflt›klar›nda Karabafl havlayarak kofltu. Onlar› tan›y›nca, çevrelerinde turlar at›p, üzerlerine t›rmanmaya çal›fl›yor, sevincini belli ediyordu.
Karabafl’›n havlamas›yla birlikte Süleyman kap›ya ç›kt›. Arkadafllar›n› karfl›lad›.
Süleyman — Burada oldu¤umuzu kim söyledi?
Yusuf — Kim söyleyecek tahmin ettik.
Ali — Annen dünyay› aya¤a kald›rd›.
Hep birlikte içeri girdiler. Bekir amca manavlara elma götürmüfltü. Süleyman ve dedesi kasalara elma dizmekteydi. Dede çocuklar› görünce sevinçle:
— Ooo çocuklar hofl geldiniz.
Yusuf — Nas›ls›n dedeci¤im.
Dede — Nas›l olay›m çocuklar, flu yaramaz beni bafltan ç›kar›yor. Ben de
onu k›ram›yorum, peflinden kofluyorum. Anlayaca¤›n›z, çocuklu¤umda noksan kalan yerleri tamaml›yorum.
—4—
Gülüflmelerden sonra, Süleyman arkadafllar›n›n önüne bir kasa koyup, elmalar›n nas›l dizilece¤ini gösterdi. Çocuklar çabucak kasalar› elma dolduruyor, Süleyman yeni kasalar› önlerine koyuyordu. Bir ara, Yusuf d›flar› ç›kt›. Telefon kulübesinden telefon edip döndü.
Tekrar çal›flmaya bafllad›¤›nda, Ali ile aralar›nda f›s›ldaflmalar sürerken,
Karabafl yine havlad›. Bekir amca geliyor diye kimse d›flar› ç›kmad›. Kap› aniden aç›ld›. Heyecanl› bir flekilde Süleyman’›n annesi içeri girdi. Çocuklar ellerinde elmalarla kalakald›. Herkes, kay›n pederinin elini öpen ve özür dileyen
Muazzez teyzeyi izliyordu. Süleyman Yusuf’a, “Sen yapt›n bu ifli” anlam›nda
bak›yordu. Yusuf anlamazl›ktan gelip konufluyordu:
— Hadi arkadafllar çal›flmaya devam. fiu dört kasa dolacak.
Muazzez han›m gözyafllar›n› silerken konuflmaya çal›fl›yordu:
— Baba beni affet... Süleyman, art›k dedenden hiç ayr›lmayacaks›n.
Bu mutlu tablo ifli iyice h›zland›rd›. Muazzez han›m da elma dizmeye bafllad›. Süleyman çay demleyip “‹çin iflçilerim” diyerek, çaylar› da¤›tt›. Bekir amca gelene kadar ifli
bitirdiler.
Bekir amca hem sevindi, hem flafl›rd›.
Tekrar gelmeye söz verip, nefleyle evlerine döndüler.
—5—
Yusuf’un babas› Halil amca kitap okumay› çok sever. Okulun yan›ndaki
k›rtasiyesinde çocuklar için yararl› kitaplar bulundurur, okuyuculara tavsiye
ederdi. Tek s›k›nt›s› Yusuf’tan gelen flikayetlerdi.
‹flten yeni gelmiflti. Fatma han›m mutfaktayd›. Zil çald›. Kap›y› Halil bey
açt›. Aç›nca, nefes nefese konuflan, Emine teyzenin Yusuf’u flikayet ediflini
dinlemek zorunda kald›.
Emine teyze Yusuf’a seslenmifl, sepeti sark›tm›fl; bakkaldan iki ekmek al›p
sepete koymas›n› söylemifl.
“Tamam” demifl Yusuf. Ancak sepetteki pofletten ekmek yerine, “miyav”
diyerek bir kedi ç›kmas›n m›...Emine teyzenin durumunu siz düflünün. Halil bey
Emine teyzeyi teskin edip gönderdi. Yusuf evde yoktu. Her zamanki gibi yine
annesine yüklendi:
— Bu çocu¤a fazla yüz veriyorsun. Geçen gün, kantinde s›raya girmeyenlerle kavga etmifl. Ö¤retmen nedenini sorunca, “Küçükler al›fl-verifl yapam›yorlar” demifl.
Fatma — Do¤ru söylemifl.
Halil — Do¤ru söylemifl de han›m, okul müdürü mü bu çocuk. Adalet ondan m› soruluyor? Bu çocuk yüzünden, dükkan› baflka bir semte tafl›may› bile
düflünüyorum.
Annesi üstelemedi. Yusuf geldi.
Akflam yeme¤inde, babas› konuya girmek için sözü açt›:
— Yine ö¤retmenin u¤rad›.
Yusuf — Bir fley mi dedi?
Halil — Sadece bir fley söylese, pek çok fley söyledi.
Yusuf — Bu ö¤retmen daha yeni baba, her fleyi büyütüyor. Salih ö¤retmen benden flikayetçi olur muydu?
Halil — Demek o zaman usluydun... Gel seninle bir pazarl›k yapal›m.
Ö¤retmenlerinden ve mahalleden flikayet gelmezse istedi¤in bisikleti sana
alay›m.
Yusuf — Söz verirsem olmaz baba. Söz verirsem tutmam laz›m.
Halil — Tut o zaman.
Yusuf — Haks›zl›k yap›l›yor; dayanam›yorum.
Anlafl›lan, ödül de çözüm de¤ildi.
Yusuf yatm›flt›. Annesiyle babas› hâlâ, “nas›l yapmal›” diye konufluyorlard›.
Üç Afacan ismi; onlara arkadafllar› ve ö¤retmenleri taraf›ndan verilmiflti.
Uçurtma yar›flmas›na, üzerinde Üç Afacan yazan bir uçurtmayla kat›l›p, birinci olunca, isimleri kal›c› hale geldi.
Birbirinden ayr›lmayan Üç Afacan, her okul ç›k›fl›, parka kadar koflar ve
genelde bu yar›flta Yusuf birinci olurdu. Yar›fl sonras› m›z›klanmalar uzun süre
devam ederdi.
—6—
Yine böyle bir günde, start verildi ve koflu bafllad›. Yusuf yine fark at›p, önde h›zla koflarken, birden önüne ç›kan bir çocu¤a toslay›nca, ikisi de yere yuvarland›. Yusuf aya¤a kalkt› ve söz saymaya bafllad›. Çocu¤un elleriyle çevresini yoklayarak düflürdü¤ü sopay› al›rken, gözlerinin görmedi¤in anlayan Yusuf çok üzüldü. Mahcup bir halde ne yapaca¤›n› bilemedi. Kekeleyerek:
— Ö-zür-di-le-rim. Suç bende.
Bir kenara oturup tan›flt›lar. Ad› Sabri’ymifl. Yusuf’un gönlü, Sabri’yi b›rak›p
arkadafllar›n›n yan›na gitmeye raz› olmad›. Birazdan Süleyman ile Ali geldi. Yusuf onlar› Sabri ile tan›flt›rd›. Yusuf kendileriyle gelme teklifini kabul etmeyince
gittiler. Yusuf’un duygular›n› anlayamad›klar› için dar›ld›lar.
—7—
Yusuf ile Sabri sohbeti iyice koyulaflt›rd›lar. Yusuf’un ald›¤› gevrek simidi
yerken koyu bir sohbete dald›lar.
Sabri — Oyunlar›n›z› anlat›r m›s›n?
Yusuf — Pek çok oyun var; hangisini anlatay›m.
Sabri — Ben yaln›z körebe oyununu biliyorum. Arkadafllar ö¤retmiflti. Söylediklerine göre en güzel ebe ben oluyormuflum. Onlar ebe olunca hile yap›yorlarm›fl. Gözleri ba¤land›¤›nda alttan bak›yorlarm›fl.
Yusuf konuyu de¤ifltirmek için at›ld›:
— Kelime oyunu oynayal›m. Biliyor musun?
Sabri — Hay›r bilmiyorum. Ö¤ret.
Yusuf — Çok kolay. Ben bir kelime söyleyece¤im sen o kelimenin son hecesinden yeni kelime üreteceksin... Senin söyledi¤inden de ben üretece¤im.
Tamam m›?
Sabri — Anlad›m.
Yusuf — Söylüyorum: Özür
Sabri — Ür’den üretece¤im de¤il mi?
Yusuf — Evet
Sabri — Ürdün
Yusuf — Dünya
Sabri — Ya¤mur
Yusuf — Murat
Sabri — Atarabas›
Yusuf — S›cak...
Sürmüfl gitmifl kelime oyunu.
—8—
Yusuf, gece boyu, körlü¤ün nas›l bir fley oldu¤unu düflünüp durdu. Gözüne bir türlü uyku girmedi.
Ertesi gün Süleyman ve Ali’yle bulufltu. Arkadafllar›n›n kendine küstü¤ünü,
Sabri’nin gözlerinin görmedi¤ini anlamad›klar›n› gördü. Onlara, her fleyi anlatmadan önce, gözlerini hiç açmadan parkta on dakika yürümelerini söyledi.
On dakika sonra ikisi de bir yere çarpm›flt›. S›zlanmaya bafllad›lar.
Yusuf onlara Sabri’nin durumunu anlatt›. Annesinin olmad›¤›n›, babas›n›n
onu ameliyat ettirmek için çal›flt›¤›n› anlatt›. Görememenin ne kadar dayan›lmaz oldu¤unu, yapt›¤› deneylerden yola ç›karak anlatt›.
Süleyman ve Ali etkilenmiflti. Yusuf’un sözü bitince k›sa bir sessizlik oldu.
Süleyman — Yard›m etmeliyiz.
Ali — Ama nas›l? Baksana, gerekli paran›n miktar› çok büyük.
Süleyman — Bulmam›z laz›m.
Yusuf — Çal›flaca¤›z arkadafllar.
Ali — Ne ifl yapaca¤›z.
Süleyman — Ne ifl olsa yapar›z abi.
Üç afacan ne ifl yapacaklar›n› düflünüp, ertesi gün buluflmak üzere da¤›l›rlar.
Ertesi günkü buluflmada, herkes yap›lacak ifller konusunda, pek çok fikir
att› ortaya. Ali su satmaktan yana, Süleyman boyac›l›k yapmay› önerdi. Yusuf
sandviç satmay› teklif etti. Teklifler pefl pefle s›ralan›rken “simit satal›m” teklifine karfl› ç›kan olmay›nca Süleyman’›n teklifi kabul gördü.
Art›k prova bafllam›flt›r. Sakin bir yerde simit satma provalar›na bafllad›lar.
Ali’den bafllayan prova bir türlü istenen gibi olmuyordu.
Ali — Olmuyor iflte. Yaln›z kal›nca ba¤›r›yorum, sonra kimse duydu mu diye çevreme bak›yorum.
Süleyman k›k›r k›k›r gülüyor.
Süleyman — Çevrene duyurmak için ba¤›rm›yor musun; niye bak›yorsun
çevrene?
Ali — Demesi kolay. Yap da görelim.
Yusuf — Gülme Süleyman. Herkes böyle bafllar. Befl defa ba¤›rd›n m› sen
bile tutamazs›n kendini.
Ali — ‹sterseniz ben ayakkab› boyayay›m.
Yusuf — Ak›ll›m, boya sand›¤›na verecek param›z var m›?
Süleyman’›n baflar›l› provas›ndan sonra ifl plan› yap›ld›. Simit nereden al›nacak, nerede sat›lacak, sonra nerede buluflulacak.
Vedalafl›p evlerin yolu tutuldu. Sabah erken kalk›lacakt›.
—9—
Ertesi günün akflam›nda, yorgun bir halde, para saymaktad›rlar. Yorgun,
fakat mutludurlar. Yeni fleyler ö¤renmektedirler. Süleyman stad›n çevresinde
daha iyi sat›fl oldu¤unu tesbit etti.
Yusuf, biriken paralar› sayd›ktan sonra arkadafllar›na döndü:
— ‹yi de hadi paray› biriktirdik; peki sonra?
Ali — Sonras› var m›, gidip Sabri’ye, ya da babas›na verece¤iz.
Süleyman — Olmaz öyle. “‹yilik yapt›n m› kimse bilmemeli” der dedem.
Sonra Sabri bizi her gördü¤ünde mahçup olur.
Ali — “Dedem der ki” diye bafllad›. O zaman bir doktor bulup konuflmal›.
Yusuf — Doktor sormayacak m›, bu paray› nerden buldunuz?
Ali — Düflündü¤ünüze bak›n, bu paray› toparlad›¤›m›zda zaten büyümüfl
olaca¤›z.
Yusuf — Esprinin tam s›ras›, ciddi ciddi ç›k›fl yolu ar›yoruz.
Süleyman — Önce, flu simitleri daha ucuz alaca¤›m›z yeni bir f›r›n bulmal›y›z.
Üç Afacan noksanlar›n› gözden geçirip, yeni çal›flma plan›n› kararlaflt›rd›lar.
“Evdekilere hiçbir fley sezdirmek yok” ikaz›yla ayr›ld›lar.
— 10 —
Üç Afacan nefleyle evlerinin yolunu tuttular. Yusuf, tepsi elinde kap›dan
girince babas› flafl›rd›. Yusuf simit satmaya bafllad›¤›n› söyledi. Babas›, “‹nan›lacak gibi de¤il, bu iflin içinde bir ifl var ya, hadi hay›rl›s›” diye söylendi. Yusuf’un sessiz sedas›z durmas› Halil beyi iyice tedirgin ediyordu. Yusuf babas›n›n
yan›na iliflip yüzüne sevinçle bakt›:
Yusuf — Hani bir anlaflma yapmak istiyordun ya...
Baba — Ne anlaflmas›?
Yusuf — Unuttun mu? Ö¤retmenimden ve mahalleden flikayet gelmezse
bisiklet alacakt›n.
Baba — Haa Evet...
Yusuf — Ben anlaflmaya uyaca¤›m. Yaln›z, bisikleti almaktan vazgeçtim,
bisikletin karfl›l›¤›n› istiyorum.
Baba — Ne yapacaks›n paray›?
Yusuf — ‹nan baba, kötü bir yere harcamayaca¤›m.
Babas› tekrar ›srar edince, sofray› kurmakta olan anne araya girdi:
— Üstüne varma, belli ki sürpriz yapacak.
Baba elindeki gazeteyi özenle düzeltip sehpan›n üzerine b›rakt›. Sonra bir han›m›na, bir Yusuf’a bakt›. “Peki”, dedi.Baban›n
sözü biter bitmez, Yusuf’un “Yaflas›››n” sesi salonu doldurdu.
Bir yandan da babas›n›n boynuna sar›l›p öpüyordu.
— 11 —
Üç Afacan ö¤leye kadar okula gidiyor, ö¤leden sonra tepsileri kap›p, sokak sokak sat›fl yap›yorlard›. ‹yice al›flm›fllard›. Zevkle ba¤›r›yorlard›. Zaman zaman ayn› yerde karfl›lafl›nca gülüflüp ayr›l›yorlard›.
Yine bir sat›fl sonras› oturmufl hesap yapmaktayd›lar. Birbirlerine söylemekten korktuklar› fley, toplanacak paran›n bu gidiflle, ne kadar zamanda
toplanaca¤›yd›. Ali, bir baflka yol daha bulmal› diye düflünüyordu. Aniden arkadafllar›na döndü:
— Baksan›za, evde giymedi¤im bir y›¤›n giysim var. Onlar› da satabilirim.
Süleyman ile Yusuf birbirlerine bakt›lar. Sonra arkadafllar›n› tebrik ettiler. Bu
sefer Süleyman at›ld›:
— Akl›ma ne geldi biliyor musunuz? Uçurtmam›z› da satal›m.
Daha önceki uçurtma yar›flmas›nda birinci olan uçurtmalar›n› sat›n almak isteyen çocuklar vard›. Süleyman’›n teklifi karfl›s›nda Yusuf ve Ali zorlan›r
gibi oldu. Yusuf sessizli¤i bozdu:
— Tabii satal›m. Onu biz yapt›k, daha iyisini de yapar›z.
‹yice neflelenmiflti Üç Afacan. Aralar›nda anlafl›p, Salih ö¤retmenle görüflmeye karar verdiler.
Salih ö¤retmeni okulunda ziyaret ettiler.
— 12 —
Yusuf amaçlar›n› ve yapt›klar› çal›flmay› k›saca anlatt›. Salih ö¤retmen
çok duyguland›. Tek tek sar›l›p tebrik etti çocuklar›. Gözleri doldu, doktorla konuflmay› Salih ö¤retmen üstlendi. Üstelik s›k› pazarl›k yapacakt›. Sabri’ye de,
bir hay›r kurumunun yard›m›yla ameliyat›n gerçeklefltirildi¤i söylenecekti.
Aradan iki gün geçti. Akflamd›.
Yusuf’un annesi tedirgindi. Vakit hayli geç olmufltu. Yusuf ortal›kta yoktu.
Halil bey namaz›n› yeni bitirmiflti ki, telefon çald›.
Telefondaki polis memuru, Halil bey’e o¤lunun karakolda oldu¤unu söylüyordu. “Sebebini gelince ö¤renirsiniz” sesiyle kapand› telefon.
Yusuf’un babas› söylene söylene haz›rlan›rken, annesi de sesini ç›karmadan onu takip etti. H›zla yürüyen Halil bey, söylenip duruyordu:
— Biliyordum... Biliyordum... Bu sessizli¤in hayra alamet olmad›¤› belliydi.
Çok yüz verdik bu çocu¤a çok.
Karakola geldiler. Komiserin odas›na girdiler. Halil bey flöyle bir etrafa göz
att›. Yusuf ve tan›mad›¤› birisi ayakta duruyordu. K›zg›nca, bafl›n› kald›rmayan
Yusuf’a bir bak›fl att›ktan sonra:
— Buyrun Komiser bey, ben babas›y›m. Komiser ola¤an bir sesle.
— O¤lunuz para çalmaktan suçlan›yor.
Baba flafl›rd›, anne sars›ld›. “Olamaz!...” “Aman Allah›m!” sesleri aras›nda
Komiser Yusuf’un yan›nda duran beyi gösterip:
— Daval› olan bu bey... Anlat›n olay nas›l oldu?
Adam, Yusuf’un ailesine ac›r vaziyette. Sakin sakin konuflmaya bafllad›:
— Belediye otobüsüne binmifltim. Otobüs çok kalabal›kt›. Cüzdan›m›n
içinden bir bilet ç›kar›p att›m. Daha bir durak geçmemiflti ki, cebimi yoklad›¤›mda cüzdan›m yoktu. fioföre, kap›lar› açmadan karakola çekmesini söyledim.
Yolcu susunca komiser Yusuf’u göstererek:
— Herkesi arad›k, sadece o¤lunuzun üzerinde aranan miktarda para ç›kt›.
Yusuf a¤lamakl› bir 盤l›kla at›ld›:
— Ben kimsenin paras›n› almad›m.
Komiser — Paray› çal›flarak kazand›¤›n› söylüyor.
Fakat, mümkün de¤il. Bu çok para. Paray› siz mi verdiniz?
Halil bey yutkundu. Çok sevdi¤i yavrusu ceza alacak olsa da, o yalan konuflmazd›. Tereddüt etmeden cevap verdi:
— Hay›r, ben vermedim.
O esnada, Yusuf’un annesi bayg›nl›k geçirip yere düfltü. Hemen bir taksi
ça¤r›ld›. En yak›n hastaneye do¤ru yola ç›k›ld›.
— 13 —
Yusuf’un haberi, okulda, mahallede, her yana yay›ld›. Süleyman ile Ali
koflup bir gazete ald›lar. Bafll›k kocamand›: Çetelere Dikkat! Otobüse binerken eliniz cüzdan›n›zda olsun. Son zamanlarda iyice ço¤alan çocuk çeteleri,
s›k›fl›kl›ktan istifade ederek soygun yapmaktad›rlar. Resimde görülen Yusuf
isimli çocuk, sat›c› k›l›¤›yla bindi¤i otobüste yakaland›ktan sonra, suçunu inkar
etti.
Süleyman ile Ali flaflk›nd›. Yusuf’un, Sabri’nin haberi olmas›n diye, iflin do¤rusunu anlatmayaca¤›n› biliyorlard›. Ali Süleyman’a döndü.
— Gidip anlatal›m herfleyi.
Süleyman — Tabii çetenin di¤er elemanlar› geldi diye bizi de als›nlar. Bize inanmazlar. Çocu¤uz ya!
‹ki arkadafl ne yapaca¤›n› bilemez durumdayken, Salih ö¤retmen sora
sora onlar› buldu. Çocuklar› sakinlefltirdi:
— Merak etmeyin çocuklar her fley düzelecek.
Süleyman, Ali ve Salih ö¤retmen karakola gittiler. Salih ö¤retmen her fleyi anlatt›. Komiser sessizce dinledikten sonra Salih’e sordu:
— Peki suçlu kim?
Salih — Suçlu biziz. Biz büyükler yaflanmaz yapt›k dünyay›. Muhtaçlara,
zorda kalanlara yard›m yapmay› biz unuttuk.
O s›rada kap› vuruldu ve içeriye otobüste bulunan yolculardan biri girdi.
Konuflmak istedi¤ini söyledi. Komiser bafl›yla söyle iflareti yapt›.
Yolcu — Olay› gazeteden ö¤rendim. Ben ayn› otobüsün yolcular›ndan›m. Bu çocuk suçsuzdur.
Komiser — Suçluyu söyle o zaman.
Yolcu — Asl›nda suçlu yok... Ben yerde bir cüzdan buldum. Tam “Bunu
kim düflürdü” diye ba¤›racakt›m ki, birisi “Cüzdan›m çal›nd›” diye ba¤›r›nca,
suçlanaca¤›m korkusuyla sesimi ç›karmad›m.
Komiser — Sonra?
Yolcu — Sonra bizi buraya getirdiler. Arama yap›l›rken, cüzdan› flu kalorifer pete¤inin arkas›na att›m.
Komiser memura iflaret etti. Memur, elini zorlanarak soktu¤u pete¤in arkas›ndan bir cüzdan ç›kard›. ‹çindeki paraya hiç el sürülmemiflti.
Ertesi günün gazetelerindeki manfletlere Üç Afacan gülmektedir:
Üç Afacan›n ‹nan›lmaz Baflar›s›: Üç arkadafl›n bafllatt›¤› hay›r yar›fl›na halk›m›z el att›. K›sa sürede toplanan yard›m sayesinde Sabri’nin gözleri aç›ld›.
Sabri flimdi tan›flmak için Üç Afacan’› ar›yor.
Üç Afacan›n yapt›klar›, okulda ve mahallede konuflulup durdu. Herkes
“Aferin çocuklar” diyerek, övgü dolu sözler söylüyordu.
— 14 —
Yusuf’un annesi iyileflip eve dönmüfltü, babas›n›n memnuniyetine diyecek yoktu. K›rtasiye dükkan› Yusuf’u ve babas›n› tebrik edenlerle dolup tafl›yordu.
Aradan günler geçti.
Süleyman’›n dedesi hastaland›. Yusuf ile Ali ziyarete gidiyordu. Park›n yan›ndan geçerken Sabri’yi gördüler. Küçük çocuklar›n kayd›ra¤›nda kay›yordu.
Zaman zaman etrafa bak›p belli ki, Üç Afacan’› ar›yordu.
Yusuf ile Ali, onu uzaktan bir süre izlediler. Onu mutlu görünce, öyle mutlu oldular ki...
Baflkas›n›n mutlulu¤uyla mutlu olman›n tad›na vard›lar.
— 15 —
Süleyman’›n dedesi iyice üflütmüfltü. Annesi ve Süleyman bir dedi¤ini iki
etmiyorlard›. Yusuf ve Ali’yi karfl›s›nda gören yafll› adam, pek memnun oldu.
Yapt›klar›ndan dolay› onlar› tebrik etti, ancak ikaz etmeyi de ihmal etmedi:
— Çocuklar, flimdi herkes sizi kahraman yapt›. Sak›n fl›marmay›n, kaybedersiniz. Hayat imtihan›nda çok dikkatli olmal›. Hatalar kadar, baflar›lar da
tehlikelidir. Hayat›n›z boyunca flunu hiç unutmay›n:
‹Y‹L‹K YAPAN ‹Y‹L‹K BULUR. ALLAH ‹Y‹L‹KLERE EN GÜZEL KARfiILI⁄I VER‹R.
— 16 —
Sevgili Çocuklar,
Her kitap bilgiye aç›lan bir kap›d›r.
fiu an elinizde bulunan “Üç Afacan” kitab›n›
zevkle okudu¤unuzu umuyoruz.
Önümüzdeki dönemlerde sizler için haz›rlayaca¤›m›z
yeni kitaplarda buluflmak dile¤iyle…
Ömrünüz bereket’li olsun.
Kal›n sa¤l›cakla.
ALBARAKA TÜRK
ALBARAKA TÜRK ÇOCUK K‹TAPLARI
1
2
3
4
5
6
7
8

Benzer belgeler