Siyah Bilinci Ölmek de acı ama belki daha büyüğü yok olmak…

Transkript

Siyah Bilinci Ölmek de acı ama belki daha büyüğü yok olmak…
Siyah Bilinci
Ölmek de acı ama belki daha büyüğü yok olmak…
İlk baskısı 2014’te Dipnot Yayınları tarafından yapılan “Siyah
Bilinci” Barış Ünlü’nün Steve Biko tarafından yazılmış
metinlerden yapmış olduğu bir seçmecedir. Güney Afrika’nın en
az Nelson Mandela kadar önemli devrimcileri arasında yer alan
Biko’nun en faal dönemi olan 1970-1972 arasındaki yazıları,
konuşmaları ve söyleşilerinden oluşan çalışmayı İngilizce
aslından Türkçeye Onur Eylül Kara çevirmiştir.
1940’lardan 1990’lara kadar toplum içerisinde azınlığı oluşturan beyazların, çoğunluğu
oluşturan siyahlara karşı göstermiş olduğu aşırı ırkçı rejimin terminolojideki yansıması olan
“apartheid rejimine” karşı mücadele eden Biko, kurtuluş için öncelikle “siyah” olmanın
öneminin kavranmasını vurgulamıştır. Öyle ki, 1970’de henüz 31 yaşında iken hapishanede
işkence ile ölürken ardından takipçilerine bıraktığı tek miras sistemsel formasyon haline
getirdiği “Siyah Bilinci” olmuştur.
“Siyah Bilinci”, Güney Afrika’nın iç dinamiklerini anlamak isteyen okuyucular ve o
dinamikleri harekete geçirmeye çalışan bir toplumsal bir figür olarak Biko’yu anlamak
isteyenler için önemli bir kitap.
Steve Biko: Güney Afrika’nın Martin Luther King’i
Steve Biko, Güney Afrika’da efsanevi devrimci lideri Nelson Mandela’dan sonra en bilinen
ikinci adamdır. Hatta ateşli hitaplarıyla Güney Afrika’nın Martin Luther King’i olarak da
bilinir.
1946’da dünyaya gelen Biko, Hollanda asılı Afrikanerlerin partisi olan Ulusal Parti 1948’de
sadece beyazların oy verebildiği bir seçimde apartheid sloganıyla iktidara geldiğinde henüz
iki yaşındaydı.
Apartheid rejiminin zulmü içerisinde kıvranan halkını bu zulümden kurtarmak amacıyla
çeşitli faaliyetlerde bulunan Biko, 1966’da Natal Üniversitesi’nin Avrupalı olmayanlar için
kurulmuş olan Tıp Fakültesi’ne girdikten sonra üniversite hayatı
boyunca da önemli gençlik hareketlerine önderlik etti.
Eserlerini “Frank Talk” müstear ismi ile kaleme alan Biko, Soweto
isyanında doğrudan katılımı olmadığı halde güvenlik güçleri
tarafından tekrar tutuklanmış ve 12 Eylül 1977’de henüz 31
yaşında iken maruz kaldığı işkence sonucu vefat etmiştir.
Post-apartheid döneminde beyazlar ve siyahlar arasındaki
ekonomik eşitsizliklerin bugün dahi sürmesi hiç kuşkusuz Biko’nun
fikirlerini hala daha canlı tutmaktadır Küresel düzeyde siyah ve beyaz arasındaki çarpıcı
yapısal ve psikolojik eşitsizlik sürdükçe, Biko ve benzeri düşünürlere olan ilgili de devam
edecektir.
“Siyah Bilinci”: Önce siyah olmak…
Barış Ünlü’nün Steve Biko tarafından yazılmış metinlerden yapmış olduğu bir seçmece olan
“Siyah Bilinci” 7 bölümden oluşuyor. Bir bölümden diğerine geçerken anlam bütünlüğünün
bozulmamasına dikkat edilmiş ve çeviri okuyucuyu sıkmayacak düzeyde basite
indirgenmiştir.
İşte o 7 bölüm:
1. Beyaz Derilerin Altında Siyah Ruhlar mı?
Biko, bu bölümdeki argümanlarına Güney Afrika siyasetindeki beyaz tekelini eleştirerek
başlamıştır. Yani ilk eleştiri sistemedir. Ona göre ülkede iktidar tekeli de muhalefet tekeli de
beyazlara aittir. Aslında bundan da öte, ülkede “siyah” rengi yaratan da beyaz adamdır,
“beyaz” rengi yaratan da beyaz adamdır. Bu açıdan Güney Afrika’nın “beyazı” ile
Oryantalizmin “Doğusu” arasında teoride bir fark bulunmamaktadır.
Biko’ya göre siyahları yönetenlere karşı siyahlar adına muhalif olanlar, siyahların hissettiği
baskıyı kendilerinin de aynı şiddetle hissettiklerini ve bu yüzden yeryüzünde bir yerde
siyahların verdiği mücadeleye ortak edilmeleri gerektiğini iddia eden insanlardır. Aslında,
bunlar, beyaz derilere sarınmış siyah ruhlara sahip olduklarını söyleyen insanlardır! Biko,
onların bu durumunu tıpkı bir köleden, efendisinin oğluyla birlikte kendi köleliğine sebep
olan bütün koşulları ortadan kaldırmak için çalışmasını beklemeye benzetir. Çünkü bir
liberalden, ayrımcı tesisleri ve mekânları kullanmayı bırakmasını, üniversiteyi bırakıp
siyahların yaptığı gibi vasıfsız işlerde çalışmasını ya da onu imtiyazlı kılan her hususa karşı
çıkıp kınamasını istediğinizde vereceği yanıt: “Ama bu gerçekçi değil!” olur. Yani, sistemi
eleştirdiği zanneder ama rahatından da vazgeçmez.
Biko liberallerin bu iki yüzlü davranışını küstahlık olarak görür ve onların nasıl olur da
siyahlar adına özgürlük mücadelesi verebileceğine sitem eder. Bu açıdan Biko’ya göre beyaz
liberaller, siyahları kendi meselelerini çözme konusunda rahat bırakmalı ve bu arada
toplumdaki gerçek kötülükle ilgilenmeliler: Beyaz Irkçılığı…
Biko’nun bu kısımdaki diğer argümanı ise beyaz adamın entegrasyon politikasına yöneliktir.
Biko’ya göre hakiki entegrasyonun merkezinde, herkese, her gruba düşen bir hüküm vardır:
tasavvur edilen benlikleri ortaya çıkarmak ve elden bırakmamak. Ancak, Biko beyazları
ilelebet usta, siyahları da ilelebet çırak (hem de kötü bir çırak) bırakacak üst-ast, beyaz-siyah
katmanlaşmasına karşıdır. Bu açıdan entegrasyon politikasının bir toplumun bütün
mensuplarının özgür katılımı ve halkın öz iradesiyle belirlenmiş olması halinde onlarla
olacağını söyler Biko.
2. Biz Siyahlar
Bu bölümde Biko, içinden geldiği siyah toplumu tasvir etmeye çalışmış ve gerçek siyah
olmanın toplumsal bir yol ile mümkün olacağını vurgulamıştır. Irkçı beyazların Güney
Afrika’ya gelirken kendi değer yargılarını da getirdiğini belirten Biko, siyah adamın kendi
değerlerine sahip çıkmasının mantıklı olan tek şey olduğunu belirtmiştir.
3. Afrika’ya Has Bazı Kültürel Kavramlar
Steve Biko bu bölümde Afrikalılara has bazı kültürel özellikleri tasvir etmiştir. Biko, 1652’de
Van Riebeeck ve beraberindekilerin bölgeyi işgal etmeye başlamasıyla Anglo-Boer Kültür ile
etkileşimin başladığı ve bu etkileşim sonucu zaman içerisinde bölgenin kendine has kültürel
değerlerinin yozlaşmaya başladığını belirmiştir. Özellikle, Anglo-Boer kültürün
sömürgeciliği haklı çıkarma adına yerli halkın bütün kültürel yönlerine aşağı bir konum
atfeden tutumu Biko’yu harekete geçiren husus olmuştur. Ona göre Afrikalılara has kültürel
özellikler şunlardır:









Afrika kültürü insan odaklı bir kültürdür ve insani değerleri her daim ön planda
tutar. [Aslında, Biko bu özelliği vurgulamakla bir başka önemli terminolojik terim
olan Ubuntu’ya da işaret etmiştir.]
Ev ziyaretleri Afrika kültürünün önemli unsurlarından biridir; çünkü ev ziyaretleri
ile toplumsal duyarlılık canlı tutulur.
Afrika toplumunun temeli köylere dayanır. Köylerde arazi halka aittir ve kontrolü,
yalnızda halk adına yerel şeftedir. Bu açıdan ortak ve özel mülkiyet kavramı iç içedir.
Afrikalılar kendi işlerini kendileri yapar, başkasına ihtiyaç duymazlar; ancak eğer
yardıma ihtiyaç varsa herkes hiç düşünmeden birbirinin yardımına koşar.
Afrika kültüründe ve o kültürün insanında şüpheciliğin yeri yoktur; çünkü şüphecilik
karşılıklı sevgi ve saygıyı zedeleyen bir unsurdur.
Afrika kültüründe “yoksulluk” diye bir kavram yoktur; çünkü Afrikalılar ellerindekini
dostlarıyla paylaşırlar. Bu açıdan toplum ya bütünüyle açtır ya da bütünüyle toktur.
Afrika kültürü insan odaklı olduğu kadar müzik odaklıdır da. Hayatın her safhasında
önemli bir yer tutan müzik, grup halinde söylenir ki grup bilinci ön planda tutulmuş
olur. Öyle ki, Amerika’da baskı altında ter döken siyah kölelerin söylediği “Zenci
İlahileri” (negro spirituals) bile onların Afrikalı mirasına işaret eder.
Afrika toplumu dindar bir topluluktur. Öyle ki, dindar Afrikalılar içki içtiklerinde
dahi Tanrıyı hatırlarlar ve O’na saygı gösterirler. [Bu açıdan Biko, sömürgeci
beyazlarla birlikte Afrika’ya gelen misyonerlere de ciddi anlamda öfke beslemektedir;
çünkü ona göre kendi dinleri (bu din de tek bir tanrıya dayanır) yeni gelen din
(İsevilik) ile kaybolmuştur.]
Biko’ya göre Afrikalıların bir başka ya da en azından bu bölümde belirttiği kadarıyla
son özelliği hayattaki sorunlara ruhsal çözüm ile yaklaşmalarıdır. Afrikalılar
sömürgeci beyazlar gibi her şeyi çözmeye uğraşmazlar; çünkü o sorunların hepsi
Tanrı’nın onları bir test etme aracıdır.
Bütün bu özellikler bir Afrikalıya aslında şunu söyler: “Afrikalılığınla/ Siyahlığınla gurur
duy!”.
4. Siyah Bilinci: Sen Siyahsın, Siyah Olmalısın!
Kitabın ana eksenini oluşturan ve Biko’nun devrim yolunda kafasında kurmuş olduğu “Siyah
Bilinci” kuramı bu bölümde incelenmiştir.
Öncelikle Biko’ya göre beyazlık halleri ve beyazlık imtiyazları ideolojiler ve siyasetler
üstüdür. Beyaz liberaller ve Marksistler, gerçek birer liberal ve Marksist değildirler; çünkü
liberallikten ve Marksistlikten önce gelen ve onları belirleyen beyazlıklarıyla ciddi bir
hesaplaşmaya girememişlerdir; hatta çeşitli savunma mekanizmalarıyla bu durumun farkına
bile varamamışlardır. Yani beyazlık imtiyazından vazgeçememişlerdir. Sadece beyazların
liberali ya da Marksisti olma niyetinde olmaları onları son derece paternalist ve kibirli
kılmış, entegre öğrenci derneklerindeki siyahlara sürekli çocuk muamelesi yapmalarına ve
siyahlar adına konuşma hakkını kendilerinde görebilmelerine neden olmuştur.
Biko’ya göre tarihleri aşağılanmış, kültürleri parçalanmış, kendilerinden utanan, beyazlara
hayranlık duyan, beyaz gibi olmak isteyen ama bunu bir türlü becermeyen, pısırık, yılgın
olan siyahlar için yapabilecek tek şey, apartheid’in yıkılması ve eşitlikçi bir toplum
kurulmasıdır. Ancak bunu gerçekleştirmek için ise öncelikle bu şahsiyetini kaybetmiş siyah
insanın ayağa kalkması, özsaygısını ve onurunu kazanması, tarihiyle, kültürüyle, vücuduyla
gurur duymaya, kendini sevmeye başlaması gerekmektedir. İşte Biko’nun önderliğindeki
Siyah Bilinci Hareketi’nin amacı siyahlara bu gurur ve cesareti aşılamaktır. Bu açıdan, Siyah
Bilinci ABD’de Martin Luther King’in önderlik ettiği Siyah Gücü hareketiyle de paralellik
gösterir. Bu paralelliğe, Eldridge Cleaver’in “eğer çözümün bir parçası değilsen, o halde
sorunun bir parçasısın…” sözü bir slogan olarak kullanılması ve bu düşünce etrafında bir
mücadele grubu olarak SASO’nun oluşturulması örnek gösterilebilir.
Biko bu bilincin bir başka amacı olarak kültür, eğitim, din ve ekonomi bağlamındaki yanlış
imajların düzeltmesini de gösterir.
Ayrıca, Biko’ya göre siyah olmak, deri rengiyle ilgili bir mesele değildir; siyah olmak,
zihinsel bir yaklaşımın yansımasıdır. Bir siyah sadece kendini siyah olarak tanımlamakla bile
kurtuluş yoluna girmiş olur.
Nihayetinde Biko Hegelci diyalektik materyalizm teorisine dayanarak şöyle genel bir analiz
yapar: tez, bir beyaz ırkçılığının olduğu ise, ortada yalnızda bir geçerli antitez olabilir: bir
siyah birliği. Eğer Güney Afrika, siyahlar ile beyazların grup sürüsü korkusu olmaksızın
uyum içinde birlikte yaşadığı bir yer olacaksa, bu yalnızca, iki karşıt grubun etkileşim içinde
olmasıyla bir sentez üretilebilir.
Siyah olmanın utanılacak bir şey olmadığını vurgulayan Biko, Hintlilerin de toplum
içerisinde hor görüldüğünü belirtir. Bu durumda daima göz önünde bulundurulması gereken
hususlar şunlardır:




Zulmün aynı sistem tarafından geldiği unutulmamalı,
Ezilmenin ve katmanlara ayrılışın kasıtlı olduğu,
Çözüm yolunda halkın dikkatinin çekilmesi gerektiği,
Ruhun bu işe adanması.
Kısaca, “Siyah Bilinci” önce zihinde başlar Biko’ya göre. Bu bilinci beyazlar ancak dışarıdan
gördükleri için topluluğun ethos’unu aslında hiçbir zaman doğru olarak değerlendiremez ve
tahlil edemezler. Bu açıdan Siyah Bilinci’nin derdi, sürecin sonunda, kendilerini beyaz
topluma muhtaç görmeyen gerçek siyah insanlar yaratabilmektedir.
5. Korku – Güney Afrika Siyasetinde Önemli Bir Etken
Bu bölümde Biko, beyazların kendilerini haklı çıkarmak için bir korku aracı olarak şiddeti
kullanışlarını anlatmaktadır. Beyaz adamın “üstün ırk” imajını önce düşünsel yolla
yerleştirmeye çalıştığı ancak bu işlemeyince bu sefer zor kullanarak yerleştirmeye çalıştığını
belirtmiştir Biko. Bu noktada beyaz adamın temel argümanının “Eğer birinin sana saygı
duymasını başaramadıysan, onun senden korkmasını sağla!” olduğunu söyler. Öyle ki,
siyahların kendilerine zulüm eden güvenlik güçlerini bir müddet sonra “İlah” seviyesine
getirdiğini söyler. Bu açıdan, Güney Afrika’da beyazlık, daima polis vahşeti ve tehdidi, şafak
vakti pasaport baskınları, varoşlar içinde ya da dışında genel tacizle özdeşleşmesinden ötürü
hiçbir siyahın beyaz olmaya gerçekten heveslenmeyeceğini de söyler Biko.
Afrikalıların yoksul olmasının sebebini de sömürgeci beyazlara bağlayan Biko, kötülüğün
gerçek kaynakları - beyaz toplum - seçkin plajlarda bronzlaşır ve burjuva evlerinde
rahatlarken, süregiden vandalizmin, cinayetin, tecavüzün ve yağmanın temelini bu mutlak
yokluk halinde görür.
Sonuç olarak, Biko Güney Afrika güvenlik sisteminin zekâ odaklı değil, güç odaklı olduğunu
belirtir.
6. Siyah Bilinci ve Hakiki Bir İnsanlık Arayışı
Biko bu bölümde içinde bulundukları durumun beyaz adamın kasti bir yaratımı olduğunu
söyler. Ona göre, ne zaman bir insan grubu zenginliğin, güvenliğin ve prestijin hoş
meyvelerini tatsa, apaçık yalan olana inanmayı ve yalnızca yalanın prestij kazandırmasını
normal bir şey olarak kabul etmeyi daha kolay bulmaya başlamıştır. İçinde bulundukları
sistemin dönüp dolaşıp siyahların aşağı olduğunu çünkü ekonomistleri, mühendisleri, vs.
olmadığını söylemelerini mantıki bir izahla açıklanamayacağını söyler; çünkü bu yetenekleri
zaten beyaz adam tarafından engellenmiştir.
Biko’ya göre bu hareket, maruz kaldıkları zulmün özünde derilerinin siyah oluşu etrafında
kardeşleriyle bir araya gelme ve ebedi köleliğe bağlayan zincirlerden kurtulmak için grup
halinde hareket etme ihtiyacının siyah adam tarafından idrak edilişidir.
17 milyon siyah ile ilgili kararların beyazlar tarafından verilmesi durumunu aptalca bulan
Biko Hegelci diyalektiğe de atıfta bulunur. Ona göre liberallerin tezi apartheid ve antitezi
ırksal düşünme karşıtlığı olsa da sentezleri çok zayıftır. O, gerçek tezin güçlü bir beyaz
ırkçılığı olduğunu ve antitezin de siyahlar arasında güçlü bir dayanışmadır ki ortaya mantıklı
bir sentez çıkabilsin.
Biko’nun bu bölümdeki diğer argümanı da mevcut sistem içerisinde yapılacaklar listesidir:







Eski kavramları, değerleri ve sistemleri araştırmak ve problematize etmek,
Doğru cevapları bulduktan sonra bu cevapları yürürlüğe koyma yönünde ilerlemenin
önünün açmak için bütün insanlarda bilinç yaratma işine girişmek,
Anglo-Boer kültürü ret ederek asla uygun hareket etmek,
Tarih şuurunu oluşturmak,
Beyazın değil Afrikalının malını satın almak,
Maddeci unsurlardan arınmak ve
Eylem alanını genişletmek.
Biko’nun bu kısımda hatırlattığı son bir şey daha var: “Bu mücadele boyunca dayak da
olacak, hazırlıklı olun!..”
7. Steve Biko ile Söyleşi
Kitabın son bölümünde Biko ile yapılmış bir söyleşiye yer verilmiştir. Kitabın önceki
bölümlerinde verilmiş olan seçmece eserlere paralel olarak bu söyleşide Biko, hareketin ne
olduğunu, dinamiklerini, diğer gruplarla irtibatını ve apartheid rejiminden kurtuluş
reçetesini özetler.
Kısaca, ölümünün ardından uzun bir zaman geçse de Güney Afrika’nın bağımsızlığına
hayatını adamış Biko’yu ve onun zihni mirası “Siyah Bilinci”ni anlamadan Güney Afrika’nın
sosyo-politik dönüşüm sürecini anlamak söz konusu değildir.
Hacı Mehmet BOYRAZ, Son nokta: 28.12.2014

Benzer belgeler