Bilişsel Yaklaşım

Transkript

Bilişsel Yaklaşım
ş
Bilişsel Yaklaşım
Bilişsel Yaklaşım için 6 kişi tarafından bilgi girişi gerçekleştirilmiştir.
Bu kavrama ilişkin Halil AKYÜZ tarafından yapılan tanım şu şekildedir:
Bilişsel yaklaşımlar, iletişim ve bilgisayar teknolojilerinden etkilenmişlerdir. Çünkü zihinsel yapılar ve bu
yapıların inşaası ile ilgilenilmektedir.
Aynı kavrama ilişkin Mustafa serkan GÜNBATAR tarafından yapılan tanım şu şekildedir:
Bilişsel yaklaşım, davranışçı yaklaşımda da olduğu gibi bilginin bireyden bağımsız bir şekilde varolduğunu ve
bunun bireye öğretilmesi üzerinde durur. Nesnelci epistemolojiye dayanır. Öğrenmeyi bilginin algılanması
ve zihinde şemalar halinde kaydedilmesi ile açıklar. Bilişsel yaklaşıma göre düzenlenmiş öğretim
ortamlarında öğretme faaliyetleri önemli yer tutar.
Aynı kavrama ilişkin Betül ÖZAYDIN tarafından yapılan tanım şu şekildedir:
Bilişsel yaklaşıma göre öğrencilerin aktif katılım sağlaması önemlidir. Hatırlama, bilgi işleme, düşünme,
bilgiyi geri getirme konlarına odaklanılır. Bu nedenle bilişsel yaklaşımın kullanıldığı öğrenme ortamlarında
dikkat çekme, ön bilgilerle ilişki kurma, hatırlatmaya yönelik sorular yer almalıdır.
Aynı kavrama ilişkin Tolga GÜYER tarafından yapılan tanım şu şekildedir:
Gestalt akımının etkileriyle ortaya çıkmış bir yaklaşımdır. Davranışçılıkla ilgili olarak yapılan eleştirilerden
birisi de öğrenmenin açıklanmasının, öğrencinin açık davranışlarına çok fazla bağımlı olmasıdır. Bilişselcilikte insan zihni tıpkı bir bilgisayarın merkezi işlem birimi gibi kapalı bir kutu olarak varsayılır ve bu
kutunun içsel aktivitelerine yoğunlaşılarak öğrenmenin nasıl gerçekleştiği anlaşılmaya çalışılır.
Davranışçılığın aksine, insan programlanmış bir hayvan gibi düşünülmez, bir dizi düşünce aktivitersi ile
öğrenme sürecine doğrudan katılır. Davranışlarda değişiklikler gözlemlenir, ancak bunlar öğrencinin
kafasında oluşan yeni düşüncelerin birer göstergesi olarak algılanırlar.
Bilişsel yaklaşımda iki varsayım anahtar rol üstlenir:
1. Bellek, bilginin etkin olarak organize edildiği bir işlemci olarak çalışır.
2. Ön bilgiler, öğrenmenin meydana gelmesinde önemli rol oynar.
Ancak bilişsel yaklaşımın dayandığı temel unsurlar, beyinin fiziksel yapısının da çözülmesine bağlı
olduğundan, yukarıdaki maddeler henüz birer varsayım olmaktan öteye geçememişlerdir.
Aynı kavrama ilişkin Hatice YILDIZ tarafından yapılan tanım şu şekildedir:
Davranışçı yaklaşım bilişsel süreçleri reddetmez ancak bu süreçlerin üzerinde de durmaz. Bilişsel
yaklaşımda ise bilişsel süreçler odak noktasıdır.
Aynı kavrama ilişkin Şeyhmus Aydoğdu tarafından yapılan tanım şu şekildedir:
Öğrenmenin bilişsel olarak nasıl gerçekleştiğine ilişkin birçok model ve bu modeller arasında bazı farklılıklar
bulunmaktadır. Bilişsel modeller arasında farklılıklar olsa da öğrenmenin nasıl gerçekleştiği konusunda anlaşma olduğu
görülmektedir (Silber & Foshay, 2006). Öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini açıklayan kuramlardan biri bilgiyi işleme kuramıdır. Bilgi işleme süreci
görüşüne göre insan beyninde bilgilerin işlenmesi bilgisayarlar ile benzer şekilde gerçekleşmektedir. Bilişsel yaklaşımda öğrenme sürecinde bilgi (dışardan gelen girdi) işlenip hafızada saklanmakta ve öğrenme
çıktı türleri (aktarılan çıktı) olarak elde edilmektedir (Driscoll, 2005). Bilgi işleme kuramı ve diğer bilişsel kuramlara göre öğrenme sürecinde duyusal bellek (sensory memory) ve
algı, çalışan bellek (working memory) ve uzun süreli bellek (long-term memory) bileşenleri bulunmaktadır
(Driscoll, 2005; Silber & Foshay, 2006). Bilişsel bilimler öğrenmeyi davranışçı kuramın öne sürdüğü gibi uyarı-tepki mekanizmasıyla açıklamanın
yetersiz olduğu ve uyarıcı tepki arasında bir mekanizmanın var olduğunu ve bunun anlaşılması gerektiğini
vurgulamaktadır (Kılıç, 2013). Davranışçılar gibi, bilişselciler de bilginin işlenmesinde çevrenin nasıl etkili
olduğunu araştırmakta fakat davranışçıların aksine ortam ve davranış arasında ara değişkenler olduğunu
düşünmekte ve bu ara değişkenin bilgi işleme sistemi olduğunu belirtmektedirler (Driscoll, 2005). Bilişsel
yaklaşım öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini açıklayan önemli modeller içerdiğinden öğretim teknolojilerinde
öğretimin kolaylaştırılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bilişsel öğretim yaklaşımı öğretim
teknolojileri ile alt kısımda yer alan stratejileri izleyerek desteklenebilir:
Öğrencilerin Katılımının Sağlanması: Öğrencilerin yeni bilgileri öğrenmeleri için dikkatlerinin çekilmesi ve
öğrencide istek uyandırılması gerekmektedir. Dikkatin çekilmesi öğrencilerin yeni bilgiye odaklanmasını
sağlamaktır (Silber & Foshay, 2006). Özellikle önbilgilerin düşük olduğu veya görevlerin zor ve karmaşık
olduğu durumlarda dikkatin yüksek tutulması gerekmektedir (Driscoll, 2005). Dikkatin çekilmesi için bilgi
veya görevin bireysel içerik taşıması, içerik tasarımında farklılıkların oluşturulması veya dikkatin çekilmesi
için belirli komutların verilmesi gibi stratejiler izlenebilir (Driscoll, 2005; Senemoğlu, 2007). Örneğin; içerikte
önemli noktaların vurgulanması öğrencinin dikkatinin çekilmesi için kullanılabilecek yöntemlerden biridir
(Çakır, Uluyol, & Karadeniz, 2008). Dikkatin çekilmesi yöntemi yaşa, cinsiyete veya farklı değişkenlere göre
farklılık gösterebilir (Driscoll, 2005). Bu yüzden öğrencilerin dikkatinin çekilmesi için birden fazla yöntem
kullanılması gerekebilir. Öğrencilerin katılımının sağlanması için uygulanacak stratejilerden biri bilgilerin
öğrenci açısından gerekliliğinin belirtilmesidir (Silber & Foshay, 2006; Senemoğlu, 2007; Çakır, Uluyol, &
Karadeniz, 2008). Öğrencinin bilgilerin öğrenilmesini motive etmek amacıyla bu görevi başarabileceklerini
belirtmek öğrenme sürecine yararlı olacaktır (Silber & Foshay, 2006).
Geçmiş Deneyimlerle İlişkilendirmenin Yapılması: Anlamlı ve uygun öğretimin gerçekleşmesi için yeni
bilgileri öğrenenlerin geçmiş bilgileri üzerine inşa etmek ve geçmiş öğrenmeler ile yeni öğrenmeleri
pekiştirmek gereklidir (Driscoll, 2005). Var olan bilişsel yapıyı etkin hale getirmek veya bilgileri
ilişkilendirmek amacıyla ön örgütleyiciler (kavram haritaları, akış şemaları, grafiksel gösterimler vb.)
kullanılmalıdır (Çakır, Uluyol, & Karadeniz, 2008). Bilginin ilişkilendirilmesinde görüntülerin kullanımı işlemi
kolaylaştırmaktadır. Öğrenciler zihinlerindeki bilgileri ortaya çıkarmaya teşvik edilmelidir. Kendi kendilerine
soru sormaları öğrencilerin bilgiyi ilişkilendirmelerini kolaylaştırmaktadır (Driscoll, 2005). Geçmiş bilgilerin
hatırlatılması ilişkilendirmenin daha kolay gerçekleşmesini sağlamaktadır (Silber & Foshay, 2006). Dersten
önce sorulan soruların var olan bilgiyi etkin hale getirmedeki rolü büyüktür (Çakır, Uluyol, & Karadeniz,
2008).
Bilginin Düzenli Sunumu: Bilgi çalışan bellekte aşırı yüklemeyi engellemek için parçalara bölünmelidir
(Driscoll, 2005; Silber & Foshay, 2006; Çakır, Uluyol, & Karadeniz, 2008). İşlem sürecinde bireysel farklılıkları
ve farklı öğrenme stillerini göz önünde bulundurarak bilgi sunumu gerçekleştirilmelidir (Çakır, Uluyol, &
Karadeniz, 2008). Kodlamanın sağlanması için öğrenciler zihinlerindeki yapıyı ortaya çıkarma yönünde
teşvik edilmeli, kendi kendilerine soru soru sormaları sağlanarak bilgiyi ilişkilendirmeleri sağlanmalıdır
(Driscoll, 2005). Bilginin birden fazla duyu organına hitap edilecek şekilde sunulması bilginin kodlanmasını
kolaylaştırmaktadır (Driscoll, 2005; Çakır, Uluyol, & Karadeniz, 2008). Yeni bilgilerin örneklerle
desteklenmesi ve öğrencilerin kendi bireysel notlarını almalarını sağlamaları bilginin daha iyi bir şekilde
kodlanması amacıyla izlenebilecek stratejilerdir (Driscoll, 2005). İçeriğin yapısına göre uygun yöntemin
seçilmesi bilginin algılanmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle gerçek hayattan örneklere yer vererek
öğrencilerin bilgileri zihinlerinde daha iyi yapılandırmaları sağlanabilir (Silber & Foshay, 2006). Yeni bilgilerin
vurgulanarak ve sürekli tekrarlanarak sunulması bilginin çalışan bellekten uzun süreli belleğe geçişini
sağlayacaktır. Bilgilerin sürekli tekrarlanması bilginin zihinde kalıcı olmasını sağlamaktadır (Driscoll, 2005).
Yeni Bilginin Kalıcılığının Sağlanması: Yeni bilginin kalıcılığının sağlanması amacıyla öğrencilerin yeni
bilgileri kullanarak uygulama yapmalarına teşvik edilmesi, gerçekleştirilen uygulamalara zamanında
geribildirim verilmesi, gerekli yerlerde uygun özetlemeler yapılması ve önemli kısımların vurgulanması,
bilgilerin kalıcılık durumlarının testlerle kontrol edilmesi ve var olan eksikliklerin giderilmesi ve öğrencilerin
gerçek hayatta bu bilgileri kullanması gerekmektedir (Silber & Foshay, 2006). Bunun yanı sıra öğrenciler
öğrenmiş oldukları bilgileri aynı gün içerisinde tekrar etmeye teşvik edilmelidir (Driscoll, 2005).
Sonuç olarak, bilişsel öğrenme kuramları öğrenmenin insan beynindeki gerçekleşen sürecini açıklamaya
çalışan kuramlardır. Bilişsel öğrenme kuramlarında temel olarak bilgi girdisi, bilgi işleme süreci ve öğrenme
çıktıları bulunmaktadır. Bilgi girdileri duyu organlarıyla algılanır ve çalışan bellekte işlenir, daha sonra
işlenen bilgiler uzun süreli bellekte var olan zihinsel yapı ile birleştirilir ve uzun süreli bellekte yeni bir
zihinsel yapı oluşur. Bu kapsamda bilişsel öğretim yaklaşımı ile tasarlanan bir ortamda öğrenci katılımının
sağlanması, öğrencilerin geçmiş deneyimleriyle ilişkilendirmelerin yapılması, bilginin sınırlı miktarda
algılama göz önünde bulundurularak sunulması ve bilgilerin unutulmaması için yeni bilgilerin kalıcılığının
sağlanması gerekmektedir.
Bilişsel Yaklaşım kavramını ilk defa öne süren öncüler Wertheimer, Max, Bruner, Jerome ve Ausubel,
David'dir.
Bu kavrama katkısı bulunan diğer isimler ise, Koffka, Kurt ve Köhler, Wolfgang'dır.
Katılımcılarımızın belirlemelerine göre Bilişsel Yaklaşım kavramı %92 oranı ile YAKLAŞIM kümesine dahildir,
geriye kalan oran ise KURAM değerlendirmesine aittir.

Benzer belgeler