Bizim kültürümüzde korku yok

Transkript

Bizim kültürümüzde korku yok
marketing europe & anatolia
Tarih: Aralık 2013 Sayı: 25
kelebeğin
fırtınası
Hayat
en güzel
hediye...
Bizim
kültürümüzde
korku yok...
retorik
Pay almak için
pay etmek
gerekir...
ka
a i...
d
r
a
m
l
e
m
n
a
ö
l
d
k
e
a
R ırm
t
ş
a
rşıl
İçindekiler
marketing
europe & anatolia
Sayı:25 Tarih: Aralık 2013
Değerlendirme
04 - 06
Kısa Kısa
09 - 11
Genel Yayın Yönetmeni ve
Sorumlu Yazı İşler Müdürü
Elvin Ekşioğlu
e-mail: [email protected]
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
Yeni Ürünler
14 - 15
Haber ve Fotoğraflar
Agency Europe & Anatolia
Medya Dünyası
16 - 17
Katkıda Bulunanlar
Nurgül Eryıldır Günay
Ali Erdem Ekşioğlu
Seval Duban
Ekim Sölemez
Röportaj
Danışman
Abdullah Ekşioğlu
kelebeğin fırtanası
25
Reklam Dünyası
26 - 27
Röportaj
28 - 31
retorik
33
Kampanyalar
35 - 43
Gezi
44 - 50
reklam arası sinema
52
Kültür Sanat
54 - 55
İmtiyaz Sahibi
Eksantrik Film Prodüksiyon Reklam ve
Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti.
e-mail: [email protected]
P.K.: 112 34725 Kızıltoprak - İstanbul - Tr.
İlan Rezervasyon
Ayşe Yılmaz
Yayın Türü
Süreli Yayın
Yönetim Yeri
Agency Europe & Anatolia
Feneryolu Mh. Gedikli Sk.
Adilbey Ap. No: 15/13
Kadıköy - İstanbul - Tr.
Tel: +90 555 233 24 41
e-mail: [email protected]
marketing europe & anatolia
Agency Europe & Anatolia tarafından
Süreli yayınlanan bir e-dergidir.
Bu yayının tüm hakları Eksantrik Film
Prodüksiyon Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aittir. Tamamı ya
da bir bölümü yayıncısının izni olmaksızın
çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
Tüm ilanların sorumluluğu firmalara, makalelerdeki görüşler ve hukuki
sorumluluk yazarlara aittir.
Bu derginin yayınlanma sürecinde
hiçbir ağaç zarar görmemiştir.
18 - 22
mobil: http://m-mea.eksantrik.com
http://www.facebook.com/meadergi
Bir Ekşioğlu Medya Grup kuruluşudur.
marketing europe & anatolia / 1
Köşe
Elvin Ekşioğlu / [email protected]
( editörden)
Yeni yıl heyecanı...
Dergimizi bu ay birkaç gün geç yayınlıyoruz. Öncelikle bu gecikmeden dolayı
okuyucularımızdan özür dileriz, ancak bizden kaynaklanan bir durum değil.
Sizin de bildiğiniz gibi ayın sonlarında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki
kanun resmi gazetede yayınlanınca, üstelik bu kanunun 61. maddesinin 5. fıkrası
karşılaştırmalı reklamlara izin veren bir serbestliği beraberinde getirince sektörün
köşe taşlarına bu durumu sorup değerlendirmelerini almadan dergimizi karşınıza
getirmek istemedik.
Değerli görüşlerini bizimle paylaşan, reklam sektörünün önde gelen isimlerine
buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Yine yoğun bir ay ve gündemi geride bıraktık. Artık yeni yıl heyecanını yavaş yavaş
yaşamaya başladık. Ben şimdiden yeni yılın hepimize sağlık, mutlulu, bol kazanç ve
başarılar getirmesini diliyorum.
Kalın sağlıcakla...
marketing europe & anatolia / 3
Değerlendirme
Reklamlarda
karşılaştırma dönemi...
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun
61. Maddesinin 5. fıkrası
“Aynı ihtiyaçları karşılayan ya da aynı amaca yönelik
rakip mal veya hizmetlerin
karşılaştırmalı reklamı yapılabilir.”
konuyu reklam sektörününköşe taşlarına sorduk.
Genel kanaat uygulamanın, reklam dünyasında yaratıcılığı
ve kaliteyi arttıracağı yönünde.
genel endişe ise geçiş döneminde
bazı ajansların kantarın topuzunu
ayarlamakta zorlanması.
Röportaj Elvin Ekşioğlu
Yakup Barouh
Karşılaştırmalı
reklamlarla
birlikte
markalar, rakip markalardan üstün tarafını net olarak ortaya çıkarabilecekler. Bunu yapabilmek için de sayısal
veriler veya bilimsel raporlar ortaya
çıkaracaklar. Bu, reklamın inandırıcılığını arttırabilir. Ancak bazı karışıklıklar
da bizi bekliyor. Örneğin bir otomotiv
markasıdiğerindenbirkonudadahaçoktercihedildiğinisavunarakbirotomotivdergisininaraştırmasınıortayakoyacak,
diğeribaşkabiraraştırma şirketine gidip
farklı bir yönde iddiadabulunacak. Araştırma şirketleri ve laboratuarlar fazla
4 / marketing europe & anatolia
mesai yapacak ve belki yenileri kurulacak. Burada dikkat edilmesi gereken, bu
araştırma kuruluşlarının akredite olması… Bu karmaşıklıkta reklama itirazlar
da artacak. Bugün, bu itirazlar Reklam
Kuruluna ve Reklam Özdenetim Kuruluna yapılıyor. Reklam Kurulu ayda bir
toplanan bir yapıya sahip şikayetleri sıraya dizebiliyor. Zaman zaman reklam
uzun bir süre yayınlandıktan sonra bir
para cezası veriliyor, revize ettiriliyor ya
da yayından kaldırılıyor. Reklam Özdenetim Kurulu ise haftalık toplandığı için
daha hızlı kararlar alınabiliyor. Ancak
bu kurulun da kanuni yaptırım gücü
yok. Tüketiciyi korumagörevi, reklamverenlere,
reklamajanslarınavemecralarınhukukdepartmanlarınakalıyor.
Abartılıçalışmalarınhaksızrekabete, kötülemeyedönüşmemesigerek.Bu koşullaraltındarakibinadını anarak etik normlara uygun reklam yapabilmek, daha
fazla yaratıcılık gerektiriyor.
Reklamajanslarımızıbirazmeşakkatlibir
dönem bekliyor ama sonuçta bir o kadar da keyifli işler göreceğimizi düşünüyorum.
Turan Başartan
Tüketicinin korunması hakkında 6502
nolu kanunun 6. kısım ticari reklam ve
haksız ticari uygulamalar kapsamında
madde 61’de yayınlanan yeni yasa içeriğinde 5. madde reklam sektörü adına
çok yeni ve medeni bir uygulamaya yer
verilmiştir. İçeriğinde aynı ihtiyaçları
karşılayan ya da aynı amaca yönelik rakip mal ve hizmetlerinin karşılaştırmalı
reklamı yapılabilir maddesi yer almaktadır.
Bu uygulama örneğin; aynı tür markaların belirli bir amaç doğrultusunda birlikte bir reklam kampanyası yapabilme
imkanı ve markaların tüketiciye tatlı bir
rekabet içinde tercih sunmasını sağlıyor. Bu çok pozitif yaklaşıma şans veren bir yasadır.
Ancak bu kapsamda reklam veren ve
reklam ajanslarının iki benzer içerikli
markayı yan yana getirirken biri ötekini eleştirip ve karalar nitelikte bir yaklaşımla reklama cesaret etmemesi
gerekir. Bu tür bir uygulamada negatif
yaklaşım, diğer markaya büyük zarar
verebilir. Dolayısıyla iki rakip ürünün
birlikte yapacağı bir çalışmada her iki
tarafın yöneticileri, hedefleri birlikte belirleyip, onayları alınarak bir kampanya
oluşturulmalıdır. Marka yöneticilerinin
onayı olmadan tek taraflı uygulanacak
Değerlendirme
bir kampanyada hangi markanın kazançlı çıktığı tüketicinin değerlendirmesine ve sağ duyusuna bağlıdır.
Oğuzhan Akay
Nihayet çıktı!
Amerika’da yıllardır serbestti. Nasıl
yapılacağı, yapıldığı Coca Cola-Pepsi
Cola rekabetinden anlaşılabilir.
İngilizler diplomatik dilde, TV sitcom’larında bu işin piridir. Yaralamadan hırpalarlar.
Düzgün rekabete ve düzeyli konuşmaya, iletişime alışkın olmayan bizim gibi
bir ülke için ise bu yeni bir durum.
Lider markaların
imaj tahtları
sallanacak.
Hata yaparak, ceza yiyerek, deneyerek
öğreneceğiz biz de:)
Hakaret etmeden, rakibi yerin dibine
batırmadan, ironiyle, sağlam kanıt ve
belgelerle bu serbestliği uygulayanlar,
başarılı olanlar, markalara çok şey katacaklar. Lider markaların imaj tahtları
sallanacak. Kaliteli, fiyatı veya hizmeti
düzgün markalar öne fırlayacak.
Ürün özellikleri ve USP yeniden popüler hale gelecek. GSM’de, sıvı deterjan,
şampuan sektörlerinde ilk kıyaslama
örneklerini yakında görürüz.
Çok sevindirici bir durum kısacası, kreatifler ve pazarlama ileşitimi adına.
Abdullah Ekşioğlu
Karşılaştırmalı reklamlar sektöre getireceği hareketin yanısıra iyi ile kötünün
ayrıştırılmasında da büyük rol oynayacak. İyi ile kötü derken markalardan değil ajanslardan bahsediyorum.
Köklü, bilgi birikimi ve kültürel altyapısı güçlü ajanslar, bu sürece çok rahat
adapte olup uluslararası kalitede reklamlar üretirken, sektörde hak etmediği
şekilde yer alan ajanslar, karşılaştırmalı
reklamı çamur at izi kalsın kabilinden
uygulamaya çalışacaklar. Uygulamadaki bu farklılıklar reklamverenin ajansları
değerlendirmesinde çok önemli bir kriteri görünür hale getirecek.
Yani karşılaştırmalı reklam uygulamaları gerçek ajanslarla, olmayanların ayrıştırılmasında turnusol kağıdı gibi görev
yapacak. Bu ayrışmanın sektörün kalitesini daha da yükselteceğini, işlerin
kalitesini üst seviyelere çekeceğini ve
reklamverenin gerçek ajanslara teveccühünü arttıracağını umuyor ve düşünüyorum.
Markalar açısından bakıldığında, hoşgörü seviyesi yüksek, zeka prıltısı gerektiren bir yarış başlayacağı kesin.
Markalar farklılıklarını daha rahat ortaya koyabilecekler. Rakibin adının
anılmasının tabu olduğu bir anlayıştan
rakibin varlığının kabul edildiği ama
kendisinin tercih edilmesi gerektiğini
ifade eden bir dile geçilmesi, markaların kendilerini geliştirme ihtiyacını da
gündeme getirecek.
Karşılaştırmalı
reklam uygulamaları
gerçek ajanslarla,
olmayanların
ayrıştırılmasında
turnusol kağıdı gibi
görev yapacak.
Bu ayrışmanın sektörün
kalitesini daha da
yükselteceğini,
işlerin kalitesini
üst seviyelere çekeceğini
ve reklamverenin gerçek
ajanslara teveccühünü
arttıracağını umuyor ve
düşünüyorum.
Seler Cebecioğlu
Karşılaştırmalı reklam yapılması tabii ki
olumlu bir gelişme; bilgi alma ve kıyaslama imkanı getirdiği için.
Ancak bilgi alma hakkını suistimale ve
tüketiciyi yanıltmaya da çok açık bir ortam da doğuyor.
Reklamları bir tür yarışa hatta karalamaya çevirmek de bizim meşrebimizde
olduğu için çok sıkı denetlenmesi ve
ciddi yaptırımları olması gereken bir
süreç olması gerektiğine inanıyorum.
marketing europe & anatolia / 5
Değerlendirme
Nurgül Eryıldır Günay
Rakip markaların reklamlarda kullanılması bizim için ilginç bir uygulama olacak. Şimdiye kadar pek çok reklamda
diğer ürünler yetersiz, bizim ürün şahane diye anlatılılıyordu. Diğerleri demek
oldukça kolay bir yaklaşımdı, ama artık o yetersiz denilen ürünler, markalar
hangileri görebileceğiz. Daha zor, ama
daha yaratıcı, daha güzel çalışmalar
ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Rakip markanın ürününün de kullanılacak
olması tüketici açısından da bilgilendirici olacaktır. Özellikle deterjan reklamlarında rastladığımız diğeri lekeyi
Daha zor,
ama daha yaratıcı,
daha güzel çalışmalar
ortaya çıkacak
diye düşünüyorum.
çıkarmamış, bizimkiyle lekeden eser
yok diye bahsettikleri diğer markaları
sabırsızlıkla bekliyorum.
GSM şirketlerinde yıllardır süren çekiyor, çekmiyor çekişmesini de belki daha
detaylı görebiliriz. Bu yasanın reklam
sektöründe 2014 yılında ciddi bir canlanmaya da yol açacağını düşünüyorum. Yepyeni konsepler hazırlamak
için kreatif ekiplere çok iş düşüyor. Yeni
konseptler, yeni sunumlar derken belki
de yeni konkurlar yapılabilir.
6 / marketing europe & anatolia
lerden üstü kapalı ifadelerle değil direkt
olarak isimleriyle bahsedebilecek.
ABD’li dev markaların sıklıkla başvurduğu karşılaştırmalı reklamların
Türkiye’de de kullanılabilecek olması
şüphesiz ülkemizdeki reklamcılık sektörünün yeni bir döneme gireceğinin
de habercisi. Zira bu tür reklamların
çoğu kullanıcılar arasında hemen ses
getiriyor ve hafızalardan kolaylıkla silinmiyor. Dolayısıyla yıllardır bu konuda
önü tıkalı olan Türk reklam sektörünün
Kerem Yeğin
karşılaştırmalı reklamları nasıl kullanaNasıl etkiler? Tabi ki iyi etkiler. Yaratı- cağı merak konusu. Bakalım ülkemizcılığın ölmesi veya kendini tekrar eden deki reklamcılar bu fırsatı kendi ürün
işlerin devamlı konuşulduğu bu ortam- ve imajlarını yukarıya taşımak için mi
da yepyeni bir kanal olur yaratıcılar için.
Zaten yıllarca keşke şöyle yapabilseydik böyle yapabilseydik diye iç geçirmez miydik? Alın işte fırsat! İlk etapta
ortalık kan gölüne döner mutlaka. Yıllarca zaten bir takım reklamcılar arasında hep etik açıdan husumetler olmuştur ve bundan sonra da olacaktır diye
düşünüyorum. Önlenemez bu. Önemli
olan tüketiciye karşı olan sorumluluğumuzu düzgün bir çerçevede tutabilmek.
Ama artık baltaları çıkarınnnn…
Zaten yıllarca
keşke şöyle yapabilseydik
böyle yapabilseydik
diye iç geçirmez miydik?
Alın işte fırsat! İlk etapta
ortalık kan gölüne döner
mutlaka.
İlhan Özel
Evet sözkonusu kanunun 61. maddesinde aynı ihtiyaçları karşılayan ya
da aynı amaca yönelik rakip mal veya
hizmetlerin karşılaştırmalı reklamının
yapılabileceği belirtiliyor. Yani markalar
reklamlarında rakip, ürün ya da hizmet-
yoksa rakipleri itibarsızlaştırmak için mi
kullanacak?
Yurtdışında her iki tür kullanıma da örnekleri yıllardır görmekteyiz.
Rakip markaların reklam kampanyalarında yer alabilmesine ilişkin olarak
yürürlüğe yeni giren kanun Türk reklamcılığında yaratıcılığı nasıl etkiler?
konusuna gelirsek;
Türk reklam kreatörleri birçok kreatif
işe imza atacak bu işlerin arasından
öyleleri çıkacak ki uluslararası başarı
elde edip ödül alacaklar. Yani Türk insanı karşılaştırma imkanını eline verdiğinizde baskı altında tuttuğu içindeki
asıl cevheri ortaya koyacaktır. Çünkü
reklamcılığımız zaten oldukça gelişmiş
seviyede. Hele ki bu yol da açıldığına
göre artık çok daha etkili ve akılda kalıcı reklamlar devreye girecektir.
Kısa Kısa
Tasarım dünyasının kalbi alldesign 2014’te atacak...
Allevents
tarafından 21-22 Şubat
2014
tarihlerinde
Hilton Kongre ve
Sergi Merkezi’nde
düzenlenecek olan
alldesign Uluslararası Tasarım Konferansları ve Yaratıcı
Endüstriler Fuarı,
tasarım dünyasını
üçüncü kez bir araya getirecek.
Bu yıl üçüncüsü
düzenlenecek olan alldesign 2014 tasarım konferansları
ve fuarı için Türkiye’ye gelecek olan konuşmacılar arasında dünyaca ünlü trend kahini Lidewij Edelkoort, dünyanın
önde gelen mimarlarından Mario Botta, endüstriyel tasarımcı Karim Rashid, ilhamını doğadan alan yeni bir mimari
akım olan “biomimicry” üzerine çalışan ünlü mimar Micha-
el Pawlyn, Red Dot tasarım ödüllü ünlü grafik tasarımcı,
reklamcı ve art direktör Stephan Bundi, sanatçı, fotoğrafçı,
tasarımcı ve film yapımcısı Arik Levy ,dünyaca ünlü tasarımcı ve mimar Diego Gronda , Minority Report filminde
Tom Cruise’un ofisini tasarlayan ve işleri MoMa’da sergilenen Ayşe Birsel ve Koleksiyon Mobilya’nın kurucusu Faruk
Malhan gibi isimler de yer alıyor.gibi isimler de yer alıyor.
Odağında tasarım olan tüm firmaları aynı çatı altında sektörle ve tasarım meraklılarıyla buluşturan alldesign Yaratıcı Endüstriler Fuarı’na ise kayıtlar devam ediyor.
Şirketler, INDOOR CUP’ta yarışıyor...
Hareket herkesin içinde, keşfetmek bizlerin elinde
sloganıyla Fanatik Gazetesi ve Antrenmanyap işbirliği
ile dünyada ilk defa INDOOR CUP (Şirketler Arası Salon Atletizm Oyunları) düzenleniyor. PERYÖN İnsan
Kaynakları Yönetimi Derneği ve Türkiye Atletizm
Federasyonu’nun desteklediği proje 12 Ocak 2014 Pazar günü Ataköy Aslı Çakır Alptekin Atletizm Salonu’nda
gerçekleşecek.
8 / marketing europe & anatolia
İş hayatının yoğun temposundan aktif yaşama çalışanlarını
teşvik eden şirketler, düzenlenecek bu organizasyonda
spor dolu bir gün geçirecekler. Takım ruhunu geliştirmek,
bireysel ve şirketsel motivasyonu arttırmak, sporu yaşam
şekli olarak benimsetmek amacıyla düzenlenen turnuva
10 branşta yapılacak.
Katılımcılar, 60, 200, 400, 800, 1000, 2000 metre koşuları,
4x200 metre bayrak yarışı, gülle atma, yüksek atlama ve
uzun atlama dallarında birincilik için yarışacaklar. INDOOR
CUP etkinliğine katılacak olan firmalar Akbank, Ford Otosan, Turkcell, Boyner Holding, Borusan, YKB, Pegasus,
Akkök Holding, Saran Holding, İnci Ayakkabı, Erensan,
Fanatik, Burgan Bank, TAV, hepsiburada.com, nesine.
com, Mars Lojistik, OPET, Eczacıbaşı Holding, Yaysat,
Digitürk, Tofaş, Tekfen Holding ve BP.
7000 seyirci kapasiteli salonu, 60 federasyon hakemi,
uluslararası organizasyon tecrübesine sahip 80 kişilik ekibi ile Dünya Salon Atletizm Şampiyonası niteliğinde olan
INDOOR CUP, sportif tecrübesi olmayan ama hayatına
sporu katmak isteyenlere yönelik bir organizasyon olarak
öne çıkıyor.
Kısa Kısa
Travel Turkey İzmir...
6 yıldır organize edilen Travel Turkey İzmir, İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve
Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. işbirliğinde; İzmir
Büyükşehir Belediyesi, KOSGEB ve İzmir Ticaret Odası (İZTO) destekleriyle T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
himayesinde düzenlendi. Travel Turkey İzmir’de bu yıl
“Mısır” Partner Ülke, “Çanakkale” Partner İl olarak yer
alacak. Turizm Fuar ve Konferansı’nın Partner Ülkesi
Mısır, turizm potansiyelinden, tarihi geçmişine, coğrafi zenginliğinden, kültürel çeşitliliğine pek çok yönüyle
kendisini fuarda tanıttıldı.
3. Doğal Taş
Tasarım Yarışması...
İstanbul Maden İhracatçıları
Birliği’nin Türk doğal taşlarının marka değerini yükseltmek amacıyla hayata
geçirdiği 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması’na başvurular
başladı. Bu yıl üçüncü kez
düzenlenen yarışma, profesyoneller ve öğrenciler için iki
ayrı kategoriden oluşuyor.
Son başvuru tarihi 7 Şubat
2014 olan 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması, Türkiye ile
birlikte K.K.T.C’den de katılımcılarını bekliyor.
Doğal taş ihracatında tasarım açısından güçlü, katma
değeri yüksek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir ürünler
geliştirebilecek tasarımcıları sektöre kazandırmak için
gerçekleştirilen ‘Doğal Taş Yarışması’nın başvuru koşullarına ve diğer tüm detaylara
http://www.dogaltastasarimyarismasi.com/ adlı web sitesinden ulaşılabilir.
Starcity Garaj Günleri ...
İstanbul’un ‘En Outlet’ alışveriş merkezi Starcity, 0715 Aralık tarihlerinde geleneksel hale getirdiği Garaj
Günleri’nin beşincisi düzenlendi.
Özel tasarlanan garajına indirerek, dünya markalarına
en uygun fiyatlarla ulaşma fırsatını sunan Starcity, bu
sene giyim, oyuncak, ayakkabı, ev tekstili ve aksesuarı
sektörlerinden 32 büyük markanın katılımı ile bekleyenlerin heyecanını boşa çıkarmayacak.
Beymen Outlet %90’a varan indirim, Batik bluz 9.90TL,
LTB 2 adet bayan jean 14.50TL, Hummel ayakkabı
29.95TL, Fabrika kadın gömlek 19TL, Home Sweet
Home nevresim takımı 49.90TL, Nü bayan pijama 20TL
Altınyıldız gömlek 19.90TL, Benetton bayan triko
29.95TL, İnci ayakkabı 49.90TL, Y-London elbise
19.99TL, Wenice eşofman takımı 20 TL ve 32 markanın
inanılmaz indirimleri Starcity Garaj Günleri’nde marka
takipçisi ve indirim meraklısı ziyaretçilerini bekliyor.
Helin Avşar 07-15 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek
Starcity Garaj Günleri’nin marka yüzü olarak ünlü fotoğrafçı Ece Oğultürk’ün objektifine garajda poz verdi.
Avşar kızı dünya markalarının en ucuza satışı çıkacağı
Starcity Garaj Günleri kapsamında garajda kurulacak
‘Dev Outlet Pazarın’ simgesi
olarak
1 TL değerindeki
çöp poşetinden
kendisi için özel
tasarlanan elbise ile poz verirken, Avşar kızına çekimlerde
ünlü model Uğur
Gül eşlik etti.
Çöp poşetinden
yapılan tasarımı
çok beğendiğini
söyleyen Helin
Avşar, ‘Ne giydiğin değil, nasıl
taşıdığının önemi var’ derken
‘Güzelsen her şey yakışır’ sözleri ile espri yapmayı unutmadı.
marketing europe & anatolia / 9
Kısa Kısa
Metro, Ünite
İletişim ile anlaştı...
Avea yönetici
kadrosunda yeni isim...
Ünite İletişim, 29 ülkede
750’ye
yakın
mağazasıyla
hizmet
veren Metro Toptancı
Market’e,
Türkiye’de,
kurumsal
ve
pazarlama iletişimi alanında danışmanlık ve uygulama hizmeti verecek. Dünyanın en önemli uluslararası perakende şirketlerinden biri olan Metro Group’un lokomotif
şirketlerinden olan ve 1990 yılından bu yana faaliyet
gösterdiği Türkiye’de 16 ilde 29 satış noktasıyla hizmet
veren Metro Toptancı Market, Kurumsal ve Pazarlama
İletişimi alanlarında danışmanlık ve uygulama hizmeti
almak üzere Ünite İletişim ile anlaştı.
Ünite İletişim, ulusal ve uluslararası kuruluşların 100’e
yakın markasına, Kurumsal ve Pazarlama İletişimi
alanında stratejik danışmanlık hizmeti sunuyor. Bu
kapsamda, Kriz Yönetimi, Gündem Yönetimi, Medya
İlişkileri, Reklam ve Tasarım, Kurumsal Yayıncılık, Dijital
İletişim ve Etkinlik Yönetimi gibi disiplinlerle uzmanlığını
sergiliyor.
Avea Pazarlama İletişimi Direktörlüğü” görevine Gelincik Onan getirildi. Gelincik
Onan, daha önce Eczacıbaşı
Girişim’in Pazarlama Direktörü olarak görev yapıyordu.
Boğaziçi Üniversitesi İşletme
Bölümü mezunu olan Gelincik
Onan, pazarlama kariyerine
Marsa Kraft Jacobs Suchard’da
Asistan Marka Müdürü olarak başladı. 1999-2006 yılları arasında Kraft Foods Türkiye’de Jacobs, Milka,
Cipso, Patos ve Çerezos gibi markaların yöneticiliğini
yapan Onan, farklı sorumluluk alanlarıyla birlikte çeşitli
pazarlama pozisyonlarında görev yaptı. Gelincik Onan,
2006-2007 yılları arasında yine aynı şirkette Ticari Pazarlama, Satış Operasyon ve Planlama, Satış Eğitim ve
Satış Bilgi Teknolojileri’nden Sorumlu Kanal Geliştirme
Müdürü olarak çalıştı.
GE yarışması yaratıcı
fikirleri bekliyor...
Gri Creative
WebAward’dan iki ödül..
GE Türkiye, düzenlediği
İnovasyon Yarışması ile
sağlık sektörü ve enerji
verimliliği alanlarında en
parlak fikirleri gün ışığına
çıkarmayı amaçlıyor. GE,
başarılı fikirleri 100 bin
ABD doları tutarında para
ödülü ile destekleyecek.
General Electric (GE), Türkiye’nin 2023 vizyonuna verdiği destek konusundaki kararlılığının uzantısı olarak
İnovasyon Yarışması düzenledi. GE Türkiye Başkanı ve
CEO’su Canan Özsoy, “Yenilikçiliğin Türkiye’nin rekabet
gücünü artırmasında oynadığı önemli role olan inancımızla yerel inovasyon çalışmalarını destekliyoruz” dedi.
TÜBİTAK işbirliğinde düzenlenen GE Türkiye İnovasyon
Yarışması, öğrencileri, girişimcileri, mucitleri ve işletmeleri hedefliyor.
Daha fazla bilgi için www.ge.com adresinden şirketin
web sitesini ziyaret ediniz.
Gri
Creative,
u l u s l a r a r a s ı
yarışmalarda
kazandığı
ödüllere
iki yeni ödül ekledi.
ABD’de 1997’den bu
yana
düzenlenen,
sektörel bazda en iyileri belirleyen The
Web Marketing Association 2013 Awards’tan Fibabanka
ve Asfalt Dünya web siteleriyle “Oustanding Website”
ödülüne layık görüldü. Gri Creative WebAward 2013’te
www.fibabanka.com web sitesiyle “Bankacılık” kategorisinde, www.asfaltdunya.com web sitesiyle “Müzik”
kategorisinde “Oustanding Website” (Fark yaratan web
sitesi) ödüllerine layık görüldü. Fibabanka web sitesinin sıradışı konsepti ve ince detayları, yarışma jürisi
tarafından övgüyle karşılandı. Asfalt Dünya’nın web sitesi ise yenilikçi sosyal medya entegrasyonları ile dikkat
çekti.
10 / marketing europe & anatolia
Kısa Kısa
2. Uluslararası Ürün Yerleştirme Sempozyumu...
Reklam
dünyasında
yeni trend haline gelen, film ve dizilere
ürün yerleştirme teknolojisindeki son gelişmeler 2. Uluslararası Ürün Yerleştirme
Sempozyumu’nda masaya yatırılacak.
Ekonomi
Bakanlığı,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, RTÜK üyeleri,
TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi), İTO (İstanbul Ticaret
Odası) , Reklamcılık Vakfı ve medya kuruluşlarının katılımları ile bu yıl ikincisi yapılacak olan sempozyumda,
Türkiye ve Dünya’dan ürün yerleştirme süreç ve sonuçları katılımcılar ile paylaşılacak.
3P Ürün Yerleştirme Ajansı tarafından düzenlenen ve
pazarlama iletişiminde önemli bir uygulama olan ‘Ürün
Yerleştirme’nin tüm yönleri ile alanında profesyonel
isimlerle ele alınacağı 2. Uluslararası Ürün Yerleştirme
Sempozyumu 17-18 Ocak tarihlerinde Sheraton Maslak
İstanbul Hotel’de yer alacak.
Dünya çapında yakından takip edilen dizi ve filmlerde
başarılı işlere imza atan Dr.Ferdinand Froning( Sex and
the City, Transformers, A Good Day to Die Hard), Marsha
R. Levine(Umutsuz Ev Kadınları, Friends, Twilight Saga:
Breaking Dawn), Alison E. Mcmanus (Casino Royale, Quantum of Solace, Demir Adam, GI Joe, Borsa 2, Transformers Üçlemesi, Son Ültimatom, Bourne’un Mirası),
Sandra Freisinger-Heinl, Ralph Watson, Paolo Latini ve
Vlad Borovina ile Türkiye’den Elif Dağdeviren (UzmanYapımcı- Eğitmen) , Turan Başartan (Duayen Reklam) ve
M.Akif Ebiçlioğlu (3P Ürün Yerleştirme Ajansı) başta olmak
üzere reklam sektörünün yakından tanıdığı isimlerin katılacağı sempozyumda, birçok marka tarafından uygulanan reklam türü olan ‘Ürün Yerleştirme’ hakkında kreatif
uygulamalar, Hollywood’taki süreçler, yasal düzenlemeler,
etkin uygulama yöntemleri ve markalara katkıları ele alınacak. Etkinliğin ikinci gününde ise kreatif uygulamaların
nasıl gerçekleştirildiği Dünya örnekleri ile work shoplarda
uygulanacak.
Detaylı bilgi için
http://www.urunyerlestirmesempozyumu.com/
web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Karanlıkta Diyalog, İstanbul’da...
Dünya üzerinde 130 kentte 7 milyondan fazla insana ulaşan Dialogue in the Dark (Karanlıkta Diyalog) deneyimi,
20 Aralık’tan itibaren Gayrettepe metro istasyonundaki
Diyalog Sergi Alanı’nda İstanbullularla buluşuyor. Katılımcılara tamamen karanlık bir ortamda günlük yaşamlarını deneyimleten proje, görme engelli rehberler eşliğinde herkesi “hayatı yeniden görmeye” davet edecek.
Diyalog Sergi Alanı da zamanla Diyalog Müzesi haline
getirilerek, İstanbul’a çok özel bir müze kazandırılacak.
Projenin başrol oyuncularının görme engelli rehberlerin
oluşturduğunun altını çizen Dialogue in the Dark İstanbul Kurucu Ortağı Hakan Elbir, “Tamamen karanlık olarak yaratılan ve hayatın farklı kesitlerinin deneyimlendiği
bu ortamda, insanların ‘ötekileştirme’, ‘birbiriyle iletişim’
ve ‘karşısındakini dinleme’ konularında düşünmeleri ve
devamında aksiyon almaları hedefleniyor. Dialogue in
the Dark İstanbul olarak bizim ana hedefimiz ise kalıcı
Diyalog Müzesi’ni açarak, empati, ayrımcılık ve duyuların keşfi gibi konularda küçük yaştan itibaren farkındalık yaratabilmek ve tıpkı Almanya’da olduğu gibi Eğitim
müfredatına dahil olabilmek” şeklinde konuştu.
TTNET ana sponsorluğunda ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve
İstanbul Ulaşım A.Ş. ev
sahipliğinde,
İstanbul
Engelliler
Müdürlüğü
Koordinasyonu’nda İstanbullularla buluşacak
olan projenin sponsorları arasında, TAV Havalimanları, Türk Hava
Yolları, Türkiye Finans
Katılım Bankası, IKEA ve kliksa.com da yer alıyor. İstanbul Ulaşım A.Ş. tarafından tahsis edilen ve İKEA tarafından hazırlanan bu özel proje alanında, İSTON ve İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün
geliştirdiği doğa ve park bölümü, İETT, İSBAK ve Türkiye
Finans Katılım Bankası’nın geliştirdiği trafik ve şehir hayatı
alanı, tekne ve bot odası ve müziklerinin Radyo Voyage
tarafından hazırlandığı Cafe alanı gibi bölümler tamamen
görme engelli rehberin liderliğinde keşfediliyor.
marketing europe & anatolia / 11
Yeni Ürünler
Toshiba L5 Televizyonu...
TNB Bilgisayar ve Görüntü Sistemleri A.Ş,3D Full HD çözünürlük, Edge LED ekran ve geniş ekran görüntü özellikli yeni
L5serisi televizyonlarını sunuyor. 102cm(40”), 126cm (50”)
ve 146cm (58”) olarak üç farklı ekran boyutuyla sunulan
L5serisi televizyonlar, üç boyutlu.
Active Shutter Teknolojisi derinlik kontrolü özellikli 2D’den
3D’ye dönüştürme teknolojisi izleyicilerin kendilerinde mevcut olan film ve programların arşivlerini de kullanabilmelerine imkan veriyor.
L5’in AMR 200 (Active Motion & Resolution) görüntü işleme özelliği ultra net görüntülerle beraber her bir noktada net
detaylar vererek spor ve aksiyon filmleri gibi hızlı hareketli
sahnelerde mutlak tanımlı görüntüler sağlıyor.
Full HD Edge LED ekran daha iyi etkin enerji kullanımı için
güç tüketimini azaltıyor. L5 serisi çevre birimlere daha kolay
bağlantı sağlayan 2x HDMI, 1x USB ve 1x PC girişi gibi çoklu giriş seçenekleri sunuyor.
USB ve HDD oynatma desteklendiğinden kullanıcılar müzik,
oyun, fotoğraf ve diğer eğlence içeriklerinin keyfini büyük ekranda çıkarabiliyorlar.
XPERİA™ aksesuarlari Türkiye’de...
Bluetooth 3 destekli ürün Xperia™ kullanıcılarının telefonlarına gelen aramalarına cevap vermesine ve e-posta dahil
tüm bildirimlerini okumasına yardımcı oluyor. Batarya ömrü
artırılan ve iyileştirilmiş görüntü özellikleri ile öne çıkan Sony
SmartWatch 2 499 TL fiyatıyla tüketicilerle buluşuyor. Akıllı telefonların arkasına takılarak ya da telefondan bağımsız
kullanılabilen lens, telefonun yetişemediği tüm alanlara girebiliyor ve çektiği görüntüyü bağlı olunan telefondan görüntülenmesine de yardımcı oluyor. 260 kare çekim yapmaya
yetecek kadar batarya ömrü olan lens 30 FPS video kaydı
da yapabiliyor. NFC veya Wi-Fi destekli Android ve iOS akıllı
Sony Mobile; SmartWatch 2, SBH 52 Sony akıllı bluetooth telefonlarla uyumlu QX10 lens’in Türkiye satış fiyatı 599 TL.
kulaklık ve QX10 lens kamerayı Türkiye’de satışa sundu.
Sony Mobile; son akıllı saati SmartWatch 2, SBH 52 akıllı
bluetooth kulaklığı ve kamera deneyimini farklılaştıran QX10
kamera lensini Türkiye’deki tüketicileriyle buluşturuyor.
Sony SmartWatch 2 Tek dokunuşla yakın alan iletişimi (Near
Field Communication – NFC) sağlayan dünyanın ilk Android
işletim sistemi uyumlu akıllı saati olan Sony SmartWatch 2
akıllı telefonlar için vazgeçilmez bir aksesuar olmaya hazırlanıyor. 1.6 inçlik ekranı ile Sony SmartWatch 2 akıllı saat
IP 57 su ve toza dayanıklılık akımını sürdürüyor. NFC ve
14 / marketing europe & anatolia
Yeni Ürünler
HP 8 yeni yazıcı modelini tanıttı...
HP bireylere ve kurumlara yönelik 8 yeni yazıcı modelini tanıttı. Officejet Pro X yazıcı serisi ve HP’nin 30 yıllık Ar-Ge
çalışmalarının birikimi olan yepyeni HP LaserJet A3 MFP
modelleri artık Türkiye’de.
HP Türkiye Kişisel Sistemler ve Baskı Grubu Ülke Müdürü Filiz Akdede, etkinlikte şu açıklamaları yaptı: “Guinness
Rekorlar Kitabı tarafından dünyanın en hızlı yazıcısı olarak
kabul edilen HP Officejet Pro X serisini ve LaserJet teknolojisindeki 30. yılımızın verdiği uzmanlıkla tasarladığımız yeni
LaserJet A3 MFP yazıcı serimizi Türkiye’deki müşterilerimize sunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Kurumların
farklı talep ve gereksinimlerini karşılamak için tasarladığımız HP Officejet Pro X ve küresel işgücünün yüzde 37’sinin
2015 yılında tamamen mobil olacağı gerçeği temel alınarak
tasarlanan HP LaserJet modellerimiz bireysel ve kurumsal
alanda yazıcıların sahip olması gereken nitelikleri dönüştürerek herkesin hayatına dokunacaktır. 100 milyonuncu LaserJet ünitemizi 2006 yılında teslim etmiştik.
Gelecekte de güvenli baskı süreçleri sunarak kurumların
üretkenliklerini artırırken maliyetlerini düşürmelerine yardımcı olacağız.”
Kingston’dan, Kriptolu Bellek...
Kingston Digital, kurum ve kişilerin verilerine koruma sağlayacak güvenli yeni USB flash belleğinin satışına başladı.
Kingston Technology’nin USB bellek üreten şirketi,kriptolu
güvenlik sunan USB belleği DataTraveler Vault Privacy
3.0’ı (DTVP) ve uygun fiyatı, antivirüs desteğiyle kurum ile
son kullanıcılar için daha fazla güvenlik sunan DataTraveler
Vault Privacy 3.0 Anti-Virus’u duyurdu.
Kingston’ın Güvenli USB İşletme Yöneticisi Andrew Ewing,
konuyla ilgili şunları söyledi: “Pek çok kurumsal firma, gizli
bilgilerini korumak adına güvenlik ve koruma konusunda
işini oldukça ciddiye alır ancak yine de bir şekilde başarısız
olabilirler ya da gerekli güvenlik politikaları izlemeyebilirler.
DTVP 3.0’ın güvenlik özellikleri ve opsiyonlu olarak gelen
ESET’in en iyi çözümleri sunan antivirüs korumasıyla,
kurumlar gizli verilerini güvenle koruyabilecekler. Kingston
ayrıca hızlı USB 3.0 teknolojisini kullanarak ve kontrolör
dizaynıyla güvenlik prosedürlerinin kalifikasyon ile sertifikasyonu gerekmeksizin NAND’ın değiştirilebilir olmasını
sağlayarak, kurumların geleceğe yönelik yatırımlarına yardım ediyor.” Daha fazla bilgi için www.kingston.com sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
marketing europe & anatolia / 15
Medya Dünyası
Görev değişiklikleri...
Yazılı Basında Görev Değişiklikleri
•Prof. Dr. Psikiyatr Erol Göka Yeni Şafak gazetesi köşe
yazarı oldu.
•NTV Ankara’ nın Başbakanlık muhabiri Ercan Gürses
Ankara temsilcisi yardımcısı olarak Türkiye gazetesi ile
anlaştı. Görevine 2 hafta sonra başlayacak.
•Sabah gazetesi sağlık muhabiri ve yazarı Esra Tüzün,
yayınla yollarını ayırdı.
•Milat gazetesi Ankara temsilcisi Aslan Değirmenci, Ankara haber müdürü Kenan Adem Kızılağıl ve Ankara istihbarat şefi İsmail Uğur görevinden ayrıldı.
•CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Birgün gazetesi köşe yazarı oldu.
•Müjgan Halis, Taraf gazetesinin kadrosuna dahil oldu.
Halis, gazetede özel haberler yapacak.
•Kelebek magazin muhabiri Gülbahar Karakuş görevinden ayrıldı.
•Türkiye gazetesi genel koordinatörlüğü, İhlas haber
ajansı genel müdürlüğü, Türkiye gazetesi genel yayın
müdürlüğü, İhlas holding yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevlerinin yanı sıra gazetede köşe yazarlığı
da yapan Fevzi Kahraman görevinden ayrıldı.
•Taraf gazetesi ekonomi editörü Ertuğrul Kayserilioğlu görevinden ayrıldı.
•Hürriyet gazetesi haber koordinatörü Necdet Açan görevinden ayrıldı.
•Dünya gazetesi Eskişehir muhabiri
Umut Ünal gazeteden ayrıldı.
•Spor gazetesi Açık Mert Korkusuz
(AMK)’un genel yayın yönetmeni
Gökmen Özdemir ile gazetenin yolları ayrıldı.
•Eski hakem ve futbol yorumcusu
Erman Toroğlu Fotomaç gazetesine
transfer oldu.
•Turkuvaz Reklam’da SGM(Satış Geliştirme Merkezi)’nin yöneticiliğini yapan Murat Şeşen
Sabah-Atv grubu ile yollarını ayırarak Milliyet’e geçti.
Şeşen burada reklam direktörü olarak görev yapacak.
•Hürriyet ekonomi editörü Cemre Hüma Erakkuş görevinden ayrıldı.
•Taraf gazetesi ekonomi editörü Ertuğrul Kayserilioğlu
görevinden ayrıldı.
•Faik Erdemli, Habertürk Gazetesi HT Magazin’de editör olarak göreve başladı.
•BirGün gazetesinde köşe yazarlığı yapan Yıldırım
Türker’in gazete ile yolları ayrıldı.
•Güneş Gazetesi’nin Ankara Temsilciliğini yapan Metin
Özkan’ın yayın ile yolları ayrıldı. Ankara Temsilciliği görevine Talat Atilla getirildi.
•Türkiye gazetesi adliye muhabiri Arzu Yıldız, görevinden ayrıldı.
•Birgün gazetesi, Cumartesi eki için Hürriyet’ten Barış
Akpolat’ı transfer etti.
16 / marketing europe & anatolia
Görsel Basında Görev Değişiklikleri
•Daha önce NTV, Star TV ve Kanaltürk’ te görev yapan
Özlem Aktaş, 24 ile anlaştı. Program servisinde iç yapımlar sorumlusu olarak çalışacak.
•Cüneyt Yankılıç, Kanaltürk spor servisi istihbarat şefi
oldu.
•TGRT Haber medya grup başkanlığı görevine Mine Akdağ getirildi.
•Show TV’ de artistik hizmetler direktörü olarak çalışan
Yakup Delikara görevinden ayrıldı.
•Kanaltürk televizyonunda dış haberler editörlüğü yapan
Çağrı Alkan Habertürk TV’ ye transfer oluyor.
•Haber kanalı 24 TV, gece moderatörlüğüne deneyimli
gazeteci Ardan Zentürk getirildi.
•Artı 1 TV sunucusu Deniz Pulat’ ı kadrosuna kattı.
•TRT Haber, haber spikeri Mustafa Alacan’ ı kadrosuna
kattı.
•Habertürk TV Ankara muhabiri Mahir Kılıç ile yayının
yolları ayrıldı.
•SkyTurk 360 TV’de ekonomi müdürü olarak görev yapan Murat Sabuncu görevinden ayrıldı.
•Can Dündar bundan böyle Artı 1 Tv’nin haber bültenlerini sunacak.
•Beyaz TV’de moderatör isimli programın sunuculuğunu yapan Hilal Ergenekon yayın ile yollarını ayırdı.
•Pelin Batu Artı 1 TV’ye transfer oldu.
•Bir süre önce Milliyet’ten ayrılan yazı
işleri müdürü Tahir Özyurtseven, Artı 1
TV ile anlaştı.
•TV8’de haber dönemi sona erdi. Spor
servisi haricindeki tüm personelin yayın ile yolları ayrıldı.
•Merve Ecem Nalbant, ATV’de pazarlama sorumlusu olarak sürdürdüğü görevinden ayrıldı.
Elektronik Basında Görev Değişiklikleri
•İpek Medya Grubu’ nun internet sitelerinin tek çatı altında toplandığı İpek Online’ ın genel müdürlüğünü yürüten
İpek Tuğlu Erdoğdu ile grubun yolları ayrıldı.
•Sabah gazetesinden ayrılan köşe yazarı Atilla Dorsay
internet sitesi t24.com’ da yazmaya başladı.
•Haber7.com’da sorumlu ekonomi editörlüğü görevini
yürüten gazeteci Hakan Göksel, yeni kurulan ullkehaber.com portalının genel yayın yönetmeni oldu.
•Akşam Gazetesi ile yolları ayrılan Tuğçe Tatari bundan
böyle haftanın iki günü t24.com haber sitesinde yazacak.
Medya Dünyasından Diğer Haberler
•Hafta başında Kanal D’den Fox TV’ye transfer olan Bırakın Konuşalım programı yayına son verdi.
•Kenan Erçetingöz’ün sunduğu Kenan Erçetingöz’le
Yüz Yüze programı bundan böyle izleyiciyle Star TV’de
buluşacak.
•TV8 kanalı Acun Ilıcalı’ya satıldı.
Medya Dünyası
marketing europe & anatolia / 17
Bizim kültürüm
Röportaj
müzde korku yok...
Cesur Hemşire ekibiyle Söyleşi
Ülkemizde TV dizileri dünyada hiçbir ülkede örneği olmayan
bir uygulamayla 90 ila 120 dakikalık
bölümler halinde çekiliyor.
Başka bir deyişle TV dizisi ekipleri her hafta
yeni bir uzun metrajlı filmi tamamlayıp
ekranlarla buluşturuyorlar.
Biz de ATV’de yayına yeni başlayan Cesur Hemşire
dizisinin yönetmeni ve yapım genel koordinatörü ile
bu yoğun temponun
kamera arkasını konuştuk.
Röportaj Abdullah Ekşioğlu
Ülkemizde TV dizileri dünyada hiçbir
ülkede örneği olmayan bir uygulamayla 90 ila 120 dakikalık bölümler halinde çekiliyor. Başka bir deyişle TV dizisi
ekipleri her hafta yeni bir uzun metrajlı
filmi tamamlayıp ekranlarla buluşturuyorlar. Biz de ATV’de yayına yeni başlayan Cesur Hemşire dizisinin yönetmeni ve yapım genel koordinatörü ile
bu yoğun temponun kamera arkasını
konuştuk.
- Yönetmen olarak önce sizi tanıyalım.
Bora Onur - Mimar Sinan Üniversitesi
Sinema Televizyon mezunuyum. Ben
mezun olduğumda bu kadar yoğun dizi
yoktu. Tarık Tarcan sunduğu Çarkıfelek
programında yardımcı yönetmen olarak
başladım, daha sonra on yıl boyunca
Kanal d tanıtım müdürü olarak çalıştım. 2005 yılında beri dizilerde yönetmelik yapıyorum. Pekçok dizide yönetmenlik yaptım hepsinin isimlerini şimdi
hatırlayamadım ama İlk aklıma gelen
diziler geçen sezon Ali Ayşeyi Seviyor,
Adanalı, Selena, Çapkın, Yahşi Cazibe,
Alie Reisi şimdi de Cesur Hemşire dizi-
sini çekiyoruz.
- Yapım Genel Koordinatörümüzü de
tanıyalım.
Nazlı Heptürk - Ben İstanbul İletişim
fakültesinde okudum, 1998 yılından
beri çalışıyorum. TRT’leyle başladım.
Birçok dizide sitcom da çalıştım .Son
altı yıldır genel koordinatörlük yapıyorum. Ali Ayşe’yi seviyor, yerden yüksek
gibi birçok projede yer aldım. Şimdi de
Cesur Hemşire adlı diziyi yapıyoruz.
- Ülkemizde dizi yapmanın zorlukları neler? Hepimizin bildiği 90 dakika
uygulamasının dizi yapımlarına etkileri nelerdir?
Nazlı Heptürk - Biz dizilerin daha kısa
sürelerde olduğu dönemlerde iş yaptık.
Eskiden sahneler üzerinde daha çok
çalışıyorduk.
Süreler uzadıkça yayına yetiştirme kaygısından dolayı en çok haliyle bir hafta içinde bölümü çekip, montaja girip,
colorunu yapıp, miksaja yapıp yayına
çıkarmanız gerekiyor. Kolay mı tabii ki
değil bu da haliyle bir sahneye önetmenizin, ekibimizin çok daha uzun zaman
harcayacakken harcamıyor. İçine sinmarketing europe & anatolia /19
Röportaj
meyen ama yetişme kaygısıyla ikinci
veya üçüncü tekrar sonra yönetmemizin tamam dediği sahneler oluyor. Haliyle bu da titizleme kısmı azaltıyor. Yetişme kaygısı mesleki tatmimi birazcık
düşüyor.
- Yönetmen olarak işin yaratıcı kısmında olan sizin endişeleriniz neler?
Bora Onur - Aslında yapımcıyla aynı
endişeleri taşıyorum. Gelen senaryoyu
90 sayfayı 4- 5 gün çekmeniz gerekiyor. müzisyene gidecek bir günde o
müziklerini yapacak sonra coloru falan
yayına yetişecek. Mesela siz burada
Antalya’ya gideceksiniz sakin sakin yolun keyifini çıkara çıkara değilde beşinci viteste kaptıra kaptıra gidiyorsunuz.
Ben ne yaptım diye nasıl yaptım diye
bakamıyorsunuz, zamanınız yok. Ama
Türkiye burası herşey birbiriyle ilintili.
- Dünya üzerinde böyle bir uygulama
var mı? Yani haftalık çekilen 90 dakikalık diziler var mı?
Bora Onur - Süre olarak yok. Hatta
bazen kanal’dan arayıp bir on dakika
daha uzatabilir misiniz deniyor. Biz de
bildiğiniz 110 dakika 120 dakika uzun
metraj film süresinde dizi çekiyoruz.
- Aslında böyle bakınca dünya üze20 / marketing europe & anatolia
Gelen senaryoyu
90 sayfayı 4- 5 gün çekmeniz
gerekiyor. müzisyene gidecek
bir günde o müziklerini
yapacak sonra coloru falan
yayına yetişecek.
rinde en fazla uzun metraj film
Türkiye’de çekiliyor ozaman :)
Nazlı Heptürk - Aslında bu zamana
göre çok kaliteli işler çekiliyor.
Bora Onur - Ekipler aslında organize
oluyor. Hep çekirdek ekiple çalışınca
herkes birbirini tanıyor ve kafanızdakini
ekip anlıyor ve hemen görevlerini yapıyor. Hızlı bir şekilde iş bitior.
- Peki bu yoğun tempo da çok moda
tükenmişlik sendromuna yakalanan
ekipleriniz oluyor mu?
Nazlı Heptürk - Bizim çok şükür sitcom
olduğu için avantajımız var.Tek bir mekan içinde bütün dekoru çalışıyoruz.
o yüzden sabahlara kadar çalışmalar
yok. Herkes düzenli sabah geliyor, akşam işini bitiyor gidiyor. Sitcomun çok
büyük avantajı var. Drama gibi değil.
Bora Onur - Dramalar çok fena bir
durum, hele kışın üç üçbuçukta hava
kararıyor senaristler de gündüz sahnelerini çok yazıyorlar. Sürekli trafikte
lokasyon değiştiriyorsunuz hava kararıyor gün yetmiyor bayağı stresse giriyorsunuz dramalarda.
- Peki durumun değişmesi için sektör bir şeyler yapıyor mu?
Nazlı Heptürk - Artık 60 dakikalık dizi-
Röportaj
ler yapılmaya başlandı. Ama 60 dakikalık dizilerin kanallara getiriside önemli
tabii. orada alabilceği reklam az. O reklam gelirinin dizinin maliyetini karşılıyıp karşılamadığına bakıyor kanal . Bu
aslında bir zincir. Zincirde o kadar çok
halkla var ki, sadece RTÜK’e bağlamak, kanala bağlamak, reklamverene
bağlamak, yapımcıya bağlamak, yönetmene bağlamak yani bunu gerçekten çok fazla halkası varve en başından sistemim yenilenmesi lazım bence.
Bora Onur - yani bu evrim gibi kendi
kendine oluştu. Kimse çıkıpda 100 - 90
dakikalık dizi yapalım demedi. Kendi
kendine oluştu.İstanbul’un trafiği nasıl
kendi kendine şişdiyse yollarda nasıl
bir saatte hiç bir yere gidilemiyorsa bunun çözümü ne bilinmiyorsa bu işin çözümüde kimse bilmiyor.
- Türkiye’ye de dizilerin maliyetleri
nekadardır ?
Nazlı Heptürk - Çok değişken her projenin farklı malyeti var. Kanalın proje tanıdığı bütçeden tutunda projenin
içindeki oyuncudan, drama mı? sitcom
mu? çok fazla değişken var ama mimmun diyim bölüm maliyeti küçük kanal-
Çok fazla değişken var ama
mimmun diyim bölüm
maliyeti küçük kanallarda
250 bin liradan başlıyor
ve yukarıa doğru çıkıyor.
larda 250 bin liradan başlıyor ve yukarıa doğru çıkıyor.
- Yabancı dizilerden ben yönetseydim ya da ben genel koordinatörü
olsaydım dediniz bir dizi var mı?
Nazlı Heptürk - Ben friends hayranıyım enerjisi çok yüksek çok keyifli bir
proje. Ben yabancı formatların Türk
uyarlamalarında çalıştım. Dadı ve Tatlı
Hayat dizilerinde yardımcı yönetmenlik
yapmıştım. Mesela Dadı da yurtdışından denetime gelmişlerdi ve bize inanamıştılar. Onlar çok daha kalabalık
ekiplerle ve uzun zamanlarda çekimi
tamamlıyorlar. Bizde bir kişi bir çok
işi apıyor. Yabancılarda ise daha çok
branşlaşma var tabii.
Bora Onur - Star Trek benim çok sevdiğim bir dizidir ve JJ Abrahams çekti
ama ben de çekmek isterdim ve son
zamanlarda Breaking Bad gibi bir dizi
çekmek isterim. Bir insanın 52 bölümde değişimi anlatmak isterdim. Adamlar
52 haftada bitireceklerini planlamışlar
ve Bryan Cranston, nasıl oynayacağı
biliyor. 52 haftada bir lise öğretmeninden bir suçlaya dönüşüyor. Ama bizim
marketing europe & anatolia / 21
Röportaj
sorunu yaşadılarsa gündüz hastanede
uyku sorunu olan hastaları oluyor. Bizim dizimiz komedi. Ameliyat sahneleri
niptuck kadar detaylı değil tabii. Ama
çektitiğimiz bölümlerden birinde bir köpek estetiği vardı mesela :)
- Ameliyat ya da yaralar için o kadar
makyaj yapıyorsunuz ve yayınlanırken kanal mozaikliyor yönetmen ve
yapımcı olarak bu durum hakkındaki
hisseleriniz nasıl :)
Bora Onur - Bu dizi de birinci bölüm
ilk giriş sahnesi var; kadın bağırıyor
“kanıyor kanıyor babamım başı kanıyor” diye, nasıl olsa mozaikleniyor diye
ben hiç makyaj filan yaptırmadım. Arzu
sahneyi gördüğünde bana telefon etti.
“Böyle olmamış” dedi. Ben de çicek
koyalım dedim çok güzel oldu. Artık
kanlı sahnelere çiçek koyuyoruz :)
Nazlı Heptürk - Dizimiz komedi olduğu
için çiçek çok doğru bir karar oldu :)
Ülkemizde yapamayız çünkü dizi
tutarsa bir 52 bölüm daha yapalım
derler.
Bunlara çok imreniyorum keşke
bende öyle diziler çeksem istiyorum
tabii..
- Türkiye’de neden fantastik ya da
bilimkurgu gibi dizileri yok?
Bora Onur - Bizim fantastik edebiyatımız yok. Dolayısıyla sineması
yok. Bizim fantastikten anladığımız
Gülyabani. biz cinlerden perilerden
korkarız. Bizim kültürümüz de korku yok.
- Biraz yeni diziniz Cesur Hemşire
hakkında konuşalım.
Bora Onur - Bir komedi dizisi ama
ben biraz hayalimi gerçekleştirdim.
Niptuck diye bir dizi vardı. her gelen hastayla ortakların haatları paralel gidiyordu. yapışık ikizleri ayırmak istediklerinde aslında iki ortak
şirketleri ayırmak istiyordu. Biz de
Cesur Hemşire de öyle yaptık. Mesela karakterlerimiz akşam uyku
22 / marketing europe & anatolia
Köşe
Nurgül Eryıldır Günay / [email protected]
Hayat en güzel hediye...
Dııınnn dııınn dındındın Aygaaaazzz. Bu melodiyi ilk
duyduğumuzda çoğumuz hemen pencereye koşup aaa
ne geçiyor acaba demiştik. İlk zamanlar hoş melodisiyle
sempati kazanan, sonraları çok sık sokaktan geçtiği
dönemlerde fenalık getiren bu melodi öyle ya da böyle
beynimize kazındı. Aygaz'ı bilmeyen duymayan da
kalmadı. Daha sonra rakipleri de benzer melodilerle
sokaklarda gezmeye başlasa da, biz hep Aygaz'ı
hatırladık. Bunları neden anlatıyorum? Birazdan
İpragaz reklamından bahsedeceğim, Aygaz ve İpragaz
marka konumlandırma arasındaki farkı görelim diye
yazıyorum. Turkcell'li İpragaz reklam filminde "tuhaf" bir
senaryoyla karşımıza çıkıyor. Turkcellioğulları senaryosu
devam filminde Osmanlı döneminden eski bir sokak
canlandırması görüyoruz. İpragaz at arabası yoldan
geçiyor. Bir ev kadını camdan sarkarak "İpragaz ev
tüpü ne kadar" diye soruyor. İlk acaiplik burada başlıyor.
Siz hiç "ev tüpü ne kadar" diye soran birini duydunuz
mu? Ben duymadım. Eskiden bizim evimizde de tüp
kullanılırdı. Bitince tüpçü aranır, ya da yoldan geçerken
görünce tüüüppçüüü diye seslenip tüp istenirdi. Ev tipi
falan denmezdi. Neyse devam edelim, kadın tüpçüden
indirim istiyor, camdan söylemek yetmez diye düşünüp
aşağı kapıya iniyor. 3 kuruş indirim alıcam diye tüpçüyle
nazlı nazlı konuşuyor. Pes yani diyorum. Çocuk tüpçüden
mi, sütçüden mi diye pek çok karikatürün yapıldığı bir
ülkede, bunu çağrıştıran bir reklam filmi Turkcell'e de,
İpragaz'a da hiç yakışmamış bence. Bir de dikkatinizi
çekti mi bilmiyorum, kadın pazarlık yapıp indirim istiyor
ama tüp almıyor! Tüpçü desen, siz de çok iyi gaz
veriyorsunuz diyor, sonra çekip gidiyor. Valla siz ne
düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bana çok itici geldi.
Turkcell Kadınlar Kulübü güzel düşünülmüş bir proje.
Gönül isterdi ki reklam filmi de aynı güzellikte olsun.
Geçtiğimiz günlerde Turkcell Teknoloji Zirvesi'ne katıldım.
Sunumlar şahaneydi. Mobil teknolojinin dünü, bugünü ve
yarınını öyle güzel anlattılar ki, günün sonunda vay be
cebimde müthiş bir cihaz taşıyorum diye çok havalı bir
( kelebeğin
fırtınası)
şekilde eve döndüm :)
Turkcell Kadınlar Kulübü reklamı bende sınıfta kaldı,
ama görme engelliler için hazırladıkları "Hayal Ortağım"
reklam filmi 10 numara. Haberleri ve köşe yazarlarını
sesli dinlemek çok güzel bir proje. Reklam filmi de çok
samimi, çok insani olmuş. Kimseyi engelli olduğu için
rencide etmeden, duygu sömürüsü yapmadan mesajı
çok net ve güzel vermişler. Yani artık çekiyor, çekmiyor
çekişmesini geride bırakıp, kişiye özel mobil projeler
üretmeye başlamışlar. Tebrikler, alkışlar :)
Enza Mobilya'nın "Yeni bir hayata" sloganıyla yayınlanan
reklam filmlerine bayıldım. Genç, neşeli, mutlu aileleden
oluşan kadrosu pozitif bir enerji yayıyor. Genç aile,
evlerine gelen arkadaşlarıyla yemek yerken yemek
odası mobilyalarını, sonra salonda tv izlerden koltuk
takımı ve tv ünitesini görüyorsunuz. Ürün modelleri de,
seçilen oyuncular da çok hoş. Reklam filmi ürünü ve
kullanım detaylarını da çok güzel anlatmış. Tüm ekibi
tebrik ediyorum. Bugünlerde yeni bir tv ünitesi almayı
düşünüyorum. Galiba Enza Mobilya'yı ziyaret edeceğim :)
Liberty Sigorta'nın yeni reklam filmini gördünüz mü? "Size
birşey olmasın" gibi çok güzel bir sloganı var. Ama son
filmi çok absürd olmuş. Liberty elemanı bir kamyonetle
çarpışmış, kamyonet devrilmiş, etrafa elmalar saçılmış.
Liberty elemanı arabadan çıkıyor, başlıyor kaskoyla,
trafik sigortasını birleştirdikleri yeni sigorta ürünlerini
anlatmaya. İyi de önce bir kamyonetin sürücüsüne bak,
abi iyi misin, bişeyin var mı diye sor? Sonra anlat ne
anlatacaksan. Hani önemli olan size bişay olmasındı. Bu
oldu mu şimdi, bence olmadı. Sonra bir de dalga geçer
gibi elmayı alıp ısırıyor Amasya mı diye soruyor, cevap
çok güzel: Niğde! Son bölümü rakip sigorta şirketinin
ajansı yazmış gibi. Geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye
geldi aklıma :)))Not: Bu sayıdaki yazım aylardır köşe
yazılarımı takip eden, okuyan, yorumlayan, gelecek sayıyı
merakla bekliyorum diyen tüm arkadaşlarım, sevenlerim,
takipçilerim için. İyi ki varsınız... Yeni yıl hepinize sevinç,
sağlık, mutluluk, şans, para getirsin :)
marketing europe & anatolia / 25
Reklam Dünyası
Jean-Claude Van Damme başrolde...
Bugüne kadar cesaret isteyen sayısız gösteriye imzasını
atan Hollywood’un en ünlü aksiyon filmi yıldızı Jean-Claude
Van Damme, yeni Volvo FM’in tanıtımı için kamera karşısına
geçti. Volvo Kamyon’un son filmi olan ‘The Epic Split’te rol
alan Van Damme, Volvo Dinamik Direksiyon sisteminin eşsiz
dengesini ünlü bacak açma hareketi ile vurguluyor.
Tüm dünyanın tanıdığı aksiyon filmi yıldızı Jean-Claude Van
Damme da, Volvo Kamyon’un en yeni viral filmi ‘The Epic
Split’ için sergilediği olağanüstü gösterisi ile bu listeye ekleniyor. Bu filmde, Van Damme, alamet-i farikası haline gelen
bacak açma hareketini geri geri giden iki Volvo FM arasında gerçekleştiriyor ve böylece Volvo Dinamik Direksiyon’un
dengesi ve hassasiyeti vurgulanıyor.
‘The Epic Split’in yönetmeni Andreas Nilsson, “Projenin başında Volvo Dinamik Direksiyon sisteminin tam potansiyelini
nasıl gösterebiliriz sorusuyla karşı karşıya kalmıştık. Ve sonuç olarak geri geri giden iki araç arasında, bir kişinin bacaklarını tam olarak ayırarak yan aynaların üzerinde durması
gibi çılgınca bir fikir bulduk. Bu işi yapabilecek bir kişi varsa,
o da kesinlikle Jean-Claude Van Damme’dır,” dedi.
Son çekimi öncesi çekim ekibi üç gün boyunca prova yaptı,
çünkü asıl kayıtların sadece 15 dakika içinde tamamlanması
gerekiyordu. Andreas Nilsson, “Çekimi, gün ışığının en uygun konumda olduğu 8:05 ile 8:20 arasında gerçekleştirmemiz şarttı,” dedi.
Tüm gösteri, izleyenleri şaşkına çevirecek şekilde, hiçbir
ara verilmeden sadece bir seferde tekrarsız çekildi. Tabi ki
bu yapım ekibi için ek bir zorluktu. Nilsson, “Hem kamera
hem de araçlar sürekli hareket halinde olduğu için dikkate
almamız gereken çok fazla parametre vardı. Sahneyi kesebilsek, çok daha kolay olurdu. Ancak yalnızca tek bir çekim
olduğu için ne çekerseniz onu elde ediyorsunuz. Bu yüzden
26 / marketing europe & anatolia
her öğenin birlikte hareket etmesi çok önemliydi. Sürücülerin
performansı gerçekten önemliydi ve onlar da mükemmel bir
iş çıkardılar,” dedi.
http://youtu.be/M7FIvfx5J10
http://www.youtube.com/watch?v=_BRoU1hw-CU
http://www.youtube.com/watch?v=7N87uxyDQT0
http://www.youtube.com/watch?v=Jf_wKkV5dwQ
Reklam Dünyası
Kaft Facebook’dan satıyor...
KAFT, satışlarının %20’sini Facebook üzerinden gerçekleştiriyor. Ulaşılmak istenen doğru kitleyi hayranlar arasına katmak ve siteye trafik oluşturup satışları arttırmak için Facebook tarafından sunulan tüm teknoloji ve metodolojileri verimli
ve etkin bir şekilde kullanan KAFT, profili ve başarısıyla dikkat çekiyor. Reklam yatırımlarından 2 kat daha fazla getiri
sağlayan Facebook sayesinde KAFT,marka kişiliğini samimi
bir şekilde yansıtarak bilinirliğini ve güvenirliğini arttırıyor ve
hayranların katılımlarını sağlayarak yorum ve önerileriyle
geri bildirim ediniyor.
KAFT, Özel Hedef Kitleler (Custom Audiences), Benzer Hedef Kitleler (Lookalike Audiences), Dönüşüm Takibi (Conversion Tracking) ve Facebook Exchange (FBX) olmak üzere 4 farklı reklam ürünü kullanıyor.
Her tasarımın bir düşünceden yola çıkarak hazırlanmış olması, kullanıcıların KAFT koleksiyoneri olmasına neden
oluyor. Her biri farklı bir motto ile sunulan tişört, kapüşonlu
sweatshirt, telefon kapağı ve wall art tasarımları kullanıcılara
inandıkları fikri ifade etme şansı veriyor.
www.kaft.com adresinden ücretsiz kargo ve 30 gün iade garantisiyle güvenli bir şekilde sipariş verebiliyor.
Dünya Tuvalet Günü...
‘Temiz Tuvalet Kampanyası’ ile tuvalet hijyeni konusunda
Türkiye’de köklü bir değişim yaratan ve kamuoyunu bilinçlendirmeyi görev edinen OPET, Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu tarafından ilan edilen Dünya Tuvalet Günü’nde
hazırladığı çarpıcı TV reklamı ile konuyu tekrar gündeme
taşıyor.
‘Temiz Tuvalet Kampanyası’ ile Türkiye’de 7 milyonu aşkın
kişiye ulaşan ve kampanyanın başarısını yurtdışına da
taşıyan OPET, 19 Kasım Dünya Tuvalet Günü’nde konunun
önemini hazırlanan reklam filmi ile yineliyor. Filmde izleyiciye “Bugün Dünya Tuvalet Günü. Komik mi buldunuz? Peki
size çarpıcı veriler söylersek hala komik bulacak mısınız?”
diye soruluyor ve ardından dünyada günde yaklaşık 2 bin
çocuğun temiz tuvalet olmadığı için hayatını kaybettiği ifade
ediliyor. Bu nedenle daha sağlıklı bir Türkiye için, ‘Temiz
Tuvalet Kampanyası 13’üncü yılında yola devam ediyor’
mesajı veriliyor.
BM rakamlarına göre, 7 milyarlık dünya nüfusunun 6 milyarı
cep telefonuna sahipken ancak 4,5 milyar kişinin uygun
koşulları taşıyan tuvalet imkanı bulunuyor.
marketing europe & anatolia / 27
Röportaj
Sosyal medyada v
eNroll Web Çözümlerinin Yöneticisi...
Akgün Yardımcı
Bir gazeteye ilan verdiğinizde,
ilanı okuyan kişiye ne hissettirdiğinizi ne düşündürdüğünüzü öğrenme, o kişiyi eyleme geçirme şansınız daha düşüktür
ancak sosyal ağlarda insanlar
paylaşımlarınızla hemen etkileşime geçebilirler,
hissettiklerini düşündüklerini yazabilir beğendikleri ya da
hiç beğenmedikleri içerikleri
kısa bir not ile hemen çevreleriyle paylaşabilirler.
Röportaj Elvin Ekşioğlu
- Sosyal medyada var olmak ya da
olmamak! Bir gün her kurum sosyal
medyada olacak mı? Sosyal medyada yer almak her şirket için şart mı?
Bu soruya sosyal medya ağlarında var
olmak ne demektir sorusuna doğru yanıt vererek başlamak gerekli. Sosyal
ağlarda kurumsal hesap, sayfa açmak
bu hesaplardan sektör ya da ürün ve
hizmetlerinizle ilgili paylaşımda bulunmak çoğunlukla ilk anda akla gelen ifade. Bu, çok yanlış olmamakla beraber
aslında eksik bir yanıt. Sosyal medyada-sosyal ağlarda var olmak buralarda
hesaplarınızın olması, buralardan içerik
paylaşmanızın yanı sıra müşterilerinizle, potansiyel müşterilerinizle etkileşime giriyor olmanız demek diyebiliriz.
Tabii bununla beraber göz ardı edilmemesi gereken takip ve araştırma konuları da var. Sosyal ağlarda potansiyel
müşterilerinizin, mevcut müşterilerinizin
ve hatta rakiplerinizin sizi doğrudan ilgilendirebilecek paylaşımlarda bulunuyor
olması çok muhtemel. Bu belirttiğimiz
kitleler yani potansiyel ve mevcut müşterileriniz, rakipleriniz, sektörünüze yön
28 / marketing europe & anatolia
verenler eğer sosyal medyada ise kurumunuzun da sosyal medyada var olması artık gerçek hayatta rekabet edebilmek için bir zorunluluk haline geldi
diyebiliriz.
-Sosyal medyada kurumsal olarak
var olmak ile var olduğunu zannetmek arasındaki fark nedir?
Sosyal ağlar etkileşimin mümkün olduğu ve hatta başarılı bir sosyal ağ kullanımı için etkileşimin zorunlu olduğu
ortamlar. Bir gazeteye ilan verdiğinizde,
ilanı okuyan kişiye ne hissettirdiğinizi ne düşündürdüğünüzü öğrenme, o
kişiyi eyleme geçirme şansınız daha
düşüktür ancak sosyal ağlarda insanlar paylaşımlarınızla hemen etkileşime
geçebilirler, hissettiklerini düşündüklerini yazabilir beğendikleri ya da hiç
beğenmedikleri içerikleri kısa bir not ile
hemen çevreleriyle paylaşabilirler. Dolayısıyla sosyal ağları, duyurularınızı
yapacağınız bir mecra olarak görür ve
takipçilerinizle/fanlarınızla etkileşime
geçmezseniz aslında sosyal ağlarda
var olduğunuzu zannediyorsunuz demek yanlış olmaz. Sosyal ağlar duyu-
var olmak...
Röportaj
rularınızın- haberlerinizin iletilmesi için
değil, potansiyel ve mevcut müşterilerinizle yani insanlarla iletişim içinde
olunması gereken yerlerdir. Sosyal
ağlardan kurumunuza yazılan öneri,
istek-şikâyetleri kayda almak, takip etmek dahi artık yeterli değil. Biz eNroll
Web Çözümleri olarak hizmet verdiğimiz pek çok kurumda, ilgili kurumun
hedef kitlelerinin, kurumun ürün ve
servisleri ile ilgili etkileşimlerini, yazılanlardan, paylaşımlardan dahi monitör
etmek- takip etmek için sistemler kuruyoruz. Yani bize doğrudan yazmayan
ama bizim servislerimiz ile ilgili yorumlar yapan kullanıcıların yorumlarının
takibi, bunlara kabul edilebilir bir hızı
ve üslup ile yanıt verilmesini sağlamak
üzere sistemler kuruyoruz. Tabii hedef
kitleye, ürünlere ya da servislere göre
çok farklı yaklaşımlar sergilemek gerekebiliyor. Örneğin ham petrol satıyorsanız alıcılarınız zaten sınırlıdır ama
benzin satıyorsanız işin şekli bir anda
değişebiliyor.
- Her sosyal medya aracı her kurum
için doğru adres mi?
Bu soru aslında ulaşmak ya da size
ulaşabilmesini istediğiniz kitlenin, po30 / marketing europe & anatolia
Kurumlar,
kendi kitlelerinin en etkin
kullandığı sosyal medya
ağlarını belirlemeli ve ilgili
operasyonlarını da düşünerek
o ağlarda olmalılar.
tansiyel müşterilerinizin de nerede
olduğu ile ilgili. Sosyal medya sitelerinin kullanıcıları arasında da farklılıklar
var. Hedef pazarınız Rusya ise VK,
Odnoklassniki gibi siteleri tercih edersiniz, Facebook’u ya da Twitter’ı değil.
Eğer sadece Türkiye pazarına bakacak
olursak benzer bir durum yine geçerli. Twitter büyük illerimizde daha aktif
kullanılırken, Facebook ülke çapında
daha yaygın. Ayrıca bu ağları kullanan
kitlelerin sosyoekonomik durumlarında
da farklılıklar var.
Kurumlar, kendi kitlelerinin en etkin
kullandığı sosyal medya ağlarını belirlemeli ve ilgili operasyonlarını da düşünerek o ağlarda olmalılar. Açarız bir
hesap, günde bir iki de içerik paylaşırız
hatta bunları otomatik pilota alırız türü
yaklaşımlar çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla her sosyal medya
ağında olmayı hedeflemek yerine sizin için daha değerli olanı ya da olanları belirleyip bunlarda gerçekten “var
olmak” daha önemli ve daha doğru.
Daha değerli olan ağları belirlemek de
aslında hedef kitleden, ürettiğiniz içeriğin türünden geçiyor.
- Alınan ratinglere güvenmeli miyiz?
Röportaj
Bazı kurum yöneticileri sosyal medya
operasyonlarının tamamını outsource
ederek dış kaynak kullanımı ile ya da
tam tersi, tüm operasyonların tamamını
kurum bünyelerinde yürütebileceklerini
düşünüyor. Bunun yerine ikisinin karışımı daha yüksek bir performans ile
çalışılmasını sağlayacaktır. Kurumların
içinde sosyal medya operasyonları birilerinin sorumluluğunda, takibinde olmalı ama verimli bir sosyal iletişim için
bu konuda kurum dışından da hizmet
almak gerekiyor.
Bu noktada sosyal medya ağlarının
zaten sağladığı istatistiklerin yanı sıra
hizmet alınan ajansın sağlayacağı raporlar ratingler olacaktır. Farklı kaynaklardan gelen istatistiki bilgileri bir arada
değerlendirmek daha sağlıklı bir değerlendirme imkânı verir.
Maalesef son dönemde bu istatistiki
verileri yanıltmaya yönelik çok ilginç bir
pazar oluştu. Takipçi satışının yapıldığı, bir twitinizin tekrar twitlenmesinin
ya da favori olarak işaretlenmesinin
maliyetinin listelendiği bir pazar var ar-
Ancak basit bir şekilde
paylaşımın altındaki “tanıtımını yap” seçeneğini işaretlediği
için reklam harcamalarının çok
yüksek performanslı olmadığını
zaman zaman görüyoruz.
tık. Sosyal medya ağları bu tür kötüye
kullanımları olabildiğince bertaraf etmeye çalışıyorlar hatta geçtiğimiz aylarda
Twitter önemli sayıda hesabı bu gibi sebeplerle devre dışı bıraktı.
-Bu ratinglere bakarak hedef kitlemizle alakalı edinebileceğimiz bilgiler ne kadar doğru olacaktır?
Sosyal medya hesapları ile ilgili farklı
veriler ve sosyal medyada yaptığınız
çalışmaların kurum satışlarına ya da
müşteri memnuniyetine etkisini ilişkilendiren çalışmalar sürdürmek veriyi
rafine edebilme imkânı sağlayacaktır.
Tabi sosyal medya ağlarının, kurumun
sitesine nasıl trafik oluşturduğu ya da
nereye trafik oluşturduğu gibi bilgileri
sosyal ağlar dışında kaynaklardan temin etmek mümkündür ve doğruluğu
rahatlıkla teyit edilebilir. Dolayısıyla
sadece sosyal ağlardaki reytingler ya
da istatistikler olarak değil kurumun internet üzerindeki tüm varlığı açısından
bakarak değerlendirmek daha doğru
olacaktır.
Örneğin kurumunuza özel bir Facebook
uygulaması ile uygulamayı yüklemeyi
seçen kitleden edinebileceğiniz bilgiler
daha kapsamlı olacaktır. Kullanıcıların
bazıları bazı bilgilerini farklı yazsalar da
davranışlarını farklılaştırmayacaktır.
- Peki Sosyal Ağlarda Reklam?
Sosyal ağlar üzerinden reklam yapmak
tabii ki mümkün hatta eğer iyi planlanırsa oldukça iyi dönüşümleri olduğunu
ve neredeyse anlık ölçülebilir olmasının büyük bir avantaj sağladığını belirtebilirim. Ancak Özellikle Facebook’ta
çok sık karşılaşılan bir durum reklamın
hedef kitleye ulaşması için iyi planlama yapılmaması. Ürün ve servislerinizi
sunabildiğiniz coğrafyaya, uygun bulduğunuz yaş aralığına hatta eğitim durumuna ya da Facebook uygulamanız
aracılığıyla edindiğiniz Facebook kullanıcılarını hedefleyerek reklamlarınızın
doğru kitleye ulaşmasını ve dolayısıyla dönüşümünü yükseltmek mümkün.
Ancak basit bir şekilde paylaşımın altındaki “tanıtımını yap” seçeneğini işaretlediği için reklam harcamalarının çok
yüksek performanslı olmadığını zaman
zaman görüyoruz.
Bunun yanı sıra sosyal ağlarda reklam
yaparken kullanılabilecek çok özel bir
fırsat var. Sayfanızda paylaşımını yaptığınız herhangi bir içerik ile etkileşime
geçen insanları da kullanarak bu kişilerin kendi çevrelerine reklamınızın gösterilmesi, gösterilirken de etkileşime
geçen kişinin bazı bilgilerinin kullanılması mümkün. Dolayısıyla insanlar bir
arkadaşlarının sizin reklamını yaptığınız içerik ile etkileşime geçtiğini görüyor ve daha çok ilgi çekebiliyor.
marketing europe & anatolia / 31
Köşe
Abdullah Ekşioğlu / [email protected]
( retorik)
Pay almak için pay etmek gerekir...
Billboard alanları kiralayan bir ticari şirket CHP'nin
billboard içeriklerinin hükumet ve başbakanı ağır bir dille
eleştirdiğine kanaat ederek yumuşatılmasını talep etmiş.
Tam da karşılaştırmalı reklamların serbest bırakıldığı
bir döneme denk gelen bu uygulamaya anlam vermek
mümkün değil.
Tabii ki demokrasiyi içine sindirememiş bir siyasi
görüşün iktidarı işgal ettiğini teşhis ettiğimiz anda bu tür
anlamsız uygulamalar birden anlam kazanmaya başlıyor.
Uygulamanın nedeni kiralama alanlarının belediyeler
tarafından yandaş firmalara peşkeş çekilmiş olması ve
bu yandaş firmaların kişisel çıkarlarının iktidara bağlı
olmasından dolayı partizan bir tutum sergilemeleri
olabileceği gibi, direk olarak iktidar ya da belediye
yönetimlerinin bu firmalar üzerindeki baskısı da olabilir.
Açıkcası şu günlerde beni hiçbir demokrasi katliamı
şaşırtmaz.
Peki olması gereken nedir.
- Muhalefetin iktidarı eleştirmesi, bu yönde düşüncelerine
taraftar toplamak için iletişim kanallarını kullanarak bu
iddialarını dile getirmesi son derece doğal olduğuna göre,
doğru ya da yanlış olmasına bakılmaksızın içerisinde
kişisel hakaret, küfür içermeyen her türlü reklam
materyalinin rahatlıkla kullanılabiliyor olması gerekirdi.
- Bir ticari kuruluş, kendisi bir mahkeme yetkisinde
olmadığına göre kiraladığı alandaki içeriği kontrol etmek
gibi bir görevi üstlenmemesi, içerikte bir sakınca varsa
buna daha sonra yargının karar vermesi gerekirdi.
- Bir iletişim ya da reklam materyalinin yayın süreci
tamamlanmadan engellenmesi açık bir sansür olduğuna
göre, öncelikle hiçbir merciinin böyle bir yetkisi olmadığı
kabul edilmeli, daha sonrasında ise bir ticari kurumun
böyle bir uyygulamaya kalkışmasından dolayı anayasaya
muhalefetten ceza görmesi gerekirdi.
- Bu kiralık alanların asıl sahibi olan belediyelerin, böyle
bir uygulama yapan firmanın sözleşmelerini derhal
feshetmesi ve kendilerine cezai bir yaptırım uygulaması
gerekirdi.
- Hatta aynı belediyenin kendisinin aleyhinde dahi
olsa bu billboardları ücretssiz ve misliyle bu alanlarda
yayınlamayı taahhüt etmesi gerekirdi.
- Eğer bu firmaya siyasi bir ottoriteden bu billboardların
denetlenmesi gibi bir telkin yapılmışsa sorumlu siyasi
kadroların derhal ve kamuoyu önünde istifa etmeleri,
kendileri istifa etmiyorlarsa parti disiplin organlarınca
ihraç edilmeleri gerekirdi.
- Bu kiralamayı yapan firmaların sahiplerinin,
yöneticilerinin, iktidar partisiyle olan üyelik, yöneticilik
vs ilişkilerinin denetlenip gerekiyorsa bu firmalara ait
kiralama alanlarının ihalelerinin kayyum eliyle tekrar
yapılması gerekirdi.
İşte bütün bunlar yapılmış olsaydı biz demokratik bir
ülkede yaşıyoruz. Bazen haddini aşan kendini bilmesler
çıkabilir ama sistem güvence altındadır diyebilirdik. Ancak
bunlar yapılmadığı sürece gerçek bir demokrasiden
bahsetmemiz hiçbir zaman mümkün olmayacak.
Bugün iktidarı işgal eden bu siyasi görüş, yarın bir
başkası bu keyfi "demorasi" ortamından kendi çıkarları
doğrultusunda sonuna kadar faydalanacaklardır.
Ülkemizde aslolan insan hakları ya da demokrasi
mücadelesi değil, ulusal zenginliklerden pay alma ya da
payını arttırma dalaşıdır.
Konu pay almak olduğunda farklılıklar zenginlik olmaktan
çıkar ve dilim ne kadar büyük olursa olsun bölme çabası
kendini göstermeye başlar. Çünkü pay almak için önce
pay etmek gerekir.
marketing europe & anatolia / 33
Kampanyalar
Koşsam Barcelona’da oynardım...
Alışverişin uğurlu adresi n11.com, “en iyi fiyat garantisi”
kampanyasını tanıtan yeni reklam filmini yayına soktu. Rabarba reklam ajansı tarafından hazırlanan reklam filminde
Sergen Yalçın rol alıyor. “Boşuna koşturmayın” teması ile
çekilen filmde Sergen Yalçın, bir alışveriş merkezinde en iyi
fiyatı bulmak için koşturan gençlere “Ne koşucam, koşsam
Barcelona’da oynardım” diyerek, en iyi fiyatların n11.com’da
bulunduğunu ifade ediyor. Esprili bir dile sahip filmin müziği
Nil Karaibrahimgil tarafından yapıldı. “Boşuna koşuşturmayın, yüzbinlerce üründe en iyi fiyat n11.com’da! Daha iyi fiyat
bulana aradaki farkın 11 katı n11.com’dan hediye!” mottosuyla hazırlanan kampanya TV, radyo, internet, açıkhava ve
sinema mecralarında yer alacak.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamveren: Doğuş Planet – n11.com
Reklam Ajansı: Rabarba
Reklamveren Yetkilisi: Aylin Daylan, Ömürden Sezgin,
Özlem Kılıç
Rabarba Ekip: Can Çelikbilek, Pemra Ataç, Umut Geldiay,
Deniz Yükselci, Birçim Akfırat, Kerem Yetim
Ajans Prodüktörü: Saadet Bektaş
Medya Planlama/Satınalma: Time
Yapım Evi – Yönetmen: 25 Film, Ali Taner Baltacı
Post Prodüksiyon: Film İşleri
Müzik: Nil Karaibrahimgil
Mecra: TV, Radyo, İnternet, Açıkhava, Sinema
marketing europe & anatolia / 35
Kampanyalar
Mavi Kaplanlar, ‘Bastır Hadi’...
Türk Telekom Basketbol Takımı oyuncuları hünerlerini bu
kez kameralar karşısında gösterdi. Mavi Kaplanlar, ‘Bastır Hadi’ temalı reklam filminde rol alırken, kaptan Hüseyin
Beşok’a çocukları da eşlik etti.
Can Ulkay yönetmenliğinde M.A.R.K.Areklam ajansının hazırladığı film, 2 günde çekildi. Reklam kampanyası TV’nin
yanı sırayazılı basın, açıkhava, radyo ve dijital mecralarda
da görünecek.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamın başlığı: Türk Telekom Basketbol Takımı
Reklamveren firma: Türk Telekom Spor Kulübü
Reklamveren temsilcileri: Aslıhan Ahızkal
Reklam ajansı: M.A.R.K.A
Kreatif Direktör: Hulusi Derici
Kreatif Grup: Saadettin Konukseven, Çağrı Çelik,
Saygın, Ece Berktav, Bektaş Erdoğan
Müşteri İlişkileri: İlkay Ünlü, Julide S. Coşkuner,
Esra Akkoyunlu
Prodüktör: Mustafa Uslu
Yapım şirketi: Dijital Sanatlar
Fırat
Yönetmen: Can Ulkay
Müzik: Erkin Koray
Jingle:Jingle House, Düzenleme: Erkin Arslan
Dök dök ye...
lam filminin müzik düzenlemesini ise Jingle House yaptı.
Bol domatesli ve katkısız Tat Ketçap, çocukların yemeklerine
eğlenceli bir tat katmaya devam ediyor.
Tat Ketçap, yeni reklam filmiyle sofraya lezzetin yanında eğlence getiriyor. Tat Ketçap ile yemek yemenin çok daha eğlenceli olduğunu vurgulayan reklam filmi Medina Turgul DDB
tarafından hazırlandı.
Tat Ketçap, yeni reklam filminde lezzet ve eğlenceyi buluşturuyor. Çocukların en sevdiği yemeklerin yanında ilk tercihi
Tat Ketçap, tüm Tat ürünleri gibi yaz mevsiminde tarladan
özenle toplanan domateslerden üretiliyor.
Prodüksiyonu Anima İstanbul tarafından gerçekleştirilen rek36 / marketing europe & anatolia
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamveren: Koç Gıda Grubu/ TAT markası
Reklamveren Yetkilileri: Banu Pekkoç, Kübra Ötkür,
Pelin Bağçıvan, Seda Obuz
Reklam Ajansı: Medina Turgul DDB
Kreatif Direktör: Kurtcebe Turgul
Yaratıcı Ekip: Gökhan Erol, Timsal Ünsal, Erçin Sadıkoğlu,
Eren Koçaker
Müşteri İlişkileri: Yiğit Kariş, Ender Orfanlı, Sibel Güdek
Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu
Ajans Prodüktörü: Ümit Bak
Post Prodüksiyon Şirketi: Anima İstanbul
Prodüktör: Kaan Kestelli
Yönetmen: Polat Korkmazel
Medya Ajansı: Mindshare / Ahmet Ekinler, Burcu Şen,
Uğur Yıldırım, Saygin Küçükoğlu
Kullanılan Mecralar: TV, Basın, Radyo, İnternet
Kampanyalar
Milka’dan baloncuklu reklam filmi...
Milka’nın kalpleri yumuşatan Mor İnek efsanesi üzerinden
tanıtılan Bubbly,hem ürün hem de reklamıyla ilgi görüyor.
Farklı ve yenilikçi lezzetleriyle tablet çikolatada rakiplerinden
farklılaşan Milka’nın yeni tablet çikolatası MilkaBubbly’nin
reklam filmi Milka’nın kalpleri yumuşatan yönünü vurguluyor. Mor İnek, hayatı tek düze yaşayan insanların bulunduğu
şehre inerek onlara neşe katmak için hiç beklemedikleri bir
anda şehri baloncuklarla kaplıyor ve kalpleri yumuşatıyor,
tıpkı yeni MilkaBubbly gibi.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamın başlığı: MilkaBubbly
Reklamveren: Mondelez International Türkiye
Reklamveren yetkilisi: Tamer Karabay, Sezen Manas,
Sena Karadurmuş
Reklam ajansı: BIG
Yaratıcı yönetmen: Güngör Türkömer, Kemal Hayit
Yaratıcı grup: Ömer Harmankaya, Kadir Kaya, Oktay Can
Müşteri ilişkileri grubu: Aslı Eti, Cihan Gediz
Stratejik planlama: Aslı Eti, Nilay Akhan
Ajans prodüktörü: Tugba Özkan
Yapım şirketi: İmaj
Medya ajansı: Mindshare
Medya planlamacı: Pınar Akdemir
Kullanılan mecralar: TV, OOH, Digital, Sinema
Avea’dan kral ve sinyor’un hikayesi...
çekleştirilen ve ebedi dostluğun önemini vurgulaya filmin
sürprizi ise, filmdeki anlatıcının1969 derbisinin spikeri,
radyo ve TV duayeni Halit Kıvanç olması.
TBWA\ISTANBUL’un Avea için hazırladığı 10 Kasım Fenerbahçe - Galatasaray derbisi sponsorluk filmi, Türk futbol tarihinin en ilginç ve en duygusalanlarından birini konu alıyor.
Türk futbolunun efsane isimlerinden “Kral” Metin Oktay,
1969 yılında futbola bir Galatasaray - Fenerbahçe derbisiyle veda edecektir. Maçın ortasında Kral, Fenerbahçe’nin
efsane kaptanı “Sinyor” Can Bartu ile formalarını değiştir ve
iki centilmen sporcu, ezeli rakipleri için sahada ter döker.
Prodüksiyonu TBWA\ISTANBUL - Sinefekt işbirliğiyle ger-
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamveren: Avea
Reklam Ajansı: TBWA\ISTANBUL
ECD: Emre Kaplan
Yaratıcı Ekip: Ali Şener, Emir Yüksel, Esma Erdoğan,
Yiğit Hadi İrde
Marka Ekibi: Dilek Uçarlı, Ebru Eğilmez, Chris Direduryan,
Sinem Tacir
CSO: Toygun Yılmazer
Stratejik Planlama Ekibi: Tuğyan Çelik, Nisan Danışman,
Emirhan Çelikbilek
Prodüksiyon Ekibi: Ceyda Kayaçetin Schulte, Gülşah
Batıbeki, Ceren Özen
Post Prodüksiyon: Sinefekt
Müzik: Melih Kibar “Yadigar”
Medya Ajansı: People Communications
Kullanılan Mecralar: TV, dijital, basın
marketing europe & anatolia / 37
Kampanyalar
BiscolataStix’ten Sürpriz...
Biscolata’nın çikolata kaplı çubuk bisküvisi BiscolataStix,
yeni reklamıyla ekranlardaki yerini aldı. Fenomen haline
gelen Biscolata reklam filmlerinin yenisi Proximity İstanbul
tarafından hayata geçirildi. Prodüksiyon şirketi olarak Dijital
Sanatlar’ın çalıştığı reklam filminin seslendirmesini Engin Altan Düzyatan yaptı.
Reklam Filmi Künyesi:
Reklamın Başlığı: BiscolataStix
Reklamveren: Şölen – Biscolata
Reklamveren Temsilcisi: Uğur Öğlü, Hayat Kapukaya
Turaman, Didem Evgülü
Reklam Ajansı: Proximity İstanbul
Yaratıcı Grup: Biscolata Kreatif Ekibi
Stratejik Planlama: Mehmet Aksu
Medya Planlama Ajansı: Speed Medya
Prodüksiyon Şirketi: Dijital Sanatlar
Yönetmen: Can Ulkay
Müzik: Mehmet Can Erdoğan
Kullanılan Mecralar: TV, Internet
Taptaze kavrulmuş kahve kokusu...
Kahve tutkunlarının vazgeçilmez lezzeti NESCAFÉ GOLD’un
taptaze kavrulmuş kahve kokusunun sırrı, yeni reklam kampanyasıyla gün ışığına çıkıyor. NESCAFÉ GOLD’un etkileyici kokusu ve eşsiz lezzetinin sırrına vurgu yapan reklam
filmi, izleyicilere hep saklamak istedikleri ama saklayamadıkları kokuları hatırlatıyor.
Film deniz kokusu, yasemin çiçeklerinin taze kokusu ve yağmurun ilk damlalarıyla ortaya çıkan toprak kokusu gibi doğada var olan tüm güzel kokuları saklamaya çalışan ancak
bunu başaramayan insanların görüntüleriyle başlıyor, ardından kavrulan taze kahve çekirdeklerinin görüntüsü ekrana
yansıyor. Filmin sonunda NESCAFÉ GOLD’un kahve çekir- Müşteri İlişkileri: Özlem Öğüt, Gözde Gülşen,
deklerinin kavrulurken ortaya çıkan baş döndüren kokusunu Ceysun Giritli
Stratejik Planlama: Selda Sedes, Zeynep Bortaçina
nasıl saklayabildiğine tanık oluyoruz.
Medya Planlama ve Satın Alma: Mindshare
Prodüksiyon: Arzu Köksal, Ceyhun Sevil
Kampanya Künyesi
Kullanılan Mecra: TV
Reklam veren: NESCAFÉ
Yönetmen: BABAK ZAND GOODARZİ
Reklam veren Yetkilisi: Deniz Girgin, Yves Filippucci
Prodüksiyon Şirketi: Film Bahçesi
Reklam Ajansı: Publicis Yorum
Kreatif Grup: Adnan Elmasoğlu, Ali Bozkurt,
Burcu Cebesoy Karakan, Selma Harman
38 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Birlikte ticaret ile “artı değer”...
Stop motion tekniğiyle çekilen filmde yer alan tüm fotoğraflar,
objelerin ve oyuncuların her karede yer değiştirmesiyle
oluşturuldu. Her saniyesi için 20 kare fotoğrafın ve yaklaşık
250 ürünün kullanıldığı reklam filminin müziğini ise Yasemin
Mori besteleyip seslendirdi.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: GittiGidiyor
Reklamveren yetkilileri: Cenk Angın, Reyhan Çelik,
Banu Güler
Reklam Ajansı: Alice BBDO
Kreatif Direktör: Derya Tambay
Yaratıcı Ekip: Mustafa Baripoğlu, Hasan Çetin, Işıl Döneray, Cengiz Pulgu
Stratejik Planlama: Haluk Sicimoğlu, Mehmet Aksu
Marka Ekibi: Pınar Taşkıran, Selen Öngör, Özge Budunç
Dünyanın en büyük e-ticaret şirketi eBay’in Türkiye iştiraki Ajans Prodüktörleri: Umut Tangör, Oben Özyakalı
GittiGidiyor.com’un Türkiye’de ilk kez stop motion tekniğiyle Yapım şirketi: AutonomyYönetmen: Turgut Akaçık
Yapımcı: Murat Pekin
çekilen yeni reklam filmi yayına girdi.
Toplam 60 kişilik bir ekibin 3 gün süren yoğun çalışmasıyla Müzik: Yasemin Mori
tamamlanan filmde, yaklaşık 1.000 kare fotoğraf kullanıldı.
ETİ Petito Ayıcık...
ETİ’nin en sevilen lezzetleri arasında yer alan Petito Ayıcık’ın
sütlü krema dolgulu yeni ürünü, reklam filmi ile tüketicilerin
beğenisini kazanıyor. Petito Ayıcık, yeni bol sütlü krema dolgusu ve çikolatasıyla hem çocukların hem de annelerin vazgeçilmez ürünleri arasına girmeye aday.
Lanse edildiği günden bugüne kadar çocukların vazgeçilmezi olan sütlü krema dolgulu ETİ Petito Ayıcık, yeni reklam
filminde “Petito Ayıcık’tan bol sütlü, eğlence dolu, yepyeni
bir çikolata. Harekete geç Petito Ayıcık’la!” sloganı ile tüketicilerin karşısına çıkıyor. Petito Ayıcık’ın yeni ürünü çocukların kalbini bu kez de ‘Pati’ şeklindeki oyuncaklı şekliyle
fethediyor.
Kasım ayı itibariyle yayınlanmaya başlayan reklam filmi, çocukları Petito Ayıcık’ın pati şeklindeki eğlenceli yeni ürününü
denemeye davet ediyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklam Ajansı:Güzel sanatlar / saatchı & saatchı
Reklamveren: Eti
Reklamveren Yetkilisi: Aynur Keskin Karaderi,
Aynur Nayır Öztürk, Nurtaç Töngel
Ürün: eti petito ayıcık
Yaratıcı Yönetmen: Kerem Kanık, Cem Akar, Hakan Seyrek
Yaratıcı Ekip: Latif Çetinkaya, Özgür Akpınar, Bora Adalı,
Mustafa Oral, Nergiz Herdem, Turgut Direnoğlu,
Onur Tümtaş, Oğuzhan Dilek
Müşteri İlişkileri: Özge Öncül, Buket Arca, Çisil Akoğul
Stratejik Planlama: Viktor Kuzu, Arda Kuş, Berra Katlav
Medya planlama/satınalma: mg-ınıtıatıve
Ajans Yapımcısı: Neslihan Ateş, Hakan Ögrü
Yapımevi - yönetmen: İmaj
marketing europe & anatolia / 39
Kampanyalar
Alanson, Trendist reklam’ında...
bir bestesiyle de dikkat çekiyor. Mazhar Alanson, İstanbul
Ataşehir’de hayata geçirilen Trendist Ataşehir projesinin
reklam yüzü olarak ekranlarda. Klasikle moderni, doğu ile
batıyı başarıyla sentezleyen, yediden yetmişe her yaştan insanın beğenisini kazanan tüm zamanların sanatçısı Mazhar
Alanson, projenin ruhuyla örtüşen bu özelliklerinden dolayı
projenin reklam yüzü olarak tercih edildi. Çekimleri İstanbul
Polenezköy’de gerçekleştirilen reklam filmi yayınlanmaya
başlayacak.
Mazhar Alanson Trendist Ataşehir için kamera karşısına
geçti. Tüm zamanların şarkılarının bestecisi Mazhar Alanson, son bestesi “Demedi Deme”yi de ilk kez reklam filminde
seslendiriyor.Tüm zamanların projesi” sloganıyla lansmanı yapılan projenin reklam filminde Mazhar Alanson minik
Reklam Filmi Künyesi:
Reklam Veren: K Yapı & Solid İnşaat
Reklam Ajansı: Türk Mutfağı İletişim Hizmetleri
Yaratıcı Ekip: Yücel Bilgin, Alim Aras
Prodüksiyon Şirketi: Telesine
Yönetmen: Kamil Aydın
Reklamda kullanılan özel teknikler: 3D Animasyon, Bozkurt Göbeloğlu
Film müziği (Beste): Electrip - Oğuz Kaplanlı
Kullanılan Mecralar: TV, Gazete, Outdoor, İnternet
Enza ile yeni bir hayata...
Yataş Grup’un mobilya, yatak ve ev tekstili konsept mağazası Enza Home için hazırlanan lansman filminde, “Yeni bir
mobilya sadece evinizi mi değiştirir?” sorusuna cevap aranıyor. Enza ile evde yaşanan zamanın bambaşka bir keyfe
dönüşeceği vurgulanırken, yeni bir hayatın kapıları aralanıyor. Çekimleri 2 gün süren filmin yönetmen koltuğunda
Selim Demirdelen oturuyor.
Reklam Filmi Künyesi:
Yataş Grup / Enza Home imaj kampanyası
Reklamın başlığı: “Enza Home ile yeni bir hayata.”
Reklamveren:Yataş Grup
Reklamveren Temsilcisi: Nevzat Yıldız, Selmin Gündoğdu, Dilek Toyga
Reklam Ajansı: MedinaTurgul DDB
Yaratıcı Yönetmen: Gökhan Erol
Yaratıcı Grup Başkanı: Erdem Köksal
Yaratıcı grup: Mert Kunç, Pınar Özkan, Serkan Ün,
Buse Şay
Müşteri İlişkileri Grubu: Aslı Bleda, Miray Türker,
Nazlı Tüzüner
40 / marketing europe & anatolia
Stratejik Planlama: Derya Tombuloğlu
Ajans Prodüktörü: GülengülArlıel,Nedret Gürlek
Prodüksiyon Şirketi: İnterfilm İstanbul
Yönetmen: Selim Demirdelen
Prodüktör: Elif Özdemir Serter
Müzik: Ömer Ahunbay
Kampanyalar
Stil Her Şeyi Değiştirir...
Reklamveren: Unilever
Reklamveren yetkilisi: Handem Çelenkler, Tarık Bayar,
Bahadır Elezoğlu
Reklam ajansı: Manajans JWT
Yaratıcı yönetmen: Sami Basut
Yaratıcı grup: Tunçhan Kalkan, Alper Başkan, Onur Ünal
Müşteri ilişkileri grubu: Mehmet Numanoğlu, Ece Özyurt,
Göksu Karaman
Ajans prodüktörü: Şafak Serter,
Uluslararası moda ve stil organizasyonu Elle Style Awards’ın Medya ajansı: Mindshare
bu yıl ana sponsoru olan Elidor, 10 genç kıza bu unutulmaz Medya planlamacı: Gizem Doğruol , Başak Çavuş
geceye katılma fırsatı verdiği yarışmanın duyurusunu bir si- Kullanılan mecralar: TV, Print, Digital, Outdoor
nema filmi fragmanını andıran özel bir reklam filmiyle duyuruyor.
Elidor, bu yıl sponsorluğunu üstlendiği Elle Style Awards’ın
ödül gecesinde 10 şanslı kıza unutulmaz bir deneyim yaşatmak için Facebook sayfası üzerinden başlattığı yarışmayı
yeni reklam filmiyle duyuruyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamın başlığı: Elidor - Elle Style Awards
Lumberjack is Back...
Reklam filminde “Lumberjack” isimli bereli ve örgü sakallı
oduncu kahramanımız zorda kalanların kurtarıcısı oluyor.
Metro durağında anne babasının dalgınlığından yararlanan
afacan bebeğimiz pusetiyle arkadaşının peşinden metroya
biniyor ve kapılar aniden kapanıyor. Reklam süresince çalan, Serdar Erener’in bestelediği ve vokalini yaptığı “Lumberjack is Back” şarkısı da ritmik melodisiyle Lumberjack
tutkunlarının favorisi olacak nitelikte.
Bir günde çekilen filmin yönetmenliğini Hakan Algül üstleniyor. Lumberjack kahramanını Michael de Carolis canlandırıyor. Carolis aynı zamanda kampanyanın ilanlarında da
yer alıyor.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Ziylan Grup
Marka : Lumberjack
Reklamveren Yetkilisi: Jaklin Güner, Didem Şavluğ,
Özgür Saraç
Reklam Ajansı: Alametifarika
Yaratıcı Yönetmen: Kenan Ünsal, Emrah Karpuzcu
Marka Direktörü: Emre Abay
Reklam Yazarı: Can Çelikbilek, Erman Şahin
Sanat Yönetmeni: Zeynep Ordu
Grafiker: Nilüfer Acar
Ajans Prodüktörü: Berkay Tahmaz, Dilan Davutoğlu,
Sertuğ Alptekin
Strateji: Başar Sarıkaya, Serra Akyel
Yapım Şirketi: Yirmibeş Film
Yönetmen: Hakan Algül
Post prodüksiyon: Filimişleri
marketing europe & anatolia / 41
Kampanyalar
Bunu neyle kombinlesem...
Daymod yeni koleksiyonunu, reklam filminde eğlenceli ve
dillere dolanan bir jingle’la ve de farklı bir çekim tekniğiyle
tanıtıldı. Tamamı fotoğraf karelerinden oluşan reklam filminin çekimi 15 saat sürmüş ve oldukça keyifli geçti. Özellikle
setin maskotu haline gelen minik oyuncu Sude Naz, sevimli
hareketleriyle herkese yorgunluğunu unutturdu.
Enerjisi oldukça yüksek olan reklam filmi çekiminde de gö-
ründüğü gibi, önümüzdeki sonbahar-kış sezonunda bacakları süsleyecek olan Daymod çoraplar, aksesuar olmaktan
çıkıp kıyafetin asıl kahramanı olacak.
Kampanya Künyesi
Reklam Veren: Daymod
Reklam Veren Sorumlusu: Damla Yöndemli,
Alev Gözde Sarmusak
Reklam Ajansı: Tezahürad
Yaratıcı Yönetmen: Handan Dumlu
Yaratıcı Grup Başkanı: Yüksel Barış Dinçer
Sanat Yönetmeni: Hakan Aydoğan, Merve Taşdemir
Metin Yazarı: Ahmet Caner Ar, Saadet Dursun
Müşteri İlişkileri Yönetmeni: Pınar Narman
Prodüksiyon Şirketi: Çekim Gücü
Prodüktör: Yaman GürpınarYönetmen: Boğaç Ergüvenç
Styling: Bener Hamamcı
Jingle Beste: Gökhan Sönmez
Jingle Yapım: Art House
Kullanılacak Mecralar: Tv, Outdoor, Radyo, Gazete,
Dergi, İnternet
Aytemiz 50. Yılında...
50 yıldır akaryakıta yön veren Türkiye’nin köklü markalarından Aytemiz, Optimum Performans ve Tasarruf Yakıtları
için hazırlanan reklam filmi ile tüketicilerine ulaşıyor. 50 yıllık tecrübesi ve yenilikçi bakış açısı ile akaryakıt pazarında
8. sırada yer alan Aytemiz,özel formüllü katkısı ile Optimum
Performans ve Tasarruf Yakıtları’nı yurt çapında yaygın istasyonlarında satışa sunuyor.
Helikopter çekimleriyle film dinamik ve akıcı bir hale getirildi.
Aynı zamanda ürünün betimlendiği ışık hareketlerinde 3D
uygulaması ile ürünün yüksek teknolojisi vurgulandı.
Filmin çekimleri 2 haftada,3D çalışmaları ise 1 ayda tamamlandı. Özel çekimler için Türkiye içinde 5.000 kilometreye
yakın yol kat edildi. Reklam filmi için özel müzik hazırlayan
caz piyanisti Selen Gülün, doğal akışa ve güçlü bir ürün dinamizmine göndermeler yapan temalar kullandı.”
Kampanya Künyesi
Reklam Veren : Aytemiz Petrol
Reklam Veren Yetkilisi: Ahmet Eke, İbrahim Nadiroğlu,
Hızır Yılmaz
Yapım Şirketi: Karma Films
Yönetmen: İrfan Yıldırım
42 / marketing europe & anatolia
Kampanyalar
Kirli çamaşırlar her şeyi anlatıyor...
Profilo Dayanıklı Ev Aletleri’nin, 8 kg kapasitesi çamaşırı tek
seferde yıkayan CM101K0TR çamaşır makinesi reklamında, giysilerindeki lekeler nedeniyle beyaz yalanları su yüzüne çıkan bir çocukla annesinin hikayesi anlatılıyor.
Yakayı ele veren çocuğun dağ gibi kirli çamaşırlarını ise tabii
ki Profilo’nun 8 kg. kapasiteli çamaşır makinesi yıkıyor.
Çocuğun kirli çamaşırları saymakla bitmezken, makineye
giren her çamaşır annelerden hiçbir şeyin gizli kalamayacağını gösteriyor.
Reklam Künyesi
Reklamveren: Profilo
Reklam Ajansı: Rafineri
Yaratıcı Yönetmen: Ufuk Uslu, Orkun Demirelli, Ayşe Bali
Yaratıcı Ekip: Setenay Özcan Yıldırım
Müşteri İlişkileri: Ebru Halitağaoğlu, Erbek Onur,
Büşra Keskin
Stratejik Planlama:Canan Pehlivanoglu, Can Çalışkan
Ajans Prodüktörü: Kerem İlbeyli
Prodüksiyon Şirketi: Anima
Yönetmen: Walky Talky
Müzik: Emre Irmak
Kimkio, Mert’e rakip çıktı...
Sinefekt ve 2012 tarafından ortak çalışılan reklam filminde, boks ringinde hızlı sıvı tüketme yarışına giren Mert ve
Kimkio’nun eğlenceli görüntülerinin yanı sıra, Molfix’in sıvıyı
en hızlı emen bez olma özelliği de yansıtılıyor.
Yönetmen koltuğunda Özer Feyzioğlu’nun oturduğu reklam
filminin, yapımcılığını Ezel Domaniç, görüntü yönetmenliğini
Tolga Kutlar üstlendi. Vietnam Kreatif Ajansı tarafından kurgulanan filmin yaratıcı yönetmenliğini Serkan Balak üstlendi.
Reklam Filmi Künyesi
Reklamveren: Hayat Kimya – Molfix
Reklamveren Temsilcisi: Melek Soklangıç Dinçer,
Gülsen Serin Bakır, Aysun Nayır
Reklam Ajansı: Vietnam
Yaratıcı Yönetmen: Serkan Balak
Görüntü Yönetmeni: Tolga Kutlar
Yaratıcı Grup Direktörü: Cihangir Gümüş
Yapım Şirketi: 2012
Yaratıcı Grup: Emre Koç, Gözde Dilek, Zeynep Güneş,
Yapımcı: Ezel Domaniç
Kezban Ekrem, Umut Kısa, Erdem Güngör
Post Prodüksiyon Şirketi: Sinefekt
Müşteri İlişkileri: Melike Karamehmetoğlu
Sanat Yönetmeni: Burak Yerlikaya
Ajans Prodüktörü: Begüm Baran
Fotoğraf: Volkan Hiçyılmaz
Yönetmen: Özer Feyzioğlu
Dublaj Sanatçısı: Bekir Kaya
marketing europe & anatolia / 43
Goya’ nın ş
Gezi
şehri, Zaragoza...
Bask bölgesindeki ilk durağımız Zaragoza. Uçak ile
Barcelona’ ya gidip bir gece kaldıktan sonrasabah kalkıp
Zaragoza’ ya gittik. Barcelona Zaragoza arası yaklaşık
320 km. Yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra
Zaragoza’ ya vardık. Mundaka gezisinde bahsettiğim gibi, biz
araba kiralayıp gezmeyi tercih etmiştik.
Fotoğraflar ve yazı Seval Duban / [email protected]
Bask bölgesindeki ilk durağımız Zaragoza. Uçak ile Barcelona’ ya gidip bir
gece kaldıktan sonra sabah kalkıp Zaragoza’ ya gittik. Barcelona Zaragoza
arası yaklaşık 320 km. Yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra Zaragoza’ ya
vardık. Mundaka gezisinde bahsettiğim
gibi, biz araba kiralayıp gezmeyi tercih
etmiştik. Fakat bunun büyük bir hata
olduğunu Barcelona Zaragoza yolculuk
yaparken farkettik. Araba kiralamak yerine tren ile seyahat etmek çok mantıklı.
Hem ucuz hem de eğlenceli. Bunu Çek
Cumhuriyetinde deneyimlemiştim.
Neyse :)
Zaragoza küçük bir şehir olduğu için
oraya günübirlik program yaptık.
Arabayı nehrin diğer tarafına park ettikten sonra Piedra köprüsünden geçip
Santa Pilar Bazilika’ sının olduğu eski
şehir tarafına geçtik. Veeee, elimizde
harita, şehri keşfe çıktık. Önce biraz
Zaragoza’ dan bahsedelim.
Aragon Özerk Bölgesinin başkenti veZaragoza ilinin merkezi. Zaragoza 714
ile 1118 yılları arasında Arap’ ların himayesinde kalmış. O yüzden de şehirde arap mimarisine rastlamak mümkün.
En güzel örneği de Aljaferia Sarayı.
Zaragoza, Ebro Nehri ve onunla birleşen “Huevra Çayı” ve “Gallego Çayı”
nun geniş vadisinde ve bu vadinin hemen hemen ortasında kurulmuş bir şehir. Bu vadi arazisi, Los Monegros adı
verilen çöl tarzından, yeşil meralara, sık
ormanlara ve yüksek tepelere ve dağlara kadar çok değişiklik gösteriyor. Kısacası, ne ararsan var.
Şehre giriş yaptığımız Piedro Köprüsü
de şehrin sembollerinden biri. Köprünün giriş ve çıkışlarında bulunan sütunların üzerindeki aslanlar sebebiyle
“Bridge of Lions” olarak da bilinen köprü 1401-1440 yılları arasında inşa edilmiş. Günümüze kadar bir çok felaket
atlatmış. Selden ve savaşlardan o da
nasibini almış. Fakat her seferinde restore edilip onarılmış.
Köprüden geçtikten sonra Plaza La Seo
caddesine çıktık. Zaragoza’ nın tüm gezilecek yerleri neredeyse bu caddede
toplanmış. Sırasıyla hepsini gezecektik ki fotoğraf çektiğimizi gören bir teyze yanımızda bitiverdi. Yaklaşık 75-80
yaşlarındaki bu teyze bize ısrarla bir
şeyler anlatmaya başladı. Ama İspanyolca bilmediğimiz için tek kelimesini
anlamadık. Biz teyzeye İngilizce konuşuyoruz o da bize İspanyolca. Anlaşamıyoruz ama teyze susmak bilmiyor.
Hem konuşuyor hem de bizi bir yerlere
yürütüyor. Ben baktım böyle olmayacak, teyze peşimizi bırakmıyor. Hemen
en yakın açık kapıdan içeri daldım.
Arkadaşı da teyze ile birlikte bıraktım.
Ama sonra o da teyzeyinin arkasından
sıvışıp yanıma geldi.
Baktık ki kaçarken sığındığımız yer
marketing europe & anatolia / 45
Gezi
La Lonja imiş. La Lonja, bundan 450
yıl önce inşa edilmiş ve bir süreliğine
Menkul Kıymetler Borsası olarak kullanılmış. Bu göz alıcı bina,şimdi popüler
bir sergi alanı ve yıl boyunca birçok
etkinlik ev sahipliği yapıyor. Binanın en
çok göre çarpan kısımları, taş heykeller, sütunlar ve etkileyici tonozlu tavan.
Biz içeri daldığımızda fotoğraf sergisi
vardı. Eski Zaragoza halkının fotoğrafları. Fakat fotoğraflardan ziyade bina
hoşuma gitti benim.
La Lonja’ yı gezdikten sonra kafayı
uzatıp, teyze etrafta mı diye baktık. Göremeyince de huzurla caddeye çıktık.
La Lonja’ nın hemen ilerisinde San Salvador Katedrali var.
Çok fazla vaktimiz olmadığı için katedrali gezmedik. Çünkü gezi boyunca çok
fazla katedral gezdik. Zaragoza’ daki
katedral hakkımızı Basılıca del Pilar
için kullanmak istedik.
“Catedral del Salvador” yahut “La Seo
Katedrali”, 9 yy.’ da Hanas ben Abdallah as San’ani tarafından Saraqusta al
Baida camii olarak inşa edilmiş. Sarakuşta, Zaragoza’ nın araplar dönemimdeki ismi. Önceleri camii olan bu bina
1118’ de Alfonso I’ nin istilası sonucu
46 / marketing europe & anatolia
Biz içeri daldığımızda
fotoğraf sergisi vardı.
Eski Zaragoza halkının
fotoğrafları.
Fakat fotoğraflardan ziyade
bina hoşuma gitti benim.
hristiyanların eline geçmiş. I Alfonso,
müslümanlara Zaragoza’ yı terketmeleri için 1 yıl süre tanımış. Sonrasında da
binaya yeni eklemeler yapılarak roman
tarzında bir kiliseye dönüştürülmüş.
Sonra yıllar için de tekrar tarz değiştirmiş. Bu kocaman katedralde bu dönmelerin izlerini görmek mümkün.
Arap ve Hiristiyan mimarı stilleri karışımından ortaya çıkartılan Aragon tipi yapılara “Müdejar Mımarı Stili”’ deniyormuş. İspanya’ da gördüğümüz bir çok
yapı bu şekilde adlandırılıyor.
Katedralin sağ tarafında Arzobispal Sarayı var. İki katlı olan bu saray 18. Yy’
da II Papa John Paul’ u ağarlamış. Pek
gösterişli olmayan bu saray Neo-klasik
tarzda inşa edilmiş. Buranın da içerisini
gezmediğim için yorum yapamıyorum.
Katedralin etrafında dolanarak kendimizi ara sokaklara attık. Yanlız katedral
o kadar büyük ki, duvarı git git bitmiyor .
Haritaya tekrar bakıp ara sokaklardan
gidip, diğer tarihi binaları görmeye karar verdik. En sonunda daireyi tamamlayıp Basılıca del Pilar’ ı gezeceğiz.
Zaragoza’ nın ara sokaklarında çok şirin kafeler, restaurantlar var. Burada da
çikolata ve pasta bolca var.
Gezi
kolata kokuyor. Zaragoza’ da kocaman
kocaman çikolatalar satılıyor. Hem de
çeşit çeşit.
Kilise ve müzelerin önünden geçerek
hedefe doğru ilerleme devam ettik.
İspanya’ da ki 2. günümüz. İlk gün ailemi arayıp, sağ salim geldiğimizi haber
verdim. Fakat sonra tekrar aramadım.
Sokaklarda yürürken bir yandan da
“yaaa, niye beni kimse aramıyor. Unutuldum” diye triplere giriyorum. Sonra
taciz mesajı çekmeye karar verdim
ama ne mümkün. SMS gitmiyor. Arayıp konuşayım dedim. Annemi aradım.
Kadıncağız demez mi, “evladım, nerelerdesin, ulaşamıyoruz sana”. Ohhh,
dedim, beni seviyoooolaaarrr :) Sonra
hemen müşteri hizmetleri hizmetlerini
Yanlız bu Bask insanları gelenekleri
konusunda çok kuralcı. Adamların siesta alışkanlıkları var. Saat 13:30’ da
dükkanları kapatıp kayboluyorlar, ta kii
16:00’ ya kadar. O zamana kadar bir
çok mekan kapalı. O yüzden hediyelik
eşya almak için 16:30’ u bekelemek zorunda kaldık. Aslında çok da imrendim
onlara. Bence biz de siesta yapmalıyız.
Öğle yemeğinden sonra çöken ağırlık
başka türlü şifa bulmaz. Hem öğlen
uyumak insanları zeki yapar mı?
Katedralin oradan kaptırıp İspanya
meydanına kadar geldik. Harika kocaman. İnsan zannediyor ki bir dünya yol
yürüyeceğim ama ölçek küçük olduğu
için aslında hap kadar yerde geziyorsunuz.
İspanya meydanına doğru yürürken şehir tiyatrosunu ve San Gil Abad Kilisesine rastladık.
Fakat buralarda da oyalanmadan yolumuza devam ettik. Hedef Aljaferia Sarayı. Saraya doğru ilerlerken çok güzel
meydanlardan geçtik ve çok güzel binalar gördük. Binalar şehre çok güzel
bir renk katmış. Hani derler ya, tarih
kokuyor, öyle aslında. Ama bence çi-
Annemi aradım.
Kadıncağız demez mi,
“evladım, nerelerdesin, ulaşamıyoruz sana”. Ohhh, dedim, beni
seviyoooolaaarrr :)
ve arkadaşları aradım. Tabii o sırada
bir kaç ezilme tehlikesi attım. Dikkat
telefonda olunca insan şaşkın tavuk
modunda oluyor gezerken. Ama bir
yandan da hoşuma giden yerlerin fotoğrafını çekiyorum. Ama kadraj yamuk
olmuş tabii. Onu sonradan farkettim :)
Telefonu kapattım ki, bir de baktım arenaya gelmişiz. Fakat hayvan severlerin
marketing europe & anatolia /47
Gezi
tepkisinden sonra sanırım artık İspanya’ da boğa güreşleri pek de sık yapılmıyor.
O yüzden arena macerası anlatamayacağım. Onun yerine fıkra anlatayım.
Temel birgün İspanya’ ya gitmiş. arkadaşının tavsiyesi ile bir restuaranta girmiş ve “bana en güzel yemeği getirin”
demiş.
Garsonun getirdiği yemeği,Temel afiyetle yemiş. Sonra da garsona bu yemeğin ne olduğunu sormuş.Garsonda
“boğanın testisleri” demiş.Temel İspanya’ dan ayrılıp Türkiye’ye dönmüş. Sonra bir gün işleri nedeniyle tekrar İspanya’ ya gitmiş ve yine aynı lokantada
yemek istemiş. Gitmiş ve aynı yemeği
sipariş etmiş. Afiyetle yemiş yemeğini.
Yedikten sonra garsona sormuş, “ya,
beyefendi, bu seferki porsiyon biraz küçüktü” demiş. Garson da Temel’ e “eee,
her zaman matador kazanacak değil
ya” demiş.
Evet konu hazır yemekten açılmışken
devam. Zaragoza sokaklarında dolaşmak bizi epey yordu, susattı ve acıktırdı. O yüzden yemek molası verdik. Şirin
bir sokak içinde bir restaurant bulduk.
Fakat buralara pek turist gelmiyor ola48 / marketing europe & anatolia
40 dakika aç bilaç
bekledikten sonra bize zift gibi
bir paella geldi. Meğerse
siyah paella söylemişiz.
Aklıma Eyvah Eyvah
filmindeki black risotto geldi :)
cak ki, ingilizce menü yok. O yüzden
fotoğraflara bakıp sipariş verebiliyorsunuz. Bakındık ama yine de pek cazip
bir şeyler bulamadık. Sonra da meşhur
paellarından yemeğe karar verdik. Siparşi verdik. 40 dakika aç bilaç bekledikten sonra bize zift gibi bir paella
geldi. Meğerse siyah paella söylemişiz.
Aklıma Eyvah Eyvah filmindeki black
risotto geldi :) Dedim ki sanırım siyah
pirinç bu ama ne yazık ki öyle değilmiş.
Kalamarın mürekkebinden yapılıyormuş. Tuzlu olması dışında tadı hiç fena
değildi. Ama ben sadece içindeki deniz
böceklerini yedim. Adamlar çıldırmış olmalı, hava 32 derece ve şap gibi tuzlu
yemek yapıyorlar. Yemek sonrası insanın dili damağına yapışıyor.
Yemeğimizi yedikten sonra direk Aljaferia Sarayı’ na gittik.
Saray, 8. yy’ ınikinci yarısında araplar
tarafından inşa edilmiş.İlk yapıldığında
halifelerin alt kadrosunda çalışan kişilerin çalışma yeri olarak kullanılmış. Hıristiyanlar burayı aldıkdan sonra kendi
ihtiyaç alanlarına göre yeniden düzenlenmiş.
Devrin Aragon kralıise burayı askeri
bölge olarak kullanmış. Kalede, ha-
Gezi
pishane ve bazı gizli bolmeler de var.
Fransızlara karşı yapılan savaşta kale
olarak kullanımış. Şuan parlamento binası olarak da kullanılıyor. Bu nedenle
bazı bölümleri rahat kullanım alanı saglamak için modernize edilmiş.
Biz saraya vardığımızda henüz siesta
zamanı bitmemişti. O yüzden bizi içeri
almadılar. Biz de etrafını dolanıp yolumuza devam ettik.
Yolumuzun üzerindeki yarım ay şeklindeki bina ve modern binalar dikkat çekiciydi. Modern ve tarihi binalar çok güzel
harmanlanmış.
Yolumuzun üzerindeki gar binasına da
göz attıktan sonra yola devam. Haydarpaşa Garı’ nın üzerina gar tanımıyorum. Umarım ona dokunmazlar :)
Yolumuza devam ederken karşımıza
sur kalıntıları çıktı.
O kadar yıl sonra şehrin içinde bu kalıntılara rastalamak çok şaşırtıcı. Surların
arkasında ki San Juan kilisesinin önünden de geçip Basılıca del Pilar’ a doğru
ilerledik. San Juan kilisesinin yanındaki
minare Pisa kulesi gibi eğik. Muhtemelen önceden orası da camiydi ve sonra
kiliseye çevrildi.
Nihayet Basılıca del Pilar’ a vardık.
Kiliseye girer girmez
insanın
nutku tutuluyor.
İnanılmaz ihtişamlı.
Daha önce böyle büyüleyici
bir yer
görmemiştim.
Ama o kadar sıcak ki hava, insan baygınlık geçirecek gibi oluyor. Kiliseye
girmeden önce dondurma yemek insanı serinletir düşüncesiyle, dondurma
molası verdik. Burada ki dondurmalar
da gerçekten çok başarılı. Çeşit çeşit
dondurma, hepsi birbirinden güzel. Yazarken bile insanın canı çekiyor :)
Sarayın önündeki havuza ayaklarımı
da sokup, serinledikten sonra kiliseye
girdik:)
Kiliseye girer girmez insanın nutku tutuluyor. İnanılmaz ihtişamlı. Daha önce
böyle büyüleyici bir yer görmemiştim.
Muhtemelen o yıllarda insanların işi
gücü yokmuş, böyle süslemelere vakit harcıyorlarmış. Öyle bir işçilik var ki
kilisede, akıl almıyor. Ağzım açık, hayranlıkla gezdim kiliseyi.
Santa Pilar manastırı (Basilica), bütün
İspanya’da en saygın dini anıtlardan
biri. Ebo Nehrinin yayında yükselen
bazilikanın dış cephesi parlak kubbeleri ve minareleriyle bir Osmanlı camiini
andırıyor.
İçeride, küçük kubbeler ve freskler
yerel efsane Goya tarafından resmedilmiş. O kadar güzel yapılmışlar ki,
büyüleniyorsunuz. Hayretler içinde
gezdim kilisenin içini.
marketing europe & anatolia / 49
Gezi
Ama asıl gösteri, Damián Forment’in heykellerini dikmeyi ihmal etmemiş.
devasa altarın arkasındaki sumermeri Bir şehri daha geride bırakmış oldum
perdesi.
böylece :)
Kutsal Bakire Meryem’in, kiliseye adını veren antik sütunun üstünde Havari
Aziz Yakup’a göründüğü söyleniyor ve
tapınmaya gelenler sergilenen minik,
pirinç kenarlı bölümü öpmek için kuyruğa giriyor.
Meryem ana nın burada görüldüğü rivayet ediliyor.
İçeride fotoğraf çekmek yasak ama ben
flaş patlatmadan bir kaç tane çektim.
Böyle güzelliklerin fotoğraflanmaması
çok sinir bozucu bence :)
Pilar kilisesini de gezip bitirdikten sonra
Bask Bölgesinin diğer güzelliklerini görmek için yola koyulmaya karar verdik.
Çıkarken bir kez daha büyülü güzelliğini izledim dışardan. İnsanların mimari
eserlerine sahip çıkmaları ne kadar güzel :)
Yazının başında da dediğim gibi, Goya’
nın şehri.İspanyol saltanatının saray
ressamı olarak çalışan Goya’nın eserlerine tüm İspanya’ da rastlanıyor.
Zaragoza’ da bu ressamı unutmayıp
50 / marketing europe & anatolia
Yorum ve önerileriniz için mail adresim
[email protected]
Sinema
Ali Erdem Ekşioğlu
Paul Walker...
( reklam
arası
sinema)
Paul Walker geçtiğimiz günlerde ironik bir şekilde bir araba
kazasında hayatını kaybetti. Kişisel olarak oyunculuğunu ve
çalışmalarını çok sevdiğim Paul Walker dünyaca Fast & Furious
(Hızlı ve Öfkeli) serisiyle tanınırdı.
Ne kadar serinin ekibini, heyecan fışkıran sahnelerini ve
samimiyetini cok sevsem de seri artık sahip olduğu "hype"'ı kötüye
kullanmaya başlamıştı. Her geçen film daha zorlama ve olay
döngüsü olarak gittikçe daha sıkıcı olmaya başladı. Görsel efektler
ve hikaye kalitesi her geçen filmde ters orantılı hareket ediyor ve bu
da seriye olan ilgiyi hayatta tutuyordu.
Bunun dışında bazen işleri daha ilginçleştirmek ve kaybetmek üzere
oldukları hayranları seriye geri bağlamak için konuk oyuncular
çağırıyorlardı. Herşeye rağmen seri hayatta kaldı. Asıl üzücü olan
ise en başarılı yıllarında başrol oyuncusunun ölümüyle sekteye
uğradı. Ama bir hayattan bahsederken bir serinin ne olursa olsun
lafı bile edilmez.
Nelson Mandela...
Ne kadar sinemayla ilgisi olmasa da Nelson Mandela'nın ölümü
bütün dünyayı hüzüne boğdu. Ben de yazımda değinmeden
geçemedim. Çok değerli bir devlet adamı ve düşünür olan Mandela
madde olarak bu dünyadan gitmiş olsa da düşünceleri, sözleri
sonsuza kadar ilham vermeye, yol göstermeye ve bize onu
hatırlatmaya devam edecek...
52 / marketing europe & anatolia
a
d
n
ı
ş
a
y
20
Kültür - Sanat
Sherlock Holmes...
İnsan beyninde çözülemeyecek kadar zor, tahmin edilemeyecek kadar karmaşık duygular ve arzular vardır. O
arzuların karanlık olanlarına gelince; işte onlar oldukça soğuktur ve kişiyi adeta buzdan bir kütleye çevirir. Gözleri kör
eden bu ürkütücü ruh halleri, insanın aklının ucundan bile
geçiremeyeceği şeyleri yapmasını sağlar.
Benim işim, karanlıkta kalmış bu insanların yol açtığı kötülükleri sona erdirmek. Suçluları ayrı ayrı çözümleyip, her
kılığa bürünebilme yeteneğimle doğru izlerin peşinden gittiğime inanıyorum. Uyguladığım yöntemler ise, en az izini
sürdüğüm suçlular kadar farklı. Ve şunu bilmenizi isterim
ki, kesinlikle hepsi işe yarıyor Sherlock Holmes.
Dünyaca ünlü dedektif Sherlock Holmes, kendine özgü
karakteri ve yaşadığı birbirinden farklı maceraları martı
yayıınlarında 5 kitaplık set halinde çıktı. Toplam 56 çarpıcı hikâyeden oluşan eserin bu ilk kitabı, Akıl Oyunlarının
Gölgesinde sizi insan zekâsını zorlayan tuhaf suçlar ve cinayetler dünyasında gezdirirken, gerçeğe giden bir yolda
yalnız olmadığınızı da hissettiriyor
Pembe Çantalı Kız...
Berrak Dalkılıç Çekin, annesi
ve babası yirmi yılı aşkın zaman önce Hidrotam’ı kurduklarında, henüz bir atölye olan
firmanın koridorlarında koşturan genç bir kızdı. Yıllar sonra
eğitim hayatını tamamlayıp iş
dünyasına adım attığında ise
onun için yol çoktan çizilmişti;
kariyeri aile şirketi Hidrotam’da
şekillenecekti. Onun mücadelesi de işte bu noktada başladı; aile şirketinin geleneksel usullerle yönetimi “Pembe
Çantalı Kız”ın yenilikçi fikirleriyle çelişiyordu. On yıllık
bir sürecin sonunda Berrak Dalkılıç Çekin, Caretta Yayıncılıktan Tortuga markasıyla raflarda yerini alan “Aile
Şirketlerinde Kurumsallaşma Pembe Çantalı Kızın Hikayesi” kitabında aile şirketinde ikinci kuşak yönetici olmanın zorluklarını kaleme aldı. Kitap, aynı zamanda aile
şirketleri ve KOBİ’ler için bulunmaz bir rehber niteliğinde… “Paylaşılmayan bilgi kaybolur gider” inancıyla deneyimlerini kaleme alan Berrak Dalkılıç Çekin, kitabında
aile şirketlerinde kuşak farklılıklarına dikkat çekiyor
54 / marketing europe & anatolia
Sanatı Koruma Projesi...
Bank of America Merrill Lynch’in, tarihsel ve kültürel öneme sahip, yok olma tehlikesi altında olan sanat eserlerini
koruma altına aldığı projesinin 2014 başvuruları başladı.
Bank of America Merrill Lynch’in, küresel Sanatı Koruma Projesi kapsamında 2014 yılı için başvuruları açıldı.
Son başvuru tarihi 17 Ocak 2014 olan programa, her
sanat dalından koruma gerektiren eserlere ev sahipliği
yapan, kâr amacı gütmeyen sanat ve kültür kurumları,
http://museums.bankofamerica.com/arts/Conservation/
Apply adresinden başvurabilecek.
Türkiye’den de koruma altına alınan eserler bulunuyor. İstanbul Rezan Has Müzesi’nde sergilenen ve MÖ
9-7’inci yüzyıllar arasına tarihlenen Urartu Mücevherleri koleksiyonunun korunmasının yanı sıra, yine İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi bünyesinde yer
alan 8’inci yüzyıl Emevi dönemi bir Kur’an’ın restorasyonu da, Türkiye’de şimdiye dek bu program kapsamında gerçekleşen çalışmalar arasında yer alıyor. Bu proje
kapsamındaki eserlerin tam listesi, ayrıntılı bilgi ve görseller için lütfen http://museums.bankofamerica.com/
arts/Conservation adresini ziyaret edin.
Kültür - Sanat
Barış Manço ile 7’den 77’ye...
“Barış Manço ile 7’den 77’ye” programının yayına girişinin
25. Yılı nedeniyle Milli Saraylar Müzesi Dolmabahçe Sanat
Galerisi’nde Erkmen Sağlam’ın Objektifinden Barış Manço
ile 7’den 77’ye Fotoğrafları” sergisi açılıyor.“ Her fotoğraf,
Erkmen Sağlam’ın kaleminden kısa hikayeleri ile birlikte
yer alacak. Tamamen ücretsiz olan sergi 1-3 Aralık 2013
tarihleri arasında Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde, 7-13
Aralık 2013 tarihlerinde de Akmerkez Sanat Galerisi’nde
Barış Manço’nun sevenlerinin ziyaretine açık olacak.
“Barış Manço ile 7’den 77’ye” bütün Türkiye’nin programıydı. “25. Yılda Barış Manço ile 7’den 77’ye Sergisi” de
Türkiye’nin sergisi olacak ve bu fotoğraf sergisi ile Barış
Manço hayranlarıyla birkez daha buluşacaktır. Ekvator’dan
kutuplara yaklaşık 140 farklı bölgeyi dolaşarak 800 bin kilometreden fazla yol kateden, ülkemizin bütün illerini karış karış gezerek ekranlara taşıyan Barış Manço anısına
düzenlenen bu sergi ile unutulmaz sanatçı bir kez daha
sevgi ve özlemle anılacaktır. Büyük bir özveri ile sergiyi
hazırlayan ekip, bu özel sergiyi Türkiye’nin dört bir tarafında düzenlemeyi planlıyor.
Darüşşafaka yılbaşı özel ürünleri...
Darüşşafaka Cemiyeti, 2014 yılı için, “eğitimde fırsat
eşitliği”ne destek olma fırsatı sunan özel hediye seçenekleri hazırladı.
Bu yılbaşında kişisel kullanıma, sevdiklerine veya kurum
çalışanlarına yönelik özel bir hediye düşünenleri, 150 yıllık
misyonuna kaynak yaratmak amacıyla tasarladığı Darüşşafaka yılbaşı ürünlerini tercih etmeye davet ediyor.
Tamamen kişiye özel veya kurum logosu taşıyacak şekilde tasarlanabilen Darüşşafaka yılbaşı özel ürünleri, “Masa
Takvimi”, “Kartpostal”, “Bardak Altlığı” ve “Yeni Yıl Tebrik
Sertifikası”ndan oluşuyor.
Darüşşafaka 2014 Masa Takvimi, Darüşşafaka’da okuyan
ve Türkiye’nin 65 ilinden gelen öğrencilerin “memleket”
çizimlerinden ve serbest çizimlerinden oluşuyor. Kartpostallar ve bardak altlıkları ise Darüşşafakalı öğrencilerin yılbaşına özel rengârenk çizimleriyle süslü.
Darüşşafaka’nın yılbaşına özel hazırladığı bağış sertifikalarını tercih edenler, çalışanlarına, iş ortaklarına veya sevdiklerine bağış yapmanın huzurunu armağan edebilir.
Darüşşafaka’nın önde gelen kurumsal destekçileri arasın-
da yer alan Kahve Dünyası’nda ise, Darüşşafaka yararına
9’lu ve 12’li paketler halinde, Darüşşafakalı öğrenciler tarafından tasarlanmış kutularda çikolatalar satışa sunulacak.
marketing europe & anatolia / 55

Benzer belgeler

Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir

Seviyorsan iş sonsuz tatil gibidir Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz

Detaylı

mea_022-024

mea_022-024 kapsamda, Kriz Yönetimi, Gündem Yönetimi, Medya İlişkileri, Reklam ve Tasarım, Kurumsal Yayıncılık, Dijital İletişim ve Etkinlik Yönetimi gibi disiplinlerle uzmanlığını

Detaylı

kelebeğin fırtınası retorik

kelebeğin fırtınası retorik reklamcı ve art direktör Stephan Bundi, sanatçı, fotoğrafçı, tasarımcı ve film yapımcısı Arik Levy ,dünyaca ünlü tasarımcı ve mimar Diego Gronda , Minority Report filminde Tom Cruise’un ofisini tas...

Detaylı

2014 Kampanyaları

2014 Kampanyaları Haber ve Fotoğraflar Agency Europe & Anatolia Katkıda Bulunanlar Nurgül Eryıldır Günay Ali Erdem Ekşioğlu Seval Duban Ekim Sölemez Danışman Abdullah Ekşioğlu İlan Rezervasyon Ayşe Yılmaz Yayın Türü...

Detaylı