Prof. Dr. Recep Akdur: KİBİR HASTALIĞI

Transkript

Prof. Dr. Recep Akdur: KİBİR HASTALIĞI
Prof. Dr. Recep Akdur: KİBİR HASTALIĞI
Haberler - Recep Akdur
18 Kasım 2013
Sonradan kazanılan/yakalanılan bir kişilik bozukluğu olan Kibir Hastalığı’nın, tıp dilindeki adı
Hubris Sendromu’dur. İlk kez psikiyatrist DavitOven ve JonathanDavidson tarafından
tanımlamıştır. Bu yazarların, Hurbis Sendromu adlı makalesinin (Hubrissyndrome: An
acquiredpersonalitydisorder? A study of US Presidentsand UK Prime Ministersoverthelast 100
years)ünlü tıp dergisi Brain’in Ocak 2009 tarihli sayısında yayımlanmasından sonra Hastalık tıp
camiasında yaygın olarak bilinir ve tartışılır hale gelmiştir.
Tanrısal ego olarak da bilinen Kibir Hastalığı, daha çok iktidar sahibi siyasetçilerde, özellikle de
uzun süre ve denetimsiz iktidar olanlarda görülür. DavitOven ve JonathanDavidson’a göre bu
hastalık diktatörlerin güç zehri ile zehirlenmesiyle ortaya çıkıyor. Bu Hastalığa yakalanan
liderlerden üçü; George W. Bush, TonyBlair ve Margaret Teacher.
Kibir Hastalığı’nın temel belirtileri; kendinde olağanüstü ve farklı özelliklerin olduğuna
inanmak, kendini beğenmek, bütün iyilikleri kendinden bilmek ve böbürlenmek. Bu hastalığa
yakalananlar, otururken, kalkarken, el-ayak hareketlerinde ve mimiklerinde bir farklılık
yaratarak, üstün bir karakter/kişi olduğunu göstermeye çalışır. Buna karşılık başkalarını çok
sıradan görürler. Özellikle de kendisine rakip gördüğü kişilerin büyüklüğüne, faziletine ve bu
özelliklerle övülmesine asla tahammül edemez, çok öfkelenirler. Onları küçük görür ve
gösterme gayreti içinde olurlar. Bu bazen onları düşman görme derecesine kadar varır.
Etrafındaki herkesi horlar ve hafife alır. Yardımcılarını kırar, geçirir ve canından bezdirir.
DavitOven ve JonathanDavidson, Kibir Hastalığı’na yakalanmış kişilerde görülen bulgu ve
belirtileri aşağıda sıralanan 14 başlık altında toplamışlardır. Tanı konması için; kişinin bu
bulgulardan üç ve daha fazlasına sahip olması gerekiyor. Başka bir anlatımla bu bulgulardan üç
ve daha fazlasına sahip olan kişi Kibir Hastalığı’na yakalanmış demektir.
· Aşırı öz güvene sahip olmak.
· Kendi düşüncelerinin tek seçenek ve tek doğru olduğunu düşünmek.
· Pervasız, tez canlı, vesveseli, huzursuz, dürtüsel eylemler sergilemek.
· Görüntüsü ve ifadeleri ile orantısız bir endişe içinde olmak.
· İşlerin bir gün ters gidebileceği düşüncesinden yoksun olmak.
· Öncelikle kişisel güç ve imajını geliştirme amaçlı hareket etmek.
· Kendisini ulus veya kuruluşu ile bir tutmak.
· Konuşmalarında kraliyet ailesine özgü bir “biz” ifadesi kullanmak.
· Ülkesini ve dünyayı, güç kullanma yolu ile yüceleceği bir alan olarak görmek.
· Faaliyetleri ile ilgili konuşurken, bir mesih gibi yücelme eğilimi taşımak.
· Kendisine tabi olmayan/öteki grubu açıkça hor görmek, düşman saymak.
· İnsanlara ve bir mahkemeye karşı değil de yalnızca tanrı, tarih vb bir üst iradeye karşı sorumlu
olduğunu düşünmek. Bu üst irade karşısında da haklı olduğuna inanmak.
· Gerçeklik ile bağı zayıflamış veya kopmuş olmak. Bundan ötürü de geçekle uyumsuz politikalar
izlemek.
· Uygulamalarını, ekonomi ve toplumsal sonuçlara dayamak ve somut ölçeklerle değerlendirmek
yerine ahlak, inanç gibi genel ve soyut düşüncelere dayandırmak ve onlarla değerlendirmek.
Yineleyen seçim zaferleri liderin Kibir Hastalığı’na/ Hurbissendromuna yakalanma olasılığını
arttıran en önemli risk. Ekonomik krizin varlığı hem Hastalığa yakalanma riskini arttırıyor hem
de Hastalığı daha da derinleştiriyor. Savaşla ise Hastalığın iki yönlü bir ilişkisi var. Bir yandan
savaşın varlığı Kibir Hastalığı’na yakalanan lider sayısını arttırıyor. Öte yandan da Kibir
Hastalığı’na yakalanmış liderlerin varlığı da savaş olasılığını artırıyor. Adeta kısır bir döngü.
İLK KURŞUN