Önemli başlangıç Genişleyen vizyonlar, çeşitlenen menüler Daha

Transkript

Önemli başlangıç Genişleyen vizyonlar, çeşitlenen menüler Daha
Sayı: 49
Ocak 2010
Önemli başlangıç
Genişleyen vizyonlar,
çeşitlenen menüler
Daha güçlü
ittifaklar
Sivas ve Erzincan
köyleri yenilendi
Kadınlarla
ilgili ilerleme şart
Önemli başlangıç
Kimi taraflarları hayal kırıklığına uğratsa da Kopenhag’da
gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı,
ülkelerin salımları azaltmayı taahhüt ederek küresel sıcaklık
ar tışını engellemek ve gelişmekte olan ülkelerde iklim
değişikliğiyle mücadele çabalarını hızlandırmak için kaynakları
ar tırmak konusunda anlaşmalarıyla sona erdi.
Ankara, Ocak 2010
BM tarihinde ilk defa bu kadar fazla devlet ve hükümet başkanın
buluştuğu toplantıya 119 dünya lideri katıldı. “İklim değişikliği
günümüzün en kalıcı liderlik sorunu” diyen BM Genel Sekreteri Ban Kimoon, dünya liderlerinin bu konunun üstüne gitmeye devam etmelerini
istedi.
Toplantıda dünya liderleri iklim değişikliği konusunda siyasi bir beyan
niteliği taşıyan ve 2005’ten beri UNFCCC oturumlarında yapılan
müzakereleri kapsayan Kopenhag Mutabakatı’na vardılar. Mutabakat,
UNFCCC ve Kyoto Protokolü çerçevesinde düzenlenen müzakerelere siyasi
bir yön vererek rehberlik yaparken etkili olabilecek bir takım operasyonel
hususlar da barındırıyor.
Kopenhag Mutabakatı’na göre gelişmiş ülkelerin toplam ya da ayrıştırılmış
sayısallaştırılmış salım hedeflerini 2020 yılı için belirlemeleri ve bunu 31
Ocak 2010 tarihine kadar ilgili mutabakata eklenmek üzere bildirmeleri
gerekiyor. Hedeflerde şeffalığı sağlamak amacıyla gelişmekte olan
ülkelerin bazıları da, sera gazları salımlarını kısıtlamaya dönük çabalarını
her iki yılda bir raporlamaya ve ayrıca gönüllü vaatlerini 31 Ocak 2010’a
kadar belirlemeye söz verdiler.
Genel Sekreter Ban Ki-moon iklim değişikliği anlaşmasını olumlu
karşılayarak “Kopenhag Mutabakatı herkesin beklentilerini karşılayamamış
olabilir, ama Taraflar Konferansı’nda alınan kararlar bir başlangıç, önemli
bir başlangıç” dedi. Ban Ki-moon, Eylül ayında New York’ta gerçekleşen
Liderler Zirvesi’nde belirlediği her dört kritere dair sonuçların elde
edildiğine dikkat çekti.
Ban Ki-moon’göre, “Tüm ülkeler küresel sıcaklık artışını 2 santigrat
derecenin altında tutmak için ortak bir hedefe yönelik çalışmaya; pek çok
hükümet salımları azaltmak veya kısıtlamak amacıyla önemli taahhütlerde
bulunmaya; ülkelerin ormanları korumak için önemli ilerleme kaydederek,
en fazla savunmasız olanların iklim değişikliğiyle mücadele etmesine
yönelik kapsamlı destek vermeyi kabul ettiler”.
Genel Sekreter, bu taahhütlerin yoksul ülkelerde kısa dönemli uyum ve
azatlım önlemlerinin 30 milyon dolarlık taahhütlerle destekleneceğini
söylerken, ileri hedeflere ulaşılması için 2020 yılına kadar 100 milyon
doların ayrılması için de söz verildiğini dile getirdi.
Mutabakat, aynı zamanda ulusal iklim değişikliği hedeflerini uluslararası
bir anlaşmada toplamak için bir mekanizma görevi görüyor. Mutabakata
bir ek aracılığıyla, gelişmiş ülkeler sera gazı azaltım hedefleri ve finansal
tekliflerini listelemeyi seçebilirlerken, gelişmekte olan ülkeler de gözden
geçirilebilecek ve izlenebilecek olan azaltım ve uyum projelerini kayda
geçirebilirler.
Ban Ki-moon bir yandan da Kopenhag Mutabakat’ını yasal yaptırımları
olan bir anlaşmaya dönüştürmek için ilerlemeye ihtiyaç olduğunu kabul
ederken, bunu gerçekleştirmek için dünya liderleriyle beraber çalışacağını
açıkladı.
Yoksul ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlaması ve bu
etkileri azaltabilmesi için destek sağlamayı amaçlayan Kopenhag Yeşil
İklim Fonu, ihtiyacı olanlara yardım sağlamak ve yeşil enerji projelerini
başlatmak için en kısa zamanda devreye girecek.
Hala yapılması gereken işler var
Ülkeler tarafından sunulan halihazırdaki azaltma taahhütleri, bilimsel
hedeflere ulaşamıyor. Nobel Barış Ödülü sahibi Hükümetler Arası İklim
Değişikliği Paneli’nin (IPCC), bulguları sanayileşmiş ülkelerin 2020’ye kadar
1990 yılındaki salım düzeylerini yüzde 25- 40 arasında azaltmaları
gerektiğini ve küresel ısınmanın kötü etkilerini önlemek için küresel
salımların 2050’ye kadar yarıya inmesi gerektiğini gösteriyor.
Genel Sekreter “Hala ciddi sonuçlarla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, burada
Kopenhag’da bir mutabakata varıldığından memnuniyet duysam da,
bunun yalnızca başlangıç olduğunun farkındayım. İklim değişikliğini
kökten çözmek için daha fazlasına ihtiyaç var, fakat doğru yolda bir adım
atıldı” dedi.
Fiili müzakerelere, kilit ülke veya ülke gruplarından 28 devlet başkanı
katıldı. Oy birliği ile varılan mutabakat, ülkelerin anlaşmayla
ilişkilendirilmeleri için de bir süreç yaratıyor.
BM Genel Sekreter Yardımcısı Robert Orr, bazı delegeler tarafından
mutabakatta bir çok hata olduğu düşünülse de, çoğu ülkenin mutabakatın
iklim değişikliği müzakerelerini geliştireceğine inandığını dile getirdi.
BM Çevre Programı (UNEP) direktörü Achim Steiner, anlaşmanın
bazılarının beklediği gibi çığır açan bir atılım olmasa da, zaman zaman
olası olarak görülse bile anlaşmanın bir geri adım olmadığını söyledi ve
ekledi “Gelişmiş ülkelerin gayelerini sınayan test bir anlamda hemen
gelecektir. Mutabakatta taahhüt edilen fonlar hızlı ve bahsedildiği
seviyede sağlanmaya başlanırsa, yeni bir uluslararası iklim politikası
doğmuş olabilir.”
Steiner yeni mutabakatın büyük, küçük, yoksul ve zengin ülkelerin
arasında çelişen ulusal ve ekonomik çıkarlar açısından bir uzlaşmayı temsil
ettiğini vurguladı. “190 ülkenin daha işbirlikçi bir iklim politikasına aynı
kapıdan girmesini sağlamak zor oldu ama nihayetinde bunun mümkün ve
uygulanabilir olduğu görüldü. 19 Aralık 2009’un tehlikeli iklim
değişikliğiyle savaşmak ve ormanlar gibi ekonomik önem taşıyan
ekosistemlerin daha sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi için tarihi bir
gün olup olmadığını ancak zaman gösterecektir” dedi.
Teknolojiyi geliştirmek ve transferini sağlamak için harekete geçilmesinde
hükümetler uyum ve azaltmayı destekleyecek yeni bir teknoloji
mekanizması kurmayı amaçlıyorlar.
UNFCCC Genel Sekreteri Yvo de Boer “Artık çalışmaya koyulmak ve
harekete geçmek için elimizde somut bir program var, fakat bunun bir
niyet mektubu niteliği taşıdığını ve yasal anlamda yapılması gerekenler
konusunda kesin bir etkisi olmadığını açıkça belirtmeliyiz. Şimdiki sorun
Kopenhag’da siyasal olarak vardığımız mutabakatı gerçek, ölçülebilir ve
doğrulanabilir bir hale getirmek” dedi.
Bir sonraki yıllık BM İklim Değişikliği Konferansı, 31 Mayıs – 11 Haziran
arasında Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenecek iki haftalık müzakere
sürecini takiben 2010’un sonuna doğru Meksika’nın başkentinde
gerçekleşecek.
Kopenhag’da Türkiye
Taraflar Konferansı süresinde Türk hükümeti de Türkiye’nin Ulusal İklim
Değişikliği Stratejisi taslağını tanıtmak için 14 Aralık 2009’da bir yan
etkinlik düzenledi.
Yan etkinlikte, UNDP Türkiye ofisi proje temsilcilerinin “Türk Hükümeti ve
UNDP’nin İklim Değişikliği için Ortak Çabaları” başlıklı sunumunun yanı
sıra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Otomotiv Sanayicileri Derneği, Türkiye
Sanayiciler ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), İngiltere-Türkiye Çevre
Derneği ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin ortak
sunumlarına da yer verildi. Etkinlikte ulusal karbon proje geliştiricilerinden
bir temsilci de Türkiye’nin karbon menkul proje geliştirme potansiyeli ve
kapasitesi konusunda görüşlerini bildirdi.
Türk Hükümeti ve UNDP’nin iklim değişikliğinin etkilerini azaltma ve uyum
konusundaki ortak çabaları ulusal çevreci sivil toplum kuruluşları
temsilcileri, İklim için Gençlik Girişimi, iş dünyasından temsilciler,
uluslararası örgütler ve kuruluşlardan oluşan bir seyirciyle paylaşıldı.
Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi taslağı kapsamında, enerji,
ulaşım, sanayi, atık, toprak kullanımı, tarım ve ormancılık alanlarında
azaltım, teknoloji geliştirme ve transfer etme, finans, eğitim, kapasite
geliştirme ve kurumsal altyapı alanlarında da uyum tartışılan kısa, orta ve
uzun vadeli hedefler arasında yer aldı.
Ortak üstdüzey segment toplantısı sırasında,Türkiye’ye dair ulusal
açıklama yapmak üzere konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
Türkiye’nin doğu Akdeniz’de yeralması nedeniyle, iklim değişikliğinin
olumsuzluklarından etkilenmesinin daha olası olduğunu açıklarken
“Türkiye ulusal azaltım ve uyum hedeflerini gerçekleştirmek için teknolojik
ve finansal desteğe ihtiyaç duyan ülkelere bir örnektir. Buna ek olarak,
iklim değişikliğiyle mücadele için önemli önlemler aldık. Gerekli yasal
düzenlemelerle birlikte yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini teşvik
ettik. Amacımız Türkiye’nin hidro, rüzgar, güneş ve jeotermal
enerjilerinden tam anlamıyla faydalanabilmesi” dedi.
[BAGLANTILAR]
Genişleyen vizyonlar, çeşitlenen
menüler
13-20 Aralık tarihlerinde kültür turizmini ar tırmak ve turizm
sektörünün kapasitesini geliştirmek için “Kars’ta Kültür Turizmi
için İttifaklar ” BM Or tak Programı kapsamında İspanya’ya bir
çalışma gezisi gerçekleştirildi.
Ankara, Ocak 2010
İspanya’ya düzenlenen bir çalışma gezisi sonrası, Türkiye’nin en
doğusunda yer alan Kars ilinde küçük bir lokanta işletmecisi olan Nuran
Özyılmaz geleneksel menüsüne paella eklemeyi düşünmekle kalmadı,
mandıracılık yapan İlhan Koçulu da İspanya’nın küçük bir şehrinin belediye
başkanı ile mandıracılık ve ekolojik tarım hakkında fikir alışverişi yapmak
için şimdiden irtibata geçti bile.
Madrid’de başlayan gezide daha sonra ünlü Granada, popüler kayak
merkezi Sierra Nevada, güzel liman şehri Malaga ve tarihi Segovia şehirleri
gezildi. Bu şehirler son bir kaç yılda doğa ve kültür turizmi alanlarında
sergiledikleri etkileyici gelişmelerden dolayı tercih edildiler. Katılımcılar
arasında Kars Vali Yardımcısı, Sarıkamış ilçesi kaymakamı ve belediye
başkanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan uzmanlar, BM Ortak Programı
ekibinin üyeleri ve Karslı girişimciler yer aldı.
Kars’ta Nuran Teyze olarak tanınan Nuran Özyılmaz, lokantasında Kars kazı
gibi yerel mutfağın lezzetlerine yer veriyor. Nuran Teyze ilk yurtdışı
gezisinde korumacılık ve muhafaza etme gibi ilkelerin Madrid şehrinde
turizm sektörü ve ekonomiye olan etkilerini birebir gözlemleme şansı
buldu. Edindiği izlenimlerden, bu ilkeleri Kars’da nasıl hayata
geçirebileceğine dair fikirler edinirken geçmiş ve şimdiki zamanın
birleşiminin İspanya’da turizmin başarısının anahtarı olduğu sonucuna
vardı.
1990 yılında İspanya’yı ilk kez gören mandıracı ve ekolojik tarım meraklısı
İlhan Koçulu dikkatle planlanan ve uygulanan bir turizm stratejisinin bir
bölgenin potansiyelini geliştirmekte son derece önemli olduğunu belirtti.
Koçulu aynı zamanda İspanya’yı Kars’ın yerel yetkilileriyle ziyaret etmenin
özel ve kamu sektörleri arasında daha güçlü ve içten bir iletişim ve
etkileşim sağlayan bir platform yarattığını kaydetti. Koçulu “BM Ortak
Programı’nın hedefleri ve stratejisi artık benim için çok daha açık ve somut
bir hale geldi. Ayrıca kendime ve Kars’a olan inancımı da tekrar kazandım”
dedi.
İspanya’ya düzenlenen çalışma gezisi, 35 senelik aile lokantasını işleten
Göksel Kaygısız’ın da vizyonunu genişletti. Kaygısız, İspanya’nın en fazla
mirasını koruma ve muhafaza etme yaklaşımlarından etkilendiğini söyledi.
Granada’daki dünyaca ünlü El Hamra Sarayı'nı gezerken sarayın
duvarlarının elle temizlendiğini görünce oldukça şaşırdığını dile getiren
Kaygısız, bu durumun aklına Kars’ta ihmal edilen tarihi taş binaları
getirdiğini belirtti. Kaygısız şimdi Kars’ta lokanta ve otel sahipleri
tarafından sektöre özel bir dernek olan KARSOD adına hazırlayacağı
raporu Kars’ın belediye başkanı ile paylaşmayı planlıyor.
Çalışma gezisinin gündeminde yerel idareler ve turizm sektörünün
temsilcileriyle toplantıların yanında uzmanlarla eğitim seansları da yer aldı.
Katılımcılar, İspanya’nın çeşitli şehir ve kasabalarında uygulanan İspanyol
turizm stratejilerini gözlemleme fırsatını yakalarken bir yandan da
İspanyol turizm sektörü uzmanları ve yerel yönetim yetkililleriyle
tecrübelerini paylaştılar. BM Ortak Progamı’nın İspanya’ya bir çalışma
gezisi düzenlemesinin amaçlarından biri de Kars’ın kamu sektörü
temsilcilerinin ve Kars Turizm Yönetim Kuruluşu’nun potansiyel
üyelerinden oluşan yerel paydaşlarının bilgi ve tecrübelerini arttırmaktı.
Çalışma gezisi süresince İspanyol yetkililer ve turizm sektörü temsilcileri
İspanya’da başarılı olmuş Turizm Yönetim Kuruluşları hakkında kapsamlı
bilgiler sunarken ulusal stratejiler ve yerel önceliklerin bu bağlamda nasıl
değerlendirilebileceği konusunda da tecrübelerini paylaştılar.
İspanya’ya düzenlenen çalışma gezisinin hemen ardından Ortak Program
ekibi 23 Aralık’ta Kars’a giderek yerel medyaya 2009’da gerçekleştirilen
Ortak Program’ın aktivitelerinin bir özetini sundu. 2010 yılında yapılacak
aktiviteler de bu toplantıda tanıtılırken çalışma gezisi katılımcıları
tecrübelerini ilk ağızdan anlattılar.
“Kars’ta Kültür Turizmi için İttifaklar” BM Ortak programı Kars’ta turizm
sektörünü geliştirmeyi ve yeni istihdam olanakları yaratmayı hedefliyor.
Ekim’in ilk haftasında Kars’ta turizm ve hizmet sektörlerinde kapasite
geliştirme ve eğitim programı geniş bir kitleye ulaşarak ekonomik ve
kültürel gelişme olasılıkları oluşturdu. Taşbaşı, Çanaksu, Boğatepe,
Doğruyol ve Hamamlı köylerinden gelen kadın ve erkekler Ortak Program
tarafından bölgede ev pansiyonculuğu hakkında düzenlenen eğitim
seminerlerine katılmak için bir araya geldiler.
İspanya’ya düzenlenen çalışma gezisinin hemen ardından Ortak Program
ekibi 23 Aralık’ta Kars’a giderek yerel medyaya 2009’da gerçekleştirilen
Ortak Program’ın aktivitelerinin bir özetini sundu. 2010 yılında yapılacak
aktiviteler de bu toplantıda tanıtılırken çalışma gezisi katılımcıları
tecrübelerini ilk ağızdan anlattılar.
Ortak program Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesinde kültürel sektörü
hareketlendirmeyi amaçlarken Kars halkının gelirlerinin artmasına ve yerel
düzeyde yoksulluğun azalmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. “Kars’ta
Kültür Turizmi için İttifaklar” ortak programı çoğulculuğu kabul ederek ve
toplumsal uyumluluğu destekleyerek Kars halkı ile ülkenin geri kalanı
arasındaki gelir eşitsizliğini azaltıp Kars’ta kültür turizmi sektörünü
geliştirecek.
Daha güçlü ittifaklar
Daha güçlü ittifaklar ve koalisyonlar kurulmasının öneminin altını çizen GüneyGüney İşbirliği Uluslararası Günü, bu sene “Kapsamlı Or taklıklarla Yenilikçi
Çözümler ” temasıyla 19 Aralık’ta kutlandı.
Ankara, Ocak 2010
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon bu günde verdiği mesajda güney ülkelerini işbirliklerini derinleştirmeye çağırırken,
kuzey ülkelerinin de bu çabalara destek vermelerini istedi.
Ban Ki-moon güney ülkelerinin giderek artan kurumsal, teknik ve finansal kapasitelerine dikkat çekerek “Güneygüney finansal akımları küresel ekonomik krizin etkilerini önlemekte kritik bir rol oynadı” dedi. Gelişmelere rağmen,
gelişmekte olan ülkeler hala küresel krizin getirdiği açlık, işsizlik, AIDS ve diğer olumsuz etkilerle boğuşuyor. Bu
durum da Güney-Güney ve üçgensel işbirliğinin gerçek potansiyelinin açığa çıkarılması için daha fazla bağlılığa
ihtiyaç olduğunu gözler önüne seriyor.
Güney-Güney İşbirliğinde lider ülke konumunda olan Türkiye, yoksulluğun azaltılmasında küresel kalkınma
gündemini şekillendirmede ve Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasında giderek daha önemli bir oyuncu haline
geliyor.
Türkiye son yıllarda kalkınma yardımlarında gelişmiş ülke standartlarını yakalamakla kalmadı aynı zamanda yükselen
donör ülkeler arasında da sıklıkla anılmaya başlandı. UNDP, Dışişleri Bakanlığı’nın desteğiyle yürüttüğü Güney-Güney
İşbirliği projesinde Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA)’nın kapasitesini arttırarak, Türkiye’nin
uluslararası kalkınma işbirliğinde oynadığı rolü güçlendirmeyi hedefliyor. UNDP TİKA’ya yardımların daha etkin
kılınmasında 2005 yılında kabul edilen Paris Bildirgesi İlkeleri doğrultusunda Türkiye’nin Resmi Kalkınma
Yardımları'nın (RKY) etkinliğini arttırma programlarının hazırlanması ve yürütülmesi konularında destek sağlıyor.
2006’da 601 milyon dolarken 2008’de 780 milyon dolara çıkan ve uluslararası kalkınma yardımlarında daha etkili
olmakta kararlı olan Türkiye’nin resmi kalkınma yardımı katkıları, Brüt Milli Geliri’nin yaklaşık %0.1’ini oluşturuyor.
2008 yılında net kalkınma yardım miktarı 1.5 milyon dolarının üstünde seyrederken 2007 yılına göre miktarda %30’luk
bir artış gerçekleşti. Yaklaşık 780 milyon dolarlık 2008 yılı resmi kalkınma yardımlarının tümü hibelerden meydana
gelirken, bu miktarın 735.74 milyon doları ikili yardımlardan, 44.62 milyon doları da uluslararası örgütlerin sağladığı
çok taraflı yardımlardan oluştu.
Ülkenin resmi kalkınma yardımları Binyıl Kalkınma Hedefleri’ni geçekleştirmeye odaklıyken, En az Gelişmiş Ülkeler de
yardım sağlanacak öncelikli alanlardan biri. Şu anda odaklanılan coğrafi bölgeler arasında Kafkaslar, Orta Asya,
Balkanlar ve Ortadoğu yer alsa da, TİKA özellikle Afrika olmak üzere diğer bölgelere verilen desteği arttırmak istiyor.
Türkiye eğitim, sağlık, ekonomik ve toplumsal altyapı, ticaret, sanayi ve iletişim alanlarında projeleri hayata geçirerek
Afganistan, Bosna Hersek, Kosova ve Sudan gibi ülkelerde insani krizlere giderek daha fazla cevap vermeye başladı.
Örneğin TİKA’nın yürüttüğü Doğu ve Batı Afrika Ülkeleri için Tarımsal İşbirliği ve Eğitim Programı Türk uzmanların
gittikleri ülkelerdeki yerel halka pratik eğitim vermelerini kapsıyor. Proje 2010 yılında devam edecek.
Güney-Güney İşbirliği projesinin başlamasından bu yana UNDP ve TİKA tarafından platformlar oluşturarak
tecrübelerin ve en iyi uygulamaların paylaşılmasını sağlamak için iki uluslararası konferans düzenlendi. 2008 yılında
gerçekleşen “Kadın ve Demokratik Yönetişim” Uluslararası Konferansı’nda dünyanın her yerinden gelen hükümet ve
sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve uzmanlar, kadınları güçlendirerek siyasete katılımlarını
arttırılmasının yollarını tartıştılar. Yakın zamanda yapılan “Uluslararası e-Yönetişim: Deneyim Paylaşma e-Devlet’ten eYönetişim’e Kamu Yönetiminde e-Dönüşüm” konferansı ise e-Yönetişim hakkında pratik deneyimlerin ve proje
uygulamalarının paylaşılmasıyla işbirliği olanaklarının belirlenmesi için ortak bir platform oluşturdu. Aralık ayında
Antalya’da gerçekleşen konferansa Türkiye’den 300’ü aşkın üst düzey yetkili katılırken yedisi güçlü e-Yönetişim
portföylerine sahip UNDP ülke ofisi olmak üzere 40’dan fazla ülkeden de temsiciler katıldı.
Güney-Güney İşbirliği projesi kapsamında önem taşıyan diğer önemli bir girişim ise TİKA’nın kalkınma projeleri
yürüttüğü ülkelere teknik yardım sağlamak amacıyla farklı bakanlıklarda görev yapan uzmanlardan oluşan bir uzman
bilgi bankasının kurulması. Birçok alanda uzmanlaşmış yetkililer bir veritabanına kaydolarak uluslararası iletişim
ağlarından faydalanbiliyor. Bu ağlar da uzmanların birbirleriyle deneyim ve bilgi paylaşmalarını sağlayarak kapasite
gelilşimine yardımcı oluyor.
Güney-Güney İşirliği projesinin uygulanmasıyla yükselen donor ülkeler arasında yer alan Türkiye, deneyimlerini ve “en
iyi uygulamalarını” gelişmekte olan ülkelerle paylaşarak, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasına katkıda bulunacak.
1975 yılında Buenos Aires Eylem Planı’nın (BAPA) bir parçası olarak başlatılan Güney-Güney İşbirliği (o zamanki adıyla
Gelişmekte Olan Ülkelerde Teknik İşbirliği) ticareti geliştirip ekonomik büyüme konusunda için yeni yollar açtı. Aynı
zamanda gelişmekte olan ülkelerde iletişim kurulmasına ve daha geniş kapsamlı ve etkili işbirliğinin teşvik edilmesine
önayak oldu. Güney-Güney İşbirliği oldukça başarılı olsa da Genel Sekreter Ban Ki-Moon, bu işbirliğinin Kuzey-Güney
işbirliğinin yerine geçemeyeceği konusunda uyarırken, daha fazla Kuzey-Güney ortaklıklarına ihtiyaç duyulduğuna da
dikkat çekti.
Sivas ve Erzincan köyleri
yenilendi
Sivas ve Erzincan köylerinde gerçekleştirilen altyapı ve
bilinçlendirme hizmetleri sayesinde yerel halkın yaşam
standardı yükseldi.
Ankara, Ocak 2010
Yoksulluğun azlatılması amacıyla seçilen 14 köyde 2007 yılında başlatılan
altyapı sistemlerinin inşaası tamamlanırken, bilinçlendirme faaliyetleri
2009 yılının sonunda 1589 kişiye ulaştı. Köy halkı tarafından öncellikli
sorun olarak değerlendirilen atık sorunu, gelişmiş kanalizasyon sistemlerin
inşası ile son buldu. Yaklaşık yedi milyon dolara mal olan 81 bin metre
uzuğunluğudaki kanalizasyon hattından bugün ortalama 10 bin kişi
yararlanıyor. Yerel halk da, düzenlenen toplantılar, dağıtılan el kitapları ve
basın yayınları ve yeni bir web sitesi sayesinde köylerine yapılan yardım
konusunda artık daha bilinçli.
İnşaa edilen kanalizasyon sistemleri ile köylerdeki sağlık ve hijyen
şartlarında önemli ölçüde iyileşmeler gözlemlendi. Sistemlerin inşaasının
öncesinde birçok tehlikeli akıntıdan etkilenen çocukların ishal, sarılık ve
sıtma gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski, sistemin inşaasından sonra
gözle görülür şekilde azaldı. Bunların yanında, köylerde yerleşim, yavaş
yavaş kanalizasyon sistemlerinin bulunduğu alana doğru kaymaya başladı.
Projeden sonra da uzun yıllar boyunca sistemlerin kullanılabilmesi için
köylülerin sistemi korumaları ve sistemlerin gerekli bakımlarını yapmaları
için eğitimler verildi.
Yapılan faaliyetler ulusal bazda ihale yoluyla kazanan firmaya yaptırıldı ve
Sivas Erzincan Kalkınma Projesi inşaat mühendisi tarafından sürekli
yerinde kontrol edildi. Kullanıcıların hizmetine sunulduktan sonraki iki
yılda da sistemler için gerekli bakım ve onarımlar proje tarafından
yaptırıldı.
Yerel halk bilgilendirildi
Yerel halk, Sivas Erzincan Kalkınma Projesi (SEKP) dahilinde
yararlanabileceği destekler hakkında ve kamu sektörü destek tedbirleri
kapsamında sağlanan yardımlar konusunda çeşitli yollardan bilgilendirildi.
50 köyde köy toplantıları yapılarak 1222 kişiye proje kapsamında sağlanan
destekler ile ilgili bilgi verildi. 2008 yılına kadar olan bütün SEKP
faaliyetlerinin toplanıp derlendiği bir el kitabı yerel basın, yerel yönetimler,
muhtarlıklar ve ilgili kurumlara dağıtıldı. Proje ofislerine gelen
ziyaretçilere, proje hakkında detaylı bilgiler verilerek hem SEKP
kapsamında hem de başka kurum ve kuruluşlar tarafından yapılabilecek
yatırımlara dair SEKP Proje Yönetim Birimi tarafından danışmanlık hizmeti
sağlandı. Tüm bu faaliyetlere katılımı arttırmak için SEKP tarafından yerel
televizyon ve radyo kanallarının yanı sıra gazetelerde de duyuruldu.
Yerel yönetimler, proje için satın alma teklifi verecek olan firmalar ve
faydalanıcılar için kurulan www.sekp.org Internet sitesinden proje
hakkında genel bilgilere, ihale duyurularına, genel duyurulara ve haberlere
ulaşabilmek mümkün. Sitedeki ziyaretçi defteri linki ile kullanıcıların görüş
ve önerileri alınırken, yaratılan forum proje çalışanları için sanal ortamda
bilgi alış verişi yapma olanağı sağlıyor. Faaliyet ve değerlendirme raporu
formlarıyla proje çalışanlarının yaptıkları faaliyetler bir veri tabanında
depolanıyor.
2009’un sonunda SEKP kapsamında planlanan bilinçlendirme ve aracılık
faaliyetlerinden hedeflenenden daha daha fazla kişiye ulaştı. SEKP proje
illerindeki kırsal kesimde en çok tanınan projelerden birisi haline geldi.
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından yürütülen Sivas Erzincan Kalkınma
Projesi, Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi hedeflerine ulaşılmasına katkı
sağlayan en önemli yurtdışı kredili projelerden bir tanesi olarak ön plana
çıkıyor. Projenin finansmanı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Uluslararası
Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) ve Uluslararası OPEC Kalkınma Fonu (OFID)
tarafından karşılanmakta.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın teknik destek sağladığı proje,
kırsal istihdam fırsatlarının genişletilmesi ve grup/ bireysel girişimlerin
teşvik edilmesi yoluyla Sivas ve Erzincan illerinin kırsal kesimlerinde
yaşayan halkın tarımsal ve hayvansal üretimlerini ve gelir düzeylerini
arttırmayı hedefliyor. Bu hedeflere ulaşılmasıyla yaşam standartlarında
iyileşme sonucu kırsal göçün önlenmesi ve doğal kaynakların
korunmasıyla kırsal fakirliğin sürdürülebilir şekilde ortadan kaldırılması
amaçlanıyor.
Ocak 2005’te yürürlüğe giren ve 7 yıl devam edecek olan Sivas Erzincan
Kalkınma Projesi 30 Eylül 2012’de tamamlanacak.
Kadınlarla ilgili ilerleme şart
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CEDAW )
kabulünün 30. yıldönümü 18 Aralık’ta kutlandı.
Ankara, Ocak 2010
Kadınlara eşit hakların sağlanması Birleşmiş Milletler’in temel ilkelerinden biri olmasına rağmen Türkiye’nin önünde
kadınlara eşitlik tanınması konusunda katetmesi gereken uzun bir yol var. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Sözleşmesi’ne uygun olarak Birleşmiş Milletler 18 Aralık’ta yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde
Türkiye’nin önünde hala engeller olduğuna dikkat çekerken, sözleşmenin kabulünün üzerinden 30 yılı aşkın bir süre
geçmesine rağmen kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesinin hükümetler ve sivil toplumlar için bir öncelik
olmaya devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye sözleşmeyi 20 Aralık 1985’te ve İhtiyari Protokolü de 2002’de onaylayarak kadınlara bireysel şikayetlerini
sunma hakkı tanıdı. O zamandan bu yana önemli gelişmeler kaydedildi. Bu gelişmelerden biri, T.C. Medeni Kanunu ve
Anayasası’nın yeniden gözden geçirilerek kadın-erkek ayrımcılığı gözetmeme ilkesinin eklenmesi ve kadınların aile
hayatında eşitliğin sağlanması oldu. Evlilikte tecavüzün ve iş yerlerinde tacizin suç sayılmasının yanı sıra 2002 yılında
Türk Ceza Kanunu’na insan ticaretiyle ilgili maddelerin eklenmesi diğer önemli gelişmeler arasında yer aldı. Gelinen
bu noktaya karşın, sözleşmenin hala tamamen uygulanamadığı belirli alanlar mevcut. Bu alanlar arasında kadınlara
karşı şiddet, kadınların iş gücüne, siyasi ve kamusal hayata katılımı ve aile içi şiddete karşı mekanizmaların
geliştirilmesi sıralanıyor. Ayrıca Kadın Sığınma Evleri’nin yeterli sayıda olmayışı ve kadınların iş gücüne katılım
oranlarının son 20 yılda giderek azalması da endişe kaynağı oluşturuyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan ve tüm BM örgütlerinin temsilcilerinden oluşan grubun eş başkanı Maruzio
Busatti “Cinsiyet eşitliğine erişmek ve kadınları güçlendirmek kendi içinde bir hedef olmakla beraber daha sağlıklı,
daha iyi eğitimli, daha huzurlu ve refah içinde yaşayan toplumlar kurmak için de şart. Kadınlar tamamen
güçlendirildiğinde ve topluma katıldığında toplumun tümü bundan yararlanır. Cinsiyet eşitliği aynı zamanda
Birleşmiş Milletler ajanslarının en iyi şekilde işlemesini sağlayan sinerjiyi yaratıyor” dedi. Birleşmiş Milletler özellikle
Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi Ortak Programı ve Cinsiyet Teması Grubu
(UNGTG) gibi geniş bir yelpazeden oluşan bir çok projeyle Türkiye hükümetine cinsiyet eşitliği konusunda destek
sağlıyor.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği tarafından
kadın ve erkek arası eşitliğin gerçekleştirilmesi için bir temel oluşturulması amacıyla 18 Aralık 1979 tarihinde kabul
edildi. Sözleşme kadınların siyasi ve kamusal hayatta, oy kullanabilme ve seçilebilme hakkı dahil, eğitim, sağlık ve
istihdam alanlarında da eşit haklara ve eşit fırsatlara sahip olabilmesinin sağlanmasını öngörüyor. Sözleşme tarafları
kadınların tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerinden faydalanmalarını sağlamak için yönetmelik ve geçici özel
önlemler de dahil olmak üzere tüm gerekli önlemleri almayı kabul ediyorlar. Sözleşmeyi imzalayan veya kabul eden
186 ülkeyle CEDAW günümüzde en fazla kabul gören insan hakları araçlarından biri. Sözleşme tarafları yasal olarak
sözleşmenin şartlarını yerine getirmekle yükümlü olmanın yanı sıra en az dört senede bir sözleşme yükümlülüklerini
yerine getirmek için aldıkları önlemler üzerine ulusal raporlar yayınlamayı taahhüt ediyorlar.
UNDP’nin Ekim ayında yayımladığı 2009 İnsani Gelişme Raporu’nun Cinsiyeti Güçlendirme Ölçüsü Türkiye’de kadınlar
ve erkekler arasında siyasete katılım ve gelirlerdeki eşitsizlik gibi bir dizi olumsuzluğu gözler önüne seriyor. 2007 yılı
verilerine dayanan bu ölçüte göre, Türkiye’de kadınlar meclisin sadece yüzde dokuzunu oluştururken bakanlık
pozisyonlarının yalnızca yüzde dördüne sahipler.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küme
Destek Programı
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın kurumsal kapasitesini
geliştirmek için rekabetçilik ve yenilikçilik alanlarında
tasarlanan ve uygulamaya konulan küme destek programının
proje faaliyetleri 2010 yılında başlayacak.
Ankara, Ocak 2010
Proje'nin En İyi Küme Destek Programlarının Uygulanması Konusunda
Uluslarası İncelemeler başlıklı ilk faaliyetinin önümüzdeki aylarda
gerçekleşmesi bekleniyor. Uluslararası kıyaslama çalışmaları, eğitim
programları, saha çalışmaları ve çalışma gezilerinin yanında izleme ve
değerlendirme araçları da geliştirilerek küme destek programının sosyoekonomik etkisinin değerlendirilmesi sonucunda, diğer hususların yanı
sıra rekabetçiliğe, yenilikçilik kapasitesine, kadın girişimcilerin ve kadın
işgücünün güçlendirilmesine, çevrenin korunmasına, sürdürülebilir
kalkınmaya olan etkilerinin gözlenmesi amaçlanıyor.
Kümeler birbirleri ile işbirliği ve rekabet içerisinde olan bağımsız firmalar
ve ilişkili kuruluşlar tarafından oluşturulan coğrafi olarak bir veya birkaç
bölgede yoğunlaşmış, belirli bir alanda uzmanlaşmış, ortak teknolojiler ve
vasıflar ile birbirine bağlı grupları ifade ediyor.
Şu anda, hem Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda hem de 2009 Yılı
Programı’nda kümelerin ulusal ekonominin rekabetçiliğini arttırma
konusundaki önemine atıfta bulunuluyor. 2009 Yılı Programı’nın 110
numaralı tedbiri ulusal kümelenme destek politikası ve mekanizmasının
AB tarafından finanse edilmiş olan “Türkiye için Ulusal Kümelenme
Politikasının Oluşturulması Projesi”nin çıktılarından da faydalanmak
suretiyle geliştirileceğini ifade ederken bu konuda sorumlu kuruluş Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı olarak belirlendi. “
UNDP, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na üç temel alanda destek sağlıyor:
rekabetçi ve şeffaf bir küme seçim süreci de dâhil olmak üzere, bir küme
destek programının tasarlanması için, başvuru elkitapları, değerlendirme
rehberleri, ve ikincil (veya üçüncül) mevzuatın son taslakları gibi gerekli
dokümantasyonun hazırlanması; STB personeline yönelik, kadın-erkek
eşitliğin de teşvik edildiği eğitim programlarının geliştirilmesi ve eğitim
verilmesi sonucunda STB’nin kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi ve son
olarak izleme ve değerlendirme araçlarının değerlendirilerek, küme destek
programının etkinliği ve uzun vadedeki sosyo-ekonomik etkisini
ölçülmesi.
UNDP ortaklığında yürütülen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Küme Destek
Programı, 2010 yılının Aralık ayında sona erecek.
Gelişmek için Göç Sanal Fuarı
18 Aralık 2009’da kutlanan Uluslararası Göçmenler Günü’nde
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon “Göç gerek
göçmenler, gerekse göç alan ve veren toplumlar için olumlu ve
güçlendirici bir deneyim olabilir ” dedi.
Ankara, Ocak 2010
Göç ve gelişme arasında olumlu bağlantılar kuran Gelişme için Göç Sanal
Fuarı’nın birincisi 2-3 Kasım 2009 tarihlerinde düzenlendi. Geleneksel
fuarların aksine bu fuar dünyanın her yerinden insanların katıldığı sanal bir
ortamda gerçekleşti. Sanal ziyaretçilere internet üzerinden sergilenen
projeleri gezmenin yanı sıra uluslararası örgütlerden ve sivil toplum
kuruluşlarından yetkili kişilere soru sorma olanağı tanıyan fuar, Birleşmiş
Milletler ve Avrupa Komisyonu’nun stratejik ortaklıklığından doğan Ortak
Göç ve Kalkınma Girişimi (JMDI) tarafından organize edildi.
Sanal fuarda, 60 farklı ülkede 50’den fazla sivil toplum kuruluşunun
öncülüğünde gerçekleştirilen ve göçün gelişmeye olan yapıcı etkilerini
konu alan girişimler sergileniyor. Sergi ayrıca kullancılara kendi göç ve
gelişme projelerini de sanal ortamda paylaşma fırsatı sunuyor. Böylelikle
göç ve gelişme arasındaki olumlu etkileşimin örneklerinden oluşan
küresel göç ve gelişme projelerinin paylaşıldığı bir platform yaratıldı.
Fuarda sunumların, konferans notlarının ve raporların ulaşılabileceği bir de
kaynak bölümü var. Etkileşim bir yandan da girişime ait televizyon kanalı
olan M4D TV, günlük bir blog ve küçük testlerlerle arttırılmaya çalışılıyor.
Katılımcılar, M4D TV kanalı ile uluslararası örgütlerden ve sivil toplum
kuruluşlarından yetkili kişilerin videolarını izleyebildikleri gibi onlara
doğrudan soru yöneltebiliyor. Günlük blog da kullanıcılar için göç ve
gelişme üzerine yorumlarını yazabildikleri veya tartışma ortamı
oluşturabildikleri bir araç görevi görüyor.
Ortak Göç ve Kalkınma Girişimi (JMDI), Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği
(UNHCR), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Uluslarası Çalışma
Örgütü (ILO) ve Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 15 milyon Euro’luk bir
bütçeyle göç ve gelişim arasında bağlantılar kurulmasına katkıda
bulunmak isteyen sivil toplum kuruluşlarına ve yerel yetkililere destek
olmayı amaçlıyor. Girişim bu desteği göç ve gelişme konusunda çalışan
oyuncuları biraraya getirmek için ağlar kurarak, bu alanda yerel ve
uluslarası düzeyde işe yarayan iyi örnekleri tanımlayarak ve göç ve gelişme
konusunda politika oluşumlarını destekleyerek sağlıyor. Bu çerçeve
içerisinde, Gelişme için Göç Sanal Fuarı girişimin amaçlarının hayata
geçirilmesi için bir mekan oluşturuyor.
Göçün insani gelişme sağlayan potansiyeli aynı zamanda UNDP’nin 2009
Küresel İnsani Gelişme Raporu’nun belkemiğini oluşturuyor. Engelleri
aşmak: Göç ve insani gelişme göçün göçmen ailelerden göç alan ve veren
topluluklara kadar herkese fayda sağlayabieceğini savunuyor. Rapor bu
faydalara erişilebilmesi için Var olan giriş kanallarının daha fazla çalışana
açılması, göçmenlerin temel insan haklarının güvence altına alınması,
göçün işlem maliyetlerinin düşürülmesi, hem göç alan toplumlara hem de
göçmenlere yarar sağlayacak işbirliğine dayalı çözümlerin bulunması, iç
göçün kolaylaştırılması ve göç veren ülkelerde göçün kalkınma
stratejilerine bir bileşen olarak eklenmesinden oluşan bir temel reform
paketini ortaya koyuyor.
Ronaldo ve Zidane'ın yoksulluğa
karşı yeni takımı
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iyi niyet elçileri
olan futbol yıldızları Ronaldo ve Zinédine Zidane, diğer
tanınmış futbolcular ile birlikte SLBenfica’ya karşı 25 Ocak 2010
tarihinde Lizbon’da bir dostluk maçı yapacak.
Ankara, Ocak 2010
Küresel yoksulluğa karşı çıkmak için birlikte çalışmanın önemini
hatırlatmak için oynanan maçların yedincisinde, Ronaldo ve Zidane ilk
defa aynı tarafta mücadele edecek.
Brezilya Corinthians takımında oynayan Ronaldo “Yoksulluğa karşı
mücadelede kimse seyirci değil. Yalnızca birlikte çalışarak, aynı takımda,
Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşabiliriz” dedi.
2015’e kadar ulaşılması gereken sekiz uluslararası kalkınma hedefinden
oluşan Binyıl Kalkınma Hedefleri (MDG), Birleşmiş Milletler üyesi olan 192
ülke ve 23’ten fazla uluslararası organizasyon tarafından kabul edildi. Bu
hedefler aşırı yoksulluğun azaltılması, çocuk ölüm oranların düşürülmesi
ve HIV/AIDS gibi salgınlarla mücadele edilmesini kapsıyor.
2006 yılında futbolu bırakmasına rağmen her yıl oynanan Yoksulluğa Karşı
Maç’ta mücadele eden Zinedine Zidane, Ronaldo’nun söylediklerini
destekleyerek “Sekiz golü kararlılık, irade ve ekip çalışmasıyla atmalıyız”
dedi.
Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasına beş kala yapılacak bu seneki
maçın özel bir önem taşıdığını belirten UNDP Başkanı Helen Clark “Son
derece önemli olan Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak insanların
hayatını önemli ölçüde iyileştirmek demek” dedi. Clark, “Hedeflere
ulaşmanın, güçlü ortaklıklar, yeterli kaynaklar; sağlam siyasi liderlik ve
gelişme ile büyümenin her anlamda sürdürülebilirliğini sağlayan uzun
vadeli bir strateji" gerektireceğini belirtti.
SLBenfica Futbol Kulübü ve Benfica Vakfı’nın başkanı Luis Filipe Vieira
“Kulüp böyle bir etkinlik için UNDP ile çalışmaktan memnuniyet duyuyor;
futbol, insanları iyi bir neden için bir araya getirmenin harika bir
yolu.”dedi. Maçtan elde edilen gelirin yarısı Angola ve Mozambik gibi
Afrika’nın Portekiz’ce konuşulan ülkelerinde sosyal gelişim projelerini
destekleyen SLBenfica Vakfı’na gidecek. Geriye kalan ise UNDP tarafından
kalkınma projelerine katkı sağlamak için kullanılacak.
Önceki altı maçta elde edilen gelirler, kadın işletmecilere destek
sağlamaktan, sokak çocukları ve dezavantajlı kişiler için spor merkezlerinin
inşasına kadar yoksullukla mücadele girişimlerini desteklemek için
kullanıldı. Gelirler Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki projelere destek
sağladı.
Maç 25 Ocak 2010’da Estàdio da Luz, Lizbon’da oynanacak. 10€ olan bilet
fiyatları SLBenfica maç biletlerinin satıldığı yerlerden veya 21 Aralık
2009’dan itibaren kulübün internet sitesinden temin edilebilecek.
UNDP Türkiye'de iş fırsatları
Yerel Kıdemli Uzman
Uluslararası Kıdemli Uzman
Ulusal Yasal Danışman
İklim Değişikliğine Uyum Politikaları Konusunda Uluslararası Yasal
Uzman
Kısa Dönemli Uzmanlar
Tüm ilanlar

Benzer belgeler

BASIN AÇIKLAMASI Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

BASIN AÇIKLAMASI Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı portföylerine sahip UNDP ülke ofisi olmak üzere 40’dan fazla ülkeden de temsiciler katıldı. Güney-Güney İşbirliği projesi kapsamında önem taşıyan diğer önemli bir girişim ise TİKA’nın kalkınma proj...

Detaylı

sosyal fayda zirvesi 2015 programını indirmek için tıklayın

sosyal fayda zirvesi 2015 programını indirmek için tıklayın arttırılmasının yollarını tartıştılar. Yakın zamanda yapılan “Uluslararası e-Yönetişim: Deneyim Paylaşma e-Devlet’ten eYönetişim’e Kamu Yönetiminde e-Dönüşüm” konferansı ise e-Yönetişim hakkında pr...

Detaylı

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş de

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Kemal Derviş de Güney-Güney İşbirliği projesinin başlamasından bu yana UNDP ve TİKA tarafından platformlar oluşturarak tecrübelerin ve en iyi uygulamaların paylaşılmasını sağlamak için iki uluslararası konferans d...

Detaylı

`hayata artı katmaya` devam ediyor Genç eğitmenler yaşıtlarına

`hayata artı katmaya` devam ediyor Genç eğitmenler yaşıtlarına Antalya’da gerçekleşen konferansa Türkiye’den 300’ü aşkın üst düzey yetkili katılırken yedisi güçlü e-Yönetişim portföylerine sahip UNDP ülke ofisi olmak üzere 40’dan fazla ülkeden de temsiciler ka...

Detaylı