TÜRK‹YE`DE HALKB‹L‹M‹ - THBMER

Transkript

TÜRK‹YE`DE HALKB‹L‹M‹ - THBMER
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹ TÜRK HALKB‹L‹M‹
ARAfiTIRMA VE UYGULAMA MERKEZ‹ (THBMER)
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹ TÜRK HALKB‹L‹M‹
ARAfiTIRMA VE UYGULAMA MERKEZ‹ (THBMER) YAYINLARI: 1
© Bu kitab›n bütün haklar› Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araflt›rma ve
Uygulama Merkezi’ne aittir. Kaynak gösterilerek al›nt› yap›labilir.
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹
MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SEMPOZYUMU B‹LD‹R‹LER‹
Ankara 2003
ISBN- 975-507-105-9
Sempozyum Düzenleme Kurulu
Prof. Dr. M. Öcal O⁄UZ, Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Halit ÇAL, Gazi Üniversitesi
Fatih KONUKÇU, Kültür ve Turizm Bakanl›¤›
Yay›na Haz›rlayanlar
M. Öcal O¤uz
Tuba Salt›k Özkan
Gazi Üniversitesi THBMER Yay›n›
Yay›n Dan›flmanlar›
Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL, Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. Nebi ÖZDEM‹R, Hacettepe Üniversitesi
Bask›
Baflak Matbaac›l›k • 384 27 61
ÖNSÖZ
Halkbiliminin inceleme alan›na giren konularla ilgili kimi objelerin camekan ard›nda
teflhirine yönelik olarak kurulan ilk etnografya müzelerinden, halk hayat›n›n bütün görünüm ve ürünleriyle aç›k ve kapal› alanlarda canland›r›lmas›n› hedefleyen aç›k hava müzelerine, belli bir tarihsel ve/veya kültürel yap›y› ba¤lam›yla birlikte müzelefltirmeyi hedefleyen eko-müzelere uzanan süreçlerde Türkiye’deki uzak görüfllü birkaç uzman›n çabas›, bu alanda karfl›lafl›lan engelleri aflmaya yetmedi¤i için, biz de ne yaz›k ki bugün,
“müzelerin sorunlar›na” de¤il, “müzecili¤in sorunlar›na” e¤ilen bir sempozyum düzenlemek zorunda kald›k. Bu kitapta, Türkiye’de ulusal veya yerel düzeyde niçin aç›k hava
müzeleri benzeri yap›laflmalar›n gerçeklefltirilemedi¤i, gerçeklefltirilmesi durumunda bunun bilimsel ölçütlerinin neler olmas› gerekti¤i üzerine 12-13 Aral›k 2003 tarihlerinde
Gazi Üniversitesi’nde yap›lan “Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu”nun bildirileri yer almaktad›r.
Türkiye’de halkbilimi müzecili¤i alan›nda düzenlenen bu ikinci sempozyum, gerek
kat›l›mc› say›s› gerekse yay›mlanan bildirilerin hacmi bak›m›ndan “en kapsaml›” halkbilimi müzecilik sempozyumu olma özelli¤ine sahiptir. Gazi Üniversitesi olarak bir ilki gerçeklefltirmifl olmaktan mutluyuz. Bu sempozyumda sunulan bildirilerde ortaya konulan
görüfllerin kurulacak halkbilimi müzeleri için önemli birer yol gösterici olaca¤›na inan›yoruz.
UNESCO’da Hükümetler Aras› Uzmanlar Kurulunun, Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleflme Tasla¤›’n› alk›fllar aras›nda kabul etti¤i 14 Haziran 2003 tarihinde dünyada halkbilimi çal›flmalar› yeni ve heyecan verici bir evreye girdi. Tasla¤›n yasalaflma süreçleri tamamland›¤›nda önümüze e¤itim kurumlar›nda ders olarak okutulmas›, devlet
içinde ve üniversitelerde kurumlaflmas›, müze ve arflivlerin kurulmas› öngörülen bir halkbilimi çal›flma alan› ç›kmaktad›r. Bu süreçlere haz›rl›kl› ve donan›ml› girmek bak›m›ndan
bu sempozyumun iyi bir bafllang›ç oluflturdu¤una inan›yoruz.
Sempozyum düflüncemizin eylem plan›na konulmas›ndan bu kitab›n yay›mlanmas›na kadar geçen süreçlerde bir çok kifli ve kurumdan destek gördük. Bunlar› okurla paylaflmak istiyoruz: Bu projenin hamisi, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R›za Ayhan’d›r.
Onun bütün katk›lar›n› ve sa¤lad›¤› imkanlar› özetlemek için, üniversite bünyesinde kurmay› tasarlad›¤›m›z Uygulamal› Türk Halkbilimi Müzesi ile ilgili düflüncelerimizi anlat›rken “projelerinizi ve hayallerinizi sonuna kadar destekliyorum” sözünü aktarmak san›r›m
yeterli olacakt›r. Sempozyumun ve sempozyumla efl zamanl› olarak düzenledi¤imiz
“Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru Sergisi”nin maddi kaynaklar›, Kültür Bakanl›¤› Halk
Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü ile Gazi Üniversitesi Bilimsel Araflt›rma Projeleri Fonu’ndan sa¤land›. Bu ba¤lamda, Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. Metin Aktafl ve HAGEM Genel Müdürü Seyhan Livanelio¤lu’nu anmak gerekir. Üniversitenin e¤itim etkinlikleri çerçevesinde sempozyumun organizasyonunu Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr.
Ülker Akkutay üstlendi.
Kastamonu Valisi Enis Yeter, “Kastamonu Evleri” konulu bir foto¤raf sergisi, Mesleki E¤itim Fakültesi Ö¤retim Üyeleri Prof. Tevhide Özba¤› önderli¤inde haz›rlad›klar› “El
‹fli ve Bilimsel Yay›n Örnekleri” reyonlar›yla sempozyum s›ras›nda aç›lan Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru Sergisi’ni zenginlefltirmifllerdir. TV8 Yap›mc›s› Süha Uyar 12 Aral›k
2002 tarihinde “Erkan Tan’la Baflkentten” program›nda sempozyumumuzu de¤erlendirmifltir. Mesleki E¤itim Fakültesi Moda Tasar›m› Bölümü ö¤rencileri, Ö¤retim Üyeleri Dr.
3
Fatma Koç, Dr. Remziye Sezgin ve Beyhan Pamuk yönetiminde “Anadolu Rüzgar›” ad›yla geleneksel k›yafetlerden oluflan bir defile gerçeklefltirmifllerdir.
Fen Edebiyat Fakültesi Gazi Türk Halkbilimi Toplulu¤u, sempozyum ve sergi s›ras›nda canla baflla çal›flt›. Sempozyum sekreterli¤ini ve sergi görevlili¤ini onlar üstlendiler. Sempozyumun her türlü belge ve bilgi ak›fl›n› onlar sa¤lad›, serginin aç›lmas› ve toplanmas› ifllerini onlar gerçeklefltirdi. Fen Edebiyat Fakültesi personeli emek ve araçlar›yla katk› sa¤lad›.
Rektörlü¤ün Bas›n, Bilgi ‹fllem ve Bilimsel Araflt›rma Projeleri mensuplar›n›n sempozyumun gerçekleflme süreçlerindeki katk›lar›n› unutamay›z.
Sempozyum ve kitab›n bilimsel haz›rl›k ve sunufl süreçlerine gelince, Sempozyum
Düzenleme Komitesi, Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Ö¤retim Üyelerinden Prof.
Dr. M. Öcal O¤uz, Prof. Dr. Halit Çal ve Kültür Bakanl›¤› Temsilcisi Fatih Konukçu’dan
olufltu. Sempozyuma kabul edilen bildirilerin biri hariç hepsi sunuldu ve sunulan bildirilerin metinleri Gazi Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Güzel ve Hacettepe Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Nebi Özdemir’in dan›flmanl›¤›nda yay›ma haz›r
hale getirildi.
Sempozyumda birinci oturum Ege Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Fikret Türkmen, ikinci oturum Gazi Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. fierif Aktafl, üçüncü oturum
Hacettepe Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Dursun Y›ld›r›m, dördüncü oturum Selçuk
Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Saim Sakao¤lu, beflinci oturum Ankara Üniversitesi
Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Bekir Onur, alt›nc› oturum Gazi Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof.
Dr. Abdurrahman Güzel, yedinci oturum Gazi Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Ahmet
Bican Ercilasun, sekizinci oturum Gazi Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Hakk› Acun,
dokuzuncu oturum Ankara Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Arl›’n›n baflkanl›¤›nda gerçekleflti. Kapan›fl Oturumu, Sempozyumun de¤erlendirmesini yapan Prof. Dr.
Ahmet Bican Ercilasun taraf›ndan yönetildi.
Sempozyumda bildiri sunan bilim adam› ve araflt›r›c›lar, davetimizi kabul ederek yo¤un k›fl flartlar›na ra¤men uzak yak›n illerden geldiler ve bilgilerini bizimle paylaflt›lar. Bu
kitap onlar›n düflünce ve bilgi birikimlerinin ürünüdür.
Bildiri metinleri yaklafl›k alt› ayl›k bir çaba sonunda Araflt›rma Görevlisi Tuba Salt›k
Özkan’›n çabalar›yla derlendi, topland› ve dan›flmanlar›n de¤erlendirmesine haz›r hale
getirildi. Foto¤raflar›n seçimi ve yerlefltirilmesi, biyografilerin temini veya yeniden yaz›m› ve düzeltme iflleri de Tuba Salt›k Özkan taraf›ndan gerçeklefltirildi. Dolay›s›yla bildirilerin kitaba dönüflmesinde onun eme¤i ve katk›s› az olmad›.
Bu kitab›n ortaya ç›kmas› süreçlerinde emek ve katk›lar›ndan söz etti¤imiz yukar›daki kifli ve kurumlara teflekkür borcumuzdur. Adlar›n› unuttu¤umuz veya sayamad›¤›m›z kiflilerin de hoflgörüsüne s›¤›n›yoruz.
12-13 Aral›k 2002 tarihinde Gazi Üniversitesi’nde gerçeklefltirdi¤imiz “Türkiye’de
Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu”nun bildiri metinlerinden oluflan bu kitap, Gazi Üniversitesi bünyesinde kurulan Türk Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi’nin ilk yay›n›d›r. Merkezin konuyla ilgili ikinci yay›n›n›n, 2-8 Ekin 2004’te Güney Kore’nin baflkenti Seul’de gerçeklefltirilecek olan uluslar aras› “Somut Olmayan Kültürel Miras›n Müzelenmesi Sempozyumu”nun ilham›yla bu sempozyumun ulusal›n›n gerçeklefltirilmesi sonucu ortaya ç›kacak bildiriler olmas›n› hayâl ediyoruz.
M. Öcal O¤uz
4
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹Ç‹NDEK‹LER
ÖNSÖZ / 3
‹Ç‹NDEK‹LER / 5
1. AÇIfi KONUfiMASI
• HAGEM Genel Müdürü Seyhan Livanelio¤lu / 7
• Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R›za Ayhan / 9
e)
2. AÇILIfi B‹LD‹R‹S‹
• M. Öcal O¤uz: “Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu” / 11
3. B‹LD‹R‹LER
a) I. Oturum (Baflkan: Fikret Türkmen)
• Alparslan Santur: “Aç›k Hava Müzeleri (Tan›m›, Türkiye’deki Durumu
ve Yurtd›fl›ndan Bir Örnek)” / 15
• Nail Tan: “Kültür Bakanl›¤›n›n Folklor Aç›k Hava Müzesi Kurma Teflebbüsü
ve Hazin Sonucu” / 22
• Zümrüt Nahya: “Türkiye Aç›k Hava Halk Kültürü Müzesi ve Bir Deneyim” / 26
b) II. Oturum (Baflkan: fierif Aktafl)
• Süha Uyar: “Müzecilik Ba¤lam›nda Kültür, Turizm ve Medya ‹liflkisi” / 30
• Enis Yeter: “Kastamonu Valili¤i Taraf›ndan Kültürel De¤erlerin Korunmas› ve
Halk Kültürü Müzecili¤ine Yönelik Çal›flmalar” / 33
• Mansur Yavafl: “Beypazar›’nda Geçmifle Yolculuk” / 39
• Sami Çay: “Polatl› Belediyesi Tar›m Müzesi” / 42
c) III. Oturum (Baflkan: Dursun Y›ld›r›m)
• Ali Yak›c›: “Otantik Bir Uygulamal› Halkbilimi Müzesi: ‹skilip” / 45
• Saim Sakao¤lu: “Masal ve Halkbilimi Müzecili¤i” / 48
• Abdurrahman Güzel: “Avusturya Müzelerinde Görülen Türk Kültürüne Ait
Belli Bafll› Motiflerden Örnekler” / 51
ç) IV. Oturum (Baflkan: Saim Sakao¤lu)
• Mustafa Arl›: “Halkbilimi Müzecili¤i ve El Sanatlar›” / 67
• Örcün Bar›flta: “Halkbilimi Müzecili¤i ve El sanatlar›” / 71
• Taciser Onuk-Feriha Akp›narl›-Serpil Ortaç: “Halkbilimi Müzesinde
Bulunmas› Gereken Elsanatlar› Ürünleri ve Özellikleri” / 78
• Ekrem Sezik: “Halkbilimi Müzecili¤i ve Türk Halk ‹laçlar›” / 85
• Kaflif Sa¤lamöz: “Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›nda El Sanatlar› Çal›flmalar›
ve Müzelenmesi” / 90
• Ruhi Ersoy: “Folklorda Üçüncü Boyut Meselesi ve Avustralya Koalalar›
Örne¤i” / 98
d) V. Oturum (Baflkan: Bekir Onur)
• Emre Madran: “Halkbilimi Müzecili¤i Kapsam›nda Geleneksel Yap›lar›n
Yeri” / 107
5
f)
g)
h)
• Ayflen Savafl: “Müzecilik ve Halkbilimi Müzecili¤i Sergi Mekân› Tasar›m› ve
Ba¤lam Üzerine Notlar” / 114
• Mevlüt Özhan: “Geleneksel Türk Tiyatrosu Müzecili¤inin Önemi” / 123
• Nebi Özdemir: “Müze Çocuk ‹liflkisi ve Çocuk Kültürü Merkezi ile ‹lgili
Baz› De¤erlendirmeler” / 126
• Necati Demir: “Su De¤irmenlerinin Müzelenmesi” / 148
VI.Oturum (Baflkan: Abdurrahman Güzel)
• Halit Çal: “Eski Eserlerle ‹lgili Yasalarda Etnografik Eser Anlay›fl›” / 164
• P›nar Aydemir: “Türkiye’de Etnografya Müzeleri” / 168
• Cesim Çelebi: “Halk Kültürü Arflivlerinde Yeniden Yap›lanma” / 171
• Yener Altuntafl: “Kültürün Korunmas› ve Turizm Sektörü ‹çin Müzecili¤in
Önemi” / 177
VII. Oturum (Baflkan: Ahmet Bircan Ercilasun)
• Haflim Karpuz: “Dünyada ve Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i Üzerine Genel
Bir De¤erlendirme” / 180
• Pakize Aytaç: “Türkiye’de Özel Halk Kültürü Müzelerinden Bir Demet” / 187
• Naciye Y›ld›z: “K›rg›zistan’da Halkbilimi Müzecili¤i” / 191
• Ayfle Yücel Çetin: “‹ngiltere’de Beamish Aç›k Hava Müzesi” / 195
• ‹smet Çetin: “Korkut Ata Müzesi” / 199
VIII.Oturum (Baflkan: Hakk› Acun)
• A. Yavuz K›l›ç- Çi¤dem Kara: “Eskiflehir Yemek Kültürünün Süresiz
Sergilenebilmesi Üzerine Düflünsel Tasar›lar” / 202
• Yaflar Kalafat: “Halkbilimi Müzecili¤i ve Halk ‹nançlar›” / 214
• Tevhide Özba¤›: “1995-2001 Y›llar› Aras›nda Mesleki Yayg›n E¤itim
Fakültesi Programlar›nda Yer Alan Uygulamal› Mezuniyet Tezlerinin
Uygulamalar› Üzerine” / 217
• Fatma Koç-Remziye Sezgin: “Geleneksel El Örgüsü Çorap ve Patiklerin
Atlaslar›n›n Oluflturulmas›nda Uygulanacak Yöntem ve Öneriler” / 227
IX. Oturum (Baflkan: Mustafa Arl›)
• Metin Ekici: “Amerika Birleflik Devletleri’nde Halkbilimi (Folklor)
Müzecili¤i / 236
• Fatma Koç-Beyhan Pamuk: “Geleneksel Türk Giyim Kuflam›n›n Derlenmesi
ve Belgelenmesinde Uygulanacak Bir Dökümantasyon Denemesi” / 243
• Ali Osman Öztürk: “Alman Halk Türküsü Arflivi” / 256
• Murat Karabulut: “Türk Halk Çalg›lar› Müzesinin Kurulmas›n›n
Gereklili¤i” / 259
4. KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹ / 264
5. FOTO⁄RAFLAR / 279
6
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KÜLTÜR BAKANLI⁄I HALK KÜLTÜRLER‹N‹
ARAfiTIRMA VE GEL‹fiT‹RME GENEL MÜDÜRÜ
SAYIN SEYHAN L‹VANEL‹O⁄LU’NUN AÇIfi KONUfiMASI
H›zla kaybolmakta ve de¤iflmekte olan geleneksel
yaflay›fl tarz›n›, ekonomik etkinlikleri, sanat ve zanaatlar› genifl kitlelere tan›tmak, bu kültürel miras› kurtarmak, gelecek kuflaklara aktarmak gerekir. Özellikle
halk mimarisinin tipik örneklerini genelde ve seçmeli
olarak iç döfleme biçimi ile korumak amac›yla ortaya
ç›kan ve folklor müzeleri olarak tan›mlanan aç›k hava
müzelerinin, ça¤dafl toplumlarda kültürel yaflam içinde büyük bir önemi bulunmaktad›r.
Özellikle Avrupa ülkelerinden Macaristan’daki
Szeged, ‹sveç’teki Skansen ve Norveç’teki Norsk Aç›k
Hava Müzeleri geleneksel kültürü ve mimariyi yans›tmada iyi birer örnek teflkil etmektedir.
H›zl› kültür de¤iflimi sürecinde bulunan ülkemizde de aç›k hava müzecili¤ine
canl› örnek teflkil edecek olan Safranbolu Evleri ve Bursa Cumal›k›z›k Köyü mimari ve geleneksel yaflam› do¤al ortam› içinde yaflayarak yans›tmaktad›r. Ancak; küreselleflen dünyada bu sosyo-kültürel yap›y› koruman›n zorluklar› düflünüldü¤ünde
ülkemizde kurulacak böyle bir müzenin, kaybolmakta olan k›rsal yerleflim yap›laflma tipolojileri ile bunlar› üreten do¤al çevre üretim ve kullan›m ba¤lamlar›n› kapsaml› bir flekilde yans›tmas› bak›m›ndan faydas› tart›flalamaz. Toplumumuzu tan›tacak, kuflaklar aras›nda dengeli bir ba¤›n oluflmas›nda görevler yüklenecek, milli bilincimizin geliflmesinde rol oynayacak, yurt içi ve yurt d›fl›nda en do¤ru flekilde tan›t›m›m›z› bilimsel boyutlarda yürütebilecek bu tür müzelere ihtiyac›m›z oldu¤u da
bir gerçektir.
Türkiye’de bilimsel anlamda bir aç›k hava müzesi kurma düflüncesi oldukça eskiye dayanmaktad›r. 1985 y›l›nda Bakanl›¤›m›z ve Orta Do¤u Teknik Üniversitesi iflbirli¤i ile gerçeklefltirilen “Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu”nda bu birikim, çok say›da bildiri ile kan›tlanm›fl ve Ankara’da bir
müze kurulmas›n›n yararl› olaca¤› görüflü a¤›rl›k kazanm›flt›r. Bu tür bir müzenin,
Ankara yeflil kufla¤›na bir bölümünü oluflturan ODTÜ arazisi içinde yer alabilece¤i
düflüncesinin de uygun bulunmas› üzerine, Bakanl›¤›m›z ile ODTÜ aras›nda 1986 y›l›nda bir protokol imzalanarak, Türkiye’nin ilk aç›k hava müzesinin kurulmas› çal›flmalar›na bafllanm›flt›r.
7
ODTÜ Mimarl›k Fakültesi ö¤retim elemanlar› ile Folklor ve Peyzaj uzmanlar›ndan oluflan proje grubunun 1990 y›l› sonuna kadar süren çal›flmalar› sonucunda,
Türkiye’nin de¤iflik bölgelerinin geleneksel mimari özelliklerini yans›tan konutlar›n
ve müze alan›ndaki di¤er yap›lar ile yerleflim alanlar›n›n plan ve röleveleri haz›rlanarak, müzenin kurulufl yeri ODTÜ Kampüs alan› içinde Eymir Gölü Sulub›c›k Vadisi
çevresi olarak tespit edilmifl, 11 Aral›k 1990 tarihinde projenin ilk yap›s› olan Ankara Ba¤ Evi’nin temeli at›lm›flt›r.
Ancak Bakanlar Kurulu’nun 22 Ekim 1990 tarih ve 90-1117 say›l› karar› ile, baz› alanlar›n “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edilmesi sonucunda, Müzenin
infla alan› olan Eymir Gölü civar› da bu kapsam çerçevesinde de¤erlendirilmifl ve
Müze inflaat› durmufltur. Bir tek “Ankara Ba¤ Evi” inflaat› tamamlanabilmifltir.
Bu projenin d›fl›nda Bakanl›¤›m›zca, 1997 y›l›nda Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›na, Mersin ili Erdemli ilçesinde Alata Tar›msal Araflt›rma Enstitüsüne ait 75 dönümlük bir arazide aç›k hava müzesi kurulmas› ile ilgili olarak bir proje önerisi götürülmüfl ancak kabul edilmemifltir.
Yine bu çerçevede 1998 y›l›nda ‹çel Valili¤i ve Mersin Sanayicileri ve ‹fladamlar› Derne¤inin baflvurusu ile, Bakanl›¤›m›z deste¤inde, Mersin ‹li, Kuyucak Belediyesi hudutlar›n›n kuzeyinde tespit edilen yaklafl›k 300 hektarl›k ormanl›k arazide “Kültür Köy” ad› ile bir aç›k hava müzesi kurulmas› planlanm›flt›r.
Konuyla ilgili olarak Bakanl›¤›m›z An›tlar ve Müzeler Genel Müdürlü¤ünce söz
konusu arazinin Bakanl›¤›m›z ad›na tahsisi ifllemleri bafllat›lm›fl ve bu amaçla Maliye Bakanl›¤› ile Orman bakanl›¤›na yaz› yaz›lm›fl ancak bu projede de bir geliflme
kaydedilmemifltir.
Görüldü¤ü üzere Bakanl›¤›m›zca da konuya büyük önem verilmekte, ancak konunun di¤er bakanl›k ve kurulufllarca tam olarak anlafl›lamamas› nedeniyle beklenen ilgi ve katk› sa¤lamamaktad›r.
Söz konusu Sempozyumun, aç›k hava müzelerinin önemi ve tan›t›m› konusunda önemli bir ifllevi yerine getirece¤i inanc›yla, Bakanl›¤›m ad›na bu Sempozyumun
düzenlenmesine katk›da bulunanlara ve kat›l›mc›lara teflekkür eder, sayg›lar›m›
sunar›m.
8
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹nsan topluluklar›n› millet haline getiren ve milletleri birbirinden ay›ran temel özellikleri, kültür olarak
tan›mlad›¤›m›z ürünlerde ortaya ç›kmaktad›r. Binlerce
y›ldan beri, her co¤rafya, her millet kendine özgü kültür de¤erleri üretmifl ve bu de¤erlerle kendisini tan›mlam›flt›r. Konuya dünya ölçe¤inde bakt›¤›m›z zamansa, bu farkl›l›klar, dünyan›n zenginli¤i, çeflitlili¤i ve yarat›c›l›¤› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, dünyan›n soyut ve somut kültür varl›klar›n›n yani sözü edilen
zenginli¤in yaflat›lmas› için korunmas› gerekti¤ini ön
görerek, bu yöndeki giriflimlerin desteklenmesine karar vermifltir. Somut kültür varl›klar›n›n korunmas› ve
müzelenmesi yönündeki karar›n› daha da geniflleten UNESCO, masal, türkü, hikâye, destan, halk inançlar›, gelenekler, halk oyunlar› gibi somut olmayan kültür varl›klar›n›n da derlenmesi ve yaflat›lmas› projelerine destek verece¤ini ilan etmifl ve
bunu uluslar aras› bir sözleflme ile karar alt›na almak üzere harekete geçmifltir. Önümüzdeki birkaç y›l içinde 1972 y›l›nda kabul edilen ve dünyada büyük bir baflar›yla
uygulanan “Dünya Kültür Miras›” sözleflmesinin bir benzeri “Somut Olmayan Kültürel Miras” üzerine imzalanm›fl ve uygulamaya konulmufl olacakt›r. Bizim bu süreçte
haz›rl›kl› olmam›z ve gerekli alt yap› çal›flmalar›n› bafllatmam›z, bin y›ld›r kültürel
bak›mdan biçimlendirdi¤imiz co¤rafyadaki kültür zenginli¤imizi haks›z sahiplenmelere karfl› korumak ve dünyaya tan›tmak üzere harekete geçmemiz gerekmektedir.
Di¤er yandan, gittikçe tek biçimli hale gelen dünyam›zda, kültürlerin geleneksel ve yerel renk ve motiflerinin kaybolmakta oldu¤unu gören geliflmifl ülkeler, bu
yönde tedbirler alarak, kendi halk kültürlerini derleme, araflt›rma ve de¤erlendirme
çal›flmalar›na h›z vermifller, bu arada Folklor Aç›k Hava Müzeleri olarak tan›mlanan
müzeler kurarak, geleneksel mimarinin, geleneksel giyim kuflam›n, geleneksel dokuma ve bezeme örneklerinin, geleneksel tar›m aletlerinin, geleneksel, mutfak araçgereçlerinin, geleneksel dü¤ün ve bayramlar›n, geleneksel oyun ve e¤lencelerin k›sacas› geleneksel halk hayat›n›n derlenmesi, incelenmesi ve uygulanmas› süreçlerinin önünü açm›fllard›r. Biz bu alanda da ça¤dafl uygarl›k savafl›nda yar›flmakta oldu¤umuz ülkelerin gerisinde kalm›fl›z. Bizim zengin kültürümüzü araflt›rmak ve bu-
nun sonuçlar›n› her alanda uygulamak üzere çal›flmalar bafllatmam›z, kurumlaflmalar gerçeklefltirmemiz gerekmektedir.
Bu kurumlaflmalardan en önemlilerinden biri uygulamal› halkbilimi müzeleridir.
Halk kültürü müzelerinin önemini Cumhuriyetimizin kurucusu yüce Atatürk çok iyi
kavram›fl ve savafltan yeni ç›km›fl bir ülkenin çok k›t imkanlar›n› Ankara Etnografya Müzesi’nin kurulmas› yönünde harcamaktan çekinmemifltir. Atatürk’ün o dönemde e¤itime verdi¤i önemin iki tipik göstergesi 1925 y›l›nda Namazgah Tepesinde inflaat›n› bafllatt›¤› ve 1930 y›l›nda aç›l›fl›n› gerçeklefltirdi¤i Etnografya Müzesi ve
bugün Gazi Üniversitesi’nin temelini oluflturan ve mimar›n›n ad›yla an›lan konferans
salonunda bu sempozyumu gerçeklefltirmekte oldu¤umuz bu an›tsal yap› olmufltur.
1926 y›l›nda aç›lan Gazi Terbiye, Atatürk’ün arzu ve hedefleri istikametinde geliflerek bugün Türkiye’nin göz bebe¤i büyük bir üniversiteye dönüflmüfl, ne yaz›k ki Ankara Etnografya Müzesi ayn› geliflmeyi sürdürememifl, folklor aç›k hava müzelerinin
çekirde¤i olamam›flt›r.
Atatürk’ün kurdu¤u ve onun ad›n› tafl›yan Üniversitenin Rektörü olarak, onun
müzecilik hedef ve arzusuna sahip ç›kmak ve ülkemizdeki bu büyük bofllu¤u doldurmak ve yap›lacak çal›flmalara bir anlamda öncülük etmekten kaç›nm›yoruz. Bu nedenle, üniversitemiz bünyesinde Türk halkbiliminin daha etkin ve daha güçlü bir
kadro ile yürütülmesi, di¤er yandan da uygulamal› halkbiliminin ülkemizde kurumlaflmas› için bir dizi faaliyet gerçeklefltirme karar› ald›¤›m›z› siz de¤erli uzmanlar›n
huzurunda aç›klamak istiyorum.
Öncelikli olarak, Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi’nin ikiye ayr›lmas› projesine ba¤l› olarak Türk Halkbilimi Bölümü kurulmas›na karar verdik ve bu karar›m›z› YÖK’e bildirdik. ‹kinci olarak, Üniversitemiz Senatosu, Türk Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi kurulmas›n› onaylad›. Üçüncü olarak, halkbilimi müzecili¤i konusunun üniversitemiz bünyesinde bilimsel bir toplant›da tart›fl›lmas›na karar
verdik ve bu sempozyumu düzenledik. Dördüncü olarak, yok olan halk kültürü de¤erlerine kamuoyunun dikkatini çekmek üzere “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru”
adl› projeyi bafllatt›k ve Bilimsel Araflt›rma Projeleri kapsam›nda gerekli maddi deste¤i sa¤lad›k. Bu proje dahilinde derlenen ilk materyal ise, bugün açaca¤›m›z sergide yer almaktad›r. Yapt›¤›m›z bu çal›flmalar›n nihai amac› Üniversitemiz bünyesinde Uygulamal› Türk Halkbilimi Müzesini kurmakt›r. Bunun için uygun arsa aray›fl›m›z sürmektedir. Uygun bir arsa bulamaz isek, mevcut arsa imkanlar›m›z› harekete
geçirerek, Eskiflehir Yolu üzerindeki Türk Obas› mevkiindeki arazimizin ortalama
100 dekarl›k bir bölümünü kültürümüzün müzelenmesi amac› için ay›raca¤›z ve bu
projeye ulusal ve uluslar aras› destek sa¤lamak için var gücümüzle çal›flaca¤›z.
Gazi Üniversitesi Rektörü olarak, Türk kültürünün bilimsel olarak araflt›r›lmas›
ve çok amaçl› olarak müzelenmesi konusunda hiçbir fedakarl›ktan çekinmeyece¤imizi, de¤erli ö¤retim üyemiz Prof. Dr. M. Öcal O¤uz ve mesai arkadafllar›n›n yürütmekte oldu¤u bu çal›flmalar›n baflar›ya ulaflmas› için bütün imkanlar›m›z› seferber
edece¤imizi bu vesileyle sizlerin huzurunda bir kez daha dile getirmek isterim.
Bu sempozyum, müzecilik alan›nda yapaca¤›m›z çal›flmalar›n bilimsel alt yap›s›n› oluflturacakt›r. Sempozyuma kat›lan de¤erli bilim adam› ve uzmanlar› sayg›yla
selaml›yor, halkbilimi müzecili¤inin bu görkemli buluflmas›n›n baflar›l› geçmesini diliyorum.
9
10
GAZ‹ ÜN‹VERS‹TES‹ REKTÖRÜ
SAYIN PROF. DR. RIZA AYHAN’IN
SEMPOZYUMU AÇIfi KONUfiMASI
AÇILIfi B‹LD‹R‹S‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Dünya Müzecilik literatüründe “Folklor Aç›k Hava
Müzesi” “Aç›k Hava Halk Müzesi”, “Aç›k Hava Halk
Kültürü Müzesi” gibi adlarla an›lan “Uygulamal› Halkbilimi Müzecili¤i”, ilk örneklerinin kuruldu¤u XIX. yüzy›ldan günümüze kadarki üç yüzy›l› içine alan dönemde, dünyada büyük bir geliflme göstermifl, kuruldu¤u
ülkeleri dünyaya tan›tan, yerel kültürü dünyaya açan
bir kültürel araflt›rma, turizm ve e¤itim kurumu özelli¤i kazanm›flt›r. Dünya halkbilimi müzecili¤inin bu geliflme seyri ve sonuçlar› incelendi¤inde Türkiye’de nelerin kaç›r›ld›¤›, nelerin baflar›lamad›¤› daha iyi görülebilecektir.
Türkiye’nin bu büyük eksikli¤ini gören ve bu yönde çok büyük çabalar harcayan Türk halkbilimi müzecili¤i fikrinin babas› Dr. Hamit Zübeyr Koflay’›n çal›flmalar›, yeni kurulan Cumhuriyetin k›t kaynaklar›na ve imkans›zl›klar›na karfl›n, Atatürk’ün ileri görüfllülü¤ü sayesinde Ankara Etnografya Müzesi’nin kurulmas› baflar›s›yla sonuçlanm›fl, Atatürk’ün ölümünden sonra, günümüze kadar devleti yönetenlerin denilebilir ki duyars›zl›klar›, ilgisizlikleri veya cehaletleri, Türkiye’nin çeflitli nedenlerle yok olan kendi öz kültür varl›¤›n› müzelemesine engel olmufl, böylece, Türkiye, kendi halk›n›n kültürünü Avrupa veya ça¤dafl dünya ölçütlerinde müzelemeyen tek Avrupa ülkesi olarak literatüre geçmifltir.
Bu üzüntü verici sonuca ra¤men, Aç›k Hava Müzesi kurma düflüncesinin Cumhuriyet tarihi boyunca bir kez de olsa bilimsel boyutta ele al›nd›¤›n› görüyoruz. Türkiye’de ilk halkbilimi müzecili¤i bilimsel toplant›s›, Türkiye d›fl›ndaki halkbilimi müzecili¤i çal›flmalar›n› da yak›ndan izleyen Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal’›n fikri katk›lar›yla, 13-15 Haziran 1985 tarihleri aras›nda Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor
Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤› ile Orta Do¤u Teknik Üniversitesi Rektörlü¤ü’nün iflbirli¤inde “Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu” ad›yla gerçeklefltirilmifl, 21 araflt›r›c› ve bilim insan› taraf›ndan sunulan 21 bildiride konu çeflitli yönleriyle ele al›nm›fl, Orta Do¤u Teknik Üniversitesi arazisi içinde bulunan Eymir Gölü civar›nda kurulmas› arzulanan veya planlanan aç›k-hava
müzesi için bilimsel altyap› oluflturulmaya çal›fl›lm›flt›r.(Sempozyum Bildirileri,
1985) Biri bilimsel di¤eri bilimsel-idari iki ciddi devlet kurumunun büyük heyecanlarla bafllatt›klar› bu teflebbüs çok geçmeden baflar›s›zl›kla sonuçlanm›fl ve Gazi Üniversitesi’nin gerçeklefltirdi¤i bu toplant›ya kadar konu bir daha bu boyutta ve ciddiyette ele al›nmam›flt›r.
Sözünü etti¤imiz bu ilk toplant›dan tam on yedi y›l sonra bugün Gazi Üniversitesi’nin düzenlemekte oldu¤u ve 47 bilim insan›, uzman ve araflt›r›c›n›n 38 bildiri ile
kat›ld›¤› bu sempozyum, Türk halkbilimi müzecili¤i tarihine en kapsaml› bilimsel
toplant› olarak geçecektir.
Sempozyuma kat›lan bilim insanlar›, halk kültürünün müzelenmesinin önündeki kuram veya uygulama sorunlar›n› çeflitli yönleriyle iki gün boyunca tart›flacaklar,
bir yandan uygulamal› halkbilimi müzelerinin nas›l kurulmas› gerekti¤i konusundaki bilimsel birikimi ortaya koyarlarken bir yandan da kamuoyunun dikkatini devletimizin ihmal etti¤i bu alana yeniden çekmeye çal›flacaklard›r.
Türk müzecili¤inin kurumlaflma tarihi, sembolik olarak 1846 y›l›nda Tophane
Müfliri Fethi Ahmet Pafla’n›n Aya ‹rini’deki antikalar› toplamas›yla bafllat›l›r. Bu nedenle müzecili¤imizin 150 y›l› aflk›n bir geçmifli bulunmaktad›r. Hamdi Bey ve Halil
Ethem Beylerin hizmetleriyle bafllay›p geliflen Türk Müzecili¤i, ne yaz›k ki, Cumhuriyetin kurulufl döneminde baflta Hamit Zübeyr Koflay’›n “Aç›k-hava halk müzeleri”
son dönemlerde Ahmet Edip Uysal’›n “Folklor Aç›k-Hava Müzeleri” kurulmas› gerekti¤i yönündeki sistemli mücadelelerine ve bu yöndeki ciddi teflebbüslerine karfl›n,
halk kültürünün müzelenmesi konusunda baflar›l› olamam›flt›r. Bu konudaki tek teselli, Atatürk’ün 1925 y›l›nda kurulmas›n› emretti¤i ve 1930 y›l›nda aç›l›fl›n› sa¤lad›¤› Ankara Etnografya Müzesi olmufltur. Bina ve malzeme aç›s›ndan daha sonra kurulan hiçbir etnografya müzesi, Cumhuriyetin ilk y›llar›n›n imkans›zl›klar› içinde kurulan bu müzeyi aflamam›flt›r. 1955 y›l›nda Bergama Etnografya Müzesi’nin aç›lmas›, 1958 y›l›nda Ankara Sö¤ütözü’nde, 1980’lerde ODTÜ bünyesinde Folklor Aç›kHava Müzesi kurulmas› yönünde yar›m kalan giriflimler ve son dönemlerde Kültür
Bakanl›¤›’nca kimi flehirlerde aç›lan halk kültüründen seçilmifl birkaç yüz parçadan
oluflan kimi “antika”lar›n sergilendi¤i “Etnografya Müzeleri”, Türkiye’nin bu alandaki zenginli¤ini yans›tacak ve kültür, turizm ve e¤itim gereksinimlerini karfl›layacak
sonuçlar do¤urmam›flt›r.
Halkbilimi müzecili¤i bak›m›ndan Türkiye’nin bu vahim durumuna karfl›l›k, baflta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyadaki durum oldukça farkl›d›r: Günümüzde ço¤u s›ras›yla Kuzey, Bat›, Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerinde toplanm›fl irili ufakl› binden fazla aç›k hava müzesi vard›r ve bu müzelerde yaklafl›k 15.000 karakteristik yap› korunmaktad›r. Sadece ‹sveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da 500 civar›nda aç›k hava müzesinde 6000i aflk›n geleneksel yap› yer almaktad›r. Dünyada ilk
aç›k hava müzesinin temeli 1872 y›l›nda ‹sveç’te at›lm›flt›r. 1891 y›l›nda hizmete aç›lan 150 ahflap, 2 tafl evin yer ald›¤› Skansen Aç›k Hava Müzesi, 1936 y›l›nda Biritish Museum ve New York Hayvanat Bahçesi’nden sonra gezilme oran› bak›m›ndan
dünyada üçüncü s›ray› alm›flt›r. O dönemde 500 bin nüfusu olan Stockholm’da
Skansen müzesini 1milyon 366 bin kiflinin ziyaret etmifl olmas› bu tür müzelerin etki alan›n› görmek aç›s›ndan dikkate de¤erdir. ‹sveç-Stockholm’da 1891 y›l›nda aç›-
11
12
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE
SORUNLARI SEMPOZYUMU
M. Öcal O⁄UZ
AÇILIfi B‹LD‹R‹S‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
lan Skansen Aç›k Hava Müzesi’nden sonra, uygulamal› halkbilim müzecili¤i Avrupa’da h›zla yay›lm›fl, 1894’te Norveç-Oslo, 1897’de Danimarka-Kopenhag, 1901’de
Danimarka-Frilandsmuseet, 1908’de Finlandiya-Helsinki, 1909’da Danimarka-Aarhus, 1912’de Hollanda-Arnhem, 1934’te Almanya-Clopperburg ve 1936 y›l›nda Romanya-Bükrefl, 1938’de ‹ngiltere-Castle müzesi, 1964 y›l›nda Bulgaristan-Etur,
1976 y›l›nda Ukrayna-Kiev aç›k hava müzeleri aç›lm›flt›r. Kaynaklar, Avrupa d›fl›nda ise Amerika’da 700, Afrika’da 20 ve Asya’da l0 civar›nda folklor aç›k hava müzesinin varl›¤›n› iflaret etmektedir. Bu müzelerin her biri, yüzlerce baz›lar› binlerce
dönüm arazi içinde onlarca özgün halk kültürü mimari eserini ve bu yap›lar›n içinde
ve d›fl›nda korunan ve yeniden üretilerek yaflat›lan say›s›z halk kültürü ürününü içermektedir. (Bilgiler, Koflay 1974:136-151, Sempozyum Bildirileri 1985 ve ad› geçen
müzelerle ilgili Internet sitelerinden derlenmifltir.)
Meslektafllar›m›z›n iki gün boyunca bildiri ve tart›flmalar›nda da söz edece¤i
üzere, Dünya halkbilimi müzecili¤i bu derece geliflmifl iken, Türkiye’nin bu alandaki duyars›zl›¤›na halk kültürü müzecili¤inin motivasyon ilkelerinden biri olan “Müze,
gurur duyulan geçmifli, baflkalar›na ve gelecek kuflaklara göstermek amac›yla kurulur” özdeyifli ile yaklaflacak olursak, bu aç›dan da “Türklerin köklü bir geçmifle ve
zengin bir kültüre sahip” oldu¤u fleklindeki soyut övüncümüzü somut göstergelere
dönüfltüremedi¤imiz görülür.
Türk halkbilimi müzecili¤i hareketinin öncüsü, Hamit Zübeyr Koflay, günümüzden yaklafl›k elli y›l önce, bütün çabalar›na ra¤men, Avrupa flartlar›nda bir halkbilim müzesinin kurulmas› konusunda Türkiye’yi yönetenleri ikna edememifl ve bir
anlamda ümitsizli¤inin manifestosu olarak flunlar› söylemifltir: “Ataletin a¤›r kayas›n› tahrik edecek elbette biri ç›kacakt›r. Memleketimizde inand›¤› davaya yüz binleri harcayan hay›r sahipleri de eksik de¤ildir. Müzelerin bir flehrin kalk›nmas›ndaki rolünü hakkiyle idrak eden bir belediye reisi veya encümen üyeleri harabiye mahkum tipik eski bir Türk evini istimlak ederek tamirden ve ona vazife bulmaktan çekinmez. Türkiye’de k›ymet say›labilecek muhafazas› gerekli nice konaklar, evler
gözümüzün önünde bak›ms›zl›k yüzünden y›k›l›p gitti. Çeyiz sand›klar›nda sakl› nice güzel giyim eflyas›n› ve mutfaklar›m›zdaki kap kaca¤› moda sildi süpürdü. Ortada sanat de¤erleri kalmazsa halk›n zevkini ne ile yükseltece¤iz? ‹thal edece¤imiz
kültürler de baflka bir toplulu¤un ve milletin mal› de¤il midir?”(Koflay 1974:155)
Bugün Türkiye, Halkbilimi müzesi kurmak aç›s›ndan Hamit Zübeyr Koflay’› isyan ettiren duyars›zl›k günleri kadar dahi flansl› de¤ildir. Çünkü, geçen elli y›ll›k zaman zarf›nda, onun da iflaret etti¤i gibi, bir çok kültür ürünü ve de¤eri modernleflme
karfl›s›nda yok olup gitti. Bugün, Türkiye ekonomik bak›mdan o günlere göre daha
güçlüdür, ama halkbilim müzesi kurmak aç›s›ndan o günler kadar halkbilimsel materyal imkan›na sahip de¤ildir. Bu sempozyuma ve sempozyumla efl zamanl› olarak
aç›lan “Türk Halkbilim Müzesine Do¤ru Sergisi”ne haz›rl›k niteli¤inde yaklafl›k 20 ilimizde alan araflt›rmas› yapt›k. Yapt›¤›m›z bu araflt›rma s›ras›nda, kimi geleneksel
mesleklerin art›k yok oldu¤unu kimilerinin ise son günlerini yaflad›¤›n› gördük.Bir
çok geleneksel meslek, yafllar› 60-70’in üzerindeki emektar ustalar taraf›ndan “inad›na” sürdürülmekte ve yeni ustalar yetifltirme düflüncesi ise, talep yoklu¤undan dolay› hayal dahi edilmemektedir. Zulme u¤rayan bir “soylu eflk›ya” gibi da¤lara çeki-
len geleneksel halk kültürümüz, da¤ köylerinde bile art›k gündelik hayat, eski kültür de¤erleri veya nesneleri ile yaflamad›¤› için oralarda da teknolojiye yenik düflüyor. Türkiye, büyük ve köklü bir de¤iflim sürecinden geçiyor, bu süreç hemen hemen tamamlanmak üzeredir. Yafllar› yetmifle dayanm›fl ç›raks›z ustalar, y›k›lmaya
yüz tutmufl geleneksel evler, antikac› pazarlar›nda sat›lan geleneksel mutfak araçgereçleri, art›k üretilmeyen tar›m aletleri, son örnekleri turistlere pazarlanan kilimler, hal›lar, heybeler… gözlere tak›lan son örnekleri oluflturuyor. Yok olan eflya ile
yok olan sözel doku, gelenekler, inanmalar, oyunlar, müzikler ise sessiz sedas›z kaybolup gidiyor.
Eski kültür de¤er ve nesnelerini kaybolmaktan kurtarma ifllevine karfl›l›k, uygulamal› halkbilimi müzeleri eski eflyalar›n dolduruldu¤u ve sergilendi¤i antikac› dükkan› gibi bir yer de¤ildir. Halkbilimi müzesinde aç›k ve kapal› alanlar›yla bir kültürden kesitler yaflar, yaflat›l›r. Bu tarz müzecilik sürekli araflt›rma, derleme ve de¤erlendirme gibi bilimsel bir alt yap›yla, kütüphane ve arfliv oluflturularak, bilimsel yay›mlar, toplant›lar deste¤iyle yap›l›r. Bu nedenle halkbilimi müzeleri, ayn› zamanda
halkbilimi araflt›rmalar›n›n fabrikas› veya laboratuar›d›r. Çok yönlü kültür, turizm ve
e¤itim ifllevine sahip olan halkbilimi müzelerinin Türkiye’de kurulamam›fl olmas›,
halk kültürü araflt›rmalar›n› olumsuz yönde etkilemifl, ülkenin halk kültürünü tan›mamaktan kaynaklanan devasa sorunlar› çözümsüz kalm›flt›r. Çözülemeyen bu sorunlar›n ise, Türkiye’ye kaybettirdi¤i zaman, maddi kaynak ve enerji üzerinde sempozyumun daralt›lm›fl konu ve amac›n› aflaca¤›ndan burada durmam›z mümkün de¤ildir.
Bugüne kadar Türkiye’de halkbilimi müzesinin kurulamam›fl olmas›n›n alt›nda,
siyasi irade veya ekonomik güç yoklu¤u kadar, bilimsel perspektif eksikli¤inden de
söz etmeliyiz. Halkbilimi müzeleri, sürekli derleme ve araflt›rma, bunlar› bilimsel
yöntemlerle uygulama mekanlar›d›r. Bu nedenle, halkbilimi müzeleri ile üniversite
aras›nda sürekli ve direkt ba¤lant› bulunmal›d›r. Bunun için en iyi çözüm, Halkbilimi müzelerinin üniversite bünyesinde kurulacak Halkbilimi Bölümlerinin laboratuar›,
ö¤renciler içinse hem uygulamal› ders hem de staj merkezi olarak planlanmas›d›r.
Bu yap›laflma hem halkbilimi müzesini bilimsel yönden gelifltirecek hem de baflta
nitelikli insan gücünü daha kolay elde etmek üzere, müze maliyetini azaltacakt›r.
Bölüm mezunlar›n›n ise, müzede ö¤rendiklerini hayatta uygulamalar›yla yeni ticari,
kültürel, e¤itimsel ve turistik sektörler ve ifl alanlar› do¤acakt›r.
Bu inanç ve duygular içinde, kat›l›mc›lar›n de¤erli görüfl ve önerileriyle sempozyumun baflar›l› geçmesini, bundan sonraki Sempozyumun Ankara’da kuraca¤›m›z
ilk ulusal Uygulamal› Türk Halkbilimi Müzesinin toplant› salonlar›nda yap›lmas›n› diliyorum.
Kaynaklar:
Koflay, Hamit Zübeyir(1974), Etnografya, Folklor, Dil, Tarih v.d. Konularda
Makaleler ve ‹ncelemeler, Ankara.
Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Sempozyumu Bildirileri, (1985), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi
Yay›n›.
13
14
AÇILIfi B‹LD‹R‹S‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Dünya Müzecilik literatüründe “Folklor Aç›k Hava
Müzesi” “Aç›k Hava Halk Müzesi”, “Aç›k Hava Halk
Kültürü Müzesi” gibi adlarla an›lan “Uygulamal› Halkbilimi Müzecili¤i”, ilk örneklerinin kuruldu¤u XIX. yüzy›ldan günümüze kadarki üç yüzy›l› içine alan dönemde, dünyada büyük bir geliflme göstermifl, kuruldu¤u
ülkeleri dünyaya tan›tan, yerel kültürü dünyaya açan
bir kültürel araflt›rma, turizm ve e¤itim kurumu özelli¤i kazanm›flt›r. Dünya halkbilimi müzecili¤inin bu geliflme seyri ve sonuçlar› incelendi¤inde Türkiye’de nelerin kaç›r›ld›¤›, nelerin baflar›lamad›¤› daha iyi görülebilecektir.
Türkiye’nin bu büyük eksikli¤ini gören ve bu yönde çok büyük çabalar harcayan Türk halkbilimi müzecili¤i fikrinin babas› Dr. Hamit Zübeyr Koflay’›n çal›flmalar›, yeni kurulan Cumhuriyetin k›t kaynaklar›na ve imkans›zl›klar›na karfl›n, Atatürk’ün ileri görüfllülü¤ü sayesinde Ankara Etnografya Müzesi’nin kurulmas› baflar›s›yla sonuçlanm›fl, Atatürk’ün ölümünden sonra, günümüze kadar devleti yönetenlerin denilebilir ki duyars›zl›klar›, ilgisizlikleri veya cehaletleri, Türkiye’nin çeflitli nedenlerle yok olan kendi öz kültür varl›¤›n› müzelemesine engel olmufl, böylece, Türkiye, kendi halk›n›n kültürünü Avrupa veya ça¤dafl dünya ölçütlerinde müzelemeyen tek Avrupa ülkesi olarak literatüre geçmifltir.
Bu üzüntü verici sonuca ra¤men, Aç›k Hava Müzesi kurma düflüncesinin Cumhuriyet tarihi boyunca bir kez de olsa bilimsel boyutta ele al›nd›¤›n› görüyoruz. Türkiye’de ilk halkbilimi müzecili¤i bilimsel toplant›s›, Türkiye d›fl›ndaki halkbilimi müzecili¤i çal›flmalar›n› da yak›ndan izleyen Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal’›n fikri katk›lar›yla, 13-15 Haziran 1985 tarihleri aras›nda Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor
Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤› ile Orta Do¤u Teknik Üniversitesi Rektörlü¤ü’nün iflbirli¤inde “Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu” ad›yla gerçeklefltirilmifl, 21 araflt›r›c› ve bilim insan› taraf›ndan sunulan 21 bildiride konu çeflitli yönleriyle ele al›nm›fl, Orta Do¤u Teknik Üniversitesi arazisi içinde bulunan Eymir Gölü civar›nda kurulmas› arzulanan veya planlanan aç›k-hava
müzesi için bilimsel altyap› oluflturulmaya çal›fl›lm›flt›r.(Sempozyum Bildirileri,
1985) Biri bilimsel di¤eri bilimsel-idari iki ciddi devlet kurumunun büyük heyecanlarla bafllatt›klar› bu teflebbüs çok geçmeden baflar›s›zl›kla sonuçlanm›fl ve Gazi Üniversitesi’nin gerçeklefltirdi¤i bu toplant›ya kadar konu bir daha bu boyutta ve ciddiyette ele al›nmam›flt›r.
Sözünü etti¤imiz bu ilk toplant›dan tam on yedi y›l sonra bugün Gazi Üniversitesi’nin düzenlemekte oldu¤u ve 47 bilim insan›, uzman ve araflt›r›c›n›n 38 bildiri ile
kat›ld›¤› bu sempozyum, Türk halkbilimi müzecili¤i tarihine en kapsaml› bilimsel
toplant› olarak geçecektir.
Sempozyuma kat›lan bilim insanlar›, halk kültürünün müzelenmesinin önündeki kuram veya uygulama sorunlar›n› çeflitli yönleriyle iki gün boyunca tart›flacaklar,
bir yandan uygulamal› halkbilimi müzelerinin nas›l kurulmas› gerekti¤i konusundaki bilimsel birikimi ortaya koyarlarken bir yandan da kamuoyunun dikkatini devletimizin ihmal etti¤i bu alana yeniden çekmeye çal›flacaklard›r.
Türk müzecili¤inin kurumlaflma tarihi, sembolik olarak 1846 y›l›nda Tophane
Müfliri Fethi Ahmet Pafla’n›n Aya ‹rini’deki antikalar› toplamas›yla bafllat›l›r. Bu nedenle müzecili¤imizin 150 y›l› aflk›n bir geçmifli bulunmaktad›r. Hamdi Bey ve Halil
Ethem Beylerin hizmetleriyle bafllay›p geliflen Türk Müzecili¤i, ne yaz›k ki, Cumhuriyetin kurulufl döneminde baflta Hamit Zübeyr Koflay’›n “Aç›k-hava halk müzeleri”
son dönemlerde Ahmet Edip Uysal’›n “Folklor Aç›k-Hava Müzeleri” kurulmas› gerekti¤i yönündeki sistemli mücadelelerine ve bu yöndeki ciddi teflebbüslerine karfl›n,
halk kültürünün müzelenmesi konusunda baflar›l› olamam›flt›r. Bu konudaki tek teselli, Atatürk’ün 1925 y›l›nda kurulmas›n› emretti¤i ve 1930 y›l›nda aç›l›fl›n› sa¤lad›¤› Ankara Etnografya Müzesi olmufltur. Bina ve malzeme aç›s›ndan daha sonra kurulan hiçbir etnografya müzesi, Cumhuriyetin ilk y›llar›n›n imkans›zl›klar› içinde kurulan bu müzeyi aflamam›flt›r. 1955 y›l›nda Bergama Etnografya Müzesi’nin aç›lmas›, 1958 y›l›nda Ankara Sö¤ütözü’nde, 1980’lerde ODTÜ bünyesinde Folklor Aç›kHava Müzesi kurulmas› yönünde yar›m kalan giriflimler ve son dönemlerde Kültür
Bakanl›¤›’nca kimi flehirlerde aç›lan halk kültüründen seçilmifl birkaç yüz parçadan
oluflan kimi “antika”lar›n sergilendi¤i “Etnografya Müzeleri”, Türkiye’nin bu alandaki zenginli¤ini yans›tacak ve kültür, turizm ve e¤itim gereksinimlerini karfl›layacak
sonuçlar do¤urmam›flt›r.
Halkbilimi müzecili¤i bak›m›ndan Türkiye’nin bu vahim durumuna karfl›l›k, baflta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyadaki durum oldukça farkl›d›r: Günümüzde ço¤u s›ras›yla Kuzey, Bat›, Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerinde toplanm›fl irili ufakl› binden fazla aç›k hava müzesi vard›r ve bu müzelerde yaklafl›k 15.000 karakteristik yap› korunmaktad›r. Sadece ‹sveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’da 500 civar›nda aç›k hava müzesinde 6000i aflk›n geleneksel yap› yer almaktad›r. Dünyada ilk
aç›k hava müzesinin temeli 1872 y›l›nda ‹sveç’te at›lm›flt›r. 1891 y›l›nda hizmete aç›lan 150 ahflap, 2 tafl evin yer ald›¤› Skansen Aç›k Hava Müzesi, 1936 y›l›nda Biritish Museum ve New York Hayvanat Bahçesi’nden sonra gezilme oran› bak›m›ndan
dünyada üçüncü s›ray› alm›flt›r. O dönemde 500 bin nüfusu olan Stockholm’da
Skansen müzesini 1milyon 366 bin kiflinin ziyaret etmifl olmas› bu tür müzelerin etki alan›n› görmek aç›s›ndan dikkate de¤erdir. ‹sveç-Stockholm’da 1891 y›l›nda aç›-
11
12
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE
SORUNLARI SEMPOZYUMU
M. Öcal O⁄UZ
AÇILIfi B‹LD‹R‹S‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
lan Skansen Aç›k Hava Müzesi’nden sonra, uygulamal› halkbilim müzecili¤i Avrupa’da h›zla yay›lm›fl, 1894’te Norveç-Oslo, 1897’de Danimarka-Kopenhag, 1901’de
Danimarka-Frilandsmuseet, 1908’de Finlandiya-Helsinki, 1909’da Danimarka-Aarhus, 1912’de Hollanda-Arnhem, 1934’te Almanya-Clopperburg ve 1936 y›l›nda Romanya-Bükrefl, 1938’de ‹ngiltere-Castle müzesi, 1964 y›l›nda Bulgaristan-Etur,
1976 y›l›nda Ukrayna-Kiev aç›k hava müzeleri aç›lm›flt›r. Kaynaklar, Avrupa d›fl›nda ise Amerika’da 700, Afrika’da 20 ve Asya’da l0 civar›nda folklor aç›k hava müzesinin varl›¤›n› iflaret etmektedir. Bu müzelerin her biri, yüzlerce baz›lar› binlerce
dönüm arazi içinde onlarca özgün halk kültürü mimari eserini ve bu yap›lar›n içinde
ve d›fl›nda korunan ve yeniden üretilerek yaflat›lan say›s›z halk kültürü ürününü içermektedir. (Bilgiler, Koflay 1974:136-151, Sempozyum Bildirileri 1985 ve ad› geçen
müzelerle ilgili Internet sitelerinden derlenmifltir.)
Meslektafllar›m›z›n iki gün boyunca bildiri ve tart›flmalar›nda da söz edece¤i
üzere, Dünya halkbilimi müzecili¤i bu derece geliflmifl iken, Türkiye’nin bu alandaki duyars›zl›¤›na halk kültürü müzecili¤inin motivasyon ilkelerinden biri olan “Müze,
gurur duyulan geçmifli, baflkalar›na ve gelecek kuflaklara göstermek amac›yla kurulur” özdeyifli ile yaklaflacak olursak, bu aç›dan da “Türklerin köklü bir geçmifle ve
zengin bir kültüre sahip” oldu¤u fleklindeki soyut övüncümüzü somut göstergelere
dönüfltüremedi¤imiz görülür.
Türk halkbilimi müzecili¤i hareketinin öncüsü, Hamit Zübeyr Koflay, günümüzden yaklafl›k elli y›l önce, bütün çabalar›na ra¤men, Avrupa flartlar›nda bir halkbilim müzesinin kurulmas› konusunda Türkiye’yi yönetenleri ikna edememifl ve bir
anlamda ümitsizli¤inin manifestosu olarak flunlar› söylemifltir: “Ataletin a¤›r kayas›n› tahrik edecek elbette biri ç›kacakt›r. Memleketimizde inand›¤› davaya yüz binleri harcayan hay›r sahipleri de eksik de¤ildir. Müzelerin bir flehrin kalk›nmas›ndaki rolünü hakkiyle idrak eden bir belediye reisi veya encümen üyeleri harabiye mahkum tipik eski bir Türk evini istimlak ederek tamirden ve ona vazife bulmaktan çekinmez. Türkiye’de k›ymet say›labilecek muhafazas› gerekli nice konaklar, evler
gözümüzün önünde bak›ms›zl›k yüzünden y›k›l›p gitti. Çeyiz sand›klar›nda sakl› nice güzel giyim eflyas›n› ve mutfaklar›m›zdaki kap kaca¤› moda sildi süpürdü. Ortada sanat de¤erleri kalmazsa halk›n zevkini ne ile yükseltece¤iz? ‹thal edece¤imiz
kültürler de baflka bir toplulu¤un ve milletin mal› de¤il midir?”(Koflay 1974:155)
Bugün Türkiye, Halkbilimi müzesi kurmak aç›s›ndan Hamit Zübeyr Koflay’› isyan ettiren duyars›zl›k günleri kadar dahi flansl› de¤ildir. Çünkü, geçen elli y›ll›k zaman zarf›nda, onun da iflaret etti¤i gibi, bir çok kültür ürünü ve de¤eri modernleflme
karfl›s›nda yok olup gitti. Bugün, Türkiye ekonomik bak›mdan o günlere göre daha
güçlüdür, ama halkbilim müzesi kurmak aç›s›ndan o günler kadar halkbilimsel materyal imkan›na sahip de¤ildir. Bu sempozyuma ve sempozyumla efl zamanl› olarak
aç›lan “Türk Halkbilim Müzesine Do¤ru Sergisi”ne haz›rl›k niteli¤inde yaklafl›k 20 ilimizde alan araflt›rmas› yapt›k. Yapt›¤›m›z bu araflt›rma s›ras›nda, kimi geleneksel
mesleklerin art›k yok oldu¤unu kimilerinin ise son günlerini yaflad›¤›n› gördük.Bir
çok geleneksel meslek, yafllar› 60-70’in üzerindeki emektar ustalar taraf›ndan “inad›na” sürdürülmekte ve yeni ustalar yetifltirme düflüncesi ise, talep yoklu¤undan dolay› hayal dahi edilmemektedir. Zulme u¤rayan bir “soylu eflk›ya” gibi da¤lara çeki-
len geleneksel halk kültürümüz, da¤ köylerinde bile art›k gündelik hayat, eski kültür de¤erleri veya nesneleri ile yaflamad›¤› için oralarda da teknolojiye yenik düflüyor. Türkiye, büyük ve köklü bir de¤iflim sürecinden geçiyor, bu süreç hemen hemen tamamlanmak üzeredir. Yafllar› yetmifle dayanm›fl ç›raks›z ustalar, y›k›lmaya
yüz tutmufl geleneksel evler, antikac› pazarlar›nda sat›lan geleneksel mutfak araçgereçleri, art›k üretilmeyen tar›m aletleri, son örnekleri turistlere pazarlanan kilimler, hal›lar, heybeler… gözlere tak›lan son örnekleri oluflturuyor. Yok olan eflya ile
yok olan sözel doku, gelenekler, inanmalar, oyunlar, müzikler ise sessiz sedas›z kaybolup gidiyor.
Eski kültür de¤er ve nesnelerini kaybolmaktan kurtarma ifllevine karfl›l›k, uygulamal› halkbilimi müzeleri eski eflyalar›n dolduruldu¤u ve sergilendi¤i antikac› dükkan› gibi bir yer de¤ildir. Halkbilimi müzesinde aç›k ve kapal› alanlar›yla bir kültürden kesitler yaflar, yaflat›l›r. Bu tarz müzecilik sürekli araflt›rma, derleme ve de¤erlendirme gibi bilimsel bir alt yap›yla, kütüphane ve arfliv oluflturularak, bilimsel yay›mlar, toplant›lar deste¤iyle yap›l›r. Bu nedenle halkbilimi müzeleri, ayn› zamanda
halkbilimi araflt›rmalar›n›n fabrikas› veya laboratuar›d›r. Çok yönlü kültür, turizm ve
e¤itim ifllevine sahip olan halkbilimi müzelerinin Türkiye’de kurulamam›fl olmas›,
halk kültürü araflt›rmalar›n› olumsuz yönde etkilemifl, ülkenin halk kültürünü tan›mamaktan kaynaklanan devasa sorunlar› çözümsüz kalm›flt›r. Çözülemeyen bu sorunlar›n ise, Türkiye’ye kaybettirdi¤i zaman, maddi kaynak ve enerji üzerinde sempozyumun daralt›lm›fl konu ve amac›n› aflaca¤›ndan burada durmam›z mümkün de¤ildir.
Bugüne kadar Türkiye’de halkbilimi müzesinin kurulamam›fl olmas›n›n alt›nda,
siyasi irade veya ekonomik güç yoklu¤u kadar, bilimsel perspektif eksikli¤inden de
söz etmeliyiz. Halkbilimi müzeleri, sürekli derleme ve araflt›rma, bunlar› bilimsel
yöntemlerle uygulama mekanlar›d›r. Bu nedenle, halkbilimi müzeleri ile üniversite
aras›nda sürekli ve direkt ba¤lant› bulunmal›d›r. Bunun için en iyi çözüm, Halkbilimi müzelerinin üniversite bünyesinde kurulacak Halkbilimi Bölümlerinin laboratuar›,
ö¤renciler içinse hem uygulamal› ders hem de staj merkezi olarak planlanmas›d›r.
Bu yap›laflma hem halkbilimi müzesini bilimsel yönden gelifltirecek hem de baflta
nitelikli insan gücünü daha kolay elde etmek üzere, müze maliyetini azaltacakt›r.
Bölüm mezunlar›n›n ise, müzede ö¤rendiklerini hayatta uygulamalar›yla yeni ticari,
kültürel, e¤itimsel ve turistik sektörler ve ifl alanlar› do¤acakt›r.
Bu inanç ve duygular içinde, kat›l›mc›lar›n de¤erli görüfl ve önerileriyle sempozyumun baflar›l› geçmesini, bundan sonraki Sempozyumun Ankara’da kuraca¤›m›z
ilk ulusal Uygulamal› Türk Halkbilimi Müzesinin toplant› salonlar›nda yap›lmas›n› diliyorum.
Kaynaklar:
Koflay, Hamit Zübeyir(1974), Etnografya, Folklor, Dil, Tarih v.d. Konularda
Makaleler ve ‹ncelemeler, Ankara.
Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Sempozyumu Bildirileri, (1985), Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi
Yay›n›.
13
14
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Girifl
Geleneksel kültürden kaynaklanan uygulamalar›n sa¤l›kl› analizlerini yapabilmek, kültürün hem maddi, hem de manevi yönünü birlikte de¤erlendirmeyle do¤ru
orant›l›d›r. Geleneksel konutla ilgili inan›fllar›, konuttan ay›rmak; bir köy odas›ndaki
geleneksel uygulamalar›, o köy odas›ndan ayr› düflünmek; esnafl›kla ilgili geleneklerde, bir zanaatkar›n mesle¤ini icra etti¤i dükkan›n›, kulland›¤› araç-gereçleri dikkate almamak; baflka bir deyiflle geleneksel kültürle ilgili hemen hemen bütün inan›fllar›, maddi unsurlar› ile birlikte ele almamak mümkün görünmemektedir.
Bu durum, halkbilimi araflt›rmalar›nda, konuyla ilgili maddi malzemenin de tespit edilmesi, toplanmas›, tasniflenmesi ve muhafaza edilerek saklanmas› gereklili¤ini ortaya ç›karmaktad›r. H›zl› kültür de¤iflimi sonucunda, söz konusu malzemenin
yok olmaya bafllamas›, üreticilerinin art›k bulunamamas› gibi etkenler de, konunun
bir baflka boyutu olup, bu tür malzemenin korunmas› ve müzelenmesi çal›flmalar›n›n önemini art›rmakta ve aç›k hava müzelerinin kurulufl amac›n› aç›klamaktad›r.
Özellikle geleneksel mimari yap›lar baflta olmak üzere kaybolmakta veya bozulmakta olan maddi kültür ile ilgili malzemenin bir müze alan›nda korunmas› ve
muhafaza edilerek gelecek kuflaklara ulaflt›r›lmas› ve bu yolla halk›n kendi geleneklerini daha iyi benimseyebilmelerini sa¤lamak.
Bu amaç do¤rultusunda harekete geçen ‹skandinav ülkeleri, ilk aç›k hava müzelerinin de kurulmalar›nda rol alm›fllard›r. (1891 y›l›nda Stockholm / ‹sveç, 1894
y›l›nda Norsk Folkemuseum, Oslo/Norveç) Günümüzde Avrupa’n›n birçok ülkesinde bu tür müzeler çal›flmalar›n› sürdürmektedir.
Aç›k hava müzelerinin, genel olarak afla¤›daki aflamalardan sonra flekillendikleri görülmektedir:
- Birinci aflamada halk›n kendi imkanlar› ile ortaya ç›kard›¤› ve kulland›¤› malzemeler toplanm›flt›r.
- ‹kinci aflamada, bu malzeme çeflitli mekanlarda sergilenmifltir.
- Üçüncü aflamada, giderek bu malzeme çeflitlendirilerek ve birbiriyle ilgili malzeme bir araya getirilerek müzelerde sergilenmeye bafllanm›flt›r.
- Dördüncü aflamada, geleneksel yap›lar koruma alt›na al›nmaya bafllanm›fl ve
bu malzeme ait olduklar› mekanlarla birlikte sergilenmifltir.
- Beflinci aflamada, zamanla içlerindeki bütün eflyalarla birlikte çeflitli yap› tipleri müze haline getirilmifltir.
- Alt›nc› ve son aflamada ise bu yap›lar bir araya getirilerek bir alanda toplanm›flt›r.
Bu geliflimden de anlafl›laca¤› üzere, aç›k hava müzelerinin ana elemanlar›n›
halk mimarisi ile ilgili konutlar, de¤irmenler, ürün saklama yerleri, hayvan bar›naklar›, ibadet yerleri, atölyeler, vb. oluflturmaktad›r. Ancak bu yap›lar tek bafllar›na yer
almamakta, içlerinde olmas› gereken eflyalarla birlikte teflhir edilmektedirler. Bunu
flu flekilde aç›klarsak,bu tür bir müzede bir konuta girdi¤inizde, sanki konutun sakinleri k›sa bir süre için d›flar› ç›km›fllar ve birazdan dönecekler hissine kap›lmak kolayl›kla mümkündür.
Bu durum aç›k hava müzelerinin planlanmas›nda da dikkate al›nmaktad›r.
- Müzedeki yap› gruplar›n›n birbiri ile ilgili olmas›na önem verilmektedir.
- Müzedeki malzeme mümkün oldu¤u kadar tarihi durumlar›na uygun olarak
sergilenmektedir.
- Gerekti¤inde müze alan›nda gölet ve akarsu oluflturularak binalar›n orijinal
çevrelerine uygun olmalar› sa¤lanmaktad›r.
- Müze alan› modern çevreden mümkün oldu¤u kadar uzakta bulunmaktad›r.
- Müze ziyaretçilerinin ve personelinin de ihtiyaçlar› dikkate al›narak dinlenme
salonlar›, otopark, tuvalet, restoran, çocuk park›, gezinti ve piknik alanlar› oluflturulmaktad›r.
- Arfliv, kütüphane, foto¤raf-mikrofilm stüdyolar›, atölye, toplant› salonu vb. birimler bu tür müzelerin yard›mc› birimleridir.
Bu plan çerçevesinde oluflturulan aç›k hava müzelerinin bafll›ca özellikleri ise
flunlard›r:
- Muhafazan›n yan›nda bilimsel ve ö¤retici amaçlar› vard›r.
- Ticari kar amac› gözetilmez
- Müzedeki malzemeler, birbirleri aras›ndaki mahalli ve fonksiyonel iliflkileri,
kültürel çevre içindeki durumlar› göz önüne al›narak sergilenmektedirler.
- Bu tür müzelerde sergilemeler dura¤an olmay›p, zaman zaman düzenlenen etkinliklerle müzedeki malzemenin ifllevleri belirtilmekte, ziyaretçilerin de bu etkinliklere kat›l›m› sa¤lanmaktad›r.
Ayr›ca kültür alanlar›na göre aç›k hava müzeleri üçe ayr›lmaktad›r:
- Ulusal (Bölgeler üstü)
- Bölgesel
- Yerel
Aç›k Hava Müzelerinin Tan›m› ve Türkiye’de Durumu
Görüldü¤ü üzere, dünyada ilk örnekleri 19.yy.›n sonlar›nda ortaya ç›kmaya
bafllayan aç›k hava müzeleri, ülkemizde ilk olarak Hamit Zübeyr Koflay taraf›ndan
ele al›nm›fl, önemi üzerinde durulmufltur. Ancak onun çabalar› ülkemizde bir aç›k
hava müzesi kurulmas›na yetmemifltir. 1985 y›l›nda Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Mil-
15
16
AÇIK HAVA MÜZELER‹
(Tan›m›, Türkiye’deki Durumu, Yurtd›fl›ndan Bir Örnek)
Alparslan SANTUR
AÇIK HAVA MÜZELER‹ (Tan›m›, Türkiye’de Durumu, Yurtd›fl›ndan Bir Örnek)
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
li Folklor Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤› ve Orta Do¤u Teknik Üniversitesi Rektörlü¤ü
iflbirli¤inde Ankara’da gerçeklefltirilen Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumunda da bu konuda daha fazla gecikilmemesi gerekti¤i ana fikrine ra¤men günümüze kadar bir sonuç al›namam›flt›r.
Bu durumun, çok boyutlu nedenleri üzerinde durmak istiyoruz:
Ne yaz›k ki ülkemizdeki halkbilimi çal›flmalar›,elde edilen malzemenin müzelenmesi paralelinde yürütülememektedir. Geleneksel kültürle ilgili derlemeler yaz›l› belge, ses ve görüntü malzemeleri ile s›n›rl› kalmakta, maddi kültürle ilgili malzemenin
kendisinin tespit edilmesi ve korunmas› ise ihmal edilmektedir.Bunun sonucunda
günümüzde bu tür malzemenin çok az örneklerinin Arkeoloji müzelerinin bir köflesinde, Etnografya müzelerinde sergilendikleri, antikac›larda pazarland›¤›, özel flah›slar›n evlerinin veya iflyerlerinin bir köflesinde dekor olarak kullan›ld›klar› veya evlerde kullan›lmayan di¤er eflyalarla birlikte bodruma veya tavan aralar›na at›ld›klar›
görülmektedir.
Aç›k hava müzelerinin ana elemanlar›n› oluflturan geleneksel yap›lar›n ülkemizdeki durumu da, di¤er maddi malzemenin durumundan farkl› de¤ildir.
Konunun malzemeyle ilgili bu boyutuna karfl›l›k,di¤er yandan ülkemizde konuyla ilgili bir kavram kargaflas› da mevcuttur. Bu durum uzun zaman folklorun yanl›fl anlafl›lmas›n› hat›rlatmaktad›r. Aç›k hava müzesinin ad›ndan hareket edilerek,
düz mant›kla bu müzeler aç›k hava sinemas›, aç›k hava tiyatrosu veya herhangi bir
aç›k hava etkinli¤i gibi alg›lanmakta ve aç›k alandaki arkeolojik kal›nt›, vb. sergilemeler de, aç›k hava müzeleri olarak nitelendirilmektedir.
Özellikle medyan›n da bu duruma katk›s› görülmektedir. Son olarak ‹stanbul’da
Haliç’te kurulmakta olan bir maket park› da, aç›k hava müzesi olarak duyurulmufltur.
Son zamanlarda Kültür Bakanl›¤›’na ba¤l› baz› arkeoloji müzelerinin aç›k hava
müzesi olarak adland›r›lmalar› bu duruma bir örnek teflkil etmektedir. Halbuki ayn›
Bakanl›¤›n bu tür müzelerin kurulmas› ve iflletilmesi ile ilgili görevin Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü yetki alan›nda oldu¤unu belirten yönergesi, Bakanl›¤›n müzelerden sorumlu Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan da bilinmektedir.
Ülkemizde konuyla ilgili baz› bilim çevrelerinde, aç›k hava müzesinin ad›na
folklor veya halkbilim kelimesinin eklenerek veya tek bafl›na folklor veya halkbilim
müzesi ad›n›n kullan›lmas›n›n da bir yanl›fll›ktan, baflka bir yanl›fll›¤a yönelme olarak de¤erlendirilmesinde yarar görülmektedir.
Aç›k hava müzesi tek bafl›na bir kavramd›r ve do¤rudan halk kültürü ile ilgilidir. Bunun böyle oldu¤u, bizzat Milletleraras› Müzeler Konseyi (ICOM)’nin tan›m›nda
da aç›kça ifade edilmektedir:
“Halk kültürünün kaybolmak üzere olan de¤erlerini kurtarmak için çeflitli yaflay›fl tarzlar›n› aksettiren otantik, karakteristik mimari eserlerin, kullan›lan aletlerin, zirai faaliyetlerin, el sanatlar›n›n vb. tipik unsurlar›n seçilerek, tafl›nmazlar›n
yerlerinden sökülerek, asl›na uygun flekilde belirlenen bir arazi üzerinde yeniden bir
araya getirilmelerinden oluflan müzeler.”1
Bu nedenle aç›k hava müzeleri halk kültürünü kendisine konu edinen halkbilimiyle do¤rudan ilgilidir. Ancak bu tür müzelerin ayn› zamanda, yine halk kültürünü
kendine konu edinen Antropoloji, Etnoloji gibi bilim dallar›yla da do¤rudan ilgileri
bulunmaktad›r.
Bu nedenle aç›k hava müzesinin tan›m›n›n özünden hareket edilmesi gereklili¤i, kavram kargaflas›n› önlemekte en önemli dayanak olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Bildirinin son bölümünde ele al›nacak olan Norveç örne¤inde yaklafl›k bu ülkede bulunan 150 aç›k hava müzesinin hiçbirinin ad›nda aç›k hava müzesi veya folklor kelimesi geçmemektedir. Sadece bu tür müzelerin s›n›fland›r›lmas›nda ve tan›t›m›nda aç›k hava müzesi teriminin kullan›ld›¤› görülmektedir.
Buradan giderek, Ülkemizde kurulabilecek ulusal nitelikte bir aç›k hava müzesinin ad›n›n Türk Halk Kültürü Müzesi, bölgesel nitelikli bir aç›k hava müzesinin Hamit Zübeyr Koflay Müzesi, yerel olarak da Safranbolu, Yörük Köyü, Cumal›k›z›k Köyü, Tahtakufllar Köyü Halk veya Halk Kültürü Müzesi gibi adlar› örnek olarak verebiliriz. Bu tür müzelerin tümü, aç›k hava müzeleri kapsam›nda de¤erlendirilmelidir.
Yukar›daki tan›m› ve mevcut aç›k hava müzelerinin durumunu göz önüne ald›¤›m›zda, aç›k alandaki arkeolojik kal›nt›lar› veya restore edilen yap›lar› bu tan›m
içinde de¤erlendirmek mümkün olmamaktad›r. Antropoloji, Etnoloji veya Halkbilim
ilgi alan› d›fl›ndaki bir özel alan› kendisine araflt›rma konusu olarak ele alan Arkeoloji ile ilgili buluntular›n, yine kendi müze sistemleri içinde sergilenmelerinde yarar
görülmektedir. Di¤er yandan aç›k hava müzelerinin yayg›nlaflt›r›lmas› ile, adeta bir
s›¤›nt› gibi Arkeoloji müzelerinin küçük bir bölümünde kendilerine yer bulabilen halk
kültürü malzemelerinin de, bu tür müzelere aktar›lmas› ve bu malzemenin, di¤er
malzemeyle bir araya gelmesi, bütünleflmesi, tarihsel, toplumsal, bölgesel, yerel iliflki a¤lar›n›n kurulmas› mümkün olabilecektir.
Ayn› durum Etnografya Müzeleri için de geçerli olup, bu müzelerde sergilenmekte olan malzemenin de, aç›k hava müzeleri bünyesinde de¤erlendirilmesinde ve
ayn› Halkbilimi, Etnoloji veya Antropoloji Müzesi gibi bir fikir uyand›ran Etnografya
Müzesi teriminden de vazgeçilmesinde yarar görülmektedir.
Bu durum ayn› zamanda uzun zamand›r ülkemizde maddi kültür karfl›l›¤› olarak
kullan›lan ve asl› tasviri etnoloji olan ve bir toplumun, bir etnik grubun yaflama biçimiyle bu biçimin içeri¤ini oluflturan maddi ve manevi kültür ö¤elerini betimleyerek
ortaya koyan bir bilim dal› olan etnografyan›n2 yanl›fl kullan›m›n› da önleyecektir.
Restore edilen yap›lara gelince, yine aç›k hava müzeleri sistemi içinde, tafl›namay›p müze alan› d›fl›nda kalan bu tür yap›lar, genellikle bir aç›k hava müzesine
ba¤l› olarak teflhir edilmektedirler. Ülkemizde baz› yerel yönetimlerin veya özel teflebbüslerin iyi niyetle bafllatt›klar› restorasyon çal›flmalar›, o yörede bir aç›k hava
müzesi olmad›¤› için ço¤unlukla bilimsellikten uzakta yürütülmekte, zamanla karfl›lafl›lan yap›n›n bak›m›, korunmas› gibi sorunlar nedeniyle bir süre sonra yap› eski
haline dönme riskini tafl›maktad›r.
Aç›k hava müzelerinin en önemli ifllevlerinden birisi de, burada karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu tür müzeler teflhirdeki yap›lar›n yan›nda, müze alan› içinde olmayan ve
17
18
AÇIK HAVA MÜZELER‹ (Tan›m›, Türkiye’de Durumu, Yurtd›fl›ndan Bir Örnek)
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
içinde oturulmakta olan geleneksel yap›lar›n da oldukça pahal›ya mal olan restorasyon, bak›m ve tamir ifllerinde teknik eleman, araç ve malzeme yard›m›nda bulunabilmektedirler.
Özellikle ülkemizde karfl›lafl›lan di¤er bir sorun da, müzelere yeteri kadar yerli
ziyaretçinin gelmedi¤idir. Klasik müze sistemi d›fl›nda kalan, yeflil alanlar›, gezinti,
piknik, çocuk oyun alanlar›, restoranlar› ile aç›k hava müzeleri, bilgilendirmenin yan›nda, birer çekim alan› olarak da karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Halk›n kat›l›m›yla düzenlenen mevsimlik ve dini bayramlardaki etkinlikler ve
özel kutlamalar da, bu tür müzelere halk›n ilgisini çekmede önemli rol oynamaktad›rlar.
Aç›k hava müzeleri ayn› zamanda bünyesinde bulunan teflhir malzemeleri yan›nda, arfliv, kütüphane, çal›flma salonlar› ile araflt›rmac›lar ve ö¤renciler için de birer kaynak durumundad›rlar. Bazen bir enstitü bünyesinde çal›flmalar›n› yürüten
aç›k hava müzeleri, do¤rudan araflt›rma birimleri de olabilmektedir.
Di¤er yandan bu tür müzelerde koruma alt›na al›nan geleneksel zanaatlarla ilgili mekanlarda, zaman zaman düzenlenen etkinliklerle, yerel ustalar›n uygulamal›
gösteri ve ürünlerini pazarlama imkan› bulmalar› da, kaybolmakta olan bu tür el sanatlar›n›n tan›t›lmas›, canland›r›lmas› bak›m›ndan önem tafl›maktad›r.
Ülke kültürünün yurtd›fl›nda tan›t›m›nda da, aç›k hava müzeleri önemli bir turizm potansiyeline sahip birimler olarak öne ç›kmaktad›rlar.
Ancak her fleyden önce, aç›k hava müzeleri milli bilincin yerleflmesinde, ülkenin kültürel özelliklerinin tan›t›m›nda, kültürler aras› hoflgörünün pekifltirilmesinde
rol oynayan birimler olarak, büyük öneme sahiptirler. Günümüzde hala geçerlili¤ini
korumakta olan k›r-köy toplumlar› ile flehir toplumlar› aras›ndaki yabanc›laflma gibi birçok sosyo-kültürel sorunun temelinde, bu tür müzelerin ülkemizde yayg›nlaflt›r›lamamas›n›n pay› büyüktür.
Aç›k Hava Müzelerine Yurtd›fl›ndan Bir Örnek
Bu bölümde aç›k hava müzelerine örnek olarak, 1990 y›l›nda konuyla ilgili olarak Norveç’te gerçeklefltirilen bir araflt›rma s›ras›nda ziyaret edilen üç müze ile ilgili
k›sa bilgiler aktar›lacakt›r.
Birinci örne¤imiz Norveç’in en büyük ulusal müzesi olan Norveç Halk Müzesidir. (Norsk Folkemuseum) Müze ayn› zamanda, baflta da belirtti¤imiz gibi dünyan›n
en eski ikinci aç›k hava müzesi olup, 1894 y›l›nda kurulmufltur. Oslo merkezinde
bulunan müze, 16.yy.’dan günümüze Norveç halk kültürü ile ilgili malzemeleri bar›nd›rmaktad›r. Müzede koruma alt›na al›nan 170 kadar yap›n›n k›rsal olanlar› bölgesel özelliklerine göre grupland›r›lm›flt›r. Kent yap›lar› da ayr› bir bölümde yer alm›flt›r. Müzede yap›lar›n içleri ile teflhir salonlar›nda 160.000’den fazla malzeme bulunmaktad›r. Ev araç-gereçleri, giyim-kuflam, süs eflyalar›, dokuma örnekleri, çiftlik
araç-gereçleri, müzik aletleri bunlar›n bafll›calar›n› oluflturmaktad›r. Müzede ayr›ca
bir restoran, kafeterya ve geleneksel Norveç mutfa¤›ndan örneklerin sunuldu¤u bir
aç›k hava lokantas› bulunmaktad›r.
‹kinci örne¤imiz bölgesel özellikteki Maihaugen De Sandvigske Samlinger’dir.
Anders Sandvig ad›nda bir diflçinin giriflimiyle 1907 y›l›nda kurulmufltur. Müzenin
aç›k alan›nda bölge halk›n›n yaflam›, çeflitli yap›lar ile çiftlik komplekslerinde teflhir
edilmekte olup, bu yap›lar aras›nda boya, tabakhane, çömlek atölyeleri de bulunmaktad›r. Ayr›ca kapal› alanda bulunan teflhir salonlar›nda ayakkab›c›, flapkac›,
kürkçü, semerci, ciltçi, sepetçi, pipocu, vb. zanaatkarlar›n atölyeleri, içlerindeki
araç-gereçlerle birlikte sergilenmektedir. Müzede ziyaretçilere geleneksel kahve servisinin yap›ld›¤› bir kafeterya ile büfe ve bir sat›fl ma¤azas› bulunmaktad›r. Ayr›ca
konferans, konserler, rehberli turlar, çeflitli kutlamalar müzenin etkinlikleri aras›ndad›r.
Üçüncü örne¤imiz, yöresel bir aç›k hava müzesi olan Hadeland Halk Müzesi’dir.
(Hadeland Folkemuseum) 1913 y›l›nda kurulan müze, eski bir kilise etraf›nda oluflmufltur. Ayr›ca müze alan›nda bir mezarl›k bulunmaktad›r. Aç›k alanda 20’den fazla yap› sergilenmektedir. Ayr›ca bir arfliv, foto¤raf koleksiyonu, kafeterya, sergi salonu bulunmaktad›r.
Yararlan›lan Kaynaklar
A.Kitaplar
1.ESPELAND, Else-Kare SVEEN: Museums In Norway PDC Aurskog,Oslo
1989,191 Pg.
2.Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu
Bildirileri (13-15 Haziran 1985), Ankara Üniversitesi Bas›mevi, Ankara 1985, 152
S. “Kültür ve Turizm Bakanl›¤›” “Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›: 64” “Seminer,Kongre Bildirileri Dizisi:18”
3.Hadeland Folkemuseum Og Tingelstad Gamle Kirke (En Orientering Pa
Norsk Og Engelsk) Hadeland Trykk-Reklame A/S,Brandbu 1988, 48 S.
4.Hadeland Folkemuseum (75 ar 1913-1988) Hadeland Trykk-Reklame
A/S,Brandbu 1988, 95 S.
5.Hadeland Folkemuseum (Arsmelding 1989) Hadeland Trykk-Reklame
A/S,Brandbu 1989,16 S.
6.HAUGLID, Anders Ole: Maihaugen (The Sandvig Collections Guide) Typeset
and Printed by Mesna Trykk a.s,Lillehammer 1989,64 Pg.
7.Norsk Folkemuseum (The Norwegian Folk Museum)Printed in Norway by
Haslum Grafisk A/S,Oslo,31 Pg.
8.Norwegian Folkmuseum Kirstes Paste Up A/S,Oslo 1988,55 S.
9.ÖNDER, Mehmet: Türkiye Müzeleri Ajansmat Ofset Matb.,Ankara 1995,259
S. “Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar› Genel Yay›n No:175” “Sanat Dizisi:27”
10. ÖRNEK, Sedat Veyis: Türk Halkbilimi. Özkan Matb., Ankara 2000, 262 S.
B. Makaleler
11.ERBEK, Güran: Aç›k-Hava Folklor Müzeleri ve El Sanatlar› Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri,119-125.S.
12.ESPELAND, Else-Kare SVEEN: Norveç’de Bulunan Aç›k Hava Müzeleri ve
19
20
AÇIK HAVA MÜZELER‹ (Tan›m›, Türkiye’de Durumu, Yurtd›fl›ndan Bir Örnek)
K›sa Özellikleri (Çev.:Alparslan SANTUR), Türk Halk Kültürü Araflt›rmalar› 1996,
byy, Ankara 1998, 66-89.S.
13.ÖZTÜRK, Doç.Dr. ‹smail: Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Kültürel De¤iflim ve Müzecilik Aç›s›ndan Kültürün Maddi Ürünlerinin Önemi V.Milletleraras› Türk
Halk Kültürü Kongresi, Maddi Kültür Seksiyon Bildirileri, THK Bas›mevi ‹fll.,Ankara
1997, 331-339. S. “T.C.Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›:1904” “HAGEM Yay›nlar›:249”
“Seminer,Kongre Bildirileri Dizisi:56”
14.SANTUR, Alparslan: Aç›k Hava Müzelerinin Gelifiiminde Norveç Örne¤i ve
Türkiye’de Durum V.Milletleraras› Türk Halk Kültürü Kongresi, Genel Konular Seksiyon Bildirileri, THK Bas›mevi ‹fil., Ankara 1997,193-206.S.
15.SANTUR, Alparslan: Weald-Downland (‹ngiltere) Aç›k Hava Müzesi Çeviri,
Folklor/Edebiyat, Cilt 2, Say› 12, 113-118. S. , 1997
16.SANTUR, Alparslan: Aç›k Hava Müzeleri ‹çerisinde Ahilik ve Esnaf Kültürü
II.Uluslararas› Ahilik Kültürü Sempozyumu Bildirileri, 270-276. S., 1999
17.SANTUR, Alparslan: Aç›k Hava Müzelerine Bir Örnek Hadeland (Norveç)
Halk Müzesi Türk Halk Kültürü Araflt›rmalar› 1998, 49-58.S., 2000
18.UYSAL, Prof. Dr. Ahmet Edip: (Çev.) Aç›k Hava Müzelerinin Kurulmas› ve
‹flletilmesi Hakk›nda (ICOM) ca Tespit Edilen ‹lkeler. Türk Folklor Araflt›rmalar›
1984, G.Ü. Bas›n- Yay›n Yüksekokulu Bas›mevi, Ankara 1984, 177-193. S. Kültür
ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›
C.Kültür Bakanl›¤› Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü
Halk Kültürü Arflivi
19.NAHYA, Zümrüt: Norveç Aç›k Hava Müzeleri Araflt›rma Raporu (29 Kas›m6 Aral›k 1990) Arfliv Yer No:YB.90.0239
20.SANTUR, Alparslan: Norveç Aç›k Hava Müzeleri Araflt›rma Foto¤raflar› Arfliv Yer No:F.90.0650-0683
21.SANTUR, Alparslan: Norveç Aç›k Hava Müzeleri Araflt›rma Video Çekimleri
Arfliv Yer No:BVB.93.0081
NOTLAR
1
ÖNDER, Mehmet : Aç›khava Folklor Müzelerine Do¤ru. “Folklor Aç›k Hava
Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri.”
2
ÖRNEK, Sedat Veyis : Türk Halkbilimi.
21
KÜLTÜR BAKANLI⁄ININ FOLKLOR AÇIK HAVA MÜZES‹ KURMA TEfiEBBÜSÜ VE HAZ‹N SONUCU
KÜLTÜR BAKANLI⁄ININ FOLKLOR AÇIK HAVA MÜZES‹
KURMA TEfiEBBÜSÜ VE HAZ‹N SONUCU
Nail TAN
Türkiye’de bir “Folklor Aç›k Hava Müzesi” kurulmas› düflüncesini ortaya atarak
gerçekleflmesi için kap› kap› dolaflan ilk müzecimiz Dr. Hâmit Zübeyr Koflay’d›r. Müzecilerden umudunu kesti¤inden olsa gerek, Millî Folklor Araflt›rma Dairesindeki birinci baflkanl›¤›m döneminde (1973-1978) beni de s›k s›k aram›fl, bu konuya el atmam› istemifltir. Evindeki broflür ve saydamlardan bilgi edinmemi de sa¤lam›flt›r. O
y›llarda, flimdi oldu¤u gibi yurt d›fl›na gidip bu tür müzeleri gezme imkân› çok azd›.
Dünyada ilk folklor aç›k hava müzesi ‹sveç’teki Skansen Müzesi 1891 y›l›nda ziyarete aç›lm›fl, bunu 100’den fazla müzenin kurulmas› takip etmiflti. Birçok ülkenin ayr›ca Millî Müzeleri de vard›. Ancak, köklü tarihî geçmiflimiz ve çok zengin halk kültürümüze ra¤men Cumhuriyet döneminde bile bizim ne bir Millî Müzemiz ne de Folklor Aç›k Hava Müzemiz henüz kurulamam›flt›. Kültür Bakanl›¤›nda, bu tür müzeleri
kurmakla görevli bir An›tlar (Eski Eserler) ve Müzeler Genel Müdürlü¤ü vard›. Ancak, bu Genel Müdürlü¤ün yöneticileri genellikle arkeologlar aras›ndan atanmaktayd›. Roma dönemine ait bir sütun bafll›¤› karfl›s›nda ay›l›p bay›lan bu meslek mensuplar›na bir su de¤irmeni, bir serender, bir dibek tafl› bir Roma sütunu kadar de¤er ifade etmiyordu. Yurt d›fl›nda birçok Millî Müze, Folklor Aç›k Hava Müzesi gezen Genel
Müdürlük yetkilileri nedense bu tür müzelerle ilgilenmiyorlard›. Dr. Mehmet Önder’in
Müsteflarl›¤› döneminde ele ald›¤› ve Ulus’ta yapmay› plânlad›¤› Millî Müze projesini
yine bu anlay›fltaki arkeologlar önlemifllerdi. Yine bu anlay›fl dolay›s›yla müzelerin
etnografya bölümleri de üvey evlât muamelesi görmekteydi. K›sacas›, 1973-1978
döneminde bu konuda, ilgili Genel Müdürlük nezdinde teflebbüste bulunmufl ama
baflar›l› olamam›flt›m. Oysa, o y›llarda müze kurmak daha kolayd›. Bol malzeme
vard›, arazi temini daha kolayd›.
12 Eylül 1980 harekât›ndan sonra, yeni yöneticilere folklor aç›k hava müzesi
düflüncesini açt›¤›mda çok olumlu karfl›lad›lar. Bakan Cihad Baban, görgülü ve bilgili bir insand›. Müsteflar Kemal Gökçe, An›tlar (Eski Eserler) ve Müzeler Genel Müdürlü¤ünün tutumunu gayet iyi bildi¤inden bu müzenin kurulmas› iflinin baflkan› oldu¤um Millî Folklor araflt›rma Dairesi taraf›ndan ele al›nmas›n› istedi. Severek kabul
ettim. Hâmit Beye söz vermifltim. Hatta müzedeki köy mezarl›¤›na öldü¤ümüzde
onun ve benim gömülmemi istiyordum.
22
1981 y›l›nda Kayseri ‹çkale’sinin boflalt›l›p Kültür Bakanl›¤›na devri gündeme
geldi. Müze için en büyük sorun arazi teminiydi. Bulunacak arazinin en az 50 dönüm
olmas› ve büyük flehirlere yak›n olmas› gerekiyordu. Ankara’da bu büyüklükte kamu arazisi bulmak çok güçtü. Bu sebeple, Kayseri ‹çkale’sinde “‹ç Anadolu Bölgesi
Folklor Aç›k Hava Müzesi”nin kurulabilece¤ini düflündüm. Müsteflar›n görüflünü de
alarak, müzede yer alacak yap›lar›n ve sergilenecek eflyalar›n bir listesini haz›rlad›k.
An›tlar ve Müzeler Genel Müdürlü¤ünden ‹çkale’nin dairemize tahsisini istedik. Bu
arada Cihad Baban görevden ayr›lm›flt›. Sonuç: ‹çkale, Kuyumcular Çarfl›s› yap›lmak üzere Kayserili ifladamlar›na teslim edildi.
Tabiî, bu olay beni y›ld›rmad›. Arsa Ofisinden, arazi aramaya devam ediyorum.
Baflkent yak›n›nda olmas› flart› var. Kastamonu, Çank›r› ve Bolu’da olsa arazi çok.
Derken, 1982 y›l›nda halk bilimci Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal (ölümü 6 Temmuz
1997) ODTÜ E¤itim Fakültesi Dekanl›¤›na atand›. Prof. Uysal, M‹FAD’›n en büyük
destekleyicilerinden biriydi. Bütün ‹ngilizce mektuplar›m›z› ücret almadan yazmaktayd›. Konunun önemini çok iyi biliyordu. Folklor Aç›k Hava Müzelerinden bir bölümünü gezmiflti. Böyle bir müzenin kurulmas›n› fliddetle arzu etmekteydi. Hatta, müze için köylerden dö¤en, ka¤n›, boyunduruk, yaba, dirgen vb. eflyalar toplay›p evinin bodrumuna koymufltu.
Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal, dekan olduktan bir süre sonra (san›yorum 1983 y›l›yd›) birlikte rektöre ç›k›p müze fikrimizi açt›k. Mimarl›k Fakültesi ö¤retim üyesi ve
ö¤rencilerinin uygulama yapacaklar› böyle bir müzenin ODTÜ arazisi içinde kurulmas›n›n yararlar›n› anlatt›k. Rektör, kurulufl masraflar› Bakanl›kça karfl›lanmas› flart›yla müze projesini destekleyece¤ini söyledi. Sonra, Kültür Bakanl›¤› üst yönetimine konuyu açt›k. DPT yetkilileriyle görüfltük. Çünkü, giderlerini yat›r›m bütçesinden
DPT karfl›layacakt›. DPT’de kültür bölümüne bakan uzmanlar da konuyu cazip buldular. ODTÜ ile arazi tahsisi konusunda yaz›flmalar bafllat›ld›. 1984 y›l› 31 Ekiminde M‹FAD Baflkanl›¤›ndan Güzel Sanatlar Genel Müdürlü¤ü Genel Müdür Yard›mc›l›¤›na atand›m. Yard›mc›m Kâmil Toygar baflkan oldu. Baflkan Kâmil Toygar, yard›mc›s› Hayrettin ‹vgin ve daha sonralar› HAKAD Baflkan› olan Zümrüt Nahya ve di¤er M‹FAD görevlileri müzeyi kurmak için benim gibi canla baflla çal›flt›lar.
1985 y›l›, müze düflüncesinin hayata geçmesi için önemli bir y›l oldu. Arazi sözü al›nd›¤›ndan, art›k uygulamaya geçmek gerekmekteydi. M‹FAD; öncelikle folklor
aç›k hava müzeleri konusundaki Türkiye’deki bilgi birikimini tespit amac›yla ODTÜ
Rektörlü¤üyle iflbirli¤i yaparak 13-15 Haziran 1985 tarihleri aras›nda Ankara’da
“Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Sempozyumu”nu düzenledi. Bu sempozyumda “Türkiye’de Bugünkü ‹mkânlarla Bir Folklor Aç›k Hava
Müzesi Nas›l Kurulabilir?”1 bafll›kl› bir bildiri sundum ve kafamdaki müze hayalini k⤛da döktüm. Sempozyum s›ras›nda dünyadaki müzelerden baz›lar›n› tan›tan bir sergi de aç›ld›. Toplant›n›n sonunda, folklor aç›k hava müzesinin ODTÜ arazisi içinde
tercihan Eymir gölü çevresinde kurulmas› konusunda temenni karar› al›nd›. Sempozyumun hemen ard›ndan, müze düflüncesini hayata geçirmek üzere Kültür ve Tu-
23
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KÜLTÜR BAKANLI⁄ININ FOLKLOR AÇIK HAVA MÜZES‹ KURMA TEfiEBBÜSÜ VE HAZ‹N SONUCU
rizm Bakanl›¤› bünyesinde Müsteflar Yard›mc›s› Aytu¤ ‹zat’›n baflkanl›¤›nda bir çal›flma grubu kuruldu. Bu grupta; Baflmüflavir Dr. Mehmet Önder, M‹FAD’dan Kâmil
Toygar, Hayrettin ‹vgin, Zümrüt Nahya, Mahmut Bahad›r, Güzel Sanatlar Genel Müdürlü¤ünden Nail Tan, APK’den Erten Altaban, Gülsen Silindir, An›tlar ve Müzeler
Genel Müdürlü¤ünden Ahmet Mentefl, Mehmet Y›lmaz ve Nimet Berkok görevlendirildiler. Çal›flma grubu, ODTÜ Rektörlü¤ünden Eymir Gölü çevresini tahsis ettirdi.
DPT yat›r›m Program›na müzeyi ald›rd›. 1986 y›l› bütçesine plân-proje gideri olarak
75 milyar TL. ödenek kondu.
1986-1987 y›llar›nda, ODTÜ Mimarl›k Fakültesi ö¤retim üyeleri müzede yer
alacak yap›lar ve çevre düzenlemesi konular›nda çal›flt›lar. 1987 y›l›nda da ODTÜ
Rektörlü¤üne 54 milyar 900 milyon TL. ödenek aktar›ld›.
ODTÜ arazisinde kurulacak müze, cans›z folklor aç›k hava müzesi türünde olacakt›. Ancak, müzenin giriflinde baz› el sanat› eflyalar›n üretildi¤i bir çarfl› ile yine
Türk mutfa¤›ndan baz› yiyecek ve içeceklerin sat›ld›¤› 2-3 aflevi yap›lacakt›. Müzenin giderleri Kültür Bakanl›¤›nca karfl›lanacak ancak kâr eflit olarak bölüflülecekti.
Müzede yer alacak yap›lar›n uzun süre ayakta kalmas› amac›yla tafl›ma yöntemi yerine özgün malzemeyle yeniden inflas› yöntemi benimsenmiflti. Yap›lar›n çevre düzenlemesi, yörelerinin bitki örtüsüne göre yap›lacakt›. Türkiye’deki halk mezar
tiplerinin yer ald›¤› bir de mezarl›¤› bulunacakt›. Eymir gölünden ve göle akan akarsulardan da yararlan›lacakt›.
ODTÜ Mimarl›k Fakültesi 1988 y›l›nda yedi yöre evinin plânlar›n› haz›rlad› (Ankara, Antalya, Bursa, Kayseri, Nevflehir, Mardin ve Trabzon). Bu evlerin yap›lmas›
zaman alacakt›. Oysa, özgün eflyalar her geçen gün kaybolmaktayd›. Bu sebeple,
M‹FAD yöneticileri bir yandan da yap›lar›n içine yerlefltirecekleri eflyalar›n derlenmesi ifline bafllad›lar. Ankara merkezden ve Antalya, Bursa, Kayseri, Nevflehir Mardin ve Trabzon ilinden eflyalar sat›n al›n›p bu ilerin müze depolar›na konulmas›na
baflland›. Ayn› y›l, Afyon, Çorum, Isparta ve Silifke Müze Müdürlüklerine de ödenek
aktar›l›p eflya sat›n al›nd›. Güner Özkan’dan 75 parça çalg›, Günda¤ Kayao¤lu’ndan
213 parça bak›r eflya sat›n al›n›p Ankara’da AKM bodrumundaki depoya kondu.
Sonraki y›llarda da eflya al›m›na devam edildi.
M‹FAD, 6 Kas›m 1989’da Halk Kültürlerini Araflt›rma Dairesi (HAKAD), 24 Aral›k 1991 tarihinde de Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü
(HAGEM) ad›n› ald›, teflkilât› geniflledi.
1990 y›l›nda Etüd-Proje-‹nflaat ödene¤i olarak ODTÜ Rektörlü¤üne HAKAD taraf›ndan 154 milyar TL. aktar›ld› ve 11 Aral›k 1990 günü Ankara Ba¤ Evi’nin temeli dönemin Kültür Bakan› Nam›k Kemal Zeybek taraf›ndan at›ld›. ‹nflaat› 1992 y›l›nda tamamlanan bu bina kullan›lmad›¤› için bugün harap hâldedir.
Bu arada, Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal yafl haddinden 1989 y›l›nda emekliye ayr›ld›. Hocam›z›n emekliye ay›rmas›yla, ODTÜ içindeki müze kurma ideali zay›flad›
denebilir.
1992 y›l›nda müze projesi, Çevre Bakanl›¤›ndan büyük bir darbe yedi. Bakan-
l›k, “Özel Çevre Koruma Bölgesi Kanunu” gere¤ince Eymir Gölü ve çevresini sözde
koruma alt›na ald›, inflaat yasa¤› getirdi. Oysa, kurulmakta olan müze, çevreyi koruyucu bir müzeydi. Projenin durdurulmas›na ra¤men, ayn› y›l bütçeye konan inflaat ve çevre düzenleme ödene¤i ODTÜ Rektörlü¤üne aktar›ld›.
1993’ten itibaren ODTÜ arazisinde kurulacak olan müze projesi ask›ya al›nd›.
Kültür Bakanlar› konuyla ilgilenmediler. HAGEM’in y›ll›k çal›flmalar›n› yans›tan Halk
Kültürü Araflt›rmalar› yay›nlar›nda da bir daha müzeden söz edilmez oldu.
1997 sonbahar›nda HAGEM Genel Müdürü olunca, projeyi canland›rmak istedim. Kültür ve Çevre Bakanl›klar› ayn› siyasî görüflteki Bakanlar taraf›ndan yönetilmekteydi. Çevre Bakanl›¤›n› ikna etmek gerekiyordu. ‹stemihan TALAY imzas›yla
gerekçeli bir yaz› yazd›k Çevre Bakanl›¤›na. Karar›n gözden geçirilmesini istedik.
AKM’deki depodaki eflyalar› görmek istedim. Kazak ota¤›, fareler taraf›ndan lime lime edilmifl, ahflap eflyan›n bir bölümü çürümüfl, k›r›lm›flt›. Çalg›lardan bir bölümünün de tutkallar› aç›lm›fl, telleri küflenmiflti. Bakanla ve üst yönetimle anlaflamad›¤›mdan ve Genel Müdürlük içindeki Genel Müdür olma oyunlar›na ters düfltü¤üm
için 1 Nisan 1998’de emekliye ayr›lmak zorunda kald›m. Zümrüt Nahya, k›za¤a çekildi. Projenin gene inançl› bir sahibi kalmad›. ODTÜ Rektörlü¤ü de Eymir Gölünü
sosyal etkinlikleri için kullanmay› tercih etti. Konunun üzerine gitmedi. Göl bugün
yosun ba¤lam›fl olup periflan hâldedir. Oysa müze kurulsayd› gölle de ilgilenilecekti.
1997 y›l›nda bir yandan Çevre Bakanl›¤›n› ikna çal›flmalar› sürerken bir yandan
da yeni arazi pefline düfltük. Bakan›n memleketi Mersin’de devlete ait bir çiftlik arazisi veya orman arazisi temini imkân› ortaya ç›kt›. Zümrüt Nahya ile projesini yaz›p
yaz›flmalar›n› bafllatt›k. Hayalimin bir bölümünü Kastamonu’da Vali Enis Yeter’in
uzak görüfllülü¤ü ile gerçeklefltirebildim. Benden sonra, dört y›ld›r hâlâ arazi tahsisi
yaz›flmalar› sürdürülüyor.
Sonuç: Kültür Bakanl›¤›n›n Türkiye’nin ilk ciddî Folklor Aç›k Hava Müzesi kurma teflebbüsü, siyasetçilerin, ayd›nlar›n, bürokratlar›n uza¤› görememeleri sebebiyle ne yaz›k ki yar›da kald›. Bugünkü de¤erlerle iki veya üç trilyon TL. havaya savruldu. Oysa bu müze iki y›lda, harcanan paray› ç›karacak ve alt›n yumurtlayan tavuk olacakt›. ‹nanmazsan›z lütfen dünyadaki bu tür müzelerden birkaç›n› geziniz.
Gazi Üniversitesi’nin Türk Obas› kampus alan›nda bu müzeyi gerçeklefltirmek
için var gücümüzle destek verece¤iz. Gazi Üniversitesinin bu onurlu çal›flmay› yapaca¤›na yürekten inan›yoruz.
24
25
NOTLAR
Folklor Aç›k Hava Müzesi’nin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Sempozyumu
Bildirileri, A.Ü. Bsm., Ank. 1985, ss. 27-33 “M‹FAD Yay›n›”
1
TÜRK‹YE AÇIK-HAVA HALK KÜLTÜRÜ MÜZES‹ VE B‹R DENEY‹M
TÜRK‹YE AÇIK-HAVA HALK KÜLTÜRÜ MÜZES‹
VE B‹R DENEY‹M
Zümrüt NAHYA
Bildiri bafll›¤›m›zda neden Türkiye, neden Aç›k-Hava, neden Halk Kültürü Müzesi sözcükleri kulland›k? Bildirime bunlar›n aç›klamas›yla bafllamak istiyorum.
Müzenin ülkemizin bütününü yans›tan bir müze olmas› ona bu ismin verilmesinin bafll›ca ve tek nedenidir. Bölgesel ya da yerel aç›k-hava müzelerinde yer ismi
belirtilerek adland›rma yap›lmas› mümkündür.
Üstü kapal› ve de tek bir mekanda sergilenemeyecek olmas›, büyük bir arazide
yer alabilirli¤i nedeniyle “Aç›k-Hava” kelimesinin kullan›lmas›n› gerektirmektedir.Avrupa’n›n pek çok ülkesinde müze ad›n›n içinde yer alm›yorsa da en ufak tan›t›m broflüründe bile ilk özellik olarak bu kelime ile karfl›lafl›lmaktad›r. Ayr›ca bir tak›m arkeolojik buluntu yerlerine de bu isim verilmektedir.
Ülkemizin yaln›zca halk kültürünü yans›tacak geleneksel, kültürel ürünlerinin
teflhir edilece¤i bir müze olmas› nedeniyle “Halk Kültürü” kelimeleri kullan›lm›flt›r.
Do¤ald›r ki gerek bu müzenin kurulufl aflamas›nda gerek aç›ld›ktan sonra da halkbilimcilerimizin görevi inkar edilemeyecek boyutta olacakt›r. Çünkü bu müzeler, kuruluflu k›sa sürede tamamlanabilir müzeler de¤ildir. Örne¤in Romanya’n›n baflkenti
Bükrefl’te, 1939’da kurulufl çal›flmalar› bafllam›fl olan müzeyi 1988 y›l›nda ziyaret
etti¤imizde, Dobruca’dan getirilen bir evin müze alan›na yerlefltirildi¤ini gözlemledik.
Ayr›ca Avrupa’da Müzeoloji ad› alt›nda müzecilik e¤itimi verilmekte, bu ve benzeri
müzelerin kuruluflunda ve iflleyiflinde arkeolog, sanat tarihçisi, halkbilimcilerin yan›
s›ra müzeologlar da görev almaktad›r. ‹flte bu nedenlerle Halkbilimi Müzesi ya da
Müzecili¤i terimini kullanmay› tercih etmedik.
Kurulacak müzenin gerek halkbilimcilere gerekse topluma yönelik pek çok hizmetleri olmas› gerekir. Öyle ise bu nas›l bir müze olacakt›r, özellikleri nelerdir;1
1. Türkiye’nin bütününü temsil edecektir. Binalar, di¤er kullan›m yap›lar›, dini yap›lar. Türkiye’nin hemen her bölgesini temsil edecek flekilde seçilmelidir.
2. ‹ç döfleme malzemelerinin seçimi do¤ru yap›lmal›d›r. Kayseri evi, Kayseri
ev döfleme kültürünün birebir ve do¤ru örne¤i olmal›d›r.
3. Di¤er kullan›m yap›lar›; köprü, çeflme, samanl›k, ah›r, kiler vb. ilgili oldu¤u
evin yak›n›nda yer almal›d›r.
4. Binalar›n etraf›, gene ait oldu¤u yörenin sahip oldu¤u ekolojik flartlara uy-
26
gun flekilde düzenlenmelidir. Karadeniz’i temsil eden bölümde makilerin yer almamas›na dikkat edilmelidir.
5. Su ve su kültürünün yer almas› sa¤lanmal›d›r. Su de¤irmenlerinin yan› s›ra,
üç taraf› denizlerle kapl› bir ülkenin bal›kç›l›kla, denizcilikle ilgili kültürel zenginli¤i
yans›t›lmal›d›r.
6. Yörelerin halk kültürü özelliklerini temsil edecek evlerin, baflka fonksiyonlar verilerek kullan›lmas› yerine, bu müzenin bütünlü¤üne ters düflmeyecek bir bina
ya da binalarda bu uygulamalar yap›lmal›d›r. Ayr›ca; E¤itim, bilgilendirme, gösterim, kütüphane vb. çok amaçl› salonlar ile idari ifllerin yürütülece¤i mekanlar da bulunmal›d›r.
7. Müze evlerinin zarar görmeyece¤i bir yerde de kültürel etkinliklerin, flenliklerin yap›labilece¤i bir aç›k hava konser, gösteri mekan› ve piknik alan› bu müzenin
bir parças› olarak yer almal›d›r.
8. Kültürel zenginliklerimizden olan el sanatlar›n›n üretiminin yap›l›p, sergilendi¤i ve sat›ld›¤› ifl mekanlar›n›n,iflliklerin de do¤all›k bozulmadan bu müzede yer almas› mümkündür.
9. Yörelerimizin mutfa¤›n› yans›tacak etkinli¤in gerçeklefltirilebilece¤i tand›r
evi, geleneksel lokanta vb. mekanlara da yer verilmelidir.
10. Türkiye insan›n›n yerleflik hayata geçmeden önce kulland›¤› çad›rlar›n da
müzede yer almas› önemli bir husustur.
Avrupa Halk Kültürü Müzelerinde yer alan ev ve di¤er kullan›m yap›lar› yerlerinden sökülerek müzelere tafl›nmakta ve orada yeniden infla edilmektedir. Bu da
evlerin daha da k›ymetli olmas›na, daha özenle bak›lmas›na ve korunmas›na neden
olmaktad›r. Bu müzelerde; Müze d›fl› diye düflünülen idari binalar, gösterim ve bilgilendirme mekanlar›, depolar, geleneksel mutfak üretim ve teflhir alanlar› ile piknik
alanlar›, müzenin uygun bir uzak alan›na kurulmaktad›r.
Müzenin kurulufluna bafllamadan önce ülkemizin co¤rafi yap›s›n›n seçilen alanda nas›l yans›yaca¤› belirlenmelidir. Karadeniz, Do¤u Anadolu, ‹ç Anadolu vb. co¤rafi yap› ile müze arazisi belirlenmelidir.
‹kinci aflamada; evlerin ve di¤er kullan›m yap›lar› nerelere yerlefltirilecek, saptanmal›d›r.
Su kültürünün yans›t›lmas› için arazide dere vb. akarsu durumu göz önünde bulundurulmal›d›r. Gerekirse yapay nehir ve göllerle bu eksiklik giderilmelidir.
Evlerin yerleflim plan›na göre de a¤açland›rmaya gidilmelidir.
Müze alan› bir inflaat alan›na dönüfltürülmemelidir. Arazinin uygun bir yerinden
bafllanarak evler birer birer infla edilmelidir. ‹nfla edilen birkaç evin çevre düzenlemesi, iç düzenlemesi yap›l›nca bu k›s›m ziyarete aç›labilecektir, böylece k›sa sürede müzeye gelir sa¤lanabilecektir. Müzenin arazi üzerinde yerleflim plan› yap›lmadan inflaat›n bafllamas› uygun olmayacakt›r. Müzede hangi yöreden hangi ev tipi yer
alacaksa o evin di¤er kullan›m yap›lar› da belirlenmeli ve iç döfleme eflyalar› edinilmeli, bulunam›yorsa eski örnekler tespit edilerek yenilerinin yapt›r›lmas› sa¤lanmal›d›r. Bu da müzenin kurulmas›n›n h›zlanmas›n› sa¤layacakt›r.
27
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
TÜRK‹YE AÇIK-HAVA HALK KÜLTÜRÜ MÜZES‹ VE B‹R DENEY‹M
Tahsis edilen müze alan›n›n s›n›rlar›n›n uygun bir seçimde oldukça sa¤lam tel
örgülerle çevrilmesi müze korumas›nda önemli ilk ad›m olacakt›r.
Gördü¤ümüz örneklerde; müze alan›n›n tel örgülerle çevrelendi¤i, her evin ayn› zamanda koruma, bilgilendirme ile de yükümlü olan bir sorumlusunun bulundu¤u , ayr›ca kuzey ülkelerinde evlerin kapal› devre televizyon sistemi oldu¤u, tespitlerimiz aras›nda yer almaktad›r.
Bu müzelerde; idari binalar›n bulunmas› gereklidir. Bu idari binalarda müze yönetici ve memurlar›n›n yan› s›ra müzeolog, halkbilimci vb. bilim çal›flan› da çal›flma
mekanlar›na sahip olmal›d›r. Ayr›ca kütüphane ve arfliv müzelerin ayr›lmaz parças›
olan dokümantasyon mekanlar›d›r. Çok amaçl› toplant›, gösteri, sergi vb. kapal› salonlara, depolara, bak›m-onar›m atölyelerine de ihtiyaç vard›r. Teknik donan›mlar›
da günün teknolojisine paralel olmal›d›r.
Küreselleflen dünya da yerelli¤e sahip ç›kabilmenin en güzel örne¤i Halk Kültürü Müzeleri olsa gerek diye düflünmemek mümkün de¤ildir. Geliflen teknoloji, h›zl›
sanayileflme, kitle iletiflim araçlar›n›n hemen her yere girip yerleflmesi, kültür alan›nda pek çok fleyi önüne kat›p götürmekte ve yok etmektedir. ‹flte bu müze kuruldu¤unda yitip gidenlerin arkas›ndan üzülmek yerine iflte bizim kültürümüz burada yafl›yor, iflte biz böylesi zengin bir kültüre sahibiz diyebilece¤iz.
Ancak bu demek de¤ildir ki biz kültürümüzü küreselleflmeye paralel olarak baflka alanda da korumayaca¤›z. Onlar›n da planlar›n› en k›sa sürede yapmal›y›z.
Gelelim Kültür Bakanl›¤›, ODTÜ iflbirli¤i ile yap›lmas› istenen ilk “Türkiye Folklor Aç›k-Hava Müzesi” kurma deneyimime.
Kültür Bakanl›¤› ile ODTÜ Rektörlü¤ü iflbirli¤i çerçevesinde 13-15 Haziran
1985 tarihlerinde, ODTÜ’de, Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu yap›lm›fl, sunulan bildirilerle2 ve ODTÜ Rektörlü¤ü, Mimarl›k
Fakültesi Ö¤retim üyelerinin istemleri do¤rultusunda, bu müzenin ODTÜ Kampüs
alan›nda yap›lmas› kabul görmüfltür. Bakanl›k bu projeye maddi katk› sa¤lam›flt›r.
Birinci aflamada ODTÜ ö¤retim üyeleri ülke çap›nda bir araflt›rma ile Müzede
yer alabilecek binalar›n tespitini yapm›fl, restorasyon projelerini haz›rlam›fl, evlerin
arazi üzerinde yerleflimini planlam›fl ve görsel-iflitsel bir tan›t›mla bu çal›flmalar›n›
Kültür Eski Bakanlar›na aktarm›fllard›r.
ODTÜ’nin bu çal›flmalar›na paralel olarak Kültür Bakanl›¤› da seçilen evlerin
eflyalar› için ilgili illerin Müze Müdürlüklerine para aktararak eflyalar›n sat›n al›nmas› yoluna gitmifltir. Bu eflyalar halen ilgili illerin müzelerinde korunmaktad›r. Ayr›ca
kimi koleksiyonculardan da özellikle bak›r ve ahflap benzeri malzemeler al›nm›flt›r.
11 Aral›k 1990 tarihinde Eymir Gölü kenar›nda ilk evin inflaat›n›n temeli at›lm›fl
ancak 22 Ekim 1990 tarih ve 90/117 say›l› Bakanlar Kurulu Karar› ile Eymir Gölü
çevresinin “Özel Çevre Koruma Bölgesi” içerisine al›nmas› kötü bir darbenin inmesine neden olmufltur.
O tarihe kadar ‹mar Plan› olmayan ODTÜ imar plan› çal›flmas›nda bu alan› “Müze” alan› olarak göstermifl ve bu plan onaylanm›flt›r.
Ancak 1992’de gerek Kültür Bakanl›¤›n›n gerekse ODTÜ Rektörlü¤ünün çabalar› bu arazide müze kurulmas› için yeterli olmam›flt›r. ODTÜ’nün, müze projesinin
Çevre Bakanl›¤›nca uygun bulunmas› için ne gibi çal›flmalar yapt›¤›, taraf›m›zca bilinmemektedir.
Bakanl›¤›m›zca 1992’de yap›lan görüflmelerde, bu müzenin Eymir Gölüne ve
çevresine olumsuz etki yapaca¤› bizzat Çevre Koruma Kurulu Baflkan›nca ifade edilmifl, Haymana taraf›nda bir arazinin bu müze için tahsis edilebilece¤i belirtilmifltir.
Dünyada binlerce örne¤i olan Aç›k-Hava Halk Kültürü müzeleri, çevreye olumlu etkileriyle bilinmektedir. Ne yaz›kki ülkemizdeki bu anlay›fl› de¤ifltirmek mümkün
olamam›flt›r.
Gazi Üniversitesi Rektörlü¤ünün Türkiye Aç›k-Hava Halk Kültürü Müzelerine ilgi göstermesi memnunluk uyand›rm›flt›r. Müzenin önemi ve de¤eri üniversitelerce ve
Kültür Bakanl›¤›’nca gayet iyi anlafl›lmaktad›r.
ODTÜ Müze alan›n›n uzand›¤› Eymir Gölü’nün kenar›na flimdilerde bakt›¤›m›zda koruma bölgesinin gittikçe sazlarla kaplanan bir göle sahip oldu¤u görülmektedir. Müze kurulsayd› acaba bu halde mi olacakt›?
28
NOTLAR
1
Aç›k-Hava Müzelerinin Kurulmas› ve ‹flletilmesi Hakk›nda (ICOM)’ca Tespit
Edilen ‹lkeler. Çev.:Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal [Makale 177.-193.S.] Türk Folkloru
Araflt›rmalar› 1984. Ankara 1984.Gazi Üniversitesi Bas›n Yay›n Yüksek Okulu Bas›mevi. [2]+244.S. “Kültür ve Turizm Bakanl›¤›” “Milli Folklor Araflt›rmalar› Dairesi
Yay›nlar›:57”
2
Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu.
Ankara 1985 Ankara Üniversitesi Bas›mevi. XII+152 S. “Kültür ve Turizm Bakanl›¤›” “Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›:64” “Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi:184”
29
MÜZEC‹L‹K BA⁄LAMINDA KÜLTÜR, TUR‹ZM VE MEDYA ‹L‹fiK‹S‹
TAR‹HÇE
18. ve 19. yüzy›llarda bilimsel çal›flmalar kapsam›nda de¤erlendirilmeye bafllanan halkbilimi (folklor) halk›n gerek maddi ve gerekse manevi de¤erlerini kabul edilebilir yöntemlerle araflt›ran, derleyen, de¤erlendiren ve elde edilen verilerden ortak
bir tak›m kurallara varmak isteyen bir bilim dal›d›r. Halkbilimi konusunda bafllat›lan
çal›flmalar ve ilgi 1878 y›l›nda Londra’da Folklor Derne¤i kurulmas› ile ilk meyvesini verdi. 1888 y›l›nda ise Amerika Birleflik Devletleri’nde yaln›z halk edebiyat› ve
halk kültürlerini araflt›ran bir dernek kuruldu. Bunu ‹sveç, Norveç, Finlandiya, ‹rlanda, Rusya, M›s›r vb. ülkelerde de halkbilimini inceleyen ve de¤erlerine sahip ç›kan
derneklerin kurulmas› takip etti. Bu bilim dal›n›n Türkiye’de gündeme gelifli Ziya
Gökalp, Fuat Köprülü ve Selim S›rr› Tarcan’›n ortaya koyduklar› tez ve görüfller ile
olmufltur.
Ziya Gökalp, 23.07.1913 tarihli ve “Halka Do¤ru” ad› ile yay›nlanan dergide
“Halk Medeniyeti” adl› makalesinde folklor sözcü¤ünden halkiyat olarak bahsetmifl
ve kavimlerin medeniyetini inceleyen bir bilim dal› olarak tan›mlam›flt›r.
Fuat Köprülü, 06.02.1914 tarihli “‹kdam” gazetesinde “Yeni Bir Bilim Dal›” bafll›¤› ile kaleme ald›¤› makalesinde halkiyat ilmi tarifleri içerisinde aç›klamalar yapm›flt›r.
Selim S›rr› Tarcan ise “Türkiye Edebiyat›” dergisinin May›s 1924 tarihli ve 5 say›l› nüshas›nda yay›nlanan yaz›s›nda “Halk ‹lmi” bafll›¤›nda halk ilminin önemini belirtmifltir.
Ülkemizde gere¤ince ve yeterince önem verildi¤i iddia edilemeyecek olan halkbilimi, 1963 y›l›nda kurulan Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi çal›flmalar› kapsam›na al›narak bir nebze olsun elinden tutulmas›yla günümüzde yaflanan geliflmelere ulaflt›.
HALKB‹L‹M‹ ve TUR‹ZM
Günümüzde dünyan›n en büyük ekonomik gücü olan turizmin tarifi içinde gezmek, görmek, e¤lenmek, dinlenmek, sportif ve kültürel faaliyetlerde bulunmak, kür
yapmak amaçlar›n›n yan›nda, ziyaret edilen ülke halk›n›n maddi ve manevi kültür
de¤erlerini ö¤renmek, tan›mak ve yaflamak amac› da yer almaktad›r. Yerli ve ya-
banc› turistler için as›l ilginç olan da budur. Çünkü turizm ürünleri aras›nda bir ülkeden veya bir bölgeden hatta bir ilden di¤erine en önemli de¤iflikli¤i gösteren ve yaflanabilir olan folklor unsurlar›d›r. Gezi an›lar›n›n anlat›m›nda halkbiliminin manevi
(örf, adet, gelenek, görenek, inanç vb.) kültür de¤erleri oldu¤u gibi ticareti tetikleyen maddi (hal›c›l›k, oymac›l›k, alt›n-gümüfl- bak›r ifllemecili¤i, halk giysileri, halk
yemekleri vb.) kültür de¤erleri yiyecek içecek çeflidinden hat›ra eflya sat›nal›m›na
kadar ön plana ç›kan halkbilimi de¤erleri olmaktad›r. Dolay›s› ile halkbilimi ait oldu¤u yöre ve ülkenin ulusal ve uluslar aras› tan›t›m›na, ticari geliflimine, sosyo-ekonomik yap›s›na tahmin edilenden çok daha fazla olumlu katk›larda bulunmaktad›r.
Dünya Turizm Örgütü (WTO) verilerine göre 2000 y›l›nda dünya genelinde 700
milyon kifli olan yabanc› turist dolafl›m›, 2010 y›l›nda 1.006 milyar, 2020 y›l›nda
1.561 milyar kifliye ulaflacak.Ülkeler, bölgeler ve iller milyarlarca turist ve trilyon
dolarlarla ifade edilebilen döviz girdilerine ulaflm›fl bulunan turizm endüstrisinden
ancak ulaflabildikleri ölçüde yani hakettikleri ölçüde yararlanabilmektedir. Bu mega
endüstride söz sahibi ülkelerin tan›t›m ve pazarlama çal›flmalar›n› sergiledikleri ulusal ve uluslar aras› turizm fuar, pazar, sergi ve benzeri alanlarda halkbilimi de¤erlerinin ön planda yer almas› bu de¤erlerin turistin ne kadar ilgisini çekti¤inin ve turizme olan katk›s›n›n somut göstergesidir.
ANADOLU-TÜRK‹YE ve HALKB‹L‹M‹
Dünyan›n en eski yerleflim merkezlerinden bir olan Anadolu yar›madas› topra¤a yerleflik düzene geçen medeniyetlerin devam›nda ‹.Ö. 2500 lerde Hatti, ‹.Ö. 1750
lerde Hitit sonra Urartu, ‹yon ve Pers uygarl›klar›n›n sahnesi. Helenistik ça¤ ve Roma ça¤›n› takiben de Bizans uygarl›¤›n›n mekan›. 1071 y›l›ndan itibaren Anadolu
topraklar›na yerleflmeye bafllayan Türklerin buraya tafl›m›fl oldu¤u Ortaasya kültürü ise binlerce y›ld›r birbirini etkileyen kültür zincirine eklenen son halka.
Eklenen bu son halka ile Anadolu yar›madas› Halk kültüründe baflka ülkelerde
pek bulunmayan üçlü bir özelli¤e kavufltu. Bu üçlü özelli¤in birincisi Türklerden önceki dönemlerden gelen Anadolu kültürü, ikincisi büyük göçler ve Türklerle buraya
tafl›nan Orta Asya kaynakl› büyük kültür zenginli¤i, üçüncüsü de yar›madan›n iklimi ve co¤rafi yap›s›ndaki ayr›cal›kl› özelliklerin halk kültürü üzerindeki etkileri. Bu
üçlü özellik halkbiliminde dünyan›n en zengin ve say›l› kültür mozaiklerinden biri
olan Türk Halk Kültürünün oluflmas›n› ve di¤er kültürlere göre daha dengeli ve daha sa¤lam durmas›n› sa¤layan sacaya¤› görevini yapt›.
‹ngilizcedeki folk ve lore kelimelerinin bir araya getirilmesiyle ad› konan halkbilimi (folklor) bir bilim dal› olarak Avrupa’da 17. ve 18. yüzy›llarda gündeme gelmiflken Türkiye’de ancak 20. yüzy›l›n bafllar›nda konuflulur olmas› ve üstelik günümüze kadar çok a¤›r bir geliflme göstermesi sadece bu bilim dal›n›n geliflmesini önlemekle s›n›rl› kalmam›flt›r. Halkbilimine de¤er vermemenin cezas› tüm sanat dallar›nda ve ekonomide arzu edilen seviyede uluslar aras› bir baflar›ya ulaflamamakla ç›kmaya devam etmektedir. Ülkemizde halk danslar› ekiplerine sadece halk aras›nda
de¤il radyo,televizyon ve gazetelerde hatta bizzat bu iflle içli d›fll› olmufl kifliler tara-
30
31
MÜZEC‹L‹K BA⁄LAMINDA KÜLTÜR,
TUR‹ZM VE MEDYA ‹L‹fiK‹S‹
Süha UYAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
f›ndan bile halen folklor ekibi denmesi halkbiliminin ülkemizde ne derece de bilindi¤inin aç›k göstergesidir.
HALKB‹L‹M‹ MÜZELER‹
Sözlüklerde k›saca sanatsal, bilimsel ve tarihi eserlerin sakland›¤› ve gösterim
için sergilendi¤i yerler olarak tan›mlanan müzeler sadece yerli ve yabanc› turistlerin
de¤il tüm dünyada insanlar›n ilgi oda¤›.Tarihi ve toplumsal geliflme süreci içinde yarat›lan bütün maddi ve manevi de¤erler ile bunlar› yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullan›lan araçlar›n bütününü kapsayan kültür kavram›, kendi kültüründen
de¤iflik kültürlere sahip yer, yöre ve ülkelere seyahat eden insanlarla, onlar›n gittikleri yerdeki insanlar›n birbirlerinin kültürlerinden etkilenmeleri durumunu sa¤lar.Bu
durum ise toplumlar aras› iletiflimi, birbirini daha iyi tan›may›, anlamay›, yak›nlaflmay› sa¤layan ortam› oluflturur. Bunlar›n geliflmesi ile de bar›fl ve ekonominin geliflmesi kaç›n›lmaz olur. Bu geliflmeyi sa¤lamada en büyük görev halkbilimi müzelerine düflmektedir.
32
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KASTAMONU VAL‹L‹⁄‹ TARAFINDAN KÜLTÜREL
DE⁄ERLER‹N KORUNMASI VE HALK KÜLTÜRÜ
MÜZEC‹L‹⁄‹NE YÖNEL‹K ÇALIfiMALAR
Enis YETER
Anadolu’nun en eski yerleflim yerlerinden biri olan Kastamonu yöresi, Hitit,
Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans gibi uygarl›klara befliklik yapm›flt›r. Bilinen tarihi
M.Ö. 5000 tarihine kadar gitmektedir.
Selçuklular, Candaro¤ullar› ve Osmanl› döneminde önemli bir kültür, sanat, ilim
ve ticaret merkezi olan Kastamonu’da, güzel mimari eserler yap›lm›flt›r.
Kastamonu’nun son yüzelli y›ll›k tarihine bakt›¤›m›zda, yenileflme hareketlerinde hayli önde oldu¤u görülmektedir. Özellikle e¤itim, kültür ve imar alan›nda yap›lan at›l›mlardan bahsetmek gerekir. 1868 y›l›nda Kastamonu Vilayet Matbaas› kurulmufl, 1937 y›l›na kadar hizmet vermifltir. Bu süre zarf›nda il y›ll›¤› diyebilece¤imiz
21 adet Vilayet Salnamesi ile çeflitli kitap, dergi ve gazete bas›lm›flt›r.
1868 y›l›nda Sanayi Mektebi kurulmufl ve mesleki e¤itime önem verilmifltir.
1885 y›l›nda Vali Abdurrahman Pafla taraf›ndan Anadolu’daki ilk lise aç›lm›flt›r.
Kastamonu Milli Mücadele’de de önemli görev üstlenmifltir. ‹lk Kad›n Mitingi 10
Aral›k 1919 tarihinde K›z Muallim Mektebinin önünde toplanan 3000 kad›n taraf›ndan Kastamonu’da gerçekleflmifltir. ‹stiklal Marfl›n›n güftesi ilk defa 21 fiubat 1921
tarihinde Kastamonu Aç›ksöz Gazetesinde yay›nlanm›flt›r. ‹flgal görmedi¤i halde en
çok flehit veren iller aras›nda yer alm›fl olup, silah, cephane, erzak ‹nebolu-Kastamonu-Ankara hatt›ndan cephelere tafl›nm›flt›r. Büyük önder Atatürk’ün “Gözüm
Cephede, Kula¤›m ‹nebolu’da” sözünü hat›rlayacaks›n›z.
Kastamonu halk›n›n Kurtulufl Savafl›na verdi¤i deste¤i ödüllendiren Atatürk 23
A¤ustos 1925 tarihinde buraya gelerek fiapka ve K›yafet ‹nkilab›n› Kastamonu’da
aç›klam›flt›r.
Kastamonu’nun tarihine bu k›sa bak›fltan sonra flimdi de, son befl y›l içerisinde
Valilikçe yürütülen çal›flmalar hakk›nda bilgi vermek istiyorum. Konuflmam› iki bölümde toplayaca¤›m. Birinci bölümde tarihi yap›lar›n korunmas› ve yaflat›lmas› çal›flmalar›, ikinci bölümde ise do¤rudan halk kültürü müzecili¤ine yönelik çal›flmalar
anlat›lacakt›r.
Tüm ile yay›lm›fl, kale, kaya mezar›, cami ve külliye, han, hamam, köprü ve konaklar ile Kastamonu, genel bir S‹T alan› niteli¤indedir. ‹l merkezinde 534, di¤er ilçelerde 643 olmak üzere toplam 1177 adet tarihi yap› mevcuttur.
33
– Bu eserlerden Sirkeli Kona¤› 1997 y›l›n›n sonlar›nda ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤ünce sat›n al›narak, restore edilmifl ve otel, restorant olarak hizmet vermek üzere kiraya verilmifltir. Turizme aç›lan ilk konak hüviyetini tafl›maktad›r.
– 1998 y›l› flubat ay›nda, ilimizde Yerel Gündem 21 sempozyumu düzenlenmifl
ve il özel idare müdürlü¤ü taraf›ndan Türkiye’de ilk defa il ölçe¤inde yerel gündem
çal›flmalar› bafllat›lm›flt›r. Avrupa Birli¤i Komisyonunun finansman›yla Konyal› Kona¤› sat›n al›nm›flt›r. Valili¤imizce onar›m› yap›larak 1999 y›l› Ekim ay›nda hizmete
girmifltir. Ayn› zamanda Çevre E¤itim Merkezi olarak hizmet görmektedir.
– Hükümet Kona¤› ile Kültür Merkezi aras›nda kalan Mazlumcuo¤lu Kona¤›
1998 y›l›nda Valinin baflkan› oldu¤u Kastamonu Kalk›nma Vakf› taraf›ndan sat›n al›narak, onar›m yap›lm›flt›r. Vak›f binas› ve Kastamonu kültürünün yaflat›ld›¤› bir merkez olarak hizmet vermektedir.
– ‹l özel idaresine ait olan Sepetçio¤lu Kona¤›n›n onar›m›na 1999 y›l›nda bafllanm›fl olup, 2000 y›l›nda bitirilmifltir. Valilikçe Türkiye E¤itim Gönüllüleri Vakf›na
tahsis edilmifltir. E¤itim birimi olarak 12 May›s 2002’den itibaren hizmet görmektedir.
– Gazi Pafla ‹lkö¤retim okulu arkas›ndaki Eflanili Kona¤› 1999 y›l›nda, Sa¤l›k ve
Sosyal Yard›m Vakf›nca sat›n al›narak, Kastamonu Valili¤i Çevre Koruma Vakf›na
tahsis edilerek, onar›m› yap›lm›flt›r. Girifl kat› e¤itim birimi, orta kat› Çekül Vakf› ile
Kastamonu Musiki Cemiyeti, üst kat› ise Çevre Koruma Vakf› olarak hizmet vermektedir.
– ‹lin tarih bak›m›ndan en eski oldu¤u kabul edilen, ahflap, alç› ve vitray iflçili¤i ile nadir yap›lardan biri olan üç yüz y›ll›k Tahir Efendi Kona¤›, 1999 y›l› Kas›m
ay›nda il özel idare müdürlü¤ü taraf›ndan sat›n al›narak turizm faaliyetlerinde kullan›lmak üzere Turizm Bakanl›¤›na tahsis edilmifltir. Onar›m› Haziran 2002 tarihinde
tamamlanm›flt›r.
– Kastamonu Kalk›nma Vakf› taraf›ndan 2000 y›l›nda Toprakç›lar Konaklar› diye bilinen 2 konak sat›n al›nm›fl ve turizme hizmet verecek flekilde onar›m›na bafllanm›flt›r. 2002 y›l›nda ise Vak›fça U¤urlu Kona¤› sat›n al›nm›flt›r. Turistik tesis olarak hizmet verecektir.
– Her bir ‹lkö¤retim Okulunun yak›n›ndaki tarihi bir kona¤›n Valilik taraf›ndan
sat›n al›narak o okulun e¤itim birimi olarak düzenlenmesi projesi bafllat›lm›flt›r. Bu
amaçla Abdülhakhamit ‹lkö¤retim Okulu ile Hisarard› ‹lkö¤retim Okulu yan›ndaki iki
ayr› konak sat›n al›nm›fl olup projeleri haz›rlat›lmaktad›r. Ö¤rencilerin bilgisayar e¤itimi alaca¤› ve müzik, resim çal›flmas› yapacaklar› birer e¤itim birimi olacakt›r.
– Cumhuriyet Alan› yan›ndaki Zencirlio¤lu Kona¤› ‹l Özel ‹daresi taraf›ndan sat›n al›narak Milli Parklar Müdürlü¤üne tahsis edilmifltir. Küre Da¤lar› Milli Parklar
Merkezi olarak hizmet görecektir.
– fiehir içinde bulunan Kaya Mezarlar›n›n önündeki alan Valilik taraf›ndan kamulaflt›r›lm›fl ve üzerindeki binalar y›k›larak önü aç›lm›flt›r. Peyzaj düzenlemesi ve
kaya mezarlar›n›n ›fl›kland›r›lmas› gerçeklefltirilmifltir.
34
KASTAMONU VAL‹L‹⁄‹ TARAFINDAN KÜLTÜREL DE⁄ERLER‹N KORUNMASI VE
HALK KÜLTÜRÜ MÜZEC‹L‹⁄‹NE YÖNEL‹K ÇALIfiMALAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
– 1506 y›l›nda Nasrullah Kad› taraf›ndan yapt›r›lan Nasrullah Camii önündeki
flad›rvan, ‹l Özel ‹dare müdürlü¤ü taraf›ndan onar›lm›flt›r. fiehir içinden geçen Karaçomak deresinin üzerindeki Nasrullah Köprüsünün onar›m› ise 2000 y›l›nda Karayollar› Bölge Müdürlü¤ünce gerçeklefltirilmifltir.
– Di¤er taraftan ilde, Vak›flara ait 268 adet eser bulunmaktad›r. Bunlardan birisi de K›rkodal› diye tabir edilen 120 y›ll›k yap›d›r. Bu binan›n Valili¤imizce onar›larak Kültür ve Sanat Merkezi haline getirilmesi için ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤üne tahsisi
al›nm›flt›r. Restorasyon projesi Çekül taraf›ndan haz›rlanarak onar›m›na 2002 y›l›nda bafllanm›flt›r. Ayr›ca ön k›sm›ndaki alan kamulaflt›r›lm›fl olup bahçe olarak düzenlenecektir.
– Vak›flara ait Yakup A¤a Külliyesinin onar›m›na 1999 y›l›nda Genel Müdürlükçe bafllan›lm›fl olup, bir an önce tamamlanmas› için ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤ünce
2002 y›l›nda 200 milyar ödenek verilmifltir.
– Tarihi eserlerin korunmas›nda yap›lan önemli bir çal›flma, ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤ü bünyesinde, röleve ve restarasyon projeleri haz›rlamak üzere bir teknik birim
kurulmas›d›r. Bu birime sözleflmeli mimar ve tekniker al›nm›flt›r. Talep halinde vatandafla da düflük ücretle hizmet vermektedir.
Sadece il merkezinde de¤il, ilçelerde de tarihi yap›lar›n yaflat›lmas› için, her
kaymakaml›¤›n, bir kona¤›n onar›m›n› yapt›rmas› öngörülmüfltür. Bu amaçla gerekli maddi destek, özel idare bütçesinden sa¤lanmaktad›r.
‹nebolu’da Atatürk’ün fiapka ve K›yafet ‹nk›lab›n› aç›klad›¤› eski Türk Oca¤› Binas›n›n tahsisi Kültür Bakanl›¤›’ndan ‹l Özel ‹daresine al›nm›fl olup projeleri haz›rlat›lm›flt›r. Projeler Koruma Kurulundan geçince ‹l Özel ‹daresi taraf›ndan TBMM Kültür ve Sanat Vakf›n›n deste¤iyle onar›m›na bafllanacakt›r. Ayr›ca ‹nebolu’da eski Liman Baflkanl›¤› binas›, Araç’ta eski Hükümet Kona¤›, Daday’da Redif K›fllas›, binalar›n›n onar›m› için projelendirme çal›flmalar› yürütülmektedir.
Abana ‹lçesindeki Hac›velli Köyü eski ilkokulu ve Bozkurt ‹lçesindeki eski okul
binalar› metruk halden kurtar›larak turizme kazand›r›lm›flt›r.
P›narbafl› ilçesinde, Valili¤imiz ve Do¤al Hayat› Koruma Derne¤inin ortaklafla
katk›lar›yla Pafla Kona¤› isimli konak sat›n al›narak onar›lm›fl ve Eko Turizm Merkezi olarak 25 May›s 2002 tarihinde hizmete aç›lm›flt›r.
Valili¤imizin Halk Kültürü Müzecili¤ine iliflkin çal›flmalar›n› ise flu flekilde özetlemek mümkündür:
– Cumhuriyetin 75. y›l› nedeniyle 1998 y›l›nda Valilik Kutlama Komitesince bir
tarihi ev sat›n al›narak onar›lm›fl ve müze haline getirilmifltir. Atatürk’ün Kastamonu
ziyaretinde kulland›¤› objeler ve ziyaret etti¤i binalar›n resimleri ile etno¤rafik de¤erler sergilenmektedir.
– Kastamonu’da el sanatlar›, kültürünün önemli bir unsurunu oluflturmaktad›r.
1940 l› y›llara kadar 35.000 dokuma tezgah›n›n faal oldu¤u bilinmektedir. El dokumalar›n›n tekrar canland›r›lmas› için 1996 y›l›nda Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Vakf› bünyesinde El Dokumalar› Atölyesi kurulmufltur. Tezgah say›s› art›r›larak
flu anda 150 civar›nda tezgahda el dokumas› üretilir hale gelmifltir. ‹pek dokumaya
geçilmifltir.
– Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Vakf› taraf›ndan tarihi Ellezler kona¤› sat›n al›nm›fl olup, El Dokumalar› Müzesi olarak onar›m çal›flmalar›na bafllanm›flt›r.
– Ayr›ca el sanatlar› içerisinde ahflap iflçili¤i ve oymac›l›k önemli bir yer tutmaktad›r. Tar›m Bakanl›¤›na ba¤l› El Sanatlar› Merkezinde 100 ö¤renci ahflap e¤itimi
görmektedir. 1999 y›l›nda e¤itim iki y›la ç›kar›larak oymac›l›k ve restorasyon konusuna a¤›rl›k verilmifltir. ‹l Özel ‹daresinin 65 milyar ve DPT’nin 10 milyar maddi deste¤i ve El Sanatlar› Merkezinin usta ve iflçilik katk›s›yla El Sanatlar› Teflhir Merkezi
infla edilmifl ve May›s 2001 tarihinde hizmete girmifltir.
– Di¤er taraftan Tafl ‹flleme Atölyesi kurulmas› için ‹l Özel ‹daresi taraf›ndan
2002 y›l›nda 80 milyar ödenek verilmifltir. Kastamonu yap› kültüründe ahflap yan›nda önemli yer tutan tafl iflçili¤inin eski ustalar taraf›ndan gençlere ö¤retilmesi ve tafl
binalar›n onar›m› aç›s›ndan çok faydal› sonuçlar verecektir.
– Ayr›ca Kastamonu Kalk›nma Vakf› taraf›ndan Bal›lar Kona¤› sat›n al›nm›fl
olup, halk kültürünü yans›tan Etno¤rafya Müzesi olarak düzenlenecektir. Projeleri
Gazi Üniversitesi Mimarl›k Fakültesi taraf›ndan haz›rlanmaktad›r.
– Yine Vak›flar Genel Müdürlü¤üne ait Münire Medresesinin tahsisi ‹l Özel ‹daresine al›nm›flt›r. El Sanatlar› çarfl›s› olarak Haziran 2002 tarihinde hizmete girmifltir.
De¤iflik el sanatlar› yirmi ayr› bölümde üretilmekte ve teflhir edilmektedir.
– Yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri taraf›ndan yap›lan bu çal›flmalar yan›nda, Kültür Bakanl›¤› Hagem Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan önceki y›llarda sat›n al›nan Yüceb›y›klar Kona¤›n›n, 2001 y›l›nda onar›m›na bafllanarak, Folklor Araflt›rma
Merkezi olarak hizmete konulmas› öngörülmektedir.
– Bunun yan›nda Kastamonu Valili¤i Çevre Koruma Vakf› bünyesinde Mimar
Vedat Tek An›, Sanat ve Restorasyon Merkezi kurulmufltur. Mimar Vedat Tek, Kastamonu Hükümet Kona¤› (1902), Ulus’daki ikinci Meclis Binas›, ‹stanbul Sirkeci Büyük Postane, Sultanahmet’te Defteri Hakani Tapu Kadastro Binas› gibi önemli binalar›n mimar›d›r. Ad› yaflat›lmak istenmifltir.
– Buradaki an› kelimesini açmak istiyorum. Fransa’n›n kültür korumac›l›¤›na ait
yasas›n› Victor Hugo haz›rlam›flt›r. Ve ad›n› “An›lar ‹çin Yasa” koymufltur. Biz de buradan esinlenerek, bu merkezi ayn› zamanda eski yap› kültürünün canl› örneklerini
sunan bir aç›k hava müzesi haline getirmek istedik. Kurtulufl Savafl›n›n mizanse edildi¤i fierife Bac› An›t›, köy f›r›n›, su de¤irmeni, serender, keten tohumundan bezir ya¤› üretim yeri, yayla evi, dövme demir iflleme atölyesi gibi yap›lar burada kurulmufltur.
– Bu merkezde eski yap›lar›n onar›m›n› bizzat yapacak ustalardan oluflan ekip
oluflturulmufltur. Köy ustalar› ile Meslek Lisesi Ahflap Bölümü mezunlar› birlikte çal›flmaktad›rlar. Bu merkezin oluflumuna ‹l Özel ‹daresi, arsa, bina, personel ve maddi katk›da bulunmufltur. fiapka ve K›yafet Bayram›nda bir hafta müddetle 20 ilçenin
el sanatlar› buradaki standlarda teflhir edilmektedir.
35
36
KASTAMONU VAL‹L‹⁄‹ TARAFINDAN KÜLTÜREL DE⁄ERLER‹N KORUNMASI VE
HALK KÜLTÜRÜ MÜZEC‹L‹⁄‹NE YÖNEL‹K ÇALIfiMALAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
– Kastamonu flehir merkezine yürüme mesafesindeki Toklutepe Orman›nda ise,
Botanik Park› oluflturulmufl, 25000 a¤aç fidan› dikilmifl, köy yaflant›s›ndaki yap›lar
getirilmifltir. Örne¤in Tosya Ba¤ Evi (Gömele), Serender, Çoban Evi, köy f›r›n› infla
edilmifltir. Orhun an›t›n›n bir örne¤i yap›lm›flt›r. Ayr›ca halk›n yararlanaca¤› bir sosyal tesis olarak Kuleli Konak ismiyle bir konak inflaas›na bafllanm›flt›r.
Di¤er taraftan, köy yaflant›s›n›n tan›t›lmas› ve köy turizminin bafllat›lmas› için,
Küre ilçesinin Belören köyü örnek köy olarak seçilmifltir. Bu köyün, yol, su, kanalizasyon, telefon, WC ve kadastro gibi altyap› çal›flmalar› tamamlanm›fl olup, sosyal
tesis ve konaklama üniteleri yap›lm›flt›r. Eski köy yaflam›n›n canland›r›ld›¤›, aç›k hava köy müzesi fleklinde, bir oluflum hedeflenmifltir.
Hükümet Kona¤›n›n zemin kat› metruk halder kurtar›larak, Kastamonu Kent
Tarihi Müzesi olarak onar›m› yap›lm›flt›r. Kente iliflkin kitap, foto¤raf, maket, doküman ve folklorik de¤erler sergilenmifl ve 29 Ekim 2002 tarihinde halk›n kullan›m›na
aç›lm›flt›r.
Atatürk taraf›ndan da 24 A¤ustos 1925 tarihinde ziyaret edilen Memleket Kütüphanesi, önce lojman, sonra yemekhane olarak kullan›l›rken 2001 y›l›nda boflalt›lm›flt›r. ‹l Özel ‹daresine ait bu tarihi bina, Resim ve Foto¤raf Müzesi olarak düzenlenmifltir. Say›n Nail TAN taraf›ndan orijinal resimler ba¤›fllanm›flt›r. Aç›l›fl› 10 Aral›k 2002 tarihinde yap›lm›flt›r.
3 Haziran 2000 tarihinde Çekül ve Türkiye Mimarlar Odas› ile birlikte Kastamonu’da Kültürel De¤erlerin Korunmas›nda Yerel Yönetimlerin Rolü ve Sorumlulu¤u
konulu Sempozyom düzenlenmifltir. Dönemin ‹çiflleri Bakan› ve 10 ‹l Valisinin kat›ld›¤› toplant› sonunda “Kastamonu Kültür Bildirgesi” yay›nlanm›flt›r. Ayr›ca Sempozyumda sunulan tebli¤ler kitap haline getirilmifltir. Bu toplant›n›n arkas›ndan 20
Temmuz 2002 günü Bursa’da Tarihi Kentler Birli¤inin kuruluflu gerçekleflmifltir.
Kültürel de¤erlerin ö¤rencilerimize ve insan›m›za tan›t›lmas› için özel çaba sarfedilmifltir. Bu amaçla ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤üne 2000 y›l›nda 30 kiflilik bir otobüs
sat›n al›narak e¤itim ve ö¤retim y›l›nda, her gün iki s›n›fa üçer saatlik gezi program›
yap›lm›flt›r. ‹ki y›l içerisinde bu geziye kat›l›m say›s› 15 bin ö¤renciye ulaflm›flt›r. Bu
program d›fl›nda vatandafla da ücretsiz gezi düzenlenmektedir.
Kastamonu halk müzi¤inin derlenerek yaflat›lmas› ve tan›t›lmas› için ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤ünün finans›yla üç bölümlük tak›m halinde 9000 adet kaset ve 3000
adet CD geleneksel tarzda haz›rlat›lm›fl ve ücretsiz da¤›t›lm›flt›r. Yine Özel ‹dare Müdürlü¤ünün maddi katk›s›yla alt› okulda Sepetçio¤lu, alt› okulda ise Anadolu’nun
de¤iflik yöreleri folklor elbiseleri haz›rlat›lm›flt›r.
Kastamonu Valili¤i ile Gazi Üniversitesi Kastamonu E¤itim Fakültesi taraf›ndan
ortaklafla 2000 May›s ay›nda 1. Kültür Sempozyumu düzenlenmifltir. Tebli¤ler kitap
haline getirilmifltir. Kastamonu’da yap›lan kültür çal›flmalar› “Koruma Kültürü ve
Kastamonu” isimli kitapta toplanm›flt›r.
Son olarak belirtmek istedi¤im husus, ilde bulunan ve koruma alt›ndaki yap›lar›n envanterinin ç›kar›larak Bilgi Bankas› oluflturulmas›d›r. Tüm eserlerin, yer, bü-
yüklük, mülkiyet durumu, özellikleri, varsa restitüsyon, röleve ve restorasyon projeleri ile foto¤raf› bilgisayar ortam›na al›nm›flt›r. Ayr›ca bu eserlerin cephelerine, koruma alt›nda olduklar›n› gösteren levhalar as›lmaktad›r. Yine koruma alt›ndaki mimari de¤eri yüksek eserlerin, özellikleri ve foto¤raflar›n› bir katalogda toplama çal›flmalar› yürütülmektedir.
Ayr›ca Kastamonu’da Gazi Üniversitesi bünyesinde Restorasyon ve ‹ç Mimarl›k
Meslek Yüksek Okulunun aç›l›fl›na dair Senato Karar›, 8 May›s 2002 tarihinde al›nm›flt›r. Say›n Rektöre ve senato üyelerine teflekkür ediyorum. Karar›n bir an önce
uygulamaya konulmas›n› bekliyoruz.
Kültürel zenginlikten yoksun maddi geliflmenin, ruhsuz bir cesetten farks›z oldu¤una inan›yoruz. Kültürel zenginlik ise, müziktir, edebiyatt›r, folklördür, el sanatlar›d›r, mimaridir, yap› örnekleridir.
Thomas Friedman Küreselleflmenin Gelece¤i isimli eserinde flöyle demektedir:
“Kültürel koruman›n de¤erini anlayacak ve gayret gösterecek, gerekti¤inde ellerini ceplerine atacak, kadar toplumsal eylemcili¤e dönük, bir orta s›n›fa ve seçkinlere ihtiyac›m›z var. Yerli halk›, bir yerin karekterini ve gelece¤ini korumaya özendirmede, turizm önemli bir rol oynayacakt›r.”
Büyük Önder Atatürk’de Onuncu Y›l Nutkunda, milli kültürün ve güzel sanatlar›n önemine iflaret etmifltir.
Konuflmama son verirken, bu toplant›y› düzenleyen Gazi Üniversitesine, katk›
sa¤layanlara ve kat›l›mc›lara teflekkür eder, flükranlar›m› sunar›m.
37
38
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
De¤erli Kat›l›mc›lar;
Beypazar› çok uzak de¤il Ankara’ya, 100 km uzakl›kta. Ama önceki konuflmac›lardan da duydu¤um kadar›yla hep Cumal›k›z›k’tan, Safranbolu’dan bahsediliyor.
Demek ki bu konuda çok büyük eksikliklerimiz var.Henüz Beypazar›’n› o kadar tan›tamam›fl›z. Oysa Beypazar›’nda 3500 ahflap ev var. Ülkemizin hiçbir yerinde bu
kadar ahflap ev yok ve 3500 kadar evin tümünde yaflan›lmaktad›r ve kentin dokusu da hiç bozulmam›flt›r. Türkiye’de biliyorsunuz apartmanlar aras›nda ahflap ev
vard›r. Ama Beypazar›’nda ahflap evlerin aras›nda apartmanlar var Yapt›¤›m›z restorasyon çal›flmalar› içerisinde biz o apartmanlar› da yok ediyoruz. fiimdi dokusu
bozulmadan duran bu evlerin Türkiye’deki evlerden bir fark› daha var ve bugünkü
konumuzla da büyük bir ilgisi var. Bu evlerin tümünde insan yafl›yor. Tümünde insan yaflamas› demek, kültürün yaflamas› demek. Asl›nda amaç evlerin d›fl görünüflünü yenilemek de¤il tabi bu evlerin güzelini, yenisini de yapabilirsiniz. Ama içindeki yaflam› asla geri getiremezsiniz. ‹flte bugünkü halkbilim bu evlerin içersindeki, bu
eski kentlerin içersindeki kültür yaflam›n› araflt›r›yor.
Ben de o evlerden birinde yaflayan birisi olarak o kültürün asla yok olmamas›
için çal›fl›yorum. Bundan dolay› da böyle bir sorumluluk yüklendim. Beypazar›’nda
görüntülerini de izledi¤iniz bu evlerden tam 425 tanesinin d›fl görünüflünü asl›na uygun olarak yeniledik. Amac›m›z Beypazar›’n› efli benzeri görülmedik bir Aç›k Hava
Müzesi haline getirmektir. Çünkü Restorasyon çal›flmalar›n› yapt›ktan sonra Müze
rakamlar›yla Beypazar›’na gelen 2.500 turist 2,5 y›l içerisinde 25.000’lere dayand›.
‹nsanlar›m›z kültürüne merakl›, geçmifline merakl›... Beypazar›’na gelen insan macera için gelmiyor. Bir fleyleri görmek, bir fleyler sat›n almak, bir fleyleri anlamak,
ö¤renmek , birtak›m lezzetleri tatmak istiyor. K›sacas› bizim üretti¤imizi, halk bilim
dedi¤imiz ne varsa onu yerinde yaflamak istiyor. Zaten Geçmifle Yolculu¤un en son
aflamas›nda ben Beypazar›’na gelen insanlar›n;150-200 y›l öncesinde Beypazar›’nda yaflayan insanlar›n nas›l yaflad›klar›n› neler giydiklerini, neler hissettiklerini birebir görmesi için u¤rafl›yorum.Bunu destekleyen çal›flmalar›m›z var;
Yemeklerimize patent ald›k. Bundaki amac›m›z kültürümüzü korumak bunun
yan›nda tüketiciyi korumak ve taklitlerden kaç›n›lmas›n› sa¤lamakt›r. Türkiye’de ilk
defa Resmi gazetede yemek tarifleri yay›mland›. Yine ilçemizde aç›lacak olan iflyerlerinin isimlerinin Türkçe olmas› için çal›flma bafllatt›k ve yabanc› isimli iflyerlerine
ruhsat vermemeye karar verdik. Bununla dilimizi korumay› amaçl›yoruz. Canlanan
turizmle birlikte otomatik olarak çarfl›da bulunan yorganc›m›z, elle ayakkab› diken
esnaf›m›z sanatkar›m›z, bak›rc›m›z, kuyumcumuz bunlar›n hepsi geliflmeye bafllad›.
Hepsi mesle¤ini b›rakmak üzereyken yeniden mesleklerine döndüler. Tabi ki bizde
Belediye olarak yeni aç›lan iflletmelere kolayl›k gösteriyoruz en az›ndan ç›rak yetiflmesi için Halk E¤itim Merkezi ile iflbirli¤i yaparak yeni kurslar aç›yoruz.
Tarihi mekanlarda baz› k›s›tlamalar yapt›k. Bu k›s›tlamalar halk taraf›ndan ilk
anda tepki görse de bunun bir k›sm›n› referandumlar yaparak çözüyoruz ve neticede halk›m›z›n ileride yaflayaca¤› mutluluk için bunlar gerekli oluyor.
Restorasyon çal›flmalar› ile birlikte kültürümüze yönelik baflka çal›flmalar da
yapt›k. Bunun da halkbilimini ilgilendirdi¤ine inan›yorum. Yemek Yar›flmalar› yapt›k. Beypazar›’nda kullan›lan Beypazar›’na has kelimelerin ortaya ç›kt›¤› yar›flma düzenledik, Skal, ‹nternational iflbirli¤i ile “Beypazar›’n› Siz Olsayd›n›z Nas›l Tan›t›rd›n›z?’’ adl› bir yar›flma düzenledik. Yine flu anda devam eden bir yar›flmam›z da ‘’Siz
Olsayd›n›z Köyünüzü Nas›l Tan›t›rd›n›z?’’ yar›flmas›d›r. Bu yar›flmadaki amaç da gelen misafirlerimizi varolan di¤er yaflamlara götürmektir. Çünkü Ankara’dan gelen
birçok insan›n çocuklar› yaflad›¤› yerde inek, tavuk vb. görmeden büyüyorlar. En
az›ndan bir köy yaflam› yerinde görülsün istiyoruz. Bu nedenle her köyün kendine
has özelli¤i ne ise onu tespit etmek için ödüllü bir yar›flma düzenledik.
- Evliya Çelebi’nin geldi¤inde 21 Mahalle 3560 ev varm›fl- Bugün de bunlardan
ilçemizde 3500 kadar ev var ve ben bunlardan bir mahallenin tümünü turizm firmalardan birisine vermek istiyorum. Bugün bir turizm firmas›n›n deniz kenar›nda 10001500 yatakl› tatil yeri için yapaca¤› asgari harcama 50 milyon dolard›r. Fakat 5-10
milyon dolarl›k bir bütçeyle Beypazar›’nda bir mahallenin restore edilip 1500-2000
yatak kapasitesi sa¤lamak mümkündür. Hem de de¤irmeniyle, camisiyle, hamam›yla, türbesiyle, mahalle f›r›n›yla, dibek tafl›yla her fleyi geleneksel hiçbir fleyine
dokunulmam›fl flekilde. Böyle bir uygulamay› duymad›m yani sonradan oluflturulan
de¤il var olan, içinde yaflam olan bir kentin müzelefltirilmesi ve hatta buraya gelen
turistlerin o eski k›yafetleri giymeleri sa¤lanmas› da düflünülebilir. Böyle bir Aç›k
Hava Müzecili¤ini yerinde gerçeklefltirmek istiyoruz.
Bugün Türkiye’yi kurtaracak olan kültür turizmidir. Avrupa’dan gelen turistlerin
birço¤u cebinden para ç›kmadan otellerden de para ç›kmadan her fley dahil uygulamas› ile geliyor. Ama bizler Hollanda’ya, ‹ngiltere’ye bir baflka yere gitti¤iniz zaman oran›n kültürünü yans›tan bir müzenin kap›s›ndan girmek için bugünkü bizim
param›zla 100 –150 milyon lirayla iki – üç saat kuyrukta bekliyoruz. Ama Türkiye’de bulunan tarihi de¤erlerimizin hiçbirinin böyle bir özelli¤i yok. Ben Turizm Bakanl›¤›’n›n 3. yafl grubu ad› alt›nda yeni bir Kültür Turizmi bafllatma hamlesi oldu¤unu biliyorum ve bunun da eski ‹pek Yolu üzerinde olan Beypazar›’ndan geçmesi
için çal›flmalar yap›yorum.
Böyle yaparsak hem Türk Halkbilimi daha geliflmifl olacak hem insanlar›n ekonomik durumu daha kalk›nm›fl olacak hem de ülkemiz bir fleyler elde etmifl olacak-
39
40
BEYPAZARI’NDA GEÇM‹fiE YOLCULUK
Mansur YAVAfi
BEYPAZARI’NDA GEÇM‹fiE YOLCULUK
t›r. Yani karfl›l›kl› bir yarar söz konusudur. Restore olan evlerin fiyatlar› 2-3 milyarken flu anda 40-50 milyar ediyor. Çünkü ziyaretçi ilgisini görüyorlar. ‹nsanlar›n maalesef bu konuda bilinçlenmesi cebine giren parayla elde ettikleri de¤erle eflit oluyor. Ama neticede bunlar Türkiye ‘de olumlu fleyler oldu¤unu gösteriyor.
fiunlar› söylemeden de geçemeyece¤im yapt›¤›m›z restorasyonlar› Özel Sektörle birlikte yapt›k yani devletten ve Belediyeden bir kurufl para ç›kmadan yapt›k. Demek ki niyet edilince Türkiye’de çok güzel fleyler yap›l›yor. Ama flunu ifade edeyim:
ben bu çal›flmada e¤er baflar› olarak kabul edilirse ortaya ç›kan neticeyi üniversitelerle birlikte yapt›m. ODTÜ ve Gazi Üniversitesinden bir çok ö¤retim eleman› gelerek bize gönüllü olarak projeler haz›rlad›lar. Çünkü bilim olmadan hiçbir yere varmak mümkün de¤il. Yine bu arada Gazi Üniversitesinin Beypazar›’nda Gümüfl – Tak› Tasar›m ile ilgili bir Yüksekokulu var. Burada tarihten gelen telkari ifllemecili¤imizde bir di¤er kültürel de¤erimizdir ve Türkiye’de sadece Beypazar›’nda üretiliyor.
Yine Beypazar›’nda Gazi Üniversitesinin Moda Tasar›m bölümü var. E¤er o da kendi kültürümüzü yans›tan giysilerimize yönelik çal›flmalar›n› h›zland›r›rsa umuyorum
ki üniversiteyle bir yerel yönetim olarak sadece Türkiye’ye de¤il dünyaya da örnek
teflkil edebilece¤iz. Ben Beypazar›’nda üniversite ile yap›lacak her türlü çal›flmaya
haz›r›m. Yer göstermeye de haz›r›m. Tarihi mekanlar›n içersinde gösterilebilecek
mekan içinde çal›flmaya haz›r›m.
Hepinize teflekkür ederek sayg›lar sunuyorum ve hepinizi Beypazar›’nda Geçmifle Yolculu¤a bekliyorum.
41
POLATLI BELED‹YES‹ TARIM MÜZES‹
Türkiye’de Halkbilim Müzecili¤i ve Sorunlar› Sempozyumu ve Türk Halkbilimi
Müzesine do¤ru sergisini düzenleyen Gazi Üniversitesine, Gazi Üniversitesi Türk
Halkbilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezine ve eme¤i geçen herkese teflekkür
ederek sözlerime bafllamak istiyorum. Teflekkür ediyorum çünkü, sahip oldu¤umuz
bunca zengin bir potansiyel varken bu alanda göz dolduran bu çal›flma bir eksiklikti. Teflekkür ediyorum çünkü, biraz sonra aç›klayaca¤›m nedenlerden dolay› belediyeleri davet ettikleri için. Teflekkür ediyorum çünkü, ömrümüzü, çevremizi, zaman›m›z› hatta de¤erlerimizi h›zla tüketti¤imiz ›fl›k h›z› ile de¤iflen bilgi ça¤›nda geçmiflle
gelecek aras›nda köprü olabilecek çal›flmalar› gündeme getirdikleri için.
Dünle bugün aras›nda bile teknolojik farkl›l›k yaflad›¤›m›z bu ça¤da, üretimin
ekonomik ve kaliteli olmas›, verimlili¤in artmas›, bilgi ak›fl›n›n hareketi, yar›nlar›n
do¤ru tan›mlanabilmesi, ö¤renmenin ve kazan›lan bilgilerin uygulanmas›n›n bir yaflam felsefesi haline getirilmesi, sa¤l›kl› ve temiz bir çevrenin dolay›s›yla kentleflmenin sa¤lanmas› birey ve toplumun olmazsa olmaz hedefleri olmal›d›r. Eksik ya da
yanl›fl uygulamalardan dolay› yitirdiklerimiz kazand›rd›klar›m›zdan fazla oldu¤u takdirde, kendimiz çevremiz ve ülkemizin kay›plar›n› gelece¤in kay›plar› olarak görüyorum.
1580 say›l› Belediye Yasas› 1930 y›l›ndan beri yürürlüktedir. Bu yasan›n birinci maddesinde görev olarak verilen müflterek ve medeni ihtiyaçlar›n karfl›lanmas›
cümlesinden olmak üzere, belediye, insanlar›n beflikten mezara birçok alan›n› doldurmaktad›r. Zorunlu ve ihtiyarî görevleri yerine getirirken, belediye baflkanlar› siyasi, ekonomik ve öteden beri maalesef tamamlanmam›fl her türlü altyap› ihtiyaçlar›n
öncelikle karfl›lanmas› gibi nedenlerden dolay›, sosyal ve kültürel hizmetleri genellikle ikinci plana atm›flt›r. Ancak, belediyelerin son dönemlerdeki sosyo-kültürel hareketlere ciddi bir flekilde e¤ilmesi, kültür ve sanat›n önemsenmesi, bu alandaki arz
talep e¤rileri, insanlar›n do¤al ihtiyac› sonucunda yükselen de¤erler olmufltur. Hatta, yöre ekonomisinin can damarlar›ndan birini oluflturma yolunda ciddi potansiyel
olarak görülmektedir. (Örne¤in uluslararas› Gordion Kültür Tar›m Turizm Festivali
gibi.)
Genel nüfusumuzun yaklafl›k %82’si belediye s›n›rlar› içinde yafl›yor. Belediyeler kadar insanlarla iç içe yüz yüze birebir dinamizm yaflayan baflka bir kurum düflünemiyorum.
Öyleyse, flu anda Gazi Üniversitesinin yaklafl›m›nda oldu¤u gibi, ülkenin tüm
milli politikalar›nda, çözümlerinde, ileriye do¤ru yap›lacak siyasi, sosyal, ekonomik
ve kültürel planlamalar içinde belediyeler mutlaka göz önünde bulundurulmal›d›r.
Dolay›s›yla sempozyuma konu olan “Türkiye’de Halkbilimi Müzecili¤i” gibi tüm sosyal, sanatsal ve kültürel hizmetlerin verilmesinde, belediyeler için daha öncelikli, daha esnek, ulusal ve uluslararas› politikalara uygun yasal düzenlemeler mutlaka yap›lmal›d›r.
Bir e¤itimci dostum Say›n Erhan B‹LG‹Ç bireysel ve gönüllü yaklafl›m›yla, Polatl›’n›n tar›m kimli¤iyle bilinmesinden dolay› Tar›m Müzesi kurulmas› önerisini hayata geçirdik. ‹lgili organlar›m›zdan ald›¤›m›z kararlarla uygulamay› bafllatt›k. Yapaca¤›m›z iflin do¤ru temeller üzerine oturmas› için birçok yüz yüze görüflmeleri müteakip, Anadolu Medeniyetleri Müzesinde görev yaparken görüfllerine baflvurdu¤umuz
Say›n ‹lhan TEM‹ZSOY’a ve Say›n Erhan B‹LG‹Ç’e flükranlar›m› sunmadan geçemeyece¤im.
E-90 karayolu üzerindeki yaklafl›k 7000 m2’lik alan› kapsayan Zafer Park›n Tar›m Müzesi olarak düzenlenmesi için, malzeme materyal toplanmas› amac›yla duyurular görevlendirmeler yapt›k. Polatl›, Sivrihisar, Günyüzü, Haymana, Kayakent ve
Polatl›’n›n tüm köylerinde bulabildi¤imiz, ulaflabildi¤imiz, tar›m yaflant›s›na ait tüm
materyalleri toplamaya bafllad›k. ‹nsanlar› ikna etmek için ciddi bir u¤rafl verdik.
Baz›lar› gönüllü olmakla beraber, baz›lar› an›lar›n› saklad›¤› bu alet ve makineleri
vermemekte hayli direndi. Toplanan materyaller Makine ‹kmal Bak›m Onar›m Müdürlü¤ümüzde orijinaline uygun bak›m ve onar›m› yap›ld›ktan sonra amatör bir ruh,
bilgi ve görgülerimiz do¤rultusunda belli kompozisyonlarla alana yerlefltirildi. Tar›m
Müzemizde karabasandan düvene, yabandan anaduta, sand›kl› atmibzerinden, çiftli
at pullu¤una, ka¤n›dan at arabas›na, ilk üretilen traktörden bugünkü traktörlere, çekili biçim makinesinden ilk biçerdövere, pancar makinesinden gavuz temizleme a¤›na, evlerde kullan›lan eski bak›r tabak ve sinilere, kandillerden eski gaz lambalar›na, heybelerden çoban kepeneklerine, üzüm fl›ra oluklar›na, küplerden yay›klara,
bulgar tafllar›ndan dibeklere, yay›k turan›ndan süt makinesine kadar genifl bir yelpazeden oluflmakta ve gün geçtikçe zenginleflmektedir.
Bütün bu çal›flmalar›n yan›s›ra tar›m müzemizin bir köflesinde köy yaflam›n› anlatan bir kompozisyon bulunmaktad›r. Bu kompozisyonu olufltururken geçmiflte
köylerimizde kullan›lan araç ve gereçlerden yararland›k. Eski köy yaflam›n› anlatan
evlerimizin bahçesini mini bir hayvanat bahçesi ile güzellefltirdik.
Ve yan›lm›yorsam, küçük çapl› da olsa, Polatl›’n›n tar›m kimli¤ine, kültürüne
uygun ilk Tar›m Müzesini kurduk. 2001 Haziran›nda hizmete açt›k.
Konuflman›n bundan sonraki bölümünde ise, kendi ad›ma ve kurumum ad›na,
ço¤unlu¤unu akademisyen ve konusunda uzmanlar›n bulundu¤u bu sempozyumda
mütevazi de¤erlendirmelerimi hoflgörüyle karfl›lamalar›n› diliyorum.
Mesle¤i mimar olan bir belediye baflkan›y›m. Çok yer gezip görmenin de verdi¤i avantajla her alandaki estetik yaklafl›mdan büyük haz duyuyorum.
42
43
POLATLI BELED‹YES‹ TARIM MÜZES‹
Sami ÇAY
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Olmazsa olmaz yaklafl›m›yla, sanattan, kültürden yana açl›k hisseden gereksinim duyanlar›n ço¤almas› ad›na kiflisel ve kurumsal çabalar› hem sürdürmeye, hem
de desteklemeye çal›flt›k. Bu ba¤lamda Halkbilim Müzecili¤inin de kültür ve turizm
alan›nda tart›flmas›z yer almas› gerekti¤ine inan›yor ve tespitlerimi arz ediyorum.
• Art›k gelece¤in özgürce konuflulmas› gerekiyor. Ço¤umuz nas›l geçmiflin uygarl›¤›n› koruyamamaktan suçluysak, bugünün ve gelece¤in uygarl›¤›n› haz›rlayamamaktan da suçluluk duymamak için oluflturulacak bilinçle kültürel hareketler
desteklenmeli, çaresizliklere çözüm üretilmeli, asla ertelenmemelidir.
• Halkbilim Müzecili¤i için inan›lmaz potansiyele sahip yurdumuzda, kay›p zamanlar en k›sa sürede telafi edilmelidir.
• Yaflan›lan uygarl›klar› ya da uygarl›klar›n herhangi bir yüzünü korumak bir
kültürel yaflam, gelecek ise yarat›c›l›k bekler. Bu yarat›c›l›k için genifl platformlarda
f›rsatlar yarat›lmal›d›r.
• Anadolu, Hititlerden Osmanl›ya üst üste uygarl›k katlar›yla dolu, potansiyel
aç›dan zengin bir co¤rafya. Halkbilimi Müzecili¤i için yeteri kadar eleman ve bütçe
olanaklar› sa¤lanmal›d›r.
• Geliflen teknolojinin ve ba¤l› olarak kentleflmenin yan› s›ra, milli kültürlerin de
ayn› oranda sahip ç›k›lmas› ve korunmas› sa¤lanmal›, globalizm diye bir fley gündeme oturmuflsa, ilk s›rada uygarl›klar kültürler gelmelidir.
• Türkiye’de bir kültür sektörü oluflturulmal›, tüm kültür varl›klar›n›n envanteri
ç›kar›lmal›d›r. Bildi¤im kadar›yla Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) böyle bir çal›flma içindedir. Oluflturulacak sistem ve sistematik bir çal›flmayla bilgi bankas› oluflturulmal›d›r.
• Folklor Aç›k Hava Müzeleri ile halen yaflayanlar›n yan›s›ra, ölü kültür varl›klar›n›n aktiflefltirelerek ekonomiye kazand›r›lmal› ve projeler gelifltirilmelidir.
• Düflünülen hedeflere ulaflmak için, Polatl› olarak üyesi oldu¤umuz Tarihi
Kentler Birli¤i gibi birlikler, dernekler, üniversiteler, gönüllüler, belediyeler ve ilgili
tüm kurumlarla iflbirli¤i yap›lmal›, projeler üretilmelidir.
Son olarak, Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sanata ve kültüre bak›fl
aç›s›n› an›msatarak, “At›lacak her ad›m, verilecek kararlar, gerçeklerden, ihtiyaçlardan do¤mal›, gerçeklere ihtiyaçlara dayanmal›, ayr›ca mutlaka bir geliflme amac›na
yönelmeli” fleklindeki sözlerini sizlere aktar›rken, Uygarl›k tarihi kal›c› ve ilerici de¤iflimlerin tarihidir diyor, hepinizi sayg›yla selaml›yorum.
44
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹skilip, Çorum ilinin Çank›r› yönünden gelindi¤inde Ankara’ya en yak›n ilçelerindendir. Do¤usunda; ba¤l› bulundu¤u 55 km. uza¤›ndaki Çorum flehri ve Osmanc›k ilçesi, güneybat›s›nda Bayat ve kuzeybat›s›nda Kastamonu’ya ba¤l› Tosya ilçeleri, güneyinde Sungurlu, kuzeyinde Karg› ilçeleriyle çevrili bulunan ‹skilip, s›rt›n› dayad›¤› da¤ ve flehri çevreleyen küçük tepelerle görüntüledi¤i “vadi-flehir” konumu
ve flehri süsleyen otantik Türk evleriyle Aç›k Hava Müzesi görüntüsü vermektedir.
Fakat, hâlâ yaflatmakta oldu¤u otantik mutfa¤›, gelenek-görenekleri, giyim-kuflam›,
el sanatlar›, meslekleri vb. halkbilim unsurlar› bak›m›ndan da ‹skilip, bizce otantik
bir Uygulamal› Halkbilim Müzesi olarak düflünülmelidir.
‹skilip’e gidifl amac›m, içinde Türk kültürü bak›m›ndan k›ymetli cönk, mecmua
ve yazmalar›n bulundu¤unu ö¤rendi¤im Kütüphanesinden yararlanmakt›. Fakat, kütüphaneden önce, Temmuz ay›nda, ilk defa gelmifl oldu¤um flehrin otantik büyüsüne kap›lmaktan kendimi alamad›m.
Kütüphaneye yak›n bir yerden akan derenin otantik köprüsünü geçince otantik
bir çeflmeyle karfl›lafl›lmaktad›r. ‹skilip’te orijinal kabul edilebilecek birçok “çeflme”
ve “yunak” görmek mümkündür. Fakat bu çeflmenin özelli¤i, tafl›nda bir kitabenin,
Emrah’a ait bir dörtlü¤ün yaz›l› olmas›d›r.
Dikdörtgen biçiminde, flehrin yap›s›na uygun olarak infla edilmifl olan Halk E¤itim Merkezi, sanki “müze içinde müze”görünümü vermektedir. Bu merkez, bütün
odalar›n avluya aç›ld›¤›, her odan›n geleneksel bir mesle¤in uygulamal› olarak icras› ve ürünlerin sergilenmesi için kullan›ld›¤› onlarca odadan teflekkül eden bir “uygulamal› geleneksek giyim-kuflam müzesi” olarak düflünülebilmektedir.
“Erenler Tepesi” ve 100 metre yükseklikteki bir kaya üzerine kurulmufl ve üç
taraf› da kayal›k olan “Kale”, bu otantik müzeye ihtiflaml› bir görüntü kazand›rmaktad›r. “Evliya Çelebi”ye göre zaman›nda bu Kalenin içinde 30 kadar evle birlikte su
depolar›, imaretler, yer alt› zindanlar› ile gizli geçitler bulunmaktayd›.
Kalenin güneyindeki kayaya oyulmufl üç adet “Kaya Mezar›” bulunmaktad›r ki;
bo¤a bafll›kl› bu mezarlar üçer metre yüksekli¤indedir. Ayr›ca flehirde, Kaleye ulaflt›¤› belirtilen iki adet ma¤ara yer almaktad›r.
fiehirde bulunan tarihî nitelikli 29 camiden fieyh Yavsi Camisi ve avlusunda bulunan “Karaa¤aç” ile ahflap yap›l› Nuru’l-Hüdâ(Akflemseddin) Camisi ve bitifli¤indeki “Deli Dolab›”**, günümüzde de “halkbilim” amaçl› olarak da ziyaret edilmektedir. Caminin yak›n›ndaki “yunak”ta insanlar “sinir bozuklu¤u”nu yok etmek için y›-
kan›rken, külliyenin yak›n›nda yer alan kuru “a¤aç”ta anneler “çocuk olmas›” için
çareler aramaktad›rlar.
‹skilip “uygulamal› halk mutfa¤›”n›n ürünlerinin bafl›nda “dolma” gelmektedir.
‹lçenin önemli imgesi olarak da kabul edilebilecek olan ‹skilip dolmas›, kullan›lan
özel araç-gereçler, piflirilmesinde uygulanan özel yöntemlerin yan› s›ra özel bir tat
ve lezzete sahiptir. Dolman›n en önemli arac› bak›rdan, içi kalayl› “dolma kazan›”d›r.
Dolma yap›m›nda kullan›lan ikinci önemli araç “ca¤”d›r. Ca¤, pirincin et suyuna kar›flmadan buhar›nda piflmesini sa¤lamak amac›yla kullan›lan bez torbad›r.
“Saç aya¤›”, “ca¤”›n et suyuna de¤mesini önlemek için “dolma kazan›”na yerlefltirilir. Kazanda piflen dolma, servis yap›lmak üzere “lenger”e boflalt›l›r ve bak›r “lenger”ler ikram için büyük bak›r “sini”lerin ortas›na konur.
fiehrin imgesi durumunda olan “dolma”n›n yap›l›fl› uygulamal› olarak görülmekte, haz›rlan›fl›ndan piflmesine kadar sab›r gerektiren bu yemek yine otantik araç
gereçlerle otantik ortamda yenilmektedir.
‹skilip “uygulamal› halkbilim mutfa¤›”n›n ikinci önemli yiyece¤i “keflkek”tir. ‹skilip sokaklar›nda “keflkek f›r›nlar›”na s›kca rastlamak mümkündür. Ayr›ca “keflkek
çölmekçili¤i” de önemli bir meslek dal› haline gelmifltir. Bu mutfa¤›n bir baflka ürünü de “y›rtma yeme¤i” dir ki bunun da malzemesi içinde keflkekte oldu¤u gibi et ve
so¤an›n önemli bir yeri vard›r. Uygulamal› ‹skilip halk mutfa¤›nda bu yiyecekleri tamamlayan unsur ise “yazma ekme¤i”dir.
Otantik bir Türk kültür merkezi durumunda bulunan ‹skilip’te, baz› el sanatlar›
ve meslekler hâlâ devam ederken, bunlara ticarî ve turistik amaçl› yenileri de eklenmifltir.
Devam etmekte olan mesleklerin bafl›nda “semercilik” gelmektedir. Usta-ç›rak
metoduyla yaflat›lmakta olan bu mesle¤in bugün ‹skilip’teki en önemli ismi; 50 y›ld›r bu iflle u¤raflan ve bu mesle¤i sanata dönüfltürmüfl olan “Osman Usta”, yani “Osman Siyakufl”tur. (Foto¤raf 14-15)
“Bak›rc›l›k” ve bunu tamamlayan “kalayc›l›k” da bu müze flehrin önemli meslek
ve sanat dallar›ndand›r. Bu alanda genellikle “‹skilip dolmas›”na yönelik olarak araç
gereçler yap›lmaktad›r. Yüksek seviyede el becerisi isteyen bu meslek ve sanat dal›nda günümüzde usta say›s›n›n befli geçmedi¤i vurgulanmaktad›r. (Foto¤raf 16)
Henüz yaflam›n› yitirmeyen meslek dallar›ndan biri de “ayakkab›c›l›k”t›r. Kendisiyle konufltu¤umuz ve ilçenin en eski ayakkab› ustas› oldu¤u belirtilen ad› sakl›
kifli, bunca fabrika imalat› ve ucuz mala ra¤men bu mesle¤in hâlâ yaflamas›n›n sebebinin ‹skiliplinin zevk ve arzusuna göre ayyakkab› yap›lmas›ndan kaynakland›¤›n› belirtmifltir. (Foto¤raf 17)
‹skilip’te yaflamakta olan bir baflka meslek dal› ise “çit(sepet)çili”tir. Sepetçili¤in turistik olmaktan çok ihtiyaca yönelik olarak hayat›n› sürdürdü¤ü kabul edilmektedir. (Foto¤raf 18-19)
Günümüzde, ihtiyac› karfl›lamaya da yönelik olmakla birlikte daha çok turistik
amaçl› ve çocuk oyuncakç›l›¤› alan›nda üretim yapan meslek ve sanat dal› “ç›kr›kç›l›k”t›r. Bu alanda daha çok el iflçili¤iyle ortaya ç›kar›lan turistik amaçl› sembolik
45
46
OTANT‹K B‹R UYGULAMALI HALKB‹L‹M‹ MÜZES‹: ‹SK‹L‹P*
Ali YAKICI
OTANT‹K B‹R UYGULAMALI HALKB‹L‹M‹ MÜZES‹: ‹SK‹L‹P
süs eflyalar›, ihtiyaca yönelik sini altl›¤›, elek, oklava, piflirgeç, beflik vb. araç gereçlerle çocuklara için yap›lan eflyalar görülmektedir. (Foto¤raf 20-21)
Halk E¤itim Merkezi’nde onlarca genç k›z›n el eme¤i göz nuru olarak meydana
getirilen ve sat›fla sunulan otantik giysi ve ifllemeler de, uygulamal› halkbilim müzesi olarak kabul etti¤imiz ‹skilip’in bir baflka alan›n› oluflturmaktad›r.
Uygulamal› halkbilim müzelerinin kültürel yap›lar›na göre sergilenebilecek baflka unsurlar› da ‹skilip’te görmek mümkündür. Bunlar›n bafl›nda köy seyirlik oyunlar› gelmektedir. Günümüzde de dü¤ün benzeri önemli toplant›larda, genellikle aç›k
havada oynanan ve ‹skiliplinin yaflant›s›ndan bir kesit olarak düflünülebilecek bu
oyunlardan baz›lar› flunlard›r: Ç›kr›k oyunu, Sinsin oyunlar›, Kalayc›n›n Körü¤ü oyunu, Garip Ölüsünü Kald›rma oyunu, G›d› G›d› oyunu, Yatt› Kalkt› Kabak oyunu,Tura oyunu vb.
Bu müze flehrin, halk edebiyat› bak›m›ndan da önemli bir güce sahip oldu¤u görülmektedir. Bugün ‹skilip’te masal, halk hikayesi, efsane, f›kra anlatan, bilmece soran, türkü, a¤›t, ninni, atasözü, deyim, tekerleme, haz›r söz, alk›fl ve karg›fl söyleyen
bir çok kaynak kiflinin bulundu¤u bilinmektedir. Bu kaynak kiflilerden baz›lar› ise
isim s›ras›na göre flunlard›r: Adil Uyan›k, Ayfle Ç›nar, Emine Kendirci, Güldane Akçakaya, Huriye Güngör, Leyla Gökçe, Mehmet Akkafl, Mehmet Punar, Melahat Haz›r, Metin Kalyoncu, Mustafa M›hç›, Sefure M›hç›, fievkiye Karacao¤lu, fiakir Civan,
Zekiye Haz›r, Zeliha Kaday›fç›.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; anayol üzerinde bulunmamakla birlikte, Ankara’ya
yak›n oluflu sebebiyle özel bir gezi mekan› olabilece¤i düflüncesinden hareketle, zaten otantik bir uygulamal› halkbilim müzesi durumunda olan ‹skilip, ticari amaç ve
bilimsel yöntemlerle günün flartlar›na uygun olarak turistik bir gezi-gözlem ve dinlenme yeri haline getirilebilir. “Otel” görevi üstlenecek birkaç otantik yap›n›n onar›m
ya da inflas›yla bu müze flehre gezi amaçl› gelecek olan insanlar, alaca¤› hediyelik
eflyadan tadaca¤› lezzete kadar bütün ürünleri uygulamal› olarak görüp yaflayabileceklerdir. Gürültüden uzak bir ortamda, büyük flehirlere göre daha uygun fiyatlarla,
farkl› mekanlarda yeni lezzetler tadacak, farkl› eflyalar sat›n alacak, farkl› seslerden
de¤iflik türkü, ninni, masal, efsane vb. dinleyecek olan insanlar, bu müze flehirden
memnun bir biçimde ayr›lmakla kalmayacak, yeni insanlar›n bu güzelliklere ak›n etmesine vesile olacakt›r.
NOTLAR
* ‹skilip hakk›ndaki bilgilerimizi destekleyen çal›flmalar› ve konumuzla ilgili elimizde bulunmayan baz› resimleri temininden dolay› Tu¤ba GÜNGÖR’e teflekkür ediyorum.
** Camiye bitiflik olarak infla edilmifl olan bu mekanda Akflemseddin, inzivaya
çekilir, yorgunlu¤unu orada atar, orada dinlenirmifl. Günümüzde de, kendini sinirsel
olarak yorgun hissedenler ya da halk›n “deli” olarak vas›fland›rd›¤› kifliler, tedavi
amaçl› olarak “Deli Dolab›”na girdirilmektedir.
47
MASAL VE HALK B‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹
MASAL VE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹
Saim SAKAO⁄LU
Masal ve müze!... Do¤rusu bu iki kavram› bir araya getirmekte güçlük çekiyorum. Biri anlat›ld›kça biraz de¤iflen ama daha çok güzelleflen, öbürü ise dura¤anl›¤›n ve de¤iflmezli¤in temsilcisi olan iki kavram. Bu sat›rlar›n yaz›lmas› belki büyük
araflt›rmalar›n de¤il ama büyük u¤raflmalar›n sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Buradaki
bütün görüfller bize aittir. Onun için, ne sat›r aras› notuna, ne de sayfa alt› notuna
baflvurulmufltur. Hatta bu konuflma metnimin sonunda, “Yararlan›lan Kaynaklar” diye bir kitap ve makale listesi bile yoktur. Her fley bizim da¤arc›¤›m›z›n s›k›nt›lar›n›n
sonucunda oraya ç›km›flt›r.
Önce masal› m› dinledim, yoksa bir müzenin mi önünden geçtim, hat›rlam›yorum. Belki ikisi de ayn› y›llar›n olaylar› olabilir. ‹lk masal› ninem Safiye Sakao¤lu’ndan dinledi¤imi çok iyi hat›rl›yorum. Hat›rlad›¤›m ilk müze ise, bir Konyal› olmama ra¤men Mevlâna Müzesi olmay›p Arkeoloji Müzesi idi. Tabiî ben onun Arkeoloji
Müzesi oldu¤unu çok sonralar› anlayacakt›m. Ancak kap›s›n›n önünde yer alan biri
aslan, biri insan iki heykeli bugün bile hat›rl›yorum. Ya masallar›? Onlardan en iyi
hat›rlayabildi¤im birini 35 y›l önce yay›mlam›flt›m bile...
Böyle kar›fl›k ve da¤›n›k hat›ralar›n kafamda y›llarca sakl› kalmas› elbette bende baz› izler b›rakmalar›yla ilgilidir. fiimdi ise onlar›n baz›lar›n›, meselâ Gençlikte mi,
Kocal›kta m›? masal›n› bir müzede düflünüyorum. Acaba onca maddî ögenin, tafl›n,
topra¤›n, tahtan›n, yan›nda benim masal›m›n yeri neresi olacakt›r? Bir raf m›, bir camekân m›, yoksa baflka bir yer mi? Belki de hiçbiri olmayacak. Bir fon müzi¤i edas›yla, onu, müzenin lofl, tarih ve medeniyet kokan koridorlar›nda dolaflan insanlara
dinletece¤iz. Bilmem dünyada flu türden müzeler var m›d›r? Önünde durdu¤umuz bir
taht›, bir heykeli, ne bileyim bir para camekân›n› seyrederken basaca¤›n›z dü¤meler size bildi¤iniz dilden bilgiler verecek! Olur mu? Para ile size istedi¤iniz müzik parças›n› dinleten müzik kutular›n›n yan›nda niye böyle müzeler olmas›n! Ya masallar?
Bunu düflünürken akl›ma iki müze geldi. Biri 1964’te, üniversite son s›n›f ö¤rencisi iken gezdi¤im, Münih’teki Deutsch Museum, öbürü ise on y›l sonra, 1974’te
Amerika Birleflik Devletleri’nin Texas eyaletinin Lubbock flehrindeki, ad› belki “Tabiat Tarihi” olan müze. 30-40 y›l›n ötesinde kalan bu müzelerin benim kafamdaki izleri hâlâ canl›l›klar›n› korumaktad›r.
Y›llar sonra ziyaret edebilece¤im birkaç müzenin adlar› da ilgi çekici. ‹lkini
1989’da Oslo’da gezmifltim. Dört dörtlük bir aç›k hava müzesi olan, bu sonsuz ge-
48
niflli¤e yay›lan müze, belki de bende en derin izleri b›rakan mekân oldu. Ertesi y›l iki
müzeyi birden gezme f›rsat›n› yakalam›flt›m. Bunlardan biri, Oslo’dakini hat›rlatan,
Budapeflte’nin 40 km. kuzeyindeki aç›k hava müzesi, öbürü ise, binlerce km. do¤usunda, Kazakistan’›n o zamanki baflflehri Almat›’da bulunan müzik müzesi idi. Viyana’da, Berlin’de, Newyork’ta, Varflova’da, Köstence’de, Bakû’de ve daha nice flehirlerde gördü¤üm baflka müzeleri ayr› ayr› adland›rmak istemiyorum. Asl›nda bunlar›
teker teker sayarken, her biri ile olan yak›nl›¤›m› göz önüne getirmeye çal›fl›yor, as›l
konumuza geçebilmek için uygun bir ortam› haz›rlamaya çal›fl›yorum.
Evet, masal ve halkbilimi müzesi!.. Nas›l edece¤iz de, hâlâ kuramad›¤›m›z bir
halkbilimi müzesinde masala yer verece¤iz? Masal anlatan kaynak kiflilerle onlar›
dinleyen her yafltan insanlar haz›r bulunacaklar m›? Anlat›lan masalla ilgili herhangi bir yard›mc› araç kullan›lacak m›? Bence halkbilimi müzesi kurulurken elbette
masala da bir yer ayr›lmal›d›r. Bu bölüm belki a¤›rl›kl› olarak bir arfliv görünüflünde
olacakt›r. Ancak, masal› masal yapan as›l unsur olan anlat›lma ifllemi gerçeklefltirilmelidir. Lubbock halk kütüphanesinin çocuk bölümünde çocuklara masal anlatan
görevlinin yapt›¤› ifl, masalla müze ars›ndaki ba¤ say›labilir mi? Bize göre bu iki kavram aras›nda flöyle bir ba¤ kurulmal›d›r.
Son y›llarda büyük otellerde moda olan bir “flark köflesi” vard›r. Bunun bir benzeri olacak flekilde müzenin bir, belki iki üç odas› masala ayr›lmal›d›r. Burada, mutlaka masal›n anlat›lma ortam› haz›rlanmal›, bir de anlat›c› bulundurulmal›d›r. Odan›n havas› tam bir masal odas›n› yans›tmal›, kahraman›m›z da k›yafetinden konuflmas›na var›ncaya kadar tam bir masal anas› veya masal atas› olmal›d›r. Bu anlat›c›lar, ziyaretçiler gelince anlatmaya bafllamal›, onlar›, belirli bir süre meflgul etmelidir. Budapeflte’nin kuzeyindeki müzede gördü¤ümüz iki çocuk, biz yanlar›na gelince ifle bafllam›fl, biz merakl› bak›fllarla seyrederken ifllerini yapm›fllard›. ‹ki ayr› yerde gördü¤ümüz bu çocuklardan biri tahminen 30-35 santimetre karelik bir kilimi,
öbürü de çamurdan bir çana¤› haz›r hâle getirivermiflti. Her ayr› gezgin grubu için bu
ifl aynen tekrar ediliyordu.
Konya Mevlâna Müzesi’ndeki metalden haz›rlanan dervifllerin, elektrik ak›m› verildi¤i zaman dönmelerinin yan›nda çok özel misafirlere gerçek dervifllerin gösteri
yapt›¤›n› da hat›rlatmak isteriz.
E¤er ben böyle bir müzenin masal anlat›c›s› olsayd›m nas›l davran›rd›m? Beni,
tabiî ortam› en iyi biçimde yans›tan bu yapma ortamda dinlemeye gelenlere neler
anlat›r, neler gösterirdim?
Kendinizi bir an için resim sergisinde, tablolar› seyrederken düflününüz. Acaba
her tablo için ayn› dakikalar› m› ay›r›rs›n›z? Elbette hay›r. Önünden çabucak geçti¤iniz tablolar›n yan›nda dakikalarca seyrettikleriniz de olacakt›r. Bir etnografya müzesinde de ayn› fleyleri yaflars›n›z, bir arkeoloji müzesinde de...
O hâlde, müzeye gelenlerin masal odas›nda belirli bir zaman dilimi içinde kalacaklar› bilinmelidir. Belki de, özellikle gruplar hâlinde gelenlerin k›lavuzlar›na, bu bölüm için ne kadar zaman ay›rabilecekleri sorulmal›d›r. Böylece masal anas› / atas›,
49
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
o zamana s›¤d›rabilece¤i bir masala bafllamal›d›r. Elbette böyle bir ortamda yar›m
saat süren bir masal anlat›lmayacakt›r. Veya iki üç masal odas›nda de¤iflik uzunlukta masal anlatan farkl› anlat›c›lar bulundurulacakt›r.
Ayr›ca, kasetlere kaydedilmifl baz› masallar da özel kulakl›klar arac›l›¤›yla isteklilere dinletilebilir. Hatta bu kasetlerde yer alan masallar›n de¤iflik dillerdeki metinleri de ziyaretçilere sunulabilir. Onlar, bir yandan da konusu hakk›nda bilgi sahibi olabilecektir.
Asl›nda bu konuda nelerin yap›labilece¤ini, bilim adamlar›n›n görüflleriyle birlikte ziyaretçilerin dolduracaklar› soru formlar›yla da çözümleyebiliriz. Konuya ilgi
duyanlar›n bizlere iletecekleri görüflleri de dikkate alarak halkbilimi müzelerinde masallara verilecek yer, tarz ve oran belirlenebilecektir.
Sonuç olarak flunu söyleyebiliriz. Klâsik kültür müzeleri maddeye dayand›r›ld›¤› için masallara yer verilmemesini yad›rgamamak gerekir. Ancak, genifl kapsaml›
müzelerde, masal anlatan, ninni söyleyen, türkü ça¤›ran insanlar›n da yer almas›,
hem konuya zenginlik kazand›racakt›r, hem de anlat›lma / söylenilme esas›na dayal› halk kültürü ürünleri de canl›l›k kazanacakt›r.
50
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T
BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
Abdurrahman GÜZEL
Tarihi seyir içinde Viyana’ya Türkler taraf›ndan, Kanunî Sultan Süleyman
(1529) ve Merzifonlu Kara Mustafa Pafla (1683) taraf›ndan seferler yap›lm›flt›r. Ama
her ikisinde de fetih mümkün olamam›flt›r. Fakat buna ra¤men bugün Viyana’da bu
seferlerden arta kalan Türk Kültürüne ait pek çok eseri, motifi, müzelerde, saraylarda, kütüphanelerde, halka aç›k bölgelerde, kitaplarda..vb yerlerde görmek mümkündür. Ayr›ca bu seferler, Avusturya halk› üzerinde birçok yönlerden derin izler b›rakm›flt›r ve hâlâ da bu izler devam etmektedir.
Bilindi¤i gibi, bu seferler dolay›s›yla Türk Kültürü bir yandan Avusturya kültürüne etkide bulunmufl, di¤er yandan da pek çok Türk eflyas› buralarda kalm›flt›r. ‹flte bunlar zamanla bir araya getirilerek Avusturya müzelerinde, kütüphanelerinde
..vb yerlerde toplanm›flt›r.
Bugün Avusturya’l›lar turizm alan›nda Türk harp malzemelerini pazarlayarak
bol kazançlar elde etmektedirler. fiimdi zaman elverdi¤i takdirde müzelerde, saraylarda, kütüphanelerde bulunan bu Türk malzemeleri hakk›nda k›sa bilgiler vermeye
çal›flal›m.
I. Müzeler’de, Saraylar’da, Kütüphaler’de Bulunan Türkler’e Âit Motifler
A. Müzeler’de Bulunan Türkler’e Âit Motifler
Bugün Avusturya müzelerinde ve hususi koleksiyonlarda pek çok Türk eflyas›
bulunmaktad›r. Bunlardan muharebe meydanlar›nda kalm›fl çeflitli silah, bayrak,
sancak, at tak›mlar›, çad›r, matara, giyim eflyas› vb. harp malzemeleri çok say›dad›r. Bunlardan bir k›sm› k›ymetli madenlerden yap›lm›fl ve gayet ince ifllenmifl lüks
eflya intiba›n› veriyor, bir k›sm› da, 1683 muharebe meydanlar›nda ölen sadrazam›n
saltanat mührü ile yine 1664 Muharebe meydan›nda muharebenin devam etti¤i gün
ve saatinde durmufl bulunan, (gün-hafta-ay ve y›l› gösteren) cep saati bu koleksiyonlar›n en k›ymetli hazineleridir.
Bu cümleden olarak Viyana’daki; müze, saray ve hususî koleksiyonlarda bugün
dahi Türk Kültürü’nün izlerini en aç›k bir flekilde görmekteyiz. Bilhassa Kara Mustafa Pafla’n›n çad›r› (ota¤›), muhtelif z›rh, tüfek... vb.’lerinin bulundu¤u, T.C. Viyana
Büyük Elçili¤imize de çok yak›n olan Südbahnhof (Güney Tren ‹stasyonu) Park›’n›n
nihayetindeki Heeres Geschichichthiches Museum (Askerî Tarihî Müze) bu tür bel-
51
geler için son derece önemlidir. Bu müzede Türklerle ilgili eflyalar, müzenin ilgili katlar›nda ayr› ayr› yerlerde sergilenmifl durumdad›r. Bunlar› flimdi s›ras›yla vermeye
çal›flal›m:
a. Heeres Geschichtliches Museum: Bu müzenin zemin kat›nda Avusturya’ya
ait tarihî eserlerin yan›nda, birinci ve ikinci Viyana muhasaralar›ndan kalma Osmanl› askerlerine ait; elbiseler, üzerlerinde kan lekeleri, k›l›ç yaralar› belli olan askerî k›yafetler ayn›yla muhafaza edilmektedir. Bu k›yafetler burada fazla miktarda bulunmaktad›r.
‹kinci kat; Napolyon Bonapart ile Osmanl› tarihi eserlerine hasredilmifltir. Buradaki Türkler bölümüne giren bir Türk, kendisini âdeta bir cami veya türbenin manevî havas› içinde hissediyor. Zira girifl kap›s›ndan içeri girildi¤inde kap›n›n üstünde
dokuz adet rengarenk sancaklar as›l› durur. ‹nsan bu sancaklar alt›nda müzenin içine girerken, bambaflka bir hava teneffüs ediyor. Bilhassa ‹kinci Viyana seferinden
kald›¤› söylenen bu dokuz sanca¤›n güve yenen yerleri hemen zaman›nda tamir
edilmektedir. Bu bölümler üzerinde rahmetli Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in çal›flmalar yap›p eserler neflretti¤ini de flükranla ifade etmeliyim.
fiimdi s›ra ile bu sancaklar üzerindeki yaz›lar› okumaya çal›flal›m:
1. ‹ki taraf› kurflunî, ortas› yeflil olan sanca¤›n, yeflil k›sm›n›n üzerinde “Kelimei fiehadet” ile Fetih ayeti yaz›l› bulunmaktad›r.
2. ‹ki taraf› bej rengindeki sanca¤›n ortadaki k›rm›z› zemin üzerine üç defa “Allah” ve bir defa da “Kelime-i fiehadet” yaz›l›d›r.
3. ‹ki taraf› k›rm›z› olan ve üç taraf›nda ay-y›ld›z bulunan sanca¤›n ortadaki bej
zemin üzerinde de “Besmele” bulunmaktad›r.
4. ‹ki taraf› k›rm›z› olan sanca¤›n ortadaki yeflil zemin üzerinde de “Fetih ayeti” yaz›l›d›r.
5. Her taraf› yeflil renkli sanca¤›n üzerinde de “Kelime-i fiehadet” nakfledilmifltir.
6. Ortas› k›rm›z› kare fleklindeki sanca¤›n ortas›ndaki k›rm›z› zemin üzerinde
“Fetih ayeti” ile Kelime-i fiehadet” vard›r.
7. Kenarlar› yeflil olan kare fleklindeki sanca¤›n ortas›ndaki k›rm›z› zemin üzerinde “Besmele ve Kelime-i fiehadet” vard›r.
8. Kenarlar› k›rm›z› olan sanca¤›n ortadaki yeflil zemin üzerine “Fetih ayeti” yaz›lm›fl bulunmaktad›r.
9. Kurflunî, bej ve k›rm›z› renkteki bu sanca¤›n üzerinde ise hiçbir yaz› yoktur.
10. Yine ayn› kat›n salonundan içeriye girildi¤inde salon ortas›ndaki vitrin’de;
Türk oklar›, yaylar›, k›l›çlar›, sar›klar›, okluk ve kamalar› bulunmaktad›r. Ayr›ca bu
vitrin üzerinde kenarlar› yeflil bir örtü ile örtülmüfl ve ortas›nda Hz. Ali’nin çatal Zülfikar k›l›c› bulunan büyükçe bir sancak da göze çarpmaktad›r. Sanca¤›n üzerinde
“Besmele ve Nasr Suresi” bafltan sona kadar yaz›l›d›r. Yine bu vitrinin arkas›nda
1609-1680 senelerine ait çeflitli boylarda bugünkü insan›m›z›n bile kald›ramayaca¤› a¤›rl›kta ve boyda harp tüfekleri ve z›rhlar› vard›r.
52
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
11.Fâz›l Ahmed Pafla’ya âit Cep Saat›; bu saat, 1664 tarihini tafl›yan Osmanl›lara ait ve Osmanl›lar taraf›ndan yap›lm›fl öyle bir gümüfl cep saati’dir ki1 ne zaman
Viyana’da bu müze’ye u¤rasam hep bu saatin önünde dakikalarca durur, duygulan›r ve derin derin düflüncelere dalar›m. Beni orada ne Napolyon’un bir çocuk gövdesi için yap›lm›fl gibi duran c›l›z elbisesi, ne de baflkalar› ilgilendirir …
Ancak beni ilgilendiren, atalar›mdan kalma ifllemeli çad›r›n kubbeye dayanan,
tasal› gösterifli, atefle haz›r olan silahlar›n atefl almay›fl›, hançerlerin dayand›¤› z›rh›n
ac›l› göz yafllar› ilgilendirir, a¤lat›r. Daha ac›s›, ben tarihî müzeye u¤rad›¤›m zaman,
azarlanmam›za ra¤men, bir küçük saatin önünde dakikalarca bakar kal›rd›m.
Bu saat Faz›l Ahmet Pafla’n›n Sen Goter harbinde kendi zat›na mahsus “cep saati”dir. Bu saat; günleri, haftalar›, aylar› ve y›l› beraberce gösterir. Teknolojinin ilerledi¤i 21. yüzy›la kadar bile böyle bir saat henüz yap›lamam›flt›r. Bu saat, Harp meydan›nda 1075/1664 Muharremi’nin 8’inde Cuma günü saat 3’te durmufltur. Bu saat’›n, küçücük gö¤süne 321 (?)veya (339) y›l› m›hlam›flt›r. Sahibinin eliyle kalbine
dokunuversen üç asr›n ötesinden bize haberler verecektir. fiu anda tarihî müzede
muhafaza alt›ndad›r.
12. Osmanl› Sanca¤›; di¤er tarafta, salonun tam ortas›nda ise, k›rm›z› renkli çok
büyük bir sancak as›lm›fl olarak duruyor. Sanca¤›n ortas›nda yine Hz. Ali’nin Zülfikar› resmedilmifl, Zülfikar’›n kabza k›sm›na da;
2. Di¤er harp malzemeleri; sanca¤›n alt›nda Osmanl›lara ait üç adet kalkan,
onun önündeki vitrinde bafla giyilen demir mi¤fer, iki k›l›ç, çakmakl› tabanca, yine
onun yan›ndaki vitrinde; harplerde çal›nan kösler, davul ve darbukalar, büyük bir
harp borusu, alarm feneri asmak için tel dikenli uzun bir direk vard›r.
3. Kara Mustafa’n›n Ota¤›; yine duvarda resim ve plân hâlinde vezir-i azam Kara Mustafa Pafla’n›n ota¤› (çad›r›) gayet güzel gözükmektedir. Çad›r›n üstünde hilalli Türk Bayra¤›n›n iki kanatl› ucu rüzgârdan âdeta dalgalanmaktad›r. Bunun yan›nda insan ayr› bir his alt›nda yaflamaktad›r.
4. Sancak ve di¤er harp âletleri; yine duvarlarda tespit edilmifl, ayn› üslûpta bir
Sancak daha var ki üzerinde “Besmele ve Kelime-i fiehadet” yaz›lm›flt›r. ‹kinci k›s›mda; oklar, yaylar, çakmakl› tüfekler, tabancalar, k›l›çlar ve iki taraf› tupan fleklinde
tahta sapl› uzun harp aletleri nazar› dikkati çekmektedir.
c. Avusturya Kalay Figürleri Müzesi: Bu müze, Sankt Pölten civar›ndaki Pottenburg Saray› içinde bulunmaktad›r. Türk-Avusturya karfl›laflmalar›na ait muhtelif
sahneleri tasvir eden birçok figürleri bu müzede görmek mümkündür. Bunlar kültür
tarihi bak›m›ndan büyük de¤ere haizdir. Burada yeniçeri ile askerî komutanlar› temsil eden figürlerin yan› bafl›nda baz› sivil kiflileri de gösteren diyorama, resimlerle
“Mostar fiehri”nin bir kahvehanesinden al›nm›fl ve kalay figürlerle düzenlenmifl
sahneler de görülmektedir.
Ad› bilinmeyen bir Avusturyal› ressam da, Osmanl› Saraylar›ndan ve Osmanl›lar›n günlük hayat›ndan baz› sahneleri Türk tarz›nda, yani minyatür fleklinde tespit
etmifltir. Bu enteresan resimler, Avusturya Diplomat› Graf Kufstein’›n 1628 senesinde ‹stanbul’a yapt›¤› ziyaret esnas›nda al›narak Avusturya’ya getirilmifltir. Bu minyatürler bugün Viyana civar›ndaki Perchtolsdorf ve Burg Greinstein Müzelerinde teflhir edilmektedir.
b. Saraylarda Bulunan Türkler’e âit Motifler
a. Belvedere Saray›
”Sen fatihlerin en hay›rl›s›s›n” sözü Arapça olarak alt› defa yaz›lm›flt›r.
Bu salonda bunlardan baflka ayn› flekilde alt› yerde daha sancak vard›r. Ufak
tefek farklarla yine ayn› yaz›lar yaz›lm›flt›r.
13. Ota¤ ve Harp silahlar›; biraz daha ileriye gidildi¤inde, 1683 ikinci Viyana
Muhasaras›’na ait büyükçe bir çad›r ile çakmakl› büyük ve a¤›r tüfekler göze çarpmaktad›r.
14. Mühür; bu k›s›mdaki di¤er vitrinlerde de Sultan II. Mustafa ile vezir-i azam
Elmas Mehmet Pafla’ya ait iki mühür2 görülmektedir.
15. Türk Devlet Ota¤›; nihayet bu salonun en sonunda ise, 5 A¤ustos 1716 tarihinde Peter-Verdayn Muharebesinde “Vezir-i azam Damat Ali Pafla’ya ait Türk Devlet Ota¤› (çad›r›)” dikkatleri çekmektedir.
Bütün bunlara ra¤men, bu eflyalar›n harp ganimeti olarak al›nd›¤› kanaatinde
de¤iliz. Ancak bunlar sonradan getirilmifl eflyalar olabilir.
b. Stadt Wien Historisches Mussum: Osmanl› eserlerinin muhafaza edildi¤i
ikinci müze ise Viyana’n›n 4. m›nt›kas›ndaki Karlplatz’da Viyana Müzesi-Stadt Wien
Historisches Museum’dur.
1. Sancak; bu müzenin ikinci k›sm›n›n sa¤ taraf› da tamamen Osmanl›lara hasredilmifltir. Yine ilk göze çarpan önemli nokta ise, duvara as›lm›fl kurflunî, bej ve k›rm›z› renkli, ortas›nda Hz. Ali’nin Zülfikar›, kabza taraf›ndan el ve kan damlalar› tas-
Belvedere Saray› (1613-1717): Bu saray›n çat› flekli, Osmanl› savafl çad›r’lar›n›n çat›s›n›n bir taklidi fleklindedir.
b. Schönbrun Saray›
vir edilmifl büyük bir sancak bulunmakta, sanca¤›n üst k›sm›nda, Fetih ayeti; sa¤
k›sm›nda Besmele; sol taraf›nda Kelime-i fiehadet ve Fetih ayeti yaz›lm›fl olarak sahiplerini beklemektedir.
Schönbrun (Güzel Çeflme); Maria Theresia taraf›ndan yapt›r›lan yazl›k sarayd›r.
Yap›, bizim Galatasaray Lisesi’ni and›r›r. Fakat as›l emek ve ihtiflam bahçededir. Bu
saray›n bizim aç›m›zdan en dikkat çekici yeri alt›n oda, milyonlara mal oldu¤undan
de¤il, orada Türk sanat›n›n mucizesinin bulundu¤undand›r. Türk Devlet Baflkan›’n›n
gönderdi¤i minyatürler, Maria Therisia taraf›ndan alt›n çerçeveye al›nm›fl ve duvarlara as›lm›flt›r. Yani iç bizim, d›fl onundur. Fakat hangi maden sanattan de¤erli? Çerçevelerinin içindeki sanat›n haflmeti, bütün alt›nlar› bak›ra indirmifl gibidir.
Ayr›ca burada bir de mescid tipinde oda da bulunmaktad›r. Saray›n muhtelif
yerlerinde Türk minyatürleri her taraf› fazlas› ile süslemektedir.
C. Kütüphaneler’de Bulunan Türkler’e âit Motifler
a. Österreichische National Bibliothek(Avusturya Millî Kütüphanesi)3
53
54
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Viyana Millî Kütüphanesi ile Avusturya müzelerinden baz›lar›; savafl meydanlar›nda veya terk edilmifl yerleflme yerlerinde Türkler taraf›ndan b›rak›lm›fl Türk-‹slâm
Kültür ürünlerinin toplanmas› ve muhafaza edilmesi hususunda önemli rol oynamaktad›r. ‹mparatorluk ve Kraliyet Saray kütüphanelerinin el yazmalar› Papirus ve
minyatürlerden ibaret zengin Türk-‹slâm Kültürü hazinelerinin mevcudiyeti savafl
ganimetlerinden ayr› olarak sat›n al›nma suretiyle de bir hayli zenginlefltirilmifltir.
1. El Yazmalar›; Saray Kütüphanesi’ne Türk-‹slâm kültür dünyas›ndan ilk el
yazmalar›n› verenler aras›nda XVI. yüzy›lda flark› gezmekle flöhret kazanm›fl olan
Hans Dernschwam’la Ogier Ghislen von Busbeck’tir. XVI. yüzy›ldan XVII. yüzy›la geçifl döneminde bu kurum içinde flarkiyatç› Sebestian Tengnagel çal›flm›flt›r. Arapça,
Farsça ve Türkçe El Yazmalar›n› toplamak üzere Türkiye üzerinden Suriye’ye kadar
seyahat etmifltir.
2. El Yazmalar›; fiah Cihan (1628-1658)’dan kalma tek bir parça ipek kumafl
(turban) üzerine nefis bir Arap yaz›s›yla yaz›lm›fl bir Kur’an-› Kerim, Millî Kütüphane’de bulunan pek k›ymetli eserlerden birisidir. Kûfî yaz›s›yla parflömen üzerine yaz›lm›fl olan bu Kur’an-› Kerim’den yapraklarla beraber 1683’te Viyana civar›nda
Türk ordugâh›nda bulunmufl oldu¤u söylenilen, yaz›s› fevkâlade güzel, sekizgen flekilde bir mushaft›r.
1131 senesinde el-Harîri’nin “Makameler”inin bir el yazmas›, Koca Niflanc›’n›n
Kanunî Sultan Süleyman hakk›nda (1555/1556 senesine kadar) yazd›¤› tarih, bir
Türk olan Muhammed ‹bn fieyh Ramazan’›n 102 tane nefis minyatürle süslü “Subhatü’l Ahbar” adl› eseri ve nihayet el-Herevî’nin 1056 senesinde yazd›¤› ve en eski
yeni Farsça el yazmas› say›lan bir ilaç kitab› çok nadir bulunan eserlerdendir.
3. El Yazmas› Destan; Viyana’da Hz. Muhammed’in amcas› Hz. Hamza hakk›ndaki minyatürlü destan›n büyük bir k›sm› muhafaza edilmektedir. Di¤er taraftan
Schönbrunn Saray›’nda Mo¤ol ressam okulundan ç›km›fl olan birtak›m nefis duvar
tablolar› da etraf› süslemektedir.
4. Halk Hikâyeleri; Viyana Millî Kütüphanesi’nde Halk Edebiyat› eserlerinden
Binbir Gece Masallar› ile “K›rk Vezir Hikâyeleri”nin yan›bafl›nda efsaneler, Hayvan
masallar›, menk›beler, Kutadgu Bilig’in Uygurca nüshas› ve Flügel Katalo¤u’nda
yer alan yüzlerce Türkçe yazma, orijinal flekilleriyle bulunmaktad›r. Halk filozofu ve
mizahç›s› Nasreddin Hoca’n›n f›kralar› da gayet tabii ki bu bölümde büyük bir yekün tutmaktad›r.
Avusturya’l› Türk-islâm bilginleri flarkiyatç›lar ve flark› sevenlerin ve keza baz›
diplomatlar›n gayretleri neticesinde ‹stanbul ve Bulag’ta 1918’e kadar Arapça, Türkçe ve Farsça neflredilmifl eserlerin hemen hemen hepsi Avusturya Millî Kütüphanelerinde bilhassa Viyana Millî Kütüphanesi’nde bulunmaktad›r.
Son derece k›ymetli Türk-‹slâm el yazmalar› Viyana Millî Kütüphanesi’nden
baflka devlet kütüphanesi ve St. Florion Vakf›’nda muhafaza edilmektedir.4
Bilhassa Avusturya’n›n büyük kütüphaneleri zengin bir fiark kitap koleksiyonuna sahiptir. Bunlar aras›nda; divan, f›kra koleksiyonlar›, tarih kitaplar›, lisan, t›p,
fen, felsefe, ilâhiyat ve hukuk eserleri, masal ve hikâyeler..vb eserler çok say›dad›r.
Bu hazine, Avusturya Millî Kütüphanesi’ni idare eden ve gelifltirenlerin fevka’l-befler ilim aflk› ve anlay›fl›n› gözler önüne sermektedir. Türk-‹slâm klâsik flâirlerinden
Firdevsî, Hâf›z, Yunus Emre, Bâkî, Nedim, Nergisi, Mütenebbî ve Ebu Nuvas’la birlikte ‹slam öncesi Arap flairleri, ayn› kütüphanenin Josefplatz meydan›nda bulunan
Palatina’da kendilerini flefkatle kucaklayan bir ilim merkezi buldular. Bu flâirleri, tercüme eden ve yorumlayanlar›n hepsi büyük simalard›r. Josef von Hammer-Purgstall,
Johan Wolfgang von Goethe, Jacop von Wallenburg, Friedrich Rückert, Victor Ro-
55
56
manoviç Rosen... vb. bunlardan sadece birkaç›d›r.
Goethe’nin Bat›-Do¤u Divan›’n›n biri de, Avusturya Millî Kütüphanesi’nde bulunuyor. Kapa¤› bizzat flâir taraf›ndan çizilmifltir.
Papirüsler bölümünde ise eski M›s›r ve Arap Papirüsleri bir gün onlar› da ele alacak ilim adamlar›n› bekliyor. fiu ana kadar bunlar üzerinde herhangi bir araflt›rma
yap›lmam›flt›r. Arflidük Rainer’in mevcudu yüz bini bulan bu hazinenin muhafazas›na yapt›¤› yard›m dünyaca bilinmektedir. El yazmalar› koleksiyonunun 1867’den
beri yeni temin edilen eserler aras›nda dünyada efli bulunmayan ve varl›¤› bile bilim
dünyas›nda yak›n zamana kadar bilinmeyen çok k›ymetli flark el yazmalar› vard›r.
Arap Codekslerinin Helene Loebenstein taraf›ndan haz›rlanan bir katalo¤u 1970’te
yay›mlanm›flt›r. Türk-‹ran el yazmalar›n› da merhum Viyana Millî Kütüphanesi fiark
Eserleri Bölümü Dr. ‹smail Baliç yay›na haz›rlay›p bast›rm›flt›r.
5. Türk Haritalar›; Kartografya Koleksiyonuna gelince bu bölümde eski seyahat
rehberleri ile seyahatnamelerden baflka ilginç Türk Haritalar› da bulunmaktad›r. Bilhassa bunlar aras›nda tahminen 2. Viyana Kuflatmas› s›ras›nda yap›lm›fl bir harita
vard›r ki bu haritada gayet enteresan bir durum göze çarpmaktad›r. O da bugünkü
Avusturya’n›n baflkenti Viyana’n›n, Osmanl› ‹mparatorlu¤u hudutlar› içinde yer almas› hususudur.
6. Ders Kitaplar›; Birinci Dünya Harbinden önce Türkiye’de kullan›lan okul kitaplar›n›n hemen hemen hepsinin Avusturya Saray (bugün Millî) Kütüphanesi’nde
toplanm›fl olmas› Avusturyal› flarkiyatç›lar›n sarf ettikleri çabalar›n bir neticesidir.
Katalo¤un el yaz›s›yla yaz›lm›fl fifllerinde s›k s›k Beyzavi, Halebi, Molla Cami, Hüsrev, Cami Birgivi gibi ilim otoritelerinin isimlerine rastlanmaktad›r. Eski Türk medenî kanunu olan Mecelle, Türkçe, Arapça, Almanca ve Boflnakça olarak kütüphanelerde bulunmaktad›r. Osmanl› Gazete ve Y›ll›klar› da ayn› flekilde büyük bir ihtimamla toplanm›flt›r.
7. Burada, Kanuni Sultan Süleyman’›n Nemçe Kral›na yazd›¤› 36 mektup, Bayazid’in 34 mektubu, Rusya’dan kaçan Türk harp esirlerinin 683 notal› esaret türkülerinin orijinalleri bulunmaktad›r.
II. E¤itim-Ö¤retim Kurumlar›, Bas›l› Eserler ve Güzel Sanat’larda Görülen
Türkler’e Âit Motifler
a. E¤itim-Ö¤retim Kurumlar›
1. fiark Dilleri Yüksek Okulu: Viyana Üniversitesi fiarkiyat Enstitüsü’ne ba¤l›
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
olarak kurulan “fiark Dilleri Yüksek Okulu” XVII. yüzy›lda ö¤retime bafllam›flt›r. Ayr›ca bu dönemde “Avusturya Lisan Okulu”nun kurulmas› daha deneme safhas›nda
iken savafllar sebebiyle baflar›s›zl›¤a u¤ram›flt›r. Ancak bu Akademi 1851 y›l›nda
ö¤retime bafllay›p, aral›ks›z 1948 y›l›na kadar faaliyette bulunmufltur. Daha sonra
1962’de kurulan “Diplomatlar Akademisi” bu ö¤retim kurumunun görevlerini üzerine alm›flt›r.
2. fiarkiyat Enstitüsü (Orientalisches Institüt an der Universität zu Wien):
Fakat flarkiyat sahas›nda dünya çap›nda bir üne ulaflmak Jenisch’in genç muas›rlar›ndan olan ve 1856’da ölen Josef von Hammer-Purgstall’a nasip olmufltur. Genifl tercüme faaliyetleriyle Türk-‹slâm Kültürünün o zaman kadar bilinmeyen hazinelerini ortaya ç›karm›flt›r.
Eserlerinde birçok yerde ‹slâmiyetten sitayiflle bahseden Goethe de ‹slâm’la
olan ilk temaslar›n› bu flarkiyatç›lara borçludur.
Hammer’den sonra bir grup Avusturyal› flarkiyatç› bu sahada faaliyette bulunmufllard›r. Onlardan baz›lar›, Alfred Freiherr von Kremer (öl.1889) ve Avusturya
Lawrence’i olarak tan›nan Alois Musil (öl.1944)’dür.
Türk-‹slâm Kültürü üzerinde çal›flm›fl pek çok Avusturyal› ilim adamlar› bulunmaktad›r. Mesela bunlardan;
Josef von Karabacek (öl.1918), Dawid Müller (öl.1912), Avusturya Millî Kütüphanesi’nde bulunan el yazmalar›n› tarayarak bugün için dahi son derece k›ymetli üç
ciltlik bir katalog meydana getiren ve bugün “Flügel Katalo¤u” olarak bilinen eserin
sahibi Gustav von Flügel (öl. 1970) Rudolf Geyer (öl. 1929), Friedrich von KraelitzGreifenhorst (öl. 1932), Hans Mzik (öl. 1947), Theodor Seif (öl. 1939), Adolf Grohmann, Friedrich Wilhelm König, Gustav E. Von Grünebaum (öl. 1972), Herbert W.
Duda (öl. 1975), Herbert Jansky (öl. 1982), Andreas Tietze, Anton C. Schaendlinger,
Benim de mezun oldu¤um bu Enstitü, Viyana Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne ba¤l› olarak 1886 tarihinde kurulmufltur. O günden bugüne kadar hâlâ ö¤retimine devam etmektedir. Bu enstitüde; Türkoloji-‹slami Bilimler, Arabistik, Sümeroloji, ‹branice ve ‹ran Kültürlerine ait Bölümler yer almaktad›r.
Bu enstitünün Viyana Üniversitesi’ndeki yeri son derece mühim, hocalar› da
ayn› üniversitenin k›ymetli bilim adamlar›d›r. Dünden bugüne kadar daima tekâmül
fikrini benimseyen bu Enstitü’de Türk Kültürü’ne ait dersleri ana kolda hülasa edebiliriz:
- Türk Dili ve Edebiyat›
- Türk Tarihi ve Türk Kültür Tarihi
- Türk Halk Edebiyat›
- ‹slâmî ‹limler
- Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyat›...vb’leri.
Yap›lan seminer çal›flmalar› ve Enstitü nezdinde çal›flan ilim adamlar›n›n neflriyat› müspet yönde hep bu merkezdedir.5
3. Osmanl› ‹mparatorlu¤unun Viyana’da elçilik ihdas etmesine karfl›l›k, Avusturya ‹mparatorlu¤u da Bab-› âli’de bir elçilik ile temsil ediliyordu. Yine Viyana’da ilk
Orientakademie (1754)’nin kurulmas› bu devreye rastlamaktad›r. Bu müessesenin
gayesi, devlet ifllerinde çal›flacak tercümanlar›n yetifltirilmesi idi. Bu Türkçe için ise
çok geçerli idi.
4. Orientakademie (Hammer-Purgstallgeselschaft)ise; 1958 y›l›nda hocam
Prof.Dr. Herbert Jansky taraf›ndan ayr›ca kurulmufltur. Burada; Türkiye, Arabistan,
‹ran, Irak vb. flark ülkelerinden gelen ö¤renci ve ilim adamlar›na her sahada yard›mc› olunur. Bu cümleden olarak her sömestir de Türk, Arap ve ‹ranl›lar için Almanca
kurslar da düzenlendi¤i gibi, Avusturyal›lar›n veya baflkalar›n›n, Türkçe, Arapça,
Farsça ö¤renmek isteyenlere de bu dillerde bizzat Avusturyal› ilim adamlar› taraf›ndan kurslar yap›lmaktad›r. Türk Kültürü sahas›ndaki çal›flmalar›n›n fazlal›¤›n› da burada zikretmek yerinde olur. Ayr›ca Türkiye’den gelen ö¤renci ve ilim adamlar›na da
birçok sosyal hizmetleri uhdelerine al›rlar ki bu bak›mdan da teflekküre de¤er hizmetleri vard›r.
5. fiarkiyatç›lar: 1803-1809 tarihleri aras›nda Palatina’y› idare eden Bernhard
Freiherr von Jenisch’in çal›flmalar›yla Avusturya’da flarkiyat parlak bir devreye girmifltir. Meninski’nin “Büyük Türk Sözlü¤ü”nün yeniden bas›lmas›, Jenisch’in hizmetlerindendir. Ayr›ca ‹slâmî-fiark hakk›nda birkaç eseri mevcuttur.
57
‹smail Baliç, Markus Köcbach... gibi mümtaz simalar› zikredebiliriz.
Franz von Dombey (1758-1810), Avusturya D›fl ‹flleri Bakan› olan Franz Maria
Freiherr von Thugut (1736-1818) ve Josef Freiherr von Hammer-Purgstall (17771856) gibi meflhur flarkiyatç›lar bu flark akademisinden mezun oldular. Bu cümleden olarak flu anda Viyana’da birkaç Enstitü ve Dernek, Türk-‹slâm Kültür miras›yla do¤rudan do¤ruya ya da dolayl› olarak ilgilenmektedir.
b. Bas›l› Eserlerde Türklerle ‹lgili Motifler
1. Hammer, “Geschichte der Osmanischen Dichtkunst bis auf unsere Zeit, Bd.
1-4, Pesh 1836-1838” (Zaman›m›za Kadar Osmanl› fiiir Sanat› Tarihi) adl› dört ciltlik
eseri, Osmanl› Kültür Tarihi için son derece önemlidir. Hâlâ hepimiz bu eseri kaynak olarak kullanmaktay›z. Hammer, ayr›ca Osmanl› Tarihi üzerinde yapt›¤› çal›flmalarla ve Türkçeye de tercüme edilen “Osmanl› Tarihi” adl› eseri de bu ciddî çal›flmalar›n mahsülü olarak biliyor ve hâlâ da faydalan›yoruz.
2. Karl Teply, “ Türkische Sagen und Legenden um die Kaiserstadt Wien6- Kraliyet flehri Viyana etraf›nda teflekkül eden Türk f›kra ve menkabeleri”dir. Teply, bu
eserinde Avusturya’n›n büyüklü küçüklü yerlerinden derledi¤i, Kraliyet flehri Viyana
etraf›nda teflekkül eden Türk menkabe, f›kra ve halk efsanelerini toplam›flt›r. Bunlardan örne¤in, falan yerde bir da¤›n ete¤inde duran acaip flekilli bir kayaya Türkbafl› denirmifl, falan köyün delikanl›lar› y›l›n muayyen günlerinde bir çeflit k›l›ç kalkan oyununu yaparlarm›fl. Kimi yerde Türk kuyusu denilen bir kuyu veya “Türkenlinde Türk Ihlamuru” denilen ulu bir a¤aç varm›fl..vb.
Bu eser, sefirlerin Türkiye’den getirdikleri çiçeklerden, Kahvehanelerin Viyana’da kök salmas›ndan, Belgrad’dan Viyana’ya getirilen güzel mezar tafllar›n›n ma-
58
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ceras›ndan ve birçok baflka yerlerden malumat verir. Bu cümleden olarak; “fiam’da
Safa’n›n Kehaneti, K›z›lelma, Day› Çerkez Menkabesi, Sultan Süleyman’›n rüyada
gördü¤ü hayali çehre, Sultan Süleyman’›n harp çad›r›, Kas›m Be¤ ve k›rk bin flehid,
Sultan Süleyman’›n Viyana surlar›nda açt›¤› mucizevi gedik, M›s›rl› Kahraman Delikanl›, Viyana Kalesi’nin eski kap›s› niçin duvarla örülü idi? Deli Seyyid Pafla’n›n
1529’da Viyana’y› Kanuni’ye karfl› savunan Niklas Graf Salm’in flimdi Viyana’da Motivkirche’de bulunan mezar tafl›nda muhasaraya ait tasvirler yer almaktad›r.
Leopoldsberg’teki kilisenin girifl kap›s› üstündeki heykelin, Heldenplatz der Hofburg’da, Nationalbibliothek’in önündeki karfl›l›kl› iki atl› heykelin birisinin, Stephansdom’un arkas›ndaki baflka bir heykelin ayaklar› alt›nda Osmanl› sanca¤› yere
düflürülmüfl ve Osmanl› askeri hançerlenmifl vaziyette heykelleflmifl olarak durmak-
abidesi...vb’leri gibi hususlar› detayl› bir flekilde ele alm›flt›r.
3. Josef Beuer, Die Türken in Österreich7 Avusturya’da Türkler- adl› eserinde,
Türklere ait tarihî olaylar, f›kra ve menkabeleri neflretmifltir.Bu eser, Viyana’n›n
Türkler taraf›ndan Muhasaras›n›n 300. y›l› münasebetiyle neflredilmifltir. Yazar bu
eserinin önsözünde Türkleri “Do¤udan Gelen Düflman” fleklinde dünya kamu oyuna
takdim etmifltir. Acaba bu sebepten midir ki, Avusturya’l›lar 300 seneden bu yana
“Türkler geliyor korkusuyla m› yaflamaktad›rlar?” cümlesiyle kitab›na bafllam›flt›r.
Yazar eserinde, Avusturya’daki Türklerle ilgili menkabe ve f›kralar› Viyana’ya münhas›r b›rakmay›p, Avusturya’n›n; Steiermark, Kaernten Burgenlard, Nieder Österreich eyaletlerindeki Türklerle ilgili f›kra ve menkabeleri de toplam›flt›r. Bunlar 360 civar›ndad›r.
4. R. Rubina Möhring, “Türkische Wien-Türk Viyana’s›”8 adl› bir eser yay›nlam›flt›r. O da bu eserinde birinci ve ikinci Viyana muhasaralar› ile ilgili hat›ra, f›kra ve
menkabeleri tarihî belgelere dayal› olarak haz›rlam›flt›r. R. Möhring, bu eserinde meseleyi 1960’l› y›llara kadar götürmüfltür. Bu arada bugünkü Avusturya’da çal›flmakta olan Türk iflçilerini de ele alm›flt›r. 17. yüzy›l Türkleriyle bunlar› mukayese etmifltir.
5. “Wien Magazin” adl› Viyana Belediyesi’nin yay›nlad›¤› derginin, Heft III, Juli
1983 tarihli say›s›, “300 sene önce Viyana’n›n Türkler taraf›ndan 2. iflgaline tahsis
etmifltir. Bu say›da çeflitli makaleler, yorumlar, röportajlar, resimler ve belgeler renkli olarak neflredilmifltir. Hatta dergi paras›z olarak da¤›t›lm›fl, tramvay ve otobüslerde herkesin okumas›na b›rak›lm›flt›r.
6. Flügel Katalo¤u;Türkçe-Farsca-Arapca el yazmalar› kataol¤udur.
7. Herbert Jansky, Lehrbuch der Türkishen Sprache, Wiesbaden 1986
8. Herbert Jansky, Deutsch-Türkishes Wörterbuch, Wiesbaden 1961.
9. Robert Lach, Gesaenge russischer Kriegsgefangener, Wien 1930.
10.Anton C. Schaendlinger, Die Schreiben Süleymans des Praechtigen an Karl
V., Ferdinad I. Und Maximilian II. Aus dem Haus-Hof- und Staatsarschiv zu Wien,
Band I-II, Wien 1983
a. a. Güzel Sanatlar’da Türkler’le ‹lgili Motifler
Türkler, güzel sanatlar sahas›nda Avusturya’l›lara en baflta alegorik barok resimlerinden örnekler göstermifllerdir. Bilhassa ‹kinci Viyana Muhasaras›ndan sonra,
Osmanl› tehlikesinin Avusturya’dan uzaklaflt›r›lmas›yla, imparatorlar›n veya meflhur
generallerin zaferlerini kutlayan tipik tablolar› bugün dahi Viyana ve çevresinde görmekteyiz. Zafer Tanr›ças›’n›n, bafl›na bir çelenk koydu¤u kahraman atl›, yere y›k›lm›fl sar›kl› ve b›y›kl› bir Osmanl›’n›n tepesinde durur. Dökümanter mahiyette resimler de vard›r. Mesela:
59
tad›r. Ayr›ca muhtelif kitabe ve tablolarla da Viyana muhasaralar› gelecek nesillere
heykellerle miras olarak b›rak›lm›flt›r.
a1. Mimari:
Osmanl›larla Avusturya aras›nda cereyan eden harpler dolay›s›yla, her sahada
oldu¤u gibi mimari sahas›nda da Osmanl›lar›n Avusturya mimarisi üzerindeki tesirleri görülmektedir. Bu tesirleri Prof.Dr. Renate Wagner Wieger en güzel bir flekilde
anlatm›flt›r. Bilhassa 1683’te Osmanl›lar›n Viyana’dan çekilmesiyle bütün Avusturya’da barok mimari stili önem kazanm›flt›r.
Avusturya’n›n yüksek sosyetesi, kendi özel saraylarlar›n›n bahçesinde Türk-‹slâm sanat› tarz›nda birçok eserler yapt›rm›fllard›r. Mesela; Eisburg (bugün Lednice,
Çekoslovakya hudutlar› içindeki flehrin) Saray Park›nda bir minare vard›r. Türk çeflmelerini örnek alarak pek çok çeflmenin de Avusturya’da yap›lm›fl oldu¤unu zikredebiliriz.
a2. Karlkirche (1722) ise, yanlardaki kuleler, destek kulesi vazifesi görmekte ve
Osmanl› mimarisindeki çifte minareleri and›rmaktad›r. Menkabeye göre bu kilise, 2.
Viyana seferi istihkamlar› için haz›rlanan tafllardan yap›lm›flt›r. Bu yüzden de Osmanl› mimarisi örnek al›nm›flt›r.
a3. Müzik
Osmanl› ordular›yla seferlere ç›kan mehter tak›mlar›n›n hem müzi¤i, hem çalg›lar› Avrupa’daki askerî bandolar ve dolay›s›yla Avrupa müzik sanat› üzerinde oldukça derin tesirler b›rakm›flt›r. Mesela mehtercilerin kulland›¤› ziller ilk defa
1680’de bir Alman operas›nda kullan›l›r.
18. as›rda Türk Müzi¤ine ait pek çok motifler, birçok Avrupa operalar›nda yer
al›r.
19. as›rda Avrupa müzi¤inde de, Türk davul, ziller ve zilli mafla gibi mehter çalg›lar›ndan istifade edilir.
Bilhassa 1683 ‹kinci Viyana Kuflatmas›’ndan sonra bir sürü “Türk Operas›” ile
“Müzi¤i”ni takliden “Musica alla Turca” ad› verilen müzik türü ortaya ç›kt›. Bunlardan; Mozart’›n “Saraydan K›z Kaç›rmas›”, Baethoven’in “Atina Harabeleri”,
Haydn’in “Askerî Senfonisi” gibi meflhur eserler bat› müzik kültürünün ayr›lmaz birer parças› oldular. Bundan baflka, Gluck’un “Mekke Hac›lar›”, “Aldat›lm›fl Kad›”,
Haydn’in “Beklenmeyen Karfl›laflma”, Heefe’nin “Weltheimli Adelheit” ve Weber’in “Abu Hassan” ad›ndaki eserleri Türk Operas›n›n tesiri ile meydana gelmifl birer örnek eserlerdir.
60
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Ayr›ca Avusturya’l› yazarlardan Emanuel Schikunder (öl.1812), Christopt Martin Wieland (öl.1813), Mozart’›n “Sihirli Fülüt” adl› “Opera Librettosu”nu; Ferdinand Raimunel (öl.1836), “”Cinler Kral›n›n Elmas›” ile “Sihirli Adada Barometre Yapanlar” adl› mizahî sahne eserlerinin; Adalbert Stifter (öl.1868), Frans Grillparzer (öl.1829) gibi birçok yazarlar, Türk-‹slâm Kültürü’nün tesirlerini bu eserlerinde,
bazen aç›k, bazen de kapal› bir flekilde göstermektedirler.9
Türk Müzi¤i’nin tesirinde geliflen Avusturya Müzi¤i sahas›nda bugün dahi baz›
eserler yaz›lm›fl, Türk-Avusturya müzi¤i karfl›laflt›r›larak müflterek ve ayr› yönleri
belirtilmifltir. Bu hususu meslektafl›m ve dostum Viyana Üniversitesi Halk Bilimi
(Folklor) Enstitüsü Baflkan› Prof.Dr. Filhauer de bir sohbetimizde do¤rulam›flt›r.
c. Dil ve Edebiyat
c1. Dil
çesi hakk›nda 1949 y›l›nda Viyana Üniversitesi’nde yap›lm›fl bir doktora tezi vard›r.
Hatta Josef Bauer’in “Die Türken in Österreich” adl› eserinin önsözünde “Do¤udan
Gelen Düflman Türk” hitab›n› bugün dahi görmekteyiz.
1902 y›llar›nda Türklerden bahseden Almanca dram ve piyesler üzerine pek
çok kitaplar ç›km›flt›r. Piyeslerin ilki 1454 y›l›nda, yani ‹stanbul’un fethinden bir y›l
sonra, sahneye konmufltur. Bugün ise bu tür eserlerin say›s› üç binin üzerindedir.
Bilhassa 1683 ‹kinci Viyana Muhasaras›n›n yüzüncü y›ldönümlerinde, yani
1783, 1883, 1983’te ondan ilham alan pek çok piyesler yaz›lm›fl ve sahneye konmufltur. Ayr›ca Radyo ve Televizyonda da bu konular ayn› flekilde ifllenmifltir. Bilhassa 1983 y›l› bunun en bariz taze örne¤idir. “Baflar›s›z Bir Muhasaran›n Neticeleri” adl› bu oyunlarda Türklerin ma¤lubiyet flekilleri, Viyana’l›lara yapt›klar› eziyetler
vb. dile getirilmektedir. Bu piyeslerde Türkler taraf›ndan Viyana’ya getirilen “Türk
Kahvesi”ne de bir motif olarak yer verilmektedir. Ayr›ca “Ay Çöre¤i Mondgipfel”den
de bahsedilmektedir.
c3. Halkbilimi (Folklor)
Avusturya halk›n›n günlük yaflay›fl›nda, gelenek-görenek, müzik ve folklorunda
Türk Kültürü’ne ait birçok motifleri bugün de görebiliriz. Hatta bu hususta birçok
araflt›rmalar da yap›lm›flt›r. Kowalsky, Avusturya’da yaflayan Türk atasözleriyle ilgili bir çal›flma yapm›flt›r. Daha baflka çal›flmalar›n da varl›¤›ndan haberdar›z.
Bugünkü Avusturya’da yaflayan Türk Kültürü’ne ait motiflerden birkaç› flunlard›r:
1. Türk Gibi Oturmak: Kindergarten denilen 3-5 yafllar›ndaki çocuklara ait “Ana
Okulu’nda ö¤retmenleri taraf›ndan çocuklara Türkler’in ba¤dafl kurarak oturmalar›
ö¤retilmektedir. “Türk gibi oturun” sözü söylendi¤i zaman bu oturufl sitili ve rahatl›¤› gösterilmektedir.
2. Kahve ve Su: Viyana’ya dolay›s›yla orta Avrupa’ya kahveyi ilk defa Türkler
götürmüfltür. Avusturya’l›lar bunu bugün de kabul etmektedirler. Hatta kahvehanelerde bu hususu canland›ran resimleri her zaman bulabilirsiniz. Kahveciler, bir fincan
kahvenin yan›nda bir bardak suyu da beraberinde getirmeyi ihmal etmezler. Bu gelenek dünden bugüne devam etmektedir. Kahve Viyana’ya Türkler taraf›ndan götürülmüfltür. Baz› art niyetli kifliler taraf›ndan, Ermeniler vas›tas›yla geldi¤i söyleniyorsa da bu yalan tutmam›flt›r.
3. Sigara, Nargile, Tonbeki ve sigara içimindeki serbestiyet ve rahatl›k, kahve ile
sigara, yemekten sonra kahve ve sigara içimi hususlar›n›n da Türkler’den kalma bir
âdet oldu¤u belirtilmifltir.
4. Ayr›ca iskambil k⤛tlar› ve bu k⤛tlar üzerindeki resimler, grafikler, resimde ton ve flekiller, karikatür, figür, hiciv ve istihza figürleri, el ilanlar›, seramikler üzerindeki motifler gibi pek çok zihin ve el iflleri Türkler’den kalma miraslard›r.
5. Türk bacas›, Türk fesi, z›rhlar, k›l›çlar meydanlarda kurulan sebil Türk çeflmesi, Türk banyosu, Türk tuvaleti, cenaze merasimlerinde uygulanan usuller gibi
sosyal hizmete ait Türk motiflerinin de hâlâ yaflamakta oldu¤unu görmek mümkündür.
Bugünkü Avusturya halk›, Türkçe’den Alman diline geçmifl pek çok kelimeleri
aynen veya biraz de¤iflik flekliyle kullanmaktad›r. Bunlardan baz›lar› ya do¤rudan
do¤ruya Türkçe’den al›nm›fl, ya da bir Slav dili veya Macarca vas›tas›yla Almancaya girmifltir. Bu girifl 16. yüzy›ldan bu yana da devam etmektedir. Yani bugünkü
Avusturya dilinde yaflayan Türkçe kelimelerinin girifl zaman› 16. asra kadar uzand›¤› gibi, bir k›sm› da 20. yüzy›la aittir.
“Tülbend”den gelen “Turban” ve ona benzetildi¤i için “Tulpe-Lale” kelimeleri
eskidir. Zira lale çiçe¤i, ilk defa 16. asr›n ortas›nda Türkiye’den Avrupa’ya getirilmifltir.
Yo¤urt kelimesi 1930’lardan sonra gelmifltir. Cevapçici ise, S›rpça’dan Almancaya giren ve bugün çok yayg›n olan bir ›zgara çeflididir. Bunun asl› Türkçe’deki
“Kebap”t›r. Cevapçici du bunun ifadesidir. Bu kelime Avusturya’ya son 30-40 sene
içinde sokulmufltur.
Türk isimlerinin Alman isimlerine benzetilerek bugün dahi yaflayanlardan birkaç örnek verebiliriz.10
Ayr›ca Avusturya Kiliseler Hukuku’nda 15 Temmuz 1912 tarih ve 159 say›l›
Kanunla ‹slâm Dini Mensuplar›na Dair Bir Kanun ç›kar›lm›fl ve bugün de yürürlüktedir.
c2. Edebiyat
Türk Edebiyat› bir bütün hâlinde Avusturya Edebiyat›’na da tesir etmifltir. Bu tesiri bugün dahi görmek mümkündür. Çünkü bu sahada bugüne kadar pek çok araflt›rma yap›lm›fl ve eserler yaz›lm›flt›r. Örne¤in 16. as›rda Türklere dair yay›mlanan
propaganda gazeteleri hakk›nda Viyana Üniversitesi fiarkiyat Enstitüsü’nde 1968’de
bir doktora tezi yap›lm›flt›r. Ayr›ca “16. as›rdan 20. asra kadar Alman fiark›lar›nda
Türkler” bafll›¤› alt›nda bir doktora çal›flmas› da Münih’te 1972 y›l›nda fienol Özyurt
taraf›ndan yap›lm›flt›r.
Eski dinî edebiyatta, Katolik papazlar›n vaazlar›nda Türkler; günah iflleyen kiflileri dünyada cezaland›rmak üzere Allah taraf›ndan gönderilen birer “bela” olarak
gösterilmektedir. Dolay›s›yla halk› Türk tehlikesine karfl› uyaran bu vaazlar›n tarih-
61
62
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
d. Menk›be ve F›kralar:
Bugünkü Avusturya’da Türklerle ilgili pek çok f›kra, menkabe ve efsaneye rastlamam›z mümkündür. Yedisinden yetmifline bütün Avusturya’l›lar Türkleri Viyana
muhasaralar›yla tan›rlar. Elbette ki bunlar aras›nda pek çok f›kra ve menkabe de
olacakt›r. Bunlar›n bir haylisi toplanm›fl, kitap hâlinde bas›lm›flt›r. Münferit kitaplarda yer alan Viyana muhasaralar›yla ilgili f›kra ve menkabeleri de tespit ettik. Bunlar› ayr›ca neflredece¤iz.
d1. Türk Kurflunu:
‹kinci Viyana muhasaras›n›n hat›ras›n› tazeleyen bir simge de I. Viyana’n›n AmHof Meydan›n›n nihayetindeki büyük bir apartman›n girifl kap›s›n›n tam üstünde
“Türken Kugel-August 1683- A¤ustos 1683 Türk Kurflunu”dur. Bu simge yaz›n›n üstünde de yumruk büyüklü¤ünde yumurtavari bir top mermisi muhafaza edilmekte
ve ziyaretçilere aç›k tutulmaktad›r. Viyana’n›n en büyük silah ve barut deposu buradad›r. Bir Türk humbaras›n›n ç›kard›¤› yang›n bu depoya ulafl›rsa flehir birden yok
olacakt›r. Viyana’l›lar yediden yetmifle buraya kofltular. Harp burada iki gün devam
etti. Türkler’in harbi kazand›¤› bir dönemde, d›fltan gelen kuvvetler sebebiyle rüzgâr
de¤iflti, bir hava dönüflü, hilalle haç›n talihini bir yel de¤irmeni gibi döndürüverdi.
Harbi Türkler kaybetti. Bu sebeple de, hat›ras›n›n tazeli¤ini daima muhafaza etmek
üzere bu “Türk Kurflunu”nu buraya koydular.
d2. Türk Kurflunu:
Üçüncü Viyana’da Land. Stresse-Hauptstresse’deki Wiener Wald lokantas›n›n
bulundu¤u eski binan›n kap›s›na “Türken Kugel von 1683” olarak rapt edilmifltir.
Tahsil hayat›m›n bir bölümü Viyana Üniversitesi’nde geçti. Evim de bu semtte
idi. Her gün oradan geçerdim. Hiçbir zaman o binada Türklerle ilgili bir eser görmedim. Fakat 1984 senesinde tekrar oraya tesadüfen u¤rad›¤›m zaman bu ahflap ve
eski binaya Wiener Wald’›n kap›s›na bir mermer monta edilerek üzerine de 1683 Viyana’n›n Türkler taraf›ndan muhasaras›na ait Türk Kurflunu levhas›n› as›l› gördüm.
Hayretler içinde kald›m. Çünkü daha önceleri bu levha orada yoktu. Ancak 1983 y›l› dolay›s›yla konmufl oldu.
d3. Mermi:
Yedinci Viyana’da (Wien 7, Zieglergasse 23, Hat Fabrik) fiapka Fabrikas›n›n
duvar›na, Viyana Kuflatmas› esnas›nda isabet etti¤i iddia edilen bir mermi burada
temsili olarak muhafaza edilmektedir.
d4. Top Güllesi:
Viyana yak›nlar›ndaki Perc Htoldsdorf köyünde bir meyhane vard›r. Bu meyhanenin duvarlar› aras›nda 300 y›l önce Viyana Kuflatmas› esnas›nda Türkler taraf›ndan at›lm›fl oldu¤u iddia edilen iki top güllesi vard›r. Bu güllenin, Kara Mustafa Pafla yönetimindeki askerler taraf›ndan at›lm›fl oldu¤u söylenir ve propaganda böyle
bafllar. Viyana Kuflatmas›’n›n 300. y›ldönümü münasebetiyle Avusturya’da düzenlenen çeflitli sergilerin yan› s›ra, Viyana’dan 6 km. uzakl›kta bulunan bu meyhanenin
sahibi güllelere özel bir köfle ay›r›r. Daha önceleri müflteri azl›¤›ndan yak›nan mey-
63
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
hane sahibi, gülleleri görmek için çok say›da ziyaretçinin geldi¤ini ve bu sebeple
meyhanenin gelirinin artt›¤›n› söyler.
d5. Meçhul Asker Abidesi:
Bu abide, 1683 ‹kinci Viyana Muhasaras›na ait olmak üzere birinci Viyana’n›n
Burgring’inde bulunmaktad›r. Anlat›ld›¤›na göre Türkler, Muhasara esnas›nda burada Viyana’n›n esas merkezine girmek istemifller, fakat kale kap›s› kapand›¤› için
Türklerin merkeze gifliri mümkün olmam›flt›r. Fakat her iki taraf da kay›plar vermifltir. Avusturyal›lar, kendi taraflar›ndan kaybedilen askerlerin hat›ras›na izafeten burada bir Meçhul Asker Abidesi dikmifllerdir. Dinî ve millî bayramlar›nda buras› halka aç›k tutulur ve herkes çocuklar›yla beraber ziyarette bulunup dualar ederler. Abidenin üzerindeki sütunda Latince olarak Iustitia Regnlorum Fndamentum “Adalet
Mülkün Temelidir” sözü mermere nakfledilmifl olarak duruyor.
d6. Çikolatalar:
Hususi bir flekilde kurflun tipinde çikolatalar yap›l›r ve üzerine iki hilal esasen
“Türken Kugel-Türk Kurflunu” yaz›l›d›r. Bu çikolatay› Almanya’dan alarak Türkiye’ye getirdim ve hâlâ da muhafaza etmekteyim.
d7. Mond Gibfel (Ay Çöre¤i):
Bunun menak›b› da flöyledir. ‹kinci Viyana Muhasaras› esnas›nda befl Türk askeri flehre yer alt›ndan tünel açmak suretiyle girmek isterler. Kaz› günlerce devam
eder. Askerler flehir içine girildi¤i kanaatine vararak yukar› ç›kmak isterler ve ç›karlar. Fakat ç›kt›klar› yer ise bir f›r›nd›r. F›r›nda piflmekte olan ekmekler yere düfler.
Böylece ç›kmakta olan Türkler Avusturyal›lar taraf›ndan yakalan›r ve öldürülürler.
Bu hat›ray› zinde tutabilmek için mükafat olarak zaman›n kral› taraf›ndan f›r›nc›ya
bu ekme¤in (Mondgibfel) lisans› verilir. F›r›nc› da bundan sonra, hilal biçimindeki bu
ekme¤i yapar ve devam ettirir. Manas› da flu oluyor: Biz Türkleri hamur eder yo¤ururuz, f›r›na verir pifliririz, sonra da onlar› böylece yeriz fleklinde anlat›rlar. Bugün bu
Ay Çöre¤i Almanya, ‹sviçre, Fransa, Hollanda, Belçika ve Avusturya’da hâlâ devam
etmektedir. Bu menkabeyi Avusturya, Almanya ve ‹sviçreli dostlar›mdan ayn› flekliyle dinledim.
d8. Hainburg’da Blutgasse (Kan Soka¤›):
Rivayete göre, 2. Viyana muhasaras› esnas›nda burada 25 bin Avusturyal›n›n
boynu kesiliyor. Bunlardan akan kanlar bu soka¤› dolduruyor. Ancak bu gruptan 8
kifli bir bacaya gizleniyor ve öylece kurtuluyorlar. Bu hadisenin hat›ras›na binaen, bu
soka¤›n ad› “Blutgasse-Kan Soka¤›” ad›n› al›yor.
d9. Ayy›ld›z:
Üçüncü Viyana’da Kloniztzplatz’daki Pfarrkirche St. Othmer, Turmapitz’de, Türkenschanzpark’›n 8 kap›s›nda hâlâ yerlerini muhafaza etmektedirler.
d10. Türk Kafas› ve Yeniçeri:
Birinci Viyana’da Stephanedom’un Südturm, sekizinci Viyana’daki Lenaugasse
3’teki bir evin kap›s› üzerinde “Türk Kafas›” heykelleflmifltir.
64
AVUSTURYA MÜZELER‹’NDE GÖRÜLEN TÜRK KÜLTÜRÜ’NE A‹T BELL‹ BAfiLI MOT‹FLERDEN ÖRNEKLER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Ayr›ca 1. Viyana’da “Heidenschuss” heykeli ile de ata binmifl, eli k›l›çl›, savafla
giden Yeniçeriyi temsil eden bir heykel bugün hâlâ yerinde durmaktad›r.
Netice olarak diyebiliriz ki; Viyana’n›n Türkler taraf›ndan muhasara teflebbüsleri Avusturya Kültürü üzerinde müspet tesirler b›rakm›flt›r.
Avusturya’da Osmanl›lara ait pek çok örf ve âdetler yerleflmifltir. Hatta bütün
Avrupa’ya yepyeni bir medeniyet imzas› at›lm›flt›r. Zira muhasaray› müteakip baz›
Avrupa devletlerine yay›lan harp esirleri, oralarda yerleflerek nesillerini, dil, din, milliyet, örf ve âdetlerini ayn›s›yla muhafaza ederek bugüne gelmifllerdir. Bunlar›n bugün Avusturya d›fl›nda Almanya ve Belçika’da baz› örneklerini görmekteyiz. Bilhassa Almanya’n›n çeflitli eyaletlerindeki Türk Köylerinden tutunuz da Hessen Eyaletinde Fulda’ki “Kahraman Türk Mahallesi” bunlardan biridir. 1984 fiubat’›nda üç Hilalli Bayra¤› tafl›yan, eski gelenek ve göreneklerine ba¤l› bir “Türk Köyü” Belçika’da
bulunmufltur. Bunlar kendilerinin Viyana muhasaras›ndan sonra buralara gelip yerlefltiklerini ifade etmifllerdir. Bunlar; müslümand›rlar ve Türk millî duygular›n› ayn›s›yla muhafaza etmektedirler. Bu mahalle ve köy bile bize ayr› bir dünyay› göstermektedir. Ayr›ca Viyana muhasaralar›, Avusturyal›lar için bugün büyük bir gelir
kayna¤› olmufltur. Bu bak›mdan Avusturyal›lar çok memnundurlar. Zira, Avusturya
tarihi, müzesi, heykelleri, tiyatrosu, müzi¤i, edebiyat›, mimarisi, âdet ve gelenekleri
bütünüyle Türk damgas›yla doludur. Kanaatimce, Viyana muhasaralar› olmasayd›,
Avusturya kültürü bu kadar zengin olamazd›.
Demek oluyor ki Viyana surlar›na kadar varan atalar›m›z, hiçbir zaman kendi
gelenek ve göreneklerinden ayr›lmam›flt›r. Üçüncü Avrupa Seferi dedi¤imiz “‹flçi Klonosi” de bu geleneklerini aynen muhafaza etmifllerdir. Hatta Türk Kültürünü Avrupa’ya bu “avam grubu” daha iyi yerlefltirmifltir; yaln›z bu üçüncü seferde iki nesil
kaybetmifl oldu¤umuzu da unutmamam›z gerekir. Bunlar da, 40 yafl›n alt›nda Avrupa’ya gelenlerle bunlar›n ve 40 yafl yukar›s›ndaki vatandafllar›m›z›n çocuklar›ndan.
Zira. Bunlara dinî ve millî bir kültür formu verilememifltir; yaln›z bafl›na yabanc› bir
kültüre teslim edilmifltir. Sadece “döviz kayna¤›” olarak düflünülmüfltür. Bu ise yanl›fl bir düflüncedir. Bu insanlar›n, e¤itim-ö¤retim, millî ve dinî kültürleriyle devletin
bizzat meflgul olmas› ve onlar› kompitur gibi takip etmesi vazifesidir. fiu anda kaybetti¤imiz bu iki nesil için daha baflka tedbirler alabiliriz. Akl-› selim, sosyo-ekonomik, millî-dini kültürün baflaramayaca¤› bir engel yok olur. Viyana için hocam›
Prof.Dr. fiükrü Elçin’in diliyle deriz ki;
Bir nihavend hüznü çöktü içerime
Salzburg, Grez, Viyana, kal selamet.
NOTLAR
1
Rubine Möhring, Türkisches Wien, Wien-Herold, 1983, s. 46-47.
2
R.Möhring, a.g.e., s.63.
3
Bak. Dr. ‹smâil Baliç, Avusturya ve ‹slam Kültürü,Ankara 1975,s.5-6.
4
Avusturya’da bulunan Türk El Yazmalar› hakk›nda bak›n›z: “ Mitteilungen zur
osmanischen Geschihte Wien, 1/1922; Franz Szinka, Die türkischen Urkunden der
Wiener Sammlungen,”Körösi Csomani-Archiv, Budapest, 1/192.
5
Daha fazla bilgi için bak›n›z: Abdurrahman Güzel, Ord. Prof. Dr. Herbert Duda,
Türk Kültür Araflt›rmalar›, Ankara 1976, XV/1-2, s. 230-238.
6
Bak: Karl Teply, “ Türkische Sagen und Legenden um die Kaiserstadt Wien,
Wien 1980.
7
bak: Josef Beuer, Die Türken in Österreich -Geschichte Sagen Legende-, Wien 1982.
8
Dr. Rubina Mönrinf, Türkische Wien 1983.
9
Bu husus için bak: Reingrad, Wietzmann, Alla Turcica von Krieg zur Mode, Wien Aktuell Magazin, Heft. III, Juni 1983, s. 10-11.
10
Daha fazla bilgi için bak: Wilfried Seibeke, Deutsches Lexikon.
11
fi.Elçin. Dünya Edebiyat›ndan Seçmeler, Kültür Bakanl›¤›, Nisan 1977. Say›:
2, s. 47.
Viyana üstüne bir ay do¤du bu akflam
Bak›r m› desem mor mu?
Salzuer’in Vitrininde a¤layan çocuk
Uyuyor mu?
11
65
66
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹nsano¤lu varoldu¤u tarihten günümüze kadar el sanatlar›yla içiçe yaflam›fl ve
yaflamaktad›r. Giyinme, bar›nma, beslenme, süslenme, e¤lenme gibi ihtiyaçlar›n
karfl›lanmas›nda el sanatlar›ndan ve onun ürünlerinden yararlan›lm›flt›r. Denebilir ki
insan gitti¤i her yere ve egemenlik kurdu¤u her alana el sanatlar›n› ve bu sanatlara
iliflkin kültürünü de birlikte tafl›m›flt›r.
Tarih boyunca say›s›z kültürlerin befli¤i say›lan, üzerinde yaflad›¤›m›z bu topraklar bir zamanlar çok çeflitli ve zengin el sanatlar›n›n merkezi olarak büyük bir üne
sahipti. Anadolu’nun böylesi sanat merkezi olarak tan›nmas›, üzerinde yaflayan biz
Türkler’in yetenekli, zevkli ve çal›flkan olmas›n›n yan›s›ra, onun eflsiz co¤rafi konumundan da kaynaklan›yordu.
Fakat ne yaz›k ki bilim ve teknolojideki geliflmeler, yeni ticaret yollar›n›n bulunmas›, yabanc›lara ve yabanc› mallara tan›nan ayr›cal›klar, zanaat örgütlerinin yozlaflmas› ve bozulmas›, köyden kente olan göçler, baz› el sanatlar›n›n ça¤lar›n› tamamlamalar›, nüfusun artmas›, ihtiyaçlar›n çeflitlenmesi ve ço¤almas›, kifli al›flkanl›klar›n›n de¤iflmesi, moda, kullan›lan hammaddelerin azalmas› ya da ortadan kalkmas› ve bilinen baflka nedenlerden dolay› bu el sanatlar›n›n bir k›s›m gerilemifl, bir
k›sm› de¤erini kaybetmifl, bir k›sm› üretim biçimlerini de¤ifltirmifl, bir k›sm› da tümüyle ortadan kalkm›flt›r. Bütün bunlara ra¤men bir k›sm› da varl›klar›n› sürdürme
çabas› içindedirler. Ama nereye kadar?
El sanatlar›n› tehdit eden bunca etmene son y›llarda yenileri de eklenmifltir. Hal›lar, kilimler, bak›rlar, peflkirler, ifllemeler, bindall›lar, tak›lar, kilitler, kap› tokmaklar›, kafl›klar, tesbihler, çiniler, ahflap kap› ve pencere kanatlar›, ç›kr›klar, tezgahlar
ve akl›m›za gelmeyen pek çok ürün, yerlerinden al›narak, sökülerek, parçalanarak,
da¤›t›larak, haraç-mezat sat›lmakta, daha kötüsü eritilerek veya yak›larak yok edilmektedir. Bu talandan kurtulanlar ise bilinçsizce, s›n›fland›r›lmadan, bak›m› bile yap›lmadan kadir k›ymet bilmez kifliler ve arac›lar taraf›ndan depolanmaktad›r.
Daha flansl› olanlar ise kamuya ait etnografya müzelerinde, baz› özel müzelerde uygun olmayan ya da yetersiz koflullarda muhafaza edilmekte, çok az› da sadece statik olarak sergilenmektedir.
El sanatlar›n›n ve ürünlerinin, dünyada örnekleri çok olan “Folklor Aç›k Hava
Müzesi”, “Uygulamal› Halkbilim Müzesi” veya “Halkbilim Müzesi” adlar›yla an›lan;
ça¤dafl müzecilik anlay›fl›yla kurulan müzelerde yerini alma tart›flmalar›n›n yeniden
gündeme gelmesi sevindiricidir.
Bat›da örnekleri yüzy›l› aflk›n bir süre önce kurulan böyle müzelerin ülkemizde
kurulmas› olanaklar› üzerine düzenlenen bu ikinci sempozyumu her bak›mdan anlaml› buluyorum.
Bu sempozyumda müzelerin nerelerde, hangi boyutlarda kurulmas› gerekti¤i,
kapsam›, özellikleri, hangi halk kültürü ürün ve faaliyetleri kapsayaca¤›, iflletmesi,
finansman› ve yönetimi tüm ayr›nt›lar›yla tart›fl›lacakt›r.
Ne flekilde olursa olsun kurulacak Halkbilim Müzelerinde gerek statik gerekse
dinamik olarak el sanatlar› ürün ve gösterimlerinin yer alaca¤› kuflkusuzdur.
Halkbilim Müzelerinin genel özelliklerine ilave olarak birkaç söz söylemek istiyorum:
• Ülkemizin do¤usundan bat›s›na, kuzeyinden güneyine, adalar› dahil çok büyük ve muhteflem bir Halkbilim Müzesi oldu¤unu düflünüyorum:
Türkiye; evleri, köprüleri, r›ht›mlar›, konaklar›, camileri, kahvehaneleri, halk
odalar›, çarfl›lar›, çeflmeleri, saat kuleleri, bedestenleri, arastalar›, hanlar›, hamamlar›, a¤›llar›, de¤irmenleri, yal›lar›, türbe ve mezarl›klar›yla bir do¤al müze cennetidir.
Ayr›ca do¤al halkbilim müzesi olan say›s›z köyü, çarfl›s›, yaylas›, ilçe ve il merkezi bulunmaktad›r. Yüzlerce örnekten baz›lar›:
Do¤u Karadeniz Yaylalar›, Amasra, Bart›n, fiirince, Safranbolu, Fethiye Kayaköy, Kula, Harran, Mardin, ‹stanbul (Kapal›çarfl›), Kapadokya, Ankara (Kaleiçi, Atpazar›, Ç›kr›kç›lar yokuflu, Çukurhan vs), ‹zmir (Kemeralt›) , Beypazar› ve daha niceleri.
Böylesine çok ve güzel müze köyleri, müze çarfl›lar›, müze bedestenleri, müze
ilçe merkezlerini ve müze il merkezlerini korumak varken k›ymetini bilmeyerek, yakarak, y›karak, yozlaflt›rarak, betonlaflt›rarak, içini boflaltarak elden ç›kard›ktan sonra yeniden baflka yerlerde taklitlerini, benzerlerini yapmaya çal›fl›yoruz. Hem de ‹sveç’ten yüz küsur y›l sonra. ‹flte bunu da anlaml› buluyorum.
• Halkbilim müzeleri çok farkl› materyal ve kültür varl›klar›n› derleme, s›n›fland›rma, onar›m, depolama, koruma ve sergileme görevleri üstlenmifllerdir. Bunlardan
baflka kurulacak müzelerin araflt›rma, e¤itim-ö¤retim ve yay›m hizmetlerini de yapabilecek (üstlenebilecek) bir yap›ya kavuflturulmalar› ve gelifltirilmeleri gerekir.
• Müzelerin projelendirilmesi, kurulmas› iflletilmesi s›ras›nda bilinen, as›l elemanlar›n yan›s›ra ziraat mühendisi, peyzaj mimar› ve çevre mühendislerinin de bilgilerine baflvurulmal› ve görev almalar› sa¤lanmal›d›r.
• Müzelerde sahte, uyduruk, yozlaflm›fl, abart›l› kültür ürünü ve gösterilere kesinlikle yer verilmemelidir.
Halkbilim Müzelerinde el sanatlar›n›n ve ürünlerinin sergilenmesine gelince:
• Öncelikle Türkiye’nin “el sanatlar› atlas›”n›n yap›lmas› gerekir. Böyle bir atlas haz›rlanmad›kça, kaybolan, kaybolmakta olan, üretim biçimlerini de¤ifltiren,
67
68
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE EL SANATLARI
Mustafa ARLI
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE EL SANATLARI
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
yozlaflan, varl›¤›n› sürdüren el sanatlar› tespit edilmeden el sanatlar›n›n yöre, hammadde, tar›m, ekoloji, ekonomi, endüstri, nüfus hareketleri ve flehirleflme ile olan
iliflkileri sa¤l›kl› araflt›r›lmad›kça; el sanatlar›n›n halk biliminin di¤er malzemeleriyle
olan kültürel ba¤lar› ve iliflkileri saptanmad›kça bu atlaslar›n di¤er halk kültürü atlaslar›yla çak›flan ve ayr›flan kesimleri belirlenmedikçe yap›lan ve sergilenen ifller
eksik olacakt›r.
• Halkbilim müzelerini yaflayan geçmiflin sergilendi¤i ve gösterildi¤i yerler olarak düflünürsek el sanatlar› bu müzelerin vazgeçilmez unsurlar› olacakt›r. Ancak
kaybolan baz› el sanatlar› (lülecilik, k›l›ç ve hançer yap›mc›l›¤›, ok yap›mc›l›¤›, yay
yap›mc›l›¤›, z›rh yap›mc›l›¤›, kum saati yap›mc›l›¤›, kalpakç›l›k, fesçilik, mürekkepçilik, divitçilik, mühürcülük, k›nc›l›k gibi) dinamik ve gösteriye dayal› olmayacak flekilde statik olarak sergilenebilir. Bu sergilemede her bir zanaat›n hammaddesi, araçlar›, yap›m ve üretim aflamalar›, meflhur ustalar› hakk›nda ayr›nt›l› bilgiler verilmeli
ve seçkin örnekleri sergilenmelidir.
• El sanatlar›n›n bu müzelerde nas›l, ne flekilde yer almas› gerekti¤ini müzelerin karakteri belirleyecektir. Yani müzelerin yerel, bölgesel ve ulusal özellikler tafl›mas›na göre yer alacak el sanatlar› belirlenecektir. Bu el sanatlar› hal›c›l›k, kilimcilik, örgü iflleri, dokumac›l›k, Siirt Battaniyesi dokumac›l›¤›, keçecilik, mutaf iflleri,
dantel ve ifllemeler, urganc›l›k, a¤aç (ahflap) iflleri, çekicilik (a¤aç tornac›l›¤›), baston yap›m›, kafl›kç›l›k, müzik araçlar› yap›m›, adi tafl ifllemecili¤i, oltu tafl› ifllemecili¤i, Eskiflehir tafl› ifllemecili¤i, onyx ifllemecili¤i, süs tafllar› ifllemecili¤i, çanak-çömlek iflleri, çinicilik, dövme bak›rc›l›k, basit kuyumculuk, oya iflleri, basit dökümcülük, cam iflleri (göz boncu¤u vs), semercilik, deri iflleri, yemenicilik, b›çakç›l›k, kemik-boynuz iflleri, kakma sanat› ve bitkisel örücülük fleklinde s›ralanabilir.
• Bunlardan hal›c›l›k, kilimcilik, örgü iflleri, dokumac›l›k, dantel ve ifllemeler,
oya iflleri yerel karakterdeki müzelerde yer alan k›rsal alan yaflant›s›n›n do¤al u¤rafl› olarak sergilenmelidir. Di¤erleri birçok etkinli¤in yer ald›¤› bölgesel karakterdeki
müzelerde çarfl›, iflletme, iflyeri, atölye olarak sergilenebilir.
• Halkbilim müzelerinin baflta gelen özelliklerinin aktif ve dinamik olmalar› gözönüne al›nd›¤›nda yaflayan, canl› müzeler oldu¤u söylenebilir. El sanatlar›n›n sergilenmesinde de bu ilke gözönünde bulundurulmal›d›r. Bunun için konular vurulan kirkitlerle, gidip gelen mekiklerle, bas›lan kal›plarla, dönen ç›kr›klarla, flekillenen çamurla, dövülen ve flekillenen bak›rla, eritilen camla, soyulan bir sö¤üt dal›yla veya
boyanan yünler ve ipeklerle sergilenmelidir. Canl› olmal›d›r. Ziyaretçiler istedikleri
zaman soru sorabilmeli, yan›t alabilmeli, bizzat üretime kat›labilmelidir.
• Üretilen tüm ürünlerin sat›fl› yap›labilmelidir. Ziyaretçilere gözleri önünde flekillenen ve üretilen ürünlerin sat›fl›ndan elde edilecek gelir müzeler için önemli bir
maddi kaynak olacakt›r. Talebi karfl›lamak amac›yla müze d›fl›ndaki üretim merkezlerinden ürün takviyesi yap›labilir.
• Üretilen ürünlerde fonksiyonel olma özelli¤i ön planda tutulmal›d›r. Sözgelifli
taban hal›s› yerine seccade veya sandalye hal›s›, kepenek yerine keçe yelek, metrelerce ipek kumafl yerine mendiller, baflörtüler, kravatlar gibi.
• Pazarlanan ürünler aras›na el sanatlar›yla ilgili kartpostallar, görüntü bantlar›, afifller, CD-ROM’lar ve kitaplar da dahil edilmelidir.
• El dokumac›l›¤› kumafl veya bez gibi ara materyal üretir. Bunlar›n gömlek,
kravat, bluz, masa örtüsü, minder yüzü, çanta, sehpa örtüsü gibi ürünlere dönüflmesi için de ayr› atelyeler kurulmal›d›r.
• El sanatlar› ve ürünleri sonsuz bir zenginli¤e sahiptir. Sözgelifli ince bir ata
sanat› olan dokumac›l›kla bezler, bürümcükler, battaniyeler, flallar, baflörtüler, ehramlar, ikat dokumalar, pefltemallar, fiile bezleri, Rize bezleri, Eflani çemberleri, Azdavay kuflaklar›, Beledi dokumalar›, yazmalar, dimiler, kolanlar, flayaklar dokunabilir. Kemhalar›, kutnular›, flitarileri, kadifeleri, çatmalar› ve alt›parmaklar› saym›yorum. Sözgelifli dokumac›l›k ünitesi olan bir müzede bunlar›n hangisi dokunacakt›r.
Hepsi bir atelyede mi, yoksa her biri ayr› birer atelyede mi? Bu durumun nas›l çözülmesi gerekti¤ini de takdirlerinize arzediyorum.
• El sanatlar› karakterleri gere¤i bir bütündür ve hammadde ile çok s›k› iliflkileri vard›r. Sözgelifli koyunun olmad›¤› bir yerde hal›-kilim ve keçeden, pamuk, yün
ve ketenin olmad›¤› bir yörede el dokumac›l›¤›ndan, uygun topra¤›n olmad›¤› bir
köyde çanak-çömlek ifllerinden diflbudak, flimflir veya gürgenin olmad›¤› bir yerde
ise bastonculuk veya kafl›kç›l›ktan söz edilemez.
Bu bak›mdan Halkbilim Müzelerinde yer alan el sanatlar›n›n s›radan bir-iki tezgah veya kuru bir atelye ve standlar fleklinde sergilenmesi düflünülemez. Bu konuda iki örnek vermek istiyorum:
‹pekli dokuma:
Dutluklar, ipekböce¤i yetifltirme (tüm evreleri) koza elde etme, koza bo¤ma,
kozadan ipe¤in çekilmesi, ipe¤in boyanmas› ve piflirilmesi, büküm, çözgü çözme,
çözgünün tezgaha nakledilmesi, tezgahtaki di¤er ifller (gücülerden geçirme, taraktan geçirme, ayaklar›n ba¤lanmas›), dokuma ifllemi, kumafl›n kesilmesi, son ifllemler fleklinde birbirini takip eden bir dizi ifllem ve faaliyetleri kapsamal›d›r.
Hal› dokuma ise koyun yetifltirme, k›rkma, yün temizleme-tarama, iplik bükme,
boyama (bitkisel boya kullan›lacaksa gösteriler ve ifllemler daha da artar), çözgü ve
atk› ipli¤i haz›rlama, çözgü çözme, çözgünün tezgaha nakledilmesi, çiti örgü-kilim
örgü, dü¤ümleme, atk› at›lmas›, s›k›flt›r›lmas›, k›rk›m, tezgahtan ç›karma, son ifllemler gibi bir dizi ifllem ve gösteriyi ihtiva etmelidir.
• Müzelerde el sanat› ürünlerinin bak›m›, onar›m›, temizlenmesi, yenilenmesi
ve korunmas› için bir ünite kurulmal›d›r. Bu ünite müzede depolanan, sergilenen,
üretilen ürünlere hizmet verdi¤i gibi ziyaretçilerin özel ürünlerine (hal›, bak›r, dokuma, kilim, ahflap eflya, deri eflya vb) de ücreti karfl›l›¤›nda bak›m, onar›m, temizleme hizmetleri de verilmelidir.
El sanatlar›n› ve ürünlerini müzelerde düflünemiyorum. Onlar› yerlerinde; atelyelerde, iflliklerde, avludaki dut a¤ac›n›n dibinde, sundurman›n alt›nda, çarfl›larda
pazarlarda ve do¤al ortamlar›nda da yaflayan ve u¤raflanlara gelir getiren de¤erler
olarak düflünmek istiyorum.
69
70
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
“Belli bir ülkede yaflayan halk›n kültür yaratmalar›n› geleneklerini, adetlerini,
inanmalar›n›, törelerini, müzi¤ini, oyunlar›n›, masallar›n›, türkülerini, geleneksel tiyatrosunu, el sanatlar›n›, konut yap›m›n›, araç gereçlerini inceleyen bir bilim1”, olarak tan›mlanan halkbiliminin (etnoloji) maddi kültür alan›nda ilgi çeken bir dal› el
sanatlar›d›r(el iflleri).Büyük bir grubu halk plastik sanat› olarak da isimlendirilebilecek2 bu sanatlar klasik estetik kurallar›na göre resim, heykel, mimari d›fl›nda kalan,
hem güzel hem yararl› olma niteli¤ini tafl›yan, bir ya da birden fazla kiflinin oluflturdu¤u yinelebilen, farkl› estetik kategoriler düzeyinde ürünleri kapsayan bu plastik
sanat dal› genifl bir alana yay›lmaktad›r.Bu alanda çeflitli co¤rafi bölgeler, yörelerde
farkl› etnik kökenli uluslarca yap›lmakta olan ürünlere önceden yap›lm›fl ürünler
baflka deyiflle tarih boyutu da eklenince zengin bir kültür varl›klar› repertuvar› gözler önüne serilmektedir.Bilindi¤i gibi bu zengin repertuvar dünya kültürünün bir dal›n› oluflturmaktad›r. Bu genifl co¤rafyada çeflitli bölgeler, ça¤ olarak isimlendirilen
tarihsel bir zaman dilimi ve ulus di¤er bir anlat›mla yer, zaman ve kültürel kiflili¤i ile
di¤erlerinden ay›rt edilebilen kültür ve sanat› bulunan devlet kurmufl insan toplulu¤u olarak s›n›fland›r›larak isimlendirilen bafll›klar alt›nda ele al›narak incelenmektedir. Bunlar aras›nda ortaça¤dan günümüze dek hiç kopmadan izleyebildi¤imiz Anadolu ve çevresinde süregelen Selçuklu Dönemi, Beylikler Dönemi, Osmanl› ‹mparatorlu¤u Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi gibi dört dönemi kapsayan Türk el
sanatlar› ailesi içinde Türk halk plastik sanat›n›n ayr› bir yeri vard›r. Bu dönemlerle
ilgili zengin ürünlerin bir grubu Atatürk evi, arkeoloji, arkeoloji ve etnografya, etnografya vb. gibi isimler tafl›yan müzelere da¤›larak korumaya al›nm›fl ve konuya ilgi
duyanlar›n yarar›na ve sanatseverlerin be¤enisine sunulmufltur.Bu müzeler üzerinde
çeflitli çal›flmalar yap›lm›fl ve bu alanda çok ifllevli bir müze tasla¤› Unesco’nun
XXIII. Genel Konferans›nda uluslar aras› platformda ele al›nm›flt›r.3
Bu bildiride amac›m›z :
1)-Ükemizde “çeflitli halklar›n yaflama tarzlar›n›, düflüncelerini, yaratm›fl olduklar› maddi ve manevi kültür ö¤elerini sistemli bir flekilde tasvir eden etnolojinin bir
dal› olan etnografya‘ya tasviri etnoloji de denilmektedir,” fleklinde tan›mlanan etnografya4 (halk kültürünü yazmak çizmek) teriminden yola ç›k›larak kurulmufl Türk
el sanatlar› ürünleri bulunan müzelere e¤ilerek bu müzelerin günümüzdeki durumu
konusunda Kültür Bakanl›¤› An›tlar Müzeler Genel Müdürlü¤ünün 2002 y›l›nda ya-
y›nlad›¤›” Türkiye Müzeleri”, isimli kitaptaki bilgilerle s›n›rl› bir durum saptamas›
yapmak,
2)- Cumhuriyetimizin sekseninci y›l›na do¤ru yol ald›¤›m›z günümüzdeki müzelerin oluflumu, adland›r›lmas›, yay›l›m› ve say›s›yla bir belirleme yapmak bu yolla etnografya müzelerinin genel da¤›l›m›n› ortaya koymak, baz›lar›ndan görüntüler sergilemek,
3)- Burada getirilecek önerilerle beslenecek bir tasla¤a günümüzdeki farkl› ifllevli ve isimli müzelerin dökümü aç›s›ndan bir veri taban› sunmak,
4)- Daha genifl bir bak›fl aç›s›yla halkbilimi müzecili¤ine e¤ilerek bünyesinde el
sanatlar› ürünleri bulunan müzelerin bünyesinde ya da yeniden düzenlenebilecek etnografya müzelerinde yer alacak Türk halk plastik sanatlar› seksiyonlar›na yönelik
bir pilot projeye katk›s› olabilecek düflünceler aktarmak,
5- Sergi salonundan öte bünyesinde bir deney iflli¤i (atelyesi) yan› s›ra bak›m
ve onar›m laboratuar› ve yaz›l› belgeler, görsel belgeler ve sanal belgelerden oluflan
bir arflivi bu ba¤lamda bir bilgi bankas›yla da yüklü bulunan bir kültür istasyonu niteli¤i arz eden çok ifllevli bir Halk Sanat› Müzesi bünyesinde Türk halk plastik sanat› ünitesinin oluflturulmas› gere¤ini ortaya koymak,
6-11.11.1992 tarihinde 10 say›l› kararla Gazi Üniversitesi Senatosunda al›nm›fl
1992/98 say›l› karar do¤rultusunda faaliyete geçmifl olan Gazi Üniversitesi Türk El
Sanatlar›n› Uygulama ve Araflt›rma Merkezi Yönergesinin amaçlar› Madde 3 (¤) bendinde yer alan “Türk Halk Sanat› Müzesini”, kurar hükmünü yerine getirebilmek için
bir pilot proje ba¤lam›nda Gazi Üniversitesine bir öneride bulunmak,
7)- Böylece bir üniversitenin bünyesinde bulunan Türk halk plastik sanatlar› ö¤renimi de görmüfl sanat tarihçi, halkbilimci yan› s›ra teknolog, sanatç› ve çeflitli el
sanatlar› alanlar› uygulamac›lar›n interdisipline çal›flmas›yla oluflacak kültürel bir ortamda bilim ve sanat›n bütünleflti¤i izleyicinin estetik aç›dan duyaca¤› haz yan› s›ra
de¤iflik disiplinlerle ilgili bilgi edinebilece¤i, görgü ve bilgisini artt›rabilece¤i, belli bir
sanat e¤itimi alabilece¤i çok ifllevli bir Türk Halk Sanat› Müzesi ve onun bünyesinde oluflacak Türk Halk Plastik Sanatlar› ünitesinin yap›lanma aflamas›nda do¤ru yol
almak için bir zemin haz›rlamakt›r.
Kültür Bakanl›¤›nca yay›nlanan önceden de¤inilen kitaba dayanarak Türkiye
Cumhuriyeti müzeleri Kültür Bakanl›¤›nca oluflturulan etnografya müzeleri, özel idarelerce oluflturulan etnografya müzeleri, kaymakaml›klarca oluflturulan etnografya
müzeleri, köylerce oluflturulan etnografya müzeleri, e¤itim kurumlar›nca oluflturulan
etnografya müzeleri, vak›flarca oluflturulan etnografya müzeleri, özel etnografya
müzeleri., bafll›klar› alt›nda alfabetik iller dizisiyle flöyle s›ralanabilir.
Bu s›ralamaya Kültür Bakanl›¤›nca oluflturulan Atatürk Evleri, arkeoloji tamlamas›yla adland›r›lan müzeler, il adlar›yla isimlendirilen müzeler, Kültür Bakanl›¤› ve
Milli Saraylara ba¤l› yap› adlar›yla isimlendirilen müzeler, askeri kültür varl›klar›yla
ilgili müzeler ve islami Türk kültürü ile ilgili baz›lar›n bünyesinde Türk el sanatlar› örnekleri de bulunan bu müzeler de eklenerek ülkemiz müzelerinin toplu bir dökümü
yap›labilir.
71
72
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE EL SANATLARI
H. Örcün BARIfiTA
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE EL SANATLARI
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Kültür Bakanl›¤›nca Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Adana Etnografya Müzesi (1983), Amasya Hazeranlar Kona¤› (1984), Ankara
Etnografya Müzesi (1927), Alanya K›z›l Kule(1979), Burdur Tafloda Etnografya Müzesi, Bursa Osmanl› Evi Müzesi, Denizli Atatürk ve Etnografya Müzesi(1999), Diyarbak›r Cahit S›tk› Taranc› Kültür Müzesi (1973), Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Elaz›¤ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi (1982), Erzurum Türk ‹slam Eserleri ve
Etnografya Müzesi(1994), Gaziantep Hasan Süzer Etnografya Müzesi (1985), ‹zmir
Etnografya Müzesi, Kastamonu Liva Pafla Kona¤› Etnografya Müzesi (1997), Kayseri Güpgüpo¤lu Kona¤› Etnografya Müzesi, ‹zmit Kocaeli Saatçi Ali Efendi Kona¤›
Etnografya Müzesi (1987), Konya Etnografya Müzesi (1975), Nevflehir Hac› Bektafl
Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Ordu Paflao¤lu Kona¤› ve Etnografya Müzesi
(1987), Rize Müzesi (Sar› Ev) (1998), Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
(1981), Sinop Arslan Torunlar Evi Etnografya Müzesi, Sivas Atatürk-Kongre ve Etnografya Müzesi (1990 ), Tokat Latifo¤lu Kona¤› 1990, Uflak Atatürk ve Etnografya Müzesi(1987).
Özel ‹dare (Valiliklerce) Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Ankara Beypazar› Kültür ve Tarih Müzesi (1997), Eskiflehir Lüle Tafl› Müzesi
(1991), Eskiflehir Yunus Emre Etnografya Müzesi, Sivas ‹nönü Etnografya Müzesi(1945),
Kaymakaml›klarca Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Çanakkale Bayramiç Had›mo¤lu Kona¤› Türk Evi Etnografya Müzesi(199596).
Belediyelerce Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Afyon-Bolvadin Müzesi (1987), Çanakkale Yenice Belediyesi Türk Evi Etnografya Müzesi, ‹stanbul fiehir Müzesi, Tavflanl› Belediye Müzesi (1986), Kula Kenan
Evren Etnografya Müzesi (1985).
Köylerce Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Kemaliye Ocak Köyü Özel Müzesi.
E¤itim Kurumlar›nca Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Ankara Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi Müzesi (1974)
Ankara 100. Y›l K›z Teknik Ö¤retim Müzesi (1989).
Bankalarca Oluflturulan Müzeler
Özel Yap› Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi
Vak›flarca Oluflturulan Etnografya Müzeleri:
Ankara ‹nönü Vakf› Pembe Köflk Müzesi, Malkara E¤itim ve Kültür Vakf› Özel
Müzesi.(1992).‹stanbul Sadberk Han›m Müzesi
Özel Etnografya Müzeleri:
Band›rma S›d›ka Erke Edremit Etnografya Müzesi.
Kültür Bakanl›¤›nca Oluflturulan Atatürk Evleri:
Adana Atatürk Müzesi, Ankara Atatürk Evi ve Müzesi (1981), Antalya Atatürk
Müzesi (1986), Alanya Atatürk Evi (1987), Bursa Atatürk Müzesi(1973), Diyarba-
k›r Gazi Köflkü(1981), Erzurum Atatürk Evi Müzesi, Giresun fiebinkarahisar Atatürk
Evi Müzesi, Mersin Atatürk Evi Müzesi (1992), Silifke Atatürk Evi Müzesi (1987), ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Atatürk Müzesi, ‹zmir Atatürk Müzesi(1978), Konya
Atatürk Müzesi, Malatya Atatürk Müzesi, Nevflehir Hac›bektafl Atatürk Evi,
(2001);Rize Atatürk Evi.
Özel ‹darelerce Oluflturulan Atatürk Evleri:
Samsun Havza Atatürk Evi Müzesi.
Belediyelerce Oluflturulan Atatürk Evleri:
Trabzon Atatürk Müzesi.
T.B.M.M. Milli Saraylarca Oluflturulan Atatürk Evleri:
Yalova Atatürk Köflkü.
Arkeoloji Tamlamas›yla Adland›r›lan Müzeler:
Adana Arkeoloji Müzesi, Afyon Arkeoloji Müzesi, Alanya Arkeoloji Müzesi, Band›rma Arkeoloji Müzesi, Burdur Arkeoloji Müzesi, Bursa Arkeoloji Müzesi, Çanakkale Arkeoloji Müzesi, Hierepolis Arkeoloji Müzesi, Diyarbak›r Arkeoloji Müzesi, Erzurum Arkeoloji Müzesi, Eskiflehir Arkeoloji Müzesi, Gaziantep Arkeoloji Müzesi, ‹stanbul Arkeoloji Müzesi, ‹zmir Arkeoloji Müzesi, Karaman Arkeoloji Müzesi, Kastamonu Arkeoloji Müzesi, Tafl Medrese Akflehir Arkeoloji Müzesi.
Kültür Bakanl›¤›nca ‹l Adlar›yla ‹simlendirilen Müzeler:
Ad›yaman Müzesi, Misis Müzesi, Aksaray Müzesi, Amasya Müzesi, Gordiyon
Müzesi, Antalya Müzesi, Side Müzesi, Ayd›n Müzesi, Milet Müzesi, Amasya Müzesi,
Ahlat Müzesi, Bolu Müzesi, ‹znik Müzesi, Çank›r› Müzesi, Çorum Müzesi, Alacahöyük
Müzesi, Bo¤azköy Müzesi, Konuralp Müzesi, Harput Müzesi, Erzincan Müzesi, Seyitgazi Müzesi, Yunus Emre Müzesi, Giresun Müzesi, Hatay Müzesi, ‹sparta Müzesi, Yalvaç Müzesi, Mersin Müzesi, Anamur Müzesi, Silifke Müzesi, Tarsus Müzesi, SilifkeTaflucu Amphora Müzesi, Ödemifl Müzesi, Tire Müzesi, Çeflme Müzesi, Kahraman
Marafl Müzesi, Kars Müzesi, Ere¤li Müzesi, Kütahya Müzesi, Malatya Müzesi, Manisa
Müzesi, Salihli Müzesi, Mardin Müzesi, Mu¤la Müzesi, Fethiye Müzesi, Marmaris Müzesi
Milas Müzesi, Nevflehir Müzesi, Ürgüp Müzesi, Nigde Müzesi, Sakarya Müzesi, Sinop Müzesi, fianl› Urfa Müzesi, Tekirda¤ Müzesi, Tokat Müzesi, Trabzon Müzesi, Uflak Müzesi, Van Müzesi.
Kültür Bakanl›¤› ve Milli Saraylarca Yap› Adlar›yla ‹simlendirilen Müzeler:
Topkap› Saray› Müzesi, Çinili Köflk Müzesi, Y›ld›z Saray› Müzesi, Aynal› Kavak
Kasr›, Beylerbeyi Saray›, Dolmabahçe Saray›, Ihlamur Kas›rlar›, Küçüksu Kasr›,
Maslak Kas›rlar›, Y›ld›z Saray› –fiale.
Askeri Kültür Varl›lar›yla ‹lgili Müzeler:
Askeri Müze, Deniz Müzesi, Gölcük Deniz Müzesi.
‹slami Türk Kültürü ‹le ‹lgili Müzeler:
Bursa Türk ‹slam Eserleri Müzesi, Edirne Türk ‹slam Eserleri Müzesi, ‹stanbul
Türk ve ‹slam Eserleri Müzesi.
Bütün bu s›ralamalara göre ülkemizdeki müzelerin dökümü flöyledir:
73
74
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE EL SANATLARI
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹sminde etnografya kelimesi geçen k›rk bir (41) müze vard›r. Bunlardan yirmi
üçü (23) Kültür Bakanl›¤›, dördü (4) Özel ‹dareler, biri (1)i kaymakaml›klar, befli (5)
belediyeler, biri(1) köyler, ikisi (2)e¤itim kurumlar›, biri (1)bankalar, üçü (3) çeflitli vak›flar ve biri (1) özel kifli taraf›ndan kurulmufltur.Bunlara söz konusu kitapta yer
verilmeyen ve bünyesinde bulunan bir ürünün ad›ndan yola ç›k›larak kurulmufl iki
(2) Baflbakanl›k Vak›flar Hal› Müzesi de eklenince bu say› k›rk üçe (43 ) ç›kmaktad›r.
Kültür Bakanl›¤›nca oluflturulan Atatürk Evlerinin say›s› on alt› (16), özel idarelerce oluflturulan Atatürk Evinin say›s› bir(1), belediyelerce oluflturulan Atatürk Evinin say›s› bir(1) ve TBMM.Milli Saraylarca oluflturulan Atatürk Evinin say›s› bir(1)
olmak üzere toplam on dokuz (19 )Atatürk Evi bulunmaktad›r.
Kültür Bakanl›¤›nca Arkeoloji tamlamas›yla adland›r›lan müzelerin say›s› on yedi (17), il adlar›yla isimlendirilen müzelerin say›s› elli yedi(57)dir.Bu müzelerin toplam say›s› yetmifl dört dür (74)
Kültür Bakanl›¤›na ba¤l› yap› adlar›yla isimlendirilen müzelerin say›s› bir (1)
TBMM Milli Saraylarca yap› adlar›yla aç›lan müzelerin say›s› ise dokuzdur (9).Bu
müzelerin toplam say›s› da ondur (10).
Askeri kültür varl›klar›yla ilgili müzelerin say›s› üçtür (3).Bu say›ya An›t Kabir
eklenince say› dörde(4) yükselmektedir.
‹slami Türk Kültürü ‹le ‹lgili Müzelerin ise say›s› üçtür(3).
Bu s›ralamada beliren müzelerin dökümünden seksen bir ili olan ülkemizde yüz
elli (150) müze bulundu¤u bunlar›n k›rk üçünün (43) etnografya müzesi oldu¤u burada el sanatlar› yan› s›ra halk plastik sanatlar›n›n sergilendi¤i di¤erlerinin(107) de
büyük bir grubunda ço¤unlu¤u Türk el sanatlar›ndan oluflan etnografik ürünlerin di¤er eserler ve kültür varl›klar›yla kar›fl›k bir biçimde bulundu¤u ve günümüze dek ülkemizde halkbilimi (etnoloji) müzesi ve Türk halk sanat› ad›yla bir müze oluflturulmad›¤› anlafl›lmaktad›r.
Öte yandan bu döküm Türk el sanatlar›n› ve halk plastik sanatlar›n› bünyesinde bulunduran müzelerdeki örneklerin di¤er eserler ve kültür varl›klar›ndan ayr›larak
Türk kültürünün etnografik ürünlerini bulunduran müzelerdeki örneklerin yan›na
al›nmas› ve onlar›n bir çat› alt›nda toplanmas›n›n gerekli oldu¤unu ortaya koymaktad›r.Buna ba¤l› olarak yeniden yap›lacak personel da¤›t›m›nda uzmanl›k alanlar›na
yeniden göz atmak, yeni personel almak, örnekleri bir senaryo kurgusuyla sergi grafi¤ine bafl vurarak yeniden sergilemek, örnekleri depolamak ve depo ünitelerini sergileme salonuna dönüfltürmek, laboratuar ve ifllik (atelye-stüdyo) ortam›na e¤ilmek
ve kay›t sistemlerini ele almak, arfliv düzenlemek5 vb. gibi ça¤dafl teknoloji ile güçlendirilmifl yap›lanma zorunluluklar› getirmektedir.
K›saca bu de¤erlendirme sonucunda ulafl›lan durum 20.yüzy›lda çok yol al›nan
müzecilik alan›n›n etnografya dal›na ça¤dafl bir vizyon kazand›rmak gere¤ini ortaya
koymaktad›r.Bunun için bünyesinde de¤erli uzmanlar bulunan Kültür Bakanl›¤› Halk
Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ünün katk›s›yla, bu alanda ye-
tiflmifl insan gücünden yararlanarak söz konusu görsel kültürel birikimi hem estetik
hem çok disiplinli bir yap›lanma modeliyle tasarlanan bilimsel boyutu ile ya kurulmufl bir etnografya müzesi üzerine eklemeler yaparak ça¤dafl bir vizyonla güncellefltirmek yada Türk Halk Plastik Sanatlar› ünitesi de bulunan yeni bir Türk Halk Sanat› Müzesi kurmak arac›l›¤›yla 21.yüzy›la tafl›man›n zaman› gelmifl oldu¤una iflaret
etmektedir.
Bu durum üniversitelerin de Kültür Bakanl›¤›na katk›da bulunarak bu alanda
yeni yap›lanma çal›flmalar›na yönlenmesini gündeme getirmektedir.Bu ba¤lamda
köklü bir geçmifli olan ve oluflumunda el sanatlar› ile ilgili ö¤renim veren Gazi E¤itim Enstitüsü, K›z Teknik Yüksek Ö¤retmen Okulu, Yüksek Teknik Ö¤retmen Okulu vb. gibi güçlü yüksek ö¤retim kurumlar› bulunan Gazi Üniversitesine de görevler
düflmektedir.Kuflkusuz bu görev içerdi¤i özgün ve orijinal çizimler, derlenen ürünlerle belli dönem, belli yöre ve belli bölgelerle ilgili el sanatlar› konusunda bilgiler içeren ayn› zamanda görsel belge niteli¤i arz eden Gazi E¤itim Enstitüsü Resim-‹fl E¤itimi Bölümü bitirme tezleri6 ile içerdi¤i bilgiler yan› s›ra bire bir ölçekle ilgili sanat
dal›n›n gerektirdi¤i sistematikle yap›m ve süsleme aflamas›ndaki teknik çizimleri yap›lm›fl, kal›plar› ç›kar›lm›fl ve bir örne¤inin reprodüksiyonu uygulanm›fl, Mesleki E¤itim Fakültesine ba¤lanan Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesinin interdisipline bir yaklafl›mla haz›rlatt›¤›, Türk kültürünün maddi alanlarda oluflturdu¤u ürünleri konu alan,
uygulamal› lisans tezlerini bir merkezde toplayarak bir belgeli¤in temelini atmak ve
1974 de kurulan, K›z Teknik Yüksek Ö¤retmen Okulu Müzesine baflka deyiflle ad›
sonradan de¤ifltirilerek Mesleki E¤itim Fakültesi Müzesi’ne7 dönüflen Gazi Üniversitesi müzesine yeni bir boyut kazand›rmak olmal›d›r.Bu yolla Gazi Üniversitesi El Sanatlar› Merkezi8 oluflturarak sergi salonu yan›s›ra dokümentesyon ünitesi, dizayn
ünitesi, reprodüksiyon ünitesi, konservasyon ünitesi, restorasyon ünitesi, araç gereç
ünitesi, sergi sat›fl ünitesi ve idari birimler ünitesinden meydana gelen çok ifllevli bir
Türk Halk Sanat› Müzesinin halk plastik sanatlar bölümünün alt yap›s›n› haz›rlamak
ve Gazi Üniversitesi El Sanatlar›n› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi yönergesinin
amaçlar›ndan biri gere¤i9 Türk Halk Sanat› Müzesini kurmakt›r.
NOTLAR
Sedat Veyis, Örnek., Etnoloji Sözlü¤ü, A.Ü.D.T.C.F., Ankara, 1971, s.88.
2
Halk plastik sanatlar› tamlamas› el sanatlar› (el ifli) örneklerini halk sanat›n›n
fonetik ve dramatik sanatlardan ay›rabilmek için kullan›lm›flt›r. Bk. H.Örcün Bar›flta., Cumhuriyet Dönemi halk Plastik Sanatlar›, Celal Esat Arseven An›s›na, Sanat
Tarihi Semineri Bildirileri, 7-10 Mart, 1994, Mimar Sinan Üniversitesi, ‹stanbul,
2000, s. 85-90.
3
Bk.Unesco XX111. Genel Konferans›, 8.10.1985-9.11.1985 ‹lgili kitap, s.123,
125, 133, 135 ve belgeler yan› s›ra delegelerden H.Örcün Bar›flta’n›n düflüncelerini
aç›klad›¤› metin.
4
Örnek., A.g.e., s.80.
75
76
1
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE EL SANATLARI
5
Bu konuda El Sanatlar› Merkezi ba¤lam›nda bir taslak proje yay›nlanm›flt›r.Bk.H.Örcün, Bar›flta., ‹sparta Hal›c›l›¤› Üzerine, Kamu ve Özel Kurulufllarla Orta
Ö¤retimde, Üniversitelerde El Sanatlar›na Yaklafl›m ve Sorunlar› Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanl›¤›, Ankara, 1994, s.53-63.
6
Gazi Üniversitesine ba¤lanarak ad› Gazi E¤itim Fakültesi olarak de¤ifltirilen bu
yüksek okulun Resim-‹fl E¤itimi Bölümü bitirme tezleri o tarihlerde Fakülte Sekreteri olan Ahmet Tuncel’in özverili çal›flmalar› ile toplanm›fl ve ç›kar›lan döküm listeleri yay›mlanm›flt›r. Gazi E¤itim Enistitüsü Resim-‹fl E¤itimi Bölümü lisans tezleri için
Bk. H.Örcün, Bar›flta., Gazililerin ‹fl E¤itiminde Dayand›¤› Baz› Geleneksel Kaynaklar, Yaflatt›klar› Teknikler, Kulland›klar› Yöresel Gereçler ve Yans›tt›klar› Özgün Biçimler, 3.Ulusal El Sanatlar› Sempozyumu Bildirileri, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi, ‹zmir, 1984, s.73-92.
7
Bu konuda bilgi için Bk.otuz bir sayfadan oluflan broflür, K›z Teknik Yüksek
Ö¤retmen Okulu Koleksiyonu K›lavuzu, Yüksek Teknik Ö¤retmen Okulu Matbaas›,
Ankara, 1981.
8
Bk. Bar›flta, ‹sparta Hal›c›l›¤› Üzerine, A.g.m., s.60.
9
Bk.2547 say›l› Kanunun 2880 Say›l› Kanunla de¤iflik 7/d-2 maddesi uyar›nca
kurulan Gazi Üniversitesi Türk El Sanatlar›n› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi ‘nin
Üniversite Senatosunun 11.11.1992 tarih ve (10) say›l› toplant›s›nda al›nm›fl bulunan 1992/98 Say›l› Kararla kabul edilmifl Yönergesi Madde 3( ¤) fl›kk›.
77
HALKB‹L‹M‹ MÜZES‹NDE BULUNMASI GEREKEN EL SANATLARI ÜRÜNLER‹ VE ÖZELL‹KLER‹
HALKB‹L‹M‹ MÜZES‹NDE BULUNMASI GEREKEN
EL SANATLARI ÜRÜNLER‹ VE ÖZELL‹KLER‹
Taciser ONUK
H. Feriha AKPINARLI
H. Serpil ORTAÇ
Halkbilimi; bir ülkenin, toplumun ya da belirli bir bölgede yaflayan halk›n özgün
olan maddi, manevi alandaki kültür ürünlerini konu edinen, bu ürünleri bilimsel yöntemlerle derleyen, çözümleyen, s›n›fland›ran, yorumlayan di¤er kültürlerle etkileflimini ortaya koyan ve bir bütünlük içinde sunan bilim dal›d›r.
Böyle kapsaml› bir görevi ve amac› üstlenen halkbilim etnoloji, toplumbilim,
sosyal ve kültürel antropoloji, edebiyat, ruhbilim, dilbilim, dinbilim, sanat tarihi, co¤rafya bilimleriyle çok yak›ndan iliflkilidir (Örnek, 2000: 16). Halkbilimi bu bilim dallar›yla çeflitli boyutlarda iliflkiler kurarak, yöntem ve bulgulardan yararlanarak farkl› ülkelerin halkbilimi de¤erlerini karfl›laflt›r›r, köklerine iner ve halkbilimi konusunda
yöresellikten, ulusall›¤a ve evrenselli¤e do¤ru bir geçifl sürdürerek Dünya’da var
olan kültür de¤erlerine katk›da bulunur.
Bu konu ile ilgili olarak Atatürk (19 Aral›k 1930’da K›r›kkale’de) flu sözleri söylemifltir.
“Baz›lar› kültür ve medeniyeti ay›ramazlar. Bilindi¤i üzere her milletin kendine
özgü bir karakteri vard›r. Kültür, bu özellik ve karakterle ifade edilir. Bence en ilmi
olan kültür ve medeniyeti bir arada yürütmektir” (Tan, 2000: 123).
Halkbiliminin konular›ndan biri olan halk sanatlar›nda ve süsleme sanatlar›nda
de¤iflik çal›flmalar yap›lm›flt›r. Ancak bugünkü durumunu incelersek bu çal›flmalar›n çok a¤›r yürüdü¤ünü ve bir çok alanda eksikliklerinin oldu¤unu görmekteyiz.
Özellikle el sanatlar› konusunda tam anlam›yla derlemelerin yap›lmad›¤›, yap›lan
derlemelerin sistemli bir biçimde arflivlenmedi¤i veya çözümlenmedi¤i, bu amaca
yönelik baz› giriflimlerin maddi destek almad›¤›ndan yap›lamad›¤› tespit edilmifltir.
El sanatlar› bir milletin yaflam biçimini, inançlar›n›, duygu, düflünce becerisini yani
kültürünü ifade eden en önemli belgelerdir.
Bu nedenle derlenmeleri, bilimsel yay›nlarla ve geçmiflten günümüze yap›lan
ürünlerin sergilenmesi ile tan›t›m› yap›lmal›d›r. En önemlisi de kültürel varl›klar›m›z› ça¤›m›z›n teknolojik imkanlar›ndan da yararlanarak yeni kuflaklara aktarmak zorunlulu¤udur.
El sanatlar› ürünlerimiz teknolojik geliflmelerden ve sanayileflme sürecinin top-
78
lumsal yaflamda meydana getirdi¤i de¤iflimlerden etkilenmifltir. Günümüzde el sanatlar› daha çok çeyiz gelene¤ine dayal› olarak sürdürülmektedir. Bu nedenle geçmiflle günümüz aras›nda kültürel anlamda ba¤lar kopmaktad›r. Geçmiflten günümüze de¤iflim sürecinde el sanatlar› ürünlerinin, ürünlere ait aç›klay›c› bilgilerin iyi sergilenmesiyle toplumun yap›s›n› kopmadan günümüze kadar getirebilme bilinci ile
yaflat›lmal›d›r. Bunda da en büyük görev araflt›rmac›lar›n çal›flmalar› ve bunun yan›nda müzecilikle sa¤lanabilir.
Müzelerde kültürel de¤eri olan ürünlerimizin çeflitli yollarla ve kaynaklarla toplanarak, incelenerek, çözümlenerek ve de¤erlendirilerek toplumun geçmiflini göstererek yeni kuflaklar› e¤itmek gere¤i ortaya ç›kmaktad›r. Çünkü müzelerin ifllevleri
sadece toplama ve koruma de¤il ayn› zamanda belgeleme ve sergileme, bunlara
ba¤l› olarak da görsel e¤itimdir (Atagök, 1999: 75). Sergilenen el sanatlar›n› izleyenler eski örnekleri görerek, bunlar hakk›nda edindikleri teknik bilgilerin yan›nda
kullan›m alanlar› ve motiflerin anlamlar›yla da kültürel yönden de bilgi sahibi olacakt›rlar.
Batur; müzecilikle ilgili bir çal›flmas›nda “Hem ça¤dafl dünya ile ayn› çizgiye geleceksiniz hem de kendi kültürünüzle dünyay› alg›lama imkan› veren o bilince sahip
olacaks›n›z” diyerek ça¤dafl dünya ile geleneksel kültür iliflkilerini vurgulamaya çal›flmaktad›r.
Asya’dan Avrupa’ya birçok bölgede yaflayan Türkler tarihsel süreç içerisinde
birçok medeniyetleri bünyesinde bar›nd›rm›flt›r. Bu nedenle Türk el sanatlar›n›n yay›ld›¤›, yap›ld›¤› ve kullan›ld›¤› alan çok genifltir. Bu da Türk el sanatlar›n›n ve eski
örneklerinin derlenmesinin, belgelenmesinin ve müzelerde sergilenmesinin önemini
art›rmaktad›r.
Günümüzde Türkiye’deki müzelerde bulunan el sanat› ürünleri sadece o müzenin bulundu¤u il veya yöreye ait olmay›p, farkl› yöreden de gelmifl olabilmektedir.
Bu ürünler teflhir salonlar›nda sergilenirken herhangi bir tan›t›m belgeleri bulunmad›¤› için izleyenler ürünlerin nereye ait oldu¤unu bilememekte, bu bilgiler genellikle
envanter kay›tlar›nda yer almaktad›r. Envanter kay›tlar›na ulaflamayanlar bölgesel
özellikler hakk›nda yanl›fl bilgi sahibi olabilmekte, ülke genelinde karfl›laflt›rma yaparken hatal› yorumlara neden olmaktad›r.
Bugün Türklerin yaflad›¤› bir çok ülkenin müzesinde Türklere ait giyim, kuflam,
hal›, kilim, iflleme, bak›r, a¤aç oyma, sepet vb. örnekler yer almaktad›r. Ancak baz› ülkelerin müzelerinde Türk el sanatlar›n›n en güzel örnekleri arflivlerde tutulmakta, teflhirlerde y›pranm›fl ve sanatsal önemi daha az olan ürünlere yer verilmektedir.
Türk el sanatlar›n› dünyaya do¤ru tan›tmak amac›yla sadece Türkiye’deki müzelerde de¤il, Türklerin yaflad›¤› bölgelerdeki müzelerin de incelenmesi, ilgili ülkelerle
iliflki kurarak tan›t›m›n yap›lmas› gerekmektedir.
Örnek olarak Akp›narl›’n›n 2002 Nisan ay›nda K›r›m’da el sanatlar› ile ilgili bir
araflt›rmas›nda flunlar› gözlemlemifltir; “Simperepol müzesinde K›r›m yar›madas›nda
yaflayan bir çok ulusun (Bulgar, K›pçak, Alman, Frans›z, Ermeni, Beyaz Rus ve K›-
79
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
HALKB‹L‹M‹ MÜZES‹NDE BULUNMASI GEREKEN EL SANATLARI ÜRÜNLER‹ VE ÖZELL‹KLER‹
r›m Türkleri) el sanatlar›, giyim, kumafl vb. ürünlerinin sergilendi¤i köfleler bulunmaktad›r. K›r›m Türkleri’ne ait köflede y›pranm›fl ve sanat de¤eri düflük olan eserler
yer almaktad›r. Bölgede yaflayan Türkler müze deposunda çok güzel örneklerin bulundu¤unu fakat teflhir edilmedi¤ini belirtmektedirler. Di¤er uluslara ait köflelerde
ürünleri aç›klay›c› Rusça ve ‹ngilizce haz›rlanm›fl broflürler bulunurken Türk köflesinde böyle bir broflür de yer almamaktad›r”.
Yurt d›fl›ndaki müzelerde Türklere ait eserlerin bulundu¤u ülkelerle temas kurarak düzenlemeler yap›lmas› Türk kültürü ve kültürümüzün tan›t›lmas› bak›m›ndan
önem tafl›maktad›r.
Müzelerde sergilenecek el sanatlar› ürünleri ile ilgili flu çal›flmalar yap›labilir:
El sanatlar› ürünlerini hammaddesi lif, tafl, a¤aç, toprak, deri olarak grupland›r›p incelendi¤inde her bir el sanat› ürününün kendine özgün özellikleri bulunmaktad›r. Bu nedenle müzelerimizde bulunan el sanatlar›n›n özelliklerine göre haz›rlanm›fl
“ürün tan›t›m formlar›” ile (Ek 1, 2 3) de¤erlendirilmelidir.
El sanatlar› ürünlerinden müzelerde sergilenenler özellikle günümüzde yap›lmayan veya art›k çok az yap›lmakta olanlara öncelik verilmesi gerekmektedir. Eski örneklerin sergilenmesi ve tan›t›lmas› ile üretilen el sanatlar› ürünlerindeki yozlaflmada belirli oranda önlenmifl olacakt›r.
Müzeler, sergilenecek eserlerin özelli¤ine göre farkl› yap› ve sergileme alanlar›na sahiptir. Eserlerin genel yap›s›na göre müzeler yaflayan ve yaflat›lan olarak düzenlenmelidir. Yaflayan müzeler müze alan› içinde eski eserlerin sergilendi¤i alanlar›n yan›nda ailelerin oturdu¤u, ayn› mekanda eskisinin ayn›s› yap›l›rken, ça¤›n gerektirdi¤i yeni tasar›mlar›n da üretiminin yap›ld›¤› alanlard›r. Yaflat›lan müzeler ise el
sanatlar› ürünlerinin sergilendi¤i alanlard›r. Sergilenen ürünler ait oldu¤u dönemin
yaflam biçimi, sosyal, ekonomik, kültürel, estetik ve sanat düzeyini gösterdi¤i gibi,
maddi ürün olarak sergi mekan›nda kimlikte kazanarak yaflat›lmaktad›r.
Günümüzde el sanatlar› ürünlerinin sergilenmesi art›k yaflat›lan müzelerde de¤il, yaflayan müzelerde yap›lmal›d›r. Özellikle böyle bir yaflayan müze; ülkemizin her
bölgesini kapsayacak flekilde Baflkent Ankara’da yer almal›d›r.
Genifl bir alan üzerinde kurulmas› gereken müzede her bölgenin özelli¤inden evler infla edilerek ayn› özellikte döflenmeli, o bölgenin el sanatlar› ürünleri “dokumac›l›k, örücülük, kuyumculuk, ifllemecilik, sepetçilik vb.) sergilenmeli ve üretimlerinin de yap›labilmesi için mekan olmal›d›r. Ayn› zamanda müze alan› giriflinde al›flverifl merkezi kurulmal›, yöresel el sanat› ürünleri bu çarfl›larda sat›lmal›d›r.
Sonuç olarak; kurulacak yaflayan müzelerde veya etnografya müzelerinde bulunan el sanat› ürünlerinin özellikleri farkl› ve çeflitlidir. Bu özellikleri yans›tabilmesi
için ürünler el sanatlar› uzmanlar› taraf›ndan incelenerek haz›rlanan ürün tan›t›m
formlar›yla birlikte teflhir edilmelidir. Müzeye giden ziyaretçilere çok güzel bir hal›
göstermekle yetinilmemeli, o hal›n›n yöresel, teknik, motif ve sosyal özellikleri de tan›t›lmal›d›r. Yeni üretilen ürünlerde günümüz flartlar›na göre yap›lan tasar›mlarda,
desen, motif, renk özelliklerinin bozulmamas›, ayr›ca el sanatlar› ürünlerinin bu ko-
nuda çal›flanlara sunulmas› için müzelerimizde çal›flma salonlar›n›n yap›lmas›, ürünlerin slayt, resim ve bilgisayarla görüntülerinin haz›rlanarak müze çal›flma odalar›nda halka sunulmas› gerekmektedir.
Eflsiz güzellikte olan el sanatlar› ürünlerimizin gelecek kuflaklara tan›t›lmas› kültürümüze sahip ç›kmak ve geçmiflle gelecek aras›nda kurulan ba¤ aç›s›ndan gereklidir.
KAYNAKÇA
Atatürk’ün ‹zmir Bölge Sanat Okulu Ziyaret Defterine Yazd›¤› Cümle, 13 fiubat
1923). “Eriflmeye mecbur oldu¤umuz seviyeye, bugünkü kadar uzak kal›fl›m›z›n
önemli sebeplerinden biri sanata ve sanatkarl›¤a lay›k oldu¤u derecede önem verilmemifl olmas›d›r”.
Atagök, Tomur. Yeniden Müzecili¤i Düflünmek. Y›ld›z Üniversitesi Yay›n›, ‹stanbul 1999.
Batur, Salahattin. Ça¤dafl Müzecili¤in Sorunlar›. Müzeler ‹çin Düfl Bilançosu,
Tutkular ve Nesneler, ‹stanbul 1983.
Örnek, Sedat Veyis. Türk Halk Bilimi, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›: 1629, II. Bask›, Ankara: 2000
Tan, Nail. Atatürk ve Türk Halk Kültürü. Folklor Araflt›rma Yay›nlar›: 28, Ankara: 2000.
80
81
HALKB‹L‹M‹ MÜZES‹NDE BULUNMASI GEREKEN EL SANATLARI ÜRÜNLER‹ VE ÖZELL‹KLER‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
EK I
ÜRÜN TANITIM FORMU (DOKUMACILIK)
Foto¤raf No
:
Envanter No
:
Çizim No
:
‹nceleme Tarihi
:
Müzeye Gelifl Tarihi
:
Bulundu¤u Yer
:
Türü
:
Boyutlar›
En
:
Boy
:
Atk› S›kl›¤›
:
Çözgü S›kl›¤›
:
Hav Yüksekli¤i
:
Kalitesi
:
Yörede Verilen ‹sim
:
Kullan›lan Gereçler
Atk›da
:
Çözgüde
:
Desende
:
Kullan›lan Teknikler
Zeminde
:
Desende
:
Kullan›lan Renkler
Zeminde
:
Desende
:
Seçilen Konu
Geometrik Bezeme :
Sembolik Bezeme :
Nesneli Bezeme
:
Figürlü Bezeme
:
Bitkisel Bezeme
:
Kompozisyon
:
EK II
ÜRÜN TANITIM FORMU (ÖRÜCÜLÜK)
Foto¤raf No
:
Envanter No
:
Çizim No
:
‹nceleme Tarihi
:
Müzeye Gelifl Tarihi
:
Bulundu¤u Yer
:
Türü
:
Ürün Boyutlar›
En
:
Boy
:
Çap
:
Yükseklik
:
Motif Boyutlar›
En
:
Boy
:
Çap
:
Yörede Verilen ‹sim
:
Kullan›lan Gereçler
Zeminde
:
Örgüde
:
Kullan›lan Teknikler
Kullan›lan Renkler
Zeminde
:
Desende
:
Seçilen Konu
Geometrik Bezeme :
Sembolik Bezeme :
Nesneli Bezeme
:
Figürlü Bezeme
:
Bitkisel Bezeme
:
Kompozisyon
:
82
83
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
EK III
ÜRÜN TANITIM FORMU
Foto¤raf No
Envanter No
Desen No
‹nceleme Tarihi
Müzeye Gelifl Tarihi
Bulundu¤u Yer
Türü
Ürün Boyutlar›
En
Boy
Motif Boyutlar›
En
Boy
Çap
Yörede Verilen ‹sim
Kullan›lan Gereçler
Zeminde
‹fllemede
Kenar Temizlemede
Kullan›lan Teknikler
Zeminde
‹fllemede
Kenar Temizlemede
Kullan›lan Renkler
Zeminde
‹fllemede
Kenar Temizlemede
Seçilen Konu
Geometrik Bezeme
Sembolik Bezeme
Nesneli Bezeme
Figürlü Bezeme
Bitkisel Bezeme
Kompozisyon
(‹fiLEMEC‹L‹K)
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
84
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE TÜRK HALK ‹LÂÇLARI
r›nt›l› kullan›l›fl flekillerinin tespiti ile bafllar. Biz bu tip çal›flmalara “ envanter çal›flmalar›” “ diyoruz. Envanter çal›flmalar›, daha sonra yap›lacak araflt›rmalar›n bilimsel bafllang›c› olmas› bak›m›ndan son derece önemlidir. Yap›lacak biyolojik aktivite,kimyasal, morfolojik ve anatomik çal›flmalar envanter çal›flmalar› üzerine inflâ
edilir.
Envanter çal›flmalar›nda neler yap›ld›¤› afla¤›da ana hatlar› ile verilmifltir.
Ekrem SEZ‹K
•
•
Saha (Arazi) Çal›flmalar›
o Köylerde yap›lan mülâkat,materyal toplama,resim çekimi,video kayd›…
Halk ‹lâc› Olan Bitkilerin Tayini
o Herbaryum örne¤i haz›rlanmas›,bilimsel isimlendirme(tayin)
Bilgi Birikimi
o Herbaryum örnekleri ve di¤er materyalin s›n›fland›r›larak saklanmas›
o Toplanan bilginin saklanmas›
♦ Dosya → → → bilgisayar ortam›
G‹R‹fi
Tabiat, insano¤lu için daima flifa kayna¤› olmufltur.‹nsanlar, muhtemelen, önce
vücutlar›ndaki de¤iflik yaralara karfl› çevrelerindeki bitkileri kullanmaya bafllam›fl;
rahats›zl›klar›n› ve hastal›klar›n› fark ettikçe tabiattan yararlanmaya devam etmifllerdir.
‹lk yaz›l› kaynaklar, bitkilerin sa¤l›¤› korumak ve tedavi amac› ile yayg›n bir flekilde kullan›ld›¤›n› bize nakletmektedir.Mezopotamya Medeniyetinde 250, Greklerde
600, ‹slâm medeniyetinde 4.000 civar›nda bitkinin tedavi alan›nda kullan›ld›¤›n› bilmekteyiz.On dokuzuncu asr›n bafllar›nda ise, bu say› 19.000 e ç›km›flt›r. Hâlen, de¤iflik ülkelerde halk ilâc› ve ilâç olarak 80.000 – 100.000 bitkinin tedavi edici ve koruyucu amaçlarla kullan›ld›¤› tahmin edilmektedir.
Bitkiler, ilâçlar için önceleri tek hammadde kayna¤› olmufllard›r. Halk ilâc› veya geleneksel t›p sistemlerinde ilâç olarak kullan›lan bitkiler üzerinde, kimyan›n geliflmesine paralel olarak, kimyasal araflt›rmalar yap›lm›fl ; etkilerinden sorumlu maddeler elde edilmifl ve elde edilen bu saf maddeler do¤rudan ilâç olarak kullan›lmaya
bafllanm›flt›r. Bugün hâlâ kullan›lan morfin, kodein, digitoksin gibi maddeler bu dönemin ürünlerindendir. Daha sonra, tabiattan elde edilen maddeler sentetik olarak
çok miktarda üretilmeye bafllanm›flt›r.Bunun en güzel örne¤i, bir as›rd›r modas› geçmeyen ve yeni yararl› etkileri bulunan, aspirindir. Aspirin, sö¤üt a¤ac›n›n kabuklar›nda bulunan salisin adl› maddeye benzetilerek üretilen sentetik bir maddedir. Sö¤üt kabuklar›, ateflli hastal›klarda atefl düflürücü ve a¤r› giderici olarak kullan›lan bir
halk ilâc› idi ve hâlâ ayn› amaç için kullan›lmaktad›r.
Halk ilâçlar›ndan, yeni ve yararl› ilâç hammaddelerinin elde edilmesi araflt›r›c›lar› bu konuda araflt›rmalar yapmaya yönlendirmifltir.Avrupal› araflt›r›c›lar, kendi ülkelerindeki halk ilâçlar›n› incelemenin yan›nda, yeni keflfedilen k›t’a ve ülkelerdekileri de incelemeye bafllam›fllard›r. ‹ncelemeler hâlâ devam etmektedir. ‹ncelemeler
sonucu yeni ilâçlar bulunmaktad›r
Bilimin geliflmesi, inceleme yöntemlerini de etkilemifl ve bu konu ile ilgilenen
etnofarmakognozi, etnofarmakoloji gibi yeni bilim dallar› do¤mufltur.
GENEL B‹LG‹LER
Halk ‹lâc› Araflt›rmalar›
Halk ilâçlar› üzerindeki araflt›rmalar, halk ilâc› olarak kullan›lan bitkilerin ve ay-
Halk ‹lâçlar› Farmakognozi ‹liflkisi
Envanter çal›flmalar›ndan sonra yeni bir ilâca ulaflabilmek için önce biyolojik
aktivite deneyleri ard›ndan da biyolojik aktivite ile yönlendirilmifl fraksiyonlama
yöntemi kullan›larak, etkili madde veya maddeler elde edilmeye çal›fl›l›r.
‹flte, Farmakognozi’nin halk ilâçlar› ile ilgisi bu noktada bafllamaktad›r. Farmakognozi, “ tabiattan elde edilen ilâç ve ilâç hammaddeleriyle ilgili eczac›l›k dal›” olarak tarif edilir. Halk ilâçlar›n›n, ilâca giden yolda önemli bir kaynak ve maliyetinin
di¤er yollardan daha az olmas›, halk ilâc› araflt›rmalar›n›, Farmakognozinin ana
araflt›rma konusu haline getirmifl hattâ bir alt dal›n›n (etnofarmakognozi) do¤mas›n› sa¤lam›flt›r.
Etkiden sorumlu madde elde edildikten sonra, bu maddenin yeni bir ilâç olabilmesi için gerekli di¤er deneylere (toksisite, insan üzerinde denemeler…) geçilir.
Türk Halk ‹lâçlar› Üzerindeki Araflt›rmalar›m›z
Anadolu’da kullan›lan halk ilâçlar› üzerindeki envanter çal›flmalar›m›zda, halk
bilimi ile ilgili temel bilgiler de kullan›lm›flt›r. Bunun yan›nda, bu güne kadar ülkemizde halk bilimciler taraf›ndan yap›lan halk ilâc› ve benzeri çal›flmalar›n tamam›na
sahip bir arflivimiz de bulunmaktad›r. Di¤er taraftan, taraf›m›zdan yap›lan araflt›rmalarda elde edilen, halk ilâc› olarak kullan›lan bitki, bitki k›s›mlar› (kök, yaprak, çiçek, meyve,..) veya bitkilerden bir ifllem sonucu elde edilen materyal (katran, uçucu ya¤, sabit ya¤, zamk..) de koleksiyonumuzda saklanmaktad›r.
Türkiye‘de bitkiler halk aras›nda de¤iflik amaçlarla ilâç gibi kullan›lmaktad›r.
‹lâç gibi kullan›l›fllar genellikle halk ilâc› halindedir..
Halk ilâçlar› ve biyolojik aktivite ile ilgili çal›flmalar›m›z, daha önce çal›flt›¤›m,
85
86
•
Envanter Çal›flmalar›n›n Ana Hatlar›
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE TÜRK HALK ‹LÂÇLARI
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Hacettepe Üniversitesi Eczac›l›k Fakültesi kuruluflu ile beraber bafllam›fl ve Gazi
Üniversitesi‘nde devam etmektedir. Bu konudaki ilk yay›n›m›z 1982 y›l›nda yap›lm›flt›r. De¤iflik alanlardaki yay›nlar›m›z afla¤›daki tabloda grupland›r›larak gösterilmifltir.
Araflt›rmalar›m›z sonucu halk ilâc› olan yüzlerce bitki ve kullan›l›fl› hakk›nda ayr›nt›l› bilgi elde edilmifltir. Köylüler bu bilgileri anne baba veya di¤er büyüklerinden
ö¤renmifllerdir. Halk hekimleri ve ocaklar›n bilgileri de ayn› flekildedir. Yani, bilgi
folkloriktir ve atalardan gelmektedir.Di¤erlerine, ‹slâmî T›p, Avrupa tipi fitoterapi,
geleneksel t›p sistemleri vb kaynaklardan bilgi bulaflmas› oldu¤u için folklorik bilgi
say›lamazlar.
Müzeler
Avrupal› araflt›r›c›lar›n Amerika, Afrika, Avusturalya gibi yeni k›talara yapt›klar› bilimsel gezilerden toplad›klar› materyal, müzelerde özel bölümlerde veya özel
müzelerde ve botanik bahçelerinin bu amaç için ayr›lm›fl bölümlerinde teflhir edilmekte ve araflt›r›c›lar›n yararlanabilmesi sa¤lanmaktad›r.Bunun güzel örneklerinden
biri Londra’da “ Kew Botanic Garden” (Kew Botanik Bahçesi) ‘da bulunan ok zehirleri, uçucu ya¤lar vb bölümlerin bulundu¤u müzedir. Ok Zehirleri Bölümünde, ok zehirlerinin nas›l yap›ld›¤›, hangi bitkilerin kullan›ld›¤› vb bilgiler Afrika ve Amerika
yerlilerinden toplanan materyale beraber teflhir edilmektedir.Ayr›ca bu ok zehirlerinden ç›kar›lan ilâçlar hakk›nda da bilgi verilmektedir.
Japonya’da, Toyama Farmasötik Bilimler Üniversite’sinde Profesör Namba’n›n
kurmufl oldu¤u 3 katl› bir müze bulunmaktad›r.Bu müzede, baflta Çin olmak üzere
Do¤u Asya ülkelerinden, y›llarca süren araflt›rmalar sonucu, toplanm›fl halk ve geleneksel t›p ilâçlar›na ait çok say›da numune, alet vb malzemenin yan›nda bilgi ve
çok say›da kitap, yay›n bulunmaktad›r.
SONUÇ
Türk Halk ‹lâçlar› ile ilgili bilgi ve numuneler koleksiyonumuzda saklanmaktad›r. Türk Halk Bilimi Araflt›rma ve Uygulama Merkezi bünyesinde “ Halk Bilimi Müzesi “ kuruldu¤u takdirde, bu müzede“Halk ‹lâçlar›” bölümüne de yer ayr›lmas›nda
yarar görmekteyim.Halk ilâçlar› bölümünün kurulmas›na yard›mc› olman›n yan›nda,
Anadolu’dan toplad›¤›m›z numuneleri ve koleksiyonumuzdaki ayr› bask›lar›n fotokopilerini de vermeye haz›r oldu¤umuzu belirtmek isterim.
KAYNAKLAR
1. A Report on Traditional Medicine and Medicinal Plants in Turkey (1986), M.
Tabata, G.Honda, E. Sezik, Faculty of Pharmaceutical Sciences, Kyoto University
(1988).
2. Traditional Drugs Used in Turkey, E. Sezik,,Int. Pharmacy Journal, Congress
Supplement, CS92 (1990).
3. Traditional Medicine in Turkey I. Folk Medicine in Northeast Anatolia (E. Sezik, M. Tabata, E. Yeflilada, G. Honda, K. Goto, Y. Ikeshiro) J. of Ethnopharmalogy,
35, 191-196 (1991).
4. Present Status of Folk Medicine in Turkey, E. Sezik, Proceedings of the International
Symposium on Traditional Medicine in Toyoma 92 ‘,169 - 177 (1992).
5. Traditional Medicine in Turkey III.Folk Medicine in Kastamonu, E.Sezik
,
M. Zor, E. Yeflilada, J.Crude Drug Reseach 30,11 (1992)
6. Traditional Medicine in Turkey IV. Folk Medicine in Mediterranean Region, E.
Yeflilada, G.Honda, E.Sezik, M. Tabata, K.Goto, Y.Ikeshiro, J. of Ethnopharmacology 39,31 - 38 (1993)
7. A Report on Traditional Medicine and Medicinal Plants in Turkey, M.Tabata,
G. Honda, E. Sezik, E. Yeflilada, Kyoto Univ., Fac. Pharm. Sciences,Kyoto (1993).
8. Traditional Medicine in Turkey II. Folk Medicine in East Anatolia : Van and
Bitlis Provinces, M.Tabata, E. Sezik, G. Honda, E. Yeflilada, H. Fukui, K. Goto,Y.
Ikeshiro, Int. J. of Pharmacognosy 32,3 - 12 (1994).
87
88
Konu
say›
ilk yay›n
son yay›n
Morfoloji-Anatomi
9
1983
1997
Envanter-G.Bilgi
19
1988
2002
Kimyasal
25
1984
2001
Biyolojik aktivite
27
1982
2002
Toplam
80
1982
2002
Halk ‹lâc› Bitkiler Üzerindeki Araflt›rmalar›m›z
Envanter çal›flmalar›m›z›n belli bafll› olanlar› (1-19), bir kaynak teflkil etmek
üzere, Kaynaklar bölümünde verilmifltir.Halk ilâc› olan bitkiler üzerindeki morfolojik
ve anatomik, kimyasal ve biyolojik aktivite çal›flmalar›n›n önemli olanlar› da “ Türkiye’de Bitkilerin Halk ‹lâc› olarak Kullan›l›fl› “ adl› yay›n›m›zda (17) bulunmaktad›r.
Türkiye’de Halk ‹lâçlar› - Genel Durum
Bitkilerin ilâç gibi kullan›m›n› flehirlerde ve k›rsal alanda olmak üzere 2 grupta
incelemek mümkündür.Bu kullan›m›n afla¤›da bafll›klar› verilmifltir.Ayr›nt›l› bilginin
de¤iflik yay›nlar›m›zdan(1,3,17,19) sa¤lanabilir.
K›rsal alanda
‹
‹
‹
‹
‹
Köylerde - kendi bilgileriyle - yafll›lar›n tavsiyesi ile
Yar› Dini Kifliler
Halk Hekimleri
Ocaklar
Di¤erleri
-ot doktoru, çoban doktor
fiehirlerde
‹
Aktarlar.baharatç›lar,herbalistler vb…
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE TÜRK HALK ‹LÂÇLARI
9. Traditional Medicine in Turkey V. Folk Medicine in Inner Taurus Mountains,,
E. Yeflilada, G. Honda, E. Sezik, M. Tabata, T. Fujita, T, Tanaka, Y. Takeda, Y. Takaishi, J. of Ethnopharmacology, 46, 133 - 152 (1995)
10. Traditional Medicine in Turkey VII. Folk Medicine in Middle and West Black
Sea Regions, T. Fujita, E. Sezik, M. Tabata, E. Yeflilada, G. Honda, Y. Takeda, T.
Tanaka, Y. Takaishi, Economic Botany, 49, 406 - 422 (1995)
11. A Report on Traditional Medicine and Medicinal Plants in Turkey,G. Honda,
Y.Takeda,T.Tanaka,Y.Takaishi,E. Sezik,E. Yeflilada,,Fac.of Pharm.Sc. Kyoto
Univ. (1996)
12. Traditional Medicine in Turkey VI. Folk Medicine in West Anatolia, G. Honda, E. Yeflilada, M. Tabata, E. Sezik, T. Fujita, Y. Takeda, T. Tanaka, Y.
Takaishi, J. of Etnopharmacology, 53,75 -87 (1996).
13. Traditional Medicine in Turkey VIII.Folk Medicine in East Anatolia ;Erzurum, Erzincan, A¤r›,I¤d›r, Kars,Ardahan Provinces,E.Sezik,E.Yeflilada, M.Tabata,G.Honda,Y.Takaishi,T.Fujita,T.Tanaka,Y.Takeda, Economic Botany 51,184200(1997).
14. Phytotherapie in der Türkei, E.Yeflilada,E.Sezik, Zeitescrift für Phytotherapie 19,132-8 (1998)
15.Traditional Medicine in Turkey IX.Folk Medicine in North-West Anatolia ;Sakarya,
Kocaeli, Bolu, Zonguldak,Bart›n, Karabük Provinces,E.Yeflilada, E.Sezik,
G.Honda, T.Tanaka,Y.Takeda Y.Takaishi, J. of Ethnopharmacology 64,199-206
(1999)
16. Uçucu Ya¤ Tafl›yan Türk Halk ‹lâçlar›, E.Sezik, E.Yeflilada, Uçucu Ya¤lar
Ed.:N. K›r›mer,A. Mat,98-131,Eskiflehir (1999).
17. Türkiye’de Bitkilerin Halk ‹lâc› Olarak Kullan›l›fl›,E.Sezik, E. Yeflilada, XIII.Bitkisel ‹lâç Hammaddeleri Toplant›s› Bildiri Kitab›,103-112(2001)
18. Traditional Medicine in Turkey X. Folk Medicine in Central Anatolia, E.Sezik E.Yeflilada, G.Honda, Y, Takaishi, Y.Takeda, T. Tanaka, J. of Ethnopharmacology 75, 471- 478 (2001).
19.. A Survey on the Traditional Medicine in Turkey: Semi-Quantitative Evolution of the Results, E.Yeflilada, E.Sezik, Recent Progress im Medicinal Plants, VII.
Cilt,Etnomedicine and Pharmacognosy, Edt.V.K.Singh,J.N.Govil,Gurdip Singh, SCI
Tech Publishing LLC, Houston, Texas (2002).
89
TARIM VE KÖY‹fiLER‹ BAKANLI⁄INDA ELSANATLARI ÇALIfiMALARI VE MÜZELENMES‹
TARIM VE KÖY‹fiLER‹ BAKANLI⁄INDA ELSANATLARI
ÇALIfiMALARI VE MÜZELENMES‹
Kaflif SA⁄LAMÖZ
G‹R‹fi:
Halkbilimi ve san’at›n bir kolu olan elsanatlar›nda en güzel tezahürlerini buldu¤u gibi San’at, tarih boyu insano¤lunun hicranlar›n›, coflkular›n›,hayallerini,hüzünlerini ve hasretlerini dile getirmifltir. fiiir olur, destan olur, dilden dile gönülden gönüle
akarak yaflar.Hal› olur, kilim olur,üzerinde oynan›r. Oyal› bir mendil olur, sevgiyle
sallanan...
Milletlerin ve meydana getirdikleri medeniyetlerin gücünün, sadece kazand›klar› savafl ve fethettikleri co¤rafya ile ölçülemeyece¤i ; o medeniyetlerden kalan san’at
eserlerini bilip, anlaman›n da gerekli oldu¤u bilinen bir husustur. Tabii ki, halkbilimi
ve di¤er alanlardaki katk›lar› da...
Anadolu’muz, insano¤lunun en eski yerleflim alanlar›ndand›r ve üzerinde medeniyetler do¤up-batm›fl, çok çeflitli milletleri ve uygarl›klar› ba¤r›na basm›flt›r. Bundan dolay› ülkemizde elsanatlar› hem hammadde hem de motif, desen aç›s›ndan
çok zengindir. Haliyle elsanatlar›m›z› üreterek yaflat›p, ekonomiye kazand›rmam›z,
ayr›ca bu otantik güzellikleri dünyaya gösterip, hem sosyal, hem de kültürel manada haketti¤imiz seviyeye gelmemiz için elsanatlar›na gerekli alakay› ciddiyetle göstermemiz gerekmektedir. Ayr›ca, insan›m›z› do¤duklar› yerde istihdam etmekle, göç
ve çarp›k flehirleflmenin de önüne geçilmesine hizmet edilecektir.
Bakanl›¤›m›z; bu gerçeklerden yola ç›karak, k›rsal alanda iflsizli¤i önlemek, bofl
zamanlar› de¤erlendirerek çiftçilerimizin ekonomik yönden kalk›nmas›na yard›mc›
olmak ve istihdam sa¤lamak için elsanatlar› çal›flmalar›n›; Elsanatlar› E¤itim merkezleri ve Gezici Köy Kurslar› vas›tas› ile yürütmektedir. Bu çal›flmalar ile,maddi imkanlar› çok k›s›tl› çiftçi çocuklar› olan gençleri, elsanatlar› konular›nda e¤itmenin yan›nda; befleri iliflkileri, üretmenin insana sa¤layaca¤› özgüveni, hijyeni ve beslenmeyi, k›sacas› beraber yaflamadaki sevgi ve sayg›y› ö¤retip, örnek bireyler olarak hayata haz›rlamaktay›z ki, milli ve manevi de¤erlerin korunmas› ve gelifltirilmesine de
katk›da bulundu¤umuzu düflünüyoruz.
TAR‹H‹ GEL‹fi‹M‹:
El sanatlar›, 1960’l› y›llar›n bafllar›nda Sanayi Bakanl›¤› kurulufl kanununda yer
alan, genel bütçe ödeneklerinden Küçük Sanatlar Daire Reisli¤ine tahsis edilen öde-
90
ne¤in, Köyiflleri Bakanl›¤› ile yap›lan protokol ile, köylerde yap›lacak konu ile ilgili
çal›flmalar›n Bakanl›¤›m›za devri ile bize intikal etmifl, 1965 y›l›nda Köyiflleri Bakanl›¤› bünyesinde Kooperatifler ve El sanatlar› Genel Müdürlü¤ü ad› alt›nda, Genel Müdürlük olarak temsil edilen El sanatlar›, bugün Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›n›n Teflkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlü¤ü bünyesinde Daire Baflkanl›¤› olarak
temsil edilmektedir.
AMAÇ :
Bakanl›¤›m›z›n kuruluflu ile ilgili 441 say›l› kanun hükmünde kararnamede Elsanatlar› çal›flmalar› flu flekilde tan›mlanmaktad›r. ”Projeler çerçevesinde köylerde
istihdam imkanlar›n› gelifltirmek amac›yla elsanatlar›n›n gelifltirilmesini, yay›lmas›n›
ve tan›t›lmas›n› sa¤lay›c› ve elsanatlar› mamüllerinin pazarlanmas›n› kolaylaflt›r›c›
tedbirleri almak, bu konuda taflra teflkilat›na yard›mc› olmakt›r”.
Önceki kanunlarda da,ayn› görevler Bakanl›¤›m›za verilmifl, çeflitli dönemlerde
yap›lan reorganizasyon neticesinde görevin esas› ve çal›flma sistemi hiç de¤iflmemifltir.
Bakanl›¤›m›z elsanatlar› çal›flmalar›, uzun y›llar boyu genel bütçenin yat›r›m
ödeneklerinden al›nan ve “El sanatlar› Fonu”dedi¤imiz ödenekten karfl›lanm›fl, 2000
y›l› sonu itibariyle fonlar›n kald›r›lmas›yla da, yine genel bütçeden kanunun ifadesine uygun olarak 5 proje karfl›l›¤› bu ödenek Bakanl›¤›m›za verilmektedir.
Bunlar :
1- Elsanatlar› E¤itim Merkezleri Faaliyetleri,
2- Elsanatlar› Gezici Köy Kurslar› çal›flmalar›,
3- Pazar ‹mkanlar›na Göre Elsanatlar› Ürünlerinin Yönlendirilmesi,
4- Elsanatlar› Modelleri Üretim-Araç ve Gereçleri Al›mlar›n›n Yap›m› ve Da¤›t›m›,
5- Elsanatlar› E¤itim Merkezleri ‹dare ve Yenilenmesi;
projeleridir.
Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yap›s› içinde köy elsanatlar›n›n eskiden
beri önemi büyüktür. ‹nsan›m›z›n yap›s›na uygun olmas› dolay›s›yla ülkenin ekonomik ve sosyal hayat› üzerindeki olumlu etkileri flöyle s›ralanabilir:
a) Köy elsanatlar› bir gelir sa¤lad›¤›ndan çiftçi ailesinin hayat düzeyini yükseltir.
b) Bofl zamanlar›n› ve ifl gücünü de¤erlendirir.
c) Yöredeki hammaddeyi ve tar›msal baz› hammadeleri de¤erlendirir.
d) Tar›msal ve Endüstriyel art›klar› de¤erlendirir.
e) ‹flsizli¤in çözüme yard›mc› olur.
f) Do¤al afet zararlar›n› k›smen de olsa önler.
g) Gelenek ve göreneklerimizi yaflat›r.
h) Turizme katk› sa¤lar.
i) Toplumdaki sosyal dayan›flmay› art›r›r.
Ve bütün bunlar, büyük sabit yat›r›m ve tesis sermayesi gerekmeden yap›labilmektedir.
91
TARIM VE KÖY‹fiLER‹ BAKANLI⁄INDA ELSANATLARI ÇALIfiMALARI VE MÜZELENMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ÇALIfiMALAR:
Köylerde gizli iflsizli¤i önleyerek, çiftçimizin ekonomik kalk›nmas›na yard›m
eden el sanatlar›n› gelifltirmek maksad›yla Bakanl›¤›m›zca yap›lan çal›flmalar aras›nda önemli yer tutan El sanatlar› E¤itim Hizmetleri, El sanatlar› E¤itim Merkezleri
ve Gezici Köy Kurslar› kanal› ile olmak üzere iki flekilde yap›lmaktad›r.
1-Elsanatlar› E¤itim Merkezleri
Elaz›¤, Bilecik, Kastamonu, Mufl, Sivas,Mersin (Silifke) ve Düzce’ de olmak
üzere yurdumuzun muhtelif yerlerine da¤›lm›fl 7 elsanatlar› e¤itim merkezimiz bulunmaktad›r. Bu e¤itim merkezlerimizde hal›, kilim, a¤aç ve tafl iflleri konular›nda 8
ay süre ile iafle ve ibateleri devletçe karfl›lanmak suretiyle 14-20 yafl aras›nda köylerden gelen k›z ve erkek çocuklar e¤itilmektedir.
E¤itim Merkezlerimizde e¤itimini baflar›yla tamamlayan ö¤rencilere 2. kademe
e¤itimi verilmesine de devam edilmektedir..
Sivas ilinde tekstil alan›nda son y›llarda büyük bir geliflme kaydedilmifltir. Bu
sebeple, geliflmekte olan sektöre ara eleman yetifltirmek amac›yla, Sivas El sanatlar› E¤itim Merkezinde faaliyette olan hal› ve kilim konular›na ek olarak konfeksiyon
bölümü aç›lm›fl olup, 2000-2001 e¤itim ö¤retim döneminde e¤itime bafllanm›flt›r.2002 y›l›nda mezun olan 46 ö¤renciden isteyenler Sivas ilindeki tekstil ma¤azalar›nda ifle bafllam›flt›r.
Elaz›¤ Elsanatlar› E¤itim Merkezi Müdürlü¤ünde, yöredeki mermer yataklar› ve
mermerin çeflitlili¤i dikkate al›narak hal› ve kilim konusu yan›nda a¤aç ve tafl iflleme bölümleri aç›lm›flt›r. Merkezimizden mezun olan kursiyerlerimiz mermer ocaklar› ve mermer iflleme atölyelerinde istihdam edilmektedir.
Mersin-Silifke Atatürk Kooperatifçilik ve Elsanatlar› E¤itim Merkezi Müdürlü¤ümüzde unutulmaya yüz tutmufl do¤al boyamac›l›kla ilgili laboratuar,ipek ifllemecili¤i entegre tesisleri ve turistik bölge olmas› sebebi ile geleneksel bez dokumac›l›¤›
bafllat›lm›fl olup,ürünlerin pazarlamas› kolayca sa¤lanm›flt›r. Bu e¤itim merkezimizde hal› ve kilim dokumac›l›¤›na ilaveten, erkek ö¤renciler için a¤aç ve tafl ifllemecili¤i bölümleri de faaliyete geçirilmifltir.
Düzce Kooperatifçilik ve Elsanatlar› E¤itim Merkezimizde ise, deprem sonras›
yaralar sar›lm›fl, y›k›lan çat›lar onar›lm›fl ve a¤aç–tafl ifllemecili¤i yan›nda gümüfl ifllemecili¤i, makrome bölümleri de aç›lm›flt›r.
Elsanatlar›m›z konusunda araflt›rma yap›lmas› amac›yla 1989’da araflt›rma çal›flmalar› bafllat›lm›fl ve bu maksatla Kastamonu Elsanatlar› E¤itim Merkezi, Araflt›rma Enstitüsüne dönüfltürülmüfltür. Nitekim, bu çal›flmalar, Valili¤in de katk›lar› ile
k›sa zamanda meyvelerini vermifl, elsanatlar›, adeta Kastamonu iline damgas›n›
vurmufltur.
2001-2002 ö¤retim y›l›nda 534 ö¤renci mezun olmufl, 2002-2003 döneminde
ise 538 kursiyer ö¤renime bafllam›flt›r. E¤itim Merkezlerimiz 320’si k›z, 350’si erkek
olmak üzere 670 ö¤renci kapasitelidir. Bu e¤itim merkezlerimizden 1965 y›l›ndan
bugüne kadar 17.655 kifli mezun olmufltur.
92
2-Gezici Köy Kurslar›
3 ay temel, 3 ay tekamül olmak üzere 6 ay süreli bu kurslar›m›z hal›, kilim, battaniye konular›nda il müdürlüklerimiz taraf›ndan aç›lmaktad›r. Gezici Köy Kursu olarak bugüne kadar açt›¤›m›z 5.832 kurstan 104.638 kursiyer mezun olmufltur.
El sanatlar› konusunda e¤itilen ve sanat sahibi yap›lan kifliler, e¤itim gördükleri konularda üretim yapmalar›, ö¤rendikleri sanat› devam ettirmeleri maksad›yla tezgah ve desen yönünden desteklenmektedirler. Bakanl›¤›m›zca orijinallerine sad›k
kal›narak üretti¤imiz hal›, kilim desenleri düflük fiyatlardan e¤itti¤imiz kiflilere verilmektedir. Bu güne kadar 18.641 tezgah ve 38.670 hal› ve kilim deseni da¤›t›lm›flt›r.
Mali, teknik ve e¤itim yönünden destekledi¤imiz ve hizmet götürdü¤ümüz kooperatifler ile gezici köy kurslar›ndan mezun olan kursiyerler taraf›ndan üretilen elsanatlar› mamullerinin iç ve d›fl pazarlarda tan›t›lmas›, sat›fl imkan› sa¤lanmas›
maksad›yla yurtiçinde ve d›fl›nda sergiler aç›lmakta, di¤er kurulufllarca aç›lan sergi
ve fuarlara ifltirak edilmektedir.
Di¤er taraftan, gezici köy kurslar›nda ve elsanatlar› e¤itim merkezlerimizde üretilen mamuller ile Bakanl›¤›m›z›n desteklemifl oldu¤u kooperatiflerin ürettikleri elsanatlar› ürünleri Genel Müdürlü¤ümüz zemin kat›nda aç›lan bir sat›fl ma¤azas› ile 7
Elsanatlar› E¤itim Merkezinde sat›fl› yap›lmaktad›r.
ÇALIfiMA KONULARIMIZ:
1-
Kirkitli El Dokumalar›
a) Hal›c›l›k
b) Kilimcilik
2-Mekikli Yöresel El Dokumalar›
a) Siirt Battaniyesi
b) Yöresel Bez Dokumac›l›¤›
3- ‹pek ‹fllemecili¤i
4- Do¤al Bitkilerle Boyama
5- Dikifl,Nak›fl,‹¤ne Oyas›
6- Makrome
7- A¤aç ‹fllemecili¤i
8- Yakma-Boyama
9- Tafl ‹fllemecili¤i
a) Mermer ‹fllemecili¤i
b) K›ymetli ve Yar› K›ymetli Süs Tafllar› ‹fllemecili¤i
10- Gümüfl ‹fllemecili¤i
PROBLEMLER VE ÇÖZÜM ÖNER‹LER‹:
Her fleyden önce, el sanatlar› hizmetleri bütün bakanl›¤›n tabi oldu¤u 441 say›l› kanun hükmünde kararnameye ba¤l› olarak yürütülmektedir. Fonlar›n kald›r›lmas›yla elsanatlar› faaliyetleri aksamakta, genel bütçe içerisinde tasarrufa teflvikte ilk
93
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
TARIM VE KÖY‹fiLER‹ BAKANLI⁄INDA ELSANATLARI ÇALIfiMALARI VE MÜZELENMES‹
akla gelen yer olmas›ndan yeterli kaynak ayr›lamamaktad›r. Nitekim, 7 adet Elsanatlar› e¤itim merkezi ve yüze yak›n gezici köy kurslar› için 2002 mali y›l›nda 1 trilyon 400 milyar TL.olan toplam bütçemiz, 2003 mali y›l›nda da, 1 trilyon 750 milyar
ile s›n›rl›d›r. Sa¤l›kl› bir hukuki temele dayanmad›¤› gibi, yat›l› olarak okuyan kursiyerlerimizin iafle ve ibatelerin karfl›lanmas›nda zorluklar ç›kmakta, yayg›n e¤itim
kapsam›nda bulunmam›zdan dolay› da, statü aç›s›ndan s›k›nt›lar yaflanmaktad›r.
Yetiflmifl ö¤reticilerimiz ö¤retmen hüviyetinde olmad›¤›ndan, ço¤u zaman ek ders
ücreti ile çal›flt›r›labilmekte, böyle olunca da sigorta kapsam› d›fl›nda kalmaktad›rlar. Kursiyerlerimiz de ö¤renci statüsünde olmad›¤›ndan sa¤l›k hizmeti alamamakta, makinalar ile çal›flan ö¤retici ve kursiyerlerin bir ifl kazas› sonras›nda sosyal güvencesi bulunmamaktad›r. Ayr›ca, e¤itim merkezlerimiz teknik ve e¤itim yönünden
baflkanl›¤›m›za, idari ve mali yönden il müdürlüklerine ba¤l›d›r ki, bu durumda prosedürün uzamas›,bürokratik ifllemlerin zaman›nda gerçekleflmemesi sebebiyle yeterince verimli olunamamaktad›r.
Çözüm önerilerinde ise, öncelikle elsanatlar› faaliyetlerinin da¤›n›kl›¤›n›n giderilmesi gerekmektedir.Alt› ayr› bakanl›kta (Tar›m, Kültür, Milli E¤itim, Adalet, Sanayi ve Turizm) sürdürülen elsanatlar› faaliyetlerinin tek bakanl›k çat›s› alt›nda toplanmas› zarurettir. Devletin k›t kaynaklar›n› heba etmeden güçlü bir yap›ya kavuflturulmal› ve ‹talya’n›n ayakkab›da, ‹sviçre’nin saatte sa¤lad›¤› baflar›n›n, Türkiye’de elsanatlar›nda yakalanabilece¤i gerçe¤i unutulmamal›d›r. Ayr›ca, elsanatlar›n› yayg›n
e¤itimden kurtarmadan problemlerin afl›lamayaca¤› görülmektedir.E¤itim Merkezlerinin, acilen Elsanatlar› Meslek Lisesine dönüfltürülmesi gerekmektedir. Örgün e¤itim bünyesine kat›lan bu liseler sayesinde müzecilik konusunda ciddi ad›mlar atmak
da mümkün olabilecektir.
DE⁄ERLEND‹RMELER:
göre günümüze kadar süre gelmifl bulunmaktad›r. Di¤er tar›msal faaliyetlerin ve hizmetlerin yan›nda Türkiye’nin bütün ‹lleri ve ‹llerin ‹lçeleri vas›tas›yla elsanatlar› çal›flmalar› en ücra köylere kadar uzanm›flt›r.Tar›m ‹l Müdürlükleri kanal›yla yürütülen
bu çal›flmalar›n yan›nda, Bakanl›k ayr›ca Türkiye’nin de¤iflik bölgelerinde 7 (yedi)
adet El sanatlar› E¤itim Merkezi kurmufltur. Paras›z yat›l› olarak hizmet veren bu
E¤itim Merkezleri, f›rsat eflitsizli¤i nedeniyle okula devam etme imkan› bulamayan
çiftçi (k›rsal) çocuklar›n›n ve gençlerinin göçlerini önlemeyi hedef tutarak yöresinde
köyünde bir el sanat› faaliyeti ile geçimini sa¤lamas›n› amaçlam›flt›r. E¤itim Merkezlerimiz yedi bölgeye yay›lm›fl durumdad›r ve her merkez kendi yöresindeki elsanatlar› kültürünü araflt›r›p inceleyerek o yörede yüzy›llar boyunca devam ede gelen elsanatlar› türlerini, çeflitlerini ve kültürünü ortaya ç›kararak o yörede bu elsanatlar›n›n günün ihtiyaçlar›na göre ve üretime ne flekilde dahil edilebilece¤i ve neticede
ekonomiye nas›l kat›labilece¤inin, plan ve uygulamalar› üzerinde durmufltur.
Y›llar içinde çok büyük çal›flmalara imza at›lm›flt›r. Bu flekildeki planl› ve programl› çal›flmalar neticesinde bugün gelinen nokta çok önemlidir. Bu sayede yüzy›llar boyunca atalar›m›z›n tarihin derinlikleri içersinde binlerce y›ld›r gelifltirerek günümüze kadar getirdikleri bir çok elsanatlar› çal›flmalar›, bugün ça¤›n flartlar›na uygun
olarak yeniden ele al›nm›fl,bunlar günümüzde kültürel ve ekonomik olarak nas›l
güncellefltirilerek ve fonksiyonel hale getirilerek istihdamla neticelendirilebilir ? sorusuna cevap verebilmek gayesiyle çal›flmalar yap›lm›flt›r. Gerçekten de Mufl’tan,
Bilecik’e kadar Elsanatlar› E¤itim Merkezi faaliyetleri y›llar boyunca önemli hedefler
yakalam›flt›r. Anadolu Türkmenlerinin as›rlar boyunca hal›ya, kilime bugüne kadar
getirdi¤i binlerce desen ve motif bugün Ülkemizin bir çok köflesinde Elsanatlar› E¤itim Merkezlerinden mezun ustalar›n istihdam kayna¤› olmufltur. Geliflerek istihdam
kayna¤›na dönüflen ürünler tabi ki insanlar›n yo¤un talep ettikleri ve sat›n ald›klar›
elsanatlar› ürünleridir. ‹flte bu flekilde Tarih ve Kültürü bir araya getirerek üreten, istihdam gelifltiren ve netice de ekonomik aktivitenin yakalanmas› mükemmel bir neticedir. Bu netice, Bakanl›¤›m›z›n deste¤iyle Elsanatlar› E¤itim Merkezlerinin yo¤un
çal›flmalar›yla yakalanm›flt›r.
ELSANATLARININ MÜZELENMES‹ :
Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› 1970‘li y›llarda ortaya koydu¤u projelerle Türk Elsanatlar›na önem vermifltir. Türkiye k›rsal›nda yaflayan, insanlar›m›z k›t gelir kaynaklar› ile geçimlerini sa¤lamak durumundad›r. Ülkemizde f›rsatlar;k›rsalda yaflayan
insanlar›m›z›n hep aleyhine geliflmifl bulunmaktad›r. ‹flte bu zemindeki ihtiyaçlar ülke kaynaklar›n›n, bilginin ve tekni¤in buralara aktar›lmas›n› gerekli k›lm›flt›r. Tar›m
ve Köyiflleri Bakanl›¤› büyük flehirden ülkemizin en ücra köflesindeki en küçük ilçesine kadar teflkilatlanm›fl bulunmaktad›r. Böylesine yayg›n bir teflkilatlanma ülke tar›m›n› dünden bugüne getirmifltir. Y›llar içerisinde göçün ar›t›fl› ya da minimuma inifli Tar›m Bakanl›¤›n›n baflar›l› çal›flmalar›yla yak›ndan ilgili olmufltur. K›rsalda, köyde yaflayan çiftçilerimizin bulundu¤u bölgede göç etmeden yaflamas›n› devam ettirmeyi baflarmak, devletin asli görevlerinin bafl›ndad›r. ‹flte göçün önlemesi noktas›ndaki baflar›n›n büyüklü¤ü, ülkenin vatandafl›na sahip ç›kmadaki gayretidir. Göç olgusunda baflar›y› yakalamak için ülkenin bütün noktalar›nda etkili ve isabetli projelerin uygulanmas› zorunludur. Tar›m Bakanl›¤› bu gerçekten hareketle köylerde-k›rsalda El sanatlar›n›n araflt›r›lmas› ve gelifltirilmesi projelerini bafllatm›flt›r.
El sanatlar› e¤itim ve üretim çal›flmalar›, 1965 y›l›ndan beri,y›llar›n özelliklerine
94
Kastamonu ‹linde 1976 y›l›nda kurulan El sanatlar› Araflt›rma Enstitüsü Müdürlü¤ü kuruluflundan bu güne elsanatlar›n›n geliflimi noktas›nda bölgesinde önemli bir
fonksiyon icra etmifltir. Geçmiflten günümüze kadar Kastamonu ve yöresi sanayiden
nasibini alamam›flt›r,ama elsanatlar›n›n bu gün geldi¤i nokta çok önemlidir.Yörede
ekonomiye kat›labilecek ve bugünkü sempozyumun amac›na uygun geçmiflten günümüze tafl›nan “müze” de¤erinde ve anlam›nda el sanat› çeflitlerinden bir ço¤unu
araflt›rm›flt›r. Bunlardan birkaç› ele al›narak e¤itime al›nm›fl ve arkas›ndan üretilerek
tan›t›m› yap›lm›flt›r. Bugün ortaya ç›kar›larak üretim al›nan bu elsanatlar›, ‹limizin
bafll›ca ekonomik girdi kaynaklar›ndan olmufltur. Dün müzelik de¤ere haiz
olan”Kastamonu el dokumalar›”çok yo¤un çal›flmalarla köy köy araflt›r›larak bugün
200 tezgahl›k ekonomik aktiviteye ulaflm›flt›r. Bundan sonraki hedef 1000 tezgaha
95
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
TARIM VE KÖY‹fiLER‹ BAKANLI⁄INDA ELSANATLARI ÇALIfiMALARI VE MÜZELENMES‹
ulaflmakt›r. Projeye önce araflt›rma hedefinden girilmifl, sonra e¤itim yap›lm›fl, orijinal desenler yozlaflt›r›lmadan üretime geçilmifltir. Kastamonu’da el dokumalar›n›n
600 y›ll›k geçmifli müzelenme için uygundur. Bu amaçla Kastamonu Valili¤ince bir
konak sat›n al›narak buras› restore edilmeye bafllan›lm›flt›r. ”Ellezler Kona¤›” ad›ndaki bu konak bitirildi¤inde Kastamonu El dokumalar› müzesi haline getirilecek ve
burada geçmifl tarihin derinliklerinden bu yana birikim yapan Kastamonu El dokuma örnekleri sergilenecektir. El dokumalar› de¤erlerin, bugün yozlaflt›r›lmadan ve
desenlere bire bir uyarak üretime al›nmak suretiyle pazara sunulmas› çal›flmalar›
çok önemlidir.
Ahflap ve tafl oymac›l›¤› Kastamonu yöresinde Selçuklular öncesine dayan›r.
Bugün Türkistan’daki Ahflap ve Tafl oyma örneklerinin bir ço¤una Kastamonu da
rastlamak mümkündür.Tafl ve a¤açta (ahflapta)ustaca uygulanan bu sanat harikalar› da, t›pk› el dokumalar›nda oldu¤u gibi,bugün yörede hayat bulmufltur. Yöredeki
e¤itim merkezimizde her y›l 80-100 adet ö¤renci e¤itim görerek mezun olmaktad›r.
Atölyeler kurulmas› suretiyle oluflturulan alt yap› bugün ilde istihdam kayna¤›n›
oluflturmaktad›r.Bu y›l tafl oymac›l›¤› e¤itim atölyesi faaliyete geçmifltir.Bu iki atölye yöredeki elsanatlar›n›n hayat damar›d›r. Çünkü atölye kal›c›l›k demektir,devaml›l›k demektir.
Bu atölyeler ve arkas›nda da özel sektörün kurdu¤u atölyeler ileriye do¤ru umut
vaat etmektedir.T›pk› el dokumalar›nda oldu¤u gibi ahflap ve tafl oymac›l›¤›n›n da
geçmifl örneklerinin müzelenmesi için mevcut bir gayret vard›r. Bu konuda neler yap›labilirin planlar› yap›lmaktad›r. Müzeleflmeye mekan olarak (Kastamonu Elsnatlar› Kona¤›) düflünülmektedir. Kastamonu bir tarih ve kültür flehridir ve bu özelli¤iyle
bir aç›k hava müzesidir. Yörede zengin tarihi konaklar ve tafl yap›lar mevcuttur.
Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›n›n bu ‹ldeki Elsanatlar› Müdürlü¤ü tarihi mirasa
sahip ç›kma noktas›nda kendini görevli saym›flt›r ve konunun sahibidir. Kastamonu
Valili¤i 5 y›ld›r bu tarih ve kültür varl›klar›na el atm›flt›r. Bu konuda yap›lan çal›flmalar çok kapasitelidir. Bugün art›k Kastamonu bu çal›flmalar›n bir flantiyesi haline gelmifltir. Valilikle beraber Kastamonu Belediyesinin de bu konudaki duyarl›l›¤› ileri safhadad›r. Belediye’de kendi alan›nda konuya girmek suretiyle ‹lde gerçek anlamda
tarih ve kültür miras›na sahip ç›kma ve bunu gelecek nesillere aktarma nihayet turizme ve dahas› ekonomiye katma çabalar› sonuç verme noktas›ndad›r. Kastamonu
Valili¤inin öncülü¤ünde kurulan ve içerisinde Elsanatlar› Müdürlümüzün de aktif rol
ald›¤› “ Mimar Vedat Tek An› Sanat ve Restorasyon Merkezi” yukar›da bahsedilen
çal›flmalar›n içerisinde yer almaktad›r.
Bu yo¤un çal›flmalar Kastamonu’nun gelece¤ini kurtaracakt›r. Bu gelecek gitgide artan turizm potansiyeli ile ilin ekonomik kaynaklar›ndaki rahatlamayla kendini gösterecektir. Zaten bu iki olgu birbirinin devam›d›r. Yöre, ekoturizm için çok uygun bir mekand›r.Son y›llarda yayg›nlaflan ekoturizm anlay›fl› bu yöre için oldukça
caziptir.Yukar›da bahsedildi¤i üzere Kastamonu ilinin bir canl› tarih ve kültür müzesini and›rmas› ve ayr›ca kuzeydeki Ilgaz da¤lar›ndan Karadeniz’e kadar olan mesa-
fede harika bir ekolojik yap›n›n bulunuflu ekoturizm için bulunmaz bir mekan oluflturmaktad›r.
Bakanl›¤›m›z bünyesindeki Elsanatlar› E¤itim Merkezlerinden bahsederken bu
konuda nadide bir yeri olan Kastamonu Araflt›rma Enstitümüzden bahsetmemek
mümkün olmad›¤› gibi, Kastamonu valimiz Say›n Enis YETER’den bahsetmemek de
mümkün olmaz. Çünkü Kastamonu Valili¤inin teflvik ve destekleri teflekkürle geçifltirilemeyecek büyüklükte olmufltur.
Sempozyumumuzun ana konusu olan, camekan müzecili¤inden uygulamal›
müzecili¤e geçiflte tipik bir örnek olan Restorasyon Merkezi, Valili¤in önemli bir eseri olmufl, biz de buraya katk›da bulunmaktan onur duymufluzdur. Halende, Araflt›rma Enstitümüzün Müdürü Say›n Basri YAVUZ, Valilik Görevlendirmesi ile buradaki
3 kiflilik Yönetim Kurulunun bir üyesidir.
Kastamonu tarihi konaklar›n›n günümüze aktar›lmas›na önemli bir örnek teflkil
eden El Sanatlar› Araflt›rma Enstitümüz bünyesindeki “Kastamonu El Sanatlar› Teflhir Merkezi” nin yap›m› için gerekli kayna¤›n tamam›n› Valilik karfl›lam›flt›r.
Ocak ay› itibariyle hemen faaliyete geçecek olan, tafl iflleme atölyesi de, Araflt›rma Enstitümüz bünyesinde kurulmufl, makinalar› yerleflmek üzeredir. Tafl iflleme
bölümünü bize kazand›racak olan bu bina ve makinalar›n maddi kayna¤› olan 110
milyar TL.’ n› da yine Kastamonu Valili¤i karfl›lam›flt›r. Çok önemsedi¤imiz bu tafl
iflleme atölyesi, Aç›k hava müzecili¤inde büyük bir fonksiyon icra edecektir.
‹flte yörenin bu zengin cezbedici ekolojik flartlar›, tarihi ve kültürel de¤erleri insanlar› buraya çekmek için iyi bir avantajd›r. ‹nsanlar yöreye geldiklerinde zengin ve
cezbedici elsanatlar› çarfl›lar›n› ve müzelerini gezip görmek isteyeceklerdir. Bu nedenle ileriye dönük projeler bu noktada gelifltirildi¤inde hem yörenin gelece¤i kurtulacak ve hem de konumuza bafll›k teflkil eden ve son derece öneme haiz bir kültür
ve tarih sorumlulu¤unun gere¤i yerine getirilmifl olacakt›r.
SONUÇ :
96
97
El eme¤i, göz nuru, sab›r ve al›nteriyle yo¤rulmufl, muhteflem geçmiflimizden
gelen ve hayal etti¤imiz daha muhteflem bir istikbale aktar›lmas› zaruri olan EL SANATLARI’n›n yaflat›lmas› ve gelifltirilmesi için her kurum ve kifli, vicdani sorumluluk
hissetmelidir.
Sayg›lar›mla...
FOLKLORDA ÜÇÜNCÜ BOYUT MESELES‹ VE AVUSTRALYA KOALALARI ÖRNE⁄‹
Bilindi¤i gibi folklor araflt›rmalar›; derleme, s›n›fland›rma, inceleme de¤erlendirme ve uygulama gibi safhalarla gerçekleflir. Biz bu çal›flmada folklorun uygulama
safhas› ile ilgili bölümünün ne anlam ifade etti¤i ve ne ifle yarad›¤› gibi konular üzerinde duraca¤›z. Ayr›ca küreselleflip bir köy haline gelme yolunda olan dünyada, söz
konusu bu uygulamay› yapan bir ülkeden yola ç›karak ve baz› örneklerle birlikte,
Türk Kültürü, kendi ulusal kal›t›n›n küreselleflmesi ile ilgili neler yapabilir sorusunu
ele al›p tart›flmaya çal›flaca¤›z. (O¤uz 2001a : 5-9)
Folklorda üçüncü boyuttan maksat, folklor mahsulü olan pek çok ürünün günlük hayata sokulabilmesi ve bu ürünlerin; sosyal yap›y› tan›mada, sanayi ve teknolojiden do¤an yeni hayat›n getirdi¤i problemleri çözümlemede, kitleler aras›nda iletiflimi ve dayan›flmay› gelifltirmede, kimli¤imizi yeni ihtiyaçlara göre asl›n› kaybetmeden oluflturmada, kalk›nma hamlemize h›z kazand›rmada, sanayinin bütün dallar›nda orijinal sentezlerden do¤acak mallar üretmede, modalar gelifltirmede, iç ve d›fl
pazarlamada, e¤itim ve e¤lence hayat›m›zda folklor ürünlerinden ve bu ürünler üzerine yap›lm›fl araflt›rmalardan istifade etme düflüncesidir. Geliflmifl ülkeler sadece
pazarlama için de¤il di¤er stratejik konular›n anlafl›lmas›nda, hedef seçilen ülkeye
nüfuz etme konusunda kendi kültürünü yaymada hedef ülkenin insanlar›yla sa¤l›kl›
iletiflimler kurmada folklor ürünlerinden genifl ölçüde yararlanmaktad›rlar (Y›ld›r›m
1998: 76-80; Ero¤lu 1991: 36-38 ). Söz konusu olan bu geliflmifl ülkelerde folklor
disiplini insanl›¤›n hayat›n› kolaylaflt›rma, toplumsal düzeni sa¤lama ve o toplumun
kendine ait de¤er yarg›lar› etraf›nda yaflam›n› sürdürmesi için kolektif bilinç afl›lama
gibi ifllevler üstlenmenin yan› s›ra, halkbilimsel yaklafl›m›n ticari iliflkilere katk›s›ndan bu iliflkinin medyada kullan›m›na kadar pek çok olguyu uygulamaya koyma iflini üstlenmektedir.(Öcal 2000 ; Aygün Cengiz 1999; Özdemir 2001) Mesela bir bölgeye yat›r›m yapmadan önce o bölge üzerinde yap›lan sosyo-kültürel doku analizi
ile folklor verilerinden faydalanarak kurulacak olan tesisin veya herhangi bir yat›r›m›n yöre insan›n› nas›l etkileyece¤i veya o yörenin insan kaynaklar›ndan nas›l istifade edece¤i gibi konular öncelikli olarak araflt›r›l›r ve sonuç raporlar›na göre gerekli ifllemler bafllat›l›r. (O¤uz 2001b: 46-50) Türkiye ölçe¤inde ise bu kavramlar tam
olarak henüz anlafl›lmam›flt›r. En basit örne¤i ise Keban Baraj Gölü yat›r›m›nda yö-
re insan›n›n sosyal dokusu ve yaflama biçimi göz önüne al›nmadan, evleri baraj gölü içerisinde kalan vatandafllar› baflka bir yörede apartman tarz›nda infla edilmifl kooperatif evlerinde oturtma yanl›fll›¤›d›r. Yanl›fll›k diyoruz, çünkü bu insanlar bu dairelerin balkonlar›nda tavuk beslemifller ve apartman bahçesinde de ineklerini beslemeye kalk›flm›fllard›r.
Ancak günümüzde Türkiye’de de olumlu geliflmeler yer yer kendini göstermektedir. Baflbakanl›k toplu konut idaresinde Türk sosyo-kültürel dokusuna uygun Türk
tipi ev tasar›mlar›n›n tart›flma konusu yap›lmas› bu geliflmelerden birisidir. Çünkü
ça¤dafllaflmay› bat›l›laflma olarak anlayan zihniyet Bat› tarz› mimariyi Türkiye ölçe¤ine uyarlamadan aktarma yanl›fll›¤›na düflmüfltür. Oysa yap›lmas› gereken geleneksel Türk yaflama biçimi göz önünde bulundurularak Türk evinin yap›sal ve ifllevsel olarak tüm fonksiyonlar›n›n belirlenmesi, ayn› zamanda, ça¤dafl tasar›m ve malzemelerle yeni bir terkip olarak infla edilmesidir. Di¤er taraftan söz konusu olan bu
uygulama Bat› ölçe¤inde bütün tasar›mlar için uygulanmakta, hatta Bat›l› yat›r›mc›lar Türkiye’de kurmay› düflündükleri tesisleri infla etmeden önce de bu araflt›rmay›
yapt›rmaktad›rlar. Bunlardan bir tanesi 1 Temmuz 2001 tarihli Milliyet gazetesinde
[dünyan›n en ünlü mimar ve tasar›mc›s› Philippe Starck önce ‹stanbul’da bir otel yaratacak, ard›ndan da güneyde çok özel bir tatil köyü] bafll›kl› haberde yer alm›flt›r.
Haberin gerisinde ise bu otelin ve tatil köyünün hizmet verece¤i hedef kitlenin sosyo- kültürel doku unsuru olan zevk anlay›fllar›ndan hobilerine, dini inan›fllar›ndan aile anlay›fllar›na ve hatta bat›l inançlar›na kadar bir alan araflt›rmas› yap›lmas› gerekti¤i tasar›mc›n›n istekleri olarak bildirilmifltir.
Folklorda üçüncü boyutla ilgili di¤er bir husus ise ulusal kal›t verileri do¤rultusunda kolektif bilinç oluflturma ve toplumun yaflam›n› kendi de¤er yarg›lar› ile sürdürebilmesini sa¤lama meselesidir (O¤uz 2001a ; Bostanc› 1999).
Bilindi¤i gibi içerisinde yaflad›¤›m›z günler küreselleflme kavram› ile dünyan›n
tek tipe dönüfltürülme çabas›nda olundu¤u günlerdir. Belki ekonomi ve teknolojide
dünya ile bütünleflme kaç›n›lmaz ama güçlü olan›n kendi yerel kültürünü evrensellefltirme mücadelesinde de oldu¤unu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ayr›ca
son dönemlerde dünyay› saran ve tamam› bat› dini ve milli mitlerin kökeninden kaynaklanan “özel gün” uygulamalar›n›n da yine kapitalist sermayenin tüketim toplumlar› yaratma çabalar›n›n ürünü oldu¤unu görmemiz mümkündür (Çetin 1991:35;
O¤uz 2002a:5-9). ‹flte bu ba¤lamda biz kendi yerel yani milli olan mitlerimizin yoksullaflt›¤›n› ve bunlar›n yerini yabanc› mitlerin ald›¤›n› görüyoruz.
Biz, Türk milleti olarak neden kendi mit kaynakl› günlerimizi ortaya ç›kar›p ürün
olarak sunmayal›m ve kendi folklorumuzu ça¤dafl kültürümüzün flekillendirilmesinde veri taban› olarak de¤erlendirmeyelim (Y›ld›r›m 1998: 76-80). Öcal O¤uz’un
önerisinde oldu¤u gibi neden Ren Geyikli Noel Baba’n›n yerini Boz Atl› H›z›r almas›n? (O¤uz 2000:117-128).
Türk halk felsefesinin ürünü olan pek çok olgular› günümüz sorunlar›n›n çözümünde kullanabilmeliyiz (Çobano¤lu 2000:12). Zaman›n de¤iflimi, dönüflümü ile
98
99
FOLKLORDA ÜÇÜNCÜ BOYUT MESELES‹ VE
AVUSTRALYA KOALALARI ÖRNE⁄‹
Ruhi ERSOY
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
FOLKLORDA ÜÇÜNCÜ BOYUT MESELES‹ VE AVUSTRALYA KOALALARI ÖRNE⁄‹
halk bilimi kavram› da tan›m›n› de¤ifltirip dönüfltürmektedir. 19. Yüzy›ldaki halka
bak›flla 20. yüzy›ldaki halka bak›fl çok farkl›d›r (Ekici 2000:2; Çobano¤lu 2001). Tekamüle u¤rayan hem halkt›r hem de bak›fl aç›s›d›r. ‹flte bu ba¤lamda her dönemde
yeni bir terkibe u¤rayan halk, bu terkip do¤rultusunda yeni yeni folklor mahsulü üretecektir (Dan›fl, 1998 : 84). Zira halk inanc› merkezli olan nazara, fevkalade bir boncuk yap›p nazar boncu¤unu ve nazarl›klar› piyasaya sürdük. Bölgesel k›yafetleri giydirip minyatür bebekler de yapt›k. ‹flte bu yapt›klar›m›za ilave olarak “Baflka neler
yapabiliriz?”i tart›flan ve üreten bir bak›fl aç›s›na ve bunu destekleyen zihniyetlere ihtiyac›m›z var. Mesela Nevruz Bayram› kutlamalar›nda Nevruz çiçe¤imizi hediyeleflme kültürümüze yeni bir ürün olarak kazand›rsak, 21 Mart tarihinde çiçekçi piyasas›nda “Nevruz Çiçe¤i” yer alsa, ne kadar iyi olur.1 Di¤er taraftan efsane ve mitlerimizin insanlar üzerinde b›rakaca¤› etkileri göz önünde bulundurarak baz› mekanlar›n tan›t›m› ve bu mekanlara turizm aç›s›ndan ilginin çekilmesi sa¤lanabilir. Bunlardan bir tanesi Ayval›k’ta “fieytan Sofras›” adl› bir mekand›r ki buras›n› iflleten vatandafl orada bulunan ve ayak izini and›ran büyük çukurun fleytan›n ayak izi oldu¤unu
iddia ederek söz konusu iz üzerinde bir efsane oluflturmufl bu da halka halka yay›larak buray› ünü s›n›rlar›m›z› aflan ola¤anüstü bir turizm mekan›na dönüflmüfltür
(Çobano¤lu 1999:15-25)
Buraya kadar folklorda üçüncü boyut kavram›ndan ne anlad›¤›m›z› tart›flmaya
çal›flt›k. fiimdi de arka planda milli kültürü, ulusal kal›t›, mitolojisi v.b. unsurlar›n
tam olarak bulunmad›¤› çeflitli milletlerin bir araya gelerek kurduklar› bir ülke olan
Avustralya’n›n Koala adl› küçücük bir yarat›¤›, bu yarat›¤›n kendisine nas›l bir folklor ürünü oluflturdu¤u ve ülkenin bu üründen nas›l istifade etti¤inin serüvenine geçelim. Serüvenin folklor oluflumu öyküsünden önce, sembol seçilmifl olan Koala adl› sevimli yarat›¤›n özelliklerine k›saca bir temas edelim:
Koala zehirli okaliptüs a¤açlar›nda yaflayan ve bu a¤açlar›n yapraklar›yla beslenen memeli bir hayvand›r. Koala okaliptüs a¤açlar›na t›rmanabilecek ve okaliptüs
yapraklar›n› yiyebilecek bir flekilde yarat›lm›flt›r. Mideleri, bir çok memeli için zehirli olan bu a¤ac›n yapraklar›n› sindirebilecek özel bir yap›ya sahiptir. Bu yüzden bir
koala her gün 1 kg. zehirli yapra¤› hiçbir problem yaflamadan yiyebilir. Ayr›ca ihtiyaçlar› olan suyun büyük bir k›sm›n› da bu yapraklardan karfl›larlar. Okaliptüs a¤açlar›n›n tepeleri oldukça rüzgarl› oldu¤undan Koalalar›n s›cak kalmalar›n› sa¤layan
çok kal›n bir kürkleri vard›r. Görüldü¤ü gibi Koalalar, okaliptüs a¤açlar›yla tam bir
uyum içerisindedirler.2
Bundan sadece 200 y›l önce, beyazlar›n Avustralya’ya gelmesinden sonra, milyonlarcas› kürkleri için öldürülen Koalalar›n flu anki say›s› yüz bini geçmemektedir.
Bugün gerek turistlerin gerekse Avustralyal›lar›n görmek ve dokunmak için can att›¤› bu savunmas›z ve zarars›z hayvanlar›n halen en büyük düflman›, onlar›n yaflamak için tek ihtiyac› olan okaliptüs ormanlar›n› yok eden insano¤ludur.
Koalalar›n kurtulmas› için Avustralya’da çeflitli kurulufllar bulunmaktad›r, bunlardan bir tanesi de Avustralya’n›n en büyük Koala hastanesi olan Moggill Koala
Hastanesi’dir.
Koala: Avustralya’n›n sembollefltirdi¤i tan›t›m elçisi
‹nsanlar hep duygusal ba¤larla birbirine ba¤l› genifl topluluklarda yaflad›lar (örne¤in, kabileler ve klanlar) ve her grubun, bilinçli veya bilinçsiz, ihtiyaç ve arzular›n› yans›tan baz› sembolleri vard›. Bu semboller zamanla ortak kimlikleri canl› tutan
ve grubun gerçekçi olan ve olmayan tarihini yans›tan renklere, bayraklara, flark›lara ve di¤er kültürel göstergelere dönüfltü. (Cohen 1999)
Avustralya, di¤er pekçok ülke gibi, bir taraftan ekonomik hamlelerini gerçeklefltirirken bir taraftan da dünya platformunda kendisini temsil edebilecek cazip, sevimli, herkesin akl›nda kolayca kalabilecek modeller peflinde kofltu. So¤uk savafl›n
da bitmesiyle birlikte bu tür ülkeler, asl›nda dünya çap›nda daha da h›zlanmakta
olan “Dünya milletlerine sevimli görünme” politikas›n›n da bir gere¤iyle, kendilerine
ülkelerini tan›tabilecek amblem niteli¤inde belirli semboller aramaya bafllad›lar. Ancak Avustralya ve benzeri ülkeler için bu, köklü medeniyetler kadar kolay olmad›.
Fransa, ‹ngiltere , Almanya gibi eski ve köklü medeniyetlere sahip pek çok ülkenin
kendi tarihleri içerisinde kendilerine özgü olarak ortaya koyduklar› pek çok sözlü ve
sözsüz halkbilimi ürünü ya da yaln›zca kendi ülkelerini tan›tan belirli sembolleri vard›. ‹talya’n›n pizzas›, Frans›z bayra¤›ndaki horoz, Paris’teki Eyfel Kulesi, ‹sviçre’nin
saatleri ve bunun gibi daha pek çok fley ülke ad›yla özdefllefltirilmifl ve sembollefltirilmifl, insanlar›n o ülkenin ad› an›ld›¤›nda ak›llar›na ilk olarak gelen tan›t›m gönüllüleri olmufllard›r. Bu gönüllü tan›t›m elçileri, ülkenin d›fl arenada temsilini sa¤lamakla kalmamakla birlikte, ayn› zamanda da temsil ettikleri ülkenin bir kimlik kazanmas›n› sa¤lay›p yeri geldi¤inde turizm paylar›n›n artmas›na katk›da bulunmufl,
ihracatlar›n› ve ekonomilerini gelifltirmede birer vas›ta, hem de iyi birer vas›ta olarak ifle yaram›fllard›r.3
Avustralya’ya gelerek burada yerleflen bat› kökenli halklar, hem geldikleri yerlerin özelliklerini tafl›yorlar hem de di¤er köklü medeniyetlerden farkl› olarak yeni
kurulan bir devletin, geçmifli çok k›sa olan ve henüz ad›na millet denilemeyecek bir
toplumun, millet olma sürecini yapay da olsa canland›rmaya çal›fl›yorlard›. Avrupa’daki tecrübeleri, onlara geçmiflten tan›y›p bildikleri sistemleri tekrar kurma gayretini veriyordu. ‹flte bu yüzden Amerika ve Avustralya, belki gönüllü olarak veya
kendi ›rklar›ndan zoraki sebeplerle vazgeçip umutlar peflinden koflarak gelen farkl›
milletlere mensup insanlar›n meydana getirdikleri insan y›¤›nlar›n›n, zorlamayla da
olsa, k›sa bir sürede nas›l bir millet olma bilinci içerisine girebildiklerinin birer temsilcisi; ayn› zamanda bu millet bilincini kendi içine sindirme ve di¤er milletleri inceleyerek onlar›n deneyimlerinden yararlanabilme özelliklerini bir araya getirmenin
yaflayan kan›t›d›r. Bu milletleflme bilinci devam ederken, reklam elemanlar›na ihtiyaçlar› oldu¤unu fark ettiler ve bu düflünceyi de çeflitli yollarla uygulamaya koydular.
Avustralya kendine özgü sembolü ararken, olmayan bir geçmiflten yaralanamayaca¤›n› bildi¤inden çok zekice bir hamle ile, ülkenin iyi tan›t›m›nda geldikleri bu yeni topraklara özgü semboller seçmeye bafllad›. Avustralya ülkesinin dünya çap›nda
100
101
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
FOLKLORDA ÜÇÜNCÜ BOYUT MESELES‹ VE AVUSTRALYA KOALALARI ÖRNE⁄‹
tan›t›m›nda bu yaklafl›m oldukça baflar›l› bir politika oldu. Bu politika hem Avustralya’n›n daha sevimli, daha cana yak›n tan›nmas›n›, hem de turistleri çeken bir merkez olmas›n› sa¤lad›.4 Bu sembollerin en önemlileri olarak o yörede yaflayan kanguru, koala vb. hayvanlar bulunuyordu. Bu sembollerin yan› s›ra Avustralya yerlilerinin kulland›¤› boomerang da bir sembol gibi kullan›lmaya baflland›. Günümüzde boomerang atma yar›flmalar› bir spor faaliyeti fleklinde lanse edilmekte ve olimpiyatlar› yap›lmaktad›r.
Reklam›n ifle yaramaya bafllamas›yla birlikte dünya çap›nda ünü duyulmaya
bafllayan semboller üzerinde daha da fazla durulmaya baflland›. Bu reklamlar hem
ülkelerinin ad›n› duyurdu hem de aralar›nda s›k s›k problemler yaflanan Avustralya
halk›n›n da etraf›nda toplanabilece¤i yeni bir unsur oluflturmufl oldu.
2000 y›l› Sidney Olimpiyat oyunlar›nda da benzeri bir tan›t›ma giden Avustralya’n›n, ülke tan›t›m›nda kulland›¤› semboller yine kangurular ve koalalard›.5
Koalalar› konu alan çal›flmalar
Koalalar›n, sadece kendi yaflad›klar› topraklarda yaflayan bir tür oldu¤unun ve
bunun tüm dünyan›n ilgisini çekece¤inin fark›na varan Avustralyal›lar, dikkatleri koalalar›n üzerine çekebilmenin yollar›n› aramaya bafllad›lar.
Öncelikle bu hayvan›n soyunun tükenmekte oldu¤unun dünya bilim çevrelerine duyurulmas› sa¤land›. Bu haberin duyulmas›ndan sonra pek çok zoolog ülkeye
ak›n ederek koalalar› inceleme talebinde bulundu. Bu inceleme süreçleri ülkeye ilk
turistlerin de gelmesi demek oluyordu.
Daha sonra koalalar›n soyunun tükenmekte oldu¤u ve koruma alt›na al›nmalar› gerekti¤i ortaya kondu ve pek çok hayvansever kuruluflun buraya yard›m etmeleri sa¤land›. Art›k dünya çap›nda yavafl yavafl tan›nmaya bafllayan bu sevimli hayvanlar›n hem ziyaretçiler taraf›ndan rahatça görülebilmesi hem de koruma alt›na
al›nm›fl olmalar› için “Vahfli Hayat› Koruma Park›” bünyesine yerlefltirilmelerine karar verildi. Bu da yeni turistler demek oluyordu. Koalalar›n rahatça görülebilmesi ve
gereken tesislerin yap›lmas› hayvanlar›n cazibesini artt›rm›fl oluyordu.
1994 y›l›nda dünya çap›nda Koalalarla ilgili çal›flmalar› yürütmek amac›yla “
Australia Kuala Foundation” ad›yla bir dernek kuruldu ve dernek önce Avustralya’da daha sonra da dünyan›n pek çok ülkesinde çal›flmalar›na bafllad›.6 Bu çal›flmalar›n sonucunda Sidney’e sadece 30 km mesafede bir “Sidney Quala Park” infla
edildi ve bu yeni parkta Koalalar misafirlerini a¤›rlamaya bafllad›lar.7
Bu arada Koalalarla ilgili dünya çap›nda farkl› araflt›rmalar yap›lmas› sa¤lan›yordu. Avustralya her platformda yeni buldu¤u hazineyi de¤erlendirmeyi çok iyi bildi. Avustralyal›lar›n en büyük zaferi ise Koalalar› ve onlar›n yaflad›¤› ortam›n korunmas› meselesini, Habitat konferanslar›n›n her birlefliminde konuflulacak yeni bir konu bafll›¤› haline getirmeyi baflarm›fl olmalar›yd›.
Bunu takip eden y›llarda Koala Park’ta dünya çap›nda ün kazanan “Koala Yürüyüflleri” tertiplenmeye bafllanm›flt›r. Ayr›ca dünya çap›nda bir “Koala Karnaval›”
her y›l yap›l›r hale getirilmifl ve hatta y›lbafl› törenlerinde Koalalara Noel Baba kos-
tümü giydirilerek Koala Noel Babalar› piyasaya sürülmüfltür.8 Bunun yan› s›ra her y›l
26 Haziran tarihi dünya çap›nda “Koala Günü” olarak kutlan›lmaya bafllan›lm›fl ve
bunun gibi daha pek çok aktiviteyle koalalar›n dünya çap›nda tan›t›m› baflar›yla
sa¤lanm›flt›r.
Çektikleri turistler, her y›l bas›lan binlerce Koalal› tiflört, yap›lan Koala çantalar›, tüm dünyaya Avustralya’dan ihraç edilen Koala oyuncaklar›9 ve sevimlilikleriyle
koalalar, isim babas› olduklar› Avustralya’n›n ihracat›nda önemli bir yer tutmakta
olan pek çok flirketin kurulmas›na ilham kayna¤› oldu. Bu flirketlerin hepsi de baflar›l› bir ekonomik planlaman›n , çok iyi bir tan›t›m zincirinin ve azimli insanlar›n ufac›k bir hayvandan yola ç›karak baflard›klar› ekonomik hamlenin sadece basit birer
örne¤idir.10
Bu park› ziyaret eden bir Türk’ün kaleminden Koalalar› okumak da ilginç olacakt›r. 1999 y›l›nda gazeteci yazar Haluk fiahin Koalalar› ve yaflad›¤› mekana dair
görüfllerini Hürriyet gazetesine yazd›¤› yaz›s›nda flöyle anlatm›flt›r:
“Enformasyon bombard›man› alt›nda her fleyin fevkalade karmafl›k göründü¤ü
dünyam›zda simgelerin önemi çok büyük. Çünkü simgeler hem olgular› basitlefltiriyor, hem de ak›lda kal›yorlar. Rus’un ‘ay›’s›, Amerika’n›n ‘kartal’›, Fransa’n›n ‘horoz’u gibi... Avustralya’n›n simgesinin ‘kanguru’ oldu¤unu hep biliyoruz. Peki,
Avustralya’da kangurudan daha çok sevilen, ülkenin simgeleri aras›nda yer alan
baflka bir hayvan oldu¤unu da biliyor muyuz? ‘Koala’ ay›lar›ndan söz ediyorum.
Belki televizyonda görmüflsünüzdür: Oyuncak ay› büyüklü¤ünde, boz renkli, siyah
burunlu, boncuk gözlü, tombik yarat›klar bunlar. Dünyan›n en sevimli hayvan› yar›flmas›n› aç›k farkla kazan›rlar. Dünyan›n baflka hiçbir ülkesinde yaflayamayan
Koalalar›n anayurdu, Avustralya’n›n Do¤u k›y›lar›; yani Brisbane’in Kuzey ve Güney’indeki yar› tropik, ›l›man bölgeler. Daha do¤rusu okaliptüs ormanlar›. Bu, kendisini savunmaktan aciz sevimli yarat›klar, yaln›z okaliptüs yapra¤› yiyorlar. Ama
her yapra¤a tenezzül etmeyip, inceden inceye seçiyorlar. Me¤er burada 800 çeflit
okaliptüs a¤ac› varm›fl! Bunlar›, ziyaret etti¤im Koala s›¤›na¤›nda ö¤rendim. Afl›r›
yap›laflma nedeniyle okaliptüs ormanlar› azal›nca bu türden koruma bölgelerine ihtiyaç duyulmufl. Günde befl saat yaprak yiyip, 19 saat uyuyan yumuflak postlu
tombikler, ziyaretçilerin kucaklar›nda poz verip, s›¤›na¤a para kazand›r›yorlar. Ama
bu ifl, çok özenli bir biçimde yap›l›yor. Bir Koalan›n günde en fazla yar›m saat poz
vermesine izin var. Üç günde bir hiç foto¤rafa ç›km›yorlar. Fazlas› stres yap›yormufl!
Ziyaret etti¤imiz Lone Pine Koala S›¤›na¤›’n›n kap›s›nda söyle yaz›yor: ‘Yeryüzü yaln›z insanlar›n de¤ildir. Koala deyip geçmeyin... Brisbane’in baflkenti oldu¤u Queensland eyaletinde iki y›l önce Koalalar yüzünden iktidar el de¤ifltirmifl. ‹ktidardaki ‹flçi Partisi turistik sahil yolunu okaliptüs ormanlar›n›n içinden geçirmekte ›srar
edince, seçmenler kap›y› göstermifller. Art›k politikac›lar bol bol okaliptüs a¤ac› dikiyormufl! Asl›nda bu ifle ilkokulda ö¤renciyken bafllan›yormufl. Her ö¤renci her y›l
diyelim bir a¤aç dikip onun y›llar boyu bak›m›ndan sorumlu oluyormufl. Do¤aya
özen göstermesini sorumluluk üstlenerek ö¤reniyormufl. Özen göstermek... Bence,
102
103
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
FOLKLORDA ÜÇÜNCÜ BOYUT MESELES‹ VE AVUSTRALYA KOALALARI ÖRNE⁄‹
flu hoyrat ça¤›m›zda en çok ihtiyac›m›z olan kavram bu. Kentlere özen göstermek,
iliflkilere özen göstermek, do¤aya özen göstermek. Koala s›¤›na¤›n› gezerken bu kav-
Lüksemburg Ekim 2000’de tahta ç›kan Dük Henri’nin, Portekiz ilk Kral Alphonse’un,
Hollanda da devletinin flefi say›lan Kraliçe Beatrix’in madeni Euro’lar›n üzerinde yer
almas›n› istedi. Tura yüzleri de¤iflik olmas›na ra¤men, Euro kullanan bir ülkede bas›lan paralar di¤er ülkelerde de geçerli olacak.”
Var oldu¤unun bilincine varan her ülke , varl›¤›n›n devaml›l›¤› için sonuna kadar çal›flmaya devam edecektir. Tarihte kendilerinden geriye sadece tek bir kelime
kalaca¤›n› bilseler dahi, mutlaka o kelimenin, o sembolün kendilerini en iyi tan›tacak bir malzeme olmas› için u¤rafl verirlerdi. ‹flte bu noktadan itibaren hem günlük
yaflam› kolaylaflt›rmada hem gelece¤i flekillendirmede hem de geçmifle anlaml› kal›tlar b›rakma hususunda Türk Halkbilimcilere çok ifl düflüyor diyor ve Halkbilimcilerin ürettiklerini uygulamaya koyma hususunda da sorumluluk sahibi olan herkesi
üzerine düflen görevi yerine getirmeye davet ediyoruz. Zira flu gerçek hiçbir zaman
unutulmamal›d›r ki ilim hikmettir ve raflardan hizmet olup eyleme dönüflmedikçe
sosyal sistemlerin düzelmesi de beklenemez. Do¤ru yollara konulan do¤ru yön levhalar› neden istediklerimizi bizim kap›m›za kadar getirmesin?!!
ram›n önemini bir kez daha an›msad›m. Boncuk gözlerinden bu mesaj› ald›m!”11
Dünyadaki pek çok turist gibi Haluk fiahin de Koalalardan ve onlar›n yaflad›klar› özel ortamdan oldukça etkilenmifl. Bu düflünceden yola ç›karak akl›m›za baz›
sorular tak›l›yor. Türkiye Avustralya’ya çok mu uzak? Hay›r çok yak›n... Hem de
orada yaflayan soyu tükenmekte olan bir hayvan› tan›yacak kadar yak›n. Avustralya teknolojik kültür ortam› sayesinde burnumuzun dibinde, belki de sevimli maskotuyla ço¤umuzun gönlünde yer tutmay› baflarm›fl bir ülkedir. Asl›nda merak edilmesi gereken bir fleyler daha var ; yar›n öbür gün sevimli bir maskotu olan bu ülkeyle
savaflmak zorunda kal›n›rsa, savaflanlar, o sevimli yarat›klar› karfl›lar›nda bulmazlar
m›? Ya da farkl› ülkelerin mallar›n›n sat›ld›¤› bir ma¤azada, ad› zihinlerde aflinalaflm›fl bir ülkenin mal› m› yoksa hiç tan›nmayan bir ülkenin mal› m› tercih edilir? Sevimli bir maskotun ad›n›n oldu¤u bitkisel çaylardan içmeyi veya o sevimli hayvanc›klar›n oyuncaklar›na sahip olmay› kim istemez ki? Peki yurt d›fl›na tatil için ç›kacak olan birisi gidece¤i yerin hangi özelliklerini göz önünde bulundurur? Bütün bu
sorulara verece¤imiz cevaplar kendi sembollerimizi iç dinamiklerimizle destekleyip
güncelleyerek küreselleflme gerçe¤inin karfl›s›na kendimiz olarak ç›kmam›z gerekti¤i gerçe¤ini ortaya koyacakt›r(O¤uz:2002b).
Belki de reklam, günümüzün en önemli siyasi oyunca¤›. Bir illüzyon, bir aldatmaca, ilgiyi baflka tarafa çekme oyunu, kalplere fark edilmeden girmenin en kolay
yolu, zihinlerde yer etme mücadelesinin son basama¤›...Kural›na göre oynand›¤›nda elinizdeki en güçlü silah...Görünür bir örnek olan Koala, Avustralya’n›n önüne
konan bir pembe çerçeveli gözlüktür. Bu aç›dan düflündü¤ümüzde sembollerle haf›zalara kaz›nan ne kadar çok unsur oldu¤u ve bunu uygulayan birçok ülkenin günlük hayat›m›zda ne denli ön planda oldu¤u ortaya ç›kar.
Bildirimizin bu bölümünde size küreselleflmenin nerelerde ve ne derecede
mümkün olabilece¤ini gösteren sembollere dair uluslararas› boyutta yaflanan çok
çarp›c› bir tart›flma örne¤i sunmak istiyorum: “Uzun süren tasar›m çal›flmalar›n›n ard›ndan bas›lan Yuro’lar öncelikle Yuro bölgesindeki ülkeler olmak üzere tüm dünyaya da¤›t›l›yor. 5, 10, 20, 50, 100, 200 ve 500 Yuro de¤erindeki banknotlar›n üzerinde Avrupa tarihini ve kültürünü simgeleyen eserler yer al›yor. 1 Cent’ten 2 Euro’ya
kadar olan, 8 farkl› de¤ere sahip, madeni paralar›n tura yüzlerinde yer alacak semboller ise 12 ülke taraf›ndan kendi seçeneklerine göre belirlendi. Ülkeler, madeni paralar için önceden oldu¤u gibi kendi sembolleri olan isimleri ve figürleri tercih etti.
Almanya ba¤›ms›zl›¤›n›n sembolü olan kartal›, Avusturya ünlü besteci Mozart’›,
Belçika monarfliyi simgeleyen Kral ‹kinci Albert’i seçti. ‹spanya ülke için gurur kayna¤› olan Cervantes’in ve monarfliyi simgeleyen Kral Juan Carlos’un, Finlandiya
ulusal kufl olan ku¤unun, Fransa “hayatta devaml›l›k ve büyümeyi” simgeleyen a¤ac›n madeni paralar›n üzerinde yer almas›n› istedi. Yunanistan Tanr› Zeus’u, ‹talya
Leonardo Da Vinci’yi, ‹rlanda ise krallar›n sembolü olan müzik aleti “Harp”› seçti.
104
KAYNAKÇA
Aygün Cengiz, Serpil (1999), Folklor, Poplor ve Kitle ‹letiflim Araçlar› Folklor/Edebiyat Cilt V. Say›:19, s.5-11.
Bostanc›, M.Naci (1999),Bir kolektif bilinç olarak milliyetçilik, Do¤an kitapç›l›k yay,‹stanbul.
Cohen,Anthony Paul (1999),Toplulu¤un Simgesel Kuruluflu, çev.M.Küçük,
Dost Kitabevi, Ankara.
Çetin, ‹smet (1991),Papaz Valantine, Milli Folklor say›.9,s.35, Ankara.
Çobano¤lu,Özkul (1999),Halkbilimi Aç›s›ndan Gelenek, Turizm ve ‹cad Edilmifl
Gelenek Ba¤lam›nda Ayval›k fieytan Sofras› Örne¤i, Milli Folklor,say›:43,s.15-25,
Ankara.
Çobano¤lu,Özkul (2000),Geleneksel Dünya Görüflü veya Halk Felsefesinin
Halkbilimi Çal›flmalar›ndaki Yeri ve Önemi Üzerine Tespitler, Mili Folklor, say›:45,s.12,Ankara.
Çobano¤lu,Özkul (2001),Sosyo-Kültürel De¤iflme, Ekonomik Geliflme ve Zihniyet Ba¤lam›nda Halk Bilimi Çal›flmalar›n›n Yeri ve Önemi, Do¤u Çukurova-Körfez
Bölgesi Sosyo-Ekonomik Sorunlar› ve Çözüm Önerileri Sempoztumu (19-21 Nisan,Osmaniye,bask›da)
Dan›fl,Ö.‹rem (1998),Türk Balesi’nde Folklor Unsurlar›ndan Yararlanma, Milli
Folklor, say›:38,s.84, Ankara.
Ekici,Metin (2000) Halk,Halk Bilimi ve Halk Bilgisi Üzerine Bir Deneme, Milli
Folklor, say›:45,s.2,Ankara.
Ero¤lu, Türker (1991), Folklor ve Turizm, Milli Folklor,say›:9,s.36-38, Ankara.
O¤uz,Öcal (2000), Bozatl› H›z›r ve Rengeyikli Noel Baba ikileminde Türklerde
y›lbafl› ve Bir Yaklafl›m Denemesi,Türk Dünyas› Halkbiliminde Yöntem Sorunlar›,s.117-128, Akça¤, Ankara
105
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
O¤uz,Öcal (2001a), Küreselleflme ve ulusal kal›t kavramlar› aras›nda Türk
Halkbilimi, Milli Folklor, say›:50, s.5-9,Ankara
O¤uz, Öcal (2001b),Kentlerin oluflumu ve geliflimi süreçlerinde Türk Halkbilimi, Milli Folklor, say›:52,s.46-50, Ankara.
O¤uz,Öcal (2002a),Ulusal Kal›t›n Küresellefltirilmesi ve Türk El Sanatlar›, Milli
Folklor,say›:54,s.5-9, Ankara.
O¤uz,Öcal(2002b)Küreselleflme ve Uygulamal› Halkbilimi,Akça¤,Ankara
Öcal, Derya (2000), Halk Bilimsellikten Ticari ‹liflkilere Bir Kavram›n
Anatomisi, Folklor/Edebiyat, C.6, Say›: 24, s.53-60
Özdemir, Nebi (2001), Türkiye’de Halk Bilimi/Kültür Bilimi-Medya ‹liflkisi,
Türkbilig, Say›:2, s.110,117
fiahin,Haluk (1999).Hürriyet gazetesi arflivi.
Y›ld›r›m, Dursun (1998), Folklor ve ça¤dafl kültür modelimiz üzerine görüfl ve
düflüncüler, Türk Biti¤i, s.76-80, Akça¤, Ankara
NOTLAR
1
Bu fikir; Doç.Dr. Metin EK‹C‹’ye aittir.
2
Bkz. www.enchantedlearning.com/subjects/mammals/marsupial/Koalaprintout
3
Bkz. www.koala.sk
Bkz. www.yolfilm.com.tr/5film1.htm
5
Bkz. www.students.mis.boun.edu.tr/Hekimoglu/basak/yansydney.htm
6
Bkz. www.koala.net
7
Bkz. www.students.mis.boun.edu.tr/Hekimoglu/basak/koala_park.htm
8
Bkz. www.thekoala.com/chiristmas.htm
9
Bkz. www.koalaexpress.com.au
10
Bkz. www.thekoala.com
11
Bkz. www.radikal.com.tr/2000/12/30/ozet.shtml
4
106
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ KAPSAMINDA
GELENEKSEL YAPILARIN YER‹
Emre MADRAN
Halkbilimi sözcü¤ünü, halk/kamu’nun yaflam›yla ilgili her türlü ögeyi inceleyen,
yorumlayan ve bu bilgileri daha iyi bir yaflam›n elde edilmesi için kullanan bir bilim
dal› olarak düflünürsek, bu sözcük alt›nda yaflam›m›zla ilgili her tür etkinli¤i ve bu
etkinlikleri gerçeklefltirmek için gerekli her tür arac› ele alabilece¤imiz ortaya ç›kmaktad›r. “Folklor” olarak da an›lan halkbilimi bir baflka tan›ma göre(1) “bir ülke ya
da belirli bir bölge halk›na iliflkin maddi ve manevi alanlardaki kültürel ürünleri konu edinen, bunlar› kendine özgü yöntemlerle derleyen, s›n›fland›ran, çözümleyen, yorumlayan ve son aflamada bir bireflime vard›rrmay› amaçlayan bir
bilim dal›d›r”. Bu tan›m da kültür ürünlerini oda¤›na ald›¤› için yukar›daki tan›m›
desteklemekte ve zenginlefltirmektedir.
Bu tan›mlar bizi, tüm kültür ürünlerini incelemeye ve çözümlemeye götürebilmektedir. Bu ürünlerin incelenmesi, s›n›fland›r›lmas›, çözümlenmesi sürecinin kamuoyuna sunulmas› ise en az araflt›rma yap›lmas› kadar önem tafl›maktad›r. Bu sunumun yap›labilmesi için yay›n, medya vb. yaz›l› ve görsel ortamlar›n kullan›lmas›,
seminer, sempozyum, konferans vb. sözlü aktar›mlar›n yap›labilmesinin yan›s›ra sunumun sürekli olmas› da istenen bir di¤er husustur. Süreklili¤in yan›s›ra, izlenebilirlik ve alg›lanabilirlik ögeleri de düflünüldü¤ünde, bu ürünleri fiziki bir ortamda sunmak yaklafl›m› ortaya ç›kmaktad›r. Bugün bu sunufl biçimini müze olarak adland›rabiliyor ve halkbilimine konu teflkil eden her tür tafl›n›r ve tafl›nmaz›n sergilendi¤i
alanlar› da Halkbilimi Müzesi (HBM) olarak tan›mlayabiliyoruz.
Geleneksel yap›lar›n HBM kapsam›ndaki yerini tart›flmak için öncelikle “müze”
sözcü¤ünü tan›mlamak gerekmektedir. Müze, ICOM (Uluslararas› Müzeler Konseyi)
taraf›ndan“ toplumun ve gelifliminin hizmetinde olan, halka aç›k, insana ve yaflad›¤› çevreye dair tan›kl›k eden malzemelerin üzerinde araflt›rma yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaflan ve sonunda inceleme, e¤itim ve zevk alma do¤rultusunda sergileyen, kar düflüncesinden ba¤›ms›z, süreklili¤i olan bir kurum”
olarak tan›mlanm›flt›r(2). Bu tan›m müzenin tasarlanm›fl bir mekan ya da mekanlar
dizisi içerisinde yer almas› gerekti¤ini öngörmektedir.
Akla gelen bir soru, bu tasar›m mutlaka bir müze oluflturmay› m› amaçlamaktad›r ? Bir di¤er deyiflle özgün tasar›m› ve ifllevi müze olmayan ancak müze olarak
107
kullan›lan yap›lar yok mudur ? Bunun böyle olmad›¤› ulusal ve uluslararas› ölçekteki birçok örnekten bilinmektedir. Ülkemizdeki müzelerin en görkemlileri kültür varl›¤› niteli¤i tafl›yan yap›larda yer almaktad›r. Bu yaklafl›m› ve dolay›s›yla müze/geleneksel yap›(3) iliflkisini daha iyi anlayabilmek için bu tür yap›lar grupland›r›labilir.
‹lk ana grubu, “formatlanm›fl yap›lar” olarak tan›mlamak olas›d›r. Bu yap›lar müze
ifllevi verilmek üzere seçilmifl ve daha önceden belirlenmifl bir eylem plan› do¤rultusunda ele al›nm›fllard›r. Ülkemizde bu tür yap›larda özgün ifllev/yeni ifllev iliflkisi
araflt›r›ld›¤›nda 3 de¤iflik müze türü ile karfl›lafl›lmaktad›r:
1. Özgün ifllevine koflut olmayan bir ifllev verilen geleneksel yap›lar:
Bu grupta Ülkemizdeki birçok müze yer almaktad›r. Topkap› Saray› Müzesi bir
sarayd›r. Türk ‹slam Eserleri Müzesi da bir pafla saray›d›r. Afyon Müzesi bir medresedir.
2. Özgün ifllevinin yan›s›ra, baflka objelerin de sergilendi¤i yap›lar:
Karadeniz Ere¤lisinde halen Müze olarak kullan›lan yap›n›n bir bölümü geleneksel Ere¤li konutunun eflyalar›yla döflenmifl ve yaflamdan bir kesit vermeyi amaçlam›flken, baz› katlar›nda arkeolojik ve etno¤rafik nitelikli objeler sergilenmektedir.
3. Özgün kullan›m›n› sürdüren yap›lar:
Bu grupta ise özgün tasar›m ilkelerinin bir “müze” format›nda sunuldu¤u yap›lar yer almaktad›r. Ço¤unlu¤u konut olarak infla edilmifl bu yap›lar bu ifllevleri canland›r›larak kullan›lmaktad›rlar. Ülkemizde Kültür Bakanl›¤›nca kamulaflt›r›larak yerel yaflam ögeleriyle donat›lm›fl geleneksel yap›lar›n yan›s›ra baflka kurumlar taraf›ndan da çeflitli müzeler oluflturulmufltur(4). Bunlara örnek olarak Beypazar›nda ‹l
Özel ‹daresi taraf›ndan yerel yaflam› yans›tacak biçimde döflenmifl geleneksel bir ev,
Mu¤la Saburhane Mahallesinde Tabip Odas› taraf›ndan “Mu¤la Evi” olarak yeniden
düzenlenen yine geleneksel bir yap› say›labilir.
‹kinci ana grubu “formatlanmam›fl yap›lar” olarak tan›mlamak olas›d›r. Bu yap›lar bir müze’nin, özellikle bir halkbilimi müzesinin hemen hemen tüm gereklerini
yerine getirmekte, ancak müze olarak an›lmamakta, sergilenmemekte, izlenmemekte ve yönetilmemektedirler. Bu türe en güzel örnek, Anadolu kent ve kasabalar›n›n tarihi/geleneksel ticari merkezlerindeki geleneksel atölye ve dükkanlard›r. Bu
merkezlerin büyük bir bölümü özgün mekansal niteliklerini ve bu mekanlarda yürütülen geleneksel üretim ve sat›fl etkinliklerini korumaktad›r. Tire’de keçeciler, Mudurnu’da bak›rc›lar, Beypazar›nda gümüflçüler, Kula’da göz boncukçular› ve daha
birçok sanat türü, kendilerine özgü geleneksel mekanlarda yaflamlar›n› sürdürmeye
çal›flmaktad›r. Bu yap›lar ve içindeki yaflam:
• Bulunduklar› yerleflmenin yap› sanat› niteliklerini tafl›yan geleneksel bir yap›y› kullanarak,
• Bu yap›da bir halk sanat›n› özgün yap›m ve üretim teknikleriyle sürdürerek,
• Bu eylemi en do¤al bir biçimde ve hiçbir aflamas›nda yapayl›¤a kaçmadan
gerçeklefltirerek,
• ‹lgi duyuldu¤u takdirde kiflilerin bilgilenme ve merak gereksinimlerini gidererek bir “halkbilim müzesi” olma nitelik ve hakk›n› kazanmam›fllar m›d›r?
108
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ KAPSAMINDA GELENEKSEL YAPILARIN YER‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Yaflam biçimindeki de¤iflmelere koflut olarak say›lar› giderek azalan bu iflyerlerinin de “halkbilim müzecikleri” olarak de¤erlendirilmesi, en az›ndan envanterlerinin
yap›lmas›nda yarar görülmektedir(5). Ayr›ca, Ülkemizdeki kentsel koruma etkinlikleri ba¤lam›nda, bu yap›lar›n toplu olarak bulunduklar› tarihi ticari merkezlerin bir bütün olarak ele al›nmalar›, korunmalar› ve gelifltirilmeleri sa¤lanmal›d›r.
Halkbilimi Müzecili¤inin örgütlenmifl bir düzeyde ve bu amaca yönelik yap› ve
mekanlarda gerçeklefltirilmesi ve bu ba¤lamda geleneksel yap›lar›n yeri ve önemi
konusu ele al›nd›¤›nda ise flu saptamalar› yapmak olas›d›r:
1. 1985 y›l›nda Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ile Orta Do¤u Teknik Üniversitesi taraf›ndan ortak olarak düzenlenen “Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar›” konulu sempozyumda, konu de¤iflik yönleriyle ele al›nm›fl, baz›
sunufllarda ise böyle bir müzenin hangi yap›lardan oluflmas› gerekti¤i tart›fl›lm›flt›r.
Bu tart›flmalarda(6):
• Anadolu’nun çeflitli yerlerinden seçilmifl yap›lar›n belirlenecek bir müze alan›na tafl›narak yeniden kurulmalar›(Uysal, Madran, Bak›rer),
• Kasaba ve flehir içindeki binalar›n da halkbilimi müzesinin bir parças› olarak
kabul edilmesi (Uysal, Karpuz),
• Mevcut örnekleri kalmam›fl yap›lar›n eski bilgi ve belgelerden yararlan›larak
yeniden yap›lmas› (Uysal)
• Anadolu’nun çeflitli yerlerinden seçilmifl yap›lar›n rölövelerinin ç›kart›larak bu
yap›lar›n müze alan› olarak belirlenen bir yerde yeniden infla edilmeleri (Tan, Kortan, Madran,Bak›rer)
• Yap›n›n mimari elemanlar› olan kafes, kap› tokma¤›, tavan, kap› kanad›, dolap kapa¤› vb. ögelerin y›k›mlardan toplanarak belli bir yerde sergilenmelerinin sa¤lanmas› (Toygar) vb.hususlar ele al›nm›flt›r.
Görüldü¤ü gibi, hemen tüm yaklafl›mlar bir geleneksel yap›y› sergilemenin
halkbilim müzesi oluflturman›n “olmazsa olmaz” koflulu olarak görmektedir.
2. Geleneksel yap›lar›n bulunduklar› yöreden, müze olarak tan›mlanan yeni bir
alana tafl›nmalar› konusunda ise iki sorun bulunmaktad›r:
• Kültür varl›klar›n›n korunmas›yla ilgili ça¤dafl yaklafl›mlar, mimari yap›tlar›n
ve onlar›n tamamlay›c› parçalar›n›n, ölçek ve niteli¤i ne olursa olsun (bir konut, bir
arkeolojik kal›nt›, bir çeflme vb.) olufltu¤u do¤al ortam›nda bulunmaktan dolay›
“çevresel de¤er” olarak tan›mlanan yeni bir de¤er kazand›¤›n› ve bu nedenle yaflam›n› bu ortamda sürdürmesi gerekti¤ini belirtmektedir. Bu kural ancak, o yap›t›n
do¤al ortam›nda korunamamas› ve bu hususun ilgili tüm uzmanlarca kabul edilmesi halinde de¤iflebilecek ve yap›lar tafl›nabilecektir. Yap›lar›n bir halkbilimi müzesi
oluflturmak amac› ile de olsa yeni bir ortama tafl›nmalar› bu ilke do¤rultusunda kabul edilebilir gözükmemektedir.
• Anadolu’da özellikle geleneksel konutlar için uygulanan moloz tafl duvar ve
ahflap karkas gibi yap›m teknikleri bu yap›lar›n tafl›nmas›na olanak sa¤lamamaktad›r. Güneydo¤u Anadolu Bölgesinde hakim yap› eleman› olan kesme tafl yap›larda
ise zayiat en az % 60-70 düzeyinde olacakt›r. Bu husus yap›lar›n tafl›ma iflleminin
geçerli olmayaca¤›n› göstermektedir,
3.Yap›lar, içinde bulunduklar› fiziki çevreye göre biçimlenmifllerdir. Arazinin
meyilli olmas›, parselin formu, hakim günefl ve rüzgar yönü, manzara, komflu yap›lar›n yükseklik ve konumlar› vb. birçok girdi, yap›n›n tasar›m özelliklerini etkilemektedir. Yeni bir müze alan›nda bu girdiler olmayaca¤›na göre, geleneksel yap›/özgün
çevre iliflkisi kopart›lm›fl olacak, yap› baz› de¤erlerini sergileyemez hale gelecektir.
4.Bir halkbilimi müzesinde, ülkenin de¤iflik noktalar›ndan derlenen geleneksel
yap›lar› tafl›ma eylemine konu etmeden rölövelerini alarak seçilecek bir müze alan›nda yeniden infla etmek de bir seçenek olarak tart›fl›lmaktad›r. Bu yaklafl›m›n da
istenen sonucu vermeyece¤i düflünülmektedir. Çünkü bu sunum, yap›lar do¤al ortamlar›ndan kopar›ld›¤› için yapay bir ortam yarat›larak gerçeklefltirilmeye çal›fl›lacak, yap›lar birer “replika” olman›n ötesine geçemeyecek, özgünlüük (authenticity)
olarak an›lan de¤er tümüyle yitirilmifl olacakt›r.
Bu noktada, yukar›da s›ralanan handikaplar› da gözönüne alarak halkbilim müzecili¤inde geleneksel yap›lar›n üstlenebilece¤i rolü bir baflka aç›dan tan›mlamaya
çal›flal›m. Müze insana ve yaflad›¤› çevreye tan›kl›k eden malzemeleri..... inceleme, e¤itim ve zevk alma do¤rultusunda sergileyen bir kurum olarak tan›mland›¤›na göre:
• kifliler kendi ya da kendilerinden önceki dönemlerin yaflam biçimleri ve bu
yaflam›n içinde yer ald›¤› çevreye ilgi duymaktad›r,
• bu ilgi onu, yaflam ve çevreye tan›kl›k eden malzemelerle ilgilenmeye götürmektedir,
• bu ilgilenme, inceleme, e¤itim ve zevk alma do¤rultusunda olmaktad›r.
Bu basit analizden anlafl›laca¤› gibi, inceleme ve e¤itim (buna merak giderme
de eklenebilir) zevk alma kadar önemli girdiler olmaktad›r. Geleneksel yap› bir müze malzemesi olarak düflünüldü¤ünde bu malzeme, kiflilerin incelemesi, e¤itilmesi
ve zevk almas› amac›yla düzenlenmek ve sergilenmek durumundad›r. Bu düzenleme ve sergileme mutlaka geleneksel yap›n›n tümünün yeniden düzenlenmesi ve sergilenmesi olarak m› anlafl›lmal›d›r ?
Bilindi¤i gibi, yap› üretiminin 3 temel ögesi bulunmaktad›r. Bunlar mimari tasar›m, yap›m(infla) teknikleri ve malzeme kullan›m›d›r. Bu 3 ögeden yap›m teknikleri
ve malzeme kullan›m› ele al›nd›¤›nda, Ülkemizin çok zengin bir “porföy” e sahip oldu¤u görülecektir(7). Ana yap› malzemeleri olan tafl, ahflap, tu¤la ve kerpiç, bölgesel özellikler, de¤iflik yaflam biçimleri, iklim vb. birçok de¤iflik girdiye ba¤l› olarak
çok zengin varyasyonlarla kullan›lm›flt›r. Y›¤ma, ahflap karkas vb. tafl›y›c› sistemler
kimi zaman birlikte, kimi zaman tekil olarak ele al›nm›flt›r. Kiflilerin bir müzeden ne
bekleyebilecekleri bir kez daha düflünüldü¤ünde, içinde bir ömür geçirdikleri yap›lar›n hangi malzeme ve teknik ile infla edildi¤ini, bu teknik ve malzeme kullan›m›n›n
yöreden yöreye nas›l de¤iflti¤ini, tarihteki de¤iflik teknikleri ve malzeme kullan›m›n›
incelemek, ö¤renmek, merak gidermek isteyeceklerini ileri sürmek yanl›fl m› ola-
109
110
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ KAPSAMINDA GELENEKSEL YAPILARIN YER‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
cakt›r ? Bu konu geleneksel yap›lar› bir müze alan›na tafl›yarak ya da onlar› yeniden
infla ederek çözümlenemez. fiöyle ki:
• ‹nfla ifllemi tamamland›ktan sonra yap›m tekni¤ini ve malzeme kullan›m›n›
gösteren birçok detay s›va alt›nda ya da kaplama alt›nda kalaca¤› için izlenemeyecektir,
• Anadolu’nun yap› infla teknikleri ve malzeme kullan›m zenginli¤ini ana hatlar›yla da olsa anlatabilmek için birçok örne¤in sergilenmesi gerekecektir. Oysa bir
halkbilim müzesinde bu örnekleri içeren çok say›da yap›n›n yer almas› beklenemez.
Bu durumda, halkbilimi müzecili¤i kapsam›nda geleneksel yap›lar›n üstlenece¤i rolü, bu yap›lar›n kendilerini de¤il, onlar›n infla tekniklerini ve malzemelerini sergileyerek tan›mlamak önerilebilir. Geleneksel yap›lar bu ba¤lamda analiz edildi¤inde, infla teknikleri ve malzemeler de¤iflik bafll›klara ve senaryolara göre sergilenebileceklerdir(8). Örne¤in, yap›m sistemleri esas al›nd›¤›nda, y›¤ma / ahflap karkas /
dikme-kirifl örnekleri, duvar eleman› tek olarak ele al›nd›¤›nda malzemeye göre tafl
(moloz tafl, taslak kaplama, kaba yonu, ince yonu vb.) tu¤la, kerpiç, ahflap örnekler ele al›nabilecek, yine duvar yap›m tekniklerine göre çift yüzlü, tek yüzlü, karmafl›k, hat›ll›/hat›ls›z vb. özellikler sergilenebilecektir. Döflemeler, üst örtüler (düz dam,
ahflap k›rma çat› vb.), ç›kmalar, kap›lar, pencereler, tavanlar, ocaklar, f›r›nlar; biçimsel, malzeme ve teknik olarak çok de¤iflik örneklerle anlat›labilecek mimari elemanlar içinde ilk akla gelenlerdir. Geleneksel yap›lardaki iç ve d›fl kap›larla ilgili olarak bugüne de¤in bilinen ve belgelenen 20’den fazla de¤iflik yap›m tekni¤inin bulunmas›, ele al›nacak konunun zenginli¤ini göstermektedir. Örne¤in kap›lar ele al›nd›¤›nda, yap›mda kullan›lan de¤iflik teknikler, kap› yar›dan kesilmifl olarak sunulabilir. Ayr›ca, geçmeli/süslemeli kap›larda parçalar›n birbirleriyle nas›l birleflti¤i modellerle ayr›ca anlat›labilir, çizim ve foto¤raflarla desteklenebilir. Mimari elemanlar›n
yan›s›ra harç, s›va ve badana yap›m teknikleri de ilgi çeken konular aras›nda yer
alabilecektir.
Yap›m(infla) teknikleri ve malzemesinin sergilenece¤i bir halkbilim müzesinde
bu konular›n anlat›m›nda de¤iflik yollar izlenebilir. Bunlardan ilki, tafl›nabilecek nitelikte olan yap› elemanlar›n›n (kap›, pencere, dolap kapa¤›, tavan vb.) Anadolu’nun
çeflitli yerlerinden derlenmesi ve müzede özgün olarak sergilenmesidir. Bu tür elemanlar›n nas›l yap›ld›¤›na iliflkin süreç ise yeni üretilmifl detaylarla çözümlenebilir ve
anlat›m pekifltirilebilir. Duvar, döfleme vb. ögelerin yap›m teknikleri ise, sanatkar ustalar taraf›ndan müze alan›nda do¤rudan infla edilmek durumundad›r.
Belirlenen konu çerçevesindeki bu müze malzemeleri nerede sergilenecektir ?
Yap›m teknikleri ile ilgili hususlar›n birebir ölçekte anlat›m› gerekti¤inden, aç›k bir
sergileme alan›na gereksinim vard›r. Özgün elemanlar›n ise (özgün, kap›, dopal kapa¤› vb.) kapal› mekanlarda sergilenmesi ye¤lenebilir. Bu durumda, yap› sanat›m›z›n zenginli¤i ve çeflitlili¤i düflünüldü¤ünde tek bir müze yerine “bölgesel halkbilimi
müzeleri “ oluflturulabilece¤ini, böylece o bölgeye özgü yap› sanat›n›n yine o yöre
özelliklerini tafl›yan bir ya da birkaç geleneksel yap›da sergilenip sunulabilece¤ini
akla getirmektedir(9).
Yukar›da s›ralanan yaklafl›mlar çerçevesinde geleneksel yap› / HBM iliflkisi konuunda flu öneriler gelifltirilebilmektedir:
1. Bilgilenme ve ö¤renme iste¤i söz konusu oldu¤unda kifliler, sadece geleneksel bir yap›y› görmenin yan›s›ra bu yap›n›n nas›l infla edildi¤ine iliflkin bilgiye de gereksinim duyabilirler. “Geleneksel Yap›m Teknikleri ve Malzeme Müzesi”, bu gereksinmeyi karfl›layabilecek bir kurum olarak de¤erlendirilmelidir.
2. Geleneksel yap›lar›n, seçilecek tek bir merkezde (hangi formatta olursa olsun) sergilenmesinde yads›namayacak sak›ncalar bulunmaktad›r.
3. ICOM, müze türlerini verirken “Toplum ve çevresiyle ilgili malzemeyi sunan, koruyan, müze karakterindeki sit alanlar› ve tarihi an›tlar” › da müze kapsam›na alm›flt›r. Bu durumda geleneksel yap›lar› hedefleyen bir halkbilim müzesi
neden yapay bir ortamda yeni bir kurguyla ele al›nmak yerine örne¤in Safranbolu,
Kula, Mu¤la, Urfa, Antakya, Tarsus vb. geleneksel niteliklerini yitirmemifl yerleflmelerimizdeki kimi geleneksel yap›lar ya da bunlar›n bir araya gelerek oluflturduklar›
birer soka¤›, “halkbilimi müzecikleri” olarak ele almamaktad›r ?
4. Formatlanmam›fl müze olarak tan›mlamaya çal›fl›lan ve geleneksel el sanatlar›n›n halen geleneksel yöntemlerle sürdürüldü¤ü atelye ve dükkanlar da potansiyel HBM de¤ilmi dir?
111
112
NOTLAR:
1.Sedat Veyis Örnek.
2.Burçak MADRAN, “Müze Türleri”, Yeniden Müzecili¤i Düflünmek, ‹stanbul
1999, s.6.
3.Buradaki geleneksel yap› sözcü¤ü kültür varl›¤› niteli¤i tafl›yan tüm yap›lar
için kullan›lm›flt›r. Geleneksel yap› kavram›n›n daha çok konut yap›lar›n› tan›mlad›¤› günümüzde, bu hat›rlatman›n yap›lmas› zorunlu olmufltur.
4.Kültür Bakanl›¤›nca yönetilen bu yap›lardan baz›lar› flunlard›r:Alanya- Atatürk Evi Müzesi; Birgi-Çak›ra¤a Kona¤›;Burdur- Tafl Oda; Burdur- Baki Bey Kona¤›;
Bursa- 17. yüzy›l Osmanl› Evi Müzesi; Diyarbak›r- Ziya Gökalp Müze Evi; DenizliAtatürk Evi; Eskiflehir- Yeflil Efendi Evi; Gaziantep- Hasan Süzer Etno¤rafya Müzesi; Mersin Atatürk Evi; Kastamonu- Liva Pafla Kona¤›; Kayseri- Güpgüpo¤lu Kona¤› Etno¤rafya Müzesi; Gebze- Osman Hamdi Bey Evi; ‹zmit- Saatçi Ali Efendi Kona¤›; Kütahya- Kossuth Evi Müzesi; Mudanya- Tahir Pafla Kona¤›; Silifke- Atatürk Evi;
Uflak- Atatürk ve Etno¤rafya Müzesi; Yeniflehir- fiemaki Evi Müzesi.
5.Ahmet Edip Uysal, “Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu “na sundu¤u bildirisinde, kent ve kasabalarda bulunan ve müze alan›na tafl›nmalar› olas›l›¤› bulunmayan tarihi yap›lar›n da bir aç›k hava müzesi
birimi say›labilece¤ini söylemektedir.
6.Parantez içindeki isimler, sempozyumda bu konudaki öneriyi getiren kiflilerdir.
7.Bu konuda çok say›da yay›nlanm›fl malzeme bulunmakla beraber, k›sa bir
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ KAPSAMINDA GELENEKSEL YAPILARIN YER‹
özet için bkz: Ömür BAKIRER-Emre MADRAN, “Anadolu’da Konut Mimarisi ve Bir
Aç›k Hava Müzesinde Yer Alabilecek Konutlara ‹liflkin Gözlemler”, Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bidirileri, Ankara 1985,
s. 77-83.
8.Bu flema çok daha ayr›nt›l› hale getirilebilir. Özellikle Anadolu’nun çeflitli yörelerindeki geleneksel yap› infla tekniklerinin belgelenmesi, kullan›lan malzemelere
iliflkin envanterlerin ç›kart›lmas› ve yap›m sanat›na iliflkin yerel sözcüklerin derlenmesi çok önemli bir halkbilim konusu olarak görülmektedir.
9.Bu husus“Folklor Aç›k Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu “nda Dr. Haflim Karpuz taraf›ndan da önerilmifltir.
KAYNAKÇA:
Tomur ATAGÖK Müze Mimarisi, Yeniden Müzecili¤i Düflünmek, Der: Tomur
Atagök, ‹stanbul 1999, s. 71-86.
Ömür BAKIRER Anadolu’da Konut Mimarisi ve Bir Aç›k Hava Müzesinde Yer
Emre MADRAN Alabilecek Konutlara ‹liflkin Gözlemler Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1985, s.7784,
Haflim KARPUZ Türkiye’de Bölge Aç›k Hava Müzeleri Kurma ‹mkanlar›, Folklor
Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1985, s.97-106.
Enis KORTAN Folklor Müzesindee Yer Alabilecek Yap› Türleri, Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1985,
s.71-72
Burçak MADRAN Müze Türleri, Yeniden Müzecili¤i Düflünmek, Der: Tomur Atagök, ‹stanbul 1999, s. 3-20.
Emre MADRAN Tarihi Miras Niteli¤indeki Yap›lara Müze ‹fllevinin Verilmesinde
Kullan›lacak De¤erlendirme Ölçütleri, Yeniden Müzecili¤i Düflünmek, Der: Tomur
Atagök, ‹stanbul 1999, s. 87-98.
Nail TAN Türkiye’de Bugünkü ‹mkanlarla Bir Folklor-Aç›k Hava Müzesi Nas›l
Kurulabilir ?, Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1985, s.27-34
Kamil TOYGAR Türkiye’de Folklor-Aç›k Hava Müzeleri Nerelerde Kurulabilir?,
Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1985, s.35-44
Ahmet E. Uysal Folklor-Aç›k Hava Müzelerinin Kurulmas›nda Gözönünde Bulundurulmas› Gereken ‹lkeler, Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma
‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1985, s.21-26
113
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZEC‹L‹K VE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ SERG‹ MEKANI TASARIMI VE BA⁄LAM ÜZER‹NE NOTLAR
Seksenli y›llarda akademik ortam›n söylemine bir sene ara ile yap›lan iki sempozyumla giren konunun bugün tekrar gündeme gelmesi, projenin henüz haz›rl›k
aflamas›n› geçmedi¤ini belgeliyor: 26 Ekim 1984 tarihinde Konya’da toplanan
“Uluslararas› Türk Folklor ve Halk Edebiyat› Kongresi” ve 13-15 Haziran 1985 y›l›nda gerçeklefltirilen “Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar›
Sempozyumu.”1 Ad› geçen sempozyumlardan elde edilen somut sonuç, Kültür Bakanl›¤› deste¤i ile Orta Do¤u Teknik Üniversitesi (O.D.T.Ü.) arazisi içinde, Mimarl›k, Fen-Edebiyat ve E¤itim Fakülteleri’nin iflbirli¤i ile bir “folklor aç›k-hava müzesinin” kurulmas›d›r.2
1985 y›l›nda derlenen ve sempozyum sonras› yay›nlanan kitapta aç›kça belirtildi¤i gibi, kat›l›mc›lardan beklenen, kuramsal önermeler ve akademik bir tart›flma
de¤il, yer seçimi, projelendirme ve fizibilite konular›, kurulufl modeli önerileri ve bu
tür müzelerin ifllevlerinin saptanmas›, finansmanla ilgili problemlerin çözümü, iç ve
d›fl gelir kaynaklar›n›n belirlenmesi gibi somut sorular›n yan›tlar›n›n verilmesidir. Kan›mca sempozyum kat›l›mc›lar› bu beklentileri fazlas› ile karfl›lam›flt›r. Hatta, müzenin fikir ve uygulama projeleri Prof. Dr. Haluk Pamir taraf›ndan gelifltirilmifl, ilk yap›
E¤mir Gölüne infla edilmifltir. Yaklafl›k yirmi y›l sonra tekrar benzer bir gündemle bir
araya gelmek ve tüm bu tart›flmalar hiç yap›lmam›fl gibi gündemi belirlemek salt fizibilite ile ilgili de¤il ayn› zamanda meslek eti¤i ile ilgili sorunlar› da gündeme getirecektir. 2002 y›l›n›n son günlerinde, yine bir üniversitenin çat›s› alt›nda yap›lan bu
toplant›da irdelenmesi gereken, pragmatik olarak ana kurulufl çerçevesi y›llar önce
netli¤e kavuflan halkbilimi müzesinin neden oluflamad›¤› ve konunun hala neden
gündemde oldu¤udur. Bunun yan›tlar› yine pragmatik etkenlerde aranabilir: ekonomik k›s›tlar ve üst yönetimlerdeki de¤iflimler Türkiye’de birçok projenin “rafa kalkmas›n›n” s›k tekrarlanan nedenleridir. Konunun bugün gündemde oluflu, o gün için
geçerli olan nedenlerin bugün hala var olufluna ba¤l› olarak aç›klanabilir. Bu bir anlamda totolojik aç›klama, sonuçta yirmi y›l sonra ayn› noktada olaca¤›m›z varsay›m›n› da birlikte getirebilir.
Geçmiflte yap›lan çal›flmalara de¤inmemin bir nedeni, halkbilimi müzesinin nas›l kurulmas› gerekti¤inin ulusal ve uluslararas› boyutta çözülmüfl bir sorun oldu¤u-
nu ve bugün art›k böyle bir belirsizli¤in olmad›¤›n› aç›kça vurgulamakt›r. Halkbilimi
müzelerinin minimum standartlar› ve araçlar› son yüzy›lda oluflmufl, ICOM arac›l›¤›
ile tan›mlanm›fl ve kurumsallaflt›r›lm›flt›r. ‹kinci sorunun yan›t› bu denli net olmayabilir ve ICOM bunu bizim için netlefltiremeyebilir: Bu konu neden hala gündemde?
Sorunun yan›t› günlük yaflant›n›n prati¤inde ya da ideolojide aranabilir.3 Günlük yaflant›n›n prati¤i k›saca “kaybolan de¤erlere sahip ç›k›lmas›” olarak özetlenebilir. Bu
özellikle kuzey Avrupa için endüstrileflmenin at›l k›ld›¤› yaflant›y› ça¤r›flt›r›rken, Japonya için kültür emperyalizminin yok etti¤i geleneksel de¤erler olarak ele al›nabilir. Türkiye’de böyle bir dönüflümden ve bilinçten söz etmek mümkün olmad›¤› için
2002 y›l›nda kaybolan de¤erlere sahip ç›kma iste¤i de ancak ideoloji ile aç›klanabilir.4
Burada tart›flmak istedi¤im konu 1985 y›l›nda bilinçli olarak ertelen “kuramsallaflt›rma” ve “akademiklefltirme” sürecinin yaflanmas› gerekti¤ine iliflkin olacakt›r.
Düzenlenen sempozyumlarda sunulan bildirilerin bilinçli olarak de¤inmedi¤i kavramlar gelifltirilemedi¤i için müzenin pratikte kurulma süreci gerçekleflememektedir.
Kavramlar›n gelifltirilmesi, farkl› disiplinlerin oluflturdu¤u meta-dillerin (üst-dil) kullan›lmas› ve Türkiye Halkbilimi Müzesi’nin yeniden düflünülmesi gereklili¤ini ortaya
ç›karacakt›r. Kuramsallaflt›rma süreci, müzenin ideolojik bir nesneden, akademik bir
kamu yap›s›na dönüflmesine katk›da bulunacakt›r. Ancak bilgiye yönelik bir kurum,
halk biliminin arflivi ve temsili olabilir.5
Sözünü etti¤imiz süreç müzecili¤in farkl› eylemlerinde somutlaflabilir. Örne¤in
neyin müze nesnesi olaca¤›, bir baflka de¤iflle, “seçim” bir müzecilik eylemidir. Benzer biçimde s›n›fland›rma, koruma, restorasyon, sergileme ve yay›nlama da müzenin etkinlikleridir ve bilgisi kuramsallaflt›r›labilir. Benim üstünde durmak istedi¤im
ve hiç de¤ilse kavramsallaflt›rmaya çal›flaca¤›m etkinlik “sergi mekan›n›n tasar›m›”
olacakt›r. Halkbilimi müzesinin koleksiyonunu günlük hayat›n nesneleri oluflturur.
‹ster bir çeflme, ister bir kap›, isterse bir bardak olsun, müze ortam›na tafl›nd›¤›nda
ya da var oldu¤u ortam müzeye dönüfltürüldü¤ünde günlük hayatla iliflkisini farkl›
bir biçimde kurmaya bafllar. Bu dönüflüm kaç›n›lmazd›r ve ancak bunun kabulü ile
halkbilimi müzesi mümkün olabilecektir.
Bir kez daha 1985 y›l› bildirilerine dönersek, birçok kat›l›mc›n›n dile getirdi¤i
konunun sergi mekan› ile do¤rudan iliflkili oldu¤unu görürüz. Kat›l›mc›lara göre halk
müzesinin kapsaml› bir aç›k hava müzesine dönüfltürülmesi kaç›n›lmazd›r. Çünkü
müze ortam›na tafl›nmas› gereken malzeme farkl› ölçeklerde olabilir. Örne¤in halk
kültürünün üretti¤i tart›flmas›z kabul edilen nesnelerin aras›nda sivil mimari yap›lar›, de¤irmenler, kuyular, sarn›çlar, köprüler, ambarlar, a¤›llar, zeytinlikler, flarapl›klar, f›r›nlar, köy odalar›, dükkanlar, mescitler, çad›rlar say›lmaktad›r. Maliyet ve teknik detaylar bir an için göz ard› edilirse, ad› geçen nesneler tek bir çat› alt›nda toplanabilir ve sergilenebilir. Bir yap›y› müzenin içinde, hatta geçici olarak, sergilemek
rastlanmad›k bir yaklafl›m de¤il. (Foto¤raf 22) Ancak kat›l›mc›larca “bu müzelerin
kuruluflunda göz önünde bulundurulmas› gereken en önemli ilkelerden biri ‘çevreye
114
115
MÜZEC‹L‹K VE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ SERG‹ MEKANI
TASARIMI VE BA⁄LAM ÜZER‹NE NOTLAR
Ayflen SAVAfi
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZEC‹L‹K VE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ SERG‹ MEKANI TASARIMI VE BA⁄LAM ÜZER‹NE NOTLAR
uygunluk’ olarak belirlenmifltir.”6 “Çevre”, “müze” ortam›nda “sergi mekan›” ile çak›flmaktad›r. Halkbilimi müzesinin oluflturdu¤u çevre sergi mekan›n›n kendisidir.
Müze yap›lar›nda sergi mekanlar›n›n koleksiyonlara göre kurgulanmas› ve ayd›nlatma, iklimlendirme gibi gerekli alt yap›n›n sa¤lanmas› uzmanlarca yap›lmaktad›r.
Uzun y›llard›r müzelere gönül vermifl kiflilerin bireysel ve kurumsal çabalar› ile, bugün Türkiye’de de örnek çal›flmalara rastlanmaktad›r. Tüm müze ifllevlerinde olmasa da, sergi için ayr›lan mekanlarda minimum standartlar sa¤lanmakt›r. Sergileme
mekan›n›n tek bir müze yap›s› de¤il de bir “çevre” olmas›, yeni bir yorum yeni bir
bak›fl aç›s› gerektirir mi? Yan›t›m k›saca hay›r olacak ve nedenini aç›klamaya çal›flaca¤›m.
Birçok müzenin sergi mekan› ayn› zamanda depo alanlar›n›n do¤al bir uzant›s›
olarak davran›r. Arfliv ve koleksiyonlar sergilenen nesnelerle birlikte araflt›rmac›lar›n yorumlar›na sunulur. Sergi mekan›n›n mimarisi koleksiyonun fiziksel özellikleri
ile birlikte ele al›n›r. Bir baflka de¤iflle sergilenecek nesnelerin boyutlar›, malzemeleri, renkleri, ›fl›¤a duyarl›l›klar›, dokular› sergi mekan› tasar›m›n›n verileri olur. Koleksiyonu ve arflivi belli olmayan bir müzenin sergi mekan›n›n ölçe¤ini ve kapsam›n› belirleyen ne olacakt›r? Müze sözcük olarak bir yap›ya referans verdi¤inde, sorun,
yap›n›n depo, arfliv ve sergi mekanlar›n›n boyutlar› ile s›n›rl› olarak çözülebilir. Müze sözcü¤ü bir “çevreye” referans veriyorsa, sergi mekan›n k›s›tlar› “yer”le nesne
aras›nda belirlenecektir. Yer ayn› anda çevre ve müzenin sergi mekan›d›r.
Sempozyumlarda yap›lan tart›flmalarda yerin oluflturulmas› ile ilgili olarak iki
somut öneri seçenek olarak sunulmaktad›r: var olan bir ya da birden fazla çevreyi
müzeye dönüfltürmek ya da uygun bir arazi seçerek müzeyi oluflturmak. Müzeye dönüfltürülmeye de¤er “yerler” net olarak önerilmektedir. Safranbolu, Göynük, Kula,
Do¤u Karadeniz Köyleri, Kayseri iç kale, Mardin ve Urfa’da uygun görülen yerlerin
bugünkü konumlar› karar›n gözden geçirilmesini gerektirebilir. Seçilen bir arazi üzerinde müzeyi oluflturmakla ilgili dile getirilen yöntemler, ya nesneleri bu yere “tafl›mak” ya da “özgün nitelikleri korunarak yeniden üretmek” olarak özetlenebilir.7 Benim öne sürmek istedi¤im görüfl, müzenin oluflumu ve yer seçimi ile ilgi önerilerin
daha üst bir çerçeveden bak›ld›¤›nda, halk kültürünün bilgisini toplamak, saklamak
ve aktarmak ad›na, birbirinden farkl› olmad›¤›d›r. ‹ster var olan bir yerleflim müzeye
dönüfltürülsün isterse var olan yerleflimlerden seçilmifl yap›lar düzenlenmifl bir alana tafl›ns›n, isterse seçilmifl bir alanda yeniden infla edilsin, sergileme ve temsil aç›s›ndan kavramsal ve ifllevsel hiç bir farkl›l›k olmayacakt›r.
Bir kez daha bafla dönersek, yirmi y›l önceki tart›flmalarda sat›r aralar›nda gizli
olan kavramlar ve; varl›¤›ndan söz edebiliyorsak e¤er, temsile dayal› kuramlar, ortaya ç›kar›l›p tart›fl›lmadan, günümüz halkbilimi müzesinin Türkiye’de nas›l olmas›
gerekti¤i ile ilgili sa¤l›kl› bir sonuca var›lamaz. Sat›r aralar› yoruma aç›k önermelerden birkaç›n› s›ralamak gerekirse:
Bu müzeler k›rsal alan› temsil eden uygun bir çevre içinde o çevreye uygun halk
mimarisi örnekleri ile onlara mahalli özellikler ve fonksiyonlar› bak›m›ndan uyum
içinde bulunan çeflitli eflyadan ibarettir.8
Ankara’daki Folklor Aç›k Hava Müzesinde Türkiye’nin yedi bölgesinin yap› zenginli¤i gözler önüne serilmelidir. Mimar ve folklor araflt›rmac›lar›ndan oluflan ekiplerin bölgeleri gezerek tespit edecekleri yap›lar›n planlar›, rölöveleri ç›kart›ld›ktan sonra ayn›s›n›n müze alan›nda yap›lmas› yoluna gidilmelidir. Kap› tokmaklar›, kilitler,
tavan süslemeleri sökülerek yeniden yap›lacak binalara monte edilebilecektir.9
‹kinci seçenek “belli k›staslara göre seçilmifl örneklerin, salt bu amaca ayr›lm›fl
bir mekanda, yeni bir planlama ile düzenlenmesidir. Bu durumda yap›lar kendi do¤al çevrelerinden ayr›lm›fl olacak, yeni yarat›lan “çevre” de hiç bir zaman tam anlam›yla “geleneksel” ö¤eler içeremeyecek “yapay” olacakt›r.10
Müze binalar›n›n müze alan› içinde yerlefltirilmesinde veya da¤›l›m›nda binalar›n birbiri ile olan iliflkileri, çevreye uyumlar› ve tarihi gerçeklere uygunluklar› üzerinde titizlikle durulmal›d›r.”11
Müze alan›ndaki suni ve tabii bitki örtüsü de çevreye uygunluk göstermelidir.12
Yap›lar›n içine yerlefltirilecek eflyalar, yap›n›n yöresinden temin edilmekle beraber, müzede baz› mekanlarda Türkiye’nin bütün yörelerinden derlenmifl eflyalar teflhir edilebilir. Sözgelimi ah›rda Türkiye’de kullan›lan bütün e¤er, semer tipleri bulunabilir. Bütün araba türleri bir sundurman›n alt›nda toplanabilir.13
Evlerde baz› odalar›n gelin odas›, lo¤usa odas›, sünnet odas›, misafir odas› biçiminde düzenlenerek ilgili eflyalar›n bu odalara yerlefltirilmesi fonksiyonel teflhiri
sa¤layacakt›r.14
K›sacas› günlük hayata ait nesnenin kültür malzemesine dönüflmesinin mekan›
müzedir. Yöntem farkl›l›klar› sonucu de¤ifltirmez. Ve ancak böyle bir önerme ile yola ç›k›ld›¤›nda, halk müzelerinin do¤as› gere¤i çözümleyemeyece¤i “orijinal” olan›
“otantik” ortam›nda sergileme sorunu sorun olmaktan ç›kacak, belge birikiminin ve
bilgi üretiminin arac› haline gelecektir.
Müzecilikte s›k kullan›lan “orijinal” ve “otantik” sözcüklerinin Türkçe karfl›l›klar› üst üste çak›flt›r›larak kullan›l›r. “Özgün”, “as›l” ve “hakiki” olma durumu bir sanat
müzesi için nas›l karmafl›ksa, bir halkbilimi müzesi için de ayn› derecede içinden ç›k›lmaz hale gelebilir. Öyle ki yirmi y›l daha tart›fl›lsa da neyin nas›l toplanmas›, korunmas› ve sergilenmesi gerekti¤i konusunda ortak bir görüfl üretmek oldukça zor
olacakt›r. Yalanc› ve taklit olmayan, özgün olanla k›yaslanabilecek kadar kusursuz
bir flekilde yeniden üretilmifl olan nesne hakk›ndaki yarg›, malzeme, teknik, ara elemanlar, üreticisinin el izleri gibi bilgileri içerecek çok detayl› haz›rlanm›fl bir “kontrol
listesini” (check list) gerekli k›lacakt›r.
Müzecilikte otantifikasyon, hakiki olan› tespit ifllemi, genellikle nesnenin üreticisinin ya da sanatç›n›n kimli¤inin saptanmas› ile bafllar.15 Halk kültürünün nesneleri ço¤unlukla anonimdir. Sanat nesnesi toplayan müzelerin bilimselliklerini kan›tlamalar›n›n önemli arac›, nesnenin üretim tarihinin kesin olarak saptanmas›d›r. Nesnenin hangi tarihte, nerede ve kim taraf›ndan üretildi¤inin bilgisi nesneyi belge niteli¤ine tafl›yacak, ve bir belge olarak kurumsallaflt›racakt›r. Ancak üretimi gelenekselleflen ve “zamans›z” (timeless) bir de¤er tafl›yan halk kültürü nesneleri hep her
116
117
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZEC‹L‹K VE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ SERG‹ MEKANI TASARIMI VE BA⁄LAM ÜZER‹NE NOTLAR
zamana aittir. Özgünlü¤ü üreticisinden ba¤›ms›z olarak saptan›r. Halk kültürünün
özgün nesnesinin arkas›nda bir imza aranmaz.
Bu koflullarda, kurulacak olan müzedeki herhangi bir nesne, do¤as› gere¤i, yeniden üretime (reproduction) aç›kt›r denebilir. Halk sanat›n›n nesilden nesile, ustadan ç›ra¤a aktar›lan üretim biçimlerinin, estetik de¤erlerinin gelenekselleflmesi yeniden üretilmesi ile mümkün olur. Ancak röprodüksiyon, taklit (imitation) gibi, müzecilikte kula¤a çokta hofl gelmeyen bir nesne tan›m›d›r. En mükemmel röprodüksiyon bile orijinal kadar “de¤erli” de¤ildir. Burada alt› çizilmesi gereken sözcük de¤erdir. Halkbilimi müzesinde yer alacak herhangi bir nesnenin de¤eri farkl› kriterlerle ölçülecektir. Bu de¤erlerin neler olabilece¤ini konusu do¤rudan halkbilimi müzesi ile iliflkili olmayan bir örnekle aç›klanabilir.
Sözünü edece¤imiz, 1929 y›l›nda, Barselona’da Uluslararas› bir fuar kapsam›nda üretilen, 1930 y›l›nda y›k›lan ve 1983-86 y›llar› aras›nda, ayn› alanda yeniden infla edilen bir sergi yap›s›. Alman Pavyonu olarak an›lan yap›n›n tasar›m› Alman Hükümeti taraf›ndan, bugün hemen her mimarl›k ö¤rencisinin tan›d›¤›, Mies van der
Rohe ve Lilly Reich’e verilmiflti. Yap›n›n bir süre için yok oluflundan da anlafl›laca¤›
gibi geçici bir süre için düzenlenen sergi ve tasarlanan sergi yap›s›, o günün koflullar› ile çok kifli taraf›ndan gezilmese de Mies’in Barcelona Pavyonu modern mimarl›¤›n temel tafllar›ndan biri olarak tarihe geçti.16 (Foto¤raf 23-24) Siyah beyaz fotograflar› ile zaman›n mimarl›k tarihçileri ve elefltirmenleri taraf›ndan her vesile ile gündeme gelen bu yap›, üzerine oturdu¤u platform, plan düzenlemesi, tafl›y›c› sistemi,
malzemesi, detaylar› ve hatta mobilya ve d›fl mekandaki heykeli ile modern mimarl›k anlay›fl›n›n sembollerinden biri haline geldi. Barcelona pavyonun yeniden inflas›ndan sonra yap›lan istatistiklere göre sonuç hiçte beklendi¤i gibi olmad›. Beklenilenin aksine, yap› ö¤rencilerin ve modern mimarl›k araflt›rmac›lar›n u¤ra¤› haline
gelmedi. ‹lk üretildi¤i y›lda da çok ziyaretçisi olmayan yap›n›n y›llar içinde oluflan
flöhreti yeniden infla edildi¤inde artmad›. Bir ülkeyi temsil etmek amac› ile 1929 y›l›nda tasarlanan yap›n›n röprodüksiyonu, modern mimarl›k söylemini temsil ediyordu ve bilgisi çoktan tarihe geçmiflti.
Bu bak›fl aç›s›ndan yola ç›karak, amaç temsil edilen bilginin belgelenmesi ve
ço¤alt›lmas› ise, nesnenin bu belgelerle yeniden üretilmesi oldukça gereksiz bir çaba olarak yorumlanabilir. Yeniden üretim, ancak bilginin aktar›lmas›nda seçilecek
yöntemlerden biri olabilir. Bir baflka de¤iflle, yeniden üretilen yap› bir amaç de¤il bir
araçt›r. De¤eri “hakiki” oluflunda de¤il, tafl›d›¤› bilgi zenginli¤inde ve do¤rulu¤undad›r.
Barcelona Pavyonu yeniden üretildikten sonra yak›n çevresinin de özgün durumuna getirilmesi üzerine çal›fl›lm›fl, hatta 1980’li y›llarda yap›lan tart›flmalarda tüm
alan›n yeniden üretilmesi de önerilmifltir. Bugün yeniden üretilen yap›n›n fotograflar›n›n çerçeveledi¤i alanda bu baflar›lm›flt›r. Ancak bu da durumu de¤ifltirecek bir etken olmayacakt›r.
1985 y›l›nda düzenlenen Sempozyum bildirilerine geri dönersek, Mimarl›k tarih-
çisi ve Restorasyon uzman› Ömür Bak›rer ve Emre Madran bildirilerinde, somut verilere dayanarak, önerilerini gelifltirmifl ve bir aç›k hava müzesinde olmas› gereken
yap› tiplerini belirlemifllerdir. Bu yap›lar›n nas›l bir ortamda sergilenece¤i ile ilgili karar korumac› bilincinin süzgecinden geçerek verilmifltir.
Sivil mimari örnekleri iki de¤iflik biçimde sunulabilir. Bunlardan birincisi, bu örneklerin kendi do¤al ve insan eliyle yap›lm›fl çevrelerinde, yüzy›llarca al›fl›lagelmifl
biçimlenmeler ve dokular içinde ele al›nmas› ve düzenlenmesidir. Bu durumda, verilecek karar, Ülkenin bu içeri¤e uygun bir yöresinin seçilmesi yönünde olacakt›r.
Daha sonraki aflamalar ise, bu çevrenin tüm ö¤eleriyle sa¤l›klaflt›r›larak yeni iflleve
uygun olarak kullan›lmas›n›n sa¤lanmas›d›r. Tüm ö¤eler deyimi ile, salt yap›lar de¤il, bunlar›n yan› s›ra, yerleflmenin genel dokusu, avlu duvar›, elektrik dire¤i, çeflme
vb sokak mobilyas›, floras› vb. anlafl›lmaktad›r.17
Daha önce de söz etti¤imiz gibi, otantifikasyon iflleminin en önemli bilgi kaynaklar›ndan biri nesnenin üretildi¤i yerdir.18 Benzer biçimde, yöresellik ve co¤rafi
bölgelere göre farkl›laflan üretim biçimleri, halkbilimcilerin araflt›rmalar›na yön veren önemli etmenlerdir. S›rf bu nedenle bugüne kadar yap›lan tart›flmalarda co¤rafi
özellikler yap›lan seçimlere ve s›n›fland›rmalara ›fl›k tutmufltur. Ancak sergilenecek
nesnelerin üzerine yerlefltirilece¤i “yer” de serginin parças› olacaksa, tüm al›nt›larda
sözü geçen “çevre”de bir sergi nesnesine dönüflecektir.
Güzel bir çay bahçesi, içinde su kaynaklar›n›n yüzdü¤ü küçük bir gölcük, köy
spesiyaliteleri satan, aflhane, çayhane, hat›ra eflya dükkanlar› ve piknik alanlar›.19
Tüm bu ad› geçen nesneler birer sergi eleman› ve sergi “objesi” olarak ikili yaflant›lar›n› müze mekan›nda süreceklerdir ve halkbilimi müzesinde bir sergi nesnesine dönüflen “yer” yeniden üretime aç›kt›r.
Daha önce de belirtildi¤i gibi, halk kültürünün üretti¤i nesneler yeniden üretilebilirlikleri garantiye al›nmak üzere tasarlanm›fllard›r. Halka mal olmufllu¤u tart›fl›l›r,
ancak hat sanat›, ç›ra¤›n ustal›kta daha do¤rusu, “kopyalamakta” ustas›n› geçti¤i
kadar baflar›l› say›ld›¤› bir “el sanat›d›r”. Sergi mekan›n›n nesneye dönüflümü yeniden üretimini meflrulaflt›r›r ve bu yorumla halkbilimi müzesinin oluflturuldu¤u “çevre”, “yer”, var olan bir alan›n dönüflümü ya da yeniden üretimi ile elde edilebilir.20
Nesneler tafl›nabilir ya da özgün malzemeler ve tekniklerle yeniden üretilebilir, seçilen yöntem sonucu ve yorumu de¤ifltirmeyecektir.
Burada yeniden üretimin ortam› temsildir. Temsil, ancak hakiki olan›n yoklu¤unda var olabilir. Müzenin kurgulanaca¤› “yer”, korunmaya al›narak dönüfltürülen
bir çevreden elde edilse bile art›k “o eski” çevre de¤ildir ve otantik olan›n ancak
temsilidir. (Foto¤raf 25-26) Temsil müzecilikte düflünülebilecek en kusursuz röprodüksiyon, yeniden üretim arac›d›r ve sergi onun mekan›d›r. Yap›lar ve di¤er nesneler yeniden üretilebilir ya da tafl›nabilir. Her iki koflulda da ba¤lamla kurulan iliflkinin kurgulanm›fll›¤› de¤iflmez. Yap›lar yerinde korunarak müze nesnesi haline getirilse de ba¤lamla kurulan iliflkinin yorumu de¤iflmeyecektir. Sergi mekan olarak
ba¤lam ba¤›ms›zd›r.
118
119
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZEC‹L‹K VE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ SERG‹ MEKANI TASARIMI VE BA⁄LAM ÜZER‹NE NOTLAR
Sonuç olarak halkbilimi müzesinin nesnesi sokak, mahalle, konut, kahve, f›r›n,
kundurac›, köy odas›, dükkan, mescit, çad›r, de¤irmen, kuyu, sarn›ç, köprü, ah›r,
ambar, zeytinlik, flarapl›k, a¤›l gibi büyük ölçekli; ya da müzik aletleri, kilimler, masa, sedir, tart› aletleri, ayd›nlanma ve ›s›nma gereçleri, oyuncaklar, k›yafetler ve tak›lar gibi küçük ölçekli olabilecektir.21 Bu çok kapsaml›l›k içinde, müzenin oluflturulaca¤› çevre, do¤as› gere¤i, ayn› anda hem serginin mekan› ve hem de nesnesi olacakt›r. Serginin yarataca¤› ba¤lam ba¤›ms›z mekanda belge de¤eri tafl›yan her nesnenin bilgisi do¤ru iletildi¤i sürece özgün ya da taklit, otantik ya da yapay tart›flmas› anlams›zlaflacakt›r. (Foto¤raf 27)
- Mette Skougaard. “The Ostenfeld Farm at the Open-Air Museum; Aspects of
the Role of Folk Museums in Conflicts of National Heritage,” (Aç›k Hava Müzesindeki Ostenfeld Çiftli¤i; Halk Bilimi Müzelerinin Milli Miras Çeliflkilerinde Oynad›¤› Rol
Üzerine) Nordisk Museology, no.2, 1995, sy. 23-32.
- Phillips, David. Exhibiting Authenticity, (Otantikli¤i Sergilemek) Manchester:
Manchester University Press, 1997.
- “Principles for the creation and operation of open-air museums,” (Aç›k-Hava Müzelerinin Yarat›lma ve ‹flleyifl Prensipleri) 1957 ICOM deklarasyonuna ek.
- Toygar, Kamil.”Aç›klamal› Folklor Aç›k-Hava Müzeleri Bibliyografyas›,”
Halk Kültürü, 1984/4, ‹stanbul, 1985.
- Türko¤lu, Sabahattin. I. Milli Kültür fiuras›, sunulan bildiri, Ankara 1982.
- Uysal, Ahmet E. “Aç›k-Hava Müzelerinin Kurulmas› ve ‹flletilmesi Hakk›nda
ICOM’ca tespit edilen ilkeler,” Türk Folkloru Araflt›rmalar›, Ankara, 1984.
B‹BL‹OGRAFYA
- Agrest, Diana ve Mario Gandelsonas. “Semiotics and Architecture: Ideological Consumption or Theoretical Work,” (Dilbilimi ve Mimarl›k: ‹deolojik Tüketim ya
da Kuramsal Çal›flma) Oppositions, vol. 1, Eylül 1973, sy.94-100.
- Angotti, Thomas. “Planning the Open-Air Museums and Teaching the History: The United States in the World Context,” Museum, vol.34, no.3, 1982, sy.180185.
- Architectureproduction, (Mimarl›k Yeniden Üretim) New York: Princeton
Architectural Press, 1988.
- Asatekin, N. Gül. “Genelde Aç›k Hava Müzeleri ve Türkiye’de Bir Aç›k-Hava
Müzesi Kurulmas› Konusunda Baz› Öneriler,” Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozumu Bildirileri, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli
Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›: 64, Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi: 18, Ankara: Ankara Üniversitesi Bas›m Evi, 1985, sy.53-60.
- Bak›rer, Ömür ve Emre Madran. “Anadolu’da Konut Mimarisi ve Bir Aç›kHava Müzesinde Yer Alabilecek Konutlara ‹liflkin Gözlemler,” Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozumu Bildirileri, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›: 64, Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi: 18, Ankara: Ankara Üniversitesi Bas›m Evi, 1985, sy.77-84.
- Bendix, Rejina. In Search of Authenticity: The Formation of Foklore Studies,
(Otantiklik Aray›fl›: Halk Bilimi Çal›flmalar›n›n Oluflumu) Madison: University of Wisconsin Press, 1997.
- Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu
Bildirileri, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›: 64,
Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi: 18, Ankara: Ankara Üniversitesi Bas›m Evi, 1985.
- Hooper-Greenhill, Eilean. Museums and the Shaping of Knowledge. (Müzeler ve Bilgiyi fiekillendirmek) London & New York: Routledge, 1992.
- Koflay, Hamit Zübeyr. Aç›k Hava Müzeleri, Ankara: M.E. Bakanl›¤›, 1958.
“Türkiye’de Aç›k Hava Müzeleri Kurulmal›d›r,” Önasya Dergisi
- Makaleler ve ‹ncelemeler, Ankara, 1974.
- Matvienko, Anatole. “The Museum of Folk Life and Architecture,” Museum,
vol. 34, no.3, 1982, sy.162-170.
NOTLAR
Konunun çerçevesi ilk olarak Turizm ve Kültür Bakanl›¤›nca 1982 y›l›nda Ankara’da düzenlenen I. Milli Kültür fiuras› s›ras›nda çizilmifltir. Dr. Hamit Zübeyr Koflay’›n bireysel çabalar›n›n yan› s›ra, 6-9 temmuz 1956 tarihleri aras›nda ‹stanbul’da
toplanan Müzeler Dan›flma Kurulu ve ayn› y›l Türkiye’nin kat›l›m› ile ‹sviçre’de gerçekleflen ICOM Konferans› “Halk Bilimi Müzecili¤inin” kurumsallaflmas›na katk›da
bulunmufltur.
2
Rektör, Prof. Dr. Mehmet Gönlübol, Aç›l›fl Konuflmas›, Folklor Aç›k-Hava Müzelerinin Türkiye’de Kurulma ‹mkanlar› Sempozyumu Bildirileri, Kültür ve Turizm
Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Yay›nlar›: 64, Seminer, Kongre Bildirileri
Dizisi: 18, Ankara: Ankara Üniversitesi Bas›m Evi, 1985, sayfa 2.
3
Bir ilki gerçeklefltirdi¤i için ad›ndan s›k söz edilen Kopenhag’da 1885 y›l›nda
halka aç›lan Danimarka Halk Müzesi’nin bilimselli¤i, kurucusu Bernard Olsen’in
temsil etti¤i patriyotik ideolojinin gölgesinde kalm›flt›r. Danimarka Ulusal Müzesi’nin
küratörlerinden Mette Skougaard’›n belirtti¤i gibi, 1901 y›l›nda Danimarka köy kültürünün örneklerini görmek için müzeyi ziyaret edenler flaflk›nl›k veren bir gerçekle
karfl›lafl›yorlard›. Asl›nda müzede sergilenen çiftlik evleri Danimarka köylerinden de¤il 17. Yüzy›lda ‹sveç ve 1864 Prusya savafl› ile Almanya hakimiyetine geçen topraklardan getirilmiflti. Evlerin sat›n al›nma ve tafl›nma öykülerindeki detaylar Ostenfeld Çiftli¤i ve benzeri oluflumlar›n arkas›nda yatan milli kimlik aray›fllar›n› aç›kça
ortaya sermektedir. Detayl› bilgi için bak›n›z; Mette Skougaard. “The Ostenfeld
Farm at the Open-Air Museum; Aspects of the Role of Folk Museums in Conflicts of
National Heritage,” (Aç›k Hava Müzesindeki Ostenfeld Çiftli¤i; Halk Bilimi Müzelerinin Milli Miras Çeliflkilerinde Oynad›¤› Rol Üzerine) Nordisk Museology, no.2, 1995,
pp. 23-32.
4
Diana Agrest and Mario Gandelsonas. “Semiotics and Architecture: Ideological Consumption or Theoretical Work,” (Dilbilimi ve Mimarl›k: ‹deolojik Tüketim ya
da Kuramsal Çal›flma) Oppositions, vol. 1, September 1973, pp.94-100.
120
121
1
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
5
Eilean Hooper-Greenhill, Museums and the Shaping of Knowledge. (Müzeler
ve Bilgiyi fiekillendirmek) London & New York: Routledge, 1992.
6
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 21.
7
Halk bilimi müzesinin kurulmas› uygun görülen yerler: Ankara ve yak›n çevresinde; Atatürk Orman Çiftli¤i, Sö¤ütözü, Seyitgazi, Mogan, E¤mir Gölleri; Afyon
Devlet Fidanl›¤›, Elaz›¤’da Harput; Urfa, Çukurova, Konya Selçuk Üniversitesi,
Ege’de Yund da¤lar›, Side olarak örneklenebilir.
8
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 21.
9
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 28.
10
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985. Sayfa 80.
11
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 23.
12
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 24.
13
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 28.
14
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 31.
15
David Phillips. Exhibiting Authenticity, (Otantikli¤i Sergilemek) Manchester:
Manchester University Press, 1997.
16
Architectureproduction, (Mimarl›k Yeniden Üretim) New York: Princeton Architectural Press, 1988.
17
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 80.
18
Rejina Bendix. In Search of Authenticity: The Formation of Foklore Studies,
(Otantiklik Aray›fl›: Halk Bilimi Çal›flmalar›n›n Oluflumu) Madison: University of Wisconsin Press, 1997.
19
Kongre Bildirileri Dizisi, 1985, Sayfa 48.
20
Müzenin yeniden kurgulanaca¤› “yer” hep bir müze yap›s›ndan daha fazla bir
yap› kompleksi bir “çevre” olarak adland›r›lm›flt›r. Özellikle kuzey Avrupa’da bu
çevrenin endüstri alanlar›ndan mümkün oldu¤unca uzakta olmas› gerekti¤ine de¤inilmifltir. Çünkü müzelerin kurulmas›ndaki amaç kaybolmakta olan el sanatlar›n›n
korunmas›d›r. El sanatlar›n›n at›l kalmas›n›n nedeni seri üretim ve onun araçlar›d›r.
Buda az önce sözünü etti¤imiz röprodüksiyondan farkl› alg›lanmal›d›r.
21
Rektör Prof.Dr.Gönlübol’un 1985’de gerçekleflen sempozyumun aç›l›fl konuflmas›nda kurulacak olan müzeyi “müzi¤i, mutfa¤›, halk tiyatrosu, giyim kuflam ve tar›m aletleri koleksiyonlar›, karagöz perdesi ve Türk Folkloru Dokümantasyon merkezi ile hem sosyal bilimlerin bir uygulama alan›, hem ö¤retim ve hem de tan›tma
fonksiyonlar›n› bünyesinde kaynaflt›ran örnek bir kurulufl” olarak tan›mlamaktad›r.
‹ktidardaki Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Müsteflar› Kemal Gökçe’nin tan›m› farkl› bir
son ürün ça¤r›flt›rmaktad›r. Gökçenin kendi sözleri ile “Halk›n geleneksel yaflay›fl›n›, ekonomik faaliyetlerini, zanaat ve sanatlar›n›, k›sacas› Folklorunu genifl kitlelere
göstermek, kaybolmakta olan kültürel miras› korumak, bilhassa halk mimarisinin tipik örneklerini genelde veya seçmeli olarak korumak düflüncesi ile gelifltirilen bu
müzelere Folklor Aç›k Hava Müzeleri” ad› verilmektedir; sayfa 3.
122
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Genel olarak müze; sanat yap›tlar›n› ve do¤a nesnelerini toplayarak bunlar› toplumun geliflmesi ve e¤itilmesi amac›yla inceleyen, sergileyen, koruyan kurum olarak ifade edilir. Onsekizinci yüzy›lda ortaya ç›kan müzecilik kavram› daha sonraki
y›llarda geliflme göstermesine karfl›n ancak yirminci yüzy›lda bilimsel yaklafl›mla ele
al›nmaya bafllar. Ülkemizde ise ondokuzuncu yüzy›l›n ortalar›nda bafllayan müzecilik Cumhuriyetin ilan›ndan sonra geliflip yayg›nlafl›r. Önce büyük kentlerimizden
bafllamak üzere müzeler kurulur. Bu müzelerden baz›lar›nda (Topkap› Saray› Müzesi’nde oldu¤u gibi) hem arkeolojik hem etnografik malzemeler birlikte sergilenir. Baz›lar›nda ise sadece arkeolojik eserler sergilenir.
Üzerinde pek çok medeniyetin filizlenip geliflti¤i, Anadolu, bu medeniyetlerin
yaratt›¤› kültür ve sanat de¤erlerinin ço¤unu günümüze kadar yaflatm›flt›r. Bu zengin de¤erlerin korunarak gelecek kuflaklara aktar›lmas›, ça¤dafl müzecilik anlay›fl›
içerisinde sergilenmesiyle mümkün olacakt›r.
Son y›llarda ça¤dafl müzecilik anlay›fl›na uygun müzeler yap›lmakta, kültürel
de¤erlerimiz bu müzelerde en iyi flekilde sergilenmektedir. Ancak ülkemizde folklor
aç›k hava müzeleri ile ihtisas müzelerinin olmay›fl› büyük eksiklik olarak gözümüze
çarpmaktad›r. Avrupada ondokuzuncu yüzy›l›n sonlar›na do¤ru kurulmaya bafllayan
ve bugün bütün Avrupa ülkelerinde yayg›nlaflan folklor aç›k hava müzeleri ülkemizde henüz kurulamam›flt›r. Kültür Bakanl›¤› ve Ortado¤u Teknik Üniversitesi iflbirli¤i
ile 1985’lerde bafllat›lan çal›flmalar ne yaz›k ki çeflitli nedenlerden dolay› sonuçland›r›lamam›flt›r. Oysa dünyada oldu¤u gibi ülkemizde de sosyal yaflamdaki ve teknikteki geliflmeler pek çok folklorik de¤erleri yok etmektedir. Bu de¤erlerin zaman
kaybedilmeden toplan›p ça¤dafl bir anlay›flla sergilenerek gelecek kuflaklar›n hizmetine sunulmas› gerekir. Geleneksel Türk tiyatrosu olarak nitelendirdi¤imiz karagöz, kukla, ortaoyunu, meddahl›k, dramatik köy seyirlik oyunlar›da geleneksel kültürel de¤erlerimiz içerisinde önemli yer tutmaktad›r. ‹nsanl›¤›n varoluflundan itibaren
üretim iliflkilerinden ve inançtan kaynaklanan dramatik köy seyirlik oyunlar› ifllevini kaybetti¤i için günümüzde art›k oynanmamaktad›r, oynananlar da e¤lenmek
amac›yla oynanmaktad›r. Ortaoyunu, meddahl›k günümüzde klasik biçimiyle oynanmamaktad›r. Karagöz ve kukla ise çok az say›daki kurum, kurulufl ve sanatç›n›n
çabas›yla yaflat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu kültürel de¤erlerimizle ilgili malzeme ve
dokümanlar›n toplu olarak sergilendi¤i bir müzeye sahip de¤iliz. Yaln›z karagöz tasvirleri de¤iflik kurumlarca arflivlenmekte veya sergilenmektedir. Kültür Bakanl›¤›
Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü Halk Kültürü Arflivi en
zengin karagöz tasviri koleksiyonuna sahiptir. Katip Salih, Hayali Memduh, Hayali
Nazif, Hayali Küçük Ali, Rag›p Tu¤tekin, Metin Özlen, Kemalettin Sevilen ve isimleri bilinmeyen baz› sanatç›lar›n tasvirlerinden oluflan binbeflyüze yak›n tasvir Halk
Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü Arflivinde korunmaktad›r. Ayr›ca Topkap› Müzesinde, Y›ld›z Saray› Müzesinde ve ‹stanbul Belediye Müzesinde baz› sanatç›lar taraf›ndan yap›lan tasvirlerle, ortaoyunu kostümlerinin bir bölümü sergilenmektedir. Sözünü etti¤imiz yerlerdeki dokümanlar daha çok arflivlik malzeme
olarak korunmaktad›r. Oysa bu malzemelerin çeflitlendirip zenginlefltirilerek bir müzede en iyi flekilde sergilenmesi gerekir. Pek çok Avrupa ülkesinde ve Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›yla oluflan ülkelerin baz›lar›nda kukla ve gölge oyunu müzeleri kurularak kendi kuklalar› sergilenmektedir. Fransa ve Almanya gibi ülkeler ise kendi
kuklalar›n›n yan›s›ra di¤er ülkelerin kukla ve gölge oyunu malzemelerini toplayarak
sergilemektedirler.
Geleneksel tiyatro malzemelerinin sergilenmesi bu kültür de¤erimizin gelecek
kuflaklara aktar›lmas› bak›m›ndan önem tafl›d›¤› gibi ça¤dafl tiyatro rejisörlerinin,
sanatç›lar›n›n oyun yazarlar›n›n, sahne tasar›mc›lar›n›n yararlanmalar› için de önem
tafl›maktad›r.
Her ulusun geleneksel tiyatrosu o ulusun edebiyat›, halk müzi¤i, halk oyunlar›,
el sanatlar› giyim kuflam›, sosyal iliflkileri, üretim iliflkileri, yaflam biçimleri, estetik
ve sanat anlay›fllar› konusunda bilgiler verir, ait oldu¤u dönemin bütün bu bilgilerini
gelece¤e yans›t›r. Örne¤in karagöz oyunlar›nda canland›r›lan tiplerin yaflad›¤› dönemin insan iliflkileri, davran›fl biçimi, edebiyat›, giysileri, müzi¤i ve sanat anlay›fl› hakk›nda bilgiler ediniriz. Kukla, ortaoyunu, meddahl›k ve köy seyirlik oyunlar› için de
ayn› fley sözkonusu. Bu anlamda geleneksel tiyatro müzeleri bize folklorumuzun hemen her alan›nda bilgi sunma özelli¤ini tafl›rlar.
Geleneksel Tiyatro Müzesinde neleri nas›l sergilemeliyiz. Öncelikle karagöz,
kukla, ortaoyunu, meddahl›k köy seyirlik oyunlar›yla ilgili bugüne kadar yap›lan
araflt›rmalar sonucunda elde edilen yaz›l› ve görsel dokümanlar› bir araya toplamal›y›z. Bu dökümanlar› inceleyerek neleri, nerelerden, kimlerden ve nas›l bulaca¤›m›z› tespit etmeliyiz. Bu tespitten sonra karagözle ilgili olarak; de¤iflik sanatç›lar›n tasvir örnekleri, tasvir kal›plar›, tasvir yap›m›nda kullan›lan deri, tasvir kal›b›, b›çaklar
(nevregan tak›m›), boyalar, karagöz perdesi (de¤iflik dönemlere ait) ayd›nlatma
araçlar›, oynat›m çubuklar›, malzeme sand›¤›, kuklayla ilgili olarak; kukla yap›m›nda kullan›lan a¤aç, kumafl, ka¤›t, tutkal, a¤aç kesmeye-oymaya yarayan aletler,
boya, kukla perdesi, ayd›nlatma araçlar›, yap›m› tamamlanm›fl el kuklas›, ipli kukla ve di¤er kukla türleriyle ilgili örnekler, ortaoyunuyla ilgili olarak; Kavuklu, Piflekar
ve di¤er tiplerin giysileri, dekor olarak kullan›lan iskemle ve yeni dünya ad› verilen
123
124
GELENEKSEL TÜRK T‹YATROSU
MÜZEC‹L‹⁄‹N‹N ÖNEM‹
Mevlüt ÖZHAN
GELENEKSEL TÜRK T‹YATROSU MÜZEC‹L‹⁄‹N‹N ÖNEM‹
paravan, müzik aletleri, ortaoyununun sahne ve seyir yerini gösteren bir maket, vb.
meddahl›kla ilgili olarak; meddah›n giysisi, bastonu ve mendili, köy seyirlik oyunlar›yla ilgili olarak; de¤iflik yörelerde sergilenen oyunlarda yap›lan deve, at, ay›, tilki,
vb. hayvanlar› yapmada kullan›lan araç ve gereçler, hayvanlar›n yap›lm›fl maketleri, oyuncular›n kulland›klar› giysiler, maskeler, tesbih, ayna, baston vb. gibi aksesuarlar, oyun müziklerinde kullan›lan enstrumanlar sergilenmelidir.
Bu malzemeleri daha önceden planlanarak yap›lan müzenin ilgili bölümlerinde
sergilemeliyiz. Sergileme, her konunun bafllang›c›ndan en son geldi¤i aflamaya kadar geliflimini gösterecek flekilde s›ralanmal›d›r. Her objenin yan›nda aç›klay›c› bilgiler, ifllerli¤ini gösteren foto¤raf hatta film gösterisi olmal›d›r. Ortaoyunu, meddahl›k, hokkabazl›k ve köy seyirlik oyunlar›yla ilgili k›yafetler mankenler üzerinde sergilenmelidir.
Müzeyi gezenler her seksiyonda bulunan malzemelerin yan›s›ra malzemelerle ilgili aç›klay›c› bilgileri, foto¤raflar› ve filmleri izleyebilmelidir.
Müzenin bir bölümünde oluflturulan kütüphanede geleneksel Türk tiyatrosuyla
ilgili kitap, dergi, broflür ve gazeteler hizmete sunulmal›d›r. Önceki y›llarda kurum ve
kifliler taraf›ndan çekilen akar filmler, video filmler, slayt ve foto¤raflar, ses kasetleri, müzik kasetleri, notalar, yap›lan afifller, programlar, tasvir kal›plar› vb. dokümanlar›n örnekleri al›narak arfliv oluflturulmal› ve ilgililerin hizmetine sunulmal›d›r.
Müzenin bir bölümünde tasvir yap›m ustalar› taraf›ndan canl› olarak tasvir yap›m› izleyicilere gösterilmelidir. Bu bölüm; derinin iflleniflinden bafllay›p kal›p çizimi,
derinin kal›plara göre kesimi, hareketli organlar›n birbirine ba¤lanmas›, boyanmas›,
sopa deliklerinin yap›lmas› ve sopalar›n tak›l›p perdede oynat›lmas›na kadar aflama
aflama gösterilmelidir. Bir baflka bölümde kukla yap›m› ve oynat›m› bütün aflamalar›yla gösterilmelidir. Bu bölümlerde yap›lan tasvirler ve kuklalar müzenin baflka bir
bölümünde sat›fla sunulmal›d›r.
Müzede ayn› zamanda belirli gün ve saatlerde izleyicilere karagöz, kukla, ortaoyunu, meddahl›k ve köy seyirlik oyunlar›ndan örnekler sunulmal›d›r. Karagöz, kukla gösterilerinde klasik oyunlar geleneksel özellikleriyle sunulmal›d›r. Meddah, klasik hikayelerini özel olarak haz›rlanan kahve ortamlar›nda sunmal›d›r. Bu gösteriler
k›fl›n kapal› salonda yaz›n akflamlar› aç›k havada yap›lmal›d›r. Ortaoyunu ve seyirlik oyun gösterileri de yine aç›k havada yap›lmal› her taraftan izlenebilecek flekilde
haz›rlanm›fl alanlarda oynanmal›d›r. Seyirlik oyun örnekleri oyuncular›n haz›rlanmas›ndan itibaren seyircilerin önünde gerçeklefltirilmelidir.
Halk kültürünün di¤er konular›nda oldu¤u gibi geleneksel Türk tiyatrosu müzesinin de gecikilmeden kurulmas› ve hizmete sunulmas› kaç›n›lmazd›r. A¤›r hareket
edilir ve müze kurulmas› geciktirilirse sergilenecek malzeme bulmada güçlükler çekilebilir. Bu durumda ilgili kurum kurulufl ve kiflileri iflbirli¤i yaparak Geleneksel
Türk Tiyatrosu Müzesini hayata geçirme çal›flmalar›na gecikmeden bafllamal›d›rlar.
125
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
G‹R‹fi:
Müzecilikle ilgili bilinçli çal›flmalar, çocuk kültürü araflt›rmalar›ndan daha önce
bafllam›flt›r. Bununla birlikte modern müzecili¤in altyap›s›n› oluflturan koleksiyonlarda çocuklarla ilgili motif ve unsurlara rastlamak mümkündür. Müzecilik kapsam›nda çocu¤un önemi de yine çok yak›n dönemlerde kavranm›flt›r. Dolay›s›yla çocuklu¤un keflfi, ça¤dafl müzecilik anlay›fl›nda önemli bir de¤iflim dinami¤i olarak ortaya ç›km›flt›r.
Müze-çocuk iliflkisi “yetiflkin ya da klasik müzelerde bir ziyaretçi kitlesi olarak
çocuk, e¤itim müzeleri ve çocuk, çocuk kültürü ve oyuncak müzeleri” gibi birbirinden farkl› ba¤lamlarda de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Bu olgular›n her biri ayr› ve
ba¤›ms›z araflt›rma alan ve konular› olmakla birlikte, afla¤›da özet aç›klamalarda bulunulmas› makalenin amac› gere¤idir.
Yetiflkin ya da klasik müzecilik anlay›fl›nda çocuklar, kad›nlar ve yafll›lar uzun
süre ziyaretçi kitlesi olarak kabul edilmemifltir. Genel olarak müzeler, sadece belirli
bir ilgili ya da uzman kümesine hizmet eden kurumlar olarak düflünülmüfltür. Bu
“seçkinci” anlay›fl›n özellikle 1960’lardan itibaren terk edilmesinden ve müzelerin
“halka aç›lmas›” anlay›fl›n›n genel kabul görmesinden sonra, çocuklar da müzelerin
en önemli ziyaretçileri say›lmaya bafllanm›flt›r. Hatta müze biliminin bugünkü ça¤c›l
kabuller dünyas›nda, çocuklar›n hedef kitle olarak seçildi¤i görülür. Müzeciler, as›l
ziyaretçilerinin yetiflkin erkeklerden çok, çünkü onlar di¤er üretim alanlar›nda zamanlar›n› tüketmektedirler, çocuk, kad›n ve emeklilerin/ yafll›lar›n oldu¤unu geç de
olsa fark etmifllerdir. Dünyada yap›lan müze ziyaretçi anketleri, söz konusu gruplar›n toplam ziyaretçi say›s›n›n büyük bir bölümünü oluflturdu¤unu ortaya koymufltur.
Yine müzeciler, gelece¤in yetiflkin ziyaretçi kitlesinin yarat›lmas›nda da çocuklar›n
önemini kavram›fllard›r. Bu nedenle bugünkü müzeler çocuklara yönelik e¤itim ve
ö¤retim programlar› ve projeleri üretip uygulama, bak›m-onar›m ve üretim birimlerini çocuklara açma, rehberlik hizmetlerinde çocuklardan yararlanma, koleksiyonlar›n› okullara tafl›yarak hizmeti çocuklar›n aya¤›na götürme, çocuklara müzelerde
kendi sergi ve gösterimlerini yapma, hatta çocuklar›n kendi müzelerini oluflturmalar›na olanak tan›ma gibi yöntemleri etkin bir flekilde kullanmaya çal›flt›klar› belirlen-
mifltir. Ça¤dafl müze yönetiminde ö¤retmenlere, arkalar›ndan binlerce ö¤renciyi sürükleyece¤i için, büyük önem verilmektedir.
Dünyadaki bütün bu geliflme ve de¤iflmelere karfl›n Türkiye’deki durum iç aç›c› görünmemektedir. Bugün Türkiye’de yüz elliye yak›n müzenin büyük bir bölümü,
forum olmaktan çok, “korumac›l›k” merkezli anlay›flla yönetilmektedir. Türkiye’de
ba¤›ms›z müze biliminin akademik ortamda geliflememesi yüzünden, modern müze
yönetim yöntem ve teknikleri ile anlay›fllar› bir türlü yayg›nlaflamam›flt›r. Sanat tarihi ve arkeoloji, çok az da olsa geleneksel maddi kültür temelli müzelerin büyük bir
bölümünde “klasik” kamu yönetimi anlay›fl›n›n geçerlili¤i, halkbilimcilerin de ütopyaya dönüflen “aç›k hava müzecili¤i” anlay›fl›ndan “ça¤dafl kültür araflt›rma, uygulama ve gösterim merkezleri” anlay›fl›na geçememeleri, bu türden geliflmelerin oluflmamas›ndaki pek çok nedenden sadece ikisidir. Bu nedenle yukar›daki ve daha
sonra yap›lacak yorumlar›n dünyadaki ça¤dafl müze bilimi kapsam›nda de¤erlendirilmesi gerekmektedir.
Müze-çocuk iliflkisinin tart›fl›ld›¤› bir di¤er alan da “e¤itim müzeleri”dir. Okulmüze ve çocuk üçgeni, ça¤dafl müzecilik anlay›fl›nda temel kabul edilmektedir.
“müzenin okula/ e¤itim kurumuna dönüflmesi ve müzenin okula tafl›nmas› ya da
okulun müze haline getirilmesi/okulda müze kurulmas›” gibi birbirinden oldukça
farkl› ve ayr›nt›l› incelemelerle ortaya konulan uygulamalar, söz konusu iliflkiyi kan›tlamaktad›r. Ça¤dafl dünyada, çok de¤il 1800’lerin bafl›ndan itibaren, çocuklu¤un
bilinçli keflfi, çocuk e¤itimi, pedagojinin ba¤›ms›z bir bilim dal› olarak ortaya ç›k›fl›,
e¤itimin çocuklara yönelik hale gelmesi (e¤itimin yayg›nlaflmas› ve uzmanlaflmas›),
ö¤retmen-kitap merkezli teorik e¤itim sisteminin ifllevsizli¤inin anlafl›l›p çocuk merkezli araflt›rma-uygulama egemen e¤itim sistemine yönelifl gibi pek çok geliflmenin
bu uygulamalar›n zeminini oluflturdu¤u unutulmamal›d›r. Müzeciler taraf›ndan, müzelerin çocuklara yönelik bir e¤itim kurumu olarak alg›lan›fl› oldukça zor geliflen bir
olgudur. Daha do¤ru bir ifadeyle, genelde e¤itim, çok az da olsa müze bilimi alan›ndaki öncü bilim insanlar›n›n katk› ve yönlendirmeleriyle müzeler, e¤itim ifllevini kazanm›fllard›r. Hatta baz› e¤itimciler, “e¤itim müzelerini”, “klasik” müzelerin kapsam›ndan çok “e¤itim kurumlar›, yani okullar›n” bir bölümü olarak düflünmüfllerdir. Bu
nedenle de ço¤unlu¤u küçük – amatörce “okul/e¤itim müzeleri” oluflturmufllard›r.
Türkiye’de Sat› ve Ismay›l Hakk› Beylerin giriflimleri bu türdendir. Daha sonra kurulan genel e¤itim müzeleri ise, daha çok e¤itim tarihini betimlemektedirler. Eskinin
okul müzelerinin ifllevini, bugün genellikle “bilim ve teknoloji müzeleri” üstlenmifltir.
“Çocuk müzesi, çocuk kültürü müzesi” gibi adlarla an›lan müze türünde ise, çocuklu¤un yükselen de¤eri(ne yaz›k ki “ekonomik ifllev” temelli), çocuk merkezli
toplumsal yap›lanman›n ortaya ç›k›fl› gibi dinamiklerin etkisiyle, çocuklu¤un tarihi
ve kültürü aç›klanmaya, bazen de tart›fl›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Müzelerin, yafl ölçütüne göre tan›mland›¤› ve s›n›fland›r›ld›¤› bu sistematikte, çocuk müzeleri, henüz ortaya ç›kmam›fl veya yayg›nlaflmam›fl olan “ergenlik, gençlik, yetiflkinlik ve yafll›l›k”
müzelerinin öncüleri olarak alg›lanabilir. Müzelerin çeflitlenme sürecinde, “malzeme
126
127
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹
‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
Nebi ÖZDEM‹R
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
ve tarih”in yan›nda di¤er baz› ölçütlerin de dikkate al›nmas›n›n gerekti¤inin, ki bu
müzelerin yaflamas› ve etkinleflmesi için kaç›n›lmaz bir durumdu, savunulmas›, “çocuk müzeleri”ni yaratan önemli bir geliflmedir. Çocuk kültürü, çocuklar›n kendilerinin(oyun, oyuncak, mizah, sözel yarat›lar, inançlar vb.) ve yetiflkinlerin çocuklar için
yaratt›klar›ndan(do¤um öncesinden bafllay›p çok kere gençlik dönemini de içerenya da askerli¤e gidifle kadar geçen dönemde, ço¤u ana merkezli gelenek, görenek,inanç, giysi, yemek, müzik, edebiyat alan›ndaki çeflitli unsur ve uygulamalar)
oluflmaktad›r. Yaflam›n bu ilk dönemiyle ilgili unsurlar›n daha çok saklanmas›, yetiflkinlerin bu döneme önem vermeleri ya da dönme özlemleri, çocuk müzelerinin
kurulufl dinamiklerindendir. Tarihsel çizgide bu yarat›mlar›n oluflturdu¤u birikim, çocuk kültürü müzelerinin temelini meydana getirmektedir. “Çocuk kültürü müzesi”,
“çocuklar›n müzesi” olmaktan çok, yetiflkin gözüyle çocuklu¤un sergilendi¤i bir müze olarak alg›lanmaktad›r. Dünyada pek çok müzenin “çocuklar›n müzesi” olmak
için çabalad›klar› günümüzde, çocuk kültürü müzelerinin “yetiflkin” kalmas›, anlafl›lmas› zor bir karfl›tl›kt›r. Çocuk ya da çocuk kültürü müzelerinden, çok kere tarihin
noksan, silik haritas›n›n tamamlanmas› ve netlefltirilmesi kapsam›nda yararlan›ld›¤›
görülmektedir. Bir anlamda bu, yetiflkinci ve seçkinci tarihin tamamlanmas›nda
“çocukluk”tan yararlanmakt›r. Di¤er bir ifadeyle, çocuk kültürü unsurlar›ndan hareketle, sosyal tarihin aç›klanmas›d›r. Tarih alan›nda, belge merkezli siyasal tarihten,
sosyal, ekonomik tarih anlay›fllar›n›n ortaya ç›kmas›, çocuk ve çocuk kültürü araflt›rma ve dolay›s›yla müzesi çal›flmalar›n›n yayg›nlaflmas›na neden olmufltur. Bu türden müzecilik faaliyetlerinin daha çok, e¤itim bilimleri ile toplumsal tarih kapsam›nda yürütüldü¤ünü de belirtmek gereklidir. Gelece¤in kültür biliminin merkezinde yer
almas› gerekti¤i savunulan halkbilimciler ise, hala “aç›k hava müzecili¤i” tak›nt›lar›n› aflamad›klar› için bu ve benzeri geliflmelerin fark›nda de¤illerdir.
Genel çocukluk tarihi ve kültürü üzerine kurulan müzelerin yan›nda, geçen as›rda yayg›nlaflan ve daha çok “oyuncak müzesi”, nadiren de “oyun müzesi” adlar›yla
an›lan farkl› bir müze türü daha ortaya ç›km›flt›r. Genellikle geçmiflteki oyuncak (genellikle bebek, top ve evcilik oyunu araçlar› gibi) koleksiyonlar›ndan hareketle kurulan bu müzeler, müzecilik alan›n›n h›zla geliflen türlerinin bafl›nda gelmektedir. El
yap›m› oyuncaklar›n yerini h›zla sanayi ürünü oyuncaklara b›rakmas›yla birlikte, bu
tür müzelerin de koleksiyonlar›ndaki malzemenin say›s› binlerle ifade edilmeye baflland›. Bu nedenle de nicelik ve nitelik bak›m›ndan yenilenmeye en aç›k müze koleksiyonlar›n›n bafl›nda, oyuncak müzeleri gelmektedir. “Bebek, bebek evi, tren, teneke oyuncak, lego, yap-boz gibi” pek çok oyuncak, müstakil müzelerde sergilenmektedir. Burada, çocuklar› çekmek amac›yla oyun ortam›na dönüfltürülen ya da baz›
bölümleri bu iflleve yönelik olarak haz›rlanan ve kullan›lan bilim-teknoloji, arkeoloji, sanat vb. türdeki müzeler, bu de¤erlendirmelerin d›fl›nda tutulmufltur.
ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER:
Bu projede, “araflt›rma, uygulama ve gösterim” birimlerinden oluflan çocuklarla ilgili bir kültür bilimi merkezinin oluflumu tart›fl›lmaya ve tasarlanmaya çal›fl›la-
cakt›r. Verilerinin büyük k›sm› internet ortam›ndan(ana sanal kaynak için bkz.
www.hands-on-europe.net /Europe Association of Children’s Museums). ve
Onur’un (1992, 1993, 1994) çal›flmalar›ndan elde edilen bu tart›flmalar, de¤erlendirmeler daha çok ça¤dafl müze yönetimi bak›fl aç›s›ndan hareketle yap›lacakt›r.
(Bu konuda ayr›nt›l› bilgi için bkz. Ambrose 1993; B. ve G.D. Lord 1997; Burcaw
1997; Moore 1994). Bu denemenin amac›, çocuk kültürü merkezi veya müzesi örneklemesinden hareketle bir kültür bilimi merkezinin ya da müzenin örgütlenmesi
hakk›nda bir tart›flma zemini oluflturmakt›r. Çocuk kültürü merkezi/müzesi de kültür bilimi merkezi (kültür merkezi) içinde kabul edildi¤inden de¤erlendirmelerdeki
”merkez” teriminin her iki kurumu ça¤r›flt›racak flekilde alg›lanmas› yerinde olacakt›r.
Herhangi bir merkez ya da müze gibi çocuk kültürü araflt›rma merkezi veya müzesinin kuruluflundan önce baz› sorular›n cevapland›r›lmas› gereklidir: Bu sorulardan
baz›lar›n› flu flekilde s›ralamak mümkündür:
* Merkezin/Müzenin felsefesi, misyonu, amac›, di¤erlerinden fark›, yeri nedir?
* Merkez/Müze nerede, niçin burada kurulacakt›r?
* Merkezin/Müzenin rolü veya ifllev/leri nelerdir?
* Merkezin/Müzenin sahibi/sahipleri kim/lerdir?
* Merkez/Müze kimlere, ne flekilde hizmet sunmal›d›r ve ya kimler için ne üretmelidir?
* Merkez/Müzede kim/lerin öyküleri anlat›lacakt›r?
* Merkez/Müzede kimler, hangi görevde çal›flacakt›r?
*Merkez/Müze kim/ler taraf›ndan nas›l, hangi yönetim stratejisi/leri, plan› izlenerek yönetilecektir?
* Merkezin?Müzenin binas› ile iç-d›fl mekan düzenlemeleri nas›l olacakt›r?
* Merkez/Müze hangi bölümlerden oluflacakt›r ve bu bölümlerin oluflum ve iflletimleri hangi esaslar/ilkeler ve teknikler do¤rultusunda gerçeklefltirilecektir?
* Merkezin/Müzenin etkinlikleri neler olacakt›r?
Bütün bu ve benzeri sorular›n cevaplanmas› farkl› alanlarda, çeflitli uzman ya da
uzman olmayan kiflilerin belki de yap›mdan daha uzun zaman alan zihinsel katk›lar›yla sa¤lanacakt›r.
A. AD:
Bu merkezin ad›, Çocuk Kültürü Merkezi’dir. Müze terimi, Türkiye’deki pek de
olumlu olmayan(statik yap›l›, halka aç›lmam›fl, gereksiz ciddiyetle kapl› atmosferi,
sadece uzaktan ve ayakta izlenen malzeme depolar›) ça¤r›fl›mlar› nedeniyle bu projede seçilmemifltir. Böyle bir ad›n seçilmesi, yukar›da aç›klanan “çocukluk tarihi ve
çocuk kültürü, e¤itim, oyun ve oyuncak” gibi birbirinden farkl›, ancak yak›ndan iliflkili alanlar›n ayn› çat› alt›nda de¤erlendirilmesine olanak sa¤layacakt›r. Bu ad, yeterli aç›kl›kta ve istendik ça¤r›fl›m gücü ve çeflitlili¤ine de sahiptir. Ad seçimi, ayn›
zamanda kurulan merkezin içeri¤ini, ifllevlerini, misyonunu, politikalar›n› da belirledi¤i unutulmamal›d›r. Bu ba¤lamda seçilen ad, “çocuklara, çocuklu¤a aitli¤i, arafl-
128
129
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
t›rma-uygulama vurgusunu, aktif/kat›l›mc› müzecilik anlay›fl›n›, dönüflümcü ve de¤iflimci yap›lanmay› ve yönetimi, bilimselli¤i, bilimler aras›l›¤›, çok katmanl› tarihi,
e¤lendiricili¤i, rahat ortam›, etkinlik merkezlili¤ini vb.” olumlu ça¤r›fl›mlar›n ortaya
ç›kmas›na arac› olmaktad›r. Seçilen ad, çal›flan, destekleyen ve yararlanan insanlar›, kafalar›ndaki sorular› ortadan kald›rarak bilinçlendirici, güdüleyici ve haz›r hale
getirici nitelikte olmal›d›r. ‹fllevler hakk›nda bilgilendirilmemifl kitle, merkezin henüz
ulaflamad›¤› kitledir. Bu aç›dan de¤erlendirildi¤inde, seçilen ad›n(Çocuk Kültürü
Merkezi) yetkin oldu¤u söylenebilir. Son dönemdeki ad seçimlerinde, anketlerden
di¤er bir ifadeyle hedef kitlenin seçimlerinden yararlan›lmaktad›r.
“Oyuncak Müzesi (Sintra- Portekiz); Londra Oyuncak ve Model Müzesi, Pollocks Oyuncak Müzesi, Lilliput Antik Bebek ve Oyuncak Müzesi, Chester Oyuncak
Müzesi (‹ngiltere); Oyuncak Müzesi (Poissy- Fransa); Sanat E¤itimi Oyuncak Müzesi, Oyuncak Yap›m› Araflt›rma Enstitüsü (Zagorsk-Rusya); Teneke Oyuncak Müzesi (Deventer- Hollanda); Mechelen Oyuncak Müzesi, Oyuncak ve Folklor Araflt›rma
Merkezi (Mechelen-Belçika); Oyuncak Müzesi (Milano- ‹talya); Büyüleyici Dünya
Bebekleri Müzesi, Washington Bebek Evi ve Oyuncak Müzesi, Oyuncak Tren Müzesi (A.B.D.); Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürünü Araflt›rma ve Uygulama MerkeziOyuncak Müzesi, Bademler Köyü Çocuk Oyunlar› ve Oyuncaklar› Müzesi (Türkiye)
vb.” bu ba¤lamda seçilmifl baz› adlard›r.
B. AMAÇ, M‹SYON, ‹fiLEV, TÜR VE KAPSAM:
Bu projenin belki de en önemli aflamas›n› kurulacak merkezin amaçlar›n›/hedeflerini, rolünü ya da rollerini, ifllevlerini, misyonunu belirlemek oluflturmaktad›r.
Bu tespitler, ayn› zamanda yönetim politika/lar›n›n ve di¤er yöntem ve tekniklerinin
de nicelik ve niteli¤ini belirleyecektir. Bu merkez, “e¤itmek, bilgilendirmek, kültürlemek, araflt›rmak, e¤lendirmek, gelece¤e haz›rlamak, korumak, gelecek için saklamak, uygulamak, yarat›c›l›¤› gelifltirmek, para kazanmak” gibi say›lar› art›r›labilecek ifllevlerden hangisi ya da hangilerine sahip olacakt›r, sorusunun cevaplanmas›,
daha sonra at›lacak olan ad›mlar hakk›nda kurucu ve çal›flanlar› bilinçlenmesini
sa¤layacakt›r. Belki de bu merkez, say›lan bütün ifllevleri yerine getirecek flekilde
kurulacak ve “iflletilecektir”(bu eylem “müze yönetimi” kapsam›nda bilinçli olarak
seçilmifltir). Örne¤in Japonya’daki Hiroflima Çocuk Müzesi’nin amac› “çocuklara,
bilime ve kültüre iliflkin bilgilerini ve ilgilerini derinlefltirmede yard›mc› olmak, çocuklar›n bofl zamanlar›n› müzede geçirmelerini sa¤lay›c› program ve sergiler düzenlemek” fleklinde aç›klanm›flt›r. Bu ön kabuller, merkezin “insan, koleksiyon, etkinlik, mimari, gösterim vb.” alanlar›n›n nas›l planlanaca¤›/kurgulanaca¤› ve çal›flt›r›laca¤› hakk›nda da politikalar oluflturulmas› konusunda belirleyici ve biçimlendirici
güce sahiptir.
Bu belirlemelerin temelde bir “anlay›fl›/bak›fl aç›s›n›” temsil etti¤i unutulmamal›d›r. “Saklama, camekanlar ard›ndan veya ipler arkas›ndan seyrettirme, uzun aç›klama notlar› okutturma” gibi oldukça dura¤an, ziyaretçiyi etkinsizlefltiren, ortam d›fl›na iten ve dolay›s›yla s›kan bir anlay›fl m›, yoksa Okazaki Dünya Çocuklar› Sanat
Müzesi’nde oldu¤u gibi “düflün-gör-dokun-yap”› temel alan“ça¤dafl bir araflt›rmauygulama/gösterim merkezi anlay›fl›” m› tercih edilecektir? Bu seçim, baflar› ve baflar›s›zl›¤›n öngörülmesini sa¤lamaktad›r.
Önceki maddede aç›kland›¤› gibi, merkez için seçilen ad, ayn› zamanda “tür,
kapsam, malzeme ve di¤er alan ve unsurlar›n, yöntem ve tekniklerin de” ifadesidir.
Tesadüfler, bilimsel olmayan be¤enilerle seçilen bir ad, yanl›fl ça¤r›fl›m ve olumsuz
sonuçlar›n do¤mas›na neden olacakt›r. Ad, birkaç kelime gibi küçük, ancak can al›c› öneme sahiptir. Yine, merkezin misyon ve politikalar› bir taraftan ad›n seçiminde,
di¤er taraftan da tür, kapsam gibi sorunlar›n da çözümlenmesine yard›mc› olmaktad›r.
Özetle, ad, ifllev, misyon, tür, yönetim politikas› gibi birbiriyle ba¤lant›l› konularda farkl› kaynaklardan elde edilen (ziyaretçi, müze bilimi, halkla iliflkiler, mali yap›, mimari, tarih, resmi ve resmi olmayan di¤er kurum vb.) veriler do¤rultusunda,
bilinçli, istendik sonuçlar do¤uracak kararlar›n al›nmas›, ilgili kurum ve sistem için
yaflamsal öneme sahiptir. Dolay›s›yla bu türden kararlar›n, uzun tart›flmalar›n sonucunda ç›kmas› beklenir. Aksi takdirde, söz konusu kurumun yaflam›na bir türlü sonuçland›r›lamayan düzeltme çal›flmalar› egemen olur. Ne yaz›k ki baz› ülkelerde oldu¤u gibi Türkiye’de de müze ve benzeri kurumlar›n, en az, hatta hiç emek verilmeyen dönemlerini, “misyon, strateji, politika vb.” belirleme dönemi oluflturmaktad›r.
Kuruluflun bu bafllang›ç evresindeki belirlemelerin, de¤iflmezli¤ini savunmak da
dinamizm tart›flmalar›n›n do¤mas›na neden olur. Genelde kültür merkezleri ve özelde de çocuk kültürü merkezleri, kültürün do¤as› gere¤i “de¤iflmek” zorundad›r. O
halde, kurulufl ilkelerinin ba¤lama göre yeniden gözden geçirilmesi, duruma göre
baz›lar›n›n tasfiyesi ve yenilerinin eklenmesi gereklidir. Kendini sürekli tart›flmayan
kurumun, toplumun sorunlar›n›n tart›fl›ld›¤› bir “forum”a dönüflmesi beklenemez.
Kültürün dönüflümcü niteli¤i ve özellikle de çocuklar›n “de¤iflimin bayraktarl›¤›”n›
yapmalar› göz önünde tutulursa çocuk kültürü merkezinin esnek ve dinamik bir yap›ya sahip olmas›, “do¤al” bir durum olarak kabul edilmelidir. Toplumun belki de en
h›zla de¤iflen kültürel alan› olan, çocuk kültürü merkezinin, “de¤iflmezli¤i” hangi gerekçe ile olursa olsun savunulamaz.
Bina, koleksiyon, yönetim, sat›fl vb. alanlarla ilgili de¤erlendirmeler, ilgili bölümlerde yap›laca¤›ndan burada verilmemifltir. Ancak bu ve di¤er konu veya alanlarla ilgili ilke, yöntem ve politikalar›n da önceden belirlenmesi gerekti¤i hat›rda tutulmal›d›r.
C. ‹NSAN:
‹lkelerin belirlenmesinden sonra, en önemli tart›flma alan›n› “insan alan›” meydana getirmektedir. Keza, ilk aflaman›n belirleyicilerinin de bu alan içinde de¤erlendirilmesi gerekti¤i unutulmamal›d›r. Çocuk kültürü araflt›rma merkezi fikrini ortaya
atan kifli, lider de, müdür de olsa belirlenen alan içinde sadece tek bir unsurdur. ‹nsani alan, ortak bir fikrin gerçekleflmesini sa¤layan, farkl› bireylerden oluflur. “Kurucu/lar, destekçiler, çal›flanlar, ziyaretçiler”, bu alan›n temel aktörleridir.
130
131
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
1.Kurucular:
Çocuk kültürü merkezinin kurulmas› fikrini ortaya atanlar ve bunu gerçeklefltirme çabas› içinde olanlar, kurucu ya da kuruculard›r. Kurucular, flah›s ya da kurumlardan (belediye, bakanl›k, dernek, vak›f, merkez, enstitü vb.) oluflabilir. Bazen de
her iki türden kurucular›n eseri olan kültür merkezleri, müzeler de bulunmaktad›r.
Bat›’da ilk zamanlarda (19.as›r)genellikle çocuk müzelerinin kurucular›n›n, amatör
ya da profesyonel koleksiyoncular›n oldu¤u belirlenmifltir. Örne¤in Londra Oyuncak
ve Model Müzesi’nin sürekli gösterim malzemeleri, Allan Levy, Narisa Chakrabongse ve David Presslend adl› koleksiyoncular taraf›ndan ba¤›fllanm›flt›r. Bu kifliler,
“malzeme” ba¤›fllayarak, bu müzenin kurulmas›n› sa¤lam›fllard›r. Zamanla koleksiyonculara, farkl› alanlarda (arkeoloji, sanat tarihi ve di¤er teknik, sosyal ve idari bilimler) yetiflen uzmanlar kat›lm›flt›r.
Kurucu ve destekleyici rollerini bazen, gönüllü kurulufllar üstlenmektedir. Pek
ço¤unu amatör koleksiyoncu ya da merakl›lar›n oluflturdu¤u bu kurulufllar, bazen
bir merkezin oluflumundan sonra, genellikle de merkezin kuruluflundan önce faaliyete geçerler. Bu gönüllü kurulufllar›n yan›nda belediye, valilik, kaymakaml›k gibi
yerel yönetimler veya merkezi idareler ile bilimsel(üniversite, araflt›rma merkezi,
enstitü vb.), özel sektör (ticaret odalar›, flirketler vb.) ve di¤er yerel, ulusal veya
uluslar aras› kurulufllar›n (hemflehrilik dernekleri, vak›flar, UNESCO, Avrupa Birli¤i
vb.) da, benzer ifllevleri yerine getirdikleri görülmektedir.
Bu türdeki kurucu ve destekleyicilere, dünyan›n pek çok ülkesinde rastlanmaktad›r: Yaklafl›k k›rk bin parçal›k koleksiyona sahip Sanat E¤itimi Oyuncak Müzesi’nin bulundu¤u Rusya’n›n Zagorsk adl› kentinde, ayn› zamanda Oyuncak Yap›m›
Araflt›rma Enstitüsü de mevcuttur. Müze enstitüyü, enstitü müzeyi desteklemektedir.
Yine, Deventer’deki (Hollanda) Teneke Oyuncak Müzesi’nin geliflmesinde Mekanik
Oyuncak Dostlar› Derne¤i’nin katk›s› büyüktür. Belçika’n›n Mechelen flehrinde ise
Oyuncak Müzesi, Oyuncak ve Folklor Araflt›rma Merkezi’nin bir bölümü olarak hizmet vermektedir. Amerika Birleflik Devletleri’nde, oyuncak tren alan›nda dahi, bir
dergi yay›mlayan birli¤in (Yardley Tren Koleksiyoncular› Birli¤i/ The Train Collectors Association) ve dolay›s›yla bu ve benzeri gönüllü kurulufllar›n deste¤inde tren,
bebek, oyuncak müzelerinin bulunmas›, bu alandaki kurumsal deste¤i aç›klar niteliktedir. Son olarak, Türkiye’nin tek Oyuncak Müzesi’nin de, Ankara Üniversitesi
E¤itim Fakültesi bünyesindeki Çocuk Kültürünü Araflt›rma ve Uygulama Merkezi’nin bir bölümü olarak faaliyet gösterdi¤ine dikkat çekmek gerekir.
Bunlar, belirtilen aç›k ifllevlerinin yan›nda, merkezin “halkla bütünleflmesine ve
de¤iflen ba¤lama göre dönüflümüne” de katk›da bulunurlar. Özellikle kamu kurumlar›n›n deste¤ini arkas›na alan merkezlerin veya müzelerin, resmi ifllemlerin yürütülmesinde sorun yaflamad›klar› belirlenmifltir. Buna karfl›l›k kurucu veya iflleticisinin
resmi kurum oldu¤u merkez ve müzelerin de toplumsal yaflamda istendik konuma
gelemedikleri görülmüfltür. Gerek gönüllü ve gerekse görev gere¤i kurucu veya destekleyici durumundakilerin, kendilerinin de¤il, merkezin/müzenin hedeflerini gözet-
meleri beklenir. Bu nedenle merkezin yönetim kurulunda küratörlerin(müzecilik e¤itimi alm›fl uzmanlar›n) yan›nda bu kiflilere de ifllevleri do¤rultusunda yer verilmesi
ak›lc› bir yaklafl›md›r.
2. Destekçiler:
Merkezin sadece kurulufl aflamas›nda de¤il, bütün evrelerinde maddi ve manevi (mali, akademik, koleksiyon, emek vb.) çeflitli konularda sürekli ya da geçici destekleri bulunan kifliler, bu kümede yer almaktad›r. Bunlar›n büyük bir bölümü, merkezin çeflitli nitelikteki “üyeleri”dir. Bu kifliler, merkezden almaktan çok vermeyi
kendilerine ilke edinmifl gönüllülerden oluflmaktad›r. Merkeze yüklü miktarda para
ya da bir parça malzeme ba¤›fllayan da, ö¤leden sonras›n› merkezin malzeme deposunda veya gösterim alan› düzenlenmesinde, veyahut kütüphanesinde görev yaparak geçiren de merkez için büyük öneme sahiptir. Merkezin yaflayabilmesi için,
bu destekçilerin katk›lar›n›n süreklili¤inin sa¤lanmas› gerekmektedir. Bu da ancak,
geliflmifl, etkin bir halkla iliflkiler sistemine sahip olmakla gerçeklefltirilebilir. Destekçiler, niçin bu merkezi desteklemeleri konusunda bilinçlendirilmeli ve ikna edilmelidir. Bunun da temeli, yüksek bir ziyaretçi say›s›na ulaflt›r›c›/halkla bütünlefltirici politika, yöntem ve tekniklerinin uygulanmas› ile mümkündür. Çok kifli taraf›ndan talep edilen bir merkezin, destekçilerini bulmak konusunda fazla zorlanmayaca¤›
aç›kt›r. Halkla iliflkiler alan›nda, di¤er uygulamalar›n yan›nda özellikle kitle iletiflim
araçlar›ndan etkin bir flekilde yararlan›lmal›d›r.
3. Çal›flanlar:
“Yönetici(CEO)/Genel müdür, yönetici sekreter, yönetici/genel müdür yard›mc›s›, yönetim kurulu üyesi, küratör/müze uzmanlar›, bölüm baflkan›(koleksiyon, halk
programlar›, yönetim vb.), bölüm baflkan yard›mc›s›, insan kaynaklar› yöneticisi, arge yönetici ve eleman›/lar›, kay›t görevlisi, güvenlik flefi ve görevlisi/leri, kütüphaneci, belge üretici ve yöneticisi, dijital veri girifl ve iflletim uzman›, foto¤rafç›, malzeme koruma uzman›, arflivci, bilgisayar uzman›, halkla iliflkiler uzman›, dan›flman veya uzmanlar, derlemeci, bak›m-onar›mc›, sergileyici/sergi tasar›mc›s›/haz›rlay›c›,
grafiker, müze tiyatrosu yöneticisi, film programc›s›, projeksiyonist/ ›fl›k ve ses teknisyeni, medya sorumlusu, e¤itim sorumlusu, okul programlar› yöneticisi, e¤itimci/okutman, özel etkinlik yöneticisi, irtibat memuru, gönüllüler yöneticisi, pazarlama
yöneticisi, halkla iliflkiler uzman› ve memuru, de¤er belirleme/ fiyatland›rma uzman›, yay›n yönetici ve görevlisi, finans uzman›, muhasebeci, bina operasyonlar› yöneticisi/ gayri menkul al›m-sat›m yöneticisi, kiralama yöneticisi, ziyaretçi servisleri yöneticisi, vestiyer eleman›, resepsiyonist/ön büro eleman› (ön bilgi dan›flma ve bilet
sorumlusu), yemek ve içecek servisleri yöneticisi ve eleman›/lar›, bina bak›m-onar›m eleman›, stüdyo sorumlusu, temizlik görevlisi, sat›fl yöneticisi ve eleman›/lar›
(toptan ve perakende), yay›nc›, üyelik bölümü sorumlusu ve eleman› vb.” farkl›
alanda yetiflmifl kiflilerin oluflturdu¤u topluluk, müze ya da kültür merkezinin yönetici ve çal›flanlar›d›r. Bunlar, sürekli-geçici(misafir çal›flanlar), gönüllü-görevli personel gibi farkl› ölçütlere göre s›n›fland›r›labilir. Müzelerde ya da kültür merkezlerinde
132
133
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
personel politikas›n›n belirlenmesinde “etkinlik ve varl›klar” temel belirleyiciler durumundad›r. Müzenin/Merkezin büyüklü¤ü (bina, etkinlik ve ziyaretçi say›s›, koleksiyonlar, di¤er araflt›rma-uygulamalara göre tan›mlanan büyüklük) personelin nitelik ve niceli¤ini tayin eder (B. ve G.D. Lord 1997: 25-44, 203-224).
Müzeler ve kültür merkezleri, tek alanda uzmanlaflm›fl bireylerce yönetilecek
kadar basit yap›lar de¤ildir. Di¤er bir deyiflle, bu tür merkezler ayn› hedefler etraf›nda toplanm›fl farkl› alanlar›n uzmanlar›nca yönetilecek “iflletmeler”dir. Nas›l ki, her
iflletmede farkl› görev tan›mlar› ve çal›flanlar› bulunmaktaysa, bu tür merkezlerde de
benzer örgütlenme yap›lar› ve iflletme sistemleri bulunmaktad›r. Arkeolog, etnolog,
antropolog ya da sanat tarihçi gibi tek alanda yetiflmifl uzmanlar›n hakim oldu¤u
merkez veya müzeler, çok kere “ifllet-ME!” esas›na göre yönetilir. Oysa, istendik bir
özel sektör iflletmesinde “verimlilik esas olan ‹fiLETME” mant›¤› esast›r.
Çok fazla say›da ve çok uzmanlaflm›fl personelin de müze ya da kültür merkezlerinin önündeki tuzaklar olarak nitelenmifltir ve bu nedenle personel politikas›n›n
de¤iflen flartlara göre yeniden düzenlenmesi gerekti¤i belirtilmifltir (Levy 2001:83).
Bazen çok say›da farkl› alan›n uzman›na sahip olmak, karmafla ve dura¤anl›k nedenidir. Sonuç olarak, çocuk kültür merkezinde ifllevsellik ve verimlilik ilkeleri do¤rultusunda “yeterince” personel görevlendirilmelidir. Türkiye’deki ÇOKAUM’da etkin
olan grupta, befl fakülte ve 12 bölümden seçilen psikoloji, antropoloji, sosyoloji, tarih ve e¤itim uzmanlar› bulunmaktad›r. Bu kurumun etkinli¤inin belirlenmesi için öncelikle ziyaretçi say›s›, faaliyet say›s› gibi farkl› ölçütlerden yararlan›labilir. E¤er istendik geliflmeler sa¤lanamam›flsa bu kurumun personel politikas› yeniden gözden
geçirilmelidir. Tek ya da bu tek kiflinin çevresindeki birkaç ilgiliden ibaret kadronun
baflar›ya ulaflmas›, bugünkü yönetim bilimi ilkelerine göre oldukça güçtür.
Günümüzde müzecilerin çocuklar› müzelerine çekmek amac›yla onlar› rehber
olarak görevlendirdikleri düflünüldü¤ünde, çocuk merkez ya da müzelerinin temel
çal›flanlar›n›n bafl›nda çocuklar ile onlar›n aile ve ö¤retmenlerinin gelebilece¤i aç›kt›r. Müzelerin koleksiyon depolar› olmaktan ç›kar›l›p kültürel ve e¤itimsel alanlar
olarak tan›mlanmas›yla çocuklara müzelerde önemli roller verilmeye bafllanm›flt›r.
Bu durum, bir anlamda müzecili¤in uzmanlar›n tekelinde olmad›¤›na da vurgu yap›lmas› olarak yorumlanabilir. Çocuk merkez ve müzeleri öncelikle “çocuklara” aittir. Bu nedenle çocuklar, bu tür kurumlar›n hem üretim, hem sunum, hem de tüketim aflamalar›nda aktif rol üstlenirler.
Bu tür merkezlerin önemli çal›flanlar›n›n bafl›nda üyeler ve gönüllüler gelmektedir. Türkiye’de pek s›k rastlanmayan bu durum, ça¤dafl toplumlarda en önemli bofl
zaman de¤erlendirme etkinli¤i olarak tan›mlanmaktad›r. Bazen bu gönüllü ve üyeler kendi aralar›nda dernek vb. kurarak, kurumsal ba¤lamda da bu tür kurumlar›
desteklemektedirler(Hollanda-Deventer, Mekanik Oyuncak Dostlar› Derne¤i, ABDYardley Tren Koleksiyoncular› Birli¤i vb.). Türkiye’de Topkap› Saray› Müzesi’ni Sevenler Derne¤i 1966 y›l›nda kurulmas›na ra¤men (Madran ve Önal 2000: 182), bu
türden derneklerin sivil toplumun pek ilgi alan›na girmedi¤i sonralar› görülmüfltür.
Ancak, Oyuncak Müzesi Kurma Derne¤i, Türkiye’nin son dönemdeki bu kapsamda,
küçük bir giriflim de olsa, önemli bir sivil hareketi olarak nitelenebilir.
c.4. Ziyaretçiler:
Müze biliminin ba¤›ms›z bir disiplin olarak ortaya ç›kmas›, bu yap›n›n farkl› boyut ve ba¤lamlarda incelenmesini gerekli k›lm›flt›r. Müzeler, koruma ve belgeleme
gibi içe dönük stratejileri bir kenara b›rak›p halka aç›lma, ulaflma, yerel kurum ve
kiflilerle iflbirli¤ine girme gibi d›fla dönük politika ve gündemleri benimsemifllerdir.
Çünkü son dönem müze bilimcileri, müzelerin farkl› olgular›n, dahas› halk›n bask›s›(Gervereau 2000: 152) alt›nda oldu¤unu fark etmifllerdir. Müze ya da kültür merkezlerini foruma dönüflmesi, ziyaretçilerin birbirleriyle ve müze çal›flanlar› ya da müze için çal›flanlarla etkileflime girmeleriyle mümkündür. Yine, sergilenen veya sunulan hizmetin anlam›n› ya da yorumu belirleyenin de tek tek ziyaretçiler oldu¤u unutulmamal›d›r.
Ziyaretçiler, bu merkez veya müzelerin temel dinamikleri aras›ndad›r. Öncelikle kurulufl aflamas›nda ve sonras›nda, çocuk kültürü merkezinin veya müzesinin oluflumu, ifllevleri konusunda haz›r, istekli, bilinçli ve dahas› duyarl› olmas› beklenir.
Böyle bireylerden oluflan topluluklarda bu tarzda bir merkez veya müze, kolayl›kla
geliflebilir. Yine toplumlar, farkl› dönemlerde farkl› e¤ilimler göstermektedir. Örne¤in 1930’lu y›llara kadar Hollanda’da müzelerin çocuk kültürü ve oyun ya da oyuncaklar›na fazla ilgi göstermedikleri bilinmektedir. Buna karfl›l›k son dönemde oyuncak bebek koleksiyonculu¤unun hobi s›ralamas›nda ikinci oldu¤u Amerika Birleflik
Devletleri, oyuncak bebek müzeleri bak›m›ndan dünyan›n en geliflmifl ülkesidir.
Di¤er bilim dallar›ndaki geliflmeler, uluslar aras› düzendeki yeni oluflumlar, toplumsal yaflamda farkl› hareketlerin ortaya ç›kmas› gibi, d›fl nedenler de müzelerin ziyaretçilere bak›fl›n› de¤ifltirmifltir. Sosyal ve ekonomik tarih, sözel tarih gibi farkl› alt
alanlar›n genel tarih alan›ndaki etkinli¤i, insan haklar›, kad›n haklar›, çocuk haklar›
gibi uluslar üstü de¤erlerin tan›mlanmas›, kurumlar›n insanlar için var oldu¤u düflüncesinin yayg›nl›k kazanmas›, So¤uk Savafl Dönemi’nin sona ermesi, küresel devletlerin kültürü ikinci etkinlik alan› olarak kullanmalar› vb., bu türden kültür merkezlerinin/müzelerin ziyaretçiye karfl› tutum ve davran›fllar›nda köklü de¤iflikliklere neden
olmufltur. Koleksiyonlar›n, araflt›rmalar›n “insanlar”(hatta gelecektekiler için de¤il
bugün yaflayan insanlar) için var oldu¤u anlay›fl› yayg›nlaflm›flt›r. Bir di¤er deyiflle,
kültür merkezleri/müzeler koleksiyonlar için de¤il, insanlar/ziyaretçiler içindir(Merriman 2000: 69). Bu yeni durumlar, kavramlar kültür merkezlerinin/müzelerin etkileflimci tekniklerden yararlanarak çok kültürlü ve demokratik bir yap›ya kavuflmalar›n› sa¤lam›flt›r.
Ziyaretçiler, müze yönetimi kapsamandaki tan›m›, “hedef kitle”dir. Sunulan hizmet/lerden yaralanmas› beklenen/istenen insanlar›n oluflturdu¤u topluluktur. Hedef
kitleyi oluflturan bireyler, pasif veya ne sunarsan onu tüketen ya da onunla yetinen
de¤il, ilgili kurumun kurulufl aflamas›ndan son durumuna kadarki süreçte aktif olarak yer alan bir niteli¤e sahiptirler. Ziyaretçiler, böyle bir merkez ya da müze fikri-
134
135
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
nin do¤mas›nda, hangi ad›, ifllevi, misyonu üstlenece¤inde, merkez ya da müze türünün, dolay›s›yla araflt›rma-uygulama ve gösterim alanlar›n›n, sergilerin, koleksiyonlar›n, çeflitli teknik, yöntem ve politikalar›n belirlenmesinde ve seçiminde, ba¤lama uygun de¤ifliklikler ve dönüflümlerin gerçeklefltirilmesinde, hatta ilgili merkezin ya da müzenin yönetiminde etkin rol üstlenirler ve görev al›rlar. Ziyaretçisine güvenen ve onu sisteminin temel bir dinami¤i olarak gören böyle bir kurumun baflar›
oran› oldukça yüksektir. ‹flletme ya da ça¤dafl müze yönetimi ilkesine göre, hedef
kitleye göre oluflum ve üretim esas olmal›d›r. Yani “hedef kitleyi seçmeden ve ihtiyaçlar›n› do¤ru tespit etmeden, bir müzenin do¤ru ürünü üretmesi olanakl› de¤ildir”
(Birkan 2001: 242).
Uzun süre müze ve merkezler, seçkinci bir anlay›fl›n etkisiyle toplumun belirli
bir kesimine hitap etmeyi ilke edinmifllerdir. Bu kurumlar›n sadece belirli bir araflt›rmac›/uzman kümesine(arkeolog, sanat tarihçi, tarihçi vb.) veya orta ve üst s›n›f
üyelerine hizmet verdi¤i düflüncesi, bu asr›n büyük bir bölümünde de taraftar bulmufltur. Bu müzelerden büyük bir bölümünün etkisizlik ve mali sorunlarla karfl› karfl›ya kalma gibi sorunlar› aflabilmek için “halka aç›lma” program ve politikalar› izlemeye bafllam›fllard›r. II.Dünya Savafl› sonras›nda ve özellikle küreselleflmenin etkisinin artt›¤›, dolay›s›yla yerelli¤in bilinçli keflfinin bafllad›¤› 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde kurulan müzeler, ziyaretçi merkezli bir yönetim stratejisini benimsemifllerdir. Bu
durum, “koleksiyon merkezli anlay›fltan ziyaretçi merkezli” dönüflümün bir göstergesidir. Tavandan tabana de¤il, tabandan tavana bak›fl taraftar bulmaya, seçkinlerin de¤il, s›radanlar›n yaflam› ilgi görmeye bafllam›flt›r. Çocuk kültürü merkezi de
müze biliminin gerçeklerini göz önünde tutan “ziyaretçi” merkezli bir anlay›flla kurgulanmal› ve iflletilmelidir. Bu nedenle merkezin her türlü unsur ve alan›n›n (yap›,
sergileme teknikleri, kütüphane iflletim sistemi, ücret politikas›, koleksiyon oluflumu, yönetim anlay›fl›, çal›flma saatleri, proje üretimi, kurs aç›m› vb.) düzenlenmesinde ziyaretçinin/ hedef kitlenin aktif kat›l›m› sa¤lanmal›d›r. Araflt›rma ve uygulamay› gerçeklefltiren ile ziyaretçi ya da hedef kitle ayn› dili konuflmalar› gerekmektedir.
Hedef kitlenin müze ya da merkezin türüne göre belirlenmesi uzun süredir tart›fl›lan bir konudur. Bu kapsamda, her merkez ya da müzenin “yafl, cinsiyet, toplumsal s›n›f, meslek, ekonomik yap›, e¤itim düzeyi, köken gibi” ölçütlere göre belirlenmifl bir ziyaretçi kitlesinin olaca¤› savunulmaktad›r. ‹nsanl›¤›n geliflimiyle birlikte
müzelerin de çeflitlendi¤i görülür. Tap›nak, kilise, cami, saray, flato gibi tarihi ve dinsel yap›lardaki seçkin müzelerine zamanla ço¤u klasik Yunan mimarisi üslubundaki arkeoloji ve sanat tarihi müzeleri eklenmifltir. Günümüzde ise “kahve, aile, Harley
Davidson, tuz madeni, tren, oyuncak bebek, buz, su, ka¤›t, para, minyatür, halk hekimli¤i, votka, flarap, sihir, kent, kufl, çiçek, karikatür vb.”nin müstakil müzeleri bulunmaktad›r. Müzecilik alan›ndaki yönetim anlay›fl›nda geçerli olan ilke, ziyaretçi say›s›n› ve türünü oldu¤unca geniflletmek, olabildi¤inde çok kifliye ulaflmakt›r. Bu nedenle kurulacak merkezin, sadece çocuklara de¤il, toplumun tüm kesimlerine hitap
edecek flekilde kurulmas› ve iflletilmesi gerekir. Ayr›ca, çocuk, çocukluk, çocuk kültürü olgular›n›n toplumsal yaflamda, hele de çocuk merkezli aile sisteminin geçerli
oldu¤u bugünkü toplumlarda, sadece çocuklarla ilintilendirilemeyece¤i aç›kt›r. Çocuklu¤un tarihi, çeflitli aç›lardan bak›ld›¤›nda insanl›¤›n tarihidir. Dolay›s›yla merkez,
toplumun tüm kesimlerinin ilgilerine yönelik program ve etkinlikler, sergiler düzenleyerek gerçek anlamda o yerleflim birimi ya da ülkenin “merkez”i gibi ifllev görebilmelidir.
D. MEKAN:
Merkezin ya da müzenin faaliyet gösterece¤i bina ya da yap›lar bileflkesi, bu yap›/lar›n içinde yer ald›¤› genifl çevre, iç-d›fl yap› unsarlar› vb. mekan alan›n› meydana getirmektedir. Bu alan›n oluflumu, çok fazla maliyet, emek, uzmanl›k ve zaman
gerektiren alanlar›n bafl›nda gelmektedir. Bu kapsamda “merkez hangi yerleflim biriminde ve bu yerin neresinde (üniversite yerleflkesi, meydan, park, yazar yeri, kale
içi, kent içi ya da d›fl› vb.) kurulacakt›r, aç›k-kapal› mekanlar nas›l planlanacakt›r,
iç-d›fl mekan nas›l düzenlenecektir (renk, duvar, döfleme, tavan, pencere, kap›,
oturma-çal›flma-sunum tak›mlar›, biçim, süsleme vb.), yap› ya da yap›lar bileflkesi
kaç odal› ve katl› olacakt›r” gibi sorular›n çok önceden cevaplanmas›, yaflamsal bir
gerekliliktir.
Tarihi yap›lar (saray, kilise, cami, kale, medrese vb.), uzun süre bu türden merkez ve müzelere ev sahipli¤i yapm›flt›r. Müze ya da kültür merkezi denilince akla hemen tarihi yap›lar gelmektedir. Genellikle bilim ve teknoloji müzeleri hariç, bu türden kurumlar hep tarihsel mekanlarda faaliyet göstermifllerdir. Herhalde, tarihselli¤e, geçmifle aitli¤e vurgu yap›lmaktad›r. Modern yap›lar içinde tarihsel yarat›lar ve
unsurlar sergilenemez, araflt›r›lamaz diye bir kural hala geçerlili¤ini sürdürüyor gibidir. Nitekim Londra Oyuncak ve Model Müzesi, 1860’l› y›llardan kalma bir binada
hizmetini sürdürmektedir. Daha sonra di¤er ev, köflk, konak, flato gibi daha küçük
özel yap›lar, bu türden kurumlar›n geliflti¤i mekanlar olmufltur(tarihsel miras›n uyarlanarak kullan›m›/mimari mirasa yeni ifllev kazand›rma ve müzeni mekansal kullan›mlar› konusunda bkz. Birkan 2001: 250-252; Eldem 2001: 124-131; Albaneze
2001: 132-136; Koltomova 2001: 137-140; Wehdorn 2001: 141-145). Son y›llarda
ise farkl› ifllevlerle kullan›lm›fl ya da kullan›l›r durumdaki bina/lar müze/kültür merkezi olarak düzenlenerek halk›n hizmetine sunulmaktad›r. Özellikle eski dönem buluntular›n›n sergilenmesi için Eski Yunan ve Roma mimarisi özelliklerini tafl›yan
müstakil mekanlar›n, binalar›n infla edilmesi 19.asr›n e¤ilimlerindendir (örne¤in, ‹stanbul Arkeoloji Müzesi). 20.asr›n ikinci yar›s›ndan itibaren ise varl›klar ve etkinlikler göz önünde tutularak özgün mimari özelliklere sahip merkez ve müzeler infla edilmifltir.
Çocuklar›n konu edildi¤i merkez ve müzelerin mekan düzenlemeleri, çok önem
tafl›maktad›r. Öncelikle bina ya da binalar›n genifl bir alan içinde infla edilmelidir. Binalar›n büyük bahçe ya da aç›k alanlara sahip olmal›d›r. Fazla yüksek olmayan
a¤aç, çiçek ve çimlerle bezenmifl genifl alanlar, d›fl mekan etkinlikleri (sergi, oyun,
136
137
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
müzik, dans, sanatsal etkinlik vb.) için de elverifllidir. D›fl ve aç›k mekan etkinlikleri, bu türden merkezlerin belki de iç mekan etkinliklerinden daha büyük önem sahiptir. Mevsim flartlar›, aç›k-kapal› mekan seçimlerinde etkili olsa da hedef kitlenin
daha çok aç›k mekandaki etkinliklere ilgi gösterdikleri yap›lan anketlerde ortaya
ç›km›flt›r. ‹ç mekan›n düzenlenmesinde “fleffafl›k” ilkesine ba¤l› kal›nmal›d›r. Çocuk
için kapal› her kap› bir merak unsurudur. Bu nedenle yönetim ve araflt›rma bölümleri, bak›m onar›m birimleri, atölyeler, sergi haz›rlama odalar›, depolar ve di¤er bölümler mutlaka d›flardan rahatl›kla görülebilecek ve kolayl›kla girilebilecek flekilde
düzenlenmelidir.
Sergi ve di¤er araflt›rma- uygulama/gösterim galerilerinin, “dokunulmazl›k ilkesine göre de¤il”, “DOKUNULAB‹L‹RL‹K” ilkesine göre oluflturulmas› gereklidir. Örne¤in ‹ngiltere’de Liverpool Müzesi-Do¤a Tarihi Merkezi, York’taki Arkeolojik Kaynaklar Merkezi’nde dahi paha biçilmez nesnelere ziyaretçiler rahatl›kla dokunabilmektedirler (Merriman 2000:71-74). “Özgün nesnelerin t›pk› yap›mlar›n›n sergilenmesi ya da özgün nesnelerin fleffaf koruyucu tabakalarla kaplanmas›”, do¤abilecek
sorunlar› büyük ölçüde çözümleyecektir. Dinazor kemiklerinin okullara tafl›n›p elle
dokunarak incelenebildi¤i günümüzde, “dokunmay›n›z” tabelalar›n›n gereksizli¤i ortadad›r. Amaç bilginin gelece¤e aktar›lmas› ise, öncelikle bugünküler taraf›ndan içsellefltirilmesi gerekmez mi? Bir oyuncak müzesi düflünün, camekanlar›n ard›nda
yüzlerce oyunca¤›n gösteriminden ibaret. Böyle bir müze, nesne deposu olmaktan
baflka bir iflleve sahip de¤ildir. Özetle, bu tür kurumlar›n fiziksel mekanlar›n›n, ziyaretçi ile sergi ya da di¤er etkinlikler aras›ndaki her türlü engellerin kald›r›lmas› esas›na göre oluflturulmas› gerekmektedir, di¤er bir deyiflle “fiziksel eriflim” (Merriman
2000:71-74) her fleyin temelidir. Ziyaretçi ile bu kurumlar aras›ndaki duvarlar›n y›k›lmas›, oldukça zordur ve öncelikle zihinlerdeki duvarlar›n y›k›lmas› gereklidir. Bu
kapsamda, pek istenmese de vitrinlerin yükseklikleri, nesneler aras›ndaki mesafe,
galeriler aras›ndaki ba¤lant›, ›fl›k, ›s›, havaland›rma, ihtiyaç birimleri gibi alanlar›n
düzenlenmesinde, ziyaretçilerin nitelik ve nicelikleri dikkate al›nmal›d›r. Örne¤in bu
çal›flmalar s›ras›nda, engellilere göre (duyu, zihin ve fiziksel engelliler için) ek ayarlamalar (etkileflimci tekniklerin engellilere göre yeniden gözden geçirilmesi sonucunda) yap›labilir.
‹ç mekan›n düzenlenmesindeki her aflamada “kolayl›kla eriflilebilirlik” ilkesi göz
önünde tutulmal›d›r. D›fl ve iç mekanla ilgili renk seçimlerinde, sadece uzmanlar›n
de¤il, hizmetten yararlananlar›n da be¤eni ve görüflleri önemsenmelidir. Çocuk merkez ya da müzesinin seçimlerinde öncelikle çocuklar›n önerilerinden mutlaka yararlan›lmal›d›r. Yetiflkin düflüncesi “standartlar›n”, çocuklar›nki ise “çok türlülü¤ün,
farkl›l›¤›n, özgünlü¤ün” peflinden gider. Yetiflkinli¤in bedelini insano¤lu, sanki çocuklu¤un bu renkli dünyas›ndan ayr›larak ödemek zorunda kalmaktad›r. Bu merkez,
çocuklara aitse, iç ve d›fl mekan›n düzenlenmesinde de söz sahibi olmal›d›rlar.
Sonuç olarak, “tasar›m, malzeme ve iflçilik alanlar›ndan oluflan bir özgünlük, iç
mekan- d›fl mekan iliflkisi, müze imaj›- mekan uyumu, koruma-ifllev uygunlu¤u,
mekansal organizasyonda görev yapanlar›n iflbirli¤i ve uyumu, zarf ve mazruf dengesi, fiziksel eriflim kolayl›¤›, binalar›n anlat›m ve ça¤r›fl›m gücünden yararlanma,
koleksiyon- yap› uyumu, mekan- ulafl›m kolayl›¤›, mekan›n farkl› alanlar için kullan›m yetene¤i, mekan›n do¤al afetlere- kazalara karfl› durumu, mekansal kurgunun
dolafl›m ve sergilemeye yatk›nl›¤›, mekan›n dönüflüm ve bak›m-onar›m esneklik,
kolayl›k ve potansiyeli, mekansal bütünlük, mekan›n kullan›m kapasitesi, mekan›n
kentsel/semtsel dokudaki yeri ve önemi, mekan›n yarat›m›nda korumac›-yat›r›mc›kullan›c› iflbirli¤i” gibi pek çok konunun bu tür merkezin projelendirilmesi, gerçeklefltirilmesi ve iflletilmesi aflamalar›nda öngörülmesi ve gere¤inin yap›lmas› söz konusudur. Çocuk kültürü merkezi ya da müzesi, özgün mekan tasar›mlar›yla (belki de
bu nedenle eski yap›lardan çok yeni yap›lar seçilir) dikkat çeken yap›lar içinde faaliyet göstermelidir.
E. YÖNET‹M:
Bu türden araflt›rma merkezleri ya da müzelerin, ça¤dafl yönetim ilke ve teknikleri do¤rultusunda yönetilmesi, yaflamsal bir öneme sahiptir. Müze yönetimi, “hedefler (yönetimin amac›, amac›n ifadeleri, müzede yönetim rolleri), müzenin örgütlenme yap›s› (yönetim flekilleri, yönetim kurulu, müze personeli, gönüllülerin rolü) ve
müze yönetim metotlar› (yönetici rolü, koleksiyon yönetimi, halk programlar› yönetimi, mekan yönetimi, finans yönetimi)” gibi farkl› alan ve konulardan meydana gelen karmafl›k bir sistemdir (B. Ve G.D. Lord 1998). Öncelikle bu sistemin intendik
bir flekilde kurgulanmas›, inflas› ve iflletilmesi do¤ru görevlere do¤ru insanlar›n seçilmesiyle mümkündür. Bu da görev tan›mlar›n›n aç›kça yap›lmas› ve yönetim a¤›n›n sa¤l›kl› oluflumu ve çal›flmas› sayesinde gerçekleflebilir.
Timothy Ambrose (1993), “ilk ad›mlar (müze tan›m›, alternatif yaklafl›mlar, yeni bir müzenin kuruluflu, kaynaklar, network/flebeke ve di¤er yard›m kaynaklar›,
resmi statü, politika gelifltirme, ön planlama), koleksiyon yönetimi (elde etme ve elden ç›karma politikalar›, saha çal›flmas›, derleme ve araflt›rma, ba¤›fl, sat›n alma ve
ödünç verme, müze koleksiyonlar›n›n bak›m›, koleksiyonlar›n kayd› ve belgelenmesi, foto¤raf kay›tlar› ve koleksiyonlar, sözel tarih kay›tlar›, önleyici koruma, nem ve
›s› sistemleri, koruma, güvenlik-riskler ve çözümler) ile müze ve kullan›c›lar› (müze
kullan›c›s›, pazarlama ve halkla iliflkiler, kullan›c›lar›n a¤›rlanmas›, hizmet saatleri ve
girifl ücretleri, gösterimler, sergiler, e¤itim programlar›, bofl vakit de¤erlendirme
programlar›, soruflturma ve araflt›rma kolayl›klar›, dükkan ve sat›fl noktalar›, ikram)
bafll›klar› alt›nda çeflitli yönetim konular›n› aç›klad›ktan sonra, “bina, finans, insan
yönetimi, sermaye planlar›, müze kay›t ve standartlar›, e¤itim ve personel geliflimi,
sa¤l›k ve güvenlik, idari prosedürler, bilgisayarlar, sigorta” gibi olgular› da genel müze yönetimi içinde de¤erlendirmektedir.
Yukar›da çeflitli bafll›klar alt›nda de¤erlendirilen konular›n kurulacak olan merkez ya da müzenin türüne göre belirlenmelidir. Gerek maddi varl›klar, gerekse etkinlik ve insani alanla ilgili yönetim sistemleri aç›k bir flekilde oluflturulmal› ve iflletilmelidir. Maddi alan›n (bina, koleksiyon vd.) planlanmas› yeterli de¤ildir. Bu merkez
138
139
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
ya da müze varl›klar›n› belirli bir etkinlik program› do¤rultusunda üretip sunacak insani alan›n da çok iyi örgütlenmesi gerekmektedir. Bu örgüt yap›s› içindeki her kiflinin görev tan›mlar›n›n yap›lmas› ve bu do¤rultu da huzurlu bir çal›flma ortam› içinde verimli olmas› beklenmelidir. Yöneticinin görevi, denetlemekten çok, bu sistem
içinde görev yapan çal›flanlar›n ifllerini daha rahat yapmalar›na sa¤lamakt›r. Düzenlenen hizmet içi e¤itimlerle çal›flan›n kendini denetleme bilincine ulaflt›r›lmas› hedeflenmelidir.
Genel yönetim sisteminin bütün alt dallar›yla bir bütün oldu¤u unutulmamal›d›r.
Baflar›, bu alt sistemlerin sa¤l›kl› ve uyumlu çal›flmalar›yla mümkündür. Aksakl›k/lar, bütünün sa¤l›kl› çal›flmas›n› engeller. Bu nedenle aksaman›n büyüklü¤ü-küçüklü¤ü, sürecin bafl›nda-sonunda olup olmamas› anlaml› de¤ildir. Çünkü en küçük
aksakl›k, çok kere en tehlikeli ve y›k›c› oland›r (Örne¤in, ikram ve ihtiyaç giderme
birimlerindeki aksakl›klar yüzünden hedef kitlesini kaybeden pek çok merkez ya da
müze bulunmaktad›r).
Yukar›daki yönetim sistemleri daha çok müzeler için önerildi¤inden, araflt›rma
ve uygulama merkezinin en önemli alanlar›ndan birini oluflturan akademik yönetime gerekli vurgu yap›lmam›flt›r. Çocuk kültürü merkezi, dünyadaki ve Türkiye’deki
örneklerinde görüldü¤ü üzere, araflt›rma, derleme, arfliv, bilimsel toplant›, kütüphane, kurs, araflt›rma bursu, yar›flma, yay›n gibi çok türlü faaliyet yürüttü¤ünden sa¤lam bir akademik sisteme ihtiyac› vard›r. Ancak, araflt›rma merkezinin bir özel sektör iflletme sistem/lerine göre yönetilmesi ve e¤er bu yönde bir e¤itim almam›flsa ve
ifl tecrübesi yoksa genellikle bir akademisyenin genel yönetici olarak atanmas›, istendik sonuçlar do¤urmamaktad›r. Bu durumla ilgili gerek dünyada ve gerekse Türkiye’de pek çok örnek bulunmaktad›r.
Sonuç olarak, kurumun baflar›s› ve hayat›, yönetim sisteminin istendik iflletimi
ile mümkündür. Çocuk kültürü merkezinin kurulum aflamas›nda en iyi belirlenmesi
gereken alan, yönetimdir.
F. KOLEKS‹YON:
Koleksiyon, müze ya da araflt›rma merkezinin sahip oldu¤u ve say›lar› binlerle
ifade edilen varl›klar›ndan oluflan bütündür. Koleksiyonlar, bu türden bir kurumun
varl›¤› esas olmakla birlikte yeterli de¤ildir. Genellikle varl›kl› ve ilgili kimselerin
oluflturdu¤u koleksiyonlar, zamanla bir araflt›rma-uygulama merkezinin veya müzenin nüvesini oluflturmaktad›r. Farkl› kaynaklardan ba¤›fl(burada ülke çap›nda ba¤›fl
kampanyalar› düzenlenebilir, oyuncak fabrikalar›ndan, yurt içi ve d›fl›ndan pek çok
kurum ve flah›stan geçici veya sürekli ba¤›fllar kabul edilebilir) sat›n alma(müzayadede aç›k art›rma ya da flah›stan bizzat sat›n alma vb.), ödünç alma(di¤er müze ya
da koleksiyonculardan, merakl›lardan) gibi yöntemler kullan›larak elde edilen koleksiyonlar, müze yönetimi kapsam›nda özel bir alan ad›yla de¤erlendirilip yönetilmektedir. Koleksiyonlar, ilgili merkez ya da müzenin türünü da belirlemektedir.
Çocuk merkezi ya da müzesinin koleksiyonlar›, çocuklar›n kendi (flark›, tekerleme, oyun araçlar›, oyuncaklar, k›zd›rmacalar, yan›ltmaçlar, resimler, seramikler,
f›kralar, say›flmacalar, heykeller, fliirler,öyküler vb.) ve yetiflkinlerin çocuklara yönelik yarat›mlar›ndan (do¤um öncesi: k›s›rl›¤›n giderilmesine -muska, türbe ziyareti,
bu¤uya/ buhara/k›zg›n tafla oturtma, yak›, kas›k çekme ve di¤er geleneksel hekimlik kapsam›ndaki pratikler-, do¤acak çocu¤un cinsiyetinin belirlemesine - birleflme
sonras›nda sa¤a dönüp yatma, erkek çocuk do¤uran kad›nla ekmek mayas› de¤ifltirme, tatl› ya da ekfli yeme, gebenin karn›n›n veya yürüyüflünün flekli, aflerme, yasaklar- yönelik uygulamalar; do¤um-do¤umu kolaylaflt›r›c› uygulamalar, eflin gömülmesi ve göbek ba¤›n›n saklanmas›-; do¤um sonras›- ad verme, al bast›, k›rk ç›kmas›, kaynar içme, a¤aç dikme, saç kesme, yafl günü, sünnet, beflik kertme, askere u¤urlama-; çocuk giyim-kuflam›, çocuk beslenmesi, bak›m› ve e¤itimi, çocuk
edebiyat›, oyun ve oyuncaklar, çocuk tiyatrosu, çocuk haklar›, çocuk istismar›, çocu¤a yönelik fliddet, çocukluk tarihi, ninni, flark›, atasözü, masal, flark›, deyim, okflama sözleri, alk›fl ve karg›fllar, biblo, folklorik bebek gibi di¤er alanlar) oluflabilir.
Yap›lan taramalar sonucunda dünyadaki çocuk ve oyuncakla ilgili müzelerin koleksiyonlar›n›n afla¤›daki unsurlardan(bazen tren, bebek gibi tek türden malzemeyle,
bazen de tamam›yla) olufltu¤u belirlenmifltir:
“Bebek, bebek evi, Barbie bebe¤i, oyuncak tren, müzikli otomat, oyuncak silah, minyatür ev eflyas›, çay tak›m›, lego, bilye, sapan, at arabas›, uçurtma, topaç,
ulafl›m arac›, küp, boyama kitab›, hayvan figürü, müzik aleti, kukla, kurflun asker,
oyuncak tiyatro, optik oyuncak, müzik kutusu, kumbara, teneke kutu, bisiklet, kil
düdük, çocuk kitab›, ka¤›t fener, de¤irmen, antik oyuncak, inflaat blo¤u, dans eden
bebek, mekanik oyuncak, sokak ve meydan oyunu, kapal› mekan oyunu, folklorik
bebek, savafl oyunca¤›, yoyo, iflportac› bebek, minyatür çiftlik, pilli oyuncak, minyatür hayvanat bahçesi, kovboy, K›z›lderili, atl› kar›nca, kurmal› oyuncak, monopoli vb.” Bu oyuncaklardan sadece bebe¤in “tafl, toprak, tahta, bez, alç›tafl›, emaye,
tavuk derisi, deri, balmumu, plastik, cam, seramik, k›l, selüloit, kauçuk, keçe, çini,
ka¤›t hamuru, porselen, kumafl, bisküit, m›s›r kabu¤u, kuru meyve ve sebze, f›nd›k,
teneke, sünger, kil, vinil, tuz, deniz kabu¤u, a¤aç, yosun, çam kozala¤›, saman sap›, dantel vb.”den yap›lm›fl çeflitlemelerinin varl›¤› düflünülürse, oyuncak müzelerinin koleksiyon zenginli¤i daha iyi anlafl›labilir.
Bu koleksiyonlar›n derleme- bak›m-onar›m-araflt›rma-kay›t-arflivleme-seçimsergi teknik ve yöntemlerinin planlanmas›- reyonlar›n haz›rlanmas›- sat›fl amaçl›
taklitlerin yap›m›- sergileme öncesi sürecin aflamalar›d›r. Bu süreçte yer alan müstakil birimlerde uzmanlar görev yapmaktad›rlar. ‹ngiltere’deki Chester Oyuncak Müzesi’nin ayn› zamanda bir de Oyuncak Bebek Hastanesi’ne sahip olmas›, bu süreçteki birimlerin önemini ortaya koymaktad›r. Koleksiyonlar genellikle “temalar›na
(bebek, tren koleksiyon ve sergisi gibi), tarihlerine (Antik Ça¤, Orta Ça¤, Yeni Ça¤
vb.; eski dönemden yak›n döneme veya tersi- mekanik oyuncaktan elektroni¤e,
elektronikten mekani¤e veya el yap›m› oyuncaklara, çöpten arabadan uzaktan kumandal› oyuncak yar›fl arabalar›na…) ve yap›m yeri (Eyüp, Nuremberg, Singapur
gibi) ve hammaddesine (deri, keçe, ka¤›t, plastik, teneke, tahta, cam, porselen, me-
140
141
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
tal oyuncaklar), ifllevlerine (e¤itsel, tarihsel, sanatsal, kültürel vb.) göre düzenlenerek sergilenebilir.
Bugün müzeler ve araflt›rma-uygulama merkezleri koleksiyon oluflturma konusunda s›k›nt›lar yaflamaktad›r. Pek çok müze, çeflitli mali ve türüne özgü nedenlerden kaynaklanan koleksiyonlar›n› zenginlefltirmekte çaresiz durumdad›r. Nitekim
baz› müzeler, sergi açabilmek için büyük sat›fl merkezlerinden ürün toplama yoluna
gitmektedirler. Di¤er bir deyiflle müzeler hazine odalar› olmaktan ç›k›p, yaflam›n
merkezinde yer almay› hedeflemektedirler. Çocuk ve oyuncak müze ya da merkezlerinin bu konuda, genifl olanaklara sahip oldu¤u görülür. Kitleselleflen ve küreselleflen dünya sanayi ve ticari yaflam›nda çocuklar, en önemli hedef kitlelerden biri
olarak kabul edilir. Oyun ve oyuncak sektörü, sürekli yeni yarat›mlarla çocuklar›n
de¤iflim h›zlar›n› yakalamaya çal›fl›rlar. Bu nedenle, müzecilik alan›nda sürekli de¤iflim içinde olan müzelerin bafl›nda çocuk ve oyuncak müzeleri gelmektedir.
G. ARAfiTIRMA- GEL‹fiT‹RME VE E⁄‹T‹M:
Bu birim, merkez ya da müzenin ba¤lama göre geliflim ve dönüflümünü sa¤lar.
Uzmanlar›n yönetiminde yeni projeler üretilip, uygulanmak üzere yönetime sunulur.
“Çeflitli konularda seminer, konferans gibi bilimsel toplant›lar düzenlemek, yeni politikalar gelifltirmek, di¤er kifli ve kurumlarla veri al›flverifli sa¤lamak, bilimsel veya
popüler yay›n yapmak, burs vermek, proje desteklemek, kurs düzenlemek, dan›flmanl›k hizmeti vermek, ziyaretçilerin bilinçlenmesini, bilgilenmesini, e¤itilmesini,
yarat›c›l›klar›n›n gelifltirilmesini, kültürlenmesini, bireysel ve ulusal kimliklerinin
oluflmas›n›, tarihsel derinli¤i sahip olmas›n›, farkl›l›klar›n tad›na varmas›n›, farkl› bak›fl aç›lar› kazanmas›n› sa¤lamak, araflt›rma gezileri düzenlemek, yeni nesneler üretmek” bu birimin ifllevleri aras›ndad›r. E¤itim alan› içinde halk e¤itimi, personel ve
uzman e¤itimi gibi farkl› alt alanlar da bulunmaktad›r.
H. YAYIN:
Araflt›rma merkezinin d›fla aç›l›m ve tan›t›m görevini üstlenen birimi yay›n bölümüdür. Araflt›rma-Gelifltirme bölümünde üretilen her türlü, yaz›l›, görsel, iflitsel
ürün, bu birim taraf›ndan hedef kitleye (yurt içi ve d›fl›) çeflitli da¤›t›m ve sunum teknikleri kullan›larak ulaflt›r›l›r. “Broflür, kitap, gazete(genellikle haftal›k), dergi (bu
merkezlerin periyodiklerinin bulunmas› zorunluluktur), poster, kartpostal, kaset, cd,
foto¤raf, mikrofilm”, bu türden ürünlerdir.
Çocuk kültürü merkezi ya da müzesi kapsam›nda yay›n terimini farkl› anlamlara gelecek flekilde kullan›labilir. Bu tür bir merkezin internetin yan›nda kendisine ait
bir televizyon ya da radyosu olabilir. Bu kitle iletiflim araçlar›n›n yay›nlar›n› dolduracak pek çok yarat›, bu türden merkez ya da müzelerin koleksiyonlar›nda mevcuttur
(bu konuda ulusal ya da yerel yay›n yapan televizyon ve radyo kanallar›n›n çocuklara yönelik programlar›, bir fikir verebilir). Müstakil çocuk televizyon kanallar›n›n
kablolu sistemde yay›nda oldu¤u düflünüldü¤ünde, bu türden bir faaliyetin bilinçli,
bilimsel ve yararl› bir uygulamas›n›n çocuk kültürü merkez ya da müzelerinde de rahatl›kla gerçeklefltirilebilece¤i aç›kça görülecektir. Böylelikle bu merkezin yaflamas› için gerekli olan mali güç kolayl›kla yarat›labilecektir.
‹. SATIfi:
Müze ya da bu tür merkezlerin amac› “ziyaretçiye hizmet ve bunu kamu deste¤i olmadan baflarmak, daha genifl kitleye ulaflmak ve e¤itim vermektir; daha da
önemlisi bütün bunlar› gerçeklefltirebilmek için kar/gelir elde etmektir” (Gans 2001:
91). Ba¤›fl, devlet deste¤i ve girifl ücretlerinin yan›nda sat›fl, müze finansman yönetiminin temel kaynaklar›n›n en verimlilerindendir. Bu tür kurumlar ürettikleri hizmet
ve ürünleri satarak ya da kiralayarak ayakta kalabilirler. Ayr›ca, bir merkez ya da
müzenin özerkli¤ini elinde tutabilmesi, bu kaynaklar›n dengeli yönetimiyle mümkündür. Çünkü baz› mali aktörler, ilgili kuruluflun kendi amaçlar› do¤rultusunda faaliyet göstermesi için bask› yapabilirler. Ekonomik yeterlili¤e sahip olmayan merkez ya da müzeler, istendik toplumsal rollerini üstlenemezler. Bu nedenle bu türden
merkezlerin en önemli bölümlerinin sat›flla ilgili oldu¤u hat›rda tutulmal›d›r. Giderlerini karfl›layamayan bir kuruluflun yaflam›n› devam ettirme olana¤› yoktur. Yine sat›flla ilgili belirlemelerin hedef kitleden hareketle yap›lmas› gereklidir. Her türlü hizmet ve ürün üretimi, hedef kitlenin be¤enileri do¤rultusunda gerçeklefltirilmelidir.
Dünyada pek çok merkez ya da müze, bu konularla ilgili verilerin elde edilmesinde
özel sektördeki “piyasa araflt›rma flirketleri”nden yararlanmaktad›r. Ayr›ca güçlü ve
etkin bir halkla iliflkiler birimi, bu türden kurulufllar›n sat›fl etkinliklerinin verimlili¤ini art›rmaktad›r. Hiç kimse, durdu¤u yerde enerjisini, zaman›n›, dikkatini ve dahas›
paras›n› harcamaz istemez. Halkla iliflkiler ve pazarlama/sat›fl birimindekiler, öncelikle gerekli iste¤in zihinlerde yarat›larak giderilmesini ve daha sonra da bunun süreklilik kazanmas›n› çeflitli yöntem ve politikalarla sa¤lamaya çal›fl›rlar. Reklam ve
di¤er tan›t›m faaliyetleri, bu ba¤lamda etkin bir flekilde kullan›labilir. Yine sat›fl›n gelifltirilmesi ba¤lam›nda ‹srail Müzesi’nde oldu¤u gibi dükkanlar aç›l›p ihracat firmas›
kurulabilir (Gans 2001: 94).
Bu kapsamda cevaplanmas› gereken soru, hangi hizmetin ve ürünün üretilip
sat›laca¤›d›r. Müzelerde s›n›rl› say›da sat›fl ürünü vard›r, iddias›na en güzel cevap
400 ayr› sat›fl ürünü (lamba, ipek kravat, kitap, dergi, kaset, t-shirt, flapka, çanta,
logolu bluzlar, kart, poster, çöp kutusu, adres-telefon defterleri, ajandalar, mücevherler, parfümler, kozmetik malzemeleri vb.) bulunan ‹srail Müzesi’dir(Gans 2001:
93). Müzelerde yaflam›n her türlü ürünü üretilip sat›labilir. Çünkü flu anda gündelik
yaflamda kullan›lan her unsur, tarihseldir ve de¤erlidir. Sorun, ürüne dönüfltürme ve
gerekli pazarlama tekniklerinin kullan›lmas›d›r.
Hizmet Sat›fl›: Sergiler, e¤itim programlar›, kurslar, mekan kiralama, bilimsel
toplant›lara ev sahipli¤i yapma, koleksiyon ve di¤er ürünlerin üretim ve ço¤alt›m
haklar›n›n sat›lmas›, hisse senedi ç›kar›lmas› (Michalopoulos 2001: 87-90) bu tür
merkezlerin temel hizmet alanlar›d›r.
Ürün Sat›fl›: Koleksiyonlar›n en tutulan parçalar›n›n replikalar› (taklitleri) ve di¤er ka¤›t (dester, poster, kart, kitap, bloknot vb.), tekstil (t-shirt, flapka, aksesuar
vb.), deri (ceket, ayakkab›, kabartma vb.), cam (vazo, kül tablas›, süs eflyas› vb.),
porselen, ahflap, plastik gibi hammaddelerden yap›lan ürünler.
142
143
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
Bu merkez ya da müze, sadece kendi ürününü kendi yap›lar›nda ya da baflka
kurum ve kurulufllar›n bünyelerindeki ilgili birimlerde satabilece¤i gibi, di¤er efl kurumlar›n ürünlerini de kendi reyonlar›nda rahatl›kla satabilmelidir. Dünyada pek çok
müze, sadece kendi kentinin veya ülkesinin ürünlerini de¤il, farkl› ülkelerin yarat›lar›n› da rahatl›kla pazarlayabilmektedir. Hele de kendi zenginli¤inin fark›nda olmayan
ve bunlar› ürüne dönüfltüremeyen ülkeler, bu müzelerin profesyonellerince adeta
ya¤malanmaktad›r.
D‹⁄ER:
Kültür merkezi ve müzeler, toplumsal yaflam›n kalbi, merkezi olarak ifllev üstlenirler. Bu nedenle toplumsal yaflam› ilgilendiren her türlü etkinlik bu tür kurumlar›n çat›s› alt›nda rahatl›kla gerçeklefltirilebilir. Bat›’da müzelerin, konuklar›n› 300 y›ll›k flatolardaki yataklarda yat›rarak para kazand›klar› düflünüldü¤ünde, bu tür kurumlar›n hizmet alanlar›n›n zenginli¤i anlafl›l›r. “Konser, davet, parti, konaklama,
müzayede, defile, yar›flma, dizi/film çekimi” gibi pek çok etkinlik de, bu tür kurumlar›n imkanlar›ndan yararlan›larak gerçeklefltirilebilir.
SONUÇ:
Bu çal›flmada yer alan ana bölüm bafll›klar›n›n müstakil makele ve kitaplara konu olabilece¤i aç›kt›r. Bu çal›flman›n, daha çok müze yönetimi ba¤lam›nda çeflitli
tart›flma ve belirlemelerin yap›ld›¤› deneme olarak nitelenmesi do¤ru olacakt›r.
Küresel, hatta geç-küresel dönemin yafland›¤› günümüzde, yerel kültür merkez
ve müzelerinin say›s› h›zla artmaktad›r. Bu geliflmelerin yafland›¤› ülkelerin bafl›nda
da küresel dünyan›n aktörleri (ABD, Almanya, Fransa, ‹ngiltere, Japonya vb.) gelmektedir. Bu durum, yerelin ulusala, hatta küresele tafl›nmas› ba¤lam›nda aç›klanabilir. Ancak as›l vurgulanmas› gereken, “küreselleflme sayesinde yerelin bilinçli keflfidir”(Ulrich Beck, bu durumu, dünyan›n McDonald’s’laflmas› kapsam›nda aç›klarken “kültürel küreselleflmenin dünyan›n McDonald’s’laflmas› ile hiçbir iliflkisi olmad›¤›n›, her toplumun ve bireyin bu standartlaflmay› farkl› alg›lad›¤›n›, yorumlad›¤›n›
vurgular; Beck 1997). Çünkü, küreselleflme çok kere “tek türlefltirme veya çok türlülü¤ün ortadan kald›r›l›fl›” olarak tan›mlanm›fl ve suçlanm›flt›r. Bu karfl› durufl, çok
k›sa sürede etkisini yitirmifl, “farkl›laflman›n kayna¤› olarak küreselleflme” gibi farkl› yorumlar ortaya ç›km›flt›r. Art›k pek çok yerel de¤er, küresel dünyan›n olanaklar›
sayesinde çok h›zl› bir flekilde yayg›nl›k kazanabilmektedir. Konunun bir di¤er boyutu ise, h›zla küreselleflen dünyada yerelin durumunun ne olaca¤›d›r. 1980’li y›llardan sonra Almanya’da ve di¤er ça¤dafl ülkelerde müze say›s›nda büyük art›fllar yaflanm›flt›r (Bieder-de Haan 2000: 157). Bieder-de Haan bu geliflmeyi, ulusal tarihin(ve dolay›s›yla kültürün), uluslar ötesi ve özellikle Avrupa perspektifinden yans›t›lmas›/Avrupa ba¤lam›nda bir Alman kimli¤ine ulafl›lmas› kapsam›nda de¤erlendirmifltir. H›zla küreselleflen dünyada, bireysel kimli¤in saptanmas›n›n bile güçleflti¤i
görülmektedir. Bu nedenle kültür merkezleri ve müzeler, bireysel ve toplumsal sorunlar›n çözüm alanlar› olarak ifllev görme misyonunu üstlenmifllerdir. McLeod(1998)’un ifadesiyle, “ça¤›m›z, müzeler ça¤›d›r. Bu ba¤lamda öncelikle müze bi-
liminin Türkiye’de kurulmas›/gelifltirilmesi, müzecilik bak›m›ndan oldukça zengin
olan Türk halk›n›n bu konuda bilinçlendirilmesi ve h›zla farkl› türde müzenin(Türkiye’de toplam, resmi-özel yaklafl›k olarak, aktif 150 müze varken, Almanya’n›n sadece bir eyaleti olan Baden-Württemberg’de 1000’e yak›n müze bulunmaktad›r;
(Freudenreich 2003: 26) aç›lmas› gereklidir. Türk halk›, ça¤dafl yöntemlerle idare
edilen bu tür merkez ve müzeler sayesinde gelece¤e sorunlar›n› çözmüfl bir flekilde
güvenle, mutlulukla bakabilecektir. Asl›nda bütün bu bak›fl aç›lar›n›, öngörüleri Büyük Ata’n›n düflünce ve eylemlerindeki kültüre ve müzecili¤e karfl› gösterdi¤i duyarl›l›¤›nda bulmak, O’nun neden asr›n›n “devlet adam›” oldu¤unu da aç›klamaktad›r.
144
145
Kaynakça:
Ambrose, Timothy (1993) Managing New Museums, A Guide to Good Practice,
Edinburg: HMSO.
Arslanyürek, fi. (2001), “ Müzenin Finansman› Hangi Kaynaklardan Sa¤lanabilir?”, Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 100-104.
Beck, U. (1997), Perspektiven der Weltgesellschaft, Suhrkamp, Franfurt.
Beier-de Haan, R. (2000), “Ulusal Müzeler ve Küreselleflme: Alman Tarih Müzelerinde Yeni Geliflmeler”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 157-169.
Bryan Jr., C. (2000), “Amerika Birleflik Devletleri’nde Müzelere Yeni ‹zleyiciler
Çekmek”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 44-55.
Burcaw, G. E. (1997) Introduction to Museum Work, Walnut Creek, London,
New Delhi: AltaMira Press.
Çelen, B. (2001), “28-30 Haziran 1995 Tarihleri Aras›nda Kent ve Toplumsal
Tarih Müzeleri Üzerine ‹stanbul’da Düzenlenen Üç Günlük Atölye Çal›flmas›nda Sunulan Bildirilerin Önemli Noktalar›”, Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed.
Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 235-254.
Freudenreich, J._O. (2003), “Baden- Württemberg”, Deutschland, 2/2003: 2231.
Fleming, D. (2001), “ Kentler, Müzeler ve Toplum”, Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›,
‹stanbul: 25-33.
Gans, R. (2001), “ Müze Deneyimini Sat›fl Birimlerine Tafl›mak”, Kent, Toplum,
Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakf›, ‹stanbul: 91-94.
Gervereau, L. (2000), “ Tarihin Bo¤du¤u Müzeler”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 151- 156.
Gonseth, M.-O. (2000), “ Tepedeki Dünya: Bir ‹sviçre Kentinde Etnografik Ser-
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
MÜZE-ÇOCUK ‹L‹fiK‹S‹ VE ÇOCUK KÜLTÜRÜ MERKEZ‹ ‹LE ‹LG‹L‹ BAZI DE⁄ERLEND‹RMELER
giler”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik
ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 85-93.
Kahn, D. M. (2001), “ Amerikan Kent Tarihi Müzelerinde Yeni Misyonlar”, Kent,
Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve
Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 20-24.
Karp, I. ve S.D.Lavine (1991) Exhibiting Cultures, Smithsonian Institution.
Korobar, K. (2001), “ Nas›l Ayakta Kalmal›?”, Kent, Toplum, Müze DeneyimlerKatk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 95-99.
Levy, F. (2001), “ Toplumsal Tarih ve Halk Sanat› Müzelerine ‹liflkin Baz› Uyar›c› Notlar”, Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 47-51.
Lord, B. ve G. Dexter (1997) The Manual of Museum Management, London:
The Stationary Office Limited.
Madran, B. ve fi. Önal (2000). “Yerellikten Küreselli¤e Uzanan Çizgide Tarihin
Çokpaylafl›ml› Vitrinleri: Müzeler ve Sunumlar›”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 170186.
Madran, E. (2000), “ Kent Belle¤inin Oluflumunda Yap›lar: Kaynaklar ve Yorumlar”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 81.
Madran, E. (2001), “ Tarihi Miras Niteli¤indeki Yap›lara Müze ‹fllevinin Verilmesinde Kullan›lacak De¤erlendirme Ölçütleri”, Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul:
107-118.
McLeod, R. (1998) “Postcolonialism and Museum Knowledge: Revisiting tha
Museums of Pacific”, Pacific Science, No.52: 308-318.
Merriman, N. (2000) “Müzeler Koleksiyonlar ‹çin mi, ‹nsanlar ‹çin mi? ‹ngiltere’de Müzelere Ulaflmada Artan Olanaklar Üzerine Son Geliflmeler”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih
Vakf›, ‹stanbul: 69-81.
Moore, K. (1994) Museum Management, London and New York: Routledge.
Michalopoulos, D. (2001), “Finansal Olarak Kendine Yeterli Olabilmenin Zorluklar›”, Kent, Toplum, Müze Deneyimler-Katk›lar (Ed. Burçak Madran), Türkiye
Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul: 87-90.
O¤uz, M.Ö. (2002), Tunuseli ‹ncelemeleri, Milli Folklor, Ankara.
O¤uz, M.Ö. (2002), Küreselleflme ve Uygulamal› Halkbilimi, Akça¤, Ankara.
Onur, B. (1992), Oyuncakl› Dünya, V Yay›nlar›, Ankara.
Onur, B. (1993), Tarih Boyunca Oyunlar ve Oyuncaklar, Ankara Üniversitesi
Bas›mevi, Ankara.
Onur, B. (Haz.), (1994), Toplumsal Tarihte Çocuk, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›, ‹stanbul.
Özdemir, N. (1997), “Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi Çocuk Oyunlar›n›n Halkbilimi Aç›s›ndan ‹ncelenmesi”, (Bas›lmam›fl Doktora Tezi), Hacettepe Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Öztürk, F. (2000) “Türk E¤itim Düflüncesi Tarihinde ‘Müze’ Kavram›n›n Düflünsel Temelleri- Sat› Bey ve Ismay›l Hakk› Baltac›o¤lu Örne¤i”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf›,
‹stanbul: 187-200.
Pomian, K. (2000), “ Ça¤dafl tarih Yaz›m› ve Ça¤dafl Müzeler”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar, Küreselleflme ve Yerelleflme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih
Vakf›, ‹stanbul: www.hands-on-europe.net (Europe Association of Children’s Museums).
146
147
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
Necati DEM‹R
De¤irmen, Türkçe bir kelime olup1 “ö¤üten araç veya alet, içinde ö¤ütme ifli yap›lan yer”2 manalar›na gelmektedir. Tarih boyunca çok say›da türü kullan›lm›flt›r.
Arkeolojik araflt›rmalardan edinilen bilgilere göre ilk kullan›lan çeflidi muhtemelen
“el de¤irmenleri”dir. Ayak de¤irmenleri, su de¤irmenleri, köle ve hayvanlar›n çevirdikleri de¤irmenler di¤er baz› ilk örneklerdir. Zaman içerisinde çeflitleri artm›fl, teknolojik olarak geliflmifl flekilleri kullan›lm›flt›r.
Kaynaklar›n verdi¤i bilgilere göre de¤irmenler, hemen hemen insanl›k tarihi kadar eskidir. Büyük ihtimalle insanlar›n sahip olduklar› ilk teknolojilerden biridir.
Türklerde de¤irmen kültürü, M.Ö. III. - M.S. III. as›rlara, Büyük Hun Devleti’ne
kadar inmektedir. Arkeolojik kaz›larda bulunan “hububat› ö¤ütmek veya ezmek için
kullan›lan tafllar”3, ilk örnekler olarak gösterilebilir. Göktürklere ait “de¤irmen tafllar›”4, Göktürklerle ayn› dönemde yaflayan K›rg›zlar›n “ayak de¤irmenleri”5, Hazarlar›n “un ö¤ütmeye ait birçok aletleri”6, Koray ovas›nda ele geçen X. asra ait bir “el
de¤irmeni”7 Türklerin de¤irmen kültürünün süreklili¤ini gösteren malzemelerdir.
Türklerin su de¤irmenleri’ne sahip olduklar› ve çal›flt›rd›klar›na dair ilk bilgiler
ise Uygurlar dönemine aittir, diyebiliriz. Çinli seyyah Wang Yen-t’ê’nin Befl-Bal›g’la
ilgili flu cümleleri, büyük ihtimalle daha önce var olan bir kültürün belki de ayr›nt›l›
olarak yaz›yla ilk ifade edilifliydi: “... Sular, (Uygurlar›n) baflkentinin etraf›n› çevreleyecek bir flekilde düzenlenmifltir. Bu sular, tarlalar ve bahçelerin sulanmas›nda ve
de¤irmenlerin iflletilmesinde kullan›l›r”8. Türk kültürünün en ince ayr›nt›lar›na kadar
araflt›r›ld›¤› Dîvânü Lûgati’t-Türk’te de¤irmenle ilgili olarak çeflitli terimler ve atasözleri geçmektedir. Fakat bu kelimelerin su de¤irmeniyle ilgili olup olmad›¤› belli de¤ildir9. Bununla birlikte Anadolu Selçuklu dönemine ait vakfiye kay›tlar›nda karfl›m›za ç›kan âsiyâ / âsiyâb / âsyâb (su de¤irmeni) kelimeleri hem geçmifle, hem de o
döneme ait meraklar›m›z› ortadan kald›rmaktad›r. Osmanl› devleti zaman›nda su de¤irmenlerinin önemli bir sanayi say›ld›¤›n› ve bu kurulufllardan vergi al›nd›¤›n› tahrir
defterlerindeki kay›tlardan ö¤renmekteyiz10. Dede Korkut Kitab›11 ve Tarama Sözlü¤ü’nde12 yer alan de¤irmen, de¤irmen toñuzlu¤u, de¤irmen bo¤az› terimleri konunun edebî eserlere aksediflinin en güzel örnekleri olsa gerektir.
Su de¤irmenleri, kültürümüzün önemli unsurlar›ndan biridir. Yukar›da da söyledi¤imiz gibi belki de sahip oldu¤umuz ilk teknolojilerdendir. fiimdilik düflüncemiz, bu
148
biçimiyle Türkistan kaynakl› oldu¤u, dünya üzerine buradan yay›ld›¤›d›r. Yapt›¤›m›z
araflt›rmalara göre Türkiye’de ve Türklerin yaflad›¤› di¤er co¤rafyalarda yayg›n olarak bulunmaktad›r.13
Yüzy›llar boyunca insanlar, temel ihtiyaçlar›n›n en önemlilerinden biri olan unu,
dolay›s›yla ekme¤i bu teknolojiden istifade ederek haz›rlam›fllard›r. Bunlar›n en çok
kullan›lanlardan biri de su de¤irmenleridir. ‹lgi çekici bir yap›ya ve çok say›da terime sahip olan su de¤irmenleri hakk›nda flimdiye kadar, tespit edebildi¤imiz kadar›yla, yeteri kadar çal›flma yap›lmam›flt›r.
Yapt›¤›m›z saha araflt›rmalar›, inceleme ve soruflturmalar›m›z sonucunda Türkiye’deki su de¤irmenlerinin hemen hemen ayn› kurulufla sahiptir. Bununla birlikte
Orta ve Do¤u Karadeniz bölgesinde yer alanlar birbirine daha çok benzemektedir.
Biz bildirimizde çal›flmalar›m›z› yo¤unlaflt›rd›¤›m›z Orta ve Do¤u Karadeniz bölgesi
(Sinop, Amasya, Samsun, Tokat, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin) su de¤irmenlerinin yap›l›fl› ile müzelenmesi üzerinde duraca¤›z.
Su de¤irmenlerinin Sinop, Amasya, Samsun, Tokat, Ordu, Giresun, Trabzon,
Rize ve Artvin yörelerindeki son y›llardaki durumu hakk›nda kapsaml› denilebilecek
derecede bir araflt›rma yapt›k. Bu bölgede yapt›¤›m›z saha araflt›rmas›nda sontaj
metoduyla yüzlerce de¤irmeni inceledik. fiekil aç›s›ndan birkaç istisna hariç, de¤ifliklik yoktur. Genellikle terimlerde de benzerlik göstermektedirler.
Yapt›¤›m›z incelemeler sonucunda su de¤irmenleri ile ilgili terimlerin bir ço¤unun daha önce tespit edilemedi¤ini belirledik. Bu yüzden terimlerin bir sözlü¤ünü çal›flmam›z›n sonuna ekledik.
Su De¤irmenlerinin Kuruluflu
Su gücüyle çal›flan bu de¤irmenler; tah›l› ezerek, tercihe göre, un veya yarma
hâline getirmesi için yap›l›r. Un, insanlar›n temel ihtiyaçlar›ndan biri olan ekmek yap›m›nda kullan›l›r. Yarma ise hayvanlar›n yiyece¤idir.
Bir yere de¤irmenin yap›labilmesi için her fleyden önce suyun ihtiyac› karfl›layacak kadar bol ve gür olmas› gerekir. De¤irmen, bu yüzden ›rmaklar›n veya suyu
yeterli olan derelerin kenar›na yap›l›r. Ulafl›m›n kolay olmas› için de yol kenar›nda
veya yola yak›n bir yerde bulunmas›na dikkat edilir. ‹nflaat için do¤al olarak arazinin de¤irmen binas› yap›m›, ulafl›m ve yeterli su bak›m›ndan müsait olmas› flartt›r.
Bir su de¤irmeninin çal›fl›r hâle gelebilmesi için birçok iflin yap›lmas› gerekmektedir. De¤irmenin binas›n›n inflas›, sistemin kurulmas›, suyun ba¤lanmas› ve tafllar›n haz›rlan›p de¤irmene getirilmesi, de¤irmen yapmakta önemli problemlerdir.
Bunlar›n yap›l›fl›nda kurallaflm›fl bir s›ra yoktur. Biz, en kolay anlafl›labilecek flekilde izah etmeye gayret edece¤iz.
De¤irmen binas›n›n inflas›nda öncelikle d›fl duvarlar örülür. Duvar örme ifli, taflç› (duvar ustas›) taraf›ndan gerçeklefltirilir. Duvarlar çeflitli malzemelerden yap›lmaktad›r. ‹nceleyebildi¤imiz de¤irmenlerde en fazla kullan›lan malzeme taflt›r. Tafltan yap›lan peylerin (duvar) müsait yerlerinde kap› ve pencere için boflluklar b›rak›l›r. Peylerin üzerine çat› kurulur. Çat›n›n üstü eskiden ilkel usullerle a¤açtan elde edi-
149
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
len malzemeler olan karatahta veya hardama ile örtülürdü. Son zamanlarda ise ihtiyaç kiremit veya saçlarla karfl›lanmaktad›r.
De¤irmen iki kattan oluflmaktad›r. Alt kat›na domuzluk denir. Domuzluk, çar-
kald›rmak denilen bu ayarlamalar ile ayr›ca zahirenin kal›n veya ince ö¤ütülmesi de
sa¤lan›r.
Durmas› için de afla¤› indirilir. De¤irmenin aya¤›n› indirmek ve de¤irmenin aya¤›n›
Alt savacak da ço¤unlukla taban a¤ac›na ba¤lan›r. Alt savaca¤›n orta k›sm›na
çak›lan ve savacak denilen yaklafl›k 15 cm geniflli¤indeki bir tahta, gerekti¤i zaman
kullan›l›r ve suyun çarka vurmas›n› engeller. De¤irmenin durmas› gerekti¤inde savacak suyun önüne gelecek flekilde dönderilir. Böylece çarka direkt olarak su vurmaz. De¤irmen tafllar› art›k dönmez.
Domuzluktaki yap›lacak ifller bitirildi¤inde üstü kapat›l›r. Buran›n üstü ço¤unlukla kal›n tahtalarla örtülür. Son zamanlarda yap›lm›fl veya tamir görmüfl de¤irmenlerde bu ifl betonla yap›lmaktad›r.
De¤irmenin ikinci kat›na ocak denir. Ocak, de¤irmenle ilgili önemli ifllerin yap›ld›¤› bölümdür. Gelen zahirenin s›raya koyuldu¤u, ö¤ütüldü¤ü, insanlar›n keflik
bekledi¤i geniflçe yerdir. De¤irmenci bu bölümde bekler. Burada atefl yakmak için
bir de ocak vard›r. Bekleyen insanlar bu ocakta ›s›n›rlar, çok çeflitli mevzular›n ele
al›nd›¤› de¤irmen sohbeti yaparlar. Bazen de gilik veya kül çöre¤i piflirip yerler.
De¤irmenin üst bölümünün oluflturulmas› için öncelikle tafl›n çevresine dört direk dikilir. De¤irmen dire¤i denilen bu a¤açlar›n alt k›sm› yere, üst k›sm› çat›ya sabitlefltirilir. Dört a¤aç, ortalar›na lâta çak›larak ikifler ikifler birbirine ba¤lan›r. Lâtalar›n üzerine, üst k›sm› genifl (yaklafl›k 100 cm), alt k›sm› ise oldukça dar (yaklafl›k
3 cm) üst tekne yap›l›r. Üst tekne, ö¤ünecek zahirenin koyuldu¤u yerdir.
Üst teknenin alt›na bir alt tekne yap›l›r. Alt tekne, üst tekneden düflen zahireyi
üst tafl›n ortas›na ulaflt›ran oluk biçiminde bir a¤açt›r. Üst tekneden zahirenin düfltü¤ü k›s›m genifl, zahirenin üst tafl›n ortas›na düfltü¤ü uç k›sm› ise oldukça dard›r. Alt
teknenin üç yerle ba¤lant›s› vard›r. Düz bir flekilde durmas› için iple iki yerden üst
tekneye; bir kenar›ndan da a¤açla, di¤er bir a¤aca ba¤lan›r. Ba¤lant› a¤ac›n›n ortas›ndan üst tafl›n üzerine bir kol iner. Tanelerin de¤irmen tafl›na düzenli akmas›n› sa¤layan bu tahta çubu¤a tak›lcak denir. Üst tafl›n hareketine ba¤l› olan tak›lcak sayesinde alt tekne sallan›r. Alt tekne salland›kça zahire yavafl yavafl kayar ve üst tafl›n
ortas›nda bulunan deli¤e düfler. Alt teknenin ön k›sm›na ba¤lanan ve f›r›ldak denilen ip, önce üst teknede bulunan makaradan geçirilir, daha sonra kenarda bulunan
ön direkteki bir kola dolan›r. Bu ip, alt teknenin ucunun afla¤› inmesi veya yukar›
ç›kmas› içindir. De¤irmenin dönme h›z›na göre zahirenin ayarlanmas› bu iple yap›lmaktad›r. ‹pin ucuna bir ayar tafl› ba¤lan›r ve çelike sar›l›r. Ayar tafl›, bahsedilen ipin
ayarland›¤› gibi kalmas›n› sa¤lar.
Bütün bunlar yap›ld›ktan sonra, alt ve üst tafl›n çevresine muhafaza tahtalar›
çak›l›r. Ayr›ca bir ön tekne haz›rlan›r. Kenarlara çak›lan tahtalar›n vazifesi unun d›flar› düflmesini engellemektir. Un, ç›kt›ktan sonra tafl çevresinde bir veya birkaç kez
tur atar. Ön k›s›mda b›rak›lm›fl bir delikten ön tekneye düfler.
De¤irmen kuruldu¤unda tafl›n kenarlar›na çak›lan koruma tahtalar› ile üst tafl›n
aras›ndaki bofllu¤a un birikir. Tafl›n çevresinde bulunan ve yöre ad› verilen bu k›sma kimse dokunmaz. Burada bulunan un sürekli muhafaza edilir.
150
151
k›n bulundu¤u ve döndü¤ü yerdir. Buras›, tabanda suyun ak›fl yönüne göre yaklafl›k
150 cm derinli¤inde, 200 cm geniflli¤inde kanal kaz›larak oluflturulur. Zeminden
afla¤›da kalan bu k›sma de¤irmenin dönmesi için gerekli olan alt sistem kurulur. Su,
d›flar›dan domuzlu¤a girer, sistemi çal›flt›r›r ve d›flar› ç›kar.
De¤irmenin çal›flmas› ile ilgili sistemin temeli domuzlukta at›l›r. Buraya boydan
boya yaklafl›k 15x15 cm kal›nl›¤›nda, tabana paralel olarak dört köfleli bir a¤aç yerlefltirilir. Buna taban a¤ac› denir. Taban a¤ac›, sürekli su içinde kalaca¤›ndan dayan›kl› olmas›na dikkat edilir. Kestane ve pelidin özü (kara k›sm›) çabuk çürümedi¤i
için özellikle tercih edilir.
De¤irmenin çal›flmas› ile ilgili olarak taban a¤ac›na üç ba¤lant› yap›l›r. ‹lk ve en
önemli ba¤lant› e¤ercektir. E¤ercek, yaklafl›k 10 cm kal›nl›¤›nda, 150 cm boyunda,
taban a¤ac› ile üst tafl aras›nda bulunan birçok aletin tak›ld›¤› yuvarlak bir a¤açt›r.
E¤erce¤in alt ucuna i¤necik denilen bir demir çak›l›r. ‹¤necik demiri, taban a¤ac›na
önceden yerlefltirilmifl olan kargac›k demirinin içine yerlefltirilir. Kargac›k demirinde
e¤erce¤in tak›labilece¤i üç delik bulunur. Bu deliklerden yaln›zca bir tanesi kullan›l›r. Di¤er ikisi yedektir. Kargac›k demirindeki deliklerden biri afl›nd›¤›nda i¤necik di¤er deliklerden birine geçirilir. Son zamanlarda kargac›k demirinin yerine daha kullan›l›fll› olan bilye veya alaman tafl› yerlefltirilmektedir.
E¤erce¤in taban a¤ac› ile ba¤lant›l› oldu¤u yerin üst k›sm›na çark tak›l›r. Çark,
su çarpt›¤›nda dönen, e¤ercekle üst tafla ba¤l› olan ve üst tafl›n ayn› yönde dönmesini sa¤layan demirden yap›lm›fl yuvarlak bir araçt›r. Çark›n ortas›na künt, suyun
vurdu¤u peteklerine ise kepçe denir. E¤erce¤in üst ucunda demirden yap›larak çak›lan bo¤azl›k demiri bulunmaktad›r. Bo¤azl›k demiri, ya a¤ac›n ortas›na çak›larak
ya da flapka biçiminde tak›larak e¤erce¤in ucuna yerlefltirilir. Ucu dört köflelidir. Bu
k›s›m alt tafl›n ortas›na önceden aç›lm›fl delikten geçirilir ve baltac›kla üst tafla ba¤lan›r. Alt tafl, çark›n yaklafl›k 50 cm yukar›s›nda yer al›r. Sabit durumdad›r. Orta k›sm› kenarlar›na göre daha kal›nd›r. E¤erce¤in dört köfleli olan ucuna e¤ifl ismi verilir. Bu demire baltac›k tak›l›r. Baltac›k, yaklafl›k 25 cm uzunlu¤unda, 10 cm geniflli¤inde 2 cm kal›nl›¤›nda, orta k›sm› dar, kenarlar› genifl demir parças›d›r. Haç fleklinde olanlar› da vard›r. Bu parça üst tafl›n alt›nda önceden aç›lm›fl yuvaya yerlefltirilir. Böylece taban a¤ac›ndan bafllay›p üst tafla kadar olan k›s›m haz›rlanm›fl olur.
Taban a¤ac›na ba¤lanan bir baflka sistem de ayakt›r. Ayak, de¤irmenin üst tafl›n›n dönmesini veya durmas›n› sa¤layan yaklafl›k 200 cm uzunlu¤unda demir çubuktur. Bir ucu taban a¤ac›na sabitlefltirilen demirin di¤er taraf› halka hâline getirilir. Bu halkadan yaklafl›k 100 cm uzunlu¤unda bir a¤aç geçirilir. A¤ac›n bir taraf› sabitlefltirilir. Bir ucu ise de¤irmenin üst tafl›n›n dönmesi gerekti¤i zaman yükseltilir.
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
De¤irmen Tafllar›n›n Haz›rlanmas›
De¤irmen tafl›, alt ve üst olmak üzere iki tanedir. Alt tafl, zahirenin un hâline gelmesinde zemin görevi yapar. Sabittir, kenarlar› orta k›sm›na göre daha incedir. Alt
taflla ayn› büyüklükte olan ve üzerine koyulan di¤er parça ise üst taflt›r. Alt tafl›n aksine kenarlar› kal›n, orta k›sm› incedir. ‹nce yeri, altta kalan bölümdedir. Bahsedilen
iki tafl›n orta k›s›mlar›nda yaklafl›k bir cm aral›k vard›r. Bu aral›k tafllar›n kenar k›sm›na yaklaflt›kça daral›r. ‹ki tafl uç bölümlerde birbirine iyice temas edecek flekilde
ayarlan›r. Üst tafl, suyun çarka vurmas›yla döner. Döndükçe alt tekneden zahire düfler. Aral›¤›n bir cm oldu¤u yerden giderek kenara yaklafl›r. Kenara yaklaflt›kça önce büyük parçalara bölünür, daha sonra iyice küçülerek un hâline gelmeye bafllar.
De¤irmen tafl›n›n haz›rlanmas›na, tafl kesmek denilir. Tafl kesme iflini taflç›, (tafl
ustas›) yapmaktad›r. Kesilecek tafl›n çok sert olmas› gerekir. Ayr›ca çatlak ve damarl› olmamas› flartt›r. ‹ki tafl›n sürekli birbirine sürtmesi, sert olmayan tafllar›n kolayca afl›nmas›n› sa¤lamaktad›r. Bununla birlikte afl›nan parçalar›n una kar›flmas›
kötü sonuçlar ortaya ç›kartmaktad›r. Çatlak ve damarl› tafl ise çok k›sa bir zamanda k›r›laca¤›ndan ihtiyac› karfl›lamaz.
Tafl kesmeye yukar›da bahsetti¤imiz vas›flara sahip tafl›n tespit edilmesiyle
bafllan›r. Gerekli flekli vermek için çekiç ve iye demiri kullan›l›r. De¤irmen tafllar›n›n
a¤›rl›¤› 300-500 kg aras›nda de¤iflir.
De¤irmene getirilen tafllar bir müddet kullan›l›r. Zamanla iki tafl›n birbirine bakan yüzlerindeki difller afl›n›r. Afl›nan tafllar kaliteli un ç›karmaz. Bu durumda üst tafl
kald›r›l›r. Çekiç veya çelikten yap›lm›fl ucu sivri bir araçla difller yeniden aç›l›r. Diflemek ad› verilen bu ifl, çok say›da tekrarland›¤›nda tafl gittikçe incelir ve ifle yaramaz
hâle gelir.
Suyun Ba¤lanmas›
‹nflas› bitirilen de¤irmene su ba¤lama çal›flmalar› bafllar. Müsait bir yerden akar
suyun önü kesilir. Suyun ak›fl yönünün de¤ifltirildi¤i ve baflka kanala ba¤land›¤› yerin ad› ba¤lkt›r. Suyu de¤irmene götüren su yoluna ise ana denir. Ana, de¤irmenin
üst savaca¤›na kadar suyun gelmesini sa¤layan kanald›r. Üst savacak, suyun de¤irmene veya bofla akmas›n› sa¤layan a¤açtan yap›lm›fl kapakt›r. Su, de¤irmene ba¤land›¤›nda arkuru (düz) oluktan geçer. Arkuru oluk, üst savacakla dik oluk aras›ndaki mesafedir. (Baz› de¤irmenlerde bu k›s›m yoktur). Su, arkuru oluktan sonra dik
oluka ulafl›r. Oradan h›zla afla¤› iner. Dik olu¤un üst k›sm› yani suyun girdi¤i bölüm
de¤irmenden de¤irmene farkl›l›k göstermekle beraber yaklafl›k 50x50 cm ölçülerindedir. Gittikçe daral›r. Alt k›sm› yani suyun ç›kt›¤› bölüm, suyun durumuna göre 69 cm aras›nda de¤iflmektedir. Suyun d›flar›ya ç›kt›¤› deli¤e, düdük ismi verilmektedir.
Dik olu¤un yaln›zca üst ve alt k›sm› deliktir. Gövde k›sm›n›n dört taraf› da kapal›d›r. Eskiden büyük a¤açlar›n oyulmas› veya kal›n tahtalar›n birbirine çak›lmas›
ile temin edilirmifl. Son zamanlarda betondan yap›lmaktad›r. Bir de¤irmende ise varillerin birbirine geçirilmesi ile ihtiyac›n karfl›land›¤›n› gördük.
Suyun bol oldu¤u yerlerde de¤irmenler, iki yerde tafl dönecek flekilde yap›l›r.
Bu flekilde olanlara çift göz de¤irmen denir. Çift gözlü de¤irmenlerde taban a¤ac›ndan üst savaca¤a kadar olan k›s›m iki kez kurulur.
Yap›lacak ifller bittikten sonra sistem flu flekilde çal›fl›r: De¤irmene su ba¤land›¤›nda anadan, üst savacaktan, (akuru oluktan), dik oluktan geçer. Dik olu¤un
ucundaki düdükten ç›karak çarka çarpar. Çark dönmeye bafllar. Çarka e¤ircekle
ba¤l› olan üst tafl dönmeye bafllar. Üst tafla çarpan tak›lcak, buna ba¤l› olarak da alt
tekne hareketlenir. Zahire alt olu¤un ucundan üst tafl›n ortas›nda bulunan deli¤e düfler. ‹ki tafl›n aras›nda ezilen zahire un hâline gelerek ön teknede birikir.
Tah›l›n / Zahirenin Ö¤ütülmesi
Zahire; “gerekti¤inde kullan›lmak için saklanan tah›l” demektir. Gerekti¤inde
kullan›lmak üzere saklanan tah›l veya zahire bu bölgede m›s›r ve bu¤dayd›r.
Zahire, iyice y›kan›p kurutularak de¤irmenlik hâle getirilir. Kurutulmayan zahire de¤irmeni s›var. S›vamak, yafl olan tah›l›n un hâline geldikten sonra tafla yap›flmas›d›r. Bu durumda kaliteli bir un elde etmenin imkân› yoktur. Zahire s›vad›¤›nda
eski kalite ancak de¤irmen tafllar›n›n diflenmesiyle elde edilebilir.
De¤irmene getirilen zahire üst tekneye boflalt›l›r. De¤irmenin aya¤› kald›r›l›r.
D›flar›da bulunan üst savaca¤›n yeri de¤ifltirilir, su de¤irmene ba¤lan›r. Alt savacak
düdü¤ün önünden çekilir ve üst tafl dönmeye bafllar.
Yaz günlerinde gelen suyun çark› döndürmeye gücü yetmedi¤i için de¤irmen
dönmez. Bu durumda halka vurulur. Halka vurmak, dik oluktan suyun ç›kt›¤› yerdeki geniflli¤in daralt›lmas› için a¤açtan yap›lm›fl çember veya çemberlerin düdü¤e
yerlefltirilmesidir.
Üst tafl›n dönmesiyle tak›lcak hareketlenir. Bu hareketten etkilenen alt tekne
sallan›r. Taneler yavafl yavafl üst tafl›n ortas›na düfler, k›sa bir zaman sonra un hâlinde kenara ç›kmaya bafllar. Yöre ile tafl aras›nda bir kaç kez tur att›ktan sonra ön
tekneye düfler. Un burada birikir. Ön teknede demirbafl olan iki araç bulunur. Bunlardan biri bir tutam süpürge dar›s›n›n ba¤lanmas›ndan oluflan süpürgecik, di¤eri ise
a¤açtan yap›lm›fl kapakt›r. Ön teknede un ço¤ald›kça süpürgecikle bir araya toplan›r. Kapakla, çuvala doldurulur.
Zahirenin tamam› ö¤ündü¤ü zaman de¤irmeni döndürürken gerçeklefltirilen ifllerin tersi yap›l›r. Alt savacakla, suyun çarka vurmas› engellenir. Böylece de¤irmen
durur. Daha sonra üst savaca¤›n yeri de¤ifltirilir ve su sav›l›r. Bu flekilde su bofla ak›t›l›r.
De¤irmenlerin ‹flletilmesi
Su de¤irmenleri birkaç flekilde iflletilmektedir. ‹ncelemeler yapt›¤›m›z bölgede
de¤irmenlerin mülkiyeti ya köye ya da flahsa aittir. Eskiden vak›f de¤irmenleri de
varm›fl. Günümüzde hiç kalmam›fl.
De¤irmen köyün ortak mal› ise, köy ihtiyar heyeti maaflla bir de¤irmenci/hakç› tayin eder. De¤irmenci/hakç›, de¤irmenin iflletilmesinden sorumlu kiflidir. Gelen
zahireleri de¤irmene gelifl s›ras›na göre ö¤ütür, ö¤ütme bedeli olarak da zahireden
152
153
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
belli bir oranda hak al›r. De¤irmen hak› denilen bu bedelin miktar›n› ihtiyar heyeti
belirler. Zahire sahibi hak olarak al›nacak miktar›n karfl›l›¤›n› para olarak da ödeyebilir.
Köyün ortak mal› olan de¤irmenlerin baflka bir iflletilifl tarz› daha vard›r. Zahire
sahibi kendi zahiresini kendisi ö¤ütür. Bu durumda hak verilmez. De¤irmenin onar›m iflleri imece usulüyle gerçeklefltirilir, maddî meseleler ise köye salma salmak yoluyla karfl›lan›r.
fiah›slar›n iflletti¤i de¤irmenlerin geliri tamamen sahibine aittir. Hak oran›n› kendisi belirler. Masraflar›n› da kendisi karfl›lar. ‹sterse bir baflka flahsa kiraya verebilir
veya satabilir.
Zahire sahiplerinin de¤irmenciye hak verdi¤ini, hak miktar›n›n köyün ortak mal› olan de¤irmenlerde ihtiyar heyeti, flah›slara ait olanlarda ise de¤irmen sahibi taraf›ndan belirlendi¤ini, yukar›da belirtmifltik. Hak miktar› farkl› kifli veya kifliler taraf›ndan belirlendi¤i için do¤al olarak ölçü birli¤i söz konusu de¤ildir. Oranlar zahirenin
yüzde yedisi ile onu aras›nda de¤iflmektedir.
Su De¤irmenlerinin Bugünkü Durumu
Su de¤irmenleri ile ilgili olarak araflt›rmalar yapt›¤›m›z bölgede çeflitli sebeplerden dolay›, de¤irmen say›s› tahmini bir rakamla yüzde seksen oran›nda azalm›flt›r.
Bu rakam un fabrikalar›n›n yayg›nlaflt›¤› Amasya, Samsun ve Tokat yöresinde daha da yüksektir.
Teknolojinin geliflmesine ba¤l› olarak de¤iflik de¤irmenler de kurulmaya bafllam›flt›r. Önce mazotla, elektri¤in köylere ulaflmas›yla da elektrikle çal›flan de¤irmenlerin say›s› zaman geçtikçe artm›flt›r. Atefl de¤irmeni ad› verilen bu fabrikac›k, az zamanda çok zahireyi un hâline getirdi¤i için daha fazla tercih edilmifltir.
M›s›r üretiminin azalmas›ndan ve atefl de¤irmenlerinin ço¤almas›ndan dolay› su
de¤irmenlerinin say›s› zaman geçtikçe azalm›flt›r. Su de¤irmenlerinin sahipleri veya
de¤irmenciler art›k yevmiyesini bile ç›karamaz duruma gelmifllerdir. Yani de¤irmencilik yavafl yavafl yerini baflka mesleklere b›rakmaktad›r. Neticede çok say›da de¤irmen kaderine terk edilmifl ve harabe hâline gelmifltir.
fiu anda çal›flan su de¤irmenleri, çal›flmas›n› ç›kard›¤› unun lezzetine borçludur.
H›zl› dönmesinden dolay›, atefl de¤irmenlerinde elde edilen unun lezzeti kaybolmaktad›r. Su de¤irmenlerinden ç›kan unun tad›n› verebilmesi mümkün de¤ildir. Bu yüzden birçok kifli, su ile yavafl yavafl dönen, unun lezzetinden bir fley kaybettirmeyen
de¤irmenleri tercih etmektedir.
Bir mucize olmazsa, tahminen önümüzdeki yirmi y›l içerisinde su de¤irmenlerinin tamam›na yak›n› yok olacak gibi görünmektedir. Bir baflka tehlike de de¤irmen
yap›p çal›fl›r duruma getirecek usta s›k›nt›s›d›r. De¤irmen ustalar›n›n say›s› da azalmakta ve yenileri yetiflmemektedir.
Su de¤irmenleri ile ilgili geliflmeler bu durumdad›r. Yak›n zamanlarda yok olaca¤› ortadad›r. Türkün ilk teknolojilerinden biri olan su de¤irmenlerinin gelecek nesillere ulaflt›r›lmas› için ilgili kamu kurulufllar›n›n gerekli çal›flmalar› yapmas› beklen-
mektedir. Su de¤irmenlerinin gelecek nesillere ulaflt›r›lmas›n›n bir yolu da müzelenmesidir. Gazi Üniversitesinin böyle bir çal›flma yapmas› durumunda, bildi¤imiz kadar›yla, bir ilki gerçeklefltirecektir. (Foto¤raf 28-32)
Su De¤irmenleri ‹le ‹lgili Terimler
(Orta ve Do¤u Karadeniz Bölgesi)
akarsu Yeryüzünde belirli bir yatak içinde, e¤im boyunca sürekli veya zaman
zaman akan su.
alaman tafl› De¤irmenlerde i¤, yi¤, kermen, e¤ircek’in taban a¤ac›na yerlefltirildi¤i yuva.
alt savacak [savacak kolu] De¤irmenlerde yaklafl›k 15 cm geniflli¤indeki bir
tahta, gerekti¤i zaman kullan›l›r ve suyun çarka vurmas›n› engeller. taban a¤ac›na
ba¤l›d›r. de¤irmenin durmas› gerekti¤inde suyun önüne gelecek flekilde döndürülür.
Böylece çarka direkt olarak su vurmaz ve de¤irmen tafllar›n›n dönmesi engellenmifl
olur.
alt tafl De¤irmenlerde üst taflla temas ederek zahireyi ezip un durumuna getirir. Zahirenin un hâline gelmesinde zemin görevi yapar. Sabittir, kenarlar› orta k›sm›na göre daha incedir.
alt tekne [denelik / tenelik, kepçe, oluk, tane olu¤u] De¤irmenlerde üst tekneden düflen zahireyi üst tafl›n ortas›na ulaflt›ran oluk biçiminde bir a¤açt›r. Üst tekneden zahirenin düfltü¤ü k›s›m genifl, zahirenin üst tafl›n ortas›na düfltü¤ü uç k›s›m› ise
oldukça dard›r.
ana [anaç, göl] Suyun ak›fl yönünün de¤ifltirilip de¤irmene döndürülen yer.
anaç bk. ana.
ark [ba¤lak, bent, hark, su kanal›] Suyu de¤irmene götüren su yolu.
arkuru oluk [düz oluk] üst savacakla dik oluk aras›ndaki mesafe. Baz› de¤irmenlerde bu k›s›m yoktur.
atefl de¤irmeni Elektirikle çal›flan bir tür de¤irmen.
ayak De¤irmenin üst tafl›n›n dönmesini veya durmas›n› sa¤layan yaklafl›k 200
cm uzunlu¤unda demir çubuk. Bir ucu taban a¤ac›na sabitlefltirilen demirin di¤er taraf› halka hâline getirilir. Bu halkadan yaklafl›k 100 cm uzunlu¤unda bir a¤aç geçirilir. A¤ac›n bir taraf› sabitlefltirilir. Bir ucu ise de¤irmenin üst tafl›n›n dönmesi gerekti¤i zaman yükseltilir. Durmas› için de afla¤› indirilir. de¤irmenin aya¤›n› indirmek
ve de¤irmenin aya¤›n› kald›rmak denilen bu ayarlamalar ile ayr›ca zahirenin kal›n
veya ince ö¤ütülmesi de sa¤lan›r.
ayar tafl› De¤irmenlerde alt teknenin ön k›sm›nda bulunan f›r›ldak, kald›raç veya tane ba¤› ad› verilen ipin ucuna ba¤lanan tafl. Tane ba¤›n›n ayarland›¤› gibi kalmas›n› sa¤lar, sürekli sallan›r durumdad›r.
ay›omzu çat› Karadeniz Bölgesi’nde binalarda kullan›lan bir çat› türü. Bu tür çat›larda ok a¤ac› bulunmaz. Bütün dökmelerin ucu bir araya getirilerek çak›l›r. Bu durumda çat›n›n zirvesi tek noktada toplan›r.
ba¤lak 1. [ba¤lak a¤ac›] Ahflap binalarda yatay olarak kullan›lan a¤aç; 2. De¤irmenlerde ana ile ark›n birleflti¤i yer. Ayr›ca bk. ark.
154
155
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
ba¤lak a¤ac› bk. ba¤lak.
baltac›k [köprü] De¤irmenlerde yaklafl›k 25 cm uzunl›¤unda, 10 cm geniflli¤inde 2 cm kal›nl›¤›nda, orta k›sm› dar, kenarlar› genifl demir. Haç fleklinde olanlar› da
vard›r. Bu parça üst tafl›n alt›nda aç›lm›fl baltac›k yata¤› veya yuva ad› verilen ve
önceden haz›rlanm›fl bofllu¤a yerlefltirilir.
baltac›k yata¤› De¤irmenlerde baltac›k demirinin yerlefltirildi¤i üst tafl›n alt›ndaki yuva.
bent (F. bend) bk. ark.
beflikörtüsü çat› Karadeniz Bölgesi’nde genellikle ahflap binalarda kullan›lan bir
çat› biçimi. ba¤laklara çapraz çat› a¤ac› ve dökme ismi verilen a¤açlar çak›l›r. Dökmelerin ucu zirvede düz bir flekilde yerlefltirilmifl ok a¤ac›na tutturulur.
bilye (‹t.) De¤irmenlerde köprü / taban a¤ac› ile i¤ a¤ac›n›n birleflti¤i yerde kullan›lmaktad›r.
bo¤az 1. De¤irmenlerde zahirenin iki tafl›n aras›na düfltü¤ü üst tafl›n ortas›ndaki delik; 2. Zahirenin un durumuna geldikten sonra unluka düflmesi için ön koruma
tahtas›n›n alt k›sm›ndan aç›lan delik.
bo¤azl›k demiri [çevirge, üst i¤] De¤irmenlerde e¤ircek a¤ac› ile baltac›k demirini birbirine ba¤layan demir.
bolatlan- (<Fa. bûlâd) Çeliklenmek. Kesici aletler ifl göremez duruma geldi¤i
zamanlarda ucuna çelik eklenerek keskinlefltirilmek.
cablama a¤ac› bk. çaplama a¤ac›.
çakatura Tafl, toprak veya harç ile yap›lm›fl dolgu duvar.
çakçak [çak›ldak, garganak, tak›lcak] Tanelerin de¤irmen tafl›na düzenli akmas›n› sa¤layan tahta araç. üst tafl›n hareketine ba¤l› olan tak›lcak sayesinde alt tekne
sallan›r. alt tekne salland›kça zahire yavafl yavafl kayar ve üst tafl›n ortas›nda bulunan deli¤e düfler.
çak›ldak bk. çakçak.
çaplama a¤ac› Çat›da sac veya kiremitlerin alt›na çak›lan ince, uzun ve dar tahta.
çapraz Binalarda direklerin oynamamas› için e¤ik olarak çak›lan a¤aç.
çark (<F. çark)Su çarpt›¤›nda dönen, e¤ercekle üst tafla ba¤l› olan ve üst tafl›n
ayn› yönde dönmesini sa¤layan demirden yap›lm›fl yuvarlak araç. Su de¤irmenlerinin en önemli parçalar›ndand›r. Çark›n ortas›na künt, e¤ircek a¤ac›yla birleflti¤i yere yuva, suyun vurdu¤u peteklerine ise kepçe veya kafl›k denir.
çat› a¤ac› Çat›n›n en üstünde düz durumda bulunan a¤aç.
çat› kur- Binalarda çat› oluflturmak.
çekiç Çivi çakmak, madenleri dövmek gibi ifllerde kullan›lan ve bir sapla dövecek bir maden bölümünden yap›lm›fl araç.
çelik ayar ipinin sar›ld›¤› a¤aç.
çevirge bk. bo¤azl›k demiri.
ç›kr›k De¤irmen tafllar›n› haz›rland›¤› yere getirmek için kurulan düzen.
çift göz de¤irmen [çift ocakl› de¤irmen] Dönen iki tafl› bulunan de¤irmen.
çift ocakl› de¤irmen bk. çift göz de¤irmen.
çuvall›k [oturak] üst teknenin kenar›na zahire çuval› yerlefltirmek için yaklafl›k
30 cm geniflli¤inde ç›k›nt›.
de¤irmen [de¤irmen binas›] Ö¤üten araç veya alet, içinde ö¤ütme ifli yap›lan
yer.
de¤irmen alt› bk. domuzluk.
de¤irmenci De¤irmen yapan veya iflleten kimse.
de¤irmencilik 1. De¤irmen yapma ifli; 2. De¤irmen iflletme ifli.
de¤irmen dire¤i üst tekneyi tutturmak ve koruma tahtalar›n› çakmak üzere de¤irmen tafl›n›n çevresine çak›lan a¤açlar. A¤açlar›n alt k›sm› yere, üst k›sm› çat›ya
sabitlefltirilir. Dört a¤aç, ortalar›na lâta çak›larak ikifler ikifler birbirine ba¤lan›r.
de¤irmen dur- De¤irmen dönmez duruma gelmek.
de¤irmen hak› De¤irmencinin zahireyi un durumuna gtirmesiyle ortaya ç›kan
emek karfl›l›¤›.
de¤irmeni döndür- 1. De¤irmen tafl›n›n dönmesini sa¤lamak; 2. De¤irmenin
çal›flmas›n› sa¤lamak.
de¤irmenin aya¤›n› indir- Unun biraz daha ince olmas› ve de¤irmen tafl›n›n biraz daha yavafl dönmesi için de¤irmen aya¤›n›n›n afla¤› inmesini sa¤lamak.
de¤irmenin aya¤›n› kald›r- Unun biraz daha kal›n olmas› ve de¤irmen tafl›n›n biraz daha h›zl› dönmesi için de¤irmen aya¤›n›n›n yukar› do¤ru kalkmas›n› sa¤lamak.
de¤irmenin çal›flmas› De¤irmen tafl›n›n dönmeye bafllamas›.
de¤irmenin dönmesi De¤irmenin çal›fl›r durumda olmas›.
de¤irmenin durmas› De¤irmen tafl›n›n dönmez duruma gelmesi.
de¤irmen ifllet- De¤irmeni çal›fl›r durumda bulundurmak, de¤irmencilik yapmak.
de¤irmenlik 1. De¤irmende ö¤ütülecek k›vama gelmifl tah›l; 2. De¤irmende
ö¤ütülmek için ayr›lm›fl tah›l; 3. De¤irmen tafl›n› iflletecek güçte su.
de¤irmen oca¤› De¤irmenlerin zemin kat›. Önemli ifllerin yap›ld›¤› bölümdür.
Gelen zahirenin s›raya koyuldu¤u, ö¤ütüldü¤ü, insanlar›n keflik veya s›ra bekledi¤i
geniflçe yerdir.
de¤irmen tafl› 1. De¤irmen tafl› yapmakta kullan›lan çakmak tafl› türünden sert
bir tafl; 2. Alt ve üst olmak üzre iki tanedir. alt tafl, zahirenin un hâline gelmesinde
zemin görevi yapar. Sabittir, kenarlar› orta k›sm›na göre daha incedir. Alt taflla ayn› büyüklükte olan ve üzerine koyulan di¤er parça ise üst taflt›r. Alt tafl›n aksine kenarlar› kal›n, orta k›sm› incedir. ‹nce yeri, altta kalan bölümdedir. Bahsedilen iki tafl›n orta k›s›mlar›nda yaklafl›k bir cm aral›k vard›r. Bu aral›k tafllar›n kenar k›sm›na
yaklaflt›kça daral›r. ‹ki tafl uç bölümlerde birbirine iyice temas edecek flekilde ayarlan›r. Kesilecek tafl›n çok sert olmas› gerekir. Ayr›ca çatlak ve damarl› olmamas›
flartt›r. ‹ki tafl›n sürekli birbirine sürtmesi, sert olmayan tafllar›n kolayca afl›nmas›n›
sa¤lamaktad›r. Bununla birlikte afl›nan parçalar›n una kar›flmas› kötü sonuçlar orta-
156
157
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
ya ç›kartmaktad›r. Çatlak ve damarl› tafl ise çok k›sa bir zamanda k›r›laca¤›ndan ihtiyac› karfl›lamaz.
denelik bk. alt tekne.
dik oluk Arkuru oluk ile çarka su vuran delik aras›ndaki dikey veya hafif e¤ri
durumda bulunan oluk. Üst k›sm› yani suyun girdi¤i bölüm de¤irmenden de¤irmene farkl›l›k göstermekle beraber yaklafl›k 50x50 cm ölçülerindedir. Gittikçe daral›r.
Alt k›sm› yani suyun ç›kt›¤› bölüm, suyun durumuna göre 6-9 cm aras›nda de¤iflmektedir. Suyun d›flar›ya ç›kt›¤› deli¤e, göt, götlük, veya düdük ismi verilmektedir.
difle¤i [tarak] Çelikten yap›lm›fl iki taraf› genifl ve keskin araç. De¤irmen tafllar›ndaki diflleri yeniden açmaya yaramaktad›r.
diflemek [taraklamak, kertmek] difle¤i ile ç›kartmak. Zamanla iki tafl›n birbirine
bakan yüzlerindeki difller afl›n›r. Afl›nan tafllar kaliteli un ç›karmaz. Bu durumda tafllardaki difllerin yeniden aç›lmas› gerekir. Diflemek, taraklamak veya kertmek ad› verilen bu ifl pek çok faaliyetten sonra gerçeklefltirilebilir.
dolgu Suyu de¤irmene döndürmek için akar suyun önüne yap›lan tafl ve di¤er
malzemelerle yap›lan engel.
domuzluk [de¤irmen alt›, doñuzluk, dovuzluk, karanl›k yer, su akama¤›, yer alt›] De¤irmenin alt kat›d›r. Çark›n bulundu¤u ve döndü¤ü yerdir. Buras›, tabanda suyun ak›fl yönüne göre yaklafl›k 150 cm derinli¤inde, 200 cm geniflli¤inde kanal kaz›larak oluflturulur. Zeminden afla¤›da kalan bu k›sma de¤irmenin dönmesi için gerekli olan alt sistem kurulur. Su, d›flar›dan bu bölüme girer, sistemi çal›flt›r›r ve d›flar› ç›kar.
doñuzluk bk. domuzluk.
dovuzluk bk. domuzluk.
dökme Ahflap yap›larda taban ve tavanda kullan›lan a¤aç kirifl.
dökme a¤ac› bk. dökme.
duvar örme Bina duvarlar›n› oluflturma.
düdük [göt, götlük] De¤irmenlerde dik olukun ucu, suyun ç›k›p çarka yöneldi¤i delik.
düz oluk bk. arkuru oluk.
e¤ircek [i¤, yi¤, kirmen] Yaklafl›k 10 cm kal›nl›¤›nda, 1,50 cm boyunda, taban
a¤ac› ile üst tafl aras›nda bulunan birçok aletin tak›ld›¤› yuvarlak bir a¤aç. De¤irmenin en önemli parçalar›ndan biridir. Halk taraf›ndan dönmesi bak›m›ndan ilgi kurulmufl ve ip büken, iplik durumuna getiren araçlarla ayn› ad verilmifltir.
e¤ifl De¤irmenlerde e¤ircek a¤ac›n›n dört köfleli üst ucu
ez- Tah›l un durumuna gelmek.
ezil- Tah›l un durumuna getirilmek.
f›r›ldak bk. kald›raç.
garganak bk. çakçak.
gilik Eski de¤irmen tafllar› üzerinde kül içerisinde piflirilen küçük ekmek.
göl bk. ana.
göt bk. düdük.
götlük bk. düdük.
gözer Bu¤day, m›s›r, toprak vb. gibi fleyler elenen iri gözlü büyük kalbur.
güns›rt› Nevruz, nevruz günü.
hak al- Tah›l› un hâline getirdi¤i için de¤irmenci taraf›ndan para veya tah›l olarak bedel almak.
hakç› Tah›l› un durumuna getirdi¤i için bedel ödenmesi gereken kifli, de¤irmenci.
hak ver- Tah›l› un hâline getirdi¤i için tah›l sahibinin de¤irmenciye para veya tah›l olarak bedel vermek.
halka vur- [yelek vur-] Yaz günlerinde gelen suyun çark› döndürmeye gücü yetmedi¤i için de¤irmen dönmez. Dik oluktan suyun ç›kt›¤› yerdeki geniflli¤in daralt›lmas› için a¤açtan yap›lm›fl çember veya çemberlerin düdü¤e yerlefltirilmesidir. Bu
durumda delik küçülüp çarka daha fliddetle çarpmaktad›r.
hardama Kiremit yerine kullan›lan ince tahta.
hark bk. ark.
ig bk. e¤ircek.
i¤i Ana direk.
i¤necik e¤ercek ile taban a¤ac›n›n ba¤lant›s›n› sa¤layan demir.
ince ö¤üt- Tah›l› daha ince un durumuna getirmek.
iye demiri Ucu genifl ve keskin demir.
kabiç De¤irmenlerde hak alma ölçüsü.
kald›raç 1. [f›r›ldak, tane ba¤›] alt teknenin ön k›sm›na ba¤lanan ve de¤irmenin
dönme h›z›na göre tah›l›n düflmesini ayarlayan ip. Önce üst teknede bulunan makaradan geçirilir, daha sonra kenarda bulunan ön direkteki bir kola dolan›r. Bu ip, alt
teknenin ucunun afla¤› inmesini veya yukar› ç›kmas› içindir. 2. De¤irmen tafl›n› kald›rmak için kullan›lan uzun a¤aç.
kal›n ö¤üt- 1. Tah›l› kal›n un durumuna getirmek; 2. Tah›l› hayvan yiyece¤i biçimine getirmek.
kapak Un küre¤i, unu çuvala doldurmaya yarayan araç.
kapiç De¤irmenlerde hak alma ölçe¤i.
karanl›k yer bk. domuzluk.
karatahta Kiremit yerine kullan›lan ince tahta.
kar ba¤› Binalar›n çat›lar›na, karda çat›n›n çökmemesi için dik veya çapraz çak›lan a¤aç.
kargac›k demiri De¤irmenlerde i¤neciki takmak için taban a¤ac›na çak›lan demir. Ço¤unlukla üç gözlüdür.
kafl›k bk. kepçe.
kepçe 1. bk. alt tekne ; 2. [kafl›k] De¤irmenlerde çark›n içindeki petekler. Su
düdükten ç›kt›ktan sonra kepçeye vurur ve çark›n dönmesini sa¤lar.
kertmek 1. Bir fleyin kenar›nda kertik açmak, tahtalar› birbirine ba¤lamak için
uç k›sm›ndan oymak; 2. bk. diflemek.
158
159
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
kesecek Suyun de¤irmene veya bofla akmas›na yön veren a¤açtan yap›lm›fl
kapakt›r.
kestane Dayan›kl›l›¤›ndan dolay› bina yap›m›nda tercih edilen a¤aç türü.
keflik (Mo¤.) S›ra, nöbet. De¤irmende tah›l› ö¤ütme s›ras›.
kiremit Çat›lar›n üzerini kapatmada kullan›lan piflirilmifl balç›k levha.
kirmen bk. e¤ircek.
kirpi Duvarla çat›n›n birleflti¤i yer.
koruma tahtalar› De¤irmenlerde alt ve üst tafl›lar› çevreleyen korumal›klar. Kenarlara çak›lan bu tahtalar unun d›flar› düflmesini engellemektedir. Tafl›n çevresinde
bulunan yöre, üre unu bu tahtalar›n kenar›nda toplan›r.
köprü bk. baltac›k.
köprü a¤ac› 1. de¤irmen tafl›n›n diflenmek üzere yerinden al›nmas›ndan önce
unlukun üzerine yerlefltirilen a¤açlar; 2. bk. taban a¤ac›.
körükçü Demirci, de¤irmenin demir araçlar›n› haz›rlayan ve geçimini demircilikle sa¤layan kifli.
kül çöre¤i De¤irmenlerde tah›l›n ö¤ünmesi beklenirken yak›lan ateflin külünde
piflirilen küçük ekmek.
künt De¤irmenlerde çark›n iç k›sm›.
küre- Küreklemek, kürekle çuvala doldurmak.
m›s›r (A. m›sr) M›s›r
ocak 1. Atefl yakmaya yarayan, piflirme, ›s›tma, ›s›nma gibi amaçlarla kullan›lan yer. 2. De¤irmenin döndü¤ü, tah›l›n ö¤ütüldü¤ü ve de¤irmenle ilgili önemli ifllerin yap›ld›¤› bölümdür.
ocakl›k Atefl yak›lan yer, ocak.
oka¤ac› beflikörtüsü çat›larda, çat›n›n en üstünde düz olarak duran a¤aç.
oluk 1. bk. alt tekne; 2. bk. arkuru oluk; 3. bk. dik oluk.
oturak bk. çuvall›k.
ö¤üt- Tah›l› un veya yarma durumuna getirmek.
ö¤ütül- Tah›l un veya yarma durumuna getirilmek.
ön koruma de¤irmen tafllar›n›n önüne çak›lan ve unun alt k›sm›ndan akt›¤› tahta.
ön tekne bk. unluk.
pey Tafl duvar.
sac Çat› kaplamaya yarar yass› demir.
saçak Bir yap›n›n herhangi bir bölümünü günefl ve ya¤murdan korumas› için,
o bölümden d›fla taflk›n ve alt› boflta olarak yap›lan çat› ç›k›nt›s›.
saçakl›k Çat› uçlar›na çak›lan ince tahta, yellik.
salma sal- Köylerde, ihtiyaç durumunda halktan toplanacak paray› belirlemek
ve toplamak.
sarma ‹yi kurumam›fl tah›l›n ö¤ütülme s›ras›nda de¤irmen tafl›na yap›flmas›.
savacak kolu bk. alt savacak.
s›vamak Yafl olan tah›l›n un hâline geldikten sonra tafla sarmas›.
söve [söye] Ahflap yap› yap›l›rken duvarlar›n ve kap›lar›n tutmas› için dikilen direkler.
söye bk. söve.
su akama¤› bk. domuzluk.
su de¤irmeni Su gücüyle çal›flan de¤irmen.
su kanal› bk. ark.
su sav- Suyun de¤irmene gitmesini önlemek, daha önce haz›rlanm›fl yerlerden
bofla akmas›n› sa¤lamak.
su sava¤› Suyun de¤irmene veya bofla akmas›na yön veren a¤açtan yap›lm›fl
kapak.
süpürgecik Unlukta unlar› bir araya toplamaya yarayan küçük süpürge.
süpürge dar›s› Bu¤daygillerden, s›cak bölgelerde yetiflen ve çiçek saplar›ndan
süpürge yap›lan bitki.
taban a¤ac› [köprü a¤ac›, yast›k] Su de¤irmenlerinde bütün sestemi üzerinde
tafl›yan, yaklafl›k 10x10 cm kal›nl›¤›nda, tabana paralel olarak yerlefltirilen dört köfleli bir a¤aç. Sürekli su içinde kalaca¤›ndan dayan›kl› olmas›na dikkat edilir. Kestane ve meflenin özü (kara k›sm›) çabuk çürümedi¤i için özellikle tercih edilir.
tah›l Bu¤day, arpa, m›s›r, yulaf, çavdar, pirinç gibi ürünlerin genel ad›.
takaz Yaklafl›k 10 cm geniflli¤inde, 2 cm kal›nl›¤›ndaki ba¤lant› tahtalar›.
tak›lcak bk. çakçak.
tane ba¤› bk. kald›raç.
tanelik bk. üst tekne.
tane olu¤u bk. alt tekne.
tarak bk. difle¤i.
taraklamak 1. Tahta uçlar›n› kertme yoluyla birbirine geçirmek; 2. bk. diflemek.
160
161
tafl bk. de¤irmen tafl›.
taflç› 1. De¤irmen tafllar›n› haz›rlayan usta; 2. De¤irmenlerin duvarlar›n› tafltan
ören usta kifli.
tafl kesmek De¤irmen tafl› haz›rlamak.
teker Üst tafl›n kald›r›lmas› s›ras›nda iki tafl›n aras›ndaki mesafe kald›raç vas›tas›yla yeteri kadar aç›ld›¤›nda araya yerleflterilen a¤açtan yap›lm›fl araç.
tekerlek bk. teker.
t›kaç Tah›l›n akmas›n› engellemek için üst teknenin alt deli¤ine t›kanan yumurta biçimindeki a¤açtan yap›lm›fl araç.
tunç bk. i¤necik.
un Ö¤ütülerek toz durumuna getirilmifl tah›l ve baflka besin maddeleri. ‹nsanlar›n temel ihtiyaçlar›ndan biri olan ekmek yap›m›nda kullan›lmaktad›r.
un birik- Tah›l›n un durumuna geldikten sonra unlukta birmkesi.
un küre¤i Biriken unlar› çuvala doldurmaya yarayan araç.
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
SU DE⁄‹RMENLER‹N‹N MÜZELENMES‹
unluk Tah›l ö¤ünüp un durumuna geldikten sonra birikti¤i yer.
ül bk. yöre.
üre (<yöre) bk. yöre.
üst i¤ bk. bo¤azl›k demiri.
üst savacak Suyun de¤irmene veya bofla akmas›na yön veren a¤açtan yap›lm›fl kapakt›r.
üst tafl De¤irmende tah›l› ezerek un durumuna getiren araç. Suyun çarka vurmas›yla döner. Döndükçe alt tekneden zahire düfler. Aral›¤›n bir cm oldu¤u yerden
giderek kenara yaklafl›r. Kenara yaklaflt›kça önce büyük parçalara bölünür, daha
sonra iyice küçülerek un hâline gelmeye bafllar.
üst tekne [yüklük] De¤irmenlerde, üst k›sm› genifl (yaklafl›k 100 cm), alt k›sm› ise oldukça dar (yaklafl›k 3 cm), tahtadan yap›lm›fl ambar. Sabit de¤ildir. Gerekti¤inde ileri geri hareket ettirilebilir.
yarma De¤irmende kal›nca ö¤ütülen hayvan yiyece¤i.
yast›k bk. taban a¤ac›.
yelek vur- bk. halka vurmak.
yer alt› bk. domuzluk.
y›ls›rt› Nevruz.
yig bk. e¤ircek.
yöre [batkal, ül, üre] De¤irmen tafllar› ile koruma tahtalar› aras›nda bulunan ve
yenilemeyen art›k un.
yulaf Bu¤daygillerden, en çok hayvan yemi olarak yetifltirilen otsu bitki.
yuva üst tafl›n alt›nda, baltac›k demirinin yerlefltirildi¤i boflluk.
yü¤le-/yüle- Balta, keser, çapa gibi gereçlerin a¤z›n› düzeltmek, inceltmek, bilemek, çelikleme.
yüklük bk. üst tekne.
zahire (A.)Gerekti¤inde kullan›lmak için saklanan tah›l.
zal›t bk. süpürge dar›s›.
9
Divanü Lügat-it Türk, (Çeviren: Besim ATALAY), Cilt I, II, III, Ankara 1985;
Besim ATALAY, Divanü Ligat-it Türk Dizini “Endeks, TDK yay., Ankara 1986. s.
594.
10
Bahaeddin YED‹YILDIZ, Ordu Kazas› Sosyal Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanl›¤› yay., Ankara 1985, s.128.
11
Muharrem ERG‹N, Dede Korkut Kitab› I, TDK yay, Ankara 1989, s. 77, 235.
12
Tarama Sözlü¤ü, TDK yay., s. 1043-1044.
13
Genifl bilgi için bk. Necati DEM‹R, “Ordu yöresinde Su De¤irmenleri ve ‹lgili
Terimler”, Türk Halk Kültürü Araflt›rmalar› 1997, Kültür Bakanl›¤› Yay., Ankara
1998, s. 28-46; ayn› yazar, “De¤irmen Kelimesi Üzerine”, Türk Dili, S. 607, Temmuz 2002, s. 209-213; Mehmet ÖZMEN, “Hatay-Erzin’de ve Genel Olarak Anadolu’da De¤irmen ve De¤irmencilikle ‹lgili Kelimeler”, Erdem, C. 5, S. 14, May›s 1989,
s. 463-502; Recai KARAHAN, “Van Bölgesinde Bulunan Su De¤irmenlerinin Etnografik Aç›dan ‹ncelenmesi”, Van Gölü Çevresi Kültür Varl›klar› Sempozyumu Bildirileri, Van 1996, s. 160-176.
NOTLAR
Necati DEM‹R, “De¤irmen Kelimesi Üzerine”, Türk Dili, S. 607, Temmuz 2002,
s. 209-213.
2
Türkçe Sözlük, C.1, TDK yay, Ankara 1998, s. 540.
3
Bahaeddin ÖGEL, ‹slâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, TTK yay., Ankara
1988, s. 89.
4
Bahaeddin ÖGEL, age, s. 146.
5
Bahaeddin ÖGEL, age, s. 208.
6
Bahaeddin ÖGEL, age, s. 226.
7
Bahaeddin ÖGEL, age, s. 299.
8
Bahaeddin ÖGEL, Türk Kültür Tarihine Girifl, Kültür Bakanl›¤› yay., Ankara
1991, s. 50’den naklen.
1
162
163
ESK‹ ESERLERLE ‹LG‹L‹ YASALARDA ETNO⁄RAF‹K ESER ANLAYIfiI
Bilimsel araflt›rmalar uygulamadaki kolayl›¤› bak›m›ndan pek çok dala ayr›lm›flt›r. Ancak ço¤u dal keskin s›n›rlarla birbirlerinden ayr›lmazlar. Özellikle sosyal
bilimlerde bu daha s›k görülür. Sanat tarihi ve halkbilimi dallar› da bunlardan ikisidir.
Etno¤rafik eser kavram›nda tart›flmalar sürmektedir. Biz bu tart›flmalara girmeyece¤iz. Kaba bir ay›r›mla, halkbilimi dal›n›n daha çok eserlerin anlam› ve kullan›m›n› araflt›rd›¤›n›, bu eserlerin fiziki biçimlerini ise sanat tarihçilerin belirlemeye çal›flt›¤›n› söyleyebiliriz. Problem de bu noktada bafllamaktad›r. Baz› sanat tarihçiler bu
tür eserlerin ço¤u sanat de¤eri tafl›mad›klar› için, bunlar›n sanat tarihinin ilgi alan›n›n d›fl›nda kalmas› gerekti¤ini belirtmektedirler. Burada da devreye sanat de¤eri tafl›man›n neye göre belirlenece¤i konusundaki esneklik-belirsizlik girmektedir. Çünkü her örnekte bu ay›r›m kolayca yap›lamamaktad›r. Bu yüzden her iki daldaki araflt›rmalarda birbirine girmeler vard›r.
Bu durum, ilgili yönetmelikteki etno¤rafik eser tan›m›nda da kendini hissettirmektedir. Yönetmeli¤in 2. maddesi b f›kras›ndaki tan›m flöyledir: “Etno¤rafik nitelikteki kültür varl›klar›; Halk›n sosyal hayat›n› yans›tan insan yap›s› araç ve gereçler
dahil bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili tafl›n›r varl›klar›n›“ ifade eder.1 Tescille ilgili yönetmelikte bu tan›ma, “… belge de¤eri bak›m›ndan korunmas› gerekli insan
yap›s› tafl›n›rlard›r.“ ifadesi eklenmifltir2. Yine etno¤rafik eserlerle ilgili yönetmeli¤in
4. maddesine göre “…Türk Milletinin gelenek ve göreneklerini, dini inançlar›n› sembolize eden, nadir olan, müze koleksiyonlar›n› tamamlay›c› nitelikte bulunan, belge
de¤eri tafl›yan Etno¤rafik nitelikteki kültür varl›klar› ile Milli Mücadeleye, Türkiye
Cumhuriyeti Tarihine ve Atatürk’e ait korunmas› gerekli tafl›n›r kültür varl›klar› yurt
d›fl›na ç›kar›lamaz.”3
Tescille ilgili yönetmelikte etno¤rafik eser ve güzel sanat eserleri diye iki ayr› tan›m yap›lmas›na karfl›l›k bu uygulama çok kolay olmamaktad›r. Saray yap›m› bir
kaftan ile köyde dokunan bir üçetek, cepken etno¤rafik eser tan›m› içinde ele al›nmaktad›r. Etno¤rafik eserlerin ise her ne kadar teoride denetlenece¤i ön görülse de
piyasada sat›labilir olmas› bir kar›fl›kl›k yaratmaktad›r.
Türkiye’de tafl›nmaz eserler Selçuklulardan beri büyük ölçüde vak›f düzeni içinde korunmufltur. Osmanl›larda tafl›nmaz eserlerin restorasyonlar›nda baflka uygula-
malar›n yan› s›ra eserin asl›na ba¤l› kal›nmaya dikkat edildi¤ini de biliyoruz4. Ancak
tafl›n›r eski eserler hakk›nda ne düflünüldü¤ünü ve nas›l korunmaya çal›fl›ld›¤›n›, bir
hukuki alt yap›s›n›n olup olmad›¤›n› bilmiyoruz. ‹nsanlar›n devlet kurmaya bafllad›klar› dönemden itibaren ganimet, hediye vb. yollarla k›ymetli madenlerden yap›lan
veya güzel bulunan tafl›n›r eserlerin saraylarda toplanmas› hemen her uygarl›kta görülmektedir. Osmanl›larda da Dar ül Esliha ad› verilen müzede eski silahlar›n topland›¤›, ‹stanbul’un fethi s›ras›nda Halic’e gerilen zincirin korundu¤u, Topkap› Saray›’nda hanedana ait kiflilerin k›yafetlerinin bohçalar içinde sakland›¤› bilinmektedir.
Ancak daha ayr›nt›l› bilgilerimiz yoktur.
1869, 1874, 1884, 1906 asar-› atika nizamnameleri, 1973 tarih ve 1710 say›l›
Eski Eserler Kanunu, 1983 tarih ve 2863 say›l› Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma
Kanunu olmak üzere 6 kanun ve 1921, 1944 ve 1961 y›llar›nda 3 tane kanun tasar›s› haz›rlanm›flt›r. Bunlarla ilgili de¤erlendirme daha önce yap›ld›¤› için burada k›sa
bir özet yapmakla yetiniyoruz5. Osmanl›da eski eser kavram›n›n ortaya ç›k›fl›, Avrupal›lar›n Osmanl› devleti s›n›rlar› içinde kaz› yapmak istemeleri ve Osmanl› devletinin de bunun hukuki alt yap›s›n› haz›rlamaya çal›flmas›yla bafllam›flt›r. Özellikle
1869 nizamnamesi basit bir kaz› yönetmeli¤i gibidir ve 1874 nizamnamesi de daha
çok tafl›n›rlarla ilgili hükümlere yer vermifltir. Kaz›lar dolay›s›yla tafl›n›rlara öncelik
verilmesine karfl›l›k, uygulamada etno¤rafik eser olarak kabul edilmesi gereken ‹slami dönem tafl›n›r eserlerin durumu da çok aç›k de¤ildir. 1884 nizamnamesinin birinci maddesindeki tan›mda verilen örnekler aras›nda tafl›n›rlar da vard›r. Ancak nizamnamenin genelinin incelenmesinden bu tafl›n›rlardan ‹slami dönem öncesinin
kastedildi¤ini söyleyebiliriz. ‹slami dönemin tafl›n›r ve tafl›nmazlar› ilk defa ancak
1906 nizamnamesi 4. maddesi ile yasa kapsam›na al›nm›flt›r. Buna karfl›l›k bunun
etno¤rafik eserler bak›m›ndan uygulamada neyi de¤ifltirdi¤ini de bilmiyoruz.
MÜLK‹YET :
1874 nizamnamesinden beri tafl›nmaz eserler devlet mal›d›r. Duruma göre kaz›da ç›kan eserlerin 1/3’ü kaz›y› yapana verilebilir. 1884 nizamnamesinde bu paylafl›m da kald›r›lm›flt›r. Ancak muhtemelen unutulmufl olsa gerek, bulunan eseri haber
verenlere eserlerin % 50’sini verebilen madde bu nizamnamede devam etmifltir.
1906 nizamnamesi ile bu da kald›r›larak eserler tamamen devlet mal› say›lm›flt›r.
Fakat daha önce de belirtildi¤i gibi 1906 nizamnamesi ile ‹slami eserler de yasa
kapsam›na al›n›nca, elinde eski eser niteli¤i tafl›yan eser bulunan kifliler için bir
problem do¤mufltur. Çünkü kiflilerde mülkiyetindeki tafl›nmazlar için tapu gibi, devletin verdi¤i bir belge bulunmaktad›r. Ancak tafl›n›rlar için böyle bir fley söz konusu
de¤ildir.
Etno¤rafik eserler yönetmeli¤inin 3. maddesine göre müzeye sat›lmak üzere
getirilen eserlerden müzeye al›nmayanlar›n al›m› sat›m› serbesttir. Ancak al›nmak
istenip de sahibinin de¤erine raz› olmamas› durumunda eser bir belge ile sahibine
geri verilir. Yani mevcut durumda bir vatandafl›n evinde eski eser bulundurabilmesinin iki yolu vard›r. Birincisi koleksiyoncu olmas›, ikincisi ise müzenin o eseri sat›n
almad›¤›na dair bir belge.
164
165
ESK‹ ESERLERLE ‹LG‹L‹ YASALARDA
ETNO⁄RAF‹K ESER ANLAYIfiI
Halit ÇAL
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ESK‹ ESERLERLE ‹LG‹L‹ YASALARDA ETNO⁄RAF‹K ESER ANLAYIfiI
Halbuki pek çok ailede ata yadigar› tafl›n›r eski eser niteli¤i tafl›yan örnekler
vard›r. ‹nsanlar bunlar› satmak veya koleksiyoncu olmak, ama söz gelifli bir kaçakç›l›k iddias› durumunda da yasalarla karfl› karfl›ya gelmek bir s›k›nt› yaflamak istemiyorlar. Bu durumu çözecek bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vard›r.
MÜZEYE ESER SATIN ALMA
Tasnif-Tescil Müzeye Alma Yönetmeli¤ine göre bir eser müzeye getirildi¤inde
yetkililerce kültür varl›¤› olup olmad›¤›na karar verilir. Sonra emanete alma ve de¤erlendirme komisyonu kurulur. De¤erlendirme komisyonunun tekrar bir eleme
yapma hakk› bulunmas›na karfl›l›k ilk getiriliflteki karar verme de asl›nda bir ön elemedir ve nas›l yap›laca¤›n›n ayr›nt›s› belli de¤ildir. Müzelerimizde büyük bir uzman
s›k›nt›s› vard›r. Mesela halkbilimi ve sanat tarihi uzmanlar› olmayan bir müzeye etno¤rafik eser getirildi¤inde bu ön elemeyi kim yapacakt›r?
T‹CARET
2863 say›l› yasan›n 27. maddesine göre müze taraf›ndan tasnif ve tescil d›fl› b›rak›lan eserler izin al›nmak kayd›yla sat›labilirler. Eski eser ticareti ile ilgili yönetmeli¤in 5. maddesine göre ise tescil edilen fakat müzeye al›nmayan eserler de sat›labilir6. Burada yasan›n 27. maddesi ile yönetmelik aras›nda çeliflki vard›r. Asl›nda 27.
madde 1710 say›l› yasada oldu¤u flekliyle korunmufltur, de¤ifltirilmesi unutulmufltur. Çünkü tasnif ve tescil d›fl› b›rak›ld›¤›nda ortada zaten hukuken eski eser diye bir
fley kalmayaca¤› için eski eser ticareti diye bir fley de söz konusu olamaz. 2863 say›l› yasa ç›kmadan önce de bu konu hakk›nda elefltiriler yap›lm›flt›7. Ancak yeni yasan›n haz›rlanmas›nda bunlar unutuldu¤u için madde eski flekliyle al›nm›fl, sonradan
fark›na var›ld›¤›nda ise bu durum yönetmelikle afl›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Fakat yasalar
yönetmeli¤in üzerinde oldu¤una göre bu çeliflkinin derhal giderilmesi gerekir.
SERG‹
2863 yasaya göre korunmas› gerekli kültür ve tabiat varl›klar› yurt d›fl›na ancak
sergi amaçl› olarak ç›kar›labilmektedir8. Etno¤rafik eserlerden özellikle sanat tarihini ilgilendirenlerin sergi amaçl› olsa bile yurt d›fl›na ç›kar›lmas›n› do¤ru bulmuyoruz.
UZMAN VE ESER SAYISI
Müzeler teflkilat› son y›llarda büyük bir eleman s›k›nt›s› çekmektedir. Bafl›ndan
beri bu teflkilatta bir personel planlamas› hiçbir zaman gerçeklefltirilemedi¤i için bu
eleman s›k›nt›s› olmas› gerekti¤inden daha fazla zarara yol açmaktad›r. Bu zarar
müzelerin iç iflleyiflinin aksamas›, eserlerin envanterinin iyi yap›lamamas›, korunamamas›, teflhirin de¤ifltirilememesi gibi pek çok alanda görülmektedir. Müzeler teflkilat›nda hep arkeologlar çok fazla olmufltur. 1923-1983 y›llar› aras›nda müze uzmanlar› aras›nda arkeologlar›n oran› % 22 – 52 aras›ndad›r. Ayn› dönemde sanat tarihçilerin oran› % 5 – 17 aras›nda de¤iflirken etnologlar›n say›s› bir orana bile girmemektedir9. Bu durum bugün de de¤iflmemifltir. Teflkilat›n yönetimi hep arkeologlarda oldu¤u için bunlar teflkilatta ayr›cal›kl› bir s›n›f oluflturmufllard›r. Müzelerde bulunmas› gereken uzmanl›k alanlar›na göre uzman al›m› sa¤lanmal›d›r. Bu durum
müzelerdeki eser say›s›n› do¤rudan etkilemektedir. Ülkemiz arkeolojik eserler bak›m›ndan oldu¤u kadar etno¤rafik eserler bak›m›ndan da son derece zengindir. Ancak
ülkemizin de¤iflik bölgelerinden verilecek üç örnek müzelerimizde etno¤rafik eserle-
rin ne kadar az oldu¤unu ortaya koymaktad›r : 2000 Y›l› kültür istatistiklerine göre
Mu¤la Müzesi’ndeki toplam 51.765 eserin 2307 tanesi, Samsun Müzesi’ndeki toplam 15.581 eserin 826 tanesi, fianl›urfa Müzesi’ndeki toplam 71665 eserin 2645 tanesi etno¤rafik eserdir. 2000 y›l› için müzelere giren toplam 31.332 eserin 18.836
tanesinin sat›n al›nma, 6.611 tanesinin ise kaz›lar yoluyla gelmesi, müzelerin eser
kayna¤›n›n kaz›lardan çok sat›n alma oldu¤unu aç›kça göstermektedir10. Bu durum
da do¤rudan uzmanl›k alanlar›yla ilgilidir. Müzelerimizde arkeolog say›s› di¤erlerinden çok oldu¤u için, do¤al olarak bir arkeolog alan çal›flmas›yla müzeye etno¤rafik
eser kazand›rmay› düflünmemektedir, görevi de de¤ildir. Bu ifli yapmas› gereken sanat tarihçiler ve halkbilimcilere ise An›tlar ve Müzeler Genel Müdürlü¤ü yeterince yer
vermemektedir.
166
NOTLAR
Eski Eserler ve Müzelerle ‹lgili Mevzuat, Ankara, 1996, Etno¤rafik Nitelikteki
Tafl›n›r Kültür Varl›klar› Hakk›nda Yönetmelik, 148.s.
2
Eski Eserler ve Müzelerle ‹lgili Mevzuat, Ankara, 1996, Korunmas› Gerekli Tafl›n›r Kültür ve Tabiat Varl›klar›n›n Tasnifi Tescili ve Müzelere Al›nmalar› Hakk›nda
Yönetmelik, 39.s.
3
Eski Eserler ve Müzelerle ‹lgili Mevzuat, Ankara, 1996, Etno¤rafik Nitelikteki
Tafl›n›r Kültür Varl›klar› Hakk›nda Yönetmelik, 150.s.
4
Halit Çal, Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi Eski Eser Politikas›, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yay›mlanmam›fl Doktora Tezi, Ankara, 1990, 29-34.s.
5
Bunlardan Osmanl› dönemindekiler Halit Çal, “Osmanl› Devletinde Asar-› Atika Nizamnameleri”, Vak›flar Dergisi,26. Say›, Ank, 1997,391-400. sayfalar adl›
makalede, tamam› ise Prof. Dr. Kaz›m Yaflar Kopraman Arma¤an kitab›nda yay›mlanmak üzere olan “ Osmanl›dan Cumhuriyete Eski Eser Kanunlar›” adl› makalemizde de¤erlendirilmifltir. Nizamname metinleri içi ayr›ca bkz. Feridun Akozan., Türkiye’de Tarihi An›tlar› Koruma Teflkilat› Ve Kanunlar, ‹st. 1977 ; Nurettin Can Gülekli, Eski Eser Ve Müzelerle ‹lgili Kanun Nizamname Ve Emirler, Ankara, 1948 ; Ferruh Gerçek., Türk Müzecili¤i, Ankara, 1999.
6
Eski Eserler ve Müzelerle ‹lgili Mevzuat, Ankara, 1996, Tafl›n›r Kültür Varl›¤›
Ticareti Ve Bu Ticarete Ait ‹flyerleri ‹le Depolar›n Denetimi Hakk›nda Yönetmelik,
46-49.s.
7
Bilge Umar, Eski Eser Hukuku, ‹zmir, 1980,117.s.
8
Eski Eserler ve Müzelerle ‹lgili Mevzuat, Ankara, 1996, Korunmas› Gerekli Tafl›n›r Kültür Ve Tabiat Varl›klar›n›n Yurt D›fl›na Ç›kar›lmas› ve Yurda Sokulmas› Hakk›nda Yönetmelik,72-76.s.
9
Halit Çal, Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi Eski Eser Politikas›, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yay›mlanmam›fl Doktora Tezi, Ankara, 1990, 283-284.s.
10
Kültür ‹statistikleri 2000, T.C. Baflbakanl›k Devlet ‹statistik Enstitüsü Yay›n›,
Ankara, 2002, 60-85.s.
1
167
TÜRK‹YE’DE ETNO⁄RAFYA MÜZELER‹
TÜRK‹YE’DE ETNO⁄RAFYA MÜZELER‹
P›nar AYDEM‹R
Geleneklerin bir ulusun kiflili¤inin, kimli¤inin belirlenmesindeki belli bafll› ö¤elerden biri oldu¤u gerçe¤i herkesçe bilinmektedir. Özellikle geleneksel kültürün köklü ve yayg›n oldu¤u Türkiye gibi ülkelerde bu kültürün korunmas›nda devletin rolünün ne denli önemli oldu¤u görülmektedir. Devlet eliyle bu miras›n saptanmas›,
araflt›r›lmas›, belgelenmesi, korunmas› için programlar yap›lmas› e¤itim ve bilinçlendirme yollar›yla sürekliliklerinin sa¤lanmas›na yönelik çal›flmalar Kültür bakanl›¤›na ba¤l› çeflitli birimlerce yap›lmaktad›r.
Kültür Bakanl›¤›, An›tlar ve Müzeler Genel Müdürlü¤ü bünyesinde bulunan Etno¤rafya Müzeleri, Arkeoloji Müzeleri içerisindeki seksiyonlar ve Müze-Ev’lerle yukar›da belirtilen amaçlara hizmet etmektedir.
Ülkemizde 99 Müze Müdürlü¤ü bulunmaktad›r; bunlardan büyük ço¤unlu¤u Arkeoloji Müzeleridir. Etno¤rafya Müze Müdürlü¤ü ad› alt›nda 2 müze mevcuttur (Ankara Etno¤rafya Müzesi, Ordu Paflao¤lu Kona¤› Etno¤rafya Müzesi).
Türkiye’de gerçek anlamda müzecilik çal›flmalar› Sultan Abdülmecit (18391861) zaman›nda Tophane-i Amire müfliri Ahmet Fethi Pafla’n›n giriflimleriyle
1846’da bafllam›flt›r. Ancak Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra Atatürk’ün destekleriyle
Türk müzecili¤i büyük geliflim göstermifltir. Cumhuriyet’in ilk y›llar›nda Türk toplum
yap›s›n› ve Folklorunu yans›tacak Ankara Etno¤rafya müzesi ile ilgili çal›flmalar
bafllat›lm›flt›r.
Zaman›n Milli E¤itim Bakan› Hamdullah Suphi Tanr›över ‹stanbul Darülfününunda görevli Macar Türkolo¤u Meszaros’tan yararlanm›fl ve Ankara’da bir Milli Müze kurulmas›na yönelik bir yer seçimi yap›lm›fl o zamanlar Namazgah denilen yer
uygun görülerek planlar›n› Arif Hikmet Koyuno¤lu’nun çizdi¤i müzenin yap›m›na 25
Eylül 1925’de bafllanm›fl, 1930’da ziyarete aç›lm›flt›r. Selçuklu Döneminden günümüze kadar olan süre içinde üretilen ve Anadolu’nun çeflitli yörelerine ait geleneksel sanat ürünlerinin ince örneklerini müzede izlemek mümkündür. Bu nedenle belki de baflkentte bulunmas›ndan da ötürü tüm Türkiye’den toplanm›fl seçkin malzemelerin birarada görülebilece¤i bir merkez ‘Etno¤rafya’ ya da ‘Sanat Tarihi’ Müzesi
olarak alg›lanmal›d›r.
Müzede çeflitli meslek gruplar›ndan 15 (Etnolog, Sanat Tarihçi, Arkeolog, Antropolog) uzman görev yapmaktad›r. Otuzbin eser mevcuttur.
168
Ordu Paflao¤lu Kona¤› ve Etno¤rafya müzesine 1896 y›l›nda yap›lm›fl bir konak
ev sahipli¤i yapmaktad›r. Üç katl› kona¤›n birinci kat› etno¤rafik eserler seksiyonu,
ikinci kat› sofa, paflanine odas›, günlük oda, misafir odas› ve yüklük olarak düzenlenmifl. Teflhir 19. yüzy›l konak özelliklerini yans›tacak flekilde tasarlanm›flt›r.
Türk ve ‹slam Eserleri Müzesi, Türk ve ‹slam eserlerini kapsayan ilk Türk müzesidir. 19. yüzy›l›n sonunda bafllayan kurulufl çal›flmalar› 1913 y›l›nda tamamlanm›fl ve Müze Mimar Sinan’›n en önemli yap›lar›ndan biri olan Süleymaniye Camii
Külliyesi içinde yar alan ‹maret binas›nda 1914’de ‘Evhaf-› ‹slamiye Müzesi” ad› ile
ziyarete aç›lm›flt›r. Cumhuriyetin ilan›ndan sonra ise ‘Türk ve ‹slam Eserleri Müzesi’
ad›n› alm›flt›r. Müze Süleymaniye ‹maret binas›ndan, bugün içinde bulundu¤u ‹brahim Pafla Saray›na 1983’te tafl›nm›flt›r.
Türk ve ‹slam Eserleri Müzesi içindeki Etno¤rafya bölümü Müzenin en genç bölümüdür. 1970’li y›llarda bu bölümde yer alan koleksiyon’un oluflturulmas›na bafllanm›flt›r. Burada amaç özellikle 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde giderek artan köyden
kente göç olgusunun yaratt›¤› geleneklerin h›zla yok olmas› ya da flekil de¤ifltirmesinin sonucu kaybolmaya yüz tutmufl de¤erleri tespit ve toplamad›r. Güney ve Bat›
Anadolu, Bursa ve Trakya bölgesindeki köylerden, Adana Toros’lardaki çeflitli afliretler ile Bergama, Bal›kesir, Manisa, Uflak bölgelerinden derlenmifl malzeme çeflitli yollarla müzeye al›narak teflhire sunulmufltur. 19. yüzy›l Bat›lalaflma Dönemi giysileri ‹stanbul’un eski ve köklü ailelerinden sa¤lanarak müzeye kazand›r›lm›fllard›r.
Bat› Trakya Türklerine ait giysiler, K›r›m Türkleri dü¤ün k›yafetleri, Karagöz figürleri ve yap›m aletleri, tesbih yap›m› ile ilgili araç-gereç ve ürünler, 18.-19. yüzy›l
‹stanbul ifllemeleri Etno¤rafya Bölümünü zenginlefltiren di¤er malzemelerdir. AfyonEmirda¤’da yak›n zamana kadar kullan›lan ve bir örne¤i müze için sat›n al›nan Keçe Çad›r orijinal konsepti içinde sergilenmektedir.
Di¤er Türk ‹slam Eserleri müzeleri Bursa (Yeflil Medrese), Edirne (Dar-ül Kurr’a
Medresesi), Erzurum (Yakutiye Medresesi)’da bulunmaktad›r. Bu müzelerde bölgelerinden derlenen Etno¤rafik eserlerde yeralmaktad›r.
Etno¤rafik malzemelere ev sahipli¤i yapan Müze-ev’ler, koruma alt›na al›nm›fl
sivil mimari örneklerinden olup, ço¤unlukla geleneksel tarzda döflenmektedirler. Örne¤in Ödemifl-Birgi Çak›ra¤a Kona¤› bölgenin, mimari üsluu günümüze kadar korunmufl ender yap›lar›ndan biridir. Plan›, inflaa tekni¤i, ahflap, iflçili¤i, birçok rengin
kullan›ld›¤› süslemeleri ile dönemsel özellikleri yans›tan ve yaflatan bir örnektir. Kona¤›n baz› mekanlar› ifllevlerini ifade edecek flekilde düzenlenmifltir.
Baz› Atatürk Müzelerinde de Etno¤rafya seksiyonlar› vard›r. Denizli Atatürk ve
Etno¤rafya Müzesi Atatürk’ün Denizli’ye gelifllerinde kald›¤› 19. yüzy›l sonlar›na tarihlenen bir binad›r. Atatürk’ün kulland›¤› eflyalar›n yan›s›ra etno¤rafik malzemeninde sergilendi¤i bölümler olarak düzenlenmifltir. Denizli’nin 60-70 y›l öncesi gündelik hayat›n›n, aile yap›s›n›n ve yaflam tarz›n›n canland›r›ld›¤› seksiyonlarda bulunmaktad›r.
Özellikle endüstrileflme ile birlikte kaybolmaya yüz tutan tenekecilik, nal›nc›l›k,
169
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
çömlekçilik, gözboncukçulu¤u, tahta bask›c›l›k, hal› dokumac›l›¤›, urganc›l›k, keçecilik ve saraciye gibi el sanatlar›’n›n genç kuflaklara somut belgelerle gösterilerek
sunulmas›n› sa¤layan bir müzemizde ‹zmir Arkeoloji Müzesine ba¤l› Etno¤rafya Müzesidir. Hizmet binas› 19. yüzy›l bafllar›nda neoklasik üslupta infla edilmifltir. ‹zmir ve
çevresinin 19. yüzy›ldaki sosyal yaflam›n› tan›tmaya yönelik teflhir çerçevesinde ‹zmir’in ilk Türk eczanesi, meflhur flerbetçisi, deve gürüflleri, ‹zmir gelin odas›, sünnet
gelene¤i gibi konularda izleyiciye gerek bilgi panolar› gerekse foto¤raflarla desteklenmifl olarak verilmektedir.
Etno¤rafya teflhirlerimiz canland›rmaya çal›flt›¤›m›z arkeolojik veriler ile yaflayan etno¤rafik belgelerin kefliflti¤i noktalard›r. Ege bölgesindeki kaz›larda ortaya ç›kan zeytinya¤› iflliklerinden uzun süreçte ayn› gelene¤in devam etti¤i anlafl›lmaktad›r. Hitit kabartmalar›nda günümüzde Anadolu kad›n›n›n hâlâ kulland›¤› i¤ görülmektedir. Bugün ço¤u bölgelerimizde varolan demircilik, bak›rc›l›k, çömlekçilik, sepetçilik gibi zenaatlar›n ilk örneklerine o yörede yap›lan arkeolojik kaz›larda rastlanmaktad›r. Geçmiflteki kültürlerle, varolan kültürü ba¤daflt›rarak ve birlefltirerek e¤itici-ö¤retici biçimde oluflturulacak bir sergilemenin toplumun içinde yaflad›¤› kültüre yabanc› kalmamas›na ve kültürü gelifltirip olgunlaflt›rmas›na vesile olaca¤› inanc›nday›m.
170
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹letiflim; “bilgi üretme, aktarma ve anlamland›rma süreci” olarak tan›mlanabilir.
Sibernetikte bir bilgi kayna¤›ndan tek yönlü bilgi iletimine “enformasyon” karfl›l›kl› bilgi al›flverifline ise “komünikasyon ya da iletiflim” ad› verilir.
‹nsanlar aras›ndaki do¤rudan iletiflim zaman ve mekan ile s›n›rl›d›r. S›n›rl› olan
bu iletiflimin kal›c› olabilmesi ve gelecek nesillere aktar›lmas›, iletiflimden sonra b›rak›lacak ize ba¤l›d›r. ‹letiflim sonucunda elde edilen bilginin herhangi bir tafl›y›c› ortam üzerine kaydedilmesi, belge haline getirilmesi ile bilgi iletiflimi kal›c› de¤er kazanabilmektedir.
‹nsanl›k tarihi ile bafllayan bilgi iletiflimi ve iletilen bilginin tafl›nmas› ihtiyac› iletiflim izlerinden oluflan objelerin k›saca belgelerin oluflumunu sa¤lam›flt›r. Bilginin
somut tafl›y›c›s›, bilgi veren bir nesne ve insanl›¤›n belle¤i olan belgelerin kay›t edildikleri malzemeler de zaman içerisinde büyük de¤iflikliklere u¤ram›flt›r.
Önceleri tafl, kil, tahta, deri, dokuma gibi malzemeler kay›t için kullan›lm›fl, zaman içerisinde yerini daha kullan›fll› ka¤›da b›rakm›fl ve kay›t için ka¤›t kullan›m›
tercih edilmifltir. Günümüzde kay›t malzemesi olarak kullan›lan ka¤›d›n yan›nda teknolojik geliflmelere paralel olarak her geçen gün yeni kay›t malzemeleri kullan›ma
girmektedir. Plastik (diskler), Manyetik malzemeler (Ses bantlar›, video bantlar, bilgisayar diskleri vb.) Ifl›¤a dayan›kl› kimyasal malzemeler (Film, foto¤raf vs.)
Çok say›daki belge türünü kaydedildikleri malzeme ve fiziksel özellikleri yan› s›ra nitelikleri bak›m›ndan da yaz›l› ve görsel- iflitsel belgeler olarak s›n›fland›rmak
mümkündür.
Yaz›l› belgeler, ihtiva ettikleri bilgileri tamamen veya büyük ço¤unlukla okunmak üzere yaz›l› biçimde sunan belgelerdir. (Kitap, süreli yay›n, gazete, dergi vs.)
Yaz›l› olmayan belgeler ise baz› sözel nitelikli bilgiler bulunmakla birlikte bu tür
belgelerde bilginin büyük bölümü görülmek, iflitilmek veya el ile iflletilmek üzere haz›rlanm›fl olan belgelerdir. Bunlara, Sesli, Görsel-‹flitsel, Kar›fl›k, Manyetik, ‹konik
belgeler örnek gösterilebilir.
Belgelerin gelece¤e güvenli biçimde aktar›m› bak›m›ndan kay›t malzemelerinin
fiziksel ve kimyasal yap› özelliklerine uygun flartlarda korunmas› ve belge kullan›m›na yönelik problemler ile ihtiyaçlar, arflivleri ve arfliv sistemlerinin oluflumunu gündeme getirmifltir.
“Kurumlar›n, gerçek veya tüzel kiflilerin gördükleri hizmetler, yapt›klar› haber-
leflme veya ifllemler sonucu meydana gelen (toplanan, biriken) ve bir maksatla
saklanan Dokümantasyon; bunlara bakan kurum ve bunlar› bar›nd›ran yerlerdir.”(1) diye tan›mlanan arflivler, oluflumlar›yla geçmifl ile bugün aras›nda ba¤lant›,
gelece¤e haz›rl›k görevlerini üstlenerek devlet varl›¤›n›n haf›zalar› olmufllard›r.
Arflivlerde bulunan belgeler bir yönü ile sahibi oldu¤u kifli yada kurumu ilgilendirdi¤i gibi bir di¤er yönü ile toplum yarar›na ilmi araflt›rma ve incelemelere kaynak
olma özelli¤i tafl›rlar. Dolay›s›yla toplumu ve tüm insanl›¤› ilgilendiren korunmas›
gerekli kültür varl›klar›d›rlar.
Arflivler bünyelerinde bulundurduklar› belge türlerine veya konular›na göre
Devlet arflivleri, fiehir arflivleri, Noter arflivleri, Dini arflivler, Özel arflivler, Ekonomik
arflivler, Folklorik arflivler gibi isimlerle adland›r›labilmektedirler.
Folklorik arflivler bir di¤er adland›rma ile “halk kültürü arflivleri” bünyelerinde
halk kültürü konulu belgelerin bulundu¤u arflivlerdir.
Ülkemizde halk kültürü çal›flmalar› ile flekillenen halk kültürü arfliv çal›flmalar›;
kifli, kurum ve kurulufllarca klasik belge toplama, koleksiyonculuk biçiminde bafllam›fl daha sonra yerini arfliv sistemati¤inde oluflturulmufl halk kültürü arfliv çal›flmalar›na b›rakm›flt›r. Yap›lan halk kültürü arfliv çal›flmalar› içinde en kapsaml›s› ve
önemlisi 1966 y›l›nda Milli Folklor Enstitüsü olarak kurulan günümüzde ise Halk
Kültürlerini Araflt›rma Ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü ad› alt›nda hizmetlerini yürüten HAGEM halk kültürü arflividir.
Mevcut halk kültürü arfliv sistemlerinde, belgeye ulafl›m, arfliv görevlilerinden
yard›m al›nmas› veya demirbafl defterlerinin taranmas› ile mümkün olabilmektedir.
Bu sistemler de¤iflik belge bilgisine ayn› zamanda ve k›sa sürede ulafl›m› mümkün
k›lmayan ve her zaman baflar›l› sonuçlar vermeyen klasik uygulamalar›n bulundu¤u
sistemlerdir.Bu tip arflivlerde genellikle belgeler derlendi¤i haliyle (ham) tutuldu¤u
ve belge içerik çözümlemeleri yap›lmad›¤› için detayl› belge bilgisine ulafl›m güç,
hatta imkans›zd›r.
Oysa ça¤dafl arfliv sistemleri insanlar›n belleklerine göre de¤il insanlar›n düflünceleri ile üretti¤i veri modellerine dayanan, veri tabanlar›n›n oldu¤u bilgisayar sistemleri üzerinde uygulanmaktad›r. Bilgiler yeterli ayr›nt›da belge içerik çözümlemeleriyle ifllenerek uygulamaya geçirilmekte, hizmetler dijital ortamda belge kopyalar›
üzerinden verilmektedir.
Belge içerik çözümlemesi, tamamen bir üst veri üretimi, dizinlemesi ve yönetimi olarak tan›mlanabilir. Ça¤dafl arfliv sisteminde, üst veri hemen her fley demektir.
Klasik arfliv sistemlerinde en önemli sorunlardan birisi de üst verinin yeterli ayr›nt›da oluflturulamamas›d›r.
(1) ‹smet Binark : Arfliv ve Arflivcilik Bilgileri Ankara 1980.4.s.
Teknolojinin geliflimiyle birlikte, çok yak›n bir zaman içerisinde otomatik olarak
üst veri üretmek kolaylaflacakt›r. Örne¤in ses iflaretinin bilgisayar arac›l›¤›yla metne çevrilmesi gibi, ifllemler uygulanabilir hale gelecektir. (Türkçe üst veri üretimine
yönelik talep ve geliflmeler henüz laboratuar aflamas›ndad›r.)
171
172
HALK KÜLTÜRÜ ARfi‹VLER‹NDE YEN‹DEN YAPILANMA
Cesim ÇELEB‹
HALK KÜLTÜRÜ ARfi‹VLER‹NDE YEN‹DEN YAPILANMA
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Geliflen iletiflim teknolojisine paralel olarak küçülen dünyam›zda sahip olunan
kültürel zenginliklerimizin korunmas›, gelecek kuflaklara sa¤l›kl› bir flekilde aktar›m›
ve tan›t›m› ihtiyac› arfliv ve arfliv sistemlerindeki yeniden yap›lanmay› gerekli k›lmaktad›r. Aksi halde flükranla and›¤›m›z özverili çal›flmalar sonucu günümüze kazand›r›lan kültürel de¤erlerin korunmas› ve gelece¤e aktar›lmas› mümkün olamayacakt›r.
Bu duygu ve düflüncelerle Kültür Bakanl›¤› Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü halk kültürü arflivinde 2000 y›l›nda bafllat›lan yeniden yap›lanma çal›flmalar› çerçevesinde Arfliv Bilgi Sistem Projesi (ARB‹S) haz›rlanarak
uygulamaya geçilmifltir.
Halk kültürü konulu arflivlerde uygulanabilme özelli¤inde ki bu proje ile;
-Öncelikle, araflt›rma sürecinin son aflamas›nda, elde edilen belgenin emanet
edildi¤i bir yer konumundaki halk kültürü arflivinin; Araflt›rmalar›n merkezinde, fikrin yarat›lmas›ndan uygulanmas›na, araflt›rman›n yap›lmas›ndan, baflvurucuya ulaflmas›na kadar olan her aflamada yararlan›lan bir araflt›rma birimi haline getirilmesi
ve araflt›rma uygulamalar›n›n orta ve uzun vadede uluslararas› standartlara ulaflt›r›lmas›,
-Arfliv belge ve belge bilgisini arama, bulma ve edinme süresi en aza çekilerek,
arfliv belge bilgisine en kolay, en h›zl›, en güvenilir bir flekilde ulafl›m›n sa¤lanmas›,
-Arfliv malzemesi, bilgisayar ortam›nda izlenece¤i için, belge as›llar› üzerinden
yap›lan izlemelere iliflkin yaflanan tüm problemlerin ortadan kald›r›lmas› ve belge
koruma güvenli¤inin sa¤lanmas›,
-Mevcut problemlerin en aza indirilmesi ve HAGEM’in yaln›zca Türkiye’de de¤il
Avrupa’da da örnek gösterilebilecek bir arfliv sistemine sahip olmas› için gerekli alt
yap›n›n oluflturulmas› hedeflenmifltir.
K›saca, proje ile ortaya konulan hedeflerin tümünü, yeniden yap›lanma çal›flmalar› sonucunda ulafl›lmas› düflünülen, “Ça¤dafl Türkiye’nin Ça¤dafl ve Örnek Kamu Halk Kültürü Kurumu’ ilkesi ile özetlemek mümkündür.
HAGEM Halk Kültürü Arfliv Projesi Çal›flmalar›,
A-HAZIRLIK,
1)- ‹dari haz›rl›klar;
-Yönetmelik: HAGEM Arfliv Hizmetleri Yönergesi, yerine ihtiyaçlara uygun haz›rlanarak 22Nisan 2000 tarih ve 24028 say›l› Resmi Gazetede yay›nlanan “Halk
Kültürü Arflivi Belge Kabul, Kay›t ve Yararlanma Yönetmeli¤i” uygulamaya konmufltur.
- Kümeleme K›lavuzu: Belge tasnifi için daha önce haz›rlanan ancak hayata geçirilemeyen kümeleme k›lavuzu geliflmelere aç›k, ihtiyaçlara uygun bir yap›da yeniden haz›rlanarak belge tasnifinde kullan›lmaya bafllanm›flt›r.
Halkbilim konulu bilgilerin onlu sistemde üç aflamada kümelenmesi plan› yap›lm›flt›r. Birinci aflamada 19 harf bafll›¤› alt›nda kadrolar belirlenmifltir. ‹kinci aflamada ise her kadro onlu sistem kullan›larak kategorilere ayr›lm›flt›r. Üçüncü aflamada
da kategoriler yine onlu sisteme göre kümelere, s›n›flara, bölümlere, alt bölümlere
ve tiplere ayr›lm›flt›r. Sistemde kümeleme flemalar›ndan konulara gidifl yerine konulardan kümeleme flemalar›na gidifl denenmifltir. Bu deneme aç›k uçlu haz›rlanan flematik s›n›flama yap›s› ile sistematik say›sal yap› üzerinde uygulanm›flt›r.
2)- Arfliv Sistemiyle ilgili haz›rl›klar;
-Analiz ve tasar›m çal›flmalar›: ‹htiyaçlara ve geliflmelere uygun ça¤dafl ve modern bir yap›lanma için ayr›nt›l› analiz ve tasar›m çal›flmalar› yap›larak gerekli ihtiyaçlar rapor edilmifltir.
-Donan›m: Arfliv belgelerinin say›sallaflt›r›labilmesi için ilk etapta ihtiyaç duyulan donan›m malzemeleri al›narak a¤ ba¤lant›lar› yap›lm›flt›r.
-Uygulama Yaz›l›m› ve Veritaban›: Projenin en önemli bölümü, ihtiyaçlara uygun güvenilir, kullan›m kolayl›¤› bulunan teknolojik geliflmelere uygun “Uygulama
yaz›l›m› ve veri taban›” seçimi ve al›m›n›n yap›lmas›d›r.
-Arfliv bilgi sistemi: Arflivde izlenecek belgelerin baflvuru aflamas›ndan bafllay›p arflive kabul edilmesi, içerik çözümlemesinin yap›lmas›, sorgulamaya aç›lmas›
ve kullan›ma sunulmas› aflamalar›n› kapsamaktad›r.Befl ana ifllemden oluflan sistemde;
1- Baflvuru ifllemleri : Yap›lan araflt›rmalar›n, sat›n al›nan yada ba¤›fllanan belgelerin komisyonlarca de¤erlendirilerek arflive al›nabilmesi yap›lacak ifllemlerin izlendi¤i bölümdür.
2- Arfliv ifllemleri : Arfliv belgelerinin, arfliv bilgi sistemine girifli, önceden girilmifl olan bilgi yanl›fll›klar›n›n düzeltildi¤i, kümeleme k›lavuzuna göre belge -bilgi içerik çözümleme ifllemleri yap›ld›¤› ve belgeden yararlanan kiflilerin izlendi¤i bölümdür.
3- Sorgulamalar : Arflivde bulunan belgelerin ihtiyaç duyulan sorulara göre ve
özellikle kümeleme k›lavuzuna göre sorgulanmas›na imkan sa¤land›¤› bölümdür.
4-Raporlar: Arfliv belgelerinin de¤iflik kriterlere özellikle kümeleme k›lavuzuna
göre istatistiki raporlar›n al›nd›¤› bölümdür.
5-Parametreler : Arfliv bilgi sistemine iliflkin parametre tan›mlamalar›n›n (Kodlu alan içerikli kümeleme k›lavuzu, arfliv belge türleri ve özellikleri, genel parametreler kurma ve kifli tan›mlamalar› gibi) yap›ld›¤› bölümdür.
B)- UYGULAMA ÇALIfiMALARI;
1-Belge ‹le ‹lgili Uygulamalar;
- Defter bilgilerinin bilgisayar ortam›na aktar›lmas›: Mevcut 9 tür demirbafl defterindeki 117.497 belge bilgisi, May›s 2001 tarihi itibariyle bilgisayar ortam›na aktar›lm›flt›r. Defter bilgilerinden belgeye ulafl›m yerine bilgisayar yard›m› ile belgeye
ulafl›m hizmeti verilmektedir.
-Belgelerin tasnifi: Belgelerin gerekli de¤erlendirilmeler yap›lmadan arflivlenmesi, arflivlik de¤erde olmayan belgelerin de arflivlerde tutulmas›na sebep olmaktad›r. Arfliv 2000 Projesi uygulamas› ile al›nan stratejik kararlardan birisi de, yeni bafltan tüm belgelerin izlenmesi suretiyle, arflivlik de¤eri olan belgelerin kümeleme k›lavuzu ölçülerinde tasnifinin yap›lmas›d›r.
173
174
HALK KÜLTÜRÜ ARfi‹VLER‹NDE YEN‹DEN YAPILANMA
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
-Belgelerin dijital ortamda yedeklenmesi: Arfliv belgeleri say›sallaflt›r›larak server üzerinde yedeklenmekte ayr›ca CD ortam›nda ikinci arfliv oluflturulmaktad›r.
-Belge ‹çerik Çözümlemesi: Halk kültürü arflivlerindeki en önemli sorun, arfliv
belge bilgilerinin yani içerik çözümlemesinin yap›lmamas›d›r.
Halk kültürü arflivlerindeki belgeler kendi içlerinde oldu¤u gibi konu gere¤i farkl› türde birden fazla belge ile iliflkili olabilmektedir. Bu özellik halk kültürü arflivini evrak arflivlerinden ay›ran belirgin özelliklerdendir. Bu arflivlerde bilgi ak›fl›n›n aksak
ve kesintisiz olmamas› belge içerik çözümlemesi ve tasnifine ba¤l›d›r.
2-Arama, Sorgulama Ve Ödünç Verme ‹fllemleri;
Arama, sorgulama ve ödünç verme ifllemleri arflivcilik hizmetleri gere¤i ortaya
ç›km›fl ihtiyaçlard›r. ‹htiyaçlar›n üst verimlilikte karfl›lanmas› arfliv belgelerinin kullan›ma haz›r hale getirilmesi ile mümkündür.
Arfliv hizmetlerinde amaç, arfliv kullan›c›lar›n›n baflvuru ve araflt›rma sürecinde
ihtiyaç duyduklar› malzemeye en kolay, en k›sa sürede ulaflabilmelerini temin etmektir.
Bunun için, kümeleme k›lavuzu de¤erlerinde belge bilgilerini tan›mlay›c› bilgilere sahip olmak zorunludur. Bu var olan arfliv birikiminin tekrar taranarak, içerik
bilgilerinin yeni say›sal alt yap›ya uygun flekilde oluflturulmas› demektir. Buda uzun
vadeli yo¤un bir çal›flma gerektirmektedir.
3- Teknik ‹fllemler:
Halk kültürü arflivimizde farkl› yafl ve farkl› formatlarda çok say›da materyal bulunmaktad›r. Özellikle makara bant, tafl plak ve görüntü belgelerinin okunabilece¤i
cihazlar art›k pazar ömrünü doldurmufl ve abart›s›z müzelik hale gelmifltir.
Arfliv malzemelerinin k›ymetini belirleyen özelliklerden birisi de malzemenin yafl›d›r. Teknik olarak kullan›lamaz durumda olan söz konusu malzemelerin acil olarak yeni formatlara (dijital) transferi gereklidir.
Unutulmamal›d›r ki, yok olan her belge ile birlikte kaybedilen de¤er sadece bir
görüntü veya ses olmaktan öte ulusal ve evrensel kültürümüzün geri kazan›lmas›
mümkün olmayan önemli bir parças›d›r.
Bu konuda akademik yaklafl›m belgenin t›pk› bir mimari eserde oldu¤u gibi restorasyonudur. Restorasyon ve transfer terimleri genellikle birbirine kar›flt›r›lmaktad›r.
Restorasyon teriminden, görüntü kalitesi (gürültülü, üzerinde çizgi, titreme ya
da toz parçac›klar› gibi bozucu etkiler olan) ya da ses kalitesi düflük olan belgenin,
bilgisayar destekli sistemler arac›l›¤›yla tekrar eski kalitesine sahip olacak flekilde
iyilefltirilmesi anlafl›lmal›d›r.
Transfer (ya da aktarma) terimi ise materyalin üzerinde herhangi bir görüntü ya
da ses iyilefltirilmesi yap›lmaks›z›n daha nitelikli ve her zaman kullan›labilir (say›sal)
bir formata oldu¤u gibi aktar›lmas›d›r.
Arflivde bulunan, yafl› eski materyallerin büyük bir k›sm›nda, restorasyon ve
transfer ihtiyac› vard›r.
4- Güvenlik:
Arfliv flartlar›n›n istenilen düzeyde bulunmad›¤› HAGEM Halk Kültürü arflivinde
olumsuz flartlar›n etkisi ile baz› belgelerin kullan›lamaz duruma geldi¤i ac› bir gerçektir. Son olarak Ulusumuzu derinden yaralayan 17A¤ustos deprem felaketinde,
Bolu ili halk kültürü arfliv malzemesi büyük ölçüde zarar görmüfl ve 52 belge yok olmufltur.
Bir daha üretilmesi mümkün olmayacak kültür hazinesi arfliv belgelerinin korunarak gelecek nesillere aktar›m›n›n sa¤lanmas› amac› ile öngörülen çözümler:Belge
as›llar›n›n arfliv d›fl›na ç›k›fl›n›n önlenmesi, hizmetlerin belge kopyalar› üzerinden verilmesi, belgelerin üzerine kalite ve içeri¤ini bozmadan kurum logosu (Su izi) konmas› fleklinde özetlenebilir.
5- Uluslar aras› iliflkiler, tan›t›m ve telif hakk› :
HAGEM, kamu hizmeti yapan bir kurum olmas› nedeniyle arfliv malzemesine ticari bir meta olarak bakmamakta ve hizmetler ücretsiz verilmektedir.
Arfliv birikimi korunmas› ve gelecek nesillere intikali gerekli bir kültürel mirast›r. Ancak arflivdeki her materyalin bir maliyeti vard›r. Kurum d›fl› müracaatlarda verilecek hizmet karfl›l›¤› yeni malzeme kazan›m› ve koruma flartlar›n›n iyilefltirilmesinde kullan›lmak üzere belge bilgisi sat›fl›n›n yap›lmas›nda yarar görülmektedir.
Evrensel de¤er tafl›yan arfliv belgelerinin kullan›lmas›, saklanmas› ve de¤erlendirilmesi anlam›nda gerekli her türlü yenili¤in uygulanmas› için zorunlu olan uluslararas› iliflkilerin gelifltirilmesi yan›nda, genel olarak halk kültürü arflivlerinde çözüm
bekleyen problemlerden birisi de Hak ve Yetki devri ile ba¤lant›l› haklar (komflu
haklar›) gibi yasal yükümlülüklerdir.
Proje uygulamalar› ile gerek teknolojik gerekse iflbirli¤ine yönelik uluslararas›
çal›flmalar ile yasal düzenlemelere iliflkin çal›flmalar yap›lmas› planlanmaktad›r.
Sonuç:
Belgelerin arfliv bütünlü¤ünde saklanmas›n›n ve korunmas›n›n önemi ülkemizde ancak son y›llarda fark edilmifl olup, teknoloji ve ayg›t üreticilerini araflt›rma gelifltirme etkinliklerine yöneltmifltir. Teknolojinin geliflme aflamas›nda olmas›, uluslar
aras› standartlar›n henüz oluflturulma çal›flmalar›, halk kültürü arflivlerinin iyilefltirilmesine yönelik olarak haz›rlanan proje uygulamalar›nda baz› yeniliklerin ve de¤iflimlerin yap›lmas›n› gündeme getirecektir.
HAGEM, arfliv proje uygulamas› ile teknolojinin son imkanlar›n› kullanan, ça¤dafl ve ifllerlik kazanm›fl bir arfliv sistemine kavuflmufltur. Ancak aç›k olarak bilinen
bir ilke, teknolojinin tek bafl›na, e¤itilmifl nitelikli insan gücü olmaks›z›n hiçbir ifle yaramayaca¤›d›r.
Yeni arfliv sisteminin etkin ve verimli kullan›labilmesi ve bu proje içerisinde de¤inilen hedeflere ulaflarak, amaçlanan kazan›mlar›n sa¤lanabilmesi için, yetiflmifl ve
nitelikli insan gücüne ihtiyaç duyulmaktad›r.
175
176
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹nsanlar; e¤risiyle, do¤rusuyla, iyisiyle, kötüsüyle ömürleri boyunca birçok fley
yaflarlar. Yaflad›klar› uyduklar› fleyler ya önceki nesilden kalan ya da yaflad›¤› dönemde oluflan olgulard›r. ‹flte bu maddi ve manevi olgular›n bütünü kültürü oluflturmaktad›r.
De¤iflen ve geliflen zaman sürecinde bazen bu olgular kaybolup gitmekte, bazen de yüzy›llar boyu insan yaflam›nda yerini korumaktad›r. ‹nsan do¤as›nda geçmiflini bilmek, gelece¤ini ö¤renebilmek tutkusu her zaman mevcuttur.
Toplumlar›n kimliklerinin en önemli göstergelerinden birisi kültürel yap›lard›r.
De¤iflen ve geliflen dünyada özellikle kitle iletiflim araçlar›n›n ve bunu sa¤layan teknolojinin h›zla geliflmesi kültürler aras›ndaki etkileflime ivme kazand›rmakta, kaybolma veya de¤iflikliklere u¤rama süreçlerini h›zland›rmaktad›r.
Bunlara ek olarak globelleflme yolunda olan dünyam›zda yerel kültürel de¤erlerin korunup saklanmas›n›n önemi daha da artmaktad›r.
Öncelikle yap›lmas› gereken ise yaflayan kültürel de¤erlerin araflt›rma ve derlemeleri yap›larak tespit edilmesidir. Yap›lan çal›flmalar sonucu elde edilen verilerin
tasnifi yap›larak konservasyonu sa¤lanmal›, daha sonrada yaflam›n içinde güncel
tutulmak amac›yla yap›lacak uygulamalara haz›rlanmal›d›r. Bu çal›flmalar müzecili¤i zorunlu k›lmaktad›r.
Dünyada bu konuda birçok örne¤i bulunan, ancak ülkemizde hala nas›l ve nerede, ne flekilde olaca¤› tart›flmalar› gündemde olan “Folklor Aç›k Hava Müzesi”
“Uygulamal› Halkbilimi Müzesi” veya baflka bir adla da adland›r›labilecek müze uygulamalar› gelmektedir. Özellikle maddi kültür ürünlerinin geçmiflte oldu¤u gibi vitrin müzecili¤inden farkl› bir müzecilik anlay›fl›yla sergilenmesinin gereklili¤ini ortaya koymaktad›r. Çünkü sergilenen malzemelerin fonksiyonlar›n›n da ne oldu¤unun
ortaya konulmas› gerekmektedir.
Yap›lan örnek uygulamalar›nda (görme imkan›na sahip oldu¤um Romanya,
Norveç ve Avusturya) çeflitli bölgelerin kültürel özelliklerini tafl›yan mimari örneklerinin orijinalleri ya da röprödiksiyonlar› belli bir bölgede, getirildi¤i bölgenin fizik
yap›s›na da uygun yerlere kurularak donan›mlar› sa¤lanmakta fonksiyonlar ilave
edilerek, restoran, kafe, sat›fl reyonu, uygulama atölyesi vb. içerisinde yaflanmas›na
da ortam haz›rlanmaktad›r. Bir baflka uygulamas› ise sadece birebir ayn› flekilde düzenlenerek izlenmeye sunulmas›d›r. Bu uygulamalar hem kültürel yap›n›n korunmas› hem de turizm sektörü için önemlidir. Fakat art›k yaln›z izlenerek kültürlerin
tan›nmas› yani dura¤an müzecilik yerine, özellikle sanayi toplumlar› kültür turizmini tercih ederken do¤al ortamda yaflayarak o ülkeyi ve kültürünü tan›may› tercih etmektedirler. Bu turizmin en önemli örnekleri Afrika ülkelerinde yaflanmaktad›r. Çok
dikkati çeken bir durum gibi görünmese de kültür turizminin en çarp›c› fleklidir.
Ülkemizdeki uygulamalar›na flöyle bir göz gezdirdi¤imizde; özellikle turizm bölgelerindeki tesislerde yap›lan uygulamalar herhangi bir sistematikten uzak ne bulunabildiyse bir araya getirilerek teflhir edilmektedir. Yine baz› turizm firmalar›nca
haz›rlat›lan ve bir tur program› çerçevesinde turistlerin götürüldü¤ü yapay köy ortamlar› tamamen ticari amaçla düflünülmüfl, planlanm›flt›r ve bir sistemi bulunmamaktad›r. Ayn› flekilde özellikle animasyon programlar›n›n yap›ld›¤› ortamlar da bu
flekilde planlanm›fl ortamlard›r. Yap›lan teflhirler ve uygulamalar ço¤u zaman yanl›fl
ve yetersiz yap›ld›¤›ndan as›l amaca hizmet edememektedir.
Günümüzde turizm sektöründeki hareketlere bakt›¤›m›zda, önceki y›llarda oldu¤u gibi deniz turizminin yavafl yavafl yerini baflka turizm hareketlerine b›rakt›¤›n›
görebiliyoruz. Bunda da en önemli yeri do¤a ve kültür turizminin ald›¤›n› görmek
mümkün olmaktad›r. Daha önce bahsetti¤im gibi özellikle sanayi toplumu ülke insanlar›n›n do¤al yaflam özlemiyle bunu tercih etti¤ini söyleyebiliriz. Tabi bu tür turizm için en önemli unsur ça¤dafl yaflam›n gerektirdi¤i kolayl›klardan kopmadan
do¤al ortamlar›n haz›r hale getirilmesidir. Yani do¤al yaflam ortam› haz›rlan›rken
baz› gereksinimlerin de göz ard› edilmemesidir. Bu tür ortamlarda turistlerin maddi
kültür de¤erlerini görmek, tan›mak ve kullanmakla birlikte etraflar›nda oluflan manevi kültür de¤erlerini de anlamak istekleri olacakt›r. Yine içerisinde bulunduklar› ve
yaflad›klar› toplulu¤un gelenek, görenek, hatta inanç uygulamalar›n› kat›larak, yani
birebir yaflayarak ö¤renme yolunu tercih etmektedirler. Bunun en çarp›c› örne¤i son
birkaç y›ld›r. Özellikle Japon turistleri küçük gruplar halinde ülkemize getirerek önceden tesbiti yap›lan bir köyde konaklatarak günlük yaflam›n içerisine sokarak Türk
kültürünün tan›t›m›n› yapan ve halen ‹sviçre’de yaflayan bir Türk organizatördür.
Kendisi bu konudaki taleplerin son y›llarda yo¤un bir flekilde kendisine geldi¤ini bunun en önemli nedeninin turistlerin tan›mak istedikleri toplumun ve kültürünün o
toplumun bir bireyi olarak yaflamak yoluyla daha net ve do¤ru alg›lad›klar›n› ifade
etmektedirler.
Bu tür uygulamalar, yani hem kültürün yaflat›larak korunmas› hem de turizme
katk› sa¤lamas› nas›l olmal›d›r.
Birinci olarak öncelikle maddi kültür ürünleri için ihtisas müzeleri yani vitrin
müzecili¤i fleklinde olabilir.Tabi yaln›z el sanatlar› olarak de¤erlendirmemek gerekir,
bu çal›flmalar her konuda olabilir. Birkaç örnek verecek olursak; Tekstil ürünleri müzesi, tar›m aletleri müzesi, avc›l›k ve av aletleri müzesi, tiyatro müzesi, matbaac›l›k
müzesi, küçük sanayi ifl kollar› müzesi vb. örnekler ço¤alt›labilir.
177
178
KÜLTÜRÜN KORUNMASI VE TUR‹ZM
SEKTÖRÜ ‹Ç‹N MÜZEC‹L‹⁄‹N ÖNEM‹
Yener ALTUNTAfi
KÜLTÜRÜN KORUNMASI VE TUR‹ZM SEKTÖRÜ ‹Ç‹N MÜZEC‹L‹⁄‹N ÖNEM‹
‹kinci flekilde; bu kurulacak müzeler ayn› zamanda uygulama atölyeleri, fleklinde organize edilebilir. Yani gösterime yönelik olabilir, böylece hem izlenilmeye müsait olacakt›r, hem uygulamalar yap›labilecektir, hem de pazarlama yap›labilecektir.
Üçüncü flekil olarak da çok zengin ve de¤iflik karakteristik özellik gösteren ülkemiz kültürünün çarp›c› olabilecek nitelikte merkezler seçilerek burda yaflayan insanlar›n altyap› haz›rl›klar› için destek kredileri sa¤layarak ve yönlendirilerek günlük
yaflamlar›ndan koparmadan ve müdahale etmeksizin geleneksel kültürlerini yaflatmalar›na, beraberinde de ikinci bir ifl olarak kültür turizminden gelir sa¤lamalar›na
imkan yaratmak san›r›m ülke ekonomisinde büyük katk› sa¤layacakt›r.
179
DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ÜZER‹NE GENEL B‹R DE⁄ERLEND‹RME
1. G‹R‹fi:
Konunun Tan›m›: Halkbilimi Müzeleri (HM), toplumlar›n halk kültürü ve sanat›na ait maddi kültür varl›klar›n› özgün yerlerinde ve mekânlarda veya buna en yak›n ortamlarda bütüncül bir yaklafl›mla koruyan ve sergileyen müzelerdir. Kuzey Avrupa ülkeleri baflta olmak üzere, dünyan›n birçok ülkesinde ça¤dafl ve teknolojik
yozlaflmalara karfl›, köy, kasaba ve flehir ölçe¤inde geleneksel hayat› bütün unsurlar›yla anlatacak flekilde, köy evi, kasaba evini do¤al ve kültürel çevresi ile birlikte
koruyup sergileyen HM kurulmufltur. Bildirimde kulland›¤›m Halkbilimi Müzesi kavram›, gerçekte müze türleri içinde halk›n maddi ve manevi kültür de¤erlerinin sergilendi¤i Aç›k Hava Müzesi’nin karfl›l›¤›d›r. Bafllang›çta ülkemizde bulunmayan Aç›k
Hava Müzesi kavram› yanl›fl kullan›lmaktad›r. Mezarl›klar, antik kentler, kent dokular› için Aç›k Hava Müzesi terimi kullan›lmaktad›r. HM’nin kurulmas›ndaki düflünce,
köy evi ve çevresindeki yap›lar›n esas unsurlar›yla birlikte korunup yaflat›lmas› olmufltur. Aç›k Hava Müzelerinin kurulmas›na 19.yüzy›l›n sonundaki h›zl› sanayileflme, k›rsal alanlardan, köylerden kentlere h›zl› göçler, de¤iflen konut mimarl›¤›, sosyal ve kültürel çevre karfl›s›nda köy ve kasaba hayat›yla birlikte geleneksel giyimkuflam, el sanatlar›, halk edebiyat› ve bütün kültür varl›klar›n›n yok olma tehlikesi
ile karfl› karfl›ya kal›nmas› sebep olmufltur. Bu flekilde HM’ni kuran ülkeler, sosyal
ve kültürel tarihlerine ait kal›c› belgeler b›rakmay› baflarm›fl, gelecek nesillere atalar›n›n nerelerde, nas›l yaflad›klar›n›, hangi giysileri giyip aletleri kulland›klar›n› gösterme imkanlar›na da kavuflmufllard›r.
Halkbilimi Müzeleri, di¤er müzeler gibi çok yönlü çal›flmalar yaparlar. Temel
görevlerinin bafl›nda, müzede yer alan köy, kasaba ve flehir evlerini içlerindeki özgün eflyalarla birlikte sergilemek gelir. Bunun yan› s›ra koleksiyonlar›n oluflturulmas› ve zenginlefltirilmesi, mimari yap›lar ile depolanan-sergilenen eflyan›n bak›m ve
onar›m›, araflt›rma, e¤itim, dinlenme ve di¤er sosyal faaliyetleri gerçeklefltirmektir.
1891 y›l›nda ilk Halkbilimi Müzesi Skansen (Stokholm)’de ziyarete aç›lm›fl, bunu Oslo-Folkemuseum izlemifltir. Daha sonra Danimarka, Finlandiya, Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinde Aç›k Hava Müzeleri kuruldu. Amerika’da 20.yüzy›l›n bafllar›ndan itibaren çok say›da bu tür müzeler gerçeklefltirildi. Bu arada Rusya ve Sov-
yet blo¤u ülkelerde de Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Romanya, Bulgaristan
ülkelerinde Aç›k Hava Müzesi yani bu tür müzeler kuruldu.
Türkiye’de ise, ilk müzenin Osmanl› döneminde 1846 y›l›nda kurulmas›na ve
bugün ülkemizde 150’ye yak›n müze olmas›na ra¤men, de¤iflik giriflimler yap›ld›¤›
halde Halkbilimi Müzelerinin kurulmas› mümkün olmam›flt›r. Bildirimde baz› halkbilimi müzelerinin çal›flmalar›n› örnek vererek, genel de¤erlendirmelerle Türkiye’de bu
tür müzelerin kurulmas› için neler yap›labilir konusundaki görüfllerimi aç›klamaya
çal›flaca¤›m.
2. DÜNYANIN ÖNEML‹ HALKB‹L‹M‹ MÜZELER‹NDEN ÖRNEKLER
1. SKANSEN-STOKHOLM
Bu müze, müzecilik tarihinde ilk aç›k hava müzesidir. 1872 y›l›nda ‹sveçli Arthur Hazelius taraf›ndan kurulmufltur. Köy, kasaba, flehir hayat›na ait çok say›da tafl›nabilir kültür varl›¤› ile, ‹sveç’in de¤iflik bölgelerinden derledi¤i çok say›da yap›y›
baflkent Stokholm’e tafl›may› baflard›.
Tafl›nan binalar Skansen semtindeki yar›madada ormanl›k ve kayal›k bir alanda tabii ortamlar›nda oldu¤u gibi kurulup sergilenmifltir. Burada de¤iflik bölgelerden
getirilen evler ayr› mahalleler / birimler halinde kuruldu. Yap› gruplar›nda sadece
köy evleri de¤il, ortak kamu yap›lar›, kiliseler, de¤irmenler, dükkanlar eklendi. Daha sonra flehrin evi, hayvanat bahçesi vb. birimler tafl›nd›.
Bu müze k›sa sürede Stokholm’un en önemli kültür merkezi olmufltur. Müzenin
koruma ve sergileme çal›flmalar›n›n yan› s›ra dü¤ün, bilimsel toplant›, festival gibi
sosyal etkinliklerin de merkezi haline geldi¤ini görüyoruz.
2. FOLKEMUSEUM–OSLO
Kurulufl tarihi 1884 olarak kabul ediliyor. 1902 y›l›nda ziyarete aç›lm›flt›r. Kurucusu Hans Aall’d›r. Etkili çal›flmalar›yla k›sa sürede Oslo Bygdöy’deki araziye ülkenin dört bir yan›ndan birçok çiftlik–köy evi, ahflap kilise, su de¤irmeni, su h›zar› gibi yap›lar tafl›nm›flt›r. ‹dari binalar›n yan›s›ra, flehir evi vb. yap›larla büyük bir alana
yay›lm›flt›r.
35 hektarl›k bir arazi üzerine kurulmufl olan müze adeta bir köy manzaras› arzetmektedir. Girifl bölümünde, genifl bir avlu etraf›nda idare ve kapal› sergileme salonlar›na yer verilmifltir. Giriflin do¤usundaki bölümde flehirden getirilen kagir büyük
evler ve kenar mahalle evleri sergilenmektedir. Yine giriflin bat›s›nda birkaç flehir evi
ile köy ilkokulu ve bir aç›k hava konser salonu bulunmaktad›r.
Müzenin esas›n› Norveç’in de¤iflik bölgelerinden getirilen köy ve kasaba evlerinin kuruldu¤u aç›k hava sergisi oluflturmaktad›r. Bugün müzede 200’e yak›n irili
ufakl› köy-çiftlik ve kasaba evi bulunmaktad›r. Her bölgeden getirilen evler, ister orta halli, ister zengin evi olsun orijinal iç donat›lar› ile sergilenmektedir.
Köy evlerinin büyük bir k›sm› ahflap y›¤ma oldu¤u için çok uzaklardan sökülüp
tafl›nmalar› ve yeniden kurulmalar› kolay olmufltur. Her bölgenin,vadinin evleri bir
arada görülüyor. Sedestal (Güney Norveç’te bir vadi), Mumedal (Orta Norveç), Osterdal (Günaybat› Norveç-Oslo), Telemark (Güney Norveç), Hallingdal (Orta Nor-
180
181
DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹
ÜZER‹NE GENEL B‹R DE⁄ERLEND‹RME
Haflim KARPUZ
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ÜZER‹NE GENEL B‹R DE⁄ERLEND‹RME
veç) ve Trondelag (Kuzey Norveç) v.b. farkl› co¤rafi flartlara sahip bölgelerden getirilen evler, çevrelerinde bulunan yard›mc› yap›larla sergilenmektedir. Yap›lar müzede kurulurken yer darl›¤› yüzünden flüphesiz birbirine olan normal uzakl›klar› korunamad›. Fakat, bir ço¤unun genifl tarla, bahçesi ve otla¤›na asl›ndaki gibi yer verilmifltir. Müze idaresi bu otlaklarda tabii hayat› yans›tmak için 20 civar›nda koyun,
5-10 inek ve birkaç at beslemektedir.
Bu aç›k hava sergilemesinin yan› s›ra, kapal› sergileme salonlar›ndan flu bölüm
sergilemelere yer verilmektedir.
1- fiehir Kültürü
2- Kilise Sanat›
3- Halk Sanat›
4-Lâp Kültürü (Kuzey kutbunda yaflayan Lâponlarla ilgili k›s›m)
5- Çocuk Müzesi
6- Adliye Bölümü
3. D‹⁄ER AVRUPA ÖRNEKLER‹
1- Danimarka: Kopenhagen – Lyngby’deki Frilandsmuseet Bernhard Olsen taraf›ndan kuruldu (1901)
2- Finlandiya: Helsinki yak›nlar›nda Sevrasaari’de 1909 y›l›nda Axel Olai Heikel
taraf›ndan kuruldu. 18-20.yüzy›la ait 85 yap› sergileniyor.
3- Hollanda: Arnhem flehri yak›nlar›nda Rijkmuseum,1912 y›l›nda F.A. Hoefer
taraf›ndan kuruldu.
4- Almanya: Cloppenburg, 1922 de Heinrich Ottenjann taraf›ndan kuruldu.
5- Macaristan: Szententre, 1974’de ziyarete aç›ld›. Yaklafl›k olarak 300 yap› ile
80.000 etno¤rafik eser sergileniyor.
6- Rusya: Kizhi halk hayat› ve mimarisini korumak için 1945 y›l›nda kuruldu.
70 yap› ile yaklafl›k 30.000 eser sergileniyor. Kütüphanesinde 10.000 kitap bulunuyor.
7- Romanya: Bükrefl Aç›k Hava, 1936 y›l›nda kuruldu.
8- Gürcistan: Tiflis Aç›k Hava Müzesi, geleneksel yap›larla etnografik eserler
birlikte sergileniyor.
Belirtti¤imiz bu örnekler gibi, ‹ngiltere, Amerika’da ve di¤er Avrupa ülkelerinde
çok say›da HM’si kurulmufltur. Bu ülkeler Halkbilimi müzeleri sayesinde çok say›da
halk mimarisi örne¤ini ve kültür varl›¤›n› koruyup sergiliyorlar.
4. TÜRK‹YE’N‹N DURUMU
Türkiye zengin halk kültürü varl›klar›na sahip ülkelerin bafl›nda gelmesine ra¤men, müzecilik çal›flmalar›nda arkeoloji müzelerine önem verilmifl, kendi kültür varl›klar›m›z, etno¤rafik eserlerimizin müzelere kazand›r›lmas› ihmal edilmifltir. Avrupa’daki örneklerinde oldu¤u gibi ülkemizde de Aç›k Hava Müzelerinin kurulmas› konusunda projeler haz›rlanm›fl, giriflimlerde bulunmufl bir müzecimiz vard›r. Rahmetli Hamit Zübeyr Koflay bu konuda 1950’li y›llarda çok çal›flm›fl ve sonuç alamam›flt›r. ‹flin ilginç taraf› bu konuya Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlü¤ünün mesafeli durmas› olmufltur.
1985 y›l›nda konu yeniden gündeme getirilmifl Kültür ve Turizm Bakanl›¤› Millî Folklor Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤› ile ODTÜ Rektörlü¤ünce Folklor Aç›k-Hava
Müzelerinin (FAHM) Türkiye’de kurulma imkanlar› konusunda 13-15 Haziran 1985
tarihinde ODTÜ’de bir sempozyum düzenlenmifltir. Bu sempozyumda Ankara’da
ODTÜ arazisinde bulunan Eymür Gölü civar›nda böyle bir müzenin kurulmas›na karar verilmifltir. Bildi¤im kadar›yla bu müze için baz› etno¤rafik malzemeler toplanm›fl, sat›n al›nm›fl, ancak herhangi bir yap› bu araziye tafl›nmam›flt›r. Bu tarihten
sonra da baz› Kültür Bakanl›¤› mensuplar› incelemelerde bulunmak üzere ‹skandinav ülkelerine gitmifl, bu müzelerin gereklili¤i üzerinde raporlar haz›rlam›fl yaz›lar
yazm›fllard›r.1
Geçen zaman içinde bu müzelerde yer alabilecek çok de¤erli yap›lar y›k›l›p yok
oldu. El sanat› örnekleri gereksiz diye at›ld› veya yurt d›fl›na sat›ld›. Halkbilim Müzelerinin kurulmas› Milli Kültürümüz bak›m›ndan büyük önem tafl›yor. Mevcut Bakanl›k yap›s›yla organizasyonuyla bu müzenin kurulmas› mümkün görünmüyor. Bu konudaki tekliflerimi sonraya b›rakarak neden kuramad›k sorusuna cevap vermek istiyorum:
1.Antikite hayranl›¤›na kap›lm›fl bir müze teflkilat› hiçbir zaman bu konuyu gündemine öncelikli olarak almad›, gereklili¤ini anlamad›.
2.Bu konunun önemi baflta müzeciler olmak üzere siyasilere ve halka anlat›lamad›.
3.Bu müze için yeterli kaynak ayr›lmad›.
3. GENEL DE⁄ERLEND‹RME
1. Dünya Halkbilimi Müzeleri:
182
183
Bugün dünyada say›lar› 300’e varan Halkbilimi Müzelerinde ait olduklar› ülkelerin mimarl›k tarihi, kültür, sanat ve halkbilimi tarihi bak›m›ndan çok de¤erli eserler sergilenmektedir. Bu müzeler, müzecilik ve halkbilimi de¤erleri bak›m›ndan ana
bafll›klar halinde flöyle de¤erlendirebiliriz.
1. Mevcut Halkbilimi Müzeleri ait olduklar› ülkelerde zaman›nda kurulmufl, mimari yap› (köy, kasaba ve flehir örnekleri) seçilmifl ve özgün kullan›m eflyalar› ile
birlikte ziyarete aç›lm›flt›r. Hem yap› hem de kullan›lan kültür varl›klar› bak›m›ndan
zengin örnekler toplanm›fl ve eflsiz koleksiyonlar oluflturulmufltur.
2. Bu müzelerde, halkbilimi alan›nda genifl araflt›rmalar yap›larak müzelerin eksikleri h›zla tamamlanm›fl, bu müzeler önemli yay›nlar yapm›fllard›r.
3. Müzeler sergiledikleri yap›lar ve koleksiyonlardaki kültür varl›klar›n›n bak›m
ve onar›m konusunda atölyeler kurup uzmanlar yetiflmifllerdir.
4. Halk kültürüne ait çok de¤erli varl›klar müzeye kazand›r›lm›fl olup, bunlar›n
büyük bir bölümü sergilenmektedir. Sergileme yoluyla ziyaretçilerin ve ö¤rencilerin
e¤itimine yard›m edilmektedir. Bu müzelerde sergilenen Halkbilimi varl›klar› sosyal
tarihin bir belgesi, bir sanat eseri olarak tarihin yaz›lmas›na katk› yapmaktad›r.2
5. Çok de¤iflik e¤itim faaliyetiyle ülkelerinin e¤itimine önemli katk›lar sa¤lamaktad›rlar. Müze s›n›flar›nda okul öncesi, ilk, orta hatta yüksek ö¤retimin ö¤renci-
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ÜZER‹NE GENEL B‹R DE⁄ERLEND‹RME
lerine dersler verilmektedir. Zengin kütüphane bütün yaflta okurlara, araflt›rmac›lara aç›kt›r. Konferanslar, bilimsel toplant›lar, kültürel etkinliklerle toplumun bütün kesimlerine hitap edilmektedir.
6. Halkbilimi Müzelerinin önemli bir fonksiyonu da dinlenmedir. Genifl bahçeleri, parklar›yla insanlar›n günlük s›k›nt›lardan, flehirlerin gürültüsünden uzakta do¤al
bir ortamda bulunmalar›n› sa¤lar. Bu flekilde insanlar kültür varl›klar›n› izlerken, dinlenirler. Bu tür müzelerin kafeteryas›d›r bir fleyler yemek ve içmek için en ideal yerlerdir
Halkbilimi Müzeleri kuran ülkeler, halk kültürü bak›m›ndan çok de¤erli kültür
varl›klar›n› koruma ve sergilemeye alm›fllard›r. Do¤al çevre, Mimarl›k tarihi, el sanatlar›, halk teknolojisi, etno¤rafya, di¤er bütün alanlar hakk›nda çok de¤erli kazan›mlar elde edilmifltir. HM’nin etno¤rafya müzelerine göre çok etkili, bütüncül bir koruma ve sergileme yaratt›¤› aç›kt›r. Sergilemede ve e¤itimde teknolojik yenilikleri
takip ediyorlar. Hemen hemen hepsi bilgisayar teknolojisi kullan›yor ve hepsinin
web siteleri var.
2. Türkiye’de Durum
6. Türk Halkbilimi Müzesinin kurulmas› ve gereklili¤i konusunda medya deste¤i sa¤lanarak halk bilgilendirilmelidir. Bu flekilde çok say›da eser hediye olarak al›nabilir.
7. Gerekirse, Kültür Bakanl›¤›’nda yeni bir düzenleme yap›larak Halkbilimi Müzeleri için ayr› bir birim oluflturulmal›d›r. Bu birime maddi kaynak ve yeterli uzman
verilmelidir.
4.SONUÇ
Günümüzde müze vitrininde izlenen eser, kültür varl›¤›, biçimsel ya da fonksiyonel özellikleriyle de¤erlendirilmiyor. Kullan›ld›¤› zaman›n gündelik hayat›na ›fl›k
tutan sosyal ve kültürel bir varl›k-belge olarak bütüncül bir yaklafl›mla de¤erlendiriliyor. Aksi takdirde müzeler, eski yap›lar veya eserler deposu olmaktan öteye geçemezler. Son y›llarda müzecilik alan›nda büyük de¤iflimler oldu. Müzeciler kültürel
miras›n toplum bilincine kazand›r›lmas› için hem ilmi disiplinlerden elektronik ortamlardan hem de medyadan en ileri seviyede yararlanma yoluna gitmektedir.
Türkiye’de müzeler, daha fazla ziyaretçiye ulaflmak için çok az etkinlik düzenleyebiliyorlar; HM kuruldu¤unda bu müzelerin ziyaretçileri art›r›lacakt›r. Bu müzelerde, neden halk ozanlar› çal›p söylemesin, konserler vermesin? Pekalâ bilmece soran, masallar anlatan, anlat›c›lar olabilir...
Ancak Kültür Bakanl›¤›’n›n Türkiye’de Aç›k Hava Müzelerinin kurulmas› yönünde etkin bir giriflimi yok. Bu alanda yetiflmifl insanlar› da bulunmuyor. Bu konuda
çok h›zl› davran›p, küreselleflme ve Avrupa Birli¤i olgusu karfl›s›nda “Selin önünden
kütük kaparcas›na”, gelece¤imiz için büyük bir de¤er olan kültür ve halkbilim miras›m›za ait ne varsa toplay›p koruma alt›na al›p Aç›k Hava Müzelerinde de¤erlendirmeliyiz.
Uygarl›klar›n befli¤i olan Anadolu’da çok zengin bir halk kültürü miras› bulunmaktad›r. Küreselleflen dünyam›zda, kültür varl›klar› uluslar›n kültürel kimliklerinin
ve tarihlerinin belgesi-temel tafl› konumundad›r.
Ümit ederim, 1985 y›l› Sempozyumunda oldu¤u gibi buradaki düflüncelerimiz
ka¤›t üzerinde kalmaz, y›llar bofluna geçmez, çok de¤erli kültür varl›klar›m›z yok olmaya devam etmez. Aksi takdirde, kültürümüze, tarihe ve gelecek nesillere karfl› sorumlulu¤umuz devam edecektir.
Küreselleflen dünyam›zda, yeni kültürel oluflumlar, e¤ilimler, bir 盤 gibi atalar›m›z›n evlerini içindeki kültür varl›klar› ve bütün hat›ralar›m›zla silip süpürmek üzeredir. fiüphesiz bu yok olufl sadece maddi kültür varl›klar›m›zla ilgili de¤ildir. Dilimiz,
halk edebiyat›m›z, inançlar›m›z, geleneklerimiz her fleyimiz yok olup gidiyor.
Yukar›da k›saca fonksiyonlar›n› özetlemeye çal›flt›¤›m›z Halkbilimi müzeleri küreselleflen ve büyük bir köy haline gelen dünyam›zda millî kültürler bak›m›ndan ne
kadar önemli oldu¤u aç›kça görülmektedir.
Türkiye’de halkbilimi müzelerinin gereklili¤i konusunda duyarl› bir kamuoyu
oluflmaktad›r. Son y›llarda, halkbilimiyle ilgili kültür varl›klar› yurt d›fl›na tafl›nm›fl olmas›na ra¤men elimizde yeterli eser bulunmaktad›r. Baz› illerimizde tek yap› veya
yap› gruplar› tafl›narak küçük çapta sergilemeler yap›lmaktad›r (Kastamonu). Hatta, birçok kifli ifl yerlerinde, köylerinde küçük ölçekte Halkbilim müzeleri kurmaya
bafllam›flt›r. Antalya Dim Çay› vadisinde Anadolu Evi, ‹brad› köy meydan›na tafl›nan
seranderler buna iyi birer örnektir.
Halkbilimi Müzesinin Türkiye’de kurulabilmesi için öncelikle flu çal›flmalar›n yap›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum:
1. Bu konuda yap›lacak çal›flmalar› neticelendirmek için gerekli maddi kaynak
temini restaratör, mimar, müzeci, sanat tarihçi, etnolog vb. uzmanlardan bir ekip
oluflturulmal›d›r.
2. Ankara’da bafllat›lan merkezi bir Halkbilimi Müzesi için yap›lan çal›flmalar
sonuçland›r›lmal›d›r.
3. Bu müzelerin, bölgesel halkbilimi müzeleri olarak kurulmas› daha ekonomik
ve kolayd›r. Yap›lar› yerinde koruyarak bu tür müzelere bölge zenginlerinden maddi
destek yan›nda eser yard›m› da sa¤lanabilir.3
4. Halkbilimi Müzelerinin kurulabilmesi için ilgili kurumlar aras›nda etkin iflbirli¤i yap›lmal›, iflbirli¤i sürüncemede b›rak›lmamal›d›r.
5. Bu tür müzelerin kurulaca¤› yerleflmeler-yap›lar tespit edilip koruma alt›na
al›nmal›, müzelerde sergilenecek kültür varl›klar› halktan, antikac›lardan sat›n al›narak h›zla kay›plar önlenip, koleksiyonlar oluflturulmal›d›r.
184
NOTLAR
1
Santur, A., “Aç›k Hava Müzelerine Bir Örnek Norveç Halk Müzesi”, Türk Halk
Kültürü Araflt›rmalar› 1998, Ankara, 2002, s.49-58.
2
Halkbilim Müzelerinde binalar içinde yap›lan sergileme yan›nda modern müze
binalar› kurulup vitrinlerinde de sergileme yap›lmaktad›r. Böylelikle, çok zengin el
sanat› eserler ve etno¤afik eflya korunup sergilenmektedir.
185
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
3
Bir ev ve serander ölçe¤inde böyle bir müzeyi Trabzon, Düzköy-Tafloca¤› Köyünde kurma giriflimimiz sürmektedir. (Bkz. Karpuz, H.-Sümerkan, M.R., Agy,
s.797-809.
B‹BL‹YOGRAFYA
ASRATEK‹N, G., “Genelde Aç›k-Hava Müzeleri ve Türkiye’de Bir Aç›k Hava
Müzesi Kurulmas› Konusunda Baz› Öneriler”, FAHM’nin Türkiye’de Kurulma ‹mkânlar› Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1985, s.53-61
KARPUZ, H., “Türkiye’de Bölge Aç›k Hava Müzelerini Kurma ‹mkânlar›”, FAHM
Bildirileri, Ankara, 1985, 97-106
KUDAR, A., Tahtakufllar Köyü Özel Etno¤rafya Galerisi, ‹stanbul, 1994
KARPUZ, H., “Norveç Aç›k Hava Halk müzesi” TED, Say›:20, Ankara, 1997,
s.115-129
KARPUZ, H., “Köy Müzeleri veya Aç›k Hava Müzelerini Nas›l Kurmal›y›z”. Türk
Folkloru, Say›:61, Ankara, 1984, s.27-28
KARPUZ, H., Etno¤rafik Eserlerin Müzelere Kazand›rd›klar› ve Aç›k Hava Müzesinin Kurulmas›”, Millî Kültür, Ankara, 1984, s.80-82
KARPUZ, H. SÜMERKAN, M.R., “Trabzon Köy Evi Müzesi”, Trabzon ve Çevresi
Uluslararas› Tarih-Dil ve Edebiyat Sempozyumu, Cilt:1, Trabzon 2002, s.797-809.
ANON‹M, Norwegian Folkemuseum (Guide to the Open Aid Museum), Oslo,
1982
KJELLBERG, R., “Scandinavian Open-Air Museums”, Museum News, Vol. 39,
Number:4, (1960-1961), p.18-22
HOFFMAN, M., “On the History of the Norsk Folkemuseum”, Report of the
Conference, 1980, Oslo, 1982, p.97-103
KOfiAY, H.Z., Makaleler ve ‹ncelemeler, Ankara, 1974
KARPUZ, H.-SEV‹M, A., “Do¤u Karadeniz Yöre Müzesi Kurulmal›”, Arkeoloji ve
Sanat, Say›:8-9, ‹stanbul, 1980, s.14-16
SANTUR, A., “Aç›k Hava Müzelerine Bir Örnek Norveç Halk Müzesi”, Türk Halk
Kültürü Araflt›rmalar› 1998, Ankara, 2002, s.49-58
POMA‹N, K., “Ça¤dafl Tarih Yaz›m› ve Müzeler”, Müzecilikte Yeni Yaklafl›mlar,
‹stanbul, 2002, s.15-28
186
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Türk insan›n›n eflya üzerindeki tasarruf kabiliyeti, eflyay› özel bir itina ile muhafazas›ndaki hassasiyeti, eflyâdan hareketle kompozisyondaki Türk rûhunu görmemizi sa¤lamas› aç›s›ndan çok önemlidir.
Türk milletinin hislerindeki zarafet ve inceli¤i, rûhundaki estetik tekâmülü kavrayabilmek için “eflyâ-insan” münâsebetini ciddiyetle incelemek gerekir.
Samiha Ayverdi’nin “‹brahim Efendi Kona¤›’nda, objelerin nas›l iflâret de¤eri
kazand›¤›n›, giderek nas›l toplumsal- kültürel ve tarihi referansa dönüfltü¤ünü, nas›l
mitleflti¤ini, nas›l büyük bir ifllev yüklendi¤ini görme f›rsat›n› buluruz.
Abdülhak fiinasi Hisar’›n “Geçmifl Zaman Köflklerini okurken; eflyada ve cans›z
varl›klarda da bir kiflilik oldu¤unu, millilik ve mahallilik unsurlar›n›n birey ve toplum
hayat›n›n nas›l ayr›lmaz bir parças› haline geldi¤ini, eflyâ ve ona ait ayr›nt›lar›n kültür ve sosyal hayat gibi kavramlarla nas›l bir ba¤ oluflturdu¤unu görürüz.
Nesneler sadece maddi ve somut varl›klar›yla hiçbir fley ifâde etmezler. Onlara
mânâ veren, de¤erli veya de¤ersiz k›lan insanlar›n bak›fl aç›lar›, ruhlar› ile iç dünyalar›yla bütünlefltirdikleri özellikleridir.
Medeniyet tarihimizi yans›tan, eski kültürümüzün unsurlar› ve de¤erleriyle yüklü olmalar› bak›m›ndan ayr› bir önem tafl›yan eflyâlar, arka plan›ndaki dünyay› yans›tan birer sembol olduklar› için sahiplerine çok fley ifâde ederler.
“ Mânevi kültürün uygulama an›nda büründü¤ü bu maddi formlar” Anadolu insan›n›n elinde bir sevda türküsü gibi ifllenir, nak›fllarla sessiz renkli bir dilin yarat›c›
motifleri olur, zaman içinde bir kültür endüstrisine dönüflür.
Kültürel bir fenomen olan bu renkli, canl› dünya insanlar›n zihin yap›lar›n›n ve
iç zenginliklerinin bir yans›mas›d›r.
Bu sebeple, yeni kuflaklar kültür de¤erlerimiz konusunda bilinçlendirilmelidirler.
Cemil Meriç, “kendi üzerinde düflünmekten vazgeçen bir toplumda kültür; bir
tortu, bir tefarrûattan ibârettir” diyor.
Mazisiz hâl, hâlsiz istikbâl yoktur. ‹stikbâl tepesi, mazi kaidesi üzerinde yükselir.
Bu gerçe¤e göz yuman; kal›plara, flablonlara, flemalara göre yaflamay› kendisine rehber edinen sömürge ayd›nlar›, esiri olduklar› sanayi kapitalizmin a¤›na yaln›z
kendilerini mahkûm etmemifller, yeni nesilleri de pefllerine takm›fllard›r.
Modernizm ad›na, zaman parçalanm›fl kültürel süreklilik ve bütünlük k›r›lm›fl,
kitle kültürünün öznesi olan y›¤›nlar ruhlar›n› kaybetmifllerdir.
Kitleleflme, geleneklerin koruyucu, yön verici ve yönetici çerçevelenmifl yap›s›n› k›rm›fl, ferdi kalabal›klar içinde yaln›z b›rakm›flt›r.
Oyun, e¤lence, gösterifl, zevk gibi hedonistik nitelik arzeden “popkültürü” öne
ç›kar›larak yarat›c› “halk kültürü” yol edilmeye çal›fl›lm›flt›r.
Milli kültürümüzü tehdit eden ve enformasyon ça¤›n›n uygulamalar›yla güç kazanan kitle kültürü, sosyolojik aç›dan milletleflme kimli¤inde yar›lmalara sebep olmakta ve bu da halk kültürünün tüketilmesi anlam›na gelmektedir. Bu sebeple, kitle kültürünü bir “karfl›t kültür alan›” olarak ciddi bir biçimde sorgulamak halkbilimi
uzmanlar›na düflmektedir.
Kültürel topo¤rafyan›n, kültürel ekolojinin tespiti, halk kültürünün yap›s› ve dokusu nedir? Sorusuna cevap vermek bak›m›ndan son derece önemlidir.
Mensûbiyet fluuruna dayal› kimlik oluflturma ve bu muhafaza etme yönünde her
birey öz kültürünü kendinde derinlefltirmeli, flahsiyetini darl›ktan kurtar›p geniflletmelidir. Bin y›ld›r rûhuyla beslendi¤imiz medeniyetimiz bir sosyo-kültürel varl›k alan› bir kültür tarihi, bir sosyal tarih olarak bize eflsiz malzemeler sunmaktad›r. Anadolu topra¤›n›n bir efli daha bulunmayan bu kültürel zenginli¤ine, bu büyük potansiyel imkanlara kap› açt›¤› için bu toplant›y› yeni ve yarat›c› hedeflere ulaflma yönünde bir “sosyal take off” olarak gördü¤ümüzü arz etmek isteriz.
Arflivleri, belgelikleri, kütüphaneleri, gösterim salonlar› ile Türk halk kültürünü
ba¤›ms›z folklor müzeleri içinde sergileyece¤i günleri flimdiden görüyor, bu yap›n›n
nas›l bir milli kültür okulu olaca¤›n› ve gençlerimiz aç›s›ndan nas›l bir uygulama alan› do¤uraca¤›n› biliyoruz.
Kültürün yeniden keflfi bireylerin kendi dima¤›n› ifllemesi anlam›na geldi¤i gibi,
hayat› yaflanmaya de¤er k›lan bir anlay›fl› da sa¤layacakt›r.
Art›k mekanik akla dayal›, ça¤dafl insan tipi yerini postmodern insan tipinin
mekanik ak›l kadar duygusal ak›l› da baz alarak yeni sentezlere ulaflabilen insan tipine b›rakmaktad›r.
Yaln›z bu noktada dikkat çekmeyi istedi¤imiz önemli bir husûs var.
Sanatlar daima kendi yarat›c› geleneklerini izler. Gelenek bir ruh ve duyarl›k sorunudur, eski biçimlerin tutucu bir ›srarla kendilerini sürdürmeleri anlam›na gelmemelidir.
Gelenekleri ça¤dafl biçimlerde yaflatmak kiflisel sezgi ve güce ba¤l›d›r. Kültürümüzün içindeki, derinlerde bulunan yarat›c› dinami¤i kavrayan bireyler yeniden yaratma bilincini, modern bir sosya-kültürel sistem üreterek baflarabilirler.
Ziya Gökalp, “deha halktad›r”, “... bir sanatkâr, ancak halktaki estetik zevkin
canl› müzesinden” istafade ederse sanat dehâs› olabilir” derken bir yandan aslî olana, öte yandan tezhib anlay›fl› ile evrensel olana kap› açmaktad›r.
Dileriz, Türk Halk Kültürünü Araflt›rma ve Uygulama Merkezi bu iki ifllevi görecek çal›flmalara imza ats›n.
187
188
TÜRK‹YE’DEK‹ ÖZEL HALK KÜLTÜRÜ
MÜZELER‹NDEN B‹R DEMET
Pakize AYTAÇ
TÜRK‹YE’DEK‹ ÖZEL HALK KÜLTÜRÜ MÜZELER‹NDEN B‹R DEMET
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Özel Müzeler, genellikle hayat› ve düflünceyi bizi idare eden de¤erleri kutsal bir
emanet olarak nesilden nesile tafl›may› hedefleyen amatör derleyiciler taraf›ndan
oluflturulmaktad›r.
Ankara ‹l s›n›rlar› içinde bulabildi¤im ilk özel müze say›n Yurdusev Ar›¤’a aitti.
Yurdusev Ar›¤ “ Eski Türk Giysileri, Eliflleri ve Tak›lar› Müzesi” 1996 y›l›nda kurulmufltur.
Yapt›¤› her iflle kendi bilgi, inanç, duygu, düflünce, zevk ve heyecanlar› kadar,
içinde yaflad›¤›n› toplumun bütün de¤erlerini dile getiren, hayata bak›fl aç›lar›n› felsefelerini büyük bir baflar› ile sergileyen say›n Yurdusev Ar›¤’›n Müzesi son derece
k›ymetli eserlere ve ev sahipli¤i yapmaktad›r. Bu müzeye ait resimlerden bir k›sm›
foto¤raflar bölümünde sunulmufltur. (Foto¤raf 33-38)
Kavakl›dere’de ikâmet eden emekli avukat bir han›mefendi’nin “sand›k” koleksiyonu ulaflabildi¤imiz ikinci koleksiyon oldu. 12 sand›k toplad›¤›n› ifade eden Mualla Güleç, “sand›k kad›n›n namusudur” anlay›fl›yla, elindeki çeyiz sand›klar›, erzak
sand›klar›, gizli çekmece ve raflar›yla mücevher sand›klar›n›n yaklafl›k 150 y›ll›k
mazisi oldu¤unu belirtti.
Kad›n›n dünyas›n› yans›tan estetik ayr›nt›lar› anlat›rken, eflyadan bize yans›yan
onu de¤erli k›lan, insanlar›n bak›fl aç›lar›, ruhlar› ve iç dünyalar› oldu¤unu bir kez daha görme flans›n› elde ettik.
Bu konuda söyledikleri, Abdülhak fiinasi Hisar’›n flu cümlelerini hat›rlat›yordu:
Hisar, bir sand›ktaki objeleri dile getirirken, adeta bir devrin sand›¤a yans›yan
estetik zevkini ifâde ediyordu.
“Kumafltan, kat kat aç›lan mendil bohçalar›, güzel kumafl ve kadife bohçalar
içinde renkli ipek mendiller, yemeniler, örtüler, hilâlî gömlekler, kurdelalar, yald›zl›
çevreler, s›rmal›, ifllemeli hamam tak›mlar›, oyalar, yazmalar, bir hotoz kenar›nda
oyalar, lavanta kutular›, mineli bir kutu, ba¤l› anahtarlar› yan›nda bir taraf› billûr, bir
taraf› mineli bir saat, sedef kakmal› nal›nlar; zarif, ufak hamam taslar›, yaz›n süslü
elbiseler yan›nda aç›lacak bir yelpaze, k›fl›n koldan aç›larak gö¤üsden tafl›nacak ve
kenarlar›ndan elleri muhafaza edecek beyaz kürkten bir manflon, hattâ bir çocuk
oyunca¤›...” (Geçmifl Zaman Köflkleri,s.143)
Eski eflyalar ve bu eflyalar›n bar›nd›¤› mekânlar, anlaml› bir hayat görüflünün
maddeye yans›mas›d›r.
Mekân›n tarihi bütünlük içinde ve fiziki çevrenin tamam›yla nas›l bir beraberlik
sergiledi¤ini gezdi¤im müze haline getirilmifl bir evde yaflad›m.
Ev, çiçekli a¤açl› bahçeli avlusuyla mahremiyeti sembolize eden, sa¤lam yap›s›yla ebed-müddet inanc›n› sergileyen, birliktelik inanc›n› besleyen, çat›-kafes-teras,
mahalli duvar dokular› ve iç süslemeleriyle bir rûh zenginli¤ini, Türk’ün mimarl›k gelene¤inin sükünet, tevâzu, a¤›rbafll›l›k tabiilik ve koruma gibi husûsiyetlerini ortaya
koyacak de¤erdeydi.
Mahalle, toplum münâsebetlerinin en yo¤un flekilde yafland›¤› yüce bir varl›k
görüflünün insanî, vakur, zarif ve mütevâzi ifâdelerini bir arada ihtivâ eden, kullana-
n›n, çevresinin ve varl›¤›n fluuruna vararak yaflad›¤› canl›, sakin, parlak, ayd›nl›k,
asûde ve ciddi bir afliyan bir yuva olan bu ev, dileriz betondan kibrit kutular›na düfltü¤ümüz bu günlere, rehberlik etsin.
Say›n Yurdusev Ar›¤’›n Müzesini gezerken kap›n›n üstünde bir eski yaz› dikkatimi çekti: “Ömrümü Allah’a havale ettim, zira yüce Allah kullar›na yard›m eder”.
Türk kad›n› evini düzenlerken sadece eflyan›n güzelli¤ine de¤il, mânâ güzelliklerine de kap› açacak malzemeye yer veriyor. ‹flte bir iflleme, (eski yaz›):
Edeb bir tac imifl Lütf-i Hüda’dan
Giy ol tac› emin ol her hatadan
Sözlerimi, Ar›¤’›n içtenlikle söyledi¤i flu cümlelerle bitirece¤im:
“Anneanemin k›rp›nt› bohças›ndan gelen malzemede ben, bir insan yap›s›ndaki eskiye vefa hissiyle berâber, takdir hissiyle berâber, eflyâ ile birleflmesiyle berâber, anlam kazanmas›yla beraber, Osmanl› elifllerine olan tutkumla beraber, sayg›yla bütünleflen bir mânâ derinli¤i yaflad›m, hâlâ da yafl›yorum.
Elinizdeki antikalara lütfen sahip ç›k›n›z, evinizin en güzel köflesinde muhafaza
ediniz. Evlâtlar›n›za, torunlar›n›za aktar›n›z. ‹nsanlar›n öldükten y›llarca sonra bile
eflyalarda yaflad›klar›n› biliniz. Mazimizdeki o kutsal Türk kad›n›n›n sanat anlay›fl›n›
görünüz ve gösteriniz”.
189
190
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
15 Aral›k 1990’da egemenli¤ini, 31 A¤ustos 1991’de de ba¤›ms›zl›¤›n› ilan
eden K›rg›zistan, Türkistan’›n kuzey do¤usunda bulunmaktad›r. Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan ve Çin Halk Cumhuriyeti ile s›n›rdafl olup, yüzölçümü 198.500 kilometrekaredir. Baflkenti Biflkek flehri olan K›rg›zistan’›n nüfusu 1994 itibariyle,
4.472.000 civar›ndad›r ve Biflkek, ayn› zamanda K›rg›zistan’›n nüfusu en fazla olan
flehri durumundad›r. Nüfusun yar›ya yak›n›n› K›rg›z Türkleri, di¤er yar›ya yak›n k›sm›n› da nüfus oran›na göre Ruslar, Özbekler, Ukraynal›lar ve di¤er Türk boylar› ile
baflka milletler oluflturmaktad›r. K›rg›zistan, idarî olarak, Calal-Abad, Iss›k-Göl, Nar›n, Talas, Ofl ve Çüy eyaletlerinden meydana gelmektedir. Bu eyaletlerden Iss›kGöl’ün merkezi Kara-Kol, Çüy’ün merkezi de Biflkek flehridir. Di¤er eyaletlerin merkez flehirlerinin isimleri ayn› zamanda eyalet isimleridir.
K›rg›zistan’da, on civar›nda büyük müzenin yan›s›ra, genellikle arkeolojik malzemelerin sergilendi¤i küçük flehir müzeleri ve Muhtar Avezov, Toktogul Sat›lganov
gibi bilim adam› ve sanatç›lar›n ad›na ithafen kurulan, malzemesi dile dayal› eser ve
çal›flmalar›n yer ald›¤› müzeler de bulunmaktad›r (K›rg›z Sovet Entsiklopediyas›
4/333). Halkbilimi müzecili¤i ayr› bir kol hâlinde geliflmemifltir; ancak halkbilimi ve
halk kültürü malzemelerinin tarih, etnografya, arkeoloji malzemeleriyle birlikte sergilendi¤i uygulamalara flu örnekleri verebiliriz:
K›rg›zistan’›n çeflitli bölgelerinde bulunan ve M.Ö.3000-2000 y›llar›na ait oldu¤u tahmin edilen kaya resimleri, çeflitli hayvanlar›n avlanma merasimlerini, kullan›lan arabalar› ve dinî törenleri tasvir etmeleri bak›m›ndan halk kültürü ile ilgilidir. Bu
resimlerin büyük k›sm› Iss›k-Göl’ün k›y›s›nda yer alan Çolpon-Ata flehrinde, bir k›sm› da Ofl bölgesinin ancak helikopterle ulafl›labilen k›s›mlar›nda yer almaktad›r. Dolay›s›yla, bu ikinci k›s›mdaki alanlar›n, bugün için halkbilimi müzecili¤i aç›s›ndan
kullan›lmas› mümkün de¤ildir. Çolpon-Ata’da bulunan kaya resimleri ise, ÇolponAta Müzesi taraf›ndan foto¤raf hâlinde müzede sergilenmekte ve kaya resimlerinin
bulundu¤u arazi çitle çevrilerek korumaya al›nm›fl bulunmaktad›r.
Baflkent Biflkek’in 60 km. do¤usunda ve Tokmok flehrinin 12 km. güneyindeki
Burana Minaresi, K›rg›zistan’›n kültürel ve tarihî kimli¤i aç›s›ndan en önemli yerlerden birisidir. Bu minare ve etraf›ndaki yap›lar, 10-12. as›rlarda en parlak dönemini
yaflayan, ‹pek Yolu’nun da en önemli merkezlerinden oldu¤u bilinen Karahanl›lar’›n
baflkenti Balasagun flehrinden günümüze kalan an›tlard›r. Bu civarda aç›kta sergile-
nen seksen kadar mezartafl› ve elli kadar kaya resmi de bulunmaktad›r. Ayr›ca Burana Müzesinde sergilenen o döneme ait bulgular, halkbilimi aç›s›ndan önem arz etmektedir. Balasagun, ayn› zamanda Yusuf Has Hacib’in do¤du¤u flehirdir. Müzede,
di¤er eflyalar›n yan›nda Kutadgu Bilig’in el yazma nüshas›, Yusuf Has Hacib’in küçük bir heykeli ve Kutadgu Bilig’in yay›mlanm›fl nüshalar› sergilenmektedir (Tü¤en
2002:55-56).
Tafl heykel figürleri olarak tan›mlayabilece¤imiz balballar da K›rg›zistan’›n birçok yerinde bulunmakta ve Türk savaflç›lar›n› canland›rmaktad›r. Bu topraklarda 6.
ve 12. yüzy›llar aras›nda yaflayan Türk boylar› taraf›ndan yap›ld›¤› tahmin edilen
balballar, Burana Arkeoloji Park› baflta olmak üzere, Yedi-Su, Iss›k-Göl, Talas ve
Tanr› Da¤lar› bölgelerinde de yer almaktad›r. Balballar›n sergilendi¤i Burana Arkeoloji Park›, do¤rudan halkbilim müzecili¤i ile ilgili olmasa da aç›k hava müzecili¤i
aç›s›ndan kayda de¤er bir yap›lanmad›r. Boylar› bir metre civar›nda olan bu balballardan K›rg›zistan’da 400-500 civar›nda bulundu¤u tahmin edilmekte; a¤›rl›klar› sebebiyle, yerlerinden oynat›lmas› zor olan bu tafl heykeller, bulunduklar› yerlerde sergilenirken bir k›sm›n›n Finlandiya’ya kaç›r›lm›fl oldu¤u da bilinmektedir.
M.Ö. 7. yüzy›l ile, M.S.2. yüzy›llar aras›nda flimdiki K›rg›zistan topraklar›nda yaflayan ‹skitlere ait mezarlar, mezarlar›n yan›nda bulunan ve törenlerin yap›ld›¤› tahmin edilen tafl yap›lar Çuy vadisinde, Sokuluk ve Kemin bölgelerinde, Tanr› Da¤lar›nda, Son-Göl çevresinde arkeolojik bulgular olarak önem arz ederken, 19. yüzy›ldan itibaren yap›lmaya bafllayan Müslüman K›rg›zlar›n gömülü oldu¤u mezarlar da
infla tarzlar›, tafl veya mermer üzerindeki metal süslemeleri ile, halk sanatlar› aç›s›ndan önemlidir (K›rg›zistan s.8).
Süleyman Da¤› veya Süleyman Tepesi olarak adland›r›lan yer de, Süleyman
Peygamber’e ba¤lanan efsanesi ile halkbilimi aç›s›ndan önemlidir. Burada, Hz. Süleyman’›n Allah’a secde ederken aln›n› ve dizlerini dayam›fl oldu¤u rivayet edilen tafl
ile müze haline getirilmifl bir ma¤ara bulunmaktad›r. Bahsedilen tafl›n bulundu¤u yere, Babür Sultan taraf›ndan mihrapl› bir türbe yap›lm›flt›r. Daha sonra y›k›lm›fl olan
türbenin yerine baflka bir türbe infla edilmifl ve Taht-› Süleyman olarak tan›nm›flt›r.
Müze haline getirilen ma¤arada bölgede yap›lm›fl olan kaz›lar sonunda elde edilen
eflyalar sergilenmektedir (Tü¤en 2002:104). Bölge, sit alan› olarak çevrilmifltir. Sit
alan›n›n d›fl›nda ise, ak-üy olarak bilinen ve 1600-1700 y›llar› aras›nda yap›ld›¤› tahmin edilen tek odal› bir mescit, geleneksel yap›yla ilgili en eski örneklerdendir.
Celal-Abad yolu üzerinde bulunan Özgen’deki Uzun Türbe ve minaresi ile Hz.
Eyüp’ün makam›, konumuz aç›s›ndan önemli merkezlerdendir (Tü¤en 2002:102).
Calal-Abad Tarih Müzesinde de antik hâle gelmifl baz› halk kültürü malzemeleri, s›n›rl› ölçüde de olsa, tarihî malzemeyle birlikte sergilenmektedir.
Biflkek’in güneyinde, Alada¤ eteklerinde Çong-Tafl denilen yerde bulunan AtaBeyit, ata mezarlar›n›n, flehitli¤in de içinde bulundu¤u bir mesiredir. 1938 y›l›nda
Stalin taraf›ndan rejim aleyhtarl›¤› ile suçlanarak flehit edilen 137 kiflinin mezar›n›n
bulundu¤u bu yerde, infla edilmifl olan müzede, flehitlerin bulunabilen kiflisel eflya-
191
192
KIRGIZ‹STAN’DA HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹
Naciye YILDIZ
KIRGIZ‹STAN’DA HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
lar› sergilenmektedir. Ünlü K›rg›z yazar› Cengiz Aytmatov’un flehit edilen babas›n›n
mezar› ve üzerinden ç›kan eflyalar da bu müzede yer almaktad›r.
1995 y›l›nda Manas Destan›n›n 1000. y›l› dolay›s›yla düzenlenen uluslar aras›
kutlama program› çerçevesinde, Manas’›n do¤du¤u yer olarak bilinen Talas’ta Manas Destan›n›n çeflitli epizotlar› canland›r›lm›flt›r. Edebî malzemenin gösteri mahiyetli de olsa, bu flekilde halka ulaflt›r›lmas›, konumuz aç›s›ndan üzerinde durulmas›
gereken konulardan biridir. Bu törenler s›ras›nda, Talas vadisine, boz üyler kurulmufl, gelen misafirler bu boz üylerde a¤›rlanm›flt›r. Boz üy, kerege denilen iskelet
k›sm› a¤açtan, iç ve d›fl duvarlar› ise keçeden yap›lan konar-göçer evlerdir. Bu evlerin her biri hem d›fl hem de iç yap›s›yla birer el sanatlar› abidesidir. Art›k K›rg›z
Türklerinin hayat›nda da, yaflay›fl tarz›n›n de¤iflmesiyle birlikte eski yerini yavafl yavafl kaybeden boz-üylerin ve geleneksel yap› ustal›¤›n›n gelecek nesillere aktar›lmas›nda, bu tür faaliyetler büyük önem arz etmektedir. Bu boz üylerin içinde geleneksel yemeklerin ikram edilmesi ve geleneksel k›yafetli mahallî sanatç›lar›n geleneksel K›rg›z müzi¤inden örnekler vermeleri, törensel mahiyette olmakla birlikte, aç›k
hava müzelerinde gerçeklefltirebilecek olan bu tür faaliyetlere örnek teflkil edebilecek niteliktedir.
Yine Talas’ta bulunan Manas Edebî-Etnografik Müze (Manas-Adabiy-Etnogafiyal›k Müzesi) de, halkbilimi müzecili¤i aç›s›ndan K›rg›zistan’da zikredilmeye de¤er
nadir çal›flmalardan birini teflkil etmektedir. 1976 y›l›nda, Manas Kümbözünün yak›n›nda kurulan bu müzede sergilenen malzeme iki gruptan meydana gelmektedir.
Birinci grubu 19. yüzy›l sonu ile 20. yüzy›l bafllar›na ait etnografik malzeme teflkil etmektedir. Bunlar›n aras›nda geleneksel K›rg›z giyimi, ev içi süslemeleri, keçeden yap›lm›fl ev eflyalar›, müzik aletleri ve kap kacaklar bulunmaktad›r1. ‹kinci grup malzemeyi ise, Manas destan›n›n sinema, tiyatro, resim, heykel alanlar›nda malzeme
olarak kullan›lmas›yla meydana getirilen eserler oluflturmaktad›r. Her iki gruba ait
500’den fazla malzeme, foto¤raf ve grafik müzede sergilenmektedir. Müzenin ismi,
1988 y›l›nda Manas Mamlakettik Müzey-Korugu olarak de¤ifltirilmifltir. Bu müzenin
faaliyetleri çerçevesinde destanla ilgili çal›flmalara da yer verilmifltir. Müzenin çal›flmalar› aras›nda, Manas Destan›ndan faydalanarak millî ruhun flekillenmesine, inanç
ve pratiklerin canland›r›lmas›na ve estetik terbiyenin gelifltirilmesine yönelik propagandalar yer almaktad›r (Manas Entsiklopediya, 1995:I/419).
K›rg›zistan’›n bir çok bölgesinde, baflta Manas olmak üzere, birçok destan kahraman› ile ba¤lant›l›, aç›k havada koruma alt›na al›nm›fl ve halk taraf›ndan ziyaret
edilen Manas’in çakmak tafl›, Manas’›n at›n›n ayak izinin bulundu¤u tafl gibi, bir çok
tafl bulunmaktad›r.
1925 y›l›nda o zamanki ad› Frunze olan flimdiki Biflkek flehrinde kurulan Tarih
müzesinin bir k›sm›nda, klasik müzecilik anlay›fl›yla, K›rg›z kültürüne ait malzemeler de sergilenmektedir.
Kanada’da bulunan Tekstil Müzesinde, di¤er Türk boylar›n›n malzemeleriyle
birlikte K›rg›z Türklerine ait iflleme- nak›fl örnekleri, hal› ve kilimler sergilenmektedir.
Virginia’daki Sanat Müzesinde de K›rg›z ve Kazak Türklerinin yurt ve ev içi döfleme malzemeleri ile ilgili bir stand bulunmaktad›r.
Rusya’da Sanat Eserleri Müzesinde (Russian Famaus Arts Museum) K›rg›z kültürü ile ilgili malzemeler klasik müzecilik anlay›fl› çerçevesinde sergilenmektedir.
Halkbilimi müzecili¤i ile ilgili K›rg›zistan’dan çok olumlu bilgiler aktaramamakla birlikte, hikâye, roman, opera, tiyatro, resim ve heykel gibi sanat eserlerinde halk
edebiyat› ve halk kültürü malzemelerinden faydalan›lmas›, geleneksel motiflerden
hareketle ça¤dafl eserler ortaya konulmas› ve bu yollarla, halk kültürünün gelecek
nesillere ulaflt›r›lmas›, bizim ülkemizde henüz sanatç›lar›m›z›n bir ço¤unun baflaramad›¤› güzellikte ve seviyedeki çal›flmalar olarak, üzerinde durmamazl›k edemeyece¤imiz bir konudur.
Sonuç: K›rg›zistan’da halk kültürünün kaybolmak üzere olan de¤erlerini kurtarmak üzere, asl›na uygun bir flekilde, bir arazi üzerinde sergilenmesi tarz›nda, Halkbilim Müzecili¤i ile ilgili olarak müstakil, planl› ve sistemli çal›flmalar bulunmamakta; ancak, halkbilim, tarih, arkeoloji ve etnografyayla ilgili malzemelerin bir arada
sergilenmesiyle ilgili, baz› uygulamalar gözlemlenebilmektedir. Kazakistan’daki geleneksel müzik aletleri müzesi, Türkmenistan’daki hal› ve kilim müzesi gibi müzeler
de K›rg›zistan’da yoktur. Ülkemizde oldu¤u gibi, K›rg›zistan’da da K›rg›z tarihi, el sanatlar› ve giyimleri için ya klasik müzecilik anlay›fl›yla sergilenen s›n›rl› say›daki vitrinlere, yahut da kitaplara baflvurmak gerekmektedir2.
193
194
Kaynaklar:
K›rg›z Sovet Entsiklopediyas› (1982), Biflkek.
K›rg›zdar (1993), Haz. Kenefl Yusupov, 2 Cilt, Biflkek.
K›rg›zistan (2001), Ankara.
Manas Entsiklopediya (1995), 2 Cilt, Biflkek.
Üy Tiriçiliginin K›skaça Entsiklopediyas› (1989), Biflkek.
TÜGEN, Kamil (2002), K›rg›zistan’dan Notlar, Biflkek.
NOTLAR
Ev hayat› ile ilgili kültür unsurlar› aç›s›ndan bilgi için bkz. Üy Tiriçiliginin K›skaça Entsiklopediyas› (1989), Biflkek.
2
K›rg›z kültürü ile ilgili genifl bilgi için bkz. K›rg›zdar (1993), 2Cilt, Biflkek.
1
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Müzeler için en do¤ru yorum “kültürel ve bilimsel önemi olan eflyalar için arac›
olmak” fleklinde yap›labilir. (Tapan; 1984:545) Dolay›s›yla kültürel bak›mdan k›ymetli olan nesnelerin halka ulaflmas›nda en etkili olan kurulufllard›r. Aç›k hava müzeleri kuruldu¤u yerleflim bölgelerinin, hayat tarz›n›, ekonomik ve sosyal yap›s›n›,
kültürel dokuyu göstermek üzere kurulmufllard›r. Bunlar, malzemelerin korunmas›n›, günümüze ulaflmas›n› amaçlaman›n yan› s›ra yaflan›lan zamandaki durumlar›n›
da ifade etmesi bak›m›ndan önemlidir. Bu yönüyle e¤itici ve e¤lendirici fonksiyonlar›n› da yerine getirmifl olurlar.
Türkiye’nin de dahil oldu¤u Uluslar aras› Müzeler Konseyi (‹nternational Council of Museums-‹COM) 1956 y›l›nda müzelerle ilgili ana prensipleri ve teknik meseleleri görüflürken aç›k hava halk müzelerinin kurulmas› hakk›nda üye devletlere tavsiyede bulunmay› da karar alt›na alm›flt›r. Bu kararlar;
1. Hak kültürünün kaybolmak üzere olan de¤erlerini kurtarmak için, çeflitli yaflay›fl tarzlar›n› yans›tan mimarî eserlerin, adetlerin, ziraî faaliyetlerin, vs. tipik unsurlar› seçilerek, yerlerinden sökülerek ve eskisi gibi tekrar kurularak bir “site” halinde
aç›k hava halk müzeleri kurulmal›d›r
2. Bu çeflit müzeler mevcut baflar›l› örneklere göre, ilmî ve e¤itici amaçlarla ve
son derce somut bir flekilde kurulacaklar ve halk kültürünün en de¤erli k›s›mlar›n›
ihtiva edeceklerdir. (Koflay;1974: 152)
‹lk örne¤i ‹sveç’in Stockholm flehrindeki Skansen müzesi olan folklor müzelerini sonraki y›llarda Danimarka, Norveç, Hollanda, ‹skoçya, Almanya ve di¤er Avrupa ülkelerindeki folklor aç›k hava müzeleri ya da aç›k hava müzeleri takip eder.
‹ngiltere’de varl›kl› insanlar taraf›ndan 1938’lerden itibaren temelleri at›lan aç›k hava müzeleri ve aç›k hava folklor müzeleri, daha sonraki y›llarda organize bir flekilde
pefl pefle kurulmaya bafllan›r. Wales, Castle, Beamish, Weald ve Chiltem baflta olmak üzere çeflitli bölgelerde kurulan müzeler bunlardan birkaç›d›r.
Konumuz olan Beamish Aç›k Hava Müzesi, ‹ngiltere’nin Kuzey Do¤u bölgesinde bulunmaktad›r. Manchester ile Glasgow aras›nda Newcastle flehri yak›nlar›nda,
County Durham’dad›r. Tarihi Durham flehrinin Kuzey bat›s›na 12 mil, Newcastle’in
güney bat›s›na 8 mil uzakl›ktad›r.
Beamish, 121, 2 hektarl›k bir kasaba arazi üzerine kurulmufltur. 1800 ve
1900’lerin bafl›ndaki Kuzey ‹ngiltere hayat›, bölgenin yak›n tarihini canl› bir flekilde
sunan her yaflta ve ilgide ziyaretçinin e¤itimini de sa¤layan bir müze olma özelli¤i-
ne sahiptir. Bu bak›mdan ‹ngiltere ve y›l›n Avrupa Müzecilik ödüllerini almaya hak
kazanm›flt›r..
Aç›k hava müzeleri, k›rsal, bölgesel ve ulusal olmak üzere üç grupta toplan›r
Bir bölgesel aç›k hava müzesi olan. Beamish, 1970 y›l›nda kurulmufl ve Kuzey-do¤u flehri ile bölge konseyi ad›na Joint Commitee taraf›ndan yönetilmeye bafllanm›flt›r.
Beamish, ‹ngiltere’de flehir yönetiminin oluflturdu¤u konsorsiyum taraf›ndan
idare ve finanse edilen ilk müze olma özelli¤ine sahiptir. Ayr›ca ‹ngiltere’deki bölgesel ilk aç›k hava müzesidir.
Bu bölge müzesinin geliflimi üç kademede tan›mlan›r; 1958-1970 aras› proje fikrinin ortaya at›lmas› ve planlama dönemi; 1970-1974 aras› dokuz bölge otoritesinin
birleflerek oluflturduklar› komite taraf›ndan finanse edilerek projenin hayata geçirilmesi; 1974’ten itibaren ise müze yönetimi dört mali konseyden oluflan yeni bir komite taraf›ndan üstlenilmifltir. Hali haz›rda bu komite taraf›ndan idare edilmektedir.
Bu proje, Cleveland, Durham, Northumberland, Tyne ve Wear bölgelerini kapsayan zengin bir koleksiyona sahiptir ve bu yönü ile bölgesel öneme sahiptir.
Müzede görev yapan elemanlar 1970 y›l›nda ifle al›nm›fllar ve Beamish Hall
(Galeri) tan›t›ma yönelik bir gösteri ile aç›lm›flt›r. 1971 y›l›nda 20 hafta sonu boyunca bu aç›l›fl gösterileri devam etmifltir. 1972’ye gelindi¤inde bu müzenin küçük bir
bölümü ziyarete aç›lm›flt›r. 1972’den beri gelifltirilmeye çal›fl›lan müze, bugün 212.1
hektarl›k genifl bir alana ulaflm›flt›r.
Bu kompleksin geliflimi, iyi bilinen ‹skandinav aç›k hava veya halk müzeleri çizgisinde planlanm›flt›r. Önce binalar kurulmufl, daha sonra onlar›n restorasyonlar› ve
iç mimar› düzenlemeleri yap›lm›flt›r. Daha sonraki dönemlerde ise önemli binalar›n
endüstriyel ve sosyal ihtiyaçlar› karfl›lanm›flt›r. Bu müzelerin tamamlay›c› materyallerinin çevre ile uyum içinde olmas›na çal›fl›lm›fl ve bunda baflar›l› olunmufltur. Burada, aç›k hava folklor müzelerinin düzenlenmesinde dikkate al›nan ilkelerden hareket edilmifltir. Bu ilkelerin belli bafll›calar› bölgenin özel kültür tarihini, etnografyas›n›, sosyo-ekonomik tarihini, fizikî ve beflerî co¤rafyas›n› çok iyi bilmek ve bunlarla
uyum içinde olmas›n› sa¤lamakt›r.Bu ilkelere riayet edildi¤i zaman görülecektir ki,
çevrenin tarihî dokusu,, sosyal davran›fllar› ve müesseseleri, geleneksel unsurlar›,
inanç ve inanmalar, sanat anlay›fllar›; k›saca dünyay› idrak ediflleri söz konusu müzede sergilenmifl olacakt›r. (Uysal; 1984: 182) Zira aç›k hava müzelerinin fonksiyonlar›, sadece folklor müzesi veya etnografya müzesi olmaktan baflka, millî kültürün farkl› yaflama biçimlerinin sergilendi¤i yerler olma özelli¤ini de tafl›mak zorundad›rlar.
Beamish müzesinin ekonomik kayna¤› birkaç yolla temin edilmektedir. Müzenin y›ll›k masraf› yaklafl›k 3 milyon dolar civar›ndad›r. Müze, merkezî hükümetten
hiç para almamaktad›r. Yanl›zca bölgesel yönetimden az miktarda bir destek görmektedir. Masraflar›n›n yüzde doksan befli; girifl ücretleri, sat›fllar, kira gelirleri,
sponsorlar ve hizmet sat›fllar›ndan karfl›lan›r. K›saca müze gelirleri, hizmet, sat›fl,
burs ve yard›mlardan temin edilmektedir.
195
196
‹NG‹LTERE’DE BEAM‹SH AÇIK HAVA MÜZES‹
Ayfle YÜCEL ÇET‹N
‹NG‹LTERE’DE BEAM‹SH AÇIK HAVA MÜZES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Beamish müzesinde tam gün çal›flan eleman say›s› elli civar›nda olup, turizm
mevsimi olan yaz aylar›nda ortalama 150 kifli hizmet vermektedir. Bu müze çal›flanlar›, mahallî k›yafetleri ile hizmet vermektedirler.
Y›lda ortalama 350 bin kiflinin ziyaret etti¤i müze misafirlerinden yüzde yetmifllik k›sm› bölge d›fl›ndan, di¤eri ise bölgeden gelmektedir.
Müzenin ziyaretçilere sundu¤u önemli iki hizmet bulunmaktad›r. Bunlar, e¤itim
ve e¤lencedir.. Öyle ki, y›lda yaklafl›k 50 bin çocuk ziyaretçisi ile de bu fonksiyonlar›n› yerine getirmifl olur.
Müzenin amaç ve ilkeleri flu flekilde s›ralanmaktad›r:
1. Tarihî bütünlü¤ü tehlikeye atmadan ziyaretçileri e¤lendirmek ve bilgilendirmek,
2. Özellikle 1820 ve 1920 dönemini yans›tan yerler de dahil olmak üzere bütün
Kuzey Do¤u ‹ngiltere bölgesinin sosyal tarihini göstermek,
3. Yap›lan müzecilik iflinde, her bak›mdan ziyaretçi hizmetlerini en yüksek standartta tutmak ve araflt›rmay› hedeflemek,
4. Malî güvence, ifl birli¤i ve kal›c›l›¤› sa¤lamak,
5. Ziyaretçilere sevgi ve sayg› ölçülerinde davranmak,
6. Yenilikleri teflvik etmek
7. Yap›lan her türlü yard›m›n ve bu projede yer alan her ferde de¤er vermek,
8. Çal›flanlar aç›s›ndan mutlu ve güvenli bir çal›flma ortam› sa¤lamak,
9. Region’s Müzesi (Bölgesel Müze) olarak kimli¤i ekonomik yap›lanmay›, hayat boyu ö¤renmeyi, e¤itimi, sosyal kat›l›m› ve bölgenin kimli¤ini korumay› sa¤lamak,
10. Bölge s›n›rlar› içinde ifl birli¤i fluurunu gelifltirmek,
11. ‹liflkide bulunulan topluluklar› Kuzey do¤u ‹ngiltere bölgesi ile bir bütün olarak görmeyi sürdürmek,
12. Uluslar aras› önemli koleksiyonlara sahip yüksek standartlarda müze olmas›n› sa¤lamak için çal›flmalara devam etmek.
Kuzey ‹ngiltere’deki hayat tarz›, tar›m ve endüstriyel geliflimi sergileyen, çal›flmak, biriktirmek, yorumlamak ve bunlar› sergilemek amac›n› güden binalar fleklinde makinalar, nesneler, bilgi örnekleri tafl›yan bir aç›k hava müzesi olma özelli¤ini
tafl›maktad›r. Beamish, dünyaca tan›nan bir aç›k hava müzesidir. Kuzey-Do¤u ‹ngiltere’deki insanlar›n hikâyesini iki önemli noktadan yola ç›karak anlatmaktad›r. 1825
ve 1913.
1825’te nüfus az ve insanlar k›rsal alanda yaflamaktad›r. Endüstri devriminde
özellikle demir yolu ulafl›m›n›n geldi¤i dönemde büyük bir de¤ifliklik olur. 1913’te
bölgenin a¤›r endüstrisi en üst noktaya ulafl›r.
Beamish geleneksel bir müze özelli¤ini tafl›maz. Buran›n özelli¤i, geleneksel mimarî tarz› ve bu mimarî tarzda yaflan›lan hayat› yans›tmak üzere, evler, al›fl-verifl
merkezleri, çevredeki örneklerden hareketle yeniden kurulmufltur.
Maden oca¤›, çiftlik evi, Pockerly Mâlikânesi gibi bir kaç› da burada müzenin temelini teflkil etmektedir. Bu binalar›n içi yo¤un koleksiyonlardan, mobilya, makine,
araç-gereç gibi gerçek nesnelerle doludur.
Bugün müzenin merkezinin bulundu¤u arazi yaklafl›k 300 dönümdür. Beamish
müzesinde, demir yolu, küçük bir malikâne ve ah›r olan antik bir koruma sitesi bulunmaktad›r. fiimdiki sahibi, ailesi, hizmetçileri ve sakinleri ile çevre, çiftlik, bahçe
ve ev 1820 y›llar›ndaki tarz› ile korunmaktad›r. Eski ev daha önceki mâlikânenin
sa¤lam bölümünü oluflturmaktad›r. Evin ›fl›kland›r›lmas› mum ›fl›¤› vas›tas›yla olup,
hali haz›rda mum yap›m› sergilenmektedir.
Pockerley mâlikânesi sebze ve kültür bitkileri parsellerini içeren klasik bahçelere sahiptir. Burada bulunan bütün bitki türleri, 1820’li y›llardan itibaren varl›¤›n› korumaktad›r.
Müzenin ah›r bölümü de bulunmaktad›r. Burada aç›klay›c› bilgi olarak,
1800’lerde atlar, arazide yük hayvan› ve at arabalar›nda kullan›ld›¤› belirtilmektedir.
‹ngiltere’nin kuzey bölgesinde meflhur olan Clydesdale cinsi atlar ve nadir bir cins
olan Cleveland Bay cinsi atlar da bulunmaktad›r. Ayr›ca ah›rda yük hayvan› olarak
kullan›lan Dale midillileri bulunmaktad›r.
Bahsetti¤imiz demir yolu gerçek boyutta, 1800’lü y›llar›n kay›p lokomotifinin
kopyas› The Steam Elephant (Buhar Fili) 2002 y›l›nda sergilenmeye bafllam›flt›r.
1815 y›l›nda William Chapman taraf›ndan yap›lan ve Wallsend Colliery ve Tyne aras›nda 1940’lara kadar Washington ve Hetton Collieries aras›nda çal›flan, daha sonra hiç iz b›rakmadan kaybolan lokomotiftir. Ziyaretçiler bu lokomotifin kopyas›na binebilmektedirler
1825’te George Stephenson taraf›ndan yap›lan “Hareket No:1” adl› lokomotifli
tren Stockton – Darlington demiryolunda çal›flan dünyan›n ilk yolcu tafl›yan buharl›
tren ünvan›na sahip lokomotif de müzede yer almakta ve ziyaretçilere sergilenmektedir. Yine 1822 y›l›nda George Stephenson taraf›ndan yap›lan ve rivayete göre dünyadaki en yafll› üçüncü demir yolu lokomotifi de buradad›r.
Bu k›sa bilgilerden sonra flunlar› söylemek mümkündür: Halkbilimi ürünleri,
do¤ru ve sistemli bir flekilde, ilmî disiplinle araflt›r›l›p topland›¤›; dün ve yaflan›lan
gündeki fonksiyonlar› ile sergilendi¤i zaman bir anlam ifade eder. Bu tür müzelerde
sergilenen nesneler, sadece seyredilen ilginç malzeme olmaktan öte, farkl› sosyal
yap›lardaki kullan›m ve hayat tarz›n›n tekamülünü gösteren unsurlar ve tarihî bilgiler de veren malzemeler olmal›d›r.K›saca aç›k hava folklor müzeleri, millî kimli¤in
oluflumunda ve millî fluurun teflekkülünde fonksiyonel olmal›d›rlar.
197
198
KAYNAKLAR
KOfiAY, H. Zübeyr, 1974, Makaleler ve ‹ncelemeler, Ankara
TAPAN, Nazan, 1984, Müzelerin Etnografik Çal›flmalar› ve Kurulacak Bir Etnografya Müzesi ‹çin Düflünceler, Folklor ve Etnografya Araflt›rmalar›, ‹stanbul
UYSAL,A. Edip, 1984, Aç›k Hava Müzelerinin Kurulmas› ve ‹flletilmesi Hakk›nda (‹COM)’ca Tespit Edilen ‹lkeler, TFA 1984, Ankara
www.beamish.org.uk
www.countydurham.com/beamish/
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KORKUT ATA MÜZES‹
‹smet ÇET‹N
Korkut Ata veya Dede Korkut adlar›yla an›lan Ulu¤ Türk, Kitâb-› Dede Korkut’ta anlat›ld›¤› gibi her an, her yerde bulunabilen, zor anlarda insanlara yard›mc›
olan, ad veren, boy boylayan, soy soylayan ve en iyi sözü söyleyen bilge bir kifli olarak an›lmaz. Kimi zaman ustaca söz söyleyen bir fieflen, kimi zaman ölüme meydan
okuyan kahraman, kimi zaman Azrail’i aldatacak kadar kurnaz bir flah›s, kimi zaman nüktedan bir insan olarak Türkistan ahalisin zihninde yer edinmifltir.
Kazak Türkleri aras›nda Korkut Ata, sadece söz ustas› olarak an›lmaz. Daha
çok küy atas› olarak an›l›r. Bütün küylerin ve j›rlar›n atas›d›r. Bunun yan›nda kadere karfl› ç›kabilecek kadar kahramanl›k sergiler. Bu yönü ile Gök-Tanr› inanc›ndan
‹slamiyet’e geçifl sürecinde toplumun iman edifl biçimindeki de¤iflimi ve bu de¤iflimdeki toplumun direnmesini ifade eder. (ABDULLAH,1979,) Korkut Ata, insan hayat›n›n s›n›rland›r›lmas› ile mücadele eder. Ölümsüzlü¤ü arar. Efsaneye göre korkut
Ata gö¤e yükselir, dünyay› dolafl›r. Buna ra¤men nereye giderse gitsin önüne hep
u¤uldayan mezarlar ve mezarl›klar ç›kar. Kimin mezar› oldu¤unu sordu¤unda, ald›¤› cevap hep “Korkut”un mezar› olmufl. Kazak Türk düflüncesinde bu mezar semboliktir. Mezar›n kendisi de¤ildir. Bu, eskiyen, geçerli¤ini yitiren, insan ve toplum hayat›ndan ç›kan, yok olmaya mahkum olan düflüncenin ifadesidir. Uçan kufllar›n, koflan hayvanlar›n leflleri, kuruyan otlar, devrilen a¤açlar, bu yok oluflun ifadesidir. Bu
yok olufllar, insan›n, insan›n içine do¤du¤u dünyan›n fanili¤inin de ifadesi anlam›ndad›r.
Bilge kifli olan Korkut Ata, ç›kar yol olarak suya serdi¤i kilimin üzerinde ölümsüzlü¤ün çaresini bulmay› amaçlam›fl, suyun akt›¤› yöne akm›fl, hayat›n ak›fl›n›
sembolize etmifl, kendi yapt›¤› Kob›z / k›lkob›z› ile küy seslendirmifl, onun uzun na¤melerinde dünyada mutlulu¤un yakalanabilece¤ini ispatlam›flt›r. Korkut’un yakalad›¤› ebedî mutlulu¤un di¤er insanlara da yay›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Ebedî mutlulu¤un
s›rr› ise Kob›z›n tellerinden ç›kan ezgiler olmufl. Öyle ki, Korkut Azrail ile karfl›laflt›¤› zaman kü¤ü ile Azrail’in tabuta girmesini sa¤lam›fl, kapatt›¤› tabutu s›r deryaya
salm›fl, ancak tabutu sudan ç›kar›p açan bir köylü, Azrail’in ilk kurbanlar›ndan olmufl.
Korkut, ölüme karfl› yaflamak gere¤ini anlatt›¤› küyünü çalarken, bütün mahlûk
toplan›r, Korkut Ata kü¤ünü dinler. ‹nsanlar, hayvanlar, bitkiler s›r kenar›na toplan›rm›fl, Korkut Ata’y› dinler, söylediklerinin do¤rulu¤unu kabul ve tasdik ederlermifl.
199
Hayatta kalman›n, canl›n›n yaflama hakk›n›n varl›¤›n› ortaya koyan Korkut Ata, bunun içindir ki, ölümsüzleflmifltir. Küy atas› olarak an›lan ve bilinen Korkut Ata ile ilgili birçok efsane teflekkül etmifltir. Bunlardan biri; Onun küyünü duymak için Karakurum Çölü’nden gelen k›rk k›z›n, bu u¤urda ölmesidir. Bunlar›n mezarlar›n›n S›r
boyunda bulundu¤una inan›lmaktad›r
Baflka bir rivayete göre beyge oyununda birinci olana ödül olarak bir k›z verilecektir. Beyge oyunundan daha önemli bir sanat icra eden Korkut Ata’n›n kopuzuyla küy seslendirmesi sonunda k›z› ald›¤› inanc›d›r. Bu k›z›n Barfl›n K›z oldu¤u rivayet
edilmekte ve türbesi kutsal say›lmakta, sevginin, anal›¤›n iyesi olarak kabul edilmektedir. (KONURATBAYEV, 1987,103)
Korkut Ata’n›n flahsiyeti etraf›nda teflekkül eden anlatmalar ve özellikle Korkut
kültü sebebiyle, kötülüklere karfl› savaflan Bahfli ve Kamlar, ellerinde kopuzlar› ile
Korkut Kü¤ünü çalm›fllar, kötülükleri küyleri ile uzaklaflt›rm›fllar, Korkut Kü¤ünü çalarak ölümle mücadele etmifllerdir.
Korkut Ata’dan gelen Kü¤, Asan Kayg›’ya, Kurmangazi Sa¤›rbayo¤lu, Dina
Nurpeyisova, Tetimbet Biy’e kadar gelmifl, Kazak Türkleri aras›nda varl›¤›n› sürdürmüfltür. (⁄ABDUL‹N, 1996,106; BEKENOV,1981; JUBANOV,1960; KIRAVIAYKIZI,, 1999, 679-679)
Küyün tarihi geliflimi ve Korkut Ata’n›n fonksiyonu, Türkistan’da Türk kimli¤inin var olmas›n›n sa¤lanmas›na Korkut Ata katk›s›, Kazak Türklerini Korkut Ata’ya
flükran borcunu ödemeleri için harekete geçirmifl, bu sebeple de K›z›lorda/ Akmescit flehri ile Korkut Ata aynileflmifl.
K›z›lorda flehir giriflinde Korkut Ata an›s›na yap›lan an›t, Korkut Ata Devlet Üniversitesi’nde bafllayan adland›rma, onun ad›na caddenin aç›lmas› ile bafllam›fl ve K›z›l Orda ile Aral Gölü aras›nda, S›r boyunda Korkut Ata’n›n mezar›n›n bulundu¤u,
ancak 20. yüzy›l›n bafllar›nda sular›n yok etti¤i bölgeye, K›z›lkum Çölü ile Turan
Ovas›’n›n birleflti¤i bir bölgeye an›t yap›lmas›na kadar götürmüfl. (Foto¤raf 39-40)
Burada anlataca¤›m›z an›t, an›t mezar ve müze ile büyük bir kompleks olan
alan, K›z›lorda-Baykonur yolunda, K›z›lorda’ya 190 km mesafede, Karmakfl› yak›nlar›nda bulunmaktad›r.
Karmakfl› Kasabas›, Aral Karakumu diye adland›r›lan düzlük ile K›z›lkum Çölü’nün devam› olan Turan Ovas›’n›n kesiflme s›n›r› olan Seyhun ›rma¤› (S›rderya)
boyundad›r.
Korkut Ata mezar›n›n bulundu¤u rivayet edilen bir yükseltide yap›lan kompleks
içinde; Dede Korkut An›t›, sembolik mezar, müze ve tesisler bulunmaktad›r.
Korkut Ata müzesinin giriflinde, geleneksel kazak motiflerinin ifllendi¤i, rüzgar
ile ses ç›karan ç›ng›raklar›n bulundu¤u büyük bir kap› bulunmaktad›r.
Çevrenin etnografik eflyalar›n›n sergilendi¤i müzede, küçük el sanat› ürünlerinin
sat›ld›¤›n› ve çeflitli ikramda bulunulan bir kafeterya bulunmaktad›r. Ayr›ca çal›flanlar›n bar›naca¤› bir yer de bulunmaktad›r.
Müzede, K›z›lorda (Akmescid), ve Kompleksin bulundu¤u harita ve krokiler sergilenmektedir. (Foto¤raf 41-42)
200
KORKUT ATA MÜZES‹
Dede korkut döneminde kullan›ld›¤› rivayet edilen, ancak yak›n zamanlara ait
oldu¤u flüphesiz olan baz› etnografik eflyalar, savafl âletleri ve Korkut Ata dönemini
anlatan tablolar müze koridorunda sergilenmektedir.
Ayr›ca Korkut Ata mezarlar›n›n daha önceki y›llarda çekilmifl foto¤raflar› ve
çizimleri yer almaktad›r. (Foto¤raf 43-44-45-46)
Müzenin d›fl›nda, çevreyle uyumlu bir an›t yap›lm›flt›r ki, bu an›t Korkut Ata hakk›nda anlat›lan efsaneye uygun olarak Kob›z maketlerinden meydana gelmektedir.
Betondan yap›lan dört kob›z maketi, çöl rüzgarlar›yla ses ç›karmaktad›r. Her kopuzun ortas›nda bulunan delikten içeriye giren rüzgar, kopuzlar›n içine saklanan
metal düzene¤e çarp›p, oradan yerde bulunan yine demir bir düzene¤e ulaflmakta
ve bundan kopuz sesi ç›kmaktad›r. (Foto¤raf 47-48-49)
Çöle yay›lan kopuz sesinden baflka müze içinde Korkut Ata’n›n sembolik alt›n
kopuzunun sesi de teypten verilmektedir. (Foto¤raf 50)
An›t›n bat› yönünde Korkut Ata’n›n sembolik mezar› bulunmaktad›r. (Foto¤raf
51) Bu mezar›n sembolik oldu¤u unutulmufl, baz› ziyaretçiler taraf›ndan gerçekmifl
gibi alg›lan›p fatihalar›n gönderildi¤i gerçek bir mezar gibi anlafl›ld›¤›n› burada belirtmekte fayda var. Korkut Ata An›t›n› süsleyen bir baflka heykel de Koçkar (Koç)
heykelidir. Burada özellikle Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemi an›tlar›na benzerli¤i
dikkatimizi çekmelidir (Foto¤raf 52).
Verdi¤imiz bu k›sa bilgiler, edebiyât eserlerinin nas›l hayata kazand›r›laca¤›
konusuna örnek teflkil etmesi bak›m›ndan önemlidir. Dede korkut hakk›nda anlat›lan efsâne ve menkâbelerin heykele, resme, müzi¤e ve mimariye yans›mas›,
güzel sanatlar›n bu yönü ile ifade edilmesi, dün sahip olunan de¤erlerin yaflan›lan
zaman içinde hayata nas›l kat›laca¤› konusunda önemli örnektir.
Sözel kültür ortam›ndan yaz›l› kültür ortam›na tafl›nan edebiyat eserinin, yaz› ve
sözün d›fl›nda farkl› flekillerde de yorumlanabilece¤inin güzel ifadeleridir.
Mahallî olandan millî olana ulaflan kültür unsurlar›n›n, beynelmilel seviyeye
ulaflmas›na örnek teflkil eden bu tür çal›flmalara Korkut Ata Müze kompleksi bir bafllang›ç olabilir., Ayn› zamanda toplumun geçmifli ile ilgili bilgilenmesini ve daha da
önemlisi ak›l ile gönül aras›nda köprü kurulmas›n› sa¤larken, bilinçlenmeyi
beraberinde getirmektedir.
KAYNAKLAR
ABDULLAH, Kemal, 1997 (Türkiye Türkçesine Aktaran:Ali DUYMAZ), Gizli
Dede Korkut,‹stanbul
Bekenov, Vali, 1981, Kazak Muzikal›k Terminologiyal›k Sözdi¤i, Almat›
⁄abdulin, Melik, 1996, Kazak Halk›n›n Av›z Edebiyat›, Almat›
Jubanov, Ahmet, 1960, Kurmangazi Küyleri, Almat›
JUMAL‹YEV, K.J., Kazak Eposu men Edebiyet Tarihinin Meseleleri I.Tom, Almat› 1958
KIRAVIAYKIZI, A., 1999, Korkut Ata Ensiklopediyal›k J›nak, Almat›
Kon›ratbayev, 1987, Kazak Eposu jene Türkologiya, Almat›
201
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z
SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
A. Yavuz KILIÇ
Çi¤dem KARA
Yaklafl›k dört y›l önce, bir tasar› olarak ortaya at›lan, daha sonra halkbilimsel
bir araflt›rma projesine dönüfltürülen Eskiflehir geleneksel yemek kültürünün incelenmesi çal›flmalar›, 2000-2001 y›llar› aras›nda, Eskiflehir genelinde, 13 ilçeye ba¤l›, 104’ü köy, 8’i belde, toplam 112 yerleflim yerinde yürütülmüfltür.
Proje, Eskiflehir’in bugünkü geleneksel yemek kültürünün durumunu saptamak
amac›yla etkin/sürmekte olan yemek kültürüne odaklanm›flt›r. Çal›flmada, ilin etnik,
bölgesel/ilçelere ba¤l› farkl›l›klara da dayanan kültürel zenginli¤i ile yemek kültürünün teknolojik ve ekonomik geliflmelerle olan etkileflimi de ortaya konmaya çal›fl›lm›flt›r.
Projenin önemli bir aya¤›n› da, yemek kültürüne ait maddi kültür ürünlerinin
toplanarak sergilenmesi çal›flmalar› oluflturmufltur. Sat›n alma ya da hibe yolu ile
toplam, 216 parça yemek kültürüne ait maddi kültür ürünü toplanm›fl ve 179 adet
ürün bilgi fifline kaydedilmifltir.
Proje sonuç raporu tamamlanm›fl olup flu an, kitaplaflt›r›lma aflamas›ndad›r. Bu
aflaman›n da tamamlanmas›ndan sonra, kitaplaflan bilgi ve veriler, görece, süresiz
olarak halkbilimcilerin ve konuya ilgi duyanlar›n hizmetinde olacakt›r. Ancak, toplanan maddi kültür ürünleri flu an bir depoda bulunmaktad›r. Söz konusu ürünler sadece, projenin yürütüldü¤ü ilk y›l içerisinde, sekiz gün aç›k kalan bir sergide tan›t›labilmifltir. 18-25 Nisan 2001 tarihleri aras›nda aç›lan sergide, söz konusu maddi
kültür ürünleri sunulmufl, sekiz ana bafll›k alt›nda 30 adet poster haz›rlanm›fl (F›r›nlar, Ocaklar, Ekmekler-Çeflitli Hamur ‹flleri, K›fl Haz›rl›klar›, Süt Ürünleri, Özel Yemekler, Yenen Yabani Otlar, Çeflitli Maddi Kültür Malzemeleri) ve bir saydam gösterisi yap›lm›flt›r.
Bu konuflmada, toplanan maddi kültür ürünlerinin, sürekli aç›k bir sergi ile, projenin di¤er verileri gibi görece süresiz olarak bilgiye hizmet etmesi konusu ele al›nacakt›r. Serginin niteli¤i ve nas›l düzenlenebilece¤ini daha iyi anlatabilmek için önce,
Eskiflehir yemek kültürünün yap›s› ve nitelikleri ortaya konacakt›r. Ard›ndan, sekiz
günlük serginin de yard›m›yla, sekiz günün s›n›rs›z günlere nas›l dönüfltürülebilece¤inin düflünsel tasar›lar› üzerinde tart›fl›lacakt›r.
202
Eskiflehir Yemekleri Üzerine
Yemek kültürü araflt›rmalar› oldukça popüler, zevkli ve hatta ifltahl› bir konu olmas›na ra¤men asl›nda alt›ndan kalk›lmas› hiç de kolay olmayan, çok farkl› alan ve
konularla birlikte, dikkatle, ayr›nt›l› bir biçimde yürütülmesi gereken, oldukça genifl
kapsaml› inceleme konular›ndan biridir. Halkbilimci Don Yoder, yiyece¤i fiziksel,
toplumsal (iletiflimsel), kültürel, ekonomik, ruhani ve estetik ile ilgili bir eylemler ve
sistemler a¤› olarak niteleyerek, yiyece¤in yaflam›n her görünüflüne ve an›na dokundu¤unu söylemektedir (Long 1998:182-183). Projede de yemek/yiyecek, bu çok
yönlü yap›s› içinde ele al›nd›¤›ndan, derlenen veriler üç çerçevede de¤erlendirilmifltir: 1) Yemek tarifleri, yiyecekler ve yemek malzemeleri esas al›narak düzenlenmifl
yemek türleri; 2) Bir toplumsal konu, olay ve ba¤lamda yiyecekler; 3) Maddi kültür
ürünlerinin tan›mlamas›.
Buna uygun olarak da, -maddi kültür ürünleri hariç- Eskiflehir yemek kültürü flu
bafll›klar alt›nda incelenmifltir:
1. YEMEKLE B‹RL‹KTE: Yeme Biçimleri; Yeme¤i Yapanlar; Kahvalt› ‹çin Haz›rlanan Yiyecekler; Baharat ve Soslar; Ara/So¤uk Yiyecekler, So¤ukluklar; Çerezler;
‹çecekler.
2. YEMEKTEN ÖNCE: Hamur ‹flleri; Süt ve Süt Ürünleri; K›fl Haz›rl›klar›; Yenen
Yabani Ot ve Meyveler.
3. ÇORBALAR VE YEMEKLER: Geçmiflten Bugüne Direnen Yemek Al›flkanl›klar›; Çorbalar; Yumurta Yemekleri; Sebze A¤›rl›kl› Yemekler; Dolma ve Sarmalar;
Köfteler; Tah›l ve Baklagillerden Yap›lan Yemekler; Pilavlar; Makarna ve Mant›lar; Et
ve Et Yemekleri; Tatl›lar.
4. ÖZEL YEMEKLER: Özel Yemekler ve Misafirlere Haz›rlanan Sofralar: Habersiz Gelen Misafirler ‹çin “Acil” Haz›rlanan Sofralar, Özel-Beklenen Misafirler ‹çin Haz›rlanan Sofralar; “K›rda” Yenen Yemekler; Bayram, Özel Gün ve Tören Yemekleri:
Kandil/Namaz/Arifeler, Muharrem Ay› ve Aflure, Ramazan Ay›, Bayram Sofralar›,
H›drellez, Nevruz Bayram›, Ya¤mur Duas›, Baz› Özel Gün-Tören ve E¤lence ile Bunlarla ‹lgili Özel Yiyecekler; Geçifl Dönemleri: Mevlit Yemekleri, Do¤um ve Çocuk, Horoz Telleme, Askere U¤urlama, Evlenme, Ölüm.
Bu yaklafl›m›n yan› s›ra ve ayn› zamanda bu yaklafl›ma ba¤l› olarak, yemek
kültürü çeflitli de¤iflkenler ve belirleyici nitelikler göz önüne al›narak da incelenmifltir. Örne¤in, Eskiflehir yemek kültürü ilçeler ve etnik gruplar aç›s›ndan de¤erlendirildi¤inde flunlar› söylemek mümkündür: ‹lde yaflayan topluluklardan baz›lar›n›n
bask›n özellikler gösterdi¤i, baz›lar›n›n ise Eskiflehir genelindeki yemek kültürünün
özelliklerini tafl›d›klar› görülmüfltür. Örne¤in, Manav olarak nitelendirilen toplulu¤un
kültür özelliklerinin bask›n oldu¤u iki ilçede, birkaç yeme¤in ve birkaç yiyecek haz›rlama biçiminin ilçe kimli¤inin ayr›t edici özelliklerini oluflturdu¤u belirlenmifltir. ‹lçelerden özellikle Seyitgazi ve Sivrihisar, kendine has nitelikler tafl›maktad›r. Ancak,
ilçe içinde kendi etnik özellikleri daha bask›n olan gruplar›n ilçe kültürüyle uyumlu
olmad›¤› da anlafl›lm›flt›r (Tatar, Muhacir, Pomak). Topluluklar aras› farkl›l›klar›n,
203
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
kullan›lan ocak tiplerinin (tand›r, baca, kuzine soba vb.) yan› s›ra ekmek piflirilen f›r›nlarda, ekme¤i haz›rlama ve piflirme biçimlerinde de ortaya ç›kt›¤› görülmüfltür.
Farkl› topluluklar›n bir arada yaflad›¤› ilçelerde ise ilçeye özgü bask›n niteliklerin olmad›¤› görülmüfltür.
Yemek kültürüne göç ve farkl› topluluklarla iliflki kurma çerçevesinden bak›ld›¤›nda ise, yerleflim yerine ya da yerleflim yerinin d›fl›na yaflanan göçlerin yan› s›ra,
farkl› çevrelerde yaflayan kiflilerle komfluluk, pazar al›fl-verifli, yolculuk, misafirlik
gibi çeflitli ortam ve iliflki biçimlerinde girilen etkileflimler sonucunda, yemek kültürünün de¤iflti¤i görülmüfltür. Söz konusu de¤iflikliklerin sofra düzeninden, temizlik
anlay›fl›na, sebze piflirmeden, yeni tariflere kadar çok yönlü oldu¤u anlafl›lm›flt›r.
Yukar›da ana hatlar›yla anlat›lmaya çal›fl›lan yemek kültürünün, süresiz aç›k
kalmas› planlanan sergide de bu yaklafl›mlar içerisinde sunulmas›n›n do¤ru olaca¤›
düflünülmektedir. Yemek kültürü, söz konusu bafll›k ve süreçlerin toplam›ndan oluflmaktad›r. Serginin, sadece mutfa¤a ait maddi kültür ürünlerinin teflhiriyle s›n›rlanmas›, yemek kültürünü de, tüm so¤ukluklar›yla nesnelerin her birinin somut s›n›rlar› ve biçimleri içine, dura¤an ve ifllevsiz bir biçimde hapsedecektir. Ancak kültürün
elden geldi¤ince tüm yönlerinin, kullan›m, iflleyifl ve yaflay›fl biçiminin görüntü, canland›rma ve metinler arac›l›¤›yla yans›t›lmas›, yemek kültürüne yaflam verecek,
onun daha iyi tan›t›lmas›n› sa¤layacakt›r.
Yemek Kültürüne Ait Materyaller
Alan çal›flmalar› s›ras›nda maddi kültür ürünleri saptan›rken, etkin gelenekte
kullan›lanlar›n yan› s›ra art›k kullan›lmayanlar da dikkate al›nm›flt›r. Sahip olunan,
kullan›lan aletlerin karmafl›kl›¤› ifl bölümü, teknoloji gelifltirme ve/veya teknolojiyi
kullanma bilgi ve beceresi, uzmanlaflma, iletiflim, ulafl›m, ticari al›fl-verifl, karmafl›k
düflünme yetene¤i gibi ekonomik ve sosyal yap›daki geliflme, örgütlenme ve çeflitlili¤i de yans›tmaktad›r (Childe 1988:13-14). Kullan›lan ve kullan›lmayan yemek
kültürüne ait materyaller, toplumsal ve kültürel yap›daki de¤iflmelerle gelinen, içinde bulunulan durumun anlafl›lmas›na da yard›mc› olmaktad›r.
Materyal toplanmas› s›ras›nda oldukça ilginç sorunlarla karfl› karfl›ya kal›nm›flt›r. Bunlardan biri hurdac›lard›r. Görece-yeni mutfak eflyas› ile takas edilen ya da
para karfl›l›¤›nda sat›lan bak›rdan materyallerin büyük bir k›sm›n›n, sat›lmadan da
önce, yaklafl›k son on y›ld›r kullan›lmad›klar›, tavan aras›nda ya da ambarlarda tutulduklar› ö¤renilmifltir.
Çömlekler ise, kullan›m süresinin k›sa olmas› ve çömlek sat›c›lar›n›n “eskiden
oldu¤u gibi” köylere s›k u¤ramamas› yüzünden yenilenemeyen, dolay›s›yla da güç
bulunan eflyalardan olmufltur.
Karfl›lafl›lan bir baflka durum da, bak›r ve çömlekten materyallerin süsleme eflyas› olarak kullan›lmas›yd›. Ancak, daha çok kentlere, il ve ilçe merkezlerine göç etmifl kuflaklar›n bu e¤ilim içersinde oldu¤u ve bu eflyalarla kendi evlerinde “flark köflesi” ya da “flark köflesi gibi” köfle haz›rlad›klar› ö¤renilmifltir. Ayr›ca, kentte yaflayan ve köylerle hiçbir ilgisi olmayan, gelir durumu iyi insanlar›n da bazen köylere
gelip dekoratif kullan›mlar için çeflitli eflyalar sat›n ald›klar› görülmüfltür (ki bunlar
aras›nda, at arabas› tekerle¤i gibi d›fl mekanlar›n dekorasyonunda kullan›lacak materyaller de vard›r).
Bir di¤er sorun ise “istenilenin k›ymetlenmesi”ydi. Örne¤in, tavuklara yem ve
su vermekte kullan›lan delinmifl, çinkosu düflmüfl, sap› k›r›lm›fl tabak ve tencereler,
avlunun bir köflesinde kaderine terk edilmifl çaydanl›k, helke, tabak vb. eflyalar,
köydeki arazilerden birinde gövdesi k›r›lm›fl, yüzeyi bozulmufl, içi toprakla dolmufl
ve art›k bir kaya görüntüsünde olan dibekler, içine hayvan yemi ya da tohum konan
kazan, helke vb. eflyalar, karfl›l›¤› da ödenerek al›nmak istendi¤inde, söz konusu eflyan›n ne kadar gerekli, sat›lamaz, onun yerinin baflka bir fleyle doldurulamaz oldu¤u da ortaya ç›k›yordu. Bu durum, sat›lacaksa ya da elden ç›kar›lacaksa bile nesnenin de¤erini kat be kat artt›r›yordu. Ancak tüm bu zorluklara ra¤men, insanlardan
Eskiflehir yemek kültürü hakk›nda bir izlenim uyand›rabilecek kadar malzeme elde
edilebilmifltir.
Köy bakkallar›n›n yan› s›ra gezici sat›c›lar (bakkal, ekmekçi, manav, kasap, her
türlü ev eflyas› sat›c›s› vb.), görece artan al›m gücü, ulafl›m sorunun azalmas› gibi
çeflitli nedenlere ba¤l› olarak tüketim ve sat›n alma al›flkanl›klar› de¤iflmifl/geliflmifltir. Yeni sat›n alma al›flkanl›¤› sonucunda edinilmifl maddi kültür ürünleri, günümüz
koflullar›na uygun olarak de¤iflmekte; teknolojik geliflmeler köy yaflam›na “do¤ru
kullan›m bilgileri” ile birlikte girmektedir. Bunlardan, buzdolab› vazgeçilmez bir eflya konumundayken, tüplü ocaklar, elektrikli f›r›n, elektrikli yay›k, mutfak robotu,
haflhafl vb. fleyleri ezmek için elektrikli dibek, kullan›m› giderek yayg›nlaflan mutfak
eflyalar› aras›ndad›r.
Geçmiflten getirilen mutfak araç-gereçlerinin ise kullan›mlar›na ba¤l› bir ömürleri oldu¤u anlafl›lm›flt›r. Çok s›k yap›lan yemeklerin piflirme ve haz›rlama alet, araçgereçleri rahatl›kla bulunabilirken, yiyece¤in haz›rlanma s›kl›¤› azald›kça bu araçlar
da kaybolmaktad›r. Örne¤in, kuskus hemen hiç haz›rlanmad›¤›ndan kuskus yap›lan
tekne de kalmam›fl ya da köy genelinde sadece bir tane kalm›flt›r. Ancak, bir yeme¤i hat›rlatan ya da yap›m› için varl›¤› gerekli tutulan materyallerin yerini zamanla yenisi de alabilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse: Bazlama, toprak sacda yap›l›r ama, art›k demir sac ve yanmaz tavada da yap›labilmektedir. Et, eskiden kavurma, kurutma ve f›ç›ya tepme gibi tekniklerle sonraki kullan›mlar için saklan›rken,
günümüzde daha çok buzdolaplar›nda saklanmaktad›r. M›hlama yeme¤i, eskiden
bak›r sahan›nda piflirilip yine bu sahanda yenirken, art›k tavada yap›l›p tabaklara
al›narak yenmektedir. Kat›k peyniri kuzu derisinin yan› s›ra cam kavanozlara da tepilmektedir.
Kültürlerin, bir yerden bir baflka yere geçerken kendilerine ait maddi kültür
ürünlerini de tafl›d›klar›, böylece yeni yerde de geleneklerini sürdürebildikleri görülmüfltür. Tatarlar›n k›zartma yap›m›nda kulland›klar› flö¤ün kazan›; Trabzonlular›n
karalahana yeme¤inden kulland›klar› “gudal” ile minci ve civil peynirin tepildi¤i
a¤aç “f›ç›” gibi eflyalar örnek olarak verilebilir.
204
205
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Mutfakta kullan›lan materyallerle ilgili olarak ayr›ca flu saptamalar da yap›labilir:
-A¤›rl›kl› olarak çinko ve melamin tabak kullan›lmaktad›r ama, porselen tabak
kullan›m› da yayg›nlaflmaktad›r. Çelik tencereler de alüminyumlar›n yerini almaktad›r.
-Link ve el de¤irmeni, bulguru sat›n alma e¤iliminin yan› s›ra elektrikli dibek ve
de¤irmenlerin kullan›m›n›n etkisiyle art›k hemen hiç kullan›lmamakta, ortadan kalkmaktad›r. Ezilmifl haflhafl sat›n alma e¤ilimi dolay›s›yla benzer bir durumun haflhafl
tafl›nda da görülebilece¤i tahmin edilmektedir.
-Yeme al›flkanl›¤›n›n de¤iflmesine ba¤l› olarak yer sofras›, sini, sofra altl›klar› ve
tek tabaktan yemek yeme gelene¤inin bir parças› olan çinkodan büyük yemek tabaklar› da mutfak maddi kültür yaflam›ndan zamanla çekilecek eflyalar aras›ndad›r.
-Yo¤urt biriktirilen tuluklar›n yerini bez torba almaktad›r. ‹çine peynir tepilen tuluklar›n ise, tuluk için haz›rlanan peynir oldukça masrafl› oldu¤undan, kullan›m› giderek azalmaktad›r. Kar›n ve yay›k gibi süt ürünleri için kullan›lan araçlar›n kaderlerinin; süt ürünlerinin daha az ifllenmesi, sat›n alma e¤ilimi, yeni saklama teknikleri (tereya¤› için buzdolab›, çinko tencereler), elektrikli aletlerin yayg›nlaflmas› gibi
etkenlere ba¤l› olarak; tamam›yla kullan›c›lar›n›n elinde oldu¤u söylenebilir.
-Manav, Muhacir ve Tatar topluluklar›nda su tafl›ma ve koyma, et tepme, kuru
g›da saklama gibi çeflitli amaçlarla kullan›lan a¤açtan eflyalar›n art›k hemen hiç kullan›lmad›¤› görülmüfltür. Ancak, Karadenizlilerde civil ve minci peynirler, hala f›ç›lara bas›lmaktad›r.
Yeme¤in yap›ld›¤› mekanlara de¤inilecek olursa, rahatl›kla flunu söylemek
mümkündür; geleneksel mutfak hiçbir flekilde sadece bir mekana s›¤mamaktad›r.
Üretilen ürünlerin ve yap›lan yemeklerin çeflitlili¤ine göre mekanlar da artmaktad›r.
Ayr›ca, iklim ve evlerin durumuna göre de¤iflen oturma al›flkanl›klar› da bu mekanlar›n çeflitlenmesinde etkili olmaktad›r. Mutfakla ilgili/mutfa¤a ait mekanlar› birkaç
flekilde s›n›flamak mümkündür:
-Evin içinde, sobas› (ço¤unlukla kuzine), bacas› (baz› evlerde y›k›lm›flt›r), tüplü oca¤›, elektrikli f›r›n›, raflar›, (özellikle yeni betonarme evlerde) dolaplar›, buzdolab›, bulafl›k y›kama muslu¤u ve tezgah› bulunan, baz› köylerde oturma odas› olarak da kullan›lan, baz›lar›nda ise evin giriflinde-ilk oda da kurulmufl olan mutfak;
-‹çinde genellikle sadece bir bacan›n bulundu¤u baz› yerlerde ise bacan›n yan›
s›ra, kuzine soba, musluk, tezgah, dolap ve raflar›n oldu¤u, özellikle yaz aylar›nda
yazl›k oturma odas› olarak kullan›lan, avlu içinde evden ayr› infla edilmifl tek katl›
yap› (“yazl›k” denir);
-Evin içinde, aile üyelerinde oturma amaçl› kullan›lmayan, çeflitli k›fll›k yiyece¤in ya da dayan›kl› g›dan›n sakland›¤›, fazla ›fl›k almayan, “serin” bir oturma odas›
(“serin oda” denir);
-Ambar olarak kullan›ld›¤›nda içine, basit tar›m alet ve araçlar›ndan, k›fll›k çeflitli yiyeceklere, dayan›kl› g›dalardan, yiyecek haz›rlama alet ve araçlar›na, ocaktan,
206
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
çuval gibi çeflitli tafl›ma eflyalar›na kadar mutfak, yiyecek, tar›mla ilgili fleylerin kondu¤u, evin alt kat›nda ya da giriflindeki, baz› köylerde ise evden ayr› bir yap› olarak
infla edilmifl büyük, penceresiz ya daküçük pencereli serin oda;
-Evden ayr› infla edilmifl, tek katl›, içinde baca, kuzine soba, tand›r, ekmek f›r›n› gibi ekmek ve çeflitli hamur ifllerinin piflirildi¤i ocak ve f›r›n ile hamuru yo¤urma,
flekil verme, piflirme ifllemlerinde kullan›lan alet ve araçlar›n bulundu¤u yap› (tand›revi, f›r›nevi vb.);
-Evin d›fl›nda, avlunun çeflitli yerlerinde, verandada bulunan her türlü piflirme,
kaynatma iflinde kullan›lan kuzine soba; k›zartma yap›lan, su, bulgur, süt vb. fleylerin kaynat›ld›¤› tafllarla yap›lm›fl basit ocaklar ya da tafl, kerpiç ve toprakla yap›lm›fl
geçici bacalar/ocaklar; her türlü piflirme ve kaynatma iflinde kuzine sobaya benzeyen ama kerpiç, tafl ve çamurla yap›lan geçici/yazl›k sobalar;
-Avlunun her hangi bir yerinde ve aç›kta bulunan ekmek f›r›nlar›.
Yukar›da anlat›lmaya/tan›t›lmaya çal›fl›lan Eskiflehir yemek kültürünün maddi
yönü, sergilemede basit ve klasik anlay›fltaki bir düzenleme anlay›fl›yla ile yetinilemeyece¤ini de göstermektedir. Süresiz aç›k kalmas› tasarlanan sergiye maddi kültür ürünlerinin gösterdi¤i çeflitlilik ve de¤iflme yans›t›labildi¤i derecede, Eskiflehir
yemek kültürünün tan›t›labilece¤i/anlat›labilece¤i düflünülmektedir.
Yemek Kültürünü Sergileme Tasar›lar›
Bu k›s›mda, bir önceki s›n›rl› süreli sergileme deneyiminden de yararlan›larak,
yemek kültürünün nas›l sergilenebilece¤i konusu üzerinde düflünsel tasar›lar gelifltirilmeye çal›fl›lacakt›r. Sergi kelimesinin kullan›m›n›n tercih edilme nedenleri, bir müzenin kurumsal yap›s›n› kald›rabilecek imkanlardan yoksunluk (müze alan› ve binas›, iflletme özellikleri, maddi kaynaklar vb.) ve konu ile ilgili tasar› ve beklentilerin,
projenin bafl›ndan beri hep küçük ölçekli/mütevaz› olufludur. Ancak, serginin düzenlenebilmesi, niteli¤inin anlafl›labilmesi için, müze tan›m ve yap›lanmas›na baflvurmak yararl› olacakt›r.
Müzeler, akademik çal›flma, e¤itim ve zevk verme amac›yla, insanlar›n ve onlar›n yaflam çevrelerindeki görünür maddelere sahip olan, bunlar› koruyan, üzerinde araflt›rma yapan, sergileyip anlatan, kamuya aç›k, topluma ve onun geliflmesine
hizmet eden, kar amac› gütmeyen, kal›c› kurumlard›r. Müzenin mimarisi, kurulu oldu¤u alan, ba¤l› oldu¤u kurum, bütçesi, çal›flma saatleri, müzede çal›flanlar, müzeyi d›flar›dan destekleyenler, müze içinde kullan›lacak gerekli yard›mc› malzeme,
araç ve gereçler gibi koflullarla durumlar müzenin nitelik ve gücünü belirlemektedir.
Müzenin yap›s› ve türü, amaçlar›n› çeflitlendirmektedir. Türü ve amaçlar› çok iyi belirlenmifl müzelerin iflleyifli, faaliyet ve etkinliklerinin yan› s›ra müzenin binas› da daha verimli bir biçimde tasarlan›p düzenlenebilir (Amborse 1993:2, 7-8, 13-19; Eldem 1993:90, 91, 93, 94).
Merkez için tasarlanan sergide, mümkün oldu¤unca, bir müzenin temel nitelik,
amaç ve ifllevlerine uygun bir düzenlemenin yap›lmas›na önem verilmektedir. Bu
sayede sergi, daha ifllevsel ve kal›c› bir konuma sahip olabilecektir. Böyle bir sergi
için yap›lmas›, göz önünde bulundurulmas› gerekenler flöyle s›ralan›p aç›klanabilir:
207
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
1. Yukar›da, ana bafll›klar› ile verilmeye çal›fl›lan yemek kültürünün olas› bir
sergisi, do¤ru ve oldukça tam bir bilgi sunabilme kayg›s›na sahipse, yemek kültürününki kadar zengin ve ayr›nt›l› bölümlere/alt bafll›klara sahip olmal›d›r. Belirlenen
konu bafll›klar› sergileme biçimi ve çeflitlili¤ini de etkileyecektir.
2. Sergi, aç›k hava ve etnografya müzesinin bir kar›fl›m› ya da biraradal›¤›n›n
bir örne¤i olacak flekilde tasarlanmal›d›r. Ça¤dafl müzelerdeki sat›fl birimleri ya da
uygulamal› halkbilim müzelerindeki gibi unsurlar›n ziyaretçilerin önünde ya da onlarla birlikte yap›lmas› gibi yarat›m süreçlerinin tan›kl›¤›na olanak sa¤layan birimlerin, -sahip olunacak tahmini olanaklar›n s›n›rl›l›¤› dolay›s›yla- olmayaca¤› tahmin
edilmektedir. Ancak nesne ve etiketinden oluflan basit bir sergileme anlay›fl›yla da
hareket edilmemelidir. Tüm maddi kültür ürün malzemeleri, elden geldi¤ince ifllevsel ve kullan›m özelliklerine uygun düzenlemeler içerisinde, foto¤raf ve ö¤retici bilgi fiflleriyle de birlikte sergilenmelidir. Bu durum tar›m aletleri, ifl yeme¤i, özel gün
ve tören yemekleri, baharatlar, içecekler vb. di¤er konu bafll›klar› için de geçerlidir.
Çeflitli konulu kompozisyonlar›n, yemek kültürünün kültürel ve toplumsal de¤erlerle örülü, çok boyutlu yap›s›n› daha anlafl›l›r k›laca¤› düflünülmektedir. Ancak, kompozisyonlar›n yetersiz kald›¤› yerde, kültürel de¤erlerle hayat bulan eylem ve nesneleri tan›tma iflini, posterler üstlenmelidir.
3. Sergi alan› olarak üniversite içinde verilecek herhangi bir yer/mekan kullan›laca¤›ndan, aç›k hava müzelerinin önemli bir parças›n› oluflturan tamamlanm›fl ya
da örnek olarak yar›m b›rak›lm›fl f›r›n ve ocak tipleri ile mutfak, ambar ve yemek
kültürüyle iliflkili di¤er yap›lar›n örneklerinin yer alamayaca¤› ya da çok s›n›rl› bir flekilde yer alabilece¤i tahmin edilmektedir.
Projenin ilk y›l›nda aç›lan sergide, projede yer alan bir araflt›rmac› ve Merkez çal›flanlar›n›n gayretiyle yap›lan basit bir baca örne¤inin d›fl›nda, alanda saptanan yap›, f›r›n ve ocak tipleri sadece poster ve saydamlarla gösterilip anlat›labilmiflti. Ancak, f›r›n tipleri ile ilgilenen bir ziyaretçinin yönlendirdi¤i sorular görüntünün tek boyutlulu¤unun yaratt›¤› eksikli¤in çok iyi anlafl›lmas›n› sa¤lam›flt›. Bu nedenle, süresiz bir sergide tüm yap›lar, elden geldi¤ince ifllevsel özelliklerinin en iyi flekilde vurguland›¤› kompozisyonlar içerisinde ve mümkünse maketleriyle örneklendirilmelidir.
4. Eldeki olanaklar›n s›n›rl›l›¤› dolay›s›yla, piflirilmifl örneklerine yer verilemeyecek olan yemeklerin tan›t›lmas›n›, metinler üstlenmelidir. Bu durum, metinlerin iflini, sorumlulu¤unu ve de¤erini artt›rmaktad›r.
Sergi salonunun uygun olmas› ve gerekli düzenlemelerin yap›labilmesi halinde,
yaz›l› kaynaklardan oluflan bir birim/köfle de oluflturulmal›d›r. Serginin e¤itim ve
araflt›rma amac›n›n gerçeklefltirilmesi kadar, konuya ilgi duyanlara sa¤layaca¤› kolayl›klar aç›s›ndan da böylesi bir birim/köfle gerekli görülmelidir. Merkez arflivindeki, kitaplaflt›r›lm›fl proje sonucu; alanda çekilen foto¤raf ve saydamlar ile bunlara ait
bilgi fiflleri; proje verileri temel al›narak haz›rlanm›fl çeflitli bilimsel çal›flmalar›n yan›
s›ra yemek kültürüyle ilgili kitaplarla broflürlerin de yer alaca¤› birimin sergi salonunda bulunmas›, konunun bütünlü¤ü aç›s›ndan önemlidir.
5. MacDowell, ‘halk müzesi’, ‘aç›k hava’ ya da ‘yaflayan tarih’ müzesi olarak
adland›r›lan müzelerin temel eksikli¤inin, kent yaflam› ve günümüz etnografisinin örneklerinden çok, tarihsel geçmifle ve k›rsal yaflama ait materyallerin tan›mlanmas›na a¤›rl›k vermeleri oldu¤unu söylemektedir (1997:569).
Yukar›da temel nitelikleri verilmeye çal›fl›lan Eskiflehir yemek kültürünün çizdi¤i resim, sadece maddi ürünler de¤il, yeme¤e iliflkin süreçler aç›s›ndan da, serginin
artsüremli bir yaklafl›mla düzenlenmesinin do¤ru olaca¤›n› göstermektedir. Göçler,
iletiflim kanallar› ve çeflitli kurumlar›n köylerde yürüttükleri e¤itici kurslarla kesintisiz devam eden ö¤renme süreci, tariflerin, yeme¤i haz›rlama, piflirme ve sunma biçimlerinin yan› s›ra kullan›lan alet, araç ve gereçlerin de de¤iflmesine yol açmaktad›r. Sergide, yemek kültürünün sahip oldu¤u bu devingen yap› gösterilmelidir. Aksi
durumda, hangi zaman›n, hangi kesitinin, nas›l al›narak sunulaca¤›, zaman›n nas›l
dondurulaca¤› sorunu ortaya ç›kaca¤›, eksik ve tan›mlanamaz bir manzara içine s›k›fl›laca¤› aç›kt›r.
Yukar›da dile getirilen görüfl çerçevesinde, Merkez koleksiyonunda bulunan
yanmaz tava, cam limonluk ve hac ziyareti s›ras›nda getirilmifl bir su tas› ile bir bak›rdan ‘çoban tavas›’ ya da bir bak›rdan ‘pilav taba¤›’ ayn› öneme sahiptir. Örne¤in,
ekmek piflirme f›r›nlar›n›n sergilenmesinde bir tafl ekmek f›r›n› kadar bir kuzine sobaya ve bir elektrikli f›r›na da yer verilmelidir. Ad› geçen örnek materyallerin hepsi,
kültürün tariflerde yer almayan yönlerinin anlafl›lmas› ve kültürel de¤iflim/geliflim
çizgisinin görülebilmesi aç›s›ndan sergilenmesi gereken, gösterdikleri parasal de¤er
farkl›l›klar›na ra¤men, toplumsal ve kültürel de¤erleri birbirine eflit olan materyallerdir.
6. Yemek kültüründeki de¤iflmeler tar›m aletlerinden, yiyece¤in ana malzemesini iflleyen alet, araç ve gereçlere, yeme¤in sunum biçiminden sofra düzenine kadar çok çeflitli boyutlarda gerçekleflti¤inden, süresiz aç›k kalmas› tasarlanan sergide, her konu ya da her nesne, geçirdi¤i evre ve de¤iflmeler belirtilerek verilmelidir.
Örne¤in sergide, yemeklerin tek tabaktan yendi¤i sinili bir yer sofras›, birkaç kiflinin
ortak tabaktan yedi¤i sinili bir yer sofras›, herkesin yeme¤ine kendisine ait bir tabaktan yedi¤i masal› bir sofra örne¤i bulunmal›d›r. Bu sofralar, yeme¤in konufl s›ras›, yeme¤i koyan kifli, yeme¤i yiyecek olanlar›n sofraya flekli ve s›ras›n›n gösterilebilmesi aç›s›ndan da önemlidir. Bir baflka örnek olarak, köylerde, evin avlusunda sinili yer sofralar›nda ya da muhtarl›¤a/camiye ait plastik masa ve sandalyelerde kad›n ve erkeklerin ayr› ayr› yedi¤i dü¤ün yemekleri, dü¤ünün art›k ticari çal›flan dü¤ün salonlar›nda yap›lmas›n›n tercih edilmesi dolay›s›yla giderek azalmaktad›r. Süresiz olmas› tasarlanan sergide, bu de¤iflim süreci elden geldi¤ince yans›t›larak kültürün de¤iflen yüzü de ortaya konmal›d›r.
7. Sergiye gelen ziyaretçilerin bilgi ve belgelere an›nda kat›l›m› sa¤lanmal›d›r.
Bu konunun öneminin vurgulanmas› aç›s›ndan, projede temel al›nan ve serginin biçimlenmesinde de temel al›nmas› gerekli görülen görüfllerin baz›lar›n› burada aktarmak yararl› olacakt›r. Bu üç temel görüflü, k›saca ‘tarih’, ‘tat’ ve ‘yeme¤in yarat›c›lar›’ olarak nitelendirmek mümkündür.
208
209
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
Tarih: “Merkezî konumu nedeniyle yemek tarihi ‘di¤er’ tarihlerle birlikte ilerler,
onlar› belirler ve onlar taraf›ndan belirlenir” (Montanari, 1995:13). Sadece yemek
reçetelerinden oluflan bir çal›flma hiçbir flekilde yöre ve dönem yemek kültürünü
tam olarak yans›tamaz. Tariflerde yer al(a)mayan ama yemek kültürünü biçimleyen
bilgiler, insanlar›n an›lar›nda, deneyimlerinde yer almaktad›r. Yemek kültürünün geçirdi¤i evrelerin anlafl›labilmesi için projenin alan çal›flmalar› s›ras›nda, tarifler kadar
kiflilerin, genellikle tarifleri verirken aktard›klar› an›lar› ile eski uygulamalar da derlenmifltir.
Tat: Damak tad›n›n, yemek kültürünün -bazen de¤iflerek bazen de zamana uyarak- zamana direnen en önemli k›s›mlar›ndan biri oldu¤u düflünülmektedir. Yemeklerden söz edilirken tad›n ve kokunun, toplumsal ve kültürel yap›lanma, dönemin
ekonomik durumu hakk›nda da bilgiler içeren an›lar› canland›rd›¤› görülmüfltür. Tat,
ayn› zamanda statüseldir. Çünkü belli yemekler, belli rol ve statüdeki kiflilerce yenmemekte, be¤enilmemektedir. Ayr›ca, damak tad›n›n yaratt›¤› tutkunun, baflka gerekçelerle de birleflerek, geleneksel yemeklerin modern dünya içinde yaflamas›n›
sa¤lad›¤› görülmüfltür. Örne¤in, yenen yabani otlar pazarlarda sat›lmakta; bir gelenek icad› süreci içinde de de¤erlendirilebilecek olan çi¤ börek, ticari yemek salonlar›na tafl›nmaktad›r.
Damak tad› ve yeme al›flkanl›klar› da kiflilere özel bilgilerdir. Bunun için insanlar› dinlemek, onlara kulak vermek, onlara söz hakk› vermek gerekir. Alan çal›flmalar› s›ras›nda elden geldi¤ince, f›rsat bulundukça, damak tad›nda gizlenen an›lara,
statüsel iliflkilere, ekonomik koflullara, yeme al›flkanl›klar›na de¤inilmifltir.
Yeme¤i Yaratanlar: Her yeme¤in, söz konusu yeme¤i pifliren kifli kadar varyant› oldu¤u düflünülmektedir. Yemeklerin piflirilmesinde, tatlar›n›n de¤erlendirilmesinde ve geleneksel mutfa¤›n özelliklerinin sürdürülmesinde bir yerleflim yerinin içinde
de farkl›l›klar ortaya ç›kmaktad›r. Derlemeler s›ras›nda; yemek yapan her kad›n›n,
kendi ve ailedeki di¤er kiflilerin -ço¤unlukla da bu kiflilerin istekleri kendininkinin
önüne geçmektedir- istek ve be¤enileri ile ailesinin imkanlar› do¤rultusunda yemeklerini haz›rlad›¤› anlafl›lm›flt›r. Bunlara ba¤l› olarak biçimlenen tariflerin gösterdikleri farkl›l›klar da artmaktad›r. Bu durum, proje metnine, tariflerin standartlaflmadan,
tüm farkl› uygulamalar›yla birlikte gösterilmesi fleklinde vurgulanm›flt›r.
Tasarlanan sergide de, yemek kültürünün tamamlay›c›s› olan ancak yemek tarifleri kadar derlenmesi popüler ve kolay olmayan, damak tad› ve an›lar›n gizlediklerinin vurgulanmas› amaçlanmaktad›r. Damak tad› ve an›lar›n paylafl›lmas›, yemek
yapanlara özel olarak yaflayan farkl›l›klar›n saptanabilmesi için, ziyaretçilerin kendi
tariflerini, an› ve deneyimlerini aktarabilecekleri, yazabilecekleri ortamlar sa¤lanmal›d›r. Böylesi bir ortam›n oluflturulmas›, verilerin yenilenmesi, toplumsal kat›l›m sa¤lanmas› ve yemek kültürü konusunda daha ayr›nt›l› bir yaklafl›m›n gelifltirilmesi aç›s›ndan da önemli görülmektedir.
8. Saptanabildi¤i kadar›yla Eskiflehir’de 10 farkl› topluluk yaflamaktad›r (Abaza, Boflnak, Çerkez, Kürt, Manav, Muhacir, Pomak, Tatar, Türkmen ve Yörük).
Barth, etnik grubu, sosyal varl›klar›n içinde yaflad›klar› gruplara iliflkin yapt›klar› tan›mlamalar sonucunda oluflan toplumsal kategoriler olarak kabul etmektedir. Etnik
kimlik ise, k›smen de¤er yarg›lar›yla belirlenen kültürel bir oluflumdur. Gruplar aras›ndaki farkl›l›klara yol açan kültürel unsurlar ise yemek ve giysi gibi görünür iflaret
ve simgelerin yan› s›ra ahlaki de¤erler gibi soyut bak›fl aç›lar›d›r (Barth 2001:13, 16,
17, 20-21, 28). Yeme¤in kimlik göstergesi oluflu niteli¤i dolay›s›yla Longs da, yemek gelene¤i ba¤lam›nda befl kategori önermektedir: Ulusal ya da kültürel kimlik,
bölge, zaman, ethos/din ve sosyo-ekonomik s›n›f (Long 1998:183). Gerçeklefltirilen
projede de yemek kültürüne bu kategoriler çerçevesinde bak›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Etnik ve bölgesel/ilçelere ba¤l› özellikler ba¤lam›nda ele al›nd›¤›nda, bu kategorinin
Eskiflehir yemek kültürü konusunda temel belirleyici etken olmad›¤› görülmüfltür.
Ancak, topluluk kimli¤inin yan› s›ra yaflan›lan co¤rafya, göç tarihi, ekonomik konum, Alevilik-Sünnilik gibi di¤er kategoriler birlikte ele al›nd›¤›nda yemek kültürü ile
ilgili sa¤l›kl› de¤erlendirmeler yap›labilece¤i anlafl›lm›flt›r. Araflt›rmada, belli topluluklar›n kendilerine has kültürel yap›lar› oldu¤u ve bask›n kültürel özellikler gösteren ilçe kültürleri için de bile bu özelliklerini koruduklar› anlafl›lm›flsa da, öne ç›kan
kavram “kültürel etkileflim” olmufltur. Etnik grup tarihinin, kültür tarihiyle özdefl olmad›¤›, kültürün, etnik gruplar›n örgütsel yap›s›ndan daha fazla de¤iflime u¤rad›¤›
göz önüne al›n›rsa, birbirlerini etnik grup niteliklerine göre tan›mlay›p ay›ran köylerin yemek kültüründe “etkileflim” kavram›n›n öne ç›kmas› daha iyi anlafl›lacakt›r
(Barth 2001:40).
Konuyu biraz daha vurgulamak için Oring’in görüflünü yinelemek yerinde olacakt›r. Ona göre, halkbilimi çal›flmalar› ilk bafllad›klar› dönemden bu yana kimlik
konusunu ifllemektedir ancak, çal›flmalar kimlik araflt›rmas› iddias›yla ortaya ç›kmamakta ve kimlikle ilgili bir literatürü kullanmamaktad›r (Oring 1994:223, 224).
Ona göre; “kimlik, bir tür s›k›flt›r›labilir düzen içinde bizim farkl› ilgilerimizi birlefltiren bir fley gibi görünür. Kimlik, bir halk (folk) düflüncesini bir bilgi (lore) fikrine ba¤layan fleydir” (Oring 1994:225). Serginin konusunu oluflturan yemek kültürüne, etnik yap› çerçevesinde ve -belirtilmese de- bir kimlik konusu olarak yaklafl›ld›¤›nda,
tasarlanan serginin de bir kimlik yans›mas› oldu¤u görülecektir.
Gerçeklefltirilen proje ve tasar›s› üzerinde tart›fl›lan sergi, birbirinden habersiz ya
da daha çok duyarak edinilmifl bilgiler çerçevesinde birbirlerini tan›yan topluluklar›
bir çat› alt›nda toplamakta, Eskiflehir yemek kültürünü ve Eskiflehir kimli¤inin bir
göstergesini oluflturmaktad›r. Eskiflehir’in toplumsal yap›s› ve topluluklar aras› kültürel fark ve bezerliklerin görülebilmesi bak›m›ndan, eldeki materyaller sergide, hem
kendi tarihleri, hem de içinde yaflam bulduklar› toplulu¤un tarihiyle de iliflkilendirilerek verilmelidir. Önemli olan nokta, bu oluflumun parçal›, çoketnikli, çokkültürlü
yap›s›n› ifade eden kimlik göstergelerini do¤ru anlay›p düzenlemek ve yans›tmaktad›r.
9. Sergileme sorununun daha çok yeme¤in malzemeleri konusunda yaflanaca¤› aç›kt›r. Uygun ortam koflullar›n›n sa¤lanmas› durumunda, dayan›kl› malzemeler
210
211
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
ESK‹fiEH‹R YEMEK KÜLTÜRÜNÜN SÜRES‹Z SERG‹LENEB‹LMES‹ ÜZER‹NE DÜfiÜNSEL TASARILAR
–belirli aral›klarla yenilenerek- sergilenebilir. Ancak, foto¤raf ve bilgi kartlar›ndan
oluflan posterler de bu konuda büyük yarar sa¤layacakt›r. Bu durumu, yenen yabani otlarla örneklendirmek mümkündür: Derlemeler s›ras›nda 12’si sadece piflirilerek,
22’si çi¤, 14’ü hem çi¤ hem piflirilerek yenen 48 yabani ot ve 7 çeflit yenen yabani
meyve tespit edilmifltir. Öncelikle Türkmen, ikinci olarak da Yörük ve Manav köylerinde yenen otlar›n çeflidinin artt›¤› görülmüfltür. Proje sürerken aç›lan sergide, yenen yabani otlar, baz›lar›n›n tek baz›lar›n›n grup halinde çekilmifl foto¤raflar› ve foto¤raflar›n bilgi fifllerinden oluflan oldukça s›n›rl› posterler halinde yer alm›flt›. Foto¤raflardan bitkinin tam olarak seçilememesi, bilimsel ortak bir dilin gereklili¤i ve posterlerin bitki hakk›nda çok s›n›rl› bir bilgi aktarmas› as›l sergileme aflamas›nda flunlar›n gerekli oldu¤u görüflünü do¤urmufltur: -Botanikçilerden de yard›m al›narakHer otun tek tek çekilmifl foto¤raf, çizim, bilimsel künye ve –mümkünse- kurutulmufl bir örne¤inin yan› s›ra onunla yap›lan yemeklerin reçetelerinden oluflan posterler halinde sunulmas› bitkinin daha ayr›nt›l› bir biçimde tan›t›lmas›n› sa¤layacakt›r.
Konuflmay› toparlamak gerekirse; Eskiflehir örne¤inde görüldü¤ü ve anlafl›ld›¤›
kadar›yla, yiyecek/yemek kültürü, kendisini iflleyenlere ve tüketenlere hem kültürel
hem de yaflamsal olarak can veren, ayn› zamanda kendisi de ‘canl›’ olan bir unsurdur. Co¤rafyaya, iklime, yaflad›¤› dönemin ekonomik, toplumsal ve do¤al koflullar›na, kendisini iflleyen toplulu¤a ve kiflilere göre farkl›laflarak çeflitlenmektedir. Sa¤l›k sorunlar›, göç, teknik geliflmelerden yararlanma, sat›n alma gücünün görece artmas› gibi hayat›n hemen her alan›ndaki durum ve de¤iflmelerden etkilenerek yeniden biçimlenmektedir. Önemli olan, sergide, yeme¤in yaflam damarlar›n› kurutmamak, onun farkl› bir boyutta da olsa, bizim kadar canl› oldu¤unu anlatabilmek/yans›tabilmektir.
Kaynaklar
Ambrose, Timothy 1993 Managing New Museums. Edinburg: Scottish Museums Concil.
Barth, Fredrik 2001 “Girifl”, Etnik gruplar ve S›n›rlar› içinde. Fredrik Barth
(ed.), Ayhan Kaya, Seda Gürkan (çev.), ‹stanbul: Ba¤lam Yay›nc›l›k, 9-40.
Childe, Gordon 1988 Kendini Yaratan ‹nsan. Filiz Ofluo¤lu (çev.), ‹stanbul: varl›k Yay›nlar›.
Eldem, Nezih 1993 “Dünya’da ve Türkiye’de Müze Mimarl›¤›”, Müzeler ‹çin Düfl
Bilançosu içinde. ‹stanbul: YKY, 85-97.
Long, Lucy M. 1998 “Culinary Tourism: A Folkloristic Perspective on Eating
and Otherness”, Southern Folklore, Vol. 53, Num. 3, 181-204.
MacDowell, Marsha 1997 “Museum, Folk” maddesi, Folklore-Vol. II, Thomas
A. Gren (ed.), Santa Barbara: ABC CLIO, 567-570.
Montanari, Massimo 1995 Avrupa’da Yeme¤in Tarihi. Mesut Önen, Biranda
Hinginar (çev.), ‹stanbul: Afa ‹ntermedia.
Oring, Elliott 1994 “The Art, Artifacts, and Artifices of Identity”, Journal of
Amerikan Folklore, 107 (424), 211-233.
EK:
Proje kapsam›nda sergilenmek üzere alandan derlenen maddi kültür ürünleri
flunlard›r:
-Büyük Zini/(Sini), Küçük Zini/(Sini), Büyük Sofra, Sofra Aya¤›, Kasnak Sofra
Aya¤›,
-Dibek, Bulgur Tafl›, Haflhafl Tafl›, Tokmak, Tarhana Tokac›,
212
-Mayal›k, Un Ele¤i, Hamur Teknesi, Ekmek Tahtas›, Ekmek Tahtas› (ekmek
do¤rama), Oklava, Unevi, K›g›fl, Esran, Bükürgeç, Çevirgeç, Tablama, Tablak, Sac,
Toprak Sac (küçük), Hamur Taba¤›, Ekmek Tavas›, Sac Aya¤›,
-Sütlük, Süt Makinesi, Yay›k ve Tokmak/El, Tuluk (yay›k olarak kullan›lan) ve
“Piflek”/“Elcik”, Kuzu Karn›, Tuhran, Tuluk (yo¤urt biriktirmek için), Tuluk (peynir
tepilen), Helke,
-Susak, Kepçe (a¤aç), Yemek Çatal Ve B›ça¤›, Tahta Kafl›k, Kepçe ve Çatal, Kama ve K›l›f›, Limonluk, Tuzluk, Baharat Tak›m›, Çatal Mafla, Çark, ‹listir, Delikli Kepçe, Çerez Dibekleri,
-Tec, Kazan, Harana, Kaymak Tenceresi, Tava, fiö¤ün Kazan›, Kapakl› Tava, Kavurma Tavas›, Çorba Sahan›, Çoban Tavas›, Küçük Saps›z Tava, Yanmaz Tava, Tencere, Kapaks›z Tencere, Küçük Tencere Kapa¤›, Çömlek Tencere, Kapama Sahan›,
Sahan, Derin Tepsi, Tepsi,
-Tas, Karavana (büyük tas), Tabak, Tatl› Taba¤›, Pilav Taba¤›, Salata Taba¤›,
M›hlama Taba¤›, Nalbenki, Sefer Tas›,
-Ölçü Tas›, Terazi, Kantar,
-Dokuma Çuval, Denk, Sepet,
-Testi, Su A¤ac› (büyük ve küçük), ‹mbikli Gü¤üm, Yat›k (büyük ve küçük), ‹brik, Gü¤üm, ‹stemli, Cezve Tak›m›, Kahve De¤irmeni, Demlik, Su Tas›, Su Kasesi, Su
Barda¤›, Bardak Altl›¤›, Maflrapa, P›nar Kovas›,
-Güllü Süpürge, Süpürge,
-Gözer, Kalbur, Boyunduruk, Annat, Diren, Yaba,
-Le¤en (el-yüz y›kama) ve Le¤en Kapa¤›,
-Gaz Oca¤›
-Karakovan.
213
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE HALK ‹NANÇLARI
G‹R‹fi
Biz bu k›sa bildirimizi “Yerleflme Yap›lanmas›” ve “Alana Yerleflme” bafll›klar›
alt›nda ele alaca¤›z. Daha sonra da Madurodam Aç›k Hava Müzesine de¤inece¤iz.
Yerleflme Yap›lanmas›nda, inanc›n geçmiflte veya halen yaflamakta oldu¤u yerleflim
yeri ve yerleri ile ilgili inanç müzesinin kurulmas› üzerine duraca¤›z. Alana Yerleflme
bölümünde ise, müzenin ifllevine ve iflleyifline dair görüflmelerimizi aç›klayaca¤›z.
Daha sonra da bu kapsama giren bir iki ayr›nt›ya de¤inece¤iz.
YERLEfiME YAPILANMASI
‹nanç içerikli müzelerin yerleflim yap›lanmas›nda müzenin yap›laca¤› yer olarak
o inanc›n yaflad›¤› bölge veya yöre seçilmelidir. Mesela esnafa kuflak kufland›rma
uygulamas› sadece K›rflehir’de de¤il, bu uygulaman›n yaflamakta oldu¤u Siirt’te
Samsun’da yap›labilmeli. Bu münasebetle kullan›lan Ahi teflkilat› aksesuar›, merasim salonunun döflenifli, ikram ve dua gereksinimleri canl›l›klar›n› sürdürebilmeli.
Anadolu sath›na yay›lm›fl bu müzeler Ankara gibi büyük kültür merkezlerinde Anadolu’daki örnekleri ile birlikte toplu halde görülebilmeli. Toplu halde yap›lan sergilemelerde, zaman ve yerel nüanslar da gözlenebilmeli.
ALANA YERLEfiME
Alana oturtulmufl inanç müzesinde flu hususlar aran›lmal›;
a. Müze uygulamaya aç›k olmal›.
Mesela beflik toyu, saç toyu, difl toyu yap›labilmeli. Bu tür uygulamalar tüm
mevsim boyunca yap›lamayabilir. Ancak muayyen dönemlerde bazen bir takvime
ba¤l› olarak ve bazen de özel hallerde yap›labilmeli.
b. Uygulama gelir getirici olabilmeli. Mesela difl hedi¤i yap›lm›fl ise, sa¤l›kl›
flartlarda hedik sat›fla sunulabilmeli, hedi¤in yerini pofletlenmifl gelin sac›s› veya bir
baflkas› da alabilir.
c. Uygulama tafl›nabilir argumanlara dönüfltürülebilmeli. Mesela k›na gecesi resim albümleri, kaset ve disketleri sat›labilir.
d. Uygulamal› müzeye gelenler uygulamaya kat›lma imkan› bulabilmeli. Mesela bir seyirci damat t›rafl› merasimini yaflamak isteyebilir. Veya gelin bafl› bezemesini kendi bafl›nda denemek isteyebilir.
e. Uygulama esnas›nda dozunda ve usulünce e¤itim de verebilir, türbe ziyareti
Münasebeti ile adap ve erkan›n mistik folklor boyutu anlat›l›rken bid’ad, flirk ve hurafe ile olan fark› anlat›lm›fl olabilir.
f. Karfl›laflt›rmal› halk inançlar› albümleri ç›karabilir. Bunlar Anadolu halk inançlar›nda birli¤i gösterirken yerel nüanslarla seyirciye vernekuder renklili¤in oluflumuna dair fikir verebilmeli. Bu tür malzeme gerekiyorsa ço¤alt›larak teflhir edilebilirken,
karfl›laflt›rmay› sergileyen albümler sat›fla da sunulabilir. Mesela Anadolu’nun muhtelif yerlerinden derlenilmifl “K›rk Tas›” ile bir salon süslenebilece¤i gibi bunlar›n resimlerinden oluflmufl toplu albümler sat›fla da sunulabilir.
g. Sadece çocuklar›n, sadece han›mlar›n veya sadece yafll›lar›n ilgisini çekebilecek uygulamalar›n teflhiri yap›labilir. Mesela mektebe ilk ilahili gidifl, ilk okumay›
sökme, ilk karneyi alma ile ilgili inançlar veya bayanlar için gelin hamam›, gelin tas›, gelin bohças›, gelin takunyas›, gelin hal›s› ile ilgili uygulamal› inançlar sergilenebilir.
h. Genifl co¤rafi alanda hayat›n do¤umla ilgili safhalar› inanç a¤›rl›kl› bir bütünlük içerisinde sergilenebilir. Böylece ayr›lm›fl belirli bir alanda ebe ana bütün fonksiyonu ile bir di¤er belirlenmifl alanda çeyiz sergisi ile ilgili inançlar ve ayr›ca ya¤mur duas› gibi döneme ba¤l› toplu uygulamalar orjinaline uygun, maketlenebilir, oynan›labilir, teknik dokümantasyonlar› sa¤lanabilir.
Böylece müze alan›n bir kap›s›ndan grip bütün alan› dolaflan gezici di¤er kap›s›ndan ç›karken otantik hayat› sadece inanç boyutu ile yaflamak istemesi halinde
yan›nda kal›c› hat›ralar da sat›n alm›fl olacakt›r. ‹nançlar canl› olarak yaflanabilecek,
yaflan›lan inançlara gözlemciler de bizzat yaflayarak kat›lacak, müzeye katk›lar› ile
müzenin dolay›s›yla halk inançlar› kültürümüzün yaflanmas›n› sa¤lam›fl olacaklar.
Bu bize kimli¤imizin derinliklerine inebilmeyi sa¤layacakt›r. Bununla bize ait olan›
yaflayarak sahiplenmifl olaca¤›z. Bize ait olan›n unutulmamas›n› sa¤lam›fl olaca¤›z.
Geçmiflimizden kopmayaca¤›z. Ve halk ile ayd›n aras›ndaki kimlik farkl›laflmas›n›
önlemifl olaca¤›z. Ayn› zamanda bir olan kültür zemininden birden fazla kültür aray›fl›n›n gerçe¤i zorlamak oldu¤unu göstermek imkan› bulaca¤›z Folklorik inanç kültürümüzün yozlaflt›r›larak, irticaya, misyonerli¤i ve ataizme geçit vermesini önleme
imkan› bulabilece¤iz.
Madurodam’a gelince; VI. Dünya Azerbaycanl›lar Kongresi münasebeti ile Madurodam’› gezme imkan› buldum. Buras› Hollanda’da dünyaca ünlü bir aç›k hava
müzesi. Hollanda’n›n ne kadar tarihi ve modern kültür yap›t› var ise, sosyal fonksiyonlar› bitki örtüsü kufllar gibi hayvan dokusu ile birlikte yapt›klar› maketlerle bütün
Hollanda’y› bu birkaç dönümlük alana tafl›m›fllar. Hollanda’daki orta ça¤dan kalma
bir flatoyu veya Hollanda’n›n en eski kilisesini görmek istiyorsan›z; kilometrekarelerce seyahat yapm›yorsunuz. Çok kere bu maketler flehrini dolaflt›ktan sonra, orjinaline ulaflmak için, seyahat yapmaya karar veriyorsunuz. Hollanda’n›n bütün ünlülerini bu müzede orijinal heykellerinden görebilirsiniz. Zira Hollanda heykelt›raflc›l›¤›
da bu heykellerle müzeye tafl›nm›fl. Maket insanlar müzede bu heykelleri seyrederken siz de onlar› inceleme imkan› buluyorsunuz. Burada flelaleleri ve su kanallar›n›
üzerinde hareket halinde olan gemilerle birlikte görebilirsiniz. Trafik kara ve demir
yollar›nda bütün canl›l›¤› ile yaflat›lm›fl. Müzeye bir hediye salonu ve bir de ikram sa-
214
215
HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ VE HALK ‹NANÇLARI
Yaflar Kalafat
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
lonu eklenilmifltir. Aç›k hava müzesinin bütün sokak, cadde, park ve meydanlar› numaraland›r›lm›fl. Keza ünlü binalar›n da do¤al olarak numaralar› var. Girerken ald›¤›n›z broflürle müzede neyi izledi¤inizi veya neyi izleyece¤inizi takip edebiliyorsunuz.
Böylece 170 ayr› yap›y› bir aç›k hava müzesinde gezerek, ülkenin el sanatlar›ndan
sanayi sektörüne, enerji merkezlerinden inançlar›na kadar herfleylerini görebiliyorsunuz. Hollanda kendini anlatma imkan› buluyor. Siz de Hollanda’y› anlama imkan›
elde ediyorsunuz. Ayr›ca Hollanda güzelliklerini sergileyerek para kazanm›fl oluyor.
Böyle bir müzeyi Türkiye’de yapmak istesek ‹sak Pafla Saray› ile Topkap› Saray›n› ayn› anda sergileme imkan› bulurduk, insanlar› K›rflehir, Konya, Ankara, Bursa, ‹stanbul derken bütün Anadolu ulular›n› gezdirebilirdik. Anadolu’nun sahne oldu¤u bütün dinlerin mabetlerini sergileyebilirdik. Minare kandilleri ile kilise çanlar› ne
muhteflem bir birliktelik sergilerdi. Farkl› yüzy›llarda ve farkl› inanç çevrelerindeki
folklorik islam› otantik hali ile sergileyebilirdik.
Bildirimize girerken bir iki ayr›nt›ya da de¤inece¤imizi aç›klam›flt›k. Bununla
müzecili¤i sadece müzecilerin ifli olarak düflünmemek gerekti¤ini kastetmifltik. Mesela Tar›m Bakanl›¤› uygun aç›k ve kapal› alanlarda Türk tar›m etno¤rafyas›n› sergilerken, bereketle ilgili malzemeyi de koruma alt›na alm›fl olur. Bu cümleden hasat
merasimleri horaveller, ayalar, ya¤mur merasimleri ile ilgili malzeme korunulmufl ve
sergilenmifl olur. Keza Diyanet ‹flleri Bakanl›¤› dini folkloru aç›k ve kapal› alanlarda
koruma ve teflhire sunabilir. ‹lahiyat Fakültelerini çeflitli din erkan›n›n giysi ve muziki envanteri ç›kar›p sergileyerek halk inançlar› kültürümüze katk›da bulunmalar›
sa¤lanabilir.
216
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
1995-2001 YILLARI ARASINDA MESLEK‹ YAYGIN E⁄‹T‹M
FAKÜLTES‹ PROGRAMLARINDA YER ALAN UYGULAMALI
MEZUN‹YET TEZLER‹N‹N UYGULAMALARI ÜZER‹NE
Tevhide ÖZBA⁄I
Sanat toplumun kültürünü yans›tan bir olgudur. Türk milletinin sanat› da tarihi
kadar eski ve göz al›c›d›r. Sanat kapsam›nda el sanatlar›n›n da çok eski bir geçmifli ve çok zengin örnekleri vard›r. Milli folklorumuzun de bir parças› olan el sanatlar›, sanatç›n›n yarat›c› gücünün yan› s›ra, atadan kalma ve aile içinde geleneksel yolla ö¤renilmifl süregelen teknik, motif ve kompozisyon özelliklerine sahiptir.
Geliflen ve de¤iflen teknolojiye paralel olarak ülkemizde toplumsal, ekonomik
ve kültürel de¤iflmeler görülmektedir. Köylerden kentlere göçler ve nüfus dengesizli¤i do¤al olarak geleneksel yap›da büyük farkl›l›klar do¤urmaktad›r.
Ülkemizde bu de¤iflim sürecini izlemesi gereken kurumlar vard›r. Bunlar›n içinde en önemlileri üniversiteler bünyesinde e¤itim ve araflt›rma hizmetleri veren fakülte, yüksekokul, enstitü ve araflt›rma merkezleridir.
Bu merkezlerden birisi de Gazi Üniversitesi bünyesinde yer alan Mesleki E¤itim
Fakültesi ile Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi’dir. Dublikasyon nedeniyle 2000 y›l›nda Mesleki E¤itim Fakültesi ile birleflen Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi, 1992 y›l›nda kurulmufl bir fakülteydi. Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi El Sanatlar› Yayg›n E¤itimi Bölümü, Giyim Yayg›n E¤itimi Bölümü, Resim Yayg›n E¤itimi Bölümü, Çocuk
Geliflimi ve Aile Ekonomisi Yayg›n E¤itimi Bölümü, Kuaförlük ve Güzellik Bilgisi
E¤itimi Bölümü ve E¤itim Bilimleri Bölümü olmak üzere alt› bölümden oluflmaktayd›. E¤itim Bilimleri Bölümü hariç her bölüm kendi içinde Anabilim-Anasanat dallar›
ve kapsamlar›nda ö¤retmenlik programlar› vermekteydi. Ö¤retmenlik ders programlar›; alan dersleri, alan› destekleyici dersler, YÖK dersleri ve ö¤retmenlik formasyon derslerinin yan› s›ra “Mezuniyet Tezi” derslerini de içermekteydi.
1992 kurulan Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi programlar›nda yer alan “Mezuniyet Tezi” dersinin yap›lacak örnek uygulamalarla maddi kültürümüzün, orijinalinin
yok olmas› durumunda yeni ürünlerle görsel olarak da yaflat›lmas› ve tan›t›lmas› düflüncesiyle dönemin dekan› Prof. Dr. H. Örcün Bar›flta programlarda “Uygulamal›
Mezuniyet Tezi” olarak yer almas›n› önermifltir. Bu öneri çerçevesinde tez için yap›lacak araflt›rmalarda, mevcut durumun belgelenmesi maddi ve manevi kültürümüzün gere¤i gibi incelenmesi, araflt›r›lmas› ve geçerlili¤i için, sanat tarihçileri, halkbi-
217
limcileri atölye hocalar›, sanatç› ve teknologlar birlikte çal›flarak “Uygulamal› Mezuniyet Tezi” dersinin haz›rl›klar›n› yaparak 1995 y›l›nda uygulanmaya bafllam›flt›r.
Bu dersin genel amac›; kültür tarihi içerisinde yer almas› gerekirken giderek
kaybolmaya yüz tutmufl geleneksel yaflamda ifllevsel olan, ancak günümüzde sadece sand›klarda saklanan el sanatlar›m›z ile günümüzde de üretilen el sanatlar›m›z›n,
giyim kuflamlar›m›z›n, geleneksel yemeklerimizin, geleneksel çocuk oyun ve oyuncaklar›n›n derlenmesi belgelenmesi bu de¤erlerin, görsel olarak da ç›kart›l›p tan›t›lmas› ve gelecek kuflaklara aktar›lmas›d›r.
Bu bildirimizde; 1995-2001 y›llar› aras›nda; sadece El Sanatlar› Yayg›n E¤itimi
Bölümü’ne ba¤l› Nak›fl, Çiçek-Örgü-Dokuma ve Geleneksel Türk El Sanatlar› Ö¤retmenli¤i Programlar› çerçevesinde yürütülen “Uygulamal› Mezuniyet Tezleri” üzerinde durulacakt›r.
Uygulamal› Mezuniyet Tez çal›flmalar› tamamen alan çal›flmas›na yönelik halk
bilimi a¤›rl›kl› uygulamas› da olan bilimsel bir çal›flmad›r. Tez konular›n›n seçimi, 3.
s›n›f›n II. Yar›y›l›nda yap›lmaktad›r. Konu seçiminden sonra yöreye gidilmekte, her
konu için ayr› ayr› haz›rlanm›fl olan görüflme ve inceleme formlar› do¤rultusunda
araflt›rmaya al›nan örnekler foto¤raflar›yla birlikte, üretim tarihi, kullan›m yeri, biçimi, amac›, boyutlar›, uygulanan teknik, kullan›lan renk, motif özellikleriyle kaynak
kiflilerden elde edilen bilgiler yöresel isim ve anlamlar›yla de¤erlendirmeye al›nmaktad›r. Tez iki aflamada gerçekleflmekte; birinci aflamada belgelenen ürünlerle katalog haz›rlamakta literatür deste¤i ile de veriler ve de¤erlendirmeler sonucunda di¤er
alanlarda oldu¤u gibi tez rapor haline getirilmektedir. ‹kinci aflamada ise, tezin ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi uygulamaya yöneliktir. Araflt›rma kapsam›na al›nan örneklerden konunun özelli¤ine göre bir veya birkaç› bazen de bir bölümü (bu büyük boyutlu örnekler için geçerlidir) uygulamaya al›nmaktad›r. Bütün özellikleriyle orijinaline uygun biçimde haz›rlanan örnekler bir arflivde muhafaza edilmektedir.
1995-2001 y›llar› aras›nda El Sanatlar› Yayg›n E¤itimi Bölümüne ba¤l› Nak›fl,
Çiçek-Örgü-Dokuma ve Geleneksel Türk El Sanatlar› Ö¤retmenli¤i Programlar›nda
toplam 534 adet tez yürütülmüfltür. Tezlerin 258 adedi farkl› teknik gösteren çeflitli
ifllemeler üzerinedir. 81 adedi, hal›, kilim, cicim, sumak, kolon dokuma gibi de¤iflik
dokumalar üzerine, 78 adedi oyalar üzerinedir. Örgü üzerine 60 adet tez yürütülmüfltür. 38 adedi flifl ile örülmüfl çorap, eldiven ve patik üzerine, 17 adedi t›¤ ile örülmüfl
para keseleri ve danteller üzerine, 4 adedi sepet örücülü¤ü üzerinedir. Ayr›ca havlu
ve çarflaf ba¤lama üzerine 2 adet tez bulunmaktad›r. Geleneksel Türk El sanatlar›m›zdan yap›lan tezlerin 19 adedi tafl iflçili¤i, 10 adedi ahflap iflçili¤i, 14 adedi ise çini seramik üzerinedir. Bunlar›n d›fl›nda 1 adet yazmac›l›k, 2 adet bak›rc›l›k, 3 adet
telkari, 4 adet geleneksel gümüfl ve alt›n tak›lar üzerine tez yürütülmüfltür. Yap›lan
tezlerde el sanatlar›m›z›n hemen hemen bütün konular›na yer verilmifl, konular›n
farkl› yörelerden seçilmesine de özen gösterilmifltir.
1995-2001 y›llar› aras›nda El Sanatlar› Yayg›n E¤itimi Bölümünde yürütülen
uygulamal› mezuniyet tezlerinin; konular›, y›llar› ve yörelerini gösterir tablolar EK 17’de yer almaktad›r.
218
1995-2001 YILLARI ARASINDA MESLEK‹ YAYGIN E⁄‹T‹M FAKÜLTES‹ PROGRAMLARINDA
YER ALAN UYGULAMALI MEZUN‹YET TEZLER‹N‹N UYGULAMALARI ÜZER‹NE
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
El sanatlar›n›n çeflitli konular›nda yürütülmüfl olan tezlerin kataloglar›nda yer
alan örneklerin orijinaline ba¤l› kal›narak haz›rlanm›fl tez say›s› kadar toplam 534
adet uygulanm›fl örnekler Fakültemizin arflivinde muhafaza edilmektedir. Bu örnekler, el sanatlar›m›z›n etno¤rafik belgeleri oldu¤u gibi müzecilik aç›s›ndan da son derece önemlidir.
Tezlerde yer alan orijinaline uygun biçimde haz›rlanm›fl; çeflitli iflleme, dokuma,
örgü, oya gibi örneklerden bir kaç› Foto¤raf 53-62’de tan›t›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
Sonuç olarak; çok zengin el sanatlar›m›z›n sand›klardan gün ›fl›¤›na ç›kar›larak
sistemli ve bilimsel olarak ele al›nmal›, araflt›r›lmal›, belgelenmelidir. Belgelenen örnekler, orijinaline uygun biçimde haz›rlanmal› ve etno¤rafik eser olarak müzelere
kazand›r›lmal›d›r.
E¤itim kurumlar›n›n bu tür çal›flmalara a¤›rl›k vermesi geçmiflten gelece¤e köprü niteli¤i tafl›yarak, maddi kültürümüzün yaflat›lmas› aç›s›ndan önemli olacakt›r.
Dile¤imiz tez konular› gere¤i, haz›rlanm›fl olan uygulama örneklerinin sa¤l›kl›
bir arflive kavuflturulmas› ve bu örneklerden daha genifl kitlelerin yararlanmalar›n›n
sa¤lanmas›d›r.
KAYNAKÇA
BAYKAN, Vildan “Dursunbey ‹lçesi Boncuk Oyas› Araflt›rmas›”, G. Ü. Mesleki
E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 1995.
B‹RKAN, Gurçin “Azdavay ‹lçesi Azdavay Kad›n Takkeleri”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 1995.
BABAO⁄LU, Yeflim “‹zmir ‹li Menemen ‹lçesi Bitkisel Örücülü¤ü”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 2000.
BARIfiTA, H. Örcün “Türk El Sanatlar›”, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, Ankara,
1999.
ÇAKMAK, Songül “Sivas ‹li Çorap Örücülü¤ü”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi
Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 1998.
Ç‹NE, Sibel “Manisa ‹li Merkez, ‹lçe ve Köyleri Tenteneleri Üzerine Bir Araflt›rma”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 2000.
ERDEM, Selda “Kocaeli ‹li, Körfez ‹lçesi Kirazl›yayla Beldesi, Hesap (Say›l›) ‹fllemeleri”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 1999.
ERDO⁄AN, Hatice “Antalya ‹li Müzesi ve Kafl ‹lçesine Ba¤l› Köylerin Kilim Dokumas›”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 1997.
KAfiIKÇI, Gülcan “Kastamonu Çarflaf Ba¤lamalar›”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 2001.
KUNDAKÇI, S›d›ka “Denizli ‹li Çal ‹lçesi Balkançak›rlar Köyü Yan›fll› Kilimleri
Teknik ve Desen Özellikleri”, G. Ü. Mesleki E¤itim Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans
Tezi, Ankara, 1999.
ÖZBA⁄I, Tevhide “Geleneksel Türk El Sanatlar›ndan Oyalar›n Dünü Bugünü
Gelece¤i Sorunlar›”, El Sanatlar› Dergisi, Say›: 1, Konya, 1997.
fiAH‹N, Serap “Ayd›n ‹li Erkek Oyalar›ndan Örnekler”, G. Ü. Mesleki E¤itim
Fakültesi Yay›nlanmam›fl Lisans Tezi, Ankara, 2000.
219
220
1995-2001 YILLARI ARASINDA MESLEK‹ YAYGIN E⁄‹T‹M FAKÜLTES‹ PROGRAMLARINDA
YER ALAN UYGULAMALI MEZUN‹YET TEZLER‹N‹N UYGULAMALARI ÜZER‹NE
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
221
222
1995-2001 YILLARI ARASINDA MESLEK‹ YAYGIN E⁄‹T‹M FAKÜLTES‹ PROGRAMLARINDA
YER ALAN UYGULAMALI MEZUN‹YET TEZLER‹N‹N UYGULAMALARI ÜZER‹NE
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
223
224
1995-2001 YILLARI ARASINDA MESLEK‹ YAYGIN E⁄‹T‹M FAKÜLTES‹ PROGRAMLARINDA
YER ALAN UYGULAMALI MEZUN‹YET TEZLER‹N‹N UYGULAMALARI ÜZER‹NE
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
225
226
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
El sanatlar›, insano¤lunun var oluflundan bu yana gelenek göreneklerinin yan›
s›ra duygu, düflünce ve yaflad›¤› yörenin özelliklerini yans›tt›¤› tarihten günümüze
tafl›d›¤› en önemli kültür hazinelerinden birisidir.‹nsanlar›n süslenme, iklim ve di¤er
d›fl etkenlere karfl› korunma gibi ihtiyaçlar›ndan do¤an eski bir sanat dal›d›r.
Ülkemiz, yüzy›llard›r pek çok uygarl›¤› topraklar›nda bar›nd›rm›flt›r. Bu nedenle
de Anadolu’nun pek çok yöresinde, zengin bir çeflitlili¤e sahip, sanat eseri niteli¤inde pek çok el sanat› ürününe rastlamak mümkündür.
Geleneksel el sanatlar› içerisinde yer alan örmecili¤in bir dal› da el örücülü¤üdür.El örücülü¤ü çeflitli materyallerden yap›lm›fl ipliklerin flifl arac›l›¤› ve t›¤ ile kendi üzerine bükülüp k›vr›larak meydana getirdi¤i ilmeklerle tutturulma tekni¤idir (Akp›narl›, 1997: 157). Ülkemizde el örücülü¤ünün en önemli örnekleri ise çorap ve
halk aras›nda patik olarak bilinen konçsuz çoraplard›r.
El örgüsü çoraplara tarihsel aç›dan bak›ld›¤›nda,çok eski ça¤lara uzanan bir tarihi oldu¤u ve Türklere ait olan ilk belgelerin Orta Asya’da yap›lan Arkeolojik kaz›larda bulundu¤u görülür.M.Ö. VII. ve VIII. yüzy›llarda Orta Asya ‘da yaflayan Hunlara ait Paz›r›k 2.kurgan›ndaki bulgular aras›nda konç k›sm› koç boynuzu motifleri ile
süslü çoraplar bulunmufltur (Diyerbekirli, 1972 : 12). Priscilla A.Gibson-Roberts’e
göre ise; ilk örgü örne¤i M. Ö. 800-1000. yüzy›llara ait M›s›r kaz›lar›nda bulunan patik örne¤i bulunmufltur.
Kültür de¤erlerimizi motif, bordür ve kompozisyon özellikleri ile gelecek nesillere tafl›yabilecek niteliklere sahip el örgüsü çorap ve patiklerimiz, halk kültürümüzün de önemli yap› tafllar›ndan birini oluflturmaktad›r.
Yüzy›llard›r insan›m›z çeflitli nedenler ile dile getiremedi¤i duygu ve düflüncelerini, el sanatlar› ürünlerine aktararak dile getirme¤e çal›flm›flt›r.Anadolu insan›n›n
günlük yaflant›s›n›n en önemli giysi parçalar›ndan biri olan el örgüsü çorap ve patiklerde bulunan motif, bordür, kompozisyon ve renkler bir çok anlam yükünü de beraberinde tafl›maktad›r.
Günümüzde pek çok yörede özellikle k›rsal kesimde halen kullan›lmaya devam
eden el örgüsü çorap ve patiklerde bulunan motif, bordür, kompozisyon, biçim,malzeme ve örgü tekniklerinde yöreler aras›nda farkl›l›klar›n oldu¤u yap›lan araflt›rmalar sonucu ortaya ç›km›flt›r.
Ancak, teknolojinin ilerlemesi, iletiflim araçlar›n›n yay›lmas›, göçler, k›z al›p, k›z
verme, malzemelerin orijinal özelliklerini yitirmesi,giyim anlay›fl›n›n de¤iflmesi ve
moda gibi etkenlerle erozyona u¤rayarak baz› özelliklerini yitirmeye ve giderek yok
olmaya bafllad›¤› gözlenmektedir. Zamanla kaybolmaya bafllad›¤›n› ve yozlaflt›¤›n›
gözledi¤imiz söz konusu eserleri korumak ve tan›tmak bizlerin bilimsel sorumlulu¤undad›r.
Bir kültür ürününün yaflamas›n› sa¤layan etmenlerin ve ba¤lant›lar›n› saptanmas› ancak güvenilir bir atlas çal›flmas› ile elde edilebilir. Bu bildiride amac›m›z; el
sanatlar› içerisinde önemli bir yeri oldu¤unu belirledi¤imiz, motif, bordür, kompozisyon, kullan›lan malzeme, renk, biçim ve yap›m teknikleri aç›s›ndan yörelere göre
zengin bir çeflitlili¤e sahip el örgüsü çorap ve patiklerimizin, alan›n gerektirdi¤i bilimsel sistematikte incelenmesinde, elde edilen bulgular›n belgelendirilmesinde ve
bölgesel atlas›n oluflturulmas›nda uygulanacak yöntemler hakk›nda öneriler sunmakt›r.
El örgüsü çorap ve patikler hakk›nda yay›nlanan yay›nlar›n ve yap›lan araflt›rmalar›n azl›¤› dikkat çekmektedir.G. Ü. Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesinde 1993 –
2000 y›llar› aras›nda Örcün BARIfiTA‘n›n katk›lar› do¤rultusunda pekçok el sanat›
ürünleri ile birlikte, ülkemiz el örgüsü çorap ve patiklerinin atlas›n›n oluflturulabilmesi amac› ile, trikotaj ana sanat dal› ö¤retim elemanlar› ve ö¤rencileri ile birlikte çal›flmalar bafllat›lm›flt›r. Bu çal›flmalarda ülkemizdeki pek çok il, ilçe, köy taranarak
alan›n gerektirdi¤i sistematik ve estetik bir yaklafl›mla ürünler incelenmeye çal›fl›lm›flt›r. Ancak maddi yetersizlikler, bu konudaki çeflitlili¤in fazlal›¤›, eleman eksikli¤i,sürenin yetersizli¤i, ve ülkenin geniflli¤i gibi nedenler ile pek çok kazaya ve köylere ulafl›lamam›fl ve yap›lan çal›flmalar tamamlanamam›flt›r. Her ne kadar yap›lan
çal›flmalar tamamlanamasa da konuya iliflkin daha sonra yap›lacak çal›flmalara ›fl›k
tutacak, oldukça zengin bir veri taban›na sahip olunmufltur.
Maddi kültürümüzün önemli ö¤eleri aras›nda say›lan söz konusu el sanat› ürünlerimiz geleneksel üretim teknikleri,ülkemizdeki yay›lma alanlar›, bugünkü durumu,geçmifli (tarihi) ile gelece¤i aç›s›ndan toplumumuzu çok yak›ndan ilgilendirmektedir (Arl›, 1992 : 24).
Bu nedenle; geliflen teknoloji do¤rultusunda haz›rlanacak olan yöresel atlaslar
el örgüsü çorap ve patiklerimizin geleneksel üretim flekillerini korumakla birlikte
alan›n içerdi¤i teknik bilgilerin ve alan terminolojisinin belirlenmesi aç›s›ndan da
önem kazanmaktad›r.Atlaslar bir bak›ma kaynak malzemelerin düzenli ve do¤ru flekilde derlendi¤i koleksiyonlar gibidir (Wildhaber, 1996: 157).
Bunun d›fl›nda da çorap ve patik örücülü¤ünün halkbilim ve sanat tarihi gibi disiplinlerin yan› s›ra plastik sanatlar kapsam› içerisinde disiplinler aras› ve sanatlar
aras› bir yaklafl›mla ele al›nmas›, estetik problemlerin çözülmesi gerekmektedir (Bar›flta, 1986 : 887).
227
228
GELENEKSEL EL ÖRGÜSÜ ÇORAP VE PAT‹KLER‹N
ATLASLARININ OLUfiTURULMASINDA UYGULANACAK
YÖNTEM VE ÖNER‹LER
Fatma KOÇ
Remziye SEZG‹N
GELENEKSEL EL ÖRGÜSÜ ÇORAP VE PAT‹KLER‹N ATLASLARININ OLUfiTURULMASINDA
UYGULANACAK YÖNTEM VE ÖNER‹LER
Uygulamas› az olan, kullan›m alan› dar olan, sand›k çeyizinde sakl› kalan, ören
kiflinin ve yörenin özelliklerini yans›t›rken, kültür de¤erlerimizi de beraberinde tafl›yan bu eserler yok olmadan bilimsel ölçütlere göre incelenmeli ve bölgesel atlaslar›n›n haz›rlanarak bizden sonraki kuflaklara aktar›lmas›n›n sa¤lanmas› gereklili¤i duyulmaktad›r.
El örgüsü çorap ve patiklerin atlaslar›n›n oluflturulabilmesi için belirlemeye çal›flt›¤›m›z gerekçeleri flöyle s›ralayabiliriz.
El Örgüsü Çorap Ve Patiklerin Atlaslar›n›n Haz›rlanmas›n›n Gereklili¤i
• Motif, bordür ve kompozisyonlar›n yozlaflmas›n önlemek,
• Kullan›lan tekniklerin kal›c›l›¤›n› ve süreklili¤ini sa¤layabilmek,
• Yöresel özelliklerinin kaybolmas›n› önlemek,
• Kültürel kimli¤imizin oluflturulmas›na ve gelece¤e aktar›lmas›na yard›mc›
olmak,
• Elde edilen verilerden yararlanarak bölgesel motif, kompozisyon ve bordür
kataloglar›n›n oluflturulmas›n› sa¤layarak alana yönelik tasar›mc›lara kaynak oluflturmak,
• Alan terminolojisini belirlemek.
• Tür, biçim, süsleme ve teknik özelliklerinin belirlenmesi
Haz›rlanmas› gereklili¤i duydu¤umuz atlasta ele al›nacak konular› flu flekilde s›ralayabiliriz.
‹rdelenecek Konular
• Tür ve biçim özellikleri
• Malzeme çeflitlili¤i ve özellikleri
• Örgü tekni¤i ve çeflitlili¤i
• Süsleme özellikleri
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
• Araflt›rma yap›lacak yöreler belirlenerek, araflt›rmaya destek olabilecek kiflilerle iletiflim kurulmal›
• Araflt›rma yap›lacak yöre hakk›nda bilgiler edinilmeli
• Araflt›rma yap›lacak yörelerde daha önce inceleme yapan kifli ve kurulufllarla mümkünse irtibata sa¤lanmal›, daha önce yap›lan çal›flmalar, araflt›rma
ve incelemelerle ilgili bilgiler edinilmeli
• Araflt›rmac›lar›n, araflt›rma süresince oluflacak olas› tüm ihtiyaçlar› belirlenerek önlemler al›nmal› (ulafl›m, kalacak yer, yemek, vb.)
• Araflt›rma s›ras›nda kullan›lacak araç gereç (foto¤raf makinesi, ses kay›t cihaz›, kamera, film v.b.) herhangi bir aksilik ile karfl›lafl›lmamak aç›s›ndan
yedekli olarak bulundurulmal›,
• Anketler veya ürün inceleme formlar› araflt›rman›n en önemli unsurlar›ndan
biridir. Sorular veya belirlenecek konular bütün olas›l›klar› hesaba kat›larak
ayr›nt›l› ve aç›k bir flekilde ürünün özelliklerini belirleyecek flekilde haz›rlanmal›,
• Sorular kaynak kiflinin zaman ve sabr›n› tafl›rmayacak flekilde haz›rlanmal›
Araflt›rma An›nda Yap›lacak Çal›flmalar (Derleme)
• Mümkün oldukça, ayr›nt›lara inilerek gidilebilecek bütün bölgelere ulafl›lmal›, yöredeki gerek müze gerekse özel koleksiyonlar incelenmeli
• Soru sorulacak kiflilerin özel durumlar› ve ifl yo¤unlu¤u dikkate al›narak görüflmeler mümkün oldu¤unca k›sa tutulmal›
• Eserlerin çeflitli aç›lardan kay›tlar›n› yapabilmek için teknolojiden yararlan›lmal› (foto¤raf mak.,ses kay›t cihaz›, video v.b.), ürünlerin görüntüleri tüm
aç›lardan al›nmal›, sorulan sorular›n cevaplar› ses kay›t cihazlar›na al›nmal›,
uygulamalara iliflkin veriler görüntülenmelidir.
• Yöreyi tan›yan ve alana ilgi duyan kifliler tespit edilerek elde edilen verilerin
do¤rulu¤u kontrol edilmeli.
• Bölgesel özellikleri,
• Kullan›lan teknik terimler ve terminoloji
Araflt›rmada ‹zlenecek Yöntem
El örgüsü çorap ve patiklerin atlas›n›n haz›rlanabilmesi üç aflamada gerçeklefltirilebilir.
1. Araflt›rma öncesi (Haz›rl›k)
2. Araflt›rma an› (Derleme)
3. Araflt›rma sonras› (Atlaslar›n oluflturulmas›)
Araflt›rma Öncesi Yap›lacak Çal›flmalar (Haz›rl›k)
• Konuyla iliflkin uzman araflt›rmac›lardan oluflan bir ekip oluflturulmas› sa¤lanmal› (sanat tarihçi, halkbilimciler, sanatç›lar ve teknik elemanlar)
229
Yörede derlenen el örgüsü çorap ve patiklerin incelenmesi s›ras›nda EK 1‘de
sunulan, “ürün inceleme formu” afla¤›daki noktalara dikkat edilerek ifllenmelidir.
• Ürünün detaylar›na dikkat edilerek farkl› aç›lardan foto¤raf› çekilmeli
• Ad› ve yöresel ad› tespit edilmeli
• Ürün ayn› kifli taraf›ndan daha önce incelenmiflse inceleme tarihi belirlenmeli.
• Ürünün koleksiyona gelifl flekli ile ayr›nt›l› bilgi edinilmeli(tarihi,gelifl biçimi
ve yeri).
• Ürünün onar›m görüp görmedi¤i tespit edilmeli.
• Ürünün bugünkü durumu belirlenmeli.
• Ürünün yap›ld›¤› tarih belirlenmeli.
• Ürünün yap›m›nda kullan›lan araç ve gereçler belirtilerek kullan›lan araç ve
gerecin yöredeki ad› tespit edilmeli.
230
GELENEKSEL EL ÖRGÜSÜ ÇORAP VE PAT‹KLER‹N ATLASLARININ OLUfiTURULMASINDA
UYGULANACAK YÖNTEM VE ÖNER‹LER
• Üründe uygulanan örgü teknikleri ürünün k›s›mlar› belirtilerek tespit edilmeli ve yöresel isimleri tespit edilmeli.
• Ölçüler cm/ilmek, cm/s›ra olarak tespit edilmeli.
• Ürünün örülme tekni¤i alan terminolojisine ba¤l› kalarak aç›klanmal›
• Ürünün boyutlar› cm/ilmek, cm/s›ra fleklinde belirlenmeli
• Üründe kullan›lan renklerin da¤›l›m›,ürünün k›s›mlar› ayr› ayr› belirtilerek yöresel adlar› belirlenmeli
• Teknik çizimi yap›l›rken; ürünün bafllang›ç noktas›ndan bitim noktas›na
do¤ru çizilmeli.
• Üründe kullan›lan süsleme konular› ve üslup özellikleri uzmanlarca tespit
edilmeli
• Üründe kullan›lan motif, bordür ve kompozisyon özellikleri belirtilmeli
• Üründe kullan›lan her motif ayr› ayr› tespit edilerek varsa yöresel adlar› ile
grupland›r›lmal›
• Atlaslar›n oluflturulabilmesi için elde edilen veriler alan›n gerektirdi¤i sistematik do¤rultusunda belgelendirilmeli
• Yöreyi tan›yan ve alana ilgi duyan kifliler tespit edilerek elde edilen verilerin
do¤rulu¤u kontrol edilmeli.
Araflt›rma Sonras› (Atlaslar›n Oluflturulmas›)
• Derlenen bilgiler kontrol edilmeli,gerekirse alana tekrar gidilmeli
• Elde edilen veriler ana hatlar› ile grupland›r›larak çözümlemeye gidilmeli
• Derlenen ürünlerin, biçim ve kompozisyon özelliklerini belirleyen teknik çizimleri ile motif çizimleri alan›n gerektirdi¤i sistematik ile günümüz teknolojisinden de yaralanarak kaydedilmeli
• Elde edilen veriler kartografi tekni¤i ile düzenlenmeli
• Araflt›rma yap›lan yöreler haritalara aktar›lmal›
• Atlas›n gereksiz iflaretlerle dolup taflmamas› için her bir ayr›nt› sembollerle
belirlenmeli ve bu semboller atlaslar›n aç›klama bölümünde belirtilmeli
• Ürünlerin farkl› özellikleri ayr› sembol ve renklerle belirtilmeli, seçilen semboller uygun büyüklükte, renkler seçici olmal›, anlafl›l›rl›¤›n› yitirmemeli
• Ürünlerde incelenen ve teknik olarak grupland›r›lan, özellikler ayr› ayr› de¤erlendirilerek belgelendirilmeli
Haz›rlanacak olan atlas›n ülkemize ve maddi kültür varl›klar›m›z›n belgelendirilmesine getirebilece¤i yararlar›n› göz ard› edemeyiz. Bunlardan biri de el örgüsü çorap ve patiklerimizde kullan›lan motiflerin farkl› alanlarda kullan›labilirli¤idir. ‹nsan›m›z›n kendini ifade etti¤i ve çok say›da özelliklerle dolu olan motif, bordür ve kompozisyonlar›n geliflen teknolojiye tafl›nabilmesi halinde, tekstil sanayiimizin pek çok
alan›na oldukça önemli katk›lar sa¤lanacakt›r. Günümüzde kullan›m kolayl›¤› ve rahatl›¤› aç›s›ndan, triko (örgü) kumafllar›n kullan›m alanlar› oldukça genifl bir yer tutmaktad›r. Buna ba¤l› olarak trikotaj sanayi geliflen endüstri paralelinde çok h›zl› bir
231
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
geliflme göstermektedir. Ancak gerek ülkemizde, gerekse di¤er ülkelerde kullan›lan
motifler genellikle makineyi üreten ülkelerin özelliklerini veya desen tasar›mc›lar›n›n
görüfllerini yans›tmaktad›r. Atlaslar›n oluflturulmas› ile birlikte sahip olaca¤›m›z motifleri teknolojinin gerektirdi¤i niteliklerle çeflitli ortamlarda de¤erlendirmek mümkündür. Trikotaj makinelerinde kullan›labilecek desen kataloglar›n›n haz›rlanmas›n›n yan› s›ra Türk çorap desenlerinin kullan›ld›¤› bir moda oluflturulmas›na kaynak
olaca¤› bir gerçektir.
‹nsanlar geçmifl kültürlerine sahip ç›kt›klar› sanat eserlerinin anlamlar›n› kavrad›klar› ve onlar› koruduklar› sürece öz kimliklerine kavuflur ve h›zla geliflen dünyaya ayak uydurabilirler. Sahip oldu¤umuz kültürü gelecek nesillere aktar›rken asl›n›
kaybetmemesi ve özünden uzaklaflmamas› için bilimsel ölçütlerle incelenerek derlenmesine özen göstermeliyiz.
KAYNAKÇA
AKPINARLI, Feriha (1997). “Geleneksel El Örgüsü Çoraplardan Ça¤dafl Yaklafl›mlar”, Türkiye’de El Sanatlar› Gelece¤i ve Ça¤dafl Sanatlar ‹çindeki Yeri Sempozyum Bildirileri. Kültür Bakanl›¤› HAGEM Yay›nlar›. Ankara. s. 157-162.
ARLI, Mustafa (1992 a). “Türk El Sanatlar› Atlas› Üzerine Yöntem Ve Öneriler”.
lV. Milletleraras› Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, V. Cild, Maddi Kültür, Kültür Bakanl›¤› HAGEM yay›nlar›.Ankara. s.23 – 27
BARIfiTA, H. Örcün (1986). “Türk El Sanatlar›ndan El Örgüsü Çoraplar”, Erdem. Atatürk Kültür Merkezi Dergisi. Türk Tarih Kurumu Bas›mevi. Ankara.s. 866886
ÖZBEL, Kenan. Türk Köylü Çoraplar›. Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar› 164,
Apa Ofset Bas›mevi.
W‹LDHABER,Robert (1996), (çev. Hadiye NUGAY). “Folklor Alan›nda Atlas
Denemeleri”, Türk halk Kültürü Araflt›rmalar›. Kültür Bakanl›¤› HAGEM yay›nlar›.
267 Ankara. s. 156-165
ROBERTS, Priscilla A.Gibson (1995). Ethnic Socks And Stockings, A Compendium of Eastern Design And Technique. Singapore.
232
GELENEKSEL EL ÖRGÜSÜ ÇORAP VE PAT‹KLER‹N ATLASLARININ OLUfiTURULMASINDA
UYGULANACAK YÖNTEM VE ÖNER‹LER
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Ek 1
ÜRÜN ‹NCELEME FORMU
Ürünün foto¤raf›
ÖRNEK NO
:
ADI
:
YÖRESEL ADI
:
KULLANILDI⁄I YÖRE
:
‹NCELEME TAR‹H‹
Birinci inceleme
:
‹kinci inceleme
:
Di¤erleri
:
FOTO⁄RAF NO
:
Ç‹Z‹M NO
Teknik çizim no
:
Kompozisyon çizim no :
Motif çizim no
:
‹LG‹L‹ KOLEKS‹YON / KAYNAK
KOLEKS‹YONA / KAYNA⁄A GEL‹fi TAR‹H‹
KOLEKS‹YONA / KAYNA⁄A GEL‹fi B‹Ç‹M‹
KOLEKS‹YONDAK‹ / KAYNAKTAK‹ YER‹
ONARIM GÖRÜP GÖRMED‹⁄‹
BUGÜNKÜ DURUMU
ÜRÜNÜN YAPILDI⁄I DÖNEM / TAR‹H
ÜRÜNÜN KULLANIM YER‹
ÜRÜNÜN KULLANILDI⁄I MEVS‹M
ÜRÜNÜ KULLANANIN C‹NS‹YET‹
B‹LG‹Y‹ K‹MDEN ALDI⁄I
KAYNAK K‹fi‹ KÜNYES‹
♦ Do¤um yeri ve y›l›
:
♦ Mesle¤i
:
♦ Ad› Soyad›
:
♦ ‹kamet adresi
:
♦ Ö¤renimi
:
233
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
KULLANILAN ARAÇ – GEREÇ
Ad› Yöresel Ad›
Özellikleri
ARAÇLAR
:
GEREÇLER
:
TEKN‹K ÖZELL‹KLER
Ad› Yöresel Ad›
UYGULANAN ÖRGÜ TEKN‹KLER‹:
Bafllama
:
Burun
:
Taban
:
Topuk
:
Bilek
:
Konç
:
Konç a¤z› (Bafll›k)
:
Ayak üstü (Patik için)
ÜRÜNÜN ÖRÜLMES‹
Ürün örülürken uygulanan ifllem s›ras›, Uygulana teknik, biçim verme özellikleri s›ras›yla belirtilmelidir.
BOYUTLARI
GEN‹fiL‹K ÖLÇÜLER‹
cm.
‹lmek say›s›
Burun Geniflli¤i
:
Ayak Üstü Geniflli¤i :
Taban Geniflli¤i
:
Bilek Geniflli¤i
:
Topuk geniflli¤i
:
Konç Geniflli¤i
:
Konç A¤z› Geniflli¤i :
UZUNLUK ÖLÇÜLER‹
cm.
S›ra say›s›
Burun boyu
:
Taban boyu
:
Topuk yüksekli¤i
:
Konç yüksekli¤i
:
Konç a¤z› yüksekli¤i :
ÜRÜNDE KULLANILAN RENKLER‹N DA⁄ILIMI
Zemin
Yöresel Ad›
Süsleme Yöresel Ad›
Bafllama
:
Burun
:
Taban
:
Ayak üstü (Patik için)
:
Topuk
:
Konç
:
Konç a¤z›
:
SÜSLEMEDE SEÇ‹LEN KONULAR
:
234
GELENEKSEL EL ÖRGÜSÜ ÇORAP VE PAT‹KLER‹N ATLASLARININ OLUfiTURULMASINDA
UYGULANACAK YÖNTEM VE ÖNER‹LER
SÜSLEMEDE KULLANILAN ÜSLUP
SÜSLEMEDE UYGULANAN KOMPOZ‹SYON
:
:
TEKN‹K Ç‹Z‹M (ÇORAP)
♦ Çorab›n teknik çizimi yap›l›rken çorab›n biçimi ve yap›m tekni¤i göz önünde bulundurulmal›d›r.
♦ Çoraba ait tüm ilmek ve s›ra say›lar› ile metrik ölçüleri çizimin üzerinde belirtilmelidir.
♦ Üzerinde gösterilen oklar bafllang›ç noktas›ndan bitim yerine do¤ru, örgü
yönü do¤rultusunda iflaretlenmelidir.
TEKN‹K Ç‹Z‹M(PAT‹K)
♦ Pati¤in teknik çizimi yap›l›rken pati¤in biçimi ve yap›m tekni¤i göz önünde
bulundurulmal›d›r.
♦ Pati¤e ait tüm ilmek ve s›ra say›lar› ile metrik ölçüleri çizimin üzerinde belirtilmelidir.
♦ Üzerinde gösterilen oklar bafllang›ç noktas›ndan bitim yerine do¤ru örgü
yönü do¤rultusunda iflaretlenmelidir.
KOMPOZ‹SYON Ç‹Z‹M‹
♦ Kompozisyon çizimlerinde çorap ve patikler örülürken motiflerin özelliklerini yitirmemesine dikkat edilmelidir.
♦ Çorab›n ve pati¤in tüm yüzeyinde yap›lan motiflerin,hatta yap›lan hatalar›n
bile belirtilmesi gereklidir.
♦ Kompozisyon çizimlerinde motiflerin kullan›m yerleri ve çorab›n örgü yönü
do¤rultusunda tüm detaylar› belirtilerek çizimler yap›lmal›d›r.
MOT‹F Ç‹Z‹M‹
♦ Motif çizimleri yap›l›rken ürünün üzerinde yap›lan tüm motiflerin çizimleri
yer almal›d›r.
♦ Yörede kullan›lan isimleri belirtilmelidir
235
AMER‹KA B‹RLEfi‹K DEVLETLER‹’NDE HALKB‹L‹M‹ (FOLKLOR) MÜZEC‹L‹⁄‹
Günümüz dünyas› halkbilimi (folklor) alan›nda araflt›rma, derleme, arflivleme
inceleme ve müzeleme çal›flmalar›nda, di¤er pek çok alanda oldu¤u gibi ço¤u ülkeyi geride b›rakan ülkelerden biri de Amerika Birleflik Devletleri’dir. Halkbilimi çal›flmalar›n› uzunca bir süre politik gerekçelerle desteklemeyen, ancak 1950’li y›llardan
sonra bu alanda yo¤un bir çal›flma bafllatan Amerika Birleflik Devletleri’ndeki halk
bilimi çal›flmalar›, bugün bu alanda dünyay› yönlendirme noktas›na ulaflm›flt›r.
Bu bildirinin amac›, Amerika Birleflik Devletleri’nde “Halk Kültürü Araflt›rma ve
Sergileme Merkezleri”nin kurulufl ve amaçlar›n› tan›tmak ve bunlar›n d›fl›nda halk
bilgisi ile ilgili, özellikle belirli grup veya kifliler taraf›ndan oluflturulmufl müzelerin
yap›s› hakk›nda bilgi vermek ve Türkiye’de kurulmas› gerekli olan ve bu sempozyumun ana temas›n› oluflturan “Halkbilimi Müzeleri” için baz› teklifler sunmak hakk›nda olacakt›r.
Bu amaçla ilk olarak Amerikan toplumunun genel yap›s› hakk›nda baz› bilgiler
verip, Amerikan halkbilimi anlay›fl›n›n tarihi geliflimi k›saca özetlenecektir. Daha
sonra, “Amerikan Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Sergileme Merkezi” kurulmas› hakk›ndaki kanun hakk›nda bilgi verilecek, bu çerçevede kurulan baz› müze örnekleri
ve di¤er baz› müzeler tan›t›lacakt›r. Son olarak da, Türkiye’de kurulmas›n› arzu etti¤imiz “Halkbilimi Müzeleri”yle ilgili tekliflerimize yer verilecektir.
“Göçmenler Ülkesi” veya “Yeni Dünya” olarak adland›r›lan Amerika Birleflik
Devletleri, dünyan›n çeflitli yerlerinden bu ülkeye çeflitli tarihlerde göç ederek yerleflmifl ve ayn› zamanda “köle” ve “iflçi” olarak bu ülkeye zorla getirilmifl farkl› etnik
gruplardan oluflmaktad›r. Bu etnik gruplar ülke içindeki çeflitli eyaletlere da¤›lm›fl
durumdad›r. Kuruluflundan itibaren daha yak›n zamana kadar uygulanan renk ayr›m›, ülkeye Avrupal›lar›n göçünden önce o topraklarda yaflamakta olan yerlilerle
meydana gelen çat›flmalar, Amerika Birleflik Devletleri topraklar›nda uzun süren
karmafla ve belirsizliklerin yaflanmas›na yol açm›flt›r. Halk›n›n büyük bir k›sm›n›n
göçmenlerden oluflmas› dolay›s›yla, heterojen bir toplumsal yap›ya sahip olan Amerika Birleflik Devletleri’nde, her etnik grup, göç etti¤i ülke ve sahip oldu¤u kökene
ait etnik de¤erleri korumak ve sürdürmek istemifl ve bu durum da, göç edilen ülkeye ve etnik gruba ba¤l›l›¤› uzun süreli k›lm›flt›r.
‹ngiltere’ye ba¤l›l›ktan kurtulup, kendi ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmesinin ard›ndan bile, ülkede uzun süren iç savafllar ve daha yak›n zamana kadar devam eden Afrikal›lara karfl› köle muamelesi ve ›rkç› uygulamalar, Amerikan yerlilerini asimile etme
çal›flmalar›, Uzak Do¤u’dan ve özellikle Çin’den göç edenleri de, t›pk› siyah derili Afrikal›lar gibi, ikinci s›n›f vatandafl görme ve hatta köle olarak kullanma arzusu, Amerika Birleflik Devletleri topraklar›nda her zaman tart›fl›lan konular olmufltur.
I. Dünya Savafl›’na kadar sürüp giden bu tart›flmalar, savaflta uzun süre tarafs›z
bir Amerika Birleflik Devletleri olmas›na yol açm›fl; II. Dünya Savafl›’nda ise, k›sa süren bir tarafs›zl›ktan sonra, kendi topraklar› d›fl›nda savaflan bir Amerika Birleflik
Devletleri’nin ortaya ç›kmas›na yol açm›flt›r. II. Dünya Savafl›’ndan sonra Amerika
Birleflik Devletleri sadece savaflan bir taraf olmakla yetinmemifl, dünya üzerinde hakim güç olma yönünde ilerlemifl ve bugün gelinen noktada ise, dünyan›n tek kutuplu süper gücü olmay› baflarm›flt›r.
Bafllang›çtaki iç karmafla, kaos ve iç savafl› tamamlayan ve bundan sonra d›fl
dünyaya ciddi biçimde hakim olmak için mücadele eden Amerika Birleflik Devletleri’nde, 1950’li y›llara kadar hep bir çözülme korkusu yaflanm›flt›r. Çünkü, yöneticiler taraf›ndan, mevcut heterojen etnik yap› her zaman göz önünde bulundurulmufl ve
eski sorunlar›n yeniden alevlenmesinden her zaman endifle edilmifltir.
1950’li y›llardan itibaren Amerika Birleflik Devletleri’ndeki heterojen yap›n›n,
homojen bir yap›ya dönüfltü¤ü görüflü benimsenmifl ve eski korkular›n yerine ekonomik ve askeri bak›mdan güçlü hale gelmifl ve dünyada en etkin ve söz sahibi bir
ülke olman›n getirdi¤i rahatl›kla, Amerikan toplumsal hayat›nda da yeni düzenlemelere gidilmesi konusundaki politikalar tart›fl›lmaya ve uygulanmaya bafllanm›flt›r.
Avrupa’da 1840’l› y›llar›n sonunda bafllayan halkbilimi (folklor) çal›flmalar›,
1860’l› y›llardan itibaren Amerika Birleflik Devletleri’nde de bafllam›fl ve 1888 y›l›nda “American Folklor Society (Amerikan Folklor Kurumu)” özel bir kurulufl olarak
çal›flmaya bafllam›flt›r. 19. yüzy›l sonlar›nda kurulan bu dernek, temeli itibariyle antropoloji ve ‹ngiliz Edebiyat› alanlar›ndan gelen bilim adamlar› taraf›ndan yönlendirilmifltir. Bir taraftan antropologlar, Amerikan yerlilerinin hayatlar›n› ve özellikle yerlilerin sosyal kurumlar›n› ve mitlerini araflt›r›p, derleyip, incelerken, di¤er taraftan ‹ngiliz Edebiyat› alan›ndan gelenler de Avrupa kökenli ve özellikle Anglo-Sakson
gruplar›n sözlü kültür ürünlerini derleme, inceleme ve yay›nlama ifli ile meflgul olmufllard›r. Bu dönemdeki çal›flmalar, genellikle Avrupa ve “Eski Dünya”yla ba¤ kurma temeli etraf›nda dönüp durmufltur.
Federal hükümetler halkbilimi çal›flmalar›na bu dönemde çok fazla destek vermemifl, Amerikan üniversitelerinde halkbilimi (folklor) anabilim dallar› ve bölümleri
uzunca bir süre kurulamam›fl, etnik konularda çok fazla derinleflme bir flekilde engellenmifl veya çok yüzeysel olarak yürütülmüfltür. Federal hükümetler ve eyalet
yöneticileri taraf›ndan halkbilim araflt›rma ve incelemeleri kurumsal bir düzeye getirilmemifl ve e¤itim sistemi içinde özel bir alan olarak halkbilimi bölümleri kurulmam›fl olsa da, Amerikan toplumunu oluflturan çeflitli gruplar, kendi kültürel varl›klar›-
236
237
AMER‹KA B‹RLEfi‹K DEVLETLER‹’NDE HALKB‹L‹M‹
(FOLKLOR) MÜZEC‹L‹⁄‹
Doç. Dr. Metin EK‹C‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
AMER‹KA B‹RLEfi‹K DEVLETLER‹’NDE HALKB‹L‹M‹ (FOLKLOR) MÜZEC‹L‹⁄‹
n› korumak ve sürdürmek ad›na hemen her eyalet içinde dernekler kurmufl, bireysel olarak veya küçük gruplar halinde çeflitli festivaller düzenleyip, kendi kültürel
geçmifllerini gelecek kuflaklara aktarmak amac›yla çeflitli adlar alt›nda araflt›rma
merkezleri ve müzeler oluflturmufllard›r.
Yukar›da da ifade etti¤imiz gibi 1950’li y›llardan itibaren, Amerikan Federal Hükümetleri farkl› etnik kökenlerden gelen Amerikan toplumunun sahip oldu¤u yap›n›n art›k ülkenin gelece¤i için bir tehlike oluflturmad›¤›n›, ekonomik ve askeri alanda ulafl›lan nokta ve teknolojik alandaki yeni bulufl ve icatlarla her geçen gün güçlenen bir ülke yap›s›na ulaflt›¤›n› görmüfl ve “Amerikan” olma fluurunun bu göçmenler ülkesinde bütün gruplar taraf›ndan bir “üst kimlik” flekline dönüfltü¤ünü kabul etmifl ve yeni kültür politikalar›n› uygulamaya bafllam›fllard›r. Bu politikalar›n temelinde ise bireysel yarat›c›l›klar›n desteklenmesi ve mensubu olunan etnik fluurun
“Amerikan” olma arzusuna çevrilerek gelifltirilmesi ve bu çerçeve temelinde flekillendirilmesi vard›r.
Amerikan halkbilimi anlay›fl›nda, halk bilgisini araflt›rmak ve incelemek, romantik flekilde geçmifl as›rlarla ba¤ kurmaya çal›flmak ve eski unsurlar› ortaya koymak düflüncesi çerçevesinde geliflen Avrupa halkbilimi çal›flmalar›n›n tersine; Amerikal› olma fluurunu yerlefltirmeye yönelik bir yaklafl›m benimsemifltir. Bu halkbilimi
yaklafl›m›; “çeflitli geleneklere ba¤l› olarak, halen ABD’de sürdürülen toplumsal yaflam›n›n ne oldu¤unu, ça¤dafl Amerikan toplumundaki geleneksel de¤erlerin neler
oldu¤unu ve bunlar›n nas›l ve hangi yollarla ifade edildi¤ini” araflt›rma ve inceleme
ifli fleklinde özetlenmifltir. Bu yeni yaklafl›m halkbilimi araflt›rma ve inceleme alan›n›; “eski toplumlar›n, etnik gruplar›n ya da sadece köylülerin geçmiflte nas›l yaflad›¤›n› ve ne gibi günü geçmifl de¤erlere sahip olduklar›n› araflt›rmak anlay›fl›n› reddetmifl, bunun yerine, geleneksel ba¤lam içinde olmak flart›yla, ça¤dafl Amerikan toplumu taraf›ndan yaflanan ve yaflat›lan de¤erlerin, k›rsal ve kentsel kesim ayr›m› yapmadan araflt›r›lmas›, incelenmesi, sergilenmesi ve paylafl›lmas› düflüncesi üzerine
kurmufltur.”1
“Amerikan Halk Kültürü ve Yaflam›” 1976 y›l›nda Amerikan Kongresi taraf›ndan
kabul edilen “Amerikan Halk Kültür ve Yaflam›n› Koruma Kanunu” ad›yla kabul edilen “94-201” nolu kanunda flöyle tan›mlanm›flt›r: “Amerikan Halk Kültür ve Yaflam›’n›n anlam›; Amerika Birleflik Devletleri içindeki aile, etnik, meslek, din ve bölgesel olarak, çeflitli gruplar taraf›ndan paylafl›lan geleneksel kültür tarz›n› ifade eder ve
bu kültür tarz› da âdetler, inanmalar, teknik beceriler, dil, edebiyat, sanat, mimari,
müzik, oyun, dans, drama, ayin, yemek yapma ve el sanatlar› gibi, yaratmaya dayal› ve sembolik anlaml›, genifl bir alandaki türleri içerir ve bu tür yaratmalar, esaslar› itibariyle sözlü, gösterim ve taklit yoluyla ve de icra (performans) yoluyla ö¤renilir ve aktar›l›rlar. Bunlar genellikle kurumsal yönlendirme veya resmî ders müfredat›ndan çok, gayri resmî yollarla aktar›larak sürdürülürler.” Bu kanun, Amerikan
toplumu içinde büyüyerek geliflen bir kültürel çeflitlili¤i vurgulad›¤› gibi, bireysel ve
toplumsal farkl›l›¤a gönderme yaparak bir “millet” olma yolunda bireylere ve çeflit-
li etnik gruplara önem vermek gerekti¤ini ve bu önemin de bireysel ve toplumsal yaratmalar›n araflt›r›lmas›, incelenmesi ve korunmas› için yap›lacak çal›flmalarla ifade
edilece¤ini belirtmektedir.
“Amerikan Halk Kültürü Araflt›rma ve Koruma Kanunu” kaybolan de¤erlerin
muhafaza edilip, saklanmas› giriflimi de¤il, günümüzde yaflamakta olan halk kültürlerinin önemini ve onlar› araflt›rarak, incelemeyi ve sergileyerek daha genifl kitlelere tan›tman›n gereklili¤ini ve bu suretle “Amerikan” olma bilincinin yarat›lmas› gerekti¤ini vurgulamaktad›r. Halkbilimci Mary Hufford’a göre bu kanun, “kültürel çeflitlili¤i korumaya yönelik bir kanundur ve daha önceleri savunulan; Amerikan olman›n, ancak ve ancak farkl› etnik kökenlere mensup olanlar›n tek bir potada eritilmesiyle mümkün olaca¤› düflüncesinden uzaklafl›p, farkl› etnik kökenlere mensup olman›n çözülmesi gereken bir problem olarak görülmemesini, aksine bunun pek çok
f›rsat yaratt›¤›n›, geleneksel türler ve kültürel temeller bak›m›ndan mevcut olan farkl›l›¤›n Amerikal›lar için zengin bir kaynak olarak görüldü¤ünü ve böylece Amerikan
halk›n›n çeflitli kültürler içinde yeniden flekillenip geliflti¤ini” ifade etmektedir.
Bu düflüncelerle 1976 y›l›nda Amerikan Kongresi taraf›ndan kabul edilen “94201” nolu kanunun gerekçe ve amaçlar›na k›saca bakal›m;
“1. Amerikan halk yaflam›n›n miras› olan çeflitlilik, milletimizin kültürel zenginli¤ine büyük bir katk›da bulunmakta ve ay› zamanda Amerikan toplumunda bireysellik anlay›fl ve kimli¤ini beslemektedir.
2. Amerikan tarihi etkin bir flekilde ortaya koymaktad›r ki; güçlü bir millet oluflturmak, kültürel farkl›l›klar› kurban etmeyi gerektirmemektedir.
3. Amerikan halk yaflam›, Amerikan toplumunun istek ve arzular›, de¤erleri ve
karakteri üzerindeciddibir etkiye sahiptir.
4. Hem k›rsal hem de kent kesimindeki Amerikan halk›n›n arzu ve istekleri,
inançlar› ve de¤erlerindeki karmafl›k yap›y› anlamaya katk›da bulunacak, Amerikan
halk yaflam› için yap›lacak e¤itim ve araflt›rmalar›n Federal Hükümet taraf›ndan
desteklenmesi zorunlu hale gelmifltir.
5. Esaslar› itibariyle bireysel ve yerel giriflimcilerin bir sorunu olagelen Amerikan halk yaflam›n› desteklemek ve teflvik etmek, ayn› zamanda Federal Hükümet
taraf›ndan da ele al›nmas› gerekli bir sorundur.
6. Amerikan halk yaflam› gelenek ve sanatlar›n› muhafaza etmek, desteklemek, yeniden gözden geçirmek ve yaymak milletin genel ilgi ve yarar›nad›r.
7. Amerikan halk yaflam›n› koruma, gelifltirme ve temsil için Amerikan Kongre
Kütüphanesi’nde bir Amerikan Halk Kültürü ve Yaflam› Merkezi kurmak bu kanunun
amac›d›r.”
Kanunda görüldü¤ü üzere, Amerikan Federal Hükümeti kendi bütçesinden destek sa¤layarak, baflta Amerikan Kongre Kütüphanesi bünyesinde olmak üzere, bütün eyaletlerde “Halk Kültürü ve Yaflam› Araflt›rma ve Gelifltirme Merkezi” aç›lmas›n› hedeflemektedir. Kanunda dikkat çekici olan baz› önemli noktalar ise flunlard›r:
kültürel çeflitlili¤in araflt›r›lmas› ve desteklenmesi; geçmiflteki kültürel olgular yerine
238
239
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
AMER‹KA B‹RLEfi‹K DEVLETLER‹’NDE HALKB‹L‹M‹ (FOLKLOR) MÜZEC‹L‹⁄‹
halen yaflamakta ve Amerika Birleflik Devletleri’nde sürdürülmekte olan mevcut
halk kültürleri yaratmalar›n›n araflt›r›lmas›, incelenmesi, derlenmesi, sergilenmesi,
tan›t›lmas›, paylafl›lmas› ve gelifltirilmesi.
1976 y›l›ndan itibaren Amerika Birleflik Devletleri’nin hemen her yerinde “American Folklife Center” (Amerikan Halk Kültür ve Yaflam› Merkezi) ad› alt›nda merkezler kurulmufltur. Bu merkezler, bir taraftan kendi bölgelerindeki halk bilgisi yaratmalar›n› araflt›r›p, derleyip, incelerken, bir taraftan bir tür “Folklor Müzesi” haline
gelmifltir. Ancak bu müzelerde sadece geçmifle ve sadece k›rsala ait ve ço¤unlukla
geçmifl yüzy›llarda kullan›lan çeflitli maddi halk kültürü unsurlar› sergilenmemifl, günümüz Amerikan toplumunu oluflturan çeflitli gruplar›n sahip olduklar› sözlü, görsel
ve materyal alana ait halk bilgisi yaratmalar› hem k›rsal hem de kent kesiminden
derlenip, incelenmifl, arflivlenmifl ve sergilenmifltir.
Bu merkez-müzelerden bir tanesi de doktora e¤itimi için gitti¤im Wisconsin
Eyaleti’nde Prof. Dr. James P. Leary ve efli Janet Gilmore taraf›ndan kurulan “Wisconsin Folklore Museum” (Wisconsin Halk Bilim Müzesi)dur. Madison flehri yak›n›ndaki Mount Horeb kasabas›nda, ilk temeli Phil Martin ve Jean Jhonson adl› halk bilgisi araflt›rmac›lar› taraf›ndan at›lan bu müze, sadece Wisconsin eyaletinde yaflayan
çeflitli etnik gruplar›n el sanat› veya maddi kültür yaratmalar›n›n sergilendi¤i bir yer
de¤il, ayn› zamanda sözlü gelenekten derlenmifl masal ve efsanelerin, f›kra ve anekdotlar›n, türkü ve flark›lar›n dinlenip okunabildi¤i, incelenebildi¤i çok yönlü bir e¤itim kurumu niteli¤indedir. Müzede sergilenen maddi alana ait halk bilgisi ürünleri ise
ait olduklar› grup veya yörenin temel özellikleri ve bu sanatlar› devam ettiren sanatç›lar›n kimlik ve biyografileri ile birlikte sergilenmektedir. Yine, gerek halk müzi¤i
ustalar›, gerekse masal veya f›kra anlat›c›lar›, zaman zaman bu merkezde kendi sanatlar›n› icra edip, genç kuflaklara aktarmaktad›r. Ayn› flekilde; el sanat› ustalar› belli bir program çerçevesinde bu merkeze davet edilip, kendi sanatlar›n› nas›l icra ettiklerini göstermekte ve farkl› etnik gruplara mensup kiflilere kendi kültürel unsurlar›n› tan›tarak paylaflmaktad›r.
Bir baflka müze ise; “Old World Wisconsin” (Eski Dünyada Wisconsin) ad›yla
yine Wisconsin eyaleti içinde Madison ve Milwaukee flehirleri aras›nda k›rsal alanda
ve genifl bir arazi üzerinde kurulmufl olan ve 1980’li y›llarda Türkiye’de kurulmas›
için giriflimde bulunulmufl, ancak sonuçsuz kalm›fl “Folklor-Aç›k Hava Müzesi” düflüncesine uygun bir müzedir. Yaklafl›k 50 dönümlük bir alan üzerine kurulmufl olan
Old World Wisconsin Müzesi, eyalette yaflam›fl ve yaflamakta olan çeflitli etnik gruplar›n geçen yüzy›ldaki küçük yerleflim birimleri fleklinde tasvir edilmesiyle oluflturulmufltur. Bu müzede bir Alman, bir Norveç, Finlandiya, ‹ngiliz, ‹rlandal› kasabalar›n›n
küçük ölçekli prototipleri oluflturulmufl ve bu gruplar›n evleri, dükkanlar›, el sanat›
ustalar›yla canl› olarak gösteriminin yap›lmas› sa¤lanm›flt›r. Müze, küçük bir trenle
dolafl›lmakta ve s›ras›yla bütün kasabalarda durup, bu kasabalarda eski hayat tarz›n› canland›ran insanlarla tan›flma, onlar›n kültürleri hakk›nda bilgi alma ve hatta tarla veya bahçede, berber veya terzi dükkan›nda veyahut da bir demirci dükkan›nda
eski hayat› canl› olarak yaflama zevkini tatt›rmaktad›r. Bu müze içinde kendinizi bir
tür film setinde veya sahnede hissetmeniz için gerekli her türlü düzenek kurulmufltur. Geleneksel k›yafetlerle bir köylü gibi bu müzede çal›flan insanlar, asl›nda bir mesai saati içinde kimlik ve zaman de¤ifltirmifl birer oyuncudan baflka bir fley de¤ildir.
Baflta Wisconsin eyaleti içinde olmak üzere, Amerika Birleflik Devletleri’nin hemen her yerinde, bunlar›n d›fl›nda resim-heykel, tarih, arkeoloji müzeleri ve bireysel
olarak oluflturulmufl ve flah›slara ait müzelerin de var oldu¤unu belirtelim. Ancak bu
müzeler konumuz d›fl›nda kald›¤› için onlardan bahsetmeyi uygun bulmuyorum.
Amerika Birleflik Devletleri’ndeki halkbilimiyle ilgili müzecilik ve müzeleri Wisconsin eyaleti örne¤i çerçevesinde bu flekilde tan›tt›ktan sonra, Türkiye’de kurulmas›n› hedefledi¤imiz veya en az›ndan arzu etti¤imiz Halkbilim Müzeleri konusunda k›sa bir de¤erlendirme yaparak sözlerimi noktalamak istiyorum.
Her fleyden önce flunu belirtmek istiyorum ki, Amerikan Halkbilimi Müze modelini, Türkiye’de tan›mak ve bilmek gereklidir, ancak bu modelin birebir taklit edilmesi uygun de¤ildir. Çünkü Türkiye; Türk unsuru üzerine bina edilmifl, Türk insan›n› temsil eden devleti ve Türk olan kültürel yap›s› ise homojen bir toplumsal ve kültürel yap›ya sahiptir. Halkbilimi müzecili¤i ba¤lam›nda da bunu çarp›tmak isteyen,
“Türkiyeliler kültürleri”nden bahsetmek ve onlar› sergilemek isteyenler ç›kacakt›r ve
ç›kmaktad›r, ancak bu tür niyetlere izin verilmemelidir. Amerikan modelinden sergileme teknikleri bak›m›ndan yararlanmak mümkündür.
Günümüz Türkiye’si müzecilik çal›flmalar›nda ulafl›lan nokta, hiç de küçümsenmemesi gereken bir seviyededir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun son döneminde bafllat›lan ve Cumhuriyetle birlikte çeflitlenen ve say›lar› artan müzelerimiz, hem yerli,
hem de yabanc› pek çok ziyaretçinin ilgisini çekmekte ve onlar› a¤›rlamaktad›r.
Bunlar içinde konumuzla ilgili olan müzeler ise “Etnografya Müzeleri”dir. Maalesef
ülkemizde en az geliflmifl olan ve an az ziyaret edilen müzeler etnografya müzeleridir. Bu konuda ciddi bir istatistik bilgi veya veriye sahip de¤ilim, ancak gerek ‹zmir
ve gerekse daha baflka illerimizde bulunan etnografya müzelerini gezerken gördü¤üm manzara ve ziyaretçi say›s› bak›m›ndan, etnografya müzeleri pek iç aç›c› durumda de¤ildi. Belki Ankara’daki müze bir istisna olabilir, ancak di¤er illerdeki etnografya müzelerinin de ‹zmir’deki müzeden çok farkl› bir konumda oldu¤unu zannetmiyorum. Bizim bu konudaki düflünce ve teklifimiz bu müzelerin ad›n› ve sergileme tekniklerini de¤ifltirmek. Her fleyden önce “etnografya” kelimesi Türk insan›
taraf›ndan anlam› tam olarak anlafl›lm›fl bir kelime de¤ildir. Bu müzelerin ad›n› “Halk
Bilim Müzesi” ad›yla de¤ifltirmenin daha uygun olaca¤›n› san›yorum. ‹kinci ve daha
önemli olan ise, bu müzelerde neleri ve nas›l sergiledi¤imizle ilgilidir. Bu müzelerdeki sergileme ve mekan kullanma anlay›fl›n› afla¤›da teklif edece¤imiz hususlara göre düzenlersek ciddi bir geliflme yarat›labilece¤ine inan›yoruz.
“Türk Halkbilimi Müzeleri”ne dönüfltürülecek bu müzeler bölgesel ve yöresel
halk bilgisi yaratmalar›na dayand›r›lmal›d›r. Ancak bu noktada, sadece köye ve k›rsal kesime ait yaratmalar›n sergilendi¤i müzecilik anlay›fl› veya köylü müzeleri flek-
240
241
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
linde bir sergi anlay›fl›ndan kaç›n›lmal›, ça¤dafl halk bilim yaklafl›mlar›n›n iddia etti¤i gibi gibi, hem k›rsal hem de kent kesiminde mevcut olan halk bilgisi yaratmalar›n›n sergilendi¤i, yafland›¤› ve yaflat›ld›¤› canl› mekanlar fleklinde düzenleme yap›lmal›d›r.
Türk halkbilimi müzecili¤i bir tür eser dondurma mekanlar›, cans›z baz› el sanatlar› ürünlerinin renklerini ve dokular›n› kaybetmeye b›rak›ld›klar› bir tür mezar
yerleri anlay›fl›ndan uzaklaflan, halk bilgisi yaratmalar›n›n canl› olarak sergilendi¤i;
birey, toplum ve eflya; sanatç› ve sanat eseri birlikteli¤i düflüncesi etraf›nda yo¤unlaflan, sadece seyredilen de¤il, ayn› zamanda yöresi, sanatç›s› ve toplumu hakk›nda bilgi edinilen, canl› gösterimlerle her zaman ziyaretçi çekebilen nitelikte mekanlar olarak düzenlenmelidir.
Sonuç olarak; Türkiye’de halkbilimi müzeleri kurulmal› ve bu müzeler, mevcut
etnografya müzelerinin ad ve sergileme flekli ve anlay›fl›n›n yeniden düzenlenmesi
üzerine bina edilmelidir. Kurulacak olan Türk halkbilimi müzelerinde, sadece geçmifl yüzy›llardaki hayata ait el sanatlar› ürünleri ve k›rsal kesime ait halk yaratmalar› de¤il, günümüz Türk insan›n›n sözlü, görsel ve maddi halk bilgisi alanlar›nda yaratt›¤› ürünler, hem k›rsal hem de kent kesiminden örneklerle sergilenmelidir. Kurulacak olan müzeler sadece donuk eserlerin sergilendi¤i mekanlar olarak düzenlenmemeli; yaflayan, yaflat›lan, tecrübe edilebilen ve gerçek anlamda yaflayarak bilgi
edinilen mekanlar fleklinde düzenlenmelidir.
NOTLAR
Mary Hufford. American Folklife: A Commonwealth of Cultures. New Jersey.
N.J. Folklife Center Press, 1986.
1
242
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
‹nsano¤lunun var oldu¤u tarihten günümüze kadar uygarl›k, el sanatlar›yla iç
içe yaflam›flt›r ve yaflamaktad›r. Genel olarak insan beslenme, bar›nma, giyinme,
süslenme, evlenme gibi ihtiyaçlar›n› karfl›larken hep el sanatlar›ndan ve onun ürünlerinden yararlanm›flt›r. Denilebilir ki insan her gitti¤i yere veya egemenlik kurdu¤u
yöreye el sanatlar›n› ve bu sanatlara iliflkin kültürünü de birlikte tafl›m›flt›r (Arl›
1992: 23).
Bir toplumun kültürel kimli¤inin belirlenmesinde, sanatsal ve kültürel miras birinci s›rada etkili rol oynar. Bunlardan; yap›ld›klar› dönemin yaflam biçimlerini, görüfllerini, teknik, estetik düzeylerini ve dolay›s›yla dünya görüfllerini yans›tan geleneksel el sanatlar› ve dolayas›yla giyim kuflam kültürü bu rolde önemli bir yer tutar.
Farkl› co¤rafi konum, politik yap›, ekonomik durum, kültürel etkenler ve tarihsel olaylar her ulusun kendine ait özellikte bir giyim tarz› oluflturmas›na neden olmufltur. Bu giysiler çok fazla de¤iflikli¤e u¤ramadan pek çok kuflak taraf›ndan uzun
y›llar kullan›lm›flt›r. Her ulusun tarihsel evrimi farkl› olarak geliflmifl, bu geliflim giysilerine de yans›tm›flt›r.
Bir kültür ne kadar karmafl›k ve geliflken ise, geleneksel giyim tarzlar› da o ölçüde hiyerarflik ve çeflitli olarak geliflim göstermifltir. Bölgesel nitelikler kaybolmaya bafllad›¤›nda ise bunun yerini kent tutkusu ve modas› alm›fl geleneksel giysiler
yerini günün modas›na uygun giysilere b›rakm›flt›r. Etnik gruplaflmalar›n parçalanmas› beraberinde geleneksel giysilerin güncelli¤ini yitirmesine yol açm›flt›r (Koç,
1997:2).
Türk milletinin kültür tarihi inceledi¤inde, Orta Asya’dan, Anadolu’ya kadar
uzanan göç yollar›nda karfl›laflt›klar› kültürlerden de etkilenerek günümüze kadar
uzanan zengin bir giyim kuflam potansiyeline sahip oldu¤u görülür.
Günümüzde maddi kültürümüzün önemli ö¤eleri aras›nda yer alan geleneksel
giysilerimizin bir k›sm› özelli¤ini yitirmifl, bir k›sm› de¤erini kaybetmifl, bir k›sm› tamamen ortadan kalkm›fl, bir k›sm› da biçim ve kullan›m özelliklerini de¤ifltirerek veya yozlaflarak varl›klar›n› sürdürmeye çal›flmaktad›r (Arl› 1992 :23).
Bunlar›n günümüze kadar gelebilen örnekleri tarihi de¤er ve eski eser niteli¤ini
tafl›mas›n›n yan› s›ra, etnografik aç›dan el sanatlar›n›n da k›ymetli parçalar›n› oluflturmaktad›r. Her ne kadar fonksiyonelli¤i, kullan›lan malzeme, çeflitlilik, dikim ve biçim özellikleri gibi farkl› aç›lardan de¤iflikliklere u¤rayarak, günümüze kadar ulaflabilmifl olsalar da, ne yaz›k ki son dönemlerini yaflad›klar›na flahit olmaktay›z.
Bu konuda bilimsel denetimin tek merkezde toplanamay›fl›, ilgili disiplinler aras›ndaki kopukluk baz› araflt›rmac›lar›n bilimsel bir araflt›rman›n sistemati¤inden
uzak kendi de¤er yarg›lar› ve be¤enileri ile seçtikleri verileri gelifligüzel sergilemeleri kargaflaya neden olmaktad›r. Bu kargafla sanat tarihine, halkbilimine, sanata ve
tekni¤e katk›da bulunmak isteyen baz› ilgililerin belli bir yöntem izlemeden yapt›klar› incelemelerini yay›nlamalar›, baz› eksikliklerin ve hatalar›n daha sonraki kaynaklara aktar›lmas›n›, dolay›s›yla sanat›m›z›n gere¤i flekilde tan›t›lamamas›na neden
olmufl, hem de gerçek kültür varl›klar›m›zdan yararlanmaktan bizleri yoksun b›rakm›flt›r (Bar›flta 1981 : 86).
Bu bildiride amac›m›z; maddi kültür varl›klar›m›z›n önemli ö¤elerinden biri olan
geleneksel giyim kuflam ürünlerinin, alan›n gerektirdi¤i belli bir sistematik ve estetik aç›dan derlenmesi ile elde edilen ürünlerin incelenmesi, belgelendirilmesi, saklanmas›, korunmas› ve sanal ortamda sürekli olarak sergileme yap›labilmesinin,
sa¤lanmas›na yönelik bir öneri sunmakt›r.
Araflt›rma, el sanatlar›n›n en karmafl›k alanlar›ndan birisini oluflturmaktad›r
(O¤uz, 2002 : 34). Giysilerin ve onlar› tamamlayan giysi aksesuarlar›n›n çok parçadan oluflmas›, her bir giysi parças›nda el sanat›n›n farkl› özelliklerinin yer almas›,
giysi parçalar›n›n ayr› ayr› ve detayl› bir flekilde incelenmesi gereklili¤i ve yörelerde
bulunan giysilerin tüm parçalar›n›n ayn› kiflilerde bulunamamas› giysilerin araflt›rmas›n›n yap›lmas›n› daha da güçlefltirmektedir.
Geçmifle ait de¤erlerimizi saklaman›n, koruman›n ve arflivlemenin bir çok aç›dan güç oldu¤u bilinmektedir. Bu nedenle de kültür varl›klar›m›z›n bir k›sm›n›n kayboldu¤u veya y›pranarak kullan›lamaz duruma geldi¤i ve zaman içerisinde yok olup
gidece¤i bilinen bir gerçektir. Ülkemizin günümüze de¤in giyim kuflam özellikleri
aç›s›ndan incelenmemifl olan il, ilçe ve köylerinde yap›lan baz› araflt›rmalarda geleneksel giysiler halen, yörenin kendine özgü özelliklerini içeren flekil ve yap›lar›yla
karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Günümüzde yörelere ait baz› giysi çeflitlerine ulafl›labilmektedir. Ancak giysilerin baz› parçalar› yok olmakta, baz› parçalar› kullan›lmamakta, bulunamayan baz›
giysi parçalar› yerine farkl› giysi parçalar› kullan›lmakta ve baz› giysi parçalar› ise
yozlaflarak biçim de¤ifltirmektedir. Giysilerde kullan›lan yörelere has özellikteki kumafllar›n, aksesuarlar›n, yap›m ve süsleme tekniklerini bilen sanatkar say›s›n›n giderek azalmas› ile birlikte giysilerin oluflturulmas›nda, uygun malzemeler bulunmas›nda güçlük çekilmektedir.
Tüm el sanat› ürünleri gibi, geleneksel giysiler de kullan›ld›¤› yörenin özelliklerini oldu¤u gibi korudu¤u için de¤erlidir. Ayr›ca kullan›lan malzeme, yap›l›fl tekni¤i,
243
244
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE
BELGELEND‹R‹LMES‹NDE UYGULANACAK B‹R
DOKÜMANTASYON DENEMES‹
Fatma KOÇ
Beyhan PAMUK
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE BELGELEND‹R‹LMES‹NDE
UYGULANACAK B‹R DOKÜMANTASYON DENEMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
kullan›m yeri, kullan›m flekli ve süsleme tekni¤i ile birlikte de¤erli özellikler kazanmaktad›r. Bu eserler zaman içerisinde el de¤ifltirir, kaybolur veya bozulur ise bunlar› ne yaz›k ki bir daha orijinal halleri ile tespit etmek mümkün olamayacakt›r.
Yüksek gelire ve ileri teknolojiye sahip ülkeler h›zl› de¤iflimin, de¤ifltirme tutkusunun insan üzerindeki etkisinin fark›na vararak toplumun yaflam›nda kullan›mdan
kalkan ürünleri müzelerde günümüz insan›n›n bilgisine sunmufllard›r. Ancak ülkemizdeki maddi kültür ürünlerimizin gelecek kuflaklara iletilmesinin gere¤inin fark›na
oldukça geç var›lm›flt›r (Öztürk, 2000 : 221).
Küresel geliflim h›z kazan›rken kültür tarihimiz aç›s›ndan önemli bir yeri olan
geleneksel giysilerimiz ve bunlara ba¤l› kuflamlar›, alan›n gerektirdi¤i bir flekilde
kayda geçirilmez ise zaman içerisinde yok olup gidece¤i bir gerçektir.
Kültür varl›klar›m›z›n önemli parçalar›ndan olan geleneksel giysilerimizin geç
olmadan gerçek kullan›m flekilleri ile belirlenerek tespit edilmesi gereklili¤i kültür
de¤erlerimizin korunmas› aç›s›ndan oldukça önemlidir.
Pek çok uygarl›¤› üzerinde bar›nd›rm›fl olan Anadolu’da toplumlar›n örf, adet,
gelenek ve görenekleri giyimlerine de yans›m›flt›r. Dolay›s›yla her yörede o yöreye
ait giyinme, bafl ba¤lama flekli ile birlikte çeflitli giysi parçalar› ve giysi aksesuarlar› ile karfl›lafl›lmaktad›r.
Eskiye ait de¤erlerimizi saklamay› ve onlar› arflivlemekte geç kal›nd›¤› için yok
olmaya bafllayan bu giyim kuflam›n az say›da da olsa yaflat›lmas› bizlere Anadolu
ve çevresinde geliflen sanat›n yarat›c›l›¤›n›, zevkini ve yörelere ait özelliklerini görmemizde canl› örnek oluflturmaktad›r.
Türk giyim kuflam› model, biçim birlefltirme, astarlama teknikleri yan› s›ra süsleme, iflleme teknikleri ve giysi aksesuarlar› çeflitleri ile çok genifl bir alan› kapsamaktad›r (Bar›flta, 1994 : 491). Önemli bir tarihi geçmifli ve bölgesel çeflitlemeleri
bulunan Türk giyiminin resmi ve sivil, günlük ve özel günler için haz›rlanm›fl pek çok
parçadan oluflan çeflitlemeleri bulunmaktad›r. Etnografik malzemeler içerisinde yer
alan kavram ve tipolojik kargaflas›nda gerekli yerini alamam›fl olan Türk giyim kuflam›n›n yurt d›fl›nda ve yurdumuzda birçok resmi ve özel müze ve koleksiyonlarda
pek çok örnekleri bulunmaktad›r (Bar›flta, 1996 : 17).
Ancak ulusal ve evrensel boyutlara ulaflmam›fl olan bu müze ve koleksiyonlar›m›z›n içeri¤inin gere¤i gibi bilinemeyifli kuflkusuz bu alanda çal›flma yapanlar›n
gördükleri, bulduklar›, parçalarla ilgili bilgilerin alan›n gerektirdi¤i sistematik içerisinde incelenip, yay›nlanamamas›ndan dolay› Türk giysilerinin özellikleri ve kullan›ld›klar› yöreler ile ilgili bilgiler yeterli düzeye ulaflmam›flt›r. Gerek Anadolu sanatlar›na gerekse geleneksel Türk sanatlar›na ait pek çok eser yurt d›fl›na ç›kar›lm›fl, halen de ç›kar›lmaya devam edilmektedir. Dünyan›n pek çok yerinde bulunan müzelerde kültürümüze ait pek çok eserden oluflan etnografik sanat eserlerinin varl›¤› bilinmektedir.
Oldukça zengin bir giyim kuflam kültürüne ve bir o kadar da giysi çeflitlili¤ine
sahip olan ülkemizde ne yaz›k ki maddi imkans›zl›klar, zaman, uygun ekibin kuru-
lamay›fl› ve bafllat›lan projelerin tamamlanamay›fl›, konu ile ilgili kurum ve kurulufllar›n konuya yeterli ilgiyi göstermeyiflleri vb. gibi nedenler ile giyim kuflamlar›na iliflkin yeterli ve ayr›nt›l› çal›flmalar oldukça az say›dad›r. Dolay›s›yla genifl bir yüzölçümüne sahip olan ülkemizde kaç farkl› giysi türü oldu¤u ve bunlar›n halen kullan›lan
örneklerinin hangi bölgelerde kullan›ld›¤›, giysilerin kullan›m ve teknik özellikleri belirlenememifltir. El sanatlar› aç›s›ndan da farkl› pek çok özelli¤i üzerinde bar›nd›ran
giysiler üzerine yap›lacak olan araflt›rmalar›n, el sanatlar›n›n farkl› pek çok alan›na
da aç›kl›k geçirece¤i bir gerçektir.
Bu konuda oldukça önemli çal›flmalar›n yap›ld›¤› bilinmektedir. Özellikle Kültür
Bakanl›¤›na ba¤l› Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Merkezi (HAGEM) taraf›ndan yap›lan çal›flmalar oldukça önemli say›labilecek niteliktedir. Ayr›ca Gazi Üniversitesi Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi’nde 1993 –2000 y›llar› aras›nda H.Örcün
Bar›flta‘n›n katk›lar› ve görüflleri do¤rultusunda bölgesel giyim özelliklerinin belirlenmesi ve incelenmesi ile ilgili fakülte ö¤retim elemanlar› ve ö¤rencileri ile birlikte çal›flmalar bafllat›lm›flt›r. Yap›lan bu çal›flmalar çeflitli nedenler ile tamamlanamam›fl
ve gerekti¤i flekilde belgelendirilememifl, bu konuda yap›lan lisans ve yüksek lisans
tezleri de gere¤i gibi de¤erlendirilememifltir. Elde edilen veriler, daha sonra yap›lacak olan çal›flmalara belgelik olacak niteliktedir.
Kültürün maddi ürünleri olarak, baz› bilim dallar›nca etno¤rafik eflya ad›yla inceleme konusu olan giyim kuflam ürünlerimizin çeflitleri kültür tarihi aç›s›ndan önemini korurken bu alanda yap›lan adland›rmalarda kavram birli¤i sa¤lanamam›flt›r.
Özellikle giysilerin isimleri gerekti¤i flekilde veya yörenin gerektirdi¤i terminoloji ile kullan›lmamaktad›r. Baz› giysi tan›t›m› kataloglar›nda ve yurdumuzu özellikle yurtd›fl›nda tan›t›c› bas›n yay›n organlar›nda giysi araflt›rmac›s› olmayan veya bu
konuda bölgesel giysi ve aksesuar adlar›n› ayr›nt›lar›yla araflt›rmayan kiflilerce pek
çok giysi ve giysi aksesuarlar›n›n terminolojilerinin belirlenememifl olmalar› çeflitli
kar›fl›kl›klara neden olmufltur. Örne¤in; Zeybek donuna, Karadeniz z›pkas›na, Erzurum z›vkas›na da flalvar, Bart›n üskufesine, Afyon delmesine de yelek denilmesi,
pek çok yöremizde kullan›lan baz› özelliklerinden dolay› salta, sarka, camedan, fermene, libade vb. isimler verilen üst giysilerin tümüne cepken denilmesi, bu kavram
kargaflas›na verilen örneklerden sadece bir kaç›d›r.
K›saca aç›klamaya çal›flt›¤›m›z pek çok nedenden dolay› geleneksel de¤erleri
olmas› gerekti¤i gibi araflt›rmak, incelemek, belgelendirmek, kal›c›l›¤›n› gelece¤e ve
küresele aktarmak gereklili¤i, kültür de¤erlerimizin yaflat›lmas› aç›s›ndan oldukça
önemlidir. Ayr›nt›l› araflt›rma yapmak gerçek ve do¤ru bilgilere ulafl›lmas›nda en büyük etkendir.
Geleneksel Giyim Kuflam Ürünlerinin Derlenmesi
Haz›rl›k Aflamalar›
• Öncelikle iyi bir araflt›rma ve de¤erlendirme ekibi kurulmal›d›r. Kurulacak
olan bu ekipte, özellikle giyim ve giyim tarihi, sanat tarihi ile ilgili vb. alanlarda e¤itim alm›fl kiflilerin ve uzmanlar›n kat›l›m› sa¤lanmal›d›r.
245
246
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE BELGELEND‹R‹LMES‹NDE
UYGULANACAK B‹R DOKÜMANTASYON DENEMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
• Konu ile ilgili yay›nlar taranmal›, araflt›r›lmas› yap›lacak olan bölge ile ilgili
bilgiler ile daha önce yap›lan teorik ve uygulamal› araflt›rmalar incelenmelidir.
• Yöre insan› ve yöre hakk›nda bilgi edinilmeli zamandan kazanmak için konuya iliflkin kifliler ve kurulufllarla temasa geçilmeli ve ulafl›labilir ise giysilerin bulundu¤u bölgeler önceden belirlenmelidir.
• Giysiler ve onlara ba¤l› olarak kullan›lan giysi aksesuarlar› incelenirken kullan›lacak olan “giysi inceleme formlar›” ile giysiler hakk›nda yöre halk›na sorulacak
olan sorular tüm ayr›nt›lar dikkate al›narak önceden haz›rlanmal›d›r.
• Giysilerin görsel kay›tlar›n›n yap›labilmesi için foto¤raf makinesi, video kay›t
cihaz›, ses kay›t cihaz› ile bunlara iliflkin malzemeler yedekli olarak bulundurulmal›d›r.
• Giysilerin görsel kay›tlar›n›n uygun ortamda yap›labilmesinin sa¤lanmas› için
farkl› tonlarda,düz renkli zemin kumafllar›, giysi ölçülerini alabilmek için mezür, cetvel vb., giysilerin üzerindeki süslemelerin çizimlerini yapmak için uygun malzeme
bulundurulmal›d›r.
Araflt›rma Verilerinin Toplanmas›
• Araflt›rma yap›lacak giysiler ile ilgili ön veri toplanmal›d›r.
• Yöre ve yörede kullan›lan giysiler ile ilgili yöre insan›ndan bilgiler edinebilmek için önceden haz›rlanm›fl olan sorular sorularak giysilerin kullan›m› ve yap›m›na iliflkin bilgiler toplanmal› gerekiyor ise not edilmelidir. E¤er not edilemiyor ise görüflülen kiflilerden izin al›narak ses kay›t cihaz›na kay›tlar›n›n yap›lmas› sa¤lanmal›d›r.
• Giysi parçalar› toplu halde de¤il ise, kullan›m ve giyinme flekli ile ilgili özelliklerinin belgelenmesi amac›yla, toplanmas› sa¤lanmal›d›r.
• Önceden haz›rlanan giysi inceleme formlar› do¤rultusunda giysiler incelemeye al›nmal› (EK : 1- ve EK: 2), gerekli tüm ayr›nt›lar sorularak not edilmeli, giysilerin giyinilmifl flekli ile foto¤raflar›n›n çekilmeli, daha sonra kullan›lan her giysi parças› ile giysi aksesuarlar›n›n foto¤raflar› çekilmeli ve giysi inceleme formlar›na ifllenmelidir. Giysi inceleme formlar› giysilerin özellikleri göz önünde bulundurularak giysi parçalar› için ve giysi aksesuarlar› için ayr› ayr› haz›rlanmal›d›r.
Giysi inceleme formlar›na bilgiler ifllenirken
Giysilerin olmas› gereken tüm parçalar› veya bulunabilen parçalar›, öncelikle
yöre halk›ndan birine giydirilerek foto¤raflar›n›n çekilmesinin sa¤lanmal›, yöre halk›
foto¤raflar›n›n çekilmesini istemiyor ise, ekip içinde bulunan uygun kiflilere giydirilerek görüntülerinin al›nmas› sa¤lanmal›d›r.
Giysilerin foto¤raflar› çekildikten sonra giysi parçalar› kiflinin üzerinde ve uygun
bir yere serilerek tek tek tüm detaylar› al›narak görüntülenmesi sa¤lanmal›d›r. Giysilerin giyinme flekilleri ile kullan›m›na yönelik özelliklerinin belirlenmesinde video
kay›t cihaz› kullan›lmal›d›r. Giysi parçalar›n›n üzerinde bulunan ve özellik gösteren
ayr›nt›lar›n farkl› aç›lardan görüntülenmesi sa¤lanmal›d›r.
Giysinin dikifl, dikim ve süsleme özelliklerine iliflkin ayr›nt›lar tek tek not edilerek bunlar›n yap›m teknikleri ve uygulama flekillerine iliflkin bilgiler edinilmelidir.
Giysilerin ölçüleri tam ve do¤ru olarak al›nmal›, giysinin teknik çizimi yap›larak
sonradan eklenen parçalar dahil olmak üzere tüm detaylar›n›n ölçülerinin al›nmas›
sa¤lanmal›d›r, Gerekli görülüyor ise giysilerin kal›p çizimleri giysinin üzerinden uygun materyal üzerine ç›kar›lmal›d›r.
Giysilerin üzerinde bulunan aksesuar ve süsleme parçalar›n›n özellikleri ile teknikleri not edilmeli, giysi parças› üzerine yap›lm›fl süsleme motif ve kompozisyon çizimleri uygun materyaller üzerine çizilmelidir.
Giysilerin üzerinde uygulanan Dikifl, dikim ve süslemesine ait tüm detaylar incelenmeli ve yörede uygulama flekilleri tespit edilerek uygulamas›n›n belirlenmesi
sa¤lanmal›d›r.
Araflt›rma Verilerinin Belgelendirilmesi
• Araflt›rma tamamland›ktan sonra, tüm veriler ortaya konularak her giysi parças› için ayr› ayr› giysi inceleme formlar› s›ras› ile dikkatlice gözden geçirilerek gerekli ayr›nt›lar ifllenmelidir.
• Giysi parçalar›n›n foto¤raflar› da göz önünde bulundurularak, 1/1 ölçekli veya ölçekli cetvel ile, giysi üzerindeki süsleme, form, dikim ve dikifl özellikleri tüm detaylar› ile belirtilerek farkl› aç›lardan teknik çizimlerinin yap›lmas› sa¤lanmal›d›r.
• Giysinin teknik çizimi ve foto¤raflar› da göz önünde bulundurularak, 1/1 ölçekli veya ölçekli cetvel ile giysilerin kal›p çizimleri yap›lmal›d›r. Giysilerdeki ek, yama, asimetrik yap›lan detaylar gibi ayr›nt›lar› atlamamak için kal›plar tüm olarak çizilmelidir.
• Giysilerin üzerinde bulunan süsleme özelliklerinin motif ve kompozisyon çizimleri uygulama tekniklerine uygun olarak yap›lmal›d›r.
Geleneksel giyim kuflam›n kültür tarihi aç›s›ndan önemi nedeni ile kaybolmas›,
kaybolmaya yüz tutmas› veya yozlaflma ve ça¤dafllaflt›rma ad›na yap›lan giriflimlerle de¤iflime u¤ramas›, bu alanda koruma ve onar›m yan›nda müzecili¤in geliflmesini de beraberinde getirmektedir (Öztürk, 2000 : 224).
Günümüzde son y›llarda her alanda kullan›lan özellikle son y›llarda geliflim gösteren bilgisayarlar›n de¤iflik amaçlarla kullan›m alan› artm›flt›r. Bilgisayar teknolojisi yaflam›n pek çok alan›nda, kullan›c›lar›n yapm›fl olduklar› ifllerde oldukça önemli say›labilecek ölçüde kolayl›klar ve yararlar sa¤lamaktad›r. Zengin kültür varl›klar›m›z›n pek çok özellikleri ile birlikte belgelendirilerek söz konusu eserler ile ilgili dokümanlar›n oluflturulmas›nda bilgisayar teknolojisinden yararlanmak gereklili¤i duyulmaktad›r. Haz›rlam›fl oldu¤umuz bu çal›flman›n gerçeklefltirilmesi ile geleneksel
giyim kuflam araflt›rmalar›ndan elde edilen verilerin bir merkezde toplanabilmesinin
sa¤lanaca¤› düflünülmektedir. Ayr›ca halen faaliyetlerini sürdüren müzelerde veya
yeni kurulacak olan halkbilimi veya etnografya müzelerinin koleksiyonlar›nda yer
alan giyim kuflam ürünlerinin, alan›n gerektirdi¤i flekilde envanterlerinin oluflturulmas›, bu alanda araflt›rma yapanlara belgesel nitelikte dokümanlar›n sa¤lanmas›,
sanal ortamda sürekli bir serginin sunulmas› ve müzelerin depolar›nda yer alan giysiler ile giysi parçalar›n›n da gün ›fl›¤›na ç›kar›lmas› sa¤lanacakt›r.
247
248
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE BELGELEND‹R‹LMES‹NDE
UYGULANACAK B‹R DOKÜMANTASYON DENEMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Geleneksel giyim kuflamlar›n alan›n gerektirdi¤i flekilde araflt›rmas›n›n yap›larak, belgelendirilmesinde ve genifl kitlelere ulaflt›r›labilmesinde, günümüzde kullan›m alan› genifl kitlelere ulaflm›fl olan bilgisayar teknolojisinden, yararlanarak yapmay› planlad›¤›m›z doküman çal›flmas› baz› aç›lardan yetersiz olabilir. Ancak bu çal›flmalar›n geleneksel kültür de¤erlerimizin belgelendirilmesinde ve gelecek kuflaklara aktar›lmas› aç›s›ndan gelifltirilmesi ile gerekli olan alt yap› oluflturularak yap›lacak olan çal›flmalara basamak olaca¤› düflünülerek haz›rlanm›flt›r.
Geleneksel Türk giyim kuflam özelliklerinin belgelendirilerek dokümanlar›n›n
oluflturulabilmesi için bilgisayar ortam›nda haz›r paket programlar veya haz›rlanacak yeni bir yaz›l›m program› kullan›larak haz›rlanmas› planlanm›flt›r. Ek-3’ te ayr›nt›l› bir flekilde aç›lacak olan sayfalar›n olas› link ba¤lant›lar›n›n gösterildi¤i çal›flma kurum içerisinde veya kurumlar aras›nda kurulacak bir bilgisayar a¤›nda oluflturulacak web sayfas› niteli¤inde düflünülmüfltür. Elde edilen tüm verilerin, haz›rlanan bu sayfadaki ilgili bölüme yerlefltirilerek genifl bir giyim kuflam belgeli¤inin
oluflturulmas› ile alana önemli katk›lar sa¤layaca¤› bir gerçektir.
Yap›lmas› planlanan bu çal›flman›n as›l amac› giysilerin sanal ortamda belgelendirilmesi ve böylece sürekli olarak sergilenmesinin sa¤lanmas›d›r. Bunun için,
Microsoft Office programlar› yard›m›yla özellikle Power Point kullan›larak sanal ortamda giysilerin bölgelere göre-ilçeye kadar inilerek belgelendirilmesi için bir örnek
oluflturulmufltur. Oluflturulan bu örnek Ek-3’ te sunulan flema do¤rultusunda tasarlanm›flt›r. Buna göre:
Ana sayfada,Türkiye haritas› üzerinde geleneksel giysilerin bulundu¤u flehirler
yer al›r. Ulafl›lmak istenen il seçilir ve seçilen bu ilin ilçelerine ulafl›l›r. ‹lçeye ulafl›ld›ktan sonra giysiler öncelikle kad›n, erkek ve çocuk giysileri grupland›r›lmas› yap›l›r. Daha sonrada her kategori kendi aras›nda iç giyim, d›fl giyim, üst giyim ve giysi
aksesuarlar› kategorisinde tekrar grupland›r›l›r. Giysi gruplar›ndan herhangi biri seçildi¤inde yöreye ait giysi parçalar›n›n bulundu¤u sayfa aç›l›r. Seçilen giysi parças›n›n bilgilerine ulaflabilmek için ise ulafl›lmas› istenen giysi parças› seçildi¤inde giysinin envanter bilgileri, teknik çizimi, kal›p çizimi ile varsa giysi üzerindeki motif çizimlerine ulafl›l›r. Her giysi kategorisindeki, giysi parças› için farkl› bir sayfa aç›l›r.
Giysi parças›n›n kullan›ld›¤› di¤er giysi parçalar›na da ba¤lant›lar kurularak bölgede
kullan›lan giysilerin tüm özelliklerine ulafl›lmas› sa¤lan›r.
Geleneksel giyim kuflam ürünlerinin belgelendirilmesi, saklanmas› ve sanal ortamda sürekli bir sergi fleklinde sunulmas›na yönelik olarak bir örne¤i oluflturulan bu
çal›flma ile;
• Giysilerin belirli bir sistematik ve estetik bir yaklafl›mla, tür, biçim, malzeme,
süsleme, dikim ve dikifl tekni¤i vb. özellikler aç›lar›ndan belgelendirilmesi, korunmas› ve saklanabilmesi,
• Elde edilen ürünlerin arflivlenmesinde önemli ölçüde kolayl›k sa¤layabilmesi,
• Koleksiyonlarda çeflitli nedenler ile sergilenemeyen ve depolarda koruma alt›na al›nm›fl olan giysi ve giysilere iliflkin parçalar›n tüm özellikleri ile birlikte sanal
ortamda sürekli olarak sergilenebilmesi,
• Giysilerin kronolojik olarak s›n›flanabilmesi,
• Giyim kuflam türlerinde kullan›lan ürünlerin terminolojisinin belirlenerek, kavram birli¤ine var›larak belgelik oluflturulmas›
• Toplanan verilere kolay ve h›zl› bir flekilde ulafl›labilmesinin sa¤lanmas›,
• Araflt›rmac› ve bilim adamlar›na gerekli dokümanlar›n sa¤lanabilmesi,
• Müzelerde bulunan giyim kuflam ürünlerinin envanterlerinin güncellenmesinin
sa¤lanabilmesi,
• Müze veya koleksiyonu ziyaret eden kifliler ile araflt›rma sonuçlar›n› inceleyen
kiflilere yeterli ve do¤ru bilgilerin kolayl›kla ulafl›lmas›n›n sa¤lanabilmesi,
• Bölgesel giyim özelliklerinin belirlenmesi ile giyim kuflam atlaslar›n›n oluflturulmas›na alt yap› oluflturulmas›,
• Ülkemizin tüm bölgelerinde kullan›lan giysilerin kullan›m flekilleri ve kullan›m
yerlerinin belirlenebilmesinde önemli ölçüde yararlar sa¤layaca¤›,
• Kurulacak olan halkbilimi müzelerinde kullan›lacak giysilerin, özelliklerinin ve
kullan›m flekillerinin belirlenmesinde kaynak oluflturulmas› sa¤lanacakt›r.
249
250
KAYNAKÇA
ARLI, Mustafa (1992 a). “Türk El Sanatlar› Atlas› Üzerine Yöntem Ve Öneriler”.
lV. Milletleraras› Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, V. Cild, Maddi Kültür, Kültür Bakanl›¤› HAGEM yay›nlar›.Ankara. s.23 – 27
ARLI, Mustafa (1992 b). “El Sanatlar›nda Yozlaflma Örnekleri”. Kamu ve Özel
Kurulufllarla Orta Ö¤retimde, Üniversitelerde El Sanatler›na Yaklafl›m ve Sorunlar› Sempozyumu, Kültür Bakanl›¤› HAGEM – Dokuz Eylül Üniversitesi. ‹zmir. s.19
–23.
BARIfiTA, H. Örcün, (1981). “Türk ‹fllemeleri Üzerinde Yap›lacak Araflt›rmalarda ‹zlenecek Bilimsel Yöntem”, l. Ulusal El Sanatlar› Sempozyumu Bildirileri. ‹zmir.
s. 86-95.
BARIfiTA, H. Örcün, (1994). ” Burdur Çeltikçi Arvall›’dan Damat Giyimi”. Erdem, Atatürk Kültür Merkezi Dergisi. Ankara, s. 491- 497.
BARIfiTA, H. Örcün, (1996). “Sadberk Han›m Müzesi’ndeki Türk ‹fllemeleri,
Özel Müzelerimiz ve Koleksiyonlar›m›z”, Kültür ve Sanat. ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›.
KOÇ, Fatma (1997). Osmanl› ‹mparatorluk Dönemi Çocuk Giysileri Üzerine Bir
Araflt›rma. Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi, G. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara
O⁄UZ, M. Öcal (2002). Küreselleflme ve Uygulamal› Halk Bilimi. Ankara. Akça¤ Yay›nlar›.
ÖZTÜRK, ‹smail (2000). “Günümüzde, Türkiye’de Geleneksel El Sanatlar›n›n
Baz› Sorunlar›” Türk Dünyas› Kültür Ve Sanat Sempozyumu. Süleyman Demirel
Üniversitesi. Isparta. s.219 –224.
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE BELGELEND‹R‹LMES‹NDE
UYGULANACAK B‹R DOKÜMANTASYON DENEMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
EK - 1
G‹Y‹M KUfiAM ÜRÜNLER‹N‹N DERLENMES‹NDE
KULLANILACAK G‹YS‹ ‹NCELEME FORMU
(G‹YS‹ PARÇALARI ‹Ç‹N)
Ürünün farkl› aç›lardan çekilmifl foto¤raflar›
ÜRÜN NO
:
G‹YS‹N‹N ADI (Yöresel ad›)
:
G‹YS‹N‹N YÖRES‹
:
G‹YS‹N‹N TÜRÜ
:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi TAR‹H‹
:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi B‹Ç‹M‹
:
KAYNA⁄I
:
B‹LG‹Y‹ K‹MDEN ALDI⁄I
:
G‹YS‹N‹N KOLEKS‹YONA GEL‹fi‹NDEK‹ DURUMU
:
ONARIM GÖRÜP GÖRMED‹⁄‹
:
BUGÜNKÜ DURUMU
:
G‹YS‹N‹N YAPILDI⁄I DÖNEM / TAR‹H
:
G‹YS‹N‹N KULLANILDI⁄I DÖNEM
:
HANG‹ C‹NSE A‹T OLDU⁄U
:
KULLANILAN MEVS‹M
:
ENVANTER B‹LG‹LER‹N‹ ‹fiLEYEN‹N K‹ML‹⁄‹
:
KAYNAK K‹fi‹ KÜNYES‹
Ad› Soyad›
:
Do¤um yeri ve y›l›
:
Mesle¤i
:
Ö¤renimi
:
‹kamet adresi
:
ZEM‹N KUMAfiI ÖZELL‹KLER‹
KUMAfiIN ADI (YÖRESEL ADI)
:
C‹NS‹
:
RENG‹
:
DESEN ÖZELL‹⁄‹
:
ASTAR KUMAfiI ÖZELL‹KLER‹
KUMAfiIN ADI (YÖRESEL ADI)
:
251
C‹NS‹
:
RENG‹
DESEN ÖZELL‹⁄‹
:
D‹K‹fi, D‹K‹M VE B‹Ç‹M ÖZELL‹KLER‹
ZEM‹N KUMAfiI D‹K‹fi TEKN‹⁄‹
:
ASTAR KUMAfiI D‹K‹fi TEKN‹⁄‹
:
ASTARLAMA TEKN‹⁄‹
:
G‹YS‹N‹N D‹K‹M ÖZELL‹⁄‹
:
G‹YS‹N‹N B‹Ç‹M / FORM ÖZELL‹⁄‹
:
SÜSLEME ÖZELL‹KLER‹
:
SÜSLEMEDE KULLANILAN MALZEME
:
UYGULANAN TEKN‹K
:
RENK
:
SÜSLEME KONUSU
:
MOT‹F
:
USLUP
:
KOMPOZ‹SYON
:
G‹YS‹N‹N KULLANIMINA ‹L‹fiK‹N ÖZELL‹KLER
G‹YS‹N‹N G‹Y‹NME fiEKL‹
:
G‹YS‹N‹N G‹Y‹N‹fi SIRASI
:
G‹YS‹N‹N G‹Y‹LMES‹NDE KULLANILAN D‹⁄ER
G‹YS‹ PARÇALARI
:
KULLANIM YER‹ VE AMACI
:
TEKN‹K Ç‹Z‹M‹
• Giysinin teknik çizimi yap›l›rken giysinin tüm detaylar› farkl› aç›lardan yap›lmal›d›r
• Giysi üzerinde bulunan dikifl ve dikim özellikleri belirtilmelidir (dikifl çeflitleri, manflet, yaka, cep, kup vb.)
• Giysi üzerinde bulunan detaylar belirgin bir flekilde belirtilmeli, gerekti¤inde
detaylar farkl› bir flekilde çizilmelidir.
KALIP Ç‹Z‹M‹
• Giysinin kal›b› sa¤ ve sol bedenin tüm ayr›nt›lar› tüm olarak çizilmelidir. Böylece giysilerin sa¤ ve sol taraflar›nda yap›lan farkl›l›klar›n belirlenmesi sa¤lanacakt›r (sonradan yap›lan eklemeler, yamalar, kumafl yetmedi¤inde kullan›lan eklemeler vb.)
• Giysi kal›b›nda tüm ölçüler bafllang›ç noktas›ndan bitim noktas›na do¤ru oklarla gösterilerek belirtilmelidir
• Giysilerin bölümlerine ait isimlendirmeler kal›plar›n üzerine yaz› ile belirtilmelidir
SÜSLEME MOT‹F VE KOMPOZ‹SYON Ç‹Z‹M‹
• Motiflerin özelliklerini yitirmemesine dikkat edilmeli ve iflleme özellikleri do¤rultusunda çizimleri yap›lmal›d›r
• Giysilerin üzerindeki motifler kompozisyon özellikleri ile birlikte çizilmelidir
252
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE BELGELEND‹R‹LMES‹NDE
UYGULANACAK B‹R DOKÜMANTASYON DENEMES‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
EK 2
G‹Y‹M KUfiAM ÜRÜNLER‹N‹N DERLENMES‹NDE
KULLANILACAK G‹YS‹ ‹NCELEME FORMU
(G‹YS‹ AKSESUARLARI ‹Ç‹N)
Ürünün farkl› aç›lardan çekilmifl foto¤raflar›
ÜRÜN NO
:
ADI (Yöresel ad›)
:
YÖRES‹
:
TÜRÜ
:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi TAR‹H‹
:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi B‹Ç‹M‹
:
KAYNA⁄I
:
B‹LG‹Y‹ K‹MDEN ALDI⁄I
:
KOLEKS‹YONA GEL‹fi‹NDEK‹ DURUMU
:
ONARIM GÖRÜP GÖRMED‹⁄‹
:
BUGÜNKÜ DURUMU
:
YAPILDI⁄I DÖNEM / TAR‹H
:
KULLANILDI⁄I DÖNEM
:
HANG‹ C‹NSE A‹T OLDU⁄U
:
ENVANTER B‹LG‹LER‹N‹ ‹fiLEYEN‹N K‹ML‹⁄‹
:
KAYNAK K‹fi‹ KÜNYES‹
Ad› Soyad›
:
Do¤um yeri ve y›l›
:
Mesle¤i
:
Ö¤renimi
:
‹kamet adresi
:
KULLANILAN MALZEME ÖZELL‹KLER‹
ADI (YÖRESEL ADI)
:
C‹NS‹
:
RENG‹
:
DESEN ÖZELL‹⁄‹
:
SÜSLEME ÖZELL‹KLER‹
253
SÜSLEMEDE KULLANILAN
MALZEME
ADI (YÖRESEL ADI)
UYGULANAN TEKN‹K
RENK
SÜSLEME KONUSU
MOT‹F
USLUP
KOMPOZ‹SYON
G‹YS‹N‹N KULLANIMINA ‹L‹fiK‹N ÖZELL‹KLER
KULLANIM fiEKL‹
KULLANIM SIRASI
KULLANIM YER‹ VE AMACI
TEKN‹K Ç‹Z‹M‹
KALIP Ç‹Z‹M‹
SÜSLEME MOT‹F VE KOMPOZ‹SYON Ç‹Z‹M‹
254
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
:
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ DERLENMES‹ VE BELGELEND‹R‹LMES‹NDE
UYGULANACAK B‹R DOKÜMANTASYON DENEMES‹
EK- 3
GELENEKSEL TÜRK G‹Y‹M KUfiAMININ SANAL ORTAMDA
SERG‹LENMES‹NDE KULLANILACAK B‹LG‹SAYAR A⁄I
255
ALMAN HALK TÜRKÜSÜ ARfi‹V‹
Alman Halk Türküsü Arflivi, edebiyat uzman›, halkbilimci ve o zamanlar ’Alman
Folklor Dernekleri Birli¤i’nin baflkan› olan Prof. Dr. John Meier (1864-1953) taraf›ndan kurulmufl ve 1953’ten beri “hür ve ba¤›ms›z bilimsel bir araflt›rma enstitüsü”
olarak hizmet vermektedir.
Böyle bir arflivin kuruluflundaki esas amaç Alman halk türkülerini bilimsel olarak ele alan bir külliyata duyulan gereksinme idi. Bu nedenle Alman Halk Türküsü
Arflivi bafltan beri Alman dilinde söylenen halk ve popüler flark›lar›n derlenip-toplanmas›, belgelenmesi ve araflt›r›lmas› için bir merkez olarak ifllev görmüfl ve flark›-türkü ad›na ne söyleniyorsa her fleyi, yabanc› paralel metinler ve halk müzi¤i ve dans›yla iliflkileri de araflt›rma alan›na dahil etmifltir. Di¤er eyaletlerden bilim adam› ve
enstitülerle s›k› iflbirli¤i halinde Baden-Württemberg eyaletine ba¤l› Freiburg kentindeki bu arfliv y›llar içinde uluslar aras› halk türküsü araflt›rmalar› için bir çal›flma
merkezi olarak kendini kabul ettirmifltir. Arflivde bugün yurt içi ve d›fl›ndan çok say›da ziyaretçi / araflt›rmac›ya dan›flmanl›k hizmeti verilmektedir.
Arfliv, popüler türkü ba¤lam›nda çok kapsaml› derlenmifl malzemeye sahiptir.
A¤›zdan derlenerek belgelenen türkü say›s› afla¤›-yukar› 250.000’dir; bunun çekirde¤ini 1912-1930 y›llar› aras›nda tüm Almanca konuflulan yörelerde yürütülen derleme faaliyetinin ürünleri oluflturmaktad›r. Ayr›ca yaklafl›k 15-19. yüzy›ldan 14.000
türkü kitap盤› ve destan yapraklar›, 20.000 adet ses kayd›, posta kartlar›na bas›lm›fl özel bir koleksiyon ile halk müzi¤i prati¤i ile ilgili resim döküman› mevcuttur.
Bugün Alman Halk Türküsü Arflivi’nde 16.000 türkü dosyas›nda tipolojik ve tematik aç›dan tasnif edilmifl (türkü dokümantasyonu-belgeli¤i) ve çeflitli kataloglarla aç›mlanm›fl bas›l› ya da bas›l› olmayan türkü belgesinin say›s› befl yüz bini aflmaktad›r.
Tüm bu türkü malzemesi san›ld›¤› gibi sadece a¤›zdan derleme olmay›p, bilakis yaz›l› kaynaklardan da elde edilmifltir: eski el yazmalar›, türkü kitaplar›, destan
yapraklar› 15-16.yy. dan kalma bas›l› belgeler 1780’den bu yana piyasa kitaplar›,
ses kay›tlar› vs. bunlardand›r. Her türkü türü bu malzemede yerini almaktad›r.
Prof. Dr. John Meier’den sonra, Prof. Dr. Erich Seemann, Prof. Dr.Wilhelm Heiske, Prof. Dr.Lutz Röhrich, Prof. Dr. Otto Holzapfel gibi müdürlerin yönetiminde hizmete devam etmifltir. Arflivde ayr›ca Prof. Dr. Gerhard Heilfurth, Prof. Dr. Hinrich Siuts, Prof. Dr. Wilhelm Brednich gibi birçok isim yapm›fl dilbilimci ve folklorcular ve
Prof. Dr. Walte Wiora, Prof. Dr. Walter Salmen Prof. Dr. Wolfgang Suppan gibi ünlü
müzikologlar görev yapm›fllard›r. Amerikal› müzikolog Prof. Dr. Philip Bohlmann gibi yabanc› bilim adamlar›n›n da al›flmalar›yla arfliv uluslararas› halk türküsü araflt›rmalar›nda ad› hep ön planda an›lan bir kurum olmufltur.
Freiburg (im Breisgau), Silberbachstrasse No: 13 adresindeki arfliv binas›,
gençlik üslubunda güzel bir villa olup, içinde özel olarak tüm Avrupa dillerinde söylenen halk ezgileri ile ilgili literatürü içeren çok zengin ve sistematik bir uzmanl›k kütüphanesini bar›nd›rmaktad›r. D›flar› kitap ç›kar›lmamas› kofluluyla halka aç›k ve
yaklafl›k 60.000 ciltlik bu kütüphanede türkü ad›na ne ararsan›z bulabilirsiniz. Art›k
Türkiye’den gönderdi¤imiz kitaplar da bu hazinenin parçalar›ndand›r.
Arflivdeki dosya ve kataloglar büyük ölçüde (yabanc› kütüphane kay›tlar›na göre yap›lan kopyalar da dahil olmak üzere) özenle bir araya getirilmifl ve çok çeflitli
fifllerle tek bir türkü metninin ç›k›fl ve geliflme tarihi kolayl›kla takip edilebilecek flekilde sistematize edilmifltir. Metinlere ait ezgiler, flairleri, bestecileri ve söylendikleri
yerler, ses kay›tlar› vs. hakk›nda bilgiler hemen elde edilebilir durumdad›r. Arfliv bu
flekilde, geçmifl yüzy›llardan günümüze intikal eden 500 000 türkü metnini toplamakla kalmam›fl, bu muazzam materyali bilimin hizmetine sunmufl, ve yaflamas›n›
sa¤lam›flt›r.
Kendi yay›nlar›, zaten hiç de küçümsenemeyecek bir kütüphaneyi doldurmaktad›r. Arflivin beraber çal›flt›¤›, türkü yapra¤›ndan okul kitab›na, ansiklopediden plak
ve televizyon yay›n›na, sergiden telif dan›flmanl›¤›na kadar, katk›da bulundu¤u kitaplar›n say›s› oldukça fazlad›r. Uzun y›llardan beri özenle ç›kar›lan bir dizi önemli
bilimsel yay›nlar› mevcuttur. Örne¤in, 1928’den beri, makaleleri ve tan›tma yaz›lar›yla “Halk Türküsü Araflt›rmalar› Y›ll›¤›“n› (Jahrbuch für Volksliedforschung) ç›karmaktad›r (2003’te 47.say›s› yay›mlanacakt›r).
1935’den bu yana Alman halk baladlar›n›n de¤erlendirilmesini içeren büyük bir
yap›t bas›ma haz›rlanm›flt›r: “Deutsche Volkslieder mit ihren Melodien: Balladen
(Melodileriyle Alman Halk Türküleri: Baladlar; 10. ciltle yay›m› tamamlanm›flt›r).
Burada Geç Ortaça¤’dan günümüze kadar toplanan materyal, tarihi ve elefltirel anlay›flla, bundan sonraki daha popüler karakterli çal›flmalara temel olmak üzere yay›nlanm›flt›r. Bu bir baflka deyiflle halkbilimin temel araflt›rmas› idi. Söz konusu malzemenin gerçekten ne kadar muazzam oldu¤unu, 1771’den 1985’e kadar say›s›
2000’i aflan belgeyle geleneksel Alman halk balad›n› bilimsel aç›dan de¤erlendiren
8. cilt kan›tlamaktad›r. En son yay›nlardan biri de, binlerce ezgiyi sistematik bir flekilde kullan›labilecek hale getiren dört ciltlik melodi tipolojisidir. (1976-83). 1988’de
3.cilt olarak“Studien zur Volksliedforschung” adl› kitapta, Alman Halk Türküsü Arflivi üzerine bilimsel tarihi bir tan›t›m yay›nlanm›flt›r; burada Freiburg halk türküsü
araflt›rmalar›n›n, Nasyonal Sosyalizm döneminde ideolojik amaçlar için kötüye kullan›lmad›¤› ortaya ç›kmaktad›r. Bu da arflivin tarihi aç›s›ndan önemlidir.
John Meier’in halefi halk türküsü araflt›rmac›s› Erich Seemann’n›n yönetiminde
arfliv, yay›mlar›nda çok dilli bir karakter kazanm›fl ve 1970’de Skandinavist Otto
256
257
ALMAN HALK TÜRKÜSÜ ARfi‹V‹
Ali Osman ÖZTÜRK
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Holzapfel’i, 1972’de de Slavist Jürgen Dittmar’› kadrosuna katarak uluslar aras› olma yolunda bir ad›m daha atm›flt›r. Ayn› flekilde 1935’te, türkülerin tarihi-elefltirel,
folklorik-dilbilimi ve müzik bilimi aç›lar›ndan de¤erlendirilmesi fleklinde yay›m›na
bafllanan “Deutsche Volkslieder mit ihren Melodien: Balladen” (Melodileriyle Alman
Halk Türküleri) dizisi de, sadece Almanca malzemeyi dikkate alan yay›mlar›n çerçevesini çoktan aflm›flt›r. Dolay›s›yla bu edisyonun son iki cildi, dizinin bir bölümü
olmaktan çok, kültür tarihi aç›s›ndan özellikle ilginç olan “halk ballad›” türü üzerinde yap›lan genifl yelpazeli uluslar aras› araflt›rmalar› birlefltirici niteliktedir. Nitekim
son projelerde taraf›m›zdan verilen bilgilerle Türkiye’de tespit edilmifl, paralel türkü
belgelerine de göndermeler yap›lmakta ve de¤erlendirmeler de bulunmaktad›r.
Bugün için arflivdeki hakim görüfl, bilimsel dikkatin bu malzemeler üzerinde yo¤unlaflt›r›lmas›n›n ve böylece sorular›n belli noktalara yönlendirilmesinin prestij sa¤layaca¤› umulan, her zaman ve mekanda geçerlilik iddias›ndaki yay›mlardan daha
gerekli oldu¤u fleklindedir; çünkü yeni elde edilen belgeler ve de¤iflen bilimsel yöntem ve görüfller sonucunda evvelki yay›mlar yetersiz kalabilmektedir. Nitekim yukar›da ad› geçen serinin ilk ciltleri bugünkü perspektiften bak›l›nca sonunculara göre tamamlamalara ve düzeltmelere muhtaç görünmektedir.
Son olarak sözü bizdeki türkü araflt›rmalar›na getirmek istiyoruz: Bu konudaki
ilgi ve becerilerin, yeterli derleme malzemesinin varl›¤›ndan kimse flüphe edemez.
Fakat bireysel alandan s›yr›l›nca iflbirli¤ine dayanan projelerin bu alanda eksik oldu¤unu görüyoruz. Bir “Türk Halk Türküsü Arflivi”de bireysel bir çaban›n sonucunda kurulacak bir fley de¤il. Türkiye çap›nda da¤›n›k bir durumda bulunan çok de¤erli malzemenin ilk aflamada bir bilimsel koordinatörün denetiminde, her ne flekilde olursa olsun (orjinal belge, kopya, el yazmas› v.b.) bir çat› alt›nda bir araya getirilmesinde çok büyük yarar vard›r.
258
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
HALK ÇALGILARI MÜZES‹N‹N
KURULMASININ GEREKL‹L‹⁄‹
Murat KARABULUT
Çalg›lar›n tarihi gelifliminin incelenmesi veya çalg› bilimi konusu, kültür tarihi ve
halkbilimi araflt›rmalar›nda üzerinde en az çal›fl›lan ve incelemeye tabi tutulan bir
aland›r. Bu bak›mdan çalg› bilimi konusunda yap›lacak inceleme ve de¤erlendirmeler oldukça s›n›rl› bir çerçevede olmaktad›r. Ülkemizdeki durumu pek ayd›nl›k olmasa da yurt d›fl›ndaki bir çok müzede ülkelerin, kendi kültürel ürünlerinin yan›nda,
Türk halk çalg›lar›n› da ayr› bir bölüm olarak sergiliyor olmalar›, alan›n öneminin
vurgulanmas› bak›m›ndan son derece dikkat çekicidir. Dünyadaki bir çok ulusun
kendi kültürel miraslar›n› korumaya yönelik ciddi çal›flmalar yapt›klar› bu amaç
do¤rultusunda çeflitli sanat, etnografya, askeri, tarih, insan, folklor, v.b müzeler açt›klar› bilinmektedir. Bu müzelerde kültürün bütün yönlerini yans›tan k›ymetli eserler sergilenmektedir. Söz konusu müzelerde ayr›ca Türk kültürüne ait bir çok malzeme de bulunmaktad›r. Yurt d›fl›nda tebli¤ konumuzu ilgilendiren, Türk çalg›lar›n›n
bulundu¤u müzelerden baz›lar›n› belirtmek gerekirse, Berlin Etnografya Müzesi’nin
Türkiye ile ilgili bölümünde “Anadolu’nun bir çok yerinden derlenen davul,zurna,
kaval, ut, cura, kanun,tanbur, zil, darbuka, gibi müzik aletleri bulunmaktad›r. Ayr›ca Berlin Hür Üniversitesi Müzikoloji Enstitüsü arflivinde Türk müzi¤ine ait çalg›lar
da bulunmaktad›r”(Önder:1983). Yine “Münih Devlet Halk Sanatlar› Müzesinde Türk
müzi¤i çalg›lar›ndan bir gurup yer almaktad›r” (Önder:1983) Fransa’da Louvre Müzesinde “yazma eser ve minyatürlerin bulundu¤u vitrinlerde, XVI yy’da ‹stanbul’da
yap›lm›fl (bahçede bir müzik meflki) adl› minyatür gerçek bir flaheser olarak sergilenmektedir”(Önder:1983) Benim de görme ve inceleme imkan› buldu¤um Budapeflte Etnografya Müzesi Halk Müzi¤i bölümünde, 1932-1936 y›llar› aras›nda özellikle Adana ve civarlar›nda halk müzi¤i derlemeleri yapm›fl olan tan›nm›fl Macar bestecisi ve müzikologu Bela Bartok’un zengin bir arflivi bulunmaktad›r.Bu arflivde Türkiye’nin çeflitli bölgelerinden derlenen müzik aletleri, nota, plak, ve folklorik belgeler bulunmaktad›r. Bunlar›n yan›nda “Polonya Varflova Milli Kütüphanesi Yazma Esreler Bölümü’nde halk çalg›lar›n› gösteren çeflitli minyatürler, Çek Cumhuriyeti’nin
baflkenti Prag’daki Milli Müze’de Asya Müzik aletleri bölümünde de Türk halk müzi¤i çalg›lar›na yer verilmifltir”(Önder:1983).
Bunlar›n yan›nda di¤er bir çok Avrupa ülkeleri ile M›s›r, Suriye veya baflka ül-
259
kelerde de bir çok Türk halk çalg›s›n›n bulunmas› kuvvetle muhtemeldir. Bu durum
aç›kça flunu göstermektedir ki her ulus kendi kültürü de¤erlerini koruyarak, gelece¤e tafl›ma gayreti içerisindedir. Kültürel miras›n korunmas›, muhafaza edilmesi için
en önemli yer flüphesiz müzelerdir.
Türkiye’de, geçmifl dönemlere ait halk çalg›lar›n› bir arada bulunduran, çalg›lar› her bak›mdan tasnif ve de¤erlendirmesi yap›ld›¤› bir müzenin olmad›¤› öteden beri bilinmektedir. Isparta, Ankara Etnografya veya baflka yerlerdeki müzelerde bulunun birkaç örnek bu gerçe¤i de¤ifltirmez. Türk kültür tarihinin en zengin yönlerinden
birisi de flüphesiz müzik folkloru dolays›yla halk çalg›lar›d›r. Bahaeddin Ögel taraf›ndan Türk Kültür Tarihine Girifl adl› çal›flmas›n›n sekiz ve dokuzuncu ciltlerinde Türklerde kullan›lan halk çalg›lar› genifl olarak anlat›lm›flt›r. Organolojik aç›dan bugün
çalg›lar›n tarihi geliflim süreci, teknik yap›lar›n›n nas›l, ne flekilde oldu¤u, ses sistemlerinin nas›l oldu¤u v.b hususlar tam olarak bilinmemektedir. Bugün için en az›ndan
böyle bir çal›flman›n olmas› Türklerdeki müzik kültür hayat›n›n ve kullan›lan çalg›lar›n ne kadar zengin oldu¤unun bilinmesi bak›m›ndan son derece önemli bilgilerdir.
Bunun yan›nda, P›chen, Usbeck gibi yabanc› Gazimihal v.b. bilim adamalar›n›n Türk
halk çalg›lar› konusunda yapm›fl olduklar› çal›flmalar da dikkat çekicidir ki Laurence P›cken bütün Türkiye’yi kar›fl kar›fl dolaflarak derledi¤i halk çalg›lar› hakk›nda
genifl bilgi toplam›fl ve yay›nlam›flt›r. (P›cken:1975) Bütün bunlar flunu göstermektedir ki geçmiflten günümüze oldukça zengin bir potansiyele sahip halk çalg›lar›n›n
tarihi geliflim sürecindeki durumu hakk›ndaki araflt›rmalar dolays›yla çalg› bilimi
(Türk Organolojisi) konusu oldukça ihmal edilmifltir. Bugün için halk çalg›lar›n›n
geçmiflten günümüze nas›l bir seyir takip etti¤i, çeflitli dönemlerde ki yap›s›, ses sistemi v.b hususlarda tam olarak aç›klay›c› bilgi, belge ve malzemelerin olmamas›
çalg›lar›n de¤erlendirilmesi noktas›nda bir çok yönünü karanl›kta b›rakmaktad›r.
Bu ba¤lamda kültürel al›flverifllerdeki etkilenmeler veya baflka sebeplerden dolay› “tarihi süreçte sazlar›n baz›lar›n›n belirli bir zaman diliminde kullan›ld›¤›, baz›lar›n›n ortadan kayboldu¤u, baz›lar›n›n da flekil ve yap› itibar›yla de¤iflerek, zenginleflerek günümüze kadar ulaflt›¤›n›”(Karabulut:1996) söylemek mümkündür. 1988 y›l›nda Kültür Bakanl›¤› ad›na yapm›fl oldu¤umuz Türk Halk Çalg›lar›ndan Örnekler
adl› sergide iki yüzü aflk›n halk çalg›s› tespit edilmifl ve sergilenmifltir. Bu durum
Türk halk çalg›lar›n›n ne kadar zengin oldu¤unun bir göstergesidir.
Halk Çalg›lar›, Kültürel Turizm, Uygulamal› Halkbilimi ve Müze
Halk çalg›lar›n›n bir baflka boyutu ise kültürel turizm ba¤lam›nda de¤erlendirilmesi, tarihi ve kültürel miras ba¤lam›nda müzelerde sergilenmesidir. Bu durum bir
anlamda “Uygulamal› Halk Bilimi”nin de farkl› bir yönünü yans›tmas› bak›m›ndan da
son derece önemlidir. Dünyadaki geliflmifl ve geliflmekte olan ülkelerde turizmin,
halk bilimin ba¤lam›ndaki araflt›rmalar›n›n ihmal edildi¤i ve kültürel potansiyelin
gözden kaçt›¤› fleklinde bir kanaat vard›r. Bu bak›m›ndan böyle bir potansiyelin kültürel turistik ürün olarak faydalanma yollar›n›n aç›k tutulmas› ve alternatif turistik
ürün olarak de¤erlendirilmesi ve ihmal edilmemesi gereken bir husustur. Son y›llar-
260
HALK ÇALGILARI MÜZES‹N‹N KURULMASININ GEREKL‹L‹⁄‹
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
da turizm alan›nda h›zl› bir flekilde geliflme gösteren ülkelerin kültüre dolays›yla etnografik, folklorik ve tarihsel mirasa karfl› son derece duyarl› olduklar› bilinmektedir.(Amerika, Avusturalya, Yeni Zelanda, Almanya, ‹ngiltere, Kanada v.b) Bu çerçevede “Alternatif Turizm” veya “Özel ‹lgi Turizmi” ad› alt›nda kültürel mirasa dayal›
bir bak›fl aç›s› getirilerek, kültürel miras›n ekonomik yönü dikkatlere sunulmaktad›r.
kültürel turizm, bir anlamda kültürel etkinlikleri de özel önemi içine al›r. Etkinliklerden kastedilen çeflitli sanat olaylar› ile tarihi mekanlar ve aç›k hava müzeleri, müzelerdir. Geliflmifl yerlerde kültürel etkinlikler olarak çeflitli konserleri, sanat müzelerini, folkorik olaylar› ve sosyal ve kültürel bütün organizasyonlar› içine al›r. Bu etkinlikler olay›n kültürler aras› iletiflim ba¤lam›ndaki önemini vurgular. Örne¤in pasif bir
kültürel etkinlik kabul edilen müze gezileri, turizm hareketlerinin can damar›n› oluflturur ki buna en aç›k örnek olarak ‹ngiltere’deki Britsch Müzesi, Fransa’daki Louvre
Müzesini vermek mümkündür. Ad› geçen yerler günde binlerce ziyaretçinin u¤rak
merkezi olmas› bak›m›ndan önemli bir kültürel çekim yerlerindendir. Buna benzer
farkl› ülkelerde yüzlerce müze bu amaca hizmet etmektedir.
Bu ba¤lamda söz konusu ülkelerce kültürel turizmi içine alan, Ulusal Müzelerin
kurulmas›na önem verilerek yeni stratejiler gelifltirilmektedir. Baz› modern müzelerin (burada modernlikten kastedilen günümüzün teknik imkanlar› ile donan›ml› müzeler) günümüzde farkl› bir yaklafl›mla geleneksel stil ve nesneleri korumakla birlikte, müze dükkanlar›nda ve kendi ma¤azalar›nda geleneksel objelerin kopyelerini yaparak, kültürel ürünlerden büyük bir ekonomik gelir elde ettikleri bilinmektedir. Ülkelerin kalk›nmalar›nda en önemli itici güç olarak turizm endüstrisi görülmektedir.
Alternatif turizm ürünlerinin ve turizmin çeflitlenmesi alternatif olabilecek faktörler
aras›nda ulusal müze projeleri öne ç›kacakt›r. Bu bak›mdan ulusal müze modellerinin bir an önce hayata geçirilmesinde fayda görülmektedir.. Ulusal müzeler bir yandan kültürel tarihi miras› korur ve yaflat›rken di¤er taraftan da flehir turizminin geliflmesine katk› sa¤lar. Bütün dünya da turizm alan›nda yap›lan araflt›rmalardaki durgunlu¤a ra¤men flehir ba¤lam›nda tarihsel ve kültürel turizme artan bir ilgi vard›r.
Ülkemizde böyle müzelerin kurulmas› için flüphesiz devlet deste¤ine ihtiyaç vard›r.
Müze, sanat, tarihsel miras ve kültürün korunmas›, desteklenmesi noktas›nda devletin rolü çok önemlidir. Devletin bak›fl aç›s› ne kadar genifl olursa ve desteklenirse
bu tür projelerin de baflar›l› olma flans› çok yüksektir. Belirli bir zamana kadar devlet deste¤i gerektiren müzeler yeteri kadar tan›t›m ve ciddi bir pazarlama ile ileri ki
y›llarda kendi kendini finans eder hale gelecektir.
Halk Çalg›lar› Müzesi için öneriler
Her müzede yap›lmas› gereken, bilgilendirme konusu çalg› müzesi içinde geçerlidir. Bunun için gelen ziyaretçilere poster, broflür, el ilan›, telefon posta v.b. yolla
gezilecek yer hakk›nda önceden bilgi verilerek, varsa sorular cevapland›r›larak ziyaretçilerin yönlendirilmesi sa¤lanm›fl olur. Ayn› zamanda görevli uzman müzecilere
sorular sorularak müze hakk›nda bilgi verilmesi sa¤lanmal›d›r. Üçüncü olarak müzelerin bir veri taban›n›n kurularak internet ortam›nda tan›t›m› sa¤layacak sistemin
kurulmas›nda fayda vard›r.
Böyle bir müze, flu yönlendirici plan do¤rultusunda yap›land›r›lmal›d›r.
• Çalg›lar›n planlama aflamas›: Bu aflamada çalg›lar, tür, flekil,ses yap›lar›,
a¤aç cinsi v.b. teknik ve akustik özelliklere göre bir tasnifi yap›lmal›d›r. Böyle bir
tasnifde: çalg›lar telli, yayl›,nefesli, vurmal› (ritm), kendinden sesli ve çarpmal› fleklinde ayr›ma tabi tutularak yerlefltirilmelidir.
• Çalg›lar hakk›nda bilgi: Bilgilendirme yaln›z çalg›lara ait mekan için de¤il bütün müze mekanlar› ve müze için de son derece önemlidir. Önceden haz›rlanan broflür, CD, veya VCD gibi tan›t›m araçlar› ile gelen ziyaretçilerin önceden bilgilendirmek faydal› olabilir. Çalg› Bilgi Sistemi (ÇBS) haz›rlanarak çalg›lar› tan›tan, tarihi
geliflimini k›saca anlatan Türkçe ve ‹ngilizce bilgilere yer verilmelidir. Gelen ziyaretçilerin uzun yaz›lar› zaman bak›m›ndan okuyamayaca¤› göz önüne al›narak bilgiler
k›sa, aç›klay›c› ve net olmal›d›r.
• Çalg›lar›n tasnifi: Çalg›lar›n tasnifinde her çalg›n›n teknik ve yap›m flekli
farkl› oldu¤undan tasnif edilmesinde zaman zaman kar›flt›r›labilmektedir. Örne¤in:
Telli çalg›lar›n farkl› flekli olan dombra, dutar v.b. el ile (yayg›n ad›yla flelpe tekni¤i)
çal›nan çalg›lar, m›zrapla.çal›nan çalg›lar ile ayn› aileden çalg›lar olmas›na ra¤men
kullan›ld›¤› yerler ve çalma tekni¤i bak›m›ndan farkl›l›klar vard›r. Dolays›yla tasnif
edilirken çalg›lar›n menflei hakk›nda aç›klay›c› bilgilere yer verilmelidir.
• Çalg›lar›n sergilenmesi: Çalg›lar sergilenirken müze ortam›n›n uygunlu¤u,
odan›n s›cakl›k derecesi gibi kriterler göz önünde bulundurulmal›d›r. Bilindi¤i üzere
a¤açtan veya deriden yap›lan çalg›lar belirli bir s›cakl›k derecesinde tutulmazsa yap›s›nda h›zl› bir de¤ifliklik olmaktad›r. Bu yüzden bozulma riski de oldukça yüksektir. Metal çalg›lar daha uzun ömürlü olmas›na ra¤men yeteri derecede ›s› ortam› sa¤lanmazsa bunlar›n da bozulma riski vard›r.
• Çalg›lar›n yorumlanmas›: Bu bölümde her çalg›n›n ses ve t›n›s› gelen ziyaretçilere duyurulmal›, geçmiflte kullan›lan flekli ile bugün kullan›lan flekli aras›ndaki
fark dinletilerek aras›ndaki farklar sesten verilmelidir. Gelen ziyaretçilerin herhangi
bir çalg›y› inceleme imkan› verilmeli, gerekti¤inde de çalmalar› için f›rsat verilmelidir.
Ulusal Müze veya Türk Halkbilimi Müzesinin kurulmas› durumunda sa¤layaca¤› katk›lar:
261
262
1. Her fleyden önce kuruldu¤u yerin bir cazibe ve kültürel çekim merkezi olmas›n› sa¤lar. Bu sayede iç ve d›fl turizme katk› sa¤layarak, çevresinde oluflan mekanlar› ekonomik olarak destekler.
2. D›fl turizm yolu ile milli gelirde art›fl sa¤lar.‹ç turizm yoluyla ba¤l› oldu¤u yeri ekonomik olarak güçlendirir.
3. Projenin büyüklü¤üne ba¤l› olarak yap›m aflamas›nda istihdam yaratarak, k›sa ve uzun vadede yeni ifl imkanlar›n›n do¤mas›na yol açar.
4. Kültürler aras› iletiflim yolu ile farkl› kültürleri yak›ndan tan›ma imkan› yarat›r.
Sonuç olarak bu tür yerleri ziyaret eden kiflilerin, çeflitli müzelerde gördükleri
HALK ÇALGILARI MÜZES‹N‹N KURULMASININ GEREKL‹L‹⁄‹
yöresel el yap›m› eflyalar, fotograflar, halk çalg›lar› v.b kültürel mirasa ait bilgiler,
belgeler kiflinin kültür dünyas›n›n derinliklerinde kal›c› izler b›rakacak ve seyahat, ziyaret eden kiflinin çok özel deneyimler kazanmas›na yol açacakt›r.Ayr›ca bu tür yerler turizm endüstrisinin de can damar›n› oluflturan gelen ziyaretçilerin ödedikleri ücretle ülke ekonomisinin gizli lokomotifidir. Bu bak›mdan böyle bir sepozyumun çok
önemli buldu¤um müzecilik konusunu gündeme tafl›narak çok yönlü olarak de¤erlendirilmesi imkan tan›yan ilgililere huzurlar›n›zda teflekkür etmeyi bir görev say›yorum.Bu vesile ile ümit edilir ki bu sempozyum ulusal müze ve halk çalg›lar› müzesinin kurulmas› aç›s›nda da bir bafllang›ç olur.
Mehmet ÖNDER, (1983), Yurt D›fl› Müzelerinde Türk Eserleri, Kültür ve Turizm
Bakanl›¤›, Baflbakanl›k Bas›mevi, Ankara
Laurence PPICKEN, (1975), Folk Music Instruman Of Turkey, London.
Murat KARABULUT, (1994) “Türk Halk Kültürü Derlemelerinde Tespit Edilen
Halk Çalg›lar› ve Bunlar›n ‹çerisinde Cimon”, Kültür Bakanl›¤›,l.Türk Halk Kültürü
Araflt›rma Sonuçlar› Sempozyumu, Ankara,1996.
263
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
HAKKI ACUN
1950’de Yozgat’ta do¤du. ‹lkokulu I¤d›r’da ortaokulu Akflehir’de, liseyi Çorum’da bitirdi. 1975-1976 Döneminde, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal ve ‹dari Bilimler Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümünden mezun oldu. Ayn› bölümde 1977’de
“Yüksek Lisans›”, 1983’de “Doktora” tamamlad›. 1976-1983 tarihleri aras›nda Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümünde asistan olarak, 1983-1988 tarihleri
aras›nda Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tarih Bölümü Baflkan› olarak çal›flt›. Ayr›ca
Atatürk ‹lkeleri ve ‹nk›lap Tarihi Bölümü Baflkanl›¤›n› da yürüttü. 1991’de doçent,
1997’de profesör oldu. 1988-1992 tarihleri aras›nda Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim
Fakültesi, Resim-‹fl E¤itimi bölümünde çal›flt›. 1997-2000 tarihleri aras›nda dekan
yard›mc›l›¤› ve ayn› tarihlerde ‹LESAM (‹lim Eserleri Sahipleri Meslek Birli¤i) yönetim kurulu üyeli¤i yapt›. Halen ayn› üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji
Sanat Tarihi Bölümü baflkanl›¤›n› ve 1988’den beri de Güzel Sanatlar Bölümü Baflkanl›¤›n› yürütmektedir. Vak›flar Genel Müdürlü¤ünün yay›mlad›¤› Rölöve ve Restorasyon Dergisi, Hoca Ahmet Yesevi, Türk-Kazak Üniversitesi’nin ç›kartt›¤› Bili¤ Dergisi ve Gazi Üniversitesi’nin ç›kartt›¤› Sanat Dergisi ve Atatürk Kültür Merkezi (19951998) yay›n kurulu üyeli¤inde bulunmaktad›r.
FER‹HA AKPINARLI
fianl›urfa’da do¤du. 1979 y›l›nda K›z teknik Yüksek Ö¤retmen Okulunu bitirdi.
Ankara Üniversitesi E¤itim Programlar› ve Gazi Üniversitesi El Sanatlar› E¤itimi
alanlar›nda yüksek lisans yapt›. 1987 y›l›nda sanatta yeterlik ald›. 1995 y›l›nda Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde El Sanatlar› E¤itimi program›nda doktoras›n› tamamlad›.1989 y›l›ndan itibaren Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi
El sanatlar› E¤itimi Bölümünde ö¤retim üyesi olarak çal›flmaktad›r.
fiER‹F AKTAfi
15.02.1945 do¤umludur. 1963-1967 y›llar› aras›nda Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde yüksek ö¤renimini tamamlad›.
Prof. Dr. Kaya Bilgegil’in yönetiminde haz›rlad›¤› “Refik Hâlid Karay’›n Eserleri Üzerine Bir Araflt›rma” adl› doktora tezi ile, 14 Aral›k 1973’te edebiyat doktoru unvan›n› ald›. 1 Mart 1974’te Kâz›m Karabekir E¤itim Enstitüsü Edebiyat ö¤retmenli¤ine
atand›. 19 Temmuz 1975’te Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne uzman olarak görev ald›. 1976’da, ayn› fakültede doktor asistan oldu. 6 May›s 1978 -26 Aral›k 1979 y›llar› aras›nda Atatürk Üniversitesi taraf›ndan Fransa’ya gönderildi. “Ah-
264
med Rasim’in Eserlerinde “‹stanbul” adl› tezi ile, 11 Ekim 1981’de doçent oldu. 20
Ekim 1987’de profesörlü¤e yükseltildi. 25 May›s 1989’da Atatürk Üniversitesi Kâz›m Karabekir E¤itim Fakültesi Dekanl›¤›’na getirildi. 25 May›s 1995’e kadar bu görevde kald›. 1996-97 ö¤retim y›l›nda Kazakistan’da Ahmet Yesevi Üni. Rektör yard›mc›s› olarak çal›flt›. 1998 Ocak ay›nda K›r›kkale Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› bölümünde Ö¤retim Üyesi ve Bölüm Baflkan› olarak çal›flmaya bafllad›. Mart 2001’de Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyat›’na
geçti. Halen bu fakültede çal›flmaktad›r. fierif Aktafl’›n, bir k›sm› teorik olmak üzere,
Yeni Türk Edebiyat› sahas›nda yay›nlanm›fl kitap ve yaz›lar› bulunmaktad›r. Evli ve
üç çocuk babas›d›r.
YENER ALTUNTAfi
1955 y›l›nda Sivas’›n Y›ld›zeli ilçesinde do¤du. ‹lk ve ortaö¤renimini Tokatta tamamlad›ktan sonra 1973-74 ö¤retim y›l›nda Tokat Ö¤retmen Okulunu bitirerek ilkokul ö¤retmenli¤ine bafllad›. 1975 y›l›nda Gazi E¤itim Enstitüsü Beden E¤itimi bölümünde yüksek ö¤renime bafllad›. Ayn› y›l kurulan Turizm Bakanl›¤› Devlet Halk
Danslar› Toplulu¤unda dansç› olarak görev ald›. Gazi Üniversitesi E¤itim Enstitüsünden mezun olduktan sonra da 1980 y›l›na kadar görevine devam etti. 1980 y›l›nda bu görevinden ayr›larak Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlü¤ünde teknik
ressam olarak görev ald›. 1981 y›l›nda Kültür Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤›na folklor araflt›rmac›s› olarak atand›. Halk Kültürlerini Araflt›rma ve
Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü olarak teflkilatlanan bu birime 1989 y›l›nda El Sanatlar› fiube Müdürü olarak atand›.1997 y›l›nda da ayn› kurumda Daire Baflkan› oldu.
MUSTAFA ARLI
1945 y›l›nda Ankara Beypazar›’nda do¤du. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdi. Ayn› fakültede doktora, doçentlik ve profesörlük aflamalar›n› geçirdi. Daha sonra Ev Ekonomisi Yüksekokulunda müdür yard›mc›l›¤›, Ankara Üniversitesi
Bas›mevi müdürlü¤ü, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi dekan yard›mc›l›¤› görevlerinde bulundu. Halen Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu Köy El Sanatlar› Anabilim Dal›nda ö¤retim üyesi olarak görev yapmaktad›r.
PINAR AYDEM‹R
1958 y›l›nda Ankara’da do¤du. Ankara Üniversitesi DTCF Klasik Filoloji bölümünden mezun oldu.1980 y›l›nda Kültür Bakanl›¤›na ba¤l› olarak ‹zmir Arkeoloji
Müzesinde çal›flmaya bafllad›. 2002 y›l›nda Kültür Bakanl›¤› An›tlar ve Müzeler Genel Müdürlü¤ünde Müzeler fiube Müdürü olarak göreve bafllad›. Halen ayn› görevde
bulunmaktad›r
RIZA AYHAN
1959-1970 y›llar› aras›nda ilk ve ortaö¤renimini Ankara’da tamamlam›flt›r.1971 y›l›nda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmufltur.1985 y›-
265
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
l›nda Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde doktora ö¤renimini tamamlam›flt›r.1988 y›l›nda G.Ü.‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültesinde doçentlik ünvan›n› alm›flt›r.1994 y›l›nda ise G.Ü. Hukuk Fakültesinde profesör ünvan› alm›flt›r.2000 y›l›nda
Gazi Üniversitesi Rektörlü¤üne atanm›flt›r. Halen ayn› görevi sürdürmektedir.
lümü Sanat Tarihi Anabilim Dal›nda doçent, 2000 y›l›ndan itibaren de bu bölümde
profesör olarak çal›flmaktad›r.
PAK‹ZE AYTAÇ
Erzurum’da do¤du.‹lk ve Orta Ö¤renimini Erzurum’da tamamlad›. Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu.Ayn› bölümde “Güvahi’nin
Pendname’sinin Halk Edebiyat› aç›s›ndan Önemi ve De¤eri” konusunda yüksek lisans tezini haz›rlad›. “Halk Edebiyat›’n› Tenkid” konulu doktora çal›flmas›n›n bitiminde Selçuk Üniversitesi Fen edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde 2,5 y›l yard›mc› doçent olarak bulundu.Daha sonra Gazi Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyat› Bölümünde çal›flmalar›na devam etti. “Asuman ile Zeycan Hikayesi” adl›
doçentlik çal›flmas›n› tamamlayarak doçent ünvan› ald›. Halen çal›flmalar›na bu bölümde devam etmektedir.
H. ÖRCÜN BARIfiTA
1942 y›l›nda Adana’da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini T.E.D. Ankara Koleji’nde tamamlad›ktan sonra Ankara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun
oldu. ‹stanbul Topkap› Saray› Müzesi’nden “16. Yüzy›la Ait Bitkisel Bezemeli Bohçalar” konulu master tezinden sonra ayn› üniversitede “16. Yüzy›ldan bu yana Türk
Saray ve Saray D›fl› ‹fllemeleri Aras›ndaki Benzerlik ve Farkl›l›klar” konulu teziyle
sanat tarihi doktoru ünvan› ald›. Sanat tarihi doçenti olduktan sonra 1988 y›l›nda
profesörlü¤e yükseldi. Meslek hayat›na 1970 y›l›nda Ankara Tevfik Fikret Lisesi ve
K›z Teknik Yüksek Ö¤retmen Okulu’nda ö¤retmen olarak bafllad›. 1982-1983/
1987-1988 y›llar›nda Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim Fakültesi Resim Bölümü Baflkan›, 1989 y›l›nda Selçuk Üniversitesi Türk El Sanatlar›n› Uygulama ve Araflt›rma Merkezi Baflkan› olarak görev yapt›. 1992-1999 y›l›nda Gazi Üniversitesi Mesleki Yay›n
E¤itim Fakültesi Dekan› olarak görev yapt›. 1992 y›l›nda Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji-Sanat Tarihi Bölümüne profesör ve Bölüm Baflkan› olarak
atand›. 2001 y›l›na kadar bölüm baflkanl›¤›na devam etti. 1992 y›l›nda Gazi Üniversitesi Türk El Sanatlar› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi Baflkan› oldu. Ayn› göreve
devam etmektedir.
SAM‹ ÇAY
1948 y›l›nda Polatl›’da do¤du. E¤itimini Polatl›, Denizli ve Ankara’da tamamlad›. Ankara Devlet Mimarl›k Mühendislik Akademisi Mimarl›k bölümünden 1973 y›l›nda mezun oldu. K›sa bir memurluk hayat›ndan sonra serbest mimar müteahhit
olarak uzun y›llar çal›flt›. Polatl›’da faaliyet gösteren birçok derne¤in ve vakf›n kuruculu¤unu ve baflkanl›¤›n› yapt›. 1999 seçimlerinde Polatl› Belediye Baflkan› olarak
seçildi. Toplumsal gönenci ciddi olarak önemseyen tüm bilgi, deneyim ve becerilerini Polatl›’n›n de¤iflmesinde ve geliflmesinde kullanan Sami Çay evli ve üç çocuk
babas›d›r.
CES‹M ÇELEB‹
1956’da Bitlis’de do¤du. ‹lkö¤renimini Bitlis 8 A¤ustos ‹lkokulu’nda, orta ö¤renimini ise Bitlis Ö¤retmen Okulu’nda tamamlad›. Çeflitli okullarda ö¤retmenlik ve
yöneticilik yapt›ktan sonra Selçuk Üniversitesi E¤itim Fakültesi’ni bitirdi. 1981 y›l›nda bafllad›¤› amatör halkbilim çal›flmalar›yla Bitlis’e ait ürünleri derledi. 1996 y›l›nda Bitlis ‹l Kültür Müdürü iken Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü’ne genel müdür yard›mc›s› olarak atand›. “Vadideki Güzel fiehir Bitlis” ve
“Yaflayan Kültür Ahlat” adl› eserleri yay›mlad›. Halen Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’ndaki görevine devam etmekte olup, evli ve dört çocuk babas›d›r.
AYfiE YÜCEL ÇET‹N
Sungurlu’da do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini ayn› yerde tamamlad›. 1983 y›l›nda
Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun
oldu. Yüksek lisans ve doktora ö¤renimini G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamlad›. Nisan 1997’de G.Ü. Gazi E¤itim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› E¤itimi
Bölümü’ne yard›mc› doçent olarak atand›. 2000-2001 ö¤retim y›l›nda Ahmet Yesevî Uluslararas› Türk-Kazak Üniversitesi’nde misafir ö¤retim üyesi olarak çal›flt›. Halen Gazi Üniversitesi’nde görev yapmaktad›r. Birçok ulusal ve uluslar aras› toplant›ya kat›lan Çetin’in yaz›lar›, Millî Folklor, Türk Yurdu, Türk Kültürü gibi dergiler ile
kongre ve sempozyum bildiri kitaplar›nda yay›nland›. Geleneksel Türk Tiyatrosu adl› bir kitab› bulunmaktad›r.
HAL‹T ÇAL
1959 y›l›nda Boyabat’ta do¤du.1980 y›l›nda Ankara Üniversitesi DTCF Sanat
Tarihi bölümünden mezun oldu.1981-1985 y›llar› aras›nda Kültür Bakanl›¤› Eski
Eserler ve Müzeler Müdürlü¤ünde müze araflt›rmac›s›,1985-1989y›llar› aras›nda Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarl›k Fakültesi Mimarl›k Bölümü Mimarl›k Tarihi
Anabilim Dal›nda araflt›rma görevlisi,1989-1992 Y›llar› aras›nda ö¤retim Görevlisi,
1992 y›l›nda Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bö-
‹SMET ÇET‹N
1957 y›l›nda Alacahan (Sivas)’da do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini Malatya’da tamamlad›. 1980 y›l›nda F›rat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat›
Bülümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora ö¤renimini, Gazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamlad›. Kültür Bakanl›¤›’nda folklor araflt›rmac›s›
olarak çal›flmakta iken 1986 y›l›nda Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim Fakültesi Türk Di-
266
267
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
li ve Edebiyat› E¤itimi Bölümü’nde ö¤retim görevlisi olarak çal›flmaya bafllad›.
2001-2002 ö¤retim y›l›nda Ahmet Yesevi Uluslararas› Türk-Kazak Üniversitesi’nde
misafir ö¤retim üyesi olarak görev yapt›. 1996’dan beri G.Ü. Gazi E¤itim Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyat› E¤itimi Bölümü’nde (fiimdi Orta Ö¤retim Sosyal Alanlar E¤itimi Bölümü, Türk Dili ve Edebiyat› Ö¤retmenli¤i Anabilim Dal›) yard›mc› doçent
olarak görev yapmaktad›r. Yaz›lar› Millî Folklor, Türk Yurdu, Millî Kültür, Türk Kültürü, Erciyes gibi dergilerde yer alm›flt›r. K›z›l Elma, Türk Edebiyat›nda Hazret-i Ali
Cenknâmeleri, Tursun Fakih adl› kitaplar› bulunmaktad›r.
oldu.1983’te ek görevli Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nün baflkanl›¤›na getirildi. 1986’da Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat
Faktültesi’ne profesör olarak tayin edildi ve bu fakültenin Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nü kurdu. 1992’de Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ça¤dafl Türk Lehçeleri ve Edebiyatlar› Bölümü kurulunca bu bölümün baflkanl›¤›na getirildi. Hacettepe Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyat› profesörü olarak görev yapan Bilge Ercilasun’la evlidir; iki çocu¤u vard›r. Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un Türk dili, edebiyat›, Ça¤dafl Türk Lehçe ve fliveleri konusunda pek çok eseri ve kalesi bulunmaktad›r.
NECAT‹ DEM‹R
20 Nisan 1964 tarihinde Ordu’ya ba¤l› Ulubey ilçesinin Kumanlar köyü’nde
do¤du. 1983 y›l›nda kaydoldu¤u Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyat› Bölümünü 1987 haziran›nda bitirdi. Ayn› y›l Gaziantep Sar›lsalk›m Ortaokulunda ö¤retmenli¤e bafllad›. Yüksek lisans›n› Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyat› Ana Bilim Dal›, Yeni Türk Dili Bilim Dal›nda
(1992); doktoras›n›, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araflt›rmalar› Enstitüsü, Türk Dili
ve Edebiyat› Ana Bilim Dal› Türk Dili Bilim Dal›nda (1996) tamamlad›. 1990 y›l›ndan bu yana ö¤retmen olarak çal›flt›¤› Sivas Cumhuriyet Lisesinden 1994 y›l› kas›m
ay›nda ayr›larak Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlük Türk Dili Okutmanl›¤›na bafllad›. 13 Haziran 1996’da Cumhuriyet Üniversitesi E¤itim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› E¤itimi Bölümüne Yard›mc› Doçent olarak atand›. 30 Kas›m 2000’de Doçent
oldu. Halen ayn› görevi sürdürmektedir.
RUH‹ ERSOY
1972 y›l›nda do¤du.1995 y›l›nda Erciyes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun oldu.Yüksek lisans›n› 1999 y›l›nda Çanakkale Üniversitesinde tamamlad›.
ABDURRAHMAN GÜZEL
1942’de Antalya ‘da do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini Antalya’da tamamlad›ktan
sonra “Goethe-Institut Grafrath/Obb ve Rothenburg/Odt” de, Almanca (lisan) ö¤renimini yapt›. Lisans ö¤renimini, 1970 y›l›nda, Orientalisches Institut an der Universitaet Wien ‘de (Viyana Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, fiarkiyat Enstitüsü, Türkoloji Bölümü) tamamlad›.Doktora ö¤renimini de ayn› üniversitede (Orientalisches
Institut an der Universitaet Wien),tamamlayarak 1973 tarihinde”Doktor” ünvan›n›
ald›.1974 tarihinde Hacettepe Üniversitesi, Sosyal ve ‹dari Bilimler Fakültesi Türk
MET‹N EK‹C‹
1963 y›l›nda Denizli ili, Çal ilçesine ba¤l› Akkent kasabas›nda do¤du. Lisans
e¤itimini Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde, 1984 y›l›nda, Yüksek Lisans e¤itimini Dokuz Eylül Üniversitesi’nde, 1989
y›l›nda, Doktora e¤itimini ise, A.B.D. Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde, 1996 y›l›nda tamamlad›. 1998 y›l›nda Doçent olan Metin Ekici, halen E.Ü. Türk Dünyas›
Araflt›rmalar› Enstitüsü, Halk Bilimi Anabilim Dal› ö¤retim üyesi olup, ayn› zamanda E.Ü. Türk Dili Bölümü Baflkanl›¤› ve Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Enstitüsü’nde,
Türk Dünyas› Edebiyatlar› Anabilim Dal› Baflkanl›¤› görevlerini yürütmektedir.
AHMET B‹CAN ERC‹LASUN
1943 y›l›nda ‹zmir’de do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini ‹zmir’de tamamlad›. 1963’te
‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’ne girdi.
1967’de Atatürk üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne asisitan olarak girdi.
Kars’tan derledi¤i metinlere dayanarak haz›rlad›¤› “Kars ‹li A¤›zlar› - Ses Bilgisi” adl› teziyle 1971’de “doktor” ünvan›n› ald›. 1976 Haziran’› ile 1977 A¤ustos’u aras›nda Amerika Birleflik Devletleri’nin Seattle flehrinde Üniversity of Washington’da misafir araflt›r›c› olarak bulundu. 1979 y›l›nda “Kutadgu Bilig’de Fiil” adl› teziyle doçent
268
Dili ve Edebiyat› Bölümü’ne “Ö¤retim Görevlisi” olarak atand›. 1980 y›l›nda doçent
olan Güzel, 1983 y›l›nda Giessen Üniversitesinde “Misafir Ö¤retim Üyesi” olarak iki
sömestr ders verdi. 1985 y›l›nda profesör oldu. Ayn› y›l Gazi Üniversitesi ö¤retim
üyeli¤ine atanan Güzel, çeflitli milletler aras› kurulufla üye seçildi. Millî E¤itim Bakanl›¤› Talim ve terbiye Kurulu Üyeli¤i de yapan Güzel, 1994-1998 y›llar› aras›nda
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ‘nde “Rektör”lük yapt›.30 Eylül 1989 – Subat
1994 tarihleri aras›nda da Milli Egitim Bakanl›¤› “Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi”
olarak çal›flt›.Prof. Dr. Abdurrahman Güzel’in Türk dili, edebiyat›, tarihi ve folkloru
konular›nda 40 kitap, 200 civar›nda makalesi bulunmaktad›r.
YAfiAR KALAFAT
Orta tahsilini 1939 y›l›nda dünyaya geldi¤i Kars’ta yüksek tahsilini 1961-62 y›llar›nda mezun oldu¤u Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde yapt›. 198687 güz döneminde Gazi Üniversitesi Gazi E¤itim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› bölümünden fark dersleri vererek mezun oldu. 1989 y›l›nda Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Halk Tarihinden, 1987 y›l›nda
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih anabilim dal›nda masterler
269
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
yapt›. 1992 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Atatürk ‹lkeleri ve ‹nkilap Tarihi Enstitü-
FATMA KOÇ
1966 Kütahya do¤umlu Yrd.Doç.Dr.Fatma KOÇ, ilk ve orta ö¤renimini Kütahya’ da tamamlad›. Lisans derecesini Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi Giyim Endüstrisi ve Giyim E¤itimi Bölümünde ald›. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü’ nde “Kütahya Geleneksel Kad›n Giysileri Üzerine Bir Araflt›rma”konulu
yüksek lisans tezini 1991 y›l›nda ve ‘’Osmanl› ‹mparatorluk Dönemi Türk Çocuk
Giysileri Üzerine Bir Araflt›rma’’ konulu doktora tezini 1997 y›l›nda tamamlad›. Halen Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi’ nde Ö¤retim üyesi olarak görev yapmaktad›r.
sü Atatürk ‹lkeleri ve ‹nkilap Tarihi anabilim dal›ndan doktora yapt›. 1999 y›l›nda
emekli oldu. Halen ASAM Kafkasya Araflt›rmalar› Masas› Baflkan› olarak çal›flmakta ve halk inançlar› üzerinde araflt›rmalar yapmaktad›r.
Ç‹⁄DEM KARA
Ankara Üniversitesi DTCF Halkbilimi bölümünde doktora yapmaktad›r.
1999’dan beri, Anadolu Üniversitesi Halkbilim Araflt›rmalar› Merkezi’nde ö¤retim
görevlisi olarak çal›flmaktad›r.
MURAT KARABULUT
1959 Yozgat do¤umlu. 1980 y›l›nda Gazi E¤itim Fakültesi Müzik E¤itimi Bölümünden mezun oldu. Çeflitli liselerde müzik ö¤retmenli¤i yapt›. 1985 y›l›nda Kültür
Bakanl›¤› M‹FAD Halk Müzi¤i (Folklor) Araflt›rmac›s› olarak atand›. Görev yapt›¤›
A. YAVUZ KILIÇ
Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümü profesörlerindendir. Ayr›ca,
1999’dan beri üniversitenin Halkbilim Araflt›rmalar› Merkezi Müdürlü¤ü görevini de
sürdürmektedir.
1990 y›l›na kadar birçok türkü derledi, notaya ald›, yay›nlad›. TRT repertuvar çal›flmalar›na kat›ld›. 1990-2000 y›llar› aras›nda Erciyes Üniversitesi Nevflehir Turizm ‹flletmecili¤i Yüksek Okulunda Ö¤retim görevlili¤i ve idarecilik yapt›. Müzik, Animasyon ve Halk Kültürü dersleri verdi. 2002 y›l›nda Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuvar›na ö¤retim üyesi olarak atand›. Halen ayn› Üniversitede Türk Müzi¤i Bölüm
Baflkan› olarak görev yapmaktad›r.
HAfi‹M KARPUZ
5.2.1949 tarihinde Akçaaabat’›n Tafloca¤› Köyü’nde do¤du. ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Arkeoloji Bölümünü bitirdi (1972). Lisans tezi “Anadolu’da Prostylos Plânl› Tap›naklar” d›r.1972/1973 ö¤retim y›l›nda fiiflli Lisesi’nde vekil ö¤retmenlik yapt›. 31.7.1973 tarihinde Kültür Bakanl›¤› Erzurum Müzesi asistanl›¤›na atand›. 1978 Haziran’›nda Trabzon Müzesi araflt›rmac›l›¤›na nakledildi. Her iki müzede yönetici ve araflt›rmac› olarak görev yapt›. 1983 y›l›nda Norveç
Aç›khava Müzeleri konusunda alt› ay incelemeler yapt›. 5.11.1982 tarihinde Selçuk
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Yard›mc› Doçentlik s›nav›n› kazanarak üniversitedeki görevine bafllad›. 1988 y›l›nda Doçent, 1994 y›l›nda
Profesör oldu.Üniversitede birçok idari görevde bulundu. Sanat Tarihi Bölüm Baflkanl›¤›, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araflt›rmalar› Merkezi Baflkanl›¤›, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü¤ü, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanl›¤› yapt›.Koruma, kültür
ve sanat alanlar›nda uluslararas› ve ulusal birçok kurum üyeli¤i yapt›. Kültür Bakanl›¤›, Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Yüksek Kurulu üyeli¤i, Konya Koruma Kurulu Baflkanl›¤›, Milletleraras› An›tlar ve Sitleri Koruma Kurulu (ICOMOS) üyesidir.
Ayr›ca Konya Fikir, Kültür ve Sanat Adamlar› Derne¤i, Türkiye An›tlar Derne¤i Konya fiubesi üyesidir. Karpuz evli ve iki çocuk babas›d›r.
270
SEYHAN L‹VANEL‹O⁄LU
Ankara Bahçelievler ilkokulunu bitirerek 1962 y›l›nda Deneme Lisesine girdi.
1968 y›l›nda mezun oldu. 1968-1969 ö¤renim y›l›nda Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi Genel Türk Tarihi Bölümüne girdi. 1969 y›l›nda evlenerek okuldan ayr›ld›. Anadolu Üniversitesi Türkçe Bölümünü (4 y›ll›k) bitirdi. 1972 y›l›nda ö¤retmenli¤e bafllad›. 1992-1993 y›l›nda Devlet Lisan Okulunu (‹ngilizce) bitirdi. 1993 y›l›nda Londra’ya dil e¤itimi için giderek International School’u bitirdi. 1995 y›l›nda UNICEF e¤itim program›nda çal›fl›rken Kültür Bakanl›¤› Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ünde Daire Baflkan› olarak göreve bafllad›. Ayn› Genel Müdürlükte 1997 y›l›nda Genel Müdür Yard›mc›l›¤›na atand›. Ayn› y›l Genel Müdür Vekili
oldu. 1999 y›l›nda Genel Müdürlük görevine asaleten atand›. Öykü yazar› olan Seyhan Livanelio¤lu’nun Tepegöz adl› öyküsü ‹LKSAN öykü yar›flmas›nda 1.lik ödülü
ald›. De¤iflik dergilerde öykü ve makaleleri, baz› gazetelerde yaz› dizileri yay›nland›.
Görevinin yan›s›ra yazarl›k yaflam› da devam etmektedir.
EMRE MADRAN
1944 y›l›nda do¤du. Orta Do¤u Teknik Üniversitesinde 1966 y›l›nda mimarl›k
lisans 1968 y›l›nda restorasyon yüksek lisans e¤itimini bitirdi. Ayn› üniversitede
1996 y›l›nda doktor ünvan›n› ald›. 1968-1980 y›llar› aras›nda Vak›flar Genel Müdürlü¤ü ile Kültür Bakanl›¤›nda kültür varl›klar›n›n belgelenmesi, onar›m› ve yeniden ifllevlendirilmesi konusunda proje ve uygulama hizmetlerinde çal›flt›. 1980 y›l›ndan bu
yana ODTÜ Mimarl›k Fakültesi, Restorasyon Lisansüstü Program› ö¤retim üyesidir.
Ço¤u kültür varl›klar›n› korunmas› konusuyla ilgili, 2 kitab› ve 100’den fazla makale ve yay›nlanm›fl bildirisi vard›r. Kültürel miras›n korunmas› ve de¤erlendirilmesine
iliflkin olarak çeflitli uluslarars› toplant›larda Türkiye Delegesi olarak görev yapm›flt›r. E¤itim görevinin yan›s›ra çeflitli yap›lar›n ve arkeolojik alanlar›n onar›m› ile ilgili
271
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
proje ve uygulamalarda araflt›rmac› ve dan›flman olarak hizmet vermeyi sürdürmektedir.
1986 Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden (Sanatta Yeterlilik) diplomas›
ald›. Resim Anasanat Dal›nda Yrd. Doçent, Doçent oldu (1987). 1990 Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Arkeoloji Anabilim Dal›’nda doktora yapt›. 1992 Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi, Uygulamal› Sanatlar E¤itimi Bölümü Moda ve Süsleme Tasar›m› E¤itimi, Sanat Tarihi Anabilim Dal›’nda Profesör oldu. Halen Atatürk
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Baflkan›d›r. Yay›mlanm›fl 6 kitab› 20’ye yak›n da makalesi vard›r.
ZÜMRÜT NAHYA
Ankara Üniversitesi DTCF Antropoloji Bölümü Etnoloji Kürsüsünden mezun oldu. Kas›m 1970’te Milli E¤itim Bakanl›¤› Kültür Müsteflarl›¤› Milli Folklor Enstitüsünde folklor araflt›rmac›s› olarak göreve bafllad›.1977 y›l›nda Gelenek-Görenek-‹nançlar fiube Müdürlü¤ünde çal›flmaya bafllad›.1991’den sonra Halk Kültürlerini araflt›rma ve Gelifltirme genel Müdürlü¤ünde 4 y›l genel müdür yard›mc›l›¤›na vekalet etti.
7 y›l Gazi Üniversitesi Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesinde, 2 y›l Ankara Üniversitesi DTCF’de Halkbilim konusunda ders verdi. Kültür Bakanl›¤› Döner Sermaye ‹flletmesi Merkez Müdürlü¤ü El Sanatlar› Uzmanlar Kurulunda görev yapt›. Hâlen Türk
Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü Pertev Naili Boratav Halk Kültürü ‹htisas Kütüphanesinde çal›flmaktad›r.
M. ÖCAL O⁄UZ
1985-1988 y›llar›nda Kültür Bakanl›¤› Milli Folklor Araflt›rma Dairesi Baflkanl›¤›’nda (flimdiki ad›: Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü)
Folklor Araflt›rmac›s› olarak görev yapm›flt›r. 1988-1992 y›llar›nda Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde Araflt›rma Görevlisi
olarak çal›flm›flt›r. Lisans üstü ö¤renimini Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde (Yüksek Lisans 1987, Doktora 1991) yapm›flt›r. 1992 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halkbilimi Anabilim Dal›’na Yrd. Doç. olarak atanm›flt›r. 1995 y›l›nda Halkbilimi Doçenti unvan›n› alm›flt›r. H.Ü. Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyat› Bölüm Baflkan Yard›mc›l›¤›, Türk Halkbilimi Anabilim Dal›
Baflkanl›¤›, Türk Halkbilimi Kulübü Baflkanl›¤›, Türkiyat Araflt›rmalar› Merkezi Halkbilimi Anabalim Dal› Baflkanl›¤› gibi görevlerde bulunmufltur. 1998-2001 y›llar›nda
Tunus Bir Üniversitesi’nde Lisans ö¤rencilerine Türk Dili (Türkçe), Yüksek Lisan ve
Doktora ö¤rencilerine Osmanl›ca (Türkçe-Frans›zca) ve Türk Kültürü (Frans›zca)
derslerini vermifltir. 2002 y›l›nda Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne Profesör olarak atanm›flt›r. 8’i bas›lm›fl 9 kitab›, ulusal ve uluslar aras› bilimsel toplant›larda sunulmufl 50 civar›nda bildirisi, 100 civar›nda makalesi vard›r. Uluslar Aras›
indeksler taraf›ndan taranan Milli Folklor/Uluslar Aras› Halkbilimi Dergisi’ni
yay›mlamaktad›r.
TAC‹SER ONUK
Tarsus do¤du. 1964-1965 K›z Teknik Yüksek Ö¤retmen Okulu Resim Bölümü
mezunu. 1968 R.C.D. Bursu ile ‹ran-Tahran’da Seramik Çal›flmas› yapt›. 1976 Devlet Yabanc› Dil Okulundan Mezun (‹ngilizce). 1980 Ankara Üniversitesi E¤itim Fakültesi Güzel Sanatlar E¤itimi Bölümünden Mezun oldu. Ayn› yerde Master yap›t.
1982 ‹ngiltere, Folkstone “School of English Studient” Dil Okulundan mezun oldu.
272
BEK‹R ONUR
1944’te Adana’da do¤du. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi
Felsefe Bölümü’nü (1967) bitirdi. E¤itim Bilimleri Fakültesi’nin akademik kadrosuna (1969) kat›ld›. Ankara Üniversitesi’nde Oyuncak Müzesi’ni (1990), Çocuk Kültürü Araflt›rma Merkezi’ni (1994), Müze E¤itimi Anabilim Dal›’n› (1997) kurdu. Akademik ilgi alanlar› geliflim psikolojisi, çocuk kültürü, çocuklu¤un tarihi ve müze e¤itimidir. Telif ve çeviri birçok bilimsel yap›t ve deneme yaz›s› yay›mlad›.
SERP‹L ORTAÇ
1986 y›l›nda Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi El Sanatlar› Bölümünden mezun olmufltur.1989 y›l›nda ayn› fakültenin El Sanatlar› Anabilim Dal›nda yüksek lisans›n› tamamlam›flt›r.1994 y›l›nda ayn› anabilim dal›n›n doktora program›ndan mezun olmufltur.Halen Gazi Ünivesitesi Mesleki E¤itim Fakültesi ElSanatlar›
Anabilim Dal›nda yard›mc› doçent olarak görev yapmaktad›r.
TEVH‹DE ÖZBA⁄I
Elaz›¤’da do¤du. K›z Teknik Yüksek Ö¤retmen Okulunu bitirdi. 1989’da Doçent, 1995’de Profesör oldu. Çeflitli dergilerde makale ve bildiriler yay›nlad›. Ulusal
ve Uluslararas› Kongre ve toplant›lara kat›ld›. ‹ki dönem Dekan Yard›mc›l›¤› yapt›.
1992’den beri Gazi Üniversitesi Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi Senatörü, Fakülte
Kurulu, Fakülte Yönetim Kurulu, El Sanatlar› Yayg›n E¤itimi Bölüm Baflkanl›¤› ve
çeflitli Yönetim Kurullar› görevlerini yürütmüfltür.
NEB‹ ÖZDEM‹R
Hacettepe Üniversitesi, Türk Halkbilimi Anabilim Dal›’nda “sözel edebiyat, kimlik, siyasal parti kültürü, kültür turizmi, müze bilimi, festival, flenlik, spor kültürü, e¤lence, çocuk kültürü, popüler kültür, gelenek, medya, halk tiyatrosu vb.” alanlarda
araflt›rmalar yapmaktad›r.
MEVLÜT ÖZHAN
1953 y›l›nda do¤du. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co¤rafya Fakültesi Tiyatro Bölümünü bitirdikten sonra 1978 y›l›nda Kültür Bakanl›¤›nda çal›flmaya bafllad›.
De¤iflik kademelerde yöneticilik yapt›. Halen Kültür Bakanl›¤› Halk Kültürlerini
273
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü’nde Genel Müdür Yard›mc›s› olarak görev
yapmaktad›r. Geleneksel Türk Tiyatrosu (Karagöz, kukla, orta oyunu, köy seyirlik
oyunlar›), folklorik çocuk oyunlar›, maske (mask) gelene¤i, kukla ve gölge oyunu
teknikleri üzerine araflt›rmalar yapt›. Türkiye ve Türkiye d›fl›nda yapt›¤› araflt›rma ve
incelemeleriyle ilgili ulusal ve uluslar aras› sempozyum ve kongrelere kat›larak bildiriler sundu. Çal›flma alanlar›yla ilgili yay›nlanm›fl altm›fla yak›n makalesi, alt› adet
kitab› bulunmaktad›r. UN‹MA (Union Internationale de la Marionette) Türkiye Milli
Merkezi’nin Kurucu üyesi olan Mevlüt Özhan ayn› zamanda bu kuruluflun baflkanl›¤›n› da yapmaktad›r. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatlar› Bölümünde Kukla ve Gölge Oyunlar› Tekni¤i dersi vermektedir.
1971’de doktor 1977’de doçent olmufltur. 1988 y›l›nda da profesör olarak Selçuk
Üniversitesine geçmifltir. Halen Fen Edebiyat Fakültesinde bölüm baflkan› olarak
görev yapmaktad›r.
AL‹ OSMAN ÖZTÜRK
1960 y›l›nda d¤du.1977-1981 y›llar›nda Ankara Üniversitesi DTCF’de Germanistik (Alman Dili veEdebiyat›) Ö¤renimi gördü. Doktoras›n› “Dil Yönüyle Türk ve
Alman Halk Türküleri” üzerine haz›rlad›. DAAD Bursuyla ‹ki y›l Alman Halk Türküsü Arflivinde araflt›rma yapt›. 1991’de yard›mc› doçent, 1994’te doçent oldu.
Bern’de Almanca olarak yay›mlanm›fl “Das Türkishe Volkslied als Sprchliches
Kuntswerk” ad›nda Türk halk türküsünü dil yönüyle inceleyen bir kitab› vard›r. Selçuk Üniversitesi Halk Kültürü Araflt›rma ve Uygulama Merkezinde yönetim kurulu
üyesidir. Halen ayn› üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesinde Alman Dili ve Edebiyat› Anabilim Dal›nda ö¤retim üyesidir.
AYfiEN SAVAfi
1984 y›l›nda ODTÜ mimarl›k fakültesinden ikincilikle mezun oldu.1985-1987
y›llar› aras›nda ayn› fakültede araflt›rma görevlisi olarak kald›.1987-1995 y›llar› aras›nda akademik çal›flmalar›na ‹ngiltere ve Amerika’da devam etti.1995 y›l›nda Türkiye’ye dönerek ODTÜ mimarl›k fakültesinde ö¤retim görevlisi oldu.Bir çok müzecilik çal›flmas›nda görev yapm›fl olan Doç. Dr. Ayflen Savafl ODTÜ’de rektör dan›flman› olarak görev yapmaktad›r
BEYHAN PAMUK
1975 y›l›nda Kayseri’de do¤du.Lise e¤itimini Kayseri K›z Meslek Lisesinde tamamlad›.1993 y›l›nda G.Ü. Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesi Giyim Yayg›n E¤itimi
Bölümünü kazand›.1998 y›l›nda ayn› fakültede Araflt›rma Görevlisi olarak göreve
bafllad›.2001 y›l›nda G.Ü.Sosyal Bilimler Enstitüsü Giyim Endüstrisi ve Giyim E¤itimi Ana Sanat dal›nda yüksek lisans program›ndan mezun oldu.Halen G.Ü.Mesleki
E¤itim Fakültesinde Araflt›rma Görevlisi olarak görev yapmakta ve doktora e¤itimini sürdürmektedir.
ALPARSLAN SANTUR
Etnolog. 1987 y›l›ndan beri Kültür Bakanl›¤› (HAGEM)’nda Araflt›rmac› ve fiube Müdürü olarak görevlidir. Araflt›rmalar›n› Kültür De¤iflimi, Halk inan›fllar› ve Aç›k
Hava Müzeleri konular›nda yo¤unlaflt›rm›flt›r. 40 kadar yay›mlanm›fl makalesi vard›r. 25 kadar bilimsel toplant›ya bildiri ile kat›lm›flt›r. Orta derecede ‹ngilizce bilir.
Evli olup, bir çocu¤u vard›r.
REMZ‹YE SEZG‹N
1956’da Ankara’da do¤du. 1977 y›l›nda M.E.B. K›z Teknik Yüksek Ö¤retmen
Okulu Elsanatlar› Çiçek Bölümünü bitirdi. G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Elsanatlar
E¤itimi Yüksek Lisans Program›n› 1990 y›l›nda tamamlad›. 1987 y›l›nda G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsünden “Sanatta Yeterlik” ünvan› ald›. G.Ü. Mesleki Yayg›n E¤itim Fakültesinde Dekan Yard›mc›l›¤›, Kuaförlük ve Güzellik Bilgisi E¤itimi Bölüm
Baflkanl›¤›, Giyim Yayg›n E¤itimi Bölümü Trikotaj Yayg›n E¤itimi Anasanat Dal›
Baflkanl›¤› görevlerinde bulundu.Halen Gazi Üniversitesi Mesleki E¤itim Fakültesi El
Sanatlar› E¤itimi Bölümünde Ö¤retim Üyesi olarak görev yapmaktad›r.
KAfi‹F SA⁄LAMÖZ
1957 Konya-Ilg›n do¤umludur. Makine Ressaml›¤›ndan sonra, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesini bitirdi. Çeflitli kurulufllar sonras›nda, 12 y›ld›r Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›nda çal›flmaktad›r.
EKREM SEZ‹K
1964 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Eczac›l›k Fakültesinden mezun oldu. 1967 y›l›nda ayn› üniversitede Dr. ünvan›n› ald›.1969 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Eczac›l›k Fakültesine kurucu üye olarak gelmifl, 1982’de profesör olmufltur. 1986’da Gazi
Üniversitesi Eczac›l›k Fakültesine geçmifltir. 1972’den beri halk ilaçlar› ile ilgili çal›flmaktad›r. Bu konuda yetmifl civar›nda araflt›rmas› vard›r.
SA‹M SAKAO⁄LU
1939 y›l›nda Konya’da do¤mufl, ilk ve orta ö¤renimini Konya’da tamamlam›flt›r. ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden 1965
y›l›nda mezun olmufltur. Tokat Gaziosmanpafla Lisesindeki edebiyat ö¤retmenli¤inden sonra asistan olarak girdi¤i Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde
NA‹L TAN
1941 y›l›nda Kastamonu’nun Araç-Kavac›k köyünde do¤du. Göl ‹lkö¤retmen
Okulu’nu, Bursa E¤itim Enstitüsü’nü, Türkiye ve Ortado¤u Amme ‹daresi Enstitüsü’nü, Millî Güvenlik Akademisi’ni, Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nü bitirdi. Van Alparslan ‹lkö¤retmen Okulu Ö¤retmen ve Müdür Yard›mc›l›¤›,
274
275
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
KATILIMCILARIN ÖZGEÇM‹fiLER‹
Kastamonu K›z ‹lkö¤retmen Okulu Ö¤retmen ve Müdür Yard›mc›l›¤›, Mardin K›z ‹lkö¤retmen Okulu Ö¤retmenli¤i görevlerinde bulundu. 1970 y›l›nda Millî E¤itim Yard›mc›l›¤›na atand›. 1973-1978 ve 1979-1984 y›llan aras›nda Millî Folklor Araflt›rma
Dairesi Baflkanl›¤› görevinde bulundu. 1984-1988 y›llar› aras›nda Kültür Bakanl›¤›
Güzel Sanatlar Genel Müdürlü¤ü’nde Genel Müdür Yard›mc›l›¤›, 1988-1997 y›llar›
aras›nda da Ankara Devlet Türk Halk Müzi¤i Korosu’nda Uzman olarak görev yapt›ktan sonra 1997’de Halk Kültürlerini Araflt›rma ve Gelifltirme Genel Müdürlü¤ü’ne
atand›. Bu görevinden l Nisan 1998’de kendi iste¤iyle emekliye ayr›ld›. Hâlen Türk
Dil Kurumu’nda Uzman olarak görev yapmaktad›r.
AL‹ YAKICI
Gazi Üniv.E¤itim Fak.Ö¤retim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ali Yak›c›, Konya’da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Konya’da tamamlad›. Atatürk Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden mezun oldu. 1984 y›l›nda Gazi E¤itim
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde Araflt›rma Görevlisi olarak vazifeye bafllad›.Yüksek lisans ve doktora ö¤renimini Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Türk Dili ve Edebiyat› Ana Bilim Dal›nda yapt›. Ayn› Fakültenin ad› geçen Bölümüne ö¤retim üyesi olarak atand›. Hâlen Gazi E¤itim Fakültesi Orta Ö¤retim Sosyal
Alanlar E¤itimi Bölümünde Ö¤retim Üyesi olarak görevini sürdürmektedir.
F‹KRET TÜRKMEN
1945 y›l›nda Yozgat’›n Bo¤azl›yan ‹lçesinda do¤du. 1967 y›l›nda Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden mezun olarak Konya’da ö¤retmenli¤e bafllad›.1968 y›l›nda Atatürk Üniversitesi Halk Edebiyat› Anabilim Dal›nda asistan oldu.1969 y›l›nda doktora yapmak üzere ‹stanbul’a Prof.
Dr. Mehmet Kaplan’›n yan›na gönderildi. 1972 y›l›nda “Afl›k Garip Hikayesi Üzerine
Mukayeseli Bir Araflt›rma” isimli doktora tezini tamamlad›. 1974 y›l›nda Fransa’ya
gönderildi. Paris’te Prof. Dr. Prtev Naili Boratav ‘›n yan›nda Sorbonne’daki folklor
metodolojisi ve halk edebiyat› ile ilgili ders seminerve konferanslara kat›ld›.1976’da
Türkiye’ye döndü. 1978 y›l›na kadar Atatürk Üniversitesinde çal›flt›. 1978 y›l›nda
Ege Üniversitesinde yeni aç›lan Sosyal Bilimler Fakültesine (fiimdiki Edebiyat Fakültesi ) naklen atand›.1980 y›l›nda “Tahir ile Zühre”isimli eseri ile doçent oldu.1986
y›l›nda “Nasrettin Hoca F›kralar›” konulu tezi ile de profesör oldu. Halen Halkbilimi
Anabilim Dal› Baflkan›d›r.
MANSUR YAVAfi
1955 y›l›nda Beypazar›’nda do¤du.‹lk orta ve lise ö¤renimini Beypazar›’nda tamamlad›. 1983 y›l›nda ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Beypazar›’nda onüç y›l serbest avukatl›k yapt›. 1999 y›l›nda belediye baflkanl›¤›na seçildi.Halen Beypazar› belediye baflkanl›¤›n› sürdürmektedir. Evli ve iki k›z çocuk babas›d›r
SÜHA UYAR
08.07.1949’da Ankara do¤du. Çok iyi derecede Frans›zca, ‹talyanca, ‹spanyolca, ‹ngilizce okur yazar. Befliktafl (genç), Feriköy, Hürriyet Spor, Gazi Osman Pafla
tak›mlar›nda kaleci olarak futbol oynad›. Erden Ener ve Üstün Asutay tiyatrolar›nda
çeflitli oyunlarda rol ald›. TRT televizyonlar›nda yay›nlanan “Tatil fians›” isimli yar›flma program› ve “Haydi Tatile” isimli gezi programlar›n› haz›rlad›. “Türkiye”, “Kapadokya”, “7 Kiliseler” isimli tan›t›m filmlerini yapt›. 1968 y›l›ndan bu yana profesyonel turizmci, Seyahat Acentas› Yönetim Kurulu Baflkan›, Profesyonel turist rehberi,
‹stanbul Skal Kulubü Genel Sekreter, Sayman, Yönetim Kurulu Üyeli¤i, Türkiye Skal
Kulüpleri Milli Komite Genel Sekreterli¤i Türkiye Seyahat Acentalar› Birli¤i (TÜRSAB) II. Baflkan, Genel Sekreter, Sayman, Yönetim Kurulu Üyelikleri görevlerinde
bulundu. Nisan 2000 y›l›ndan bu yana TV8’de Genel Yay›n Koordinatörü ve Turizm
Programlar› Sorumlusu olarak kendi sundu¤u “2010 Y›l›nda Turizmden Türkiye’ye
60 Milyar Dolar” program›n›n d›fl›nda “Tatil Rehberi”, “‹stanbul’un Sesi”, “Yurdum
Portresi” ve “Tatile Ç›k›yorum” programlar›n›n yap›mc›s›d›r.
DURSUN YILDIRIM
Prof. Dr. Dursun Y›ld›r›m, 15 Nisan 1946 tarihinde Rize ilinin Kalkandere (Karadere) kazas›na ba¤l› bir da¤üstü köyü olan Kayabafl› (Hurmal›k) köyünde do¤mufltur. ‹stanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nden 1968 y›l›nda mezûn olmufl 1969 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi (Sosyal ve ‹dari Bilimler Fakültesi) Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünde ö¤retim görevlisi olarak atanm›flt›r. “Türk Edebiyat›nda Bektafli Tipine Ba¤l› F›kralar”
adl› çal›flmas› ile, 25 Mart 1975 tarihinde “Üniversite Doktoru” derecesini alm›flt›r.
Hacettepe Üniversitesi bursu ile, 14.15.1975 tarihinde yurtd›fl›na ç›kan Prof. Dr.
Dursun Y›ld›r›m Seattle (Amerika)’da, University of Washington’da misafir ö¤retim
üyesi statüsünde çal›flm›flt›r. H.Ü. Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü içinde aç›lan Türk Halkbilim Anabilim Dal› Baflkanl›¤›na atanan Prof. Dr. Dursun
Y›ld›r›m, e¤itim/ö¤retim programlar›n› haz›rlay›p ö¤renci al›m› ve yerlefltirilmesini
sa¤lam›flt›r. Tu¤rul ve Ça¤r› adl› iki çocu¤u olan Prof. Dr. Dursun Y›ld›r›m, iyi derecede ‹ngilizce, araflt›rmalar›nda yararlanacak ölçüde Rusça bilmektedir. Çuvaflça ve
Yakutça d›fl›nda, Türk yaz› dillerine vâk›ft›r. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakül-
276
277
EN‹S YETER
1955 y›l›nda Elaz›¤’da do¤du. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
Alaca, Hassa, Datça ve Diyadin Kaymakaml›klar›, Tunceli Vali Yard›mc›l›¤› görevlerinde bulundu. 1985-1997 y›llar›nda ‹çiflleri Bakanl›¤› Mahalli ‹dareler Genel Müdürlü¤ünde görev yapt›. 15 Eylül 1997 den itibaren Kastamonu Valili¤i görevini yürütmektedir. Almanya ‹dari Bilimler Enstitüsünü bitirdi. Yay›nlanm›fl befl kitab› 55
makalesi bulunmaktad›r.
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
tesi, ö¤retim üyesi olan, Prof. Dr. Dursun Y›ld›r›m, 1996 y›l›ndan beri baflkan› oldu¤u Türk Dili ve Edebiyat› Bölümü’nde ilmi faaliyetlerini sürdürmektedir.
NAC‹YE YILDIZ
13 fiubat 1958’de ‹stanbul’da do¤du. ‹lk ö¤renimini fieyhülislâm Hayri Efendi
‹lkokulunda, orta ö¤renimini Fatih K›z Lisesinde tamamlad›ktan sonra girdi¤i ‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyat› Bölümünden 1979 y›l›nda mezun oldu. 1980-1984’te Ankara’da Mamak ve Atatürk Liselerinde ö¤retmenlik yapt›ktan sonra, Hacettepe Üniversitesinde 1996 y›l›na kadar Türk Dili Okutman› olarak çal›flt›. Yüksek Lisans ve Doktoras›n› Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsünde tamamlad›. Yüksek lisans tezi olarak “Mutasavv›f Kad›n fiairler”; doktora tezi olarak da “Manas Destan› (W. Radloff) ve Destana Yans›yan K›rg›z Kültürü
ile ‹lgili Tesbit ve Tahliller” bafll›kl› çal›flmalar› haz›rlad›. 1996-1997 ö¤retim y›l›nda
Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Ça¤dafl Türk Lehçeleri ve Edebiyatlar› Bölümünde Yard›mc› Doçent olarak göreve bafllad›. 1997 y›l›nda Bölüm Baflkan Yard›mc›l›¤› görevine getirildi. Halen bu görevini sürdürmekte ve Türk Destanlar›, Osmanl› Türkçesi, Türk Halk Edebiyat›, K›rg›z Halk Edebiyat›, Azerbaycan Halk Edebiyat›, Özbek Halk Edebiyat› ve Uygur Halk Edebiyat› dersleri vermektedir.
07.06.2002 tarihinde yap›lan Doçentlik s›nav›nda baflar›l› olarak Ça¤dafl Türk Lehçeleri ve Edebiyatlar› Bilim Alan›nda Doçent unvan› ald›. Evli ve iki çocuk annesidir.
278
FOTO⁄RAFLAR
279
280
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 1: Aç›l›fl, ‹stiklâl Marfl› ve Sayg› Duruflu
Foto¤raf 3: Kat›l›mc›lar sempozyum sonunda, Prof. Dr. R›za Ayhan’la birlikte
Foto¤raf 2: Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. R›za Ayhan konuflmalar›n› yaparken
Foto¤raf 4: Sempozyumda Bildiriler Dinlenirken
281
282
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 5: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisi Aç›l›fl›ndan
Foto¤raf 7: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisi Aç›l›fl›ndan
Foto¤raf 6: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisi Aç›l›fl›ndan
Foto¤raf 8: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisi Aç›l›fl›ndan
283
284
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 9: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisinden
Foto¤raf 11: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisinden
Foto¤raf 10: “Türk
Halkbilimi Müzesine
Do¤ru” Sergisinden
Foto¤raf 12: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisinden
285
286
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 13: “Türk Halkbilimi Müzesine Do¤ru” Sergisinden
Foto¤raf 15: Semerci dükkân›ndan bir görüntü
Foto¤raf 14: Bir semer ustas›
Foto¤raf 16: Bir bak›r ustas›
287
288
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 19: Sat›lmak üzere haz›rlanm›fl sepetler
Foto¤raf 17: Bir ayakkab›c›
Foto¤raf 20: Turistik amaçl› ve oyuncakç›l›k alan›nda üretim yapan bir ç›kr›kç› dükkân›
Foto¤raf 18: Bir sepet ustas›
289
290
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 21: Turistik amaçl› ve oyuncakç›l›k alan›nda üretim yapan bir ç›kr›kç› dükkân›
Foto¤raf 23: ODTÜ Mimarl›k Fakültesi Slayt Arflivi
Foto¤raf 22: Ayflen Savafl Arflivi, 1992, Kanada.
Foto¤raf 24: ODTÜ Mimarl›k Fakültesi Slayt Arflivi
291
292
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 25: Phillips, David. Exhibiting Authenticity,
Manchester: Manchester University Press, 1997, sayfa 205.
Foto¤raf 27: Ayflen Savafl Arflivi 1993, Almanya
Foto¤raf 28: Su de¤irmenlerinin d›fltan görünüflü
Foto¤raf 26: Phillips, David. Exhibiting Authenticity,
Manchester: Manchester University Press, 1997, sayfa 207.
293
294
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 29: Alt› ocakl› su de¤irmeni
Foto¤raf 31: Domuzluk ve çark
Foto¤raf 30: Su de¤irmeninde ocak
Foto¤raf 32: De¤irmen tafllar›
295
296
FOTO⁄RAFLAR
Foto¤raf 33: Yurdusev Ar›¤, Eski Türk Giysileri El ‹flleri ve Tak›lar› Müzesinden geleneksel
kad›n giysileri
Foto¤raf 34: Yurdusev Ar›¤, Eski Türk Giysileri El ‹flleri ve Tak›lar› Müzesinden geleneksel
kad›n giysileri
297
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 35: Yurdusev Ar›¤, Eski Türk Giysileri El ‹flleri ve Tak›lar› Müzesinden geleneksel
kad›n giysileri
Foto¤raf 36: Yurdusev Ar›¤, Eski Türk Giysileri El ‹flleri ve Tak›lar› Müzesinden geleneksel
kad›n giysileri
298
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 37: Yurdusev Ar›¤, Eski Türk Giysileri El ‹flleri ve Tak›lar› Müzesinden geleneksel
kad›n giysileri
Foto¤raf 39: K›zl›orda’da Korkut Ata An›t›
Foto¤raf 38: Yurdusev Ar›¤, Eski Türk Giysileri El ‹flleri ve Tak›lar› Müzesinden
gümüfl nal›n
299
Foto¤raf 40: Korkut Ata An›t› Girifli
300
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 43: Korkut Ata
Mezar›n›n Çizimleri
Foto¤raf 41: Müzedeki K›z›lorda (Akmescid) ve
Kompleksin bulundu¤u harita ve krokiler
Foto¤raf 42: K›z›lorda
(Akmescid) ve Kompleksin
bulundu¤u harita
ve krokiler
Foto¤raf 44: Korkut Ata Mezar›n›n Çizimleri
301
302
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 45: Korkut Ata resimleri
Foto¤raf 47: Çöl rüzgâr›yla ses ç›karan betondan yap›lm›fl bir kopuzdan görüntü
Foto¤raf 46: M. Alin
taraf›ndan Korkut Ata
resmi
Foto¤raf 48: Çöl rüzgâr›yla ses ç›karan betondan yap›lm›fl bir kopuzdan görüntü
303
304
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 49: Çöl rüzgâr›yla ses ç›karan betondan yap›lm›fl
bir kopuzdan görüntü
Foto¤raf 51: Korkut Ata’n›n sembolik mezar›
Foto¤raf 52: Korkut Ata An›t›n› süsleyen Koçkar (Koç) Heykeli
Foto¤raf 50: Korkut Ata’n›n Sembolik Alt›n Saz›
305
306
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 53: ‹flleme Ya¤l›k Tezin Konusu: Kocaeli-Körfez ‹lçesi Kirazl›yayla
Beldesi Hesap (Say›l›) ‹flleri Y›l›: 1999 Tezi Haz›rlayan: Selda Erdem
Foto¤raf 55: Cicim, Dokuma Heybe Tezin Konusu: Denizli ‹li, Çal ‹lçesi Balkan
Çak›rlar Köyü Yan›fll› Kilimleri Teknik ve Desen Özellikleri Y›l›: 1998
Tezi Haz›rlayan: S›d›ka Kundakç›
Foto¤raf 54: Oyalarla Süslü Erkek Fesi Tezin Konusu: Ayd›n ‹li Erkek
Oyalar›ndan Örnekler Y›l›: 2000 Tezi Haz›rlayan: Serap fiahin
Foto¤raf 56: Zili Dokuma Minder Örtüsü Tezin Konusu: Antalya ‹li Müzesi ve
Kafl ‹lçesi Köylerinin Kili Dokumas› Y›l›: 1997 Tezi Haz›rlayan: Hatice Erdo¤an
307
308
FOTO⁄RAFLAR
TÜRK‹YE’DE HALKB‹L‹M‹ MÜZEC‹L‹⁄‹ ve SORUNLARI
Foto¤raf 57: fiifl ile Örülmüfl Çorap Tezin Konusu: Sivas ‹li Çorap Örücülü¤ü
Y›l›: 1998 Tezi Haz›rlayan: Songül Çakmak
Foto¤raf 59: T›¤ ile Örülmüfl Perde Tezin Konusu: Manisa ‹li Merkez ve Köyleri
Tenteneleri Üzerine Bir Araflt›rma Y›l›: 1999 Tezi Haz›rlayan: Sibel Çine
Foto¤raf 58: Meyve Sepeti Tezin Konusu: ‹zmir ‹li Menemen ‹lçesi Bitkisel Örücülü¤ü
Y›l›: 2000 Tezi Haz›rlayan: Yeflim Babao¤lu
Foto¤raf 60: Çarflaf Ba¤lama Örtü Tezin Konusu: Kastamonu Çarflaf Ba¤lamalar›
Y›l›: 2001 Tezi Haz›rlayan: Gücan Kafl›kç›
309
310
FOTO⁄RAFLAR
Foto¤raf 61: Genç
K›z Takkesi Tezin Konusu:
Azdavay Kad›n Takkeleri
Y›l›: 1995 Tezi Haz›rlayan: Gülçin Birkan
Foto¤raf 62: Boncuk
Oyal› Eflarp Tezin Konusu:
Bal›kesir Dursunbey ‹lçesi
Boncuk Oyas› Araflt›rmas›
Y›l›: 1995 Tezi Haz›rlayan: Vildan Baykan
311

Benzer belgeler