TürKev Dergisi - Gentle Movers

Transkript

TürKev Dergisi - Gentle Movers
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
TürKev Dergisi
Türk Kütür Evi
2013
Tel:617-269-7300
www.turkkulturevi.org
1
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
İçindekiler:
Önsöz...............................................................................................................................
TürKev-Boston Kurucusu Hakkında..................................................................................... 5
TürKev-Boston Dünden Bugüne......................................................................................... 6-9
Dünden Bugüne TürKev- Boston’da Yapılanlar..................................................................... 10-24
TürKev-Boston’da Yeni Dönem........................................................................................... 25-26
TürkBirDev Hakkında......................................................................................................... 27-32
Makaleler.......................................................................................................................... 34-48
Türk Dünyası ile İlgili Haberler............................................................................................ 49-53
Yararlı Bilgiler.................................................................................................................... 54-72
Adres: 15 Boston Street, Avlu İçi, Kat 3,
South Boston, MA 02127
TürKev-Boston Tel: 617 269 7300
Acil Tel: 832 405 3392 - 617 833 1218
2
İlan ve Reklam Vermek İçin
TürKev-Boston Tel: 617 269 7300
Sefer Özdemir: 617 833 1218
www.turkkulturevi.org
Eski den yurt dışı na gide nler aras ında böy
le bir
düş ünc e vard ı: eğit im alm ak ve dön üp
ülke ye
hizm et etm ek. Artı k, yurt dışı nda yaşa
yan ları n
çoğ u, öze llikl e ayd ın kesi m yurt dışı nda
dah a
fayd alı oldu ğu inan cına varm ıştır.
Çün kü
yurt dışı nın nas ıl ihm al edil diği ni ve
bun un
öze llikl e sözd e Erm eni Soy kırım ı, Hoc alı
Faci ası,
Kıbr ıs Mes eles i gibi kon ular da nas ıl aley
him ize
son uçla r doğ urd uğu nu görm ekte dirl er.
Biz yurt dışı nda yaşa yan Türk ler, day anış
ma
için de olm azsa k ve orga nize hare ket etm
ezse k
kült ürü müz ü, değ erle rim izi ve tari hi
gerç ek
olay ları mız ı, bıra kın dün yaya , bur ada
yeti şen
çoc ukla rım ıza bile öğre tem eye ceğ iz. Bu
açıd an
Türk ler aras ında ki day anış man ın güç lenm
esin e
yard ımc ı
olm ak,
bir
hab erle şme
kan alı
yara tma k ve bur ada ki tüm Türk leri n sesi
olm ak
ama cıyl a böy le bir der gini n varl ığı gere
ksin imi
hiss edil miş tir. Bun lara ilav eten yaşa ma
dair ve
hay atım ızı kola ylaş tıra n bilg iler ve yaşa
nmı ş
baş arı hikâ yele r bu der gide yer veri
lece ktir.
Der gi için bize gön der ilen yazı lar ve yoru
mla r,
“ TürK ev Der gisi ”nd e yay ınla nac aktı r.
TürK ev Yön etic isi
Tel:617-269-7300
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
TürKev-Boston Kurucusu Hakkında:
Sefer Özdemir
S
ayın Sefer Özdemir 1959 Büyük Kayı, Çankırı
doğumlu. 1977’de İstanbul Ticaret Lisesini
bitirdikten sonra, Irak’ta iki sene çalıştı. 1979’da
Londra’ya dil öğrenmek ve 1982’de Boston’a
muhendislik üzerine üniversite eğitimi için gitti.
Sayın Sefer Özdemir’in ABD’deki gönüllü hizmet
faaliyetleri, Bosna Soykırım yıllarında başladı.
Bosna’daki katliami durdurmak adına Justice
International Cultural and Educational Fondation’i
1992’de Boston’da kurdu. Justice International
Cultural and Education Fondation, bütün dünyada,
felaketler ve savaş mağdurları (kurbanları) ve
sığınmacıların rahatlamasına adanmış, kar amacı
gütmeyen bir kuruluştur. Mağdurlara, yeni ortama
yerleşmeleri ve kultur açısından uyum sağlamaları
ve eğitim yolu ile hayatlarini normalleştirmek için
yardım etmekte olan bir kuruluştur.
Justice İnternational Cultural and Educational
Foundation’ın kurucusu sayın Özdemir’in katkılarıyla
1994lerde Çankırı’nın Orta ilçesinde çocuklara
Eğitim ve Yardım Derneği (Coyder) kurularak ciddi
anlamda faaliyete başlandı. Önce Çocuklara Yardım
Fonu olarak faaliyete başlayan dernek, 1999 yılında
dernek haline gelmiş ve faaliyetlerini kesintisiz
olarak sürdürmektedir.
TürKev (TürkKültürEvi)- Boston, 2005 yılında
Justice İnternational Cutural and Educational
Foundation’ın bir projesi olarak Boston’da sayın
Sefer Özdemir tarafından kurulmuş ve bugüne
kadar ana sponsoru ve kurucu başkanıdır. TürKevBoston, Türklere yer ve olanak sağlamak, her alanda
daha güçlü bir Türk toplumu oluşturulmasnda
katkıda bulunmak, gurbetteki soüukluğu gidermek
ve yaşadiğimiz yeri daha yaşanılır kılma ilkelerine
dayanarak, Türklüğün ve Türk Kültürünün tanıtılması,
Boston ve çevresindeki Türkleri bir araya getirerek
milli ve dini münasebetlerimizin yaşatılması ve
sosyal içerikli program ve etkinliklerin yapılması
yönünde 2005’ten beri faaliyet gösteremektedir.
TürKev şimdiye kadar prof. Dr. Türkkaya Ataov, Prof.
Dr. Oktay Sinanoğlu ve Bakan Veysel Eroğlu gibi çok
değerli isimleri ağırlamıştır.
Sayın Özdemir’in faaliyetleri bunlarla sınırlı değil,
aynı zamanda 7 bağımsız Türk devleti arasında
gerekli ve gerçekleştirilebilir bir Türk Birliğinin
kurulması yolunda Türkiye’de faaliyet gösteren,
TürkBirDev hareketinin kurucu başkanıdır. Ayrıca
Türkiye başta olmak üzere, Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgizistan, K.K.T.C., Özbekistan, Türkmenistan’da
yapılanma çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca
TürkBirDev hakkindaki düşuncelerini anlatan bir
kitabı vardır. Çeşitli kurumların bünyesinde görev
alan, maddi ve/ya manevi destek sağlayan, ihtiyaçlar
doğrultusunda organizasyonlar kuran ve yürüten bir
iş adamı olarak sayın Özdemir, Türk Dünyası’ndan,
Amerika’da ve Boston bölgesinden binlerce üyesi
bulunan Facebook ve Yahoo’da, Türk Kültür Evi
(TürKev), TürkBirDev ve Türk Girişimciler Odası
gruplarını yaratmıştır.
Başarılı bir iş adamı olarak sayın Özdemir, Boston’da
taşımacılık ve depolama alanında tam hizmet veren
Gentle Movers Franchise, inc. (www.gentlemovers.
com)’ın kurucusu ve sahibidir. Yönettiği şirket
bölgede tam taşıma hizmeti veren şirketler arasında
en iyi ve hızlı büyüyen şirketlerden birisidir.
Tel:617-269-7300
5
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Justice International Kultural and Education Fondation
(JiniCef)
JiniCef Hakkında
Justice International Kultural and Education
Fondation, bütün dünyada, felaketler ve
savaş mağdurları (kurbanlar) ve sığınmacıların
rahatlamasına adanmış, kar amacı gütmeyen bir
kuruluştur. Mağdurlara, yeni ortama yerleşmeleri
ve kültür açısından uyum sağlamaları ve eğitim yolu
ile hayatlarını normalleştirmek için yardım etmekte
olan bir kuruluştur.
Bu kuruluş “Daha iyi gelecek için beraber çalışmak”
inancıyla, topluca çabalarımız ve karşılıklı yardım
yoluyla, trajediler, doğal felaketler ve yoksullukla
parçalanmış hayatlarda olumlu değişmelere neden
olabilmektedir.
The Voice of Tustice(Adaletin Sesi), kuruluşun
üyelerini, Justice International’ın faaliyetleri
konusunda bilgilendiren yayınıdır. Bu kuruluş ayrıca
çalkantılı dünyamızda birçok sıkıntıya çözüm yolu
tartışmak için bir forumdur.
konvansiyona kulak asmayarak insanlık dışı
uygulamalarını pervasızca sergilediler. Soykırım ise
savaş başladığından beri Sırpların başvurduğu yegane
savaş yöntemiydi. Daha savaşın ilk evrelerinde Nisan
1992’de Srebrenitza’nın hemen dışında bulunan
Bratunac köyünde yaklaşık 350 Bosnalı Müslüman
Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından
işkenceye tabi tutulmuş ve öldürülmüştü.
Bosna’daki katliamı durdurmak adına Justice
International Cultural and Educational Fondation’ı
1992’de Boston’da Sayın Sefer Özdemir tarafından
kuruldu.
Justice International Bosna Savaşı’ndaki
Çalışmaları:
Bosna Savaşı, Bosna-Hersek’te 1 Mart 1992
tarihinden 14 Aralık1995 tarihine kadar sürmüş olan
bir savaştır. Üç yıldan fazla süren bu savaş sırasında
Sırplar tarafından Boşnaklara karşı Bosna-Hersek
topraklarında bir soykırım gerçekleşerek 100.000110.000 kişi hayatını kaybetmiş, 2 milyon kadar insan
da yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır.
Üç
6
yıl
boyunca
Sırplar
uluslararası
hiçbir
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Justice International’ın Türkiye’deki Çalısmaları
Çocuklara Yardım Dernegı(Çoyder)
Çoyder Hakkında
Çocuklara Yardım Derneği olarak Çoyder,
1994lerde Justic İnternational Cultural and
Educational Foundation’ın bir progesi olarak, bu
kuruluşun kurucusu sayın Sefer Özdemir’in katkıları
ile Türkiye’de kuruldu. Önce Çocuklara Yardım
Fonu olarak faaliyete başlayan dernek, 1999 yılında
dernek haline gelmiş ve faaliyetlerini kesintisiz
olarak sürdürmektedir.
Çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği”nin Misyonu ve Vizyonu
Çoyder’in Misyonu:
Balık vermek değil balık tutmayı öğretmek olup,
“çocukların suçu yok” anlayışından hareketle
çocukları geleceğe hazırlamak; eğitimin önemini
anlatmak ve buna dayalı olarak eğitim seviyesini ve
kalitesini yükseltmek; çocukları daha ileri ufuklara
taşımak; “çocuklar kimsesiz, ilgisiz kalmasın; veliler
çocukların farkına varsın” amacıyla bilinçlendirici
çalışmalar oluşturmak.
Çoyder’in Vizyonu:
Orta’dan başlayarak kaliteli bir eğitim ortamının
oluşmasına katkı sağlamak. Eğitim hususunda bilinçli
bir toplum oluşturmak. Örnek bir çalışma modeli
oluşturmak ve Türkiye’nin her tarafında benzeri
kuruluşların ortaya çıkmasına ön ayak olmak.
Derneğin temel amacı:
Kırsal kesimde doğup büyüyen, Şehir merkezlerinde
eğitim hizmetlerinden yoksun ve başarılı öğrencilere
ücretsiz eğitim desteği sağlamaktır. Bu kapsamda
yapılan faaliyetler şunlardır:
• Yardıma
gereksinim
duyan
çocukların
eğitimlerine katkıda bulunmak, hayata ve
topluma kazanmalarını sağlamak,
• Sokak çocuklarını sokaktan kurtararak toplum
içinde yerlerini almalarını sağlama,
• Eğitim olanaklarının kısıtlı olduğu yerlerde
eğitim-öğretim hizmetlerini destekleyerek
eğitim düzeyini yükseltmek,
• Ücretsiz ÖSS ve OKS hazırlık kursları düzenlemek,
• Yüksek öğrenim gören, başarılı ve muhtaç
öğrencilere karşılıksız burslar sağlamak,
• Öğrencileri çalışkan ve üretken olmaya teşvik
etmek için ödüllü yarışmalar düzenlemek,
• Olanakları kısıtlı taşra okullaına eğitim-öğretim,
ders araç gereci sağlamak,
• Yardimsever insanların yardımarını ihtiyaç
sahiplerine ulaştırmalarında yardımcı olmak
• Gezici Kütüphanelerle köy ve kasba okullarındaki
öğrencilere kitap,bilgisayar ve kaynak eser
desteği sağlamak,
Yayınlar:
Kurumun iletişim aracı olan “Geleceğin Sesi”
adlı dergidir. Ayrıca farklı zamanlarda makale,
bülten, dergi, broşür, kitap, katalog, rapor da
yayımlamaktalar.
Tel:617-269-7300
7
TürKev-Boston
Amerika, imkanı olanların, eğitim almak ve araştırma yapmak
isteyenlerin, hayallerini gerçekleştirmek amacıyla gelenlerin, gitmek
için yaptığı bir tercihtir. Hangi koşullarda ve hangi amaçla tercih
yapılmış olsa da yeni dünyaya yelken açmak insanı heyecanlandırır
özellikle de ilk başlarda. Zamanla, yapılan bu tercihin artı ve eksik
taraflarının olduğu görülmeye başlanır. Bu artı ve eksik taraflar kişiden
kişiye farklılık göstermekle beraber hepimizde özlem duygusu ortaktır.
Zamanla özlem kavramının dilimizden döküldüğü kadar basit bir
kavram olmadığını da farkediyoruz.
Burada Bizleri etkileyen bir çok faktör vardır. Amerikadaki Türklerin
sorunlarını tespit etmek amacı ile 2005 Mayıs Ayında yapılan Ankete
katılanların %25’i en büyük sorunlarının yanlızlık ve arkadaş bulamamak
olduğunu, %14’u istediği işi bulamamak olduğunu, %13’u memleket
özlemi olduğunu, %12’si ingilizce yetersizliği olduğunu, %10’u çok
çalışmak olduğunu, ve yine %10’u, Türklerin Gruplaşması olduğunu
belirtirken, akrabalardan uzak olma, Amerikalılar ile kaynaşamama,
kültürel farklılıklar, müslüman olma, ayrımcılık yapılması gibi diğer
sorunlar çok fazla Türkü etkilemektedir. (www.amerikadakiturk.com).
Yukarıda yazılan sorunlar önemli ve bir o kadar da hayatımızı
derinden etkileyecek niteliktedir. TürKev Boston bu ihtiyaçların sonucu
olarak kurulmuştur. Gurbetteki soğukluğu gidermek ve yaşadığımız
yeri daha yaşanılır kılmak amacıyla 2005’den beri yapmış olduğumuz
etkinlikler ve programlar bizlerin birleşmesinde ve “biz” olmamızdaki
en büyük kanıtıdır.
Türk sadece kendi evinde mutludur, yani TürKev’de!
TürKev-Boston
TürKev-Boston
Hakkında
T
ürKev(Türkkültürevi)- Boston, 2005 yılında
Justice İnternational Cutural and Educational
Fondation’ın bir progesi olarak Boston’da sayn
işadamı Sefer Özdemir tarafından kurulmuştur.
TürKev- Boston, Türklere “yer ve olanak sağlama”
ilkesine dayanarak her alanda daha güçlü bir Türk
toplumu oluşturulmasında katkıda bulunmak,
gurbetteki soğukluğu gidermek ve yaşadığımız
yeri daha yaşanılır kılmak, Türklüğün ve Türk
Kültürünün tanıtılılması amacıyla Boston ve
çevresindeki Türkleri bir araya getirerek milli ve dini
münasebetlerimizin kutlanmasında ve sosyal içerikli
program ve etkinliklerin yapılmasında 2005’ten beri
faaliyet gösteremektedir.
TürKev belirli gün ve saatlerde, önceden planlanmış
etkinlikler için, tüm katılımcılara açıktır.
Türkev’de siz de;
• Konferans, sergi, doğum kutlamlası, Nişan,
düğün, iş toplantıları, ağkur, sinema akşamları,
gibi etkinlikler yapabilir;
• Milli ve dini bayramları kutlayabilir;
• Türkçe, müzik, halk oyunları gibi dersler
verebilir veya alabilirsiniz.
Türkev’de ne var?
• Oturma odamızda, 7 kanaldanTürkçe yayın yapan
televizyon
• Okuma ve araştırma odası
• Kütüphane
• Masa Tenisi
• çay ve kahve için mutfak
• Türk girişimcileri için olanaklar
• Piyano öğretmek ve öğrenmek isteyen kişiler için
piyano
• Satranç, tavla tahtası
• Ziyaretçi arabaları için avlu
• Misafirlerimizin oturup sohbet edebileceği bir “Köy
Odasi”
Tasarimda:
• Kapalı spor sahası
• Avlumuzda çocuklar için oyun bahçesi
• Mescit
Türkev neler yapıyor?
• Türk Kültürünü tanıtmak ve yaşatmak, aynı
amacı güden kişi ve kuruluşlara çalışma yeri,
para ve diğer olanaklar sağlayarak destek
oluyor;
• Türkler arası iş birliği ve iş ağını genişletiyor;
• Türk Girişimcilerine yer ve olanaklar sağlıyor;
• İş arayanlara dayanışma , bilgi ve iş bulma
imkanları veriyor;
• Sergi açmak isteyen sanatçılar için yer ve olanak tedarik ediyor;
• Toplumsal yardımlaşma ve iletişim merkezi
vazifesini görüyor;
• Yasal ve genel işlemlerde uzman olan kişilerin
seminer verebilme imkanlarını yaratıyor
• Türkler için çeşitli sosyal etkinlikler düzenliyor;
• Belirli ulusal ve dini günleri kutluyor;
• İhtiyaci olan kişilere geçici veya devamlı kalacak
yer bulmaları için yardımcı oluyor.
• Geleneksel Dünya Türkleri Şenliği düzenliyor.
Türkev VAR çünkü siz VARsınız!
Üye olun Yönetim Kurulunda görev alın
Kurduğunuz hayalleri gerçeğe dönüştürmek
için siz de Türkev’in yer ve olanaklarindan
yararlanın.
***
www.turkkulturevı.org’da
Kendi ilan, duyuru, ve etkinliklerinizi İLANLAR
bölümünde paylaşmak,
Toplumumuzla paylaşmak istediğiniz önemli
olayları HABERLER’e koymak,
TürKev’de ders vermek veya almak,
TürKev’de ETKİNLİKLER yapmak,
Başarılarınızı ve tecrübelerinizi paylaşmak,
TürKev Yönetim Kuruluna katılmak isteğinizi ,
Öneri ve/ya sorularınızı doğrudan İLETİSİM
adresimize
veya
@turkkulturevi.org’a
gönderebilirsiniz.
Dünden Bugüne TürKev-Boston’da Yapılanlar
Osman Öz Bengür’nün ABD Temsilciler Meclisi seçimlerine Destek Gecesi
D
estek gecesinde Massachussetts’ten
bir çok iş adamı ve meslek sahiplerinin
yanısıra, New England (Rhod Island,
Connecticut, Main, New Hamshire)
Türkleri de geceye katılarak maddi ve
manevi anlamda destek verdiler.
Amerika Birleşik Devletleri’nde
yaşayan, ABD içinde doğmuş veya
ABD’ye göç etmiş Türk kökenli kişiler,
2005 yılındaki ABD nüfus sayımına
göre 164.945 kişi ABD’li tamamen
veya kısmen Türk kökenli oldukları
belirtilmiştir.
Türklerin Amerika kıtasındaki
geçmişleri 17. yüzyıla kadar uzanır.
Ancak, oldukça detaylı olan Osmanlı Devleti
arşivleri dışında bunu doğrulayan fazla bir kayıt
bulunmamaktadır. Türklerin ABD’ye olan ikinci
büyük göç dalgası, II. Dünya Savaşı sonrasında
ABD’nin “Alien Registration Act” kanununu kabul
etmesi ile başlamıştır. Bu dönemde özellikle
Türk entelektüeller daha iyi eğitim ve araştırma
imkânları için ABD’ye göç etmişlerdir. 1950’den
sonraki göç dalgası ise vasıflı ve iyi eğitimli Türklerin
de ABD’ye olan göçüne sahne olmuştur.
Meslek olarak çoğunlukla doktor, mühendis
veya bilim adamı olan bu göçmenler günümüzde
giderek göze batan bir etkinliğe ulaşmışlardır. Çoğu
meslek sahibi insanlar olan bu Türkler, ortanın
üstünde bir gelir seviyesine sahiptirler. ABD’deki
Türkler özellikle müzik, yüksek eğitim, bilim ve tıp
dallarında yaşadıklara topluma büyük katkılarda
bulunmuşlardır. Ancak bu dalların dışında,
Türkler, siyaset alanında da isimlerini duyurmaya
başlamışlardır. Bunlardan biri Türklerin ilk defa
siyasete adım atmalarını sağlayan Osman Öz
Bengür’dür.
sman Öz Bengür, 2006 yılındaki ABD Temsilciler
Meclisi seçimlerine Maryland kentinden
O
adaylığını koyarak ABD tarihinde ABD Kongresi için
yarışan ilk ABD’li Türk olma ayrıcalığını kazanmıştır.
Sayın bengür yeterince oy kazanamamakla birlikte
ABD’de Türklerin ilk defa siyasete adım atmalarını
sağlamış oldu.
İkinci kuşak Amerikalı Türk olan Osman Öz Bengür
2006 yılındaki ABD Temsilciler Meclisi seçimlerine
Maryland kentinden adaylığını koyarak ABD
tarihinde ABD Kongresi için yarışan ilk Amerikalı
Türk olma ayrıcalığını kazandı.
TürKev-Boston’da Demokrat Parti adayı, Amerika
doğumlu bir Türk olan Osman Oz Bengür’a seçim
desteği gecesi düzenlendi. Yunan asıllı bir Amerikalı
John Sarbanes ile yarışacaktı.
TürKev-Boston’da düzenlenen destek gecesinde
maddi desteğin yanısıra, muthiş bir ağkur etkinliği
gercekleşerek bir kez daha, Türklerin bir araya
gelerek başarılara imza attığını, Türklerin Türklere
destek verdiğini göstermektedir. Bir çok iş adamının,
doktorların ve diğer profesyonellerin de bulundugu
gecede New England (Rhod Island, Connecticut,
Main, New Hamshire) Türkleri birbirleri ile tanışma
ve kartvizit değiştirme olanağı da buldular.
Oktay Sinanoğlu’nun “ Türk Birligi kültür birliği ile başlar” Konferansı
T
ürKev-Boston’a 21 ve 22 Kasım 2008’de misafir
olarak gelen sayın hocamız Prof. Dr. Oktay
Sinanoğlu, TürkBirDev’in ve birçok kurulşların
desteği ile Boston Üniversitesi’de gerçekleştirdiği
konferanta “Türk Birligi kültür birliği ile başlar”
dedi. TurkBirDev’in “çok yararlı işler yaptığını” da
söyleyen Sinanoglu’na konferansta, TürkBirDev
topluluğu adına 22 Aralık 2008’de Sayın Sefer
Özdemir tarafından Başarı Ödülü Plaketi verildi.
Bu Konferansın ilkini TürKev Boston’da
Türk
Toplum öndeleri ve başarılı iş ve meslek sahipleri
ile gerçekleşiti. Konferans sonrasında TürKev’de
kurulan masalarda sayın Sinanoğlu’nun kitapları
sergilenerek satışa sunuldu. Her iki etkinlikte “Star
Amerika’da” TV program yapımcıları çekim ve
katılımcılarla roportaj yapıldı.
Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Türk kuantum
kimyacısı, kuramsal kimyacı ve moleküler biyolog.
Dünyanın pek çok yerinde buluşları ve kuramları
ile ilgili konferanslar gerçekleştirmiştir. Türkiye’de
bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok
Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi
görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin, resmi
dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli
olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır.
Matematiksel yapısından dolayı Türkçe’nin en iyi
bilim dili olduğunu söylemektedir. (Atatürk ve Türk
Bilim Dili - Prof.Dr.Oktay SİNANOĞLU -1971) Prof. Dr.
Oktay Sinanoğlu, dilimizin önemi ve değeri üzerine
sık sık değinen ve bu konularda yazılar yazan, döne
döne yazma gereğini duyan bir bilim insanıdır.
Bilim ve Sanat Akademisi’nin ilk ve tek Türk
üyesi, Sayın Sinanoğlu bir çok kitabı vardi. “Türkçe
giderse Türkiye gider”, “Hedef Türkiye” “Türk
Aynştaynı “Dayatmalar Kabusu” “Bye Bye Türkçe”
ve “Büyük Uyanış” kaleme almış olduğu önemli
eserlerindendir.
Sözde Ermeni Soykırımı
Konferansları
T
ürKev-Boston’da yapılan bir çok etkinliğin yanı
sıra bir başka önemli etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Bu önemli etkinlik sözde Ermeni Soykırımı iddiaları
ile ilgilidir. Bu konu ile ilgili olarak TürKev-Boston’da
iki önemli konferans, biri sayın Dr. Hande Özdinler
diğeri ise sayın Prof. Dr. Türkkaya Ataöv sunumları
ile gerçekleşti.
Dr. Hande Özdinler Konferansı:
T
ürKev-Boston ailesi olarak Türk toplumnu
aydınlatmak
amacıyla Ermeni soykırımı
iddiaları ile ilgili olarak 7 Subat 2009’da “U.S.
House of Resolution” Madelleri başlığı altında
Sayın Dr. Hande Özdinler sunumu ile bir konferans
gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen bu konferansa
Boston’ın soyuğuna aldırmadan komşu şehir
ve eyaletlerden gelen konukların yanı sıra, saat
farkına rağmen Türkiye’den ve diğer ülkelerden
Skype’dan canlı olarak katılanlar da oldu.
Amerikan meclisine sunulan sözde Ermeni
soykırımı yasa tasarısının ilk maddesindeki “19151919 yılları arasında “ kısmı çıkarılmış onun yerine
“ 1915-1923 yılları arasında “ ibaresi gelmiştir! Yani
sözde soykırım yıllarının zamanı Kurtuluş savaşını
da içine alan yıllar arasına çekilmiştir. 1919 yılını
1923 olarak değiştirmek kağıt üzerinde çok
küçük olsa da tarihsel olarak çok büyük bir
değişikliktir ve farklı anlamlar taşımaktadır.
Çünkü bahsi geçen olaylar Kurtuluş savaşı
zamanında oldu demektir.
Halbuki önceki tasarının politika deklarasyonu
kısmında üçüncü bir madde vardı ve burada
soykırımın Osmanlı İmparatorluğu tarafından
yapıldığı ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin
soykırım yapmadığı açıkça belirtiliyordu.
Yurtdışında yaşayan biz Türklere önemli olan,
tasarıının doğruları yansıtmadığını ve bu gerçeğı
Amerikan kamuoyunu ile paylaşmamızdır.
Çünkü tasarı, kabul edildiği takdirde ABD’de
Türk imajının çok olumsuz bir şekilde
etkileneceği kesindir.
Sayın Hande Özdinler tarihi değiştirilen döküman
ile ilgili önemli konulara değinerek, dökümanda iki
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
rakamın değiştiririlmesinin ne anlama geldiğini
belirtti. Özdinler’e göre dökümanda iki tarih
değiştirilerek hem Amerikadile sürtüşme bitecek,
hem “Kemalizmin toplum üstündeki etkisini
azaltmalısınız” diyen Avrupa mutlu olacak, hem
Ermeniler’e ve bütün dünyaya “gördünüz mü
gardaşlar sizi bizim atalarımız öldürmedi.. Aha
sizi bu adam öldürdü.. Ona inananlar bize kendi
ülkemizde 85 seneden beri zulüm yapıyorlar. Bize
bunu yapan size onu yapmaz mi.. Ah gardaşlar ahh…
düşmanımız ortakmış da bilmiyormuşuz..” deme
fırsatı bulacaklar..
Tarihi yeni düzenlenmiş dosyaya bu linkten
inceleyebilirsiniz: http://frwebgate.access.gpo.
gov/cgi-bin/getdoc.cgi?dbname=110_cong_
bills&docid=f:hr106ih.txt.pdf)
Prof. Dr. Türkkaya Ataöv Konferansı:
E
rmeni soykırımı iddiaları ile ilgili olarak
26-27 Mart 2010’da TürKev-Boston’da, “24 Nisan
1915’de gerçekte ne oldu?” başlığı adı altında bir
başka konerans daha, Pro. Türkkaya Ataöv’ün
sunumu ile gerçekleştirildi.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde
kabul edilen sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının
Ermeni diyasporası tarafından ABD Kongresi’ne
taşınmasının söz konusu olduğu Nisan 2009’da
Türkiye’nin görüşleri Prof. Dr. Türkkaya Ataöv
aracılığıyla 2 hafta içinde 7 eyalette, 8 konferansla
Amerikalılara anlatıldı. Bu konferansların İlki
Boston’da TürKev-Boston’da yapıldı. Bu konferansta
Prof. Dr.Türkkaya Ataöv, Ermenilerin her yıl “katliam
tarihi” olarak andıkları 24 Nisan 1915’e kadar olan
gelişmeleri belgelerle destekleyerek anlattı. Sayın
ataöv’ün bu konuda verdiği bilgier büyük ilgi gördü.
Degerli zamanını ayırarak ta Turkiye’den gelen ve
biz Amerika’da yasayan ürkleri “Ermeni” konusunda
gerçek bilgileri ile aydınlatan Prof. Dr. Türkkaya
Ataöv’e
TürKev-Boston ailesi olarak teşekkür
ediyoruz.
Sayın Prof.Dr. Ataöv, 40 yıla aşkın bir süredir
dünyanın pek çok üniversitesine ve konferanslarına
konuşmacı olarak davet edilmiş, Paris’te Ermeni
terörü mahkemelerinde uzman tanık olarak görev
yapmış, 140 kadar kitabı 20 dile çevrilmiş, Birleşmiş
Milletler’in İnsan Hakları konusunda çalışan
uluslararası kurumlarında önemli görevlerde yer
almış değerli bir uluslararası ilişkiler uzmanı ve Türk
tarihçisidir.
Tel:617-269-7300
13
TürKev Dergisi
Sayı: 1
Kış 2013
Türk Kültür Evi
E
rmeniler yaklaşık yüz yıldır yayınladıkları binlerce
kitap ve makale ile soykırıma uğradıklarının
propagandasını yapsalarda, Bu propaganda 1980’li
yılların sonlarına kadar genelde diaspora tarafından
gerçekleşmiş ve Ermenistan’ın bağımsızlık elde
etmesinin ardından daha da hız kazanmıştır.
Şimdiye kadar 20 ülke ve Avrıpa Parlamentosu,
Ermeni Kırımı’nı soykırım olarak kabul edip
hayata geçirmişlerdi. İşte dünya genelinde
Ermeni soykırımı tasarılarını kabul eden ülkeler
bunlardır:Fransa, İsveç, Almanya, Hollanda, Belçika,
Avrupa Parlementosu, Kanada, Venezuela, İtalya,
Şili, Uruguay, Arjantin, Litvanya, Polonya, Slovakya,
İsveçre, Yunanistan, Lübnan, Güney Kıbrıs Rum
Kesimi, Rusya.
Bu ülkelerin yanısıra, her sene birden fazla
eyaletin sözde soykırımı tanımasını sağlayan ve şu
ana kadar yaklaşık 41 eyalette başarı elde eden
Ermeniler, ABD’nin de bu yönde karar alması için
büyük çaba sarfediyorlar. Bununla da yetinmeyen
Ermeni Diasporası, 2000’li yılların başından itibaren
hayata geçirmek istedikleri bir proje vardır. Bu proje,
Washington’da Beyaz Saray, Holokost’u Anma
Müzesi’nin yakınlarında ve Türk Büyğkelçiliği’ne
ise 15 dakikalık bir yerde Ermeni Soykırım
Müzesi’nin kurulmasıdır. Ermeni Soykırımı’nı
anmak için yapılacak olan müze projesi, 2000 yılında
Hrair Hovnanian ve Anoush Mathevosian tarafından
başlatıldı, ve yakın zamanda tamamlanması
planlanıyor. Amaç, Amerikalı ve uluslararası
kitleleri soykırım konusunda bilgilendirmektir.
Peki, dünya üzerinde nüfusu 8 milyon kadar
olduğu tahmin edilen Ermeniler nasıl oluyor da bu
kadar etkin lobicilik yapabiliyorlar?
gerekmektedir.
•
Amerika kongresine sunulan önerge tek
taraflıdır; Ermeni ve taraftarlarınca sunulmuş yanlış
bilgilerle doludur. Çünkü Amerikan meclisine
sunulan sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının ilk
maddesindeki “1915-1919 yılları arasında “ kısmı
çıkarılmış onun yerine “ 1915-1923 yılları arasında
“ ibaresi gelmiştir! Bu değişiklik yenidir! Yani sözde
soykırım yıllarının zamanı Kurtuluş savaşını da içine
alan yıllar arasına çekilmiştir.
•
İddia edilenin aksine Ermenilere soykırım
uygulanmadığına dair elimizde ciddi deliller vardır.
Bu delilleri gerekli yerlere, uygun bir şekilde
iletilmelidir. İlgili kişiler bilgilendirilmelidir.
•
Amerika kongresi ve senatosunda sözde
“soykırım” ın kabul edilmesi durumunda Amerika’da
yaşayan Türkler kişisel olarak etkileneceği gibi
Türkiye de devlet ve ülke olarak bazı yaptırımlarla
karşı karşıya bırakılacaktır.
•
Küçük bir alana, dost olmayan ülkeler arasına
sıkıştırılmış olan Ermeniler, Sevr Antlaşması’nda
kendilerine vaad edilen toprakları kazanmak için
soğuk bir savaş sürdürmektedirler. Sözde “Ermeni
Soykırımı” Türkiye’den toprak koparmak için
kullanılan bir araçtır.
•
Her Türk, nerede olursa olsun kendi başına
dahi olsa birşeyler yapabilir; bulunduğu bölgede
gönüllü çalışmalara, çeşitli heyetlere üye olarak
katılabilir. Kendi temsilcilerinin / millet vekillerinin
ve/ya olmak isteyenlerin seçim kampanyalarında
çalışabilir. Dernek kurabilir ve çeşitli etkinlikler
düzenleyerek sesini duyurabilir. Diğer kişi ve
derneklerle işbirliği yaparak daha etkili olabilir.
Bu konferanslardan alınan sonuçlar:
•
Türkler Türklerle tanışmak ve iş yapabilme
olanaklarını araştırmak için uzaktanda olsa soğuk,
kıs, kar, buz ve diğer zorluklara ragmen geliyor;
•
Türkler, Türkleri her alanda desteklemeye
hazır;
•
Ermeni sorunu ciddi bir sorundur;
kendiliğinden ortadan kalkacak gibi değildir.
İlgilenilmesi ve bilimsel yaklaşımlarla çözülmesi
14
www.turkkulturevi.org
sergi
Dr. Tuna Doğan’ın Eserleri:
TürKev-Boston, mitolojinin beşiği olan
Anadolu’dan ve onun geçmiş kültürlerinden esinlenen Sayın Doç. Dr. Tuna Doğan’ın eserlerine ev
Sahipliği yaptı.
Mehmet Çelik’in Eserleri:
TürKev-Boston diğer bir sanatkarımızın
eserlerine ev sahipliği yaptı. Adnan Menderes
Üniversitesi(ADÜ) Karacasu
Memnune İnci
Meslek Yüksekokulunda Müdür Yardımcısı
ve Seramik Program Koordinatörü olarak
çalışmakta olan sayın Mehmet Çelik’in Anadolu
medeniyetlerini günümüze taşıyan sergilerinden
birisi TürKev-Boston’da sergilendi. Mehmet
Çelik’in seramikten yaptığı idoller, hayvan figürleri
Boston sanatseverlerin beğenisine snuldu.
Kominist Çin Devletinin Urumçi’de yapmış olduğu
katliam ve zulmü kınama protestosu
T
ürKev-Boston
Kominist Cin Devletinin
Urumci’de yapmis oldugu katliam ve zülmü
kınamak amacıyla, 11 Temmuz 2009’da Harvard
meydanında Cambridg’de önemli bir protesto
gerçekleştirdi.
Temmuz 2009 Urumçi başkaldırıları, Doğu
Türkistan’ın başkenti Urumçi’de 5 Temmuz 2009
günü başlayan olaylardır. İlk olaylar, Uygurların
26 Haziran’da Guangdong eyaletindeki bir
oyuncak fabrikasında meydana gelen olaylarda
2 Uygurun öldürülmesini protesto etmek
istemesi üzerine yaşanmıştı. Çin güvenlik güçleri
gösterilere sert karşılık vermiş ve Çin yetkilileri
protestonun barışçı olmadığını açıklamıştı. Çin
medyasına göre çıkan çatışmalarda 184 kişi
hayatını kaybetmiş, 1680 kişi yaralanmış, 1434
kişi tutuklanmıştır.
Türkiye Türklerinin yanısıra, Özbek, Kırgız, KKTC,
Kazakistan ve Azerbaycan Türkleri de Uygur
kardeslerimizin yanında idi. 11 Temmuz’da Harvard
Square tarihte ilk defa Uygur Türklerinin yaşadığı
sorunlarla ilgili bir protestoya şahit olmuştur.
Protestoya konuşmacı olarak katılan “World
Uyghur Congress and Uyghur American Association
baskani”, Rabiye Kadir’in konuşmaları damgasını
vurdu. Uygur Türklerinin lideri olarak da bilinen
Rabia Kadir, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi
(Doğu Türkistan’da) yaşayan Uygur halkının, insan
hakları için mücadele eden Uygur aktivistidi. 2005
yılından bu yana ABD’de yaşamakta ve Uygurların
sesini dünyaya duyurmaya çalışmaktadır.
Uygur halkı, Türkî halktır. Dilleri Türk dillerinden
Uygurca’dır. Uygurca, Arap kökenli bir alfabe
ile yazılır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi (Doğu
Türkistan)’ın başkenti Urumçi’dir.
B
aşka ülkelerin işgal ve / veya himayesi altında
yaşayan Türklerin sahipsiz olmadığını özellikle 7
bağımsız Türk devleti ve dünyanın farklı yerlerinde
yaşayan biz Türkler gostermeliyiz; onların da
insanca, huzur içinde kendi dili, kültürü ve inançları
ile yaşamalarının en dogal insanlık hakkı olduğunu
dünyay’ya hatırlatmalı, bu hakların ihlali durumunda
var olan gücümüzle soydaşlarımıza destek
verebilmeliyiz. Hele ki bu durum Dogu Turkistan’da
görüldüğü gibi bir katliama dönüşüyorsa, dünyanın
neresinde olursa olsun bütün Türkler yaşadıkları
ülkeleri ve vatandaşı oldukları devletleri ayağa
kaldırmak için çabalamalıdırlar. Özellikle 7 bagımsız
Türk devlet yetkilileri hemen bir araya gelğip diğer
ülkelerin himayesi altında yaşayan Türkler ile
ilgili ortak bir siyaset geliştirmeli ve bunu acilen
dünyaya duyurmalıdırlar. Kendi himayesinde
barındırdıkları Türkleri hor gören, onların insanlık
haklarını ihlal eden ve hele hele temel hak olan can
güvenliğini sağlayamayan ülkelerle ilişkiler yeniden
gözden geçirilmeli ve 7 devletimiz ortak bir kararla
gereken adımları atmalıdırlar.
“Star TV Amerika’da” Programcılarıyla
Zafer
Nevruz
ve
T
Bayramları
ürKev-Boston’da 21 Mart 2010’da Çnakkale Zeferi ve Nevruz bayramı
büyük bir coşku ile birarada kutlandı.
İstiklal Marşı okumasıyla başlanan programın açılış konuşmasını sayın Sefer
Özdemir yaptı. Program saygı duruşuna geçilerek Mustafa Kemal Atatürk ve
Çanakkale Savaşında hayatlarını kaybeden şehitler anıldı. Ardından Günün
önemini anlatan konuşmalar yapıldı .
Bu önemli etkinlikte farklı Türk Cumhuriyetlerine mensup konukların
yanısıra Star TV Kanalında,her hafta Cumartesi günleri yayınanan “Star
Amerika’da” program yapımcıları da vardı. Bu etkinlikte “Star Amerika’da” TV
programcıları, çekim yaparak etkinliğe katılanlarla roportaj gerçekleştirdi.
Bu önemli güne renk katacak bir de masa tenisi yarışması düzenlendi.
Günün Önemi:
Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 19151916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda
Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında
yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Bu savaşın
Farklı sebeplerinin yanısıra, en önemli nedenlerden
biri, İngiliz ve Fransızların İstanbul’u ele geçirmek
istemesi ve İstanbul’a giden yol ise Çanakkale
Boğazı’ndan geçer düşüncesi idi.
İstanbul jeopolitik konumundan dolayı her zaman
önemini korumuştu. Bundan dolyaı, İstanbul’a
kavuşma isteği,
Avrupa büyük devletlerinin
öteden beri özlemi olmuştur. 1914 yılında I. Dünya
Savaşı’nın başlamasıyla itilaf devletleri bu isteklerini
gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar.
Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3
Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan
Boğaz’ın ağzına doğru yaklaştılar. Amaç, Osmanlı
İmparatorluğu’nun
başkenti
konumundaki
İstanbul’u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının
kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir
tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman
müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak
Devletlerini zayıflatmaktır. Bu nedenlerle ilk hedef
olarak Çanakkale Boğazı’na girmişlerdir. Bu durum
Çanakkale Savaşı’nın başlamasına sebep oldu.
Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek
zorunda kalmışlardır.
Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde
askerimiz şehit düştü. Bu şehitler için Çanakkele’de
bir anıt yapıldı. Yapımına 1952 yılında karar verilen
ve temeli 17 Nisan 1954 tarihinde atılan anıt 21
Ağustos 1960 günü açılmıştır.
Türk Ulusu İstanbul’u kurtaran Mustafa Kemal
Atatürk’u
Çanakkale Savaşı’nda sergilediği
kahramanlıklarından tanımıştır.
Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşı, bağımsızlık için
yapılan kutsal destan savaşlara birer örnektir.
TürKev-Boston’da Türk Adaya Destek
B
oston Baskonsolosumuz Sayin Murat Lutem
himayelerinde; Lawrence, MA de School Committee
secimine girip finale kalan Kemal Bozkurt’un secim
calismalarina katkida bulunmak icin TürKev’de destek
gecesi düzenlendi.
TürKev’in amaçlarından birisi olarak güçlü Türk
bireylerinin bulunduğu bir Türk topluluğunun
oluşmasına katkıda bulunmaktır. Bu amaç
doğrultusunda ABD’de yerel seçime giren Kemal
Bozkurt için 20.10.2011 TürKev- Boston’da destek
gecesi düzenlenmiştir.
Geceye, Başkonsolos Murat Lütem’in dışında,
Boston eski Fahri Başkonsolosu ve New England
Türk Derneği Başkanı Erkut Gömülü, Türkev Başkanı
Sefer Özdemir, Florida Türk Kültür Cemiyeti Başkanı
Halit Turhan ve seçkin davetliler iştirak etmiştir.
Salem State Üniversitesi Profesörlerinden Mustafa
Yatın’ın sunumunu yaptığı gecede, Sayın Kemal
Bozkurt, ABD’deki imkânlardan ve seçimlerinin
öneminden bahsetmiştir. Okul komitelerinin
ABD’deki her şehirde seçimle işbaşına geldiğini ve
çok önemli kararlar verdiğini belirten Bozkurt; buna
örnek olarak Harvard ve MIT Üniversitelerinin de
bulunduğu Cambridge şehrinin okul komitesinin,
yılda bir defa Müslümanların bayramlarının tatil
olarak kabul ettiğini hatırlatmıştır.
TürKev-Boston’da Çevre ve Orman Bakanlığı
Veysel Eroğlu
T
ürKev-Boston, 27 Ocak 2012 tarihinde çok
önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Çevre
ve Orman Bakanı’mız sayın Veysel Eroğlu, Boston
ve çevresinde yaşayan Türklerle TürKev- Boston’da
biraraya gelerek açılış konuşması ardından, NASA’ın
Türkiye raporunu açıkladı.
Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu ABD’ye
yapmış olduğu gezi çerçevesinde; ABD’nin
entelektüel başkenti Boston’a da uğradı. Harvard
Üniversitesi’nde de bir konuşma yapan Bakan
Eroğlu, Türk Kültür Evinde’de bir konuşma yapıp
katılımcıların sorularına uzun cevaplar verdi.
Türk Kültür Evi’nde Başkan Sefer Özdemir’in
konuşması ve 7 Türk Devletinin birleşmesiyle
oluşacak olan TURKBİRDEV sunumunun da
gösterildiği programdan sonra Boston’un ilk
Başkonsolosu olan Murat Luthem de kısa bir
selamlama konuşması yaptı.
Daha sonra söz alan Bakan Eroğlu, hem
hükümetiyle ilgili, hem bakanlığıyla ilgili ve hemde
yurtdışındaki Türkler için çarpıcı açıklamalarda
bulundu.
NASA: Türkiye 2040’ta çöl olacak!
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA)
yaptığı araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek
devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde
Türkiye’nin büyük bir bölümü 2040 yılında çöl
olacak. Sayın Bakanımız katılımcıların Özellikle
NASA’nın raporu üzerine olan sorulara yanıt vererek
ne yapılacağı ve ne yapılması gerektiğini anlattı ve
bu konudaki projeleri hakkında da bilgiler verdi.
Daha fazla bilgi için: http://turkkulturevi.org/
etkinlikler/devlet_bakann_prof_dr_veysel_
ero%C4%9Flu
Dini ve ulusal Bayramların Kutlanması
Ramazan Byramı
H
er sene oldugu gibi 2012 yılında da
19 Ağustos Pazar günü TürKev’in
bahçesinde sıcak ve samimi bir ortamda
Ramazan Bayramı kutlandı.Zıpzıp ev
çocuklar için muhteşem bir bayram
sürprizi oldu.
30 Ağustos Zafer Bayramı
H
er sene olduğu gibi 2012 yılında
da 30 Ağustos Zafer Bayramı,
TürKev’de sıcak ve samimi bir ortamda
kutlandı. Yemek masasında bir araya
gelen misafirler sohbetler esnasında
yemek yediler. Misafirler arasında
Amerika’ya yeni gelen öğrencilere bilgi
verildi ve fotoğraflarla ölümsüzleşen
bayramımz bu şekilde son buldu.
Zafer Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti
ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
ulusal bayramıdır. Her yıl 30 Ağustos
günü kutlanır. Zafer Bayramı, 1922
yılında 26 Ağustos’ta başlayıp, 30
Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa
Kemal’in başkumandanlığında zaferle
sonuçlanan Başkomutanlık Meydan
Muharebesi’ni
(Büyük
Taarruz)
anmak için kutlanan bayramdır. İşgal
birliklerinin ülke sınırlarını terketmesi
daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos
sembolik olarak ülke topraklarının geri
alındığı günü temsil eder.
Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos
1923 günü Afyonkarahisar, Denizli,
Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir’de
kutlanmıştır. Resmî olarak Zafer Bayramı ilân edilmesi 1935
yılının Mayıs ayında olmuştur.
ABD’de ilk defa 4 bayram bir arada kutlandı
2012
yılında
Türkiye
Cumhuriyeti’nin 89. Yılı, Azerbaycan
ve Türkemenisan’ın 21. Bağımsızlık
yılı ve Kurban bayramı ilk defa
olarak TürKev- Boston’da bir arada
kutlandı.
T
Böyle önemli bir günde TürKev Dergisi’nin çok yakında çıkarılacağı
haberi de verildi. Derginin tüm Türk topluluğun sesi olacağını belirten
TürKev yöneticisi içeriği hakkında da misafirleri bilgilendirdi.
ürkiye Cumhuriyeti’nin 89. Yılı,
Azerbaycan ve Türkemenisan’ın
21. Bağımsızlık yılı ve Kurban
bayramı 28 Ekim Pazar günü
düzenlenen
bir
merasimle
Türkev- Boston’in samimi ve sıcak
ortamında kutlandı. Misafirler
toplandıktan sonra bayramlaşarak
yemek yenildi. Feride Saray’ın
sunuculuğunu yaptığı programda
ilk önce İstiklal marşları dinlenerek
saygı duruşuna geçildi.
Ev sahibi olarak sayın Özdemir,
misafirlere hoş geldiniz diyerek
Kurban Bayramı ve felsefesi
hakkında kısa bir konuşma yaptı.
Ardından sırasıyla Salem State
Profesörlerinden sayın Mustafa
Yatın, 29 Ekim’in anlamı ve önemi,
Sayın Dr. Hasan Gülmuhammet,
Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve
Turkishforum
Başkanı
sayın
Dr.
Kayaalp
Büyükataman
Amerika’daki Türk Topluluğu ve
tarihçesi hakkında misafirlerimizi
bilgilendirdiler. Kısa bir mola
ardından ‘Atatürk” adlı filmin
gösterimiyle program son buldu.
Her bayramda ve yaptığımız
tüm etkinliklerde olduğu gibi bu
bayramda da TürKev, Amerika’ya
eğitim ve araştırma yapmak
için gelen Türk öğrencilerine, tecrübelerini birbirleriyle paylaşma
imkanı sağladı.
10 Ekim Atatürk’ü Anıldı
10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beş geçe,
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar sabahında Ata’mızın
10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beş geçe, hatırdan
çıkmayacak bir sonbahar sabahında Ata’mızın maddi
hayatı son buldu. Bügün Türk ulusunun yüreğinde
ölümsüzleien liderimizi bir kez daha saygi ve sevgiyle
anıyoruz.
T
ürk ulusun büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk,
Yüksek idealleriyle çağdaş Türkiye’nin temellerini
atarak büyük devrimler gerçekleştirdi. Değerleri,
dünyadaki layığı oldugumuz yeri bulmamızda en
büyük rehberimiz ve geleceğe gururla ilerleyişimiz
için motivasyonumuz oldu. “Ne mutlu Türkum
diyene” dedi, çünkü Türklerde yükselme cevherinin
ve gücünün varlığına inanmiştir. “Bize inanmıştır”
Bizler de ona inandığımızı, ideallerini yaşattığımızı,
yolunu devam ettirdiğimizi ve devam ettireceğimizi
göstermek amacıyla Ata’mızın 74. ölüm yıl
dönümünü 10 Kasım cumartesi günü saat 16:00’da
TürKev- Boston’da anmak için bir araya geldik.
Sosyal, askeri ve siyasal alanlarda yeni yöntemler
uygulayarak, o günün şartlarında hayal edilmesi bile
güç işler başaran ulu önderimiz Atatürk, vatanına
ve ulusuna çok yüce duygularla bağlı, vatan
savunanmasını her şeyin üzerinde tutan, savaşta
Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türkmilletini
yeniden dirilten, yurtta ve cihanda barış isteyen bir
liderdi.
Yeni yıl gecesini ailece sıcak ve samimi bir ortamda
geçirmek isteyenlere ve soğukta açık hava kutlamalarında
geçimek istemeyenlere TürKev-Boston bir seçenek sunarak
kaılımcılara farklı bir yılbaşı gecesi yaşattı. 2013 yeni yılbaşı
gecesini TürKev-Boston’da kutlayanlar tavla ve masa tenisi
oyunları ile eğlenceli ve heyecanlı dakikalar geçirdiler. Farklı
Türk cumhuriyetlerinden katılan geceye, o cumhuriyetlere
ait farklı yemekler ve tatlılar ikramı yapıldı.
İstanbul’un fethini konu alan ve 18 milyon dolarlık bütcesiyle en pahalı Türk filmi özelliğini taşıyan “Fetih 1453” filmi, bu kez 13 Ocak 2013’te TürKev-Boston’da Türk sinema
severleriyle buluştu.
Yaklaşık 3 yıllık hazırlık ve yapım aşaması gerektiren, Türk
sinemasının çatısını yükselten, öncü niteliği taşıyan ve
Türkiye’de gösterime giren filmler arasında tüm zamanların
en çok izlenen “Fetih 1453” filmi, 160 dakıkalıktır.
TürKev-Boston’da Yeni Dönem
s
evgili okur yazarlarımız bildiğiniz üzere burada
kalıcı olmak ve Amerikan-Türk vatandaşı olarak
değil de Türk-Amerikan vtandaşı olarak varlığımızı
sürdürebilmek, çocuklarımızın kimlik ve anadil
problemlerini en aza indirmek için burada yaşayan
tüm Türk topluluğuna görev düşmektedir. Onun
için imkanlar dahilinde bir takım etkinliklerin
varlığı ve onlara katılım gerekliliği ciddi anlamda
hissedilmektedir. TürKev olarak bu amaçlar
doğrultusunda yapmakta olduğu ve yakın gelecekte
yapacağı bazı etkinlikler ve programlar bu şekildedir:
• Her Cumartesi ve Pazar günleri 13:00- 20:00
saatler arası tüm Türk topluluğuna açık
tutulmaktadır;
• Cumartesi ve/veya Pazar günleri olmak üzere az
bir ücret karşılığında farklı yaş gruplarına özellikle 3-5 ve 6-8 yaş arası çocuklar için Türkçe
eğitimi verilmektedir;
• Milli ve dini bayramlarımızda Türk topluluğunu
bir araya getirmek;
• Amerika’da daha güçlü ve zengin Türk bireylerinin blunduğu bir Türk topluluğunun
oluşturmasına katkıda bulnmak;
• Türkiye’den gelecek olan yeni öğrencilere,
araştırmacılara ve ailelere uygun kiralık konut
bulmaları için yardımcı olmak;
• Acil yardıma ve işe ihtiyacı olan Türklere destek
sağlamak;
• Türkiye’de yeni gösterime giren Türk yapımı
sinema filmleri ile sinema akşamları tertip etmek;
• Seminerler düzenlemek;
• TürKev Dergisi adında bir dergi çıkarmak;
Türk Girişimciler Odası Ağkuru
T
ürKev bünyesinde 2005’de Boston ve çevre
şehirlerdeki Türk’lerin katılabilecekleri ve bu
bölgede işyeri açmak, varolan bir tasarıyı hayata
geçirmek veya var olan işyerini büyütmek isteyen
Türk girişimcilere hizmet vermek üzere tasarlanan
Türk Girişimciler Odası adı altında bir ağkur
kulmuştur.
Türk Girişimciler Odasının Hedefi:
Yeni oluşan ve potansiyel vaad eden projelere
TGO ağkuru ile kişileri biraraya getirip, maddi destek
sağlayarak, söz konusu projeleri geliştirmektir.
Kurulan ağkur sayesinde kimi iş bulmuş, kimisi ise
kitapları satılmış ve kimisi ise Kurduğu haber sitesi
için yazarlar bulmasına olanak sağlamıştır.
Türklerarası iş ağımızı geliştirmek için, Veritabanda
bulunan “Kim Ne İş Yapıyor” listesine bilgilerinizi
girin ki, Türkler, Türklerle iş yapabilsin; Türkler
Türklere destek olup, Türk Girişimcilerinin başarısına
katkıda bulunabilsin. Her Türkün başarısı, tüm
Türkün başarısıdır.
Biz “Türk Girişimciler Odası” olarak, Türklerin
iş alanlarında ve girişimcilikte geldiği yeri yeterli
görmüyor ve çok daha ileri gidebileceğimize, iş
dünyasındaki insanlarımızın sayılarının çoğalması
gerektiğine inaniyoruz. Bunu başarmak için;
• Aramızda ağ kurmak,
• Fikir alışverişlerinde bulunmak,
• Birbirimizi desteklemek,
• Düzenli tanışma toplantıları yapmak,
• “Para Havuzu” oluşturmak gibi ortaya üyelerimiz tarafından atılmış olan önerileri uyguluyoruz.
• Diğer önerilere ve katılıma açığız.
1200’u aşkın üyelerimiz arasında sizi de
görmekten büyük kıvanç ve gurur duyarız.Beraber
Türk Girişimciler Odası Agkuru’na üye olmak için bu linke
tıklamanız yeterli olacak.
Üyeik ücretsizdir.
http://finance. groups.yahoo.com/group/
TurkGirisimcilerOdasi/
Enerjik, dinamik, dürüst, yaşama pozitif bakabilen, işle
ilgili yeni fikirler ve projeler üretebilen, paylaşıma açık ve
motivasyonu yüksek özelliklere sahip tüm kişiler ağkura
katılabilirler.
Türk Kultur Evi yahoo grubuna üye olalım
Sadece www.turkkulturevi.org ’da yahoo iconuna
tıklamamız yeterlidir.
TürKev facebook sayfasına katılalım
Sadece www.turkkulturevi.org ’da facebook iconununa
tıklamamız yeterlidir.
sorunlarımızı ve başarılarımızı paylaşalım
[email protected]
TürkBirDev
TürkBirDev Nedir?
7 bağimsız Türk devletleri arasında gerekli ve gerçekleştirilebilir bir Türk Birliğidir.
TürkBirDev’in üç ilkesi vardır:
• Hiçbir partiye bağlı değildir, ama her partiden insan içerir.
• Hiçbir gruba veya topluluğa bağlı değildir ama her gruba ve topluluğa açıktır.
• Bir dernek değildir; Vatan ve Millet için çalışan her kişi, kuruluş ve derneklerin daha
başarılı olabilmeleri için katkıda bulunmayı amaçlayan bir düşünce topluluğudur.
Hangi ihtiyaçtan doğdu:
Sorunlarımıza gerçek ve kalıcı bir çözüm arayışından ve güç gereksiniminden
doğmuştur. Günümüz dünyasında ‘GÜÇLÜ’ olmanın BİRLİK kurabilmek ile mümkün
olduğu ap açık bir şekilde görülmektedir. Birlik kurabilen ülkeler arasındaki işbirliği
sayesinde ortak çıkarlar, daha iyi korunabilmekte ve tehditlere karşı savunma gücü
de ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Birlik kurabilen ülkeler bu güçleriyle birliliğe dahil
olmayan Ülkerleri ilgilendiren konularda söz sahibi gibi davranıp onların gelişimini
baltalayabilmektedir.
Dünyada 250 Milyon’dan fazla Türk yaşamaktadır. Gerek Avrupa Birliği gerekse
Arap Birliğinde olan ülkelerde farklı uluslar vardır. Oysa Türk dünyası için durum
bundan daha avantajlıdır. özellikle Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan
Türk cumhuriyetleri güç dengelerinde söz sahibi oldular. Ancak bu söz sahipliğinin
güce dönüşmesi için uygun bir platforma taşınması ve birlikte hareket edilmesi zorunlu
hale gelmiştir.
Amaçları :
Uluslararası siyasette Türkiye ve diğer 6 bağımsız Türk Devleti egemen güçler tarafından içerden ve dışarıdan
bir çok yöne çekilmeye çalışılmaktadır. Sadece bu gerçek bile göz önünde bulundurulduğunda Türk Birliği gerekli
ve gerçekleştirilebilir bir hedef olarak ortaya cıkmaktadır. Bu nedenle Türk Bir Dev’in amacı öncelikle bu konuda
bir farkındalık yaratmak, insanları bilinçlendirerek, ses getirecek çalışmalar yapmak ve kamuoyu oluşturmaktır.
Buna müteakip gerekli zemin ve şartları hazırlayarak devlet yetkililerinin bir masa etrafına oturup Türk Birliğini
müzakere etmelerini sağlamaktır.
Türk Bir Dev’in örgütlendiği ülkeler:
Türkiye başta olmak üzere, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, K.K.T.C., Özbekistan, Türkmenistan’da yapılanma
çalışmaları vardır.
Bugüne kadar neler yapıldı ve nasıl çalışıliyor?
Türk Birliğine giden yolda dört çalışma şekli belirlenmiş olup uygulaması yapılmaktadır, özet olarak;
•
•
•
•
•
TürkBirDev Başarı Ödülü ve Proje desteği; www.turkbirdev. org
Türk Kültür Evi(TürKev); www.turkkulturevi. org
Türk Girişimciler Odası; www.turkkulturevi. org/tg_odasi
ÇoYDer. Çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği; www.coyder.org.tr
dergi çıkartmak
Hiç düşündünüz mü?
George Washington komutası altında, İngiliz
imparatorluğua karşı verilen ve kazanılan bağımsızlık
savaşından 13 yıl sonra, 1789!da 13 “İngiliz sömürge
eyaleti” aralarında anlaşarak Amerika Birleşik
Devletleri’nin temelini attılar.
1945 yılında 7 ülke ile kurulan Arap Birliklerinden
değişik ve hatta birbirleri ile yıllarca çatışan
mezheplerin oluştutduğu 6 kurucu ülke Almanya,
Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemberg,
1957 yılında Avrupa Birliği’ni gerçekleştirdiler. Bugün,
iktisadi ve siyasi anlamda sözü geçer bir cazibe
noktası haline gelmiş olup, büyük ödünler vermek
pahasına ve hatta parçalanmak tehlikesine rağmen,
Türkiye’miz dahi bu birliğin bir parçası olma siyaseti
gütmektedir.
Afrika ülkeleri bile yaşanan sömürge, savaş ve
yoksulluk yılları ardından 2002’de 53 üye ülkenin
katılımı ile kendi birliklerini kurdular. Hızla ilerleyen bu
ülkeler geçmişin bir intikamını alırcasına birliklerine
kenetlenmiş durumdadırlar.
Ya bizler; Trihi, kültürü, dini ve özü
bir olan Türkler:
Neden TürkBirDev?
Günümüz dünyasında “güçlü” olmanın “birlik” kurabilmek ile mümkün olduğunu idrak eden ve birliklerin
kurabilen birçok dünya ülkesi, birliklerini kuramayan diğer ülkeleri daha da küçültmek ve kendi impratorluklarına
dahil etmek yolunda giderken, bizlere iki seçenek gözükmektedir, Ya parçalanacağız ve bu birliklerin birer
parçaları ve/ veya nüfuzları altında olacağız, ya da kendi birliklerimizi kurup, “güçlü” ülkeler ve birlikler arasındaki
yerimizi alacağız.
Vatan, her evladını göreve çağrıyor, 250 milyondan fazla Türkün yaşadığı dünyamızda, Ab benzeri ama bize özgü
bir Türk Birliği’nin kurulması mutlak şart olarak karşımızda durmaktadır. 7 Bağımsız Türk Devletinin TürkBirDev
olarak ekonomik ve askeri güçlerini bir birlik altında toplaması, oyunları bozan, senaryoları değiştiren ve devler
arasında yerimizi almamızı sağlayan bir sürecin başlangıcı olacaktır.
Neden TürkBirDev?
Çünkü gereklidir ve gerçekleştirilmesi mümkündür. Türkiye ve diğer Türk Devletleri şu an kritik bir geçiş süreci içindedirler. Yedi bağımsız Türk Devleti, dış ve iç güçler tarafından, birçok yöne çekilmeye çalışırken, “en doğru olan” bir kurtuluş
yolu aramaktadırlar. Bizler inanıyoruz ki, “en doğru yol” Türk Birliği yoludur.
TB, sadece Türk milleti için değil, aynı zamanda kalıcı bir dünya barışı için de gereklıdir. Öyle ki, Türk Dünyası, dört büyük
imratotorluk haline gelmiş veya gelmekte olan, ekonomik güçler tarafından sarılmıştır, batımızda AB İmratorluğu, kuzeyimizde Rusya İmpratorluğu, doğumuzda Çin İmparatorluğu ve güneyimizde bir kısım topraklarımızı da kapsayan yeni
Amerikan İmparatorluğudur.
Madden ve manen, içten ve dıştan sinsi bir şekilde kuşatma altında olduğumuzun açıkça gğrüldüğü şu dönemde,
bağımsız ürk Devletlerine biçilen rolleri oynamamak ve bu imparatorluklar tarafındn yönetilen parçalar haline gelmemek
için, “derhal” bugünden başlayarak çalışmamız ve birliğimizi kurmamız gerekmektedir. Aksi takdirde önümüzdeki 10 yıl
içinde bazı sınırlarımız cismen ve diğerleri nüfuzen yeniden çizilecektir. Bu olası vahim durum, Türk dünyası için hazin bir
kayıp olduğu kadar, dünya barışı içinde büyük bir tahlike oluşturacaktır. Belki de böyle bir birlik kurulmasının gerekli ve
gerçekleştirilmesinin mümkün olduğuna hala inanmayanlarımız var içimizde.
Peki, böyle bir birliğin içinde yer almamızın bizlere sağlayacağı yararlar nelerdi?
Türk Birliği, AB için en iyi ve geçerli bir seçenektir. Türk Birliği, sadece Türkiye’nin değil, bütün Türk milletinin
“milli” meselesi olan Kıbrıs, Ege adaları, Batı Trakya, sözde Ermeni soykırımı, Karabağ, Güney Azerbaycan, Doğu
Türkistan, Kerkük ve PKK gibi birçok sorunu, Türk Ulusu’nun lehinde çözüme kavuşturacak bir formüldür.
Türk Birliği, Avrupa Birliği için en iyi ve geçerli seçenektir. Ekonomik ve askeri güçlerimizin birleşmesi ile
oluşacak kaynak ve tasaruflardan elde edilen imkanlarla ortak iç sorunlarımız olan yüksek işsizlik, eğitimsizlik
oranları kısa bie süre içinde aşağı rakamlara çekilebilecektir; hammaddeleimiz TB içinde işlenebilecek ve
üretici durumuna gelinecektir; dış borçlar ödenebilecek İMF ve dış ülkelerin baskı ve yönlendirmelerinden
kurtulunacaktır.
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
“Türk
Evet”
NedenBirliğine
TürkBirDev?
Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan toprakları ile TB, gerçekleşme aşamasında olan 4 imparatorluk arasında
güç dengelerini sağlayacak ve kalıcı bir dünya barışına katkıda bulunacaktır.Bu Birlik gerçekleştirilmelidir. Çünkü
bu birliği kurmak, güçlü olmak ve dünya dengelerini lehte değiştirmektir.
TürkBieDev topluluğu, Avrupa Birliği şrklinde fakat Türk milletine özgü bir birliğin 2017’ye kadar 7 Türk
Devletleri arasında gerçekleştirilebileceğininin gayet olasılıklı olduğu inancındadır. Türk Devletleri kendi
iradeleri ile bir araya gelecek, bir Ortaklık Belgesi oluşturabilecek ve müzakire edebilecek bağımsızlığa
sahiptirler. Bu hür iradenin ortaya çıkabilmesi ve eyleme dönüşebilmesi için, Halihazırda halkı temsil eden
milletvekillerinin ve ülkeyi yöneten devlet adamlarının kararlılığı veya tabandan, halktan gelen istek ve bu
isteğin oylara dönüşmesi ve “Türk Birliği’ne Evet” diyecek vekillerin ve devlet adamlarının
seçilmesi ve meclise gönderilmektedir.
Birliğin Öncelikli Müzakire Maddeleri:
•
•
•
•
•
•
•
Vize zorunluluğunun ortadan kaldırarak kişi, mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı;
Ortak eğitim, kültür, tarım, balıkçılık ve taşımacılık siyaseti;
Ortak su, enerji ve uzay araştırma siyaseti;
İktisadi ve parasal birlik ve vergilendirme;
Ortak dış siyaset ve gğvenlik;
Ortak savunma sanayi ve ordusu;
Türk Birliği “Merkez Bnkası”nın oluşturulması şeklindedir.
Müzakire edilebilecek belli başlı bu 7 maddeden ilkinin bugün dahi kararlaştırılıp 7 Bağımsız Türk Devleti
tarafından kanunlaştırılarak yürürlüğe konulmasında hiç bir engel yoktur ve Türk Birliği’nin gerçekleştirilebilmesi
için gerekli ilk adımdır. TürkBirDev tarafından, Türk Birliği’ne giden yolda 7 .alışma belirlenmiş olup, 4’ünün
uygulanmsı şu anda yapılmaktadır:
1. TürKev-Boston: Kuruluşlar ve toplum önderleri arasında iletişim ve destek için ortam, Türk kültürünün
yaşanması ve yaşatılması için yer ve olanak sağlıyor.
2. Türk Girişimciler Odası: Üuelerinin ekonomik olarak gelişmelerine katkıda bulunmak için ortam ve
imkanlar yaratıyor.
3. Çocuklara Eğitim ve Yardım Derneği: Devlet ve vatandaş ile el ele vererek kırsal kesimde eğitimi
destekliyor.
4. TürkBirDev: Başarıl, kurumsal ve/ veya kişisel çalışmaları ödüllendirerek Türk Birliği yolunda öalışanları
destekliyor, teşvik ve takdir ediyor.
Tel:617-269-7300
31
TürkBirDev
TürkBir Dev yahoo grubuna üye olalım
Sadece www.turkbirdev.org ’da yahoo iconuna tıklamamız yeterlidir.
TürBirDev temsilciler Topluluğu facebook
sayfasına katılalım
Yapılacak çalışmalardan en önemlisi Türk Birliği’nin gerekli ve gerçekleşebilir
oldığu düşüncesini 250 milyona duyurmak, düşüncenin filizlenmesine ve
bir ağaç gibi büyüp meyvelerini vermesine olanak sağlayacak ortamlar
yaratmaktır. 7 Bağımsız Türk Devleti içinde ve do ülkelerde yaşayan Türklerin ve
halihazırda kurulmuş olan derneklerin bir araya gelip bulundukları ülkelerde
yapacakları ortak çalışmalar ile Türk Birliği’ne “Evet” diyenler 250 milyonu
bulacak ve aşacaktır. Günümüzde dünyada en güçlü bir silah olan düşüncenin
önüne geçebilmek, düşünceyi hapis edebilmek imkansızdır.
Gerekli ve 7 Bağımsız Türk Devleti arasında gerçekleştirilebilir olan Türk Birliği
sizin de “Evet” demeniz ve düşüncelerinizi bu yönde yoğunlaştırmanızla
mümkün,
Türk Birliği sizinle mümkün!
TürkBirDev sizinle daha güçlü olacaktır!
Eskiden yurtdışına gidenler arasında böyle bir düşünce vardı:
eğitim almak ve dönüp ülkeye hizmet etmek. Artık, yurtdışında
yaşayanların çoğu, özellikle aydın kesim yurtdışında daha faydalı
olduğu inancına varmıştır. Çünkü yurtdışının nasıl ihmal edildiğini
ve bunun özellikle sözde Ermeni Soykırımı, Hocalı Faciası, Kıbrıs
Meselesi gibi konularda nasıl aleyhimize sonuçlar doğurduğunu
görmektedirler. Biz yurtdışında yaşayan Türkler, dayanışma
içinde olmazsak ve organize hareket etmezsek kültürümüzü,
değerlerimizi ve tarihi gerçek olaylarımızı, bırakın dünyaya, burada yetişen çocuklarımıza bile öğretemeyeceğiz. Bu açıdan
Türkler arasındaki dayanışmanın güçlenmesine yardımcı olmak,
bir haberleşme kanalı yaratmak ve buradaki tüm Türklerin sesi olmak amacıyla böyle bir derginin varlığı gereksinimi hissedilmiştir.
Bunlara ilaveten yaşama dair ve hayatımızı kolaylaştıran bilgiler ve
yaşanmış başarı hikâyelerine bu dergide yer verilecektir. Yazılan
yazılar ve yorumlar, “TürKev Dergisi”nde yayınlanacaktır.
Lütfen bu konudaki yazılarınızı, görüşlerinizi bizimle
paylaşın: [email protected]
Makaleler
Amerika’da Ermeni Sempatisi’nin Doğuşu ve Gelişimi
Hazırlayan: Dr. M. Galip Baysan
1961 yılında 4 ay kadar Amerikada bulundum. Hatırımda
kalan orayı çok sevmiş olmamdı, orada kalma imkanı da vardı
ama bizim o yıllardaki inancımız dışarıda öğrenmek ve ülkemize dönüp öğretmek üzerine kurgulanmıştı. Yurt dışında ülkemize yararlı olacağımız inancına sahip değildik. Daha sonraki yaşamımızda yurt dışının nasıl ihmal edildiğini ve bunun
özellikle Ermeni Meselesi ve Kıbrıs Meselesi gibi konularda
nasıl aleyhimize sonuçlar verdiğini gördük.Şimdi yurt dışında
yaşayan ve sizler gibi organize olmuş gençler olduğunu duydukça büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yazımla birlikte size
ömrüm yettikçe bilgi olarak yardımcı olacağına inandığım ne
varsa yazmak ve göndermek isterim. Size ve arkadaşlarınıza
başarılar diler sevgi ve saygılarımı sunarım.
2vatandaşlarımız için çok çetin bir yıl olacak. Hiç
015 yılı hem yurt dışı ve hem de yurtiçinde yaşayan
şüphe edilmemeli ki Diyaspora Ermenileri ve onlara
destek veren toplumlar ve kurumlar Ermeni Tehcir
olayının 100ncü yılını ülkemize ve halkımıza nefret
tohumları ekerek anacaklar. Diğer ülkelerde olduğu
gibi ABD halkı da bu faaliyetlerle yoğun bir şekilde
meşgul olacak. Amerikan halkının bu konuya neden
bu kadar ilgi gösterdiği ve 1915 olaylarını bir soykırım
olarak tanımaya neden bu kadar hazır olduğu Türk
kamuoyunca pek bilinmeyen ve garipsenen bir
durumdur. Ancak geçmişte Ermeni olaylarının en
fazla işlendiği toplum Fransa ve İngiltere’den de çok
Amerikan halkıdır. Günümüzde ABD ‘de meydana
gelecek gelişmeleri değerlendirebilmek için
olayların başlangıcı ile ilgili bilgilerin hatırlanmasının
yararlı olacağına inanıyoruz.
J
. B. Gidney “A Mandate for Armenia/Ermenistan
için bir Manda” adlı kitabında, Amerikalıların
Ermeni meselesi ile nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor: Bu
çalışmamdan haberi olan tanıdık herkes,Ermeniler
hakkında çocukluğunda çok şey duyduğunu
belirtmektedir. Önüne konan her şeyi yemek
istemediği zaman annesinin hemen Ermenileri öne
sürdüğünü, ‘Ermeniler bunları bulsalar ne kadar
memnun olurlar’ veya Ermeniler açlık çekerken
bu yiyecekleri bırakmaktan utanmalısın’ diye
çıkıştığını söylemekteydiler. Bu sözler diğer kişilerin
hatıralarıyla uyuşuyor. Hatta bu gün bile herhangi
bir kişinin, ‘Ermeniler hakkında bütün bildiğim
onların açlık çektiğidir’ dediğini duyabilirsiniz. Bu
gibi ve benzer mütalaalar onların hikâyesini anlatır.
Bir dönemde Amerika’da Ermeniler için yaygın bir
sempati oluştu. Bu sempati misyoner gayretleriyle
beslendi, sadece kiliseler tarafından değil gazete
ve dergilerde canlı tutuldu ve Birinci Dünya Savaşı
sırasında Türklerin zulmü nedeniyle acı çeken
Ermenilere yardım kampanyaları düzenlendi.
Sempati anlayışa mani oldu. Hatta bugün
bile milyonlarca Amerikalıların çocuklarında
‘Türklerin Allah adıyla isimlendirilen sahte bir
tanrıya taptıklarını, ona en büyük hizmetin, ona
inanmayan herkesin öldürülmesi olarak kabul
ettiklerini öğrendiklerini’ söyleyebiliriz. İşte bu
nedenle Ermeniler, Hıristiyanlığa bağlılıkta sadakat
gösterdikleri için öldürülüyorlar.” deniyor. (1)
1920 yılından itibaren çocuklara Pazar okulları
ve İncil derslerinde iyi Somaritan’ların zulme
uğrama sahneleriyle süslü hikâyeler, Ermenilerin
durumunun anlatılmasına yardımcı oluyordu. Kısaca
söylemek gerekirse Amerikalılar Ermenilere Türkler
tarafından yapılan çirkin muamelelerin nedenleri
hakkında tamamen yanlış bilgilere sahipti ve gerek
kendi ülkelerinin gerekse diğer Hıristiyan ülkelerin
oynadığı rol hakkında bilgileri yoktu. Ermenilere
karşı duyulan sempati, Türklere karşı duyulan
nefretten fazla genel değildi. Avrupa güçleri de
Ermenileri koruyamadıkları için sert biçimde tenkit
ediliyordu.” (2)
E
rmenilerin kaderi ile ilgili olarak 1896 yılında
Kongre’ye birkaç yasa teklifi verildi. Yazarlar
aşırı milliyetçilik ve Monroe Doktrinini değiştirip
nefret edilen İngilizlerle müşterek çalışma imkânı
doğuncaya kadar konuyu tahrik etmenin uygun
olmayacağını anladılar. Bu anlayış sağlanıncaya
kadar Ermeniler dinlerine bağlılıkları nedeni ile
öldürülüyorlardı. (3)
Bu anlayış Türkiye’deki Amerikan misyonerlerin
öğretilerinden farklı değildi. İlkel dinsel fanatizmi,
devamlı okşayan, olayları daima Türk ve
müslümanların aleyhine olabildiğince egzejere
edilerek aktarmayı cazip gören, kolay, sadece inanca
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
dayanan, güçlü fakat gerçek dışı bir anlayış. Oysa
gerçek durumu yakından incelenmiş olan bir rahip
Y. G. Çark, 1953 yılında yayınlanan eserinde “Eğer
Türkler İstanbul’a gelmemiş veya gelmeleri gecikmiş
olsaydı. Ermenilerin İstanbul’a yerleşmeleri ve
gelişmeleri pek şüpheli olacak, hatta belki de izleri
bile bulunamayacaktı.” (4) sözleri ile bazı gerçekleri
hatırlatacaktır.
Y
er yer temas ettiğimiz gibi, psikolojik olarak
Avrupa gibi Amerika da beyaz ırkın ve
Hıristiyanların üstünlüğüne inanıyordu. Bu nedenle
Batı diğer ırk ve milletleri yönetme, eğitme ve
medenileştirmenin kendileri için tabii bir hak
olduğu inancını taşıyorlardı. Batılılar diğer halkları,
Hıristiyanlaştırma ve Batı kültürü mantalite ve
yaşamına kavuşturmayı bir insanlık görevi olarak
telakki ediyorlardı (5) ve biz bunu nasıl yapmaya
çalıştıkların da yakından izledik.
Dinsel anlayışlarda özgürlüğe ve tek ve çok tanrılı
bütün dinlere saygılıyız ancak İslâm dini için haksız
yere yanlış iddialar için basit bir örnek sunmak
istiyoruz. Osmanlı Kanunnamelerinde yüzlerce
yaşta olan bir madde, Türklerin Hıristiyanları bırakın
öldürmeyi veya baskı altına almayı, tam tersine
kendi dinlerine saygılı olmayı teşvik ettiğinin bir
göstergesidir.
Kanun şunu emrediyor: “Hıristiyan olan bir şahıs,
sonradan papaz olur ve bunu da Hıristiyanların
menfaati için yaparsa, ispençe ve haraç
(Hıristiyanlardan alınan vergiler) alınmaz”. (6)
Merak ediyoruz, acaba Avrupa veya Amerika’nın
hangi beyaz, hangi medeni Hıristiyan ülkesinin
kanunlarında, ülkedeki diğer dinler, mezhepler veya
milletler için buna benzer bir hak tanıyan madde
var?
Profesör Yurga’nın Türk-Ermeni ilişkileri ile ilgili
gözlemleri şöyledir: “Türkler tarafından Ermenilere
başka milletlere gösterilmeyen hürmet ve saygı
gösterilmektedir. Ermeniler, Rumlardan fazla
Türklere verilmiş mezhep hürriyetine sahiptirler” (7)
Yine rahip Çark herkesin kendi kendine sorması
gereken bir gerçeği belirtiyor. “Eğer Türkler
isteseydiler, muhteşem imparatorluğun hudutları
içinde yaşayan Macarlar, Sırplar, Ulahlar, Yunanlıları
(Bulgarlar, Romenler, Ermeniler), Balkan ve
Makedonya kavimleri vs. dil, din ve sosyal bakımdan
36
Türkleştirilip, eritilir ve bugün onların hiçbirinden
en küçük bir iz bile kalmazdı.”(8) Belki de bu kişiler,
800 yıllık bir Müslüman Arap yaşantısından sonra ve
İstanbul’un Türkleşmesinden 40 sene kadar sonra
Hıristiyan İspanyolların eline geçen İspanya’nın
büyük bir kısmında neden bir tek Müslüman köy
veya mahalle bulunamadığı Sorusu’nun cevabını
biliyor olmalıdırlar. Osmanlı kendi ülkesinde
yabancılara nasıl hoşgörülü davranıyorsa, onlarda
bunu anlamamakta ısrar ediyorlardı.
“İmparatorluğumuzun şarkında Protestan dinini
yaymak gayesi ile vaazlar veren Anglo-Amerikan
misyonerler, Müslüman halkı tahrik edici tarzda
hareket etmişler ve kabalıkları bütün İslâm âlemine
hakaret şeklini almıştı. Daha sonra da Ermeniler de
aynı küstahlıkla hareket edebileceklerini ve aynı
şekilde cezasız kalabileceklerini zannetmişlerdir.”
(9) Bu sözler Osmanlı Devleti’nin başı, Sultan II.
Abdülhamit’e aittir.
T
ürkiye’deki misyonerler kendi ırksal ve dinsel
üstünlük anlayışını yetiştirdikleri Ermenilere
de aşılamışlar ve onların milliyetçilik duygularının
gelişmesini sağlamışlardır. Amerikan Board’un resmi
bir yazısından Ermenilerden “Doğu’nun AngloSaxon’ları olarak tanımlanacak asil bir ırk” (10)
olarak söz edilmektedir.
Amerikan okullarının Ermeni milliyetçilerine endirek
yoldan yardımı, onların ABD’de kurumlaşmalarının
gelişmesini sağlamak olmuştur. Misyonerler,
Protestan Ermenilerle, öğrencilerin Amerika’ya
gitmelerinde yardımcı olmuştur. Böylece Amerika’ya
devamlı bir akış sağlandı. Bugün Amerika ve
Kanada’da yerleşmiş olan önemli sayıda Ermeni
Cemiyetleri böyle gelmişlerdir. Ermeni ihtilâlci
örgütleri, Amerika’da oldukça faaldiler ve davalarına
destek vermek için çok yardım topladılar. Bundan
başka, Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu’na
dönüşlerinde
Amerikan
pasaportu
sahibi
olabiliyorlardı. Kapitülasyonların verdiği haklar
nedeni ile kendi davalarına daha kolaylıkla hizmet
etme şansını elde ediyorlardı Ayrıca Amerika’daki
Ermenilerin kamuoyu üzerinde büyük etkinliği
oluyordu. Amerika’da bir Türk Cemiyetinin (o
günlerde) mevcut olmaması nedeni ile tek taraflı
olarak sadece Ermenilerin sesi duyulabiliyordu. (11)
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
A
merikan
arşivleri
genellikle
Ermeni
araştırmacılarından yararlanır ve Ermeni
sorununda ilginç sonuçlara ulaşır. Dr. H. Lowry yazdığı
bir makalesinde İstanbul’daki “Yakın Doğu Bağış
memurları”’nın ilgili resmi devlet kurumlarına nasıl
rapor gönderdiğini ve yanlış yorumlar yapılmasına
sebebiyet verdiğini şöyle anlatmaktadır:
“Adam devamlı bir şekilde asla vuku bulmamış
soykırımları rapor ediyor ve Türkiye’deki Ermeniler
hakkında yanlış bilgiler veriyordu. Onu kamuoyu
önünde küçük düşürmek istemiyorduk. Bu da
bizim hizmet etmek istediğimiz büyük amacımızı
zedeliyordu.” (12)
Aldıkları fon tahsilâtını yükseltmek amacıyla
misyonerlerin gerçekleri çarpıtması başka sağduyu
sahiplerini de rahatsız etmiştir. E.M. Earle bir
yazısında şunları söylüyor:
“Yakın Doğu ile ilgili Amerikan kamuoyu
hemen hemen bir asırdır misyonerler tarafından
şekillendiriliyor. Eğer Amerikan kamuoyu bir
konuda habersiz kalmış, yanlış bilgilendirilmiş
veya önyargılı kılınmışlarsa bütün bunların ayıbı
misyonerlere aittir. Hıristiyanlığı yayma amacıyla
tarihin çarpıtılması; Müslümanlar ve İslâmiyet
aleyhine yetersiz, yanlış bazen de kaba saba bir
görünüm uyanmasına neden oluyordu. Bilinçli bir
şekilde güzel düşünceler telkin etmeye çalışırken,
bilinçsizce yanlış anlamanın tohumları ekiliyordu.
Misyonerlerin birçok kişiyi ve gerçeği gözler önüne
getirmemiş olmaları nedeniyle Amerikan halkı
kimler günahkâr kimler değil konusunda yanlış bir
intibaya sahip olmuşlardır. Bozulmuş yönetimden
Müslümanların da Hıristiyanlar kadar sıkıntı
çektiğinden tamamen habersizdiler. Kendilerine
gönderilen ödenekleri yükseltmek için misyonerler
ve daha sonraki yardım teşkilatları yarı gerçek (yarı
hayal) olayları istismar ettiler. Sonuçta Amerikan
halkının beyni, milliyetleri ve dinlerine bakılmaksızın
bütün Yakın Doğu uluslarının aynı talihsiz şartların
kurbanı olduğu görüşüne kapalı kaldı.” (13)
DİPNOTLAR :
1. James B. Gidney, A Mandate For Armenia,
s.41-42 (The Kent State University Press,
Ohia –196).
2. Aynı Eser, s.42.
3. Aynı Eser, s.42-43.
4. Y. Çark, Türk Hizmetinde Ermeniler, S1
(İstanbul – 1953).
5. The Eastern Question: imperialism and The
Armenion Community, Bayram Kodaman,
s.7 (İnstitute for the Study of Turkish Culture,
Ankara – 1987).
6. Cemal Anadol, Tarihin Işığında Ermeni
Dosyası, s.56 (İstanbul – 1982).
7. Prof. N. Yurga, Geschichte des Osmanischen
Reciches, Cilt-5, s.606.
8. Y. Çak., a.g.e., s.14.
9. Sultan Abdülhamit, Siyasi Hatıratım, s.64-65.
Hareket Yayınları, İstanbul – 1974).
10.Justin McCarthy and Carolyn Mc Carthy:
Turks And Armenians, s.32 (Washington –
1989).
11.Aynı Eser, s.32.
12.Armenians in The Ottoman Engine and Modern
Turkey, s.11 (İntroduction, Boğaziçi Üniversitesi,
İstanbul – 1984).
13. G.M. Garle, “American Missions in the Near
East, Vol.VII. No.3 April 1929, p.417.
Tel:617-269-7300
37
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Amerika’daki Türk ve Ermeni Lobileri Faaliyetleri Arasında Bir Karşılaştırma
Hazırlayan: Hasan Gülmohammad
B
ilindiği üzere Amerika Birleşik Devletlerinde
Kasım ayında yapılan başkanlık ve kongre
seçimleri ülkenin en önemli meselelerinden
sayılmakta ve o sıralarda gittiğiniz her yerde ciddi
bir biçimde hissedilmektedir. Her ne kadar dış
siyaset açısından aşırı farkları bulunmasa da önde
gelen iki partinin iç meseleler açısından değişik
dünya görüşü ve yönetme sisteminde kayda değer
farklara sahip oldukları için ülkeye hakim olacak
zihniyet açısından çoğu Amerikalının önemsediği
ve kendisini seçime hazırladığı beklenir. Bu arada
azınlıklar da faaliyetlerini daha önceden başlayarak
adayları kendi süzgeçlerinden geçirmekte ve
ölçütlerine uyan adayları listelerine koymaktadırlar.
Bu seçimler, temsil ettikleri ülkenin ve/ veya
yürüttükleri siyaset açısından, azınlık kuruluşlarının
yaptıkları hazırlıkları birbiriyle karşılaştırmak ve
dünyanın en etkili süper gücünde lobi faaliyetlerinin
nasıl yapıldığını anlamak açısından iyi bir fırsat
sayılır. Bu açıdan ise birer etkin Türk ve Ermeni
kuruluşunu seçerek bir karşılaşma yapmak istedim.
Bu işe aslında hesabıma gelen bir e-mail vesile oldu.
ATAA, Amerika’da Türk derneklerinin bir üst
kuruluşudur ve açılımı ise Assembly of TurkishAmerikan Association’dır. En etkin kuruluşlarımızdan
birisidir. Önemli bir takım faaliyetleri organize
etmekte ve gerçekleştirmektedir. ANCA ise
Armenian National Commitee of America’dır ve
Ermenilerin en etkin kuruluşlarından birisidir.
Bu iki kuruluşun sitesi karşılaştırıldığında
Ermenilerin, Amerika’nın siyasi sahnesinde nasıl
kendilerine daha önemli yerler düşündüklerini
ve bu iş için ne kadar iyi hazırlandıklarını
göstermektedir. Bu açıdan, Ermenileri destekleyen
ve onların kriterlerinden geçen bir takım senator
ve kongresmen adaylarının listesi oluşturulmuş ve
adaylar bu ölçütlere göre derecelendirilmiştir. Bu
ölçütlerin en başında tabi ki sözde Ermeni soykırımı
gelmektedir ve bunlara olumlu yanaşan adaylar ise
38
listenin başında yerlerini almaktadırlar. İşin ilginç
tarafı kriterlerin güncellenmesi ve yeni oluşan bazı
olayların bir kriter olarak listeye yerleştirilmesidir.
Örnek olarak, bir Ermeni subayını öldürdüğü
için Macaristan’da bir kaç yıl hapis yatan ve
cezasının geri kalanını kendi ülkesinde çekmek için
Azerbaycan’a iade edilen ordu subayı Ramil Safarov,
Azerbaycan Devleti tarafından afv edilmiş ve işine
geri dönmüştür. Ermeni medyası ve yandaşları
bu olayda fırtına kopardılar. ATAA ise seçimde oy
kullanmak isteyen Türk-Amerikan’lara, Ermeni
listelerinde “A” ve “B” puanlarını değil de “C” ve
“D” alanlara oy vermelerini tavsiye etmektedir.
Dolayısıyla kendi kriterler listemizi oluşturmak ve
lobi faaliyetlerimizde göz önüne tutmamız gibi
bir çalışma yapılmamıştır. Onların kriterlerinden
geçemeyen veya en az puanı almış olan adayları tercih
etmemiz tavsiyeleri “düşmanımın dostu olmayan,
benim dostum olabilir” mantığıyla hareketedişimiz
bu konuda uzun vadeli ve ciddi planlarımızın
olmadığını göstermektedir ve dolayısıyla gelecek
dört yılda da sürekli “Ermeni Tasarısı” çıktı çıkacak
korkusuyla yaşamamızı beraberinde getirmektedir.
Biz de kendi kriterlerimiz oluşturabiliriz. Tabi ki en
başta yine sözde Ermeni soykırımı gelmelidir. Türk
askerinin başına çuval geçirme, Türk dünyasının
kanayan yarası Karabağ, Doğu Türkistan, Hocalı
soykırımı, Kıbrıs meselesi, ABD’de çok önemli olan
ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını getiren bir kaç
Avrupa ülkesinde “sözde Ermeni soykırımını inkar
edenlere ceza verilmesi” meselesi vs. gibi önemli
ölçütler yaratmak ve sistematik bir lobi faaliyeti
ile adayların dikkat merkezinde yerleştirmek ATAA
ve benzer kuruluşların ortaklaşa yapacakları işler
olmalıdır.
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
TÜRK BİRLİĞİ İÇİN ATILMASI GEREKEN BİR ADIM EKONOMİK BİRLİK
Hazırlayan: Okan Erol
21. yüzyılda dünya siyasetini iki önemli akım
şekillendirmektedir. Bunlardan ilki ve en çok
tartışılanı, hali hazırda devam etmekte olan bir
süreç küreselleşmedir. Küreselleşme, ekonomik
ve sosyal anlamda dünya toplumlarını birbirine
yaklaştırmaktadır. Giderek tek tipleşen dünyada
artan ticaret hacmi ve hızlı gelişen teknoloji
gelişmekte olan ülkeler için bir umut kaynağı olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Diğer yandan küreselleşmenin etkisiyle daha da
çetinleşen milletlerarası rekabet ülkeleri coğrafi
ve kültürel olarak kendini yakın hissettiği diğer
ülkelerle ticari, mali ve ekonomik birlik kurmaya
zorlamaktadır. Bu bölgesel ve ekonomik birliklere
örnek olarak Avrupa Birliği (AB), Kuzey Amerika
Serbest Ticaret Paktı (NAFTA), Güneydoğu Asya
Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı (ASEAN) ve Arap Birliği
gösterilebilir. Bu oluşumların dünya ticaretine
katkısının yanı sıra üye ülkelerin rekabet gücünü
arttırdığı bir gerçektir.
Türk akraba topluluklarına baktığımızda ise zaman
zaman ekonomik işbirliği anlaşmaları yapılsa da
tüm Türk devletlerini kapsayan ve siyasi birlikteliğin
temelini atacak olan gümrük birliği benzeri bir
yapının oluşturulmadığını görmekteyiz. Yazımızda
mevcut ekonomik birlikler hakkında bilgi verildikten
sonra Türk Ekonomik Birliği ile ilgili öneriler ortaya
konulacaktır.
A
AB, NAFTA ve ASEAN
vrupa Kömür ve Çelik topluluğu olarak 1951
yılında kurulan AB, 1958 yılında Avrupa
Ekonomik Topluluğu’na dönüşmüştür. 1993 yılında
Avrupa Birliği adını alan Birlik 2009 Lisbon anlaşması
çerçevesinde siyasi birlik oluşturma yolunda
ilerlemektedir. Başlangıçta sadece ekonomik işbirliği
amacıyla kurulan AB giderek ortak anayasa yapma
ve ortak ordu kurma yolunda ilerlemektedir.
AB’ye göre daha gevşek bir örgütlenme yapısına
sahip olup, Kanada, ABD ve Meksika’nın gümrük
birliğine dayanan NAFTA dünya ekonomisinde
giderek önemli bir rol üstlenmeye başlamıştır. 1994
yürürlüğe giren anlaşma üye ülkeler arasında ticari
malların serbest dolaşımını esas almaktadır.
Güneydoğu Asya ülkelerinin jeopolitik ve
ekonomik işbirliğini amaçlayan ASEAN 1967 yılında
Endonezya, Malezya, Filipinler ve Tayland tarafından
kurulmuştur. Daha sonradan Burma, Laos, Kamboçya
ve Vietnam bu birliğe katılmıştır. Birlik, bölgenin
ekonomik ve sosyal kalkınmasını hedeflemekte ve
ortak ticaret politikası uygulamaktadır.
Türk Ekonomik Birliği İçin Öneriler
M
evcut ekonomik işbirliği örgütlenmelerinden
de anlaşılacağı üzere ekonomi ve gümrük
politikalarında birlikte hareket etmek ülkelerin
rekabet gücünü arttıracağı gibi kaynakların daha
etkin kullanılmasına yardımcı olacaktır. Daha büyük
ekonomilerin yaratacağı dışsallıkların her zaman
ekonomiye bir dinamizm getireceği beklenmektedir.
Günümüzde, AB örneğinde de görüldüğü gibi, siyasi
birliğe giden yol ekonomik ve bölgesel işbirliği ile ortak
bir pazar oluşturmaktan geçmektedir.
Bakanlar Kurulu’nun 24 Ocak 1992 tarihli Kararı’yla
kurulan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) günümüze
kadar varlığını sürdürse de Türk devletleri arasında güçlü bir
ekonomik birliğin temelini atamamıştır. Sovyetler Birliği’nin
dağılması ile bağımsızlığına kavuşan Türk Cumhuriyetleri
ile yapılan ticaret anlaşmaları ve sıkı işbirliği görüşmeleri
devamlılık gösterememiş Azerbaycan petrolleri örneğinde
olduğu gibi uluslararası büyük şirketler bölgede ekonomik
üstünlüğü ellerine geçirmişlerdir.
Bize göre oluşturulması gereken yapı geçici ticaret
anlaşmaları ile devam ettirilen işbirliği değil süreklilik arz
eden, çatı bir kurul tarafından yönetilen, Türk Devletleri
Ekonomi Konseyi olmalıdır. Bu yapı gümrük birliği ve ortak
pazar ile desteklenmelidir. Türk Devletleri arasında siyasi
birliğe giden yol malların serbest dolaşımı, mali piyasaların
birbirine entegre edilmesinden geçmektedir. Jeopolitik
önemi yanısıra Türk devletleri arasındaki kültürel birliktelik
Ekonomik Konsey’in başarı şansını arttırmaktadır. Gelecekte
kurulacak bir Türk Birliği’nin temelleri ancak güçlü bir
ekonomik altyapı ile atılabilir.
Tel:617-269-7300
39
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
JEOPOLİTİK TÜRKİYE
Hazırlayan: Abdullah Çağrı Elgün
T
ürkiye, jeopolitik konumu itibariyle dünyanın
merkezi ve bu küçük gezegenin kalbini
oluşturmaktadır. Kalbi hasta olan bir insanın
yürümesi, koşması hatta sağlıklı bir hayat sürdürmesi
mümkün değilse, Jeopolitik konumu itibariyle
dünyanın kalbi olan Türkiye’nin de çeşitli kırizlerle
huzur ve sıhhatten yoksun bırakılarak gelişmesini
sağlamak da mümkün olmayacaktır. Dünya huzuru
ve sukûnu bu yüce ve ulvi milletin eli ile bulacaktır.
Bütün bilim adamları, strateji ve jeoloji uzmanları,
Türkiye Toprakları’nın dünyanın merkezinde
bulunduğunu onaylamaktadırlar. Prof. Friedrich
Ratzel : “Devlet, gelişme ve yayılmayı arzu eder.
Devletin yayılmacı politikası, ilkel ve küçük devletlere
dışarıdan istilâ yoluyla mümkün olur.” “… Bu küçük
gezegende sadece, bir büyük devlet için gerekli yer
mevcuttur.” demektedir. Bu görüş taraftar bularak
öncelikle, Almanya’da kabul görmüş ve ihtiras haline
dönüşen bu görüş, çok kısa sürede bütün Avrupa’yı
sararak dünyaya I. Cihan Harbi’ni yaşatmıştır. Bugün
sanayi inkılâbını da gerçekeleştiren Avrupa, “Avrupa
Birliği”,”Auro” vb. girişimlerle dünya hakimiyetine
soyunduğunu göstermektedir.
R
atzel’in
fikirleri,
jeopolitik
görüşlerin
çeşitlenmesine neden olmuş; fakat bu görüş,
kendisinden sonra gelen ilim adamlarını da
oldukça etkilemiştir. Bunların başında Alman, Karl
Houshofer(Münih Üniversitesi Siyâsî Coğrafya ve
Askerî Tarih Dersleri Hocası , “Zeitscrift Für Geopolitik
Dergisi” sahibi (1869-1946) gelir. Houshofer: “
Zeitscrift Für Geopolitik 1924” adlı dergide devletin
konum alanını, en önemli güç unsuru olarak görür.
Bu görüş II. Dünya Savaşı’nda Hitler’in politikasında
kabul görmüş ve etkili olmuştur.
Bundan sonra Housofer’in Çağdaşı, İngiliz Halford
Mackinder(Londra Üniversitesi Corafya Professörü
ve İngiliz Kraliyet Coğrafya Cemiyeti İkinci
Başkanı): “Kara Hakimiyeti Teorisi”ni ortaya atarak,
1919 da “Demokratik İdealler ve Gerçekler” adlı
dergide yayınlayarak Dünya savaşlarının çıkışına yol
40
açmış, bu durum ise on iki milyondan fazla insanın
ölümüyle neticelenmiştir.
Bu görüşe göre: “Dünyanın kalp sahasını” Doğu
Avrupa ile Sibirya Bölgesi oluşturmaktadır. Kalbin
çevresindeki Balkanlar’dan Çin’e kadar uzanan saha,
“iç veya kenar hilâl” ya da “kalp” kuşağıdır. Bunun
dışında kalan Amerika, Afrika, Avusturalya, Japonya
hattı ise “Dış veya Kenar Hilâl” veya “ Dünya
Adasının Peykleri” olarak kabuledilir.”
Mackinder, dünyayı bu şekilde tasnif ettikten sonra
teori oluşturan görüşünü şu şekilde geliştirmiştir.
“Doğu Avrupa’ya hükmeden bir devlet, “Dünyanın
Kalbi”ne de hakim olur. “Dünyanın Kalbi”ne sahip
olan bir devlet öncelikle “İç Kenar Hilâl”e veya “Kalp
Sahası” na hükmeder. Sonra da “Dış Kenar Hilâl”e
yani bütün dünyaya hakim olur.”
“Kara Hakimiyet Teorisi” olarak bilinen bu
görüşte, Müslüman Türk Dünyası’nın yeri “İç veya
Kenar Hilâl” kuşağı içerisindedir. Haushpofer ve
Mackinder’in görüşleri, özellikle Hitler tarafından
kabul görmüş ve İkinci Dünya Savaşı ile uygulama
sahasına geçirilmiştir. Daha sonra, Sovyet Rusya
bu görüşü gerçekleştirmek için yetmiş yıl boyunca,
Avrasya’yı kan gölüne çevirmiştir.
Bu görüşlere benzer görüşler geliştirilmiş ve bu
konuda Amerika özellikle; “Kenar Kuşak Teorisi”ni,
“Deniz Hakimiyet Teorisi”ni ve “Hava Hakimiyet
Teorisi”ni ortaya atmıştır. ABD, Yale Üniversitesi’nde
Uluslararası
ilişkiler
Professörü
Nicholas
J.Spykman(1893-1943), J.SMackinder’in görüşlerine
karşı bir başka görüş geliştirmiş ve “Kenar Kuşak
Teorisi” ni ortaya atmıştır. Bu görüşle, hakim güç,
“Kalp” değil “Dış Kenar Hilâl” üzerindeki ülkelerdir.
Bunların başında ABD gelir; ancak “Kalp Sahası”na
ulaşmak için “İç Kenar Hilâl” in yani Müslüman Türk
Dünyası’nın ele geçirilmesi şarttır.
J
. Spykman, Amiral Alfred Mahan(1840-1914)(Hava
Hakimiyet Teorisiyle ortaya çıkmış deniz subayı ve
bilim adamlarından biri)
Hausy Scitaklian’ca
Deniz Hakimiyet Teorisi ve Hava Hakimiyet Teorileri
ortaya atılmıştır. İnsan gücüne dayanan bu görüşler
de Amerika ve İngiltere tarafınan uygulama alanına
sokulmuştur. İkinci Dünya Savaşı ve Üçüncü Dünya
Savaşı adı verilen “Bölgesel Savaşlar”da da bugün,
bu görüşler uygulana gelmeketedir.
Bu görüşlerin doğrultusunda dünyaya hakim
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
olmanın şartlarından biri hiç şüphesiz Türk
Dünyası’nı ele geçirmek olmalıdır. Sovyet ve Sovyet
sonrası bölgeye yapılagelen saldırılar ve işgallerde
bu görüşlerin etkisi görülür.
Merkezi Türk Hakimiyet Teorisi:
senin ilini ve töreni kim bozabilir?” Atilla, Cengiz,
Timur hep aynı ideale koştular. Timur: “Gökyüzü
üstümüze çökse biz onu mavi atlastan bir çadır gibi
mızraklarımızın uçunda tutardık.” Yavuz gibi Türk
hükümdarları da: “Dünyanın bir Türk’e dar geldiğini”
ifade eden sözler söylemişlerdir.
B
O
u görüşlerin doğru olmadığını savunan Prof
Dr. Ramazan Özey, Sibirya’nın dünyanın kalbi
olamayacağını; çünkü dünyanın kalbinin merkezde
bir yerde ve bütün tehlikelerden uzaklaştırılmış
olması gerektiğini söylemektedir. Sibirya ise
Kutuplarda olup iklim şartları itibariyle insanların
yaşamasına müsade etmeyen bir bölgede
bulunmaktadır. İnsansız bir kalenin hiç bir anlam
ifade etmeyeceğini belirtmektedir.
Halbuki “Anadolu Yarımadası” bütün bu
belirtilen görüşlere uygun düşmekte ve dünyanın
kalbi durumundadır; çünkü bu yarımada Asya,
Avrupa, Afrika ve Amerika kıtalarının da bitişme
noktasındadır. Bu yarımadanın üç tarafı da denizlerle
çevrilidir. Yükselti bakımından kıtaların en yükseği
olan Asya’dan ise “ortalama yükseklik 1010m.”den
daha yüksektir; çünkü Türkiye’nin ortalama
yüksekliği 1132 m.dir. Bu Yarmada Asya ve Afrika’ya
bitiştiği bölgelerde ise aşılması mümkün olmayan
sıra dağlarla çevrilidir. Bütün bu özellikleriyle
Türkiye, tam bir kaleyi andırmaktadır. Bu kalenin
Asya’ya açılan burcu Malazgirt; Avrupa’ya açılan
burcu ise İstanbul’dur.
“Merkezi Hakimiyet Teorisi” adı verilen bu görüşe
göre Anadolu Yarımadası “Kalp” kalbi çevreleyen
Balkan Yarımadası, Kafkaslar, İran, Arabistan ve
Kuzeydoğu Afrika; kısacası Balkanlar ve Ortadoğu,
dünya kalesini çevreleyen iç çemberi veya dünya
adasını oluşturmaktadır.
Bu görüşe göre Anadolu’yu elinde bulunduran bir
millet, iç çembere hükmeder. İç çembere hükmeden
bir millet ise, dış çembere yani dünyaya hakim olur.
Dünyaya hakim olma isteği yeni değildir. Bundan
1700 yıl. Önce Oğuz Kağan: “Daha deniz daha ırmak,
gök tuğ olsun güneş mızrak”; Alp Er Tunga, Bilge
ve Kültiğin Kağanlar: “Ben Tanrı gibi gökte doğmuş
Türk Bilge Kağan” nasıl ki Tanrı tekse, Bilge Kağan
da tek ve birdir ve yeryüzünün hakimidir. “Üstte
gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe ey Türk
smanlının bütün hakanları fermanlarında: “Yedi
iklim ve diğer, bütün toprakların ve de kürre-i
arzın mutlak sahibi” diyerek başlamaktadırlar.
Bunun gereğini de yerine getirerek tarihte onyedi
büyük devlet kurmuşlardır.
Şüphesiz bir teorinin doğruluğu, ispatlanabilmesiyle
mümkündür. İşte bu ortaya atılan teori tarih boyunca,
üç kez ispatlanmıştır. Batı’ya açılan burcu İstanbul
ile Anadolu: MÖ.2.yy.ın otalarında MS.395’e kadar
Roma, 395-1453 arası Doğu Roma ve 800-10711453-1923’e kadar da Osmanlı İmparatorluğu’nun
1923’ten bugüne kadar da Türkiye sınırları içerisinde
yer almaktadır.
Bu topraklarda yaşayan devletler çok uzun ömürlü
olmuşlardır. Dünyanın kalesi durumunda olan bu
bölgede bugün, Türkler yaşamaktadır. Kalenin
çevresi ise yine Türkler tarafından kuşatılmıştır.
Konum olarak Müslüman Türk dünyası Avrupa
ülkeleri ve Rusya’ya karşı koca bir hilâl şeklinde
çevrilmektedir. Bu koca hilâl, aynı zamanda diğer
İslâm ülkelerinin kuzeyinde Batı Avrupa ve Rusya’dan
gelebilecek her türlü tehlikeye karşı bir kalkan görevi
görmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin jeopolitik
önemi çok büyüktür. 20.yy.da dünyamızda çok fazla
sayıda bölgesel savaşların yaşanması, dünya kalesi
ve iç çemberde bir birliğin sağlanamamasından
kaynaklanmaktadır.
Türkiye içeride böyle bir barışı ve sukûnu ne zaman
temin ederse, dünya barışı da o zaman sağlanmış
olacaktır.
Osmanlının yok oluşuyla ortadan kalkan dünyadaki
bu sukûneti yine, Osmanlının oğlu Müslüman
Türkiye, yeniden ve tam anlamıyla bir hakimiyet
kurarak tesis edilecektir.
B
ugün meçhul askerlere karşı savaş açan
Amerika’nın niyetinde nelerin olduğunu kimse
tam olarak kestirememektedir. Bundan önce
İngilizler, sonra Ruslar Afganistan’da yenildiler.
İkiz kuleleri ve Ladin’i bahane eden ABD başarılı
Tel:617-269-7300
41
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
olursa, Afganistan’dan sonra Irak, Suriye, İran,
Pakistan ve sonra da Türkiye’yi kan, barut, açlık,
hastalık, sakatlık, sefalet ve gözyaşıyla buluşturmak
isteyecektir.
Ö
yle gözüküyor ki 2010-2015 yıllarında süper güç
olma yolunda ilerleyen Çin’in önünü kesmek
isteyen ABD bu bahaneyi iyi kullanmaktadır. Kurtuluş
Savaşı yıllarında da İngilizler Ruslar’a karşı Türkiye’yi
koruma bahanesiyle, Osmanlı’ya oyun oynayarak
Fas, Ceyazir, Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Kıbrıs gibi
eyaletleri tek kurşun sıkmadan tereyağından kıl
çeker gibi elimizden almıştı. Bu oyuna gelmemek
ve dünyanın sonu demek olan üçüncü dünya
savaşına meydan vermemek için Türkiye konumunu
iyi kullanmalı, caydırıcı, engelleyici rol üstlenmeli.
Ortadoğu ve Balkanların tüm tapuları arşivlerinde
kayıtlı olan Türkiye, Müslüman devletleri vurmak
için Nato’ya bu konuda asla ve asla asker
vermemelidir.
Türkiye millî heyecanları diri ve canlı tutmak,
uyanık olmak ve çağın gereklerini bağımsız olarak
kendi topraklarında üretmek ve savaşa başlamak
veya savaşa son vermek için hazır ve tetikte
beklemelidir. Yirmi dokuz devletin kurulup dağıtıldığı
bu çetin coğrafyada Cumhuriyet sonrası, yüz yıla
yakındır dimdik ayakta durmakta olan Türkiye’nin
dost ve düşman karşısında yumruğu her zaman sıkılı
olmalıdır. En güvenli en kararlı ve en sağlam ülke
Türkiye’dir.
Herşey, bu çetin coğrafya, Türkiye’de düğümleniyor.
Türkiye. Türkiye… Türkiye!..
Türkiye, jeopolitik konumu itibariyle dünyanın
merkezi ve bu küçük gezegenin kalbini
oluşturmaktadır. Kalbi hasta olan bir insanın
yürümesi, koşması hatta sağlıklı bir hayat sürdürmesi
mümkün değilse, Jeopolitik konumu itibariyle
dünyanın kalbi olan Türkiye’nin de çeşitli kırizlerle
huzur ve sıhhatten yoksun bırakılarak gelişmesini
sağlamak da mümkün olmayacaktır. Dünya huzuru
ve sukûnu bu yüce ve ulvi milletin eli ile bulacaktır.
42
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
İran’da Türk Depremzedeler Kışın ÇAdırlarda
ve Konteynerlarda Kışlıyor
Hazırlayan: Feride Saray
G
üney Azerbaycan’da 08.11.2012 tarihinde, 306
ölü, 1800 yaralı ve 137000 depremzede ile
sonuçlanan 6.2 büyüklüğünde depremin ardından
yaralarını sarmaya çalışan halka en büyük destek İran
devletinden değil de yerli Türk halkından gelmiş ve
gelmektedir.
büyük bir bölgede tüm arama kurtarma ve yardım
faaliyetleri son verilmiştir. Ayrıca gönüllü olarak
depremzedelere yardım etmek amacıyla giden
gençlerin destek yapmaları engellenmiş ve bazıları
ise tutuklanmıştır.
Soğuk mevsimini en erken yaşayan bölge olması
itibariyle ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olan bölge
halkına bir darbe de İran meclisinden gelmiştir.
Depremzedeler konusunda sunulan taslağın acilliği
meclis tarafindan reddedilerek ailerler bölgenin
dondurucu soğuguyla başbaşa bırakılmıştır.
Bu felaketin üzerinden 6 aydan fazla bir süre
geçmesine rağmen yıkık evlerin yapımı tamamıştır.
Bundan dolayı Çadırlarda ve koneynerlerda yaşayan
aileler ise büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. 25 Aralık
2012’de ise 5 kişi donarak hayatını kaybetmiştir.
Sağlıksız şartlarda iskân edilen aileleri büyük
tehditler beklemektedir.
Devletin resmi haber ajansları ve gazeteleri
daha ilk baştan deprem haberini yansıtmakta
büyük ihmaller göstermişlerdir. Buna ilave olarak
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad depremin hemen
ardından Arabistan’a giderek Suriye pazarlığını
depremzedelerin
problemlerini
halletmeye
tercih etmiş ve tam 15 gün sonra deprem bölgesine
gidebilmiştir. Depremzedelere yardım konusunda
devlet organlarının yetersiz kalmasına rağmen ilk
başta uluslararası yardımlar kabul edilmemiştir,
ancak daha sonra kabul etmiştir. Depremin üzerinden
bir gün geçmemesine rağmen İran devletinin resmi
makamları tarafından arama kurtarma ve yardım
faaliyetlerinin bittiğini açıklanarak kafalarda çok
sayıda soru işareti oluşturdu.Acaba bu ne hız ki
depremden 20 saat geçmemesine rağmen bu kadar
Tel:617-269-7300
43
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Karabağ Türk Dünyası’nın Ortak Sorunu
Hazırlayan: Feride Saray
Azerbaycan’ın başkenti
Bakü’de Aralık ayında
düzenlenen, ‘’Karabağ
Türk Dünyası’nın
Ortak Sorunu’ ‘ konulu
konferans Aralik ayinda
gerçekleşti.
D
ünya Genç Türk Yazarlar Birliği’nce düzenlenen,
Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik
Fonu, TİKA, TUSİB, Azerbaycan Atatürk Merkezi,
Azerbaycan
Uluslararası
Avrasya
Enstitüsü
tarafından desteklenen konferansa Türkiye,
Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan
toplam 12 ülkeden yazar ve gazeteciler katıldı.
Karabağ ortak sorundur…Karabağ sorunu ve
Hocalı soykırımının Türk dünyasının ortak problemi
olduğunu vurgulayan Azerbaycan milletvekili Ganire
Paşeyava, bu sorunların çözümünde ve Ermeni
vahşetinin dünyaya anlatılmasında ortak hareket
edilmesinin önemini belirtti.
Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği Başkanı Ekber
Goşalı ise konferansı, ‘’Geldim, Gördüm, Yazdım’’
adlı bir proje kapsamında düzenlediklerini, misafir
yazar ve gazetecilerin ülkelerine döndükten sonra
Karabağ konusunda kaleme alacakları yazıların
kitapta toplanacağını ifade etti.
Program çerçevesinde açıklama yapan Ekber
Goşalı: “Artık gerçek ve doğru tarihi anlatmak lazım,
binlerce film yaparak, on binlerce dizi üreterek Türk
tarihini dünyaya göstermemiz lazım. Dünyada Yeni
bir güç doğduşunu bu gücün bugünkü güçlerden
farkı adaleti kendi çıkarına göre değil, çıkarlarını
adalete göre ayarlamasıdır. Bizler Türk Yazarları şunu
çok iyi biliyoruz ki, bir kalem bin silahtan üstündür.
Bunu çok kısa zamanda herkes kavrayacaktır”.
Kaynaklar:
www.bik.gov.tr
www.yalquzaq.com
K
arabağ ve Dağlık Karabağ coğrafya bakımından
iki ayrı terimi ifade etmektedir. Karabağ,
Azerbaycan’ın Kür ve Aras ırmakları ile Ermenistan’ın
Sevan Gölü (Çökçe Gölü) arasında bulunan, yaklaşık
18.000 km2 büyüklüğündeki bölgedir. Bu bölgenin
dağlık olup, stratejik değeri de bulunan 4300 km2
büyüklüğündeki kısmına Ruslar, Dağlık Karabağ
adını vermişlerdir. Azerbaycan’a ait bu bölgenin
Ermeni güçleri tarafından 1992’de işgal edilmiştir.
Günümüzde
Ermenistan
ile
Azerbaycan
arasında
anlaşmazlık
konusu
olan
bu
bölgedir ve artık, kolaylık olmak üzere,
sadece
“Karabağ”
olarakadlandırılmaktadır.
44
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Dünya’nın İkinci Büyük Tuz Gölü, İran’ın Kuzey Batısında Bulunan Urmu
Gölü’nün Kuruması ile Bölgeye ve Komşu Ülkelere Olan Büyük Tehdidi
Hüseyin Khoroshi İsali
Dünya’nın ikinci büyük tuz gölü olan Urmu gölü,
Ortadoğu ve İran’ın en büyük tuz gölüdür. Urmu
Gölü, oluşumu itibari ile tektonik faaliyetler sonucu
ortaya çıkmış bir göl olduğu sanılmaktadır.
Urmu Gölü’nde büyüklü küçüklü 102 ada
bulunmaktadır. Bunlardan dördü nispeten büyük
adalardır ve tatlı su kaynakları bulunmaktadır.
Konum:
Güney Azerbaijan coğrafyasında yer alan Urmu
Gölü su havzası, günümüz İran’nın başlıca su
havzalarından biri olarak İran’ın kuzey batı kesiminde
yer almaktadır. Kapalı havza özelliğine sahip olan
bu havzanın batı sınırı aynı zamanda Türkiyeİran sınırını da oluşturmaktadır. Havzanın toplam
yüzölçümü 52.210 km2’dir. Bu alanın 462 km2’
si ( % 0,8 ) Türkiye sınırları içerisinde kalmaktadır.
Urmu Gölü havzasının tabanı, denizden 1274 m.
yüksekte bulunmaktadır. Güney Azerbaycan’ın
merkezi şehirleri olan Tebriz ve Urmu arasında
bulunan bu göl, günümüzde optimum şartların
hakim olduğu durumlarda yüzölçümü 5000-6000
km2 bir alan kapsamakta, uzunluğu 140 km, eni 1555 km arasında değişmekte ve ortalama derinliği 6
metre olup en derin noktası ise kuzey batı kısmında
16 metre olarak ölçülmüştür. Gölün esas beslenme
kaynağını, yaklaşık % 8o- %90’nını, havzada bulunan
akarsular oluşturmaktadır.
En Önemli Özellik…
Diğer tuz gölleri ile kıyasladığımızda Urmu Gölü,
çok önemli bir özelliğe sahiptir. Bu özellik söz konusu
gölün tuzlu bir ortam olmasına rağmen içerisinde
önemli sayılacak derecede yaşam zincirinin devam
etmesidir. Gülün önemli besin zincirini oluşturan
mavi- yeşil, yeşil ve diyatome gibi su yosunları veya
algler oluşturmaktadır.
Gülün diğer önemli özelliği ise tuz miktarına
rağmen sert kabuklu cinsinde Artemia Urmiana
adı verilen bir canlının yaşamasıdır. Artemia, Urmu
Gölü’nde hayatını sürdüren en önemli faunadır.
Artemia tuzlu sularda, tuz göllerinde, tuzlalarda
yaşayan bir tür eklem bacaklıdır.
Bilindiği üzere Urmu Gölü’nün kendine özgü
ekolojik ve doğal hayat koşulları nedeni ile,
sözkonusu havzada 26 tür memeli, 41 sürüngen,
212 kuş, 26 balık türü yaşamaktadır. Sahip olduğu
ekolojik değerler nedeni ile 1967 yılında koruma
alanı, 1970’de milli park ve 1975’te Ramser
konvansiyonu çerçevesinde uluslararası öneme
sahip olmuştur ve Dünya Biyosferi Rezervi olarak
UNESCO’nun İnsan ve Biyosfer (MaB=Man and
Biosphere) Programı içerisinde yer almıştır. Biyosfer
rezervleri biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik
kalkınma ve kültürel değerlerin korunmasına dönük
uygulamaların denendiği, seçildiği, sunulduğu ve
geliştirildiği alanlardır.
Gölün Kuruma Nedenleri:
İnsan Faktörü En Önemli Neden…
Urmu Gölü’nde ortaya çıkan su krizi nedenlerinin
başında insan faktörü gelmektedir. Nitekim İran’ın
Su Kaynaklarının Yönetimi, Proje Planlama ve
Geliştirme Bölümü’nün internet sitesinde verdiği
bilgilere göre Urmu Gölü su havzasında küçük ve
büyük baraj veya su depolama bentleri olmak
üzere toplam 36 adet kullanılmakta olan su tesisleri
bulunmaktadır. Ayrıca bunun dışında toplam 12
adet yapım işlemi süren ve birçoğunun betonlama
aşamaları biten 12 baraj ve bunlara ek olarak da
farklı hacimlerde yapılacak yaklaşık 40 barajın etüt
ve alan araştırma işlemleri sürmektedir. Örneğin
göle akan su debisinin yaklaşık %65’ini, Cığatı Çayı,
Tatau Çayı ve Gadar Çayı oluşturmaktadır. Söz konusu
akarsuların hepsinin üzerine barajlar kurularak
gölün su damarları kurutulmuştur. Sadece bununla
kalmayarak göle sürekli akan 15 adet çayın hepsinin
üzerine su depolama barajları kurulmuştur. Böylece
göle akan tüm yüzeysel akışlar engellenmiştir.
Özetlemek gerekirse gölün kurumasının başlıca
nedeni olarak son otuz yılda devlet tarafından
yapılan yanlış havza yönetimi olmuştur. Hatta bazı
değişik senaryoların olduğu da söylenmektedir.
Tel:617-269-7300
45
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Bu görüşlere göre Azerbaycan Milli Hareketinin
genişlemesi ve İran’ın toprak bütünlüğü açısından
artan tehdidi dolayısıyla devlet tarafından bölgenin
Türkler tarafından mümkün mertebede boşaltılması
planlanmaktadır. Nitekim son zamanlarda gölün
kuruması, Iran Parlamentosu gündemine gelmiş ve
İran Meclisi Urmu Gölü’nün kurumaması için gerekli
önlemleri almak istememiştir ve istememektedir.
Hatta bir Fars milletvekili gölün kurumasının
önemli olmadığını, kuruduğu takdirde burada
yaşayan insanların başka bölgelere gönderileceğini
söyleyerek bir nevi Güney Azerbaycan Türklerinin
nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını gözler
önüne sermiştir.
2008-2009 yıllarında yapılan çalışmalara göre
gölün yüzölçümünden 2119,22 km2 ( 211922
hektar) azalmış veya kurumuştur. Daha sonra
son verilere göre kış mevsimi olmasına rağmen
göldeki su seviyesinin düşmesi devam etmiştir ve
göl çerçevesinde kuruyan alan 250000 hektara
ulaşmıştır. Bu rakam yaklaşık Urmu Gölünün % 50’
sine tekabül etmekte olup ve felaketin ne kadar
büyük olduğunu göstermektedir. Günümüzde ise
verilen raporlar gölün yüz ölçümünün %60’nin
kuruduğunu ortaya koymaktadır.
Urumu Gölü Kuruduğu Takdirde Yaranacak Olan
Sorunlar:
Urmu Gölü kurduğu takdirde ortaya çıkacak
sorunun çevresel bir felaket niteliğinde olacağını
söylemek pek abartılı bir söylem olmayacaktır..
Böylece gölün tamamı kuruduğunda 5500 km2
yani 550000 hektarlık bir tuz çölü ve toplam 10-12
Milyar ton tuz açığa çıkacaktır. Ortaya çıkan durum
çevresel ve sosyo- ekonomik alanda birçok sorunu
kendi beraberinde getirmiş olacaktır.
Konuya sosyo-ekonomik açıdan baktığımızda,
yukarıda
belirttiğimiz
gibi
kuruyacak
alanlarda koruyucu her hangi bir bitki örtüsü
bulunmayacağından, zaman içerisinde rüzgâr
erozyonu ve aşınan tuzların taşınması sonucu
tuz taşınmasının etkili olduğu alanlarda arazi
kabiliyet sınıflarının olumsuz yönde değişme
olasılığı doğacaktır. Özellikle göle yakın çevrelerde,
taşınan tuz tozları ince tabakalar halinde toprak
46
yüzeyini kaplayacaktır. Bu nedenle bölgede bulunan
birçok tarım alanı ve meyve bağları kuruyacak veya
kullanılmaz hale gelecektir. Bu nedenlerden dolayı o
yörelerde tarımsal faaliyetler ve tarıma bağlı birçok
meslek grupları ortadan kalkacaktır. Bu durum,
sözkonusu yörelerde işsizliğin artmasına ve halkın
diğer şehirlere göçmesine neden olacaktır.
Böylece kriz bölgesine yakın ve tuz taşınmasının
etkili olmadığı alanlarda dahi fazla üretim yapma
amacı ile insanlar tarafından toprağa uygulanan
baskı artmış olacaktır. Bununla birlikte oluşacak
çevresel kirlilik nedeniyle birçok sağlık sorunlarının
artma olasılığı doğacaktır ki sağlık bilimi uzmanları
tarafından araştırılması gereken bir konudur.
Bu bağlamda sadece Doğu ve Batı Azerbaycan
nüfusunu dikkate aldığımızda yaklaşık 7 milyon
insanın bu durumdan etkileneceğini, diğer komşu
iller de dikkate alındığında bu sayının daha da
artacağını söylemek mümkündür. Nitekim bazı
yetkililer Urmu Gölü kurmasından 10 milyon insanın
farklı yönlerden etkileneceğini söylemektedirler.
Gölün kuruması ilk önce Urmu Gölü’nün kendine
özgü ekosistem özelliğinin ortadan kalkmasına ve
yaban hayat çeşitliliği minimal seviyeye inmesine
neden olacaktır. Nitekim günümüzde gölün tuz
oranın artması nedeni ile gölün tek canlı varlığı olan
artemianin üretiminin durduğunu ve buna bağlı
olarak artemiadan beslenen flamingoların nüfusunun
ciddi derecede azaldığını söylemek mümkündür.
Diğer taraftan kuruyan alanlarda bulunan tuzlar zaman
içerisinde aşınarak rüzgâr aracılığı ile milyonlarca ton
tuz başka alanlara taşınmış olacaktır. Bölgenin hâkim
rüzgârlarının şiddet ve hızına bağlı olarak oluşacak
tuz fırtınaları nedene ile tuz taşınması 300-400 ve
hatta 500 km bir mesafede etkili olabilecektir. Böylece
çevresel felaket havza sınırlarını aşmış ve Türkiye ve
Azerbaycan gibi komşu ülkelerin üzerinde de olumsuz
etkilere yol açacaktır.
Nitekim yapılan çalışmalarla buna benzer durumları
Aral Gölü ve Moğolistan’da bulunan Ebinur Gölü’nde
görmek mümkündür. Ayrıca taşınan tuz, zaman
içerisinde arazi kabiliyetini etkileyecek, uzun vadede
özellikle mera alanlarında bitki türlerinin değişmesine
ve tuzcul bitkilerin gelişmesine sebep olabilecektir.
Mevcut durumda gölün kurumuş alanlarında 40- 65 cm
kalınlığında tuz tabakaları bulunmakta ve gölün yakın
çevrelerinde tuzun tamamını görmek mümkündür.
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Türkiye’den Amerika’ya eğitim İçin Hız Azaldı, Amerika’dan Arttı
Hazırlayan: Nuran Çakmakçı
Amerikalı öğrencilerin Türkiye’ye gelişi arttı, Türk
öğrencilerin Amerika’ya gidişi azaldı.
O
pendoors’un yeni yaptığı araştırmaya göre
ABD’de 765 bin yabancı öğrenci eğitim
alıyor. 200’den fazla ülkeden Amerika’ya giden
öğrencilerden 12 bini Türk. Ancak, son birkaç yıldır
Amerika’ya lisans için giden öğrencilerde yüzde 2
oranıda düşüş olmuş. Türkiye’ye gelen Amerika’lı
öğrenci sayısında ise geçen yıla göre yüzde 34 artış
oldu. Şu anda 2000 Amerikalı öğrenci Türkiye’de
sadece İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde değil,
birçok ilde öğrencilik yapıyor. Amerikalı öğrenciler
sadece Türkiye’ye değil, dünyanın farklı ülkelerine
eğitim almaya gidiyor. Son rakamlara göre 274 bin
Amerikalı öğrenci dünyanın çeşitli yerlerinde eğitim
alıyor.
Bütün bu veriler ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda
Perşembe akşamı yapılan eğitim toplantısında
gündeme geldi. International Education Week
(Uluslararası
Eğitim
Haftası)
kapsamında
konsoloslukta yapılan toplantıda Amerika’da okuyan
Türk öğrencilerle, Türkiye’de okuyan Amerikalı
öğrenciler karşılıklı fikir alışverişinde bulundu.
ABD İstanbul Başkonsolosu Scott Kilner’in
başlattığı toplantıda, Başkonsolos kendisinin de
uluslararası değişimle mesleğiyle ilgili ilk adımları
attığını belirterek, “Bu ilişikleri insanlararası bağları
çeşitlendirmemek anlamında benim deneyimime
gore eğitim ve derinlerarası değişim programlarının
başarılı olduğunu biliyorum. Benim açımdan
soyut olduğu kadar, aynı zamanda kişisel bir şey.
Uluslararası ilişkileri, ilk Viyana’da değişim programı
öğrencisi iken yaşadım. 1970’li yılların başlarında
bu program sayesinde uluslararası ilişkilere ilgi
duymaya başladım, bu duygu hiç bir zaman beni
terketmedi.” dedi.
Kilner, yıllar boyunca bu tür gelişim programları
sayesinde etkilenen çok fazla öğrenci gördüğünü
anlatarak, şunları söyledi:
“İki çocuğum da daha önceki görev yerim Ankara’da
değişim programlarına katıldı ve dışişleri mensubu
bir ailenin çocukları olarak dünyanın çeşitli yerlerinde
eğitim aldı. Birçok insan kariyer başlangıcını bu
eğitim değişim programlarına katılarak başladı. Şu
anda mevcut sorumluluklarım arasında yaptığım
en önemli şeylerden biri Fulbright komisyonunun
icra heyetinde görev almam. İngilizce dil öğretme
programlarının güçlendirilmesini önemsiyorum. Şu
anda 65 genç Amerikalı Türkiye’nin çeşitli yerlerinde
İngilizce öğretmenliği yapıyor. Onlar Türkiye
hakkında çok şey öğreniyor. Döndüklerinde bu ülke
ile ilgili çok farklı ve geniş fikirlere sahip olacaklar.
Amerikan üniversitelerinde Türkçe öğreten genç
Türkler de var. Her iki durumda da erdemli bir
daire çiziyoruz. Başka kültürler hakkında bir şeyler
öğreniyor, hayatı değiştiren bir deneyim kazanılıyor.
Kalıplaşmış düşünceleri böyle aşabiliyoruz.”
Türkiye’de programa katılan öğrenciler Türklerin
yardımseverliğinden söz ederken, Amerika’da
olanlar ise en çok Türk yemeklerini özlediğini aktardı.
Her iki ülkenin öğrencileri de “Öğrenci sorunları
ortak, streslerimiz de ortak. Ama farklı kültürleri
tanımak çok güzelmiş. Önyargılardan kurtuluyoruz”
düşüncesini aktardı.
Türk öğrenciler ABD’de en çok yüksek lisansa
ilgi gösteriyor
2009-2010 eğitim yılında 1522 öğrenci ABD’ye
giderken, 2010-2011 yılında 2042 öğrenci gitti.
Lisansta en fazla gidilen üniversiteler SUNY
Binghamton Üniversitesi, SUNY Buffalo Üniversitesi, CUNY Baruch College, Santa Monica
College, Montana State Üniversitesi.
Tel:617-269-7300
47
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Yüksek lisansta en çok tercih edilen
üniversiteler
Texas A&M Üniversitesi, Columbia Üniversitesi,
Notheastern Üniversitesi, Penn State Üniversitesi,
Florida Üniversitesi.
Yabancılar ABD’de en çok İşletme okuyor
Amerika’ya giden öğrencilerin büyük kısmı
işletme eğitimi alıyor. Türk öğrenciler ise en fazla
mühendislik eğitimi almaya gidiyor. Amerika’ya
mühendislik eğitimi için giden yabancılar ikinci
sırada yer alırken, bilişim, sosyal bilimler, fizik ve
plastik sanatlar eğitimi için bu ülkeyi tercih eden
yabancı öğrencilerin sayısı az değil.
Amerika’nın en fazla yabancı öğrenci alan üniversiteleri şunlar
Universty of Southern California, University
of Illinois-Urbana-Champaign , New York
University, Purdue University-Main Campus,
Columbia University, University of California-Los
Angeles, Notheastern University, University of
Michigan-Ann Arbor, Michigan State University,
Ohio State University, Iniane University, Penn
State University, Boston University, University of
Minnesota, Arizona State University, University
of Florida, Harvard University, University
of Washington, SUNY University at Buffalo,
University of Texas.
Amerika’ya en fazla Çinli öğrenciler gidiyor
Amerika’ya geçen yıl 723 bin 277 öğrenci eğitim
almak için gitti. İlk sırada 157 bin 558’li Çinli
öğrenciler, ikinci sırada 103 bin 895 ile Hintli,
73 bin 351 ile Güney Koreli, 22 bin 704 ile Suudi
Arabistan ve 27 bin 546 ile Kanadalı öğrenciler
takip etti.
48
www.turkkulturevi.org
Kazakistan Cumhurbaşkanı Dünya Türklerini Birleşmeye Çağırdı.
12.10.2012
K
azakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev,
İstanbul’da
geçirilen
Türkiye-Kazakistan
İş
Forumunun açılışında dünya Türklerini birleşmeye
çağırdı. O, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk’ten alıntı yaparak, “zamanı gelecek
bütün Türkler birleşecekler” dedi. Ona gore ben
de bütün Türkdilli kardeşlerimi selamliyorum. Altay
ve Aralık Denizleri arasında 200 milyon kardeşimiz
yaşamaktadır. Eger birleşirsek dünyada daha etkin bir
güce çevrilebiliriz.
Türk
Dünyasının
AksakalıKazakistan
Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev onuruna
resmî akşam yemeği veren Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, “Türk dünyasının iki büyük dalı olan iki ülke,
bundan sonra da yakın dayanışma içinde olacak”
dedi. Çankaya Köşkü’ndeki yemeğe TBMM Başkanı
Cemil Çiçek’in yanı sıra Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Genelkurmay
Başkanı Necdet Özel de katıldı. Yemekten sonra
Cumhurbaşkanı Gül’e, Kazakistan’ın en yüksek
nişanı olan “Altın Kartal Nişanı” tevdi edildi.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev tarafından
kendisine tevdi edilecek olan Altın Kartal Nişanı’nı
büyük bir şeref ve kıvanç ile taşıyacağını belirterek
teşekkür eden Cumhurbaşkanı Gül, “Türk
Dünyasının Aksakalı” olarak ortak tarih ve kültüre
sahip, çok geniş bir coğrafyada yaşayan halklarımızın
kaynaşması için Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in
gösterdiği gayretlerin her türlü takdire şayan
olduğuna işaret etti.
10 MİLYAR DOLAR TİCARET HACMİ HEDEFİ
Cumhurbaşkanı Gül, Yüksek Düzeyli Stratejik
İşbirliği Konseyi’nin bugün yapılan ilk toplantısının,
iki ülke ortaklığının daha da ilerletilmesini sağlayacak
kurumsal altyapıyı oluşturduğunu belirterek,
siyasi, ekonomik, savunma ve kültürel alanlardaki
ilişkilerimizin daha da derinleşeceğine olan inancını
dile getirdi.
İKİ ÜLKE ARASINDAKİ ULAŞIM PROJELERİ
Cumhurbaşkanı Gül, “İlişkilerimizin daha da
yoğunlaştırılması için hava, kara ve demiryollarından
etkin, kesintisiz ve entegre olarak istifade edilmesi
elzemdir. Modern İpek Yolu olarak adlandırdığımız
ve Zat-ı Devletlerinin de desteklediği Orta Hat
Demiryolu Projesi’ne bu bakımdan büyük önem
veriyoruz. Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Hattı’nın
tamamlanmasıyla, Aktau Limanı üzerinden kardeş
ülkelerimiz birbirine demir ağlarla bağlanmış
olacaktır” dedi.
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Bakü’de Azerbaycan- Kıbrıs Türk Cemiyeti Kuruldu
Hazırlayan: Metin Demirsoy
K
uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Azerbaycan
ve Türkistan’da tanıtmak amacıyla Bakü’de
“Azerbaycan-Kıbrıs Türk Cemiyeti” kuruldu.
Cemiyetten yapılan açıklamaya göre, “Kardeşini
tanı ve tanıt” felsefesiyle yola çıkan cemiyetin
başkanlığını Mehmet Akçay ve Seymur Hesenli Cefer
Mensimi üstlendi. Azerbaycan-Kıbrıs Türk Cemiyeti,
kuruluş amaç ve hedeflerini ise şöyle açıkladı:
“KKTC’nin ilanından bu güne kadar siyasi olarak
tanınmamışlığı halen sürmekte olan, ekonomik,
sosyal, kültürel ve sportif açıdan da ambargolar
koyulduğu ve dünyanın çifte standartlı politikalar
izlediği bugünlerde Türk milliyetçileri olarak kardeş
ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Azerbaycan
devletinde ve elimizden geldiği kadarıyla Orta
Asya’da tanıtmayı hedefliyoruz.”
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti
2010 yılında İstanbul’da düzenlenen “Türk
Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları
10.Zirve Toplantısı” sırasında TÜRKSOY
tarafından önerilen “Türk Dünyası Kültür
Başkenti” uygulaması oy birliği ile kabul
edilmiştir.
Bu karar doğrultusunda 2011 yılında
“Astana 2012 Türk Dünyası Kültür Başkenti”
seçilerek yürürlüğe girmiş ve 2013 yılı için
Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak Eskişehir
seçilmiştir.
2012 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti
olan Astana 24 Şubat 2012 Açılış Galası ile
başlattığı etkinliklerini, 30 Kasım 2012 Kapanış
Töreni ile Türk Dünyası Kültür Başkenti
bayrağını Eskişehir’e devretti. Ayrıntılı bilgi:
www.eskisehir2013.org.tr
50
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Kırgızistan 44 Ülkeye Vize Muafiyeti Getirdi
Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, 44 ülke
vatandaşına 60 günlüğüne vize muafiyeti getiren
kararnameyi imzaladı.
Y
eni uygulamayla vize muafiyeti getirilen 44 ülke
arasında; Katar, İsveç, Fransa, Suudi Arabistan,
Portekiz, Güney Kore, Kanada, İtalya, Almanya,
İspanya, Yunanistan ve Kuveyt gibi devletler
bulunuyor. Aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok
ülkeye ise daha önce vize muafiyeti getirilmişti.
Türk Öğrencinin Buluşu
Plastik Mühendisleri
Derneği’nin her yıl
dünya
genelinde
düzenlediği
proje
yarışmasına
katılan
Alper Kızıltaş geliştirdiği
yeni proje sayesinde
önemli bir burs kazandı.
24.06.2012
ve geri dönüştürebilir araba parçacıkları üretimi
mümkün olacaktır.Yapılan araştırmalara göre yüzde
10 ağırlık azalması otomobillerde yüzde yedilik yakıt
tasarrufu sağlamaktadır.”
Kızıltaş, Amerika’daki eğitimini tamamladıktan
sonra Türkiye’deki otomobil sektörüne katkıda
bulunmak için çalışacağını söyledi.
Ayrıca Kızıltaş, otomobil endüstrisinde uzman ve
bu sektöre yön veren insanlar tarafından oluşan
jüri heyeti tarafından 2013 Eylül ayında Detroit’te
yapılacak olan Otomotiv Kompozitleri konferansına
konuşmacı olarak davet edildi.
Maine Üniversitesi’nde Odun Mekaniği ve
Teknolojisi üzerine doktora yapmaktadır. Geliştirdiği
yeni proje ile atık halıların oluşturduğu çevre
kirliliğinin önemli derecede azalacağını belirten
Kızıltaş “Yeni projem sayesinde daha ucuz, hafif
Tel:617-269-7300
29 Kasım 2012
51
Orhun Abideleri Kaya Tuzuna İşlendi
Türk tarihinin ilk anıtları tuzun memleketi Çankırı’da.
Orta Asya’dan gelen heykeltraşlar Orhun Abidelerini kaya tuzuna
işledi. Orhun abideleri tarihte Türk adının geçtiği ilk anıtlar.
‘Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini,
töreni kim bozabilir’ ifadesi var üzerinde. Türkün gücünü dünyaya
tanıtan ilk eserlerdir.
2013 Piri Reis Haritasını Anma Yılı Olacak!
Unesco’nun aldığı kararla 2013 yılı, Piri Reis’e ait Dünya Haritasının
500. yıldönümü olması münasebetiyle “Anma Yılı” olarak ilan edildi.
UNESCO Türkiye Milli Komisyonun öncülüğünde Türk Bilim ve
Kültür Tarihimizin önde gelen isimlerinin uluslararası düzeyde de
bilinmesi, tanınması ve takdir edilmesi amacıyla 1996 yılından beri
“Yıldönümlerinin Kutlanması” çalışmaları yürütülmektedir.
Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren
en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından
1513’te çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika’nın batı kıyılarını ve Güney
Amerika’nın doğu kıyılarını gösterir. Aralarında Kristof Kolomb’a
ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek
hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya
bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir.
Osmanlı coğrafyacıları arasında dünyaca en çok tanınanı ve Türk
Denizcilik Tarihinde akla ilk gelen isimlerden biridir. Ayrıca bilinen
en eski dünya haritası olma özelliğini de taşımaktadır.
2012’nin en iyi 50 romanın ilki
Türkiye’nin en büyük online kitapçısı idefix.com’un her yıl
düzenlediği İdefix Sanal Kitap Fuarı kapsamında 2012’nin en iyi
50 romanı belirlendi. Seçkin bir jüri tarafından belirlenen bu listede, başı Çıplak Deniz Çıplak Ada ile Yaşar Kemal çekiyor.
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Uzay Turizmi
İnsanın aya ayak basmasından 5 yıl önce, 1964
yılında Avusturyalı gazeteci Gerhard Pistor bir turizm
acentasının kapısından içeri girip aya bir bilet istedi.
Acenta onu kırmadı: 500 Şilin –o tarihte 20 USD- kaparo
aldıktan sonra rezervasyonunu gerçekleştirdi… talebi
uzay yarışındaki iki ülkeni sivil havacılık sahasındaki
bayrak taşıyıcıları Pan Am ve Aeroflot’a iletti. Aeroflot
yanıt olarak, ilk uçuş için yer kalmadığını, ikinci uçuş
için belki yer olabileceğini söylerken, 2 hafta sonra Pan
Am rezervasyonu kabul etti ve uçuş tarihi olarak 2000
yılını verdi.
Reuters’a konuşan Virgin Galactic CEO’su George
Whitesides, 2014’te başlayacak olan yörüngealtı
uçuşlar için şu ana kadar 536 kişiye rezervasyon
yaptıklarını ve toplamda 70 milyon dolarlık bilet
sattıklarını belirtti.
ABD’nin New Mexico eyaletinde Virgin Galactic
adlı uzay turizmi projesi kapsamında 237 milyon
dolar gibi devasa bütçe ile evrenmizin ilk uzay limanı
inşa ediliyor. 2010 yılında açılışı yapılan ve 2013
yılında tamamlanması beklenen limandan uzay
seyaheti yapılacaktır.
A
BD’de yapılan bir araştırma, özel uzay ve
havacılık şirketlerine yönelik taleplerin
yüzde 80’inin yörüngealtı uçuş olduğunu belirtti.
Yörüngealtı uçuşlarda, uzay turistleri yerden 100
km yükseğe çıkarılacak ve Dünya’nın simsiyah bir
perdeden görüntüsünü izledikten sonra atmosfere
geri dönecekler.
Talep bu kadar yüksek olunca ABD, ticari amaçlı
ilk yörüngealtı uçuşlardan önümüzdeki 10 yıl içinde
600 ile 1.6 milyar dolar arası bir gelir elde etmeyi
planlıyor. Yerçekiminin en düşük olduğu noktadan
Dünya’ya bakmak isteyenler, koltuk başına en az 95
bin dolar ödeyecek.
Takip: İstanbul
Dünyaca ünlü aktör Liam Neeson’ın
baş rolünde yer aldığı “Takip:
İstanbul” filmi 5 Ekim’de Türkiye’de
vizyona girdi.
Tel:617-269-7300
53
Yararlı Bilgiler
Boston Hakkında
Boston’ın Önemi
Massachusetts federal eyaletinin başkenti olan
Boston, aynı zamanda eyaletin en kalabalık kentidir.
Ayrıca Boston ABD’nin en eski ve varlıklı şehirlerinden
biri olarak bilinir. 17. yüzyıl başlarında Amerika’nın
yerlileri tarafından kurulmuştur. Amerika’nın,
Avrupa’dan ilk göçmen alan bölgelerinden biridir.
Boston bölgesine ilk yerleşenlerin çoğu İngiliz asıllı
Anglikan ve Püritenlerdi ve şehre İngiltere’nin
Boston şehrinin ismini vermişlerdir. 19. yüzyıl
başlarında şehrin nüfus yapısında köklü değişiklikler
oldu. Bu dönemde Boston’a gelen göçmenlerin çoğu
İtalyan ve İrlandalı asıllıydı ve şehirde Protestanlık
yerine Katolik mezhebi ağırlık kazanmaya başladı.
Şu anda Boston Amerika’da İrlanda kökenlilerin en
etkin oldukları şehir olarak bilinir.
Boston, kültürel ve akademik kuruluşlarıyla
dünyada ün salmış bir kenttir. Boston’da sayısı
Türkiye’deki tüm üniversitelere denk olabilecek
fazlalıkta yüksek öğrenim kurumu bulunmaktadır.
250.000’in üzerinde kolej ögrencisinin öğrenim
gördüğü 100’den fazla kolej/üniversite, Boston’un
“Amerika’nin Atinasi” (the Athens of America)
ünvanını elde etmesini sağlamıştır. Amerika’daki ilk
devlet okulu Boston Latin Okuludur. Boston Public
Library(1848), ABD’nin ikinci büyük kütüphaneidir.
Boston şehrini en önemli özelliği bilim ve
teknolojiye önemli katkılar yapan ve halen
dünyanın en iyi üniversitelerine sahip olmasıdır.
Boston, MIT, Harvard Üniversitesi, Massachusetts
Üniversitesi, Boston Üniversitesi, Northeastern
Üniversitesi, Dean Koleji ve Mount Ida Koleji gibi 52
yükseköğretim kurumuyla bir üniversiteler kenti
olduğundan dolayı sürekli ‘beyin göçü’ almaktadır.
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Boston Çok kültürlü bir şehirdir. Nüfusu 600 bin
bir o kadar da insan çalışmaya gelmektedir. Bu
nedenle Boston’a dünyanın ‘En küçük en büyük
şehri’ denilmektedir.
Bu şehir biyogenetik, temiz enerji, yüksek
teknolojinin adresidir. Sadece Boston’da çalışanlara
yılda 4,5 milyon dolar ücret ödeniyor. Burada temel
araştırmaların yüzde 11’i yapılıyor. Kişi başına en
fazla ar-ge harcaması Boston’a düşüyor. Buluşu
olanları destekleyen melek yatırımcıların yüzde
22.8’ini yine Boston çekiyor. Melek yatırımcıları
çekilmesinde ise en büyük rolü 600 ilaç şirketinin
yer aldığı, yerel meclis ile birlikte çalışan ‘ özel bir
kümelenme modeli’ oynuyor. (Kaynak: Meliha Okur,
Sabah Gaztesi yazarı)
Melek Yatırımcı, henüz yolun başında olan (Startup) bir iş fırsatına yatırım yapan, işletmelerin
büyümeleri veya gelişmeleri için sermaye sağlayan
kişidir.
Nobel Ödülü sahibi 20’den fazla bilim adamı, bu
kentte yaşamaktadır.
ABD’ye turist olarak gelmiş olanlar genelde
sabah akşam Amerika’nın farklı eyaletlerinde
bulunan turistik ve zacibe merkezlerinde gayet
eğelenceli vakit geçirirler. Bu gezi hayatlarında
iyi bir anı olarak ölümsüzleşir. Halbuki
Amerika’ya çalışma, eğitim ve farklı amaçlarla
gelen biz Türklerin hayat, zannedildiği kadar
heyecanlı ve kolay değil. Çünkü gurbet
dediğimiz bu topraklarda halletmesi gereken
bir çok konu vardır. Ev tutma, ev eşyası alma,
ulaşım sistemini öğrenme, en uygun tarifelerle
ülkemizi arama, eğitim sistemini çözme,
sosyal güvenlik numarası alma, iş bulma,
çocuklarımızın Türkçe problemlerini en aza
indirgemek için Türkçe kurslar arayışında
olma, bakıcı bulma, araba kiralama, araba
alma, helal ürünlerin satıldığı yerleri öğrenme,
Türk lokantaları ve marketleri, öğrencilerin
karşılaştıkları sorunlar, ve burada yazılmayan
birçok konuyu da saymak mümkündür.
Derginin bu sayısında ulaşım sistemi ve en
uygun konuşma yolları, Türkiye’ye kesin dönüş
nasıl yapılır ve vize konuları anlatılacaktır.
Yukarıda adı geçen konuların sağlıklı, zengin
olması ve bu bilgilerin burada yaşayan Türk
topluluğuna ve bizden sonra gelecek olan
Türklere faydalı olamsı açısından bir kaynak
olacağından lütfen bu konudaki bilgilerinizi
ve öğrenmek istediğiniz konuları info@
turkkulturevi.org’ a göndererin.
Tel:617-269-7300
55
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Toplu Taşımacılık Sistemi:
Trafiğin yoğunluğu, yolların bozukluğu, yolların
darlığı ve Parking alanlarının yetersiz olması ve
bulunduğu takdirde çok pahalı olması ulaşımın
gelişmesini sağlamıştır.
Trafik sorunlarının
giderilmesi için Big Dig adı altında kapsamlı bir
otoyol projesi sürdürülmektedir.
Eğer şehir içinde veya çok yakın bir yerde
ikamet ediyorsanız veya sadece bir hafta veya
birkaç günlüğüne buradaysanız gerçekten arabaya
ihtiyacınız yoktur. Banliyö ve yöre kentlerdeki
otellerde ücretsiz veya otele göre değişen, belirli
bir ücret karşılığında arabanızı park edecek yer
bulunmaktadır ve siz Boston’un birinci sınıf toplu
taşımacılığını kullanarak birçok yere ulaşabilirsiniz.
Bu toplu taşımacılık MBTA tarafından idare
edilmekte ve “T” olarak sembolize edilmektedir.
Boston caddelerinde yürüdüğünüz zaman bu işareti
beyaz bir daire içinde kalın siyah yazılmış bir “T”
olarak belirli aralıklarla görebilirisiniz. Bu işareti
şehrin bir şok yerinde giriş istasyonlarda görülebilir.
Metro:
Metro üç hızlı uzun hattan (kırmızı, turuncu,
Mavi/gri) ve iki kısa hattan (yeşil hat ve Aşmont’tan
Mattapan’a giden hat) oluşmaktadır.Bu hatların
hepsi renkleriyle tanınırlar. Metro servisinin hafta
sonu, özellikle pazar günleri, sıklığı azalmaktadır,
ama hafta içinde gayet güvenilir ve etkilidir,
özellikle servis verdiği muazzam yolcu sayısını göz
önüne aldığımız zaman. Red Sox takımının Fenway
parkta oyunları, konferans, kurultay ve diğer büyük
etkinliklerde metro daha da servisini sıklaştırır.
Metro sabah 5:00- 5:30 saatler arası işe başlar, en
son sefer ise istasyona bağlı olarak sabah 12:15
civarındadır.
Dikkatli olunmalıdır ki metro genelde sabit
bir programa bağlıdır, ama bazen bildirilmeyen
gecikmeleri de olur. İnşaat projeleri de hafta
sonlarında metro sisteminin bazı kısımlarında
gecikmelere neden olur. Özellikle hükümet
binalarının olduğu yeşil hattın kuzey kısmında,
56
dolaysıyla önceden hafta sonları seferlerin metro
internet sitesinden kontrol etmekte fayda vardır.
Gitmek istediğiniz bir yere varmak için
harcayacağınız zamanın makul olması için metro
özellikle yoğun tereddüt saatlerinde harika bir
seçenektir. Taksi ve arabalardan daha hızlıdır oysa
arabalarıyla park yerleri bulma zamanları da dikkate
almak gerekir. Hatta metro, havalimanına ulaşmak
ve oradan bedava servis avantajı kullanarak uçuş
terminallerine varmak için en iyi yoldur.
MBTA, metronun gittiği ve gitmediği birçok
yere servisi olan bir otobüs ağını da işletiyor.
Kalkış saatleri çoğu metro istasyonlarında ve
otobüs duraklarındaki tabelalarda bulunmaktadır.
Otobüsler, programa göre hareket eder.
Bu
programları ilgili web sitesinden öğrenebilirsniz.
Havalimanına Ulaşım:
1. Metro-Mavi(blue line) : Havalimanına ve
havalimanından şehrin çeşitli bölgelerine
ulaşım için blue line’ı kullanabilirsiniz.
2. Gri Hat( Silver Hat): Boston şehir merkezinden Güney Boston ve Roxbury’ye kadar
uzanan başka bir otobüs hattıdır ve yolcular için önemi, South Station’dan Logan
Havalimani’na kadar olmasıdır. Gri hat otobüsleri çok hacimler ve bağaj için bol yerleri
vardır. Logan’a gitmek için bu hattı kullanarak havalimanı istasyonuna gidebilirsiniz. Mavi hattı ve ordan da Logan’a giden otobüslerin birini kullanmaktan daha rahattır.
www.massport.com: Boston Logan havalimanı
için daha detaylı bilgi bulabilir ve rötarları
öğrenebilirsiniz.
Tren:
Son olarak Boston’ın dışında yaşayanlar için
banliyö’den Boston’a ulaşmak için başka bir
toplu taşıma aracı da mevcuttur. Boston metro
haritası üzerinde pembe bir hat olarak gösterilen
tren sistemi; Ipswıch, Worcester ve providence
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
uzaklığında olan şehirlerden Boston’a ve tersine
çalışıyor.
www.mbta.com: Massachusetts eyaleti ulaşım
haritaları ve tren tarifelerini kapsayan resmi web
sitesidir. Daha ayrıntılı bilgiği 14 dilde tercüme izni
veren bir tercüma programına sahiptir.
Eğer Boston’da banliyö’da yaşıyorsanız hoteliniz
istasyona yürüme mesafesinde olmayabilir. O
bölgedeki kolejler trenle oraya nasıl ulaşacağınızı
söyleyebilir. Sdece kolejin sitesine başvurunuz.
Brandeis Üniversitesi Fitchburg hattı üzerindedir.
Wellesleg Koleji ise Framingham hattı üzerindedir.
Çoğu istasyonların ayrıca geniş park yerleri vardır.
Metroda olduğu gibi tren kalkış saatleri geniş bir
şekilde istasyonlarda ve online olarak mevcuttur.
Tren bileti biraz daha pahalıdır ve yolculuk
ettiğiniz hat numarasına bağlı olarak elbette ki
Providence’ten Boston’a yolculuk, Boston’dan Back
Bey’e yolculuktan daha pahalı olacaktır. Başlıca iki
tren şebekesinin son noktası South Statıon ve North
Station’dır.
www.massdot.state.ma.us: Bu siteden ehliyet
sınavı için randevu alabilir, veya satın alacağınız
aracın plaka ve ruhsat işlemlerini nasıl yapmanız
gerektiğini öğrenebilirsiniz.Bulunduğunuz yere bağlı
olarak, çağrı merkezine ulaşmak için, aşağıdaki iki
numaralardan birini arayabilirsiniz:
857-368-8000
• Massachusetts sınırları içinde yaşayan ve alan
kodları 339/617/781/857 olanlar
• Massachusetts dışında olanlar
800-858-3926
• Yukarıdaki listede yer almayan diğer tüm Massachusetts alan kodları için
877-768-8833
• Massachusetts’te ve işitme engelliler için
Çağrı merkezi hafta sonları hariç hafta için her gün
9:00-17:00 saatler arası açıktır.
58
www.weather.com: Bu siteden Boston’daki yol ve
trafik durumunu öğrenebilirsiniz.
Uygun Konuşma Yolları:
Amerika’da cep telefonu servisi sunan firmalarının
en tanınmışları T-Mobil, Verizon, AT&T, Sprint ve
Metro PCS dir. Hatlı cep telefonu alınabilmesi için
bu firmalarla abonelik anlaşması yapılması gerekir
ve coğunluğu 2 yıllık aboneliği şart koşmaktadır.
Aboneler anlaşma yapılan tarife üzerinden, aylık
ödemelere bağlanır. Firmalar yeni abonelerine
son model cep telefonları seçeneklerinin bazılarını
ücretsiz bazılarını ise ufak ek ücret karşılığında
verebilir. Yalnız abone sözleşme süresi boyunca
aboneliğini çeşitli nedenlerden dolayı devam
ettiremezse işte o zaman aboneye $250 civarında
erken sözleşme iptali cezası uygulanır.
Hatlı servislerde seçilen plana göre aylık belirli
dakikaya da ülke içi limitsiz görüşme imkanınız
vardır. Yalnız siz birisini aradığınızda ya da bir başkası
sizi aradığında veya kısa mesaj gönderdiğinde her
iki tarafın da dakikası veya kontürü gitmektedir.
Eğer ABD’de kısa bir dönem kalacaksınız telefon
ihtiyacınızı karşılamak için ucuza konuşma
yapabileceğiniz telefonları tercih edebilirsniz.
Türkiye’den gelen her öğrenci veya turist Türkiye ile
iletişimini sağlamak için ülkeden ayrılmadan mevcut
hattını Yurt dışı aramalara açtırabilir. Operatörü her
ne olursa olsun, her hangi bir cepshop’a gidildiğinde
çok kısa bir sürede halledebilir bu işlemi. Burada
önemli olan kullandığınız cep telefonunun
GSM 1800 özelliği taşımasıdır ki bu özellik son
dönem telefonlarının hemen hemen hepsinde
bulunmaktadır.
Amerika’da herhangi bir dükkana (store) giderek
” Calling Card ” alarak Türkiye’yi arayabilirsiniz.
En çok tercih edilen $2 ve $5 olanlarıdır. Calling
cardlarla konuşma yaptığınız zaman kullandığınız
kartı o gün bitirmelisiniz. $2 olan calling card ile
Türkiye’deki evinizi aradığınızda yaklaşık 1 saat
konuşabilirsiniz. Cep telefonunu aradığınızda ise bu
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
süre kesintisiz konuştuğunuzda 20-25 dakika arası
değişir. Her şey eyaletlere göre farklılık gösterdiği gibi
calling cardlar ile ilgili olarak da farklılıklar olabilir.
Yukarda yazılanları dışında ABD’den ülkenizi uygun
tarifelerle aramak istiyorsanız bir çok alternatifiniz
daha vardır. Eşağıda sizler için en uygun olanları
derlendik.
www.metropcs.com: MetroPCS hattı kullanarak
Türkiye’deki sabit telefonları sınırsız arama
avantajına sahipsiniz. Metro PCS,
60 dolarlık
tarifeyi seçtiğinizde, her ay bu ücret karşılığında
Amerika’daki tüm hatları ücretsiz olarak arayabilir
ve kısa mesaj çekebilirsiniz. Sınırsız olarak internet
hizmetinden de yararlanabilirsiniz. Yurt dışı sabit
hatları sınırsız olarak arayabileceğiniz bu tarifede,
yurt dışındaki cep telefonlarına da sadece kısa
mesaj gönderebilirsiniz. Cep telefonu aramak için
hattınıza ekstra dolar yükletebilirsiniz.
www.EviAra.com:
Bu siteden yüklemek
istediğiniz miktarda credit aldıktan sonra önce bir
çağri merkezini arayıp sonra arayacağınız numarayı
girmelisiniz. fiyatları oldukça uzudur. Turkiye’deki
ev telefonlarını aradığınızda 2 dolar karşılığında
111 dakika, 5 dolara 277 dakika, 10 dolara 555
dakika ve 20 dolara 1111 dakıka konşabilirsiniz.
Cep telefonlarını aradığınız takdirde 10 dolara 84
dakika konusabiliyorsunuz. Tarifeleri ve ayrıntıları
öğrenmek için www. EviAra.com’a bakabilirsınız.
Türkiye
Ankara
Istanbul
Izmir
Mobile
North Cyprus
North Cyprus Mobile
1.8¢
1.8¢
1.8¢
11.9¢
4.9¢
14.9¢
555 minutes
555 minutes
555 minutes
84 minutes
204 minutes
67 minutes
Azerbayca
Kazakistan
Krgizistan
Türkmenistan
K.K.T.C.
Özbekistan
28.9¢
1.6¢
13.9¢
16.9¢
2.5¢
4.9¢
34 minutes
625 minutes
71 minutes
59 minute
400 minutes
204 minutes
Dakika/Ücreti 10$/dakikamiktarı
www.Rebtel.com: Rebtel’den alacağınız kreditle
Turkiye’deki ev telefonlarıyla $10 karşılığında tam
526 dakika konuşabilirken, cep telefonları ile 101
dakika konuşabiliyorsunuz.
www.keepcalling.com: Türkiye sabit hatlarlarla
dakikası 1.9¢ ‘den 526 dakika, cep telefonları ile
dakikası 3.5¢ ‘den 285 dakika konuşabilirsiniz.
Diğer ayrıntıları ve diğer ülkelerin fiyat listesini
öğrenmek için keepcalling’in kendi web sitesinden
öğrenebilirsiniz.
www. Vonage .com: Vonage, internet üzerinden
VOIP ile telefon hizmeti kullanılmasını sağlayan
bir telekom firması. Vonage’a telefon açıp
tarifelerinizden yararnamak istediğini söylediğinizde
içinden birini seçeceğiniz birkaç telefon numarası
sunulur. eçimi yaptıktan sonra, hizmet paketlerini
anlatılır. Paketlerden birini aldıktan sonra bir cihaz
gönderiliyor. Bu cihazın arkasına 2 tane kablo
takmanız yeterli olacaktır. Bunlardan biri internet
kablosudiğeri ise telefon kablosu. Bu kabloları
taktıktan sonra artık dünyanın neresinde olursanız
olun veya Amerika’da kullanın fark etmez bir telefon
numarasına sahip olumuş olursunuz.
Hatta bu araçtan bir tane de Türkiye veya
başka ülelerde olan aile ve arkadaşlarınıza alıp
gönderebilirsiniz. Türkiye’de tek yapacakları iş
gönderilen cihazın kablolarının birisini internete
bağlamakdiğerini ise telefon kablosuna takmak. 3-4
dakika içinde aileniz de sizi keni ev numaralarında
sanki Amerika içini arıyormuş gibi arayabilirler.
Üstelik bu hizmetin karşılığnda sadece aylık olarak
10$ ödüyorsunuz. Bu hizmeti Kullanabileceğiniz
ülke listesini ve diger tarifeleri hakkında www.
vonage.com’dan öğrenebilirsiniz.
VOIP (Voice Over Internet Protocol), IP üzerinden
ses verisi gönderilmesidir. Bu, ücretsiz uluslararası
telefon görüşmesi yapmanın bir yoludur. Diğer bir
ifadeyle, VOIP bilgisayarınız veya internet başlantısı
olan tüm cep telefonlarınız üzerinden telefon
görüşmesi yapmaktır. Kullanışlı ve ucuzdur. VOIP
uluslararası dahil herhangi bir telefon numarası
olan herkesi aramanızı destekler.
VOIP’nin farklı programları vardır. Onlardan birisi
12VOIP ve WebCallDirect’tir. Bu programların
hangisini kullanmak istiyorsanız onun yazılımını
Tel:617-269-7300
59
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
www.12voip.com veya www.webcalldirect.com
sitelerinden ücretsiz olarak indirdikten sonra
istediğiniz miktarda kredi yüklemelisiniz. 12VOIP
veya WebCallDirect ile sabit ve mobil hatları
kolaylıkla ve daha uygun fiyatlarla arayabilirsiniz.
www.gmail.com: Gmail üzerinden telefon
görüşmesi sağlayan Google Voice servisi de vardır.
Eger gmail hesabınız varsa en az 10 dolar yükleyerek
Türkiye’deki
sabit hatları dakikası 3 ¢’ten ve
ceb telefınlarını dakikası 14 ¢’ten konuşabilirsiniz.
Önemli Noktalar
• Eğer ülkede uzun süre kalacaksınız mutlaka bir banka hesabı açtırın. Hatta bir savings account
(tasarruf hesabı) ve checking account (çek hesabı) açtırın. kira, elekterik ve su faturanızı nakit ödeme
yapamazsınız. Bu işlemi ya chacking account’ınızdan veya postaneden temin edebileceğiniz money
order formu ile yapmalısınız.
• Amerikan vatandaşı olmayan Gren Card sahipleri de dahil tüm yabancıların adres değişikliklerini 10 gün
içerisinde Immigration and Naturalization Service ‘ne (INS) bildirmeleri gerektiğini unutmayın.
• Vize başvurusu yaparken ülkeye giriş amacınızı belirtirsiniz ve size bu amaca uygun bir vize verilir. Giriş
amacınız dışında bir faaliyette bulunmanız yasalarla sınırlandırılmıştır.
• F1 Vizesi, Amerika Öğrenci Vizeleri arasında en çok kullanılan vize türüdür. Amerika Öğrenci Vizesi
(F1 Vizesi) Amerika’daki bir eğitim kurumunda tam zamanlı (full time) öğrencilik yapacak kişiler için
düzenlenmiştir. Bu tam zamanlı eğitim okuldan okula farklılık göstermektedir. F1 Vizesine sahip
olanlar Amerika’ya giriş yapma hakkı ve Amerika’da öğrencilikleri devam ettiği sürece kalma hakkında
sahiptirler. F1 Öğrenci Vizesi ile Amerika’da eğitim alan öğrenciler bazı kısıtlamalar dahilinde çalışma
iznine sahiptirler. http://www.turknorthamerica. com/2011/03/01/abd%E2%80%99de-yasam.html
1. Eğitim Gördükleri Okulda Çalışma - On Campus Employment
F1 Vizesine sahip tam zamanlı öğrenciler, eğitim aldıkları kurumun içerisinde veya yine eğitim
aldıkları kuruma bağlı diğer kurumlarda haftada 20 saat çalışma iznine sahiptirler. Bu çalışma izninin
kullanılabilmesi için Göçmen Bürosuna başvurularak izin alınması gerekmemektedir.
2. Ekonomik Zorluklar Sebebiyle Çalışma - Employment for Severe Economic Hardship
Eğer eğitim aldıkları süre içinde maddi anlamda büyük bir maddi sıkıntı yaşardıklarını ve artık eğitim
masraflarını karşılayamayacaklarını kanıtlarlarsa çalışmak için izin alabilirler. Bu izne sahip olunabilmesi için öğrencinin en az 1 yıldır F1 Vizesi statüsünde olma şartı aranmaktadır. Bu durumdaki
60
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
F1 statüsündeki bir öğrenci, durumunu Citizenship and Immigration Services (CIS)’e dilekçe ve formlar ile açıklaması ve talepte bulunması gerekir.
3. Eğitim görülen dalda pratik kazanma amacıyla çalışma (Optional Practical Training) :
Bu tür çalışma derslerin devam ettiği süre boyunca haftada 20 saat sınırlamasıyla, yaz aylarında ve tatil
dönemlerinde ve mezuniyet sonrası olmak üzere 3 şekilde yapılabilir. En az 9 aydır. Bunun için Göçmen Bürosundan izin alınması gerekmektedir. Göçmen bürosuna yapacağınız başvurunun ardından 90
gün içinde OPT (Optional Practical Training) kartı elinize ulaşır.
4. Pratik Kazanmak İçin Çalışma - Practical Training:
Staj mahiyetinde, eğitim görülen bölüm üzerine ve okul yetkililerinin bilgisi dahilinde gerçekleşen okul
dışında çalışma olanağıdır. Bu tür çalışma imkanı eğitim tamamlanmadan yapılabilir.
F1 vizeli bir öğrencinin “Optional Practical Training” hakkı Amerika’da kalış süresi boyunca toplam 12 aydır. F1 öğrenci
vizesinin sağladığı olanaklardan maksimum düzeyde yaralanmak ve mümkün olan en uzun iş tecrübesine sahip olmak
isteyen bir öğrencinin yapacağı en doğru hareket mezuniyet öncesi okul idaresi ile işbirliği içerisinde staj mahiyetinde
çalışmak (part-time curricular practical training) ve böylelikle 12 aylık hakkın hepsini mezuniyet sonrasına saklayabilmektir.
Böylece “practical training” hakkından maksimum yararlanılmış olur. Bu durumun sağlayacağı bir diğer avantajda uzun
süre beraber çalışılan işverenin, F1 öğrenci vizesini okul bitiminde H-1B çalışma vizesine çevirme ihtimalinin artması
olacaktır.
Tel:617-269-7300
61
Amerika’daki Türklerin İş Ararken
En Çok Karşılaştığı Sorunlar
Esra Öziskender
ESRA OZISKENDER
Owner / HR Consultant & Recruiter
HRLink Consulting, Inc.
Phone: (845) 652-0694
www.hrlinkconsulting.com
facebook.com/HRLinkConsultingInc
twitter.com/HRLinkConsultin
LinkedIn.com/in/hrlinkconsulting123
[email protected]
Kariyer Koclugu servisimiz ile ilgili bilgi talebinde bulunabilirsiniz.
Is arama, ozgecmis yazma, Amerikan standardinda ozgecmise
sahip olma ve rekabet edebilme konularinda danismanlik hizmeti
veriyoruz.
www.hrlinkconsulting.com
1. Amerika’da iş ararken nelere dikkat etmek lazım,
hangi yolu izlemek lazım?
2. Resume hazırlarken dikkat edilmesi gerekenler?
3. İş mülakatı esnasında nasıl davranılmalı?
Amerika`ya özel kurallar var mi?
4. Türklerin is bulma esnasında en çok karsılaştığı
sorunlar neler?
• Her şeyden önce Amerikan iş piyasası deyince
nasıl bir is piyasasından bahsettiğimizi anlamamız
gerekiyor. 9.83 milyon km2 toprak alanı, 300
milyondan fazla nüfusu, 50 eyaleti ve 1 özerk
bölgesiyle çok büyük bir çalışma alanından
bahsediyoruz. Ulusal çalışma kanun ve kurallarının
yanında her eyaletin de kendine özgü çalışma kural
ve kanunlarının, gelenek ve göreneklerinin olduğu
bir çalışma ortamı burası.
• Bugünkü rakamlara göre Amerika’da tam zamanlı
ve bordrolu olarak çalışanların sayısı 107 milyondur.
Ortalama saat ücreti $18, ortalama haftalık ücret
$719, ortalama yıllık ücret $37,388.
• Son verilere göre işsizlik oranı yüzde 5.7,
enflasyon oranı da yüzde 5.6’dır. Bu her iki rakam da
geçtiğimiz altı ayin en yüksek rakamlarıdır.
• Gene son verilere göre issizliğin en az olduğu
eyaletler, %3 ile Güney Dakota, %3.4 ile Nebraska,
%3.5 ile Kuzey Dakota olmakla beraber issizliğin en
fazla olduğu eyaletler %8.5 ile Michigan, %7.9 ile
Missisippi ve %7.7 ile Rhode Island’dır.
• Amerikan toplumunda ise almaların başlaması
1800’lere, endüstrileşmenin başlangıcına kadar
uzanıyor. Endüstrileşmeyle birlikte ortaya çıkan
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
küçük isletmelerde ilk eleman alımlarına rastlıyoruz
özellikle tekstil alanında. 1870 – 1916 yılları
arasındaki donem nüfusun en hızlı arttığı donem,
bunda ülkeye gelen 25 milyon göçmenin de çok
büyük payı var. Bu donemde nüfus 40 milyondan
bir anda 100 milyonlara kadar ulaşıyor. Özellikle
İç Savaş’tan sonra yeni kurulan isletmelere artan
eleman talebi ve yeni gelen göçmenlerin kurduğu
işyerleri eleman alımlarını hızlandırıyor. Amerikan
Ordu’su özellikle birinci ve ikinci dünya savaları
sırasında “Sam amca seni istiyor” sloganlarıyla
bugünkü anladığımız anlamda ilk ise eleman alma
tekniklerini kullanarak, her eyalette kurduğu ise
alma bürolarıyla ise alımları gerçekleştiriyor. İlk
ise alma kanunu da gene ordu içerisinde 1862’de
Güney Carolina’da çıkarılıyor.
• 1990’li yılların baslarında çalışma hayatına
internetin yoğun olarak girmesiyle is aramalar da
yon değiştirmiş ve internet üzerinden is aramak ve
iş başvuruları yapmak gittikçe artmıştır.
• Amerika’da bir kişiye isiniz nedir diye sorduğunuz
zaman “iş arıyorum” diye cevap verirse bu işsizim
demekle eşit algılanmaz çünkü is aramak burada
baslı basına bir iş ve sektör haline gelmiştir.
Dolayısıyla bu kişinin gününü son derece yoğun ve
verimli geçirdiği düşünülür.
• Amerikan piyasasında iş aramanın ilk şartı ne
istediğinizi çok iyi bilmek ve kariyer planınızı iyi
yapabilmektir. Bunun için uzmanlardan destek
alabileceğiniz gibi devletin sunduğu kurs ve
seminerlerden de yararlanabilirsiniz.
• Kariyer planının bir parçası da lokasyondur.
Hangi eyaletlerde ve şehirlerde çalışmak
istediğinizi önceden belirlemeniz gerekir ki ona
göre o alanlardaki firmalara veya aracı kuruluşlara
ulaşabilesiniz ve diğer coğrafi alanlarla vakit
kaybetmeyesiniz.
• Amerika’da çok bilinçli bir iş arayan kesim vardır.
En üst düzeyden yeni mezun olmuş bir elemana
kadar hatta en alt düzeydeki bir inşaat isçisine kadar
hemen hemen herkes ne istediğini, nasıl bir gelecek
planı yaptığını bilerek is arar yani isi pek sansa
bırakmaz.
• Kariyer planınızı yaptıktan sonra ikinci önemli
adim kendinizi tanıtacak, Türkiye’de CV dediğimiz iyi
bir resumedir. Resume sizin pazarlama aracınızdır.
Resume sizi işe sokmaz. Resumenin amacı ilgi
uyandırıp mülakata çağrılabilmektir. Mülakattaki
basarınıza göre ise alınıp alınmamaya karar
verilirsiniz.
• Üçüncü asama kariyer hedefleriniz dogrultusunda
hazirlanmis olan resumenizi mumkun oldugu kadar
cok yere veya hedef sirketlere gonderebilmektir. Ne
kadar cok yere basvurursaniz o kadar sansiniz artar.
• Bunun icin bugun sikca kullanilan internetteki
is arama ve bulma sitelerini, ise alma araci
firmalari, recruiter’lari, is ve isci bulma kurumlarini
kullanabilirsiniz.
• Dorduncu asama networking yapmaktir. Is
arayan birine gunde en az 20 kisiye telefon etmeleri
veya bir sekilde ulasip networking yapmalari yani ag
kurmalari onerilir.
• Amerika’da dernekcilik cok gelismistir ve insanlar
bundan cok fazla faydalanirlar. Tanimasaniz bile sirf
ayni dernegin uyesi oldugunuz icin tum uyelere
ulasip is aradiginizi bildirebilirsiniz.
• Ayrica eski isyerinden tanidiklariniz, okuldan
tanidiklariniz, cevreniz, tadiklarinizin tanidiklari da
bir networking aracidir.
• Mulakata cagrildiginiz zaman yapmaniz ve
yapmamaniz gereken kurallar vardir bunlari cok
iyi bilmeniz gerekir. Mulakat teknikleri konusunda
bir kariyer uzmanindan destek alabileceginiz gibi
bu konuda yazilmis bir cok makale veya esere
gerek internetten gerek kitap satin alip okuyarak
ulasabilirsiniz.
• Mulakat bittikten sonra gorustugunuz kisilere bir
tesekkur e-maili gondermeniz uygun gorulmektedir.
Istediginiz isi bulana kadar bu prosesi tekrar etmeniz
gerekmektedir.
Tel:617-269-7300
63
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Resume
• Resumenin amaci mulakata cagirilabilmektir.
Eger yazdiginiz resumeye bir – uc ay icerisinde
herhangi bir geri donus olmuyorsa, resumede
birseylerin ters olduguna inanabilirsiniz. Iyi bir
resume is arama surecini %50 kisaltir. Resumede cok
fazla bilgiye yer olmayacagi gibi cok kisa bir resume
de sizi tanitamayacagi icin uygun gorulmez. Herhangi
bir sayfa siniri olmamakla beraber is hayatinizdaki
deneyimlerinizle parallel olarak 1-3 sayfa arasindaki
resumeler normal uzunlukta Kabul edilip, cok
deneyimli adaylarin 4-5 sayfayi bulan resumeler
yazdiklarina da rastlanmaktadir. Ancak onemli olan
resumede kendinizi, teknik ve kisisel becerilerinizi
cok iyi tanitabilmek ve karsi tarafta soru isaretleri
uyandirabilmektir. Mesela son donem satislarini
%20 artirdim gibi bir ifade “hangi yontemleri
kullandiniz” gibi bir soruya yol acabilecegi icin
basarili bir ifadedir. Resumenizi yazarken yazdiginiz
her cumlenin bir soru olusturup olusturmayacagina
bakin. Onemli olan sizin iste yaptiklarinizdan cok iste
elde ettiginiz basarilari vurgulamaktir. Ulastiginiz
hedefleri gosterebilmektir.
Ise alan kisi uc seye bakar:
1- Acaba ben bu kisi ile calisabilir miyim?
2- Acaba bu kisi sirket kulturune uygun mudur?
3- Acaba sirkete ne gibi katkilari olur.
Iste resumeniz sirkete ne gibi katkilarinizin
olabilecegini gosteren bir aractir. Direkt yonetici
ile calisip calisamayacaginiz ve sirket kulturune
uyup uyamayacaginiz gibi sorularin cevaplari
mulakatlar sirasinda alinmaya calisilir. Sizi mulakat
eden kisi aslinda tum gorusme boyunca sizin teknik
ozelliklerinizin yaninda bu sorularin da cevaplarini
kendi kendine vermeye calismaktadir. O nedenle
bazen cok basarili gecen gorusmelerde ise alim olmaz
ve aday hayal kirikligina ugrar cunku tum teknik
ozellikler uysa bile ise alan kisi buyuk bir ozellikle
adayin sirket kulturune uymayacagini dusunmus
olabilir. Ya da tam tersi bazen adaylar cok guzel bir
kimyasal iletisim yasadiklari gorusmelerden tamam
64
kesinlikle bu ise alinacagim gibi ciktiklarinda ve ise
alinmadiklarinda buyuk hayal kirikligi yasiyorlar
fakat bu sefer de buyuk ihtimalle sirket kulturune cok
iyi uysalar da teknik bakimdan yetersiz kalmislardir.
Tabi bazi istisnai durumlar butun bunlardan
bagimsiz olarak ise alimi etkiler mesela son anda
sirket icerisinden bir adayin bulunmasi veya sirketin
o pozisyonla ilgili politikasinin degistirilmesi gibi.
• Recruiter’lar genelde ilk etapta bir resumeye 3
saniye ayirirlar. Onlar icin onemli olan is taniminda
istenen ozellikler kismindaki anahtar kelimelerdir.
Eger bu kelimeleri goremezlerse buyuk bir ihtimalle
resumeyi incelemekten vazgececeklerdir. Eger
bu anahtar kelimeleri gorurlerse resumeyi daha
detayli incelemeye baslarlar. Eger resume daha da
ilgilerini cekerse o zaman ya bir telefon gorusmesi
ya da yuzyuze gorusme talebinde bulunurlar. Tum
is arama surecinde is teklifini alana kadar amac bu
ilgiyi surdurebilmektir.
• Resumede ozel hayatla ilgili bilgilere yer verilmez,
aykirimciliga yol acmamak icin. Hicbir gramer hatasi
hosgoruyle karsilanmaz o nedenle gramerini tekrar
tekrar kontrol etmeniz gerekiyor.
Mulakat
• Is mulakatinin kendine ozgu kurallari vardir.
Oncelikle gorusmeye en azindan 5-15 dakika
oncesinden gidilmesi gerekir. Asiri makyaj ve
parfum kullanilmamalidir. Profesyonel bir giyim
tarzi secilmelidir ancak bu konuda da bazi istisnalar
var mesela bazi internet sirketleri spor kiyafetle
eleman calistirdiklarindan gorusmelere de spor
kiyafetle gelinmesini onerebiliyorlar.
• Mulakatlardaki en temel kural az ve oz konusup
sadece sorulan soruya dogru ve duzgun cevaplar
verebilmektir.
• Bu kadar bilincli olarak is arayan adaylarin
bulundugu bir calisma ortaminda mulakatlarda
kendinize olan guveninizi sergilemek cok onem tasir.
Kendinen emin, ne istedigini bilen, basarilarinin
farkinda ve bir gelecek plani olan bir aday en makbul
adaydir.
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
• Gorusmeye gitmeden once sirketi iyi tanimaniz
ve pozisyon hakkinda mumkun oldugunca cok bilgi
almaniz cok faydalidir. Ayrica gorusme bittiginde
mutlaka sormak istediginiz birsey var mi diye
soracaklardir o zaman da son derece hazirlikli olup
mutlaka en az bir soru sormaniz gerekir.
• Burada adaylara bir ipucu vereyim. En basit ve
her gorusmede sorabileceginiz soru: Ideal adayin
nasil olmasini bekliyorsunuz veya bu isten ve bu
isi yapan kisiden gelecek icin beklentileriniz nedir
veya sirketin buyume hedefleri nedir gibi klasik
sorular hemen hemen her sektorde ve her is icin
kullanabileceginiz sorulardir.
• Diger bir kural da genel olarak ise alacak taraf
konuyu acmadikca ucret konusunu gundeme
getirmemektir. Ucret konusu ise alacak olan kisi
tarafindan ilk defa gundeme getirilir.
Turkler
• Turklerin diger tum gocmenler gibi ilk problemleri
yasal statu problemi tabiki. En buyuk problemi H1B
dedigimiz calisma vizesi alacak bir sponsor firma
bulma konusunda yasamaktadirlar eger halihazirda
vatandas veya green kartli degillerse. Maalesef
11 Eylul olaylarindan sonra calisma vizesi son
derece sikilastirilmis ve zor olmusru. Firmalar artik
kolay kolay yanasmamaktadir ama her ne olursa
olsun sponsor arayan adaylar da ayni yontemleri
kullanirlar sadece biraz daha fazla caba sarf etmeleri
gerekecektir.
• Ikinci problem deneyimlerin transfer
edilememesidir. Ozellikle Turkiye veya Avrupada
is deneyimine sahip olmus adaylar buraya
geldiklerinde %90 is hayatina hemen hemen sifirdan
tekrar baslamak zorunda kaliyorlar. Bu da onlar icin
son derece demotive edici oluyor tabiki. Amerikan
kulturunde onemli olan Amerika’daki is deneyimleri
ve basarilari oldugundan yurt disindaki deneyimleri
takdir etmekle beraber burada adayin piyasada
daha cok tecrube kazanmasi icin alt duzeylerden
baslamasini uygun goruyor. Ya da en azindan bunda
bir sakinca gormuyor. Tabi bu durum ekonominin
gidisatina da cok bagli. Ekonominin yukseldigi
donemlerde aranan eleman sayisi cok fazla
oldugundan yabancilara sans verme orani artiyor
ama dusuk bir ekonomide amerikalilarin da yogun
olarak is aradigi bir ortamda yabanci elemanlari
ise almaya pek yanasmiyor firmalar yada onlari alt
duzey islerden baslatiyorlar.
• Bu durumdaki adaylara benim tavsiyem
mutevazi olma etkeni diyecegim kendilerini bunun
gecici bir surec olduguna alistirmalari ve birkac yil
tecrube kazandiktan sonra Amerikan piyasasinda
kendilerine daha uygun islere yonelebileceklerine
inanmalaridir;.
• Ucuncu problem amerikada is arama tekniklerini
cok iyi bilmeyip, Turkiye’de is aradiklari gibi is
aramaya kalkmalaridir. Bunun detaylarina biraz
once girmistik bu konuda kariyer uzmanlarindan
destek alabilirler. Hedefe yonelik resume yazmalari
gerekiyor. Genelde adaylarimiz tum deneyim ve
bilgilerini biraraya getiriyorlar ancak resumeye
baktiginizda bir butunluk goremiyorsunuz. Bunda iki
etken var birincisi bizim ulkemizde uzmanlasmadan
ziyade isletmenin her alanindan anlayan calisanlarin
daha makbul olmasi ikincisi de Turkiye’de resume
deyince hedefe yonelik resumeden ziyade
tum gecmis egitim ve deneyimlerin biraraya
getirilmesidir. Ayrica okullarda bilincli bir kariyer
yonlendirilmesinin daha okurken yapilamamasi
adaylarin ileride bocalamalarina sebep oluyor. Ben
cok Turk adaya rastladim ki mezun olup bir iki sene
is deneyimleri olmalarina ragmen hala daha hangi
konuda uzmanlasacaklarina karar verememislerdir.
Genelde Amerikali adaylarda bunu gormyuorsunuz.
• Dorduncu problem dil problemi tabiki. Her
ne kadar yabanci dille egitim veren okullardan da
mezun olsalar gunlukhayatta cok kullanmadiklari
icin bir akicilik olmuyor bu nedenle bazi adaylar
eger sartlari musaitse once dil problemini
halletmeye yonelip, Ingilizcelerinin akici olduguna
inandiklarinda is aramaya basliyorlar. Bence her
ikisini de bir arada yapabilirsiniz, cunku bazi isler var
ki cok fazla ingilizceyi kullanmayi veya ingilizcenizin
akici olmasini gerektirmez, ozellikle alt duzey
isler diyebilirim eger ki sizi ise alirlarsa o zaman
Tel:617-269-7300
65
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
hem dilinizi gelistirmek icin pratik yapma imkani
bulursunuz hem de dil problemini halletmek icin
kendinize zaman vermis olursunuz
• Networking eksikligi. Networking bizim
ulkemizde daha degisik genelde tanidiklarla es
dostla yapilan bir networking var burda ise eger
ortak bir payda yaratabiliyorsaniz hic tanimadiginiz
insanlarla da networking yapabilmeniz cok dogal
karsilaniyor.
• Turk adaylarin is aramaya baslamadan once
piyasayi iyi tanimalari, iyi bir kariyer planina sahip
olmalari, Amerika’da ne yapmak istediklerini iyi
degerlendirmeleri, Turkiye’ye donup donmeyi
dusunmediklerine gore bir kariyer plani cikarmalari,
gerekirse iki veya uc degisik resume ile hedeflere
yonelik olarak is aramalari gerekiyor. Adaylar, is
66
arama, bulma, resume yazma, duzeltme konularinda
bizden destek alabilecekleri gibi isyerlerine de gecici
veya surekli eleman bulma, insane kaynaklari ve
yonetim danismanligi yapma konularinda destek
veriyoruz. Ayrica Amerika’da yatirim yapmak isteyen
Turk firmalarina burda calistigimiz danismanlar
vasitasiyla yol gosteriyor ve destek oluyoruz.
Bize soru oneri ve yorumlarinizi iletmeyi
unutmayin.
Basarili gunler dilegiyle,
Esra Oziskender
HRLink Consulting, Inc.
www.hrlinkconsulting.com
www.turkkulturevi.org
Amerika’dan Türkiye’ye
Temelli Dönüş
Kesin dönüş ne demek? Kesin dönüş neye göre belli olur?
Pasaportlardaki giriş çıkış damgaları önemlidir. Kesin dönüş (naklihane diyorlar) hakkınızı ona göre
belirliyorlar.O damgalara göre en az iki yıl yurtdışında kalmış olmak gerekiyor ve bu iki yıl boyunca altı
aydan fazla Türkiye’de kalmış olmamak gerekli.
Ev Eşyası ve Motorlu Araç nakli için Gerekli olan Konsolosluk isşemleri nelerdir?
İkametgâh nakil işlemleri başvuruları:
E-Konsolosluk ortamında hazırlanacak dilekçe ve doldurulacak bazı formların yanısıra aşağıda belirtilen
gerekli diğer belgelerle birlikte postayla Büyükelçiliğe / Başkonsolosluğa gönderilerek ikametgah nakil
ilmuhaberi düzenlenmesinin talep edilmesi halinde, işlemin tamamlanması aşamasında bir kez Büyükelçiliğe
/ Başkonsolosluğa şahsen müracaat edilmesi gerekmektedir.
Başvuru İçin Gerekli Belgeler:
• Nüfus cüzdanınızın aslı,
• Pasaportunuzun aslı,
• Oturma ve çalışma izin belgenizin aslı veya noter onaylı örneği,
• Adresinizi kanıtlayacak belgenin (ikametgah ilmühaberi, ehliyet, kira kontratı, elektrik veya gaz faturası
v.b. belgelerden sadece birinin) noter onaylı bir örneği
• İşverenden ilişiklerinin kesildiğine dair belge,
• İş ve işçi bulma kurumundan işsizlik parası veya yardımı almadıklarına dair belge,
• İlgili makamdan mevcut ikamet kaydını sildirdiklerine dair belge,
• İhtiyarlık sigorta primi kesintilerini durdurduklarına dair belge,
• Okuyorlarsa,okulla ilişkilerinin kesildiğini gösterir belge.
• İşlem Masrafları
Önemli Notlar:
• Kesin dönüş yapmak suretiyle ikametlerini Türkiye’ye nakledecek vatandaşlarımızın beraberlerinde
şahsi ve ev eşyalarını gümrük vergilerinden muaf olarak ithalleri mümkündür.
• Kullanılmış ev eşyası muafiyeti aile baz alınarak uygulanır. Karı, koca ve reşit olmayan çocuklar bir aile
ünitesi sayılır.
• Kişinin şahsi motorlu araçlarını ise bedelsiz olarak ithal etmesi için ikametin nakledileceği ülkeyle
ilişiğin tamamen kesilme şartı arandığından ve çifte uyruklu vatandaşlarımız yaşadıklarıyla ülkeyle
tamamen ilişik kesemeyecekleri ve kesin dönüş yapma şartını yerine getiremeyeceklerinden, bedelsiz
ithal hakkından yararlanmaları mümkün değildir.
• Bedelsiz ithalatla ilgili ayrıntılı bilgiye ve ilgili yönetmeliğe www.gumruk.gov.tr adresinden ulaşılabilir.
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
T.C Gömrük ve Ticaret Bakanlığı siesinde yayınladığı bilgiye göre:
Bedelsiz ithalat nedir?
Bedelsiz ithalat; bedeli için döviz transferi yapılmadan yurt dışında elde edilen ve yurda getirilmesi mecburi
olmayan dış kazanç ve tasarruflarla satın alınan bazı şahsi ve ticari mahiyette eşyanın yurda ithalidir.
Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen şahsi mahiyette eşyanın kapsamı nedir?
Motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtaları, kullanılmış ev eşyası, işyeri nakli suretiyle getirilen sermaye
malları, teknik malzemeler ile büro ve dükkan malzemeleri.
Bedelsiz ithalat kapsamında yurda getirilebilen motorlu ve motorsuz özel nakil vasıtaları nelerdir?
Motorlu özel nakil vasıtaları: Otomobil ile bunlarla birlikte getirilen römorklar ve karavanlar, motosikletler,
özel uçaklar ile diğer eğlence ve spor amaçlı vasıtalar
Motorsuz özel nakil vasıtaları: Her türlü bisiklet ile kürekli kayıklar ve kanolar
Bedelsiz araç ithalatında vergi muafiyetinin kapsamı nedir?
Bedelsiz araç ithalinde yalnızca gümrük vergisi muafiyeti söz konusudur. Aracın motor hacmine göre değişen
oranda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve KDV serbest dolaşıma girişi sırasında gümrük idarelerince tahsil edilir.
Bununla birlikte, veraset yoluyla intikal eden araçların ithalinde gümrük vergisinin yanı sıra ÖTV ve KDV
muafiyeti de söz konusudur.
Kimler bedelsiz araç ithali yapabili?
a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında en az 24 ay ikamet ettikten sonra, yerleşim yerini Türkiye Gümrük
Bölgesine kesin olarak nakleden gerçek kişiler.
Bu kişilerin, Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bakıldığında yurtta bir takvim yılında altı aydan
fazla kalmamış olmaları gerekir. Türkiye’de 45 güne kadar olan kalışlar yurt dışında kalış süresinden sayılır.
Türkiye Gümrük Bölgesi dışındason on yıl içinde en az beş yıl ikamet eden gerçek kişiler için yerleşim yerine
ilişkin bu süre şartı aranmaz.
b) Yurt dışındaki milli veya milletlerarası kadrolara sürekli görevli olarak atanıp da bu görevlerinden dönen
kamu görevlileri (Bu kişiler için Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay ikamet şartı aranmaz)
c) Türk vatandaşlığına geçmek suretiyle yerleşim yerini yabancı bir ülkeden Türkiye Gümrük Bölgesine
kesin olarak nakleden gerçek kişiler. (Bu kişiler için Türkiye gümrük bölgesi dışında en az 24 ay ikamet şartı
aranmaz)
d) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik kişilerin vefatı halinde, Türkiye’de ikamet eden gerçek kişi
mirasçıları.
Murisin, Türkiye’ye son giriş tarihinden geriye doğru bakıldığında yurtta altı aydan fazla kalmamış olması
gerekir. Türkiye’de 45 güne kadar olan kalışlar yurt dışında kalış süresinden sayılır. Türkiye Gümrük Bölgesi
dışında son on yıl içinde en az beş yıl ikamet etmiş olan gerçek kişiler için yerleşim yerine ilişkin bu süre
şartı aranmaz.
Kimler bedelsiz ithalat kapsamında yurda araç getiremez?
a) Yirmi dört ayı aşmayan süreyle Türkiye Gümrük Bölgesi dışında geçici olarak görevlendirilen kamu
görevlileri,
b) Evlilik suretiyle Türk vatandaşlığına geçenler,
c) Çifte vatandaşlık statüsünü haiz Türk vatandaşları,
d) Sürekli görevle yabancı bir ülkede bulunmakta iken, yine sürekli görevle başka bir yabancı ülkeye atanması
68
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
nedeniyle yerleşim yerini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakledemeyen kamu görevlileri,
Bedelsiz araç ithal edemezler.
Bedelsiz ithalatı yapılacak araca ilişkin şartlar nelerdir?
a) Aracın; bedelsiz ithalattan yararlanacak kişilerin Türkiye’ye, ikamet nakil belgesindeki tarihten sonraki ilk
giriş tarihinden; veraset intikali neticesinde yapılan bedelsiz ithalatlarda ise murisin vefat tarihinden geriye
dönük olarak en az 6 ay boyunca, yurt dışında yerleşik bulunulan ülkede adlarına kayıtlı olması,
b) Aracın, kişilerin adlarına kaydının yapıldığı yıl itibarıyla, kayıt ve model yılı dahil, üç yıldan eski olmaması,
gerekmektedir. Aracın ilk ediniminde kayıt ve model yılının farklı olması durumunda, en yakın tarih esas
alınır. Model yılının tespit edilemediği durumlarda üretim yılı esas alınır.
Motorlu veya motorsuz vasıtalarıdan her birinden kaç adet getirilmesi mümkündür?
Muafiyet şartlarının sağlanması halinde; motorlu ve motorsuz nakil vasıtalarından her birinden birer adet
getirilmesi mümkündür.
Örneğin, Kişi, bir adet otomobil, bir adet motosiklet ile bir adet bisikleti bedelsiz ithalat kapsamında bir
defada yurda getirebilir.
Bedelsiz ithalat kapsamında yurda aracını getiren ve daha sonra yurt dışına tekrar yerleşen bir kişi yurda
dönüşünde bir kez daha araç getirme hakkı var mıdır?
Bedelsiz araç ithalatından yararlanma hakkı 5 yılda bir verilmiştir. İlk aracın fiili ithalat tarihi üzerinden
beş yıl geçmiş olması ve diğer şartların sağlanmış olması halinde tekrar bu kapsamda araç ithal edilmesi
mümkündür.
Eşler bu kapsamda ayrı ayrı araç getirebilirler mi?
Hayır. Veraset yoluyla yapılan araç ithali hariç bedelsiz araç ithalinde “aile ünitesi” esas alınır. Aile ünitesi,
karı-koca ve 18 yaşından küçük çocuklardan oluşmaktadır. Muafiyet hakkı aile ünitesine tanınmaktadır.
Haktan yararlanmayan eşin, 5 yıl geçmedikçe yeniden ithal izni için gümrük idaresine müracaat etmeyeceğine
dair aşağıda bir örneği yer alan taahhütnamenin gümrük idaresine ibrazı zorunludur.
TAAHHÜTNAME
Gümrük Müsteşarlığınca eşim .........................................adına bedelsiz ithal izninin tanzimi tarihinden
itibaren 5 (beş) yıl geçmedikçe bedelsiz ithal talebinde bulunmayacağımı beyan ve taahhüt ederim.
..../..../20..
Adı ve Soyadı
İmza
Eşi adına kayıtlı aracın bedelsiz ithalatını kişi kendisi yapabilir mi?
Hayır. Verilen hak şahsın taşıması gereken şartlara bağlı olduğundan, eşlerden biri, diğeri adına kayıtlı aracı
ithal edemez. Ancak, ithalat işlemleri eşlerden herhangi birisi tarafından gümrük idaresine müracaat edilip
sonuçlandırılır.
Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen aracın satışı veya devri için bir süre şartı var mıdır?
Bu kapsamda getirilen araçlar 12 ay geçmedikçe, gümrük idaresine izin alınmaksızın belli bir para karşılığı
veya karşılıksız olarak ödünç verilemez, teminat olarak gösterilemez, kiralanamaz, devredilemez veya
satılamaz.
Tel:617-269-7300
69
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
Eşi adına kayıtlı aracın bedelsiz ithalatını kişi kendisi yapabilir mi?
Hayır. Verilen hak şahsın taşıması gereken şartlara bağlı olduğundan, eşlerden biri, diğeri adına kayıtlı aracı
ithal edemez. Ancak, ithalat işlemleri eşlerden herhangi birisi tarafından gümrük idaresine müracaat edilip
sonuçlandırılır.
Bedelsiz ithalat yoluyla getirilen aracın satışı veya devri için bir süre şartı var mıdır?
Bu kapsamda getirilen araçlar 12 ay geçmedikçe, gümrük idaresine izin alınmaksızın belli bir para karşılığı
veya karşılıksız olarak ödünç verilemez, teminat olarak gösterilemez, kiralanamaz, devredilemez veya
satılamaz.
Başvurular hangi gümrük idarelerine yapılmaktadır?
Ankara Gar Gümrük Müdürlüğü (0312-397 75 47)
İstanbul Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü (0212-465 80 16)
İzmir Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü (0232-463 12 96)
Gebze Gümrük Müdürlüğü (0262-754 24 01)
Başvuru için bir süre kısıtı nedir?
a) Yurt dışında 24 ay ikamet eden Türk vatandaşlarının; ikamet nakil belgesindeki tarihten sonraki ilk giriş
tarihinden itibaren 6 ay.
b) Kamu görevlilerinin; görev sürelerinin bitiminden sonraki ilk giriş tarihinden itibaren 6 ay.
c) Türk vatandaşlığına geçenlerin; vatandaşlık kararından sonra adlarına nüfus kağıdının düzenlendiği
tarihten itibaren 6 ay.
ç) Muafiyetten yararlanacak olan varisin; murise aidiyetinin ve namlarına gelenlere intikalinin kanaat verici
resmi belgelerle ispatı şartıyla, veraset ilamı tarihinden itibaren 24 ay
içerisinde yetkili gümrük idarelerine başvurmaları gerekmektedir.
Başvuru sırasında aranacak belgeler nelerdir?
Gümrük idarelerince kullanılmış ev eşyasının muafen ithaline izin verilebilmesi için, kullanılmış ev eşyası
ithal etmek isteyen kişilerin kendisi veya eşi tarafından aşağıda belirtilen belgelerin ibraz edilmesi gerekir.
a) Türk vatandaşlığına geçiş hali hariç olmak üzere, pasaport veya NATO seyahat emri, Lasse-Passe gibi
pasaport yerine geçen belgeler.
b) Pasaportunda daha önce naklihane yaptığına ilişkin kayıt bulunan kişilerin, yurtdışında tekrar ikamet tesis
ettiğine ve en az yirmidört ay kaldıktan sonra tekrar yurda kesin döndüğüne dair dış temsilciliklerimizden
alınan belge.
c) Yerleşim yerinin nakledildiğine ilişkin dış temsilciliklerimizden alınacak ikamet nakil belgesi.
ç) Aile ünitesi uygulanan hallerde vukuatlı nüfus kayıt örneği.
d) Yerleşim yeri olan ülkede, işverenden ilişiklerinin kesildiğine dair belge ile İş ve İşçi Bulma Kurumundan
işsizlik parası veya yardımı almadıklarını, keza ilgili makamlardan mevcut ikamet kaydını sildirdiklerini
belgelemeleri; ayrıca ihtiyarlık sigorta primi kesintilerini durdurduklarına dair belge ve öğrenci iseler okulla
ilişiklerinin kesildiğini gösteren belgeyi dış temsilciliklerimize ibraz etmeleri üzerine, yerleşim yerlerinin
nakledildiğine dair ilgili temsilciliklerce düzenlenecek ikamet nakil belgesi.
e) Motorlu nakil vasıtaları için hak sahipleri adına kayıtlı mülkiyet veya trafik belgeleri aslı; yurtdışında
bulunduğu ülke makamlarınca aslının alıkonulması sonucu ibraz edilemediğine ilişkin belgenin dış
temsilciliklerimizce onaylı örneği. Trafik veya mülkiyet belgesinin herhangi bir nedenle yenilenmesi halinde,
aracın önceden de aynı kişi/kişilerden biri adına kayıtlı olduğunun belgelendirilmesi şartıyla önceki trafik
veya mülkiyet belgelerindeki tarih esas alınır.
f) İthal talebinde bulunmayan eşin 5 yıl geçmedikçe yeniden ithal izni verilmesi için müracaat etmeyeceğine
70
www.turkkulturevi.org
TürKev Dergisi
Türk Kültür Evi
dair taahhütname
g) Kamu görevlilerince yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde atama kararı ve görevin sona erdiğini
gösteren bağlı bulundukları kamu kurum veya kuruluşu tarafından verilecek belge.
ğ) Türk vatandaşlığına geçişi gösteren belge.
h) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde veraset ilam
ı) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde, miras bırakacak kişinin Türkiye Gümrük
Bölgesi dışında yerleşik olduğunun ispatı için yurda giriş-çıkış kayıtları.
i) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde muafiyetten yararlanacak kişinin Türkiye’de
yerleşik olduğunun ispatı için vukuatlı nüfus kayıt örneği.
j) Veraset yoluyla yapılacak serbest dolaşıma giriş işlemlerinde, birden fazla varis bulunması halinde,
Türkiye’de bulunan diğer mirasçılar için noter tasdikli “feragat mukavelesi”.
Bedelsiz ithalat yoluyla gelen araçlarda mali yükümlükler ve oranları nelerdir?
Aracın motor hacmine göre değişen oranda Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve aracın CIF Değeri (Navlun ve
sigorta bedeli dahil kıymeti) ve ÖTV Toplamının % 18’i oranında Katma Değer Vergisi (KDV) aracın serbest
dolaşıma girişi sırasında gümrük idarelerince tahsil edilir.
ARACIN MOTOR HACMİ
1600 cc’yi geçmeyenler için
1600 cc’yi geçen fakat 2000 cc’yi geçmeyenler için
2000 cc’yi geçenler için
ÖTV ORANI (%)
40
80
130
Amortisman indirimi sonunda bulunan ve vergiye esas kıymetin tesbitinde aracın model yılındaki FOB
kıymetiyle çarpılacak oranlar:
ARACIN YAŞI ORAN (%)
0
100
1
80
2
68
3
57.8
4
49.13
5
41.76
6
35.49
7
30.17
8
25.64
9
21.79
10
20
Navlun ve Sigorta :
Tel:617-269-7300
71
TürKev Dergisi
ABD ve Uzakdoğu Ülkelerinden Doğrudan Gelen Araçlar İçin
500$ + 230 AVRO
ÖRNEK:
CIF bedeli 10.000 Avro olan ve motor hacmi 1600 cc’yi geçen ancak 2000 cc’yi
geçmeyen bir araç için ödenmesi gereken vergilerin hesaplanması aşağıda
gösterilmiştir:
CIF Bedeli =10.000 EURO
Motor hacmi =1600cc üzeri (1800 cc)
Özel Tüketim Vergisi=CIF Bedeli x Özel Tüketim Vergisi Oranı
= 10.0000 x % 80 = 8.000 Avro =ÖTV
Katma Değer Vergisi =(CIF Bedeli + Özel Tüketim Vergisi) x KDV Oranı
=(10.000 + 8.000) x % 18
= 18.000 x % 18 = 3.240 Avro =KDV
GÜMRÜKTE ÖDENECEK VERGİLER TOPLAMI = ÖTV+KDV
= 8.000+3.240=11.240 Avro
230 AVRO
1600 kg’dan fazla
800$
200 AVRO
1201-1600kg’a kadar
700$
150 AVRO
İçin
1200 kg’ya kadar
650 $
Daha fazla bilgi edinmek için T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na ait web sitesinden
çğrenebilirsiniz.
AB ve EFTA Üyesi Ülkelerden Gelen Araçlar İçin
Araçların ağırlığı
72
400$ + 200 AVRO
300 $ + 150 AVRO
AB ve EFTA Üyesi Ülkelerden Gelen Uzakdoğu Ülkeleri Menşeli Araçlar
Türk Kültür Evi
www.turkkulturevi.org

Benzer belgeler