Perspektif Sayı 38

Transkript

Perspektif Sayı 38
Cumhuriyetimizin
88.yılı kutlu olsun...
DOSAB İLETİŞİM
Sayı: 38
Ekim 2011
DOSABSİAD adına sahibi
Sorumlu Genel Yayın Yönetmeni
DOSAB Yönetim Kurulu
Başkan
Başkan Yardımcısı
Üyeler
DOSAB Bölge Müdürü
DOSABSİAD Yönetim Kurulu
Başkan
Başkan Vekili
Başkan Yardımcıları
Genel Sekreter
Genel Sayman
Üyeler
Dergi iletişim
Selim Yedikardeş
İbrahim Öztürk
Yayına Hazırlayan
Görsel Yönetmen
Baskı
Dağıtım
Yayın Türü
Divit Basın Yayıncılık Ltd. Şti.
Tel. : 0.224 247 1990 Faks : 0.224 247 1330
FSM Bulvarı Tuna Cad. Esra Sitesi No: 89 K: 1 D: 3
Nilüfer / BURSA
[email protected]
Ümit İnce
Mapa Ofset / Bursa (Ekim 2011) 0.224.245 35 15
Seç Kurye - 0.224.225 61 42
Yerel Süreli
ISSN 1307-2005
Ferudun Kahraman
İlhan Sarı
Burhan Çakır, Mustafa Oran, Ersan Özsoy
Serhat Şengül
Selim Yedikardeş
Orhan Tezyaparlar
Vedat Kantar, İbrahim Öztürk
Ayhan Yılmaz
Recep Solakoğulları
Hasan Moral, Fatih Pehlivan, Raşit Ceylan,
Adnan Şarmen, Özer Boyalıklı, Adnan Kar,
Emre Engin, İbrahim Erdemir, Erkan Çeçener
Mustafa Karaer Cd. No: 18 Demirtaş / Bursa
Tel. : 0.224 261 00 40 Faks : 0.224 261 00 43
www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr
Dergide yayınlanan yazı ve makaleler kaynak
gösterilerek alıntı yapılabilir. Makalelerin sorumluluğu yazarına, reklamların sorumluluğu reklam
veren firmalara aittir.
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ve Sanayici
İşadamları Derneği yayın organıdır.
İki ayda bir yayımlanır.
DOSAB Bölge Müdürlüğü
DOSAB Gül Sokak No: 11 Osmangazi / BURSA
Tel: 0224 261 00 40 (3 Hat) Faks: 0224 261 00 43
DOSABSİAD
Mustafa Karaer Cad. No: 18 Osmangazi / BURSA
Tel: 0224 261 20 10 Faks: 0224 261 20 09
DOSAB Sosyal Tesisleri
Çiğdem Sokak No: 5 DOSAB Osmangazi / BURSA
Tel: 0224 261 29 57
İÇİNDEKİLER
2 DOSAB’dan
2 DOSABSİAD’dan
6 Bilgi
8 DOSAB
12 Birimler
16 Haber
18 Etkinlik
24 DOSABSİAD
26 Makale
32 Kapak Konusu
40 Kapak Konusu
44 Röportaj
48 Röportaj
52 Röportaj
56 Röportaj
62 Konuk Yazar
63 Haber
DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman yazısı
DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş yazısı
DOSAB tüketimler ve fiyatlar
DOSAB duyuruları
DOSAB İmar Birimi çalışmaları
Elektrik ve doğalgazda beklenen zamlar
Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Yalçın Buruk oldu
Selim Yedikardeş: Nitelikli işgücü önemli sorunumuz
Bursa Valisi Şahabettin Harput:
Bursa İşgücü Piyasası verileri umut veriyor
Yerli Araç için dügmeye basıldı
Otomotivin bugünkü durumu ve gelecek beklentileri
Fahrettin Gülener: Milli Araç Milli politikalarla olur
Faik Çelik: Yerli aracın Bursa’ya ihtiyacı var
Mustafa Oran: Lokomotif şehir olmaktan gurur duyarız
Sabahattin Özkan: Devlet varlığını hissettirmeli
Tülay Alpman: İş sağlığı ve güvenliği açısından gürültü (II)
Türkiye’de CEO’ların en büyük hobisi spor yapma
Atık Su Arıtma Tesisi
Yeni Yalova Yolu Terminal arkası BURSA
Tel: 0224 261 28 94 (3 Hat) Faks: 0224 261 28 97
Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi - BUTGEM
Mustafa Karaer Cad. Çiğdem 2 Sk. BURSA
Tel: 0224 261 12 11 Faks: 0224 261 22 11
www.dosab.org.tr - www.dosabsiad.org.tr
1
[email protected]
DOSAB’DAN
İlk üç çeyrekte
başarılı bir ekonomik
performans sergiledik
Ferudun Kahraman DOSAB Başkanı
Değerli sanayicilerimiz,
2011 yılının sonuna geliyoruz. Yılın son çeyreğine girerken, geride bıraktığımız üç çeyrekte, gerek ülke gerekse Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi olarak
oldukça başarılı bir ekonomik performans sergilediğimize inanıyorum.
2008 global krizinin ardından 2010’da yakaladığımız büyüme ivmesi 2011
yılında da devam etti. Makro anlamda temel ekonomik göstergelere baktığımızda reel kesimde kapasite kullanımı ve sanayi üretim endeksleri olumlu seyrediyor.
GSYH reel olarak artışını sürdürüyor, büyümeye devam ediyoruz. Ekonomimizin, fabrikalarımızın istihdam kapasitesi artıyor. Nitekim ekim ayında
açıklanan son işsizlik verileri, işsizlik oranında yeniden yüzde 10’un altına indiğimizi gösterdi.
Kamu maliyesi ve bankacılık sektörü anlamında, 2008 krizinden sonra ülke
olarak örnek gösterilen bir durumdayız. Zira bu kriz, kamu maliyesi ve bankacılık anlamında sağlam gözüken yapıları nasıl sarsıyor, halen izliyoruz.
Dış ticaret ve ödemeler dengesi, uzun yılların bir sonucu olarak halen sorunlu gördüğümüz bir başlık. Dış ticarette maalesef her geçen yıl artan bir açık
rakamıyla karşılaşıyoruz. İhracat-ithalat arasındaki bu makasın daha fazla açılmaması gerekiyor.
Fiyatlar ve kurlar açısından son yıllara baktığımızda; enflasyonda artık büyük problem gözükmüyor. Kurlarda ise son aylarda önemli bir hareketlilik yaşıyoruz. Ortalama dolar kuru 2008 yılında 1,29 TL idi. Bu rakam 2009’da 1,55
ve geçen yıl 1,50 TL oldu. Euro’da da benzer bir trend yaşadık.
Yaz başından itibaren dolardaki artış eğilimi ağustos ve eylül aylarında daha
sert biçimde kendini gösterdi. Ortalama dolar kuru Ağustos’ta 1,74, Eylül’de
1,79 TL oldu. Kur seviyesinin ekonomideki genel dengeleri bozmayacak şekilde olması hepimizin temennisidir. Ekonomi yönetimi aktörlerinin bu dengeleri
koruma konusunda politika üretme ve müdahalelerini memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isterim.
Değerli sanayicilerimiz;
DOSAB Perspektif Dergimizin Ekim ayı sayısında ‘Yerli araç üretimi’ konusunu detaylı olarak sizlerle paylaşıyoruz. Başbakanımızın, yüksek sesle bu
sene başında dile getirdiği, zaman zaman gündeme taşıdığı bu önemli konuyla
ilgili olarak gelişmeleri ve rakamları verirken; Fahrettin Gülener, Faik Çelik,
Mustafa Oran, Sabahattin Özkan gibi isimlerin görüşlerinin de fayda yaratacağını düşünüyorum. DOSAB ve DOSAB’lı sanayiciler olarak bizlerin de yerli
araç üretimi konusunda varsa üzerimize düşün sorumlulukları yerine getireceğimizin bilinmesini isterim.
29 Ekim 2011, Cumhuriyetimizin 88.yılı…
Hemen ardından da Kurban Bayramı geliyor…
Bu yazımız vesilesiyle; iki bayramımızı da kutluyor, hayırlar geçtirmesini
temenni ediyorum.
2
Temel ekonomik
göstergeler, başarılı
bir yılı işaret ediyor.
Dış ticaret açığı dikkat
çekeceğimiz nokta.
Kurlardaki hareketlik,
ekonominin dengesini
bozmayacak seviyede
tutulmalı.
[email protected]
DOSABSİAD’DAN
Ekonomik veriler
moralimizi yüksek
tutuyor...
Selim Yedikardeş DOSABSİAD Başkanı
Yaz geride kaldı, kış kapmızda. Avrupa ülkelerindeki ekonomik gelişmeler dışarıda ciddi rahatsızlık yaratırken, ülkemiz büyümesini sürdürüyor. Kapasite kullanımı, sipariş endeksi, ihracat
artıyor, işsizlik geriliyor. Açıklanan ekonomik veriler moralimizi yüksek tutuyor.
DOSABSİAD Yönetimi olarak göreve geldiğimizden bu yana 6 ay geride kaldı. Geride
kalan sürede her platformda Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sanayicimizin ve işadamımızın sesi ve savunucusu olduk.
OSB’lerde faaliyet gösteren SİAD’ların fedarasyon çatısı altında birleşmesi konusunda ciddi
aşamalar kaydetmiş durumdayız. OSB SİAD’ları içerisinde bir ilke daha imza attık ve DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu çalışmalarına başladı. Bölgemizdeki duayen sanayicilerden oluşan
ve değerli büyüğümüz Yalçın Buruk’un başkanlığını yaptığı DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu, görüş ve önerileriyle çalışmalarımızda bizlere önemli katkı sağlayacağı inancındayız.
Çalışmalarımızda eğitime de büyük önem veriyoruz. Bahçeşehir Üniversitesi, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı ve DOSABSİAD tarafından ortaklaşa düzenlenen yüksek
lisans eğitim programımız başladı. 36 öğrenci ile start alan yüksek lisans eğitim programı kapsamında bölgemizin değerli işadamları ve sanayicileri de bilgi birikimi ve deneyimlerini paylaşıyorlar.
Diğer yandan bölgemizdeki firma sahipleri ile temsilcilerine yönelik değişik konulardaki
bilgilendirme toplantılarımız devam ediyor. Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı tarafından
açıklanan 2011 Yılı Mali Destek Programı ve firmalarımızın “çevre ve enerji”, “ar-ge ve yenilikçilik” ile “sosyal kalkınma” konularındaki 16 milyon liralık mali destekten faydalanma yöntemleri, BEBKA uzmanları tarafından bölgemizdeki firma temsilcilerine tanıtıldı.
Bir başka etkinliğimizde ise kısa adı UMEM olan Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezlerinin faaliyetleri hakkında üyelerimize bilgi sunuldu. Sanayiye kalifiye eleman kazandırma
ve iş edindirmeyi amaçlayan UMEM Projesi, çalışanlarınızın sigorta primi işveren payının 42 ay
süreyle İŞKUR tarafından ödenmesine imkân sağlamaktadır. Bütün sanayicilerimizi önemli bir
teşvik unsuru olarak değerlendirilen bu projeden faydalanmaya davet ediyorum. Bu arada ülkemizdeki işsizliğe karşılık yetişkin eleman sıkıntısına da yaptığımız açıklamalarla dikkat çektik.
Öte yandan gerek fuarlar aracılığıyla, gerekse işadamı heyetlerini Bölgemizde ağırlamak suretiyle dış temaslarımız da devam ediyor. İspanya’nın Barcelona kentinde düzenlenen 16. Uluslararası Tekstil Makinaları Fuarı’na heyet halinde katıldık. Doğu Kazakistan Valisi Berdybek
Saparbayev ve Kazak işadamlarından oluşan heyete evsahipliği yaptık. Konuk işadamları bölgemizdeki fabrikalarda incelemelerde bulunup ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdiler.
Tekstil adına yapılan çalışmalar ile son yeniliklerin yanı sıra 2012 Sonbahar ve 2013 Kış
trendlerinin sergilendiği İstanbul’daki Texbridge Tekstil ve Aksesuarları Fuarı’na önemli katkı sağladık. Ayrıca, İstanbul’da Türkiye Giyim Sanayici Derneği (TGSD), başta olmak üzere,
Merter Sanayici İş Adamları Derneği (MESİAD), Laleli Sanayici ve İş Adamları Derneği (LASİAD) ve Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği (OTİAD) ile kurumsal anlamda karşılıklı
faaliyetlerde bulunacağız.
Özetle, DOSABSİAD Yönetim Kurulu olarak çalışmalarımız var gücüyle devam ediyor.
Amacımız Bölgemize ve ve ülkemize en iyi hizmeti sunmak, hizmet yarışında bayrağı sürekli
olarak yukarıya taşımaktır.
Bu vesile ile işlerinizde başarılar diler, Cumhuriyetimizin 88.yılını kutlar, saygı ve sevgilerimi
sunarken, Kurban Bayramınızı da şimdiden tebrik ederim.
4
DOSABSİAD
Yönetim
Kurulu olarak
çalışmalarımız var
gücüyle devam
ediyor. Amacımız
hizmet yarışında
bayrağı sürekli
olarak yukarıya
taşımaktır.
İlk 9 ayda elektrik
tüketimi arttı
doğalgaz geriledi
DOSAB’da 2011’in ilk üç çeyreğinde
elektrik tüketimi 2010’un aynı
dönemiyle kıyaslandığında %10,5
oranında artı. Doğalgazda %2,1
düşüş, atıksuda %11 artış var.
D
emirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların elektrik,
doğalgaz ve atık su tüketimleri,
2010 yılı ile paralellik gösteriyor. Krizden
çıkış yılı olarak görülen 2010 ile bu yılın
ilk 9 ayları kıyaslandığında DOSAB’da
elektrik tüketimi yüzde 10,5 oranında artı.
Mevsimsel etki ve Ramazan nedeniyle
Ağustos ayında ise hem elektrik hem de
doğalgaz tüketimleri önemli oranda gerilemişti. Ağustos ayında 66,9 milyon kWh
olan elektrik tüketimi bu yılın Temmuz
ayında 81,9 milyon kWh seviyesindeydi.
Ağustos ayında benzer trendler doğalgaz
ve atıksu da da görüldü. Ancak sanayide
çarklar Ramazan Bayramı sonrası eylül ayı
ile birlikte yeniden hızlı dönmeye başladı.
Elektrik, doğalgaz ve atıksu tüketimleri
eylül ayı birlikte artış ivmesine girdi. 2011
sonu itibariyle 2010 seviyelerinin üzerine
çıkılması bekleniyor.
DOSAB 12 AYLIK TÜKETİM GRAFİKLERİ
90
85
80
ELEKTRİK
Milyon kWh
82.8
76.6
62.7
65
13
66.9
Ekim 10 Kasım 10 Aralık 10 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 Nisan 11 Mayıs 11 Haz.11
7
12.8
11.3
11.2
11.7
11.0
10
8
9.0
Tem.11 Ağus.11 Eylül 11
DOĞALGAZ
Milyon Sm3
12
11
9
77,2
76.1
70
60
81.9
80.2
73.0
75
81.4
79.3
79.7
10.9
9.5
7.5
7,9
8.2
Ekim 10 Kasım 10 Aralık 10 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 Nisan 11 Mayıs 11 Haz.11
7,0
Tem.11 Ağus.11 Eylül 11
- Grafikteki doğalgaz tüketim miktarına ENTEK MS/A tüketimi dahil değildir.
500
PROSES SU
Bin m3
450
400
350
423
366
374
339
403
353
440
371
361
393
375
300
237
250
200
Ekim 10 Kasım 10 Aralık 10 Ocak 11 Şubat 11 Mart 11 Nisan 11 Mayıs 11 Haz.11
Tem.11 Ağus.11 Eylül 11
DOSAB ELEKTRİK, DOĞALGAZ, SU TÜKETİM ve FİYATLARI
ELEKTRİK TÜKETİMİ (kWh)
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Toplam
2010
68.170.014
64.902.995
74.326.504
70.376.073
70.202.710
71.730.217
71.781.304
67.179.388
66.834.681
76.017.221
62.237.900
79.041.601
842.800.609
2011
75.511.820
72.188.595
82.164.546
78.726.948
79.501.001
80.129.242
80.725.565
66.295.717
76.218.278
-
-
-
691.461.712
DOĞALGAZ TÜKETİMİ (Sm3)
Değişim
10,77 %
11,23 %
10,55 %
11,87 %
13,24 %
11,71 %
11,24 %
- 9,86 %
14,04 %
-
ATIK SU TÜKETİMİ (m3)
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Toplam
2010
937.343
1.014.656
1.122.387
1.072.382
979.334
996.228
1.018.484
911.815
862.493
1.034.815
795.949
1.017.536
11.763.422,29
2011
1.015.002
1.010.994
1.240.510
1.178.880
1.197.723
1.132.757
1.062.754
1.003.559
1.073.960
-
-
-
9.916.138,61
HAZİRAN 2011 HİZMET FİYATLARI
2010
2011 Değişim
Ocak
26.537.086
28.345.271
6,81 %
Şubat
22.059.153
23.073.340
4,60 %
Mart
23.253.240
25.433.876
9,38 %
Nisan
26.644.532
17.342.701 -34,91 %
Mayıs
23.610.575
17.639.067 -25,29 %
Haziran
21.934.568
19.837.341
-9,56 %
Temmuz
28.120.105
29.515.278
4,96 %
Ağustos
28.007.974
26.919.441
- 3,88 %
Eylül
21.031.417
28.297.094 34,54 %
Ekim
26.581.888
-
Kasım
18.721.008
-
Aralık
26.324.032
-
Toplam
292.825.578 216.314.236
Elektrik üretim santrali doğalgaz tüketimleri dahil edilmiştir.
PROSES SUYU TÜKETİMİ (m3)
Değişim
8,29 %
-0,36 %
10,52 %
9,93 %
22,30 %
13,70 %
4,34 %
10,06 %
24,51 %
-
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Toplam
2010
260.791
313.532
372.490
354.639
346.477
325.348
332.475
324.724
297.594
374.129
236.519
365.070
3.903.788,00
2011
338.879
352.988
422.963
402.171
439.170
392.752
375.137
361.683
370.970
-
-
-
3.456.713,00
Doğalgaz Proses Suyu İçme Suyu
Arıtma Tesisi İşletme Masrafı Proses Suyu Sistem Bedeli Elektrik (Gündüz)
Elektrik (Puant)
Elektrik (Gece)
Elektrik İletim Bedeli
Elektrik Dağıtım Bedeli
TL/kWh 0,04901943
TL/m3 0,35000000
TL/m31,25000000
TL/m30,18000000
TL/m30,10000000
TL/kWh 0,13082800
TL/kWh 0,22786300
TL/kWh 0,06104600
TL/kWh 0,00280000
TL/kWh 0,00600000
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi güncel
tüketim bilgileri ve hizmet fiyatlarını
www.dosab.org.tr resmi internet sitemizden
takip edebilirsiniz.
İÇME KULLANMA SUYU TÜKETİMİ (m3)
Değişim
29,94 %
12,58 %
13,55 %
13,40 %
26,75 %
20,72 %
12,83 %
11,38 %
24,65 %
-
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Toplam
2010
-
106.047
-
118.090
-
136.844
-
140.027
-
135.168
-
135.870
772.046,00
2011
-
126.623
-
141.983
-
159.121
-
158.029
-
-
-
-
585.756,00
Değişim
19,40 %
20,23 %
16,28 %
12,85 %
-
DOSAB DUYURULAR
Su Kirliliği Kontrolü
Yönetmeliği değişti
31 Aralık 2004 tarih ve 25687 sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde
24 Nisan 2011 tarih ve 27914 sayılı değişiklik ile geçici madde 8 eklendi.
G
eçici Madde 8 – Bu maddenin yürürlüğe giriş tarihinden
önce çevre izni almış olanlar,
ekli sektör tablolarında belirtilen renk
parametresi deşarj standartlarını, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
(24.04.2100) itibaren on iki ay içerisinde sağlarlar.
Bu madde kapsamında renk parametresi deşarj standartlarını sağlayanların, çevre izinlerinin yenilenmesine
gerek yoktur.
31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ekinde
yer alan Tablo 19 (Karışık Endüstriyel Atıksuların Alıcı Ortama Deşarj
Standartları Küçük ve Büyük Organize
Sanayi Bölgeleri ve Sektör Belirlemesi
Yapılamayan Diğer Sanayiler)’a aşağıdaki renk parametre ve standartları eklenmiştir.
PARAMETRE
Renk
8
BİRİM
(Pt-Co)
Numune Alma Analiz
Metodları Tebliği
10.10.2009 tarihli ve 27372 sayılı Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Numune
Alma ve Analiz Metodları Tebliği’nde
13.11.2010 Tarih 27758 sayılı değişiklik ile 4’üncü maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 4 – (3)
a) Günlük atık su debisi 10.000 m3/
gün üzerinde olan arıtma tesislerinin
çıkışlarına;
1) GPRS modem veya buna benzer
uzaktan izleme özelliği olan cihazlar
konulması,
2) Cihazın hafızası olmalı ve en az
1 aylık ölçümleri hafızasında saklayabilmeli ve bu cihazların Bakanlık VPN
ağına bağlanabilecek yapıda olması,
3) Bu cihazlara debi, pH, sıcaklık,
çözünmüş oksijen ve iletkenlik sensorKOMPOZİT NUMUNE 2 SAATLİK
280
ları bağlanarak online olarak izlenme
sağlanması,
4) İşletmeci, elde edilen verilerin
Bakanlık veri toplama merkezinde toplanması için gereklilikleri yerine getirmesi, gerekir.
Aynı Tebliğin geçici 2’inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici Madde 2- (1) Bu Tebliğin
yayımlanması tarihinden itibaren işletmeler 10.10.2011 tarihine kadar 4’üncü
maddenin üçüncü fıkrasında yer alan hükümleri yerine getirmek zorundadırlar.
06.06.2011 tarih ve 21460 sayılı
“Gerçek Zamanlı Uzaktan Atıksu İzleme Sistemi Çalışmalarına Dair Genelge” ile debisi 10.000 m3/gün üzerinde
olan arıtma tesislerinin çıkışlarına kurulması gereken gerçek zamanlı uzaktan
atıksu izleme istasyonlarının taşıması
gereken genel şartlar belirlenmektedir.
KOMPOZİT NUMUNE 24 SAATLİK
260
DOSAB DUYURULAR
Elektrik dağıtım
bedelleri
O
rganize
Sanayi
Bölgelerinin
Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmeliğin (Yönetmelik)
16’ncı maddesine göre OSB tarafından,
onaylı sınırları içerisinde yıllık olarak
uygulanacak dağıtım bedeli önerisi her
yıl Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak
EPDK onayı alınmak üzere Kuruma
sunulur. EPDK, uygun bulması halinde
31 Aralık tarihine kadar bunu onaylar.
2011’de 0,006 TL/kWh uygulanan dağıtım bedeli için DOSAB bu konuda
gerekli işlemleri yapmıştır.
Ayrıca OSB Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik
Taslağı, 19 Ekim 2011 tarihine kadar
kurum ve kuruluşlar görüşlerine açılmıştır. Görüşler OSBÜK ve EPDK’ya
bildirilebilir.
Özbekistan
Pamuk Fuarı
O
rta Asya’nın en kaliteli pamuğunun yetiştirildiği Özbekistan
Cumhuriyeti’nde 12-13 Ekim 2011 tarihleri arasında Taşkent’te “7. Uluslararası Özbekistan Pamuk Fuarı” açılacaktır. Pamuk fuarının amacı uluslararası
şirketlerle uzun süreli işbirliği yapmak
ve ticari hacmi arttırmak, dünya pamuk
ipliği üretici ve tüketicileriyle bir araya
gelmektir. Ayrıca Özbek pamuğunun
tanıtımı, pamuk ve iplik üretimi, ticaret
ve lojistik alanlarındaki son gelişmeler
hakkında bilgi vermektir.
7.Uluslararası Özbek Pamuk Fuarı
hakkında detaylı bilgi için http://cotton.mfer.uz/eng/web sayfasını ziyaret
edebilirsiniz.
Incoterms
2010 Semineri
C
itibank AŞ tarafından, 20 Ekim
2011 tarahinde, Uludağ İhracatçı
Birlikleri (UİB) Mavi Salon'da; 'Incoterms 2010' ve 'Akreditif ve Diğer Ödeme Yöntemlerinde Riskler ve Çözümler'
bir eğitim semineri düzenlenecek olup
katılım ücretsizdir. Saat 14:00'te başlayacak seminerde Citibank AŞ Mevzuat
Bölüm Müdürü Yelda Allahverdi eğitmen olacak.
BEBKA Mali Destek
Programları açıklandı
Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı 2011 yılı
Mali Destek Programlarını 20 Eylül’de açıkladı.
P
rogram kapsamında çevre
ve enerji, Ar-Ge ve Yenilikçilik ve Sosyal Kalkınma alanlarında KOBİ’lerin ve
kar amacı gütmeyen kuruluşların
(kamu kurumları,
sanayi ve ticaret
odaları, dernek
ve vakıflar vb.)
projeleri desteklenecektir. Çevre
ve enerji programında 9 milyon, Ar-Ge ve Yenilikçilik programında 5 milyon
ve sosyal kalkınma programında
2 milyon olmak üzere 2011 yılı
proje teklif çağrısında toplam 16
milyon TL hibe verilecektir.
Bilgilendirme
toplantıları
2011 yılı Mali Destek Programlarını tanıtmak amacıyla
Bursa, Eskişehir ve Bilecik il
merkez ve ilçelerinde bilgilen-
dirme toplantıları ve proje yazma eğitimleri düzenlenecektir.
Bu toplantılarda mali destek
programı hakkında bilgiler verilerek, projelerin nasıl hazırlanması gerektiği
anlatılacak ve
katılımcılardan
gelecek sorular
cevaplanacaktır.
Bilgilendirme
toplantıları ve
eğitim takvimine ajansın internet sitesinden ulaşılabilir.
Son başvuru tarihinin 15
Aralık 2011 olarak belirlendiği
bu mali destek programına başvurmak için ajansın www.bebka.
org.tr adresinde yer alan başvuru
rehberinin iyi bir şekilde incelenmesi ve başvuru formlarının
eksiksiz bir şekilde doldurularak, son başvuru tarihinden önce
ajansa teslim edilmesi gerekmektedir.
Almanya Heyeti ile
ikili iş görüşmeleri fırsatı
B
ursa Ticaret ve Sanayi
Odası, Strateko Ekonomik Araştırma ve Danışmanlık Ltd.Şti. ve Expand
International işbirliği ile Türkiye
ve Almanya arasında var olan
ekonomik ilişkilerimizin daha
da güçlenmesine ve Almanya
pazarına açılmalara katkı sağlamak üzere, çeşitli sektör temsilcilerinden oluşan Alman heyeti,
Bursa’ya ticaret ve işbirliği amaçlı bir ziyaret gerçekleştirecektir.
Heyet ziyareti kapsamında yenilenebilir enerjiler, çevre koruma, ısı ve güç, kojenerasyon, atık
termal ısı geri kazanımı, atık su
ve arıtma, mühendislik, müşa-
virlik, danışmanlık, gaz taşıma,
tesis inşaatı (endüstriyel gaz, doğal gaz, ham petrol taşıyıcı gaz),
çevre ölçüm teknolojisi, emisyon,
makine imalatı, özel tesisler, hidrolik, her türlü sıvı dolu sondaj
aleti ve boruları yenilemesi gibi
sektörlerde faaliyet gösteren firmalar arası ikili iş görüşmeleri
gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede 20 Ekim 2011, Perşembe
günü saat 15:00-17:00 arasında
gerçekleştirilecek ikili görüşmelere katılmak isteyen BTSO üyelerinin teyit formunu, görüşmek
istedikleri Almanya firmalarını
da işaretleyerek teslim etmeleri
gerekmektedir.
9
DOSAB DUYURULAR
1 Ekim tarihinden
geçerli elektrik fiyatları
Demirtaş Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün
1 Ekim 2011 tarihinden itibaren geçerli elektrik satış fiyatları belli oldu.
Tarife
Grubu
Elektrik
Birim
Fiyatı
İletim
Bedeli
Dağıtım
Bedeli
E.T.V (%1)
Enerji
Fonu
(%1)
TRT
Satış
Payı Top. Fiyatı
(%2) (kWh/Kr)
Gündüz (06:00-17:00)
13,52280,28000,60000,13520,13520,2705 14,9437
Puant (17:00-22:00)
24,37960,28000,60000,24380,24380,4876 26,2348
Gece (22:00-06:00)5,69380,28000,60000,05690,05690,1139 6,8016
-Fiyatlara KDV dahil değildir.
Ambalaj atıkları bedelsiz değil
S
anayiciler, ambalaj atıklarının belediyelere bedelsiz verilmemesi
konusundaki haklı mücadeleyi
kazandı. 24 Ağustos 2011 tarih 28805
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
“Ambalaj Atıklarının Kontrolü Hakkında Yönetmelik”e
göre, organize sanayi bölgeleri, ambalaj
atıklarını çevre lisanslı/geçici faaliyet belgeli toplama
ayırma tesisine veya
belediyenin toplama sistemine bedelsiz şartı aranmaksızın verebilecek.
Bu konuda başta DOSABSİAD olmak
üzere DOSAB’lı sanayiciler mücadeleyi
iki yıl önce başlatmıştı. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK)
10
Başkan Vekili İlhan Parseker de söz konusu yönetmeliğin değişmesi konusuna
kamuoyunun dikkatini Bursa iş dünyasının çektiğini belirtti. Parseker; yönetmeliğin değişmesi konusunda Bursalı
sanayicilerin üstün çaba
gösterdiğini kaydederek,
“Sanayicilerimiz açısından söz konusu müspet
sonuca ulaşılmasında;
2008 yılından bu yana,
başta BTSO Meclis
Üyesi Ahmet Özenalp
olmak üzere BTSO Yönetimi, Meclisi ve Bursa iş dünyasının konuyu pek çok platformda
gündeme taşımaları ve
sivil toplum örgütleri ile meslek örgütlerinin de işbirliği etkili olmuştur. Konu,
BTSO çatısı altında defalarca gündeme
taşınmış, TOBB Sektör Meclislerin-
de ve OSBÜK nezdinde ele alınmıştır.
Değerli parlementerlerimizin de verdiği
destek sonucu, Hükümetimiz de üreticilerin yanında tavır sergilemiştir. Sonuçta, sanayicilerimiz ve ekonomimiz
kazanmıştır” dedi.
3 milyar dolarlık pazar
Parseker, ülke genelinde 3 milyar
dolar olarak tahmin edilen ambalaj
atıklarının ‘önemli bir ekonomik değer
olduğunu” belirterek, “Bursa, yanlıştan dönülmesi konusunda da üstün bir
gayret sergilemiştir. Bursa’yı bu yolda
üretimle ayakta duran tüm kentlerimiz ve bu kentlerdeki odalarımız yalnız bırakmamıştır. Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin yeniden
yayımlanarak sanayiciler için bedelsiz
verme hükmünün değiştirilmesini Türk
sanayisinin kazandığı bir zafer olarak
yorumluyoruz” diye konuştu.
DOSAB BİRİMLER
DOSAB İmar Grubu çalışmaları
İ
mar biriminde İnşaat Mühendisi
Tuncer Çelikkol, Harita Kadastro
Mühendisi Mustafa Gürçay, Harita
Teknikeri Akın Elmas ve İnşaat Teknikeri Selma Özçınar olmak üzere toplam
dört kişi görev yapmaktadır.
İmar birimi; Bölgenin imar planlarını hazırlatır ve plana göre imar uygulamalarını, imar düzenlemelerini, yapılan
yollara kot verilme işlemlerini, katılımcılara ait parsellerin imar durumunu,
kotlu krokilerini, yapı ruhsatlarını, yapı
kullanma izin belgelerini, toprak ve temel vizelerini düzenler ve imar ile ilgili
yazışmaları yapar. İnşaat yapımı işleri
ile ilgili olarak yapı denetim firmalarınca tanzim edilen
inşaatlara
ait
hak ediş dosyalarını inceler ve
onayını yaparak
hak edişin ödenmesini
sağlar.
Bunun yanında
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ile ilgilenen
sanayici ve kuruluşlarına yardımcı olunmakta ve istenildiğinde her türlü teknik
bilgi verilmektedir.
DOSAB Bölge Müdürlüğü İmar
Birimi tarafından yapılan imar düzenlemeleri, parselasyon planı, açılan imar
yolları ve oluşan sanayi tesislerinin görüntüleri yan sayfadadır.
OSB Yönetmeliği değiştirildi
Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, yeni OSB yer seçimi
ile ilave alan kriterleri ve OSB’lerde kurulacak tesisler konusunda yeni düzenlemeye gidildi.
O
SB Uygulama Yönetmeliğinin 5.,
35., ve 101. maddelerinde değişiklik yapan OSB Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik Resmi Gazetenin 8 Ekim
2011 tarih ve 28078 sayılı nüshasında
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yer seçimi ve
ilave alan kriteri
Buna göre; yeni bir OSB yer seçimi
talebinin değerlendirmeye alınabilmesi
için, il genelindeki ihtisas OSB’ler hariç, diğer OSB’lerde bulunan toplam
sanayi parsellerinin en az % 75’inde
üretim veya inşaata başlanmış olması
gerekmektedir. İlave alan yer seçimi
talebinin değerlendirmeye alınabilmesi için, talepte bulunan OSB’de toplam
sanayi parsellerinin en az % 90’ında
üretim veya inşaata başlanmış olması
gerekir.
Ayrıca karma OSB’lerde hangi
tesislerin kurulabileceğine dair yeni
12
düzenleme getirildi. Yönetmeliğin
101’inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirildi. Buna göre;
- Parlayıcı/patlayıcı/yakıcı maddelerin üretildiği ve dolumunun yapıldığı
tesisler,
- Petrokimya kompleksleri,
- Üretiminde kapalı proses, gaz
veya sıvı yakıt ve toz kaynaklarında
filtre sistemlerini kullanan tesisler hariç; tuğla ve kiremit fabrikaları, kömür
yıkama kireç, alçı ve zımpara tesisleri,
- Klor-alkali tesisleri, sülfürik asit,
fosforik asit, hidroklorik asit, klor ve
benzeri kimyasal maddeler üreten yerler, azot sanayi ve bu sanayi ile entegre
gübre fabrikaları,
- Zirai mücadele ilaçları için hammadde üretimi yapan tesisler,
- Asbest, asbest içeren ürünlerin
işlenmesi veya dönüştürülmesi yapılan
tesisler,
- OSB’nin kanal deşarj standardına
uygun atıksu arıtma tesisi kuran tesisler
hariç olmak üzere; kağıt hamurundan
her çeşit kağıt üretimi yapan tesisler,
selüloz ve selüloit üretim yapan tesisler
ile entegre şeker fabrikaları,
- Ham deri işleme, padok ve hayvan
kesimi yapılan tesisler,
- Maya ve tuz üretim tesisleri,
- Talk, barit, kalsit, antimuan ve
benzeri kırma ve öğütme tesisleri.
OSB, yukarıda sayılan tesislerin
dışında, OSB’nin kuruluş protokolü
çerçevesinde kurulması planlanan sektörlerini veya mevcut sektör yapısını,
tesisin faaliyetinden kaynaklanan çevresel etkilerini, altyapı ve atıksu arıtma tesislerine etkilerini, herhangi bir
olumsuzluk anında tetikleyici etkisini,
insanların çalışma ve yaşam koşullarına
etkisini dikkate alarak kurulmasında
sakınca gördüğü tesislerin kurulmasına
ilişkin olarak, üniversite ve konu ile ilgili kurumlardan alınacak raporlar çerçevesinde karar verir.
Tuncer Çelikkol
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) İmar Birimi, 475 ha. alanlı ve toplam 349 sanayi
parseli bulunan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde imar işlerinin yürütmekle görevlidir.
DEMİRTAŞ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
MÜLKİYET DURUM HARİTASI
2011
13
HABER
İSO, Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması sonuçları belli oldu.
İkinci 500’de DOSAB’dan 8 firma
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) üretimden net satışlara göre açıkladığı ‘Türkiye’nin İkinci
500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’na göre Bursa’dan 40 firma listeye girdi.
İ
stanbul Sanayi Odası’nın
(İSO)
hazırladığı
‘’Türkiye’nin
İkinci
500 Büyük Sanayi Kuruluşu
Araştırması’’na göre 2010 yılında satış vergileri hariç net üretimden satışlara göre Erbosan
Erciyas Boru San. ve Tic. A.Ş.
ilk sırada yer aldı. 2010 yılında
İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içinde 495 özel, 5 kamu kuruluşu yer aldı. İkinci 500 kapsamına, 2009 yılında sıralamada
yer almayan 125 yeni kuruluş
katıldı. Bu kuruluşların 43’ü
2009’daki birinci 500’den gelirken, geriye kalan 82’si 2009 yılı
bin büyük sanayi kuruluşu dışından çalışma kapsamına girdi.
İhracat yüzde 13 arttı
İkinci
500’ün
Türkiye
GSYİH’ı içindeki payı, 2008 ve
2009’daki gibi yüzde 0,9 oldu.
Birinci 500’ün GSYİH’ndaki
payı 9,3 idi. İkinci 500’de 2003
yılında, 2010 yılı sabit fiyatlarıyla 32,2 milyar lira olan
toplam satış hasılatı 2010’da
46,4 milyar liraya çıktı. İkinci
500’ün ihracatı, 8,2 milyar dolar ile Türkiye toplam ihracatının yüzde 7,2’si kadar oldu. Bu
kuruluşların ihracatı önceki yıla
göre yüzde 13 oranında arttı. Bu
oran, Türkiye toplam ihracatındaki yüzde 11,5’lik artışın üzerinde iken, Birinci 500’ün ihracatındaki yüzde 16,3’lük artışın
altında yer aldı.
İhracata alt sektörler itibariyle bakıldığında, Birinci
500’de ihracatta ilk sırada yüzde
26’lık payla taşıt araçları sanayi
bulunurken, İkinci 500’de ilk sırayı yüzde 29,6’lık payla dokuma, giyim eşyası, deri ve ayakkabı sektörü aldı.
Göstergeler
olumluya döndü
İkinci 500’de ücretle çalışan
14
sayısı önceki yıla göre yüzde 6,2
oranında arttı. İkinci 500’den
yaklaşık 3 kat daha fazla istihdam yaratan birinci 500’deki
artış oranı yüzde 6,7 idi. İkinci 500’deki özel kuruluşlarda
2007 yılında yüzde 5,6 olan
satış karlılık oranı, 2008 yılında 2001 sonrası dönemin en
düşük düzeyi olan yüzde 1,5’e
gerilerken, 2009 yılında yüzde
5,4’e yükselmişti. 2010’da ikinci
500 özellerde satış karlılık oranı, satış hasılatının yüzde 25,4,
dönem kar ve zarar toplamının
yüzde 19,2 oranında artması sonucunda yüzde 5,1 seviyesinde
gerçekleşti.
İstanbul Sanayi Odası
(İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, 2009’da üretim, satış, istihdam bağlamında
olumsuz kar ve karlılıkta ise görece olumlu bir tablonun ortaya
çıktığını belirterek, 2010 verilerinin ise hemen tüm göstergelerde olumlu performansa işaret
ettiğini kaydetti.
İkinci 500’de
DOSAB firmaları
Bursa açısından bakıldığında, ikinci 500’e 40 firma
girdi. Bu 40 firma içinden 8’i
DOSAB firması oldu. DOSAB firmalarından sırasıyla;
PMS Metal Profil Alüminyum,
Grammer Koltuk Sistemleri,
Sunteks Dokuma Boya, Polyteks Tekstil Araştırma, ENA
Tekstil, Obasan Gıda, Acarsoy Tekstil ve Harput Tekstil
İkinci 500’de yer aldı. İlk 500’e
Bursa’dan 37, DOSAB’dan 6
firma girmişti.
Araştırmaya göre İkinci
500’ün üretimden satışlar toplamı, 39,3 milyar TL oldu. Bursa firmaları bunun 2,8 milyar
TL’sini, DOSAB firmaları da
749,4 milyon TL’sini gerçekleştirdi.
İKİNCİ 500’DE BURSA FİRMALARI
2010 2009
Sıra
Sıra Kuruluş
Üretimden
Satışlar Net
(TL)
19
- Erikli Su Ve Meşrubat A.Ş.
119.838.093
39
- İsminin Açıklanmasını İstemiyor
46
175 P.M.S. Metal Profil Alüminyum A.Ş. 115.912.841
57
98 Eker Süt Ürünleri Gıda A.Ş.
113.921.984
81
- Bosen Enerji Elektrik Üretim A.Ş.
108.273.331v
87
215 Grammer Koltuk Sistemleri A.Ş.
106.716.189
99
28 Yazaki Wiring Technologies Ltd. Şti. 103.359.096
102
- Lear Trim Oto Yan San. Ltd. Şti.
102.532.086
106
39 Sunteks Dokuma Boya Apre A.Ş.
102.200.976
107 155 Polyteks Tekstil Araş. Eğitim A.Ş.
102.160.333
113
96 Göl İplik Şeremet Tekstil A.Ş.
100.635.254
127
27 Coşkunöz Radyatör Ve Isı A.Ş.
97.958.431
187
- İsminin Açıklanmasını İstemiyor
195 219 E.N.A. Tekstil A.Ş.
86.390.972
221 202 Coats Türkiye İplik A.Ş.
82.577.912
229 287 Obasan Gıda İnşaat A.Ş.
81.789.784
237 102 Penguen Gıda Sanayi A.Ş.
80.912.917
239 229 Acarsoy Tekstil A.Ş.
80.690.718
260 191 Emek Yağ San. A.Ş.
79.005.637
282 178 Erbak - Uludağ İçecek A.Ş.
77.080.464
292 321 Serra Sünger Kimya Ltd. Şti.
75.744.193
304 170 Harput Tekstil Ltd. Şti.
73.610.584
308
- Baykal Makine A.Ş.
73.409.825
332 283 Ermaksan Makina A.Ş.
70.307.073
354 406 Uludağ Maden Suları T.A.Ş.
68.034.404
366 291 Çilek Mobilya Sanayi Ve Paz. A.Ş.
66.985.119
374 343 Sifaş Sentetik İplik Fabrikaları A.Ş.
65.842.461
381
- Formfleks Yalıtım Ürünleri A.Ş.
64.922.962
390
- Bolacalar Un Yem Yağ Gıda A.Ş.
63.860.729
391
- İsminin Açıklanmasını İstemiyor
395 426 Hastavuk Gıda Tarım Hayvancılık A.Ş. 63.580.380
396
- İsminin Açıklanmasını İstemiyor
426
- Contitech Lastik A.Ş.
60.210.593
441 324 Tı Otomotiv San. Ve Tic. Ltd. Şti.
59.148.014
447
- Maysan Mando Otomotiv Parç. A.Ş.
58.839.674
448 442 Beltan Vibracoustic Titreşim Elm. A.Ş. 58.673.063
469 431 Rudolf Duraner Kimyevi Madd. A.Ş.
57.047.932
490 422 Coşkunöz-Ma Otomotiv Ürünleri A.Ş. 54.525.437
494 456 N.B.R. Makina Ve Yedek Parça Ltd. Şti. 53.979.798
495 407 Mgı Coutier Makina Yedek Parça A.Ş. 53.941.751
TOPLAM
2.884.621.010
İKİNCİ 500’DE İLK 10 FİRMA
1
6
2
-
3
125
4
-
5
-
6
24
7
83
8
-
9
1
10
5
Erbosan Erciyas Boru A.Ş.-Kayseri
123.729.722
Koç Haddecilik Tekstil İnş. A.Ş.-İst. 123.577.911
Tamsa Fayans Seramik A.Ş.-İst.
123.505.460
Alcatel Lucent Teletaş A.Ş.-İstanbul 123.134.109
Verde Yağ Besin Maddeleri A.Ş.-Ege 123.079.110
Sardunya Hazır Yemek Ür. A.Ş.-İst.
123.003.579
Denizatı Petrokimya A.Ş.-Kocaeli
122.529.165
Hema Trw Oto.Direk. Sis. A.Ş.-Çerk. 122.025.427
Oyka Kağıt Ambalaj A.Ş.-Adana
121.808.397
Ve-Ge Hassas Kağıt A.Ş.-İst.
121.356.779
TOPLAM
1.227.749.659
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
HABER
Elektrik ve doğalgazda
beklenen zamlar yapıldı
1 Ekim tarihinden geçerli olmak üzere mesken ve sanayide kullanılan elektrik
ve doğalgazda fiyatlar arttı. Elektrikte yüzde 9, doğalgazda da yüzde
12-14 arasında değişen oranlarda zam oldu.
E
nerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK)’nun 29 Eylül 2011
tarihli toplantısındaki kararına
göre elektrik fiyatlarına meskende yüzde
9,57, sanayide yüzde 9,26, ticarethanelerde yüzde 0.55 oranında zam yapıldı. Bu
zammın ardından doğalgaza da konutta
yüzde 12,2 ile 14,3, sanayide ise yüzde
13,7 ile yüzde 14,3 oranında zam geldi.
Zamlar 1 Ekim tarihinden itibaren geçerli olacak.
EMO’nun açıklaması
Zamlarla ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılırken, Elektrik Mühendisleri
Odası Bursa Şubesi konuya ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. Açıklamada
özetle şu görüşlere yer verildi: Dağıtım
şirketlerinin teklifi üzerine yürürlüğe
giren yeni elektrik tarifesiyle kamu yararına uygulanan tüm sübvansiyonlara
son verildi. Buna karşın özelleştirilen
dağıtım şirketlerine yeni kaynaklar yaratılırken, henüz devredilmemiş dağıtım kuruluşlarının ihalesine girip ihale
bedelini ödemekte zorlanan şirketlere
vatandaşlardan tahsil edilecek tarife garantisiyle kredi bulma olanağı sağlanma-
ya çalışılıyor. Elektrik tarifesinde Diğer
1 grubunda yer alan resmi okul, hastane,
sosyal ve kültürel alanlar, dernek ve vakıflar için uygulanan tarifeye yapılan yüzde
18.92 oranındaki zam ile konutlara yapılan yüzde 9.58’lik zammın neredeyse
2 katı zam yapıldı. Kalkınmada öncelikli
iller kapsamında yer alan geri kalmış illerdeki konutlara uygulanan sübvansiyon
da yüzde 18.21 zam yapılarak, tamamen
kaldırıldı.
Yeni tarifenin diğer görünmeyen
yüzünü ise sokak aydınlatmasına yapılan zamlar
oluşturuyor. Vatandaşların,
elektrik faturası aracılığıyla ödediği yüzde 5’lik Belediye Tüketim Vergisi‘ne
rağmen, dağıtım özelleştirmeleri için
aydınlatma bedelinin yükü Hazine’ye
yıkılmıştı. Böylece dağıtım şirketlerinin
belediyelerden tahsilatla uğraşmamaları,
Hazine üzerinden garantili tahsilat yapmaları sağlanırken, vatandaş ise Elektrik
Tüketim Vergisi yanında ödediği genel
vergiler aracılığıyla Hazine üzerinden
mükerrer ödeme yapmaya mahkum kılınmıştı. Hazine’nin aydınlatma bedel-
Türkiye’nin elktrik üretimindeki en önemli HES’lerinden birisi olan Keban Santrali, üretimine 1974’te başladı. Santral ülkenin ilk büyük enerji yatırımı özelliğini taşıyor.
16
lerini üstlenmesiyle birlikte Hazine’den
şirketlere yapılan aktarımlar da giderek
arttı. Bu artışın da yeterli görülmediği
son tarifeye yapılan zamdan anlaşılıyor.
4 yıldaki kümülatif zam
Ekim 2011’den itibaren geçerli olan
yeni tarife ile konut kullanıcılarının
elektrik faturalarına 4 yılda kümülatif
olarak yapılan zam da yüzde 88.80 oranına ulaşmış oldu.
Elektrik Mühendisleri Odası, elektrik alanında yapılacak özelleştirmelerin "kaliteli, ucuz ve
güvenli elektrik sağlayacağı"
iddialarının "ideolojik" olduğunu ve kamu yararı gereği
temel bir hizmet olan elektrik
üretim, iletim ve dağıtımının kamu eliyle sunulması gerektiğini bugüne kadar
defalarca dile getirmiş ve uyarılarda bulunmuştur. Ancak siyasal iktidarlar elektrik alanını piyasalaştırma girişiminden
vazgeçmemiş, elektrik üretimine yatırım
yapmaktan kamunun alıkonulmasının
ardından hızla elektrik dağıtım bölgeleri
özelleştirilmiş ve bu sürecin devamı sağlanmak üzere elektrik tarifelerine sürekli
zam yapılmaya başlanmıştır. Ne yazık ki
özelleştirme ihalelerinde "paralar geliyor"
diye kimilerinin yüzlerini güldüren rakamlar, bugün elektrik tarifelerine acı bir
şekilde yansımaktadır. Üstelik bu zamlarda kamu santrallarının payı da bulunmamaktadır. Nitekim Elektrik Üretim A.Ş
zam yapmadığını açıklamıştır. Tüketimin
yarısını karşılayan TETAŞ fiyatlarına ise
Ekim 2011‘den itibaren yüzde 19.40 zam
yapılmıştır. Bu zamma da doğalgaz fiyat
artışlarının neden olduğu iddia edilmektedir. Zammın tamamı doğalgaz fiyat artışlarından kaynaklanıyorsa bu durumda
kamunun santralları üzerinden zammın
düşük tutulduğu ortaya çıkmaktadır.
Elektrikte üretim özelleştirilmelerinin
de yapılmaya çalışıldığı düşünüldüğünde,
kamunun elindeki santrallar da devredildiğinde zamları bir nebze olsun kontrol
altında tutacak bir aracın da kalmayacağı
anlaşılmaktadır.
HABER
OSBDER, Bakan Ergün’den
pozitif ayrımcılık istedi
Organize Sanayi Bölgeleri Derneği yönetiminin ziyaretinde OSB’lerin sorunları ele alındı. Bakan Ergün,
OSB’lerin gaz tedarik ettiği şirketlerin yükümlülük altına sokulması gerektiğini söylerken, OSBDER yatırımların OSB’lerde yapılması için teşvik politikalarında OSB’ler adına pozitif ayrımcılık yapılmasını istedi.
B
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, OSB’lerin
gaz tedarik ettiği şirketlerin
yükümlülük altına sokulması gerektiğini söyledi. Organize Sanayi Bölgeleri
Derneği Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Başkan Yardımcısı Hilmi Uğurtaş,
Yönetim Kurulu üyeleri Ömer Sarıoğlu
ve Sait Türek, Gebze Plastikçiler OSB
Yönetim Kurulu Başkanı Osman Erkan, Kırıkkale OSB Başkanı Nurettin
Aydın, Başkent OSB Yönetim Kurulu
Üyesi Nihat Örnek, Kırıkkale OSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sami
Özdemir’den oluşan heyet Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
tarafından kabul edildi.
OSB’ler lehine istenen
düzenlemeler
Organize Sanayi Bölgeleri Derneği (OSBDER) Başkanı Hüseyin Kutsi
Tuncay, Bakan Ergün’e OSB’lerin sorunları ile derneğin çözüm önerilerinin
yer aldığı bir dosya sundu.
Yatırımların OSB’lerde yapılması
için teşvik politikalarında OSB’ler adına pozitif ayrımcılık yapılmasını, belirli bir büyüklüğün üzerindeki sanayi
yatırımlarının OSB’lerde yer almasını
teşvik eden yasal düzenlemelerin çıkarılmasını, KDV, kurumlar ve gelir vergisi, ilan, enerji fonu, belediye tüketim
vergisi, KOSGEB payı gibi Maliye Bakanlığı mevzuatının OSB’ler lehine düzenlenmesini istedi. OSB dışındaki yatırımların OSB’lere taşınması için kredi
desteğinin sağlanması gerekir” dedi ve
bunun planlı sanayileşme açısından gerekliliğini vurguladı.
Belediyelerle olan sorunlar
Tuncay, ayrıca 27 Haziran 2011
tarihli tebliğ ile kooperatifler ve üst
kuruluşlarının yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri için bağdaşmayan
görevlerde OSB ve KSS’lerin “diğer
teşekküller” kapsamına alındığını ifade
ederek bunun sözleşme serbestliği ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Sanayi
alanları planlamasında yerel yönetimlerin bakanlığın Yer Seçim Yönetmeliği
kriterlerine tabi olmaları gerektiğini belirten Tuncay, genişleme alanlarını kendi imkanları ile yapmak isteyen OSB’ler
için genel kurullarını yapmış olma şartı
ve ildeki doluluk oranının aranmaması
ayrıca sanayici dernek ve kooperatifleri
ile vakıflarının OSB kurabilmesi için
düzenleme yapılmasını istedi.
Tuncay, belediyeleri de Bakan
Ergün’e şikayet etti. Tuncay, bazı belediyelerin OSB’leri hiç sevmediğini,
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ise
hiç sevmediğini ifade ederek Ostim’deki
patlamadan sonra OSB’lere gönderilen
“ya yetkileri verin ya da itfaiye teşkilatınızı kendiniz kurun” içerikli tebliği
eleştirdi.
Gaz alımında sıkıntı
yaşanıyor
Manisa OSB Yönetim Kurulu Başkanı ve OSBDER Yönetim Kurulu
üyesi Sait Türek, kendi bölgeleri için
Japonlar’dan birlikte OSB kurma teklifi
aldıklarını söyledi.
İzmir Atatürk OSB Başkanı ve
OSBDER Başkan Yardımcısı Hilmi
Uğurtaş ise gelişimini tamamlamış bir
bölge olduklarını ve artık üst yapıyla
ilgilendiklerini belirtti. Uğurtaş, meslek
lisesi açacaklarını belirterek Bakan Nihat Ergün’e onursal mütevelli heyet üyeliği önerdi. Teknik üniversite de kurmak
istediklerini anlatan Uğurtaş, her yıl gaz
alımında sıkıntılar yaşadıklarını, geçen
yıl gaz tedarikçilerinin aynı fiyatı verdiklerini anımsatarak eylül ayında gaz
alım görüşmelerinin başlayacağını söyledi. Gebze Plastikçiler OSB Yönetim
Kurulu Başkanı Osman Erkan komşu
OSB ile aralarında yaşanan sınır ihtilafı konusunda bilgi aktarırken Kırıkkale
OSB Başkanı Nurettin Aydın, sanayide
doğalgaz kullanamamaktan yakındı.
Gaz tedarikçileri yükümlülük
altına sokulmalı
Heyetin aktardığı sorunları dinleyen Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat
Ergün ise OSB’lere gaz tedarik eden
işletmeleri yükümlülük altına sokan düzenlemelerin olması gerektiğine inandığını söyledi. Ergün, yüzde 75 doluluk
şartıyla ilgili olarak da Sivas örneğini
vererek Sivas içinde yer kalmadığını
ancak ilçelerdeki OSB’lerde boş yerlerin bulunduğunu belirterek “İlçelerdeki
OSB’lerdeki boşluk yüzünden merkezde yatırım yapılamıyor” dedi.
17
DOSABSİAD
Yüksek İstişare Kurulu’nun
ilk başkanı Yalçın Buruk oldu
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İşadamları Derneği (DOSABSİAD)
Yüksek İstişare Kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Yönetim Kurulu’nun da belirlendiği
toplantıda, DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı’na Yalçın Buruk seçildi.
Y
üksek İstişare Kurulu’nun ilk
toplantısında konuşan DOSAB
Başkan Yardımcısı İlhan Sarı,
DOSAB’ın 410 fabrika ve 36 bini aşkın
çalışanıyla Türkiye’de ilk üçe girebilecek
kapasitede olduğunu vurguladı. Burada yapılan işlerin çok önemli olduğunu
söyleyen Sarı, danışma meclisi niteliği
taşıyan DOSABSİAD Yüksek İstişare
Kurulu’nun fikirlerine ihtiyaç duyulacağını açıkladı. Sarı, “Çalışma hayatına
yıllarını veren sanayicilerimizin deneyimleri ve fikirlerinden yaralanmak istiyoruz” dedi.
Bir ilk gerçekleşti
DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş de Danışma Kurulu olarak görev yapacak Yüksek İstişare Kurulu’nu
oluşturarak OSB SİAD’ları içerisinde
Türkiye’de bir ilke daha imza attıklarını
söyledi. Yedikardeş “DOSAB’da hedeflenen pek çok yatırımlarımız ve projelerimiz var. Bunların gerçekleştirilmesi
sırasında sanayicilerimizin görüşlerinin
alınması, bölgemizdeki duayen sanayicilerin görüş ve önerilerine başvurmak
üzere Yüksek İstişare Kurulumuz oluşturulmuştur. Bu noktada Yüksek İstişare Kurulu üyelerimizin görüşleri bizim
için çok önemli olacaktır. Bu kurulun
alacağı tavsiye niteliğindeki kararlar,
Yönetim Kurullarımızda değerlendirilecektir. Bizim sanayicimizin daha
18
mükemmel olması noktasında ve tecrübelerinin gelecek kuşaklara aktarmada
Yüksek İstişare Kurulu önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.
Yönetimdeki isimler
Bölge sanayicilerinden oluşan DOSABSİAD Yüksek İstişare Kurulu en
az 50 işçi istihdam eden, müteşebbis
ve 60 yaşını aşmış sanayicilerden oluşturuldu. DOSABSİAD Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen Yüksek İstişare
Kurulu toplantısında Yalçın Buruk,
Atilla Parlamış, Sabri Öztürk, Şükrü
Özçimen, Emin Acar yönetim kurulu
üyesi olarak belirlendi. Teknik 20 Makine ve Elektrik Ltd. Şti.’nden Yalçın
Buruk DOSABSİAD Yüksek İstişare
Kurulu Başkanı, Parlamış Boya İplik
Tkstil Ltd Şti’nden Atilla Parlamış da
başkan yardımcısı olarak seçildi.
Yüksek İstişare
Kurulu Başkanı Yalçın Buruk
DOSABSİAD
BTÜ’nün ilk öğrencisine
DOSABSİAD’dan hediye
B
ursa’nın ikinci devlet üniversitesi olan Bursa Teknik
Üniversitesi’ne ilk kayıt yaptıran
öğrenci olan Murat Tolga Ercan’a Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İşadamları Derneği (DOSABSİAD)
tarafından dizüstü bilgisayar hediye
edildi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde bulunan rektörlük bi-
nasında BTÜ Doğa Bilimleri Mimarlık
ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Osman Kopmaz’ın da hazır bulunduğu törende Ankaralı Murat Tolga
Ercan Bursa Teknik Üniversitesi’nin ilk
öğrencisi oldu.
BTÜ, 10 Ekim’de mülkiyeti Defterdarlığa ait olan ve eskiden Veterinerlik
Fakültesi olarak kullanılan binada eğitime başlayacak ve ilk yıl toplam 82 öğrencisi olacak.
DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, BTÜ’den yetişecek teknik
kadroları çok önemsediklerini belirterek, öğrenci stajları için fabrikaların 9
ay açık olduğunu söyledi. Gelecekte iyi
bir makine mühendisi olmak istediğini
söyleyen Murat Tolga Ercan da Bursa’yı
seçmesinde sanayi kenti olmasının
önemli bir rol oynadığını söyledi.
Somali için 166 bin TL
B
ursa Valiliği’nin Somali’ye yardım amacıyla başlattığı kampanya kapsamında DOSAB ve
DOSABSİAD tarafından
toplanan 166 bin TL’lik
yardım çeki Bursa Valisi Şahabettin Harput’a
teslim edildi. DOSAB ve
DOSABSİAD’ın kentin
sanayi ve üretim alanında ciddi katkılar koyan
sanayicilerinden
oluşan
duyarlı kuruluşlar olduğunu vurgulayan Harput,
“Bugün dünyanın odaklandığı yardım
kampanyasına da çok değerli bir katkıda bulundular. Somali’de açlık ve sıkıntı çeken insanlara tamamen kendi
ceplerinden yardım yaptılar. Şahsım ve
Vali Harput,
Ağustos ayından
itibaren devam
eden Somali
kampanyasına
Ekim ayı itibariyle
7,5 milyon TL’yi
aşan bir katkının
Bursa’dan sağlandığını açıkladı.
Somali’deki insanlar adına DOSAB ve
DOSABSİAD’a çok teşekkür ediyorum. Buradan yardım yapmayı düşünen
ancak henüz harekete
geçmemiş insanlara seslenmek istiyorum. Hala
geç kalmış değilsiniz.
Yardım ve bağışlar için
elimizden geleni yapalım. Orada bizlerden
destek bekleyen çok sayıda muhtaç insan olduğunu unutmayalım” dedi.
DOSAB ve DOSABSİAD olarak sosyal yardım konularında hassas olduklarını kaydeden
Selim Yedikardeş de yardıma muhtaç
insanlara el uzatmayı her zaman için
görev bildiklerini söyledi.
DOSABSİAD
2 genci İtalya’ya
gönderiyor
D
emirtaş Organize Sanayi
Bölgesi Sanayici İş Adamları
Derneği’nin gençlere Avrupa yolunu açan projesi Avrupa Gönüllü Hizmeti ilk gençlerini İtalya’ya
gönderiyor. Gençlere Avrupa’da
eğitim alma ve farklı kültürleri tanıma şansı sunan DOSABSİAD’ın
Avrupa Gönüllü Hizmeti projesi
ilk gençlerini 1 Kasım’da İtalya’nın
Sicilya adasına gönderiyor.
Yapılan elemeler sonucunda
İtalya’da 6 ay kalarak, dil eğitimi ve
kültürel farklılıkları tanımaya hak
kazanan gençler 19 Mayıs Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu
Büşra Akgül ve Ankara Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu İbrahim Durgutlu
oldu.
“Avrupa Gönüllü Hizmeti”nin
Türkiye’deki ilk akredite SİAD’ı
olma ünvanını elinde bulunduran
DOSABSİAD’ın Başkan Yardımcısı İbrahim Öztürk, “Bu proje
uygulamaya koyulurken titizlikle
üzerinde durduğumuz konuların
başında projenin devamlı olması
geliyor. İtalya’ya göndereceğimiz
ilk gençlerimizin ardından çalışmalarımız devam edecek, gençlerimize yurtdışında eğitim alma şansı
sunmaya sürdüreceğiz” dedi.
19
DOSABSİAD
Texbridge 2011 Fuarı
memnuniyet yarattı
Texbridge Fuarı, 10 yıl aradan sonra yeniden hayata geçti. İstanbul’da 13-15 Ekim
tarihleri arasında yapılan fuar katılımcıları ve sektör temsilcilerini memnun etti.
H
azır giyim tedarik zincirinin en
kapsamlı buluşması olan Texbridge
Tekstil ve Aksesuarları Fuarı, 13-15
Ekim’de İstanbul CNR Expo’da yapıldı. DOSAB firmalarından yoğun katılımın olduğu
fuar memnuniyet yarattı. DOSABSİAD Yönetimi fuarda Bursa ve DOSAB’lı firmaları
ziyaret etti. DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, “Fransa ve Yunanistan firmaları katılımlarıyla 100’ün üzerinde firma vardı. Katma
değer sağlayacak başarılı bir fuar oldu. Bursa
trendlerin belirlenmesinde bir marka şehir konumunda. Bu fuar ileride daha büyük yararlar
sağlayacak” dedi.
Tekstil sektörü fuar için birlik oldu. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği öncülüğünde
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, Türkiye Giyim Sanayicileri
Derneği, DOSABSİAD, Denizli İhracatçılar Birliği, Laleli Sanayici ve İş Adamları Derneği, Merter Sanayici İş Adamları Derneği, Osmanbey Tekstilci İş Adamları Derneği
ve Örme Sanayicileri Derneği gibi sektörün lider kuruluşları destek verdi.
Tekstilcilerin Barselona buluşması
D
ünyada Tekstil Makinaları Olimpiyatları olarak da bilinen, 16. ITMA Fuarı, 22-29 Eylül 2011 tarihlerinde
İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. 1951 yılından bu
yana her dört senede bir düzenlenen fuara DOSABSİAD
üye ve bölge sanayicilerini teşvik etti, özel organizasyon düzenlendi. DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş ve yönetim kurulu üyeleri de fuarda firma ziyaretleri gerçekleştirdi.
DOSABSİAD Yönetimi Barselona’daki İtma 2011 Fuarında temas ve
ziyaretlerde bulundu.
20
DOSABSİAD
BOSİAD’a
destek
B
ursa Organize Sanayi Bölgesi’nde
faaliyet gösteren sanayiciler ile
işadamlarının kurduğu ve kısa adı
BOSİAD olan Bursa Organize Sanayi Sanayici ve İşadamları Derneği’ne
DOSABSİAD’dan destek geldi. Başkan Selim Yedikardeş, “Bu oluşum,
Bursa’daki 13 sanayi bölgesinde yer
alan sanayici ve işadamı derneklerinin
federasyon çatısı altında toplanmasına hız kazandıracak, federasyon çalışmalarımıza büyük katkı sağlayacaktır.
BOSİAD’ın kurulmuş olmasından çok
memnunuz” dedi. Yedikardeş, Mustafa
Barutçuoğlu’nun başkanlığında oluşturulan kurucu Yönetim Kurulunu da
kutladı.
Ertuğrul Kaplan ve
Fuat Bursalı’ya
nezaket ziyareti
D
BEBKA
Destek Programı
DOSABSİAD’da
anlatıldı
B
emirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve
İşadamları Derneği’nin
Selim Yedikardeş Başkanlığındaki Yönetim Kurulu Üyeleri, eski
başkan ve yöneticilerden Ertuğrul
Kaplan ve Fuat Bursalı’ya nezaket
ziyaretinde bulundu.
Ertuğrul Kaplan, 2003-2011 yılları arasında DOSAB, 2001-2003
yıllarında da DOSABSİAD Başkanlığı yaptı. Fuat Bursalı da
2003-2005 arasında DOSABSİAD Başkanı, 2009 yılına kadar da
DOSAB Yönetim Kurulu üyesiydi.
DOSABSİAD’ın
ziyaretlerinde
DOSAB’ın bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür edildi, yapılan ve yapılacak çalışmalar
için görüş alışverişinde bulunuldu.
DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, ‘DOSAB, Ertuğrul Başkan döneminde çehresi değişen,
ülkenin en önemli OSB’lerinden
birisi olan bir konuma gelmiştir.
Sayın Kaplan’ın hizmetleri, Sayın
Bursalı’nın yaptıkları unutulmaz.
Kendilerine bir kez daha teşekkür
etmek adına bu ziyaretleri yaptık.
Onların deneyimleri bize ve bölgemize ışık tutmaya devam edecek’
şeklinde konuştu.
EBKA 2011 yılı Mali Destek Programları, Demirtaş Organize Sanayi
Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği
(DOSABSİAD) tarafından düzenlenen toplantıda sanayicilere anlatıldı.
Tanıtım ve bilgilendirme toplantısında
konuşan BEBKA Uzmanı İpek Akad,
“BEBKA’dan proje desteği almaya hak
kazanan KOBİ’lere, işletme başına
Çevre ve Enerji konularında 400 bin
TL, Ar-Ge ve Yenilikçilik alanında ise
300 bin TL’ye kadar hibe kredi sağlanıyor” dedi. Toplantıda “Çevre ve enerji,
Ar-Ge ve yenilikçilik ile sosyal kalkınma” alanlarında BEBKA’nın toplam 14
milyon TL hibe vereceği ve proje teklif
çağrıları için son başvuru tarihlerinin 15
Aralık 2011 olduğu hatırlatıldı.
21
DOSABSİAD
DOSAB ve Bahçeşehir Ünversitesi
arasında yüksek lisans anlaşması
Bahçeşehir Üniversitesi’nin Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ile ortaklaşa gerçekleştireceği
yüksek lisans eğitimlerinin protokolü imzalandı. Üniversite, eğitimleri Bursa’da verecek.
B
ahçeşehir Üniversitesi, Demirtaş
Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) ve Demirtaş Organize
Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları
Derneği (DOSABSİAD) ile ortaklaşa
vereceği yüksek lisans eğitimlerinin protokolü DOSAB Bölge Müdürlüğü’nde
imzalandı. İmza töreninde, DOSAB
Yönetim Kurulu üyesi Ersan Özsoy,
DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç.
Dr. Burak Küntay, Bursa Genç İşadamları Derneği (BURSAGİAD) Başkanı
Nilüfer Çevikel ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr.
Ebru Canan Sokullu hazır bulundu.
Hangi programlar var
Buna göre Genel İşletmecilik,
Stratejik Pazarlama ve Marka Yönetimi, Küresel İşletmecilik ve Pazarlama
programlarında gerçekleştirilecek olan
yüksek lisans eğitimleri verilecek. Gelişen ve büyüyen bir Türkiye için dünya
standartlarında eğitimin şart olduğunu
söyleyen DOSABSİAD Başkanı Selim
Yedikardeş, bu standartlarda eğitim veren Bahçeşehir Üniversitesi ile birlikte
bu protokolden ve birliktelikten onur ve
gurur duyduklarını belirtti.
Bu projenin bir dönemi kapsamadığını, aksine bunun uzun yıllar sürmesini
amacıyla imzalanan bir ortaklık protokolü olduğunu belirten Yedikardeş,
“Geleceğe tohum serpmek için üstlenil-
Sanayinin kalbinde eğitim
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr.
Burak Küntay da, Bursa’da DOSAB
gibi önemli kurum ve kuruluşların
işbirliğinde böyle bir projeyi hayata
Üniversite-sanayi işbirliği
geçirmenin heyecanını yaşadıkları beBURSAGİAD Başkanı Nilüfer
lirtti.
Çevikel ise, “Bu çalışmanın eğitimde
Burak Küntay, Türkiye’nin yüksek
büyük sıçrama gerçekleştiren Bursa’nın
lisans eğitimde öncü eğitim kurumu
Bahçeşehir Üniversitesi ile gerçekleşolarak alışılagelmiş yüksek lisans eğititirilecek bu proje ile Türkiye’de farklı
minin dışına çıkarak sanayinin kalbinbir konuma oturduğunu söyledi. Ünide, sanayinin merkezinde sanayiciyle
versite-sanayi işbirliği için bu projenin
iç içe bir eğitim vereceğiz. Bahçeşehir
önemli bir adım olduğunu belirten
olarak akademik ortamı sanayici ile
Çevikel, “Üniversite ve sanayicinin işyani gerçek piyasayla bir
araya getiriyoruz” dedi.
Bursa’nın eğitimde geçmiş dönemlerine
nazaran ayrı bir ivme
kazandığını kaydeden
Burak Küntay, “Bursa
mevcut ekonomik yapısı, sanayisi ile en az 4
üniversiteyi daha içinde
barındıracak kapasiteye
sahip bir şehirdir. Özel
Yüksek lisans eğitimlerinin ilki DOSABSİAD seminer salosektörün böyle ağırlıklı
nunda yapıldı. 36 öğrenci ile start alan yüksek lisans eğitim olduğu bir şehirde eğitiprogramının ilk dersini Prof. Dr. Ali Ceylan verdi. Programın
me yapılacak tüm yatıeğitimleri yaklaşık bir yıl sürecek.
rımlar başarılı olacaktır”
diye konuştu.
birliği içerisinde olmasında çok önemKüntay ayrıca, Yüksek lisansta tüm
li bir adım atılmıştır. Sanayi başkenti
standartların dışına çıkarak kayıt yaptıBursa’nın Türkiye’nin eğitim devlerinran tüm öğrencilerin bir senede yüksek
den biriyle ortak ve önemli projede ollisansını tamamlayacaklarını belirtti.
mak bizlere gurur veriyor” dedi.
miş bu misyon bugün ortaklık protokolü ile kayıt altına alınmıştır. Bunda kazanan gençlerimiz, şehrimiz ve ülkemiz
olacaktır “dedi.
İmza töreninde, DOSAB Yönetim Kurulu üyesi Ersan Özsoy, DOSABSİAD Başkanı Selim Yedikardeş, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Burak Küntay ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ebru Canan Sokullu hazır bulundu.
22
DOSABSİAD
Yedikardeş:
Nitelikli işgücü
önemli bir
sorunumuzdur
DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Selim
Yedikardeş “Büyüme hızında dünyada ilk sıralarda yer
alan ülkemiz iş dünyasının önemli sorunları arasında
‘nitelikli işgücü ihtiyacı’ da yer almaktadır” dedi.
N
itelikli işgücü konusunda iş gören temsilcileri ve sendika yöneticileriyle de karşılıklı görüş
alış verişinde bulunmayı sürdürdüğünü
belirten Selim Yedikardeş, konuyla ilgili
yaptığı açıklamada, “İş dünyası ve çalışma ortamında işveren ve işgören birbirinden ayrılmaz iki parça, hâttâ birbirinin tamamlayıcısıdır. Bu husus bütün
ekonomiler için vazgeçilemeyecek bir
gerçekliktir.
Ülkemizin kalkınması aynı oranda
girişimci potansiyeline ve nitelikli işgücüne bağlıdır. İkisinden birinde yaşanacak sorunlar bir ölçüde kalkınmamızı olumsuz etkileyecektir. Büyüme
hızında dünyada ilk sıralarda yer alan
ülkemiz iş dünyasının önemli sorunları
arasında ‘nitelikli işgücü ihtiyacı’ da yer
almaktadır. Girimcilerimiz, uluslararası
arenada rekabet ederek dünyanın dört
bir yanına ‘Türk Malı’ etiketi taşıyan
ürünleri ihraç etmeye çalışırken, üretim
aşamasında ne yazık ki bazı handikaplarla karşılaşmaktadır. Nitelikli işgücü
eksikliği bu handikapların başında gelmektedir” dedi.
İş beğenmemezlik bir gerçek
Reel sektörün içinde bu sorunlarla
birlikte yaşayan biri olduğunu hatırlatan Yedikardeş şöyle konuştu: “Bildiğiniz gibi geçmiş yıllarda ülkemizden çok
sayıda kişi Almanya başta olmak üzere
çeşitli ülkelere çalışmaya giderek o ülkelerin ekonomilerine ciddi katkılarda
bulunmuştur. Günümüzde de Avrupa
ülkelerine ek olarak gerek Ortadoğu
gerek Balkanlar başta olmak üzere çok
sayıda ülkede yetişmiş Türk işçileri ve
müteşebbisleri bulunmaktadır. Millet
24
olarak, yurtdışındaki emek gücümüzün
ülkemize olan katkılarından mutluluk
duyuyoruz.
Konuya Türkiye açısından baktığımızda ise önemli sayıda firmada, başta
teknik ve idari kademeler olmak üzere
yabancı personelin görev aldığı ve bu
kişilerin de hem Bursa hem de ülkemiz
ekonomisine katkılarda bulunduğu bir
gerçektir.
Ülkemizde işsizlik bir gerçek olduğu
kadar, yetişkin eleman sıkıntısı da had
safhadadır. Üstelik, her ne kadar hoşumuza gitmese bile kısmen de olsa iş beğenmemezlik maalesef bir realitedir. Bu
açıdan bakıldığında işsizlik oranı zaman
zaman artmakta veya azalmaktadır.
Firmalar nitelikli
personel arıyor
Yetişkin eleman sıkıntısı mütemadiyen sürmektedir. Bunun en güzel
örneklerinden birisi Başkanlığını yaptığım DOSABSİAD üyelerinin faaliyet-
lerini sürdürdüğü Demirtaş Organize
Sanayi Bölgesi’ndeki pek çok fabrikanın
kapısında ‘eleman alınacaktır’ ilanlarının
devamlı asılı olması ve son olarak yine
DOSAB’da faaliyete geçen 2 yeni fabrikaya sayıları toplamda 400’e yaklaşan
işgören bulmakta yaşadığımız sıkıntıdır.
Bir tarafta işsizlik ciddi bir sıkıntı
olmayı sürdürürken, diğer taraftan da
iş dünyası yetişkin işgücü temininde
problemlerle karşılaşmaktadır. Bugün
önemli sayıda firma, aradığı nitelikteki
personeli bulmakta güçlük çekmektedir. Bu durum da, hem firmalar, hem de
ülkemiz için ekonomik kayıp anlamına
gelmektedir.
İş arayanın
beklentileri yüksek
Bu konu sadece DOSABSİAD’ın
değil, çeşitli iş dünyası kuruluşlarının da
gündeminde olmuştur. Nitelikli eleman
sıkıntısı çekildiği için işini büyütemeyen
iş dünyası temsilcileri, ‘Ülkemizin vasıf-
Türkiye’de mesleki eğitimin ve nitelikli işgücünün önemi her geçen gün artıyor. Bu kapsamda
kamu ve özel kuruluşlar eliyle birçok mesleki ve teknik eğitim faaliyeti yürütülüyor.
sız insan gücü cenneti haline geldiğini
ve Çin’den ara eleman ithal edecek hale
geldiklerini’ ifade etmişlerdir. Somut
örnek vermek gerekirse, bu konuda geçtiğimiz günlerde Kayseri OSB Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet Hasyüncü’nün
basına yansıyan, “Türkiye’de işsizlik
değil, iş beğenmeme problemi var”
şeklindeki açıklamasını gösterebiliriz.
Yine, basına yansıyan, İş ve İşçi Bulma
Kurumu Genel Müdürü Mustafa Kemal Biçerli’nin “Gençlerin önemli bir
kısmının iş arama niyeti taşımadığını,
iş arayanların ise beklentilerinin çok
yüksek olduğu için iş sahibi olamadıkları’ açıklaması da bir durum tespiti niteliğindedir.
Hatırlayacaksınız; Konya’da üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden makine
imalatçısı bir firma, gazete ve televizyonlara verdiği ilanlara ek olarak geçtiğimiz günlerde billboardlara bile ilan
vermiş, ancak buna rağmen aradığı nitelikli personeli bulamamıştır.
Meslek kurslarına
katılım düşük
Diğer taraftan, işsizlik oranının bu
kadar yükse olmasına rağmen, nitelikli
eleman yetiştirmek amacıyla düzenlenen meslek edindirme kurlarına katılımın düşük olması da hayli düşündürücüdür. Konya Sanayi Odası Başkanı
Tahir Büyükhelvacıgil’in, 10.000 kişilik
kayıt bekledikleri meslek edindirme
kurslarına sadece 750 kişinin başvurduğunu, kursa başvuranların önemli bir
bölümünün de seçmelere katılmadığını
açıklaması bir durum tespiti niteliğindedir.
Yine, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun, bugüne
kadar 76 kurs açtıklarını, ancak yeterli
kursiyer bulamadıklarını ifade etmesi
ve “Oda olarak açtığımız kurslardan 5’i
yeterli kursiyer başvurmadığı için iptal
edildi. Hem işsiz olup, hem iş beğenmeme konusunda işsizlik sigortası ve
yeşil kart uygulamasının etkisi olabilir”
açıklaması da benzeri yakınmalar içermektedir.
Sorumluluk lazım
Hangi koşullarda olursak olalım;
işverenler olarak bizler istihdam yaratarak üstlendiğimiz görev ve sorumluluğun bilincindeyiz, bu bilinçle hareket
etmeyi de sürdüreceğiz. Ülkemizin kalkınması için bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da çalışanlarımızla el ele
vereceğiz. Ancak, istememize rağmen
ülkemiz içinden temin etmekte zorlandığımız işgücünün sağlanması konusunda ilgili kesimlerin de sorumluluk
bilinciyle hareket etmesi gerektiğine
inanıyoruz.
Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim ki, serbest piyasa ekonomisi koşullarında ekonominin temel dengesini
sağlayan unsur arz ve talep dengesidir.
Bunun işgücü piyasası açısından da
böyle olduğunu bir kez daha belirtmek
isterim.”
25
MAKALE
Bursa İşgücü Piyasası
verileri umut veriyor
İ
ş gücü arzı ile işgücü talebinin izeğitimi (stajyer) istihdamı sayıları da
lenmesi, yönlendirilmesi ve degelecek için sevindirici ve umut vericinetlenmesi, işgücü eğitimleriyle iş
dir.
gücünün mevcut niteliklerinin gelişti2009’da firmalarımız 11 stajyer istihrilmesi, yeni vasıflar edinilmesi, çalışma
dam ederken, ekonomik gelişmelere paimkanlarının artırılması ve iyileştirilralel olarak 2011’in ilk 8 ayında artarak
mesiyle görevli olan Bursa Valiliği ve
stajyer sayısı 218’e yükselmiştir.2011 yılı
İŞKUR İl Müdürlüğünün; 2011 yılı
sonuna kadar ise stajyer istihdamının
işgücü piyasası verileri, 2010-2009 yılı
250’yi geçeceği gözlenmektedir.
verileriyle karşılaştırıl5-İşgücü Talebi
dığında; 2012 yılının is(Açık İş Sayısı) Arttihdam gücünde olumlu
maktadır: 2009’da
gelişmeler
yaşanacağı
açık iş sayısı 5.746
görülmektedir.
iken 2010’da açık iş
1-İş Arayanların Sasayısı 11.780, 2011
yısı Hızla Azalmaktayılının daha ilk 8
dır: 2009 yılında iş araayında 22.223’e yükyan sayısı 61.505 iken
selmiştir. Bu eğilim;
2010 yılında 41.000’e
bize işgücü talebinin
düşmüş, 2011 (ilk 8 ay)
artmasının, istihdam
yılsonuna kadar 30.000’e
alanının genişlendüşeceği öngörülmektemesinin, ekonomik
dir.
sektörlerimizin iyi2-İşsizlik Ödeneğine
leşmesinin olumlu
Başvuru Sayısı Azalbir tezahürü ve açık
Şahabettin HARPUT
maktadır: Ekonomide
bir yansımasıdır.
Bursa Valisi
sektörel sıkıntılara çö- İş arayanların
züm için; hükümetimizce destek olarak
azalması, işsizlik ödeneği başvurularıöngörülen işsizlik ödeneği başvuruları,
nın azalması ile birlikte staj imkanlarıfirmaların durumlarındaki iyileşmelere
nın artması, işe yerleştirme miktarının
paralel olarak hızla azalmaktadır.
artması, açık işlerin yani işgücü talebiŞöyle ki; 2009’da işsizlik ödeneği başnin çoğalması; başka bir ifadeyle işgücü
vuru sayısı 45.838 kişiyi kapsıyor iken;
piyasasındaki bu olumlu gelişmeler; ili2010’da başvuru sayısı 27.558’e düşmiz ekonomisinin daha iyiye gittiğinin,
müştür. 2011 (ilk 8 ayda 19.858 olup)
2008 ekonomik krizinin olumsuz etkiyılsonuna kadar 20.000 olacağı görüllerinin silindiğinin ve ekonomik büyümektedir. 45.000’lerden 20.000’lere
meye geçildiğinin de bir göstergesidir.
düşmesi ilimiz ekonomisi için oldukça
- Bu olumlu ve memnuniyet verici
memnuniyet verici bir gelişmedir.
tablo ışığında;özellikle işsiz vatandaşBu kanaati; işsizlik ödeneği başvurularımızın artan açık işlerin özelliklelarının sayısal değişimi de aynen desteklenmektedir. (2009’da 32.795, 2010’da
19.231, 2011(ilk 8 ay) 12.167’dir.)
3-İşe Yerleştirme Sayıları Artmaktadır: 2009’da 3.589 kişi işe yerleştirilmişken, 2010’da 8.251 kişi, 2011’in
daha ilk 8 ayında 11.435 kişi işe yerleştirilmiştir. İşe yerleştirme sayılarındaki
artış kurumsal çalışmalarda bir etkinliğin artışı yanında, yerleştirilecek iş
alanının ve iş imkanlarının artmasıyla
doğru orantılıdır.
4-İşbaşı Eğitimi (Stajyer) Sayıları
Artmaktadır: Firmalarımız işbaşı
26
rine göre kendilerini hazırlamak için
İŞKUR’un meslek eğitimlerinden ve
işgücü eğitim programlarından özellikle
yararlanmaları önem taşımaktadır.
- İŞKUR; işgücünün vasıflarını artırmaya, yeni vasıflar edindirmeye yönelik
birçok eğitim imkanları sunmaktadır.
Bu konuda vatandaşlarımızın bilgilendirilmesinde yarar vardır.
İşgücü Eğitim Kursları
a) İstihdam Garantili Kurslar: Kuruma kayıtlı işsizlerin işgücünün ihtiyaç
duyduğu mesleklerde yetiştirilmesini,
geliştirilmesini ve bu eğitimler sonucunda katılanların en az yüzde 50’sinin
özel sektör işyerlerinde istihdam edinilmesini sağlayan kurslardır.
b) İşgücü Yetiştirme Kursları: Kuruma kayıtlı işsizler ile işsizlik ödeneği
alanların işgücü piyasasının özellikle
ihtiyaç duyduğu mesleklerde, Halk Eğitim Merkezleri ve İŞKUR işbirliği ile
eğitilmesini amaçlayan kurslardır.
c) UMEM (Uzmanlaşmış Meslek
Edindirme Kursları): Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim
Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB ve TOBB Ekonomi ve
Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) arasında
23 Haziran 2010 tarihinde imzalanan
protokol ile adlandırılan Uzmanlaşmış
Meslek Edindirme Merkezleri Projesi
(UMEM), nitelikleri yetersiz olan ya da
teknolojik değişimler sonucu nitelikleri
güncelliğini yitiren işsizlerimiz için iş
bulma imkanı, nitelikli insan kaynağı
bulamadığı için verimsiz çalışan şirketlerimiz için rekabet gücü kazanma
imkanı sağlayan uzun soluklu bir beceri
MESLEKİ EĞİTİM
kazandırma ve iş edindirme planlamasıdır.
d) Özürlü ve Eski Hükümlülere Yönelik Kurslar: Özürlülere, hükümlü/
eski hükümlülere yönelik gerçekleştirilen mesleki eğitim ve rehabilitasyon
programları.
İşgücü Eğitim Programları
a) İşbaşı Eğitim Programları: Kuruma kayıtlı işsizlerin firmalarda işbaşı eğitimleri yoluyla teorik bilgilerini pratikte
uygulama imkanı bulmasını, mesleki
becerilerini güçlendirilmesini sağlayan,
en az 5 çalışanı bulunan özel sektör işyerlerinde, azami 6 ay uygulanan programlardır.
b) Uygulamalı Girişimcilik Eğitim
Programları: Kendi işini kurmak isteyen
kişilerin kurmak istedikleri işin iş planlarını geliştirmelerini sağlamak amacıyla
yapılan kurumsal ve uygulamalı eğitim
programlarıdır. (Eğitim, ana modüller
ve destek modüllerinden oluşur. Sınıf içi
eğitimler atölye çalışmaları ile desteklenir.)
c) Toplum Yararına Çalışma Programları: İşsizliğin yoğun olduğu dönemlerde işsizlerin kısa süreli istihdam
ve eğitimini amaçlayan, doğrudan veya
yüklenici eli ile toplum yararına bir iş ya
da hizmetin gerçekleştirilmesini sağlayan azami 6 ay uygulanan programlardır.
2011 yılından itibaren belediye mücavir
alanları dışında ağaçlandırma ve çevre
düzenleme faaliyetlerinde toplum yararına çalışma programları uygulanmaktadır.
Eğitime katılan kursiyerle;
Her kurs günü için günlük 15.- TL
cep harçlığı ödenmektedir.
Ayrıca, İş ve Meslek Hastalık Primi
ve Genel Sağlık Sigortası ödemeleri de
İŞKUR tarafından karşılanmaktadır.
İşsiz vatandaşlarımızın, bu eğitim
imkanlarından mutlaka yararlanmaları;
hem kendileri, hem ilimiz, hem ülkemiz
yararınadır.
BTSO Yeniceabat Mesleki Eğitim Kampusu
BUTGEM’de yeni
eğitim dönemi başladı
D
OSAB tarafından bölge sınırları içindeki 37 dönümlük arazi üzerinde 2005
yılında temelleri atılan ve 2009 yılından itibaren BTSO ile ortak yönetilen eğitim vakfı tarafından yönetilen Bursa Tasarım ve Teknoloji
Geliştirme Merkezi (BUTGEM)
2011-2012 Eğitim Dönemine 10
Ekim’de başladı.
Yeni dönem kurslarına meslek
edinmek isteyen gençlerden yoğun
talep gerçekleşti. Meslek edindirme ve geliştirmeye yönelik 23 farklı
alandaki ücretsiz kurslara bin 350
kişi başvuruda bulundu. Kurslara
524 kişi kabul edildi. Başvuruların
bu denli artmasının temel sebebi
BUTGEM mezunlarının iş dünyası
tarafından istihdamda tercih edilmesi.
Kurslarda gündüz saatlerinde
meslek edindirme kursu olarak; sac
metal kalıp tasarımı, makine tasarımı, CNC freze operatörlüğü, CNC
operatörlüğü, CNC sac şekillendirme operatörlüğü, plastik enjeksiyon
operatörlüğü, boya baskı desen tasarımı, jakarlı ve armürlü dokuma
kumaş desinatörlüğü, moda tasarımı, otomasyon sistemleri, otel resepsiyonistliği, kuaförlük ve yazılım
uzmanlığı branşlarında eğitim verilecek.
Akşam saatlerindeki meslek
geliştirme kursları ise sac metal
kalıp tasarımı (IBMCatia), CNC
operatörlüğü, CAD CAM 1 (Topsolid- Autocad), CAD CAM 2
(Solidworks- Solidcam), jakarlı ve
armürlü kumaş dokuma desinatörlüğü (NedGraphics), konfeksiyon
kalıp tasarımı, tekstil desen tasarımı
(photoshop), otomasyon sistemleri,
satış pazarlama ve ön muhasebe ve
web tasarımı konularında olacak.
BTSO Mesleki Eğitim
Kampusu kapılarını açtı
B
ursa'nın ortak fayda kuruluşu
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası
(BTSO) tarafından, Yeniceabat’ta
inşaa edilen BTSO Mesleki Eğitim
Kampusu, 19 Eylül’de kapılarını açtı.
Toplam 2.160 öğrenci kapasiteli Kampusteki Turizm Otelcilik Lisesi,
Kız Teknik ve Meslek Lisesi ile Teknik
Endüstri Meslek Lisesi’nde 300 öğrenci 2011-2012 eğitim-öğretim dönemine
başladı.
Temeli 6 Haziran 2010 tarihinde
Başbakan Reep Tayyip Erdoğan tarafından atılan Kampus ile nitelikli insan
gücü yetişmesi konusunda önemli bir
adım atılmış oldu.
BTSO Mesleki Eğitim Merkezi
Osmangazi'ye bağlı Yeniceabat'ta Milli
Eğitim Bakanlığı'na 80 bin metrekarelik alanda, yaklaşık 20 milyon TL'ye mal
oldu. Kampusta 3 katlı Uygulama Oteli
de yer alıyor.
27
KONUK YAZAR
Atilla GÜLSAR / Bursa İl Milli Eğitim Müdürü
Eğitimde Bursa
B
ursa’nın geleceği ile ilgili hayal
ve hedeflerimizi belirtmeden
önce Bursa’nın eğitimde hangi
konumda olduğunu ve hali hazırda yürütülen faaliyetleri aktarmakla başlamayı uygun buluyorum.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak
faaliyet konumuz olan eğitimin her
safhasında gerçekleştirilen çalışmalar,
hazırlanan stratejik planda belirlenen
hedeflere uygun bir şekilde yürütülmektedir.
467 bin öğrenci
eğitim görüyor
Bursa İlimiz resmi 568 ilköğretim
okulumuzda 315.382 öğrenci, özel 27
ilköğretim okulunda 9.983 öğrenci,
resmi 157 ortaöğretim okulumuzda
137.960 öğrenci, özel 31 ortaöğretim
okulumuzda 3.554 öğrenci olmak üzere, 783 ilk ve ortaöğretim okullarımızda
toplam 466.879 öğrencimiz öğrenim
görmektedir.
12 bin derslik var
Okullarımızda 12.647 derslik mevcuttur. Amacımız öğrencilerimizi üst
öğrenime hazırlayıcı, başarılı ve uygun
bir öğrenim görmelerini sağlamaktır.
Bu şekilde öğrenen, gelişen ve yenilikçi
olan dinamik bir eğitim öğretim ortamı
oluşur. Öğrencilerinizin ve çocuklarımızın hayata hazırlanacakları beceriler
kazanmalarını sağlayan bir eğitim sunarak, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin kapasiteyi tam kullanacak şekilde
eğitim öğretime erişimleri sağlanmak
esastır.
YGS ve LGS’de Bursa 17.
2011 yılında yapılan YGS ve LGS
sınav ve yerleştirmelerde Bursa ilimiz
ilk 20 içinde 17. sırada bulunmaktadır.
28
rinde, il millî eğitim müdürlüklerinin
Başarının artırılması amacıyla AR-GE
iş birliğinde yürütülen sporda başarılı,
ve Eğitim Öğretim Bölümü işbirliğinmaddi imkânsızlık içinde bulunan orta
de ‘Hep Birlikte Başarılı Olalım Proöğretim kurumları 9, 10, 11. sınıf öğjesi’ yürütülmektedir. Öğrencilerimizin
rencileri arasından valiliklerce seçilen
eğitim-öğretim yılı boyunca elde ettiği
81 yıldız gencimizin eğitimine destek
kazanım ve bilgilerini kullanabilmesini,
olunan bir sosyal sorumluluk projesidir.
günlük hayatta uygulama yapabileceği
becerilerinin ölçülmesi
Bursa Okul Öncesi Eğitimde Mevcut Durum
amacıyla Geri Kazanım
Okullar
Okul
Şube Öğrenci
Sınavları yapılmaktadır.
Bağımsız
Anaokulları
37
285
6.587
Demokrasi Eğitiİlköğretim Okulları
mi ve Okul Meclisleri
447
837
16,366
Bünyesindeki Anasınıfları
kapsamında 8. DöOrtaöğretim Okulları
20
47
795
nem Türkiye Öğrenci
Bünyesindeki Anasınıfları
Meclisi
Başkanımız
Toplam
504
1.169 23.748
ilçelerimiz ile koordiOkullaşma Oranı (2010-2011)
%36.19
neli bir şekilde çalışaBu yıl bu projeden 4 öğrencimiz yararrak, bu çalışmalarını Ankara’ya giderek
lanmaktadır. Yükseköğretime yerleşmiş
TBMM’de dile getirmiştir. Ayrıca eğiolan öğrencilerimize de bu proje kapsatim öğretim çağında olup da yaşıtlamında destek verilmektedir.
rından sınıfça geride kalmış öğrenciler,
Bu çalışmalar kapsamında, eğitim
okula gönderilmeyen kız öğrenciler,
öğretim hizmetini talep eden bütün biYSÖP (Yetiştirici Sınıflar) Programı
kapsamında eğitim öğretime kazandıreyler için ihtiyaç duydukları şekilde ve
rılmıştır..
etkilenen herkesin mutluluklarını sağla81 İlden 81 Yıldız Eğitim Projesi,
yarak nitelikti eğitim öğretim hizmetini
Sayın Hayrünnisa Gül’ün himayelesunmak hedeflenmektedir
KONUK YAZAR
Okul öncesi eğitim
İlimizde okul öncesi eğitimle ilgili gerçekleştirdiğimiz faaliyetler, okul
öncesi eğitimin zorunlu olacağı 20122013 eğitim öğretim yılında tüm öğrencilere eğitim verebilme hedefiyle
sürdürülmektedir.
Yapılan çalışmalar
Bursa 2011-2012 eğitim-öğretim
yılında okul öncesi zorunlu pilot uygulamasına alınmıştır. Bu kapsamda
16 derslikli 4 bağımsız anaokulu ve
110 ana sınıfı ilave edilmiştir. 20112012 eğitim-öğretim yılında 8 derslik
20 bağımsız anaokulu ve 91 anasınıfı
açmayı planlamaktayız. Amacımız
bünyesinde anasınıfı bulunmayan ilköğretim okulumuzun kalmamasıdır.
Etkin ve kaliteli bir okulöncesi eğitim hizmeti verilebilmesi için her ana
sınıfına kabul edilen çocuk sayısını
25’i geçmemesine özen göstermekteyiz. Mevcut anasınıflarında ikili eğitim
yapmak suretiyle daha fazla çocuğun
okul öncesi eğitim almasını hedefliyoruz. Çocuk sayısı 10’un altındaki köylerde çocuklarımızı taşımalı sistemle
en yakındaki anasınıfına taşınmaları
planlanmaktadır.
Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirilmesi kapsamında
ilimizde bulunan mobil anaokulların
(Gezici anaokulu) sayısı ikiye çıkarıldı.Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırma
anlamında Yıldırım Belediyesi arasında yaptığımız protokol gereği 7 mahalle konağında toplam 1330 çocuk
okul öncesi eğitimden faydalanmıştır.
Yaz okulu ve Yazın da Gülen Minik Yüzler Projesi kapsamında 20112012 eğitim-öğretim yılında okul
öncesi eğitimi almamış 1115 çocuğa
eğitim verilmiştir.
Bünyesinde anaokulu olmayan
veya yetersiz bulunan ilköğretim okullarının bahçelerine bir prefabrik (125
m2 iki sınıflık) anasınıfı yapım projesi çerçevesinde 27 prefabrik anasınıfı yapmayı hedeflemekteyiz. Yapılan
ve yapılacak çalışmalarla okul öncesi
eğitimin zorunlu hale geleceği 20122013 eğitim-öğretim yılında ilimizde
okul öncesi eğitim almayan çocuk kalmayacaktır
Mesleki eğitim
İlimizdeki mesleki ve teknik okullar ve bağlı bulundukları genel müdürlüklerle yaygın eğitim kurumlarının
sayısal bilgileri şöyledir:
Kurum
Okul
Öğrenci
Erkek Teknik Öğretim Gn. Md.
31
41.108
Kız Teknik Öğretim Gn. Md.
20
15.533
Ticaret ve Turizm Öğretimi Gn.Md.
17
15.812
6
2.080
Sağlık İşleri Dairesi Bşk.
10
Mesleki
Eğitim Merkezleri
gidemeyecek kadar ağır
düzeydeki özel eğitime
ihtiyacı olan öğrencilere
evde eğitim hizmeti verilmektedir.
3.995 Çırak
1.978 Kalfa
İlimiz özel eğitim
okul kurum ve
Toplam
84
80.506
sınıflarında 6298
2010-2011 Eğitim-Öğretim yılında
öğrenciye hizmet veİlimize bağlı 17 İlçe Halk Eğitimi Merkezi
rilmektedir.
Müdürlüklerinde açılan kurslar
İlimiz özel eğitim okul
ve kurumları, gerek çeşitliliği
1. ve 2. Kademe Okuma Yazma Kursları
Kurs Sayısı
Katılan Kadın
Katılan Erkek
gerek hizmet kalitesi gerekse
398
5.814
1.917
sayıları değerlendirildiğinde
ilimizin ülkemizde en ön sı
Mesleki ve Teknik Kurslar
Kurs Sayısı
Katılan Kadın
Katılan Erkek
ralarda yer aldığı görülmek
826
8.760
8.183
tedir.. Çalışmalarımız birçok
ilimize örnek olmaktadır.
Genel Kurslar
Kurs Sayısı
Katılan Kadın Katılan Erkek
Eğitim Her Engeli Aşar Pro
2.814
35.083
17.940
jesi kapsamında Valiliğimiz
Cumhurbaşkanlığınca
iki yıl üst üste
Ayrıca ilimizde 2010-2011 Eğitimödüllendirilmiştir.
Öğretim yılında; 12.480 Açık İlköğreAncak; iç göç, nüfus artışı, yapılan
tim, 13.784 Lise, 10.053 Mesleki Açık
çalışmalar
ile ailelerin bilinçlenmesi,
Öğretim Lisesi öğrenci bulunmaktadır.
son yıllarda devletimizin özel eğitime
ihtiyacı olan öğrencileri ücretsiz taşımaÖzel eğitim karnemiz
sı ve özel eğitime ihtiyacı olan bireylere
İlimizde özel eğitim gerektiren
daha fazla ödenek ayırması, bu konulaöğrencilerin tanılamalarını ve yönlenrın basında yer alması nedenleriyle evde
dirmelerini yapan ve vatandaşlarımızı
saklı olan engelli bireyler eğitim sistebu konuda bilgilendiren Osmangazi,
mine dahil olmakta ve her geçen gün
Yıldırım, Nilüfer, İnegöl ve Gemlik İlyeni özel eğitim kurumlarına ihtiyaç
çelerinde olmak üzere 17 ilçeye hizmet
artmaktadır.
veren 5 rehberlik ve araştırma merkezi
Özel eğitim alanında gerçekleştirbulunmaktadır.
diğimiz
tüm bu çalışmalarla birlikte
Otistik çocuklar için 2 otistik çodevam
eden
çalışmalarımız ve hedeflecuklar eğitim merkezi ve iş eğitim merrimizde
şöyle
sıralanabilir.
kezi, orta ve ağır düzey zihinsel engelliler için 4 eğitim uygulama okulu ve iş
eğitim merkezi mevcuttur. İşitme engelli öğrenciler için 1 işitme engelliler
meslek lisesi, 2 işitme engelliler ilköğretim okulu, ilköğretimi bitiren hafif
düzey zihinsel engelli öğrenciler için
3 iş okulu, ilköğretim çağındaki hafif
düzey zihinsel engelli öğrenciler için 3
ilköğretim okulu ve iş okulu, uzun süreli tedavi gerektiren ve hastanede yatan öğrenciler için 2 hastane ilköğretim
okulu bulunmaktadır.
Ayrıca; üstün yetenekli öğrencilerin
bireysel yeteneklerinin farkında olmalarını ve kapasitelerini geliştirerek en üst
düzeyde kullanmalarını sağlamak üzere
İlimizde Osmangazi ve Mustafakemalpaşa İlçeleri’nde 2 bilim sanat merkezi;
özel eğitim okul ve kurumlarına erişemeyen öğrenciler için 120 ilköğretim
okulunun bünyesinde özel eğitim sınıfı
bulunmaktadır.
Zorunlu eğitim çağında olup okula
Devam eden çalışmalar:
- Mustafakemalpaşa İlçesi’nde rehberlik ve araştırma merkezi açılması
- Osmangazi İlçesi’nde hayırsever iş adamı Aziz Torun ve Valiliğimiz
arasında yapılan protokol çerçevesinde
özel eğitime ihtiyacı olan öğrenci ve
bireyler için çeşitli özel eğitim okul ve
kurumunu kapsayan eğitim kampüsünün yapımı
- Şevket Yılmaz Hastanesi bünyesinde hastane ilköğretim okulu açılması
çalışmaları
- Başbakanlık Özürlüler İdaresi tarafından sağlanan kaynakla “Özel Eğitime İhtiyacı Olan Öğrencilerin Okul/
Kuruma Ücretsiz Taşınması” projesine,
öğrenim çağında olmasına rağmen eğitimlerine hiç başlayamamış veya yarım
bırakmış özel eğitime ihtiyacı olan öğrenci ve bireylerin eğitimlerine devam
edebilmeleri amacıyla Sayın Hayrünisa
29
KONUK YAZAR
GÜL’ün himayelerinde “Eğitim Her
Engeli Aşar” projesi çalışmaları
- Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin ailelerini bilgilendirmek amacıyla “Fidanlarımızın Geleceği İçin Elele”
Projesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında faaliyete geçirilecektir.
Hedef:
- Mustafakemalpaşa İlçesi’nde bir
rehberlik ve araştırma merkezi, bir iş
okulu
- Osmangazi İlçesi’nde bir yatılı
görme engelliler ilköğretim okulu, bir
eğitim uygulama okulu ve iş eğitim
merkezi ve bir iş okulu
- İnegöl İlçesi’nde bir iş okulu
- Gemlik İlçesi’nde bir eğitim uygulama okulu ve iş eğitim merkezi ve bir
iş okulu,
- Rehberlik ve araştırma merkezi
olmayan ve şehir merkezine uzak olan
Keles, Harmancık, Büyükorhan ve Orhaneli ilçelerinin topluca yararlanabileceği rehberlik ve araştırma merkezinin
açılması.
Rehberlik hizmetleri
İlimiz Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, İnegöl ve Gemlik İlçeleri’nde bulunan rehberlik ve araştırma merkezlerinde özel eğitim hizmetlerinin yanı sıra
rehberlik hizmetleri de verilmektedir.
Rehberlik ve araştırma merkezleri okul
rehberlik servisleri ile işbirliği içinde
çalışmaktadır. Psiko-sosyal sorunları olan öğrenci ve ailelerine psikolojik
danışmanlık desteği verilmektedir. Ayrıca travmatik olaylara müdahale etmek
amacıyla il ve ilçe psiko-sosyal ekipleri
oluşturulmuştur. Rehberlik ve araştırma
merkezleri kendilerine bağlı ilçelerdeki
okullara ziyaretler yaparak çeşitli konularda eğitimler vermektedirler. İlimizde
480 rehber öğretmen görev yapmaktadır. Rehber öğretmen başına yaklaşık
1000 öğrenci düşmektedir.
Bakanlığımızın hazırladığı Ulusal
Mesleki Bilgi Sistemi üzerinden öğrencilerin ilgi yetenek, beceri ve diğer
özelliklerinin tespit edilmesi ve üst
öğrenime ve mesleğe yönlendirilmesi,
rehberlik ve araştırma merkezleri ve
okul rehberlik servisleri tarafından yapılmaktadır.
5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu
kapsamında mahkemelerce suça sürüklenen çocuklar ve ailelerine verilen danışmanlık tedbiri kararları İlimiz rehber
öğretmenlerince başarıyla uygulanmaktadır.
Eğitim ortamlarında şiddetin önlenmesi çalışmaları her yıl hazırlanan il
eylem planı kapsamında devam etmektedir.
Okullarda güvenlik
Okullarda güvenli ortamın sağ-
lanması çalışmalarında Emniyet Müdürlüğü ile işbirliğine gidilerek ilimiz
ve ilçelerimizde kurullar oluşturulmuş
olup bu kurullar hey ay toplanarak okul
ve çevresinin güvenliği için alınacak
tedbirleri raporlaştırmaktadır. Raporlar
okullarımıza gönderilerek uygulanması
sağlanmaktadır. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında İlimiz okullarının çevrelerinde 199 polis memuru irtibat görevlisi
olarak görevlendirilmiştir.
Rehber öğretmenlerimizce 7 ile 19
yaş arası öğrencilerin ailelerine 7-19 Yaş
Aile Eğitimleri düzenlenmektedir.
Anne Çocuk Eğitim Vakfı ile Müdürlüğümüzün işbirliğinde “Anne
Destek Programı” çerçevesinde eğitici
eğitimi almış rehber öğretmenlerimiz
tarafından ailelere eğitim verilmektedir.
Müdürlüğümüz ile Emniyet Müdürlüğü işbirliğinde hazırlanan Kozadan Kelebeğe Güvenle Geçiş Projesi
kapsamında Çevreden gelebilecek tehlikeler ve alınması gereken tedbirlerGençliğin zararlı akım ve faaliyetlerden
korunması- Madde kullanımının zararları ve talep azaltımı-Toplum düzeni
ve trafik bilincinin oluşturulması- İyi
vatandaş, dürüst insan, topluma faydalı
birey, toplum düzenine ve kurallarına
uyma konularında okullarımızda konferanslar yapılmıştır.
Bursa Emniyet Müdürlüğü KOM
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde 2005 yılından buyana faaliyet gösteren Bursa Tasarım Teknoloji Geliştirme Merkezi’nde
23 branşta mesleki ve teknik eğitim veriliyor. BUTGEM mezunları işgücü piyasasında aranılan niteliklere sahip oluyor.
30
KONUK YAZAR
Şube Müdürlüğünce hazırlanan “Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılıkla Mücadele Bursa İl Eylem Planı
(2009-2012)” doğrultusunda Müdürlüğümüzce “Madde Bağımlılığının Önlenmesi İl Eylem Planı” hazırlanmış ve
uygulamaya konulmuştur. Müdürlüğümüz ile İl Sağlık Müdürlüğü işbirliğinde 23-24 Mayıs 2011 tarihlerinde 37
rehber öğretmene, “Madde Bağımlılığı
ile Mücadele Amaçlı Anne-Babaları Bilgilendirme ve Öğrencilere Sorun
Çözme Becerileri Kazandırma” konulu
eğiticilerin eğitimi semineri verilmiştir.
8 yılda 243 milyon TL’lik hayırsever yatırımı yapıldı
Eğitime %100 Destek projesinin
başladığı 2003 yılından bu yana hayırsever kişi ve kuruluşlarla imzalanan 103
protokolle 1.681 derslik, 79 derslik dışı
bina yapımı gerçekleştirilmiştir.
Gerçekleşen bu yatırımların
toplam yaklaşık maliyeti
242.974.000,00 TL dir.
Kampanya kapsamında öne çıkan
bazı projelerimiz;
1. Hayırsever Nihat Aslanoba tarafından yapılacak Sağlık Meslek Lisesi:
15 bin metrekare arsa üzerine 32 derslikli sağlık meslek lisesi öğretim binası.
80 öğrencilik pansiyon binası, anahtar
teslimi inşa edilecek.
Maliyeti 6.000.000 TL.
2. Hayırsever Nihat Aslanoba tarafından yapılacak Turizm Otelcilik
Meslek Lisesi: 12 bin 435 metrekare
arsa üzerine, Nihat Aslanoba Anadolu
Otelcilik ve Turizm meslek Lisesi öğretim binası (360 öğrencilik). 180 öğrenci
kapasiteli pansiyon binası. 90 yataklı
uygulama oteli anahtar teslimi inşa edilecek. İnşaata başlanmış olup hızla devam etmektedir.
Maliyeti 11.000.000 TL.
3. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yaptırılan olan BTSO Mesleki
Eğitim Kampusu: 3 adet 720 öğrenci
kapasiteli 24 derslikli okul binası, 1 adet
Turizm Otelcilik Uygulama Oteli, 1
adet 120 öğrenci kapasiteli kız öğrenci yurdu, 1 adet 180 öğrenci kapasiteli
erkek öğrenci yurdu, 1 adet kapalı spor
salonu, 1 adet çok amaçlı salon, Ortak
Alanlar (Atölyeler, Laboratuarlar, Kütüphane v.b), 1 adet kantin binası.
2011 ve 2012 eğitim öğretim yılında
eğitim öğretime açılmıştır.
Maliyeti 20.000.000 TL.
4. Türkiye’de bir ilk; Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Kampusu: 720 öğrenci kapasiteli 24 derslikli
okul binası, 720 kişi kapasiteli spor salonu, 560 kişilik çok amaçlı salon, 300
öğrenci kapasiteli yurt, 4 daireli lojman,
Makine, Elektronik, Motorlu Taşıtlar,
Metal, Otomasyon, Bilişim Atölyeleri.
2010-2011 eğitim öğretim yılında
hizmete verilmiştir.
Maliyeti 25.000.000 TL.
Yapımı devam eden ve 2011-2012
eğitim-öğretim yılında hizmete verilmesi planlan okullarımız ve hale hazır
durumları ise şöyledir:
Gelecek adına ümitliyiz
Yukarıda verdiğimiz bilgilerden de
2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDA
HİZMETE VERİLMESİ PLANLANAN OKULLAR
Sıra İlçe
Okulun Adı
Derslik
1 Gemlik Ticaret Meslek Lisesi 32
2 Gemlik Anadolu Lisesi 32
3 Gürsu Ali Firdevs Lizör İ.Ö.O. 18
4 Mudanya Ali İhsan Çilingiroğlu İ.Ö.O. 18
5 Nilüfer
Odunluk Fen Lisesi 16
6 Nilüfer Özlüce Mah. İ.Ö.O. 24
7 Nilüfer Özlüce Mah.Anadolu Lise 24
8 Nilüfer Beşevler Çamlıca Mah. Anadolu Lise 32
9 Nilüfer Hüsnü Züber İ.Ö.O. 24
10 Nilüfer Ataevler Nesrin Fuat Bursalı İ.Ö.O. 32
11 Nilüfer Balat Mah. Anaokulu 100 öğr. 4
12 Nilüfer
Mehmet Aras İ.Ö.O. 24
13 Osmangazi Yenibağlar İ.Ö.O. 32
14 Osmangazi Küçükbalıklı Mah. Ahmet ÇABUK İ.Ö.O. 24
15 Osmangazi BTSO MEK EML 24
16 Osmangazi BTSO MEK KML 24
17 Osmangazi BTSO MEK AOTML
24
18 Osmangazi Küçükbalıklı Mah. Anaokulu 100 öğr. 4
19 Yıldırım 75. Yıl Mah. Anaokulu 100 öğr. 4
Durumu
Teknik raporla açıldı
Teknik raporla açıldı
Teknik raporla açılıyor
Teknik inceleme yapıldı
Açılış onayı alınacak
Teknik inceleme ile açıldı
Teknik inceleme ile açıldı
Teknik inceleme ile açıldı
Teknik inceleme ile açıldı
Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Teknik inceleme ile açıldı
Teknik inceleme ile açıldı
Teknik inceleme ile açıldı
Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul yapıldı Geçici kabul aşamasında
Geçici kabul yapıldı
görüleceği gibi Bursa olarak eğitimöğretimin tüm dallarında faaliyetler
sürdürmekteyiz. Sürdürülen tüm bu
faaliyetler ilimizin yoğun göç aldığı gerçeği de göz ardı edilmeden değerlendirildiğinde sınıflardaki öğrenci sayısının
35’ler seviyesine indirilmesi, okul öncesi
okullaşmanın bugün için %36’lar seviyesini bulması, %60’ları geçen mesleki
eğitim ağırlığına rağmen eğitim kalitesinin yükselmesi ve mesleki eğitimde
branşlaşmaya doğru giden yolda ilklerin ilimizde başlaması (BTSO Mesleki
Eğitim Kampüsü inşaatı, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği
Otomotiv Meslek Lisesi, Has Asansör
Meslek Lisesi), Eğitime %100 Destek Projesinde ilimizin 103 protokolle
1.681 derslik, 79 derslik dışı bina yapımı ile ilk sırada bulunması gibi başarılar
gelecek adına bizi ümitlendirmektedir.
Eğitim sistemimizin ezbercilikten
sıyrılarak olması gereken ‘öğrenme’ temeline oturtulması, ilköğretimde ikili
eğitim sisteminden tekli eğitim sistemine geçmemiz, ortaöğretimde genel liselerin yerini Anadolu liselerinin alacak
olması, ülkemizin gelişmişlik düzeyinin
artmasıyla birlikte doğu illerimizin batı
illerimizin imkânlarına kavuşmasıyla göçün en aza indirilmesi ülkemizin
yarınları adına ümitlenmemizin başlıca
unsurlarıdır.
Devletimizin genel bütçenin en
büyük dilimini eğitime ayırmasıyla geçekleştirilen hizmet artışı, eğitim ordumuza her yıl dahil olan on binlerce eğitim neferi, FATİH Projesi gibi bilişim
teknolojisinden azami derecede faydalanmayı sağlayacak projeler, yeni ve
modern okul ve dersliklerin inşası çağı
yakalama adına ülkemizin kararlılığını
göstermektedir. Yüksek öğrenimde açılan yeni üniversiteler, özellikle de özel
teşebbüs tarafından kurulan özel üniversiteler, eğitimde toplumu oluşturan
tüm kesimlerin işi sahiplenmesi adına
umut vericidir.
Yeni açılan ilk-orta ve yüksek okullarla eğitim çeşitliliği ve alternatiflerin
çokluğu sınava dayalı öğrenci seçme
yöntemlerini ortadan kaldıracak. İnanıyorum ki çok kısa bir zaman içerisinde gençlerimiz istek, bilgi, kabiliyet
ve becerilerinin sonucu olarak birçok
alternatif arasından kendilerine en uygun eğitimi imtihansız girecekleri eğitim kurumlarında alabileceklerdir, Bu
alternatif çokluğu dershaneleri de özel
ilk-ortaöğretim kurumuna dönüşme
sürecini başlatacaktır.
31
DOSYA
Türk Otomobili
için düğmeye basıldı
Her şey Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın, TÜSİAD’ın Ocak ayındaki genel kurulundaki ‘Artık yerli
otomobilimizi üretelim’ sözleriyle başladı. Devrim, Anadol gibi deneyimlerin ardından otomotiv sektöründe
büyük mesafeler kat eden Türkiye’de hemen herkes ‘yaparız’ dedi. Ekim ayına gelindiğinde OSD, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e bir rapor sundu. Konuşmalar artık daha somut bir zemin üzerinde
yapılmaya başlandı. İşte 2011 yılında Türk Otomobili üretimi için yaşanan sürecin özeti…
O
tomotiv sektöründe son yıllardı hızlı ve büyük bir yol alan
Türkiye, Devrim ve Anadol
gibi deneyimlerin ardından, 2011 yılında bir kez daha kendi markası ile
otomobil üretimini tartışmaya başladı.
Bu tartışmayı başlatan ise Başbakan
Recep Tayip Erdoğan oldu. Erdoğan,
Ocak ayındaki TÜSİAD’ın 41. Genel
Kurulu’nda konuyu gündeme getirdi.
Her şey Başbakanın
bu sözleriyle başladı
Başbakan Erdoğan, tümüyle yerli
yapımı Türk marka otomobil talebini
kürsüdeki konuşmasında açıkça ifade
etti. Erdoğan o konuşmasında şöyle
dedi; “”Geçen akşam Sayın Koç'a dedim, 'Artık soyadınız gibi bir markayla
Türk otomobilini gerçekleştirelim. Yerli
otomobilimizi üretelim ve dünyaya diyelim ki, 'Bak bu da artık bizim otomobilimiz'. Bunu başaralım. Burada
32
montajı yapılan otomobiller olmasın.
Otomotiv sektörü içinde olan bütün
babalar burada. Bu işi halledin. Ya hep
beraber bir araya gelin yapın ya da biriniz yapın. Türkiye'ye ve Türk'e de bu
yakışır.”
Sektör temsilcilerinin
ilk tepkileri
Başbakanın bu çıkışının ardından
sektör temsilcileri çeşitli görüşler açıkladılar. Sıcağı sıcağına yapılan ilk değerlendirmeler özetle şöyleydi:
Koç Holding Başkanı Mustafa Koç:
Yerli marka arabayı yapmak teknolojik
olarak biraz imkan dışı gibi gözüküyor.
Elimizden geleni yapacağız. Ama, dışarıdan görüldüğü kadar kolay bir iş değil.
Hyundai ile ortak çalışan Kibar
Holding Başkanı Ali Kibar: Çok zor bir
şey değil. Yapanlar nasıl yaptı? Kamuoyunda da böyle bir beklenti var. Asgari
200 bin adedin altında olmayacak bir
DOSYA
üretim platformuyla yerli bir modelin
lanse edilebilmesi mümkün.
Uzun bir süredir yerli marka elektrikli otomobil konusuyla ilgilenen
Brigh-twell Holding'in patronu Alphan Manas: Türk marka araba arzusunun kolayca uygulanabilmesi için
iki yol bulunuyor. Avrupa ülkelerinin
ortak üretim uçak markası olan Airbus modelini, Türkiye'nin liderliğinde
ve Türkiye'de kurulacak bir fabrikada
bazı Ortadoğu ülkelerinin ortaklığını
da sağlayacak şekilde 'bölgesel üretim
markası' oluşturulabilir. İkinci yol ise şu
anda satışı gündeme gelen önemli küresel araba marklarından birisini satın
almak.
Nihat Ergün’ün
devreye girişi
İlk değerlendirmelerin ardından
konuyu Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Nihat Ergün sırtlandı. Ergün,
hemen her platformda konuya değindi.
Açıklamalar ve görüşmeler yaptı. Ergün
ilk açıklamalarında özetle şu görüşleri
dile getirdi:
“Türkiye'de üretilecek yerli otomobilde en azından 3-4 model pazara çıkabilir. Bu modeller değişik ekonomik
seçenekleri içerecektir. Orta gelir gruplarının kolayca ulaşabileceği daha geniş
kitlelerin talep ettiği modeller olacaktır.
Türkiye'nin teknoloji ve üretim kapasitesi yerli uçak ve otomobil üretmeye
müsait. Bunların hepsi kademe kademe
gerçekleştirilir.
İmalatı Komitesi'nin Başkanı Hüseyin
İleri, Bursa'nın otomotivde ileri bir şehir olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Motora kadar bütün parçaları üretebiliriz. Şu anda bile bir otomobil için
gerekli parçaların yüzde 80'inden fazlasını karşılarız. Talep gelmesi durumunda bütün parçalar rahatlıkla üretilebilir.
Bursa'da 500'ün üzerinde yan sanayi
firması var ve hepsi de yerli araç için
hazır. Yıllardır dünya markalarına hizmet veren Bursa, yüzde 100 yerli marka için elini taşın altına koymaya hazır.
Alt yapımızla otomobilin en küçük vidasından kaportasına kadar tamamına
yakınını üretmeye hazırız. Yeter ki, yerli
otomobil için bize görev verilsin.”
İller de harekete geçti
Bakan Ergün’ün konuya yaklaşımı,
hükümetin bu işi ne kadar istediğini
göstermesi yerel dinamikleri de harekete geçirdi. Renault, Hyundai, Fiat ve
Toyota gibi dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerine üretim yapan Türk
işçisi, yerli otomobil için düğmeye basılmasını beklemeye başladı. Birçok
şehirde cıvatadan, fara, koltuktan, vites
kutusuna kadar otomobil için gerekli
parçaların yüzde 90'ını Türk işçisi üretiyor. Gelişmiş otomotiv alt yapısıyla
dikkati çeken Bursa, Kocaeli, Kayseri ve Konya gibi illerden göreve
hazırız açıklamaları geldi.
Kocaeli ‘uygun yer
burası’ diyor
Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Halil İbrahim Keleş de Türkiye'nin kendi
otomobilini üretecek ve dünya pazarında markalaşacak güçte olduğunu söyledi. Kocaeli'nin hali hazırda Hyundai ve
Honda'ya üretim yaptığını anımsatan
Keleş, ''Yerli otomobilin üretilmesine
uygun alt yapı ve birikime sahibiz. Kocaeli otomotiv sanayisinde rüşdünü ispat etmiştir. Yüzde 100 yerli otomobili
üretmek için ülke olarak bütün gerekliliklere sahibiz. Sadece iyi bir organizasyon ve kararlı bir başlangıç gerekiyor. Kocaeli, uluslararası standartlarda
lojistik merkezi olmasıyla da otomotiv
sanayi için en uygun yer.”
Bursa elini taşın altına koymaya hazır
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Motorlu
Taşıtlar, Parça ve Aksamı
Konya da çok istekli
Konya Sanayi Odası Başkanı Tahir
Büyükhelvacıgil ise Türkiye'nin yerli
araç üretme hedefine katkıda bulunmaya hazır olduklarını dile getirerek,
şunları söyledi: ''Otomotiv yan sanayin-
de Türkiye'nin en önemli motor supap,
motor piston, dişli ve conta fabrikaları
Konya'da bulunmakta. Özellikle oto
kaloriferi, fren ve aksamları, hidrolik
pompa, süspansiyon parçaları, oto cam
ile döküm ve dövme parçalar başta olmak her türlü yedek parça ilimizde rahatlıkla üretiliyor. Konya, çok rahat otomotiv ana sanayi yatırımını kaldıracak
bir yapıya da sahip.”
Yaz sakin geçti, sonra
OSD raporu Ergün’e sunuldu
Yerli otomobil üretimi konusunda
yaz ayları görünüşte daha sakin geçti.
Bahardaki açıklamaların ardından herkes çalışmaya koyuldu, değerlendirmeler yapıldı. Nitekim sonbaharla birlikte
konu yeniden alevlendi. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) tarafından hazırlanan yerli otomobil raporu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'e
eylül ayı sonunda sunuldu.
8 aylık çalışma
sonucu ortaya çıktı
Bu raporun ardından Ergün, üretim
miktarından fiyat aralığına kadar daha
somut açıklamalar yaptı. Ergün, konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında Türkiye'nin otomobil sektöründeki
50 yıllık deneyimi sonucunda yerli bir
marka ve model oluşturma çalışmalarının başlatılmasını istediklerini söyledi.
Türkiye'nin hem iç pazarının hem
de dış şartlarda Türkiye'nin yükselen
konumunun bu sektörde adım atmayı
gerekli kıldığını anlatan Ergün, ''Bunun
için ilk biraya geleceğimiz kişiler Türk
otomotiv sektöründe sanayici olan arkadaşlarımızdı. OSD ile bir araya geldik.
8 aya yakın bir zamandır bu çalışmayı
arkadaşlar sürdürdüler. Ayrıntılı bir
çalışma yaptılar. Sonuç itibariyle teknik, yani tasarımdan üretim safhalarına
varana kadar, A'dan Z'ye her şeyinin
Türkiye'de üretileceği bir modelin veya
onun biraz daha farklı modellerini...
Nasıl bizim yan sanayimiz başka ülkelerin markalarına parça satıyorsa, bizim
ortaya koyacağımız modele, markaya da
başka ülkenin yan sanayisinden parçalar
alabiliriz. Bunun ortaya çıkaracağı maliyetleri arkadaşlarımız çalıştılar.''
Konunun ikinci boyutunun pazarlama ve satış boyutu olduğunu anlatan
Ergün, iç pazar, yakın pazarlar ve Avrupa pazarlarında bu otomobilin yer bulabilmesi için nasıl bir çalışma yapmak
gerektiğini ve bunun maliyetlerinin de
çalışmada yer aldığını söyledi.
33
DOSYA
20-25 TL’lik maliyet
Üretilmesi planlanan otomobilin,
pazarda en geniş kitlelere hitap eden
bir otomobil olması üzerinde çalıştığını
belirten Bakan Ergün, ‘’Yaklaşık 20-25
bin TL’lik maliyeti olan bir otomobilin
üretimi, tasarımı, pazarlanması iç pazar
açısından ortalama hesaba katıldı ve
üretimle ilgili çalışmalar bu çerçevede
yapıldı’’ diye konuştu.
Bu çalışmanın bir fizibilite raporu
olmadığına vurgu yapan Ergün, OSD
başkanıyla ‘’bu iş neden yapılamaz’’
konusunda değil, ‘’bu çalışma nasıl yapılabilir’’ üzerinde konuştuklarını ve
çalışmanın da bu çerçevede yapıldığını
bildirdi. Ergün, ‘’’Arkadaşlarımız nasıl
yapılabileceğine dair bir yol haritasını önümüze koymuş olacak, yaptıkları
çalışmadan dolayı kendilerine teşekkür
ediyorum’’ dedi.
Nihat Ergün:
Gerçekleştirilebilir bir proje
Bakan Ergün OSD tarafından hazırlanan rapordan, yerli otomobil projesinin ‘’gerçekleştirilebilir bir proje
olarak’’ algıladıklarını söyledi. OSD’nin
çalışmasının çok iyi değerlendirileceği-
ni ve hükümet olarak bundan sonraki
adımlarını OSD’nin önlerine koymuş
olduğu fırsatları ve riskleri görerek değerlendireceklerini kaydeden Ergün,
‘’Her şeyi güllük gülistanlık gösteren bir
çalışma istemedik. Zorluklarını da görelim istedik. Çünkü güçlükler elbette
olacaktır. Yani bazı konularda yüksek
yatırım maliyetleri belki ortaya çıkacaktır. Çok ciddi bir küresel rekabet var,
eğer küresel pazarlara çok agresif bir
açılma düşünülüyorsa ona göre bir maliyeti ortaya çıkacak’’ dedi.
İlk 4 yılda 200 bin araç
Küresel rakiplerin tutumlarının
da süreçte dikkate alınması gerektiğini kaydeden Bakan Ergün, bugün
Japonya’nın veya Çin’in ürettiği gibi
8-10 milyon veya 3-5 milyon adet otomobil, bir marka üretme noktasında olmadıklarını, bugün itibariyle ilk 4 yılda
200 bin aracın üretildiği ve satıldığı bir
modelin esas alacaklarını bildirdi. Ergün, B ve C segmentinde olacak yerli
otomobilin 4 yıl içerisinde 200 bin adet
üretilmesinin planlandığını vurguladı.
Ölçek ekonomisinin sağladığı avantajlar olduğu gibi, bir takım risklerin
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç:
Yerli otomobil için
ortağımızla görüşüyoruz
B
aşbakan Erdoğan’ın ocak ayında düzenlenen TÜSİAD Genel Kurulu’nda ‘Bütün babalar
burada, artık yerli otomobilimizi üretelim” çağrısına, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’tan
cevap 10 ay sonra yine TÜSİAD toplantısında geldi. 10 ay önce Mustafa
Koç, Erdoğan’ın Rahmi Koç’tan “Artık
soyadınız gibi bir markayla Türkiye’de
yerli otomobil üretin’ talebine, ‘Çok
zor’ demişti. Koç ekim ayında ise soruları “Yerli otomobil için ortağımızla
görüşme halindeyiz. Ancak bu konu
konsorsiyum halinde yapılabilir, konu
şu anda çok ham” diye yanıtladı.
Koç, “Bugün hiç kimse yüzde 100
bir otomobili kendi ülkesinde yerli
üretmiyor. Bazı aksamlar ortak kullanılıyor. Şanzıman olsun, motor olsun...
Dolayısıyla bu tip avantajlardan da
faydalanmak lazım. O bakımdan biz
34
de üzerimize düşen her şeyi yapmaya
çalışacağız. Herhalde bu bir konsorsiyum şeklinde olacak ama herhangi bir
şey söylemek için daha çok erken. Erken, çünkü bu kolay bir şey değil.
Devlet desteği şart
Bakan Ergün’ün, OSD raporunda
yer alan 2.5 milyar Euro’luk maliyeti
yüksek bulması konusunda Koç, “Sayın Bakan öyle söylediyse herhalde
bildiği birşey vardır. Ama kendisiyle
yakın temas halindeyiz” dedi. Böyle bir
şeyin kamu desteği olmadan yapılıp
yapılmayacağı sorusu üzerine de Koç,
“O şekilde yapılması mümkün olmaz.
Yani devletin belirli bir şeyi olması lazım. Onların hepsi bu bağlamda irdeleniyor” dedi. Türkiye’de Ford ve Fiat’la
ortak üretim yapan Koç Holding’in
yerli otoda muhtemel ortağının Fiat
olabileceği basında yer almıştı.
de bulunduğuna vurgu yapan Ergün,
bugün sektörde çok hızlı bir teknoloji değişimi bulunduğunu, bu teknoloji
değişiminin de takip edilmesi gereken
önemli bir zorluk alanı olduğunu kaydetti.
Bundan sonraki süreci
çalışma grubu yürütecek
Bakanlık veya hükümet olarak bir
çalışma grubu oluşturarak, bundan sonraki süreci çalışma grubu ile götüreceklerini kaydeden Ergün, şöyle konuştu:
‘’Bu safhadan sonra OSD değil, OSD
bünyesindeki firmaların yapacağı şeyler olacaktır. Yani bir babayiğit bu firmaların içinden çıkıp ‘evet ben bu işte
varım, ben de OSD’nin raporunu okudum, ama ben şu yönlerden kendimi
daha avantajlı görüyorum, benim yaptığım hesaplamalar çok daha avantajlı
hususları ortaya koymaktadır’ diyenler
olacaktır. Firmalarla belki tek tek görüşmelerimiz olacak. O firmalardan alınacak geri dönüşler bizim nasıl bir teşvik sistemini, bu konuyla ilgili nasıl bir
teşvik sistemi geliştirmemiz gerektiğini
önümüze koyacaktır.
Yani bundan sonraki çalışma; bir ça-
DOSYA
lışma grubu oluşturma, firmaların veya
başka yapıların bize tekliflerini, bu konuda görüşlerini iletmelerini sağlamak
ve buna dayalı bir teşvik mekanizması
oluşturmaktır.
Teşvik mekanizması
oluşturulacak
Bu teşvik mekanizmalarıyla ilgili
de zaten şu anda teşvik sisteminin revizyonuyla ilgili çalışmalar yürütülüyor.
Bu revizyon içerisinde bu tür projelerle
ilgili nasıl teşvik mekanizmaları ve argümanları ortaya koyacağımızı, ayrıca
orada belirlemiş olacağız. Bu çalışma
grubu bizim Türkiye’de yerli bir marka
otomobil üretilmesi konusundaki adımlarımızı daha da olgunlaştırmamızı sağlayacaktır.’’ Projede hem teknik hem de
pazarlama boyutunda ayrıntıya inilmesi
gereken bazı konular olduğunu ifade
eden Ergün, bu konuların da oluşturulacak çalışma grubu tarafından yürütüleceğini bildirdi.
Özel sektör yapacak devlet
teşvik edecek
Yerli otomobil konusunun, hükümet
programında yer alan, seçimler sırasında
da topluma taahhüt edilen önümüzdeki
4 yıl içerisinde gerçekleştirmeyi düşündükleri hedeflerden biri olduğuna işaret
eden Ergün, ‘’Bunu Türk özel sektörü
gerçekleştirecektir, biz onu teşvik edeceğiz’’ dedi.
Yerli otomobil üretimi içerisinde
hükümetin teşvik edici bir unsur olarak
yer alacağını yineleyen Ergün, Türk halkının bu konuda bir beklentisi olduğunu söyledi. OSD raporunun 200 sayfa
olduğunu ve basına dağıtılmayacağını
kaydeden Ergün, ‘’Ayrıntılarını daha
çok irdeleyeceğiz’’ diye konuştu.
Birden fazla babayiğit
çıkabilir
Bir gazetecinin, OSD raporunda bu
işi üstelenebilecek bir firma ismi verilip
verilmediğini sorması üzerine, Bakan
Ergün, bundan sonraki süreçte firmaların dikkat etmesi gereken bazı gizlilik
esasları bulunduğunu söyledi. Otomotiv
sektöründeki firmaların hem birbirlerine rakip hem de yabancı ortaklara sahip olduğunu belirten Ergün, ‘’Girmek
isteseler bile ne bu raporun içinde ne de
şimdi biz gireceğiz demezler. Bu, doğru
da olmaz’’ dedi.
TAYSAD Başkanı Celal Kaya:
Un, şeker ve yağın
olduğu bir durumdayız
T
aşıt Araçları ve Yan Sanayiciler
Derneği (TAYSAD) Başkanı Celal Kaya: 1950’li yıllarda
Türk Willys Overland Ltd.’nin orduya
jip ve kamyonet üretmesiyle başlayan
Türk otomotiv sanayinin 60 yıla yakın
geçmişine karşın, yerli otomobil üretimi hep hayallerimizdeki yerini korudu.
Sektör uzunca bir dönemi kaplumbağa hızıyla geçmiş olsa da özellikle son
15-20 yılda hızlı dönüşüm ve gelişim
yaşandı. Bu dönüşüm ve gelişim bizi
hayallerimizin gerçek olacağı noktaya
taşıdı. Gerek dünyada ve Türkiye’de
gelinen durum, gerekse de otomotiv
sanayimizin tecrübeleriyle kazandığı
yetkinlik itibariyle; unun da, şekerin
de, yağın da mevcut olduğu bir durum
içindeyiz. Sanırım konunun tüm tarafları da aynı görüşü paylaşıyorlar.
Sektörün makro düzeydeki bazı
eksiklerini göz ardı etmemekle birlik-
te; bu yönde yaşanan kimi umut verici
gelişmeler de kurduğumuz hayallerde
hiç yalnız olmadığımızı gösteriyor.
Ürünün, gerek Ar-Ge aşamasın-
Teşvik
yıl sonuna
kadar belli olur
B
ilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün son açıklamasında,
“Bunu devlet yapacak değil. Bir
potansiyele işaret ediyoruz ve bu potansiyelinyatırımcılartarafındandikkate
alınmasını istiyoruz. Biz de kendilerine
gereken her türlü desteği vereceğimizi
söylüyoruz” dedi. Yerli oto üretimine
ilişkinteşvikmodelininyılsonunakadar
belirleneceğinibelirtenErgün,projenin
maliyetiileilgilibirsoruüzerinede,“Yatırımcıbendeğilim.Bufizibiliteileortaya
çıkacak bir konudur” dedi. OSD’nin raporunun bir fizibiliteraporuolmadığını
kaydeden Ergün şunları söyledi: “Biz
o çalışmadan yararlanacağımız kadar
yararlandık. Bunun nasıl bir maliyetle
olacağına dair fizibilite yapıldığı zaman
karşımıza tablo çıkacaktır. Ama o tablo
herhalde 5 milyar dolarlık veya 3 milyar
Euro’lukbirtabloolmayacak.Bugünbir
otomotivfirmasıyatırımınıkaçayapıyorsaomiktardabiryatırımolacaktır” dedi.
da, gerekse onay alma sürecinde test
edilerek zorunlu yönetmelik ve standartlara uygunluğunun teyit edilmesi
sağlayacak proje hayat buluyor. 120
milyon dolarlık bütçe ayrılan TSE
tarafından yapılacak Test Merkezi
sayesinde Türkiye’de geliştirilen ve tasarlanan araçların kötü yol, devrilme
ve dayanıklılık testleri için yurtdışına
gitmek zorunda kalmayacağız. Maliyet ve proje sürelerinde çok ciddi iyileşmeler sağlanacak.
Böylece yerli marka otomobilin
önündeki büyük engellerden biri de
ortadan kaldırılmış olacak.
Yerli marka otomobil üretimi fikriyle geleceğimizi şekillendirme fırsatını ele geçirmiş oluyoruz. Türkiye ve
bizler açısından kritik bir dönüm noktası, yeni bir dönemin başlangıcı...
Otomotiv ile ilgili üretimler planlanırken, Strateji Belgesi’nin uygulanmaya başlaması ve bütün kurumların
otomotiv sektörünü canlandıracak
güçlendirici alt yapıları hazırlamasının da birlikte devam ediyor oluşunu
memnuniyetle karşılıyoruz. TAYSAD
olarak bütün gücümüzle her türlü desteği vereceğimizi ifade ediyoruz.
35
DOSYA
Karsan,
Hyundai için
araç üretecek
K
arsan, Hyundai ile yeni bir ticari
araç modelinin Avrupa pazarları
için münhasır üreticisi ve Türkiye’dekidağıtıcısıolmayolunda“Çerçeve
Anlaşması” imzaladı. Hyundai Motor
Company (HMC) Yönetim Kurulu BaşkanYardımcısıHan-YoungChoiveKarsanMurahhasAzasıJanNahumtarafındanimzalanan”ÇerçeveAnlaşması”ile
birlikteKarsan,HMCtarafındangeliştirilecekolan3–6tonarasındaazamiyüklü
ağırlığa sahip van, kamyon ve minibüs
versiyonlarını içeren yeni bir ticari araç
modelininAvrupavebölgepazarlarıiçin
münhasırüreticisiveTürkiye’dekimünhasır dağıtıcısı oluyor.
Üretim başlangıç yılı 2014 olarak belirlenen yeni modelden, ilk 7 yılda toplam200binadedinüzerindeüretimgerçekleştirilmesihedefleniyor.İmzalanan
”ÇerçeveAnlaşması”nıtakibentaraflar
bu yılın sonuna kadar pazarlama, ürün
geliştirmeveüretimalanlarındahazırlık
çalışmalarınıyürüterek,ÇerçeveAnlaşma’sınınoperasyonel ekanlaşmalarını
da yürürlüğe sokmayı öngörüyor.
Firmaların kendilerinin değerlendirmesini yaparak karar vereceklerini
belirten Bakan Ergün, ‘’Bu raporda bir
babayiğit çıkacağına dair bir işaret gördünüz mü derseniz, ben gördüm. Bu
rapor bize bir belki de birden fazla babayiğitin çıkabileceğini gösterdi. O kim
olacak, onun kim olacağını yapacağımız
diğer çalışmalar gösterecek. Biz, OSD
üyelerinden birisinin ya da bir kaçının
bir araya gelip, bu işi biz yapacağız demesini şimdi zaten beklemiyoruz’’ diye
konuştu.
Yabancı firma da üstlenebilir
Türkiye’de yerli marka ve model
bir otomobil üretilmesinin alt yapısını,
teşvik mekanizmalarını, fırsatlarını ortaya koyacaklarını anlatan Ergün, yerli
otomobili tek bir firma, bir konsorsiyum ya da tamamen yabancı bir firmanın üretebileceğini kaydetti. Ergün,
‘’Volkswagen’e gelin Türkiye’ye yatırım
yapın, burada araba üretin diyoruz.
Mesela onlar ‘bu projeyi biz yapacağız’
derlerse, ‘hayır mı’ diyeceğiz. Çünkü
Türkiye’deki yatırım ortamı artık yerli
ve yabancı sermaye ayrımı gözetmiyor.
Önemli olan bizim için bu markanın,
bu tasarımın burada ortaya çıkması,
yerli katkı oranının çok yüksek olması,
tasarımının, dizaynının ve markanın
bize ait olmasıdır. Firmanın kime ait
olduğunun burada çok önemi yok açıkçası’’ dedi.
Rapor ve hükümet
hedefleri uyumlu
Rapordaki hedeflerle, kendi hedeflerinin uyumlu olduğunu anlatan Bakan
Ergün, üretim safhasının da öngörülen
4 yıllık süreç içinde hayata geçmesinin
mümkün olduğunu belirtti.
Motor üretiminin önlerinde büyük
bir sorun olarak durmadığını ifade eden
Bakan Ergün, şöyle konuştu: ‘’Yeter ki
motor üretimi ile ilgili yatırımı, o maliyetler içerisinde yapma kararlılığı olsun.
Motorun hangi parçalarını kendiniz
yapacaksınız, hangi parçalarını rekabet
gücü açısından başka yerlerden alacaksınız, siz karar vereceksiniz. Yoksa
motor konusu başlı başına bir zorluk
değil. Zorluklar bundan kaynaklanan
teknolojik zorluklar ya da üretim zorlukları değil. Küresel rekabet, teknolojik
gelişmeler için ayrıca Ar-Ge yapılması,
yeni teknik mevzuata göre zamanının,
modellerin, tasarımların değiştirilmesi
gibi konuların dikkate alınması lazım.
Yerlilikte iki
önemli unsur var
Yerlilikte iki önemli unsur var. Bi-
Türk halkı araç alırken nelere bakıyor?
O
tomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER)’nin
2011 yılının ilk altı ayına yönelik olarak Türkiye çapında
bini aşkın müşteriyle gerçekleştirilen
“Türkiye’nin Otomotiv Müşteri Profili” araştırmasının sonuçlarına göre,
otomobil alımını makro düzeyde tetikleyen en önemli iki unsur; fiyatların
uygunluğu ve kredi olanakları. Satın
alınan otomobil ve hafif ticari araçlara
yönelik en önemli karar verme kriteri
yine yüzde 20’nin üzerinde bir oranla
fiyat etiketinin uygunluğu çıktı. Yakıt
tüketiminin ardından konfor ve tasarım özellikleri tüketici nezdinde bir
tercihte bulunma açısından üçüncü ve
dördüncü sırada yer alan kriterler.
Tüketicilerin yüzde 40’ı “tavsiye”
ile araç alıyor. Günlük gazeteler ise
yüzde 25 gibi açık ara bir farkla mecralar arasında en baskın yönlendirici
unsur. Tüketicilerin yüzde 67’si test
36
sürüşü yapmadan yeni bir araç almıyor. 2011’in ilk 6 ayında en çok tercih
edilen renk yüzde 40’a varan oranda
beyaz ve yüzde 30’a yaklaşan siyah.
Her 10 araçtan 2’sini kadın kullanıcılar alıyor. En baskın yaş aralığı ise
yüzde 45 ile 36-50 yaş grubu. Yeni bir
otomobil veya hafif ticari araç alan her
10 kişiden 2’si memur/kamu çalışanı,
4’ü ise serbest meslek sahibi.
Yüzde 16 yerli alırım diyor
OYDER Başkanı H. Şükrü Ilısal, yeni araç alan müşteriler arasında yaptıkları çalışmalar kapsamında
“Türkiye’nin yerli marka yaratma
çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz?,
sorusuyla yetkili satıcılar nezdinde nabız yokladıklarını belirterek, yüzde 60
doğru buluyor. Yüzde 16’lık bir kesim
daha üst seviyede destek göstererek
direkt olarak ‘satın alırım’ yanıtını veriyor” dedi.
DOSYA
rincisi yerli katkı oranı. İkinci olarak
da bunun markası, dizaynı, tasarımı ve
bununla ilgili bir takım yazılımların
burada yapılıyor olması, bunun size ait
olmasıdır. Türkiye’de yerli otomobil
var. Türkiye’de üretilen yerli katkı oranı yüzde 70’lere varan otomobil var.
Ama bu tür otomobiller pazarın sadece yüzde 30’una hitap ediyor. Bunların
markası, tasarımları, bir takım yazılımları, bir takım dizaynları bize ait değil.
Yoksa Türkiye’de yerli katkı oranı yüzde
70’lere varan yerli otomobil üretimimiz var. Biz istiyoruz ki burada marka
oluşsun, tasarım, dizayn oluşsun artık
iç ve dış pazarda o marka, o modeller
de dolaşsın. Önce iç pazarda, çünkü bu
modelin, markanın en önemli hedefi iç
pazar, iç pazardaki büyüyen tablodan,
yüzde 70’lik ithalat tablosundan önemli bir pay almaktır. Bu da bu otomobil
markasının yaşayabilmesi, sürdürülebilir olması, dünya pazarlarına çıkabilmesi için en önemli dayanak noktasıdır.
Civatasına varana kadar her şeyini burada üretelim iddiasında bulunmuyoruz. Bu piyasa ekonomisi içinde geçerli
bir yaklaşım olmaz. Nasıl biz başkasına
parça satıyorsak bize de başkası yan sanayilerinden parça satacaktır.’’
Bir gazetecinin, vergiler hariç açıkladığı 25 bin liralık rakamın yüksek
olduğununu belirtmesi üzerine Bakan
Ergün, ‘’Dikkat ederseniz bunların içerisinde teşvikler yok. Teşvikler, vergi politikaları bütün bu hususları ayrı bir yere
oturtacaktır’’ dedi.
Yatırım tutarı
Raporda bir takım verilerden yola
çıkarak oluşturulan farklı yatırım tutarlarının yer aldığını belirten Bakan
Ergün, otomobilin sıfırdan, A’dan Z’ye
kadar Türkiye’de üretilmesi, tasarım ve
markalaşmaya yönelik ortalama olarak
2,5 milyar avroluk bir yatırım yapılması gerektiğinin belirtildiğini, ancak bu
rakamların, üretimin nasıl yapılacağına
karar verilmesine göre değişebileceğini
söyledi.
Bakan Ergün, otomobile herhangi
bir isim belirlenip belirlenmediğinin
sorulması üzerine de, henüz o aşamaya
gelinmediğini söyledi. İsim belirlense
bile işi üstlenen firmanın bunu açıklamasının doğru olmayacağını anlatan
Ergün, ‘’Şimdi bir isim açıklasak otomobil üretilene kadar kaç tane taklidi
çıkar. İsim doğmadan ölür. O pazarlama stratejisinin bir parçası olarak ayrı
bir çalışma konusu’’ dedi.
Tofaş, Opel için
250 bin Combo üretecek
O
pel Türkiye, 11 yıl sonra
gelen ilk yerli modeli yeni
Combo’nun dünya lansmanını Türkiye’de yapmaya hazırlanıyor. Şirket, Tofaş’ın Bursa fabrikasında 150 milyon Euro yatırımla
Doblo platformu üzerinde üreteceği
hafif ticari araç modelinin tanıtımını İzmir’de gerçekleştirecek. Daha
önce markanın 2 Avrupa lansmanını
Türkiye’de başarıyla düzenleyen
Opel Türkiye, yeni Combo’nun
uluslararası test sürüşleri için şimdiden Almanya merkezle görüşmelere başladı. Bu dev organizasyonda
Türkiye’nin rakibi ise Hırvatistan.
Ancak 2007 yılında Antalya’da düzenlenen Astra Sedan ile 2010’da İstanbul’daki Astra Sports Tourer lansmanları ile aracın Bursa’da üretilecek
olması, Türkiye’nin öne çıkmasına
neden oldu. Astra Sports Tourer’in
test sürüşünde 20 ülkeden yaklaşık
600 gazeteci İstanbul’a gelmişti.
Bursalı yeni Combo’nun Avrupa test sürüşlerinin 2012’nin başında yapılması planlanıyor. Tofaş’ın
Kasım’da üretimine start vereceği
araç Ocak ayında önce Avrupa pazarlarında satışa sunulacak. Yenilenen Combo’nun Türkiye’de satışına
ise Şubat ayının sonuna doğru başlanacak. Tofaş, Opel ve Vauxhall markaları için yılda 40 bin, toplamda 250
bin adet Combo üretecek.
Honda yeni Civic Sedan
üretmeye Aralıkta başlıyor
H
onda Türkiye, Aralık ayında üretimine başlayacağı
Yeni Civic Sedan için 10
milyon dolarlık tamamlayıcı yatırım
yapacak. Honda Türkiye Genel Müdürü Hideto Yamasaki, sportif hibrit
otomobil Honda CR-Z’nin basın
tanıtımında yaptığı konuşmada, bu
modelle birlikte Türkiye pazarına
ikinci bir hibrit otomobil sunduklarını kaydetti.
Türk otomobil pazarının bu yıl
da geçen yıl izlediği yüksek volüm-
lü seyrine devam ettiğini dile getiren
Yamasaki, Türkiye’de binek otomobil
pazarının bu yıl 570-580 bin adetler
civarında olacağını tahmin ettiklerini
ifade etti.
Japonya
depreminden
sonra
Honda’nın üretiminin yüzde 50 oranında düşmüştü. Honda’nın Türkiye’deki fabrikasında 50 bin adetlik
üretim kapasitesi bulunuyor. Bu yıl
sonuna kadar Türkiye fabrikasında
18 bin adet civarında üretim yapılacak.
37
Orhan Sabuncu
DOSYA
Yerli
otomobilin
yaratıcıları
Bursa’da
eğitiliyor
T
oplamda 720 öğrenci kapasiteli
Uludağ Otomotiv Endüstrisi
İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından Bursa’da kurulan Teknik ve
Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenciler,
aldıkları eğitimle otomotiv sektörünün aranan elemanları olmaya aday.
İş garantili bu liseden yeni 'Devrim
Arabaları'nın yaratıcıları bile çıkabilir.
2010 - 2011 eğitim öğretim yılında 120 öğrenciyle ders başı yapan
lise, mezunlarına sektörün önde gelen şirketlerinde işe başlama garantisi
de veriyor. Otomotiv endüstrisinin en
önemli ihtiyaçları arasında yer alan nitelikli insan gücünü bu okul sayesinde
kolaylıkla sağlayacaklarını söyleyen
OİB Başkanı Orhan Sabuncu, “Biz bir
yandan ihracat yaparken, bir yandan da
ülkemizin tanıtımına katkı sağlıyoruz.
Sosyal sorumluluk olarak projelendirdiğimiz lise sayesinde de öğrencilerimiz
mezun olduğunda tahmin ediyorum
ki ana ve yan sanayimiz tarafından ilk
tercih edilen çalışanlar olacak. Okulumuz geçtiğimiz yıl açılan çok yeni bir
eğitim kurumu olduğundan henüz mezun vermedi. Öğrencilerimiz bundan
tam üç yıl sonra iş hayatına atılabilecek.
Tam kapasiteyle eğitim vermeye başladık. Yirmi dört derslikli lisede bilişim,
elektrik elektronik, endüstriyel otomasyon, makine, metal ve motorlu araçlar
teknolojisi olmak üzere toplam altı
programda eğitim veriliyor. Okulda fizik, kimya ve biyoloji laboratuarları, 300
öğrenci kapasiteli pansiyon, 720 kişilik
spor salonu, 511 kişilik çok amaçlı salon
ve dört daireli lojman da bulunuyor.
38
Türkiye’de yapılan
ilk otomobil: Devrim
1
961 yılında, ordunun cadde binek araç ihtiyacını karşılayacak
bir otomobil tipinin geliştirilmesi görevi TCDD İşletmesine verilmiş
ve bu amaçla 1.400.000.-TL ödenek
ayrılmıştı. Haziran ayında toplantı
yapılmış, 29 Ekim’e (4,5 ay) termin
verilmişti. İnanılmaz şey gerçekleşti ve
29 Ekim 1961 sabahı Türkiye’ de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz
olmasa da kendi tekerlekleri üzerinde
ve yine Türkiye’de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi
Binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e sunuldu.
İkincisi Paşa’yı Anıtkabir’e götürmüş,
sonra da Hipodrom’daki geçit resmine
katılmıştı.
29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola
çıktı. Eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için yola devam ettiler. Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen
benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya
konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’in
önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek
üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m.
sonra motor öksürerek durdu. Cemal
Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat
Serdaroğlu “Paşam, benzin bitti” cevabını verdi. Paşa’dan özür dilenilerek 1
numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi.
Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu
otomobil ile gitti. İnerken ünlü “Batı
kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu
kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz”
sözlerini söyledi. Devrim, Eskişehir
Demiryolu Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir
binada (bugünkü TÜLOMSAŞ) yapıldı.
Ağırlığı
1250 kg
U / G / Y
4500/1800/1550 mm
Motor Tipi A4l
Motor Devri
3600 d/dk
Silindir Sayısı
4
Silindir Çapı
81 mm
Stroke
100 mm
Silindir Hacmi
2070 cm 3
Kompresyon
6.8/1
Güç
50 Hp
Karakteristik
4 Zamanlı, Su Soğutmalı
Yandan Supaplı, Basınçlı Yağlama
İmal Tarihi
1961
İmal Yeri
Eskişehir Demir Yolu Fab.
İmal Süresi
4.5 Ay
Üretim Sayısı
4
Koç, 1966-1984 arasında
Anadol üretmişti
K
oç Holding ve Ford ortaklığıyla 19 Aralık 1966'da üretilen Anadol, 28 Şubat 1967
tarihinde satılmaya başlanmıştır. İlk
modellerinin tasarımı İngiliz Reliant
firmasına ait olan araçta Ford firmasından tedarik edilen şase ve motorlar
kullanılmıştır.
Vehbi Koç tarafından kurulan
Otosan Otomobil Sanayi A.Ş. tarafından 1984 yılına kadar İstanbul'daki
fabrikada üretilmiştir. Anadol üretimi, 1984'te durdurulmuş yerine Ford
Motor Company lisansı altında dün-
yada üretimden kalkmış olan Ford
Taunus'un üretimine başlanmış, ancak Otosan 500 ve 600D pikap üretimi 1991 yılına kadar devam etmiştir.
Anadol adı, açılan isim yarışması sonucunda finale kalan; Anadolu, Anadol ve Koç arasından seçilmiştir.
DOSYA
Yerli marka konuşurken
ÖTV artışı sürpriz oldu
Hükümetin otomotivde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışı kararı
sektör temsilcileri için de sürpriz oldu. İş dünyası ani kararı
eleştirdi, ‘sektöre zararı olur’ görüşünde birleşti.
B
aşbakan Yardımcısı
Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek, 13 Ekim’de Orta
Vadeli Programı açıkladılar.
O toplantı ile motorlu araçlar, içki, sigara ve cep telefonunda ÖTV çeşitli oranlarda
artırılma haberi geldi. Maliye Bakanlığının yazısı üze-
rine, Bakanlar Kurulu’nca
kararlaştırılan zamlara göre
ÖTV artışı motor hacmi
1600 cc’nin üzeri otomobiller için geçerli olacak. Artan
ÖTV’nin 1.6-2.0 arası motor hacmine sahip araçlardaki anahtar teslim fiyatına etkisi yüzde 12.5, 2.0 litrenin
üzerine ise yüzde 25 olacak.
Sürpriz
otomobil
zamları
ÖTV zamları motor hacmi
1600cc-2000cc
arasında olan
araçların anahtar satış fiyatına yüzde 12.5,
2000 cc üzeri
araçların anahtar satış fiyatı-
na da yüzde 25 olarak yansıyacak. Böylece dün 100 bin
lira olan ortalama bir cipin
fiyatı 125 bin liraya yükseldi.
Motor hacmi 1600 cm3’ü
geçmeyenlerin vergisi artırılmazken, motor silindir
hacmi 1600-2000 cm3 arasında olan araçlarda vergi
oranı yüzde 60’tan yüzde
80’e, motor silindir hacmi
2000 cm3’ün üzerinde olan
araçlarda, yüzde 84’ten yüzde 130’a yükseltildi.
Ayrıca tütün içeren sigaraların ve tütün yerine geçen
maddelerden yapılmış sigaraların, alkollü içeceklerin,
cep telefonlarının da vergileri arttı.
Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek, ÖTV artışlarının
zam olarak değil güncelleme
görülmesini söyledi.
Sektör oyuncuları ne dedi?
Renault Mais Genel
Müdürü İbrahim Aybar:
Otomobil fiyatlarına gelen
her türlü maliyet artışı satışları aksi yönde etkiler.
Otomotiv Distribütörleri
Derneği Başkanı Mustafa Bayraktar:
Bu artış sektöre büyük bir
yük getirecek, geçiş süreci
olmaması nedeniyle, stok
yönetimi açısından ciddi
zorluk ve ek maliyet yükleyecek. Küresel oyuncu olup
sektörü geliştirmeyi konuşurken büyük ve ani değişiklikler pazar ve yatırım
ortamı açısından uzun vadeli
karar almayı zorlaştırır.
Toyota CEO’su
Ali Haydar Bozkurt:
Ani vergi artışı global şirketlerin ülkemize bakışını ve
ekonomik istikrara dair görüşlerini değiştirir. Yerli marka oluşturmayı konuşurken
yatırım yapmayı planlayan
yerli ve yabancı yatırımcıları da düşündürecektir. ÖTV
artışı toplam pazarın yüzde
35’sini olumsuz etkiler.
Doğuş Otomotiv A.Ş:
ÖTV artış kararına saygı
duyuyoruz. Distribütörlüğünü yaptığımız 14 marka
ve ürün gamımızda 100’ün
üzerinde modele sahibiz.
Farklı senaryolar üzerinde
çalışmalarımıza başladık.
Volvo Car Türkiye Md.
Torben Eckardt:
Birçok şirket üzerinde
önemli negatif etkiler yaratacak. Otomotivde özellikle
sipariş ve stokla ilgili kararlar bir günde alınamaz. Hükümet, otomotiv şirketlerine
bir mektup yollayarak, 30
günlük bir süre öncesinde
haber verebilirdi.
Hyundai Assan Satış
Md. Ümit Karaarslan:
Hükümetin otomotiv için
belirlediği strateji planı doğrultusunda kalıcı ve geleceğe
dönük doğru planlar yapmaya
imkan verecek, vergisel tedbir
ve teşvikleri oluşturacağına
inanç ve güvenimiz tam.
Anadolu Holding
konsorsiyumda
olabilir
A
nadolu Holding
Yönetim Kurulu
Başkanı Tuncay
Özilhan, yerli oto için büyük
kaynak gerektiğini, arazi
veya Ar-Ge teşviklerinin
yeterli olmayacağını
belirterek, “Otomobilde
bir Türk markasını ben de
isterim. Devlet ya ciddi
sermaye koyacak, ya da
30-40 yıl vadeli faizsiz kredi
verecek. Bunlar olmazsa
üretim ancak ithal araçların
yasaklanmasıyla mantıklı
olur” dedi.
Anadolu Holding
Bir dönem Türkiye’de
Honda ile otomobil üreten
şimdilerde bir taraftan
Isuzu ile ticari araç üretimi
diğer taraftan Kia, Lada ve
Geely distribütörlükleriyle
otomotiv sektöründeki
faaliyetlerine devam
ediyor. Türkiye’nin çok
rahatlıkla Türk malı oto
üretilebileceğini kaydeden
Özilhan, “Üretmek zor
değil ama marka yaratıp,
sürdürmek çok zor. General
Motors bile ayakta kalamadı.
Devlet desteğiyle tekrar
güçlendi. Bugün ürettim,
iş bitti gibi bir durum yok.
Hem geliştirmek ve üretmek
için milyarlarca dolar
harcayacaksınız hem de her
2-3 yılda bir yenilemek için
büyük paralar yatıracaksınız.
Yerli otomobil üretimi
için oluşturulacak bir
konsorsiyumda ancak tam
bir fizibilite yapıldıktan
sonra yer alabiliriz” dedi.
39
DOSYA
Otomotivin
bugünkü durumu ve
gelecek beklentileri
Küresel krizin ardından 2010 yılında dünyada ve Türkiye’de otomotiv sektörü, üretim, pazar ve
ihracat açısından büyüdü. Türkiye üretimde yeniden 1 milyon adet üzerine çıktı. Yeni Ar-Ge mevzuatı
ile yeni merkezler kuruldu, buralarda çalışan sayısı 4 bini buldu. Sektör 2 milyon adet üretim,
Dünya’da toplam taşıt üretiminde ilk 10, AB’nde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 arasını hedefliyor.
2
010 yılında küresel ekonomik krizin ardından ekonomik toparlanma süreci, gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerde farklılık gösterdi. Hızlı
büyüme oranlarını yakalayan gelişmekte
olan ekonomiler, küresel ekonomideki
toparlanmanın itici gücünü oluştururken, gelişmiş ekonomilerdeki iyileşme
süreci ise beklentileri karşılayamadı.
2010’da otomotiv pazarı
kriz etkilerini atlattı
Küresel krizin etkisi ile 2009 yılında daralan dünya otomotiv talebi 2010
yılı itibariyle arttı. Toplam pazar yüzde
13 oranında artarak 74,7 milyon adede yükseldi. 2010 yılında en fazla artış
yüzde 33 ile ağır ticari araç pazarında
gerçekleşti. Otomobil pazarı 2009 yılına göre yüzde 11 oranında artarak 59,8
milyon adet düzeyinde gerçekleşti, hafif
ticari araç pazarı ise yüzde 20 oranında
artarak 11,8 milyon adet oldu.
Dünyada üretim
yeniden yükseliyor
2010 yılı dünya toplam motorlu
araç üretimi, 2009 yılına göre yüzde
24 oranında artarak 77 milyon adet
ile yeni bir rekora ulaşılmıştır. Toplam
araç üretimi Batı Avrupa’da 2009 yılına
göre yüzde 11 oranında artarak 13,5
milyon adet olmuş ve bölgenin dünya
otomotiv üretimindeki payı 2010 yılında yüzde 18 düzeyinde gerçekleşmiştir.
2010 yılında K.Amerika bölgesinde 2009 yılında yoğun talep gerilemesi
yaşanmasının ardından toplam motorlu araç üretimi yüzde 38, Mercosur
bölgesinde ise yüzde 14 oranında artmıştır. Doğu Avrupa bölgesindeki üretim yüzde 22 artış ile 5,9 milyon adede, Asya-Pasifik bölgesinde ise yüzde
28’lik artış ile 39 milyon adet düzeyine
ulaşmıştır. 2010 yılında, Çin’in üretimi yüzde 31, Hindistan’ın üretimi ise
yüzde 37 oranında artmıştır. Bu böl-
Dünya Otomobil-Hafif Ticari Araç Üretimi
OTOMOBİL
(Adet)
HAFİF TİCARİ ARAÇLAR
Üretim
Değişim
Üretim
Değişim
2009
2010
%
2009
2010
%
Toplam Avrupa
15.158.000 17.039.000
12
1.442.000 2.039.000
41
Avrupa Birliği
11.038.000 11.973.000
8
935.000 1.312.000
40
Toplam Amerika
6.954.000 8.466.000
22
5.184.000 7.612.000
47
Nafta
3.961.000 5.090.000
29
4.597.000 6.826.000
48
Toplam Okyanusya 25.290.000 32.419.000
28
3.872.000 4.957.000
28
Toplam Afrika
282.000
341.000
21
108.000
122.000
13
Genel Toplam
47.684.000 58.265.000
22
10.606.000 14.730.000
39
Toplam Avrupa’ya AB, Doğu Ve Orta Avrupa İle Türkiye Dahildir. / Kaynak: OICA
Türkiye’nin Otomotiv Üretimi
2000-2011(BinAdet)
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 (8 ay)
Otomobil 297 175204294447454546635622511603
419
Ticari Araç133 95142240376426442465526359491
361
Traktör 37,4 15,110,829,840,736,638,833,524,814,930,4
30
Toplam 467 285 357 564 864 917102711341173 8851124
810
Kaynak: TÜİK
40
ge, toplam dünya üretimi içinde aldığı
yüzde 50’lik payı ile ilk sırada yer almaktadır.
2010 yılında bir önceki yıla göre,
otomobil üretimi yüzde 21 oranında
artarak 55,6 milyon adet düzeyinde
gerçekleşmiştir. K.Amerika’nın otomobil üretimi yüzde 28, Batı Avrupa’nın
ise yüzde 9 oranında artmıştır. Doğu
Avrupa’da otomobil üretimi yüzde 20
oranında artmış ve 5 milyon adede
yükselmiştir.
2010 yılında Asya-Pasifik bölgesi,
28,1 milyon adetlik otomobil üretimi
ile Dünya otomobil üretiminden yüzde 51 pay almıştır. Bu bölgede yer alan
Japonya’da otomobil üretimindeki artış
yüzde 20 iken, Çin’de otomobil üretimi yüzde 36, Hindistan’da ise yüzde 32
oranında artmıştır. Gelişen pazarlardaki üretim giderek hızla artmaktadır.
Türkiye’de sektörün
son 10 yılı
2001 ve 2002 yıllarında ülkemizde
etkili olan krizin ardından, özellikle
2003 yılından itibaren AB ülkeleri ile
entegrasyon sürecindeki yoğun gelişmeler ile birlikte sanayimizin ihracat
potansiyeli hızla gelişmeye başladı.
2003 yılından bu yana uygulanan ekonomik istikrar programı ile ekonomimizde önemli gelişmeler sağlanmış ve
bu ortamda otomotiv sanayimiz yeni
yatırımlara devam ederek, hızlı gelişme
sürecini başarı ile sürdürdü.
2008 yılı son çeyreğinde başlayan
ve 2009 yılında da devam eden küresel
krizin sanayimiz üzerindeki olumsuz
etkileri 2010 yılı ilk aylarında azalmaya
başladı. Krizden çıkış sürecinde, ekonomik göstergelerin de olumlu etkisine
bağlı olarak 2010 yılında iç pazar ile
birlikte ihracatta önemli artışlar ger-
DOSYA
çekleşti. Bunun sonucu 2010 yılında
üretim 2008 yılı üretim rekoruna yaklaştı, ancak ihracat artışa rağmen, AB
pazarındaki olumsuzlukların devamı
nedeni ile beklenen hedeflerin altında
kaldı. Bu nedenle üretimdeki artış diğer krizlerden farklı şekilde, daha çok
istikrarlı olarak artan iç pazar talebi ile
desteklendi.
İç pazar yüzde 38 arttı
Türkiye’de 2001 krizinden sonra
güçlendirilen banka ve finans sistemi
yanında korunan ekonomik istikrar ile
iç pazardaki olumlu gelişmeler, sana-
yimizin küresel krizinden kısa sürede
çıkmakta olduğunu gösterdi.
2010 yılında toplam pazar, 2009
yılı aynı dönemine göre yüzde 38 oranında artarak 793 bin adet düzeyinde
gerçekleşti. Aynı dönemde otomobil
pazarındaki artış yüzde 38 düzeyinde gerçekleşti ve pazar 510 bin adete
yükseldi. 2010 yılının ilk aylarında
otomobil satışlarının bir miktar gerilemesine karşılık daha sonra talep artışı
süreklilik kazandı ve Aralık ayında da
talepteki hareketlilik, genişleyen kredi
piyasalarının olumlu etkisine bağlı olarak devam etti.
Türkiye’nin Motorlu Taşıt Araçları İhracatı
Otomobil
Minibüs
Midibüs
Otobüs
Kamyonet
Kamyon
Traktör
Toplam
Adet(2003-2010)
20032004200520062007200820092010
225.534 320.321 337.373 441.089 503.679 534.009 457.106 485.372
1.197
2.095
6.147
4.766
7.220
7.717
4.983
5.930
491
372
186
498
507
1.578
224
147
3.904
3.898
4.773
5.242
6.733
7.370
5.550
1.729
109.042 180.684 199.233 237.335 280.767 335.859 159.903 249.970
1.889
2.664
5.144
3.979
9.924 10.250
2.472
2.697
12.685 10.327
8.335
9.844
9.272 10.728
9.232
9.770
354.742 520.361 561.191 702.753 818.102 907.511 639.470 755.615
Kaynak: OSD
Türkiye Otomobil ve Hafif Ticari Pazarı
OTOMOBİL
(2003-2011)
HAFİF TİCARİ
Yerli
İthal
Yerli
2003
73.268 154.008
73.139
2004
137.097 314.112 126.410
2005
136.708 301.889 153.838
2006
117.631 255.588 133.564
2007
120.740 236.725 128.965
2008
99.205 206.793
96.957
2009
126.277 243.542 121.417
2010
155.634 354.150 149.720
2011 (8 ay) 116.121 256.018
95.976
Toplam
1.082.681 2.322.825 1.079.986
Kaynak:ODD
TOPLAM
Genel
İthal
Yerli
İthal
Toplam
59.159
146.407
213.167 359.574
110.151
263.507
424.263 687.770
131.419
290.546
433.308 723.854
115.558
251.195
371.146 622.341
108.332
249.705
345.057 594.762
91.068
196.162
297.861 494.023
65.890
247.694
309.432 557.126
101.409
305.354
455.559 760.913
74.123
212.097
330.141 542.238
857.109 2.162.667 3.179.934 5.342.601
2011’de Türkiye pazarındaki markalar:
ALFA ROMEO, ASTON MARTİN, AUDI, BENTLEY, BMC, BMW, CHERY, CHEVROLET, CHRYSLER, CITROEN, DACIA, DAIHATSU, DFM, DODGE,
FERRARI, FIAT, FORD, GEELY, HONDA, HYUNDAI, IKCO, INFINITI, ISUZU, IVECO, JAGUAR, JEEP, KARSAN, KIA, LADA, LAMBORGHINI, LANCIA,
LANDROVER,MAHINDRA,MASERATI,MAZDA,MERCEDES-BENZ,MINI,MITSUBISHI,NISSAN,OPEL,OTOKAR,PEUGEOT,PORSCHE,PROTON,
RENAULT, SAAB, SEAT, SKODA, SMART, SSANGYONG, SUBARU, SUZUKI, TATA, TOYOTA, VOLKSWAGEN, VOLVO.
2010’da üretim
1 milyonu geçti
2010 yılında toplam üretim yüzde 26
artışla 1.095 bin adede yükseldi. Otomobil üretimi ise yüzde 18 artışla 603
bin adet düzeyinde gerçekleşti. İhracat
ve yurt içi pazardaki artışa bağlı olarak
2010 yılında üretim küçük kamyonda
yüzde 306, büyük kamyonda yüzde 176,
minibüste yüzde 44, kamyonette yüzde
34 ve midibüste ancak yüzde 1 oranında
arttı. Otobüs üretiminde düşüş yüzde
11 oranında gerçekleşti. Traktör üretimi ise yüzde 105 gibi önemli bir oranda
arttı ve 30.425 adet düzeyine yükseldi.
2009 yılında küresel krize bağlı
olarak düşen üretim adetleri nedeni ile
yüzde 42 düzeyinde gerçekleşen kapasite kullanım oranı, 2010 yılında üretimdeki artışa bağlı olarak yüzde 72 düzeyinde oldu.
Otomotiv dış ticaret dengesi
2001 ve 2002 yıllarında ülkemizde
etkili olan krizin ardından, özellikle
2003 yılından itibaren AB ülkeleri ile
entegrasyon sürecindeki yoğun gelişmeler ile birlikte sanayimizin ihracat
potansiyeli hızla gelişmeye başladı. İç
pazarda da artan talep ile otomotiv sanayi üretimde 2007 yılında 1 milyon
adet sınırını ve 2008 yılında da ihracatta
900 bin adet sınırlarını geçti. Diğer taraftan, Türkiye’nin 2010 yılında toplam
taşıt aracı ihracatı yüzde 20 oranında
arttı ve 754 bin adet düzeyine yükseldi.
2010 yılında otomobil ihracatı yüzde
13 artış ile 440 bine, ticari araç ihracatı
yüzde 31 artarak 314 bine ulaştı.
Traktör ihracatı yüzde 4 oranında
artarak 9.201 adet düzeyinde gerçekleşti. 2009 yılında ihracatın üretim içindeki payı yüzde 72 iken 2010 yılında
bu oran yüzde 68’e geriledi. Uludağ ve
41
DOSYA
Orta Anadolu İhracatçılar Birlikleri verilerine göre, 2010 yılında ihracat, 2009
yılına göre yüzde 9 artarak 15,9 milyar
$ düzeyine yükseldi. Taşıt aracı ve yan
sanayi ihracatı yüzde 9 oranında arttı.
Motorlu taşıt araçlarında İhracat/
İthalat oranı 2010 yılında yüzde 2,7
otomobil dış ticaretinde ise yüzde -8,9
düzeyinde gerçekleşti. Otomobil dış ticaretinde 2010 yılında ihracat yüzde 2
artarken, ithalat yüzde 60 artış gösterdi.
Bu nedenle 2009 yılında 1,8 milyar $
tutarındaki dış ticaret fazlası, 0,61 milyar açığa dönüştü.
Sektörün gelecek
beklentileri
Otomotivde 2011 yılı itibariyle de
toplam üretim, pazar ve ihracatın en az
2010 yılı düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Otomotiv sanayi, üretiminin yüzde 70’ini ihraç etmekte ve ihracatının
yüzde 90’nını AB ülkelerine gerçekleştirmekte. Küresel ihracat projelerine
bağlı olarak önümüzdeki yıllarda da ihracatımızın AB ülkeleri ağırlıklı devam
edeceği görülüyor. Ancak halen AB ülkelerinde giderek yaygılaşan ekonomik
belirsizlik sanayimizin en büyük pazarı
Türkiye Markalara Göre Üretim
Otomobil
Anadolu Isuzu
-
BMC
-
Ford Otosan
-
Hattat
-
Honda Türkiye
20.305
Hyundai Assan
77.000
Karsan
-
Mercedes Benz
-
MAN
-
Otokar
-
Oyak Renault
307.083
TEMSA
-
TOFAŞ
115.720
Toyota
83.286
Türk Traktör
-
Toplam
603.394
Minibüs
-
-
14.895
-
-
-
1.797
-
-
286
-
-
-
-
-
16.978
Midibüs
1.090
-
-
-
-
-
-
-
-
989
-
579
-
-
-
2.658
Ar-Ge merkezlerinde 4 bin
kişi çalışıyor
Türkiye’de 2010 yılı sonu itibarı ile
5746 sayılı Ar-Ge Kanunu kapsamında
kurulan toplam 87 Ar-Ge merkezinin
16’sı aksam ve parça üretimi yapan tedarikçiler ve 11 i ise motorlu araç üretimi
yapan firmalar olmak üzere sanayimizde 37 adede ulaştı.. Bu Ar-Ge merkezlerinde çalışan sayısı 4.000’e yükseldi.
Bu gelişmelere paralel olarak ArGe alt
yapısı için gerekli çalışmalar arasında
yer alan “Otomotiv Teknoloji ve Ar-Ge
Merkezi (OTAM)” ve “ODTÜ Koltuk
Test Merkezi” kuruluşları tamamlandı,
“Otomotiv Test Pisti” kurma çalışmaları
ise hızla devam ediyor.
olan bu bölgede talebi olumsuz olarak
etkilemesi açısından önemli bir tehdit
oluşturuyor.
Yeni üretim projeleri Türkiye’ye gelmeye devam ederken, sanayimizde 2
milyar Dolar dolayında kapasite artışı,
teknoloji yenileme ve yeni model yatırımı yapılması planlanıyor.
Son zamanlarda, küresel üretimin
kuzeyden güneye, batıdan doğuya yeni
merkezlere kaydığı biliniyor. Bu nedenle, hem yeni model hem de mevcut
ürünlerde kapasiteyi artırmaya yönelik
orta vadeli kararlarda, birçok ürünün
üretim merkezi olan Türk otomotiv sanayi firmalarının sahip olduğu üretimde işgücü verimliliği ile sağlanan uygun
maliyet ve üstün kalite gibi temel üstünlüklerin etkili olacağı bekleniyor.
Özellikle yeni Ar-Ge teşvik mekanizmalarının sanayinin Ar-Ge kapasitesini arttırdığını ve yeni ürünle projeleri ile küresel Ar-Ge projeleri için
Türkiye’nin önemli bir cazibe merkezi
haline dönüştüğünü vurgulamak gerekir. Yeni Ar-Ge mevzuatı ile birlikte, sanayimiz ileri teknoloji gerektiren
ürünlerin Türkiye’de tasarlanabilmesi
daha geniş teşvik imkanına kavuştu.
Sektörün hedefleri
Sanayimizde Ar-Ge faaliyetlerindeki bu gelişmeler çerçevesinde yakın
gelecekte, motorlu taşıt aracı üretiminin
2 milyon adede, ihracatı ise 1,5 milyon adede çıkarma hedefi korunuyor.
Sektörün önüne koyduğu bir hedef de
Dünya’da toplam taşıt üretiminde ilk
10, AB’nde toplam taşıt aracı üretiminde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 arasında yer
almak.
2010)
Otobüs Kamyonet
-
693
575
-
-
222.303
-
-
-
-
-
-
-
21.702
2.462
-
1.132
-
379
582
-
-
720
603
-
196.525
-
-
-
-
5.268
442.408
Kamyon
1.509
2.767
4.872
-
-
-
1.220
12.018
-
-
-
1.465
-
-
-
23.851
Traktör
Toplam
-
3.292
-
3.342
-
242.070
2.148
2.148
-
20.305
-
77.000
-
24.719
-
14.480
-
1.132
-
2.236
-
307.083
-
3.367
-
312.245
-
83.286
28.277
28.277
30.425 1.124.982
Otomotiv Sektörü Dış Ticareti
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Taşıt Araçları
4.007.045.000
6.874.841.000
7.773.473.000
9.725.327.260
12.754.287.428
14.655.928.129
9.670.983.396
9.908.568.789
Kaynak: TÜİK
42
İHRACAT
Aksam, Parça
2.088.174.893
3.031.394.689
3.625.374.618
4.284.005.676
5.832.804.841
6.394.033.055
4.614.978.487
5.862.261.198
Toplam
6.095.219.893
9.906.235.689
11.398.847.618
14.009.332.936
18.587.092.269
21.049.961.184
14.285.961.883
15.770.829.987
(Dolar)
Taşıt Araçları
3.441.543.000
6.711.175.000
6.581.074.000
6.391.651.410
6.749.413.038
6.695.908.991
5.058.875.833
8.410.687.799
İTHALAT
Aksam, Parça
3.903.865.458
6.567.023.489
7.365.586.978
7.943.393.847
9.481.338.650
10.239.184.662
7.405.538.598
6.608.004.162
Toplam
7.345.408.458
13.278.198.489
13.946.660.978
14.335.045.257
16.230.751.688
16.935.093.653
12.464.414.431
15.018.691.961
DIŞ TİCARET DENGESİ
Taşıt Araçları Aksam, Parça
Toplam
565.502.000 -1.815.690.565 -1.250.188.565
163.666.000 -3.535.628.800 -3.371.962.800
1.192.399.000 -3.740.212.360 -2.547.813.360
3.333.675.850 -3.659.388.171 -325.712.321
6.004.874.390 -3.648.533.809 2.356.340.581
7.960.019.138 -3.845.151.607 4.114.867.531
4.612.107.563 -2.790.560.111 1.821.547.452
1.497.880.990 -745.742.964
752.138.026
FAHRETTİN GÜLENER
RÖPORTAJ
44
RÖPORTAJ
Ermetal Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Gülener:
Milli araç milli politikalarla yapılır
Otomotiv sektörüne Ermetal, Erkalıp ve Plasmot gibi firmalarıyla mal ve hizmet üreten Ermetal Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Gülener, Türkiye’nin yerli araç üretimi konusunu
ülke örnekleri ile anlattı. Başarılı olmak için neler yapılmasını, nelerin yapılmamasını aktardı.
O
tomotiv yan sanayinin güçlü isimlerinden birisi olan
Fahrettin Gülener, yerli araç
üretimi konusunda; iş dünyası ve milletvekilliği dönemindeki devlet deneyimleri ışığı altında DOSAB Perspektif
Dergisi’nin sorularını yanıtladı.
Perspektif: Türkiye’de gündemde olan yerli otomobil üretme konusuna siz nasıl yaklaşıyorsunuz?
Fahrettin Gülener: Yerli otomobil deyince aklıma şu devirdiğimiz
‘Devrim’ geliyor. Devrim zamanında
bırakılmasaymış bugün dünyada muhakkak ilk beşin içersinde olurduk,
bir Koreli Hyundai gibi... Çünkü aynı
yıllarda Kore savaştan kalan muhtelif
araçlardan derme çatma, garip montajlı
arabalar üretiyordu. Aslında üretmiyordu da birinin motoru, diğerinin şanzımanı, kasası, tekerleğini alıp kör topal
arabalar yapıyordu. Bir akıllı adam, Bay
Hyundai bu işin peşini bırakmamış,
milli bir otomobil yapabileceğini iddia
etmiş. O günün parlamentosu da ona
inanmış ve destek vermiş.
P.: Yani bizdeki gibi olmamış,
devlet babayiğit aramamış, babayiğit
kendi meydana çıkmış.
Biz ‘Devrim’i devirirken,
Kore ve Malezya’da başarı
öyküleri yazıldı. Devrim
bırakılmasaydı bugün
dünyada ilk beş içinde
olurduk.
F.G.: Bay Hyundai yani kişisel girişimcilik örneği talip oldu. Böyle bir
otomobilin yapılabileceğini ispat için
10 yıl boyunca da hurdalardan arabalar
monte edildi. Hem ülkedeki milli servet değerlendirildi, insan eğitimi yapıldı
hem de devlet ikna edilmiş oldu.
P.: Sonuçta bir devlet politikası
oluştu.
F.G.: Evet oluştu. Parlamentoya
diyor ki, ‘Dünyada en iyi arabalardan
birini biz yapabiliriz ama bunun devlet
politikası olması lazım’. Devlet yapmaz
yapana destek verir, yasalarıyla kolaylık
sağlar.
Devletin var oluşu yasaların uygunluğunu temin etmektir. Kore bir devrim
süreci yaşarken biz Devrim’i devirip
bitirdik! Kore yavaş yavaş hızlandı ve
1975 yılında Dünyaya ilk defa araç satma girişiminde bulundu.
Keza Malezya ilginç bir örnektir.
1980’lerin başında Malezya’nın ‘netekim’ paşası Dr. Mahatthir Muhammed
ülkeyi bir darbe sonucu çamur halinde teslim aldı. Ama sonra ne yaptı,
Proton’u (Perusahaan Otomobil Nasional Berhad) 1982 yılında hükümet
başkanı olarak kurdu. Gerçek askerin
yapacağı disiplini, düzeni O yaptı.
Türkiye’den örnek alınarak, bizde Makine Kimya Endüstrisi Kurumunun
karşılığı olan Proton’u hayata geçirdi.
Bizde de her şeyin markası MKE olmaya başlamıştı bir zamanlar. Silahtan dokuma makinelerine birtakım “özel saha
mekanik üretimlerine kadar. (1996’da
kimin batırdığını biliyoruz.)
Maleyza’da baştaki adamı inancını
kırmadı, kırdıramadı, ülkenin geleneklerini hareketlendirdi. Sordu. Çünkü,
dinleyecek kulağı olmayan otoritenin
yönetecek kafası yoktur. O dinleyecek
bir kulağa sahipti, öyle bir otorite idi.
Mahattir Muhammed büyük bir devlet
adamıdır, darbe yapmıştır. Ama ülkesindeki insanlar ‘iyi ki yapmıştır’ diyor.
Niye; bugün Malezya’nın ihracatı 315
milyar dolar. Yüz ölçümü 280 bin kilometre kare, nüfusu 23 milyon ve dünya
genelindeki haklı saygınlığını bu sayede
elde etmiştir…
Proton Saga modeliyle ilk defa
1984 yılında piyasaya üretime başladı.
Tabi ki, taşıma teknoloji vardı, öğrenmek için her türlü satın alma bedelleri
ödenmişti. Ama ülke öğreniyordu hem
de çok iyi öğreniyordu. Çünkü Muhammed her gün ve gecenin son saatlerinde televizyon kapanırken, halka
‘bugün Proton’da şunlar oldu, şu yeniliği
yaptı’ diye anlatıyordu. Çünkü; Proton
(onların MKE’si) her şeyleri ve kurtuluşlarıydı.
Nitekim böyle anlata anlata Proton yüceldi. Halkın beğendiği, itaat
ettiği, satın aldığı, bağrına bastığı milli
bir otomobil oldu. Proton sadece bunu
yapmadı, cep deniz altısından helikopterine, raylı sisteme, tarım makinelerine
kadar yaptı. Böylelikle Proton markalı
arabaların şuandaki üretimi 2 milyona
yakındır.
P.: Proton bizim yıllık ülke üretiminin iki katı üretime sahip yani…
F.G.: Öyle. Şimdi biz de devlet
politikası ile milli otomobil yapmak istiyoruz. Bu ülkede Proton gibi bir araba yapılmak mı isteniyor, yoksa günlük
bir ifadeyle ‘bu ürünü yaptık altına da
imzamızı attık mı?’ denilmek isteniyor
bilmek gerekir. (İmza markalı bir de
otomobil çıkmıştı, hatırlarsınız.)
P.: Şu andaki tablo sizce hangisini işaret ediyor?
F.G.: Benim kaygım şudur; politik
kaygıyla gelişmiş popülist bir çıkış inşallah değildir şu olay. Zaten bunu yakıştıramam. Ancak milli bir araç, milli
politikalar, devlet politikaları halinde
ciddiye alınarak yapılacaksa yapılır.
Böyle olduğuna inanılsaydı babayiğit
bugüne kadar çıkardı. Çünkü babayiğitler koku alır, henüz o kokuyu almadılar diye düşünüyorum.
P.: Bu milli veya devlet politikalarını biraz açabilir miyiz? İçeriğinde
neler var? Devlet nasıl bir rol oynamalı?
Babayiğitler iyi koku alır.
Henüz devlet politikaları
dahilinde ciddiye alınacak
bir koku almadılar.
F.G.: Devlet, yasaları düzenleyerek
‘yapılabilmesine ait sahayı temizleme
çalışması’ yapar. Bürokratik engeller
45
RÖPORTAJ
daima kendine güvensizlik ile geri kalmışlığın komplekslerinden gelir. Devrim
otomobili filminde açık açık gördük ki,
birinin ‘ak’ dediğine biri ‘kara’ dedi. Bürokratik kıskançlık ve engellerle olay batırıldı.
Benim kanaatim, bilgim, iş terbiyem
şudur; devlet para vermesin, arsa tahsisi yapsın. Bunu yapacak olan babayiğit
bu fabrikayı kurar. Yeter ki, yasal zemini
sağlasın. Dolaylı teşvik dediğimiz gayri
nakdi teşvik yapsın. Parantez içinde söylüyorum, teşvik deyince de halkımızın
arasında birilerine rüşvet vermek, ikram
etmek, avanta çıkarmak gibi algılanıyor. Bu yanlıştır. Teşvik, yüreklendirme;
güçlü aklı, güçlü inancı desteklemektir.
Teşvik sonuç almaktır. Türkiye’de teşvik
politikalarında ‘özel önem taşıyan yasalar’ çıkarılabilir.
Böylece, bir otomobilin yapılmasında, bir milli politikanın ürün vermesinde
birçok babayiğit rol alır, işi yapar. Kredisini bulur, kaynağını bulur, her şeyini yerine oturtur, devlet adına yapar. İki türlü
yapılış vardır; bir tanesi bu babayiğitlerin
bulunması ve bunların teşvik edilmesi
desteklenmesi yoluyladır ki, bu en doğrusudur. İkincisi devletin Sümerbank’ı,
devletin Merinos’u, devletin yıktığımız
MKE’si gibi ben yapacağım demesiyle o
araba yapılır. Yapılır ama yaşamaz.
P.: Türkiye birinci model üzerinden yol almalı kısacası…
F.G.: Birinci model, özel sektörü,
girişimci ruhu teşvik etmektir. Burada
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın ‘200 milyon Euro’ya bu fabrikayı
kurarız’ sözüne de inanamadığımı belirtmek isterim. Bu kesinlikle olmaz. Tofaş
400 milyon harcıyor, sadece yeni bir modeli sahneye koyuyor. Yani 200 milyon
Euro’ya devlet yeni bir araba yapacaksa,
zahmet etmesin. Bana 30–40 milyon
versin ben yapayım. Benim gibi belki
100 kişi daha bu yüreğe ve bilgiye sahip
olup ‘Ben de yaparım’ der. Bu sistemin
adı prototip çalışma olur; altına imza atılacak (İmza gibi) bir arabayı kısa yoldan
yaparım. Yürür de… Şanzımanı, motoru
şuradan alırım, kasayı yarı esnek bir görünümde (ilk-el olarak) yaparım. Sonuçta beğenilecek bir model çıkar, hatta iki,
üç, dört model daha yapılabilir. Ama bu
dünya vizyonunda kaç paraya mal olur,
kaça satılır?
Esas şudur; pazara çıkaracağınız zaman, bu işi yapan kurum olan özel sektör,
nezdinde, malın kâr etmesi lazım. Bunun
olabilmesi için de rekabetçilik şartlarındaki zorlayıcı kuralların da önce milli bir
46
davranış ve anlayış olarak kanımıza işlemesini sağlamamız gerekir.
Kaldı ki, iyi bir modelin ekonomik
olabilmesi için yılda 200 binlik bir sayıyı garanti etmesi lazımdır. Ama sadece
biz 200 bin tane yapalım, yerli otomobil
olsun, herkes alsın dersek o zaman olay
şuna girer; o araç pahalıya mâl olur, devlet sübvanse eder, vaziyeti kurtarır; ne
oldu, milli otomobil yaptık olur. Ancak
yeni bir yanlışı milli heyecanımızla yapar
ve batırırız…
P.: Kendi ayakları üzerinde yürüyebilen bir yapı nasıl tesis edilir?
F.G.: Tasarımdaki kıvrak zekâ ile
yakıtı, dinamiği, ömür testleri... Her
şeyiyle herkesten iyi yapmak üzere yola
çıkılacak. Bunun neticesinde herkesten
ekonomik bir netice elde edilecek ki,
hem halkımız benimsesin hem de dünyaya satabilelim. Dünyaya satılmak üzere
yapılmayacak bir araç, Türkiye’de 6 ay yaşar. Dünyaya beğendirme kaygısı olacak,
dünyaya satılacağına dair inançla, belirli
Özel sektör, girişimci
ruh teşvik edilmelidir.
Devlet yapılabilmesine
ait sahayı temizleme
çalışması yapmalıdır.
Teşvik, yüreklendirme;
güçlü aklı, güçlü inancı
desteklemektir. Teşvik
sonuç almaktır.
bir kalite seviyesi, uygun bir maliyet yakalanacak diyebilmek ve o şartlarda girişmek en doğru hareket olacaktır.
P.: Temel politikaları siz özetlerken, daha mikro düzeye inersek.
Kuruluş yeri seçimi nasıl yapılmalı?
Marmara Bölgesi veya Bursa mı tercih
edilmeli?
F.G.: Bir kere liman ve deniz olmalı.
İkincisi teknolojik üstünlüğü yakalamak
için bu işin tecrübelisi olan kesimlerde
olmalı. Marmara, Bursa bu tarifimize
uyuyor.
İzmir’de yaşamaz mı? Yaşar ama
İzmir otomotiv endüstrisi kenti değildir. Bursa’daki birikim, Bursa’daki tecrübe yoktur. Bakın olmaz demiyorum,
geç olur. Mersin’de olmaz mı? Konya’da
kursak maliyetler adına çok iyi netice
de alınır, ama yine limana uzaksın. ‘Geleneksellik’ diye bir ifade var. Her kurumun, her dükkânın, her fabrikanın, her
küçük ya da büyük işletmenin yıllardan
beri edindiği bilgilerinin uygulama esna-
sındaki kolaylıkları sebebiyle elde edilecek olan, önce görünmez sonra görünür
parasal değerdir bu. (Bu tarif güzel oldu)
P.: Türkiye’nin otomobil çabalarını zamanlama olarak nasıl yorumluyorsunuz?
F.G.: Devrim zamanı iyi zamandı, kaçırdık. Şimdiki zamanlama?.. Çok
geçtir artık. Dünya birleşiyor. Volvo ve
Saab gibi bir güç anında yaprak gibi satılabiliyor. Aston Martin vardı bir zamanlar, Malezya satın aldı. Niçin? Teknolojisini öğrenmek için aldı.
Burada devlet aklıyla yapılacak iş iyi
netice almaz. Ancak devlet aklı; özel sektörde ana sanayinden, yan sanayinden,
kısmen üniversitelerden bir heyet kurarsa; o heyetin üreteceği reçeteler devlete
ışık tutar.
P.: Söylenen bir çalışma grubu
oluşturulacağı yönünde…
F.G.: Çalışma grubu evet, doğru
adım olur. Devletin bürokratı bu arabanın nasıl yapılacağını üstün körü bilir
belki, ama nasıl yaşayacağını hiç bilmez.
Bugün Mercedes, Audi, Volkswagen
ve diğer markalarda görev yapan ünlü
Türk tasarımcılar var. Aynı zamanda
ünlü Türk üreticiler de var. Bunlardan
çokça faydalanmak lazım. Türkiye’ye
gelmelerini sağlamak ve akıl satın almak
lazım. Sadece bunlar yetmez, ünlü marka danışmanlarından da akıl satın almak
yerinde olacaktır.
İnanmış bir adam bir ülkeyi, büyük
bir kitleyi ayağa kaldırır. Malezya Başbakanı Muhammed yaptı bunu. Şimdi böyle bir lidere ihtiyaç vardır. İlle de
bir şahıs adına lider demiyorum. Çünkü
liderlik algılaması esnetildi bizde; bir
yerlere, birilerine, onaylamadığımız örneklere benzemeye yüz tutuyor bizdeki
lider aklı. Bu bakımdan “lider devletin
kendisidir”. Devlet koruma yapmaz,
devlet koşturur. Öyle bir rota çizmiştir
ki, o koruma kollama denen nazlı, nazik
ifade orada fakat arka planda vardır. Yoksa bilinen manada koruyoruz, kolluyoruz
diye yola çıkıldığında hiç bir şeyi koruyup kollayamazsınız.
P.: Yani yola çıkılmamalı mı? Söylediklerinizden bunu mu anlamalıyız?
F.G.: Çıkılmamalı demek çok doğru değildir, çıkılmalıdır. Ama çok akla
ihtiyaç vardır.
Rahmetli Vehbi Koç, bizzat 1975
yılında bana bir söz dikte ettirmiş, yazdırmıştı. Dedi ki, ‘Hayatın esası zamanlamadır, geç alınan en doğru karar yanlıştır.’ Müthiş bir söz bu… Diyelim ki; öyle
bir karar aldık ama, atı alan Üsküdar’ı
RÖPORTAJ
Ermetal
Grubu,
otomotivde
köklü bir yapı
E
rmetal Şirketler Grubu’nun
başlangıcı 1972 yılında kurulan
Erkalıp’a dayanıyor. Erkalıp bugün
otomotivsackalıpları,kontrolfixtürlerive
işeözelotomasyondüzenlerindeöncelikle
ErmetalŞirketlerGrubu’nunihtiyaçlarını
karşılıyor. Ermetal Otomotiv ve Eşya
Sanayi A.Ş. ise Bursa’da ilk kurulan
köklü firmalardan birisi. Firma, otomotiv
piyasasınınpreslenmişsacparçalardave
komponentlerde kaliteli ürüne duyduğu
ihtiyacı karşılıyor. Grup, piyasanın
yönlendirmesiyle el fren kolu, koltuk
arkası,direksiyonmili,kardanşaft,plastik
enjeksiyonvekaynakatölyelerinidevreye
soktu.Grup1996yılındaPlasmotMobilya
ve Otomotiv Plastikleri şirketini kurdu.
Ermetalbugün,Türkotomotivanasanayi
firmalarınındünyapiyasalarınasunduğu
ürünlerde, kalitesiyle, teknolojisiyle,
eğitilmişişgücüyleönemlikatkılarsunan
bir konumda.
Ermetal Otomotiv ve Eşya AŞ, 2010
yılındaBTS’nunaraştırmasındaBursa’nın
İlk 250 Büyüğü içinde 38. sırada yer aldı.
İSO 500’de ise Ermetal 161,8 milyon TL
üretimden satış cirosuyla 372. sırada
bulunuyor.
geçmiş, biz yeni uyanmışız…
nekecilikten, sobacılıktan, kalıpçılıktan,
Kore ve Malezya’yı özetle anlattım.
makinecilikten ağır endüstriye geçtik,
Bir de yanımızdaki İran’a bakalım. 2
hepsini tanıyoruz. Emeğimiz geçti.
milyon adedi aşan bir otomobil üretimi
Eksiğimiz bu ülkenin anlayış berayapıyor. Arkadaşlarla konuşuyoruz, ‘ne
berliğidir. Benim yaptığımı, bu hüküolacak gaz tenekesi yapıyorlar’ deniliyor.
metin başlattığını öteki başa geldiğinde
Böyle başlarsın, sistemi oturtursun. Buyıkmamalı. Milli servetin ne olduğunu
gün İran kendi tasarımı olan Samand
her fert anlayacak ki milli politikaların
yapıyor, yarım milyon adet ihraç ediyor.
kimin adına oluşturulduğunun bir kıyMitsubishi ile Renault ile başladı bu seymeti olsun.
rüsefere. Önce Peykan’ları yaptı, sonra
P.: Hangi segmentte, nasıl bir fiyat
Khodro Merkez Üssünü kurdu. Şimdi
aralığında bir araç ortaya çıkmalı?
kendi markasını, füzesini, denizaltısını,
F.G.: Yerli otomobili, yerli insan
raylı sistemlerini, barajlarını, demir çelik
almaya değer bulmuyorsa o araba 6 ay
endüstrisini, atomunu, helikopterini yayaşar. Halkımızın cebine uygun, Türkiye
pıyor. Orada lidercilik var. Totaliter lider
sınırları içerisinde satılabilecek bir araba
ama sadece totaliterliğiyle yaptırmıyor
ise konu; devlet beni görevlendirsin, ben
aynı zamanda sevdiriyor.
yaparım. Yürür, devrilmez, dört kişi taşır,
Biz böyle bir otomobili niçin yapmak
konforu çok olmaz, 15 bin liralık bir araistiyoruz? Milletin ruhunu okşamak mı
ba olur. Yaşar mı böyle bir model? Hem
istiyoruz, bir dahaki seçimlerde daha çok
ucuz hem idare eder diyebiliyorsa her vaoy mu istiyoruz. Tepede, bir numarada ne
tandaş; yaşayabilir derim…
var? Gerçekçilik var mı? Popülist kaygısı
Dünyada yaşayacağına inandığın,
olmayan, popülist
yaşamasını istedipolitikalar üstü bir
ğin araç… Bunun
Fabrika kuruluş yeri için
ciddiyetle, gerçekten
için yapabileceğin
liman ve deniz, teknoljik
bir yerli araç mı?
her türlü yasal düüstünlüğü yakalamak için
P.: Yerli aracın
zenleme, vereceğin
sizce tanımı nedir?
destek,
vereceğin
iş tecrübesi olan bölgeler
Nedir yerli araç?
vizyon var ise devseçilmeli. Marma, Bursa
F.G.:
Yerli
lete derim ki ‘Çık
bu tarife uyuyor.
araç; Türk insanımeydana yüreklennın elinin emeğini,
dir insanları’. Bu
zekâsının kıvraklıişi yapıyormuş gibi,
Yerli otomobili, yerli insan
ğını, düşüncesindeki
yaparmış gibi, iki
almaya değer bulmuyorsa
ticari aklı anlatacak;
ileri bir geri olagörünümü, ekonocaksa, bahsedilen
o araba 6 ay yaşar.
mik ömrü, verimli200 milyon Euro’ya
liğini okuyabileceda yazık olur. Bir
ğimiz bir araçtır. Her yiğidin bir yoğurt
yeni otomobil fabrikasının kurulması en
yiyişi vardır.
kötü şartlarda 2 milyar Euro’dur. Tabii
Değişik adreslerden motor, şanzıman
dedik ya, dünya ile yarışacak bir model
alırsak, burada kasayı yaparsak; lastik
yapacaksan. Bu yapının içine elektriklifabrikamız var, koltuk fabrikamız var,
yi, güneşle çalışanı, hidrojeni vs. koymak
boya fabrikamız var, olur sana bir yerli
lazım. Bu sefer 2 milyar Euro’yu da 2 ile
araba. Bu değil. Motoru şanzımanı dâhil
şimdiden çarpmaya hazır olmalıyız.
olmak üzere rulmanları, en zor ürünleP.: Son olarak, bir babayiğit mi olrinden bir tanesi olan karbüratörü dâhil
malı, birkaç babayiğit mi bir araya gelolmak üzere yerli tasarlayıp yerlileştirdimeli? Dünyadaki örnekler nasıldır?
ğimiz zaman… (Cıvatası ve benzeri küF.G.: Genelde bir kişinin yüreğini
çük parça ve sarf malzemeleri dışarıdan
vermesi ve o kişinin etrafındaki aile bialınabilir.)
reyleri ya da stratejik iki-üç kadim dosP.: Bu stratejik parçaları biz yapatun azimli girişimciliği çok bilinen ve
biliyoruz değil mi? Bu insan gücü, bildenenmiş bir örnektir. Bugün dünya devi
gi, teknoloji vs. var. Yoksa eksiğimiz mi
Posco Çelik endüstrisi böyle 3 mühenvar?
disle 1967 yılında kurulmuştur. Devlet
F.G.: Teknik olarak hiçbir eksiğimiz
aklı destekler, aklı beslerse; o akıl kendi
yok. Biz otomobilden fazlasını da yapataraftarını kendisi bulur. Devlet ne isterız, uçağımızı da yaparız, tankımızı da
diğini söylerse girişimci akıl onu yapar.
yaparız. Bu hamasi bir söylem değil. Ben
Ama sadece babayiğit ararsa biraz yavan
biliyorum ki, bu ülkenin varlığı içinde tekalan bir söylem gibi gelir bana…
47
FAİK ÇELİK
RÖPORTAJ
48
RÖPORTAJ
Faik Çelik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Faik Çelik:
Yerli aracın Bursa’ya ihtiyacı var
Beyçelik Gestamp ve Emarc-Çelik girişimleriyle otomotiv sektörünün önemli oyuncularından birisi
olan, sektörü için kalıp imalatı, sac şekillendirme ve montaj, standart ve yüksek dayanımlı sac ile
birlikte boru ve alüminyum şekillendirme yapan Faik Çelik Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Faik
Çelik, yerli araç üretimi konusundaki sorularımızı yanıtladı.
F
aik Çelik, yatırım modelinden
devletin rolüne, kuruluş yeri seçiminden avantajlara kadar yerli
araç üretimi konusunda DOSAB Perspektif Dergisi’nin sorularını yanıtladı.
Perspektif: Türkiye’nin otomobil üretme kabiliyeti konusunda herkes hem fikir. Bu kabiliyet var. Yapmalı mı peki?
Faik Çelik: Üretimi kesinlikle yaparız. Yani şuanda Türkiye’deki
yan sanayi 5-10 seneden beri bir hayli
güçlendi. Yeni yatırım ve modellerle
Avrupa ayarına geldik. Burada üretilen arabalarda yüzde 70-80 yerli parça zaten var. Ayrıca bir aracının yüzde
100’nün yerli yapımı olmasının da bir
anlamı yok. Amaç burada yerli marka
bir nihai ürün. Bazı parçaları İran’dan
da alabilirsin. Biz geneli yapabilecek
kabiliyete sahibiz.
Peki yapmalı mıyız? Yapmamızda
faydası var. İç piyasayı biraz daha hareketlendirir diye düşünüyorum. Bütün
markalara faydası olur görüşündeyim
yerli arabanın. Devlet de yerli arabaya
yatırım yapar, kullandığı binlerce araba var. Fiyatları, maliyeti uygun olursa
Türkiye’de vatandaşa katkısı olur.
P.: Kafalardaki soru işaretlerinden birisi de o zaten, maliyet. Uygun
maliyetli, rekabetçi bir ürün ortaya
çıkar mı?
F.Ç.: Elbette maliyet önemli, teşvik
önemli. Bazı sübvansiyonların olması
gerekir. Bunları da devlet yapacak elbet.
P.: Nasıl bir yatırım modeli ile hayata geçebilir böyle bir proje?
F.Ç.: Devlet ve özel sektör iş birliğinde yapılmasında daha çok fayda
var. Özel sektör bu işe girecek ama bir
araya getirmek biraz zor. Ama devletle
birlikte olursa olur. Yarın için devlet
çıkar, hissesini devreder. Devlet içinde
olduğunda daha hızlı hareket edilir.
Elbette bu projeyi yönetecek kişiler
özel sektör olacak.
P.: Kamu kuruluş yeri seçiminde
de belirleyici olmalı mı? Yatırım nerede olmalı?
F.Ç.: Türkiye’de yan sanayi olarak
en fazla yatırım yapan en fazla hizmet
eden il Bursa. Böyle bir araç yapılacaksa Bursalı sanayiciler olarak Bursa’da
yapılmasını arzu ederiz. Bu konuyu
Ticaret ve Sanayi Odamızda da gündeme getirip gerekli bilgileri aktardık.
Bütün Bursa kamuoyunun bu konuda
el birliğiyle hareket etmesi gerekir.
Çünkü Bursa hazır. Burada her şey
var. Çok güçlü yan sanayiler, var aracın
tamamını yapacak yan sanayiler var.
Lojistik anlamda da uygun. Bursa bir
liman şehri aynı zamandı. Buradaki iş
gücü ve bilgi ile daha iyi takip edilir,
verimli olur. Türkiye’nin en büyük iki
fabrikası (Tofaş, Renault) Bursa’da,
Ford buraya çok yakın.
Otomotiv sektörüne en
fazla yatırım yapan,
hizmet eden il Bursa.
Böyle bir yatırım Bursa
için anlamlı olur.
P.: Bu durum bir dezavantaj olabilir mi? Yani Bursa yeterince doygun
denilebilir mi?
F.Ç.: O yapılarla Bursa’da bugünkü
yan sanayi oluştu zaten. Ben bu yerli
arabayı yapmış olsam, Bursa’dan başka
hiç bir yer düşünmem.
P.: Bursa merkezi veya merkeze
çok yakın yerlere yeni sanayi yapılarının yapılmaması, yeterince dolduğu sıkça söylenir. Diyelim ki, Bursa
denildiğinde, bu ilin neresi uygun
olacaktır? 2 milyon metrekarelik bir
araziden söz ediliyor çünkü?
F.Ç.: Yenişehir’de böyle araziler
deniliyor mesela. Gemlik’te kullanılmayan asgari bir alan varmış, 4,5 milyon metrekare dolayında. Bir kamu
arazisi olmalıdır yatırım için. Devlet
bunu tahsis etmelidir. Bu yatırımı yapacak hiç kimse, Bursa’da bu pahalı
arsa fiyatları ile böyle büyük bir yer
bulamaz ki.
Nasıl Ford Fabrikasına zamanın
Cumhurbaşkanı yer verdi. Ogün bazı
siyasiler tepki gösterdi. Ama Cumhurbaşkanı ‘Köşkü bile veririm’ dedi doğru
bir hareket yaptı. Bugün de aynı hareket yapılır diye düşünüyorum. Onu da
açıkladılar zaten bize.
P.: Yatırımı Bursa’ya çekme konusunda iş dünyası, örgütler, siyaset ne
yapmalı? Nasıl hareket etmeli?
F.Ç.: Yerli aracın zaten Bursa’ya
ihtiyacı var. Üretim yatırımının
Bursa’nın dışında kurulduğunu varsayalım. Önemli iş zaten Bursa’dan
görülecek. Ar-Ge’sinden tutun, yüzde
70 işi Bursa ile olacak. Başka bu derece gelişmiş yer yok zaten. Ana sanayi
elbette gittiği bölgeye yan sanayiyi getirir. Ama burada zamana ihtiyaç duyulur ve maliyetleri yükseltir. Verimliliği azaltır. Kütahya’da kurdun diyelim.
Kütahya’da yan sanayi yok ki. Gelecek
yine Bursa’dan alacak.
Bursa’da da bundan 15 yıl önce yan
sanayi bu derece değildi. Tofaş’ın,
Renault’un ve Ford’un üretimlerini
çoğaltması, ihracata yönelmesi, yüzde
80’i İstanbul’da olan yan sanayiyi buraya taşıdı.Şu anda İstanbul’da yan sanayi çok azaldı, iş Bursa’ya geldi, Bursa’dakiler gelişti.
Kısaca Bursa’nın avantajları çok. Öte
yandan yerli aracı kimin yapacağı henüz belli değil. Yapacak grup Bursa’yı
zaten değerlendirecek. Söylediklerimizi bilecek. Sonra devletin yer tahsisine
kalıyor bu iş.
P.: Yatırımı yapacak yapı içinde
yan sanayi de olmalı mıdır? Örneğin
Beyçelik Grubu böyle bir konu gündeme gelse nasıl bakar?
F.Ç.: Olabilir tabi. Bursa’daki sanayinin bir araya gelip ortak katkısı
49
RÖPORTAJ
da olabilir. Bunları azman gösterecek.
olmalı.
Ama kolay iş değil olmadığını da söyP.: Konuşulan bir takım yıllık ürelemeliyim. Tabi biz yabancı ortaklı oltim miktarı, fiyat aralığı gibi konular
duğumuz için kararı birden kendimiz
var. Sizin bu konulardaki görüşünüz
veremeyiz.
nedir?
P.: Türkiye’de üretim yapan veya
F.Ç.: Başlangıç için yıllık 100 bin
pazarda olan markalar ‘yerli otomobil’
adet üretim iyi bir rakam. Daha sonra
konusuna ilk etapta sizce nasıl bakıbu iş talebe göre çoğalabilir. Farklı üreyor?
timler gündeme gelebilir.
F.Ç.: Hepsi bu işi istiyorlar diye
Perspektif: Bu şartlarda bir araç üredüşünüyorum. Türkiye’deki araç özentimi ne kadar bir yatırımı gerektirir?
dirildiği zaman, bu yerli araç yapıldığı
F.Ç.: OSD açıkladı. 2,5 milyar euro
zaman pazar büyüyecek. Bizim şuanda
dediler. Biraz daha aşağı olabilir benim
ürettiğimiz araçlar da yerli sayılır. Tofaş,
tahminim. 1-1,5 milyar euro’ya bu araç
Renault, Ford marka yabancı fakat yüzortaya çıkabilir.
de 80 yerli yapılan araçlar.
P.: Daha en başından iç piyasa yaP.: Yerli üretim konusunda bizim
nında dış pazar da hedeflenmeli mi?
eksik diyebileceğimiz bir yönümüz
F.Ç.: İç piyasa başlangıç olur ama dış
var mı? Örneğin test
piyasaya da satış
merkezi gibi konular
yapılmalı. Türk
Yerli araç üretiminin
da gündemde…
Cumhuriyetleridevlet özel sektör
F.Ç.: Eksik diyene, Ortadoğu’ya
işbirliği içinde
bileceğimiz hiçbir şey
niye satılmasın?
yok. Bizim yan sanayiZaten
bizim
yapılmasında büyük
lerde dahi Bursa’da 3-4
bir kalitemiz var.
fayda var. Devlet bu işin
tane firmada Ar-Ge
Türkiye’de üretim
arazisini tahsis etmeli.
merkezi var. Bursa’da
Avrupa kalitesiniyi mühendisler yetişide satıyor. Yeni
yor, insan gücü yetişmiş. Yan sanayiler
yerli araç, şuanda Türkiye’deki araçların
daha tasarım sürecinden itibaren çok
kalite seviyesinde olacak. En az onlar
şey yapabilir durumda.
kadar olacak ki, insanlar alsın. Öbür
P.: Bir aracın üretimi bugün düğtürlü almaz. Kaliteli bir araç olmadığı
meye basılsa ne kadarlık süreçtir?
zaman ben yerli dahi olsa almam. Ama
F.Ç.: Harekete geçilirse en geç 2-3
baktığım zaman, aynı kalitede, aynı tekyılda olur.
nolojide bir araç olursa yerli aracı tercih
P.: Peki pazarı da düşünerek hangi
ederim.
segmentte araç veya araçlar üretilmeli.
Bu işi yapmak için çok geç kalmamak
Hafi ticari veya ticari olmalı mı örnelazım. O yüzden Sayın Başbakanımız
ğin?
da çok kararlı, Bilim, Sanayi ve TeknoF.Ç.: Otomobil olmalı. Türkiye’de
loji Bakanımız da kararlı gözüküyor. Bu
ticari aracı yapan gerektiği kadar var.
kararlılıkla kısa sürede adım atacaklarıFord var Tofaş var. Türkiye zaten ticari
nı düşünüyorum. Herhalde önümüzdearacın üssü oldu. Sedan ve küçük araç
ki yıl bu iş şekillenecek gibi geliyor.
50
Beyçelik
Gestamp,
otomotivde
devler liginde
G
enel merkezi Bursa’da bulunan
Faik Çelik Holding; otomotiv,
enerji, ısı, sigorta ve turizm
alanlarında faaliyet gösteriyor. Farklı
şehirlerdeki girişimleriyle 2.000
kişiye istihdam olanağı sağlayan
Holding, Türkiye’de ilk defa sıcak sac
şekillendirme tesisini DOSAB’ta kurdu.
25milyoneuroyatırımyapılanvedeneme
aşamasındakitesisüretimeönümüzdeki
yıl başlıyor. Holding, otomotivde yeni
yatırımlar konusunda da çalışmalarını
sürdürüyor.
GrubunotomotivdekişirketiBeyçelik,
2007 yılında Gestamp Automocion ile
ortaklık yaparak Beyçelik Gestamp adını
aldı ve global düzeyde bir oyuncu haline
geldi.BeyçelikGestamp,BTSOOrganize
Sanayi ve Demirtaş Organize Sanayi
Bölgesi’ndeki90.000 m2’lik tesislerinde
otomotiv sektörü için kalıp imalatı, sac
şekillendirme ve montaj alanlarında
faaliyet gösteriyor. Beyçelik Gestamp,
BTSO’nun Bursa’nın En Büyük 250
FirmasıAraştırması2010’da200,8milyon
TL üretimden satış rakamı ile 31.sırada
yer aldı. Firma İSO 500 2010’daz ise 296.
sırada. 2010 yılı ihracatı 2.15 milyon
dolar düzeyinde gerçekleşti.
Beyçelik ve İtalyan Emarc
şirketlerininortakgirişimiile1998yılında
kurulan Emarc-Çelik Oto Yan Sanayi de
her türlü standart ve yüksek dayanımlı
sac ile birlikte boru ve alüminyum
şekillendirme yapıyor.
MUSTAFA ORAN
RÖPORTAJ
52
RÖPORTAJ
DOSAB Yönetim Kurulu Üyesi ve
Orven Kauçuk Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Oran:
Bursa lokomotif şehir
olmaktan gurur duyar
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın Eylül ayı Meclis Toplantısında, üyelere yerli otomobil üretimi
konusunda bir konuşma yapan Musatfa Oran, “Bursa’da onlarca firma dünyanın önde gelen
markalarına üretimler yapıyor, geliştirdikleri ürünlerin Ar-Ge çalışmaları ile rekabetçi kalıyor.
Bursa, bundan dolayı Türkiye nin Detroit’i kabul ediliyor. Kendi otomobilini üretecek olan
ülkemizin bu konuda lokomotif şehri olmaktan gurur duyacaktır” dedi.
O
tomotiv sektörüne kauçuk
parka üretimi yapan Orven
Kauçuk’un Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Oran aynı zaman Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Bursa
Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Motorlu Taşıtlar Parça ve Aksam İmalatı
Meslek Komitesi Meclis üyesi…
BTSO’nun
Eylü ayı Meclis
Toplantısı’nda üyelere ‘yerli otomobil
üretimi’ konusunda bir konuşma yapan
Oran, bu projenin hayata geçirilmesinin yanında Bursa gibi sektörde ileri
düzeyde bir ilde planlanması gerektiğini
anlattı.
Yatırımın Bursa’da olması konusunda
Bursa’nın topyekün çalışması gerektiğini
vurgulayan Mustafa Oran, DOSAB
Perspektif Dergisi’ne de açıklamalarda
bulundu.
Perspektif: Türkiye, yerli araç
üretimi konusunda geç mi kalmıştır?
Son gelişmelere nasıl bakıyorsunuz?
Mustafa Oran: Yerli otomobil üretiminin, yerli bir markanın
gerçekleşmesinin ülkemiz dinamiklerine sağlayacağı fayda, gelişmiş ülkelerin
gelişme periyotları incelendiğinde net
olarak görülecektir. Çünkü bir çok sektörün girdi olarak desteklediği, multidisiplinlerin organize olduğu otomotiv
endüstrisi, birbirinden farklı yine bir
çok sektöre çıktıları ile destek vermektedir. Yaratılan istihdam, nitelikli işgücü
yanında sürekli gelişime ve rekabete açık
kültürler oluşturmaktadır.
Bugün Sayın Başbakanımız tarafından
konulan ‘yerli otomobil üretilmelidir’
hedefi çok açık bir vizyonun göstergesidir. Dolayısıyla bizlere düşen bunun
başarılması için pozitif görüşler üretmek
ve gereğini hep birlikte yapmaktır.
P.: Peki ne tür gerekliliklerden bahsediyorsunuz?
M.O.:
Otomotiv
endüstrisi
planlamasında, kurulum aşamasının
yanında sürdürülebilir gelişme göstermek ve dünya ölçeğinde rekabetçi
kalarak yaşamak zorunluluğu vardır. Zaten bu değerlendirme yapılacaktır.
Bugün 2 milyon metrekare civarında
bir fabrika alanına ihtiyaç duyulduğu
açıktır. Bu arazinin devlet tarafından bulunup verilmesi gerekir. Hatta devletin
üretici şirket içinde bir miktar payının
olması da düşünülebilir. Üretimi elbette
özel sector yapacaktır.
Bugün otomotivde bir ana sanayi
fabrikası kurmak, bir marka yaratmak
ve dünya ligine çıkmak risklidir. Bunu
biliyoruz. Çünkü dünyada sektörde
birleşmeler görülüyor. Çünkü rekabet
yoğun, karlı bir iş olmaktan uzaklaşıyor.
Dolayısıyla burada karşımıza üretmek
değil satmak yani pazar sorunu çıkıyor.
Ne kadar maliyetle hangi pazara hitap
edilecek bu önem kazanıyor.
P.: Hangi pazara hitap edilmeli
sizce?
M.O.: Benim düşüncem iç piyasa
yanında Türk Cumhuriyetlerden Balkan ülkelerine kadar hitap edebilecek bir
araç üretimidir. Bu ilk etapta doğru bir
çıkış noktası olabilir.
P.: Üretim adedi konusunda yılda ne
kadar bir rakam düşünülmeli?
M.O.: Yapılan hesaplamalar yılda
200 bin adet aracın satılmasının rantabl
olduğunu söylüyor.
P.: Türkiye böyle bir yolda yürümeye
başladığında, ne kadar sürede bir araç
ortaya çıkar?
M.O.: Model tasarımı ve ArGe süreci, yatırım gibi meseleler
düşünüldüğünde 3 yıl içinde bir araç
Otomotiv endüstrisi
planlamasında, kurulum
aşamasının yanında
sürdürülebilir gelişme
göstermek ve dünya
ölçeğinde rekabetçi
kalarak yaşamak
zorunluluğu vardır
53
RÖPORTAJ
ortaya çıkabilir. Bu sure kısa gelebelir
belki ama bizdeki gelişmiş yan sanayi ve
sektör olduğu unutulmamalı.
P.: Yan sanayi rekabetçi konumda
ve rekabet ediyor dediniz. Aynı şey
oluşturulacak marka için de söylenemez mi?
M.O.: Türkiye otomotiv endüstrisi
bugün ulaştığı kalite kültürü ile dünya
pazarlarında rekabet edebilmektedir.
Bu seviyeye sektöre hizmet veren tüm
paydaşların geçmiş 20-30 yıldan beri
gösterdikleri azimli ve sabırlı çalışmalar
ile gelmek mümkün olmuştur.
P.: Peki nasıl bir yol haritasında ilerlenmeli?
M.O.: Uluslararası kabul edilen
standartlara göre üretilmesi gereken
otomobil
modellerinin
üretimine
başlanılması ve fazlaca risk alınmadan
gerçekleşmesi için konuyu önceden
tecrübe etmiş bölgelerde, yetkin kurumlar ile birlikte çalışmak önem arz
etmektedir.
Sahip olunan yan sanayi parkının
gücü kullanılmalı, hammadde ve
yardımcı malzeme temini bu kaynaklar üzerinden varolan sistem kaynakları
kullanılarak yönetilmelidir.
Doğru, bizde alt yapı hazırdır. Yan
sanayi hazırdır. Ar-Ge vardır, insane
54
gücüne sahibiz. Araç üretebiliriz. Ama
satış boyutuna da çok kafa yormak gerekiyor. Bir takım destek söz konusu
olabilir. Ancak burada dikkat edilecek
konu, AB ve uluslararası zorunluluklara
uymaktır. Bu kriterlere sadık kalmak
mecburiyetindeyiz. Yani yerli araca ne
destek veriyorsan, bu vergi olabilir, ithal
ettiğin araca da vermek durumundasın.
P.: Kuruluş yeri seçimi konusunda ne düşünüyorsunuz? BTSO
konuşmanızda adres Bursa’dır dediniz.
BTSO, sektör temsilcileri,
sanayiciler, milletvekilleri
ve sivil toplum kuruluşları
üzerimize düşen görevi
layıkıyla yapmalıyız
M.O.: Halen Bursa sanayi bölgelerinde kurulu onlarca firma dünyanın
önde gelen markalarına üretimler
yapmakta ve geliştirdikleri ürünlerin
Ar-Ge çalışmaları ile sürekli rekabetçi
kalmaktadırlar. Bu sebeple Bursa Türkiye nin Detroit’i kabul edilmektedir.
Kendi otomobilini üretecek olan ülkemizin bu konuda lokomotif şehri
olmaktan gurur duyacaktır. Bunu yine
söylüyorum.
Kuruluş yeri seçiminde lojistik önemlidir. Yan sanayi, nitelikli insane gücü
önemlidir. Tüm bunlar için en doğru
yer Bursa’dır. Elbette diğer şehirler de
isteyecektir, karar vericiler oraları da
değerlendirecektir. Onun için ben Bursa iş dünyasının bizim sektörümüzün
başta bu işi Bursa’ya getirmek için gayret göstermesi gerektiğini söyledim.
BTSO Meclisi’nde de ‘Bursa
Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim kurulu ve Meclis üyeleri olarak bizler,
Bursamızın değerli milletvekilleri ve
sivil toplum kuruluşları ile birlikte
Sayın Başbakanımız tarafından hepimize verilen bu görevin başarılması için
üzerimize düşen sorumlulukları yerine
getirmemiz gerekmektedir. Bursamızın
otomotiv üretim üssüne dönüşmesi için
vereceğiniz katkılardan dolayı teşekkür
ederiz’ dedim. Başta BTSO Başkanı
Celal Sönmez, BTSO’nun böyle bir
konuda her zaman hazır olduğunu söyledi.
Bursa işin lokotomotifi, merkezi
olduğunda daha sağlıklı bir araç ortaya çıkacaktır. Bugün böyle bir fabrika
yatırımı, 10 bin kişiye daha iş sahası
açar.
SABAHATTİN ÖZKAN
RÖPORTAJ
56
RÖPORTAJ
Destek Otomotiv Yan Sanayi Genel Müdürü ve
BTSO Meclis Üyesi Sabahattin Özkan:
Yerli araç yatırımı ve geleceği
için devlet ‘ben buradayım’ demeli
Bizim terk etmeye çalıştığımız, kötülediğimiz devletçilik, devletin her işte olması fikri bugün
bazı yerlerde ne kadar gerekliymiş görüyoruz. Otomotiv konusu da böyle bir konudur. Üretim
safhasını özel sektör halledecektir ama bu noktaya gelene kadar ve ondan sonrasında devlet
‘Ben buradayım’ deyip varlığını hissettirmelidir.
B
ursa Ticaret ve Sanayi
Odası’nda Motorlu Taşıtlar
Parça ve Aksamı İmalatı (46.)
Komiteden Meclis Üyeliği da yapan
Destek Otomotiv Yan Sanayi AŞ Genel Müdürü Makine Mühendisi Sabahattin Özkan, yerli araç üretimi konusunda daha fazla geç kalınmaması
gerektiğini söyledi. Özkan, devletin bu
projenin tüm aşamalarında varlığını
hissettirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Özkan konuyla ilgili olarak DOSAB
Perspektif ’in sorularını yanıtladı.
Perspektif: Türkiye’nin yerli aracını üretme çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sabahattin Özkan: ‘Yapmalı
mıyız’ın cevabı çok basit, yapmalıyız.
Şöyle söyleyeyim; bizim dedelerimizbabalarımız 30 sene önce bu soruyu
sorup başlasalardı, biz bugün kendi
üretimimiz arabalara binebilirdik. İhtiyaç mı, yapılmalı mı? Hem de hemen
bugün yapılmalı. Bunu biz yapmazsak
15-20 sene sonra çocuklarımız, torunlarımız ‘Her şeyi yapmışlar bizim
dedelerimiz-babalarımız bir arabayı
niye becerememişler’ der. Ben şu anda
diyorum.
P.: Nerede yapılmalı? Bursa bu
işte öne çıkmalı görüşünde olanlar
fazla?
S.Ö.: Kuruluş yeri seçiminde ben
biraz farklı düşünüyorum. İşe nerede
iyi yapılabilirim yanında, bugüne göre
düşünmeden başlamak lazım. Bugünün şartlarına göre bakmamak lazım.
Bursa’nın dışında da olabilir, yakın
çevresinde olabilir. Şehir merkezinde,
ilin kendi içinde bakmamak lazım.
Artık otoyollarla, trenlerle bağlantılar
o kadar hızlı ki, senin montaj fabrikan
buradan 50 km ileride olabilir. Ama
yönetimin burada olur, yan sanayin
burada olabilir. Demek istediğim, toprak olarak ayıracağımız alan Bursa’da
olmak zorunda değil.
P.: Bursa merkez dışında Gemlik,
Mustafakemalpaşa, Yenişehir gibi
bir açılım mı düşünülmeli?
S.Ö.: Bursa merkezi sıkışmış durumda. Topraktan, tarım arazisinden
yiyoruz. Geleceğimizi, çevreyi daha
fazla bitirmemeliyiz. Bursa merkezini
bu haliyle dondurmak, sonra ıslah etmek lazım. Halen çevremiz güzel, topraklar verimli, doğal güzelliklerimiz,
tarım üretimimiz iyi durumda. Bunu
yok etmemek lazım. Bu anlamda bakıp çevreye açılabilmek gerek.
Bursa’da kümelenme var, belirli
alanlarda gelişme var, bunların getirdiği avantajlar var tamam. Bunun
için herkes fabrikasını getirip buraya
kuruyor. Üreteyim, paramı kazanayım
gerekirse çekeyim gideyim, diyebilir
yabancı. Ama biz öyle yapamayız. Onlar çeker gider, biz gidemeyiz. Geleceğe bu perspektiften bakıp, kuruluş yeri
seçimini belirlemek gerek.
P.: Daha somut söylersek, sözleriniz kuruluş yeri için nereyi işaret
ediyor?
S.Ö.: Şehir bazında değil bölgesel yaklaşım doğrudur. Bandırma’dan
Bursa’ya
doğru
bakılabilir.
Mustafakemalpaşa’yı geçmeden, denize doğru yaklaşmak gerek.
Ancak yine de alan olarak kendimizi kısıtlamanın doğru olmadığı görüşündeyim. Renault, Fransa’dan gelip
Bursa’yı seçebiliyor. Oradan burayı
yönetebiliyor. Sen de aynı şeyi yapabilmelisin. Ki ileride yapmak zorundasın. Çünkü bir fabrika yetmeyecek.
Bu yapı bir fabrika ile dönmüyor. Otomobil birkaç yerde fabrika gerektiriyor.
P.: Ama ilk kuruluş yeri seçimi
konusunda söylediklerinizden anladığımız Güney Marmara…
S.Ö.: Yani bu bir avantaj sağlar, üretim anlamında… İkinci yapı olarak
İzmir, başta liman avantajı nedeniyle
düşünülebilir. Bursa-Eskişehir arası,
Bozüyük tarafı ulaşım imkanlarının
gelişimiyle söz konusu olabilir.
Bugün ana sanayi herhangi bir yere
gidip fabrikasını kurduğu zaman yan
sanayisini zaten kendine yakın çevresinde istiyor. Senin Bursa’da olman
örneğin Toyota’nın işine yaramıyor.
Diyor ki, ‘geleceksin benim yanımda
olacaksın veya şu kadar mesafede bulunacaksın.’ Bursa uzak kaldı aynı şeyi
Ford yaptı. Kendi arazisi içinde alanlar
belirledi yan sanayilerine ‘gel fabrikalarını buraya kur’ dedi.
Bursa merkezi sıkışmış
durumda. Geleceği de
düşünerek kuruluş yeri
seçiminde de sıkışmamak
gerek.
Bir otomobil fabrikasında üretim
belirli seviyeye geldiği zaman ihtiyaçlar artar. Burası önemlidir; diyoruz ki,
‘Bursa’da her şey var, yan sanayi var.
Ama öyle bir üretim seviyesine gelindiği zaman yetmeyecek. Ne demek bu,
yeni fabrikalar kurmak zorunda kalacaksın. O zaman bunu Bursa’da nasıl
yapacaksın, Bursa dolu. Ana sanayinin
yanında kuracaksın.
Bir otomobil fabrikası için 2 bin
dönümden aşağıda bir alan düşünmemek lazım. Üretilen araçların test pisti
(Ar-Ge pisti de değil) gerekli. Aracın
zor şartlarını test edebileceğin yapılar
oluşturmak... Dolayısıyla belki daha
57
RÖPORTAJ
fazla alan gerek. Böylesi büyük alanlar
devlet için çok büyük değildir, bulur.
P.: Yatırım modeli konusunda ne
söylersiniz? Kimi ‘devlet mutlaka işin
içinde olmalı’, kimi ‘olduğunu hissettirmesi yeter’ diyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?
Bu işi temelde götürecek
‘babayiğit’ denilen aile,
holding bana göre bellidir.
Bu proje, bu ülkenin
insanı, kökü ve geleceği
burada insanlarla
yapılmalıdır.
S.Ö.: Bizim terk etmeye çalıştığımız, kötülediğimiz devletçilik, devletin
her işte olması fikri bugün bazı yerlerde
ne kadar gerekliymiş diye insanı düşündürüyor. Otomotiv konusu da böyle bir
konudur. Üretim safhasını özel sektör
halledecektir ama bu noktaya gelene
kadar ve ondan sonrasında satış, dağıtım, müşteri vs. boyutlarda devletin varlığı hissedilmelidir.
P.: Teknik olarak sıkıntımız yok,
üretim yapılır. Yer bulunur. Devlet
bazı mevzuat düzenlemeleri yapabilir.
Tamam. Peki yerli otomobil üretimini
yapacak tüzel kişilik içinde devlet ortak olmalı mı?
S.Ö.: Bence olmalı. Belki sonra çıkabilir. Ama devletin ‘ben buradayım’
demesi önemlidir. Fransa ve Renault
58
örneği gibi. Bu çok önemli aslında, Renault devlet demek. Onun başına bugün
bir şey gelse Fransa ayağa kalkıyor, devlet müdahale ediyor. Çok belli olmasa
da Almanya’da otomobil fabrikalarının
başına bir şey gelse devlet ‘bir dakika’
diyor, ‘Ben onu kimseye kaptırmam...’
Bu yatırım ve geleceği için önemli bir
güvencedir. İşin üretim tarafını yürüten
firma için sıkıştığı zaman çözüm üretecektir.
P.: Başbakan ‘Babayiğit’ dedi. Yatırım için babayiğitler de olur mu?
S.Ö.: Bu işi temelde götürecek babayiğit denilen aile, holding bana göre
bellidir. Holding seviyesinde olacak, bu
işe eli yatkın olacak, çevresi, genç kuşağı
vs.. hazır olacak. Bu ülkede yaşayacak,
gitmeyi düşünmeyecek. Babayiğitten
kasıt bu. Bu ülkenin insanı, kökü burada
geleceği de burada insanlarla yapmak.
Sektörü terk etmeyecek insanlar.
P.: Yatırım yapısı tesis edildiğinde
üretime gelirken neler hesap edilmeli?
Üretim miktarı, hangi modellerin olacağı vs…
S.Ö.: Bu işin ekonomik anlamda
hesabı yapıldığında, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanımız 200 bin adet/yıl
civarı diyor. Bence düşük rakam. Üzerine 50-100 bin koymak gerek. 300 bin
adet/yıl gibi kapasiteyi düşünmeleri lazım. Böyle kur, ilk zaman 200 bin üret,
kapasiten olsun
Böyle söylememin üç sebebi var. Birincisi ülkede insanların alım gücü artı-
yor, kişi başına düşen milli gelir bugün
10 bin dolar seviyesi ama yarın 25 bin
olacak. Talep artacak.
İkincisi nüfusumuz artıyor. Üçüncüsü, artık otomobiller pahalı gibi gözükse
de daha sık ve kısa sürelerde yenilenebilir tüketim haline geldi. Mevcut araç
parkında yenileme süreleri düşüyor.
Model anlamında başlangıç otomobil
olmalı. Ticari, hafif ticari zaten üretiyoruz. Otomobilin Pazar sahası da büyük
ticariye göre. Her eve bir, hatta birkaç
tane lazım. Her eve ticari lazım değil.
Fiyat konusunda da iç piyasa şartlarını, milli geliri baz alarak müşterinin
ödeyeceği 25 bin TL civarında bir rakam uygun olabilir. Tabii bu rakam, maliyet bazlı gidersen yakalanamaz. Burada bazı destek mekanizmaları devreye
girer.
Kurulacak yapı içinde
gelecekte payı artacak
elektrikli araçlar gibi
konuların da çekirdek
olarak yer alması gereklidir.
P.: Global dünyada, mevcut ekonomik sistemde ‘yerli araç’tan kasıt
nedir?
S.Ö.: Yerliden kasıt sermayesi bu
ülkenin olmasıdır. Öbür türlü göçmen
kuş bana göre.
P.: Böyle bir araç veya araçlar, hangi
pazara hitap etmeli?
S.Ö.: Sadece Türkiye olmaz elbette.
Bizim belirli bir kalite ve birikimimiz
var. Bu seviyede yaptığında sen istesen
de iç pazarda kalamazsın. Dışarıdan gelecek taleplere cevap vermeye kalktığında bir bakacaksın Arap ülkelerine, Türk
Cumhuriyetlerine gidecektir. Daha
büyük ve gelişmiş pazarlara ilk etapta
ulaşılamayabilir elbette. Ama alt yapıyı
pazar tüm dünya olarak kurgulamak lazımdır.
Bu noktada bir şey daha söylemeliyim; Bu işin devamında elektrikli araç
üretme akımını düşünmek gerek. Bütün araç üreticileri bunun modellerini
oluşturuyorlar ve gelecekte payı artacak.
Biz henüz başlangıç aşamasındayken
bir oran belirleyip, örneğin yüzde 1020 neyse elektrikli aracı başlatmalıyız.
Onun çekirdeği de orada kurulmalı ve
mutlak suretle de orada üretilmeli. Bugünkü birçok parçalar ileriki araçlarda
belki şekil değiştirecek, buna hazırlık
yapmalı. Yeni yan sanayi tipleri, yeni
parçalar ihtiyacı oluşacak.
HABER
İntersam yeni yatırım yaptı
etikette çıtayı yükseltti
Etiketin sadece kağıt ve yapışkandan ibaret olduğu sanılıyor” diyen Tezelli, çok basit
bir yardımcı malzeme gibi görünen etiketin bittiği yerde üretimin durması gibi çok
ciddi sonuçlarla karşılaşılabileceğini vurguladı.
E
kalamaya çalışmaktadır. Bu tarz ürünler
de son kullanıcıya sarf malzeme maliyeti olarak uygun gelmekte fakat kullanım
esnasında etiketin yapışmaması veya
üzerine baskı almaması gibi değişik sorunlar yaşatmaktadır” dedi.
Volkan Tezelli
tiket konusunun çoğu firma
tarafından hala tam olarak anlaşılamadığına dikkat çeken İntersam Etiket ve Barkodlama Sistemleri
Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Pazarlama Müdürü Volkan Tezelli, birçok
sektörde bilinçsiz etiket kullanımının
söz konusu olduğunu bildirdi. “Etiketin
sadece kağıt ve yapışkandan ibaret olduğu sanılıyor” diyen Tezelli, çok basit
bir yardımcı malzeme gibi görünen etiketin bittiği yerde üretimin de durması, sevkiyat depolama ve raporlamanın
yapılamaması gibi çok ciddi sonuçlarla
karşılaşılabileceğini vurguladı.
Yaklaşık 6 ay önce yaptığı makine
yatırımı ile Demirtaş Organize Sanayi
Bölgesi’ndeki modern tesislerine taşınan ve başta otomotiv, tekstil ve gıda
olmak üzere Türkiye geneline yayılmış
büyük bir müşteri portföyüne sahip olan
İntersam’ın Pazarlama Müdürü Tezelli,
“Sektörümüzde etiket ham maddesi
olarak maalesef ki birçok firma düşük
kaliteli kağıt kullanıp fiyat avantajı ya-
Acil siparişe son
Sektördeki diğer firmalardan farklı olarak baskısız etiketlerin yanı sıra
fotoğraf baskılı çok renkli ürünler de
üreten İntersam, özellikle baskısız etiketler ile kullanılan ribonların ve etiket
yazıcılarının satışını yapıyor. İntersam,
Müşteri Takip Sistemi (CRM) ile de
siparişin acile düşmemesini sağlayarak
etiketsizlikten ötürü müşterilerinin yaşayacağı üretim hattının durması, sevkiyatın, depolamanın ve raporlamanın
yapılamaması gibi birçok sorunun da
önüne geçiyor.
Orsez, endüstriyel otomatik
kapı sistemlerine yatırım yaptı
Sınai-tıbbi gazlar ile yangın güvenliği sektöründe Bursa’nın öncü kuruluşlarından
Orsez, faaliyet alanlarına endüstriyel otomatik kapı sistemlerini de ekledi.
H
asanağa Organize Sanayi
Bölgesi’nde 1990 yılında karbondioksit dolum tesisi olarak
kurulan Orsez, endüstriyel otomatik
kapı sistemlerine yatırım yaptı.
Orsez Sınai, Tıbbı Gazlar, Kimyevi
Mad. Yangın Güvenlik Genel Müdürü Fatih Sivri, 1998 yılında Hasanağa
tesislerinde sınai ve medikal oksijen
dolum birimini devreye aldıklarını
belirterek, 2009 yılında yine kaynak
sektöründeki gelişmeye paralel olarak
argon ve karışım gazı dolum tesisini
hizmete soktuklarını söyledi.
Lazer kesimde, gıda paketlemesinde ve diğer çeşitli sektörlerde uygulama
alanı hızla artan azot gazı dolum birimini de bünyelerine dahil ettiklerini
dile getiren Sivri, “Firmamızın ana sektörü olan sınai-tıbbi gazlardaki bu yatırımlar sürerken alternatif sektör araştırmaları neticesinde 2001 yılında yangın
güvenliği alanına da giriş yaptık.
2010 yılı sonunda endüstriyel otomatik kapı sistemlerine girdik. Bu
alanda başta brandalı hızlı kapılar ol-
mak üzere, seksiyonel kapılar, otomatik
kepenk, garaj kapıları, bahçe kapıları
gibi her türlü otomatik kapının imalat,
montaj ve servisi hizmeti veriyoruz.
İhracat hedefliyor
Otomatik kapı sektörüne giriş nedenlerimizden biri, hem sınai gazlar
hem de yangın güvenlik sektörlerinde ihracat imkanının kısıtlı olmasıdır.
Orta vadede daha önce ithal edilen
bazı model kapıları üreterek ithalatı
kesmeyi, ardından da ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla Kasım 2010 yılında başladığımız 800.000
TL’lik yeni fabrika yatırımımızı Haziran ayı itibarıyla bitirmiş bulunmaktayız” dedi.
59
SGN Çevre Sistemleri Eğitim Danışmanlık Temizlik
Üretim Destek Hizmetleri Şirket Müdürü Sudan Kurtoğlu:
Çevre kirliliği
konusunda herkese
büyük sorumluluk ve
görevler düşüyor
Doğa kendisiyle didişenden mutlaka hesap sorar, kendisinden gasp edileni bir gün
mutlaka geri alır. Çevre bilinci bunun farkında olmak ve ona göre davranmaktır.
- Çevre bilinci ve çevre kirliliği konusunda neler söylersiniz? Çevremizi
temiz tutmanın yolu nedir?
- Çevre kirliliği konusunda toplumun
en küçük birimi olan aileden, eğitimcilere, yerel yönetimlerden vatandaşlara
kadar toplumun her kesiminden ve her
yaştan insana çok büyük sorumluluklar
ve görevler düşmektedir. Çevreye duyarlılık insanın kendisine duyarlılığıdır;
çünkü insan da içinde bulunduğu çevrenin parçasıdır. Ne insan çevresinden,
ne de çevre insandan bağımsızdır. Bu
durumda; şimdiki ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı
ve temiz su içebilmeleri, topraklardan
bol ve bereketli ürün alınabilmesi için
bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde
sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre
davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı
ve korumalıdır. Çevreyi temiz tutmanın
yolu bireysel sorumluluk duygusundan,
çevre bilincinin oluşmasından, oluşturulmasından geçer.
Doğa kendisiyle didişenden mutlaka
hesap sorar, kendisinden gasp edileni
bir gün mutlaka geri alır.
Çevre bilinci bunun farkında olmak
ve ona göre davranmaktır.
- Çevre danışmanlığı denince tam
olarak ne anlamamız gerekiyor?
60
- Çevre Yönetmeliği Ek:1 ve Ek:2
listesinde yer alan işletmeler faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olan
ve/veya neden olabilecek ve Çevre
Kanunu’na göre yürürlüğe konulan düzenlemeler uyarınca izne ve denetime
- 2004: SGN Kimya, hijyen kimyasalları
üretimi ve endüstriyel temizlik hizmetleri
veren bir şirket olarak Bursa’da faaliyete
başladı.
- 2006: İzmit’te kurulan teknik
temizleme fabrikasında, tüm metal
malzeme ve aksamlar üzerinden
istenmeyen kaplamaların temizlenmesi
konusunda hizmet veriliyor.
- 2007: Bursa Nilüfer Organize Sanayi
Bölgesi’nde (NOSAB) elektrostatik toz boya
ve teknik temizleme konularında faaliyet
göstermeye başladı.
- 2009: Ankara teknik temizleme
fabrikasını kurarak Ankara sanayisine
hizmet vermeye başladı.
- 2010: Bursa NOSAB’da ikinci
fabrikasında metal yüzey teknik temizleme
hizmeti vermeye başladı.
- 2011: Tuzla’da metal yüzey temizleme
fabrikası faaliyete girdi.
- 2011: Üretim destek ve temizlik
hizmetleri ile çevre danışmanlık işini
birleştirerek SGN Çevre Sistemleri Eğitim
Danışmanlık Temizlik Üretim Destek
Hizmetleri San.Tic.Ltd.Şti. kuruldu,
Bakanlıktan ‘Çevre Danışmanlık Yeterlilik
Belgesi’ alarak çevre danışmanlık hizmeti
vermeye başladı.
tâbidir. Bu kapsamda kurum, kuruluş
veya işletmelerin faaliyetlerinin mevzuata uygunluğunu, alınan tedbirlerin
etkili olarak uygulanıp uygulanmadığını
değerlendiren, tesis içi aylık incelemeler yapan ve yıllık iç tetkik programları
düzenleyen, işletme adına çevre izin ve
lisans belgelerine başvuran, başvuru konusu ilgili mevzuata uygun teknik bilgi,
belge ve raporları hazırlayan bakanlık
tarafından yetkilendirilmiş çevre danışmanlık firmalarının sunduğu hizmettir.
-Hangi firmalar, kuruluşlar bu danışmanlık hizmetini almak zorunda?
Mevzuat ne zaman değişti ve bu hizmeti almak zorunlu hale geldi?
- Çevre Kanunu’nca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkındaki Yönetmelik kapsamında çevre iznine veya
çevre izin ve lisansına tabi işletmeler,
çevresel etkilerine göre aşağıdaki biçimde sınıflandırılmıştır.
1) Çevreye kirletici etkisi yüksek düzeyde olan işletmeler (Ek-1 listesi)
2) Çevreye kirletici etkisi olan işletmeler (Ek-2 listesi)
Ek-1 ve Ek-2 listelerinde yer alan işletmelerin çevre izni veya çevre izin ve
lisansı alması zorunludur.
Çevre izin veya çevre izin ve lisansı
başvurusu çevre yönetim birimi, istihdam edilen çevre görevlisi ya da Bakan-
lıkça yetkilendirilmiş çevre danışmanlık
firmaları tarafından yapılır.
Çevre Kanununca Alınması Gereken
İzin ve Lisanslar Hakkındaki Yönetmelik 29.04.2009 tarih ve 27214 sayılı resmi gazetede yayımlanmış ve 01.04.2010
tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
- Danışmanlık Hizmeti kapsamında
verilen hizmetler nelerdir?
Danışmanlık hizmeti veren kurum;
hizmet verdiği işletmenin başvuru dosyasını, gerekli olan bilgi, belge ve raporları eksiksiz olarak hazırlamak/hazırlatmak ve başvuruyu yapmakla,
Hazırlanan bilgi, belge ve raporları
eksiksiz bir şekilde yerinde inceleme
yaparak değerlendirilmesi ve dosya içeriğindeki tüm bilgi, belge ve raporların
teknik içeriğinin ilgili mevzuata uygunluğunu ve doğruluğunu sağlamakla,
İhtiyaç duyulan tüm bilgi, belge ve raporları öngörülen formatta, zamanında
ve eksiksiz olarak temin etmek ve iletmekle,
Hizmet verdiği işletme adına, Mahalli İdareler ve İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ve Bakanlık ile gerekli işlemler
hakkında yazışmalar ve görüşmeler yapmakla,
Yetkili merci tarafından bu yönetmelik kapsamında yapılacak yerinde incelemeler sırasında tesiste en az bir çevre
görevlisini hazır bulundurmakla,
Hizmet verdiği işletmenin çalışmaları
esnasında öğrenilen ticari sır niteliğindeki bilgileri saklı tutmakla,
Hizmet alımı sözleşmesi yapılması ve
iptali durumunda, hizmet verdiği işletmenin durumundaki değişikliği en geç
bir ay içerisinde yetkili merciye bildirmekle yükümlüdür.
- Bu hizmeti almayanları ne gibi cezalar bekliyor?
- Bu hizmeti almayanlar 2872 Sayılı
Kanunun 5491 sayılı yasa ile değişik 20.
Maddesine göre cezalandırılır.
Bu çerçevede Ek-2. Maddeye göre;
Çevre Yönetim birimi kurmayanlar
8.544 TL, çevre görevlisi bulundurmayanlar ya da Bakanlıkça yetkilendirilmiş
firmalardan hizmet almayanlar 5.696
TL ceza alır. Bunlara ilave olarak çevre ile ilgili cezaları www.isgcevre.com/
newsdetail.aspx?id=837&parid=5 adresinden bulabilirler.
SGN Çevre Sistemleri Eğitim Danışmanlık Temizlik Üretim Destek
Hizmetleri olarak 02.08.2011 tarihi
itibariyle bakanlıktan yeterlilik belgesi
aldık ve çevre danışmanlık hizmeti vermeye başladık.
Sudan Kurtoğlu
ADVERTORIAL
- Danışmanlık hizmeti verdiğimiz
firmalar hangileri?
Bu hizmeti sunduğumuz bazı firmalar şöyle; A Plas Genel Otomotiv,
MCM Boya Yüzey Kaplama, SGN
Metal Boya ve Danışmanlık Temizlik
Üretim Destek Hizmetleri, SGN Metal
Yüzey Temizleme Sanayi, SGN Teknik
Otomasyon Makina İnşaat Turizm Sanayi, SGN Temizlik Üretim Sanayi.
Danışmanlık hizmeti verdiğimiz firmalardan SGN Metal Boya Ankara’da,
SGN Metal Yüzey Temizleme
Kocaeli’de, SGN Teknik Otomasyon
Tuzla’da, faaliyet gösteriyor.
REFERANSLARIMIZDAN BAZILARI
- Coşkunöz Radyatör ve Isı San. A.Ş.
- Beltan Vibracoistic Titreşim Elemanları San ve Tic. A.Ş.
- Betaseals A.Ş.
- Belka Kauçuk Ürünleri San.Tic. A.Ş.
- A-Plas Plastik ve Lastik San. A.Ş.
- Naf Otomotiv Plastik Metal San. A.Ş.
- Burtom Sağlık Grubu
- Met-Rin D. Mak. ve Metal San. Ltd. Şti.
- MCM Boya Yüzey Kaplama Metal Mak. İmalat San. Ltd. Şti.
61
KONUK YAZAR
Tülay ALPMAN / MBA, Endüstri Mühendisi / İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
İş Sağlığı ve Güvenliği
açısından gürültü konusu (II)
G
eçen sayıda İş Sağlığı ve Güvenliği
Açısından Gürültü Konusu ( I )’de
sesin fiziği, gürültü ve gürültünün
sağlık etkileri, gürültü ölçüm birimi, yasal
çerçeve, gürültü problemine yaklaşım, gürültü kaynağının tespit edilmesi ve gürültü
ölçüm cihazlarından kısaca bahsetmiştik.
Bir işyerinde iş sağlığı ve güvenliği temel hedefine ulaşabilmek elbette ki öncelikle ne tür çözüm seçenekleri vardır bunların bilinmesi ve işyeri için en uygun aynı
zamanda da en etkili olanlardan söz konusu problemlerle baş etmede faydalanılması
ile mümkün olabilir.
İş sağlığı ve güvenliği teriminin ikiz
kardeşi kontrol tedbirleri veya önlemlerdir
diyebiliriz. Bu nedenle burada kontrol tedbirlerinden bahsetmek yerinde olacaktır.
Gürültü kontrol tedbirleri
Gürültü kaynakları bir kez tespit edildiğinde, sıra bunu kontrol altına almak
için neler yapılabileceğine gelir. Tabi, sesin
bir enerji türü olduğu düşünülecek olursa
buradaki amaç aslında kaynağın yarattığı bu enerjinin miktarını azaltmak, ses
enerjisinin akış yönünü değiştirmek ya da
gürültüye maruz kalan kişiyi bu enerjiden
korumaktır. Öyleyse, bir işyeri veya tesiste
gürültü kontrol tedbirleri öncelik sırasına
göre:
1. Teknik, 2. İdari ve 3. KKD
olmak üzere gruplandırılabilir. Çoğu
zaman bir işyerinde bu üç gruptaki kontrol
tedbirlerinin bir arada kullanılması daha
etkili ve gereklidir.
Teknik olarak gürültüye müdahaleden
bahsedilecek olursa bir işyerinde gürültü
riskini azaltmak için başvurulabilecek bir
takım yöntemler vardır. Ancak bu tedbirler
yeni bir tesis veya işyeri ile var olan bir tesis
veya işyeri için farklılıklar gösterir.
Yeni bir tesis veya işyerinde gürültü riski henüz tasarım aşamasındayken dikkate
alınmalı ve tesis kurulacak alanın seçimi,
tesis tasarımı ve inşaatı süreçlerinde kontrol tedbirleri düşünülmelidir.
Var olan bir işyeri veya tesiste gürültü
riski ise üretim süreçlerinde ve üretimde
kullanılan yöntemlerin seçimi sırasında göz
önünde bulundurulmalıdır.
İdari olarak, iş organizasyonu ile gürül-
62
tü düzeyini ve maruziyeti daha az seviyelere
çekmek için ihtiyaç duyulan çalışma kuralları ve programının tanımlanarak devreye
sokulması teknik/mühendislik çözümlerinin yetersiz kaldığı durumlarda veya destekleyici ek tedbirler olarak düşünülebilir.
KKD (kişisel koruyucu donanımlar) ise
teknik ve idari tedbirlerin yetersiz kaldığı
durumlarda, artık risklerin olumsuz etkilerinden çalışanları korumak için kullanılması gerekli tedbirlerdir.
Üretim yöntem ve işlemlerini kapsayan
üretim süreçlerinde gürültü kontrol tedbirleri karar aşamasında dikkate alınması
gereken bir konudur. Eğer gürültü maruziyetinin azaltılması gerekliliği ortadaysa
getirilebilecek gürültü kontrol tedbirleri:
Gürültü kaynağına mühendislik müdahalesi, Ses iletim yoluna mühendislik müdahalesi veya Sesten etkilenen kişinin bulunduğu noktaya mühendislik müdahalesi
ile olacaktır. Gürültü kaynağına mühendislik müdahalesine örnek vermek gerekirse,
yapılabilecekler;
Gevşek veya vida ve cıvata ile sabitlenmiş parçaların kaynak yapılarak birleştirilmesi, Makina güç kaynaklarının yeniden tasarlanarak sessizleştirilmesi, Metal
aksamların birbirine temas noktalarında
plastik tamponlar kullanılması, Gevşek ve
dönen parçaların onarılması, Aşınmış parça ve elemanlara bakım uygulanması veya
değiştirilmesi, Gürültü bariyerleri, gürültü
mahfazası ve titreşim izolatörleri kullanılması, Aşınmaya dayanıklı kauçuk veya
plastik kaplama kullanarak akustik şok yaratılması,
Makaradan ziyade bantlı taşıyıcı sistemlerden faydalanılması, Panel veya yüzeylere, malzemenin işlenmesi sırasında
titreşim ve gürültü etkisini azaltmak için
sönümleme malzemesi kullanılması, Gürültü kaynağının kabin içine alınması, Gürültülü alanı diğer alanlardan ayırmak için
paravan kulanılması, Yansımayı engellemek
için zemin, duvar veya tavanda ses emici
malzeme kullanılması, İşçiler ve gürültü
kaynağı arasında ses perdesi kullanılması,
Havalandırma sistemi gibi boru sistemlerde akustik sessizleştiriler kullanılması gibi
tedbirlere başvurularak gürültü maruziyeti
veya gürültü düzeyi azaltılabilir.
Etkili ve ekonomik
çözümler üretmek
Gürültü kontrolünde önemli olan etkili ve ekonomik çözümler üretebilmektir.
Hangi tür kontrol tedbirlerinin işe yaradığından başka, bu kontrol tedbirlerinin tasarlanması ve tesis edilmesinin maliyeti de
önemlidir.
Gürültü maruziyetini azaltmakla birlikte, makine veya proseste değişiklik gerektirmeyen kontrol tedbirleri;
Bakım, Operasyon işlemlerinin değiştirilmesi, Makinenin değiştirilmesi, İdari
kontrol tedbirleri, Oda veya ortamda iyileştirmeler sağlamak, Makinelerin yerlerinin
değiştirilmesi, Cihazı tekrar yerleştirmek,
Makineye uygulanan basit işlemler, Uygun
makine işletim hızının seçilmesidir.
Ekipman bakımı
Bozuk veya iyi bakım yapılmamış
ekipman düzenli ve düzgün bakım yapılan ekipmana göre daha çok gürültü yayar.
Kötü mil yatağı, aşınmış dişliler, kayışlarda
çentikler, düzgün balansı bulunmayan döner parçalar veya yeterli yağlama yapılmamış parçalar gürültünün artmasına sebep
olur.
Aynı şekilde, gerektiği şekilde ayarlanmamış bağlantılar veya düzgün yerleştirilmemiş makina koruyucuları diğer parçalarla sürtünerek gürültü yaratır. Makina
koruyucularının olmaması gürültünün kolayca yayılmasına sebep olur.
Tüm bu gürültü kaynaklarının ortak
özelliği, gürültünün hangi oranda azalacağı
konusunda net bir şey söylemek kolay olmasa da emisyonun hemen kontrol edilebilecek nitelikte olmasıdır.
İşlemin yapılışı
Bir işlemin yapılış şekli de işçilerin
daha fazla gürültüye maruz kalmasına sebep olabilir. Bazen bir işçi bir işlem için
gürültü kaynağı civarında olabilir. Örneğin
bir işçi bazı operasyonları izlemesi gerektiği
için gürültü kaynağı yakınında bulunmaktadır. Gürültü maruziyeti açısından işçinin
gürültü kaynağına olan uzaklığı önemlidir.
Aslında işçinin gürültü kaynağından daha
uzak olması işini yapması açısından bir
fark yaratmıyor olabilir. Bazı operasyonlar
KONUK YAZAR
bir güvenlik adacığı oluşturarak yapılabilir
veya izlenebilir. Eğer bir kabin veya oda
mevcutsa gürültüde 10 ila 30 d B arası bir
azalma sağlanabilir. Operatörlerin yerlerini
değiştirmek suretiyle sağlanacak gürültü
miktarındaki azalma yeni ve eski istasyonda ses düzeylerini ölçerek tahmin edilebilir.
Ortam iyileştirmeleri
Daha öncede bahsedildiği gibi yansıtan
yüzeylerin varlığı (duvarlar, tavan ve cihaz
gibi) yansıma olan alanda gürültünün katlanmasına sebep olur. Yansımayı kontrol
ederek, yansıma alanı ses düzeyleri önemli
ölçüde azaltılabilir. Genellikle de yansımalar, akustik olarak emici malzemeler
uygulanması ile önlenebilir. Uygulama duvar veya tavan yüzeyine direk olarak veya
tavandan asma siperlerle yapılır. Buradan
gelecek fayda 0 d B ile 12 d B arasında olacaktır.
Ekipmanın değiştirilmesi
Gürültü konusunda bazen yapılması en
uygun değişiklik gürültülü ekipmanın daha
az gürültülü olanla değiştirilmesidir. Tesise
yeni ekipman alımlarında istenen gürültü
spesifikasyonlarının belirtilmesi üreticilerin
üretimi üzerinde etkisi olan bir durumdur.
İdari kontroller
Gürültüyü kontrol altına alma konusunda bir çözüm de idari kontrol yöntemlerinin kullanılmasıdır. Örneğin, bir üretim tesisinde, üretim öyle ayarlanabilir ki,
günlük gürültü maruziyeti kabul edilebilir
limitlerin altında tutulabilir. Ancak bunu
yapmak her zaman mümkün olmayabilir.
Diğer bir olasılık, işçilerin rotasyonudur. Gürültülü kısımlarda çalışma için
işçilerin rotasyonu düşünülebilir. Ancak
rotasyon uygulaması için işçilerin farklı
işleri veya işlemleri yapabiliyor olmaları
gerekecektir.
Ekipmanın yerleşimi
Gürültü kaynağından uzaklaştıkça ses
düzeyi azalır. Dışarıda, yani akustik olmayan alanlarda ses düzeyi mesafenin her katlanışında 6 d B’ye kadar düşebilir. Kapalı
alanlarda veya içeride ise, yansıma yüzünden ekipmanın yeri değiştirilse bile gürültüde belirgin bir azalma sağlanamayabilir.
Ancak, yansımalar önlenecekse veya makine operatöre göre uzaklaşacaksa ekipmanın
yerini değiştirmek düşünülebilir.
Sıra halinde makineler ve operatörlerin
dizili olduğu ve belli bir operatörün kendi
makinesinden gelen gürültüden başka örneğin arkasındaki makinenin gürültüsüne
de maruz kaldığı durumlarda, eğer ekipmanı uzaklaştıracak yeterli alan yok ise, işçiyi
ortamdaki gürültüden yansımaya çözüm
bularak veya siperle korumak düşünülebilir.
Makineye basit müdahaleler
Uygulanabilecek çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Vibrasyon izolasyonu, vibrasyon kontrolü, yüzey sönümlemesi veya
başka basit işlemler yoluyla gürültüyü
azaltmak mümkün olacaktır.
Hava yoluyla gürültünün yayılması
titreşim elemanı içeren her makine için
söz konusu olabilir. Titreşim elemanı havayı iterek ve çekerek küçük basınç değişikliklerinin her yönde yayılmasına sebep
olmaktadır. Vibrasyon izolasyonu, titreşim
elemanı ile titreşmesine sebep olan kuvvet
arasında kesinti yaratan bir tekniktir. Araya
“yayımsı” bir malzeme konmasıyla gerçekleşir. Mesela makine üzerindeki bir levha
neopren simitlerden geçen civatalarla des-
teklenmek suretiyle panelin makinayla olan
bağlantısı askıya alınmış olur.
Vibrasyon kontrolü vibrasyonun kaynakta kontrolü ile gerçekleşir. Dönen parçaların dengelenmesi, gürültüye sebep olan
parçaların temasının engellenmesi veya
vibrasyon kaynağının özel desteklere montaj edilmesi şeklinde olabilir. Vibrasyon
kontrol teknikleri yaylar, neopren, mantar,
keçe veya cam fiber malzemelerden faydalanabilir.
Sönümleme malzemesi uygulaması ise
özel alüminyum teypler, boyanmış veya
spreylenmiş malzemelerden faydalanabilir.
Sönümleme özellikleri ise ısı, nem ve kimyasal maruziyete bağlı olacaktır.
Diğer basit işlemlere örnek vermek
gerekirse bağlantı noktalarında veya tıkırdayan noktalarda darbe etkisini azaltıcı
veya yumuşatıcı işlemler, sesin radyasyon
etkisini azaltmak için hava boşukları (perforasyon) yaratılması, diğer gürültü azaltma yöntemleri denenmiş ancak bunlar bir
sonuç vermemişse uygulanabilir.
KKD
Kişisel koruyucu donanımlar problem
kaynağı ile ilgili diğer tüm çözüm alternatifleri denendikten veya uygulandıktan
sonra riske maruziyet tam anlamıyla ortadan kaldırılamıyorsa başvurulan bir kontrol
tedbiridir. Teknik ve/veya idari çözümlerin
yetersiz kaldığı durumlarda gerekli kulak
koruyucuları veya tıkaçları ile kişisel maruziyetlerin önüne geçilmelidir.
Kaynaklar:
NIOSH Industrial Noise Control Manual (Revised Edition)
http://www.deir.qld.gov.au/workplace/
subjects/noise/measures/engineer/index.htm
Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği
Kongresinde yeni kanun öne çıktı
İ
stanbul’da 11-15 Eylül’de düzenlenen
ve 140 ülkeden 5 bin 400 katılımcının
katıldığı 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi, katılım açısından kendi rekorunu kırdı. 1955 yılından bu yana her
üç yılda bir dünyanın farklı şehirlerinde
gerçekleştirilen kongre ve fuar organizasyonunun 2023 yılında da İstanbul’da düzenlenmesi hedefleniyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
açılış konuşmasını gerçekleştirdiği Kongre ve Fuar, başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik olmak üzere
birçok önemli konuğu ağırladı.
Sektörün önemli temsilcilerinin de
hazır bulunduğu organizasyonda aynı iş
kolundaki firmalar ve yetkilileri birbirleriyle görüş alışverişinde bulundu.
Kongre ve Fuar’da üzerinde durulan
en önemli konu kısa sürede çıkarılması
planlanan yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu oldu. Yeni kanun çalışmasında çalışanın iş güvenliğinin korunmasına yönelik
önemli adımlar atılması, gerekli şartları
yerine getirmeyen işverene ağır cezai müeyyidelerin getirilmesi bekleniyor. Kanunla birlikte kamu veye özel sektör ayırımı
yapılmadan çalışan sayısının 50’nin üzerinde olması kriteri kaldırılacak.
İş Sağlığı ve Güvenliği
Genel Müdürü Kasım Özer,
sektördeki firmaların stantlarını tek tek gezdi.
63
HABER
Türkiye’de CEO’ların
en büyük hobisi spor yapmak!
Türkiye’de faaliyet gösteren ve 100 ünlü markanın CEO’su ile yapılan
araştırmada “spor yapmak” birinci; araba yarışı izlemek, aileyle vakit
geçirmek ve avlanmak son sırada yer alıyor.
İ
K sektörünün yeni ve güçlü oyuncusu HUGENT, Türkiye’deki CEO’ların hobilerini araştırdı. Hugent,
son dönemlerde CEO’lar üzerinde yaptığı araştırmalar ile de sıra dışı veriler
ortaya koyuyor. Türkiye’de faaliyet gösteren 100 ünlü markaların CEO’larına
uygulanan ankette, her 100 CEO’nun
65’inin mutlaka spor yaptığı, her 100
CEO’dan 1’inin ise araba yarışı izlediği,
ava çıktığı ya da denizcilikle uğraştığı
ortaya çıktı. Hatta öyle ki, aileleri ile vakit geçiren CEO’ların oranı sadece %1!
Araştırmada, spor yapmak, seyahat etmek, araba koleksiyonuna sahip olmak
ve yelkenle açılmak CEO’ların başta
gelen hobileri arasında yer alıyor. Bahçe
64
ile uğraşan, sörf yapan ya da ava çıkan
CEO sayısı ise yine %1 civarında.
Kayak yapmak yerine yelkeni, yüzmeyi ve dalmayı daha fazla tercih eden
CEO’ların yaza dönük hobilere daha
fazla eğilim gösterdikleri de önemli veriler arasında CEO’ların %9’u fotoğraf
çekmekten hoşlanırken, % 4’lük dilimi
ise satranç oynamayı tercih ediyor. Her
100 CEO’dan 65’inin spor yaptığı belirlenen bu araştırma CEO’ların sağlıklı
yaşamayı çok önemsediğini gösteriyor.
SHR Grup CEO’su ve Hugent
Yönetici Ortağı Barış Özistek’e göre
araştırmanın sonucu beklenenden çok
da farklı değil. Özistek: “CEO olarak
bizler sanırım iş dışında başka bir şey
düşünmüyor algısı yayıyoruz. Hâlbuki
bulduğumuz en küçük zamanı fırsata
çevirmeye o kadar yatkınız ki… Mesela
haftanın 3 günü sabahın erken saatlerinde mutlaka koşuya çıkarım. Yaz aylarında rüzgâr sörfü vazgeçilmez tutkum.
Arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde
de Magic the Gathering oynamaktan kendimizi alamayız. Eminim her
CEO’nun kendine has zamanları ve bu
zamanları nasıl değerlendirdiğine dönük planları vardır. Araştırma sonuçları
da bize bunu göstermekte…” şeklinde
konuştu.
İşte o araştırmanın
yüzdeleri:
%65 Spor Yapmak
%56 Seyahat Etmek
%23 Gezmek
%19 Arabalar
%14 Kitap Okumak
%12 Yelken
%12 Sinema
%9 Fotoğraf Çekmek
%8 Dalmak
%8 Yüzmek
%7 Alışveriş Yapmak
%7 Kayak Yapmak
%6 Tenis Oynamak
%6 Makale Okumak
%6 Motosiklet
%6 Müzik Dinlemek
%6 Tiyatro
%5 Tatil Yapmak
%4 Satranç Oynamak
%2 Problem Çözmek
%2 Bahçeyle Uğraşmak
%1 Balık Tutmak
%1 Denizcilik
%1 Sörf Yapmak
%1 Aile İle Zaman Geçirmek
%1 Dergi ve Gazete Okumak
%1 Tekneler
%1 Borsa
%1 Basketbol Oynamak
%1 Araba Yarışları İzlemek
%1 İnternet Araştırmaları
Yarının dünyası
kalıcı çözümler bekliyor.
Tüm dünyadaki müşterilerimizle birlikte,
geleceğin beklentilerini karşılamak için bugünden çalışıyoruz.
Teknolojilerimizi geliştirirken daha uzun süre hizmet edecek
ve daha az kaynak kullanacak şekilde tasarlıyoruz. Ayrıca
müşterilerimizin C02 emisyonlarını azaltmalarına yardımcı
oluyoruz.
Bu nedenle dünyanın en büyük çevre portföylerinden biri
ile yeni çözümlere öncülük ediyoruz. Bunun sonucunda,
Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi tarafından faaliyet
gösterdiğimiz tüm sektörlerin en iyisi seçildik.
Dünyanın en büyük kurumsal iklim değişikliği bağımsız veri
tabanı olan ‘’Karbon Saydamlık Projesi ‘’ tarafından tüm
faaliyetlerde lider şirket olarak onaylandık.
Yine de tüm çözümlere sahip olduğumuzu iddia etmiyoruz.
Bu yüzden enerji, endüstri ve sağlık sektörlerinde binlerce
şehir, onbinlerce şirketle toplamda 190 ülkeyle birlikte
çalışıyoruz.
Yarının dünyasına kalıcı çözümler sunmak için, bugünden
hazırız.
siemens.com /answers

Benzer belgeler