Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

Transkript

Untitled - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
indeks
S
2
12
K
Kariyer
Burcu Arýcý’84
7
Konuk Yazar
Defne Sarýsoy’86
23-25
Duyurularýmýz
8
16-22
Aktüalite
Portre
Saynur
Tezel’85
34
26-33
Maariften Yetiþenler
Nuyan Sav’48
36
Saðlýk
Dr. Aydýn Aksoy’75
38
Saðlýk
HLC
Hairline
Clinic
40
D
Kiþisel Geliþim
Prof. Dr. Nuray
Karancý’69
N
44
I
Gezi Rehberi
Cave House
42
Gurme
Coconot
i n d e k s
E
Bizim Dünyamýz
indeks
3
46
Yayýn Kurulu
Suzan Bilgen Özgün (‘81)
(Baþkan)
Çocuk
Prof. Dr. Nejat Akalan’74
Þenol Sarýsoy (‘82)
(Baþkan Yardýmcýsý)
Can Çýðýrgan (‘80)
Aydan Þahin Ercan (‘82)
Seda Özbulut Uzbek (‘95)
Ayda Uçul (‘81)
48
Yazý Ýþleri Müdürü
M. Kutluhan Olcay (‘93)
52
Yaþam Kalitesi
Dr. Mehmet Tümer’81
Katkýda Bulunanlar
Ayfer Niðdelioðlu (‘81)
Boðaç Çekinmez (‘99)
Demet Aydýn (‘83)
Moda-Tasarým
Zeynep Tunuslu’80
50
Yapým-Baský
Ajans-Türk Basým A.Þ.
Sosyal Sorumluluk
Milli Kütüphane Konuþan
Kitaplýk Bölümü
Arzu Akgün (Koordinatör)
Ýstanbul Yolu 7. km.
Necdet Evliyagil Caddesi
No:24 06370, Ankara
Tel : +90312 278 08 24
Fax : +90312 278 18 95
60
56
Kitap
Reneta Sibel Yolak’85
Kültür-Sanat
Sibel Köse’86
Renk Ayrýmý
Filmsan
Okur önerileri ve
yorumlarý için
e-mail: [email protected]
Yönetim Yeri
TED ANKARA KOLEJÝ
MEZUNLARI DERNEÐÝ
Kýzýlýrmak Cad. No: 8
06640 Akay / Ankara
Tel : 444 0 958
Fax :+90.312 418 74 41
www.kolej.org
64
54
Hobi
Cengiz Engin’87
Keyif
Coccinella
68
72
Uzman Makalesi
M. Aydýn Karaöz’74
Bilim-Teknoloji
Hüsnü Akalýn’63
Ýmtiyaz Sahibi
Ankara Kolejliler
LTD. ÞTÝ. adýna
Bülent Baðdatlý (‘81)
5500 adet bastýrýlmýþtýr.
Dernek üyelerine
ücretsiz daðýtýlmaktadýr.
Yazýlarýn hukuki mesuliyeti
röportaj sahiplerine
ve yazarlarýna aittir.
Basým Tarihi: 25 Aralýk 2008
Yayýn Türü: Yerel süreli - 2 aylýk
ISSN: 1305-5283
74
77
78-83
Türk Eðitim Derneði
Kampüs
Spor
Pertev Öngüner
KAPAK
27 Aralýk 1919
Ulu önder Atatürk’ün
Ankara’ya geliþi
Cumhurbaþkanlýðý
Atatürk Müze Köþkü
84-86
KolejIN
87
Torch
88
Kaybettiklerimiz
baþkandan mesaj
5
YENÝ BÝR YILA MERHABA DERKEN
Bülent BAÐDATLI’81
TED Ankara Koleji
Mezunlarý Derneði
Genel Baþkaný
Sevgili Kolejliler,
Yine dopdolu ve çok renkli bir dergiyle karþýnýzdayýz. Yayýn Kurulu olarak sizlerin de talep ve beklentileri doðrultusunda dergimizi içerik ve tasarým açýsýndan her yeni sayýda bir adým daha ileriye götürmenin mutluluðunu yaþýyoruz.
Mezunlar Derneði olarak yaklaþýk iki ayý aþkýn süredir ayrý kaldýðýmýz bu dönemde pek çok faaliyet ve kutlamalarda bulunduk. Bu çalýþmalarýmýzý dergimiz sayfalarýnda bulacaksýnýz.
Bu dönemde gerçekleþtirdiðimiz etkinliklerimizden biri 12 Ekim’de ikincisi yapýlan Uçurtma Þenliði oldu. Rüzgarlý bir hava olmasýna raðmen mezun ve öðrencilerimizin yoðun katýlým gösterdikleri bu günde yine çok keyifli saatler geçirildi. Okulumuz kampusunun gökyüzü rengarenk uçurtmalarla doldu. Çok
sevilen bu etkinliðimiz gelecek yýllarda da devam edecek.
Yine bu dönemde Ulu önder Atatürk’ün büyük zorluklarla kurduðu Cumhuriyetimizin 85. yýldönümünü hep birlikte coþkuyla kutladýk. Atatürk’ün bizlere
emanet ettiði bu deðerli armaðaný, onun yolundan giden takipçileri olarak,
sonsuza kadar korumaya bir kez daha ant içtik.
Ulu önder Atatürk’ün ölüm yýl dönümü olan 10 Kasým’da, yine biraz hüzünle
ama ayný zamanda gurur ve hasretle, O’nu andýk. Ulu önderimizin 70. ölüm
yýl dönümünde O’nun kurduðu okul olan TED Ankara Koleji’nin birer mezunlarý olarak, Atatürk’e ve bizlere býraktýklarýna olan baðlýlýðýmýzý bir kez daha
gösterdik. Bu amaçla Atatürk Haftasý etkinlikleri kapsamýnda Atatürk’ün sevdiði þarkýlarýn seslendirildiði bir konser düzenledik. Mezun ve öðrencilerimizin
yoðun katýlým göstererek, bizleri memnun ettiði bu konser, 15 Kasým’da Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde gerçekleþtirildi. Konserde Kültür Bakanlýðý
Ankara Devlet Klasik Türk Müziði korosu bizlere keyif dolu saatler yaþattý.
Geçtiðimiz aylarda yaþadýðýmýz güzel ve özel anlardan biri de 24 Kasým Öðretmenler Günü oldu. Okulumuzda görev yapan çok deðerli öðretmenlerimizle birlikte okulumuzdaki törende yer almanýn kývanç ve mutluluðunu yaþadýk.
Yaþamýmýzda çok þey borçlu olduðumuz öðretmenlerimize, bu vesileyle bir
kez daha teþekkürlerimizi sunmak istiyorum.
Dergimizin bu sayýsýnda, kapak konusu olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya geliþine yer verdik. Bu amaçla, dergimizin kapaðýna, Atatürk’ün ömrünün en uzun yýllarýný geçirdiði þu an müze olarak kullanýlan ilk Cumhurbaþkanlýðý konutu olan, Çankaya Köþkü’nü taþýdýk. Dergimiz sayfalarýnda da geniþ yer verdiðimiz Müze Köþk’ün haberinin hazýrlanmasýna yardýmlarýný esirgemeyen Müze Müdürü Sayýn Seda Þentürk’e katkýlarýndan dolayý teþekkür
ederiz.
Dergimiz sayfalarýnda ayrýca, pek çok konuda mezunlarýmýzla yaptýðýmýz röportajlarý bulacaksýnýz. Bizleri kýrmayarak, deðerli zamanlarýndan fedakârlýkta
bulunan, yazý ve röportajlarýný bizlerden esirgemeyen mezun ve dostlarýmýza
çok teþekkür ederiz.
Sevgili arkadaþlar, Spor Kulübümüz pek çok branþta mücadele etmektedir.
Birinci ligde oynayan Erkek Basketbol Takýmýmýz, ikinci ligde mücadele eden
Kýz Voleybol Takýmýmýz, yine bölgesel ligde oynayan Kýz Basketbol Takýmý ve
üçüncü ligde oynayan Erkek Voleybol Takýmýmýzýn tüm maçlarýna destek için
mezun ve ailelerimizi bekliyoruz. Onlarý bu gururlu ama zorlu yolda yalnýz býrakmayýp, desteklerimizi esirgemeyelim.
Yazýma burada son verirken, tüm mezunlarýmýzýn geçmiþ Kurban Bayramýný
en içten dileklerimle kutlar, gelmesine sayýlý günler kalan yeni yýlý gönlünüzce,
sevdiklerinizle ve saðlýkla geçirmenizi dilerim.
Bir sonraki sayýmýzda buluþmak üzere sevgi ve saygýlarýmla...
Bülent Baðdatlý
Genel Baþkan
ARALIK2008 kolejliler
konuk yazar
7
Niye bu kadar “Issýz”laþtýk?
Çaðan Irmak, doðrusu iyi iþ çýkardý. Sinema adýna yönetmenliðini deðerlendirmek, sinema eleþtirmenlerinin
iþi olduðundan, böyle bir gayret içine girmeyeceðim. Benim “iyi iþ”ten kastým, bir kesimin nabzýný tutmak ve gündem yaratmak adýna yakaladýðý baþarýyla ilgili daha çok. “Issýz Adam” vizyona girer girmez, gazetelerin köþe yazýlarýnda, arkadaþ toplantýlarýnda yazýlmaya, konuþulmaya baþlandý. Hatta bana kýsa aralýklarla, en az üç arkadaþýmdan “Issýz Adam’a gittin mi” mesajlarý gelince, kendimi sosyal bir olgudan geri kalmýþ gibi hissettim ve kendimi sinemada buldum. Yoksa izleyeceðim yoktu.
Bilirsiniz, birileri birþeyden çok bahsedince beklentiniz artar, kusur aramaya baþlarsýnýz. Ben de haliyle biraz
daha eleþtirel gözle izlemiþ olmalýyým ki, aðlamaktan bitap düþmedim ve ruhumda derin izler býrakmadý. Ancak
çevremdeki insanlarýn üzerinde býraktýðý etki ve kendinden bu denli söz ettirmesi adýna farklýydý benim için. Kadýnerkek herkesi, bu “yalnýzlaþma hikayesi” içten içe çok etkiledi. Filmdeki kadýn veya erkekle, uzaktan yakýndan ilgisi olmayan nice insan, durup hayatýný sorgulamaya baþladý. Çoluk çocuða karýþmýþ, düzenli hayatlar kurmuþ
arkadaþlarým, bana telefon açýp ”Ýyi de biz niye bu kadar aðladýk bu filmde?“ diye sorar oldular.
Cevabý aslýnda çok basit. Giderek hepimiz yalnýzlaþýyoruz. Hepimizin içindeki hüzün giderek büyüyor. Daha
bireysel, daha içe dönük, daha ben merkezci hayatlar içine kendimizi hapsediyoruz. Buna da güzel kýlýflar uyduruyoruz. Kimimiz zamansýzlýktan yakýnýyor, kimimiz dengini bulamamaktan, kimimiz çok çalýþmaktan, kimimiz parasýzlýktan, kimimiz yorgunluktan. Herkesin bir
hikâyesi, herkesin bir bahanesi var. Sonuç deðiþmiyor, yalnýzlaþýyoruz. Kimimiz
küçük bir ailenin içine kilitliyoruz kendimizi, kimimiz daha da yalnýzlýðý seçip, tek
baþýnalýða endeksliyor hayatýný.
Kabul edelim, geçen yýllar hepimizin moralini bozuyor. Öyle veya böyle yaþanmýþlýklarýn aðýrlýðý çöküyor üzerimize. Onun için bize gençliðimizi hatýrlatan
þeylerin peþine düþüyoruz farkýnda olmadan.. Son yýllarda 70’lerin, 80’lerin müziði çok popüler oldu, niye hiç düþündünüz mü? Müzik kalitesi daha yüksekti belki, daha duyguyla yapýlmýþ parçalar vardý, tamam ama hepsi bu mu? Hayýr, bize
kaybettiklerimizi geri getiriyor da ondan. Her bir parçada ruhumuzun körpe yanlarý tekrar kýpýrdanýyor içimizde de ondan.
“Issýz Adam”, iþte bizi çocukluðumuzun, gençliðimizin o parçalarýyla da vurdu. Unutmuþ olduðum o þarkýlarý tekrar dinlerken, ruhumun derinliklerinde pekçok aný canlandý. Yüzleþmek zorunda olduðum gerçek de; bir daha yaþanmayacak olmalarýydý. Yaþarken kendimizde farketmediðimiz büyük deðiþimler, iþte
böyle savunmasýz anlarýmýzda, bir þarkýyla gelip vuruyor darbeyi. “Yüzlerimizde
artan çizgiler, yýllarýn izleri” kliþesine hiç girmeyeceðim, ondan daha önemlisi; ruhumuzun geçirdiði evrim. Ýþte tam da burada çýkýyor yalnýzlýk karþýmýza.
Kendimizi köþeye sýkýþmýþ hissediyoruz. Biraz bizim kuþaðýn zorluðu da buDefne Sarýsoy'86
radan geliyor. Aile kavramýnýn önemiyle büyütüldük, sonra kadýn – erkek rollerinin deðiþtiði bir dönemde kendimizi yetiþkin olarak bulduk. Eskinin öðretilen davranýþlarý bizim üstümüzde biraz eðreti kaldý, uyum saðlamaya çalýþtýk, çoðumuz
beceremedik. Ama yeni þablonlar da geliþtiremedik. Ne anne babalarýmýz gibi olabildik, ne de tam anlamýyla özgür...
Ruhumuzun karanlýklarýyla kendimiz bile yüzleþmek istemiyoruz artýk, kaldý ki bir baþkasýna gösterelim. Aslýnda kalabalýk duran sýfatlarýn arkasýnda bütün çaresizliðiyle duran biziz. Ýþte “Issýz Adam”, Alper’in hüznünde bize
kendi çaresizliðimizi gösterdi. Bunun için, hepimiz durup düþünmek zorunda kaldýk. Düþünmek de yetmedi, kendimiz gibi olanlarý bulmalýydýk, sayýca ne kadar çoksak, o kadar avunacaktýk.
Bilmem bir avuntu olur mu sizin için, sayýmýz çokmuþ arkadaþlar... Bir baktýk ki, etrafýmýzda bir sürü “Issýz
adam”, bir o kadar da “Issýz kadýn” geziniyormuþ meðer.
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki yýllarda gittikçe daha fazla “hüzünlü yalnýzlýklarýmýz”a sarýlýp uyumak zorunda kalacaðýz. Mutluluðu yakalayýp, bunu içine sindiren o küçük azýnlýk içindeyseniz, aman þeytana uymayýn, “ýssýz”laþmanýn özenilecek bir yaný yok. Ha çoktan “kronik ýssýzlardan” olmuþsanýz, o zaman yüreðinizden vuracak
daha çok filmler geçecek hayatýnýzdan...
Ama unutmayýn, gerçek sevginin arayýþý hiç bitmeyecek... Son nefeslerimize kadar...
ARALIK2008 kolejliler
portre
8
Sadece ses tonu, diksiyonu ve ekrana yakýþan görüntüsü ile deðil haberi izleyiciye yaþatýrcasýna veriþi ile de akýllarda iz býrakan bir isim Saynur Tezel’85. Canlý yayýn sýrasýnda istemediði bir durumda tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen disiplinli haberci, þimdilerde ailesine daha fazla zaman ayýrmak için SKY Türk'teki programýný sonlandýrdý. Kendisi her ne kadar bu yoðun tempoyu tekrar istemediðini söylese de ekranlarýn bu baþarýlý haber editörü ve
programcýsýný haber izleyicileri arayacaklardýr. Saynur Tezel, bu yoðun temposunda bize de
vakit ayýrarak, Kolejli arkadaþlarýna ve sevenlerine dergimiz sayfalarýndan "merhaba" dedi.
Büyük çoðunluk sizi düzgün ve akýcý Türkçenizle
sunduðunuz haber programlarýndan tanýyor. Sizin haberciliðe baþlamanýz nasýl oldu?
elevizyonculuða 1993'te Sabah Gazetesi’ndeki bir iþ ilaný ile baþladým.
O ilaný görünceye kadar bir yýl bankacýlýk, iki yýl da marketing alanýnda
çalýþmýþtým. Özal nesli olduðumuz
için bu ikisi en gözde mesleklerdi.
Ama açýkçasý gönlümce yaptýðým seçimler
deðildi. "Ýyi bir okulda oku, geçerli bir kariyerin olsun" babýnda, herkesi mutlu
etmek için, popüler deyimiyle "mahalle baskýsý" sonucu attýðým adýmlardý. Herhalde fena da deðildim ki o
iþ ilanýna baþvurmaya karar verdiðimde dünyada pazarlama alanýnda önde gelen bir þirketten ara kademe yöneticisi olarak transfer teklifi almýþtým. Yaþým hayli küçük olmasýna raðmen dünya devi bir þirket bana çok iyi imkânlarla kapýsýný açýyordu. Televizyonculukta
ise adeta stajyer gibi sýfýrdan
baþlayacaktým. Fakat çok riskli
de olsa haberciliði denemek istedim. Aslýnda hiç de maceracý
filan deðilimdir. Herhangi bir iþte mümkün olduðunca
olasýlýklarý hesap edip,
riski minimize etmek
için akýllara ziyan çalýþýrým ama o küçücük iþ
ilaný için gözü-
T
mü kararttým. Bir gün ofisimde çalýþýrken fakstan
geçti. Körfez Savaþý'nda CNN International'ýn
yaptýðý yayýncýlýktan nasýl etkilendiðimi bilen ve
"keþke böyle bir þey Türkiye'de olsa veya ben
ABD'ye gidip þansýmý denesem" gibi en
uçuk hayalimi paylaþtýðým bir yakýným göndermiþti. Meðer ATV'nin kuruluþu içinmiþ.
Gittim konuþtum. Amerika ve Ýngiltere'den
özel bir ekip toplanmýþtý ve Türkiye'nin ilk haber kanalýný kurmaya çalýþýyorlardý, týpký CNN
International gibi bir projeydi. Bunu görünce
benim o saðlamcý kiþiliðim kapýdan uçup gitti.
Tam sayýyý bilmiyorum ama epeyce bir
baþvuru içinden 25 kiþiyi seçtiler. Onlardan biri de bendim. Çok az bir maaþla, daha önceki iþimde bir yöneticiyken neidüðü belirsiz bir çaylak
olarak öyle hesapsýz bir maceraya atýldým. Neyime güvendiysem?!
Saynur Tezel'85
Bize çalýþtýðýnýz bir gününüzü
anlatabilir misiniz? Þüphesiz
günleriniz yoðun bir tempoda
geçiyor.
Hem de akýl almaz yoðun ve
açýkçasý artýk beni de kara kara
düþündüren bir tempo bu. Çünkü bundan 2 yýl önce hayatýmýn
en deðerli varlýðý, bebeðim dünyaya geldi ve ben ne yazýk ki akýllara zarar iþ yüküm nedeniyle
O'nun en güzel zamanlarýný hep
yarým yamalak yaþadým. Ama
Ekranlarýn en “yürekli”
kadýn habercisi
kolejliler ARALIK2008
portre
9
yanlýþ anlamayýn bu "yük"ten kimseyi sorumlu tutuyor deðilim,
bizzat ben yarattým çünkü. Yok yok aslýnda düþününce benim
bir günahým yok. Asýl sorumlu "ben bu iþi býraktým artýk" diye
kenara çekildiðim bir dönemde karþýma çýkýp beni yeniden
"zehirleyen" HaberTürk'ün eski Genel Yayýn Yönetmeni ve sevgili arkadaþým Melih Meriç'tir. Þaka bir yana Melih meslektaþlýktan öte, dost olarak bana o kararsýz dönemimde çok deðerli bir destek verdi ve bu iþe devam etmek istemediðimi düþündüðüm bir noktada (tam bir yýl dýrdýrlarýmý çekerek) beni tam
tersine inandýrdý. Melih'e önce "ben artýk ekrana çýkmam, sadece yazarým" dedim. Hiç "hayýr" demedi ve gayet ustalýkla
(týpký bir büyüðün huysuzlanan çocuða tahammülü gibi) "ama
ekran da senin iþinin parçasý" diyerek ikna etti. "Yazmadýðým
haberi ekranda veremem. Sadece kendi haberime sahip çýkabiliyorum" dedim, O da, "gel neyi, nasýl istiyorsan yap" dedi.
Iþýklar içinde yatsýn Ufuk Güldemir'in medyada kurduðu tek özgürlük adasýna beni de aldýlar ve böylelikle 2005'in baþýndan
buyana yapmayý sürdürdüðüm "BUGÜN" programýna baþladým. Ekranda her akþam 22:00'deki program için sabahtan
baþlýyorum çalýþmaya. Bebeðimi sabah 09:30'da anaokuluna
býraktýktan sonra evde ajanslarý taramaya, canlý yayýndaki açýklamalarý (örneðin Salý günkü TBMM grup toplantýlarýný) dinlemeye ve yazmaya oturuyorum. Sonra saat 14:00 gibi, evde
yazdýklarýmý cd'ye alýp kanala gidiyorum. Kanalda bilgisayar
baþýndan tekrar kalkýþým ancak ekrana hazýrlýk; yani saç, makyaj vs. için. O da yayýna 5-6 dakika kala olabiliyor. Ekranda
yaklaþýk 1.5 - 2 saat kalýyorum. Eve gidiþim ise çoðu zaman
00:30 - 01:00'i buluyor. Cambazlýk gibi bir þey ama kesinlikle
bu rutini deðiþtireceðim. SKY Türk'ten ayrýldýktan hemen sonra
bir baþka kanal "BUGÜN"ü kendileri için yapmamý istedi ama
hayatýma ve her þeyden çok sevdiðim aileme, biricik bebeðimin yüzüne baktýktan sonra artýk kolay kolay böylesi akýllara
zarar bir tempoya döneceðimi zannetmiyorum.
Tecrübeli ve bu iþi iyi yapan biri olarak, bu mesleði tercih
eden genç okurlarýmýza neler önerirsiniz? Sizce iyi bir haber sunucusunun sahip olmasý gereken özellikler nelerdir?
"Ýyi" olmak istiyorlarsa öncelikle haberin "sunucusu" olmamasý lazým. Bence haber sunulmamalý, okunmamalý, sadece
ve sadece anlatýlmalý. O nedenle ben fizik, boy, pos, endam,
diksiyon vs. bunlarý kesinlikle tali görüyorum. Bu sözlerimden
Türkçe'nin yaþatýlýp, güçlendirilmesi ve güzel kullanýmýna emek
vermiþ büyüklerimiz sakýn alýnmasýnlar. Elbette kamuoyuna hi-
tap eden herkes bir siyasetçiden, öðretmene, medya mensubuna kadar ana dilini kusursuz konuþmalý. Dil milletin kendisidir, öz benliðidir. Ama diksiyon kursuna giderek de haberci
olunmaz. Zaten artan bir oranda ekran artýk haberi "okuyanlar"dan, "bilenler"e geçiyor. Bunun böyle olacaðýný bana ilk,
ATV'nin kuruluþ aþamasýnda, projenin baþýndaki Amerikalý televizyoncu Jerry söylemiþti. Eðitim sýrasýnda "senin ekranda olman gerektiðine inanýyorum" dedi. Benim de aklýmda sadece
muhabirlik vardý ve açýkçasý spikerlik hiç cazip gelmiyordu. Bunun üzerine "Jerry sen benim nasýl Türkçe konuþtuðumu bile
bilmiyorsun" bahanesi ile (ki o dönemde bu, iþi yapmanýn tek
koþulu, yani son derece kuvvetli bir bahaneydi) itiraz ettim. O
da bana "merak etme onu da sordum, çok sorun yokmuþ" deyip güldü. "Ben haberi yapan kiþi olmak istiyorum" diye aðzýmdaki baklayý çýkarýncaysa, "Zaten Amerika'da bu iþi yerel aksanlara sahip insanlar bile yapýyor. Önemli olan bir metni okumak deðil, haberi anlatmak. Sen hem haberi yapan, hem de
anlatan biri olabilirsin" dedi. Ve "anchor" kelimesini ben ilk kez
bu konuþmada duydum. Þimdilerde Türkiye'de mesleðin zirvesi olarak tanýmlanan, Amerika'daysa esasýný teþkil eden bu
"anchor"lýk teklifine pek aklým yatmadý, bir iki itiraz ettim ama
sonunda beni "bak ekranda adama ihtiyacýmýz var, bana güven" vs. deyip ikna etti. Öyle gümbürtüye gittik yani. Hatta çok
komik bir baþka þey de oldu. Diksiyon kurallarýný bilmediðim
Türkçe'nin eðitimini vermemi de istediler. 1999'da Marmara
Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nden bu yönde bir talep geldi.
Onlara da "ben bu dilin kurallarýný bilmem" dedim ama yine ikna edemedim. Sorumluluk konusunda takýntýlý olduðum için
de konuyla ilgili bulabildiðim ne kadar kitap, makale varsa yutarak bir ders programý hazýrladým, 3 sene de ders verdim. O
arada ben de Türkçe öðrenmiþ oldum. Sadede gelirsek; diksiyon kursu, saç, makyaj, canlý yayýn atraksiyonlarý vs. ile bu iþ
olmaz. Bu sadece kadýnlar deðil, erkekler için de geçerli. Önce çok iyi bir eðitim, bunun ötesinde iflah olmaz bir merak ve
araþtýrma duygusu ve nihayetinde sanýrým biraz da mazohist
olmak gerekiyor. Ne yazýk ki bu iþ (eðer hakký ile yapmak istiyorsan) "rahat" veya "az çalýþýlarak" yapýlabilecek bir þey deðil.
Ülkemizde ne yazýk ki kadýn 'anchor' sayýsý çok az. Sizce
bu, kadýnlarýn bu iþe ilgi duymamasýndan mý, yoksa bu
mesleðin halen bir erkek mesleði olarak görülmesinden
mi kaynaklanýyor?
Siz sanýrým sadece genel amaçlý kanallarýn ana haber bültenlerinden bahsediyorsunuz. Yoksa haber kanallarýnda gerek
haber, gerek ekonomi, gerekse spor konusunda bu iþi hakkýyla yapan, benim jenerasyonumdan çok deðerli kadýn anchorlar var. Ekrandaki kadýnlar daha ancak on yýlý aþkýn bir süredir
birilerinin yazdýklarý yerine "kendi sözünü" söylüyor. Ali Kýrca,
Uður Dündar, Mehmet Ali Birand gibi duayenlerin ana haber
bültenlerinde olmasý da tesadüf veya "cinsiyet ayýrýmý" vs. deðil bence. Artýk haberciliðe yýllarýný vermiþ insanlarýn ekranda
haberi "anlatmalarý" zamaný. Ekran yüzleri arasýnda yarým asýrdýr erkekler bu iþe emek vermiþ, biz daha doksanlarýn ikinci yarýsýna doðru bu iþe baþlamýþýz. Kadýnlarýn da sýrasý gelir ama
önce emek vermeleri lazým. Yayýn saatine kadar internette ya
da telefonda sohbet edip, kendini bir kadýn olarak da harika
ARALIK2008 kolejliler
portre
10
hissetmene yardýmcý olacak þahane bir makyaj ve saç yaptýrmak, yayýndan yarým-bir saat önce birilerinin yazdýðý 3-4 satýr
anonslarý okuyup noktalama düzeltmesi yapmakla yetinirsen
"neden kadýnlara bu iþi yaptýrmýyorlar" diye hayýflanamazsýn.
Mesleðinizin zorluklarýndan bahseder misiniz? Keþke þu
an burada olmasaydým, bu haberi vermeseydim dediðiniz
anlar yaþadýnýz mý?
Teknik anlamda beni zorlayan bir durum olmasý zor. Bir arýza ya da hata olsa, haber paketlerinin montajlarý, konuk, canlý
baðlantý vs. yetiþmese, ekran kendisini toparlayana kadar yayýný sürdürüyorum. Bir yerde daha söylemiþtim, býraksanýz 20
saat konuþurum. Ama yazarken de, bazen ekranda da inanýlmaz duygusallaþtýðým, öfkelendiðim haberler var. Dinmeyen
terör saldýrýlarý, þehit acýsý, çocuklara, çaresiz insanlara yapýlan
suistimaller, canlarýna kasteden ihmaller, haksýzlýklar beni hakikaten periþan ediyor. Hele de konunun muhatabýný yayýna almýþsam ve canlý mülakat yapýyorsam o tepkilerim hepten açýða çýkýyor.
Ekranda tepkilerinizi
çok açýk ortaya koyuyorsunuz. Bu bir tarz
mý?
Bu bana hep soruluyor. "Kasýtlý mý yapýyorsunuz" derseniz cevabým hayýr. Haber paketlerini yazýyorum ama o
paketlerin anonslarýný
yazmýyorum, daha doðrusu zamaným kalmýyor
ve yazamýyorum. O nedenle ekranda o haberi
doðaçlama anons ediyorum, yani anlatýyorum. Hal böyle olunca, yani önümden geçen bir metin bulunmayýnca bir sohbette nasýl konuþuyorsam
öyle oluyor yayýn. Duygum veya tepkim, adýný siz koyun, bu
yüzden belli oluyor herhalde. Ama nadir de olsa ekranda mülakat yaparken sert tartýþmaya girdiðim anlarý soruyorsanýz o
baþka. Evet böyle durumlar oldu ama asla bunu planlayarak
yani "olay çýksýn da seyredilsin" gibi küçük hesaplarla yapmadým. Zaten alacaðým tüm konuklarla yayýn öncesinde konuþurum. Rating uðruna tuzak kurmam, iki karþýt görüþ alýp polemik de yaptýrtmam. Tercihim bir durumu, bir iddiayý haberleþtirmek ve o haberin, o iddianýn hedefindeki kiþiye ya da uzmanýna "doðru mu? doðrusu nedir?" diye sormaktýr. Bu nedenle
de genelde telefon açýp "bu gece katýlýr mýsýnýz" dediðim bir kiþiden, hangi görüþe mensup olursa olsun - bir toplantýlarý yoksa ya da uykularý gelmiyorsa - ret yanýtý pek almam. Haa ama
þu oldu; yayýndan önce habercilik ve yasal zorunluluklar çerçevesinde özel sýnýrlarý belirtmeme raðmen bu mutabakata hiç
varýlmamýþ gibi benim programýmý kullanarak, cevap hakký doðuracak þekilde birilerini hedef alan, hakarete kalkýþanlar ya
da asla savunulamayacak bir durumda "ne var ki bunda" tarzý
sözde had bildirmeye çalýþanlara sert tepki verdim. Benim ve
yayýncýlýðýn kýrmýzý çizgileri ihlal edilirse cevapsýz býrakmam.
kolejliler ARALIK2008
Yoksa kýzgýnlýk, rating arayýþý vs. bunlar söz konusu deðil.
Son olarak TED Ankara Koleji'yle ilgili neler söylemek istersiniz?
TED deyince benim aklýmda tek kelime var; özlem… Kolej'in Kurtuluþ'taki o ilk yerleþkesinde geçirdiðim 11 yýlý hep keyifle ama bir o kadar da buruk anýyorum. Liseden mezun olurken en yakýn arkadaþýmla sarýlýp dakikalarca aðlamamýz, okulun kapýsýndan bir daha kol kola giremeyeceðimizi bilmenin
getirdiði hüzün hiç aklýmdan çýkmadý. Neyse ki sonrasýnda
ODTÜ gibi yine çok özel, hayatýmýn en güzel yýllarýný geçirdiðim çok iyi bir eðitim camiasýna katýldým ama TED her zaman
bir baþkaydý… Çünkü ilk aþk neyse benim için Kolej de o…
Bir çocuðu anne kucaðýndan alýp, üniversite kapýsýna kadar taþýyan çok köklü bir eðitim kurumu ve bunu yaparken de hep
insan denen varlýðý bir bütün olarak, yani hakkýný vererek geliþtirmeyi ön planda tutuyor… Okuduðum 11 yýl boyunca "sadece dersler"le ilgilendiðimi hiç hatýrlamýyorum. Beni gözlemleyen hocalarým her yýl mutlaka 2 veya daha fazla ders dýþý faaliyete yönlendirirlerdi. Bu tabi sadece benim için deðil tüm öðrenciler için geçerliydi. En az bir enstrüman çalmak, bir spor
dalýnda iddialý olacak kadar eðitilmek, dans, müzik, tiyatro ve
insana, dünyaya dair tüm güzelliklere kapý aralamak gibi hedefi vardý eðitimin. Yani özgüvenli bireyler yetiþtirmeye odaklanmýþtý. Mesela o 11 yýl boyunca ben hiçbir öðretmenle tatsýz
aný hatýrlamýyorum. Özellikle orta okuldan itibaren (þimdiki ilk
öðretim 6-7-8'inci sýnýflar) neredeyse arkadaþ gibi davranmýþlardý bize. Evet gerçek bir disiplin vardý ama bunu hiç bunaltýcý bir baský olarak hissetmezdik. Derste inanýlmaz sýra dýþý ama
son derece sevimli ve saygýlý espri de yapardýk, en aðýr sýnava
da girerdik. Bu bir kültür ve insaný gerçekten hayata hazýrlýyor.
Þimdi 2 yaþýnda olan kýzým için de Ýstanbul TED'den baþka seçenek gelmiyor aklýma. Bakalým kýsmet…
Saynur Tezel ÖZGENTÜRK’85
4 Mart 1968'de Ankara'da doðdu. 1985 yýlýnda TED Ankara
Koleji'nden 1989’da ODTÜ Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü'nden
mezun oldu. Üniversitenin ardýndan Ýstanbul Tütünbank'ta ve Bilfar Holding'de çalýþtý.1992 yýlýnda ATV'de göreve baþlayan Tezel,
ayný zamanda Sabah Grubu bünyesindeki Aktüel Dergisi'ne yazýlar yazdý. 1996 yýlýndan 2001 yýlý sonuna kadar NTV'de ana haber
kuþaðý sorumluluðu ile birlikte, çeþitli dönemlerde, muhabirlik,
program yapýcýlýðý ve sunuculuðu görevlerini üstlendi. NTV'deki
çalýþmalarýnýn yanýsýra 1999 - 2002 yýllarý arasýnda Marmara Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nde öðretim üyeliði yaptý. 2001-2003
yýllarý arasý CNNTürk'te görev yaptý. 2003-2005 yýllarý arasýnda eþi
Ali Özgentürk'ün sahibi olduðu Asya Film Filmcilik Ltd. Þti'de danýþman olarak çalýþan Tezel, 2005 yýlýnda ise HABERTÜRK'te yapýmcýlýðýný üstlendiði "BUGÜN" programý ile mesleðe geri döndü.
2008'in Þubat ayýna kadar HABERTÜRK'te hazýrlayýp sunduðu
günlük haber programý "BUGÜN", 2008'in Nisan ayýndan Kasým
baþýna kadar da SKYTÜRK'te ekranlara geldi.
Film yönetmeni Ali Özgentürk'le 2002'de evlenen Saynur Tezel Özgentürk'ün Simay adýnda 2 yaþýnda bir kýzý var.
kariyer
12
“Coþku ve heyecanlarým
resimlerime yansýyor”
Kendini bildiði andan beri resimle iç içe bir hayat sürmüþ Burcu Arýcý’84.
Nasýl olmasýn ki, TED Ankara Koleji'nin en sevilen resim öðretmenlerinden
Tülay Arýcý, insanýn annesi olunca resme kayýtsýz kalmasý mümkün mü?
Burcu Arýcý'nýn Kolej'e baþlamasýyla evdeki eðitimi okulda da devam etmiþ.
Bugün Türkiye'yi yurtdýþýnda temsil eden, önemli sergilerde adý geçen Arýcý,
bununla da yetinmeyip üniversitede sevilen bir hoca, televizyonda beðenilen bir sanat programý sunucusu olarak baþarýsýný sürdürüyor. Arýcý'nýn bizleri tüm sýcaklýðý ve sevecenliðiyle misafir ettiði Baþkent Üniversitesi'ndeki
atölyesinde, oldukça keyifli bir sohbet gerçekleþtirdik.
Resimle tanýþmanýz nasýl oldu? Ne kadar
süredir resim yapýyorsunuz?
esimle tanýþmam doðal ortam
içinde oldu, çünkü benim annem
TED Ankara Koleji'nin eski resim
öðretmeni Tülay Arýcý. Ben gözümü açtýðým anda zaten annemin
resim yaptýðýný görerek büyüdüm.
Neredeyse bütün hayatým annemle birlikte resim sergilerine giderek, bütün resim sanatçýlarýný tanýyarak geçti. Benim daha yürümeden
yürütecin içinde resim yaparken fotoðraflarým
vardýr. Gerçekten soluk almadan, hiç ara vermeden doðduðumdan beri resim yaptým,
hâlâ da yapýyorum, ölene kadar da yapacaðýmdan hiç þüphem yok.
R
kolejliler ARALIK2008
Resimlerinizde kullandýðýnýz
teknik ve konular nelerdir?
Resimlerimde kullandýðým
teknik zaman zaman deðiþti. Örneðin ilk öðrencilik yýllarýmda çok
yoðun olarak yaðlý boya, kara kalem çalýþýrdým. Bunlar zaten resim sanatýnýn geleneksel teknikleridir. Ancak daha sonraki yýllarda astým hastalýðým ortaya çýktý.
Astýmla beraber yaðlý boya ve tinerin yürümesi zor olduðu için akrilik boyaya
geçtim. Akrilik boyanýn görüntü olarak yaðlý
boyadan hiçbir farký yok. Baktýðýnýz zaman
yaðlý boya mý, akrilik mi anlayamazsýnýz. Tek
farký su bazlý olmasýdýr. Yani fýrçayý tinere deðil
de suya batýrýp, boyaya batýrýyorsunuz. Çok
kullanýþlý, parlak, çabuk kuruyan bir boya. Bir
de ben resimlerimin konusu ne olursa olsun
çok büyük bir coþku ve heyecanla yaparým.
Çünkü mizacým bu ve kullandýðým tekniðin
benim o ruhsal gelgitlerimin hýzýný yakalamasý
gerekiyor. Dolayýsýyla da akrilik boya benim
için uygun bir boya oldu.
Resimle ilgili konularým aslýnda, hayatýn
içinde beni besleyen her þey. Resmime baktýðýnýzda temel kiþilik özelliklerimi çok net
görüyorsunuz.
Özellikle master dönemine kadar
beni etkileyen her þeyin resmini yaparken, bir süre sonra fark ettim ki, Türkiye'de ressamlar batýlýlaþmanýn çok fazla
etkisi altýnda kalarak fazla batýlý türde resim yapýyorlar. Türkiye bir anda Avrupalý ya da Amerikalý gibi resim yapan sanatçýlarla doldu. Çünkü bunun bir þekilde kültürümüze empoze edildiðini hepimiz zaten biliyoruz. Ýþte bu da sanata bi
þekilde yansýdý. Ben de çaðdaþ Türk sanatýnýn oluþmasý ve korunmasý için kendi topraklarýmýzdan, kendi öz kültürümüzden yola çýkarak resim üretmek gerektiðine inandým. Master döneminden
beri Orta Asya Türklüðü, Þamanizm ve
yörüklerle ilgili çalýþmalar yapýyorum. Ay-
kariyer
13
ný anda halk bilim çalýþmalarý da yaptým. Bu halk bilim çalýþmalarý doðrultusunda ruhumu ve beynimi donatýrken, bir yandan
da bütün bunlar renklere döküldü, fýrçaya aktarýldý. Yani genelde þu anda kullandýðým tema öz kültürümüzü yaþatmaya yönelik. Ama çaðdaþ bir dille yapmaya çalýþýyorum. Bunu yaparken de hem atalarýmýza saygýyý saðladýðýma inanýyorum, hem
de kendi kimliðimizi koruyarak sanat eseri üretmenin gerekliliðine inanýyorum.
Resim yaparken size özel bir çalýþma yönteminiz var mý?
Bir resme baþlamadan önce duygusal olarak nasýl bir hazýrlýk dönemi geçiriyorsunuz?
Öncelikle kuramsal olarak biriktiriyorum kendimi. Yani öylesine 'hadi caným çok resim yapmak istedi,
oturayým da iki tane fýrça süreyim þu tuvale' gibi baþlamýyorum hiçbir çalýþmaya.
Mutlaka hepsinin bir çýkýþ noktasý, bir
hedefi oluyor. Dolayýsýyla da mutlaka
bir araþtýrma sürecim oluyor. Konuyla ilgili önce zihnimin ve ruhumun birikmesi gerekiyor.
Sonraki aþama ise gerçekten bir çýrpýda çok hýzlý bir
þekilde bitivermesi gereken bir süreç. Çok heyecanlý
ve coþkulu türde bir resim ruhum var benim. Coþku denen þey anlýk zaten. Ruhsal gelgitler söz konusu oluyor,
duygunuzun hýzýný siz de yakalayamýyorsunuz. Genelde 5,
6 güne sarkan resimler benim çalýþmalarýmda hiçbir zaman baþarýyla sonuçlanmaz. Çünkü o coþku ve heyecan, o dinamizm anlýk duygularýmda var. Onun bir
çýrpýda aktarýlmasý gerekiyor.
Bunun da tabii dünya sanatýnda bir adý var, ben figüratif
soyut dýþa vurumcuyum. Dýþa vurumculuk, sanatçýnýn iç
dünyasýný sanata aktarmasý
olarak tanýmlanabilir.
Neden soyut resim yapmayý tercih ettiniz?
Somut çalýþmak bir süreçtir. Ýlk eðitim almaya baþladýðýnýzda gördüðünüz her objeyi her imgeyi, insan bedenini, saksýda çiçeði, sandalyeyi, masayý, her þeyi gördüðünüz gibi yapmayý öðrenirsiniz. Bu ayný zamanda hem tekniði öðreten þeydir size, hem de doðru görüp, doðru algýlayýp, doðru aktarma
becerisi kazandýrýr. Fakat bunu nereye kadar yapabilirsiniz.
Eðer sanatçý olmak gibi bir hedefiniz varsa, doðayý bir yere kadar kullanýp ondan sonra gözünüzü kapatýp doðanýn üzerinizde kalan etkisinin resmini yapmanýz gerekiyor. Onun adý da
soyut sanattýr. Ýmgeleri ve doðayý gözlem yapmaktan, tasvirden bir þekilde uzaklaþýyorsunuz ama asla terk etmiyorsunuz.
Bakýyorsunuz ve üzerinizde kalan etkiyi aktarýyorsunuz. Soyut
benim keyifle kullandýðým sanat dilim. Ama her resmimde mutlaka figürü, doðayý çaðrýþtýran biçimler vardýr.
Resimlerinizde sizi etkileyen akým ve sanatçýlar var mý?
Özellikle eðitim aldýðým dönemlerde Adnan Turani'den çok
etkilenmiþtim. Ondan hâlâ çok hayranlýkla bahsedebilirim. Bana göre Türkiye'de soyut resmin kurucularýndan, öncülerinden,
çok önemli bir isimdir. Dünya sanatýna baktýðýmýz zaman ben
Picasso'yu çok fazla seviyorum. Þadal'ý, Sedan'ý çok severim.
Genelde ruhsal veya düþünsel yanýný ve sürecini sanatýna aktarmýþ sanatçýlarýn çalýþmalarýný çok beðeniyorum.
Yurtiçi ve yurtdýþýnda birçok sergiye katýldýnýz ve ödüller
aldýnýz. Bunlarla ilgili bilgi verir misiniz?
Ressam bir anneyle büyümenin çok büyük getirisi var. Annem dünyada ve Türkiye'de var olan tüm yarýþmalara hem
kendi öðrencilerinin hem de benim resimlerimi gönderirdi. Dolayýsýyla ben ilk dünya birinciliðimi 5 yaþýmda kazandým. Üç dünya birinciliðim, sayýsýný
bilemediðim kadar Türkiye birinciliðim, dünya
ikinciliðim, yurtiçi ve dýþýnda resim dalýnda aldýðým bir çok ödülüm var. Þu
anda Türkiye'de çok büyük resim yarýþmalarý yapýlýyor ama bunlara katýlmaktan hoþlanmýyorum. Sebebini bilmiyorum. Ya resimde ödül almaya
karþý bir doyumum var, ya da gereksiz buluyorum. Çünkü artýk profesyonel anlamda sanat yapýyorsunuz, hocalýðýný yapýyorsunuz. Böyle bir
düþüncemden dolayý artýk katýlmýyorum resim
yarýþmalarýna.
Yurt içinde ve yurt dýþýnda, çok fazla
sansasyon getirmiþ, çok iyi izlenimler býrakmýþ sergilerim de oldu.
En son Hamburg'ta geçen
yaz bir sergi açtým. 2009
Mart'ta Hamburg'ta yine bir
kiþisel sergim olacak. Dünya genelinde 3000’den fazla
ressamýn içinden yapýlan
elemede Türkiye'den sadece
ben seçildim. Bir de Letonya'nýn baþkenti Riga'da Haziran'da Seramik Sanat Sempozyumu
ve workshoplarý var. Oraya da Türkiye'den ressam ve uygulamacý olarak tek ben gidiyorum. Workshoplarda seramik,
porselen üzerine kendi sanatsal dilimi uygulayacaðým. Neden
yurt dýþýnda tercih edildiðimi söylemek istiyorum. Çünkü ben
yaptýðým resimlerde çaðdaþ bir teknik kullanýyorum. Ama
Türklüðüm renklerimde, biçimlerimde seziliyor, hissediliyor.
Dolayýsýyla da batýda, batýlý sanatçý kendisi gibi çalýþaný deðil
de kendisi gibi çalýþýp, kendi kökenini kendi kültürünü yansýtan
çalýþmalarý tercih ediyor. Çünkü biz farklýyýz ve bunu kullanmamýz, sanata da yansýtmamýz gerekiyor.
Siz ayný zamanda Baþkent Üniversitesi'nde öðretim üyeliði ve Kanal B'de program yapýyorsunuz. Biraz bunlardan
bahseder misiniz?
Baþkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarým ve Mimarlýk
Fakültesi'nde öðretim görevlisiyim. Bu yýlýn sonlarýnda alanýmda doçent oluyorum. Fakültede hem güzel sanatlar bölümü
seçmeli derslerine giriyorum, hem de resim stüdyosunda öðrencilere ders veriyorum.
ARALIK2008 kolejliler
kariyer
14
Fakültedeki Grafik Tasarýmý Bölümü öðrencilerine desen
dersini veriyorum. Ýç mimari bölümündeki öðrencilerime de
renk ve desen dersini veriyorum.
2004'de üniversitede iþe baþladýktan 10 gün sonra Kanal
B'de iþe baþladým. Çok keyifli bir süreç oldu. Rektörümüz
Mehmet Haberal sanata çok açýk, açýk görüþlü, çaðdaþ bir insan. Onun desteði ve onayýyla sanat programlarý devam etti.
Ben sunucuyum, yapýmcý ve sunucu dil birliði de çok etken oldu programýn bu kadar uzun süreli olmasýnda. Türkiye'de benim programým dýþýnda hem yetiþkinler hem de çocuklar için
yapýlan baþka bir resim sanatý programý yok. Programýn içeriði resim sanatý, resim yapýyorum, yaptýrýyorum. Hem de her
hafta dünya sanat tarihinden bir sanat akýmýný anlatýyorum. Uygulamamý da bu sanat tarihi akýmýndan yola çýkarak yapýyorum. Bir yandan da konuklarýmý anlatýyorum, onlarýn yaptýklarý
iþleri tanýtýyorum. Konuk olarak ressam olan da geliyor, seramikçi, heykeltýraþ olan da. Ama bankacý olup resim yapan da
geliyor. Belli sýnýrlarý ve kliþeleri olmayan, izleyiciye çok fazla
katkýsý bulunan, bize çok güzel geri dönüþleri olan bir program. Her cumartesi saat 12.00'de Kanal B'de izleyiciyle buluþuyor.
Anneniz Tülay Arýcý'nýn da öðretmen olduðu, TED Ankara Koleji gibi bir okuldan mezun olmanýzýn sonraki hayatýnýzda ne gibi
avantajlarý oldu?
TED Ankara Kolejli olmak müthiþ bir avantaj
getirdi. Her þeyden önce, evdeki eðitim sürecimin okulda da sürme þansý oldu. Annem evde annemdi, okulda öðretmenimdi, bu mükemmel bir
þey. Çünkü her zaman çok güven hissettiðim,
çok tatlý kanatlar altýndaydým. En önemli
kýsmý da þu, ben ilkokul yýllarýmda içe
dönük, çok yumuþak baþlý ama çok
çekingen bir kiþiliðe sahiptim. Bana
göre TED'in kazandýrdýðý en önemli
þeylerden biri sosyal yapý. Orada
müthiþ bir þekilde sosyalleþip, insan iliþkileri konusunda çok ciddi
bir eðitim aldýðýmý düþünüyo-
rum. Çünkü hayatýmý insan iliþkileriyle sürdürüyorum. Bir kiþi
iþe gider, 3 kiþiyle 5 kiþiyle diyalog kurar ama ben býrakýn her
hafta yüzlerce öðrenciyle muhatap olmayý, ekrana çýkýp, yüzlerce binlerce insana hitap ediyorum. Bu TED'in bana verdiði
sosyal güvenle ilgilidir. Ayrýca TED Ankara Koleji bana göre iyi
Ýngilizce eðitim veren gelmiþ geçmiþ en iyi okuldur. Benim en
büyük þansým annem ve babamýn beni TED Ankara Koleji gibi bir okulda okutmuþ olmalarý.
Anneniz resimlerinizi nasýl buluyor, eleþtiriyor mu?
Annem resimlerimi eleþtirir ve çok da sever. Onun eleþtirisi benim için çok önemlidir. Bir resmim bittiðinde ilk yaptýðým
þey, hemen cep telefonumla resmini çekip, anneme mesaj atmak. Büyük bir heyecanla "Anne çabuk resmime bak nasýl olmuþ" diye soruyorum. O ne derse doðrudur, duygum hâlâ vardýr içimde. Her açýdan eleþtirir, çok zor beðenen biridir. Bu yüzden ilk danýþtýðým kiþidir. E ne de olsa benim öðretmenim baþka kime danýþacaðým, tabii ki ilk ona danýþacaðým.
Dr. Burcu ARICI’84
Burcu Arýcý Ankara'da doðdu. 1984 yýlýnda TED Ankara Koleji'nden mezun olan Arýcý, bir süre
Almanya Münih'te sanat eðitimi aldý. Ardýndan Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne birincilikle girdi. Burada Prof. Dr. Adnan Turhani, Mustafa Ayaz, Mürþide Ýçmeli, Nuri Abaç, Hayati Misman, Halil
Akdeniz gibi önemli isimlerden dersler aldý. 1990 yýlýnda birincilikle mezun olarak, üniversitenin Yüksek
Þeref listesine geçti. Mezun olduktan sonra Adana'ya yerleþti. Bir süre Çukurova Üniversitesi Eðitim
Fakültesi'nde öðretim görevlisi olarak çalýþtýktan sonra Mersin Üniversitesi Kurucu üyesi ve Güzel
Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde araþtýrma görevlisi oldu. Ayný üniversitede masterýný da tamamlayan Arýcý, Hacettepe Üniversitesi'nde doktorayý kazanmasýyla Ankara'ya döndü. 2004 yýlýndan bu yana
Baþkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarým ve Mimari Fakültesi'nde öðretim görevlisi olarak çalýþýyor.
Petek adýnda bir kýz çocuðu sahibi olan Arýcý, dört yýldan bu yana Kanal B'de "Sen De Dene" adlý beðenilerek izlenen, sanat içerikli programýn sunuculuðunu yapýyor.
kolejliler ARALIK2008
aktüalite
16
Atatürk'ün Ankara’daki Evi
Küçük bir bað evi olarak inþa edilmesine raðmen bir ülkenin kaderini belirleyecek en
önemli kararlarýn alýndýðý Cumhurbaþkanlýðý
Atatürk Müze Köþkü, Ulu önder Atatürk'ün
yaþamý boyunca en uzun süre ikamet ettiði
yerdir. Köþk, 2002 yýlýnda baþlayýp, 2007'de
son bulan restorasyon çalýþmalarýnda
Ata'nýn ölümünden önceki özellikleri dikkate alýnarak yeniden tadilat görmüþ ve
ziyaretçilere açýlmýþtýr. Cumhurbaþkanlýðý Atatürk Müze Köþkü'nün önemi ve Köþk'te yapýlan bakým onarým
çalýþmalarýný Müze Müdürü Seda
Þentürk'ten öðrendik.
kolejliler ARALIK2008
aktüalite
17
Müze Köþk'ün tarihi hakkýnda bilgi verir misiniz? Atatürk'ün burayý seçmesindeki nedenler nelerdi? Hangi dönemlerde burayý ev olarak kullanmýþtýr?
ugün Cumhurbaþkanlýðý Atatürk Müze Köþkü
olan binanýn, 19. yüzyýl sonlarýnda bað evi olarak
yapýldýðý tahmin edilmektedir.
Atatürk, 27 Aralýk 1919'da Ankara'ya geldiðinde önce Ziraat Okulu'nu daha sonra buradaki sýkýþýklýk nedeniyle taþýndýðý Ýstasyon Þefi Köþkü'nü hem
ev hem de çalýþma yeri olarak kullanmýþtýr.
Ankara'nýn rolünün milli mücadelenin merkezi olarak belirginleþmesi ve Atatürk'ün iþlerinin yoðunluðunun çoðalmasý, Atatürk için uygun ve daimi bir konut ve çalýþma mekâný
arayýþýna giriþilmesine sebep olmuþtur. Arayýþ sonucunda, o
gün bað evi olan bu yapý, Ankara Belediyesi tarafýndan Ruþen Eþref'in giriþimi ve Ankara Müftüsü Rýfat Börekçi'nin aracýlýðýyla, Bulgurluzade Mehmet ve Rifat Beyler'den 4.500 liraya satýn alýnarak, 30 Mayýs 1921 tarihinde kendisine Ankaralýlar'ýn hediyesi olarak verilir. Mustafa Kemal ayný gün köþkü, milli orduya baðýþlamýþ ve "Ordu Köþkü" adýyla tapu tescili yapýlan bina, Milli Savunma Bakanlýðý'nýn mülkiyetine
devredilmiþtir. Atatürk, burada, küçük bir onarým ve düzenlemeden sonra yaþamaya ve çalýþmalarýný yürütmeye baþlamýþtýr.
29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetimizin ilanýyla köþk,
Cumhurbaþkanlýðý Konutu olmuþtur. Binanýn bu iþlevi, Atatürk 1932 yýlýnda, Müze Köþk'ün hemen yanýna yapýlan renginden dolayý "Pembe Köþk" olarak isimlendirilen ve hâlâ
resmi Cumhurbaþkanlýðý Konutu olan yapýya taþýnana kadar
sürmüþtür. Atatürk'ün Pembe Köþk'e taþýndýktan sonra da
özellikle içinde geniþ bir kütüphanenin olduðu Çalýþma
Odasý'ný zaman zaman kullandýðý bilinmektedir.
Anlaþýlacaðý üzere, bugün Atatürk Müze Köþk olan yapý,
tarihimizin belki de en önemli dönemini oluþturan 19211932 yýllarý arasýnda, Atatürk tarafýndan konut olarak kullanýlmýþtýr.
2002-2007 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen çok geniþ
kapsamlý ve bilimsel restorasyon ve renovasyon çalýþmalarýnýn ardýndan, Cumhurbaþkanlýðý Baþyaverliði bünyesinde,
Atatürk Müze Köþk Müdürlüðü kurulmuþ, müzeye iliþkin çalýþmalar Baþyaverliðe baðlý Müze Müdürlüðü tarafýndan yürütülmeye baþlanmýþtýr.
B
Köþk hangi yýllarda tadilat geçirmiþtir?
Yazlýk kullaným amacýyla yapýlmýþ olan bu yapý, Atatürk
için satýn alýndýktan sonra kýsa bir onarýmdan geçirilmiþ; konut ve çalýþma mekâný olarak ilk düzenlemesi, Atatürk'ün
üvey amcasý Albay Hüsamettin Bey'in kýzý Fikriye Haným tarafýndan gerçekleþtirilmiþtir. Bað evini bir devlet baþkanlýðý
konutuna dönüþtürmek ve Atatürk'ün Latife Hanýmla kurmuþ
olduðu aile hayatý için uygun bir ortam oluþturmak amacýyla, 1923-1924 yýllarýnda yapýyý en belirgin þekilde deðiþtiren
mimar Vedat Tek tarafýndan tasarlanan ve uygulanan geniþletme çalýþmalarý yapýlmýþtýr. Latife Haným'ýn etkisinin yoðun
olarak hissedildiði bu geniþletme çalýþmalarýyla 350 m2 olan
yapý, yaklaþýk 800 m2'ye ulaþmýþtýr. 1926 yýlýnda binaya Ýs-
tanbullu tesisat müteahhidi Pavlidis tarafýndan kalorifer sistemi ve Erzurumlu Nafiz Bey tarafýndan da manevi evlatlarýn
odalarý için bir kat eklenmiþtir. 1930 yýlýnda kulenin üst katý
Selahattin Refik tarafýndan Atatürk için ek bir çalýþma odasý
olarak yeniden düzenlenmiþtir. 2002-2007 yýllarý arasýnda,
bilimsel kimlikleri uluslararasý düzeyde kabul görmüþ deneyimli uzman ve akademisyenlerin danýþmanlýðýnda ve yönetiminde gerçekleþtirilen binanýn, objelerin ve eserlerin kapsamlý restorasyon ve renovasyon çalýþmalarý, her türlü alt
yapý sorununu çözecek þekilde gerçekleþtirilmiþtir. Binanýn,
objelerin ve eserlerin olaðan bakým ve kontrolleri belirlenen
aralýklarla gerçekleþtirilmekte, gerekli müdahaleler yapýlmaktadýr. Geliþmiþ iklimlendirme sistemi devamlý olarak
kontrol altýnda çalýþmakta bina, objeler ve eserler için en
saðlýklý ortam saðlanmaktadýr.
2002 yýlýnda baþlayýp 2007'de son bulan restorasyonda
Köþk'te ne tür onarým ve düzenlemeler yapýldý?
2002-2007 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen restorasyon
çalýþmalarýna yön verecek bazý ilkeler belirlenmiþtir. Köþk,
1938'de Ata'nýn ölümünde bulunduðu duruma göre restore
edilmiþ ve bu þekilde döþenmesine çaba gösterilmiþtir. Gerekmedikçe hiç bir yapý öðesi, eþya ya da kumaþ yenisi ile
deðiþtirilmemiþ, sadece temizlenip, güçlendirilerek yerlerinde býrakýlmýþlardýr. Bu kapsamda yapýlan çok yönlü arþiv ve
literatür çalýþmalarý ile bina ve çevresinde yapýlan fiziksel
araþtýrmalar yapý üzerinde bilinmeyen birçok yeni bilgiyi ortaya çýkarmýþ, bunlara göre gereken uygulama kararlarý alýnmýþtýr. Sergi Salonlarý dýþýnda ana binanýn hiçbir bölümünde
Radyo-Sigara Bölümü
ARALIK2008 kolejliler
aktüalite
18
tanýtýcý ya da açýklayýcý bilgi içeren yazýlý etiket ya da plakalar bulunmamaktadýr. Bunun sebebi, teþhir edilen eþyalarý
deðil; Atatürk'ün yaþamýný öne çýkarmaktýr. Dolayýsýyla,
Ata'mýzýn 1924-1932 yýllarý arasýnda bu evde kullanmýþ olduðu orijinal eþyalar kullanýlmýþ; gerekli onarýmlarý yapýlarak
evin birer parçasý olarak yaþamlarýna devam etmeleri saðlanmýþ, sonraki dönemlerde yapýlan müdahaleler ayýklanmýþtýr.
Restorasyon sýrasýndaki uygulamalardan yapýya iliþkin
olanlarý; statik, dýþ duvarlar, sýva ve derzler, ahþap öðeler,
boyalý ve cilalý yüzeyler, bezemeli yüzeyler, çevre düzenleme
ve teþhir - tanzim çalýþmalarý olarak, eþyaya yönelik olanlarý
da; mobilyalar, döþemelik kumaþ ve perdeler, metaller ve
saatler, tablolar, cam ve porselenler, halýlar ve piyano olarak
sýralamak mümkündür.
Köþk'te bulunan odalarýn bir kýsmýndan bahseder misiniz?
Yemek Salonu: Bu son derece yalýn, mütevazý bað evinin Cumhurbaþkanlýðý Konutu'na dönüþtürülmesi sürecinde,
en önemli vurgu Yemek Salonu'nun inþasý ve tüm konuttaki
tavan süslemelerinde görülmektedir. Köþk'ün en özenle tasarlanan mekâný, güney cepheye bina boyunca iki kat olarak eklenen bölümün ilk katýnda yer alan Yemek Salonu ve
güneybatý köþesindeki Radyo ve Sigara Salonu denilen ku-
kolejliler ARALIK2008
le bölümüdür. Latife Haným'ýn bu odanýn
dekorasyonu için Ýngiltere ve Fransa
Büyükelçilikleri'nden dekorasyon kitaplarý istediði yazýlý kaynaklardan anlaþýlmaktadýr. Geleneksel Türk evi unsurlarý
ile batýlý yaþam tarzýnýn yansýmalarý olan
modern mobilyalar bir arada görülmektedir. Ocak geleneksel Türk evlerinin bir
özelliðiyken, sekizgen türkuaz çiniler ise
Selçuklu sanatýnýn bir yansýmasýdýr. Salonda kullanýlan dönemin modern mobilyalarý, batýlý yaþam tarzýný yansýtmaktadýr.
Sanýrým bu noktada þu konuyu belirtmemiz gerekir; Ýstiklal Savaþý sýrasýnda, 1921 yýlýnda Atatürk'ün taþýnmasýyla, bir anlamda ordu karargâhý olarak
kullanýlan eski bað evi, 1924'te tamamlanan geniþletme çalýþmalarýndan sonYemek Salonu
ra Büyük Millet Meclisi ile birlikte Devlet'in yönetim merkezi olma özelliði kazanmýþ, ülkeyle ilgili en önemli kararlar,
genellikle, bu Yemek Salonu'nda bulunan sofrada, Atatürk,
çalýþma arkadaþlarý, konunun uzmanlarý ve devletin ileri gelenleri arasýnda tartýþýlarak verilmiþtir. Atatürk'ün yaþadýðý yýllardaki düzenlemeye uygun olarak, tabaklarýn yanýnda bulunan not defterleri, bu sofranýn bir ziyafet sofrasýndan çok çalýþma masasý olarak deðerlendirilmesi gerektiðini göstermektedir. Konular tartýþýlýrken, bu sofranýn baþýnda, Atatürk'ün yanýnda düþüncelerini aktarmak için yararlandýðý bir
karatahta olduðunu biliyoruz. 28 Ekim 1923 gecesi, Atatürk
burada, "Arkadaþlar, yarýn Cumhuriyeti ilân edeceðiz." demiþtir. 1932 yýlýnda Atatürk Pembe Köþk'e taþýnana kadar
tüm devrimler bu binada planlanarak gerçekleþtirilmiþ, gerektiðinde yabancý devlet konuklarý bu alçak gönüllü
mekânlarda aðýrlanmýþtýr.
Kütüphane: 1921-1923 yýllarý arasýnda Atatürk tarafýndan
Yatak Odasý olarak kullanýlan bu oda, 1924'te bir kitaplýk ve
aktüalite
19
Kütüphane
Misafir Yatak Odasý
Giriþ Holü
Yatak Odasý
çalýþma odasýna dönüþtürülmüþtür. Kitaplýkta, Fransýzca,
Osmanlýca, Almanca ve Ýngilizce olmak üzere "Çocuk Ruh
Saðlýðý", "Borsa Rehberi", "Dinler Tarihi", "Askeri Manevralar"
gibi çeþitli konularda Ata'nýn kültürel birikimini geliþtirdiði kitaplar bulunmaktadýr. Bu odanýn çok önemli bir özelliði de
Atatürk'ün "Nutuk"un büyük bir bölümünü bu mekânda kaleme almýþ olmasýdýr.
Çalýþma Odasý: Kütüphanenin yetersiz kalmasý üzerine,
1924 yýlýnda kulenin üst katýnda Latife Haným'a çalýþma odasý olarak hazýrlanan bölümün, 1930 yýlýnda Atatürk için ek bir
çalýþma odasý olarak yeniden düzenlenmesine karar verilir.
Ulus'taki Ýþ Bankasý merkez binasýnýn iç donanýmýný ve mobilyalarýný çok beðenen Atatürk, burayý yapan Selahattin Refik'ten bu yeni odayý da yapmasýný ister. Özel olarak tasarlanmýþ siyah yazý masasý ile avize, siyah cilalý, nefti muare
kumaþ kaplý modern koltuk ve iskemleler ve yere serilen beyaz ayý postu ile yeni kütüphanenin tasarýmý tamamlanýr. Ortaya çýkan sonuç Türkiye'deki modern mimarinin baþlangýcý
sayýlabilecek, çok özgün bir art - deco mekândýr.
Yatak Odasý: 1924 yýlýnda tamamlanan büyütme sýrasýnda bina boyunca güney cepheye eklenen iki katlý bölümün
üst katýnda yemek salonunun üstünde banyolu bir yatak
odasý bulunmaktadýr. Dinlenmeye çok az vakti olan Atatürk
için Yatak Odasý'nda; büyük pencereler, pastel renkli duvarlar, perdeler, döþemelik kumaþlar ve yalýn bir biçimde bezenmiþ tavaný ile son derece huzurlu ve aydýnlýk bir ortam
oluþturulmaya çalýþýlmýþtýr. Mobilyalar, seçkin ancak sadedir.
Þömine üzerinde Ata'mýzýn annesi Zübeyde Haným'ýn bir fotoðrafý bulunmaktadýr.
Banyonun zemini ve duvarlar beyaz renkli fayansla kaplýdýr. Ayný renkte küveti, alafranga tuvaleti, lavabo, bide ve
ayak küveti ile son derece sade bir görünüme sahiptir. Otuz
dakikaya ayarlý sauna saati dikkat çekicidir.
Banyo
Yeþil Salon
Çalýþma Odasý
Elçi Kabul Odasý
Gelen ziyaretçi sayýsý ile ilgili bilgi alabilir miyiz? Okullar
dýþýnda görmek için gelenler oluyor mu?
Müze ziyaretçi sayýsý dönemsel olarak deðiþmekte, Ekim
ayýnýn baþýndan Haziran ayýnýn sonuna kadar olan dönemde gerek hafta içi randevulu gruplarda gerekse hafta sonu
gelen ziyaretçilerde, müzemizin küçük bir mekân oluþu ve
gelen ziyaretçilerin onbeþer kiþilik gruplar halinde rehberlerimiz eþliðinde gezdikleri düþünüldüðünde, göz ardý edilemeyecek bir yoðunluk yaþanmaktadýr. 2007 yýlýnda (NisanAralýk) müzemizi 19.026 kiþi, 2008 yýlýnda þu ana kadar
18.000 civarýnda kiþi gezmiþ bulunmaktadýr. Müzemize baþta ilköðretim okullarý olmak üzere geniþ bir çevreden ilgi olduðunu söyleyebilirim. Atatürk Müze Köþk, yurtdýþýndan resmi heyetler, yine yurtdýþýndan gelen turistler, diðer þehirlerden Ankara'yý görmeye gelen vatandaþlarýmýz, gençler ve
özellikle Cumhuriyet tarihi ilgilileri tarafýndan gezilmektedir.
Her kesimden artan ilgi bizi sevindirmektedir.
Müzeyi ziyaret etmek isteyenler için, açýlýþ saatleri ve günlerini öðrenebilir miyiz? Toplu ziyaretler için önceden yapýlmasý gereken baþvuru iþlemleri var mý?
Müzemizi hafta içi (Salý, Çarþamba, Perþembe, Cuma)
ziyaret etmek isteyenler önce 470 24 85 veya 470 24 86 numaralý telefonlardan bizlere ulaþarak randevu almalýdýrlar.
Yapýlan görüþmede, ziyaret günü ve saati belirlendikten
sonra, kendilerinden ziyaret izni için Cumhurbaþkanlýðý Baþyaverliði'ne hitaben resmi bir baþvuru yazýsý ve ziyarete gelecek kiþilerin eksiksiz olarak isimlerini içeren bir liste istenir.
Bu iþlemler son derece basittir, ziyaret etmek isteyenler, belirttiðim numaralardan bize ulaþtýklarý takdirde kendilerine
yardýmcý oluyoruz. Cumartesi ve Pazar günleri ziyaret etmek
isteyenler ise 13:00-17:00 saatleri arasýnda 5 no'lu nizamiyeden giriþ yaparak herhangi bir randevu veya baþvuru olmaksýzýn müzemize gelebilirler.
ARALIK2008 kolejliler
aktüalite
20
Ýsmet Ýnönü'yü anma konseri
Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý 2008-2009 konser sezonunu 10 Ekim'de piyanist Ýdil Biret'in konseriyle
baþlatmýþtý. CSO tarafýndan, 18 - 19 Aralýk tarihlerinde ise,
Ýsmet Ýnönü'nün anýsýna 'Ýsmet Ýnönü'yü Anma Konseri' düzenlenecek. Þef Ender Sakpýnar yönetimindeki orkestrada
piyanist Verda Arman konuk edilecek.
Konserde Johannes Brahms'ýn 'Piyano Konçertosu' ile
Ulvi Cemal Erkin'in '1. Senfonisi' seslendirilecek. Saat
20.00'de baþlayacak konserler, CSO Konser Salonu'nda
gerçekleþtirilecek.
Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan Ölüm ve Kýz
Güney Amerikalý Yazar Ariel Dorfman'ýn 'Ölüm ve Kýz' adlý oyunu Ankara
Sanat Tiyatrosu'nda (AST) sergileniyor.
Oyun, Þili’de 1974 yýlýnda Salvatore Allende yönetimine karþý, CIA destekli
General Augusto Pinochet denetimindeki ordunun yaptýðý darbenin ardýndan ülkedeki tüm ilerici - gerici kiþi ve
topluluklara karþý baþlayan yoðun baský döneminde geçiyor. Bu dönemde ülkedeki aydýnlara, öðrencilere, emekçi
ve devrimcilere dönük kaybetme, iþ-
kence, yargýsýz infaz sonucu ülkede muhalif olabilecek tüm unsurlarýn sindirilmesini konu ediniyor.
Oyunun baþ kahramaný Paulina Salas
ve Gerardo Escobar'ýn, ülkeden kaçmaya
çalýþanlara yardýmcý olmasý sebebi ile, Paulina'nýn göz altýna alýnmasý ile ilerleyen
oyunda, Paulina'nýn maruz kaldýðý iþkence
ve tecavüzler, Gerardo ile evliliðine giden
yol anlatýlýyor. 'Ölüm ve Kýz' oyunu 20, 21,
26, 27 ve 28 Aralýk tarihlerinde Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sergileniyor.
Türk Þiirinin acý kaybý Fazýl Hüsnü Daðlarca
"Ne korkuyorsun uyanýp geceleri / Ölüm, yaþayacaðýný yok edebilir / Yaþadýðýný deðil."
F.H. Daðlarca
Geçtiðimiz Ekim ayýnda Çaðdaþ Türk Þiiri'nin kurucularýndan Fazýl Hüsnü Daðlarca'yý kaybetmenin üzüntüsünü yaþadýk. Son 40 yýldýr "Türkçe'nin Yaþayan En Büyük
Þairi" olarak anýlan Daðlarca, Türk edebiyatýnýn en çok
eser veren þairlerinden biriydi ayný zamanda. Tedavi gördüðü hastanede 94 yaþýnda hayata gözlerini yuman þair, ardýnda yüzlerce akýllarda yer etmiþ eser býraktý. Onun
þiirlerinin en büyük özelliði hiçbir þair ya da akýmýn etkisi
altýnda kalýnmadan, insan ve insan hayatýnýn temel konu
olarak alýnmasýdýr. Daðlarca, çok üretken bir þair kimliðiyle, hiçbir þairden etkilenmemiþ, hiçbir akýmýn etkisinde kalmayarak, þiirlerini üretmiþtir. Onun sanat anlayýþýný
þu cümlesi özetler: Sanat eseri hem bir saat gibi içinde
bulunduðumuz zamaný, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü iþaret etmelidir.
26 Aðustos 1914 Ýstanbul doðumlu olan Daðlarca
süvari yarbayý Hasan Hüsnü Bey'in oðludur. Ýlköðrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öðrenimini
Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiði Kuleli Askeri Lisesi'nde 1933 yýlýnda tamamladý. 1935'te piyade
subayý göreviyle Doðu ve Orta Anadolu'nun ve Trak-
kolejliler ARALIK2008
ya'nýn pek çok yerini dolaþtý. Ordudaki hizmeti on beþ yýlý doldurunca, ön yüzbaþý rütbesiyle askerlikten 1950'de
ayrýldý. 1952-1960 yýllarý arasýnda Çalýþma Bakanlýðý'nda
iþ müfettiþi olarak Ýstanbul'da çalýþtý. Buradan ayrýldýktan
sonra Ýstanbul Aksaray'da "Kitap" kitapevini açtý ve yayýncýlýða baþladý. Ocak 1960-Temmuz 1964 yýllarý arasýnda
dört yýl Türkçe isimli aylýk dergiyi çýkardý. Ýlk yazýsý 1927'de Yeni
Adana Gazetesi'nde yayýnlanan
bir hikâyedir. Daha sonra Ýstanbul Dergisinde 1933'te çýkan
"Yavaþlayan Ömür" adlý þiiriyle
adýný duyurmaya baþladý. Varlýk, Kültür Haftasý, Yücel, Aile,
Ýnkýlâpçý Gençlik, Yeditepe ve
Türk Dili dergilerinde þiirleri çýktý. Bugüne kadar kendisine bir
çok ödül verilen þair 1967'de
ABD'deki Milletlerarasý Þiir Forumu tarafýndan "En iyi Türk Þairi" seçildi.
aktüalite
21
Bilkent Senfoni Orkestrasý’ndan Yýlbaþý Konserleri
Bilkent Senfoni Orkestrasý'nýn (BSO) gelenekselleþen
Ankaralýlara keyifli dakikalar geçirten, yýlbaþý konserleri bu yýl
27 Aralýk Cumartesi ve 28 Aralýk Pazar günü gerçekleþtiriliyor. Saat 20.00'de baþlayacak olan konserler Müzik Direktörü daimi þef Klaus Weise tarafýndan yönetilecek, kornoda
Cem Akçora olacak.
Uluslararasý kariyerine opera ile baþlayan Weise, Bern
Operasý'nda Daimi Þef olarak çalýþtý. 1978 yýlýnda Fribourg
en Brisgau Operasý'nda Müzik Direktörlüðü yapmasýnýn ardýndan, 1981'de Theatre de Kiel'e katýlarak 1985-1990 yýllarýnda konuk þef olarak Stockholm Kraliyet Operasý, New
York Þehir Operasý gibi uluslararasý operalarda prodüksiyonlar yönetti. 1990-1997 yýllarýnda Müzik Direktörlüðü görevini sürdüren Weise, Avrupa, ABD, Ýsrail ve Asya'da turneler
gerçekleþtirerek; Madrid Devlet Orkestrasý, Ýspanyol Radyo
Orkestrasý, Lizbon Devlet Orkestrasý ile Hamburg ve
Çin'deki filarmoni orkestralarýný yönetti. Uluslararasý
basýnýn yoðun ilgi gösterdiði Wesie, önde gelen
tüm Alman, Fransýz ve Ýspanyol orkestralarýný
yöneterek, pek çok konsere de imza attý.
Yýlbaþý konserleri biletleri, Bilkent Konser
Salonu giþesi dýþýnda, Dost Kitabevleri (Kýzýlay, Kavaklýdere, Ankuva), Beymen (Arjantin Caddesi) ve Diapason'dan (Kavaklýdere) temin edilebilir. Ücretsiz servisler ise, Tunus Caddesi, Sýhhiye Köprüsü ve Milli Kütüphane önünden, konserden bir saat önce kalkacaktýr.
Puccini’nin ölümsüz eseri “Manon Lescaut”
Ankara Devlet Opera ve Balesi, Puccini'nin ölümsüz eseri "Manon Lescaut"yu, 46 yýl aradan sonra Ankaralý seyircilerle buluþturuyor.
Ankara Devlet Opera ve Balesi Baþrejisörü Murat Göksu, tarafýndan sahnelenen eser, 2009 sezonu boyunca izleyicilerle buluþacak. Ünlü besteci Puccini'nin doðumunun 150. yýldönümü nedeniyle sahnelenen eser, tutkulu ve hüzünlü bir aþk hikayesini konu alýyor.
Orkestra þefliðini dönüþümlü olarak
Tulio Gagliardo Varas ve Alessandro Cedrone yaptýðý
eserin konusu kýsaca þöyle:
"Ýnsan yaþamýndaki denge, insanýn doðasý ve aklýnýn
ahengini yakalamasýyla varolur. Ne zaman ki insanýn doðasý ve aklý arasýndaki denge bozulur, o zaman kaos
baþlar… Paris'te bir manastýra gitmek üzere
kumar ve para düþkünü abisiyle yolculuða çýkan Manon'un kaosu, yolculuðu sýrasýnda vergi tahsildarý faþist ruhlu yaþlý zengin Geronte ve
hep birlikte geceyi geçirecekleri handa fakir
delikanlý Des Grieux ile tanýþmasýyla baþlar.
Des Grieux, Manon'a aþýk olur. Ancak, yaþlý
zengin Geronte de Manon'u çok beðenmiþtir.
Bunu kýzýn abisine üstü kapalý bir þekilde açar.
Paraya karþý zayýf olan Lescaut kardeþini bu
zengin adama vermeye razý olur. Bunu öðrenen Des Grieux, Manon'u birlikte Paris'e kaçmaya ikna eder. Birlikte giderler. Manon, saf ve bakir bir
delikanlý olan Des Grieux'nün aþkýna sahip olur. Ancak
Des Grieux ile parasýz sýkýntýlý aylar geçirdikten sonra,
içindeki doyumsuz ruhuna boyun eðer, insaný kul eden
parayý ve ihtiþamý seçer.”
Ýklim deðiþikliði resimlerle anlatýlacak
Birleþmiþ Milletler Çevre Programý'nýn (UNEP), Bayer
AG ile birlikte düzenlediði 18. Uluslararasý Çocuk Resim
Yarýþmasý'nýn bu yýlki temasý "Ýklim deðiþikliði: Önümüzdeki
Zorluk". Dünyanýn dört bir yanýndaki çocuklar, iklim deðiþikliðiyle mücadele yollarý hakkýndaki görüþlerini kâðýda dökmeye davetliler.
Son baþvuru tarihi 15
Ocak 2009 olan 18. Uluslararasý Çocuk Resim Yarýþmasý, 6 ila 14 yaþlarý arasýndaki tüm çocuklarýn katýlýmýna açýk. Global yarýþmanýn
birincisi, seçilecek iki ikinci
ve dünyanýn çeþitli bölgelerinden kazananlar, 2009 yýlýnda
çocuklar arasýnda düzenlenecek uluslararasý çevre etkinliðine katýlmaya davet edilecekler, Bayer ve UNEP'in düzenleyeceði bir törenle ödüllerini alacaklar. Katýlýmcýlar, çok cazip para ödülleri ve diðer çeþitli ödüller de kazanma þansýna sahipler. UNEP, resimleri New York'taki Birleþmiþ Milletler Genel Merkezi'nde ve farklý yerlerde sergileyecek.
1991 yýlýndan beri, 100'den fazla ülkeden 190 bin çocuðun, dünyanýn durumu hakkýndaki korkularýný ve umutlarýný ifade ettikleri bu resim yarýþmasý, Bayer ile UNEP arasýnda 2004 yýlýndan beri sürdürülen ortaklýðýn tamamlayýcý bir
parçasý ve devamý.
Ayrýntýlý bilgi için: www.unep.bayer.com
ARALIK2008 kolejliler
aktüalite
22
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði olarak
tüm mezunlarýmýzýn, öðretmen ve idarecilerimizin,
veli ve öðrencilerimizin yeni yýlýný kutluyor,
saðlýk, baþarý ve mutluluklar diliyoruz.
24 Kasým Öðretmenler Günü Tüm Yurtta ve Okulumuzda Kutlandý
80 mezunumuz Pýnar Ülkülü'nün babasý Sayýn Orhan Ülkülü, eski bir veli, öðretmen ve
þair olarak "Öðretmenin Umudu" adlý þiirini bizlerle paylaþtý.
ÖÐRETMENÝN UMUDU
Bu sabah bir baþkaydý yer yüzüm,
Bu sabah renk renkti ortalýk...
Bu sabah aydýnlýk
Bir sýnýfa baþlamýþtý günüm.
Böyle güleç deðildi sýralar,
Böyle deðildi kara tahta eskiden,
Böyle deðildi onlarýn
tanýdýðým yüzleri,
gözleri, gözleri, gözleri...
Bana bakýyordu yeniden;
Beni dinliyordu herbiri,
Geçip gitmiþ yýllarýn
yýllarýn ötesinden...
Ýþte ön sýrada çelimsiz,
ince bacaklý Çiðdem,
Ak bir gömlek geçirmiþ sýrtýna,
geldiðimden habersiz
Dinliyordu bir hastanýn kalbini,
Eðilmiþ bir yatak üstüne...
Yanýnda Ayþe Kara,
Taramýþ saçlarýný arkaya
Ve bir yüksek kürsüye çýkmýþ
Anlatýyordu Atatürk’ü
kendinden daha mutlu,
daha mutlu çocuklara...
Arka sýrada Fatma Konca,
Elinde bir büyük fýrça,
Bir duvarý, bir evi boyuyordu
kendi boyunca!...
Bir gemi duruyordu yanda,
bacasý duman duman,
kolejliler ARALIK2008
Ýçinde bizim Kazým Ýleri,
Olmuþ korkusuz bir kaptan,
Aþýyordu korkunç denizleri!...
Saðýnda Mustafa Yurderi,
Elinde bir pergel bir cetvel,
Yürütmek için trenleri,
Deliyordu daðlarý bir güzel!
Onun ötesinde Osman,
Altýnda bir kamyon kocaman,
Unutmuþtu sýfýr aldýðýný
Hesaptan, coðrafyadan,
Sayýyordu kilometreleri,
köprüleri, dereleri...
Ama kendinindi arabasý,
Evi vardý, tarlasý vardý,
Çoluðu çocuðu vardý çoktan,
Hoþnuttu yaþamaktan...
Bu sabah uykusuz deðildi gözleri
Bu sabah soluk deðildi, hasta deðildi,
Tanýdýðýnýz küçücük yüzleri;
Üþümüyordu elleri,
Kanamýyordu dizleri,
Unutmuþlardý beni seni onu,
Unutmuþlardý sizleri,
Unutmuþlardý unutmuþlardý, eski ve acý günleri...
Bu sabah baþka sabahtý, aydýnlýk ve arý
Bu sabah mutluydum
Bu sabah onlarý duydum
onlarý gördüm bu sabah...
(1962)
duyurularýmýz
23
TED Ankara Koleji 91 Mezunlarý
Koruluðu oluþturuldu
TED Ankara Koleji 91 mezunlarý bir araya gelerek, bir
koruluk oluþturdular. Koruluðun oluþturulmasý için 818
mezun arasýndan 90 mezun maddi destek ve diðer mezunlar da manevi destek verdi. Ahmet Bülent Özer'91 öncülüðünde yapýlan çalýþmada 1,500 adet 1,25 boyunda
sedir aðacý Balýkesir'den getirtildi. 91 mezunlarý 29 Ekim
Pazar günü saat 13:30'da koruluðun oluþturulacaðý Konutkent ile Park Caddesi arasýnda yer alan Atatürk Orman'ý içindeki yerde buluþarak, koruluðun ilk aðacýný diktiler.
Özer, konuyla ilgili olarak dergimize yaptýðý açýklamada, "Bu etkinliðimizin amacý; tüm Türkiye çapýnda belki diðer Kolej mezunlarýnýn ve hatta bu konuya duyarlý diðer
okul mezunlarýnýn bu gibi aktiviteler ile aðaçlandýrma seferberliði baþlatabilmektir" dedi. 91 mezunlarý tarafýndan
baþlatýlan bu faaliyet, diðer dönem mezunlarýnýn da dikkatini çekmiþ. Özer, 92 ve 96 mezunlarýnýn da koruluðun ge-
niþletilmesi için kendileriyle irtibata geçtiklerini, hedeflerinin koruluðu 10,000 aðaçlýk bir alana dönüþtürmek olduðunu ifade etti. Konuyla ilgili olarak Ahmet Bülent Özer'e
0532 2162643 numaralý telefondan ulaþýlabilir.
Beypazarý
Gezisi
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði tarafýndan 23 Kasým Pazar günü Beypazarý Gezisi düzenlenmiþtir.
Düzenlenen günde mezunlarýmýz
birlikte olmanýn keyfini çýkardýlar.
ARALIK2008 kolejliler
duyurularýmýz
24
Devlet Klasik Türk Müziði Korosu’ndan
Atatürk'ü Anma Konseri
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði, 15 Kasým 2008
günü Devlet Resim ve Heykel
Müzesi Konser Salonun'da
Atatürk'ü Anma Konseri düzenledi. Ankara Devlet Klasik Türk
Müziði Korosu'nun Klasik Türk
Müziði'nden örnekler seslendirdiði konsere çok sayýda mezunumuz katýldý. Ankara Devlet
Klasik Türk Müziði Korosu'nda
tanbur sanatçýsý olarak görev
yapan Tevfik Soyata'nýn yönettiði konserin sunuculuðunu Elif
Arslan yaptý. Konserin bitiminde Dernek Baþkaný Bülent
Baðdatlý, Tevfik Soyata'ya bir
plaket sundu.
kolejliler ARALIK2008
duyurularýmýz
25
Point Bowling, Antalya'da Kolejliler'i bekliyor
1985 mezunumuz Murad Sadun tarafýndan Antalya'da
açýlan Point Bowling, 2006 yýlýndan bu yana faaliyet göstermektedir. Antalya Lara Bölgesi'nde 1800 m2'lik bir alana sahip olan Point Bowling, bar, bistro, restaurant, kids
garden, bowling (10 lane), rodeo ve arcade bölümlerinden oluþmaktadýr.
Kolejlilere %20 indirim saðlayan ve Kolej köþesiyle
dikkat çeken merkez, tüm aile bireylerine tek bir merkezden seslenerek güzel, kaliteli ve eðlenceli vakit geçirtmeyi amaçlamaktadýr. Point Bowling, TED Ankara Koleji mezunlarýný Happy Hour'larda aðýrlayarak ev sahipliði yapmaktadýr.
Torch'ta anlamlý buluþma
13 Kasým 2008 Torch'da 56-57-58 ve 59 dönem
mezunlarýmýzdan bir kýsmý buluþarak, keyifli bir gün
geçirdiler. Mezunlarýmýz arasýnda Erdem Tulgar'57,
Oktay Erentürk'56, Feridun Kara'57, Cevat Ertay'56,
Basri Ekni'56, Osman Kabalak'56, Cengiz Özdemir'58,
Azmi Binerbay'56 ve Erman Bilgen'59 bulunuyordu.
78 mezunlarý
Ankara Tenis
Kulübü’nde
buluþtu
78 mezunlarýmýz Ankara
Tenis Kulübü’nde biraraya
geldiler. 20 Kasým 2008 tarihinde gerçekleþen organizasyonda 78 mezunlarý 78
üstü katýlýmla buluþtular.
ARALIK2008 kolejliler
bizim dünyamýz
26
82 mezunlarýnýn 2. Geleneksel Toplantýsý
Bizler 82 TED Ankara Koleji mezunlarý olarak gerçekten
çok þanslýyýz. Çünkü yýllar önce okul sýralarýnda, koridorlarda baþlayan arkadaþlýðýmýzý giderek daha da güçlenen baðlarla bugünlere taþýyabildik. Önceleri küçük gruplar halinde
baþlayan birlikteliklerimiz sevgili Murat Ayaþ'ýn Yahoo Grubunu kurmasý ve her geçen gün gruba yeni dönem arkadaþlarýmýzýn katýlýmýyla kocaman bir aileye dönüþtü. Böylece kimi
zaman Ankara'da, Ýstanbul'da hatta uzak kýtalardaki þehirlerde, kimi zaman Kurufasulye'de, yýlbaþý partilerinde, kimi zaman meyhanelerde, fasýllarda, karlý Ýstanbul gecelerinde,
bruchlarda, boðazda teknelerde, 20.- 25. yýl balolarýmýzda,
geçtiðimiz yýl Ankara'da 82'liler 1. Geleneksel Toplantýsý'nda
ve son olarak da 15 Kasým gecesi Ýstanbul Tarabya Torch'da
düzenlediðimiz 82'liler 2. Geleneksel Toplantýsý'nda bir araya
geldik.
O gece yenilenmiþ, daha da bir güzel olmuþ sýcacýk lokalimiz karþýladý bizi, sanki bir ev partisindeydik ve týpký evimizdeymiþ gibi rahattýk. Neler mi yaptýk? Yedik, içtik, kahkahalarla güldük, halaylar çektik, avaz avaz "Bozkýrda Yeþil Bir
Yuva"yý söyledik, nostaljik parçalar eþliðinde danslar ettik, piyangolar çektik, yeni evlenenleri ve doðum günü olanlarý
kutladýk. Bu toplantýlarý unutulmaz kýlan herkesin hiçbir ortamda olamayacaðý kadar yapmacýktan uzak, gerçek hayatta giydiði zýrhlarýndan arýnmýþ, gerçekten kendisi gibi olmasý. Ýþte bu yüzden her seferinde, her toplantýnýn tadý damaðýmýzda kalarak, en güzel arkadaþlýklarý, dostluklarý paylaþarak ayrýlýyoruz.
O gece de zaman öylesine hýzlý aktý ki, yine birbirimize
doyamadýk, yine sohbetler yarým kaldý, yine hasretler bitmedi. Gecenin sonunda yüzümüzde kocaman gülümseme, yüreðimizde sýmsýcak sevgi ve ayaklarýmýzdaki sýzýlarla ayrýlýrken bir sonraki toplantýnýn planlarýný yapmaya baþladýk bile.
Geceye ait katýlan arkadaþlarýmýzýn bazýlarýnýn geceyle ilgili düþünceleri þöyle:
Gecenin dans þampiyonu Erdoðan: "Ýþte bir ‘muhteþem
buluþmanýn inanýlmaz keyfini’ yaþadýk ve yaþýyoruz hep beraber. Emeði geçen bütün arkadaþlar, ellerinize, kollarýnýza
saðlýk, verdiðiniz emeklere sonuna kadar deðdi.”
Banu Tozkoparan: "Özen ve emek sarf edildiði gayet net
olan fevkalade bir geceydi. AAA ekürisi (Aycan, Aslýhan, Aydan), Rengin, Tufican, Uður, Hayyam için ellerinize, gönlünü-
ze saðlýk, bundan
iyisini þu an düþünemiyorum."
Sibel Cabi: "Geç
kaldým bu güzel akþama teþekkür etmek için. Ne kadar
isteyerek gelmiþim
ki doktor ayakta kalma dediði halde hiç
oturmadýðýmýz gibi
herhalde mutluluktan ertesi gün de hiç bir aðrý ve yorgunluk
taþýmadým. Erdoðan'ýn dediði "SEVGÝ" bu olsa gerek."
Ülkem Aydýn: "Bugüne kadar yapýlan ve yapýlacak olan
küçüklü büyüklü toplantýlara ek olarak yýlda bir kez çook kalabalýk toplanmayý gelenek haline getirelim diyerek geçen yýl
baþlattýðýmýz 82 Mezunlarý Geleneksel Yýllýk Toplantýsýnýn
ikincisinin gerçekleþmiþ olmasý beni çok mutlu etti."
Dr. Ümit Yazman'ýn yorumu ise geceye damgasýný vurdu:
"Görmek ve söylemek lazým ki, böyle toplantýlarýn baþarýsýnýn ardýndaki sýr herkesin iyi niyetli, hesapsýz ve kasmadan, en sahici ve yapmacýklýktan uzak halleri ile bir araya
gelmesi, kimsenin eðleniyor gibi yapmadan eðleniyor olmasýdýr. Bu gecelerin görünen yüzünde, paylaþtýklarýnýzý hatýrladýðýnýz ve paylaþamadýklarýnýzý telafi etmeye çalýþtýðýnýz ortamlarýn keyfini yaþarsýnýz. Farkýnda olduðunuz ve size keyif
veren bir süreçtir. Görünmeyen yüzünde ise, kýrklý yaþlarýnýzý
aþarken yalnýz olmadýðýnýzý görürsünüz. Var oluþunuzda,
önünüzdeki sürenin geride býraktýðýnýz süreden muhtemelen
daha kýsa olduðu gerçeði pusuya yatmýþ beklerken, siz kendinizi "teen" yaþlarýnýzýn müzikleri eþliðinde zamana baþkaldýrmýþ ve ayný kaderi paylaþtýðýnýz insanlarla çevriliyken daha güvende hissedersiniz. Farkýnda olmadýðýnýz ve sizi çok
rahatlatan bir süreçtir. Sonuç olarak bunlarýn hiçbirini düþünmezsiniz.. Ýçersiniz, gülersiniz ve dans edersiniz. Eðlenirsiniz. Ben de öyle yaptým.."
Aydan Ercan'82
kolejliler ARALIK2008
bizim dünyamýz
27
Mezunlar Orkestrasý kuruldu
TED Ankara Koleji'ndeyim, evet daha dün gibi koridorlarýnda koþturduðumuz, dersler, sýnavlar, öðretmenlerle boðuþtuðumuz günler gözlerimin önünden geçiyor. Bir öykünün parçasýyým sanki. Öyküleri okurken "acaba bunlar yaþanmýþ mýdýr, hayal ürünü müdür" diye kendi kendime sorardým. Þimdi anlýyorum ki, her öyküde bir yaþanmýþlýk varmýþ…
Beni bu duygulara sürükleyen þey tekrar TED'de, hem de o
çok sevdiðim orkestramla birlikte TED'de oluþumdu.
"TED Ankara Koleji Mezunlar Orkestrasý kuruluyor, bahar
konserinde sahne alacaklar!" diye her tarafta duyurular yapýlýyordu, orkestra þefimiz Ahmet Hoca'm da beni arayýp haber verdiðinde kanatlanmýþtým. "Obuam yok!" diyecek oldum, Ahmet Hoca o kolayca çözüm bulan sesiyle "Aaa o da
bir þey mi, obuan hazýr Çýnar" demiþti. Bir heyecan ki demeyin gitsin.
Ýnternette gruplar kuruldu, koordinasyon ekipleri oluþturuldu ve eskiden olduðu gibi pazar günü çalýþmalarýna hemen baþladýk. Üniversitelerimizin o çok yoðun ders koþturmacasý arasýnda yeni kampüsümüzdeki odamýza uçarak gidiyorduk, herkes birbirini o kadar çok özlemiþti ki... Orkestranýn kattýðý o güzel dostlarý tekrar görmek, onlarla birlikte Ahmet Hocamýzýn karþýsýnda tekrar çalmak ne büyük duyguydu
anlatamam… Çalýþmalar ilerledikçe, "acaba yeniden ayný
güzellikte çalabilecek miyiz" kaygýsýný üzerimizden atmýþtýk.
Derken o büyük gün geldi: 31 Mayýs 2008. Bir cumartesi
akþamý saat 19.00'da, eskilerde olduðu gibi konser coþkusu
aynen canlanmýþtý. Erkekler smokinlerini, kýzlar da siyah elbiselerini giyinmiþler, hala ortaokuldaymýþ gibi çocuksu heyecanlarýyla ODTÜ Kültür Kongre Merkezi, Kemal Kurdaþ Salonu'nda sahnedeki yerlerini almýþlardý.
Ve o büyük an geldi, Ulvi Cemal Erkin'in dans rapsodisi
"Köçekçeler", ilk heyecanla baþladý. Sahnede enstrümanlarý-
mýza üflediðimiz sesin uyandýrdýðý haz, Türk Beþleri'nin en lirik bestecisi olan Ulvi Cemal Erkin'in duygusallýðýyla birleþince ortaya kolay unutulamayacak anýlar çýktý. Artýk sadece çalýyorduk, taaa ki alkýþlarý duyduðumuzda kendimize gelebildik. Ardýndan yine Belçikalý bestesi Franz Von Suppe'nin büyük bir eseri olan "Leichte Kavallerie" üvertüründe trompetler
eþliðinde süvari alayýnýn kalk borularýný, atlarýn týrýs gidiþlerini
ve su baþýndaki dinlenme molasýný belirgin bir þekilde dinleyicilere aktardýk. Ardýndan popüler valslerin en etkileyici örneklerinden biri olan "Donauwellen Walser" yani Tuna Dalgalarý, Fransýz besteci Georges Bizet'in opera eseri Carmen ve
Strauss'tan Radetsky Marþý geldi... Eskiden olduðu gibi Ahmet Hoca, arkadaþlarýmýz, ailelerimiz ve bizi izleyen öðretmenlerimizin sevgi dolu gözleri içinde profesyonelliðimizi ortaya koymuþtuk. TED Ankara Koleji tarihinde, güzel ve büyük
bir buluþma gerçekleþmiþti.
O güzel TED kucaðýnda bize yýllarca yer aldýðýmýz nefesli sazlar orkestrasýnda tekrar çalma zevkini tattýran Ahmet hocamýza, arkadaþlarýmýza ve yuvamýz TED'e çok teþekkür ediyoruz.
Çýnar Yeþil’06
Ressam Balkan, 22'nci sergisini Ýzmir'de açtý
TED Ankara Koleji 1960 mezunu ressam Monad
Balkan, 22. kiþisel sergisiyle Ýzmir'de sevenleriyle buluþtu. Konak Belediyesi Güzelyalý Kültür Sanat Merkezi Sanat Galerisi'nde 31 Ekim 2008 tarihinde açýlan sergi, 19
Kasým 2008 tarihine kadar açýk kaldý.
1942 yýlýnda Ýstanbul'da doðan sanatçý, daha sonra
ailesiyle Ankara'ya yerleþti; "Ýstanbul asýllý Ankaralý ressam" olarak tanýndý. Annesi ressam
Esma Balkan'ýn yanýsýra aile dostlarý
olan devrin seçkin ressamlarýndan küçük yaþta çok dersler aldý. Balkan, daha sonralarý resim bilgi ve eðitimini
Avustralya'da 'Sidney Julian Ashton
Art School' da ilerletme olanaðý buldu.
Balkan, resimlerinde genellikle kafeler, sokaklar, restoranlardaki yaþantýlarý konu almaktadýr. Ýnsan öðesini
günlük yaþantýlar içerisinde yansýtýrken figürlerin hareketlerini yakalamaya çalýþmakla kalmayýp hareketin öncesini ve sonrasýný da izleyiciye aktarmaya ayrý bir önem
vermektedir. Ýnsanlarýný zaman zaman kalabalýk bir yalnýzlýk, bazen mistik, bazen de mizahi bir umarsýzlýk içerisinde yorumlamaktadýr. Portrelerinde yüz ifadesi ön plana çýkmaktadýr. Sanatçý resimlerinde insan
öðesini ana unsur olarak kullanmakta, onlarý günlük yaþantýlarý ve
mekanlarý içerisinde hikaye etmektedir.
ARALIK2008 kolejliler
bizim dünyamýz
28
Sonbahar rüzgarýnda
Kolej uçurtmalarý
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði'nin ikincisini düzenlediði Uçurtma
Þenliði, yine çok keyifli ve geniþ katýlýmlý geçti. Ekim ayýnýn ikinci Pazar günü yapýlan organizasyonda uçurtmalar, sonbahar rüzgarýnda farklý bir güzellikte gökyüzünde havalandýlar. Ýkinci þenliðe ilkine katýlamayanlarýn yaný sýra katýlýp da çok memnun kalan mezunlar ve öðrenciler de büyük ilgi
gösterdiler. Þenlikte inþaatý devam eden KolejIN Ankara Tesislerinin tanýtýmý da yapýldý ve isteyen veli ve mezunlar tesisi yakýndan gezme fýrsatý buldular. Ýkinci Uçurtma Þenliðinde farklý olarak En Küçük Uçurtmacý, En
Yüksek Uçurtma ve En Güzel Uçurtma sahiplerine de birer plaket verildi.
Gönül Danýþman'78
Bu etkinliðe ilk defa katýlýyoruz, ilkine
gelemedik, merak ettik geldik. KolejIN'e
en yakýn arkadaþlarým üye oldu. Biz de
üye olmayý düþünüyoruz. Oðlum Can
Burak Danýþman da TED Ankara Koleji'nde okuyor. KolejIN'den beklentimiz
Kolej ruhunu yaþatmasý ve arkadaþlarýmýzla bir arada olabilmek.
Erdal Aygüneþ'78
Baharda da yapýlmýþ fakat ben ilk defa geliyorum. Yeni bir etkinlik olduðu için nasýl bir etkinlik olduðunu görmek istedik. Kuru Fasulye gibi diðer
etkinliklere sürekli katýlýyoruz. KolejIN'e üye olalý iki
sene oldu. Bana kalýrsa çok geç kalýnmýþ bir tesis.
Tamamlandýðýnda çok iyi bir yer olacaðýný düþünüyorum. Ýlerde tüm mezunlarýn yararlanabilmeleri, Kolej ruhunun yaþatýlmasý için bu tesisin çok
gerekli olduðunu düþünüyorum.
kolejliler ARALIK2008
Zuhal Saðlam
Eþim Çaðlar Saðlam 1987
Kolej mezunu, çocuklarým
Kolej’de okuyor. Þenlik çok
eðlenceli keþke hava da daha
güzel olsaydý. KolejIN Tesislerine
üye olduk ve biran önce açýlmasýný bekliyoruz. Tesis evimize
çok yakýn olduðu için bütün
günümüzü burada geçiririz diye
düþünüyorum.
bizim dünyamýz
29
Selçuk Pehlivanoðlu’81
Mezunlar Derneðimiz son birkaç yýldýr baþlattýðý ataklarý devam ettiriyor. Uçurtma Þenliði gibi
etkinlikler mezunlarýmýzýn ve ailemizin üyelerinin
bir araya gelmesine çok büyük etken oluyor. Bu
ikinci þenlikte de hava koþullarýna raðmen çok iyi
bir katýlým var. Ýnsanlar birbirleriyle çocuklarýyla beraber bu eðlenceyi yaþýyorlar. Önemli olan birlikte
güzel bir þeyler hissedebilmek. Mezun derneklerinin en önemli görevleri de
budur. Yakýnda tüm Türkiye'deki TED Mezun Dernekleri, federasyon haline
dönüþtükten sonra, bu tür faaliyetler Türkiye çapýnda daha fazla yapýlmaya
baþlanacak. KolejIN Tesisleri yýllardýr yapýlmasý gereken bir yapý. KolejIN'i tanýtýcý bu tür faaliyetler, onun hýzlanmasýnda, tanýnmasýnda, herkesin yer almasýnda ve katký payý vermesinde büyük bir etken olmaktadýr. Umarým bu çalýþmalarla üye sayýmýz bugünkü rakamlarýn çok daha üzerine çýkar ve KolejIN'i
çok daha süratli bir þekilde bitiririz.
Deniz Özme Sürücü'81
Çok güzel ve baþarýlý bir organizasyon, her
þey düþünülmüþ. KolejIN Tesisleriyle ilgili burada bilgi aldým. Ankara'da olursam en kýsa zamanda üye olmayý düþünüyorum. Tesiste bulunacak olimpik havuz, tenis kortlarý, spor salonlarý, arkadaþlarýmýzla bir araya gelebileceðimiz lokaller cazip geliyor.
Bülent Baðdatlý'81
Bugün ikincisini düzenlediðimiz Uçurtma Þenliði bundan
sonra da geleneksel hale gelecek. Çünkü üye ve velilerimizin
katýlýmý çok iyi. Havanýn biraz
rüzgarlý olmasýna raðmen gayet memnunuz. Önümüzdeki
yýl ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yine iki kere yapýlacak. Ama sonbaharda yapýlacak olaný biraz daha öne
çekmeyi düþünüyoruz. Bu tür etkinliklerin amacý KolejIN'i
üyelerimize ve velilerimize tanýtmak ve bu vesileyle Kolej
camiasýna katkýda bulunmak. Bugün üyelikler alýnmýþ ve
bi lgilendirmeler yapýlmýþ, bu çok sevindirici. Bunlarýn devamý gelince amacýmýza ulaþmýþ olacaðýz.
Öykü Yalçýn'94
Kolej camiasý içinde çok uzun
zamandýr varým. Bu uçurtma þenliði
hem mezunlarý bir araya getirmek
hem de derneðimizin en önemli faaliyeti olan KolejIN'i tanýtmak açýsýndan çok önemli. KolejIN'in tanýtýlmasý ve üyeliklerin artýrýlmasý için, Dernek büyüklerimizle birlikte çalýþmalar yapýyoruz. Uçurma Þenliði çok
güzel geçiyor, çok hoþ bir ortam
var. KolejIN'in mezunlarýmýzýn sýk sýk
bir araya geldiði bir ortam olmasýný
ümit ediyorum.
Banu Akýn
En Küçük Uçurtmacý, Aslan Çimþit
En Güzel Uçurtmanýn sahibi
Nurhan Aydýnalp (3/A)
Kýzým Zeynep Akýn birinci sýnýfta. Öncekine
gelemedik, ilk defa geldik. Organizasyon çok
güzel. Çocuklar koþarak geldiler. KolejIN'e henüz
üye olmadýk ama eþimle düþünüyoruz. Üye olduktan sonra tesisin tüm sosyal imkanlarýndan
bol bol faydalanmayý umuyorum. Bu tesis bize
ailecek bir arada olma imkaný saðlayacak. Çocuklarýmýz için çok faydalý olacaðýndan eminim.
En Yüksek Uçurtmanýn sahibi
Efehan Yakýn (4/T)
ARALIK2008 kolejliler
bizim dünyamýz
30
T E D A n k a r a K o l e j i Va k f ý Ö z e l L i s e s i M ü d ü r ü A y d ý n Ü n a l :
Baþarýlý Olmak
Her Öðrencinin Hakkýdýr
TED Ankara Koleji Vakfý Özel Lisesi'nde müdür oluncaya
kadar geçen süreçte kariyer geliþiminizi özetleyebilir misiniz?
ncelikle sözlerime, TED Ankara Koleji Vakfý Özel
Lisesi Müdürü olarak, 2008-2009 öðretim yýlýnýn ve
geleceðin TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý için baþarýlý ve tarihsel misyonumuza uygun olarak geçmesi temennisiyle baþlamak isterim.
1982 yýlýnda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coðrafya Fakültesi Tarih Bölümü'nün Yakýnçað Kürsüsü'nde yüksek öðrenimime baþladým ve 1986 yýlýnda mezun oldum.
1986-1987 yýlýnda Kolej'de eðitim ordusuna katýldým. Kolej
dýþýnda bir öðretim kurumunda görev yapmadým; yani mesleði ve yöneticiliði Kolej'de öðrendim. Kýsaca, Kolej benim için
yeni bir hayatýn baþlangýcý oldu dersem yanlýþ olmaz.
Öðretmenlik görevine baþladýktan 3 yýl sonra 1990-1993
yýllarý arasýnda Kat Müdür Yardýmcýlýðý ve o yýllarda Okul Koruma Derneði tarafýndan açýlan ve geniþ bir öðrenci grubuna hizmet veren Üniversiteye Hazýrlýk Kurslarý Müdür Yardýmcýlýðýna
atandým. Bu dönemde Okul Müdürümüz Sayýn Ý.Hakký Mergenci ve Rahmetli Ýlknur Karaova'dan ve Müdür Baþ Yardýmcýmýz Ruhiser Mergenci'den çok þey öðrendiðimi þimdi daha iyi
anlýyorum. Okulumuzdaki iþlerin yoðunluðu dolayýsýyla
1993-1994 öðretim yýlýnda Genel Muavin olarak görev
TED Ankara Koleji Vakfý Özel Lisesi Müdürlüðüne 01 aldým. Aslýnda o dönemde müdürümüz olan Ýlknur HoEylül 2008 tarihinde atanan Sayýn Aydýn ÜNAL'la ken- cam'ýn beni uygun görüp atadýðý bu görev, bir anlamda
Müdür Baþ Yardýmcýlýðýna hazýrlýk ve idareciliðin bu sedisi ve okulumuzla ilgili konularda bir söyleþi yaptýk.
viyesini öðrenme süreci olarak geçti diyebilirim. Bu dönemin sonunda, 1994-1997 yýllarý arasýnda Müdür Baþ
Ö
kolejliler ARALIK2008
bizim dünyamýz
31
Yardýmcýlýðý görevine getirildim. Bu dönemde okul müdürümüz, Kolej mezunu olan Sayýn Bilge Nazikioðlu idi. Bu dönem,
ders geçme ve kredili sistemin uygulandýðý farklý ama zevkli bir
dönem oldu benim için. Kolej kültürü ve iklimi konusunda Bilge Hocamdan öðrendiklerimi asla inkâr edemem.
1997-2001 yýllarý arasý benim için, tarih öðretmeni olarak
Kolej öðrencilerine yararlý olma çabasý ile geçti. 2001-2002 öðretim yýlýnda ikinci kez Müdür Baþ Yardýmcýlýðý görevine atandým ve bu görevimi 1 yýl, Kolej mezunu Sayýn Nilgün Gökçora'nýn okul müdürlüðü sýrasýnda yürüttüm.
01 Eylül 2002 - 27 Haziran 2008 tarihleri arasýnda ise kat
müdür yardýmcýlýðý ve ÇAGEP Kurslarýndan sorumlu Müdür
Yardýmcýsý olarak görev yaptým ve bu dönemde yine Kolej mezunu Sayýn Melike Toklucu okul müdürüm oldu. Nilgün Hocam
ve Melike Hocam'dan öðrendiklerim, yöneticilik kültürümün olgunlaþmasýnda etkili oldu dersem doðru olur diye düþünüyorum.
27 Haziran 2008 tarihinde Vakýf Yönetim Kurulumuzun kararý ile okul müdürlüðü görevini üstlendim. Aslýnda ben okul
müdürlüðü yerine okul yöneticiliði veya eðitim yöneticisi demeyi tercih ediyorum. Son günlerde "yönetim" yerine "yönetiþim" kavramýnýn kullanýlmasýndan da büyük keyif alýyorum.
Özetlemek gerekirse, 22 yýllýk mesleki yaþantýmýn 15 yýldan
fazlasý yöneticilik ve planlama ile ve geniþ öðrenci gruplarýyla
yaþama ve öðrenme dönemi olarak geçti diyebilirim.
Kolej sadece akademik anlamda deðil, spor, kültür, sanat
vb. alanlarda öðrencisini donanýmlý yetiþtirmeyi hedefleyen bir okul. Ayný zamanda öðrencinin kiþisel geliþimine
de önem veriyor. Bu alanda neler yapýlmakta, planlanan
yeni faaliyetler var mý?
Gerçekleþtirdiðimiz eðitim ve öðretim etkinlikleri birbirlerini
tamamlayan bir bütündür. Öðretim etkinliklerinde, öðretilmesi
istenen konu ile ilgili olarak öðrencilerimize bilgi, beceri ve
davranýþ kazandýrmak esastýr. Eðitim etkinliklerinde ise, öðrencilerin toplumumuzun bir bireyi olarak yetiþtirilmesi amaçlanmaktadýr. Bu genel yaklaþýmýn dýþýnda þunlarý söylemek isterim; bireyin bir bütün olarak kendini geliþtirmesi için spor, kültür ve sanat alanýndaki yeteneklerini kullanabileceði ortamlarýn
yaratýlmasý hepimizin ortak amacýdýr. Okulumuzdaki temel ilke
þudur: Öðrencilerimizden gelen ve eðitim - öðretim kadrolarýmýzýn uygun bulduðu her türlü sosyal, kültürel ve sanatsal çalýþmalara destek olmak.
Bildiðiniz gibi spor alanýnda, özellikle basketbol,voleybol,hentbol gibi takým sporlarýnýn yanýnda yüzme, masa tenisi, badminton gibi bireysel sporlarýn öðrencilerimizin ilgisini
çektiðini söylemek gerekir. Bu konuda spor kulübümüzün çalýþmalarý da kamuoyunca bilinmektedir. Kültür ve Sanat Haftasý geleneði yýllardýr okulumuzda devam ediyor. Resmin her dalý, müziðin her alanýnda öðrencilerimizin kendilerini geliþtirdiði
herkesçe bilinmektedir. Bu arada hayatýmýza yeni girmeye
baþlayan ve Genel Müdürümüzün de üzerinde çok durduðu
Ýnovasyon, Tübitak, proje çalýþmalarý, Kalem Ýzleri Dergisi,
TED Evrim Gazetesi'nin yaný sýra Debate Club'da görev alan
öðrencilerimizin de ülkemizi Türkiye dýþýnda temsil etmeye devam ettiklerini söylemek gerekir. Düþündüðümüz temel plan
þu: Her öðrenci, yeteneðini okulumuzda bulunduðu sürede
geliþtirecek düþünsel ve sanatsal zenginliði olan bir etkinlikte,
projede yer almalýdýr. Bu konuda öðretmenlerimizin desteði ve
rehberliði hep devam edecektir.
Bu alanlardaki etkinlikler ile 21. yüzyýl insanýný yetiþtirmeyi
hedefliyoruz. Beceriler alanýndan bakýldýðýnda öðrencilerimizde temel becerileri; yani okuma alýþkanlýðý ve yazma becerileri, aritmetik becerileri, konuþma ve dinleme becerilerini sürekli
geliþtirmek istiyoruz.
Düþünme becerilerine gelince, bunun içinde öðrenme becerisi, akýl yürütme, yaratýcýlýk, karar verme ve problem çözme
dikkat çekiyor. Ayrýca öðrencilerimizin kiþilik özellikleri, kendisine ve çevresine saygý duyma, sorumluluk alabilme, toplumdaki diðer bireylerle iletiþim kurabilme becerilerinin geliþtirilmesi
de en önem verdiðimiz konulardan. Bütün bunlar öðrencilerimize zenginleþtirilmiþ eðitim ve öðretim ortamlarýnýn sunulmasý ile mümkündür diye düþünüyorum. Tabii bütün bunlarýn yanýnda teknoloji kullanýmý ve bilgiye ulaþma sürecinin hep aklýmýzda bulunmasý gerektiðini de söylemek isterim.
TED Ankara Koleji'nin eðitim sistemi hakkýnda neler söyleyebilirsiniz?
Resmi ifade ile söylemek gerekirse TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý "Yabancý Dille Öðretim Yapan Okullar" statüsündedir.
Yani matematik ve fen dersleri Ýngilizce olarak yapýlan bir okuldur. Öðretimde amaç tam öðrenmeyi saðlamaktýr. Bilgi teknolojilerini kullanmaktýr. Bilgiye ulaþma yollarýný öðrenciye öðretmektir.
Bilindiði üzere eðitimde en önemli insan unsuru öðretmendir. Bu nedenle hýzla deðiþen dünyanýn gerektirdiði, çaðdaþ ölçüler ve hedefler doðrultusunda toplumlarý geliþtirmede toplumun lideri ve yönlendiricisi olan öðretmenlerin rolü büyüktür.
Toplumdaki deðiþim ve geliþimin doðal öncüleri öðretmenlerdir. Bu noktada okulumuz bilgi, beceri ve deneyimleri üst düzeyde olan deðerli bir öðretmen kadrosuna sahiptir. Bu deðerli kadro, yüklendikleri sorumluluklarýn ve misyonun farkýnda
olarak hareket etmektedir.
Eðitim sisteminde uygulanan programýn esasýnda iki temel amaç saklýdýr. Bunlardan birincisi, tüm öðrencileri hem
Milli Eðitim Temel Kanunu'na hem de Kolej'in de içinde yer aldýðý Kalite Yönetim Sistemi'ne uygun bireyler olarak yetiþtirmek, ikincisi ise yüksek öðrenime hazýrlamaktýr. Bu anlamda
bakýldýðýnda okulumuz bu iki temel amaca yýllardýr hizmet etmiþtir. Þöyle ki okulumuzda uygulanan programlar göz önüne
alýndýðýnda, 9.sýnýftan itibaren öðrencilerimizin ilgi, istek, yetenek ve amaçlarýna uygun alanlarda öðrenim aldýklarýný görürsünüz. Okulumuz yapýsal olarak Fen ve Türkçe Matematik alanýnda öðrenim gören ve yüksek öðrenime geçiþte bu alanlara
uygun meslekleri seçen öðrencilerden oluþmaktadýr. Rakam
vermek gerekirse, öðrencilerimizin % 80'i Fen Bilimleri ve Türkçe-Matematik alanlarýnda, % 20'si de Sosyal Bilimler ve Yabancý Dil alanýnda öðrenim görmektedir. Eðitim ve öðretim çalýþmalarýmýz, yerleþkenin bizlere ve öðrencilere sunduðu olanaklar çerçevesinde zenginleþtirilmiþ ortamlarda yapýlabilmektedir. Kitap, dergi, kaset, CD, video kaset, müzik notasý, disket,
VCD, harita, tez ve DVD'den oluþan toplam 20.597 eðitim ve
ARALIK2008 kolejliler
bizim dünyamýz
32
öðretim materyali kapasitesine sahip kütüphane ile araþtýrma
kütüphanesindeki çalýþmalarýn yaný sýra elektronik sýnýf ve konferans salonundaki sunumlarla cep sinemasýndaki eðitici film
gösterileri devam etmektedir. Müzisyen öðrencilerimizin gerek
Kolej Sokaðý gerekse Bilim Merkezi salonunda yaptýklarý müzik sunumlarý da büyük ilgi çekmektedir. Kýsaca, yaparak ve
yaþayarak öðrenme sürecinin gerekleri yerine getirilmeye çalýþýlmaktadýr
Lise Kýsmý'nda ÇAGEP'ten sonra uygulanan programlar
ve UB Programý hakkýnda bilgi verebilir misiniz?
Aslýnda ÇAGEP'ten sonra ifadesi çok da doðru deðil. Çok
Amaçlý Geliþtirme ve Eðitim Programý diye tanýmladýðýmýz ve
1994 yýlýnda açýlan ve yýllarca okulumuza gerek yurt içinde gerekse yurt dýþýndaki baþarýlarýyla haklý bir gurur ve heyecan yaþatan ÇAGEP halen devam
etmektedir ve bu programýn son öðrencileri 20092010 öðretim yýlýnda okulumuzdan mezun olacaklar
ve program da böylece sona erecektir. Þu anda ÇAGEP 11. ve 12. sýnýf kurslarýnda yüksek öðrenime,
okuldaki öðretmenlerinin
zengin bilgi ve deneyimlerinden yararlanarak hazýrlanan önemli bir öðrenci
grubu vardýr. Hatta bu öðrencilerimizin ÇAGEP 12'de
yer alanlarýnýn 2009 ÖSS
sonuçlarýnýn herkesi þaþýrtacaðýna inancým hiç deðiþmedi ve bize büyük bir
sevinç ve gurur yaþatacaðýna inandýðým bu sonucu birlikte göreceðiz. Motivasyonu ve
beklentileri yüksek, okuluna ve öðretmenlerine güveni tam,
baþarmak için emek ve çaba harcayan çok deðerli öðrencilerin olduðunu biliyor ve takip ediyoruz.
Sorunuza gelince her öðrenim kurumunun birincil hedefi
istikrarlý bir baþarýyý yakalamaktýr ve öðrencilerinin potansiyellerini üst seviyede kullanmaktýr. Bunun gerçekleþmesi, deðiþim, dönüþüm ve yeni programlarýn hayata geçirilmesiyle
mümkün olabilir. Bu durum, kuruma dinamizm kazandýrýr. Bu
konuda atýlan adýmlarýn ilki ÇAGEP, diðeri de 1999 yýlýnda baþlatýlan Uluslararasý Bakalorya Programý (UB) olmuþtur. Fazla
detaya girmeden belirtmek gerekirse, Türkçe'siyle Uluslararasý Bakalorya Diploma Programý (UBDP), merkezi Cenevre'de
bulunan International Baccalaureate (IB) tarafýndan uygulanan
ve 16-19 yaþ arasý öðrenciler için hazýrlanmýþ, geniþ kapsamlý, üniversite öncesi iki yýllýk bir programdýr. UBDP dünyada 196
ülkede 1588 okulda uygulanmakta ve 102 ülkedeki bini aþkýn
üniversitede UB diplomasý kabul edilmektedir. UB diplomasýný
alan öðrenciler ülkemizdeki vakýf üniversitelerinde diploma notuna göre %25 ile % 75 aralýðýnda deðiþen oranlarda burs kazanabilmektedirler.
kolejliler ARALIK2008
Belirli koþullarý saðlayarak programa dahil olan öðrenciler
9. ve 10.sýnýfta Hazýrlýk UB, 11. ve 12 sýnýflarda ise UBDP için
öðrenim görmektedirler. Ýleri ve standart düzeylerde alýnan
dersler dýþýnda öðrenciler 100 saatlik Bilgi Kuramý, 150 saatlik
CAS (Yaratýcýlýk, Bedensel Hareket ve Hizmet) ve 4000 kelimelik araþtýrma teziyle ilgili görevlerini de yerine getirmek durumundalar. Her yýl Mayýs ayýnda yapýlan UBDP sýnavlarýnda baþarýlý olan öðrenciler diplomalarýný almaktadýrlar. Programýn,
öðrenim yöntem ve teknikleri bakýmýndan yararlý olduðunu ve
geniþ bir öðrenci grubunun bu programdan yararlandýðýný belirtmek isterim.
Okulumuzda UB Programý dýþýnda 2007-2008 Öðretim yýlýndan itibaren Bilim Ýnsaný Yetiþtirme Programý (BÝY) adý altýnda yeni bir akademik program da hayata geçirilmiþtir. Þu anda, 9. ve 10. sýnýf düzeyindeki 4 þubede toplam 70 öðrencinin
öðrenim gördüðü bu
programýn temelinde Fen
ve Sosyal Bilimler alanýnda ilgi ve yetenekleri yüksek olan öðrencileri yüksek öðrenime hazýrlamak,
üstün nitelikli bilim adamý
yetiþmesine kaynaklýk etmek yatmaktadýr. Ýnanýyorum ki yüksek öðrenime
geçiþ sistemindeki deðiþikliklere veya bilimsel ve
teknolojik geliþmelere uygun olarak önümüzdeki
süreçte ihtiyaçlar doðrultusunda yeni programlar
da uygulamaya konulacaktýr. Bu programlarýn
hayata geçirilmek istenmesinin temelinde, zenginleþtirilmiþ öðrenim programlarý sunan bir okul olma felsefesi yatmaktadýr.
Lise mezunlarýnýn üniversite sýnavýndaki baþarý oraný nedir? Bu oranla ilgili yeni hedefler var mý?
Aslýnda bu soruya verilebilecek çok fazla cevap var diye
düþünüyorum. ÖSS sonuçlarýndan, gurur duyduðumuz baþarýlar elde ettiðimiz herkes tarafýndan bilinmektedir. Bu konuda
web sayfamýzda her türlü detay vardýr. Elif Uysal ve Erkan Aktakka gibi ÖSS birincilerimizi hatýrlýyorum. Ýsimlerini þu anda
sayamadýðým ilk binde yer alan çok deðerli öðrencilerimiz hep
oldu. Söyleþi sýrasýnda da belirttiðim gibi okulumuz sadece
akademik alanda baþarýlar elde etmeyi amaçlayan bir kurum
deðil diye düþünüyorum. Geçmiþe baktýðýmýzda bankacýlýk,
týp, siyaset, sanat, spor ve medya dünyasýnda baþarýlý yüzlerce mezunumuz var. Kolej'in zenginliði ve gücü de burada yatmaktadýr. Aklýma ilk gelenler Sayýn Filiz Akýn, Reha Muhtar, Mithat Bereket… Bu noktada þunu da belirtmek gerekir; Kolejimiz
baþarýlý insan ve þampiyon yetiþtirmenin matematiksel deyimle formülünü biliyor (Bu formül üst düzeyde bilgili, tecrübeli ve
kendisini Kolej'e adamýþ öðretmenlerimizin varlýðýdýr.) ve bu
konuda tarihsel bir birikime ve baþarý alýþkanlýðýna sahiptir. Sü-
bizim dünyamýz
33
rekli toplam kaliteyi ve baþarýyý yakalama çabasýný yöneticiler
ve öðretmenler olarak sürdürme gayretindeyiz. Ancak baþarý
oraný göreceli bir kavramdýr.
Öðrencilerimizden kaçýnýn bir yere yerleþtiði mi, yoksa öðrencilerin aldýklarý puanlar mý, yoksa öðrencilerin yerleþtikleri
bölümler veya üniversiteler mi kriter olarak alýnacak. Bu, nereden ve nasýl baktýðýnýza göre deðiþir diye düþünüyorum. Yüksek puanlý bir öðrenci, düþük puanlý olan; ama ideal edindiði
bir yeri ve bölümü seçebilir ya da çok istediði bir bölüm olduðu için çok popüler olmayan bir üniversiteyi tercih edebilir. Ya
da burs imkanlarýndan yararlanýp çok yüksek puanla çok köklü olmayan bir üniversiteyi seçebilir. Burada önemli olan öðrencinin kendisine uygun olan ve istediði bir yere yerleþmesidir. Sýnavda aldýðý puan onun geçmiþteki ve gelecekteki olasý
baþarýsýný tam olarak göstermeyebilir. Özel üniversite olgusu
ve bu üniversitelerde sunulan kültürel olanaklara göre tercih
yelpazesinde ciddi bir deðiþim olduðunu görmek mümkündür.
Yine de þunu belirtmek isterim ki bizler, amaçlarý, ilgi ve yetenekleri farklý olan kalabalýk bir öðrenci grubuna eðitim ve öðretim hizmeti vermekteyiz. Turizm bölümüne girmeyi hedefleyenden tutun, Genetik Mühendisliði'ne, Hukuk Fakültesi'nden
tutun Konservatuvar'a gitme hedefi olan öðrencilerimiz vardýr.
Bizler öðrenim sürecinde yeteneklere uygun öðrenme ortamlarý sunma çabasýndayýz. Kolej tarihinde ÖSS baþarýlarý her yýl
% 80'in üstünde olmuþtur. Bu noktada temel hedefimiz, öðrencilerimizin 4 yýllýk öðrenim sürecinde ilgilerini, yeteneklerini
tanýmalarýna olanak verecek etkinlikler içerisinde olmalarýný
saðlamak, kiþiliklerini geliþtirmek, akademik becerilerini geliþtirirken hem ÖSS' de baþarýlý olmalarýný saðlamak hem de yüksek öðrenim sürecinde fark yaratacak bilgi birikimi ve becerileri kendilerine kazandýrma gayreti içerisinde olmaktýr.
TED Ankara Koleji'nde insan kaynaklarýnýn geliþtirilmesiyle ilgili neler yapýlmaktadýr? Deðerli öðretmenlerimizin
mesleki anlamda geliþmelerini sürdürmek amacýyla planlanan programlar var mýdýr?
Kurumlarýn gücü insan kaynaklarýnýn zenginleþtirilmesiyle
eþdeðerdir diye düþünüyorum. Bugün insana yapýlan yatýrým
en ciddi yatýrýmdýr ve bizler, eðitim hizmeti veren kiþileriz. Ankara Koleji'nde öðretmen olmak ciddi bir akademik donaným,
üst düzey pedagojik formasyon ve ciddi bir emek ister. Ancak
bilginin çok hýzlý deðiþtiði dünyamýzda öðrenen okul, sürekli
geliþim ve deðiþime hazýr öðretmen yaklaþýmý daha büyük bir
önem taþýmaktadýr. Yaþam boyu öðrenme, artýk hepimizin izlediði ve gerçekleþtirmeye çalýþtýðý bir yaklaþým olmaya baþlamýþtýr. Bu konuda okulumuzun, geçmiþ yýllarda gerçekleþtirdiði uygulamalarý vardýr. Þöyle ki, uzun bir dönem alanlarýnda uzman üniversite öðretim elemanlarýnýn katkýlarýyla Antalya Seminerleri süreci insan kaynaklarýnýn geliþtirilmesine yönelik bir
adýmdý. Ýletiþimden, grupla çalýþma tekniklerine kadar bir çok
konuda sunumlar yapýldýðýný hatýrlýyorum. Ayrýca her yýl yapýlan
programlar gereði belirlenen öðretmenlerimiz, yurt dýþý ve yurt
içi eðitim seminerlerine katýlmaktadýrlar. Öðretmenlerimizde,
özellikle yurt içinde yapýlan seminerlere sunumlarýyla katýlma
ve bu baðlamda kendilerini geliþtirme istek ve arzusu devam
etmektedir. Þubat ve Haziran döneminde ihtiyaçlara göre be-
lirlenen konularda tüm öðretmenlerimiz Yaþam Boyu Eðitim
Seminerleri'ne katýlarak bilgilerini yenileme olanaðý bulmaktadýrlar. Bu konuda, okulumuzla üniversite iþbirliðinin geniþletilerek devam etmesi olumlu bir adým olacaktýr, diye düþünüyorum.
Stajyer öðretmenlerimizi geliþtirme programý ve oryantasyon çalýþmalarýný da bu arada belirtmek isterim. Bu program
ve çalýþmalarýn, stajyer öðretmenlerimizin hem kendilerini hem
okulumuzu hem de öðrencilerini tanýmalarýný ve geliþtirmelerini saðladýðýný düþünüyorum. Ayrýca zümrelerimizin kendi içlerinde yaptýklarý çalýþtay diyebileceðimiz çalýþmalarý da var. Bilgi ve deneyimin diðer öðretmenlerimize aktarýlmasý, geliþim
sürecinin önemli bir halkasýný oluþturmaktadýr.
Aslýnda bu soruya kýsaca þöyle cevap vermek en doðrusudur: Biz, Ankara Koleji yöneticisi, öðretmeni ve öðrencisi olarak hep birlikte öðrenen ve öðrendikçe geliþen ve güçlenen bir
kurumuz.
Kolej'de öðrenciler tarafýndan çok sevilen bir hoca olduðunuzu biliyoruz. Kolej sizin için neler ifade ediyor, öðrenebilir miyiz?
Birinci soruda da belirttiðim gibi Kolej benim için ikinci bir
okul, yeni bir yaþam oldu dersem doðru olur. Burasý Mustafa
Kemal Atatürk'ün okulu ve okulumuzdan mezun olan herkes
Türkiye'nin geleceðine yön verebilecek bir donanýma ve düþünsel birikime sahip olmaktadýr. Böyle bir okulun, býrakýn yöneticisi olmayý, öðretmeni olmak bile önemli sorumluluklar
yüklemekte, bir o kadar da onur vermektedir insana. Düþünün
bir kez, öyle bir okulda görev yapýyorsunuz ki, o okulun bütün
mezunlarý yöneldikleri bütün alanlarda baþarýlý oluyorlar, mutlu
oluyorlar ve okullarýna dönerek bu baþarýlarýný öðretmenleri ile
paylaþýyorlar. Ben Kolej'i dalgalarý gittikçe geniþleyen, geniþledikçe büyüyen, büyüdükçe güçlenen bir deniz gibi görüyorum. Geçmiþinden aldýðý güçle geleceðe güvenle bakan insanlarýn yetiþtiði bir "kurum-aile" olarak kabul ediyorum. Bu ailenin diplomasýz mensubu-yöneticisi olmaktan her zaman gurur duyacaðýmý belirtmek istiyorum.
Sevilen hoca tanýmlamanýzdan çok mutlu olduðumu belirtmek isterim; ama nedenini doðrusu ben de bilmiyorum demek
aslýnda çok da samimi bir cevap olmaz. Þöyle söylemek belki
daha doðru; Kolej'de Müdür Baþ Yardýmcýlýðý, Kat Müdür Yardýmcýlýðý, ÇAGEP yöneticiliði ve öðretmenlik görevleri aþamalarýnýn hepsinde öðrenciler ve okulumuz için doðru olan iþleri
yapmanýn ötesinde, doðru tutum ve davranýþlar sergileme ve
bunu yaþamýn doðal bir parçasý olarak gerçekleþtirme çabasýnda olmaya hep özen gösterdim diyebilirim. Kolej'e; dolayýsýyla öðretmenine, öðrencisine, velisine ve tüm çalýþanýna deðer verdiðimi, onlarý önemsediðimi, yaþantýmla ve davranýþlarýmla bu duygularý kendilerine hissettirdiðimi söylemem herhalde ayýp olmaz. Ýki sözü çok severim: "Rüzgar eken fýrtýna biçer" ve "Sevgiyle yapýlan her þey güzeldir." Ýnsan yetiþtirmenin,
akademik yeterliliðin ötesinde sevgi, emek, çaba ve sabýr istediðini de herhalde belirtmek gerekir.
Sevgili Aydýn Hocamýza bu güzel söyleþi için çok teþekkür
ediyor ve sevenleriyle dolu bu seçkin ortamdaki görevinde baþarýlar diliyoruz.
ARALIK2008 kolejliler
maariften yetiþenler
34
Nuyan Sav'48
Çocuklara adanmýþ bir ömür
Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir Koleji'nden 1948 yýlýnda mezun
olan Avukat Nuyan Ölçer Sav, meslek yaþamýnýn büyük bir kýsmýnda çocuklar için çalýþmýþ. Sav’ýn çocuklara olan sevgisi ve
çalýþmalarý katýldýðý çeþitli derneklerde hýz kazanmýþ.
"Yaþamýn en güzel, en mutlu dönemi acaba okul yýllarýna mý
rastlar? Galiba öyle..."
u yýl Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir Koleji'nden mezuniyetinin 60. yýlýný kutlayan Nuyan Ölçer Sav'48,
bunca yýllýk yaþamýna bir çok güzel aný sýðdýrmasýna raðmen, okul yýllarýnýn en mutlu yýllarý olduðunu
düþünenlerden.
Nuyan Sav, 1931 yýlýnda Bursa'da doðar. Ailenin Ankara'ya
taþýnmasýyla Nuyan Haným, ilkokul dördüncü sýnýfta Türk Maarif Cemiyeti Yeniþehir Koleji'ne yazýlýr. Bir dönem Ýstanbul'a taþýnmalarý gerekse de tekrar Ankara'ya dönerek eski okuluna
kaydolur ve lise sona kadar burada devam eder.
B
kolejliler ARALIK2008
Nuyan Sav, "Hayatýmýn en güzel anlarý orada geçti" dediði
Kolej'den 1948 yýlýnda mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girer. Mezuniyetten sonra sýnýf arkadaþý olan Atilla Sav ile evlenir. Ýlk iþi olan Bayýndýrlýk Bakanlýðý'na
baðlý Devlet Su Ýþleri'nde Kolej'de aldýðý Ýngilizce eðitim sayesinde Hukuk Müþaviri olarak iþe baþlar. Yabancýlarla ortak yapýlan Türkiye'nin bu ilk barajlarý projesinde çalýþan tek Türk olma mutluluðunu yaþar. Burada beþ yýl çalýþtýktan sonra ilk çocuðu Aydýn Sav'74 dünyaya gelir. Çocuklarýna kendi bakmak
istediði için iþten ayrýlýr. Sav'ýn Kolej'le baðlantýsý çocuklarý aracýlýðýyla yeniden baþlar. Çok çalýþkan ama hareketli ve yaramaz bir çocuk olan ve sürekli ceza alan oðlu yüzünden hemen
maariften yetiþenler
35
hemen her gün Kolej'e gidip, öðretmenleriyle görüþmek zorunda kalacaktýr. Oysa yaramazlýklarý yüzünden bir dönem annesini çok üzen Aydýn Sav, Kolej'den mezun olduktan sonra
Týp Fakültesi'ni kazanýr ve yýllar sonra Türkiye'nin önemli beyin
tümörü uzmanlarý arasýnda yer alýr.
Kýzý Özden Sav'77 ise oðlunun tersine okulda uslu bir öðrenci olarak bilinir. Kolej'den mezun olduktan sonra Özden Haným annesinin mesleðini seçerek, hukuk okur. Harward Üniversitesi'nde doktora yapar. Daha da önemlisi yýllar önce Nuyan
Haným'ýn kazandýðý ama çocuklarýnýn yanýnda olmak için kullanamadýðý Yale Bursunu aradan geçen 30 yýl aradan sonra kýzý
Özden Sav da kazanýr. Tüm eðitim masrafýný bu bursla karþýlayan Özden Haným, hâlen Londra’da hukuk müþaviri olarak görev yapmaktadýr.
Çocuklarýnýn ortaokula gidecek yaþa gelmesiyle, Nuyan
Haným yeniden iþ hayatýna döner. Eþiyle birlikte serbest olarak
ticaret avukatlýðý yapmaya baþlar. Fakat onun asýl ilgisini fakültedeki yýllarýndan bu yana çocuk hukuku çekmektedir. Çocuk
hukukuyla da yakýndan ilgilenirken, bir dönem yabancýlarýn
Keçiören Çocuk Yuvasý'ndan evlat edinmelerine yardýmcý olur.
Þimdi torunlarým dediði 12 çocuðun Fransa ve Amerika'dan
evlat edinilmelerini ve iyi bir þekilde yetiþtirilmelerini saðlar. Bu
12 çocuk ve aileleri yýllar sonra dahi Nuyan Sav'la irtibatlarýný
koparmadan görüþmeye devam ederler.
Bu toplantýlardan birçoðuna mezun olduktan sonra iliþkilerini hiç koparmadýklarý edebiyat hocasý, Cavidan Tümerkan da
katýlýr. "Öyle hatýralarýmýz var ki, zaten bir araya gelince çocuk
gibi oluyor insan" diyen Nuyan Haným arkadaþlarýyla bir araya
geldiklerinde Kolej anýlarýný paylaþtýklarýný ve çok mutlu dakikalar geçirdiklerini belirtiyor.
Kutu ve baykuþ koleksiyonu
Tüm bu yoðun çalýþmalarý arasýnda farklý uðraþlara da zaman ayýrmýþ Nuyan Haným. Bu uðraþlarýndan ikisi baykuþ biblosu ve küçük kutu kolleksiyonu. Nuyan Haným, her iki koleksiyonundan da övünerek bahsediyor. Nasýl bahsetmesin ki,
dünyanýn çeþitli ülkelerinden alýnmýþ birbirinden deðerli, farklý
materyallerden yapýlmýþ ve genellikle el emeði 850'ye yakýn kutucuk ve bir o kadar deðerli 150'ye yakýn baykuþ biblosu evin
ev sahipliðini yapýyor. Sav'ýn tek tek numaralandýrdýðý bu deðerli kolleksiyonda görenleri hayrete düþürecek güzellikte el
sanatlarý örnekleri bulunuyor.
Islah evinden çýkan çocuklar için ev
Çocuklara olan sevgisi onu 1990'lý yýllarda bir çocuk derneðinde üyeliðe kadar götürür. Çocuklar için çalýþmalarý bu tarihlerden sonra hýz kazanýr. En önemli çalýþmasý ise suç iþlemiþ
çocuklarýn ýslah evinden çýktýktan sonra barýnacaklarý bir yerin
açýlmasýna ön ayak olmasýdýr. Adalet Bakanlýðý Çocuk Þubesi'nden tanýdýðý bir bayan ile birlikte bir proje hazýrlar. Proje için
bir sponsor da bularak, 1993 yýlýnda Batýkent'te bir evin alýnmasýný saðlar. Önceleri tek baþýna koþturarak yürüttüðü projeye, Mogan Lions Derneði ve Gama Eðitim Vakfý da katký saðlar. Ýlk yýl 12 çocuk yerleþtirilir eve. Bu yýla kadar toplam 100'e
yakýn ýslah evinden çýkmýþ okumak isteyen çocuk bu evde barýnmýþ, topluma kazandýrýlmýþtýr. Daha sonra bu çocuklar için
bir de dernek kurulur; Özgürlüðünden Yoksun Gençlerle Dayanýþma Derneði (ÖZ-GE DER). Yeme-içme, giyim gibi çocuklarýn tüm ihtiyaçlarýný bu dernek karþýlar. Çocuklar ev içinde kendi iþlerini yapmakla ve okullarýný devam ettirmekle yükümlüdürler. Hollanda'da uygulanan bu ev projesi Türkiye'de ilk defa denenmiþ. Nuyan Haným, amaçlarýnýn bu uygulamayý tüm
Türkiye'ye yaymak olduðunu fakat bunun için yeterli imkan bulamadýklarýný söylüyor. Son dönemlerde Nuyan Haným'ý en çok
üzen konu ise bu evin Adalet Bakanlýðý tarafýndan satýlmak istenmesi.
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði Onur Kurulu üyeleri
arasýnda bulunan Nuyan Sav, Kolej'den mezun olduktan sonra da sýnýf arkadaþlarýyla buluþmaya devam ederler. Ýlk on yýl
çok fazla görüþme fýrsatý bulamayan okul arkadaþlarý on yýlýn
sonunda her yýl düzenli aralýklarla kendi aralarýnda bir araya
gelir, anlamlý plaketler verir ve özel günler düzenlerler.
Hatta bu toplantýlara o dönemden hayatta kalan hocalarýný da davet ederler.
ARALIK2008 kolejliler
saðlýk
36
EECP ile kalp hastalýklarýnda
kansýz tedavi
K
Koroner arter ve kolleteral dolaþým nedir?
oroner arter, kalbi çepeçevre saran ve kalp kasýna
gereken kaný saðlayan arterlerdir. Kolleteral dolaþým damarlarýn, yeterli miktarda kanla beslemesi
gereken dokulara iletilecek kan, arterlerde meydana gelen týkanýklýk nedeni ile iletilemediði zaman,
vücut bazý hallerde, saðlýklý arterlerden, kan alamayan dokulara kan akýþýný saðlamak için, küçük damarcýklar geliþtirir / açar.
Bir arterden bir baþka artere kanal oluþturan bu tür damarcýk
aðýna Kolleteral Dolaþým denir. Bu damarcýklarýn tabii olarak
oluþmasý yavaþ bir süreçtir. Kalp hastasý olan kiþinin vücudu
genelde kendisine bir rahatlama saðlayacak ve semptomlarýný azaltacak bu damarcýk oluþumunu bekleyecek zamaný yoktur ve dýþ desteksiz bu kolleteral aða yeterince geliþim saðlayamaz.
Anjina Pectoris ve kalp yetersizliði nedir?
Sözlük anlamý ile "Göðüste Týkanma" anlamýna gelir. Koroner arter hastalýðýnýn en yaygýn belirtisidir. Anjina þikayeti olan
hastalarýn çoðunluðu, zihni, fiziksel veya hissi stresler sonucunda belirginleþen göðüs aðrýsýndan þikayet ederler. Bu rahatsýzlýklar, hastalarda, deðiþik þekillerde, ancak yaygýn olarak,
nefes darlýðý, yorgunluk, hazýmsýzlýk, baþ dönmesi, göðüste kolda - boyunda veya çenede aðrý þeklinde kendini belli eder.
Kalp yetersizliði, kalbin kardiyak fonksiyonlardaki anormalliðe
baðlý olarak dokulara yeterli kan pompalamamasý veya bunu
artmýþ doluþ basýnçlarý altýnda yapmasýdýr.
EECP nedir ve hangi hastalýklarýn tedavisinde kullanýlýr?
EECP koroner arter hastalýklarý ve kalp yetmezliði tedavisinde kullanýlan, ülkemiz için
yeni sayýlabilecek, ancak
Amerika'da yaygýn olarak uygulanan bir tedavidir. Dünyada en sýk
görünen ve ölüm nedenlerinin baþýnda yer
alan koroner kalp hastalýklarýnýn seyri sýrasýnda ortaya
çýkan kalp krizi, kalp yetersizliði ve ölüm gibi üzücü olaylarýn
önlenmesi konusunda yapýlan
kolejliler ARALIK2008
çalýþmalar "EECP" tedavisinin yararlarýný ortaya çýkarmýþtýr.
EECP giriþimsel olmayan, atravmatik, hiçbir risk taþýmayan,
sarf malzemesi kullanýlmayan, hastane yatýþý gerektirmeyen,
etkin, sonuçlarý uzun süre devam edebilen kalýcý bir tedavi
yöntemidir. EECP tedavisi, kalbi besleyen koroner damarlarýn
ve ince uç dallarýnýn geniþlemesini, bu dallar arasýnda kolleteral adý verilen baðlantý dallarýnýn (doðal By-pass) açýlmasýný ve
yeni kýlcal damarlarýn oluþmasýný saðlamaktadýr. Böylece kalbi
besleyen koroner damarlarda daralma ve týkanma olan koroner kalp hastalarýnda, kalpte kanlanma eksikliði düzelmekte,
koroner yetersizliðine baðlý olarak ortaya çýkan göðüs aðrýsý,
yorgunluk, nefes darlýðý, çarpýntý gibi þikayetler azalmakta, hatta kaybolmakta, kalp krizi riski azalmakta, yaþam kalitesi de
artmaktadýr. Hasta ayakta tedavi görmekte ve EECP tedavisi
sonrasýnda hastanede yatak iþgal ediþi, acil servise müracaatý
ve doktora baþvurma oraný azalmakta veya ortadan kalkmaktadýr.
EECP tedavisi günde bir saat, 35 gün süreyle kolay uygulanan bir yöntemdir. Bir saatlik tedaviden sonra hastalar evlerine veya iþlerine gidebilirler. Uluslararasý çok merkezli çalýþmalar göstermiþtir ki EECP tedavisi alan hastalarýnýn %88'de etkinliði 5 yýl sonra da devam etmiþtir. Yapýlan testler bilimsel
çalýþmalarla da kanýtlanmýþtýr.
EECP tedavisi, FDA tarafýndan kalp yetmezliði, stabil angina, unstabil anjina, kardiyojenik
þok, akut myokard enfaktüsü
hastalýklarýn tedavisinde kullanýlmak üzere onaylanmýþtýr. EECP
tedavisinde kullanýlan cihazýn,
CE sertifikasý, ISO ve diðer onay
belgeleri vardýr.
EECP tedavisi nasýl uygulanmaktadýr?
EECP tedavisine baþlayan
hasta, günde 1 saat, haftada 5
gün, 35 gün süre ile ayaktan tedavi
görür. Tedavi süresince hiçbir aðrý ve sýzý hissetmez. Hiçbir yaþam riski taþýmaz.
Son derece güvenli bir tedavi yöntemidir. Tedavi
sýrasýnda enjeksiyon dahil hiçbir müdahale yapýlma-
saðlýk
37
Güçlendirilmiþ Harici Kontrpulsasyon (EECP-Enhanced External Counterpulsation)
tedavisi koroner kalp hastalarýnda, kalp krizi, kalp yetmezliði ve diðer durumlarda kalbi
korumak için damar sertliðini geciktiren ve kan dolaþýmýný artýran kansýz bir yöntem. Türk
Kardiyoloji Derneði'nin Kasým 2001 yýlýnda onayý ve Türk Tabipler Birliði'nin Ocak 2002'de
birim fiyatý tespitiyle EECP tedavisi, ülkemizde de 6 merkezde uygulanmaya baþlamýþ.
Kalp rahatsýzlýklarýnda büyük kolaylýk getiren EECP tedavi yöntemini Ýstanbul Cerrahi
Hastanesi Kardiyoloji Uzmaný Dr. Aydýn Aksoy’75, dergimiz okurlarý için anlattý.
dýðý için hasta hiçbir acý ve sýkýntý hissetmez. Bu süreyi gazete, kitap okuyarak, müzik dinleyerek geçirebilirler.
Bu tedavi hangi hastalara uygulanýyor?
Daha önce By-pass olmuþ veya balon tel - kafes tedavisi
yapýlmýþ ancak tekrar damar týkanýklýðý geliþmiþ
olan, mevcut tedavi yöntemleri uygulandýðý halde
þikayetleri devam eden,
damar yapýsý uygun olmadýðý için ameliyat olamayan, eþlik eden hastalýklardan dolayý ameliyat olmasý
riskli kabul edilen, ameliyat
veya balon, stent tedavisini
kabul etmeyen ve kalp yetmezliði olan hastalarda uygulanabilir.
EECP tedavisinin kimlere
yapýlmasý sakýncalýdýr?
Son üç ay içerisinde By - Pass ameliyatý geçirmiþ, vücutta
pýhtý bulunma olasýlýðý olan, bacaklarda iyileþemeyen açýk yarasý olan, ciddi aort yetmezliði olan, kontrol altýna alýnamayan
yüksek tansiyonu olan ve hamile veya olma olasýlýðý olanlarda
kullanýlmamalýdýr.
EECP tedavisinin yararlarý nelerdir?
EECP tedavisi kalbe dönen kan akýþýný arttýrýr. Kalbin gevþeme safhasýnda, kalbe daha fazla oksijen gitmesini saðlar.
Bacaklardan sývazlanan kanýn kalbe doðru pompalanmasýyla
sadece kalbe dolan kan miktarý deðil ayný zamanda vücudun,
böbrek ve beyin dahil olmak üzere, hayati organlarýna, kalbe
ek yük getirmeden kan akýþýný arttýrýr. Bacaklara baðlanan hava torbalarýnýn ayný anda sönmesi ile kalbin iþ yükü azalmakta
ve kalbin performansý yükselmektedir. Kalbe kan akýþýnýn saðlanmasý, doku beslenmesini arttýrýr. Týkalý veya hasarlý kan damarlarý etrafýnda yeni kan damarý aðýnýn oluþmasýný arttýrýr. Göðüs aðrýsý sýklýðýný ve aðrýnýn þiddetini azaltýr veya yok eder.
Kas yorulmasýna neden olan laktik asit oluþmasýný azaltýr. Oksijenli kanýn kalbe akýþýnýn saðlanmasý neticesinde, kalp yetmezliði olanlarda kalp kaslarýný güçlendirir. Kiþinin fonksiyon
kapasitesini arttýrýr. Kiþinin yaþam kalitesini arttýrýr.
Kalp krizi riskini azaltýr. Göðüs aðrýsý ilaçlarýnýn kullaným ihtiyacýný azaltýr veya kaldýrýr. EECP tedavisinin olumlu etkileri tedavi süresince devam edeceði gibi, tedavi bittikten sonra da
uzun yýllar devam eder. Hiçbir yan etkisi olmadan, genellikle
tüm tedavi olanlar tarafýndan tolere edilir.
EECP tedavisinden sonra ne gibi iyileþmeler gözlenmektedir?
Hastalar daha uzun mesafeler yürüyebilmekte, daha
aðýr paketler taþýyabilmekte ve göðüs aðrýsý olmadan daha aktif olabilmektedirler. Hastalarda göðüs aðrýsý ataklarý
nadiren görülmektedir. Hastalar anti - anjin ilaçlara daha az
gereksinim duymaktadýr. Yeniden iþlerine dönebilmekte,
bahçelerine, yemeðe çýkabilmekte, seyahat edebilmekte,
tenis, bowling ve golf oynayabilmektedirler. Sosyal hayatlarýna daha katýlýmcý olmalarý konusunda kendilerine güven
duymaktalar, gönüllü aktivitelere katýlmakta ve göðüs aðrýsý korkusu duymadan egzersiz yapabilmektedirler.
Dr. Aydýn AKSOY’75
Dr. Aydýn Aksoy, 11 Mayýs 1958 tarihinde Ankara'da doðdu. Ýlk orta ve lise eðitimini TED Ankara Koleji'nde tamamladý.
1975 senesinde Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi'ne girdi ve
1981 senesinde mezun oldu. Ýlk ihtisasý olan dahiliye-iç hastalýklarý için 1981 senesinde Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi iç
hastalýklarý bölümüne girdi. 1986 ve 1987 yýllarýnda Ýngiltere'de
Royal Postgraduate Medical School Hammersmith Hospital
klinik farmakolojide araþtýrma görevlisi ve kardiyoloji bölümünde ekokardiografi ve doppler bölümü ile anjio-kateter laboratuarýnda asistan olarak çalýþtý. Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi'nden 1987 senesinde iç hastalýklarý ve 1992 senesinde kardiyoloji uzmanlýklarýný aldý.
2002 senesine kadar Adana Seyhan Hastanesi'nin kardiyoloji þefi olarak çalýþmalarýný sürdüren Dr. Aksoy bu tarihte
Bodrum Universal Hastanesi Ýnvaziv Kardiyoloji Departmaný
þefi olarak çalýþmaya baþladý. 2005 ve 2006 senelerinde ayný
hastanenin Baþhekimi olarak görev yapan Dr. Aksoy, 2007 baþýnda Ýstanbul Cerrahi Hastanesi'nde Kardiyoloji Bölümünü ve
anjiografi-kateter laboratuarýný kurdu. 20.000 üzerinde Koroner
Anjiografi ve Giriþimsel Kardiyolojik iþlem gerçekleþtiren Dr.
Aksoy çalýþmalarýný halen Ýstanbul Cerrahi Hastanesi'nde devam ettirmektedir.
ARALIK2008 kolejliler
saðlýk
38
MEDÝKAL ESTETÝK UYGULAMALAR
Laser Epilasyon
Ýstenmeyen tüylerden kurtulmanýn en hýzlý ve en saðlýklý yoludur. Soðutma sistemli lazer tekniði ile yapýlan lazer epilasyon ile lazer ýsýsý cilde zarar vermeden doðrudan kýl kökünü yok eden ýsýya dönüþür.
Ortalama 5-6 seans sürer.
Lazer Epilasyon da temel amaç, lazer ýþýnýný doðru
dozda kýl köküne ulaþtýrarak, tekrar kýl üretemeyecek þekilde hasar verdirip kýl hücresinin yeni kýl üretmesini engellemektir. Eðer lazer ýþýnýnýn doðru dozu ayarlanamazsa,
kýl kökleri yeteri kadar tahrip olmaz, yeterli dozdan daha
aþýrý doz uygulanýrsa, cilte tahriþ ve yanýk lekeleri oluþturabilmektedir. Gözleri özel gözlüklerle korumak þartý ile
göz kapaklarý hariç tüm vücut bölgelerindeki tüylere lazer
epilasyon uygulanabilir. Bilinçsiz lazer epilasyon uygulamalarý sonucu kýllarý sadece incelip azalmayanlar hatta
artanlar, lazer epilasyon sonrasý kalýcý yanýk izleri ile
yaþayanlar maalesef giderek artmaktadýr.
Mutlaka çok deneyimli bir lazer epilasyon merkezi
seçmelisiniz.
Saç Mezoterapisi
Saç mezoterapisi saçý korumak ve canlandýrmak için
bilimsel olarak etkili bir yoldur. Saç dökülmesini normal
seviyeye indirmek, saçlarý daha kaliteli, daha parlak, daha
canlý hale getirmek ve bir miktar da yeni saç çýkýþýný aktif
hale getirmek için uygulanan bir yöntemdir.
Saç mezoterapisinde insülin iðnesinden daha ince
özel enjektörler vasýtasýyla “mezoterapi karýþýmý” cildin alt
tabakasýna yani saç köklerinin olduðu yere verilir. Ýlk ay, 3
veya 4 seans (bir hafta arayla), ikinci ay (15 gün arayla) 12 seans, daha sonra ayda 1 seans þeklinde tedavi ile paket programlar halinde kisiye özel hazirlanmaktadir. Ortalama etki süresi 3-4 yýldýr
Saçlarýnýzý dökülmeye karþý dirençli kýlmak ve korumak, daha güzel gözükmesini saðlamak ve saçlarýnýzda
bir miktar sýklaþma temin etmek saç mezoterapisi ile
mümkündür
Saç sorununa ne kadar genç yaþta ilgi gösterilir ise
sonuçlar o kadar iyi olur.
Radyo Frekansý ile Ýncelme ve Selülit Tedavileri
Selülit sorunu ve bölgesel incelme, eriþkin kadýnlarýn %8598’ini etkileyen kozmetik bir problemdir. Týbbi olmayan adýyla selülit, vücudun deðiþik yerlerinde ortaya çýkan “portakal kabuðu”
görünümüne verilen addýr.
Vücut þekillendirme tedavlerinin öncelikli hedefi, kiþilerin istedikleri vücut tipine ulaþmalarýný saðlamaktýr. Ýkinci önemli hedef
ise, tedavi sonunda incelme saðlanan bölgelerin kontrol altýnda
tutulmasýdýr.
Uygulamada hedef, yað dokusunun parçalanmasý ve derinin
alt tabakalarýna derinlemesine nüfus edilmesidir. FDA tarafýndan
onaylý Sellüliti etkili biçimde tedavi eden medikal cihazlar tercih
edilmelidir.
Saç Ekimi
Fue Teknik ile saç ekiminde canlý saç kökleri, çeþitli donor bölgelerden (ense, sakal, göðüs vs) ince (0,6 – 0,8 mm
arasý deðiþen ebatlarda) iðneler ile tek tek alýnýr. Doðal hali
ile alýnan bu graftler, ekim yapýlacak alana, dýþarda hiç bir iþlem yapýlmaksýzýn doðrudan ekilir. Fue teknik ile saç ekiminde, graftlerin ekileceði kesiler önceden açýlmaz. Her bir
graft için önce ince bir kesi açýlýr, açýsý verilerek kök yerleþtirilir. sonra yeni bir kesi açýlýr, yeni bir kök yerleþtirilir. Bu biraz
daha meþakkatli, hasta ve ekip için bir parça yorucu bir tekniktir, ancak en doðal sonucun elde edilmesi için gereklidir.
Bu nedenle Fue Teknik ile saç ekiminde her seans 700-800
kök ekilebilmekte, seanslar ardarda tekrarlanarak operasyon bitirilmektedir.
Saç ekiminden sonra ki süreçle ilgili kiþiyi operasyonu
gerçekleþtiren doktoru mutlaka bilgilendirecektir.
Saç ekimi sonrasýnda ilk kontroller yapýlana kadar ekilen
kökler bir travmaya karþý korunmalý, özen gösterilmelidir. Ilk
yýkamalarda dikkatli olunmalý alým bölgesi özenle temizlenmeli ve tavsiye edilen ilaçlar düzenli alýnmalýdýr. Operasyon
sonrasý 2. gün ve 1. hafta kontrolleri yapýldýktan sonra daha
rahat olunabilir. Özellikle diyete ve egzersizlere dikkat edilmeli, gerekli besinler ve vitaminler alýnmalý ve bir iki haftalýk
süreçte aðýr egzersizlerden kaçýnýlmalýdýr.
BEYHAN ÖZKESEN
HLC Hairline Clinic
Koza Sk. 60/11 GOP/ ANKARA
(312) 447 74 26
kolejliler ARALIK2008
kiþisel geliþim
40
Afetler ve Travmatik Yaþam Olaylarý:
Psikolojik Tepkiler ve
Psikolojik Ýlk Yardým
Afetler ve özellikle travmatik yaþam olaylarý oldukça yaygýn olarak
karþýlaþtýðýmýz ve bizleri derinden sarsan olaylardýr. Bu olaylarýn
bizlerde yaratabileceði psikolojik tepkileri ve bu durumlarda
uygulanan psikolojik ilk yardým yöntemlerini bilmek bu konularda
kendimize ve baþkalarýna destek verebilmenin ilk adýmýdýr.
Prof. Dr. Nuray Karancý’69
ODTÜ Psikoloji Bölümü
[email protected]
A
fetler, belirli bir coðrafi bölgede nispeten aniden
ortaya çýkan, kolektif stres yaratan, önemli ölçüde kayýp yaratan, toplumun yaþantýsýný sekteye
uðratan ve kendi baþa çýkma kaynaklarýný aþan
olaylardýr. Afetler büyük bir kitleyi doðrudan veya
dolaylý olarak etkileyebilir. Bu kitle içerisinde afete maruz kalanlar, afetten yakýnlarýný kaybedenler, mal varlýðýný kaybedenler,
arama kurtarma ekipleri, afet çalýþanlarý, gönüllüler, görgü tanýklarý, medya mensuplarý ve yazýlý/görsel medyayý takip edenler ile afet olayýna yol açanlar ve gizli afetzedeler ('bana da olabilirdi' diye düþünenler) yer alýr.
Genel olarak afetleri; doðal afetler (deprem, sel, kasýrga,
toprak kaymasý vb.) ve insan kaynaklý/teknolojik afetler (büyük
uçak/trafik kazalarý, terör olaylarý, büyük yangýnlar, savaþlar,
nükleer ve kimyasal kazalar vb.) olmak üzere ikiye ayýrabiliriz.
Afetler gibi travmatik yaþam olaylarý da, önceden tahmin
edilemez, kontrol edilemez olaylardýr. Bu olaylara kendinizi hazýrlayamaz ve olanlarý etkileyemezsiniz. Genel tanýmý ile 'travmatik olay' ruhsal açýdan zorlayýcý ve kiþinin baþa çýkma yeteneðini aþan olaylardýr. Kiþinin, ölümle veya kiþisel bütünlüðüne
yönelik tehdit edilmesi, aðýr bir yaralanma veya yaralanma tehdidine maruz kalmasý ve benzer olaylara tanýk olmasý ve bu
olaylar karþýsýnda aþýrý korku, dehþet veya çaresizlikle tepki
vermesi durumu 'travmatik yaþam olayý' olarak tanýmlanabilir.
Travmatik olaylar zarar görebilir olduðunuzun farkýna varmanýzý saðlar ve her türlü þeyin her an olabileceði bilincini elde
edersiniz. 'Bana olmaz', 'burada olmaz' derken, bir anda yaþam ve dünya ile ilgili beklentileriniz sarsýlabilir.
Afet sonrasý travmaya baðlý yaþanan psikolojik tepkileri
dört dönemde inceleyebiliriz:
Psikolojik Þok Dönemi: Ýlk 24 saat veya daha uzun sürebikolejliler ARALIK2008
len fizyolojik uyarýlmanýn yoðun yaþandýðý, algýda hassasiyetin oluþtuðu,
kýsýtlanma, mantýklý
düþünememe, karar verememe, acý hissetmeme, hatýrlama ve
dikkati yoðunlaþtýrma güçlüklerini içeren, panik ve donma reaksiyonlarýnýn görülebildiði evredir.
Tepki Dönemi: Afet tehlikesinin üzerinden yaklaþýk 2-6 gün
geçmiþ ve travma yaþayan birey kendisini güvende hissetmeye ve ne olduðunu fark etmeye baþlamýþtýr.
Bu dönemde kaygý, korku, öfke, sinirlilik, umutsuzluk, çaresizlik, üzüntü, suçluluk, utanç, suçlama, güvensizlik, kendini
yalnýz ve kopuk hissetme gibi duygusal karmaþalar yaþanmakta ve titreme, bulantý, çarpýntý, adele aðrýlarý, baþ dönmesi, yorgunluk, yerinde duramama, uyku sorunlarý, iþtah deðiþimleri gibi bedensel/fizyolojik tepkiler gözlenebilmektedir.
Ýþlemleme ve Üzerinden Geçme Dönemi: Afetzedenin artýk afet ile ilgili konuþmak istemediði, aniden öfkelenebildiði,
kaybettikleri için yas tuttuðu, yalnýz kalmak istediði ve kiþilerle
iliþki kurmada güçlük yaþadýðý dönemdir.
Ýyileþme/Yeniden Oryantasyon Dönemi: Olanlarýn kabul
edilmeye baþlandýðý, tepkilerin þiddetinin azaldýðý, günlük hayata dönük, gelecekle ilgili planlarýn yapýldýðý ve afetzedenin
kendini duygusal olarak daha iyi hissettiði dönemdir.
Afetler sonrasý psikolojik bozukluklar meydana gelebileceði gibi, olumlu sonuçlar da gözlenebilmektedir. Travma sonrasý geliþim olgusu, travmatik bir olayla mücadele çabalarý sonucunda ortaya çýkan olumlu (biliþsel, duygusal, davranýþsal)
dönüþümü anlatmaktadýr. Travmaya baðlý geliþim alanlarý þunlardýr:
kiþisel geliþim
41
Kendilik Algýsý: Bireyin özgüveninin ve kendine yeterliliðinin
güçlenmesi, olumsuzluklarla baþa çýkma becerilerinin artmasý,
zarar görebilirlik algýsýnýn geliþmesi, aný yaþama isteðinin kuvvetlenmesi
Kiþilerarasý Ýliþkiler: Baþkalarýna yoðun yakýnlýk, empati, fedakarlýk, sevgi-þefkat gösterilmesi ve yeni açýlýmlar getirilmesi,
destek olunmasý, yardým edilmesi
Yaþam Felsefesi: Yaþamýn kýymetini anlama, yaþamý bir hediye
olarak algýlama, önceliklerin deðiþmesi, manevi geliþim ile birlikte, anlam ve amaçlarýn belirginleþmesi
ve bilgeliðin artmasý
Akut stres bozukluðu, travma
sonrasý stres bozukluðu, gerçeði
inkar etme, patolojik-uzatýlmýþ yas,
afetler sonrasý meydana gelebilecek psikolojik bozukluklar arasýnda
sýralanabilir.
Kadýnlar aðýrlýklý olmak üzere;
yoðun kayýp yaþayanlar, sosyal
destek eksikliði olanlar, psikososyal sorunlarý bulunanlar, aile problemleri yaþayanlar, yakýn geçmiþte
kayýp yaþamýþ olanlar kiþilik özelliklerine de baðlý olarak (iyimserlik;
yeterlilik; kontrol; öz saygý vb.) afetlerden daha çok etkilenebilirler.
Oluþabilecek psikolojik bozukluklarýn üstesinden gelmek amacýyla, sýkýntýlarýn azaltýlmasý, sakinleþtirme, sosyal destek, psikoeðitim, kaygý yönetimi vb. psikososyal desteðe baþvurulabilir.
PSÝKOLOJÝK DESTEK : GENEL ÝLKELER
Afet sonrasý olumsuz olaylarýn azaltýlmasý, normalleþtirme
ve normal yaþama dönüþ için paylaþým/bilgilendirme saðlanmasý, katýlýmýn ve kontrol duygusunun desteklenmesi, profesyonel yardým-tarama saðlanmasý ve afet çalýþanlarýnýn hazýrlýklý olmasý önemlidir. Afetler sonrasý yapýlacak müdahalelerde
beþ ana prensip bulunmaktadýr; güvenlik duygusu vermek,
sakinleþtirmek, öz yeterlilik ve toplumsal yeterlilik duygusunu
teþvik etmek, baðlantýlý olma duygusunu geliþtirmek, umut aþýlamak.
Aþaðýda sýralanan baþlýklar hepimize rehber olacak niteliktedir.
1. Temas ve baðlantý kurmak
Kendinizi tanýtýn (isim, organizasyon, rolünüz, izin almak), yardým istenmesini beklemeyin, kendiniz aktif olarak ulaþýn, acil ihtiyaçlarý saptayýn (su, yiyecek, giyecek
gibi)
2. Güvenlik ve rahatlýk saðlama
(fiziksel ve psikolojik)
Güvenli ve sakin bir ortam yaratýn, empati gösterin, güven verin,
sakince afet/travmatik olay yaþayanlarýn yanlarýnda bulunun, rahatsýz edici uyaranlardan uzaklaþtýrýn.
Özellikle medyada gösterilen travmatik görüntü ve haberlerden uzak
tutun.
3. Sakinleþtirme, dengeleme
(Stabilizasyon)
Çok ajite veya içine kapanmýþ
olanlara özel olarak ilgi gösterin,
anlamaya çalýþýn, yanlarýnda sakince durun, olacaklarla ilgili bilgi
verin, dinleyin, afetzedenin konuþmasýný teþvik edin, konuþmaya, teselli etmeye çalýþmayýn, boþ sözler
vermeyin, dikkatini daðýtmaya çalýþmayýn.
4. Ýhtiyaçlarýna yönelik bilgi toplayýn
5. Ýhtiyaçlarýna yönelik pratik yardým verin
6. Sosyal destek kaynaklarý ile baðlantý kurun (aile; arkadaþ; toplumsal destek kaynaklarý)
7. Çok etkilenenleri profesyonellere yönlendirin
8. Kendiniz için öz-bakýmý ihmal etmeyin (beslenme; uyku;
gevþeme; destek; paylaþým)
Prof. Dr. Nuray KARANCI’69
Prof. Dr. A Nuray Karancý, 1969 yýlýnda TED Ankara Koleji'nden mezun olmuþtur. 1974 yýlýnda ODTÜ Psikoloji Bölümünü'nden Psikoloji Lisansý’ný aldýktan sonra Ýngiltere'de, 1976 yýlýnda Liverpool Üniversitesi'nden Y. Lisans ve 1980 'de
Hull Üniversitesi'nden Klinik Psikoloji alanýnda doktora derecesini almýþtýr. 1980 yýlýndan beri Orta Doðu Teknik Üniversitesi, Psikoloji Bölümü'nde klinik psikoloji alanýnda öðretim üyesi olarak görev yapmaktadýr. Depresyon, kaygý bozukluklarý, yeme bozukluklarý, cinsel iþlev bozukluklarý ve þizofreninin kökeni ve psikolojik tedavisi ile ilgili çalýþmalarý vardýr.
Karancý, 1993’ten bu yana depremlerin psikolojik etkileri ve psikolojik ilk yardým ve destek programlarý, afet yönetiminin
psikolojik boyutlarý, afetlere hazýrlýklý olma ve zarar azaltma konularýnda halk eðitim programlarýnýn geliþtirilmesi ve uygulanmasý konularýnda uygulamalý ve temel araþtýrmalar yürütmektedir. Travma geçirenler için bireysel ve grup ortamlarýnda psikolojik anlamlandýrma çalýþmalarý da yürütmüþtür. Türk Psikologlar Derneði Travma Birimi Baþkaný olan Karancý,
Avrupa Psikoloji Dernekleri Afet, Travma ve Kriz Çalýþma Grubu Türkiye temsilcisidir. Afetlerin psikolojik etkileri, psikososyal destek programlarý, halk bilinçlendirme programlarý ile ilgili çeþitli araþtýrmalarý ve yayýnlarý bulunmaktadýr.
ARALIK2008 kolejliler
gurme
42
Müþterilerine her zaman en iyiyi ve kaliteliyi sunmayý
hedef edinen Coconot Cafe, yeni dekoru ve konseptiyle de göz dolduruyor. Coconot Cafe’deki deðiþiklikleri Suat Baþar’83 dergimiz sayfalarýna anlattý.
Coconot'ýn kuruluþ hikayesini sizden dinleyebilir
miyiz?
oconot café, Ankara'daki cafe konseptini
dünya mutfaðý ve farklý bir servis anlayýþý
ile damak tadýný bilen insanlarýn öðlen,
öðleden sonra ve iþ çýkýþý uðrayýp benzeri olmayan menüsünden seçtiði lezzetleri,
dinledikleri kaliteli müzik eþliðinde en iyi þekilde müþterilerine sunmak için 2003 senesinin Þubat ayýnda
kuruldu...
C
Þimdilerde yeni bir yapýlanmaya gidiyorsunuz, bize yeni konseptinizi tanýtýr mýsýnýz? Coconot'ta ne
gibi deðiþiklikler oldu?
Yine çok beðeneceðinizi umduðumuz sýcacýk,
lezzetli, dinamik, oturmaktan hiç sýkýlmayacaðýnýz bir
Coconot yarattýk; aslýnda Coconot'taki yenilikleri sýralamak bir hayli zor. Lezzet tutkunlarý için yepyeni ana
gurme
43
‘le
buluþtu
yemekleri, salatalar, Ýstanbul Dükkan kasaptan getirttiðimiz steak
etleri; herhalde hep aradýðýnýz az, orta ve iyi piþmiþ ayný zamanda dövülmemiþ et yeme þansýný size meþe kömürü ýzgara farký
ile sunacak. Bununla birlikte 'Shurasko stili menü" ile öðlen saatlerinde "12:00-15:00" arasýnda birbirinden leziz salata ve garnitürlerle sýnýrsýz barbeküden faydalanabileceksiniz; birbirinden güzel
fondüler tadacaksýnýz. "Georgette"i ise akþam iþ çýkýþý uðrayabileceðiniz ve gece 02:00'ye kadar eðlenceli vakit geçirebileceðiniz bir mekan olarak Coconot'ýn içine yerleþtirdik.
Neden böyle bir yenilenmeye gerek duydunuz?
Müþterilerimize yeni tatlarý, yeni ambians ve konseptleri, ilklerle yaþatmak bize keyif veriyor. Belki bunun için böyle bir yenilemeye gitmiþizdir.
Coconot'ýn yeni yüzü ile bizi bekleyen sürprizler olacak mý?
Coconot'ýn yeni yüzünde sizin de farkedebileceðiniz bir çok
süpriz var. Coconot'taki özel yemekler ve özel sunumlar, siz yemek yerken Georgette'te çalan daha önce hiçbir cafede denenmemiþ ve dinlemediðiniz farklý bir müzik dinleme þansý, Georgette'teki konsept partiler ve bu partilerde özel olarak hazýrlanan ve
þimdiden çok ilgi gören kokteyllerimiz Vanilla Lagoon, Chocolate
Martini, Apple Mojito olarak sýralayabiliriz…
Potansiyel müþteri portföyünüzü kimler oluþturuyor, hedef
kitleniz kimler?
Bir ailenin her ferdine hitap edebilecek bir konseptimiz var.
Genç bir grup keyifli sohbetler yaparken, bir anne bebeðiyle gelebilir, bir grup iþ adamý toplantý yemeði yaparken, bir çift sevgili
bir þeyler içmeye gelir ve ayný anda geniþ bir aile de kapýdan içeri girebilir...
Sizinle ayný sektörde faaliyet gösteren iþletmelerden ne gibi
farklarýnýz var?
Bizimle ayný sektörde faaliyet gösteren iþletmelerden farkýmýz
tecrübemiz, ekibimiz, dekorumuz ve en önemlisi standart lezzet
ve hizmet anlayýþýmýz.
Coconot'ta spesiyal yemeklerinizden örnekler verir misiniz?
Coconot'ta özel yemeklerimiz ve içeceklerimiz var; Shurasko stili menümüz "masanýza sýcak sýcak sýnýrsýz olarak
servis edilen salata, garnitürler ve beþ çeþit et". Daha önce
de bahsettiðimiz gibi herhalde herkesin Ankara'da aradýðý
Ýstanbul Dükkan kasaptan getirttiðimiz az, orta ve iyi piþmiþ
ayný zamanda dövülmemiþ etlerimiz, özel sunumunda dana
külbastýlý yemek salatamýz, farklý bir fajita sunumumuz, organik sebzeli tavuk ýzgaramýz, risottolu minyon bonfilelerimiz,
So-Soo bonfilemiz ve fondülerimiz olarak sýralayabiliriz...
Kolejlilerin kendilerini özel hissetmeleri için birþeyler yapýlacak mý?
Kolejli ruhuna çok inandýðýmýzý söyleyebiliriz, Kolejliler
olarak sizlere kendinizi özel hissetmenizi saðlayacak indirimlerimiz, ikramlarýmýz olacak; sadece Kolejli olduðunuzu söylemeniz yeterli…
Arjantin Cad. Attar Sok. No: 6
Gaziosmanpaþa Çankaya/Ankara
Tel: +90 312 426 79 81
ARALIK2008 kolejliler
gezi rehberi
44
Kapadokya büyüsünü
Cave House'da yaþayýn
Ünü Türkiye sýnýrlarýný aþan Kapadokya gibi burada 2004 yýlýnda faaliyete geçen
4ODA Cave House oteli de ününü dünya geneline taþýmýþ ve kurulduðu günden
bu yana çok sayýda yabancý misafir aðýrlamýþ. Butik otel tarzýnda hizmet veren
4ODA Cave House, mezunlarýmýzdan Elvan Sülün Özbay'81 tarafýndan açýlmýþ.
D
oðal ve tarihi güzellikler bakýmýndan adeta bir
cennettir Türkiye.
Her mevsimin
ayný anda yaþanabildiði, her
yöresinde ayrý zenginliklerin
bulunduðu güzel ülkemizin bir
bölgesi vardýr ki, ünü ülke sýnýrlarýný aþar. Doða ve tarihin
dünya üzerinde en güzel bütünleþtiði yerdir Kapadokya
Bölgesi. Bölgede coðrafik
olaylar sonucu oluþan Peribacalarý'ný tarihi süreçte insanoðlu
kendi amaçlarý doðrultusunda kullanmýþ, ibadethane yapmýþ,
ev yapmýþ ve binlerce yýllýk yaþlý medeniyetlerin izlerini günümüze kadar taþýmýþtýr.
kolejliler ARALIK2008
Týpký Kapadokya gibi burada
2004 yýlýnda faaliyete geçen 4ODA
Cave House oteli de ününü dünya
geneline taþýmýþ ve kurulduðu günden bu yana yabancý misafirleri
aðýrlamýþ. Butik otel tarzýnda hizmet
veren 4ODA Cave House, mezunlarýmýzdan Elvan Sülün Özbay'81 tarafýndan açýlmýþ. Aslen Ayvalýklý olmasýna ve denizi çok sevmesine
raðmen Elvan Haným, Kapadokya'nýn büyüsüne kapýlarak burada
kalmýþ ve 19 senedir ailesiyle burada yaþýyor. Elvan Özbay, turizme yabancý deðil. Ýlk olarak 1982
yýlýnda Etap Marmara Oteli'nde resepsiyon bölümünde çalýþarak turizme atýlan Özbay, üniversiteden mezun olduktan sonra
yýllarca profesyonel turist rehberliði yapmýþ. Çok sevdiði bu
gezi rehberi
45
mesleðini de hâlen sürdürüyor. Eþinin
mesleði dolayýsýyla Ürgüp'te yaþamaya
baþladýktan sonra turizmin içinden gelen biri olarak bu butik oteli açmýþ.
4ODA Cave House adýndan da anlaþýlacaðý gibi, kayanýn oyulmasýyla
oluþturulmuþ. Binlerce yýl önce Esbelli
Kayasýnýn oyulmasý sonucu meydana
gelen yapý, uzun yýllar bölge halký tarafýndan ev olarak kullanýlmýþ. Otele dönüþtürülürken de yapýnýn genel özelliklerinin yok edilmemesine önem verilerek çok hoþ bir görüntü elde edilmiþ.
Birbirinden baðýmsýz beþ odadan
oluþan butik otelde ayrýca tüm misafirlerin ortaklaþa kullanabilecekleri salon
ve kahvaltý odasý bulunuyor.
Odalarda doðal klima
4ODA Cave House'da odalarýn
hepsi Kapadokya manzaralý. Tüm odalardan Kapadokya'daki güneþin batýþýný
izleyebilir, bu eþsiz güzelliði yaþayabilirsiniz. Buradaki kayalarýn en önemli
özelliði, içinde bulunanlarý yazýn sýcaktan, kýþýn soðuktan koruyor olmasý. Kayalar yazýn dýþarýdaki sýcaklýðý içeriye
geçirmeyerek serinlik veriyor, kýþýn ise
içerdeki sýcaðý tutarak dýþarý kaçmasýný
önlüyor. 4ODA Cave House odalarý da
bu doðal klima özelliðini taþýyor. Otelde
yemek olarak sadece kahvaltý var gibi
görünse de bu diðer otellerden bildiðiniz kahvaltýlardan çok farklý. Kahvaltý içinde yöreye özgü tadlarýn da bulunduðu çok bol çeþitli ve kaliteden ödün verilmeden
hazýrlanarak misafirlere sunuluyor. Odalarda ayrýca su ýsýtýcý,
çay-kahve çeþitleri ve su ikram ediliyor. Otelin bir özelliði de
gelen misafirlerini ev yapýmý viþne likörü ile karþýlamasý.
Þaraplarýyla ünlü bölgenin en iyi kalite þaraplarýný da otelde bulmanýz mümkün.
Misafirlerin çoðunluðu yurtdýþýndan
4ODA Cave House'un müþteri portföyünü çoðunlukla dýþ
ülkelerden gelen misafirler oluþturuyor. Otele genellikle Amerika, Kanada, Güney Amerika ve Avustralya gibi ülkelerden turistler geliyor. Hindistan, Güney Afrika ve Avrupa ülkeleri turist-
leri de otel müþterileri arasýnda bulunuyor. Türkiye'den gelen müþterilerini ise
genellikle bayram, yýlbaþý ve kýþ tatillerini fýrsat bilerek yakýn illerden gelen misafirler oluþturuyor.
Kaya oyma butik otellere gelecek
olan misafirlerin bu yapýlarýn özel olduðunu bilmeleri gerektiðini belirten Elvan
Özbay, kapalý mekanlarda sigara içilmediðini, ufak ölçekli iþletmeler olduðu
için çocuklara yönelik programlar olmadýðýný ve yaz dönemleri içinde çok az
sayýda kaya otelde havuz olduðunu ifade ediyor.
Daha çok kültür aðýrlýklý turlarýn yapýldýðý Kapadokya, doða ve balon turlarý ile de oldukça ünlü. Buraya gelen her
turistin tüm bu eþsiz güzellikleri gökyüzünden balon ile seyretmesi nerede ise
olmaz ise olmazlardan. Ayrýca ilk kez
gelenlerin, rehber eþliðinde en az 1 gün
gezmesi, yöreyi ve tarihi anlamalarý açýsýndan da önemli.
Kapadokya ve 4ODA Cave House
tüm büyüsü ve farklý atmosferiyle siz
müþterilerini bekliyor. Yýlýn hangi mevsiminde olursanýz olun, günlük hayatýn sýkýntýlarýndan uzaklaþmak istediðinizde
4ODA Cave House'a sýðýnabilir, inanýlmaz zevkli dakikalar geçirebilirsiniz.
Esbelli Sok. No:46 ÜRGÜP 50400
Tel: + 90 384 341 6080
Fax: + 90 384 341 6090
E-mail: [email protected]
www.4oda.com
Elvan Sülün ÖZBAY’81
1981 yýlýnda TED Ankara Koleji'nden mezun oldu. Ýstanbul Üniversitesi Ýngiliz - Amerikan Dili ve Edebiyatý'ný bitirdi. 1982'den bu yana turizmle uðraþan Özbay, 1989 yýlýnda Profesyonel Turist Rehberi olarak çalýþmaya baþladý.
çocuk
46
Çocuklarda beyin ve sinir hastalýklarý
Çocuk nöroþirürji (beyin ve sinir cerrahisi) dalý uzmanlarýnýn en çok uðraþtýðý konularýn baþýnda beyin tümörleri geliyor. Çocukluk çaðý beyin tümörleri çocuklarda lösemiden sonra en sýk görülen rahatsýzlýðý oluþturuyor. Çocukta baþ aðrýsý, kusma, dalgýnlýk, kiþilik deðiþikliði, havale geçirme ya da
bir takým yeteneklerde gerileme gibi belirtiler gösterebilen tümörler, vakit geçirilmeden bir uzmana
baþvurmayý gerektiriyor. Çocuk beyin ve sinir sistemi hastalýklarý konusunda Hacettepe Üniversitesi
Týp Fakültesi, Nöroþirürji Uzmaný Prof. Dr. Nejat Akalan’74, bizleri bilgilendirdi.
Uzmanlýk dalý olarak çocuk beyin cerrahisini seçme nedenleriniz nelerdir?
ocuk beyin cerrahisi, beyin cerrahisinden çok farklý bir dal deðil.
Sadece beyin cerrahisi içinde özel
bir ilgi alaný. Ýhtisasým bitip bir süre
beyin cerrahisinde uzman olarak
çalýþtýktan sonra, bölümün de uygun görmesi ile çocuk beyin cerrahisini özel ilgi alaný olarak seçtim. Hacettepe Beyin Cerrahisi’nin özellikle Çocuk Beyin Cerrahisi Bölümü,
çocuk hastanesinin de çok geliþmiþ olmasý nedeni ile oldukça aktif bir bölümdü. Neredeyse
tüm eriþkin yataklarýnýn üçte biri kadar çocuk
yataðýna sahip bir çocuk servisi vardý ve Türkiyenin hemen her yerinden bebek ve çocuk
hastalar refere edilirdi. Bu nedenle gerek hastalýk çeþitliliði, gerekse iþ yükünün benim istediðim gibi oldukça tatminkar olmasý nedeniyle,
benim ve bölümümün de özel isteði ile bir kiþinin bu özel ilgi
alanýnda çalýþmasýna karar verildi. Bu þekilde baþladým.
Ç
Çocuk nöroþirürji bölümünün en çok ilgilendiði hastalýklar
hangileridir?
Çocuk nöroþirürji bölümünün eriþkin bölümden en önemli
farký, öncelikle sinir sisteminin doðuþtan gelen hastalýklarla ilgilenmesidir. Çünkü doðuþtan gelen sinir hastalýklarý genellikle çocuklarýn büyümesini beklemeden, hekime götürmeyi ve
tedaviyi gerektirir.
Bu bütün Türkiye’deki beyin cerrahisi klinikleri için aynýdýr.
Fakat bize, konumumuz ve Hacettepe çocuk hastanesinin çok
geliþmiþ ve çok iyi bir merkez olmasý nedeniyle daha çok tümörler ya da tedavisinde komplikasyon çýkabilecek, beyin cerrahisi yaný sýra baþka çocuk bilim dallarýnýn da tedaviye katýlmasýný gerektirecek hasta grubu gelir. Cerrahi tedavilerin bitiminde kemoterapi, radyoterapi gibi ek tedavilere ihtiyacý olan
çocuklar da geldiði için iþ yükümüzün küçük bir kýsmýný doðuþtan gelen hastalýklar, büyük bir kýsmýný tümörler ve epilepsi cerrahisi oluþturuyor.
Nöroþirürji hastalýklarýnýn çocuklarda görülme sýklýðý nedir? Bu hastalýklara çocuklarda hangi yaþ aralýklarýnda daha sýk rastlanýlmaktadýr?
kolejliler ARALIK2008
Konjenital hastalýklar doðumla birlikte ilk bir yaþta belirtilerini gösterirler. Omurilik ya da beyni ilgilendiren geliþim anormalleri doðumda kendini belli eder, o yüzden bunlar genellikle doðumdan hemen sonra beyin cerrahisine baþvururlar.
Ama diðer hastalýklar ki beyin tümörleri gibi eriþkinlerde de görebildiðimiz türden hastalýklar, her yaþta hatta çocukluk yaþýnýn
her devresi için faklý sýklýkta ortaya çýkarlar. Kaba bir fikir vermek gerekirse, çocukluk çaðý beyin tümörleri çocuklarda lösemiden sonra en sýk görülen hastalýktýr. Maalesef çok nadir görülen hastalýklar da deðil. Dört beþ bin çocuktan birinde rastlýyoruz. Bizim nüfusumuzun özellikle de genç nüfusumuzun büyüklüðünü göz önüne alýrsanýz, diðer geliþmekte olan ya da
geliþmiþ ülkelere göre çok daha fazla çocuk hastayla karþýlaþýyoruz. Çocukluk çaðý tümörleri genellikle 2-5 yaþ ile 5-10 yaþ
arasýnda bir artýþ gösterip bu yaþlarda taný almaktalar.
Çocuk beyin tümörlerinde belirtiler nelerdir?
Santral sinir sistemi fonksiyon olarak da hacim olarak da
çok farklý birimlerden oluþuyor. Bu daha çok tümörün köken aldýðý hücreye ve de tümörün büyüdüðü yere göre farklýlýk gösteriyor. Beyin, omurilik sývýsý yollarýný erken dönemde týkayacak
þekilde büyüyen tümörler öncelikle beyin içerisindeki boþluklarý geniþleterek hidrosefali ait belirtileri veriyorlar. Kafa içinde
basýnç artýþý sonucunda bulantý, kusma, baþaðrýlarý ve zaman-
çocuk
47
la bilinç bozukluklarý ortaya çýkýyor. Diðer önemli bir grup tümör ise, çok yavaþ büyüme hýzýna sahip olup, bulunduklarý
bölgenin fonksiyonunu bozarak, ya da yavaþ ilerleyen kol ve
bacak güçsüzlükleri ile; veya sara nöbeti oluþturarak belirti veriyorlar. Yine bebek ve çocuklukta en sýk gördüðümüz beyincik
tümörleri yine tümörün çevre dokuda oluþturabileceði fonksiyon bozukluðundan çok beyin omurilik sývýsý yollarýný týkamalarý sonucu kafa içindeki basýncý arttýrarak belirti veriyorlar.Benzer þekilde, davranýþ bozukluðuna neden olabilecek tümörler
beynin belirli yerlerinde geliþtiyse, örneðin ön loblarýnda geliþtiyse ya da þakak bölgesinde tempoal loblarda geliþtiyse, sara nöbeti ve kiþilik deðiþiklikleri, öðrenme güçlükleri, davranýþ
deðiþiklikleri þeklinde kendini gösteriyor.
Aileler hangi durumlarda çocuklarýný bir uzmana göstermelilerdir?
Tümörlerin ya da çocuk beyin cerrahisini ilgilendiren diðer
rahatsýzlýklarýn çok tipik , her hastada ayný olan belirtileri azdýr.
Özellikle bebek ve çocuklarda, beyin dokusunun zararlý etkilere olan toleransý oldukça iyidir. Bu tolerans, yaþa, rahatsýzlýðýn
baþladýðý beyin bölgesine ve patolojinin büyüme ve yayýlma
kapasitesine göre farklýlýklar gösterir. Bu yüzden tümden gelimden yola çýkarak, ‘þu belirti varsa þu rahatsýzlýk var, bu yoksa önemsemeyin’ deme gibi bir þansýmýz yok. Anneler bu konuda bizlerden çok daha duyarlý ve çocuklarýndaki deðiþiklikleri çok erken hissedebiliyorlar. O yüzden herhangi bir rahatsýzlýk durumunda eðer anne çocuðunun doðal halinde bir farklýlýk hissediyorsa, doktora danýþma ihtiyacý hissediyorsa, mutlaka danýþmasý gerekir. Tabii çoðu zaman hastanýn getirildiði
ilk doktor biz olmuyoruz. Öncelikle çocuk doktorunun kontrolünden geçiyor. Beyin cerrahisi hastalýklarýnýn þöyle bir belirtisi
olur, hiç vakit kaybetmeden beyin cerrahisine gidin demek, çocukluk hastalýklarý sinir sistemi için pek mümkün deðil.
Çocukluk çaðý tümörleri tedavi edilmezlerse zamanla ne
tür sorunlar ortaya çýkabilir?
Belirli bir boyuta eriþmeden ve kafa içi basýncýný arttýrarak
hayatý riske sokmaya baþlamadan kolay tanýnmadýklarý nedeni ile oluþan taný gecikmeleri tedavi þansýný azaltan en önemli faktör. Tedavi zamanýnda yapýlsa bile vücudun tekrar bu tümörü oluþturma kapasitesine sahip olan kötü huylu tümörlerde mutlaka ek tedaviler gerekiyor. Kötü huylu tedavilerde çocuðun yaþýna ve tümörün cinsine uygun olarak, cerrahi tedaviye ek olarak ilaç tedavisi, kemoterapi, ýþýn tedavisi yapýlabiliyor.
Bu erken tedaviler sonucu çocukluk çaðýnda eriþkinde görülen ayný derecede “malign” dediðimiz kötü huylu tümörlere
göre yaþam þansý ve beklenen yaþam süresi çok daha uzatýlabiliyor. Týbben belirli kanser türleri dýþýnda hastalýktan tamamen arýnmayý saðlayamýyoruz. Cerrah olarak da bizim iþimiz
bu tip tümörlerde, tümörü çýkararak, bebeði ya da çocuðu tekrar oluþmasýný önleyeceði yan tedavilere hazýrlayabilmek.
Nöroþirürji hastalýklarýnda çocuklara uygulanan tedavi
yöntemleri hakkýnda bilgi verir misiniz? Çocuklara uygulanan tedaviler ile yetiþkinlere uygulanan tedaviler farklýlýk
gösteriyor mu?
Sinir sistemi hastalýklarýnýn tedavisinde eriþkinlere göre çocuklardaki en büyük fark, henüz geliþmesini tamamlamamýþ
bir sistemle uðraþýyor olmamýz. Sinir hücresi doðumdan sonra çoðalmaz, doðumla birlikte ayný kalýr diye bir kural var. Ama
beynin her hücresinin kendi içindeki geliþmesi ve deðiþime
uðramasý 15–16 yaþýna kadar sürüyor ki bu öðrenme sürecini
oluþturuyor. Bu yüzden beyin cerrahisini ilgilendiren hastalýklarda özellikle cerrahi hastalýklarda eriþkinlerde uyguladýðýmýz
prensiplerin aynýsýný uygulama þansýmýz yok. Yapýlan tedavi,
hastalýðý gidermenin yaný sýra geliþmekte olan beyne yan etkide bulunabilir. Bunun tam tersi de mümkün. Eriþkinlerde tolare edilebilir ya da takip edilebilir bir takým rahatsýzlýklar, çocuklarda öðrenmeyi, beynin geliþmesini etkilediði için daha çabuk
davranmak gerekebilir. Bu yüzden tedavi prensipleri temelde
ayný olmakla birlikte hangi yöntemin nasýl seçileceði ve ne zaman uygulanacaðý eriþkinden çok büyük farklýlýk gösteriyor.
Çocuk beyin ameliyatlarýnda anestezi farklýlýk gösteriyor
mu? Çocuklarýn ameliyata hazýrlanma sürecinde anne babalara önerileriniz nelerdir?
Anestezinin çocuklarda göstereceði farklýlýk muhakkak.
Birçok merkezde ve özellikle bizim merkezimizde sadece çocuk beyin cerrahisi üzerine uzmanlaþmýþ kiþiler var. Çocuklarýn en basit anlamda ebat olarak farklý olduðunu düþünürseniz,
çocuklarýn cerrahisi sýrasýndaki kan ihtiyacý, akciðer kapasitesi, oluþacak kayýplara olan dirençleri ya da dirençsizlikleri çok
büyük önem kazanýyor. O yüzden hastalýklarý farklý olduðu kadar anestezisi, ameliyata hazýrlanmalarý ve ameliyat sonrasý
bakýmlarý da her hastalýk için ve çocuk olduklarý için ciddi farklýlýklar gösteriyor.
TED Ankara Koleji’nin bir mezunu olarak, okulunuzla ilgili
düþüncelerinizi alabilir miyiz?
TED’de geçirdiðimiz devreler Türkiye’nin de çok karýþýk olduðu dönemlerdi. Çok fazla 68 kuþaðý sayýlmasam bile onun
son dönemlerine yetiþtim. Bu yüzden þimdiki öðrencilere göre
biraz daha gerilimli bir eðitim yaþantýmýz oldu. Ama her zaman
için orda tanýdýðým öðretmenlerime, arkadaþlarýma ait anýlarýmý hâlâ saklýyorum. Her dönemin sizde býraktýðý bir iz var. Kolejli olmaktan her zaman mutlu oldum. Yaþantýmýn hiçbir döneminde baþka bir eðitim kurumuna özendiðim ya da Kolejli olduðum için piþman olduðum bir dönem olmadý.
Prof. Dr. Nejat AKALAN’74
TED Ankara Koleji'nden 1974 yýlýnda mezun olan Nejat
Akalan, 1980 yýlýnda Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi'ni bitirdi. Ardýndan 1986 yýlýnda Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi Nöroþirurji Anabilim Dalý'nda uzmanlýk eðitimini tamamladý. Akalan, 1994'te doçent, 2000'de profesör oldu.
1988 yýlýnda ABD'de Seattle, Washington'da Washington
Üniversitesi Týp Fakültesi Nöroþirurji Anabilim Dalý'nda çalýþtý. Akalan, 1989'da Türk Nöroþirurji Derneði A. Þükrü Ýskefyeli Araþtýrma Ödülü'nü kazandý. Nejat Akalan çocuk
beyin cerrahisi ve epilepsi ile ilgilenmektedir.
ARALIK2008 kolejliler
yaþam kalitesi
48
Yorgunlukla savaþýnýzda,
hýzla enerji yüklenmenin yollarý
Ayný anda birden çok iþ yaptýðýmýz hayatýmýzda yorgunluða karþý koyabilmemizi saðlayacak bazý yöntemler olduðunu biliyor musunuz?
Dr. Mehmet Tümer'81
Aile Hekimliði Uzmaný
www.bsyklinik.com
S
aat öðleden sonra 3'ü gösterdiðinde çoðumuz
kendini pili bitmiþ ve bitkin hisseder. Bir kaç saat
içinde iþ gününüz sona erecek olmasýna karþýn,
diðer yapacaklarýnýz ve sorumluluklarýnýz aklýnýza
gelince yatana kadar geçecek süreyi nasýl tamamlayacak gücü bulacaðýnýzý düþünürsünüz.
Eðer çalýþan bir kadýnsanýz, ev ve çocuklarla
ilgili görevleriniz daha henüz baþlayacaktýr. Alýþveriþ
yap, yemek hazýrla, çocuklar ve ev ödevleriyle ilgilen,
"egzersiz yap", yaþlý ebeveynlerine yardým et, ikinci
iþinizin gereklerinden sadece birkaçýdýr.
Yukarýdaki satýrlarý okumak bile insaný yorarken tüm bu iþleri yapabilmek için arada enerji
dopingleri yapabilmeniz için size birkaç strateji. Bu stratejilerin bazýlarý anýnda size enerji yüklerken, bazýlarý da uzun vadeli reçetelerdir. Uygulamanýz ve fayda görmeniz dileðiyle….
Enerji veren besinler
Aklýnýza hemen çikolatalý-þekerli atýþtýrmalar gelebilir, fakat þeker yüklemesi
sizi bir saat içinde tekrar halsiz ve bitkin
býrakacaktýr. Tüm ani enerji artýrýcý þekerli besinlerde sonuç aynýdýr. Eðer enerji
almak istiyorsak, kompleks karbonhidratlar ve protein içeren besinleri birlikte
almalýsýnýz.
Kompleks karbonhidratlar tam tahýllý ekmeklerdir.
Örneðin tam tahýldan yapýlmýþ bir kraker ile az yaðlý peynir
kombinasyonu veya fýndýk ezmesi ve bir dilim tam tahýl ekmeði.
Buradaki püf noktasý protein ve
kompleks karbonhidratýn, basit karbonhidratlara göre daha yavaþ sindirilmesi ve böylelikle kan þekerinizi daha
yavaþ yükselterek daha geç düþmesini
de saðlamasýdýr.
kolejliler ARALIK2008
Kahvaltýda lif ve karbonhidrat oraný yüksek beslenme
Sabah kahvaltýnýz liften ve karbonhidrattan zengin olduðunda sizi öðlen yemeðine kadar aktif halde tutacaktýr. Yapýlan
araþtýrmalar bu tezi doðrulamýþtýr; yüksek karbonhidratlý kahvaltýya yüksek ve düþük lif oranlý yiyecekler eklenerek gruplara
verilmiþ ve yüksek yað oraný içeren kahvaltý alan kiþilerle karþýlaþtýrýlmýþtýr. Yapýlan
deðerlendirmeler, yüksek karbonhidrat ve
yüksek lif oraný içeren kahvaltý sonrasýnda
öðlen yemeðine kadar geçen sürede kiþilerin en yüksek performansta olduklarýný
göstermiþtir. Bu araþtýrma International
Journal of Food Sciences and Nutrition
dergisinde yayýmlanmýþtýr.
Sabah bu tür bir kahvaltý yapmak için
tercih etmemiz gereken yiyeceklere bazý
örnekler verelim:
Tam tahýl ekmekleri kullanýlarak hazýr-
yaþam kalitesi
49
lanmýþ tostlar, lif oraný yüksek kahvaltý gevrekleri sayýlabilir. Bir kase yüksek lifli kahvaltý gevreðinde 14 gram, 1 dilim tam
tahýl ekmeðinde 6 gram lif
bulunur. Günlük olarak
alacaðýmýz lif hedefi 2530 gram olamlýdýr. Buna
karþýn çoðumuzun günlük alýmý 15-20 gramlar
civarýnda kalmaktadýr.
Arada mola verin
Multi tasking (çok görevli) çalýþmak, bir çok iþin
bir arada ve hýzla yapýlmasýný
saðlar. Fakat unutmayýnýz ki,
arada birkaç dakika mola verip
hiçbirþey yapmadan gevþemeye ayýracaðýnýz zaman; uzun bir çalýþma gününde ortaya çýkýp sizi verimsiz hale getirecek
yorgunluk belirtilerini ortadan kaldýracaktýr. Küçük aralar
verme alýþkanlýðý profesyonel iþ hayatýnda ve profesyonel
sporcularda bilimsel olarak da denenmiþ ve etkisi ortaya konmuþtur.
Luisiana Üniversitesi’nde yapýlan ve Computers and Industrial Engineering Dergisi’nde yayýmlanan bir çalýþmada;
araþtýrmacýlar; bilgisayar baþýnda çalýþan bir gruba üç deðiþik
tip çalýþma-dinlenme çizelgesi uygulatmýþlardýr. Çalýþanlardan
kýsa ve sýk mola uygulayan grup en az yorgunluk hisseden ve
en verimli iþ üreten grup olmuþtur.
Araþtýrmacýlar, 15 dakikada bir 30 saniye ara ve 2 saatte bir
de 14 dakika ara veren çalýþanlarýn diðer çalýþanlardan daha
hýzlý ve verimli çalýþtýðýný göstermiþtir.
Hareket edin- yürüyün
Anýnda enerji depolamak ve doping etkisi almak istiyorsanýz; yoðun iþ temponuzdan 10 dakikalýðýna sýyrýlýn ve kendinizi yollara veya yapamýyorsanýz iþ yerinizin koridorlarýna atýn.
Yapýlan araþtýrmalar 10 dakikalýk bir yürüyüþün yorgunluk hissini ortadan kaldýracaðýný göstermiþtir.
California State Üniversitesi, Long Beach Kampüsü’nden
Prof.Dr. Robert Thayer yaklaþýk 20 yýl önce bir araþtýrma yaparak, yayýnlamýþtýr. Bu çalýþmadaki 18 denek, 12 deðiþik çalýþma gününde ya bir þekerleme yemiþler veya 10 dakika yürümüþlerdir. Tahmin edeceðiniz gibi yürüyüþ yapanlar, þekerleme tüketenlere göre daha çok enerji kazanmýþlardýr. Yürüyüþ
sonrasý 2 saat kadar enerjik hissedilirken; þekerleme tüketimi
sonrasýnda anýnda bir iyilik hali ve arkasýndan eskisinden daha yorgun ve enerjisiz hissedilen bir dönem saptanmýþtýr.
sadece üç dakika kendinizi sakinleþtirmeniz ve koþuþturmayý býrakmanýz yeterli
olur. Bu mini meditasyon kendinizi yenilemenizi ve enerjinizi
kontrol etmenizi saðlar.
Sabah yatakta
meditasyon yapýp
pozitif bir baþlangýç
yapmak ve gün içinde ara ara tekrarlamak enerjinizi artýrýp
stresinizi azaltacak ve
hayatýnýzda büyük bir farka
neden olacaktýr. Size tüm gereken iþ yerinizde sessiz bir ortam ve ayýrdýðýnýz 3 dakikadýr.
Enerji vampirlerinden kurtulun
Enerjinizi artýracak uzun vadeli bir strateji olarak,
çevrenizde mümkün olduðunca pozitif kiþiler bulundurun. Tabii ki her zaman bunu baþarmak imkansýzdýr ama unutmayýn
ki negatif ve sürekli yakýnan insanlar enerjinizi azaltmaktan öte
vücudunuzda stres reaksiyonlarýna da neden olurlar. Bu tür kiþiler enerji vampirleri olarak tanýmlanabilir. Stres enerjinizi azaltan birinci faktördür. Stresle adrenal hormon düzeyleriniz deðiþir ve enerjiniz düþer.
Enerjinizi düþüren insanlarý inceleyin, birlikte olduðunuzda
strese giriyor musunuz bakýn. Birlikte olduktan birkaç dakika
sonra kýsa bir kestirme ihtiyacý duyuyorsanýz bilin ki enerjinizi
tükenmekte. Gerisi size kalmýþ.
Yeni yýlýn yaklaþtýðý günlerde, bol enerjili az stresli bir yýl geçirmenizi dileriz. Siz de tam gece yarýsý yukarýdaki tavsiyeleri
hayatýnýza sokmayý dileyin, farký fark edin.
Mola verin ve meditasyon yapýn
Meditasyonun yorgunluðu azalttýðý pek çok bilimsel çalýþma ile de gösterilmiþtir. Fakat sanýlanýn aksine meditasyon
yapmak için, baðdaþ kurup mum yakmak ve mantra öðrenmek gerekli deðildir. Mini meditasyonlar harikalar yaratabilir,
ARALIK2008 kolejliler
sosyal sorumluluk
50
Sesler dünyasýna siz de katýlýn
Gönüllü okuyuculuk yapýn!
Hiçbir engel öðrenme isteðinin önüne geçmemelidir. Farklý alternatifler olsa da
öðrenme ihtiyacýný gideren, hayata bakýþ açýlarýný belirleyen en önemli kaynak kitaptýr. Bu yüzden her bireyin bu kaynaða kolayca ulaþýmý saðlanmalý ve önündeki engeller kaldýrýlmalýdýr. Görme engellilerin kitap okuma ihtiyaçlarýnýn giderilmesi için gönüllü okuyuculuk teþvik edilmeli ve gönüllü okuyucu sayýsý artýrýlmalýdýr.
D
ünyanýn hemen hemen her ülkesinde
olduðu gibi Türkiye’de de, görme engellilerin en yüksek
düzeyde kitap okuma olanaðýna
kavuþmalarý için yoðun çaba sarfedilmektedir. Sesli kitaplýklarýn bulunduðu çeþitli resmi kurum ve kuruluþlarda görme engellilere yönelik çeþitli hizmetler sunulmaktadýr.
Konuþan Kitaplýðýn tarihi ve
hâlen yürütülen çalýþmalarla ilgili bilgi aldýðýmýz Millî Kütüphane Konuþan Kitaplýk Bölümü Þefi Ramazan Bakýrcý, birimin ilk
olarak Görme Engelliler Bölümü adý altýnda 1955 yýlýnda Adnan Ötüken’in desteði ile kurulduðunu belirtiyor. Daha sonra
1986 yýlýnda Konuþan Kitaplýk olarak isim deðiþtiren bölümün
kuruluþ amacý; ortaokulu dýþarýdan bitirecek görme engelliler
için Braille ders kitabý hazýrlamak olsa da, körler okullarýnýn
açýlmasý ile bu iþten vazgeçilerek, Braille daktilosu ile tek nüsha olarak roman, öykü ve þiir yazýmýna baþlanmýþ. Bu çalýþmalar sürerken, Milli Kütüphane’nin yeni binasýnýn yapýmý tamamlanarak,
Görme Engelliler Bölümü 15 m2’lik
alandan 50
m2’lik
kolejliler ARALIK2008
bir alana geniþlemiþtir. Ardýndan
kaset kitaplarýn daha saðlýklý bir ortamda okunmasý için eski adý ile
Oran Lions Kulübü yeni adý ile Mogan Lions Kulübü 1991 yýlýnda kayýt stüdyosu kurarak, kuruma bir
de Türkçe kitap okuma sesli bilgisayarý baðýþlamýþ.
2001 yýlýnda ise; Konuþan Kitaplýk’ýn günün teknolojisine uygun
hale getirilmesi için, Türkiye’de ilk
kez, akýllý teyp ve CD çalarlardan
oluþan 8 kullanýcýlý oldukça geliþmiþ bir sistem kurularak engellilerin hizmetine sunulmuþ. Bu sistemde, okuyucular panellerde bulunan akýllý CD ve kasetçalarlar ile teyplerin ve CD çalarlarýn üzerindeki düðmeleri tek tek aramaya gerek kalmadan
klavye aracýlýðý ile iþlemleri sesli olarak yapmaya baþlamýþtýr.
Ayrýca bu sitem sayesinde okuyucular ortak bir kitabý dinleme
imkanýna sahip olduðu gibi mp3 ve benzeri formatlardaki
CD’leri de çalabilmektedir.
Görme engelliler için geliþmiþ teknoloji
Zamanla bilgisayar teknolojisinde meydana gelen geliþmeler, Braille ve sesli kitaplýklarýn yapýsýnda da deðiþiklikler
meydana getirmiþ, sistemin yaþattýðý sorunlarýn çözümü için
bilgisayarlý dijital kayýt sistemine geçilmiþtir. Bu kapsamda Milli Kütüphane Baþkanlýðý bünyesinde kurulan dijital kayýt stüdyosunda 5 adet kabinde, bilgisayara dayalý olarak eþ zamanlý
kayýt yapýlmaya baþlanmýþtýr. Konuþan Kitaplýk bünyesinde
görev yapan Onur Bal tarafýndan yapýlar bu kayýtlar, dijital
ortama geçirilerek, geliþmiþ düzenleme araçlarý ile düzenlenerek, Metus Library arþivleme yazýlýmý ile arþivlenmesi saðlanmaktadýr. Bu özellik ayrýca, kullanýcýlarýn kitap adý, yazar adý, basým yýlý, ISBN
numarasý gibi eriþim uçlarýný kullanarak
dinlemek istedikleri dosyaya ulaþýmlarýna
da kolaylýk sunmuþtur. En son teknoloji
sosyal sorumluluk
51
ile desteklenmiþ bu sistem, güvenli ortamda arþivlenen kitaplarýn gelecek nesillere aktarýmýna da yatýrým yapmýþtýr.
Gönüllü okuyucu olmak için...
Milli Kütüphane’de görme engellilere yönelik kitap okuma,
gönüllülük esasýna dayanýyor. Bakýrcý, gönüllü okuyucu olmak
isteyen herkese kapýlarýn açýk oluðunu fakat bunun için bazý
þartlar aradýklarýný belirtiyor. Öncelikle gönüllü okuyuculuk için
düzenli aralýklarda gelerek baþlanan kitabýn bitirilmesi þart. Ayrýca okuyucunun ses rengi, diksiyonu, Türkçe’yi güzel konuþabilmesi önemli. Bunun için gönüllü okuyucu olmak isteyenlerden, kitap okumaya baþlamadan önce; teatral, manzum, tekerleme ve düzyazýdan oluþan bir metni, belirli bir süre içerisinde, takýlmadan okumalarý isteniyor. Böylece, okuyucularýn ses
rengi belirlenerek okuyacaðý kitap türlerine karar veriliyor.
Görme engelli insanlar için ses faktörü çok önemlidir Gönüllü okuyucularýn Türkçe’yi düzgün konuþmasý, ses renginin
kulaðý týrmalamamasý, diksiyonunun düzgün olmasý, kitabýn
doðru takip edilebilmesi açýsýndan þarttýr. Gören insan için kitabýn düzgün yazýlýp yazýlmamasý ya da kitabýn yýpranmýþ olup
olmamasý nasýl çok önemliyse, görme engelli insanlar için de
yukarda saydýðýmýz unsurlar ayný derecede önem taþýmakta.
Milli Kütüphane’de halen 50’ye yakýn gönüllü okuyucu bulunuyor. Görme engellilerin vermiþ olduklarý talepler doðrultusunda gerçekleþtirilen kitap okumalarýnda, ÖSS, KPSS, OKS
sýnavlarýna yönelik hazýrlýk - test kitaplarý aðýrlýkta bulunuyor.
Fakat arþivde bunlar dýþýnda farklý kategorilerde 1200’e yakýn
kitap mevcut.
Ayrýca gelen istek üzerine farklý dillerde kitaplarýn da okunmasý saðlanýyor. Þu an Türkçe dýþýnda sadece Ýngilizce kitap
bulunuyor. Fakat diðer dillerde de olmasý için çaba harcanýyor.
Ýngilizce kitaplar arasýnda gönüllü okuyucular arasýnda bulunan Ela ve Ayþe Alara kardeþlerin okuduklarý Ýngilizce çocuk
kitaplarý büyük beðeni topluyor.
Sürekli basýn aracýlýðýyla gönüllü okuyucu aradýklarýný dile
getiren Bakýrcý, TED Ankara Koleji’nden öðrencilerin de zaman
zaman okuyuculuk için baþvuruda bulunduklarýný belirtiyor.
Bakýrcý ayrýca TED Ankara Koleji Psikolojik Danýþma ve Rehberlik Müdürü Zerrin Koyunpýnar’ýn da gönüllü okuyucu olmasýndan büyük mutluluk yaþadýklarýný ifade ediyor.
Bu iþe zaman ayýrabilecek, diksiyonu düzgün herkesi okuyucu olmaya davet eden Ramazan Bakýrcý ve Onur Bal, bu iþin
çok zevkli olduðunu belirtiyorlar.
Web sitesinden indirilebiliyor
Milli Kütüphane’nin görme engellilere sunduðu bir diðer
önemli hizmet ise okunan bu kitaplarýn kurumun web sitesinden indirilebilmesi. Kayýt yaptýran görme engelli okuyucular, istedikleri miktarda kitabý limitsiz buradan indirebiliyorlar. Sitede
farklý kategorilerde 1200’e yakýn kitap bulunuyor. Siteye kayýt
yaptýrmak için form doldurularak, özürlülük raporunun Onur
Bal’a iletilmesi yeterli oluyor.
Bir gönüllü okuyucu hikayesi – Jale Anýl
“Bu çok ayrý bir þey,
insanlarýn bunu yaþamasý
gerek, yaþasýnlar ve hissetsinler” bu sözler, on
yýldýr Milli Kütüphane’de
gönüllü okuyuculuk yapan Jale Anýl’a ait. Jale
Haným bir tesadüf sonucu varlýðýndan haberdar
olduðu birimde þu ana
kadar 128 kitabý seslendirmiþ.
Emeklilik sonrasý hayatýný nasýl deðerlendireceði konusunda düþünmeye baþladýðý 1998 yýlýndan itibaren gönüllü okuyuculuk yapan Jale Anýl, bir arkadaþý vesilesi ile Konuþan Kitaplýk’tan haberdar olmuþ. Sonrasýnda, Milli Kütüphane’ye giderek, görme engellilere gönüllü okuyuculuk yapma isteðinde
bulunan Anýl, yaptýðý iþten büyük keyif aldýðýný belirterek, “Görme engelliler yaþamýn içinde var olan bireyler, bizden eksileri
yok, bilakis artýlarý var. Bu artýlarýyla da bizim eksiklerimizi tamamlama yönünde yardýmcý oluyorlar” þeklinde konuþuyor.
Anýl’a göre Konuþan Kitaplýk Bölümü’nün bugünkü seviyesine ulaþmasýnda, Milli Kütüphane Baþkaný Tuncel Acar’ýn bu
bölüme gösterdiði özenin payý büyük.
Gönüllü okuyuculuða edebi kitaplar okuyarak baþlayan
Anýl, test kitaplarý okuma yönünde talepler alýnca baþarýsýzlýk
korkusu ile önce ürktüðünü, fakat talebin ardýndan 3 yýl test kitaplarýna aðýrlýk verdiðini belirtiyor ve seslendirdiði ilk test kitabýný almaya geldiklerinde yaþadýðý gururla karýþýk bir anýsýný
þöyle anlatýyor: “Bir gün Ramazan Bey’in odasýna girdim, bir
kalabalýk var. Öðrendim ki, benim seslendirdiðim bölümü almaya gelmiþler, o anda çok duygulandým, ‘ben sorumluluðumu biliyordum ama, siz benim sorumluluðuma daha fazla sorumluluk kattýnýz’ dedim. O gün ciddi olarak anladým ki, bu
alanda çok eksiðimiz var. Devlet onlara kabartma kitap bastýrmadýðý için kendi olanaklarý ile hazýrlanmaya çalýþýyorlar.”
Özellikle emekli öðretmenleri okuyucu olmaya davet eden
Anýl, “gönüllü okuyuculuk ile kendi ufkunuzu da geliþtiriyorsunuz, çünkü; paylaþýyorsunuz, bilgi alýþveriþi yapýyorsunuz,
okuduðunuz her kitaptan aklýnýzda kalanlar ile bilgi hazinenizi
geliþtiriyorsunuz” diyor.
Gönüllü okuyuculuk için:
http://www.mkutup.gov.tr/mkp/
0312 212 62 00/7313-7315
ARALIK2008 kolejliler
moda-tasarým
52
Kaledekskop kadýn
Zeynep TUNUSLU’80
Moda Tasarýmcý
S
evgili arkadaþlarým Kolejliler,
Bizim okuldan çok tasarýmcýlar, sanatçýlar çýktý, öðrendiðimiz bilgiler yanýnda en çok öz güvenimiz yüksek çýktýk okulumuzdan.
Ben de giysi tasarýmýný seçtim, yeni bir yýl baþlýyor. Yeni günlerde yeni sürprizlere açýk en iyi þekilde hayatý
yaþamak, etrafýmýzdakilerle paylaþmak ve enerjimizi hep yüksek tutmak için neler baþlayýp neler bitiyor? Yeni akýmlarý nasýl
takip etmek gerekiyor, hep genç ve trend kalmak için. Giyinmek kiþiliðimizin dýþa vurumu, karþýlaþtýðýmýz yeni kiþilere hayatý nasýl algýladýðýmýz ile ilgili bir ipucu.
Moda sürekli yeni vaatler, yükselen renkler ve yeni boyutlarla bize kendimizi en iyi þekilde ifade etmemiz için yeni baþtan hazýrlanýyor. Moda sahnesi bir performans gösterisi olup
tradisyonel ve modernimsi karýþýmýný bizlere sunuyor.
Bu ilkbahar yaz trendleri de çok feminen, vücuda dokunup
giden geniþ volüm taþýyan siluetlerden oluþuyor.
Yeni boyutlar doðallýðýn ardýndaki enerjiyi vurgularken,
2009'un öne çýkan akýmýnda kelebek kollu kesimler, yuvarlatýlmýþ omuzlar, saçaklar, kývrýmlarla yeni hacimli elbiseler baþý
çekiyor.
Yumuþak dökümlü vücut kývrýmlarýný yalayan kumaþlarda
ipek satenler, jarselerle elbiseler Helenistik Dönemin yeni yorumuyla yeniden karþýmýzda. Tek omuzlar hemen hemen her koleksiyonda var. Parýltýlý kumaþlar, büyük düðümlerle sýrt detaylarý, burkulmuþ askýlar göze çarpýyor.
Siyah ve beyaz bazen solo kullanýlýrken, bazen hayvan desenlerinde buluþuyor.
Pastel, ten renkleri doðal tonlar ve gölgeleri olan kum tonlamalarý ve gölgeleri ekolojik dengeye dikkat çeken ölçüde sýk-
kolejliler ARALIK2008
lýkla tasarýmcýlarýn koleksiyonlarýnda kullanýlmýþ.
Yeni baþrole çýkan renk
ise mavi. Hem tam Matisse
tablolarýnýn mavisi, yanýnda
Ege mavileri, kobalta kadar
indigo mürekkep mavileri
kullanmýþ tasarýmcýlar. Birkaç ton maviyi de degrade "açýktan koyuya" kullanmýþlar.
Mavinin peþinden vazgeçilmez kum tonlarýnýn yaný sýra, yeþilimsi altýn metalic sarý ýþýltýlara kadar geniþ bir scalada kullanýlýyor. Coral rengi ve doðal mercanlar, büyümüþ deniz dibindeki doðal bitkiler, özellikle deniz kenarý 'toga kaftanlarýn' kelebeksi formlarýnda yaka ve bele takýlan kemerleri süslüyor.
Makreme örgü, denizci düðümleri, halat burulmuþ ipler en
gözde aksesuarlar, ilkbahar yaz sezonunda.
Desenler: Etnik rüzgar her sezon yeniden yorumlanýyor.
Massai sanatýndan grafiti desenlere hayvan yüzlerinin çok yakýn plan deforme edilmiþ þekillerine kadar kullanýlýyor.
Ana temalar:
Altýn: Çikolata kaðýdý görüntülü ya da yeþile dönük doreler
yazýn ana metalik renklerini oluþturuyor.
Kýrmalar: Geçen sezonun devamý kýrmalarla bedende 3
boyutlu hareket devam ediyor.
Düðüm: Burkulmuþ ya da düðümlenmiþ detaylarý sýrt dekoltesinde belde ve etekte sýklýkla göreceðiz.
Asimetrik omuzlar: Tek kol, tek omuz giysiler heykelsi bir
form saðlýyor.
Önümüzdeki ilkbahar yaz deðiþimler böyle.
Sevgiyle kalýn.
keyif
54
Her zaman farklý ve özel
tatlar arayanlar için
Sektöre giriþi henüz çok yeni olmasýna raðmen
Ankara'da bir marka olma yolunda hýzla ilerleyen
Coccinella Pasta Evi, 100'e yakýn ürün ve benzersiz
çeþitleriyle pastacýlýk anlayýþýna yeni bir soluk getiriyor.
Ü
rün çeþitleri arasýnda farklý dünya lezzetlerinin yanýnda, klasik tatlarýn çaðdaþ sunumlarýna da yer
veren Coccinella, müþteri istek ve önerilerine göre de çeþitlerini artýrýyor.
Yýldýz'daki merkezlerinin açýlýþýndan 6 ay gibi
kýsa bir süre sonra Beysupark’taki ilk þubesini de açan Coccinella'nýn baþarýsýnýn sýrrý, sunduðu özel lezzetlerde
ve müþterilerine yaklaþýmýnda saklý.
Coccinella, çok kýsa bir süre içinde
Ankara'da kendini kanýtlamýþ bir lezzet
duraðý haline geldi. Bunun birincil nedeni hiç þüphesiz, kuruluþ hikayesine
giden profesyonel yol…
Coccinella'nýn iþletmesini Saadet
ve Suna Kavak kardeþler yapýyorlar. Suna Haným'ýn pastacýlýða duyduðu ilgi ve
merak sonucu, pastacýlýk eðitimi almak
üzere Amerika'ya gitmesi ve Türkiye'ye dönüþünün ardýndan, eðitimi süresince öðrendiklerini, özel tatlar üreterek deðerlendirmek istemesiyle, Coccinella'nýn lezzetli
serüveni de baþlýyor. Saadet ve Suna Kavak, ilk önce 2007
Mayýs ayýnda Yýldýz'da merkezlerini açýyorlar.. Pasta evine yakýþýr mý sorusu ile tedirginlik yaþansa da, iþletmeye, Ýtalyanca'da
uður böceði anlamýna gelen 'Coccinella' ismi veriliyor. Kýsa sürede çevrede çok beðenilen ve aranýlan bir pastaneye dönüþüyor. Önceleri küçük çapta baþladýklarý bu sektörde, þimdiki
ustalarý ile tanýþýnca, ustanýn birikimlerinden de istifade
ederek hizmet konseptini biraz daha büyütme
yoluna gidiyorlar. Sonrasýnda klasik
tatlarýn yeni yorumlarýný arayan, lezzet
düþkünü Ankaralýlar ve Ankara’da yaþayan yabancýlar
tarafýndan keþfediliyor ve
gelen talepler ile altý ay
kolejliler ARALIK2008
sonra ilk þubesi bu kez Beysupark-Çayyolu’nda "merhaba" diyor.
Alýþýlmýþ pastane tarzýndan farklý bir konseptte hizmet veriyor Coccinella Pasta Evi. Müþterilerine özel, tamamen elde ve
her biri kendi özel hamuru ile tümüyle pastörize süt ve süt
ürünlerinden üretilmiþ, beklentiler doðrultusunda denenmemiþ
lezzetler sunuyor. Klasik tatlarda dahi farklýlýðý
kolayca hissedilebilen, ustanýn yeteneðini ve
deneyimini katabileceði formüller ile üretiliyor tatlar. Coccinella ürünlerinde,
hiçbir tatlý - tuzlu çeþidi ayný hamurun
farklý versiyonlarý olarak üretilmiyor,
her birinin hamur tarifinin farklýlýðý
ürün çeþitliliðini destekliyor. Coccinella'nýn önemli bir özelliði ise vitrinde sergilenen ve sunulan ürünlerin bir günden
fazla tutulmamasý. Ürünler ikinci kez vitrinde
tutulmuyor yerine yenileri konuluyor. Yani bu
pastanede aldýðýnýz ürünlerin tazeliðinden
kuþkulanmanýz için bir neden yok.
Malzeme girdilerinde kalite ve tazelik;
üretimde ustanýn tecrübe birikimi ve titizliði ile öne çýkýyor. Klasik tatlardan hemen hemen herkes tarafýndan sevilen tatlý profiterol bile farklý burada. Çünkü yapýmýnda gerçek çikolata ve
kaliteli, bol antep fýstýðý kullanýlýyor. Kýsaca, Coccinella
hizmet konsepti; kaliteli malzeme, kaliteli ustalýk ve
kaliteli sunumda özetleniyor.
Kendi içinde iddialý, sakin, huzurlu, ayný zamanda romantik mekan tasarýmý ile derinden ilerlemeyi hedefleyen Coccinella, farklý
lezzetlerde devamlýlýðý
saðlamak için kendisini
sürekli geliþtirmeyi de ihmal etmiyor. Ekip olarak
pasta sektörünün öncü ülkelerinden Fransa, Avusturya, Belçika'ya gidiyorlar, pastaneleri, imalathaneleri geziyorlar ve farklý
tatlar deneyerek dönüyorlar. Yani bu iþe, hem emek, hem para, hem de zaman harcýyorlar. Bu iþin bu þekilde yapýlmasý gerektiðine inanan Saadet Haným'a göre, Coccinella'nýn farklýlýðý
da buradan geliyor.
Saadet Haným, bugün bulunduklarý konumdan son derece
memnun, gururlu ve heyecanlý. Varolan müþteri portföyü ile
sürekli görüþüyor, iþletme içerisinde bir kaybolmuþluk durumuna izin vermediði için, müþteriler patronlara kolayca ulaþabiliyor.
Huzurlu bir ortamda farklý tatlar denemek isteyen, damak
tadý düþkünleri için mutlaka gidilmesi gereken keyifli bir adres
Coccinella.
Yýldýz Coccinella
Pasta Evi
Kiþinev Caddesi No: 5
Yýldýz - Çankaya / Ankara
Tel: 0 312 438 3424
Angora Evleri
Coccinella Pasta Evi
Angora Caddesi 206 / 4
Beysukent / Ankara
Tel: 0 312 225 4045
Coccinella’daki özel tatlardan bazýlarý
Croissant
Hakiki Pýnar tereyaðýndan ve 1.sýnýf undan
uzun ve titiz bir emek sonucu ortaya çýkan
Fransýz kahvaltý çöreði.
Kaþar Peynirli Çubuk
Milföy hamurunun çubuk formuna getirilerek eski kaþar, baharat ve kýrmýzý toz biber
ile fýrýnlanmýþ hali.
Palmiye
Özel tereyaðý ile yapýlmýþ, çýtýr çýtýr, gevrek
Fransýz orijinli kurabiye. Ýstenirse çikolataya
batýrýlabilir.
Armut Karamelli Pasta
Kakaolu pandispanya kekleri arasýna armut
parçalarý ve çikolata musla dolduruluyor, en
üstüne karamel döþeniyor.
Sacher
Kakaolu iki kek arasýna ince bir kat kayýsý
marmeladý sürülüp, üzerine ganaj çikolata
ile sývanan bir Avusturya klasiði.
Alman Pastasý
Brioche hamurundaki nefaset ve hafiflik, içindeki krema ile birleþince unutulmaz bir tad
doðuyor. Adet veya pasta formu mevcuttur.
ARALIK2008 kolejliler
kültür-sanat
56
Sibel Köse'86
"Hayalimin peþinden
koþabildiðim için þanslýyým"
Caz müziðine ilginiz nasýl baþladý? Müziðin bu türünü seçmenizdeki etkenler neler oldu?
rta okul sýralarýnda tamamen tesadüf eseri dinlediðim Ella Fitzgerald - Count Basie Orchestra
kayýtlarý benim bu müziðe aþýk olmama sebep
oldu. Ella'nýn sýcaklýðý ve müthiþ emprovizeleri
benim ilgimi kamçýladý ve zamanla farklý þarkýcý
ve müzisyenleri keþfetmeye baþladým. Üniversite yýllarýnda
okul arkadaþlarýmdan oluþan grupta þarký söylemeye, kulüp
ve konserlerde müzik yapmaya baþladým. Ayný yýllarda tanýdý-
O
kolejliler ARALIK2008
ðým ve Türkiye'nin en önemli caz müzisyeni olan Tuna Ötenel'in
grubunda yer almaya baþlamamla bu büyük ustanýn yanýnda
hem müziði daha incelikli bir þekilde tanýmaya hem de ülkemizdeki diðer önemli caz müzisyenleriyle tanýþmaya fýrsatým
oldu. Yine ayný yýllarda Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatlarý Bölümü bünyesinde Polonyalý müzisyenler tarafýndan
caz atölyeleri düzenlenmeye baþlandý. Bu atölyeler sýrasýnda
tanýþtýðým ve uzun yýllar Ankara'da eðitim çalýþmalarýný sürdüren Janusz Szprot'un önayak olmasýyla 80'li yýllarýn sonunda ilk
kez yurt dýþýnda, Polonya'da caz yaz okuluna katýldým. Geçti-
kültür-sanat
57
Türkiye'nin sayýlý kadýn caz müziði vokallerinden olan Sibel Köse'86, daha ortaokul yýllarýnda bu müziðe gönül vermiþ. Müziðe tesadüfen baþlamýþ olmasýna
raðmen Köse, doðuþtan varolan yeteneðini önemli caz müziði isimlerinden dersler alarak geliþtirmiþ ve bugün caz müziðinde önemli bir yere gelmiþtir. Geçtiðimiz günlerde Ankara Caz Müziði Festivaline de katýlan, caz festivallerinin aranan
sanatçýsý Sibel Köse ile dergimiz okurlarý için keyifli bir söyleþi gerçekleþtirdik.
ðimiz üç senedir ayný okulda eðitmenlik yapýyorum ve beraberimde benim o zamanki halime benzeyen hevesli Türk katýlýmcýlarýn bu yaz okuluna katýlmasýndan da gurur duyuyorum
açýkçasý.
Caz müziðinin derinliði, doðaçlamaya açýk özgür yapýsý,
þarký sözlerindeki içtenlik, bir yandan kiþisel ifadeyi vurgularken ayný zamanda da müzisyenlerin iletiþimine dayalý bir icra
içermesi ve spontanlýðý, yani hep ana ait bir müzik türü olmasý
beni cezbetti sanýyorum.
Türkiye'de caz müziði dendiðinde akla ilk gelen kadýn
seslerden birisiniz. Size göre baþarýnýzýn üzerindeki etkenler nelerdir?
Hayalimin peþinden koþabildiðim için kendimi çok þanslý
buluyorum. Müziðe duyduðum sevgi, ailemden almýþ olduðum çalýþma disiplini, eðitimimin saðladýðý dünya insaný olabilme niteliði, doðamdan kaynaklanan insan sevgisi, maceraperestlik, farklý kültürlere duyduðum merak, ilerleme arzum ve
sahip olmaktan þükran duyduðum yetenek þu anda olduðum
yere gelmemi saðladý sanýrým. Ayrýca çevremin verdiði destek,
bugün sahip olmaktan son derece mutlu olduðum yeryüzünün farklý yerlerindeki güzel dostlarým bana ev sahipliði, yarenlik, rehberlik ettiler. Füsun Levent, Jean Loup Longnon, Ajlan
Büyükburç, Bogdan Holownia ve þu an ne yazýk ki burada
hepsinin adýný anamayacaðým pek çok güzel insanýn desteðini aldým her zaman. Ben baþarýyý alýnan bir ödülde, çýkýlan bir
tepede, varýlmýþ bir yerde görmüyorum artýk. Doðru olduðunu
hissettiðiniz yolda ilerleme cesareti ve dikenlere, engellere,
güçlüklere, iniþ çýkýþlara raðmen yolun güzelliðini keþfetmek
ve tadýný çýkartmak olarak görüyorum.
Gelecek için planlarýnýz, hedefleriniz neler?
Devam etmek. Olabildiðince olgun, yaratýcý, daha iyi, güzel, anlamlý ve bütüne yansýyan bir þekilde yola devam etmek
ve mümkünse yol üzerinde daha sonra geleceklere minik
ipuçlarý, izler býrakmak.
Yurtiçi ve yurtdýþýnda yer aldýðýnýz çalýþma, proje ve festivaller hakkýnda bilgi verir misiniz?
Ankara'da çeþitli kulüplerde þarký söyledim, özellikle Mimarlar Derneði'nde yýllarca müzik yaptýk. Bu arada konserler
de oluyordu. Polonya'ya ilk gidiþimden sonra defalarca gitme
fýrsatým oldu. Burada katýldýðým Uluslararasý Caz Vokalistleri
Yarýþmasýnda birinci seçilmemin ardýndan farklý festival ve konserlerde yer aldým. Bir yandan þarký söylemeye devam ederken, diðer yandan kendimi geliþtirmeye çalýþtým. 1997 yýlýnýn
sonunda Ýstanbul'a yerleþtim. Müzisyenlerin davetleri ve çeþitli organizasyonlar aracýlýðýyla Türkiye'nin yanýsýra dýþ ülkelerde
de konser ve festivallerde yer aldým. Fransa, Almanya, Hollanda, Ýspanya, Yunanistan, ABD, Rusya, Kuveyt, Dubai, Bahreyn, Fas, Senegal, Güney Afrika'ya kadar uzandý bu yolculuk.
Düetlerden büyük orkestralara farklý formatlarda sahne aldým.
Tuna Ötenel'in "Sometimes", Önder Focan'ýn "Focan Tunes
Sung by Vocalists", Ahmet Gülbay Trio'yla kaydettiðimiz "Bossa Lova", Oðuz Büyükberber'in "Velvele", Jean Pierre Gallis -
ARALIK2008 kolejliler
kültür-sanat
58
Apopsis 7 grubunda yaptýðýmýz "Songseeker", Sarp Maden'in
"Bence" albümü yer aldýðým kayýtlarýn baþlýcalarý. Þarký söylediðim önemli festivallerden bazýlarý ise Ankara Caz Festivali, Ýstanbul Caz Festivali, Fete de Jazz (Fransa), Jazz in Marciac
(Fransa), Jazz au Senegal, TurkeyNow (Hollanda), Münster
Caz Festivali (Almanya), SAJE - South African Jazz Educators
Conference (Güney Afrika), Gulf Jazz Festival (Kuveyt, Dubai).
Ülkemizde belli þehirlerde, belli dönemlerde caz festivallerinin yapýlmasýnýn caz müziðinin daha çok tanýnýp sevilmesi için yeterli olduðunu düþünüyor musunuz? Sizce daha baþka neler yapýlabilir?
Sizin de belirttiðiniz gibi sadece belli þehirlerde düzenlenen bu etkinliklerin daha yaygýnlaþmasý arzularýmdan biri. Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir dýþýnda Adapazarý, Afyon, Alanya, Antalya, Bodrum, Bursa, Denizli, Diyarbakýr, Eskiþehir, Konya, Kuþadasý, Isparta ve Samsun'da konserler verdim geçtiðimiz yýllarda. Kiþilerin idealizminin yanýsýra üniversitelerin desteklediði
bu organizasyonlarda gördüðümüz ilgi heyecan vericiydi her
seferinde. Güzel ülkemizin faklý köþelerinde emek verdiðimiz
müziði icra etmek biz müzisyenler için ne kadar önemliyse, ilk
kez bu müziði dinleyecek birinin heyecaný da o kadar önemli.
Her yapýlan konuþmada bu arzumu dile getiriyorum zaten. Diðer ve çok önemli bir konu ise aslýnda sanatýn her dalýnda olmasý gereken ve cazda da eksik olan eðitim çalýþmalarý. Ustalarla hevesli yetenekli gençleri bir araya getirecek samimi atölye çalýþmalarý, müziðin kültürel alanda nasýl bir önemi ve anlamý olduðunu yansýtan ve geçmiþten geleceðe uzanan yolu
gösteren her türlü söyleþi, dinleti, performans çok önemli.
Sizin beðendiðiniz, örnek aldýðýnýz, takip ettiðiniz müzisyenler kimler?
Baþlangýç noktalarým tüm dünyanýn bildiði caz ustalarý elbette. Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan, Billie Holiday, Carmen
Mc Rae, Betty Carter, Shirley Horn, Nat King Cole, Dinah Washington, Nina Simone, Jon Hendricks, Bobby Mc Ferrin, Anita
O'Day, Mel Thorme, Cannonball Adderley, Duke Ellington, Miles Davis, Charlie Parker, Bill Evans, Dizzy Gillespie, Stan Getz,
Sonny Rollins, Benny Golson, Max Roach, Roy Haynes, Elvin
Jones, John Coltrane, saymakla bitmez. Cazýn yanýsýra Brezilya müziðini de severek dinliyorum. Günümüz sanatçýlarýndan
Dianne Reeves ve Cassandra Wilson'ý takip ediyorum en çok.
Sibel KÖSE’86
1969 Ankara doðumlu. Ýlk, orta ve lise oðrenimini
TED Ankara Koleji'nde tamamladýktan sonra 1991 yýlýnda
ODTÜ Mimarlýk Fakültesi, Mimarlýk Bölümü'nden mezun
oldu. 1991-1995 yýllarý arasýnda SANART-Türkiye'de Görsel Sanatlarý Destekleme Derneði'nde görev aldý. Üniversite yýllarýnda amatör bir grupla baþladýðý caz müziði çalýþmalarýný daha sonra profesyonel boyuta taþýdý. 20 yýla
yaklaþan zaman içerisinde caz vokalisti olarak farklý çalýþma ve projelerde yer aldý. Köse, caz müziði çalýþmalarýna hâlen devam ediyor.
kolejliler ARALIK2008
Burada adýný sayamayacaðým ve ülkemizde bu müziðe emeði geçmiþ deðerli müzisyenlere de buradan saygýlarýmý sunuyorum. Onlarýn varlýðý hayatlarýmýzý ve yolumuzu aydýnlatýyor.
Mezunu olduðunuz TED Ankara Koleji ile ilgili düþüncelerinizi alabilir miyiz?
Okulumun bana kazandýrdýklarý için müteþekkirim. Ýlkokuldan lise sona kadar ve çok þanslý bir dönemde Kolej'de olduðum için bu ülkede görebildiðim en iyi eðitimi aldýðým inancýndayým. Özellikle yabancý dil -ki þu anda benim için hayati bir
konu- konusunda aldýðýmýz eðitimin önemi çok büyük. Aldýðýmýz diksiyon ve yabancý dil dersleri, Türk Edebiyatý olduðu kadar Shakespeare'den James Joyce'a uzanan okumalarýmýz,
çok sevdiðim matematik dersleri (sevgili Hilmi Selbes hocamýzý anmadan geçemeyeceðim) aklýma ilk gelen ve ancak bugün ne kadar ayrýcalýklý bir eðitim aldýðýmýzý bana hatýrlatan
noktalar. Ders dýþý kültürel faaliyetler de beni çok etkiledi. Ýlkokul döneminde okul korosunda, orta okuldaysa müzik öðretmenimiz Aydan Enç'in çalýþmalarýný yürüttüðü Amerikan Folk
Grubu'nda þarký söyledim. Ayný zamanda þarký söyleyen bir
dinleyici olduðum için dinlediðim farklý müzik türleri içerisinde
cazýn ayrý bir yeri olmaya baþladý. Lise yýllarýnda Ýngilizce öðretmenimiz Dirayet Uluð'nun sahnelediði Curson Mc Cullors'ýn
"Member of the Wedding" oyununda siyahi dadý rolünü canlandýrdým. Sevgili hocamýn ýsrarýyla yanmýþ mantarla yüzümü
boyayýp, oyun sýrasýnda mýrýldandýðým blues'lar caza doðru ilk
adýmlardý galiba. Daha sonraki yýllarda Amerika'da siyahi kültürün geliþimiyle ilgili okuduðum kitaplarda bu oyunun ilk defa
ana karakterlerden birinin siyahi olmasý anlamýnda bir kilometre taþý olduðunu öðrendim.
Bizleri birer dünya insaný olarak yetiþtiren, ülkemizin ileriye
ve diðer kültürlere açýlýmýný saðlayacak adýmlar atmamýzý saðlayan okuluma, tüm deðerli öðretmen ve çalýþanlarýna burada
sizin aracýlýðýnýzla teþekkür ederim.
kitap
60
Reneta Sibel Yolak'tan yeni kitap
Masal Gibi Aþklara
Yazar Reneta Sibel Yolak'ýn geçtiðimiz aylarda çýkan son
kitabý "Masal Gibi Aþklara" aþkýn deðiþik hallerinin anlatýldýðý, gerçek hayattan derlenmiþ hikayelerden oluþuyor.
Bundan önceki kitaplarýnda daha çok kiþisel geliþim konularýna yer veren Yolak, yeni kitabýný okuyucularýn da
yaþamlarýndan çok þey bulacaklarý aþk hikayeleri ve aþka dair her konuya ayýrmýþ. Yolak ile kitaplarý ve Kolej'den
sonraki yaþamý üzerine bir söyleþi gerçekleþtirdik.
Yazarlýða baþlamanýz nasýl oldu? Daha çok hangi konularda yazmayý seviyorsunuz?
azarlýða baþlamamda ailemin ve çevremin çok büyük etkisi var. Devamlý teþvik ve pozitif yönlendirme. Yazý yazmaya küçük yaþlarda baþladým. Ýlkokul çaðlarýndan itibaren TED Ankara Koleji'nde de
okulun açýlýþ konuþmalarýný yazar ve okurdum. Yazý dallarýnda katýldýðým bir çok yarýþmada ödüllerim var. Daha
çok kiþisel geliþim konularý ve ahlâki deðerlerde yazmayý seviyorum. Çünkü etrafýmda bana malzeme olan o kadar çok kiþi
ve olay var ki, onlarý gözlemliyor ve yazýyorum. Ayrýca kiþisel
geliþimde yazarken bir sürü þey de öðreniyor ve araþtýrýyorum.
Zaten çok meraklý ve öðrenme isteði olan biriyim. Çok soru soran ve araþtýran biri olduðum için gazetecilik mesleði tam bana göre..
Y
Evrensel Aydýnlanma Terapisi ve Mutlu Olmanýn Yollarý gibi okuyucular tarafýndan çok sevilmiþ ve yüze yakýn baský
yapmýþ kiþisel geliþim kitaplarýnýz bulunuyor. Bunlar ve diðer yazmýþ olduðunuz kitaplardan bahseder misiniz?
Evrensel Aydýnlanma Terapisi gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerden oluþuyor. Bu hikâyeleri yazmaya baþlamamýn nedeni insanlara "mesaj vermek".
Hikâyeleri yazarken çevremdeki olaylarý inceleyip, belirttiðim kaynaklardan da yararlanarak, kendi üslubumu da ekleyerek, yeni karakterler yarattým. Günümüzde manevi deðerlerin
yok olmasý, hýzlý hayat koþullarý ve çevrenin de etkisiyle kiþiliðimizden ve inançlarýmýzdan ödünler veriyoruz. Fakat içimizdeki
inanç, kiþilik ve ümitlerimiz, hayallerimiz, azmimiz ve yaþanan
hayat tecrübeleri insaný daha da güçlendirmeli, iyilik ve güzelliðin içimizden gitmesine izin vermemeliyiz. Unutmamalýyýz ki
her yapýlan iyilik sahibine geri döner.
Bu hikâyeleri okuyanlar gerçek hayatta da doðru ve güzel
yoldan ayrýlmazlar ümidiyle bu kitabý yazdým. Mutlu Olmanýn
kolejliler ARALIK2008
Yollarý kitabýmda da gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerin yaný
sýra reiki, pozitif düþünme, meditasyon teknikleri, aromaterapi,
renklerin gücü, kristallerle þifa, bitkilerle terapi konularýnda bilgiler yer alýyor. Kiþisel geliþim meraklýlarý için ideal.
Son kitabýnýz Masal Gibi Aþklara, deneme türünde yazdýðýnýz, aþký, sevgiyi anlatan bir kitap. Okuyucular bu kitapta baþka neler bulacaklar?
Bu kitabýn içinde aþkýn tüm halleri, sevgi, dostluk, evlilik ve
aile konularýnda bilgiler ve gerçek hayattan derlenmiþ hikayeler ve sözler bulunuyor. Bazý hikayelerde aðlayacak, bazýlarýnda sinirleneceksiniz. Çünkü gelen tepkiler hep böyle. Çoðu
onlarý duygulandýrdýðýmý ve aðladýklarýný söylüyor. Yalnýz bu bir
hikaye kitabý deðil. Ýçinde aþk öðütleri, aþk sözleri, aþkla ilgili
her þey var. Her karakterde sevginin içinde olacak, romantizmin doruðunda, bulutlarýnda yaþayacaksýnýz. Bence okuyucular bu kitapta da kendi hayatlarýndan kesitler bulacaklar. Çanakkale Belediyesi evlenen tüm çiftlere bu kitabý hediye ediyor.
Yazmakta veya yayýna hazýrlamakta olduðunuz yeni kitaplarýnýz var mý? Bunlarý bize tanýtabilir misiniz?
Yaþam Mucizesi adlý kitabým yayýnlanmak üzere. Korkularýmýzla baþ etmek, zihinsel çalýþma, rüyalar, beyin gücü, ruhsal
ve fiziksel detoks, güzellik reçeteleri, gülme terapisi, faydalý bilgiler ve öðütler, zayýflama teknikleri, faydalý maskeler ve gerçek hayattan alýnmýþ hikayelerle süslediðim bir kitap. Ayrýca
baþka yerlerde bulamayacaðýnýz uzun bir çalýþma sonrasý
özenle derlediðim Geleceði Anlatan Sözler, adlý bir kitabým da
basým aþamasýnda. Barbi'nin Dünyasý adlý roman tarzý bir kitabý yarýladým. Ayrýca Sevgi Çiçekleri, Geliþim Hikayeleri, Gönül
Bahçesi, Ümit Adasý adlý yarýladýðým ama henüz bitirmediðim
kitaplar hazýrlýk aþamasýnda. Amacým yayýnevleri beðenirse kitaplarýmla yurt dýþýna açýlmak. Kitaplarýmýn diðer dillere çevrilerek, tüm dünyada okunmasýný istiyorum.
kitap
61
Yazarlýk dýþýnda farklý mesleklerle de ilgilendiðinizi görüyoruz. Bize biraz bunlardan bahseder misiniz?
Asýl branþým Ýngilizce öðretmenliði. Bu branþta bir sürü seminere katýldým ve hâlâ katýlýyorum. Ýngilizce öðretmenliði yaparken müzik bilgimi çocuklara þarkýlar öðreterek, dans bilgimi danslar ve showlar hazýrlayarak kullandým. Spora her zaman ilgim vardý. Profesyonel step ve aerobik öðretmeni olmadan önce de çok aktif spor yapardým. Ailem özellikle annem
tüm sanat dallarýna meraklý ve teþvik edicidir. Küçük yaþlardan
itibaren bale ve tenis dersleri aldýrdý. Yýllarca tenis ve basketbol oynadým. Profesyonel step ve aerobik öðretmeni olduktan
sonra hip hop dans türü bir sürü master classa katýldým. Bir
ara bir spor kulübünde step ve aerobik öðretmeni olarak çalýþtým. BUMED (Boðaziçi Mezunlar Derneði'nin) squash bayanlar
ikincisi oldum. Hillside Spor Kulübü'nde racquetball ve squasta birincilik, ikincilik, Colliseum Spor Kulübü'nde squashta dördüncülük derecelerim var. Bir ara AÝKÝDO yaptým. Daha sonra
kristallerle terapi, yaþam koçluðu, reiki, aromaterapi dallarýnda
kiþisel geliþim seminerlerini baþarýyla bitirdim. Karuna reiki,
Usui reiki, Kundalini reiki master oldum.
Genç Geliþim Dergisi'nde her ay yazýlar yazýyorum. Müzik
dalýnda ise çok küçük yaþlarda bir sürü konsere katýldým. Piyano, org, akordion çalýyordum. Kolej'in bando takýmýna seçildiðimde bana saksafon çalmayý da öðretmiþlerdi. Hiç unutmam. Piyano resitaline seçilmek için konservatuardan hocalar
gelmiþ ve Kolej'de bizi dinlemiþlerdi. O gün piyano üstünde ellerim titriyordu ama seçilince çok mutlu olmuþtum. Anneannem ud, annem keman, ablam da piyano çalar. Müzik sevgisi
aileden geliyor. Daha sonra bir arkadaþýn ýsrarý üzerine besteler yapmaya baþladým. Resim ise içimde çok büyük bir sevgiydi. Beni asýl yönlendiren hazýrlýk resim öðretmenim Mehmet
Küçükince'dir. Bir vazo çizmemizi istediðinde üç tane resim
getirmiþtim. O üç resimden birini annem, birini ablam, birini de
sýkýldýðým için ben yaptým. Hocam her halde anlamýþ olmalý ki
benim yaptýðým yamuk resme 10 diðerlerine 8 ve 9 verdi. O günden sonra
tüm resimlerimi kendim yaptým. Öyle bir güven ve istek aþýlamýþtý ki Mehmet Hoca artýk çok çalýþýyordum. Hatta
resimlerim seçilerek müdür katlarýna asýlmaya baþladýðýnda mutluluktan uçan
ben, daha sonraki resim yarýþmalarýna
katýlmakla kalmayýp kuzenlerimin de resimlerini yapmaya baþladým. Yýllar içinde birçok öðretmenden resim dersleri
alarak resim atölyelerinde çalýþtým.
Kiþisel ve karma sergilere katýldým. Beni en mutlu eden þeylerden biri de müzayedelere
resimlerimin seçilmesi ve sergilenmesi oldu. Bir sürü yarýþmada dereceler aldým.
Kiþisel ve karma resim sergileri, taký atölyesinde çalýþmamla devam etti. Ar-
týk ressam olarak çaðrýlýyordum. Daha sonra kitaplar yazmaya
baþladým. Önceleri Þalom Gazetesi'nde, Göztepe Kültür Dergisi'nde BUMED Dergisi'nde yazýyordum. Daha sonra Doðan
Holding Basýn Enstitüsü ve Boðaziçi Üniversitesi'nde görsel ve
basýlý medya elemanlarýný seçerek düzenlediði gazetecilik hizmet içi seminerini bitirdim.
Bir yazýnýzda okulunuz TED Ankara Koleji'ne olan sevginizden de bahsediyorsunuz. O günlerden ve okulunuzdan aklýnýzda en çok yer eden anýlar nelerdir?
Lise sonda Ýstanbul'a taþýndýðýmýzda bana okul arandý. Samimiyetle söylüyorum ki okullarý gezindiðimde buna Highschool, Robert Lisesi, Üsküdar Amerikan da dahil, TED Ankara
Koleji gibi bu kadar sosyal etkinlik, bu kadar güzel yapýsý bu
kadar aktif bir okul daha bulamadým. Niþantaþý Anadolu Lisesi güzel bir okul olmasýna raðmen TED Ankara Koleji'ndeki o
havayý hiçbir zaman alamadým. Lise sonda öðrenciyken bütün
Niþantaþý Anadolu Lisesi'ni ve her þubedeki öðrenciyi tanýyordum. Okul bana öyle küçük geldi ki, Ankara Koleji'nin o muhteþem yapýsý, alt tüneli, görkemli bahçesini ve tüm arkadaþlarýmý aradým. Yeni bir þehir, yeni bir okul, yeni bir çevre, arkadaþlar ve üniversite sýnavý stresi bana her gün "Kolejimi özledim"
dedirtti. TED Ankara Koleji bizim için çok özel. Ablam, kuzenlerim, halam ve amcam da bu okulun mezunu. Ayrýca sosyal
faaliyet ve aktiviteler, arkadaþlýklar da çok güzeldi. Mesela
satranç oynamayý orada öðrendim. Her turnuvada kura çekilir
ve her ne hikmetse okulun santranç birincisi daha ilk kurada
karþýma rakip olarak gelirdi. Okuldaki anýlarý yazsam herhalde
bir kaç kitap olur. Türkiye'de bir çok okulun açýlmasý çok güzel
ama TED Ankara Koleji gibi seçkin ve asýrlýk okullar azýnlýkta.
TED Ankara Koleji'nin sizin özel ve sosyal hayatýnýza katkýlarý ne þekilde oldu?
Bana disiplin, özgüven kazandýran, bakýþ açýmý þekillendiren harika bir okul. Kýsmet olursa çocuklarýmýn da bu okulda
okumalarýný çok isterim. Ayrýca Ankara'ya her gittiðimde ziyaret ettiðim nostalji yaþadýðým anýlarýmý canlandýrdýðým bir yer.
Ablam ve ben hala okul marþýný severek söyleriz. Seçkin öðretmenleri, teþvik edici yarýþmalarý ve düzeniyle hala ayakta ve
hep ayakta kalacak. Bir sürü seçkin Atatürkçü öðrenci ve milletvekili yetiþtirmiþ ve hala yetiþtiren kaliteli bir okul. Liderlik aþýlayan, baðýmsýz düþünce gücü veren, sevgi dolu, sosyal bir
okul. Hâlâ oradaki arkadaþlarýmdan bir kýsmýyla görüþüyorum.
Reneta Sibel YOLAK’85
Reneta Sibel Yolak Ankara'da doðdu. Orta öðrenimini 1985 yýlýnda TED Ankara Koleji’nde bitirdikten sonra
(son sýnýf Niþantaþý Anadolu Lisesi), üniversite eðitimini
Boðaziçi Üniversitesi Ýngilizce Öðretmenliði Bölümü'nde
tamamladý. Daha sonra ayný üniversitenin Psikolojik Rehberlik ve Danýþmanlýk Bölümü'nde master yapan Yolak,
Boðaziçi Üniversitesi'nde Gazetecilik Hizmet Ýçi Seminerine katýldý. Yolak, yazarlýðýn yaný sýra gazetecilik de yapmakta çeþitli gazete ve dergilerde yazmaktadýr.
ARALIK2008 kolejliler
kitap
62
M E Z U N L A R I M I Z I N
Y A P I T L A R I
Dr. Nejat Akar'71
Bozkýr Çocuklarýna Bir Umut Dr. ALBERT ECKSTEIN
"…1935 yýlý sonbaharýnda Ýstanbul - Ankara ekspresi gecenin içinde yol alýrken, Dr. Albert Eckstein,
Nazilerin iktidara geliþini, göçe zorlanan Yahudileri,
Türkiye'den gelen daveti, Dusseldorf Týp Akademisi'ndeki görevinden alýnýþýný, yarým kalan araþtýrmalarýný ve geride býraktýðý yakýnlarýný düþünüyordu. Pencereyi açtý; bozkýrýn serin, tertemiz havasýný içine çekti…"
Dr. Nejat Akar'71 tarafýndan kaleme alýnan, "Bozkýr Çocuklarýna Bir Umut-Dr. Albert ECKSTEIN" kitabý
Ord. Prof. Dr. Albert Eckstein'in öyküsünü içeriyor. Kitapta bir Türk dostu, Cumhuriyet tarihinin unutulmuþ
kahramanlarýndan biri olan Eckstein'in Türkiye'de geçen 15 yýllýk öyküsü günlükler, fotoðraflar, anýlar, belgeler ve tanýklýklarla anlatýlýyor. Nazilerin iktidara gelmesiyle Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Dr. Eckstein, Ýç Anadolu'dan Karadeniz'e, Akdeniz sahilinden Toroslar'a, yüzlerce köyde incelemelerde bulundu. Fotoðraflar çekti, köylülerle dost oldu, hastalarýnýn baþýnda sabahladý, pek çok çocuða þifa verdi.
Onun çabalarýyla, Türkiye'de çocuk ölümleri önemli
bir düþüþ gösterdi. Deðerli doktorlar yetiþtirdi. Ardýnda, Prof. Bahtiyar Demirað, Prof. Sabiha Özgür, Prof.
Ýhsan Doðramacý gibi modern çocuk hastalýklarý kli-
niklerinin kurucularýný býraktý.
Prof. Dr. Nejat Akar 1952 yýlýnda Ankara'da doðdu. TED Ankara
Koleji sonrasý 1971 yýlýnda Ankara
Üniversitesi Týp Fakültesi’ne girdi.
1982'de Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Uzmaný, 1989'da doçent ve
1995'de profesör oldu. Etimesgut Hava Hastanesi'nde ve Mustafa Kemalpaþa Devlet Hastanesi'nde
zorunlu hizmetlerini yaptý. Ýtalya ve ABD'de moleküler
genetik konusunda çalýþmalarda bulundu. 1989 yýlý
TÜBITAK Araþtýrma Teþvik Ödülü ve 2000 yýlý Ankara
Üniversitesi Ödülü araþtýrma ödülü sahibi. Ankara
Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü kurucu baþkaný.
Thrombosis Research ve Open Nitric Oxide dergilerinin editörler kurulunda yer alýyor. 230'un üzerinde uluslararasý yayýný var. 1987'den itibaren kurmuþ
olduðu Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim dalý, Pediatrik Moleküler
Genetik bilim dalýnda öðretim üyesi olarak çalýþýyor.
Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü kurucu
baþkaný olan Akar, Ece Akar ile evli. E- Posta:
[email protected]
Mehmet Buðra Önder’92
Bir ilk kitap: Bulduðun Gibi Býrak
"Ýçeri girdik. Kendimizi geniþ bir alanýn baþýnda
bulduk. Karþýmýzda da yan yana iki kapý vardý. Birinin
üzerinde 'Sahte Gerçekler' diðerinde ise 'Gerçek Hayaller' yazýyordu."
Yukarýda küçük bir alýntý yaptýðýmýz Mehmet Buðra Önder'in "Bulduðun Gibi Býrak" adlý bu ilk
romaný þaþýrtýcý bir kurgu ile yaþamýn dilimlerini ustaca eklemleyerek onlarý, aþkýn büyüsü
içinde anlam bütünlüðüne taþýyan, günümüz
insanýnýn açmazlarýný þiirsel bir derinlikte sorgulayan sýra dýþý, çarpýcý ve özgün bir yapýt
olarak karþýmýza çýkýyor. Roman türünün bir
örneði olan kitap geçtiðimiz Temmuz ayýnda
Fark Yayýnevi tarafýndan piyasaya sürüldü.
Bulduðun Gibi Býrak romanýnýn baþ kahramanýnýn adý Gülin. Kitapta onun bir dönem yaþadýklarý, hayata bakýþý, hayatý anlamlandýrma
ya da anlama adýna hissettikleri anlatýlýyor.
kolejliler ARALIK2008
Önder bunu, yerine göre aþkýn büyüsü yerine göre
günümüz kadýnlarýnýn beklentileri, hisleri üzerinden
sunmaya çalýþýyor. Mehmet Buðra Önder kitabýyla ilgili olarak þunlarý söylüyor: "Þu ana kadar, tarafýma
gönderilen, özellikle bir çok 'kadýn okura' ait elektronik postada, kadýnlarýn bakýþ açýsýný ve hislerini güzel
yansýtabildiðimin dile getirilmiþ olmasýndan dolayý
çok memnunum."
TED Ankara Koleji'nden 1992 yýlýnda mezun olan
Önder, Gazi Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlýk Fakültesi, Ýnþaat Mühendisliði Bölümü'ne girdi. 1997 yýlýnda bu bölümden mezun olduktan sonra ayný bölümde 2000 yýlýnda Yüksek Lisans eðitimini tamamladý. 2005 yýlýnda Anadolu Üniversitesi Ýþletme Fakültesi Ýþletme Bölümü'nü bitirdi. Önder, 2006 yýlýnda girdiði Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulu,
Çocuk Geliþimi ve Eðitimi Bölümü'nde doktora programýna hâlen devam ediyor.
hobi
64
Cengiz Engin'87
“Fotoðraf bazen bir anýdýr,
bazen bir dýþavurum”
Cengiz Engin, sanatý seven ve sanatla iç içe yaþayan bir aile
ortamýnda büyümenin ayrýcalýklarýný her dönemde hissetmiþ.
Küçük yaþlarda onu da etkisi altýna alan, dedesinin fotoðraf
sanatýna olan tutkusu, üniversite yýllarýnda onun hayatýnda da
önemli bir yer edinmeye baþlar. Fotoðraf çekmeye o yýllardan
itibaren aralýksýz devam eden ve sürekli kendini geliþtiren Cengiz
Engin, bugün Afsad'da fotoðraf üzerine seminerler de veriyor.
Fotoðrafla tanýþmanýz
nasýl oldu?
spri yaptýðýmý
sanmayýn
ama dünyaya gözümü
açtýðým anda, dedem sayesinde fotoðrafla tanýþmýþým diyebilirim. Dedem rahmetli
her önemli olayda üçayak sehpasýný kurar, körüklü Voiglander marka
makinesi ile 6x9 fotoðraflarýmýzý çekerdi. Her yaþgünü ve
önemli olaylarda, yýldönümlerinde Akay yokuþundaki Foto
Akay'a gider, ailecek stüdyo fotoðrafý çektirirdik.
Evde sadece benim küçüklüðüme dair deðil, onlar da birer TED mezunu olan annemin ve dayýmýn küçüklüklerine ve
hatta dedemin ve anneannemin de küçüklüklerine varan binlerce fotoðraf, rulo negatif ve cam negatif arþivi bulunmaktadýr.
Benim için uzun yýllar sýradan bir detay olan bu fotoðraflama /
arþivleme olayýnýn herkese nasip olmayan bir ayrýcalýk olduðunu çok sonralarý anladým.
Küçüklüðümde kendimi bildim bileli resim yapýyordum desem, yalan olmaz. Karakalem, yaðlýboya ve pastel her türlü
teknikte resimler yaptým. Lisede seçmeli olarak aldýðým resim
derslerinde Yýldýz Gürbüz hocamýn çok deðerli katkýlarý olmuþtur. Konservatuarda piyano bölümünde okumuþ olan ve Cemal Reþit Rey'in öðrencisi olan anneannem ve sanata deðer
veren fotoðraf tutkunu dedem, 'hangi mesleði yaparsam yapayým sanattan uzak kalmamamý, resim yapmayý hiç bir zaman býrakmamamý' her fýrsatta söylüyorlardý. Resim ve sanat
E
kolejliler ARALIK2008
tutkusu lise döneminde ve üniversitenin ilk yýllarýnda doruk
noktasýna ulaþtý.
1992 yýlýydý. Üniversitedeki bir arkadaþýmla, bir binanýn
penceresindeki yansýma hakkýnda bir konuþma yapýyorduk.
Yanýmdaki bas-çek makine ile o yansýmanýn fotoðrafýný çektim.
Bu fotoðraf benim, fotoðrafýn sadece gerçekliðin nesnel bir
temsili deðil, ayný zamanda fotoðrafçýnýn öznel tercihlerinin de
bir yansýmasý olabileceðine dair sahip olduðu sanatsal niteliklerin farkýna varmamý saðladý. Derhal üniversitenin fotoðrafçýlýk
topluluðuna üye oldum. Topluluðun karanlýkodasý benim için
keþfedilmeyi bekleyen büyülü bir dünya gibiydi. Karanlýkodada yaptýðým denemeler fotoðrafa tutkuyla baðlanmamý saðladý. O günden bu yana fotoðraf, benim hayatýmda bambaþka
bir yere sahip oldu.
Uzun süredir fotoðraf çeken biri olarak, sizden fotoðrafýn
bir tanýmýný yapmanýzý istersek neler söylersiniz?
Fotoðraf teknik olarak; gerçekte var olan bir nesneden
yansýyan ýþýðýn belirli bir süre boyunca, ýþýða duyarlý bir yüzey
üzerinde oluþturmuþ olduðu izdir. Dolayýsýyla, temelde "gerçeklik"tir, "geçmiþ"tir ve "bir olayýn ve duygunun aktarýmý, yansýmasý"dýr.
Fotoðrafýn yazým diline paralel bazý nitelikleri vardýr. Nasýl ki
yazý dilini kullanarak, alýþveriþ listesi, tebrik kartý, aþk mektubu,
edebi bir metin veya akademik bir makale yazýlabilir ve bunlarýn herbiri birbirinden farklýdýr. Fotoðraf tekniði kullanýlarak oluþturulmuþ olan her görüntü de birbirinden farklýdýr. Bu nedenle
fotoðrafa dair tek bir taným yapýlmasý istendiðinde, söylenebilecek tek kelime bunun sadece bir 'ifade tekniði' olduðudur.
Sonuç görüntünün ne olduðu o tekniði kullanan kiþinin niyetine baðlýdýr. Benim için fotoðraf; bazen bir anýdýr; bazen de bir
dýþavurumdur.
hobi
65
kýzýlötesi fotoðrafçýlýk en çok kullandýðým uygulamalardýr diyebilirim.
Size göre iyi bir fotoðraf bakan kiþiye neler anlatmalýdýr?
Herþeyden önce salt çekilen nesnenin ilginçliðinin veya
güzelliðinin fotoðrafýn iyi ya da kötü olmasýyla hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü böylesi fotoðraflara gösterilen ilgi, fotoðrafa deðil,
fotoðraflanan nesneye karþý gösterilir. Ýyi fotoðraf, çekilen nesne ya da olay sýradan dahi olsa, o nesneye dair fotoðrafçýnýn
yorumunu içermelidir. Sadece belirli bir ânýn yakalanmasý maharetine dayalý, fotoðrafçýlýðý avcýlýkla özdeþleþtiren fotoðrafçýlýk anlayýþý ya da 'ben böyle birþey gördüm, istedim ki sizler de
görün' mantýðýyla çekilmiþ olan fotoðraflar; iyi fotoðraf için çok
sýð yaklaþýmlardýr. Ýyi bir fotoðraf salt gerçek dünyadan çalýnmýþ olan bir görüntü deðil, fotoðrafçýnýn düþüncelerini de yansýtan bir yorum olmalýdýr.
Fotoðraflarýnýzda aðýrlýklý olarak kullandýðýnýz yöntem ve
teknikler nelerdir?
Farklý teknik uygulamalarýn ve müdahalelerin fotoðrafik ifade olanaklarýný zenginleþtirdiðine inanýyorum. Bu nedenle teknik anlamda sürekli olarak bir arayýþ içinde olduðumu söyleyebilirim. Yaygýn olarak kullanýlmayan teknikleri, farklý uygulamalarý keþfetmekten çok keyif alýyorum. Türkiye'deki renkli kýzýlötesi filmle yapýlmýþ olan ilk saydam gösterisine 2002 yýlýnda;
Türkiye'de açýlmýþ olan nadir siyah beyaz kýzýlötesi sergilerden
birine de 2004 yýlýnda imza atmýþ olmaktan büyük gurur duyuyorum. Fotomontaj uygulamalarý, seri anlatýmlý fotoðraflar ve
Katýlmýþ olduðunuz sergiler nelerdir?
Bugüne kadar katýlmýþ olduðum sergilerin sayýsýný ben de
bilmiyorum. 40-50 civarýnda olduðunu tahmin ediyorum. Ancak benim için önemli olan birkaç sergiyi saymam gerekirse,
1997 yýlýnda Ýzmir ve Ankara'da açtýðým EX isimli kiþisel
sergi, 1997 yýlýnda Ankara'da açtýðým FELIS isimli kiþisel sergi,
2002 yýlýnda Ankara, Mersin, Bursa ve Ýstanbul'da tekrarlanmýþ
olan KIZILÖTESÝ DURAKLAR saydam gösterisi, 2004 yýlýnda
Ankara, Mersin ve Adana'da sergilenmiþ olan 700-900 isimli
(siyah-beyaz kýzýlötesi) atölye sergisi, 2005 yýlýnda Ankara'da
sergilenmiþ olan SENTAKS isimli (seri anlatýmlý fotoðraflar)
atölye sergilerini söyleyebilirim
Afsad'da ayný zamanda eðitmenlik de yapýyorsunuz. Hâlen vermekte olduðunuz seminerlerin detaylarýndan ve
kimlerin daha çok katýldýklarýndan bahseder misiniz?
1996 yýlýndan bu yana Temel Eðitim ve Temel Karanlýkoda
seminerleri veriyorum.
Temel eðitim seminerlerine her yaþ ve eðitim düzeyinden,
fotoðrafa ilgi duyan kiþiler katýlmaktadýr. Fotoðraf çekiminin temelleri ve film banyosunun, agrandisman baskýnýn temelleri
uygulamalý olarak aktarýlmaktadýr. 2000 yýlýndan bu yana sorumlusu olduðum atölyede fotoðrafýn farklý ifade olanaklarýný
tanýtmaya yönelik eðitimler vermekteyim. Konularý çok çeþitlilik
göstermektedir. Aþýrý grenlilik, ýþýkla boyama, high-key, siyahbeyaz ve renkli kýzýlötesi film kullanýmý, seri anlatýmlý fotoðraf,
görsel günlük, kompozit fotoðraf teknikleri, vb..
Atölye çalýþmalarýna temel fotoðraf bilgisine sahip, uygulama konusunda herhangi bir eksiði olmayan dernek üyeleri katýlmaktadýr.
2005 yýlýndan bu yana da, dönemsel olarak "Fotoðraf Okuma, Yorumlama ve Deðerlendirme Teknikleri" seminerini aktarmaktayým. Bu seminere de fotoðrafla ilgilenen her düzeyden
kiþi katýlabilmektedir.
ARALIK2008 kolejliler
hobi
66
Ankara'daki fotoðraf kurumlarý hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Bu kurumlarýn fotoðrafa ve fotoðrafçýya katkýlarý nelerdir?
Fotoðraf dernekleri herþeyden önce sosyal bir ortam olmalarýnýn yaný sýra, fotoðraf adýna üretim - paylaþým - tartýþma
ortamý olanaðý saðlamalarý açýsýndan toplumda kültür-sanat
bilinci oluþturmakta ve üyelerine toplum içinde nitelikli bireyler
olabilmeleri adýna gerekli altyapýyý saðlamaktadýrlar. Bireylerin
tek baþlarýna imkan saðlamalarý güç olabilecek sergilere yayýnlara katýlmalarýný, eðitim
ve gezi faaliyetlerinin içinde
bulunmalarýný, fotoðraf camiasýndan usta isimlerle buluþabilecekleri söyleþi ortamlarýný
saðlayabilmektedir.
Bu anlamda Afsad'ýn özelinde konuþmak gerekirse, bir
çok konuda öncü ve kurumsal
yapýsý oturmuþ bir fotoðraf derneði olduðunu rahatlýkla söyleyebilirim.
Fotoðrafla ilgili yapmayý düþündüðünüz planlarýnýz nelerdir?
Eþim Ajda Alçýn Engin, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoðrafçýlýk bölümünde master yaptý. Þu anda
profesyonel olarak özel gün fotoðrafçýlýðý (doðum ve düðün
çekimleri) yapmaktadýr, çok iyi bir fotoðrafçýdýr. Kendisiyle birlikte iki sene önce baþlamýþ olduðumuz belgesel içerikli bir
projemiz vardý. Ancak gerek eþimin, gerekse benim yoðun iþlerimiz ve ikiz bebeklerimiz nedeniyle ortak belgesel projemize
bir süre ara vermek zorunda kaldýk. En yakýn zamanda tekrardan kaldýðýmýz yerden devam etmek ve kýsa süre içinde bu
kolejliler ARALIK2008
projeyi tamamlamak istiyoruz. Bunun yaný sýra fotoðrafýn farklý
ifade olanaklarýný keþfetmeye, denemeye ve öðrenmeye de
devam ediyorum.
Fotoðrafla ilgilenmeyi düþünenlere önerileriniz nelerdir?
Fotoðrafýn makine ve ekipman demek olmadýðýný söylemek istiyorum. Pahalý bir dolmakalem kullanan bir yazar, kurþun kalem kullanan bir yazardan daha iyi eserler üretmez.
Önemli olan içeriktir. Benzer þekilde iyi fotoðraf da, pahalý bir
ekipmanla olmaz. Bütçelerine uygun, iþlerini görebilecek asgari niteliklere sahip bir makine ile baþlasýnlar. Birçok iyi fotoðrafçý, fotoðrafçýlýk hayatýna sýnýrlý teknik yetenekleri olan
Zenith marka makinelerle baþlamýþtýr. En üst model makine
alma yönündeki teknolojik fetiþizmi bir kenara býrakýp, fotografik içerikle ilgilensinler. Bol miktarda usta fotoðrafçýlarýn çalýþmalarýný incelesinler. Çalýþmalarý sadece biçimsel yönden
deðil, arka planýndaki fikirsel yaklaþým olarak da anlamaya
çalýþsýnlar.
Teknik, anlatýlmak istenen içeriðe uygun olduðu sürece
anlamlýdýr. Sýrf ilginçlik olsun diye teknik müdahale hevesine
kapýlmasýnlar.
Cengiz ENGÝN’87
1970 yýlýnda Ankara'da doðdu. 1987 yýlýnda TED Ankara Koleji'nden, 1993 yýlýnda ODTÜ Endüstri Mühendisliði Bölümünden
mezun oldu. 1993 yýlýndan bu yana Endüstri Mühendisi olarak çalýþmaktadýr. Engin, iþinden arta kalan zamanlarda fotoðraf çekiyor,
fotoðraf üzerine yazýlar yazýyor ve çeþitli düzeylerde fotoðraf eðitimleri veriyor. 1994 yýlýndan bu yana Ankara Fotoðraf Sanatçýlarý
Derneði (Afsad) üyesi olan Engin, evli ve biri kýz - biri erkek 2,5
yaþýnda ikiz çocuk sahibidir. Eþi Ajda Alçýn Engin profesyonel olarak fotoðrafçýlýkla uðraþmaktadýr.
uzman makalesi
68
GLOBAL FÝNANS KRÝZÝ VE TÜRKÝYE'YE ETKÝLERÝ
Krizin Sebepleri
M. Aydýn KARAÖZ'74
Oyak Anker Bank Yönetim Kurulu Üyesi
B
ir süreden beri hepimiz Amerika'da baþlayan ve
sonrasýnda, baþta diðer sanayileþmiþ ülkeler olmak üzere bütün dünyaya dalga dalga yayýlan çok
büyük bir finansal krize þahit olmaktayýz.
Bu krize giden adýmlarý kýsaca özetlemek gerekir-
se;
1) ABD'nde 2000'li yýllarýn baþýndan bu yana aþaðý doðru
seyreden faiz hadleri konut kredilerine olan talebi artýrmýþ ve
2) Bunun sonucunda artan emlak fiyatlarý gayrimenkul sahiplerine ilave ipotekli borçlanma imkaný saðlamýþtýr.
3) Bu arada düþük gelir grubuna açýlan (subprime) konut
kredilerinin toplam konut kredileri portföyündeki payý giderek
artmýþtýr.
4) Bankalar yeni kredi açabilmek için bu portföydeki alacaklarýna dayalý menkul kýymet ihraç ederek borçlanma yoluna gitmiþlerdir.
5) Ancak gayrimenkul fiyatlarýnýn düþmesi üzerine alacaklarýný tahsil etmekte zorlanmaya baþlayan bankalar, bu borçlarýný ödeyemez duruma gelince Aðustos 2007'den itibaren likidite krizinin öncü iþaretleri alýnmaya baþlanmýþ ve güven
ortamý giderek kaybolmuþtur.
Dolayýsýyla, bugün yaþanmakta olan
krizin merkezinde yer alan en önemli sebeblerden birinin düþük kaliteli alacaklara dayanarak çok yoðun bir þekilde kullanýlan türev ürünler ve yapýlan menkul
kýymet ihraçlarý olduðunu söyleyebiliriz.
Bu noktada ilginç olan bir husus;
sözü edilen enstrümanlarýn yine
büyük bir finansal krizden, 1982
yýlýnda Meksika'nýn dýþ borçlarýný
ödeyemeyeceðini ilan etmesiyle
doruk noktasýna çýkan Latin
Amerika borç krizinden sonra
ivme kazanan finansal inovasyon çalýþmalarý neticesinde ortaya çýkmýþ olmalarýdýr. Bilindiði üzere, o zamana kadar sendikasyon kredileri yoluyla Latin
kolejliler ARALIK2008
Amerika ülkelerine çok fazla borç vermiþ olan uluslararasý bankalar, paralarýný alamayýnca borç ertelemenin yanýsýra, bu alacaklarýnýn önemli bir bölümünden vazgeçmek durumunda kalmýþlar, kredi riskini tek baþlarýna taþýdýklarýndan dolayý da büyük zararlara uðramýþlardýr. Çare olarak, riskin bankalardan
yatýrýmcýlara geçirilerek daðýtýlmasý ve etkin bir þekilde idare
edilmesi fikrinin aðýrlýk kazanmasý sonucunda, uluslararasý finans piyasalarýnda bilanço dýþý menkul kýymete dayalý iþlemlerin (securitisation) ve türev ürünlerin (swap,
forward/future ve option) önemi ve hacmi hýzlý bir þekilde artmaya baþlamýþtýr.
Geriye dönüp bakýldýðýnda, söz konusu finansal inovasyon sonucu yeni enstrümanlarýn sisteme dahil edilmesiyle yanlýþ yapýldýðýný
düþünmek herhalde mümkün deðildir.
uzman makalesi
69
Ancak, denetim otoriteleri ve kredi derecelendirme kuruluþlarý
da dahil olmak üzere, hiç kimsenin insan doðasýnýn bu denli
agresif bir risk iþtahý ile hareket edeceðini öngörmemiþ olmasýndan bahsetmek daha doðru olacaktýr. Nitekim, 2007 yýlý sonu itibariyle bütün dünya ülkelerinin milli gelirlerinin toplamý 60
trilyon $ civarýnda iken, bu enstrümanlarýn hacminin bunun 23 misli seviyesine ulaþmýþ olmasý finansal kaldýraçýn ne denli
yoðun kullanýldýðýnýn en açýk göstergesidir.
Aslýnda risk yönetiminin temel kurallarýný dahi göz ardý ederek bugünkü durumun ortaya çýkmasýnda payý olan profesyoneller, sadece kendi bankalarýný zora sokmakla kalmamýþ, yaratýlan finansal kaosun tüm dünyaya yayýlan etkisiyle hem sanayileþmiþ hem de geliþmekte olan ülkelerin büyük sýkýntýya
girmelerine sebep olmuþlardýr.
Nitekim, yaþamakta olduðumuz ve adeta bir tsunami etkisi yaratan krizde sermayeleri erimeye baþlayan (Lehman Brothers gibi) bazý finansman kuruluþlarý batmýþ, (Citi Group, Merrill Lynch, Dresdner Bank gibi) geride kalan dev bankalar ise
ancak devlet desteðiyle veya baþka bir kuruluþ tarafýndan satýn alýnarak ayakta durmaya gayret eder hale gelmiþlerdir.
Geçtiðimiz aylar içinde yüzmilyarlarca dolar yardým alan bu finansal kuruluþlarýn ayakta kalabilmek için daha ne kadar paraya ihtiyacý olduðu bilinmediði gibi, devletlerinden yardým talebinde bulunan þirketlerin listesi de uzamaya baþlamýþtýr. Nitekim bu zamana kadar saðlanan desteðe ilaveten dünyanýn
en büyük finans gruplarýndan CITI için yeni bir kurtarma paketi açýklanmýþtýr. Avrupa ülkelerindeki durum ise ABD'den farklý
deðildir. Baþta Ýngiltere, Almanya, Fransa, Ýtalya, Belçika ve
Hollanda olmak üzere birçok ülkede bankalarýn batmasýný önlemek üzere hükümetler öncelikle mevduat garantisi vermek
gibi tedbirler almýþlar ve çok büyük miktarlara varan sermaye
desteðinde bulunmuþlardýr.
Uluslararasý finans piyasalarýndaki þiddetli depremin hem
sanayileþmiþ hem de geliþmekte olan ülkelerdeki etkileri dikkate alýndýðýnda, krizin reel sektörü de tehdit etmeye baþlayan
genel bir ekonomik krize dönüþmekte olduðunu görmekteyiz.
Nitekim ABD'nde iflasýn eþiðinde olan 3 otomobil üreticisi firmanýn devlet desteði saðlamaya çalýþtýðýný hepimiz takip ediyoruz. Benzer þekilde Avrupa Birliði de, bugüne kadar finans
sektörüne verdikleri yüzmilyarlarca Euro'luk desteðe ilaveten,
reel sektörü ayakta tutabilmek için 200 milyar $ tutarýnda yeni
bir paket açýklamýþtýr. Bu türden örnekleri çoðaltmak mümkündür.
Bundan sonra ne olacaðý, krizin ne zaman dip noktasýna
ulaþacaðý herkesin merak ettiði bir konudur. Ýyimser tahminler
2009 ortasýna doðru ABD'nde nisbi bir iyileþmenin baþlayacaðý yönündedir. Ancak bu durumun, krizden çýkýþ emarelerinin
bütün dünya ekonomilerinde ayný anda hissedileceði anlamýna gelmeyeceði aþikardýr. Diðer taraftan, halihazýrda sadece
konut finansmanýndan doðan sýkýntýnýn yaþandýðý, bunun devamýnda iþyeri finansmaný ve kredi kartý ile ilgili zorluklarýn da
ortaya çýkabileceðine iliþkin öngörüler piyasalarý tedirgin bir
bekleyiþ içinde tutmaya devam etmektedir.
Hangi senaryo geçerli olursa olsun, bütün dünya topyekün
bir ekonomik durgunluða girmektedir. Baþta sanayileþmiþ ülkeler olmak üzere bütün ülkelerin ekonomik büyümelerinin
2009 yýlýnda önemli ölçüde yavaþlayacaðý, hatta eksiye döneceði öngörülmektedir.
Dünyada 2002'den bu yana yaþanmakta olan likidite bolluðu ortadan kalkacaktýr. Institute of International Finance'in rakamlarýna göre 2007 yýlýnda geliþmekte olan ülke ekonomilerine akan fonlarýn toplam tutarýnýn 900 milyar $ civarýnda olduðu dikkate alýndýðýnda, 2009 ve sonrasýnýn bilhassa bu ülkelerin dýþ kaynak ihtiyaçlarý bakýmýndan ne denli zorlu geçeceðini anlamak daha kolay olacaktýr.
Geldiðimiz noktada, sadece finansal kuruluþlarda deðil
bütün firmalarda risk yönetiminin önemi artmýþ görünmektedir.
Ayrýca, uluslararasý finans mimarisinin tekrar yapýlandýrýlmaya
ihtiyacý olduðu açýktýr. Nitekim, Kasým ayý ortalarýnda yapýlan
G-20 toplantýsýnda da bu yönde görüþmelerin yapýldýðýný biliyoruz. Bu süreçte devletlerin düzenleyici rolünün önemi ve
aðýrlýðý açýk olmakla beraber, uluslararasý kuruluþlardan kredi
derecelendirme firmalarýna kadar bütün piyasa oyuncularýnýn
katkýda bulunabileceði katýlýmcý ve þeffaf bir yol izlenmesinin
hayati olduðunu düþünüyoruz.
Krizin Türkiye'deki Etkileri
Uluslararasý finans dünyasý globalleþmenin en çabuk ve
net bir þekilde hissedildiði alanlardan biridir. Hele hâlen yaþamakta olduðumuz ölçekteki þiddetli bir krizin dünyanýn diðer
bölgelerinde de hissedilmemesi mümkün deðildir. Bu çerçevede, maalesef Türkiye de bu ekonomik depremden payýný almaya baþlamýþtýr; döviz fiyatlarý aþýrý bir dalgalanmaya girmiþ,
borsa endeksi önemli ölçüde düþmüþ, gösterge faiz haddi
%20'lerin üstüne çýkmýþ ve güven ortamý zayýflamýþtýr.
Bu tür zamanlarda, hýzla kaybolan güven ortamýný mümkün olduðunca muhafaza etmek en önemli ve öncelikli konudur. Çünkü, takdir edileceði üzere, güven ortamýnýn yeniden
inþasý mevcut durumu muhafaza etmekten her zaman daha
masraflýdýr. Bu yönde atýlmasý gereken adýmlardan birincisi alýnacak tedbirlerde proaktif olmaktýr. Gerekli tedbirlerin herhangi bir gecikme olmaksýzýn zamanlýca uygulamaya konmasý halinde, bunlarýn maliyetinin olabilecek en düþük seviyede kaldýðý hatta bazýlarýnýn sýfýr maliyetle güven ortamýný saðlamaya
yardýmcý olduðu tecrübeyle sabittir. Ýkinci olarak, beklentilerin
yönetilmesi büyük önem taþýmaktadýr. Bunun için baþta iþ
dünyasý olmak üzere toplumun her kesimiyle samimi ve inandýrýcý bir diyalog içinde olmak elzemdir. Üçüncü olarak, üretilen bilgilerin doðru, þeffaf ve tutarlý olmasýna dikkat edilmeli ve
bu bilgilerin iyi zamanda olduðu gibi zor zamanlarda da paylaþýlmasýna devam edilmelidir.
Son birkaç aydan bu yana olan geliþmelere bakýlacak olursa, güven ortamýný muhafaza etmekte ülke olarak iyi bir sýnav
verdiðimizi düþünmek biraz zordur. Finansal krizin reel sektöre bulaþtýðýný söylemek de yanlýþ olmayacaktýr.
Esasen 2004'ten bu yana hýz kaybetmeye baþlayan ekonomimiz zor bir zamanda bu krize yakalanmýþ durumdadýr.
Korkulan husus, artan enflasyon ve düþmeye devam eden büyüme rakamlarý neticesinde halihazýrda bütün sektörleri kaplamýþ olan tedirginliðin ve sýkýntýlarýn 2009 yýlýnda daha da derinleþmesidir. Krizin ekonomimiz üzerindeki ilk etkilerinin aþaðýdaki alanlarda hissedileceðini söyleyebiliriz:
ARALIK2008 kolejliler
uzman makalesi
70
1) Büyüme
Güven ortamýnýn zayýflamasý insanlarýn tüketim giderlerinde bir azalmaya sebebiyet vermektedir. Benzer þekilde, yüksek seyreden faizlerin de etkisiyle özel yatýrým harcamalarýnýn
da ertelendiði görülmektedir. Bu durumda, resmi makamlar tarafýndan %3.5-4 olarak öngörülen 2009 yýlý büyüme hedefinin gerçekleþmesi
zordur. Bu konudaki hakim kanaat, en yüksek
%2 civarýnda bir ekonomik büyüme ile önümüzdeki yýlý tamamlayacaðýmýz yönündedir.
Bu ortamýn ilk ortaya çýkan sonucu ise iþsizliðin
artmasýdýr.
2) Özel Sektörün Kredi Borçlarý
Ülkemizde 2001 yýlýnda yaþanan ekonomik
krizden sonra gerçekleþtirilen yapýsal düzenlemeler bankalarýmýzý eskiye oranla daha saðlýklý duruma getirmiþtir. Bankalarýn kredi verebilmeleri için en
önemli kaynaklarýndan biri yurt dýþýndan saðladýklarý finansman imkanlarýdýr. Ancak mevcut koþullar çerçevesinde bankalarýn yeni kredi alma imkanlarý daralacaðý gibi, vadesi dolacak
olan sendikasyon kredilerinin de iyimser bir bakýþla ancak
%50-70 oranýnda yenilenebileceði tahmin edilmektedir. Bu
noktada, mevduata verilen garantinin artýrýlmasý hiç olmazsa
mevcut yurtiçi tasarruflarýn bankacýlýk sisteminde kalmasýný
saðlamak bakýmýndan önemlidir. Nitekim, batý ülkelerinde ilk
alýnan tedbirlerden biri bu yönde olmuþtur.
Diðer taraftan, son yýllardaki ekonomik konjonktür KOBÝ'ler
de dahil olmak üzere her büyüklükteki özel sektör firmalarýnýn
da döviz cinsinden orta/uzun vadeli borçlanmalarýna imkan ta-
M. Aydýn KARAÖZ’74
Halen Oyak Anker Bank Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalýþmakta olan Aydýn Karaöz, TED Ankara Koleji’nden 1974 yýlýnda
mezun olduktan sonra, A.Ü. Hukuk Fakültesi'nde okumuþ, mezuniyetinin ardýndan, Harvard Law School'da "New Financial Instruments in International Capital Markets" konulu master çalýþmasýyla LL.M. derecesini almýþtýr. Çalýþma hayatýna 1980 yýlýnda Hazine Müsteþarlýðý'nda baþlayan Aydýn Karaöz, 2003 yýlýnda Dýþ Ekonomik Ýliþkiler Genel Müdürlüðü, Yabancý Sermaye Genel Müdürlüðü, Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüðü ile Teþvik ve Uygulama Genel Müdürlüðü'nden sorumlu Müsteþar Yardýmcýsý iken kamu sektöründeki görevinden ayrýlmýþtýr. Bu görevinden önce
1994-2000 yýllarý arasýnda Dýþ Ekonomik Ýliþkiler Genel Müdürü
olarak hizmet veren Aydýn Karaöz, diðer birçok konunun yanýsýra
devletin bütçe ve proje finansmaný amaçlý dýþ borçlanmasýndan
sorumlu olarak çalýþmýþtýr. Ayrýca Ýþ Bankasý'nda Yönetim Kurulu
Denetçisi (1993-94), Türkiye Teknoloji Geliþtirme Vakfý (19962001), Türk Eximbank (1997-2003), Council of Europe Development Bank (1996-2003), Black Sea Trade and Development
Bank (1998-2001) ve Oyak Bank’ta (2004-07) Yönetim Kurulu
Üyesi olarak görev yapmýþtýr.
kolejliler ARALIK2008
nýmýþtýr. Þirketlerin taþýdýklarý kur riski yüküne ilaveten yeni finansman imkanlarýnýn da daralmýþ olmasý, bu borçlarda kredi
riskinin ortaya çýkmasý ihtimalini artýrmaya baþlamýþtýr. Bu tehlike bilhassa KOBÝ'ler bakýmýndan daha büyüktür ve zora giren
bilanço sýkýntýlarýnýn zincirleme bir etki yaratmasýndan endiþe
edilmektedir.
Bu ortamda zayýflayan þirket bilançolarý bankalarýn tedirginliðini artýrmakta ve ticari kredilerde de bir daralmanýn ortaya çýkmasý kaçýnýlmaz hale gelmektedir.
3) Ýhracat Gelirlerinin Azalmasý
Bütün göstergeler dünya ticaret hacminde ciddi bir daralmaya iþaret etmektedir. Buna ilaveten, ülkemizin ihracatýnýn
%60'lýk bölümünün yapýldýðý Avrupa ülkelerindeki ekonomik
büyüme tahminleri önemli ölçüde aþaðý doðru revize edilmiþtir. Doðal olarak, ihracatýmýz bu ekonomilerdeki daralmaya paralel olarak azalacaktýr.
4) Dýþ Finansman Ýhtiyacý
Ülkemizin iç tasarruflarýnýn yetersiz olmasý, büyüme için dýþ
kaynaklarýn kullanýlmasýný zaruri kýlmaktadýr. Nitekim, Türkiye'nin yýllar itibariyle büyüme performansý incelendiðinde dýþ
kaynaðýn varlýðý ile büyüme oranlarý arasýnda paralel bir iliþki
olduðu kolayca görülecektir.
Geçtiðimiz yýllarda dünyadaki likidite bolluðunun etkisiyle
gerek yabancý yatýrýmlar gerekse borçlanma yoluyla kolayca
yurda gelen fonlar dýþ finansman bakýmýndan rahat bir dönem
yaþanmasýný saðlamýþtýr. Ancak deðiþen dünya konjonktürü
önümüzdeki dönemde yeni kaynaklarýn bulunmasýný zorlaþtýracaktýr. Buna mukabil, IMF ile yapýlacak yeni bir stand-by düzenlemesinin bu zorluklarý aþmada yardýmcý olacaðý düþünülmektedir. Ancak, IMF desteðinin deðeri bilinmekle beraber,
sürdürülebilir bir dýþ finansman programýnýn baþarýyla uygulanabilmesi için asýl ve önemli olanýn ülkenin uzun dönemde izlediði strateji olduðu gözden uzak tutulmamalýdýr.
Mevcut kriz ortamýnda zaman hergün yeni bir tahribat yaratarak hýzla akýp gitmektedir. Ülkemize çok pahalýya mal olan
2001 krizinden sonra inþa etmeye baþladýðýmýz daha güçlü
zemin için ulusca büyük fedakarlýklarda bulunduk. Bu zeminin
kaybolmasýna mahal vermemek için ihtiyaç duyulan tedbirlerin
hýzla alýnmasý gerekiyor.
bilim-teknoloji
72
T ü r k i y e ’ d e
b i l i m
m e r k e z l e r i
Hüsnü AKALIN’63
Renko Ltd. Þti.
T
oplumlarýn eðitim düzeyi, ülkelerin geliþmesinin en
önemli faktörlerinden biridir. Sadece çocuklar deðil
tüm toplum eðitim çalýþmalarýnýn hedefi olmalýdýr.
Teknolojik geliþmenin temel unsuru da fen eðitimidir.
Günümüz anlayýþýnda bilgisayar ve teknolojik
aksesuarlar ile eðitim vermek yaygýn hale gelmiþtir. "Çaðdaþ
eðitim bu þekilde olmalýdýr" gibi bir düþünce ön plana çýkmaktadýr ve bu durum çocuklarý sanal bir aleme doðru itmektedir.
Topluma ve özellikle de geleceðin büyükleri olan çocuklarýmýza gerçeði göstermenin, dokunarak, eðlenerek ve kalýcý
öðrenmenin önemli araçlarýndan bir tanesi toplum, bilim ve
teknoloji merkezleridir. Burada ilk olarak "Bilim Merkezi" nedir
sorusuna cevap vermek gerekir. Bilim Merkezi, bilim, teknoloji
ve eðitim alanlarýný temsil eden ve bu alanlarýn tüm özelliklerini kendi içinde birleþtiren bir yapýdýr. Bu yapýda amaç, bilgi
toplumu yaratmak, bilime ve teknolojiye karþý bir ilgi
uyandýrmak ve tüm bunlarýn bireysel ve toplumsal
önemini vurgulamaktýr.
Bu merkezler baþta çocuklar olmak üzere
toplum ile bilimi buluþturmaktadýr. Kiþiler, bu
merkezlerde bilimin temel kavramlarýný eðlenceli bir þekilde zorlanmadan, sýnýrlanmadan, deneyerek öðrenebilme þansýna
sahip olmaktadýr. Ayrýca fen bilimlerine
olan ilgileri artmakta ve kendilerine zor
gelen bilimsel kavramlarýn aslýnda etraflarýnda var olduðunu görüp bu alana daha
çok yönelebilmektedir.
Bilim Merkezlerinde çocuklar bazý sorulara yanýt ararken ayný zamanda gizil öðrenmeler yaþamaktadýr. Bu sorulardan bazýlarý,
- Kendimi bir iple yukarý çekebilir miyim? Bunu nasýl baþarabilirim?
kolejliler ARALIK2008
- 1kg aðýrlýkla 5kg'lýk bir aðýrlýðý kaldýrmak mümkün müdür?
- Bir florasaný fiþe takmadan yakmak mümkün müdür?
- Tek ayaðýmý ve elimi oynatarak uçmam
mümkün mü?
- Koni þeklinde bir materyal itmeden yokuþ yukarý yuvarlanabilir mi?
- Fýsýldayarak konuþursam 10 m ileride duran arkadaþým benim sesimi nasýl duyabilir?
Çocuklarýn Bilim Merkezlerini dolaþýrken aklýna takýlan bu sorular onlarýn
sorgulama ve araþtýrma duygusunu
arttýrýrken ayný zamanda da onlara yaparak yaþayarak öðrenme fýrsatý tanýmaktadýr. Bu da eðitimde þu an izlenmekte olan en temel anlayýþtýr.
Bilim Merkezi konsepti aslýnda yeni
ortaya atýlmýþ bir fikir, çalýþma deðildir.
Geçmiþi 16.yüzyýla kadar uzanan bu fikir,
ülkemizde yeni yeni önemsenmeye baþlanmýþtýr. Oysaki geliþmiþ ülkelerde Toplum ve Bi-
bilim-teknoloji
73
v e
b i l i m
m e r k e z l e r i n e
b a k ý þ
Renko Ltd. Þti. olarak temel amacýmýz bu merkezleri ülkemizde yaygýnlaþtýrmak ve bu merkezler için gerekli ürünlerin
yerli üretimini saðlamaktýr. Þu an aktif olarak beþ farklý ilde bilim merkezi çalýþmalarýmýzý baþarýlý bir þekilde yürütmekteyiz.
Hem ülkemizde bu çalýþmalarýn ilerlemesi hem de yerli üretim
ve teknik destek saðlama açýsýndan gösterdiðimiz gayretin
haklý gururunu yaþamaktayýz. Toplumu bu konuda bilinçlendirme aþamasýnda ilgili kiþi ve kurumlarý da ayný gayreti göstermeye davet ediyoruz.
Hüsnü AKALIN’63
lim Merkezleri her þehir ve bölgede çok sayýda bulunmakta ve
aktif olarak toplumu bilinçlendirme çalýþmalarýna devam etmektedir. Ülkemizde Bilim Merkezleri konusundaki eksikliði gidermek amacý ile son senelerde ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi, ÝTÜ Bilim Toplum Uygulama Araþtýrma Merkezi, Þiþli Belediyesi Bilim Merkezi, Rahmi M. Koç Müzesi, Feza Gürsey Bilim Merkezi gibi merkezler kurulmuþtur. Ýsteðim bu tesislerin
zaman içinde büyümesi ve yurt genelinde yaygýnlaþmasýdýr.
Hüsnü Akalýn, 1963 TED Ankara Koleji mezunu olup ODTÜ
Fizik bölümünde lisans eðitimini tamamlamýþtýr. Lisans eðitiminden sonra University of Essex Opto-Elektronik alanýnda yüksek lisans yapmýþtýr. ODTÜ Fizik Bölümü, TÜBÝTAK-SAGE ve Hacettepe Fizik Bölümü'nde araþtýrmacý ve öðretim görevlisi olarak çalýþtýktan sonra 1985 yýlýnda Renko Firmasý'ný kurmuþtur. Renko Ltd.
Türkiye'de üniversite ve lise fizik laboratuarlarý için fizik deney setleri ve ayrýca Bilim Merkezi ürünleri üreten profesyonel, önder bir
kuruluþtur.
ARALIK2008 kolejliler
spor
74
Kolej'in Milli Takým’a kazandýrdýðý isim
Pertev Öngüner
Basketbolla ilgilenenlerin yakýndan tanýdýðý bir oyuncu Pertev Öngüner.
Basketbola henüz Kolej'de ilkokul ikinci sýnýftayken baþlayan Pertev, bugün
geleceðin en ümit veren sporcularý arasýnda bulunuyor. Baþarýlarýyla adýndan
sýk sýk söz ettiren, TED Ankara Kolejliler'den Türk Telekom'a transfer olan
Pertev Öngüner'le spordaki baþarýlarý ve gelecek hedefleri üzerine görüþtük.
Bizlere kendini tanýtýr mýsýn? Basketbolla tanýþman ne zaman ve nasýl oldu?
nkara’da 15 Ocak 1991 yýlýnda
doðdum. TED Ankara Koleji'ne
1998 yýlýnda ikinci sýnýftayken baþladým. Bu sene lise sondayým.
2004 yýlýnda geçirdiðimiz trafik kazasýnda babamý kaybettim. Annemle birlikte yaþýyorum.
Önceleri basketbola çok ilgim yoktu.
Babam eskiden futbolcu olduðu için futbola çok meraklýydým. Babamla birlikte
futbol maçlarýna giderdik. Sonra ilkokul
ikinci sýnýfta basketbol kurslarýna baþladým. Üçüncü sýnýfta beden eðitimi dersinde basketbol oynarken, hocam Ali
Þahin takým antremanlarýna katýlmamý
istedi. Ve böylece basketbol takým çalýþmalarýna baþladým. O günden itibaren
aralýksýz Kolej'in basketbol takýmýnda oynadým. Bu sezon baþýnda Türk Telekom'a
transfer oldum.
A
Bunca yýl Kolej'de oynadýktan sonra
baþka bir takýma geçmek nasýl bir his?
Aslýnda Kolej'den ayrýlmak zor oldu benim için. Kolej, basketbol anlamýnda benim doðup büyüdüðüm yerdi. Hem TED'de
okuyor, ayný zamanda da okul ve kulüp takýmýnda oynuyordum. Bu anlamda hep Kolej'in içindeydim. Benim buraya gelmemde
büyük katkýlarý nedeniyle Kolej'e çok teþekkür
ediyorum. Aslýnda benim Ýstanbul'daki bir takýma transfer olmam bekleniyordu. Çünkü özellikle Efes Pilsen ve diðer büyük Ýstanbul takýmlarýndan teklifler aldým. Teklif almak güzel ama
insanýn bir yere konsantre olmasý gerekiyor.
Daha sonra Telekom'dan teklif aldým. Beþ yýllýk
bir kontratým var ve Telekom'da oynadýðým için
kolejliler ARALIK2008
mutluyum. Telekom'un maddi manevi her açýdan benim için doðru yer olduðunu düþünüyorum. Tek hedefim oynadýðým kulüpte ilerlemek,
A takým ve 1.lig seviyesinde oyuncu olmak.
Bu yýl Genç Milli Takýmý'na da çaðýrýldým.
Milli takýmda oynamak ayrý bir duygu. Ýlk kez Lise 1'deyken milli takým davetimi aldým ve Lise
2'de yýldýz milli takýmla Avrupa Þampiyonasý'nda oynadým. Milli takýma Türkiye'nin birçok
yerinden önemli kulüplerden oyuncular geliyor.
Þimdi 2009'daki Avrupa Þampiyonasý'na hazýrlanýyoruz.
Basketbolu okulla birlikte yürütmenin zorluklarýný yaþadýn mý?
Zaman zaman bunun zorluklarýný yaþadým.
Bir noktadan sonra ikisinden birini tercih etmek
zorunda kalýyorsunuz. Eðer basketbolu profesyonel olarak düþünüyorsanýz, tercihinizi basketboldan yana kullanmak zorundasýnýz. Çün-
spor
75
kü spor için çok büyük zaman harcamanýz gerekiyor. Disiplinli yaþamanýz gerekiyor. Özel yaþamýnýza dikkat etmeniz gerekiyor. Ben tercihimi daha çok basketboldan yana kullandým.
Ama tabii ki eðitimim de benim için çok önemli. Bu yýl bir de
üniversite sýnavý var. Elimden geldiði kadar hem derslerimi
hem basketbolu bir arada götürmeye çalýþýyorum. Ama öncelik yine basketbol benim için.
Bu sene son senem olduðu için biraz daha fazla zorluk çekiyorum. Takýmda bir tek ben okula gidiyorum. Bu yüzden gündüz antremanlarýna katýlamýyorum. Bu açýðý kapatmak için
okuldan sonra her gün çalýþýyorum. Haftada hiç boþ vaktim
yok. Sabah sekizden dörde kadar okuldayým. Okuldan sonra
kulübe gidiyorum. Eve gelmem akþam dokuzu buluyor. Okul
dýþýndaki zamanýmýn çoðunluðunu basketbolla geçiriyorum
diyebilirim.
Ailenin basketbola yaklaþýmý nasýl oldu?
Babamýn ve annemin isteði üzerine basketbola yönelmiþtim. Özellikle babam basketbolcu olmamý çok istemiþti. Ailemin hiçbir zaman dersler konusunda bir baskýsý olmadý, böylece basketbola daha rahat odaklanýyordum. Babamý kaybettikten sonra annem de bana her zaman destek oldu, her konuda arkamda oldu. Hem hocalarým, hem ailemle hiçbir sýkýntým olmadý. Onlara çok teþekkür borçluyum, buraya gelmemde emekleri büyüktür.
Basketbolda kendine örnek aldýðýn kiþiler var mý?
Genelde herkes Amerika'daki oyuncularý kendine örnek
alýr. Türk Telekom'daki Serkan Erdoðan'ý çok beðeniyorum. O
da bir Kolej mezunu ve basketbola Kolej'de baþlamýþ bir oyuncu. Avrupa'da iyi yerlere gelmiþ biri. Onu hem izlemekten çok
zevk alýyorum hem de bir çok yönden kendime benzetiyorum.
Ayrýca Harun Erdenay ve Ýbrahim Kutluay da örnek aldýðým
oyuncular arasýnda.
Ýlerisi için neler yapmak istiyorsun, hedeflerin nelerdir?
Basketbolcu olmak çok zor bir þey. Daha 17 yaþýndayým
ve hiçbir zaman ben basketbolcu oldum demedim. Önümde
çok uzun yýllar olduðunu düþünüyorum. Daha çok çalýþmam
gerektiðini biliyorum. Ýlerisi için, Telekom'la uzun süreçli bir
kontratým var. Bu süreçte de elimden geleni yapýp, beþ yýlýmý
en iyi þekilde deðerlendirmek istiyorum. A takýmda birinci lig
seviyesinde iyi yerlere gelmek istiyorum. Sonrasýnda da Avrupa ya da Amerika'da oynamak isterim. Eðitimimi devam ettirip,
basketbolla birlikte yürütebileceðim bir üniversitede okumak
istiyorum. Bu, Hacettepe ya da Ankara Üniversitesi spor akademisi olabilir. Yoðun tempolu çalýþtýðým için dershaneye gidemiyorum. Öncelikle hedefim spor akademisi ama sýnavda alacaðým puana göre de tercih yapabilirim.
Basketbolu seven ilerde bu dalda kariyer yapmak isteyenlere neler önerirsin?
Basketbolcu olmak için en önemli þey disiplinli çalýþmak;
basketboldan, antremanlardan taviz vermemeliler.. Hayatlarýnýn her alanýnda basketbol her zaman en önde olmalý. Bunun
dýþýnda mutlaka bir potansiyel, bir yetenek gerekiyor. Yetenek
olmadan sadece çalýþmanýn da yeterli olduðunu söylemiyorum. Potansiyelin yanýnda programlý çalýþmak ve biraz da þansýn katkýsýyla iyi bir oyuncu olunabileceðini düþünüyorum.
TED Ankara Koleji ile ilgili neler söylemek istersin?
TED Ankara Koleji'nin çok büyük bir camia olduðunu düþünüyorum. Mezun olduktan sonra da Kolej hayatýmda hep
olacaktýr. Þu an basketbolda buraya gelmemde de Kolej'in büyük bir katkýsý var. Okul olarak çok iyi bir eðitim verdi, çok geniþ bir sosyal çevre kazandýrdý. Bu arada bana verdikleri destek için baþta Süha Günel olmak üzere tüm Yönetim Kurulu'na
teþekkür etmek istiyorum.
Ve öncelikle benim bu günlere gelmemde çok büyük katkýsý olan antrenörüm Hakan Midilli'ye çok þey borçlu olduðumu söylemeliyim. Kolej benim çok þey borçlu olduðum bir camia. Kolej'de hem kulüp takýmý olarak hem de okul takýmý olarak çok büyük baþarýlarýmýz oldu. Türkiye þampiyonluðumuz,
ikinciliðimiz. dördüncülüðümüz oldu. Hep can yakan bir takým
olduk. Çünkü bizim dýþarýdan alýnan oyuncularýmýz pek olmadý, hep okulda oynayan oyuncular daha çok ön plandaydýk.
Çeþitli ödüllerin de var, bunlardan da bahseder misin?
2006 yýlýnda San Antonio Spurs Summer Camp'da Amerika'da En Deðerli Oyuncu ve En Ýyi Guard ödülleri aldým. Bunun
yaný sýra takým olarak, Türkiye Þampiyonluðu, ikinciliði; dördüncülüðü, Milli takýmla, Avrupa dördüncülüðü ve birçok özel
turnuvada birinciliði yaþadýk.
Bir çok maç yaptýn. Bunlar arasýnda asla unutmam dediðin var mý?
2007 Avrupa Þampiyonasý'nda Yunanistan'la yaptýðýmýz
maçý hiç unutamýyorum. Bu maçý hayatým boyunca unutamam. Bazen tekrar tekrar kasetlerini izliyorum. Girit Adasý'nda
Yunanistan'la çeyrek final maçý yaptýk. Yunanistan'la kendi seyircisi önünde oynamak çok zordu. Çok sert bir maç oldu. Tribünde seyircimiz çok azdý. 2500 kadar Yunan taraftara karþýn
beþ altý seyircimiz vardý. Maçýn ilk iki periyodunda Yunanistan
20 sayý öndeydi. 20 sayý basketbol için önemli bir farktýr. Ama
milli takým formasýný giyince farklý bir duygu oluyor. Son saniyesine kadar azimle oynadýk, maçý biz kazandýk ve yarý finale
çýktýk. Benim için unutulmaz bir maçtý.
ARALIK2008 kolejliler
spor
76
Bayan Voleybolda lig hasretimiz bitti
2006-2007 sezonunda klasman grubunda 3.olduktan sonra Bayanlar voleybol 1. liginden çekilen takýmýmýz 2008-2009
voleybol sezonunda tekrar salonlarda….
Geçen sene sezon öncesi kura çekiminden önce ligden
çekilen takýmýmýz, bu
sezon mücadelesine
voleybol 2. liginden
baþladý,
Voleybol liglerinin
açýlýþ maçý da olan ilk
maçýmýz
öncesinde
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði Baþkaný
Sn. Bülent Baðdatlý takým kaptanýmýz Nihal Ýþçi'ye baþarýlý bir lig temennisiyle çiçek takdim etti.
Bir sene aradan sonra voleybol sahalarýna aðýrlýklý olarak TED Ankara Koleji'nde okuyan öðrencilerin oluþturduðu
yeni bir takýmla dönen, ana sponsor olarak Ýba Kimya ve NTF firmalarýnýn mali
desteðini alan, TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði spor komitesi "Die4you"
ve sporcu ailelerinin tribünlerden desteklediði, Ýbakimya TED Ankara Kolejliler Bayan voleybol takýmýmýzýn ilk maçýný kazanmasý tribünler ile birlikte teknik heyeti de sevindirdi.
Ýlköðretim Okulumuz Yýldýz Kýz Voleybol Takýmýnýn Türkiye Þampiyonu olmasýný müteakip 13 Mayýs 2008 tarihinde www.die4you.org sitesinde yayýnlanan röportajda bayan voleybol takýmýmýz Teknik Direktörü Sn. Yusuf Çavuþoðlu;
kolejliler ARALIK2008
"Baþarýnýn olduðu yerde destek oluyor. Sahada 3-0 sürekli yenilen bir takýma ne kadar destek olunur ki... Geçen sene 1.
lig klasman grubunda üçüncü olmuþtuk.. Tabii maçlarý kazandýkça seyirci sayýsý, oradaki ortam, tribünlerin neþesi artmýþtý.
O kadar güzel oldu ki, hatta Federasyon Baþkaný bile Kolej gitmemeli 1. ligde olmalý, renk
katýyor demiþti. Bunu bana söyleyen çok insan oldu. Siz bir renktiniz, Kolej olmak, kolej
çocuklarýnýn oynuyor olmasý, oraya gelen insanlar, çok önemliydi. Ama olmadý. Ben o
zaman yine geliriz dedim. Çünkü biz camiayýz; camialar her zaman vardýr.
Die4you bu manada bizim sesimiz olmalý. Die4you camiada etkili bir grup oldu, etkili
ve seviyeli. Gerek maçlarda
takýma destek gerekse yazýlarýyla insanlarý onurlandýrarak, motive ederek… Bizim
yanýmýzda olur ise biz daha
kýsa dönemlerde, daha iyi
yerlere geliriz" diyordu, aradan çok fazla zaman geçmedi, Bayanlar Voleybol 2.
liginde mücadelesine
baþlayan
takýmýmýz
bugüne kadar oynadýðý 6 maçýn 4'ünü kazandý. Hedefte önce
"play off"lar sonrasýnda
ise tekrar 1. lig var.
Aydan Özkazanç’79
Türk Eðitim Derneði
77
Türk Eðitim Derneði 29 Ekim'in anlamýný
layýkýyla dolduran bir kutlama gerçekleþtirdi
80 yýldýr gururla taþýdýðý meþalesiyle eðitim dünyasýný aydýnlatan Türk Eðitim Derneði, Türkiye tarihinin en büyük kývancýný simgeleyen Cumhuriyet Bayramý'ný, yine Türkiye adýna son derece anlamlý bir amaçla buluþturdu. Türk Eðitim Derneði, maddi yetersizlikler nedeniyle öðrenim göremeyen öðrencilere burs saðlamak amacýyla Cumhuriyet Balosu düzenledi.
Baloya, Türk Eðitim Derneði Genel Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu, TED Yönetim Ku-
rulu Üyeleri, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara'nýn önde gelen isimleri ve kanaat önderlerimiz ile burslu öðrencilerimiz katýldý.
Bugüne kadar 45 binden fazla öðrenciye burs imkaný saðlayan Türk Eðitim Derneði, 25 Ekim 2008 Cumartesi günü Ankara
Palace (Devlet Konuk Evi) salonunda düzenlediði Cumhuriyet Balosu'ndan elde ettiði geliri maddi olanaklarý yeterli olmayan
ancak baþarýlý öðrencilere burs olarak aktardý.
Eðitimde Yeni Ufuklar IV:
Hizmet-içi Eðitimlerde Yeni Yönelimler
Bilim Kurulumuz tarafýndan her yýl geleneksel olarak düzenlenmekte olan Eðitimde Yeni Ufuklar Sempozyumunun
dördüncüsü 6-7 Kasým 2008 tarihinde Ankara Bilkent Otel
Sakarya Salon’da gerçekleþtirilmiþtir.
Konusu “Eðitimde Yeni Ufuklar IV: Hizmet-içi Eðitimlerde Yeni Yönelimler” olarak belirlenmiþ olan sempozyuma
Milli Eðitim Bakanlýðýnýn
Temsilcileri, Türk Eðitim
Derneði Yönetim Kurulu,
Türk Eðitim Derneði Bilim
Kurulu ve Türk Eðitim Derneði Gönüllüler Kurulu
üyeleri, TED Okullarý yöneticileri ve öðretmenleri,
üniversite öðretim elemanlarý, öðretmenler ve
öðrenciler katýlmýþtýr.
TED Bilim Kurulu Baþkaný Prof. Dr. Berrin Akman ve TED Genel Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu’nun açýlýþ
konuþmalarýyla baþlamýþ ve iki gün devam etmiþ olan sempozyumda 1. günün ilk oturumunda TED Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Servet Özdemir “Türkiye’deki Hizmet Ýçi Eðitimlere Genel Bakýþ” konulu bir sunum yapmýþtýr.
2. oturumda TED Bilim Kurulu Baþkan Yardýmcýsý Doç
Dr. Selahattin Gelbal, toplantýdaki tartýþmalara bir zemin
oluþturmasý amacýyla, hizmet içi eðitimler sýrasýnda öðretmenlerden toplanmýþ görüþleri katýlýmcýlarla paylaþmýþtýr.
1. günün son oturumunda “Yeni Yönelimler” konulu Panel, TED Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yasemin Koçak Usluel
Oturum Baþkanlýðýnda gerçekleþmiþtir. Panelde Hacettepe
Üniversitesi Eðitim Fakültesi öðretim üyesi Prof. Dr. Petek
Aþkar, Ankara Üniversitesi Uzaktan Eðitim Merkezi Müdürü
Doç. Dr. Nurettin Þimþek ve Osmangazi Üniversitesi Eðitim
Fakültesi öðretim üyesi Doç. Dr. Selahattin Turan panelist
olarak yer almýþlardýr.
2. gün TED Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Servet Özdemir
baþkanlýðýnda gerçekleþtirilen ilk oturumda Milli Eðitim
Bakanlýðý Öðretmen Yetiþtirme ve Eðitimi Genel Müdürü
Ömer Balýbey, “Öðretmen
Yeterlikleri” konusunda, Milli
Eðitim Bakanlýðý Hizmet Ýçi
Eðitim Daire Baþkaný Ahmet
Fikret Bayraklý “Milli Eðitim
Bakanlýðýnýn Yaptýðý Hizmet
içi Eðitimler ve Sonuçlarý”
konusunda ve Milli Eðitim
Bakanlýðý Teftiþ Kurulu Baþkaný Muzaffer Doðan “Öðretmenlerin Hizmet içi Eðitimlerinde Denetimin Rolü” konusunda sunumlar yapmýþlardýr.
Sempozyumun son oturumunda “Türkiye’de Hizmet Ýçi
Eðitim Uygulamalarýnýn Etkililiði ve Çözüm Önerileri” konulu
panel yapýlmýþtýr. Oturum Baþkanlýðýný TED Bilim ve Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özlem Özkanlý’nýn yürütmüþ olduðu panele, Gürkaynak Yurttaþlýk Enstitüsünden Prof. Dr.
Ýpek Gürkaynak, Gazi Üniversitesi Gazi Eðitim Fakültesinden Prof. Dr. Ziya Selçuk, ODTÜ Sürekli Eðitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Vural ve Sabancý Üniversitesi Eðitim
Reformu Giriþimi Koordinatörü Neyyir Berktay sempozyuma
panelist olarak katýlmýþlardýr.
ARALIK2008 kolejliler
kampüs
78
TED Ankara Koleji’nde
Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi
80 yýllýk bir Cumhuriyet kurumu olan TED Ankara Koleji'nde, Cumhuriyetin 85. yýl kutlamalarý tam bir þölen havasýnda geçti. TED Ankara Koleji Özel Lisesi Korosu, 26 Ekim tarihinde, Anýtpark'ta, 81 ilden gelen 2 bine yakýn gönüllünün görev aldýðý, 51 koro ve 7 bandodan oluþan "85. Yýl Cumhuriyet Korosu"nda baþkentlilere konser verdi. Ýncek Kampüsü'nde,
29 Ekim günü gerçekleþtirilen Cumhuriyet Bayramý törenleri ise oldukça renkli geçti.
ÇOKSESLÝ KORO BÝR KOLEJ GELENEÐÝ
Anýtparktaki dev Cumhuriyet Korosu'nda yer alan TED Ankara Koleji Çoksesli Korosu, aslýnda bir Kolej geleneði. 1957
yýlýnda müzik öðretmeni Ziya Aydýntan tarafýndan kuruldu ve
kuruluþundan bu yana katýlmýþ olduðu yarýþmalardan çeþitli
ödüllerle döndü. Koro, daha önce 5 kez katýldýðý Polifonik Korolar Þenliklerinde "Müzikalite ve Müzikal Dinamikler", "Eser Yorumlamada Koro Þef Uyumu ve Koro Disiplini", "Çalgý Eþlikli
Yapýt Yorumlamada Baþarý", "Sahne Görünümü ve Sempati",
"Polifonik Müziðe Hizmet Þilti" ödüllerine deðer bulundu. Çalýþmalarýný ders dýþý zamanlarda yapan koronun repertuarýnda
Barok dönemden, çaðdaþ müziðe kadar her dönemden eserler bulunmakta. Koroyu kuruluþundan bu yana çalýþtýran deðerli öðretmenler ise þunlar: Ziya AYDINTAN, Nevzat ÖZGÜL,
Gönül OYMAN, Muammer ALTINOK, Filiz KAPÇAK, Esin KAYAN ve Serdar DÝLEKCAN.
100 lise öðrencisinden oluþan koro, 18 yýldýr TED Ankara
Koleji Müzik Öðretmeni ve Müdür Yardýmcýsý Serdar Dilek-
can'ýn þefliðinde çalýþmalarýný sürdürüyor. Gazi Eðitim Fakültesi Müzik Eðitimi Bölümü'nden 1985 yýlýnda mezun olan Dilekcan, 2000 yýlýnda Viyana'da, 2001 yýlýnda Berlin'de düzenlenen
AMIS International Honor Band and Choire Festivallerine de
katýldý.
CUMHURÝYETÝMÝZÝN 85. YILINI KUTLADIK
29 Ekim Cumhuriyet Bayramý kutlamalarý nedeni ile TED
Ankara Koleji'nde okullarýn koridorlarý birbirinden güzel süslemelerle donatýldý. Öðrenciler ise her zaman olduðu gibi müzik, spor, dans ve hitabet yeteneklerini en güzel biçimiyle tökolejliler ARALIK2008
renlerde sergileyerek Cumhuriyet'e ve Atatürk'e olan baðlýlýklarýný dile getirdiler. Bando, nefesli ve yaylý sazlar orkestrasý,
söz ve müzik korolarý, salon
danslarýndan, modern dansa,
halk oyunlarýna varýncaya dek
düzenlenen pekçok etkinlik,
törenlerde beðeni ile izlendi.
Cumhuriyet Bayramý töreninde Ýlköðretim Okulu Müdürümüz Merih Törüner, günün anlam ve önemine iliþkin yaptýðý
konuþmada öðrencilerine seslendi: "Laik Türkiye Cumhuriyetine sahip çýkacak ve bu doðrultudaki hedeflere ulaþmakta zorluk çekmeyeceksiniz. Yarýnlarýmýz sizlerle aydýnlanacak. Sizler-
kampüs
79
le mutlu olacaðýz. Ýstiklal
ve Cumhuriyetimizi sizler,
koruyacaksýnýz. En büyük
vazifeniz budur. Cumhuriyet bayramýný yalnýzca
bugün deðil, hergün yaþatmanýzý diliyor, bayramýnýzý kutluyorum." diyen
Merih Törüner'in konuþmasý büyük alkýþ aldý.
Ýlköðretim öðrencilerimizin canlandýrdýðý "Selanik'ten Cumhuriyet'e"
isimli kompozisyon baþarýlý dramatizasyonu ile dikkat çekti.
Þef Ahmet Ünlü yönetimindeki
Ýlköðretim Okulu Bandosunun çaldýðý marþlara, TED Ankara Koleji Yönetim Kurulu Genel Saymaný Mehmet Tümer, TED Ankara Koleji Vakfý
Genel Müdürü Sevinç Atabay, Ýlköðretim Okulu Müdürü Merih Törüner
ve Anaokulu Müdürü Nilgün Kaynaroðlu, coþku ile eþlik ettiler. Lise Kýsmýnda gerçekleþtirilen Cumhuriyet Bayramý töreninde Lise Müdürü Aydýn Ünal, öðrenci, öðretmen ve velilerin Cumhuriyet
Bayramlarýný kutladý. TED Ankara Koleji'nde öðrencilerin Atatürk ilke ve inkýlaplarýný özümseyerek yaþadýklarýna verilebilecek en güzel örneklerden biri 29 Ekim töreninde, TED Ankara
Koleji Özel Lisesi Atatürkçü Düþünce Topluluðu üyesi 12-E sýnýfý Koray Erbaþý'nýn yaptýðý konuþmaydý. Koray Erbaþ, övgü
alan konuþmasýnda: "Tarih bugüne ýþýk tutmaktadýr. Cumhuriyet ve ulus devlet düþmanlarý, bugün de amaçlarýndan vaz-
geçmemiþtir, Ama þu unutulmamalýdýr ki Mustafa Kemal'in ýþýðý, Türk ulusunu aydýnlatmaya devam etmektedir. Cumhuriyet'in ilke ve devrimlerini sulandýrmak, yeniden yorumlamak isteyenlere, farklý
bir Türkiye hayali kuranlara karþý Atatürk gençliði, devrimlerden ve Cumhuriyet'ten yana taraftýr. Atatürk gençliðinin devrimleri ve Atatürk ilkelerini korumaktaki kararlýlýðý sýnanmamalýdýr. Bu kararlýlýðý sýnamaya kalkanlar, gereken cevabý 1923'te
olduðu gibi bugün de alacaktýr. Anlayýþýmýz bellidir. Atatürk'ün
de belirttiði gibi, "Türk gençliði, devrimlerin ve Cumhuriyet'in
sahibi ve bekçisidir." dedi.
TED Okullarý EUROMED SCOLA Konferansýnda Ülkemizi Temsil Etti
16-18 Kasým 2008 tarihlerinde Fransa- Strasbourg’da Avrupa Parlementosu kapsamýnda düzenlenen EuroMed Scola
programýna Türkiye’den TED okullarý davet edildi. TED Ankara
Koleji’nden ve TED Kayseri Koleji’nde 5’er öðrencinin, Politika ve Diplomasi Kulübü direktörü
Bürçek Dinçler’in baþkanlýðýnda katýldýðý konferansýn hedefi; Fas, Cezayir, Libya, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Türkiye gibi akdeniz ülkelerinin
sosyal, ekonomik ve siyasal problemlerini Avrupa Parlementosu bünyesinde çözüp, birliktelik
saðlamaktý.
Konferansta öðrenciler, 5 ayrý komitede; insan haklarý, eðitim, Akdeniz
ülkelerinde kadýn haklarý, göçmenlik ve
sorunlarý, yaþam düzeylerinin yükseltilmesi, ve toplumlar arasý eðitim gibi konularý tartýþtýlar ve yazdýklarý karar tasarýlarýný parlementerlerin de bulunduðu
Genel Kurula sundular. Müzakerelerin
ve buna baðlý olarak da oylamalarýn
yapýldýðý Genel Kurulda, TED Ankara Koleji öðrencilerinden
10- H sýnýfýndan Baþak Aslan, kendi komitesinde tartýþýlan
“göçmenlik ve sorunlarý” konusunda hazýrlanan raporu genel
kurula sundu ve delegelerden gelen
sorularý yanýtladý. Ayrýca, 11-F sýnýfýndan Gamze Karaca ve Barýþ Þen, 11-E
sýnýfýndan Kaðan Ýmamaoðlu ,10-H sýnýfýndan da Gediz Çýnar müzakere süresince karar tasarýlarýna yaptýklarý eklemeler ve diðer ülkelerin delegelerine
yönelttikleri sorularla, oturum baþkaný
ve yardýmcýlarýnýn takdirlerini
kazandýlar.
Çok yoðun ve son derece
tartýþmalý geçen komite çalýþmalarýnda ve genel kurulda oldukça baþarýlý olan öðrenciler,
ülkemizin ve TED okullarýnýn
adýný uluslararasý platformda
bir kez daha duyurdular.
ARALIK2008 kolejliler
kampüs
80
10 KASIM’DA ATAMIZI ÖZLEMLE ANDIK
Ulu Önder Atatürk'ü, aramýzdan ayrýlýþýnýn 70. yýldönümünde okulumuzda düzenlenen törenlerle özlemle andýk. 10 Kasým sabahý, Anaokulu,
Ýlköðretim ve Lise Kýsmýmýzda, saat 09:05'te
saygý duruþu ve Atatürk büstüne çelenk
koyma ile baþlayan törenlerde, Ýstiklal Marþýmýz okunurken bayraklar yarýya indirildi. Törende öðretmen ve öðrencilerimiz, okuduklarý
þiirlerde, söyledikleri
marþlarda, yaptýklarý
konuþmalarda eþsiz lider Mustafa Kemal
Atatürk'ü ve O'nun en büyük emaneti olan
Cumhuriyet'i anlamanýn ve yaþatmanýn önemini vurguladýlar. 10 Kasým'da Lise Müdürü
Aydýn Ünal, Müdür Yardýmcýlarý, sporcu öðrenciler ve sýnýf temsilcilerinden oluþan bir
heyet, Anýtkabir'i ziyaret etti.
TED Ankara Koleji'nde Atatürk'ü Anma Haftasý nedeni ile
de pek çok etkinlik düzenlendi. Atatürk'ün Gençliðe Hitabýnýn
81. yýlý dolayýsýyla Ýlköðretim Okulu II. Kademe Sosyal Bilgiler Zümresi "Mustafa Kemaller Tükenmez " adlý þiir ve
kompozisyon yarýþmasý düzenledi. Yarýþmada dereceye
giren öðrencilere
ödülleri verildi.
Lise Kýsmýnda
ise öðrencilerimiz
Türk Dili ve Edebiyatý öðretmenleri
Ahmet Akaracý rehberliðinde "Atatürk'ü
Anlamak ve Yorumlamak" adlý bir sunum gerçekleþtirdiler. 10. sýnýf öðrencileri Atatürk
haftasý boyunca, Genel Kurmay Baþkanlýðý tarafýndan hazýrlanan "ATATÜRK" belgeselini izlediler.
10 - I sýnýfý öðrencilerinin Tarih öðretmenleri Fatma AKKUÞ rehberliðinde, düzenlediði "Atatürk ve
Din" konulu konferans ise büyük beðeni ile dinlendi.
MUSTAFA ÞERÝF ONARAN VE RÜÞTÜ ASYALI'DAN
"DESTAN ÞAÝRÝ NAZIM HÝKMET"
TED Ankara Koleji Vakfý Özel Lisesi
Türk Dili Kulübü ve Öðrenci Meclisi Yönetim Kurulu'nun katkýlarý ile þair Mustafa Þerif Onaran ve Devlet Tiyatrolarý
Baþ Rejisörü Rüþtü Asyalý, TED Ankara
Koleji Özel Lisesi'ne konuk oldular.
Mustafa Þerif Onaran, Türkiye'nin adýný
dünyaya onurla sunan þair Nazým Hikmet'in hayatýný ve geniþ alanlara yayýlmýþ, çok önemli özellikler içeren þiirleri
arasýndan destanlarýný irdelerken, Rüþtü Asyalý da Nazým'ýn þiirlerine büyülü sesiyle can verdi.
Destan þairi olarak Nazým Hikmet'in konu edildiði dinletide
Rüþtü Asyalý, Nazým Hikmet'in Kurtuluþ Savaþý'nda halkýn mükolejliler ARALIK2008
cadelesinin ve kahramanlýðýnýn konu
edildiði "Kuvai Milliye" destanýndan kesitler okudu. Mustafa Þerif Onaran öðrencilere, "Kuvai Milliye Destaný, Anadolu insanýnýn gücünü gösteren bir destandýr. Bu destanda adý çok öne çýkarýlan paþalar yoktur. Halk vardýr. Kadýnlar
ve kadýnlarýn gücü vardýr.
Þu sözümü sakýn unutmayýn. Hepimizin içinde gizli bir kahraman vardýr.
Yurdumuzun gerçeðine inanan bir insan hiçbir zaman yenilmeyecektir. Bu laik toplum dünya ile bütünleþtiði taktirde
önemli bir güç olabilir." öðüdünü verdi.
kampüs
81
1000 Mimar 1000 Okulda Projesi
TMMOB Mimarlar Odasý Ankara Þubesinin yürütmekte olduðu proje kapsamýnda 06 Kasým 2008'de TED Ankara Koleji
Özel Anaokulunda bir çalýþma
yapýldý.
Projenin gönüllü mimarlarýndan biri olan Ayþe BOZYEL, el
sanatlarý dersinde o 6 yaþ Lila
Sýnýf ile projenin "Hayalimdeki
Ev" konulu uygulamasýný gerçekleþtirdi.
Çalýþmada öðrenciler, "Evinizin geçmiþte mi gelecekte mi olmasýný isterdiniz?" sorusu
üzerine düþünerek, bir oyun oynadýlar. Hayallerinde canlandýrdýklarý bu evleri anlatýp, daha sonra da çeþitli malzemeler kul-
lanarak uygulamalý çalýþma
yaptýlar.
Oyunun baþlangýcýnda, bir
ucu geçmiþi, diðer ucu geleceði temsil eden halat çocuklara
gösterilerek, "Hayal ettiðin ev
hangi zamanda? sorusu soruldu. Sonra da çocuklar, halatýn,
tercih ettiði zaman dilimini temsil eden tarafýna geçerek, hayallerindeki evi anlattý. Öðrenciler,
çalýþmanýn son aþamasýnda,
kendilerine daðýtýlan malzemeleri kullanarak, hayallerindeki evleri oluþturdular.
1000 Mimar 1000 Okulda Projesi ile ilgili detaylý bilgi için:
http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=196
SPORDAKÝ BAÞARILARIMIZ
Alara Özoðul (10-I)
Yýldýz Basketbol
Milli Takýmý
Barýþ Þýhmanoðlu (11-P)
Yýldýz Hentbol
Milli Takýmýnda
Sera Özelçi (9-Y)
Yýldýz Basketbol Milli Takýmý
Duygu Þen (7-F)
Artistik Buz Pateni Balkan
Kupasý'nda Türkiye Beþincisi
Pertev Öngüner (12-M)
Basketbol Genç Milli Takýmý
Murat Berke Erdemli (9-M)
Sutopu Milli Takýmý
Mesut Çebi (11-M)
Yýldýz Hentbol Milli Takýmýnda
Ecem Savun (11-S)
Artistik Buz Pateni Cumhuriyet
Kupasý Türkiye Üçüncüsü
Cem Doðanay (5-M)
Artistik Buz Pateninde
Türkiye Üçüncüsü
Kadir Gökberk Yapýcý (9-G)
Ankara Satranç Ýl Birinciliði
Gençler Kategorisinde
Bronz Madalya
Biatlon Cumhuriyet Kupasý'nda
Türkiye Derecesi
Can Koçlar (10/I)
Eskrim Ankara Birinciliði'nde
Flore Dalýnda Ankara 2.si
Metin Batuhan Köse (7/Ý)
Eskrim Ankara Birinciliðinde,
Epe dalýnda
Ankara 3.’sü
Taylan Bozkaya (8/N)
Eskrim Ankara Birinciliðinde,
Epe dalýnda
Ankara 4.’sü
1-2 Kasým 2008 tarihinde Adana'da yapýlan
Biatlon Cumhuriyet Kupasý'nda
Ýpek AKÞÝN (7-F) Türkiye ikincisi,
A. Artun YALÇIN (7-U) Türkiye üçüncüsü,
Atakan Türker Özsert (5-O)
Türkiye ikincisi oldu.
ARALIK2008 kolejliler
kampüs
82
Öðretmenler Günü Ýncek Kampüsü’nde Kutlandý
TED Ankara Koleji'nde Öðretmenler Günü, 21 Kasým 2008
tarihinde Ýncek Kampüsü Bilim Merkezinde düzenlenen kokteyl ve törenle kutlandý. 700'e yakýn idareci, öðretmen ve çalýþanýn katýldýðý tören, sýcak ve duygu dolu bir atmosfer içinde
geçti.
Törende, 10, 20, 25 ve 30. çalýþma yýlýný doldurmuþ olan
öðretmen ve çalýþanlar TED Ankara Koleji Vakfý tarafýndan hizmet plaketleri ile onurlandýrýldýlar.
Saygý duruþu ve Ýstiklal Marþýnýn okunmasý ile baþlayan
törende açýlýþ konuþmalarýný TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý Genel Müdürü Sevinç Atabay ve
Vakýf Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah Salýrlý yaptý. Sevinç Atabay konuþmasýnda: "Sizden biri, bir meslektaþýnýz olarak, liderimiz Atatürk'ümüzün Cumhuriyetinin okulunda, görev yapmanýn onurunu ve gururunu taþýdýðýmýzý biliyorum. 80 yýllýk
bir kurumu ,siz omuzlarýnýzda, taþýdýnýz. Kurum olarak nice 80 yýllarda
Öðretmenler Gününü, saðlýklý ve huzurlu olarak kutlamak dileði ile hepinize saygý ve sevgilerimi sunuyorum"
dedi.
kolejliler ARALIK2008
TED Ankara Koleji Vakfý Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah
Salýrlý, öðretmen ve çalýþanlara seslendiði konuþmasýnda:
"Mezunu olmaktan gurur duyduðum okulumuzun öðretmenlerinin "Öðretmenler Günü"nü gönülden kutluyor, eðitim faaliyetlerimizin en iyi þekilde sürdürülmesi için destek birimlerimizde
görev yapan tüm çalýþanlarýmýza teþekkür ediyor, kaybettiðimiz bütün öðretmen, eðitimci ve çalýþanlarýmýzý bu vesile ile
rahmetle anýyorum." dedi.
Töreni, Lise Kýsmý Müzik Öðretmeni ve Müdür Yardýmcýsý
Serdar Dilekcan ve Ýlköðretim Okulu Beden Eðitimi Zümre
Baþkaný Zerrin Benli sundu.
TED Ankara Koleji Mezunlarý Derneði Baþkaný Bülent
Baðdatlý, tüm öðretmenlerin nezdinde Genel Müdür
Sevinç Atabay'a çiçek sundu.
Törende 24 Kasým 2008
itibarý ile kurumda 10, 20,
25 ve 30. çalýþma yýlýný doldurmuþ olan 60 öðretmen
ve çalýþana, TED Genel
Baþkaný Selçuk Pehlivanoðlu, TED Ankara Koleji
Vakfý Yönetim Kurulu Baþkaný Sunullah Salýrlý ve Yönetim Kurulu Ýkinci Baþkaný Ersin Eroðlu, Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Ahmet Çörtoðlu,
Yönetim Kurulu Genel Saymaný Mehmet Tümer, Yönetim Kurulu Üyeleri Önder Bülbüloðlu, Denizhan Sungur, Melih Zaim ve Genel
Müdür Sevinç Atabay tarafýndan hizmet þiltleri takdim edildi.
Plaketlerin verilmesinin ardýndan tören, Ýlköðretim Okulu Müzik Öðretmeni ve Zümre
Baþkaný Aydan Yýlmazlar yönetimindeki "Öðretmenler Korosu"nun konseri ile devam etti.
Sevilen sanat müziði þarkýlarýný seslendiren
koro, konuklara eðlenceli ve hoþ dakikalar ya-
kampüs
83
þattý. Lise öðretmeni Ebru Derece,
solo olarak seslendirdiði "Rüya gibi
uçan yýllar" parçasý ile büyük alkýþ
topladý.
Öðretmenler Korosunun ardýndan Lise Kýsmý Öðrenci Grubu
Kehribar sahne alarak tüm arkadaþlarýnýn gönül bahçelerinden
topladýklarý birbirinden güzel çiçekleri þarkýlar olarak öðretmenlerine
sundular. Grubun solisti Barýþ Türkeri, muhteþem sesi ve güler yüzü
ile okuduðu þarkýlarla öðretmenleri
coþturdu. Barýþ'a, Irmak Özvarýþ
(Keman), Zeynep Gürsel (Def), Elif
Keskin (Darbuka), Elif Deniz Oðuz (Çello), Yiðit Iþýk (Gitar),
Gülce Itýr Perçin (Flüt), Elif Selen Yavuz (Piyano), Günce Bayram (Gitar), Alaz Ýlker (Klarnet), Oya Neva Demirkol (Kanun)
enstrumanlarýyla eþlik etti.
Gecenin sürprizi ise hediye çekiliþi oldu. Öðretmenler ara-
sýndan belirlenen 23 þanslý kiþiye çeþitli hediyeler verildi. Öðretmenler günü nedeni ile düzenlenen tören, Müzik öðretmenleri Canan Torun, Burcu Yücel, Yaþam Akkol, Levent Akkol, Cüneyt Erkan ve Fýrat Kabukçu'nun verdiði solo konser ile son
buldu.
TED Ankara Koleji Öðretmen ve Çalýþanlarý
Baþöðretmen Atatürk'ü Ziyaret Etti
TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý öðretmen ve çalýþanlarý 24
Kasým Öðretmenler Günü dolayýsýyla Anýtkabir'de Baþöðretmen Atatürk'ü ziyaret etti. Anýtkabir'deki tören Atatürk'ün mozolesi önünde saygý duruþuyla baþladý.
TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý Yönetim Kurulu Baþkaný
Sunullah Salýrlý, okulumuz adýna mozoleye çelenk býraktý. Çelenk koyma töreninin ardýndan Yönetim Kurulu Baþkanýmýz Sunullah Salýrlý, Anýtkabir özel defterini imzaladý. Salýrlý, yazýsýnda
TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý öðretmenlerinin Ulu Önder
Atatürk'e olan baðlýlýðýný þu sözlerle ifade etti:
Baþöðretmenim,
TED Ankara Koleji Vakfý Okullarý olarak, ilke ve devrimlerin-
den asla ödün vermeden görev yapan öðretmenlerimizle birlikte huzurlarýndayýz.
Cumhuriyeti emanet ettiðin fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür
nesiller yetiþtiren öðretmenlerimiz, eðitim bayraðýný 80 yýldýr en
yükseklerde dalgalandýrýyorlar.
Ülkemizin aydýnlýk geleceðine, eðitimle ulaþýlacaðýna olan
inancýmýzla yüce huzurunda, bir kez daha saygý ile eðiliyoruz.
Ruhun þad olsun.
Sunullah Salýrlý
TED Ankara Koleji Vakfý
Yönetim Kurulu Baþkaný
ARALIK2008 kolejliler
kolejIN
84
ENGÝN ÝNANÇ'60 / ERGÜN ALKAN'63
y ü k s e k
BÜLENT YILDIZ'74
kolejliler ARALIK2008
NAÝL TOKCAN'61
k a t k ý
DENÝZ COÞKUNSU'70
p a y l a r ý n ý z d a n
OSMAN ÞENOL'79
K ARTAL USLUEL'81
kolejIN
85
NÝZAMETTÝN ÝREN'71
d o l a y ý
ÖMER AYDINER'85
AYÞE SEVER'72
NEÞE ÖZDEMÝR'74
t e þ e k k ü r l e r
BÝROL AKMAN'87
ÜNER KARABIYIK'95
ARALIK2008 kolejliler
Torch
87
www.torch.com.tr
TORCH
K ý z ý l ý r m a k
0 Kiþilik
250 Kiþilik Yemekli ve 45
Kokteyl Kapasiteli...
Aðýrlamaktan
Tüm Mezun Gruplarýný
acaktýr.
Büyük Memnuniyet Duy
Yýl Boyu Çeþitli Müzikli
Edecektir.
Etkinliklerine de Devam
arýnýz
Her Türlü Organizasyonl
Ýçin Hizmetinizdeyiz.
Rezervasyon
S o k . N o . 8
0312 417 5057
K o c a t e p e - A n k a r a
w w w . t o r c h . c o m . t r
Kaybettiklerimiz
MUZAFFER PERTEV KARSAN
TED Ankara Koleji’nde 1950-1978 yýllarý
arasýnda Türkçe, Sosyoloji, Mantýk ve Felsefe dallarýnda öðretmenlik yapmýþtýr. Pertev Karsan’a
Allah’tan rahmet, yakýnlarýna baþsaðlýðý dileriz.
AHMET METE BÝLGEN’62
Mezunlarýmýzdan Ahmet Mete Bilgen, hayatýný kaybetmiþtir. Kendisine Allah’tan rahmet,
yakýnlarýna baþsaðlýðý dileriz.
Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, baþta yakýnlarý olmak üzere
tüm Kolej camiasýna baþsaðlýðý diliyoruz.

Benzer belgeler

Farklı davranamayacağına karar veren herkes alışılmış olan

Farklı davranamayacağına karar veren herkes alışılmış olan ama ayný zamanda gurur ve hasretle, O’nu andýk. Ulu önderimizin 70. ölüm yýl dönümünde O’nun kurduðu okul olan TED Ankara Koleji’nin birer mezunlarý olarak, Atatürk’e ve bizlere býraktýklarýna olan...

Detaylı

93 1-39.qxp - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

93 1-39.qxp - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği Dergimizin bu sayýsýnda, kapak konusu olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya geliþine yer verdik. Bu amaçla, dergimizin kapaðýna, Atatürk’ün ömrünün en uzun yýllarýný geçirdiði þu an müze olara...

Detaylı