Aralık 2006/December 2006

Transkript

Aralık 2006/December 2006
Gö¤üs-Kalp-Damar
Anestezi ve
Yo¤un Bak›m
Derne¤i Dergisi
Cilt/Volume 12
Say›/Number 4
ARALIK 2006
Sahibi:
Gö¤üs-Kalp-Damar
Anestezi ve Yo¤un Bak›m
Derne¤i Baflkan›
FATMA AfiKAR
Editör:
HÜSEY‹N ÖZ
‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›
34303 Aksaray/‹stanbul
Tel: (90) (0212) 414 33 08
Fax: (90) (0212) 414 35 89
E-mail: [email protected]
T I P YAY I N C I L I G I
Y›ld›z Posta Cad.
Sinan Apt. No: 36 D.66-67
34349 Gayrettepe-‹STANBUL
Tel: 288 05 41 - 288 50 22
Fax: 211 61 85
e-mail: [email protected]
web: http://www.logos.com.tr
Haz›rl›k ve Bask›:
Logos Yay›nc›l›k Tic. A.fi.
Gö¤üs-Kalp-Damar
Anestezi ve Yo¤un Bak›m
Derne¤i Dergisi
üç ayda bir y›lda 4 say› olarak
yay›nlan›r.
ABBOTT LABORATUVARLARI
A.fi.’nin
Katk›s›yla Yay›nlanm›flt›r.
‹Ç‹NDEK‹LER / Contents
Derleme / Review
Kalp Cerrahisinde Kandan Korunma Teknikleri: Preoperatif
Otolog Donasyon ve Eritropoetin
Preoperative Autologous Donation with Erythro Poietin
F. BULUTCU, O. BAYINDIR .............................................................
Klinik Çal›flmalar / Clinical Investigations
Koroner Arter Baypas Operasyonu Olan Hastalarda Trakeal
Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler: Perioperatif Risk
Analizi
Factors Determining the Duration of Tracheal Intubation in Patients
Undergoing Coronary Artery Bypass Surgery: Perioperative Risk
Analysis
F.A. ERD‹L, A.K. BUT, N. GÜLHAfi, Z. BEGEÇ, V. N‹SANO⁄LU,
B. BATTALO⁄LU, M.Ö. ERSOY .......................................................
Koroner Arter Cerrahisi Planlanan Tip II Diyabetes Mellitus
Olgular›nda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekeri
Regülasyonuna Etkisi
The Effects of Esmolol and Magnesium on Blood Glucose
Regulation in the Patients with Type II Diabetes Mellitus
Undergoing CABG Surgery
A.K. BUT, E. YAPICI, F. ERD‹L, E. ÖZTÜRK, E. GED‹K,
M. DURMUfi, M.Ö. ERSOY ...............................................................
Kötü Sol Ventrikül Fonksiyonlu Hastalarda Levosimendan›n
Kardiyopulmoner Baypastan Ayr›lma ve Erken Dönem
Hemodinamik Parametreler Üzerine Etkileri
The Effect of Levosimendan on Weaning from Cardiopulmonary
Bypass and Eary Hemodynamic Parameters in Patients with
Compromised Left Ventricular Function
T. ÖZTÜRK, B.H. fi‹R‹N, V. TOPRAK, Y. ERTAN, ‹. ‹fiKESEN,
O. SARIBÜLBÜL ................................................................................
Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografinin Transfüzyon
Karar› Üzerine Etkisi
The Role of Rotational Thromboelastgraphy on Decision of Blood
Transfusion in Open Heart Surgery
S. KULTUFAN TURAN, B. AYDINLI, ‹. AYIK, S. YA⁄AR,
D. KAZANCI, Ü. KARADEN‹Z, A. ÖZGÖK, Ö. ERDEML‹ ..............
Heparine Ba¤l› Geliflen Akut Hipotansiyonda Serum Elektrolit
ve Nitrik Oksit Düzeyleri
Serum Electrolytes and Nitric Oxide Levels in Acute Hypotension
Following Intravenous Heparin
H.‹. TOPRAK, Z. BEGEC, A. BUT, E. SIZANLI, N. BAYRAKTAR,
M.Ö. ERSOY .......................................................................................
Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras›n›n
Oksijenizasyona Etkisi
Effects of Recruitment Maneuver on the Oxygenation After
Pediatric Open Heart Surgery
S. ÇELEB‹, Ö. KÖNER, F. MENDA, G. ÇET‹N, ‹. GÜNAY,
K. KARAO⁄LU ..................................................................................
132-136
137-142
143-148
149-153
154-159
160-163
164-168
Bu dergi Excerpta Medica/Electronic Publ. Veri taban›na dahildir.
This Journal is covered by Excerpta Medica/Electronic Publ. Div. Databasc.
Yay›n Kurulu
Editör
Hüseyin Öz
‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Editör Yard›mc›lar›
Türkan Kuddisio¤lu
Lale Yüceyar
‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr. Prof. Dr. Siyami Ersek Gö¤üs-Kalp-Damar Cer. Mer., Anesteziyoloji Klini¤i, Uz. Dr.
ÜYELER
Fatma Aflkar
Ege Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Ifl›k Ayd›nl›
‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji
Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Tülin Aydo¤du Titiz
Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Zuhal Aykaç
Prof. Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp Damar
Cerrahi Merkezi, Anesteziyoloji Klini¤i, Prof. Dr.
Osman Bay›nd›r
Kadir Has Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Florance
Nightingale Hastanesi, Prof. Dr.
‹smail Hakk› Cinel
Mersin Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr.
Emre Çamc›
‹. Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi Anesteziyoloji
Anabilim Dal›, Doç. Dr.
Enver Day›o¤lu
‹. Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi, Gö¤üs Kalp
Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Sacide Demiralp
Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Murat Demirtafl
Prof. Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp Damar
Cerrahi Merkezi, Doç. Dr.
Asl› Dönmez
Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr.
P›nar Durak
Türkiye Yüksek ‹htisas Hastanesi Anesteziyoloji
Klini¤i, Doç. Dr.
Özcan Erdemli
Türkiye Yüksek ‹htisas Hastanesi,
Anesteziyoloji Klini¤i, Doç. Dr.
Hülya Erolçay
‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji
Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Çi¤dem Evren
Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Yazarlara Bilgi
1. Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m
Derne¤i Dergisi, Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi
ve Yo¤un Bak›m Derne¤i’nin yay›n organ›d›r.
2. Dergi, Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezisi Yo¤un
Bak›m ve Tedavisini içeren alanlarda bilimsel
araflt›rmalar›, derlemeleri, ilginç olgu bildirilerini
ve bilimsel panelleri yay›nlar.
3. Dergi 3 ayda bir ç›kar ve dört say›da bir cilt
tamamlan›r.
4. Yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlara aittir.
5. Tüm yaz›lar Türkçe’dir. Özel koflullarda ‹ngilizce dilinde yay›nlama olana¤› sa¤lanabilir,
6. Bilimsel yaz›lar›n dergide yer alabilmesi için
araflt›rma ve yay›n eti¤ine uyulmas›, Yay›n
Kurulu’nun onay›ndan geçmesi ve uygun görülmesi gerekir. Yay›n Kurulu, yay›n koflullar›na
uymayan yaz›lar›, yay›nlamamak, düzeltmek
üzere yazar›na geri vermek, biçimde düzenlemek
ve düzeltmek ya da k›saltmak yetkisindedir.
7. Yaz› koflullar›:
a) Yaz›, standart daktilo ka¤›tlar›na makine ile
yapra¤›n bir yüzüne, iki sat›r aral›kl› olarak yaz›lmal›, her sayfas›n›n iki yan›nda 3 cm boflluk
b›rak›lmal›d›r.
b) Bafll›k, Türkçe özet, ‹ngilizce özet, Girifl, Materyal ve Metod, Bulgular, Tart›flma (Sonuç),
Kaynaklar her bir bölüm ayr› sayfalardan bafllanmal›d›r.
c) Yazarlar›n ünvan kullanmaks›z›n ad› (küçük
harf), soyad› (büyük harf) bafll›¤›n alt›nda ortaya
yaz›lmal›d›r.
d) ‹lk bafll›k sayfas›nda, dip not ile yazarlar›n görev yeri ve ünvanlar› ve yaz› ile ilgili bilgi (kongrede sunulmufl olmas› veya herhangi bir kurumun deste¤i), yaz›flma adresi, ev, ifl telefon, varsa
faks no’su yaz›lmal›d›r.
e) Bilimsel çal›flmalarda konu bölümleri
afla¤›daki gibi s›ralanmal›d›r:
- Türkçe Özet (50-150 kelimelik)
- ‹ngilizce özet (ingilizce bafll›¤› ile bir arada)
Özet, çal›flma veya araflt›rman›n amac›n› ve kullan›lan yöntemleri k›saca belirtmeli, ana bulgular›, var›lan sonucu destekleyecek ölçüde ayr›nt›larla bildirilmeli, elde edilen sonuç aç›klanmal›d›r.
- Girifl, Materyel ve Metod, Bulgular, Tart›flma,
Sonuç, Kaynaklar
f) Olgu bildirilerin bölümleri afla¤›daki gibi s›ralanmal›d›r.
- ‹ngilizce Özet (‹ngilizce bafll›¤› ile birarada)
- Olgu (veya olgular›n) sunumu,
- Tart›flma, Kaynaklar
g) Kaynaklar yaz› içinde parantez içinde numaralanmal›d›r.
h) Kaynaklar afla¤›daki gibi bir düzende yaz›lmal›d›r:
Örnek:
3. Fenel V, Vale GR, Brock GA: Respiration
and cerebral blood flow in metabolic acidosis
and alkalosis in human. J Appl Physiol 27:67,
1967.
Makaleler için:
- (Yazar›n soyad› isim bafl harfleri, 2’inci veya
devam›ndaki yazarlar›n isim bafl harflerinden
sonra, son yazar›n isim bafl harfinden sonra): (Makalenin ad›) - (Derginin Index Medicus’a
göre k›salt›lm›fl ad› veya tam bafll›¤›) - (Volüm
say›s›): Say› zorunlu de¤ildir) - (Bafllang›ç sayfas›) - (Y›l)
10. Yukar›da s›ralanan koflullara uymayan yaz›
kabul edilmez ve eksiklerin tamamlanmas› için
yazar›na iade edilir.
Kitap için:
- (Yazar›n soyad› isim bafl harfleri, 2’inci veya
devam›ndaki yazarlar›n isim bafl harflerinden
sonra), (Kitab›n ad›), (Bask›s›), (Yay›nevi),
(fiehir), (Sayfa), (Bask› y›l›).
Örnek:
5. Nunn J: Applied Respiratory Physiology. 2nd
Ed., Butterworths, London, 168, 1977.
j) fiekillerin (tablo, resim ve grafikler) no’lar›
yaz› içinde parantez içinde belirtilmelidir. Foto¤raflar ayr› bir zarfa konulmal› ve arka yüzleri
numarlanmal›d›r. fiekillerin (tablo, resim, grafik,
foto¤raf, slayt) alt yaz›lar› ayr› bir sayfaya yaz›lmal› ve s›ra numaras› verilmelidir.
8. Yaz›lar 2’si orjinal, 2’si de kör (Yazarlar›n
isimleri, adresleri ve yap›ld›¤› yer ç›kar›lm›fl
olarak) olmak üzere 4 nüsha yollanmal›d›r.
9. Yaz› ve flekiller yazarlara iade edilmez.
11. Yaz›lar, “Prof. Dr. Hüseyin Öz. ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal› 34303 Aksaray-‹stanbul” adresine
gönderilmelidir.
‹Ç‹NDEK‹LER
devam
Çift Lümenli Endobronflial Tüplerin Do¤ru Pozisyonunun
Belirlenmesi ve Fiberoptik Bronkoskopinin Rolü
Confirmation of Optimal Position of Double-lumen Endobronchial
Tubes and Role of Fiberoptic Bronchoscopy
F.N. KAYA, S. GÖREN, E. BAfiA⁄AN, G. KORFALI .......................
Eriflkin Hastalarda Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon
Testlerine Etkisi
The Effects of Desflurane on Liver Function Markers in Adults
M. BULUT, B. MEYDAN ...................................................................
Olgu Sunumlar› / Case Reports
Trakeal Rezeksiyonda Hava Yolu Yönetimi: Oksijen
‹nsuflasyon Tekni¤i
Airway Management for Tracheal Resection: Technique of
Transtracheal Oxygen Insufflation (Case Report)
F.N. KAYA, S. BAYRAM, S. GÖREN, C. GEB‹TEK‹N ......................
‹nspiratuvar Stridor ile Gelen Bilinmeyen Trakeal Patolojili
Olguda Anestezik Yaklafl›m
Anesthetic Management of a Patient with an Unknown Tracheal
Pathology Presenting with Inspiratory Stridor
M. AÇIL, M. fiENER, H. YAVUZ, C. YILMAZER, A. TÜRKÖZ,
G. ARSLAN .........................................................................................
Dizin ...................................................................................................
169-174
175-180
181-184
185-188
189-191
Üyelik baflvuru formu 192. sayfam›zdad›r.
ÜYELER (devam)
Suna Gören
Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Tayfun Güler
Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Beyhan Karamanl›o¤lu
Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Meral Kanbak
Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Öner Süzer
‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Farmakoloji
Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Belk›s Tanr›verdi
Osmangazi Üniversitesi T›p Fakültesi
Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Mehmet Tu¤rul
‹. Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi, Anesteziyoloöji
Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Bu dergi Acid Free (Alkali) ka¤›da bas›lmaktad›r.
This journal is printed on Acid-Free paper
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):132-136, 2006
Derleme
Kalp Cerrahisinde Kandan Korunma Teknikleri:
Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin
Füsun BULUTCU *, Osman BAYINDIR **
ÖZET
SUMMARY
Koroner arter baypas cerrahisi en s›k uygulanan ameliyatlard›r ve tüm transfüzyonlar›n önemli bir k›sm›n›
oluflturur. Allojenik kana maruz kal›nmas›n›n azalt›lmas›, kan transfüzyonuna ba¤l› enfeksiyöz hastal›klar, allerjik reaksiyonlar veya immünsupresyon riskini
azaltmas› aç›s›ndan önemlidir. Aç›k kalp cerrahisinde
allojenik kan transfüzyon insidans› çeflitli kandan korunma teknikleri stratejilerinin gelifltirilmesi ile mümkündür. Son y›llarda allojenik kan transfüzyonunu
azaltmak için preoperatif otolog donasyon uygulanmakta ve otolog kan›n toplanmas› ile iliflkili aneminin
düzeltilmesinde hemopoetik eritropoetin faktörü (rekombinant insan eritropoetini; rHuEPO) kullan›lmaktad›r.
Preoperative Autologous Donation with Erythropoietin
Bu yaz›da güncel kandan korunma tekniklerinden
olan preoperatif otolog donasyon ve eritropoetinin aç›k
kalp cerrahisindeki rolü tart›fl›lacakt›r.
Coronary artery bypass graft surgery is among the
most frequently performed operations and accounts for
a substantial proportion of all RBC units transfused.
Reducing exposure to allogenic blood is an important
means of lowering the associated risks to patients, such
as the transmission of infectious diseases, allergic reactions, or immunosupression. In the field of open heart
surgery, the incidence of allogenic blood transfusion
can be reduced by strategies of blood conservation tecniques. In recent years preoperative autologous blood
donation is positively undertaken to minimize allogenic
blood transfusion and the hemopoietic factor erythropoietin (recombinant human erythropoietin; rHuEPO)
is now generally used to correct anemia associated with
the collection of autologous blood.
In this review, the role of preoperative autologous donation with erythropoietin; one of the actual blood conservation techniques will be discussed during open heart surgery.
Anahtar kelimeler: kandan korunma teknikleri,
preoperatif otolog donasyon,
eritropoetin
Key words: blood conservation techniques,
preoperative autologous donation,
erythropoietin
G‹R‹fi
Kalp cerrahisinde kanamaya yol açan faktörler; cerrahinin kendisine ait hasar ve pompaya ba¤l› hemostatik defektler ki bunlar trombosit kayb› ya da disfonksiyonu, pompaya ba¤l› hemodilüsyon, heparin
kullan›m› ve fibrinolitik sistemin disfonksiyonu olarak s›ralanabilir (3).
Kalp cerrahisi; gerek cerrahi tekniklerin geliflmesi
gerek pompa süresinin k›salmas›na ba¤l› olarak korkulan bir cerrahi yöntem olmaktan ç›km›flt›r. Ancak
kanama bir komplikasyon olarak kabul edilirse, hastalar›n % 40’› perioperatif dönemde allojenik kan
transfüzyonuna ihtiyaç duymaktad›r (1). Amerika’da
tüm kan transfüzyonlar›n›n % 20’nin kalp cerrahisine ait oldu¤u bildirilmifltir (20).
* Florence Nightingale Hastanesi Anesteziyoloji ve Yo¤un Bak›m
Bölümü, Uzm. Dr.
** Florence Nightingale Hastanesi Anesteziyoloji ve Yo¤un Bak›m Bölümü, Prof. Dr.
132
Öte yandan ileri yafltaki kardiyak risk grubundaki
hastalarda yüksek Hb de¤erleri ile daha olumlu sonuçlar al›nmas›na ra¤men, allojenik kan transfüyonlar›n›n kardiyak morbidite ve mortaliteyi azaltt›¤›na
dair pozitif bulgular yeterince aç›k de¤ildir (4).
Günümüzde pek çok kandan korunma teknikleri
F. Bulutcu ve ark., Kalp Cerrahisinde Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin
güvenilir, uygulanabilir ve etkin olarak kullan›lmaktad›r. Modern kan korunma tekniklerinden biri olan
preoperatif otolog donasyon (POD) kardiyak cerrahi
giriflim geçirecek hastalarda allojenik kan kullan›m›n› büyük oranda azaltm›flt›r.
Günümüzde yaflamsal öneme sahip olsa da allojenik
kan transfüzyonunun çeflitli enfeksiyöz ve immünolojik riskleri beraberinde tafl›d›¤› bilinmektedir.
Allojenik Transfüzyonlara ait Riskler
Viral Bulaflma
Eritrosit süspansiyonlar› al›c›n›n kan›nda oksijen tafl›ma kapasitesini art›rmak için kullan›l›r.
1980 ve 1990 y›llar›nda kan transfüzyonuna ait en
önemli riskler viral bulaflmaya ba¤l›yd› (5-6). Hepatit B, C ve HIV’nin bulaflma riski Tablo 1’de gösterilmifltir. Günümüzde, geliflmifl donör tarama testleri
ve Nukleik Asit Testi (NAT) ile tafl›y›c› virüsün pencere dönemi çok k›salm›flt›r. Her ne kadar HIV ve hepatit virüsünün transfüzyonla bulaflma riski azalm›fl
olsa da son zamanlarda Bat› Nil virüsü ve Cretzfeldt
Jacob Hastal›¤› ya da deli dana hastal›¤›n›n bulaflma
riski önem kazanm›flt›r. 2002 ve 2003 y›l›nda Bat›
Nil virüsünün 1/400 ve 1/5000 oran›nda banka kan›n› infekte etti¤i bildirilmifltir (7). SARS ile iliflkili
“Transfüzyon transmisyon virüsünün (TTV)” transfüze edilen kanlar›n % 52’sinde bulundu¤u bildirilmifltir. Bu virüs; immün suprese kiflilerde karaci¤er
yetersizli¤i ya da ensefalopatiye neden olabilir (8).
Yanl›fl Transfüzyon
Bugün için ABO uyumsuzlu¤undan kaynaklanan
transfüzyon riskleri transfüzyona ba¤l› HIV enfeksiyonlar›ndan daha fazlad›r. ‹ki y›ll›k dönem içinde
transfüzyona ba¤l› oldu¤u bildirilen 315 majör yan
etkinin % 67.6’n›n yanl›fl hasta-yanl›fl kan transfüzyonuna ait oldu¤u bilidirilmifltir (9). Kan›n grupland›r›lmas›ndan ya da yanl›fl hastaya uygulanmas›ndan
kaynaklanan ABO uyumsuzlu¤una ba¤l› risk; transfüzyonla HIV bulaflt›rma riskinden daha s›k olmas›na ra¤men, ço¤unlukla da rapor edilmemektedir (10).
‹nflamasyon
Allojenik kan transfüzyonu ile tafl›nan donör lökositler ve biyolojik medyatörler al›c›da inflamatuvar cevab› tetikler. Özellikle lökosit filtresinden geçirilmemifl beklemifl kanlarda sitokinler ve kompleman C3a,
C5a gibi inflamasyon medyatörleri ortama sal›n›r.
Koroner arter baypas cerrahisinden sonra iki ünite
kan transfüzyonuna ba¤l› olarak TNF-α ve IL6 düzeylerinde 15 kat art›fl oldu¤u gösterilmifltir (11).
Murphy ve ark. (12), doza ba¤l› olarak allojenik transfüzyonlar›n postoperatif enfeksiyon veya hastanede
kal›fl sürelerini 3 ila 8 kat art›rd›¤›n› belirtmifltir. ‹ki
ünite eritrosit ve tam kan ile transfüzyon sonras› % 3.9,
3-5 ünite sonras› % 6.9, 6 ünite ve daha fazla kan
transfüze edildi¤inde % 22 enfeksiyon geliflti¤ini
saptam›fllard›r.
Al›c›n›n immün sistemini deprese eden bir baflka durum da donör T-lenfositleridir. Canl› olan bu lenfositler al›c›n›n kemik ili¤ine transplante olur ve k›sa
süre için bile olsa al›c›n›n bakteriyel sald›r›lara karfl›
cevab›n› zay›flat›rlar.
Transfüzyona Ba¤l› Akut Akci¤er Hasar› (TRALI)
Transfüzyonla iliflkili akut akci¤er hasar›n› donör kan›ndaki plazmaya karfl› oluflan antikorlar›n tetikledi¤ine inan›lmaktad›r (13). Klinik olarak eriflkinin s›k›nt›l› solunum sendromuna benzer bulgular vermekle beraber daha hafif seyreder. Semptomlar genellikle transfüzyondan 1 ila 6 saat sonra bafllar ve 48 ila
96 saat içinde geriler. Ancak, vakalar›n % 8’i fatal
seyreder. Bugün için morbidite ve mortalite aç›s›ndan transfüzyonlara ait en önemli komplikasyon olarak tan›mlanmaktad›r (9,13).
Preoperatif Otolog Donasyon (POD)
Otolog transfüzyon uygulamas› yüzy›llard›r bilinen
bir tekniktir. Ancak, son as›rda transfüzyonlara ba¤l›
t›bbi ve yasal bask›lar›n, allojenik kan kullan›m›na
k›s›tlamalar getirmesi sonucu yeniden gündeme gelmifltir (14).
Otolog donasyondaki kan verme kriterleri allojenik
donasyondan farkl›d›r. Amerikan Kan Bankas› Birli¤inin oluflturdu¤u standartlara göre donör Hb düzeyinin 11 gdL-1 ya da Hct’nin % 33’ün alt›nda olmamas›
133
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):132-136, 2006
Tablo 1. Allojenik kan transfüzyonuna ait riskler.
Uygun Hasta Seçimi
1. Hepatit B
2. Hepatit C
3. HIV
4. HTLV
5. TTV
6. Bat› Nil virüsü
7. CMV
8. EBV
9. TRALI
10. ABO- Rh uyuflmazl›¤›
11. Gecikmifl hemolitik reaksiyon
12. Allerjik reaksiyon
13. Febril reaksiyon
14. Graft vs Host hastal›¤›
15. Volüm fazlal›¤›
Preoperatif otolog donasyon; ortopedik eklem replasman›, torakal veya spinal cerrahi, kardiyak cerrahi
ve radikal prostatektomi gibi önemli miktarlarda kan
kayb› olabilecek ifllemler gibi seçilmifl hasta gruplar›nda belirgin olarak allojenik transfüzyon gereksinimini azalt›r (21). Ancak, hastada sistemik enfeksiyon
ve bakteriyemi riski, anstabil anjina varl›¤›nda POD
uygulanamaz (22). Tablo 2’de uygun olmayan durumlar özetlenmifltir.
1/58.00- 1/150.000 ünite
1/872.000
1/1.4-2.4 milyon
1/1.5 milyon
% 52
1/1.4 milyon
%7
%5
1/5000-10.000
1/6000-1/100.000, 500.000
1/2500
% 1-4
% 0.1-1
1/400-1/10.000
% 10-40
Veriler ünite ya da % risk olarak verilmifltir. TRALI:
Transfüzyonla iliflkili Akut Akci¤er Hasar›.
Veriler Kaynak 6’dan al›nm›flt›r.
Tablo 2. POD için uygun olmayan kriterler.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Enfeksiyon ve bakteriyemi varl›¤›nda
Aort stenoz cerrahisi
Anstabil anjina
Aktif nöbet
Geçirilmifl miyokard infarktüsü ya da serebrovaskuler
hastal›k (son 6 ay içinde)
Sol ana koroner arter lezyonu
Syanotik kalp hastal›¤›
Kontrolsüz hipertansiyon bulgular›
POD: Preoperatif otolog donasyon
yeterlidir (15). Yafl ya da kilo k›s›tlamas› yoktur. Her
donasyonda 10.5 mLkg-1 kan al›nabilir. ‹fllem her 72
saatte bir tekrarlanabilir, ancak intravasküler volümün toparlanabilmesi için cerrahiden en az 72 saat
önce son donasyon tamamlanm›fl olmal›d›r. Oral demir tedavisi rutin olarak önerilir. POD’nin etkinli¤i
hastan›n eritrosit yap›m›n› art›rmaya yönelik endojen
eritropoetin cevab›ndaki art›fla ba¤l›d›r. Bu iyatrajenik kan kayb›na cevap olarak eritropoetindeki art›fl
bazal düzeyin üzerine önemli ölçüde ç›kmakla birlikte normal s›n›rlar içinde kal›r. Otolog donasyon ile ilgili prospektif kontrollü çal›flmalarda, haftada bir kez
donasyon uygulamas›n›n eritrosit ekspansiyonunda
% 11 (oral demir tedavisi olmadan) ile % 19 (oral demir tedavisi ile) art›fla, agresif flebotomi uygulamas›n›n ise yani haftada üç kez, üç hafta süresince, cerrahiden 25-30 gün önce uyguland›¤›nda eritrosit ekspansiyonunu % 19 (oral demir tedavisi olmadan) ile
% 26 (oral demir tedavisi ile) art›rd›¤› gösterilmifltir
(16-20).
134
Avantajlar›
Allojenik kanlarda non A-E hepatit ve Creutzfeld-Jakob hastal›¤›n›n varyant› olan bir protein gibi pek
çok yeni enfeksiyöz ajanlar› saptanmaktad›r (23). Son
çal›flmalar, post-transfüzyon non A-E hepatitten SEN
adl› bir virüs ailesinin sorumlu oldu¤unu düflündürmektedir. Kardiyak cerrahi hastalar›nda SEN virüsü
transfüzyon uygulananlarda (% 30) uygulanmayanlara göre (% 3) daha fazla görülmüfltür (23). Her ne
kadar bu virüsün kan transfüzyonuyla bulaflt›¤›na dair rapor edilmifl vakalar olmamakla birlikte, virüsün
inkübasyon döneminin uzun olmas› ve dalak gibi lökositten zengin organlarda saptanmas›, kan yoluyla
bulaflma olas›l›¤›n› akla getirmektedir (24). Otolog
donasyon uygulanan hastalarda bu ve di¤er enfeksiyöz ajanlarla enfeksiyon riski ortadan kalkar.
Allojenik transfüzyonlara ba¤l› immün supresyon etkisinin olmamas› nedeniyle otolog kan kullanan hastalarda postoperatif sonuçlar›n (hastanede kal›fl süresi ve postoperatif enfeksiyonlarda azalma) daha iyi
oldu¤u gösterilmifltir (25).
Dezavantajlar›
Yanl›fl kan transfüzyonundan kaynaklanan ABO
uyumsuzlu¤una ba¤l› hata riski otolog kanlar için de
geçerlidir. Bir di¤er risk de toplanan kanlar›n kontamine olmas› sonucu bakteriyel enfeksiyon ve sepsistir.
Nadir görülmekle birlikte donasyon s›ras›nda hemodinamik instabilite ve akut koroner olaylar›n›n otolog
donörlerde daha fazla rastland›¤› bildilmifltir (yaklafl›k 1/17.000, 1/200.000 donasyonda, s›ras›yla) (26).
Otolog donasyonun etkinli¤ini sorgulayan en önemli
F. Bulutcu ve ark., Kalp Cerrahisinde Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin
olaylardan biri donasyon kanlar›n›n kullan›lmamas›d›r. Ender olarak transfüzyon gerektiren vajinal do¤um ya da vajinal histerektomi ameliyatlar›nda toplanan kanlar›n % 50 ile % 90’› kullan›lamay›p at›lm›flt›r
(27). Ek olarak otolog donasyon için maliyet giderlerinin de yüksek olmas› etkinli¤i konusunda soru iflaretleri uyand›rm›flt›r. Ancak, iyi organize olmufl kurumlarda e¤itilmifl t›bbi personel deste¤inde uygun hasta
ve cerrahi yöntemler belirlendi¤inde giderlerin azalt›labilece¤ine dikkat çekilmektedir (28,29).
ER‹TROPOET‹N
Normal flartlar alt›nda, dolafl›mdaki eritrosit düzeyleri eritropoetin taraf›ndan düzenlenir. Preoperatif otolog donasyon uygulanacak veya preoperatif Hb, Hct
düflüklü¤ü ve kardiyak fonsiyonlar›n s›n›rl› oldu¤u
hastalarda otolog donasyona destek amac›yla farmakolojik dozlarda verilen rekombinant human eritropoetinin (Epoetin alfa; EPO), eritropoezisi indükleyerek preoperatif eritrosit yap›m›n› art›rd›¤›, Hb ve
Hct düzeylerini yükseltti¤i ve allojenik kan transfüzyon olas›l›¤›n› azaltt›¤› gösterilmifltir (30).
Eritropoezisin primer düzenleyicisi olan eritropoetin,
30.400 molekül a¤›rl›¤›nda glikoprotein yap›s›nda
bir hormondur (31). Doku hipoksisi varl›¤›nda renal
kortikal interstisyel hücrelerden sal›n›r (32), kemik
ili¤indeki eritroid kök hücre reseptörlerine ba¤lan›r
ve eritrosit öncüleri olan eritroblastlar›n proliferasyonu ve diferansiyasyonuna neden olur (33).
1977 y›l›nda Miyake ve ark. (34), EPO hormonunu
izole etmifl ve 1985 y›l›nda ilk defa Jacob ve ark. (35)
taraf›ndan rekombinant DNA teknolojisi kullan›larak
rhu-EPO sentezlenmifltir.
EPO uygulamas› ile anemik olmayan ve demir depolar› yeterli hastalarda, tedavinin üçüncü gününde retikülosit say›s›nda art›fl ile yedinci günde bir ünite
kana ve yirmi sekizinci günde befl ünite kana eflde¤er
eritrosit ekspansiyonu görülür (36). Kompleks cerrahi
giriflimlerde allojenik kan transfüzyonunu en aza indirgemek için üç ile befl ünite kana gereksinim duyuldu¤unda, EPO’ya ba¤l› eritropoezisin indüklenebilmesi için üç-dört haftal›k preoperatif intervale
gereksinim duyulur.
Agresif flebotomi (üç haftada alt› ünite) uygulamala-
r›nda, anemik olmayan hastalarda; egzojen eritropoetin tedavisinin kompansatuvar eritropoezisi uyararak
otolog donasyonu kolaylaflt›rd›¤› öne sürülmüfltür
(37). Ayr›ca, anemik otolog donörlerde (Hct ≤ % 39),
300 ya da 600 Ukg-1 intravenöz alt› dozluk EPO ve
beraberinde oral ya da intravenöz demir tedavisi, plasebo grubu ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, ortopedik cerrahi
hastalar›nda allojenik kan transfüzyonlar›n› azaltt›¤›
gösterilmifltir (38). Ancak, bir baflka çal›flmada ciddi
anemisi (Hct ≤ %33) ya da demir eksikli¤i olan hastalarda oral demir ve EPO tedavisine ra¤men, plasebo grubu ile karfl›laflt›r›d›l¤›nda allojenik transfüzyon
kullan›m›n› azaltmad›¤› gösterilmifltir (39).
Perioperatif EPO kullan›m›nda uygun doz ve uygulama yöntemi konusunda henüz fikir birli¤ine var›lamam›flt›r. Genellikle ayaktan gelen preoperatif otolog donasyon uygulanacak hastalarda subkutan uygulama yolu, pratik oluflu nedeniyle tercih sebebidir.
Preoperatif olarak uygulanan tüm dozlarda eritropoezisi uyard›¤› kabul edilmekle birlikte genellikle 600
IU kg-1, haftada bir subkutan uygulama flekli tercih
edilmektedir (30-40).
EPO uygulamas› ile Hb ve Hct de¤erlerindeki h›zl›
art›fl; teorik olarak ortopedik vakalarda derin venöz
tromboz ve pulmoner emboli gibi perioperatif trombotik riskleri art›rabilir ya da kalp cerrahisinde greft
trombozu veya miyokard enfarktüsüne yol açabilir.
EPO uygulanan ortopedi vakalar›nda kontrol grubuna göre daha fazla derin ven trombozu görülürken
(40), Faris ve ark.’n›n (30) yapt›¤› çal›flmada farkl›l›k
saptanmam›flt›r. Kardiyak hastalarda D’Ambra ve
ark.’n›n (41) yapt›¤› bir çal›flmada, istatistiksel olarak
anlaml› olmamakla birlikte EPO uygulamas› ile aç›klanamayan trombotik ve vasküler olaylara ba¤l›
ölümler saptanm›flt›r.
Ancak, di¤er pek çok çal›flmalarda, kalp cerrahisinde
EPO uygulamas›n›n tek bafl›na veya preoperatif otolog
donasyonla beraber kullan›ld›¤›nda, allojenik transfüzyonlar› azaltt›¤› ve yan etkileri aç›s›ndan kontrollü
çal›flmalardan farkl› olmad›¤› gösterilmifltir (42-46)
Sonuç olarak teorikte kans›z cerrahi mümkün olmad›¤› gibi risksiz kan da mümkün de¤ildir. Allojenik
transfüzyonlara ait riskler ancak çeflitli kandan korunma tekniklerinin gelifltirilmesi ile mümkündür.
Preoperatif otolog donasyon ve beraberinde EPO
135
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):132-136, 2006
kullan›m›, kardiyak hastalarda allojenik kan kullan›m›n› büyük ölçüde azaltmaktad›r. Klinik kullan›mda;
maliyet hesaplamalar›n› da göz önüne al›narak yap›lacak di¤er kandan korunma teknikleri ile karfl›laflt›r›lmal› çal›flmalar yap›lmas› gelecek vadetmektedir.
TEfiEKKÜR
Yazarlar, bu yaz›n›n haz›rlanmas› s›ras›nda, Florence
Nightingale Hastanesi Kan Bankas› Sorumlusu Miktobiyoloji ve Klinik mikrobiyoloji Uzm. Dr. Ayd›n
Ayd›nl›’ya göstermifl oldu¤u katk›lardan dolay› teflekkür ederler.
KAYNAKLAR
1. Stover EP, Siegel LC, Parks R, et al: Variability in transfusion
practice for coronary artery bypass surgery persists despite national
consensus guidelines: A 24-instution study. Instutions of the Multicenter Study of Perioperative Ischemia Research Group Anesthesiology 88:327-333, 1988.
2. Johnson RG, Thurer RL, Kruskall MS, et al: Comparison of
two transfusion strategies after elective operations for myocardial revascularization. J Thorac Cardiovasc Surg 104:307-314, 1992.
3. Harker KA: Bleeding after cardiopulmonary surgery. N Engl J
Med 314:1446-1448, 1986
4. Wu WC, Rathore SS, Wang Y, et al: Blood transfusion in elderly patients with acute myocardial infarction. N Engl J Med
345:1230-1236, 2001.
5. Spiess BD: Blood transfusion: The silent epidemic. Ann Thorac
Surg 72:1832-1837, 2001.
6. Goodnough LT, Brecher ME, Kanter MH, et al: Transfusion
Medicine: Blood transfusion. N Engl J Med 332: 719-841, 1995.
7. Pealer LN, Marfin AA, Petersen LR, et al: Transmission of
West Nile virüs through blood transfusion in the United States N
Engl J Med 349:1236-1245, 2003.
8. Handa A, Dickstein B, Young NS, et al: Prevalance of a newly
described human cricovirus, TTV, in United States donors. Transfusion 40:245-251, 2000.
9. Williamson LM, Lowe EM, et al: Seriou hazards of transfusion
(SHOT) initiative: Analysis of the first two annual reports. BMJ
319:16-19, 1999.
10. Krombach J, Kampe S, Gathof BS, et al: Human error: The
persisting risk of blood transfusion: A report of five cases. Anesth
Analg 94:154-156, 2002.
11. Fransen E, Maessen J, Dentener M, et al: Impact of blood
transfusions on inflammatory mediator release in patients undergoing cardiac surgery. Chest 116:1233-1239, 1999.
12. Murphy PJ, Connery C, Hicks GL, et al: Homologous blood
transfusion as a risk factor for postoperative infection after coronary
artery bypass graft operations. J Thorac Cardiovasc Surg 104:10921099, 1992.
13. Popovsky MA: Transfusion-related lung injury. Curr Opin Hematol 7:402-407, 2000
14. Wallace EL, Churchill WH, Surgenor DM, et al: Collection
and transfusion of blood and blood components in the United States
Transfusion 35:802-804, 1992.
15. American Association of Blood Banks: Standards for Blood
Banks and Transfusion Services. Bethesda, MD, American Association of Blood Banks, 2000.
16. Kasper SM, Gerlich W, Buzello W: Preoperative red cell production in patients undergoing weekly autologous blood donation.
Transfusion 37:1058-1062, 1997.
17. Kasper SM, Lazansky H, Stark C, Klimek M, et al: Efficacy
of oral iron supplementation is not enhanced by additional intravenous iron during autologous blood donation. Transfusion 38:764-770,
Al›nd›¤› tarih: 10 Kas›m 2006 (ilk)
30 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra)
136
1998.
18. Weisbach V, Skoda P, Rippel R, et al: Oral or intravenous iron
as an adjuvant to autologous blood donation in elective surgery: a
randomized, controlled study. Transfusion 39:465-472, 1999.
19. Goodnough LT, Rudnik S, Price TH, et al: Increased preoperative collection of autologous blood with recombinant human erythropoetin therapy. N Engl J Med 321:1163-1168, 1989.
20. Goodnough LT, Price TH, Rudnick S: Preoperative red cell
production in patients undergoing aggressive autlogous blood phlebotomy with and without erytropoetin therapy. Transfusion 32:441445, 1992.
21. Renner SW, Howanitz PJ, Bachner P: Preoperative autologous blood donation in 612 hospitals. Arch Pathol Lab Med 116:613615, 1992.
23. Chamberland ME: Emerging infectious agents: Do they pose a
risk to the safety of transfused blood and blood products? Clin Infect
Dis 34:797-805, 2002.
24. Coulthart MB, Cashman NR: Variant Creutzfeldt-Jakob disease: A summary of current scientific knowledge in relation to public
health. Can Med Assoc J 165:51-58, 2001.
25. Wamkavas EC, Blajchman MA: Deleterious clinical effects of
transfusion-associated immunomodulation: Fact or fiction? Blood
97:1180-1195, 2001.
26. Popovsky MA, Whitaker B, Arnold NL: Severe outcomes of
allogenic and autologous blood donation: frequency and characterization. Transfusion 35:734-737, 1995.
27. Kanter MH, Van Maanen D, Anders KH, et al: Preoperative
autologous blood donation before elective hysterectomy JAMA
276:798-801, 1996.
28. Goodnough LT, Brecher ME: Autologous blood transfusion.
Int Med 37:238-245, 1998.
29. Karkouiti K, McCluskey S: Pro: Preoperative autologous blood donation has a role in cardiac surgery. J Cardiothoracic Vasc
Anesth 17:121-125, 2003.
30. Faris PM, Ritter MA: Epoetin alfa. A bloodlesss approach for
the treatment of perioperative anemia. Clin Orthop Rel Researc
357:60-67, 1998.
31. Jelkmann W: Erythropoietin: Structure, control of production
and function. Physiol Rev 72:449-489, 1992.
32. Porter DL, Goldberg MA: Regulation of erythropoetin production. Exp Hematol 21:399-404, 1993.
33. McGuire M, Spivak JL: Erythropoeiesis. In: Scientific Basis of
Transfusion Medicine. Anderson K, Ness P (Eds). Philedephia, WB
Saunders Company 1-16, 1994.
34. Miyake T, Kung CHK, Goldwasser E: Purification of human
erythropoetin. J Biol Chem 252:558-564, 1977.
35. Jacobs K, Scoemaker C, Rudersdorf R, et al: Isolation and
characterisation of genomic and DNA clones of human erythropoetin. Nature 313:806-810, 1985.
36. Goodnough LT, Brittenham G: Limitations of the erythropoetic response to serial phlebotomy: implications for autologous blood
donor programs. J Lab Clin Med 115:28-35,1990.
37. Goodnough LT, Monk TG, Brecher MF: Autologous blood
procurement: Lessons to be learned in the last 10 years. Vox Sang
71:133-41, 1996.
38. Mercuriali F, Zanella A, Barosi G, et al: Use of erythropoetin
to increase the volume of autologous blood donation by orthopaedic
patients. Transfusion 33:55-59, 1993.
39. Price TH, Goodnough LT, Vogler W, et al: The effect of recombinant erythropoetin administration on the efficacy of autologous blood donation in patients with low hematocrits. Transfusion
36:29-36, 1996.
40. Canadian Orthopedic Perioperative Erythropoetin Study
Group: Effectiveness of perioperative recombinant human erythropoetin in elective hip replacement. Lancet 341:1227-1232, 1993.
41. D’Ambra MN, Gray RJ, Hillman R, et al: Effect of human recombinant erythropoetin on transfusion risk in coronary artery
bypass patients. Ann Thorac Surg 64:1686-1693, 1997.
42. Watanebe Y, Fuse K, Naruse Y, et al: Subcutaneous use of
erythropoetin in heart surgery. Ann Thorac Surg 54:479-483, 1992.
43. Kulier AH, Gombotz H, Fuchs G, et al: Subcutaneous recombinant human erythropoetin and autologous blood donation before
coronory artery bypass surgery. Anesth Analg 76:102-106, 1993.
44. Schmoeckel M, Nollert G, Mempel M, et al: Effects of recombinant human erythropoetin on autologous blood donation before
open heart surgery. Thorac Cardiovasc Surg 41:364-368, 1993.
45. Hayashi J, Kumon K, Takanashi S, et al: Subcutaneous administration of recombinant human erythropoetin before cardiac surgery: a double-blind multicenter trial in Japan. Transfusion 34:142146, 1994.
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006
Klinik Çal›flma
Koroner Arter Baypas Operasyonu Olan
Hastalarda Trakeal Ekstübasyon Süresine Etki
Eden Faktörler: Perioperatif Risk Analizi
Feray AKGÜL ERD‹L *, A. Kadir BUT *, Nurçin GÜLHAfi *, Zekine BEGEÇ *, Vedat N‹SANO⁄LU **,
Bektafl BATTALO⁄LU ***, M. Özcan ERSOY ****
ÖZET
SUMMARY
Bu retrospektif çal›flmam›zda, koroner arter cerrahisi
uygulanan hastalarda postoperatif dönemde ekstübasyon süresine etki eden perioperatif risk faktörlerini tespit etmeyi amaçlad›k.
Factors Determining the Duration of Tracheal Intubation in Patients Undergoing Coronary Artery Bypass Surgery: Perioperative Risk Analysis
Eylül 2001 ile aral›k 2005 tarihleri aras›nda hastanemizde koroner arter baypas cerrahisi uygulanan 1.171
olgu çal›flmaya dahil edildi. Olgular postoperatif dönemde ekstübasyon süresi ≤6 saat (Grup I; n=332) ve
>6 saat ( Grup II; n=849) olarak iki gruba ayr›ld›. Olgular›n demografik, intraoperatif ve postoperatif verileri istatistiksel olarak karfl›laflt›r›ld› ve uzam›fl ekstübasyon süresine etki eden risk faktörlerini tespit etmede multivaryant lojistik regresyon analizi kullan›ld›.
Demografik verilerin multivarient logistik regresyon
analizinde yafl, geçirilmifl M‹, hipertansiyon, KOAH,
unstabil anjina, karotis arter hastal›¤› geç ekstübasyonda risk faktörü bulunmufltur. Perioperatif verilerin
multivaryant logistik regresyon analizinde ise distal
anastomoz say›s›, kros klemp zaman›, inotrop gereksinimi, postoperatif atriyal fibrilasyon oran›, geç ekstübasyonda risk faktörü olarak bulunmufltur. Geç ekstübe olan grupta yo¤un bak›m ve hastane kal›fl süreleri
istatistiksel olarak daha uzun bulundu.
Bu retrospektif çal›flmam›z da; hem preoperatif hem de
per ve postoperatif de¤iflkenlerin ekstübasyon süresini
etkiledi¤ini, preoperatif de¤iflkenlerin per ve postoperatif de¤iflkenlere göre daha etkin oldu¤unu tespit ettik.
Anahtar kelimeler: ekstübasyon süresi, risk faktörleri,
koroner arter baypas cerrahisi
* ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›,
Yrd. Doç. Dr.
** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
*** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Doç. Dr.
**** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim
Dal›, Prof. Dr.
Aim of our retrospective study was to identify perioperative risk factors of extubation times after coronary
artery bypass greffing (CABG).
One thousand one hundred and seventy one patients
undergoing CABG in our hospital between September
2001 and December 2005 were included in this study.
These patients were divided into 2 groups depending on
whether mechanical ventilation time was shorter than
6 hours (Group I; n=332), or longer than 6 hours (Group II; n=849). Demographic, intraoperative and postoperative patient characteristics were compared, and
multivariate logistic regression analysis was used to identify risk factors effecting extubation time after CABG.
Multivariate logistic regression analysis of demographic
variables identified, age, previous MI, hypertension,
COPD, unstable angina and carotid artery disease as
risk factors of extubation time after CABG. Multivariate logistic regression analysis of perioperative variables
identified, mean number of distal anastomoses, mean
cross-clamp time, inotropic support and incidence of
postoperative atrial fibrillation as risk factors for extubation time after CABG. Mean intensive care unit and
hospital stays of late extubated group were found as statistically longer than that of early extubated group.
In this retrospective study; it was found that preoperative variables had more important effects on late extubation than that of perioperative variables. We concluded
that by improving preoperative care quality and preventing perioperative limiting factors of early extubation,
more patients would benefit from early extubation. In
this manner, morbidity of CABG would be decreased.
Key words: extubation time, risk factors,
coronary artery bypass surgery
137
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006
G‹R‹fi
MATERYAL ve METOD
Koroner arter baypas cerrahisinin (KABC) uygulanmaya bafllamas›n›n ilk y›llar›nda, erken postoperatif
dönemde hemodinamik stabilitenin sa¤lanmas› amac›yla uzun etkili ajanlarla sedasyon ve geç ekstübasyon tercih edilmekteydi. Ancak, yüksek doz opioid
kullan›m›na ba¤l› hastalar›n uzun süre mekanik ventilasyon deste¤ine (IPPV) gereksinim duymas› ve
geç ekstübe olmas› derlenmeyi geciktirmekte, yo¤un
bak›m ve hastanede kal›fl süresini uzatmaktayd› (1,2).
Buna ba¤l› olarak komplikasyonlar ve maliyetler artmakta ve kliniklerin hasta sirkülasyonu azalmaktayd› (3). Daha sonraki y›llarda birçok araflt›rma düflük
mortalite ve morbidite için erken ekstübasyonun önemini göstermifltir. Anestezi ve cerrahi tekniklerde geliflme ile güvenli miyokard korunmas›, erken ekstübasyon ve mobilizasyonu tercih edilen bir klinik uygulama haline getirmifltir (4,5). Bu retrospektif çal›flmada, KABC uygulam›fl oldu¤umuz hastalar›n postoperatif dönemde trakeal ekstübasyon süresine etki
eden preoperatif ve perioperatif risk faktörlerini araflt›rmay› amaçlad›k.
Eylül 2001 ile aral›k 2005 tarihleri aras›nda hastanemizde
KABC uygulanan 1171 olgu çal›flmaya dahil edildi. Olgular;
postoperatif dönemde, ventilasyon süresi ≤6 saat (Grup I;
n=332) ve >6 saat ( Grup II; n=849) olarak iki gruba ayr›ld›.
Anestezi
Tüm hastalar kulland›klar› kardiyak ilaçlara operasyon sabah› da dahil olmak üzere devam etti. Premedikasyon amac›yla, anestezi indüksiyonundan 15 dk önce iv 2 mg midazolam (Dormicum®, Roche) uyguland›. Olgular operasyon
odas›na al›nd›ktan sonra, maske ile 5 L dk-1 oksijen verilmeye baflland› ve preoperatif verileri kaydedildi. Anestezi
indüksiyonuna bafllamadan önce; EKG ve puls-oksimetre
(SpO2) monitörizasyonunu (Drager PM 8040-CATO Lübeck, Almanya) takiben 16 G kanülle her iki koldan ven
kanülasyonu sa¤land› ve % 1’lik lidokain ile lokal anestezi yap›larak radiyal veya brakiyal arterden 20 G kanülle arteriyel kanülasyon gerçeklefltirildi. Tüm olgulara anestezi
indüksiyonuna kadar 5 mL kg-1 % 0.9 NaCl solüsyonu ve
operasyon boyunca s›v› gereksinimine göre 1-5 mL kg-1
% 0.9 NaCl solüsyonu infüze edildi.
Anestezi tekni¤i tüm olgular için standart olarak gerçeklefltirildi. Anestezi indüksiyonu; 1 mg kg-1 % 2 lidokain (Aritmal®, Biosel), 0.2-0.3 mg kg-1 midazolam, 5-10 µg kg-1
fentanil (Fentanyl Citrate®, Abbott) ve 0.1 mg kg-1 vekuronyum (Norcuron®, Organon) ile sa¤land›. Tüm olgular
Tablo 1. Olgular›n demografik verileri ve preoperatif özellikleri.
Yafl (y›l)
Yafl ≥65
Kad›n cinsiyet
Geçirilmifl MI
Sa¤ koroner hastal›¤›
Üç damar hastal›¤›
LMCA
Diyabetes mellitus
Hipertansiyon
Geçirilmifl serebral olay
Sigara içicili¤i
Aile öyküsü
KOAH
Obesite (BMI≥30)
Ortalama BMI
Ortalama BSA (m2)
Hiperkolesterolemi (mg dL-1)
Unstabil Angina
Periferik arter hastal›¤›
Karotis arter hastal›¤› ≥ %20
Böbrek yetersizli¤i
LV Ejeksiyon fraksiyonu (%)
EDP (mmHg)
Euroscore
Grup I
(E.S≤ 6 saat)
(n=322)
Grup II
(E.S > 6 saat)
(n=849)
p de¤eri
56.8±10.7
93 (% 28,9)
55 (% 17.1)
210 (% 65.2)
214 (% 66.5)
171 (% 53.1)
9 (% 2.8)
58 (% 18.1)
97 (% 30.1)
1 (% 0.4)
234 (% 72.7)
93 (% 28.9)
36 (% 11.2)
64 (% 19.9)
26.2±3.9
1.81±0.16
117 (% 39.8)
42 (% 13)
7 (% 2.2)
28 (% 8.7)
3 (% 0.9)
50.6±10.9
14.9±5.2
3.3±2.1
61.9±9.3
388 (% 45,7)
227 (% 26.8)
617 (% 72.7)
567 (% 66.8)
476 (% 56.1)
40 (% 4.7)
182 (% 21.4)
325 (% 38.3)
15 (% 2)
490 (% 57.7)
248(% 29.2)
144 (% 17)
138 (% 16.3)
25.7±3.8
1.75±0.17
250 (% 34.9)
169 (% 19.9)
27 (% 3.2)
126 (% 14.9)
23 (% 2.7)
48.1±10.7
14.5±4.9
4.4±2.3
0.001***
0.001***
0.001***
0.012**
0.818
0.363
0.143
0.203
0.009**
0.063
0.001***
0.912
0.014*
0.143
0.105
0.001***
0.143
0.006**
0.360
0.005**
0.065
0.066
0.133
0.001***
ES: Ekstübasyon süresi, M‹: Miyokard infaktüsü, LMCA: Sol ana koroner arter, KOAH: Kronik Obstrüktif Akci¤er Hastal›¤›, BMI: Vücut
kitle indeksi, BSA: Vücut yüzey alan›, LV: Sol ventrikül, EDP: Diyastol sonu bas›nc›.
* p<0.05 gruplar aras› karfl›laflt›rma, ** p<0.01 gruplar aras› karfl›laflt›rma, *** p<0.001 gruplar aras› karfl›laflt›rma
138
F. Akgül Erdil ve ark., KABO’da Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler
Tablo 2. Multivaryant logistic regresyon analizinde demografik verilerin erken ekstübasyona etkileri.
Yafl (ortalama)
Yafl ≥65
Kad›n cinsiyet
Geçirilmifl MI
Sa¤ koroner hastal›¤›
3 damar hastal›¤›
LMCA
Diyabetes Mellitus
Hipertansiyon
Geçirilmifl serebral olay
Sigara içicili¤i
Aile öyküsü
KOAH
Obezite (BMI≥30)
Ortalama BMI
Ortalama BSA
Hiperkolesterolemi
Unstabil Angina
Periferik arter hastal›¤›
Karotis arter hastal›¤› ≥ % 20
Renal yetersizlik
LV ejeksiyon fraksiyonu
EDP
Euroscore
Odds ratio
% 95 CI
1.054
2.072
0.564
1.418
1.033
1.127
1.732
1.237
1.439
5.532
0.513
1.016
1.623
0.792
0.971
0.978
0.812
1.657
1.478
1.834
2.968
0.968
0.981
1.240
1.040-1.069*
1.572-2.732*
0.406-0.782
1.078-1.867*
0.782-1.365
0.871-1.458
0.826-3.590
0.891-1.718
1.092-1.895*
0.727-42.081
0.388-0.679
0.766-1.348
1.098-2.397*
0.563-1.087
0.937-1.006
0.967-0.989
0.614-1.073
1.150-2.388*
0.637-3.429
1.191-2.823*
0.885-9.954
0.956-1.002
0.957-1.006
1.126-1.367*
ES: Ekstübasyon süresi, M‹: Miyokard infaktüsü, LMCA: Sol ana
koroner arter,
KOAH: Kronik Obstrüktif Akci¤er Hastal›¤›, BMI: Vücud kitle indeksi,
BSA: Vücud yüzey alan›, LV: Sol ventrikül, EDP: Diyastol sonu
bas›nc›.
* Risk faktörü olan de¤erler
manuel ventilasyonla (% 100 O2) solutuldu, sinir-kas kavfla¤› monitorizasyonuna (TOF-Watch®SX, Organon) göre
tam kas gevflemesi takip edilerek entübe edildi ve end-tidal
CO2 bas›nc› 35-40 mmHg (FiO2: % 40, tidal volüm: 6-10
mL kg-1, frekans:10-12) olacak flekilde mekanik ventilasyon (Drager, Cato edition, Lübeck, Almanya) uyguland›.
Anestezi indüksiyonu sonras› internal juguler veya femoral
venden santral kateterizasyon gerçeklefltirildi.
Anestezi idamesi hemodinamik duruma göre 10-30 µg kg-1
fentanil ve % 0.5-2 sevofluran ile sa¤land›, N2O kullan›lmad›. Operasyon süresince standart olarak; insizyon öncesi, sternotomi öncesi ve kardiyopulmoner baypas (KPB)
bafllang›c›nda fentanil 3 µg kg-1 uyguland›. Ayr›ca kanülasyona kadar ortalama arter bas›nc› (OAB) > 100 mmHg,
kanülasyon s›ras›nda OAB > 80 mmHg, KPB sonras› OAB
> 100 mmHg oldu¤unda 1-5 µg kg-1 ek fentanil uyguland›.
Ayn› kriterler alt›nda sevofluran konsantrasyonu % 0.5-2
olacak flekilde düzenlendi.
Kardiyopulmoner Baypas
Prime volüm 1600-2000 mL ringer laktat, 150 mL mannitol, 1 g seftizoksim ve 2500 IU heparin ile sa¤land›. Hafif
sistemik hipotermi (32°C) ve 2.0-2.4 L dk-1 m-2 nonpulsatil pompa ak›m› kullan›ld›. KPB boyunca, hematokrit % 2225 aras›nda tutuldu ve OAB 50-70 mmHg aras›nda (gerekti¤inde efedrin, nitrogliserin veya sodyum nitroprussit kul-
lan›ld›) sabitlenmeye çal›fl›ld›. Antikoagülasyon, KPB’nin
bafllamas›ndan hemen önce ve ”activated clotting time
(ACT)” > 480 sn. olacak flekilde heparin (300 IU kg-1) ile
sa¤land›.
Miyokard, aortik kros-klempi takiben, 4:1 kan-kristaloid
oran› ile kombine edilmifl anterograt ve retrograt so¤uk kan
kardiyoplejisi arac›l›¤› ile korundu.
Rektal ›s› 36°C’ye ulaflt›¤›nda ve kardiyak veriler optimal
seviyede oldu¤unda KPB sonland›r›ld›. KPB’nin sonland›r›lmas›nda her bir 100 IU heparin dozu için 1.3 mg protamin
kullan›larak ACT de¤eri girifl de¤erine döndürüldü. Hematokrit düzeyi KPB boyunca % 20’den ve postoperatif periyotta % 25’den az olmas› durumunda kan transfüzyonu uyguland›. KPB boyunca anestezik gereksinim 200 µg fentanil
(100 µg KPB bafllang›c›nda ve 100 µg ›s›nma periyodu s›ras›nda) + 6 mg vekuronyum ile sa¤land›. Sevofluran konsantrasyonu da % 0.5-1 olacak flekilde düzenlendi.
Olgular›n bir k›sm› (% 6,5) KPB kullanmadan atan kalbe
gerçeklefltirildi. Heparinizasyon standart dozun yar›s› kadar
yap›ld› ve ACT de¤erleri 250-300 sn. civar› tutulmas› amaçland›. Kanama problemi yoksa ve ACT de¤erleri 300 sn.
üzeri de¤ilse, protamin sülfat ile nötralizasyon yap›lmad›.
Postoperatif dönem
Operasyon sonunda yo¤un bak›m ünitesine götürülen hastalara burada ‹V 2-3 mg morfin HCl verildi. Bu doz ekstübasyondan hemen sonra tekrarland›. Postoperatif yo¤un
bak›mda hastalar önce volüm kontrollü ventilasyon (IPPV)
ile, daha sonra SIMV + pressure support modunda mekanik ventilatöre ba¤land›. Solunum say›s› 12 dk-1, tidal volüm 8-10 mL kg-1, FiO2: 0.6, PEEP 0-5 cmH20, pressure
support 10 cmH20, triger sensivitesi -2 cmH20 olarak ayarland›. Kan gazlar› örnekleri al›narak gerekli ayarlamalar
yap›ld›. Hastan›n spontan solunumunun bafllamas›yla zorunlu solunum say›s› 8 dk-1’ya, spontan solunum eforunun
güçlenmesiyle 4/dk. olarak ayarland›. Hastan›n solunum
eforuna ve ald›¤› tidal volümlere bak›larak pressure support (PS) de¤eri tedricen azalt›larak 4 cmH20 düflüldü. Olgular; uyan›k, koopere, oryante, gö¤üs tüpü getirisi < 100
mL s-1, aritmi bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 s-1,
rezidüel kas paralizisinin bulunmamas›, yeterli solunumsal
parametreler (vital kapasite > 12 mL kg-1, solunum say›s› <
25 dk-1, dakika ventilasyonu > 90 mL kg-1 dk-1, FiO2 < 0.6,
PEEP < 7.5 cmH2O, PO2 > 90 mmHg) olmas› durumunda
ekstübe edildi. Olgular›n yo¤un bak›m ünitesinden (YBÜ)
ayr›lma kriterleri ise uyan›k, koopere, oryante, ‹V inotropik
ajan deste¤i olmamas›, stabil hemodinami, FiO2 < 0.6 oldu¤unda oksijen satürasyonu > % 90, karbondioksit retansiyonu bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 saat-1 ve gö¤üs
tüpü getirisinin < 50 mL s-1 olmas› olarak kabul edildi.
Mortalite risklerinin belirlenmesinde “Euroscore” kullan›ld› (6).
‹statistiksel Metod
‹statistiksel analizler SPSS 10.0 paket program›nda yap›ld›. Veriler ortalama ± standart sapma ve yüzde de¤erler
olarak verildi. Niteliksel verilerin karfl›laflt›r›lmas›nda ki-
139
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006
Tablo 3. Per ve postoperatif veriler.
Efllik eden prosedürler
LV anevrizmektomi
LV trombektomi
Koroner endarterektomi
Koroner greft yamaplasti
Karotid endarterektomi
Mitral annuloplasti
Tam arteryel koroner revaskülarizasyon
L‹MA kullan›m›
Radiyal arter kullan›m›
Atan kalbe baypas
Ortalama distal baypas say›s›
Kros klemp zaman› (dk)
Perfüzyon zaman› (dk)
‹notrop gereksinimi
IABP
Ventilasyon zaman› (saat)
YB kal›fl süresi (gün)
Kanama nedeniyle reeksplorasyon
Atriyal fibrilasyon
Hastane kal›fl süresi (gün)
Hastane mortalitesi
Grup I
(E.S≤ 6 saat)
(n=322)
Grup II
(E.S > 6 saat)
(n=849)
p de¤eri
34 (%10.6)
12 (%3.7)
12 (%3.7)
16 (%5)
2 (%0.6)
1 (%0.3)
130 (%40.7)
313 (%97.2)
179 (%55.6)
27 (%8.4)
2.8±1
71.4±23.2
95.3±26.3
15 (%4.7)
4 (%1.2)
5.2+0.9
2.3±1.2
2 (%0.6)
32 (%9.9)
6.7±1.8
5 (%1.6)
93 (%11)
45 (%5.3)
36 (%4.2)
48 (%5.7)
12 (%1.4)
3 (%0.4)
271 (%31.9)
834 (%98.2)
338 (%39.8)
45(%5.1)
3.02±1.04
76.1±21.4
97.5±27.1
94 (%11.1)
21 (%2.5)
9.44+4.3
2.6±1.6
21 (%2.5)
142 (%16.7)
6.9±1.8
16 (%1.9)
0.841
0.204
0.690
0.265
0.265
0.910
0.006**
0.267
0.001***
0.05*
0.006**
0.002**
0.239
0.001***
0.193
0.001***
0.041*
0.03*
0.011*
0.705
E.S: Ekstübasyon süresi, LV: Sol ventrikül, L‹MA: Sol internal mammariyan arter, IABP: Intraaortik balon pompas›, YB: Yo¤un bak›m
* p<0.05 gruplar aras› karfl›laflt›rma
** p<0.01 gruplar aras› karfl›laflt›rma
*** p<0.001 gruplar aras› karfl›laflt›rma
Tablo 4. Multivaryant logistic regresyon analizinde perioperatif verilerin erken ekstübasyona etkileri.
Efllik eden prosedürler
LV anevrizmektomi
LV trombektomi
Koroner endarterektomi
Koroner greft yamaplasti
Karotid endarterektomi
Mitral annuloplasti
Tam arteryel koroner revaskülarizasyon
LIMA kullan›m›
Radial arter kullan›m›
Atan kalbe baypas
Ortalama distal baypas say›s›
Kros klemp zaman›
Perfüzyon zaman›
‹notrop gereksinimi
IABP gereksinimi
Kanama nedeniyle reeksplorasyon
Atriyal fibrilasyon
Odds ratio
% 95 CI
1.043
1.446
1.145
1.148
2.297
1.140
0.692
1.599
0.528
0.612
1.196
1.010
1.003
2.548
2.016
4.058
1.823
0.689-1.581
0.755-2.770
0.588-2.230
0.642-2.051
0.511-10.318
0.118-10.996
0.531-0.903
0.693-3.690
0.408-0.685
0.373-1.004
1.051-1.361*
1.004-1.016*
0.998-1.008
1.454-4.465*
0.687-5.920
0.946-17.406
1.213-2.739*
E.S: Ekstübasyon süresi, LV: Sol ventrikül, L‹MA: Sol internal
mammariyan arter,
IABP: Intraaortik balon pompas›,
* Risk faktörü olan de¤erler
kare testi, ikili grup ortalamalar› karfl›laflt›r›lmas›nda student-t testi uyguland›. Erken ve geç ekstübasyona etki eden
ba¤›ms›z risk faktörlerini saptamada multivarient logistik
regresyon analizi uyguland›. p<0.05 istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi.
140
BULGULAR
Tüm KABC’ye giden olgular›n erken ekstübasyon
oran› % 27.5 idi. Gruplar›n demografik özellikleri
Tablo 1’de gösterilmifltir. Grup II’de ileri yafl, kad›n
cinsiyet, geçirilmifl miyokard infarktüsü (M‹), hipertansiyon (HT), kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤›
(KOAH), unstabil anjina ve efllik eden karotis arter
darl›¤› daha fazla idi (p<0.05). Üç damar hastal›¤›,
sol ana koroner arter (LMCA) hastal›¤›, diyabetes
mellitus (DM), geçirilmifl serebrovasküler olay, aile
öyküsü, obezite, hiperkolesterolemi, periferik arter
hastal›¤›, preoperatif böbrek yetersizli¤i, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve enddiyastolik bas›nç
(EDP) aç›s›ndan iki grup aras›nda fark gözlenmedi.
Demografik verilerin multivarient logistik regresyon
analizinde yafl, geçirilmifl M‹, HT, KOAH, unstabil
anjina, karotis arter hastal›¤›, “Euroscore” geç ekstübasyonda risk faktörü olarak bulunmufltur (Tablo 2).
Olgular›n per ve postoperatif verileri incelendi¤inde
efllik eden prosedürler, sol internal mammarian arter
(L‹MA) kullan›m›, ortalama KPB zaman›, postoperatif intraaortik balon pompas› (‹ABP) gereksinimi,
hastane mortalitesi her iki grupta benzerdi. Tam
F. Akgül Erdil ve ark., KABO’da Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler
arteriyel koroner revaskülarizasyon, radiyal arter
kullan›m›, erken ekstübe olan grupta fazlayd›. Bunun
yan› s›ra ortalama distal anastomoz say›s›, kros
klemp zaman›, artm›fl postoperatif inotrop gereksinimi, kanama nedeniyle reeksplorasyon oran›, postoperatif atriyal fibrilasyon s›kl›¤› ve yo¤un bak›m ve
hastanede kal›fl süresi, geç ekstübe olan grupta daha
fazlayd› (p<0.05 s›ras›yla tümünü vermelisiniz)
(Tablo 3). Perioperatif verilerin multivarient logistik
regresyon analizinde ortalama distal anastomoz say›s›, ortalama kros klemp zaman›, inotrop gereksinimi,
postoperatif atriyal fibrilasyon risk faktörü olarak bulunmufltur (Tablo 4).
lece¤i düflünülebilir. Nicholson ve ark. (5), KABC’den
sonra erken ekstübe olan olgular›n pulmoner fonksiyonlar›n› incelemifl ve ekstübasyon zaman› <1 saat
ile daha uzun sürede ekstübe olan olgular›n pulmoner
fonksiyonlar›nda herhangi bir de¤ifliklik olmad›¤›n›,
uygun kriterler sa¤land›¤›nda olgular›n güvenle çok
daha erken ekstübe olabilece¤ini belirtmifltir.
Araflt›rmaya dahil etti¤imiz olgular incelendi¤inde;
atriyal fibrilasyon, (Grup I % 9.9, Grup II % 16.7)
ekstübasyon süresini etkileyen risk faktörlerinden biri olarak tespit edilmifl olup, KABC sonras› s›k karfl›lafl›lan ve mutlaka dikkat edilmesi gereken bir
komplikasyondur.
TARTIfiMA
Bu retrospektif çal›flmada, KABC’de, yedi preoperatif de¤iflken (yafl ortalamas›n›n yüksek olmas›, 65 yafl
ve üzeri, geçirilmifl M‹, HT, KOAH, unstabil anjina
ve efllik eden karotis arter hastal›¤›) ile perioperatif
dört de¤iflkenin (distal anastomoz say›s›, kros klemp
süresi, inotrop gereksinimi, atriyal fibrilasyon) geç
ekstübasyon aç›s›ndan risk faktörleri oldu¤unu tespit
ettik. Ayn› zamanda geç ekstübe olan olgular›n hastanede ve yo¤un bak›mda kal›fl süreleri ile “Euroscore”lar› aras›nda iliflki oldu¤unu saptad›k.
Geçmiflte uzun süren postoperatif ventilasyonun kalp
cerrahisi için daha uygun oldu¤u kabul edilirdi. Ancak, zamanla bu ventilasyon süresi k›salt›ld›, öyle ki
baz› merkezlerde ameliyattan sonra 1 saat içerisinde
hastalar ekstübe edilmeye baflland› (7,8). Son y›llarda,
kalp cerrahisinde erken ekstübasyon için, düflük doz,
k›sa etkili opioid ve yeni jenerasyon volatil ajanlar›n
kullan›ld›¤› dengeli anestezi teknikleri tercih edilmektedir. Ama genifl çapl› araflt›rmalar, geç ekstübe
olan olgularda, intraoperatif anestezi tekniklerinden
ziyade intraoperatif ve postoperatif verilerin daha
önemli oldu¤unu göstermektedir (7-9). Çal›flmam›zda
retrospektif incelemeye ald›¤›m›z 1.171 olguya benzer olarak düflük-orta doz fentanil ve sevofluran
anestezisi uygulanm›fl olup ekstübasyon süresine
anestezi tekni¤inin etkisi standardize edilmifltir.
Hachenberg ve ark. (10), KABC’den sonra, ventilasyon s›ras›nda alveole-arteriyel oksijen gradiyentinin
ve intrapulmoner flant›n›n 1. saatte artt›¤›n›, 4. saatte
ise normale döndü¤ünü göstermifl olup, k›sa süreli
mekanik ventilasyon ile bu anormalliklerin düzelebi-
Arom ve ark. (11) geçirilmifl M‹’›n ekstübasyon için
risk faktörü oldu¤unu bildirmifltir. MI sonras› sol
ventrikül fonksiyonu da etkilenmiflse mekanik ventilasyon, sol ventrikül end diyastolik bas›nc›n›, kardiyak debiyi, ön ve arka yükü azalt›r. Bu nedenle iyi
bir hemodinamik stabilite için ekstübasyon kriterlerini sa¤lamak zaman alabilir. Geç ekstübe edilen olgular›m›z›n % 72.7’si önceden M‹ geçirmifl olup, bu
ekstübasyon zaman›n› etkileyen bir risk faktörü olarak tespit edildi.
Yafll› olgularda KABC’den sonra postoperatif komplikasyonlar›n daha fazla görüldü¤ü, iyileflmenin daha
yavafl oldu¤u, hastanede kal›fl sürelerinin uzun zaman ald›¤› bildirilmifltir (12). Yine geç ekstübasyonun nedeni olarak yafll› olgularda KABC’yi takiben
ciddi restriktif de¤iflikliklerin oldu¤u gösterilmifltir.
Çal›flmam›zda da yafl ortalamas›n›n artmas› ve özellikle 65 yafl›n üzeri olgular geç ekstübasyonda önemli bir risk faktörü olarak saptand›.
Butterworth ve ark. (13) kad›n cinsiyetini, KABC den
sonra entübasyon süresini uzatan bir risk faktörü olarak göstermifltir. Bunun da kad›n cinsiyetinin erkeklere göre a¤r›ya, opioidlere ve di¤er analjeziklere
farkl› yan›t vermesine (postoperatif uzam›fl solunum
depresyonu) ek olarak konjestif kalp yetersizli¤i, diyabet gibi sistemik bir hastal›¤›n bulunmas›na ve
postoperatif dönemde daha çok beyin ödemi, serebral emboli gibi komplikasyonlar›n efllik etmesine
ba¤lam›fllard›r. Ancak, çal›flmam›zda di¤erlerinden
farkl› olarak geç ekstübe olan grupta kad›n cinsiyetinin oran› yüksek olmas›na ra¤men, bu risk faktörü
141
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006
olarak bulunmad›. Bu, kad›n olgu say›m›z›n daha az
olmas›ndan kaynaklan›yor olabilir düflüncesindeyiz.
KPB ve buna ba¤l› olarak kros klemp süresinin akci¤er fonksiyonlar› üzerine zararl› etkilerinin mekanizmas› hala netleflmemifltir. Ancak, k›sa KPB süresi ile
olgular›n baflar›l› bir flekilde ekstübe olabilece¤ini
gösteren birçok çal›flma mevcuttur (14). Bizde de
KPB süresi ekstübasyonu etkileyen bir faktör olarak
görülmemesine ra¤men, kros klemp süresinin geç
ekstübasyon için bir risk oldu¤u görülmüfltür.
Naughton ve ark. (1) “Euroscore”u ekstubasyon zaman›n› uzatan bir risk faktörü olarak tespit etmifltir.
Perfüzyon tekniklerindeki teknolojik geliflmelere
ra¤men ekstrakorporeal dolafl›m›n pulmoner sisteme
zararl› etkileri bilinir. AKB cerrahisinin daha güvenli oldu¤u birçok yay›nda gösterilmifltir (15). Yine
Scott ve ark. (4), ekstrakorporeal dolafl›ma girilmeden
yap›lan baypas›n entübasyon zaman›n› k›saltt›¤›n›
belirtmifllerdir. Ancak, bizim AKB cerrahisi yap›lan
olgular›m›z incelendi¤inde % 37.5’lik erken ekstübasyon oran› tespit edilmifl olup bu oran›n literatürdeki oranlara göre daha düflük oldu¤u gözlenmektedir.
Bunun nedeninin hastalar›n büyük ço¤unlu¤unun yafll›, kötü sol ventrikül fonksiyonlara sahip veya KOAH’li olmas›ndan kaynakland›¤›n› düflünmekteyiz.
1. Naughton C, Reilly N, Powroznyk A, et al: Factors determining the duration of tracheal intubation in cardiac surgery: a single-centre sequential patient audit. Eur J Anaesthesiol 20:225,
2003.
2. Reyes A, Vega G, Blancas R, et al: Early vs conventional extubation after cardiac surgery with cardiopulmonary bypass. Chest
112:193, 1997.
3. London MJ, Shroyer AL, Jernigan V, et al: Fast-track cardiac surgery in a Department of Veterans Affairs patient population.
Ann Thorac Surg 64:134, 1997.
4. Scott BH, Seifert FC, Grimson R, Glass PS: Resource utilization in on- and off-pump coronary artery surgery: factors influencing postoperative length of stay--an experience of 1,746 consecutive patients undergoing fast-track cardiac anesthesia. J Cardiothorac Vasc Anesth 19:26, 2005.
5. Nicholson DJ, Kowalski SE, Hamilton GA, et al: Postoperative pulmonary function in coronary artery bypass graft surgery
patients undergoing early tracheal extubation: a comparison between short-term mechanical ventilation and early extubation. J
Cardiothorac Vasc Anesth 16:27, 2002.
6. Nashef SA, Roques F, Michel P, et al: European system for
cardiac operative risk evaluation (EuroSCORE). Eur J Cardiothorac Surg 16:9, 1999.
7. London MJ, Shroyer AL, Coll JR, et al: Early extubation following cardiac surgery in a veterans population. Anesthesiology
88:1447, 1998.
8. Cheng DC: Anesthetic techniques and early Extubation: does it
matter? J Cardiothorac Vasc Anesth 14:627, 2000.
9. Wong DT, Cheng DC, Kustra R, et al: Risk factors of delayed extubation, prolonged length of stay in the intensive care unit,
and mortality in patients undergoing coronary artery bypass graft
with fast-track cardiac anesthesia: a new cardiac risk score. Anesthesiology 91:936, 1999.
10. Hachenberg T, Tenling A, Nystrom SO, et al: Ventilationperfusion inequality in patients undergoing cardiac surgery.
Anesthesiology 80:509, 1994.
11. Arom KV, Emery RW, Petersen RJ, et al: Cost-effectiveness and predictors of early extubation. Ann Thorac Surg 60:127,
1995.
12. Suematsu Y, Sato H, Ohtsuka T, et al: Predictive risk factors for delayed extubation in patients undergoing coronary artery
bypass grafting. Heart Vessels 15:214, 2000.
13. Butterworth J, James R, Prielipp R, et al: Female gender associates with increased duration of intubation and length of stay
after coronary artery surgery. CABG Clinical Benchmarking Database Participants. Anesthesiology 92:414, 2000.
14. Walthall H, Ray S: Do intraoperative variables have an effect
on the timing of tracheal extubation after coronary artery bypass
graft surgery? Heart Lung 31:432, 2002.
15. Nathoe HM, van Dijk D, Jansen EW, et al: A comparison of
on-pump and off-pump coronary bypass surgery in low-risk patients. N Engl J Med 348:394, 2003.
16. Bandyk DF, Back MR, Johnson BL, et al: Carotid intervention prior to or during coronary artery bypass grafting. When is it
necessary? J Cardiovasc Surg (Torino) 44:401, 2003.
Çal›flmam›zda efllik eden karotis arter hastal›¤› geç
ekstübasyonda bir risk faktörü olarak bulundu. Koroner arter hastal›¤›na efllik eden karotis arter hastal›¤›
genelde vücutta yayg›n ateroskleroz ile birliktedir ve
s›kl›kla yafll›, diyabetik, hipertansif hastalarda görülmektedir (16). Bu bilgiler, efllik eden karotis arter darl›¤›n›n neden risk faktörü olabilece¤ini göstermektedir.
Karotis arter hastal›¤› yan›nda ortalama anastomoz
say›s›n›n, hipertansiyonun, unstabil anjinan›n kalbin
ifl yükünü artt›rmas› ve KOAH’›n postoperatif solunum problemi yaratmas›ndan dolay› ekstübasyon süresini uzatabilir. Biz de bu faktörlerin ekstübasyon
zaman›n› etkiledi¤ini gördük.
“Euroscore” kalp cerrahisinden sonra mortaliteyi belirleyen geçerlili¤i ispatlanm›fl bir risk modelidir (6).
Bunun yan› s›ra ekstübasyon zaman›n› tahmin etmede de kullan›lmaktad›r (1). Çal›flmam›zda oldu¤u gibi
Al›nd›¤› tarih: 14 Temmuz 2006 (ilk)
4 Ekim 2006 (1. revizyondan sonra)
16 Ekim 2006 (2. revizyondan sonra)
142
Bu retrospektif çal›flmam›z da; hem preoperatif hem
de per ve postoperatif de¤iflkenlerin ekstübasyon süresini etkiledi¤ini, preoperatif de¤iflkenlerin per ve
postoperatif de¤iflkenlere göre daha etkin oldu¤unu
tespit ettik
KAYNAKLAR
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006
Klinik Çal›flma
Koroner Arter Cerrahisi Planlanan Tip II Diyabetes
Mellitus Olgular›nda Esmolol ve Magnezyumun
Kan fiekeri Regülasyonuna Etkisi
A. Kadir BUT *, Engin YAPICI **, Feray ERD‹L *, Erdo¤an ÖZTÜRK *, Ender GED‹K *,
Mahmut DURMUfi ***, M. Özcan ERSOY ****
ÖZET
SUMMARY
Bu çal›flmada tip II diyabetes mellituslu (DM) olgular›n kardiyak cerrahisinde esmolol ve magnezyum sülfat kullan›m›n›n; intraoperatif ve erken postoperatif dönemde kan flekeri
regülasyonuna etkilerinin karfl›laflt›r›lmas› amaçland›.
The Effects of Esmolol and Magnesium on Blood Glucose
Regulation in the Patients with Type II Diabetes Mellitus
Undergoing CABG Surgery
Elektif koroner arter cerrahisi planlanan tip II DM'li k›rkbefl
olgu çal›flmaya dahil edildi. Olgular, rasgele olarak kontrol
(Grup I, n=15), esmolol (Grup II, n=15) ve magnezyum (Grup
III, n=15) gruplar›na ayr›ld›. Çal›flma ilaçlar› anestezi indüksiyonundan hemen önce baflland› ve postoperatif 12. saatte
sonland›r›ld›. Olgular ameliyathaneye al›nd›ktan hemen sonra girifl kan flekeri düzeyleri tespit edildi, anestezi indüksiyonundan hemen önce 30 mL saat-1 h›z›nda glukoz-insülin-potasyum (G‹K) infüzyonu baflland› ve postoperatif 18. saate
kadar devam edildi. Çal›flma süresince kan flekeri düzeylerine
göre belirlenen protokole uyularak G‹K infüzyonu ayarland›.
Çal›flma periyodu boyunca (t0, girifl; t1, kanülasyondan hemen önce; t2, kardiyopulmoner baypas (KPB)’ta 5. dk; t3,
KPB sonu; t4, KPB ç›k›fl›-protamin sonras›; t5,operasyon sonu; t6, postoperatif 6. saat; t7, postoperatif 12. saat; t8, postoperatif 18. saat) gruplar›n G‹K tüketim miktar›, kan flekeri
düzeyleri, intraoperatif ve postoperatif karfl›lafl›lan komplikasyon say›lar› kaydedildi.
Kullan›lan G‹K solusyon miktarlar› gruplar aras› de¤erlendirildi¤inde; t2'de grup II'de grup I'e göre, t4, t5, t6, t7, t8'de
grup II ve III'de grup I'e göre ve t6, t7, t8'de grup II'de grup
III'e göre daha düflük saptand› (p<0.05). Gruplar aras› de¤erlendirmede, kan flekeri düzeyleri, ekstübasyon süreleri,
yo¤un bak›m ünitesinde kal›fl süreleri, intraoperatif ve postoperatif karfl›lafl›lan komplikasyonlar karfl›laflt›r›ld›¤›nda istatistiksel farkl›l›k saptanmad› (p>0.05).
Sonuç olarak; tip II DM'li olgular›n koroner arter cerrahisinde, esmolol ve magnezyum kullan›m›n›n kan flekeri regülasyonu için kullan›lan G‹K miktar›n› azaltt›¤› ve bu azalmalar›n
özellikle erken, postoperatif dönemde esmolol kullan›m›nda
daha belirgin oldu¤u kan›s›na var›ld›.
Anahtar kelimeler: koroner baypas cerrahisi, tip II diyabetes
mellitus, esmolol, magnezyum
* ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Yrd. Doç.
Dr.
** ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Uzm. Dr.
*** ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr.
**** ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof.
Dr.
We aimed to compare the effects of esmolol or magnesium sulfate on intra-operative and early post-operative blood glucose
regulation in the patients with type II diabetes mellitus undergoing coronary artery bypass graft (CABG) surgery.
Forty five patients with type II diabetes mellitus who were candidates for elective CABG surgery were included the study.
The patients were randomly divided into three groups as control (Group I, n=15), esmolol (Group II, n=15) and magnesium
(Group III, n=15) groups. The study drugs were started before induction of anesthesia and continued until postoperative 12
hours. Just after the patients were admitted to operation room, their blood glucose levels were measured and glucose-insulin-potassium (GIK) infusion, 30 mL h-1, was started before induction of anesthesia and maintained till postoperative 18th
hour, according to previously accepted protocol.
The amount of GIK consumption, blood glucose levels, intraoperative and post-operative complications were noted during
the study period ( t0, baseline; t1, just before cannulation; t2,
5th minute during cardiopulmonary bypass (CPB); t3, end of
CPB; t4, after protamine at the end of CPB; t5, end of the
operation; t6, post-operative 6th hour; t7, post-operative 12th
hour; t8, post-operative 18th hour)
When the groups were compared with regard to the amount of
used GIK solution, it was found that the amount of GIK was
lower at t2 in group II than in group I while it was lower at t4,
t5, t6, t7, t8 in group II and III than group I and also lower
at t6, t7, t8 in group II than in group III (p<0.05). There were no statistically significant differences between the groups in
blood glucose levels, extubation time, length of stay in ICU, intra-operative and post-operative complications (p>0.05).
In conclusion, it was considered that perioperative administration of esmolol and magnesium in patients with type II DM
undergoing CABG surgery decreased the amount of GIK required to regulate blood glucose levels. These reductions were
more evident particularly with esmolol use in early post-operative period.
Key words: coronary bypass surgery, type II diabetes
mellitus, esmolol, magnesium
143
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006
G‹R‹fi
Diyabetes mellituslu (DM) olgular›n koroner arter
hastal›¤›na yakalanma riski normal populasyona göre daha yüksektir (1,2). Koroner arter baypas greftleme (KABG) cerrahisi uygulanan olgular›n yaklafl›k
% 16-25'i DM'li olgulard›r (2,3). Bununla birlikte
KABG'nin perioperatif döneminde komplikasyonlarla karfl›laflma riski ve morbidite-mortalite oranlar›
DM'li olgularda daha yüksektir (1). Özellikle Tip II
DM'li olgularda perioperatif dönemde kan flekeri regülasyonunun düzenlenmesi ve stabil bir hemodinaminin sa¤lanmas› geliflebilecek komplikasyonlar›n
önlenmesinde veya tedavisinde önemli bir etkendir
(1,2). Yap›lan birçok çal›flma sonucunda KABG cerrahisinin perioperatif döneminde kan flekeri seviyesi
için en güvenli aral›¤›n 125-200 mg dL-1 oldu¤u bildirilmektedir (4,5). Bu güvenli aral›¤›n sa¤lanmas›nda birçok yöntem kullan›lmakla birlikte en s›k tercih
edilenler s›k› bir kan flekeri takibi ile birlikte insülin,
glukoz-insülin-potasyum (G‹K) veya insülin + G‹K
solusyonu infüzyonudur (4,6-8). KABG cerrahisinde
özellikle postoperatif 12-18. saatlere kadar uygulanan G‹K infüzyonu ile sa¤lanan kan flekeri regülasyonunun morbidite ve mortalite oranlar›n› belirgin
flekilde düflürdü¤ü bildirilmifltir (4-6,9).
Son zamanlarda esmolol ve magnezyum sülfat bilinen olumlu kardiyak etkilerinden dolay› koroner arter cerrahisinde s›kl›kla kullan›lmaya bafllanan ajanlard›r (10,11). Ancak, bu ajanlar›n DM'li olgular›n kardiyak cerrahisindeki etkileri net de¤ildir.
Bu çal›flman›n amac›, tip II DM'li olgular›n kardiyak
cerrahisinde esmolol ve magnezyum sülfat kullan›m›n›n intraoperatif ve erken postoperatif dönemde
kan flekeri regülasyonuna etkilerini araflt›rmakt›r.
MATERYAL ve METOD
(Grup II, n=15) ve magnezyum (Magnezyum Sülfat % 15®,
Biosel) (Grup III, n=15) gruplar›na ayr›ld›. Çal›flmaya al›nan tüm olgular›n operasyonlar› standart cerrahi teknik ile
tek bir cerrah taraf›ndan gerçeklefltirildi.
Tüm hastalar kulland›klar› kardiyak ilaçlara operasyon sabah› da dahil olmak üzere devam etti. Premedikasyon amac›yla anestezi indüksiyonundan iki saat önce oral 10 mg diazepam verildi.
Monitorizasyon
Olgular operasyon odas›na al›nd›ktan sonra, maske ile 5 L
dk-1 oksijen verilmeye baflland› ve yafl, cins, a¤›rl›k, boy,
vücut yüzey alan› gibi demografik verileri kaydedildi.
Anestezi indüksiyonuna bafllamadan önce; EKG ve pulsoksimetre monitörizasyonunu (Drager PM 8040-CATO
Lübeck, Almanya) takiben 16 G kanülle her iki koldan ven
kanülasyonu sa¤land›, % 1'lik lidokain ile lokal anestezi
yap›larak sol radial arterden 20 G kanülle arteriyel kanülasyon ve sa¤ internal juguler venden pulmoner arter kateterizasyonu (Abbott, 8F, 110 cm., 3 Lümen, Zwolle-Hollanda) gerçeklefltirildi. Tüm olgulara anestezi indüksiyonuna kadar 5 mL kg-1 % 0.9 NaCl solusyonu ve geri kalan çal›flma periyodu boyunca s›v› gereksinimine göre 1-5 mL
kg-1 % 0.9 NaCl solusyonu infüze edildi.
Anestezi
Anestezi indüksiyonu; 1 mg kg-1 % 2 lidokain (Aritmal®,
Biosel), 0.2-0.3 mg kg-1 midazolam (Dormicum®, Roche),
5 µg kg-1 fentanil (Fentanyl Citrate®, Abbott) ve 0.1 mg
kg-1 vekuronyum (Norcuron®, Organon) ile sa¤land›. Tüm
olgular manuel ventilasyonla (% 100 O2) solutuldu, sinirkas kavfla¤› monitorizasyonuna (TOF-Watch®SX, Organon) göre tam kas gevflemesi takip edilerek entübe edildi
ve end-tidal CO2 bas›nc› 35-40 mmHg (FiO2: % 45, tidal
volüm: 6-10 mL kg-1, frekans:10-12) olacak flekilde mekanik ventilasyon (Drager, Cato edition, Lübeck, Almanya)
uyguland›.
Anestezi idamesi hemodinamik duruma göre 10-30 µg kg1 fentanil ve 0.1-0.3 mg kg-1 s-1 midazolam ile sa¤land›,
N2O kullan›lmad›. Operasyon süresince standart olarak;
insizyon öncesi, sternotomi öncesi ve kardiyopulmoner
baypas (KPB) bafllang›c›nda fentanil 3 µg kg-1 uyguland›.
Ayr›ca, kanülasyona kadar ortalama arter bas›nc› (OAB) >
100 mmHg, kanülasyon s›ras›nda OAB > 80 mmHg, KPB
sonras› OAB > 100 mmHg oldu¤unda 1-5 µg kg-1 ek fentanil uyguland›. Ayn› kriterler alt›nda midazolam infüzyon
dozu da 0.1-0.3 mg kg-1 s-1 olacak flekilde düzenlendi.
Olgular
Çal›flma Gruplar›
Fakülte etik kurul ve hasta onay belgesi al›nd›ktan sonra,
KABG cerrahisi yap›lacak, tip II DM'li k›rk befl olgu çal›flmaya dahil edildi. Tip I DM, ejeksiyon fraksiyonu < % 40,
böbrek ve karaci¤er yetersizli¤i, kanama diyatezi ve belirgin kalp kapak hastal›¤› bulunan olgular çal›flma d›fl› b›rak›ld›.
Anestezi indüksiyonundan hemen önce gruplara göre çal›flma ilaçlar› afla¤›daki tabloya göre baflland› ve postoperatif
12. saate kadar devam edildi.
Çal›flmaya al›nma kriterlerine uyan olgular, rasgele olarak
kontrol (Grup I, n=15), esmolol (Brevibloc®, Baxter)
144
Kan fiekeri Regülasyonu
Çal›flma öncesi ayn› anestezi doktoru taraf›ndan G‹K (100
mL % 5 Dekstroz solusyonu içerisinde 16 Ü kristalize insülin + 8 mEq KCl) solusyonu haz›rland› (4). Olgular
A. K. But ve ark., Tip II DM’li Hastalarda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekerine Etkisi
ameliyathaneye al›nd›ktan hemen sonra girifl kan flekeri
düzeyleri tespit edildi ve anestezi indüksiyonundan hemen
önce 30 mL s-1 h›z›nda G‹K infüzyonu baflland›. Çal›flma
süresince kan flekeri düzeyleri belirlenen aral›klarla (t0, girifl; t1, kanülasyondan hemen önce; t2, KPB'de 5. dk; t3,
KPB sonu; t4, KPB ç›k›fl›-protamin sonras›; t5, operasyon
sonu; t6, postoperatif 6. saat; t7, postoperatif 12. saat; t8,
postoperatif 18. saat) takip edilerek afla¤›daki tabloya göre
G‹K infüzyonu ayarland› (4).
Tablo 1. Çal›flma gruplar›.
Kardiyopulmoner Baypas
Tablo 2. G‹K protokolü.
KPB için “roller” pompa (Cobe Cardiovascular Inc., Avrada, USA), “hollow-fiber” membran oksijenatör (Dideco D
708 Simplex, Mirandola, Italy), polivinilklorit tübing set,
iki aflamal› venöz kanül, venöz rezervuar (Dideco D 740,
Mirandola, Italy) ve arteriyel filtre (Dideco D 734 Micro
40, Mirandola, Italy) kullan›ld›. Prime volüm 1600-2000
mL ringer laktat, 150 mL mannitol, 1 g seftizoksim ve
2500 IU heparin ile sa¤land›. Hafif sistemik hipotermi
(33°C) ve 2.0-2.4 L dk-1 m-2 nonpulsatil pompa ak›m› kullan›ld›. KPB boyunca, hematokrit % 22-25 aras›nda tutuldu ve OAB 50-70 mmHg aras›nda (gerekti¤inde efedrin,
perlinganit veya sodyum nitroprussit kullan›ld›) sabitlenmeye çal›fl›ld›. Antikoagülasyon, KPB'nin bafllamas›ndan
hemen önce ve ACT > 480 sn olacak flekilde heparin (300
IU kg-1) ile sa¤land›.
Miyokard aortik kros-klempi takiben, 4:1 kan-kristaloid
oran› ile kombine edilmifl anterograt ve retrograt so¤uk kan
kardiyoplejisi arac›l›¤› ile korundu.
Rektal s›cakl›k 36°C'ye ulaflt›¤›nda ve kardiyak veriler optimal seviyede oldu¤unda KPB sonland›r›ld›. KPB'nin sonland›r›lmas›nda her bir 100 IU heparin dozu için 1.3 mg
protamin kullan›larak ACT de¤eri girifl de¤erine döndürüldü. Hematokrit düzeyi KPB boyunca % 20'den ve postoperatif periyotta % 25'den az olmas› durumunda kan transfüzyonu uyguland›. KPB boyunca anestezik gereksinim 0.1
mg kg-1 midazolam + 200 µg fentanil (100 µg KPB bafllang›c›nda ve 100 µg ›s›nma periyodu s›ras›nda) + 6 mg vekuronyum ile sa¤land›.
‹ntraoperatif Komplikasyonlar ve Tedavi
‹ntraoperatif dönemde; bradikardi, kalp at›m h›z› (KAH) <
40 at›m dk-1; taflikardi, girifl KAH de¤erinde % 25 art›fl; hipertansiyon, sistolik arter kan bas›nc› (SKB) > 160 mmHg;
hipotansiyon, SKB < 80 mmHg ve hiperglisemi, Kfi > 200
mg dL-1 olarak kabul edildi. Bradikardi 0.5 mg atropinle,
hipertansiyon ek 5 µg kg-1 fentanil ve midazolam dozunun
artt›r›lmas›yla, hipotansiyon midazolam dozunun azalt›lmas› ve dirençliyse efedrin ile tedavi edildi.
Postoperatif Dönem
Operasyon sonunda, yo¤un bak›m ünitesine götürülen hastalara burada ‹V 2-3 mg morfin HCl verildi. Bu doz ekstübasyondan hemen sonra tekrarland›. Olgular; uyan›k, koopere, oryante, gö¤üs tüpü getirisi < 100 mL s-1, aritmi bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 s-1, rezidüel kas paralizisinin bulunmamas›, yeterli solunumsal parametreler
(vital kapasite > 12 mL kg-1, solunum say›s› < 25/dk, daki-
Grup I
Grup II
Grup III
Bolus
‹dame
20 mL 5 dk-1 % 0.9 NaCl
500 µg kg-1 Esmolol (3 dk)
30 mg kg-1 Mg Sülfat (20 dk)
20 mL s-1 %0.9 NaCl
100 µg kg-1 dk-1 Esmolol
10 µg kg-1 s-1 Mg Sülfat
s=saat
Kan fiekeri
Uygulama
> 270 mg dL-1
‹V 8 Ü kristalize ‹nsülin, G‹K 6 mL s-1
artt›r›ld›.
201 - 270 mg dL-1
G‹K 3 mL s-1 artt›r›ld›.
126 - 200 mg dL-1
De¤ifliklik yap›lmad›.
75 - 125 mg dL-1
G‹K 6 mL s-1 azalt›ld›.
< 75 mg dL-1
G‹K durduruldu, 10 dakikal›k aral›klarla Kfi
takibi yap›larak >125 mg dL-1 oldu¤unda
G‹K infüzyonu bir önceki dozdan 6 mL s-1
azalt›larak baflland›.
s=saat
ka ventilasyonu > 90 mL kg-1 dk-1, FiO2 < 0.6, PEEP < 7,5
cmH2O, PaO2 > 90 mmHg) olmas› durumunda ekstübe
edildi. Olgular›n yo¤un bak›m ünitesinden ayr›lma kriterleri ise, uyan›k, koopere, oryante, ‹V inotropik ajan deste¤i olmamas›, stabil hemodinami, FiO2 < 0.6 oldu¤unda oksijen satürasyonu > % 90, karbondioksit retansiyonu bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 saat-1 ve gö¤üs tüpü
getirisinin < 50 mL s-1 olmas› olarak kabul edildi. Postoperatif dönemde, ekstübasyon zaman›, yo¤un bak›mda kal›fl
süresi, hastaneden ayr›lma süresi, inotropik ajan gereksinimi, aritmi ve hiperglisemi geliflme durumlar› kaydedildi.
‹statistik
Kolmogorov-Simirnov Z testi ile normalite da¤›l›m› çal›fl›ld›, normal da¤›l›ma uygun olmad›¤› görülünce nonparametrik testler uyguland›. Grup içi karfl›laflt›rma Wilcoxon
efllefltirilmifl iki örnek testi ile de¤erlendirildi. Gruplar aras› de¤erlendirmede önce Kruskal Wallis testi ile anlaml›
sonuçlar tespit edildi ve anlaml› olan sonuçlara MannWhitney U testi uyguland›. ‹ntraoperatif ve postoperatif
komplikasyonlar, uygulanan greft say›s› ve preoperatif
kardiyak öykü karfl›laflt›r›lmas›nda Ki-kare veya gerekti¤inde Fisher'in kesin ki-kare testleri kullan›ld›. Veriler ortalama ± standart sapma olarak verildi, p<0.05 anlaml› olarak kabul edildi.
BULGULAR
Olgular›n demografik ve cerrahi verileri Tablo 3’de
gösterilmifl olup, gruplar aras›nda anlaml› farkl›l›k
saptanmad› (p>0.05).
145
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006
Tablo 3. Demografik ve cerrahi veriler (her grup için n=15,
ort±SD).
Grup I
Grup II
re istatistiki olarak düflük oldu¤u gözlendi (p<0.05)
(Tablo 4).
Grup III
‹ntraoperatif ve postoperatif karfl›lafl›lan komplikasyonlar Tablo 5 ve 6'da gösterilmifl olup gruplar aras›
de¤erlendirmede istatistiksel farkl›l›k saptanmad›.
Gruplar›n ekstübasyon, YBÜ'de ve hastanede kal›fl
süreleri de¤erlendirildi¤inde fark bulunamad› (Tablo
6).
Yafl (y›l)
57±5
58±6
56±10
Cinsiyet (K/E)
6/9
8/7
7/8
2
VYA (m )
1.79±0.17 1.76±0.18 1.75±0.17
EF (%)
51±5
49±5
50±5
Sigara (E/H)
5/10
6/9
6/9
Uygulanan greft say›s› (n)
2
4
3
3
3
6
9
7
4
5
3
5
Preoperatif kardiyak hikaye
Hipertansiyon (n)
6
5
7
Geçirilmifl MI (n)
5
7
7
Beta bloker (n)
3
4
3
Ca++ antagonisti (n)
5
6
5
Nitratlar (n)
13
12
14
ACE inhibitörü (n)
8
9
7
Cerrahi süre (dk.)
235±62
242±60
244±39
KPB süresi (dk.)
96±18
99±22
99±23
Aortik kros-klemp süresi (dk.) 67±15
70±23
72±21
Total kardiyopleji miktar› (mL) 2173±289 2247±253 2207±237
TARTIfiMA
Tip II DM'li olgular›n koroner arter cerrahisinde esmolol ve magnezyum sülfat›n kan flekeri regülasyonu üzerine etkilerini araflt›rd›¤›m›z çal›flmam›zda; esmolol ve magnezyum kullan›m›nda tüketilen G‹K
miktarlar›nda azalma saptanm›fl olup, bu azalmalar›n
özellikle erken postoperatif dönemde esmolol kullan›m›nda daha belirgin oldu¤u gözlenmifltir.
VYA: vücut yüzey alan›, EF: Ejeksiyon fraksiyonu, MI: miyokard
infarktüsü, ACE: anjiotensin konverting enzim, KPB: kardiyopulmoner baypas.
Koroner iskemiye sahip olgular›n, anestezi ve cerrahisinde, stres art›fl›na hemodinamik yan›t sonucunda,
miyokard›n oksijen sunum/tüketim dengesinde bozulmalar olmakta ve böylece miyokard iskemisi riski
artmaktad›r (4,12). Bu risk DM gibi birçok sistemi ilgilendiren metabolik bir hastal›¤›n varl›¤›nda daha
da artar (12,13). Bu grup olgular›n hem kardiyak, hem
de nonkardiyak cerrahilerinde kan flekeri regülasyonunun ve hemodinamik kontrolün sa¤lanmas› miyokard iskemisinin geliflimini önlemek aç›s›ndan ge-
Kan flekeri düzeyleri ve kullan›lan G‹K solusyon
miktarlar› Tablo 4'de gösterilmifltir. Kan flekeri düzeyi grup içi de¤erlendirildi¤inde t0'a göre t1'de her üç
grupta da düflüfl gözlenirken, gruplar aras› de¤erlendirmede fark saptanmad›. Kullan›lan G‹K solusyon
miktarlar› gruplar aras› de¤erlendirildi¤inde; grup
II'de, t2, t4, t5, t6, t7 ve t8'de grup I'e göre, t6, t7,
t8'de ise Grup III'e göre anlaml› olarak düflük saptan›rken, Grup III'te, t4, t5, t6, t7, t8'de de grup I'e gö-
Tablo 4. Kan flekeri ve kullan›lan G‹K solusyon miktarlar› (her grup için n=15, ort±SD).
Kan fiekeri
(mg dL-1)
Grup I
Grup II
Grup III
T0
T1
T2
T3
T4
155.5±41.6 137.5±35.8 * 145.3±41.8 155.6±18.3 158.9±18.4
159.0±37.6 140.6±32.9 * 150.7±32.5 158.7±25.3 154.6±24.0
166.2±44.7 144.4±39.1 * 164.9±42.1 167.9±47.9 163.0±37.5
T5
T6
T7
T8
154.5±13.1
146.0±18.2
160.3±19.7
171.9±33.9
143.7±14.7
155.0±19.1
159.6±29.0
139.1±30.3
148.8±23.9
141.6±33.0
140.5±14.9
147.1±21.8
G‹K
(mL)
Grup I
Grup II
Grup III
-
44.3±6.6
36.7±9.2
39.9±6.5
58.6±7.6 80.9±10.6 103.7±10.8 138.2±14.9
339.5±38.4
535.0±55.9
715.3±80.9
48.9±12.6 a 68.7±16.2 82.8±20.4 a 107.3±28.0 a 256.7±49.5 ac 383.1±85.9 ac 516.2±121.2 ac
52.9±7.9 76.4±11.5 96.1±23.4 b 120.6±28.6 b 292.7±53.0 b 464.6±66.9 b 613.8±75.4 b
* p<0.05: Kfi için grup içi de¤erlendirme, t0'a göre
G‹K için gruplar aras› de¤erlendirme:
a p<0.05: Grup I ile Grup II aras›
b p<0.05: Grup I ile Grup III aras›
c p<0.05: Grup II ile Grup III aras›
GIK: Glukoz-insülin-potasyum
Zaman: t0: girifl; t1: kanülasyondan hemen önce; t2: KPB'de 5. dk; t3: KPB sonu; t4: KPB ç›k›fl›-protamin sonras›; t5: operasyon sonu; t6:
postoperatif 6. saat; t7: postoperatif 12. saat; t8, postoperatif 18. saat.
146
A. K. But ve ark., Tip II DM’li Hastalarda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekerine Etkisi
Tablo 5. ‹ntraoperatif komplikasyonlar.
Tablo 6. Postoperatif veriler.
Grup I
(n=15)
Grup I Grup II Grup III
(n=15) (n=15) (n=15)
Taflikardi (n)
Bradikardi (n)
Hipertansiyon (n)
Hipotansiyon (n)
Hiperglisemi (Kfi>200 mg dL-1) (n)
KPB sonras› inotropik ajan
Dopamin (n)
Dopamin + Dobutamin (n)
2
0
1
1
4
0
1
0
3
2
2
1
1
1
3
3
1
2
1
3
0
KPB: kardiyopulmoner baypas, Kfi: kan flekeri.
reklidir (4,14). DM'li olgular›n koroner cerrahisinde
özellikle perioperatif dönemde kan flekerinin 125200 mg dL-1 aras›nda tutulmas› önerilmektedir (4).
Wahab ve ark. (15) taraf›ndan yap›lan bir çal›flmada,
akut MI'l› 1.664 hastada hipergliseminin etkileri incelenmifl ve kan flekeri düzeyi 198 mg dL-1'den yüksek hastalarda hastanede kal›fl ve 1 y›ll›k ölüm oranlar›nda art›fl saptanm›flt›r. DM'li hastalarda kan flekeri regülasyonunun mortalite ve morbidite üzerine etkilerini araflt›ran ve bu çal›flmaya paralel sonuçlar
bildiren birçok çal›flma mevcuttur (4,16-19).
Norhammar ve ark. (16) akut MI'l› hastalarda yükselmifl serum glukoz de¤erlerini yeni bir MI ve konjestif kalp yetersizli¤i geliflmesi için risk faktörü olarak
saptad›. ‹wakura ve ark. (17) akut koroner sendromlu
hastalarda kan glukoz de¤eri yüksekli¤inin daha fazla infarktüs, azalm›fl kontraktilite ve daha az reperfüzyonla paralel seyretti¤ini bildirdi. Furnary ve ark.
(18) ise, on dört y›ll›k periyotta KABG olan DM'li
hastalar› incelemifl olup, perioperatif periyotta sürekli insülin infüzyonu alan hastalarda, aral›kl› subkutan
insülin kullanan hastalara göre daha az ölüm olaylar›yla karfl›lafl›ld›¤›n› gösterdi.
Lazar ve ark. (4) KABG uygulanan DM'li olgularda
modifiye G‹K kullan›m› ile subkutan insülin kullan›m›n› karfl›laflt›rm›flt›r. G‹K kullan›lan grupta; artm›fl
endotelyal fonksiyon, azalm›fl vasküler enflamasyon
ve tromboz gözlenmifltir. Kullan›lan bu G‹K solüsyonu ile reperfüzyon hasar›ndaki de¤iflme; iskemik
miyokard›n revaskülarizasyonunda etkili olma nedenini aç›klamaktad›r. Operasyondan sonraki iki y›l
içinde G‹K kullan›lan olgularda azalan ölüm oranlar› gözlenmifltir. Benzer bir hayatta kalma oran› akut
MI boyunca insülin infüzyonu kullan›lan DIGAMI
Ekstübasyon süresi (saat)
YBÜ'de kal›fl süresi (saat)
Hastanede kal›fl süresi (gün)
Komplikasyonlar
‹notropik ajan (n)
Aritmi (n)
Hiperglisemi (Kfi>200 mg dL-1) (n)
Grup II
(n=15)
Grup III
(n=15)
8.3±2.7
8.1±1.7
8.4±3.8
79.3±38.0 72.7±31.7 75.4±50.6
8.1±1.9
7.5±2.1
7.7±2.3
2
0
4
2
1
2
1
1
2
YBÜ: yo¤un bak›m ünitesi, Kfi: kan flekeri.
çal›flmas›nda da gözlenmifltir (19).
Beta blokerler (özellikle propranolol) genel olarak
diyabetik hastalarda s›kl›kla kullan›lmas› önerilen bir
ajan de¤ildir. Orta ve uzun etkili beta bloker ilaçlar›n
DM'li hastalarda kullan›m›, oluflan yan etkilerin çabuk sonlanamamas›ndan ve hipoglisemiye yatk›nl›k
oluflturmalar›ndan dolay› önerilmemektedir. Esmololun β1-kardiyoselektif bir ilaç olmas›, etkisinin h›zl›
bafllay›p (2 dk.) eliminasyon yar› ömrünün k›sa (9
dk.) olmas› ve ilac›n sonland›r›lmas›ndan sonra etkisinin 30 dakikaya kadar sona ermesi kardiyak problemi olan hastalarda esmolol kullan›m›n› daha uygun
hale getirmifltir (14,20,21).
Tip II DM'li hastalarda hipomagnezemi, k›smen glikozüri ve üriner magnezyum at›l›m› sonucu s›k görülebilir (11). Magnezyum eksikli¤i, insülin reseptörlerindeki tirozin kinaz› inhibe ederek, insülin etkisinde
azalma ve insülin rezistans›na neden olabilir (11). Hipomagnezemi KABG cerrahisi geçiren olgularda
yayg›n olarak görülmekte olup, postoperatif aritmi
riskini de artt›rmaktad›r (22). Tüm bu nedenler; DM'li
olgular›n kardiyak cerrahisinde hipomagnezemi görülme insidans›n› artt›r›r ve buna ba¤l› olarak perioperatif dönemde kan flekeri regülasyonunu zorlaflt›r›r (23). Ayr›ca, koroner cerrahide magnezyum kullan›m› ile postoperatif atrial taflikardi insidans›n›n düflürüldü¤ü de gösterilmifltir (24). Çal›flmam›zda magnezyum kullan›lan gruptaki G‹K tüketimindeki düflüfl plasebo grubuna göre belirgindi, ancak bu düflüfl
özellikle erken postoperatif dönemde esmolol kullan›lan grupta daha yüksekti.
Sonuç olarak, tip II DM'li olgular›n koroner arter cerrahisinde, esmolol ve magnezyum kullan›m›n›n kan
147
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006
flekeri regülasyonu için kullan›lan G‹K miktar›n›
azaltt›¤› ve bu azalman›n özellikle erken postoperatif
dönemde esmolol kullan›m›nda daha belirgin oldu¤u
kan›s›na var›ld›.
KAYNAKLAR
1. McAlister FA, Man J, Bistritz L, et al: Diabetes and coronary
artery bypass surgery: an examination of perioperative glycemic
control and outcomes. Diabetes Care 26:1518, 2003.
2. Flaherty JD, Davidson CJ: Diabetes and coronary revascularization. JAMA 23; 293:1501, 2005.
3. Ghali WA, Quan H, Brant R: Coronary artery bypass grafting
in Canada: national and provincial mortality trends, 1992-1995.
Can Med Assoc J 159:25, 1998.
4. Lazar HL, Chipkin SL, Fitzgerald CA, et al: Tight glycemic
control in diabetic coronary artery bypass graft patients improves
perioperative outcomes and decreases recurrent ischemic events.
Circulation 109:1497, 2004.
5. Bothe W, Olschewski M, Beyersdorf F, Doenst T: Glucoseinsulin-potassium in cardiac surgery: a meta-analysis. Ann Thorac
Surg 78:1650, 2004.
6. Smith A, Grattan A, Harper M, et al: Coronary revascularization: a procedure in transition from on-pump to off-pump? The
role of glucose-insulin-potassium revisited in a randomized, placebo-controlled study. J Cardiothorac Vasc Anesth 16:413, 2002.
7. Carvalho G, Moore A, Qizilbash B, et al: Maintenance of normoglycemia during cardiac surgery. Anesth Analg 99:319, 2004.
8. Miriam A, Korula G: A simple glucose insulin regimen for perioperative blood glucose control: the vellore regimen. Anesth
Analg 99:598, 2004.
9. Leos CL, Griego JE, Anderson JR: Glucose-insulin-potassium therapy in the era of coronary revascularization. Cardiology in
Review 13:266, 2005.
10. Pirk J, Kolar F, Ost'adal B, et al: The effect of the ultrashort
beta-blocker esmolol on cardiac function recovery: an experimental study. Eur J Cardiothorac Surg 15:199, 1999.
11. Fawcett WJ, Haxby EJ, Male DA: Magnesium: physiology
and pharmacology. Br J Anaesth 83:302, 1999.
12. Mangano DT, Hollenberg M, Fegert G, et al: Perioperative
myocardial ischemia in patients undergoing noncardiac surgery-I:
incidence and severity during the 4 day perioperative period. The
Al›nd›¤› tarih: 14 Haziran 2006 (ilk)
4 Ekim 2006 (1. revizyondan sonra)
148
Study of Perioperative Ischemia (SPI) Research Group. J Am Coll
Cardiol 17:843, 1991.
13. McCann RL, Clements FM: Silent myocardial ischemia in
patients undergoing peripheral vascular surgery: incidence and association with perioperative cardiac morbidity and mortality. J
Vasc Surg 9:583, 1989.
14. Gray RJ, Bateman TM, Czer LS, et al: Esmolol: a new ultrashort-acting beta-adrenergic blocking agent for rapid control of
heart rate in postoperative supraventricular tachyarrhythmias. J
Am Coll Cardiol 5:1451, 1985.
15. Wahab NN, Cowden EA, Pearce NJ, et al: Is blood glucose
an independent predictor of mortality in acute myocardial infarction in the thrombolytic era? J Am Coll Cardiol 40:1748, 2002.
16. Norhammar AM, Ryden L, Malmberg K: Admission plasma glucose: independent risk factor for long-term prognosis after
myocardial infarction even in non-diabetic patients. Diabetes Care 11:1827, 1999.
17. Iwakura K, Ito H, Ikoshima M, et al: Association between
hyperglycemia and the no-reflow phenomenon in patients with
acute myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 41:1, 2003.
18. Furnary AP, Gao G, Grunkemeier GL, et al: Continuous
insulin infusion reduces mortality in patients with diabetes undergoing coronary artery bypass grafting. J Thorac Cardiovasc Surg
125:1007, 2003.
19. Malmberg K: Prospective randomised study of intensive insulin treatment on long term survival after acute myocardial infarction in patients with diabetes mellitus. DIGAMI (Diabetes
Mellitus, Insulin Glucose Infusion in Acute Myocardial Infarction) Study Group. Br Med J 314:1512, 1997.
20. Turlapaty P, Laddu A, Murthy VS, et al: Esmolol: a titratable short-acting intravenous beta blocker for acute critical care
settings. Am Heart J 114:866, 1987.
21. Askenazi J, MacCosbe PE, Hoff J, et al: Hemodynamic effects of esmolol, a short acting beta blocker. J Clin Pharmacol
27:567, 1987.
22. Vyvyan H, Mayne PN, Cutfield GR: Magnesium flux and
cardiac surgery. A study of the relationship between magnesium
exchange, serum magnesium levels and postoperative arrhythmias. Anaesthesia 49:245, 1994.
23. Gums JG: Magnesium in cardiovascular and other disorders.
Am J Health Syst Pharm 61:1569, 2004.
24. Bert AA, Reinert SE, Singh AK: A B-blocker, not magnesium, is effective prophylaxis for atrial tachyarrhythmias after coronary artery bypass graft surgery. J Cardiothorac Vasc Anesth.
15:204-9, 2001.
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):149-153, 2006
Klinik Çal›flma
Kötü Sol Ventrikül Fonksiyonlu Hastalarda
Levosimendan›n Kardiyopulmoner Baypastan
Ayr›lma ve Erken Dönem Hemodinamik
Parametreler Üzerine Etkileri †
Tülün ÖZTÜRK *, Hayrettin fi‹R‹N **, Verda TOPRAK *** , Yasemin ERTAN ****,
Mustafa CERRAHO⁄LU *****
ÖZET
Çal›flmam›zda, levosimendan›n elektif koroner arter
baypas greftleme (KABG) cerrahisi uygulanan kötü sol
ventrikül fonksiyonlu olgularda kardiyopulmonar
baypas (KPB)'dan ayr›lma ve erken postoperatif dönemde, hemodinamik parametreler üzerine etkileri de¤erlendirildi.
Elektif olarak KABG cerrahisi uygulanan, ejeksiyon
fraksiyonu ≤% 30 olan, on sekiz olgunun verileri retrospektif kaydedildi. Olgulardan sekizinde (Grup L)
aortik kros klempin (KK) kalkmas›yla birlikte levosimendan 6 µg kg-1 dozda 10 dk. süreli bolus infüzyonu
ve bunu takiben 0.1 µg kg-1 dk-1 idame infüzyon fleklinde uyguland›. Olgular›n, KPB'den ayr›lma ve erken
postoperatif dönemdeki hemodinamik parametreleri,
dopamin, dobutamin ve adrenalin kullan›lan di¤er on
olgu (Grup K) ile karfl›laflt›r›ld›. K‹, kros klempin
kalkmas› sonras› 1. ve 6. saatlerde her iki grupta da
bafllang›ç de¤erine göre anlaml› daha yüksekti
(p<0.05). 1. ve 6. saatlerde Grup K'ye göre Grup L'de,
K‹ anlaml› olarak daha yüksek, SVR‹ ve PVR‹ ise anlaml› olarak daha düflüktü (p<0.001).
Sonuç olarak, elektif KABG cerrahisi geçiren sol ventrikül fonksiyonlar› kötü olgularda, KPB'den ayr›lma
ve erken postoperatif dönemde levosimendan, sistemik
ve pulmoner vasküler rezistansta art›fla yol açmadan
K‹'yi daha fazla artt›rarak olumlu hemodinamik yararlar sa¤lamaktad›r.
* Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve
Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi
Anabilim Dal›, Prof. Dr.
*** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve
Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr.
**** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve
Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzmanl›k Ö¤rencisi
***** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar
Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
† Gö¤üs Kalp Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i XIII.
Kongresi, Abant, Bolu, 20-23 Nisan 2006'da sözlü sunu olarak
sunulmufltur.
Anahtar kelimeler: levosimendan, kardiyopulmoner
baypas, kötü sol ventrikül
fonksiyonu
SUMMARY
The Effect of Levosimendan on Weaning from Cardiopulmonary Bypass and Early Hemodynamic Parameters in Patients with Compromised Left Ventricular
Function
In this study we determined the effects of levosimendan
on hemodynamic parameters during weaning from
cardiopulmonary bypass (CPB) and in the early postoperative period in patients with compromised left ventricular function.
Charts of 18 patients with an ejection fraction of ≤30 %
who underwent elective coronary artery bypass
(CABG) surgery were reviewed. Eight (Group L) had
received a loading dose of levosimendan (6 µg kg-1) within 10 minutes after removal of the cross clamp, followed by an infusion (0.1 mcg kg-1 min-1). Control patients (n=10, Group C) received dopamine, dobutamine
or adrenaline. Hemodynamic parameters during the
early postoperative period were compared.
Cardiac index (CI) was significantly higher than baseline in both groups at one and six hours after removal
of the cross clamp (p<0.05). CI was significantly greater, and SVRI and PVRI were significantly lower, in
Group L at both one and six hours (p<0.001).
In conclusion, the use of levosimendan was associated
with more favourable hemodynamic effects in patients
with compromised left ventricular function during
weaning from CPB and in the early postoperative period after CABG surgery.
Key words: levosimendan, cardiopulmonary bypass,
compromised left ventricular function
149
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):149-153, 2006
G‹R‹fi
Kalp cerrahisinde miyokard korunmas› yöntemlerinde sa¤lanan birçok geliflmelere ra¤men, özellikle sol
ventrikül fonksiyonu bozulmufl olgularda kardiyoplejik arest sonras›nda miyokard›n kontraktil güçlerini artt›rmak amac› ile inotropik ajan gereksinimi ortaya ç›kmaktad›r. Bu olgularda, erken postoperatif
dönemlerde geliflebilen düflük debi sendromu nedeniyle ayr›ca intraaortik balon pompas› ve/veya ventrikül destek araçlar› da kullan›labilmektedir (1-3).
Bu dönemlerde s›k kullan›lan adrenerjik inotropik
ajanlar, hücre içi kalsiyumu artt›rarak inotropik etki
sa¤lamakta, ancak miyokard›n oksijen tüketimini de
art›rmaktad›r. Di¤er destek araçlar›n›n kullan›m› ise,
invaziv giriflimler gerektirmekte ve yüksek maliyetler ortaya ç›karmaktad›r (2,3).
Levosimendan, miyokardiyumda troponin C' ye ba¤lanarak kalsiyum duyarl›¤›n› yükselten ve miyokard›n oksijen tüketimini art›rmaks›z›n inotropik etki
gösteren vazodilatör ve kardiyoprotektif bir ajand›r
(4). Bu özellikleri ile levosimendan'›n kalp cerrahisinde kullan›m› önem kazanmaktad›r.
Bu çal›flman›n amac›, levosimendan›n elektif koroner cerrahi uygulanan kötü sol ventrikül fonksiyonlu
olgularda kardiyopulmonar baypas (KPB)'dan ayr›lma ve erken postoperatif dönemdeki hemodinamik
parametreler üzerindeki etkilerinin de¤erlendirilmesidir.
MATARYEL ve METOD
Aral›k 2005-May›s 2006 tarihleri aras›nda hastanemizde
elektif olarak koroner baypas uygulanan altm›fl dokuz olgunun kaydedilmifl verileri retrospektif olarak de¤erlendirildi. Ventrikülografi veya ekokardiyografik olarak sol
ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) ≤ % 30 olan yirmi olgu çal›flmaya al›nd›. Bunlardan ikisi, kay›tlar›n›n yetersizli¤i nedeniyle çal›flmadan ç›kar›ld›. Levosimendan uygulanan sekiz olgu levosimendan grubunu (Grup L) ve levosimendan uygulanmayan on olgu kontrol grubunu (Grup K)
oluflturdu. Levosimendan kullan›lan olgular›n KPB'den ayr›lmada yüksek doz adrenerjik inotrop gereksinimi göstermesi beklenen kronik iskemik miyokardiyumlu (geçirilmifl
miyokard infarktüsü, preoperatif yak›n dönemde inotropik
ajan kullan›m› öyküsü olan) olgular oldu¤u izlendi.
Olgular, operasyondan 2 saat öncesi 10 mg oral diazepam
(Diazem, Deva) ile premedike edilmiflti. Uygulanan anestezi yönetimi her iki grupta da ayn›yd›. Olgularda, 2 mg.IV
150
midazolam (Dormicum, Roche), 3-5 µg kg-1 IV fentanil
(Fentanyl, Janssen-Do¤u) ile etomidat (Etomidat, Braun)
titre edilerek anestezi indüksiyonu sa¤lanm›flt›. Kas gevflemesi 0.02 mg kg-1 veküronyum (Norcuron, Organon) ile
sa¤lanm›flt›. ‹dame, 5-10 µg kg-1 saat-1 fentanil infüzyonu
ve % 50 02 + hava içerisinde % 0,5-2 konsantrasyonda solutulan sevofluran (Sevorane, Abbott) ile sürdürülmüfltü.
Hemodinamik ölçümler, anestezi indüksiyonu sonras› tak›lan pulmoner arter kateteri arac›l›¤› ile termodilüsyon yöntemi kullan›lan›larak elde edilmiflti.
Operasyonlar KPB eflli¤inde uygulanm›fl, sol ön inen koroner arter revaskülarizasyonunda sol internal torasik arter,
di¤erleri için safen ven grefti kullan›lm›flt›. Miyokard korunmas›nda so¤uk kan kardiyoplejisi ve topikal hipotermi
uygulanm›flt›.
Grup L'de olgulara, kros klemp kald›r›lmas› ile birlikte 6
µg kg-1 dozda levosimendan (Simdax, Abbott) 10 dk. süreli bolus olarak verilmiflti. Bunu takiben 0.1 µg kg-1 dk-1
h›zda idame infüzyon uygulanm›flt›. Tüm olgular 2 µg kg-1
dk-1 dopamin (Dopamine, Fresenius Kabi) infüzyonu alm›fllard›. Ortalama arter kan bas›nc› (OAB)'n›n ≤60 mmHg
oldu¤u olgularda dopamin dozu art›r›lm›flt›. KPB'den ayr›l›flta, yeterli reperfüzyon süresi içinde OAB ≤60 mmHg,
pulmoner kapiller wedge bas›nc› (PCWP) ≥18 mmHg olan
olgulara adrenerjik inotropik ajanlar ilave edilmiflti. Grup
K'de ise, KPB'den ayr›l›flda yaln›zca adrenerjik inotropik
ajanlar uygulanm›flt›. Sistemik vasküler rezistans (SVR)'nin
(OABX80/pompa ak›m›) düflük oldu¤u olgularda dopamin, kötü ejeksiyonla beraber dolufl bas›nçlar›nda yükselmenin oldu¤u (PCWP ≥ 18 mmHg, santral venöz bas›nç
(SVB) >15 mmHg) sistolik fonsiyonu bozuk olgularda dobutamin (Konsantre dobutamin çözeltisi, Abbott) ve adrenalin (Adrenalin, Drogsan) infüzyonu eklenmiflti. Olgularda kros klempin kald›r›lmas›yla birlikte rutin olarak 100
mg lidokain (Aritmal, Biosel) intravenöz bolus olarak verilmifl, ventriküler taflikardi veya fibrilasyon izlenen olgularda 50 mg dozlarla tekrarlanm›flt›. ‹notrop kullan›m›yla
birlikte görülen ve lidokain boluslar›na dirençli tafliaritmilerde 300 mg yüklemeyi takiben 8 mg kg-1 saat-1 dozda 24
saatlik amiodaron (Cordarone, Sanofi) infüzyonuna bafllanm›flt›.
Postoperatif dönemde hemodinamik stabilite sa¤land›¤›nda inotropik ajanlar›n dozlar› azalt›larak kesilmiflti.
Olgular›n yafl, cinsiyet, vücut, yüzey alan›, preoperatif
özellikleri, ejeksiyon fraksiyonlar›, uygulanan anestezi
yöntemi, operasyon süresi, kros klemp (KK) ve toplam
perfüzyon süresi, kullan›lan greft say›s›, KPB'den ayr›lma
s›ras›nda kifli bafl›na kullan›lan antiaritmik ve inotropik
ajanlar›n miktar›, indüksiyon sonras› ölçülen bafllang›ç ve
krosklemp kald›r›ld›ktan sonra 1. saat ve 6. saatlerdeki hemodinamik parametreleri [kalp at›m h›z›; (KAH), OAB,
kardiyak indeks; (K‹), SVR‹, pulmonar vasküler rezistans
indeks; (PVR‹)] kaydedilerek karfl›laflt›r›ld›.
‹statistiksel de¤erlendirme Statistica for Windows® v5.1
(StatSoft Inc.) program› ile yap›ld›. Parametrik de¤erler ortalama ve standart sapma olarak verildi. Sudent's t test,
ANOVA ve X2 testleri analiz için kullan›ld›, p<0.05 de¤eri istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi.
T. Öztürk ve ark., KPB’den Levosimendan›n Ayr›lma ve Erken Hemodinamik Parametrelere Etkisi
Tablo 2. Kardiyopulmoner baypas s›ras›ndaki intraoperatif
veriler (Ortalama±SD).
BULGULAR
Gruplar aras›nda ortalama yafl, cinsiyet, vücut yüzey
alan›, ejeksiyon fraksiyonu, kullan›lan greft say›s›,
operasyon süresi, kros klemp ve toplam perfüzyon
süresi bak›m›ndan anlaml› farkl›l›k saptanmad›
(p>0.05) (Tablo 1 ve 2). Grup L'de ortalama 446±38
dk. süreyle kifli bafl›na 2.28±0.35 mg (maksimum
2.9, minimum 1.66 mg) levosimendan kullan›lm›flt›.
Kullan›lan adrenerjik inotropik ajan miktarlar› bu
grupta anlaml› olarak daha düflük saptand› (p<0.05).
Uygulanan lidokain dozu gruplarda benzer idi (Tablo 2). Her iki grupta da tüm olgular›n ilk giriflimde
baflar› ile KPB'den ayr›ld›¤› gözlendi. Kontrol grubunda iki olguda dirençli tafliaritmiler izlenmesi nedeniyle amiodaron infüzyonu kullan›ld›¤› izlendi. ‹ki
Tablo 1. Hastalara ve cerrahiye ait özellikler (Ortalama±SD).
Olgu say›s› (Erkek/Kad›n)
Yafl (y›l±SD)
VYA (m2)
Preoperatif EF
Greftleme say›s›
Diabetes Mellitus (n)
Hipertansiyon (n)
KOAH (n)
Geçirilmifl M‹ (n)
Geçirilmifl PTCA (n)
Preop inotrop kullan›m› (n)
Geçirilmifl kardiyak cerrahi (n)
Kontrol
Grubu
Levosimendan
Grubu
10 (9/1)
67.0±8.9
1.9±0.1
26.5±5.2
2.7±0.5
3
6
3
3
1
0
0
8 (7/1)
61.3±8.6
1.8±0.6
26.8±4.5
2.8±0.4
2
4
1
6
2
1
0
VYA = vücut yüzey alan›; EF = ejeksiyon fraksiyonu; KABG = koroner arter baypas greft; PTCA = perkütan transdermal koroner
anjioplasti; M‹ = miyokard infarktüsü KOAH = kronik obstrüktif
akci¤er hastal›¤›.
Tablo 2. Kardiyopulmoner baypas s›ras›ndaki intraoperatif
veriler (Ortalama±SD).
Anestezi süresi (saat)
Kros klemp süresi (dk.)
KPB süresi (dk.)
Operasyon süresi (dk.)
‹notrop gereksinimi (hasta bafl›na)
Dopamin (mg)
Dobutamin (mg)
Adrenalin (mg)
Levosimendan (mg)
Antiaritmik gereksinimi
Lidokain (mg)
Amiodaron (mg)
Kontrol
Grubu
Levosimendan
Grubu
5.84±0.48
59±18
96±17
296±46
6.25±0.84
64≠14
92±34
310±51
140.70±14.07
176.00±18.09
0.85±0.7
-
84.00±14.75**
72.00±9.8**
0.35±0.7*
2.25±0.35
140.0±45.54
545.54±46.76
150.0±59.76
* p<0.05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma
** p<0.001 Gruplar aras› karfl›laflt›rma
KPB = kardiyopulmonar baypas.
Kontrol
Grubu
Levosimendan
Grubu
KAH (vuru dk-1)
Bafllangݍ
1. saat
6. saat
73.0±6.0
102.0±8.4#
99.6±8.9#
69.0±7.6
88.7±4.9*
89.0±5.7*
OAB (mmHg)
Bafllangݍ
1. saat
6. saat
77.30±5.9
68.10±1.66
69.00±1.76
77.12±8.0
65.74±4.46
65.51±6.16
K‹ (L dk-1 m-2)
Bafllangݍ
1. saat
6. saat
1.8±0.1
2.3±0.1#
2.3±0.2#
1.7±0.3
3.1±0.4**#
3.4±0.9**#
SVR‹ (dyn-sn-cm-5 m-2)
Bafllangݍ
1. saat
6. saat
3160.00±177.50
3296.30±196.71
3204.20±116. 26
3020.87±106.31
813.13±95.42**#
756.25±11.08**#
PVR‹ (dyn-sn-cm-5 m-2)
Bafllangݍ
1. saat
6. saat
154.10±46.41
562.81±103.23#
513.90±64.53#
177.87±77.64
218.51±26.21**
245.62±58.63**
# p<0.05 Grup içi karfl›laflt›rma, bafllang›ç de¤erlerine göre.
* p<0.05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma
** p<0.001 Gruplar aras› karfl›laflt›rma
OAB= ortalama arter bas›nc›, K‹= kardiyak indeks, SVR‹= sistemik
vasküler rezistans indeks, PVR‹= pulmoner vasküler rezistans indeks.
olguda ise, levosimendan infüzyonun 4. ve 6. saatinde dopaminin artt›r›lan dozlar› ile düzelmeyen hipotansiyon geliflmesi nedeni ile levosimendan kesilerek
dopamin, dobutamin ve adrenalin ile devam edildi¤i
saptand›.
Hemodinamik veriler karfl›laflt›r›ld›¤›nda, KAH,
OAB, K‹, SVR‹ ve PVR‹ bafllang›ç de¤erleri gruplar
aras›nda benzerdi (p>0.05). KAH, grup içi bafllang›ç
de¤erine göre karfl›laflt›r›ld›¤›nda Grup L'de 1. ve 6.
saatlerde istatistiki olarak anlaml› olmayan art›fllar
varken, Grup K'de istatistiki olarak anlaml› art›fl saptand› (p<0.05). Grup K ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda Grup
L'de, 1. ve 6. saatlerde, KAH anlaml› olarak daha düflüktü (her ikisi için p<0.05). OAB ise 1. ve 6. saatlerde hem grup içi, hem de gruplar aras› karfl›laflt›rmada istatistiki olarak anlaml› farkl›l›k göstermedi.
Grup içi karfl›laflt›rmada K‹, hem 1., hem de 6. saatlerde her iki grupta da bafllang›ç de¤erine göre anlaml› yüksekti (tümü için p<0.05). Gruplar aras› karfl›laflt›rmada da K‹, hem 1., hem de 6. saatlerde Grup
K'ye göre Grup L'de anlaml› yüksek bulundu (her
ikisi için p<0.001). SVR‹, bafllang›ç de¤erlerine göre
151
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):149-153, 2006
grup içi karfl›laflt›rmada Grup K'de fark yokken,
Grup L'de hem 1., hem de 6. saatte anlaml› düflüktü(her ikisi içi p<0.05). SVR‹'nin gruplar aras› karfl›laflt›rmas›nda ise, yine hem 1., hem de 6. saatlerde
Grup L'de anlaml› olarak düflük bulundu (her ikisi
için p<0.001). PVR‹, grup içi bafllang›ç de¤erlerine
göre karfl›laflt›r›ld›¤›nda, Grup L'de anlaml› fark yokken, Grup K'de anlaml› yüksek bulundu (her ikisi
için p<0.05). PVR‹ gruplar aras› karfl›laflt›r›ld›¤›nda
hem 1., hem de 6. saatlerde Grup L'de anlaml› düflük
bulundu (her ikisi için p<0.001) (Tablo 3).
TARTIfiMA
KPB'den ayr›lma s›ras›nda, önceden geçirilmifl miyokardiyal hasar nedeni ile veya KPB s›ras›nda uygulanan cerrahi ifllemin yetersizli¤ine veya reperfüzyon hasar›na ba¤l› olarak miyokard›n kontraktil güçleri s›kl›kla deprese olmaktad›r (5). Böyle durumlarda KPB'den ayr›lmay› kolaylaflt›rmak ve yeterli kardiyak debiyi sürdürmek için inotropik ajanlar›n kullan›m›na gerek duyulmaktad›r.
KPB sonras› kardiyak cerrahi hastalar›nda, ülkemizde en yayg›n kullan›lan pozitif inotropik ajanlar dopamin, dobutamin, adrenalin ve noradrenalin gibi beta adrenerjik ajanlard›r.
Levosimendan, kronik kalp yetersizli¤inin akut ataklar›nda s›kl›kla kullan›lmas›na karfl›n kardiyak cerrahide kullan›m› nispeden yenidir (6,7,8). KPB'den ç›k›flta hangi inotropik ajan›n seçilece¤i, karfl› karfl›ya
olunan hemodinamik probleme ba¤l›d›r. Derin vazodilatasyon ile birlikte deprese olmufl miyokard›n varl›¤› hem pozitif inotrop, hem vazopressör etkili bir
ilaç gerektirirken, vazokonstrüksiyonun ön planda
oldu¤u düflünülen hastada vazodilatatör etkili di¤er
ajanlardan da yararlan›lmaktad›r (8).
Adrenalin ve dopamin, alfa, beta1, ve beta2 aktiviteleri ile miks agonist özelliktedirler. Dobutamin ise,
periferik rezistans› de¤ifltirmeksizin daha selektif beta1 agonist özelli¤e sahiptir. Dobutamin ve dopamin
2,5, 5.0 ve 10.0 µg kg-1 dk-1 dozlar› ile K‹ ve SV‹'yi
art›rmaktad›rlar. Her iki ilaç da 5.0 ve 10.0 µg kg-1
dk-1 dozlar›nda SVR ve PVR'yi düflürmektedirler.
Ancak, dopamin, dobutaminden daha düflük dozda
K‹ ve SV'de eflit art›fl sa¤lamaktad›r (9). Salomon ve
ark. (10), dobutaminin dopaminden daha yüksek K‹
152
sa¤lad›¤›n› ve di¤er hemodinamik farkl›l›klar›n çok
küçük oldu¤unu göstermifltir. Dobutamin, KAH'n› da
artt›rarak K‹'yi artt›rmaktad›r (11). Çal›flmam›zda da;
Grup K'da adrenerjik inotroplar önceki çal›flmalarla
uyumlu olarak K‹, SVR‹ ve PVR‹'yi bafllang›ç de¤erlerine göre anlaml› olarak artt›rm›flt›r. Adrenerjik
inotroplar, kontraktilite üzerine bu olumlu etkilerine
karfl›n, miyokard›n oksijen tüketimini artt›rmakta,
aritmi ve iskemi gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilmektedir (12,13).
Kalbin kas›lmas› aktin ve miyozin proteinlerinin etkileflmesi sonucu kimyasal enerjinin (ATP formundan) mekanik enerjiye dönüflümü ile oluflmaktad›r.
Kalp kas›nda inotropik etki temel olarak hücre içi
Ca++ arac›l›¤› ile sa¤lanmaktad›r (14). Levosimendan, kontraktil elemanlar›n Ca++ ya duyarl›l›¤›n› art›rarak inotropik etki oluflturuken, adrenerjik ajanlar
hücre içi Ca++ miktar›n› yükseltmektedir (15). Levosimendan, bu etki mekanizmas› ile di¤er inotroplar›n
tersine miyokard›n oksijen tüketimini art›rmamakta
ve aritmilere neden olmamaktad›r (16-19). Çal›flmam›zda, levosimendan grubu olgularda farmakolojik
müdehaleyi gerektirecek KAH art›fl› ve aritmi izlenmemifltir. Kontrol grubu olgular›ndan ikisinde ise,
uzun süreli antiaritmik (amiodaron) infüzyonu gerektiren tafliaritmiler izlenmifltir.
Levosimendan›n kalp cerrahisinde peroperatif kullan›m› ile ilgili deneyimler s›n›rl›d›r ve önerilen kullan›m flekilleri farkl›l›klar göstermektedir. Siirila-Waris ve ark. (20) yüksek perioperatif riskli olgularda
yapm›fl olduklar› bir çal›flmada, preoperatif levosimendan uygulanmakta olan olgular ile KPB'den adrenerjik inotroplarla ç›k›flta zorluk yaflanan ve bu nedenle levosimendan kullan›lan olgular› karfl›laflt›rd›klar›nda; levosimendan›n her iki kullan›m ile de
KPB'den ayr›lmay› kolaylaflt›rd›¤›n›, K‹'yi art›rd›¤›n›
ve SVR‹'yi düflürdü¤ünü bildirmifltir. Benzer olarak,
Lilleberg ve ark. (19), normal kardiyak performansl›
olgularda, KPB'den ayr›lmadan 15 dakika önce uygulad›klar› 5 dakika süreli tek doz bolus levosimendan›n, miyokard›n laktat, pürivat ve glukoz kullan›m›n› de¤ifltirmeden K‹'yi art›rd›¤›n›, SVR'yi düflürdü¤ünü saptam›flt›r.
Olgular›m›zda ise, levosimendan infüzyonuna, kros
klempin kald›r›lmas›yla birlikte bafllanm›flt›r. Bununla, reperfüzyon dönemi içinde levosimendan›n sarko-
T. Öztürk ve ark., KPB’den Levosimendan›n Ayr›lma ve Erken Hemodinamik Parametrelere Etkisi
lemmal ve mitokondriyal ATP duyarl› K+ kanallar›n› aktive ederek miyokard iskemisini önleyici ve miyokard› koruyucu özelli¤inden yararlan›labilece¤i
düflünülmüfltür (1,4). Her iki grupta da tüm olgular›m›z ilk giriflimde baflar› ile KPB'den ayr›lm›flt›r. Buna ek olarak, levosimendan›n, kontrol grubu ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda infüzyonun 1. ve 6. saatlerinde anlaml› olarak K‹'yi art›rd›¤›, SVR‹'yi ve PVR‹'yi ise
düflürdü¤ü izlenmifltir.
Adrenerjik inotropik ajanlar, genel olarak, periferik
vasküler yataktaki alfa resöpterlerin uyar›lmas› ile
vazonstrüksiyon, beta 2 resöptörlerin uyar›lmas› ise
vazodilatasyona neden olurken levosimendan, ATP
duyarl› potasyum kanallar› üzerine etki ederek koroner ve sistemik vazodilatasyon oluflturmaktad›r. Levosimendan›n bu hipotansif yan etkisi, yeterli s›v›
replasman› sonras› s›kl›kla noradrenalin ve/veya adrenalin gibi vazoaktif maddelerin birlikte kullan›m›n› gerektirmektedir (2,8,18). Çal›flmam›zda, levosimendan grubunda iki olguda infüzyonun 4. ve 6. saattinde dopamin infüzyonuna ra¤men, hipotansiyon
(OAB <60) düzelmemifltir. Bu durum levosimendan'›n kesilmesi ve adrenalin infüzyonunun eklenmesi ile düzelmifltir.
Levosimendan'›n metaboliti OR-1898, bir avantaj
olarak ilac›n kesilmesi sonras› da uzun süreli inotropik ve vazodilatatör etkisinin devam etmesini sa¤lamaktad›r. Bu durum ek inotroplar›n kullan›m sürelerinin k›salmas›n› sa¤lamaktad›r (21). Çal›flmam›zda
da, levosimendan›n, adrenerjik inotroplar›n kullan›m
dozlar›n› azaltt›¤› izlenmifltir.
Çal›flmam›zda, Grup K'de, kullan›lan adrenerjik inotropik ajanlara ba¤l› oldu¤unu düflündü¤ümüz SVR‹
ve PVR‹ yükseklikleri dikkat çekicidir. Çal›flmam›zda, PVR‹ ve SVR‹' nin Na nitroprussid ile düflürüldü¤ü kontrol grubunun olmamas› sonuçlar›m›z› s›n›rlamaktad›r. Ancak, bu retrospektif pilot çal›flmam›z›n
amac› yeni bir inotropik ajan olan levosimendan ile
ilgili ilk sonuçlar›m›z hakk›nda bilgi sahibi olabilmektir.
Sonuç olarak, elektif KABG cerrahisi geçiren sol
ventrikül fonksiyonlar› kötü olgularda, KPB' den ayAl›nd›¤› tarih: 16 Haziran 2006 (ilk)
7 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra)
2 Aral›k 2006 (2. revizyondan sonra)
r›lma ve erken postoperatif dönemde levosimendan›n, sistemik ve pulmoner vasküler rezistansta art›fla
yol açmadan K‹'yi daha fazla artt›rarak olumlu hemodinamik yararlar sa¤lad›¤› düflünüldü.
KAYNAKLAR
1. Lochner A, Colesky F, Genade S: Effect of a calcium-sensitizing agent, levosimendan, on the postcardioplegic inotropic response of the myocardium. Cardiovasc Drugs Ther 14(3):271,
2000.
2. Lehmann A, Lang J, Boldt J, Isgro F, Kiessling AH: Levosimendan in patients with cardiogenic shock undergoing surgical revascularization: a case series. Med Sci Monit 10(8):89, 2004.
3. Braun JP, Jasulaitis D, Moshirzadeh M, Doepfmer UR,
Kastrup M, von Heymann C, Dohmen PM, Konertz W, Spies
C: Levosimendan may improve survival in patients requiring
mechanical assist devices for post-cardiotomy heart failure. Crit
Care13(10):R17, 2006.
4. Papp Z, Csapo K, Pollesello P, Haikala H, Edes I: Pharmacological mechanisms contributing to the clinical efficacy of levosimendan. Cardiovasc Drug Rev 23:71, 2005.
5. Breisblatt WM, Stein K, Wolfe CJ, et al: Acute myocardial
dysfunction and recovery: a common occurrence after coronary
bypass surgery. J Am Coll Cardiol 15:1261, 1990.
6. Slawsky MT, Colucci WS, Gottlieb SS, et al: Acute hemodynamic and clinical effects of levosimendan in patients with severe
heart failure. Circulation 102:2222, 2000.
7. Kivikko M, Lehtonen L, Colucci WS: Sustained hemodynamic
effects of intravenous levosimendan. Circulation 107:81, 2003.
8. Labriola C, Siro-Brigiani M, Carrata F, Santangelo E and
Amantea: Hemodynamic effects of levosimendan in patients with
low- out put hear failure after cardiac surgery. ‹nternational Journal of Clinical Pharmacology and Therapeutics 42:204, 2004.
9. Gray R, Shah PK, Singh B, Conklin C, Matloff JM: Low
cardiac output states after open heart surgery. Comparative hemodynamic effects of dobutamine, dopamine, and norepinephrine
plus phentolamine. Chest 80(1):16, 1981.
10. Salomon NW, Plachetka JR, Copeland JG: Comparison of
dopamine and dobutamine following coronary artery bypass grafting. Ann Thorac Surg 3:48, 1981.
11. Romson JL, Leung JM, Bellows WH: Effects of dobutamine on hemodynamics and left ventricular performance after cardiopulmonary bypass in cardiac surgical patients. Anesthesiology
91:1318,1999.
12. Raja SG, Rayen BS: Levosimendan in cardiac surgery: current best available evidence. Ann Thorac Surg 81:1536, 2006.
13. Felker G, O'Canner C: ‹notropic therapy for heart failure: an
evidence- based approach. Am Heart J 142:393, 2001.
14. Fabiato A, Fabiato F: Calcium and cardiac excitation-contraction coupling. Ann Rev Physiol 41:473, 1979.
15. Figgitt DP, Gillies PS, Goa KL: Levosimendan. Drugs
61:613, 2001.
16. Follath F, Cleland JG, Just H, et al: Efficacy and safety of
intravenous levosimendan compared with dobutamine in severe
low-output heart failure (the LIDO study): a randomised doubleblind trial. Lancet 360:196, 2002.
17. Moiseyev VS, Poder P, Andrejevs N et al: Safety and efficacy of a novel calcium sensitizer, levosimendan, in patient withs
left ventricular failure due to an acute myocardial infarction A randomized, placebo controlled, double-blind study (RUSSLAN).
Eur Heart J 23:1422, 2002.
18. Kersten JR, Montgomery MW, Pagel PS, Warltier DC: Levosimendan, a new pozitive inotropic drug, decreases myocardial
infarct size via activation of K (ATP) channels. Anesth Analg
90:5, 2000.
19. Liileberg J, Nieminen MS, Akkila J et al: Effects of a new
calcium sentitizer, levosimendan, on haemodynamics, coronary
blood flow and myocardial substrate utilization early after coronary bypass grafting. Eur Heart J 19:660, 1998.
20. Siirila-Waris K, Suojaranta-Ylinen R, Harjola VP: Levosimendan in cardiac surgery. J Cardthorac and Vasc Surg 19:345, 2005.
21. Kivikko M, Lehtonen L, Colucci WS: Sustained hemodynamic effects of intravenous levosimendan. Circulation 107:81,
2003.
153
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):154-159, 2006
Klinik Çal›flma
Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografinin
Transfüzyon Karar› Üzerine Etkisi
Sema KULTUFAN TURAN *, Bahar AYDINLI *, ‹hsan AYIK *, Seyhan YA⁄AR *, Dilek KAZANCI *,
Ümit KARADEN‹Z **, Ayflegül ÖZGÖK ***, Özcan ERDEML‹ ****
ÖZET
SUMMARY
Aç›k kalp cerrahisi hemostatik sistemde belirgin de¤iflikliklere neden olmaktad›r. Bu de¤iflikliklerin bilinmesi ve dikkatli monitorizasyonu kan ve kan ürünlerinin
transfüzyon yap›lmas› karar› için önemlidir. Bu çal›flmadaki amac›m›z, aç›k kalp cerrahisi hastalar›nda rotasyonel tromboelastografi (ROTEG) kullan›m›n›n,
transfüzyon tedavisi üzerine etkilerini geleneksel yöntemlerle karfl›laflt›rarak belirlemektir.
The Role of Rotational Thromboelastgraphy on Decision of Blood Transfusion in Open Heart Surgery
K›rk hasta, rotasyonel tromboelastografi (ROTEG)
(n=20) ve geleneksel grup (n=20) olarak ikiye ayr›ld›.
Bu iki grup hastay›, postoperatif transfüzyon miktarlar›, yap›lan transfüzyon türü ve postoperatif drenaj
bak›m›ndan karfl›laflt›rd›k.
Transfüzyon miktarlar› (transfüzyon yap›lan tüm kan
ürünü miktar›) ve drenaj miktarlar› her iki grup hastada benzerdi. Transfüzyon yap›lan kan ürünü türü
de¤erlendirildi¤inde, eritrosit süspansiyonu (banka
kan›) transfüzyonu ROTEG grubu hastalarda daha
düflüktü (p<0.05). Ancak, eritrosit süspansiyonu karar›n› etkileyen as›l kriter ROTEG bulgular›ndan daha
çok Hemoglobin-hematokrit parametreleriydi.
ROTEG sonuçlar›na göre, bir hastada spesifik hiperfibrinolizis, üç hastada fibrin polimerizasyon bozuklu¤u ve dört hastada trombosit fonksiyonlar›nda bozulmaya ait bulgular elde ettik. Ancak, bu bulgulara ra¤men, iki grup aras›nda transfüzyon türleri (tam kan,
taze donmufl plazma, trombosit süspansiyonu), transfüzyon miktarlar› ve drenaj miktarlar› aç›s›ndan fark
bulamad›k.
Sonuç olarak, aç›k kalp cerrahisi hastalar›nda
ROTEG kullan›m› transfüzyon tedavisini belirgin
olarak etkilemez.
Anahtar kelimeler: tromboelastografi, aç›k kalp
cerrahisi, koagülasyon kaskad›
* TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Uzm. Dr.
** TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Baflasistan Uzm. Dr.
*** TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Doç. Dr.
**** TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Doç. Dr. Klinik fiefi
154
Open heart surgery may significantly alter patients'
haemostatic profile. Awareness and careful monitorization of those haemostatic changes is essential for appropriate blood and blood product transfusion decision. In this study we aimed to investigate the effect of
rotational thromboelastopraphy (ROTEG) utilization
on transfusion management in open heart surgery patients comparing with conventional methods. 40 patients were assigned in to two groups, ROTEG group
(n=20) and conventional group (n=20). We compared
these two groups of patients, on the basis of postoperative transfusion amount, transfusion type and amount
of postoperative drainage.
Amount of transfusion (all blood products that were
transfused) and drainage were similar in both groups.
When the type of transfusion is considered, transfused
erythrocyte suspension was lower in ROTEG group of
patients. However packed red cell suspension transfusion decision was mainly dependent on hemoglobin-hematocrit parameters rather than ROTEG results.
According to ROTEG results we observed specific
hyperfibrinolysis pattern in one patient, fibrin polymerization impairment in three patients and platelet function impairment in four patients. Despite those results,
the amount of transfusion, transfusion type (whole blood, fresh frozen plasma, trombocyte suspension), and
amount of drainage were not different between two
groups.
We conclude that utilization of ROTEG do not alter the
transfusion management significantly in open heart
surgery.
Key words: thromboelastgraphy, open heart surgery,
coagulation cascade
G‹R‹fi
Aç›k kalp cerrahisi ve ekstrakorporal dolafl›m›n hemostatik sistemde meydana getirdi¤i de¤iflikliklerin
S. Kultufan Turan ve ark., Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografi
intraoperatif ve postoperatif dönemde izlenmesi ve
de¤erlendirilmesi, kan ve kan ürünlerinin transfüzyonunun yönlendirilmesi aç›s›ndan önem tafl›r (1).
Aç›k kalp cerrahisi s›ras›nda hemostatik sistemin
monitorizasyonu amac›yla 1960'l› y›llarda kullan›ma
giren aktive edilmifl p›ht›laflma zaman› (activated coagulation time-ACT) hasta bafl› kullan›m kolayl›¤› ve
h›zl› cevap vermesi nedeniyle günümüzde halen kullan›lmaktad›r. Ancak, koagülasyon durumu hakk›nda
k›s›tl› bilgi verdi¤inden yeni monitorizasyon teknikleri araflt›r›lmaktad›r (2). Bu amaçla Sonoclot, Hepcon, trombosit fonksiyon analizörü (platelet function
analyzer- PFA) 100 ve tromboelastografi (TEG) gibi
daha ayr›nt›l› bilgi verebilen monitorizasyon teknikleri gelifltirilmifltir (3,4,5).
TEG, p›ht›laflma sisteminin tüm elemanlar›n› de¤erlendirmek için kullan›lan kan vizkosite izlem yöntemidir. TEG ile fibrin oluflum h›z› (r), p›ht› oluflma zaman› (k), maksimum p›ht› kuvveti (maximum amplitude-MA) ve sabit p›ht› oluflum h›z› (a aç›s›) hakk›nda detayl› bilgi sahibi olunmaktad›r (4).
Bu çal›flmada, geleneksel hemostaz takip parametreleri ile takip edilerek transfüzyon karar› verilen grup
ile geleneksel hemostaz takip parametreleri yan›nda
modifiye koagülasyon analiz monitörü (rotasyonel
tromboelastografi-ROTEG) kullan›larak transfüzyona karar verilen grup aras›ndaki postoperatif transfüzyon miktarlar›, yap›lan transfüzyon türü ve hastalar›n toplam drenajlar› aras›ndaki iliflkinin gösterilmesi amaçland›.
MATERYAL ve METOD
Bu çal›flma, Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klini¤i'nde koroner ve
kapak hastal›¤› nedeniyle operasyon endikasyonu konulan,
yafl ortalamas› 53.2 (18-78) y›l olan otuz alt›s› erkek, dördü
kad›n, toplam k›rk olguda yap›ld›. Çal›flma Helsinki Deklarasyonu'na göre dizayn edildi ve etik komiteden onay
al›nd›. Çal›flmaya kat›lan hastalar bir flahit eflli¤inde yaz›l›
ve sözlü olarak bilgilendirildi ve yaz›l› onaylar› al›nd›.
Olgular randomize olarak yirmifler kiflilik iki gruba ayr›ld›.
Grup 1: ROTEG cihaz› ile de¤erlendirilerek transfüzyona
karar verilen grup.
Grup 2: Geleneksel yöntemlerle takip edilerek transfüzyona karar verilen grup.
Geleneksel yöntemler olarak preoperatif dönemde al›nan
venöz kanda hemostaz parametreleri kontrolü, intraoperatif ACT takipleri ve postoperatif dönemde hemostaz parametreleri, tam kan say›m› ve ek olarak ACT takipleri kastedilmektedir.
Bütün olgulara premedikasyonda, operasyondan bir gece
önce diazepam (Diazem, [Deva] 10 mg peroral), operasyon
sabah› morfin (Morfin HCl, Galen 5 mg intramüsküler) uyguland›. ‹ndüksiyonda; 10 µg kg-1 fentanil (Fentanyl, Abbott), 0.1 mg kg-1 midazolam (Dormicum, Roche), 0.1 mg
kg-1 pankuronyum bromid (Pavulon, Roche) kullan›ld›.
Total intravenöz anesteziye, fentanil 5 µg kg-1 ve pankuronyum bromid 0.02 mg kg-1 45 dakika aral›klarla santral
venöz yoldan uygulanarak devam edildi. Heparin, cerrahi
ekiple ba¤lant›l› bir flekilde operasyon bafllad›ktan sonra ve
aortik kanülasyondan önce santral venöz yoldan uyguland›. Grup 1'deki olgulardan, operasyonun bafllang›c›nda,
protamin uyguland›ktan 15 dk. sonra ve yo¤un bak›mda birinci saatte, ACT ve ROTEG de¤erleri için kan örnekleri
al›nd›. Grup 2'de yine ayn› zamanlarda ACT için kan örnekleri al›nd›.
Her iki grupta yafl, cinsiyet, preoperatif hemostaz de¤erleri (protrombin zaman› [PT], parsiyel tromboblastin zaman›
[PTT] ve trombosit say›s›), operasyon özellikleri, ek hastal›klar›n›n (hematolojik problemler) varl›¤›, postoperatif
kan kayb›, transfüze edilen taze tam kan, bankada bir haftadan uzun süre bekletilmifl tam kan, trombosit süspansiyonu ve taze donmufl plazma miktarlar› kaydedildi.
Elde edilen veriler Windows 2000 iflletim sistemi alt›nda
çal›flan SPSS 10.01 ortam›nda istatisitksel olarak de¤erlendirildi. Çapraz tablolarda kikare (chi-square); ölçümle belirlenmifl de¤iflkenlerin ikili grup ortalamalar› parametrik
verilerde Student's t, non-parametrik verilerde Mann-Whitney U, 3 ve daha çok grubun ortalamar› parametrik verilerde ANOVA, non-parametrik verilerde Kruskal-Wallis testle; ayn› grup içinde 4 farkl› zamandaki de¤iflimler friedman testi ile karfl›laflt›r›ld›. ANOVA, Kruskal Wallis ve
Friedman testleri sonras› fark bulundu¤unda fark›n hangi
ikiliden kaynakland›¤› Posthoc çoklu karfl›lafl›r›ma testi ile
araflt›r›ld›. Ölçümle belirlenen de¤iflkenlerin kendi aralar›nda korelasyon gösterip göstermedi¤i parametrik verilerde Pierson korelasyon ve non-parametrik verilerde Spearman's testleri ile de¤erlendirildi. Bütün testlerde p<0.05 istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi.
BULGULAR
Olgular›n yafl ve cinsiyet özellikleri, ek hastal›k bulunmas›, operasyon tipi ve postoperatif drenajlar›n›
bildiren bilgiler Tablo 1'de gösterilmektedir. Gruplar
aras›nda yafl, cinsiyet, ek hastal›k, operasyon cinsi ve
postoperatif kanama miktar› aç›s›ndan istatistiksel
olarak fark saptanmad› (Tablo 1).
Her iki grupta kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu
standart bir protokole göre uyguland›. Bu protokole
155
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):154-159, 2006
Tablo 1. Hastalar›n yafl ve cinsiyet özellikleri, ek hastal›k bulunmas›, operasyon tipi ve postoperatif drenajlar›.
Ortalama yafl (y›l)
Cinsiyet (Erkek/Kad›n)
Ek hastal›k bulunmas› (n)
Operasyon (Koroner/Kapak) (n)
Ortalama postoperatif kanama (mL)
Grup 1
(n=20)
Grup 2
(n=20)
p
51.4
18/2
9
13/7
837.5
55.1
18/2
5
15/5
711.1
0.385
1.000
0.185
0.490
0.581
fark saptanmad›. Ancak, Grup 2'de daha fazla kan
bankas›nda bekletilen tam kan transfüzyonunun yap›ld›¤› görüldü (Tablo 2).
Her iki grubun preoperatif hemostaz bilgileri (PT,
PTT ve trombosit say›s›) de¤erlendirildi¤inde PT ve
trombosit say› ortalamalar› aç›s›ndan anlaml› fark
yoktu. Buna karfl›n PTT Grup II'de anlaml› olarak
düflük bulundu (Tablo 3).
Tablo 2. Postoperatif dönemde taze tam kan, eritrosit süspansüyonu, trombosit süspansüyonu alan hasta say›s› ve bu dönemde verilen ortalama taze donmufl plazma miktar› (ünite).
Grup 1
Grup 2
Taze kan (n)
3
5
Eritrosit süspansüyonu (n)
7
12
Trombosit süspansiyonu (n)
1
Ortalama TDP-1 (min-maks) (ünite) 2.8 (2-6) 2.7 (1-6)
1
Her iki grupta dört farkl› zamanda gruplar aras›nda
ACT ortalamalar› aç›s›ndan istatistiksel olarak anlaml› fark yoktu (Tablo 4).
p
0.422
0.031
1.000
0.403
Grup 1'de TEG sonuçlar› ile transfüzyon türü ve miktarlar› aras›nda bir korelasyon saptanmad›. Grup II'de
TEG yerine ACT, hemostaz parametrelerine ve klinik tabloya bak›larak transfüzyon yap›ld›.
TDP: Taze Donmufl Plazma
göre ekstrakorporal dolafl›m s›ras›nda veya sonras›nda hematokrit (Hct) % 20'nin alt›na indi¤inde eritrosit transfüzyonu yap›ld›. Postoperatif dönemde gö¤üs
tüplerinden gelen drenaj miktar›n› (operasyondan
sonra 1 saat içinde > 400 mL veya 4 saat içinde >
1000 mL), trombosit say›s›, Hct, hemoglobin (Hb),
PT, aPTT kontrol, kanamaya ba¤l› belirti ve bulgular›n› (sistolik ve diastolik arter bas›nc›, taflikardi, santral venöz bas›nç) takip ederek uygun transfüzyon
yap›ld›.
Bu çal›flmada bir hastada spesifik hiperfibrinoliziz
görüntüsüne, üç hastada fibrin polimerizasyon bozuklu¤una ve dört hastada trombosit fonksiyonlar›nda bozulmaya ait TEG sonuçlar› görüldü. Bu hastalar›n preoperatif bakt›¤›m›z hemostaz parametreleri,
ACT de¤erleri ve TEG de¤erleri normaldi. Postoperatif dönemdeki TEG de¤erlerinde spesifik hiperfibrinolizis görülen hastada MA azalm›flt› ve tedavisinde antifibrinolitik ajan uyguland›. Fibrin polimerizasyon bozuklu¤u saptanan üç hastaya yine antifibrinolitik ajan verildi. TEG sonucuna göre trombosit
fonksiyon bozuklu¤u gösteren dört hastan›n üçüne
taze tam kan (bu hastalarda efl zamanl› Htc düflüklü¤ü nedeniyle taze tam kan tercih edildi) ve birine de
Gruplar aras›nda operasyon sonras›nda verilen taze
tam kan, trombosit süspansiyonu ve taze donmufl
plazma (TDP) aç›s›ndan istatistiksel olarak anlaml›
Tablo 3. Hastalar›n preoperatif hemostaz bilgileri (PT, PTT ve trombosit say›s›).
Ortalama PT1 (sn) (min-maks)
Ortalama PTT2 (sn) (min-maks)
Ortalama trombosit say›s› 103xmm-3 (min-maks)
1
PT: Protrombin Zaman›
2
Grup 1
Grup 2
p
13.1 (11-18.9)
36.7 (26.9-48.2)
243.8 (100-350)
12.7 (11.4-15.2)
33.2 (28.2-40.4)
259.4 (132-458)
0.903
0.029
0.531
PTT: Parsiyel Tromboplastin Zaman›
Tablo 4. Hastalar›n ACT* takipleri (saniye) (ortalama+SS).
Grup I
Grup II
p
ACT girifl
ACT heparin sonras›
ACT pompada
ACT protamin sonras›
ACT yo¤un bak›m
161.9±263
173.4±29.5
0.203
725.3±163.4
650.1±204.3
0.206
140.8±10.8
152.6±24.7
0.194
144.5±21.1
154.0±13.2
0.101
150.1±24.2
155.6±20.1
0.121
*ACT: Activated Coagulation Time
156
S. Kultufan Turan ve ark., Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografi
fiekil 1. Normal TEG.
r: fibrin oluflum h›z› (10-14 sn)
k: p›ht› oluflma zaman› (3-6 sn)
MA: Maksimum P›ht› kuvveti (59-68)
a: sabit p›ht› oluflumu
fiekil 3. Fibrin polimerizasyon
bozuklu¤u
fiekil 4. Trombosit
fonksiyon bozuklu¤u
MA küçülür
Ted. (antifibrinolitik kullan›l›r)
neden oldu¤u lökosit aktivasyonu, inflamatuar mediatörlerin sal›n›m›, serbest radikallerin oluflumu,
kompleman aktivasyonu, kallikrein sal›n›m›, trombosit aktivasyonu, koagülasyon ve fibrinolitik kaskad›n aktivasyonu hemostatik de¤iflikliklerde rol almaktad›r (1). Preoperatif dönemdeki hematolojik durum ve intraoperatif meydana gelen bu de¤iflikler
hem intraoperatif dönemde, hem de postoperatif dönemde kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu ihtiyac›n› belirlemektedir (6). Kan komponentlerinin transfüzyonu yap›l›rken, transfüzyon ile birlikte geliflen
potansiyel morbidite düflünülmeli ve transfüzyonun
gerekli oldu¤unu gösteren güçlü veriler bulunmal›d›r
(7).
fiekil 2. Spesifik hiperfibrinolizis.
* MA küçülür
Ted. (antifibrinolitik kullan›l›r)
trombosit süspansiyonu verildi (fiekil 1-4).
TARTIfiMA
Koroner arter baypas greft cerrahisinde koagülasyon
kaskad› kontrol alt›nda tutulmal›d›r. Özellikle hemostatik sistem ekstrakorporal dolafl›ma girilmesi ile
birlikte birçok de¤iflime u¤ramaktad›r. Bu de¤ifliklerin sebeplerinin bafl›nda pompa “prime” solüsyonu
ile kar›flan kan›n hemodilüsyonu gelmektedir. Bunu
takiben, ekstrakorporal dolafl›m›n sentetik yüzeyinin
Avidan ve ark. (8) yapt›klar› çal›flmada, perioperatif
kan kayb›n› önceden belirleyebilmek için rutin koagülasyon testleri ile TEG sonuçlar›n› karfl›laflt›rm›fl
ve TEG sonuçlar›n›n rutin laboratuar testlerine (kanama zaman›, PT, trombosit say›s›) göre kan kayb›n›n hesaplanmas›nda baflar›s›z oldu¤unu görmüfllerdir. Ancak, çal›flmac›lar makalelerinde TEG'in kardiyopulmoner baypas (KBP) sonras› koagülopatilerinde yerinin olabilece¤ini fakat preopeartif olarak koagülasyon durumunu belirlemekte faydal› olmad›¤›n›
belirtmifllerdir. Çal›flmam›zda postoperatif transfüzyon miktarlar›n› ve türlerini belirleme aç›s›ndan eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde iki grup
aras›nda fark saptanmad›. Ancak, Grup 1'de bir hastada spesifik hiperfibrinolizis, dört hastada trombosit
157
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):154-159, 2006
fonksiyonlar›nda bozuklu¤a ve üç hastada fibrin polimerizasyon bozuklu¤una ait TEG sonuçlar›na rastland›. ‹ki grup aras›nda eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde transfüzyon türleri ve miktarlar›
aç›s›ndan fark olmasa da bireysel olgularda ortaya ç›kan bu sonuçlar›n tedavi flekline yön verdi¤i görüldü.
Lesserson ve ark. (9) yapt›¤› çal›flmada ise, kompleks
kardiyak cerrahi geçiren olgularda, rutin transfüzyon
uygulamas› ile TEG rehberli¤inde transfüzyon yap›lan iki grup aras›nda postoperatif transfüzyon miktarlar› de¤erlendirilmifl ve TEG rehberli¤inde transfüzyon uygulanan grupta belirgin olarak daha az transfüzyon yap›ld›¤› saptanm›fl, kompleks kardiyak cerrahide transfüzyon tedavisinin TEG rehberli¤inde
yap›lmas›n›n uygun olaca¤› belirtilmifltir. Bizim çal›flmam›zda sadece kan bankas›nda bekletilen eritrosit süspansiyonu transfüzyon miktar›, TEG kullan›larak karar verilen grupta daha azd›. Fakat bu sonuç taraf›m›zdan TEG'in faydal› oldu¤unu lehinde yorumlanmam›flt›r. Çünkü tam kan (kan bankas›nda bekletilen tam kan) transfüzyonu yapma karar› al›n›rken
TEG'den çok hemogram (Hb, Hct) parametreleri göz
önünde bulundurulmufltur. Bu çal›flmada ortaya ç›kan eritrosit süspansiyonu kullan›m› yönündeki farkl›l›¤›n nedeni, gruplardaki hasta say›s›n›n azl›¤› ve
Grup 1 deki hastalarda görülen fibrin polimerizasyon
bozuklu¤u oldu¤u düflünülmektedir. Fibrin polimerizasyon bozuklu¤u belirlendi¤inde ise, tedavi transfüzyondan çok antifibrinolotik ajanlar ile yap›lmas›
gerekmektedir.
Moskowitz ve ark. (10), kardiyak cerrahide kan transfüzyonlar›na ait preoperatif ve intraoperatif risk faktörlerini araflt›rm›flt›r. Eritrosit kitlesinin, operasyon
tipinin, operasyonun aciliyetinin, hastal›kl› damar say›s›n›n, serum kreatinin 1.3 mg dL-1'nin alt›nda olmas›n›n preoperatif PT'nin preoperatif risk faktörü
oldu¤unu ayn› zamanda KBP süresinin, 3 veya daha
az greft say›s›n›n ve total kristaloid infüzyonunun en
az 2.500 mL olmas›n›n intraoperatif risk faktörü oldu¤unu, saptam›fllard›r. Çal›flmam›zda, operasyon tipinin (koroner, kapak) ve preoperatif PT'nin iki grup
aras›nda transfüzyon aç›s›ndan fark yaratmad›¤› görüldü. Preoperatif PT'nin uzam›fl olmas› kan transfüzyonunu artt›rmas› aç›s›ndan önemlidir ancak bizim çal›flmam›zda iki grup aras›nda PT'lerin (normal
s›n›rlar içerisinde) farkl› olmamas› nedeni ile, transfüzyon aç›s›ndan fark gözlemedik. Preoperatif olarak
158
iki grup aras›nda PTT de¤erlerinin farkl› olmas›
transfüzyon aç›s›ndan farkl›l›¤a neden olmam›flt›r.
Aç›k kalp cerrahisi sonras› afl›r› kanama, reeksplorasyonun temel nedenidir ve bu durum morbidite ve
mortaliteyi artt›rmaktad›r (11-13). Afl›r› kanamaya heparin etkisi, yetersiz protamin uygulamas›, hipotermi, hemodilusyon, hiperfibrinolizis, koagülasyon
faktörlerinin tükenmesi, trombosit say› ve fonksiyonlar›n›n azalmas› neden olabilmektedir (14). Cerrahi
olmayan bir kanaman›n ay›r›c› tan›s›nda tüm bu nedenler düflünülmelidir. Tedavi plan› yap›l›rken ampirik olarak protamin veya kan komponentlerinin
transfüzyonunun yap›lmas› tedavinin baflar›s›n›
olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle hastalar›n koagülasyon durumunun ayr›nt›l› olarak de¤erlendirmesi
gerekmektedir. De¤erlendirmede TEG parametreleri
oldukça yararl› olmaktad›r. TEG'in koagülasyon faktörleri ve trombosit fonksiyonlar› hakk›nda bilgi vermesi uygun tedavinin yap›lmas›na yard›mc› olmaktad›r. Bu çal›flmada TEG kullan›lan Grup 1'de saptanan
spesifik hiperfibrinoliziz, fibrin polimerizasyon bozuklu¤u ve trombosit fonksiyonlar›nda bozulmaya
ait TEG sonuçlar›na göre gereken tedavi seçenekleri
uyguland›.
KPB dolafl›m›na girilmeden önce heparin uygulanmas› antitrombin III (AT III) aktivasyonunu sa¤layarak p›ht› oluflumunu önlemektedir. Burada takip kriteri olarak uygulanmas› kolay bir yöntem olan ACT
1960'l› y›llardan beri kullan›lmaktad›r. ACT'nin heparin uyguland›ktan sonra ilk 5 dakika içinde verdi¤i
sonuç antikoagülasyonu göstermesi aç›s›ndan yeterlidir ancak takip eden sürede yeterli bir monitörizasyon yöntemi de¤ildir (2). Son y›llarda gelifltirilen birçok koagülasyon monitörü KPB'de kullan›lmaya
bafllam›flt›r (11). Bunlar›n aras›nda olan ROTEG daha
yayg›n kullan›lmaktad›r (12). Bu teknik koagülasyon
bozuklu¤unun hemostaz›n hangi k›sm›nda meydana
geldi¤inin anlafl›labilmesini sa¤lamaktad›r. Hastalar›n intraoperatif ve postoperatif dönemde gereksinimi oldu¤u transfüzyon türünün belirlenmesine yard›mc› olmaktad›r. TEG sadece transfüzyon türünü
belirlemek de¤il, ayn› zamanda oluflan p›ht›n›n kuvvetini ve stabilitesini gösterebilmesi sayesinde postoperatif dönemde antifibrinolitik ajanlar›n›n kullan›m›na da yön verebilmektedir. ‹ntraoperatif dönemde
TEG de¤erleri protamin uyguland›ktan sonra normal
de¤erlerdeyken, halen bir kanama mevcutsa bu du-
S. Kultufan Turan ve ark., Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografi
rum cerrahi bir kanaman›n varl›¤›n› iflaret etmektedir. Uygulanacak tedavi yaklafl›m›na bu flekilde de
bir katk› sa¤layabilmektedir. Ancak bu çal›flmada
ROTEG'in eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde transfüzyon tipi ve türünü de¤ifltirmedi¤i, sadece antifibrinolitik tedaviye yard›mc› oldu¤u görüldü. Bu nedenle daha fazla say›da hasta içeren çal›flmalar net sonuçlara ulafl›lmas›nda faydal› olacakt›r.
Sonuç olarak, TEG'in, eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde (eritrosit süspansiyonu transfüzyonuna karar verilirken TEG'den ziyade hemogram
parametreleri dikkate al›n›r), transfüzyon karar›n› etkilemedi¤i görüldü. TEG gibi koagülasyon kaskad›
hakk›nda ayr›nt›l› bilgi verebilen monitörlerin, aç›k
kalp cerrahisi olgular›nda rutin olarak kullan›m›n›n
gerekli olup olmad›¤›n›n gösterilebilmesi için daha
fazla say›da ve daha genifl çal›flmalara gereksinim oldu¤unu düflünmekteyiz.
KAYNAKLAR
1. Shore-Lesserson L: Coagulation monitoring. In: Cardiac
Anesthesia, Kaplan JA (ed), Philedelphia, pp: 507-535, 1999.
2. Nema PK, Sinha PK, Rathod RC: Activated clotting time during cardiopulmonary bypass; is repetition necessary during open
heart surgery? Asian Cardiovasc Thorac Ann 12(1):47-52, 2004.
3. Cammerer U, Dietrich W, Rampf T, Braun SL, Richter JA:
The predictive value of modified computerized thromboelastography and platelet function analysis for postoperative blood loss in
routine cardiac surgery. Anesth Analg 96(1):51-57, 2003.
4. Slaughter TF, Sreeram G, Sharma AD, El-Moalem H, East
CJ, Greenberg CS: Reversible shear-mediated platelet dysfunction during cardiac surgery as assessed by the PFA-100 platelet
function analyzer. Blood Coagul Fibrinolsis 13(1):73-74, 2002.
5. Forestier F , Belisle S, Contant C, Harel F, Janvier G, Hardy
JF: Reproducibility and interchangeability of the Thromboelastography, Sonoclot and Hemochron activated coagulation time in
cardiac surgery. Can J Anaesth 48(9):902-910, 2001.
6. Covin R, O'Brien M, Grunwald G, et al: Factors affecting
transfusion of fresh frozen plasma, platelets, and red blood cells
during elective coronary artery bypass graft surgery. Arch Pathol
Lab Med 127(4):415-423, 2003.
7. Dorman BH, Spinale FG, Bailey MK, Kratz JM, Roy RC:
Identification of patients at risk for excessive blood loss during coronary artery by-pass surgery: Thromboelastography versus coagulation screen. Anesth Analg 76(4):694-700, 1993.
8. Avidan MS, Alcock EL, Da Fonseca J, et al: Comparison of
structured use of routine laboratory test sor near-patient assessment with clinical judgement in the management of bleeding after
cardiac surgery. Br J Anaesth 92(2):178-186, 2004.
9. Shore-Lesserson L, Manspeizer HE, Deperio M, Francis S,
Vela-Cantos F, Ergin MA: Thromboelastography-guided transfusion in complex cardiac surgery. Anesth Analg 88(2):312-319,
1999.
10. Moskowitz DM, Klein JJ, Shander A, et al: Predictors of
transfusion requirements for cardiac surgical procedures at a blood conservation center. Ann Thorac Surg 77(2):626-634, 2004.
11. Murphy GJ, Allen SM, Unsworth-White J, Lewis CT,
Dalrymple-Hay MJ: Safety and efficacy of perioperative cell salvage and autotransfusion after coronary bypass grafting: A randomized trial. Ann Thorac Surg 1553-1559, 2004.
12. Despotis GJ, Joist JH, Goodnuogh LT: Monitoring of homeostasis in cardiacsurgical patients: Impact of point-of-care testing
on blood loss and transfusion outcomes. Clin Chem 43(9):16841696, 1997.
13. Martin P, Horkay F, Rajah SM, Walker DR: Monitoring of
coagulation status using thromboelastography during pediatric
open heart surgery. Int J Clin Monit Comput 8(3):183-187, 1991.
14. Essell JH, Martin TJ, Salinas J, Thompson JM, Smith VC:
Comparison of thromboelastography to bleeding time and standard coagulation tests in patients after cardiopulmonary bypass.
Cardiothorac Vasc Anesth 7(4):410-415, 1993.
Al›nd›¤› tarih: 10 Nisan 2006 (ilk)
28 A¤ustos 2006 (1. revizyondan sonra)
30 Kas›m 2006 (2. revizyondan sonra)
159
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):160-163, 2006
Klinik Çal›flma
Heparine Ba¤l› Geliflen Akut Hipotansiyonda Serum
Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri †
Hüseyin ‹lksen TOPRAK *, Zekine BEGEC *, Abdulkadir BUT *, Ebru SIZANLI **,
Nihayet BAYRAKTAR ***, M. Özcan ERSOY ****
ÖZET
SUMMARY
Kardiyopulmoner baypas (KPB) ile cerrahi geçiren
hastalarda antikoagülan olarak en s›k heparin kullan›lmaktad›r. Literatürde, yüksek dozda bolus verilen
heparine ba¤l›, fliddetli hipotansiyon geliflti¤i bildirilmektedir. Ancak, hipotansiyonun sebebi kesin olarak
bilinmemektedir. Çal›flmam›z›n amac›, bolus verilen
heparinin oluflturdu¤u hemodinamik instabilitenin serum elektrolitleri ve nitrik oksit düzeyi ile iliflkisini
araflt›rmakt›r.
Serum Electrolytes and Nitric Oxide Levels in Acute
Hypotension Following Intravenous Heparin
Çal›flmaya elektif koroner arter baypas greftleme planlanan, heparin uygulamas› sonras›nda hipotansiyon
geliflen (Grup H, n=20) (bazal ortalama arter bas›nc›n
(OAB) % 25’den fazla düflmesi) ve hipotansiyon geliflmeyen (Grup N, n=20) olmak üzere toplam k›rk olgu
al›nd›. Standart anestezi tekni¤i kullan›lan olgularda,
KPB için heparin verilmeden hemen önce ve heparin
verildikten 5 dakika sonra pH, PaO2, PaCO2, serum
elektrolitleri ve hematokrit çal›fl›ld›. Ayr›ca, eflzamanl›
olarak serum nitrik oksit düzeyi için de kan örnekleri
al›narak stabil metabolitleri olan nitrit ve nitrat düzeylerine bak›ld›.
Serum elektrolit ve nitrik oksit düzeyleri aç›s›ndan hem
heparin öncesi ve sonras›nda, hem de fliddetli hipotansiyon geliflen grup ile geliflmeyen grup aras›nda anlaml› bir fark yoktu.
Heparin sonras›nda geliflen hipotansiyon ile serum
elektrolit ve nitrik oksit düzeyi aras›nda bir iliflki saptanamad›.
Anahtar kelimeler: kardiyopulmoner baypas,
heparin, hipotansiyon,
elektrolitler, nitrik oksit
* ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzm. Dr.
*** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dal›,
Yrd. Doç. Dr.
**** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr.
† 20-23 Nisan 2006 tarihinde Abant-Bolu'da düzenlenen Gö¤üs
Kalp Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m derne¤i XIII. Kongresi’nde poster olarak sunulmufltur.
160
Heparin is frequently used as an anticoagulant agent
for patients undergoing surgery with cardiopulmonary
bypass. In literature, severe hypotension as a side effect of high dose bolus heparin has been already reported. However, the exact mechanism of hypotension has
not yet fully been understood. The aim of the study was
to investigate the relationship between hemodynamic
instability induced by heparin and levels of serum electrolytes and nitric oxide.
Forty patients undergoing elective coronary artery
bypass grafting were included into the study. Patients
with sudden decrease in mean arterial pressure
(MAP) higher than 25 % of the baseline after heparin
administration were included into group H (n=20).
Besides, consecutive twenty hemodinamically stabile
patients (with none or a MAP decrease lower than 25
% of baseline) constituted group N (n=20). Anesthetic
techniques were standardized. Arterial blood gases
were analyzed for pH, PaO2, PaCO2, potassium, sodium, calcium, magnesium, hematocrit before and 5
minutes after heparin administration. Synchronous
serum nitric oxide levels analysis were also performed. The nitric oxide levels were measured as reflected by the formation of its stable end-metabolites, nitrite and nitrate.
Serum electrolyte and nitric oxide levels were not statistically different neither between before and after heparin administration nor between hypotension group
and normotension group.
Hypotension observed after heparin administration
was not related with the concentration of serum electrolytes and nitric oxide.
Key words: cardiopulmonary bypass, heparin,
hypotension, electrolytes, nitric oxide
H. ‹. Toprak ve ark., Heparine Ba¤l› Geliflen Hipotansiyonda Serum Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri
G‹R‹fi
Aç›k kalp cerrahisinde antikoagülan olarak en s›k heparin kullan›l›r. Literatürde kalp cerrahisi s›ras›nda
yüksek dozda kullan›lan heparine ba¤l› ani hemodinamik bozulmalar bildirilmektedir (1-3). Bu bozulmalar kardiyak cerrahi s›ras›nda istenmeyen durumlard›r. Hemodinamik bozulma heparinin ‹V veriliflini
takiben 3-5 dakika içinde geliflir ve genellikle tedavi
gerekmeden kendili¤inden düzelir. Ancak, baz› olgularda meydana gelen hipotansiyon ve bradikardi tedavi gerektirecek boyutta ve sürede olabilir (1,2).
Hemodinamik bozulman›n fliddeti ne olursa olsun, ne
yaz›k ki bu olaylar›n mekanizmas› tam olarak ortaya
konulamam›flt›r. Heparine ba¤l› baz› biyokimyasal
de¤iflikliklerle olaylar›n ortaya ç›kt›¤› ileri sürülmektedir. Yüksek doz heparin verildikten sonra görülen
ciddi hipotansiyondan, ani geliflen hiperkalemi, hipokalsemi ya da plazma nitrik oksit art›fl›n›n sorumlu
oldu¤unu bildiren yay›nlar vard›r (1,2,4-6). Ancak, heparinin nitrik oksit üretimini azaltt›¤›n› bildiren çal›flmalar da vard›r (4,5).
Çal›flmam›zda, aç›k kalp cerrahisi s›ras›nda bolus heparini takiben ciddi hipotansiyon geliflen olgularda,
hipotansiyon ile serum elektrolit ve nitrik oksit düzeyleri aras›ndaki iliflkinin araflt›r›lmas› amaçland›.
MATERYAL ve METOD
Çal›flmam›za, fakülte etik kurul onay› al›nd›ktan sonra
ocak 2004 ile kas›m 2005 y›llar› aras›nda elektif KPB ile
aç›k kalp cerrahisi yap›lan k›rk olgu prospektif olarak dahil edildi. Hemodinamik aç›dan stabil olmayan, acil cerrahi uygulanan ve alerji öyküsü olan olgular çal›flma d›fl› b›rak›ld›. Tüm olgulara standart anestezi protokolü uyguland›. Operasyondan bir saat önce ‹V 5 mg diazepamla (Diazem® 10 mg, Deva Holding, ‹stanbul) premedikasyon yap›lan olgulara operasyon odas›nda EKG, ST analizi, SpO2
monitörizasyonu ve lokal anestezi ile radial arter kanülasyonu yap›ld›. Anestezi indüksiyonunda 5 µg kg-1 fentanil
(Fentanyl Citrate -injection-, B.Braun Melsungen AG,
Berlin), 0.2 mg.kg-1 etomidat (Etomidate-® Lipuro, B.Braun Melsungen AG, Germany) ve kas gevflemesi amac›yla
0.1 mg.kg-1 vekuronyum (Norcuron® 10 mg, N:V. Organon, Oss, Holland) kullan›ld›. ‹ndüksiyondan hemen sonra
sa¤, vena jugularis internadan üç yollu santral kateter tak›ld›. Anestezi idamesi % 50 oksijen/hava içinde % 5-8 desfluran (Suprane, Baxter Healthcare Corporation, Puerto Rico) ile sa¤land›. Olgular, end-tidal CO2 düzeyi 35-40
mmHg düzeyinde olacak flekilde tidal hacim ve solunum
say›s› ayarlanarak solutuldu. Operasyon boyunca gereksinime göre fentanil ilavesi (en fazla 20 µg.kg-1) yap›ld›.
KPB’ye girmeden önce santral yoldan 400 IU kg-1 bolus
heparin (Liquemine®, Roche, Basel) ile antikoagülasyon
sa¤land›. Bu ifllem yap›l›rken cerrahi giriflim, pozisyon de¤ifliklikleri ve medikasyon gibi hemodinamik de¤ifliklik
yapmas› olas› olan faktörlere izin verilmedi. Heparinden
hemen önce, pH, PaO2, PaCO2, potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum, hematokrit ve nitrik oksit seviyesi analizi için arteryel hattan kan al›nd›. Heparinden sonra ilk 5
dakika içinde hemodinamik bozulma olmayan ard›fl›k
yirmi olgu normotansiyon grubuna (Grup N) dahil edildi.
Bu say›dan sonra hemodinamik bozulma olmayan olgular
çal›flma d›fl› b›rak›l›rken, bolus heparini takiben ortalama
arter bas›nc› (OAB)’nda % 25’den fazla azalma görülen ard›fl›k yirmi olgu ise, hipotansiyon grubuna (Grup H) dahil
edildi. Grup H’deki olgulara hipotansiyon tedavisi için ilk
olarak 5 mL kg-1 ‹V s›v› replasman› yap›ld›. Yan›t al›namayan olgulara ‹V yoldan 5 dakika aral›klarla 5’er mg
efedrin (Efedrin Hidroklorür, Biosel, ‹stanbul) verildi.
Olgular›n çal›flma boyunca ve heparin öncesi ile 5 dk. sonras› kalp at›m h›z› (KAH), OAB ve santral venöz bas›nç
(CVP) de¤erleri kaydedildi. Heparinden önce ve sonra serum nitrik oksit de¤erleri için nitrik oksitin son ürünleri
olan nitrit/nitrat düzeyleri Griess reaksiyonu yöntemi ile
ölçüldü (7). Toplam nitrit düzeyi Bories ve Bories (8) taraf›ndan tarif edilmifl olan enzimatik dönüflüm sonras›nda ölçüldü. De¤erler mikromol.L-1 fleklinde verildi.
‹statistiksel de¤erlendirme için “SPSS 10.0 for Windows”
kullan›ld›. Verilerin da¤›l›m› Kolmogorov-Smirnov testi
ile de¤erlendirildi ve her iki grubun heparin öncesi ve sonras› de¤erleri paired t-testi ile k›yasland›. Gruplar aras›
farkl›l›klar ise, unpaired t-testi ile de¤erlendirildi, p<0.05
anlaml› kabul edildi.
BULGULAR
Her iki grup demografik veriler aç›s›ndan birbirine
benzerdi (Tablo 1). Çal›flma boyunca her iki grupta
hiçbir hastada ST segment patolojisi saptanmad›.
Gruplar›n hemodinamik verileri ile arter kan gazlar›
ve elektrolit de¤erleri Tablo 2’de verilmifltir. Grup
N’de heparin öncesi ve sonras› OAB de¤erleri birbirine benzerken, Grup H’de heparin sonras› OAB’de
görülen azalma istatistiksel olarak anlaml›yd›
(p<0.05).
Gruplar aras› de¤erlere bakt›¤›m›zda, her iki grupta
heparin öncesi OAB de¤erleri birbirine benzerken,
heparin sonras› de¤erler grup H’de di¤er gruba göre
anlaml› düflüktü (p<0.05).
Hem grup içi, hem de gruplar aras› de¤erlendirmede
KAH, CVP ve elektrolit de¤erleri aç›s›ndan bir fark
saptanmad›.
Serum nitrik oksit düzeylerini gösteren nitrit/nitrat
konsantrasyonlar› hem grup içinde, hem de gruplar
161
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):160-163, 2006
Tablo 1.
aras›nda farkl› de¤ildi (p>0.05) (Grafik 1).
Yafl (y›l)
Cinsiyet (E/K)
Vücut a¤›rl›¤› (kg)
Boy (cm)
Operasyon (KABG/Kapak replasman›)
Ejeksiyon fraksiyonu (%)
Medikasyon
Beta bloker (n)
ACE inhibitörü (n)
Ca++ kanal blokeri (n)
DM (n)
Grup H
(n=20)
Grup N
(n=20)
63.8 ±6.4
16/4
68.6±9.5
160.4±6.2
15/5
51.1±6.5
62.6±8.1
14/6
71.9±8.7
163.8±6.9
16/4
52.2±9.0
10
5
6
1
11
7
4
2
KABG: Koroner arter baypas grefleme, ACE: Angiotensin
Konverting Enzim, DM: Diabetes Mellitus
Grafik 1. Heparin öncesi ve sonras› serum nitrit/nitrat düzeyleri.
Tablo 2. Hemodinamik veriler ve elektrolit de¤erleri (ort ± SD
veya say›).
Grup H (n=20)
Grup N (n=20)
OAB (mmHg)
Önce
Sonra
79.8 ± 12.2
55.6 ± 6.6*#
81.9 ± 13.0
80.45 ± 15.6
KAH (at›m.dk-1)
Önce
Sonra
69.35 ± 15.3
67.1 ± 14.6
75.85 ± 18.7
71.0 ± 16.3
CVP (mmHg)
Önce
Sonra
6.9 ± 1.2
7.0 ± 1.0
7.2 ± 1.5
7.0 ± 1.3
Na+ (mmol/L)
Önce
Sonra
140.7 ± 7.3
143.0 ± 6.3
141.8 ± 7.4
143.1 ± 7.0
K+ (mmol/L)
Önce
Sonra
3.79 ± 0.36
3.97 ± 0.34
3.64 ± 0.4
3.77 ± 0.4
Ca++ (mmol/L)
Önce
Sonra
0.87 ± 0.02
0.88 ± 0.01
0.87 ± 0.2
0.88 ± 0.1
Mg++ (mEq/L)
Önce
Sonra
2.19 ± 0.12
2.18 ± 0.14
2.12 ± 0.2
2.09 ± 0.2
Hematokrit (%)
Önce
Sonra
33.6 ± 2.9
33.9 ± 2.4
32.8 ± 3.2
32.3 ± 2.4
pH
Önce
Sonra
7.51 ± 0,05
7.50 ± 0,06
7.49 ± 0.06
7.48 ± 0.06
PaO2
Önce
Sonra
215.5 ± 68.7
209.9 ± 53.7
228.4 ± 83.7
219.0 ± 40.8
PaCO2
Önce
Sonra
33.6 ± 2.0
33.8 ± 2.6
33.8 ± 2.1
34.1 ± 2.7
# p<0.05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma. * p<0.05 Grup içi “önce” de¤eri ile karfl›laflt›rma.
Önce = Heparin verilmesinden hemen önce, Sonra = Heparin verilmesinden 5 dk sonra, OAB = Ortalama arter bas›nc›, KAH = Kalp at›m h›z›, CVP= Santral ven bas›nc›
162
Grup H’de, 6 olguya hipotansiyonu tedavi etmek için
ortalama 11.6 mg efedrin verildi. Bu gruptaki tüm olgularda geliflen hipotansiyon ‹V s›v› replasman›
ve/veya efedrin tedavisine yan›t verdi ve OAB’leri,
heparin öncesi de¤erlere döndü.
TARTIfiMA
Bu çal›flmada kardiyak cerrahi s›ras›nda yüksek dozda bolus verilen heparinden hemen sonra hemodinamik bozulma görülen olgularda serum elektrolit de¤erleri ve nitrik oksit düzeyinde bir de¤ifliklik olmad›¤› saptand›.
Birçok çal›flmada kalp cerrahisi s›ras›nda yüksek doz
heparinden hemen sonra görülen hemodinamik bozulman›n elektrolit de¤iflikliklerine ba¤l› oldu¤u öne
sürülmektedir (1,2,9,10). Heparinin hipotansif etkisinin iyonize kalsiyum düzeyini azaltmas›ndan kaynakland›¤› belirtilmektedir (3,11). Urban ve ark. (3),
300 IU kg-1 heparinden hemen önce profilaktik olarak verilen 125 mg kalsiyumun OAB de¤erini korudu¤unu, buna karfl›n kalsiyum verilmeyen grupta heparin sonras›nda OAB de¤erlerinde düflme saptand›¤›n› bildirmektedir (3). Çal›flmam›zda ise, serum iyonize kalsiyum de¤erlerinde hem hipotansiyon grubunda hem de normotansiyon grubunda, bir de¤ifliklik saptanmad›. Hipokalsemi kalp yetersizli¤i, disritmi, dijitallere duyars›zl›k, beta adrenerjik etkide bozulman›n yan› s›ra hipotansiyona da neden olabilir
(12). Urban ve ark.’n›n (3) çal›flmas›nda, iyonize kalsiyum % 10 kadar (1.14 mmolL-1’den 1.04 mmolL-1’ye)
bir azalma göstermifl, OAB ise, yaklafl›k % 13 (78
mmHg’den 68 mmHg’ye) azalm›flt›r. Çal›flmam›zda
ise OAB de¤erinde % 25’den fazla azalma gözlenmesine ra¤men, iyonize kalsiyum de¤erinde herhangi bir de¤ifliklik saptanmad›. Benzer flekilde Takkunen ve ark. da (10), heparin verilmesinden sonra görülebilen hipotansiyon ile iyonize kalsiyum de¤eri
aras›nda bir iliflki olmad›¤›n› belirtmifltir. Bu çal›flmada sadece bir hastada, OAB’de % 25’den fazla bir
azalma görülmüfl ancak serum iyonize kalsiyum de¤eri de¤iflmemifltir.
Literatürde serum potasyum düzeyindeki de¤ifliklikler ile heparinin hipotansif etkisi aras›ndaki iliflki de
tart›fl›lm›flt›r. Baz› araflt›rmac›lar ‹V heparinin serum
potasyum düzeyini yükseltti¤ini göstermifltir (1,9,13).
Ani geliflen hiperpotasemi vazodilatasyon ve hipotansiyona neden olabilir (14,15). Potasyumun bu vazo-
H. ‹. Toprak ve ark., Geliflen Hipotansiyonda Serum Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri
dilatatör etkisi, membranlar›n Na-K ATPase stimülasyonuna ba¤l› geliflir (15). Çal›flmam›zdakine yak›n
dozda heparin (300/350 ‹Ukg-1) verilen bir çal›flmada potasyum düzeyinde önemsiz bir art›fl görüldü¤ü
ve bunun OAB’deki azalma (% 12) ile korele olmad›¤› belirtilmifltir (9). Benzer flekilde, çal›flmam›zda
da hipotansiyon grubunda potasyum düzeyinde
önemsiz bir art›fl görülürken OAB’nin belirgin olarak
azalmas›, heparin sonras›nda görülen hipotansiyon
ile potasyum düzeyindeki art›fl›n iliflkili olmad›¤›n›
düflündürmektedir.
taminle iliflkili olarak hipotansiyona neden oldu¤unu
vurgulamaktad›r. Ayr›ca, heparinin histamin benzeri
etki oluflturdu¤u ileri sürülmektedir (21).
Sonuç olarak, çal›flmam›zda uygulanan anestezi protokolü ile, kardiyopulmoner baypasla gerçeklefltirilen kalp cerrahisi olgular›nda, heparinden hemen
sonra geliflen hemodinamik bozulman›n kalsiyum,
potasyum, magnezyum ya da serum nitrik oksit düzeyi de¤iflikli¤i ile iliflkili olmad›¤›n› düflünmekteyiz.
KAYNAKLAR
Nitrik oksit, kardiyovasküler sistemde vasküler tonus
ve miyokardiyal kontraktilite üzerinde etkilidir (16).
Serum nitrik oksit düzeyi üzerine heparinin nas›l bir
etki oluflturdu¤u tart›flmal›d›r. ‹nsan endotel hücre
kültüründe heparinin nitrik oksit üretimini art›rd›¤›
gösterilmifltir (5). Ayr›ca, in vivo olarak da nitrik oksit düzeyinde art›fla yol açt›¤› bildirilmektedir (6,16-18).
Li ve ark. (6), KPB olan olgularda heparin verilmesinin serum nitrik oksit düzeyinde art›fla neden oldu¤unu belirtmektedir. Bunlara karfl›n baz› araflt›rmalarda
in vivo olarak yüksek doz heparinin endotelden nitrik oksit üretimini azaltt›¤› bildirilmifltir (4,19). Çal›flmam›zda ise, yüksek doz heparinden önce ve 5 dk.
sonraki serum nitrik oksit de¤erleri k›yasland›¤›nda
bir farkl›l›k görülmedi. Heparinin nitrik oksit düzeyine olan etkisindeki bu karmaflan›n farkl› sebepleri
olabilir. Birincisi literatürdeki çal›flmalar›n in vivo
veya in vitro yap›lm›fl olmas›d›r. In vivo yap›lm›fl çal›flmalarda nitrik oksit analizi için hücre veya doku
kullan›l›rken, di¤erlerinde serum kullan›lm›flt›r. Di¤er bir neden ise, nitrik oksit analizi için kullan›lan
farkl› yöntemler olabilir.
Takkunen (10), heparinden sonra oluflan hemodinamik de¤iflikliklerin ilaç reaksiyonu ya da heparine
ba¤l› histamin serbestleflmesi sonucu geliflen sistemik vasküler dirençteki azalmaya ba¤l› olabilece¤ini
belirtmektedir. Heparin, Tip I alerjik reaksiyon olarak bilinen olaylar› tetikleyebilir. Tip I alerjik reaksiyon kan bas›nc›nda azalma ile karakterizedir ve olufl
mekanizmas› kesin olarak bilinmemektedir. Ancak,
histamin, lökotrien ve di¤er vazoaktif ajanlar›n serbestleflmesi sonucu oluflabilen periferik vazodilatasyona ba¤l› gibi görünmektedir. Kanbak ve ark. (20),
KPB olan olgulardan H2 reseptör antagonisti alanlarda heparin sonras›nda anlaml› hemodinamik de¤ifliklik olmad›¤›n› göstermifltir. Yazarlar, heparinin hisAl›nd›¤› tarih: 10 A¤ustos 2006 (ilk)
6 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra)
28 Kas›m 2006 (2. revizyondan sonra)
1. Jacka MJ, Clark AG: Cardiovascular instability requiring treatment after intravenous heparin for cardiopulmonary bypass. Anesth
Analg 90:42-44, 2000.
2. Slaughter TF, Mark JB: Heparin-mediated hypotension associated with cardiac surgery. Anesth Analg 91:766-767, 2000.
3. Urban P, Scheidegger D, Buchmann B, Skarvan K: The hemodynamic effects of heparin and their relation to ionized calcium
levels. J Thorac Cardiovasc Surg 91:303-306, 1986.
4. Bachetti T, Pasini E, Clini E, Cremona G, Ferrari R: High-dose heparin impairs nitric oxide pathway and vasomotion in rats. Circulation 99:2861-2863, 1999.
5. Yokokawa K, Tahara H, Kohno M, et al: Heparin regulates endothelin production through endothelium-derived nitric oxide in human endothelial cells. J Clin Invest 92:2080-2085, 1993.
6. Li JM, Hajarizadeh H, La Rosa CA, et al: Heparin and protamine stimulate the production of nitric oxide. J Cardiovasc Surg.
37:445-452, 1996.
7. Green LC, Wagner DA, Glogowski J, et al: Analysis of nitrate,
nitrite, and [15N]nitrate in biological fluids. Anal Biochem 126:131138, 1982.
8. Bories PN, Bories C: Nitrate determination in biological fluids by
an enzymatic one-step assay with nitrate reductase. Clin Chem
41:904-907, 1995.
9. Jacka MJ, Clark AG: Intravenous heparin for cardiopulmonary
bypass is an acute vasodilator. J Clin Anesth 14:179-182, 2002.
10. Takkunen O: Effects of heparin on serum ionized calcium and
hemodynamics during coronary artery surgery. Acta Anaesthesiol
Scand 33:75-78, 1989.
11. Catinella FP, Cunningham JN, Strauss ED, et al: Variations
in total and ionized calcium during cardiac surgery. J Cardiovasc
Surg 24:593-602, 1983.
12. Prough DS, Wolf SW, Funston JS, Swensen CH: Acid-Base,
fluids, and electrolytes. In: Barash PG, Cullen BF, Stoelting RK
(eds). Clinical Anesthesia, 5th Ed, Lippincott Williams & Wilkins,
USA, 199, 2006.
13. Edes TE, Sunderrajan EV: Heparin-induced hyperkalemia.
Arch Intern Med 145:1070-1072, 1985.
14. Morgan GE, Mikhail MS, Murray MJ, Larson CP: Clinical
Anesthesiology, 3rd ed. The McGraw-Hill Companies, New York,
372-373, 2002.
15. Barri YM, Wingo CS: The effects of potassium depletion and
supplementation on blood pressure: A clinical review. Am J Med Sci
314:37-40, 1997.
16. Arici M, Altun B, Dinler O, et al: Haemodialysis hypotension
and nitric oxide production: Comparison of heparin and parnaparin.
Blood Purif 20:145-149, 2002.
17. Horstman D, Fischer LG, Kouretas PC, Hannan RL, Rich
GF: Role of nitric oxide in heparin induced attenuation of hypoxic
pulmonary vascular remodeling. J Appl Physiol 92: 2012-2018,
2002.
18. Tasatargil A, Golbasi I, Sadan G, Karasu E: Unfractioned heparin produces vasodilatory action on human ›nternal mammary artery by endothelium-dependent mechanisms. J Cardiovasc Pharmacol 45:114-119, 2005.
19. Upchurch GR Jr, Welch GN, Freedman JE, et al: High-dose
heparin decreases nitric oxide production by cultured bovine endothelial cells. Circulation 95:2115-2121, 1997.
20. Kanbak M, Kahraman S, Çelebio¤lu B, et al: Prophylactic administration of histamine 1 and/or histamine 2 receptor blokers in the
prevention of heparin- and protamine-related haemodynamic effects.
Anaesth Intens Care 24:559-563, 1996.
21. Goto H, Kushihashi T, Benson KT, et al: Heparin, protamine,
and ionized calcium in vitro and in vivo. Anesth Analg 64:10811084, 1985.
163
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):164-168, 2006
Klinik Çal›flma
Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma
Manevras›n›n Oksijenizasyona Etkisi
Serdar ÇELEB‹ *, Özge KÖNER **, Ferdi MENDA *, Gürkan ÇET‹N ***, ‹lhan GÜNAY ****,
Kamil KARAO⁄LU *****
ÖZET
Bu çal›flmada, pediyatrik hastalarda aç›k kalp cerrahisi sonras›nda alveoler açma manevras› (recruitment) ve ekspirasyon sonu pozitif bas›nç (PEEP) uygulamalar›n›n oksijenizasyon üzerine etkileri araflt›r›ld›.
Kardiyopulmoner baypas alt›nda aç›k kalp cerrahisi uygulanan otuz pediyatrik hasta çal›flmaya al›nd› ve randomize olarak iki gruba ayr›ld›: “Recruitment” grubu (Grup I, n=15) ve
PEEP grubu (Grup II, n=15). Grup I' de hastalara postoperatif dönemde, “recruitment” amac›yla, mekanik ventilasyon
esnas›nda sürekli pozitif havayolu bas›nc› (CPAP) modunda
10 sn. boyunca 30 cmH2O tepe hava yolu bas›nc› uyguland›.
Daha sonra peroperatif ventilasyon parametrelerine 10
cmH2O PEEP eklenerek volüm kontrollü solunum (VCV) modunda ventilasyona devam edildi. PEEP de¤eri her 5 dakikada bir 1 cmH2O azalt›l›rken, her basamakta arteriyel kan
gazlar› ölçümleri al›nd› ve en iyi PaO2 de¤erini veren en düflük PEEP de¤eri elde edilince titrasyon sonland›r›ld›. Grup
II' de hastalar postoperatif dönmede, peroperatif ventilasyon
parametrelerine 5 cmH2O PEEP eklenerek VCV modunda
ventile edildi.
Manevralardan 15 dakika, 1, 2, 4 ve 6 saat sonras›nda, ekstübasyondan sonraki 15. dakika ve 24. saatte kan gazlar›na
bak›larak PaO2/FiO2 (P/F) oranlar› de¤erlendirilirken, efl zamanl› olarak ortalama arter bas›nc› (OAB), santral venöz bas›nç (SVB) ve kalp at›m h›z› (KAH) de¤erleri kaydedildi. Mekanik ventilasyon boyunca P/F oranlar› bak›m›ndan her iki
grup aras›nda anlaml› bir fark bulunmad›. Ancak, mekanik
ventilasyon sonras›nda Grup I' in P/F oranlar›, Grup II ile
karfl›laflt›r›ld›¤›nda, ekstübasyondan sonraki 15. dakika ve
24. saatte anlaml› olarak yüksek bulundu. Atelektazi skorlar› bak›m›ndan gruplar aras›nda anlaml› bir fark bulunmad›.
“Recruitment” manevras›n›n hemodinamiye istatistiksel olarak anlaml› olumsuz bir etkisi gözlenmedi. Mekanik ventilasyon, yo¤un bak›m ünitesi ve hastanede kal›fl süreleri gruplar
aras›nda benzer bulundu.
Sonuç olarak, pediyatrik kalp cerrahisinde uygulanan alveoler açma manevras› oksijenasyonda anlaml› bir art›fl yaparken, atelektazi üzerine etki göstermedi.
* ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Anesteziyoloji ve
Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzm. Dr.
** Yeditepe Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr.
*** ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyovasküler
Cerrahi Anabilim Dal›, Doç. Dr.
**** ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyovasküler Cerrahi Anabilim Dal›, Prof. Dr.
***** ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr.
164
Anahtar kelimeler: pediyatrik kalp cerrahisi, alveoler açma
manevras›, atelektazi, ekspirasyon
sonu pozitif bas›nç
SUMMARY
Effects of Recruitment Maneuver on the Oxygenation After
Pediatric Open Heart Surgery
The aim of this study was to compare the pulmonary effects of
recruitment maneuver with positive end-expiratory pressure
after pediatric open heart surgery.
Thirty patients undergoing open heart surgery with cardiopulmonary bypass were randomized into two groups after
the operation: recruitment maneuver with 30 cmH2O continuous positive airway pressure (CPAP) (Group I, n=15) and
5 cmH2O positive end-expiratory pressure (PEEP) (Group II,
n= 15). In the group I, 30 cmH2O peak inspiratory pressure
was applied for 10 seconds, then PEEP was reduced to 10
cmH2O and ventilation was continued with baseline parameters with PEEP decreased until the best PaO2 was achieved.
In group II, 5 cmH2O PEEP was applied postoperatively.
‹n both groups, after the maneuver PaO2/FiO2 (P/F) ratio was
measured 15 minutes, 1, 2, 4, 6 hours later, and after the extubation period 15 minutes and 24 hours later. At the same time intervals mean arterial blood pressure, central venous blood pressure, heart rates were recorded. There was no difference between the groups regarding the P/F ratioes throughout the mechanical ventilation period, the P/F ratioes of the
Group I were higher compared to Group II right after the extubation. The atelectasis scores of the groups were similar.
Recruitment maneuver was found to be hemodinamically
stable. The groups were identical regarding the mechanical
ventilation, intensive care unit and hospitalization periods.
The recruitment technique with postmaneuver PEEP improved oxygenation by a higher extent and atelectasis frequency
was statistically similar between two groups.
Key words: recruitment maneuver, positive end-expiratory
pressure, pediatric heart surgery, atelectasis
G‹R‹fi
Genel anestezi uygulamas›, oksijenizasyon ve gaz
de¤ifliminde yetersizli¤e yolaçmaktad›r (1,2,3). Bunun
temel nedeni genel anestezi indüksiyonunu izleyen
befl dakika içerisinde geliflen atelektazilerdir (4).
S. Çelebi ve ark., Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras›
Anestezi uygulamas› s›ras›nda atelektazi geliflimi
özellikle diyaframa yak›n akci¤er alanlar›nda oluflur,
bat›n içi organlar›n bas›s›na ba¤l› geliflti¤i düflünülmektedir (5). ‹nspirasyon havas›ndaki yüksek oksijen
konsantrasyonu bir di¤er atelektazi nedenidir (6,7).
Atelektazinin oluflumu ile birlikte fonksiyonel reziduel kapasite ve akci¤er kompliyans› düflmekte ve
hava yolu direncinde art›fl görülmektedir (8,9). Kalp
cerrahisinden sonra mekanik ventilasyon alt›ndaki
hastalarda gözlenen hipokseminin de temel nedeni
akci¤er kollaps›d›r. Kalp cerrahisi sonras›nda atelektazi geliflme insidans› bat›n cerrahisi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda alt› kat daha fazlad›r (10). Bunun nedeni aç›k
kalp cerrahisinde uygulanan kardiyopulmoner baypas (KPB) s›ras›nda pulmoner dolafl›m›n ve ventilasyonun kesilmesidir, bir di¤er neden ise akci¤erlerde
görülen inflamatuar reaksiyondur (11). Genel anestezi s›ras›nda geliflen atelektazi eriflkinleri oldu¤u kadar çocuklar› da etkilemektedir (3). Çocuklarda akci¤er ve gö¤üs duvar› yap›s› eriflkinlerdekinden farkl›d›r. Çocuklar daha az alveol ve daha yüksek gö¤üs
duvar› kompliyans›na sahiptir ve yerçekimi kuvvetinden de daha az etkilenirler (12,13). Çocuklarda surfaktan eksikli¤inin de atelektaziye zemin haz›rlad›¤›
bilinmektedir.
Son y›llarda “akut s›k›nt›l› solunum sendromu”
(ARDS) geliflen hastalarda yeterli oksijenizasyonu
sa¤lamak için alveoler açma manevralar› (recruitment) tart›fl›lmaktad›r (14,15). Genel anestezi alt›nda
sa¤l›kl› akci¤erlerde geliflen atelektazilerin aç›lmas›nda da ayn› açma manevralar›n› kullanan hem eriflkin, hem çocuk yafl grubu çal›flmalar› vard›r (16,17).
Sa¤l›kl› ve hasta akci¤erlerde meydana gelen alveoler kollaps›n nedenleri ve mekanizmalar› farkl› olsa
da klinik belirtileri ayn›d›r; arteriyel desaturasyon ve
pulmoner kompliyanstaki de¤ifliklikler.
Sa¤l›kl› akci¤erlerde hava yolu bas›nçlar› alveoler
aç›lma bas›nçlar›n›n üzerine ç›kar›lacak olursa, kollabe alanlar yeniden havalan›r. Yap›lan çal›flmalarda
bu bas›nc›n sa¤l›kl› eriflkinlerde 40 cmH2O oldu¤u
(18,19), çocuklarda ise, daha düflük bir tepe havayolu
bas›nc›n›n (25-30 cmH2O) yeterli olaca¤› belirtilmifltir (20). Bu durum çocuklarda daha yüksek transpulmoner bas›nç fark›na neden olan yüksek gö¤üs duvar› komplians› ile aç›klanabilir. Lachmann ve ark. (21),
tepe hava yolu bas›nc› uygulanarak kollabe akci¤er
alanlar› aç›ld›ktan sonra yeterli ekspirasyon sonu po-
zitif bas›nç (PEEP) kullan›lmas› ile bu alveollerin
aç›k tutulabilece¤ini belirtmifltir. Kalp cerrahisinde
de PEEP kullan›m›n›n gerekli oldu¤unu gösteren çal›flmalar yap›lm›flt›r (22).
Bu çal›flmada, pediyatrik kalp cerrahisi sonras›nda
uygulanan “recruitment” manevras›n›n oksijenizasyon üzerine etkisi araflt›r›ld›.
MATERYAL ve METOD
Bu çal›flma, ‹stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›'nda Etik
Kurul izni ve hasta ailesinin onay› al›nd›ktan sonra aç›k
kalp cerrahisi uygulanan 0-12 yafl aras› otuz pediyatrik
hasta üzerinde prospektif olarak yap›ld› (Tablo 1). Preoperatif dönemde s›k akci¤er enfeksiyonu geçiren hastalar, geliflme gerili¤i olan hastalar çal›flma d›fl› tutuldu. Pulmoner
arter bas›nc› normal olan hastalar ile preoperatif dönemde
pulmoner hipertansiyonlu olup da korreksiyon sonras›nda
pulmoner arter bas›nc› düflen hastalar çal›flmaya dahil edildiler. Postoperatif dönemde tam düzeltme yap›lamad›¤›
için hipoksemik olan hastalar ile sistemik arteriyel oksijenizasyonu etkileyen arteriyo-venöz kan kar›fl›m› olan hastalar çal›flma d›fl›nda b›rak›ld›.
Tüm hastalara 0,5 mg kg-1 oral midazolam (Dormicum,
Roche) ile premedikasyon yap›ld›. Anestezi indüksiyonu
10-15 mg kg-1 (iv) fentanil (Fentanyl Citrate, Abbott), 0,15
mg kg-1 (iv) midazolam ve 0,1 mg kg-1 (iv) pankuronyum
(Pavulon, Organon) ile sa¤land›ktan sonra hastalar orotrakeal yolla entübe edildi. Trakeal tüp 20 cmH2O inspiryum
bas›nc›nda gaz kaça¤›n›n minimal olaca¤› boyutta seçildi.
Sonras›nda hasta volüm kontrollu ventilasyonda (VCV)
(servo 90°C; Siemens, Stockholm, Sweden), % 40 O2 - %
60 hava kar›fl›m› ile 7 mL kg-1 ekspirasyon tidal volümü
hesaplanarak 5 cmH2O PEEP ile ventile edildi. Solunum
h›z› yafl›na uygun olarak end-tidal CO2 seviyesi (SC7000;
Siemens, Stockholm, Sweden) 4,5-5,2 kPa (35-40 mmHg)
ve inspiryum/ekspiryum oran› 1:1,5 olacak flekilde ayarland›. Anestezi indüksiyonu sonras›nda radiyal arter ve juguler venöz kateterizasyonlar› yap›ld›. Operasyon boyunca
hemodinamik de¤erler ile birlikte SpO2 ve ETCO2 de¤erleri monitorize (SC7000; Siemens, Stockholm, Sweden)
edildi. Anestezi idamesi 0,3 µg kg-1 dk-1 fentanil ve 0,150,2 mg kg-1 saat-1 midazolam infüzyonlar› ile sa¤land›, gerekli görüldü¤ünde pankuronium (iv) bolus yap›ld›. Akci¤erler KPB s›ras›nda ventile edilmedi ve endotrakeal tüp
atmosfer bas›nc›na aç›k b›rak›ld›. KPB bitmeden hemen
önce akci¤erler görünür atelektazik alanlar havaland›r›lana
kadar manuel ventile edildi ve sonras›nda KPB öncesi ventilasyon de¤erleri ile ventilasyona baflland›. FiO2 önce 0,6
de¤erinde tutuldu, 15 dk. sonra 0,4'e indirildi. Hematokrit
% 30-35 aras›nda tutulacak flekilde kan transfüzyonu yap›ld›. KPB sonland›r›l›rken tüm hastalara gereksinimi olan 57 µg kg-1 dk-1 dopamin (Dopmin, Drogsan) ve gerekti¤inde 0,03-0,05 µgr kg-1 dk-1 adrenalin (Adrenalin, Drogsan)
infüzyonlar› ile 0,5-1,5 µg kg-1 dk-1 nitrogliserin (Perlinganit, Adeka) infüzyonu baflland›. Operasyon s›ras›nda tüm
hastalara mediyastinal, gere¤inde ise, plevral tüp yerleflti-
165
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):164-168, 2006
rildi. Bütün hastalar operasyon bitiminde derin sedasyon
ve mekanik ventilasyon alt›nda yo¤un bak›m ünitesine
al›nd›. Hastalar yafl grubuna uygun arteryel kan bas›nc› de¤erleri elde edildikten sonra ve sistolik kan bas›nc›n›n solunum ile olan de¤iflkenli¤i sona erdi¤inde kapal› zarf usulü ile iki gruba ayr›ld›: 1) “Recruitment” grubu (Grup I
n:15), 2) PEEP (5 cmH2O) grubu (Grup II, n:15). Grup I'de
hastalara mekanik ventilasyonda sürekli pozitif havayolu
bas›nc› (CPAP) modunda 0,30 FiO2'de 10 sn. boyunca 30
cmH2O maksimum tepe hava yolu bas›nc› uyguland› ve
daha sonra VCV modunda 10 cmH2O PEEP ile daha önceki parametrelere göre ventilasyona devam edildi. Her 5 dakika sonunda PEEP de¤eri 1 cmH2O azalt›ld›. Her basamakta arteriyel kan gazlar› ölçümleri al›narak en iyi PaO2
de¤erini veren en düflük de¤er elde edilinceye kadar PEEP
azalt›lmaya devam edildi. Bu flekilde elde edilen optimal
PEEP korunarak hasta daha önceki parametrelere göre
ventile edildi. Grup II'de hastalar daha önceki ventilatör
parametrelerine 5 cmH2O PEEP eklenerek ventile edilmeye devam edildi. Ekstübasyona kadar tüm hastalarda kapal› devre aspirasyon sistemi kullan›ld›. Trakeal aspirasyon,
tüm hastalara eflit zaman aral›klar› ile manevra öncesinde
ve ilk aspirasyondan iki saat sonra olmak üzere her iki saatte bir ve en son ekstübasyon öncesi yap›ld› ve hiçbir hasta mekanik ventilasyon boyunca ventilatörden ayr›lmad›.
Tüm hastalara ayn› aspirasyon protokolu uyguland›¤›ndan
aspirasyondan do¤abilecek oksijenizasyon de¤iflikliklerinin hastalar aras›nda eflit düzeyde olaca¤› düflünüldü. Hastalar manevra sonras›nda alt› saat VCV modu ile ventile
edildikten sonra spontan solunumu desteklenerek önce
senkronize aral›kl› zorunlu solunum + bas›nç destekli solunum (SIMV+PSV) modunda daha sonra da PSV modunda
ventile edilerek ekstübe edildi. Bu dönemde hastalara gerekmedikçe sedasyon uygulanmad›. Her iki grupta da ifllemden 15 dk., 1, 2, 4 ve 6 saat sonras› ile ekstübasyon sonunda 15. dk. ve 24. saatte kan gazlar› de¤erlendirildi. Ayn› zamanda ortalama arter bas›nc› (OAB), santral venöz
bas›nç (SVB), kalp at›m h›z› (KAH) ve hava yolu bas›nçlar› kaydedildi. Postoperatif 1. günde akci¤er grafisi gruplar› tan›mayan bir radyolog taraf›ndan de¤erlendirildi. Atelektazi skorlar›na göre atelektazi olmamas› 0 puan, sol alt
lobun parsiyel atelektazisi 1 puan, sol alt lob total atelektazi 2 puan, sol alt lob total atelektazisi ve ek olarak di¤er bir
bölgede atelektazi varl›¤› 3 puan ile de¤erlendirildi (24).
Atelektazilerin oskültasyonla de¤erlendirilmesi çal›flma
gruplar›n› tan›mayan bir yo¤un bak›m uzman› taraf›ndan
yap›ld›. Atelektazi skorlar›, akci¤er grafileri esas al›narak
bulunan bulgular›n oskültasyonla da teyid edilmesi ile de¤erlendirildi.
Tablo 1. Hastalar›n demografik ve klinik verileri.
Cinsiyet E/K
Yafl (ay)
A¤›rl›k (kg.)
AKK zaman› (dk.)
KPB zaman› (dk.)
Mekanik ventilasyon (saat)
YBÜ kal›fl (saat)
Hastanede kal›fl (gün)
Mortalite
Grup I
(n=15)
Grup II
(n=15)
7/8
50±37
14±8
44±18
83±46
12±7
54±53
11±6
-
10/5
64±38
15±7
51±33
83±38
11±4
48±38
10±8
-
AKK: aort kros klemp, KPB: kardiyopulmoner baypas,
YBÜ: yo¤un bak›m ünitesi.
Tablo 2. Hasta tan›lar›n›n gruplara da¤›l›m›.
ASD
VSD
AV kanal defekti
TOF
Basit TGA
Subaortik darl›k
Grup I
(n=15)
Grup II
(n=15)
3
4
2
3
1
2
2
5
1
4
2
1
ASD: Atrial septal defekt, VSD: Ventriküler septal defekt, AV: Atrioventriküler, TOF: Fallot tetralojisi, TGA: “transposition of the
great arteries” büyük arter transpozisyonu
bak›m›ndan istatistiksel farkl›l›k bulunmad›. Patolojilerin gruplara göre da¤›l›m› Tablo 2'de gösterildi.
OAB, KAH ve SVB de¤erleri gruplar aras›nda benzer bulundu. Grup I'de hastalar›n KAH'lerinde manevra s›ras›nda ve sonras›nda bazal de¤erlere göre
de¤ifliklik olmazken, OAB'nin, manevra s›ras›nda
bazal de¤erlere göre olan azalmas› (bazal 61±14
mmHg, manevra s›ras›nda 52±9 mmHg), istatistiksel
olarak anlaml› bulunmad›. SVB de¤erleriyse manevra esnas›nda bazal de¤erler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda anlaml› flekilde artt› (p<0.05).
SONUÇLAR
Oksijenasyon aç›s›ndan (PaO2/FiO2) karfl›laflt›r›ld›¤›nda, mekanik ventilasyon süresince gruplar aras›nda istatistiksel bir fark bulunmazken, ekstübasyondan sonraki 15. dk.’da Grup I'de oksijenasyonun
Grup II'ye göre anlaml› biçimde yüksek oldu¤u gözlendi (p<0.05). Bu fark 24. saatte yap›lan ölçümlerde
de gözlemlendi (p<0.05) (Tablo 3).
Hastalar›n demografik, perioperatif verileri Tablo
1'de gösterildi. Her iki grup aras›nda bu parametreler
Grup I'de manevra sonras›nda PaO2/FiO2 de¤erleri
artarak, bazal de¤erler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda 2. saat-
Tüm de¤erler ortalama ± standart sapma olarak kaydedildi.
Gruplar aras› karfl›laflt›rmalarda nonparametrik Mann
Whitney U testi, tekrarlayan ölçümlerde (repeated measures of ANOVA) ANOVA testi kullan›ld›, p de¤eri <0.05
istatistiksel anlaml›l›k olarak kabul edildi. ‹stistiksel analiz
için “Unistat version 5,0” (Unistat Ltd. UK.) kullan›ld›.
166
S. Çelebi ve ark., Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras›
Tablo 3. Gruplararas› P/F de¤erlerinin karfl›laflt›r›lmas›.
Grup I
Grup II
Bazal
P/F oran›
15. dk.
P/F oran›
1. saat
P/F oran›
2. saat
P/F oran›
4. saat
P/F oran›
6. saat
P/F oran›
Ekstü. sonras›
P/F oran› (*)
24. saat
P/F oran› (*)
376±148
421±69
464±161
442±90
483±141
452±76
499±118
468±66
451±70
463±42
452±114
436±117
422±102
326±113
407±105
305±120
(*) P/F oranlar›n›n gruplararas› karfl›laflt›rmada anlaml› oldu¤u ölçüm zamanlar› (p<0,05)
P/F: PaO2 / FiO2 oran›
lob parsiyel atelektazileri akci¤er grafilerinden ba¤›ms›z olarak tespit edildi. Çal›flma boyunca hiçbir
hastada atelektazi bak›m›ndan akci¤er grafisi ile oskültasyon bulgular› farkl› olmad›. Bu grupta atelektazi skoru ortalama 0.28±0.48 olarak bulundu. Atelektazi skorlar› gruplar aras›nda istatistiksel olarak anlaml› de¤ildi.
TARTIfiMA
Grafik 1. Gruplar aras›nda P/F de¤erlerindeki de¤ifliklikler.
(*) p<0,05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma.
(+) p<0,05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma.
P/F : PaO2 / FiO2 oran›
te istatistiksel olarak anlaml› (p<0.01) düzeylere
ulaflt› (499±118), daha sonraki de¤erler ise istatistiksel olarak bazal de¤erlerden farkl› bulunmad›. Arteriyel CO2 bas›nçlar› gruplar aras›nda ve grup içinde
herhangi bir anlaml› de¤ifliklik göstermedi. Mekanik
ventilasyona son verildikten sonra hastalarda beklenen olas› P/F de¤erlerindeki azalma Grup 1'de oldukça azken, grup II'de anlaml› bulundu (Grafik 1).
Grup l'deki hastalara çal›flma süresince 19.8±11 mL
kg-1, Grup II'deki hastalara ise, 21.6±8 mL kg-1 eritrosit süspansiyonu transfüzyonu yap›ld› ve transfüzyon miktar› ile total operatif s›v› balans› gruplar aras›nda istatistiksel olarak farkl› bulunmad›.
Atelektazi de¤erlendirmesinde, akci¤er grafilerine
göre Grup I'de hiç bir hastada atelektazi görülmezken, Grup II'de onbefl hastadan üçünde sol alt lob
parsiyel atelektazisi (1 puan) görüldü. Yap›lan oskültasyon de¤erlendirmesinde de bu üç hastada sol alt
Bu çal›flmada elde edilen ana bulgular: 1. pediyatrik
kalp cerrahisi sonras› yap›lan “recruitment” manevras› 5 cmH2O PEEP uygulamas› ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, mekanik ventilasyon süresince oksijenizasyonda
anlaml› bir iyileflme yapmazken, ekstübasyon sonras›nda daha iyi bir oksijenizasyon sa¤lad›. 2. atelektazi skorlar› aç›s›ndan gruplar benzer bulundu, 3. “recruitment” manevras› önemli bir hemodinamik bozulmaya yol açmad›, 4- gruplar mekanik ventilasyon,
yo¤un bak›m ve hastanede kal›fl süreleri aç›s›ndan
benzer bulundu.
Aç›k kalp cerrahisi sonras› oksijenizasyon ve gaz de¤ifliminde ortaya ç›kan yetersizli¤in en önde gelen
nedeni genel anestezi s›ras›nda geliflen atelektazilerdir (4). Di¤er bir neden, KPB s›ras›nda pulmoner dolafl›m ve ventilasyonun kesilmesi ile birlikte akci¤erlerde görülen inflamatuar reaksiyondur (11). Bu söz
edilen nedenlere, postoperatif erken dönemde akci¤erlerde görülen damar d›fl› s›v› yükü de eklenebilir.
Postoperatif erken dönemde tüm hastalarda istatistiksel olarak anlam ifade etmese de P/F oran›nda bazale göre bir hafif art›fl görülmektedir. Bu art›fl›n bu dönemde gözlenen poliüri sonucunda ekstravasküler
akci¤er s›v›s›ndaki azalmaya ba¤l› olabilece¤i düflünülmektedir.
Grup I'deki hastalarda manevradan 2 saat sonras›nda
P/F oran›n›n bazal de¤erlere göre anlaml› biçimde
167
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):164-168, 2006
artt›¤›, ancak daha sonra bu art›fl›n azald›¤› görülmüfltür. Mekanik ventilasyon süresince “recruitment” manevras›n›n etkili etkisinin devam edebilmesi için tekrarlanmas› gerekmektedir. Marcus ve ark. (6)
yapt›klar› bir çal›flmada bu süre 7 dk. olarak belirlenmifltir. Çal›flmam›zda bu sürenin daha uzun olmas›
manevradan sonra PEEP kullanmam›za ba¤l› olabilir. Buna ra¤men, manevran›n etkisinin mekanik ventilasyon sonuna kadar devam etmemesinin nedeni
olarak ise, kafs›z entübasyon tüplerinin kullan›lmas›
gösterilmifltir. Baz› araflt›rmac›lar 5 cmH2O PEEP
uygulamas›n›n pediyatrik akci¤erdeki tüm alveolleri
açabilece¤ini düflünmektedir. Çal›flmam›z daha önce
yap›lan ve oksijenasyon art›fl› sa¤layan “recruitment”
manevras› çal›flmalar›yla ayn› sonuca ulaflt›. “Recruitment” manevralar›n›n reabsorbsiyon atelektazisi,
pozitif bas›nçl› ventilasyondan k›sa süreli ayr›lma ya
da aspirasyon s›ras›nda geliflen atelektazi hallerinde
etkin oldu¤u gösterilmifltir. Pediyatrik hastalarda yeterli miktarda uygulanan PEEP, atelektaziyi ortadan
kald›rmak ve oksijenasyonu artt›rmak aç›s›ndan alveoler açma manevralar› kadar etkin bulunmufltur.
Ekibimizin daha önce eriflkin aç›k kalp cerrahisinde
yapt›¤› “recruitment” manevras› çal›flmas›nda (23)
manevran›n yeterli s›v› deste¤ine ra¤men, hemodinami üzerine anlaml› de¤ifliklikler yapt›¤› gözlenmifltir.
Bu çal›flmam›zda da, konjenital hastalarda yeterli intravasküler volüm deste¤i sonras›nda manevran›n
hemodinamide de¤ifliklikler yapt›¤›, ancak bu de¤iflikliklerin istatistiksel olarak anlaml› bulunmad›¤›
gözlemlendi.
Atelektazi skorlar› de¤erlendirildi¤inde grup I'de hiç
atelektazi görülmezken, grup II'de düflük atelektazi
skorlar› gözlendi. Kontrol grubunda da atelektazi
skorlar›n›n düflük olmas› PEEP kullanmam›za ba¤l›
olabilir. Halbertsma ve ark. da (22) koruyucu akci¤er
ventilasyon stratejisi ile birlikte yeterli PEEP kullan›lmas›n›n atelektaziyi engellemede yeterli olaca¤›
ve alveoler açma manevras›na gerek kalmayaca¤›n›
savunmufltur.
Sonuç olarak, konjenital kalp cerrahisi sonras›nda alveoler açma manevras› oksijenizasyon üzerine etkili
olmaktad›r.
KAYNAKLAR
1. Bendixen HH, Hedley-White J, Chir B: Impaired oxygenation in surgical patients during anesthesia with controlled ventilation. N Engl J Med 269:991-996, 1963.
2. Hedenstierna G: Gas exchange during anaesthesia. Br J Anaesth 64:507-514, 1990.
3. Hatch D, Fletcher M: Anaesthesia and the ventilatory system
in infants and young children. Br J Anaesth 68:398-410, 1992.
4. Strandberg A, Tokics L, Brismar B, et al: Constitutional factors promoting the development of atelectasis during anaesthesia.
Acta Anaesth Scand 31:21-24, 1987.
5. Hedenstierna G, Strandberg A, Brismar B, et al: Functional
residual capacity, thoracoabdominal dimensions, and central blood volume during general anaesthesia with muscle paralysis and
mecanical ventilation. Anesthesiology 62:247-254, 1985.
6. Marcus RJ, van der Walt JH, Pettifer RJ: Pulmonary volume recruitment restores pulmonary compliance and resistance in
anaesthetized young children. Paediatrics Anaesth 12:579-584,
2002.
7. Tusman G, Bohm SH, Tempra A, et al: Effects of recruitment
maneuver on atelectasis in anesthetized children. Anesthesiology
98:14-22, 2003.
8. Hedenstierna G, McCarthy G: Mechanics of breathing, gas
distribution and FRC at different frequency of respiration during
spontaneous and artifical ventilation. Br J Anaesth 47:706-711,
1975.
9. Wahba RWM: Perioperative functional residual capacity. Can
J Anaesth 38:384-400, 1991.
10. Tenling A, Hachenberg T, Tydén H, et al: Atelectasis and
gas exchange after cardiac surgery. Anesthesiology 89:371-378,
1998.
11. Kotani N, Hashimoto H, Sessler DI, et al: Cardiopulmonary
bypass systemic proinflammatory produces greater pulmonary
than systemic cytokines. Anesth Analg 90:1039-1045, 2000.
12. Lindhahl SGE: Oxygen consumption and carbon dioxide elimination in infants and children during anaesthesia and surgery.
Br J Anaesth 62:70-76, 1989.
13. Thorsteinsson A, Jonmarker C, Larsson A, et al: Functional residual capacity in children: normal values and values in children with cardiac anomalies. Anesthesiology 73:876-881, 1990.
14. Amato MBP, Barbas CSV, Medeiros DM, et al: Benefical
effects of the “open lung approach” with low distending pressures
in acute respiratory distress syndrome. Am J Respir Crit Care Med
152:1835-1846, 1995.
15. Kolobow T, Moretti MB, Fumagelli D, et al: Severe impairment in lung function induced by high peak airway pressure during mecanical ventilation. Am Rev Respir Dis 135:312-315,
1987.
16. Tusman G, Bohm SH, Vazquez DE, et al: “Alveolar recruitment strategy” improves arterial oxygenation during general anaesthesia. Br J Anaesth 82:8-13, 1999.
17. Rothen HU, Sporre B, Engberg G, et al: Reexpansion of atelectasis during general anaesthesia: A computed tomography
study. Br J Anaesth 71:788-795, 1993.
18. Rothen HU, Sporre B, Engberg G, et al: Reexpansion of atelectasis during general anaesthesia may have a prolonged effect.
Acta Anaesth Scan 39:119-125, 1995.
19. Dyhr T, Nygard E, Laursen N, et al: Both lung recruitment
maneuver and PEEP are needed to increase oxygenation and lung
volume after cardiac surgery. Acta Anaesth Scan 48:187-197, 2004.
20. Sargent MA, Jamieson DA, McEachern AM, et al: Increased inspiratory pressure for reduction of atelectasis in children
anesthetized for CT scan. Pediatrics Radiology 32:344-347, 2002.
21. Lachmann B: Open up the lung and keep the lung open. Intensive Care Med 118:319-320, 1992.
22. Halbertsma FJJ and van der Hoeven JG: Lung recruitment
during mechanical positive pressure ventilation in the PICU: what
can be learned from the literature? Anaesthesia 60:779-790, 2005.
23. Celebi S, Koner O, Menda F, et al: Pulmonary and hemodynamic effects of two different recruitment maneuvers after cardiac surgery. Anesth Analg Feb 2007 (bas›mda).
Al›nd›¤› tarih: 22 Kas›m 2006 (ilk)
30 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra)
168
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006
Klinik Çal›flma
Çift Lümenli Endobronflial Tüplerin Do¤ru
Pozisyonunun Belirlenmesi ve Fiberoptik
Bronkoskopinin Rolü
F. Nur KAYA *, Suna GÖREN **, Elif BAfiA⁄AN-MO⁄OL *, Gülsen KORFALI **
ÖZET
SUMMARY
Kör entübasyon ve hasta pozisyonu sonras› çift lümenli endobronflial tüplerin (ÇLET) optimal yerlefliminde fiberoptik bronkoskopinin (FOB) rolünü ve kalp at›m h›z› (KAH), ortalama
arteriyel bas›nç (OAB), ETCO2, SpO2, tepe inspiratuvar havayolu bas›nc› (PT) ve tidal volüm (TV) de¤ifliklikleri ile
ÇLET pozisyon de¤ifliklikleri aras›ndaki iliflkiyi de¤erlendirmeyi amaçlad›k.
Confirmation of Optimal Position of Double-Lumen Endobronchial Tubes and Role of Fiberoptic Bronchoscopy
Torasik cerrahi planlanan ve ÇLET yerlefltirilmesi gereken
104 olguda prospektif olarak çal›fl›ld›. Bütün olgularda solÇLET’ler klasik kör yöntemle yerlefltirildi. ÇLET’lerin pozisyonu entübasyon ve torasik cerrahi için hasta pozisyonu verilmesi sonras› klasik klinik yöntemle de¤erlendirildikten sonra
FOB ile tekrar kontrol edildi ve gerekti¤inde pozisyonu düzeltildi. Ayr›ca, her aflamada KAH, OAB, SpO2, ETCO2, PT ve
TV de¤erleri kaydedildi.
Kör entübasyon sonras›, oskültasyonla yüz dört olgunun
yetmifl alt›s›nda (% 73.1) ÇELT’lerin uygun pozisyonda oldu¤u düflünüldü ve FOB ile 43 (% 41.4) olguda optimal pozisyonun sa¤land›¤› bulundu (p<0.001). Hastaya pozisyon verildikten sonra uygun pozisyonda oldu¤u düflünülen 65 (% 62.5)
olgudan altm›fl birinde (% 58.7) ÇLET’lerin FOB ile do¤ru
yerleflimde olduklar› saptand›. Entübasyon sonras› uygun olmayan ÇLET pozisyonlar›n›n oran›, hastaya pozisyon verildikten sonras›na göre daha yüksekti (p<0.05). Kör entübasyon sonras› distal yerleflim daha s›k saptan›rken (distal:41 ve
proksimal: 20, p<0.01), hastaya pozisyon verildikten sonra
proksimal ve distal yerleflimler aras›nda anlaml› farkl›l›k bulunmad› (proksimal:24 ve distal: 19, p>0.05). Ayr›ca, hastalara
sa¤ üst veya sol üst yan pozisyon verildikten sonra ÇLET’lerin
uygun olmayan pozisyonlar› aras›nda farkl›l›k gözlenmedi. Entübasyon sonras› hemodinamik/respiratuar parametrelerdeki
de¤iflimler ile ÇLET pozisyonlar› aras›nda bir iliflki saptanmazken, hasta pozisyonu sonras› KAH (duyarl›l›k: 66.7; özgüllük:
79.3) ve ETCO2 (duyarl›l›k: 37.5; özgüllük: 92.6) de¤iflimleriyle
iliflki bulundu (p<0.05 ve p<0.05, s›ras›yla).
Çal›flmam›z›n sonuçlar›na göre, hasta pozisyonu sonras›
ÇLET pozisyon de¤iflikli¤i ile KAH ve ETCO2’de anlaml› de¤iflimler bulunmas›na ra¤men, bunlar›n düflük duyarl›l›k ve özgüllü¤e sahip olmalar›ndan dolay›, kör entübasyon ve hasta
pozisyonu sonras› ÇLET’lerin pozisyonunun FOB ile do¤rulanmas› gerekti¤i kan›s›nday›z.
Anahtar kelimeler: trakeal entübasyon, çift lümenli
endobronflial tüp, fiberoptik
bronkoskopi, izlem
* Uluda¤ Üniversitessi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
** Uluda¤ Üniversitessi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr.
We aimed to evaluate the role of fiberoptic bronchoscopy
(FOB) for optimal placement of double-lumen endobronchial
tubes (DLTs) after blind intubation and patient positioning
and the relationship between the position of DLT and the
changes in heart rate (HR), mean arterial pressure (MAP),
SpO2, ETCO2, peak inspiratory airway pressure (Ppeak),
and tidal volume (Tv) values.
One hundred four patients undergoing thoracic surgery
with DLT insertion were prospectively studied. All patients
were intubated with conventional blind placement of a leftDLT. The position of the DLT was confirmed or corrected if
needed by FOB, after conventional clinical evaluation of the
placement of the DLT following the intubation and patient
positioning for thoracic surgery. In addition, HR, MAP,
SpO2, ETCO2, Ppeak, and Tv values were recorded in the
each instance.
After blind intubation, the proper DLT position was confirmed
by auscultation in 76 (73.1%) of 104 patients but FOB revealed
that in 43 patients (41.4%) the position was optimal (p<0.001).
After obtaining optimal position by FOB, the patients were placed in thoracotomy position. Then, FOB revealed that in 61
(58.7%) of 65 (62.5%) patients who were suggested satisfactory by auscultation, the position of the tube was correct
(p<0.05). The rate of DLT malposition was higher after intubation than after the patient position (p<0.05). Distal displacement was occurred more frequently after intubation (41 vs 20,
respectively, p<0.01) whereas there were no differences between proximal and distal displacement after the patient position
(24 vs 19, respectively, p>0.05). There was no significant difference in DLT displacement both right-side and left-side decubitus positions. There was no relationship between the changes in
hemodynamic/respiratuar parameters and DLT malposition
after intubation, whereas it was found correlation between HR
(sensitivity: 66.7; specificity: 79.3) and ETCO2 (sensitivity:
37.5; specificity: 92.6), and DLT position after the patient positioning (p<0.05 and p<0.05, respectively).
According to the results of our study, we believe that it is necessary to perform FOB to verify the position of DLTs after intubation and after patient positioning, due to their low sensitivity and specificity, despite the HR and ETCO2 changes related to malposition of DLT after the patient positioning are
significant.
Key words: tracheal intubation, double-lumen
endobronchial tubes, fiberoptic bronchoscopy,
monitorization
169
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006
G‹R‹fi
Tek akci¤er ventilasyonu (TAV) s›ras›nda optimal
gaz de¤ifliminin sa¤lanmas› için çift lümenli endobronflial tüpün (ÇLET) do¤ru yerlefltirilmesi son derece önemlidir. Uygun yerlefltirilmemifl ÇLET, cerrahinin uygulanmad›¤› akci¤erin yeterli ventile olmas›n› ve cerrahinin gerçeklefltirildi¤i akci¤erin ise sönmesini engelleyerek, toraks cerrahisini zorlaflt›r›p,
hayat› tehdit eden hipoksemiye neden olabilir. Ayr›ca, anestezi uygulamas›n›n bafllang›c›nda do¤ru yerlefltirilmifl ÇLET’nin yeri, hasta pozisyonunun verilmesi sonras›nda veya cerrahi dönemde de de¤iflebilmektedir (1,2).
Klinik uygulamada, genellikle kör yerlefltirilen
ÇLET’in pozisyonu, iki tarafl› gö¤üs ekpansiyonunun izlenmesi ve oskültasyonu ile do¤rulanmaktad›r.
Ancak, baz› çal›flmalarda bu klasik yöntem ile ÇLET
pozisyonunun her zaman do¤ru de¤erlendirilemedi¤i, takiben fiberoptik bronkoskopi (FOB) ile kontrolün yap›lmas› gereklili¤i bildirilmekle birlikte (2-8),
karfl›t görüfl bildiren çal›flmalar da bulunmaktad›r (9-11).
Bu karfl›t çal›flmalarda FOB’un pahal›, zaman alan,
her merkezde bulunmamas› nedeniyle rutin bir uygulama olamayaca¤› ve FOB kontrollü ve kontrolsüz
yerlefltirilen ÇLET’lerde baflar› oranlar›n›n benzer
oldu¤u bildirilmifltir. Ayr›ca FOB uygulamas›n›n yan› s›ra, ÇLET’in do¤ru pozisyonunun de¤erlendirilmesinde ve pozisyon de¤iflikliklerinde soluk sonu
CO2 (ETCO2) ve tepe inspiratuvar havayolu bas›nc›
(PT) de¤iflikliklerinin yol gösterici olabilece¤ini bildiren çal›flmalar da bulunmaktad›r (12-14).
Çal›flmam›zda torasik cerrahi nedeniyle ÇLET yerlefltirilecek olgularda, anestezi uygulamam›zda rutin
izlemimizde yer alan kalp at›m h›z› (KAH), ortalama
arteriyel bas›nç (OAB), ETCO2, PT, periferik oksijen saturasyonu (SpO2) ve tidal volüm (TV) de¤ifliklikleri ile ÇLET pozisyon de¤ifliklikleri aras›ndaki
iliflkiyi ve uygun pozisyonun sa¤lanmas›nda FOB’un
rolünü de¤erlendirmeyi amaçlad›k.
MATERYAL ve METOD
Prospektif çal›flmam›z, fakülte etik kurul ve hasta onay›
al›nd›ktan sonra, toraks cerrahisi (torakotomi veya torakoskopik cerrahi) nedeniyle ÇLET yerlefltirilmesi planlanan,
ASA II-III grubu, 104 eriflkin olguda gerçeklefltirildi.
170
Premedikasyon uygulanmayan olgular ameliyata al›nd›ktan sonra EKG (Horizon XL, Mennen Medical Inc, New
York, ABD), puls oksimetre ve non-invaziv kan bas›nc› ile
monitorize edildi. 18 G iv kateter ile periferik damar yolu
aç›ld› ve serum fizyolojik infüzyonuna (5 mL kg-1) baflland›. Sedasyon amac›yla iv 1-3 mg midazolam (Dormicum,
Roche) uyguland›. Lokal anestezi alt›nda invaziv kan bas›nc› izlemi için radiyal arter kanülasyonu ve torakotomi
uygulanacak olgularda santral venöz bas›nç takibi amac›yla periferik venöz yolla santral venöz kateter (16 G, 70 cm,
Cavafix, Certodyn 375, B-Braun Melsungen AG, Almanya) yerlefltirildi. Anestezi indüksiyonu propofol (2 mg kg-1)
(Diprivan, AstraZeneca) ve fentanil (2 µg kg-1) (Fentanyl
Citrate, Abbott) ile sa¤land›. Nöromusküler bloker ajan
olarak iv vekuronyum (0.02 mg kg-1) (Norcuron, Organon)
uyguland›. Entübasyonda kad›n olgularda 35 F, erkeklerde
ise, 37 F sol-ÇLET (Sheridan Catheter Corp., Argyle, New
York, ABD) kullan›ld›. Laringoskopiyi takiben ÇLET’lere, glottik aç›kl›k geçildikten sonra, saat yönünün tersinde
rotasyon yapt›r›ld›. Bronflial kaf›n vokal kordlar› geçmesinden sonra ÇLET içindeki k›lavuz tel geri çekilerek, karfl› yönde direnç ile karfl›lafl›ncaya dek ilerletildi. Trakeal ve
bronflial kaflar 1-3 mL hava ile fliflirildi. ÇLET’nin pozisyonu ilk olarak klasik yöntemle de¤erlendirildi; gö¤üs duvar›n›n ekspansiyonu inspeksiyonla ve ÇLET’nin lümenleri s›ras›yla klemplenerek oskülte edilerek kontrol edildi.
Daha sonra ÇLET’in pozisyonu, ilk olarak trakeal lümen
daha sonra bronflial lümenden FOB ile kontrol edildi ve gerekli ise ÇLET’e do¤ru pozisyon verildi. Sol-ÇLET’lerin
do¤ru pozisyonunun FOB ile do¤rulanma kriterleri: 1) trakeal lümen içinden karinan›n ve karinan›n hemen alt›nda
bronflial kaf›n üst yüzeyinin görülmesi 2) endobronflial lümen içinden alt ve sol üst lob bronfl girifllerinin obstrükte
olmayan görüntüsünün sa¤lanmas› olarak kabul edildi.
ÇLET’in pozisyonunun yanl›fl yerleflimi, do¤ru pozisyonun sa¤lanmas› için ÇLET’in 0.5 cm.’den daha fazla proksimale veya distale yer de¤ifltirilmesinin gerekli olmas›yla,
kantitatif olarak do¤ruland›. Kritik pozisyon ise sol üst
ve/veya alt bronfl giriflinin net görülememesi ve endobronflial kaf›n yar›s›ndan fazlas›n›n intratrakeal yerleflimli olmas›yla de¤erlendirildi. Cerrahi için olguya uygun yan pozisyon verildikten sonra, ÇLET’in pozisyonu benzer flekilde, önce klasik yöntemle, takiben FOB ile de¤erlendirildi
ve pozisyonun özellikleri kaydedildi. Ayr›ca olgular›n düz
ve yan pozisyonlarda, çift tarafl› mekanik ventilasyon s›ras›nda, çal›flman›n her aflamas›nda KAH, OAB, ETCO2,
SpO2, PT ve TV de¤erleri kaydedildi. ‹damede % 1-1.8 sevofluran (Sevorane Likid, Abbott) kullan›ld›. Ventilasyon
% 50 O2+ N2O kar›fl›m› uygulanarak, tidal volüm 8 mL kg1 ve solunum say›s› 12 dk-1 olarak sürdürüldü. TAV s›ras›nda, ventilasyon parametreleri korundu, olgular % 100
O2 ile solutuldu. Ventile edilmeyen akci¤er ise oda havas›na aç›k b›rak›ld›. Cerrahi süresince olgular›n ETCO2 de¤erleri kapnografi ile izlendi.
‹statistiksel analizde ÇLET pozisyonunun klasik yöntem
ve FOB ile de¤erlendirilmesinin sonuçlar› ki-kare (McNemar test) testi ile karfl›laflt›r›ld›. FOB de¤erlendirme sonuçlar› ile KAH, OAB, ETCO2, SpO2, PT ve TV de¤erlerinde
meydana gelen de¤iflimlerin uyumu Mann-Whitney U testi ve Wilcoxon testleri ile de¤erlendirildi. Uyum bulunan
de¤erler için cut off de¤erleri belirlenerek, bu uyum iliflkilendirildi. p<0.05 anlaml› kabul edildi.
F. N. Kaya ve ark., Endobronflial Tüp Pozisyonu ve Fiberoptik Bronkoskopi
BULGULAR
Tablo 2. Çift lümenli endobronflial tüplerin pozisyonlar›n›n
klasik klinik de¤erlendirme ve FOB sonuçlar› (n, %).
Olgular›n demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmifltir.
‹zlem
Tablo 1. Olgular›n demografik özellikleri (n, ort±SD).
Cinsiyet ASA
(K/E) (I-II-II)
Olgu
(n, ort±SD)
34/70
Yafl
(y›l)
Kilo
(kg)
Boy
(cm)
28/44/32 53.2±14.2 71.6±13.4 167.6±8.6
Cerrahi
(T/TP)
58/46
T: Torakotomi, TP: Torakoskopik cerrahi.
Çal›flmam›zda FOB olmaks›z›n, laringoskopi ile
ÇLET’lerin entübasyonu sonras›, klasik klinik yaklafl›mla yüz dört olgudan yetmifl alt›s›nda (% 73.1)
ÇLET pozisyonunun uygun oldu¤u düflünüldü. FOB
ile yap›lan de¤erlendirme sonucunda ise, k›rk üç
(% 41.4) olguda uygun yerleflim gözlendi (p<0.001).
Ayr›ca FOB ile uygun yerlefltirilmedi¤i belirlenen
altm›fl bir ÇLET’den yirmisinin proksimal, k›rk
birinin ise, distal yerleflimli oldu¤u saptand›
(p<0.01). Supin pozisyonda FOB ile tüplerin optimal
pozisyonu sa¤land›ktan sonra, olgular yan pozisyona
çevrildiklerinde, klasik klinik yaklafl›mla altm›fl befl
(% 62.5) olguda ÇLET’lerin uygun pozisyonda oldu¤una karar verildi. Yan pozisyonda FOB ile yap›lan
kontrol sonras› bu say›n›n altm›fl bir (% 58.7) oldu¤u
görüldü (p>0.05). Ayr›ca bu ÇLET’lerin yirmi
dördünün proksimal, on dokuzunun ise distal yerleflimde oldu¤u gözlendi (p>0.05). Entübasyon sonras›
distal yerleflimli üç ÇLET’de, yan pozisyon sonras›
ise proksimal yerleflimli iki ÇELT’de kritik pozisyon
saptand›. FOB ile kontrol sonras› uygun pozisyonda
olmayan ÇLET’le rin oran› hasta pozisyonu sonras›na göre, entübasyon sonras› daha yüksek bulundu
(p<0.05) (Tablo 2).
Yan pozisyona getirilen yüzdört olgudan latm›fl
üçüne sa¤-üst pozisyon, k›rk birine ise sol-üst pozisyon verildi. Sa¤-üst pozisyon verilen olgularda pozisyon sonras› klasik klinik yaklafl›mla otuz alt›
(% 57.1) olguda, FOB ile otuz dört (% 53.9) olguda
do¤ru pozisyon saptan›rken (p>0.05), sol-üst pozisyonda ise s›ras› ile yirmi dokuz (% 70.7) ve yirmi
yedi (% 65.9) olguda saptand› (p>0.05). Ayr›ca FOB
ile do¤ru pozisyonda olmad›¤› saptanan ÇLET’lerin
proksimal/distal yerleflim oranlar›, sa¤-üst pozisyon
verilen olgularda 16/13 (p>0.05), sol-üst pozisyon
Olgu
(n, %)
FOB
(U, P, D)
Olgu
(n, %)
P
de¤eri
Entübasyon sonras›-SP
Klinik de¤erlendirme (U)
76 (73.1)
104 (100)
43 (41.4)
20 (19.2)
41 (39.4)
0.001
FOB bulgular› (T)
U
P
D
Pozisyon sonras›-YP
Klinik de¤erlendirme (U)
65 (62.5)
104 (100)
61 (58.7)
24 (23)
19 (18.3)
AD
FOB bulgular› (T)
U
P
D
Sa¤ üst pozisyon
Klinik de¤erlendirme (U)
36 (57.1)
63 (60.6)
34 (53.9)
16 (25.4)
13 (20.7)
AD
FOB bulgular› (T)
U
P
D
Sol üst pozisyon
Klinik de¤erlendirme (U)
29 (70.7)
41 (39.4)
27 (65.9)
8 (19.5)
6 (14.6)
AD
FOB bulgular› (T)
U
P
D
0.01
AD
AD
AD
FOB: Fiberoptik bronkoskopi, SP: Supin pozisyon, YP: Yan pozisyon,
U: Uygun pozisyon, P: Proksimal yerleflim, D: Distal yerleflim,
T: Toplam olgu say›s›, AD: Anlaml› de¤il.
KAH (at›m dk-1)
130
120
110
100
90
80
<=73,0
70
Duyarl›l›k: 66,7
Öz güllük: 79,3
60
50
40
FOB ile ÇLET do€ru
po zisyonda
FOB ile ÇLET yanl›fl
pozisyonda
Grafik 1. Yan hasta pozisyonu sonras› çift lümenli endobronflial tüplerin do¤ru pozisyonunun yer de¤ifltirmesi ile kalp
at›m h›z› de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimlerin iliflkisi
(p<0.05).
verilen olgularda ise 8/6 olarak gözlendi (p>0.05)
(Tablo 2). Cerrahi dönemde dokuz olguda (% 8.7)
FOB ile ÇLET’lerde pozisyon de¤iflikli¤i saptand›.
FOB ile do¤ru pozisyonu kan›tlam›fl ÇLET’in yer
de¤ifltirmesi ile KAH, OAB, ETCO2, SpO2, PT ve
TV de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimler karfl›laflt›r›ld›¤›nda, yan pozisyonda KAH (duyarl›l›k: 66.7;
özgüllük: 79.3) ve ETCO2 (duyarl›l›k: 37.5; özgüllük: 92.6) de¤erlerindeki de¤ifliklikler ile ÇLET pozisyon de¤iflimleri aras›nda iliflki bulundu (p<0.05 ve
p<0.05, s›ras›yla). Bu iliflkiler Grafik 1 ve 2’de gösterilmifltir.
171
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006
ETCO2 (mmHg)
50
45
40
>51,0
35
Duyarl›l›k: 37,5
Özgüllük: 92,6
30
25
20
15
10
5
FOB ile ÇLET do €ru
pozisyonda
FOB ile ÇLET yanl›fl
pozisyonda
Grafik 2. Yan hasta pozisyonu sonras› çift lümenli endobronflial tüplerin do¤ru pozisyonunun yer de¤ifltirmesi ile ETCO2
de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimlerin iliflkisi (p<0.05).
TARTIfiMA
Çal›flmam›zda, kör entübasyon ve hasta pozisyonu
sonras›, FOB ile yap›lan kontrollerde s›ras›yla % 41.4
ve % 58.7 olguda ÇLET’lerin uygun pozisyonda yerlefltirildi¤i gözlendi. Entübasyon sonras› uygun olmayan yerleflim oran›, hasta pozisyonu sonras›na göre daha yüksek bulundu. FOB ile kontrol edilip do¤ru yerleflim sa¤land›ktan sonra yan pozisyona getirilen hastalar›n klinik de¤erlendirme ile ÇLET’lerin
% 62.5’inin do¤ru pozisyonda oldu¤u belirlendi. Ancak FOB ile bu oran›n % 58.7 oldu¤u görüldü. Hasta pozisyonu sonras›, ÇLET’in do¤ru yerinin de¤iflmesi ile KAH ve ETCO2 de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimler anlaml› bulundu.
TAV uygulamas›nda ÇLET’in do¤ru pozisyonda
yerlefltirilmifl olmas› optimal oksijenasyon ve ventilasyonun sa¤lanmas› için gereklidir (1,2). Klinik uygulamalarda genelde ÇLET’ler laringoskopi yard›m›yla kör olarak yerlefltirilmekte ve tüpün pozisyonu
klasik yöntem olan, çift tarafl› gö¤üs ekpansiyonunun izlenmesi ve oskültasyonuyla do¤rulanmaktad›r.
Bununla birlikte ÇLET’lerin kör yerlefltirilmesi sonras› trakeal veya bronflial kaflar›n fazla fliflirilmesine
ba¤l› olarak bronflial hasarlanmalar ve uygun olmayan yerleflimler görülebilmektedir. Bu nedenle baz›
araflt›rmac›lar, uygulama s›ras›nda FOB kullan›m›n›n
en geçerli ve güvenilir yöntem oldu¤unu ileri sürmektedir (2-8). Sakuragi ve ark. (15) FOB kullan›lmadan, sol ana bronfla sol-ÇLET yerlefltirilmesine ba¤l›
olarak sol ana bronfl rüptürü geliflti¤ini bildirmifltir.
FOB, direkt görüntüleme ile ÇLET’in kesin ve do¤172
ru pozisyonda yerlefltirilmesini sa¤larken, entübasyon sonras› kaflar›n uygun boyutta fliflirilmesi ile kaf
herniasyonu gibi olas› komplikasyonlar›n önlenmesine de olanak tan›r (16). Klein ve ark. (3), iki yüz olguda kör olarak yerlefltirdikleri ÇLET’lerde, klinik gözlemle yirmi sekiz tanesinin do¤ru pozisyonda olmad›¤›n› saptam›fl, ancak FOB ile kontrol sonras› bu say›n›n 79 oldu¤unu ve ayr›ca bunlardan yirmi beflinin
kritik pozisyonda olduklar›n› bildirmifltir. Benzer
flekilde, kör olarak yerlefltirilmifl ÇLET’lerde, FOB
ile yap›lan kontrollerde, Alliaume ve ark. (8) % 78,
Smith ve ark. (4) % 48, Bardoczky ve ark. (17) % 39,
Lieberman ve ark. (5) % 83 ve Hurford ve ark. (7) % 44
oran›nda uygun olmayan yerleflimlerin söz konusu
oldu¤unu belirtmifllerdir. Ayr›ca, FOB ile ÇLET pozisyonunun kontrol edildi¤i çal›flmalarda, kör entübasyon sonras› tüp yerlefliminin genelde distal yerleflimli olduklar› bildirilmifltir (3). Çal›flmam›zda da
benzer olarak kör entübasyon sonras› FOB uygulamas› ile olgular›n % 58.7’sinde ÇLET’lerin uygun
pozisyonda olmad›klar› (3 ÇLET kritik pozisyonda)
ve uygun olmayan yerleflimlerde distal pozisyon yerlefliminin s›k gözlendi¤i saptand›.
Hastan›n yan pozisyona çevrilmesiyle, ÇLET’in pozisyonunda de¤ifliklikler oluflabilmektedir. Bu de¤iflimde, pozisyon verilmesi s›ras›nda hastan›n bafl ve
boynunun nötral pozisyon d›fl›nda hareket ettirilmesinin etkili oldu¤u düflünülmektedir (2,3,18). Klein ve
ark. (3), hastan›n yan pozisyona çevrilmeden önce
FOB ile do¤ru pozisyon sa¤lad›klar› yüz altm›fl üç
sol-ÇLET’den, altm›fl alt›s›n›n pozisyon sonras› yer
de¤ifltirdi¤ini ve genelde bu de¤iflimin proksimal
yönde oldu¤unu bildirmifllerdir. Desiderio ve ark. (18),
yan pozisyon sonras› elli hastan›n otuz dördünde,
ÇLET’lerin proksimale do¤ru yer de¤ifltirdi¤ini bildirmifllerdir. Çal›flmam›zda, hasta pozisyonu sonras›
% 41.3 oran›nda ÇLET pozisyonunda de¤ifliklik (2
ÇLET kritik pozisyonda) gözlendi. Bu de¤iflimin
oran› entübasyon sonras› gözlenen orana göre daha
düflük bulundu ve proksimal yerleflim daha s›k olmakla birlikte, proksimal/distal yerleflimler aras›nda
anlaml› farkl›l›k saptanmad›. Örnek çal›flmalardan
farkl› bulunan bu sonuçta, hasta pozisyonu s›ras›nda
gösterilen dikkat ve ekip koordinasyonunun etkili oldu¤u kan›s›nday›z.
FOB’un rutin uygulanmas› ÇLET pozisyonunun
do¤rulanmas›n›n yan› s›ra baflka avantajlar da sa¤la-
F. N. Kaya ve ark., Endobronflial Tüp Pozisyonu ve Fiberoptik Bronkoskopi
maktad›r (1,2). Örne¤in, ÇLET pozisyonuna ba¤l› olmadan, cerrahi dönemde pnömotoraks gibi ani geliflen solunumsal problemlerin tan›nmas› ve tedavisinde yard›mc› olabilmektedir. Yine, bronkoplevral fistül gibi h›zl› entübasyon ve klinik beceri isteyen acil
durumlarda ve karsinoid tümör gibi vasküler tümörlerde entübasyona ba¤l› travmadan kaç›nmak amac›yla, hastan›n hava yollar› hakk›nda bilgi sahibi
olunmas›nda ve ana bronfllardaki kan›n ve sekresyonlar›n temizlenmesinde FOB kullan›m› önerilmektedir. Ayr›ca, cerrahi dönemde de hastan›n bafl ve boyun bölgesine müdahale, cerrahi giriflimler, cerrahi
ekartör uygulamas› ve hasta masas›n›n pozisyon de¤iflikliklerine ba¤l› olarak, ÇLET pozisyonunda da
de¤iflimler oluflabilmektedir. Cerrahi dönemde, cerrahi örtüler ve dreplerle örtülmüfl hastan›n oskültasyonu kolay olmayabilir. Böyle durumlarda FOB kullan›lmas›, pozisyonun de¤erlendirilmesinde kolayl›k
sa¤layabilmektedir. Hurford ve Alfille (7) cerrahi s›ras›nda % 7-30 oran›nda ÇLET’lerde pozisyon de¤iflimleri ile karfl›laflt›klar›n› bildirmifltir. Çal›flmam›z
s›ras›nda cerrahi dönemde, olgular›n % 8.7’sinde
FOB ile ÇLET pozisyonunun düzeltilmesi gerekti¤i
saptand›. Bununla birlikte, Seymour ve ark. (10) FOB
kontrollü ve kontrolsüz yerlefltirilen ÇLET’lerde baflar› (istenmeyen pozisyon oran›, % 17 ve % 19, s›ras›yla) ve komplikasyon oranlar›n›n benzer oldu¤unu,
bu nedenle FOB’nin zor hava yolu olan olgularda
kullan›lmas›n›n daha yararl› olaca¤›n› bildirmifltir.
Ayr›ca, cerrahi dönemde kanama ve sekresyonlar›n
fazla oldu¤u durumlarda FOB ile net görüntülemenin
sa¤lanamayaca¤›n› belirten görüfller de bulunmaktad›r (10,11).
ÇLET pozisyonunun belirlenmesinde, FOB uygulamas›n›n yan› s›ra farkl› monitorizasyon yöntemlerinin de kullan›ld›¤› çal›flmalar bulunmaktad›r. Szegedi ve ark. (14) tepe PT’de meydana gelen de¤iflimler
ile, ÇLET pozisyon de¤ifliklikleri aras›nda iliflki bulduklar›n› bildirmelerine ra¤men, düflük duyarl›l›k
(tek bas›nç de¤eri) ve zay›f tan› kesinli¤ine (rölatif
bas›nç de¤eri) sahip olmas› nedeniyle, klinik olarak
karar vermede yeterli olmad›¤›n› belirtmifllerdir. Ayr›ca bu görüfllerini, mekanik ventilasyon s›ras›nda,
azalm›fl kompliyans (yan pozisyon) ve/veya artm›fl
ak›m direnci ile iliflkili durumlarda (kan, sekresyon,
bronkospazm vb.) da PT’de art›fl gözlenebilmesiyle
desteklemifllerdir. Yap›lan çal›flmalarda, SpO2 de¤erinin ÇLET’lerin uygun pozisyonunun sa¤lanmas›n-
da erken dönemde uyar›c› olmad›¤›, geliflmifl bir hipoksinin belirteci oldu¤u vurgulanmaktad›r (19,20).
Baz› araflt›rmac›lar CO2 monitorizasyonunun,
ÇLET’nin uygun pozisyonda yerlefltirilmesinde ve
pozisyon de¤iflikliklerinin saptanmas›nda yard›mc›
olabilece¤ini bildirmektedirler (12,13). Ancak Vries
ve ark. (21,22) kapnografinin ÇLET’in pozisyon de¤iflikliklerini de¤erlendirmede güvenilir olamayaca¤›n›, spirometrinin kapnometri ve puls oksimetriden
daha kesin sonuçlar sa¤lad›¤›n› belirtmifllerdir. Ayr›ca, kapnografi tüp pozisyonunun belirlenmesinde oskültasyondan daha güvenilir olmakla birlikte, ciddi
bronkospazm, mukus, kan gibi sekresyonlarla tüpün
obstrüksiyonu gibi durumlarda ETCO2’de art›fla neden olabilmektedir. Cerrahi dönemde karfl›lafl›lan solunum yollar› ile iliflkili komplikasyonlar›n % 27’sinin puls oksimetri ile, % 24’ünün ise kapnografi ile
belirlendi¤i de bildirilmektedir (20). ÇLET pozisyonunun de¤erlendirilmesinde önerilen yöntemlerden
biri de, bas›nç-volum ve ak›m-volum e¤rilerindeki
de¤iflimlerin izlenmesidir (17). ‹nspirasyon ve ekspirasyon tidal volumleri aras›ndaki farkl›l›¤›n artmas›,
endobronflial kaf kaça¤›n› belirlemektedir (23). Ancak mekanik ventilatörden elde edilen sabit TV de¤eri bu anlamda yeterli olmayabilir, sürekli izlenmedi¤i durumda de¤ifliklikler kolayca gözden kaçabilir.
Çal›flmam›zda, hastalar›n yan pozisyona getirilmesiyle, uygun olmayan ÇLET pozisyonu ile KAH ve
ETCO2 de¤iflimleri aras›nda iliflki bulundu. Ancak,
bu de¤iflimlerin duyarl›l›k ve özgüllükleri düflük bulundu. Bununla birlikte, anestezi alt›nda yan pozisyona getirilen hastalarda ventilasyon/perfüzyon oran›n›n bozuldu¤u bilinmektedir. Ayr›ca, yan pozisyonda venöz dönüflün azalmas› ve fizyolojik ölü mesafedeki art›fl, ETCO2 de¤iflimlerine neden olabilir (24).
Yine, KAH’deki de¤iflimler olumsuz tüp pozisyonuna verilen bir yan›t olabilece¤i gibi hasta pozisyonuna ba¤l› venöz dönüflün azalmas› sonucu geliflen refleks yan›t olarak da düflünülebilir.
Sonuç olarak, kör olarak yerlefltirilen ÇLET’lerin uygun pozisyonunun klasik klinik de¤erlendirmeyle
belirlenmesi yan›lt›c› sonuçlara neden olabilir. Ayr›ca, hastan›n yan pozisyona getirilmesi ile ÇLET’in
do¤ru pozisyonu de¤iflebilmektedir. Rutin uygulamada yer alan hemodinamik/respiratuar monitorizasyon teknikleri, tüp pozisyonunun yan› s›ra hasta pozisyonuna ba¤l› de¤iflimlerden etkilenebilece¤i için
ÇLET pozisyonunu do¤rulamada yetersiz kalabilir.
173
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006
Bu nedenle, kör entübasyon ve hasta pozisyonu sonras›, ÇLET’lerin uygun pozisyonunun belirlenmesinde ve/veya sa¤lanmas›nda FOB’un en uygun ve güvenilir yöntem oldu¤u kan›s›nday›z.
KAYNAKLAR
1. Pennefather SH, Russell GN: Placement of double lumen tubes-time to shed light on an old problem. Br J Anaesth 84:308310, 2000.
2. Brodsky JB, Lemmens HJM: Left double-lumen tubes: clinical experience with 1,170 patients. J Cardiothorac Vasc Anesth
17:289-298, 2003.
3. Klein U, Karzai W, Bloos F, et al: Role of fiberoptic bronchoscopy in conjunction with the use of double-lumen tubes for
thoracic anesthesia: a prospective study. Anesthesiology 88:346350, 1998.
4. Smith GB, Hirsch NP, Ehrenwerth J: Placement of doublelumen endobronchial tubes. correlations between clinical impressions and bronchoscopic findings. Br J Anaesth 58:1317-1320,
1986.
5. Lieberman D, Littleford J, Horan T, Unruh H: Placement of
left double-lumen endobronchial tubes with and without stylet.
Can J Anaesth 43:238-242, 1996.
6. Cohen E, Neustein SM, Goldofsky S, Camunas JL: Incidence of malposition of polyvinylchloride and red rubber left-sided
double-lumen tubes and clinical sequelae. J Cardiothorac Vasc
Anesth 9:122-127, 1995.
7. Hurford WE, Alfille PH: A quality improvement study of the
placement and complications of double-lumen endobronchial tubes. J Cardiothorac Vasc Anesth 7:517-520, 1993.
8. Alliaume B, Coddens J, Deloof T: Reliability of auscultation
in positioning of double-lumen endobronchial tubes. Can J Anaesth 39:687-690, 1992.
9. Cheng KS, Tan PP: The incidence of double-lumen tubes displacement after positioning of patients during anesthesia. Acta Anaesthesiol Sin 34:75-80, 1996.
10. Seymour AH, Prasad B, McKenzie RJ: Audit of double-lumen endobronchial intubation. Br J Anaesth 93:525-527, 2004.
11. Seymour AH, Lynch L: An audit of Robertshaw double lu-
Al›nd›¤› tarih: 1 Aral›k 2006 (ilk)
6 May›s 2006 (1. revizyondan sonra)
2 Ekim 2006 (2. revizyondan sonra)
174
men tube placement using the fiberoptic bronchoscope. Br J Anaesth 89:661-662, 2002.
12. Shafieha MJ, Sit J, Kartha R, et al: End-tidal CO2 analyzer
in proper positioning of the double-lumen tubes. Anesthesiology
64:844-845, 1986.
13. Shankar KB, Moseley HSL, Kumar AY: Dual end-tidal CO2
monitoring and double-lumen tubes. Can J Anaesth 39:100-101,
1991.
14. Szegedi LL, Bardoczky GI, Engelman EE, d’Hollander
AA: Airway pressure changes during one-lung ventilation. Anesth
Analg 84:1034-1037, 1997.
15. Sakuragi T, Kumona K, Yasumoto M, Dan K: Rupture of
the left main-stem bronchus by the tracheal portion of a double-lumen endobronchial tube. Acta Anaesthesiol Scand 41:1218-1220,
1997.
16. Cheong KF, Koh KF: Placement of left-sided double-lumen
endobronchial tubes: comparison of clinical and fibreoptic-guided
placement. Br J Anaesth 82:920-921, 1999.
17. Bardoczky GI, Levarlet M, Engelman EE, et al: Continuous spirometry for detection of double-lumen endobronchial tube
displacement. Br J Anaesth 70:499-502, 1993.
18. Desiderio DP, Burt M, Kolker AC, et al: The effects of endobronchial cuff inflation on double-lumen endobronchial tube
movement after lateral decubitus positioning. J Cardiothorac Vasc
Anesth 11:595-598, 1997.
19. Inoue S, Nishimine N, Kitaguchi K, Furuya H, Taniguchi
S: Double lumen tube location predicts tube malposition and
hypoxemia during one lung ventilation. Br J Anaesth 92:195-201,
2004.
20. Brodsky JB: What intraoperative monitoring makes sense?
Chest 115:101-105, 1999.
21. de Vries JW, Haanschoten MC: Capnography does not reliably detect double-lumen endotracheal tube malplacement. J Clin
Monit 8:236-237, 1992.
22. de Vries JW, Haanschoten MC: Capnography does not reliably detect double-lumen endotracheal tube malplacement. J Clin
Monit 9:207-208, 1993.
23. Simon BA, Hurford WE, Alfille PH, et al: An aid diagnosis
of malpositioned double-lumen tubes. Anesthsiology 76:862-863,
1992.
24. Pansard JL, Cholley B, Devilliers C, Clergue F, Viars P:
Variation in arterial to en-tidal CO2 tension differences during
anesthesia in the “kidney rest” lateral decubitus position. Anesth
Analg 75:506-510, 1992.
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006
Klinik Çal›flma
Eriflkin Hastalarda Desfluran›n Karaci¤er
Fonksiyon Testlerine Etkisi
Münevver BULUT **, Burhan MEYDAN **
ÖZET
SUMMARY
Bu çal›flmada, eriflkin hastalarda, desfluran›n karaci¤er
fonksiyon testlerine etkisini araflt›rd›k.
The Effects of Desflurane on Liver Function Markers in
Adults
Etik kurul izni ve bilgilendirilmifl onam al›nd›ktan sonra, ASA
I-II konumunda, elektif torakatomi operasyonu planlanan,
30 olgu, çal›flma gurubuna al›nd›. Tüm olgulara, premedikasyon olarak anestezi indüksiyonundan bir saat önce (0,05 mg
kg-1) midazolam (Dormicum®, Roche) intramüsküler uyguland›. Anestezi indüksiyonu (5 mg kg-1) tiyopental (Pental®
Sodyum, ‹.E. Ulagay), (2-3 µg kg-1) fentanil (Fentanyl®,
Janssen-C›lag) ile, kas paralizisi (0,5 mg kg-1) atrakuryum
(TracriumTM, GlaxoSmithKline) ile sa¤land› ve endotrakeal
entübasyon gerçeklefltirildi. Anestezi idamesi için % 60 oksijen, % 40 hava ve 1MAC desfluran kullan›ld›. 45 dakika aral›klarla inravenöz (0,05-0,1 µg kg-1) fentanil ve (0,1-0,2 mg
kg-1) atrakuryum uyguland›. Anestezi süresi yaklafl›k 2 saatti. Olgulardan, preoperatif ve postoperatif 2. ile 7. günlerde,
aspartat amino transferaz (AST), alanin amino transferaz
(ALT), alkalen fosfataz (ALP), gamma-glutamil transferaz
(GGT), direkt bilirubin (DB), indirekt bilirubin (‹B), total bilirubin (TB), üre ve kreatinin de¤erlerine bak›ld›.
In this study, we have examined the effects of desflurane on
Liver function markers in adults.
Elde edilen labaratuvar sonuçlar›na göre, GGT, TB, ‹B, kreatinin ve üre’de preoperatif de¤erlerle postoperatif 2. ile 7.
gün de¤erleri aras›nda anlaml› bir fark yoktu (p<0,05). ALT
de¤erleri normal s›n›rlar içinde kalmakla beraber postop
2.gün, preop ve postop 7. gün de¤erlerine göre istatiksel olarak anlaml› derecede artm›flt› (p<0.05). AST de¤erleri postop
2. gün, preop de¤erlerine göre istatiksel olarak önemsiz geçici art›fl gösterdi (p<0,05). Bilirubin ve alkalen fosfataz taraf›ndan monitorize edilen “excretory” karaci¤er fonksiyonu etkilenmemiflti. Direkt bilirubin de¤erleri, postop 2. ve 7.günde
preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.01).
ALP de¤erleri postop 7. günde preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.05). Dönemler aras›nda di¤er de¤iflkenlerde anlaml› bir farkl›l›k yoktu (p<0.05) (Tablo 2).
Sonuç olarak, desfluran anestezisinden sonra postop 2. gün,
ALT serum seviyelerinde istatiksel olarak önemli, fakat AST
serum seviyelerinde ise, istatiksel olarak önemsiz geçici bir art›fl oldu¤u gösterildi.
Anahtar kelimeler: inhalasyon anestezisi, desfluran,
karaci¤er fonksiyon testleri.
Following the Institutional Ethics Committee approval and informed consent, ASA I-II (American Society of Anesthesiologist), 30 cases, scheduled for elective thoracic surgery were
included into the study. All patients were premedicated with
intramuscular midazolam (0,05 mg kg-1) 1h before induction
of anaesthesia. Anaesthesia was induced with thiopental (5
mg kg-1) and fentanyl (2-3 µg kg-1), atracurium (0,5 mg kg-1)
was used for tracheal intubation. Oxygen (60 %), air (40 %)
and 1 MAC desflurane was used for the maintaince of anesthesia. Fentanyl (0,05-0,1 µg kg-1) and atracurium(0,1-0,2 mg
kg-1) were used with 45 minutus interval. The duration of
anesthesia was approximately 2 hours. Aspartate aminotransferase (AST), alanine aminotransferase (ALT), alkaline
phosphatase (ALP), g-glutamyltransferase (GGT), direct bilirubin (DB), indirect bilirubin (IB), total bilirubin (TB), ürea,
creatinine levels were tested at preoperatively and postoperative 2th and 7th days.
According to the laboratory results, there were no significant
differences in between the levels of pre-op and post-op 2th and
7th days in GGT, IB, TB, Creatinin and urea (p›0,05). ALT
serum levels was in the normal range but compared with the
preoperative and postoperative 7th days values, in the postoperative 2th day, the levels were increased significantly
(p‹0,05). According to the preoperative values; AST levels were increased insignificantly and temporarly in the second postoperative day (p>0,05). Excretory liver function which is monitorized by bilirubin and ALP hasn’t been influenced, DB values were decreased in the postoperative 2th and 7th days
(p<0,01). ALP values were decreased significantly in the postoperative 7th day (p<0,05). There was no significant differences in the other parameters between the times (p>0,05).
As a result of this study, it has been showed that there was a
significant increase in ALT serum levels but AST serum levels
were increased temporarly and insignificantly in the second
postoperative day after desflurane anesthesia.
Key words: inhalational anaesthesia, desflurane, liver
function markers
* XXXVIII. Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kongresi’nde
poster olarak sunulmufltur (Antalya 2004).
** Sa¤l›k Bakanl›¤› Süreyyapafla Gö¤üs, Kalp ve Damar Hastal›klar› E¤itim Hastanesi, Anesteziyoloji Bölümü, Uzm. Dr.
175
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006
G‹R‹fi
Volatil anesteziklerin karaci¤er hasar› yapt›¤› uzun
süreden beri bilinmekte ve toksisiteleri azalsa da bir
sorun olmaya devam etmektedir. Halotan ve onun
metabolitlerinin karaci¤er üzerindeki etkileri çok çal›fl›lm›flt›r. Direkt ve immunotoksik bazda etkileri
vard›r (1,2) ve eriflkinler gibi çoçuklar› da etkilerler (35). Ciddi karaci¤er hasar›na neden olan toksik etkiler
“trifluoroacetic” gurubu içeren ve protein y›k›m
ürünleri oluflturan reaktif metabolitlerine ba¤l›d›r. Bu
metabolitler günümüzde kullan›lan sevofluran d›fl›ndaki tüm volatil anesteziklerde mevcuttur (1,6). Enfluran ve izofluran için reaktif protein y›k›m ürünleri
tan›mlanm›flt›r. Bunlar immunokimyasal olarak halotan taraf›ndan yap›lanlardan ayr›lamaz (2-7). Ciddi
karaci¤er hasar›n›n insidans› metabolizman›n yayg›nl›¤› ile iliflkilidir ve s›kl›kla halotan ile meydana
gelir. Enfluran ve izofluran’dan sonra ender oldu¤u
ve büyük oranda çapraz duyarl›l›¤a ba¤l› oldu¤u bildirilmektedir (1,7). Enfluran ve izofluran›n ciddi hücresel karaci¤er hasar›na gerçekten sebep olup olmad›¤› hâlâ tart›flmal›d›r (1,7,10,). ‹ntraoperatif karaci¤er
hipoksisi gibi metabolizma h›z› da karaci¤er fonksiyonundaki geçici de¤iflikliklerden (plasma alanin
transferaz ve serum bilirubinleri) sorumlu tutulmaktad›r. Bu de¤iflikliklerin halothan ile enfluranda daha
fazla oldu¤u söylenmektedir (7). Desfluran metabolizmas›n›n reaktif metaboliti olarak, “trifluoroacetic
asid” (TFA) ve inorganik fluorid iyonlar› ortaya ç›karmas›na ra¤men, karaci¤er ve böbrek harabiyetine
neden olma potansiyelinin minimal oldu¤u bildirilmektedir (1-13). Yetiflkinlerdeki kontrollü çal›flmalarda, desfluran anestezisinden sonra herhangi bir karaci¤er ya da böbrek toksisitesi gösterilmemifltir (14-16).
Bu, prospektif klinik çal›flma ile eriflkin hastalarda,
desfluran›n karaci¤er fonksiyon testlerine etkisini
araflt›rmay› amaçlad›k.
MATERYAL ve METOD
Çal›flma Göztepe E¤itim Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay
al›nd›ktan sonra, ASA I-II s›n›f›na giren, 19-70 yafllar› aras›ndaki elektif torakotomi operasyonu uygulanacak olan
otuz olgu üzerinde gerçeklefltirildi. Operasyon öncesi karaci¤er disfonksiyonu (ALT ve AST de¤erleri > 40 UL-1),
böbrek yetersizli¤i (kreatinin > 1,6 mg dL-1) gözlenmeyen
ve karaci¤er hastal›¤› bilinmeyen, karaci¤eri etkileyecek
ilaçlar, alkol al›flkanl›¤›, anstabil anjina pektoris, son alt› ay
içerisinde geçirilmifl miyokard infarktüsü öyküsü olmayan
176
olgular çal›flmaya dahil edildi. Üç ay içerisinde parasetamol ve kortikosteroid alanlar çal›flmaya dahil edilmedi.
Hiçbir olgu üç ay öncesine kadar genel anestezi almad›.
Tüm olgular anestezi indüksiyonundan 1 saat önce intramüsküler yolla 0.05 mg kg-1 midazolam(Dormicum®,
Roche) ile premedike edildi. Anestezi indüksiyonu 5 mg
kg-1 tiyopental(Pentothal® Sodyum, ‹.E. Ulagay), 2-3 µg
kg-1 fentanil(Fentanyl®, Janssen-C›lag) ile, kas paralizisi
0,5 mg kg-1 atrakuryum(Tracrium®, GlaxoSmithKline) ile
sa¤land› ve endotrakeal entübasyon gerçeklefltirildi. Daha
sonra Datex-ohmeda, S/5 Avance (USA) ventilatör ile mekanik ventilasyon uyguland› (tidal volüm 8-10 mL kg-1,
hedef end-tidal karbondioksit bas›nc› 30-32 mmHg). Anestezi idamesine, % 60 oksijen, % 40 hava ve 1 MAC desfluran ile devam edildi. ‹ntraoperatif olarak, 45 dakika aral›klarla inravenöz 0.05-0.1 µg kg-1 fentanil ve 0.1-0.2 mg
kg-1 atrakuryum uyguland›. Hipotansiyon s›n›r› ortalama
arter bas›nc›’n›n (OAB) 70 mmHg’n›n alt›na düflmesi olarak tan›mland›. Hipotansif ataklar›n, gerekti¤inde verilen
s›v›n›n artt›r›lmas› ve desfluran›n konsantrasyonlar›n›n düflürülmesi ile kontrol alt›na al›nmas› planland›. Ameliyattan sonra bütün hastalar anestezi sonras› bak›m odas›na
sevk edildi ve 2 saat boyunca takip edildi. Postoperatif a¤r› 50 mg i.m pethidine (Aldolan®, Liba) verilmesi ile engellendi. Olgular›n aminotransferaz aktiviteleri serum örneklerinde yap›lan rutin hastane laboratuvar› testleri ile ölçüldü, TECHINICON®-RA-XT™ cihaz› (Germany) ile
preoperatif ve postoperatif 2. ile 7. günlerde, aspartat amino transferaz (AST), alanin amino transferaz (ALT), alkalen fosfataz (ALP), gamma-glutamil transferaz (GGT), direkt bilirubin (DB), indirekt bilirubin (‹B), total bilirubin
(TB), üre ve kreatinin de¤erlerine bak›ld›. AST, ALT,
ALP, GGT, DB, ‹B, TB, üre, kreatinin referans aral›klar›
s›ras› ile, 5-40 UL-1, 5-40 UL-1, 64-306 UL-1, 13-86 UL-1,
0-0.4 mg dL-1, 0,1-1.2 mg dL-1, 0.1-1.5 mg dL-1, 15-50 mg
dL-1, 0.7-1.6 mg dL-1 idi.
Sonuçlar›n istatiksel analizinde, SPSS10.0 for Windows
program› kullan›ld›. Friedman veya tekrarlayan ölçümlerde varyans analizi (repeated measures) testleri kullan›ld›,
p<0.05 de¤erleri istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi.
BULGULAR
Çal›flmaya al›nan otuz olgunun demografik verileri,
anestezi ve ameliyat süreleri, verilen anestezik maddeler, kan kayb› miktarlar› (Tablo 1)’de gösterilmifltir. Anestezi, desfluran›n ekspirasyon sonu konsantrasyonu yaklafl›k 1.0 MAC’ta tutularak sa¤land›.
Ayr›ca, hiçbir olguda bradikardi ve hipotansiyon
gözlenmedi. Çal›flma süresi boyunca hiçbir olguya
k›rm›z› kan hücresi veya taze donmufl plazma verilmedi. Baz› durumlarda kan örnekleri laboratuvarda
kayboldu veya parametreleri ölçülmedi, baz› durumlarda olgular operasyondan sonra kan örne¤i vermek
istemedi. Bu olgular çal›flmaya dahil edilmedi.
M. Bulut ve ark., Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon Testlerine Etkisi
Tablo 1. Olgular›n demografik ve perioperatif süredeki verileri (Ort ± SS).
Ort ± SS
Aral›k
20
15
AST UL_ _
10
Cinsiyet (Erkek/Kad›n)
ASA I/II
Yafl (y›l)
A¤›rl›k (kg.)
Boy (cm.)
Operasyon süresi (dk.)
Anestezi süresi (dk.)
Kan kayb› (mL)
Total tiyopental dozu (mg)
Total fentanil dozu (µg)
Total atrakuryum dozu (mg)
21/9
24/6
47.90±13.07
72.00±15.25
1.68±0.08
88.53±49.41
107.97±47.75
130.00±147.39
382.33±70.68
355.87±145.36
63.20±22.08
5
19-70
46-100
1.57- 1.88
40-185
58-210
15-600
250-500
125-700
30-120
0
Preop
Post op 2.gün
Post op 7.gün
Grafik 2. Dönemlere göre aspartat amino transferaz (AST)
düzeyleri.
Referans aral›¤›: 5-40 UL-1
0 ,2 5
#
#
0 ,2
Tablo 2. Karaci¤er ve böbrek fonksiyon testlerinin desfluran
anestezisinden önce ve sonraki standart sapma ve ortalama
de¤erleri. Preop ve postop karfl›laflt›rmalar›.
ALP (UL-1)
ALT (UL-1)
AST (UL-1)
DB (mg.dL-1)
GGT (UL-1)
‹B (mg.dL-1)
Kreatinin (mg dL-1)
TB (mg dL-1)
Üre (mg dL-1)
Preop
Ortalama±SS
Post op 2. gün
Ortalama±SS
Post op 7. gün
Ortalama±SS
174.23±68.04
23.70±6.74
19.60±8.09
0.25±0.09
20.00±8.03
0.53±0.16
0.93±0.15
0.78±0.21
28.27±9.66
164.83±52.69
31.13±11.47*
21.50±6.61
0.22±0.09#
20.80±6.82
0.57±0.30
0.92±0.19
0.79±0.34
29.80±11.98
160.90±57.10*
25.63±8.74+
18.60±6,.68
0.20±0.07#
20.77±7.07
0.57±0.23
0.92±0.17
0.77±0.29
26.93±12.84
ALP: Alkalen fosfataz, ALT: Alanin aminotransferaz, AST:
Aspartat aminotransferaz, DB: Direkt bilirubin, GGT: Gammaglutamil transferaz, ‹B: ‹ndirekt bilirubin, TB: Total bilirubin.
*p<0.05 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda
+ p<0,05 Grup içi, post-op 2. gün ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda
#p<0,01 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda
35
*
30
ALT UL_
15
10
5
Post op 2.gün
0 ,0 5
0
Preop
Post op 2.gün
Post op 7.gün
Grafik 3. Dönemlere göre direkt bilirubin (DB) düzeyleri.
# p<0,01 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda
Referans aral›¤›: 0-0.4 mg dL-1
25
20
15
GGT UL_ _
10
5
0
Preop
Post op 2.gün
Post op 7.gün
Grafik 4. Dönemlere gamma-glutamil transferaz (GGT) düzeyleri.
Referans aral›¤›: 13-86 UL-1
20
Preop
DB mg.dL_
0 ,1
+
25
0
0 ,1 5
Post op 7.gün
Grafik 1. Dönemlere göre alanin amino transferaz (ALT) düzeyleri.
* p<0,05 Preop ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda
+ p<0,001 Postop 2. gün ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda
Referans aral›¤›: 5-40 UL-1
ALT, AST, GGT, ALP, DB, ‹B, TB, üre, kreatinin
preoperatif seviyeleri normaldi. Anesteziden sonra
toplanm›fl örneklerde hücresel karaci¤er bütünlü¤ünü gösteren ALT de¤erleri normal s›n›rlar içinde kalmakla beraber, postop 2. günde preop ve postop 7.
gün de¤erlerine göre istatiksel olarak anlaml› derecede artm›flt› (p<0.05). AST de¤erleri postop 2. gün
preop de¤erlerine göre istatiksel olarak önemsiz geçici art›fl gösterdi (0,05). Bilirubin ve Alkalen fosfataz taraf›ndan monitorize edilen “excretory” karaci¤er fonksiyonu etkilenmemiflti. Direkt bilirubin de¤erleri postop 2. ve 7. günde preop de¤erlerine göre
anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.01). ALP de¤erleri
postop 7. günde preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.05). Dönemler aras›nda di¤er
de¤iflkenlerde anlaml› bir farkl›l›k yoktu (p<0.05)
(Tablo 2).
Hepatoselüler yar›lanma mekanizmalar› yüzünden
bireysel de¤iflimlerde soru iflareti vard›. Normal
orandan bafllayarak sadece küçük de¤ifliklikler göz177
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006
175
0,8
170
*
165
0,6
*
ALP UL_
160
TB mg.dL_
0,2
155
150
0,4
Preop
Post op 2.gün
0
Post op 7.gün
Preop
Post op 2.gün
Post op 7.gün
Grafik 5. Dönemlere göre alkalen fosfataz (ALP) düzeyleri.
Grafik 8. Dönemlere göre total bilirubin (TB) düzeyleri.
* p<0.05 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda.
Referans aral›¤›: 64-306 UL-1
Referans aral›¤›: 0.1-1.5 mg dL-1
30
0 ,6
25
0 ,4 5
20
15
0 ,3
‹B mg.dL__
0 ,1 5
0
Üre mg.dL_
10
5
0
Preop
Post op 2.gün Post op 7.gün
Preop
Post op 2.gün
Post op 7.gün
Grafik 6. Dönemlere göre indirekt bilirubin (‹B) düzeyleri.
Grafik 9. Dönemlere göre üre düzeyleri.
Referans aral›¤›: 0.1-1.2 mg dL-1
Referans aral›¤›: 15-50 mg dL-1
0,8
0,6
0,4
Kreatinin mg.dL_
0,2
0
Preop
Post op 2.gün Post op 7.gün
Grafik 7. Dönemlere göre kreatinin düzeyleri.
Referans aral›¤›: 0.7-1.6 mg dL-1
lendi. Normal oran›n üst limitine yak›n seviyede preoperatif ALT olan befl eriflkinde postoperatif 2.gün
ALT de¤erleri normal oran›n biraz üzerine ç›kt›
(Grafik 1). AST de¤erleri 6 eriflkinde postoperatif 2.
gün preop de¤erlerine göre istatiksel olarak anlam›
olmayan bir yükselme göstermiflti (Grafik 2). Bütün
di¤er parametreler normal orandayd› veya düflüfl gösterdiler (Grafik 3-9).
Postoperatif dönemde hiçbir yan etki görülmedi. Kafl›nt› ve sar›l›k gibi karaci¤er hasar›n›n hiçbir klinik
belirtisi görülmedi.
TARTIfiMA
‹nhalasyon anestetikleri ile genel anesteziden sonra
subklinik hepatik hasar rapor edilmifltir (4,8). Karaci178
¤er fonksiyonu hepatoselüler hasara sekonder olarak
sikülasyona sal›nan karaci¤er enzimlerinin ölçümü
ile izlenir. En yayg›n olarak seçilen mark›rlar ALT,
AST, GGT gibi aminotransferazlard›r. Bu enzimlerin
bir dezavantaj› karaci¤erde üniform olarak da¤›lmazlar, periportal hepatositler en yüksek konsantrasyonda aminotransferaz içerir, fakat sentrilobuler hepatositler relatif olarak AST ve ALT’yi daha az içerirler
ve hipoksi nedeni ile oluflan hasardan en fazla etkilenen hücrelerdir (9). ALT ve AST seviyelerinin ölçümünün sensivitesi ve organ spesifitesi zay›ft›r. Örne¤in, AST kalpte iskelet kas›nda ve k›rm›z› kan hücrelerinde de yüksek konsantrasyonda bulunur (11,12).
Çal›flmam›z›n sonuçlar› yaklafl›k 2 saat süre ile desfluran anestezisi alan olgularda postop 2. gün, preoperatif de¤erlere göre ALT serum seviyelerinde istatiksel aç›dan önemli, fakat geçici bir art›fl, AST serum
seviyelerinde ise istatiksel olarak anlams›z geçici bir
art›fl oldu¤unu gösterdi. ALP, GGT, TB, DB, ‹B,
Üre, Kreatinin serum seviyelerinde art›fl gözlenmedi.
Bu bulgular halothan ve izofluran anestezisi ile hepatoselluler fonksiyonda orta derecede de¤ifliklik oldu¤unu gösteren di¤er çal›flmalarla uygunluk göstermektedir (8). Çal›flmam›z, toraks cerrahisi uygulanacak olgularda yap›lm›flt›r. Toraks cerrahisi, anestezistlere bir seri fizyolojik problem sunar. Bunlar; olgunun yan yatmas› (lateral dekubit), toraks›n aç›lma-
M. Bulut ve ark., Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon Testlerine Etkisi
s› (aç›k pnömotoraks) ve birçok olguda tek akci¤er
ventilasyonu ihtiyac›n›n olmas› gibi durumlardan do¤an fizyolojik problemlerdir. Bu problemler, ventilasyon/perfüzyon uygunsuzlu¤u yapabilir ve hipoksemi riskini artt›r›r (27). Olgular›m›z, pulse oksimetre
ile monitörize edildi ve SpO2< % 90 olmamas›na
özen gösterildi. Postoperatif, ALT ve AST de¤erlerinin geçici art›fllar›n›n bu fizyolojik de¤iflikliklerden
etkilenebilece¤i kan›s›nday›z.
Richard ve ark. (24), 1 MAC-saat desfluran uygulanan on üç gönüllüde hepatik ve renal hasar oluflmad›¤›n›, desfluran›n flu anda kullan›lan di¤er anesteziklerden daha toksik olmad›¤›, düflük metabolizmas› sayesinde çok düflük veya s›f›r toksitesi oldu¤unu,
gönüllülerde desfluran anestezisinden sonra yükselmifl ALT aktivitesi olmamas›n›n güven verici ve
yüksek konsantrasyonlarda çok uzun süreler kullan›lsa bile desfluran›n hepatik hasara sebep olmad›¤›n› göstermifltir.
Di¤er çal›flmalar (domuz (25), fare (26) ve gönüllülerde (19)), desfluran›n di¤er bütün halojenli anesteziklerden daha dar bir çerçevede metabolize edildi¤i,
al›nan desfluran›n % 0,02’den daha az›n›n metabolize oldu¤u, bu de¤erin isofluran›n (günümüzde kullan›lan en az metabolize olan anestezik) metabolizmas›n›n % 10’u kadar oldu¤unu göstermifllerdir. Çal›flmam›zda anestezi idamesi s›ras›nda verilen inhalasyon anestezi¤i konsantrasyonu standardize edilmifltir
(yaklafl›k 1MAC) ve anestezi süresi yaklafl›k 2 saattir.
Tiainen ve ark. (8), izofluran ve halotan anestezisinden sonra, hepatosellüler fonksiyonun orta derecede
fakat eflit olarak bozuldu¤unu ve anestetikler aras›nda fark olmad›¤›n› ve ayn› çal›flmalarda inhalasyon
ajanlar›n›n de¤iflik konsantrasyonlar›n›n bunda etkili
oldu¤unu göstermifltir.
‹nhalasyon anestetiklerinin karaci¤er üzerindeki hepatotoksik etkilerinden sorumlu çeflitli mekanizmalardan söz edilmektedir. Sebeplerden biri halojenli
volatil anesteti¤in direkt spesifik etkisinin neden oldu¤u, portal ven ve hepatik arter kan ak›m›nda azalma, yani kombine total hepatik kan ak›m› azalmas›d›r (15,17). ‹laveten cerrahi kanama, global veya rejional hepatik hipoksi riskini artt›rabilir ve sonuç olarak
hepatosellüler fonksiyonu bozar (17). Ayr›ca, genel
anestezi s›ras›ndaki ventilasyonda hepatik kan ak›m›n› etkiler (18). Olgular›m›z›n hemodinamik profilleri önemli hipotansif periodlar olmaks›z›n stabildi.
ALT ve AST de¤erlerindeki geçici art›fllar›n hepatik
kan ak›m› de¤iflikliklerine ba¤l› olmad›¤›n› düflünmekteyiz. Di¤er bir mekanizma toksik metabolitlerin, örne¤in inorganik fluorid ve TFA oluflmas› ile
oksidatif biotransformasyonunu içerebilir (19). Desfluran bu metabolitleri sadece % 0,02 oran›nda metabolize eder. Bunlar›n karaci¤er ve böbrek hasar›na
yol açma potansiyellerinin minimal oldu¤u gözlenmektedir (1,13).
Halotan ile anestezi uygulanan eriflkin olgular›n %
20’ye kadar olan bölümü TFA antikorlar› ile iliflkili
olmaks›z›n ciddi tip II veya orta derecede tip I hasarla karfl›laflabilirler (1,14). Orta derecedeki formu AST
ve ALT seviyelerinde geçici yükselmelere neden
olur. Bu yükselmeler halotan, enfluran ve izofluran
anestezisinden sonra daha az s›kl›kla gözlenir. Halotan anestezisinden sonra oluflan TFA antikorlar›, daha sonra uygulanan desfluran›n oluflturdu¤u ciddi karaci¤er hasar›ndan sorumlu tutulmaktad›r (20,21).
Yüksek oranda metabolize olan volatil anestetik bileflikleri aras›ndaki etkileflim anesteziden yaklafl›k
yirmi dört saat sonra ortaya ç›kan karaci¤er bozukluklu¤unu aç›klayabilir (22).
Bu period’da oluflan ciddi hasar hücresel yap›y› etkileyebilir ve AST ve ALT’ye yans›r.
Uzun plazma yar› ömrü anesteziden sonra ilk yirmi
dört-k›rk sekiz saat içinde al›nan tek kan örne¤inde
peri-operatif de¤iflikliklerin belirlenmesine izin verir.
Sevofluran kullan›m› ile ilgili son bilgiler bu parametrelerde dikkat çekici post operatif de¤ifliklikler
oldu¤unu göstermifltir (23).
Sonuç olarak, yapt›¤›m›z çal›flmadan elde etti¤imiz
bulgulara göre, desfluran anestezisinden sonra, karaci¤er fonksiyon testlerinden ALT ve AST serum seviyelerinde, geçici bir art›fl görülebilece¤ini söyleyebiliriz.
KAYNAKLAR
1. Elliott RH, Strunin L: Hepatotoxicity of volatile anaesthetics.
Br J Anaesth 70:339, 1993.
2. Gut J, Christen U, Frey N, et al: Molecular mimicry in halothane hepatitis: Biochemical and structural characterization of li-
179
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006
poylated autoantigens. Toxicolgy 97:199, 1995.
3. Kenna JG, Neuberger J, Mieli-Vergani G, et al: Halothane
hepatitis in children. Br Med J 294:1209, 1987.
4. Hussey AJ, Aldrige LM, Paul D, et al: Plasma glutathione Stransferase concentration as a measure of hepato cellular integrity
following a single general anaesthetic with halothane,enflurane or
isoflurane. Br J Anaesth 60:130-135, 1988.
5. Hassall E, Israel DM, Gunasekran T, Steward D: Halothane
hepatitis in children. J Pediatr Gastroenteral Nutr 11:553, 1990.
6. Kharasch ED: Biotransformation of sevoflurane. Anesth
Analg 81:S27, 1995.
7. Kenna JG, Jones RM: The organ toxicity of inhaled anesthetics. Anesth Analg 81:S51, 1995.
8. Tiainen P, Rosenberg PH: Hepatocellular integrity during and
after isoflurane and halothane anaesthesia in surgical patients. Br
J Anaesth 77:744-747, 1996.
9. Weitz J, Kienle P, Bohrer H, Hofmann W, Theilmann L, Otto G: Fatal hepatic necrosis after izoflurane anaesthesia. Anaesthesia 52:892, 1997.
10. Meldrum DJ, Griffiths R, Kenna JG: Gallstones and isoflurane hepatitis. Anaesthesia 53:905, 1998.
11. Van der Muelen JH, Kuipers H, Drukker J: Relationship
between exercise-induced muscle damage and enzyme release in
rats. Jap. physiology 4:999-1004, 1991.
12. Valentine BA, Blue JT, Shelley SM, et al: Increased serum
alanine aminotransferase activity associated with muscle necrosis
in the dog. J Vet Intern Med. 4:140-143, 1990.
13. Njoku D, Laster MJ, Gong DH, et al: Biotransformation of
halothane, enflurane and desflurane to trifluoroacetylated liver
proteins: association between protein acylation and hepatic injury.
Anesth Analg 84:173, 1997.
14. Weiskopf RB, Eger El, ‹onescu P, et al: Desflurane does not
produce hepatic or renal injury in human volunteers. Anesth Analg
74:570, 1992.
15. Merin RG, Bernard JM, Doursout MF, et al: Comparison
Al›nd›¤› tarih: 11 Haziran 2006 (ilk)
3 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra)
27 Kas›m 2006 (2. revizyondan sonra)
180
of the effects of isoflurane and desflurane on cardiovascular dynamics and regional blood flow in the chronically instrumented dog.
Anesthesiology 74:568-574, 1991.
16. Eger EI , Koblin DD, Bowland T, et al: Nephrotoxicity of sevoflurane versus desflurane anesthesia in volunteers. Anesth
Analg 84:160, 1997.
17. Gelman S, Rimerman V, Fowler KC, et al: The effect of halothane, isoflurane, and blood loss on hepatotoxicity and hepatic
oxygen availability in phenobarbital treated rats. Anesth Analg
63:965-972, 1984.
18. Geiger K, Georgieff M, Lutz H: Side effects of positive pressure ventilation on hepatic function and splanchnic circulation. Int
J Clin Monit Comput 3:103, 1986.
19. Suton TS, Koblin DD, Gruenke LD, et al: Flouride metabolites after prolonged exposure of volunteers and patients to desflurane. Anesth Analg 73:180-185, 1991.
20. Martin JL, Plevak DJ, Flannery KD, et al: Hepatotoxity after desflurane anaesthesia. Anesthesiology 83:1125-1129, 1995.
21. Berhaus TM, Baron A, Geier A, et al: Hepatotoxity following desflurane anesthesia. Hepatology 29:613-614, 1999.
22. Ray DC, Bomont R, Mizushima A, et al: Effect of sevoflurane on plasma concentrations of glutathione s-transferase. Br J
Anaesth 77:404-407, 1996.
23. Frink EJ, Green WB, Brown EA, et al: Compound A concentration during sevoflurane anesthesia in children. Anesthesiology 84:566-571, 1996.
24. Richard B, Weiskopf MD, Edmont J, et al: Desflurane dose
not produce hepatic or renal injury in human volunteers. Anesth
Analg 74:570-574, 1992.
25. Koblin DD, Weiskopf RB, Holmes MA, et al: Metabolism of
1-653 and isoflurane in swine. Anesth Analg 68:147-149, 1989.
26. Koblin D, Eger El II, Johnson BH, et al: 1-653 resists degradation in rats. Anesth Analg 67:534-538, 1988.
27. Younberg JA: Cardiac, vascular, and thorocic anesthesia.
Churchill Livingstone, 2000.
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):181-184, 2006
Olgu Sunumu
Trakeal Rezeksiyonda Havayolu Yönetimi:
Oksijen ‹nsuflasyon Tekni¤i
Fatma Nur KAYA *, Sami BAYRAM **, Suna GÖREN ***, Cengiz GEB‹TEK‹N ****
ÖZET
SUMMARY
Trakeal rezeksiyon (TR) nadir yap›lan ameliyatlardan biri olmakla birlikte anestezistler için en zor olan
uygulamalardan biridir. TR, anestezist ve cerrah›n
hastan›n hava yolunu paylafl›m›n› gerektirir.
Airway Management for Tracheal Resection: Technique of Transtracheal Oxygen Insufflation (Case Report)
TR planlanan bir olguda, anastomoz s›ras›nda intratrakeal kateter arac›l›¤› ile transtrakeal oksijen insuflasyon (10 L dk-1) tekni¤inin kullan›m›n› sunduk.
Tracheal resection (TR) is a relatively rare operation,
but one of the more challenging ones for anesthesiologists. TR requires sharing the airway of patient between the anesthesiologists and the surgeon.
We present to use of a method of transtracheal oxygen
insufflation (10 L min-1) via an intratracheal catheter
during the construction of the anastomosis in patient
undergoing TR.
Anahtar kelimeler: trakeal stenoz, trakeal oksijen
insuflasyonu, trakeal kateter,
trakeal rezeksiyon
Key words: tracheal stenosis, tracheal oxygen
insufflation, tracheal catheter,
tracheal resection
G‹R‹fi
ner baypas (7), ekstrakorpereal membran oksijenasyon sistemleri (8) kullan›lm›flt›r.
Trakeal rezeksiyon (TR) ve rekonstrüksiyon ender
yap›lan, ancak anestezi yönetiminin en zor oldu¤u
ameliyatlardan biridir. TR s›ras›nda anestezist ve
cerrah, olgunun hava yolunu paylafl›r. Ayr›ca, bu olgular›n hava yollar›, normal anatomisini kaybetmifl,
s›kl›kla incelmifl ve travmaya daha duyarl› hale gelmifltir (1,2). TR ameliyat›nda, özellikle anastomoz s›ras›nda trakea havaya aç›ld›¤›nda, hava yolu idamesi
ve güvenli¤ini sa¤lamak amac›yla farkl› teknikler
kullan›lmaktad›r. Bu amaçla, transtrakeal oksijen insuflasyonu (TO‹) (3,4), yüksek frekansl› jet ventilasyon (5,6), distal trakeal entübasyon (1), kardiyopulmo* Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
** Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi Anabilim Dal›,
Yrd. Doç. Dr.
*** Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon
Anabilim Dal›, Doç. Dr.
**** Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi Anabilim Dal›,
Doç. Dr.
Olgu sunumumuzda, araç içi trafik kazas› sonras› yo¤un bak›m deste¤i nedeniyle entübasyon ve trakeotomi uygulanan, trakeal stenoz geliflen bir olguda, TR
s›ras›nda TO‹ tekni¤i uygulamas›n› sunmay› amaçlad›k.
OLGU SUNUMU
Sekiz ay önce araç içi trafik kazas› nedeniyle Reanimasyon
ünitemizde yo¤un bak›m deste¤i uygulanan yirmi yedi yafl›ndaki kad›n olguya, tedavisinin 6. gününde trakeotomi
uyguland›. Üç hafta sonra taburcu edilen olgu, 2. ay›nda
nefes darl›¤› flikayeti ile klini¤imize baflvurdu. Taraf›m›zdan gö¤üs cerrahisi klini¤ine sevk edilen olguda, yap›lan
incelemeler sonucunda subglottik 10. cm.'de trakeal stenoz
saptand›. Rijid bronkoskopi ile trakea dilatasyonu uygulanan olguya TR planland›. Ameliyat öncesi de¤erlendirmede, fiziksel muayene, laboratuar verileri ve trakeal dilatasyon sonras› solunum fonksiyon testlerinde özellik saptanmad›.
181
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):181-184, 2006
Tablo 1. TO‹ uygulanan olgunun dönemsel arteriyel kan gaz›, hemodinamik ve SpO2 verileri.
pH
PaCO2 (mmHg)
PaO2 (mmHg)
KAH (vuru dk-1)
OAB (mmHg)
SpO2 (%)
TO‹ öncesi
TO‹-5. dk.
TO‹-10. dk.
TO‹-15. dk.
TO‹-20. dk.
TO‹ sonras›-5. dk.
7.42
33.6
324.8
82
84
100
7.34
40.3
246.9
76
82
100
7.31
45.5
200.2
72
79
100
7.29
53.9
170.6
65
76
100
7.21
62.1
161.8
63
73
100
7.33
48.2
412.3
74
81
100
TO‹: Transtrakeal oksijen insüflasyonu, PaCO2: Parsiyel arteriyel karbondioksit bas›nc›, PaO2: Parsiyel arteriyel oksijen bas›nc›, KAH:
Kalp at›m h›z›, OAB: Ortalama arter kan bas›nc›, SpO2: Periferik oksijen saturasyonu.
Ameliyata al›nan olguya, EKG, puls oksimetri ve non-invaziv arter kan bas›nc› (AKB) monitorizasyonu sonras›, 18
G periferik damar yolu aç›ld› ve % 0.9 NaCl solüsyonuna
baflland›. Sedasyon amac›yla 2 mg midazolam (Dormicum,
Roche) iv yolla uyguland›. ‹nvaziv AKB monitorizasyonu
amac›yla, sol radiyal artere lokal anestezi ile 20 G kanül
yerlefltirildi. Oturur pozisyonda, steril koflullar alt›nda, torakal 3-4 aral›¤›ndan, cilt ve ciltalt›na lokal anestezik infiltrasyonunu takiben epidural kateter yerlefltirildi. 3 mL %
2'lik lidokain (Jetokain, Adeka) ile test dozu uyguland›.
Supin pozisyona getirilen olguda propofol (Propofol % 1
Fresenius, Fresenius Kabi), fentanil (Fentanyl Citrate, Abbott) ve rokuronyum (Esmeron, Organon) ile anestezi indüksiyonu sonras›, 7.5 nolu tüp ile sorunsuz endotrakeal
entübasyon gerçeklefltirildi. Takiben sol brakial venden
santral venöz kateter yerlefltirildi. Anestezi idamesinde %
1-1.5 sevofluran (Sevorane Likid, Abbott) ve % 50 O2
+N2O, fentanil ve rokuronyum kullan›ld›. Kapnografi izlemiyle end-tidal CO2 32-35 mmHg olacak flekilde ventilasyon sa¤land›. Ameliyat süresince torakal epidural kateterden, 1.25 mg mL-1 bupivakain (Marcaine, AstraZeneca) ve
6.25 µg mL-1 fentanil olacak flekilde haz›rlanan solüsyon 5
mL sn-1 h›z›nda uyguland›.
Olguda entübasyon sonras›, fleksibl bronkoskopla trakea
görüntülendi. Karinan›n 4 cm. üzerinde stenoz görüldü.
Gerekli ar›t›m ve örtüm yap›ld›ktan sonra, servikal kolye
insizyonu ile cilt, ciltalt› ve kas dokular› geçilerek trakeaya ulafl›ld›. Stenozun sternumun posteriorunda kalmas› nedeniyle superior 1/3 parsiyel sternotomi yap›ld›. Hiperplazik görünümlü timus, künt ve kesici diseksiyonla serbestlefltirilerek ç›kart›ld›. Üç cm. uzunlu¤unda ve üç trakeal
halka içeren trakeadaki stenotik segment künt ve kesici diseksiyonla serbestlefltirildi ve ç›kart›ld›. Daha sonra trakea
4/0 vikril ile kontinu sütürlerle anastomoze edildi. Hava
kaça¤› ve kanama kontrolü sonras› ciltalt›na bir adet dren
yerlefltirildi. Sternum dört nolu çelik sütürle yaklaflt›r›ld›.
Ciltalt› 1/0 ve 3/0 vikril ile kontinu kapat›ld›. Cilt ise, 3/0
prolenle intradermik olarak kapat›ld›.
Olgu TR aflamas›nda, trakean›n distal kesimine yerlefltirilen 30 nolu spiralli entübasyon tüpü ile 15 dk ventile edildi. Trakeal anastomoz s›ras›nda ise, mekanik ventilatörün
taze gaz ç›k›fl›na konnekte edilen uzatmaya ba¤l› steril nelaton sonda (14 FG, 4.70 mm-çap, 370 mm-uzunluk, Romsons, ‹ngiltere) trakean›n distaline yerlefltirilerek 20 dk. süreyle 10 L dk-1 ak›m h›z›nda oksijen ile TO‹ uyguland›.
TO‹ süresince olgunun hemodinamik parametreleri stabil
182
seyretti. TO‹ ile yeterli oksijenasyonun sürdürülebildi¤i olgudaki, dönemsel periferik oksijen saturasyonu (SpO2),
hemodinamik ve arterial kan gazlar› verileri Tablo 1'de sunuldu. Olgu trakeal anastomoz sonras› tekrar orotrakeal
yolla entübe edildi. Ameliyat›n sonunda, fluur aç›k, koopere ve oryante olan olgu sorunsuz olarak ekstübe edildi.
Ameliyat sonras› izlem amac›yla yo¤un bak›m ünitesine
al›nan olgunun, kontrol amac›yla çekilen PA akci¤er grafisinde özellik saptanmad›. Birinci günün sonunda komplikasyon ve nefes darl›¤› geliflmeyen olgu klini¤e al›nd›. Klinikte de üçüncü gününde sorunsuz olarak taburcu edildi ve
kontrollerinde de tamamen sa¤l›kl› oldu¤u ve normal yaflant›s›n› sürdürdü¤ü izlendi.
TARTIfiMA
Mekanik ventilasyon deste¤i gereken olgularda,
oral/nazal entübasyon tüpleri veya trakeotomi kanülleri s›kl›kla kullan›lmaktad›r. Yo¤un bak›m ünitelerinde kullan›lan donan›m ve izlemdeki geliflmelere
ra¤men, entübasyon ve trakeotomi sonras› trakeal ve
laringotrakeal stenoz geliflmesi önemli bir sorun olarak devam etmektedir (% 0.6-21 ve % 6-21, s›ras›yla) (2,9). Bu tür olgular›n tedavisinde, TR ve trakean›n uç uca anastomozu ile cerrahi giriflim gerekli olabilmektedir.
TR'de anestezi uygulamas›nda, havayolu süreklili¤inin devam› ve kontrolü, ameliyat›n sonunda ise uyan›k, koopere olan hasta amaçlan›r (1). TR anestezisinde, hava yolu yönetimi özelliklidir. Anastomoz s›ras›nda, trakea havaya aç›ld›¤›nda hava yolunun süreklili¤inin sa¤lanmas›nda farkl› havayolu teknikleri
kullan›lmaktad›r. Literatürde, TR s›ras›nda hava yolu teknikleri olarak, TO‹ (3,4), yüksek frekansl› jet
ventilasyon (5,6), distal trakeal entübasyon (1), kardiyopulmoner baypas (7), ekstrakorpereal membran oksijenasyon sistemlerinin (8) kullan›m› bildirilmekle
birlikte, bu konudaki sunumlar olgu bildirimleri dü-
F. N. Kaya ve ark., Trakeal Rezeksiyonda Oksijen ‹nsuflasyonu
zeyindedir ve karfl›laflt›rmal› klinik çal›flma bulunmamaktad›r.
TR'de transtrakeal jet ventilasyon (TJV) uygulamas›
s›kl›kla bildirilmifltir. Bu tekni¤e ba¤l› komplikasyonlar›n görülme s›kl›¤› az olmakla birlikte, özelikle
yüksek bas›nçta jet ak›m verildi¤inde, pnömotoraks
ve barotravma gibi ciddi sorunlara yol açt›¤› gösterilmifltir (1). Thomas ve ark. (10) 2 saat süreyle uygulanan TJV sonras›, trakeal mukozada mikroskopik mukozal erozyon ve irritasyonun saptand›¤›n› bildirmifltir. Ayr›ca, cerrahi s›ras›nda kan, sekresyon ve doku
art›klar›n›n akci¤erin derinliklerine yüksek bas›nçla
itilmesi de olas›d›r (1). TJV'de di¤er s›n›rlay›c› bir
faktör de, özel ekipman›n gerekli olmas›d›r ve bu donan›m her merkezde bulunmayabilir. TJV ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, TO‹ tekni¤inin benzer etkinlikte, ancak uygulaman›n daha kolay ve güvenli oldu¤u bildirilmifltir (1).
TO‹ tekni¤i ilk olarak 1956 y›l›nda Jacoby ve ark.
(11) taraf›ndan, tümör nedeniyle üst hava yolu obstrüksiyonu olan olgular›n anestezi indüksiyonu s›ras›nda oksijenasyonun sürdürülmesi amac›yla krikotiroid membrandan baflar›yla uygulanm›fl ve TO‹ uygulamas›yla (4 L dk-1), hipoksemi geliflmifl olgularda
oksijenasyonun düzeldi¤i bildirilmifltir. Trakeal stenozlu olgularda TR s›ras›nda TO‹ tekni¤ininin baflar›yla kullan›ld›¤› gösterilmifltir (3,4). Ayr›ca, paralizili insanlarda ve hayvanlarda oksijenasyonun düzeltilmesinde TO‹'nin etkinli¤ini bildiren çal›flmalar da
bulunmaktad›r (12-16). Jawan ve ark. (15), kardiyak arrest gelifltirilen köpeklerde kardiyopulmoner resüssitasyon s›ras›nda 20 dk. süreyle TO‹ uygulamas›yla
oksijenasyonun, ›l›ml› hiperkarbi (58-60 mmHg) ile
sürdürülebildi¤ini bildirmifltir.
TO‹ uygulamas›, ölü mesafede azalmaya ve sürekli
ak›mla oksijenin diffüzyonuna, alveolar oksijen fraksiyonunda art›fla neden olmaktad›r (14). Ayr›ca, TO‹'nin “alveolar recruitment” üzerine etkisiyle, oto PEEP gibi, arteriyel oksijenasyona olumlu katk› sa¤layabilmektedir (14). TO‹ uygulamas›nda uygun oksijen ak›m h›z›n› bildiren klinik çal›flma bulunmamakla birlikte, Slutsky ve ark. (14) apneik köpeklerde
uzun süreli TO‹ s›ras›nda, 2-5 L dk-1 ak›m h›z›n›n
yeterli CO2 eliminasyonu sa¤lad›¤›n›, fakat bu ak›m›n art›r›lmas›yla uygulaman›n daha iyi CO2 eliminasyonu ve oksijenasyonla sonuçland›¤›n› bildirmifl-
tir. Black ve ark. (17) yapt›klar› hayvan çal›flmas›nda,
hipoksi (SpO2<% 50) oluflturulan domuzlarda bir saat süre ile düflük-ak›ml› TO‹ (2 L dk-1) uygulamas›yla hipoksinin düzeldi¤i (SpO2>% 90), ancak hiperkarbinin önlenemedi¤i gösterilmifltir. Bu nedenle olgumuzda, yeterli oksijenasyonu ve CO2 eliminasyonu sa¤lamak amac›yla, TO‹ ile 10 L dk-1 ak›m h›z›nda oksijen uygulad›k. Apneik olgularda, hipoksi
mortalite ve morbiditeyi art›ran faktör olmakla birlikte, hipoksi olmaks›z›n hafif/orta derecede hiperkarbi varl›¤›nda, olgular›n nörolojik sekel geliflmeksizin iyilefltikleri bilinmektedir (16,18). Genel anestezi alt›ndaki hastalarda, Christiansen-Douglas-Haldane (19,20) olarak isimlendirilen etki ile, apneik oksijenasyonla ilk dakikada PaCO2'de h›zl› bir art›fl görülmekte ve bunu tedrici art›fl izlemektedir. Mackenzie
ve ark. (16), apneik köpeklerde 2 saat süreyle 0.8 mm.
çap›nda kateter arac›l›¤› ile 2,5 L dk-1 ak›mla uygulad›klar› insuflasyon tekni¤iyle, yeterli oksijenasyon
ve CO2 eliminasyonunun sa¤land›¤› ve nörolojik
fonksiyon bozuklu¤u geliflmedi¤ini bildirmifltir. Olgumuzda da 20 dk. süreyle uygulanan TO‹ s›ras›nda
yeterli oksijenasyon sürdürülürken, PaCO2'de kabul
edilebilir düzeyde tedrici bir art›fl izlendi. Ayr›ca,
ameliyat›n sonunda ekstübasyon, gecikme olmaks›z›n ve sorunsuz olarak gerçeklefltirildi ve olguda nörolojik defisit izlenmedi.
Kristoffersen ve ark. (21) anestezi alt›ndaki köpeklerde apneik oksijenasyon s›ras›nda 100-200 mmHg PaCO2 düzeylerinde, kalp at›m h›z›n›n (KAH) azald›¤›n› bildirmifltir. Okamato ve ark. (12) TO‹ uygulamas›nda PaCO2 art›fl› ile KAH'de azalman›n korale oldu¤unu göstermifltir. Slutsky ve ark. (14) ise, anestezi
ve paralizi uygulad›klar› on köpekte, 4-5 saat süreyle 2-3 L dk-1 ak›m h›z›yla uygulad›klar› TO‹ tekni¤i
ile herhangi kardiyovasküler yan etki izlemediklerini
bildirmifltir. Akut hiperkarbik asidozun kardiyak
fonksiyon üzerine spesifik etkileri tam olarak gösterilememifl olmakla birlikte, Tang ve ark. (22) PaCO2'deki art›fl›n miyokardiyal kontraktilitede azalmaya yol açt›¤›n› belirtmifltir. Ancak, dolafl›m kollaps›n›n, arteriyel pH 6.5 oldu¤unda görüldü¤ü bildirilmifltir (21). Olgumuzda ise, TO‹ (10 L dk-1 ve 20
dk.) uygulamas› s›ras›nda pH de¤erindeki ›l›ml› bir
azalma ve PaCO2'deki kabul edilebilir düzeydeki art›fl ile korale, KAH ve ortalama arteriyel bas›nçta minimal tedrici azalma izlendi. Kardiyovasküler sis-
183
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):181-184, 2006
temde belirgin bir bask›lanman›n izlenmemesinde,
oksijenin verilme h›z›n›n yüksek ve uygulaman›n göreceli olarak k›sa süreli olmas›n›n etkili oldu¤unu düflünmekteyiz.
Sonuç olarak, trakeal rezeksiyon s›ras›nda transtrakeal jet ventilasyon tekni¤i s›kl›kla kullan›lmakla
birlikte, bu uygulama için gerekli donan›m›n bulunmamas› nedeniyle, ancak en az bu yöntem kadar etkin ve güvenli oldu¤u bildirilen transtrakeal oksijen
insuflasyonu (10 L dk-1) tekni¤inin trakeal anastomoz s›ras›nda oksijenasyonun devaml›l›¤›n› sa¤lamada baflar›yla uygulanabilece¤i kan›s›nday›z.
KAYNAKLAR
1. Sandberg W: Anesthesia and airway management for tracheal
resection and reconstruction. Int Anesthesiol Clin 38:55-75, 2000.
2. Grillo HC, Donahue DM, Mathisen DJ, Wain JC, Wright
CD: Postintubation tracheal stenosis. Treatment and results. J
Thorac Cardiovasc Surg 109:486-493, 1995.
3. Grace RF: Spontaneous respiration via an open trachea for resection of a high tracheal stenosis in a child. Anaesth Intensive Care 30:502-504, 2002.
4. Okazaki J, Shiroh I, Tanaka A, Tagaito Y, et al: Usefulness
of continues oxygen insufflation into trachea for management of
upper airway obstruction during anesthesia. Anesthesiology
93:62-68, 2000.
5. Magnusson L, Lang FJ, Monnier P, Ravussin P: Anaesthesia for tracheal resection: report of 17 cases. Can J Anaesth
44:1282-1285, 1997.
6. Hess DR, Gillette MA: Tracheal gas insufflation and related
techniques to introduce gas flow into the trachea. Respire Care
46:119-129, 2001.
7. Zhao FR, Zhang YH, Yang JL, Xing XZ, Yun K: Anesthesia and operative approach of resection of the trachea. Zhonghua
Wai Ke Za Zhi 43:83-86, 2005.
8. Chen PT, Chang WK, Hsu WH, et al: Anesthetic manage-
Al›nd›¤› tarih: 5 Eylül 2006 (ilk)
1 Aral›k 2006 (1. revizyondan sonra)
184
ment of a patient undergoing segmental resection of trachea with
an endotracheal neurofibroma and nearly total occlusion of trachea. Acta Anaesthesiol Taiwan 42:233-236, 2004.
9. Sarper A, Ayten A, Ozbudak O, Demircan A: Tracheal stenosis after tracheostomy or intubation. Tex Heart Inst J 32:154158, 2005.
10. Thomas T, Zornow M, Scheller MS, Unger R: The efficacy
of three different modes of trans-tracheal ventilation in hypoxic
hypercarbic swine. Can J Anaesth 35:S61, 1988.
11. Jacoby JJ, Hamelberg W, Ziegler CH, Flory FA, Jones JR:
Transtracheal resuscitation. JAMA 162:625-628, 1956.
12. Okamoto K, Kishi H, Choi H, Sato T: Combination of tracheal gas insufflation and airway pressure release ventilation. Chest
111:1366-1374, 1997.
13. Stackhouse RA: Transtracheal oxygenation and ventilation.
New concepts in airway management. Int Anesthesiol Clin 32:8594, 1994.
14. Slutsky AS, Watson J, Leith D, et al: Tracheal insufflation
of O2 (TRIO) at low flow rates sustains life for several hours.
Anesthesiology 3:278-286, 1985.
15. Jawan B, Cheung HK, Chong ZK, et al: Aspiration in transtracheal oxygen insufflation with different insufflation flow rates
during cardiopulmonary resuscitation in dogs. Anesth Analg
91:1431-1435, 2000.
16. Mackenzie CF, Barnas GM, Smalley J, Moorman R, Baptiste J: Low-flow endobronchial insufflation with air for 2 hours
of apnea provides ventilation adequate for survival. Anesth Analg
71:279-284, 1990.
17. Black IH, Janus SA, Grathwohl KW: Low-flow transtracheal rescue insufflation of oxygen after profound desaturation. J
Trauma 59:344-349, 2005.
18. Goldstein B, Shannon DC, Toders ID: Supercarbia in children: clinical course and outcome. Crit Care Med 18:166-168,
1990.
19. Mertzluff FO, Brandt L, Hicks MS, et al: Arterial and mixed venous blood gas status during apnea of intubation: proof of
the Christiansen-Dauglas-Haldane effect in vivo. Anesth Intensive
Care 17:325-331, 1989.
20. Kobayashi T, Yokoyama K: The arterial blood gas changes
in anesthetized patients with apnea: disadvantage of hyperventilation before intubation. Masui 43:1130-1134, 1994.
21. Kristoffersen MB, Rattenborg CC, Holaday DA: Asphyxial death: the role of acute anoxia, hypercarbia and acidosis. Anesthesiology 28:488-497, 1967.
22. Tang W, Weil MH, Gazmuri RJ, et al: Reversible impairment of myocardial contractility due to hypercarbic acidosis in the
isolated perfused rat heart. Crit Care Med 19:218-224, 1991.
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):185-188, 2006
Olgu Sunumu
‹nspiratuvar Stridor ile Gelen Bilinmeyen Trakeal
Patolojili Olguda Anestezik Yaklafl›m
Meltem AÇIL *, Mesut fiENER **, Haluk YAVUZ ***, Cüneyt YILMAZER ****,
Ayda TÜRKÖZ *****, Gülnaz ARSLAN ******
SUMMARY
kably low when compared with other techniques.
Anesthetic Management of a Patient with an Unknown Tracheal Pathology Presenting with Inspiratory Stridor
Key words: sedoanalgesia, airway management,
tracheal stenosis, ketamine, propofol
Providing anesthesia in patients undergoing otorhinolaryngologic procedures is a challenge. Airway management is potentially complicated due to an obstructing
lesion or distorsed anatomy resulting from preoperative procedures. Patients which will be subjected to direct laryngoscopy should be very carefully evaluated
before the procedures. In our case we detail our perioperative management of a 21 year old, 50 kg female
type 1 diabetic patient who had admitted with the
complaint of difficulty in breathing. She was scheduled
for a direct laryngoscopy to evaluate the underlying
cause of her complaint. In the operating room, routine
monitors were applied and she was premedicated with
2 mg midazolam intravenously. After monitorization, 1
mg.kg-1 lidocaine was administered and sedation with
1 mg.kg-1 ketamine intravenously was followed by a
propofol infusion of 4-6 mg.kg-1hr-1 without any bolus
dose. During the procedure, oxygen saturation was
maintained above 95% and the patient was hemodynamically stable. A tracheal stenosis was visualized with
rigid bronchoscopy and thought to be a complication of
long term intubation. During the procedure, she was
verbally encouraged to breath spontaneously. The procedure lasted about 15 minutes and the tracheal stenosis was excised succesfully. The patient recovered comfortably, required no analgesia and remained hemodynamically stable in the postoperative anesthesia care
unite and discharged to her room 2 hr later from the
recovery room. The cost of this technique is remar* Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzm. Dr.
** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
*** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi Kulak Burun
Bo¤az Hastal›klar› ve Cerrahisi Anabilim Dal›, Uzm. Dr.
**** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi Kulak Burun
Bo¤az Hastal›klar› ve Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr.
***** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr.
****** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr.
Anahtar kelimeler: sedoanaljezi, hava yolu kontrolü,
trakeal stenoz, ketamin, propofol
G‹R‹fi
Acil servise inspiratuar stridor ve solunum s›k›nt›s›
ile gelen bir hastaya tan› ve tedavi amac›yla yap›lacak cerrahi ifllemler anestezi deste¤i gerektirebilir.
Anesteziyologlar›n bu durumlarda giriflime özgü bir
anestezi plan› oluflturmas› gerekmektedir. Tüm cerrahi uygulamalarda cerrahla anesteziyolo¤un iflbirli¤i önemlidir. Anestezistin hava yolunu ayn› bölgede
çal›flan cerrahla paylaflmas›, anesteziyolog ve cerrah
iflbirli¤ini daha da önemli hale getirir. Hastalarda
herhangi bir klinik belirti olmaks›z›n üst solunum yolunda tümör, enfeksiyon veya travmaya ba¤l› obstruksiyon da karfl›lafl›labilecek di¤er bir sorundur.
Hayati önemi olan hava yolu t›kan›kl›¤›na yaklafl›mda tam t›kan›kl›k oluflmadan teflhisin konulmas› ve
gerekli müdahalelerin yap›lmas› hayat kurtar›c›d›r.
Kuflkulan›lan olgular için ilk önlemler al›nmal› ve
müdahaleye haz›r olunmal›d›r. Hava yolu t›kan›kl›¤›
yapan sebeplerin araflt›r›lmas› bazen tedavi anlam›na
da gelebilir.
Bütün bunlar göz önünde bulundurularak, tan› ve tedavi amac›yla yap›lacak olan cerrahi giriflimin sorunsuz gerçekleflebilmesi için optimal koflullar sa¤lanmal› ve uygun anestezik teknik seçilmelidir. Bu olgu
sunumunda acil servise inspiratuar stridor ve solunum s›k›nt›s›yla baflvuran hastada perioperatif anestezik yaklafl›m sunulmaktad›r.
185
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):185-188, 2006
OLGU SUNUMU
Acil servise inspiratuar stridor ve solunum s›k›nt›s› flikayetiyle baflvuran 21 yafl›ndaki kad›n hastan›n öyküsünden 20
gündür giderek artan solunum s›k›nt›s› çekti¤i ö¤renildi.
Boyu 1.60 m., a¤›rl›¤› 50 kg. olan hastan›n özgeçmiflinden
2 senedir Tip I DM(diabetes mellitus) tan›s› oldu¤u ve 1,5
ay önce genel durum bozuklu¤u, bilinç kayb› flikâyetiyle
acil servise baflvurdu¤u ve diabetik ketoasidoz, pnömoni
tan›s›yla yo¤un bak›mda on alt› gün takip edildi¤i bilgisi
al›nd›. O dönemde kardiyak ve solunum arresti nedeniyle
entübe edilerek 10 gün mekanik ventilasyonda takip edilen
ve sonras›nda flifa ile taburcu edilen hastaya acil servise bu
baflvurusunda kulak burun bo¤az hastal›klar› ve cerrahisi
bölümünce de¤erlendirilme sonras› ön tan› olarak trakea
içi yabanc› cisim varl›¤› düflünüldü. Hastan›n çekilen bilgisayarl› tomografisinde kesitlerde trakea içerisinde bir lezyon izlenmiyordu. Bunun üzerine acil olarak tan› ve tedavi
amaçl› direkt laringoskopi-rijit bronkoskopi yap›lmas›
planland›. Anesteziyoloji ve reanimasyon bölümünce yap›lan preoperatif de¤erlendirmede, dinlemekle akci¤er seslerinde azalma, bilateral ral ve ronkuslar tespit edildi. Hastan›n yak›nmas›n›n etyolojisi bilinmedi¤i için (yabanc› cisim, trakeal stenoz vb.) hastan›n spontan solunumu korunarak sedoanaljezi ile giriflimin yap›lmas›na karar verildi.
Uygulanacak anestezi yöntemi ve yap›lacak ifllem hakk›nda hasta bilgilendirildikten sonra anestezi ve cerrahi ifllemler için r›zas› al›nd›.
Hastaya ameliyathanede EKG, SpO2 ve non-invaziv arter
kan bas›nc› (AKB) monitorizasyonu yap›l›p, sol el s›rt›ndan 18 G periferik venöz kanül tak›ld›. Hasta ameliyathaneye al›nd›ktan hemen sonra oda havas› soluyarak kay›t
edilen vital bulgular›; SpO2 % 99, non-invazif AKB
150/80 mmHg, kalp at›m h›z› (KAH) 80 at›m.dk-1 idi. Sedasyon için indüksiyonda lidokain (Aritmal % 2, Biosel) 1
mg.kg-1, midazolam (Dormicum, Roche) 2 mg ve ketamin
(Ketalar, Pfizer) 1 mg.kg-1 intravenöz olarak uygulan›rken,
idame propofol (Propofol % 1, Fresenius) 4-6 mg.kg-1st-1
infüzyonu ile sa¤land›. ‹fllem s›ras›nda oksijen nazal kanülle 5 L.dk-1’dan uyguland›. Cerrahi ifllem öncesi lidokain
sprey (Xylocaine Pump Spray % 10, Astra Zeneca) ile vokal kordlara topikal anestezi uyguland›. ‹fllem s›ras›nda
KAH 70-90 at›m.dk-1 oksijen saturasyonu % 95-100 aras›nda seyretti. Üç dakikada bir ölçülen non-invaziv AKB
normal s›n›rlarda seyretti. Rijit bronkoskopi esnas›nda vokal kordlar›n 1.5-2 cm. alt›nda, 4-5 mm. çap›nda trakeal
stenoz yapan “web” saptand› (Resim 1). ‹fllem s›ras›nda
hasta nefes almas› için sözel olarak uyar›ld›. Hastada solunum s›k›nt›s›na neden olan trakeal stenozun uzun süreli entübasyona ba¤l› oldu¤u düflünüldü. Tan› konduktan sonra
anestezi yöntemi de¤ifltirilmeden idame ettirildi. Bu tür olgularda hava yolu güvenli¤inin sa¤lanmas› için anesteziyologun obstrüksiyonu baypas ederek geçebilecek donan›m›
haz›r halde bulundurmas› gerekti¤ini düflündü¤ümüz için
ifllem s›ras›nda geliflebilecek herhangi bir komplikasyon
olas›l›¤›na karfl› jet ventilasyon ve trakeostomi setini operasyon odas›nda haz›r bulundurduk. ‹fllem 15 dk. sürdü ve
“trakeal web” sorunsuz flekilde eksize edildi (Resim 2).
Postoperatif derlenme odas›na al›nan hasta sorunsuz bir flekilde uyand› ve ek analjezi gereksinimi olmad›.
186
Resim 1. Videobronkoskop ile görülen subglottik trakeal stenoz, mukoza katlant›s›n›n trakea çap›n› belirgin oranda daraltt›¤› görülmektedir.
Resim 2. Cerrahi eksizyon sonras› videobronkoskop ile izlenen sub glottik trakeal görüntü.
TARTIfiMA
Hava yolu ile ilgili tan› ve tedavi edici acil giriflimlerde anestezi uygulamas› anesteziyologlar için özellik tafl›yan durumlard›r. Çünkü bu hastalarda uygulanacak olan anestezi yönteminde hava yolu güvenli¤i
ön planda olmakla beraber, yap›lacak cerrahi iflleme
izin verebilecek bir anestezi yöntemi tercih edilmelidir. Özellikle trakea içi yabanc› cisim flüphesi bulunan hastalarda, endotrakel entübasyon bilinmeyen
yabanc› cismi trakea içerisinde daha derinlere itebilmekte veya trakeaya zarar verebilmektedir. Bu yüzden bu hastalarda endotrakeal entübasyon olmaks›z›n, spontan solunum korunmal› ayn› zamanda anestezi derinli¤i cerrahi iflleme izin verecek düzeyde olmal›d›r. Hava yolu güvenli¤inin sa¤lanmas› için
anesteziyologun jet ventilasyon, trakeostomi aç›lma-
M. Aç›l ve ark., Trakeal Patolojili Olguda Anestezik Yaklafl›m
s› gibi acil müdahalelere haz›rl›kl› olmas› gereklidir.
Bu olguda spontan solunumu koruyarak cerrahi ifllemin yap›lmas›n› planlad›k. ‹fllem esnas›nda geliflebilecek herhangi bir komplikasyon olas›l›¤›na karfl› jet
ventilasyon ve trekeostomi setini ameliyathanede haz›r bulundurduk. Hastada sa¤lanan bilinçli sedasyon
ile spontan solunumun korunmas›n›n yan› s›ra cerrahi konfor sa¤lamay› amaçlad›k.
Hava yolu stenozu olan hastalar ço¤unlukla ilerleyen
dispne- stridor ve sonras›nda obstruksiyon belirtileri
ile kendilerini gösterirler. S›kl›kla bu tür hastalar
bronflial ast›m ile kar›flt›r›l›r (2). Karakteristik ak›mhacim döngüleri ile desteklenen dikkatli bir fizik muayene ve fiberoptik bronkoskopi ile tan› konulabilir.
Tedavi protokolu kortikosteroidler ve antibiyotiklerden trekeal dilatasyona kadar de¤iflebilir (3,4).
Tan› amac›yla yap›lan solunum yolu ifllemlerinde
anesteziyolo¤un amac›, cerrahi konforun sa¤lanmas›n›n yan› s›ra sekresyonlar›n azalt›larak görüntünün
kalitesinin artt›r›lmas›n›, üst solunum yolu refleksleri ile bilincin h›zla geri döndürülmesini sa¤lamakt›r.
Rijit bronkoskop ile enstrümantasyon esnas›nda öksürme ve efor sarfetmenin solunum yolunda hasara
neden olabilece¤i de göz önünde bulundurulmal›d›r.
Bu tür giriflimlerde hastan›n spontan solunumunun
korunmas› ve derlenme süresinin k›sa olmas› tercih
edilir. Bunun için propofol, midazolam, fentanil, alfentanil, ketamin, deksmedetomidin gibi intravenöz
anestezik ajanlar ya tek bafllar›na ya da de¤iflik kombinasyonlar halinde titre edilerek kullan›lmaktad›r.
Sedatif hipnotik ve opioid analjezik kombinasyonu;
sedasyon, anksiyolizis ve ek analjezi sa¤lamak amac›yla, lokal anestezi alt›nda uygulanan cerrahi ifllemlerde s›kl›kla kullan›l›r. Midazolam ve fentanil, yayg›n olarak kullan›lsa da güçlü sinerjistik etkileflim solunum depresyonu ile sonuçlanabilir (5). Benzodiazepinler, anksiyeteye ba¤l› artan a¤r› seviyesini azaltabilir. Propofol gibi hipnotikler, midazolamdan daha
iyi sedasyon sa¤lar, fakat her iki ilaç da hemodinami
ve solunum üzerine depresif etki gösterir. Bu anesteziklerden ketamin ve deksmedetomidin d›fl›ndakiler,
hastalar›n solunum h›z› ve derinli¤ini doza ba¤l› olarak bask›layabilir. Bu yüzden de titre edilerek kullan›lmal›d›r.
Güçlü bir alfa 2 adrenoreseptör agonisti olan deksmedetomidin sedatif, analjezik ve anestezik etkilere
sahiptir (6,7). Alfa 2 agonistler, opioidler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda neredeyse hiç solunum depresyonu yapmad›klar› için spontan solunumun korunmas› gereken olgularda tercih edilmektedir (6). Ramsay ve ark. (8)
solunum s›k›nt›s› nedeni ile direkt laringoskopi uygulanacak olan üç olguda deksmedetomidinle baflar›l› sonuçlar elde etmelerine ra¤men, bu tekni¤in konvensiyonel tekniklere göre oldukça pahal› oldu¤unu
belirtmifltir. Wiel ve ark. (9) ise direkt laringoskopi
uygulanan hastalarda remifentanil ve alfentanilin
karfl›laflt›r›lmas›nda remifentanilin daha iyi sonuçlar
verdi¤ini göstermifl, ancak maliyetin yüksek oldu¤unu belirtmifltir. Propofol; etkisinin h›zl› bafllamas›,
h›zla inaktif metabolitlere y›k›lmas›, derlenmesinin
çok h›zl› ve kaliteli olmas›, bulant› ve kusmaya yol
açmamas› gibi nedenlerle sürekli infüzyona en uygun
ajan olarak total intravenöz anestezinin hipnotik
komponentinde temel ilaç haline gelmifl ve k›sa süreli anestezi gerektiren tan›sal ve terapötik ifllemler için
yayg›n kullan›m alan› bulmufltur. Pek çok makalede
bildirildi¤i gibi propofol sedasyonu ile bulant› ve
kusma en az seviyede gözlenir ve bu da olgumuzda
oldu¤u gibi sponton ventilasyonun korunmas› gerekti¤i durumlarda avantajl› bir özelliktir (10). Propofolün, sistemik vasküler direnci düflürerek hipotansiyona ve solunum merkezinin CO2’e duyarl›l›¤›n› azaltarak apneye yol açabildi¤i bilinmektedir (11). Ameliyat olacak eriflkin olgular›n anestezisinde, propofole subhipnotik dozda ketamin eklenmesiyle hipotansiyonun önlenebildi¤i gösterilmifltir (12,13). Ketaminin etki mekanizmas›, N-metil-D-aspartat (NMDA)
reseptörlerine nonkompetetif antagonist etkisi gösterildikten sonra daha iyi anlafl›lm›flt›r. Eski bilgilerden
farkl› olarak; normokarbi ve stabil kan bas›nc› koflullar›nda kafaiçi bas›nc›n› önemli derecede art›rmad›¤›
ve yüksek dozlarda daha belirgin olmak üzere nöroprotektif özellik tafl›d›¤› da gösterilmifltir (14). Kruger
ve ark. (15), propofol-ketamin kombinasyonun daha
fazla dikkate al›nmas› gerekti¤i görüflündedir. Sherwin ve ark. (16) ise benzodiyazepinlerin ketamine
ba¤l› ajitasyonu önledi¤i san›larak yayg›n kullan›ld›¤›n›, bu konuda herhangi bir çal›flma olmad›¤›n›, oysa kendi yapt›klar› çal›flmada böyle bir etki saptamad›klar›n› ve ajitasyonun çocuklar›n uygulama öncesi
durumlar›yla iliflki bulundu¤unu bildirmifltir. Tomat›r
ve ark. (17) ise propofol+ketamin kombinasyonunun
yaln›zca propofol uygulamas›na göre daha stabil bir
hemodinami sa¤lad›¤› ve derlenme h›z›n› ve kalitesini
azaltmadan güvenli¤i art›rd›¤›n› belirtmektedirler.
187
GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):185-188, 2006
Bütün bunlar göz önüne al›nd›¤›nda bu teknikler aras›nda hem güvenilirli¤i hem de maliyeti aç›s›ndan
ketamin ve propofol kombinasyonunun uygun bir alternatif uygulama oldu¤unu düflünüyoruz.
KAYNAKLAR
1. Garcia-Miguel FJ, Serrano-Aguilar PG, Lopez-Bastida J:
Preoperative assessment. Lancet 362:1749, 2003.
2. Yang KL: Tracheal stenosis after a brief intubation. Anesth
Analg 80: 625, 1995.
3. Weymuller EA Jr, Bishop MJ, Fink BR, Hibbard AW, Spelman FA: Quantification of intralaryngeal pressure exerted by endotracheal tubes. Ann Otol Rhinol Laryngol 92: 444, 1983
4. Whited RE: Laryngeal dysfunction following prolonged intubation. Ann Otol Rhinol Laryngol 88: 474, 1979.
5. Avramov MN, Smith I, White PF: Interactions between midazolam and remifentanil during monitored anesthesia care. Anesthesiology 85: 1283, 1996.
6. Kamibayashi T, Maze M: Clinical uses of alfa 2-adrenergic
agonists. Anesthesiology 93:1345, 2000.
7. Belleville JP, Wards DS, Bloor BC, Maze M: Effects of intravenous dexmedetomidine in humans. I. Sedation ,ventilation, nad
metabolic rate. Anesthesiology 77:1125, 1992.
8. Ramsay MEA, Luterman DL: Dexmedetomidine as a total intravenous anesthetic agent. Anesthesiology 101:787, 2004.
Al›nd›¤› tarih: 29 Eylül 2006 (ilk)
28 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra)
188
9. Wiel E, Davette M, Carpentier L, et al: Comparison of remifentanil and alfentanil during anaesthesia for patients undergoing
direct laryngoscopy without intubation. Br J Anaesth 91:421,
2003.
10. Jellish WS, Leonetti JP, Avramov A, Fluder E, Murdoch
J: Remifentanil-based anesthesia versus a propofol technique for
otologic surgical procedures. Otolaryngol Head Neck Surg
122:222, 2000.
11. Vickers MD, Morgan M, Spencer PSJ: Drugs in Anaesthetic Practice. Oxford, Butterworth-Heinemann Ltd, p68, 1991.
12. Guit JBM, Koning HM, Coster ML, Nimeijer RPE, Mackie DP: Ketamin as analgesic for total intravenous anaesthesia
with propofol. Anaesthesia 46:24, 1991.
13. Ökten F, ‹nan S, Kurtipek Ö, Çakmakl› S, Ketene A: Total
intravenöz anestezide (T‹VA) propofol-fentanil ve propofol-ketamin kombinasyonlar›n›n de¤erlendirilmesi. Anestezi Dergisi
3:135, 1994.
14. Fitzal S: Ketamine and neuroprotection. Clinical outlook.
Anaesthesist 46 Suppl 1:S65-70, 1997.
15. Kruger AD: Current aspects of using ketamine in childhood.
Anaesthesiol Reanim 23:64, 1998.
16. Sherwin TS, Green SM, Khan A, Chapman DS, Dannenberg B: Does adjunctive midazolam reduce recovery agitation after ketamine sedation for pediatric procedures? A randomized, double-blind, placebo-controlled study. Annals of Emergency Medicine 35:229, 2000.
17. Tomat›r E, Atalay H, Gürses E, Kaplan L, Gönüllü M: Pediyatrik manyetik rezonans görüntülemede propofol ile propofolketamin kombinasyonunun karfl›laflt›r›lmas›. Anestezi Dergisi
8:25, 2000.
SUBJECT INDEX
Cilt/Volume 12, 2006
A
Airway management, 185
Anesthesia, 42,58
Anesthetic management, 119
Atelectasis, 164
Atrial fibrillation, 108
F
Fentanyl consumption, 113
Fiberoptic bronchoscopy, 169
B
Bispectral index, 104
Blood conservation techniques,
132
H
Heart injury, 84
Heart transplantation, 42,58,68,73
Hemodilution, 12
Hemodynamics, 113
Heparin, 4,160
Hypotension, 124,160
Hypothermia, 12
Hypoxia, 39
C
Calcium channel blocker, 124
Cardiac catheterization, 32
Cardiac donor selection, 52
Cardiac surgery, 104
Cardiac transplantation, 52
Cardiopulmonary bypass pump,
113
Cardiopulmonary bypass, 12,84,
92,104,149,160
Cerebral hypoperfusion, 104
Coagulation cascade, 154
Compromised left ventricular
function, 149
Coronary artery bypass grafting
surger, 113
Coronary artery bypass grafting, 12
Coronary artery bypass surgery,
108,137
Coronary bypass surgery, 26,143
C-reactive protein, 19
Cystostomy catheter, 36
D
Desflurane, 175
Donor management, 52
Double-lumen endobronchial
tubes, 169
E
Elderly, 26
Electrolytes, 160
Erythropoietin, 132
Esmolol, 143
Extubation time, 137
G
General anesthesia, 119
I
Induction of anaesthesia, 26
Inflammation, 92
Inguinal hernia, 42
Inhalational anaesthesia, 175
Inotropic support, 124
Intra-aortic balloon pump, 124
Intubation without muscle
relaxtion, 119
K
Ketamine, 185
L
Laryngeal mask, 119
Levosimendan, 149
Liver function markers, 175
M
Magnesium, 108,143
Management, 92
Midazolam, 26
Monitoring, 73
Monitorization, 169
Myasthenia gravis, 119
N
Nitric oxide, 160
Non-cardiac surgical, 68
O
One lung ventilation, 39
190
Open heart surgery, 4,154
P
Pediatric cardiac surgery, 19
Pediatric heart surgery, 164
Percutaneous tracheostomy, 80
Pneumonectomy, 39
Pneumothorax, 36
Positive end-expiratory pressure,
164
Preoperative autologous donation,
132
Procalcitonin, 19
Propofol, 185
Protamine activated coagulation
time (ACT), 4
R
Recovery (extubation), 113
Recruitment maneuver, 164
Regional, 42
Risk factors, 137
S
Sedation, 32
Sedoanalgesia, 185
Sevoflurane, 26,113
Single-step rotational dilation, 80
Stenum fracture, 84
Systemic vascular resistance, 12
T
Thoracic epidural anesthesia, 119
Thromboelastgraphy, 154
Toxicity, 124
Tracheal catheter, 181
Tracheal intubation, 169
Tracheal oxygen insufflation, 181
Tracheal resection, 181
Tracheal stenosis, 181,185
Transesophageal echocardiography,
73
Tumoral mass, 39
Type II diabetes mellitus, 143
V
VSD closure, 32
KONU D‹Z‹N‹
Cilt/Volume 12, 2006
A
Aç›k kalp cerrahisi, 4, 154
Alveoler açma manevras›, 164
Anestezi indüksiyonu, 26
Anestezi uygulamas›, 119
Anestezi, 58,68
Atelektazi, 164
Atriyal fibrilasyon, 108
B
Bispektral indeks, 104
Bölgesel anestezi, 42
C
C-reaktif protein, 19
Ç
Çift lümenli endobronflial tüp, 169
D
Derlenme (ekstübasyon)
Desfluran, 175
Donör bak›m›, 52
Donör kriterleri, 52
E
Ekspirasyon sonu pozitif bas›nç, 164
Ekstübasyon süresi, 137
Elektrolitler, 160
Eritropoetin, 132
Esmolol, 143
F
Fentanil tüketimi, 113
Fiberoptik bronkoskopi, 169
G
Genel anestezi, 119
H
Hava yolu kontrolü, 185
Hemodilüsyon, 12
Hemodinami, 113
Heparin 4
Heparin, 160
Hipoksi, 39
Hipotansiyon, 124,160
Hipotermi, 12
‹
‹nflamasyon, 92
‹nguinal herni, 42
‹nhalasyon anestezisi, 175
‹notropik destek, 124
‹ntraaortik balon pompa, 124
‹zlem, 169
K
Kalp akci¤er pompas›, 113
Kalp d›fl› cerrahi, 68
Kalp transplantasyonu, 42,52,58,68,
73
Kalp yaralanmas›, 84
Kalsiyum kanal blokeri, 124
Kandan korunma teknikleri, 132
Karaci¤er fonksiyon testleri, 175
Kardiyak cerrahi, 104
Kardiyak kateterizasyon, 32
Kardiyopulmoner baypas, 12,84,92,
104,149,160
Kas gevfleticisiz entübasyon, 119
Ketamin, 185
Koagülasyon kaskad›, 154
Koroner arter baypas cerrahisi, 108,
137
Koroner arter baypas greftleme, 12,
113
Koroner baypas cerrahisi, 26,143
Kötü sol ventrikül fonksiyonu, 149
L
Laringeal maske, 119
Levosimendan, 149
M
Magnezyum, 108,143
Marjinal donör, 52
Midazolam, 26
Miyastenia gravis, 119
Monitörizasyon, 73
N
Nitrik oksit, 160
P
Pediyatrik kalp cerrahisi, 19,164
Perkütan trakeostomi, 80
Pnömonektomi, 39
Pnömotoraks, 36
Preoperatif otolog donasyon, 132
Prokalsitonin, 19
Propofol, 185
Protamin aktive edilmifl p›ht›laflma
zaman› (ACT), 4
R
Risk faktör, 137
S
Sedasyon, 32
Sedoanaljezi, 185
Serebral hipoperfüzyon, 104
Sevofluran, 26,113
Sistemik vasküler rezistans, 12
Sistostomi kateteri, 36
Sternum k›r›¤›, 84
T
Tedavi stratejisi, 92
Tek ad›ml› rotasyonel dilatasyon, 80
Tek akci¤er ventilasyonu, 39
Tip II diyabetes mellitus, 143
Torakal epidural anestezi, 119
Trakeal ekstübasyon, 169
Trakeal kateter, 181
Trakeal oksijen insuflasyonu, 181
Trakeal rezeksiyon, 181
Trakeal stenoz, 181,185
Transözofageal ekokardiyografi, 73
Tromboelastografi, 154
Tümöral kitle, 39
V
VSD kapat›lmas›, 32
Y
Yafll› olgular, 26
Z
Zehirlenme, 124
189
YAZAR D‹Z‹N‹ / AUTHORS INDEX
Cilt/Volume 12, 2006
A
Aç›l M, 185
Akgül Erdil F, 137
Aksoy T, 108
Alagöl A, 113
Altunkan AA, 80
Arar C, 113
Ar›c› G, 42
Ar›k H, 39
Arslan G, 119,185
Aflkar FZ, 12
At›c› fi, 80
Ayano¤lu HÖ, 12
Ayd›nl› B, 154
Aydo¤du Titiz T, 58,68
Ay›k ‹, 154
Aypar Ü, 32
B
Balc› H, 19
Bafla¤an E, 169
Battalo¤lu B, 137
Bayraktar N, 160
Begeç Z, 137,160
Beyram S, 181
Birbiçer H, 80
Bozdo¤an N, 36,119
Bulut M, 175
Bulutcu F, 132
But AK, 26,137,143,
160
Ç
Çal›flkan E, 119
Çamc› E, 52
Çamur G, 108
Çelebi S, 19,92,104,
164
Çetin G, 164
Çiçek S, 108
Çolak A, 113
Çökmez B, 12
D
Denker A, 84
Doruk N, 80
Dönmez A, 4
Duran E, 113
Durmufl M, 26,143
E
Ege T, 113
Ekemen S, 124
Enç Y, 108
Epözdemir S, 80
Erdemli Ö, 73,154
Erdil F, 26,143
Erdo¤an MB, 84
Ersoy MÖ, 26,137,143,
160
Ertan Y, 149
Esen F, 19
G
Gebitekin C, 181
Gedik E, 26,143
Göksu S, 39
Güleç S, 124,169,181
Gülhafl N, 137
Gülmez H, 42
Günay ‹, 164
H
Hadimio¤lu N, 42
Hatemi A, 19,104
‹
‹çel E, 42
‹flkesen ‹, 149
K
Kanca A, 108
Karaca P, 108
Karadeniz Ü, 73,154
Karakaya Kabukçu H,
68
Karao¤lu K, 164
Karsl› B, 42
Kaya FN, 169,181
Kayacan N, 42
Kazanc› D, 154
K›l›ç D, 36,119
Kocabafl S, 12
Koço¤lu H, 39
Korfal› G, 169
Korkut K, 19
Köner Ö, 19,92,104,
164
Köse EA, 32
Kultufan Turan S, 154
M
Menda F, 19,104,164
Meydan B, 175
N
Nisano¤lu V, 26,137
O
Oral U, 80
Ö
Ö¤ütmen CC, 84
Öner Ü, 39
Özgök A, 154
Öztürk E, 143
Öztürk T, 149
P
Pamukçu Z, 113
S
Sar›bülbül O, 149
Serin G, 39
S›zanl› E, 160
Sungur Ülke Z, 52
Süzer A, 108
fi
fiahin N, 58
fiener M, 36,119,185
fiirin BH, 149
T
Tanr›verdi B, 124
Toprak H‹, 160
Toprak V, 149
Türköz A, 36,119,185
U
Uzun fi, 32
Ü
Ülker H, 119
Y
Ya¤ar S, 154
Yap›c› D, 80
Yap›c› E, 143
Yavuz H, 185
Yelken B, 124
Y›lmazer C, 185
Yücel A, 26
191

Benzer belgeler