Aralık 2006/December 2006
Transkript
Aralık 2006/December 2006
Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i Dergisi Cilt/Volume 12 Say›/Number 4 ARALIK 2006 Sahibi: Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i Baflkan› FATMA AfiKAR Editör: HÜSEY‹N ÖZ ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal› 34303 Aksaray/‹stanbul Tel: (90) (0212) 414 33 08 Fax: (90) (0212) 414 35 89 E-mail: [email protected] T I P YAY I N C I L I G I Y›ld›z Posta Cad. Sinan Apt. No: 36 D.66-67 34349 Gayrettepe-‹STANBUL Tel: 288 05 41 - 288 50 22 Fax: 211 61 85 e-mail: [email protected] web: http://www.logos.com.tr Haz›rl›k ve Bask›: Logos Yay›nc›l›k Tic. A.fi. Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i Dergisi üç ayda bir y›lda 4 say› olarak yay›nlan›r. ABBOTT LABORATUVARLARI A.fi.’nin Katk›s›yla Yay›nlanm›flt›r. ‹Ç‹NDEK‹LER / Contents Derleme / Review Kalp Cerrahisinde Kandan Korunma Teknikleri: Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin Preoperative Autologous Donation with Erythro Poietin F. BULUTCU, O. BAYINDIR ............................................................. Klinik Çal›flmalar / Clinical Investigations Koroner Arter Baypas Operasyonu Olan Hastalarda Trakeal Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler: Perioperatif Risk Analizi Factors Determining the Duration of Tracheal Intubation in Patients Undergoing Coronary Artery Bypass Surgery: Perioperative Risk Analysis F.A. ERD‹L, A.K. BUT, N. GÜLHAfi, Z. BEGEÇ, V. N‹SANO⁄LU, B. BATTALO⁄LU, M.Ö. ERSOY ....................................................... Koroner Arter Cerrahisi Planlanan Tip II Diyabetes Mellitus Olgular›nda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekeri Regülasyonuna Etkisi The Effects of Esmolol and Magnesium on Blood Glucose Regulation in the Patients with Type II Diabetes Mellitus Undergoing CABG Surgery A.K. BUT, E. YAPICI, F. ERD‹L, E. ÖZTÜRK, E. GED‹K, M. DURMUfi, M.Ö. ERSOY ............................................................... Kötü Sol Ventrikül Fonksiyonlu Hastalarda Levosimendan›n Kardiyopulmoner Baypastan Ayr›lma ve Erken Dönem Hemodinamik Parametreler Üzerine Etkileri The Effect of Levosimendan on Weaning from Cardiopulmonary Bypass and Eary Hemodynamic Parameters in Patients with Compromised Left Ventricular Function T. ÖZTÜRK, B.H. fi‹R‹N, V. TOPRAK, Y. ERTAN, ‹. ‹fiKESEN, O. SARIBÜLBÜL ................................................................................ Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografinin Transfüzyon Karar› Üzerine Etkisi The Role of Rotational Thromboelastgraphy on Decision of Blood Transfusion in Open Heart Surgery S. KULTUFAN TURAN, B. AYDINLI, ‹. AYIK, S. YA⁄AR, D. KAZANCI, Ü. KARADEN‹Z, A. ÖZGÖK, Ö. ERDEML‹ .............. Heparine Ba¤l› Geliflen Akut Hipotansiyonda Serum Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri Serum Electrolytes and Nitric Oxide Levels in Acute Hypotension Following Intravenous Heparin H.‹. TOPRAK, Z. BEGEC, A. BUT, E. SIZANLI, N. BAYRAKTAR, M.Ö. ERSOY ....................................................................................... Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras›n›n Oksijenizasyona Etkisi Effects of Recruitment Maneuver on the Oxygenation After Pediatric Open Heart Surgery S. ÇELEB‹, Ö. KÖNER, F. MENDA, G. ÇET‹N, ‹. GÜNAY, K. KARAO⁄LU .................................................................................. 132-136 137-142 143-148 149-153 154-159 160-163 164-168 Bu dergi Excerpta Medica/Electronic Publ. Veri taban›na dahildir. This Journal is covered by Excerpta Medica/Electronic Publ. Div. Databasc. Yay›n Kurulu Editör Hüseyin Öz ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Editör Yard›mc›lar› Türkan Kuddisio¤lu Lale Yüceyar ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr. Prof. Dr. Siyami Ersek Gö¤üs-Kalp-Damar Cer. Mer., Anesteziyoloji Klini¤i, Uz. Dr. ÜYELER Fatma Aflkar Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Ifl›k Ayd›nl› ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Tülin Aydo¤du Titiz Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Zuhal Aykaç Prof. Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp Damar Cerrahi Merkezi, Anesteziyoloji Klini¤i, Prof. Dr. Osman Bay›nd›r Kadir Has Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Florance Nightingale Hastanesi, Prof. Dr. ‹smail Hakk› Cinel Mersin Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr. Emre Çamc› ‹. Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr. Enver Day›o¤lu ‹. Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi, Gö¤üs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Prof. Dr. Sacide Demiralp Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Murat Demirtafl Prof. Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp Damar Cerrahi Merkezi, Doç. Dr. Asl› Dönmez Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr. P›nar Durak Türkiye Yüksek ‹htisas Hastanesi Anesteziyoloji Klini¤i, Doç. Dr. Özcan Erdemli Türkiye Yüksek ‹htisas Hastanesi, Anesteziyoloji Klini¤i, Doç. Dr. Hülya Erolçay ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Çi¤dem Evren Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Yazarlara Bilgi 1. Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i Dergisi, Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i’nin yay›n organ›d›r. 2. Dergi, Gö¤üs-Kalp-Damar Anestezisi Yo¤un Bak›m ve Tedavisini içeren alanlarda bilimsel araflt›rmalar›, derlemeleri, ilginç olgu bildirilerini ve bilimsel panelleri yay›nlar. 3. Dergi 3 ayda bir ç›kar ve dört say›da bir cilt tamamlan›r. 4. Yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlara aittir. 5. Tüm yaz›lar Türkçe’dir. Özel koflullarda ‹ngilizce dilinde yay›nlama olana¤› sa¤lanabilir, 6. Bilimsel yaz›lar›n dergide yer alabilmesi için araflt›rma ve yay›n eti¤ine uyulmas›, Yay›n Kurulu’nun onay›ndan geçmesi ve uygun görülmesi gerekir. Yay›n Kurulu, yay›n koflullar›na uymayan yaz›lar›, yay›nlamamak, düzeltmek üzere yazar›na geri vermek, biçimde düzenlemek ve düzeltmek ya da k›saltmak yetkisindedir. 7. Yaz› koflullar›: a) Yaz›, standart daktilo ka¤›tlar›na makine ile yapra¤›n bir yüzüne, iki sat›r aral›kl› olarak yaz›lmal›, her sayfas›n›n iki yan›nda 3 cm boflluk b›rak›lmal›d›r. b) Bafll›k, Türkçe özet, ‹ngilizce özet, Girifl, Materyal ve Metod, Bulgular, Tart›flma (Sonuç), Kaynaklar her bir bölüm ayr› sayfalardan bafllanmal›d›r. c) Yazarlar›n ünvan kullanmaks›z›n ad› (küçük harf), soyad› (büyük harf) bafll›¤›n alt›nda ortaya yaz›lmal›d›r. d) ‹lk bafll›k sayfas›nda, dip not ile yazarlar›n görev yeri ve ünvanlar› ve yaz› ile ilgili bilgi (kongrede sunulmufl olmas› veya herhangi bir kurumun deste¤i), yaz›flma adresi, ev, ifl telefon, varsa faks no’su yaz›lmal›d›r. e) Bilimsel çal›flmalarda konu bölümleri afla¤›daki gibi s›ralanmal›d›r: - Türkçe Özet (50-150 kelimelik) - ‹ngilizce özet (ingilizce bafll›¤› ile bir arada) Özet, çal›flma veya araflt›rman›n amac›n› ve kullan›lan yöntemleri k›saca belirtmeli, ana bulgular›, var›lan sonucu destekleyecek ölçüde ayr›nt›larla bildirilmeli, elde edilen sonuç aç›klanmal›d›r. - Girifl, Materyel ve Metod, Bulgular, Tart›flma, Sonuç, Kaynaklar f) Olgu bildirilerin bölümleri afla¤›daki gibi s›ralanmal›d›r. - ‹ngilizce Özet (‹ngilizce bafll›¤› ile birarada) - Olgu (veya olgular›n) sunumu, - Tart›flma, Kaynaklar g) Kaynaklar yaz› içinde parantez içinde numaralanmal›d›r. h) Kaynaklar afla¤›daki gibi bir düzende yaz›lmal›d›r: Örnek: 3. Fenel V, Vale GR, Brock GA: Respiration and cerebral blood flow in metabolic acidosis and alkalosis in human. J Appl Physiol 27:67, 1967. Makaleler için: - (Yazar›n soyad› isim bafl harfleri, 2’inci veya devam›ndaki yazarlar›n isim bafl harflerinden sonra, son yazar›n isim bafl harfinden sonra): (Makalenin ad›) - (Derginin Index Medicus’a göre k›salt›lm›fl ad› veya tam bafll›¤›) - (Volüm say›s›): Say› zorunlu de¤ildir) - (Bafllang›ç sayfas›) - (Y›l) 10. Yukar›da s›ralanan koflullara uymayan yaz› kabul edilmez ve eksiklerin tamamlanmas› için yazar›na iade edilir. Kitap için: - (Yazar›n soyad› isim bafl harfleri, 2’inci veya devam›ndaki yazarlar›n isim bafl harflerinden sonra), (Kitab›n ad›), (Bask›s›), (Yay›nevi), (fiehir), (Sayfa), (Bask› y›l›). Örnek: 5. Nunn J: Applied Respiratory Physiology. 2nd Ed., Butterworths, London, 168, 1977. j) fiekillerin (tablo, resim ve grafikler) no’lar› yaz› içinde parantez içinde belirtilmelidir. Foto¤raflar ayr› bir zarfa konulmal› ve arka yüzleri numarlanmal›d›r. fiekillerin (tablo, resim, grafik, foto¤raf, slayt) alt yaz›lar› ayr› bir sayfaya yaz›lmal› ve s›ra numaras› verilmelidir. 8. Yaz›lar 2’si orjinal, 2’si de kör (Yazarlar›n isimleri, adresleri ve yap›ld›¤› yer ç›kar›lm›fl olarak) olmak üzere 4 nüsha yollanmal›d›r. 9. Yaz› ve flekiller yazarlara iade edilmez. 11. Yaz›lar, “Prof. Dr. Hüseyin Öz. ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal› 34303 Aksaray-‹stanbul” adresine gönderilmelidir. ‹Ç‹NDEK‹LER devam Çift Lümenli Endobronflial Tüplerin Do¤ru Pozisyonunun Belirlenmesi ve Fiberoptik Bronkoskopinin Rolü Confirmation of Optimal Position of Double-lumen Endobronchial Tubes and Role of Fiberoptic Bronchoscopy F.N. KAYA, S. GÖREN, E. BAfiA⁄AN, G. KORFALI ....................... Eriflkin Hastalarda Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon Testlerine Etkisi The Effects of Desflurane on Liver Function Markers in Adults M. BULUT, B. MEYDAN ................................................................... Olgu Sunumlar› / Case Reports Trakeal Rezeksiyonda Hava Yolu Yönetimi: Oksijen ‹nsuflasyon Tekni¤i Airway Management for Tracheal Resection: Technique of Transtracheal Oxygen Insufflation (Case Report) F.N. KAYA, S. BAYRAM, S. GÖREN, C. GEB‹TEK‹N ...................... ‹nspiratuvar Stridor ile Gelen Bilinmeyen Trakeal Patolojili Olguda Anestezik Yaklafl›m Anesthetic Management of a Patient with an Unknown Tracheal Pathology Presenting with Inspiratory Stridor M. AÇIL, M. fiENER, H. YAVUZ, C. YILMAZER, A. TÜRKÖZ, G. ARSLAN ......................................................................................... Dizin ................................................................................................... 169-174 175-180 181-184 185-188 189-191 Üyelik baflvuru formu 192. sayfam›zdad›r. ÜYELER (devam) Suna Gören Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Tayfun Güler Çukurova Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Beyhan Karamanl›o¤lu Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Meral Kanbak Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Öner Süzer ‹. Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Belk›s Tanr›verdi Osmangazi Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Mehmet Tu¤rul ‹. Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi, Anesteziyoloöji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Bu dergi Acid Free (Alkali) ka¤›da bas›lmaktad›r. This journal is printed on Acid-Free paper GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):132-136, 2006 Derleme Kalp Cerrahisinde Kandan Korunma Teknikleri: Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin Füsun BULUTCU *, Osman BAYINDIR ** ÖZET SUMMARY Koroner arter baypas cerrahisi en s›k uygulanan ameliyatlard›r ve tüm transfüzyonlar›n önemli bir k›sm›n› oluflturur. Allojenik kana maruz kal›nmas›n›n azalt›lmas›, kan transfüzyonuna ba¤l› enfeksiyöz hastal›klar, allerjik reaksiyonlar veya immünsupresyon riskini azaltmas› aç›s›ndan önemlidir. Aç›k kalp cerrahisinde allojenik kan transfüzyon insidans› çeflitli kandan korunma teknikleri stratejilerinin gelifltirilmesi ile mümkündür. Son y›llarda allojenik kan transfüzyonunu azaltmak için preoperatif otolog donasyon uygulanmakta ve otolog kan›n toplanmas› ile iliflkili aneminin düzeltilmesinde hemopoetik eritropoetin faktörü (rekombinant insan eritropoetini; rHuEPO) kullan›lmaktad›r. Preoperative Autologous Donation with Erythropoietin Bu yaz›da güncel kandan korunma tekniklerinden olan preoperatif otolog donasyon ve eritropoetinin aç›k kalp cerrahisindeki rolü tart›fl›lacakt›r. Coronary artery bypass graft surgery is among the most frequently performed operations and accounts for a substantial proportion of all RBC units transfused. Reducing exposure to allogenic blood is an important means of lowering the associated risks to patients, such as the transmission of infectious diseases, allergic reactions, or immunosupression. In the field of open heart surgery, the incidence of allogenic blood transfusion can be reduced by strategies of blood conservation tecniques. In recent years preoperative autologous blood donation is positively undertaken to minimize allogenic blood transfusion and the hemopoietic factor erythropoietin (recombinant human erythropoietin; rHuEPO) is now generally used to correct anemia associated with the collection of autologous blood. In this review, the role of preoperative autologous donation with erythropoietin; one of the actual blood conservation techniques will be discussed during open heart surgery. Anahtar kelimeler: kandan korunma teknikleri, preoperatif otolog donasyon, eritropoetin Key words: blood conservation techniques, preoperative autologous donation, erythropoietin G‹R‹fi Kalp cerrahisinde kanamaya yol açan faktörler; cerrahinin kendisine ait hasar ve pompaya ba¤l› hemostatik defektler ki bunlar trombosit kayb› ya da disfonksiyonu, pompaya ba¤l› hemodilüsyon, heparin kullan›m› ve fibrinolitik sistemin disfonksiyonu olarak s›ralanabilir (3). Kalp cerrahisi; gerek cerrahi tekniklerin geliflmesi gerek pompa süresinin k›salmas›na ba¤l› olarak korkulan bir cerrahi yöntem olmaktan ç›km›flt›r. Ancak kanama bir komplikasyon olarak kabul edilirse, hastalar›n % 40’› perioperatif dönemde allojenik kan transfüzyonuna ihtiyaç duymaktad›r (1). Amerika’da tüm kan transfüzyonlar›n›n % 20’nin kalp cerrahisine ait oldu¤u bildirilmifltir (20). * Florence Nightingale Hastanesi Anesteziyoloji ve Yo¤un Bak›m Bölümü, Uzm. Dr. ** Florence Nightingale Hastanesi Anesteziyoloji ve Yo¤un Bak›m Bölümü, Prof. Dr. 132 Öte yandan ileri yafltaki kardiyak risk grubundaki hastalarda yüksek Hb de¤erleri ile daha olumlu sonuçlar al›nmas›na ra¤men, allojenik kan transfüyonlar›n›n kardiyak morbidite ve mortaliteyi azaltt›¤›na dair pozitif bulgular yeterince aç›k de¤ildir (4). Günümüzde pek çok kandan korunma teknikleri F. Bulutcu ve ark., Kalp Cerrahisinde Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin güvenilir, uygulanabilir ve etkin olarak kullan›lmaktad›r. Modern kan korunma tekniklerinden biri olan preoperatif otolog donasyon (POD) kardiyak cerrahi giriflim geçirecek hastalarda allojenik kan kullan›m›n› büyük oranda azaltm›flt›r. Günümüzde yaflamsal öneme sahip olsa da allojenik kan transfüzyonunun çeflitli enfeksiyöz ve immünolojik riskleri beraberinde tafl›d›¤› bilinmektedir. Allojenik Transfüzyonlara ait Riskler Viral Bulaflma Eritrosit süspansiyonlar› al›c›n›n kan›nda oksijen tafl›ma kapasitesini art›rmak için kullan›l›r. 1980 ve 1990 y›llar›nda kan transfüzyonuna ait en önemli riskler viral bulaflmaya ba¤l›yd› (5-6). Hepatit B, C ve HIV’nin bulaflma riski Tablo 1’de gösterilmifltir. Günümüzde, geliflmifl donör tarama testleri ve Nukleik Asit Testi (NAT) ile tafl›y›c› virüsün pencere dönemi çok k›salm›flt›r. Her ne kadar HIV ve hepatit virüsünün transfüzyonla bulaflma riski azalm›fl olsa da son zamanlarda Bat› Nil virüsü ve Cretzfeldt Jacob Hastal›¤› ya da deli dana hastal›¤›n›n bulaflma riski önem kazanm›flt›r. 2002 ve 2003 y›l›nda Bat› Nil virüsünün 1/400 ve 1/5000 oran›nda banka kan›n› infekte etti¤i bildirilmifltir (7). SARS ile iliflkili “Transfüzyon transmisyon virüsünün (TTV)” transfüze edilen kanlar›n % 52’sinde bulundu¤u bildirilmifltir. Bu virüs; immün suprese kiflilerde karaci¤er yetersizli¤i ya da ensefalopatiye neden olabilir (8). Yanl›fl Transfüzyon Bugün için ABO uyumsuzlu¤undan kaynaklanan transfüzyon riskleri transfüzyona ba¤l› HIV enfeksiyonlar›ndan daha fazlad›r. ‹ki y›ll›k dönem içinde transfüzyona ba¤l› oldu¤u bildirilen 315 majör yan etkinin % 67.6’n›n yanl›fl hasta-yanl›fl kan transfüzyonuna ait oldu¤u bilidirilmifltir (9). Kan›n grupland›r›lmas›ndan ya da yanl›fl hastaya uygulanmas›ndan kaynaklanan ABO uyumsuzlu¤una ba¤l› risk; transfüzyonla HIV bulaflt›rma riskinden daha s›k olmas›na ra¤men, ço¤unlukla da rapor edilmemektedir (10). ‹nflamasyon Allojenik kan transfüzyonu ile tafl›nan donör lökositler ve biyolojik medyatörler al›c›da inflamatuvar cevab› tetikler. Özellikle lökosit filtresinden geçirilmemifl beklemifl kanlarda sitokinler ve kompleman C3a, C5a gibi inflamasyon medyatörleri ortama sal›n›r. Koroner arter baypas cerrahisinden sonra iki ünite kan transfüzyonuna ba¤l› olarak TNF-α ve IL6 düzeylerinde 15 kat art›fl oldu¤u gösterilmifltir (11). Murphy ve ark. (12), doza ba¤l› olarak allojenik transfüzyonlar›n postoperatif enfeksiyon veya hastanede kal›fl sürelerini 3 ila 8 kat art›rd›¤›n› belirtmifltir. ‹ki ünite eritrosit ve tam kan ile transfüzyon sonras› % 3.9, 3-5 ünite sonras› % 6.9, 6 ünite ve daha fazla kan transfüze edildi¤inde % 22 enfeksiyon geliflti¤ini saptam›fllard›r. Al›c›n›n immün sistemini deprese eden bir baflka durum da donör T-lenfositleridir. Canl› olan bu lenfositler al›c›n›n kemik ili¤ine transplante olur ve k›sa süre için bile olsa al›c›n›n bakteriyel sald›r›lara karfl› cevab›n› zay›flat›rlar. Transfüzyona Ba¤l› Akut Akci¤er Hasar› (TRALI) Transfüzyonla iliflkili akut akci¤er hasar›n› donör kan›ndaki plazmaya karfl› oluflan antikorlar›n tetikledi¤ine inan›lmaktad›r (13). Klinik olarak eriflkinin s›k›nt›l› solunum sendromuna benzer bulgular vermekle beraber daha hafif seyreder. Semptomlar genellikle transfüzyondan 1 ila 6 saat sonra bafllar ve 48 ila 96 saat içinde geriler. Ancak, vakalar›n % 8’i fatal seyreder. Bugün için morbidite ve mortalite aç›s›ndan transfüzyonlara ait en önemli komplikasyon olarak tan›mlanmaktad›r (9,13). Preoperatif Otolog Donasyon (POD) Otolog transfüzyon uygulamas› yüzy›llard›r bilinen bir tekniktir. Ancak, son as›rda transfüzyonlara ba¤l› t›bbi ve yasal bask›lar›n, allojenik kan kullan›m›na k›s›tlamalar getirmesi sonucu yeniden gündeme gelmifltir (14). Otolog donasyondaki kan verme kriterleri allojenik donasyondan farkl›d›r. Amerikan Kan Bankas› Birli¤inin oluflturdu¤u standartlara göre donör Hb düzeyinin 11 gdL-1 ya da Hct’nin % 33’ün alt›nda olmamas› 133 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):132-136, 2006 Tablo 1. Allojenik kan transfüzyonuna ait riskler. Uygun Hasta Seçimi 1. Hepatit B 2. Hepatit C 3. HIV 4. HTLV 5. TTV 6. Bat› Nil virüsü 7. CMV 8. EBV 9. TRALI 10. ABO- Rh uyuflmazl›¤› 11. Gecikmifl hemolitik reaksiyon 12. Allerjik reaksiyon 13. Febril reaksiyon 14. Graft vs Host hastal›¤› 15. Volüm fazlal›¤› Preoperatif otolog donasyon; ortopedik eklem replasman›, torakal veya spinal cerrahi, kardiyak cerrahi ve radikal prostatektomi gibi önemli miktarlarda kan kayb› olabilecek ifllemler gibi seçilmifl hasta gruplar›nda belirgin olarak allojenik transfüzyon gereksinimini azalt›r (21). Ancak, hastada sistemik enfeksiyon ve bakteriyemi riski, anstabil anjina varl›¤›nda POD uygulanamaz (22). Tablo 2’de uygun olmayan durumlar özetlenmifltir. 1/58.00- 1/150.000 ünite 1/872.000 1/1.4-2.4 milyon 1/1.5 milyon % 52 1/1.4 milyon %7 %5 1/5000-10.000 1/6000-1/100.000, 500.000 1/2500 % 1-4 % 0.1-1 1/400-1/10.000 % 10-40 Veriler ünite ya da % risk olarak verilmifltir. TRALI: Transfüzyonla iliflkili Akut Akci¤er Hasar›. Veriler Kaynak 6’dan al›nm›flt›r. Tablo 2. POD için uygun olmayan kriterler. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Enfeksiyon ve bakteriyemi varl›¤›nda Aort stenoz cerrahisi Anstabil anjina Aktif nöbet Geçirilmifl miyokard infarktüsü ya da serebrovaskuler hastal›k (son 6 ay içinde) Sol ana koroner arter lezyonu Syanotik kalp hastal›¤› Kontrolsüz hipertansiyon bulgular› POD: Preoperatif otolog donasyon yeterlidir (15). Yafl ya da kilo k›s›tlamas› yoktur. Her donasyonda 10.5 mLkg-1 kan al›nabilir. ‹fllem her 72 saatte bir tekrarlanabilir, ancak intravasküler volümün toparlanabilmesi için cerrahiden en az 72 saat önce son donasyon tamamlanm›fl olmal›d›r. Oral demir tedavisi rutin olarak önerilir. POD’nin etkinli¤i hastan›n eritrosit yap›m›n› art›rmaya yönelik endojen eritropoetin cevab›ndaki art›fla ba¤l›d›r. Bu iyatrajenik kan kayb›na cevap olarak eritropoetindeki art›fl bazal düzeyin üzerine önemli ölçüde ç›kmakla birlikte normal s›n›rlar içinde kal›r. Otolog donasyon ile ilgili prospektif kontrollü çal›flmalarda, haftada bir kez donasyon uygulamas›n›n eritrosit ekspansiyonunda % 11 (oral demir tedavisi olmadan) ile % 19 (oral demir tedavisi ile) art›fla, agresif flebotomi uygulamas›n›n ise yani haftada üç kez, üç hafta süresince, cerrahiden 25-30 gün önce uyguland›¤›nda eritrosit ekspansiyonunu % 19 (oral demir tedavisi olmadan) ile % 26 (oral demir tedavisi ile) art›rd›¤› gösterilmifltir (16-20). 134 Avantajlar› Allojenik kanlarda non A-E hepatit ve Creutzfeld-Jakob hastal›¤›n›n varyant› olan bir protein gibi pek çok yeni enfeksiyöz ajanlar› saptanmaktad›r (23). Son çal›flmalar, post-transfüzyon non A-E hepatitten SEN adl› bir virüs ailesinin sorumlu oldu¤unu düflündürmektedir. Kardiyak cerrahi hastalar›nda SEN virüsü transfüzyon uygulananlarda (% 30) uygulanmayanlara göre (% 3) daha fazla görülmüfltür (23). Her ne kadar bu virüsün kan transfüzyonuyla bulaflt›¤›na dair rapor edilmifl vakalar olmamakla birlikte, virüsün inkübasyon döneminin uzun olmas› ve dalak gibi lökositten zengin organlarda saptanmas›, kan yoluyla bulaflma olas›l›¤›n› akla getirmektedir (24). Otolog donasyon uygulanan hastalarda bu ve di¤er enfeksiyöz ajanlarla enfeksiyon riski ortadan kalkar. Allojenik transfüzyonlara ba¤l› immün supresyon etkisinin olmamas› nedeniyle otolog kan kullanan hastalarda postoperatif sonuçlar›n (hastanede kal›fl süresi ve postoperatif enfeksiyonlarda azalma) daha iyi oldu¤u gösterilmifltir (25). Dezavantajlar› Yanl›fl kan transfüzyonundan kaynaklanan ABO uyumsuzlu¤una ba¤l› hata riski otolog kanlar için de geçerlidir. Bir di¤er risk de toplanan kanlar›n kontamine olmas› sonucu bakteriyel enfeksiyon ve sepsistir. Nadir görülmekle birlikte donasyon s›ras›nda hemodinamik instabilite ve akut koroner olaylar›n›n otolog donörlerde daha fazla rastland›¤› bildilmifltir (yaklafl›k 1/17.000, 1/200.000 donasyonda, s›ras›yla) (26). Otolog donasyonun etkinli¤ini sorgulayan en önemli F. Bulutcu ve ark., Kalp Cerrahisinde Preoperatif Otolog Donasyon ve Eritropoetin olaylardan biri donasyon kanlar›n›n kullan›lmamas›d›r. Ender olarak transfüzyon gerektiren vajinal do¤um ya da vajinal histerektomi ameliyatlar›nda toplanan kanlar›n % 50 ile % 90’› kullan›lamay›p at›lm›flt›r (27). Ek olarak otolog donasyon için maliyet giderlerinin de yüksek olmas› etkinli¤i konusunda soru iflaretleri uyand›rm›flt›r. Ancak, iyi organize olmufl kurumlarda e¤itilmifl t›bbi personel deste¤inde uygun hasta ve cerrahi yöntemler belirlendi¤inde giderlerin azalt›labilece¤ine dikkat çekilmektedir (28,29). ER‹TROPOET‹N Normal flartlar alt›nda, dolafl›mdaki eritrosit düzeyleri eritropoetin taraf›ndan düzenlenir. Preoperatif otolog donasyon uygulanacak veya preoperatif Hb, Hct düflüklü¤ü ve kardiyak fonsiyonlar›n s›n›rl› oldu¤u hastalarda otolog donasyona destek amac›yla farmakolojik dozlarda verilen rekombinant human eritropoetinin (Epoetin alfa; EPO), eritropoezisi indükleyerek preoperatif eritrosit yap›m›n› art›rd›¤›, Hb ve Hct düzeylerini yükseltti¤i ve allojenik kan transfüzyon olas›l›¤›n› azaltt›¤› gösterilmifltir (30). Eritropoezisin primer düzenleyicisi olan eritropoetin, 30.400 molekül a¤›rl›¤›nda glikoprotein yap›s›nda bir hormondur (31). Doku hipoksisi varl›¤›nda renal kortikal interstisyel hücrelerden sal›n›r (32), kemik ili¤indeki eritroid kök hücre reseptörlerine ba¤lan›r ve eritrosit öncüleri olan eritroblastlar›n proliferasyonu ve diferansiyasyonuna neden olur (33). 1977 y›l›nda Miyake ve ark. (34), EPO hormonunu izole etmifl ve 1985 y›l›nda ilk defa Jacob ve ark. (35) taraf›ndan rekombinant DNA teknolojisi kullan›larak rhu-EPO sentezlenmifltir. EPO uygulamas› ile anemik olmayan ve demir depolar› yeterli hastalarda, tedavinin üçüncü gününde retikülosit say›s›nda art›fl ile yedinci günde bir ünite kana ve yirmi sekizinci günde befl ünite kana eflde¤er eritrosit ekspansiyonu görülür (36). Kompleks cerrahi giriflimlerde allojenik kan transfüzyonunu en aza indirgemek için üç ile befl ünite kana gereksinim duyuldu¤unda, EPO’ya ba¤l› eritropoezisin indüklenebilmesi için üç-dört haftal›k preoperatif intervale gereksinim duyulur. Agresif flebotomi (üç haftada alt› ünite) uygulamala- r›nda, anemik olmayan hastalarda; egzojen eritropoetin tedavisinin kompansatuvar eritropoezisi uyararak otolog donasyonu kolaylaflt›rd›¤› öne sürülmüfltür (37). Ayr›ca, anemik otolog donörlerde (Hct ≤ % 39), 300 ya da 600 Ukg-1 intravenöz alt› dozluk EPO ve beraberinde oral ya da intravenöz demir tedavisi, plasebo grubu ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, ortopedik cerrahi hastalar›nda allojenik kan transfüzyonlar›n› azaltt›¤› gösterilmifltir (38). Ancak, bir baflka çal›flmada ciddi anemisi (Hct ≤ %33) ya da demir eksikli¤i olan hastalarda oral demir ve EPO tedavisine ra¤men, plasebo grubu ile karfl›laflt›r›d›l¤›nda allojenik transfüzyon kullan›m›n› azaltmad›¤› gösterilmifltir (39). Perioperatif EPO kullan›m›nda uygun doz ve uygulama yöntemi konusunda henüz fikir birli¤ine var›lamam›flt›r. Genellikle ayaktan gelen preoperatif otolog donasyon uygulanacak hastalarda subkutan uygulama yolu, pratik oluflu nedeniyle tercih sebebidir. Preoperatif olarak uygulanan tüm dozlarda eritropoezisi uyard›¤› kabul edilmekle birlikte genellikle 600 IU kg-1, haftada bir subkutan uygulama flekli tercih edilmektedir (30-40). EPO uygulamas› ile Hb ve Hct de¤erlerindeki h›zl› art›fl; teorik olarak ortopedik vakalarda derin venöz tromboz ve pulmoner emboli gibi perioperatif trombotik riskleri art›rabilir ya da kalp cerrahisinde greft trombozu veya miyokard enfarktüsüne yol açabilir. EPO uygulanan ortopedi vakalar›nda kontrol grubuna göre daha fazla derin ven trombozu görülürken (40), Faris ve ark.’n›n (30) yapt›¤› çal›flmada farkl›l›k saptanmam›flt›r. Kardiyak hastalarda D’Ambra ve ark.’n›n (41) yapt›¤› bir çal›flmada, istatistiksel olarak anlaml› olmamakla birlikte EPO uygulamas› ile aç›klanamayan trombotik ve vasküler olaylara ba¤l› ölümler saptanm›flt›r. Ancak, di¤er pek çok çal›flmalarda, kalp cerrahisinde EPO uygulamas›n›n tek bafl›na veya preoperatif otolog donasyonla beraber kullan›ld›¤›nda, allojenik transfüzyonlar› azaltt›¤› ve yan etkileri aç›s›ndan kontrollü çal›flmalardan farkl› olmad›¤› gösterilmifltir (42-46) Sonuç olarak teorikte kans›z cerrahi mümkün olmad›¤› gibi risksiz kan da mümkün de¤ildir. Allojenik transfüzyonlara ait riskler ancak çeflitli kandan korunma tekniklerinin gelifltirilmesi ile mümkündür. Preoperatif otolog donasyon ve beraberinde EPO 135 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):132-136, 2006 kullan›m›, kardiyak hastalarda allojenik kan kullan›m›n› büyük ölçüde azaltmaktad›r. Klinik kullan›mda; maliyet hesaplamalar›n› da göz önüne al›narak yap›lacak di¤er kandan korunma teknikleri ile karfl›laflt›r›lmal› çal›flmalar yap›lmas› gelecek vadetmektedir. TEfiEKKÜR Yazarlar, bu yaz›n›n haz›rlanmas› s›ras›nda, Florence Nightingale Hastanesi Kan Bankas› Sorumlusu Miktobiyoloji ve Klinik mikrobiyoloji Uzm. Dr. Ayd›n Ayd›nl›’ya göstermifl oldu¤u katk›lardan dolay› teflekkür ederler. KAYNAKLAR 1. Stover EP, Siegel LC, Parks R, et al: Variability in transfusion practice for coronary artery bypass surgery persists despite national consensus guidelines: A 24-instution study. Instutions of the Multicenter Study of Perioperative Ischemia Research Group Anesthesiology 88:327-333, 1988. 2. Johnson RG, Thurer RL, Kruskall MS, et al: Comparison of two transfusion strategies after elective operations for myocardial revascularization. J Thorac Cardiovasc Surg 104:307-314, 1992. 3. Harker KA: Bleeding after cardiopulmonary surgery. N Engl J Med 314:1446-1448, 1986 4. Wu WC, Rathore SS, Wang Y, et al: Blood transfusion in elderly patients with acute myocardial infarction. N Engl J Med 345:1230-1236, 2001. 5. Spiess BD: Blood transfusion: The silent epidemic. Ann Thorac Surg 72:1832-1837, 2001. 6. Goodnough LT, Brecher ME, Kanter MH, et al: Transfusion Medicine: Blood transfusion. N Engl J Med 332: 719-841, 1995. 7. Pealer LN, Marfin AA, Petersen LR, et al: Transmission of West Nile virüs through blood transfusion in the United States N Engl J Med 349:1236-1245, 2003. 8. Handa A, Dickstein B, Young NS, et al: Prevalance of a newly described human cricovirus, TTV, in United States donors. Transfusion 40:245-251, 2000. 9. Williamson LM, Lowe EM, et al: Seriou hazards of transfusion (SHOT) initiative: Analysis of the first two annual reports. BMJ 319:16-19, 1999. 10. Krombach J, Kampe S, Gathof BS, et al: Human error: The persisting risk of blood transfusion: A report of five cases. Anesth Analg 94:154-156, 2002. 11. Fransen E, Maessen J, Dentener M, et al: Impact of blood transfusions on inflammatory mediator release in patients undergoing cardiac surgery. Chest 116:1233-1239, 1999. 12. Murphy PJ, Connery C, Hicks GL, et al: Homologous blood transfusion as a risk factor for postoperative infection after coronary artery bypass graft operations. J Thorac Cardiovasc Surg 104:10921099, 1992. 13. Popovsky MA: Transfusion-related lung injury. Curr Opin Hematol 7:402-407, 2000 14. Wallace EL, Churchill WH, Surgenor DM, et al: Collection and transfusion of blood and blood components in the United States Transfusion 35:802-804, 1992. 15. American Association of Blood Banks: Standards for Blood Banks and Transfusion Services. Bethesda, MD, American Association of Blood Banks, 2000. 16. Kasper SM, Gerlich W, Buzello W: Preoperative red cell production in patients undergoing weekly autologous blood donation. Transfusion 37:1058-1062, 1997. 17. Kasper SM, Lazansky H, Stark C, Klimek M, et al: Efficacy of oral iron supplementation is not enhanced by additional intravenous iron during autologous blood donation. Transfusion 38:764-770, Al›nd›¤› tarih: 10 Kas›m 2006 (ilk) 30 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra) 136 1998. 18. Weisbach V, Skoda P, Rippel R, et al: Oral or intravenous iron as an adjuvant to autologous blood donation in elective surgery: a randomized, controlled study. Transfusion 39:465-472, 1999. 19. Goodnough LT, Rudnik S, Price TH, et al: Increased preoperative collection of autologous blood with recombinant human erythropoetin therapy. N Engl J Med 321:1163-1168, 1989. 20. Goodnough LT, Price TH, Rudnick S: Preoperative red cell production in patients undergoing aggressive autlogous blood phlebotomy with and without erytropoetin therapy. Transfusion 32:441445, 1992. 21. Renner SW, Howanitz PJ, Bachner P: Preoperative autologous blood donation in 612 hospitals. Arch Pathol Lab Med 116:613615, 1992. 23. Chamberland ME: Emerging infectious agents: Do they pose a risk to the safety of transfused blood and blood products? Clin Infect Dis 34:797-805, 2002. 24. Coulthart MB, Cashman NR: Variant Creutzfeldt-Jakob disease: A summary of current scientific knowledge in relation to public health. Can Med Assoc J 165:51-58, 2001. 25. Wamkavas EC, Blajchman MA: Deleterious clinical effects of transfusion-associated immunomodulation: Fact or fiction? Blood 97:1180-1195, 2001. 26. Popovsky MA, Whitaker B, Arnold NL: Severe outcomes of allogenic and autologous blood donation: frequency and characterization. Transfusion 35:734-737, 1995. 27. Kanter MH, Van Maanen D, Anders KH, et al: Preoperative autologous blood donation before elective hysterectomy JAMA 276:798-801, 1996. 28. Goodnough LT, Brecher ME: Autologous blood transfusion. Int Med 37:238-245, 1998. 29. Karkouiti K, McCluskey S: Pro: Preoperative autologous blood donation has a role in cardiac surgery. J Cardiothoracic Vasc Anesth 17:121-125, 2003. 30. Faris PM, Ritter MA: Epoetin alfa. A bloodlesss approach for the treatment of perioperative anemia. Clin Orthop Rel Researc 357:60-67, 1998. 31. Jelkmann W: Erythropoietin: Structure, control of production and function. Physiol Rev 72:449-489, 1992. 32. Porter DL, Goldberg MA: Regulation of erythropoetin production. Exp Hematol 21:399-404, 1993. 33. McGuire M, Spivak JL: Erythropoeiesis. In: Scientific Basis of Transfusion Medicine. Anderson K, Ness P (Eds). Philedephia, WB Saunders Company 1-16, 1994. 34. Miyake T, Kung CHK, Goldwasser E: Purification of human erythropoetin. J Biol Chem 252:558-564, 1977. 35. Jacobs K, Scoemaker C, Rudersdorf R, et al: Isolation and characterisation of genomic and DNA clones of human erythropoetin. Nature 313:806-810, 1985. 36. Goodnough LT, Brittenham G: Limitations of the erythropoetic response to serial phlebotomy: implications for autologous blood donor programs. J Lab Clin Med 115:28-35,1990. 37. Goodnough LT, Monk TG, Brecher MF: Autologous blood procurement: Lessons to be learned in the last 10 years. Vox Sang 71:133-41, 1996. 38. Mercuriali F, Zanella A, Barosi G, et al: Use of erythropoetin to increase the volume of autologous blood donation by orthopaedic patients. Transfusion 33:55-59, 1993. 39. Price TH, Goodnough LT, Vogler W, et al: The effect of recombinant erythropoetin administration on the efficacy of autologous blood donation in patients with low hematocrits. Transfusion 36:29-36, 1996. 40. Canadian Orthopedic Perioperative Erythropoetin Study Group: Effectiveness of perioperative recombinant human erythropoetin in elective hip replacement. Lancet 341:1227-1232, 1993. 41. D’Ambra MN, Gray RJ, Hillman R, et al: Effect of human recombinant erythropoetin on transfusion risk in coronary artery bypass patients. Ann Thorac Surg 64:1686-1693, 1997. 42. Watanebe Y, Fuse K, Naruse Y, et al: Subcutaneous use of erythropoetin in heart surgery. Ann Thorac Surg 54:479-483, 1992. 43. Kulier AH, Gombotz H, Fuchs G, et al: Subcutaneous recombinant human erythropoetin and autologous blood donation before coronory artery bypass surgery. Anesth Analg 76:102-106, 1993. 44. Schmoeckel M, Nollert G, Mempel M, et al: Effects of recombinant human erythropoetin on autologous blood donation before open heart surgery. Thorac Cardiovasc Surg 41:364-368, 1993. 45. Hayashi J, Kumon K, Takanashi S, et al: Subcutaneous administration of recombinant human erythropoetin before cardiac surgery: a double-blind multicenter trial in Japan. Transfusion 34:142146, 1994. GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006 Klinik Çal›flma Koroner Arter Baypas Operasyonu Olan Hastalarda Trakeal Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler: Perioperatif Risk Analizi Feray AKGÜL ERD‹L *, A. Kadir BUT *, Nurçin GÜLHAfi *, Zekine BEGEÇ *, Vedat N‹SANO⁄LU **, Bektafl BATTALO⁄LU ***, M. Özcan ERSOY **** ÖZET SUMMARY Bu retrospektif çal›flmam›zda, koroner arter cerrahisi uygulanan hastalarda postoperatif dönemde ekstübasyon süresine etki eden perioperatif risk faktörlerini tespit etmeyi amaçlad›k. Factors Determining the Duration of Tracheal Intubation in Patients Undergoing Coronary Artery Bypass Surgery: Perioperative Risk Analysis Eylül 2001 ile aral›k 2005 tarihleri aras›nda hastanemizde koroner arter baypas cerrahisi uygulanan 1.171 olgu çal›flmaya dahil edildi. Olgular postoperatif dönemde ekstübasyon süresi ≤6 saat (Grup I; n=332) ve >6 saat ( Grup II; n=849) olarak iki gruba ayr›ld›. Olgular›n demografik, intraoperatif ve postoperatif verileri istatistiksel olarak karfl›laflt›r›ld› ve uzam›fl ekstübasyon süresine etki eden risk faktörlerini tespit etmede multivaryant lojistik regresyon analizi kullan›ld›. Demografik verilerin multivarient logistik regresyon analizinde yafl, geçirilmifl M‹, hipertansiyon, KOAH, unstabil anjina, karotis arter hastal›¤› geç ekstübasyonda risk faktörü bulunmufltur. Perioperatif verilerin multivaryant logistik regresyon analizinde ise distal anastomoz say›s›, kros klemp zaman›, inotrop gereksinimi, postoperatif atriyal fibrilasyon oran›, geç ekstübasyonda risk faktörü olarak bulunmufltur. Geç ekstübe olan grupta yo¤un bak›m ve hastane kal›fl süreleri istatistiksel olarak daha uzun bulundu. Bu retrospektif çal›flmam›z da; hem preoperatif hem de per ve postoperatif de¤iflkenlerin ekstübasyon süresini etkiledi¤ini, preoperatif de¤iflkenlerin per ve postoperatif de¤iflkenlere göre daha etkin oldu¤unu tespit ettik. Anahtar kelimeler: ekstübasyon süresi, risk faktörleri, koroner arter baypas cerrahisi * ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. *** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Doç. Dr. **** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. Aim of our retrospective study was to identify perioperative risk factors of extubation times after coronary artery bypass greffing (CABG). One thousand one hundred and seventy one patients undergoing CABG in our hospital between September 2001 and December 2005 were included in this study. These patients were divided into 2 groups depending on whether mechanical ventilation time was shorter than 6 hours (Group I; n=332), or longer than 6 hours (Group II; n=849). Demographic, intraoperative and postoperative patient characteristics were compared, and multivariate logistic regression analysis was used to identify risk factors effecting extubation time after CABG. Multivariate logistic regression analysis of demographic variables identified, age, previous MI, hypertension, COPD, unstable angina and carotid artery disease as risk factors of extubation time after CABG. Multivariate logistic regression analysis of perioperative variables identified, mean number of distal anastomoses, mean cross-clamp time, inotropic support and incidence of postoperative atrial fibrillation as risk factors for extubation time after CABG. Mean intensive care unit and hospital stays of late extubated group were found as statistically longer than that of early extubated group. In this retrospective study; it was found that preoperative variables had more important effects on late extubation than that of perioperative variables. We concluded that by improving preoperative care quality and preventing perioperative limiting factors of early extubation, more patients would benefit from early extubation. In this manner, morbidity of CABG would be decreased. Key words: extubation time, risk factors, coronary artery bypass surgery 137 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006 G‹R‹fi MATERYAL ve METOD Koroner arter baypas cerrahisinin (KABC) uygulanmaya bafllamas›n›n ilk y›llar›nda, erken postoperatif dönemde hemodinamik stabilitenin sa¤lanmas› amac›yla uzun etkili ajanlarla sedasyon ve geç ekstübasyon tercih edilmekteydi. Ancak, yüksek doz opioid kullan›m›na ba¤l› hastalar›n uzun süre mekanik ventilasyon deste¤ine (IPPV) gereksinim duymas› ve geç ekstübe olmas› derlenmeyi geciktirmekte, yo¤un bak›m ve hastanede kal›fl süresini uzatmaktayd› (1,2). Buna ba¤l› olarak komplikasyonlar ve maliyetler artmakta ve kliniklerin hasta sirkülasyonu azalmaktayd› (3). Daha sonraki y›llarda birçok araflt›rma düflük mortalite ve morbidite için erken ekstübasyonun önemini göstermifltir. Anestezi ve cerrahi tekniklerde geliflme ile güvenli miyokard korunmas›, erken ekstübasyon ve mobilizasyonu tercih edilen bir klinik uygulama haline getirmifltir (4,5). Bu retrospektif çal›flmada, KABC uygulam›fl oldu¤umuz hastalar›n postoperatif dönemde trakeal ekstübasyon süresine etki eden preoperatif ve perioperatif risk faktörlerini araflt›rmay› amaçlad›k. Eylül 2001 ile aral›k 2005 tarihleri aras›nda hastanemizde KABC uygulanan 1171 olgu çal›flmaya dahil edildi. Olgular; postoperatif dönemde, ventilasyon süresi ≤6 saat (Grup I; n=332) ve >6 saat ( Grup II; n=849) olarak iki gruba ayr›ld›. Anestezi Tüm hastalar kulland›klar› kardiyak ilaçlara operasyon sabah› da dahil olmak üzere devam etti. Premedikasyon amac›yla, anestezi indüksiyonundan 15 dk önce iv 2 mg midazolam (Dormicum®, Roche) uyguland›. Olgular operasyon odas›na al›nd›ktan sonra, maske ile 5 L dk-1 oksijen verilmeye baflland› ve preoperatif verileri kaydedildi. Anestezi indüksiyonuna bafllamadan önce; EKG ve puls-oksimetre (SpO2) monitörizasyonunu (Drager PM 8040-CATO Lübeck, Almanya) takiben 16 G kanülle her iki koldan ven kanülasyonu sa¤land› ve % 1’lik lidokain ile lokal anestezi yap›larak radiyal veya brakiyal arterden 20 G kanülle arteriyel kanülasyon gerçeklefltirildi. Tüm olgulara anestezi indüksiyonuna kadar 5 mL kg-1 % 0.9 NaCl solüsyonu ve operasyon boyunca s›v› gereksinimine göre 1-5 mL kg-1 % 0.9 NaCl solüsyonu infüze edildi. Anestezi tekni¤i tüm olgular için standart olarak gerçeklefltirildi. Anestezi indüksiyonu; 1 mg kg-1 % 2 lidokain (Aritmal®, Biosel), 0.2-0.3 mg kg-1 midazolam, 5-10 µg kg-1 fentanil (Fentanyl Citrate®, Abbott) ve 0.1 mg kg-1 vekuronyum (Norcuron®, Organon) ile sa¤land›. Tüm olgular Tablo 1. Olgular›n demografik verileri ve preoperatif özellikleri. Yafl (y›l) Yafl ≥65 Kad›n cinsiyet Geçirilmifl MI Sa¤ koroner hastal›¤› Üç damar hastal›¤› LMCA Diyabetes mellitus Hipertansiyon Geçirilmifl serebral olay Sigara içicili¤i Aile öyküsü KOAH Obesite (BMI≥30) Ortalama BMI Ortalama BSA (m2) Hiperkolesterolemi (mg dL-1) Unstabil Angina Periferik arter hastal›¤› Karotis arter hastal›¤› ≥ %20 Böbrek yetersizli¤i LV Ejeksiyon fraksiyonu (%) EDP (mmHg) Euroscore Grup I (E.S≤ 6 saat) (n=322) Grup II (E.S > 6 saat) (n=849) p de¤eri 56.8±10.7 93 (% 28,9) 55 (% 17.1) 210 (% 65.2) 214 (% 66.5) 171 (% 53.1) 9 (% 2.8) 58 (% 18.1) 97 (% 30.1) 1 (% 0.4) 234 (% 72.7) 93 (% 28.9) 36 (% 11.2) 64 (% 19.9) 26.2±3.9 1.81±0.16 117 (% 39.8) 42 (% 13) 7 (% 2.2) 28 (% 8.7) 3 (% 0.9) 50.6±10.9 14.9±5.2 3.3±2.1 61.9±9.3 388 (% 45,7) 227 (% 26.8) 617 (% 72.7) 567 (% 66.8) 476 (% 56.1) 40 (% 4.7) 182 (% 21.4) 325 (% 38.3) 15 (% 2) 490 (% 57.7) 248(% 29.2) 144 (% 17) 138 (% 16.3) 25.7±3.8 1.75±0.17 250 (% 34.9) 169 (% 19.9) 27 (% 3.2) 126 (% 14.9) 23 (% 2.7) 48.1±10.7 14.5±4.9 4.4±2.3 0.001*** 0.001*** 0.001*** 0.012** 0.818 0.363 0.143 0.203 0.009** 0.063 0.001*** 0.912 0.014* 0.143 0.105 0.001*** 0.143 0.006** 0.360 0.005** 0.065 0.066 0.133 0.001*** ES: Ekstübasyon süresi, M‹: Miyokard infaktüsü, LMCA: Sol ana koroner arter, KOAH: Kronik Obstrüktif Akci¤er Hastal›¤›, BMI: Vücut kitle indeksi, BSA: Vücut yüzey alan›, LV: Sol ventrikül, EDP: Diyastol sonu bas›nc›. * p<0.05 gruplar aras› karfl›laflt›rma, ** p<0.01 gruplar aras› karfl›laflt›rma, *** p<0.001 gruplar aras› karfl›laflt›rma 138 F. Akgül Erdil ve ark., KABO’da Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler Tablo 2. Multivaryant logistic regresyon analizinde demografik verilerin erken ekstübasyona etkileri. Yafl (ortalama) Yafl ≥65 Kad›n cinsiyet Geçirilmifl MI Sa¤ koroner hastal›¤› 3 damar hastal›¤› LMCA Diyabetes Mellitus Hipertansiyon Geçirilmifl serebral olay Sigara içicili¤i Aile öyküsü KOAH Obezite (BMI≥30) Ortalama BMI Ortalama BSA Hiperkolesterolemi Unstabil Angina Periferik arter hastal›¤› Karotis arter hastal›¤› ≥ % 20 Renal yetersizlik LV ejeksiyon fraksiyonu EDP Euroscore Odds ratio % 95 CI 1.054 2.072 0.564 1.418 1.033 1.127 1.732 1.237 1.439 5.532 0.513 1.016 1.623 0.792 0.971 0.978 0.812 1.657 1.478 1.834 2.968 0.968 0.981 1.240 1.040-1.069* 1.572-2.732* 0.406-0.782 1.078-1.867* 0.782-1.365 0.871-1.458 0.826-3.590 0.891-1.718 1.092-1.895* 0.727-42.081 0.388-0.679 0.766-1.348 1.098-2.397* 0.563-1.087 0.937-1.006 0.967-0.989 0.614-1.073 1.150-2.388* 0.637-3.429 1.191-2.823* 0.885-9.954 0.956-1.002 0.957-1.006 1.126-1.367* ES: Ekstübasyon süresi, M‹: Miyokard infaktüsü, LMCA: Sol ana koroner arter, KOAH: Kronik Obstrüktif Akci¤er Hastal›¤›, BMI: Vücud kitle indeksi, BSA: Vücud yüzey alan›, LV: Sol ventrikül, EDP: Diyastol sonu bas›nc›. * Risk faktörü olan de¤erler manuel ventilasyonla (% 100 O2) solutuldu, sinir-kas kavfla¤› monitorizasyonuna (TOF-Watch®SX, Organon) göre tam kas gevflemesi takip edilerek entübe edildi ve end-tidal CO2 bas›nc› 35-40 mmHg (FiO2: % 40, tidal volüm: 6-10 mL kg-1, frekans:10-12) olacak flekilde mekanik ventilasyon (Drager, Cato edition, Lübeck, Almanya) uyguland›. Anestezi indüksiyonu sonras› internal juguler veya femoral venden santral kateterizasyon gerçeklefltirildi. Anestezi idamesi hemodinamik duruma göre 10-30 µg kg-1 fentanil ve % 0.5-2 sevofluran ile sa¤land›, N2O kullan›lmad›. Operasyon süresince standart olarak; insizyon öncesi, sternotomi öncesi ve kardiyopulmoner baypas (KPB) bafllang›c›nda fentanil 3 µg kg-1 uyguland›. Ayr›ca kanülasyona kadar ortalama arter bas›nc› (OAB) > 100 mmHg, kanülasyon s›ras›nda OAB > 80 mmHg, KPB sonras› OAB > 100 mmHg oldu¤unda 1-5 µg kg-1 ek fentanil uyguland›. Ayn› kriterler alt›nda sevofluran konsantrasyonu % 0.5-2 olacak flekilde düzenlendi. Kardiyopulmoner Baypas Prime volüm 1600-2000 mL ringer laktat, 150 mL mannitol, 1 g seftizoksim ve 2500 IU heparin ile sa¤land›. Hafif sistemik hipotermi (32°C) ve 2.0-2.4 L dk-1 m-2 nonpulsatil pompa ak›m› kullan›ld›. KPB boyunca, hematokrit % 2225 aras›nda tutuldu ve OAB 50-70 mmHg aras›nda (gerekti¤inde efedrin, nitrogliserin veya sodyum nitroprussit kul- lan›ld›) sabitlenmeye çal›fl›ld›. Antikoagülasyon, KPB’nin bafllamas›ndan hemen önce ve ”activated clotting time (ACT)” > 480 sn. olacak flekilde heparin (300 IU kg-1) ile sa¤land›. Miyokard, aortik kros-klempi takiben, 4:1 kan-kristaloid oran› ile kombine edilmifl anterograt ve retrograt so¤uk kan kardiyoplejisi arac›l›¤› ile korundu. Rektal ›s› 36°C’ye ulaflt›¤›nda ve kardiyak veriler optimal seviyede oldu¤unda KPB sonland›r›ld›. KPB’nin sonland›r›lmas›nda her bir 100 IU heparin dozu için 1.3 mg protamin kullan›larak ACT de¤eri girifl de¤erine döndürüldü. Hematokrit düzeyi KPB boyunca % 20’den ve postoperatif periyotta % 25’den az olmas› durumunda kan transfüzyonu uyguland›. KPB boyunca anestezik gereksinim 200 µg fentanil (100 µg KPB bafllang›c›nda ve 100 µg ›s›nma periyodu s›ras›nda) + 6 mg vekuronyum ile sa¤land›. Sevofluran konsantrasyonu da % 0.5-1 olacak flekilde düzenlendi. Olgular›n bir k›sm› (% 6,5) KPB kullanmadan atan kalbe gerçeklefltirildi. Heparinizasyon standart dozun yar›s› kadar yap›ld› ve ACT de¤erleri 250-300 sn. civar› tutulmas› amaçland›. Kanama problemi yoksa ve ACT de¤erleri 300 sn. üzeri de¤ilse, protamin sülfat ile nötralizasyon yap›lmad›. Postoperatif dönem Operasyon sonunda yo¤un bak›m ünitesine götürülen hastalara burada ‹V 2-3 mg morfin HCl verildi. Bu doz ekstübasyondan hemen sonra tekrarland›. Postoperatif yo¤un bak›mda hastalar önce volüm kontrollü ventilasyon (IPPV) ile, daha sonra SIMV + pressure support modunda mekanik ventilatöre ba¤land›. Solunum say›s› 12 dk-1, tidal volüm 8-10 mL kg-1, FiO2: 0.6, PEEP 0-5 cmH20, pressure support 10 cmH20, triger sensivitesi -2 cmH20 olarak ayarland›. Kan gazlar› örnekleri al›narak gerekli ayarlamalar yap›ld›. Hastan›n spontan solunumunun bafllamas›yla zorunlu solunum say›s› 8 dk-1’ya, spontan solunum eforunun güçlenmesiyle 4/dk. olarak ayarland›. Hastan›n solunum eforuna ve ald›¤› tidal volümlere bak›larak pressure support (PS) de¤eri tedricen azalt›larak 4 cmH20 düflüldü. Olgular; uyan›k, koopere, oryante, gö¤üs tüpü getirisi < 100 mL s-1, aritmi bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 s-1, rezidüel kas paralizisinin bulunmamas›, yeterli solunumsal parametreler (vital kapasite > 12 mL kg-1, solunum say›s› < 25 dk-1, dakika ventilasyonu > 90 mL kg-1 dk-1, FiO2 < 0.6, PEEP < 7.5 cmH2O, PO2 > 90 mmHg) olmas› durumunda ekstübe edildi. Olgular›n yo¤un bak›m ünitesinden (YBÜ) ayr›lma kriterleri ise uyan›k, koopere, oryante, ‹V inotropik ajan deste¤i olmamas›, stabil hemodinami, FiO2 < 0.6 oldu¤unda oksijen satürasyonu > % 90, karbondioksit retansiyonu bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 saat-1 ve gö¤üs tüpü getirisinin < 50 mL s-1 olmas› olarak kabul edildi. Mortalite risklerinin belirlenmesinde “Euroscore” kullan›ld› (6). ‹statistiksel Metod ‹statistiksel analizler SPSS 10.0 paket program›nda yap›ld›. Veriler ortalama ± standart sapma ve yüzde de¤erler olarak verildi. Niteliksel verilerin karfl›laflt›r›lmas›nda ki- 139 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006 Tablo 3. Per ve postoperatif veriler. Efllik eden prosedürler LV anevrizmektomi LV trombektomi Koroner endarterektomi Koroner greft yamaplasti Karotid endarterektomi Mitral annuloplasti Tam arteryel koroner revaskülarizasyon L‹MA kullan›m› Radiyal arter kullan›m› Atan kalbe baypas Ortalama distal baypas say›s› Kros klemp zaman› (dk) Perfüzyon zaman› (dk) ‹notrop gereksinimi IABP Ventilasyon zaman› (saat) YB kal›fl süresi (gün) Kanama nedeniyle reeksplorasyon Atriyal fibrilasyon Hastane kal›fl süresi (gün) Hastane mortalitesi Grup I (E.S≤ 6 saat) (n=322) Grup II (E.S > 6 saat) (n=849) p de¤eri 34 (%10.6) 12 (%3.7) 12 (%3.7) 16 (%5) 2 (%0.6) 1 (%0.3) 130 (%40.7) 313 (%97.2) 179 (%55.6) 27 (%8.4) 2.8±1 71.4±23.2 95.3±26.3 15 (%4.7) 4 (%1.2) 5.2+0.9 2.3±1.2 2 (%0.6) 32 (%9.9) 6.7±1.8 5 (%1.6) 93 (%11) 45 (%5.3) 36 (%4.2) 48 (%5.7) 12 (%1.4) 3 (%0.4) 271 (%31.9) 834 (%98.2) 338 (%39.8) 45(%5.1) 3.02±1.04 76.1±21.4 97.5±27.1 94 (%11.1) 21 (%2.5) 9.44+4.3 2.6±1.6 21 (%2.5) 142 (%16.7) 6.9±1.8 16 (%1.9) 0.841 0.204 0.690 0.265 0.265 0.910 0.006** 0.267 0.001*** 0.05* 0.006** 0.002** 0.239 0.001*** 0.193 0.001*** 0.041* 0.03* 0.011* 0.705 E.S: Ekstübasyon süresi, LV: Sol ventrikül, L‹MA: Sol internal mammariyan arter, IABP: Intraaortik balon pompas›, YB: Yo¤un bak›m * p<0.05 gruplar aras› karfl›laflt›rma ** p<0.01 gruplar aras› karfl›laflt›rma *** p<0.001 gruplar aras› karfl›laflt›rma Tablo 4. Multivaryant logistic regresyon analizinde perioperatif verilerin erken ekstübasyona etkileri. Efllik eden prosedürler LV anevrizmektomi LV trombektomi Koroner endarterektomi Koroner greft yamaplasti Karotid endarterektomi Mitral annuloplasti Tam arteryel koroner revaskülarizasyon LIMA kullan›m› Radial arter kullan›m› Atan kalbe baypas Ortalama distal baypas say›s› Kros klemp zaman› Perfüzyon zaman› ‹notrop gereksinimi IABP gereksinimi Kanama nedeniyle reeksplorasyon Atriyal fibrilasyon Odds ratio % 95 CI 1.043 1.446 1.145 1.148 2.297 1.140 0.692 1.599 0.528 0.612 1.196 1.010 1.003 2.548 2.016 4.058 1.823 0.689-1.581 0.755-2.770 0.588-2.230 0.642-2.051 0.511-10.318 0.118-10.996 0.531-0.903 0.693-3.690 0.408-0.685 0.373-1.004 1.051-1.361* 1.004-1.016* 0.998-1.008 1.454-4.465* 0.687-5.920 0.946-17.406 1.213-2.739* E.S: Ekstübasyon süresi, LV: Sol ventrikül, L‹MA: Sol internal mammariyan arter, IABP: Intraaortik balon pompas›, * Risk faktörü olan de¤erler kare testi, ikili grup ortalamalar› karfl›laflt›r›lmas›nda student-t testi uyguland›. Erken ve geç ekstübasyona etki eden ba¤›ms›z risk faktörlerini saptamada multivarient logistik regresyon analizi uyguland›. p<0.05 istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi. 140 BULGULAR Tüm KABC’ye giden olgular›n erken ekstübasyon oran› % 27.5 idi. Gruplar›n demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmifltir. Grup II’de ileri yafl, kad›n cinsiyet, geçirilmifl miyokard infarktüsü (M‹), hipertansiyon (HT), kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤› (KOAH), unstabil anjina ve efllik eden karotis arter darl›¤› daha fazla idi (p<0.05). Üç damar hastal›¤›, sol ana koroner arter (LMCA) hastal›¤›, diyabetes mellitus (DM), geçirilmifl serebrovasküler olay, aile öyküsü, obezite, hiperkolesterolemi, periferik arter hastal›¤›, preoperatif böbrek yetersizli¤i, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve enddiyastolik bas›nç (EDP) aç›s›ndan iki grup aras›nda fark gözlenmedi. Demografik verilerin multivarient logistik regresyon analizinde yafl, geçirilmifl M‹, HT, KOAH, unstabil anjina, karotis arter hastal›¤›, “Euroscore” geç ekstübasyonda risk faktörü olarak bulunmufltur (Tablo 2). Olgular›n per ve postoperatif verileri incelendi¤inde efllik eden prosedürler, sol internal mammarian arter (L‹MA) kullan›m›, ortalama KPB zaman›, postoperatif intraaortik balon pompas› (‹ABP) gereksinimi, hastane mortalitesi her iki grupta benzerdi. Tam F. Akgül Erdil ve ark., KABO’da Ekstübasyon Süresine Etki Eden Faktörler arteriyel koroner revaskülarizasyon, radiyal arter kullan›m›, erken ekstübe olan grupta fazlayd›. Bunun yan› s›ra ortalama distal anastomoz say›s›, kros klemp zaman›, artm›fl postoperatif inotrop gereksinimi, kanama nedeniyle reeksplorasyon oran›, postoperatif atriyal fibrilasyon s›kl›¤› ve yo¤un bak›m ve hastanede kal›fl süresi, geç ekstübe olan grupta daha fazlayd› (p<0.05 s›ras›yla tümünü vermelisiniz) (Tablo 3). Perioperatif verilerin multivarient logistik regresyon analizinde ortalama distal anastomoz say›s›, ortalama kros klemp zaman›, inotrop gereksinimi, postoperatif atriyal fibrilasyon risk faktörü olarak bulunmufltur (Tablo 4). lece¤i düflünülebilir. Nicholson ve ark. (5), KABC’den sonra erken ekstübe olan olgular›n pulmoner fonksiyonlar›n› incelemifl ve ekstübasyon zaman› <1 saat ile daha uzun sürede ekstübe olan olgular›n pulmoner fonksiyonlar›nda herhangi bir de¤ifliklik olmad›¤›n›, uygun kriterler sa¤land›¤›nda olgular›n güvenle çok daha erken ekstübe olabilece¤ini belirtmifltir. Araflt›rmaya dahil etti¤imiz olgular incelendi¤inde; atriyal fibrilasyon, (Grup I % 9.9, Grup II % 16.7) ekstübasyon süresini etkileyen risk faktörlerinden biri olarak tespit edilmifl olup, KABC sonras› s›k karfl›lafl›lan ve mutlaka dikkat edilmesi gereken bir komplikasyondur. TARTIfiMA Bu retrospektif çal›flmada, KABC’de, yedi preoperatif de¤iflken (yafl ortalamas›n›n yüksek olmas›, 65 yafl ve üzeri, geçirilmifl M‹, HT, KOAH, unstabil anjina ve efllik eden karotis arter hastal›¤›) ile perioperatif dört de¤iflkenin (distal anastomoz say›s›, kros klemp süresi, inotrop gereksinimi, atriyal fibrilasyon) geç ekstübasyon aç›s›ndan risk faktörleri oldu¤unu tespit ettik. Ayn› zamanda geç ekstübe olan olgular›n hastanede ve yo¤un bak›mda kal›fl süreleri ile “Euroscore”lar› aras›nda iliflki oldu¤unu saptad›k. Geçmiflte uzun süren postoperatif ventilasyonun kalp cerrahisi için daha uygun oldu¤u kabul edilirdi. Ancak, zamanla bu ventilasyon süresi k›salt›ld›, öyle ki baz› merkezlerde ameliyattan sonra 1 saat içerisinde hastalar ekstübe edilmeye baflland› (7,8). Son y›llarda, kalp cerrahisinde erken ekstübasyon için, düflük doz, k›sa etkili opioid ve yeni jenerasyon volatil ajanlar›n kullan›ld›¤› dengeli anestezi teknikleri tercih edilmektedir. Ama genifl çapl› araflt›rmalar, geç ekstübe olan olgularda, intraoperatif anestezi tekniklerinden ziyade intraoperatif ve postoperatif verilerin daha önemli oldu¤unu göstermektedir (7-9). Çal›flmam›zda retrospektif incelemeye ald›¤›m›z 1.171 olguya benzer olarak düflük-orta doz fentanil ve sevofluran anestezisi uygulanm›fl olup ekstübasyon süresine anestezi tekni¤inin etkisi standardize edilmifltir. Hachenberg ve ark. (10), KABC’den sonra, ventilasyon s›ras›nda alveole-arteriyel oksijen gradiyentinin ve intrapulmoner flant›n›n 1. saatte artt›¤›n›, 4. saatte ise normale döndü¤ünü göstermifl olup, k›sa süreli mekanik ventilasyon ile bu anormalliklerin düzelebi- Arom ve ark. (11) geçirilmifl M‹’›n ekstübasyon için risk faktörü oldu¤unu bildirmifltir. MI sonras› sol ventrikül fonksiyonu da etkilenmiflse mekanik ventilasyon, sol ventrikül end diyastolik bas›nc›n›, kardiyak debiyi, ön ve arka yükü azalt›r. Bu nedenle iyi bir hemodinamik stabilite için ekstübasyon kriterlerini sa¤lamak zaman alabilir. Geç ekstübe edilen olgular›m›z›n % 72.7’si önceden M‹ geçirmifl olup, bu ekstübasyon zaman›n› etkileyen bir risk faktörü olarak tespit edildi. Yafll› olgularda KABC’den sonra postoperatif komplikasyonlar›n daha fazla görüldü¤ü, iyileflmenin daha yavafl oldu¤u, hastanede kal›fl sürelerinin uzun zaman ald›¤› bildirilmifltir (12). Yine geç ekstübasyonun nedeni olarak yafll› olgularda KABC’yi takiben ciddi restriktif de¤iflikliklerin oldu¤u gösterilmifltir. Çal›flmam›zda da yafl ortalamas›n›n artmas› ve özellikle 65 yafl›n üzeri olgular geç ekstübasyonda önemli bir risk faktörü olarak saptand›. Butterworth ve ark. (13) kad›n cinsiyetini, KABC den sonra entübasyon süresini uzatan bir risk faktörü olarak göstermifltir. Bunun da kad›n cinsiyetinin erkeklere göre a¤r›ya, opioidlere ve di¤er analjeziklere farkl› yan›t vermesine (postoperatif uzam›fl solunum depresyonu) ek olarak konjestif kalp yetersizli¤i, diyabet gibi sistemik bir hastal›¤›n bulunmas›na ve postoperatif dönemde daha çok beyin ödemi, serebral emboli gibi komplikasyonlar›n efllik etmesine ba¤lam›fllard›r. Ancak, çal›flmam›zda di¤erlerinden farkl› olarak geç ekstübe olan grupta kad›n cinsiyetinin oran› yüksek olmas›na ra¤men, bu risk faktörü 141 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):137-142, 2006 olarak bulunmad›. Bu, kad›n olgu say›m›z›n daha az olmas›ndan kaynaklan›yor olabilir düflüncesindeyiz. KPB ve buna ba¤l› olarak kros klemp süresinin akci¤er fonksiyonlar› üzerine zararl› etkilerinin mekanizmas› hala netleflmemifltir. Ancak, k›sa KPB süresi ile olgular›n baflar›l› bir flekilde ekstübe olabilece¤ini gösteren birçok çal›flma mevcuttur (14). Bizde de KPB süresi ekstübasyonu etkileyen bir faktör olarak görülmemesine ra¤men, kros klemp süresinin geç ekstübasyon için bir risk oldu¤u görülmüfltür. Naughton ve ark. (1) “Euroscore”u ekstubasyon zaman›n› uzatan bir risk faktörü olarak tespit etmifltir. Perfüzyon tekniklerindeki teknolojik geliflmelere ra¤men ekstrakorporeal dolafl›m›n pulmoner sisteme zararl› etkileri bilinir. AKB cerrahisinin daha güvenli oldu¤u birçok yay›nda gösterilmifltir (15). Yine Scott ve ark. (4), ekstrakorporeal dolafl›ma girilmeden yap›lan baypas›n entübasyon zaman›n› k›saltt›¤›n› belirtmifllerdir. Ancak, bizim AKB cerrahisi yap›lan olgular›m›z incelendi¤inde % 37.5’lik erken ekstübasyon oran› tespit edilmifl olup bu oran›n literatürdeki oranlara göre daha düflük oldu¤u gözlenmektedir. Bunun nedeninin hastalar›n büyük ço¤unlu¤unun yafll›, kötü sol ventrikül fonksiyonlara sahip veya KOAH’li olmas›ndan kaynakland›¤›n› düflünmekteyiz. 1. Naughton C, Reilly N, Powroznyk A, et al: Factors determining the duration of tracheal intubation in cardiac surgery: a single-centre sequential patient audit. Eur J Anaesthesiol 20:225, 2003. 2. Reyes A, Vega G, Blancas R, et al: Early vs conventional extubation after cardiac surgery with cardiopulmonary bypass. Chest 112:193, 1997. 3. London MJ, Shroyer AL, Jernigan V, et al: Fast-track cardiac surgery in a Department of Veterans Affairs patient population. Ann Thorac Surg 64:134, 1997. 4. Scott BH, Seifert FC, Grimson R, Glass PS: Resource utilization in on- and off-pump coronary artery surgery: factors influencing postoperative length of stay--an experience of 1,746 consecutive patients undergoing fast-track cardiac anesthesia. J Cardiothorac Vasc Anesth 19:26, 2005. 5. Nicholson DJ, Kowalski SE, Hamilton GA, et al: Postoperative pulmonary function in coronary artery bypass graft surgery patients undergoing early tracheal extubation: a comparison between short-term mechanical ventilation and early extubation. J Cardiothorac Vasc Anesth 16:27, 2002. 6. Nashef SA, Roques F, Michel P, et al: European system for cardiac operative risk evaluation (EuroSCORE). Eur J Cardiothorac Surg 16:9, 1999. 7. London MJ, Shroyer AL, Coll JR, et al: Early extubation following cardiac surgery in a veterans population. Anesthesiology 88:1447, 1998. 8. Cheng DC: Anesthetic techniques and early Extubation: does it matter? J Cardiothorac Vasc Anesth 14:627, 2000. 9. Wong DT, Cheng DC, Kustra R, et al: Risk factors of delayed extubation, prolonged length of stay in the intensive care unit, and mortality in patients undergoing coronary artery bypass graft with fast-track cardiac anesthesia: a new cardiac risk score. Anesthesiology 91:936, 1999. 10. Hachenberg T, Tenling A, Nystrom SO, et al: Ventilationperfusion inequality in patients undergoing cardiac surgery. Anesthesiology 80:509, 1994. 11. Arom KV, Emery RW, Petersen RJ, et al: Cost-effectiveness and predictors of early extubation. Ann Thorac Surg 60:127, 1995. 12. Suematsu Y, Sato H, Ohtsuka T, et al: Predictive risk factors for delayed extubation in patients undergoing coronary artery bypass grafting. Heart Vessels 15:214, 2000. 13. Butterworth J, James R, Prielipp R, et al: Female gender associates with increased duration of intubation and length of stay after coronary artery surgery. CABG Clinical Benchmarking Database Participants. Anesthesiology 92:414, 2000. 14. Walthall H, Ray S: Do intraoperative variables have an effect on the timing of tracheal extubation after coronary artery bypass graft surgery? Heart Lung 31:432, 2002. 15. Nathoe HM, van Dijk D, Jansen EW, et al: A comparison of on-pump and off-pump coronary bypass surgery in low-risk patients. N Engl J Med 348:394, 2003. 16. Bandyk DF, Back MR, Johnson BL, et al: Carotid intervention prior to or during coronary artery bypass grafting. When is it necessary? J Cardiovasc Surg (Torino) 44:401, 2003. Çal›flmam›zda efllik eden karotis arter hastal›¤› geç ekstübasyonda bir risk faktörü olarak bulundu. Koroner arter hastal›¤›na efllik eden karotis arter hastal›¤› genelde vücutta yayg›n ateroskleroz ile birliktedir ve s›kl›kla yafll›, diyabetik, hipertansif hastalarda görülmektedir (16). Bu bilgiler, efllik eden karotis arter darl›¤›n›n neden risk faktörü olabilece¤ini göstermektedir. Karotis arter hastal›¤› yan›nda ortalama anastomoz say›s›n›n, hipertansiyonun, unstabil anjinan›n kalbin ifl yükünü artt›rmas› ve KOAH’›n postoperatif solunum problemi yaratmas›ndan dolay› ekstübasyon süresini uzatabilir. Biz de bu faktörlerin ekstübasyon zaman›n› etkiledi¤ini gördük. “Euroscore” kalp cerrahisinden sonra mortaliteyi belirleyen geçerlili¤i ispatlanm›fl bir risk modelidir (6). Bunun yan› s›ra ekstübasyon zaman›n› tahmin etmede de kullan›lmaktad›r (1). Çal›flmam›zda oldu¤u gibi Al›nd›¤› tarih: 14 Temmuz 2006 (ilk) 4 Ekim 2006 (1. revizyondan sonra) 16 Ekim 2006 (2. revizyondan sonra) 142 Bu retrospektif çal›flmam›z da; hem preoperatif hem de per ve postoperatif de¤iflkenlerin ekstübasyon süresini etkiledi¤ini, preoperatif de¤iflkenlerin per ve postoperatif de¤iflkenlere göre daha etkin oldu¤unu tespit ettik KAYNAKLAR GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006 Klinik Çal›flma Koroner Arter Cerrahisi Planlanan Tip II Diyabetes Mellitus Olgular›nda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekeri Regülasyonuna Etkisi A. Kadir BUT *, Engin YAPICI **, Feray ERD‹L *, Erdo¤an ÖZTÜRK *, Ender GED‹K *, Mahmut DURMUfi ***, M. Özcan ERSOY **** ÖZET SUMMARY Bu çal›flmada tip II diyabetes mellituslu (DM) olgular›n kardiyak cerrahisinde esmolol ve magnezyum sülfat kullan›m›n›n; intraoperatif ve erken postoperatif dönemde kan flekeri regülasyonuna etkilerinin karfl›laflt›r›lmas› amaçland›. The Effects of Esmolol and Magnesium on Blood Glucose Regulation in the Patients with Type II Diabetes Mellitus Undergoing CABG Surgery Elektif koroner arter cerrahisi planlanan tip II DM'li k›rkbefl olgu çal›flmaya dahil edildi. Olgular, rasgele olarak kontrol (Grup I, n=15), esmolol (Grup II, n=15) ve magnezyum (Grup III, n=15) gruplar›na ayr›ld›. Çal›flma ilaçlar› anestezi indüksiyonundan hemen önce baflland› ve postoperatif 12. saatte sonland›r›ld›. Olgular ameliyathaneye al›nd›ktan hemen sonra girifl kan flekeri düzeyleri tespit edildi, anestezi indüksiyonundan hemen önce 30 mL saat-1 h›z›nda glukoz-insülin-potasyum (G‹K) infüzyonu baflland› ve postoperatif 18. saate kadar devam edildi. Çal›flma süresince kan flekeri düzeylerine göre belirlenen protokole uyularak G‹K infüzyonu ayarland›. Çal›flma periyodu boyunca (t0, girifl; t1, kanülasyondan hemen önce; t2, kardiyopulmoner baypas (KPB)’ta 5. dk; t3, KPB sonu; t4, KPB ç›k›fl›-protamin sonras›; t5,operasyon sonu; t6, postoperatif 6. saat; t7, postoperatif 12. saat; t8, postoperatif 18. saat) gruplar›n G‹K tüketim miktar›, kan flekeri düzeyleri, intraoperatif ve postoperatif karfl›lafl›lan komplikasyon say›lar› kaydedildi. Kullan›lan G‹K solusyon miktarlar› gruplar aras› de¤erlendirildi¤inde; t2'de grup II'de grup I'e göre, t4, t5, t6, t7, t8'de grup II ve III'de grup I'e göre ve t6, t7, t8'de grup II'de grup III'e göre daha düflük saptand› (p<0.05). Gruplar aras› de¤erlendirmede, kan flekeri düzeyleri, ekstübasyon süreleri, yo¤un bak›m ünitesinde kal›fl süreleri, intraoperatif ve postoperatif karfl›lafl›lan komplikasyonlar karfl›laflt›r›ld›¤›nda istatistiksel farkl›l›k saptanmad› (p>0.05). Sonuç olarak; tip II DM'li olgular›n koroner arter cerrahisinde, esmolol ve magnezyum kullan›m›n›n kan flekeri regülasyonu için kullan›lan G‹K miktar›n› azaltt›¤› ve bu azalmalar›n özellikle erken, postoperatif dönemde esmolol kullan›m›nda daha belirgin oldu¤u kan›s›na var›ld›. Anahtar kelimeler: koroner baypas cerrahisi, tip II diyabetes mellitus, esmolol, magnezyum * ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ** ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Uzm. Dr. *** ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Doç. Dr. **** ‹nönü Ünv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›, Prof. Dr. We aimed to compare the effects of esmolol or magnesium sulfate on intra-operative and early post-operative blood glucose regulation in the patients with type II diabetes mellitus undergoing coronary artery bypass graft (CABG) surgery. Forty five patients with type II diabetes mellitus who were candidates for elective CABG surgery were included the study. The patients were randomly divided into three groups as control (Group I, n=15), esmolol (Group II, n=15) and magnesium (Group III, n=15) groups. The study drugs were started before induction of anesthesia and continued until postoperative 12 hours. Just after the patients were admitted to operation room, their blood glucose levels were measured and glucose-insulin-potassium (GIK) infusion, 30 mL h-1, was started before induction of anesthesia and maintained till postoperative 18th hour, according to previously accepted protocol. The amount of GIK consumption, blood glucose levels, intraoperative and post-operative complications were noted during the study period ( t0, baseline; t1, just before cannulation; t2, 5th minute during cardiopulmonary bypass (CPB); t3, end of CPB; t4, after protamine at the end of CPB; t5, end of the operation; t6, post-operative 6th hour; t7, post-operative 12th hour; t8, post-operative 18th hour) When the groups were compared with regard to the amount of used GIK solution, it was found that the amount of GIK was lower at t2 in group II than in group I while it was lower at t4, t5, t6, t7, t8 in group II and III than group I and also lower at t6, t7, t8 in group II than in group III (p<0.05). There were no statistically significant differences between the groups in blood glucose levels, extubation time, length of stay in ICU, intra-operative and post-operative complications (p>0.05). In conclusion, it was considered that perioperative administration of esmolol and magnesium in patients with type II DM undergoing CABG surgery decreased the amount of GIK required to regulate blood glucose levels. These reductions were more evident particularly with esmolol use in early post-operative period. Key words: coronary bypass surgery, type II diabetes mellitus, esmolol, magnesium 143 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006 G‹R‹fi Diyabetes mellituslu (DM) olgular›n koroner arter hastal›¤›na yakalanma riski normal populasyona göre daha yüksektir (1,2). Koroner arter baypas greftleme (KABG) cerrahisi uygulanan olgular›n yaklafl›k % 16-25'i DM'li olgulard›r (2,3). Bununla birlikte KABG'nin perioperatif döneminde komplikasyonlarla karfl›laflma riski ve morbidite-mortalite oranlar› DM'li olgularda daha yüksektir (1). Özellikle Tip II DM'li olgularda perioperatif dönemde kan flekeri regülasyonunun düzenlenmesi ve stabil bir hemodinaminin sa¤lanmas› geliflebilecek komplikasyonlar›n önlenmesinde veya tedavisinde önemli bir etkendir (1,2). Yap›lan birçok çal›flma sonucunda KABG cerrahisinin perioperatif döneminde kan flekeri seviyesi için en güvenli aral›¤›n 125-200 mg dL-1 oldu¤u bildirilmektedir (4,5). Bu güvenli aral›¤›n sa¤lanmas›nda birçok yöntem kullan›lmakla birlikte en s›k tercih edilenler s›k› bir kan flekeri takibi ile birlikte insülin, glukoz-insülin-potasyum (G‹K) veya insülin + G‹K solusyonu infüzyonudur (4,6-8). KABG cerrahisinde özellikle postoperatif 12-18. saatlere kadar uygulanan G‹K infüzyonu ile sa¤lanan kan flekeri regülasyonunun morbidite ve mortalite oranlar›n› belirgin flekilde düflürdü¤ü bildirilmifltir (4-6,9). Son zamanlarda esmolol ve magnezyum sülfat bilinen olumlu kardiyak etkilerinden dolay› koroner arter cerrahisinde s›kl›kla kullan›lmaya bafllanan ajanlard›r (10,11). Ancak, bu ajanlar›n DM'li olgular›n kardiyak cerrahisindeki etkileri net de¤ildir. Bu çal›flman›n amac›, tip II DM'li olgular›n kardiyak cerrahisinde esmolol ve magnezyum sülfat kullan›m›n›n intraoperatif ve erken postoperatif dönemde kan flekeri regülasyonuna etkilerini araflt›rmakt›r. MATERYAL ve METOD (Grup II, n=15) ve magnezyum (Magnezyum Sülfat % 15®, Biosel) (Grup III, n=15) gruplar›na ayr›ld›. Çal›flmaya al›nan tüm olgular›n operasyonlar› standart cerrahi teknik ile tek bir cerrah taraf›ndan gerçeklefltirildi. Tüm hastalar kulland›klar› kardiyak ilaçlara operasyon sabah› da dahil olmak üzere devam etti. Premedikasyon amac›yla anestezi indüksiyonundan iki saat önce oral 10 mg diazepam verildi. Monitorizasyon Olgular operasyon odas›na al›nd›ktan sonra, maske ile 5 L dk-1 oksijen verilmeye baflland› ve yafl, cins, a¤›rl›k, boy, vücut yüzey alan› gibi demografik verileri kaydedildi. Anestezi indüksiyonuna bafllamadan önce; EKG ve pulsoksimetre monitörizasyonunu (Drager PM 8040-CATO Lübeck, Almanya) takiben 16 G kanülle her iki koldan ven kanülasyonu sa¤land›, % 1'lik lidokain ile lokal anestezi yap›larak sol radial arterden 20 G kanülle arteriyel kanülasyon ve sa¤ internal juguler venden pulmoner arter kateterizasyonu (Abbott, 8F, 110 cm., 3 Lümen, Zwolle-Hollanda) gerçeklefltirildi. Tüm olgulara anestezi indüksiyonuna kadar 5 mL kg-1 % 0.9 NaCl solusyonu ve geri kalan çal›flma periyodu boyunca s›v› gereksinimine göre 1-5 mL kg-1 % 0.9 NaCl solusyonu infüze edildi. Anestezi Anestezi indüksiyonu; 1 mg kg-1 % 2 lidokain (Aritmal®, Biosel), 0.2-0.3 mg kg-1 midazolam (Dormicum®, Roche), 5 µg kg-1 fentanil (Fentanyl Citrate®, Abbott) ve 0.1 mg kg-1 vekuronyum (Norcuron®, Organon) ile sa¤land›. Tüm olgular manuel ventilasyonla (% 100 O2) solutuldu, sinirkas kavfla¤› monitorizasyonuna (TOF-Watch®SX, Organon) göre tam kas gevflemesi takip edilerek entübe edildi ve end-tidal CO2 bas›nc› 35-40 mmHg (FiO2: % 45, tidal volüm: 6-10 mL kg-1, frekans:10-12) olacak flekilde mekanik ventilasyon (Drager, Cato edition, Lübeck, Almanya) uyguland›. Anestezi idamesi hemodinamik duruma göre 10-30 µg kg1 fentanil ve 0.1-0.3 mg kg-1 s-1 midazolam ile sa¤land›, N2O kullan›lmad›. Operasyon süresince standart olarak; insizyon öncesi, sternotomi öncesi ve kardiyopulmoner baypas (KPB) bafllang›c›nda fentanil 3 µg kg-1 uyguland›. Ayr›ca, kanülasyona kadar ortalama arter bas›nc› (OAB) > 100 mmHg, kanülasyon s›ras›nda OAB > 80 mmHg, KPB sonras› OAB > 100 mmHg oldu¤unda 1-5 µg kg-1 ek fentanil uyguland›. Ayn› kriterler alt›nda midazolam infüzyon dozu da 0.1-0.3 mg kg-1 s-1 olacak flekilde düzenlendi. Olgular Çal›flma Gruplar› Fakülte etik kurul ve hasta onay belgesi al›nd›ktan sonra, KABG cerrahisi yap›lacak, tip II DM'li k›rk befl olgu çal›flmaya dahil edildi. Tip I DM, ejeksiyon fraksiyonu < % 40, böbrek ve karaci¤er yetersizli¤i, kanama diyatezi ve belirgin kalp kapak hastal›¤› bulunan olgular çal›flma d›fl› b›rak›ld›. Anestezi indüksiyonundan hemen önce gruplara göre çal›flma ilaçlar› afla¤›daki tabloya göre baflland› ve postoperatif 12. saate kadar devam edildi. Çal›flmaya al›nma kriterlerine uyan olgular, rasgele olarak kontrol (Grup I, n=15), esmolol (Brevibloc®, Baxter) 144 Kan fiekeri Regülasyonu Çal›flma öncesi ayn› anestezi doktoru taraf›ndan G‹K (100 mL % 5 Dekstroz solusyonu içerisinde 16 Ü kristalize insülin + 8 mEq KCl) solusyonu haz›rland› (4). Olgular A. K. But ve ark., Tip II DM’li Hastalarda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekerine Etkisi ameliyathaneye al›nd›ktan hemen sonra girifl kan flekeri düzeyleri tespit edildi ve anestezi indüksiyonundan hemen önce 30 mL s-1 h›z›nda G‹K infüzyonu baflland›. Çal›flma süresince kan flekeri düzeyleri belirlenen aral›klarla (t0, girifl; t1, kanülasyondan hemen önce; t2, KPB'de 5. dk; t3, KPB sonu; t4, KPB ç›k›fl›-protamin sonras›; t5, operasyon sonu; t6, postoperatif 6. saat; t7, postoperatif 12. saat; t8, postoperatif 18. saat) takip edilerek afla¤›daki tabloya göre G‹K infüzyonu ayarland› (4). Tablo 1. Çal›flma gruplar›. Kardiyopulmoner Baypas Tablo 2. G‹K protokolü. KPB için “roller” pompa (Cobe Cardiovascular Inc., Avrada, USA), “hollow-fiber” membran oksijenatör (Dideco D 708 Simplex, Mirandola, Italy), polivinilklorit tübing set, iki aflamal› venöz kanül, venöz rezervuar (Dideco D 740, Mirandola, Italy) ve arteriyel filtre (Dideco D 734 Micro 40, Mirandola, Italy) kullan›ld›. Prime volüm 1600-2000 mL ringer laktat, 150 mL mannitol, 1 g seftizoksim ve 2500 IU heparin ile sa¤land›. Hafif sistemik hipotermi (33°C) ve 2.0-2.4 L dk-1 m-2 nonpulsatil pompa ak›m› kullan›ld›. KPB boyunca, hematokrit % 22-25 aras›nda tutuldu ve OAB 50-70 mmHg aras›nda (gerekti¤inde efedrin, perlinganit veya sodyum nitroprussit kullan›ld›) sabitlenmeye çal›fl›ld›. Antikoagülasyon, KPB'nin bafllamas›ndan hemen önce ve ACT > 480 sn olacak flekilde heparin (300 IU kg-1) ile sa¤land›. Miyokard aortik kros-klempi takiben, 4:1 kan-kristaloid oran› ile kombine edilmifl anterograt ve retrograt so¤uk kan kardiyoplejisi arac›l›¤› ile korundu. Rektal s›cakl›k 36°C'ye ulaflt›¤›nda ve kardiyak veriler optimal seviyede oldu¤unda KPB sonland›r›ld›. KPB'nin sonland›r›lmas›nda her bir 100 IU heparin dozu için 1.3 mg protamin kullan›larak ACT de¤eri girifl de¤erine döndürüldü. Hematokrit düzeyi KPB boyunca % 20'den ve postoperatif periyotta % 25'den az olmas› durumunda kan transfüzyonu uyguland›. KPB boyunca anestezik gereksinim 0.1 mg kg-1 midazolam + 200 µg fentanil (100 µg KPB bafllang›c›nda ve 100 µg ›s›nma periyodu s›ras›nda) + 6 mg vekuronyum ile sa¤land›. ‹ntraoperatif Komplikasyonlar ve Tedavi ‹ntraoperatif dönemde; bradikardi, kalp at›m h›z› (KAH) < 40 at›m dk-1; taflikardi, girifl KAH de¤erinde % 25 art›fl; hipertansiyon, sistolik arter kan bas›nc› (SKB) > 160 mmHg; hipotansiyon, SKB < 80 mmHg ve hiperglisemi, Kfi > 200 mg dL-1 olarak kabul edildi. Bradikardi 0.5 mg atropinle, hipertansiyon ek 5 µg kg-1 fentanil ve midazolam dozunun artt›r›lmas›yla, hipotansiyon midazolam dozunun azalt›lmas› ve dirençliyse efedrin ile tedavi edildi. Postoperatif Dönem Operasyon sonunda, yo¤un bak›m ünitesine götürülen hastalara burada ‹V 2-3 mg morfin HCl verildi. Bu doz ekstübasyondan hemen sonra tekrarland›. Olgular; uyan›k, koopere, oryante, gö¤üs tüpü getirisi < 100 mL s-1, aritmi bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 s-1, rezidüel kas paralizisinin bulunmamas›, yeterli solunumsal parametreler (vital kapasite > 12 mL kg-1, solunum say›s› < 25/dk, daki- Grup I Grup II Grup III Bolus ‹dame 20 mL 5 dk-1 % 0.9 NaCl 500 µg kg-1 Esmolol (3 dk) 30 mg kg-1 Mg Sülfat (20 dk) 20 mL s-1 %0.9 NaCl 100 µg kg-1 dk-1 Esmolol 10 µg kg-1 s-1 Mg Sülfat s=saat Kan fiekeri Uygulama > 270 mg dL-1 ‹V 8 Ü kristalize ‹nsülin, G‹K 6 mL s-1 artt›r›ld›. 201 - 270 mg dL-1 G‹K 3 mL s-1 artt›r›ld›. 126 - 200 mg dL-1 De¤ifliklik yap›lmad›. 75 - 125 mg dL-1 G‹K 6 mL s-1 azalt›ld›. < 75 mg dL-1 G‹K durduruldu, 10 dakikal›k aral›klarla Kfi takibi yap›larak >125 mg dL-1 oldu¤unda G‹K infüzyonu bir önceki dozdan 6 mL s-1 azalt›larak baflland›. s=saat ka ventilasyonu > 90 mL kg-1 dk-1, FiO2 < 0.6, PEEP < 7,5 cmH2O, PaO2 > 90 mmHg) olmas› durumunda ekstübe edildi. Olgular›n yo¤un bak›m ünitesinden ayr›lma kriterleri ise, uyan›k, koopere, oryante, ‹V inotropik ajan deste¤i olmamas›, stabil hemodinami, FiO2 < 0.6 oldu¤unda oksijen satürasyonu > % 90, karbondioksit retansiyonu bulunmamas›, idrar ç›k›fl› > 0.5 mL kg-1 saat-1 ve gö¤üs tüpü getirisinin < 50 mL s-1 olmas› olarak kabul edildi. Postoperatif dönemde, ekstübasyon zaman›, yo¤un bak›mda kal›fl süresi, hastaneden ayr›lma süresi, inotropik ajan gereksinimi, aritmi ve hiperglisemi geliflme durumlar› kaydedildi. ‹statistik Kolmogorov-Simirnov Z testi ile normalite da¤›l›m› çal›fl›ld›, normal da¤›l›ma uygun olmad›¤› görülünce nonparametrik testler uyguland›. Grup içi karfl›laflt›rma Wilcoxon efllefltirilmifl iki örnek testi ile de¤erlendirildi. Gruplar aras› de¤erlendirmede önce Kruskal Wallis testi ile anlaml› sonuçlar tespit edildi ve anlaml› olan sonuçlara MannWhitney U testi uyguland›. ‹ntraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar, uygulanan greft say›s› ve preoperatif kardiyak öykü karfl›laflt›r›lmas›nda Ki-kare veya gerekti¤inde Fisher'in kesin ki-kare testleri kullan›ld›. Veriler ortalama ± standart sapma olarak verildi, p<0.05 anlaml› olarak kabul edildi. BULGULAR Olgular›n demografik ve cerrahi verileri Tablo 3’de gösterilmifl olup, gruplar aras›nda anlaml› farkl›l›k saptanmad› (p>0.05). 145 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006 Tablo 3. Demografik ve cerrahi veriler (her grup için n=15, ort±SD). Grup I Grup II re istatistiki olarak düflük oldu¤u gözlendi (p<0.05) (Tablo 4). Grup III ‹ntraoperatif ve postoperatif karfl›lafl›lan komplikasyonlar Tablo 5 ve 6'da gösterilmifl olup gruplar aras› de¤erlendirmede istatistiksel farkl›l›k saptanmad›. Gruplar›n ekstübasyon, YBÜ'de ve hastanede kal›fl süreleri de¤erlendirildi¤inde fark bulunamad› (Tablo 6). Yafl (y›l) 57±5 58±6 56±10 Cinsiyet (K/E) 6/9 8/7 7/8 2 VYA (m ) 1.79±0.17 1.76±0.18 1.75±0.17 EF (%) 51±5 49±5 50±5 Sigara (E/H) 5/10 6/9 6/9 Uygulanan greft say›s› (n) 2 4 3 3 3 6 9 7 4 5 3 5 Preoperatif kardiyak hikaye Hipertansiyon (n) 6 5 7 Geçirilmifl MI (n) 5 7 7 Beta bloker (n) 3 4 3 Ca++ antagonisti (n) 5 6 5 Nitratlar (n) 13 12 14 ACE inhibitörü (n) 8 9 7 Cerrahi süre (dk.) 235±62 242±60 244±39 KPB süresi (dk.) 96±18 99±22 99±23 Aortik kros-klemp süresi (dk.) 67±15 70±23 72±21 Total kardiyopleji miktar› (mL) 2173±289 2247±253 2207±237 TARTIfiMA Tip II DM'li olgular›n koroner arter cerrahisinde esmolol ve magnezyum sülfat›n kan flekeri regülasyonu üzerine etkilerini araflt›rd›¤›m›z çal›flmam›zda; esmolol ve magnezyum kullan›m›nda tüketilen G‹K miktarlar›nda azalma saptanm›fl olup, bu azalmalar›n özellikle erken postoperatif dönemde esmolol kullan›m›nda daha belirgin oldu¤u gözlenmifltir. VYA: vücut yüzey alan›, EF: Ejeksiyon fraksiyonu, MI: miyokard infarktüsü, ACE: anjiotensin konverting enzim, KPB: kardiyopulmoner baypas. Koroner iskemiye sahip olgular›n, anestezi ve cerrahisinde, stres art›fl›na hemodinamik yan›t sonucunda, miyokard›n oksijen sunum/tüketim dengesinde bozulmalar olmakta ve böylece miyokard iskemisi riski artmaktad›r (4,12). Bu risk DM gibi birçok sistemi ilgilendiren metabolik bir hastal›¤›n varl›¤›nda daha da artar (12,13). Bu grup olgular›n hem kardiyak, hem de nonkardiyak cerrahilerinde kan flekeri regülasyonunun ve hemodinamik kontrolün sa¤lanmas› miyokard iskemisinin geliflimini önlemek aç›s›ndan ge- Kan flekeri düzeyleri ve kullan›lan G‹K solusyon miktarlar› Tablo 4'de gösterilmifltir. Kan flekeri düzeyi grup içi de¤erlendirildi¤inde t0'a göre t1'de her üç grupta da düflüfl gözlenirken, gruplar aras› de¤erlendirmede fark saptanmad›. Kullan›lan G‹K solusyon miktarlar› gruplar aras› de¤erlendirildi¤inde; grup II'de, t2, t4, t5, t6, t7 ve t8'de grup I'e göre, t6, t7, t8'de ise Grup III'e göre anlaml› olarak düflük saptan›rken, Grup III'te, t4, t5, t6, t7, t8'de de grup I'e gö- Tablo 4. Kan flekeri ve kullan›lan G‹K solusyon miktarlar› (her grup için n=15, ort±SD). Kan fiekeri (mg dL-1) Grup I Grup II Grup III T0 T1 T2 T3 T4 155.5±41.6 137.5±35.8 * 145.3±41.8 155.6±18.3 158.9±18.4 159.0±37.6 140.6±32.9 * 150.7±32.5 158.7±25.3 154.6±24.0 166.2±44.7 144.4±39.1 * 164.9±42.1 167.9±47.9 163.0±37.5 T5 T6 T7 T8 154.5±13.1 146.0±18.2 160.3±19.7 171.9±33.9 143.7±14.7 155.0±19.1 159.6±29.0 139.1±30.3 148.8±23.9 141.6±33.0 140.5±14.9 147.1±21.8 G‹K (mL) Grup I Grup II Grup III - 44.3±6.6 36.7±9.2 39.9±6.5 58.6±7.6 80.9±10.6 103.7±10.8 138.2±14.9 339.5±38.4 535.0±55.9 715.3±80.9 48.9±12.6 a 68.7±16.2 82.8±20.4 a 107.3±28.0 a 256.7±49.5 ac 383.1±85.9 ac 516.2±121.2 ac 52.9±7.9 76.4±11.5 96.1±23.4 b 120.6±28.6 b 292.7±53.0 b 464.6±66.9 b 613.8±75.4 b * p<0.05: Kfi için grup içi de¤erlendirme, t0'a göre G‹K için gruplar aras› de¤erlendirme: a p<0.05: Grup I ile Grup II aras› b p<0.05: Grup I ile Grup III aras› c p<0.05: Grup II ile Grup III aras› GIK: Glukoz-insülin-potasyum Zaman: t0: girifl; t1: kanülasyondan hemen önce; t2: KPB'de 5. dk; t3: KPB sonu; t4: KPB ç›k›fl›-protamin sonras›; t5: operasyon sonu; t6: postoperatif 6. saat; t7: postoperatif 12. saat; t8, postoperatif 18. saat. 146 A. K. But ve ark., Tip II DM’li Hastalarda Esmolol ve Magnezyumun Kan fiekerine Etkisi Tablo 5. ‹ntraoperatif komplikasyonlar. Tablo 6. Postoperatif veriler. Grup I (n=15) Grup I Grup II Grup III (n=15) (n=15) (n=15) Taflikardi (n) Bradikardi (n) Hipertansiyon (n) Hipotansiyon (n) Hiperglisemi (Kfi>200 mg dL-1) (n) KPB sonras› inotropik ajan Dopamin (n) Dopamin + Dobutamin (n) 2 0 1 1 4 0 1 0 3 2 2 1 1 1 3 3 1 2 1 3 0 KPB: kardiyopulmoner baypas, Kfi: kan flekeri. reklidir (4,14). DM'li olgular›n koroner cerrahisinde özellikle perioperatif dönemde kan flekerinin 125200 mg dL-1 aras›nda tutulmas› önerilmektedir (4). Wahab ve ark. (15) taraf›ndan yap›lan bir çal›flmada, akut MI'l› 1.664 hastada hipergliseminin etkileri incelenmifl ve kan flekeri düzeyi 198 mg dL-1'den yüksek hastalarda hastanede kal›fl ve 1 y›ll›k ölüm oranlar›nda art›fl saptanm›flt›r. DM'li hastalarda kan flekeri regülasyonunun mortalite ve morbidite üzerine etkilerini araflt›ran ve bu çal›flmaya paralel sonuçlar bildiren birçok çal›flma mevcuttur (4,16-19). Norhammar ve ark. (16) akut MI'l› hastalarda yükselmifl serum glukoz de¤erlerini yeni bir MI ve konjestif kalp yetersizli¤i geliflmesi için risk faktörü olarak saptad›. ‹wakura ve ark. (17) akut koroner sendromlu hastalarda kan glukoz de¤eri yüksekli¤inin daha fazla infarktüs, azalm›fl kontraktilite ve daha az reperfüzyonla paralel seyretti¤ini bildirdi. Furnary ve ark. (18) ise, on dört y›ll›k periyotta KABG olan DM'li hastalar› incelemifl olup, perioperatif periyotta sürekli insülin infüzyonu alan hastalarda, aral›kl› subkutan insülin kullanan hastalara göre daha az ölüm olaylar›yla karfl›lafl›ld›¤›n› gösterdi. Lazar ve ark. (4) KABG uygulanan DM'li olgularda modifiye G‹K kullan›m› ile subkutan insülin kullan›m›n› karfl›laflt›rm›flt›r. G‹K kullan›lan grupta; artm›fl endotelyal fonksiyon, azalm›fl vasküler enflamasyon ve tromboz gözlenmifltir. Kullan›lan bu G‹K solüsyonu ile reperfüzyon hasar›ndaki de¤iflme; iskemik miyokard›n revaskülarizasyonunda etkili olma nedenini aç›klamaktad›r. Operasyondan sonraki iki y›l içinde G‹K kullan›lan olgularda azalan ölüm oranlar› gözlenmifltir. Benzer bir hayatta kalma oran› akut MI boyunca insülin infüzyonu kullan›lan DIGAMI Ekstübasyon süresi (saat) YBÜ'de kal›fl süresi (saat) Hastanede kal›fl süresi (gün) Komplikasyonlar ‹notropik ajan (n) Aritmi (n) Hiperglisemi (Kfi>200 mg dL-1) (n) Grup II (n=15) Grup III (n=15) 8.3±2.7 8.1±1.7 8.4±3.8 79.3±38.0 72.7±31.7 75.4±50.6 8.1±1.9 7.5±2.1 7.7±2.3 2 0 4 2 1 2 1 1 2 YBÜ: yo¤un bak›m ünitesi, Kfi: kan flekeri. çal›flmas›nda da gözlenmifltir (19). Beta blokerler (özellikle propranolol) genel olarak diyabetik hastalarda s›kl›kla kullan›lmas› önerilen bir ajan de¤ildir. Orta ve uzun etkili beta bloker ilaçlar›n DM'li hastalarda kullan›m›, oluflan yan etkilerin çabuk sonlanamamas›ndan ve hipoglisemiye yatk›nl›k oluflturmalar›ndan dolay› önerilmemektedir. Esmololun β1-kardiyoselektif bir ilaç olmas›, etkisinin h›zl› bafllay›p (2 dk.) eliminasyon yar› ömrünün k›sa (9 dk.) olmas› ve ilac›n sonland›r›lmas›ndan sonra etkisinin 30 dakikaya kadar sona ermesi kardiyak problemi olan hastalarda esmolol kullan›m›n› daha uygun hale getirmifltir (14,20,21). Tip II DM'li hastalarda hipomagnezemi, k›smen glikozüri ve üriner magnezyum at›l›m› sonucu s›k görülebilir (11). Magnezyum eksikli¤i, insülin reseptörlerindeki tirozin kinaz› inhibe ederek, insülin etkisinde azalma ve insülin rezistans›na neden olabilir (11). Hipomagnezemi KABG cerrahisi geçiren olgularda yayg›n olarak görülmekte olup, postoperatif aritmi riskini de artt›rmaktad›r (22). Tüm bu nedenler; DM'li olgular›n kardiyak cerrahisinde hipomagnezemi görülme insidans›n› artt›r›r ve buna ba¤l› olarak perioperatif dönemde kan flekeri regülasyonunu zorlaflt›r›r (23). Ayr›ca, koroner cerrahide magnezyum kullan›m› ile postoperatif atrial taflikardi insidans›n›n düflürüldü¤ü de gösterilmifltir (24). Çal›flmam›zda magnezyum kullan›lan gruptaki G‹K tüketimindeki düflüfl plasebo grubuna göre belirgindi, ancak bu düflüfl özellikle erken postoperatif dönemde esmolol kullan›lan grupta daha yüksekti. Sonuç olarak, tip II DM'li olgular›n koroner arter cerrahisinde, esmolol ve magnezyum kullan›m›n›n kan 147 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):143-148, 2006 flekeri regülasyonu için kullan›lan G‹K miktar›n› azaltt›¤› ve bu azalman›n özellikle erken postoperatif dönemde esmolol kullan›m›nda daha belirgin oldu¤u kan›s›na var›ld›. KAYNAKLAR 1. McAlister FA, Man J, Bistritz L, et al: Diabetes and coronary artery bypass surgery: an examination of perioperative glycemic control and outcomes. Diabetes Care 26:1518, 2003. 2. Flaherty JD, Davidson CJ: Diabetes and coronary revascularization. JAMA 23; 293:1501, 2005. 3. Ghali WA, Quan H, Brant R: Coronary artery bypass grafting in Canada: national and provincial mortality trends, 1992-1995. Can Med Assoc J 159:25, 1998. 4. Lazar HL, Chipkin SL, Fitzgerald CA, et al: Tight glycemic control in diabetic coronary artery bypass graft patients improves perioperative outcomes and decreases recurrent ischemic events. Circulation 109:1497, 2004. 5. Bothe W, Olschewski M, Beyersdorf F, Doenst T: Glucoseinsulin-potassium in cardiac surgery: a meta-analysis. Ann Thorac Surg 78:1650, 2004. 6. Smith A, Grattan A, Harper M, et al: Coronary revascularization: a procedure in transition from on-pump to off-pump? The role of glucose-insulin-potassium revisited in a randomized, placebo-controlled study. J Cardiothorac Vasc Anesth 16:413, 2002. 7. Carvalho G, Moore A, Qizilbash B, et al: Maintenance of normoglycemia during cardiac surgery. Anesth Analg 99:319, 2004. 8. Miriam A, Korula G: A simple glucose insulin regimen for perioperative blood glucose control: the vellore regimen. Anesth Analg 99:598, 2004. 9. Leos CL, Griego JE, Anderson JR: Glucose-insulin-potassium therapy in the era of coronary revascularization. Cardiology in Review 13:266, 2005. 10. Pirk J, Kolar F, Ost'adal B, et al: The effect of the ultrashort beta-blocker esmolol on cardiac function recovery: an experimental study. Eur J Cardiothorac Surg 15:199, 1999. 11. Fawcett WJ, Haxby EJ, Male DA: Magnesium: physiology and pharmacology. Br J Anaesth 83:302, 1999. 12. Mangano DT, Hollenberg M, Fegert G, et al: Perioperative myocardial ischemia in patients undergoing noncardiac surgery-I: incidence and severity during the 4 day perioperative period. The Al›nd›¤› tarih: 14 Haziran 2006 (ilk) 4 Ekim 2006 (1. revizyondan sonra) 148 Study of Perioperative Ischemia (SPI) Research Group. J Am Coll Cardiol 17:843, 1991. 13. McCann RL, Clements FM: Silent myocardial ischemia in patients undergoing peripheral vascular surgery: incidence and association with perioperative cardiac morbidity and mortality. J Vasc Surg 9:583, 1989. 14. Gray RJ, Bateman TM, Czer LS, et al: Esmolol: a new ultrashort-acting beta-adrenergic blocking agent for rapid control of heart rate in postoperative supraventricular tachyarrhythmias. J Am Coll Cardiol 5:1451, 1985. 15. Wahab NN, Cowden EA, Pearce NJ, et al: Is blood glucose an independent predictor of mortality in acute myocardial infarction in the thrombolytic era? J Am Coll Cardiol 40:1748, 2002. 16. Norhammar AM, Ryden L, Malmberg K: Admission plasma glucose: independent risk factor for long-term prognosis after myocardial infarction even in non-diabetic patients. Diabetes Care 11:1827, 1999. 17. Iwakura K, Ito H, Ikoshima M, et al: Association between hyperglycemia and the no-reflow phenomenon in patients with acute myocardial infarction. J Am Coll Cardiol 41:1, 2003. 18. Furnary AP, Gao G, Grunkemeier GL, et al: Continuous insulin infusion reduces mortality in patients with diabetes undergoing coronary artery bypass grafting. J Thorac Cardiovasc Surg 125:1007, 2003. 19. Malmberg K: Prospective randomised study of intensive insulin treatment on long term survival after acute myocardial infarction in patients with diabetes mellitus. DIGAMI (Diabetes Mellitus, Insulin Glucose Infusion in Acute Myocardial Infarction) Study Group. Br Med J 314:1512, 1997. 20. Turlapaty P, Laddu A, Murthy VS, et al: Esmolol: a titratable short-acting intravenous beta blocker for acute critical care settings. Am Heart J 114:866, 1987. 21. Askenazi J, MacCosbe PE, Hoff J, et al: Hemodynamic effects of esmolol, a short acting beta blocker. J Clin Pharmacol 27:567, 1987. 22. Vyvyan H, Mayne PN, Cutfield GR: Magnesium flux and cardiac surgery. A study of the relationship between magnesium exchange, serum magnesium levels and postoperative arrhythmias. Anaesthesia 49:245, 1994. 23. Gums JG: Magnesium in cardiovascular and other disorders. Am J Health Syst Pharm 61:1569, 2004. 24. Bert AA, Reinert SE, Singh AK: A B-blocker, not magnesium, is effective prophylaxis for atrial tachyarrhythmias after coronary artery bypass graft surgery. J Cardiothorac Vasc Anesth. 15:204-9, 2001. GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):149-153, 2006 Klinik Çal›flma Kötü Sol Ventrikül Fonksiyonlu Hastalarda Levosimendan›n Kardiyopulmoner Baypastan Ayr›lma ve Erken Dönem Hemodinamik Parametreler Üzerine Etkileri † Tülün ÖZTÜRK *, Hayrettin fi‹R‹N **, Verda TOPRAK *** , Yasemin ERTAN ****, Mustafa CERRAHO⁄LU ***** ÖZET Çal›flmam›zda, levosimendan›n elektif koroner arter baypas greftleme (KABG) cerrahisi uygulanan kötü sol ventrikül fonksiyonlu olgularda kardiyopulmonar baypas (KPB)'dan ayr›lma ve erken postoperatif dönemde, hemodinamik parametreler üzerine etkileri de¤erlendirildi. Elektif olarak KABG cerrahisi uygulanan, ejeksiyon fraksiyonu ≤% 30 olan, on sekiz olgunun verileri retrospektif kaydedildi. Olgulardan sekizinde (Grup L) aortik kros klempin (KK) kalkmas›yla birlikte levosimendan 6 µg kg-1 dozda 10 dk. süreli bolus infüzyonu ve bunu takiben 0.1 µg kg-1 dk-1 idame infüzyon fleklinde uyguland›. Olgular›n, KPB'den ayr›lma ve erken postoperatif dönemdeki hemodinamik parametreleri, dopamin, dobutamin ve adrenalin kullan›lan di¤er on olgu (Grup K) ile karfl›laflt›r›ld›. K‹, kros klempin kalkmas› sonras› 1. ve 6. saatlerde her iki grupta da bafllang›ç de¤erine göre anlaml› daha yüksekti (p<0.05). 1. ve 6. saatlerde Grup K'ye göre Grup L'de, K‹ anlaml› olarak daha yüksek, SVR‹ ve PVR‹ ise anlaml› olarak daha düflüktü (p<0.001). Sonuç olarak, elektif KABG cerrahisi geçiren sol ventrikül fonksiyonlar› kötü olgularda, KPB'den ayr›lma ve erken postoperatif dönemde levosimendan, sistemik ve pulmoner vasküler rezistansta art›fla yol açmadan K‹'yi daha fazla artt›rarak olumlu hemodinamik yararlar sa¤lamaktad›r. * Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Prof. Dr. *** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr. **** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzmanl›k Ö¤rencisi ***** Celal Bayar Üniversitesi T›p Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. † Gö¤üs Kalp Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m Derne¤i XIII. Kongresi, Abant, Bolu, 20-23 Nisan 2006'da sözlü sunu olarak sunulmufltur. Anahtar kelimeler: levosimendan, kardiyopulmoner baypas, kötü sol ventrikül fonksiyonu SUMMARY The Effect of Levosimendan on Weaning from Cardiopulmonary Bypass and Early Hemodynamic Parameters in Patients with Compromised Left Ventricular Function In this study we determined the effects of levosimendan on hemodynamic parameters during weaning from cardiopulmonary bypass (CPB) and in the early postoperative period in patients with compromised left ventricular function. Charts of 18 patients with an ejection fraction of ≤30 % who underwent elective coronary artery bypass (CABG) surgery were reviewed. Eight (Group L) had received a loading dose of levosimendan (6 µg kg-1) within 10 minutes after removal of the cross clamp, followed by an infusion (0.1 mcg kg-1 min-1). Control patients (n=10, Group C) received dopamine, dobutamine or adrenaline. Hemodynamic parameters during the early postoperative period were compared. Cardiac index (CI) was significantly higher than baseline in both groups at one and six hours after removal of the cross clamp (p<0.05). CI was significantly greater, and SVRI and PVRI were significantly lower, in Group L at both one and six hours (p<0.001). In conclusion, the use of levosimendan was associated with more favourable hemodynamic effects in patients with compromised left ventricular function during weaning from CPB and in the early postoperative period after CABG surgery. Key words: levosimendan, cardiopulmonary bypass, compromised left ventricular function 149 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):149-153, 2006 G‹R‹fi Kalp cerrahisinde miyokard korunmas› yöntemlerinde sa¤lanan birçok geliflmelere ra¤men, özellikle sol ventrikül fonksiyonu bozulmufl olgularda kardiyoplejik arest sonras›nda miyokard›n kontraktil güçlerini artt›rmak amac› ile inotropik ajan gereksinimi ortaya ç›kmaktad›r. Bu olgularda, erken postoperatif dönemlerde geliflebilen düflük debi sendromu nedeniyle ayr›ca intraaortik balon pompas› ve/veya ventrikül destek araçlar› da kullan›labilmektedir (1-3). Bu dönemlerde s›k kullan›lan adrenerjik inotropik ajanlar, hücre içi kalsiyumu artt›rarak inotropik etki sa¤lamakta, ancak miyokard›n oksijen tüketimini de art›rmaktad›r. Di¤er destek araçlar›n›n kullan›m› ise, invaziv giriflimler gerektirmekte ve yüksek maliyetler ortaya ç›karmaktad›r (2,3). Levosimendan, miyokardiyumda troponin C' ye ba¤lanarak kalsiyum duyarl›¤›n› yükselten ve miyokard›n oksijen tüketimini art›rmaks›z›n inotropik etki gösteren vazodilatör ve kardiyoprotektif bir ajand›r (4). Bu özellikleri ile levosimendan'›n kalp cerrahisinde kullan›m› önem kazanmaktad›r. Bu çal›flman›n amac›, levosimendan›n elektif koroner cerrahi uygulanan kötü sol ventrikül fonksiyonlu olgularda kardiyopulmonar baypas (KPB)'dan ayr›lma ve erken postoperatif dönemdeki hemodinamik parametreler üzerindeki etkilerinin de¤erlendirilmesidir. MATARYEL ve METOD Aral›k 2005-May›s 2006 tarihleri aras›nda hastanemizde elektif olarak koroner baypas uygulanan altm›fl dokuz olgunun kaydedilmifl verileri retrospektif olarak de¤erlendirildi. Ventrikülografi veya ekokardiyografik olarak sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) ≤ % 30 olan yirmi olgu çal›flmaya al›nd›. Bunlardan ikisi, kay›tlar›n›n yetersizli¤i nedeniyle çal›flmadan ç›kar›ld›. Levosimendan uygulanan sekiz olgu levosimendan grubunu (Grup L) ve levosimendan uygulanmayan on olgu kontrol grubunu (Grup K) oluflturdu. Levosimendan kullan›lan olgular›n KPB'den ayr›lmada yüksek doz adrenerjik inotrop gereksinimi göstermesi beklenen kronik iskemik miyokardiyumlu (geçirilmifl miyokard infarktüsü, preoperatif yak›n dönemde inotropik ajan kullan›m› öyküsü olan) olgular oldu¤u izlendi. Olgular, operasyondan 2 saat öncesi 10 mg oral diazepam (Diazem, Deva) ile premedike edilmiflti. Uygulanan anestezi yönetimi her iki grupta da ayn›yd›. Olgularda, 2 mg.IV 150 midazolam (Dormicum, Roche), 3-5 µg kg-1 IV fentanil (Fentanyl, Janssen-Do¤u) ile etomidat (Etomidat, Braun) titre edilerek anestezi indüksiyonu sa¤lanm›flt›. Kas gevflemesi 0.02 mg kg-1 veküronyum (Norcuron, Organon) ile sa¤lanm›flt›. ‹dame, 5-10 µg kg-1 saat-1 fentanil infüzyonu ve % 50 02 + hava içerisinde % 0,5-2 konsantrasyonda solutulan sevofluran (Sevorane, Abbott) ile sürdürülmüfltü. Hemodinamik ölçümler, anestezi indüksiyonu sonras› tak›lan pulmoner arter kateteri arac›l›¤› ile termodilüsyon yöntemi kullan›lan›larak elde edilmiflti. Operasyonlar KPB eflli¤inde uygulanm›fl, sol ön inen koroner arter revaskülarizasyonunda sol internal torasik arter, di¤erleri için safen ven grefti kullan›lm›flt›. Miyokard korunmas›nda so¤uk kan kardiyoplejisi ve topikal hipotermi uygulanm›flt›. Grup L'de olgulara, kros klemp kald›r›lmas› ile birlikte 6 µg kg-1 dozda levosimendan (Simdax, Abbott) 10 dk. süreli bolus olarak verilmiflti. Bunu takiben 0.1 µg kg-1 dk-1 h›zda idame infüzyon uygulanm›flt›. Tüm olgular 2 µg kg-1 dk-1 dopamin (Dopamine, Fresenius Kabi) infüzyonu alm›fllard›. Ortalama arter kan bas›nc› (OAB)'n›n ≤60 mmHg oldu¤u olgularda dopamin dozu art›r›lm›flt›. KPB'den ayr›l›flta, yeterli reperfüzyon süresi içinde OAB ≤60 mmHg, pulmoner kapiller wedge bas›nc› (PCWP) ≥18 mmHg olan olgulara adrenerjik inotropik ajanlar ilave edilmiflti. Grup K'de ise, KPB'den ayr›l›flda yaln›zca adrenerjik inotropik ajanlar uygulanm›flt›. Sistemik vasküler rezistans (SVR)'nin (OABX80/pompa ak›m›) düflük oldu¤u olgularda dopamin, kötü ejeksiyonla beraber dolufl bas›nçlar›nda yükselmenin oldu¤u (PCWP ≥ 18 mmHg, santral venöz bas›nç (SVB) >15 mmHg) sistolik fonsiyonu bozuk olgularda dobutamin (Konsantre dobutamin çözeltisi, Abbott) ve adrenalin (Adrenalin, Drogsan) infüzyonu eklenmiflti. Olgularda kros klempin kald›r›lmas›yla birlikte rutin olarak 100 mg lidokain (Aritmal, Biosel) intravenöz bolus olarak verilmifl, ventriküler taflikardi veya fibrilasyon izlenen olgularda 50 mg dozlarla tekrarlanm›flt›. ‹notrop kullan›m›yla birlikte görülen ve lidokain boluslar›na dirençli tafliaritmilerde 300 mg yüklemeyi takiben 8 mg kg-1 saat-1 dozda 24 saatlik amiodaron (Cordarone, Sanofi) infüzyonuna bafllanm›flt›. Postoperatif dönemde hemodinamik stabilite sa¤land›¤›nda inotropik ajanlar›n dozlar› azalt›larak kesilmiflti. Olgular›n yafl, cinsiyet, vücut, yüzey alan›, preoperatif özellikleri, ejeksiyon fraksiyonlar›, uygulanan anestezi yöntemi, operasyon süresi, kros klemp (KK) ve toplam perfüzyon süresi, kullan›lan greft say›s›, KPB'den ayr›lma s›ras›nda kifli bafl›na kullan›lan antiaritmik ve inotropik ajanlar›n miktar›, indüksiyon sonras› ölçülen bafllang›ç ve krosklemp kald›r›ld›ktan sonra 1. saat ve 6. saatlerdeki hemodinamik parametreleri [kalp at›m h›z›; (KAH), OAB, kardiyak indeks; (K‹), SVR‹, pulmonar vasküler rezistans indeks; (PVR‹)] kaydedilerek karfl›laflt›r›ld›. ‹statistiksel de¤erlendirme Statistica for Windows® v5.1 (StatSoft Inc.) program› ile yap›ld›. Parametrik de¤erler ortalama ve standart sapma olarak verildi. Sudent's t test, ANOVA ve X2 testleri analiz için kullan›ld›, p<0.05 de¤eri istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi. T. Öztürk ve ark., KPB’den Levosimendan›n Ayr›lma ve Erken Hemodinamik Parametrelere Etkisi Tablo 2. Kardiyopulmoner baypas s›ras›ndaki intraoperatif veriler (Ortalama±SD). BULGULAR Gruplar aras›nda ortalama yafl, cinsiyet, vücut yüzey alan›, ejeksiyon fraksiyonu, kullan›lan greft say›s›, operasyon süresi, kros klemp ve toplam perfüzyon süresi bak›m›ndan anlaml› farkl›l›k saptanmad› (p>0.05) (Tablo 1 ve 2). Grup L'de ortalama 446±38 dk. süreyle kifli bafl›na 2.28±0.35 mg (maksimum 2.9, minimum 1.66 mg) levosimendan kullan›lm›flt›. Kullan›lan adrenerjik inotropik ajan miktarlar› bu grupta anlaml› olarak daha düflük saptand› (p<0.05). Uygulanan lidokain dozu gruplarda benzer idi (Tablo 2). Her iki grupta da tüm olgular›n ilk giriflimde baflar› ile KPB'den ayr›ld›¤› gözlendi. Kontrol grubunda iki olguda dirençli tafliaritmiler izlenmesi nedeniyle amiodaron infüzyonu kullan›ld›¤› izlendi. ‹ki Tablo 1. Hastalara ve cerrahiye ait özellikler (Ortalama±SD). Olgu say›s› (Erkek/Kad›n) Yafl (y›l±SD) VYA (m2) Preoperatif EF Greftleme say›s› Diabetes Mellitus (n) Hipertansiyon (n) KOAH (n) Geçirilmifl M‹ (n) Geçirilmifl PTCA (n) Preop inotrop kullan›m› (n) Geçirilmifl kardiyak cerrahi (n) Kontrol Grubu Levosimendan Grubu 10 (9/1) 67.0±8.9 1.9±0.1 26.5±5.2 2.7±0.5 3 6 3 3 1 0 0 8 (7/1) 61.3±8.6 1.8±0.6 26.8±4.5 2.8±0.4 2 4 1 6 2 1 0 VYA = vücut yüzey alan›; EF = ejeksiyon fraksiyonu; KABG = koroner arter baypas greft; PTCA = perkütan transdermal koroner anjioplasti; M‹ = miyokard infarktüsü KOAH = kronik obstrüktif akci¤er hastal›¤›. Tablo 2. Kardiyopulmoner baypas s›ras›ndaki intraoperatif veriler (Ortalama±SD). Anestezi süresi (saat) Kros klemp süresi (dk.) KPB süresi (dk.) Operasyon süresi (dk.) ‹notrop gereksinimi (hasta bafl›na) Dopamin (mg) Dobutamin (mg) Adrenalin (mg) Levosimendan (mg) Antiaritmik gereksinimi Lidokain (mg) Amiodaron (mg) Kontrol Grubu Levosimendan Grubu 5.84±0.48 59±18 96±17 296±46 6.25±0.84 64≠14 92±34 310±51 140.70±14.07 176.00±18.09 0.85±0.7 - 84.00±14.75** 72.00±9.8** 0.35±0.7* 2.25±0.35 140.0±45.54 545.54±46.76 150.0±59.76 * p<0.05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma ** p<0.001 Gruplar aras› karfl›laflt›rma KPB = kardiyopulmonar baypas. Kontrol Grubu Levosimendan Grubu KAH (vuru dk-1) Bafllang›ç 1. saat 6. saat 73.0±6.0 102.0±8.4# 99.6±8.9# 69.0±7.6 88.7±4.9* 89.0±5.7* OAB (mmHg) Bafllang›ç 1. saat 6. saat 77.30±5.9 68.10±1.66 69.00±1.76 77.12±8.0 65.74±4.46 65.51±6.16 K‹ (L dk-1 m-2) Bafllang›ç 1. saat 6. saat 1.8±0.1 2.3±0.1# 2.3±0.2# 1.7±0.3 3.1±0.4**# 3.4±0.9**# SVR‹ (dyn-sn-cm-5 m-2) Bafllang›ç 1. saat 6. saat 3160.00±177.50 3296.30±196.71 3204.20±116. 26 3020.87±106.31 813.13±95.42**# 756.25±11.08**# PVR‹ (dyn-sn-cm-5 m-2) Bafllang›ç 1. saat 6. saat 154.10±46.41 562.81±103.23# 513.90±64.53# 177.87±77.64 218.51±26.21** 245.62±58.63** # p<0.05 Grup içi karfl›laflt›rma, bafllang›ç de¤erlerine göre. * p<0.05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma ** p<0.001 Gruplar aras› karfl›laflt›rma OAB= ortalama arter bas›nc›, K‹= kardiyak indeks, SVR‹= sistemik vasküler rezistans indeks, PVR‹= pulmoner vasküler rezistans indeks. olguda ise, levosimendan infüzyonun 4. ve 6. saatinde dopaminin artt›r›lan dozlar› ile düzelmeyen hipotansiyon geliflmesi nedeni ile levosimendan kesilerek dopamin, dobutamin ve adrenalin ile devam edildi¤i saptand›. Hemodinamik veriler karfl›laflt›r›ld›¤›nda, KAH, OAB, K‹, SVR‹ ve PVR‹ bafllang›ç de¤erleri gruplar aras›nda benzerdi (p>0.05). KAH, grup içi bafllang›ç de¤erine göre karfl›laflt›r›ld›¤›nda Grup L'de 1. ve 6. saatlerde istatistiki olarak anlaml› olmayan art›fllar varken, Grup K'de istatistiki olarak anlaml› art›fl saptand› (p<0.05). Grup K ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda Grup L'de, 1. ve 6. saatlerde, KAH anlaml› olarak daha düflüktü (her ikisi için p<0.05). OAB ise 1. ve 6. saatlerde hem grup içi, hem de gruplar aras› karfl›laflt›rmada istatistiki olarak anlaml› farkl›l›k göstermedi. Grup içi karfl›laflt›rmada K‹, hem 1., hem de 6. saatlerde her iki grupta da bafllang›ç de¤erine göre anlaml› yüksekti (tümü için p<0.05). Gruplar aras› karfl›laflt›rmada da K‹, hem 1., hem de 6. saatlerde Grup K'ye göre Grup L'de anlaml› yüksek bulundu (her ikisi için p<0.001). SVR‹, bafllang›ç de¤erlerine göre 151 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):149-153, 2006 grup içi karfl›laflt›rmada Grup K'de fark yokken, Grup L'de hem 1., hem de 6. saatte anlaml› düflüktü(her ikisi içi p<0.05). SVR‹'nin gruplar aras› karfl›laflt›rmas›nda ise, yine hem 1., hem de 6. saatlerde Grup L'de anlaml› olarak düflük bulundu (her ikisi için p<0.001). PVR‹, grup içi bafllang›ç de¤erlerine göre karfl›laflt›r›ld›¤›nda, Grup L'de anlaml› fark yokken, Grup K'de anlaml› yüksek bulundu (her ikisi için p<0.05). PVR‹ gruplar aras› karfl›laflt›r›ld›¤›nda hem 1., hem de 6. saatlerde Grup L'de anlaml› düflük bulundu (her ikisi için p<0.001) (Tablo 3). TARTIfiMA KPB'den ayr›lma s›ras›nda, önceden geçirilmifl miyokardiyal hasar nedeni ile veya KPB s›ras›nda uygulanan cerrahi ifllemin yetersizli¤ine veya reperfüzyon hasar›na ba¤l› olarak miyokard›n kontraktil güçleri s›kl›kla deprese olmaktad›r (5). Böyle durumlarda KPB'den ayr›lmay› kolaylaflt›rmak ve yeterli kardiyak debiyi sürdürmek için inotropik ajanlar›n kullan›m›na gerek duyulmaktad›r. KPB sonras› kardiyak cerrahi hastalar›nda, ülkemizde en yayg›n kullan›lan pozitif inotropik ajanlar dopamin, dobutamin, adrenalin ve noradrenalin gibi beta adrenerjik ajanlard›r. Levosimendan, kronik kalp yetersizli¤inin akut ataklar›nda s›kl›kla kullan›lmas›na karfl›n kardiyak cerrahide kullan›m› nispeden yenidir (6,7,8). KPB'den ç›k›flta hangi inotropik ajan›n seçilece¤i, karfl› karfl›ya olunan hemodinamik probleme ba¤l›d›r. Derin vazodilatasyon ile birlikte deprese olmufl miyokard›n varl›¤› hem pozitif inotrop, hem vazopressör etkili bir ilaç gerektirirken, vazokonstrüksiyonun ön planda oldu¤u düflünülen hastada vazodilatatör etkili di¤er ajanlardan da yararlan›lmaktad›r (8). Adrenalin ve dopamin, alfa, beta1, ve beta2 aktiviteleri ile miks agonist özelliktedirler. Dobutamin ise, periferik rezistans› de¤ifltirmeksizin daha selektif beta1 agonist özelli¤e sahiptir. Dobutamin ve dopamin 2,5, 5.0 ve 10.0 µg kg-1 dk-1 dozlar› ile K‹ ve SV‹'yi art›rmaktad›rlar. Her iki ilaç da 5.0 ve 10.0 µg kg-1 dk-1 dozlar›nda SVR ve PVR'yi düflürmektedirler. Ancak, dopamin, dobutaminden daha düflük dozda K‹ ve SV'de eflit art›fl sa¤lamaktad›r (9). Salomon ve ark. (10), dobutaminin dopaminden daha yüksek K‹ 152 sa¤lad›¤›n› ve di¤er hemodinamik farkl›l›klar›n çok küçük oldu¤unu göstermifltir. Dobutamin, KAH'n› da artt›rarak K‹'yi artt›rmaktad›r (11). Çal›flmam›zda da; Grup K'da adrenerjik inotroplar önceki çal›flmalarla uyumlu olarak K‹, SVR‹ ve PVR‹'yi bafllang›ç de¤erlerine göre anlaml› olarak artt›rm›flt›r. Adrenerjik inotroplar, kontraktilite üzerine bu olumlu etkilerine karfl›n, miyokard›n oksijen tüketimini artt›rmakta, aritmi ve iskemi gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilmektedir (12,13). Kalbin kas›lmas› aktin ve miyozin proteinlerinin etkileflmesi sonucu kimyasal enerjinin (ATP formundan) mekanik enerjiye dönüflümü ile oluflmaktad›r. Kalp kas›nda inotropik etki temel olarak hücre içi Ca++ arac›l›¤› ile sa¤lanmaktad›r (14). Levosimendan, kontraktil elemanlar›n Ca++ ya duyarl›l›¤›n› art›rarak inotropik etki oluflturuken, adrenerjik ajanlar hücre içi Ca++ miktar›n› yükseltmektedir (15). Levosimendan, bu etki mekanizmas› ile di¤er inotroplar›n tersine miyokard›n oksijen tüketimini art›rmamakta ve aritmilere neden olmamaktad›r (16-19). Çal›flmam›zda, levosimendan grubu olgularda farmakolojik müdehaleyi gerektirecek KAH art›fl› ve aritmi izlenmemifltir. Kontrol grubu olgular›ndan ikisinde ise, uzun süreli antiaritmik (amiodaron) infüzyonu gerektiren tafliaritmiler izlenmifltir. Levosimendan›n kalp cerrahisinde peroperatif kullan›m› ile ilgili deneyimler s›n›rl›d›r ve önerilen kullan›m flekilleri farkl›l›klar göstermektedir. Siirila-Waris ve ark. (20) yüksek perioperatif riskli olgularda yapm›fl olduklar› bir çal›flmada, preoperatif levosimendan uygulanmakta olan olgular ile KPB'den adrenerjik inotroplarla ç›k›flta zorluk yaflanan ve bu nedenle levosimendan kullan›lan olgular› karfl›laflt›rd›klar›nda; levosimendan›n her iki kullan›m ile de KPB'den ayr›lmay› kolaylaflt›rd›¤›n›, K‹'yi art›rd›¤›n› ve SVR‹'yi düflürdü¤ünü bildirmifltir. Benzer olarak, Lilleberg ve ark. (19), normal kardiyak performansl› olgularda, KPB'den ayr›lmadan 15 dakika önce uygulad›klar› 5 dakika süreli tek doz bolus levosimendan›n, miyokard›n laktat, pürivat ve glukoz kullan›m›n› de¤ifltirmeden K‹'yi art›rd›¤›n›, SVR'yi düflürdü¤ünü saptam›flt›r. Olgular›m›zda ise, levosimendan infüzyonuna, kros klempin kald›r›lmas›yla birlikte bafllanm›flt›r. Bununla, reperfüzyon dönemi içinde levosimendan›n sarko- T. Öztürk ve ark., KPB’den Levosimendan›n Ayr›lma ve Erken Hemodinamik Parametrelere Etkisi lemmal ve mitokondriyal ATP duyarl› K+ kanallar›n› aktive ederek miyokard iskemisini önleyici ve miyokard› koruyucu özelli¤inden yararlan›labilece¤i düflünülmüfltür (1,4). Her iki grupta da tüm olgular›m›z ilk giriflimde baflar› ile KPB'den ayr›lm›flt›r. Buna ek olarak, levosimendan›n, kontrol grubu ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda infüzyonun 1. ve 6. saatlerinde anlaml› olarak K‹'yi art›rd›¤›, SVR‹'yi ve PVR‹'yi ise düflürdü¤ü izlenmifltir. Adrenerjik inotropik ajanlar, genel olarak, periferik vasküler yataktaki alfa resöpterlerin uyar›lmas› ile vazonstrüksiyon, beta 2 resöptörlerin uyar›lmas› ise vazodilatasyona neden olurken levosimendan, ATP duyarl› potasyum kanallar› üzerine etki ederek koroner ve sistemik vazodilatasyon oluflturmaktad›r. Levosimendan›n bu hipotansif yan etkisi, yeterli s›v› replasman› sonras› s›kl›kla noradrenalin ve/veya adrenalin gibi vazoaktif maddelerin birlikte kullan›m›n› gerektirmektedir (2,8,18). Çal›flmam›zda, levosimendan grubunda iki olguda infüzyonun 4. ve 6. saattinde dopamin infüzyonuna ra¤men, hipotansiyon (OAB <60) düzelmemifltir. Bu durum levosimendan'›n kesilmesi ve adrenalin infüzyonunun eklenmesi ile düzelmifltir. Levosimendan'›n metaboliti OR-1898, bir avantaj olarak ilac›n kesilmesi sonras› da uzun süreli inotropik ve vazodilatatör etkisinin devam etmesini sa¤lamaktad›r. Bu durum ek inotroplar›n kullan›m sürelerinin k›salmas›n› sa¤lamaktad›r (21). Çal›flmam›zda da, levosimendan›n, adrenerjik inotroplar›n kullan›m dozlar›n› azaltt›¤› izlenmifltir. Çal›flmam›zda, Grup K'de, kullan›lan adrenerjik inotropik ajanlara ba¤l› oldu¤unu düflündü¤ümüz SVR‹ ve PVR‹ yükseklikleri dikkat çekicidir. Çal›flmam›zda, PVR‹ ve SVR‹' nin Na nitroprussid ile düflürüldü¤ü kontrol grubunun olmamas› sonuçlar›m›z› s›n›rlamaktad›r. Ancak, bu retrospektif pilot çal›flmam›z›n amac› yeni bir inotropik ajan olan levosimendan ile ilgili ilk sonuçlar›m›z hakk›nda bilgi sahibi olabilmektir. Sonuç olarak, elektif KABG cerrahisi geçiren sol ventrikül fonksiyonlar› kötü olgularda, KPB' den ayAl›nd›¤› tarih: 16 Haziran 2006 (ilk) 7 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra) 2 Aral›k 2006 (2. revizyondan sonra) r›lma ve erken postoperatif dönemde levosimendan›n, sistemik ve pulmoner vasküler rezistansta art›fla yol açmadan K‹'yi daha fazla artt›rarak olumlu hemodinamik yararlar sa¤lad›¤› düflünüldü. KAYNAKLAR 1. Lochner A, Colesky F, Genade S: Effect of a calcium-sensitizing agent, levosimendan, on the postcardioplegic inotropic response of the myocardium. Cardiovasc Drugs Ther 14(3):271, 2000. 2. Lehmann A, Lang J, Boldt J, Isgro F, Kiessling AH: Levosimendan in patients with cardiogenic shock undergoing surgical revascularization: a case series. Med Sci Monit 10(8):89, 2004. 3. Braun JP, Jasulaitis D, Moshirzadeh M, Doepfmer UR, Kastrup M, von Heymann C, Dohmen PM, Konertz W, Spies C: Levosimendan may improve survival in patients requiring mechanical assist devices for post-cardiotomy heart failure. Crit Care13(10):R17, 2006. 4. Papp Z, Csapo K, Pollesello P, Haikala H, Edes I: Pharmacological mechanisms contributing to the clinical efficacy of levosimendan. Cardiovasc Drug Rev 23:71, 2005. 5. Breisblatt WM, Stein K, Wolfe CJ, et al: Acute myocardial dysfunction and recovery: a common occurrence after coronary bypass surgery. J Am Coll Cardiol 15:1261, 1990. 6. Slawsky MT, Colucci WS, Gottlieb SS, et al: Acute hemodynamic and clinical effects of levosimendan in patients with severe heart failure. Circulation 102:2222, 2000. 7. Kivikko M, Lehtonen L, Colucci WS: Sustained hemodynamic effects of intravenous levosimendan. Circulation 107:81, 2003. 8. Labriola C, Siro-Brigiani M, Carrata F, Santangelo E and Amantea: Hemodynamic effects of levosimendan in patients with low- out put hear failure after cardiac surgery. ‹nternational Journal of Clinical Pharmacology and Therapeutics 42:204, 2004. 9. Gray R, Shah PK, Singh B, Conklin C, Matloff JM: Low cardiac output states after open heart surgery. Comparative hemodynamic effects of dobutamine, dopamine, and norepinephrine plus phentolamine. Chest 80(1):16, 1981. 10. Salomon NW, Plachetka JR, Copeland JG: Comparison of dopamine and dobutamine following coronary artery bypass grafting. Ann Thorac Surg 3:48, 1981. 11. Romson JL, Leung JM, Bellows WH: Effects of dobutamine on hemodynamics and left ventricular performance after cardiopulmonary bypass in cardiac surgical patients. Anesthesiology 91:1318,1999. 12. Raja SG, Rayen BS: Levosimendan in cardiac surgery: current best available evidence. Ann Thorac Surg 81:1536, 2006. 13. Felker G, O'Canner C: ‹notropic therapy for heart failure: an evidence- based approach. Am Heart J 142:393, 2001. 14. Fabiato A, Fabiato F: Calcium and cardiac excitation-contraction coupling. Ann Rev Physiol 41:473, 1979. 15. Figgitt DP, Gillies PS, Goa KL: Levosimendan. Drugs 61:613, 2001. 16. Follath F, Cleland JG, Just H, et al: Efficacy and safety of intravenous levosimendan compared with dobutamine in severe low-output heart failure (the LIDO study): a randomised doubleblind trial. Lancet 360:196, 2002. 17. Moiseyev VS, Poder P, Andrejevs N et al: Safety and efficacy of a novel calcium sensitizer, levosimendan, in patient withs left ventricular failure due to an acute myocardial infarction A randomized, placebo controlled, double-blind study (RUSSLAN). Eur Heart J 23:1422, 2002. 18. Kersten JR, Montgomery MW, Pagel PS, Warltier DC: Levosimendan, a new pozitive inotropic drug, decreases myocardial infarct size via activation of K (ATP) channels. Anesth Analg 90:5, 2000. 19. Liileberg J, Nieminen MS, Akkila J et al: Effects of a new calcium sentitizer, levosimendan, on haemodynamics, coronary blood flow and myocardial substrate utilization early after coronary bypass grafting. Eur Heart J 19:660, 1998. 20. Siirila-Waris K, Suojaranta-Ylinen R, Harjola VP: Levosimendan in cardiac surgery. J Cardthorac and Vasc Surg 19:345, 2005. 21. Kivikko M, Lehtonen L, Colucci WS: Sustained hemodynamic effects of intravenous levosimendan. Circulation 107:81, 2003. 153 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):154-159, 2006 Klinik Çal›flma Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografinin Transfüzyon Karar› Üzerine Etkisi Sema KULTUFAN TURAN *, Bahar AYDINLI *, ‹hsan AYIK *, Seyhan YA⁄AR *, Dilek KAZANCI *, Ümit KARADEN‹Z **, Ayflegül ÖZGÖK ***, Özcan ERDEML‹ **** ÖZET SUMMARY Aç›k kalp cerrahisi hemostatik sistemde belirgin de¤iflikliklere neden olmaktad›r. Bu de¤iflikliklerin bilinmesi ve dikkatli monitorizasyonu kan ve kan ürünlerinin transfüzyon yap›lmas› karar› için önemlidir. Bu çal›flmadaki amac›m›z, aç›k kalp cerrahisi hastalar›nda rotasyonel tromboelastografi (ROTEG) kullan›m›n›n, transfüzyon tedavisi üzerine etkilerini geleneksel yöntemlerle karfl›laflt›rarak belirlemektir. The Role of Rotational Thromboelastgraphy on Decision of Blood Transfusion in Open Heart Surgery K›rk hasta, rotasyonel tromboelastografi (ROTEG) (n=20) ve geleneksel grup (n=20) olarak ikiye ayr›ld›. Bu iki grup hastay›, postoperatif transfüzyon miktarlar›, yap›lan transfüzyon türü ve postoperatif drenaj bak›m›ndan karfl›laflt›rd›k. Transfüzyon miktarlar› (transfüzyon yap›lan tüm kan ürünü miktar›) ve drenaj miktarlar› her iki grup hastada benzerdi. Transfüzyon yap›lan kan ürünü türü de¤erlendirildi¤inde, eritrosit süspansiyonu (banka kan›) transfüzyonu ROTEG grubu hastalarda daha düflüktü (p<0.05). Ancak, eritrosit süspansiyonu karar›n› etkileyen as›l kriter ROTEG bulgular›ndan daha çok Hemoglobin-hematokrit parametreleriydi. ROTEG sonuçlar›na göre, bir hastada spesifik hiperfibrinolizis, üç hastada fibrin polimerizasyon bozuklu¤u ve dört hastada trombosit fonksiyonlar›nda bozulmaya ait bulgular elde ettik. Ancak, bu bulgulara ra¤men, iki grup aras›nda transfüzyon türleri (tam kan, taze donmufl plazma, trombosit süspansiyonu), transfüzyon miktarlar› ve drenaj miktarlar› aç›s›ndan fark bulamad›k. Sonuç olarak, aç›k kalp cerrahisi hastalar›nda ROTEG kullan›m› transfüzyon tedavisini belirgin olarak etkilemez. Anahtar kelimeler: tromboelastografi, aç›k kalp cerrahisi, koagülasyon kaskad› * TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Uzm. Dr. ** TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Baflasistan Uzm. Dr. *** TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Doç. Dr. **** TCSB Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klini¤i, Doç. Dr. Klinik fiefi 154 Open heart surgery may significantly alter patients' haemostatic profile. Awareness and careful monitorization of those haemostatic changes is essential for appropriate blood and blood product transfusion decision. In this study we aimed to investigate the effect of rotational thromboelastopraphy (ROTEG) utilization on transfusion management in open heart surgery patients comparing with conventional methods. 40 patients were assigned in to two groups, ROTEG group (n=20) and conventional group (n=20). We compared these two groups of patients, on the basis of postoperative transfusion amount, transfusion type and amount of postoperative drainage. Amount of transfusion (all blood products that were transfused) and drainage were similar in both groups. When the type of transfusion is considered, transfused erythrocyte suspension was lower in ROTEG group of patients. However packed red cell suspension transfusion decision was mainly dependent on hemoglobin-hematocrit parameters rather than ROTEG results. According to ROTEG results we observed specific hyperfibrinolysis pattern in one patient, fibrin polymerization impairment in three patients and platelet function impairment in four patients. Despite those results, the amount of transfusion, transfusion type (whole blood, fresh frozen plasma, trombocyte suspension), and amount of drainage were not different between two groups. We conclude that utilization of ROTEG do not alter the transfusion management significantly in open heart surgery. Key words: thromboelastgraphy, open heart surgery, coagulation cascade G‹R‹fi Aç›k kalp cerrahisi ve ekstrakorporal dolafl›m›n hemostatik sistemde meydana getirdi¤i de¤iflikliklerin S. Kultufan Turan ve ark., Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografi intraoperatif ve postoperatif dönemde izlenmesi ve de¤erlendirilmesi, kan ve kan ürünlerinin transfüzyonunun yönlendirilmesi aç›s›ndan önem tafl›r (1). Aç›k kalp cerrahisi s›ras›nda hemostatik sistemin monitorizasyonu amac›yla 1960'l› y›llarda kullan›ma giren aktive edilmifl p›ht›laflma zaman› (activated coagulation time-ACT) hasta bafl› kullan›m kolayl›¤› ve h›zl› cevap vermesi nedeniyle günümüzde halen kullan›lmaktad›r. Ancak, koagülasyon durumu hakk›nda k›s›tl› bilgi verdi¤inden yeni monitorizasyon teknikleri araflt›r›lmaktad›r (2). Bu amaçla Sonoclot, Hepcon, trombosit fonksiyon analizörü (platelet function analyzer- PFA) 100 ve tromboelastografi (TEG) gibi daha ayr›nt›l› bilgi verebilen monitorizasyon teknikleri gelifltirilmifltir (3,4,5). TEG, p›ht›laflma sisteminin tüm elemanlar›n› de¤erlendirmek için kullan›lan kan vizkosite izlem yöntemidir. TEG ile fibrin oluflum h›z› (r), p›ht› oluflma zaman› (k), maksimum p›ht› kuvveti (maximum amplitude-MA) ve sabit p›ht› oluflum h›z› (a aç›s›) hakk›nda detayl› bilgi sahibi olunmaktad›r (4). Bu çal›flmada, geleneksel hemostaz takip parametreleri ile takip edilerek transfüzyon karar› verilen grup ile geleneksel hemostaz takip parametreleri yan›nda modifiye koagülasyon analiz monitörü (rotasyonel tromboelastografi-ROTEG) kullan›larak transfüzyona karar verilen grup aras›ndaki postoperatif transfüzyon miktarlar›, yap›lan transfüzyon türü ve hastalar›n toplam drenajlar› aras›ndaki iliflkinin gösterilmesi amaçland›. MATERYAL ve METOD Bu çal›flma, Türkiye Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klini¤i'nde koroner ve kapak hastal›¤› nedeniyle operasyon endikasyonu konulan, yafl ortalamas› 53.2 (18-78) y›l olan otuz alt›s› erkek, dördü kad›n, toplam k›rk olguda yap›ld›. Çal›flma Helsinki Deklarasyonu'na göre dizayn edildi ve etik komiteden onay al›nd›. Çal›flmaya kat›lan hastalar bir flahit eflli¤inde yaz›l› ve sözlü olarak bilgilendirildi ve yaz›l› onaylar› al›nd›. Olgular randomize olarak yirmifler kiflilik iki gruba ayr›ld›. Grup 1: ROTEG cihaz› ile de¤erlendirilerek transfüzyona karar verilen grup. Grup 2: Geleneksel yöntemlerle takip edilerek transfüzyona karar verilen grup. Geleneksel yöntemler olarak preoperatif dönemde al›nan venöz kanda hemostaz parametreleri kontrolü, intraoperatif ACT takipleri ve postoperatif dönemde hemostaz parametreleri, tam kan say›m› ve ek olarak ACT takipleri kastedilmektedir. Bütün olgulara premedikasyonda, operasyondan bir gece önce diazepam (Diazem, [Deva] 10 mg peroral), operasyon sabah› morfin (Morfin HCl, Galen 5 mg intramüsküler) uyguland›. ‹ndüksiyonda; 10 µg kg-1 fentanil (Fentanyl, Abbott), 0.1 mg kg-1 midazolam (Dormicum, Roche), 0.1 mg kg-1 pankuronyum bromid (Pavulon, Roche) kullan›ld›. Total intravenöz anesteziye, fentanil 5 µg kg-1 ve pankuronyum bromid 0.02 mg kg-1 45 dakika aral›klarla santral venöz yoldan uygulanarak devam edildi. Heparin, cerrahi ekiple ba¤lant›l› bir flekilde operasyon bafllad›ktan sonra ve aortik kanülasyondan önce santral venöz yoldan uyguland›. Grup 1'deki olgulardan, operasyonun bafllang›c›nda, protamin uyguland›ktan 15 dk. sonra ve yo¤un bak›mda birinci saatte, ACT ve ROTEG de¤erleri için kan örnekleri al›nd›. Grup 2'de yine ayn› zamanlarda ACT için kan örnekleri al›nd›. Her iki grupta yafl, cinsiyet, preoperatif hemostaz de¤erleri (protrombin zaman› [PT], parsiyel tromboblastin zaman› [PTT] ve trombosit say›s›), operasyon özellikleri, ek hastal›klar›n›n (hematolojik problemler) varl›¤›, postoperatif kan kayb›, transfüze edilen taze tam kan, bankada bir haftadan uzun süre bekletilmifl tam kan, trombosit süspansiyonu ve taze donmufl plazma miktarlar› kaydedildi. Elde edilen veriler Windows 2000 iflletim sistemi alt›nda çal›flan SPSS 10.01 ortam›nda istatisitksel olarak de¤erlendirildi. Çapraz tablolarda kikare (chi-square); ölçümle belirlenmifl de¤iflkenlerin ikili grup ortalamalar› parametrik verilerde Student's t, non-parametrik verilerde Mann-Whitney U, 3 ve daha çok grubun ortalamar› parametrik verilerde ANOVA, non-parametrik verilerde Kruskal-Wallis testle; ayn› grup içinde 4 farkl› zamandaki de¤iflimler friedman testi ile karfl›laflt›r›ld›. ANOVA, Kruskal Wallis ve Friedman testleri sonras› fark bulundu¤unda fark›n hangi ikiliden kaynakland›¤› Posthoc çoklu karfl›lafl›r›ma testi ile araflt›r›ld›. Ölçümle belirlenen de¤iflkenlerin kendi aralar›nda korelasyon gösterip göstermedi¤i parametrik verilerde Pierson korelasyon ve non-parametrik verilerde Spearman's testleri ile de¤erlendirildi. Bütün testlerde p<0.05 istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi. BULGULAR Olgular›n yafl ve cinsiyet özellikleri, ek hastal›k bulunmas›, operasyon tipi ve postoperatif drenajlar›n› bildiren bilgiler Tablo 1'de gösterilmektedir. Gruplar aras›nda yafl, cinsiyet, ek hastal›k, operasyon cinsi ve postoperatif kanama miktar› aç›s›ndan istatistiksel olarak fark saptanmad› (Tablo 1). Her iki grupta kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu standart bir protokole göre uyguland›. Bu protokole 155 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):154-159, 2006 Tablo 1. Hastalar›n yafl ve cinsiyet özellikleri, ek hastal›k bulunmas›, operasyon tipi ve postoperatif drenajlar›. Ortalama yafl (y›l) Cinsiyet (Erkek/Kad›n) Ek hastal›k bulunmas› (n) Operasyon (Koroner/Kapak) (n) Ortalama postoperatif kanama (mL) Grup 1 (n=20) Grup 2 (n=20) p 51.4 18/2 9 13/7 837.5 55.1 18/2 5 15/5 711.1 0.385 1.000 0.185 0.490 0.581 fark saptanmad›. Ancak, Grup 2'de daha fazla kan bankas›nda bekletilen tam kan transfüzyonunun yap›ld›¤› görüldü (Tablo 2). Her iki grubun preoperatif hemostaz bilgileri (PT, PTT ve trombosit say›s›) de¤erlendirildi¤inde PT ve trombosit say› ortalamalar› aç›s›ndan anlaml› fark yoktu. Buna karfl›n PTT Grup II'de anlaml› olarak düflük bulundu (Tablo 3). Tablo 2. Postoperatif dönemde taze tam kan, eritrosit süspansüyonu, trombosit süspansüyonu alan hasta say›s› ve bu dönemde verilen ortalama taze donmufl plazma miktar› (ünite). Grup 1 Grup 2 Taze kan (n) 3 5 Eritrosit süspansüyonu (n) 7 12 Trombosit süspansiyonu (n) 1 Ortalama TDP-1 (min-maks) (ünite) 2.8 (2-6) 2.7 (1-6) 1 Her iki grupta dört farkl› zamanda gruplar aras›nda ACT ortalamalar› aç›s›ndan istatistiksel olarak anlaml› fark yoktu (Tablo 4). p 0.422 0.031 1.000 0.403 Grup 1'de TEG sonuçlar› ile transfüzyon türü ve miktarlar› aras›nda bir korelasyon saptanmad›. Grup II'de TEG yerine ACT, hemostaz parametrelerine ve klinik tabloya bak›larak transfüzyon yap›ld›. TDP: Taze Donmufl Plazma göre ekstrakorporal dolafl›m s›ras›nda veya sonras›nda hematokrit (Hct) % 20'nin alt›na indi¤inde eritrosit transfüzyonu yap›ld›. Postoperatif dönemde gö¤üs tüplerinden gelen drenaj miktar›n› (operasyondan sonra 1 saat içinde > 400 mL veya 4 saat içinde > 1000 mL), trombosit say›s›, Hct, hemoglobin (Hb), PT, aPTT kontrol, kanamaya ba¤l› belirti ve bulgular›n› (sistolik ve diastolik arter bas›nc›, taflikardi, santral venöz bas›nç) takip ederek uygun transfüzyon yap›ld›. Bu çal›flmada bir hastada spesifik hiperfibrinoliziz görüntüsüne, üç hastada fibrin polimerizasyon bozuklu¤una ve dört hastada trombosit fonksiyonlar›nda bozulmaya ait TEG sonuçlar› görüldü. Bu hastalar›n preoperatif bakt›¤›m›z hemostaz parametreleri, ACT de¤erleri ve TEG de¤erleri normaldi. Postoperatif dönemdeki TEG de¤erlerinde spesifik hiperfibrinolizis görülen hastada MA azalm›flt› ve tedavisinde antifibrinolitik ajan uyguland›. Fibrin polimerizasyon bozuklu¤u saptanan üç hastaya yine antifibrinolitik ajan verildi. TEG sonucuna göre trombosit fonksiyon bozuklu¤u gösteren dört hastan›n üçüne taze tam kan (bu hastalarda efl zamanl› Htc düflüklü¤ü nedeniyle taze tam kan tercih edildi) ve birine de Gruplar aras›nda operasyon sonras›nda verilen taze tam kan, trombosit süspansiyonu ve taze donmufl plazma (TDP) aç›s›ndan istatistiksel olarak anlaml› Tablo 3. Hastalar›n preoperatif hemostaz bilgileri (PT, PTT ve trombosit say›s›). Ortalama PT1 (sn) (min-maks) Ortalama PTT2 (sn) (min-maks) Ortalama trombosit say›s› 103xmm-3 (min-maks) 1 PT: Protrombin Zaman› 2 Grup 1 Grup 2 p 13.1 (11-18.9) 36.7 (26.9-48.2) 243.8 (100-350) 12.7 (11.4-15.2) 33.2 (28.2-40.4) 259.4 (132-458) 0.903 0.029 0.531 PTT: Parsiyel Tromboplastin Zaman› Tablo 4. Hastalar›n ACT* takipleri (saniye) (ortalama+SS). Grup I Grup II p ACT girifl ACT heparin sonras› ACT pompada ACT protamin sonras› ACT yo¤un bak›m 161.9±263 173.4±29.5 0.203 725.3±163.4 650.1±204.3 0.206 140.8±10.8 152.6±24.7 0.194 144.5±21.1 154.0±13.2 0.101 150.1±24.2 155.6±20.1 0.121 *ACT: Activated Coagulation Time 156 S. Kultufan Turan ve ark., Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografi fiekil 1. Normal TEG. r: fibrin oluflum h›z› (10-14 sn) k: p›ht› oluflma zaman› (3-6 sn) MA: Maksimum P›ht› kuvveti (59-68) a: sabit p›ht› oluflumu fiekil 3. Fibrin polimerizasyon bozuklu¤u fiekil 4. Trombosit fonksiyon bozuklu¤u MA küçülür Ted. (antifibrinolitik kullan›l›r) neden oldu¤u lökosit aktivasyonu, inflamatuar mediatörlerin sal›n›m›, serbest radikallerin oluflumu, kompleman aktivasyonu, kallikrein sal›n›m›, trombosit aktivasyonu, koagülasyon ve fibrinolitik kaskad›n aktivasyonu hemostatik de¤iflikliklerde rol almaktad›r (1). Preoperatif dönemdeki hematolojik durum ve intraoperatif meydana gelen bu de¤iflikler hem intraoperatif dönemde, hem de postoperatif dönemde kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu ihtiyac›n› belirlemektedir (6). Kan komponentlerinin transfüzyonu yap›l›rken, transfüzyon ile birlikte geliflen potansiyel morbidite düflünülmeli ve transfüzyonun gerekli oldu¤unu gösteren güçlü veriler bulunmal›d›r (7). fiekil 2. Spesifik hiperfibrinolizis. * MA küçülür Ted. (antifibrinolitik kullan›l›r) trombosit süspansiyonu verildi (fiekil 1-4). TARTIfiMA Koroner arter baypas greft cerrahisinde koagülasyon kaskad› kontrol alt›nda tutulmal›d›r. Özellikle hemostatik sistem ekstrakorporal dolafl›ma girilmesi ile birlikte birçok de¤iflime u¤ramaktad›r. Bu de¤ifliklerin sebeplerinin bafl›nda pompa “prime” solüsyonu ile kar›flan kan›n hemodilüsyonu gelmektedir. Bunu takiben, ekstrakorporal dolafl›m›n sentetik yüzeyinin Avidan ve ark. (8) yapt›klar› çal›flmada, perioperatif kan kayb›n› önceden belirleyebilmek için rutin koagülasyon testleri ile TEG sonuçlar›n› karfl›laflt›rm›fl ve TEG sonuçlar›n›n rutin laboratuar testlerine (kanama zaman›, PT, trombosit say›s›) göre kan kayb›n›n hesaplanmas›nda baflar›s›z oldu¤unu görmüfllerdir. Ancak, çal›flmac›lar makalelerinde TEG'in kardiyopulmoner baypas (KBP) sonras› koagülopatilerinde yerinin olabilece¤ini fakat preopeartif olarak koagülasyon durumunu belirlemekte faydal› olmad›¤›n› belirtmifllerdir. Çal›flmam›zda postoperatif transfüzyon miktarlar›n› ve türlerini belirleme aç›s›ndan eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde iki grup aras›nda fark saptanmad›. Ancak, Grup 1'de bir hastada spesifik hiperfibrinolizis, dört hastada trombosit 157 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):154-159, 2006 fonksiyonlar›nda bozuklu¤a ve üç hastada fibrin polimerizasyon bozuklu¤una ait TEG sonuçlar›na rastland›. ‹ki grup aras›nda eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde transfüzyon türleri ve miktarlar› aç›s›ndan fark olmasa da bireysel olgularda ortaya ç›kan bu sonuçlar›n tedavi flekline yön verdi¤i görüldü. Lesserson ve ark. (9) yapt›¤› çal›flmada ise, kompleks kardiyak cerrahi geçiren olgularda, rutin transfüzyon uygulamas› ile TEG rehberli¤inde transfüzyon yap›lan iki grup aras›nda postoperatif transfüzyon miktarlar› de¤erlendirilmifl ve TEG rehberli¤inde transfüzyon uygulanan grupta belirgin olarak daha az transfüzyon yap›ld›¤› saptanm›fl, kompleks kardiyak cerrahide transfüzyon tedavisinin TEG rehberli¤inde yap›lmas›n›n uygun olaca¤› belirtilmifltir. Bizim çal›flmam›zda sadece kan bankas›nda bekletilen eritrosit süspansiyonu transfüzyon miktar›, TEG kullan›larak karar verilen grupta daha azd›. Fakat bu sonuç taraf›m›zdan TEG'in faydal› oldu¤unu lehinde yorumlanmam›flt›r. Çünkü tam kan (kan bankas›nda bekletilen tam kan) transfüzyonu yapma karar› al›n›rken TEG'den çok hemogram (Hb, Hct) parametreleri göz önünde bulundurulmufltur. Bu çal›flmada ortaya ç›kan eritrosit süspansiyonu kullan›m› yönündeki farkl›l›¤›n nedeni, gruplardaki hasta say›s›n›n azl›¤› ve Grup 1 deki hastalarda görülen fibrin polimerizasyon bozuklu¤u oldu¤u düflünülmektedir. Fibrin polimerizasyon bozuklu¤u belirlendi¤inde ise, tedavi transfüzyondan çok antifibrinolotik ajanlar ile yap›lmas› gerekmektedir. Moskowitz ve ark. (10), kardiyak cerrahide kan transfüzyonlar›na ait preoperatif ve intraoperatif risk faktörlerini araflt›rm›flt›r. Eritrosit kitlesinin, operasyon tipinin, operasyonun aciliyetinin, hastal›kl› damar say›s›n›n, serum kreatinin 1.3 mg dL-1'nin alt›nda olmas›n›n preoperatif PT'nin preoperatif risk faktörü oldu¤unu ayn› zamanda KBP süresinin, 3 veya daha az greft say›s›n›n ve total kristaloid infüzyonunun en az 2.500 mL olmas›n›n intraoperatif risk faktörü oldu¤unu, saptam›fllard›r. Çal›flmam›zda, operasyon tipinin (koroner, kapak) ve preoperatif PT'nin iki grup aras›nda transfüzyon aç›s›ndan fark yaratmad›¤› görüldü. Preoperatif PT'nin uzam›fl olmas› kan transfüzyonunu artt›rmas› aç›s›ndan önemlidir ancak bizim çal›flmam›zda iki grup aras›nda PT'lerin (normal s›n›rlar içerisinde) farkl› olmamas› nedeni ile, transfüzyon aç›s›ndan fark gözlemedik. Preoperatif olarak 158 iki grup aras›nda PTT de¤erlerinin farkl› olmas› transfüzyon aç›s›ndan farkl›l›¤a neden olmam›flt›r. Aç›k kalp cerrahisi sonras› afl›r› kanama, reeksplorasyonun temel nedenidir ve bu durum morbidite ve mortaliteyi artt›rmaktad›r (11-13). Afl›r› kanamaya heparin etkisi, yetersiz protamin uygulamas›, hipotermi, hemodilusyon, hiperfibrinolizis, koagülasyon faktörlerinin tükenmesi, trombosit say› ve fonksiyonlar›n›n azalmas› neden olabilmektedir (14). Cerrahi olmayan bir kanaman›n ay›r›c› tan›s›nda tüm bu nedenler düflünülmelidir. Tedavi plan› yap›l›rken ampirik olarak protamin veya kan komponentlerinin transfüzyonunun yap›lmas› tedavinin baflar›s›n› olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle hastalar›n koagülasyon durumunun ayr›nt›l› olarak de¤erlendirmesi gerekmektedir. De¤erlendirmede TEG parametreleri oldukça yararl› olmaktad›r. TEG'in koagülasyon faktörleri ve trombosit fonksiyonlar› hakk›nda bilgi vermesi uygun tedavinin yap›lmas›na yard›mc› olmaktad›r. Bu çal›flmada TEG kullan›lan Grup 1'de saptanan spesifik hiperfibrinoliziz, fibrin polimerizasyon bozuklu¤u ve trombosit fonksiyonlar›nda bozulmaya ait TEG sonuçlar›na göre gereken tedavi seçenekleri uyguland›. KPB dolafl›m›na girilmeden önce heparin uygulanmas› antitrombin III (AT III) aktivasyonunu sa¤layarak p›ht› oluflumunu önlemektedir. Burada takip kriteri olarak uygulanmas› kolay bir yöntem olan ACT 1960'l› y›llardan beri kullan›lmaktad›r. ACT'nin heparin uyguland›ktan sonra ilk 5 dakika içinde verdi¤i sonuç antikoagülasyonu göstermesi aç›s›ndan yeterlidir ancak takip eden sürede yeterli bir monitörizasyon yöntemi de¤ildir (2). Son y›llarda gelifltirilen birçok koagülasyon monitörü KPB'de kullan›lmaya bafllam›flt›r (11). Bunlar›n aras›nda olan ROTEG daha yayg›n kullan›lmaktad›r (12). Bu teknik koagülasyon bozuklu¤unun hemostaz›n hangi k›sm›nda meydana geldi¤inin anlafl›labilmesini sa¤lamaktad›r. Hastalar›n intraoperatif ve postoperatif dönemde gereksinimi oldu¤u transfüzyon türünün belirlenmesine yard›mc› olmaktad›r. TEG sadece transfüzyon türünü belirlemek de¤il, ayn› zamanda oluflan p›ht›n›n kuvvetini ve stabilitesini gösterebilmesi sayesinde postoperatif dönemde antifibrinolitik ajanlar›n›n kullan›m›na da yön verebilmektedir. ‹ntraoperatif dönemde TEG de¤erleri protamin uyguland›ktan sonra normal de¤erlerdeyken, halen bir kanama mevcutsa bu du- S. Kultufan Turan ve ark., Aç›k Kalp Cerrahisinde Tromboelastografi rum cerrahi bir kanaman›n varl›¤›n› iflaret etmektedir. Uygulanacak tedavi yaklafl›m›na bu flekilde de bir katk› sa¤layabilmektedir. Ancak bu çal›flmada ROTEG'in eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde transfüzyon tipi ve türünü de¤ifltirmedi¤i, sadece antifibrinolitik tedaviye yard›mc› oldu¤u görüldü. Bu nedenle daha fazla say›da hasta içeren çal›flmalar net sonuçlara ulafl›lmas›nda faydal› olacakt›r. Sonuç olarak, TEG'in, eritrosit süspansiyonu transfüzyonu haricinde (eritrosit süspansiyonu transfüzyonuna karar verilirken TEG'den ziyade hemogram parametreleri dikkate al›n›r), transfüzyon karar›n› etkilemedi¤i görüldü. TEG gibi koagülasyon kaskad› hakk›nda ayr›nt›l› bilgi verebilen monitörlerin, aç›k kalp cerrahisi olgular›nda rutin olarak kullan›m›n›n gerekli olup olmad›¤›n›n gösterilebilmesi için daha fazla say›da ve daha genifl çal›flmalara gereksinim oldu¤unu düflünmekteyiz. KAYNAKLAR 1. Shore-Lesserson L: Coagulation monitoring. In: Cardiac Anesthesia, Kaplan JA (ed), Philedelphia, pp: 507-535, 1999. 2. Nema PK, Sinha PK, Rathod RC: Activated clotting time during cardiopulmonary bypass; is repetition necessary during open heart surgery? Asian Cardiovasc Thorac Ann 12(1):47-52, 2004. 3. Cammerer U, Dietrich W, Rampf T, Braun SL, Richter JA: The predictive value of modified computerized thromboelastography and platelet function analysis for postoperative blood loss in routine cardiac surgery. Anesth Analg 96(1):51-57, 2003. 4. Slaughter TF, Sreeram G, Sharma AD, El-Moalem H, East CJ, Greenberg CS: Reversible shear-mediated platelet dysfunction during cardiac surgery as assessed by the PFA-100 platelet function analyzer. Blood Coagul Fibrinolsis 13(1):73-74, 2002. 5. Forestier F , Belisle S, Contant C, Harel F, Janvier G, Hardy JF: Reproducibility and interchangeability of the Thromboelastography, Sonoclot and Hemochron activated coagulation time in cardiac surgery. Can J Anaesth 48(9):902-910, 2001. 6. Covin R, O'Brien M, Grunwald G, et al: Factors affecting transfusion of fresh frozen plasma, platelets, and red blood cells during elective coronary artery bypass graft surgery. Arch Pathol Lab Med 127(4):415-423, 2003. 7. Dorman BH, Spinale FG, Bailey MK, Kratz JM, Roy RC: Identification of patients at risk for excessive blood loss during coronary artery by-pass surgery: Thromboelastography versus coagulation screen. Anesth Analg 76(4):694-700, 1993. 8. Avidan MS, Alcock EL, Da Fonseca J, et al: Comparison of structured use of routine laboratory test sor near-patient assessment with clinical judgement in the management of bleeding after cardiac surgery. Br J Anaesth 92(2):178-186, 2004. 9. Shore-Lesserson L, Manspeizer HE, Deperio M, Francis S, Vela-Cantos F, Ergin MA: Thromboelastography-guided transfusion in complex cardiac surgery. Anesth Analg 88(2):312-319, 1999. 10. Moskowitz DM, Klein JJ, Shander A, et al: Predictors of transfusion requirements for cardiac surgical procedures at a blood conservation center. Ann Thorac Surg 77(2):626-634, 2004. 11. Murphy GJ, Allen SM, Unsworth-White J, Lewis CT, Dalrymple-Hay MJ: Safety and efficacy of perioperative cell salvage and autotransfusion after coronary bypass grafting: A randomized trial. Ann Thorac Surg 1553-1559, 2004. 12. Despotis GJ, Joist JH, Goodnuogh LT: Monitoring of homeostasis in cardiacsurgical patients: Impact of point-of-care testing on blood loss and transfusion outcomes. Clin Chem 43(9):16841696, 1997. 13. Martin P, Horkay F, Rajah SM, Walker DR: Monitoring of coagulation status using thromboelastography during pediatric open heart surgery. Int J Clin Monit Comput 8(3):183-187, 1991. 14. Essell JH, Martin TJ, Salinas J, Thompson JM, Smith VC: Comparison of thromboelastography to bleeding time and standard coagulation tests in patients after cardiopulmonary bypass. Cardiothorac Vasc Anesth 7(4):410-415, 1993. Al›nd›¤› tarih: 10 Nisan 2006 (ilk) 28 A¤ustos 2006 (1. revizyondan sonra) 30 Kas›m 2006 (2. revizyondan sonra) 159 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):160-163, 2006 Klinik Çal›flma Heparine Ba¤l› Geliflen Akut Hipotansiyonda Serum Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri † Hüseyin ‹lksen TOPRAK *, Zekine BEGEC *, Abdulkadir BUT *, Ebru SIZANLI **, Nihayet BAYRAKTAR ***, M. Özcan ERSOY **** ÖZET SUMMARY Kardiyopulmoner baypas (KPB) ile cerrahi geçiren hastalarda antikoagülan olarak en s›k heparin kullan›lmaktad›r. Literatürde, yüksek dozda bolus verilen heparine ba¤l›, fliddetli hipotansiyon geliflti¤i bildirilmektedir. Ancak, hipotansiyonun sebebi kesin olarak bilinmemektedir. Çal›flmam›z›n amac›, bolus verilen heparinin oluflturdu¤u hemodinamik instabilitenin serum elektrolitleri ve nitrik oksit düzeyi ile iliflkisini araflt›rmakt›r. Serum Electrolytes and Nitric Oxide Levels in Acute Hypotension Following Intravenous Heparin Çal›flmaya elektif koroner arter baypas greftleme planlanan, heparin uygulamas› sonras›nda hipotansiyon geliflen (Grup H, n=20) (bazal ortalama arter bas›nc›n (OAB) % 25’den fazla düflmesi) ve hipotansiyon geliflmeyen (Grup N, n=20) olmak üzere toplam k›rk olgu al›nd›. Standart anestezi tekni¤i kullan›lan olgularda, KPB için heparin verilmeden hemen önce ve heparin verildikten 5 dakika sonra pH, PaO2, PaCO2, serum elektrolitleri ve hematokrit çal›fl›ld›. Ayr›ca, eflzamanl› olarak serum nitrik oksit düzeyi için de kan örnekleri al›narak stabil metabolitleri olan nitrit ve nitrat düzeylerine bak›ld›. Serum elektrolit ve nitrik oksit düzeyleri aç›s›ndan hem heparin öncesi ve sonras›nda, hem de fliddetli hipotansiyon geliflen grup ile geliflmeyen grup aras›nda anlaml› bir fark yoktu. Heparin sonras›nda geliflen hipotansiyon ile serum elektrolit ve nitrik oksit düzeyi aras›nda bir iliflki saptanamad›. Anahtar kelimeler: kardiyopulmoner baypas, heparin, hipotansiyon, elektrolitler, nitrik oksit * ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzm. Dr. *** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. **** ‹nönü Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr. † 20-23 Nisan 2006 tarihinde Abant-Bolu'da düzenlenen Gö¤üs Kalp Damar Anestezi ve Yo¤un Bak›m derne¤i XIII. Kongresi’nde poster olarak sunulmufltur. 160 Heparin is frequently used as an anticoagulant agent for patients undergoing surgery with cardiopulmonary bypass. In literature, severe hypotension as a side effect of high dose bolus heparin has been already reported. However, the exact mechanism of hypotension has not yet fully been understood. The aim of the study was to investigate the relationship between hemodynamic instability induced by heparin and levels of serum electrolytes and nitric oxide. Forty patients undergoing elective coronary artery bypass grafting were included into the study. Patients with sudden decrease in mean arterial pressure (MAP) higher than 25 % of the baseline after heparin administration were included into group H (n=20). Besides, consecutive twenty hemodinamically stabile patients (with none or a MAP decrease lower than 25 % of baseline) constituted group N (n=20). Anesthetic techniques were standardized. Arterial blood gases were analyzed for pH, PaO2, PaCO2, potassium, sodium, calcium, magnesium, hematocrit before and 5 minutes after heparin administration. Synchronous serum nitric oxide levels analysis were also performed. The nitric oxide levels were measured as reflected by the formation of its stable end-metabolites, nitrite and nitrate. Serum electrolyte and nitric oxide levels were not statistically different neither between before and after heparin administration nor between hypotension group and normotension group. Hypotension observed after heparin administration was not related with the concentration of serum electrolytes and nitric oxide. Key words: cardiopulmonary bypass, heparin, hypotension, electrolytes, nitric oxide H. ‹. Toprak ve ark., Heparine Ba¤l› Geliflen Hipotansiyonda Serum Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri G‹R‹fi Aç›k kalp cerrahisinde antikoagülan olarak en s›k heparin kullan›l›r. Literatürde kalp cerrahisi s›ras›nda yüksek dozda kullan›lan heparine ba¤l› ani hemodinamik bozulmalar bildirilmektedir (1-3). Bu bozulmalar kardiyak cerrahi s›ras›nda istenmeyen durumlard›r. Hemodinamik bozulma heparinin ‹V veriliflini takiben 3-5 dakika içinde geliflir ve genellikle tedavi gerekmeden kendili¤inden düzelir. Ancak, baz› olgularda meydana gelen hipotansiyon ve bradikardi tedavi gerektirecek boyutta ve sürede olabilir (1,2). Hemodinamik bozulman›n fliddeti ne olursa olsun, ne yaz›k ki bu olaylar›n mekanizmas› tam olarak ortaya konulamam›flt›r. Heparine ba¤l› baz› biyokimyasal de¤iflikliklerle olaylar›n ortaya ç›kt›¤› ileri sürülmektedir. Yüksek doz heparin verildikten sonra görülen ciddi hipotansiyondan, ani geliflen hiperkalemi, hipokalsemi ya da plazma nitrik oksit art›fl›n›n sorumlu oldu¤unu bildiren yay›nlar vard›r (1,2,4-6). Ancak, heparinin nitrik oksit üretimini azaltt›¤›n› bildiren çal›flmalar da vard›r (4,5). Çal›flmam›zda, aç›k kalp cerrahisi s›ras›nda bolus heparini takiben ciddi hipotansiyon geliflen olgularda, hipotansiyon ile serum elektrolit ve nitrik oksit düzeyleri aras›ndaki iliflkinin araflt›r›lmas› amaçland›. MATERYAL ve METOD Çal›flmam›za, fakülte etik kurul onay› al›nd›ktan sonra ocak 2004 ile kas›m 2005 y›llar› aras›nda elektif KPB ile aç›k kalp cerrahisi yap›lan k›rk olgu prospektif olarak dahil edildi. Hemodinamik aç›dan stabil olmayan, acil cerrahi uygulanan ve alerji öyküsü olan olgular çal›flma d›fl› b›rak›ld›. Tüm olgulara standart anestezi protokolü uyguland›. Operasyondan bir saat önce ‹V 5 mg diazepamla (Diazem® 10 mg, Deva Holding, ‹stanbul) premedikasyon yap›lan olgulara operasyon odas›nda EKG, ST analizi, SpO2 monitörizasyonu ve lokal anestezi ile radial arter kanülasyonu yap›ld›. Anestezi indüksiyonunda 5 µg kg-1 fentanil (Fentanyl Citrate -injection-, B.Braun Melsungen AG, Berlin), 0.2 mg.kg-1 etomidat (Etomidate-® Lipuro, B.Braun Melsungen AG, Germany) ve kas gevflemesi amac›yla 0.1 mg.kg-1 vekuronyum (Norcuron® 10 mg, N:V. Organon, Oss, Holland) kullan›ld›. ‹ndüksiyondan hemen sonra sa¤, vena jugularis internadan üç yollu santral kateter tak›ld›. Anestezi idamesi % 50 oksijen/hava içinde % 5-8 desfluran (Suprane, Baxter Healthcare Corporation, Puerto Rico) ile sa¤land›. Olgular, end-tidal CO2 düzeyi 35-40 mmHg düzeyinde olacak flekilde tidal hacim ve solunum say›s› ayarlanarak solutuldu. Operasyon boyunca gereksinime göre fentanil ilavesi (en fazla 20 µg.kg-1) yap›ld›. KPB’ye girmeden önce santral yoldan 400 IU kg-1 bolus heparin (Liquemine®, Roche, Basel) ile antikoagülasyon sa¤land›. Bu ifllem yap›l›rken cerrahi giriflim, pozisyon de¤ifliklikleri ve medikasyon gibi hemodinamik de¤ifliklik yapmas› olas› olan faktörlere izin verilmedi. Heparinden hemen önce, pH, PaO2, PaCO2, potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum, hematokrit ve nitrik oksit seviyesi analizi için arteryel hattan kan al›nd›. Heparinden sonra ilk 5 dakika içinde hemodinamik bozulma olmayan ard›fl›k yirmi olgu normotansiyon grubuna (Grup N) dahil edildi. Bu say›dan sonra hemodinamik bozulma olmayan olgular çal›flma d›fl› b›rak›l›rken, bolus heparini takiben ortalama arter bas›nc› (OAB)’nda % 25’den fazla azalma görülen ard›fl›k yirmi olgu ise, hipotansiyon grubuna (Grup H) dahil edildi. Grup H’deki olgulara hipotansiyon tedavisi için ilk olarak 5 mL kg-1 ‹V s›v› replasman› yap›ld›. Yan›t al›namayan olgulara ‹V yoldan 5 dakika aral›klarla 5’er mg efedrin (Efedrin Hidroklorür, Biosel, ‹stanbul) verildi. Olgular›n çal›flma boyunca ve heparin öncesi ile 5 dk. sonras› kalp at›m h›z› (KAH), OAB ve santral venöz bas›nç (CVP) de¤erleri kaydedildi. Heparinden önce ve sonra serum nitrik oksit de¤erleri için nitrik oksitin son ürünleri olan nitrit/nitrat düzeyleri Griess reaksiyonu yöntemi ile ölçüldü (7). Toplam nitrit düzeyi Bories ve Bories (8) taraf›ndan tarif edilmifl olan enzimatik dönüflüm sonras›nda ölçüldü. De¤erler mikromol.L-1 fleklinde verildi. ‹statistiksel de¤erlendirme için “SPSS 10.0 for Windows” kullan›ld›. Verilerin da¤›l›m› Kolmogorov-Smirnov testi ile de¤erlendirildi ve her iki grubun heparin öncesi ve sonras› de¤erleri paired t-testi ile k›yasland›. Gruplar aras› farkl›l›klar ise, unpaired t-testi ile de¤erlendirildi, p<0.05 anlaml› kabul edildi. BULGULAR Her iki grup demografik veriler aç›s›ndan birbirine benzerdi (Tablo 1). Çal›flma boyunca her iki grupta hiçbir hastada ST segment patolojisi saptanmad›. Gruplar›n hemodinamik verileri ile arter kan gazlar› ve elektrolit de¤erleri Tablo 2’de verilmifltir. Grup N’de heparin öncesi ve sonras› OAB de¤erleri birbirine benzerken, Grup H’de heparin sonras› OAB’de görülen azalma istatistiksel olarak anlaml›yd› (p<0.05). Gruplar aras› de¤erlere bakt›¤›m›zda, her iki grupta heparin öncesi OAB de¤erleri birbirine benzerken, heparin sonras› de¤erler grup H’de di¤er gruba göre anlaml› düflüktü (p<0.05). Hem grup içi, hem de gruplar aras› de¤erlendirmede KAH, CVP ve elektrolit de¤erleri aç›s›ndan bir fark saptanmad›. Serum nitrik oksit düzeylerini gösteren nitrit/nitrat konsantrasyonlar› hem grup içinde, hem de gruplar 161 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):160-163, 2006 Tablo 1. aras›nda farkl› de¤ildi (p>0.05) (Grafik 1). Yafl (y›l) Cinsiyet (E/K) Vücut a¤›rl›¤› (kg) Boy (cm) Operasyon (KABG/Kapak replasman›) Ejeksiyon fraksiyonu (%) Medikasyon Beta bloker (n) ACE inhibitörü (n) Ca++ kanal blokeri (n) DM (n) Grup H (n=20) Grup N (n=20) 63.8 ±6.4 16/4 68.6±9.5 160.4±6.2 15/5 51.1±6.5 62.6±8.1 14/6 71.9±8.7 163.8±6.9 16/4 52.2±9.0 10 5 6 1 11 7 4 2 KABG: Koroner arter baypas grefleme, ACE: Angiotensin Konverting Enzim, DM: Diabetes Mellitus Grafik 1. Heparin öncesi ve sonras› serum nitrit/nitrat düzeyleri. Tablo 2. Hemodinamik veriler ve elektrolit de¤erleri (ort ± SD veya say›). Grup H (n=20) Grup N (n=20) OAB (mmHg) Önce Sonra 79.8 ± 12.2 55.6 ± 6.6*# 81.9 ± 13.0 80.45 ± 15.6 KAH (at›m.dk-1) Önce Sonra 69.35 ± 15.3 67.1 ± 14.6 75.85 ± 18.7 71.0 ± 16.3 CVP (mmHg) Önce Sonra 6.9 ± 1.2 7.0 ± 1.0 7.2 ± 1.5 7.0 ± 1.3 Na+ (mmol/L) Önce Sonra 140.7 ± 7.3 143.0 ± 6.3 141.8 ± 7.4 143.1 ± 7.0 K+ (mmol/L) Önce Sonra 3.79 ± 0.36 3.97 ± 0.34 3.64 ± 0.4 3.77 ± 0.4 Ca++ (mmol/L) Önce Sonra 0.87 ± 0.02 0.88 ± 0.01 0.87 ± 0.2 0.88 ± 0.1 Mg++ (mEq/L) Önce Sonra 2.19 ± 0.12 2.18 ± 0.14 2.12 ± 0.2 2.09 ± 0.2 Hematokrit (%) Önce Sonra 33.6 ± 2.9 33.9 ± 2.4 32.8 ± 3.2 32.3 ± 2.4 pH Önce Sonra 7.51 ± 0,05 7.50 ± 0,06 7.49 ± 0.06 7.48 ± 0.06 PaO2 Önce Sonra 215.5 ± 68.7 209.9 ± 53.7 228.4 ± 83.7 219.0 ± 40.8 PaCO2 Önce Sonra 33.6 ± 2.0 33.8 ± 2.6 33.8 ± 2.1 34.1 ± 2.7 # p<0.05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma. * p<0.05 Grup içi “önce” de¤eri ile karfl›laflt›rma. Önce = Heparin verilmesinden hemen önce, Sonra = Heparin verilmesinden 5 dk sonra, OAB = Ortalama arter bas›nc›, KAH = Kalp at›m h›z›, CVP= Santral ven bas›nc› 162 Grup H’de, 6 olguya hipotansiyonu tedavi etmek için ortalama 11.6 mg efedrin verildi. Bu gruptaki tüm olgularda geliflen hipotansiyon ‹V s›v› replasman› ve/veya efedrin tedavisine yan›t verdi ve OAB’leri, heparin öncesi de¤erlere döndü. TARTIfiMA Bu çal›flmada kardiyak cerrahi s›ras›nda yüksek dozda bolus verilen heparinden hemen sonra hemodinamik bozulma görülen olgularda serum elektrolit de¤erleri ve nitrik oksit düzeyinde bir de¤ifliklik olmad›¤› saptand›. Birçok çal›flmada kalp cerrahisi s›ras›nda yüksek doz heparinden hemen sonra görülen hemodinamik bozulman›n elektrolit de¤iflikliklerine ba¤l› oldu¤u öne sürülmektedir (1,2,9,10). Heparinin hipotansif etkisinin iyonize kalsiyum düzeyini azaltmas›ndan kaynakland›¤› belirtilmektedir (3,11). Urban ve ark. (3), 300 IU kg-1 heparinden hemen önce profilaktik olarak verilen 125 mg kalsiyumun OAB de¤erini korudu¤unu, buna karfl›n kalsiyum verilmeyen grupta heparin sonras›nda OAB de¤erlerinde düflme saptand›¤›n› bildirmektedir (3). Çal›flmam›zda ise, serum iyonize kalsiyum de¤erlerinde hem hipotansiyon grubunda hem de normotansiyon grubunda, bir de¤ifliklik saptanmad›. Hipokalsemi kalp yetersizli¤i, disritmi, dijitallere duyars›zl›k, beta adrenerjik etkide bozulman›n yan› s›ra hipotansiyona da neden olabilir (12). Urban ve ark.’n›n (3) çal›flmas›nda, iyonize kalsiyum % 10 kadar (1.14 mmolL-1’den 1.04 mmolL-1’ye) bir azalma göstermifl, OAB ise, yaklafl›k % 13 (78 mmHg’den 68 mmHg’ye) azalm›flt›r. Çal›flmam›zda ise OAB de¤erinde % 25’den fazla azalma gözlenmesine ra¤men, iyonize kalsiyum de¤erinde herhangi bir de¤ifliklik saptanmad›. Benzer flekilde Takkunen ve ark. da (10), heparin verilmesinden sonra görülebilen hipotansiyon ile iyonize kalsiyum de¤eri aras›nda bir iliflki olmad›¤›n› belirtmifltir. Bu çal›flmada sadece bir hastada, OAB’de % 25’den fazla bir azalma görülmüfl ancak serum iyonize kalsiyum de¤eri de¤iflmemifltir. Literatürde serum potasyum düzeyindeki de¤ifliklikler ile heparinin hipotansif etkisi aras›ndaki iliflki de tart›fl›lm›flt›r. Baz› araflt›rmac›lar ‹V heparinin serum potasyum düzeyini yükseltti¤ini göstermifltir (1,9,13). Ani geliflen hiperpotasemi vazodilatasyon ve hipotansiyona neden olabilir (14,15). Potasyumun bu vazo- H. ‹. Toprak ve ark., Geliflen Hipotansiyonda Serum Elektrolit ve Nitrik Oksit Düzeyleri dilatatör etkisi, membranlar›n Na-K ATPase stimülasyonuna ba¤l› geliflir (15). Çal›flmam›zdakine yak›n dozda heparin (300/350 ‹Ukg-1) verilen bir çal›flmada potasyum düzeyinde önemsiz bir art›fl görüldü¤ü ve bunun OAB’deki azalma (% 12) ile korele olmad›¤› belirtilmifltir (9). Benzer flekilde, çal›flmam›zda da hipotansiyon grubunda potasyum düzeyinde önemsiz bir art›fl görülürken OAB’nin belirgin olarak azalmas›, heparin sonras›nda görülen hipotansiyon ile potasyum düzeyindeki art›fl›n iliflkili olmad›¤›n› düflündürmektedir. taminle iliflkili olarak hipotansiyona neden oldu¤unu vurgulamaktad›r. Ayr›ca, heparinin histamin benzeri etki oluflturdu¤u ileri sürülmektedir (21). Sonuç olarak, çal›flmam›zda uygulanan anestezi protokolü ile, kardiyopulmoner baypasla gerçeklefltirilen kalp cerrahisi olgular›nda, heparinden hemen sonra geliflen hemodinamik bozulman›n kalsiyum, potasyum, magnezyum ya da serum nitrik oksit düzeyi de¤iflikli¤i ile iliflkili olmad›¤›n› düflünmekteyiz. KAYNAKLAR Nitrik oksit, kardiyovasküler sistemde vasküler tonus ve miyokardiyal kontraktilite üzerinde etkilidir (16). Serum nitrik oksit düzeyi üzerine heparinin nas›l bir etki oluflturdu¤u tart›flmal›d›r. ‹nsan endotel hücre kültüründe heparinin nitrik oksit üretimini art›rd›¤› gösterilmifltir (5). Ayr›ca, in vivo olarak da nitrik oksit düzeyinde art›fla yol açt›¤› bildirilmektedir (6,16-18). Li ve ark. (6), KPB olan olgularda heparin verilmesinin serum nitrik oksit düzeyinde art›fla neden oldu¤unu belirtmektedir. Bunlara karfl›n baz› araflt›rmalarda in vivo olarak yüksek doz heparinin endotelden nitrik oksit üretimini azaltt›¤› bildirilmifltir (4,19). Çal›flmam›zda ise, yüksek doz heparinden önce ve 5 dk. sonraki serum nitrik oksit de¤erleri k›yasland›¤›nda bir farkl›l›k görülmedi. Heparinin nitrik oksit düzeyine olan etkisindeki bu karmaflan›n farkl› sebepleri olabilir. Birincisi literatürdeki çal›flmalar›n in vivo veya in vitro yap›lm›fl olmas›d›r. In vivo yap›lm›fl çal›flmalarda nitrik oksit analizi için hücre veya doku kullan›l›rken, di¤erlerinde serum kullan›lm›flt›r. Di¤er bir neden ise, nitrik oksit analizi için kullan›lan farkl› yöntemler olabilir. Takkunen (10), heparinden sonra oluflan hemodinamik de¤iflikliklerin ilaç reaksiyonu ya da heparine ba¤l› histamin serbestleflmesi sonucu geliflen sistemik vasküler dirençteki azalmaya ba¤l› olabilece¤ini belirtmektedir. Heparin, Tip I alerjik reaksiyon olarak bilinen olaylar› tetikleyebilir. Tip I alerjik reaksiyon kan bas›nc›nda azalma ile karakterizedir ve olufl mekanizmas› kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, histamin, lökotrien ve di¤er vazoaktif ajanlar›n serbestleflmesi sonucu oluflabilen periferik vazodilatasyona ba¤l› gibi görünmektedir. Kanbak ve ark. (20), KPB olan olgulardan H2 reseptör antagonisti alanlarda heparin sonras›nda anlaml› hemodinamik de¤ifliklik olmad›¤›n› göstermifltir. Yazarlar, heparinin hisAl›nd›¤› tarih: 10 A¤ustos 2006 (ilk) 6 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra) 28 Kas›m 2006 (2. revizyondan sonra) 1. Jacka MJ, Clark AG: Cardiovascular instability requiring treatment after intravenous heparin for cardiopulmonary bypass. Anesth Analg 90:42-44, 2000. 2. Slaughter TF, Mark JB: Heparin-mediated hypotension associated with cardiac surgery. Anesth Analg 91:766-767, 2000. 3. Urban P, Scheidegger D, Buchmann B, Skarvan K: The hemodynamic effects of heparin and their relation to ionized calcium levels. J Thorac Cardiovasc Surg 91:303-306, 1986. 4. Bachetti T, Pasini E, Clini E, Cremona G, Ferrari R: High-dose heparin impairs nitric oxide pathway and vasomotion in rats. Circulation 99:2861-2863, 1999. 5. Yokokawa K, Tahara H, Kohno M, et al: Heparin regulates endothelin production through endothelium-derived nitric oxide in human endothelial cells. J Clin Invest 92:2080-2085, 1993. 6. Li JM, Hajarizadeh H, La Rosa CA, et al: Heparin and protamine stimulate the production of nitric oxide. J Cardiovasc Surg. 37:445-452, 1996. 7. Green LC, Wagner DA, Glogowski J, et al: Analysis of nitrate, nitrite, and [15N]nitrate in biological fluids. Anal Biochem 126:131138, 1982. 8. Bories PN, Bories C: Nitrate determination in biological fluids by an enzymatic one-step assay with nitrate reductase. Clin Chem 41:904-907, 1995. 9. Jacka MJ, Clark AG: Intravenous heparin for cardiopulmonary bypass is an acute vasodilator. J Clin Anesth 14:179-182, 2002. 10. Takkunen O: Effects of heparin on serum ionized calcium and hemodynamics during coronary artery surgery. Acta Anaesthesiol Scand 33:75-78, 1989. 11. Catinella FP, Cunningham JN, Strauss ED, et al: Variations in total and ionized calcium during cardiac surgery. J Cardiovasc Surg 24:593-602, 1983. 12. Prough DS, Wolf SW, Funston JS, Swensen CH: Acid-Base, fluids, and electrolytes. In: Barash PG, Cullen BF, Stoelting RK (eds). Clinical Anesthesia, 5th Ed, Lippincott Williams & Wilkins, USA, 199, 2006. 13. Edes TE, Sunderrajan EV: Heparin-induced hyperkalemia. Arch Intern Med 145:1070-1072, 1985. 14. Morgan GE, Mikhail MS, Murray MJ, Larson CP: Clinical Anesthesiology, 3rd ed. The McGraw-Hill Companies, New York, 372-373, 2002. 15. Barri YM, Wingo CS: The effects of potassium depletion and supplementation on blood pressure: A clinical review. Am J Med Sci 314:37-40, 1997. 16. Arici M, Altun B, Dinler O, et al: Haemodialysis hypotension and nitric oxide production: Comparison of heparin and parnaparin. Blood Purif 20:145-149, 2002. 17. Horstman D, Fischer LG, Kouretas PC, Hannan RL, Rich GF: Role of nitric oxide in heparin induced attenuation of hypoxic pulmonary vascular remodeling. J Appl Physiol 92: 2012-2018, 2002. 18. Tasatargil A, Golbasi I, Sadan G, Karasu E: Unfractioned heparin produces vasodilatory action on human ›nternal mammary artery by endothelium-dependent mechanisms. J Cardiovasc Pharmacol 45:114-119, 2005. 19. Upchurch GR Jr, Welch GN, Freedman JE, et al: High-dose heparin decreases nitric oxide production by cultured bovine endothelial cells. Circulation 95:2115-2121, 1997. 20. Kanbak M, Kahraman S, Çelebio¤lu B, et al: Prophylactic administration of histamine 1 and/or histamine 2 receptor blokers in the prevention of heparin- and protamine-related haemodynamic effects. Anaesth Intens Care 24:559-563, 1996. 21. Goto H, Kushihashi T, Benson KT, et al: Heparin, protamine, and ionized calcium in vitro and in vivo. Anesth Analg 64:10811084, 1985. 163 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):164-168, 2006 Klinik Çal›flma Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras›n›n Oksijenizasyona Etkisi Serdar ÇELEB‹ *, Özge KÖNER **, Ferdi MENDA *, Gürkan ÇET‹N ***, ‹lhan GÜNAY ****, Kamil KARAO⁄LU ***** ÖZET Bu çal›flmada, pediyatrik hastalarda aç›k kalp cerrahisi sonras›nda alveoler açma manevras› (recruitment) ve ekspirasyon sonu pozitif bas›nç (PEEP) uygulamalar›n›n oksijenizasyon üzerine etkileri araflt›r›ld›. Kardiyopulmoner baypas alt›nda aç›k kalp cerrahisi uygulanan otuz pediyatrik hasta çal›flmaya al›nd› ve randomize olarak iki gruba ayr›ld›: “Recruitment” grubu (Grup I, n=15) ve PEEP grubu (Grup II, n=15). Grup I' de hastalara postoperatif dönemde, “recruitment” amac›yla, mekanik ventilasyon esnas›nda sürekli pozitif havayolu bas›nc› (CPAP) modunda 10 sn. boyunca 30 cmH2O tepe hava yolu bas›nc› uyguland›. Daha sonra peroperatif ventilasyon parametrelerine 10 cmH2O PEEP eklenerek volüm kontrollü solunum (VCV) modunda ventilasyona devam edildi. PEEP de¤eri her 5 dakikada bir 1 cmH2O azalt›l›rken, her basamakta arteriyel kan gazlar› ölçümleri al›nd› ve en iyi PaO2 de¤erini veren en düflük PEEP de¤eri elde edilince titrasyon sonland›r›ld›. Grup II' de hastalar postoperatif dönmede, peroperatif ventilasyon parametrelerine 5 cmH2O PEEP eklenerek VCV modunda ventile edildi. Manevralardan 15 dakika, 1, 2, 4 ve 6 saat sonras›nda, ekstübasyondan sonraki 15. dakika ve 24. saatte kan gazlar›na bak›larak PaO2/FiO2 (P/F) oranlar› de¤erlendirilirken, efl zamanl› olarak ortalama arter bas›nc› (OAB), santral venöz bas›nç (SVB) ve kalp at›m h›z› (KAH) de¤erleri kaydedildi. Mekanik ventilasyon boyunca P/F oranlar› bak›m›ndan her iki grup aras›nda anlaml› bir fark bulunmad›. Ancak, mekanik ventilasyon sonras›nda Grup I' in P/F oranlar›, Grup II ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, ekstübasyondan sonraki 15. dakika ve 24. saatte anlaml› olarak yüksek bulundu. Atelektazi skorlar› bak›m›ndan gruplar aras›nda anlaml› bir fark bulunmad›. “Recruitment” manevras›n›n hemodinamiye istatistiksel olarak anlaml› olumsuz bir etkisi gözlenmedi. Mekanik ventilasyon, yo¤un bak›m ünitesi ve hastanede kal›fl süreleri gruplar aras›nda benzer bulundu. Sonuç olarak, pediyatrik kalp cerrahisinde uygulanan alveoler açma manevras› oksijenasyonda anlaml› bir art›fl yaparken, atelektazi üzerine etki göstermedi. * ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzm. Dr. ** Yeditepe Üniversitesi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr. *** ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyovasküler Cerrahi Anabilim Dal›, Doç. Dr. **** ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyovasküler Cerrahi Anabilim Dal›, Prof. Dr. ***** ‹stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr. 164 Anahtar kelimeler: pediyatrik kalp cerrahisi, alveoler açma manevras›, atelektazi, ekspirasyon sonu pozitif bas›nç SUMMARY Effects of Recruitment Maneuver on the Oxygenation After Pediatric Open Heart Surgery The aim of this study was to compare the pulmonary effects of recruitment maneuver with positive end-expiratory pressure after pediatric open heart surgery. Thirty patients undergoing open heart surgery with cardiopulmonary bypass were randomized into two groups after the operation: recruitment maneuver with 30 cmH2O continuous positive airway pressure (CPAP) (Group I, n=15) and 5 cmH2O positive end-expiratory pressure (PEEP) (Group II, n= 15). In the group I, 30 cmH2O peak inspiratory pressure was applied for 10 seconds, then PEEP was reduced to 10 cmH2O and ventilation was continued with baseline parameters with PEEP decreased until the best PaO2 was achieved. In group II, 5 cmH2O PEEP was applied postoperatively. ‹n both groups, after the maneuver PaO2/FiO2 (P/F) ratio was measured 15 minutes, 1, 2, 4, 6 hours later, and after the extubation period 15 minutes and 24 hours later. At the same time intervals mean arterial blood pressure, central venous blood pressure, heart rates were recorded. There was no difference between the groups regarding the P/F ratioes throughout the mechanical ventilation period, the P/F ratioes of the Group I were higher compared to Group II right after the extubation. The atelectasis scores of the groups were similar. Recruitment maneuver was found to be hemodinamically stable. The groups were identical regarding the mechanical ventilation, intensive care unit and hospitalization periods. The recruitment technique with postmaneuver PEEP improved oxygenation by a higher extent and atelectasis frequency was statistically similar between two groups. Key words: recruitment maneuver, positive end-expiratory pressure, pediatric heart surgery, atelectasis G‹R‹fi Genel anestezi uygulamas›, oksijenizasyon ve gaz de¤ifliminde yetersizli¤e yolaçmaktad›r (1,2,3). Bunun temel nedeni genel anestezi indüksiyonunu izleyen befl dakika içerisinde geliflen atelektazilerdir (4). S. Çelebi ve ark., Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras› Anestezi uygulamas› s›ras›nda atelektazi geliflimi özellikle diyaframa yak›n akci¤er alanlar›nda oluflur, bat›n içi organlar›n bas›s›na ba¤l› geliflti¤i düflünülmektedir (5). ‹nspirasyon havas›ndaki yüksek oksijen konsantrasyonu bir di¤er atelektazi nedenidir (6,7). Atelektazinin oluflumu ile birlikte fonksiyonel reziduel kapasite ve akci¤er kompliyans› düflmekte ve hava yolu direncinde art›fl görülmektedir (8,9). Kalp cerrahisinden sonra mekanik ventilasyon alt›ndaki hastalarda gözlenen hipokseminin de temel nedeni akci¤er kollaps›d›r. Kalp cerrahisi sonras›nda atelektazi geliflme insidans› bat›n cerrahisi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda alt› kat daha fazlad›r (10). Bunun nedeni aç›k kalp cerrahisinde uygulanan kardiyopulmoner baypas (KPB) s›ras›nda pulmoner dolafl›m›n ve ventilasyonun kesilmesidir, bir di¤er neden ise akci¤erlerde görülen inflamatuar reaksiyondur (11). Genel anestezi s›ras›nda geliflen atelektazi eriflkinleri oldu¤u kadar çocuklar› da etkilemektedir (3). Çocuklarda akci¤er ve gö¤üs duvar› yap›s› eriflkinlerdekinden farkl›d›r. Çocuklar daha az alveol ve daha yüksek gö¤üs duvar› kompliyans›na sahiptir ve yerçekimi kuvvetinden de daha az etkilenirler (12,13). Çocuklarda surfaktan eksikli¤inin de atelektaziye zemin haz›rlad›¤› bilinmektedir. Son y›llarda “akut s›k›nt›l› solunum sendromu” (ARDS) geliflen hastalarda yeterli oksijenizasyonu sa¤lamak için alveoler açma manevralar› (recruitment) tart›fl›lmaktad›r (14,15). Genel anestezi alt›nda sa¤l›kl› akci¤erlerde geliflen atelektazilerin aç›lmas›nda da ayn› açma manevralar›n› kullanan hem eriflkin, hem çocuk yafl grubu çal›flmalar› vard›r (16,17). Sa¤l›kl› ve hasta akci¤erlerde meydana gelen alveoler kollaps›n nedenleri ve mekanizmalar› farkl› olsa da klinik belirtileri ayn›d›r; arteriyel desaturasyon ve pulmoner kompliyanstaki de¤ifliklikler. Sa¤l›kl› akci¤erlerde hava yolu bas›nçlar› alveoler aç›lma bas›nçlar›n›n üzerine ç›kar›lacak olursa, kollabe alanlar yeniden havalan›r. Yap›lan çal›flmalarda bu bas›nc›n sa¤l›kl› eriflkinlerde 40 cmH2O oldu¤u (18,19), çocuklarda ise, daha düflük bir tepe havayolu bas›nc›n›n (25-30 cmH2O) yeterli olaca¤› belirtilmifltir (20). Bu durum çocuklarda daha yüksek transpulmoner bas›nç fark›na neden olan yüksek gö¤üs duvar› komplians› ile aç›klanabilir. Lachmann ve ark. (21), tepe hava yolu bas›nc› uygulanarak kollabe akci¤er alanlar› aç›ld›ktan sonra yeterli ekspirasyon sonu po- zitif bas›nç (PEEP) kullan›lmas› ile bu alveollerin aç›k tutulabilece¤ini belirtmifltir. Kalp cerrahisinde de PEEP kullan›m›n›n gerekli oldu¤unu gösteren çal›flmalar yap›lm›flt›r (22). Bu çal›flmada, pediyatrik kalp cerrahisi sonras›nda uygulanan “recruitment” manevras›n›n oksijenizasyon üzerine etkisi araflt›r›ld›. MATERYAL ve METOD Bu çal›flma, ‹stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›'nda Etik Kurul izni ve hasta ailesinin onay› al›nd›ktan sonra aç›k kalp cerrahisi uygulanan 0-12 yafl aras› otuz pediyatrik hasta üzerinde prospektif olarak yap›ld› (Tablo 1). Preoperatif dönemde s›k akci¤er enfeksiyonu geçiren hastalar, geliflme gerili¤i olan hastalar çal›flma d›fl› tutuldu. Pulmoner arter bas›nc› normal olan hastalar ile preoperatif dönemde pulmoner hipertansiyonlu olup da korreksiyon sonras›nda pulmoner arter bas›nc› düflen hastalar çal›flmaya dahil edildiler. Postoperatif dönemde tam düzeltme yap›lamad›¤› için hipoksemik olan hastalar ile sistemik arteriyel oksijenizasyonu etkileyen arteriyo-venöz kan kar›fl›m› olan hastalar çal›flma d›fl›nda b›rak›ld›. Tüm hastalara 0,5 mg kg-1 oral midazolam (Dormicum, Roche) ile premedikasyon yap›ld›. Anestezi indüksiyonu 10-15 mg kg-1 (iv) fentanil (Fentanyl Citrate, Abbott), 0,15 mg kg-1 (iv) midazolam ve 0,1 mg kg-1 (iv) pankuronyum (Pavulon, Organon) ile sa¤land›ktan sonra hastalar orotrakeal yolla entübe edildi. Trakeal tüp 20 cmH2O inspiryum bas›nc›nda gaz kaça¤›n›n minimal olaca¤› boyutta seçildi. Sonras›nda hasta volüm kontrollu ventilasyonda (VCV) (servo 90°C; Siemens, Stockholm, Sweden), % 40 O2 - % 60 hava kar›fl›m› ile 7 mL kg-1 ekspirasyon tidal volümü hesaplanarak 5 cmH2O PEEP ile ventile edildi. Solunum h›z› yafl›na uygun olarak end-tidal CO2 seviyesi (SC7000; Siemens, Stockholm, Sweden) 4,5-5,2 kPa (35-40 mmHg) ve inspiryum/ekspiryum oran› 1:1,5 olacak flekilde ayarland›. Anestezi indüksiyonu sonras›nda radiyal arter ve juguler venöz kateterizasyonlar› yap›ld›. Operasyon boyunca hemodinamik de¤erler ile birlikte SpO2 ve ETCO2 de¤erleri monitorize (SC7000; Siemens, Stockholm, Sweden) edildi. Anestezi idamesi 0,3 µg kg-1 dk-1 fentanil ve 0,150,2 mg kg-1 saat-1 midazolam infüzyonlar› ile sa¤land›, gerekli görüldü¤ünde pankuronium (iv) bolus yap›ld›. Akci¤erler KPB s›ras›nda ventile edilmedi ve endotrakeal tüp atmosfer bas›nc›na aç›k b›rak›ld›. KPB bitmeden hemen önce akci¤erler görünür atelektazik alanlar havaland›r›lana kadar manuel ventile edildi ve sonras›nda KPB öncesi ventilasyon de¤erleri ile ventilasyona baflland›. FiO2 önce 0,6 de¤erinde tutuldu, 15 dk. sonra 0,4'e indirildi. Hematokrit % 30-35 aras›nda tutulacak flekilde kan transfüzyonu yap›ld›. KPB sonland›r›l›rken tüm hastalara gereksinimi olan 57 µg kg-1 dk-1 dopamin (Dopmin, Drogsan) ve gerekti¤inde 0,03-0,05 µgr kg-1 dk-1 adrenalin (Adrenalin, Drogsan) infüzyonlar› ile 0,5-1,5 µg kg-1 dk-1 nitrogliserin (Perlinganit, Adeka) infüzyonu baflland›. Operasyon s›ras›nda tüm hastalara mediyastinal, gere¤inde ise, plevral tüp yerleflti- 165 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):164-168, 2006 rildi. Bütün hastalar operasyon bitiminde derin sedasyon ve mekanik ventilasyon alt›nda yo¤un bak›m ünitesine al›nd›. Hastalar yafl grubuna uygun arteryel kan bas›nc› de¤erleri elde edildikten sonra ve sistolik kan bas›nc›n›n solunum ile olan de¤iflkenli¤i sona erdi¤inde kapal› zarf usulü ile iki gruba ayr›ld›: 1) “Recruitment” grubu (Grup I n:15), 2) PEEP (5 cmH2O) grubu (Grup II, n:15). Grup I'de hastalara mekanik ventilasyonda sürekli pozitif havayolu bas›nc› (CPAP) modunda 0,30 FiO2'de 10 sn. boyunca 30 cmH2O maksimum tepe hava yolu bas›nc› uyguland› ve daha sonra VCV modunda 10 cmH2O PEEP ile daha önceki parametrelere göre ventilasyona devam edildi. Her 5 dakika sonunda PEEP de¤eri 1 cmH2O azalt›ld›. Her basamakta arteriyel kan gazlar› ölçümleri al›narak en iyi PaO2 de¤erini veren en düflük de¤er elde edilinceye kadar PEEP azalt›lmaya devam edildi. Bu flekilde elde edilen optimal PEEP korunarak hasta daha önceki parametrelere göre ventile edildi. Grup II'de hastalar daha önceki ventilatör parametrelerine 5 cmH2O PEEP eklenerek ventile edilmeye devam edildi. Ekstübasyona kadar tüm hastalarda kapal› devre aspirasyon sistemi kullan›ld›. Trakeal aspirasyon, tüm hastalara eflit zaman aral›klar› ile manevra öncesinde ve ilk aspirasyondan iki saat sonra olmak üzere her iki saatte bir ve en son ekstübasyon öncesi yap›ld› ve hiçbir hasta mekanik ventilasyon boyunca ventilatörden ayr›lmad›. Tüm hastalara ayn› aspirasyon protokolu uyguland›¤›ndan aspirasyondan do¤abilecek oksijenizasyon de¤iflikliklerinin hastalar aras›nda eflit düzeyde olaca¤› düflünüldü. Hastalar manevra sonras›nda alt› saat VCV modu ile ventile edildikten sonra spontan solunumu desteklenerek önce senkronize aral›kl› zorunlu solunum + bas›nç destekli solunum (SIMV+PSV) modunda daha sonra da PSV modunda ventile edilerek ekstübe edildi. Bu dönemde hastalara gerekmedikçe sedasyon uygulanmad›. Her iki grupta da ifllemden 15 dk., 1, 2, 4 ve 6 saat sonras› ile ekstübasyon sonunda 15. dk. ve 24. saatte kan gazlar› de¤erlendirildi. Ayn› zamanda ortalama arter bas›nc› (OAB), santral venöz bas›nç (SVB), kalp at›m h›z› (KAH) ve hava yolu bas›nçlar› kaydedildi. Postoperatif 1. günde akci¤er grafisi gruplar› tan›mayan bir radyolog taraf›ndan de¤erlendirildi. Atelektazi skorlar›na göre atelektazi olmamas› 0 puan, sol alt lobun parsiyel atelektazisi 1 puan, sol alt lob total atelektazi 2 puan, sol alt lob total atelektazisi ve ek olarak di¤er bir bölgede atelektazi varl›¤› 3 puan ile de¤erlendirildi (24). Atelektazilerin oskültasyonla de¤erlendirilmesi çal›flma gruplar›n› tan›mayan bir yo¤un bak›m uzman› taraf›ndan yap›ld›. Atelektazi skorlar›, akci¤er grafileri esas al›narak bulunan bulgular›n oskültasyonla da teyid edilmesi ile de¤erlendirildi. Tablo 1. Hastalar›n demografik ve klinik verileri. Cinsiyet E/K Yafl (ay) A¤›rl›k (kg.) AKK zaman› (dk.) KPB zaman› (dk.) Mekanik ventilasyon (saat) YBÜ kal›fl (saat) Hastanede kal›fl (gün) Mortalite Grup I (n=15) Grup II (n=15) 7/8 50±37 14±8 44±18 83±46 12±7 54±53 11±6 - 10/5 64±38 15±7 51±33 83±38 11±4 48±38 10±8 - AKK: aort kros klemp, KPB: kardiyopulmoner baypas, YBÜ: yo¤un bak›m ünitesi. Tablo 2. Hasta tan›lar›n›n gruplara da¤›l›m›. ASD VSD AV kanal defekti TOF Basit TGA Subaortik darl›k Grup I (n=15) Grup II (n=15) 3 4 2 3 1 2 2 5 1 4 2 1 ASD: Atrial septal defekt, VSD: Ventriküler septal defekt, AV: Atrioventriküler, TOF: Fallot tetralojisi, TGA: “transposition of the great arteries” büyük arter transpozisyonu bak›m›ndan istatistiksel farkl›l›k bulunmad›. Patolojilerin gruplara göre da¤›l›m› Tablo 2'de gösterildi. OAB, KAH ve SVB de¤erleri gruplar aras›nda benzer bulundu. Grup I'de hastalar›n KAH'lerinde manevra s›ras›nda ve sonras›nda bazal de¤erlere göre de¤ifliklik olmazken, OAB'nin, manevra s›ras›nda bazal de¤erlere göre olan azalmas› (bazal 61±14 mmHg, manevra s›ras›nda 52±9 mmHg), istatistiksel olarak anlaml› bulunmad›. SVB de¤erleriyse manevra esnas›nda bazal de¤erler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda anlaml› flekilde artt› (p<0.05). SONUÇLAR Oksijenasyon aç›s›ndan (PaO2/FiO2) karfl›laflt›r›ld›¤›nda, mekanik ventilasyon süresince gruplar aras›nda istatistiksel bir fark bulunmazken, ekstübasyondan sonraki 15. dk.’da Grup I'de oksijenasyonun Grup II'ye göre anlaml› biçimde yüksek oldu¤u gözlendi (p<0.05). Bu fark 24. saatte yap›lan ölçümlerde de gözlemlendi (p<0.05) (Tablo 3). Hastalar›n demografik, perioperatif verileri Tablo 1'de gösterildi. Her iki grup aras›nda bu parametreler Grup I'de manevra sonras›nda PaO2/FiO2 de¤erleri artarak, bazal de¤erler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda 2. saat- Tüm de¤erler ortalama ± standart sapma olarak kaydedildi. Gruplar aras› karfl›laflt›rmalarda nonparametrik Mann Whitney U testi, tekrarlayan ölçümlerde (repeated measures of ANOVA) ANOVA testi kullan›ld›, p de¤eri <0.05 istatistiksel anlaml›l›k olarak kabul edildi. ‹stistiksel analiz için “Unistat version 5,0” (Unistat Ltd. UK.) kullan›ld›. 166 S. Çelebi ve ark., Pediyatrik Kalp Cerrahisinde Alveoler Açma Manevras› Tablo 3. Gruplararas› P/F de¤erlerinin karfl›laflt›r›lmas›. Grup I Grup II Bazal P/F oran› 15. dk. P/F oran› 1. saat P/F oran› 2. saat P/F oran› 4. saat P/F oran› 6. saat P/F oran› Ekstü. sonras› P/F oran› (*) 24. saat P/F oran› (*) 376±148 421±69 464±161 442±90 483±141 452±76 499±118 468±66 451±70 463±42 452±114 436±117 422±102 326±113 407±105 305±120 (*) P/F oranlar›n›n gruplararas› karfl›laflt›rmada anlaml› oldu¤u ölçüm zamanlar› (p<0,05) P/F: PaO2 / FiO2 oran› lob parsiyel atelektazileri akci¤er grafilerinden ba¤›ms›z olarak tespit edildi. Çal›flma boyunca hiçbir hastada atelektazi bak›m›ndan akci¤er grafisi ile oskültasyon bulgular› farkl› olmad›. Bu grupta atelektazi skoru ortalama 0.28±0.48 olarak bulundu. Atelektazi skorlar› gruplar aras›nda istatistiksel olarak anlaml› de¤ildi. TARTIfiMA Grafik 1. Gruplar aras›nda P/F de¤erlerindeki de¤ifliklikler. (*) p<0,05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma. (+) p<0,05 Gruplar aras› karfl›laflt›rma. P/F : PaO2 / FiO2 oran› te istatistiksel olarak anlaml› (p<0.01) düzeylere ulaflt› (499±118), daha sonraki de¤erler ise istatistiksel olarak bazal de¤erlerden farkl› bulunmad›. Arteriyel CO2 bas›nçlar› gruplar aras›nda ve grup içinde herhangi bir anlaml› de¤ifliklik göstermedi. Mekanik ventilasyona son verildikten sonra hastalarda beklenen olas› P/F de¤erlerindeki azalma Grup 1'de oldukça azken, grup II'de anlaml› bulundu (Grafik 1). Grup l'deki hastalara çal›flma süresince 19.8±11 mL kg-1, Grup II'deki hastalara ise, 21.6±8 mL kg-1 eritrosit süspansiyonu transfüzyonu yap›ld› ve transfüzyon miktar› ile total operatif s›v› balans› gruplar aras›nda istatistiksel olarak farkl› bulunmad›. Atelektazi de¤erlendirmesinde, akci¤er grafilerine göre Grup I'de hiç bir hastada atelektazi görülmezken, Grup II'de onbefl hastadan üçünde sol alt lob parsiyel atelektazisi (1 puan) görüldü. Yap›lan oskültasyon de¤erlendirmesinde de bu üç hastada sol alt Bu çal›flmada elde edilen ana bulgular: 1. pediyatrik kalp cerrahisi sonras› yap›lan “recruitment” manevras› 5 cmH2O PEEP uygulamas› ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, mekanik ventilasyon süresince oksijenizasyonda anlaml› bir iyileflme yapmazken, ekstübasyon sonras›nda daha iyi bir oksijenizasyon sa¤lad›. 2. atelektazi skorlar› aç›s›ndan gruplar benzer bulundu, 3. “recruitment” manevras› önemli bir hemodinamik bozulmaya yol açmad›, 4- gruplar mekanik ventilasyon, yo¤un bak›m ve hastanede kal›fl süreleri aç›s›ndan benzer bulundu. Aç›k kalp cerrahisi sonras› oksijenizasyon ve gaz de¤ifliminde ortaya ç›kan yetersizli¤in en önde gelen nedeni genel anestezi s›ras›nda geliflen atelektazilerdir (4). Di¤er bir neden, KPB s›ras›nda pulmoner dolafl›m ve ventilasyonun kesilmesi ile birlikte akci¤erlerde görülen inflamatuar reaksiyondur (11). Bu söz edilen nedenlere, postoperatif erken dönemde akci¤erlerde görülen damar d›fl› s›v› yükü de eklenebilir. Postoperatif erken dönemde tüm hastalarda istatistiksel olarak anlam ifade etmese de P/F oran›nda bazale göre bir hafif art›fl görülmektedir. Bu art›fl›n bu dönemde gözlenen poliüri sonucunda ekstravasküler akci¤er s›v›s›ndaki azalmaya ba¤l› olabilece¤i düflünülmektedir. Grup I'deki hastalarda manevradan 2 saat sonras›nda P/F oran›n›n bazal de¤erlere göre anlaml› biçimde 167 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):164-168, 2006 artt›¤›, ancak daha sonra bu art›fl›n azald›¤› görülmüfltür. Mekanik ventilasyon süresince “recruitment” manevras›n›n etkili etkisinin devam edebilmesi için tekrarlanmas› gerekmektedir. Marcus ve ark. (6) yapt›klar› bir çal›flmada bu süre 7 dk. olarak belirlenmifltir. Çal›flmam›zda bu sürenin daha uzun olmas› manevradan sonra PEEP kullanmam›za ba¤l› olabilir. Buna ra¤men, manevran›n etkisinin mekanik ventilasyon sonuna kadar devam etmemesinin nedeni olarak ise, kafs›z entübasyon tüplerinin kullan›lmas› gösterilmifltir. Baz› araflt›rmac›lar 5 cmH2O PEEP uygulamas›n›n pediyatrik akci¤erdeki tüm alveolleri açabilece¤ini düflünmektedir. Çal›flmam›z daha önce yap›lan ve oksijenasyon art›fl› sa¤layan “recruitment” manevras› çal›flmalar›yla ayn› sonuca ulaflt›. “Recruitment” manevralar›n›n reabsorbsiyon atelektazisi, pozitif bas›nçl› ventilasyondan k›sa süreli ayr›lma ya da aspirasyon s›ras›nda geliflen atelektazi hallerinde etkin oldu¤u gösterilmifltir. Pediyatrik hastalarda yeterli miktarda uygulanan PEEP, atelektaziyi ortadan kald›rmak ve oksijenasyonu artt›rmak aç›s›ndan alveoler açma manevralar› kadar etkin bulunmufltur. Ekibimizin daha önce eriflkin aç›k kalp cerrahisinde yapt›¤› “recruitment” manevras› çal›flmas›nda (23) manevran›n yeterli s›v› deste¤ine ra¤men, hemodinami üzerine anlaml› de¤ifliklikler yapt›¤› gözlenmifltir. Bu çal›flmam›zda da, konjenital hastalarda yeterli intravasküler volüm deste¤i sonras›nda manevran›n hemodinamide de¤ifliklikler yapt›¤›, ancak bu de¤iflikliklerin istatistiksel olarak anlaml› bulunmad›¤› gözlemlendi. Atelektazi skorlar› de¤erlendirildi¤inde grup I'de hiç atelektazi görülmezken, grup II'de düflük atelektazi skorlar› gözlendi. Kontrol grubunda da atelektazi skorlar›n›n düflük olmas› PEEP kullanmam›za ba¤l› olabilir. Halbertsma ve ark. da (22) koruyucu akci¤er ventilasyon stratejisi ile birlikte yeterli PEEP kullan›lmas›n›n atelektaziyi engellemede yeterli olaca¤› ve alveoler açma manevras›na gerek kalmayaca¤›n› savunmufltur. Sonuç olarak, konjenital kalp cerrahisi sonras›nda alveoler açma manevras› oksijenizasyon üzerine etkili olmaktad›r. KAYNAKLAR 1. Bendixen HH, Hedley-White J, Chir B: Impaired oxygenation in surgical patients during anesthesia with controlled ventilation. N Engl J Med 269:991-996, 1963. 2. Hedenstierna G: Gas exchange during anaesthesia. Br J Anaesth 64:507-514, 1990. 3. Hatch D, Fletcher M: Anaesthesia and the ventilatory system in infants and young children. Br J Anaesth 68:398-410, 1992. 4. Strandberg A, Tokics L, Brismar B, et al: Constitutional factors promoting the development of atelectasis during anaesthesia. Acta Anaesth Scand 31:21-24, 1987. 5. Hedenstierna G, Strandberg A, Brismar B, et al: Functional residual capacity, thoracoabdominal dimensions, and central blood volume during general anaesthesia with muscle paralysis and mecanical ventilation. Anesthesiology 62:247-254, 1985. 6. Marcus RJ, van der Walt JH, Pettifer RJ: Pulmonary volume recruitment restores pulmonary compliance and resistance in anaesthetized young children. Paediatrics Anaesth 12:579-584, 2002. 7. Tusman G, Bohm SH, Tempra A, et al: Effects of recruitment maneuver on atelectasis in anesthetized children. Anesthesiology 98:14-22, 2003. 8. Hedenstierna G, McCarthy G: Mechanics of breathing, gas distribution and FRC at different frequency of respiration during spontaneous and artifical ventilation. Br J Anaesth 47:706-711, 1975. 9. Wahba RWM: Perioperative functional residual capacity. Can J Anaesth 38:384-400, 1991. 10. Tenling A, Hachenberg T, Tydén H, et al: Atelectasis and gas exchange after cardiac surgery. Anesthesiology 89:371-378, 1998. 11. Kotani N, Hashimoto H, Sessler DI, et al: Cardiopulmonary bypass systemic proinflammatory produces greater pulmonary than systemic cytokines. Anesth Analg 90:1039-1045, 2000. 12. Lindhahl SGE: Oxygen consumption and carbon dioxide elimination in infants and children during anaesthesia and surgery. Br J Anaesth 62:70-76, 1989. 13. Thorsteinsson A, Jonmarker C, Larsson A, et al: Functional residual capacity in children: normal values and values in children with cardiac anomalies. Anesthesiology 73:876-881, 1990. 14. Amato MBP, Barbas CSV, Medeiros DM, et al: Benefical effects of the “open lung approach” with low distending pressures in acute respiratory distress syndrome. Am J Respir Crit Care Med 152:1835-1846, 1995. 15. Kolobow T, Moretti MB, Fumagelli D, et al: Severe impairment in lung function induced by high peak airway pressure during mecanical ventilation. Am Rev Respir Dis 135:312-315, 1987. 16. Tusman G, Bohm SH, Vazquez DE, et al: “Alveolar recruitment strategy” improves arterial oxygenation during general anaesthesia. Br J Anaesth 82:8-13, 1999. 17. Rothen HU, Sporre B, Engberg G, et al: Reexpansion of atelectasis during general anaesthesia: A computed tomography study. Br J Anaesth 71:788-795, 1993. 18. Rothen HU, Sporre B, Engberg G, et al: Reexpansion of atelectasis during general anaesthesia may have a prolonged effect. Acta Anaesth Scan 39:119-125, 1995. 19. Dyhr T, Nygard E, Laursen N, et al: Both lung recruitment maneuver and PEEP are needed to increase oxygenation and lung volume after cardiac surgery. Acta Anaesth Scan 48:187-197, 2004. 20. Sargent MA, Jamieson DA, McEachern AM, et al: Increased inspiratory pressure for reduction of atelectasis in children anesthetized for CT scan. Pediatrics Radiology 32:344-347, 2002. 21. Lachmann B: Open up the lung and keep the lung open. Intensive Care Med 118:319-320, 1992. 22. Halbertsma FJJ and van der Hoeven JG: Lung recruitment during mechanical positive pressure ventilation in the PICU: what can be learned from the literature? Anaesthesia 60:779-790, 2005. 23. Celebi S, Koner O, Menda F, et al: Pulmonary and hemodynamic effects of two different recruitment maneuvers after cardiac surgery. Anesth Analg Feb 2007 (bas›mda). Al›nd›¤› tarih: 22 Kas›m 2006 (ilk) 30 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra) 168 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006 Klinik Çal›flma Çift Lümenli Endobronflial Tüplerin Do¤ru Pozisyonunun Belirlenmesi ve Fiberoptik Bronkoskopinin Rolü F. Nur KAYA *, Suna GÖREN **, Elif BAfiA⁄AN-MO⁄OL *, Gülsen KORFALI ** ÖZET SUMMARY Kör entübasyon ve hasta pozisyonu sonras› çift lümenli endobronflial tüplerin (ÇLET) optimal yerlefliminde fiberoptik bronkoskopinin (FOB) rolünü ve kalp at›m h›z› (KAH), ortalama arteriyel bas›nç (OAB), ETCO2, SpO2, tepe inspiratuvar havayolu bas›nc› (PT) ve tidal volüm (TV) de¤ifliklikleri ile ÇLET pozisyon de¤ifliklikleri aras›ndaki iliflkiyi de¤erlendirmeyi amaçlad›k. Confirmation of Optimal Position of Double-Lumen Endobronchial Tubes and Role of Fiberoptic Bronchoscopy Torasik cerrahi planlanan ve ÇLET yerlefltirilmesi gereken 104 olguda prospektif olarak çal›fl›ld›. Bütün olgularda solÇLET’ler klasik kör yöntemle yerlefltirildi. ÇLET’lerin pozisyonu entübasyon ve torasik cerrahi için hasta pozisyonu verilmesi sonras› klasik klinik yöntemle de¤erlendirildikten sonra FOB ile tekrar kontrol edildi ve gerekti¤inde pozisyonu düzeltildi. Ayr›ca, her aflamada KAH, OAB, SpO2, ETCO2, PT ve TV de¤erleri kaydedildi. Kör entübasyon sonras›, oskültasyonla yüz dört olgunun yetmifl alt›s›nda (% 73.1) ÇELT’lerin uygun pozisyonda oldu¤u düflünüldü ve FOB ile 43 (% 41.4) olguda optimal pozisyonun sa¤land›¤› bulundu (p<0.001). Hastaya pozisyon verildikten sonra uygun pozisyonda oldu¤u düflünülen 65 (% 62.5) olgudan altm›fl birinde (% 58.7) ÇLET’lerin FOB ile do¤ru yerleflimde olduklar› saptand›. Entübasyon sonras› uygun olmayan ÇLET pozisyonlar›n›n oran›, hastaya pozisyon verildikten sonras›na göre daha yüksekti (p<0.05). Kör entübasyon sonras› distal yerleflim daha s›k saptan›rken (distal:41 ve proksimal: 20, p<0.01), hastaya pozisyon verildikten sonra proksimal ve distal yerleflimler aras›nda anlaml› farkl›l›k bulunmad› (proksimal:24 ve distal: 19, p>0.05). Ayr›ca, hastalara sa¤ üst veya sol üst yan pozisyon verildikten sonra ÇLET’lerin uygun olmayan pozisyonlar› aras›nda farkl›l›k gözlenmedi. Entübasyon sonras› hemodinamik/respiratuar parametrelerdeki de¤iflimler ile ÇLET pozisyonlar› aras›nda bir iliflki saptanmazken, hasta pozisyonu sonras› KAH (duyarl›l›k: 66.7; özgüllük: 79.3) ve ETCO2 (duyarl›l›k: 37.5; özgüllük: 92.6) de¤iflimleriyle iliflki bulundu (p<0.05 ve p<0.05, s›ras›yla). Çal›flmam›z›n sonuçlar›na göre, hasta pozisyonu sonras› ÇLET pozisyon de¤iflikli¤i ile KAH ve ETCO2’de anlaml› de¤iflimler bulunmas›na ra¤men, bunlar›n düflük duyarl›l›k ve özgüllü¤e sahip olmalar›ndan dolay›, kör entübasyon ve hasta pozisyonu sonras› ÇLET’lerin pozisyonunun FOB ile do¤rulanmas› gerekti¤i kan›s›nday›z. Anahtar kelimeler: trakeal entübasyon, çift lümenli endobronflial tüp, fiberoptik bronkoskopi, izlem * Uluda¤ Üniversitessi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ** Uluda¤ Üniversitessi T›p Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr. We aimed to evaluate the role of fiberoptic bronchoscopy (FOB) for optimal placement of double-lumen endobronchial tubes (DLTs) after blind intubation and patient positioning and the relationship between the position of DLT and the changes in heart rate (HR), mean arterial pressure (MAP), SpO2, ETCO2, peak inspiratory airway pressure (Ppeak), and tidal volume (Tv) values. One hundred four patients undergoing thoracic surgery with DLT insertion were prospectively studied. All patients were intubated with conventional blind placement of a leftDLT. The position of the DLT was confirmed or corrected if needed by FOB, after conventional clinical evaluation of the placement of the DLT following the intubation and patient positioning for thoracic surgery. In addition, HR, MAP, SpO2, ETCO2, Ppeak, and Tv values were recorded in the each instance. After blind intubation, the proper DLT position was confirmed by auscultation in 76 (73.1%) of 104 patients but FOB revealed that in 43 patients (41.4%) the position was optimal (p<0.001). After obtaining optimal position by FOB, the patients were placed in thoracotomy position. Then, FOB revealed that in 61 (58.7%) of 65 (62.5%) patients who were suggested satisfactory by auscultation, the position of the tube was correct (p<0.05). The rate of DLT malposition was higher after intubation than after the patient position (p<0.05). Distal displacement was occurred more frequently after intubation (41 vs 20, respectively, p<0.01) whereas there were no differences between proximal and distal displacement after the patient position (24 vs 19, respectively, p>0.05). There was no significant difference in DLT displacement both right-side and left-side decubitus positions. There was no relationship between the changes in hemodynamic/respiratuar parameters and DLT malposition after intubation, whereas it was found correlation between HR (sensitivity: 66.7; specificity: 79.3) and ETCO2 (sensitivity: 37.5; specificity: 92.6), and DLT position after the patient positioning (p<0.05 and p<0.05, respectively). According to the results of our study, we believe that it is necessary to perform FOB to verify the position of DLTs after intubation and after patient positioning, due to their low sensitivity and specificity, despite the HR and ETCO2 changes related to malposition of DLT after the patient positioning are significant. Key words: tracheal intubation, double-lumen endobronchial tubes, fiberoptic bronchoscopy, monitorization 169 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006 G‹R‹fi Tek akci¤er ventilasyonu (TAV) s›ras›nda optimal gaz de¤ifliminin sa¤lanmas› için çift lümenli endobronflial tüpün (ÇLET) do¤ru yerlefltirilmesi son derece önemlidir. Uygun yerlefltirilmemifl ÇLET, cerrahinin uygulanmad›¤› akci¤erin yeterli ventile olmas›n› ve cerrahinin gerçeklefltirildi¤i akci¤erin ise sönmesini engelleyerek, toraks cerrahisini zorlaflt›r›p, hayat› tehdit eden hipoksemiye neden olabilir. Ayr›ca, anestezi uygulamas›n›n bafllang›c›nda do¤ru yerlefltirilmifl ÇLET’nin yeri, hasta pozisyonunun verilmesi sonras›nda veya cerrahi dönemde de de¤iflebilmektedir (1,2). Klinik uygulamada, genellikle kör yerlefltirilen ÇLET’in pozisyonu, iki tarafl› gö¤üs ekpansiyonunun izlenmesi ve oskültasyonu ile do¤rulanmaktad›r. Ancak, baz› çal›flmalarda bu klasik yöntem ile ÇLET pozisyonunun her zaman do¤ru de¤erlendirilemedi¤i, takiben fiberoptik bronkoskopi (FOB) ile kontrolün yap›lmas› gereklili¤i bildirilmekle birlikte (2-8), karfl›t görüfl bildiren çal›flmalar da bulunmaktad›r (9-11). Bu karfl›t çal›flmalarda FOB’un pahal›, zaman alan, her merkezde bulunmamas› nedeniyle rutin bir uygulama olamayaca¤› ve FOB kontrollü ve kontrolsüz yerlefltirilen ÇLET’lerde baflar› oranlar›n›n benzer oldu¤u bildirilmifltir. Ayr›ca FOB uygulamas›n›n yan› s›ra, ÇLET’in do¤ru pozisyonunun de¤erlendirilmesinde ve pozisyon de¤iflikliklerinde soluk sonu CO2 (ETCO2) ve tepe inspiratuvar havayolu bas›nc› (PT) de¤iflikliklerinin yol gösterici olabilece¤ini bildiren çal›flmalar da bulunmaktad›r (12-14). Çal›flmam›zda torasik cerrahi nedeniyle ÇLET yerlefltirilecek olgularda, anestezi uygulamam›zda rutin izlemimizde yer alan kalp at›m h›z› (KAH), ortalama arteriyel bas›nç (OAB), ETCO2, PT, periferik oksijen saturasyonu (SpO2) ve tidal volüm (TV) de¤ifliklikleri ile ÇLET pozisyon de¤ifliklikleri aras›ndaki iliflkiyi ve uygun pozisyonun sa¤lanmas›nda FOB’un rolünü de¤erlendirmeyi amaçlad›k. MATERYAL ve METOD Prospektif çal›flmam›z, fakülte etik kurul ve hasta onay› al›nd›ktan sonra, toraks cerrahisi (torakotomi veya torakoskopik cerrahi) nedeniyle ÇLET yerlefltirilmesi planlanan, ASA II-III grubu, 104 eriflkin olguda gerçeklefltirildi. 170 Premedikasyon uygulanmayan olgular ameliyata al›nd›ktan sonra EKG (Horizon XL, Mennen Medical Inc, New York, ABD), puls oksimetre ve non-invaziv kan bas›nc› ile monitorize edildi. 18 G iv kateter ile periferik damar yolu aç›ld› ve serum fizyolojik infüzyonuna (5 mL kg-1) baflland›. Sedasyon amac›yla iv 1-3 mg midazolam (Dormicum, Roche) uyguland›. Lokal anestezi alt›nda invaziv kan bas›nc› izlemi için radiyal arter kanülasyonu ve torakotomi uygulanacak olgularda santral venöz bas›nç takibi amac›yla periferik venöz yolla santral venöz kateter (16 G, 70 cm, Cavafix, Certodyn 375, B-Braun Melsungen AG, Almanya) yerlefltirildi. Anestezi indüksiyonu propofol (2 mg kg-1) (Diprivan, AstraZeneca) ve fentanil (2 µg kg-1) (Fentanyl Citrate, Abbott) ile sa¤land›. Nöromusküler bloker ajan olarak iv vekuronyum (0.02 mg kg-1) (Norcuron, Organon) uyguland›. Entübasyonda kad›n olgularda 35 F, erkeklerde ise, 37 F sol-ÇLET (Sheridan Catheter Corp., Argyle, New York, ABD) kullan›ld›. Laringoskopiyi takiben ÇLET’lere, glottik aç›kl›k geçildikten sonra, saat yönünün tersinde rotasyon yapt›r›ld›. Bronflial kaf›n vokal kordlar› geçmesinden sonra ÇLET içindeki k›lavuz tel geri çekilerek, karfl› yönde direnç ile karfl›lafl›ncaya dek ilerletildi. Trakeal ve bronflial kaflar 1-3 mL hava ile fliflirildi. ÇLET’nin pozisyonu ilk olarak klasik yöntemle de¤erlendirildi; gö¤üs duvar›n›n ekspansiyonu inspeksiyonla ve ÇLET’nin lümenleri s›ras›yla klemplenerek oskülte edilerek kontrol edildi. Daha sonra ÇLET’in pozisyonu, ilk olarak trakeal lümen daha sonra bronflial lümenden FOB ile kontrol edildi ve gerekli ise ÇLET’e do¤ru pozisyon verildi. Sol-ÇLET’lerin do¤ru pozisyonunun FOB ile do¤rulanma kriterleri: 1) trakeal lümen içinden karinan›n ve karinan›n hemen alt›nda bronflial kaf›n üst yüzeyinin görülmesi 2) endobronflial lümen içinden alt ve sol üst lob bronfl girifllerinin obstrükte olmayan görüntüsünün sa¤lanmas› olarak kabul edildi. ÇLET’in pozisyonunun yanl›fl yerleflimi, do¤ru pozisyonun sa¤lanmas› için ÇLET’in 0.5 cm.’den daha fazla proksimale veya distale yer de¤ifltirilmesinin gerekli olmas›yla, kantitatif olarak do¤ruland›. Kritik pozisyon ise sol üst ve/veya alt bronfl giriflinin net görülememesi ve endobronflial kaf›n yar›s›ndan fazlas›n›n intratrakeal yerleflimli olmas›yla de¤erlendirildi. Cerrahi için olguya uygun yan pozisyon verildikten sonra, ÇLET’in pozisyonu benzer flekilde, önce klasik yöntemle, takiben FOB ile de¤erlendirildi ve pozisyonun özellikleri kaydedildi. Ayr›ca olgular›n düz ve yan pozisyonlarda, çift tarafl› mekanik ventilasyon s›ras›nda, çal›flman›n her aflamas›nda KAH, OAB, ETCO2, SpO2, PT ve TV de¤erleri kaydedildi. ‹damede % 1-1.8 sevofluran (Sevorane Likid, Abbott) kullan›ld›. Ventilasyon % 50 O2+ N2O kar›fl›m› uygulanarak, tidal volüm 8 mL kg1 ve solunum say›s› 12 dk-1 olarak sürdürüldü. TAV s›ras›nda, ventilasyon parametreleri korundu, olgular % 100 O2 ile solutuldu. Ventile edilmeyen akci¤er ise oda havas›na aç›k b›rak›ld›. Cerrahi süresince olgular›n ETCO2 de¤erleri kapnografi ile izlendi. ‹statistiksel analizde ÇLET pozisyonunun klasik yöntem ve FOB ile de¤erlendirilmesinin sonuçlar› ki-kare (McNemar test) testi ile karfl›laflt›r›ld›. FOB de¤erlendirme sonuçlar› ile KAH, OAB, ETCO2, SpO2, PT ve TV de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimlerin uyumu Mann-Whitney U testi ve Wilcoxon testleri ile de¤erlendirildi. Uyum bulunan de¤erler için cut off de¤erleri belirlenerek, bu uyum iliflkilendirildi. p<0.05 anlaml› kabul edildi. F. N. Kaya ve ark., Endobronflial Tüp Pozisyonu ve Fiberoptik Bronkoskopi BULGULAR Tablo 2. Çift lümenli endobronflial tüplerin pozisyonlar›n›n klasik klinik de¤erlendirme ve FOB sonuçlar› (n, %). Olgular›n demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmifltir. ‹zlem Tablo 1. Olgular›n demografik özellikleri (n, ort±SD). Cinsiyet ASA (K/E) (I-II-II) Olgu (n, ort±SD) 34/70 Yafl (y›l) Kilo (kg) Boy (cm) 28/44/32 53.2±14.2 71.6±13.4 167.6±8.6 Cerrahi (T/TP) 58/46 T: Torakotomi, TP: Torakoskopik cerrahi. Çal›flmam›zda FOB olmaks›z›n, laringoskopi ile ÇLET’lerin entübasyonu sonras›, klasik klinik yaklafl›mla yüz dört olgudan yetmifl alt›s›nda (% 73.1) ÇLET pozisyonunun uygun oldu¤u düflünüldü. FOB ile yap›lan de¤erlendirme sonucunda ise, k›rk üç (% 41.4) olguda uygun yerleflim gözlendi (p<0.001). Ayr›ca FOB ile uygun yerlefltirilmedi¤i belirlenen altm›fl bir ÇLET’den yirmisinin proksimal, k›rk birinin ise, distal yerleflimli oldu¤u saptand› (p<0.01). Supin pozisyonda FOB ile tüplerin optimal pozisyonu sa¤land›ktan sonra, olgular yan pozisyona çevrildiklerinde, klasik klinik yaklafl›mla altm›fl befl (% 62.5) olguda ÇLET’lerin uygun pozisyonda oldu¤una karar verildi. Yan pozisyonda FOB ile yap›lan kontrol sonras› bu say›n›n altm›fl bir (% 58.7) oldu¤u görüldü (p>0.05). Ayr›ca bu ÇLET’lerin yirmi dördünün proksimal, on dokuzunun ise distal yerleflimde oldu¤u gözlendi (p>0.05). Entübasyon sonras› distal yerleflimli üç ÇLET’de, yan pozisyon sonras› ise proksimal yerleflimli iki ÇELT’de kritik pozisyon saptand›. FOB ile kontrol sonras› uygun pozisyonda olmayan ÇLET’le rin oran› hasta pozisyonu sonras›na göre, entübasyon sonras› daha yüksek bulundu (p<0.05) (Tablo 2). Yan pozisyona getirilen yüzdört olgudan latm›fl üçüne sa¤-üst pozisyon, k›rk birine ise sol-üst pozisyon verildi. Sa¤-üst pozisyon verilen olgularda pozisyon sonras› klasik klinik yaklafl›mla otuz alt› (% 57.1) olguda, FOB ile otuz dört (% 53.9) olguda do¤ru pozisyon saptan›rken (p>0.05), sol-üst pozisyonda ise s›ras› ile yirmi dokuz (% 70.7) ve yirmi yedi (% 65.9) olguda saptand› (p>0.05). Ayr›ca FOB ile do¤ru pozisyonda olmad›¤› saptanan ÇLET’lerin proksimal/distal yerleflim oranlar›, sa¤-üst pozisyon verilen olgularda 16/13 (p>0.05), sol-üst pozisyon Olgu (n, %) FOB (U, P, D) Olgu (n, %) P de¤eri Entübasyon sonras›-SP Klinik de¤erlendirme (U) 76 (73.1) 104 (100) 43 (41.4) 20 (19.2) 41 (39.4) 0.001 FOB bulgular› (T) U P D Pozisyon sonras›-YP Klinik de¤erlendirme (U) 65 (62.5) 104 (100) 61 (58.7) 24 (23) 19 (18.3) AD FOB bulgular› (T) U P D Sa¤ üst pozisyon Klinik de¤erlendirme (U) 36 (57.1) 63 (60.6) 34 (53.9) 16 (25.4) 13 (20.7) AD FOB bulgular› (T) U P D Sol üst pozisyon Klinik de¤erlendirme (U) 29 (70.7) 41 (39.4) 27 (65.9) 8 (19.5) 6 (14.6) AD FOB bulgular› (T) U P D 0.01 AD AD AD FOB: Fiberoptik bronkoskopi, SP: Supin pozisyon, YP: Yan pozisyon, U: Uygun pozisyon, P: Proksimal yerleflim, D: Distal yerleflim, T: Toplam olgu say›s›, AD: Anlaml› de¤il. KAH (at›m dk-1) 130 120 110 100 90 80 <=73,0 70 Duyarl›l›k: 66,7 Öz güllük: 79,3 60 50 40 FOB ile ÇLET do€ru po zisyonda FOB ile ÇLET yanl›fl pozisyonda Grafik 1. Yan hasta pozisyonu sonras› çift lümenli endobronflial tüplerin do¤ru pozisyonunun yer de¤ifltirmesi ile kalp at›m h›z› de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimlerin iliflkisi (p<0.05). verilen olgularda ise 8/6 olarak gözlendi (p>0.05) (Tablo 2). Cerrahi dönemde dokuz olguda (% 8.7) FOB ile ÇLET’lerde pozisyon de¤iflikli¤i saptand›. FOB ile do¤ru pozisyonu kan›tlam›fl ÇLET’in yer de¤ifltirmesi ile KAH, OAB, ETCO2, SpO2, PT ve TV de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimler karfl›laflt›r›ld›¤›nda, yan pozisyonda KAH (duyarl›l›k: 66.7; özgüllük: 79.3) ve ETCO2 (duyarl›l›k: 37.5; özgüllük: 92.6) de¤erlerindeki de¤ifliklikler ile ÇLET pozisyon de¤iflimleri aras›nda iliflki bulundu (p<0.05 ve p<0.05, s›ras›yla). Bu iliflkiler Grafik 1 ve 2’de gösterilmifltir. 171 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006 ETCO2 (mmHg) 50 45 40 >51,0 35 Duyarl›l›k: 37,5 Özgüllük: 92,6 30 25 20 15 10 5 FOB ile ÇLET do €ru pozisyonda FOB ile ÇLET yanl›fl pozisyonda Grafik 2. Yan hasta pozisyonu sonras› çift lümenli endobronflial tüplerin do¤ru pozisyonunun yer de¤ifltirmesi ile ETCO2 de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimlerin iliflkisi (p<0.05). TARTIfiMA Çal›flmam›zda, kör entübasyon ve hasta pozisyonu sonras›, FOB ile yap›lan kontrollerde s›ras›yla % 41.4 ve % 58.7 olguda ÇLET’lerin uygun pozisyonda yerlefltirildi¤i gözlendi. Entübasyon sonras› uygun olmayan yerleflim oran›, hasta pozisyonu sonras›na göre daha yüksek bulundu. FOB ile kontrol edilip do¤ru yerleflim sa¤land›ktan sonra yan pozisyona getirilen hastalar›n klinik de¤erlendirme ile ÇLET’lerin % 62.5’inin do¤ru pozisyonda oldu¤u belirlendi. Ancak FOB ile bu oran›n % 58.7 oldu¤u görüldü. Hasta pozisyonu sonras›, ÇLET’in do¤ru yerinin de¤iflmesi ile KAH ve ETCO2 de¤erlerinde meydana gelen de¤iflimler anlaml› bulundu. TAV uygulamas›nda ÇLET’in do¤ru pozisyonda yerlefltirilmifl olmas› optimal oksijenasyon ve ventilasyonun sa¤lanmas› için gereklidir (1,2). Klinik uygulamalarda genelde ÇLET’ler laringoskopi yard›m›yla kör olarak yerlefltirilmekte ve tüpün pozisyonu klasik yöntem olan, çift tarafl› gö¤üs ekpansiyonunun izlenmesi ve oskültasyonuyla do¤rulanmaktad›r. Bununla birlikte ÇLET’lerin kör yerlefltirilmesi sonras› trakeal veya bronflial kaflar›n fazla fliflirilmesine ba¤l› olarak bronflial hasarlanmalar ve uygun olmayan yerleflimler görülebilmektedir. Bu nedenle baz› araflt›rmac›lar, uygulama s›ras›nda FOB kullan›m›n›n en geçerli ve güvenilir yöntem oldu¤unu ileri sürmektedir (2-8). Sakuragi ve ark. (15) FOB kullan›lmadan, sol ana bronfla sol-ÇLET yerlefltirilmesine ba¤l› olarak sol ana bronfl rüptürü geliflti¤ini bildirmifltir. FOB, direkt görüntüleme ile ÇLET’in kesin ve do¤172 ru pozisyonda yerlefltirilmesini sa¤larken, entübasyon sonras› kaflar›n uygun boyutta fliflirilmesi ile kaf herniasyonu gibi olas› komplikasyonlar›n önlenmesine de olanak tan›r (16). Klein ve ark. (3), iki yüz olguda kör olarak yerlefltirdikleri ÇLET’lerde, klinik gözlemle yirmi sekiz tanesinin do¤ru pozisyonda olmad›¤›n› saptam›fl, ancak FOB ile kontrol sonras› bu say›n›n 79 oldu¤unu ve ayr›ca bunlardan yirmi beflinin kritik pozisyonda olduklar›n› bildirmifltir. Benzer flekilde, kör olarak yerlefltirilmifl ÇLET’lerde, FOB ile yap›lan kontrollerde, Alliaume ve ark. (8) % 78, Smith ve ark. (4) % 48, Bardoczky ve ark. (17) % 39, Lieberman ve ark. (5) % 83 ve Hurford ve ark. (7) % 44 oran›nda uygun olmayan yerleflimlerin söz konusu oldu¤unu belirtmifllerdir. Ayr›ca, FOB ile ÇLET pozisyonunun kontrol edildi¤i çal›flmalarda, kör entübasyon sonras› tüp yerlefliminin genelde distal yerleflimli olduklar› bildirilmifltir (3). Çal›flmam›zda da benzer olarak kör entübasyon sonras› FOB uygulamas› ile olgular›n % 58.7’sinde ÇLET’lerin uygun pozisyonda olmad›klar› (3 ÇLET kritik pozisyonda) ve uygun olmayan yerleflimlerde distal pozisyon yerlefliminin s›k gözlendi¤i saptand›. Hastan›n yan pozisyona çevrilmesiyle, ÇLET’in pozisyonunda de¤ifliklikler oluflabilmektedir. Bu de¤iflimde, pozisyon verilmesi s›ras›nda hastan›n bafl ve boynunun nötral pozisyon d›fl›nda hareket ettirilmesinin etkili oldu¤u düflünülmektedir (2,3,18). Klein ve ark. (3), hastan›n yan pozisyona çevrilmeden önce FOB ile do¤ru pozisyon sa¤lad›klar› yüz altm›fl üç sol-ÇLET’den, altm›fl alt›s›n›n pozisyon sonras› yer de¤ifltirdi¤ini ve genelde bu de¤iflimin proksimal yönde oldu¤unu bildirmifllerdir. Desiderio ve ark. (18), yan pozisyon sonras› elli hastan›n otuz dördünde, ÇLET’lerin proksimale do¤ru yer de¤ifltirdi¤ini bildirmifllerdir. Çal›flmam›zda, hasta pozisyonu sonras› % 41.3 oran›nda ÇLET pozisyonunda de¤ifliklik (2 ÇLET kritik pozisyonda) gözlendi. Bu de¤iflimin oran› entübasyon sonras› gözlenen orana göre daha düflük bulundu ve proksimal yerleflim daha s›k olmakla birlikte, proksimal/distal yerleflimler aras›nda anlaml› farkl›l›k saptanmad›. Örnek çal›flmalardan farkl› bulunan bu sonuçta, hasta pozisyonu s›ras›nda gösterilen dikkat ve ekip koordinasyonunun etkili oldu¤u kan›s›nday›z. FOB’un rutin uygulanmas› ÇLET pozisyonunun do¤rulanmas›n›n yan› s›ra baflka avantajlar da sa¤la- F. N. Kaya ve ark., Endobronflial Tüp Pozisyonu ve Fiberoptik Bronkoskopi maktad›r (1,2). Örne¤in, ÇLET pozisyonuna ba¤l› olmadan, cerrahi dönemde pnömotoraks gibi ani geliflen solunumsal problemlerin tan›nmas› ve tedavisinde yard›mc› olabilmektedir. Yine, bronkoplevral fistül gibi h›zl› entübasyon ve klinik beceri isteyen acil durumlarda ve karsinoid tümör gibi vasküler tümörlerde entübasyona ba¤l› travmadan kaç›nmak amac›yla, hastan›n hava yollar› hakk›nda bilgi sahibi olunmas›nda ve ana bronfllardaki kan›n ve sekresyonlar›n temizlenmesinde FOB kullan›m› önerilmektedir. Ayr›ca, cerrahi dönemde de hastan›n bafl ve boyun bölgesine müdahale, cerrahi giriflimler, cerrahi ekartör uygulamas› ve hasta masas›n›n pozisyon de¤iflikliklerine ba¤l› olarak, ÇLET pozisyonunda da de¤iflimler oluflabilmektedir. Cerrahi dönemde, cerrahi örtüler ve dreplerle örtülmüfl hastan›n oskültasyonu kolay olmayabilir. Böyle durumlarda FOB kullan›lmas›, pozisyonun de¤erlendirilmesinde kolayl›k sa¤layabilmektedir. Hurford ve Alfille (7) cerrahi s›ras›nda % 7-30 oran›nda ÇLET’lerde pozisyon de¤iflimleri ile karfl›laflt›klar›n› bildirmifltir. Çal›flmam›z s›ras›nda cerrahi dönemde, olgular›n % 8.7’sinde FOB ile ÇLET pozisyonunun düzeltilmesi gerekti¤i saptand›. Bununla birlikte, Seymour ve ark. (10) FOB kontrollü ve kontrolsüz yerlefltirilen ÇLET’lerde baflar› (istenmeyen pozisyon oran›, % 17 ve % 19, s›ras›yla) ve komplikasyon oranlar›n›n benzer oldu¤unu, bu nedenle FOB’nin zor hava yolu olan olgularda kullan›lmas›n›n daha yararl› olaca¤›n› bildirmifltir. Ayr›ca, cerrahi dönemde kanama ve sekresyonlar›n fazla oldu¤u durumlarda FOB ile net görüntülemenin sa¤lanamayaca¤›n› belirten görüfller de bulunmaktad›r (10,11). ÇLET pozisyonunun belirlenmesinde, FOB uygulamas›n›n yan› s›ra farkl› monitorizasyon yöntemlerinin de kullan›ld›¤› çal›flmalar bulunmaktad›r. Szegedi ve ark. (14) tepe PT’de meydana gelen de¤iflimler ile, ÇLET pozisyon de¤ifliklikleri aras›nda iliflki bulduklar›n› bildirmelerine ra¤men, düflük duyarl›l›k (tek bas›nç de¤eri) ve zay›f tan› kesinli¤ine (rölatif bas›nç de¤eri) sahip olmas› nedeniyle, klinik olarak karar vermede yeterli olmad›¤›n› belirtmifllerdir. Ayr›ca bu görüfllerini, mekanik ventilasyon s›ras›nda, azalm›fl kompliyans (yan pozisyon) ve/veya artm›fl ak›m direnci ile iliflkili durumlarda (kan, sekresyon, bronkospazm vb.) da PT’de art›fl gözlenebilmesiyle desteklemifllerdir. Yap›lan çal›flmalarda, SpO2 de¤erinin ÇLET’lerin uygun pozisyonunun sa¤lanmas›n- da erken dönemde uyar›c› olmad›¤›, geliflmifl bir hipoksinin belirteci oldu¤u vurgulanmaktad›r (19,20). Baz› araflt›rmac›lar CO2 monitorizasyonunun, ÇLET’nin uygun pozisyonda yerlefltirilmesinde ve pozisyon de¤iflikliklerinin saptanmas›nda yard›mc› olabilece¤ini bildirmektedirler (12,13). Ancak Vries ve ark. (21,22) kapnografinin ÇLET’in pozisyon de¤iflikliklerini de¤erlendirmede güvenilir olamayaca¤›n›, spirometrinin kapnometri ve puls oksimetriden daha kesin sonuçlar sa¤lad›¤›n› belirtmifllerdir. Ayr›ca, kapnografi tüp pozisyonunun belirlenmesinde oskültasyondan daha güvenilir olmakla birlikte, ciddi bronkospazm, mukus, kan gibi sekresyonlarla tüpün obstrüksiyonu gibi durumlarda ETCO2’de art›fla neden olabilmektedir. Cerrahi dönemde karfl›lafl›lan solunum yollar› ile iliflkili komplikasyonlar›n % 27’sinin puls oksimetri ile, % 24’ünün ise kapnografi ile belirlendi¤i de bildirilmektedir (20). ÇLET pozisyonunun de¤erlendirilmesinde önerilen yöntemlerden biri de, bas›nç-volum ve ak›m-volum e¤rilerindeki de¤iflimlerin izlenmesidir (17). ‹nspirasyon ve ekspirasyon tidal volumleri aras›ndaki farkl›l›¤›n artmas›, endobronflial kaf kaça¤›n› belirlemektedir (23). Ancak mekanik ventilatörden elde edilen sabit TV de¤eri bu anlamda yeterli olmayabilir, sürekli izlenmedi¤i durumda de¤ifliklikler kolayca gözden kaçabilir. Çal›flmam›zda, hastalar›n yan pozisyona getirilmesiyle, uygun olmayan ÇLET pozisyonu ile KAH ve ETCO2 de¤iflimleri aras›nda iliflki bulundu. Ancak, bu de¤iflimlerin duyarl›l›k ve özgüllükleri düflük bulundu. Bununla birlikte, anestezi alt›nda yan pozisyona getirilen hastalarda ventilasyon/perfüzyon oran›n›n bozuldu¤u bilinmektedir. Ayr›ca, yan pozisyonda venöz dönüflün azalmas› ve fizyolojik ölü mesafedeki art›fl, ETCO2 de¤iflimlerine neden olabilir (24). Yine, KAH’deki de¤iflimler olumsuz tüp pozisyonuna verilen bir yan›t olabilece¤i gibi hasta pozisyonuna ba¤l› venöz dönüflün azalmas› sonucu geliflen refleks yan›t olarak da düflünülebilir. Sonuç olarak, kör olarak yerlefltirilen ÇLET’lerin uygun pozisyonunun klasik klinik de¤erlendirmeyle belirlenmesi yan›lt›c› sonuçlara neden olabilir. Ayr›ca, hastan›n yan pozisyona getirilmesi ile ÇLET’in do¤ru pozisyonu de¤iflebilmektedir. Rutin uygulamada yer alan hemodinamik/respiratuar monitorizasyon teknikleri, tüp pozisyonunun yan› s›ra hasta pozisyonuna ba¤l› de¤iflimlerden etkilenebilece¤i için ÇLET pozisyonunu do¤rulamada yetersiz kalabilir. 173 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):169-174, 2006 Bu nedenle, kör entübasyon ve hasta pozisyonu sonras›, ÇLET’lerin uygun pozisyonunun belirlenmesinde ve/veya sa¤lanmas›nda FOB’un en uygun ve güvenilir yöntem oldu¤u kan›s›nday›z. KAYNAKLAR 1. Pennefather SH, Russell GN: Placement of double lumen tubes-time to shed light on an old problem. Br J Anaesth 84:308310, 2000. 2. Brodsky JB, Lemmens HJM: Left double-lumen tubes: clinical experience with 1,170 patients. J Cardiothorac Vasc Anesth 17:289-298, 2003. 3. Klein U, Karzai W, Bloos F, et al: Role of fiberoptic bronchoscopy in conjunction with the use of double-lumen tubes for thoracic anesthesia: a prospective study. Anesthesiology 88:346350, 1998. 4. Smith GB, Hirsch NP, Ehrenwerth J: Placement of doublelumen endobronchial tubes. correlations between clinical impressions and bronchoscopic findings. Br J Anaesth 58:1317-1320, 1986. 5. Lieberman D, Littleford J, Horan T, Unruh H: Placement of left double-lumen endobronchial tubes with and without stylet. Can J Anaesth 43:238-242, 1996. 6. Cohen E, Neustein SM, Goldofsky S, Camunas JL: Incidence of malposition of polyvinylchloride and red rubber left-sided double-lumen tubes and clinical sequelae. J Cardiothorac Vasc Anesth 9:122-127, 1995. 7. Hurford WE, Alfille PH: A quality improvement study of the placement and complications of double-lumen endobronchial tubes. J Cardiothorac Vasc Anesth 7:517-520, 1993. 8. Alliaume B, Coddens J, Deloof T: Reliability of auscultation in positioning of double-lumen endobronchial tubes. Can J Anaesth 39:687-690, 1992. 9. Cheng KS, Tan PP: The incidence of double-lumen tubes displacement after positioning of patients during anesthesia. Acta Anaesthesiol Sin 34:75-80, 1996. 10. Seymour AH, Prasad B, McKenzie RJ: Audit of double-lumen endobronchial intubation. Br J Anaesth 93:525-527, 2004. 11. Seymour AH, Lynch L: An audit of Robertshaw double lu- Al›nd›¤› tarih: 1 Aral›k 2006 (ilk) 6 May›s 2006 (1. revizyondan sonra) 2 Ekim 2006 (2. revizyondan sonra) 174 men tube placement using the fiberoptic bronchoscope. Br J Anaesth 89:661-662, 2002. 12. Shafieha MJ, Sit J, Kartha R, et al: End-tidal CO2 analyzer in proper positioning of the double-lumen tubes. Anesthesiology 64:844-845, 1986. 13. Shankar KB, Moseley HSL, Kumar AY: Dual end-tidal CO2 monitoring and double-lumen tubes. Can J Anaesth 39:100-101, 1991. 14. Szegedi LL, Bardoczky GI, Engelman EE, d’Hollander AA: Airway pressure changes during one-lung ventilation. Anesth Analg 84:1034-1037, 1997. 15. Sakuragi T, Kumona K, Yasumoto M, Dan K: Rupture of the left main-stem bronchus by the tracheal portion of a double-lumen endobronchial tube. Acta Anaesthesiol Scand 41:1218-1220, 1997. 16. Cheong KF, Koh KF: Placement of left-sided double-lumen endobronchial tubes: comparison of clinical and fibreoptic-guided placement. Br J Anaesth 82:920-921, 1999. 17. Bardoczky GI, Levarlet M, Engelman EE, et al: Continuous spirometry for detection of double-lumen endobronchial tube displacement. Br J Anaesth 70:499-502, 1993. 18. Desiderio DP, Burt M, Kolker AC, et al: The effects of endobronchial cuff inflation on double-lumen endobronchial tube movement after lateral decubitus positioning. J Cardiothorac Vasc Anesth 11:595-598, 1997. 19. Inoue S, Nishimine N, Kitaguchi K, Furuya H, Taniguchi S: Double lumen tube location predicts tube malposition and hypoxemia during one lung ventilation. Br J Anaesth 92:195-201, 2004. 20. Brodsky JB: What intraoperative monitoring makes sense? Chest 115:101-105, 1999. 21. de Vries JW, Haanschoten MC: Capnography does not reliably detect double-lumen endotracheal tube malplacement. J Clin Monit 8:236-237, 1992. 22. de Vries JW, Haanschoten MC: Capnography does not reliably detect double-lumen endotracheal tube malplacement. J Clin Monit 9:207-208, 1993. 23. Simon BA, Hurford WE, Alfille PH, et al: An aid diagnosis of malpositioned double-lumen tubes. Anesthsiology 76:862-863, 1992. 24. Pansard JL, Cholley B, Devilliers C, Clergue F, Viars P: Variation in arterial to en-tidal CO2 tension differences during anesthesia in the “kidney rest” lateral decubitus position. Anesth Analg 75:506-510, 1992. GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006 Klinik Çal›flma Eriflkin Hastalarda Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon Testlerine Etkisi Münevver BULUT **, Burhan MEYDAN ** ÖZET SUMMARY Bu çal›flmada, eriflkin hastalarda, desfluran›n karaci¤er fonksiyon testlerine etkisini araflt›rd›k. The Effects of Desflurane on Liver Function Markers in Adults Etik kurul izni ve bilgilendirilmifl onam al›nd›ktan sonra, ASA I-II konumunda, elektif torakatomi operasyonu planlanan, 30 olgu, çal›flma gurubuna al›nd›. Tüm olgulara, premedikasyon olarak anestezi indüksiyonundan bir saat önce (0,05 mg kg-1) midazolam (Dormicum®, Roche) intramüsküler uyguland›. Anestezi indüksiyonu (5 mg kg-1) tiyopental (Pental® Sodyum, ‹.E. Ulagay), (2-3 µg kg-1) fentanil (Fentanyl®, Janssen-C›lag) ile, kas paralizisi (0,5 mg kg-1) atrakuryum (TracriumTM, GlaxoSmithKline) ile sa¤land› ve endotrakeal entübasyon gerçeklefltirildi. Anestezi idamesi için % 60 oksijen, % 40 hava ve 1MAC desfluran kullan›ld›. 45 dakika aral›klarla inravenöz (0,05-0,1 µg kg-1) fentanil ve (0,1-0,2 mg kg-1) atrakuryum uyguland›. Anestezi süresi yaklafl›k 2 saatti. Olgulardan, preoperatif ve postoperatif 2. ile 7. günlerde, aspartat amino transferaz (AST), alanin amino transferaz (ALT), alkalen fosfataz (ALP), gamma-glutamil transferaz (GGT), direkt bilirubin (DB), indirekt bilirubin (‹B), total bilirubin (TB), üre ve kreatinin de¤erlerine bak›ld›. In this study, we have examined the effects of desflurane on Liver function markers in adults. Elde edilen labaratuvar sonuçlar›na göre, GGT, TB, ‹B, kreatinin ve üre’de preoperatif de¤erlerle postoperatif 2. ile 7. gün de¤erleri aras›nda anlaml› bir fark yoktu (p<0,05). ALT de¤erleri normal s›n›rlar içinde kalmakla beraber postop 2.gün, preop ve postop 7. gün de¤erlerine göre istatiksel olarak anlaml› derecede artm›flt› (p<0.05). AST de¤erleri postop 2. gün, preop de¤erlerine göre istatiksel olarak önemsiz geçici art›fl gösterdi (p<0,05). Bilirubin ve alkalen fosfataz taraf›ndan monitorize edilen “excretory” karaci¤er fonksiyonu etkilenmemiflti. Direkt bilirubin de¤erleri, postop 2. ve 7.günde preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.01). ALP de¤erleri postop 7. günde preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.05). Dönemler aras›nda di¤er de¤iflkenlerde anlaml› bir farkl›l›k yoktu (p<0.05) (Tablo 2). Sonuç olarak, desfluran anestezisinden sonra postop 2. gün, ALT serum seviyelerinde istatiksel olarak önemli, fakat AST serum seviyelerinde ise, istatiksel olarak önemsiz geçici bir art›fl oldu¤u gösterildi. Anahtar kelimeler: inhalasyon anestezisi, desfluran, karaci¤er fonksiyon testleri. Following the Institutional Ethics Committee approval and informed consent, ASA I-II (American Society of Anesthesiologist), 30 cases, scheduled for elective thoracic surgery were included into the study. All patients were premedicated with intramuscular midazolam (0,05 mg kg-1) 1h before induction of anaesthesia. Anaesthesia was induced with thiopental (5 mg kg-1) and fentanyl (2-3 µg kg-1), atracurium (0,5 mg kg-1) was used for tracheal intubation. Oxygen (60 %), air (40 %) and 1 MAC desflurane was used for the maintaince of anesthesia. Fentanyl (0,05-0,1 µg kg-1) and atracurium(0,1-0,2 mg kg-1) were used with 45 minutus interval. The duration of anesthesia was approximately 2 hours. Aspartate aminotransferase (AST), alanine aminotransferase (ALT), alkaline phosphatase (ALP), g-glutamyltransferase (GGT), direct bilirubin (DB), indirect bilirubin (IB), total bilirubin (TB), ürea, creatinine levels were tested at preoperatively and postoperative 2th and 7th days. According to the laboratory results, there were no significant differences in between the levels of pre-op and post-op 2th and 7th days in GGT, IB, TB, Creatinin and urea (p›0,05). ALT serum levels was in the normal range but compared with the preoperative and postoperative 7th days values, in the postoperative 2th day, the levels were increased significantly (p‹0,05). According to the preoperative values; AST levels were increased insignificantly and temporarly in the second postoperative day (p>0,05). Excretory liver function which is monitorized by bilirubin and ALP hasn’t been influenced, DB values were decreased in the postoperative 2th and 7th days (p<0,01). ALP values were decreased significantly in the postoperative 7th day (p<0,05). There was no significant differences in the other parameters between the times (p>0,05). As a result of this study, it has been showed that there was a significant increase in ALT serum levels but AST serum levels were increased temporarly and insignificantly in the second postoperative day after desflurane anesthesia. Key words: inhalational anaesthesia, desflurane, liver function markers * XXXVIII. Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kongresi’nde poster olarak sunulmufltur (Antalya 2004). ** Sa¤l›k Bakanl›¤› Süreyyapafla Gö¤üs, Kalp ve Damar Hastal›klar› E¤itim Hastanesi, Anesteziyoloji Bölümü, Uzm. Dr. 175 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006 G‹R‹fi Volatil anesteziklerin karaci¤er hasar› yapt›¤› uzun süreden beri bilinmekte ve toksisiteleri azalsa da bir sorun olmaya devam etmektedir. Halotan ve onun metabolitlerinin karaci¤er üzerindeki etkileri çok çal›fl›lm›flt›r. Direkt ve immunotoksik bazda etkileri vard›r (1,2) ve eriflkinler gibi çoçuklar› da etkilerler (35). Ciddi karaci¤er hasar›na neden olan toksik etkiler “trifluoroacetic” gurubu içeren ve protein y›k›m ürünleri oluflturan reaktif metabolitlerine ba¤l›d›r. Bu metabolitler günümüzde kullan›lan sevofluran d›fl›ndaki tüm volatil anesteziklerde mevcuttur (1,6). Enfluran ve izofluran için reaktif protein y›k›m ürünleri tan›mlanm›flt›r. Bunlar immunokimyasal olarak halotan taraf›ndan yap›lanlardan ayr›lamaz (2-7). Ciddi karaci¤er hasar›n›n insidans› metabolizman›n yayg›nl›¤› ile iliflkilidir ve s›kl›kla halotan ile meydana gelir. Enfluran ve izofluran’dan sonra ender oldu¤u ve büyük oranda çapraz duyarl›l›¤a ba¤l› oldu¤u bildirilmektedir (1,7). Enfluran ve izofluran›n ciddi hücresel karaci¤er hasar›na gerçekten sebep olup olmad›¤› hâlâ tart›flmal›d›r (1,7,10,). ‹ntraoperatif karaci¤er hipoksisi gibi metabolizma h›z› da karaci¤er fonksiyonundaki geçici de¤iflikliklerden (plasma alanin transferaz ve serum bilirubinleri) sorumlu tutulmaktad›r. Bu de¤iflikliklerin halothan ile enfluranda daha fazla oldu¤u söylenmektedir (7). Desfluran metabolizmas›n›n reaktif metaboliti olarak, “trifluoroacetic asid” (TFA) ve inorganik fluorid iyonlar› ortaya ç›karmas›na ra¤men, karaci¤er ve böbrek harabiyetine neden olma potansiyelinin minimal oldu¤u bildirilmektedir (1-13). Yetiflkinlerdeki kontrollü çal›flmalarda, desfluran anestezisinden sonra herhangi bir karaci¤er ya da böbrek toksisitesi gösterilmemifltir (14-16). Bu, prospektif klinik çal›flma ile eriflkin hastalarda, desfluran›n karaci¤er fonksiyon testlerine etkisini araflt›rmay› amaçlad›k. MATERYAL ve METOD Çal›flma Göztepe E¤itim Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay al›nd›ktan sonra, ASA I-II s›n›f›na giren, 19-70 yafllar› aras›ndaki elektif torakotomi operasyonu uygulanacak olan otuz olgu üzerinde gerçeklefltirildi. Operasyon öncesi karaci¤er disfonksiyonu (ALT ve AST de¤erleri > 40 UL-1), böbrek yetersizli¤i (kreatinin > 1,6 mg dL-1) gözlenmeyen ve karaci¤er hastal›¤› bilinmeyen, karaci¤eri etkileyecek ilaçlar, alkol al›flkanl›¤›, anstabil anjina pektoris, son alt› ay içerisinde geçirilmifl miyokard infarktüsü öyküsü olmayan 176 olgular çal›flmaya dahil edildi. Üç ay içerisinde parasetamol ve kortikosteroid alanlar çal›flmaya dahil edilmedi. Hiçbir olgu üç ay öncesine kadar genel anestezi almad›. Tüm olgular anestezi indüksiyonundan 1 saat önce intramüsküler yolla 0.05 mg kg-1 midazolam(Dormicum®, Roche) ile premedike edildi. Anestezi indüksiyonu 5 mg kg-1 tiyopental(Pentothal® Sodyum, ‹.E. Ulagay), 2-3 µg kg-1 fentanil(Fentanyl®, Janssen-C›lag) ile, kas paralizisi 0,5 mg kg-1 atrakuryum(Tracrium®, GlaxoSmithKline) ile sa¤land› ve endotrakeal entübasyon gerçeklefltirildi. Daha sonra Datex-ohmeda, S/5 Avance (USA) ventilatör ile mekanik ventilasyon uyguland› (tidal volüm 8-10 mL kg-1, hedef end-tidal karbondioksit bas›nc› 30-32 mmHg). Anestezi idamesine, % 60 oksijen, % 40 hava ve 1 MAC desfluran ile devam edildi. ‹ntraoperatif olarak, 45 dakika aral›klarla inravenöz 0.05-0.1 µg kg-1 fentanil ve 0.1-0.2 mg kg-1 atrakuryum uyguland›. Hipotansiyon s›n›r› ortalama arter bas›nc›’n›n (OAB) 70 mmHg’n›n alt›na düflmesi olarak tan›mland›. Hipotansif ataklar›n, gerekti¤inde verilen s›v›n›n artt›r›lmas› ve desfluran›n konsantrasyonlar›n›n düflürülmesi ile kontrol alt›na al›nmas› planland›. Ameliyattan sonra bütün hastalar anestezi sonras› bak›m odas›na sevk edildi ve 2 saat boyunca takip edildi. Postoperatif a¤r› 50 mg i.m pethidine (Aldolan®, Liba) verilmesi ile engellendi. Olgular›n aminotransferaz aktiviteleri serum örneklerinde yap›lan rutin hastane laboratuvar› testleri ile ölçüldü, TECHINICON®-RA-XT™ cihaz› (Germany) ile preoperatif ve postoperatif 2. ile 7. günlerde, aspartat amino transferaz (AST), alanin amino transferaz (ALT), alkalen fosfataz (ALP), gamma-glutamil transferaz (GGT), direkt bilirubin (DB), indirekt bilirubin (‹B), total bilirubin (TB), üre ve kreatinin de¤erlerine bak›ld›. AST, ALT, ALP, GGT, DB, ‹B, TB, üre, kreatinin referans aral›klar› s›ras› ile, 5-40 UL-1, 5-40 UL-1, 64-306 UL-1, 13-86 UL-1, 0-0.4 mg dL-1, 0,1-1.2 mg dL-1, 0.1-1.5 mg dL-1, 15-50 mg dL-1, 0.7-1.6 mg dL-1 idi. Sonuçlar›n istatiksel analizinde, SPSS10.0 for Windows program› kullan›ld›. Friedman veya tekrarlayan ölçümlerde varyans analizi (repeated measures) testleri kullan›ld›, p<0.05 de¤erleri istatistiksel olarak anlaml› kabul edildi. BULGULAR Çal›flmaya al›nan otuz olgunun demografik verileri, anestezi ve ameliyat süreleri, verilen anestezik maddeler, kan kayb› miktarlar› (Tablo 1)’de gösterilmifltir. Anestezi, desfluran›n ekspirasyon sonu konsantrasyonu yaklafl›k 1.0 MAC’ta tutularak sa¤land›. Ayr›ca, hiçbir olguda bradikardi ve hipotansiyon gözlenmedi. Çal›flma süresi boyunca hiçbir olguya k›rm›z› kan hücresi veya taze donmufl plazma verilmedi. Baz› durumlarda kan örnekleri laboratuvarda kayboldu veya parametreleri ölçülmedi, baz› durumlarda olgular operasyondan sonra kan örne¤i vermek istemedi. Bu olgular çal›flmaya dahil edilmedi. M. Bulut ve ark., Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon Testlerine Etkisi Tablo 1. Olgular›n demografik ve perioperatif süredeki verileri (Ort ± SS). Ort ± SS Aral›k 20 15 AST UL_ _ 10 Cinsiyet (Erkek/Kad›n) ASA I/II Yafl (y›l) A¤›rl›k (kg.) Boy (cm.) Operasyon süresi (dk.) Anestezi süresi (dk.) Kan kayb› (mL) Total tiyopental dozu (mg) Total fentanil dozu (µg) Total atrakuryum dozu (mg) 21/9 24/6 47.90±13.07 72.00±15.25 1.68±0.08 88.53±49.41 107.97±47.75 130.00±147.39 382.33±70.68 355.87±145.36 63.20±22.08 5 19-70 46-100 1.57- 1.88 40-185 58-210 15-600 250-500 125-700 30-120 0 Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Grafik 2. Dönemlere göre aspartat amino transferaz (AST) düzeyleri. Referans aral›¤›: 5-40 UL-1 0 ,2 5 # # 0 ,2 Tablo 2. Karaci¤er ve böbrek fonksiyon testlerinin desfluran anestezisinden önce ve sonraki standart sapma ve ortalama de¤erleri. Preop ve postop karfl›laflt›rmalar›. ALP (UL-1) ALT (UL-1) AST (UL-1) DB (mg.dL-1) GGT (UL-1) ‹B (mg.dL-1) Kreatinin (mg dL-1) TB (mg dL-1) Üre (mg dL-1) Preop Ortalama±SS Post op 2. gün Ortalama±SS Post op 7. gün Ortalama±SS 174.23±68.04 23.70±6.74 19.60±8.09 0.25±0.09 20.00±8.03 0.53±0.16 0.93±0.15 0.78±0.21 28.27±9.66 164.83±52.69 31.13±11.47* 21.50±6.61 0.22±0.09# 20.80±6.82 0.57±0.30 0.92±0.19 0.79±0.34 29.80±11.98 160.90±57.10* 25.63±8.74+ 18.60±6,.68 0.20±0.07# 20.77±7.07 0.57±0.23 0.92±0.17 0.77±0.29 26.93±12.84 ALP: Alkalen fosfataz, ALT: Alanin aminotransferaz, AST: Aspartat aminotransferaz, DB: Direkt bilirubin, GGT: Gammaglutamil transferaz, ‹B: ‹ndirekt bilirubin, TB: Total bilirubin. *p<0.05 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda + p<0,05 Grup içi, post-op 2. gün ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda #p<0,01 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda 35 * 30 ALT UL_ 15 10 5 Post op 2.gün 0 ,0 5 0 Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Grafik 3. Dönemlere göre direkt bilirubin (DB) düzeyleri. # p<0,01 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda Referans aral›¤›: 0-0.4 mg dL-1 25 20 15 GGT UL_ _ 10 5 0 Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Grafik 4. Dönemlere gamma-glutamil transferaz (GGT) düzeyleri. Referans aral›¤›: 13-86 UL-1 20 Preop DB mg.dL_ 0 ,1 + 25 0 0 ,1 5 Post op 7.gün Grafik 1. Dönemlere göre alanin amino transferaz (ALT) düzeyleri. * p<0,05 Preop ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda + p<0,001 Postop 2. gün ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda Referans aral›¤›: 5-40 UL-1 ALT, AST, GGT, ALP, DB, ‹B, TB, üre, kreatinin preoperatif seviyeleri normaldi. Anesteziden sonra toplanm›fl örneklerde hücresel karaci¤er bütünlü¤ünü gösteren ALT de¤erleri normal s›n›rlar içinde kalmakla beraber, postop 2. günde preop ve postop 7. gün de¤erlerine göre istatiksel olarak anlaml› derecede artm›flt› (p<0.05). AST de¤erleri postop 2. gün preop de¤erlerine göre istatiksel olarak önemsiz geçici art›fl gösterdi (0,05). Bilirubin ve Alkalen fosfataz taraf›ndan monitorize edilen “excretory” karaci¤er fonksiyonu etkilenmemiflti. Direkt bilirubin de¤erleri postop 2. ve 7. günde preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.01). ALP de¤erleri postop 7. günde preop de¤erlerine göre anlaml› derecede düflmüfltü (p<0.05). Dönemler aras›nda di¤er de¤iflkenlerde anlaml› bir farkl›l›k yoktu (p<0.05) (Tablo 2). Hepatoselüler yar›lanma mekanizmalar› yüzünden bireysel de¤iflimlerde soru iflareti vard›. Normal orandan bafllayarak sadece küçük de¤ifliklikler göz177 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006 175 0,8 170 * 165 0,6 * ALP UL_ 160 TB mg.dL_ 0,2 155 150 0,4 Preop Post op 2.gün 0 Post op 7.gün Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Grafik 5. Dönemlere göre alkalen fosfataz (ALP) düzeyleri. Grafik 8. Dönemlere göre total bilirubin (TB) düzeyleri. * p<0.05 Grup içi, pre-op ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda. Referans aral›¤›: 64-306 UL-1 Referans aral›¤›: 0.1-1.5 mg dL-1 30 0 ,6 25 0 ,4 5 20 15 0 ,3 ‹B mg.dL__ 0 ,1 5 0 Üre mg.dL_ 10 5 0 Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Grafik 6. Dönemlere göre indirekt bilirubin (‹B) düzeyleri. Grafik 9. Dönemlere göre üre düzeyleri. Referans aral›¤›: 0.1-1.2 mg dL-1 Referans aral›¤›: 15-50 mg dL-1 0,8 0,6 0,4 Kreatinin mg.dL_ 0,2 0 Preop Post op 2.gün Post op 7.gün Grafik 7. Dönemlere göre kreatinin düzeyleri. Referans aral›¤›: 0.7-1.6 mg dL-1 lendi. Normal oran›n üst limitine yak›n seviyede preoperatif ALT olan befl eriflkinde postoperatif 2.gün ALT de¤erleri normal oran›n biraz üzerine ç›kt› (Grafik 1). AST de¤erleri 6 eriflkinde postoperatif 2. gün preop de¤erlerine göre istatiksel olarak anlam› olmayan bir yükselme göstermiflti (Grafik 2). Bütün di¤er parametreler normal orandayd› veya düflüfl gösterdiler (Grafik 3-9). Postoperatif dönemde hiçbir yan etki görülmedi. Kafl›nt› ve sar›l›k gibi karaci¤er hasar›n›n hiçbir klinik belirtisi görülmedi. TARTIfiMA ‹nhalasyon anestetikleri ile genel anesteziden sonra subklinik hepatik hasar rapor edilmifltir (4,8). Karaci178 ¤er fonksiyonu hepatoselüler hasara sekonder olarak sikülasyona sal›nan karaci¤er enzimlerinin ölçümü ile izlenir. En yayg›n olarak seçilen mark›rlar ALT, AST, GGT gibi aminotransferazlard›r. Bu enzimlerin bir dezavantaj› karaci¤erde üniform olarak da¤›lmazlar, periportal hepatositler en yüksek konsantrasyonda aminotransferaz içerir, fakat sentrilobuler hepatositler relatif olarak AST ve ALT’yi daha az içerirler ve hipoksi nedeni ile oluflan hasardan en fazla etkilenen hücrelerdir (9). ALT ve AST seviyelerinin ölçümünün sensivitesi ve organ spesifitesi zay›ft›r. Örne¤in, AST kalpte iskelet kas›nda ve k›rm›z› kan hücrelerinde de yüksek konsantrasyonda bulunur (11,12). Çal›flmam›z›n sonuçlar› yaklafl›k 2 saat süre ile desfluran anestezisi alan olgularda postop 2. gün, preoperatif de¤erlere göre ALT serum seviyelerinde istatiksel aç›dan önemli, fakat geçici bir art›fl, AST serum seviyelerinde ise istatiksel olarak anlams›z geçici bir art›fl oldu¤unu gösterdi. ALP, GGT, TB, DB, ‹B, Üre, Kreatinin serum seviyelerinde art›fl gözlenmedi. Bu bulgular halothan ve izofluran anestezisi ile hepatoselluler fonksiyonda orta derecede de¤ifliklik oldu¤unu gösteren di¤er çal›flmalarla uygunluk göstermektedir (8). Çal›flmam›z, toraks cerrahisi uygulanacak olgularda yap›lm›flt›r. Toraks cerrahisi, anestezistlere bir seri fizyolojik problem sunar. Bunlar; olgunun yan yatmas› (lateral dekubit), toraks›n aç›lma- M. Bulut ve ark., Desfluran›n Karaci¤er Fonksiyon Testlerine Etkisi s› (aç›k pnömotoraks) ve birçok olguda tek akci¤er ventilasyonu ihtiyac›n›n olmas› gibi durumlardan do¤an fizyolojik problemlerdir. Bu problemler, ventilasyon/perfüzyon uygunsuzlu¤u yapabilir ve hipoksemi riskini artt›r›r (27). Olgular›m›z, pulse oksimetre ile monitörize edildi ve SpO2< % 90 olmamas›na özen gösterildi. Postoperatif, ALT ve AST de¤erlerinin geçici art›fllar›n›n bu fizyolojik de¤iflikliklerden etkilenebilece¤i kan›s›nday›z. Richard ve ark. (24), 1 MAC-saat desfluran uygulanan on üç gönüllüde hepatik ve renal hasar oluflmad›¤›n›, desfluran›n flu anda kullan›lan di¤er anesteziklerden daha toksik olmad›¤›, düflük metabolizmas› sayesinde çok düflük veya s›f›r toksitesi oldu¤unu, gönüllülerde desfluran anestezisinden sonra yükselmifl ALT aktivitesi olmamas›n›n güven verici ve yüksek konsantrasyonlarda çok uzun süreler kullan›lsa bile desfluran›n hepatik hasara sebep olmad›¤›n› göstermifltir. Di¤er çal›flmalar (domuz (25), fare (26) ve gönüllülerde (19)), desfluran›n di¤er bütün halojenli anesteziklerden daha dar bir çerçevede metabolize edildi¤i, al›nan desfluran›n % 0,02’den daha az›n›n metabolize oldu¤u, bu de¤erin isofluran›n (günümüzde kullan›lan en az metabolize olan anestezik) metabolizmas›n›n % 10’u kadar oldu¤unu göstermifllerdir. Çal›flmam›zda anestezi idamesi s›ras›nda verilen inhalasyon anestezi¤i konsantrasyonu standardize edilmifltir (yaklafl›k 1MAC) ve anestezi süresi yaklafl›k 2 saattir. Tiainen ve ark. (8), izofluran ve halotan anestezisinden sonra, hepatosellüler fonksiyonun orta derecede fakat eflit olarak bozuldu¤unu ve anestetikler aras›nda fark olmad›¤›n› ve ayn› çal›flmalarda inhalasyon ajanlar›n›n de¤iflik konsantrasyonlar›n›n bunda etkili oldu¤unu göstermifltir. ‹nhalasyon anestetiklerinin karaci¤er üzerindeki hepatotoksik etkilerinden sorumlu çeflitli mekanizmalardan söz edilmektedir. Sebeplerden biri halojenli volatil anesteti¤in direkt spesifik etkisinin neden oldu¤u, portal ven ve hepatik arter kan ak›m›nda azalma, yani kombine total hepatik kan ak›m› azalmas›d›r (15,17). ‹laveten cerrahi kanama, global veya rejional hepatik hipoksi riskini artt›rabilir ve sonuç olarak hepatosellüler fonksiyonu bozar (17). Ayr›ca, genel anestezi s›ras›ndaki ventilasyonda hepatik kan ak›m›n› etkiler (18). Olgular›m›z›n hemodinamik profilleri önemli hipotansif periodlar olmaks›z›n stabildi. ALT ve AST de¤erlerindeki geçici art›fllar›n hepatik kan ak›m› de¤iflikliklerine ba¤l› olmad›¤›n› düflünmekteyiz. Di¤er bir mekanizma toksik metabolitlerin, örne¤in inorganik fluorid ve TFA oluflmas› ile oksidatif biotransformasyonunu içerebilir (19). Desfluran bu metabolitleri sadece % 0,02 oran›nda metabolize eder. Bunlar›n karaci¤er ve böbrek hasar›na yol açma potansiyellerinin minimal oldu¤u gözlenmektedir (1,13). Halotan ile anestezi uygulanan eriflkin olgular›n % 20’ye kadar olan bölümü TFA antikorlar› ile iliflkili olmaks›z›n ciddi tip II veya orta derecede tip I hasarla karfl›laflabilirler (1,14). Orta derecedeki formu AST ve ALT seviyelerinde geçici yükselmelere neden olur. Bu yükselmeler halotan, enfluran ve izofluran anestezisinden sonra daha az s›kl›kla gözlenir. Halotan anestezisinden sonra oluflan TFA antikorlar›, daha sonra uygulanan desfluran›n oluflturdu¤u ciddi karaci¤er hasar›ndan sorumlu tutulmaktad›r (20,21). Yüksek oranda metabolize olan volatil anestetik bileflikleri aras›ndaki etkileflim anesteziden yaklafl›k yirmi dört saat sonra ortaya ç›kan karaci¤er bozukluklu¤unu aç›klayabilir (22). Bu period’da oluflan ciddi hasar hücresel yap›y› etkileyebilir ve AST ve ALT’ye yans›r. Uzun plazma yar› ömrü anesteziden sonra ilk yirmi dört-k›rk sekiz saat içinde al›nan tek kan örne¤inde peri-operatif de¤iflikliklerin belirlenmesine izin verir. Sevofluran kullan›m› ile ilgili son bilgiler bu parametrelerde dikkat çekici post operatif de¤ifliklikler oldu¤unu göstermifltir (23). Sonuç olarak, yapt›¤›m›z çal›flmadan elde etti¤imiz bulgulara göre, desfluran anestezisinden sonra, karaci¤er fonksiyon testlerinden ALT ve AST serum seviyelerinde, geçici bir art›fl görülebilece¤ini söyleyebiliriz. KAYNAKLAR 1. Elliott RH, Strunin L: Hepatotoxicity of volatile anaesthetics. Br J Anaesth 70:339, 1993. 2. Gut J, Christen U, Frey N, et al: Molecular mimicry in halothane hepatitis: Biochemical and structural characterization of li- 179 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):175-180, 2006 poylated autoantigens. Toxicolgy 97:199, 1995. 3. Kenna JG, Neuberger J, Mieli-Vergani G, et al: Halothane hepatitis in children. Br Med J 294:1209, 1987. 4. Hussey AJ, Aldrige LM, Paul D, et al: Plasma glutathione Stransferase concentration as a measure of hepato cellular integrity following a single general anaesthetic with halothane,enflurane or isoflurane. Br J Anaesth 60:130-135, 1988. 5. Hassall E, Israel DM, Gunasekran T, Steward D: Halothane hepatitis in children. J Pediatr Gastroenteral Nutr 11:553, 1990. 6. Kharasch ED: Biotransformation of sevoflurane. Anesth Analg 81:S27, 1995. 7. Kenna JG, Jones RM: The organ toxicity of inhaled anesthetics. Anesth Analg 81:S51, 1995. 8. Tiainen P, Rosenberg PH: Hepatocellular integrity during and after isoflurane and halothane anaesthesia in surgical patients. Br J Anaesth 77:744-747, 1996. 9. Weitz J, Kienle P, Bohrer H, Hofmann W, Theilmann L, Otto G: Fatal hepatic necrosis after izoflurane anaesthesia. Anaesthesia 52:892, 1997. 10. Meldrum DJ, Griffiths R, Kenna JG: Gallstones and isoflurane hepatitis. Anaesthesia 53:905, 1998. 11. Van der Muelen JH, Kuipers H, Drukker J: Relationship between exercise-induced muscle damage and enzyme release in rats. Jap. physiology 4:999-1004, 1991. 12. Valentine BA, Blue JT, Shelley SM, et al: Increased serum alanine aminotransferase activity associated with muscle necrosis in the dog. J Vet Intern Med. 4:140-143, 1990. 13. Njoku D, Laster MJ, Gong DH, et al: Biotransformation of halothane, enflurane and desflurane to trifluoroacetylated liver proteins: association between protein acylation and hepatic injury. Anesth Analg 84:173, 1997. 14. Weiskopf RB, Eger El, ‹onescu P, et al: Desflurane does not produce hepatic or renal injury in human volunteers. Anesth Analg 74:570, 1992. 15. Merin RG, Bernard JM, Doursout MF, et al: Comparison Al›nd›¤› tarih: 11 Haziran 2006 (ilk) 3 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra) 27 Kas›m 2006 (2. revizyondan sonra) 180 of the effects of isoflurane and desflurane on cardiovascular dynamics and regional blood flow in the chronically instrumented dog. Anesthesiology 74:568-574, 1991. 16. Eger EI , Koblin DD, Bowland T, et al: Nephrotoxicity of sevoflurane versus desflurane anesthesia in volunteers. Anesth Analg 84:160, 1997. 17. Gelman S, Rimerman V, Fowler KC, et al: The effect of halothane, isoflurane, and blood loss on hepatotoxicity and hepatic oxygen availability in phenobarbital treated rats. Anesth Analg 63:965-972, 1984. 18. Geiger K, Georgieff M, Lutz H: Side effects of positive pressure ventilation on hepatic function and splanchnic circulation. Int J Clin Monit Comput 3:103, 1986. 19. Suton TS, Koblin DD, Gruenke LD, et al: Flouride metabolites after prolonged exposure of volunteers and patients to desflurane. Anesth Analg 73:180-185, 1991. 20. Martin JL, Plevak DJ, Flannery KD, et al: Hepatotoxity after desflurane anaesthesia. Anesthesiology 83:1125-1129, 1995. 21. Berhaus TM, Baron A, Geier A, et al: Hepatotoxity following desflurane anesthesia. Hepatology 29:613-614, 1999. 22. Ray DC, Bomont R, Mizushima A, et al: Effect of sevoflurane on plasma concentrations of glutathione s-transferase. Br J Anaesth 77:404-407, 1996. 23. Frink EJ, Green WB, Brown EA, et al: Compound A concentration during sevoflurane anesthesia in children. Anesthesiology 84:566-571, 1996. 24. Richard B, Weiskopf MD, Edmont J, et al: Desflurane dose not produce hepatic or renal injury in human volunteers. Anesth Analg 74:570-574, 1992. 25. Koblin DD, Weiskopf RB, Holmes MA, et al: Metabolism of 1-653 and isoflurane in swine. Anesth Analg 68:147-149, 1989. 26. Koblin D, Eger El II, Johnson BH, et al: 1-653 resists degradation in rats. Anesth Analg 67:534-538, 1988. 27. Younberg JA: Cardiac, vascular, and thorocic anesthesia. Churchill Livingstone, 2000. GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):181-184, 2006 Olgu Sunumu Trakeal Rezeksiyonda Havayolu Yönetimi: Oksijen ‹nsuflasyon Tekni¤i Fatma Nur KAYA *, Sami BAYRAM **, Suna GÖREN ***, Cengiz GEB‹TEK‹N **** ÖZET SUMMARY Trakeal rezeksiyon (TR) nadir yap›lan ameliyatlardan biri olmakla birlikte anestezistler için en zor olan uygulamalardan biridir. TR, anestezist ve cerrah›n hastan›n hava yolunu paylafl›m›n› gerektirir. Airway Management for Tracheal Resection: Technique of Transtracheal Oxygen Insufflation (Case Report) TR planlanan bir olguda, anastomoz s›ras›nda intratrakeal kateter arac›l›¤› ile transtrakeal oksijen insuflasyon (10 L dk-1) tekni¤inin kullan›m›n› sunduk. Tracheal resection (TR) is a relatively rare operation, but one of the more challenging ones for anesthesiologists. TR requires sharing the airway of patient between the anesthesiologists and the surgeon. We present to use of a method of transtracheal oxygen insufflation (10 L min-1) via an intratracheal catheter during the construction of the anastomosis in patient undergoing TR. Anahtar kelimeler: trakeal stenoz, trakeal oksijen insuflasyonu, trakeal kateter, trakeal rezeksiyon Key words: tracheal stenosis, tracheal oxygen insufflation, tracheal catheter, tracheal resection G‹R‹fi ner baypas (7), ekstrakorpereal membran oksijenasyon sistemleri (8) kullan›lm›flt›r. Trakeal rezeksiyon (TR) ve rekonstrüksiyon ender yap›lan, ancak anestezi yönetiminin en zor oldu¤u ameliyatlardan biridir. TR s›ras›nda anestezist ve cerrah, olgunun hava yolunu paylafl›r. Ayr›ca, bu olgular›n hava yollar›, normal anatomisini kaybetmifl, s›kl›kla incelmifl ve travmaya daha duyarl› hale gelmifltir (1,2). TR ameliyat›nda, özellikle anastomoz s›ras›nda trakea havaya aç›ld›¤›nda, hava yolu idamesi ve güvenli¤ini sa¤lamak amac›yla farkl› teknikler kullan›lmaktad›r. Bu amaçla, transtrakeal oksijen insuflasyonu (TO‹) (3,4), yüksek frekansl› jet ventilasyon (5,6), distal trakeal entübasyon (1), kardiyopulmo* Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ** Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. *** Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr. **** Uluda¤ Üniv. T›p Fakültesi Gö¤üs Cerrahisi Anabilim Dal›, Doç. Dr. Olgu sunumumuzda, araç içi trafik kazas› sonras› yo¤un bak›m deste¤i nedeniyle entübasyon ve trakeotomi uygulanan, trakeal stenoz geliflen bir olguda, TR s›ras›nda TO‹ tekni¤i uygulamas›n› sunmay› amaçlad›k. OLGU SUNUMU Sekiz ay önce araç içi trafik kazas› nedeniyle Reanimasyon ünitemizde yo¤un bak›m deste¤i uygulanan yirmi yedi yafl›ndaki kad›n olguya, tedavisinin 6. gününde trakeotomi uyguland›. Üç hafta sonra taburcu edilen olgu, 2. ay›nda nefes darl›¤› flikayeti ile klini¤imize baflvurdu. Taraf›m›zdan gö¤üs cerrahisi klini¤ine sevk edilen olguda, yap›lan incelemeler sonucunda subglottik 10. cm.'de trakeal stenoz saptand›. Rijid bronkoskopi ile trakea dilatasyonu uygulanan olguya TR planland›. Ameliyat öncesi de¤erlendirmede, fiziksel muayene, laboratuar verileri ve trakeal dilatasyon sonras› solunum fonksiyon testlerinde özellik saptanmad›. 181 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):181-184, 2006 Tablo 1. TO‹ uygulanan olgunun dönemsel arteriyel kan gaz›, hemodinamik ve SpO2 verileri. pH PaCO2 (mmHg) PaO2 (mmHg) KAH (vuru dk-1) OAB (mmHg) SpO2 (%) TO‹ öncesi TO‹-5. dk. TO‹-10. dk. TO‹-15. dk. TO‹-20. dk. TO‹ sonras›-5. dk. 7.42 33.6 324.8 82 84 100 7.34 40.3 246.9 76 82 100 7.31 45.5 200.2 72 79 100 7.29 53.9 170.6 65 76 100 7.21 62.1 161.8 63 73 100 7.33 48.2 412.3 74 81 100 TO‹: Transtrakeal oksijen insüflasyonu, PaCO2: Parsiyel arteriyel karbondioksit bas›nc›, PaO2: Parsiyel arteriyel oksijen bas›nc›, KAH: Kalp at›m h›z›, OAB: Ortalama arter kan bas›nc›, SpO2: Periferik oksijen saturasyonu. Ameliyata al›nan olguya, EKG, puls oksimetri ve non-invaziv arter kan bas›nc› (AKB) monitorizasyonu sonras›, 18 G periferik damar yolu aç›ld› ve % 0.9 NaCl solüsyonuna baflland›. Sedasyon amac›yla 2 mg midazolam (Dormicum, Roche) iv yolla uyguland›. ‹nvaziv AKB monitorizasyonu amac›yla, sol radiyal artere lokal anestezi ile 20 G kanül yerlefltirildi. Oturur pozisyonda, steril koflullar alt›nda, torakal 3-4 aral›¤›ndan, cilt ve ciltalt›na lokal anestezik infiltrasyonunu takiben epidural kateter yerlefltirildi. 3 mL % 2'lik lidokain (Jetokain, Adeka) ile test dozu uyguland›. Supin pozisyona getirilen olguda propofol (Propofol % 1 Fresenius, Fresenius Kabi), fentanil (Fentanyl Citrate, Abbott) ve rokuronyum (Esmeron, Organon) ile anestezi indüksiyonu sonras›, 7.5 nolu tüp ile sorunsuz endotrakeal entübasyon gerçeklefltirildi. Takiben sol brakial venden santral venöz kateter yerlefltirildi. Anestezi idamesinde % 1-1.5 sevofluran (Sevorane Likid, Abbott) ve % 50 O2 +N2O, fentanil ve rokuronyum kullan›ld›. Kapnografi izlemiyle end-tidal CO2 32-35 mmHg olacak flekilde ventilasyon sa¤land›. Ameliyat süresince torakal epidural kateterden, 1.25 mg mL-1 bupivakain (Marcaine, AstraZeneca) ve 6.25 µg mL-1 fentanil olacak flekilde haz›rlanan solüsyon 5 mL sn-1 h›z›nda uyguland›. Olguda entübasyon sonras›, fleksibl bronkoskopla trakea görüntülendi. Karinan›n 4 cm. üzerinde stenoz görüldü. Gerekli ar›t›m ve örtüm yap›ld›ktan sonra, servikal kolye insizyonu ile cilt, ciltalt› ve kas dokular› geçilerek trakeaya ulafl›ld›. Stenozun sternumun posteriorunda kalmas› nedeniyle superior 1/3 parsiyel sternotomi yap›ld›. Hiperplazik görünümlü timus, künt ve kesici diseksiyonla serbestlefltirilerek ç›kart›ld›. Üç cm. uzunlu¤unda ve üç trakeal halka içeren trakeadaki stenotik segment künt ve kesici diseksiyonla serbestlefltirildi ve ç›kart›ld›. Daha sonra trakea 4/0 vikril ile kontinu sütürlerle anastomoze edildi. Hava kaça¤› ve kanama kontrolü sonras› ciltalt›na bir adet dren yerlefltirildi. Sternum dört nolu çelik sütürle yaklaflt›r›ld›. Ciltalt› 1/0 ve 3/0 vikril ile kontinu kapat›ld›. Cilt ise, 3/0 prolenle intradermik olarak kapat›ld›. Olgu TR aflamas›nda, trakean›n distal kesimine yerlefltirilen 30 nolu spiralli entübasyon tüpü ile 15 dk ventile edildi. Trakeal anastomoz s›ras›nda ise, mekanik ventilatörün taze gaz ç›k›fl›na konnekte edilen uzatmaya ba¤l› steril nelaton sonda (14 FG, 4.70 mm-çap, 370 mm-uzunluk, Romsons, ‹ngiltere) trakean›n distaline yerlefltirilerek 20 dk. süreyle 10 L dk-1 ak›m h›z›nda oksijen ile TO‹ uyguland›. TO‹ süresince olgunun hemodinamik parametreleri stabil 182 seyretti. TO‹ ile yeterli oksijenasyonun sürdürülebildi¤i olgudaki, dönemsel periferik oksijen saturasyonu (SpO2), hemodinamik ve arterial kan gazlar› verileri Tablo 1'de sunuldu. Olgu trakeal anastomoz sonras› tekrar orotrakeal yolla entübe edildi. Ameliyat›n sonunda, fluur aç›k, koopere ve oryante olan olgu sorunsuz olarak ekstübe edildi. Ameliyat sonras› izlem amac›yla yo¤un bak›m ünitesine al›nan olgunun, kontrol amac›yla çekilen PA akci¤er grafisinde özellik saptanmad›. Birinci günün sonunda komplikasyon ve nefes darl›¤› geliflmeyen olgu klini¤e al›nd›. Klinikte de üçüncü gününde sorunsuz olarak taburcu edildi ve kontrollerinde de tamamen sa¤l›kl› oldu¤u ve normal yaflant›s›n› sürdürdü¤ü izlendi. TARTIfiMA Mekanik ventilasyon deste¤i gereken olgularda, oral/nazal entübasyon tüpleri veya trakeotomi kanülleri s›kl›kla kullan›lmaktad›r. Yo¤un bak›m ünitelerinde kullan›lan donan›m ve izlemdeki geliflmelere ra¤men, entübasyon ve trakeotomi sonras› trakeal ve laringotrakeal stenoz geliflmesi önemli bir sorun olarak devam etmektedir (% 0.6-21 ve % 6-21, s›ras›yla) (2,9). Bu tür olgular›n tedavisinde, TR ve trakean›n uç uca anastomozu ile cerrahi giriflim gerekli olabilmektedir. TR'de anestezi uygulamas›nda, havayolu süreklili¤inin devam› ve kontrolü, ameliyat›n sonunda ise uyan›k, koopere olan hasta amaçlan›r (1). TR anestezisinde, hava yolu yönetimi özelliklidir. Anastomoz s›ras›nda, trakea havaya aç›ld›¤›nda hava yolunun süreklili¤inin sa¤lanmas›nda farkl› havayolu teknikleri kullan›lmaktad›r. Literatürde, TR s›ras›nda hava yolu teknikleri olarak, TO‹ (3,4), yüksek frekansl› jet ventilasyon (5,6), distal trakeal entübasyon (1), kardiyopulmoner baypas (7), ekstrakorpereal membran oksijenasyon sistemlerinin (8) kullan›m› bildirilmekle birlikte, bu konudaki sunumlar olgu bildirimleri dü- F. N. Kaya ve ark., Trakeal Rezeksiyonda Oksijen ‹nsuflasyonu zeyindedir ve karfl›laflt›rmal› klinik çal›flma bulunmamaktad›r. TR'de transtrakeal jet ventilasyon (TJV) uygulamas› s›kl›kla bildirilmifltir. Bu tekni¤e ba¤l› komplikasyonlar›n görülme s›kl›¤› az olmakla birlikte, özelikle yüksek bas›nçta jet ak›m verildi¤inde, pnömotoraks ve barotravma gibi ciddi sorunlara yol açt›¤› gösterilmifltir (1). Thomas ve ark. (10) 2 saat süreyle uygulanan TJV sonras›, trakeal mukozada mikroskopik mukozal erozyon ve irritasyonun saptand›¤›n› bildirmifltir. Ayr›ca, cerrahi s›ras›nda kan, sekresyon ve doku art›klar›n›n akci¤erin derinliklerine yüksek bas›nçla itilmesi de olas›d›r (1). TJV'de di¤er s›n›rlay›c› bir faktör de, özel ekipman›n gerekli olmas›d›r ve bu donan›m her merkezde bulunmayabilir. TJV ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, TO‹ tekni¤inin benzer etkinlikte, ancak uygulaman›n daha kolay ve güvenli oldu¤u bildirilmifltir (1). TO‹ tekni¤i ilk olarak 1956 y›l›nda Jacoby ve ark. (11) taraf›ndan, tümör nedeniyle üst hava yolu obstrüksiyonu olan olgular›n anestezi indüksiyonu s›ras›nda oksijenasyonun sürdürülmesi amac›yla krikotiroid membrandan baflar›yla uygulanm›fl ve TO‹ uygulamas›yla (4 L dk-1), hipoksemi geliflmifl olgularda oksijenasyonun düzeldi¤i bildirilmifltir. Trakeal stenozlu olgularda TR s›ras›nda TO‹ tekni¤ininin baflar›yla kullan›ld›¤› gösterilmifltir (3,4). Ayr›ca, paralizili insanlarda ve hayvanlarda oksijenasyonun düzeltilmesinde TO‹'nin etkinli¤ini bildiren çal›flmalar da bulunmaktad›r (12-16). Jawan ve ark. (15), kardiyak arrest gelifltirilen köpeklerde kardiyopulmoner resüssitasyon s›ras›nda 20 dk. süreyle TO‹ uygulamas›yla oksijenasyonun, ›l›ml› hiperkarbi (58-60 mmHg) ile sürdürülebildi¤ini bildirmifltir. TO‹ uygulamas›, ölü mesafede azalmaya ve sürekli ak›mla oksijenin diffüzyonuna, alveolar oksijen fraksiyonunda art›fla neden olmaktad›r (14). Ayr›ca, TO‹'nin “alveolar recruitment” üzerine etkisiyle, oto PEEP gibi, arteriyel oksijenasyona olumlu katk› sa¤layabilmektedir (14). TO‹ uygulamas›nda uygun oksijen ak›m h›z›n› bildiren klinik çal›flma bulunmamakla birlikte, Slutsky ve ark. (14) apneik köpeklerde uzun süreli TO‹ s›ras›nda, 2-5 L dk-1 ak›m h›z›n›n yeterli CO2 eliminasyonu sa¤lad›¤›n›, fakat bu ak›m›n art›r›lmas›yla uygulaman›n daha iyi CO2 eliminasyonu ve oksijenasyonla sonuçland›¤›n› bildirmifl- tir. Black ve ark. (17) yapt›klar› hayvan çal›flmas›nda, hipoksi (SpO2<% 50) oluflturulan domuzlarda bir saat süre ile düflük-ak›ml› TO‹ (2 L dk-1) uygulamas›yla hipoksinin düzeldi¤i (SpO2>% 90), ancak hiperkarbinin önlenemedi¤i gösterilmifltir. Bu nedenle olgumuzda, yeterli oksijenasyonu ve CO2 eliminasyonu sa¤lamak amac›yla, TO‹ ile 10 L dk-1 ak›m h›z›nda oksijen uygulad›k. Apneik olgularda, hipoksi mortalite ve morbiditeyi art›ran faktör olmakla birlikte, hipoksi olmaks›z›n hafif/orta derecede hiperkarbi varl›¤›nda, olgular›n nörolojik sekel geliflmeksizin iyilefltikleri bilinmektedir (16,18). Genel anestezi alt›ndaki hastalarda, Christiansen-Douglas-Haldane (19,20) olarak isimlendirilen etki ile, apneik oksijenasyonla ilk dakikada PaCO2'de h›zl› bir art›fl görülmekte ve bunu tedrici art›fl izlemektedir. Mackenzie ve ark. (16), apneik köpeklerde 2 saat süreyle 0.8 mm. çap›nda kateter arac›l›¤› ile 2,5 L dk-1 ak›mla uygulad›klar› insuflasyon tekni¤iyle, yeterli oksijenasyon ve CO2 eliminasyonunun sa¤land›¤› ve nörolojik fonksiyon bozuklu¤u geliflmedi¤ini bildirmifltir. Olgumuzda da 20 dk. süreyle uygulanan TO‹ s›ras›nda yeterli oksijenasyon sürdürülürken, PaCO2'de kabul edilebilir düzeyde tedrici bir art›fl izlendi. Ayr›ca, ameliyat›n sonunda ekstübasyon, gecikme olmaks›z›n ve sorunsuz olarak gerçeklefltirildi ve olguda nörolojik defisit izlenmedi. Kristoffersen ve ark. (21) anestezi alt›ndaki köpeklerde apneik oksijenasyon s›ras›nda 100-200 mmHg PaCO2 düzeylerinde, kalp at›m h›z›n›n (KAH) azald›¤›n› bildirmifltir. Okamato ve ark. (12) TO‹ uygulamas›nda PaCO2 art›fl› ile KAH'de azalman›n korale oldu¤unu göstermifltir. Slutsky ve ark. (14) ise, anestezi ve paralizi uygulad›klar› on köpekte, 4-5 saat süreyle 2-3 L dk-1 ak›m h›z›yla uygulad›klar› TO‹ tekni¤i ile herhangi kardiyovasküler yan etki izlemediklerini bildirmifltir. Akut hiperkarbik asidozun kardiyak fonksiyon üzerine spesifik etkileri tam olarak gösterilememifl olmakla birlikte, Tang ve ark. (22) PaCO2'deki art›fl›n miyokardiyal kontraktilitede azalmaya yol açt›¤›n› belirtmifltir. Ancak, dolafl›m kollaps›n›n, arteriyel pH 6.5 oldu¤unda görüldü¤ü bildirilmifltir (21). Olgumuzda ise, TO‹ (10 L dk-1 ve 20 dk.) uygulamas› s›ras›nda pH de¤erindeki ›l›ml› bir azalma ve PaCO2'deki kabul edilebilir düzeydeki art›fl ile korale, KAH ve ortalama arteriyel bas›nçta minimal tedrici azalma izlendi. Kardiyovasküler sis- 183 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):181-184, 2006 temde belirgin bir bask›lanman›n izlenmemesinde, oksijenin verilme h›z›n›n yüksek ve uygulaman›n göreceli olarak k›sa süreli olmas›n›n etkili oldu¤unu düflünmekteyiz. Sonuç olarak, trakeal rezeksiyon s›ras›nda transtrakeal jet ventilasyon tekni¤i s›kl›kla kullan›lmakla birlikte, bu uygulama için gerekli donan›m›n bulunmamas› nedeniyle, ancak en az bu yöntem kadar etkin ve güvenli oldu¤u bildirilen transtrakeal oksijen insuflasyonu (10 L dk-1) tekni¤inin trakeal anastomoz s›ras›nda oksijenasyonun devaml›l›¤›n› sa¤lamada baflar›yla uygulanabilece¤i kan›s›nday›z. KAYNAKLAR 1. Sandberg W: Anesthesia and airway management for tracheal resection and reconstruction. Int Anesthesiol Clin 38:55-75, 2000. 2. Grillo HC, Donahue DM, Mathisen DJ, Wain JC, Wright CD: Postintubation tracheal stenosis. Treatment and results. J Thorac Cardiovasc Surg 109:486-493, 1995. 3. Grace RF: Spontaneous respiration via an open trachea for resection of a high tracheal stenosis in a child. Anaesth Intensive Care 30:502-504, 2002. 4. Okazaki J, Shiroh I, Tanaka A, Tagaito Y, et al: Usefulness of continues oxygen insufflation into trachea for management of upper airway obstruction during anesthesia. Anesthesiology 93:62-68, 2000. 5. Magnusson L, Lang FJ, Monnier P, Ravussin P: Anaesthesia for tracheal resection: report of 17 cases. Can J Anaesth 44:1282-1285, 1997. 6. Hess DR, Gillette MA: Tracheal gas insufflation and related techniques to introduce gas flow into the trachea. Respire Care 46:119-129, 2001. 7. Zhao FR, Zhang YH, Yang JL, Xing XZ, Yun K: Anesthesia and operative approach of resection of the trachea. Zhonghua Wai Ke Za Zhi 43:83-86, 2005. 8. Chen PT, Chang WK, Hsu WH, et al: Anesthetic manage- Al›nd›¤› tarih: 5 Eylül 2006 (ilk) 1 Aral›k 2006 (1. revizyondan sonra) 184 ment of a patient undergoing segmental resection of trachea with an endotracheal neurofibroma and nearly total occlusion of trachea. Acta Anaesthesiol Taiwan 42:233-236, 2004. 9. Sarper A, Ayten A, Ozbudak O, Demircan A: Tracheal stenosis after tracheostomy or intubation. Tex Heart Inst J 32:154158, 2005. 10. Thomas T, Zornow M, Scheller MS, Unger R: The efficacy of three different modes of trans-tracheal ventilation in hypoxic hypercarbic swine. Can J Anaesth 35:S61, 1988. 11. Jacoby JJ, Hamelberg W, Ziegler CH, Flory FA, Jones JR: Transtracheal resuscitation. JAMA 162:625-628, 1956. 12. Okamoto K, Kishi H, Choi H, Sato T: Combination of tracheal gas insufflation and airway pressure release ventilation. Chest 111:1366-1374, 1997. 13. Stackhouse RA: Transtracheal oxygenation and ventilation. New concepts in airway management. Int Anesthesiol Clin 32:8594, 1994. 14. Slutsky AS, Watson J, Leith D, et al: Tracheal insufflation of O2 (TRIO) at low flow rates sustains life for several hours. Anesthesiology 3:278-286, 1985. 15. Jawan B, Cheung HK, Chong ZK, et al: Aspiration in transtracheal oxygen insufflation with different insufflation flow rates during cardiopulmonary resuscitation in dogs. Anesth Analg 91:1431-1435, 2000. 16. Mackenzie CF, Barnas GM, Smalley J, Moorman R, Baptiste J: Low-flow endobronchial insufflation with air for 2 hours of apnea provides ventilation adequate for survival. Anesth Analg 71:279-284, 1990. 17. Black IH, Janus SA, Grathwohl KW: Low-flow transtracheal rescue insufflation of oxygen after profound desaturation. J Trauma 59:344-349, 2005. 18. Goldstein B, Shannon DC, Toders ID: Supercarbia in children: clinical course and outcome. Crit Care Med 18:166-168, 1990. 19. Mertzluff FO, Brandt L, Hicks MS, et al: Arterial and mixed venous blood gas status during apnea of intubation: proof of the Christiansen-Dauglas-Haldane effect in vivo. Anesth Intensive Care 17:325-331, 1989. 20. Kobayashi T, Yokoyama K: The arterial blood gas changes in anesthetized patients with apnea: disadvantage of hyperventilation before intubation. Masui 43:1130-1134, 1994. 21. Kristoffersen MB, Rattenborg CC, Holaday DA: Asphyxial death: the role of acute anoxia, hypercarbia and acidosis. Anesthesiology 28:488-497, 1967. 22. Tang W, Weil MH, Gazmuri RJ, et al: Reversible impairment of myocardial contractility due to hypercarbic acidosis in the isolated perfused rat heart. Crit Care Med 19:218-224, 1991. GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):185-188, 2006 Olgu Sunumu ‹nspiratuvar Stridor ile Gelen Bilinmeyen Trakeal Patolojili Olguda Anestezik Yaklafl›m Meltem AÇIL *, Mesut fiENER **, Haluk YAVUZ ***, Cüneyt YILMAZER ****, Ayda TÜRKÖZ *****, Gülnaz ARSLAN ****** SUMMARY kably low when compared with other techniques. Anesthetic Management of a Patient with an Unknown Tracheal Pathology Presenting with Inspiratory Stridor Key words: sedoanalgesia, airway management, tracheal stenosis, ketamine, propofol Providing anesthesia in patients undergoing otorhinolaryngologic procedures is a challenge. Airway management is potentially complicated due to an obstructing lesion or distorsed anatomy resulting from preoperative procedures. Patients which will be subjected to direct laryngoscopy should be very carefully evaluated before the procedures. In our case we detail our perioperative management of a 21 year old, 50 kg female type 1 diabetic patient who had admitted with the complaint of difficulty in breathing. She was scheduled for a direct laryngoscopy to evaluate the underlying cause of her complaint. In the operating room, routine monitors were applied and she was premedicated with 2 mg midazolam intravenously. After monitorization, 1 mg.kg-1 lidocaine was administered and sedation with 1 mg.kg-1 ketamine intravenously was followed by a propofol infusion of 4-6 mg.kg-1hr-1 without any bolus dose. During the procedure, oxygen saturation was maintained above 95% and the patient was hemodynamically stable. A tracheal stenosis was visualized with rigid bronchoscopy and thought to be a complication of long term intubation. During the procedure, she was verbally encouraged to breath spontaneously. The procedure lasted about 15 minutes and the tracheal stenosis was excised succesfully. The patient recovered comfortably, required no analgesia and remained hemodynamically stable in the postoperative anesthesia care unite and discharged to her room 2 hr later from the recovery room. The cost of this technique is remar* Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Uzm. Dr. ** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. *** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Bo¤az Hastal›klar› ve Cerrahisi Anabilim Dal›, Uzm. Dr. **** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Bo¤az Hastal›klar› ve Cerrahisi Anabilim Dal›, Yrd. Doç. Dr. ***** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Doç. Dr. ****** Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dal›, Prof. Dr. Anahtar kelimeler: sedoanaljezi, hava yolu kontrolü, trakeal stenoz, ketamin, propofol G‹R‹fi Acil servise inspiratuar stridor ve solunum s›k›nt›s› ile gelen bir hastaya tan› ve tedavi amac›yla yap›lacak cerrahi ifllemler anestezi deste¤i gerektirebilir. Anesteziyologlar›n bu durumlarda giriflime özgü bir anestezi plan› oluflturmas› gerekmektedir. Tüm cerrahi uygulamalarda cerrahla anesteziyolo¤un iflbirli¤i önemlidir. Anestezistin hava yolunu ayn› bölgede çal›flan cerrahla paylaflmas›, anesteziyolog ve cerrah iflbirli¤ini daha da önemli hale getirir. Hastalarda herhangi bir klinik belirti olmaks›z›n üst solunum yolunda tümör, enfeksiyon veya travmaya ba¤l› obstruksiyon da karfl›lafl›labilecek di¤er bir sorundur. Hayati önemi olan hava yolu t›kan›kl›¤›na yaklafl›mda tam t›kan›kl›k oluflmadan teflhisin konulmas› ve gerekli müdahalelerin yap›lmas› hayat kurtar›c›d›r. Kuflkulan›lan olgular için ilk önlemler al›nmal› ve müdahaleye haz›r olunmal›d›r. Hava yolu t›kan›kl›¤› yapan sebeplerin araflt›r›lmas› bazen tedavi anlam›na da gelebilir. Bütün bunlar göz önünde bulundurularak, tan› ve tedavi amac›yla yap›lacak olan cerrahi giriflimin sorunsuz gerçekleflebilmesi için optimal koflullar sa¤lanmal› ve uygun anestezik teknik seçilmelidir. Bu olgu sunumunda acil servise inspiratuar stridor ve solunum s›k›nt›s›yla baflvuran hastada perioperatif anestezik yaklafl›m sunulmaktad›r. 185 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):185-188, 2006 OLGU SUNUMU Acil servise inspiratuar stridor ve solunum s›k›nt›s› flikayetiyle baflvuran 21 yafl›ndaki kad›n hastan›n öyküsünden 20 gündür giderek artan solunum s›k›nt›s› çekti¤i ö¤renildi. Boyu 1.60 m., a¤›rl›¤› 50 kg. olan hastan›n özgeçmiflinden 2 senedir Tip I DM(diabetes mellitus) tan›s› oldu¤u ve 1,5 ay önce genel durum bozuklu¤u, bilinç kayb› flikâyetiyle acil servise baflvurdu¤u ve diabetik ketoasidoz, pnömoni tan›s›yla yo¤un bak›mda on alt› gün takip edildi¤i bilgisi al›nd›. O dönemde kardiyak ve solunum arresti nedeniyle entübe edilerek 10 gün mekanik ventilasyonda takip edilen ve sonras›nda flifa ile taburcu edilen hastaya acil servise bu baflvurusunda kulak burun bo¤az hastal›klar› ve cerrahisi bölümünce de¤erlendirilme sonras› ön tan› olarak trakea içi yabanc› cisim varl›¤› düflünüldü. Hastan›n çekilen bilgisayarl› tomografisinde kesitlerde trakea içerisinde bir lezyon izlenmiyordu. Bunun üzerine acil olarak tan› ve tedavi amaçl› direkt laringoskopi-rijit bronkoskopi yap›lmas› planland›. Anesteziyoloji ve reanimasyon bölümünce yap›lan preoperatif de¤erlendirmede, dinlemekle akci¤er seslerinde azalma, bilateral ral ve ronkuslar tespit edildi. Hastan›n yak›nmas›n›n etyolojisi bilinmedi¤i için (yabanc› cisim, trakeal stenoz vb.) hastan›n spontan solunumu korunarak sedoanaljezi ile giriflimin yap›lmas›na karar verildi. Uygulanacak anestezi yöntemi ve yap›lacak ifllem hakk›nda hasta bilgilendirildikten sonra anestezi ve cerrahi ifllemler için r›zas› al›nd›. Hastaya ameliyathanede EKG, SpO2 ve non-invaziv arter kan bas›nc› (AKB) monitorizasyonu yap›l›p, sol el s›rt›ndan 18 G periferik venöz kanül tak›ld›. Hasta ameliyathaneye al›nd›ktan hemen sonra oda havas› soluyarak kay›t edilen vital bulgular›; SpO2 % 99, non-invazif AKB 150/80 mmHg, kalp at›m h›z› (KAH) 80 at›m.dk-1 idi. Sedasyon için indüksiyonda lidokain (Aritmal % 2, Biosel) 1 mg.kg-1, midazolam (Dormicum, Roche) 2 mg ve ketamin (Ketalar, Pfizer) 1 mg.kg-1 intravenöz olarak uygulan›rken, idame propofol (Propofol % 1, Fresenius) 4-6 mg.kg-1st-1 infüzyonu ile sa¤land›. ‹fllem s›ras›nda oksijen nazal kanülle 5 L.dk-1’dan uyguland›. Cerrahi ifllem öncesi lidokain sprey (Xylocaine Pump Spray % 10, Astra Zeneca) ile vokal kordlara topikal anestezi uyguland›. ‹fllem s›ras›nda KAH 70-90 at›m.dk-1 oksijen saturasyonu % 95-100 aras›nda seyretti. Üç dakikada bir ölçülen non-invaziv AKB normal s›n›rlarda seyretti. Rijit bronkoskopi esnas›nda vokal kordlar›n 1.5-2 cm. alt›nda, 4-5 mm. çap›nda trakeal stenoz yapan “web” saptand› (Resim 1). ‹fllem s›ras›nda hasta nefes almas› için sözel olarak uyar›ld›. Hastada solunum s›k›nt›s›na neden olan trakeal stenozun uzun süreli entübasyona ba¤l› oldu¤u düflünüldü. Tan› konduktan sonra anestezi yöntemi de¤ifltirilmeden idame ettirildi. Bu tür olgularda hava yolu güvenli¤inin sa¤lanmas› için anesteziyologun obstrüksiyonu baypas ederek geçebilecek donan›m› haz›r halde bulundurmas› gerekti¤ini düflündü¤ümüz için ifllem s›ras›nda geliflebilecek herhangi bir komplikasyon olas›l›¤›na karfl› jet ventilasyon ve trakeostomi setini operasyon odas›nda haz›r bulundurduk. ‹fllem 15 dk. sürdü ve “trakeal web” sorunsuz flekilde eksize edildi (Resim 2). Postoperatif derlenme odas›na al›nan hasta sorunsuz bir flekilde uyand› ve ek analjezi gereksinimi olmad›. 186 Resim 1. Videobronkoskop ile görülen subglottik trakeal stenoz, mukoza katlant›s›n›n trakea çap›n› belirgin oranda daraltt›¤› görülmektedir. Resim 2. Cerrahi eksizyon sonras› videobronkoskop ile izlenen sub glottik trakeal görüntü. TARTIfiMA Hava yolu ile ilgili tan› ve tedavi edici acil giriflimlerde anestezi uygulamas› anesteziyologlar için özellik tafl›yan durumlard›r. Çünkü bu hastalarda uygulanacak olan anestezi yönteminde hava yolu güvenli¤i ön planda olmakla beraber, yap›lacak cerrahi iflleme izin verebilecek bir anestezi yöntemi tercih edilmelidir. Özellikle trakea içi yabanc› cisim flüphesi bulunan hastalarda, endotrakel entübasyon bilinmeyen yabanc› cismi trakea içerisinde daha derinlere itebilmekte veya trakeaya zarar verebilmektedir. Bu yüzden bu hastalarda endotrakeal entübasyon olmaks›z›n, spontan solunum korunmal› ayn› zamanda anestezi derinli¤i cerrahi iflleme izin verecek düzeyde olmal›d›r. Hava yolu güvenli¤inin sa¤lanmas› için anesteziyologun jet ventilasyon, trakeostomi aç›lma- M. Aç›l ve ark., Trakeal Patolojili Olguda Anestezik Yaklafl›m s› gibi acil müdahalelere haz›rl›kl› olmas› gereklidir. Bu olguda spontan solunumu koruyarak cerrahi ifllemin yap›lmas›n› planlad›k. ‹fllem esnas›nda geliflebilecek herhangi bir komplikasyon olas›l›¤›na karfl› jet ventilasyon ve trekeostomi setini ameliyathanede haz›r bulundurduk. Hastada sa¤lanan bilinçli sedasyon ile spontan solunumun korunmas›n›n yan› s›ra cerrahi konfor sa¤lamay› amaçlad›k. Hava yolu stenozu olan hastalar ço¤unlukla ilerleyen dispne- stridor ve sonras›nda obstruksiyon belirtileri ile kendilerini gösterirler. S›kl›kla bu tür hastalar bronflial ast›m ile kar›flt›r›l›r (2). Karakteristik ak›mhacim döngüleri ile desteklenen dikkatli bir fizik muayene ve fiberoptik bronkoskopi ile tan› konulabilir. Tedavi protokolu kortikosteroidler ve antibiyotiklerden trekeal dilatasyona kadar de¤iflebilir (3,4). Tan› amac›yla yap›lan solunum yolu ifllemlerinde anesteziyolo¤un amac›, cerrahi konforun sa¤lanmas›n›n yan› s›ra sekresyonlar›n azalt›larak görüntünün kalitesinin artt›r›lmas›n›, üst solunum yolu refleksleri ile bilincin h›zla geri döndürülmesini sa¤lamakt›r. Rijit bronkoskop ile enstrümantasyon esnas›nda öksürme ve efor sarfetmenin solunum yolunda hasara neden olabilece¤i de göz önünde bulundurulmal›d›r. Bu tür giriflimlerde hastan›n spontan solunumunun korunmas› ve derlenme süresinin k›sa olmas› tercih edilir. Bunun için propofol, midazolam, fentanil, alfentanil, ketamin, deksmedetomidin gibi intravenöz anestezik ajanlar ya tek bafllar›na ya da de¤iflik kombinasyonlar halinde titre edilerek kullan›lmaktad›r. Sedatif hipnotik ve opioid analjezik kombinasyonu; sedasyon, anksiyolizis ve ek analjezi sa¤lamak amac›yla, lokal anestezi alt›nda uygulanan cerrahi ifllemlerde s›kl›kla kullan›l›r. Midazolam ve fentanil, yayg›n olarak kullan›lsa da güçlü sinerjistik etkileflim solunum depresyonu ile sonuçlanabilir (5). Benzodiazepinler, anksiyeteye ba¤l› artan a¤r› seviyesini azaltabilir. Propofol gibi hipnotikler, midazolamdan daha iyi sedasyon sa¤lar, fakat her iki ilaç da hemodinami ve solunum üzerine depresif etki gösterir. Bu anesteziklerden ketamin ve deksmedetomidin d›fl›ndakiler, hastalar›n solunum h›z› ve derinli¤ini doza ba¤l› olarak bask›layabilir. Bu yüzden de titre edilerek kullan›lmal›d›r. Güçlü bir alfa 2 adrenoreseptör agonisti olan deksmedetomidin sedatif, analjezik ve anestezik etkilere sahiptir (6,7). Alfa 2 agonistler, opioidler ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda neredeyse hiç solunum depresyonu yapmad›klar› için spontan solunumun korunmas› gereken olgularda tercih edilmektedir (6). Ramsay ve ark. (8) solunum s›k›nt›s› nedeni ile direkt laringoskopi uygulanacak olan üç olguda deksmedetomidinle baflar›l› sonuçlar elde etmelerine ra¤men, bu tekni¤in konvensiyonel tekniklere göre oldukça pahal› oldu¤unu belirtmifltir. Wiel ve ark. (9) ise direkt laringoskopi uygulanan hastalarda remifentanil ve alfentanilin karfl›laflt›r›lmas›nda remifentanilin daha iyi sonuçlar verdi¤ini göstermifl, ancak maliyetin yüksek oldu¤unu belirtmifltir. Propofol; etkisinin h›zl› bafllamas›, h›zla inaktif metabolitlere y›k›lmas›, derlenmesinin çok h›zl› ve kaliteli olmas›, bulant› ve kusmaya yol açmamas› gibi nedenlerle sürekli infüzyona en uygun ajan olarak total intravenöz anestezinin hipnotik komponentinde temel ilaç haline gelmifl ve k›sa süreli anestezi gerektiren tan›sal ve terapötik ifllemler için yayg›n kullan›m alan› bulmufltur. Pek çok makalede bildirildi¤i gibi propofol sedasyonu ile bulant› ve kusma en az seviyede gözlenir ve bu da olgumuzda oldu¤u gibi sponton ventilasyonun korunmas› gerekti¤i durumlarda avantajl› bir özelliktir (10). Propofolün, sistemik vasküler direnci düflürerek hipotansiyona ve solunum merkezinin CO2’e duyarl›l›¤›n› azaltarak apneye yol açabildi¤i bilinmektedir (11). Ameliyat olacak eriflkin olgular›n anestezisinde, propofole subhipnotik dozda ketamin eklenmesiyle hipotansiyonun önlenebildi¤i gösterilmifltir (12,13). Ketaminin etki mekanizmas›, N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörlerine nonkompetetif antagonist etkisi gösterildikten sonra daha iyi anlafl›lm›flt›r. Eski bilgilerden farkl› olarak; normokarbi ve stabil kan bas›nc› koflullar›nda kafaiçi bas›nc›n› önemli derecede art›rmad›¤› ve yüksek dozlarda daha belirgin olmak üzere nöroprotektif özellik tafl›d›¤› da gösterilmifltir (14). Kruger ve ark. (15), propofol-ketamin kombinasyonun daha fazla dikkate al›nmas› gerekti¤i görüflündedir. Sherwin ve ark. (16) ise benzodiyazepinlerin ketamine ba¤l› ajitasyonu önledi¤i san›larak yayg›n kullan›ld›¤›n›, bu konuda herhangi bir çal›flma olmad›¤›n›, oysa kendi yapt›klar› çal›flmada böyle bir etki saptamad›klar›n› ve ajitasyonun çocuklar›n uygulama öncesi durumlar›yla iliflki bulundu¤unu bildirmifltir. Tomat›r ve ark. (17) ise propofol+ketamin kombinasyonunun yaln›zca propofol uygulamas›na göre daha stabil bir hemodinami sa¤lad›¤› ve derlenme h›z›n› ve kalitesini azaltmadan güvenli¤i art›rd›¤›n› belirtmektedirler. 187 GKD Anest Yo¤ Bak Dern Derg 12(4):185-188, 2006 Bütün bunlar göz önüne al›nd›¤›nda bu teknikler aras›nda hem güvenilirli¤i hem de maliyeti aç›s›ndan ketamin ve propofol kombinasyonunun uygun bir alternatif uygulama oldu¤unu düflünüyoruz. KAYNAKLAR 1. Garcia-Miguel FJ, Serrano-Aguilar PG, Lopez-Bastida J: Preoperative assessment. Lancet 362:1749, 2003. 2. Yang KL: Tracheal stenosis after a brief intubation. Anesth Analg 80: 625, 1995. 3. Weymuller EA Jr, Bishop MJ, Fink BR, Hibbard AW, Spelman FA: Quantification of intralaryngeal pressure exerted by endotracheal tubes. Ann Otol Rhinol Laryngol 92: 444, 1983 4. Whited RE: Laryngeal dysfunction following prolonged intubation. Ann Otol Rhinol Laryngol 88: 474, 1979. 5. Avramov MN, Smith I, White PF: Interactions between midazolam and remifentanil during monitored anesthesia care. Anesthesiology 85: 1283, 1996. 6. Kamibayashi T, Maze M: Clinical uses of alfa 2-adrenergic agonists. Anesthesiology 93:1345, 2000. 7. Belleville JP, Wards DS, Bloor BC, Maze M: Effects of intravenous dexmedetomidine in humans. I. Sedation ,ventilation, nad metabolic rate. Anesthesiology 77:1125, 1992. 8. Ramsay MEA, Luterman DL: Dexmedetomidine as a total intravenous anesthetic agent. Anesthesiology 101:787, 2004. Al›nd›¤› tarih: 29 Eylül 2006 (ilk) 28 Kas›m 2006 (1. revizyondan sonra) 188 9. Wiel E, Davette M, Carpentier L, et al: Comparison of remifentanil and alfentanil during anaesthesia for patients undergoing direct laryngoscopy without intubation. Br J Anaesth 91:421, 2003. 10. Jellish WS, Leonetti JP, Avramov A, Fluder E, Murdoch J: Remifentanil-based anesthesia versus a propofol technique for otologic surgical procedures. Otolaryngol Head Neck Surg 122:222, 2000. 11. Vickers MD, Morgan M, Spencer PSJ: Drugs in Anaesthetic Practice. Oxford, Butterworth-Heinemann Ltd, p68, 1991. 12. Guit JBM, Koning HM, Coster ML, Nimeijer RPE, Mackie DP: Ketamin as analgesic for total intravenous anaesthesia with propofol. Anaesthesia 46:24, 1991. 13. Ökten F, ‹nan S, Kurtipek Ö, Çakmakl› S, Ketene A: Total intravenöz anestezide (T‹VA) propofol-fentanil ve propofol-ketamin kombinasyonlar›n›n de¤erlendirilmesi. Anestezi Dergisi 3:135, 1994. 14. Fitzal S: Ketamine and neuroprotection. Clinical outlook. Anaesthesist 46 Suppl 1:S65-70, 1997. 15. Kruger AD: Current aspects of using ketamine in childhood. Anaesthesiol Reanim 23:64, 1998. 16. Sherwin TS, Green SM, Khan A, Chapman DS, Dannenberg B: Does adjunctive midazolam reduce recovery agitation after ketamine sedation for pediatric procedures? A randomized, double-blind, placebo-controlled study. Annals of Emergency Medicine 35:229, 2000. 17. Tomat›r E, Atalay H, Gürses E, Kaplan L, Gönüllü M: Pediyatrik manyetik rezonans görüntülemede propofol ile propofolketamin kombinasyonunun karfl›laflt›r›lmas›. Anestezi Dergisi 8:25, 2000. SUBJECT INDEX Cilt/Volume 12, 2006 A Airway management, 185 Anesthesia, 42,58 Anesthetic management, 119 Atelectasis, 164 Atrial fibrillation, 108 F Fentanyl consumption, 113 Fiberoptic bronchoscopy, 169 B Bispectral index, 104 Blood conservation techniques, 132 H Heart injury, 84 Heart transplantation, 42,58,68,73 Hemodilution, 12 Hemodynamics, 113 Heparin, 4,160 Hypotension, 124,160 Hypothermia, 12 Hypoxia, 39 C Calcium channel blocker, 124 Cardiac catheterization, 32 Cardiac donor selection, 52 Cardiac surgery, 104 Cardiac transplantation, 52 Cardiopulmonary bypass pump, 113 Cardiopulmonary bypass, 12,84, 92,104,149,160 Cerebral hypoperfusion, 104 Coagulation cascade, 154 Compromised left ventricular function, 149 Coronary artery bypass grafting surger, 113 Coronary artery bypass grafting, 12 Coronary artery bypass surgery, 108,137 Coronary bypass surgery, 26,143 C-reactive protein, 19 Cystostomy catheter, 36 D Desflurane, 175 Donor management, 52 Double-lumen endobronchial tubes, 169 E Elderly, 26 Electrolytes, 160 Erythropoietin, 132 Esmolol, 143 Extubation time, 137 G General anesthesia, 119 I Induction of anaesthesia, 26 Inflammation, 92 Inguinal hernia, 42 Inhalational anaesthesia, 175 Inotropic support, 124 Intra-aortic balloon pump, 124 Intubation without muscle relaxtion, 119 K Ketamine, 185 L Laryngeal mask, 119 Levosimendan, 149 Liver function markers, 175 M Magnesium, 108,143 Management, 92 Midazolam, 26 Monitoring, 73 Monitorization, 169 Myasthenia gravis, 119 N Nitric oxide, 160 Non-cardiac surgical, 68 O One lung ventilation, 39 190 Open heart surgery, 4,154 P Pediatric cardiac surgery, 19 Pediatric heart surgery, 164 Percutaneous tracheostomy, 80 Pneumonectomy, 39 Pneumothorax, 36 Positive end-expiratory pressure, 164 Preoperative autologous donation, 132 Procalcitonin, 19 Propofol, 185 Protamine activated coagulation time (ACT), 4 R Recovery (extubation), 113 Recruitment maneuver, 164 Regional, 42 Risk factors, 137 S Sedation, 32 Sedoanalgesia, 185 Sevoflurane, 26,113 Single-step rotational dilation, 80 Stenum fracture, 84 Systemic vascular resistance, 12 T Thoracic epidural anesthesia, 119 Thromboelastgraphy, 154 Toxicity, 124 Tracheal catheter, 181 Tracheal intubation, 169 Tracheal oxygen insufflation, 181 Tracheal resection, 181 Tracheal stenosis, 181,185 Transesophageal echocardiography, 73 Tumoral mass, 39 Type II diabetes mellitus, 143 V VSD closure, 32 KONU D‹Z‹N‹ Cilt/Volume 12, 2006 A Aç›k kalp cerrahisi, 4, 154 Alveoler açma manevras›, 164 Anestezi indüksiyonu, 26 Anestezi uygulamas›, 119 Anestezi, 58,68 Atelektazi, 164 Atriyal fibrilasyon, 108 B Bispektral indeks, 104 Bölgesel anestezi, 42 C C-reaktif protein, 19 Ç Çift lümenli endobronflial tüp, 169 D Derlenme (ekstübasyon) Desfluran, 175 Donör bak›m›, 52 Donör kriterleri, 52 E Ekspirasyon sonu pozitif bas›nç, 164 Ekstübasyon süresi, 137 Elektrolitler, 160 Eritropoetin, 132 Esmolol, 143 F Fentanil tüketimi, 113 Fiberoptik bronkoskopi, 169 G Genel anestezi, 119 H Hava yolu kontrolü, 185 Hemodilüsyon, 12 Hemodinami, 113 Heparin 4 Heparin, 160 Hipoksi, 39 Hipotansiyon, 124,160 Hipotermi, 12 ‹ ‹nflamasyon, 92 ‹nguinal herni, 42 ‹nhalasyon anestezisi, 175 ‹notropik destek, 124 ‹ntraaortik balon pompa, 124 ‹zlem, 169 K Kalp akci¤er pompas›, 113 Kalp d›fl› cerrahi, 68 Kalp transplantasyonu, 42,52,58,68, 73 Kalp yaralanmas›, 84 Kalsiyum kanal blokeri, 124 Kandan korunma teknikleri, 132 Karaci¤er fonksiyon testleri, 175 Kardiyak cerrahi, 104 Kardiyak kateterizasyon, 32 Kardiyopulmoner baypas, 12,84,92, 104,149,160 Kas gevfleticisiz entübasyon, 119 Ketamin, 185 Koagülasyon kaskad›, 154 Koroner arter baypas cerrahisi, 108, 137 Koroner arter baypas greftleme, 12, 113 Koroner baypas cerrahisi, 26,143 Kötü sol ventrikül fonksiyonu, 149 L Laringeal maske, 119 Levosimendan, 149 M Magnezyum, 108,143 Marjinal donör, 52 Midazolam, 26 Miyastenia gravis, 119 Monitörizasyon, 73 N Nitrik oksit, 160 P Pediyatrik kalp cerrahisi, 19,164 Perkütan trakeostomi, 80 Pnömonektomi, 39 Pnömotoraks, 36 Preoperatif otolog donasyon, 132 Prokalsitonin, 19 Propofol, 185 Protamin aktive edilmifl p›ht›laflma zaman› (ACT), 4 R Risk faktör, 137 S Sedasyon, 32 Sedoanaljezi, 185 Serebral hipoperfüzyon, 104 Sevofluran, 26,113 Sistemik vasküler rezistans, 12 Sistostomi kateteri, 36 Sternum k›r›¤›, 84 T Tedavi stratejisi, 92 Tek ad›ml› rotasyonel dilatasyon, 80 Tek akci¤er ventilasyonu, 39 Tip II diyabetes mellitus, 143 Torakal epidural anestezi, 119 Trakeal ekstübasyon, 169 Trakeal kateter, 181 Trakeal oksijen insuflasyonu, 181 Trakeal rezeksiyon, 181 Trakeal stenoz, 181,185 Transözofageal ekokardiyografi, 73 Tromboelastografi, 154 Tümöral kitle, 39 V VSD kapat›lmas›, 32 Y Yafll› olgular, 26 Z Zehirlenme, 124 189 YAZAR D‹Z‹N‹ / AUTHORS INDEX Cilt/Volume 12, 2006 A Aç›l M, 185 Akgül Erdil F, 137 Aksoy T, 108 Alagöl A, 113 Altunkan AA, 80 Arar C, 113 Ar›c› G, 42 Ar›k H, 39 Arslan G, 119,185 Aflkar FZ, 12 At›c› fi, 80 Ayano¤lu HÖ, 12 Ayd›nl› B, 154 Aydo¤du Titiz T, 58,68 Ay›k ‹, 154 Aypar Ü, 32 B Balc› H, 19 Bafla¤an E, 169 Battalo¤lu B, 137 Bayraktar N, 160 Begeç Z, 137,160 Beyram S, 181 Birbiçer H, 80 Bozdo¤an N, 36,119 Bulut M, 175 Bulutcu F, 132 But AK, 26,137,143, 160 Ç Çal›flkan E, 119 Çamc› E, 52 Çamur G, 108 Çelebi S, 19,92,104, 164 Çetin G, 164 Çiçek S, 108 Çolak A, 113 Çökmez B, 12 D Denker A, 84 Doruk N, 80 Dönmez A, 4 Duran E, 113 Durmufl M, 26,143 E Ege T, 113 Ekemen S, 124 Enç Y, 108 Epözdemir S, 80 Erdemli Ö, 73,154 Erdil F, 26,143 Erdo¤an MB, 84 Ersoy MÖ, 26,137,143, 160 Ertan Y, 149 Esen F, 19 G Gebitekin C, 181 Gedik E, 26,143 Göksu S, 39 Güleç S, 124,169,181 Gülhafl N, 137 Gülmez H, 42 Günay ‹, 164 H Hadimio¤lu N, 42 Hatemi A, 19,104 ‹ ‹çel E, 42 ‹flkesen ‹, 149 K Kanca A, 108 Karaca P, 108 Karadeniz Ü, 73,154 Karakaya Kabukçu H, 68 Karao¤lu K, 164 Karsl› B, 42 Kaya FN, 169,181 Kayacan N, 42 Kazanc› D, 154 K›l›ç D, 36,119 Kocabafl S, 12 Koço¤lu H, 39 Korfal› G, 169 Korkut K, 19 Köner Ö, 19,92,104, 164 Köse EA, 32 Kultufan Turan S, 154 M Menda F, 19,104,164 Meydan B, 175 N Nisano¤lu V, 26,137 O Oral U, 80 Ö Ö¤ütmen CC, 84 Öner Ü, 39 Özgök A, 154 Öztürk E, 143 Öztürk T, 149 P Pamukçu Z, 113 S Sar›bülbül O, 149 Serin G, 39 S›zanl› E, 160 Sungur Ülke Z, 52 Süzer A, 108 fi fiahin N, 58 fiener M, 36,119,185 fiirin BH, 149 T Tanr›verdi B, 124 Toprak H‹, 160 Toprak V, 149 Türköz A, 36,119,185 U Uzun fi, 32 Ü Ülker H, 119 Y Ya¤ar S, 154 Yap›c› D, 80 Yap›c› E, 143 Yavuz H, 185 Yelken B, 124 Y›lmazer C, 185 Yücel A, 26 191