markalar ve kurumsal sosyal sorumluluk

Transkript

markalar ve kurumsal sosyal sorumluluk
MARKALAR VE KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK
Uzm. Zeynep LEMBET *
ÖZET
Sanayi devriminden 1990'lı yıllara gelinceye kadar daha çok iş çevrelerinde yer alan sosyal paydaşlarına
yönelik sorumluluklarına odaklanan firmalar ve markalar, bu tarihten itibaren "sürdürülebilir kalkınma" ve
dolayısıyla da "işletmelerin sürdürülebilirliği" konularının hızla gündeme yerleşmesiyle, sosyal paydaşlarına
giderek daha çok kaynak ayırmaya başlamışlardır. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren bireysel düzeyde
gerçekleştirilen hayırseverlik, işletmelerin ortaya çıkmasından itibaren kurumsal bir kimlik de kazanmış ve
1990'lı yıllara kadar KSS çabaları içinde önemli rol oynamıştır. 1990'lardan sonra ise çeşitli nedenlerle KSS’ ye
yönelik faaliyetlerde "hayırseverlik" yerine strateji daha çok ön plana çıkmaya başlamıştır. Böylece işletmeler ve
markalar; iyilik yapıp, o iyiliği denize rasgele değil de, balık tutabilecek şekilde atmaya daha çok yönelmişlerdir.
Gelecekte KSS’ ye yön verecek olan ise, günümüzde baş tacı durumunda olan tüketiciler ve giderek daha fazla
güç kazanan sivil toplum olacaktır. Bu makalede Türkiye’deki markalardan sosyal sorumluluk örnekleri
açıklanacak ve incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Marka
ABSTRACT
Primarily focusing their responsibilities on their internal stakeholders since the early beginnings of the
endustrial revolution, the companies, later on have gradually began to allocate much more of their resources for
their external shareholders as "sustainable development" and relatedly "sustainability of businesses" come up in
1990's. Philanthrophy(contributions made without any expectance in return), having been executed by
individuals ali through the history, has also gained a corporate identily starting from the early industrial era and
played an important role in CSR activities until 1990's. Hovvever, from that day forward, "strategy" has
gradually been more dominant in CSR in accordance with the new conditions. Hence strategic CSR gains much
importance against philanthropic or altuistic CSR. For the future it will be the customer's and civil society to
define the best appropriate role for CSR. Within this article the process above is examined.
Key Words: Corporate Social Responsibility,Brands
_________________________________________________________________
* Ege Üniversitesi- İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Doktora Öğrencisi
1
Giriş
Günümüzde insanlar kitle iletişiminin gelişmesi ile beraber her gün çok fazla sayıda mesaja
maruz kalmakta, bu bağlamda birbirine benzer ürün ve hizmetler üreten firmaları ayırt etmeleri
zorlaşmaktadır. Artık yalnızca ürün ve hizmetleri değil, ürün ve hizmetlerin yarattıkları değerleri ve en
önemlisi markaların yarattıkları imajları satın almaktadırlar. İşletmeler ise hedef kitleleri ile doğru
iletişim stratejilerini kullanarak duygusal bir bağ kurmalıdırlar. Bu sayede markalarını vazgeçilmez
kılmaya çalışmalıdırlar. İşte bu duygusal bağın kurulmasında kullanılacak en etkili iletişim stratejisi
kurumsal sosyal sorumluluktur.(Özdemir, H, 2009: 57-72)
Kurumsal
sosyal
sorumluluk,
sadece
kurum imajının
değil,
marka
imajının
da
oluşturulmasında ve geliştirilmesinde son derece etkilidir. Marka imajı, ürün ve hizmetin tercih
edilmesini etkileyen unsurlardan bir tanesidir. Günümüzde tüm dünyada kurumsal sosyal sorumluluğa
önem veren ve bu anlayışı, faaliyetlerinin bir parçası haline getiren ve bu şekilde de marka imajlarını
geliştiren işletmelerin ürün ve hizmetlerinin satın alınması eğilimi giderek artmaktadır. O halde
tüketicileri kendi taraflarına çekmek isteyen markaların sosyal sorumluluk anlayışı ile hareket etmeleri
gerekmektedir.
Sosyal sorumluluk, işletmenin sosyal çevresindeki gruplara ve bireylere olan davranış biçimi
ile ilgilidir. İşletmeler iş dünyasında faaliyetlerini sürdürürlerken toplumun da menfaatlerini gözetmek
durumundadırlar. Günümüz iş dünyasında işletmeler kar elde ettikleri sürece varlıklarını
sürdürebilirler. Ancak işletmeler ekonomik amaçlarını gerçekleştirirken, çalışanlar, hissedarlar, toplum
gibi sosyal paydaşlarının menfaatlerini de gözetmek zorundadırlar. İşte bu noktada sosyal sorumluluk
kavramı ortaya çıkmaktadır (Şimşek v.d., 2003: 378).
Sosyal sorumluluk kavramını oluşturan "sosyal" ve "sorumluluk" kelimelerinin sözlük
anlamlarına baktığımız zaman sosyal; "toplumla ilgili, toplumsal"; sorumluluk ise, "bir kimsenin
kendisinin ya da başkalarının davranışları için bir kimseye yada bir yetkiliye hesap verme ve bu
davranışların doğurabileceği sonuçlara katlanmayı kabul etme zorunluluğu" olarak tanımlanmaktadır.
(http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozbul,.asp?kelime=sosyal)
Toplumun gerek ekonomik ve gerekse insan kaynaklarına karşı bir kamusal duruş
sergileyerek, bu kaynaklarını sadece özel kişi ve firmaların dar alanda belirlediği menfaatleri için
değil, geniş sosyal sonuçları için kullanıldığını görme istekliliği de sosyal sorumluluk olarak ifade
edilmektedir (Hatcher, T)
Michael Hopkins Kurumsal Sosyal Sorumluluğu “Kurumun karlılığını koruyarak, belli etik
değerler çerçevesinde toplum için sürekli olarak daha yüksek yaşam standartları yaratmaya yönelik
çabalar” olarak tanımlamıştır.
Paydaşların beklentilerini karşılamayan, bireysel/kurumsal anlamda toplumsal bir soruna
odaklanmayan, kurum çalışanları ve yönetimi tarafından benimsenmemiş, katılımı olmayan,
2
planlanmamış, ölçülebilir olmayan, belirli ve yönetilebilir bir süreci kapsamayan, sürdürülemeyen,
kalıcı değer ve fayda üretmeyen uygulamalar KSS sayılmamaktadır.
İşletmeler açısından sosyal sorumluluğu tarif edecek olursak; Boone ve Kurtz; işletmelerin
sosyal sorumluluğunu, üretimden tüketime kadar olan bütün aşamalarda icra edilen faaliyetler
nedeniyle, topluma zararlı etkileri açısından işletmeyi sınırlayan, toplumun refahına katkıda
bulunmaya zorlayan ve bunu öngören politikalar, prosedürler ve eylemlerin benimsemesi olarak
belirtmektedir (Boone, L,E. ve David L. K,1992: 73).
Bu sorumluluk, işletme davranışlarını topluma zararlı faaliyetler açısından sınırlayan ve insan
yaşamını refaha ulaştırmak için katkıda bulunmaya zorlayan, toplum yararı için tarafsız bir sorumluluk
davranışı sergilemeyi esas alan bir görüş olarak karşımıza çıkmaktadır. (Ahmet, E,1978:11).
Bu sayede sosyal sorumluluk, işletmelerin yasal ve ekonomik amaçlarının ötesinde uzun
vadede daha iyi bir toplum için zorunluluklarını yerine getirme yükümlülüklerinin bir sonucu da
olarak ortaya çıkmış olacaktır. (Robbins, S, P1993:123).
Bir başka deyişle sosyal sorumluluk, bir organizasyonun kendi menfaatleriyle beraber
toplumun sosyal refahını da korumak ve yükseltmek için gayret içine girme zorunluluğu olarak
görülmektedir (Bartol, K, M. ve David C. M,1991:115).
Davis ise sosyal sorumluluğun, işletmelerin faaliyette bulunduğu çevresindeki çıkar grupları
ile arasındaki faaliyetlerin etkileşimi sonucu yarattığı meselelerden ortaya çıktığı görüşündedir.
(Davis, K,1997: 47).
Görüldüğü gibi yapılan bu tanımların ortak noktası, işletmelerin çevresinde yer alan çıkar
gruplarının toplumsal beklentilerini dikkate alması gerekliliği konusunda ortak bir paydada
buluşulmuş olmasıdır.
Geçmişten bugüne toplumlarda sosyal sorumluluğun en önemli sorumlusu ve takipçisi devlet
ve hükümetler olmuştur, özellikle devletin ekonomi üzerindeki hâkimiyetinin kesin olduğu dönem
veya ülkelerde, toplumsal refah ve huzurun sağlanması görevi öncelikli olarak devletler tarafından
yerine getirilmiştir. Bu nedenle sosyal nitelikli çeşitli faaliyetler devlet eliyle ve devlet kontrolünde
gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Ancak daha sonraları, işletmeler güçlenip, günümüze doğru devletlerin ekonomik yaşamdaki
işlevleri sınırlandırılırken, devletler toplum üzerindeki kollayıcılık görevlerini; bir yandan yasal
düzenlemelerle işletmeleri sosyal sorumlulukları konusunda aktif olmaya zorlayarak, diğer yandan da
özendirici bir takım teşviklerle onları topluma artı değer sunmaya yönlendirerek yerine getirmektedir.
Bu sayede devletler, temel amaç olan sosyal refah ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesini sağlamaya
çalışmaktadır. (Yönet, E,:241)
Bu yüzden, aslında "kurumsal sosyal sorumluluk" ne Türkiye'de ne de dünyada yeni bir konu
değildir. ABD'de "Büyük Buhran" olarak adlandırılan ekonomik kriz ile birlikte bu konu 1930'lu
yıllarda tartışılmaya başlanmış; 1960'larda sadece iş dünyasında değil hukuk, politika ve ekonomi
teorisi ve uygulamaları için de önemli bir konu haline gelmiştir.
3
1990'lardan itibaren ise KSS hemen hemen tüm coğrafyalarda gündeme oturan ve sonuçlarıyla
toplumsal yaşama hızla giren bir kavram olmuştur. Kurumsal Sosyal Sorumluluk döneminin
temelinde; sanayileşmenin kendi sorunlarını doğurmaya başladığı ilk yıllarından günümüze kadar
hızla artan çevresel, sosyal, ekonomik, kültürel hatta siyasi sorunlar karşısında, resmi örgüt ve
devletlerin yanı sıra; elinde bu sorunlarla baş edebilecek beşeri ve ekonomik kaynaklan barındıran
işletmeler ve sivil toplum kuruluşlarının (STK'ların) bu rolü devletle paylaşmaları yatmaktadır.
İşletmeler böylece, bu dönemde önceki dönemlerdeki sınırlı sorumluluklarını; öncelikle tüm
toplumu, daha sonra da tüm dünyayı kapsayacak, toplumsal ve küresel gelişmeyi göz önünde
bulunduracak şekilde genişletmek zorunda kalmışlar ve dolayısıyla bu dönemin en temel özelliği
olarak da işletmelerin sorumluluklarının boyutlarının değişmesi ve genişlemesi şeklinde ortaya
çıkmıştır. (Capital, 2005:59)
1- İşletmeler Açısından Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Mal ve hizmet üreten işletmeler, toplumsal sistemi oluşturan temel kurumlardan birisi olarak
kabul edilmektedir. Sanayileşme sürecine katkılarının önemli boyutlara erişmesi, işletmelerin toplum
içindeki rollerinin daha etraflıca incelenmesine yol açmış, bu yönelişle birlikte işletmelerin sosyal
sorumluluk değerleri ön plana çıkmıştır (Erden,D,: 69-80).
“Sürdürülebilir Gelişim İçin Dünya İş Konseyi” (World Business Council for Sustainable
Development) tarafından "çalışanlarla, aileleriyle, yerel toplumla ve yaşam kalitesini iyileştirmek için
geniş anlamda toplumla birlikte çalışarak sürdürülebilir ekonomik gelişime katkıda bulunmak için
işletmelerin yükümlülüğü" biçiminde, Business for Social Responsibility tarafından da "toplumun
işletmeden beklediği etik, legal, ticari ve toplumsal beklentilerini karşılayan ya da aşan bir şekilde
ticaret yapmak" şeklinde tanımlanan Kurumsal Sosyal Sorumluluk, işletmelerin pazarlama ve halka
ilişkiler çabalarının çok ötesinde, işletmelerin toplumsal kesimler üzerinde artan etkilerine paralel
olarak her geçen gün toplumsal gelişim için daha da önem kazanan bir konudur. (Kotler, P,-Lee, N,
2006:.288).
İşletmeler açısından sosyal sorumluluk; toplum tarafından işletmeden temenni edilen ve
işletmenin zorunlu olmadığı halde isteyerek yerine getirebileceği düşünülen sorumluluklar olarak ifade
edilmektedir. Bu tür yardımlar, toplum içinde işletmeye olumlu bir imaj kazandırarak, uzun vadede
kârlı çalışmasına ve yaşamını sürdürmesine de olanak sağlayacağı ifade edilen yardımlar olarak
düşünülmektedir. (Ferrell, O. C.- Friedrich, J,:85).
Carroll’un ifade ettiği hayırsever yaklaşımın sosyal sorumluluk bileşenleri ise şu şekilde ifade
edilmektedir
• Toplumun işletmelerden hayırsever yardımlar konusunda beklenti içerisinde olduğu
unutulmamalı,
• Talep edilen gönüllü yardımlar, işletmeler tarafından en iyi şekilde karşılanmalıdır,
• Yönetici ve çalışanlar ile birlikte toplumsal çevreye yardım yapılmalıdır,
4
• Özel ve kamuya ait eğitim kurumlarına maddi olarak destek verilmelidir,
• Gönüllü projelere, kendisine iyi bir imaj kazandıracağı için destek vermelidirler. (Carroll,
A,:39-48)
1970 yılında Nobel ödüllü büyük Amerikalı iktisatçı Milton Friedman "Rekabetçi ortamı
oluşturun, hile ve dolandırıcılığı yok edin ya da hiç olmazsa piyasaların işlemesini engelleyecek
düzeye düşürün ve gerisine de karışmayın. Çünkü bu koşullarda şirketin kârını gözeten, yani şirket
ortaklarına karşı sorumluluğunu yerine getiren bir şirket yönetimi, toplumsal sorumluluğunu da yerine
getirmiş olacaktır" derken işletmelerin yasal veya etik sorumluluklarına dikkat çekmekte, diğer bir
deyişle işletmelerin "sistemin sürdürülebilirliği"ne zarar vermedikçe, başka hiçbir sorumluluk
üstlenmelerinin gerekmeyeceğini vurgulamaktadır.
Friedman'ın bu görüşünde belirleyici olan nokta; belirttiği şartlar sağlandığında piyasa
ekonomisine duyduğu mantıksal güvendir. Ancak, ne var ki 1990'lara gelindiğinde ekonomik sistemin
sürekliliği, işletmelerin sürekliliği, kârların sürekliliği, çevrenin sürekliliği ve yaşamın sürekliliği gibi
kavramlar dünya gündemindeki en önemli sorunları oluşturmaktaydı.
Bugün geldiğimiz noktada ise tartışılan, işletmelerin kârlarını daha fazla arttırmaktan başka
bir "kurumsal sosyal sorumluluklarının" olup olmadığı değil; kurumsal sosyal sorumluluğun
kapsamına hangi tür ve nitelikteki faaliyetlerin girdiği ve girmesinin gerektiğidir. Yani işletmelerin
sosyal sorumluluklarını nasıl yerine getirmelerinin (yönetmelerinin) gerektiği ile ilgilidir. (Friedman,
M, http://www.tobb.org.tr/abm/duyurular/HASAN%20ERSEL%20SUNUS.doc)
Bu noktada asıl sorun; aşağıda ele alınacak 3.çemberin içeriği ve kapsamı, yani işletmelerin
sosyal paydaşlarına sunacakları bu artı değeri nasıl, hangi öncelikle ve ne şekilde dağıtacağı
konusunda ortaya çıkmaktadır.
Kurumlar da tıpkı insanlar gibi sosyal çevre içinde varlıklarını sürdürürler. Dolayısıyla sadece
üretimini yaptıkları ticari ürünle değil, toplumsal beklentileri karşılayacak sosyal varlıklarıyla da
sorumludurlar.
Bugüne kadar işletmelerin sosyal sorumluluklarının içeriğini ortaya koymak amacıyla çeşitli
sınıflandırmalar yapılmıştır. Tüm bu modellerin ortak yönü işletmelerin sosyal sorumluluk amacının
ekonomik olmayan sorunları da kapsadığı görüşüne dayanmalarıdır.
Bu
sınıflandırmalardan
biri
Davis
ve
Blomstrom'un
işletmelerin
kurumsal
sosyal
sorumluluklarını inceledikleri " 3 çember" modelidir.
Bu modelde yazarlar, işletmelerin sosyal sorumluluklarını iç içe geçmiş ve içeriden dışarıya
doğru büyüyen 3 çemberle ilişkilendirmişlerdir. En içteki 1. çember: temel ekonomik fonksiyonlardan
doğan sosyal sorumlulukları; 2.çember: ekonomik fonksiyonların sonuçlarından doğan sosyal
sorumlulukları; en dıştaki 3.çember ise toplumsal sorunların çözümüne katkıda bulunmaya yönelik
sosyal sorumluluğu temsil etmektedir.
5
Temel Ekonomik
Fonksiyonlardan Doğan
Sosyal Sorumluluklar
Ekonomik Fonksiyonların
Sonuçlarından Doğan Sosyal
Sorumluluklar
Toplumsal Sorunların
Çözümüne Katkıda Bulunmaya
Yönelik Sosyal Sorumluluklar
Şekil-1: Davis ve Blomstrom'un “3 Çember Modeli”. (Davis ve R.L Blomstrom, 1975:241)
Sosyal sorumluluklar, birinci çemberde istihdam alanı yaratmak, kâr elde etmek vb.;
ikinci çemberde işletme faaliyetlerinden dolayı çevreye (veya topluma) zarar verilmemesi, çalışanlara
yönelik çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi şeklinde yer almakta, üçüncü çemberde ise
işletmelerin eğitim, sağlık, çevre kirliliği vb temel konulardaki çözüm odaklı uygulamaları
bulunmaktadır. (Davis ve R.L Blomstrom, 1975:241)
Archie Caroll'un geliştirmiş olduğu diğer bir sınıflandırma ise, KSS’ yi:
1) Ekonomik sorumluluklar: Hissedarlar için kârlı olmak, çalışanlar için iyi istihdam olanakları
yaratmak, müşteriler için kaliteli ürünler üretmek
2) Yasal sorumluluklar: Kanunlara uymak ve oyunu kurallarına göre oynamak
3) Etik sorumluluklar: Zarar vermeden, işi ahlakı göz önünde tutarak yürütmek; doğru, haklı ve
adil olanı yapmak
4) Hayırseverlik odaklı (philanthrophic) sorumluluklar topluma bir karşılık beklemeden
katkılarda bulunmak, topluma yararlı işler için zaman ve para ayırmak olmak üzere 4 başlık altında
toplamıştır.
Geoffrey
Lantos'un,
Archie
Caroll'un
sınıflandırmasını
geliştirerek
sadeleştirdiği
sınıflandırması ise üç tür KSS'den bahsedilmektedir. 1) Hayırseverlik odaklı KSS 2) Etik KSS 3)
Stratejik KSS (Geoffrey P. L, 2002:206)
Bu
makale’de
yukarıda
bahsedilen
Kurumsal
Sosyal
Sorumluluk
Modellerinden
“Hayırseverlik Odaklı Kurumsal Sosyal Sorumluk” üzerinde durularak Markaların izledikleri Sosyal
Sorumluluk anlayışları açıklanmaya çalışılınacaktır.
6
1.1. Kurumsal Sosyal Sorumluluk İçin Şirketlerin Yapması Gerekenler:
Ekonomik, teknolojik ve politik gelişmeler dünyada herkesin birbirine olan Bağlılığını
arttırmaktadır. Refah düzeyinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması için bireylere olduğu kadar
kurumlara da önemli sorumluluklar düşmektedir.Başta BM olmak üzere AB, OECD, Dünya Bankası
gibi uluslar üstü kuruluşlar "Kurumsal Sosyal Sorumluluk" kavramına önem vermektedirler; çünkü,
sürdürülebilir ekonomik gelişme için şirketlerin içinde yaşadıkları ve etkin oldukları topluma ilişkin
bilgi ve ilgilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda şirketlerin yerine getirmesi gereken dört
temel sorumluluk vardır:
Bunlar: 1-Ekonomik Sorumluluk- verimli ve karlı olmak,
2-Hukuki Sorumluluk -kanunlara uymak,
3-Etik Sorumluluk – kanunların ötesinde toplumsal norm ve beklentilere uyumlu
davranmak,
4- Sosyal Sorumluluk -toplumsal sorunların çözümü için gönüllü katkıda bulunmak
olarak tanımlanır.
Kurumsal sosyal sorumluluk, doğrudan bu sorumlulukların son ikisini, ancak dolaylı olarak
hepsini içermektedir. Çünkü toplumun beklentilerine uyumlu olan, onun sorunlarına ilgi gösteren
kurumların toplumda yarattığı mutluluk, onların daha mutlu çalışanlara, daha mutlu müşterilere ve
dolayısıyla daha mutlu hissedarlara sahip olmaları sonucunu getirmektedir.
Kurumsal sosyal sorumluluk, şirketlerin daha iyi bir toplum ve daha iyi bir çevre için gönüllü
olarak katkıda bulunmalarıdır. Son dönemlerde ciddi şirketler, kurumsal sosyal sorumluluk ile ilgili
olarak gerçekleştirdiklerini yaygın olarak kamuoyu ile paylaşmayı bir politika haline getirmişlerdir.
Global Fortune 250 listesine giren ve 19 değişik ülkede yerleşik şirketlerin neredeyse yarısı (%45),
2002 yılında insan hakları, çevre ve paydaş ilişkilerinde gerçekleştirdikleri sonuçları, finanssal
sonuçları yayınladıkları yıllık raporlarıyla birlikte yayınlamaya başlamışlardır.
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramına önem veren şirketler üç ana tema üzerinde taahhütte
bulunmaktadırlar:
1- Her şeyden önce şirketlerin ticari faaliyetlerini yürütürken kanuna, ahlak standartlarına,
insan haklarına tam anlamıyla uyumlu davranmaları ve faaliyetlerinin dünyanın her yerinde çevreye
verebileceği zararı en aza indirgemek durumunda olduklarını kabul etmeleri ve buna uygun
davranmaları hususudur.
2- Şirket faaliyetlerinin sadece şirketin içini değil, aynı zamanda piyasayı, tedarik piyasalarını,
içinde yaşanılan yöreyi, sivil toplum örgütlerini ve kamu sektörünü de etkilediğinin ve tüm bu
paydaşlar ile işbirliği içinde çalışma gereğinin bilincinde olmaları hususu;
3- Bu sorumluluğun en başta şirket Yönetim Kurulları, Yönetim Kurulu Başkanları ve Genel
Müdürlerinin olduğunun kabul edilmesi.
7
Bu kavrama önem veren kuruluşlar, yönetimini de aynı ciddiyetle yürütmek durumundadırlar.
Dolayısıyla şirketler bu konudaki faaliyetlerini de Toplam Kalite Yönetimi Felsefesinin iyi yönetim
ilkeleri olarak ortaya koyduğu ilkelerle yönetmelidirler.
Etkin kurumsal sosyal sorumluluk bilincine sahip şirketlerin en üst düzey yönetiminin bu
konuda liderlik göstermesi, kendisi için bu kavramı ve paydaşlarını net olarak tanımlaması, bu
konudaki faaliyetlerini sonuç odaklı olarak yürütmesi ve yapılanlar hakkında şeffafça hesap vermesi
beklenmektedir.
Şirketler sadece işlerini değil, toplumsal sorumluluklarını da ciddi bir planlama ve uygulama
ile gerçekleştirmelidirler. Dolayısıyla, bu konu da düzenli olarak yönetim kurulunun gündeminde yer
almalı. "Ölçülmeyen performans iyileştirilemez" ilkesi doğrultusunda, toplumsal sorumluluklar ile
ilgili performans kriterleri de tespit edilmeli ve düzenli olarak izlenmelidir. "Bir elin nesi var, iki elin
sesi var" anlayışıyla, toplumsal sorumlulukları yerine getirirken gerek başka kuruluşlarla, gerekse sivil
toplum örgütleriyle işbirlikleri geliştirilmeli ve hedeflenen sonuçlara ulaşabilmek için yaratıcı
çözümlere fırsat tanınmalı ve bu konuda öncü faaliyetlerde bulunan geleceğin liderlerinin
yetiştirilmesi ve teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
Şirketlerin, saygın birer vatandaş olabilmeleri için, faaliyetleri hakkında şeffaflıkla hesap
verme alışkanlığını kazanmaları gerekmektedir. Bunun için öncelikle, hangi faaliyetlerin nasıl
ölçümleneceği konusunda karar verme gereği vardır. Daha sonra düzenli olarak bu ölçümlerin
yapılması ve performansın açıkça paylaşılması şirketlerin toplumsal saygınlığını artıracaktır. Bu
nedenle, özellikle dış iletişimde kullanılacak kriterler ve hedefler konusunda başta mütevazı ve
gerçekçi bir yaklaşım sergilenmesi, ancak zaman içinde daha zorlayıcı hedeflere yönel inilmesi
toplumsal güvenin artmasına yardımcı oluyor.
Dikkat edilmesi gereken bir konu da, duyurulan hedeflere ulaşmada güçlükler yaşandığı
durumlarda bile şeffaflıktan ödün verilmemesi gerekliliğidir.
2.
Sosyal Sorumluluk Uygulamalarının İşletmelere Sağladığı Katkı:
Günümüzde Kurumsal Sosyal Sorumluluk, toplumsal bir beklentiyi yansıtmaktadır.
Tüketiciler, şirketlerin daha iyi birer kurumsal vatandaş olmalarını ve bulundukları toplumun sosyal
refahına katkıda bulunmalarını beklemektedirler. Artık işletmeler açısından Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Hayır işi değil bir zorunluluk haline gelmiştir.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk çalışmaları; adil ve sürdürülebilir olmak zorunda olmalarının
yanı sıra; daha yaşanabilir bir çevre ve insani gelişmeye katkı sağlayan çalışmalar olmak
durumundadırlar. Kurumsal Sosyal Sorumluluk tüm kurumların temel misyon ve vizyonlarının
ayrılmaz bir parçası olmak durumundadır ve tüm kurum çalışanlarının ve yöneticilerin derinden
paylaştığı bir felsefe olarak benimsenmelidir.
Kurumsal
sosyal sorumluluk konusunu
ciddiye
alan şirketler
önemli
kazanımlar
sağlamaktadırlar, ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Koç Üniversitesi
8
Öğretim Üyesi olan Dr. Yılmaz ARGÜDEN’e göre şirketlerin uyguladıkları Kurumsal Sosyal
Sorumluk sonucunda belirlenen faydalar şu şekilde sıralanabilir:
1- Bu şirketlerin marka değerleri ve dolayısıyla piyasa değerleri artmaktadır;
2- Daha nitelikli personeli cezp etme, motive etme ve tutma imkanı sağlamaktadır;
3-Kurumsal öğrenme ve yaratıcılık potansiyeli artmaktadır;
4- Özellikle bu konularda hassas yatırımcılara ulaşma imkanı oluştuğundan, hisse değerleri
artmakta ve borçlanma maliyetleri düşmektedir;
5- Yeni pazarlara girmekte ve müşteri sadakati sağlamada önemli avantajlar elde
etmektedirler;
6- Verimlilik ve kalite artışları yaşamaktadırlar.
7- Risk yönetimlerini daha etkin hale getirmektedirler;
8- Toplumun ve kural koyucuların şirketin görüşlerine önem vermesi artmaktadır.
Başarılı şirketler de sadece ürün ve hizmetleriyle değil aynı zamanda topluma yaptıkları
katkılarla da farklılık yaratmaktadırlar. Çünkü başarılı şirketler, toplumsal saygınlık kazanmanın
kurumun değerini artırdığını bilmektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki, bu konudaki faaliyetlerdeki en
ufak bir samimiyetsizlik, toplumsal katkıyı kendi çıkarı yönünde kullanma eğilimi yarardan çok zarar
getirir. Samimi çabaların ise çok yönlü faydalar sağlaması söz konusudur.
Toplumsal sorunların çözümüne katkıda bulunmak şirketlerin toplumsal zihin payını,
dolayısıyla da marka değerini artırmaktadır. İnsanların bilgi bombardımanına tutulduğu çağımızda,
toplumsal konulara yapılan katkılar müşterilerle kurulan ilişkinin derinliğini, yoğunluğunu ve
yakınlığını artırmaktadır. Şirketlerin seçtikleri alanda saygın gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapmaları
toplumsal katkının da etkinliğini arttırmaktadır Şirketlerin yönetim becerisi ve kaynakları seçilen konu
hakkında uzmanlık kazanmış gönüllü kuruluş deneyimleri ile birleştirildiğinde topluma sunulan
çözümlerin etkinliği de artmaktadır.
Gönüllü kuruluşlarla yapılan işbirliklerinin başarılı olabilmesi için dikkat edilmesi gereken
bazı konular vardır: Öncelikle işbirliğinin hangi toplumsal soruna, nasıl bir katkı için gerçekleştirildiği
konusunda kurumlar arasında fikir birliğinin sağlanması gereklidir. İkinci olarak, hedefler ve bu
hedefe ulaşma yolunda nasıl bir ölçümleme yapılacağı konusu da planlanmalıdır. Üçüncü konu
işbirliği ile ilgili iletişim planlaması yapılması ve hedef kitlenin her iki kurumun ilgilileri ve işbirliği
içinde olduğu tüm kesimler olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Son olarak, işbirliğinin topluma
katkıdaki etkinliğinin takip edilmesi ve sürekli iyileştirme çalışmalarına açık olması saptanmalıdır.
İş hayatında olduğu gibi, toplumsal katkı konusunda da odaklı bir yaklaşım ve etkili
işbirlikleri hızlı sonuç elde edilmesinde önem kazanmaktadır. Etkin sonuçlar ise sadece topluma değil,
aynı zamanda sosyal sorumluluk gösteren şirketlere de değer katmaktadır. (Argüden, Y, 2002:7)
9
3.
Sosyal Sorumluluk Zorunluluk Mu Gönüllülük Mü?
Günümüzde sosyal sorumluluk ile ilgili olan kurallar hem Türkiye’de hem de Uluslar arası
platform da hukuki olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda aşağıdaki tabloyu inceleyecek ve açıklayacak
olursak;
KSS Denetim Organları
Uluslar arası
Ulusal
İnsan Hakları
Evrensel
Beyannamesi
ILO Eşit Ücret
Sözleşmesi
5411
Bankacılık
Kanunu
Çocuk Hakları
Sözleşmesi
Ayrımcılık
(İş ve Meslek)
Sözleşmesi
2872
Çevre Kanunu
OECD
Çokuluslu
İşletmeler
Genel İlkeleri
Örgütlenme ve
Toplu Sözleşme
Hakkı Sözleşmesi
5346
Yenilenebilir
Enerji Kanunu
Kötü Şartlardaki
Çocuk İşçiliğinin
Yasaklanması Söz.
3628
Mal Bild., Rüşvet
Yolsuzlukla Müc.
Anayasanın
172. maddesi
4054
Rekabetin
Korunması Kanunu
4077
Tüketicinin
Korunması Kanunu
Kyoto
Protokolü
4857
İş
Kanu
nu
10
2821
Sendikacılık
Kanunu
A- 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu
Bu Kanunun amacı, ekonominin gereklerine ve kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık
ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tanzim edici, çevresel
tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini
özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye
ilişkin hususları düzenlemektir.
B- 4054 Rekabetin Korunması Kanunu
Bu kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki, rekabeti engelleyici, bozucu veya
kısıtlayıcı anlaşma karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini
kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak, rekabetin
korunmasını sağlamaktır.
C- 4857 İş Kanunu
Bu Kanunun amacı, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma
şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.
D- 2872 Çevre Kanunu
Bu kanunun amacı, bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi;
kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması; su,
toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi; ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel
zenginliklerinin korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin
geliştirilmesi ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik
ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukukî ve teknik esaslara göre düzenlemektir.
E- 2821 Sendikacılık Kanunu
Bu kanunun amacı, çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerin korunması
ve
geliştirilmesi
için işçiler
ve
işverenler
tarafından
meydana
getirilen
sendikalar
ile
konfederasyonların kuruluşu, teşkilatı, faaliyeti ve denetlenmesi esaslarını düzenlemektir.
F- 3628 Mal Bildirimi ve Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Yasası
Bu Kanunun amacı, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele cümlesinden olarak; bu Kanunda
sayılanların mal bildiriminde bulunmalarını, bildirimlerin yenilenmesini, mal edinmelerin denetimiyle,
haksız mal edinme veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunma halinde uygulanacak hükümleri, bu
Kanunda belirlenen suçlarla bazı suçlardan dolayı kamu görevlileri ve suç ortakları hakkında takip ve
muhakeme usulünü düzenlemektir.
11
G- 5411 Bankacılık Kanunu
Bu Kanunun amacı, finanssal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin
etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ilişkin usûl ve
esasları düzenlemektir.
H- 5346 Yenilenebilir Enerji Kanunu
Bu Kanunun amacı; yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı
kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye
kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların
değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat
sektörünün geliştirilmesidir.
Yukarıda açıklanan mevzuatlar bağlamında işletmelerin ve firmaların özel surette sosyal
sorumluluk kampanyaları düzenlemeksizin bir takım sosyal sorumluluk kurallarına uymaları gerektiği
aşikârdır. Bu durumda aslında bir anlamda sosyal sorumluluk yasalar gereği hem işletmeler hem de
tüzel kişiler için zorunludur.
4.
Marka Farkındalığı ve Sosyal Sorumluluk
Bir tüketicinin satın alma kararı verirken en etkili faktörlerden birisi hiç şüphesiz o markadan
haberdar olmasıdır. Markaya ilişkin tutumlar ve marka sadakati farkındalıkla başlayan tüketici
davranışı örnekleridir. Marka farkındalığı David Aaker’in tüketici temelli marka denkliği
yaklaşımındaki boyutlardan bir tanesidir.
Marka denkliği, bilindiği üzere bir markanın tüketicide çağrıştırdığı değerlerin bir bütünüdür.
Bu değer bütünlüğü içerisindeki boyutlar ise; marka farkında lığı, marka çağrışımları, algılanan kalite
ve marka sadakatidir. Marka farkındalığı potansiyel bir alıcının bir ürün kategorisinin üyesi bir
markayı anımsama ve tanıma gücüdür.(Pappu, R., Quester, P. G., Cooksey, R. W, 2006:696-717).
Farkındalık kavramı, markanın en basit haliyle tanınmasından, o marka hakkında detaylı
bilgiye dayanan bilişsel bir yapının kurulumuna kadar uzanabilir. Marka anımsama ve marka tanıma
marka farkındalığının iki tipidir. Tüketicinin hatırlama setinde bir markanın tutulabilmesi farkındalık
sayesindedir.(Hoyer, W.D., Brown, S.P.,1990:141-148).
Marka farkındalığının meydana gelebilmesi için bizzat marka adının tüketici tarafından
hatırlanması şart değildir. Tüketici markayı hatırlayamayıp, o markanın ambalajının şeklini, bir
alışveriş merkezinin hangi katının neresinde mağazası olduğunu, hangi sanat festivaline sponsor
olduğunu ya da reklamının sloganını anımsayabilir. Örneğin bir tüketici marka adını net olarak
anımsamasa da, markayı “koni şeklinde şişesi olan parfüm” veya “kanguru logosu olan market” ya da
“reklamında “Acun Firarda’nın sunucusu olan cep telefonu operatörü” gibi bir ifadeyle hatırlayabilir.
12
Markanın herhangi bir ortamda (reklam kuşağı, market reyonu vb.) ayırt edilebilmesi ise
markanın tanınmasıyla ilgilidir. Örneğin bir tüketicinin öğlen yemeği için, anımsama yani belleğinden
bulup çıkarma ile hangi restoranda yemek yiyeceğine karar vermesi marka anımsamaya ilişkin bir
eylem iken, aklında yemek yiyebileceği herhangi bir yer yokken sokağa çıktığında gördüğü
alternatifler arasından birine yönelmesi marka tanımaya ilişkindir.
Marka farkındalığı marka denkliğinin diğer boyutu olan algılanan kaliteyi de olumlu yönde
etkileyebilmektedir: şöyle ki, 1990 yılında fıstık ezmesi ürünü için üç marka üzerinde yapılan bir
araştırmada, deneklerin % 70‟i diğer iki markayı bizzat kullanmış yada kör testlerinde diğer iki
markanın daha kaliteli oldukları kanıtlanmış bile olsa, tanınan markayı seçtikleri görülmüştür.
(Romanıuk, J., Sharp, B., Paech, S, Drıesener, C.,2004:70-80)
Marka farkındalığı oluşturmada birçok pazarlama faaliyeti etkili olabilmektedir. Özellikle
Internet, dışsal, TV, dergi gibi çeşitli mecralarda reklam, reklam kuşağı sponsorluğu, satış noktası ürün
testleri, ambalajlama, kültür-sanat-spor-sosyal sorumluluk konularında sponsorluk, ürün yerleştirme,
perakende noktasında özel reyon kiralama, fuarlarda yer alma, advertorial, gündem yaratarak
pazarlama, kendi satış mağazasını oluşturma, insertlerde yer alma gibi günümüzde çok yaygın
faaliyetlerle tüketiciyle iletişim kurma yoluna gidilmekte ve farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadır.
Akademetre Şirketi 2006 tarihli tüketici araştırmasında da halkın da büyük çoğunluğunun
eğitim, çevre, sağlık gibi sosyal konularda sponsorluk yapılmasını arzu ettiği ortaya çıkmıştır. Sosyal
sorumluluk kampanyası yoluyla marka farkında lığı yaratmak ile görünürlük sağlamak arasında ince
bir nüans vardır.
Görünürlükte amaç, isletme tarafından yapılacak nakdi yardımın birkaç ya da daha fazla katı
reklam yaparak sosyal bir kampanya yürütüyormuş gibi görünmektir. Gösterişçi bir yardım anlayışı
vardır. Burada ana amaç olan topluma fayda sağlamanın ötesine geçilmiştir.
Farkındalık yaratmada ise amaç, sosyal kampanyaya dikkat çekmek ve markanın sosyal bir
davanın yanında gerçekten bulunduğunu daha mütevazı tonlarda topluma duyurmaktır. Burada sosyal
sorumluluk kampanyası sayesinde marka farkındalığı oluşturmaktan ziyade, markanın sosyal bir
kampanyanın
bir
parçası
olduğu
konusunda
tüketicilerde
marka
farkındalığı
yaratmak
amaçlanmaktadır.
Bu anlayışa göre isletme, sosyal sorumluğu mutlak bir amaç olarak gördüğünden markası
sosyal fayda oluşturmada aslında sadece bir araçtır. Nedene dayalı pazarlama biçiminde bir sosyal
sorumluluk kampanyası yürütülüyorsa, marka farkındalığı yaratmak daha da önemlidir. Şöyle ki
tüketiciler gereksinim sahiplerine yardım edebilmek uğruna sadık müşterisi oldukları markayı bile
değiştirebilirler. Çünkü aldıkları her bir ürün kalemi ya da internette tıklanan her bir şerit (banner)
reklam topluma fayda olarak geri dönecektir. (Tığlı, Mehmet, Pirtini, Serdar, Çelik, Candan, Sosyal
Sorumluluk Kampanyalarının Genç Tüketicilerin Marka Farkındalığı Üzerindeki Etkisinin
İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma)
13
5.
Markalar ve Sosyal Sorumluluk Örnekleri:
Günümüz dünyasında toplumun refah düzeyinin geliştirilmesi ve gelişimin ekonomik, sosyal,
çevresel açıdan sürdürülebilir kılınması için bireylere olduğu kadar kurumlara da önemli
sorumluluklar düşmektedir. Bu kurumsal sorumluluklar; Ekonomik (verimli ve karlı olmak), Hukuki
(Kanunlara uymak), Etik (Kanunların ötesinde toplumsal norm ve beklentilere uygun davranmak) ve
Sosyal
(Toplumsal
sorunların
çözümü
için
gönüllü
katkıda
bulunmak)
olarak
başlıklandırılabilmektedir. Markaların bilinmesi için yapılan yatırımlar artık yalnız başına
yetmemektedir Markanın kalıcı olması için tüketici tarafından benimsenmesi yetmemekte, sevilmesi,
sayılması, benimsenmesi de gerekmektedir. Markaya kimlik katmak, ruh katmak gerekmektedir. İşte
bu söz konusu ruh katmanın yolu sosyal sorumluluk projelerinden geçmektedir. Değişen dünya
standartlarına paralel olarak özel sektör ve markalar da değişmektedir. Herkes kaliteli mal üretmekte
ve kaliteli mal üretmek pazarda lider olmaya yetmemektedir Çin’in küresel pazarlara açılmasıyla ucuz
emek avantajı sona ermektedir. Fiyat yalnız başına rekabet üstünlüğü sağlamamakta ve uygun fiyat ve
kaliteli ürün müşteri sadakatine yetmemektedir. Değişen dünya ile beraber tüketici profili de
değişmekte ve tüketici artık daha bilinçli satın aldığı malın arkasındaki firmanın toplum için ne
yaptığını merak etmektedir. Söz konusu yetersizlikler sadece dış etkenlerle sınırlı kalmayıp artık firma
çalışanları da çalıştıkları firmanın inandıkları değerlerle ilgisini sorgulamaktadırlar. Sosyal sorumluluk
projeleri ile beraber özel sektör de itibar kazanmaktadır; itibarlı bir kurumun hisseleri daha değerli ve
istikrarlı olmaktadır. Sosyal sorumluluk kampanyaları ile beraber markalar da değer kazanmakta ve
sosyal sorumluluk projeleri markalara “ruh” katmaktadır. Marka müşterileri sosyal sorumluluk
projelerini desteklemek için bile ürün veya hizmet satın almaktadırlar. Bunun yanı sıra; sosyal
sorumluluk kampanyası yürüten özel şirketler kaliteli personel kazanmakta ve kurumsal sosyal
sorumluluk projeleri çalışanları da motive etmekte ve daha verimli çalışmalarını sağlamaktadır.
(Zarakol, N, http://www.zarakol.com.tr-erişim tarihi: 03.01.2011)
İşte tüm bu yukarıda verilen artı değerlerden hareketle markaların sürdürdükleri Sosyal
Sorumluluk Projelerinden örnekler vermekte fayda vardır.
Doğuş Grubu, kurumsal sorumluluklarının bilincinde çalışarak, bu bakış açısını iş yapış
modellerine ve iş ortamına da yayarak topluma değer katmayı hedeflememiştir ve söz konusu grup
“Kurumsal Sosyal Sorumluluk” anlayışı, bir bütün olarak Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine dair bir
duyarlılık ve algı oluşturmaya, bu algıyı mümkün olduğunca yaymaya, yaygın olduğu kesimlerde ise
derinleştirmeye dayanmaktadır. Grubun ve grup şirketlerinin eğitim, kültür, spor, sağlık ve çevre
alanlarında yürüttüğü projeler ve sunduğu sürekli ve etkin destek, bunun en önemli kanıtıdır. Doğuş
Grubu, bütün bu alanlarda, sorumluluklarının bilincinde, topluma öncü ve örnek olmaya çalışan bir
vizyonla hareket etmektedir.
14
Doğuş Grubu kurumsal sosyal sorumluluk bakış açısını ve bağlılığını vurgulamak için
'Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni Nisan 2007 itibarıyla imzalamıştır. Bu sözleşme ile
insan hakları, çalışma koşulları, çevre koruma ve yolsuzlukla mücadele gibi konularda geliştirilmiş
olan on temel prensip çerçevesinde ortak mücadele vermek için girişimde de bulunmuştur. Grubun
topluma yönelik yürüttüğü çalışmalarının çıkış noktasını, Ayhan Şahenk Vakfı oluşturmaktadır. Doğuş
Grubu’nun kurucusu Ayhan Şahenk’in girişimiyle 1992 yılında yola koyulan ve çalışmalarını eğitim,
kültür, sanat, sağlık, çevre ve spor alanlarında sürdüren, bilimsel çalışmalara destek veren, sosyal
yardımlarda bulunan Vakıf, önceliği hedef kitle olarak çocuklara vermektedir.
2004 yılında yola koyulan Doğuş Çocuk, Doğuş Grubu’nun kurumsal sosyal sorumluluk
projelerinin hayat bulduğu, öne çıkan platformlardan bir diğeridir. Doğuş Grubu, çocuklara dair
sorumluluklarımızı düşünerek, toplumun geleceğine yönelen, yarınlarına sahip çıkan projeleri
merkezine almaktadır. Garanti Bankası, “Platform: Garanti Çağdaş Sanatlar Merkezi”, “Osmanlı
Bankası Müzesi” ve “Garanti Galerisi” gibi kendi kurumlarını oluşturarak, toplumsal odaklı desteğinin
sürekli ve etkin olmasını sağlamıştır. Garanti, Türkiye'de caz müziğinin tanıtımına ve gelişmesine
destek olmaya Garanti Caz Yeşili sloganıyla devam etmektedir.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın 1984'ten itibaren kurucu üyesi olan Garanti Bankası, her yıl
Temmuz ayında İstanbul'da düzenlenen, Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin 9 yıldır ana
sponsorluğunu üstlenmektedir. Garanti Bankası’nın doğanın korunmasıyla ilgili projelerde WWF ile
15 yıla dayanan bir paydaşlığı da vardır. Bu paydaşlık dahilinde bir çok farklı proje beraber
yürütülmektedir. Banka’nın sponsor olduğu ve Sabancı Müzesi’nde açılan “Cengizhan ve Mirasçıları”
sergisi de, tarihle sanatı buluşturan etkinliklere verilen desteğin öne çıkan bir örneğidir.
Doğuş Grubu’nun spor alanında sunduğu destek amatör ve profesyonel sporculara ve milli
takımlarımıza yeni olanaklar sunmaktadır. Doğuş, Darüşşafaka Spor Tesisleri’ne dönük desteğini,
önümüzdeki on yıl boyunca sürdürecektir. Garanti Bankası ise, 12 Dev Adam olarak da bilinen Erkek
Basketbol A Milli Takımı’nın 2001 yılından beri resmi sponsorluğunu üstlenerek, uluslararası
başarılarımıza önemli bir katkı sağlamıştır.
Doğuş Otomotiv 2004 yılında, "Trafik Hayattır" sloganı altında bir araya getirilen sosyal
sorumluluk faaliyetleri ile trafik eğitimine yeni bir boyut getirmiştir. "Trafik konulu Müzik
Yarışması", "Arka Koltuk Benim" ve "Kırmızı Işıkta Dur" kampanyaları dahil olmak üzere reklam
kampanyalarıyla 1.5 milyon çocuğa ulaşmayı başaran Doğuş Otomotiv, daha fazla reklam kampanyası
vasıtasıyla daha büyük kitlelere ulaşmayı ve halk bilincini arttırmayı hedeflemektedir.
2008 yılında Doğuş Otomotiv, markalarıyla koordinasyon halinde gerçekleştirilecek reklam
kampanyaları ve eğitim projeleriyle daha entegre bir iletişim planlamaktadır. Aynı Zamanda Doğuş
Otomotiv, endüstri meslek liselerinde ve teknik okullarda eğitimi desteklemek, aynı zamanda daha
fazla öğrenciye eğitim ve iş fırsatı sağlamak amacıyla Eğitim Laboratuarları kurmaya başlamıştır.
15
İlk laboratuarı “Şişli Endüstri Meslek Lisesi”nde ikincisini de “Kartal Samandıra Endüstri ve
Meslek Lisesi”nde açan Doğuş Otomotiv, her yıl Doğuş Otomotiv Volkswagen Eğitim Laboratuarında
18 öğrenciye eğitim ve istihdam fırsatları sağlamaktadır. Doğuş Grubu, Bilgi Üniversitesi ile
gerçekleştirdiği işbirliği sonucu, Santral İstanbul’un da stratejik kurucu ortağı olmuştur. Bu projeyle,
İstanbul’un eski elektrik santralinin bulunduğu bina, bir sanat, kültür ve eğitim merkezi olarak yeniden
inşa edilmiştir. “Gelibolu” belgeseli de, Doğuş Grubu’nun sponsorluğuyla gerçekleştirilen bir diğer
projedir. (http://www.dogusgrubu.com.tr- erişim tarihi:03.03.2011)
Doğuş Gurubunun yanı sıra Türkiye’de önemli bir isim olan Sabancı Grubuna bağlı 34 yıldır
hizmet veren Sabancı Vakfı da, kadın, genç ve engellilere yönelik sürdürülebilir projelere, 1 milyon
YTL hibe vermeyi planladıklarını açıklamıştır. Sabancı Vakfı’nın düzenlediği “Hibe Programları İle
Fark Yaratmak” konulu seminerde, yapmış oldukları birçok sosyal sorumluluk projesinin yanı sıra
2009 yılında gerçekleştirecekleri sosyal sorumluluk projelerinden de bahseden Sabancı Vakfı
Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı. “Sürdürülebilir ve çarpan etkisi olan projeler için 1 milyon
YTL ayırdık. Hibe vereceğiz” açıklamasında bulunmuştur.
Bir başka sosyal sorumluluk örneğini de uluslararası bir firmadan vermekte fayda vardır.
Baskı ve fotokopi makineleri duayeni olan Xerox markası, ağaç tüketimini yüzde 50 azaltan kağıt
üretmiştir. Bu yeni mekanik fiber kağıdın üretiminde fosil yakıt yerine hidroelektrik enerji
kullanılarak, sera gazı emisyonu da yüzde 75 azaltılmıştır Geliştirilen teknoloji ile geleneksel ofset
gazete kağıdının dijital baskı makinelerinde kullanımı da mümkün hale gelecektir. Dünyanın önde
gelen teknoloji şirketlerinden Xerox, ağaç kesimini azaltacak yeni bir kağıt üretim yöntemi geliştirmiş
ve her yıl 1 trilyon ofis kağıdının kullanıldığı Amerika’da satışa sunulmuştur. Dijital baskı ve
kopyalama makinelerinde kullanılmak üzere geliştirilen ve ağaç tüketimini yarı yarıya azaltacak bu
kağıda “Yüksek Randımanlı Kağıt” (High Yield Business Paper) adı verilmiştir. Xerox bu kağıt üretim
yöntemi ile ilgili patent başvurusunda bulunmuştur. Xerox geliştirdiği bu yeni kağıdın mevcut tüm
Xerox dijital baskı ve kopyalama makinelerinde test edildiğini ve Xerox ürünleri ile sorunsuz
kullanılabileceğini açıklamıştır. Yeni bir yaklaşımla geliştirilen ağaç kimyasalları, işlem esnasında
kağıt yapıcı liflerden ayrılmadığı için bu yöntem her ağaçtan iki kat daha fazla kağıt üretilmesini
sağlamıştır. Diğer bir deyişle ağaç parçalarından yüzde 90’ın üzerinde kullanım oranı yakalanmıştır.
(http://www.kurumsalsosyal.com/?pid=1854-erişim tarihi 03.03.2011)
Bir başka alanda sosyal sorumluluk örneğinden bahsedecek olursak; Sodexho markasını örnek
verebiliriz: Sodexho, Beyoğlu Kaymakamlığı Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Evsizler Evi
sakinlerine günde 3 öğün yemek hizmeti götürmektedir. Entegre hizmet yönetiminin uluslararası
markası Sodexho, Beyoğlu Kaymakamlığı işbirliği ile Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı
Evsizler Evi’nde sıcak yemek hizmeti vermektedir. Sodexho, 18 yatak kapasitesi ile yılda yaklaşık 500
kişiye kapılarını açan Evsizler Evi’nin sakinlerine, sabah, öğle ve akşam 4’er kap yemekten oluşan
farklı mönüler sunmaktadır.
16
Sodexho Entegre Hizmet Yönetimi Genel Müdürü Eşref Hamamcıoğlu, Sodexho’nun, hizmet
götürdüğü her ülkede “Sodexho ile her yeni gün daha iyiye” ilkesi ile faaliyetlerini sürdürmeyi amaç
edindiğini belirtmiş ve 18 yaş üstü yoksul ve evsizlere yıllardır ilaç, gıda, yakacak ve giysi başta
olmak üzere çeşitli yardım faaliyetlerinde bulunan Beyoğlu Kaymakamlığı Sosyal Dayanışma ve
Yardımlaşma Vakfı’nın çalışmalarında Sodexho’nun katkısının bulunmasından büyük mutluluk
duyduklarını da açıklamıştır. (http://www.sosyalsorumluluk.org/etkinlik_haber_3.php-erişim tarihi
03.01.2011)
Ülkemizden eğitim ile ilgili çok ses getiren bir sosyal sorumluluk kampanyası da bir GSM
operatörü markası olan TURKCELL’den gelmiştir. Turkcell, "Türkiye'de nitelikli insan kaynağı
oluşturulmasına katkıda bulunma" vizyonuyla "Kardelenler - Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kızları"
projesine destek vermektedir. 28 Ağustos 2000 tarihinde Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı,
Turkcell ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği tarafından düzenlenen bir basın toplantısıyla
kamuoyuna duyurulan proje, Türkiye genelinde, okuma azmi ve kararlılığı gösteren 5.000 kız
öğrenciyi
kapsamaktadır.
(http://www.sosyalsorumluluk.org/egitim_kardelenler.php-erişim
tarihi:03.03.2011).
Bir başka ses getiren eğitim projesi ve sosyal sorumluluk kampanyası ise Koç Grubundan
gelmiştir. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganı ile yola çıkan Koç Topluluğu Milli Eğitim
Bakanlığı işbirliği ile başlatılan “Mesleki –Teknik Eğitimi Özendirme Programı” çerçevesinde,
olanakları kısıtlı ilköğretim mezunu gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne eleman yetiştiren
Meslek Liseleri'ne girmelerinin desteklenmesi, staj olanağı sağlayarak, bilgi, beceri ve yeterliliklerinin
artırılması ve ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara elemanların yetiştirilmesi kapsamında “Staj
Destekli Meslek Lisesi Bursları” 2006-2007 eğitim-öğretim yılında Türkiye’nin her ilinden en az bir
meslek lisesini kapsayacak şekilde, sanayi ve hizmet sektöründe toplam 182 okuldan 2000 öğrenciye
verilmiştir. 2007-2008 eğitim-öğretim yılında burs verilen okul sayısı 250’ye çıkarılmıştır. 2006-2007
eğitim-öğretim yılında verilmeye başlanan “Staj Destekli Meslek Lisesi Bursları” yedi yıllık bir
dönemi kapsamaktadır. Bursiyer seçimi kademeli olarak gerçekleştirilmektedir. Bursların verilmeye
başladığı 2006-2007 eğitim-öğretim yılından başlamak üzere 4 yıl boyunca, her yıl 2 bin yeni
bursiyerin programa dahil edilmesi ile 4 yılda 8000 öğrenciye ulaşılacaktır. 7. yılın sonunda ise bu
öğrencilerin tümü mezun edilmiş olacaktır. Burslar başarı kriterlerini yerine getiren öğrenicilere
kesintisiz olarak verilmektedir. (http://www.sosyalsorumluluk.org/egitim_meslek_liseli.php-erişim
tarihi 03.01.2011)
Bir başka çok önemli sosyal sorumluluk örneği de Akbank tarafından gerçekleştirilmiştir. Pek
çok sosyal sorumluluk projesine ve sanat olayına adını veren ve sponsor olan ve destek çıkan Akbank;
Sosyal Sorumluluk Kampanyalarını “Dünya’yı Türkiye’ye Taşımak”, “Türkiye’yi Dünya’ya
Anlatmak”, “Geleceğe Hazır Olmak” “Gelecekte Var Olmak”, “Umut Vermek İçin” ve “Daha İyi Bir
17
Dünya İçin” şeklinde altı kategoriye ayırmıştır. Sanatlardaki gelişim çizgisini her alanda yakalamaya
doğru yapılan bu atılımla Akbank Sanat, sanatsal harekette İstanbul’un, hatta Türkiye’nin olduğu
kadar, Ortadoğu’nun ve Balkanlar’dan başlayan bir çizgiyle Avrupa’nın en saygıdeğer sanat
mekânlarından biri haline gelmiştir. İstanbul’un kültür ve sanat hayatında önemli bir yeri olan
Beyoğlu’nda sürekli faaliyet gösteren Akbank Sanat yıl boyunca sergiler, söyleşiler, konferanslar,
film gösterimleri ve konserlerle 700’ün üzerinde etkinlik organize etmektedir. Litografi ve serigrafi
atölyesinde ise sanatçılara baskı yapma imkanı sunmaktadır.
"Değişimin hiç bitmediği yer" olma misyonuyla bünyesinde bulundurduğu Akbank Sanat
Tiyatroları ve Akbank Sanat Dans Atölyesi sanatseverleri çağdaş sanatın en yeni örnekleriyle
buluştururken, genç sanatçılara kendilerini özgürce ifade edebilecekleri eşsiz bir ortam sunmaktadır.
Akbank'ın, insan hakları, çalışma koşulları, çevre ve temiz toplumla ilgili evrensel ilkelere olan
bağlılığının en büyük kanıtı, kurumsal sosyal sorumluluğun dünya çapındaki en önemli belgesi
Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni (Global Compact) imzalamasıdır. Bu imza ile Akbank, insan haklarına
saygı, güvenli ve nezih iş ortamı sağlamak, çevreyi korumak, şeffaf kurumsal yönetimi kapsayan
politika ve uygulamalarla, çalışanlara ve topluma, sürdürülebilir değer ve fayda sağlamak gibi
konularda sorumluluk almıştır. Daha insancıl bir küreselleşme için üzerine düşeni yapacağına söz
vermektedir. (http://www.akbank.com/1727.aspx-erişim tarihi:03.01.2011)
Uluslar arası markalar ve STK’ların yürüttükleri sosyal sorumluluk kampanyalarından görsel
olarak da örnek vermek gerekirse; içlerinden en etkileyici olanlardan başlamakta fayda vardır. Aşağıda
reklam afişleri olan “Meir Panim” markası, David ve Rivka Zilbershlag tarafından 2000'de nadir
bulunan bir karaciğer hastalığı nedeniyle kaybettikleri oğullarının anısını yaşatmak adına kurulmuştur.
Karaciğer rahatsızlığı nedeni ile her yemeği yiyemeyen ve sadece tek tip gıda ile beslenmek
mecburiyetinde kalan oğullarının ardından İsrail Tel-Aviv de “Yoksul ve Evsizlere” yönelik olarak bir
kampanya başlatmışlardır. Kışı geçirebilmeleri için gerekli olan paranın toplanabilmesi için başlatılan
kampanya da umutsuzca hayatta kalmak için mücadele veren evsizlere yardım için kıyafete
taparcasına bağlı olan ve çok fazla kıyafet alan sosyo-ekonomik düzeyi yüksek müşteriler hedef kitlesi
olarak seçilmiştir. Söz konusu kampanya çok fazla ses getirmiş; mankenler tarafından sunulan “evsiz”
kıyafetleri çarpıcı bulunmuş ve kampanya çok fazla yardım toplayarak başarılı olmuştur.
18
Bir başka Sosyal Sorumluluk Kampanya’sı örneği de aslında tam bir sosyal sorumluluk örgütü
olan UNİCEF’den vermek yerinde olacaktır. Aşağıdaki resimde elinde su tabancası ile duran kız
çocuğu teması ile anlatılmak istenen ve sloganı “Bad Water Kills” yani “Kötü Su Kaynakları Öldürür”
olan kampanya ‘da aslında iki tema işlenmektedir.
Birincisi ve en açık olanı sıhhi olmayan su kaynaklarının çocuklara ve insanlara zarar verdiği
ve temizlenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. İkinci tema ve “gizli” olarak anlatılmak istenen ise
Ortadoğu’da çocuk askerlerin olduğu ve ellerinde küçük yaştan itibaren silahlar olduğu ve bu
silahların da aslında fotoğrafta olduğu gibi oyuncak olmayıp, çocuklara ve masum insanlara zarar
verdiğidir. Çocukların savaşı bir oyun gibi algıladıklarını ancak gerçek silahların resimdeki su
tabancası kadar masum olmadığı teması da fotoğrafçı tarafından çarpıcı ama imalı bir şekilde
anlatılmak istenmiştir.
19
Yukarıdaki resimde Afrika’nın Zahire Kentinde Ulusal bir Açlıkla Mücadele örgütü olan
“Operation Hunger” örgütünün aç çocuklar için gerilla reklam örneklerinden de birisi olan ve para
çekme makinelerine benzeyen bir otomatik bağış makinesi ile aç bir çocuğun doyurulmasına katkıda
bulunulması için yaptırılmış ve üzerinde çocuk resmi olan ve bağış yapılan yerin resimdeki çocuğun
tam da ağız kısmına denk getirilmesi ile psikolojik olarak da bağış yapan kimsenin aç bir çocuğun
karnını doyurduğunu hissedeceği türden tasarlanmış olan makinelerde yaratıcı Sosyal Sorumluluk
Kampanyası reklam örneklerindendir.
Tüm bu çarpıcı sosyal sorumluluk reklam örneklerinin yanı sıra; sosyal sorumluluk reklam
kampanyaları yüzünden başı derde giren reklam tasarımcıları da bulunmaktadır
20
Danimarkalı tasarımcı Nadia Plesner Darfur’da meydana gelen iç savaştan etkilenen halk ve
özellikle çocuklar için açılan “Save Darfur” adlı sitenin yürüttüğü global kampanyaya destek için bir
tasarım yapmıştır. Plesner, tüm medyanın da dikkatini çekebilmek adına çarpıcı bir tasarım ile dünya
medyasının karşısına çıkmıştır. Tasarım basit ama dikkat çekicidir. Basit olan kısmını herkesin bildiği
ölümle ve açlıkla mücadele eden çocuk figürüyle, çarpıcı olan kısmını ise bu çocuğun koluna iliştirilen
lüks bir çanta ve kucağındaki küçük ve sosyetik köpekle vurgulamaya karar verir. Bu fikirden
hareketle ortaya aşağıdaki poster ve t-shirt tasarımı çıkar. Nadia Plesner, bu yola çıkarken bu tip bir
durumu öngördü mü bilinmez ama tasarımda kullandığı öğelerden çanta gerçekten de olay yaratmıştır.
Louis Vuitton firması, olayı üstüne alır, Paris Merkez Ofisi’nden Nadia Plesner’e gönderilen bir
mektupla duruma itiraz eder, tasarımda Darfurlu çocuğun koluna takılan çantanın kendi firmaları için
üretilen bir tasarımdan hareketle çizildiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu belirten bir yazı
yayınlar. İlginç olan bu yazıda hiç bir şekilde Louis Vuitton markasının ve/veya tasarımlarının bu tip
bir kampanya ile zarar gördüğüne değinmezler. Louis Vuitton’un temel derdi, markanın ve logonun
izinsiz kullanılmasıdır. Nadia Plesner ise bu süreçte tasarımın farklı olduğunu, iyi incelendiğinde bu
gerçeğin ortaya çıkacağını söylemiştir. Tartışma konusu tasarım ise aşağıdaki gibidir.
21
7- Sonuç:
Sonuç olarak denilebilir ki; Kurumsal sosyal sorumluluk konusuna eğilen firmalar önemli
kazanımlar sağlamaktadırlar. Yapılan çalışmalar sonucunda belirlenen faydalar aşağıdaki gibi
sıralanabilir:

Şirketlerin marka değeri ve dolayısıyla piyasa değeri artmaktadır

Daha nitelikli personeli cezbetme, motive etme ve tutma imkânı doğmaktadır

Kurumsal öğrenme ve yaratıcılık potansiyeli artmaktadır

Özellikle bu konularda hassas yatırımcılara ulaşma imkanı oluştuğundan, hem hisse değerleri
artmakta hem de borçlanma maliyetleri düşmektedir

Yeni pazarlara girmekte ve müşteri sadakati sağlamada önemli avantajlar elde edilmektedir

Verimlilik ve kalitede artışlar gerçekleşmektedir

Risk yönetimi daha etkin hale gelmektedir.

Toplumun ve kural koyucuların şirketin görüşlerine önem vermesi sağlanmaktadır.
Yukarıda da detaylı olarak sıralandığı gibi; kurumsal sosyal sorumluluk konusunu ciddiye
alan şirketler önemli kazanımlar sağlamaktadırlar. Başta, şirketlerin marka değerleri ve dolayısıyla
piyasa değerleri artmaktadır. Günümüzde tüketiciler bir ürünü sadece kalitesi ve maddi değeri ile
değil, bu ürünü üreten işletmelerin sosyal sorumluluk faaliyetleri ile birlikte değerlendirerek de tercih
etmektedirler. Auger ve arkadaşları tarafından (2003) Amerika’da yapılan bir araştırmada tüketicilerin
etik kurallara uygun olarak üretilmiş (çevreye saygılı, hayvanlar üzerinde denenmemiş) ürünlere daha
fazla rağbet ettikleri tespit edilmiştir. Tüketicilerin bu yöndeki davranışları, toplumun gelişmişlik
düzeyine bağlı olarak değişmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluklarının bilincinde olan şirketler yeni
pazarlara girme ve müşteri sadakati sağlamada önemli avantajlar elde etmektedirler.
Gerek çevre için olsun gerekse yardıma muhtaçlar için olsun; gerek tüketiciler için olsun,
gerekse yolsuzlukla mücadele için olsun, sosyal sorumluluk hem ulusal hem de uluslar arası
platformda yasalarla zorunlu hale getirilmiştir. Ancak bu yasaların haricinde Toplumsal Sosyal
Sorumluluğa sahip olan markalar ve kurumlar bu konunun üstüne özel surette eğilerek bütçelerine ve
hatta marka hedeflerine sosyal sorumluluğu da eklemişlerdir. Sadece şirketler ve markalar değil,
günümüzde gittikçe azalan kaynaklardan dolayı birey olarak tüketicilerde söz konusu sosyal
sorumluluk kampanyalarına STK’lar ile beraber veya sosyal sorumluluğu kendisine düstur edinmiş
markaları satın alarak destek vermeli ve dahası müşteri geliştirme programlarına katılarak sosyal
sorumluluk bilinci gütmeyen markaları uyarmalı ve bu bilinci yerleştirmelidirler.
22
KAYNAKÇA

Ahmet, Esin, İşletmelerin Sosyal Sorumluluğu ve Sosyal Denetim Raporları, İstanbul
Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayınlanmamış Doçentlik Tezi, İstanbul, 1978

Argüden, Yılmaz, Kurumsal Sosyal Sorumluluk, ARGE Danışmanlık Yayınları No: 03, Rota
Yayın Yapım Tanıtım Ticaret Ltd. Şti, 2002, İstanbul

Bartol, Kathryn M. ve David C. Martin, Management, New York: McGraw- Hill.1991

Boone, Lois E. ve David L. Kurtz ,Management, New York: McGraw-HillBoone ve Kurtz,
1992

Carroll, Archie, The Pyramid of Corporate Social Responsibility: Toward, Business Horizons,
Vol. 34 Issue 4

Davis ve R.L Blomstrom, (1975), "Business and Society Environnement and Responsibility",
New York, akt: Yönet, Ender Kurumsal Sosyal Sorumluluk Anlayışında Son Dönemeç:
Stratejik Sorumluluk, Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi

Davis, Keith , Five Propositions for Social Responsibility, Managing Corporate Social
Responsibility, Ed. Archie B. Carroll, Boston: Little, Brown and Company,1997

Erden, Deniz, İşletmelerin Sosyal Sorumluluğunun Algılanması: Mühendislik ile İşletme ve
İktisat Öğrencileri Kıyaslaması, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 20, No.2

Friedman, Milton, The Social Responsibility of Business is to lncrease Profıts, The
New York Times Magazine, Sept. 13, akt: Ersel, Hasan, İktisatçı Gözüyle Şirketlerin
Kurumsal Sosyal Sorumluluğu, TOBB Sosyal Sorumluluk Seminerleri. Ankara, 11
Şubat2005,s.l.http://www.tobb.org.tr/abm/duyurular/HASAN%20ERSEL%20SUNUS.doc

Ferrell, O. C. ve John Friedrich, Business Ethics: Ethical Decision Making and Cases, 2nd ed.,
Boston: Houghton Mifflin Company

Geoffrey P. Lantos, The Ethicality of Altruistic Corporate Social Responsibility. The Journal
of Consumer Marketing, 2002; 19, 2/3

Hatcher, Timothy G. Ethics and Hrd, Cambridge, Mass: Perseus Pub. s:97, akt: TOP,
Seyfi, ÖNER, Akın, İşletme Perspektifinden Sosyal Sorumluluk Teorisinin İncelenmesi, ZKÜ
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 7, 2008

Hoyer, W.D., Brown, S.P., Effect Of Brand Awareness On Choice For A Common, RepeatPurchase Product, Journal Of Consumer Research, 1990, Vol.17, No.2

Kotler, Philip ve LEE, Nancy Kurumsal Sosyal Sorumluluk, İstanbul, 2006,: Kapital Medya
Hizmetleri A.Ş., Çev. Sibel Kaçamak

Özdemir, Hilal, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:8 Sayı:15 Bahar
2009
23

Pappu, R., Quester, P. G., Cooksey, R. W., “Consumer-Based Brand Equity And Country-OfOrigin Relationships”, European Journal Of Marketing, 2006, Vol.40, No.5/6

Robbins, Stephen P, Management, 4th ed., New Jersey:Prentice-Hall,1993

Romanıuk, J., Sharp, B., Paech, S, Drıesener, C., Brand And Advertising Awareness: A
Replication And Extension Of A Known Empirical Generalisation, Australasian Marketing
Journal, 2004, Vol.12, No.3

Sosyal Sorumlulukta Türkiye'nin Liderleri, Capital: Aylık İş ve Ekonomi Dergisi. Şubat 2005.
Yıl:l3

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,
http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk/sozbul,.asp?kelime=sosyal)

Yönet, Ender Kurumsal Sosyal Sorumluluk Anlayışında Son Dönemeç: Stratejik Sorumluluk,
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi
İnternet Kaynakları:
Zarakol, Necla, Özel Sektörde Sosyal Sorumluluk Bilinci, http://www.zarakol.com.tr-erişim
tarihi: 03.01.2011
http://www.dogusgrubu.com.tr- erişim tarihi:03.01.2011
http://www.kurumsalsosyal.com/?pid=1854-erişim tarihi 03.01.2011
http://www.kssrehberi.com/?p=80- erişim tarihi:03.01.2011
http://www.sosyalsorumluluk.org/etkinlik_haber_3.php-erişim tarihi 03.01.2011
http://www.sosyalsorumluluk.org/egitim_kardelenler.php-erişim tarihi:03.01.2011
http://www.sosyalsorumluluk.org/egitim_meslek_liseli.php-erişim tarihi 03.01.2011
http://www.akbank.com/1727.aspx-erişim tarihi:03.01.2011
Şimşek, B, “Yöneticilerin Çalışanlarına Karşı Etik Sorumlulukları” , Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (cilt:1, sayı:3), http://www.sbe.deu.edu.tr/Yayinlar/dergi
Dergi03/etik.htm, [21,12,2006,WEB]. 2003
24

Benzer belgeler

kurumsal sosyal sorumluluğun marka imajına etkisi

kurumsal sosyal sorumluluğun marka imajına etkisi hizmetin tercih edilmesini etkileyen unsurlardan bir tanesidir. Günümüzde tüm dünyada kurumsal sosyal sorumluluğa önem veren ve bu anlayışı, faaliyetlerinin bir parçası haline getiren ve bu şekilde...

Detaylı

ZİNCİR OTEL İŞLETMELERİNDE KURUMSAL SOSYAL

ZİNCİR OTEL İŞLETMELERİNDE KURUMSAL SOSYAL sosyal sorumluluğunu, üretimden tüketime kadar olan bütün aşamalarda icra edilen faaliyetler nedeniyle, topluma zararlı etkileri açısından işletmeyi sınırlayan, toplumun refahına katkıda bulunmaya ...

Detaylı