Böbrekler

Transkript

Böbrekler
Böbrekler
Böbrekler Yapısı ve işlevi
İnsanda bir çift böbrek, omurganın her iki yanında yer alır ve yaklaşık alt kaburgaların hizasında
bulunur. Her böbrek insan boyuna doğru orantılı olarak ortalama 9-12 cm uzunluğunda, 4-6 cm
eninde ve 3 - 5 cm kalınlığındadır. İki böbreğin toplam ağırlığı yaklaşık 300 gramdır. Böbreklerin
hemen üzerinde böbrek üstü bezleri bulunur. Böbrek üstü bezleri, böbreklerden tamamen farklı
bir fonksiyona sahiptir. Böbreklerin etrafı yumuşak fakat sağlam bir koruyucu zarla kuşatılmıştır.
Bu organ, insan vücudu için önemli işlevleri yerine getirmesinden dolayı sürekli iyi bir kan
dolaşımına sahiptir.
Böbrek korteksinde glomerül adı verilen birçok küçük kılcal kan damarı yumağı bulunur.
Glomerülü oluşturan kılcal damar duvarı, kandaki çeşitli maddelerin geçişine olanak sağlar.
Kırmızı (Alyuvar) ve beyaz (Akyuvar) kan hücreleri ile kanın plazması kılcal damardan
süzülemediğinden dolayı sadece glikoz, üre, elektrolitler ve su damar cidarı tarafından emilirler
ve süzülmüş sıvı tübülüse gider. Tübülüste toplanan sıvı ilk idrar olarak adlandırılır. Tübülüse
dakikada 125 ml, günde yaklaşık 180 litre kadar sıvı süzülebilmektedir. Tübülüsler böbrek orta
kısmında korteks-medulla sınırına kadar kıvrımlı bir şekilde seyreder. Bu şekilde süzülmüş
sıvının birçok maddesi ve yaklaşık tüm sıvı tekrar geri emilir ve böylece vücutta kalır. Bu olay
süzülmüş sıvının konsantre olmasını sağlar ve sonuç olarak esas idrar oluşur.
İnsan vücudu günde yaklaşık 1,4 litre suyu idrar yoluyla atar. Bu şekilde vücut idrarda bulunan
zararlı madde olarak adlandırılan çeşitli kimyasal maddeleri atmış olur. Bu zararlı maddelerin
vücuttan atılmasıyla böbrekler organizmadan zararlı zehirli maddelerin atılması gibi hayati
öneme sahip işlevini yerine getirir. Böbreklerin bu görevi yerine getirebilmesi için vücuttaki
toplam kan miktarının daima böbreklerden dolaşması gerekir. İdrarın miktarı, sıvı alımına ve
terlemeye bağlı olarak doğru orantılıdır. Bunun dışında böbrek kemiklerdeki kan yapımını
uyaran bir hormon salgılar. Erythropoetin isimli bu hormon ilikteki kan yapım merkezlerini
uyarıp, kırmızı kan hücrelerini üretmesini sağlar.
İdrar ile birlikte vücuttan elektrolitler de atılır. Böylece organizmanın asit-baz dengesinin
düzenlenmesi sağlanır. Organizmadaki aşırı konsantrenin önlenmesi için vücuttan atılan
maddeler, idrarla atılan maddeler olarak adlandırılır. Böbrek fonksiyonlarının göstergesi olarak
kandaki üre ve kreatinin seviyesi önemlidir.
Böbreklerin aşağıda belirtilen ana işlevleri vardır:
Vücuda alınan sıvının ve elektrolit miktarının düzenlenmesi
1/7
Böbrekler
Kan basıncının düzenlenmesi
Asit ve baz dengesinin düzenlenmesi
Vücudun zararlı maddelerden arındırılması
Kırmızı kan hücre (Erythrositler) oluşumunun düzenlenmesi
Kemikteki metabolizma doku değişiminin düzenlenmesi
Kan şekeri örneğinde böbreğin işlevi
Kan şekeri (glikoz) glomerüldeki kılcal kan damarı duvarından sızar ve tübülüse ilk idrar
süzülmüş sıvı olarak ulaşır. Tübülüsten hemen sonraki glikoz taşımında hemen hemen tüm
glikoz tübülüsten tekrar geri emilir. Kandaki şeker oranı çok yüksek ise glomerülde süzülmüş
sıvıya, tübülüsün tekrar geri emebileceğinden daha fazla şeker verilir. Tübülüse tekrar
emilemeyen şeker buradan böbrek havuzcuğuna idrar olarak akıtılır ve buradan üreter yoluyla
idrar kesesine iletilerek dışarı atılır.
Aile doktorunuz çok basit bir test ile idrardaki şeker oranını tespit edebilir ve böylece kandaki
şeker oranının arttığı şüphesini dile getirebilir. Glikoz yan etki olarak idrarda suyu bağlar. Bu
sebepten, yüksek kan şeker oranına sahip hasta idrar yoluyla sadece şeker kaybetmez, ayrıca
çok su da kaybeder. Hastanın idrar yoluyla çok su kaybetmesi ile sürekli su içme gereksinimi
doğar. Bu gereksinim, diyabet hastalarında kandaki şeker miktarı kötü ayarlanmış olduğunun
tipik belirtisidir.
Vücuttaki su miktarı İnsan vücut ağırlığının yaklaşık 2/3'sine denk olan su, miktar olarak insan
vücudunun en önemli yapı elemanını oluşturur. Suyun insan vücut ağırlığındaki oranı yaş ve
cinsiyet ile bağlantılıdır. Bu oran yeni doğmuş bebeklerde %75, yetişkinlerde yaklaşık % 65 ve
yaşlılarda yaklaşık % 55'ini teşkil eder. İnsan yaşının ilerlemesi ile yağ dokusunun artması ve
bağ dokusunun insan yaşına orantılı olarak zengin su içerikli tipten az su içerikli tipe değişiklik
göstermesi sonucunda vücuttaki su miktarı hızla azalır.
Vücuda su alımı,
vücuttaki su oluşumu ve boşaltımı arasında normalde bir denge söz konusudur. Buna su
bilançosu denir. Vücuda su alımı, susamak, açlık ve iştah gibi dürtüler sonucu sıvı veya katı
yiyeceklerden gerçekleşir. Esas sıvı boşaltımı nihayet sıvı dengesini düzenleyen idrar (renal
boşaltım, yani böbrek boşaltımı) yoluyla gerçekleşir. Ayrıca nefes alıp verme ile de az miktarda
su kaybedilir.
Bir
diğer böbrek dışı atım terleme yoluyla gerçekleşir. Örneğin ağır bedensel çalışmalarda veya
aşırı spor yapılması sonucunda uzun süreli terleme ile su kaybı miktarı yükselir. Bu olay,
yetersiz derecedeki su alımında vücuttaki su dengesinin değişmesine neden olabilir ve böylece
hayati tehlike söz konusu olabilir.
Vücuttaki toplam sıvı miktarı vücudumuzun çeşitli bölgelerine dağılmıştır. Bu miktarının yaklaşık
2/3'si hücre içinde (intrasellüler), 1/3'i kadarı ise hücre dışında (ekstrasellüler) bulunur. Hücre
dışı bölge hücre arası saha (interstitiyum), kan plazması ve damar içi (epithelial lumina)
2/7
Böbrekler
bölümlere ayrılır. Hücre arası saha, tüm insan hücrelerini çevreleyen sıvı bölgedir. Kan
plazması, kanın sıvısını ve hücre içermeyen kısmını oluşturur. Hücreler arasında yer alan
(transsellüler) sıvı, epithelial boşluk olarak adlandırılır. Hücre dışı bölgede sıvının patolojik
olarak (hastalık derecesinde) artması, deri yüzeyinde şişme olarak görülen olay, ödem olarak
adlandırılır.
Vücuttaki su miktarında dengesizlikler çeşitli vücut fonksiyonlarını etkileyebilir ve kimi zaman
ölüme yol açabilir. Negatif bir su miktarı dengesi organizmanın su kaybına yani dehidratasyona
(su eksikliği, hacim kaybı), buna karşın pozitif bir su dengesi de su fazlalığına yani
hiperhidratasyona (hacim artışı) yol açar.
Neden susarız?
Susama hissi vücudun bir tepkisidir. Susama olayı, vücudumuzun sıvıya ihtiyacı olduğunu
gösterir. Susama hissi sıvı ihtiyacında ve yüksek yemek tuzu yoğunluğunda ortaya çıkar.
Vücudumuzda %1-2'lik bir su kaybı bile susamamıza neden olur. %20'den fazla su kaybında ise
sağlık sorunları kaçınılmaz olur. İnsan haftalar boyunca yemek yemeden durabilmesine karşın
su içmeden duramaz.
Susama olayı sadece ideal durumlarda
sıvı alımını düzenler. İçme alışkanlığını susama hissi ile birlikte öğrenilmiş davranış biçimleri de
etkiler. Susama hissi stres gibi belirli durumlarda bastırılabilir veya hissedilmeyebilir. Bu
durumlarda vücut susuz kalır. Bu durum özellikle yaşlı insanlarda görülür. Bu insanlarda
genelde susama ihtiyacı azaldığı için vücuttaki sıvı kaybı çoğunlukla doğru dürüst
önemsenmemektedir.
Almanya'da diyaliz Diyaliz kelimesi Yunanca'dan gelir ve 'Çözülme' anlamındadır. () Doğa
bilimciler diyaliz kelimesinden yarı geçirgen membranla osmotik farklılık gösteren parçacıkların
ayrılması sürecini anlıyorlar. Örneğin diyalizi proteinleri ve tuzları ayırmada kullanıyorlar. Tıp
dünyasında diyaliz özellikle kan temizleme süreci olarak kullanılıyor.
Almanya'da yaklaşık 60.000 terminal böbrek yetmezlikli hasta vardır.
(Rapor 1999, QuaSi-Niere GmbH). Her yıl kronik böbrek yetmezliğine yakalanan hasta sayısı
yaklaşık 12.000'dir (Rapor 1999, QuaSi-Niere GmbH). Tüm terminal böbrek yetmezlikli
hastalardan %24'ü aynı zamanda diyabet hastasıdır (Rapor 1999, QuaSi-Niere GmbH). Çocuk
yaştaki kilolu insanların artması Tip-II diyabet hastaların çoğalmasına neden olur ve böylece
Almanya'daki terminal böbrek yetmezlikli hasta sayısı artmış olur. Almanya'da genel olarak
yükselmiş yaşam süresini bu trendi güçlendirebilir.
Terminal böbrek yetmezlikli hastaların tıbbi yardım olmaksızın yaşama olasılıkları yoktur. Bu
hastaların kanları, sağlıklı insanlarda böbreğin kandan temizlediği tuzlar, zehirli maddeler ve
metabolik atıklar ile kısa zamanda zehirlenir. Bu nedenle bu hastaların organizmasındaki kanları
diyaliz yardımı ile temizlenir.
3/7
Böbrekler
Bunun için çeşitli yöntemler kullanılır. Hemodiyaliz (Kan temizleme)
Hemodiyaliz: Vücut dışında bir makine aracılığıyla kan zararlı maddelerden arındırılır.
Hemodiyaliz belirli bir suni kan temizleme yöntemidir. Bu işlem vücutta birikmiş zararlı
maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yarar. Çalışan böbrekler kandan zararlı (toksik)
metabolik atıkları (idrarla atılan maddeler) filtre eder ve idrar ile vücuttan atar. Böbreklerin işlevi
fazlasıyla kısıtlanması veya işlev kaybında vücuttaki kan suni membranlar yardımıyla zararlı
maddelerden temizlenmelidir. Hemodiyalizde vücudun dışındaki membranlı (suni böbrek)
makine kullanılır. Kanın temizlenmesi, hayati önem taşır. Diğer kan temizleme yöntemi periton
diyalizidir. Karın boşluğunda bulunan organların etrafındaki periton zarı Periton diyalizinde
membran olarak kullanılır. Almanya'da 1999 yılında diyaliz tedavisi gören yaklaşık 60.000 hasta
vardı.
Hemodiyali
z tedavisi genellikle ilgili uzman personel ve doktor ekibi gözetiminde hemodiyaliz ünitesinde
uygulanır. Bununla birlikte hastanın sıkı bir tedavi planını uygulaması gerekir ve genelde
haftada 3 kez 4 - 5 saat süre ile tedavi merkezine gitmelidir. Hemodiyaliz tedavisi tüm
kısıtlamalar ile birlikte zaman alıcıdır. Bu da mesleki ve normal yaşamda kısıtlamalara yolaçar.
Hemodiyaliz tedavisi nasıl gerçekleşir?
Hemodiyalizde vücutta birikmiş zararlı maddeler bir membran aracılığı ile vücuttan uzaklaştırılır.
Bu membran bir filtre işlevine sahip olduğu için maddelerin sadece bir kısmını süzer.
Membranın bir tarafındaki maddeler, diğer taraftaki maddelere oranla daha yoğun olması
durumunda madde yoğunluğı dengelenene kadar bu maddeler daha yoğun olan taraftan, az
yoğun olan tarafa membran aracılığıyla geçer (difüzyon veya osmoz). Hemodiyalizde
difüzyonun fiziksel prensibinden yararlanılır. Kan, diyaliz sıvısına karşın daha farklı metabolik
atıklar yoğunluğuna ve kan tuzuna sahiptir. Bu nedenle bu maddeler kandan diyaliz makinesine
geçer.
Buna karşın ilgili
maddeler ile zenginleşmiş diyaliz sıvısı karışımı hastanın kanına pompalanır. Yani kandan
zararlı maddeler uzaklaştırılır ve gerekli maddeler kana ilave edilir.
Hemodiyaliz tedavisi ne zaman uygulanır?
Akut böbrek yetmezliğinde veya zehirlenmelerde birkaç gün uygulanır.
İlerlemiş safhadaki kronik böbrek yetmezliğinde (kronik böbrek kifayetsizliği) terapi sürekli
uygulanır.
Hemodiyaliz tedavisi nasıl yapılır?
Genelde kan vücuttan koldaki bir atardamarda takılan bir hortum ile alınır. Hemodiyaliz için
yeterli kan akımınının sağlanması için bir cerrah, hastanın atar ve toplar damarı arasında bir
bağlantı (şant) oluşturur. Bu bağlantı diyaliz makinesine sık sık bağlanılmasını kolaylaştırır.
Hortum sistemiyle kan diyaliz makinesine ulaşır. Kandan metabolik atıklar ve kandaki fazla
miktardaki su arındırılır ve kan tuzu (elektrolit) dengelenir. Ardından Shunt (okunuşu şant)
bağlantısı yoluyla kan tekrar vücuda ulaşır. Hemodiyaliz tedavisi normalde haftada üç kez
uygulanır ve her tedavi yaklaşık 4-5 saat sürer. Diyaliz tedavisi genelde diyaliz merkezlerinde
veya ünitelerinde uygulanır. Hemodiyaliz tedavisi, hasta bu hususta özel bir eğitim aldıktan
sonra evde de uygulanabilir.
Ancak hemodiyaliz tedavisinde her zaman bir doktora ulaşabilmek şarttır.
4/7
Böbrekler
Hemodiyaliz tedavisi gören hastalar nelere dikkat etmelidir?
Hemodiyaliz tedavisi sürekli uygulanamadığında kanda düzenli olarak su ve zehirli maddeler
birikir. Yeme ve içme yoluyla vücuda alınan birçok madde vücuttan atılamadığı için bu maddeler
sadece diyaliz tedavisi ile uzaklaştırılır. Bu nedenle hemodiyaliz hastası bir diyet uygulamalıdır.
Hasta bir gün içerisinde vücut ağırlığını bir kg artıracak en fazla 1 litre sıvı alabilir.
Vücutta potasyum birikmesi ciddi ve kısmen hayati tehlike taşıyan kalp ritim bozukluklarına yol
açar. Aşağıda belirtilen gıdalar özellikle potasyum bakımından çok zengindir: Meyve, meyve
suyu, şarap, şampanya veya şıra gibi meyve suları, çikolata, fındık, badem ezmesi, çorba ve
sebzenin haşlandığı su. Hasta bu besin maddelerini hiç almıyor veya kısmen alıyor ise, genelde
bundan başka diyet kısıtlamalarını uygulamak zorunluluğu yoktur.
Yüksek kalori içeren ve özellikle proteinli besin maddelerinin alınması önerilir.
Kısıtlı fosfat atılımı nedeniyle vücutta bu tuzun birikmesi söz konusudur. Bu durumda paratiroid
bezler fazla çalışabilir, kemikte hasarlar meydana gelebilir ve damar tıkanıklığı (arteriyoskleroz)
görülebilir. Hastalar her öğünde fosfatı bağlayıcı tabletler almalıdır. Kandaki kalsiyum miktarı
bakımından gerekli ise, D vitaminin alınması da gerekir.
Diyaliz tedavisi sırasında suda eriyen vitaminlerin kaybı söz konusudur. Bu kayıp uygun ilaçlar
ile dengelenmelidir.
Prognoz
Diyaliz tedavisi böbreğin işlevini tam olarak gerçekleştiremez. Hemodiyaliz vücudu yorar. Kronik
hemodiyaliz hastalarında yıllar sonra damar kireçlenmeleri, kalp hastalıkları, kemik ve eklem
hasarları gibi hastalıklar ortaya çıkar. Kusursuz bir hemodiyaliz tedavisi ve buna ek olarak
uygulanan yüksek kan basıncı, yağ madde değişim bozukluğu ve anemi gibi hassas terapiler,
yıllar sonra doğacak hastalıkları belirgin bir şekilde indirger veya bunların ortaya çıkmasını
geciktirir. Hemodiyaliz tedavisinde şu ana prensip geçerlidir: Hasta ne kadar süre (haftada
bağlandıkları saat) ile ve sıklıkla diyaliz makinesine bağlanırsa, o kadar komplikasyonlardan
korunur ve daha uzun yaşar.
Almanya'daki diyaliz hastalarının yarısından fazlası
bugün 10 yıldan fazla, yaklaşık dörtte biri de 20 veya daha fazla yıl hayatta kalırlar. Diyaliz
tedavisinin yapılma sıklığına (haftada bağlandıkları saat) bağlı olarak hastanın hayatta kalma
süresi uzar.
Ayrıca bununla birlikte diyaliz tedavisi
başlangıcında hastanın yaşı, kooperasyonu ve sahip olduğu diğer hastalıklar da hayatta kalma
süresi için önemli etkenlerdir.
Periton diyalizi (karın zarı diyalizi)
Periton diyalizi nedir?
Periton diyalizi: Periton boşluğunda kanın temizlenmesi
5/7
Böbrekler
(Resim: NetDoktor/Shahin)
Periton diyalizi, diğer bir tabiriyle karın zarı diyalizi, suni olarak kan temizleme işleminin diğer bir
yöntemidir. Sağlıklı insanlarda böbrekler kandan idrar yoluyla atılan maddeleri süzerler.
Böbrekler metabolizma atıklarını atamayacakları durumda olduklarında, kan suni bir yöntemle
temizlenmelidir. 'Suni böbrek', yani hemodiyalizde kanın vücut dışında özel bir filtre ile
temizlenmesine karşın periton diyalizinde hastanın iyi kanlanmış periton zarı vücudun kendine
özgü filtre membranı olarak kullanılır. Periton zarı tüm periton boşluğunu kapsar. Periton
diyalizinde günde birkaç kez periton boşluğuna metabolik atıklarını temizleyen diyaliz sıvısı
akıtılır.
Periton diyalizinin uygulanması bazen sadece belli bir zaman, bazen de
sürekli yapılmalıdır. Her zaman için kanın temizlenmesi hayati öneme sahiptir. Diyaliz ve Böbrek
Nakli Kuratoryumu konsey verilerine göre Almanya'da yaklaşık 60.000 hasta diyaliz tedavisine
mecburdur.
Periton diyalizi hasta tarafından tek başına evde yapılabilir
ve diyaliz zamanlarını günlük hayatına göre esnek bir şekilde düzenleyebilir. Periton diyalizi
tedavisi gören hastalar, hemodiyaliz tedavisi gören hastalara karşın gıda ve sıvı alımında daha
az sınırlandırılırlar. Ama periton boşluğuna yerleştirilen kalıcı kateterin bağlantı yerinin veya
periton boşluğunun iltihaplanma riski vardır.
Periton diyalizi
tedavisinin eğitimi genelde 1-2 hafta sürer. Periton diyalizi hemodiyaliz tedavi sürecine
eşdeğerdir. Tedavi sırasında ilgili uygulama yöntemlerinin dikkatlice yerine getirilmesi
durumunda normal ve sorunsuz bir hayat sürdürülür.
Periton diyalizi nasıl gerçekleşir?
Hemodiyalizde (suni böbrek) vücuttaki kan membran aracılığıyla kanın zararlı maddelerden
temizlenmesi için diyaliz makinesine gönderilir. Bu membran filtre işlevini görür ve difüzyonun
prensibinden yararlanır. Membranın bir tarafındaki maddeler, diğer taraftaki maddelere oranla
daha yoğun olması durumunda madde yoğunluğu dengelenene kadar bu maddeler daha yoğun
olan taraftan, az yoğun olan tarafa membran aracılığıyla geçer. Periton diyalizinde ise, periton
zarı kan filtresi olarak kullanılır. Periton boşluğunu kapsayan ve birçok organı saran periton zarı
yani karın zarı (Peritoneum) iyi bir şekilde kanlanmış ve yarı geçirgen bir membrandır. Kateter
aracılığıyla periton boşluğu diyaliz sıvısı ile doldurulur. Bu diyaliz sıvısında kanda bulunan
maddelerin yoğunluğuna karşın daha farklı madde yoğunlukları mevcuttur. Difüzyonun
prensibine göre bunlar kandan emilir ve periton boşluğuna ulaşır. Diyaliz sıvısı birkaç saat sonra
idrar ile birlikte periton boşluğundan boşaltılır.
Periton diyalizi tedavisi ne zaman uygulanır?
İlerlemiş safhadaki kronik böbrek yetmezliğinde (kronik böbrek kifayetsizliği), yani böbrek kanı
temizlemede ve suyu atmada yetersiz kaldığında böbrek değerlerin aşırı yükselmesi halinde
periton diyalizi tedavisi terapi olarak sürekli uygulanır.
Periton diyalizi tedavisi nasıl yapılır?
Periton diyalizinde hastanın kendisi kateter aracılığıyla periton boşluğuna, periton zarını
temizleyen 2-3 litre sterilize diyaliz sıvısı doldurur. Atılması gereken maddeler kandan periton
zarını aşarak diyaliz sıvısına geçer. Diyalizin bir diğer görevi ise, vücutta bulunan fazla
miktardaki suyu atmaktır. Bu işleme tıp dilinde ultrafiltrasyon denir. Bu nedenle diyaliz sıvısı
glikoz (şeker) içerir. Periton diyalizinde basit bir osmotik geçirgenlik yani difüzyon olayı ile su da
diyaliz sıvısına geçer ve böylece atılır.
Yaklaşık dört beş
saat sonra diyaliz sıvısı zararlı maddeler ile doymuş olur. Bu sıvı karın boşluğundan kateter
aracılığıyla boşaltılır ve yeni temiz bir diyaliz sıvısı ile değiştirilir.
6/7
Böbrekler
Periton diyalizi tedavisi değişik şekillerde uygulanabilir: Sürekli ayaktan periton diyalizinde
(CAPD) hastanın kendisi günde yaklaşık dört beş kez diyaliz sıvısını değiştirir. Otomatik periton
diyalizinde (APD) diyaliz makinesi (Cycler) gece boyunca torba değişimini yapar ve böylece
hasta gün boyunca tedavi engeli ile karşılaşmadan rahat olur ve kendisini daha özgür hisseder.
Periton diyalizi tedavisinde nelere dikkat edilmelidir?
Periton diyalizi vücuttaki kanı sürekli ve düzenli olarak temizler ve kandan su atarak böbreğin
doğal işlevini yerine getirir. Böylece hasta genelde olası yan etkileri daha az hesaplamak
zorundadır. Diyaliz sırasında hasta serbest ve bağımsız olarak günlük alışılmış işlerini yerine
getirme veya mesleğini sürdürme imkanına sahiptir. Periton diyalizine karar veren hastalar,
diyaliz tedavisinin fazlasıyla kendi sorumlulukları çerçevesinde gerçekleşeceği bilincinde
olmalıdır. Bu nedenle periton diyalizi tedavisinden önce hasta sıkı bir eğitimden geçer. Hasta
hijyene önem vermeli ve diyaliz sıvısı ile kateter bağlantı yerini sürekli kontrol etmelidir. Kolay
bir şekilde iltihaplanabilecek ve periton zarının iltihaplanmasına (Peritonitis) yol açabilecek
kateter bağlantı yeri doktorların özellikle endişe duydukları husustur. Olası bir iltihaplanma
hemen tedavi edilmelidir.
Her hasta düzenli olarak belirlenen kan basıncı, vücut ağırlığı ve sıvı boşaltımı değerlerini bir
diyaliz tutanağına aktarmalıdır. Hasta her sekiz - on iki haftada bir kontrol için diyaliz ünitesine
gitmelidir. Periton diyalizi esnasında, vücut vitamin ve protein kaybetmesine karşın diyaliz sıvısı
şeker içerdiği için kalori alır. Bu nedenle dengelenmiş bir beslenmeye dikkat edilmelidir.
Renal Anemi ve Erythropoetin Kronik böbrek yetmezliği olan hastalar daha hastalıklarının ilk
safhalarında renal anemi geliştirirler. Bununla ne anlaşılıyor?
S
ağlıklı bir organizma böbrekte Erythropoetin hormonunu üretir. Bu hormonun oluşumu
böbrekteki uyarıcı aracılıyla ölçülen kandaki oksijen miktarına bağlıdır. Erythropoetin isimli bu
hormon kırmızı kemik iliklerini uyarıp, kırmızı kan hücrelerin üretimini sağlar. Böbrek sınırlı işlevi
sonucunda yetersiz Erythropoetin üretir ve böylece organizmanın oksijen temini için yetersiz
Erythrositler oluşur. Erythrositlerin canlı kalma süresi yaklaşık 120 gün (terminal böbrek
kifayetsizliği hastalığı olan hastalarda bu süre sadece 90 gündür) ile sınırlı olması ve sürekli
yenilenmeleri gerekmeleri nedeniyle yetersiz Erythrositlerin oluşumu uygun değildir. Buna bağlı
olarak organizma, aneminin tipik belirtileri olan yorgunluk veya kısıtlı fiziksel ve ruhsal
performans gösterir. Tıp dilinde buna 'renal anemi' denilir. İşlevini yerine getirmekten aciz
böbrekler (latince Ren= böbrek) kansızlığa (=Anemi) yol açar.
7/7

Benzer belgeler

Kronik Böbrek Yetmezliği (Pdf dosya)

Kronik Böbrek Yetmezliği (Pdf dosya) Hemodiyalizde (suni böbrek) vücuttaki kan membran aracılığıyla kanın zararlı maddelerden temizlenmesi için diyaliz makinesine gönderilir. Bu membran filtre işlevini görür ve difüzyonun prensibinden...

Detaylı