Mikrofonlarla Elektrik Gitar Kaydı

Transkript

Mikrofonlarla Elektrik Gitar Kaydı
BAÞLARKEN...
Duvardaki Kukla
Uzun bir uðraþýdan sonra
nihayet merhaba…
Yaklaþýk 18 aya varan (aralýklarla da olsa)
bir çalýþmanýn sonunda yeni projemizi sizlere
ulaþtýrmanýn mutluluðu içerisindeyiz. 2006
Temmuz ayýnda "Sanal bir dergi yapsak güzel
olmaz mý?" þeklinde bir sorunun kafada belirmesiyle düþüncede oluþan, çeþitli uðraþýlar sonunda sadece yönetici kadrosunun bildiði bir projeye
dönüþen, Ocak ayýnýn baþýndan itibaren yapýlan
hýzlý ve yoðun bir çalýþma-konuþma döneminin
ardýndan da ilk sayýsý siz sevgili okurlarýmýza
ulaþan "Lacivert Sayfalar" hepimize hayýrlý
uðurlu olsun. Bu tatlý yorgunluðumuzu sizinle
paylaþmak ve projemizin amaçlarýný anlatmak
için bir "Merhaba" yazýsý yazmanýn uygun olacaðýný düþündük. Bütün okurlarýmýza MERHABA!
Her þeyden önce "Lacivert Sayfalar"
isminin tercih edilmesinin nedenini anlatmak
lazým. Eski üyelerimiz hatýrlayacaklardýr, þu anda
www.mygitar.com þeklinde bildiðimiz sitenin en
eski adý "Mavi Sayfalar"dý. Bu sözcük öbeði
MyGitar'ýn ve MyDükkan'ýn kurucusu Selçuk
Abimizin (Selçuk Uzunhasanoðlu) yayýmladýðý
nota kitabýnýn adýdýr (Müzikte Mavi Sayfalar).
"Lacivert Sayfalar", bizi bir araya getiren, internette böylesine güzel bir ortamda yazýþmamýzý,
bilgi alýþveriþinde bulunmamýzý saðlayan Selçuk
Abimize küçük bir ithaftýr. Sadece maviyi biraz
koyulaþtýrdýk!!!
Peki bunca zamandýr tanýtýmý yapýlan,
üyelerimizin forumda "Nedir bu proje? Ne zaman
baþlayacaksýnýz? Yeni site dediðiniz bu mu?"
þeklinde sorular sorarak kafalarýnda bir yerlere
oturtmaya çalýþtýklarý proje nereden çýktý?
Görüyoruz ki forumumuzda bazý konularda bilgi açlýðý çekiliyor. Ýnsanlarýn çoðu ayný
konularda ayný dertten muzdarip. "Ýyi klasik gitar
nasýl anlaþýlýr?", "Þu elektro nasýldýr?", "Gamlar
ne iþe yarar?", "Evde nasýl kayýt alabilirim?"…
tarzýnda çok fazla soru var. Gelen pek çok yeni
üyemiz benzer konularda baþlýklar açýyorlardý;
bu da hem biz moderatörlerin ve adminlerin
iþlerini zorlaþtýrýyor, hem mevcut bilginin düzensizleþmesine neden oluyor, hem de forumda
karne puanlarýnýn düþürülmesine, zaman zaman
da tartýþmalara neden oluyordu. Ayný zamanda
böylesine önemli konular üzerine açýlan konularýn bazýlarýnda "bilmeyen ve bilmediðini
bilmeyen" bazý arkadaþlarýn yazdýklarý kafa
karýþýklýðý gibi önemli bir sorunu beraberinde
getiriyordu.
"Lacivert Sayfalar" sizin bu sorunlarýnýzý
çözmek, en azýndan kafanýzda bir takým fikirlerin
netleþmesini saðlamak amacýyla hayata geçirilmiþ bir projedir. Merak ettiðiniz konularda
düzenli ve periyodik olarak bilgi almanýzý saðlamak projemizin birinci amacýdýr. Elbetteki
herkesin kafasýndaki soru farklý olacaktýr; ancak
her sayýmýzda kendinize bir þeyler katacaðýnýza,
ilginizi çekecek bir þeyler bulacaðýnýza inanýyoruz.
Dergimizde armoni-teori, hakkýnda bilgi,
lütiyelik hakkýnda bilgi, gitar tanýtýmlarý, kayýt
teknolojisi hakkýnda bilgiler, sanatçý tanýtýmlarý,
röportajlar (elimizden geldiðince) ve elbetteki
güncel haberler, konser izlenimleri (paramýz yettiðince ) ) bulabilirsiniz. Elbetteki forumun
nabzýný da tutacaðýz ...
Bunun yanýsýra yazarlarýmýza
özel
mesajla da ulaþabileceksiniz.
Biraz da dergimizin künyesinden
bahsedelim. Projenin oluþmasý için sürekli olarak
yeni fikirler üreten, bunlarý benimle paylaþan, her
seferinde 1,5-2 saate varan MSN konuþmalarý
2
LACÝVERT KADRO
yaptýðým, dergiyi hemen hemen tek baþýna tasarlayan, forumumuzda yazan üyelerin yakýndan
tanýdýðý KRAGEN'e…
Duvardaki Kukla
Kragen'in yetiþemediði zamanlarda tasarýma yardým etmek için uðraþan, kafa patlatan
Phantom'a...
Yine Kragen'in yetiþemediði, içinden çýka-
Kragen
madýðý, bunalýp kafayý yediði son dönemlerde
yardýma
koþarak
derginin
tamamlanmasýný
saðlayan LODOS'a...
Desteðini ilk andan itibaren esirgemeyen
Phantom
ve "tabii yazarým komþu ;)" diyerek beni projede
yalnýz
býrakmayacaðýný
belirten
Lord
Sparhwak'a…
Armoni
Lord Sparhawk
ile
ilgili
yazýlarýný
her
sayý
dergimizde göreceðimiz, ilk andan itibaren projenin içinde yer almayý kabul eden Hokus
Pokus'a…
"Elimden geldiðinin en iyisini yaparým" diyerek
Musical
aramýzda
yer
almayý
kabul
eden
Osmancigil'e…
Güzel yazýlarýyla dergimize renk katan
CD-R ve Musical'e...
Ýlk baþta biraz mesafeli dursa da daha
Osmancigil
sonra projeye ýsýnan ve o noktadan sonra manevi
desteðini arkamýzdan hiç eksik etmeyen, internet
sitesi ile ilgili fikirleriyle bizlere yardýmcý olan
Blackmore'a…
Ve elbetteki MyGitar'ý kurarak tüm bu
Hokuspokus
insanlarýn tek bir çatý altýnda toplanýp yeni projeler ortaya koymasýný saðlayan SELÇUK ABÝMÝZE
sonsuz teþekkürlerimi sunmak istiyorum. Siz
olmasaydýnýz bu proje benim aklýma gelen ham
CD-R
R
bir düþünce olarak kalýrdý.
Ve tabii ki MyGitar üyeleri… Umarýz hepinizin keyif alacaðý bir proje olur.
Hepinize tekrar çok lacivert bir
Lodos
MERHABA!!!
duvardaki_kukla…
3
TASARIM EKÝBÝ:
Kragen, Lodos, Phantom
Lüthiye
5 de
Lütiyelikte Gitar ve Keman
Tarihine Kýsa Bir Bakýþ
Penceremden
Dýþarýda
8 de
Armoni
20 de
Kayýt Teknolojisi
Bir Bass Gitaristin Rüyasý
Evde Gitar Kaydý ve
Temel Kavramlar
22 de
Dinli - Yorum
Amadeus
11 de
26 da
Röportaj
13 de
Yaþama Dair...
80 Kalibre
Alýþveriþ Sýrasý ve
Sonrasýndaki Haklarýmýz
Ýnceleme
17 de
Yamaha Magicstomp
29 da
Hiçbir Þey
Üzerine Her Þey
31 de
4
Lütiye
Lord Sparhawk
Lütiyelikte Gitar ve Keman
Tarihine Kýsa Bir Bakýþ
Hepinize merhabalar komþular, uzun
zamandýr planladýðýmýz Lacivert Sayfalar projemizi nihayet hayata geçirmiþ olmanýn mutluluðu içerisindeyiz. Çeþitli alanlarda yazýlar içerecek online dergimizde ben de Lütiye bölümünde
sizlere yazacaðým. Mygitar'ýn daha da iyi yerlere
gelmesi dileklerimle ilk konumuz olan "lütiyelik'te
gitar ve keman tarihine kýsa bir bakýþ" konumuza
hemen baþlýyorum.
Öncelikle dilimizde biraz garip duran
Lütiye kelimesinin kökenine bakalým. Bildiðiniz
Ýngilizceye geçen "Luthier" kelimesinin kökeni
çok eskilere dayanmaktadýr. "Luth" Fransýzcada
Lavta (Lute) anlamýna gelmektedir ve o zamanlardan beri enstrüman yapýmcýlarý Luthier - lavta
yapýmcýsý- adýný almýþlardýr.
Bu kiþiler her ne kadar lavta dýþýnda
baþka çalgýlarý da yapýyor olsalar da kelime
deðiþmemiþ ve günümüze kadar da bu þekilde
gelmiþtir. Lütiyelerin asýl alaný her türlü telli ve
yaylý çalgýyý kapsasa da, bunlardan pek çoðu bizi
en baþta ilgilendirmediði için yazýlarým gitar ve
Lavta
gibi bazen Lüthiye olarak da kullanýlan Lütiye
kelimesi Enstrüman yapýmcýsý ve tamircisi
anlamýna gelmektedir. Bazý çevrelerde sadece
yaylý çalgý yapýmcýsý diye bilinse de gerçekte
evrensel olarak çalgý yapýmcýsýdýr. Fransýzcadan
5
keman ailesi üzerine olacak. Aksi takdirde her
detayý yazýma sýðdýrmam mümkün olamazdý.
Dünyada keman ve gitar yapýmý yurdumuzun aksine çok daha uzun temellere dayanmaktadýr, formu aslen bizim klasik kemençele-
rimizden geçmiþtir. Kemanýn ilk þekli Ýtalya da
1540 yýllarý civarýnda Kaspar Tieffan Brucker
tarafýndan verilmiþtir. Ardýndan ilk keman yapým
okulunu Gasparo da Salo kurmuþtur. Bu
dönemde keman yapým sanatýnda büyük ilerlemeler olmuþ ve pek çok yetenekli yapýmcý doðmuþtur. Bunlardan en önemli olaný olan Andrea
Amati yaylý çalgý ailesini bugünkü bildiðimiz son
forumuna sokmuþ ve büyük ilerlemeler kaydetmiþtir. Keman yapýmýnýn en büyük üç ailesinden
biri olan Amati ailesinin en baþarýlý üyesi Andrea
Amatinin torunu olan Niccolo Amati'dir.
Niccolo ailesinden aldýðý mirasý daha da
ileri yerlere getirmiþ ve kemanýn ses performansýný arttýrýcý geliþtirmeler yapmýþtýr. Ama en
büyük baþarýsý Amati ailesinden sonra keman
yapýmýna çok büyük iki aileyi daha katmasýdýr.
ise kemanýn altýn çaðýný getirmiþ olmasýndandýr.
Önceki yapýmcýlarýn sadece þablon kullanarak
yaptýklarý simetrik olmayan çalgýlarý inceleyen
stradivari, matematik'teki altýn oranlarý kullanarak yeni bir çizim tekniði yaratmýþ ve kemanýn
bilinen son kusursuz þeklini vermiþtir.
Bu tasarým o kadar mükemmeldir ki,
ölümünden neredeyse 300 yýl sonra bile hala
onun tasarýmlarýna göre yaylý çalgýlarý yapmaktayýz. Gitarýn aksine keman yapýmý bu zaman
içerisinde çok daha hýzlý ilerlemiþtir ve herhangi
bir geliþtirme yapmak imkansýz gibidir. Her þey
bulunmuþ, denenmiþ, en iyisi seçilmiþtir. Yeni
þeyler keþfetme þansý çok azdýr. Aðaç seçiminden, köprü tasarýmýna, cilasýndan, içyapýsýndaki
herhangi bir parça yüzyýllarýn tecrübesiyle belirlenmiþ ve teknik olarak herhangi bir parçada
Antonio Stradivari Ýllüstrasyonu
En meþhur çýraklarý Andrea Guarneri ve Antonio
Stradivari'dir.
Her ne kadar Stradivari'nin çocuklarý
Omobono ve Francesco babalarýnýn mesleðini
sürdürmüþ olsalar da çok fazla baþarý saðlayamamýþ ve babalarýnýn ismi altýnda ezilmekten
kaçamamýþlardýr. Guarneri ailesinde ise iþler
biraz daha Amati ailesine benzemiþ ve en
baþarýlýlarý Amatilere benzer þekilde Andrea
Guarneri'nin torunu olan Guarneri Del Gesu
olarak da bilinen Bartolomeo Giuseppe Guarneri
olmuþtur. Kemaný bir adým daha ileriye taþýyarak
Amati ailesinin en baþarýlý üyesi olmuþtur, bugün
pek çok profesyonel organoloji uzmanýna ve
icracýlara göre Del Gesu'nun kemanlarý iþçilik ve
estetik olarak Stradivari'ninkilerden geride
kalsalar da ses olarak genelde daha baþarýlýdýrlar. Stradivarinin bu kadar meþhur hale gelmesi
Amati 1628
Stradivari 1693
6
Lavta
Barok Gitar
Electro
(Rickenbacker)
Spanish
7
milimetrik bir farký bile kabul
etmemektedir. Aksi takdirde bu farktan doðacak sonuçlar çok çok önceden belirlenmiþ ve bilinmektedir, bu
yüzden keman yapýmý oldukça katý bir
disiplindir.
Gitar dünyasýna baktýðýmýz
zaman iþler daha farklýdýr. Olasýlýklar,
seçenekler çok daha yüksektir, bu da
bir yapýmcý için gitar yapýmýný cazip
hale getirir. Modern Gitarýn tarihi
1800'lere dayanýr. Öncesinde ud'un
yakýn akrabasý olan lavta onun
geliþtirilmiþ hali Vihuela Avrupa da
yaygýnca
kullanýlmýþ,
sonralarý
deðiþen akort sistemine göre tel
sayýlarý 4 ten 6 ya çýkan barok gitarlar
yaygýnlaþmýþtýr. Bunlar 8 biçimli bir
gövdeye sahip baðýrsak telli enstrümanlardý.
Klasik Gitarýn bildiðimiz modern hali ise Antonio De Torres
tarafýndan
verilmiþtir.
Önceleri
marangozluk yapan Torres, Seville'e
taþýndýktan sonra gitar yapýmýna
baþlamýþ, pek çok yenilikler ve standartlar getirmiþ, ses baþarýmýnda üst
tahtanýn önemini fark edip yelpaze
balkon sistemini bulmuþtur. Bu
sayede klasik gitar kýsýk sesli bir
enstrüman olmaktan çýkýp bir konser
enstrümaný olmuþtur. Torres kýsaca
gitarýn Stradivarisidir, getirdiði pek
çok standart bugün hala aynen kullanýlmakta ve son derece baþarýlý
sonuçlar alýnmaktadýr.
Her ne kadar sayýsýz balkon
dizayný, double top gibi uygulamalar
geliþtirilmiþ olsa da hala en çok kullanýlan yöntem yelpaze sistemdir.
Torres sonrasý Hermann Hauser,
Ignacio Fleta, Sanos Hernandez,
Manuel Ramirez gibi büyük yapýmcýlar mükemmel iþçiliklerde gitarlar
üretmiþlerdir. Bunlarýn pek çoðunun
gitarýný çalan Andreas Segovia klasik
gitarý dünyaya bir konser çalgýsý
olarak kabul ettirmesi açýsýndan
önemli bir þahýstýr.
Diðer tüm gitar çeþitleri
temelde klasik gitar üzerinden
üretilmiþtir.
Sonralarý
tamamen
özelleþmiþ ve ayrý birer tür oluþturmuþlardýr. Bunlardan C. F. Martin ve
Orville Gibson çelik telli akustik ve
bombeli göðüslü gitarlarda birer
efsane olmuþ, Rickenbacker ilk
manyetikli gitarý üretmesinin ardýndan
masif gövdeli elektrogitarlar Leo
Fender'in öncülüðünde çok büyük
kitlelere
ulaþmýþ
ve
popüler
olmuþlardýr.
Dünyadan gözümüzü ülkemize
çevirdiðimizde ise maalesef enstrüman yapýmýný geniþ kitlelere yaymada
dünyaya göre çok geride kalmýþ bir
türlü hak ettiði yeri bulamamýþtýr.
1800'lü yýllarýn sonuna kadar çalgýlarýmýzýn çoðunu Ermeni ve Rumlar
yapmýþ, ancak 1950'lerde enstrüman
yapýmý canlanmýþtýr. Geride býraktýðýmýz 20. yüzyýlýn ilk çeyreðine
kadar Türkiye'de Lütiyelik "UstaÇýrak" öðretim yolu ile süregelmiþtir.
Ancak, Cumhuriyet'ten (1923) itibaren
açýlmaya baþlanan Konservatuarlarda
ve bazý sanat okullarýnda Lütiye
yetiþtirilmeye baþlanmýþtýr. Ankara
Devlet Konservatuarý kurulduktan
sonra, batý müziði öðretmek amacýyla
Almanya'dan hocalar getirtilmiþ ve bu
hocalar ayný zamanda piyano, keman
ailesi, gitar, vs. gibi çalgýlarýn yapýmýný
da öðretmiþlerdir. Bu zamanlara
kadar gelen Ermeni ve Rumlar aynen
devam etmiþlerdir. Bunlardan en
önemlisi ve adý burada kesinlikle
geçmesi gereken yaptýðý keman
köprüleri
efsane
olan
Vahan
Nigogosyan'dýr. Sonralarý Türkiye de
çalgý yapýmcýlýðýný ileriye taþýyacak
olan
kiþi
Ankara
Devlet
Konservatuarýndan mezun olan Cafer
Açýn olacaktýr. Kendisi ülkemizde
modern çalgý yapýmýndaki en önemli
isimdir. 200 den fazla yapýmcý yetiþtirmiþtir. Kendisinden bir sonraki kuþaktan Yücel Açýn, Ecevit Tunalý, Selim
San, Faruk Türünz, Hasan Sami
Yaygýngöl gibi deðerli lüthiyeler Türk
çalgý yapýmcýlýðýmýzý geliþtirmek
adýna
aralýksýz
mücadelelerine
devam etmektedirler.
Penceremden Dýþarýda
CD-R
R
Sessizlik, karanlýðýn ürpertici serinliði ile
birleþirken, son hazýrlýklarý tamamlamýþ yola çýkmýþtým. Arabanýn arka koltuðuna baþýmý
yaslamýþ gökyüzünü izleyerek kalabalýk þehre
doðru ilerlerken aklýmda bir tek gökyüzündeki
yýldýzlarýn parlak göz kýrpýþlarý kalýyordu. Bana
þans diler gibiydiler, ben de onlara göz kýrptým.
Bunu gören bir tek yýldýzlardý, unvanýmýz aynýydý
ama onlar gerçekti!
Kalabalýk þehre yaklaþtýðýmýzý frene basýp
duran eþimden anlýyordum. Konser zamanlarý
beni asla yalnýz býrakmayan eþim. Grup ile buluþmamýz þehre girdikten on beþ dakika sonra
gerçekleþti ve zaten ayrýlmamýzdan sadece iki
saat geçmiþti. Akþamüzeri son hazýrlýklarý yapmýþ
daðýlmýþtýk kaldýðýmýz otellere. Þehir dýþýnda tur
düzenlemenin bu dezavantajý vardý, ev huzurundan uzak, sýcaklýðýndan habersiz odalarda
kalmak. Oysa avantajý çok daha büyüktü, çok
büyük kitlelere konserler vermek, onlarla buluþmak! Paha biçilemez!
Bir bass gitarist olarak beni çok duygusal
bulabilirsiniz. Duyguyu ritm ile karýþtýrýnca ortaya
çýkanlara kulaklarýnýz inanmazdý, eðer beni
dinleyebilseydiniz. Ama þuanda rüyamdasýnýz,
beni duyma þansýnýz hiç yok. Haydi, hayal
gücünüzü çalýþtýrýn...
Sahne arkasýnda bizler için ayrýlmýþ geniþ
ve lüks bir odada, kadehleri tokuþturup þans diliyorduk birbirimize. Gelirken yýldýzlarýn bana göz
kýrptýðý gibi bende grupdaþlarýma göz kýrpýyordum.
Hepimiz eþlerimizi öptükten sonra sahneye çýktýk.
Uðultu her yerdeydi, inliyordu ve yýkýlmak üzereydi bulunduðumuz mekan. Sahnedeki kalýn perdeden bizi henüz görmemiþ ama bizim için gelmiþ
olan en az binlerce kiþinin sesi dolduruyordu
kulaklarýmý. Baterist geçti yerine, son düzenlemelerini yaptý, gitarlarýmýz hazýr elimize aldýk.
8
Binlerce seyirci ile bizi ayýran kýrmýzý kadife perde aralanmaya baþladýðýnda duyduðum
uðultu kulaklarýmý saðýr etmeye baþlamýþtý.
Baterist öncülüðünde ilk melodik parçamýzý çalmaya baþladýðýmýzda, aklýma gelen ritm olmadý,
müzik kelebek gibi ruhumu oynatýyordu, seyirciden alamýyordum gözlerimi. Hepsini teker teker
tanýmak istiyordum, yüzlerini, gözlerini, çýðlýklarýný beynime kazýmak istercesine inceliyordum.
Oysa ellerim melodi sanki doðuþtan ondan çýkmýþ gibi geziniyordu klavyede tellerde...
Ýlk parçamýz bittiðinde birbirimize baktýk,
ter içindeydik. Üzerimize tutulan ýþýklar sanki
çölde konsere çýkmýþýz gibi bizi yakýyordu. Her
þey yolundaydý, seyirciyi ýsýtmak için çaldýðýmýz
parça daha baþlamadan ýsýtmýþtý herkesi, kimse
yerinde duramýyordu. Daha fazla ara vermeden
kararlaþtýrdýðýmýz ikinci parçayý çalmaya
baþladýk. Sözlüydü, þarký söylemeliydim. Bu þarký
benim þarkýmdý. "Dream All The Time" adýydý
þarkýnýn. Yazdýðým sözler dudaklarýmdan akýp
gidiyor, ellerim bass gitarým üzerinde dans ediyordu. Bedenim yoktu, ben melodiydim artýk.
Görüntüm ile çok ilgilenmeme raðmen, o an ben
yoktum orada. Seyirciler bir aðýzdan benim
yazdýðým sözleri grubumla birlikte yaptýðýmýz
melodi eþliðinde bizim çaldýðýmýz enstrümanlarýmýzla söylüyordu. O sýrada hiç birimiz biz
deðildik. Hepimiz çaldýðýmýz melodi, nota ve
müziktik.
Kulaklarýmda çýðlýklar ile dudaklarýmdan
dökülen sözler sona erdiðinde, elim durduðunda
yine grup arkadaþlarýmla göz göze geldim, þimdi
sýrada seyirciler için hazýrladýðýmýz sürpriz vardý.
Sonra ki parçaya geçmeden önce, grubun
solisti mikrofona yaklaþtý. Önce tüm seyirciye göz
kýrptý sonra þarkýyý beðenip beðenmediðini
sordu. Herkes bir aðýzdan cevabýný verince
"Size bir sürpriz hazýrladýk. Merak
etmezsiniz herhalde. Madem bu parçayý beðendiniz haydi bir kez daha söyleyelim!" demesiyle
herkes bir aðýzdan
"Sürpriz! Sürpriz! Sürpriz!" diye baðýrmaya baþladý. Bunun üzerine baterist ve ben
9
biraz heyecan olsun diye kalp atýþý ritmi yaptýk
ama sonradan izlediðimde bu daha çok
"köpekbalýðý jaws geliyor" gibi bir melodiydi diyebilirim. Solist mikrofona korkutucu bir gülüþ ile
herkesin biraz daha heyecanlanmasýný bekledi ve
"Sýradaki parçamýzý hepimizin çok sevdiði
biri ile söyleyeceðiz, PAUL MCCARTNEY!"
Salon tam anlamýyla yýkýlýyordu. Paul
McCartney sahneye çýkmadan önce ki heyecaným yerini korkuya býrakmýþtý çünkü yer
ayaðýmýn altýnda sallanýyordu! Sahneye çýkýp
yanýma geldiðinde bu adamýn bizimle birlikte çýkmayý kabul ettiði için elim ayaðým titremeye
baþlamýþtý!
Baterist ile ritme baþladýðýmda Paul içeriden kendi bass gitarýný getirdi ve benimle birlikte
çalmaya baþladý. Oysa yaptýðýmýz provalarda o
þarký söylüyordu! Paul ile göz göze geldiðimde
gökyüzündeki yýldýzlarýn göz kýrptýðý gibi bana
göz kýrptý. Sakinleþtim, çünkü artýk gösteri
zamanýydý!
Bir ara bass gitarý sýrtýna çevirip mikrofona
sarýldý ve solistimizle birlikte coverladýðýmýz bir
The Beatles þarkýsýný söylemeye baþladýlar.
Cover yaptýðýmýz parçayý aslýnda yer yer orjinal
býrakmýþtýk, kendi bestelerimiz yeterince çoktu,
saygý duyduðumuz gruplarýn parçalarýný alýp
bambaþka versiyona getirmeye gerek bile duymuyorduk. Ama bu Paul'du ve ona kendi
þarkýmýzý söyletmek gibi bir yüzsüzlük yapamazdýk. "Your Mama Should Know" parçasýný bu
sefer tek baþýna solistimizle birlikte orjinalinden
daha sert seslendiriyordu.
Seyircilerin olduðu yer sanki fýrtýnaya
tutulmuþ bir denizdi! Herkes herkesin üzerinde,
eller, kollar, saçlar, çýðlýklar birbirine karýþmýþtý.
Gözyaþlarýný tutamayan ve bayýlan kýzlar güvenlik tarafýndan bir þekilde kurtarýlýp baþka yere
taþýnýyordu.
Söz aramýzda grup arkadaþlarým çok
yakýþýklýydý ve haliyle çok karizmatiklerdi! Sahne
de bir de Paul gibi bir adam olunca, kýzlar bayýlmasýn da ne yapsýn! Ben bile orada bir limon
yiyebilirdim ayýlmak için!
Paul ile çaldýðýmýz parça sona ermiþti. Her
güzel þeyin sona erdiði gibi Paul herkese bizim
çok güzel ve iyi yerlere geleceðimizi söyleyip
sahneden indiði gibi arka pistte duran jetine binip
gitti. Sýradaki parçamýz herkesin dilinde olan bir
baþka parçaydý, Paul'den sonra sanki biraz
sönük hissetmiþtik ama hemen toparlanmamýz
gerekiyordu.
Soliste oyun zamaný diye seslendim.
Anladýðýný ifade edercesine gülümsedi ve mikrofona yaklaþýp "Þimdi biraz oyun oynayalým. Bizler
baþka bir lisanda bir þarkýya baþlayacaðýz, sizler
þarkýnýn
devamýný
getireceksiniz. Hazýr
mýsýnýz?!" herkes birden onaylarcasýna baðýrdý,
yine heyecan sarmýþtý
herkesi.
Solistimiz
bilmediði rock tarzýnda Japoncasýyla bir
þarkýnýn
sözlerini
mýrýldanmaya
baþlayýnca seyircilerden anýnda ses kesildi! Herkes þarkýyý
çözmeye çalýþýyordu,
bu neydi? Neydi? O
an herkesin kafasýnýn
üzerinde
beliren
hayali bir soru iþareti
kalabalýðý gördüðüme
neredeyse
yemin
edebilirim! Kimseden
ses yoktu herkes gözlerini kocaman açmýþ düþüncelere dalmýþ þarkýyý
çözmeye çalýþýyordu! Sonunda biri, o kimdi kesinlikle bilmiyorum, þarkýyý söylemeye baþlayýnca
herkes birden ona eþlik etmeye baþladý "Ali
Baba'nýn bir çiftliði var, çiftliðinde inekleri var"
Solistin bu uyduruk Japoncasýný duyan
Japonlar umarým bize kýzmamýþlardýr fakat
Paul'un yerini bir þekilde doldurmamýz gerekiyordu. Nabzý yine tutturmuþ ve sýradaki parçamýza
geçmiþtik. Gecenin sonuna yaklaþýyorduk ama
seyirci bizi býrakmak niyetinde deðildi. Ara verme
zamanýmýzda biz gitmemiþ devam etmiþtik,
dolayýsýyla yorgunluktan bitap vaziyetteydik.
Her konserimizde bunu yapýyorduk ve her
seferinde "niye ara yapmadýk, niye hatýrlatmadýn"
diye birbirimize kýzýyorduk.
Oysa hiçbirimizin aklýna gelmiyor ara vermeyi aklýmýzýn ucundan bile geçirmiyorduk.
Hepimiz seyirci ve müzikle öyle bir olmuþuz ki
bedenimizin hissettiði yorgunluðu tanýmýyorduk.
Son þarkýmýzýn sonuna geldiðimizde ýþýklar bir anda söndürüldü. Perde kapatýldý, dýþarýda
çýðlýklar kopuyordu. Ne olduðunu anlamýyorduk,
acaba sahneye mi fýrlýyorlardý? Bir ara sessizlik
oldu, grup arkadaþlarýmla birbirimize bakýyor
backstage de neler olduðunu anlamaya çalýþýyorduk.
Kalýn kadife perde açýlmaya baþladý,
önümüzdeki takým elbiseli bir adam duruyordu.
Sýrtý bize dönüktü. Yandan gördüðüm kadarýyla
elinde bir zarf tutan önünde mikrofonu duran bir
adamdý bu. Bir þey açýklayacak gibi bir hali vardý
ama ne olabilirdi ki bu?
Adam duru sakin ve tok bir sesle "Sonuna
geldiðimiz bu güzel
konseri bize sunan,
sürpriz ve oyunlarýyla
bizlere harika bir gece
geçirten
Dream
grubuna çok teþekkür
ederiz. Benim burada
bulunma
nedenimi
merak ediyor olabilirsiniz. Merakýnýzý
gidereceðim"
bize
dönüp "Sizlerde yanýma gelin de þu videoyu
izleyelim hep birlikte"
dedi.
Þaþkýnlýkla
etrafýmýza bakarken
ben backstage de
duran sahne korumalarýna bakýyordum. Gayet
sakindiler, adamýn bir sapýk olmadýðý belliydi,
yoksa onlar sahneye atlamýþ adamýn güzel takým
elbisesini, kravatýný, saçýný mahvetmiþ sahneden
indiriyorlardý!
Video bittiðinde seyirci de biz de aðzýmýz
bir karýþ açýk ekrana bakakalmýþtýk. Bu da neydi
böyle!!
Kýrmýzý halý, tören alaný, büyük sahne!...
Adam zarfý bize doðru uzatýrken gülümsüyordu, "Zarfý açýn sonucu içinde göreceksiniz."
Grup arkadaþlarým kýpýrdamayýnca elimi
uzattým zarfý aldým mikrofonun baþýna geçip okumaya baþladým.
"Dream grubu seslendirdikleri "Dream All
The Time" isimli parçalarýyla En Ýyi Çýkýþ Yapan
Grup, En Ýyi Rock Albümü ve En Ýyi Þarký Sözü
dallarýnda Grammy Müzik Ödüllerinde aday
olarak gösterilmiþtir."
10
Dinli-Y
Yorum
Phantom
Symphony-x - Paradise Lost ( 2007 )
Aslýnda Symphony-X benim gözümde çok çok iyi
bir yere sahip bir grup.
Sebebine gelecek olursak, aradýðým þeylerin
tümünü bulabildiðim bir grup. Progressive içerikli aslýnda
bakarsak grup, bu albümde ise her zamanki çizgisinden
ayrýlmadan çok güzel bir yol bulmuþlar gibi gözüküyor.
Albümün giriþ parçasý olan "Oculus ex Inferni" tam bir
"intro" olmuþ; size dinleyeceðiniz albüme dair bilgiler
verebilecek kadar iyi bir intro...
Çok iyi parçalar çýkmýþ meydana, gerek ritmler
olsun, gerek sololar olsun; fakat ne yazýk ki bu albümde
eski Symphony-X sololarýný aradým dersem yeridir.
"Paradise Lost" albümünde biraz daha orkestral öðelere
yer verilmiþ gibi gözüküyor klavyeler biraz daha bol kullanmýþ hatta geçiþlerde solo olarak klavyeler, synthler
kullanýlmýþ... Altyapýlarda bir o kadar güzel. Zaten
senfonisinden hiç birþey kaybetmeyen nadir gruplardan biri Symphony-X....
Güzel þarkýlara gelince, albümün introdan sonraki ilk þarkýsý olan "Set The World On Fire"
benim favorim olmaya aday gözüküyor. Daha sonra albümün 6 ýncý þarkýsý "Eve of Seduction" da çok
hoþ bir parça olmuþ. Ve birde "The Walls Of Babylon" var ki bana eski symphony-x albümlerini hatýrlattý açýkcasý çok hoþ bir parça... Kýsaca edinilmesi gereken kusursuz diyemeyeceðim ancak kesinlikle çok çok iyi bir albüm...
Nightingale - White Darkness ( 2007 )
Nightingale sanýrým bu aralar dinlenebilecek en iyi
gruplardan biri... 1995 yýlýnda "Edge of Sanity" nin frontmani
"Dan Swanö" tarafýndan kurulmuþ olan grup progressive
çerçevesinin dýþýna çýkmýyor. Hoþuma giden yanlarýndan biride bu açýkcasý... Symphony-X e nazaran daha sakin bir progressive metal grubu. Albüm aslýnda ilk dinleyiþlerde sanki
kendini tekrar ediyormuþ gibi bir izlenim býrakýyor ancak,
daha çok dinleyip, albümü hazmettikçe anlýyorsunuz ki aslýnda albüm çok deðerli öðeler içeriyor. Çok "hýzlý" olmasada
insana belirli bir tempoda iþ yaptýracak kadar iyi tasarlanmýþ
parçalardan oluþuyor . Aslýnda bakarsanýz grup 70 lerin progressive gruplarýnýn gitarlarýna biraz daha drive eklenmiþ hali.
Albümden önerebileceðim þarkýlar, progressive unsurlarýný
iyice hissettiren, "Trial and Error" , biraz daha slow, hisli bir
þarký olan "One Way Ticket", akustik partlarý çok güzel olan
"To My Inspiration".... Bu albüm hakkýndaki görüþüm kesinlikle edinilip dinlenilmesi gerektiðidir...
11
Axell Rudi Pell - The Ballads Vol.II ( 1993 )
Belki þimdiye kadar dinlediðim en güzel slow albümlerden birisi
"The Ballads II". Ýnsanýn zaman zaman kafasýnýn çok yoðun olduðu
dönemlerde, insaný rahatlatan, dinlendiren müzikler vardýr, bu albüm
kesinlikle onlarýn en iyilerinden biri. Axel Rudi Pell'i Guns N' Roses'dan
biliyoruz zaten. Oradaki baþarýsýnýn üzerine burada mükemmel
þarkýlar çýkarýlmýþ durumda. Ýlk "Ballads" albümü 1993 yýlýnda çýkmýþtý. Bu ikinci "Ballads" albümü ise 1999 çýkýþlý bir albüm.
Bahsettiðim bu albümler de yeni þarkýlar yok aslýnda, yani Best
of albümleri, her ne kadar "Best of" albümleri sevmesemde bu iki
albüm kesinlikle edinilip dinlenmesi gereken albümlerden...
Albümdeki tek yeni þarký "Come Back To Me" adýyla öne çýkan
mükemmel þarký...
Albümden dinlemenizi tavsiye edebileceðim birkaç parça var, özellikle "Oceans of Time",
"Come Back To Me" ve "Broken Heart". Bu parçalarý zaten dinlediðinizde albümün ne kadar iyi ve
kaliteli olduðunu anlayacaksýnýz.
Liquid Trio Experiment - Spontaneous Combustion
Sanýrým bu albüm incelemesinin en ilginç albümlerinden
biri bu, belki çok sevilecek, belkide hiç bir þekilde sevilmeyecek bir
albüm. Kýsacasý "ya hep ya hiç" albümlerinden biri ile karþý
karþýyayýz. Herþeyden önce albümün en büyük eksiði John
Petrucci'nin karýsý yüzünden dörtlüden ayrýlmýþ olmasý...
Muhtemelen bu albümü dinleyecekler "Liquid Tension
Experiment" tadý arýyorlardýr fakat þimdiden söyleyeceðim þudur
ki, boþuna ümitlenmesinler... Kesinlikle aradýklarýný bulamayacaklar....
Gitarýn eksikliði kendini çok hissetirdi bana açýkcasý...
Sanki planlý programlý kaydedilmiþ bir albüm deðilde, davul,bas ve
klavye emprovizasyonu gibi bir hali var albümün. Yani biraz fazla
"deneysel" müzik "denemiþler". Biraz þiddetli bir þekilde, nerede o eski LTE ler diyoruz ve gözlerimiz
yavaþ yavaþ "paradigm shift" gibi parçalar aramaya baþlýyor.
Bu kadar kötüledim albümü ancak kesinlikle piyasada "albüm" adý altýnda çýkan bir çok rezillikten çok daha iyi seveni için, ancak
bu tür insanlardan çok fazla þey
bekleniyor ve böyle bekleneni vermeyince
maalesef
eleþtiri
oklarýmýza hedef oluyorlar....
Davullar gayet hoþuma gitti
açýkcasý, ancak synthleri çok
beðendim diyemiyeceðim garip
garip efektler kullanýlmýþ hatta
davullarýn bütünlüðünü bozuyor bile
diyebilirim.
Her ne kadar albümü
kötülemiþ
olsamda
albümden
önerebileceðim parçalar yok deðil ,
Fire Dance, Hot Rod, Rpp.(müzik
kavramýna en yakýn parça) , Holes...
12
Kragen
Türkçe Heavy Metal’in yeni adý:
“80 Kalibre”
Kýsaca kuruluþ hikayenizi anlatabilir misiniz? 80
Kalibre nasýl kuruldu, nasýl oluþtu?
Can: Aslýnda 80 kalibre benim her zaman oluþturduðum yan proje gruplarýndan biriydi, gitar çalmaktan
býkmýþtým çünkü istediðim ciddiyette ve yetenekte bir
vokal bulamamýþtým, o dönemlerde çok beðendiðim bir
vokal olan Onur Can Koçak'la gitar çaldýðým
Mysteria'dan yeni ayrýlmýþtým, bu projeden öncede
Caner Akova ve yine Onur'la kurmuþ olduðumuz
Rimeshard projesi vardý; çalýþmaktan en çok keyif
aldýðým gruplardý ama daðýlýnca benim de keyfim kaçtý
haliyle. Bu bunalýmla kuruldu 80 kalibre… Ben vokale
geçtim daha sonra gruba çok kiþi girdi çýktý, þan dersi
aldým, kendisiyle çalýþmaktan çok keyif aldýðým Caner
Akova'nýn gruba girmesiyle daha ciddi hedefleri olan bir
gruba dönüþtük.
Grup ismi nasýl ortaya çýktý? Bir hikayesi var mý?
Can: Ýlk baþlarda bir isim sýkýntýmýz yoktu çok
ciddi bir proje deðildi. Caner Öner, Ümit Yüceaktaþ ve
Andaç Karabulut'la cover çalýþmalarý yapýyorduk,
genelde seçtiðimiz parçalar hep 80'ler heavy metal türü
Dio, Skidrow, Ozzy, Manowar, Helloween gibi sanatçýlardan seçildiði için aklýma bu ismi getirdi. Biliyorsunuz kalibre bir ölçü birimi; bizim çýkýþ noktamýzý anlatýyor biraz
da, bu yüzden herkes benimsedi ismi. Genelde hepimiz
80 doðumluyuz ve bu yüzden ismini böyle koyduk
sanýlýyor.
Müziðinizde yansýtmaya çalýþtýðýnýz belirli bir dünya
görüþünüz var mý yoksa içinizden geldiði gibi mi beste yapýyorsunuz?
C.Akova: Öncelikle beste yapmak zaten içten
gelen bir þeydir ama bestelerin þekillenmesinde belirli bir
hedefin de etkisi olabiliyor elbette. Amacýmýz Türkçe
metal müziði Türkiye'de yaygýnlaþtýrmak. Ayrýca hepimiz
Türkiye'de doðup büyümüþ insanlarýz. Metal, batý müziði
diye içinde yaþadýðýmýz bir folkloru tamamen bir köþeye
atmak da imkansýz. Bu da parçalarýmýzda ister istemez
kendini belli ediyor. Ama öncelikli amacýmýz; sadece ve
sadece müzik yapmak.
Can: Genelde yaptýðýmýz müziðe ön yargýyla
13
bakýlýyor ama bizim amacýmýz bu ön yargýyý kýrmak.
Müziðin evrenselliðini göstermek. Caner'in dediði gibi
sonuçta hepimiz bu coðrafyada büyüdük ama batý
kültürüyle de yoðrulduk. Kendi kültürümüzü deformasyona uðratmadan bir þeyler ortaya çýkarmak en büyük
amacýmýz.
C.Öner: Hepimizin bir görüþü var fakat
þarkýlarýmýzda bu görüþlerimizi deðil de hikayeler anlatýyoruz. Bunlarý melodilerle birleþtirip her parçamýzý
yaþayýp çalýyoruz.
Bir demo albümünüz bulunmakta, internet sayfanýzdan da dinlenebiliyor tüm parçalar. Besteleri genelde kim
yapýyor, sözleri kim yazýyor? Parçalarýn oluþum süreci nasýl
iþliyor?
C.Akova: Þarkýlar genelde klasik bir þekilde
oluþuyor; gruba gelen bir kaç melodi karþýlýklý fikirlerle
geliþtiriliyor. Sözlerin hemen hepsini Hido yazýyor, bazen
de ben onu etkiliyorum, "Þöyle olsun, böyle olsun."
diyerek. Onun da eski bir gitarist olmasý gitar melodilerinde bana çok yardýmcý oluyor.
Can: Aslýnda tam bir görev daðýlýmý yok, her þey
kimyasal tepkime gibi kendiliðinden oluyor. Her zaman
her sözü ben yazmýyorum yada yazdýðým söz olduðu gibi
kullanýlmýyor. Bazen Caner Öner bir melodiyle geliyor
bazen ben ama gitar melodileri çoðunlukla Caner
Akova'dan çýkýyor. Aslýnda herkes her þeyi yapýyor diyebiliriz. Provaya giriyoruz ve "Haydi yeni bir þeyler
yapalým." deyince kendiliðinden oluþuyor.
C.Öner: Herkesin müzikal bilgisi ve melodiye
dair hissettikleri bestelerimizde toplanýyor. Sonuçta bizce
bu yöntem her zaman baþarýlý oluyor.
Grup olarak dünya çapýnda beðendiðiniz, takdir
ettiðiniz, sizi etkileyen gruplar, þarkýcýlar var mý?
Can: Beni hemen hemen her tenor vokal etkiliyor
açýkçasý. O kadar çok farklý teknik ve tarz var ki, ama en
çok etkilendiðim Ronnie James Dio. Sahne duruþu, kiþiliði, yazdýðý sözler.
C.Akova: Beni en çok etkileyen adamlarýn baþýnda Andre Olbrich gelir. Bir virtüöz deðildir ama müzisyen
zekasý harikadýr, kompozisyonlarý ve melodileri ile her
zaman farký yakalar. Onun dýþýnda son zamanlarda Jeff
Loomis çok dikkatimi çeken, çok iyi bir gitarist. Grup
olarak da bir çok grup var ama Blind Guardian, Dream
Theater, Pentagram asla deðiþmez gruplarýmdýr. Kýsaca
80'lerin ruhu ama 2000'lerin kalitesi derim.
C.Öner: Açýkçasý 80'lerde kimi dinlesem kimi izlesem bir þeyinden etkilendiðimi görüyorum. Fakat beni en
etkileyen müzisyen Geezer Butlerdýr. Vokalle alakam
olmamasýna raðmen benim için en büyük müzisyen
James Hetfield'dýr.
Giyim ya da yaþam tarzý açýsýndan düþünülürse grup
olarak bir imajýnýz bulunuyor mu?
Can: Evet aslýnda sahne iþi imaj iþidir fakat þu
anda buna çok fazla önem vermiyoruz. Kanaatimce imaj
müzikten bir adým geride olmalý. Evet sahne duruþu,
kostüm etkilidir fakat genelde imaj ön planda tutulup
müzikten ödün veriliyor. Biz de bu tür þeylerin
karþýsýndayýz. Çok iyi sahnelerde, çok iyi müzikler
yaparken, çok vurucu bir imajla sahnelenmeye bir
þey diyemem fakat; boyanýp paketlenip içi boþ sunulmak, olduðundan fazla abartýlmaya hepimiz karþýyýz.
C.Akova: Bence imaj, grubun müziðiyle uyumunu saðlayan en önemli unsurdur ve dinleyicinin
aklýnda yer eden en önemli þeydir. Ama öncelikle
müziðimizi belirli bir yere ulaþtýrma derdindeyiz.
Bunu baþarýnca imaj konusunda da ilerleme kaydedeceðiz umarým.
C.Öner: 2 yýldýr o kadar çok çalýþýyoruz ki
imaj çok çok arka plan da bizim için.
Konserler ve stüdyo çalýþmalarý dýþýnda da
beraber vakit geçiriyor musunuz? Ya da birlikteliðiniz
sadece müzikle mi sýnýrlý?
Can: Aslýnda çokça beraber olmak
vakit geçirmek isteyen bir grubuz fakat iþti okuldu derken ne yazýk ki çok fazla fýrsat kalmýyor.
C.Öner: Provalar veya özel günler
dýþýnda Can'ýn da dediði gibi pek vakit
bulamýyoruz ama herkesin birbirinden haberi
oluyor. Çünkü 80 kalibre her dakikamýzda.
Bazý gruplar, savaþlar, çevre kirliliði ve
dünyanýn içinde bulunduðu sorunlarý þarkýlarýna
yansýtýyor ya da bir kaç bestesinde bu konulara
özellikle deðiniyor. Sizin de bu tür düþünceleriniz
var mý? Ya da bu tip dünyaya yönelik mesajlar
içeren bir þarký yapma gibi bir düþünceniz
bulunuyor mu?
Can: Bugüne kadar girdiðim
beste gruplarýnda genel olarak
"kitlelerin gönlünü fethedecek
konu" bulma saplantýsý vardý.
Daha çok dinlenme kaygýsý ve
ünlü olma isteði tabi, ama ben
hissedilmeyen þeyin yazýlmasý,
çalýnmasý veya imite edilmesi
taraftarý deðilim. Benim en
büyük derdim müzikteki yozlaþma. Bu beni gerçekten çok etkiliyor ve bende genelde bunun
üzerine yazýyorum ya da
hayatýmýn belli dönemlerinde yaþadýðým duygularý dile
getiriyorum. Tabi açýk açýk deðil üstü kapalý göndermelerle.
C.Akova: Ben müziðin apaçýk bir "mesaj verme
ortamý" olmadýðýný düþünüyorum. Müzik yapan insanlar
sanatçýdýr ve bence sanatçýnýn görevi sanatýný konuþturmaktýr. Belki eskimiþ bir bakýþ açýsý ama ben müziði her
zaman böyle gördüm. Sanatçýnýn sokaktaki adamdan bir
farký vardýr. Sahne bile dinleyicinin olduðu yerden
yüksektedir
ve
sanatçý bir þey
iletme kaygýsýnda olsa bile
bunu kendine
yakýþtýðý gibi
yapmalýdýr.
15
C.Öner: Dediðim gibi parçalarýmýzda ki sözlerimiz herkesi bir hikayeye sürükleyebilir. Dinleyicilerimiz
sorunlara karþý savaþýmýzý parçalarýmýzýn içinde bulabilirler.
Popüler olma kaygýsý adýna müziðinizden ödün vermeyi düþünebilir misiniz? Bu tarz gruplara olan bakýþýnýz
nedir?
Can: Kesinlikle, kesinlikle ve kesinlikle hayýr. Bu
tarz gruplara bakýþ açým pek yok çünkü genelde samimi
olduðunu düþündüðüm ve kendinden ödün vermeyen
gruplar hakkýnda yorum yaparým.
C.Akova: Eðer müzikteki deðiþimler popülist yaklaþým ve samimiyetsizce yapýlýyorsa o zaman tabi ki de
dikkate almaya bile deðmez fakat eðer gerçekten
hissedilerek yapýlan bir deðiþim varsa, ona da saygý duymak gerekir.
C. Öner: Birazcýk bile ödün vermiþ olsaydýk þu
an olduðumuz yerden çok daha yüksekte olurduk.
Cover parçalar konusundaki düþünceleriniz nedir,
sýcak bakýyor musunuz yoksa kendi bestelerinizin daha çok ön
planda olmasýný mý tercih edersiniz?
C.Akova: Cover yapmak konserlerde seyirciyi
gazlamak için iyi bir yöntem olabilir ama bir grubun
karakterini, kendi müziði
belirler ve besteler ön
planda olmalýdýr.
Can: Uzun
süredir cover yapmýyoruz, kendimize
ait yapmak istediðimiz o kadar çok
þey var ki, covera
zaman kalmýyor.
Caner Ö: Caner
ve Can böyle dese de,
her zaman bir yer-
lerde belki sürprizler yaparýz hala çalmaktan zevk alacaðýmýz parçalar olacaðýný düþünüyorum.
Sloganýnýz Türkçe Heavy Metal ancak "The Beast"
adlý bir þarkýnýz da mevcut. Bu konudaki düþüncenizi alabilir
miyiz?
Can: The Beast bize 80 Kalibrenin ilk zamanlarýndan yadigar, daha ufuklarýmýzý ve amaçlarýmýzý
tartýþýp tam anlamýyla belirlemeden, parçalarý Türkçe mi,
Ýngilizce mi yapacaðýmýza karar verememiþtik. Hem
oryantal hicaz birleþtirip hem de yabancý kökenli bir
parça yapma amacýyla ortaya çýktý. Sözler de Ýncil'de
bahsi geçen yaratýða göndermeler var. Hatta orta
bölümdeki sözler direkt olarak Ýncil'den alýntý. Kendi dinimizde de söz edilen bu ortak yaratýða vurguyu parçadaki hicaz oryantal gamlarla yaptýk. Sonuçta müziðin
evrenselliðini ortaya çýkarmak için bu ortak notalarý vurgulamamýz gerek diye düþündük. Dil, din, ýrk ayrýmý
olmadan.
C.Akova: The Beast grubun eski bir parçasý.
Parça ilk yazýldýðýnda Ýngilizce olarak yazýlmýþtý. Üzerine
tekrar Türkçe söz yazmayý denedik. Eski havasýný vermedi ve temaya uymadý. Hem parçaya böyle çok alýþmýþtýk.
Hido stüdyoda parçayý Türkçe söylemeye baþlayýnca
hemen durup "Eski halini çalmalýyýz abi, pek olmadý bu."
deyip bu þekilde býraktýk. The Beast zaten hikaye anlatan
tek parçamýz. Ayrýca sözler bu þekilde çok güzel týnlýyor
bence.
C.Öner: Sonuçta amaç fanatikçe "Türkçe Metal"
demek deðil müziðe hizmet etmek.
Türkiye'de müzik arenasýnda metal müziðin yerini
yeterli buluyor musunuz? Ya da metal müzik yapan gruplar
daha çok underground piyasada mý adlarýný duyurabiliyorlar?
C.Akova: Türkiye'de metal müziði Türkiye'ye
uydurmadan gruplarýn adlarýný
duyurmalarý çok
zor bence. Bunu
baþaran bir kaç
grup var ve çok
baþarýlýlar. Pentagram, Diken ve Çilekeþ ilk aklýma
gelenler mesela.
Can: Bunun cevabýný aslýnda hepimiz biliyoruz.
Dediðim gibi ön yargýlar aþýlmalý, müziðe daha evrensel
ve korkmadan bakýlmalý. Ancak o zaman Türkiye'de her
tarzýn yeri yeterli olur.
C.Öner: Metal müziðin bu sýralarda deðil ama
önümüzdeki 1-2 yýl içersinde hakkettiði yere geleceðine
inanýyorum. 2008 yýlýnda olacak büyük organizasyonlar
belki de bunun belirtilerinden biri.
Devam eden konserler ya da sahne çalýþmalarýnýz var mý?
Can: Bar konserlerine þu anda çýkmýyoruz.Zaten
içinde bulunduðumuz demo ve tanýtým çalýþmasýndan
vaktimiz yok. Amacýmýz bar grubu olmak deðil. Þu anda
var olan bir tanýtým gecesi konseri var ama ortada kesin
bir þey yok. Yazýn açýk hava konserlerinde Pentagram
gibi gruplarýn altýnda sahne alacaðýz.
Yakýn gelecekte bir albüm düþüncesi var mý?
Can: Tüm uðraþýmýz bu yönde.
C.Öner: Olabilecek en yakýn zamanda 80
Kalibre albümünü yapmayý planlýyoruz.
Demo çekimlerinde ve CD'de 3 kiþi gözüküyor, grup
bu kadar mý?
Can: Demo aþamasýnda hep 3 kiþiydik, davullar
zaten kayýtlýydý. Demo bitti ancak davulcu bulduk. Her
þey bittikten sonrada Koray'ý dahil edemedik.
Peki bu yeni davulcunuz gruba uyum saðlayabildi mi?
Sonuçta parçalar onun için yeni ve sizin uzun süredir üzerinde
çalýþtýðýnýz besteler...
Can: Koray bu konuda hiçbir sýkýntý çektirmedi
bize saðolsun, gerçekten çok iyi bir davulcu. Tekniði bir
yana çalarken bizim neler yapacaðýmýzý sezmesi ve
buna göre bizimle beraber müziðe yön vermesi en büyük
artýsý.
C.Öner: Eminim bu
kadroyla daha iyi iþler
yapacaðýz, hiçbir davulcumuz
bize bu kadar uyum saðlayamamýþtý.
16
Ýnceleme
Phantom
YAMAHA
MAGICSTOMP
Yamaha'nýn pek göz önüne çýkmamýþ olan prosesörü olan 24-bit'lik Magicstomp
aslýnda piyasadaki kardeþleri arasýnda çok iyi bir yere sahip olmayý kesinlikle hakediyor.
Ýlk önce yazýya
þöyle baþlamak lazým,
magicstomp dediðimiz
alet nedir, ne iþe yarar,
özellikleri nelerdir?
Yamaha MAGICSTOMP, bir gitar efekt
prosesörüdür.
A s l ý n d a
MAGICSTOMP'un birde
akustik gitar için tasarlanmýþ modeli var. Burada
inceleyeceðimiz elektro
gitar için olan versiyonu...
M AG I C S TO M P,
24bit lik bir prosesör,
çoðu prosesöre göre
analoga daha yakýn
sesler
alýnabiliyor.
Görünümü yeni nesil
efektörlere nazaran daha
bir vintage hissi veriyor,
üzerindeki LCD ekran
hariç çok hoþ bir
görünümü var, çok da
saðlam bir malzemeden
yapýlmýþ...
Kýsaca kutu-
17
nun içinden çýkanlardansöz etmek gerekirse,
• 12V luk kendi adaptörü
• USB kablosu
• Patchleri yüklemek için kendi CDsi.
• Kullaným kýlavuzu.
• Alet üzerinde fabrika çýkýþýnda yüklenen
patch listesi.
MAGICSTOMP'un arayüzü de gayet kolay
ve anlaþýlabilir. Bir çok
kombinasyonlu düðme yok, ne yapmak
istiyorsanýz onun düðmesivar... Ekrandaki MAGICSTOMP yazan yer, patchin adý, alttaki ayarlarý
ekranýn altýndaki knoblardan deðiþtirebiliyorsunuz.
MAGICSTOMP'un üzerinde bir
"tuner" bir de "perfonmance mode"
adý altýnda iki tür farklý durum var.
Tuner bildiðimiz akort aleti, ortadaki
ON/OFF düðmesine basýlý tutunca
karþýmýza çýkýyor, istersek kendi
ayarýmýzý yapabiliyoruz.
Performance Mode ise,
sýralanmýþ 3 patchi, konser
esnasýnda kolay ulaþým için
ayarlanmýþ olarak kullanmak
için yapýlmýþ bir hadise.
ON/OFF düðmesi ve + veya düðmelerine beraber uzun
süreli basarak açýlýyor. Bu
moda geçtikten sonra, her
düðmede bir efekt oluyor.
Aslýnda
çok
iyi
düþünülmüþ ve benim
çok
hoþuma
giden
birþey....
Magicstomp'un
bir avantajýda, rahat
kullanýlan bilgisayar
arayüzü...
Resimde de görüldüðü üzere
ayarlar rahat ulaþýlabilir durumdalar. Programýn
asýl güzel yanlarýndan biri yaptýðýnýz en küçük
ayarý canlý olarak gitarýnýza verebiliyor olmanýz.
Yani her seferinde alete yüklemenize gerek
kalmýyor. Duyarak ayar yapýyorsunuz kýsaca.
Ancak bir eksiði kendiniz efektleri
seçemiyorsunuz. Yani, distortion, reverb, chorus
ayný anda ben açacaðým diyemiyorsunuz. Kendi
seçenekleri var tabiki kýsýtlý deðil bir çok seçenek
var tam olarak 63 adet kombinasyon var ancak
yinede bu özgürlüðü size sunmayýþý çok
hoþunuza gitmeyecektir.
Bu eksiðine raðmen, bir çok prosesöre
göre yinede çok iyi bir arayüzü, çok rahat algýlanabilir ve kolay ton yazýlabilir bir programý var...
Ayný zamanda üstünde amfi simülatörüde var
gayet güzel tonlar alýnabiliyor bunlardanda...
MAGICSTOMP'u ilk aldýðýnýzda size
üzerinde 99 adet kendi efektiyle beraber geliyor.
Bunlar hakikaten güzel efektler... Yanýnda gelen
CD nin içinde ise 159 adet yüklenebilir patch var.
Patch eklenebilirliði açýsýndan gayet geniþ bir
alet MAGICSTOMP, fabrika ayarlarýndan yüklenen patchleri deðiþtirebiliyorsunuz ayrýca, 99
adette istediðiniz gibi kullanabileceðiniz
kendi hafýzasý var. Patchlerinizi
kendinizi bilgisayarda
yazabiliyorken
ayný
18
zamanda yazýlmýþ bir patch'i Magicstomp üzerinden
ayarlayýp, kaydedebiliyorsunuzda... Patchlerden
bahsetmiþken, en son baktýðýmda patch sayfasý
2004 te güncellenmiþti. Bu MAGICSTOMP için çok
büyük bir eksik... Aslýnda magicstomp'un en büyük
eksiði bu zayýf komunitesi diyebilirim. Neredeyse hiç
bi yerden yardým alamýyorsunuz kolay kolay....
Üzerindeki efektlerden bahsedersek, distortion, chorus, flanger, phaser, vibe, tremolo, rotary,
compressor, delay ,reverb, ring mod, pitch-shifter,
çeþitli efektler ( ki bunlar çok orjinal bir duymanýzý
tavsiye ederim...) Birde bunlarýn multi þekilleri var,
az önce bahsettiðim gibi, kýsýtlý sayýda da olsa ayný
anda 5-6 efekti destekleyen kombinasyonlarý var...
Magicstomp'u kullanmaya baþladýðýmdan beri beni
en çok tatmin eden efektleri ise, reverb ve delayleri... Gerçekten analogdan farksýz ve tertemiz
reverbleri var. Herkesin bildiði yaylý "spring reverb"
efektini kullanýrken önünüzde el yapýmý yaylý bir
reverble çalýyor gibi hissediyorsunuz kendinizi...
Choruslar için ayný þeyleri söyleyemeyeceðim... Biraz daha yapay geliyor choruslar. Drive
lar ise tatmin edici derecede hatta biraz zaman
ayýrýp ton yazarsanýz çok mükemmel tonlar yazabilirsiniz. Ring modlar, oktav düþürücü-yükselticilerde kesinlikle çok iyi bir tonlar sunuyor sizlere.
MAGICSTOMP gücünü, 12V luk kendi adaptöründen alýyor. Burada bir dezavantajý daha giriyor
iþin içine maalesef pille çalýþmýyor...
Son sözlere baþlamak gerekirse, MAGICSTOMP bir furya halinde satýlan prosesörler arasýnda fazla kendini göstermemiþ, tanýtmamýþ olsada (
ki bunu Magictomp'a deðil, Yamaha'ya baðlýyorum)
bu aralar piyasadaki en güzel aletlerden biri. Birkaç
dezavantajýnýn yanýnda kendisini dengeleyen avantajlarý olmasý, kullaným kolaylýðý, fiyatýnýn sýnýfýna
göre nispeten ucuz olmasý Magicstomp'u alýnabilir
kýlýyor.
Kendi sayfalarýndan alýnan bir bilgiyi aktarmak istiyorum, Magicstomp kullanan gitaristler
arasýnda, George Lynch, Ill Nino'dan Ahrue Loster,
Orgy'den Amir Derakh ta bulunuyor.
Magicstomp hakkýnda daha fazla bilgi ve patchler için, http://www.magicstomp.com
19
MAGICSTOMP
Artýlarý
•
Neredeyse analog diyebileceðimiz sesler....
• Muadilleri yanýnda uygun
fiyatý
• Efekt çeþitliliði
• 24-bit efektler...
•
Kolay kullanýlabilir programý...
Eksileri
•
Pille çalýþmamasý
•
Efekt kombinasyonu
kýsýtlamasý
•
Çok zayýf internet
komünitesi
•
Kendisini sataný bulmak
için uðraþmak gerekiyor...
Armoni
Hokus Pokus
Lacivert Sayfalar'ýn ilk bölümünden
herkese merhaba...
Bu bölümde olabildiðince temel armoni
bilgisi vermeye çalýþacaðým. Ýlk konu olarak
aralýk bilgisine göz atalým. Aralýk bilgisi müziði
duyabilme açýsýndan geliþtirilmesi gereken en
önemli ve temel konulardan biridir.
ARALIKLAR (ÝNTERVALS)
Taným: Ýki ses arasýndaki yükseklik farký
"aralýk" olarak adlandýrýlýr. Aralýklar kalýn ses ve
ince sesin arasýndaki mesafeye göre adlandýrýlýrlar. Aralýklar melodik (ezgisel) ve armonik olarak
ayrýlýrlar. Ayný anda duyulan iki ses armonik
aralýk olarak, ard arda duyulan iki ses ise ezgisel
aralýk olarak belirtilir.
Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si seslerine baktýðýmýzda, Do ve Re aralýðýna ikili, Do ve mi
aralýðýna üçlü…. Dememiz gerekir. Ancak seslerin bemol ve diyez dediðimiz yarým ses kalýnlaþtýran ve incelten arýzalar almasý ile, bu aralýklarýn tam belirlenmesi için "büyük" "küçük" "artýk"
"eksik" gibi sýfatlarla belirtilmesi gerekir.
Bir tonda, seslerin dereceleri vardýr. Do
majör tonunu örnek aldýðýmýzda bunlar; Do(1.
derece) Re(2. derece) Mi(3. derece) Fa(4.
derece) Sol(5. derece) La(6. derece) Si(7.
derece)
Buna göre mesela, Do tonunun 4. derecesi dediðimizde aklýmýza Fa notasý gelir.
Aralýklarýn adlandýrmasýnda bu derece isimleri
önemlidir.
Küçük ikili: Yarým ses aralýðýdýr. (Gitarda
bir perde yana geçmek, yarým ses aralýðýný verir.)
Burada dikkat edilmesi gerek bir nokta
var yalnýz. Do ve Do#; Re ve Reb gibi, ayný sesin
diyezli ve bemollü halleri arasýnda da yarým ses
fark vardýr, ancak küçük ikili olarak adlandýrýlmaz. (Bunun neden böyle olduðu, ufak bir ev
ödevi olsun.)
Büyük ikili: Ýki nota arasýnda tam ses
aralýðýdýr. Ýki yarým aralýðýn birleþimi kadar
büyüklüðe sahiptir.
Küçük üçlü: Bir tam ve bir yarým aralýðýn
birleþmesi sonucu oluþur. Minör üçlü olarak da
ifade edilir. Minör akora karakterini veren aralýklardan biridir.
Büyük üçlü: Ýki tam aralýðýn birleþmesiyle oluþur. Majör üçlü olarak da belirtilir, majör
akorlara karakterini veren aralýklardan biridir.
Tam dörtlü: Ýki tam aralýkla bir yarým
aralýðýn birleþmesi sonucu oluþur.
Eksik dörtlü: Bir tam aralýkla iki yarým
aralýðýn birleþmesinden oluþur. (Ýki tam aralýk
büyüklüðündedir.) Majör üçlü ile ayný büyüklüktedir.
Artýk dörtlü: Üç tam aralýðýn birleþmesinden oluþur.
Eksik beþli: Ýki tam ve iki yarým aralýðýn
birleþmesiyle oluþur. Artýk dörtlü ile ayný büyüklüktedir.
20
Tam beþli: Üç tam ve bir yarým aralýðýn
birleþmesiyle oluþur.
Artýk beþli: Dört tam aralýðýn birleþmesiyle oluþur.
Küçük altýlý: 3 tam 2 yarým aralýðýn birleþmesiyle oluþur.
Büyük altýlý: Dört tam ve bir yarým
aralýðýn birleþmesiyle oluþur.
ÇEVRÝMLER (ÝNVERSÝONS)
Çevrim elde etmek için, tiz olan (yüksekte
olan yani) nota bir oktav alta alýnýr, ya da tam
tersi pes olan (alçaktaki) nota bir oktav yukarý
alýnýr. Bu durumda aralýklar, toplamlarý 9 sayýsýný
verecek þekilde deðiþir. Yani;
Ýkili bir aralýk çevrildiðinde yedili bir aralýk
oluþur. (2+7=9)
Üçlü bir aralýk çevrildiðinde altýlý bir aralýk
oluþur; gibi…
Ayrýca majör bir aralýk çevrim olunca
minör olur, artmýþ bir aralýk eksilmiþ olur. Tam
aralýklar ise tam olarak kalýr.
Çevrim örneði:
Büyük ikili
Küçük yedili
Küçük yedili: Dört tam ve iki yarým sesin
birleþmesiyle oluþur. (Beþ tam sesin birleþmesiyle oluþur.)
Artýk ikili
Eksik yedili
Büyük yedili: Beþ tam ve bir yarým
aralýðýn birleþmesiyle oluþur.
Tam dörtlü
Sekizli: Altý tam sesin birleþmesiyle
oluþur, oktav olarak adlandýrýlýr.
Þimdilik kafa karýþýklýðýný az tutmak için
tüm aralýklara deðinmiyorum. Bunlar en yaygýn,
sýk rastlanan aralýklar.
Kimi aralýklar ayný geniþlikte olmasýna
raðmen farklý adlandýrmalar içeriyor. Bu sizce
neden?
21
Tam beþli
Aralýklarýn ve bunlarýn çevrimlerinin
klavye üzerindeki yerlerini bularak; bir yandan
çalarak, bir yandan da sesleri aðzýnýzla vererek
çalýþmanýzý öneriyorum. Bu sayede hem klavye
üzerinde farklý pozisyonlardaki aralýklarý tanýmýþ
olacaksýnýz ve en önemlisi bu aralýklarýn duyuluþunu kulaðýnýza yerleþtireceksiniz.
Müzikte esas konu "duymak"týr. Bunun
için aralýk bilginizi hem enstrümanýnýzda hem de
kulaðýnýza
yerleþme
bakýmýndan
geliþtirmelisiniz.
Kayýt Teknolojisi
Osmancigil
Evde Gitar Kaydý ve
Temel Kavramlar
Lacivert Sayfalar'ýn bu ilk sayýsýnda,
sizlere evde pratik kayýtlar yapmaktan, kayýtlarýnýzýn kalitesini arttýrmaktan ve bu iþler için
gerekli olan araçlardan bahsedeceðim.
Baþlangýç düzeyinde kayýtlarýnýzý mevcut
bilgisayarlarýnýzý kullanarak da yapabilirsiniz.
Fakat amaç daha iyi, daha temiz kayýtlar olduðu
için bu iþlerde kullanýlan yarý-profesyonel sýnýfa
ait araçlardan da bahsedeceðim.
Öncelikle kayýt almamýzý saðlayan ara
yüzlerlerden baþlamak gerekirse;
Bunlar üretilen sesi bilgisayar ortamýna
taþýmamýza, þekillendirmemize yarayan araçlar
olarak tanýmlanabilir.
Bunlarý mikrofonlar, ses kartlarý, mikrofon
preamfileri, amfi simülatörleri ve kabin simülatörleri, bu simülasyonlarýn plug-in versiyonlarý
olarak sýralayabiliriz.
Ben, bu araçlarý direk tanýmlayýp býrakmaktansa, bir kayýt iþlemini anlatýp bu araçlarýn
geçtiði yerlerde onlarý açýklamayý daha uygun
görüyorum.
Ev ortamýnda daha çok akustik gitar,
elektrik gitar ve klasik gitar kaydý aldýðýmýzdan
dolayý ben de gitar kaydýný anlatarak yazýya
devam etmek istiyorum.
Elektrik Gitar Kaydý
Elektrik Gitar kaydý, ev ortamýnda genellikle direkt kayýt yöntemiyle (direct recording) kaydedilir.
Direkt kayýt yönteminde sinyal yolumuzda þu bileþenler olabilir;
Elektrik Gitar
Amfi Simulatörleri + Kabin Simulatörleri
Elektrik Gitar
Gitar Amfisi
Ses Kartý,
Amfinin Direkt Kayýt için Çýkýþý
Ses Kartý,
ya da alternatif bir yöntem olarak
Elektrik Gitar
Enstruman Preamfisi
Ses Kartý
Amfi + Kabin Pluginleri
Elektrik Gitarýnýzý, aradaki bileþenler olmadan ses kartýnýza girmeniz sonucunda pek güçlü ve
temiz olmayan bir sinyal alýrsýnýz. O yüzden aradaki araçlarý kullanmanýz kaydýnýzýn iyiliði açýsýndan
önemlidir.
22
Amfi Simülatörleri
Adýndan anlaþýlacaðý üzere çeþitli gitar amfilerinin seslerini simule etmeye yani taklit etmeye çalýþan araçlardýr. Bu araçlar klasik haline gelmiþ çeþitli amfi marka ve modellerini taklit etmeye çalýþýrlar.
Line 6 firmasýnýn POD adlý simülatörü, Behringer'in POD'dan esinlenip ürettiði V-Amp
serisi, Tech 21'in Sansamp ismiyle anýlan simülatörleri bunlardan en bilinenleridir. Ayrýca
Roland/Boss, Digitech,Zoom vs gibi markalarýn da ürettiði çoklu efekt aletleri de amfi simülasyonu
yapmaktadýr.
Boss GT8
Line 6 POD
V-A
Amp 2
SansAmp
Kabin Simülatörleri
Kabin simülatörleri ise gerçek bir gitar amfisinin en önemli unsurlarýndan biri olan kabinlerin
(speaker) karakterlerini taklit ederek kayda yansýtýlmasýný saðlayan araçlardýr.
Genelde piyasada bulunan ve prosesör denen aletler hem efektleri hem amfi simülatörlerini hem de kabin simülatörlerini barýndýrýrlar. Çünkü bu aletlerin amacý gerçekte aðýr olan, taþýnmasý zor olan ve ayrýca bu aletlere göre çok daha pahalý olan klasik gitar amfilerinin yerine kullanýlabilmektir.
Bugünlerde kullanýlan en popüler ve en ucuz kabin simülatörü Behringer adlý firmanýn ürettiði Ultra G adlý alettir. Bu alet hem bir DI-Box hem de 4*12" ' lik kabin simulasyonu saðlamaktadýr.
Ayrýca daha profesyonel olarak Palmer ve ADA adlý markalarýn da çok daha kapsamlý ve
gerçekçi kabin simülatörleri mevcuttur. Tabi bunlarý ülkemizde bulmak ve satýn almak çok daha zor.
Ultra-G
G
23
Palmer
Gitar Amfilerinin Direkt Kayýt için Çýkýþý
Gitar amfilerinde bulunan direkt kayýt için eklenmiþ çýkýþlar da direkt kayýt yaparken iþinize
yarayabilirler.Bunlar genelde "Line Out", "Emulated Out/Output", "Direct Out" olarak isimlendirilmiþ
olarak amfilerde bulunur.
Bu çýkýþlardan bir kablo vasýtasý ile ses kartýnýza girdiðiniz vakit kayýt alma imkanýnýz olacaktýr.
Ses Kartlarý
Bilindiði üzere her bilgisayarda bulunan ses çýkýþý ve giriþi saðlayan bileþenlerden biridir.
Çoðu bilgisayarda artýk on-board ses kartlarý mevcuttur. Yani ekstra ses kartý almanýzý gerektirmezler.
Fakat daha iyi kayýt alabilmek için ve ayriyeten bilgisayarýnýzý gerçek zamanlý bir gitar efekt
aleti, amfi simülatörü veya kabin simülatörü olarak kullanabilmeniz için daha geliþmiþ ses kartlarý
mevcuttur.
Bu kartlardan alarak elinizdeki gitarla ve amfi simülatörleriyle en iyi þekilde bilgisayarýnýza
aktarabilirsiniz.
Genelde insanlar yarý-profesyonel ya da profesyonel ses kartlarýna para vermek istemezler.
Hiçbir farký olmadýðýný iddia ederler. Fakat maalesef iþin aslý böyle deðildir.
Tabi ki elinizde mevcut on-board ses kartlarýyla da kayýt yapabilirsiniz fakat dinamik aralýðý
çok düþük bir þekilde kayýt almýþ olursunuz. Ayrýca eðer elinizde bir amfi simülatörü yoksa ve bilgisayarýnýzdaki plug-in'ler ile çalmak istiyorsanýz on-board kartlarla bu çok zor bir iþlem olacaktýr.
Hazýr lafý geçmiþken plug-inler aracýlýðýyla bilgisayarýnýzý nasýl bir amfi + kabin simülatörü
ve efekt aygýtý olarak kullanabileceðinizden bahsedelim.
Plug-in'ler aracýlýðý ile bilgisayarýnýzý amfi+kabin simülatörü ve efekt aygýtý olarak kullanmanýz için öncelikle en az yarý-profesyonel bir ses kartýna ve güzel bir iþlemciye
sahip olmanýz gerekiyor. Burada ses kartýnýn görevi "direct monitoring" yapmaktýr. Yani size gecikme olmadan sesi iþleyip verebilme özelliði.
Bu iþ için üretilmemiþ ses kartlarýnda gitar sinyaliniz, ses kartýna girip
orada iþlenip, þekillendirilip size geri döndürülene kadar çok fazla bir zaman
geçer. Bu da eþ zamanlý çalarken sorunlar yaratabilir. "Direct Monitoring" özelliði
olan kartlarda ise bu gecikme insan kulaðýnýn algýlayamayacaðý kadar düþüktür. Örneðin kendi kullandýðým M-Audio Audiophile 24/96 PCI
ses kartýnda bu süre 6 ms (1000 ms = 1 s) civarýndadýr.
Çeþitli firmalarýn ürettiði plug-in biçiminde satýlan amfi ve kabin simulatörleri piyasada mevcuttur. Bunlarý kullanmak için öncelikle bir ana programa (host) ihtiyacýnýz olacak. En bilinenleri Cubase, Nuendo gibi programlardýr.
Bu programlar ve güzel bir ses kartý ile gitar sinyalinizi bilgisayara girerek eþ zamanlý olarak
gitarýnýzý çalabilirsiniz.
Burada dikkat edilmesi gereken gitarýnýz ile ses kartýnýz arasýnda (eðer ses kartýnýzda
yoksa) bir enstrüman preamfisi bulunmasýdýr. Bu preamfiler elektrik gitardan çýkan sinyalinizi ses
kartýnýn giriþine uygun olarak þekillendirir ve güçlendirir.
Parantez içinde bahsettiðim gibi bazý ses kartlarýnda enstrüman / mikrofon preamfileri
bütünleþik olarak bulunmakta bazýlarýnda ise bulunmamaktadýr.
Eðer alacaðýnýz ses kartýnda enstrüman/mikrofon preamfisi yok ise piyasada Behringer,
M-Audio gibi firmalarýn ürettiði ucuz, baþlangýç seviyesine uygun preamfilerden satýn alabilirsiniz.
24
Mikrofonlarla Elektrik Gitar Kaydý
Elektrik gitarýnýzý kaydetmeniz için baþka bir alternatif bir yol ise gitar amfinizi mikrofonlamanýzdýr. Bu yöntemde sinyal yolu;
Elektrik Gitar
Gitar Amfisi
Mikrofon
Mikrofon Preamfisi
Ses Kartý
þeklindedir.
Gitar amfisi mikrofonlanýrken duruma ve istenen ses karakterine göre bir veya birden fazla
mikrofon kullanýlabilinir.
Evde, amfinin bulunduðu yani kaydýn gerçekleþtiði ve de bilgisayarýnýzýn ve sizin bulunduðunuz ortamý profesyonel stüdyolardaki gibi ayýrmak her zaman mümkün olmadýðýndan, gitar
amfisi mikrofonlamak daha zahmetli olacaktýr.
Çünkü gitar amfisi, çalan kiþi, bilgisayar ayný ortamda bulunduðunda daha önce kaydettiðiniz seslerin üstüne tekrar kayýt alýrken hoparlörlerinizden gelen seslerin kayda sýzmasý
muhtemeldir. Bu yüzden kulaklýkla kayýt almanýz gerekmektedir.
Gitar amfisi mikrofonlarken genelde dinamik mikrofon kullanýlsa da kondenser mikrofonlarýn
da ortam seslerini almak için kullanýldýðý olur.
Gitar amfisi mikrofonlamada kesin ve %100 doðru kurallar yoktur. Ýstenen ses karakterine
göre farklý mikrofonlar, farklý mikrofon çeþitleri ve mikrofon konumlandýrmalarý kullanýlabilinir.
Akustik Gitar ve Klasik Gitar Kaydý
Akustik gitarlarýnýzý ve klasik gitarlarýnýzý da mikrofonlayarak kaydedebilirsiniz.
Bunun için sinyal yolu, gitar amfisi mikrofonlamadakine benzer olarak þöyledir;
Akustik Gitar
Mikrofon
Mikrofon Preamfisi
Ses Kartý
Akustik gitar veya klasik gitar kayýtlarýnda,enstruman sesinin tüm ayrýntýlarýný yakalamak
için genelde kondenser mikrofon kullanýlýr. Yine kesin ve %100 doðru kurallar olmamakla beraber
genelde bir adet kondenser mikrofon, sap ve gövdenin birleþtiði bölgeye doðru tutularak denemelere baþlanabilinir.
Sonuç
Bu ilk sayýmýzda evinde elektrik, akustik veya klasik gitarýný kaydetmek isteyen fakat bu
konuda hiçbir bilgisi olmayan okurlarýmýza yönelik olarak giriþ niteliðinde bir yazý yazmak istedim.
Sonraki sayýlarýmýzda elimdeki mevcut araçlarla birer örnek kayýt yaparak, evde "dinlenebilir" nitelikte bir kaydýn aþama aþama nasýl yapýldýðýný anlatacaðým. Ayrýca çok kanallý olarak yaptýðýmýz
kayýtlarý nasýl iki kanala indirgeyebileceðimizden (miks) bahsedeceðim.
Bir daha ki sayýmýza kadar aklýnýza takýlan sorularý sorabilirsiniz. Elimden geldiðince cevaplamaya ve bu köþede yayýnlamaya çalýþacaðým. Böylece ayný sorularý soracak okurlar da bir þekilde bilgilenmiþ olacaklar.
Bir sonraki sayýmýzda görüþmek dileðiyle…
Bir sonraki sayý : Basit bir ev kaydý ve aþama aþama anlatýmý
25
Musical
AMADEUS
Tür
: Dram
Yönetmen
: Milos Forman
Senaryo
: Peter Shaffer
Müzik
: John Strauss
Oyuncular
:Tom Hulce (Wolfgang
Amadeus Mozart)
F. Murray Abraham (Antonio Salieri)
Yapým
: 1984, ABD , 160 dk.
Konu
Mozart'ýn yaþamý neredeyse müziðine
zýt bir kutupta ilerlemektedir. Yeteneðini
sergileme konusundaki mantýksýz davranýþlarý
ve yaþamla kurduðu saðlýksýz iliþki Antonio
Salieri'nin sýk sýk kendisini ve Amadeus'u
sorgulamasýna neden olmaktadýr. Diðerine göre
çok daha disiplinli ve müzik konusunda hýrslý
olan Antonio, müziðin tanrýsý kadar baþarýlý olamamaktadýr. Bu düþünceler zamanla farklý bir
iliþki kurmalarýna neden olur.
Müzik konusunda tanrýsal bir yeteneðe
sahip olan Amadeus Mozart ile Antonio
Salieri'nin iliþkisine odaklý bir baþyapýt. Sanat
ile sanatçýnýn kiþiliði arasýndaki iliþkiye odaklanan ve usta müzisyenin yaþamýný, Salieri
26
üzerinden anlatan bir klasik.
Buraya
kadar
ki
bilgiler,
www.beyazperde.mynet.com adresinden
alýnmýþtýr.
Kritik
Düþündüm, taþýndým. Lacivert
Sayfalarda anlatacaðým ilk film hangi film
olmalý diye… Aslýnda zor bir karar olmasý
gerekirdi. Ama söz konusu dergi, altyapýsý
müzik olan bir dergi olunca, çok fazla
düþünmeye de gerek kalmadý açýkçasý.
Yukarýda bilgilerini ve konusunu
alýntý yaptýðým filmin, "Yýlýn Filmi" dahil 8
dalda kazandýðý Oscar Ödülüyle baþarýsýný
ispat etmiþ bir "baþyapýt" olduðunu söylemek pek de yanlýþ olmaz sanýrým. Senaryo,
kurgu ve oyunculuðun üst düzeyde olduðu
bu film, insaný müziðe (özellikle piyanoya)
layýkýyla doyuruyor.
Mozart'ýn ve diðer müzik üstatlarýnýn
notalarla nasýl oynadýklarýný ve sadece
kaðýda bakarak eser hakkýnda nasýl yorum-
27
lar yaptýklarýný görünce insan þaþýrmadan
edemiyor. Her ne kadar insanýn aklýna
"zamanýmýzda müzisyen kalmamýþ" gibi zayýf
ve ümitsiz bir düþünce soksa da, bu filmin "ben
müziði ve müzikle uðraþmayý seviyorum" diyen
hemen herkes tarafýndan kesinlikle seyredilmesi gereken bir film olduðunu düþünüyorum.
Filmin türüne her ne kadar dram desek
de, Mozart'ýn ilginç kiþiliðini filme çok iyi yansýtan Tom Hulce'nin de inanýlmaz katkýsýyla,
filmin birçok sahnesinde gülmek de mümkün.
Mozart'ýn o iç gýcýklayan kahkahasý, insanýn
yüzünde ister istemez bir gülücük oluþmasýna
sebep oluyor.
Yalnýz þunu anlamak ve bilmek gerekir ki
film, Mozart'ý ve hayatýný kusursuz bir þekilde
anlatýyor diyemeyiz. Mozart'ýn kiþiliði ve ruh
halindeki abartý ve hayatýndaki birkaç ufak
deðiþiklik, onun hayatýný iyi bilenler tarafýndan
fark edilse de, bunlar filme, Mozart ve hayatýný
bilen-bilmeyen herkes tarafýndan "mükemmel"
damgasý vurulmasýna engel teþkil etmiyor.
Bunun ispatý da Internet Movie Database
(imdb)'de bu filmin, 60.000 küsur kiþinin oyu ile
en iyi 250 film arasýnda 82. sýrada yer alýyor
olmasý… Bu sýralamanýn, gelmiþ geçmiþ bütün
filmleri kapsadýðýný göz önünde bulundurursak,
bu baþarý pek hafife alýnamaz sanýrým.
Daha bu film hakkýnda söylenecek çok
þey var aslýnda. Ama ben, gelmiþ geçmiþ en
büyük müzik dehalarýndan birinin ilginç
yaþamýný muhteþem bir þekilde sunan bu filmi
seyretmenizi þiddet tavsiye ederek yazýmý noktalýyorum. Bir daha ki sayýda, yeni bir film kritiðinde buluþmak üzere,
Ýyi seyirler….
28
Yaþama Dair...
Lodos
Alýþveriþ sýrasý ve
sonrasýndaki haklarýmýz
Hepimiz alýþveriþ yapýyoruz. Gerek alýþveriþ sýrasýnda, gerek alýþveriþ
sonrasýnda sorunlar yaþayabiliyoruz. Peki bu sorunlarla karþýlaþtýðýmýzda
sahip olduðumuz haklarý biliyor muyuz?
Özellikle müzik malzemeleri konusunda
yaþanan sýkýntýlarý duymayanýmýz yoktur.
Nedendir bilinmez müzik malzemeleri alýþveriþinde ya satýþ esnasýnda ya
da satýþ sonrasýnda yaþanan
sorunlar çok fazladýr. Yeri
geldiðinde alýnan ürün garanti kapsamýnda olsa dahi
bakýmýný
yaptýramazsýnýz.
Peki satýcýlarýn tüketicilere bu
þekilde davranmaya haklarý
var mýdýr? Eðer bu sorunlarla
karþýlaþýlýrsa
yapýlmasý
gereken þey nedir?
2003 yýlýnda çýkan bir
yasa ile tüketici haklarý
Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý
tarafýndan koruma altýna alýnmýþtýr. Alýþveriþlerde bizi
ilgilendiren tüketici yasasý
maddeleri ise;
Ayýplý Mal
Satýþtan Kaçýnma
Fiyat Etiketi
Garanti Belgesi
Tanýtma ve Kullanma Kýlavuzu
Satýþ Sonrasý Hizmetler þeklindedir.
29
Ayýplý Mal
Ambalajýnda, etiketinde, tanýtma ve kullanma kýlavuzunda ya da reklam ve ilanlarýnda
yer alan veya satýcý tarafýndan
bildirilen
teknik
düzenlemesinde
tespit
edilen
niteliðine aykýrý olan ya da kullaným amacý bakýmýndan
tüketicinin ondan beklediði faydalarý azaltan veya ortadan
kaldýran maddi, hukuki veya
ekonomik eksiklikler içeren
mallar, ayýplý mal olarak kabul
edilir.
Tüketici, malýn teslimi
tarihinden itibaren otuz gün
içerisinde
ayýbý
satýcýya
bildirmekle
yükümlüdür.
Tüketici bu durumda, bedel
iadesini de içeren sözleþmeden dönme, malýn ayýpsýz misliyle deðiþtirilmesi veya ayýp
oranýnda bedel indirimi ya da
ücretsiz onarým isteme haklarýna sahiptir. Satýcý, tüketicinin
tercih ettiði bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Bu baðlamda aldýðýmýz ürünlerde
satýcýnýn bize söylediði özellikleri bulamadýðýmýz
takdirde bir indirim saðlanmasý ya da ürün ücret
iadesi mümkün olabilmektedir.
Satýþtan Kaçýnma
Üzerinde "numunedir" veya "satýlýk
deðildir" ibaresi bulunmayan bir malýn; ticarî bir
kuruluþun vitrininde, rafýnda veya açýkça
görülebilir herhangi bir yerinde teþhir edilmesi
halinde satýcý bu mallarýn satýþýndan kaçýnamaz.
Fiyat Etiketi
Perakende satýþa arz edilen mallarýn,
ambalajlarýnýn yahut kaplarýnýn üzerine kolaylýkla görülebilir, okunabilir þekilde o malla ilgili tüm
vergiler dahil fiyat, üretim yeri ve ayýrýcý özelliklerini içeren etiket konulmasý, etiket konulmasý
mümkün olmayan hallerde ayný bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek þekilde uygun yerlere asýlmasý zorunludur.
Garanti Belgesi
Belki de en çok sorun yaþadýðýmýz konu
garanti belgesi ve garanti kapsamý dahilindeki
ürünlerin bakýmýnýn yapýlmasýdýr.
Ýmalatçý veya ithalatçýlar ithal ettikleri
veya ürettikleri sanayi mallarý için Bakanlýkça
onaylý garanti belgesi düzenlemek zorundadýr.
Mala iliþkin faturanýn tarih ve sayýsýný içeren
garanti belgesi ile birlikte tüketiciye verilmesi
sorumluluðu satýcý, bayi veya acenteye aittir.
Garanti süresi malýn teslim tarihinden itibaren
baþlar ve asgari iki yýldýr. Ancak, özelliði
nedeniyle bazý mallarýn garanti þartlarý,
Bakanlýkça baþka bir ölçü birimi ile belirlenebilir.
Satýcý; (kullanýcý kullaným hatalarý dýþýndaki arýzalar için) garanti belgesi kapsamýndaki
mallarýn, garanti süresi içerisinde arýzalanmasý
halinde malý iþçilik masrafý, deðiþtirilen parça
bedeli ya da baþka herhangi bir ad altýnda hiçbir
ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür.
Tüketici onarým hakkýný kullanmýþsa, garanti
süresi içerisinde sýk arýzalanmasý nedeniyle maldan yararlanamamanýn süreklilik arz etmesi veya
tamiri için gereken azami sürenin aþýlmasý veya
tamirinin mümkün bulunmadýðýnýn anlaþýlmasý
hallerinde, alýnan ürün ayýplý maldýr ve ayýplý mal
statüsünde yer alan diðer seçim haklarýný kulla-
nabilir. Satýcý bu talebi reddedemez.
Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satýcý, bayi, acente,
imalatçý-üretici ve ithalatçý zincirleme olarak
sorumludur. Tamir için ayrýlan süre genel olarak
30 iþ günüdür.
Tanýtma ve Kullanma Kýlavuzu
Yurt içinde üretilen veya ithal edilen
sanayi mallarýnýn tanýtým, kullaným, bakým ve
basit onarýmýna iliþkin Türkçe kýlavuzla ve gerektiðinde uluslararasý sembol ve iþaretleri kapsayan etiketle satýlmasý zorunludur.
Satýþ Sonrasý Hizmetler
Ýmalatçý veya ithalatçýlar, sattýklarý, ürettikleri veya ithal ettikleri sanayi mallarý için o
malýn Bakanlýkça tespit ve ilan edilen kullaným
ömrü süresince, yeterli teknik personel ve yedek
parça stoku bulundurmak suretiyle bakým ve
onarým hizmetlerini sunmak zorundadýrlar.
30
Hiçbir Þey Üzerine Her Þey
Kragen
Herkese Merhabalar. Bir süredir düþüncede olan projenin hayata geçmiþ hali olan "Lacivert
Sayfalar" sonunda ilk sayýsýyla siz deðerli üyelerimizin okumasýna hazýr hale geldi ve þu anda
sayfalarýný karýþtýrarak okuduðunuz þekilde sizlere kadar ulaþtý. Evet bu laf külliyen yalan. Daha
ortada ne dergi var ne de herhangi bir þey. Gecenin bir yarýsý oturup test aþamasýnda olan bir dergi
projesine yazý yazmakta olan uykusuz bir insandan baþkasý yok karþýnýzda.
Ancak bu þanssýz olduðunuz anlamýna
gelmiyor. Sonuçta bu yazýda bir çok þeyi test
etme þansýna sahip olacaðýz belki de.
Bilmediklerimizi öðreneceðiz ve bilinmeyene
doðru bir yolculuða çýkacaðýz. Belki çoðunuzun
çok iyi bildiðini sandýðý, hatta o kadar iyi bildiðini
sanýp üzerinde hiç düþünmeye gerek bile duymadýðý konularý inceleyeceðiz. Her þey hakkýnda
konuþup aslýnda hiçbir þeyden bahsetmeyeceðiz ya da baþka bir bakýþ açýsýyla hiçbir þey
hakkýnda konuþup her þeyden bahsedeceðiz.
Nedir peki bu hayatýmýzda hiçbir þey ifade
etmeyen ama gözümüzün önünde duran her
þeyler. Mesela otobüslerdeki "Dikkat, basamakta
durmayýn otomatik kapý çarpar!" þeklinde son
derece iddialý bir laf vardýr.
Ne kadar ilginç ve anlamsýz bir kelime
olduðu ilk okunduðunda belki anlaþýlmýyor olabilir. Hemen bunu beraber inceleyelim. Þimdi
bunu okuyan insanýn ilk olarak aklýnda beliren
düþünce herhalde kapýda bir elektrik kaçaðý
bulunmakta ve çýplak elle dokunulduðunda çarpmaktadýr. Peki o zaman bu ufak elektrik kaçaðýný
tamir etmek yerine özel olarak bir uyarý tabelasý
hazýrlayýp otobüse yapýþtýrmak ne kadar anlamlý
olur. "Madem kapý çarpýyor uyarý yapýþtýracaðýnýza bir gün garaja çekip tamir ettirin birader" demenin çok daha anlamlý bir fikir olarak
aklýmýza gelmesi doðaldýr.
Tabi cümle baþta verildiði haliyle çok
kapalý olduðu için bilinmeyen noktalarý biz akýl
yürüterek dolduruyoruz. O yüzden cümlenin ne
demek istediðini anlamak yolunda bilinmeyene
doðru yürümeye devam edelim.
"Basamakta durmayýn, otomatik kapý
çarpar!"
Þimdi burada ilginç bir anlam var, biz
31
aslýnda otobüs yerine bir hesap makinesine binmiþ seyahat ediyor olabiliriz. Çünkü uyarýda
belirtildiði gibi basamakta durduðumuzda
otomatik kapý çarpýyor. Burada sorulmasý
gereken soru þu olabilir, hangi basamakta durmayalým, birler basamaðýnda mý?
Bilindiði gibi otobüsler üç basamaklýdýr.
Bu basamaklarý belediyenin isimlendirmiþ olabileceðini düþünmek çok da aykýrý deðil tabelaya
yazan iddialý söze bakýlýrsa. O zaman basamaklarýn;
þeklinde isimlendirildiðini düþünebiliriz.
Demek ki tahminimiz üzere ilk basamak
olan birler basamaðýnda durduðumuzda
otomatik kapý çarpmaktadýr. Bakýn dikkat edelim
kapý "otomatik" ve direkt çarpýyor. Yine merak
uyandýran kýsým peki kaçla çarpýyor? Kapý
otomatik olduðu için direkt çarpma iþlemini birler
basamaðýnda duran arkadaþ üzerinde uyguluyor
diye düþünmemiz abes olmaz ama kaçla çarptýðý
yine muamma olarak kalýyor çünkü uyarýda bu
belirtilmemiþ.
"Dikkat, basamakta durmayýn otomatik
kapý 7 ile çarpar!" dense çok daha dikkat çekici
bir uyarý olabilirdi.
Þimdi burada abarttýðýmýzý düþünenler
olabilir. Bu düþüncenin abes olmadýðýný belediye
ve halk otobüsleri ile ulaþým yapan
arkadaþlarýmýzdan özellikle zaman zaman þu
cümleyi duyanlar daha iyi anlayacaklardýr.
"Kaptan, orta kapý aç-kapa!"
Görüldüðü gibi bu hepimizin ilkokuldan
beri bildiði temel bir kare alma iþlemi. Yani direkt
olarak otobüsün birler basamaðýnda duran
arkadaþý kendi ile çarparak uygulanan temel bir
kare alma iþlemi uygulamasýnýn dýþavurumu. Bir
de bazý gençlerin özellikle matematikle arasý iyi
olmayan arkadaþlarýmýzýn matematik hayatýn
içinde yok ki, ne iþimize yarayacak sorusuna bu
olay direk bir cevaptýr.
Hatta zaman zaman "Kaptan orta kapý
aç-kapa!, Kaptan orta kapý aç-kapa!" þeklinde
bazý kiþilerin heyecanla iki kere söylendiðine
þahit oluruz ki bu da basamakta duran arkadaþý
iki kez kendi ile çarpmak suretiyle küp alma
iþleminin bile gerçekleþtirilebilmesinin mümkün
olduðunu gösterir. Ben bizzat en son otobüslerde
küp alma olayýna þahit oldum. Basamaktaki
arkadaþýn halini gördükten sonra sanýyorum ki
otobüslerde 4. dereceden çarpma iþlemi yapmak
"saðlýklý" sonuç vermeyecektir ve "posa" haline
gelen arkadaþýmýzý da derhal en yakýn hastanenin acil servisine yetiþtirmek yerinde olacaktýr.
Yine düþünülmesi gereken ilginç bir nokta
da þudur. Mesela yukarýda konuþurken "çýplak
elle dokunmak" sözünü kullandýk ve ara sýra
çeþitli yerlerde bu tip cümleleri görebiliriz.
"Elektriðe çarpýlmýþ birine çýplak elle
dokunmayýnýz!" ve bunun gibi "çýplak elle tutmayýnýz", "çýplak elle dokunmayýnýz" þeklinde
pek çok uyarý duymuþuzdur hayatýmýz boyunca.
Ýyi de çýplak olan el deðil ki, asýl giyinik
olan vücuttur. Hiç dýþarýda karþýlaþtýðýnýz bir
arkadaþýnýza "Yahu Metin, çýplak elle çýkmýþsýn
dýþarý, çabuk git eline bir þeyler giy!" diyor
muyuz? Bu tip elektrik kaçaðý uyarýlarda "Dikkat,
elinizle dokunmayýnýz!" yeterli bir uyarý deðil
midir?
Hatta geçen gün þöyle bir uyarýya rastladým internette dolaþýrken:
"Ýlkyardým uygulamasý sýrasýnda yaralýya
çýplak elle dokunmayýnýz!"
Bu ne demek þimdi? Ne olur dokunulursa,
karþýlýklý bir etkileþim, bir elektrik mi oluyor?
Düþünün bir araba kazasýna müdahale etmeye
çalýþan bir doktorsunuz ve aracýnda sýkýþmýþ bir
bayaný araçtan çýkararak gerekli ilkyardýmý
yaparken kazara "çýplak elle" dokunuyorsunuz
yaralýya ve þöyle bir tepki alýyorsunuz;
- "Hmm, doktor bey elleriniz ne kadar da
güçlü, belki iþiniz bittikten sonra hastanenin
kafeteryasýnda bir þeyler içeriz, ne dersiniz?
Böyle mantýksýz bir þey olamaz. Son
derece saçma ve bu uyarýnýn, yazan kiþinin fantezisinden öte bir þey olduðunu sanmýyorum.
DÝPNOT :
Malýnýza sahip çýkmak zorundasýnýz.
Etrafta böyle açgözlü kiþiler oldukça en
doðru olan bu olacaktýr. Mesela ben öyleyimdir. Hatta üzerime atasözleri deyimler
bile söylenmiþtir.
"Ak akçe kara gün içindir." Sözünü
çoðu kiþi bilir ama ne zaman ve ne üzerine
söylendiðinden çoðu kiþi bihaberdir. En
sevdiðim kalemimi hacýlamaya çalýþýrken
suratýna indirdiðim ilk kürek darbesinden
sonra yine bana gelen bir paketi açmak için
giden bayan arkadaþýna þöyle seslenmeye
çalýþmýþtý bir arkadaþým. "Býrak Ayþe,
Kragen peþinde!". Tabi o sýrada dökülen
diþler ve yamuk bir burunla tek duyulan
"ýakk aççe karagn eþndýý" oldu ama bilmiyorum saðda solda bunlarý not almak için
birileri mi dolaþýyor kim duyduysa birkaç
gün sonra bu sözü baþka bir olayda baþka
biri söylerken duyunca hemen tanýdým.
Gerçi kullaným amacý biraz çarpýtýlmýþ ama
yinede insan duyar duymaz tanýyor...
32
Telefonun Diðer Ucu Mu?
Çok ilginç olan durumlar vardýr hiç farkýna
varýlmaz ve geçer gider. Geçen gün bunlardan
birine þahit oldum. Hani þu canlý yayýnlara telefonla katýlma ve düþüncelerini söyleme
mevzusu. Tamam interaktif etkileþimli bir yayýn
politikasý izliyor olabilirler ama sunucunun
söylediði bir söz beni epey etkiledi.
"Evet þu anda telefonun diðer ucunda
Hatice Haným var."
Hangi diðer ucunda? Telefon bir tane
deðil mi? Benim bildiðim telefonlar tek olarak
satýlýr. Telefonun diðer ucunda lafýný kullanmasý
için ilkokulda tuvalet kaðýdý rulolarý, ip, biraz kaðýt
ve kibrit kullanarak yapýlan ileri teknoloji ürünü
cihazlarý saymazsak telefonlar tek olarak
üretilmiþ bir makine deðil midir?
Yoksa bu bizi büyük bir bilinmezin cevabýna mý götürüyordu diye düþündüm. Sunucunun
beklide kazara aðzýndan kaçýrdýðý þey ya
gerçekse? Aslýnda dünyada bir tane telefon var
ve bizim yýllardýr aldýðýmýz bütün makineler o tek
olan diðer telefonun diðer uçlarýysa. Aman
Allahým! Böyle bir þey mümkün olabilir miydi?
Tabi
bu
spikerin
megalomanca
bir
düþüncesi de olabilir. Dünyada tek telefon var ve
o benim, nýhahaa! Diðer tüm telefonlar benim
telefonumun diðer ucu, hepsi benim, hepsi
benim, o telefon bana geldi, benim kýymetlimsss!
Sunucu Gollum olmamasýna raðmen
ruhen kendini fazla kaptýrmýþ olduðu aþikar.
Þahsen benim telefonum benim telefonumdur,
kimsenin telefonunun diðer ucu falan deðil.
O zaman þu adamdaki yüzsüzlüðe bak,
yarýn öbür gün bu adam bir gün yoldan birini,
belki de sizi çevirip þöyle diyebilir.
- "Hey, ver çabuk o telefonu, o benim telefonumun diðer ucu, benim ki yanýmda deðil ama
sorun deðil çünkü zaten bu da benim telefonumun diðer ucu."
Evet, iþte yüzsüzlük ve bencilliðin son
noktasý bu örnekte görülüyor.
- "Hadi oradan! Madem bu telefon senin
telefonunun diðer ucu, o zaman bu telefonun faturasýný bunca zamandýr niye ben ödüyorum ha!
Ýþte 3 yýldýr senin telefonun diðer ucunun faturasý, hadi bakalým, öde hepsini geriye madem.
Hadi, hemen hepsini geri istiyorum o zaman…"
Harç Yatýrma Mevzusu...
Þu sýralar üniversitelerin de kayýt dönemleri baþladý. Ýlginçtir kayýtlar sýrasýnda "harç yatýrma" olayýný tam anlayabilmiþ deðilim. Aslýnda bu
inþaat fakültelerine özgü bir olay olmasýn sakýn.
Belki deney, proje veya laboratuar uygulamasý
olarak bir derste harç karýþtýrýp çeþitli kalýplara
"dökerek", ki burada "yatýrmak" tabirini kullanmak da yarý yarýya uygun oluyor, sanki bu anlamda inþaat fakültelerinde okutulan bir deneysel
dersin adý. Hatta bu amaçla belki gerekli
malzemeler için bir miktar para da harcýyor olabilirler.
Sonra yýllar yýlý ayný pis ve zahmetli dersi
vermekten býkan öðretim görevlileri bir gün þöyle
demiþ olabilir;
33
- "Çocuklar tamam, bu dönem o pis dersi
sizin gibi biz de vermek istemiyoruz ama o ders
için harcayacaðýnýz masraflarýn tutarý olan parayý
bankaya yatýrýrsanýz size teorik olarak da o dersi
anlatabiliriz. Böylece karþýlýklý olarak büyük bir
zahmetten kurtuluruz."
Sonrasý zaten malum, eðer banka þubesi
kampus içerisindeyse önünde uzun kuyruklar
oluþmuþ, herkes birbirine "harç yatýrma" dersinin
ücreti için mi geldiniz diyerek kaynaþmalar ve bu
döngüye sokulan öðrenciler.
En sonunda bu uygulamayý mantýklý bulan
diðer bölümler de biz neden böyle yapmýyoruz,
odamýzdaki kahve makinesi de bozulmuþtu,
yenisi için para lazým diye düþünmüþ olabilirler
ve zamanla tüm öðrencilerden "harç yatýrma"
ücreti alýnmaya baþlanmýþ olabilir. Sonra olayýn
adý da yuvarlanarak sadece "harç yatýrma" þeklinde kýsaltýlmýþtýr muhtemelen.
Bankaya Yatýrýlan Paralar...
Görüldüðü gibi her olayýn temeli basit
birkaç mantýk yürütme ile açýða çýkarýlabiliyor.
Bankalarda çok kullanýlan "para yatýrmak" sözü
de yukarda kýsmen geçtiði için yeri geldi diye
düþünerek biraz incelenebilir. Temelde anlamsýz
bir söz olduðu ortada. Bankalar paralarý bir yere
mi yatýrýyorlar? Bankalarýn devasa kasalarýnda
her bir banknotu özel yataklarýna yatýrýlarak,
hatta belki ninni söyleyerek piyasaya sürülecekleri güne kadar istirahat mi ettiriyorlar? Kendi
aralarýnda uykusu kaçan ve uyumak istemeyenlere de;
-"Uyumalýyýz, dinlenip güç kazanmalýyýz…" diye telkin bile ediyor olabilirler.
Peki yatmak istemeyen paralar ne olacak? Uyku tutmadýðý için etrafta dolaþan banknotun yanýna gelen ufak paltolu bir diðer banknot;
- "Hey, biraz eðlence ister misin? Hadi,
senin gibi bir 100YTL bu saatte buralarda ne
arýyor?
þeklinde yaklaþýmlarýn olmasý da
muhtemel.
Kim bilir belki uykusu kaçan banknotlar
için özel eðlence merkezleri vardýr kasalarýn
içinde. Belki bir bölümü kumarhane olarak gece
gündüz hizmet veriyor olabilir.
Bir banknot olarak kumar oynamanýn en
avantajlý sayýlabilecek yaný tüm paraný kaybetsen de kendini ortaya koyarak tekrar oyuna
devam etmek için son bir þansýnýn bulunmasý
olabilir. Hatta büyük olasýlýkla "kendini kaybetmek" lafý da buradan çýkmýþtýr.
- "Nasýl oldu tam hatýrlamýyorum.
Arkadaþlarla biraz içtikten sonra bir yerde oturduk ve kaðýt oynamaya baþladýk. Birden kendimi
kaybettim. Sonra benimle dalga geçmeye
baþladýlar ben de oradaki bir þiþeyi kaptýðým gibi
Necati'nin kafasýna indirdim. Büyük bir kavga
çýktý, etraf epey karýþtý."
Görüldüðü gibi deyimlerin çýkýþ noktalarý
aslýnda bugünkü kullaným amaçlarýndan biraz
daha farklý.
Sonuçta sanýyorum ki bankalar paralarý
yatýrdýklarýný sanýyorlar ama onlarýn içerde uyumadýðýna, en azýndan büyük bir kýsmýnýn uyumadýðýna eminim.
Çünkü çoðu filimde görürüz hani banka
soyguncularý devasa kasalarýn önünde dururlar
ve bazen kulaklarýný yaklaþtýrarak, bazen de
çeþitli dinleme aygýtlarýný kapýya yapýþtýrarak
içeriyi dinlerler. Paralarýn hepsinin yatmýþ ve
uyuyor olduðundan emin olmadýkça onlar bile
içeri girmeye cesaret edemediðine göre bu
gerçek büyük çoðunluk tarafýndan biliniyor
olmalýdýr.
Görüldüðü gibi insanoðlu aklýný kullanmak ve fikir yürütmek sayesinde gözümüzün
önünde duran ama hiç farkýnda olmadýðýmýz bu
tür gerçekleri ortaya çýkarmakta elimizdeki en
büyük silahtýr. Tek yapmamýz gereken biraz
düþünmek. Sonrasýnda keþfedemeyeceðimiz
gizem, çözemeyeceðimiz sýr kalmayacaktýr
kanaatimce.
34

Benzer belgeler

Cihan Atıl Namlı Yoğunlaştırılmış Gitar Eğitim Programı Temel ve

Cihan Atıl Namlı Yoğunlaştırılmış Gitar Eğitim Programı Temel ve dönemde keman yapým sanatýnda büyük ilerlemeler olmuþ ve pek çok yetenekli yapýmcý doðmuþtur. Bunlardan en önemli olaný olan Andrea Amati yaylý çalgý ailesini bugünkü bildiðimiz son forumuna sokmuþ...

Detaylı