3 / Sonbahar 2011 - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Transkript
3 / Sonbahar 2011 - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Sağlıkta Adres Başkent Sayı 3 / Sonbahar 2011 Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ Acil Tıp n Anesteziyoloji - Ağrı kliniği n Aile Hekimliği n Beyin ve Sinir Cerrahisi n Çocuk Cerrahisi n Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları n Dermatoloji - Aşırı Terleme Tedavisi - Botox Uygulaması - Fototerapi n Diş Hekimliği n Endokrinoloji n Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji n Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n n Gastroenteroloji Genel Cerrahi - Yanık Polikliniği Göğüs Hastalıkları - Sigara Bırakma Kliniği - Uyku Laboratuarı Hematoloji Kalp Damar Cerrahisi Göz Hastalıkları Kadın Hastalıkları ve Doğum - Tüp Bebek Kardiyoloji Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Nefroloji - Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi - Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi - Yenikent Diyaliz Nöroloji Nükleer Tıp Ortopedi ve Travmatoloji Patoloji Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi Psikiyatri Romatoloji Radyodiagnostik Tıbbi Genetik Tıbbi Onkoloji Üroloji - Taş Kırma Kliniği - Ürodinami Laboratuarı İÇİNDEKİLER 04 06 08 12 14 20 22 26 30 32 1 Editörden Sağlık ve Magazin Dergisi Merhaba sevgili okurlarımız; Sahibi Başkent Üniversitesi Hastanesi Adına Başhekim Prof. Dr. Ali HABERAL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Tasarım Uygulama Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Tasarımı Bölümü Baskı Can Matematik Limited Şirketi İvedik Organize Sanayi Ağaç İşleri Sitesi, 21.Cadde 524. Sokak, No: 30 İvedik/ANKARA Tel: (0312) 395 06 70 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi 12/11/2011 Okuyucu Köşesi için mail adresimiz [email protected] 2 İdare Adresi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10.Sokak, No:45 Bahçelievler/ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr Dergimizin 3. sayısında sizlere başka cümlelerle Merhaba demeyi planlamıştık, fakat Van’da meydana gelen deprem herkesin olduğu gibi bizim de gündemimizi değiştirdi. Hayatını kaybeden onlarca depremzedenin yanında, geride kalanlar için oldukça zor bir süreç başladı. Yaşanılanlar, 1999 yılında Düzce ve Gölcük’teki acıların ne denli taze kaldığının bir göstergesi oldu. İlk şoku atlattıktan hemen sonra devletimizin yanında ulus olarak insanlığın gereğini yerine getirebilmenin gururunu yaşatan yardımseverlerimiz sayesinde bölge halkının acılarına ortak olundu. Sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde, bizler de, Başkent Ailesi olarak tüm çalışanlarımızla elimizden geldiğince Van’daki kardeşlerimize yardım etmek için bir kampanya başlattık. İklim şartları göz önüne alındığında, bölge halkının şu an en çok ihtiyacı olan kışlık giysi, bebek bezi, ısıtıcı ve battaniye v.b gibi malzemeler toplanılarak depremzedelere ulaştırılması hedeflendi. Önümüzdeki sayıda bu proje hakkında okurlarımıza detaylı bilgiyi sunacağız. Yaşanılan bu felaketle ilgili olarak vurgulamak istediğimiz son nokta; tek tek bireyler olarak üzerimize düşen en önemli görevin, deprem konusunda toplumsal duyarlılığımızı artırırken, “deprem değil, binalar ölüme neden olur” gerçeğinden hareket etmek olacağıdır. Unutmayalım ki; bu yaralar ancak elbirliği ile sarılır. Dergimizin bu sayısında; merkezlerimiz arasında yer alan Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanan, beyinde gelişen anormal dokuların herhangi bir cerrahi kesi uygulanmadan ameliyat edilebilmesini sağlayan bir yöntem olan Gamma Knife radyocerrahi teknolojisi ile İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde hizmet veren Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümünü ele alıyoruz. Diğer yandan, önleyici sağlık hizmetleri kapsamında yer verdiğimiz konularla sağlık alanında toplumsal bilinçlendirme misyonumuzu devam ettiriyoruz.“Sağlıkta Adres Başkent” dergisi olarak sağlık dolu günlerde keyifli okumalar diler, ülkemiz adına benzer acıların bir kez daha yaşanmamasını umut ederiz. Melek ALKAN ÇAKMAK 3 Prof. Dr. Sibel Oto Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuklarlarda Göz Problemleri 4 Çocuklarda görme bozukluklarının erken tanısı ancak göz muayenesi ile sağlanabilir. Çocuklar her yaşta göz muayenesi olabilir, konuşma öncesi dönemdeki çocuklar için özel muayene yöntemleri bulunmaktadır. Her çocuk 3,5 yaşını bitirmeden en az bir defa göz doktoru tarafından muayene edilmelidir. Her 4 çocuktan birinin gelişim yılları içinde temi adı verilmektedir. Bebeklerde görme şimi için çok önemlidir, bu dönemde görme gözden gelen bozuk uyarıları beyin algılama bir göz problemi ile karşı karşıya kaldığını sistemi anne karnında 4. Haftadan itibaren bozukluğu yapabilecek herhangi bir neden dışı bırakacaktır. Doğumsal katarakt, göz biliyor musunuz? Çocuklarda oluşacak göz gelişmeye başlamaktadır ancak bebek dış erken dönemde ortadan kaldırılmadığı tak- kapağı düşüklüğü daha nadir ancak ciddi problemleri sadece görme azlığına neden dünyaya çıktığında gözler ve görme yolla- tirde görme yollarının gelişimi duraklar ve olan nedenlerdendir. Bu sorunlar ne kadar olmaz ayrıca sosyal ve bedensel gelişimini rı henüz gelişimini tamamlamamıştır. Yeni hayat boyu devam edecek bir görme kaybına erken dönemde ortadan kaldırılırsa normal de etkilemektedir. Öğrenme güçlüğü, göz- doğan bir bebek çevresindekileri grinin ton- yol açar. Buna göz tembelliği adı verilmek- görme elde edilme olasılığı o kadar yüksek- el koordinasyon bozukluğu ve derinlik hissi ları şeklinde görmektedir. Görme yollarının tedir. tir. Okul öncesi dönemde çok az çocuk gör- kaybı bunlardan en önemlileridir. Erken dö- gelişimi görüntü net bir şekilde ağ tabakaya nemdeki öğrenmenin %80’i görme ile sağ- düştükçe yani çocuk gördükçe oluşacaktır. Çocuklarda göz tembelliğine yol açan en sık rinin normal olmadığını bilme şansları azdır, lanmaktadır. Görme sisteminin gelişimini sürdürdüğü dö- nedenler göz kaymaları ve iki gözün kırma herkezin aynı şekilde gödüğünü düşünürler. me azlığından yakınır, kendi görme düzeyle- neme kritik dönem adı verilmektedir, kritik kusuru derecelerinin farklı olmasıdır. Sadece Özellikle sadece bir gözünde bozukluk olan Gözler ve gözlerimizden beyindeki görme dönem 9 yaşına kadar devam etmektedir. beyine net görüntü gönderen gözden gelen çocuklarda ailenin fark edebileceği hiçbir merkezine uzanan ileti yollarına görme sis- Ancak yaşantının ilk birkaç yılı görme geli- uyarılar beyin tarafından kabul edilecek diğer ipucu olmayacaktır. Çocuklarınızın Gözünde: • Zaman zaman kayma olması • Eline aldığı şeylere çok yakından bakması • Başağrısı veya gözlerinde ağrıdan yakınması • Gözlerini sık sık oğuşturması • Başını belli bir yönde eğri tutması veya görmek için gözlerini bir yöne çevirmesi • Ailede göz tembelliği olan bir birey olması Göz doktoruna en kısa zamanda gitmenizi gerektirir !!! 5 Uz.Dr. M.Gökhan Eminsoy Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Check Up ve Periyodik Sağlık Muayeneleri Günümüzde sağlıklı bir yaşama sahip olmak şın, cinsiyetin, sigara gibi bazı alışkanlıkların, mutlu ve huzurlu olmanın da temelini oluş- getirdiği olası hastalık risklerinin belirlenmesi, turmaktadır. Hastalıkların tanı, tedavi ve re- ailesel kaynaklı olabilecek şeker hastalığı, ko- habilitasyonunun yarattığı tıbbi, psikolojik ve roner arter hastalığı, inme ve kanser riskinin ekonomik yük arttıkça, korunmasının önemi araştırılmasıdır. de artmaktadır. Sağlığın, bedenen, ruhen ve 6 manlık ve sağlık eğitimi eksiksiz verilmeli, yaşam tarzı değişiklikleri her başvuruda değerlendirilmelidir. Tarama testleri, toplumda sık görülen, ölüm veya sakat bırakma olasılığı yüksek, düşük riskli tetkiklerle ve yüksek hassasiyetle saptanabilen hastalıklara yönelik olmalıdır. Erken tanı sağlayabilen ve maliyet etkin testler kullanılmalıdır. Muayene sırasında kan basıncı ölçümü, vücut ağırlığı, beden kütle indeksi, bel çevresi ölçümleri yapılmalı ve sağlıklı beslenme önerileri verilmelidir. Bireye göre değişmekle birlikte tam kan sayımı, kan şekeri ölçümü, organ fonksiyonlarını değerlendiren kan biyokimyası testleri (karaciğer, böbrek vb.), sedimentasyon, kolesterol ve lipid düzeyleri, tiroid fonksiyon testleri, viral hepatit testleri, tam idrar analizi, dışkıda kan aranması, karın ultrasonografisi, akciğer grafisi, elektrokardiyografi, efor testi, ekokardiyografi, kolonoskopi ve solunum fonksiyon testleri en çok istenen tetkikler arasında yer alır. Yine kadınlarda rahim ağzından PAP smear (sürüntü) alınması, mamografi, meme ultrasonografisi ve kemik mineral yoğunluğu sosyal olarak tam bir iyilik hali olduğu düşü- Check up, hastalığın olduğu ama belirtilerin nüldüğünde amaç, bu iyilik halini korumak ve olmadığı dönemlerde ikincil bir koruma sağ- ölçümü, erkeklerde PSA (prostat tümör mar- geliştirmek olmalıdır. Sağlık sorunları ortaya larken periyodik sağlık muayenesi hastalığın ker) sıklıkla yapılır. çıkmadan gerekli önlemleri alarak yaşam ka- belirtisinin de olmadığı ancak risk faktörle- litesini korumak ileride ortaya çıkacak zor ve rinin olduğu dönemlerde birincil bir koruma Fizik muayene ve tetkiklerden sonra egzersiz, masraflı tedavilerin önüne geçecektir. sağlayarak hastalıkların ortaya çıkışını önler beslenme, gelişimin izlenmesi, bağımlılık, veya geciktirebilir. Periyodik sağlık muayene- olası kaza riskleri, üreme sağlığı, ilaçla korun- Check up, sağlıklı bireylerin sağlık durum- leri, önlenebilir sağlık sorunlarının yakınması ma, bağışıklık, sağlığı koruma önlemleri, aile larının genel değerlendirilmesi ve henüz ya- olmayan bireylerde saptanması amacıyla ya- eğitimi, sosyal destek konularında bütüncül kınmalara yol açmamış olası bir hastalığın pılan düzenli kontrollerdir. Yaş, cins, meslek bir danışmanlık hizmeti verilmesi periyodik tarama ile erken tanısıdır. Check up yaptırmak ve risk gruplarına özelleşmiş, uluslar arası sağlık muayenelerinin ayrılmaz bir parçasını kişinin kendine ve sağlığına özen gösterme- standartlar ışığında kapsamlı programlar hali- oluşturur. sidir. Bazı hastalıklar ve özellikle kanserde ne getirilmiş ve hastalar tarafından daha fazla erken teşhis son derece önemlidir. Bu ne- talep edilir hale gelmiştir. Çağdaş hekimlik denle check up taramaları sonucunda bu tür uygulamalarının vazgeçilmez bir parçası hastalıkların erken teşhisi, tedavi başarısını olan periyodik sağlık muayeneleri, kaynak da artırmaktadır. Tıbbın her alanında ve her ve zaman kaybına neden olmadan, uygun hastalığında erken farkındalık ve erken tedavi, kanıtlar çerçevesinde bireye özgü yaş, cins kişinin yaşam konforunu artırarak, yaşam sü- ve risk faktörlerini dikkate alarak yapılmalıdır. resini de uzatacaktır. Kapsamlı bir periyodik sağlık incelemesinde Check up yaptırmanın bir diğer amacı da; ya- öykü, fizik muayene, tarama testleri, danış- Uluslar arası kılavuzlara dayanan, kişinin yaş, cins, aile öyküsü ve risklerini dikkate alan, gereksiz tetkiklerden uzak periyodik sağlık muayeneleri Başkent Üniversitesine bağlı tüm hastanelerde yapılmaktadır. 7 Başkent Üniversitesi KBB Anabilim Dalı çalışmaları 25 Temmuz 1994’te Ankara Hastanesi’nde başlamıştır. KBB Anabilim Dalına bağlı Odyoloji ve Konuşma Ses Bozuklukları bölümümüz Adana, Ankara, Konya, İstanbul, İzmir ve Alanya Hastanelerinde hizmet vermektedir. Anabilim Dalımız 2 profesör, 10 doçent, 5 yardımcı doçent ve 3 öğretim görevlisi, toplam 10 öğretim üyesi ve 5 uzman doktordan oluşmaktadır. Anabilim Dalımız; Fevzi Çakmak Cad. 5. Sokak No: 48 06490 Bahçelievler / Ankara adresinde hafta içi 8.00-17.00, Cumartesi 8.00-13.00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Randevularınız için 0 312 223 85 34 0 312 212 29 12 / 300 - 301 no’lu telefonları arayabilirsiniz. KULAK, BURUN, BOĞAZ ANABİLİM DALI Prof. Dr. Levent Naci Özlüoğlu Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Başkanı KBB ve Odyoloji Ekibi Kliniğimiz ulusal ve uluslararası kongre ve toplantılara yoğun olarak katılarak son gelişmeleri yakından takip etmekte ve birikimlerini bu toplantılarda ve ulusal, uluslararası dergilerde hekimlerle paylaşmaktadır. Ulusal kongrelerde ödüller alabilen bilimsel çalışmalar da üretmektedir. 8 9 Bölümde görev yapmakta olan akademik personel listesi aşağıda yer almaktadır. Prof. Dr. Levent Naci Özlüoğlu (Bşk.) Ankara Yrd. Doç. Dr. Özgül Topal Konya Prof. Dr. Yavuz Sütbeyaz İstanbul Yrd. Doç. Dr. Esra Eryaman İstanbul Doç. Dr. Erdinç Aydın Ankara Yrd. Doç. Dr. Fulya Özer Adana Doç. Dr. İsmail Yılmaz Adana Yrd. Doç. Dr. Özgül Akın Şenkal (Phd) Adana Doç. Dr. Haluk Yavuz Adana Öğr. Gör. Dr. Cem Özer Adana Doç. Dr. Alper Nabi Erkan Adana Öğr. Gör. Dr. Suat Avcı Alanya Doç. Dr. Adnan Fuat Büyüklü Ankara Öğr. Gör. Dr. Erkan Ekşi İzmir Doç. Dr. Cem Özbek Alanya Uzm. Dr. Seda Türkoğlu Babakurban Ankara Doç. Dr. Hatice Seyra Erbek Ankara Uzm. Dr. Leyla Kansu Alanya Doç. Dr. Selim Sermed Erbek Ankara Uzm. Dr. Sait Karagöl Konya Doç. Dr. Can Alper Çağıcı Adana Uzm. D. Müzeyyen Çiyiltepe Ankara Doç. Dr. Cüneyt Yılmazer Adana Uzm. Dr. Evren Hızal Ankara Yrd. Doç. Dr. Fatma Çaylaklı Adana Odyometri ünitesi Tüm hastanelerimizin KBB kliniklerinde modern tanı ve tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Rutin KBB muayenelerinde nazal endoskopi, endonazal patolojilerin tanısında akustik rinometri, rinomanometri, kulak ile ilgili problemlerde endoskopik ve mikroskobik otoskopi, larenks ve ses ile ilgili rahatsızlıklarda videolaringoskopi kullanılmaktadır. İşitme konuşma ve denge problemlerinin tanı ve tedavisinin gerçekleştirildiği Odyoloji ve Nörootoloji laboratuvarımızda odyomet- re, immitansmetre, ABR, elektrokohleografi, otoakustik emisyon ve komputerize elektronistagmografi, videonistagmografi, VEMP üniteleri bulunmaktadır. İşitme kayıplarının tedavisi için kullanılan işitme cihazları ile ilgili değerlendirmeler laboratuvar şartlarında yapılıp uygun cihazla rehabilitasyon sağlanmaktadır. Kliniğimiz benign parıksismal pozisyonel vertigo hastalarının modifiye Epley manevrası ile rehabilite edildiği öncü kliniklerden biridir. Üniversite hastanelerimizin modern ameliyathane birimlerinde tüm rütin KBB ameliyatlarının yanı sıra koklear implant, tüm nörootolojik cerrahiler, endoskopik sinüs cerrahisi, radyocerrahi, endolaringeal mikroşirürji, ses cerrahisi ve her türlü baş boyun tümörünün rezeksiyonu ve çeşitli tekniklerle rekonstrüksiyon gibi ileri cerrahi işlemler uygulanmaktadır. Çeşitli konulardaki deneysel çalışmalar üniversitemiz bünyesindeki deney hayvanları laboratuvarında gerçekleştirilmektedir. VEMP ünitesi ENG ünitesi 10 11 Bu muayeneler uçuş fizyolojisini, uçuş ortamından kaynaklanan farklı etkileri pilot ve uçuş ekibinin sağlığını, uçucu personelin seçim kriterlerini, uçuşla ilgili insan faktörlerini, uçak kazalarını inceleyen, bu konularda çözümler üreten bir koruyucu hekimlik branşıdır. Prof. Dr. Dilek Dursun Altınörs Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Özel havayolu şirketlerinin açılması ve sektörün büyümesi, farklı alanlardaki ihtiyaçları da beraberinde getirmiştir. Bu ihtiyaçların en önemlilerinden biri de sektör çalışanlarının sağlık kontrolleridir. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün belirlediği tüm kriterleri yerine getirerek tüm sınıflarda ilk ve periyodik muayene için Havacılık Tıp Merkezi yetki belgesine sahiptir. Uçucu personel muayeneleri nasıl yapılır? Pilot ve tüm uçucu personelin ilk ve periyodik sağlık muayeneleri Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu ICAO (International Civil Aviation Organization) ve JAR-FCL 3 (Joint Aviation Regulation) sağlık kurallarına göre yapılır. Uçucuların aşağıdaki uzmanlık dallarında muayene olmaları zorunludur: • DAHİLİYE • GÖZ • NÖROLOJİ • KBB Uzman hekimlerinin muayenesi ve prosedürde bulunan tetkiklerden geçtikten sonra Uçuş Hekiminin (AME-Aero Medical Examiner) değerlendirmesi ile uçmaya müsaitlik raporu alınır. Pilotaj Muayeneleri Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde pilot, pilot adayları, uçucu ekip (Teknisyen, kabin memuru, trafik kontrolörü) muayeneleri bir süredir gerçekleştirilmektedir. Bu muayeneler ilk ve periyodik muayeneleri kapsamakla beraber ilerleyen yıllarda bu mesleği kariyer edinecek gençler de bir ön fikir için başvurabilmektedirler. 12 Pilot ve tüm uçucu personel muayenesi ne zaman yapılır? Uluslararası havacılık kuralları gereği, uçuş personeli ve diğer personelin periyodik muayeneleri yaş ve lisans durumlarına göre farklılık gösterir. Randevu almam gerekir mi? Uçucu muayeneleri için birkaç gün önceden 0312 212 68 68 /1128-1152 numaralarını arayarak randevu almak gereklidir. Kimler JAR FCL ve ICAO ya göre uçucu muayenesinden geçmelidir? Ekibimiz uçuş hekimliği eğitimi ve sertifikası almış Doç. Dr. Erdinç Aydın (KBB), Doç. Dr. Turan Çolak (Dahiliye - Nefroloji) ve Prof. Dr. Dilek D. Altınörs’ (Göz) ten oluşmaktadır. Gerekli hallerde tüm tıp branşlarına danışılarak adaylar ve uçucu ekip değerlendirilmektedir. • • • • • • • Pilotlar, Kabin memurları, Uçak Bakım Teknisyeni, Load master, Dispatcher, Hava Trafik Kontrolorü ve ATSEP Havalimanı apronda araç kullanan şoförler 13 Prof. Dr. Siren Sezer Başkent Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları (Nefroloji) Anabilim Dalı “Günümüzde önemli bir sağlık problemi olarak ortaya çıkan, toplumumuzda her 3 erişkinden birinde rastladığımız hipertansiyon ile ilgili genel bilgi, tedavi ve izlem yöntemlerimiz ile ilgili bilgi vermek istiyorum. Hastalığın daha iyi anlaşılmasının ve öneminin kavranmasının, tedaviye uyumunuzu arttıracağını düşünmekteyim.” Hipertansiyon 14 İlk olarak sizlere şu soruyu sormak istiyorum: Siz hiç tansiyonunuzu ölçtürdünüz mü? Bazılarınız bu soruya ‘Evet ama kaç olduğunu hatırlamıyorum’ veya ‘Ölçtürdüm, yüksek çıktı fakat önemsemedim, dolasıyla takip etmedim’ yanıtını verecektir. Bir kısım ise hiç ölçtürmemiş olacak. Oysa kalp ve böbrek hastalığı başta olmak üzere inme riskini arttıran ve görme kaybına yol açabilen bu hastalığın erken tanı ve tedavisi ile bu hastalıkların gelişimi önlenebilmektedir. Böylece daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmeniz sağlanabilir. Tansiyon Nedir? Kan kalpten bütün vücuda organların oksijen ve besin ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile pompalanır. Pompalanan kan vücudun her yerine damarlar aracılığı ile ulaştırılır. Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (Hg) olarak ifade edilir. Büyük (sistolik) ve küçük (diyastolik) tansiyon olarak ikiye ayrılır. Büyük tansiyon, kalp kasılmasının bittiği anda ölçülen kan basıncı değeridir. Küçük tansiyon ise kalbin gevşediği andaki kan basıncını ifade eder. 15 Yaş: Yüksek tansiyon genellikle 35 ile 50 yaşları arasında ortaya çıkar. Daha erken yaşta veya daha geç yaşta başlayan yüksek tansiyonun ikincil tansiyon olma olasılığı daha yüksektir ve kuşkulanıldığında da daha ileri tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Tuz: Dünya sağlık örgütünün önerdiği günlük tuz tüketim sınırı 6 gramdır. Yapılan çalışmalar Türk toplumundaki tuz tüketiminin günde 16 grama kadar çıktığını göstermektedir. En yüksek miktarda tuz kaynağı ise ekmektir. Bunun dışında hazır ve salamura gıdalar, fast food satın alarak tükettiğimiz besinler, soda, peynir, zeytin ve salça seçimimiz de tuz alımımızı etkilemektedir. Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyonun ortaya çıkma riski, şeker hastası olmayanlara göre daha fazladır. Şişmanlık: Fazla kilo tuz tutulumunu ve şeker riskini arttırarak yüksek tansiyona zemin hazırlar. Sigara: Sigara, yüksek tansiyonun damarlar üzerindeki zararlı etkilerini hızlandırır. Hipertansiyon nedir? Kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde olması durumuna hipertansiyon denir. 3 veya daha fazla sayıda yapılan ölçümlerde sistolik kan basıncının 140 mmHg veya diyastolik kan basıncının 90 mmHg nin üzerinde olması veya her ikisinin bu değerler üzerinde olması teşhis için yeterlidir. Günümüzde sağlıklı toplumda 120/80 mm/Hg ve altı normal tansiyon olarak kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar 120/80 mm/ Hg ve üstünde her yetişkinde kardiyovasküler hastalık riskinin arttığını göstermektedir. İlaçlı tedaviye başlama sınırı ise sağlıklı yaşam önerilerine uyulmasına rağmen 140/90 ve altına inmeyen kan basıncı durumudur. Bazı özel riskleri taşıyan hastalarda ise hekim 16 daha düşük kan basıncında da kalp ve böbrek gibi hedef organları korumak üzere ilaç tedavisi başlayabilecektir. ana büyük damarlarda sertleşme ve kalp yükünün artması gibi problemler hasta hissetmeden gelişebilmektedir. Hipertansiyonun belirtileri nelerdir? Hipertansiyonun nedenleri nelerdir? Kan basıncı yükseldiğinde baş ağrısı, baş dönmesi, bazen göğüste baskı hissi, nefeste daralma ya da çarpıntı, burun kanamaları görülebilir. Ancak çoğu hastada bu belirtiler olmaz, tesadüfen ölçülerek yüksek kan basıncı olduğu fark edilir. Hastalar yıllarca bu hastalığı fark etmeden yaşayabilir ve hastalığın yaptığı hasarlar ile karşımıza gelebilirler. Bu yüzden, erişkinlerin hiç değilse yılda en az 1 defa tansiyon kontrolü yaptırmasında fayda vardır. Yüksek tansiyon vakalarının % 90 ile % 95’inde sebep bilinmez, kan ve idrar tahlilleri normal çıkar, bu tip hipertansiyona tıp dilinde esansiyel hipertansiyon veya primer (birincil) hipertansiyon denilir. Geri kalan % 5 veya % 10 ‘luk hipertansiyon grubunda ise altta yatan başka bir hastalık veya hastalıklar vardır. Bu hastalıklar böbrek hastalığı (böbrek dokusu hastalığı ya da böbrek atar damarında darlık) ya da hormonal hastalıklardır (tiroid bezi bozukluğu, böbrek üstü bezi bozukluğu vs.). Bu hastalıklar dolaylı olarak hipertansiyona sebep olur. Bu tip hipertansiyona tıp dilinde sekonder (ikincil) hipertansiyon denilir. Kan basıncı belirtilerinin olmaması hasar vermediği anlamına gelmemektedir. Kan basıncı kılcal damarlardan başlayarak en büyük damar olan aortamıza kadar tüm damarlara zarar vermektedir. Damar duvarında kalınlaşma, dolayısıyla içinden geçen kanın azalması ve damarın beslediği organın kansız kalması, Stres-sinir: Aşırı sıkıntılı bir yaşam biçimi, yüksek tansiyonun ortaya çıkması için zemin hazırlar. Hareketsizlik: Düzenli yapılan egzersiz ve spor, yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasını kolaylaştırır. Alkol: Yüksek miktarda alındığı anda tansiyonda geçici düşmeye, fakat ertesi gün tuz tutulumu yaparak kan basıncında yükselmeye yol açar. Yüksek kalori içermesi nedeniyle kilo alımı ve şeker dengesinin bozulmasına neden olur. Hipertansiyon hangi organlara zarar verir? Yüksek kan basıncı kalp, beyin, böbrek, aort damarı, göz gibi hayati organları etkiler. Tedavi edilmemiş hipertansiyon, böbreklerden protein kaybına sebep olur ve sinsice ilerleyerek böbrek yetmezliğine yol açar. Bilinen bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığı varsa hipertansiyonun yaratacağı böbrek hasarına kişi daha da duyarlı olacaktır. Kan basıncı ne kadar yüksekse kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, göz ve böbrek hastalıkları gelişme riski de o kadar yüksektir. Böbrek hastalığı ve kan basıncı yüksekliği arasında bir yumurta-tavuk tavuk-yumurta ilişkisi vardır. Belirtilmiş olduğu gibi kan basıncı ne kadar yüksekse böbrekte yaratacağı hasar da o kadar şiddetli olacaktır. Diğer yönden böbrek hasarı olan hastalarda böbrek hasar derecesine paralel olarak kan basıncı şiddeti artacaktır. Diyaliz aşamasına gelmiş hastaların %90’ının kan basıncı yüksektir. Kan basıncının kontrolü böbrek hasarı mevcut kişilerde çok önemlidir. Yüksek kan basıncı uygun hedeflere indirildiğinde, böbrek yetmezliğinin seyri yavaşlamaktadır. Kan basıncının böbreklerimize zarar vermesinin ilk bulgusu idrarda mikroalbuminüri dediğimiz protein kaybının başlamasıdır. Bu bulgu aslında yüksek kan basıncının tüm damar sistemine zarar vermeye başladığının habercisi- Kan basıncı neden yükselir? Kalıtım: Ailesinde yüksek tansiyon hastası bulunan kimselerde hipertansiyon gelişme riski artmıştır. 17 dir. Kan basıncı düşürülmezse idrarda protein kaybı artacak, kreatinin seviyesi yükselecektir. Tedavide geç kalındığında böbreğe verdiği hasar geri dönüşümsüz hale gelecektir. Hipertansiyonun tedavisi nedir? Yüksek tansiyonun yol açtığı hastalık ve ölüm, erken tanı ve tedavi ile önlenebilmektedir. Önemli olan hastalığın ciddiyetini kabul etmek ve gereken önlemleri erken aşamada almaktır. Hastalık ömür boyu sürdüğü için tedavisi de ömür boyu olacaktır. Kan basıncını normale indirmek için evvela hayatımızda bazı değişiklikler yapmamız gerekir. Hipertansif hastalara önerilen ilaç dışındaki yaşam tarzı değişikliği olarak ifade edilen tedavilerin çoğu sağlıklı yaşam için normal bireylerde de geçerlidir. Şişmanlık, şeker hastalığı veya yağ metabolizması bozukluğu olan hastalarda yaşam düzeninin değiştirilmesinin önemi daha da artmaktadır. Yaşam düzeninin değiştirilmesi hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç gereken durumlarda ilaç dozunun azaltılmasına da olanak sağlamaktadır. Yaşam tarzı değişimi içinde yer alan önlemler tuz tüketimini azaltmak, sigara kullanıyorsak kesmek ve alkolü sınırlamak, kilo fazlası varsa uygun bir diyet ile kilo vermek, düzenli bir yaşam ve stresten uzak durmak ve düzenli egzersiz yapmaktır (örneğin haftada en az 3 gün, en az yarım saat tempolu yürüyüş yapmak gibi). Beslenme konusunda sebze ve meyveden zengin, haftada 2-3 gün balık, yağ olarak zeytinyağı tüketilen Akdeniz tipi beslenme önerilmektedir. Son yıllarda önemli bir problem olan obezite ve şeker hastalığı gelişimini önlemek üzere besinlerin glisemik indeksini de takip etmek kilo kontrolü ve diyabet gelişimi riskini azaltmak için önerilmektedir. İlaç tedavisi Sınırda ya da hafif dereceli hipertansiyonunuz var ise ilaca gerek kalmadan yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler ile tansiyonunuz kontrol altında olacaktır. Ciddi hipertansiyon varlığında ise yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi aynı anda başlanmalıdır. İlaç tedavisinde kullanılacak ilaçların cinsi, dozu ve çeşitliliği tamamen doktorunuzun kontrolü altında olmalıdır. Doktorunuz bu amaç için bazen bir, bazen 18 de birden fazla ilaç kullanabilir. Takibimizde bazı hastaların ilaç sayısından endişe duyduğu veya mg olarak ifade edilen tablet dozlarını kıyasladıklarını görmekteyiz. Unutulmamalı ki hipertansiyon hastalarının üçte ikisi birden fazla ilaç kullanmakta ve etken maddeler çok farklı olduğundan bazen bir tableti 1.5 mg bir ilaç, 160 mg olan diğer bir ilaca eş güçte kan basıncını düşürebilmektedir. Hipertansiyon tedavisinde hasta ve hekim işbirliği çok önemlidir. Bu anlamda tedavi sorumluluğunu iki tarafın da üstlenmesi gereklidir. En ideal olarak düzenlenen bir hipertansiyon reçetesi hasta diyete, ilaç alımına uymadığı sürece hedefe ulaşmayacaktır. Yapılan en büyük hata, tansiyon kontrol altına alındıktan sonra ilaca gerek kalmadığı düşünülerek ilacın azaltılması veya kesilmesidir. İlaç kullanımı sırasında önerilen saatlere uyum, uygun bir aletle tansiyonun takibi, herhangi bir yan etki görüldüğünde hekiminize geri dönmeniz, ilaçları bilgi vererek kesmeniz veya değiştirmeniz tedavi başarısını arttıracaktır. Unutmayınız iyi bir hasta hekim işbirliği ile kontrol altına alınamayacak hipertansiyon yoktur. Hipertansiyon ile ilişkili sık karşılaşılan sorular: Hipertansiyon tedavi edilebilir mi? Hipertansiyon tedavi edilebilir. Ancak tedavisi ömür boyu sürer. Tedavide kullanılan tüm ilaçlar kan basıncını normale çevirir fakat tedavi kesilirse kan basıncı tekrar yükselir. Bu nedenle tedaviye ara verilmemeli ve yılda en az bir kez doktora kontrole gidilmelidir. Ayrıca düzenli beslenme, az tuz kullanımı, aşırı alkol ve kahve kullanılmaması düzenli egzersiz ve sigara içilmemesi de tedavinin bir parçası olarak kabul edilmektedir. Kan basıncını evde ölçebilir miyim? Evet, ölçebilirsiniz, ancak bu konuda yeterli bilgi doktor veya hekim programlarından alınmalıdır. Elektronik, bilek veya koldan ölçen aletler kullanılabilir ancak bunların güvenilirliğini test etmek amacıyla aralıklı olarak cıvalı ölçüm aletleri ile karşılaştırma yapılmalıdır. Kontrol muayenesinde polikliniğimize getirirseniz poliklinik ölçümü ile karşılaştırarak evdeki aletinizi test etme imkanı bulabilirsiniz. Kan basıncı ölçülürken nelere dikkat edilmelidir? Tansiyon ölçülmeden en az 15 dakika önce dinlenmelisiniz. Son yarım saat içinde sigara veya kafeinli yiyecek almamış olmalısınız. Tansiyon aleti kolunuzun çevresini ve boyunu yeterli olarak sarmalıdır. Dinlenme cihazları (steteskop) tansiyon aletinin manşonu altına sokmamalısınız. Hipertansiyon ilaçları alışkanlık yapar mı? Kan basıncı yüksekliği olan hastalarımıza önerilerimiz: 1. Hastalar kendi kan basınçlarını ölçmeyi öğrenmeli ve olanakları varsa bir tansiyon aleti ve steteskop almalıdırlar. 2. Sağlık sigorta güvencesi olanlar eğer hastalıklarını belirtir bir heyet raporu alırlarsa ilaçlarına hiçbir ücret ödemeyeceklerdir. Bu konuda doktorlarımız yardımcı olacaktır. 3. Hastalar ölçtükleri kan basıncı değerlerini kaydetmeyi alışkanlık haline getirmelidir. Kan basıncı değerlerinin kaydedildiği formu kontrole gelirken unutmayınız. 4. Bir seyahate giderken ilaçlarınızı, heyet raporlarınızı yanınıza almayı unutmayınız. 5. Muayeneye gideceğiniz gün ilacınızı mutlaka içiniz. Birçok hasta aç gelirken ilacını içmemektedir. Su ile içilen hipertansiyon ilacınız kan vermenizde bir problem oluşturmayacağı gibi laboratuar tetkikinizi de etkilemeyecektir. İlacınızı içerek gelmeniz doktorunuzun kan basıncı ayarınız ile ilgili doğru kanıya varmasını kolaylaştıracaktır. 6. Kontrole geldiğinizde şahsınıza ait tüm tıbbi dokümanları (filmler, tahlil sonuçları, hastane dosyası, kullandığınız ilaçların kutusu vs.) mutlaka yanınıza alınız. Kullandığınız ilaç birden fazlaysa tedavi şemanızı yanınıza alınız. 7. Verilen ilaç ile ilgili bir yan etki gördüğünüzde, kan basıncınız çok düşük veya yüksek seyrettiğinde mutlaka doktorunuza danışınız ve tedaviyi birlikte gözden geçiriniz. Hayır yapmaz. Ancak yaş ilerledikçe damar elastikiyeti azalır ve bu nedenle hipertansiyon ilaçlarının sayısı veya dozu az gelebilir. Bu durumda kullanılan ilaçlarda yeni düzenlemeler yapılabilir. Bu durum alışkanlık anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki hipertansiyon tedavisi ömür boyu sürecek bir tedavidir. Her ilaç grubunun kendine has bazı yan etkileri vardır. Bu yan etkiler hakkında doktorunuzdan bilgi alınız. Bir yakınımda da hipertansiyon var, kullandığım ilaçları ona da verebilir miyim? Hayır. Kesinlikle bunu yapmayın ve yapanları da uyarın. Size uygun bir ilaç başkasının hayatını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yakınınıza doktora başvurmasını önerin. Hipertansiyondan korunmak mümkün mü? Hipertansiyon kalıtımsal özelliği olan bir hastalık olsa da gerekli önlemleri alarak gelişimini önlemek mümkündür. Bu amaçla çocukluk çağından itibaren sağlıklı yaşam tarzını benimsemek gerekir. Sağlıklı yaşam tarzı olarak dikkat etmemiz gereken önlemler şu şekildedir: •İdeal kilonuzu koruyun ve dengeli beslenin. •Fiziksel olarak hareketli olun. Düzenli egzersiz yapın •Sigara içmeyin •Alkolden uzak durun. •Az tuzlu besinlerle beslenin •Stresten uzak durun 19 Başkent Üniversitesi İstanbul Sağlık Uygulama Endokrinolojik hastalıklarının tümünün, başta diya- siyetine, zamanına, olanaklarına, hobilerine uygun Araştırma Merkezi, Altunizade mahallesi Oymacı bet olmak üzere tanı-tedavi süreçleri bu merkezde egzersiz reçeteleri hazırlamaktadır. Egzersiz ile sok. no 7’deki arsasında, Başkent Üniversitesi’nin yürütülebilmektedir. Şeker hastalığı ve geç komp- birlikte insanlar kendilerini daha iyi ve mutlu his- tamamen kendi imkanları ile inşa edilip, en mo- likasyonlarına yönelik olarak nefroloji, kardiyoloji, setmektedir. dern ekipmanla donattığı yeni bir sağlık tesisi kalp damar cerrahisi, göz hastalıkları, nöroloji, olarak 23 Şubat 2007 tarihinde hizmete girmiştir. dermatoloji bölümleri ile birlikte ekip çalışması yü- Egzersiz fizyolojisi birimi hastaların aktivitesini ar- 2008 yılında merkezimize 1700 m alanı bulunan rütülmektedir. Şeker hastalığının sadece tedavisi tırmak amacı ile “horon ile tedavi” adlı bir programı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ünitesi, Göğüs değil organ ve fonksiyon kaybına neden olabilecek başlatmak üzeredir. Horon, hem tüm vücut kasları- Hastalıkları, Üroloji, Gastroenteroloji, Nefroloji, komplikasyonlarına karşı önleyici-takım çalışması nı çalıştırıp hem de kan akımını artırıcı ve yağ yakıcı Psikiyatri ve Klinik Psikoloji, Kadın Hastalıkları ve yapılmaktadır. bir egzersiz modelidir. Müzik eşliğinde yapılacak 2 Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Plastik İstanbul Sağlık Uygulama Araştırma Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü 20 bir egzersiz olduğu için ruhsal ve zihinsel anlamda ve Rekonstruktif Cerrahi, polikliniklerini içeren II. Endokrin bölümünde şeker hastalarına diyabet Poliklinik Oymacı Sokak No: 2’de ve 2500 m2 ala- hemşiresi ve diyetisyenlerimiz tarafından düzenli nı bulunan Kulak Burun Boğaz, İşitme ve Denge eğitim verilmektedir. Diabet, yaşam boyu devam Diabet ve obezite dışında toplumda önemli sıklıkta Test laboratuvarı, Dermatoloji ve Dermokozmetik, eden bir hastalık olarak hastanın yaşam tarzında, görülen tiroid hastalıkları (guatr, tiroid bezinin ye- Göz Hastalıkları, Diş Hekimiliği Poliklinikleri (tüm beslenmesinde ve ilaç kullanımında bir davranış tersiz veya fazla çalışması vb) endokrin bölümü- uzmanlık alanları ile) ve Diş laboratuvarlık hizmet değişikliği yapmasını gerektirir. müzde tanı ve tedavisi yapılabilen diğer büyük bir alanlarını içeren III. Poliklinik Mahir İz Caddesi 43 numarada açılmıştır. Egzersiz Fizyolojisi tedavi edici olacağı da düşünülmektedir. hastalık grubunu oluşturmaktadır. Tiroid bezinin ultrasonografik incelemesi ve tümör veya benzeri Diabet ve obesite önlenmesinde ve tedavisinde fi- hastalıklarında ultrasound eşliğinde biyopsi alın- Endokrinoloji-Metabolizma Bilim Dalı Prof. Dr. ziksel aktivite artırılması ve kilo kaybı çağdaş tıbbın ması yine ayni bina içinde uzman hekimlerimizce Nilgün Günever Demirağ yönetiminde Endokri- önemli bir olanağıdır. Artan teknolojik gelişmeler yapılabilmektedir. noloji Uzmanı Aslı Doğruk Ünal ve Özlem Tarçın, sonucunda insanlar günümüzde çok az hareketle Yan dal Uzmanı Dr. Mümtaz Takır, Uzm. Dr. Hül- yaşamını kolayca devam ettirir hale gelmiştir. Alı- Bunun dışında kalan tüm hormon bezlerinin hasta- ya Parıldar ve Egzersiz Fizyolojisi Uzmanı Nilay nan fazla enerji sonucu obezite, dislipidemi (Ko- lıklarının tanı ve tedavisinde, laboratuar incelemele- Ergen’den oluşan bir ekiple hizmetlerini yürüt- lesterol yüksekliği vb), hipertansiyon, diyabet gibi rinin yapılmasında tüm ekip son derece deneyimli mektedir. hastalıkların sıklığının arttığı bir gerçektir. Egzersiz olup İstanbul ve çevresine kaliteli, çağdaş, bilimsel fizyolojisi birimi; bireyin hastalıklarına, yaşına, cin- hizmeti başarı ile sunmaktadır. 21 ADANA GAMMA KNIFE 22 Gamma knife radyocerrahi, beyin cerrahlarının beyinde sonradan gelişen anormal dokuları herhangi bir cerrahi kesi uygulamadan ameliyat edebilmelerini sağlayan bir yöntemdir. Gamma knife, stereotaktik radyocerrahi adı verilen bir teknik kullanarak uygulanır. Gamma knife, koordinatları belirlenmiş hastalıklı beyin dokusunun, gamma ışınları ile yok edilmesini sağlayan bir tedavi sistemidir. Sistem, temel olarak her biri kendi başına normal beyin dokusunu zedelemeyecek enerjiye sahip 201 adet küresel yerleşimli ve ayrı kaynaktan gelen ışınların bir noktada (hastalıklı beyin dokusunda) birleşerek çok yüksek bir enerjiyi hastalıklı dokuya aktarması ve bu dokuyu ortadan kaldırması prensibine dayanır ve tek seferde yüksek bir enerji uygulanabilirliği nedeniyle tedavi bir seansta tamamlanır. Genellikle açık beyin cerrahisinin mümkün olmadığı ya da yüksek risk taşıdığı durumlarda tercih edilen bir yöntemdir. 23 Gamma knife tedavisi yeni bir tedavi çeşidi midir? Steriotaktik radyocerrahinin “altın standardı” olarak kabul edilen ve beyni etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılan en gelişkin tekniklerden biri olan gamma knife 30 yıldan uzun bir süredir dünyanın çeşitli merkezlerinde uygulanmakta olan bir tedavi şeklidir ve şimdiye kadar yüzbinden çok hasta bu yöntemle tedavi edilmiştir. Gamma knife tedavisi nasıl uygulanır: Uygulama, hastanın başına hastalıklı beyin dokusunun yerinin tam olarak tespitini sağlayan ve tedavi sırasında başı hareketsiz kılarak tedavinin doğru olarak uygulanmasını sağlayan stereotaktik bir pencere yerleştirilmesiyle başlar. Söz konusu pencere üzerinde koordinat çizgileri ve işaretler olan metalden yapılma bir malzemedir. Hastaya lokal anestezi altında 5-10 dakika içerisinde yerleştirilir. Çerçevenin yerleştirilmesi sonrasında görüntüleme yöntemleri kullanılarak( bilgisayarlı tomoğrafi, mağnetik rezonans görüntüleme, serebral anjiografi gibi) hastalıklı dokunun yeri belirlenip, bilgisayar ortamında gerekli planlama yapı24 larak hasta gamma knife cihazının içerisine sabit bir pozisyonda mümkün olduğunca rahat bir şekilde yatırılır. Tedavi süresi, tedavi uygulanacak dokunun yeri ve büyüklüğü ve türüne bağlı olarak değişebilir. Her bir ışın gerekli sürede doğru yere verildikten sonra hasta makinadan çıkartılır, çerçevesi alınır ve serviste izleme alınır. Gamma Knife ile hangi tip beyin tümörleri tedavi edilebilir? Gamma knife ile hem iyi huylu beyin tümörleri (menenjiomalar, hipofiz adenomları, akustik nöromalar) hem de kötü huylu beyin tümörleri (beyin metastazları, glial tümörler) tedavi edilebilmektedir. Ayrıca gamma knife beyin tümörü dışında, damarsal beyin hastalıkları (arteriovenöz malformasyonlar) ve fonksiyonel beyin hastalıklarında (trigeminal nevralji, parkinsonizm, epilepsi) da kullanılmaktadır. Gamma Knife’ın akustik nöromalarda uygulanışı nasıldır? Akustik nöromalar 8. siniri kaplayan dokudan köken alırlar ve beyincik ile pons arasındaki açıda bulunurlar. İlerleyici akustik nöromalarda gamma knife cerrahisi ile çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Aynı zamanda akustik sinir, yüz siniri ve trigeminal sinirlerin fonksiyonlarının korunmasında da başarılı olunmuştur. olarak bulunurlar. Gamma knife, tam olmayan mikrocerrahi çıkarmadan sonra ona ek olarak uygulanabilir. Bir diğer uygulama alanı ise cerrahi girişim uygulanamayan hastalardır. Gamma knife hem tek taraflı hem de çift taraflı tümörlerden çapı en fazla 3 cm olanlarda uygulanabilir. Burada tedavinin amacı tümörün tamamen çıkartılmasından ziyade tümör büyümesinin önlenmesidir. Aynı zamanda kalmışsa olan işitme yeteneğinin korunması da amaçlanmalıdır. Gamma knife ile yapılan stereotaktik cerrahi bu tümörlerde yaklaşık 30 yıldan bu yana uygulanmaktadır ve bütün dünyada yaklaşık 10 000 hasta bu şekilde tedavi edilmiştir. Gamma Knife’ın hipofiz adenomlarında uygulanışı nasıldır? Gamma Knife’ın menenjiomalarda uygulanışı nasıldır? Gamma Knife’ın beyin metastazlarında uygulanışı nasıldır? Menenjiomalar beyni örten zarlardan, meninkslerden, köken alan ve bulundukları yerde beyni zedeleyen ve bası yapan genellikle iyi huylu tümörlerdir. Genellikle yavaş büyürler ve ilk tanı konduğunda genellikle gamma knife cerrahisi yapılabilmesi için fazla büyük En sık beyin metastazı yapan tümörler akciğer kanseri, meme kanseri ve böbrek kanseridir. Bunların dışında tiroid kanserleri ve melanomalar da beyin metastazı yapar. Bunlar ve diğer tümörlerin metastazlarında gamma knife kullanımından yüz güldürücü sonuçlar alınmıştır. Bu hasta grubu çok özel bir grubu oluşturur. Hipofiz bezi beynin tabanında, her iki göz sinirinin beyine girmeden hemen önce birbiriyle çaprazlaştığı bölgenin hemen altında, burun kökünün hemen arkasında yer alır. Bu hastalıkta gamma knife genellikle cerrahiye destek olmak amacıyla, cerrahi sonrasında kalmış olabilecek tümör kalıntılarını yok etmek için kullanılır. Gamma Knife’ın gliomalarda uygulanışı nasıldır? tek cerrahi tedavi yöntemidir Gliomalar destek hücrelerinden köken alan kötü huylu tümörlerdir. Bu tümörlerin tedavisinde gamma knife cerrahisi kendi başına, cerrahi sonrasında ya da konvansiyonel fraksiyone radyasyon tedavisi ile birlikte kullanılabilir. Tümörün büyüklüğü gamma knife uygulanmasını engelleyebilir. Ancak küçük çaplı tümörlerde gamma knife uygulanabilir bir alternatif olabilir. bir izlem süresini takiben evine ve sosyal ya- Gamma Knife başka hangi tümörlerde kullanılabilir? Gamma knife ile tedaviye alınan diğer tümörler şunlardır: glomus jugulare, kraniyofarenjioma, kordoma, hemanjioblastoma, hemanjioendotelyoma, hemanjioperisitoma, pinealositoma. Gamma Knife tedavisinin avantaj ve dezavantajları nelerdir? •Hasta gamma knife tedavisinden sonra kısa şamına dönebilmektedir. •Tedavide genel anestezinin kullanılmıyor olması bu nedenle açık cerrahi yapılamayan hastalarda tedaviyi mümkün kılar. •Hastanede yatış süresinin son derece kısa olması, yoğun bakıma gerek duyulmaması, hastanın hemen işine dönebilmesi, maliyeti son derece azaltır. •Tedaviye bağlı ölüm riski %0.5’in altındadır. •Tedaviye bağlı kalıcı sakatlık riski %2’nin altındadır. •Tedaviye bağlı geçici sakatlık riski %3’ün altındadır. Dezavantajları: •Gamma knife tedavisi etkisini belirli bir süre sonra (kötü huylu tümörler için 2-3 ay, damarsal hastalıklar için 1-2 sene) göstermektedir. Avantajları: •Hastalarda gamma knife uygulanabilmesi •Gama knife kafatası açılmadan cerrahi tedavi keskinliği sağlayan, girişimsel olmayan için tümörün çapının 35-40 mm’den az olması gerekmektedir. 25 Obezite Tedavisinde Kullanılan Popüler Diyetler ve Sakıncaları Dyt . Gözde Arıtıcı Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Ümitköy Poliklinliği Diyetisyeni Obezite; vücuda besinlerle alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasından ve yağ kitlesinin kas kitlesine oranla artmasından kaynaklanan kronik bir hastalıktır. Vücudun tüm organ ve sistemlerini etkileyerek çeşitli hastalıklara hatta ölümlere yol açabilmektedir. 26 Obezite dünya çapında salgın bir hastalık gibi değişik çözüm yollarına başvurmalarına bu da yazıda sizlerle hepimizin karşılaştığı medyatik hızla yayılmaktadır. Obezitenin neden olduğu bazen sağlıklarını kaybetmelerine bazen de diyetlerden bazılarını ve bunların insan sağlığı kronik hastalıkların sayısı her geçen gün kat- ölüme kadar varabilen sonuçlar yaşanmasına üzerinde yarattığı risklerden bahsedeceğiz. lanarak artmaktadır. Bu hastalıkların ve obe- sebep olabilir. zitenin tedavisi için devletler büyük paralar harcamaktadır. Örneğin ABD’de obezite için Obezite tedavisi hasta için uzun ve sabır yıllık 238 milyar dolar harcanmaktadır. Obe- gerektiren bir süreçtir. Bu yüzden kişilerin zite Dünya Sağlık Örgütü tarafından en riskli öncelikle alanlarında uzman, işini bilimsel on hastalıktan biri olarak kabul edilmiştir. kaynaklara dayanarak yapan güvenebileceği Obezitenin bu denli yaygın olması; insanların kişilerden yardım alması gerekmektedir. Bu Diyet deyince hepimizin aklına zayıflama ve yememize getirilen bir takım yasaklar gelmektedir. Ancak diyet bireye özgü hazırlanan yeterli ve dengeli beslenme örüntüsüdür. Diyetler kişiye özgü olmalıdır. Diyet hazırlanırken kişinin bireysel özellikleri, sağlık durumu, eğitim ve 27 kültür düzeyi, alışkanlıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Size özgü hazırlanmamış, çok düşük kalorili, kısa sürede fazla kilo vermeyi vaat eden, tek besine dayalı, zayıflattığı iddia edilen pek çok ilaç ile birlikte verilen diyetlerden uzan durun. Çok Düşük Kalorili Diyetler Bunlardan en sık uygulananları; son dakika diyeti, İsveç diyeti, hafta sonu diyeti, hızlı incelme diyetidir. Bu diyetlerin genel özelliği; günde 400-700 kkal sağlamaları, bol sıvı ve çiğ sebze tükettirip beraberinde yoğun fiziksel aktivite ile 2-3 kilo verdirmeyi vaat etmeleridir. Sağlıklı kilo kaybı için önerilen değerler ise haftalık 0,5- 1 kilo verdiren diyetlerdir. Ayrıca günde 1000 kkal’ nin altında enerji alımı da sağlık için uygun değildir kesinlikle kullanılmamaları gerekir. Formüla Diyetler Öğünlerde normal besinler yerine hazır paketli şekilde toz veya sıvı formda ürünler kullanılan diyetlerdir. Günlük verilen enerjileri 400- 900 kkal’dir ve protein içeriği yüksek olan diyetlerdir. Tek yönlü beslenilmesi ve düşük kalorili olmasından dolayı sağlık için uygun bir beslenme sistemi değildir. Ayrıca yapılan çalışmalarda uzun süre bu diyetlerle beslenip zayıflayan kişilerin ileriki dönemlerde yeme davranışı bozukluğu sorunu yaşadığı görülmüştür. diyetler kilo vermeyi hızlandırdıkları için pek çok kişi tarafından tercih edilmelerine karşın uzun dönemde özellikle Parkinson, Alzheimer gibi sinir sistemi hastalıklarına neden olmaktadır. Bu diyetlerin bir diğer dezavantajı da aşırı tüketilen proteinin vücuttan kalsiyum atımını arttırması ve kemik erimesine neden olmasıdır. Bölgesel Zayıflama Diyetleri Atkins Diyeti Bu diyetler kalça eriten, göbek eriten diyetler olarak da geçmektedir. Diyet yaparak bölgesel zayıflamanın mümkün olmadığı unutulmamalıdır. Günlük 2000 kkal enerji içermektedir bu enerjinin %70’ i yağdan gelmektedir. Karbonhidratlardan gelen oran ise oldukça düşüktür. Ketojenik diyet türüne örnek bir diyettir. Bu diyeti kullanan kişilerde aşırı kolesterol alımına bağlı olarak kan kolesterol değerlerinde yükselme ve damar sertliği gibi sorunlar oluşması gibi sağlık sorunlarının yanı sıra bazı minerallerin eksiklikleri de görülebilir. Bu minerallerden bazıları magnezyum, potasyum ve kalsiyum dur. Kalsiyum eksikliği kemik erimesine, magnezyum eksikliği kalp ritminin bozulmasına ve gut hastalığı oluşma riskinin artmasına neden olur. Ketojenik Diyetler Bunlar en sık kullanılan medya aracılığı ile de en çok tanıtımı yapılan diyetlerdir. En önemli özellikleri diyetin karbonhidrat içeriğinin oldukça düşük olmasıdır. Ekmek ve meyve grubu bu diyetlerde oldukça kısıtlıdır. 80 gramın altında karbonhidrat içeren bu diyetlerin protein ve yağ içeriği oldukça yüksektir. Bu Bu diyeti uygulayanlarda kısa sürede fazla kilo kaybı görülebilir ancak verilen bu kilolar normal beslenme alışkanlığına dönüldüğünde kısa sürede tekrar kazanılır. ve limon suyu tüketilir. Bu tip diyetlerin yan et- maların hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Kan kileri; yorgunluk, halsizlik, dikkatsizlik, düşük gruplarınız veya burçlarınız aynı olsa da her tansiyon, baş ağrısı, sinirlilik, bulantı, kusma; birey birbirinden farklıdır ve aynı formattaki uzun dönemde ise; saç dökülmesi, kuru cilt, diyetleri uygulamaları doğru değildir. safra taşları, adet düzensizlikleri, kolesterol ve Besin Ayırma Diyetleri Besin Ayrıştırma Diyetleri Bu diyetlerde her gün tek çeşit besin tüketilir. Örneğin bir gün sadece meyve, başka bir gün sadece et, diğer gün sadece süt ve ürünleri tüketilerek uygulanır. Bu diyetleri uzun süre uygulamak hem son derece sıkıcı hem de sağlıksızdır. ürik asit düzeylerinde yükselmelerdir. Kalıcı olarak ve sağlığınızı kaybetmeden kilo vermek istiyorsanız, yazılı veya görsel basın- Kan Grubunuza, Burcunuza Göre Diyetler: da sıkça farklı isimlerle yer alan sağlığınız için Bu diyetlerin içeriğine baktığınızda kan grubu- yönlendiren bu diyetleri uygulamaktan kaçı- nuza, burcunuza göre hangi besinlerin size iyi nın. Sağlıklı beslenme ve zayıflamak, yanlış hangilerinin kötü geldiğini ve hangi spordan beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan sağ- ne kadar yapmanız gerektiğine dair bilgiler lık sorunlarından korunabilmek için kafanıza görürsünüz. Sadece kan grupları veya burç- takılan soruların yanıtlarını bu konunun uzma- lar baz alınarak bu şekilde yapılan sınıflandır- nı olan diyetisyeninizden alın. ciddi tehditler içeren, sizi tek tip beslenmeye Montıgnac Diyeti Bu diyet proteinli ve karbonhidratlı besinlerin beraber tüketilmemesi ilkesine dayanır. Örneğin et ve makarna aynı öğünde tüketilmez. Günlük enerjisi 450-500 kkal’ dir. İki haftada 7-8 kilo kaybını hedefleyen diyetlerdir. Bu kadar hızlı kilo kaybını hedefleyen diyetler ani kalp rahatsızlıkları geçirmenize neden olabilir. South Beach Diyeti 10 günde 5 kg verdirmeyi hedefler. Karbonhidrattan fakir yağdan zengin diyetlerdir. Diyeti uygulayanlarda hızlı kilo kaybına bağlı olarak kas ve su kaybı yaşanır. Ekmek, pilav gibi karbonhidratların kullanımı yasaktır. Bu diyetlerin karbonhidrat içeriği iki hafta boyunca toplam enerjinin %10’ u kadardır. Sağlıklı beslenme önerilerimizde ise bu oran %55-60’ dır. Bu diyetin enerjisinin yağdan gelen yüzdesi ise %65 dir. %35 oranından daha fazla yağ içeren diyetler kardiyovasküler hastalıklar için bir risk faktörüdür. Tek Tip Besin Diyetleri Bunlardan bazıları lahana diyeti, ot diyeti, patates diyeti, soğan çorbası diyeti, dondurma diyeti, havuç diyeti, Beverly Hills diyetidir. Lahana diyetinde bir haftada 8 kilo vermek hedeftir. Bu diyette soğan, kereviz, kabak, enginar, domates, biber ve patlıcandan oluşan bir çorba yapılır ve gün boyunca sadece bu çorba tüketilir. Domates diyetinde ise iki saat aralıklarla bir su bardağı kadar domates 28 29 bazı faktörler nedeniyle tedavinin mümkün olmaması nedeniyle ölümcül sonuçlar, ya da organ fonksiyon kayıplarına yol açabilir. Ayrıca kanser tedavisinde uygulanacak pahalı Doç. Dr. Özden Altundağ tedavi yöntemleri de ülke ekonomilerine yük Başkent Üniversitesi Hastanesi Tıbbi Onkoloji Anabilim Dalı getirmektedir. Dolayısıyla kanser gelişmeden önce risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve basit uygulamalarla kanserden korunmanın sağlanması, tanı konulduktan sonra uygulancak tedavilere bağlı kayıpları belirgin ölçüde azaltacaktır. Kanserin ana nedeni hücre bölünmesi sırasında anormal hücre farklılaşması ve bu anormal hücrenin yaşamını devam ettirmesidir. Bu anormal büyümeyi ortadan kaldıran genlerde olan baskılanma ya da anormal büyümeye yol açan genlerde uyarıcı değişiklikler kanser gelişimine yol açmaktadır ki genel olarak mutasyon denilen bu genetik değişiklikler kanser gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Mutasyonlar genetik nedenlerle olabildiği gibi , özellikle çevresel faktörlerle ortaya çıkan mutasyonlar kanser gelişimine yola açmaktadır. Basit hayat tarzı değişiklikleri kanserden korunmada önemli yer tutmaktadır. Mutasyona neden olan kimyasal maddelere karsinojenler denir. Günümüzde toplumda en büyük sayıda kansere neden olan karsinojenler sigarada bulunmaktadır. Sadece sigaranın kesilmesiyle akciğer ve baş-boyun bölgesi kanserleri ol- 30 Kanserden Korunma Yöntemleri mak üzere birçok kanserin önlenmesi müm- Kanser, hücrelerin anormal ve kontrolsüz büyümesi ve çoğalmasıdır. Anormal olarak çoğalan bu hücreler, bulundukları organda, çevre organlarda kan ve lenf damarları yoluyla uzak organlara metastazlar yaparak, fonksiyon kayıplarına ve ölüme yol açarlar. kün olacaktır. Günümüzde kanserde erken tanı yöntemlerinin artması ve kişilerin kanser konusunda Sigara ve Kanser bilinçlendirilmesiyle, kanser erken evrede Kansere yol açan çevresel nedenler arasında yakalanmakta ve büyük çoğunluğu tedavi edi- en önemli yer tutan etken sigaradır. Sigara ile lebilmektedir. Uzak organ metastazı yapmış, ilişkisi en iyi tanımlanan akciğer kanserinin ileri evredeki kanserli hastaların da yeni tedavi erken tanısının mümkün olmaması, akciğer yaklaşımları ile tedavileri sağlanabilmekte, ya- kanseri belirtilerinin sigara içen kişilerde şam süreleri ve yaşam kaliteleri arttırılmakta- sıklıkla beraber bulunan kronik bronşit ve dır. Ancak kanser tedavisindeki hem ilaç hem amfizem belirtileri ile karıştırılması ve geç de ilaç dışı tedavilere rağmen kanser halen dönemde yakalandığında da tedavi olanak- öldürücü bir hastalık olması nedeniyle önemli larının kısıtlı olması nedeniyle, erken evrede bir halk sağlığı problemidir. tanı konan hastaların da neredeyse dörtte birinin ilk 5 yıl içinde kaybedilme riskleri gözö- Birçok kanserde erken tanı ile tedavi tamamen nünde bulunudurularak, sigaranın bırakılma- mümkün olmasına rağmen, bir kısım kanser- sı sağlanarak önemli bir halk sağlığı sorunu lerde erken tanı yöntemlerinin bulunmaması, engellenebilir. erken tanı konulsa bile tümör ve kişiye ait 31 Sadece akciğer kanserinin %80-90`ı sigara ile ilişkilidir. Ayrıca, ağız bölgesi, yutak, gırtlak gibi sigaranın içerdiği karsinojenlere direk maruz kalan organlar da sigaranın neden olduğu ana organları oluşturmaktadır. ranın bıraktırılması ile sigara ile ilişkili kanserlerin ve bunlara bağlı ölümlerin azaldığı gösterilmiştir. Ülkemizde de özellikle kapalı ortamlarda sigara içiminin engellenmesi, kişilerin sigaranın zararları konusunda bilinçlendirilmesi sonunda sigaranın bırakılması ya da hiç içilmemesi sonucunda kanser oranlarında azalma beklenmektedir. Bu sonuçla ülke ekonomisine de hem sigaranın kesilmesi hem de sigara ile ilişkili kanserlerin tedavisinde kullanılan pahalı tedavi yöntemleri- Bu gibi direk sigara dumanının maruz kaldığı nin negatif etkileri ortadan kaldırılmasıyla olumlu organlar dışında meme, pankreas, mesane, sonuçlar doğuracaktır. rahim ağzı gibi birçok organda da kanser gelişme riski sigara içimi ile direk ilişki Beslenme ve Diyet göstermektedir. Günümüzde obezite önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle dengesiz beslenme ve fast-food Sigaranın neden olduğu kanserlerden korunma- tarzı beslenme ile kanser gelişimi arasında iliş- nın en önemli yolu, sigaranın kesilmesidir. Si- ki tanımlanmıştır. Tek bir gıdanın kanser geliş- gara sadece sigarayı içen kişilerde değil, sigara mesine yol açmadığı gibi tek bir gıda çeşidi dumanına pasif olarak maruz kalan sigara içme- ile de kanser gelişimi engellenememektedir. yen kişilerde de kanser gelişimini hiç maruz kal- O nedenle doğru olanı , vücudumuz için ge- mayan kişilere oranla arttırmaktadır. Dolayısıyla rekli olan tüm vitamin, protein, karbonhidrat, sigara kesilmesi için yapılacak halk sağlığı giri- minerallerin dengeli bir şekilde alınmasının şimleri ve özellikle toplu olarak bulunulan kapalı sağlanmasıdır. Fast-food tarzı beslenme ve ortamlarda sigaranın içilmesinin engellenmesi aşırı yağlı ve yüksek proteinli gıdalarla yoğun kanserle savaşta en önemli adım olacaktır. Son beslenme sonucunda barsak kanserleri riski 20-30 yılda sigaranın kanserle ilişkisinin net ola- artmaktadır. Bu tarz beslenmeler sonucunda rak tanımlanıp özellikle gelişmiş ülkelerde siga- barsak hareketlerinde yavaşlama ve sonucun- da barasak içeriğinde bulunan karsinojenlere maruziyet sonrasında barsak kanseleri gelişmektedir. Posa oluşturan ve barsak geçiş suresini hızlandıran meyve ve sebze içeren gıdalarla beslenme bu bölge kanselerinin gelişimini engellemekte yardımcı olabilir. Obezite nedeniyle özellikle karın ve bel çevresinde yağ birikimi sonucunda meme ve rahim kanseleri gibi kadın kanserleri riskinde de önemli artışlar rapor edilmiştir. Yağ dokusunda bulunan bir enzim aracılığıyla aşırı östrojen hormonunun uzun süreli salgılanması sonucu bu tip kanserleri artmaktadır. Diyet önerileri ile obezitenin giderilmesi yanısıra düzenli egzersiz de kanser gelişiminin engellenmesinde önemli bir yaşam biçimidir. Meme kanseri tanısı sonrası tamamen iyileşip takip edilen kişilerde hayvansal yağlardan fakir beslenme, düzenli egzersizle kanser nükslerinin azalması sağlanmıştır. Akdeniz tipi beslenme denilen, sebze meyve içeriği yoğun, bitkisel yağların tercih edildiği beslenme tipi tercih edilebilir. mesi için diyet, beslenme; egzersiz, sigara gibi etkenlerden uzak durmak önem taşımaktadır. Virüsler Sigara ve beslenme dışında diğer bilinen kanser nedenleri de mevcuttur. Bunlardan en çok bilineni virüslerdir. Özellikle kadınlarda rahim-ağzı bölgesinde gelişen kanserlerin hemen tamamının insan papilloma virüsü denilen bir virüsle direk ilişkisi gösterilmiştir. Bu virüsün özellikle bazı tipleri rahim ağzı kanserine neden olmaktadır. Çok eşlilik ve korunmasız cinsel ilişki, bu virüsün geçisinde en önemli faktörlerdir. Çok eşliliğin önlenmesi ve cinsel yönden aktif olmadan önce bu virüslere karşı geliştirilmiş aşılarla aşılama sonrası bu kanselerin gelişimi engellenebilmektedir. rin gelişmesinde tanımlanmış), cep telefonları ve bilgisayarların kullanımı ile şu ana kadar direk kanser gelişmesi ile bağlantı gösterilememiş olsa bile bu tür teknolojik aletlerle yayılan mikrodalgaların kanser gelişiminde teorik olarak etkili olabileceği düşünülmektedir ve kullanımlarının azaltılması kanser gelişimini engellemesi açısından yardımcı olabilmektedir. Yüksek doz radyasyona maruziyet de özellikle tiroid kanserleri ve bazı lösemiler için risk oluşturmaktadır. Korunmasız radyasyon maruziyetin engellenmesi ve radyasyon kazalarının engellenmesi kanserden korunmada önemlidir. Genel olarak tüm kanserler arasında en sık görülen kanserler cilt kanserleridir. Bu kanserlerin çoğunluğu tamamen tedavi edilebilir ve öldürücü olmamakla birlikte bir kısım cilt kanserleri öldürücü özellik taşımaktadır. Uzun sureli, korunmasız güneş ışınlarına maruziyet ile cilt kanserleri riski artmaktadır.Uzun süreli güneşlenmelerden kaçınılması, güneşin dik indigi saatlerde güneşlenilmemesi, güneş Diğer Nedenler altında çalışması Teknoloji çagında uzun süreli kimyasal maddelere maruziyet (bazı kimyasallar bazı lösemile- koruyucu kremler ve koruyucu gölgelikler ile gereken kişilerin güneş Kanserden Korunma Yöntemleri 1.Sigaranın kesilmesi, toplu olarak bulunulan yerlerde sigara içilmesinin engellenmesi 2.Düzenli ve dengeli beslenme: • Bitkisel ağırlıklı beslenme: Lifli gıdalar, mevsiminde tüketilen meyve ve sebzeler • Özellikle gelişme dönemi tamamlandıktan sonra hayvansal yağlardan fakir beslenme, • Fast-food gıdalardan uzak durulması • Tütsülenmiş, yanmış gıdaların tüketilmemesi • Salça, turşu ve salamura gıdaların tüketiminin azaltılması 3.Düzenli egzersiz yapılması, hareketsizlikten kaçınılması 4.Güneş ışınlarından korunma 5.Tek eşlilik, insan papillom virüsüne karşı geliştirilmiş aşılar 6.Radyasyondan korunma güneşin zararlı etkilerinden korunması önerilir. Ayrıca tütsüleme, salamizasyon, yoğun tuz ile hazırlanan turşu gibi gıdaların düzenli olarak ve yoğun tüketilmesi ayrıca özellikle yanmış yağlı gıdaların (mangal gibi yöntemlerle hazırlanmış) yoğun ve düzenli bir şekilde tüketilmesi özellikle mide-barsak sistemi kanserlerinin gelişiminde rol oynamaktadır. Karbonhidrat; protein, yağlardan belirli oranda yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli egzersiz ile ki sadece haftanın birkaç günü 45 dakikalık tempolu bir yürüyüşle kanser gelişiminin önüne geçmek mümkün olabilir. Hareketsiz yaşamın önüne geçilmesi ve çocukluk çağından itibaren fast-food tarzı gıdalardan uzak durulması çocukluk çağından itibaren kansere yol açan genetik değişikliklerin gelişmesini engelleyecektir. Çünkü kanser sadece tek bir faktörle ortaya çıkamamaktadır. Tekrarlayan genetik mutasyonlar sonrası çok basamaklı kanser gelişiminin engellen32 33 Yrd. Doç. Dr. A.İbrahim Oğuzülgen Başkent Üniversitesi Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı 34 TAŞ KIRMA Ülkemizde çok sık görülen süregen hastalıklardan birisi olan böbrek ve idrar yolu taşları için böbrekten kapalı, aşağı idrar yolundan kapalı ve açık ameliyatlar gerekli olabildiği gibi, önemli sayıda taş hastası yalnızca dışarıdan taş kırma (ESWL) yöntemi ile tedavi edilebilmektedir. Böbrek taşları idrarda kristalleşen minerallerin oluşturduğu ve böbreğin iç kısmında büyüyen sert oluşumlardır. Normalde idrar bu kristalleşmeyi engelleyen kimyasallar içerir. Ancak bu engelleyicilerin yetersiz kaldığı kimselerde idrarda kristaller oluşur. Kristal aşamasında böbreği terk eden parçacıklar herhangi bir yakınmaya neden olmazlar. Eğer bu kristaller böbrekten biran önce atılmazlar ve bir araya gelip yapışırlarsa böbrek taşı için çekirdek kısmı oluştururlar. Daha sonra bu çekirdek üzerine özellikle kalsiyum tuzlarının gelip çökmesi ile böbrek taşı teşkil etmiş olur. 35 Kliniğimizde bütün tedavi seçeneklerinin bulunması, bunların tek başına veya diğer yöntemlerle birlikte kullanılmasına ve böylece tam taşsızlık elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Yeni nesil taş kırma cihazı ve gelişmiş endoskopik (kapalı) işlemler sayesinde açık taş ameliyatı gereken olgu sayısı son derece düşüktür. 36 Taş Kırma-ESWL ESWL (Extracorporeal Shock Wave Lithotripsy - Vücut dışından şok dalgalarıyla taş kırma) günümüzde böbrek taşlarının tedavisinde en sık ve güvenle kullanılan tedavi yöntemidir. Bu yöntem vücut dışından gönderilen şok dalgalarının taşa çarparak onu kırması esasına dayanan ve açık cerrahinin aksine çevre dokulara zarar vermeden çalışır. ESWL (taş kırma) cihazları yüksek basınçlı şok dalgaları üretirler. Bu şok dalgaları hastanın cildine iletildikten sonra hastanın yumuşak dokularından zarar vermeden geçerler. Böbreği de geçen şok dalgaları bir x-ray ya da ultrason yardımı ile odaklandırıldıkları yani hedeflendirildikleri böbrek taşına çarparlar. Taş sınırında enerji açığa çıkar ve bu taşı genleştirir ve bu da taşın kenarlarında küçük çatlamalara sebep olur. Aynı etki şok dalgası taştan çıkarken de oluşur. Etkili şoklarda çatlaklar açılıp kapanarak, büyük çatlaklar içinde küçük çatlaklar oluşur. Tekrarlanan şok dalgalarının sonucunda taş böbreklerden çıkıp, üreterlerden kolaylıkla geçebilecek ve idrarla rahatlıkla atılabilecek boyutta küçük parçalar haline ufalanmış olur. Her böbrek taşı ESWL için uygun olmamakla birlikte ESWL tedavi gerektiren taşların %70’i için uygun bir tedavi seçeneğidir. ESWL gebeler ve kanama bozukluğu olanlarda kesinlikle uygulanmaz. İdrar yolu enfeksiyonu olanlarda önce enfeksiyon tedavi edilmeli sonra ESWL uygulanmalıdır. ESWL tedavisinin uzun dönemde böbrekte bıraktığı hasar çok azdır veya yoktur. Taş kırma işlemi kliniğimizde anestezi doktorları eşliğinde sakinleştirme ve ağrı kesme yöntemleri uygulanarak ağrısız şekilde gerçekleştirilmekte, hastalarımızın takibi kliniğimizdeki ultrason ile gerçekleştirilmektedir. ANLAŞMALI KURUMLAR LİSTESİ SİGORTA ŞİRKETLERİ BANKALAR 1- ACIBADEM SAĞLIK SİGORTASI A.Ş. 1- BANK ASYA A.Ş. 2- AK HAYAT SİGORTA A.Ş. 2- FORTİS BANK A.Ş. 3- AMERICAN LIFE HAYAT SİGORTA A.Ş. 3- ESBANK EMEKLİ SANDIĞI VAKFI 4- ALLİANZ SİGORTA A.Ş. 4- T. EXIMBANK A.Ş. 5- ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş. 5- T. İŞ BANKASI A.Ş. 6- ANKARA ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş. 6- ŞEKERBANK VAKFI 7- AXA SİGORTA A.Ş. 7- T.C. MERKEZ BANKASI 8- GROUPAMA SİGORTA A.Ş. 8- T.C. MERKEZ BANKASI SOSYAL GÜVENLİK VAKFI 9- HALK SİGORTA (BİRLİK SİGORTA) A.Ş. 9- TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI YRD. SAND. VAKFI 10-DABKOVİÇ DENİZ ACENTALIĞI 10-GARANTİ BANKASI A.Ş. 11-DEMİR HAYAT SİGORTA A.Ş. 12-DUBAİ-GROUP SİGORTA A.Ş. TİCARET ŞİRKETLERİ 13-EUREKO SİGORTA A.Ş. 1- GİMSA LTD. ŞTİ. 14-ERGO SİGORTA A.Ş. 2- KAREL ELEKTRONİK A.Ş. 15-SOMPO JAPAN SİGORTA A.Ş. 16-GARANTİ SİGORTA A.Ş. DİĞER KURUMLAR 17-GENERALİ SİGORTA A.Ş. 1- ANKARA SANAYİ ODASI BAŞKANLIĞI 18-GÜNEŞ HAYAT SİGORTA A.Ş. 2- ANKARA TİCARET ODASI BAŞKANLIĞI 19-GÜVEN SİGORTA A.Ş. 3- ANADOLU A.T. SİGORTA (Personeli) 20-HDI SİGORTA A.Ş. 4- MİLLİ REASÜRANS T.A.Ş. VAKFI 21-INTERGLOBAL/TAWUNİYA 5- İSVİÇRE BÜYÜKELÇİLİĞİ 22-INTER PARTNER ASSISTANCE 6- KKTC SAĞLIK BAKANLIĞI 23-MAPFRE GENEL YAŞAM SİGORTA A.Ş. 7- LİBYA BÜYÜKELÇİLİĞİ 24-MARM A.Ş. 8- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU 25-MED-NET SAĞLIK 9- TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ 26-CGM MEDICAL BİLGİ SİSTEMLERİ A.Ş. 10-T.MUHARİP GAZİLER DERNEĞİ GENEL BAŞKANLIĞI 27-RAY SİGORTA A.Ş. 11-T. GAZİLER KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA VAKFI 28-YAPI KREDİ SİGORTA A.Ş. 12-TÜRK GÜREŞ VAKFI 29-ZÜRİCH SİGORTA A.Ş. 13-TÜRK TELEKOM VAKFI 30-ZİRAAT SİGORTA A.Ş. 14-TCDD VAKFI YABANCI SİGORTA VE ASSISTANCE ŞİRKETLER PİLOTAJ 1- BUPA INSURANCE LTD.İNGİLTERE 2- HELİPORTUGAL S.A. 2- EURO – CENTER 3- SİNDEL HAVACILIK 3- EUROP ASSISTANCE 4- TÜRK HAVA KURUMU 4- GMC SERVICES INTERNATIONAL FRANSA 5- YÜZÜAK HAVACILIK 5- MONDIAL ASSISTANCE 6- REMED ASSISTANCE 7- S.O.S. INTERNATIONAL AMBULANS SERVİSİ A.Ş. 8- TUR ASSIST 9- VANBREDA 10-ADAC 1- HAN HAVACILIK BALONCULUK Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10.Sokak, No:45 Bahçelievler/ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr