AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER

Transkript

AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Ġçindekiler
TÜRKĠYE GÜNDEMĠ.......................................................................................................................... 3
Türkiye Libya'da şiddetin tırmanmasından endişeli ............................................................................ 3
Türkiye Bosna Hersek için seferber oldu ............................................................................................ 3
Bakan Eroğlu: Balkanlar için bütün talepleri karşılıyoruz .................................................................. 4
Zaptedilemeyen Erdoğan bölünmüş bir Türkiye'ye başkanlık edecek – David Gardner – Financial
Times ................................................................................................................................................... 4
AVRUPA GÜNDEMĠ ........................................................................................................................... 6
Ukrayna'da Barış ve Uzlaşma Memorandumu kabul edildi ................................................................ 6
Medvedev: ABD ile ikinci soğuk savaşa doğru gidiyoruz .................................................................. 7
Balkanlar sel altında ............................................................................................................................ 7
Juncker ve Schulz Türkiye'nin AB üyeliğine karşı ............................................................................. 9
Bu kadarı artık ayıp ............................................................................................................................. 9
St. Petersburg Forumu‟nda enerji masada; ya siyaset? – Meral Tamer – Milliyet Gazetesi ............... 9
Alman basınının hezeyanı, Alman hükümetinin sağduyusu – Hakan Albayrak – Star Gazetesi ...... 11
Alman sağına giderken eldeki Türk seçmenden olmak – Melih Altınok – Türkiye Gazetesi ........... 12
ORTADOĞU GÜNDEMĠ ................................................................................................................... 13
Mübarek'e 3 yıl hapis cezası .............................................................................................................. 13
Irak'ta zafer Maliki'nin ...................................................................................................................... 14
Başbakan Barzani, yardımcısı Talabani ............................................................................................ 15
Hamas: Ayrılık dönemi sona erdi ...................................................................................................... 15
Yermuk Kampı'nda durum kötüleşiyor ............................................................................................. 16
AFRĠKA GÜNDEMĠ .......................................................................................................................... 16
Nijerya‟da bombalı saldırı: En az 118 ölü......................................................................................... 16
Trablus'a darbeye karşı askeri takviye ............................................................................................... 17
Libya'da seçimler 25 Haziran'da........................................................................................................ 18
Güney Sudan‟da „kolera‟ salgını ....................................................................................................... 18
Mali'de çatışmalar: 36 ölü ................................................................................................................. 19
Tuaregler 30 rehineyi serbest bıraktı ................................................................................................. 19
Nijerya hükümeti BM' ye başvurdu................................................................................................... 19
Yeni Afrika girişimi – Beril Dedeoğlu – Star Gazetesi ..................................................................... 20
ASYA PASĠFĠK GÜNDEMĠ .............................................................................................................. 21
Asya İşbirliği Zirvesi başladı............................................................................................................. 21
Darbeler ülkesinde 'sıkıyönetim' ....................................................................................................... 22
1
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Rusya ve Çin‟den ortak stratejik adım .............................................................................................. 24
Rusya-ABD-Çin açıortayı: Türkiye! – Nedret Ersanel – Yeni Şafak Gazetesi ................................. 24
AMERİKA GÜNDEMİ .................................................................................................................... 25
ABD Başkan Yardımcısı KKTC lideri ile görüşecek........................................................................ 25
ABD ve Çin arasında casus krizi ....................................................................................................... 26
Kanada'da İslam Merkezi'ne molotoflu saldırı .................................................................................. 27
ABD‟nin Kıbrıs açılımı – Sami Kohen – Milliyet Gazetesi .............................................................. 27
2
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
TÜRKĠYE GÜNDEMĠ
Türkiye Libya'da Ģiddetin tırmanmasından endiĢeli
AA
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Bingazi‟de 16 Mayıs 2014 tarihinde
başlayan ve daha sonra Trablus‟a sıçrayan çatışmalardan ve can kaybından üzüntü duyuyor,
şiddet olaylarının daha da tırmanmasından endişe ediyoruz" denildi.
Bakanlık açıklamasında, "Dost ve kardeş" ülke Libya‟da büyük fedakarlıklar sonucunda
gerçekleşen devrimin kazanımlarının korunarak, geçiş sürecinin ulusal diyalog ve uzlaşı
anlayışıyla tamamlanmasının Türkiye'nin en büyük dileği olduğu kaydedildi.
Sorunların diyalog yoluyla demokratik yöntemler kullanılarak çözümlenmesinin, kalıcı
istikrar ve güvenliğin tesis edilmesinin Libya için "elzem" olduğu aktarılan açıklamada, "Tüm
taraflara sağduyu ve itidal içinde hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz" ifadesi kullanıldı.
Türkiye Bosna Hersek için seferber oldu
AA
Türkiye, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile Türk Kızılayının
yanı sıra birçok insani yardım kuruluşuyla, son yılların en büyük sel felaketinin
yaşandığı Bosna Hersek'teki afetzedelere destek için seferber oldu.
Bosna Hersek, son 120 yılın en etkili yağışlarıyla meydana gelen, çok sayıda yerleşim
biriminin zarar görmesine, çok sayıda evin yıkılmasına, can kayıplarına neden olan sel ve
heyelanlar nedeniyle zor günler yaşıyor.
Dünyanın her köşesinde ihtiyacı olana yardım elini uzatan Türkiye'deki kurumlar ile insani
yardım kuruluşları, Bosna Hersek'te selden etkilenenlere destek için de harekete geçti.
AFAD, bölgenin ihtiyacını tespit etmek, yapılacak insani yardımların nitelik ve niceliğini
belirlemek, kurumların gerçekleştireceği yardımları yerinde koordine etmek üzere
uzmanlardan oluşan heyeti, Bosna Hersek'e gönderdi. Ekipler, bölgede kurulan kriz
merkezinde çalışmalara başladı.
Bosna Hersek'in yardım çağrısına istinaden 40 bini AFAD, 85 bini de Türk Kızılayınca temin
edilen 125 bin kum torbasını taşıyan kargo uçağı, Bosna Hersek'e ulaştı. Uçakla motopomp,
jeneratör ve çeşitli arama kurtarma malzemeleri de bölgeye gönderilerek, yerel sorumlulara
teslim edildi.
AFAD koordinasyonuyla, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait 19 araç ve 41 personel de
Bosna Hersek'e gönderildi.
3
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Bakan Eroğlu: Balkanlar için bütün talepleri karĢılıyoruz
AA
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, konuyla
AFAD'ın ilgilendiğini belirterek, "Başbakanımız Bosna Hersek Cumhurbaşkanı ile bizzat
görüştü. Onların talepleri vardı. Birtakım kum torbaları, araç gereç ve pompalar uçakla
gönderildi. Talepler olursa yardımcı olacağız. Gerekli bütün yardımlar gitti. Bütün talepler
karşılandı" dedi.
Eroğlu, Bakanlığı'ndan bir teknik ekip talebi olup olmadığına ilişkin şöyle konuştu:
"Bir talep olursa... Şu anda taşkın olmuş, belki daha sonra bir gidip yerinde taşkını önlemek
için ne yapılabilir, o konuda yardım yaparız ama bu safhada taşkına maruz kalanların
ihtiyaçları, taşkının daha başka bölgelere yayılmasının önlenmesi söz konusu. Belki
çekildikten sonra durum tespit edilecek. O zaman biz ancak devreye girebiliriz. Sırbistan ve
Bosna Hersek'e yardıma, her türlü desteğe hazırız. Çünkü biz de genelde sel baskınlarına karşı
büyük tedbirler alıyoruz Türkiye'de, o bakımdan inşallah onlara da yardımcı olacağız."
Zaptedilemeyen Erdoğan bölünmüĢ bir Türkiye'ye baĢkanlık edecek – David Gardner –
Financial Times
David Gardner imzalı makalede Soma'da hayatını kaybeden madenciler için "siyah kuğular"
benzetmesi yapılıyor ve Soma'daki facianın, 'büyük bir öfke patlamasıyla' karşılık veren
Erdoğan'a cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi tehdit oluşturabileceği' yorumu yapılıyor. BBC
Türkçe'de yer alan habere göre Gardner, Ağustos'taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 'zaferle
ayrılacağı inancında olan Erdoğan'ın Soma'daki kazaya verdiği yanıtın kutuplaşan halk
arasında yeni öfke dalgaları yarattığını' söylüyor.
Soma'daki facia sonrası için "ülkeyi bir araya getirme, bu trajedi karşısında birlik sağlama
zamanıydı" ifadelerini kullanan yazar şöyle devam ediyor:
"Bu, bir liderin yapacağı, özellikle de gelecekte cumhurbaşkanı olacak birinin yapması
gereken şeydi. Erdoğan ve çevresindekilerin yaptığı ise bu inancı zayıflattı."
Başbakan Erdoğan'ın Soma'daki felaket için maden sektörünün 'fıtratında' olduğunu
söylemesi, öfkeli protestoculara tepki gösterip bir süpermarkete sığınması ve bir kişiye
yumruk atmasına da değinilen makalede Erdoğan'ın danışmanı Yusuf Yerkel'in de bir
protestocuyu tekmelerden çekilen fotoğraflardan da bahsediliyor.
Soma'daki kazayla ilgili hükümet ve işletmeci firmanın ihmalleri olduğu suçlamasıyla
protesto gösterileri düzenlendiğini de hatırlatan David Gardner, kazadan üç hafta önce
muhalefetin sunduğu Soma önergesinin de mecliste AKP oylarıyla reddedildiği haberlerinin
öfkeyi alevlendirdiğini belirtiyor.
4
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
'Türkiye'ye değil, muhafazakâr Anadolu'ya sesleniyor'
Financial Times gazetesindeki makalede, Soma'daki faciadan dört gün önce Başbakan
Erdoğan'ın, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun hükümete eleştiriler
yönelttiği konuşmasını yarıda kesip "edepsizlik" ifadesini kullanmasına da yer veriliyor.
Başbakan Erdoğan'ın 'Türk seçmenlerle olağanüstü dostane bir ilişkiye sahip olduğunu' ama
siyasete de uygun olmayan davranışlarda bulduğunu ifade eden yazar bu durumu bir
"paradoks" olarak tanımlıyor, Erdoğan içinse bir "tezat" oluşturmadığı yorumunu da şu
sözlerle yapıyor: "Türkiye'ye değil, 'benim milletim' dediği, yani 'yeni İslamcı' siyasi
partisinin kimlik kazandırdığı ve ülkenin gelirinden büyük pay verdiği Anadolu'nun dindar
muhafazakâr kalbine sesleniyor.""İçgüdüsünde kutuplaştırmak var ve 2002'den bu yana
seçimlerdeki sekiz galibiyetinin ardından hiç kimse ona [kutuplaştırmanın] işe yaramadığını
kanıtlayamaz."
"Soma'daki tekmeleme olayı İstanbul ve Ankara'daki Twitter kullanıcıları için, siyasi olarak
kalıcı bir trajedi imgesi olabilir ama Erdoğan'ın destekçileri muhtemelen bunu görmemiştir,
onların çoğu Twitter'da değil ve Erdoğan'ı destekleyen gazeteler de üstüne gitmedi.
[Destekçileri] başbakanın kendisine yargı darbesi yapmaya niyetlendiklerini iddia ettiği yargı
yetkililerine ve kentli laik elitlere karşı düşmanca tutumu alkışlayabilir de."
"Erdoğan, tüm farklı görüşleri ve saygısızlık olarak gördüğü her şeyi kendisinde nesnelleşen
milli iradeye karşı bir komplo olarak sayıyor. Yerel seçimler Türklerin yüzde 44'ünün
kendisiyle aynı fikirde olduğunu gösterdi. Erdoğan ve AKP, hukukun üstünlüğü ilkesini
modern liberal demokrasilerde 'olmazsa olmaz' şartlardan biri olarak görmekten çok, 'var
olması iyi' bir ilkeymiş gibi değerlendiriyor."
Financial Times yazarı David Gardner, Başbakan Erdoğan‟ın iktidarını sarsabilecek herhangi
bir zorlukla karşı karşıya olmadığını belirtip "Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacak gibi
görünüyor" diyor ve makalesini şöyle sonlandırıyor:
"Ama bölünmüş bir ülkeye başkanlık edecek. Hukukun üstünlüğü ilkesi altında demokratik,
Müslüman kimliğiyle müsterih, uzun zamandır süre gelen Nato üyeliğini AB'ye girerek
tamamlamaya çalışacak bir Türkiye için yeni bir toplumsal sözleşme yaratma fırsatını çarçur
etti. Bu Türkiye için çok acı."
'Ġngiltere örneği doğru değil'
Başbakan Erdoğan'ın Soma faciası sonrası tutumunu değerlendiren bir diğer makale de The
Daily Telegraph gazetesinden.
Gazetenin internet sitesinde yer alan Damien McElroy imzalı analiz "Recep Tayyip
Erdoğan‟ın iktidar hevesinin geçeceğine dair bir işaret yok" başlığı taşıyor.
5
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Gazetede, Başbakan Erdoğan'ın Soma faciası sonrası İngiltere'de 1862 yılında meydana gelen
ve 200'den fazla madencinin öldüğü kazayı örnek vermesi için "modern tarihte meydana gelen
bir felaketle doğru paralellikler taşımıyor" yorumu yapılıyor, Erdoğan içinse "Fakat
Türkiye‟nin tecrübeli lideri, Viktorya döneminde kendi kendini yetiştirip kömür sanayiinin
başına geçenler gibi ağzına geleni söylemekten korkmuyor" deniyor.
Makalede şu ifadeler yer alıyor:
"Soma‟da 301 kişinin öldüğü olayların ardından Erdoğan'ın, Türkiye'deki elektriğin beşte
ikisini karşılamak için yer altından yakıt çıkarırken hayatlarını kaybeden bu çalışkan
adamların ardından tüm ulusu, acılarını paylaşmak için bir araya toplama fırsatı vardı. Fakat
Avrupa'nın kapısındaki Müslüman demokraside 11 yıldır tek parti iktidarına sahip olan
Erdoğan farklı bir yol seçiyor."
"Soma'da yaşananlar Erdoğan'ın projesinin kalbine gidiyor ve iktidarını bir on sene daha
sağlamlaştırmak için her bir kişiyle nasıl mücadele ettiğini gösteriyor."
Daily Telegraph'ın makalesinde, AKP‟'in Anadolu'daki maden işletmeleri patronlarıyla yakın
ilişkiler kurduğunu ve maden sanayiinin güvenlik konusundaki kötü siciline yönelik
eleştirilere cevap vermek yerine 'maden sektöründeki felaketlerin tarih boyunca benzerlikler
taşıdığı' sözleriyle sorumluluğu saptırdığını yazıyor.
AVRUPA GÜNDEMĠ
Ukrayna'da BarıĢ ve UzlaĢma Memorandumu kabul edildi
AA
Bölgeler Partisi tarafından önerilen Barış ve Uzlaşma Memorandumu için 252 milletvekili
“evet” oyu kullanırken, Tüm Ukraynalıların Özgürlük Birliği ile Ukrayna Komünist Partisi
milletvekilleri oy kullanmadı.
Memorandumda, ülke parlamentosu, toplumdaki gerginliğin tırmanmaması için, tüm tarafları
birbirine el uzatmaya, radikal eylemlerden ve nefretten kaçınmaya, bunun yerine milleti,
siyasi görüşü ve dini inançlarına bakmaksınız tüm insanların özgürce ve birlikte
yaşayabileceği bölünmez, egemen ve demokratik Ukrayna'nın kurulması, geliştirilmesi ve
korunması için el ele çalışmaya çağırırken, tüm vatandaşları Ukrayna'nın bölünmez bütünlüğü
için birleşmeye davet etti.
Memorandumunda, Ukrayna parlamentosunun Cenevre Anlaşması'nda öngörülen, toplumda
gerginliğin tırmanmasının önlenmesi ve ülkede güvenliğin sağlanmasına ilişkin koşulları tam
desteklediği kaydedildi. Bunun yanında Ukrayna'da ulusal birlik diyaloğu çerçevesinde
düzenlenen yuvarlak masa toplantıları ile 25 Mayıs'ta yapılacak devlet başkanlığı
seçimlerine de destek verildiği bildirildi.
6
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Memorandumda, ülke parlamentosunun tüm çeteleri ve vatandaşları silahlarını bırakmaya ve
yasa dışı işgal ettikleri binaları boşaltmaya ve asıl sahiplerine iade etmeye çağırdığı
kaydedilirken, ülkede dinler ve milletler arasında anlaşmazlıkların çıkmasının önlenmesi
gerektiği de belirtildi.
Medvedev: ABD ile ikinci soğuk savaĢa doğru gidiyoruz
Dünya Bülteni
Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev, Ukrayna krizi ve ABD'nin Rusya'ya karşı uyguladığı
politikayla ilgili olarak "Aslında, biz yavaş yavaş ikinci soğuk savaşa doğru ilerliyoruz" dedi.
itar-Tass'da yer alan habere göre Başbakan Medvedev, ABD'nin Rusya'ya yaptırım
uygulayarak yeni soğuk savaş istediğini kaydetti.
Medvedev, "Aslında, biz yavaş yavaş ikinci soğuk savaşa doğru ilerliyoruz. Bu kesinlikle
kimsenin işine gelmez. Siyasetin sırrı fazlasıyla sabırlı ve dikkatli olmak, ince ve akıllıca
kararlar almakta yatıyor. Bana göre, Obama bunu uzun bir zaman yapmayı başardı. Ancak
şimdi yaşananlar ABD'nin artık bu tür kararlar alamadığının göstergesi. ABD Başkanı daha
fazla siyasi adım atabilirdi" diye konuştu.
Medvedev konuyla ilgili açıklamalarına şu şekilde devam etti:
"Obama ile şimdiye kadar yaptığımız ve elde ettiğimiz sonuçlar sıfırla çarpıldı ve bu durum
beni çok üzüyor. Bu hiçbir şekilde sonlanmaz. Obama'nın yerine başka başkan gelir ve herkes
yaptırımları unutur. Kimse bunun sonucunda kazançlı çıkmayacak."
"YAPTIRIM YOLU ANLAMSIZ"
Başbakan Medvedev yaptığı açıklamalarda, "Biz yaptırım taraftarı değiliz, biz yaptırımlara
ciddi bir şekilde cevap bile vermiyoruz. Rusya yaptırım uygulayan ülkelere hoş olmayan bir
şekilde cevap verebilirdi ama bunu yapmadık. Yaptırımlar uluslararası ekonomik ilişkilere
zarar veriyor. Yaptırımlar sadece politikacıların kararlarından emin olduklarını göstermek ve
herkese güçlerini kanıtlamak için. Yaptırımların Rus ekonomisini ciddi şekilde etkilemediğini
ifade eden Medvedev, "Rus ekonomisi ne olursa olsun ayakta kalır. Biz hiçbir ülkeye bu
fırsatı vermeyiz. Her durumda biz halkımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.
Rusya zengin bir ülke, durumu kontrol edebilir" dedi.
Balkanlar sel altında
Reuters
Bosna Hersek ve Sırbistan'da hafta başından bu yana etkili olan yağış, Bosna'nın kuzey sınırı
olan Sava Nehri'ni 8,5 metreye kadar yükseltti. Çevresindeki yerleşim birimleri tehdit altında.
Yetkililer bazı köylerin su altında kalabileceğini belirtti. Rusya'ya ait kargo uçakları bölgeye
yiyecek, jeneratör ve kurtarma botları taşıyor.
Selde şu ana kadar Bosna Hersek'te 20, Sırbistan'da 15, Hırvatistan'da ise 1 kişi öldü.
7
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
500 bin kiĢi evini terketti
Bosnalı yetkililer 500 bin kişinin evlerini terketmek zorunda kaldığını aktardı.
Ülkede 1 milyon kişi selden etkilendi. Bu rakam, 4,5 milyon nüfuslu ülkedeki felaketin
boyutunu gösteriyor.
1992-1995 arası yaşanan savaştan beri en fazla insanı evinden eden felaket olduğunu
vurguladı
Kuzeyde bir kişinin daha cesedine ulaşıldı.
Sel felaketinden dolayı şu ana kadar Sırbistan'da 16 bin Hırvatistan'da da yaklaşık 3 bin kişi
yerinden tahliye edildi.
Obrenovac şehrinde yaşayan 40 yaşındaki Dragan Todorovic, çocuklarını sırtında taşıyarak
kurtardığını anlattı ve "12 saat kurtarılmayı bekledim, evler iki yıl önce inşa edilmişti ve
100.000 euro harcanmıştı" dedi.
Bosna Hersek İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Samir Agic kurtarma çalışmalarına BosnaHersek Silahlı Kuvvetleri ve Avrupa Birliği‟ne bağlı EUFOR ile Hırvatistan ve Slovenya'nın
da katıldığını söyledi.
Suların çekilmeye başladığı Doboy, Maglay, Olovo gibi kentlerdeyse selin bıraktığı çöp
yığınları hayatı zorlaştırıyor.
Belediye ekipleri çamurlar ve sel atıklarıyla kaplı kent merkezlerinin temizlenmesi için
çalışıyor. Yetkililer ilerleyen günlerde hava sıcaklıklarında artış olacağını, söz konusu
çöplerin kısa sürede kaldırılmaması halinde salgın hastalıklar olabileceğini belirtiyor.
Bosna'da heyelan arazileri yok etti
Bosna‟nın dağlık kesimlerindeyse selin ardından heyelan da büyük bir araziyi tahrip etti.
Ülkeyi doyuran ekili alanlar selle birlikte yok oldu.
15 ev toprak altında kaldı.
Bosna‟nın kuzeyindeki Tuzla Belediye Başkanı Jasmin İmamoviç, acil durum ekipleriyle
gönüllülerin selin yönünü değiştirmek için derin kanallar açmaya çalıştıklarını söyledi.
Sırbistan'da elektrik sıkıntısı
Sava Nehri de Hırvatistan‟dan gelen yeni sel dalgasıyla taştı.
Sırbistan‟ın batısına elektrik sağlayan en büyük elektrik santral arızalandı. Arızayı gidermek
için elektrik teknisyenlerinin yanı sıra askerler de yoğun çaba sarfediyor.
Gönüller santrallerin önüne kumdan bariyerler kuruyor. Bosna'da 150 bin, Sırbistan'da
binlerce eve elektrik verilemiyor.
Bosna Hersek'in kuzeyindeki Bosanski Şamats ve Brçko kentleri hariç, ülke genelinde su
seviyelerinde düşüş yaşanırken, Hırvatistan'ın Slavonski Brod ve Sırbistan'ın başkenti
Belgrad'ın da Sava Nehri'nin taşması nedeniyle sel tehlikesi sürüyor.
8
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Juncker ve Schulz Türkiye'nin AB üyeliğine karĢı
Deutsche Welle
Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken muhafazakârların adayı Jean-Claude Juncker ve
Sosyalistlerin adayı Martin Schulz, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduklarını açıkladı.
Sosyalistler'in adayı Martin Schulz ise bugüne Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdiğini,
ancak Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlığı'ndaki hükümetin 'çok trajik bir biçimde
Avrupa'nın temel değerlerinden uzaklaştığını' savundu.
Bu kadarı artık ayıp
Sabah Avrupa
Günlerdir Başbakan Erdoğan aleyhtarı bir hava oluşturan Alman basını, şimdi de,
“Erdoğan‟ın gelmesi masraflı oluyor” demeye başladı
ALMANYA‟DA, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği‟nin (UETD) 10. kuruluş yıldönümü
nedeniyle Köln‟e davet edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‟a dönük “cadı avı” başladı.
Alman basını ve bazı politikacılar Erdoğan‟ı “istenmeyen adam” ilan ederken, “Başbakan
Erdoğan‟ı Türkler de istemiyor” algısı oluşturmak için, Erdoğan karşıtı Türk kökenlilerin de
görüşlerine yer veriliyor.
KÜÇÜK HESAPLAR
KÖŞE yazarları Erdoğan‟ı sert dille eleştirirken, politikacılar diplomatik nezaketten uzak
açıklamalarla Erdoğan‟ın Almanya‟ya gelmemesi gerektiğini dile getiriyor. Ancak bunların
yanı sıra bir de “küçük hesaplar” yapan bazı çevreler, Erdoğan‟ın Almanya‟ya gelmesinin
devlete 1 milyon euro ek yük getireceğini hesaplıyor. Bu haberlerle de vergi konusunda
hassas olan Alman toplumuna, “Sizin paralarınız Erdoğan yüzünden çarçur ediliyor” mesajı
veriliyor.
“EġĠ BAġÖRTÜLÜ”
OLUŞTURULAN Erdoğan karşıtı hava misafirperverliğe hiç yakışmadığı gibi, gereksiz bir
“para kışkırtması” yapılıyor. Bild Gazetesi‟nde ise Erdoğan‟a dönük açık bir mektup
yayınlandı. Mektupta, “Gerçekten hoş gelmediniz” denilirken, “Eşiniz başörtülü” cümlesi
dikkat çekti. Köln Belediye Başkanı ise “Resmi ziyaret değil” diyerek, Erdoğan‟ı
karşılamayacağını açıkladı.
St. Petersburg Forumu‟nda enerji masada; ya siyaset? – Meral Tamer – Milliyet
Gazetesi
Dünya Ekonomik Forumu‟nun Rusya versiyonu denebilecek 3 günlük forumun 44 sayfalık
programını incelediğimde, Davos‟taki formatın burada da aynen uygulandığını görüyorum.
9
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Bu forumda da aynı anda birbirinden ilginç onlarca toplantı var; yine hangisini seçeceğimiz
ve nereye koşuşturacağımız konusunda zorlanacağız.
ABD devreye girince...
Rusya, büyük ölçüde petrol ve doğalgaz gelirlerine dayalı bir ekonomi; dolayısıyla gerek
konu başlıklarında gerekse katılımcı profilinde enerjinin ağırlığı kendini hissettiriyor.
ABD‟nin kaya gazı ve petrol „devrimi‟ sonucu, dünya enerji haritasında dengelerin
değişmekte olduğu bir dönemde, odak noktasında ENERJİ‟nin olduğu bir toplantılar dizisi
aslında her ülke ve her şirket için ilgi çekici.
Putin‟in Kırım‟ı ilhakı ve Ukrayna üzerindeki emelleri nedeniyle Batılı liderler, dev
şirketlerin en tepe isimlerini bizzat arayarak Forum‟a katılmamaları için telkinde bulunsalar
da enerji devlerine pek söz geçirilememiş sanki...
Türk konuşmacılar
Zira ilk günkü 2 önemli oturumun konuşmacıları arasında İngiliz petrol devi BP‟nin CEO‟su
Robert Dudley, Fransız Schneider Electric‟in CEO‟su Jean-Pascal Tricoire, Total‟in CEO‟su
Christophe de Margerie, Alstom‟un CEO‟su Patrick Kron, Alman E.ON‟un CEO‟su Johannes
Teyssen, ABB Direktörler Kurulu Başkanı Hubertus von Grünberg, Philips‟in CEO‟su
Frans van Houten, Santa Farma‟nın CEO‟su Erol Kiresepi gibi isimler var.
Yine ilk günün önemli oturum-larından birinde, halen Rusya‟da
20 bin çalışanı bulunan, ülkenin en büyük ve saygın müteahhit-lerinden Rönesans Holding‟ni
patronu Erman Ilıcak‟ı dinleyeceğiz. Oturumun başlığı tabii ki Ilıcak‟ın uzmanlık alanından:
“Rusya‟nın ekonomik rüyasının gerçekleşmesi; konut sahipliğinin geleceği.”
Konuşmacı listesinde Enerji Bakanı Taner Yıldız da var; zaten her yıl bu foruma katılıyordu;
ancakSoma faciasının artçı şokları sürerken buralara gelir mi bilmem. Türkiye‟den diğer
2 konuşmacı ise Denizbank Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ateş ve Türkiye İşadamları ve
Sanayiciler Konfederasyonu TUSKON‟un Başkanı Rızanur Meral.
Cuma günü Putin‟le...
Ukrayna ve Kırım nedeniyle Forum‟a bir miktar gölge düşse de katılımcı listesine
baktığımızda gerek uluslararası iş ve siyaset dünyasından, gerekse akademi, sivil toplum ve
medyadan önemli isimler dikkati çekiyor.
Tabii ki en flaş oturum, bu Forum‟a çok önem veren Rusya Devlet Başkanı Putin‟in cuma
öğleden sonra yapacağı konuşma. Ben Putin‟i Rusya Devlet Başkanlığı‟ndaki ilk döneminin
ardından Başbakanlık koltuğunda oturduğu 2009 başında Davos‟ta dinlemiştim. Küresel krizi
kimin çıkarttığını tartışmak yerine, yaraları sarmak için tüm dünyaya “işbirliği” çağrısında
bulunmuştu.
Bugün ülkenin
tartışmasız
tek
hâkimi
haline
gelen
ve
Rus
halkının
% 80‟inin desteğini arkasına alan Putin‟in Forum‟da vereceği mesajda siyasetin ağır basması
bekleniyor.
10
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Alman basınının hezeyanı, Alman hükümetinin sağduyusu – Hakan Albayrak – Star
Gazetesi
Evvelâ mühim bir not: Bugün, 1864 Çerkez Sürgünü‟nün 150‟nci yıldönümü. Çarlık Rusya‟sı
ile savaşta şehit düşen atalarımı ve bütün Kafkasyalıları selamlıyorum. Soykırımda ve sürgün
yollarında can veren atalarıma Rahmet-i Rahman diliyorum. O büyük felaketten sağ kurtulan
atalarımı bağrına basan Osmanlı Devleti‟ni hürmetle anıyorum. Bizi içlerine alan Anadolu,
Suriye, Ürdün, Filistin, Bosna ve Kosova halklarına şükran sunuyorum. Atalarımın yurdu,
hasretim Kafkasya‟ya Cenâb-ı Hakk‟tan hürriyet diliyorum. Yarım kalmış bir hesaptır
Kafkasya.
***
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck‟a tepkiyi abarttılar diye bizim gazeteleri
eleştirmiştim.
Demiştim ki: “Bizim camianın basınına bakarsak, Almanya ile bütün köprüleri atmamız
gerekir. Böyle saçmalık olmaz. Orada ikibuçuk milyon vatandaşımızın yaşaması başta olmak
üzere pek çok sebepten ötürü ilişkilerimizi mümkün mertebe iyi tutmamız gereken bir
ülkeden bahsediyoruz.” (Star, 3 Mayıs 2014)
Ana akım Alman basınının Soma faciası ile ilgili yayınlarında Başbakan Erdoğan‟a reva
görülen inanılmaz hakaretlere bakıyorum da, bizim gazeteler sütten çıkmış ak kaşık gibi
kalıyor.
Almanya‟nın en ciddiyetsiz gazetesi Bild (Doğan Drubu‟nun ortağı), herhalde „Biz seviyeyi
onlardan fazla düşüremeyiz‟ deyip, Hürriyet gazetesi yazarlarının makalelerine yer veriyor
internet sitesinde.
Almanya‟nın en ciddi gazetelerinden biri olarak bilinen Frankfurter Allgemeine ile
Almanya‟nın en ciddi haber-yorum dergisi olarak bilinen Der Spiegel dergisi de seviyeyi
düşürdükçe düşürüyor.
Seviyesizlik yarışında „ciddi‟ basın organları açık ara önde.
Frankfurter Allgemeine, Erdoğan için “Türkiye‟nin Führer‟i” (Türkiye‟nin Hitler‟i) diyor...
Der Spiegel dergisi, Erdoğan‟a, güya Türkiye halkının tepkisine tercüman olarak,
“Cehenneme git!” diye sesleniyor...
Müthiş bir hezeyan hali.
Başbakan Erdoğan‟ın Soma faciasıyla ilgili bazı söz ve davranışlarının eleştiri konusu olması
-hatta sert eleştiri konusu olması- tabiidir; fakat askerî darbelerle hesaplaşan, Kürtlere yönelik
yasakları ve haksızlıkları bir bir ortadan kaldıran, cumhuriyet tarihinin en radikal demokratik
reformlarına imza atan, Romanların dışlanmışlığına son veren, Alevilerle diyalog süreci
başlatan, Hıristiyan azınlıkların gasp edilmiş vakıf mallarını onlara iade eden, Ermenilerin
acılarını paylaşan Erdoğan‟ı Hitler‟e benzetebilmek için akıl ve insaftan tamamen nasipsiz
olmak lazım.
11
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Türkiye‟ye Hürriyet gazetesinin penceresinden bakarak Erdoğan‟ın “cehenneme gitmesini”
isteyenler, yerine kimin gelmesini istediklerini de söylesinler bari.
Der Spiegel, Erdoğan‟ın yerine liberal birini istiyormuş...
Tam olarak nasıl birini?
Tam olarak nasıl bir liberal?
İki çeşit liberalimiz var bizim: Demokratik açılım yolunda Erdoğan‟ın yanında yer alıp “Bu iş
Erdoğan‟sız olmaz” diyen liberaller ve Erdoğan‟a muhalefet yolunda totaliter derin devlet
yapılanmalarını savunan, Kürt meselesinde barışçı çözüm sürecinden rahatsızlık duyan,
sokaklarda şiddetin tırmanması için yırtınan liberaller.
Buyursun buradan yaksın Der Spiegel.
***
Başbakan Erdoğan, 24 Mayıs‟ta Almanya‟nın Köln şehrinde vatandaşlarımıza bir konuşma
yapacak inşaallah.
Almanya‟daki anti-Erdoğan lobisi bu programın iptal edilmesi için bir kampanya başlattı.
Federal Hükümet‟in tavrı ne olacak diye merak ediyordum; Hükümet Sözcüsü Steffen
Seibert‟in dünkü açıklaması, Türkiye-Almanya ilişkilerinin iyi tutulmasında büyük fayda
gören benim gibileri memnun eden şık bir açıklama oldu:
“Bizim için gerçekten de çok yakın ve önemli bir partner olan bir ülkenin başbakanı olarak
Erdoğan, Almanya‟da memnuniyetle konuk edilecektir.”
Alman sağına giderken eldeki Türk seçmenden olmak – Melih Altınok – Türkiye
Gazetesi
Başbakan Tayyip Erdoğan‟ın 24 Mayıs‟taki Köln gezisi öncesi Almanya‟da hararetli bir
tartışma başladı. Almanya‟da yayın yapan bazı gazeteler ve siyasi aktörler, “Erdoğan
gelmesin” kampanyası başlattılar.
Berlin, tartışmaların resmî bir tavrı yansıtmadığını söylüyor. Alman Hükümeti Sözcüsü
Steffen Seibert, “Erdoğan‟ı Almanya'da memnuniyetle konuk edeceklerini” söylüyor. Ancak
Seibert, şu uyarıyı yapmaktan da geri durmuyor: “Alman hükümeti konuşmaya büyük bir
hassasiyetin hakim olmasını beklemektedir.”
Söz konusu kampanyalara açıkça ya da örtülü destek veren Almanya sağının tavrını
anlamakta güçlük çekmiyoruz.
Doğan Grubuyla “ortaklığı” bulunan ya da Cemaat çevrelerinden enforme olan bazı Alman
gazete ve televizyonları da işlerini yapıyorlar. Kendilerini, Gezi‟deki ve 17-25 Aralık
operasyonlarındaki manipülatif, hatta kışkırtıcı yayınlarıyla hatırlıyoruz. Bizdeki Sözcü‟nün
paralelinde, bir ülkenin genel, serbest ve demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş Başbakanına
“führer” diyecek kadar hırçınlaşmış durumdalar.
Ne var ki bu oryantalist linç kampanyasına açıklamalarıyla malzeme vererek ortak olan
12
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Yeşiller‟in ve Alman solundan bazı partilerin tavrı gerçekten ilgi çekici.
Örneğin Yeşiller‟in Eş Başkanı Cem Özdemir, Erdoğan'ın Soma faciasının ardından yaptığı
açıklamalar ve gösterdiği tepkiler nedeniyle Almanya‟ya gelmemesi gerektiğini söylüyor.
Özdemir, bu facianın ardından Başbakan'ın Köln'e gelerek cumhurbaşkanlığı seçim
mücadelesine devam etmesinin “kabul edilemez” olduğunu da sözlerine ekliyor.
12 Eylül Referandumu döneminde ve öncesinde arkaik sol söylemlere prim vermeyerek
demokratların takdirini toplayan Özdemir, Türkiye‟deki dönüşüm sürecine dair tavrını
değiştirmiş olabilir. Bu değişimi onu, Türkiye‟de Soma faciasını iktidara karşı siyasi
husumetine alet edip manipülasyon yapan kesimlere yakınlaştırmış da olabilir. Elbette
Özdemir‟in AK Parti‟nin politikalarına “artık” karşı olması en doğal hakkıdır. Ne var ki AK
Parti‟ye ve Erdoğan‟a Soma Faciası üzerinden aldığı tavır, ona meşru bir siyasi aktörün seçim
kampanyasını yürütme hakkını engelleme, “gelme” deme lüksü vermez. Hele bir de bu
antidemokratik tutumunun pratikleri, Alman sağıyla, aşırı milliyetçilerle ortaklaşıyorsa…
Ben Almanya‟daki demokrat ve eşitlikçi söylemlerinden ötürü sosyal demokratlara (SPD) ve
Yeşiller‟e yönelen Türk kökenli Almanya vatandaşlarının bu söylemeleri
“değerlendireceğinden” eminim. Zira bu seçmenlerin kahir ekseriyeti, genel seçimlerde aynı
reflekslerle, söz konusu politikaların Türkiye‟deki temsilcisi saydıkları AK Parti‟ye
yöneliyorlar. Dolayısıyla seçmenler, kafalarındaki bu “ilişkilendirmeye” ters düşen çıkışlara
tepkilerini sandıktaki iradelerine de yansıtacaklardır.
Siyasetçilerin niyetini okuyacak değilim. Ancak Almanya‟da ve tüm Avrupa‟da yüz binlerce
Türk kökenli seçmenin oyunu alan sol-demokrat siyasiler, eğer sağ Alman seçmene “de”
oynamaya karar verdilerse, kaybedecekleri desteği “de” hesaplamalılar.
ORTADOĞU GÜNDEMĠ
Mübarek'e 3 yıl hapis cezası
BBC
Mısır'ın devrik lideri Hüsnü Mübarek zimmetini para geçirmekten suçlu bulunarak, 3 yıl hapis
cezasına çarptırıldı.
Mübarek'in iki oğlu Ala ve Cemal'de suçlu bulunarak 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Savcı, sanıkları Mısır cumhurbaşkanlığına ait sarayların onarımı için ayrılan paradan 17,6
milyon çalmakla suçluyordu.
86 yaşındaki Mübarek, 2011'de kendisini deviren ayaklanma sırasında protestocuların
öldürülmesinde rolü olduğu suçlamasıyla da yargılanıyor.
Mübarek bu davada geçen yıl ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak avukatları kararı
temyize götürmüş ve daha tekrar görülmeye başlanmıştı.
13
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Irak'ta zafer Maliki'nin
AFP
Seçim sonuçlarına göre Kanun Devleti Koalisyonu tek başına hükümet kuracak sandalye
sayısına ulaşamadı, ancak Maliki'nin yeniden hükümeti kurması ve üçüncü dönemde
başbakanlık koltuğuna oturması bekleniyor.
Maliki 328 sandalyeli mecliste 92 sandalye kazanmayı başardı. Sonuçlara göre Maliki ülkede
721 binden fazla seçmenin oyunu aldı.
Sünni lider Usame Nuceyfi‟nin Birleşikler (Muttahidun) Hareketi parlamentoda 23 sandalye
kazandı.
2010'da yapılan genel seçimlerde 91 sandalye kazanan Sünni bloklar, parçalı girdikleri bu
seçimde oy kaybına uğradı. Maliki ise 2010'daki seçime göre sandalye sayısını 3 artırdı.
Sünni Araplar, 2010'da 13 partinin ittifakıyla Birleşikler Hareketi Koalisyonu olarak girdikleri
genel seçimde 91 sandalye kazanarak seçim birincisi olmuştu. Sünni bloklar, ittifak yapmadan
girdikleri son seçimde ise güç kaybına uğradı. Usame Nuceyfi'nin Birleşikler (Muttahidun)
Hareketi 23, İyad Allavi'nin lideri olduğu Ulusal Koalisyon (Vataniye) 22, Salih Mutlak'ın
Arap Koalisyonu (Arabiye) 9 sandalye kazandı. Diğer küçük Sünni partiler, vilayete göre
birer, ikişer sandalye elde etti.
Irak'taki Kürtler ise parlamentodaki milletvekili sayısını artırdı. 2010'da yapılan seçimlerde 57
sandalye kazanan Kürtler, son seçimde 62 milletvekili çıkardı. Kürtler Erbil, Süleymaniye ve
Duhok'un dışında Kerkük'te 8, Musul'da 8, Diyala'da ise 2 sandalye kazandı.
14
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Irak Türkmen Cephesi'nin (ITC) çabalarına rağmen Türkmenlerin, seçime katılımı düşük
oldu. Türkmen listeler, seçimden istedikleri sonucu elde edemediler. ITC Milletvekili Aydın
Maruf, Türkmenlerin seçimde 10 milletvekili çıkardığını söyledi.
BaĢbakan Barzani, yardımcısı Talabani
AA
Meclis genel kurulunda yapılan oylamada Neçirvan Barzani, 99 vekilin oyunu alarak
önümüzdeki günlerde ilan edilecek hükümetin başbakanı seçildi. Barzani'nin, başbakanlık
adaylığına sadece İslami Hareket Milletvekili Şivan Kaladizi hayır oyu verdi.
Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) politbürosundan Celal Talabani'nin oğlu Kubat
Talabani de 78 oyla başbakan yardımcısı olarak görevlendirildi. Talabani‟nin adaylığına ise
Goran Hareketi ve İslami Birlik Partisi karşı çıktı.
IKBY Meclisi Başkanı Yusuf Muhammet, başbakan ve yardımcısının belirlendiği tasarıyı
imza için Bölgesel Başkan Mesut Barzani'ye göndereceklerini söyledi.
Başbakan Neçirvan Barzani'nin, 19 bakandan oluşan kabinesini oluşturduktan sonra hükümet
ilan edilecek. Bu süreç yaklaşık bir ay sürecek.
Kürt bölgesinde 21 Eylül 2013'te yapılan genel seçimlerden sonra partiler arasında
yaşanan anlaşmazlıklar, hükümet kurulmasını geciktirmişti.
Seçim birincisi Kürdistan Demokrat Partisi'nin çabaları sonucu ilk defa bütün siyasi tarafların
yer aldığı geniş katılımlı bir hükümet kuruluyor.
Irak Kürtler, ülkedeki genel seçimlerde de parlamentodaki koltuk sayısını artırmayı başardı.
2010'da yapılan seçimlerde 57 sandalye kazanan Kürtler, son seçimde 62 milletvekili çıkardı.
Kürtler Erbil, Süleymaniye ve Duhok'un dışında Kerkük'te 8, Musul'da 8, Diyala'da ise 2
sandalye kazandı.
Hamas: Ayrılık dönemi sona erdi
Dünya Bülteni
Hamas Siyasi Büro Şefi Halid Meşal, geçen ay varılan milli mutabakata ilişkin, Filistin'de
ayrılık döneminin geri dönmemek üzere son bulduğunu söyledi.
Meşal, Nekbe'nin (Büyük Felaket) 66'ncı yılı dolayısıyla ikamet ettiği Katar'ın başkenti
Doha'da açıklama yaptı. Geçen ay varılan milli mutabakatla ilgili ilk kez değerlendirmede
bulunan Meşal, Hamas'ın milli mutabakat için feragatlerde bulunduğunu ve Fetih
hareketiyle birbirlerine yakınlaştıklarını bildirdi. Meşal, "Filistin'de ayrılık dönemi geri
dönmemek üzere bitti. Filistinli gruplar gerçek bir irade gösterdikleri takdirde milli
mutabakatı başarıya ulaştırmaya çok yakın" ifadesini kullandı.
15
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Halid Meşal, Hamas'ın, milli mutabakat ve Filistin halkının birliği için daha çok feragetlerde
bulunmaya hazır olduğunu dile getirerek, mutabakata mutlaka varılması gerektiğini,
mutabakat olmaksızın siyasi kararları yönetemeyeceklerini ve "işgalci" karşısında bir strateji
belirleyemeyeceklerini kaydetti.
"Ayrılığın gölgesinde milli projemizi hayata geçiremeyiz. Bu nedenle mutabakat kararı alındı.
Herkesin çabası, feragati ve birbirine doğru atacağı adımlarıyla mutabakatı uygulamaya
koyacağız" diyen Meşal, Batı Şeria'daki Filistin yönetimine milli ve ciddi adımlar atma
ve mutabakatta güveni sağlamlaştıracak olumlu bir hava oluşturma çağrısında bulunup, siyasi
tutuklular dosyasının kapatılması gerektiğine işaret etti.
Yermuk Kampı'nda durum kötüleĢiyor
Dünya Bülteni
Birleşmiş Milletler (BM), Şam'da 18 bin Filistinli'nin kaldığı Yermuk Mülteci Kampı'ndaki
durumun kötüleşmeye devam ettiğini bildirdi.
BM Yakın Doğudaki Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Kuruluşunun (UNRWA) yıllık
raporuna göre, Kuruluşun Suriye'deki 23 sağlık merkezinin yarısından fazlası tahrip edildi
veya çalışamaz hale getirildi.
BM Cenevre Ofisinde basın toplantısı düzenleyen UNRWA Sağlık Direktörü Akihiro Seita,
Suriye'de sekizi Şam'da ikisi Halep'te olmak üzere on sağlık noktası oluşturduklarını ve bu
kliniklerdeki yardım hizmetlerini yoğunlaştırdıklarını belirtti.
Şu ana kadar 23 bin 583 çocuğu çocuk felcine karşı aşıladıklarını bildiren Seita,
Filistinlilere sağlık noktalarında 24 saat hizmet verdiklerini kaydetti.
YERMUK KAMPI
Yermuk Kampı'ndaki duruma yer verilen yıllık raporda ise, "Şam'da 18 bin Filistinlinin
kaldığı Yermuk Mülteci Kampı'ndaki durum kötüleşmeye devam ediyor. Kamptaki üç sağlık
merkezi kullanılamaz durumda" denildi.
Kampta gıda ve ilaç sıkıntısı bulunduğu ifade edilen raporda, UNRWA'nın yardım
faaliyetlerinin de sürekli olarak kesildiği vurgulandı.
Raporda, Suriye'deki çatışmalar nedeniyle 500 binden fazla Filistinlinin yerinden olduğu ve
bu insanlardan çoğunun acil insani yardıma ihtiyaç duyduğu bildirildi.
AFRĠKA GÜNDEMĠ
Nijerya‟da bombalı saldırı: En az 118 ölü
Euronews
Nijerya‟da bombalı bir saldırı meydana geldi. Jos kentindeki olayda en az 118 kişi hayatını
kaybetti. Yetkililer ölü sayısının artabileceğini bildiriyor.
16
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Jos‟un merkezi bir bölgesinde dün akşam saatlerinde meydana gelen patlama, geniş bir alanda
tahribata neden oldu.
Güvenlik kaynakları, bu saldırının arkasında da radikal İslamcı Boko Haram örgütünün
olduğu ihtimalini değerlendiriyor.
Boko Haram, 14 Nisan‟da ülkenin kuzeyindeki Chibok kentinden 200‟den fazla kız öğrenciyi
kaçırmasından bu yana uluslararası toplumun da gündeminde.
Kaçırıldıktan sonra Boko Haram militanlarının elinden kurtulmayı başaran bir öğrencinin
anlattıkları ise durumun vehametini özetliyor. İddiaya göre saldırıyı önceden bilmelerine
rağmen öğretmenler kendi hayatlarını riske atmamak için çocukları militanlara teslim etmiş:
“Birisi Boko Haram‟ın okulu basacağını söyledi. Çocukların evlerine gönderilmesini tavsiye
etti. Fakat buna hayır dediler. Eğer biri onların evlerine giderse kimse tanıklık etmeyecektir,
ama öğretmenler de sorumlu.”
Bu arada, kaçırılan kızların kurtarılması için Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avrupa
Birliği‟nin desteğiyle arama çalışmaları devam ediyor. Nijeryalılar da kızların geri getirilmesi
için günlerdir protesto gösterilerini sürdürüyor.
Trablus'a darbeye karĢı askeri takviye
AA
Askeri kaynaklardan alınan bilgiye göre, Libya Genelkurmay Başkanı ve Milli Genel Kongre
(MGK) Başkanı Nuri Ebu Sehmeyn'in talimatıyla Mısrata kentinden Trablus'a,
kentte güvenliğin sağlanması ve darbe girişimlerinin engellenmesi amacıyla bin askeri araç, 4
bin asker ve devrimci savaşçılardan oluşan Libya Orta Kalkan Güçleri takviye olarak
gönderildi.
Libya Orta Kalkan Güçleri tarafından yayımlanan yazılı açıklamada da kalkan güçlerinin
halktan ve halk iradesinden yana olduğu belirtilerek, "Demokratikleşme süreci sabote
edilmemeli. Bu haram aylarda (Hicri takvime göre Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb
ayları haram aylar olarak kabul edilir) tarafları sağduyulu olmaya ve çatışmalara son vermeye
çağırıyoruz" ifadesi kullanıldı.
Libya ordusunun ihtiyat kuvvetlerinden olan, silah ve mühimmat gücü bakımından ilk sırada
yer alan Libya Orta Kalkan Güçleri, bünyesindeki asker ve devrimcilerle ülkenin güney
bölgelerinde güvenliği sağlıyor.
Libya'daki Ġhvan BaĢkanı Kebti: Diyaloğun alternatifi yok
Öte yandan, Libya'daki Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Başkanı Beşir el-Kebti, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, ''Diyaloğun alternatifi yok, dış müdahaleyi reddediyoruz''
dedi.
17
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Kebti, ülkedeki krizin, tarafların müzakere masasına oturması ve hızlı bir şekilde
görüşmelerin başlamasıyla çözüleceğini düşündüklerini söyledi.
Emekli general Halife Hafter, bu müzakerelerin bir parçası olabilir mi'' sorusuna Kebti,
"Bizim için önemli olan Libya'nın çıkarıdır. Hafter veya başka biri olsun, önemli olan
herkesin aynı konuda anlaşmasıdır. Aksi takdirde herkes silah diliyle hareket edecek ve
herkes zarar edecek" cevabını verdi.
Libya'da seçimler 25 Haziran'da
Al Jazeera
Libya resmi haber ajansı LANA'ya göre, Seçim Kurulu Başkanı İmad Saih, seçimlerin 25
Haziran'da yapılacağını ve seçim tarihini geçici meclis Milli Genel Kongre (MGK)
başkanlığına tebliğ ettiklerini belirtti.
Görev süresi geçen şubat ayında dolan MGK, seçimlerin tarihini bir yıl erteleyerek görev
süresini uzatma kararı almış, bu durum ülkede tartışmalara neden olmuştu.
Haftar'ın kuvvetleri büyüyor
Libya'da düzenli orduya bağlı Özel Kuvvetler'in ardından Bingazi Emniyet Müdürlüğü'nde
görevli polisler de ordu birlikleriyle çatışan emekli general Halife Haftar'a bağlı gruplara
katıldığını açıkladı.
Bingazi Emniyet Müdürlüğü mensupları yazılı açıklamayla "General Haftar'ın onur
savaşına resmen katıldığımızı açıklıyoruz" dedi.
Açıklamaya göre karar "aşırılık ve terörle savaşmayı isteyen Libya halkının iradesinin
yanında yer almak" amacıyla alındı.
Güney Sudan‟da „kolera‟ salgını
Al Jazeera
DSÖ sözcüsü Tarık Jasarevic, başkent Juba ve çevresinde 138 kolera vakasının tespit
edildiğini, tedavi edilmediği taktirde ölümlerin artabileceğini açıkladı.
"Salgın yoğunlaşıyor ve daha fazla vaka beklenmektedir" diyen Jasarevic, Birleşmiş Milletler
(BM) Sağlık Dairesi ve diğer yardım kuruluşlarının bölgeye ulaşmasını istedi..
Cumhurbaşkanı Salva Kiir‟e bağlı hükümet güçleri ile eski yardımcısı Riek Machar‟a bağlı
birlikler arasındaki çatışmalar nedeniyle 1 milyon 300 bin Güney Sudanlı evsiz kaldı. Ülke
genelinde halkın uygun barınak, temiz su veya tuvalet olmadan yaşamaya çalıştığı bildiriliyor.
Yanlızca başkentte 79 binden fazla sivil BM kamplarına sığındı.
San aylarda şiddetini arttıran yağmurlar da yardım çabalarını aksattığı gibi koleranın
yayılmasına yardımcı oluyor.
18
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Koleradan özellikle çocuklar risk altında. UNICEF, Güney Sudan'da 80 bin kişinin kolera
aşısı olduğunu açıkladı.
ABD'den 50 milyon dolar
ABD Başkanı Barack Obama, Güney Sudan‟da yaklaşık beş aydır süren çatışmalar nedeniyle
ortaya çıkan insani krizden etkilenenlere yönelik 50 milyon dolarlık yardımı onayladı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden, yaptığı yazılı açıklamada,
Norveç‟in başkenti Oslo‟da bugün yapılacak uluslararası yardım konferansı öncesinde, Güney
Sudan‟daki krizden etkilenenlere yönelik Başkan Obama‟nın Acil Durum Mülteci ve Göç
Yardımı Fonu‟ndan 50 milyon dolarlık yardım yetkisi verdiğini bildirdi.
Mali'de çatıĢmalar: 36 ölü
AA
Mali İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Kidal'da ordu güçleri ile Tuareg isyancıları
arasında dün çıkan çatışmalarda askerlerden sekiz, isyancılardan 28 kişi öldü, 28'i asker 87
kişi yaralandı" denildi.
Çatışmaların ardından Kidal‟ı ziyaret eden Mali Başbakanı Musa Mara 30 memurun rehin
tutulduğunu söyledi. Mara “Teröristler Mali‟ye savaş ilan etti. Bundan sonra Mali bu
teröristlere karşı savaşta. Biz bu savaşı savaşmak için tüm kaynaklarımızı seferber edeceğiz”
dedi.
Savunma Bakanlığı da hükümetin Kidal kenti sakinlerinin mal ve canlarının korunması için
gereken tüm tedbirleri alacağını duyurdu.
Tuareg isyancılarının oluşturduğu Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi (MNLA) tarafından
yapılan açıklamada ise Kidal kentinde Mali askerlerinin bulunduğu askeri kışlanın kuşatıldığı,
dört askerin öldürüldüğü, iki zırhlı askeri araç ve çok sayıda mühimmata el
konulduğu bildirilmişti.
Tuaregler 30 rehineyi serbest bıraktı
Dünya Bülteni
Mali'de, Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi (MNLA), ülkenin kuzeyindeki Kidal kentinde
rehin aldıkları kişileri serbest bıraktığını duyurdu.
MNLA'dan yapılan açıklamada, uluslararası toplumun acil çağrılarına cevap, iyi niyet
göstergesi ve insana verilen değerin bir işareti olarak rehineleri serbest bırakma kararı alındığı
belirtildi.
Nijerya hükümeti BM' ye baĢvurdu
Dünya Bülteni
19
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre; Nijerya, son dönemde kanlı saldırılar ve kız
öğrencilerin kaçırılması olaylarıyla gündeme gelen Boko Haram'ın El Kaide'ye yönelik silah
ambargosu ve varlıkların dondurulmasını düzenleyen BMGK komitesinin listesine
eklenmesini istiyor.
BM Güvenlik Konseyi üyelerinden herhangi bir itiraz gelmemesi durumunda Boko Haram'ın
perşembe günü listeye eklenebileceği, böylece örgüte silah satışına yasak geleceği,
yöneticilerin mallarının dondurulacağı ve seyahat yasağı getirileceği kaydedildi
Yeni Afrika giriĢimi – Beril Dedeoğlu – Star Gazetesi
Türkiye tamamen iç gündemle sarılmış durumda. Her kaza, her olay, her beklenmedik
gelişme bir rejim sorunu olarak tartışıyor; büyük siyasetin fayda kapısı haline geliyor.
Büyük siyasetin sadece içeriden gelişeceğini sanmak anlamlı olmayabilir. Kafamızı arada bir
başka dünyalara çevirdiğimizde, içerideki tartışmaları dünyadaki gelişmelerle
ilişkilendirmeye çalıştığımızda, ülkeyi bir yerlere götürecek öngörü kırıntılarını yakalamak
daha kolay oluyor.
Örneğin geçtiğimiz hafta sonu Fransa‟da önemli bir toplantı yapıldı. Fransa Cumhurbaşkanı
ile Nijerya devlet başkanı, dört Afrika ülkesiyle bir zirve gerçekleştirdi. Çad, Benin, Nijer ve
Kamerun‟un katıldığı bu toplantının tematik konusu Boko Haram ile mücadele idi.
Terörle mücadele kapsamında yapılan bu toplantının ilk işlevi, adı geçen Afrika ülkelerini bir
araya getirmekti. Söz konusu ülkeler arasında radikal terör konusu dışında bir dizi sorun
bulunuyor. Sınır sorunu, göçmenler, azınlıklar gibi bir dizi anlaşmazlık aralarında savaş ve
savaşa yakın durumlara neden oluyor. Dolayısıyla bir araya gelmeleri öncelikle aralarındaki
sorunları barışçı yollardan çözme kararlılığı açısından son derece önemli; tabi bunu
sağlayanın Fransa olması da dikkat çekici.
Anti Boko Haram giriĢimi
Toplantı sonrasında, orta ve uzun vadeli iki planlama konusunda anlaşmaya varıldığı
belirtildi. Orta vadede olan belli, Boko Haram ile savaş. Bu çerçevede ortak sınır denetimi
mekanizması kurulacak, Çad gölü çevresinde ortak bir askeri güç konuşlandırılacak ve acil
müdahale birliği oluşturulacak. Ayrıca, adı henüz konulmamış bu işbirliği, terörizmin
finansmanı konusunda ortak çalışacak ve en önemlisi bu konuda BM ile birlikte çalışacak.
Kısacası mini bir NATO kuruluyor.
Yapılan açıklamalara bakılırsa radikal İslami terörün Körfez ülkelerini de tehdit ettiği
düşünülüyor. Gerçek mi bilmek kolay değil. Ancak bu türden bir askeri işbirliğinin
finansmanını sadece Fransa‟nın karşılayacağı düşünülemez. Zaten Fransa maliyeti başkasına
yükleme arayışında. Hal böyle olunca muhtemelen mini NATO‟ya Körfez ülkeleri destek
vermeye çağırılıyor denebilir.
Toplantıda belirlenen uzun vadeli planlar konusunda ise tek açıklama Nijerya devlet
başkanından geldi, beş Afrika ilkesi ve Fransa arasında bundan böyle ilişkilerin ve işbirliğinin
20
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
daha da gelişeceği bildirildi. Hangi tür işbirliklerin gelişeceği konusunda ise fikir sahibi
olunamadı.
GiriĢim geniĢleyebilir mi?
Fransa uzun zamandır Afrika‟da askeri olarak varlık gösteriyor. Terörle mücadele başlığı
altında seçilen bir alt bölgede epeyce açılım gerçekleştirdi. Anlaşılan bundan sonra konu
askeri meselelerle sınırlı kalmayacak. Üstelik bu girişimleri giderek kalıcı kurumlara
dönüştürme çabası gösteriyor. Yöntem açısından tebrik etmek gerekiyor.
Türkiye‟nin Afrika açılımları bakımından son derece önemli bir gelişme. Keşke Boko
Haram‟ı Türkiye de bahane etseydi ve Afrika girişiminde Fransa ve Türkiye
cumhurbaşkanları bu beş ülkeyi bir araya getiren oyuncu olabilselerdi. Fransa ile Türkiye,
birbirlerinin girişimlerini kesecek faaliyetlerde bulundukça, her iki tarafın da kazanamadığı
oyunlar ortaya çıkıyor. Türkiye, Fransız etki coğrafyasında varlık gösterme niyetini
sürdürüyorsa, bu ülkeye rağmen yapacağı çalışmalardan fazla sonuç alamayacak gibi
gözüküyor.
Akıl vermek bize düşmez ama, söz konusu girişim Afrika‟daki İslami hareketlerin
„normalleştirilmesi‟ projesini de kapsıyor ve Türkiye için bu bir fırsat olabilir. Kurumsal bir
niteliğe bürünmeden, Körfez ülkeleri işe karışmadan önce Türkiye bu konuda Fransa ile
birlikte çalışma önerisinde bulunabilir.
ASYA PASĠFĠK GÜNDEMĠ
Asya ĠĢbirliği Zirvesi baĢladı
AA
Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA/AİGK) Dördüncü Devlet ve
Hükümet Başkanları Zirvesi, Çin'in Şanghay kentinde başladı.
Zirvenin açılışı öncesi Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, üye ve gözlemci ülkelerin
temsilcilerini karşıladı. Karşılama töreninin ardından CICA/AİGK üyesi liderler aile fotoğrafı
çektirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, zirvenin açış konuşmasında Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün Soma'daki facia nedeniyle gelemediğini belirterek, Cumhurbaşkanı Gül'ün selamlarını
iletti.
Davutoğlu, CICA/AİGK'nin Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in akıl
hocalığında kurulduğunu hatırlatarak, 2002'den bu yana kurumsallaşarak kısa sürede
büyüdüğünü anlattı. Organizasyonun kapsadığı coğrafyanın genişlediğini söyleyen
Davutoğlu, dönem başkanlığını organizasyonun "batısındaki noktadan, doğusundaki önemli
bir ülkeye" devretmekten onur duyduğunu söyledi.
21
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Davutoğlu, geçmişte organizasyonun geniş işbirliğine vurgu yaparak, "CICA 4 milyardan
fazla insanın yaşadığı bir coğrafyada güvenlik işbirliği kurmayı hedefliyor" dedi.
Türkiye'nin dönem baĢkanlığı
Davutoğlu, kurucu üyelerden Türkiye'nin, başından bu yana organizasyona güçlü destek
verdiğini belirtti.
Asya kıtasının enerjisi, dinamizmi ve genç nüfusuyla şaşırtıcı şekilde küreselleşen dünyada
yeniden doğduğunu ifade eden Davutoğlu, Asya'nın hızla gelişerek insanlara müreffeh bir
hayat sunduğunu söyledi.
Davutoğlu, bu sürecin kendilerini terör, organize suçlar, insan kaçakçılığı gibi birçok
sınamayla karşı karşıya bıraktığını vurguladı.
Türkiye'nin dönem başkanlığı dönemindeki faaliyetlere ilişkin bilgi veren Davutoğlu, Türkiye
için çok taraflı işbirliği ve diyaloğun artırılmasını "bir öncelik" olarak niteledi.
Yeni dönem vizyonu
CICA/AİGK'nin 24 üye ve 9 gözlemci ülkeyle Asya coğrafyasının yüzde 90'ını kapsadığını
belirten Davutoğlu, organizasyonun kabiliyetlerinin artırılması hususunda Türkiye'nin
vizyonunu anlattı. Davutoğlu, bu minvalde "CICA'nın dönüşümünün hayati önem taşıdığını"
vurguladı.
Bunun ilk adımının Kazakistan'nın Almatı kentinde bulunan CICA sekreteryasının başkent
Astana'ya taşınması olduğunu belirten Davutoğlu, bu hususun Astana'da yerleşik bulunan üye
ülke Büyükelçileri sayesinde "Daimi Konsey" kurulmasına yardımcı olacağını ifade etti.
ġi Cinping
Çin Devlet Başkanı Şi de konuşmasının başında CICA/AİGK Türkiye'ye dönem başkanlığı
süresince yaptığı katkılardan ötürü teşekkür ederek, Soma'da yaşanan maden faciasında
hayatını kaybedenleri unutmadı. Şi, Soma'daki faciada hayatını kaybedenlerden ötürü Türk
milletine başsağlığı dileklerini iletti.
İşbirliğini "müzakere yoluyla ülkelerin ve bölgelerin güvenliğinin artırılması" olarak
tanımlayan Şi, "gücün bilek kuvveti değil, beraberlik ile olacağını" söyledi.
Darbeler ülkesinde 'sıkıyönetim'
Al Jazeera
Ordu Komutanı Prayuth Chan-ocha, bugün itibarı ile ülkede sıkıyönetime geçildiğini, bunun
ülkenin barışı ve huzuru için yapıldığını belirtti. Bunun bir darbe olmadığını belirten Prayuth
Chan-ocha televizyondan yaptığı açıklamada insanların hayatlarını normal bir şekilde devam
ettirmelerini istedi.
22
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Ordu, hükümete karışmadığını iddia etse de, bakanlar sıkıyönetim kararını yerel saatle gece
3‟te televizyondan öğrendi. Bangkok‟un sokaklarında dolaşan askerlere rağmen hükümet
kontrolün kendilerinde olduğunu açıkladı.
Açıklama yayımlayan geçici Başbakan Niwatthamrong Boonsongphaisan, “Ordunun
eylemleri anayasal çerçevede kalmalıdır” dedi.
Muhalefet gösterileri durdurdu
Sıkıyönetimin ardından ordu, sivillere zarar veren kim olursa olsun, onlara karşı güç
kullanacaklarını açıkladı. Ordu, başkent Bangkok‟un farklı yerlerinde toplanan hükümet
yanlıları ve muhaliflere yürüyüş yapmama uyarısında bulundu.
Halk Demokratik Reform Komitesi ve hükümet karşıtı göstericiler eylemlerini ve
protestolarını durdurduklarını bildirdi. Kendilerini "kırmızı gömlekliler" olarak niteleyen
hükümet yanlıları ise askerin kendi başbakanını ataması durumunda, eylemlerine hız
kazandıracaklarını duyurdu.
Medyaya balans ayarı
Medya da ordunun uyarılarından nasibini aldı. Ordu, medya organlarına ulusal güvenliği
tehdit edecek yayın yapmama çağrısında bulundu. Uydu üzerinden hükümet yanlısı veya
karşıtı yayın yapan 10 televizyon kanalının ekranlarını karartmasını emretti.
BaĢbakan görevden alınmıĢtı
7 Mayıs‟ta Tayland'da mahkeme, bir yakınını danışman olarak atayan Başbakan Yinglak
Şinavatra‟yı „görevi ihmal ve yetkilerini kötüye kullanmak‟ suçlarından görevden aldı.
Tayland Başbakanı, büyük mali kayıplara neden olan pirinç üretimine destek programını
durdurmak için hiçbir şey yapmamakla suçlanıyor.
Ayrıca kabinedeki dokuz bakan da benzer suçlamalarla görevden alındı. Hükümet yanlıları
yargının bu kararına tepki gösteriyor.
Seçim çare olmadı
Geçiş hükümetini yürüten iktidar partisi 20 Temmuz‟da ülkede seçime gidilmesini istiyor.
Ancak muhalifler hükümetin istifasını, seçimlerin ertelenmesini ve Yinglak Şinavatra‟nın
ülkeden kaçan ağabeyi eski başbakan Taksin Şinavatra döneminde alınan ekonomik kararları
değiştirecek reformlar istiyor. Seçim komisyonu da seçimlerin 20 Temmuz‟da
gerçekleştirilemeyeceğini düşündüklerini açıkladı.
Muhalifler, ülkedeki gerginliği azalmak için 2 Şubat‟ta yapılan seçimleri boykot etmişti. Daha
sonra Anayasa Mahkemesi, seçimlerin geçersiz olduğunu açıklamıştı.
Bu süre zarfında muhalifler ve hükümet yanlıları eylemlerini sürdürdü. Kasım ayından beri
süren hükümet karşıtı gösterilerde 28 kişi öldü; 700 kişi yaralandı.
23
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Rusya ve Çin‟den ortak stratejik adım
Euronews
Rusya ile Çin arasında stratejik işbirliği anlamında önemli bir adım atıldı. Çin‟in başkenti
Şanghay‟da düzenlenen Asya‟da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı öncesi
ülkeye giden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Sibirya
doğalgazının Çin‟in kuzeydoğusuna nakledilmesi konusunu görüştü. Ukrayna‟da yaşananlar
nedeniyle nedeniyle Batı ile kriz yaşayan Moskova‟nın bu hamlesi Avrupa Birliği ve Amerika
Birleşik Devletlerine mesaj olarak yorumlandı.
Rusya-ABD-Çin açıortayı: Türkiye! – Nedret Ersanel – Yeni ġafak Gazetesi
Geçtiğimiz yaz Türkiye'de vizyona giren, şu sıralar televizyonda da oynayan ilginç bir film
var. 2013 ABD yapımı bir bilim kurgu filmi. 2020'lerde başka boyuttan bir 'seddi' aşarak
Pasifik'in altından gelen devasa canavarların dünyayı yok etmeye çalışması anlatılıyor. Bu
canavarlara karşı dünya ülkeleri 'ortak' robotlar üretiyor. Robotları bazen 'iki ülkeden' iki pilot
yönetiyor. Kahramanları Amerikalı, Japon ve Çinli. Filmin Türkçe ismi 'Pasifik Savaşı'!
Orijinal adı ise; 'Pacific Rim'...
***
'Süper güç' ilişkileri küresel kamuoyu önündeki tutumlarından hayli farklıdır. Rusya-ABDÇin ilişkilerinin çok katmanlı bağlamı 'tam' bilinse, örneğin Türkiye'nin şu an merkezinde
bulunduğu çetrefilli dış dertleri şifa bulabilir. Hatta 'iç' karmaşalar bile! En azından, üçlü
seçim sürecinin öncesinden başlayarak günümüze gelen 'kaos dalgaları'nın ritmi
hissedilebilir...
'Büyük resmin süperleri' üçgeni, Rusya ve Çin'i yakın köşelerde tarif ederken, ABD'yi daha
uzak köşeye koyuyor. Küresel algı bu. Çin ve Rusya ilişkileri; Orta-Asya, Pasifik, Ortadoğu,
enerji konuları, Şanghay Beşlisi gibi organizasyonlara katılım, pratikte Suriye ve Ukrayna tipi
krizlere yaklaşım türünden birçok kalemde yüksek çözünürlüklü ortak görüntü veriyor. Oysa
bu iki ülkenin birbirleriyle ilişkilerinde hem önemli rekabet sorunları mevcut hem de ABD ile
ilişkilerinde önemli 'el mecburiyetleri' var!
Çin Genelkurmay Başkanı General Fang Fenghui 15 Mayıs'ta Washington'daydı. Hayli şaşalı
bir törenle karşılandı. Muhatabı ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey tarafından
ağırlandı ve ABD Başkan Yardımcısı Biden tarafından da kabul edildi. Fenghui'nin top
atışlarıyla karşılandığı bu ziyaret hem Kremlin hem de Batı'nın Ukrayna yüzünden seyahat
yasağı uyguladığı Rusya Genelkurmay Başkanı Valeri Vasilyeviç Gerasimov tarafından
dikkatle izlendi!
Ama başkaları da vardı izleyen! Dışişleri eski Bakanı ve 'müstakbel' ABD Başkanı (!) Hillary
Clinton'un Ekim 2011'de kaleme aldığı 'Amerika'nın Pasifik Yüzyılı' makalesinden
(America's Pacific Century, 11 Ekim 2011, Foreign Policy) bu yana askeri ve diplomatik
ağırlığını Pasifik'e yığmaya başlayan, haliyle Ortadoğu ve Avrupa'da 'azalan' Washington'un,
24
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
bu bölgede inşa etmeye çalıştığı Çin'e karşı 'müttefik setti' ülkeleri de bunu 'gördü'! (Resmi
görüşmelerde söylenenlere girmiyorum, ayrı konudur. Ancak ABD, Çin'in Ukrayna/Kırım
örneğinden yanlış bir ders çıkarmamasına kafayı takmış durumda!)
Çin Genelkurmay Başkanı'nın ziyareti tam bir yıl önce General Dempsey'in Çin ziyaretinin
iadesi ama ABD Başkanı'nın dört Asya ülkesini ziyaretinin de sadece iki hafta sonrası! Bu
'ziyaret/faaliyet takvimleri' çoğu zaman istihbarat faaliyetlerinden daha iyi bilgiler verebilir;
Geçtiğimiz ay ABD savunma bakanı Chuck Hagel de Çin'i ziyaret etmişti. Şubat ayında da
ABD Kara Kuvvetleri Komutanı General Raymond Odierno! Eylül ayında ise ABD Hava
Kuvvetleri Komutanı General Mark Welsch. Tabii karşılıklı; Çin Savunma Bakanı Chan
Wankuan 2013 Ağustos ayında Amerika'daydı. Çin Deniz Kuvvetleri Komutanı Wu Sengli de
ABD'yi ziyaret etti. Kısa zaman aralığındaki tüm bu temaslar, dünyada gırtlak gırtlağa
algılanan iki süper güç için ilginç değil mi? Üstelik diplomatik temaslardan fazla 'askeri'
temaslarla karşı karşıyayız! (Tam bu noktada Türkiye açısından şu sorunun aklımıza gelmesi
gerekiyor; 'Bu denli sık ve 'kaliteli' temaslar, işbirlikleri söz konusuyken, Kongre, Beyaz
Saray, Savunma Bakanlığı, büyük firmalar, NATO Ankara'nın ensesinde boza pişirirken,
ABD Çin'e Türkiye'ye vereceği füzeler hakkında tek laf etmiyor mu?' Ediyor ve sonra
yazalım!)
Tablo, Çin'in tamamen ABD ile birlikte olduğu veya tamamen Rusya'ya karşı olduğuna ilişkin
sonuç vermez. Washington şu sıralar ağırlığını Rusya'yı sınırlamaya vermiş durumda. Bu
yüzden Çin-Rusya yakınlaşma alametlerine daha hassas. (Siz bu satırları okurken, Rusya
Devlet Başkanı Putin Çin'de bulunuyor.) ABD-Çin küresel rekabetinin şu an için önlenemez
gerginlik üreten kabaca iki konusu var; Pasifik ve çevre ülkeleri ile olan sorunlar. İki, ABD ile
ekonomik ilişkileri. (ABD Maliye Bakanı Jack Lew de Beijing'i ziyaret edecek ve Çin Devlet
Başkanı tarafından kabul edilecek. Lew şöyle diyor; 'İki ülke arasında karşılıklı bağlılık
artıyor ve Birleşik Devletler, Çin'in yaptığı reformlarda Beijing'in fiilen yanındadır!')
Beijing'in Rusya ile ilişkileri ise enerji/yolları ve jeo-politik rekabetler içeriyor ki tamamı
stratejiktir. Washington bunların çözüm yollarını elinde tuttuğu/elde ettiği sürece Moskova ve
Pekin birbirlerine kavuşamayacaklar! İşte Türkiye'nin bir önemi de budur. O yolların kuzey
yarım küredeki tamamı Ankara'dan geçiyor! Geçtiği her yerde yaşanan krizleri de işte
görüyoruz, daha başlangıçtır.
***
ABD bu sene ilk defa Çin'i de büyük bir deniz tatbikatına davet etti ve Çin de kabul etti.
Haziran ayındaki tatbikata destroyer ve firkateynleri ile katılacak. Tatbikatın adı şu; 'Rim of
the Pacific'!..
AMERĠKA GÜNDEMĠ
ABD BaĢkan Yardımcısı KKTC lideri ile görüĢecek
Dünya Bülteni
25
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 52 yıl aradan sonra Kıbrıs'ı ziyaret eden en üst düzey
ABD yetkilisi olarak yarın adaya gelecek.
Güney Kıbrıs Rum yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis'in daveti üzerine adayı ziyaret
edecek Joe Biden'ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu
ile de görüşmesi planlanıyor. Akşam saatlerinde adaya gelecek olan Biden, adadaki
temaslarını 22 Mayıs Perşembe günü gerçekleştirecek. Liderlerle ayrı ayrı bir araya gelecek
olan Biden, gece ise her iki liderle yemekte bir araya gelecek.
Biden'in Eroğlu ile yapacağı görüşmenin Cumhurbaşkanlığı Sarayında resmi kabullerin
yapıldığı yerde değil, herhangi bir bayrağın ve sembolün olmadığı ek binada
gerçekleştirileceği açıklandı.
ABD Başkan Yardımcısı'nın adada iki bölgeli, iki toplumlu federasyon kurulabilmesi için
taraflara destek vereceği ifade edilirken, ABD'nin bu hususta iki toplum arasında mutabakata
varılması için bir rol üstlenebileceği mesajını vermesi bekleniyor. Yarın akşam Larnaka'ya
inecek olan Biden'ın, adadaki dini temsilciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle de
görüşeceği belirtiliyor.
Türk tarafı Biden'ın ziyaretinin adada kalıcı barışın sağlanması için yürütülen müzakerelere
ivme katacağını kaydederken, Rumlar ziyaretin ABD yönetiminin Kıbrıs sorununda daha aktif
bir müdahalesi olacağı anlamı taşıdığını savunuyor. Rum yetkililer ayrıca, Biden'in büyük bir
olasılıkla, kapalı Maraş bölgesinin yeniden inşa edilmesine yönelik teknik bir çalışma
yapılması için anlaşma ilan edeceğini belirtiyor.
ABD ve Çin arasında casus krizi
Al Jazeera
ABD Adalet Bakanlığı, Çinli beş görevliyi „güneş enerjisi, nükleer reaktör inşası ve çelik‟
sektörlerinde faaliyet gösteren altı Amerikan firmasına karşı siber casusluk yoluyla ticari
sırları ele geçirmekle suçladı.
ABD böylelikle Çin‟e yönelik siber casusluk iddiasını ilk defa kamuya açık olarak dile
getirmiş oldu.
ABD Adalet Bakanı Eric Holder, yabancı hükümetlerin Amerikan firmalarını sabote etme
çabalarına hoşgörü göstermeyeceğini belirtti.
Çin'den karĢı hamle
Washington'dan gelen bu suçlamanın ardından Pekin yönetimi ülkedeki Amerikan
Büyükelçisi'ni, Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı.
Çin dışişleri yetkilileri büyükelçiye suçlamaların geri çekilmesi yönündeki talebini iletti.
Obama kaygılarını iletmiĢti
26
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Çinli casusların ticaret sırlarını çaldığı iddia edilen firmalar arasında Westinghouse Electric
Co, United States Steel Corp, Alcoa Inc, SolarWorld AG ve Allegheny Technologies Inc. de
bulunuyor.
ABD yetkilileri, bir süredir Çin askeri kaynaklarını ve Çin kökenli bilişim sabotajcılarını
(hacker) Amerikan sanayi ve askeri hedeflerine saldırı düzenleyip özellikle gizli sırları ve
fikri mülkiyete konu olan bilgileri çalmakla suçluyor.
Geçen yıl Rusya‟nın St. Petersburg kentinde düzenlenen zirvede siber güvenlik konusu
gündeme gelmiş ve Başkan Barack Obama, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping‟e konuyla ilgili
kaygılarını iletmişti.
Kanada'da Ġslam Merkezi'ne molotoflu saldırı
Dünya Bülteni
Kanada‟nın Montreal kentinde, As-Sahaba İslam Merkezi‟ne molotofkokteyli atıldı.
Belanger Caddesi ile 23. Avenue‟nun köşesindeki merkeze, sabah saatlerinde molotofkokteyli
atan saldırgan, olay yerine gelen polis memurlarına da kılıçla saldırmaya kalkışınca,
elektroşok tabancası ile etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı.
Montreal Polis Sözcüsü Simon Dolermo, saldırıyı yapan kişinin kimliği hakkında bilgi
vermezken, saldırganın radikal bir örgüt üyesi olabileceğini açıkladı. Simon Dolermo, geçen
nisan ayından bu yana 5 kez saldırıya uğrayan As-Sahaba İslam Merkezi‟ni, bir süreden beri
güvenlik nedeniyle gözetlediklerini ve bu sayede saldırganı yakaladıklarını bildirdi.
ABD‟nin Kıbrıs açılımı – Sami Kohen – Milliyet Gazetesi
ABD Başkan
Yardımcısı
Joe
Biden‟in bugün Kıbrıs‟a
yapacağı
2
günlük
ziyaret, Washington‟un bir süreden beri elini çektiği Kıbrıs meselesi üzerinde canlanan
ilgisinin ve yeni bir diplomatik açılımının işaretini veriyor.
ABD‟nin iki numaralı liderinin 1962‟den beri adaya giden bu düzeydeki ilk yetkili olması,
olayın sembolik anlamını yeterince yansıtıyor.
Ancak Biden‟in oldukça kalabalık bir heyetle Kıbrıs‟ın her iki kesiminde yapacağı
görüşmeler, bu ziyaretin asıl önemli yanını oluşturuyor.
Her ne kadar Beyaz Saray Sözcüsü Biden‟in görüşmelerde daha çok iki tarafın Kıbrıs
meselesinin çözümüyle ilgili “söyleyeceklerini dinleyeceğini” belirttiyse de, gene kendi
deyişiyle, “ABD kendilerine bu süreci hızlandırmak için yardımcı olmaya hazırdır”. Nitekim
Washington‟dan gelen haberlere göre, ABD diplomasisi son haftalarda taraflara sunacağı bazı
yeni fikirler veya öneriler üzerinde çalışmış bulunuyor.
Bu “fikirler”den biri, Maraş‟ın bir “güven artırıcı önlem” olarak müzakere süreci sırasında
açılması; bir diğeri de Doğu Akdeniz‟de keşfedilen doğalgaz kaynaklarının değerlendirilmesi
konusunda Türkiye‟nin de içinde yer alacağı bölgesel bir işbirliği projesinin geliştirilmesi ile
ilgili...
27
AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER BAġKANLIĞI
Ġlginin nedeni
Bir süre Kıbrıs sorununa mesafeli davranan ABD‟nin son zamanlarda daha aktif olarak
devreye girmesinin (ki Biden‟in ziyareti de şimdi bunu simgeliyor) sebepleri var tabii.
Bunlardan biri, Doğu Akdeniz‟de enerji yataklarının bulunmasıdır. Bunun ABD‟nin
desteğiyle Kıbrıs-Türkiye-İsrail işbirliği sistemi içinde değerlendirilmesi hem ekonomik, hem
stratejik büyük önem taşıyor. Bu proje gerçekleşirse, Batı‟nın Rusya‟ya enerji alanındaki
bağımlılığı azalmış olacaktır. Bu aynı zamanda Washington‟un çok önemsediği Türk-İsrail
ilişkilerinin düzelmesini de sağlayacaktır.
ABD‟nin Kıbrıs‟a daha yakın ilgi göstermesinin diğer bir nedeni de özellikle Suriye krizi
nedeniyle bölgedeki güç dengelerinde meydana gelen değişikliklerdir. Washington‟un
gözünde böyle bir ortamda birleşik, istikrarlı ve dost bir Kıbrıs‟ın ayrı bir önemi var. ABD bu
bakımdan Kıbrıs‟taki müzakerelerin bir an önce çözümle sonuçlanmasına katkıda
bulunabileceğini düşünüyor.
Türkiye‟nin desteği
ABD‟nin Kıbrıs‟la daha yakından ilgilenmesinde Türkiye‟nin sürekli çağrı ve telkinlerinin de
rolü var kuşkusuz.
Biden‟in ziyareti bu bakımdan Ankara‟yı memnun etti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu
geziyi “pozitif bir gelişme” olarak nitelendirdi ve Kıbrıs müzakerelerine “yeni bir
momentum” kazandıracağı umudunu ifade etti.
Biden‟in bu ziyaretinde iki tarafa da mümkün olduğu kadar dengeli yaklaşması, kendisinin
Türk kesimine geçip KKTC lideri Derviş Eroğlu ve diğer Türk yetkililerle görüşmesi, onu
vereceği resmi yemeğe davet etmesi, Türk tarafı için anlamlı hususlardır.
Ziyaretin pratikte ne sonuç vereceği ve tarafların çözüm arayışına yararlı katkıda bulunup
bulunmayacağı konusuna gelince, bunu 2 günlük temasların sonunda anlayacağız.
28

Benzer belgeler

AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER

AK PARTĠ GENEL MERKEZ DIġ ĠLĠġKĠLER Rusya dev adımlarla – Nasuhi Güngör – Star Gazetesi..................................................................... 11 St. Petersburg Forumu‟nda enerji masada; ya siyaset? – Meral Tamer – Mill...

Detaylı