Mayıs 2015 Yeni Yayınlar
Transkript
Mayıs 2015 Yeni Yayınlar
LİSE KÜTÜPHANE YENİ YAYINLAR SEÇKİSİ (MAYIS 2015) Puslu Kıtalar Atlası İlban Ertem İhsan Oktay Anar İletişim Yayıncılık Karanlığın, yılankavi sokakların, demkeşlerin, paranın hüküm sürdüğü Galata'nın, karın deşip boğaz kesen, husye burup göz çıkartan hikâyelerin, zagon üzerine öttürenlerin, bahtsızların, yolcuların, rüya görenlerin, maceracıların şehrindeyiz. Uzun İhsan Efendi'nin yedi iklimde, dört bucakta, yeraltında ve yerüstünde gezinen dünya atlasında… İhsan Oktay Anar'ın unutulmayan ilk romanı Puslu Kıtalar Atlası, bu defa İlban Ertem'in masalsı çizgileriyle çizgi roman olarak karşımızda. Beş yıl süren, kolay anlatılamayacak bir emek, tutkuyla dolu bir sadakat, civa gibi bir sayfadan diğerine akıp giden ustalık… İlban Ertem, Türkçe edebiyatta eşi benzeri olmayan bir uyarlamayla magnum opus'unu gün yüzüne çıkarıyor. Oyunbaz ve zifiri… Büyük bir "resimli roman". NTV 2014 Almanak Türkiye’de ve Dünyada Fotoğraflarla Bir Yıl Geride bıraktığımız yıl boyunca Türkiye ve dünyada meydana gelen olaylar yine NTV klasiği Almanak 2014'te! -Türkiye'de yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri... Ardı arkası kesilmeyen "operasyonlar"... Barış süreci... -Suların durulmadığı Ortadoğu'da yeni bir aktör: IŞİD... Kobani'de direniş... -Ukrayna'da içsavaş... Krizin yükünden kurtulamaya çalışan dünya ekonomisi... -Dünyanın dört bir yanında yaşanan felaketlerden doğanın mucizevi güzelliklerine... -Sinemadan müziğe ödül alanlar... Spor sahalarında kupa kaldırıp madalya kazananlar... Doğa Tarihi Hakan Bıçakcı İletişim Yayıncılık Dünyanın kendi etrafında dönmediğini hissettiği an paniğe kapılıveriyordu Doğa. İçinde bulunduğu iş ortamı da bu paniği acımasızca köpürtüyordu. Hep merkezde olmalıydı. Hep farklı olmalıydı. Farkı fark edilmeliydi. Kalitesi gözle görülmeliydi. İştah, takdir ve kıskançlık dolu gözler hep üzerinde olmalıydı. Yıllar sonra sağda solda küçük adamların belirmeye başlaması da bu takıntının eseri olacaktı. Doğa, 420 aylık bir bebekti. Pembemsi. Lacivert lensli. Ilık kokulu. Plazanın eksi yedinci katında yarı İngilizce yarı Türkçe PowerPoint sunumu yapıyordu. Cafe Jungle. Londra. Sepultura tişörtü. Doğa'nın en sevdiği mevsim, yazdı. Facebook'ta yorumlar çook güzeldi. Doğa, "bomba gibiydi". .. Duygusal Eğitim Gustave Flaubert CanYayınları XIX. yüzyıl Fransız edebiyatının başyapıtlarından biri sayılan ve XX. yüzyıl romanını şekillendiren, hatta çağdaş romanın öncüsü olma niteliğini taşıyan Duygusal Eğitim, arka planında Flaubert'in en ince ayrıntısına kadar gözlemleyip analitik bir zekâyla kusursuzca aktardığı Temmuz Monarşisi, 1848 Devrimi ve İkinci Cumhuriyet Dönemi'yle tarihçilerin de başvuru kitaplarından biri olmayı başarmış bir yapıttır. Paris'e eğitim almak üzere gelen on sekiz yaşında taşralı bir genç olan Frédéric Moreau'nun, sanatı, siyaseti, dostluğu, iktidar hırsını ve saf aşkı öğrenip deneyimlemesinin; monarşi, cumhuriyet ve imparatorluk arasında gelgitler yaşayan Fransız toplumunda kendine bir yer edinme arayışının, başka bir deyişle kayıp bir gencin hikâyesidir. Kuşatılmış Gençlik Erdal Atabek Cumhuriyet Yayınları Toplumsal ikiyüzlülükle kuşatılmış gençlik... Güvensizlikle kuşatılmış gençlik... Sevgisizlikle kuşatılmış gençlik... Umutsuzlukla kuşatılmış gençlik... Çözüm nasıl bulunacak? Nasıl ve nerede? Okuyacaksınız, düşüneceksiniz, karar vereceksiniz. Cesaretle yaşamaya karar vereceksiniz. Kitap size adanmıştır... Türkiye’nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı Cangül Örnek Can Yayınları II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle beraber Türkiye, hem iç politika hamlelerinde hem de dış politikada rotasını değiştirecek adımlar atmıştır. "İçeride" çok partili siyasi hayata yeniden geçme, "dışarıda" da ABD önderliğinde tesis edilen "hür dünya" ülkeleri arasına katılma kararı alınmıştır. ABD dostluğu, sempatisi ve mücahitliği, Kore Savaşı'na Türkiye'nin de ABD lehine asker göndermesiyle zirve noktasına vardı. Her ne kadar Kemalistler için "bağımsızlık", liberaller için "demokrasi", İslamcılar için de "mukaddesat" çok önemli olsa da Sovyetlere karşı ortak noktaları Amerikan dostluğu, sempatisi ve mücahitliği olmuştur. Sardalye Sokağı John Steinbeck Remzi Kitabevi Sardalye Sokağı'nın karmaşasında, hayatın bir yerinden tutunmaya çalışan uyumsuz insanlar kumarbazlar, fahişeler, ayyaşlar, serseriler ve sanatçılar yanyana yaşarlar. Sahibi olduğu genelevi saat gibi işleten kızıl saçlı Dora, Salaş Palası mekan seçen Mack ve onun iyi niyetli zavallılar çetesi, Salaş Palas'ın ve yerel bakkal dükkanının uyanık sahibi Lee Chong, korkak ressam Henri ve bu marjinal topluluktaki bilgeliğin ve cömertliğin kaynağı olan Doc. Macera, muziplik ve gerçek hayatın zorluklarıyla harmanlanan Sardalye sokağı, Steinbeck'in, memleketi Kaliforniya'ya canlı bir selamı. Bakele Sezgin Kaymaz April Yayıncılık Sahneler ve mekanlar, haller ve duygular, insanlar ve dil... Yumruk gibi hikayeler en korunaklı bölgelere iniyor, savunmasız karanlıklarda art arda şimşekler çakıyor. Sezgin Kaymaz gücünü nereden alıyorsa orayı güçlendiriyor okuyan 'İyi ki Türkçe biliyorum' diye şükrediyor. Ağrıları hortlatan aşk, tasma takıp ücralara kapatılan vicdan, neyin fısıldadığı sır, kum taşında gizli şanş... Çareyi uzayda arayanlar, özrü kabahatinden büyük olanlar, küçük bir ekte saklı hayatlar, yüz bin sene beklenenler...Zıtlıkların dengesi korkusuzca kurcalanıyor, gözyaşları ve kahkahalar eşliğinde samimi ve sahi bir serüven başlıyor. Sezgin Kaymaz, hikayelerin kahramanı yaptığı okura sesleniyor: Bakele! Havaalanında Satılmayan Kitaplar Başar Başarır Can Yayınları İşte mülkiyetin gücü! Evet ev senin, hayat da senin. Bunlardan gelen gücünü sonuna kadar kullan. Mallarına yaslan ve öt. Konuş Şerif, konuş. Memleketin sana ihtiyacı var! Hayata çekidüzen ver sayın akademisyen. Standartların hâkim olsun her yana. Hatta üşenme, otur bir de elkitabı yaz: Hayat nasıl yaşanmalı? Çağdaş öykücülüğümüzün önde gelen, ödüllü temsilcilerinden Başar Başarır'ın öykü dünyasında gezinmeye devam ediyoruz. Okurunu (ya da konuğunu) rahat ettiren bir ev sahibi değil Başarır; dilinin altında sürekli bir şeyler var. İmalı sözler etmeyi ve dikenli muhabbeti fazlasıyla seviyor. Kahramanlarını ait olmadıkları yerlere bırakıyor; kurtuluşu da, tüm kişisel sorunların çözümünü de kişinin içinde, yani en gerçek vicdanda arıyor. Çoğumuz "işlerin yolunda" gittiğini düşünürken o sürekli arıza tespiti yapıyor. Olduğu Kadar Güzeldik Mahir Ünsal Eriş İletişimYayınları Meydandaki çay bahçelerinden birine oturmak geldi içimden sonra. Çünkü Erdek bir kitap olsaydı, bu çay bahçeleri ilk cümlesi olurdu onun. Gelindi mi oturulmalıydı. Bir çay, birkaç sigarayla, kıyıda kayığında ağ onaran, çapari kösteği hazırlayan balıkçıları seyretmek, bir tost isteyip, bacaklarıma sırnaşan kedilere atmak, yakın masalarda konuşulanları dinlemek, birini bekliyormuş gibi ikide bir saate bakmak iyi gelebilirdi. Gelmeliydi en azından. Yine yaz akşamları. Yaralı tekneler, küflü sesler. Erdek'te çay bahçeleri, bıkkın orkestra, tatsız garsonlar. Ezine, Susurluk, Bandırma, burası Ankara, orası Samsun! Yalandan bayılanlar, bilmezden gelinenler, kaybolan dayılar… Uykusunda ağlayan adamlar, pişmanlar, yorgunlar. Para için mırın kırın, laf dokunduran konuşmalar. Nerede bu Türkan Şoray? Kitap Yakmanın Tarihi Lucien X. Polastron Everest Yayınları Barbarlığın aldığı değişken çehreyi, su katılmamış kötülükten örgütlü bilinçsizliğe kadar en rezil pisliğin içinden geçerek, yüzyıldan yüzyıla gözlemleyeceğiz. Sonlara doğru bu çehrenin bizimkine benzer olduğunu görmek pahasına. Fazla benzer. Fazla tanıdık. Kitap Yakmanın Tarihi MÖ 2500 yıllarından İskenderiye Kütüphanesi'ne, Hıristiyan ve İslam ortaçağından Nazi Almanya'sına kadar, her yeni güç ve ideolojinin, karşıtı olduğu ve üzerinde egemenlik kurmak istediği sistemin bilgisini, yok edilmesi gereken bir tehdit olarak algılayışının tarihini kitaplar özelinde anlatıyor. Zaman ve Mekan Necib Mahfuz Kırmızı Kedi Yayınları Mısır edebiyatının gözbebeği Necib Mahfuz, toplumun yansımasını yazarın imgelemiyle birleştirdiği romanlarıyla olduğu kadar kısa öyküleriyle de sadece okurlarına değil nice yazara da ilham vermiştir. Kimi zaman Kafka'yı kimi zaman Proust'u -ve hatta Cortázar'ı ya da Camus'yü- hatırlatan zihin labirentlerinde okuru dolaştırdığı öykülerinde, gündelik yaşamın dertleriyle boğuşan sıradan insanların hatıralarında, hayallerinde, arzularında, seraplarında ve esrikliklerinde yaşadıklarını dile getirir Necib Mahfuz. Zaman ve Mekân, bu iki kavramın kısacık bir öykü boyunca ne kadar maharetle değişebileceğini kanıtlayan yirmi öyküsüyle, bir edebiyat ustasının serencamı ve Mısır toplumsal yaşamının bir kesiti. Küllenmiş Bir Kuşu Yakalamak Sezer Ateş Ayvaz Aylak Adam Öykücülüğümüzün usta ismi Sezer Ateş Ayvaz, yeni kitabı ile kolay unutan bir ülkenin belleği olmayı sürdürüyor. Kuşak çatışmaları, kadın-erkek ilişkilerindeki yabancılaşma, toplumsal mücadelesinde yenilen ama geleceğe umutla bakabilen bir halk, aile kurumunun baskıcılığı vb. yeni öykülerinde ortak olan temalardan bazılarını oluşturuyor. Ayvaz, Tamiris'in Gecesuçları ile kendi açtığı yolda emin adımlarla ilerlerken öykücülüğümüzü daha da yukarılara taşıyor. Küllenmiş Bir Kuşu Yakalamak, etkileyici üsluba sahip bir yazarın okurunda bıraktığı hüzünlü bir ironi. Bozkırda Altmışaltı Mustafa Çiftci İletişim Yayıncılık Her işin ivilini civilini bilen esnaflar, Çamlığa çıkan, Yozgat'a yukarıdan bakan âşıklar, öpçe bebeler, sesi kılavlı, öyle ataşlı öyle delikanlı kopiller, iyi pişmiş gözlemeler... Tina'nın çilleri var. Aziz Efendi ne kokuyor? Ayva, sobanın üstünde döne döne pişiyor. Mahalleye Bursa'dan bir Mersedes geliyor, Piç Sevi nasıl da çalım atıyor, Refet Efendi nasıl da dertleniyor... Lan Şahin, yazık değil mi Memnune'ye? Yazık değil mi sana? Mustafa Çiftci, şeker gibi iyimser hikâyeler anlatıyor taşradan, kıtlıktan... Kara sakız, kendir, kına, kaya tuzu, iğde... "Vatandaş, ne isterse vereceksin, yok demeyeceksin.” Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor... Allah için, Elif de kolay unutulmuyor işte... Fi Akilah Azra Kohen Destek Yayınları Fi, deneyimin içinde kaybolmak yerine korkmadan deneyime sahip olmanın yolculuğudur. İçinde bolca bulunan manipülasyon, aldatma ve aldanma hikâyeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkılarak ulaşılmak istenen yerde sadece farkındalık vardır. Fi güzelliğin lanetlendiği, zekânın yağmalandığı, iyinin kurban edildiği ve kasaba kurnazlığıyla yönetilen bu gezegende, içine doğduğumuz bu kutsal hayatı kutlamak için yazılmıştır. Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere, çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adanmıştır. Bir kişiye duyulan aşktan daha acımasız bir şey var mıdır? Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu Selim İleri Everest Yayınları Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu, çocuk yaşlarından beri "romanlar karasevdalısı" olan Selim İleri'nin, yarım yüzyılı aşkın okuma serüveninde yolunu aydınlatan romanlara ve bu romanların yazarlarına gönül borcunu ödemek için kaleme getirdiği bir kaynak kitap… Usta yazarın, 1874-1980 yılları arasını ele aldığı, Türk edebiyatının ilk roman denemelerinden yakın döneme kadar, yayınlanmış binlerce roman arasından seçtiği 229 romanın farklı dünya görüşlerinden, farklı üsluplardan örneklerle bezediği bu seçki, Türkçe romanın tarihi seyrini takip etmek, roman sanatımızın inceliklerini öğrenmek isteyenler için çok önemli bir yol haritası… Gırnatacı Ercüment Cengiz Everest Yayınları 2012 yılı Everest İlk Roman Odülü'nü kazanan Gırnatacı, aşkı, kardeşliği, vefayı, vefasızlığı ve savrulan hayatları anlatıyor. 1890'lardan 1955 e uzanan, İstanbul ile Chicago arasında gidip gelen romana, "sol gırnata"nın hüzünlü sesi eşlik ediyor. Galata'da Küplü Meyhane'de gırnata çalan on yedi yaşındaki Osman'ın, Sultan II. Abdülhamit'in emriyle 1893 yılında Chicago Jackson Parkta açılan Colomb Sergisi'ne gönderilen musiki heyeti içinde yer almasıyla bütün yaşamı değişiveriyor. Scott Joplin'in keşfedeceği Osman, artık caz grupları arasında yer alacak, İstanbul'u, orada bıraktığı sevgilisi Meline'yİ, kan kardeşi Kevork'u unutamayacaktır. .. Filiz Hiç Üzülmesin Filiz Ali Yapı Kredi Yayınları Filiz Ali’nin anılarını, babasının eserleri ve mektuplarıyla harmanlayarak kitaplaştırdığı “Filiz Hiç Üzülmesin”, sadece bir hayata odaklanmakla kalmıyor, Sabahattin Ali’nin usta fotoğrafçılığına da tanıklık ediyor. Sabahattin Ali’nin Istıranca Dağları’nda öldürülmeden çok önce, kehanette bulunur gibi kendi sonunu yazdığı dizeleriyle biten “Filiz Hiç Üzülmesin”, edebiyatımızın efsanevi yazarını yattığı yerde de selamlıyor... Toplumsal Bellek ve Belgesel Sinema Asuman Susam Ayrıntı Yayınları Binlerce yıl öncesinden bugüne taşıdığımız insanlık mirasımız şimdiki zamanımızı inşa ederken, diğer yandan geleceğimizin kurgulanmasında önemli bir belirleyen olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal yapı ve yaşantılar içinde çoğu zaman bilinçli bir farkındalıkla algılamadığımız toplumsal belleğin izi ve etkileri, bireyin özgürlük arayışlarının, bilinçlenmesinin ve toplumsallaşmanın karşısında kimi zaman bir olanak, bazen de bir tehdit ve tehlike olarak duruyor. Toplumsal yaşantı içinde "öteki" ile olan ilişkilerimizde stereotiplerle, önyargılarla karşımıza çıkan, tekrarlanarak yeniden üretilen ve belleğimizi oluşturan değerler ve yargılar; yaşantımızı, başkalarıyla ilişkilerimizi ve gelecek tasavvurumuzu etkiler ve belirler. Kızıl Kale Erendiz Atasü Can Yayınları Erendiz Atasü, çağların değişimlerine, yaşanan süreçlerin toplumsal izlerine her zaman duyarlı olmuş bir yazar. Özellikle toplumsal olanın, tüm toplumların en ağır işçisi, en ağır bedelleri sırtlananı olan kadınlar onun edebiyatında özel bir yere sahipler. Toplumu kadınların ağırlıklı olduğu bir yerden okumaya çalışması, durduğu yerle ilgili kendini ve ele aldığı süreci sorgularken belirleyici bir temel oluşturuyor. Son dönem öykülerini derlediği Kızıl Kale, Erendiz Atasü' nün gerçek ile fantastik arasında yaptığı bir yolculuk. Masalların dünyasından gerçeklerin dünyasına uzanan bu öyküler aynı temel kaygıyı, çürüme karşısındaki aynı irkilmeyi ele alıyor. Erkeğin egemenleştikçe hoyratlaştığı bu dünyanın dili de, kendini gerçekleştirme konusundaki baskıcılığı da bu kitabın temel kaygısı. Daha fazlası için kütüphanemizi ziyaret edebilirsiniz. İyi okumalar...