PDF SAYI 31 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 31 - Hayat Online
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 1
Prof. Dr. Numan KURTULMUÞ
Frankfurt`ta Onbinler Filistin Ýçin Yürüdü
Barýþa
dayalý
adil
bir
dünya
mümkün
Sayfa: 24`te
Sayfa: 4`te
MÝLLÝ GÖRÜÞ HAC VE UMRE ORGANiZASYONU
2009 UMRE PROGRAMINA HAZIRLANIYOR
BU YIL DA UMRE VE TATÝL BÝR ARADA
(YAZ TATÝLLERÝNDE DE)
Sayfa: 31`de
Avrupa`daki Kitapçýnýz
OKUSAN
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar
Tel: 0180-3002250
www.okusan.eu
Sorun bir din veya inanç sorunu deðil; sorun insanlýk sorunu
ÝNSANLIK ONURU AYAKLAR ALTINDA
IHH Avrupa
ve IGMG
týbbî yardýmlarý
Gazze’de
Ýsrail saldýrýlarý altýnda adeta bir
katliama maruz kalan Gazze’ye
IHH Avrupa ve IGMG týbbî yardýmlarý ulaþtýrýlýyor. Sayfa: 28`de
Ýslam Konseyi Gazze
Þeridine yapýlan bombardýmanýn sonlandýrýlmasý
ve kara harekâtýnýn durdurulmasý talebinde bulundu
Buldozer Altýnda Ezilerek
Ölen Amerikalý Barýþ
Gönüllüsü Rachel Corrie
KÂRÛNLAR
KÂRÛNLAÞANLAR
HELÂK
OLUR
Sayfa 19`da
Abdullah YILDIZ
Dosya
Hacarabýn
Serüvenleri
18
Sayfa 11`de
M. Salih AYDIN
Dosya
Iraktan
gelen
ayakkabý
Sayfa 29`da
Oðuz ÜÇÜNCÜ
Dosya
Taziye
ziyaretinde
dikkat
edilmesi
gerekenler
Sayfa 9`da
Selma ÖZTÜRK
Dosya
Bizim
Yanlýzlýðýmýz
Sayfa 21`de
Mahmut AÞKAR
Dosya
Sayfa 7`de
Vahdeti
Bozan
Mikrop:
Fitne
Dosya
Dosya
Sayfa 5`te
Sayfa: 28`de
Dr. Yusuf IÞIK
Mustafa MULLAOÐLU
MÜSLÜMANIN BÝLGÝ
VE
ÝLETÝÞÝM
KAYNAKLARI
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 2
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 3
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
3
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Sinan AKTÜRK
hasbihal
Sevgili dostlar!
Yeni bir logo, yeni bir dizayn,
yeni dosyalarla 6. yýlýmýza yepyeni
bir gazete olarak giriyoruz. Kendimizi yenilerken geliþtiriyoruz. Bundan 6 sene önce sadece Hessen Eyaletinde 5 bin tirajlý bir gazete olarak
çýkmaya baþlamýþtýk. Hamdolsun þu
anda siz kýymetli okuyucularýmýzýn
desteði ile Hessen, Bayern ve
NRW`de 20 bin trajlý bir gazete olduk.
Ýlk sayýmýzdaki yazýmýzda tüm
kurumlara ayný mesafede olacaðýmýzý belirtmiþtik. Bu sözümüz bugün de geçerlidir. Milli ve manevi
deðerlere ve karþýsýndakinin düþüncelerine saygýlý, tüm kurum, kuruluþ
ve kiþilere gazetemizin sayfalarý her
daim açýk olacaktýr.
Sevgili dostlar!
Bu sene itibariyle gazetemizde
bazý yenilikleri sizler de farkedeceksiniz. Ýlk yeniliðimiz geleneksel
olmasý dilegiyle; duvar takvimimizdir. Gazetemizin arasýndaki bu takvimi ev veya iþyerinizin duvarlarýna
gönül rahatlýðýyla asabilirsiniz. (Bu
vesile ile sponsorumuz Deniz Bank
AG`ye Frankfurt Müdürü Ömer
Tigrel`in þahsýnda teþekkür etmek
istiyoruz.)
Yine geçen sayýmýzda deneme
olarak yayýnladýðýmýz Almanca
sayfamýzý gelecek sayýdan itibaren
daha da geliþtirerek yayýnlamaya
devam edeceðiz.
Yine önümüzdeki sayýlarda sizlerden gelen talepler doðrultusunda
faydalý sayfalar noktasýnda çalýþmalarýmýz devam ediyor.
Yani kýsacasý Hayat Gazetemizde her sayýda bir yenilik bulabileceksiniz. Bu noktada sizlerin eleþtiri, katký ve tekliflerini bekliyoruz.
Impresium
Künye
hayat
Ýnsanlýk Onuru
Ayaklar Altýnda
Geçen sene Hessen`de yapýlan
Eyalet seçimlerinden sonra bir türlü
yeni hükümet kurulamadý ve bir sene boyunca Roland Koch Hükümeti
kerhen devam ettirildi. Son yapýlan
parlemento oylamasýnda seçim kararý çýktý. Bu oylamadan sonra rakip
partiden bazý milletvekillerinin rüþvetle oylarýnýn satýn alýndýðý iddialarý ayyuka çýktý. Netice olarak 19
Ocak tarihinde Hessen`de yeniden
seçim var. Bu seçimen Hessen ve
Almanya için hayýrlý olmasýný diliyoruz.
Bizim tavsiyemiz oy kullanma
hakkýna sahip Türklerin bu seçime
katýlýp demokratik haklarýný kullanmalarýdýr. Türk kökenli milletvekillerinin Eyalet Parlementosuna girmesinin bir þekilde insanýmýzýn faydasýna olacaðý kanaatindeyiz.
Yine 2008`in son çeyreðinde ortaya çýkan küresel mali kriz Alman
ekonomisini de oldukça salladý. Bu
vesile ile þunu söylemek istiyoruz:
“Bu kriz zaten mali açýdan sýkýntýda
olan halk kesimlerini daha da sýkýntýya sokacak. Diðer hükümetler gibi
Alman Hükümeti de ekonomik destek paketleri açýklýyor. Tamam bu
gerekli bir çalýþmadýr. Ama bizim
anlamakta zorlandýðýmýz mesele þudur; nasýlki Almanya`da mali suçlar
en aðýr þekilde cezalandýrýlýrken,
nasýl oluyor da bu küresel krize neden olan banka ve finans yöneticileri hiç bir bedel ödemeden bulun-
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Ocak-Januar 2009
Muharrem 1430
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk,
Ýbrahim Gümüþoðlu,
Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin,
Mahmut Aþkar,
Sinan Aktürk,
Saim Ayas,
Aydýn Ersoy,
M. Salih Aydýn
duklarý yerleri korumaya devam
ediyorlar. Bu yöneticiler yüzünden
Almanya`nýn da içinde bulunduðu
pekçok ülke trilyon dolarlarla ifade
edilen kayýplara uðradýlar. Niye bu
yöneticilere cezai bir müeyyide uygulanmýyor. Eðer kanunlarda bir
boþluk varsa, kanunlar güncellenmeli ve müsebbibler cezalandýrýlmalýdýr. Yoksa bu þekilde bir adaletsizlik, halk kesiminde zaten zor geçeceði görülen 2009 senesinde daha
da bir sýkýntýya girilmesine sebeb
olacak.
Malumunuz 2008`in son günlerinde baþlayarak ve hala devam etmekte olan Ýsrail`in Gazze`ye yönelik saldýrýlarý, tüm dünya tarafýndan
canlý görüntülerle televizyonlardan
izleniyor. Çocuk, kadýn, yaþlý demeden tüm insanlar sanki bir film setinde film çevriliyormuþ gibi resmen katlediliyor. Karþýlýklý iki tarafýn da askeri olarak yaptýklarý mücadele sivil halka zarar verilmemeli.
Sivil halk için zaruri olan su, elektrik, gaz, saðlýk hizmetleri gibi ihtiyaçlarýn karþýlanmasýnýn engellenmesi ve alt yapýlarýn harap edilmesi
insanlýk dýþý bir durumdur. Filistin
halkýnýn demokratik olarak seçtiði
yönetimi kabul etmeme bahanesiyle
sözde bazý idealleri gerçekleþtirmek
için Gazze`deki insanlara çoluk çocuk demeden bu insanlýk dýþý vahsetin gerçekleþmesine göz yumak tüm
devletlerin yöneticilerini buradan
kýnýyoruz. Burada bunu söylerken
tabiki Ýsraildeki sivil halka karþý yapýlan her türlü yanlýþ eylemi de kýnýyoruz. Silahlý mücadelelerde sivil
halka zarar verilmesi kim yaparsa
yapsýn yanlýþtýr. Ýnsanlýðýn ortak
onuru bu tür davranýþlardan zarar
görmektedir. Bu sadece Gazze`de
deðil dünyanýn neresinde olursa olsun yapýlmasý yanlýþ hareketlerdir.
Zaten dünyanýn deðiþik yerlerinde
yapýlan gösterilerde saðduyu sahibi
Yahudiler de bu insanlýk vahþetine
tepkilerini göstermekteler.
Ayný þekilde Hindistan`daki son
terör eylemleri de insanlýk onurunu
zedeleyici niteliktedir.
Bu tür eylemleri yapanlar kesinlikle müslüman olamazlar. Zaten bizim dinimiz kesinlikle bu tür insanlýk dýþý eylemleri lanetlemektedir.
Bir insanýn öldürülmesi tüm insanlýðýn öldürülmesi gibidir þiarýna sahip
bir din mensubu kesinlikle böyle
eylemler yapmaz. Bunlar beyinleri
yýkanmýþ zavallýlardýr.
Ýsrail`in bu yaptýðý vahþete son
vermesini ve Gazze`ye baþta tibbi
yardým olmak üzere her türlü insani
yardýma engel olmamasýný ve bu insanlýk onurunu zedeleyen iþgale son
vermesini istiyoruz.
Buradan Filistin için bulunduðunuz yerlerde demokratik tepkilerinizi -provekasyonlara gelmeden- göstermenizi istiyoruz. Sivil yardým
teþkilatlarýnýn Filistin için yaptýklarý
yardým kampanyalarýna katýlmanýzý
tavsiye ediyoruz.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
Bölge Temsilcileri
Nürnberg: Erol Ergün
Tel: 0157-72176636
E-Mail: [email protected]
Bielefeld: Mehmet Demir
Tel: 0178-2063526
E-Mail: [email protected]
Osnabrück: Mehmet Yüksel
Tel: 0176-64627714 . 05411-209791
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.de
Basýldýðý Yer: Sunprint Gmbh
31. sayi sayfalar
4
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
haber
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
dosya
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Yusuf IÞIK
F
itne kelimesinin aslý
“fetn”dir. Sözlükte;
deneme ve sýnava tabi
tutmak, sýnamak, maddi ve
manevi sýkýntý, üzüntü, bela
ve felaketlerle yoklama gibi
anlamlara gelir.
Fitne kelimesi bunlardan
baþka; küfür, azgýnlýk, sapýklýk, günah, ayrýlýk iç ihtilaf ve kargaþa kavga, delilik,
azap, musibet, aklýný çelmek, gönlünü çalmak, kandýrma (iðva), kýþkýrtma, nifak, ihtilaf, baþtan çýkarma,
birbirine düþme, çekiþme,
zulüm, baský, karýþýklýk ve
bir þeye fazla meyletmek gibi anlamlarý da vardýr.
Kur`an-ý Kerim; “fitne
(insan) öldürmekten (katil`den) daha büyük suçtur”
(Bakara: 191) buyurmaktadýr.
Ýslam`a inanmayanlarýn,
müslümanlarýn inancýna yönelik saldýrýlar da kuþkusuz
fitnedir ve savaþtan daha
tehlikelidir. Küfrün egemenliði, iman, Allah`a kulluk,
adalet, huzur ve saadet için
engeldir. Müminler, inkarcýlarýn bu çabalarýna karþý topluca mücadele vermek zorundadýrlar. Burada “fitne”
kavramý kiþisel sýkýntýya iþaret etmekten çýkmakta ve bir
iman mücadelesinin sebebi
haline gelmektedir.
Bu nedenle Kur`an-ý Kerim müminlere “din yalnýzca Allah`ýn oluncaya ve fitne yeryüzünden kalkýncaya
kadar fitneye sebeb olan
müþriklerle mücadele etmeyi” emrediyor. (Bakara:
193)
Müminlerin ve þeytanýn
adýmlarýný izleyenlerin çýkardýðý fitneler devam ettiði
müddetçe dünyada huzurun
ve rahatýn olmasý mümkün
deðildir. Eðer müminler kötülük odaklarýyla mücadele
etmeyi býrakýrlarsa, yeryüzünde büyük fitneler olur,
kaos ve bozgun giderek fazlalaþýr.
Allah, insanlarýn uymalarý için genel hükümler –ilkeler ve kurallar- koymuþtur.
Bu hükümlere uymamak ve
onlardan yüz çevirmek de
fitnedir.
Fitne, ortalýðý karýþtýrmak, insanlarý birbirine düþürmek, onlarý birbirine karþý kýþkýrtmak, aralarýný açmak, kuþku uyandýrmak kargaþaya ve anlaþmazlýklara
sebeb olmak gibi anlamlara
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Vahdeti
Bozan
Mikrop:
Fitne
Ümmetin birliðini bozan faaliyetler, fýrka fýrka olmalar, dini ve
siyasi çekiþmeler, müslümanlar arasýnda çýkan azgýnlýk gibi
olaylar, Ýslam uðruna çalýþma gayretinin azalmasý, yöneticilere
dalkavukluk yapýlmasý, din baðýnýn zayýflamasý birer fitnedir.
Fitne zamanýnda bereket azalýr, salih ameller az yapýlýr, açgözlülük artar, çýkar davalarý sürüp gider, dini konularda cahillik
yaygýnlaþýr, can ve mal güvenliði kalmaz. Ýnsanlar arasýnda güven kaybolur, hak ve hukuka riayet edilmez.
da gelir. Türkçe`de yaygýn
olarak bu anlamlarda kullanýlýr.
Kur`an-ý Kerim`de `fitne
çýkarmak, fitne yaymak` daha çok münafiklarýn özelliklerinden sayýlmaktadýr.
Din bilgini ve görevlilerinin, halkýn anlamayacaðý
þeyleri söylemeleri ve yazmalarý da fitneye sebeb olabilir. Herkesin anlayabileceði düzeyde konularý anlatmalýdýr. Müslümanlara yapamayacaklarý ibadetleri
yapmalarýný emretmemelidir.
Ýyilikleri insanlara anlatýrken de, kötülüklerden sakýndýrýrken de fitne çýkarmamaya çalýþmalýdýr. Müslümanýn yalnýzca kendisine
maddi zararý dokunacak þekilde iyiliði emretme ve kötülükten sakýndýrma hizmeti
yapmasý caizdir. Sonuçlarýna sabredemeyecekse, bunu
da yapmamalýdýr.
Farzlarýn yapýlmasýný,
haramlardan sakýnýlmasýný
emretmek, farz-ý kifayedir.
Sünnetlerin yapýlmasýný emretmek ve mekruhlardan sakýndýrmak da sünnettir. Haram iþlemekte olan insan, fiili mücadele yapýlarak el ile
men edilmemelidir. Çünki o
insan harama baþlamýþtýr ve
el ile yapýlacak müdahele
karþý müdaheleyi getirebilir.
Bu da çekiþmeye ve belki
kavgaya da sebebiyet verebilir. Güzel söz ile engellenmelidir. Yani iþlediði hara-
mýn kötülüðü ve zararlarý
anlatýlmalýdýr.
Haram iþlemeye hazýrlanan kimse el ile engellenebilir. Çünki henüz o, harama
baþlamamýþtýr. Gerek el ile
ve gerekse söz ile men edilirken, fitne ve zarar çýkartmamak gerekir. Yasaklamanýn önceden yararlý olacaðýný bilmek gerekir.
Ýyiliðe yönlendirme ve
teþvik ile kötülükten sakýndýrma hizmeti bir toplumda
terk edilirse, orada dualar
kabul olmaz, hayýr ve bereket kalmaz.
Allah`ýn insanlara verdiði hem iyilikler, hem de kötülükler birer deneme (fitne)
aracýdýr. Ýnsan nimetlere karþý þükürle, zorluk, darlýk ve
belalara karþý sabýrla denenir. Fakat insan çoðu zaman
yararlandýðý nimetlere karþý
nankörlük yapar. Üstesinden
gelemeyeceði bir sýkýntýyla
karþýlaþýnca hemen Rabbine
yalvarýr. Geniþ bir nimete,
mala ve zenginliðe kavuþunca da kibirlenir, malýný kendi
bilgisi ve deneyimleri ile elde ettiðini zanneder. Böyle
bir tavra karþý Kur`an þu
açýklamayý yapýyor:
“-Hayýr… o bir fitnedir.
(imtihandýr) fakat çoklarý
bunu bilmiyorlar” (Zümer:
49)
Peygamberimiz (s.a.v)
kendisinden sonra meydana
gelecek ve Ýslam Toplumunun birlik, dirlik ve düzenini
bozacak çeþitli fitnelerden
ümmetini sakýndýrmýþtýr.
Ümmetin birliðini bozan
faaliyetler, fýrka fýrka olmalar, dini ve siyasi çekiþmeler,
müslümanlar arasýnda çýkan
azgýnlýk gibi olaylar, Ýslam,
uðruna çalýþma gayretinin
azalmasý, yöneticilere dalkavukluk yapýlmasý, din baðýnýn zayýflamasý birer fitnedir. Fitne zamanýnda bereket
azalýr, salih ameller az yapýlýr, açgözlülük artar, çýkar
davalarý sürüp gider, dini
konularda cahillik yaygýnlaþýr, can ve mal güvenliði kalmaz. Ýnsanlar arasýnda güven kaybolur, hak ve hukuka
riayet edilmez.
Hatta öldüren niçin öldürdüðünü, ölen de niçin öldüðünü bilemeyecek kadar
herþey birbirine karýþýr. Haklý haksýz belli olmaz, anarþi,
kaos, huzursuzluk ve güvensizlik alýp baþýný gider.
Böyle bir ortamda müminlere düþen, fitnelere karýþmadan gücü yetiyorsa fitneyi önlemeye çalýþmak,
yetmiyorsa bir kenara çekilip müminlerin hayrýna dua
etmek, ya da fitneyi ve fitneye bulaþma tehlikesi olan iþleri terketmektir.
Fitneler karþýsýnda dili
tutmak (zamanýmýzda kalemi ve bilgisayar tuþlarýný da
tutmak), fitnelerden razý olmamak, fitneye düþenler
arasýnda uzlaþtýrýcý olmaya
çalýþmak, kendi yandaþýna
deðil hak ve adalete destek
olmak en iyisidir.
5
Fitneler kimi zaman yavaþ yavaþ ortaya çýkar. Böyle durumlarda insan bunun
farkýna varamayabilir. Bir
yere fitne girince de orasýný
kolay kolay terketmez. Ýyi
düþünmedikleri ve iyi hesap
etmedikleri için fitneye karýþanlar, pek çok maddi ve
manevi zarara uðrarlar ve
çoðu zaman fitne içinde olduklarýný bile düþünmezler.
Fitne zamanýnda yalan
artar, ilmin getirdiði ölçüler
dinlenmez, gerçekler bir iþe
yaramaz. Ýlim ve gerçekler
çok rahatlýkla istismar edilir,
hatta fitneyi artýrýcý bir þekilde kullanýlýr. Herkes kendi
görüþünü doðru kabul eder
ve onu gözü kara bir þekilde
savunur. Fitneye bulaþanlar
için din ve onun hükümleri
sözde kalýr. Kiþilere ve gruplara bilgisizlik yön verir,
akl-ý selimden çok arzulara
uyulur…
Böyle bir ortamda hak ve
adaletten yana olanlar, þeref
ve haysiyetine deðer verenler ile, Ýslam`a gönül verenler, ölümün yaþamaktan, daha hayýrlý olduðunu düþünürler.
Fitne döneminde müslümana düþen, varlýk tablosundaki ayetlerden, oluþlardan
ve karþýlaþtýðý denemelerden
ibret almasý, Allah`tan gelen
imtihaný kazanmaya çalýþmasý ve bizzat kendisinin
fitnelere sebeb olmamasýdýr.
Kur`an-ý Kerim þöyle buyurur:
“-Ey Müminler! Öyle
bir fitneden sakýnýn ki, o,
sizden yalnýzca zulmedenlere dokunmaz. Bilin ki gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandýrmasý pek þiddetli
olandýr.” (Enfal: 25)
Karþýlaþýlan olaylardan
hangisinin fitne olduðunu,
hangisinin olmadýðý konusunda Müslüman çok dikkatli olmalýdýr. Çünki birçok
olaylar insana deðiþik þekillerde ve kýlýflarda sunulmakta ve insan çok kolay bir
þekilde yanýltýlmaktadýr.
Fitnenin nereden geldiði
ve nasýl uzaklaþtýrýlacaðý
noktada müslümanýn firaseti, basireti, fetaneti, ilmi,
sabrý ve diðer güzel ahlak
esaslarý birlikte devreye girecek ve onun yolunu aydýnlatarak çözümünü bulacak
ve vahdetten (birlikten) ayrýlmayacaktýr.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
6
A
lmanya'da Frankfurt yakýnlarýnda
bulunan Oberursel
kentinde Frankfurt uluslararasý okuluna giden 12 sýnýf
öðrencilerinden Emir Tigrel
(17) Kalahari Çöllerinde
bulunan köylerde okullara
giden çocuklarýn yararýna
fotoðraf sergisi açtý.
Okul gezisi nedeniyle
Güney Afrika'da bulunan
Kalahari çöllerindeki okullara gittiklerini, burada bulunan okullarda iki hafta
boyunca çocuklara kimya,
matematik dersleri verdiklerini belirten Emir Tiegrel,
rankfurt ve çevresinde
sevilen bir genç olan
Cuma Çelik 14 Ekim
2001 tarihinde elim trafik kazasý sonucu vefat etmiþti.
Genç yaþta vefat eden oðullarý için Çelik Ailesi aldýklarý
karar neticesinde; memleketleri K.Maraþ`a baðlý Afþin Ýlçesi Arýtaþ Beldesinde yine
oðullarýnýn adýný taþýyan bir
ilköðretim okulu yaptýrdýlar.
12 derslikli yaklaþýk 400
öðrenciye hizmet verecek þekilde 2 katlý olarak inþaa edilen ilköðretim okulu 2,5 senede tamamlandý.
Ýlkögretim okulunun tüm
F
16:30 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Öðrenci Emin Tigrel, Afrikalý
çocuklar yararýna sergi düzenledi
Almanya'da Frankfurt yakýnlarýnda bulunan Oberursel kentinde
Frankfurt uluslararasý okuluna giden 12 sýnýf öðrencilerinden Emir
Tigrel (17) Kalahari Çöllerinde bulunan köylerde okullara giden
çocuklarýn yararýna fotoðraf sergisi açtý...
"Fotoðraf çekmeyi
çok seviyorum. Fýrsat buldukça fotoðraf
çektim. Sonuçta yüzlerce fotoðraftan oluþan bir albüm çýktý"
dedi. Almanya dönüþünde çektiði fotoð-
raflardan bir albüm yaparak okul idaresine
verdiðini belirten Emir,
sergi ile ilgili olarak þu
bilgileri verdi:
"Okul müdürümüz
fotoðraflarý çok beðendi. Okulda bir fotoðraf
Frankfurt Eþrafýndan Çelik Ailesi güzel bir vefa örneði gösterdi.
Trafik kazasýnda vefat eden oðullarý adýna okul yaptýrdýlar
Cuma Çelik adýna
ilköðretim okulu yapýldý
masraflarýný Çelik ailesi karþýladý.
10 Ekim 2008 tarihinde
açýlýþ için düzenlenen törene
Çelik ailesinin fertlerinin yanýsýra K.Maraþ Valisi, çevre
Belediye Baþkanlarý, Milli
Eðitim Müdürü ve cok sayýda
Arýtaþ beldesi sakini katýldý.
Açýlýþta Baba Cuma Çelik
bir teþekkür konuþmasý yaptý.
Baba Çelik; “genç yasta kaybettikleri evlatlarý Cuma için
aile olarak bu kararý aldýklarýný söyledi. Bu karar ile hem
evlatlarýnýn adýný hayýrlý bir
çalýþma olan ilköðretim okuluna verdiklerini ve hem de
memleketlerindeki eðitime
katkýda bulunduklarýný söyledi. Burada okuyan çocuklarýn
cývýl cývýl koþuþmalarýný gördükce evladýmýzýn adýnýn da
hayýrla yadedileceðini düþünüyoruz” dedi.
Okulun yapým masraflarýný baba Cuma Çelik haricinde
haber
sergisi açmaya karar verdik.
Okul 100 x 80 ve 110 x 80
boyutunda fotoðraflarýn basýlmasýna sponsorluk yaptý.
Sergilenen fotoðraflarý
100 ile 140 Euro arasýnda satýþa çýkardýk. Fotoðraflarýn
bütün gelirini Kalahari çöllerindeki köylerde okula giden
çocuklara baðýþlayacaðýz.
Birçok imkandan mahrum
çocuklara biraz olsun katkýmýz olubilirse ne mutlu bana"
dedi.
Bu yýl okulunu bitirecek
olan Emir, amacýnýn Ýngiltere'de mimarlýk okumak olduðunu söyledi.
oðullarý; Veli, Mehmet, Yunus
Çelik beraberce karþýladýlar.
Açýlýþta bir konuþma yapan K.Maraþ Valisi de; bu hayýrlý çalýþmaya imza atan gurbetçi Çelik ailesini tebrik etti.
Evlatlarýnýn adýný taþýyan bu
okulun Arýtaþ beldesine büyük bir katký saðladýðýný söyledi.
Yapýlan diðer konuþmalardan sonra “Arýtaþ Cuma Çelik
Ýlköðretim Okulu”nun açýlýþ
kudalesi K.Maraþ Valisi, Belediye Baþkanlarý, Milli Eðitim Müdürü ve Çelik Ailesi
adýna Baba Cuma Çelik tarafýndan kesildi.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Mahmut AÞKAR
B
iz bize olduðumuz
an ve ortamda hâlâ
bizleþemiyorsak, en
azýndan ortadaki mesele
benim olduðu kadar senin
de olduðundan, bizleþmek
mümkün görünüyor. Bizleþmek; beraberlikten öte
bir þey, birleþmektir! Bizleþmek; yeniden kendimize
dönmek, kendimizle tanýþmaktýr. Gerçek manâda tanýþmamýz, barýþmamýza
vesile olacak. Bizim gibi
biraz onlardan biraz da bizden müteþekkil, karma kültürle yoðrulmuþ toplumlarýn kendileriyle kavgalý olmalarýnýn sebebi bundandýr. Farkýnda olmadan bu
‘virüs’ az veya çok hepimize bulaþtýrýlmýþtýr.
Biz en olmasý gereken
seviyede kendimiz olan
biz’i tarif ederken, asýl yalnýzlýðýmýzý orada görüyoruz: Kitap safyalarýndaki,
menkibelerdeki insan tarifini hayatýn içinden insana
uygulamaya kalkýþýnca, reel (gerçek) insanla irtibat
kopuyor ve biz kendi gerçeðimizle yüzleþmekten
imtina ediyoruz. ‘Mükemmel insan’, ‘ideal insan’
þablonuna uygun insan arayanlar yalnýzlýktan kurtulamazlar ancak, idealist insan
arayanlar eli boþ dönmezler.
Sistemin
yarattýðý insan
Bütün mesele, tercih ettiðimiz veya kabullenmeðe
mecbur kaldýðýmýz hayat,
“ne kadar insanîdir” türünden bir soruya verilecek
cevapla anlaþýlmýþ olacak.
Ýnsan olarak sistemin içinde olmak; sistemin insanîliðine delalet deðildir.
Þikâyetçi olduðumuz sistemde (hayat tarzý) “herþey
insan için, insana göre”
prensibi geçerli deðildir.
Sistem, ya kendi ‘din’ini
icat ederek, ya da mevcut
dini, sisteme uyarlayarak,
insandaki ilâhî özelliklerin
yerine beþerî ihtiras ve beklentileri oturtur. Böylece
insana, sistemin taþýyýcý rolü verilmiþ olur. Bu rolü
kabullenen insan; iyi bir faþist, iyi bir sosyalist veya
iyi bir kapitalisttir.
Seite 7
hayat
[email protected]
Eðer vahiy yoluyla gelen din de bir ideoloji gibi
muameleye tabi tutulursa;
dinleþtirilen dünyevi ideolojilerden çok da farký
kalmaz ve o insan da diðerleri gibi çevreye ayný gözle
bakar: Ýnsan seçme, deðerlendirme ve tercihteki kriter; ideolojik olarak kendisine en yakýn olana göredir.
Özet bir ifadeyle; Faþizm,
Sosyalizm, Kapitalizm ve
benzeri sistemlerde insan
bir amaç deðil, araçtýr.
1970’li yýllarýn Türkiye’sinde birbirimize kurþun sýkarken, düþmanlýðýmýzýn mayasýný ideolojik
farklýlýklarýmýz oluþturuyordu. 2000’li yýllardaki
kamplaþmamýzýn nüvesini
ise itikadî (dini algýlama)
farklýlýklarýmýz oluþturmaktadýr: Sisteme göre din
ve dindarlýk, sisteme raðmen din ve dindarlýk, ilk
ikisi kadar güçlü olmasa
da, bir üçüncü þýk olarak;
Batý normlarýna göre din ve
dindarlýk gibi anabaþlýklar
altýnda ihtilaf noktalarýmýzý
sýralamak münkündür.
Dikkat edilirse, her ideolojik grup kendi insanýný
“yaratma” peþinde veya þekillendirmeðe çalýþmaktadýr. Herkes kendi penceresinden gördüðü insaný tarif
ederken, hiçbirisi bir bütün
olarak insaný görmüyor veya göremiyor. Hâl böyle
olunca, “öz”ümüzü tanýmýyor, öz’e inemiyor ve özdeþleþemiyoruz. Gruplarýn
kendi arasýndaki birlikteliði bile sahici, samimi ve
kalýcý deðil; konjüktürel,
hamasî veya menfaatçidir.
Bu umdelerden birisinin
eksikliði, cemaat veya grup
arasýndaki canlýlýða ciddi
bir darbe vurabiliyor.
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Bizim
Yanlýzlýðýmýz
“Farklýlýðýmýz zenginliktir” gibisinden insan
gönlünü okþayan söylemleri, hayli zamandýr dillendiriyor, sesli düþünüyoruz
lâkin henüz daha hazmedemedik. Þimdiye kadar
Ýslâmiyet’le ilgili en cezbedici ve yerinde söylenmiþ
sözlerden birisini, Suriye
Baþmüftüsü Dr. Ahmed
Bedrettin Hassun’un gazetelere yansýyan ifadelerinden okudum. Baþmüftü;
“Ýslâm baþkalarýnýn varlýðýný kabul etmek için geldi.”
diyor. Bu ‘baþka’dan,
Ýslâm’ýn dýþýndakiler olduðu kadar, kendi içimizdeki
farklýlýklarý da anlamak
mümkün.
Birbirimizi beðenmiyoruz; bir dindar ötekinin
dindarlýðýna, bir milliyetçi
diðerinin milliyetçiliðine,
bir Atatürkçü berikinin
Atatürkçülüðüne dudak büke, kulp taka taka, biz kendisinden baþkasýný beðenmeyen insanlar hâline geldik. Daha düne kadar tek
yürek, tek bilek olanlarýn,
deyim yerindeyse, içtiði su
dahi ayrý gitmeyenlerin,
dost çemberi giderek daralýyorsa, önce kendisini
(eðer yüreði yetiyorsa) sigaya çekmeli, daha sonra
da, þayet dünkü “Kýzýl Elma”sýnda bugün de gerçekten iddialý olup olmadýðýný
vicdan terazisine vurmalýdýr.
Meydanlara toplanan,
tek yürek, tek bilek gibi görüntü veren kalabalýklarýn
birlikteliði, toplantý daðýlýnca biter. Camide, cemevinde saf saf olanlarýn kardeþliði, ibadetten sonra
unutulur. Bir zamanlarýn
“Ýslâmcý”larýndan, “Devrimci”lerinden ve “Ülkü-
cü”lerinden ne kadarý bugün o hareketlerin devamý
iddiasýnda olan kurluþlarýn
içinde barýnabilmekte veya
barýndýrýlmaktadýrlar?...
Laikler, devrimciler,
milliyetçiler,
muhafazakârlar da kendi içlerinde
birbirini
beðenmezler!
“Ýhanet”, “Hainlik” ve “Satýlmýþlýk” gibi kavramlar
en çok böylesi kadrolaþmýþ, kurumlaþmýþ gruplar
içinde geçerlilik kazanýr.
Dahil olduðu grubun dýþýndakileri þu veya bu sebepten dolayý dýþlayanlarýn
önündeki en büyük tehlike,
günün birinde birlikte olduðu kuruluþ veya insanlar
tarafýndan kapý dýþarý býrakýlmasýdýr.
Ýnsan ihmal edildi
Kendimize mekân inþa
ettik, okul inþa ettik, cami
inþa ettik ama insaný, asýl
ve herþeyden önce inþa
edilmesi gerekeni inþa edemedik, etmedik... Herþey
insan için, herþey insanlýk
uðruna þiarýndan yola çýktýðýný zannedenler, önem ve
önemlilik sýralamasýnda insaný geri plana attýlar, ya da
ihmal ettiler. Bu ihmalkârlýk bizi bize unutturarak, yalnýzlaþtýrdý. Terk
edilen, unutulan kültür hayatýmýzdaki ‘bizim insan’ýn yerini ‘ecnebileþen
insan’ aldý. Ýlk baþlardaki
ecnebi özentisi bilâhare
yozlaþmayý ve akabinde de
yabancýlaþmayý getirdi.
Ýnsanýn kendi vatanýnda
yabancý gibi görülmesi veya o hisse kapýlmasýný Necip Fazýl Kýsakürek, Sakarya adlý þiirinde, “Öz yurdunda garipsin, öz vatanýnda parya” derken, kendisi
gibi düþünenleri kastetmiþ
7
olsa da, diðer fikir akýmlarýnda da benzeri serzeniþleri görmek mümkündür. Günümüz Türkiye’sindeki asýl
gariplik; bir taraftan Necip
Fazýl çizgisindeki milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin
hâlâ yakýnmalarý devam
ederken, diðer taraftan
“resmî ideoloji”nin ‘yýlmaz
bekçileri’ olarak adlandýrýlan sosyal demokrat, laik,
Kemalist kesimler de bu
ülkede kendilerini (yavaþtan da olsa) garip hissetmeðe baþladýlar.
Uzun yýllar yurtdýþýnda
yaþayan istisnasýz her Türkiye vatandaþý ülkemize
geldiðinde eskiye kýyasla
her sahada bir ilerlemenin,
kalkýnmanýn olduðunu görür ve sevinir fakat iþ insanî münasebetlere, dostahbap iliþkilerine gelince;
ah o eski Türkiye diye yakýnýr. Artan refah seviyesine paralel olarak insanîliðimizde bir ilerlemenin olduðunu söylemek çok zor. Sadece yurtdýþýndan gelen vatandaþlarýmýzýn bu konudaki gözlemleriyle konuyu
kapatabilsek, belki biraz teselli bulacaðýz ama gel gör
ki, her aðzýný açan Türk; ah
o eski insanlýk, türünden
bir yakýnmayla söze baþlar.
Bütün bunlarý þehirleþme,
sanayileþmeyle örtbas etmek mümkün mü? Bunun
adý modernlik, medeniyet
veya çaðdaþ insanlýk ise,
hepsi yerin dibine batsýn!
Çevrenizde “saygýn insan” diye takdim ve lanse
edilen þahýslara bir bakýnýz... Kaç tane þahýs ayný
zamanda þahsiyet sahibidir... Kitlelere ‘muteber insan’ olarak empoze edilen,
kalabalýklarýn itibar ettiði
kiþilere bu payelerin, hangi
deðer yargýlarýna göre daðýtýldýðýný düþünmek gerek.
Bir dost bulamadan...
Ülkemizde herkes bir
ötekinden þikâyetçi olduðu
kadar mevcut durumdan da
þikâyetçidir. Baþkalarýndan
fedakârlýk, dürüstlük, hoþgörü bekleyenler, bu istikamette ilk adýmý kendileri
atmalýdýrlar. Ne kadar arar
sorarsanýz, ne kadar saygý
ve sevgi gösterirseniz, o
31. sayi sayfalar
30.04.2009
8
kadar aranýr sorulursunuz
ve o kadar sevgi ve saygý
görürsünüz. Hedef; gün akþam olmadan bir dost bulabilmek olmalýdýr.
Beþerî münasebetlerimizdeki ölçüyü, biz terk ettiðimiz medeniyetle birlikte terk ettik. Batý medeniyetinde “Allah rýzasý için”
türünden bizdeki gibi bir
ölçü yoktur. Allah rýzasý
sözkonusu olduðunda kiþi
A
TÝB
Bielefeld
Eðitim ve Kültür
Merkezi, bayramlaþma proðramý düzenledi.
ATÝB Bielefeld Eðitim
ve Kültür Merkezi’nin düzenlediði bayramlaþma
proðramýna aileleri ile birlikte bütün çocuklar ve
kardeþ teþkilatlar davet
edildi.
Kur’an-ý Kerim ile baþlayan proðramýn açýlýþ konuþmasý için kürsüye gelen
Baþkan Süleyman Tire,
I
GMG Hessen Bölgesi
Hanau Þubesinin düzenlemiþ olduðu Bayram Þenliði programý
7`den 70`e büyük ilgi gördü. Program her program
gibi, Ýslami çerçevede, açýlýþ Kur`an-ý Kerim ile start
aldý.
Hanau Ýslam Cemiyeti
Eðitim Baþkaný Murat Kalkanýn yapmýþ olduðu konuþmada, Gençlik Teþkilatýna teþekkür edip Cemaati
16:30 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
menfaatleri devreden çýkar.
Oysa hâkim medeniyet anlayýþýnda fertlerin olduðu
kadar toplumlarýn da iliþkileri sadece menfaat temeline dayanýr. Allah’tan bir
beklentisi olmayan için
“Allah rýzasý” da bir manâ
ifade etmez.
Yalnýzlýðýmýz bazen aile
ortamýnda, bazen de yukarýda izahýna çalýþtýðýmýz
birbirinden farklý ortamlar-
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
da kendini göstermektedir.
Ýki kiþiyi biraraya getiren
sebep, ortak bir gayenin olmasýdýr. Ýddialarý, yüce gayeleri, uzun soluklu hedefleri olmayan fertlerden oluþan toplumun “Kýzýl Elma”sý da olmaz! Gündelik
gayeler için birarada olan
kalablýklarda birlik olmaz.
Ülküsü, iddiasý, “Kýzýl Elma”sý veya ulvî gayeleri
olanlar, kuru kalabalýklarýn
daima dýþýnda, azýnlýktadýrlar fakat kendilerini azýnlýkta veya dýþlanmýþ olarak
görmez ve hissetmezler.
Onlar, kucakladýklarý davanýn bedelinin zaten bu olduðunun bilincindedirler.
Onlarý asýl kahreden, yalnýzlýða iten þey; ayný yola
baþ koyanlarýn kendi aralarýndaki yalnýzlýklarýdýr.
“En kutsal kitap insandýr. Bu kitabýn her sayfasý
ATÝB BÝELEFELD EÐÝTÝM VE
KÜLTÜR MERKEZÝ BAYRAMLAÞMA
PROÐRAMI DÜZENLEDÝ
“Bayramlarýmýz bizim milli ve manevi ile birlikte
birlik, beraberlik, kardeþlik
duygularýmýzý pekiþtiren,
birbirimizi kucakladýðýmýz, kýrgýnlýk ve dargýnlarý
bir kenara býrakarak yaklaþtýðýmýz günlerimizdir.
Ayný zamanda da Yüce Al-
lah’a kulluðumuzu tam bir
teslimiyet içerisinde ifade
ettiðimiz manevi deðerlerimizdir. Bunun için bayramlarýmýzýn ve yüce manalarýný çocuklarýmýza çok
iyi anlatmalýyýz. Bu da ancak bu þekilde bir araya gelerek bayramlarýmýzý ol-
masý gerektiði gibi yaþadýmýz müddetçe gerçekleþir.
Yeni nesillere ancak bu þekilde aktarýlýr.” diyerek
bayramýn önemini vurgulayarak iþtiraklerinden dolayý misafirlere teþekkür etti.
Kalabalýk bir katýlým ile
gerçekleþtirilen bayramlaþ-
Bayram Þenliðinde 7`den 70`e el ele
de selamladý.
Bu konuþmanýn hemen
akabinde Gençlik Baþkan-
lýðýný Fatih Çilingir`e devreden Ahmet Bölge cemaatle helalleþti. Yeni Genç-
lik Baþkaný Fatih Çilingir
cemaati selamladýktan sonra, günün önemine deðinip
dosya
diðerinden farklýdýr ve biri
diðerine benzemeyen altý
milyar sayfadan daha fazladýr (*)”. Bu “Kitap”
okunmadan, okunup da anlaþýlmadan anlaþamayýz...
Bütün mesele, kitaptan bir
sayfa olmak mý, yoksa sadece bir safyalýk kitap mý?
(*): Dr. Ahmet Bedrettin Hassun (Suriye Baþmüftüsü),
Tagespost
(22.12.2008).
ma proðramýnda söylenen
ilahiler ve “Sema” gösterisi misafirlere duygulu anlar yaþattý. Çocularýn da
unutulmadýðý proðramda
“Nasrettin Hoca” gösterisi
ve fýkralar ile çocuklar neþeli anlar yaþadý. Büyük bir
memnuniyet yaþayan davetlilerler ve çocuklara,
ATÝB Bielefeld Eðitim ve
Kültür Merkezi tarafýndan
birer gül hediye edilerek
proðram sona erdi.
programý baþlattý. Eðlenceli oyunlar ve ilahilerle gerek çocuklarý gerekse cemaat çok eðlendi. Bayram
Þenliði programý çeþitli
oyunlar ve ilahilerin ardýndan çocuklara yönelik ikramlarla son buldu.
Cemaattan bir çok kiþi
programdan memnuniyetini dile getirip, Hanau
Gençliðinin yaptýðý baþarýlý çalýþmalardan dolayý tebrik etti.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
dosya
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
V
erändern muss sich
tatsächlich vieles,
um allen voran das
Ansehen der USA in der
Welt ins rechte Licht zu
rücken
Eigentlich war das Modell 271 der Firma Baydan
aus Istanbul mit 40.000
verkauften Paar im Nahen
Osten nicht gerade der
große Renner. Doch seit
der denkwürdigen Schuhattacke des irakischen
Fernsehjournalisten Montasser al-Saidi auf den
Noch-Präsidenten der USA
hat sich die Welt nicht nur
für die zwischenzeitlich
berühmteste Schuhfabrik
der Türkei verändert. Das
weltweit
300.000-fach
bestellte
Schuhmodell
heißt inzwischen „ByeBye Bush“ und ist das globale Symbol gegen die von
George W. Bush betriebene
kriegerische Außenpolitik.
Damit nimmt die Amtszeit
des wohl unbeliebtesten
Präsidenten der Vereinigten Staaten von Amerika
ein tragikomisches Ende.
Oðuz ÜÇÜNCÜ
E
vet, yýkýcý Bush dönemi
sonrasýnda
dünyadaki Amerika
algýlamasýnýn deðiþmesi
için pek çok þey deðiþmek
zorunda.
Aslýnda
Ýstanbul’da
imalat yapan Baydan þirketinin, Ortadoðu’da 40 bin
adet satan 271 model nolu
ayakkabýsý pek de popüler
bir ayakkabý deðildi. Ne
var ki, Iraklý televizyon gazetecisi Muntazýr el Zeydi’nin hâlen ABD Baþkaný
olan George Bush’a attýðý
eþsiz ayakkabýdan beri,
dünya sadece Türkiye’nin
þu anda en meþhur bu ayakkabý imalathanesi için deðiþmedi. Zira ismi “Güle
güle Bush” olan bu ayakkabý modeli dünya çapýnda
300 bin sattýðý gibi, Bush
tarafýndan yürütülen savaþcý dýþ politikaya karþý küresel bir sembol de oldu.
Bu olayla birlikte Amerikan tarihinin en baiarýsýz
baþkanýnýn görev süresi traji-komik bir þekilde son
buldu John F. Kennedy gibi
eski ABD baþkanlarýnýn
Berlin duvarýnýn önünde
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Iraktan
gelen
ayakkabý
[email protected]
“Ich bin ein Berliner” sözüyle daimî olarak hafýzalarda kalmasý karþýþýnda
Bush’un, “Iraktan gelen
ayakkabý”ya karþý kývrak
bir manevra ile kendini korumasýyla milyarlarca insan
tarafýndan anýlacaktýr. Devasa bütçe açýðý, rekor seviyedeki askerî harcamalar,
milyonlarca maðduruyla
kaosa sürüklenen ülkeler,
ve bu da yetmiyormuþ gibi,
geçen yüzyýlýn 30’lu yýllarýndan beri en büyük küresel malî ve ekonomik kriz
de iþin çabasý.
Bütün dünyada barýþ isteyen insanlarýn bu yeni
kahramaný, kendi anlayýþý-
na göre tek dünya gücünün
Baþkaný’na karþý yaptýðý bu
hareketiyle, zaten acýlar
içinde kývranan Irak halkýnýn temsilcisi olarak çok
açýk bir þekilde, Amerika’nýn iþgal politikasýnýn
nasýl deðerlendirildiðini ortaya koydu. Ve insanlar sadece Irak’ta böyle düþünmüyor.
Dünyanýn her tarafýnda
insanlar postanelere koþarak Bush yönetimini protestolarýnýn bir göstergesi olarak Washington’a ayakkabýlarýný postaladý. Ýþte yaten þüpheli baþlayýp insaný
utandýracak bir þekilde sona eren ilginç 8 yýla böyle
bakýyoruz. Bu yoruma aslýnda burada bir nokta kolayabilirdik. Ancak, 232 yýllýk Amerikan tarihinde yeni
bir sayfa açmak için, sýradaki Amerikan baþkaný sabýrsýzlýkla bekliyor. Herhalde, Barack Hussein
Obama’nýn baþarýlý seçim
kampanyasýnýn
sloganý
olan “Deðiþim” boþuna deðildi.
Evet, yýkýcý Bush dönemi sonrasýnda dünyadaki
Amerika algýlamasýnýn deðiþmesi için pek çok þey
deðiþmek zorunda. Afrika
kökenli ilk Amerikan baþkanýnýn, iç ve dýþ politakadaki aðýr yük dikkate alýn-
Der Schuh der aus der Ferne kam
Man stelle sich nur einmal
vor, da werden ehemalige
Präsidenten wie J.F. Kennedy der Weltgemeinschaft
mit Zitaten wie „Ich bin ein
Berliner“ vor der Mauer
auf ewig in Erinnerung bleiben und Bush Jr. mit seinem
reaktionsschnellen
Ausweichmanöver
vor
dem „Schuh der aus der
Ferne kam“. Mal ganz zu
schweigen von Guantanamo und Abu Ghuraib, dem
gigantischen Haushaltsdefizit, Militärausgaben in
Rekordhöhe, den Ländern
die ins Chaos gestürzt wurden mit Millionen von Opfern und als ob das alles
noch nicht reichen würde,
von der Verantwortung für
die größte globale Finanzund Wirtschaftskrise seit
den 30´er Jahren des letzten Jahrhunderts.
Der neue Held der friedliebenden Menschen auf
der ganzen Welt hat mit
seinem Akt der Verach-
tung, denn nichts anderes
stellt die Schuh-Attacke
dar, dem Präsidenten der
nach eigenem Verständnis
einzig verbliebenen Weltmacht, quasi stellvertretend für das leidvolle irakische Volk deutlich gemacht, was man von der
amerikanischen
Besatzungspolitik hält. Und
nicht nur im Irak denkt
man so. Überall in der Welt
sind die Menschen zu den
Postämtern gestürmt und
haben ebenfalls ihre Schuhe als Zeichen ihres Protestes gegen die Politik der
Bush-Administration nach
Washington geschickt. So
blicken wir zurück auf acht
denkwürdige Jahre, die dubios begonnen haben und
nun genauso schmachvoll
enden. Hier nun könnte
man bei diesem Kommentar bereits einen Punkt setzen, wenn nicht schon der
nächste Präsident in den
Startlöchern stehen würde,
um ein neues Kapitel in
der 232-jährigen Geschichte der USA zu eröffnen.
Nicht umsonst hieß das
Schlagwort der erfolgreichen Wahlkampagne von
Barack Hussein Obama
„Change“ also Wechsel
bzw.
Veränderung.
Verändern muss sich tatsächlich vieles, um allen
voran das Ansehen der
USA in der Welt nach der
desaströsen Bush-Ära ins
rechte Licht zu rücken. Ob
der erste afro-amerikanische Präsident überhaupt die
in ihn gesetzten Erwartungen erfüllen kann, bleibt
angesichts der Fülle der zu
bewältigenden innen- und
auch
außenpolitischen
Aufgaben
zweifelhaft.
Denn weder steht die der
Weltöffentlichkeit präsentierte neue Regierungsmannschaft mit all den bekannten Gesichtern aus
Washington für einen tiefgreifenden Wandel in der
9
dýðýnda, kendisinden beklenilenleri ne kadar karþýlayýp
karþýlayamayacaðý, kuþkulu görünüyor. Zira, ne Washington’dan dünya kamuoyuna sunulan yeni yönetim kadrosundaki tanýdýk
yüzler Amerikan politikasýnda köklü bir deðiþimin
sinyalini veriyor, ne de,
Obama geopolitik problemlerin çözümünde askerî politikadan vaz geçmiþ görünüyor.
Halbuki, Obama için,
dünya tarih kitaplarýnda küresel bir fýkra kahramaný
olmamak herhalde “kolay”
olabilir. Bunun için Obama
aslýnda sadece selefinin icraatlarýna bakýp, yalnýzca
istisnasýz her politik alanda
tam tersini uygulamalý.
Ama, görüntüde tüm boyutlarýyla basit gibi görünen bu tür çözümler, hemen
hemen her çýkar grubunun
acýmasýz direniþine çarpýyor sonuçlar çoðunlukla,
Mahatma Gandhi’nin yýllar
önce tam da üzerine bastýðý
gibi oluyor: “Tarihin insanlara öðrettiði, insanlarýn tarihden ders almadýklarýdýr.”
amerikanischen Politik,
noch scheint Obama gewillt, auf die militärische
Option bei der Bewältigung
geopolitischer
Missstände zu verzichten.
Dabei könnte es doch für
ihn so „einfach“ sein, nicht
als globale Witzfigur in
den Geschichtsbüchern der
Welt zu enden. Er muss die
Lehre aus der Geschichte
seines Vorgängers ziehen
und „nur“ bei ausnahmslos
jedem Politikfeld das genaue Gegenteil praktizieren.
Aber wie so oft stoßen die
vermeintlich einfachsten
Lösungen in aller Regel
auf den erbitterten Widerstand allermöglicher Interessengruppen. So kommt
es dann zumeist zu den
Konsequenzen die Mahatma Gandhi schon vor Jahrzehnten so trefflich wie
folgt zusammengefasst hat:
„Die Geschichte lehrt die
Menschen, dass die Geschichte die Menschen nichts
lehrt‘‘.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 10
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Abdullah YILDIZ
K
ur’ân-ý
Hakîm,
Kârûn kýssasýna geniþ olarak Kasas
sûresinin 76-84. âyetlerinde
yer verir; Mümin sûresinin
23. âyeti ve Ankebût sûresinin 39. âyetinde de kýsa
atýfta bulunur. Kârûn kýssasý, Kur’ân’da, maddi zenginliðin yol açtýðý ihtirasýn,
küstahlýðýn ve böbürlenmenin en tipik, ama sonu hüsranla biten örnekliði olarak
insanlýðýn idrakine sunulur.
Üstad Mevdudi, Kârûn
kýssasýnýn tefsirine girmeden önce harika bir tespitte
bulunur: “Rasûlullah Muhammed (s.)’in mesajýnýn,
bütün kavmî çýkarlarý tersyüz edeceðinden korkanlar,
aslýnda büyük sermayedarlar, faizciler ve Mekke kapitalistleriydi. Bu tipler,
uluslararasý ticaret ve faizcilik yüzünden zamanlarýnýn Kârûn’larý haline gelmiþlerdi. Bunlar asýl hakikatin azamî derecede servet
kazanýp biriktirmek olduðuna inanan kimselerdi. Bu
hedefi geçersiz kýlan herhangi bir þey hiçbir surette
kabul edilemeyecek bir yalandý. Öte tarafta ise, bu kodamanlara özlem dolu gözlerle bakýp bir an önce bu
insanlarýn ulaþtýðý zenginliðe büyük bir ihtirasla ulaþmak isteyen halk vardý. Para ihtirasýyla yüklü böylesi
bir atmosferde insanlar,
Rasûlullah Muhammed’in
(s.) Tevhid’e, Ahiret’e ve
manevi bir yasaya yaptýðý
davetin kabul edilmesi halinde Kureyþ’in yalnýz ticarî
deðil, ekonomik açýdan da
yýkýmýna yol açacaðý þeklinde güya bomba gibi bir
delile sahip olduklarý düþüncesindeydiler.”1
Kârûn kýssasýnýn yer aldýðý Kasas sûresinin bir bütün olarak Mekke döneminin sonlarýna doðru, Ýsra
sûresinin iniþinden yani Miraç olayýndan hemen önce
vahyedildiðinde hemen hiçbir þüphe yoktur.2 Sûrede
aðýrlýklý olarak Hz. Musa
(a.s)’ýn, -doðumundan baþlayarak- ibretlik hayat öyküsü, destansý tevhid mücadelesi, Firavun, Hâmân ve
Kârûn’un sarsýlmaz sanýlan
zulüm ve sömürü düzenleriyle birlikte helak oluþlarý
anlatýlýr. Böylece, Ýslâm da-
Seite 11
vasýnýn müthiþ bir sosyoekonomik baský ve engelle
karþý karþýya olduðu bir dönemde, müminlerin Mekke’nin
Firavunlarýna,
Hâmânlarýna, Kârûnlarýna
karþý nasýl bir duruþ sergileyecekleri
Hz.
Musa
(a.s)’nýn örnek mücadelesi
baðlamýnda pratik olarak
gösterilir.
Sömürü ve Zulüm
Çarkýndan
Beslenerek
Mazlum Kavmine Sýrt
Çeviren “Ýþbirlikçi” Bir
Kapitalist: Kârûn
“Gerçek þu ki, Kârûn,
Musa’nýn kavmindendi,
ancak onlara karþý azgýnlaþtý. Biz ona öyle hazineler vermiþtik ki, onun
anahtarlarýný bile taþýmak
güçlü bir topluluða aðýr
geliyordu. Hani kavmi ona
þöyle demiþti: ‘Þýmarma/böbürlenme, çünkü Allah böbürlenenleri sevmez.’
“Allah’ýn sana verdiðiyle ahiret yurdunu ara,
dünyadan da kendi payýný/nasibini unutma. Allah’ýn sana ihsan ettiði gibi sen de (insanlara) ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama.
Çünkü Allah, bozgunculuk
yapanlarý sevmez’.” (Kasas
28/76-77)
Kârûn’un kimliði hakkýnda tefsirlerde yer alan
bilgiler önemlidir: Kitab-ý
Mukaddes ve Talmud’da
adý Korah olarak geçen
Kârûn, Hz. Musa (a.s)’nýn
ilk yeðenidir. Çýkýþ (6: 1821)’da verilen þecereye göre Hz. Musa (a.s) ile
Kârûn’un babalarý kardeþdiler.3 Kur’ân’da bu adamýn
Ýsrailoðullarýndan olmasýna
raðmen Firavun’la iþbirliði
yaptýðý ve onun gözdelerin-
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
AMERÝKA(RU)N
RÜYASININ SONU
KÂRÛNLAR/
KÂRÛNLAÞANLAR
HELÂK
OLUR
den biri olduðu zikredilir;
öyle ki Firavun’dan sonra
Hz. Musa (a.s)’a karþý çýkan
iki
elebaþýndan
biri
Kârûn’dur:
“Andolsun ki Musa’yý,
ayetlerimizle ve apaçýk bir
delille Firavun, Hâmân ve
Kârûn’a gönderdik. Ama
onlar þöyle dediler: ‘O yalancý ve büyücünün biridir’.” (Mümin 40/23-24)
Ayetlerden anlaþýlan o
ki, Kârûn kendi kavmine /
ümmetine ihanet etmiþ ve
Ýsrailoðullarý’ný yok etmeye
niyetli düþman güçlerin
destekçisi olmuþtu. Halkýna
karþý takýndýðý bu haince tutum, kendisine Firavun nezdinde büyük bir mevki kazandýrmýþtý. Hz. Musa(a.s)’nýn kendisini uyarmak için gönderildiði Firavun’un yanýnda saf tutan iki
önemli kiþiden biri Firavun’un baþbaþkaný Hâmân,
diðeri ise yine onun hazinedârý Ýsrailoðullarýndan
kapitalist Kârûn idi. Firavun düzeninin önde gelenleri ve saray erkanýndan
herbir kimse isimleri anýlmaya deðmeyecek kadar
ikinci planda kalmýþlarken,
Kârûn’un bu konumu Ankebût suresinin 39. ayetinde
de îmâ edilir:
“Kârûn’u, Firavun’u
ve Hâmân’ý da (yýkýma uðrattýk). Andolsun Musa
onlara apaçýk delillerle
gelmiþti; ama yeryüzünde
büyüklendiler. Oysa onlar
(azaptan) kurtulamazlardý.”
Kitab-ý Mukaddes’te
Kârûn’un servetiyle ilgili
hiçbir kayýt yoktur; fakat
Yahudi rivayetlerine göre o
kadar muazzam bir servete
sahipti ki, hazinelerinin
anahtarlarýný taþýmak için
üç yüz katýra ihtiyaç vardý.4
Bu ifade her ne kadar mübalaðalý ise de, Kârûn, Ýsrailî
kaynaklara göre de zamanýnýn en zengin insaný idi.
Demek ki; Kârûn, Mýsýr’da egemen olan Firavun
düzeninin zulüm çarklarý
arasýnda ezilen Ýsrailoðullarý’nýn bir ferdi ve hatta
Hz.Musa (a.s)’nýn yakýn akrabasý olmasýna raðmen,
zulüm düzeniyle iþbirliði
yapmayý, ondan nemalanmayý tercih etmiþ, semirdikçe semirmiþ, elde ettiði
olaðanüstü serveti ve çýkarlarý kaybetmemek için kendi milletine, cemaatine ihanet etmiþ bir haindi. Bir rivayete göre, Firavun tarafýndan Ýsrâiloðullarý üzerine
yönetici tayin edilmiþ;5 ama
o, bu makamý ve servetini
halkýnýn yararý ve özgürlüðe kavuþmasý için deðil,
kendi süfli çýkarlarýný ve sayýsýz hazinelerini güvenceye almak için kullanmýþtý.
Kur’ân’ýn beyanýna göre
Kârûn, oldukça kibirli
(29/39), þýmarýk (28/76),
debdebe ve gösteriþli hayatý
seven (28/79) ve üstelik
kendini çok bilgili ve müstaðni gören (28/78) biriydi.
Hz. Musa (a.s)’nýn teblið ettiði vahyî gerçekliðe
iman eden Ýsrailoðullarý’ndan bir grup davetçinin,
Kur’ân’da yer alan (28/7677) Kârûn’u ikaz ediþ biçimleri, bugüne de mesajlar
taþýr:
- Zenginliðinle þýmarma/böbürlenme; zira Allah
böbürlenenleri sevmez.
- Allah’ýn sana verdiði
malý-mülkü Ahiret yurdunu kazanmak için harca.
- Bu dünyadaki nasibini
de unutma; yani kendi ihtiyaçlarýný da hesaba kat.
11
- Allah sana nasýl bol
bol ihsan etti ise, sen de
baþkalarýna öyle ihsanda
bulun.
- Yeryüzünde bozgunculuk yapma; zira Allah bozgunculuk yapanlarý sevmez.
Bu uyarý ve nasihatlerden anlýyoruz ki, Kârûn, aslýnda kendisine Allah’ýn ihsaný olan bu zenginliði Allah için ve hayýrlý yollarda
harcamasý gerektiðini biliyordu; bunu yapmadýðý taktirde, ülkede büyük bir fitne
ve fesada yol açacaðýnýn da
farkýnda idi. Zira o, Hz.
Musa’nýn yakýn akrabasý olmasý hasebiyle tevhidî gerçekliðe ve rabbanî hayat
prensiplerine aþina idi. Musa aleyhisselam, bir peygamber olarak vahyî hakikatleri bütün detaylarý ile
amcaoðlu Kârûn’a da açýklamýþtý. Rivayete göre o, Ýsrailoðullarý arasýnda Tevrat’ý çok okuyan, iyi bilen
ve ona iman eden, bu yüzden de halký arasýnda saygý
gören biri idi.6 Ama kibri,
þýmarýklýðý ve müstaðni tutumu onu inkara sürükledi;
amcaoðlunun ve kendi halkýndan mümin insanlarýn
uyarýlarýna kulak asmamakla kalmadý, zalimlerle birlik
olup kendi halkýnýn ezilmesine de destek verdi.
Bütün bunlar, Kârûn’un,
Firavun ve Hâmân’la çýkarlarý örtüþen “iþbirlikçi”7 bir
kapitalist ve Firavun düzeninin ileri gelen bir yöneticisi olduðunu ortaya koyar.
Ýþte zulüm sistemleri
böyledir; kendi halkýna sýrt
çevirerek ekonomik ya da
bürokratik imkan elde
edenlerin önünü daha fazla
açar ki, aralarýndan çýktýklarý insanlara en þen’î zulüm ve haksýzlýðý onlar eliyle yapsýnlar. Günümüz dünyasýndan, özellikle de Ýslam
dünyasýndan
zihninizde
canlanan örnekler ne kadar
da çok! Öyle deðil mi?
Mal Yýðmaya Meþruiyet Üretmek, Müstaðnileþme ve Ebedileþme Duygusu
“Dedi ki: ‘Bu, bende
olan bir bilgi sayesinde bana verilmiþtir.’ Bilmez mi,
ki gerçekten Allah, kendi-
31. sayi sayfalar
30.04.2009
12
sinden önceki kuþaklardan
kuvvet bakýmýndan kendisinden daha güçlü ve insan
sayýsý bakýmýndan daha
çok olan kimseleri yýkýma
uðratmýþtýr.
Suçlu-günahkârlardan kendi günahlarý sorulmaz.” (Kasas
28/78)
Kârûn’nun dillere destan
servetini nasýl elde ettiði
hakkýnda rivayetler ve efsaneler hayli fazladýr. Bir rivayete göre Kârûn, Hz. Musa’dan simya ilmini öðrenmiþ, bu sayede altýn üretmeye baþlamýþ, altýnlarý
yýðdýkça yýðmýþ ve o meþhur hazineleri böyle oluþturmuþtur. “Ben bunlarý bilgim sayesinde kazandým”
demesi, iþte bundandýr. Bir
baþka rivayete göre, Hz.
Yusuf (a.s)’tan kalan hazinelerin “bilgi”sine sahip olmuþ, bu sayede onlarý ele
geçirmiþti. Kimi tefsirlere
göre de, buradaki “bilgi”den maksat, ticaret ve tarýmýn incelikleridir.8
Ancak, bütün bu rivayetler, Kur’ân’da her yönüyle olumsuz bir tipoloji
olarak sergilenen ve eleþtirilen Kârûn’un saçma iddiasýndan hareketle üretilmiþe benzemektedir. Burada,
Kârûn’un meþrû yollardan
bir servet edindiðini kabullenmemiz için hiçbir delil
yoktur. Aksine, baþlangýçta
bir mümin olarak vahyî ölçüleri gözettiðini düþünsek
bile, sonradan Allah’ýn razý
olmadýðý gayrý meþru yöntemlerle haksýz kazançlar
elde ettiðini, servetler yýðdýðýný, bunlarý daðýtmaya,
vermeye yanaþmadýðýný,
ayrýca nice cürümler iþlediðini âyetlere dayanarak rahatlýkla söyleyebiliriz.
Sahip olduðu servetle ilgili bütün kerameti kendinden bilerek, ‘bunlarý kendi
tecrübelerimin, akýllý ve iþ
bilir tutumumun ve bu yoldaki yeteneklerimin bir sonucu olarak elde ettim’ 9
diyen Kârûn, elindeki imkanlarý “Allah’ýn bir ihsaný”
olarak görmemekle, Rabbine karþý müstaðni, müminlere karþý da müstekbirce
bir tutum sergilemiþtir. Kýssanýn sonunda bu olaðanüstü servetin “Allah’ýn iradesi” ile ve bir imtihan olarak
16:30 Uhr
Seite 12
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
verildiðinin tekrar hatýrlatýlmasý anlamlýdýr: “...demek ki Allah, kullarýndan
dilediðinin rýzkýný geniþletip-yaymakta ve kýsýp-daraltmaktadýr” (28/82)
Ýmdi, Kârûn bu serveti
Rabbinin bir lûtfu olarak
görse, bu inancýn doðal bir
sonucu olarak onu insanlara
daðýtmayý da kabullenecekti. Ama ‘benim kendi maharetimle kazandýðým malýn nasýl kullanýlacaðýna
da ben karar veririm’ anlayýþý, onun cimriliðinin ve
mal yýðma hýrsýnýn temelini
oluþturuyordu. Cimriliðinin
düzeyi hakkýnda bir fikir
sahibi olmak bakýmýndan,
þu rivayete yer vermekte
yarar var: Hz. Musa (a.s)
onunla zekat vermesi konusunda anlaþýr... Her bin dinardan bir dinar, her bin
dirhemden bir dirhem, her
bin koyundan bir koyun,
her bin nesneden bir nesneyi
zekat olarak verecektir
Kârûn. Ama anlaþmadan
sonra evine gelip ödeyeceði
serveti hesaplayýnca, verecekleri birden gözünde büyür.10 Bunun üzerine Hz.
Musa (a.s) aleyhine þeytanca bir komploya giriþir, ama
bu sinsi komplo tutmaz. Ve
Kârûn, bunlardan ders alacaðý yerde ayný inkarcýmaddeci tutumunu sürdürür; nihayet kendi acý sonunu kendi elleriyle hazýrlar.
Kârûn’un tipik söylemi
ve tutumu bugünkü kapitalist dünyada da aynen hakimdir. Onlar sýnýrsýz sandýklarý maddi imkanlarýnýn
hiç azalmayacaðýný, hiç sarsýlmayacaðýný ve kendilerini ebedi kýlacaðýný sanýrlar.
Oysa kýssanýn sonunda görüleceði üzere, Kârûn, bütün mal varlýðý ile birlikte
bir çýrpýda yok olur. Týpký,
ondan önceki çok güçlü,
çok daha zengin kiþi ve kurumlarýn bir anda helak
oluþlarý gibi. Kendilerini yýkýlmaz zannedenlerin bir
anda yok olup gitmeleri ilahi iradenin ilginç bir tecellisidir. Ebedilik duygusu ile
zevkü sefa sürüp insanlara
nice haksýzlýk ve zulüm yapanlarýn, bu cürümlerinin
cezasýný, çoðunlukla daha
bu dünyada iken görmüþ/görmekte olmalarý ib-
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
retâmizdir. ABD finans piyasalarýndan baþlayýp tüm
dünyayý saran mali krizin,
en baþta “üç kaðýt ekonomisi” sayesinde semiren
kurumlarý vurmasý; bilançolarý akýllara durgunluk
veren finans kurumlarýnýn
ardarda iflas etmeleri dikkat
çekici ve anlamlýdýr.
Yeri gelmiþken, üstad
Mevdudi’nin, bugün kapitalistçe bir hayat yaþayýp
buna kendilerince kýlýflar
üreten kimi müslüman zenginlerin Kârûnsu anlayýþýný
þöylece dillendirmeþ olmasý
anlamlýdýr: “Bana göre Allah bana bu serveti keyfiyet
ve mükemmelliðimi gözönünde bulundurarak verdi.
Eðer böyle biri olmasaydým, Allah tüm bunlarý bana vermezdi. Yani tüm bu
nimetleri bana baðýþlamýþ
olmasý, benim onun gözdesi
olduðuma ve izlediðim hayat tarzýný tasdik ettiðine bir
delildir.”11
Ayartýcý Debdebe ve
“AmeriKâ/rû/n Rüyasý”
“Ýþte böyle kendi ihtiþamlý-süsü içinde kavminin karþýsýna çýktý. Dünya
hayatýný istemekte olanlar:
“Ah keþke, Kârun’a verilenin bir benzeri bizim de olsaydý. Gerçekten o, büyük
bir pay sahibidir” dediler.
“Kendilerine ilim verilenler ise: “Yazýklar olsun
size, Allah’ýn sevabý, iman
eden ve salih amellerden
bulunan kimse için daha
hayýrlýdýr; buna da sabredenlerden baþkasý kavuþturulmaz” dediler.” (Kasas
28/79-80)
Tarih, maddi varlýklarý,
makam ve mevkileri, sahip
olduklarý fizik üstünlükleriyle övünüp böbürlenen, bu
imkanlarýný
baþkalarýna
“hava atmak” için gösteri
aracý yapan nice kibirli,
kendini beðenmiþ “fani”lerin helâkine tanýklýk etmiþtir. Kur’ân’ýn yarýdan fazlasýný teþkil eden geçmiþ toplumlara, yönetimlere, kiþilere ve onlarý uyarmakla
görevlendirilen peygamberlere dair kýssalarda sýk sýk
ve ýsrarla eleþtirilen hususlardan biri de, bu olumsuz
davranýþ biçimidir.
Kârûn, kibrin, kendini
beðenmiþliðin, þýmarýklý-
ðýn, gösteriþçi debdebenin
en tipik örneðidir.
Rivayetler, âyette sözü
edilen gösterinin boyutlarýný kavramamýza yardýmcý
oluyor: Bir kere, Kârûn’un
hazinelere sahip olma sürecinin, Hz. Musa(a.s.)’yý
“büyücülük”le itham edip
ondan ayrýlmasýndan sonra
baþlamasý câlib-i dikkattir.
Rivayete göre, Hz. Musa’dan altýn üretme ilmini
öðrenen Kârûn, elde ettiði
altýnlarla yeni çevreler ve
adamlar bulur, köleler, cariyeler, konaklar satýn alýr,
hazineler yaptýrýr. Hazinelerin saklandýðý binalarýn ve
özellikle de kapýlarýnýn saðlam olmasýna özen gösterir.
Hazinelerinin anahtarlarýný
kendisi taþýyamayýnca, bu
iþ için özel bir adam tutar;
sonra bunlarýn sayýsý hýzla
artar. Bu adamlar tepsi içine
koyup baþlarýnýn üstünde
taþýdýklarý
anahtarlarla
Kârûn’un önünde yürümeye baþlarlar. Adamlar yetmeyince bu kez anahtarlarý
taþýmak için katýrlar kullanýlýr. Katýrlarýn sayýsý 70’i
bulunca, yeni çözümler aranýr; sayýlarý 400 bini bulan
anahtarlar küçültülür, yapýldýklarý malzemeler deðiþtirilir, hafifletilir. Nihayet, bir
gün, 400 bin anahtarý taþýyan 70 katýrý önünde yürüterek, altýn eðerli atýnýn üstünde güneþ gibi parlayan
altýn iþlemeli elbiseleri ile
halkýn önüne çýkar. Özel
giydirilmiþ 4 bin kölesi ona
eþlik etmekte, üç yüz kölesi
saðýnda, üç yüz cariyesi de
solunda yer almaktadýr. Kimi rivayetler, ardýndaki
adamlarýnýn sayýsýný 70 bin
ya da 90 bin olarak verir...12
Ýþte böylesine göz kamaþtýrýcý bir servet ve ihtiþamla örülen yaþam biçimi
insanlarýn rüyalarýný iþgal
etmekte gecikmez. Çaðýmýz
insanýnýn, bütün beklentilerine tekabül ettiðini düþündüðü ve onun için de sürekli düþlediði “Amerikan tipi
hayat tarzý”, Kârûnsu lüks
ve ihtiþamýn günümüzdeki
versiyonundan baþka bir
þey deðildir. Bu sebeple,
antik Mýsýr’daki, “Ah keþke, Kârûn’a verilenin bir
benzeri bizim de olsaydý.
Gerçekten o, büyük bir pay
dosya
sahibidir” diye iç geçiren
insanlarý, bugün ayný duygularla Amerika/Batý tipi
yaþam biçiminin cazibesine
kapýlmýþ buluyoruz. Doðrusu, zenginlik ve bolluðun
böyle ayartýcý, baþtan çýkarýcý bir etkisi vardýr diðer
insanlar/toplumlar üzerinde. Bu ayartý, elbette yalnýz
“dünya hayatýný” merkeze
alan ve de Müslüman olduðu halde dünyevileþen insanlar için geçerlidir. Ama,
iman edip salih amellerde
bulunan ve dünyanýn ayartýcý zevklerine karþý sabýrla
direnip çevresine de sabýr
tavsiye eden insanlar, iyilikleri, güzellikleri, mutluluklarý Allah’ýn tasvip ettiði, emir ve tavsiye buyurduðu hayat tarzýnda ararlar;
asýl manevi kazancýn bu hayat tarzýnda olduðunu bilirler, karþýlýðý da yalnýz Allah’tan beklerler. Maddeci
bir dünyada baþtan çýkarýcý
bir yaþam biçimi karþýsýnda
kuþanýlacak en önemli erdem ise sabýrdýr; çevresine
hakký ve sabrý tavsiye etmektir.
Ýman ve salih ameli esas
alan, yaptýðý her þeyin hesabýný Allah’a verme ve karþýlýðýný da yalnýz O’ndan bekleme þuuruna sahip olan erdemli insanlar, ister karýnlarýný doyuracak kadar az, isterse çok daha fazla kazansýnlar, meþru hayat tarzýnda
sebat ve sabýrla ýsrar ederler; tüm dünyanýn nimet ve
servetini kazandýracak olsa
bile asla gayrimeþru yollara
tevessül etmezler; kazandýklarýndan fazlasýný harcamaya, üretmeden tüketmeye eðilim duymazlar.
Burada “sabýr”, bir kimsenin arzu ve isteklerini
kontrol altýna almasý, ihtiras
ve þehvete karþý doðruluk
ve dürüstlükte sebat etmesi,
hak ve adaletin tesisi için
uðramak zorunda kalabileceði kayýplara tahammül etmesi, þer’i olmayan araçlarla edinilebilecek kârlara sýrt
çevirmesi, eksik ve yetersiz
de olsa helâl yollarla kazandýðýna kanaat etmesi, müfsit insanlarýn debdebesine
gýpta ve kýskançlýk duymaktan çekinip, þöyle bir
baþýný kaldýrýp bakmaya bile tenezzül etmemesi ve dü-
31. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
rüst bir insan için Allah’ýn
kendisine bahþettiði þatafatsýz saflýðýn, günah, fesad ve
þehvani kirlerden daha iyi
olduðu düþüncesiyle mutmain olmasý demektir.13
Ve Acý Son
Nihayet ayartýcý hayatýn
acý sonu gelir çatar:
“Sonunda onu da, konaðýný da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah’a
karþý ona yardým edecek
bir topluluðu olmadý. Ve o,
kendi kendine yardým edebileceklerden de deðildi.
“Dün, onun yerinde olmayý dileyenler, sabahladýklarýnda: “Vay, demek ki
Allah, kullarýndan dilediðinin rýzkýný geniþletipyaymakta ve kýsýp-daraltmaktadýr. Eðer Allah, bize
lütfetmiþ olmasaydý, bizi de
þüphesiz batýrýrdý. Vay, demek gerçekten küfre sapanlar felah bulamaz” demeðe baþladýlar.” (Kasas
28/81-82)
Zalim ve inkarcý müstekbirlerin helak oluþlarý,
genellikle kibir ve azgýnlýklarýnýn en doruk noktaya
çýktýðý bir hengâmda gerçekleþir. Kârûn da öyle oldu. Daha sonraki süreçte
Firavun ve Hâmân’ýn helâki
de zorbalýklarýnýn had safhaya çýktýðý dönemde gerçekleþti. Kur’ân, Hz.
Musâ’nýn risaletle görevlendirilip sýrasýyla Firavun’a, Hâmân’a ve Kârûn’a
gönderildiðini beyan eder-
I
GMG Hessen Bölge
Baþkaný Mehmet Ateþ
ve Bölge Yürütme Kurulu Üyeleri görevine yeni
baþlayan T.C. Frankfurt
Baþkonsolosu Ýlhan Saygýlý’yý makamýnda ziyaret
ederek, yeni görevinde baþarý dilediler.
T.C. Frankfurt Baþkonsolosluðu yetkililerinin da
hazýr bulunduðu ziyarette,
IGMG Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ yaptýðý
konuþmasýnda
kýsaca;
“Hessen`de 30’a yakýn
derneðimiz ve camimiz
var. Bu camilerimizde buradaki insanýmýzýn ihtiyaçlarýna cevap vermeye çalýþýyoruz. Bu çalýþmalara
16:30 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
ken (Mümin 40/23), bunlarýn yok ediliþleriyle ilgili
olarak “Kârûn’u, Firavun’u ve Hâmân’ý da (yýkýma uðrattýk).” (Ankebut
29-39) buyurur. Helak oluþ
söz
konusu
edilirken
Kârûn’un diðerlerinden önce zikredilmesi, onun ilk
önce yok edildiðini iþaret
eder.14
Demek ki; Mýsýr’da
egemen olan zulüm düzeninin yýkýlýþ süreci Firavun’un
hazinedarý
Kârûn’un bir çýrpýda batýþý
ile baþladý, sonra diðerlerinin helâki geldi. Kârûn’un
helâkini üstad Muhammed
Esed
þöyle
anlar:
“Kârûn’un ‘yere batýrýlmasý’, dünyevi varlýk ve itibarýnýn þu ya da bu sebeple,
beklenmedik bir tarzda
elinden çýktýðýný ifade eden
mecazi bir anlamla yüklü
olabilir.”15 Günümüzde egemen olan maddi temele dayalý küresel kapitalist sistemi bekleyen akibet de budur. Komünizmin iflasýndan sonra, insanlýðýn tek ve
yegane alternatifi, biricik
düzeni ilan edilen vahþi Kapitalizm’in iflas belirtileri
bir anda patlayan krizle
apaçýk ortaya çýkmýþ bulunmaktadýr. Ýnancýmýz o ki,
küresel zulüm düzeninin
kesin yýkýlýþý da, týpký Firavun düzeni gibi, ekonomik
iflasýn ardýndan gelecektir.
Demek ki; zenginlik ve
maddi bolluk, ya da bugünkü ifade ile kalkýnmýþlýk
hayat
düzeyinin yüksek oluþu,
doðruluk ve haklýlýðýn göstergesi olarak okunamaz.
Kârûn’un göz kamaþtýrýcý
servetine bakarak onun “büyük pay sahibi olduðunu”
düþünen dünya ehli gibi,
bugün de geliþmiþliði yegane gaye olarak gören dünyeviler ve dünyevileþmiþ
müslüman zihinler de, umarýz ki þimdi “Vay! Demek
ki...” diyerek uyanmaya
baþlamýþlardýr.
Evet! Demek ki, maddi
geliþmiþlik ve bolluk, ona
sahip olanlarýn makbul ve
haklý oluþuna delil teþkil etmez; aksine bu durum Allah’ýn gazabýný celbeden bir
fitne ve imtihan olabilir.
Maddi bolluðun, gösteri ve
þýmarýklýða dönüþmesi ise
helak sürecini hýzlandýrýr.
Ve demek ki, inkarcý
nankörler asla felah bulamazlar. Ekonomik geliþmiþlik düzeyi yüksek toplumlarda sýnýrlý sayýdaki
“mutlu azýnlýk” maddi anlamda refah içinde yaþasalar da gerçek huzur ve mutluluða yani felaha eremezler. Nihayet, mazlumlarýn
kanlarý ve terleri üzerine
kurduklarý zulüm düzeni
yok olur gider.
“Zulmetmekte olanlar,
nasýl bir inkýlâba uðrayýp
devrileceklerini pek yakýnda bileceklerdir.” (Þuara
26/227)
Notlar:
1
Ebû’l-A‘lâ
el-Mevdûdî,
Tefhîmü’l-Kur’ân, Ýnsan Y., Ýst1996, c.4, s.210.
2 Muhammed Esed, Kur’ân
Mesajý, Kasas sûresi.
3 Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.210.
4 Sayýlar: Bab: 16; Mevdûdî,
a.g.e., c.4, s.210 (Jewish Encylopedia c: VII. sh. 556).
5 TDV Ýslâm Ansiklopedisi,
c.24, s. 519. (Ahd-i Atîk’te (Sayýlar,
26/9-10; 27/3; Tesniye, 11/6; Mezmur, 106/16-18) ve Yahudi rivayetlerinde Kârûn’un Mûsâ ve Harun’a
karþý çýkýþýnýn birçok sebebi sayýlýr.
Bir rivayete göre Kârûn Mýsýr’da
Firavun’un hazinedarý idi ve öylesine büyük bir servet yapmýþtý ki hazinelerinin anahtarlarýný ancak 300
katýr taþýyabiliyordu, bu servetin
verdiði gurur onun felâketine sebep
olmuþtu. Yahudi kaynaklarýnda
Kârûn Tevrat kurallarýný küçümseyenlerin, Tevrat’a ve Rabb’in otoritesine karþý çýkanlarýn ilk örneði
olarak takdim edilir. Mûsâ, Kârûn
ve beraberindekileri yatýþtýrmak istemiþ, fakat onlar isyanlarýný sürdürmüþler, sonunda toprak yarýlmýþ
ve içine gömülmüþlerdir.)
6 Kur’ân Yolu (Türkçe Meal ve
Tefsir), Heyet, D.Ý.B.Y, Ankara2008, c. 4, s. 246.
7 Üstad Zübeyir Yetik, “Yeryüzünde Kötülük Odaklarý” serisinden yayýnlanan “Kârûn” isimli
eserinde (‹st-1985, Beyan Y.), onun
“iþbirlikçi” vasfýna özellikle dikkat
çeker (s.82-84).
8 Zübeyir Yetik, a.g.e., s. 4042.
9 Esed, a.g.e., s. 800.
10 Yetik, a.g.e., s. 22-24.
11 Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.212.
12 Yetik, a.g.e., s. 19-22.
13 Mevdûdî, a.g.e., c.4, s.214.
14 Yetik, a.g.e., s. 33-38. Tevrat’ta ve kimi rivayetlerde;
Kârûn’un Hz. Musa (a.s) ile birlikte
Mýsýr’ý terk ettiði, çöl hayatýnda ona
isyan ettikten sonra helak olduðu
anlatýlýr. Oysa Kur’ân, bu konuda
zaman belirtmez. Üstad Yetik’in
geniþçe incelediði gibi helakin Mýsýr’da iken gerçekleþmiþ olmasý ge-
IGMG Hessen Bölgesi`nden
Baþkonsolos Saygýlý’ya Ziyaret
Frankfurt Baþkonsolosluýumuzun da katkýlarýný her
daim bekliyoruz. Bu vesile
13
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
ile yeni görevinizde baþarýlar ve hoþgeldiniz” dedi.
Kýsa bir tanýþma faslýn-
dan sonra; hoþgeldiniz diyerek konuþmasýna baþlayan T.C. Frankfurt Baþ-
rekir.
(Kitab-ý Mukaddes ve Talmud’da verilen tafsilata göre;
Kur’an’da Kârûn adýyla kýssasý
nakledilen bu kiþi Tevrat’ta Korah
diye anýlýr ve Ýsrailoðullarý Mýsýr’ý
terk ettikleri zaman maiyeti ile onlara katýlmýþ olup çöl hayatýnda
Musa’nýn otoritesine karþý baþlatýlan isyan hadisesinde baþrolü oynamýþtýr. Tevrat’ta Hz. Ya’kub’un oðlu Levi’nin oðlu Kohaf’ýn o ðlu
Yitshar’ýn (Ýzhar) oðlu olarak gösterilen Korah (Çýkýþ, 6/16, 18, 21; Sayýlar, 16/1), Mûsâ ve Harun’a karþý
çýkarýlan bir isyan hareketiyle gündeme gelir. Bu hareketle Kârûn, Hz.
Mûsâ ve Harun’un dinî otoritesini
yýkmayý hedeflerken ayný harekete
katýlan Ruben kabilesinden Datan
ve Abiram da Musa’nýn siyasî liderliðine son vermeyi amaçlýyordu.
Kârûn, bu fýrsatý kaçýrmadý ve Hz.
Musa ve Hz. Harun (a.s)’a karþý bir
fesad kumkumasý baþlattý. Olayýn
bugünkü Tevrat’ta yer alan þekline
göre Kârûn, Rubenoðullarý’ndan
Datan ve Abiram’ý ayrýca farklý kabilelere mensup insanlarý ve cemaatin 250 beyini toplayarak Mûsâ ve
Harun’a karþý bir isyan baþlattý ve
sonunda bunlar Tanrý’ya âsi oldular
(Sayýlar, 16/1-3). Âsilerin baþýnda
yer alan Kârûn, “Yeter artýk, çünkü
bütün cemaat, onlardan her biri mukaddestir ve Rab onlarýn arasýndadýr ve niçin Rabb’in cumhuru üzerine kendinizi yükseltiyorsunuz?” diyerek Mûsâ ve Harun’a karþý çýktý.
Bunun üzerine Mûsâ secdeye kapanarak dua etti ve kararý Tanrý’nýn
vereceðini bildirdi; Rab ise isyan
edenleri helak edeceðini haber verdi. Ancak Mûsâ ve Hârûn, Tanrý’ya
yalvararak O’ndan hepsini helak etmemesini istediler. Bunun üzerine
Korah, Datan ve Abiram’a ait çadýrlarýn etrafýnýn boþaltýlmasý istendi; daha sonra altlarýndaki yer yarýlarak bu kiþilerle onlarýn ev halkýný,
Korah’ýn bütün adamlarýný ve bütün
mallarýný yuttu; Korah’ýn yanýnda
yer alan ve buhur yakan 250 kiþi de
Rabb’in katýndan çýkan bir ateþle
bitirildi (Sayýlar, 16/4-35).
TDV Ýslam Ansiklopedisi, c.24,
s.519; Mevdudi, a.g.e., c.4, s.210.)
konsolosu Ýlhan Saygýlý
þöyle konuþtu, “Frankfurt’ta müthiþ bir potansiyel var. Bilim adamlarýmýz, kurum ve kuruluþlarýmýzýn yoðun olduðu merkezlerden baþýnda geliyor.
Ben de deðiþik kurum ve
kuruluþlarýmýzý ziyaret ettim. Ben gelecekten ve buradaki toplumumuzun gidiþatýndan umutluyum.
Baþkonsolos Saygýlý ziyaretten çok memnun kaldýðýný söyleyerek, hep birlikte, elbirliði ile elimizden
geleni yapacaðýz“ diyerek
sözlerini bitirdi.
Samimi bir ortamda geçen ziyaret toplu fotograf
çekimi ile sona erdi.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
14
E
y mazlum ve maðdurlarýn ilticagahý,
zalim ve gaddarlardan yegane müntekým olan
yüce Rabbimiz! Zulme,
gadre ve haksýzlýða uðramýþ, dinleri, mal ve canlarý, ýrz ve namuslarý hor ve
hakir görülerek ayaklar altýnda payimal olmuþ, mazlum ve maðdur kullarýnýn
düþürülmüþ olduðu bu
onur ve haysiyet kýrýcý ortamdan bir an önce halas
olmalarý için, yeniden huzur ve sükuna kavuþmalarý
için, ellerimizi sana açýyor
ve yalvarýyoruz: Bu kardeþlerimizle birlikte bize
ve tüm insanlýða, zulmün,
baskýnýn, her türlü haksýzlýðýn ve insanlýk onuruna
yakýþmayan her türlü çirkinlðin yaþanmadýðý ve yaþanmýyacaðý bir dünya nasibeyle...
Ya Rabbi!
Dünyada barýþ ve huzur
istiyoruz, barýþ ve huzuru
bozanlara sen fýrsat verme
Yarrabbi! Masum insanlarýn yardýmýna, kötülerin
kötülüklerinin engellenmesine elimizle müdahele
edemiyoruz, ancak gönüllerimizden taþan þu yakarýþlarýmýzla halimizi sana
arz ve þikayet ediyoruz;
Sana uzanan þu ellerimizi
boþ çevirme Yarabbi!
Suçsuz, günahsýz ve
masum kullarýn, zalimlerin
envaý çeþit zulüm silahlarý
altýnda inim inim inliyor,
hedefsiz kan kusan insan
kýyma makinalarý, insanlýðý lime lime doðruyor, bu
kan ve gözyaþý deryasýna
artýk dayanamýyoruz Yarabbi! Ýstiyoruz ki, artýk
masum insanlar bombalanmasýn, kanlar akmasýn,
canlar yanmasýn; biçare
analar, ümitsiz babalar, hayatlarýnýn baharýndaki gencecik fidanlar ve kimsesiz
yetimler daha fazla zulme
maruz kalmasýnlar; onlarýn
yegane sýðýnaðý sensin,
yardýmýný esirgeme Yarabbi!
Ya Rabbi!
Þu an evleri baþlarýna
yýkýlmýþ, yurtlarýný terketmiþ, göçebe durumuna
16:30 Uhr
Seite 14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Mazlumlar için DUA
düþmüþ, öz yurdunda esir
sayýlmýþ, her türlü iþkenceye tabi tutulmuþ, insanlýk
haysiyet ve þahsiyeti rencide edilmiþ, haklý iken haksýz sayýlmýþ, en temel insani haklarý ellerinden alýnmýþ, bilumum inanan Filistinli, Iraklý, Keþmirli, Doðu Türkistanlý, Çeçenistanlý ve þimdi hatýrýmýza gelmeyen bütün biçare kardeþlerimize bir an önce hayýrlý kurtuluþlar, yeniden
huzurlar ve barýþ içinde
yepyeni bir hayatlar nasib
u muyesser eyle Allahým!
Ya Rabb!
Ýki yüzlü davranarak,
özelde Gazzeli Müslümanlar üzerinde, genelde de
bütün müslümanlar üzerinde iþlenen cinayetlere ve
zulümlere karþý saðýr, dilsiz ve kör muamelesi yaparak kayýtsýz ve sessiz kalan
devletleri hem kýnýyor hem
de akýl, izan ve vicdan nasip etmeni yüce katýndan
temenni ediyoruz. Sen nasip eyle Allahým!
Ey Hayrul'makirin
olan Rabbimiz!
Ýslamlýða ve insanlýða
karþý zulüm ve gadr planlarý yapanlarýn, bu þeytani
planlarýný ters yüz edip
baþlarýna geçir; insanlýðýn
huzurunu daha da bozmak
üzere fitne ve fesat tohumu
ekmeye çalýþan fitne ve fe-
sat sahiplerini sen ýslah eyle Ya Rabbi! Islahlarý
mümkün deðilse onlarýn
þerlerinden bütün insanlýðý
sen muhafaza eyle Ya Rabbi!
Ya Rabb!
Dünyada da ahirette de
adalet ve hakka riayet
edenler mesut ve bahtiyar
olacaklar. Bu ise ancak
Hak davaya gönül vermiþ,
birlik ve dirliðin sýrlarýna
ermiþ, güç ve kuvvetlerini
cemetmiþ, mazlum ve
maðdurlarýn destekçisi, zalim ve gaddarlarýn köstekçisi Ümmet-i Muhammed'in eliyle olacaktýr. Bizi, bizi bekleyen bu hizmetleri vermeye layýk hale
getir Ya Rabbi!
Ya Rabbi!
Ümmet-i Muhammed
olarak, bu gün Filistinli,
Iraklý, Afganistanlý, Doðu
Türkistanlý kardeþlerimizin imdat isteyen feryatlarýna belki sadra þifa verecek bir cevap verecek durumda deðiliz! Ama hiç olmazsa bu mübarek gecelerde dua silahýmýzla senden zalimlere karþý medet
umuyoruz. Dua ve niyazlarýmýzý boþa çýkarma Ya
Rabbi!
Ya Rabbi!
Yeter artýk, parçalanan
cesetler, sel olup akan kanlar, masum ve korkulu
gözlerden revan olan yaþ-
lar, insanlýðýn ufkunu daha
fazla karartmasýn, insanlýðý
umutsuzluða, mutsuzluða
ve yese sevketmesin!
Ey bütün mahlukatýn
Rabbi olan Allahýmýz!
Kendilerini güçlü görerek, güçsüzlere her türlü
iþkence ve baskýyý reva
görmeye heveslenen kullarýný sana þikayet ediyoruz.
Ýnsanlýðý onlarýn þerrinden
Hafýz ismi þerifin hurmetine sen muhafaza eyle! Yarab! Sevgi, barýþ, ve iyilikten yana olanlarý güçlendir,
onlara yardým et ve muzaffer kýl, hepsini kardeþler
topluluðu eyle. Dünya
menfaatý için, toprak için,
kuru bir nefis ve liderlik
sevdasý için masum kaný
akýttýrma Ya Rabbi!
Ya Rabb!
Ellerimizi sana kaldýrdýk ve sana yalvarýyoruz;
artýk savaþlar, katliamlar,
insan hakký ihlalleri istemiyoruz. Bütün içtenliðimizle yalvarýyoruz: Zulme, haksýzlýða, bizi vesile
ve yardýmcý eyleme. Bütün
insanlýðý savaþ ve benzeri
felaketlerden, HAFIZ ismi
þerifin hürmetine muhafaza eyle.
Ya Rabb;
Biz barýþ istiyoruz; dillerimizde barýþ, kalplerimizde barýþ; seslerimizde
barýþ, gözlerimizde barýþ,
evlerimizde barýþ, yurtlarý-
dua
mýzda barýþ, dünyamýzda
barýþ istiyoruz Yarab. Tüm
insanlýða hayýr için, barýþ
için ve bütün adaletsizliklerin ve hukuksuzluklarýn
yok olmasý için dua ediyoruz. Ya Rabb! Duasý kabul
olunan biçareler ve salihler
hürmetine dualarýmýzý kabul eyle..
Ya Rabb!
Her þeye kadir ancak
sensin Allahým! Senin istediðin her þey olur, istemediðin hiç bir þey olamaz,
bütün insanlýðý barýþ içinde, insanca, kardeþçe ve
dostça yaþamayý nasib eyle!
Ya Rabb!
Bütün dinlerin temeli
olan, "dini, malý, caný, aklý
ve nesli koruma prensipler"ini yok edecek her hareketin karþýsýnda olmaya
devam edeceðiz ve dünyaya huzur hakim oluncaya
kadar bu gayretlerimizden
vazgeçmeyeceðiz. Seni tanýyan bütün kullarýna da
bu gayede bir araya gelmeyi nasip eyle Allahým!
Ya Rabbi! Meleklerinin
görev deðiþimi yaptýðý ve
dualarýn kabul olduðu þu
mübarek fecir vaktinde,
acizane ama halisane yapmaya çalýþtýðýmýz bu naçiz
duamýzý kabul buyur! Ýnsanlýðýn huzurunu daha da
bozmak isteyenlere sen fýrsat verme.. Fitnelerden, fesatlardan, terörürün her
þeklinden, þeytanýn ve þeytan tiynetli insanlarýn þerlerinden sana sýðýnýyoruz,
sen bizleri muhafaza eyle
Allahým. Kötü kalpleri,
yanlýþ fikirleri sen islah eyle! Doðruyu hakký ve adaleti görmelerini nasip eyle..
Her türlü huzurun, hayrýn ve güzelliðin devamý ve
temini için, þu yalvaran
gönüllerin huzuru için, hüzünlü yüzlerin sevinci için,
adil, barýþ ve kardeþlik dolu bir dünyanýn kurulmasý
için; hayýrlarýn celbi, þerlerin def'i ve insanlýðýn selameti için, Allah rýzasý için
El-Fatiha.....
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 15
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:30 Uhr
Seite 16
IGMG Kuzey Ruhr
BIELEFELD HÝCRET CAMÝÝ
C
emiyet Yöneticilerinin aðzýndan Hicret Camiinin tarihçesi þöyle: Sene 1975 þu
anda aramýzda bulunmayan, Hakkýn Rahmetine kavuþmus olan davamýzýn ilk neferlerinden Mustafa
Korkmaz, Mustafa Özmert ve halen aramýzda teþkilat bünyesinde
faaliyetlerini sürdüren Bekir Gül,
Abdulkerim Baþara, Dirgam Önal,
Siyami Gebedek ve diðer isimlerini yazmakla bitiremeyeceðimiz
kardeþlerimizin öncülüðünde ilk
tohum atýldý. Kýsa zamanda ev
sohbetleri ile baþlayýp ve Bielefeld-Brackwede semtinde 800 m²
lik bir binanýn kiralanmasýyla hizmetlerini daha geniþ kitlelere yayarak büyüyen teskilatýmýz kýsa
süre sonra yine ayný semtte baþka
bir yerin kiralanmasýyla faaliyetlerine ULU Camii çatýsý altýnda
devam etti. Ayný çatý altýnda gençlerimizin de çoðunlukta olmasý
hasebiyle ilk Gençlik Kollarý seçimi yapýlarak bu birimin baþýna
Mehmet Gül seçildi. Çevrede
gerçekleþtirilen ev sohbetleri,
hastahane-hapishane ziyaretleri,
gençlerimizin vakitlerini geçirdikleri oyun salonlarýna hocalarýn eþliðinde yapýlan ziyaretler sonucunda kýsa sürede meyvelerini vererek cemaatýn mevcut binaya sýðmamasýndan dolayý 1988 yýlýnda
o günün Baþkanlarýndan Ramazan
Kayý öncülüðünde yeni bir bina-
nýn satýn alýnmasý için komisyon
kuruldu. Komisyonun çalýþmasý
sonucunda halen günümüzde kullanýlan binanýn alýnmasýný Allah
(c.c.) nasip etmiþ ve canýgönülden
yapýlan çalýþmalar sonucunda da
Hicret Camii olarak hizmete açýlmýþtýr. Burada çalýþmalarýn daha
geniþ alanlara yayýlmasý için Kadýn Kollarý, Kýzlar Gençlik Kollarý da teþkilat bünyesinde çalýþmalara dahil edilmiþtir. Bugün IGMG
Hicret Camii olarak hizmete devam eden teþkilatýmýzýn aðýrlýklý
olarak içinde yaþadýðýmýz topluma
hayýrlý olacak nesillerin yetiþmesinde büyük katkýlar saðlayan çalýþmalar yapmasý bünyesinde bulunan Hicret Spor 1. ve 2. Takýmlarý (Kreisliga C ve B), Kadýn
Kollarý, Gençlik Teþkilatý, Genç
Kýzlar Teþkilatý, yine Gençlik Teþkilatýna baðlý olarak faaliyet gösteren Orta Öðretim Kollarý, Anaokulu öncesi çocuklarýmýz için
eðitim ve oyun gruplarý ve yüzlerce çocuðumuza verilen eðitim
hem kendi cemaatimizden hem de
çevreden büyük taktir toplamaktadýr.
Teþkilatýmýzýn yaklaþýk 300
üyesi bulunmaktadýr. Üyelerimizin boþ vakitlerinde sohbet edecekleri Çay ocaðý , Gençlik Lokali, genele açýk olarak faaliyet gösteren Marketi, Misafirhanesi ve
Hocaevi bulunmaktadýr.
Faaliyet paletini geniþleterek
hizmet veren teþkilatýmýz her Ramazan ayýnda üyeler tarafýndan
verilen iftarlarýyla, geleneksel olarak senelik yapmýþ olduðu kermeslerle, yine temelinde insana
hizmet etmenin Hakka hizmet þiarý yatan Hastahane, Ev ziyaretleri, geçmiþlerimizi anma günü,
gençliðe yönelik her haftasonu
Huzur Sohbetleri, þehrimizde bulunan diðer teþkilatlarla periyodik
olarak toplantýlar, ayrý inanç ve
kültüre sahip gruplarla dialog toplantýlarý, yerel yönetimlerle entegrasyon çalýþmalarý, Pazar sabahlarý toplu namaz ve kahvaltý, Futbol
turnuvalarý, yaz aylarýnda ailelerle
piknik proðramlarý, senede en az
iki veya üç adet salon proðramlarý
ve daha burada yazarak bitiremeyeceðimiz birçok faaliyetler günün þartlarýna göre yapýlmaktadýr.
Bu yapýlan faaliyetlerde bu çatý altýna sýðmaz olduðundan, Teþkilatýmýz daha büyük ve geleceðimizin
garantisi olacak gençlerimizin
sosyal aktivitelerini artýracak mekanlara ihtiyaç duyulmasýndan
dolayý yeni bir bina alýmý için komisyon kurmuþ bulunmaktadýr.
Bu vesile ile teþkilatýmýzýn kuruluþundan bugüne kadar bizlere
desteklerini hiç eksik etmeyen bütün kardeþlerimize teþekkür eder,
Ahirete intikal edenlerimizi de Fatihalarla yadederiz.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
Seite 17
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
Seite 18
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
dosya
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Mustafa MULLAOÐLU
B
ilgi, insanlarýn en
önemli olmazsa olmazlardandýr. Ýnsanlarýn bilgilenmesine sebep olan her malumata bilgi, o bilgi ve malumatlarýn
elde edilmesine bilgilenme,
o malumat ve bilgileri baþkalarýna iletmeye ise bilgilendirme denir. Bu bilgi ve
bilgilendirmeler ise doðru
veya yanlýþ olmak üzere iki
çeþittir. Doðru bilgilenenler
doðru hareket ederler ve
hayatlarýný doðru bir istikamette sürdürme þansýna,
daha doðrusu lütfüne sahiptirler. Yanlýþ bilgilenenler
ise aksine bir yola düþmüþ
olurlar ki, maalesef kötü
sonuçlara mahkum olurlar.
Ýnsanlarýn karþýlýklý olarak
birbirlerini bilgilendirme
ve haberleþmelerine de iletiþim denilir. Ýþte bu iletiþim konusunda bilgilerimizi ve bilgilenmedeki kaynaklarýmýzý tazelemek için
iþin aslýna müracaat ederek
Müslümanlar olarak bir haberle karþýlaþtýðýmýzda nasýl davranmalýyýz? Tepkimiz nasýl olmalý? Hangi
kriterlerle hareket etmeliyiz? Ýþte Müslümanýn haberleþme ve bilgilenmedeki temel kaynaklarý ve kurallarý:
Ehli Sünnet Akaidinin
en önemli kaynak eserlerinden biri olan Ömer Nesefinin “Ýslam Ýnancýnýn Temelleri, Akaid” isimli kýymetli eserinde “Ýslam da
bilginin kaynaklarý” baþlýðý
altýnda þu temel bilgilere
yer verilmiþtir:
Yaratýklar için ilim(bilgin)in kaynaklarý üçtür:
1- Selim hisler (Beþ duyu): Bunlar, iþitmek, görmek, koklamak, tatmak ve
dokunmaktýr. Bu beþ duyu,
fonksiyonlarýnýn icap ettirdiði hissi duyarlar.’’
Hissi selim, bilginin
kaynaklarýndan biri olarak
zikredilmiþtir. Bu husus
“Ýslam bilgi esaslarý”nýn
tecrübe ve müþahadeyi bir
metod olarak kabul ettiðini
gösterir. Bütün ilim dallarýnda beþ duyu vasýtasýyla
kavranan gerçek, ilmin
mevzuudur.’’
Bu duruma göre insan,
özellikle de Müslüman, sa-
Seite 19
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
MÜSLÜMANIN
BÝLGÝ VE
ÝLETÝÞÝM
[email protected]
KAYNAKLARI
Kim olduklarý belli olmayan, aslýnda büyük ölçüde
de belli olan çevrelerin oyununa gelerek, kendi insanlarýna ve kurumlarýna karþý hüsnü zannýný bozmamalý, yersiz ve gereksiz ön yargýlar oluþturmamalý. Zira bu, þer güçlerin iyilere karþý yeni bir savaþ metotlarý deðildir. Bütün Peygamberlere yönelik de ayný yýldýrma ve yýpratma metotlarý uygulanmýþtýr. Bu oyuna gelenler hep helak olmuþ, bu tür
oyunlara gelmeyenler ise kurtulmuþlardýr.
hip olduðu, daha doðrusu
Allah’ýn kendisine lütfu ve
nimeti olan bu his ve duyularýný bir kulluk bilinci içerisinde, müsbet ve doðru
olan yönde kullanmalý.
Çünkü bütün bunlardan hesaba çekilecektir.
2- Akýl: Akýl ile ilk bakýþta hasýl olan bilgi zaruri
bilgidir. Bir þeyin tamamýnýn, parçasýndan büyük olduðunu bilmek gibi…Akýl,
insaný öteki canlý varlýklardan ayýran özelliklerin en
önemlilerinden birisidir.
Aklýn mahiyetini bilemeyiz. Ancak, onun yaþayýþýmýzdaki tesirlerini biliriz.
Evet! Akýl, insan için
imandan sonraki en büyük
nimettir. Dolayýsýyla emanettir. Emanet ise, asýl sahibi olan Cenab-ý Hakkýn razý olacaðý istikamette kullanýlmalýdýr. Aksi takdirde
ihanet olur. Boþ ve fuzuli
iþlerle yormak ve meþgul
etmek gerçek gayesinden
uzaklaþtýrmak demektir.
Buna da insanýn yetkisi
yoktur.
Çünkü akýl, daha önce
de ifade ettiðimiz gibi
imandan sonra gelen en büyük nimettir. Her türlü yanlýþ ve zararlý þeylerden ko-
runmalýdýr. Akýl, Cenab-ý
Allah
tarafýndan
da
Kur’an-ý Kerim’in bir çok
yerinde övülmüþtür. Zira
Allah Teala emir ve yasaklarýnda kullarýndan akýl sahipleri olanlarý muhatap almýþtýr. Dolayýsýyla vahy-i
Ýlahiye muhatap olan asýl
unsur akýldýr. Örneðin deliler ve sabi çocuklar Ýlahi
emir ve yasaklarla mükellef deðildirler.
Bundan dolayýdýr ki,
Ýmam Pezdevi, Ýmam Bakýllâni, Þemsül-Eimme ve
bilumum Eþ’ariler gibi kelam alimleri akýl ile ilgili
þöyle demiþlerdir: “Akýl bir
nurdur. Bu nur ile, hakikate
varmanýn yolu, din ve dünya meseleleri aydýnlýða kavuþur. Göz, nasýl, görülen
þeyleri ýþýk sayesinde idrak
edebiliyorsa, insanýn kalbi
de, aklýn nuru ile idrak
eder.” Bundan dolayý insan, özellikle de Müslüman, aklýný doðru kullanmalý, doðru çalýþtýrmalý,
kýymetini bilmeli, baþka
güçlere satmamalý, kiraya
bile vermemeli, iyi korumalýdýr. Ancak, imanýnýn
ve Hakkýn hizmetine
âmâde kýlmalý.
3- Ýlim kaynaklarýnýn
üçüncüsü: Doðru haberdir.
Bu da iki çeþittir:
a-Mütevatir haber: Mütevatir haber, yalan üzerine
ittifaklarý düþünülmeyen
bir toplumun naklettiði haberdir. Bu haber çeþidi de,
zaruri olarak, bilgiyi icap
ettirir. Eski zamanlarda yaþamýþ hükümdarlar ve uzak
memleketler hakkýndaki
bilgi gibi.
Tevatürün de üç þartý
vardýr:
1-Saðlam bir hisse dayanmak…
2-Nakledenler arasýnda
ittifakýn olmasý...
3-Kat’î (kesin) naslara
aykýrý olmamak…
b-Mucize ile risaleti sabit olan Rasulün haberi:
Rasulün haberi ile hasýl
olan bilgi, katiyet ve gerçeklilik konusunda, tevatürle sabit olan bilgi gibidir.’’
Ýþte Müslümanýn inancýnda, kültür ve geleneðindeki haber kaynaklarý. Bu
usullere uymayan haberlere karþý Müslüman gayet
uyanýk ve titiz olmalýdýr.
Çünkü günümüz dünyasýnda haberleþmeler o kadar
hýzlandý ve haberleþme vasýtalarý o kadar geliþti ve
19
deðiþti ki, bir anda milyonlara ulaþmak mümkün. Genelde de bu iletiþim kaynaklarý ve vasýtalarý þer
güçlerin elinde veya kontrolünde olduðundan istedikleri an da, istedikleri bir
insaný veya bir kurumu olduðundan farklý göstermek, bir takým iftiralar atmak ve çamur at tutmazsa
izi kalýr düþüncesiyle hareket etmek suretiyle gözden
düþürebiliyorlar. Böylece
dürüst insanlarý ve tüm insanlýða faydalý olan kurum
ve kuruluþlarý zayýflatmayý
veya çökertmeyi hedefliyorlar. Bu durum karþýsýnda Müslümanýn tavrý ne olmalý?
El-cevap: Baþtan beri
özetlemeye çalýþtýðýmýz
usul, kaide ve haberleþmedeki temel esaslara göre
hareket edip, uyanýk davranmalýdýr. Kim olduklarý
belli olmayan, aslýnda büyük ölçüde de belli olan
çevrelerin oyununa gelerek, kendi insanlarýna ve
kurumlarýna karþý hüsnü
zannýný bozmamalý, yersiz
ve gereksiz ön yargýlar
oluþturmamalý. Zira bu, þer
güçlerin iyilere karþý yeni
bir savaþ metotlarý deðildir.
Bütün Peygamberlere yönelik de ayný yýldýrma ve
yýpratma metotlarý uygulanmýþtýr. Bu oyuna gelenler hep helak olmuþ, bu tür
oyunlara gelmeyenler ise
kurtulmuþlardýr. Bütün bu
söylediklerimiz aslýnda,
Allah Teala`nýn bir ayeti
kerimesinde özetlenmiþtir.
Þöyle buyuruyor Allah(cc):
“Ey iman edenler! Eðer fasýkýn biri size bir haber getirirse onun doðruluðunu
araþtýrýn. Yoksa bilmeden
bir topluluða sataþýrsýnýz da
sonra yaptýðýnýzdan piþman
olursunuz. (Hucurat: 6)
Bu haberi getiren veya
ortaya atan eðer bir fasýk
ise böyle. Ya bunu yapan
fasýktan da öte biriyse? O
zaman durum daha da vahim demektir.
Allah (cc), dinimizi, aklýmýzý, nefislerimizi ve nesillerimizi görünen ve görünmeyen her türlü þer
güçlerden muhafaza eylesin.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
20
K
asým 2008 tarihinde Güney Bavyera
Bölgesi Bölge Baþkanlýðý görev deðiþimi yapýlmasýndan sonra ilk Bölge idareciler toplantýsý yapýldý.
Augsburg þehrinde Moritzsaalda yapýlan toplantýya yüzün üzerinde idareci
katýldý. Bundan bir süre önce Bölge Koordinatörlügüne atanan Ýbrahim Kaygýsýz
yeni oluþturulmuþ bölge
yürütme kurul üyelerini katýlanlara tanýttý. Her birinin
uzun yýllar teþkilatlara hizmet etmiþ olmasý, bulunduklarý þubelerde, çevresinde sevilen insanlar olmasý
katýlan þube idarecileri tarafýndan takdirle karþýlandý.
Bölge
Koordinatörü
Kaygýsýz; toplantýnýn açýlýþ
konuþmasýnda “Milli Görüþ
teþkilatý cihat teþkilatý ol-
P
rogram Ömer Köseoðlu´nun okuduðu
açýlýþ Kur´an-ý Kerim´i ile baþladý.
Selamlama konuþmasý
Bölge Ýrþad Baþkaný ayný
zamanda Rheda Cemiyetinin din görevlisi Ýkram Sever tarafýndan yapýldý. Sever konuþmasýnda þunlara
deðindi: “Bugün iki mutlu
sevinci paylaþacak yavrularýmýz heyecan içindeler.
Tabiki siz deðerli velileri
de en az onlar kadar heyecanlýsýnýzdýr. Ýlk önce Bilgi Yarýþmamýzý yapacaðýz.
16:31 Uhr
Seite 20
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Güney Bavyera Bölgesi
idareciler toplantýsý Augsburg
Moritzsaal`da yapýldý
manýn yanýnda ayný zamanda hizmet teþkilatýdýr. Avrupa`da yaþayan müslüman
toplum ve Milli Görüþ duygu ve düþüncesine sahip
mensuplarýmýz, bu teþkilattan ve idarecilerinden hizmet beklediðini belirtti.
Konuþmasýnda “Bu teþkilat Avrupa`da yaþamalýdýr, nice hayýrlý hizmetlerini sürdürmek için yaþamalýdýr. Hiç kimselerin bu teþkilata zarar vermeye, nefsi
emellerine alet etmeye, deðerlerini yýpratmaya, oyalayarak asli vazifesinden
alýkoymaya hakký olmadýðýný” vurguladý.
Konuþmasýný “Acilen
yapmamýz gereken iþlerimiz var. Teþkilatýmýz üzerinde keyfi hareketleri ve
tutumlarý engellemek ve
saðlýklý þekilde çalýþmalarýný sürdürebilmek için Avrupa`nýn diðer bölgelerinde
olduðu gibi Güney Bavyera
Bölgesinde de fiili çalýþmalarý ile var olan bölge teþkilatýmýzý resmen kuracaðýz
(regionalverband) þeklinde
sürdürdü.
Toplantýya IGMG Genel
Sekreteri Oðuz Ücüncü ve
Genel Baþkan Yardýmcýsý
Sami Ganioðlu da katýlarak
birer konuþma yaptýlar. Ko-
nuþmalarýnda teþkilatlarda
birlik ve beraberlik konularýna atýfta bulundular.
Oðuz Üçüncü yeni oluþturulan BYK üyelerini tebrik etti, baþarýlar diledi.
Bundan sonra Güney Bavyera`da bu idare genel merkez tarafýndan muhatap alýnarak bölge adýna faaliyet
yapabileceðini ifade etti.
Teþkilatýn idari meselelerinin dýþarý taþýnmasý, basýn
ve medya ile paylaþýlmasý
aklý selim bir teþkilat mensubunun yapamayacaðýný
ifade etti.
Teþkilat hizmetlerinin
akstýlmadan devam etmesi
Rheda-Wiedenbrück Þubesinde Bilgi
Yarýþmasý ve Karne Töreni Heyecaný
Ardýndan ilk yarý dönemin
karnelerini öðrencilerimize
takdim edeceðiz. Yarýþmanýn kurallarý 12 soru ile
baþlayacak her masada
3´er kiþi olmak üzere 6
gruptan oluþuyor” dedi.
Jüri Üyesi Baþkaný Kadir
Çataklý kurallarý açýkladý.
Cemiyet Baþkaný Erol Kö-
seoðlu: “Yarýþmaya katýlan
18 çocuðumuza baþarýlar
dilerim. Siz deðerli velilere katýlýmýnýzdan dolayý da
teþekkürlerimi sunarým.
haber
gerektiðini, çalýþmalarý engelleyici tutum ve davranýþlardan kaçýnýlmasý gerektiðine vurgu yaptý.
Toplantýya Türkiye`den
sevilen Mahmut Topbaþ hoca da katýlarak bir sohbet
yaptý. Sohbette IGMG teþkilatlarýnýn çok hayýrlý hizmetler yaptýgýný bu hizmetleri sekteye uðratacak davranýþlardan kaçýnýlarak devam ettirilmesi gerektiðini
ifade etti. Topbaþ`ýn sohbetine, katýlan idareciler büyük bir huzur ve sükunet
içerisinde Hoca efendiyi
dinlediler.
Toplantýda Bölge Kafile
Baþkaný ve BYK üyesi Osman Aslantürk de 2008 hac
organizesi hakkýnda bilgi
verdi.
Toplantý, katýlanlara hurma ve zemzem daðýtýldýktan
sonra okunan Kur`an-ý Kerim ve yapýlan dua ile sona
erdi.
Sizlerle gurur duyuyorum.” dedi.
Eðitim konusunda da
bir kaç açýklama yapan
baþkan sözü yarýþmacýlara
býraktý.
12 sorudan berabere kalan 1. ve 3. grup uzatma ile
18 sorudan 1. grup birinciliði hak etti. 9-12 yaþ arasý
yavrular kendilerine cemaatten “helal olsun” dedirttiler.
Hediyelerini cemiyet
baþkaný takdim etti.
Program Karne Töreni
ile son buldu.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
özel köþe
Seite 21
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
F
ederal Ýçiþleri Bakaný
Wolfgang Schäuble
“Cicero” dergisiyle
yaptýðý röportajda yabancý
vatandaþlarýn entegrasyonunun 2009 yýlý için en büyük ihtiyaç olduðunu söyledi
“Tüm Avrupa’da olduðu
gibi Almanya’da da entegrasyonla ilgili telafi etmemiz gereken konular var”
diyen Schäuble, özellikler
dil yetersizliðinin okul ve iþ
piyasasýnda olumsuz etkilerinin görüldüðünü belirtti.
Bu nedenle tüm gün okul
Selma ÖZTÜRK
Ý
slam dini ona mensup
olan ve ona inanan insanlara hayatlarýnýn her
saf ve sahasýný nasýl düzenleyecekleri açýklamýþtýr.
Yüce Allah göndermiþ olduðu peygemberiyle birlikte bizlere bu hususta hem
yol hemde yön gösterir,
açýk ve net ifadelerle hayatýmýzý biçimler ve kolaylaþtýrýr. Bundan da anlaþýlýyor
ki, Arapça lügatýndan türeyen din kelimesi “religion” kelimesiyle denk deðildir, bununla tercüme
edilemez. Din demek “yaþam tarzý” veya “yaþam
biçimi” demektir. Din kavramýný “way of life” veya
“Lebensweise” kelimeleriyle tercüme etmek daha
doðru, daha münasip ve daha isabetlidir.
Bu yaþam tarzýnýn içine
hiç þüphesiz kabir ziyaretleri girdiði gibi, taziye ziyaretleri de dahildir. Taziye
ziyaretleri ahirete intikal
eden bir insanýn ailesine ve
yakýnlarýna onlarýn acýsý
paylaþmak amacýyla yapýlan kýsa bir görmeye gitmedir. Kýsa diyorum, çünkü
adabýna göre bu ziyareti
fazla uzun tutmamak gerekir. Bu münasebetle taziye
ziyaretlerinin adaplarýný ve
usullerini kýsada olsa ele
alalým ve bu konuya deðinerek biraz açýklýk getirelim. Demin de ifade edildiði gibi taziye ziyareti genelde kýsa tutulur, normal bir
misafirliðe gidildiði gibi
uzun ve rahatca oturulmaz.
“Baþþaðlýðý” kavramýna
gelince. Þahsen sevmediðim ve bu yüzden de kasten
[email protected]
kullanmadýðým bir ifadedir.
“Baþýnýz sað olsun!” kavramý bana hem soðuk hem de
gayr-i samimi geliyor. Bunun için bulunduðum taziye ziyaretlerinde sýrf “Allah rahmet etsin, Allah
sabýr versin!” demeyi tercih ediyorum ve bu temenniyle yetiniyorum. Tabii ki
burada farklý görüþlere sahip olabilenler vardýr...
Bizim kültürümüzde bir
takým adetler ve kurallar
mevcuttur. Bunlar illede dinimizde bir rol oynamasada, kültür gereði vardýr. Ve
dinle baðdaþtýðý müddetçe,
daha doðrusu dini kurallara
aykýrý olmadýðý müddetçe,
toplum tarafýndan kabul
görür ve uygulanmasýnda
hiç bir mahzur (sakýnca)
yoktur. Bu taziye ziyaretlerinde de böyledir. Taziye
ziyaretlerinin belli kurallarý
vardýr. Ýsterseniz bunlarý
kýsada olsa gözden geçirelim.
Herþeyden önce taziye
ziyaretine giden insan gittiði yere eli boþ gitmez.
Ufak, ufacýk, ufacýcýkta olsa, eline bir þey alýr da gider. Köylerde bile imkaný
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Taziye
ziyaretinde
dikkat
edilmesi
gerekenler
olmayan veya imkanlarý sýnýrlý olan insanýmýzýn elinde bir küçük paket þeker
veya çay dahi olsa getirdiðini bilirim. Lakin ellerini
sallaya sallaya gelip de haneye girmek ayýptýr, usül
dýþýdýr. Ve sonuçta bu tür
eylemler ne getireni fakirleþtirir, ne de hane sahibini
zenginleþtirir. Bundan ziyade sizlere taziye ziyaretlerindeki bazý baþka tecrübelerimi aktarmak istiyorum:
- El iþini yanýnda getirip, çantasýndan çýkarýp,
sanki normal misafirliðe
gelmiþ gibi kaygýsýzca örgü
örenler
- Sakýz çiðneyenler
- Çoluk çocuðu toplayýp, kalabalýk bir þekilde
patýrtýlý kütürtülü gelenler
- Mevtanýn (ölünün) yakýnlarýna: “Nasýlsýnýz, iyi
misiniz?” sorusuyla hatýr
soranlar... (Allah aþkýna,
onlarýn durumu nasýl olabilir ki? Ne biçim bir sorudur bu?)
- Beþ on dakika sonra
sebeb-i ziyareti unutup
dünyalýk sohbete dalanlar
- Kahkahayla olmasa
da, gülüp espiri yapanlar ve
yapabilenler. (Bununla aklý
sýra acýlýlara morel verdiklerini sanýyorlarmýþ. Sanki
morel vermenin sýrasýymýþ
gibi. Adamýn ocaðý sönmüþ, bunlar ne düþünüyor.
Ama doðru ya. Ateþ düþtüðü yeri yakar, kimin umrunda...)
- Yemek ve pasta tarifi
alanlar ve bunun için utanmadan ev sahibinden (bari
baþkasýndan isteseler) kaðýt
kalem rica edenler
- Dinimizde matem rengi varmýþ gibi, bunu usül
sanýp kasten siyah giysilere
bürünenler
- Mevta hakkýnda lüzumsüz sözler sarf edenler
(yine güya espiri mahiyetinde, subhanallah!)
- Kur’an-ý Kerim’i canlý
okuyan bir þahsý bulamadýklarý için, sarýp sarýp
banttan dinleyenler (Ýnanýn
sonunda sardýra sardýra
“Amener-Rasulu”yu 7 kez
dinlemiþ olduk.)
Neler var efendim, neler!
Bulunmuþ olduðum taziye ziyaretlerimden edindiðim tecrübe ve intibalarý
Schäuble: “Entegrasyon
en önemli görevimiz”
uygulamasýnýn geniþletilebileceðini belirten Alman
Ýçiþleri Bakaný velilere de
görev düþtüðünü söyledi.
Schäuble ayrýca bir kimsenin 30 veya 40 yýl Almanya’da yaþayýp Almanca konuþamamasýnýn kabul edilemez olduðunu ileri sürdü.
Federal Ýçiþleri Bakaný
bu baðlamda paralel toplum
konusunda uyarýda bulundu
ve demografik deðiþimler
nedeniyle gelecekte Almanya’nýn daha çok göçe ihtiyaç duyacaðýný belirterek;
“Þu an Almanya’da yaþayan yabancýlarýn entegrasyonunu saðlayamazsak, bu
durum gelecek için büyük
bir tehlikenin iþaretçisidir”
dedi.
“Müslümanlar dini ihtiyaçlarýný yaþayabilmeliler”
“Entegrasyon birlikte
yaþamaktýr, yan yana deðil”
diyen Schäuble, Müslümanlarýn dini ihtiyaçlarýný
hukuk düzeni çerçevesinde
yaþayabileceklerini ve Almanya’da yaþayan çoðu
Müslüman’ýn da “ülkenin
hoþgörülü seküler düzeni-
21
(izlenimleri) bu vesileyle
sizlerle paylaþmak istedim.
Her iþimizin hýzlýca ciddiyetsizliðe doðru gittiði gibi, bu ciddiyetsizliðimiz
maalesef taziye ziyaretlerimize de sirayet etmiþtir
(sýçramýþtýr).
Atalarýmýz: “Ölüye giden aðlar, düðüne giden
oynar.” demiþler. (Tabii ki
düðünden maksat bugünkü
düðünlerimiz deðildir elbet. Burada bir yanlýþ anlaþýlma olmasýn!) Bizler bugün düðünlerde de gülüyoruz, ölümlerde de... Gülmeyi ne de çok severmiþiz
efendim... Halbuki gülünecek halde olan biziz de, bunun farkýnda deðiliiz.
Demek ki ölümden de
ibret alamýyoruz artýk. Hani
o meþhur ölüm var ya. Bizlerden bizlere o kadar yakýn
olmasýna raðmen, çok uzak
görünen ölüm... Ölenler boþa ölmüyorlar efendim! Her
yaþanan ölüm bizler için bir
ibret olmalý. “Ölmeden ölmesini” öðrensek ve bilsek
keþke... Her akþam uyumak
için yorganýmýzý üzerimize
attýðýmýzda, kefene bürüneceðimizi hatýrlasak ve o
yorganý tabutumuzun kapaðý bilsek... Ve merhum Necip Fazýl’ýn “Tabut” þiirini
hatýrlasak. Sanýrým o zaman hem hayata bakýþ açýmýz hemde taziye ziyaretlerimizdeki davranýþlarýmýz
daha farklý olacaktýr.
Lütfen taziye ziyaretlerimizde kendimize biraz
daha çeki düzen verelim.
Kalanlara saygý gösteremiyorsak bile, en azýndan ölene saygý gösterelim.
nin önceliðini” kabul ettiðini belirtti.
Entegrasyon konusunda
imamlarýn önemli bir rolü
olduðunu söyleyen Schäuble, Türkiye’den gönderilen
imamlarýn Almanca ve Almanya hakkýnda bilgiler
öðrenmeleri gerektiðini belirtti ve “Asýl amacýmýz
imamlarýn Almanya’da yetiþmeleridir. Ancak bunun
için yüksekokullarda devlet
ve Müslümanlarýn ortaklýðýnda eðitim yürütebilecek
kapasitenin oluþmasý gerekiyor” dedi.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
22
K
uzey Bavyera Bölgesi Teþkilatlanma
ve Eðitim Komisyonu tarafýndan düzenlenen
Yatýlý Birim Eðitim Toplantýsý, Forchheim yakýnlarýnda bir Jugendherbergede
yapýldý. Þube Ýdarecilerine
yönelik yapýlan Birim Eðitim Toplantýsý, Sohbet ve
Seminerlerin yanýnda, katýlýmcýlarý motivasyon ve
moral deðerlerini artýrýcý
içerikteydi.
Proðramda bir açýlýþ konuþmasý yapan IGMG. Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný
Bilal Demiroðlu;’
Misafirlere ve katýlýmcýlara hoþgeldiniz dedikten
sonra, Milli Görüþ; Global-
K
öln Diyanet Ýþleri
Türk Ýslam Birliði
(DÝTÝB) konferans
salonunda düzenlenen Meslek Eðitim Borsasý, Almanya’da camilerin ayný zamanda iyi birer uyum ve
eðitim merkezi olduðunu en
güzel þekilde ortaya koydu.
DÝTÝB, Otto Benecke
Vakfý (OBS) ile birlikte
‘Camide Entegrasyon, Enformasyon ve Meslek Eðitim Borsasý’ adlý bir etkinlik
düzenledi. Türk gençlerinin
meslek eðitimi ve iþ imkanlarýnýn iyileþtirilmesine dönük olarak düzenlenen etkinliðe, yetkililerin yaný sýra
çok sayýda Türk genci katýldý.
Ýki gün süren etkinliðe,
Köln Emniyet Müdürlüðü,
Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odasý (TD-IHK), Türk
Hava Yollarý (THY), Ýþ
16:31 Uhr
Seite 22
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
IGMG Kuzey Bavyera Bölgesi
Birim Eðitim Toplantýsý
leþen adaletsizlikler ve fütursuzca yapýlan insan hakký ihlalleri karþýsýnda, göðsü daralan insanlýða uzanan
þefkatli bir dost elidir. Milli
Görüþ Hizmetlerine geçmiþte nekadar lüzum var
idiyse, bugün bu ihtiyaç
katlanarak artmýþtýr.Bu hiz-
metlerin kalitesini artýrmak,’’Ruhen ve bedenen
ahenk içinde çalýþan idarecileri yetiþtirmek için bu
eðitim proðramlarýný yapýyoruz’’ dedi.
IGMG Eðitim Baþkaný
Mehmet Gedik ile Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk ve
Eðitim Materyalleri Sorumlusu Cemile Þen Haným, verdikleri seminerler
ile adeta katýlýmcýlara;’Eðitim mi? Bu Milli Görüþ’ün
iþi..! dedirten içerikteydi’
Üç gün süren kampta,
Türkiye`den Davet edilen
Ýlahiyatçý Yazar ve Tefsirci
DÝTÝB’de Entegrasyon, Enformasyon
ve Meslek Eðitim Borsasý
Bankasý, Ziraat Bankasý,
Elektro ve Güvenlik Sistemleri Þirketi (Ses), Önel
Yayýnevi, Aydin & Erdi
Reklem Ajansý ve Günet
Hukuk Bürosu stand açtý.
Proje koordinatörleri DÝTÝB Dinler ve Kültürlerarasý Ýliþkiler Müdürlüðü’nden
Rafet Öztürk ile Otto Benecke Vakfý yöneticilerinden
Peter Rummel tarafýndan
‘Camide Entegrasyon’ projesi hakkýnda bilgi verildi.
Etkinlikte konuþan T.C.
Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi
ve DÝTÝB Genel Baþkan
Yardýmcýsý Mustafa Üstün
ise Kur’an’ýn ilk emrinin
‘Oku’ olduðunu ve eðitime
verilen önemi hatýrlatarak,
“Ýslam cahilliði reddeder,
çalýþmayý emreder” dedi.
T.C. Köln Baþkonsolosluðu
Eðitim Ataþesi Uður Acar
ise, “Meslek altýn bileziktir”
atasözüyle baþladýðý konuþmasýnda, “Mesleði olan hiç
bir yerde aç kalmaz” dedi.
Çalýþma Ataþesi Tahsin Özdemir ise, meslek eðitiminin sadece gençler için deðil, tüm toplum için çok
önemli olduðunu vurgulayarak etkinliðin öneminin altýný çizdi.
Daha sonra ise meslek
eðitim yeri sunan kurumlarýn temsilcileri konuþtu. DÝTÝB Dinler ve Kültürlerarasý Ýliþkiler Müdürü Bekir
Alboða, Ýslam geleneðinde
çýrakla usta arasýnda öz ba-
ba-evlat arasýndaki gibi derin bir saygýnýn bulunduðunu hatýrlattý. Göçmen potansiyeline vurgu yapan Alboða, “Almanya nihayet bu
potansiyeli keþfetti” dedi.
DÝTÝB’e baðlý kurumlarýndaki meslek eðitim imkanlarýný anlattý.
NRW ve Köln Polisi adýna, polislik meslek eðitimini anlatan Köln Emniyet
Müdürlüðü Ýþ ve Meslek
Danýþmanlarý Yvonne Entrup ve Michael Tappert ise,
“Þartlarýmýz abitur yapmýþ
lise mezunu veya Yüksek
Okul belgesine sahibi olmaktýr. Ayrýca, www.polizeiberuf-nrw.de adresinden
online olarak da baþvuru yapabilirsiniz. Polislik meslek
haber
Mahmut Toptaþ Hoca; verdiði tadýmlýk seminer ve
Tefsir dersleriyle adeta katýlýmcýlarý mestetti.
Ýlahiyatçý Yazar Dr. Yusuf Iþýk Hocanýn verdiði
Ders; katýlýmcýlarýn dudaðýna sürülen bir parmak bal
niteliðindeydi.
Proðramýn üçüncü günü
dilek ve temennileri dinledikten sonra bir konuþma
yapan IGMG Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü, katýlýmcýlarý motive eden genel bir
deðerlendirme yaptý.
Yüzme, Çið Köfte ... v.s
gibi sosyal etkinliklerin de
olduðu proðram, çekilen
hatýra resimleriyle sona erdi.
eðitimi veya polis memurluðu için Alman vatandaþý olmanýz gerekmiyor. Ancak
Türk vatandaþý olanlar için,
Almanca gibi Türkçe’yi de
akýcý konuþabilmelisiniz”
dedi.
TD-IHK Meslek Eðitim
Uzmaný Fuat Ýncesu ve
Mehmet Kanatlý ise kurum
olarak hem Türk iþletmelerinde meslek eðitimi yapýlmasý için hem de gençlere
meslek yeri bulmak için
proje yürüttüklerini belirterek, yüzlerce Türk iþletmlerinde onlarca meslek dalýnda gençlere kapý açýldýðýný
ifade etti.
Günet Hukuk Bürosu’ndan Avukat Mehmet
Günet ve THY Pazarlama
Müdürü Dr. O. Nuri Hasýrcý
da kendi kurumlarýnýn meslek eðitim çalýþmalarý ve
imkanlarýný anlattýlar.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
dosya
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
A
vrupa’da Entegrasyon ve Göç Endeks’ine göre (Mipex) yabancýlarýn entegrasyonu konusunda yapýlan
karþýlaþtýrmada Almanya 28
ülkenin arasýnda 14’üncü sýrada yer aldý. 4. sýrada Hollanda, 9. sýrada Ýngiltere, 11.
sýrada ise Fransa yer alýyor.
Migration Policy Group
adlý kuruluþ 2004 yýlýndan
beri her iki yýlda bir göç-
Ali METE
A
lmanya’da yaþayan
Müslümanlardan sürekli olarak, özgürlükçü demokratik temel düzeni kabullendiklerine dair
“açýk“ ve “belirgin” bir beyan istenir. Burada “açýk”
tanýmlamasýnýn kullanýlmasýna, neden mecburiyet duyulduðu sorusunu bir kenara
býrakalým. Fakat Müslümanlarýn, kendilerinden istenilen
bu beyanlarý yapmalarý halinde bile inandýrýcý olmadýklarý ileri sürülür. Yapýlan
bu beyanlar da, yapmacýk
beyanlar olarak deðerlendirilir. Peki, buradaki yanlýþlýk
kimden kaynaklanýyor?
Bu soru, daha yakýn zamanda
imzalanan
ve
“Wormser Charta” (Worms
Sözleþmesi) olarak adlandýrýlan bir bildirge ile tekrar
karþýmýza çýkýyor. Worms
Belediyesi tarafýndan “Federal çapta eþsiz bir belge”[1]
olarak deðerlendiriliyor busöz konusu olan “Temel Ýlkeler Bildirgesi.” Aslýnda bu
metin, alanýnýn ilk ve en
meþhur örneði de deðil elbette. Yine de bu bildirge, bu
tür davranýþlardaki problemlere iþaret etmesi bakýmýndan güzel bir örnek teþkil
ediyor.
“ S ö z l e þ m e ” d e
Worms’daki Müslümanlarýn
çatý kuruluþu (IDWO), þehrin Yabancýlar Meclisi’nin
giriþimi ile “Çok açýk bir þekilde, ... özgürlükçü demokratik temel düzeni ve din özgürlüðünü kabullendiklerini,
namus cinayetlerine, zoraki
evliliklere ve ayýrýmcýlýða
karþý çýktýklarýný” beyan ediyor. Burada göze özellikle
çarpan þey, Müslüman cemaatlerin bu yazýyý bir ihtiyaç olarak gördüklerini
açýklamalarýdýr. Halbuki, yerel idare, bu yazýyý “geniþ
ölçüde cesur bir beyan“ olarak tanýmlarken, yani çok
[email protected]
önemli bulurken, Müslümanlarýn zorlandýklarýný da
ima ediyor. Zira Ýslamî dernekler, her ne kadar “yabancý
dernekleri” olarak, Müslümanlarýn gerçek manada zaten “entegrasyon ve ortak
yaþam için olaðanüstü çok
çalýþma ve çaba gösteriyorlar.” Öyleyse Müslümanlar,
neden herkesin bildiði malumu, bu kadar belirgin bir þekilde, tekrar tekrar formüle
ederek yeniden ilan etmek
durumunda kalýyorlar?
Almanya’da
egemen
olan tartýþma atmosferi gerçekleri ortaya koymak için
uygun deðil. Þehrin Belediye Baþkaný’nýn deðerlendirmelerine göre, bu “Worms
Sözleþmesi”, kültürlerarasý
ön yargýlarý azaltacak, toplumlar arasýnda güven oluþturacak ve müzakereye teþvik edecek. Ancak bu atmosferde, böylesi bir kanat,
pek de ikna edici görünmüyor.
Çünkü, bu atmosfer, saðlýklý tartýþmalara zemin hazýrlamýyor. Ek olarak, Müslümanlarýn bu tartýþmalara
bir katký yapmasý da beklenmiyor. Zira Müslümanlarýn
söyledikleri, sadece kendilerinden beklenilen görüþler
ifade etmeleri halinde kabul
görüyor.
Tabiî
bu
durum,
Worms’un “Temel Ýlkeler
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Malumu
ilana
zorlamak:
“Worms
Sözleþmesi”
Bildirgesi”gibi, formüle ediliþi ve içeriði bakýmýndan
problemli veya en azýndan
eleþtiriye muhatap olacak
olan açýklamalarý meþrulaþtýrmýyor. Bir sayfayý kapsayan metin ilk okunduðunda
dil ve içerik bakýmýndan itina ile hazýrlanmamýþ olduðu
kolayca fark ediliyor:
“Alman Anayasasý’na
göre, her insan serbest din
seçimine, kendini serbestçe
geliþtirme imkanýna ve bedensel dokunulmazlýk hakkýna sahip olmalýdýr. Hiç
kimsenin bu hakký kýsýtlanamaz, engellenemez veya takibe uðrayamaz.”
Burada bahsi geçen haklar, her insanýn zaten sahip
olduðu haklardýr. Bunlar, insan olmanýn getirdiði ve hatta anayasa bakýmýndan toplumsal düzenimizin temellerini oluþturan insan haklarýdýr. Mesela, buradaki “kendini serbestçe geliþtirme im-
kaný”ndan maksat, “þahsiyetin serbestçe geliþtirilmesi”
ise, Anayasa’nýn ifade ettiði
gibi, burada bir haktan deðil
de bir “imkan”dan bahsedilmesi, anlaþýlýr gibi deðil.
Ýyice düþünüp taþýnýlmadan hazýrlanmýþ bir baþka
formülasyon örneði de, “Namus cinayetleri, zoraki evlilikler veya dine dayalý zorlamalar, tarafýmýzdan inanç ve
demokratik temel düzene
karþý iþlenmiþ bir suç olarak
deðerlendirilecektir,” cümlesi içinde “dine dayalý zorlamalar” teriminin kullanýlmasýdýr. Bununla ifade edilmek istenen þey, büyük bir
ihtimalle bazýlarý tarafýndan
dile getirilen “din sebeb gösterilerek yapýlan zorlama”dýr. Aksi takdirde, reddedilmek istenen olgu, yani,
“sözleþme”de sayýlan vakýalarýn suç ve bu olaylarýn sebebinin de din olduðu olgusu, bir nevi tasdik edilmiþ
olur.
Hâlbuki metnin ilk cümlesinde þöyle deniliyor: “Ýslam” ayný zamanda barýþ ve
teslimiyet demektir. Ýslam
kendisini, insanýn kendisi ve
dünya ile barýþýný Allah’a
özgürce teslimiyeti ile bulabileceði bir din olarak görür.”
Müslümanlar kamu alanýna ne kadar çýkarlarsa o
kadar soru ve problemlerle
Avrupa’da Entegrasyon ve Göç
Endeksi: Almanya orta seviyede
menlerin entegrasyon için
“Avrupa’da Entegrasyon ve
Göç Endeksi” adýyla çerçeve þartlarý ortaya koyduðu
belirtildi.
Endekse göre Almanya’nýn özellikle vatandaþlýða geçiþleri zorlaþtýrmasýndan dolayý eksi puan aldýðý,
birçok eyalette yürürlükte
olan vatandaþlýða geçiþ testleri nedeniyle de Almanya
puan kaybetmiþ durumda.
Bu arada her ne kadar yabancýlarýn seçme hakký olmasa da yabancýlarýn siyasi
katýlýmlarý noktasýndaki deðerler sevindirici. Yabancý-
larýn dernekler kurmalarý,
partilerde yer almalarý, yabancý kurullarýna temsilcilerini gönderebilmeleri Almanya’ya artý puan kazandýrýyor.
Endekste ülkeler arasýnda karþýlaþtýrmalar yapýlmasý baz þeyleri ortaya koyu-
23
karþý karþýya kalýyorlar. Gerçi bu durum Müslümanlar
açýsýndan bakýldýðýnda, kendilerini ortaya koyabilmeleri
için ve özeleþtiriye götüren
avantajlý bir süreç olmasý
dolayýsýyla gereklidir de.
Ancak, bu tür açýklamalar
düþünülmeden ve kapsamlý
bir deðerlendirme süzgecinden geçirilmeden de yapýlmamalýdýr.
Kaldý ki, deðinilen zoraki
evlilikler hususunda herhangi bir rakamsal bilgi mevcut
deðildir. Bu konuya karþý
çýkmýþ olmak, her ne kadar
tam aksi bir amaç güdülse
de, bu baðlamda, bir önyargýnýn onaylanmasýndan baþka bir anlama gelmez. Böylece yalnýzca Ýslam’ýn itibarý
zarar görmeyecek, aksine
ayný zamanda problemin,
yerleþik toplum dahil, toplumun tümünün bir problemi
olduðu da görmezden gelinmiþ olacak. Ayrýca Müslümanlardan yalnýzca bazý
kimselerin baþýna gelenler,
genelleþtirilip tümüyle Müslümanlara mal edilirken, öte
yandan, namus cinayetlerinin çoðunluk toplumunda da
var olduðu gerçeði, zararsýz
gibi görünen “aile dramý” tanýmlamasý altýnda, dikkatlerden kaçýrýlýyor.
Özellikle, dinî anlayýþlara iliþkin tahlillerle, politik
ve toplumsal davranýþlara
iliþkin deðerlendirmeler arasýnda bir ayýrým yapmak zorunludur. Aksi takdirde, ne
dinin hakký verilebilir, ne de
toplumsal problemlere yapýcý katkýda bulunma imkaný
ortaya konabilir. Yani, somut olarak söylenecek olursa: Namus cinayetleri veya
zoraki evliliklerin önlenmesinin ve bunlarla mücadelenin hangi dinî motivasyona
dayandýrýldýðýnýn
önemi
yoktur.
yor. Örneðin çoðulcu toplum Almanya’da yabancýlarýn konumalarýnýn daha iyi
olduðu yönündeki yaygýn
kanaatýn pekte doðru olmadýðý görülüyor.
Bu arada endekse eðitimle ilgili konularýn girmediði eþit eðitim konusunda
2010 yýlýnda gireceði belirtildi. Almanya’nýn daha fazla eksi puan kazanmamasýný
ümit ediliyor.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
24
A
rkadaþýmýz Mehmet
Demir`e Bielefeld
Türk Veliler Derneði Baþkaný Nezahat Yýldýrým Yönetim Kurulu ile birlikte (Necla Marangoz, Ali
Cilakoðlu, Fadime Pehlivan, Samiye Doðan, Sevcan
Özlü, Berat Ýslam) amaçlarýný þöyle açýkladý.
-Türk çocuklarýmýzýn
eðitimine katký saðlamak,
-Okullarda sorunu olan
velilerimize yardýmcý olmak,
-Türkçe derslerinin okullarda düzeyli bir þekilde verilmesini saðlamak,
-Çocuklarýmýza ek ders
ile destek olmak,
23 Nisan, 19 Mayýs gibi
kültürel faaliyetlerde bulunmak,
-Alman makamlarýyla
beraber çalýþmak, oluþan ön
yargýlarý gidermektir.
Ý
srail’in Gazze’de uzun
süredir sürdürdüðü ablukanýn ardýndan gerçekleþtirdiði insanlýk dýþý
katliama tepki tüm dünyada
dalga dalga yayýlýyor. Almanya´nýn Frankfurt þehrinde Hauptbahnhof´tan
Römer´e kadar devam eden
yürüyüþte, Arap-Türk ve
çeþitli milletlere mensup insanlar tek yürek oldu.
10 binin üzerinde topluluðun katýldýðý yürüyüþ ve
miting olaysýz gerçekleþti.
16:31 Uhr
Seite 24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Bielefeld Türk Veliler Derneði
þan yeni yönetim kurulumuzun yeni yýl için hedefleri
þunlardýr: Öncelikle çalýþmalarýmýzý çok hýzlý bir þekilde sürdükmekteyiz. Derneðimizi tanýtmak için bir
çok projeler yaptýk. Þu ana
-Çocuklarýmýzýn kendine
olan öz güvenlerini kazandýrmak ve abi-abla-kardeþ
projesi oluþturmaktýr.
Hedefimizin bir amacý
da eðitim için veliler kazanmaktýr. Kasým 2008`de olu-
Frankfurt`ta onbinler
Filistin için yürüdü
Yürüyüþe hanýmlarýn yoðun katýlýmý dikkatlerden
kaçmadý.
Ýsrail´in Gazze´deki masum halkýn ve çocuklarýn
katledilmesi,
camilerin
bombalanmasýný nefretle kýnandý. Frankfurt Römer´e
kadar yürüyen topluluða,
Römer meydaný dar geldi.
“Çocuk Katili Ýsrail, Ýsrail
Ortadoðu’dan defol, Gazze
halký yalnýz deðilsin, Hepimiz Filistinliyiz, Hepimiz
Gazzeliyiz’ gibi sloganlar
attýlan mitingde taþýnan
pankartlarda da Ýsrail’in
sergilediði vahþete seyirci
kalan uluslararasý organizasyonlara tepkiler dile ge-
tirildi ve bölgede yaþanan
insanýn kanýný donduran
katliamýn bir an evvel durdurulmasý talebi vurgulandý.
Miting alanýnda IGMG
Hessen Bölgesi yönetimi de
tam kadro yürüyüþ ve mitinge katýlarak Filistin´e
destek konuþmalarý yaptý-
haber
kadar internet sayfasý, tanýtým bröþürleri ile derneðimize yeni ve uygun bir yer
bulmak için deðiþik çalýþmalar düzenledik. 23 Nisan
hazýrlýklarý yaptýk. Bunun
yanýsýra çeþitli derneklerde
tanýtým programlarý düzenledik. Belediye ile birlikte
çalýþmak için deðiþik görüþmelerde bulunduk. Bugün
için Noel pazarýnda derneðimizi en iyi bir þekilde tanýtmak için ve entegrasyonu
saðlamak için ilk adýmý atmýþ bulunmaktayýz.
En büyük hedefimiz
Türk çocuklarýna örnek olmak ve eðitimlerinde kendi
dillerini unutmamalarýný
saðlamaktýr.“ diyerek sözlerine son verdi.
Biz de Hayat Gazetesi
olarak Bielefeld Türk Veliler Derneðine çalýþmalarýnda baþarýlar dileriz.
lar. Konuþmacýlar zaten abluka altýnda binbir güçlükle
yaþamlarýný sürdüren Filistin halkýna reva görülen
katliam ve zulmün sona ermesi ve tüm milletlerin barýþ içerisinde yaþamalarý
yönünde temennilerini dile
getirdiler. Yapýlan dualarýn
ardýndan olaysýz bir þekilde
sona eren mitinge havanýn
soðuk olmasýna raðmen kadýn, erkek, yaþlý, genç, çocuk her kesimden insan
destek verdi.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
Seite 25
31. sayi sayfalar
30.04.2009
26
Ý
slam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Hessen
Bölgesi Gençlik Teþkilatý
tarafýndan organize edilen
“Sevgi ve Kardeþlik Gecesi”
Gross Gerau`da bulunan Dilek Saray Düðün Salonunda
yoðun bir katýlým ile yapýldý.
Programa gelen misafirler
aileleri ile katýlým saðladýlar.
Program Avrupa Kur`an-ý
Kerim Tilavet Yarýþmasý 2.si
Bünyamin Akdað`ýn okuduðu açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile
baþladý.
Program sunucusu tarafýndan kýsa bir bilgilendirme
yapýldý.
IGMG Hessen Bölgesi
Gençlik Teþkilatý Baþkan Vekili Aydýn Baz açýlýþ konuþmasýný yaptý. Aydýn Baz konuþmasýnda katýlýmcýlara teþekkür etti. Milli Görüþ Teþ-
K
öln’de
DÝTÝB
Merkez Camii’nin
yapýlmasýna karþý
kampanya ve gösterileriyle adýný duyuran aþýrý saðcý pro-Köln grubunun gösterisi, Türk ve Almanlardan oluþan çok sayýda insan tarafýndan protesto
edildi.
Cami karþýtý eylemleri-
16:31 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
kilatlarýnýn çalýþmalarýnýn
her daim sevgi ve kardeþlik
üzerine olduðunu belirtti.
IGMG Hessen Genclik
Teþkilatý tarafýndan hazýrlanan sinevizyon gösterimi izlendi.
IGMG Hessen Bölge
Baþkaný Mehmet Ateþ selamlama konuþmasý için kürsüye
geldi. Ateþ son günlerdeki
geliþmeler ýþýðýnda bir konuþma yaptý. Ateþ: “Özellikle Filistinde yaþanan geliþmeler endiþe vericidir. Sorun
insanlýk sorunu haline gelmiþtir. Dünyadaki insanlarýn
barýþ ve huzur içerisinde yaþamalarý için çok nedenlerinin olduðunu ama ne hikmetse bunun engellendiðini söyledi. Milli Görüþ Teþkilatlarýnýn yaptýðý çalýþmalar hem
bulunduklarý toplumda ve
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
hem de tüm dünyadaki insanlarýn huzur ve saadetine yönelik çalýþmalar olduðunu
belirtti.
Offenbach Cemiyeti Cocuk korosu defa sahneye gelerek eserlerini seslendirdiler.
Yine Offenbach Cemiyetinden Nesibe Zümra Ergün
Nat-ý Þerif okudu.
Programýn misafir hatibi
Mustafa Mullaoðlu mikrofona geldi. Mullaoðlu günün
önemine uygun nefis bir konuþma yaptý. Özellikle son
dönemde Filistinde yaþanan
insanlýk dramý merkezli bir
konuþma yaptý. Zaman zaman tarihten örneklerle konuþmasýna devam etti. Müslümanlarýn ve Osmanlý`nýn
buralardaki hakimiyeti dönemlerinde hiçbir zaman hu-
zursuzluk olmadýðýný belirtti.
Programa Trükiye`den
davet edilen sanatçý Recep
Demirkaynak sahne aldý. Recep Demirkaynak sahnede
güzel bir performans sergileyerek izleyicilere hoþ anlar
yaþattý.
IGMG Gençlik Teþkilatý
Baþkaný Mesut Gülbahar da
programa katýlarak güzel bir
konuþma yaptý. Gülbahar;
biz Milli Görüþ Teþkilatý
mensuplarý olarak hem kendimizi yetiþtirmeliyiz ve hem
de çevremize örnek olmalýyýz. Atalarýmýz bu bakýmdan
üzerlerine düþenleri fazlasý
ile yapmýþlardýr. Biz IGMG
Gençlik Teþkilatý olarak bu
noktadaki çalýþmalarýmýza
devam ediyoruz dedi.
Programa kýsa bir mola
verildi.
Cami Karþýtý pro-Köln
Cevapsýz Kalmadý
ni gelenek haline getiren
pro-Köln, ikincisini düzenlediði gösteride farklý
bir protesto ile karþýlaþtý.
Köln DÝTÝB Merkez Ca-
mii’nin bulunduðu, Venloer Str. üzerindeki gösteride çok az sayýda insaný
toplayabilen pro-Köln’e,
Türk ve Almanlardan olu-
þan çok sayýda insan protesto ederek, “Köln’de
Irkçýlara Yer Yok. Köln’de
Nazilere Yer Yok” sloganlarýyla ve çaldýklarý tence-
haber
Moladan sonra Offenbach
Cemiyeti Mehter takýmýnýn
gösterisine geçildi. Mehter
takýmýnýn geçit merasimi esnasýnda salonda çok güzel bir
ortam oluþtu. Salonda bulunanlar mehter takýmý ile birlikte tempo tuttular.
Mehter Takýmýnýn görterisinden sonra sahneye Grup
Anadolu Gençlik gelerek
eserlerini seslendirdiler.
Yine Türkiye`den misafir
sanatçý Umut Mürare sahneye gelerek eserlerini seslendirdi.
Program yine Avrupa 2.si
Bünyamin Akdað`ýn okuduðu kapanýþ Kur`an-ý Kerimi
ile ve Offenbach Camii
Ýmam Hatibi Mehmet Ergün
Hocaefendinin yaptýðý dua
ile sona erdi.
re kapaklarýyla seslerinin
kesilmesine vesile oldu.
Gösteriler nedeniyle
yoðun güvenlik önlemlerinin alýndýðý ve Köln polisinin Venloer Strasse’yi
araç trafiðine kapattýðý
protesto gösterisi, yapýlan
konuþmalarýn ardýndan
olaysýz bir þekilde sona erdi.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
haber
G
enç pasifist Rachel
Corrie, sadece 23
yaþýndayken hayatýný kaybetti. Kendisi Olympia Üniversitesi (Washington) öðrencisiydi ve
adalet ve barýþ için çalýþan
bir gönüllü örgütünün üyesiydi.
Organizasyonuyla birlikte 11 Eylül saldýrýlarýnýn
kurbanlarýnýn yaný sýra Afganistan savaþýnýn mazlumlarý anýsýna da faaliyette bulunmaktaydý.
Rachel teoriden pratiðe
yönelmeye karar verdi ve
Filistin sýnýrýnda Uluslararasý Dayanýþma Örgütü’yle
birlikte hareket etmek üzere
Ýsrail’e gitti.
Filistin bölgesinde inti-
F
ederal Göçmenler ve
Mülteciler Dairesi
(BAMF) ve Diyanet
Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB) iþbirliði ile düzenlenen
proMotivation Projesi çerçevesinde kursiyerlere sertifikalarý verildi.
Langenfeld Hotel Mondial’de yapýlan sertifika törenine; T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, T.C. Düsseldorf Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri
Ataþesi ve DÝTÝB Genel Baþkan Yardýmcýsý Mustafa Üstün, DÝTÝB Genel Sekreter
Yardýmcýsý Ayten Kýlýçarslan
ile semineri baþarýylar bitiren
16:31 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Barýþ için, Barýþ Gönüllüsü
RACHEL CORRIE’nin anýsýna...
har bombacýlarýnýn olduðu
söylenen evleri yýkan Ýsrail
buldozerlerini durdurma
hareketine katýldý.
E-mailinde arkadaþlarýna þunlarý yazdý: “Evlerin
içinde insanlar olsa bile evleri yýkýyorlar. Hiçkimseye
ve hiçbirþeye saygýlarý
yok.”
15 Mart’ta Gazze Þeridi
yakýnlarýndaki bir olayda,
Rachel, arkadaþlarýyla beraber, yýkýmlara karþý direniþteydi.
“Buldozerin
önünde
oturma eylemi yapmaktaydý, operatör onu gördü, ama
yoluna devam etti ve onun
üzerinden geçti” diye aktarýyor pasifist eylemci Joseph Smith.
Bir diðer arkadaþý Nicholas Dure ise “Buldozer,
üzerine toprak attý ve onu
çiðnemeye baþladý” diye
konuþmakta...
Arkadaþlarý mümkün
olan her þekilde buldozeri
durdurmaya çalýþtý, ve Rachel’e ilk yardým giriþiminde
bulunda ama yapacak birþey kalmamýþtý.
Rachel Corrie sadece 23
yaþýndayken, vücuduyla Fi-
proMotivation Projesi Tamamlandý
36 kursiyer katýldý.
DÝTÝB Genel Sekreter
Yardýmcýsý Ayten Kýlýçarslan’ýn proMotivation Proje
sorumluluðunu yaptýðý ve
Canan Emre’nin koordine ettiði proje kapsamýnda, büro
organizesi ve iþletme yönetimi, þikayet ve zorluk durumlarýnda nasýl davranýlýr, sunum nasýl yapýlýr, uyum planý ve uyum kararlarý, göçmen yasasý ve aile birleþimi,
dil öðrenme imkanlarý ve ailede iki lisan eðitimi, DÝTÝB’in uyum çalýþmalarý,
uyum kurslarý ve þartlarý,
proje nasýl oluþur ve baþvuru
nasýl yapýlýr, Federal Göçmenler ve Mülteciler Dairesi
(BAMF), Uyum Danýþmanlýðý (MEB) ve Gençlik
Uyum Hizmetleri (JMD)
hakkýnda bilgiler verildi.
Proje sorumlusu ve DÝTÝB Genel Setreter Yardýmcýsý Ayten Kýlýçarslan, proMotivation projesinin amaçý
hakkýnda yaptýðý konuþmasýnda, DÝTÝB derneklerini
bilgilendirmek, dernekleri
uyum çalýþmalarýnda eðitmek ve motive etmek, uyum
kurslarý düzenlemek, dernek
üyelerinin proje düzenlemelerine yardýmcý olmak oldu-
ðunu belirtti.
T.C. Berlin Büyükelçiliði
Din Hizmetleri Müþaviri ve
DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi
Arslan, yaptýðý konuþmasýnda, bu projeyi önemsediðini
ve burada edinilen bilgilerin
ve fikir alýþ-veriþinin devam
etmesi gerektiðini belirtti.
Dünya ile rakabet edebilmek için insanlarýn sürekli
kendini yenilemesi gerektiðini ifade eden Arslan, ‘’Sürekli deðiþen ve geliþen bir
dünyada durmak, gerilemektir. Dolayýsýyla dünya ile rekabet edebilmemiz için,
farklý ve dinamik iþ alanlarý
27
listinliler’in bir barýnaðý ve
barýþ içinde bir topraðý olmak hakkýný savunurken
yaþamýný yitirmiþti.
Ýsrail yetkilileri olayýn
farklý versiyonlarýný aktardý, ama hepsi fotoðraflar ve
açýklamalarla çeliþki halindeydi.
Genç kýz, oturma eylemi
yapmakta iken barbarca bir
þekilde öldürülmüþtü.
Rachel ve arkadaþlarý
Gazze’de hergün birçok
evin yýkýldýðýný, bombalarýn
Rafah mülteci kampýndaki
temiz su kaynaklarýný yok
ettiðini ve oradakilerin Ýsrail ateþ hattýnda durmaksýzýn
kendilerini savunmalarýna
imkan olmadýðýný bildirmiþlerdi.
geliþtirmemiz gerekiyor. Ýyi
eðitimli insanlara ihtiyacýmýz var. Hedefi geniþ tutmalýyýz. Sadece ayný hedefe
bakmak yeterli deðil. Ayný
zamanda birlikte çalýþmayý
da bilmemiz gerekir. Bilgi
alma ve vermede cimri olmamalýyýz. Bilginin ve öðrenmenin yaþý yoktur. Bu
projeyi Almanya geneline
yayarak daha profesyonel
hale getireceðiz“ dedi.
Program, yapýlan konuþmalarýn ardýndan, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB
Genel Baþkaný Sadi Arslan’ýn kursiyerlere sertifikalarýný vermesiyle sona erdi.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
28
Ý
srail saldýrýlarý altýnda
adeta bir katliama maruz kalan Gazze’ye IHH
Avrupa ve IGMG týbbî yardýmlarý ulaþtýrýlýyor
Gazze’de bulunan IHHIGMG yardým ekibinden
Adem Bark’ýn aktardýðý bilgilere göre; 2 Ocak Cuma
günü ekip öncelikle Al-Aris
þehrindeki Aris Hastahanesini ekipteki bayan doktorlarla ziyaret etti. Burada
Kuzey Sina saðlýk müdür
yardýmcýsýndan durumlar
hakkýnda bilgi verildi.
Ayrýca Aris Hastahanesi
Müdürü Dr. Eymen, Acil
Yardým Sorumlusu Prof. Dr.
Ahmed bey de ekibimize
bir brifing verdi. Burasý
Gazze’den gelen yaralýlara
ilk yardýmýn yapýldýðý hastahane, günde 5 ila 20 arasýnda yaralý geliyor. Bu güne
kadar buraya gelebilen yaralý sayýsý yaklaþýk 100 kiþi
civarýnda. Burada yaralýlarýn emarlarý çekiliyor ve gidebilecekler buradan Kahire
veya Ýsmailiye þehrindeki
hastahanelere naklediliyor.
Adem Bark yapýlan çalýþmalarý ve görüþlerini þöyle aktardý; “IHH- IGMG
ekibi olarak gelen yaralýlarýn yanýnda beraber gelen
yakýnlarýnýn ihtiyacýný gideriyoruz, bir miktar para veriyoruz. Anlattýklarý hadise-
A
lmanya
Ýslam
Konseyi Baþkaný
Ali Kýzýlkaya yaptýðý basýn açýklamasý ile
Gazze Þeridine yönelik
sürdürülen hava saldýrýlarýný ve bombardýmaný kýnayarak bu saldýrýyý “devletlerarasý hukukun emsalsiz
bir ihlali” olarak deðerlendirdi. Kýzýlkaya Federal
Almanya Cumhuriyetini
“bölgede akan kanýn durdurulmasý için elinden geleni yapmaya çaðýrdý”
Almanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya
yaptýðý basýn açýklamasýnda bu saldýrýnýn: “Ýsrail ordusunun 1967 yýlý altý gün
savaþýndan sonra sivil halka en büyük acýyý yaþattýðý
saldýrý” olduðunu belirterek “birkaç gün içerisinde
ölü sayýsýnýn 400’ü, yaralý
sayýsýnýn ise 2000’i aþtýðý-
16:31 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
IHH Avrupa ve IGMG
týbbî yardýmlarý Gazze’de
ler korkunç. Örneðin Gazze’nin Han Yunus kentinden
olan Semir Müslim: bombardýmanlar devam ederken
onlar yaralý kardeþini kurtarmaya çalýþýyor, yolda
kendilerine tekrar ateþ açýlýyor. Kendisi de aracýn camýna baþýný çarparak yaralanmasýna raðmen yaralýsýný
hastahaneye yetiþtiriyor .
Kardeþinin bombardýmanda
kemikleri kýrýlmýþ kemik
dalaðýný ve midesini delmiþ,
Gazze’de doktorlar ilk müdahaleyi yapmýþlar, 12 þiþe
kan vermiþler þimdi yoðun
bakýmda nakledilecegi hastahanenin belirlenmesini
bekliyor.
Mýsýr’a gönderilenlerin
tedavileri yapýlacak ancak
hastanýn rehabilite sürecinde ve hasta yakýnýnýn kalacaðý yer hakkýnda yardým
yapýlmýyor , hasta yakýnýnýn
tüm bunlarý kendisinin tedarik etmesi lazým, biz burada
devreye giriyoruz. Bu hastalarýn ve yakýnlarýnýn tedavi süresince masraflarýnýn
karþýlanmasýný saðlýyoruz.
Bunlar için çesitli kurum ve
kuruluþlarla görüþmelere ve
çalýþmalara devam ediyoruz.
Bu arada burada havalar
oldukça soðuk insanlarýn bir
çoðunun evleri yýkýldý evsiz
kaldýlar, sýðýnacak yer battaniye, süttozu gibi acil ihtiyaçlarýnda giderilmesi gerekiyor. .. Rafah kapýsýndan
ilaç ve týbbî malzeme geçirirken F16 sesleri korkunç
birþekilde üzerimizde uðulduyor, bize 1km bile uzaklýkta olmayan Gazze kenti
Ýslam Konseyi Gazze
Þeridine yapýlan bombardýmanýn sonlandýrýlmasý ve kara harekâtýnýn durdurulmasý
talebinde bulundu
ný” kaydetti. Kýzýlkaya ayrýca; “Ýsrail ordusu tarafýndan gerçekleþtirilen bombardýmanýn meclis binalarýný, bakanlýklarý, camileri,
üniversite binalarý ile kamuya açýk yerleri hedef aldýðýný ve bunun akýl almaz
þekilde dünyanýn kabullenemeyeceði bir hukuk ihlali olduðunu” belirterek buna bir an önce son verilmesi gerektiðini bildirdi.
Kýzýlkaya yaptýðý basýn
açýklamasýnda
komþu
Arap ülkelerini, “18 aydýr
bölgede ambargo altýnda
açlýk çeken sivil halka destek olmaya, sýnýrlarýný yaralýlara açarak týbbi ve insani müdahaleye ulaþmalarýna yardýmcý olmaya” çaðýrdý.
Kýzýlkaya son olarak
haber
ile Mýsýr sýnýrý bombalanýyor. Gazze’de yere düsen
füzeler ve bombalar korkunç bir gürültü ile patlýyor, bombalarýn patladýðý
yerde acaba kaç kiþi þehid
oldu, kaç yaralý var? Ýnsanlarýn kaçacaklarý sýðýnacaklarý yer yok. Bizim gözlerimizin önünde bunlar olurken Müslümanlar olarak
dua etmek ve biraz da olsa
ilaç göndermekten baþka
yapacaðýmýz birþey yok mu
diye kahroluyoruz, gözlerimiz yaþarýyor. Her taraftan
tank ve top sesleri geliyor,
bir tarafta korkunç silahlara
sahip olanlar var, bir tarafta
da kendisini savunamayacak olan bir toplum var. Topu topu 10 km geniþliði 40
km uzunluðunda bir alana
insanlar sýkýþtýrýlmýþ durumda. Rabbim burdaki
mazlumlarýn yardýmcýsý olsun...”
Yardým ekibinde Adem
Bark baþkanlýðýnda, Dr. Zeliha Vural ve Dr. Reem Abu
Namuus
da bulunuyor.
Doktorlar hastahane ve ihtiyaçlar hususunda rapor hazýrlýyorlar, gerekli olan ilaçlar ve týbbî malzeme tedarik
edilerek Gazze’deki hastahanelere ve Gazze’deki
partner organizasyona gönderiliyor.
Almanya, Avrupa Birliði
ve bütün dünyayý þiddetin
sonlandýrýlmasý, Ortadoðu’da sürekli bir barýþýn
saðlanmasý için harekete
geçmeye çaðýrýrken, Almanya’da yaþayan bütün
Müslümanlarý “demokratik protesto gösterilerine
katýlmaya ve Gazze mazlumlarýna dua etmeye davet etti.
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
özel köþe
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
M. Salih AYDIN
Kendimizi
Sorgulamak Adýna
Dostlar yeni bir yazýya
daha baþlarken eskilere gittim ve çok þey kaybettiðimizi anladým. Küçüklüðümde hep büyümek isterdim,
büyüklerin haline imrenir,
belki de kýskanýrdým. Zaman çabucak geçti, þimdi
ise ne kadar yanlýþ düþündüðümü anlýyorum. Her yaþý
doya doya yaþamak varmýþ
çünkü RABBÝM öyle planlamýþ. Komþularýmýz vardý
akrabadan daha yakýn herþeyini paylaþan ekmeðini
bölüþen. Dostlar vardý dostlarýnýn ailesini de kendi ailesi gibi kollayan. Tanýdýklar vardý selamsýz geçmiyen. Yahu bize ne oldu da
böyle olduk? Evet o günleri
özlüyorum kim ne derse desin. Þimdi ayný apartmanda
oturan insan ölüyor da kimsenin haberi yok olsa bile
týn bile etmiyor normal yaþama devam ediyor.
Gelelim konumuza her
yaþýn ayrý bir özelliði ve güzelliði olduðunu þimdi anladým. Çocukluðumun da o
kadar güzel bir þey olduðunu dille anlatamam bunu
ancak insan içinde hisseder
ön yargýsýz ve olduðu gibi
saf. Hayat öyle bir þey ki nehire düþmüþ kuru bir yaprak
gibi sürüklenerek gidiyoruz.
Olaylarýn günlük problemlerin hatta ceviz kabuðunu
doldurmayan meseleler için
boþu boþuna ömür törpülüyoruz. Evlenme çaðýna eriþtiðimiz zaman artýk kendinizi o iþe adýyorsunuz ev,
eþya, eþ, çocuk, gelecek
derken uzun bir emele baðlýyorsunuz kendinizi. Haþa
sizi yaradan bir RABBÝNÝZ
olduðunu unutuyorsunuz ve
kendi hayalinizdeki aþýrý
sevdiðiniz veya baðlandýðýnýz þeylerle ömrü tüketiyorsunuz. Ama size bunca nimeti veren ALLAH’A þükür borcunuzu unutuyorsunuz. Tabiata þöyle bir bakýn
ve ibret alýn. Herþey o kadar
ahenkli hatta biz o ahengide
bozmaya çalýþýyoruz. Ýyilik
adýna neslimizi bataklýða
gömüyoruz. Kendi ellerimizle materyalist düþüncenin içine defnediyoruz. Yaþama felsefemiz bile yok.
Yemek, içmek, eðlenmek,
para, para, para. Ya RABBÝ-
Seite 29
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
Hacarabýn
Serüvenleri
[email protected]
MÝN emri ve dostlarýmýz
nerede? Ýþte o þimdilik paramý dediniz? Onun için mi
strese girdiniz? Anlamadým
yalnýz mý kaldýnýz? Onu
yaþlanmadan önce düþünecektiniz. Dünyamýzý ve ahiretimizi iþte böyle kaybediyoruz ve kendimizi en akýllý
zannediyoruz (Adam zor
durumda gelip acýnýyor sen
de akýl veriyorsun yol gösteriyorsun ama adam ne yapýyor arkadaþ akýl vereceðine para ver). Alemi ervahtan
alemi berzaha gideceðimizi
arasatý, mizaný, hesaba çekileceðimizi unutuyoruz. Bu
unutmanýn hesabý aðýr olacaðýný da unutuyoruz. Ailemiz artýk çekirdek bile olamýyor herkes kendi baþýna
buyruk her telden bir ses çýkýyor herkes kendi hakkýnýn
peþinde. Ufacýk bir meseleden yuvalar yýkýlýyor. Nineme de orta çaðýn kalýntýlarý
diyorlar. Üç kiþi olunca baþýnýza bir emir seçin diyen
Peygamberi sözü bile o kadar umursamýyoruz. Onlarý
bile kendi mantýðýmýza göre
tartýþýyoruz. Oysa biz halkýz
yani dini emirleri uygulayýcýyýz. Bilim çaðýnda ilimsizlik ve aklý öne çýkarma.
Bütün bunlara raðmen iyi
yanýmýz yok mu? tabii var.
Müslümanlarýn
haklarý,
yurtlarý, zenginlikleri bir
bir alýnýrken biz uslu, uslu
oturuyoruz uslu desinler diye. Sýra bize gelmeden herhalde anlýyamýyacaðýz. Birlikte demokratik yollardan
hakkýmýzý aramak varken
aramýyoruz bile evlere sindik uyuyoruz küfleneceðiz
hiç bir kula faydamýz yok
zararýmýz bile varken vesselam….
BABAMI ANNEME
NASIL YAKALATTIM
Babam yemeyi çok sever
boðazýna hiç dayanamaz o
18
kadar fakir olduðumuz halde etsiz ve kebabsýz öðün
olmazdý. Dedemde aynen
babam gibi olduðundan üstümüzde baþýmýzda olmasa
da yemek problemimiz olmadý. Ha ben bunu niye yazýyorum. Babam halen ayný.
Bir türlü deðiþmedi ve doktor eti ve yaðlý, tuzlularý yasak etti ama babam bu durur
mu! Gizli, gizli alýp malý
götürüyor. Bu duruma annem kýzýyor ama duyan kim.
Babam:
-Can boðazdan gider oðlum deyip yemeye devam
ediyor. Bir kaç sefer yakaladým ama:
-Sus oðlum görmezden
gel iþimi bozma deyip savuþturdu. Ne zaman doktora
gitse doktor þekeri yükselmiþ diyordu. Hatta bir ara
tam yükselmiþ doktor bile
þaþýrmýþ ve aniden gidebilirsin dikkat et demiþ.
Babamsa:
-Boþver oðlum bana þeker filan bir þey yapmaz deyip iþi alaya alýyor.
Annem de:
-Hacý kendine acýmýyorsun bana acý sen yataða düþsen sana kim bakacak dese
de babam duymuyor. Bazen
ben camide takýlýyorum:
-Baba dedemin (Rahmetli) sana selamý var seni
özlemiþ deyince bana ters
ters bakýp:
-Sussana oðlum senin
baþka iþin yok mu acelesi
yok aðýr aðýr gideriz diyor
ve anlamazdan geliyor. Kaç
kere ölümden döndü ama
velhasýl yemeyi býrakmadý.
Gelelim konunun aslýna babam bir gün öðle namazýndan çýktý benim eve gitmemi bekliyor ve sinsi sinsi
bana bakýyor. Durumu anladým Lidl`e gidecek yaðlý
fýstýklarý alacak. Onlarý da
yatak odasýnda götürüyor
çöpünü de gizlice dýþarý atýyor. Çünkü bir kaç kere yakaladým. Ben eve gidermiþ
gibi yürüyünce tamam dedi
ve Lidl`e doðru yürüdü.
Ben de babamlara gittim ve
anneme:
-Anne babam yine Lidl`e
fýndýk, fýstýk almaya gitti
kapýdan girince hemen yakala dedim.
Annem de:
-Tamam oðlum bekle dedi.
Biraz bekledik babam
geldi kapýyý yavaþça açtý
tam yatak odasýna kaçarken
hemen yakaladý ve elinden
torbayý aldý. Tabii içinde neler var neler! Fýndýðýn fýstýðýn her çeþidi ve çikolatanýn
çeþitleri bisküvi vesair. Bu
duruma kýzan babam istemeden kafasýný içeri uzatýnca beni gördü ve:
-Hah iþte düþman burda
dýþarda aramaya lüzum yok.
Sanane oðlum benim fýndýk,
fýstýktan git kendi iþine deyince hepimizi bir gülme aldý. Annem de þakadan karnýna þöyle dokununca yine
bana döndü ve:
- Gördünmü aramýzý hep
sen açýyorsun nedir oðlum
senden çektiðim diye konuþmaya ve sinirli sinirli
odada dolaþmaya baþladý.
Ama annem yine de torbasýný geri verdi. Þimdi ise biraz
dikkat ediyor görünüyor
ama…
ELBÝSE BÝZÝM AMA
ÝÇÝNDEKÝ KÝM?
Zamanýn birinde babam
annemi izine gönderir tabii
biz o zamanlar Türkiyedeyiz. Tabii annemin izini biter ve geri dönecek. Ýzinde
iken diþlerini de yaptýrýr.
Babam dört gözle annemi
beklemekte. Günü geldiði
için hava alanýna gider.
29
Uçaðýn içindekilerin hepsi
çýkar ama orada bir hatun
durmakta içinden:
-Yahu bu elbise bizim
ama içindeki kim der. Oradaki bir vatandaþla konuþmaya baþlar tam o sýrada
annem valizle yanýna gelir
ve babama valizi vurarak:
-Ne duruyorsun al valizi
deyince adam gülmekten
yere düþer çünkü babam
þaþkýn þaþkýn bakmaktadýr.
Neden sonra kendine gelir
ve anneme dönerek:
-Yahu elbisenin bizim
olduðunu anladýkta içindekinin kim olduðunu anlayamadýk der ve evin yolunu
tutarlar.
BABAM KARDEÞÝME
NASIL BAKTI?
Annem Almanya`ya geldikten bir sene sonra babam
anneme:
-Herkesin hanýmý erkeðine destek olurken sen de
durma çalýþ der ve bir iþ bulur Frankfurt`ta. Annem iþe
baþlýyacak ama o zaman
kardeþimin biri küçük ona
da babam bakacak. Vardiyesi denk gelmeyince de komþuya býrakýyor. Ama daha
ilk günde babam fire veriyor. Nasýl mý? Annem o gün
otobüsle iþe gidiyor babam
da gece vardiyesinden geliyor bakýyor oðlan uyuyor
vuruyor kafayý yatýyor.
Ýkindi oluyor annem iþten
dönüyor ama birde ne görüyor oðlanýn aðzý burnu birbirine karýþmýþ. Beline kadar ýslanmýþ aðlayýp duruyor babamsa horul horul
uyuyor.
Elindeki çantayý babama
fýrlatýyor ve:
-Senin baktýðýn çocuk
böyle mi iþe miþe gitmiyorum diyor ve böylece daha
ilk gün bu mesele kapanýyor. Hatta babam hala kardeþime takýlýr:
-Senin yüzünden annen
çalýþmadý. Anneyin kazanacaðý parayý sen ödeyeceksin.
Kardeþim de:
-Aslýnda senin bana borcun var deyince de babam:
-Adama bak hem þuçlu
hem güçlü bizi de borçlu çýkarýyor diye þakalaþýrlar. Bu
yazýyý da burada noktaladýktan sonra ALLAH’a
emanet olun efendim.
31. sayi sayfalar
30
30.04.2009
16:31 Uhr
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Ocak-Januar 2009 Muharrem 1430
bulmaca
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
Seite 31
MÝLLÝ GÖRÜÞ HAC VE UMRE ORGANÝZASYONU
2009 UMRE PR OGRAMINA HAZIRLANIYOR
BU YIL DA UMRE VE TATÝL BÝR ARADA (YAZ TATÝLLERÝNDE DE)
- ÝLK UMRE GURUPLARI 29 MAR T`TA PLANLANIYOR
- BU YIL DA TÜRKÝYE ÜZERÝ TÜM EYALETLERDEN “UMRE VE TATÝL” PROGRAMLARI GERÇEKLEÞTÝRÝLECEK
- 2009 UMRE PROGRAMLARI ÇOK SEÇENEKLÝ (OKUL TATÝLLERÝNDE) VE ÖZEL GURUPLARA DA ÝSTENÝLEN
TARÝHLERDE PROGRAMLAR GERÇEKLEÞTÝRÝLECEKTÝR.
AVRUPA ÜLKELERÝNDEN EN BÜYÜK HAC VE UMRE ORGANÝZELERÝNÝ TERTÝPLEYEN ÝSLAM TOPLUMU MÝLLÝ
GÖRÜÞ HAC VE UMRE ORGANÝZASYONU, 2009 YILI UMRE PROGRAMLARINA HAZIRLANIYOR.
DEÐÝÞÝK ALTERNATÝFLER SUNARAK YILIN DEÐÝÞÝK ZAMANLARINDA UMRE’YE GÝTME ÝMKANI SAÐLAYAN
ORGANÝZE BU YIL DA TÜRKÝYE ÜZERÝ HEM UMRE, HEM DE TATÝL YAPMA ÝMKANI SUNACAK.
BU ALTERNATÝFÝ TERCÝH EDENLER, BULUNDUKLARI EYALETLERÝN OKUL TATÝLLERÝNDE (SOMMER FERÝEN)
ÝSTANBUL BAÐLANTILI CÝDDE VEYA MEDÝNE`YE UÇARAK ÝKÝ HAFTA UMRE PROÐRAMINI
GERÇEKLEÞTÝRECEKLER. DÖNÜÞTE ÝSTANBUL`DA KALMAK ÝSTEYENLER TATÝLLERÝNÝ YAPARAK AYNI BÝLET
ÝLE AVRUPA`YA DÖNME ÝMKANINA SAHÝP OLACAKLARDIR.
UMRE PROÐRAMLARI PASKALYA (OSTERN) PFÝNGSTEN (ÝLK BAHAR) VE RAMAZAN UMRELERÝ DE
GERÇEKLEÞTÝRÝLECEKTÝR.
ÖZELLÝKLE GENÇLERÝMÝZE NÝSAN ÝLE HAZÝRAN ARASINDA ÖZEL FÝATLARLA UMRE PROÐRAMLARI TÜM
BÖLGELERDE DÜZENLENECEKTÝR.
BU PROÐRAMLARIN DIÞINDA ÖZEL GURUPLARA DA ÝSTENÝLEN TARÝHLERDE ORGANÝZEDE YAPILACAKTIR.
2009 UMRE PROÐRAMLARI 20.01.2009 TARÝHÝNDE GAZETE VE TV REKLAMLARI ÝLE ÝLAN EDÝLECEKTÝR.
ÝNTERNET SAYFASINDAN DA TAKÝP ETME ÝMKANINA SAHÝPSÝNÝZ www.igmg.de
KAYITLAR MÝLLÝ GÖRÜÞE BAÐLI TÜM BÖLGE VEYA CEMÝYETLERDE YAPILMAKTADIR.
IGMG HAC UMRE VE SEYAHAT ÝÞLERÝ BAÞKANLIÐI
31. sayi sayfalar
30.04.2009
16:31 Uhr
Seite 32

Benzer belgeler

PDF SAYI 32 - Hayat Online

PDF SAYI 32 - Hayat Online teþkilatlarýnýn Filistin için yaptýklarý yardým kampanyalarýna katýlmanýzý tavsiye ediyoruz. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Alla...

Detaylı